You are on page 1of 659

VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt1 www.kitapsevenler.

com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt1 VICTOR HUGO (1802-1885): Romantik gerekiliin kurucusu olan nl Fransz yazar sadece romanlanyla deil, iirleri ve tiyatro oyunlaryla da tannmtr. 1848 devriminden sonra cumhuriyeti grleri savunan Hugo, srgnde yaad yllarda da verimli bir yaznsal etkinlik iinde olmutur. Hugo, eserlerinde toplumsal sorunlar, halkn hayatndan arpc kesitleri byk bir baaryla yanstmtr. Dnya edebiyat tarihinin en nemli romanlarndan olan ve yazann bayapt saylan Se/Her'in yan sra Deniz ileri, Ntre Dame'n Kamburu, 1793 Devrimi, Nianlya Mektuplar dier nemli eserleri arasndadr. Ayrca iirleri Sular ve Seyirler, byk ilgiyle karlanmtr. VICTOR HUGO SEFLLER I. CLT TAMAMI V CLT TRKES: SEMH ATAYMAN VICTOR HUGO SEFLLER I. CLT DZ TASARIMI/KOORDNASYON HASAN HSEYN ARIKAN DNYA KLASKLER EDTR VEYSEL ATAYMAN TRKES SEMH ATAYMAN TRKE REDAKSYON SLEYMAN ASAF FLZ GVER TASHH

ESEN GRAY KAPAK GRAVR EMLE BAYARD DETAY TK. NO / ISBN BORDO SYAH KLASK YAYINLAR 975-8688-51-0 / 975-8688-52-9 BASKI; STANBUL 2006 TREND YAYIN BASIM DAITIM REK. ORG. SAN. TC. LTD. T MRK/MATBAA: MERKEZ EFEND MH. DAVUTPAA CD. NO: 6/3 PEK MERKEZ 7-9-10-11 TOPKAPI/STANBUL-TR B/YAYIN&PAZARLAMA: CAFERAA MH. MHRDAR CD. NO: 60/5 POSTA KODU 34710 KADIKY/STANBUL-TR TEL: (0216) 348 98 03 Pbx FAKS: (0216) 349 93 45 LOJSTK: MERKEZ EFEND MH. DAVUTPAA CD. EMNTA DAVUTPAA SAN. ST. NO: 532 TOPKAPI/ST.-TR DAVUTPAA VERG DARES/VERG NO: 859 020 1971 E-mail: info@bordosiyah.com.trWeb: www.bordosiyah.com.tr HUKUK SERVS TEL: (0216) 348 99 18 FAKS: (0216) 349 93 45 BORDO,-----^SYAH ROMAN NDEKLER VICTOR HUGO ....................................... 9 NSZ ................................................ 13 BRNC BLM FANTNE BRNC KTAP DRST BR NSAN 1. Msy Myriel................................ 29 2. Msy Myriel, Monsenyr Bienvenu Oluyor........................... 33 3. yi Piskoposa Zor Piskoposluk....... 40 4. Birbirine Benzeyen ler................ 42 5. Monsenyr Bienvenu'nun Cppelerinin Uzun Sre Dayanmas .......1........................... 53 6. Evini Kiminle Koruyordu .............. 57 7. Cravatte....................................... 65 8. kiden Sonra Felsefe ................... 70 9. Kz Karde, Aabeyini Anlatyor .... 76 10. Piskopos, Bilinmeyen Bir Ik ile Kar Karya................................ 8i 11. Bir Snflandrma ..........................100 12. Monsenyr Bienvenu'nun Yalnzl......................................106 13. Piskoposun nandklar .................111 14. Piskoposun Dndkleri..............117 KNC KTAP D 1. Bir Yry Gn Akam.............121 2. Akll Olan Temkinli Davranr .......137 3. Edilgen taatin Kahramanl ........143 4. Pontarlier Peynirhaneleri zerine Bilgiler.............................150 5. Sknet .......................................155 6. Jean Valjean.................................157 7. Umutsuzluun Derinlikleri ............165 8. Kabaran Dalgalar ve Glge ............176 9. Yeni ikyetler.............................179 10. Adam Uyanyor.............................so 11. Jean Valjean'n Yaptklar.............184 12. Piskopos Banda ......................189 13. Kk Gervais..............................194 NC KTAP 1817 YILINDA 1. 1817 Yl ......................................207 2. ift Drtler ..................................216 3. Drde Drt ...................................222 4. Tholomyes Neesinden spanyolca Bir ark Sylyor .......227 5. Bombarda'nn Kabaresinde............231 6. Tapnma Fasl ..............................235 7. Tholomyes'in Aklll..................237 8. Bir Atn lm.............................244 9. enliin enlikli Sonu...................248 DRDNC KTAP

GVENMEK BAZEN KENDN ELE VERMEKTR 1. Bir Anneye Rastlayan Anne...........253 2. ki pheli Simann lk Tasla .....265 3. Tarlakuu.....................................268 BENC KTAP N 1. ncik Boncuk inde Bir lerlemenin Hikyesi ...............273 2. Madeleine .................................... 275 3. Laffitte'e Yatrlan Paralar.............280 4. Msy Madeleine'in Yas...............284 5. Ufuktaki Belirsiz Prltlar........^....288 6. Fauchelevent Baba .......................295 7. Fauchelevent, Paris'te Bahvan Oluyor...........................300 8. Madam Victurnien Ahlak Uruna Otuz Be Frank Harcyor...............301 9. Madam Victurnien'in Baars .......305 10. Baarlarn Devam .......................309 11. Christus Nos Liberavit..................317 12. Msy Bamatabois'nin Aylakl .....318 13. Polisle lgili Baz Sorunlarn zm.......................321 ALTINCI KTAP JAVERT 1. Huzur Dneminin Balangc.........337 2. Jean, Nasl Champ Olabilir............342 YEDNC KTAP CHAMPMATHIEU DAVASI 1. Simplice Hemire .........................355 2. Scaufflaire Usta'nn Uyankl ....................................359 3. Beyinde Kopan Frtna..................366 4. Istrap ekmenin Yol At Biimler .......................393 5. Tekerleklere Sokulan Sopa............398 6. Simplice Hemire Snamadan Geiyor ......................413 7. Yolcu Ular Ulamaz, Dn in nlemlerini Alyor........................423 8. ltimasl Kabul .............................429 9. Kanaatlerin Belirginlemeye Balad Bir Yer...........................434 10. nkr Sistemi...............................443 11. Champmathieu Giderek akna Dnyor ..........................453 SEKZNC KTAP KARI DARBE 1. Msy Madeleine Salarna Hangi Aynada Bakyor ............................46i 2. Fantine Mutlu ..............................464 3. Javert Memnun ............................470 4. Otorite Gcn Gsteriyor............475 5. Uygun Mezar ................................480 VICTOR HUGO (D. 26 ubat 1802, Besanon - . 22 Mays 1885, Paris, Fransa) Romantik gerekiliin en nemli yazarlarndan biri saylan romanc, oyun yazar ve air. Babas, Napoleon'un ordusunda generaldi. Babasnn imparatorluk ordusuyla birlikte lkeden lkeye dolamas ve annesiyle babas arasndaki anlamazlklar yznden ocukluu dzensizlikler iinde geti. 1821'de annesi ld. Bir yl sonra'k mektuplar yazd ocukluk arkada Adele Fouc-her ile evlendi. Ayn yl, ilk iir kitab olan Odes et poesies diverses'i (Odlar ve eitli iirler) yaymland. Ardndan ilk roman Han d'Islande (zlanda Han) kt. 1827'de manzum oyunu Cmrmvell byk bir ilgiyle karland ve tannmasn salad. Akla arnan bir fahieyi ele alan Marion de Lome (1829) adl oyunu sansr tarafndan yasaklannca liberal eilimleri glendi. Bu yasaklamaya hemen Hernani (1830) adl oyunu yazarak karlk verdi. Ntre Da-me de Paris (Ntre Dame'n Kamburu; 1831) ile nn daha da artrd. Roman, badiyakoz Frollo ve asker Phoebus'un kiiliklerinde, kambur Quasimo-do ile ingene Esmeralda'y mutsuzlua boan toplumu

lanetliyordu. Bir nceki roman Le Dernier Jo-ur d'un condamne de (Bir dam Mahkmunun Son Gn; 1829) lm cezasna kar kn bir rndr. Hugo ayn konuyu Claude Gueux (1834) adl kitabnda yeniden ele ald. Temmuz Monarisi srasnda drt iir kitab yaymland: Les Feuilles d'autom-ne (Sonbahar Yapraklan; 1831), Les Chants du cre-puscule (afak Trkleri; 1835), Les Vovc interieures -9I (Gnlden Sesler; 1837), Les Rayons et les ornbres (Inlar ve Glgeler; 1840). 1856'da Les Contemplations (Dnceler) adl kitabndaki iirlerinde kzn kaybetmenin verdii derin acy ele ald. 1851'de III. Napoleon iktidara gelince Hugo iin 4 Eyll 1870'e kadar srecek olan bir srgn hayat balad. Eserlerinin byk blmn srgn dneminde yazd. Les Chtiments (Azaplar; 1853) adl kitab, Fransz dilinde yazlm en gl yergili iirleri iermektedir. 1854-60 arasnda yazd La Fin de Satan (lmnden Sonra [.S.] eytann Sonu; 1886), Dieu .S. Tanr; 1891), La Leende des Siecles' (Yzyllarn Efsanesi; 1859) ile iir alanndaki almalarn srdrd. 1862'de yaymlanan ve bayapt kabul edilen Les Miserables (Sefiller) ile byk bir baar kazand ve roman eitli dillere evrildi. Hugo'nun Fransa dnda da tannmasn salayan Sefiller, Paris halknn destan olarak kabul edilmektedir. Hugo srgnden dndkten ksa bir sre sonra 1871'de Paris Komn kuruldu. Komnn bastrlmasna kar kan Hugo ksa bir sre sonra yeniden srgne gitti. 1874'te uatrevingt-treize (1793 Devrimi) yaymland. 1885'te len Hugo'nun cenazesi ulusal trenle kaldrld ve Pantheon'a gmld. Dier nemli Eserleri iirleri: Nouvees Odes (Yeni Odlar; 1824), Odes et baades (Odlar ve Baladlar, 1826; geniletilmi bask,' 1828), Les Orientales (Doulular; 1829), Les Chansons des rues et des bois (Sokak ve Orman Sarklan; 1865), L'Art d'etre grand-pere (Byk Baba Olma Sanat; 1877), Les Quatre Vents de L'esprit (Usun Drt Rzgr; 1881), Toute la lyre (.S. 1888, 2 dizi; 1893, 1 dizi; Btn Lir), Les An-nees fimestes, 1852-1870 (.S. Uursuz Yllar: 1852-1870; 1898) Roman: Bug-Jargal (1826), Les Travaieurs de la mer (Deniz ileri; 1866), L'Hom-tje qui rit (Glen Adam; 1869). Manzum oyun: Le -10Roi s'amuse (Kral Eleniyor; 1832), Ruy Blas (1838), Les Burgraves (Derebeyler; 1843). Dzyaz oyun: Amy Robsart (1828), Lucrece Borgia (1833), Marie Tudor (1833) Angelo, tyran de Padoue (Pado-va Tiran Angelo; 1835), Thetre en liberte (.S. zgrlkte Tiyatro; 1886). Eletiri yazs: Litterature et philosophie melees (Kark Edebiyat ve Felsefe; 1834), Wiiam Shakespeare (1864). Siyasal yaz: Napoleon le pet (1852; Kk Napoleon), Histoire d'un erime (Bir Su yks; 1877), Actes etparoles (4 Dizi; Eylemler ve Szler), Avant L'ex (1841-51, 1. dizi; Srgnden nce), Pendant L'exil (1852-70, 2. dizi; Srgn Boyunca), Depuis L'exe (1870-85, 3. ve 4. dizi; Srgnden Bu Yana). Gezi: Le Rhin (Ren; 1842), Alpes etPyrenees (.S. Alpler ve Pire-neler; 1890), La France et la Belgique (.S. Fransa ve Belika; 1894), Choses vues (.S. 1887-99, 2 cilt; Grlen eyler). -11NSZ Ansiklopedik bilgilerden kardmz kadaryla Victor Hugo bir edebiyat urann byk bir ksmn romandan ok iirlere ve sahne oyunlarna ayrmtr. kaln iir kitab yaymladktan sonra yeniden dzyazya dnerek yarm brakt Sefiefi tamamlamtr. Sefiller yaymlandktan ksa bir sre sonra Hugo'yu sadece Fransa iinde deil, yaplan evirileriyle lke dnda da hzla byk bir ne kavuturmutur. Romann konusu Paris'in yeralt dnyasnda gemekte ve bir dedektif yksne dayanmaktadr; roman ayn zamanda Paris halknn direniini anlatan bir destandr. Bu sktrlm ansiklopedik bilgiler, bu ciltlere smayan romann temelinde bir polisiye yk yattn, ama bir tr destan zellii de tadn sylyor. Ayrca onun "romantizmin en gl beyni" olarak nitelendiini de reniyoruz. ran asll bir doktor arkadam, baroln nl Fransz aktr Jean Gabin'in oynad Sefiller filmini seyretmi, ama adn bir trl hatrlayamad ya da kendi kafasnda bir tr kltrel eviri yapt iin, "ben ok ackl bir film seyrettim" diye tutturmutu. Sorunca da "Yazklar" deyip duruyordu. "Yazklar, Yazklar." Sonunda Sefillefi kastettiini anladk. Bu kavram, romann zgn adna pek de uzak olmayan klasik Trke eviri ad ile birleince, bizi aslnda biraz farkl bir boyuta tayor. "Les Miserables", muhtemel ki kendi kltrel corafyasnda zgn armlar da yapyor. "Sefil" (sefaletten), bizim dilimizde "yoksul" anlamna geldii gibi, "her eyi yapabilecek, kendisinden her trl -13ktlk beklenebilecek" kimse anlamn da ieriyor. "Sefil bir hayat" yokluk iindeki bir hayatsa, "yazklar" da, tam da bu hayata ynelik duyguyu iermekle kalmyor, bir "merhamet" duruu, bir znt duyma halini de ifade ediyor. Ancak kavramn neresinden tutup ekersek ekelim, kitabn ad, "sosyal" bir olay ile kar karya bulunduumuzu dndrmeye yetiyor. yleyse, Sefiller'e girerken, hakl bir soru da bu ad armyla birlikte karmza kyor: Bu roman toplumsal sorunlar ileyen, "gereki" bir roman mdr?

Hayat devrim sonras Fransa'snn politik alkantlaryla savrulup durmu olan Hugo, onca iiriyle ve oyunuyla hemen hemen unutulmu, Ntre Dame'n Kamburu ve zellikle de Sefiller roman ile gnmze kadar ulaabilmise, bu ikinci roman kendine ynelik ilgiyi tarihsel-toplumsal gerekliin bir belgesi olmakla m hak ediyor? Yoksa onda, "verili gereklii", bir dnem belgesi olmay aan boyutlar bulmak mmkn m? Yaad dnemin kurumsal ve toplumsal alanlarna, alt snflardan piskopos evlerine, cezaevlerinden manastrlara, didiklemedi-i hibir iliki ve yap brakmayan yazar, bu "gerek belgeleriyle kurulu dnem mozaii" zerine hayata dair hangi "dersi" kuruyor; ya da hayata direnmenin hangi onurlu yolunu neriyor? Biz bu son sorularn ynlendiriciliinde Sefillefi, dnemin Fransz romannn, zellikle de 'individual' roman diye tanmlanan bireyin hayat karsndaki duruunu ve direniini ne karan bei iinde bir yere koyabileceimizi, bu balamda, geni anlamda, "gerekilikten" ok, "romantik" bir toplum ve birey destanna daha yakn den bir metinle kar karya bulunduumuzu ileri sreceiz. Elbette bu, bu youn metni okumann ya da deerlendirmenin sonucunda ortaya kabilecek yorumlardan sadece biri olacak. Az aada, bir metni yorumlamann, o yorumlamada kullanlan ynteme bal olduunu zaten hatrlatacaz. Ama daha nce, tantmda de--14indiimiz tarihsel-dnemsel gelimelerin, Hu-go'nun ada bir baka romancya, H. de Bal-zac'a* yansyn ksaca deerlendirerek bir gei aya hazrlamaya alacaz. 19. Yzyl (Fransz) Gerekilii ok sayda klasik rne yazmaya altmz nszde, "yazar"-"toplum"-"insan" ilikisine estetik dzlemin diliyle konuabilecek ekilde belli bir ereve getirdiimizi bizi izleyen okur hatrlayacaktr. Sanatn (estetiin), dolaysyla da edebiyatn grevini insann btnselliini sosyal dnyasnn btn iinde yanstmak olarak anladmz, her trl sanatn "znesinin" son tahlilde insan olduunu ska belirttik. Kukusuz estetii (sanat) farkl bir ihtiya ya da ihtiyaszlk dzleminde alglayan, yazar belli toplumsal kayglar tamayan bir "estet" olarak grmek isteyen kimse, yazar-insan-sosyal dnya arasnda kurmaya altmz bu ilikiye itiraz getirebilir. Bu durumda, burada yapmaya altmz "giriler", yanl olmayacak, sadece "metodolojileri" ayrca tartmalara ak hale gelecektir. Bu da zaten, gnmz edebiyat balamnda ska yaplyor. Burada yle ucundan olsun deinmemize imkn olmayan "yorum yntemleriyle", (bilinli-bilinsiz) kitap eklerinde, dergilerde, deerlendirmeler gerekletiriliyor; her bir yntem, ayn yapt yeniden kendine gre kurup, yntemin gerektirdii yerden deerlendirip, belli sonulara varyor. rnein "psikolojici" diyebileceimiz bir yntemle bir roman okumaya kalktmzda, yazarnn (daha ok kendi bilind) alannda bask altnda tuttuu "eyleri" dorudan ya da kiiler zerinden davur-duu dnlr ve bastrlm olann dille kodland varsaylarak, "gstergelerin" zerinden metin analizine gidilir. Yap zmleyici diyebileceimiz ve * Honore de Balzac (1799-1850): nsanlk Komedisi bal altnda toplad roman ve ykleriyle tannan Fransz yazar. -15son yirmi ylda revata olan bir yntem, "anlatcnn" anlatt dnya ile kurduu "bak as" ilikisinden yola kp ilgin tespitler yapabilir (ben-an-latc, nc-tekil kii anlatc vb). Pozitivist edebiyat yntemi, psikolojici yntem ile yakn der. Yazarn (anlatcnn deil!) biyografisini, yaptna yansd yerde yakalamaya alr. Bu durumda yazarn ocukluu, aile, anne-baba ilikileri, okul yllan, yoksulluk, zenginlik koullar, ilk sevgilileri, kar cins karsndaki tavrlar vb, yaptlar iinde dorudan ya da dolayl kodlanm-lklanyla yakalanmaya allr. nszlerimizi izleyebilen okur, btn bu yntemlerden yeri geldike yararlandmz, yazan bir "toplumsal varlk" olarak kavradmz, onun yaad dnemin sosyal-kltrel-politik-psikolojik bilekenlerinin kesimesinde, toplumsal bilinci ve dnya gryle anlamaya altmz hatrlayacaktr. Aynen yazar gibi, anlatt insan da toplumsal btnln iinde bir belirlenmiliktir ve belirleyicidir. Fransz romannn byk ad Balzac zerine yazmaya altmz tantmlarda, okur, Balzac', Byk Devrim (1789) sonrasnda acmasz bir sermaye birikim srecine giren Fransa'nn kapitalist gelimelerinin etkileim a iinde yakalamaya altmz bilir. Balzac Snm Hayal-lefde, kapitalist retim tarzna bal gelimelerin yol at umut ve hayallerin nasl yanlsamalara dntn, kapitalist hayatn kaba ve acmasz gerekliine arpp tuz buz olan hayaller ile birlikte yklp giden insanlan anlatmtr. Bu hayallerin temelinde, dorudan burjuva-kapitalist toplumun zorunlu olarak yaratt insana, topluma, sanata, zenginlie vb ilikin beklentiler, anlay ve tasa-nmlar yer almaktadr. Balzac, byk topraklann paralanmas, aristokrasinin zayflamas karsnda kyl ile byk burjuva arasndaki bir ibirliinin hayalini kurmu, kapitalist sermaye birikiminin aynlmaz paras olan tefeci-bankerlere kar -16ancak byle bir ittifakn baarl olabileceini dnmtr. {Kyller). Kapitalizmin (henz ad konmam olsa da) adeta tarihsel bir zorunluluk gibi ortaya kp nceki btn deerleri ykp getii bir dnyada ve bu frtnann en iddetli estii Fransa'da, bu sorunlann sanclarn yanstan roman "gerekiyse", Balzac gerekidir. Devrimin aristokrasiyi bir sreliine de olsa eski konumuna bir daha gelemeyecek ekilde geri dzleme ittii Fransa'da, eitlik, zgrlk, kardelik ilkeleriyle politik hayata hkim olan burjuvazi, kendi

eliki-leriyle birlikte eski dzeni restore etmekte kararl Avrupa aristokrasisinin saldnlan karsnda yzyln bandan ortasna kadar kta Avrupa'snn btn politik depremlerine sahne olacak bir Fransa'da tarihi belirlemeye alm, burjuva bir kral baa geirmi, cumhuriyetler cumhuriyetleri kova-lamtr. Kiinin hayallerinin yklmas, bir baka yorumla, onun dnyay iten da kurma yanlsamas olarak da anlalabilir. "zne" (Don Kiot'ta olduu gibi) nesnel (d dnyay), "gereklii" kendi tasanmma indirgeyip onu kurgulamakta, ama uyanmak yerine, hayallerini yenileyip durmakta, gereklii kendi znel bilincine balama inadndan vazgememektedir. Bu ynden bakldnda, Cer-vantes'ten* (Don Kiot) Stendhal'den** Balzac'a, Flaubert'e*** gereklie meydan okuyan bir "birey" vurgusu da yapabilir; "bireyin" mevcut politik, dini, ahlaki, felsefi ve estetik (geleneksel) yaplar karsnda kendi smrlannn gerisine ekilmesi durumundan sz edebiliriz. Gerekten de "Aydnlanma yzyl", zellikle 19. yzyln bana kadar * Saavedra Cervantes (1547-1616): spanyol romanc. Don Kiot adl yapt roman trnn habercisi saylmtr. ** Stendhal (1783-1842): Asl ad Marie-Henri Beyle olan, 19. yzyln nde gelen Fransz romancs. * Gustave Flaubert (1821-1880): Fransz edebiyanda gerekilii balatan yazar olarak kabul edilen Fransz romanc. -17uzanagelen dnemin "bireyi", politik hak ve zgrlklerinin farknda olan, dini inancn "akliletirdi-i" lde dogmalardan nefret eden, snrlara, kurallara kar zellikle edebiyat araclyla mcadele veren, bir yandan da romantik araylarla, yitirilmi (doal) bir egzotik, romantik cennete zlem duyan bireydir. Bu bireysel anlat ya da edebiyat, bir ayayla Rnesans hmanizma hareketine, Protestan Kilisesi'nin teki Hristiyan kiliselerine ve Katoliklie kar isyanna geri gider. Bireyin, hak ve grev anlayn, Kartezyen (Descartesi*) okulun "znesine" kadar geri gtrmek mmkndr: "Dnyorum yleyse va-nm"n yan sra "hissediyorum, yleyse varm" anlayn yerletirmi bir bireydir bu; sanatn, edebiyatn talepleri evrensellemi, birey evrensel deerlerin temsilcisi olarak alglanmtr. Tek tek insanlarn, bireylerin dnyay deitirebilecek, jenial (dhiyane) mdahaleler yapma gcne sahip olduu yolundaki aydnlanmac ruhun bir ifadesidir bu birey ve onun dnyaya bak (ya da hayalleri). Sanat (edebiyat) toplumda zel bir yeri temsil eder; kendi kaderini iten da tayin etmeye ynelmi bir dnyann szcsdr o. Ama ite gereklie mdahale, tasarmdan, hayalden fazlasn gerektirir. Bu da d krklklarnn, klerin, kendi iine dnmenin kaynadr hep. ndividual roman bal altnda toplanabilecek rnlerle birlikte akla gelebilecek adlar arasnda Germaine de Sta-el,** Benjamin Constant,*** F. R. Chateaubriand,**** Felsefede ve bilimde, ada felsefenin babas saylan Fransz filozof Rene Descartes'in (1596-1650) grlerinden ve yantlarndan kaynaklanan gelenek. Des-cartesilik, kartezyenizm olarak da bilinir. Germaine Stael (1766-1817): Fransz-svireli edebiyat, dnr ve siyaseti. Benjamin Constant (1767-1830): Fransz kkenli svireli romanc ve siyaset yazar. : Franois-Auguste-Rene Chateaubriand (1768-1848): Fransz diplomat ve yazar. -18Alfred de Vigny,* A. de Lamartine,** George Sand,*** Henri Beyle (Stendhal) gibi isimleri Fransz individual roman iinde sayabiliriz. ndividual romann nemli temsilcisi saylan Stendhal, Krmz ve Siyah'a yazdmz nszde de deindiimiz gibi, bireyi d dnyann acmaszlklar, sertlikleri karsnda romantik bir kan, melankolik bir i dnyann koruyuculuuna sndrmaz; kii kendini olanca yrekliliiyle ve kararllkla gerekletirmeye alr. Serinkanllk, yreklilik, onur ve direnme, dnya acs karsnda zlp hzne boulmann yerine geer; dostluk ve ak enerji ve aba isteyen kurtarc ilikilerdir; kii (birey) ya kendini ne pahasna olursa olsun gerekletirecek ya da hi de sayg duyulmayacak bir ekilde dalp zlecektir. Fransz individual roman Stendhal ile birlikte bireysel bir etiin yceltici gcn ne kartrken, ayn dnemlerde edebiyatn bir gz de topluma dnktr. Yukarda szn ettiimiz "hayaller" ile gereklik ilikisine bir kez daha dnerek yle bir tespit yapabiliriz: Yeni gerekliin (burjuva kapitalist) dzenin kendi nn aarken giritii kanlmaz ykmn karsnda yazar, romantik bir zlemle gemie, tarihe ynelip tarihsel tablolar estetik gereklik dzlemine tar. Ama tarih kavram ister istemez bugn de iine alacak ekilde geniler durur. Artk yakn tarih, gnn dnyas da bak alan iine girecek, dnemin roman kendi sesini arayacaktr. ndividual romann "programndan" farkl olarak birey imdi sosyal dokunun iinde tuttuu yeriyle, sosyal bir varlk olarak temsil ettii * Alfred de Vigny (1797-1863): Fransz romantizminin nde gelen adlarndan air, oyun yazar ve romanc. * Alphonse de Lamartine (1790-1869): Fransz air ve devlet adam. Fransz romantizminin nde gelen adlarndan biridir. George Sand (1804-1876): Fransz romantizminin nl bir ismidir.

-19kimliiyle kavranacaktr. Toplumu olduu gibi insan da btnl ile anlamaya ve yanstmaya alan edebiyat, insan, geleneksel kurumlar ile, yaplar ve ilikiler ile kendi arasna ekmeye alt snrlarn iinde tarif edecektir. Bu snrlardan taan yan, her eyin tesinde ve stnde insan birey klan zellikler, sanrm Sefiller'in ana temasn oluturmaktadr. Bu nszn giriinde, "Sefiller" ad zerinde durduk. Byle bir adn, en bata toplumsal ilikilerin kurban insanlar artrabileceini ima ettik. Edebiyatn modern tarihinde "natralizm" (doalclk) akm bu tr armlarla birlikte akla ilk gelen modern edebiyat akmdr (ondokuzuncu yzyln son eyrei). Ancak Emile Zola'mn* Terese Ra-quine roman balamnda belirttiimiz gibi, natra-list akmn insan edilgendir; o a) genetik kaltmnn, b) sosyal artlarn ve c) iinde yaad dnemin etki bilekeninde eli kolu bal bir tarih figr gibidir. Lukcs** natralizm ile gerekilii birbirinden ayrmaya byk nem verir ve natralizmi "yzey gerekilii" olarak tanmlar. Ne var ki politik duruu ve hedefleri bakmndan Zola'nm arkasnda durmas gereken bir toplumcu gereki, na-tralist edebiyatn gereklii ele ahyla yol at arptmay da bir ekilde gslemek durumundadr. Zola ve natralistler bir tr antropoloji yapmlardr, yani insan bilimi. Onlarn insan, biyolojik, sosyal ve zamansal koordinatlarda kolayca kavra-nabilen bir insandr. Bir soyaacmda zihinsel, kana bal hastalklar varsa, kii, yoksul bir evrede yaamak zorundaysa, bu "antropoloji" (insanbilim) en inandrc kantlarn buradan toplar. Victor Hugo da bir tr sosyal antropoloji yapar. SefiUefin Jean Valjean', bir lokma ekmein, ac* Emile Zola (1840-1902): Fransz romanc ve eletirmen. Edebiyatta doalcln kurucusu olarak kabul edilir. Gyrgy Lukcs (1885-1971): Macar Marksist dnr ve edebiyat eletirmeni. -20masz bir skntlar dneminin ve sosyal evrenin kurbandr; ama ite, bu antropoloji, bizi daha sonraki Zola'nn natralizm anlayna deil, individu-al romann "birey egosuna" (ahlak ycelten ve bu ahlak ve inan iinde kendisi de ycelen, almay bireysel varoluunun ilkesel duruuna yediremeyen) insanna gtrr. Bu yanyla Sefiller, Stendhal'in o kendisini her ne pahasna olursa olsun merte direnip gerekletirmek zorunda olan, gzya dkmek yerine ayakta durma onurunu koruyan estetiine yakn der diye dnyorum. Ruh-Beden Paradoksu: Ntre Dame'n Kamburu Victor Hugo'nun aslnda en popler ve defalarca sinemaya aktarlan roman Ntre Dame'n Kamburu, sadece toplumsal olumsuz artlarn deil, ayn zamanda biyolojik (kaltsal) eksilerin de (kambur, sakat ve ktrmdr, kulaklar an sesinden sarlamtr ve glkle konuur) kiinin ahlaki ethos'unu, onun bireysel yceliini engellemeyeceini syler bize. Ruh/yrek ile beden (biim) arasndaki kartln aldatclna kant sunarcasna, kambur Quasimado, kiliseye kard ingene dilberi Esmeralda'y, kskan, badiyakoz* Claude Frollo'nun iftirasndan korumaya alr. Diyakoz, ingene dilberi Esmeralda'y kskand iin cinayet ilemi, ama cinayeti, byc olduunu ileri srd Esmeralda'nm zerine ykarak, sahip olmad kadn mahvetme yoluna gitmitir. Hugo'nun Sefillefde manastrlarla ilgili o ayrntl anlatmyla bir kez daha gsterecei gibi, bu "dini mabetlerde", insan doasna aykr bir bask vardr; ya da insan doas ile bu kurumsal yaplar temelde tam bir uyumsuzluk iindedirler. Aydnlanma dncesinin devrim ncesinden balatt kiliseye ynelik youn eletirinin zerine oturtulacak bir * Hristiyanlkta bir eit kilise grevlisi. -21boyuttur bu. (Bir hatrlatma: Kartezyen okul [Des-cartesilik] Fransz dnce dnyasna ruh-beden ikilemini armaan etmi; bedeni, l fiziksel bir makine olarak grrken, ruhu bu bedene yerletirilmi bir tz olarak anlam, ama bu ikisi arasndaki uyumu aklamakta glk ekmitir. rnein Descartes iin, hayvanlar ruhsuz, canl birer makinedirler. Badiyakoz'un bedeni, doal yan ya da modem dille drtleri, onun Tanr'ya hizmete adad ruhuna isyan etmektedir.) te yanda Victor Hugo'nun Quasimado'su, ruh ve beden ikilemini bir kez daha karmza kartrken, hastalkl, arzal bedenler ile kt bir ruh arasnda nyargl ilikiler kuragelmi kiliseci anlaya da idealist bir yant verir. Ntre Dame'n Kamburu, ngiliz korku romanndan da esinlenmi bir tr kara roman gibidir. Quasimado biraz da aydnlanmac akl dininin kilise kurumunun iine kapal ileyiine, hayata uzaklna ve grnrdeki koruyuculuuna bir cevaptr. Ama asl, Quasimado ile Sejittefin Jean Val-jean' ve teki yoksullar arasnda bir ba kurmak mmkn diye dnyorum: Quasimado'nun hastalkl bedeninin engelleyici ilevini bu kez Sefiefde sosyal koullar, hantal ve nyargl ileyen bir hukuk ve icra sistemi, toplumsal nyarglar, hatta modern bir yoruma bile ak olan, Komiser Javert almtr. 'Sefiller', oul olduuna gre, Hugo en azndan program olarak nne tek'in deil belli bir bek insann kaderini koymutur. Olaylarn fonunda gncel tarih yatar, aktel sorunlar, manastrn grnrn gerisindeki ilevleri, hukuk sisteminin sorunlar, politik hesaplamalar, barikat savalar, vb yer alr. Komiser Javert'in, dnemin gerek bir kiiliinden rnek alndna dair savlar bulunmaktadr. Fransa'da suun kol gezdii bir dnemde, eski bir mahkm polis tekilatnn bana geirilmi, su dnyasna hi de yabanc olmayan bu adam, Paris su rgtlerini ve sulular iddet araclyla sindirmitir. Miras kavgalarna ve -22-

oyunlanna alet olan manastrlarn, Tann ile, inan ile dnyevi hayat arasna girmi bu "mezarlklarn" ilevini sorgulamak toplumsal bir yaraya parmak basmak anlamna gelir. Cosette zerinden yazar bizi dogmatikliin bu rpertici dnyasna sokup inan sorununa cevaplar aratr; ama ayn eyi adalet kurumu iin yapmaz. Hakszla, adaletin ileyiine, kk, ama arpc deinmelerle iaret ederken, (Bir dam Mahkmunun Son Gn'nde idam cezasn dorudan karsna alr yazar) Jean Valjean, adaletin, hakszln kklerine ne i sesli monologlarla iner ne de dorudan adaletin haksz uygulamalarn hedef alan "klar" yapar. nk, yazarn amac, aynen sosyal sefaletin kayna gibi, adaletin temel ilkelerinin soyutluuna ynelik bir eletiri, bir "gerekilik" yapmak deildir. Yaklak elli yl nce. Alman dnr Imma-nuel Kant'n* savunduu adalet anlay kar sanki burada karmza: Adaletin normlar ve hakll sorgulanmaz, yasalarn icra edilmesidir aslolan. cra, meruiyetini de beraberinde tar. Dolaysyla "salt hukuk" anlay gibi bir durum vardr karmzda. Ama ite icra'nn kaytszl, kantlar karsndaki nyarglar, ileyiin btn aksaklklar, belki budur eletirilmesi gereken (Devrim srasndaki ayakst mahkemelerin bir tr uzantsn, insan hayatn ilgilendiren kararlardaki sorumsuzluu vb Sefier'deki durumalarda da buluyoruz!) Jean Valjean neyin kurbandr?: Korkun bir sefaletin; peki bu sefalet zamanst bir olgu mudur, yoksa alabilecek, geici bir durum mudur Hugo'nun baknda? Okurun bu tr sorularla romana yaklamas verimli bir okuma salayacaktr diye dnyoruz. Hugo, hukukun normlarnn meruiyetini ve geerlilik koullarn sorgulamak yerine, yer yer imalar yapsa da hakszl ya da kat adalet anlayn Komiser Javert'in patojen (hasImmanuel Kant (1724-1804): Aydnlanma felsefesinin en nemli temsilcilerinden Alman filozof. -23talkl) kiiliinde cisimletirerek, bir yandan eletirisini baka kanala yneltir, te yandan modern psikolojik romandan pasajlar alar: Gerekten de Javert, geerlilii ve meruiyeti tartlamayacak yasalarn "iletiliindeki" kristallemi hali, bir tr robottur. dnszl, kendinden emin oluu, dnyay sulu ve susuzlar katlnda ikiye ayr, kuru mant, aydnlanmann akl mistisizmine de bir cevaptr belki; "dnyorum yleyse varm"n yerine, hissediyorum, yleyse vanm"n geirilmesine bir ardr. Belki bir an, Jean Valjean'n vey kz Cosette'in sevgilisini barikatlardan kurtard o an, "hisseder" ve insanlar komiser, "aklc" kimliinden syrlp "insan olur" ve Seine Nehri'nin karanlk sularna atlar. Onu hep bir izleyici olarak alglarz; Jean Valjean'n gemiinin peindeki bir takipi; ne ona ne iine bakabiliriz kolayca; bakabilmi olsak, belki sevgisiz bym ve dipal yolun hemen banda tkanp kalm, cinsel objeyi deitirememi byk bir ocuk buluruz bu yalnzln gerisinde. Victor Hugo'nun bu roman, Homeros'un* destan ile karlatrlr. Destan; savalarn, zorluklarn, kaderin acmasz kementlerinin engellerinden geerek, ama hep genel geerli "erdemlerin" snrn ihlal etmeden kendini gerekletirenlere ithaf edilmi bir trdr, ya da armaan. Victor Hugo, sokak serserisi Gavroche'dan, barikatlarda direnen avukat Mari-us Pontmercy'ye kadar "halka" bir destan armaan edebiliyor; ve bu destann mimar, Mesihimsi** kon-turlan pek de gizlenemeyen, o byk, yce ahlakn, en byk zverilerin sahibi Jean Valjean. SEFLLER Veysel Atayman Kasm 2005, stanbul * Homeros ( 9. ya da 8. yy): Eski Yunan'm en byk destanlar lyada ve Odysseia'y yazd kabul edilen yazar. ** sa Peygamberin adlarndan biri. -24BRNC BLM FANTNE BRNC KTAP DRST BR NSAN 1. Msy Myriel 1815 ylnda, Monsenyr Charles-Frano-is-Bienvenu-Myriel, yetmi belerine merdiven dayam olan bu ihtiyar, 1806 ylndan beri Digne'deki piskoposluk grevindeydi. Her ne kadar, anlatacamz, ilikilendireceimiz eyle ok uzaktan balants bulunsa da, her eyi eksiksiz ve doru sunma adna, onun piskoposluk blgesine ulamasyla birlikte hakknda dolamaya balayan bilgileri ve sylentileri not etmek yararsz olmayacaktr. ster doru ister yanl olsun insanlar hakknda sylenenler, onlarn hayatnda yaptklar ilerden ok daha nemli bir rol oynar. Msy Myriel, Aix meclisinde danmanlk yapan sekin din adamlarndan birinin oluydu. Babas, meclis yelerinin aileleri arasnda yaygn olan bir dete uyarak, yerini oluna brakabilmek iin daha on sekiz yirmi yalarndayken onun iin bir evlilik balants yapmt. Bu evlilie kar kmayan Charles Myriel'in kendisinden sz edilmesini salayacak ve dikkatleri zerine ekecek baka eyler yapt syleniyordu. Ufak tefek olmasna ramen ho yapl, kibar, zarif ve zeki bir insand. Hayatnn ilk dnemini dnyaya ve -29-

onun zevklerine adamt. Devrim gelince olaylar birbirini kovalam, meclise mensup ailelerin bir ksm kovulmu, bazs g etmeye zorlanm, sonunda dalp gitmilerdi. Msy Charles Myriel, daha devrimin ilk gn talya'ya g etti. Kars yllardr ektii bir gs hastal nedeniyle talya'da ld. ocuklar yoktu. Daha sonra Msy Myriel'in bana acaba neler geldi? Eski Fransz toplumunun ykl, ailesinin dalmas, onlara uzaktan korku iinde bakan yurtdndaki snmaclara daha yldrc grnen 1793 ylnn trajik sahneleri, belki de onun gnlnde, dnyadan el etek ekmek ve yapayalnz yaamak dncesini dourmutu. Yoksa o, hayatn daha sonra tamamen belirleyecek ve tketecek olan o hayallerden ya da heyecanlardan birinin ortasndayken, kimi zaman insann yreine darbeler vurarak, sosyal felaketlerin sarsamad adam bazen kahreden o esrarengiz ve korkun rzgrlardan birinin iddetiyle mi srklenmiti? Buna kimse cevap veremezdi. Bilinen bir ey varsa, o da, talya'dan papaz olarak dndyd. 1804'te Msy Myriel, Brignolles'de papazd. yice yalanmt ve yapayalnz yayordu. Napoleon'un ta giyme trenine yakn gnlerde greviyle ilgili bir i yznden (bu iin ne olduu pek bilinmiyordu) Paris'e gitti. Kendi dini blgesine yardm salamak amacyla kilise otoritesini temsil eden kiiler arasnda bulunan Kardinal Fesch'e bavurdu. Bir gn mparator Napoleon, amcasn ziya-30rete geldiinde, holde bekleyen bu deerli rahip, majestelerinin yolu zerine kmt. Karsndaki yal kiinin kendisine ilgiyle baktn gren Napoleon, yanndakilere dnerek, "Bana bakan bu adamcaz kim?" diye sordu. Msy Myriel, "Efendim, siz iyi bir adama, ben de byk bir adama bakyorum. kimiz de bundan yararlanabiliriz," dedi. O akam imparator, kardinale bu rahibin adn sordu. Aradan biraz zaman geince, Msy Myriel kendisinin Digne piskoposluuna atanm olduunu grp armt. Btn bunlarn tesinde, Msy Myriel'in daha nceki hayatyla ilgili olarak' anlatlanlarda ne derece doruluk pay bulunduunu kimse bilmiyordu. Devrimden nce Myriel'leri tanm olan ailelerin says pek azd. Gevezelik eden dillerin ok, dnen kafalarn az olduu kk bir ehre yeni gelen insanlarn bana gelenlerin ayns Msy Myriel'in de bana gelmiti. Piskopos olduu halde ve bir bakma da zaten piskopos olduundan bana gelenleri ekmek zorunda kald. Ama onun adnn kartrld dedikodularn hepsi, sadece dedikoduydu; kuru sesler, bo konumalar, bo szler, szn ksas, gneyin o etkileyici deyiiyle paabres.* Ama Digne'de dokuz yl sren piskoposluktan ve asl ikametini oraya almasndan sonra, nce kk kasabalar ve kk insanlar sarp sarmalayan bu dedikodular, gevezelik, sohbet konulan sonsuza kadar unuPalavra. -31tuld. Artk kimse bunlar sz konusu etmeye, hatta hatrlamaya cesaret edemiyordu. Msy Myriel, Digne'ye kendisinden on ya kk ve hi evlenmemi olan kz kardei Matmazel Baptistine'le birlikte gelmiti. Tek hizmeti olarak yanlarnda Matmazel Baptistine'le yat olan Madam Magloire vard. Daha nce Msy Myriel'in hizmetisiy-ken, imdi hem Matmazel Baptistine'in oda hizmetiliini hem de piskoposun khyalk grevini zerine almt. Matmazel Baptistine, uzun boylu, zayf, solgun biriydi. 'Saygdeer' sznn ifade ettii fikir ve anlamlan, kimliinde drt drtlk gerekletirmiti; nk, genelde bir kadnn yal ve saygdeer olabilmesi iin anne olmas gerekli gibidir. Oysa o, bu zellii tamyordu. Genliinde de gzel deildi. Srekli hayr ileriyle geen dindar hayat ona bir tr duru bir beyazlk, bir aydnlk vermiti ve yalandka, iyilikten gelen gzellik diyebileceimiz bir gzellik kazanmt. Genliindeki zayflk ve incelik, yallnda onu iyice berrak bir grnm vermiti ve bu kutsal, manevi hava, ona melein n saan grnmn sunuyordu. Matmazel Baptistine, lml bir bakireden ok, bir ruhtu. Bedeninin biimi glgemsiydi. Fiziinin zellii ancak cinsiyetini ortaya koyabilecek kadar gze arpyordu. Sanki, kla dolu bir tutam maddeydi. ri gzleri hep nne bakard. Bir ruhun yeryznde durmasna yarayan bir vesileydi sanki. Madam Magloire ufak tefek, beyaz, tom-32bul ve yalyd. Hi bo durmaz, bir yandan yapt iler, te yandan astm yznden her zaman soluk solua dolard.

Msy Myriel, grev yerine geldikten sonra piskoposluk sarayna, imparatorluun piskoposunu, feld mareal rtbesinin yanna yerletiren kararnameyle atanmt. Binba ve belediye bakan, ona ilk ziyareti yapanlardand. Msy Myriel de emniyet mdrn ve generali ziyaretiyle onurlandrmt. Yerleme bittikten sonra bu kk ehir, yeni piskoposun ne yapacan beklemeye balamt. 2. Msy Myriel, Monsenyr Bienvenu Oluyor Digne'nin piskoposluk saray hastanenin yanndayd. Bu gzel ve byk ta yap, geen yzyln banda Paris lahiyat Fakltesi mezunu, Simore rahiplii ve 1712'de Digne piskoposluu yapm olan Monsenyr Henri Puget tarafndan yaptrlmta. Saray gerekten de lordlara layk bir yerdi; her eyin stne byk bir ihtiam havas sinmiti. Piskoposun oturduu daireler, salonlar, eski Floransa anlayna uygun olarak ok geni tutulmu ve gsterili, byk aalarla kapl bir baheyle evrilmiti. Birinci katta baheye alan, giriteki byk yemek salonunda Henri Puget 29 Temmuz 1714 tarihinde byk bir ziyafet vermiti. Bu ziyafette Em-brun arvei Charles Brlart de Genlis, Grasse piskoposu Antoine de Mesgrigny, Sa-int Honore de Lerins rahibi ve Fransa'nn byk keii Philippe de Vendme, Venedik -33piskoposu Franois de Berton de Grillon, Glandeve piskoposu Cesar de Sabran de For-calquier ve kraln zel kilisesinin papaz Se-nez piskoposu Jean Soanen bulunmutu. Birlikte yemek yemi olan bu yedi byk din adamnn portreleri salonu sslyordu ve bu unutulmaz 29 Temmuz 1714 tarihi de altn harflerle, beyaz bir mermer masann stne kaznmt. Hastane tek katl, alak ve dar bir binayd. nnde kk bir bahesi vard. Geldiinden gn sonra piskopos hastaneyi ziyaret etti. Ziyaret bitince mdrden gelip kendisini grmesini rica etti. "Mdr bey, u anda ne kadar hastanz var?" diye sordu. "Yirmi alt, efendim." "Evet, ben de yle saymtm." "Yataklarmz ok dolu." "Evet, fark ettim." "Odalarmz da kktr. Havas kolay kolay deimiyor." "Evet, yle." "Gne atnda da dar kan hastalara bahemiz kk geliyor." "Ben de bunu dnyordum." "Salgn hastalklar olunca hastalarn says bazen yze kyor. Bu yl tifs oldu. ki yl nce de baka bir salgn hastalkla karlatk. Byle durumlarda ne yapacamz bilemiyoruz." "Hakknz var." "Ne yapalm efendim. Boyun emekten baka bir ey gelmiyor elimizden." -34Bu konuma, birinci kattaki byk yemek salonunda geiyordu. Piskopos bir an sustu. Sonra anszn hastane mdrne dnd: "Bu salonun ka tane yatak alabileceini tahmin edersiniz?" "Efendimizin yemek salonunun mu?" Mdr akna dnmt. Piskopos, salonun drt bir yanna bakyor ve birtakm hesaplar yapyor gibi grnyordu. Sanki kendi kendine konuuyormu gibi; "En az yirmi yatak alr," dedi, sonra sesini ykselterek, "mdr bey, imdi syleyeceklerimi iyi dinleyin. Bu iin iinde bir yanllk var. Siz yirmi sekiz kii, kck be ya da alt odada oturuyorsunuz. Oysa biz kii olduumuz halde, altm kiinin barnabilecei bir yere sahibiz. Bu ite bir yanllk var diyorum. Siz benim yerimi, ben de sizin binanz alacam. Siz burada oturacaksnz. Bana da ufak yeri verin." Ertesi gn, yirmi alt yoksul hasta piskoposun byk konana, piskopos da kk hastanedeki yerine yerlemiti. Msy Myriel'in serveti yoktu. Ailesi Dev-rim'de darmadan olmutu, kz kardeinin be yz franklk mr boyu geliri vard. Bu para da ancak kendi zel masraflarn karlyordu. Msy Myriel de, piskoposluk grevine karlk devletten on be bin frank alyordu. Hastaneye yerletii gn Msy Myriel gelirinin nasl harcanacan, bir daha deimemek zere yle tespit etti. Aadaki saylar kendi eliyle yazd bir nottan aldk: -35Evimin Masrafn Dzenlemek zere Aldm Notlar: Kk seminer iin: Bin be yz livre. Ruhani kongresi iin: Yz livre. Montdidier Lazaristleri iin: Yz livre. Paris yabanc ruhani semineri iin: ki yz livre. Kutsal Ruh Toplants: Be yz livre. Kutsal-Toprak'ta dini ayin iin: Yz livre. Anne Sevgisi dernekleri iin: yz livre.

Arles'deki dernek iin: Elli livre. Hapishanelerin slah iin: Drt yz livre. Tutuklularn refah ve slah iin: Be yz livre. Bor nedeniyle hapse giren babalarn tahliyesi iin: Bin livre. Yoksul retmenler iin: ki bin livre. Alpler'deki ambarlar: Yz livre. Manosque ve Sisteron'daki yoksul kzlarn okutulmas iin kadnlar birliine: ki bin livre. Yoksullar iin: Alt bin livre. Kiisel masrafm iin: Bin livre. TOPLAM: On be bin livre. Msy Myriel, Digne piskoposluk makamnda bulunduu sre boyunca bu harcama plannda bir deiiklik yapmad. Grld gibi, buna "evimin masraflarn dzenleme" diyordu. Bu kurallar, Matmazel Baptistine tarafndan itirazsz kabul edildi. Bu dindar kadn iin Msy Myriel, hem aabeyi hem de piskoposuydu; kan balaryla bal akrabas, kilise otoritesinin temsilcisi olarak da amiriydi. Aabeyini arbal bir tavrla duygularna ka-plmakszn hem seviyor hem de ona hayranlk duyuyordu. Aabeyi konutuu zaman dinliyor, eylem ve davranlarnda ona yardm ediyordu. Az da olsa mrldanan tek insan hiz-36meti Madam Magloire'du. Piskopos kendisine bin frank ayryordu. Matmazel Baptistine'in geliri ile birlikte ylda ellerine bin be yz frank geiyordu. Bu iki yal kadn ve piskopos ite bu parayla yayorlard. Dahas, bir ky rahibi Digne'ye geldii zaman Madam Magloire'un elinin skl ve Matmazel Baptistine'in kusursuz yneticilii sayesinde piskopos, misafirini arlayp memnun edecek imkn buluyordu. Piskopos, Digne'ye geldiinden ay kadar sonra, bir gn yle dedi: "Btn bunlara ramen kt kanaat yayorum." Madam Magloire hemen sze kart: "Elbette. Monsenyr ehirdeki araba masraflaryla piskoposluk blgesindeki tefti gezilerinin masraflar iin devletin verdii denei istemedi. Eskiden btn piskoposlar alrd." Piskopos, "ok doru, hakknz var Madam Magloire," diye cevap verdi. Bir sre sonra, piskoposun isteklerini gz nnde tutan genel konsey, kendisine yllk bin frank verdi. Bu para, piskoposa 'araba ve yazn yaplacak gezilerin giderlerini karlamak zere' verilmiti. Bu parann balanmas Digne'de bulunan burjuvalarn grlt koparmalarna neden oldu. mparatorluk senatrlerinden ve Beyz-ler Konseyi'nin yesi, On sekizinci Brumai-re'n avukat ve imdi de Digne'nin yaknlarnda kendisine oturmas iin verilen muhteem senatrlk konanda oturan bir imparatorluk senatr, bu bahaneyle Diyanet leri Ba-37kan Msy Bigot de Preameneu'ya piskoposla ilgili fkeli, gizli bir mektup gnderdi. Aadaki satrlar bu mektuptan alnmtr: "Araba masraf iin para m? Drt binden daha az nfuslu kk bir ehirde buna neden gerek duymu olabilir? Kr gezileri masraf m? Bu geziler neye yarar ki? Sonra bu dalk lkede gezi yapmak nasl mmkn olabilir? Yol yok. Dolamak iin yalnzca at kullanlabilir. Durance ile Chteau-Amoux'daki kprden bile kz arabalar ancak geebiliyor. Zaten din adamlarnn hepsi para dkndrler. Bu kii, balangta iyilik havarisi izlenimi brakmt. Ama imdi tekiler gibi davranyor; bir gezi, bir de posta arabas talep ediyor. O da eski piskoposlar gibi lkse dkn. Bu yobazlar yok mu? Efendim, imparator bizi bu makarna rahiplerinden kurtarmadka iler yoluna girmez. Kahrolsun papa! (Roma'yla iler ktleiyor.) Kiisel fikrimi sorarsanz ben Sezar taraftarym..." vs... te taraftan, bu bavuruya Madam Mag-loire pek seviniyor, Matmazel Baptistine'e yle diyordu: "Monsenyr ie bakalarn dnerek balad; ama artk sonunda kendini dnmek zorunda kald." Ayn akam, piskopos, yazd bir notu kz kardeine veriyordu. Notta unlar yazlyd: . Araba ve Tefti Gezileri Masraf Hastalara scak yemek iin: Bin be yz livre. Aix'deki yardmseverler iin: ki yz elli livre. -38Draguignan Anneler Cemiyeti: ki yz elli livre. Terk edilmi ocuklar iin: Be yz livre. ksz ve yetimler iin: Be yz livre. TOPLAM: bin livre. Msy Myriel'in btesi ite byle dzenlenmiti. Evlenme ilanlar, muafiyet belgeleri, vaftizler, nikhlar, vs gibi piskoposlua gelir salayan ilemlerden alnan harlara gelince, piskopos bunlar yoksullar hesabna derken, ayn titizlikle zenginlerden almaktan geri kalmyordu. Aradan bir sre geince para balan artmaya balad. Paras olanlar da olmayanlar da Msy Myriel'in kapsn andryordu. Kimisi sadaka veriyor, kimisi istiyordu. Bir yl gemeden Msy Myriel, iyilikseverlerin

kasadan, ihtiyac olan herkesin destekisiydi. Elinden byk paralar geiyor, ama yaam tarznda en ufak bir deiiklik bile olmuyordu. Geleneklere gre piskoposlar, emirlerinin ve resmi mektuplannm ya da kararnamelerin zerine vaftiz adlarn yazarlard. O blgenin yoksullan, bir eit sevgi igdsyle piskoposun adlan arasndan kendileri iin bir anlam tayann semiler ve ona sadece Monsenyr Bienvenu adn vermilerdi. Biz de onlar gibi yapacaz. Zaten bu ekilde adland-nlmak Msy Myriel'in houna gidiyordu. "Bu ad houma gidiyor. Bienvenu, Mon-senyr'n kusurunu gideriyor," diyordu. Burada izmeye altmz portrenin akla yatkn olduunu syleyemeyiz. Sadece onun aslna benzediini syleyebiliriz. -393. yi Piskoposa Zor Piskoposluk Piskopos tefti gezilerini eskisi gibi srdrmekten geri kalmyordu. Yorucu bir iti Digne piskoposluu. Pek az ova, pek ok da vard ve az nce grdmz gibi hemen hemen hi yol yoktu. Otuz iki ky kilisesi, krk bir papaz vekillii ve iki yz seksen be ubesi vard. Bunlarn birer birer ziyaret edilmesi zor bir iti. Ama piskopos bu iin stesinden geliyordu. Yakn yerlere yaya, ovadakilere iki tekerlekli ky arabasyla, dadakilere ise katr semerine balanm iskemle zerinde gidiyor, iki yal kadn kendisine elik ediyordu. Yol ok zahmetli olduu zamanlar yalnz giderdi. Bir gn, piskoposlua bal eski bir ehir olan Senez'e eek srtnda geldi. O sralar kesesi tamtakr olduundan, baka bir tat bulmaya imkn olmamt. Piskoposluk binasnn kapsnda onu karlamaya gelen ehrin belediye bakan utanga ve akn baklarla onun eekten iniini seyrediyor, evresindeki birka kii ise glyorlard. "Sayn bakanm," dedi piskopos, "ve sayn msyler, gryorum ki halim sizleri artp utandryor. Yoksul bir rahibin Hazreti sa efendimizin binei olan bir hayvana binmi olmasn gerekten kendini beenmilik sayyorsunuz. nann ki, bunu zorda kaldmdan yaptm, yoksa bo gururumdan deil." Bu gezilerinde hogrl ve yumuak olurdu ve vaaz vermekten ok, sohbet ederdi. Ak yrtrken rneklerini yle uzaklarda aramazd. Bir yerin halkna, komu yeri rnek olarak gsterirdi. Skntya dm kiilere -40hor davranlan bir blgede yle derdi: "Brian-on'lulara bakn hele. Muhtalara, dullara, yetim ve kszlere tekilerden gn nce ayrlarn bime hakkn tandlar. Bunlarn evleri ykldnda hibir karlk almadan yeniden yapyorlar. Bu yzden, Tann'nn takdisini kazanm bir blge oldular. Tam yz yl var ki, ilerinden tek bir katil bile kmad." Kazancna ve rnne dkn kylerde yle diyordu: "Embrn'lleri gidin de grn. Hasat vakti bir aile babasnn oullan askerde, kzlar ehirde hizmetteyse ve kendisi de hasta ve i yapamaz durumdaysa, papaz, vaaz verirken ona yardm edilmesini ister. Bylece pazar gn ayinden sonra b'utn ky halk erkek, kadn, oluk ocuk, o biarenin tarlasna gidip, ekinlerini kaldrr, samann ve tanelerini de ambarna tarlar." Para ve miras sorunlarndan tr paralanm ailelere unlar sylyordu: "Devoluy dallarna bakn hele. yle vahi bir blge ki, elli ylda bir bile bir blbln tt duyulmaz. te orada, bir ailede baba ld zaman oullar, koca bulabilsinler diye mal mlk kzlara brakp gurbete para kazanmaya giderler." Birbirlerini mahkemeye vermeye merakl olan iftilerin pullu ktlar arasnda iflas ettikleri blgelerde yle derdi: "Queyras vadisindeki u iyi kyllere bakn. Topu topu bin can. Ama Yaradan'a kurban olaym. Sanki kk bir cumhuriyet; ne yarg ne de mbair bilirler. Belediye bakan her ii grr: Vergileri bltrr, herkesi adil bir ekilde vergilendirir, miras kalan mallan cretlisiz paylatrr, ilanlar bedelsiz verir. Ona itaat ederler, nk drst bir insandr." retmeni olmayan kylerde yine Quey-ras'llan rnek gsteriyordu: "Biliyor musunuz nasl yapyorlar?" diyordu. "On iki on be ocakl kk bir yer, bir retmeni devaml olarak besleyemeyeceine gre, btn vadi halk birleip bir retmen tutuyorlar, o da ky ky dolap, sekiz gn birinde on gn tekinde kalarak ders veriyor. Bu hocalar panayrlara da gidiyorlar, onlar oralarda grdm. apkalarnn eridinde tadklar ty kalemlerden tannyorlar. Sadece okuma retenler tek kalem, hem okuma hem yazma retenler iki kalem, hem okuma hem hesap hem de Latince retenler kalem tayor ve bu sonuncular byk birer bilgin oluyorlar. u cahillik ne utanlacak bir ey! Siz de Qu-eyras'llar gibi yapmalsnz." te onlarla byle ciddi ve babacan bir tavrla konuuyordu. Verecek rnek bulamadnda kendisi kssadan hisse kartacak hikyeler uyduruyor, dosdoru amaca ynelen snrl, ama imge ykl cmleler kullanyordu. sa'nn konuma sanat da buydu; inanm ve inandrc. 4. Birbirine Benzeyen ler Piskoposun sohbeti tatl ve neeliydi. mrlerini onun yannda geiren iki kadnn seviyesine gre davranyordu. Gld zaman, bir okul ocuu gibi glerdi.

Madam Magloire ona gnlden "Yce Efendimiz," diye hitap ederdi. Bir gn, piskopos koltuundan kalkp kitap almak iin k-42tphanesine doru yrd. st raflarda duran kitaplardan birini almas gerekiyordu. Boyu epeyce ksa olduundan, almak istedii kitaba bir trl eriemiyordu. "Madam Magloire, bana bir iskemle getirin," dedi. "Yceliim u rafa kadar eriemiyor." Uzak akrabalarndan olan L kontesi, piskoposun huzurundayken, olunun 'umutlan' dedii eyleri birer birer sralama frsatn hemen hemen hi karmazd. Kontesin ok yal, bir aya ukurda birok akrabas vard ve elbette oullan bunlann miraslan durumundaydlar. olundan en genci byk bir haladan tam yz bin livrelik bir gelire konacakt. kincisi, amcasnn dklk unvanna adayd. En bykleri ise dedesinden Yksek Yasama Meclisi yeliini devralacakt. Piskopos, bu masum ve balanabilir analk gsterisini genellikle sessiz sedasz dinlerdi. Ne var ki, bir defasnda Madam de L btn bu miras ilerini, bu 'umutlar' etrafl bir ekilde tekrarlad srada, piskopos her zamankinden daha dalgn grnyordu. Kontes, sabn biraz tam bir tavrla piskoposa dnp, "lahi yeen! Ne dnp duruyorsunuz canm?" dedi. "lgi ekici bir ey dnyorum," diye cevap verdi piskopos: "Sannm Aziz Augusti-nus'dayd: Umudunuzu hibir zaman mirasna konamayacanz kimselere balayn." Bir baka zaman da, lkenin soylulann-dan birinin ldn bildiren bir mektup almt. Mektupta uzun bir sayfa lnn ve btn akrabalannm derebeylik ve soyluluk -43unvanlar bir bir saylp dklyordu: "lnn amma da salam srt varm!" diye yksek sesle sylendi piskopos. "Ona ok rahat tattklar u unvanlara bak, ne muhteem bir yk, mezar ukurunu bile kendi bo gururlarn tatmin etme yolunda kullanmak iin, u insanlar ne kadar da ince dnceli oluyorlar." Sras geldiinde, iinde daima ciddi bir anlam bulunan tatl bir alaycl vard. Bir paskalya ncesi byk perhizde Digne'ye gen bir papaz yardmcs geldi ve katedralde vaaz verdi. Olduka iyi ve yerinde konutu. Vaazn konusu hayr ilemekti. Elinden geldiince dehet verici bir biimde tasvir ettii cehennemden kurtulup, yine elinden geldiince arzulanr ve sevimli bir biimde anlatt cennete eriebilmek iin zenginleri, yoksullara bir eyler vermeye ard. Dinleyiciler arasnda, Msy Geborand adnda, iten el ekmi, tefeci zengin bir tccar vard. Kaba ynl kuma, uha ve bir tr kasket satarak iki milyon kazanmt. Msy Geborand, mrnde hibir yoksula sadaka vermemiti. Ama bu vaaz dinledikten sonra, her pazar katedralin kapsndaki ihtiyar dilenci kadnlara bir metelik vermeye balad grld. Metelii paylaacak dilenciler alt kiiydiler. Bir gn, onu hayrn yaparken gren piskopos glmseyerek kz kardeine, "Bak, Msy Geborand bir meteliklik cennet satn alyor," dedi. Hayr ii sz konusu oldu mu, reddedilmek bile onu yldrmaz, hemen karsndakini dnmeye zorlayacak szler bulup syler-44di. Bir gn, ehrin salonlarndan birinde yoksullar iin para topluyordu. htiyar, zengin ve cimri Champtercier markisi de oradayd. Bu marki ayn zamanda hem an kralc hem de Voltaireci olmak gibi bir marifete sahipti. Bu tr insanlar vardr. Piskopos onun yanna gelince, koluna dokundu: "Marki hazretleri, bana bir eyler vermeniz gerekiyor," dedi. Marki dnd ve kuru bir tavrla: "Mon-senyr, benim kendi yoksullarm var," diye cevap verdi. "yleyse onlar verin bana," dedi piskopos. Bir gn katedralde yle bir vaaz verdi: "ok aziz kardelerim, iyi dostlarm, Fransa'da bir milyon yz yirmi bin ky evinin da alan sadece delii bulunuyor, bir milyon sekiz yz on yedi binin iki delii, yani bir kapsyla bir penceresi ve sonuta yz krk alt bin kulbenin de ancak bir tek delii, yani kaps var. Ve bunun nedeni de kap, pencere vergisi denilen ey. imdi siz, o yoksul aileleri, yal kadnlar, kck ocuklar bu barnaklara koyun, sonra da ateli hastalklar seyredin! Yazk! Tanr insanlara havay veriyor, yasalar ise bu havay onlara satyor. Ben yasay sulamyorum! Ama Tan-n'ya krediyorum. Isere'de, Var'da, Yukar ve Aa iki Alpler'de, kyllerin ekek arabalar bile yok, gbreyi srtlarnda tayor, yakacak kandilleri olmadndan ralar ve reineye batrlm ip paralan yakyorlar. Btn yukar Dauphine blgesinde bu byledir. Alt aylk ekmeklerini birden yapyor ve tezek ateinde piiriyorlar. Kn bu ekmei -45baltayla kesiyor ve yiyebilmek iin yirmi drt saat suda tutuyorlar. Kardelerim, merhametli olunuz! evrenizdekiler nasl ac ekiyorlar, grnz." Provence'li olduundan, btn gneyli azlarna ksa zamanda yatknlk kazanmt. rnein, aa Languedoc'lular gibi, "Eh bel Moussu, ses sage?" Aa Alp'liler gibi, "Onte anaras passa?" ya da Yukar Dauphi-ne'liler gibi, "Puerte un bouen moutou embe un bouen froumage grase," derdi. Bu da halkn ok houna gidiyor ve onun btn ruhlara kolayca nfuz etmesine yardmc oluyordu. ster kulbede, ister da banda olsun, kendi evinde gibiydi. En derin anlaml eyleri en kaba ifadeler iinde sylemeyi biliyordu, herkesle anlayaca dilden konutuundan, gnlleri fethediyordu. Zaten yksek sosyetedekiler iin neyse, halktan insanlar iin de oydu.

Hibir eyi hemencecik, durum ve artlan gz nne almadan yarglamaz, "Hele yanlgya gtren yolu bir grelim," derdi. Kendisinin de glmseyerek syledii gibi, eski bir gnahkr olduundan, kat ahlaklara zg tutuculuktan tamamen uzakt ve hatr gnl tanmaz, erdem erbab gibi kalarn atmadan ve olduka yksekte bulunan bir yerden, aadaki biimde zetleyebileceimiz bir doktrin retirdi: "nsanolu, stnde kendisi iin hem bir yk hem de bir batan karc olan ten tar. O, bu teni hem tar durur hem de ona boyun eer. -46nsanolu bu teni gzaltnda tutmal, disiplin altna almal, bastrmal ve ancak son kerteye kadar dayandktan sonra ona uymaldr. Bu boyun ei de geri bir su, ama balanabilir bir sutur. D olmasna dtr, ama diz stne bir dtr ve sonunda duaya dnebilir. Azizlik mertebesine erimek bir ayrcalk, drst olmak bir kuraldr. Yanln, kusurda bulunun, gnah ileyin, ama drst olun. nsanolu iin yasa, olabildiince az gnah ilemektir. Hi gnah ilememek, ancak meleklerin ryasdr. Dnyevi olan her ey gnaha baldr. Gnah bir ekim merkezidir." Herkesin barp ardn; abucak alnp fkelendiini grnce, "Ah! Ah!" derdi glmseyerek, "Aka grlyor ki, herkesin iledii byk bir su bu. Telaa kaplan ikiyzller hemen kar kmaya balayp, kendilerini temize karmaya yelteniyorlar." Toplumun arl altnda ezilen kadnlara ve yoksullara kar son derece balaycyd. yle derdi: "Kadnlarn, ocuklarn, hizmetkrlarn, acizlerin, muhtalarn ve cahillerin kusurlar; kocalarn, babalarn, efendilerin, gllerin, zenginlerin ve bilginlerin kusurudur." Bir baka dedii de uydu: "Bilgisizlere elinizden geldii kadar ok ey retiniz; parasz eitim vermedii iin toplum suludur; yaratt gecenin sorumlusu odur. Bir ruh eer karanlkla doluysa, gnah orada iini grr. Sulu, gnah ileyen deil, karanl yaratandr." -47Grld gibi, her ey hakknda garip ve kendine zg bir yarglama tarz vard. Sanrm ncil'den almt. Bir gn, bir salonda, hazrlk soruturmas yaplan ve yaknda yarglanmas balayacak olan bir cinayet davasndan konuulduunu iitti. Zavall bir adam, sevgilisine ve ondan olan ocuuna olan sevgisinden ve de aresizliinden, sahte para basma yolunu tutmutu. O devirde kalpazanlk hl lmle cezalandrlyordu. Kadn, adamn ilk yapt sahte paray daha piyasaya srerken tutuklanmt. Onu ele geirmilerdi, ama ortada sadece kadnn aleyhindeki kantlardan baka bir ey yoktu. Kadn, n sulayabilir ve onu mahvedebirdi. nkr etti, srar ettiler. nkr etmekte direndi. Bunun zerine kraln savcsnn kafasnda bir fikir belirdi: Kadnn sevgilisi hakknda bir ihanet masal uydurdu, ustaca tertiplenmi mektup paralanyla bir rakibesi olduuna ve adamn onu aldattna zavall kadn inandrmay baard. O zaman kskanlktan lgna dnen kadn, n itiraflaryla ele verdi ve her ey ispatland. Adam mahvolmutu. Yaknda, su ortayla birlikte Aix ehrinde yarglanacakt. Olay dilden dile dolayor, herkes savcnn becerikliliine hayran oluyordu. e kskanl sokarak, fke araclyla, gerein masn salam, intikam duygusundan adaleti karmt. Piskopos, btn bu anlatlanlar sessizce dinliyordu. Bittii zaman sordu: "Bu adamla bu kadn nerede yarglanacaklar?" -48"Ar ceza mahkemesinde." Tekrar sordu: "Peki, ya sayn kraln savcsn nerede yarglayacaklar?" Bir gn Digne trajik bir olaya tank oldu. Adamn biri cinayetten lme mahkm edildi. Bu ne tam olarak okumu, ne de tam olarak cahil bir bahtszd. Panayrlarda soytarlk ve yazclk yaparak hayatn kazanyordu. Dava ehir halkn hayli megul etti. Kararn infaz edilmesi iin belirlenen gnn arifesinde hapishanenin papaz hastaland. Mahkmun son anlarnda yannda bulunacak bir rahibe ihtiya vard. Gidip ky papazn ardlar. Sylendiine gre, o da, "Beni ilgilendirmez. Bu i angarya ve o soytar bart gre deil, ayrca ben hastaym, hem zaten benim yerim oras deil," diyerek reddetti. Bu cevab kendisine ilettiklerinde piskopos yle dedi: "Papaz efendinin hakk var, onun yeri oras deil, benim yerim." Hemen kalkp hapishaneye gitti. Soytarnn hcresine indi, ona adyla seslendi, elini tuttu ve konutu. Yemei ve uykuyu unutarak, mahkmun ruhu iin Tann'ya dua edip, ona da kendi ruhu iin dua ettirerek btn gn onun yannda geirdi. Ona aslnda basit eyler olan byk gerekleri anlatt. Bir baba, karde ve dost oldu, sadece takdis ederken piskopostu. Ona her eyi retti, bu arada huzur ve teselli verdi. Zavall adam umutsuzluk iinde lecekti. Onun iin lm, uurum gibi bir eydi. Bu matemli lmn eiinde ayakta, titreyerek duruyor, kendisini dehetle geri ekiyordu. lme kar kayt-49sz kalacak kadar cahil deildi. lme mahkm olmasnn kendisinde yaratt derin ruhsal sarsnt, bizi o gizemli dnyadan ayran ve adna hayat dediimiz eyde birtakm gedikler olumasna yol amt. Alan bu uursuz gediklerden bu dnyann dna doru durmadan bakyor ve karanlklardan baka bir ey grmyordu. Piskopos ona gsterdi.

Ertesi gn talihsiz adam almaya geldiklerinde piskopos hl oradayd. Adamn arkasndan yrd ve kaponlu mor cppesiyle, boynunda piskoposluk ha olduu halde, iplerle balanm bu zavallyla yan yana kalabaln nne kt. st ak arabaya onunla birlikte bindi, idam sehpasna onunla birlikte kt. Bir gn nce o kadar zntl, o kadar yklm olan mahkm, imdi ltl bir ehre tayordu. Ruhunun kutsal ruhla uzlatn hissediyor ve Tann'nn balayclma ereceini umuyordu. Piskopos ona sarlp pt ve ban decei an ona, "nsann ldrdn Tanr yeniden diriltir; kardeleri tarafndan kovulan, Baba'y bulur. Dua edin, inann, gerek hayata girin. Babanz oradadr," dedi. dam sehpasndan indii zaman baklarnda halk etkisi altna alan bir ey vard. Yzndeki solgunluun mu, yoksa huzur ve sknun mu daha hayranla layk olduunu bilemiyorlard. Yar glerek, 'saraym' dedii mtevaz evine giderken, kz kardeine, "Piskoposlara yarar bir ayin ynettim," dedi. -50ou zaman, en yce eyler en az anla-labildiklerinden, bazlar piskoposun byle davranmasn yorumlarken, bunun bir gsteri olduunu sylediler. Ama bu sadece salonlarda sylenen bir sz olarak kald. Bir hami gibi olan davranlardan kt anlam karmak detinde olmayan halk duyguland ve hayran kald. Piskoposa gelince, giyotini grmek onda bir ok etkisi yapt; uzun sre kendine gelemedi. Gerekten de, idam sehpasn orada hazrlanm ve kurulmu grmek insanda bir hal-sinasyon etkisi yapar. nsan giyotini kendi gzleriyle grmedii srece idam cezasna kar az ok kaytsz kalabilir, bu konuda ne olumlu ne de olumsuz bir yorum yapabilir, ama onu bir kere grd m, sarsnts ok iddetli olur; artk bir karar vermek, lehinde ya da aleyhinde tavr almak zorundadr. Mais-tre gibi bazlar lm cezasna hayrandrlar; Beccaria gibi bazlar ise nefret ederler. Giyotin, konunun cisimlemi eklidir, ona cezalandrc derler, kendisi tarafsz olmad gibi, sizin de tarafsz olmanza izin vermez. Onu gren, titremelerin en esrarlsyla sarslr. Btn toplumsal sorular bir giyotin satrnn erevesinde kendi soru iaretlerini dikerler. dam sehpas, bir tahta iskele ya da bir makine deildir; tahtadan, demirden ve iplerden ibaret cansz bir mekanizma da deildir. O, ne id bilinmez karanlk niyetleri olan bir tr canl varlk gibidir. Bu ahap iskele sanki gryor, bu makine iliyor, bu mekanizma ak yrtebiliyor, bu tahta, bu demir ve bu ipler istiyor-51lar, denilebilir. Varlyla, ruhu daldrd korkun rya iinde idam sehpas dehet verici bir grnm ortaya koyar ve yapt ile karp birleir. dam sehpas celladn su ortadr; cellat paralar, o insan eti yer, kan ier. dam sehpas yargla marangozun birlikte oluturduklar bir tr canavardr ve verdii lmlerin toplamndan yaplan korkun bir hayat yaayan bir hayalettir sanki. Bu yzden etkisi feci ve derin oldu. nfazn ertesi gn ve hatta zerinden birok gn getikten sonra bile piskopos bitkin grnyordu. O uursuz ann arpc skneti kaybolmu, toplum adaletinin hayaleti ona musallat olmutu. Genellikle btn yapt ilerden gnln nurlandran bir honutlukla dnen bu insan, imdi kendisini sular gibiydi. Zaman zaman hazin bir sesle kendi kendine konuuyor, yan duyulur bir sesle kekeleyerek mrldanyordu. rnein, kz kardeinin bir akam duyup kaydettii bir konumasnda yle diyordu: "Bunun bu kadar canavarca olduunu hi sanmazdm. nsanolunun yasalarn gremeyecek kadar tanrsal yasalara gmlp kalmak bir yanlsama olsa gerek. lm ancak Tann'ya aittir. nsanlar ne hakla bu mehul eye el sryorlar?" Zamanla bu izlenimler hafifledi ve belki de bsbtn silindi. Ama piskoposun idamlarn yapld meydandan gemekten artk kanr olduu da fark edildi. Msy Myriel, hangi saatte olursa olsun hastalarn ve lm deindekilerin baucu-na arlabilirdi. En byk grevinin, en b-52yk iinin bu olduunu ok iyi biliyordu. Dullarn ya da ksz ve yetimlerin ise onu armalarna gerek bile yoktu, zaten kendiliinden onlara gidiyordu. Sevdii kadn kaybeden erkein, ocuunu kaybeden anann yannda saatlerce hi konumadan oturmasn biliyordu. Ama, susulacak zaman bildii gibi, konuulacak zaman da bilirdi. nsanlar avutmas hayranlk vericiydi. Acy unutarak silmeye deil, umutla yceltmeye alrd. yle derdi: "llere bak tarznza dikkat ediniz. ryen eyi dnmeyin. Gznz ayrmadan bakn. Gn derinliklerinde sevgili lnzn canl n greceksiniz." mann en salkl yol olduunu biliyordu. Umutsuzlua dm insana, kaderine raz olan insan gstererek, ona t vermeye ve yattrmaya alr, bir yldza ynelen acy gstererek, gzn bir mezar ukurundan alamayan acyla deitirmeye abalard. 5. Monsenyr Bienvenu'nun Cppelerinin Uzun Sre Dayanmas Msy Myriel'in zel hayat da sosyal hayatndaki dnceleriyle paraleldi. Onu yakndan tanma frsat bulan biri iin Sayn Digne piskoposunun kendi isteiyle srdrd bu yoksul hayat, ibret verici ve ho bir manzara olurdu. Btn yallar ve ou dnrler gibi o da az uyuyordu. Bu ksa ama derin bir uykuydu. Sabahlan bir saat sreyle kendi iine kapanr, sonra katedralde ya da kendi evinde sabah duasn okurdu. Duay bitir-

-53dikten sonra kendi ineklerinin stne band avdar ekmeiyle kahvalt eder, daha sonra da alrd. Bir piskopos srekli megul biridir. Her gn, piskoposluk sekreterini -ki genellikle piskoposluk meclisinden bir rahiptir bu- ve her gn olmasa da sk sk ba yardmclarn, grmek zere kabul etmesi gerekir. Kontrol edilecek dini kurumlar, verilecek imtiyazlar, gzden geirilecek koskoca bir kilise ktphanesi, dua ve ayin kitaplar, yazlacak emirler, izin verilecek vaazlar, blge rahipleriyle belediye bakanlar arasnda giderilmesi gereken anlamazlklar, dini ve idari yazmalar, buyandan devlet, bir yandan papalk; ksacas bir yn i. Bu bir yn iten, ayin ve dualardan artan vaktini muhtalara, hastalara ve dertlilere ayryor; dertlilerden, hastalardan, muhtalardan kalan vaktini de almaya veriyordu. Kh bahesini beller, kh okur, kh yazard. Bu iki ayr almay tek bir kelimeyle ifade eder; 'bahvanlk' diye adlandrr, "Zihin son bahedir," derdi. Eer hava iyiyse, leye doru dar kp krlarda ya da ehirde dolar, sk sk yoksullarn ykk dkk evlerini ziyaret ederdi. Tek bana dncelerine dalm, gz yere, uzun bastonuna dayanarak, srtnda pamuklu scack mor paltosu, kaba ayakkablar iinde yine mor oraplar ve banda sivri ucundan altn yaldzl, pskll top sarkan yass apkasyla yol ald grlrd. Onun olduu her yerde bir bayram havas -54eserdi. Urad her yerde adeta stc, aydnlatc bir ey vard. ocuklar ve yallar gnei grmeye kar gibi piskoposu karlamaya gelirlerdi. O onlar, onlar da onu takdis ederlerdi. Herhangi bir eye ihtiyac olanlara onun evini gsterirlerdi. Orada burada kk olanlarla ve kzlarla konuur, onlara glmser, paras olduu zaman yoksullar, olmad zaman da zenginleri ziyaret ederdi. Cppelerini uzun sre kulland ve bunun farkna varlmasn istemedii iin, ehirde dolamaya daima mor paltosuyla kard. Bu da onu yaz mevsiminde biraz rahatsz ederdi. Eve dndnde le yemeini yer, bu da sabah kahvaltsna benzerdi. Akam yemeini saat sekiz buukta kardeiyle birlikte yerdi. Madam Magloire masann gerisinde ayakta durur, sofrada onlara sayg gsterirdi. yle bir yemekten daha m-tevazs olamazd. Eer piskoposun sofrasnda rahiplerinden biri varsa, Madam Magloire bu frsattan faydalanarak monsenyre nefis bir gl bal ya da lezzetli bir av eti sunard. Her rahip, iyi bir yemek iin bir bahane olurdu. Piskopos da buna aldrmazd. Bunun dnda, her gnk yemei halanm sebzelerle zeytinyal orbadan ibaretti. Bu yzden ehirde, "Piskopos, rahip yemei yemedii zaman kei yemei yer," derlerdi. Akam yemeinden sonra Matmazel Bap-tistine ve Madam Magloire ile yarm saat kadar sohbet eder, sonra odasna ekilir ve yaz-55maya koyulurdu. Bazen tek tek yapraklar zerine, bazen de bir kitabn sayfa kenarlarna yazard; az buuk bilginlii de vard. Olduka ilgi ekici be alt el yazmas eser brakmtr. Bunlardan biri Tekvin'in; 'Balangta Tann'nn ruhu sularn zerinde yzyordu' ibaresi zerine bir inceleme yazsdr. Bu eserinde, o, sz konusu ibareyi ayr metinle karlatrd. Tann'nn rzgrlar esiyordu' diyen Arapa ibare, 'Yukarlardan gelen bir rzgr yeryzne doru kouyordu' eklindeki Flavius Josephe'in ibaresi ve nihayet Tann'dan gelen bir rzgr sularn yznde esiyordu' diyen Onkelos'un Kaide dilindeki mealen evirisi. Baka bir yazsnda ise bu kitabn yazarnn byk amcas olan Ptole-maios Piskoposu Hugo'nun, ilahiyatla ilgili eserlerini incelemi ve geen yzylda Barley-court takma adyla yaymlanm eitli kk el kitapklarnn bu piskoposa ait olmas gerektii sonucuna varmt. Bazen de elindeki kitap ne olursa olsun, okurken birdenbire derin bir dnceye dalar ve bu dalgnlndan kurtulduunda hemen elindeki cildin sayfalan zerine birka satr bir eyler yazard. Bu satrlarn, yazlan kitabn ieriiyle ou zaman hibir ilgisi yoktu. rnein u an karnzda bir kitabn sayfa kenarlarna onun tarafndan yazlm bir not duruyor. Kitabn ad: Lord Germaine'in General Cnton ve General Cornuallis ve Amerika'daki Amiraller ile Mektuplamalar. Versailles'da Poinot kitabevi ve Paris'te des Augustinus rhtmnda Pissot kitabevi. -56Not yle: "Ey, var olan siz! Siz ki, kilise adamlarna gre Kadir-i Mutlak, Muhabilere gre Yaradan, Efeslilere Yeni Ahit'teki Mektup'a gre zgrlk, Baruch'a gre Ululuk, Mezmurlara gre Hikmet ve Hakikat, Yohanna'ya gre Ik, Krallara gre Rab, Hicret Kitabna gre Takdir-i lahi, Levil-lere gre Kutsal Varlk, Esdras'a gre Adalet, Yaratklara gre Tanr, nsana gre Baba'dr; Hz. Sleyman Balayan adn veriyor. te btn adlarnz arasnda en gzeli." Akam saat dokuza doru iki kadn birinci kattaki odalarna karlar, onu sabaha kadar zemin katta yalnz brakrlard. Burada, Digne piskoposunun evi hakknda tam bir fikir vermemiz gerekiyor.

6. Evini Kiminle Koruyordu Sylediimiz gibi, piskoposun devaml oturduu ev bir zemin katla, stte tek bir kattan ibaretti: Zemin katta , birinci katta oda ve bir de tavan aras. Evin arka tarafnda eyrek dnmlk bir bahe vard. ki kadn birinci katta, piskopos alt katta oturuyordu. Sokaa bakan birinci oda uzun yemek odas, ikincisi yatak odas, ncs de iba-dethanesiydi. badethaneden kabilmek iin yatak odasndan, buradan kabilmek iin de yemek odasndan gemek gerekiyordu. badethanenin dip ksmnda bir yklk ve iinde de misafirler iin bir yatak bulunuyordu. Piskopos bu yata baz iler iin ya da cemaatlerinin ihtiyalar dolaysyla Digne'ye gelmek -57zorunda kalan ky papazlarna sunard. Hastanenin eczanesiyken eve eklenen ve baheye uzanan kk yap ise mutfak ve arap kileri haline getirilmiti. Bahede ayrca, hastanenin eski mutfa olan ve iinde piskoposun iki inek besledii bir de ahr vard. neklerin verdikleri stn miktar ne olursa olsun, piskopos bunun yansn her sabah mutlaka hastanedeki hastalara gnderiyor, "Vergimi dyorum," diyordu. Odas olduka bykt ve k mevsiminde stlmas da gt. Digne'de odun ok pahal olduundan, inek ahrnda tahta bir blmeyle ayrlm kapal bir yer yaptrmay dnmt. ok souk havalarda akamlarn bu blmede geiriyordu. Buraya klk salon adn takmt. Yemek odasnda olduu gibi, bu klk salonda da beyaz tahtadan drt ke bir masa ile drt hasr sandalye, ayrca zamk ve yumurta akyla yaplm sr boyasyla pembeye boyanm bir de eski bfe vard. Piskopos, buna benzer bir bfeyi de, beyaz rtler ve taklit dantellerle uygun bir tarzda rterek, ibadethanesini ssleyen bir mihrap haline getirmiti. Digne'deki zengin tvbekar hanmlar, dindar kadnlar, monsenyrn ibadethanesine yaptrlacak yeni bir mihrabn masrafn karlamak iin aralarnda ka kere para toplamlar, ama piskopos her defasnda paray alp yoksullara vermiti. "Mihraplarn en gzeli, teselli bulup Tann'ya kreden bir bahtszn ruhudur," diyordu. -58badethanesinde hasrdan iki dua iskemlesi, yatak odasnda da yine hasrdan kollu bir koltuu vard. htiya olduunda yedi sekiz kii birden, rnein vali, general, herhangi bir subay ya da kk ilahiyat okulu rencilerinden bazlar ziyaretine geldiinde, ahrdaki klk salonun sandalyelerini, ibadethanedeki dua iskemlelerini ve yatak odasndaki koltuu da almak gerekiyor, bylece ziyaretiler iin on bir kiilik oturacak yer bulunabiliyordu. Her yeni ziyareti geldiinde odalardan birini boaltyorlard. Bazen on iki kii de olurlard. O zaman piskopos, skntl durumu gizlemek iin, eer mevsim ksa minenin yannda ayakta durur, yazsa bahede turlard. Yabanclarn kalaca kameriyede bir sandalye vard, ama hasn yan yanya dklm ve sadece aya kalm olan bu sandalye ancak duvara dayandnldmda bir ie yaryordu. Geri, Matmazel Baptistine'in odasnda da tahta ksmlan vaktiyle altn yaldzl olan, iekli in canfesiyle kapl, yksek arkalkl byk bir koltuk vard, ama merdiven ok dar olduundan bu koltuu birinci kata indirmek iin pencereden geirmek zorundaydlar; bu yzden onu yedek mobilyadan saymaya imkn yoktu. Matmazel Baptistine, dall iekli san Ut-recht kadifesi kapl, kuu boynu tarznda maundan kanepesi de olan bir salon takm satn almay dnyordu. Ama bu, en azndan be yz franka patlayacandan, oysa bu i iin be ylda ancak krk iki frank on sou -59biriktirebildiinden, sonunda bu isteinden vazgemiti. Zaten, kafasndaki ideale kim eriebilmitir ki? Piskoposun yatak odasn gz nne getirmek kadar kolay bir ey olamaz: Baheye alan bir kap-pencere, tam karsnda yeil ayaktan cibinlii olan demirden bir hastane karyolas. Yatan glgesinin vurduu yerde, bir perdenin gerisinde, elenceye dkn bir hayat adamnn kibar alkanlklarn aa vuran tuvalet aletleri ve iki kap; biri minenin yanndaki ibadethaneye alan, bryse ktphanenin yanndaki yemek odasna. Ktphane ii kitap dolu, caml byk bir dolapt. Mermer taklidi boyanm ahap mine genellikle hi yanmazd. minenin iinde ise bir ift demirden ktk destei vard. Bu, bir tr piskoposluk lksyd. minenin zerinde yaldz dklm bir tahta ereve iinde, anm siyah bir kadife stne tutturulmu gm kaplamas anm bir ha, kap-pen-cerenin yannda, stnde bir mrekkep hokkas olan, karmakark ktlarla, kaln ciltlerle dolu bir masa ve masann nnde hasr koltuk. Karyolann nnde ise ibadethaneden alnm bir dua iskemlesi. Karyolann iki yanndaki duvarda oval ereveler iinde iki portre aslyd. Resimlerin arka fonu zerine yazlm altn yaldzl kk yazlardan anlaldna gre, portrelerden biri Saint-Claude piskoposu rahip Chali-ot'ya, dieri ise Chartres piskoposluk blgesi Citeaux tarikatndan Grand-Champ rahibi, Agde piskopos muavini rahip Tourteau'ya ait-60-

ti. Piskopos, hastanedeki hastalarn yerini aldnda portreleri burada bulmu ve onlara el srmeden olduu gibi brakmt. Bunlar rahipti ve muhtemelen ba yapanlard, bu da onlara sayg gstermesi iin yeterli iki sebepti. Bu iki saygdeer kii hakknda btn bildii kral tarafndan, 27 Nisan 1785 gn birinin piskoposlua, brnn de mr boyu gelir salayan bir greve getirilmi olmalaryd. Bu zel bilgileri Madam Magloire tozlarn almak iin tablolar bir gn yerlerinden kardnda Grand-Champ rahibinin portresinin arkasnda drt adet mhr mumuyla yaptrlp, zamanla sararm drt ke kk bir kt paras zerine artk beyazlam bir mrekkeple yazl olarak bulmutu. Penceresinde kaba ynl kumatan eski bir perde aslyd. Perde o kadar eskimiti ki, bir yenisini alma masrafndan kanmak iin sonunda Madam Magloire tam orta yerine kocaman bir diki ekmek zorunda kalmt. Bu diki ha biimindeydi. Piskopos bunu sk sk belirtir, "Ne kadar iyi oldu," derdi. Gerek zemin katta gerekse birinci katta olsun istisnasz btn odalar, kla ve hastanelerdeki gibi kire suyuyla beyaz badana-lanmt. leride greceimiz gibi Madam Magloire, Matmazel Baptistine'in dairesini ssleyen resimleri son yllarda badanalanm duvar ktlarnn altnda kefetti. Bu ev, hastane olmadan nce ehir burjuvalarnn lokaliymi. Ssler bundan tryd. Odalar krmz ta deliydi. Talar her hafta ykanyordu. Her -61f 1 karyolann nnde bir hasr seriliydi. Ksacas, iki kadnn bakt bu ev yukardan aaya tertemizdi. Piskoposun tek izin verdii lks de buydu. "Bu lks yoksullardan hibir ey almyor," diyordu. unu da belirtmek gerekir ki, piskoposun nceden sahip olduklarndan elinde sadece alt tane gm atal ve bakla bir orba kepesi kalmt. Madam Magloire her gn bunlarn kaln beyaz masa rts zerinde pnl pnl parladklann mutlulukla seyrederdi. Ve bu arada Digne piskoposunun ara sra, "Gm takmlarla yemek yemekten vazgemek dorusu bana g gelirdi," dediini de eklememiz gerekir. Bu gmlere bir de byk halalannm birinden ona miras kalm saf gmten iki byk amdan eklemeliyiz. Balmumundan iki mum takl olan bu amdanlar, piskoposun minesinin zerinde dururlard. Yemekte bir misafir olduu takdirde, Madam Magloire mumlan yakp, amdanlan sofrann zerine koyard. Piskoposun odasnda, yatann baucun-da kk bir dolap vard. Madam Magloire, her akam gm takmlarla orba kepesini ite bu dolaba koyard. Anahtann daima dolabn stnde durduunu da belirtmeliyiz. Szn ettiimiz yaplardan tr biimi biraz bozulan bahe, ortadaki bir su ukurundan etrafa doru ha eklinde yaylan drt yoldan oluuyordu; baka bir yol da baheyi evreleyen beyaz duvar boyunca epeevre uzanyordu. Bu yollann arasnda ke-62narlan imirlerle evrili kare eklinde drt alan kalyordu. Bu karelerden nde Madam Magloire sebze yetitirmekteydi; drdncsne ise piskopos iekler ekmiti. Orada burada birka meyve aac vard. Bir keresinde Madam Magloire tatl bir muziplikle piskoposa yle dedi: "Monsenyr, siz her eyden yararlanmann yolunu bulursunuz, oysa bakn bu kareyi hibir ie yaramadan brakyorsunuz. Burada iek yerine salata yetitirmek daha iyi olurdu." "Yanlyorsunuz Madam Magloire," diye cevap verdi piskopos, "gzel de yararl kadar yararldr." Biraz sustuktan sonra ekledi: "Belki daha da fazla." ya da drt iek tarhndan ibaret bu tarla piskoposu neredeyse kitaplan kadar oyalyor; keserek, yolarak, topran orasn burasn eip tohumlar ekerek seve seve bir iki saatini burada geiriyordu. Bceklere kar, bir bahvan kadar insafsz deildi. Zaten botanik konusunda hibir iddias yoktu. yle iek gruplan, snflandrmalar konusunda hibir ey bilmezdi; Tournefort'la* doal yntem arasnda tercih yapmak gibi bir endiesi hi mi hi yoktu; ne ift ene yaprakllara kar torbackllan ne de Linne'ye** kar Jussieu'yu*** tutard. Bitkileri incelemezdi, * Joseph Pitton de Tournefort (1656-1708): Sistematik botaniin nclerinden Fransz botaniki ve hekim; bugn bile geerliliini koruyan bir snflandrma sistemi gelitirmitir. ** Kari von Linne: sveli doabilimci ve hekim. *** Bemhard de Jussieu: Fransz botaniki; embriyonal zelliklere gre snflandrma yapmtr. -63iekleri sadece severdi. Geri bilginleri sayard, ama cahilleri daha da fazla sayard ve her iki saygda da kusur etmeksizin, her yaz akam yeil boyal tenekeden bir bahe ko-vasyla tarhlarn sulard. Evde hibir kap yoktu ki anahtarla kilitlensin. Sylediimiz gibi, yemek odasndan dz ayak katedral meydanna alan kap, nceleri hapishane kaps gibi kilit ve srglerle donatlmt. Piskopos btn bu demirleri kartmt ve imdi bu kap, gece gndz yalnzca yayl bir mandalla kapanyordu. Yoldan geen herhangi biri, gnn hangi saatinde olursa olsun bu kapy itip ieri girebilirdi. lk zamanlarda, iki kadn hi kapanmayan bu kap yznden hayli endielenmiler, ama Digne piskoposu onlara, "Uygun gryorsanz odalarnzn kapsna birer srg taktrn," demiti. Sonunda, iki kadn da onun gvenini paylamlard ya da yle grnyorlard. Yalnz, Madam Magloire'un ara sra rkt oluyordu. Piskoposa gelince, onun bu

konudaki dncesi bir ncil sayfasnn kenarna yazd u satrda aklanm ya da hi olmazsa belirtilmi saylabilir: "Arada yle ince bir fark var; doktorun kaps hibir zaman kapal olmamal, rahibin kaps ise daima ak olmaldr." Tp Biliminin Felsefesi adl baka bir kitaba da u notu dmt: "Sanki ben de onlar gibi doktor deil miyim? Benim de hastalarm var, bunlar nce, onlarn hasta dedikleri kendi hastalar: sonra da benim bahtsz dediim kendi hastalarn." -64Baka bir yere de yle yazmt; "Sizden kendisini barndrmanz isteyen kiiye adn sormaynz. Snaa muhta olan, asl adndan sklan kiidir." Bir gn bir rahip, Couloubroux rahibi mi, yoksa Pompierry rahibi mi, imdi iyi hatrlamyorum, Madam Magloire'un tevikiyle olacak, monsenyre, kapsn her nne gelenin ieri girebilecei ekilde gece gndz ak brakmakla tedbirsizlik yaptndan emin olup olmadn ve sonuta bu kadar az korunan bir evde bana bir felaket gelmesinden korkup korkmadn soracak oldu. Piskopos efkatli bir ciddiyetle elini onun omzuna koyarak: "Nii Dominis custodierit domum, in va-num vigilant qui custodiunt eam,"* dedi. Keyifli bir havayla; "Svari albaynn cesareti olduu gibi, rahibin de cesareti vardr," dedi. Ve ilave etti; "Yalnz, bizimkisi sakin bir cesaret olmaldr." Sonra baka eylerden sz etti. 7. Cravatte Burada sras gelmiken atlamayp anlatmamz gereken bir olay var, nk bu, Digne piskoposunun nasl bir insan olduunu gzler nne seren olaylardan biridir. Ollioules geitlerini kasp kavuran Gaspard Bes'in etesi yok edildikten sonra, onun yardaklarndan biri Cravatte- dalara snmt. Cravatte, Gaspard Bes takmnn kalntlarndan ekya yoldalanyla birlikte bir sre * Lat.: Bu konutu Tann korumazsa, onu koruyanlar bo yere uykusuz kalrlar. -65Nice eyaletinde saklanm, daha sonra Pi-emonte'ye gemi ve birdenbire yeniden Fransa'da, Barcelonnette yaknlarnda boy gstermiti. nce Jauziers'te, sonra Tuiles'de grld. Joug-de-1'Aigle'deki maaralarda saklanyor ve oradan Ubaye ve Ubayette'deki sel yataklar yoluyla tarlalara ve kylere iniyordu. Hatta bir seferinde Embrun'e kadar uzand ve gece katedrale girip mcevherleri, tren elbiselerini ald. Ekyal lkeyi rahatsz ediyordu. Peine jandarmay taktlar, ama bouna. Her defasnda kap kurtuluyor, bazen de silahla kar koyuyordu. Gzpek bir sefildi. te bu korku ve dehet arasnda bir gn piskopos kageldi. Chastelar'a tefti gezisi yapyordu. Belediye bakan onu karlad ve geri dnmesini rica etti. Cravatte, Arc-he'a ve daha telere kadar btn dalan tutmutu; muhafz eliinde gidilse bile tehlikeliydi. Bo yere drt jandarmann cann tehlikeye atmak olurdu bu. Piskopos, "Ben de zaten bunun iin mu-hafzsz gitmeyi dnyorum," dedi. Belediye bakan ard: "Gitmeyi mi dnyorsunuz monsenyr?" "Hem de nasl, yanma da jandarma almay kesinlikle reddediyorum, bir saate kadar gideceim." "Gidecek misiniz?" "Evet, gideceim." "Yalnz?" "Yalnz." "Monsenyr! Bunu yapamazsnz." "Orada, dada yaayan kk, kendi ha-66linde yaayan bir topluluk var, onlar yldr grmedim. Benim iyi dostlanmdr, sakin, drst obanlar. Baktklar otuz keiden sadece biri onlarndr. Ynden renk renk ok gzel iplikler bkerler, alt delikli kk fltlerle da havalan alarlar. Ara sra kendilerine Tann'dan sz edilmesine ihtiyalan vardr. Eer oraya gitmezsem korkak bir piskopos hakknda ne derler?" "Peki monsenyr, ya ekya?" "Doru," dedi piskopos, "ben de onu dnyorum. Haklsnz. Onlara rastlayabilirim. Belki onlann da Tann'dan sz edilmesine ihtiyalan olabilir." "Ama monsenyr, bunlar ete! Bir kurt srs!" "Sayn bakanm, belki de Hazreti sa beni zellikle bu srnn oban yapmtr. lahi hikmetin yollann kim bilebilir ki?" "Monsenyr, bunlar sizi soyarlar." "Soyulacak hibir eyim yok." "Sizi ldrrler." "Acayip eyler mnldanarak geen yal bir rahibi mi? Ph! Neye yarar ki?" "Aman Tannm! Ya onlara rastlarsanz?"

"Onlardan yoksullarm iin sadaka isterim." "Monsenyr, gitmeyiniz. Tann akna! Hayatnz tehlikeye atyorsunuz!" "Bakanm," dedi piskopos, "zaten sorun da bu deil mi? Ben yeryznde hayatm korumak iin bulunmuyorum, ruhlar korumak iin bulunuyorum." Onu brakmak zorunda kaldlar. Yannda sadece kendisine klavuzluk etmek isteyen -67bir ocukla birlikte yola kt. Da katr srtnda kimseye rastlamadan sa salim ap "iyi dostlarm" dedii obanlarn bulunduu yere vard. On be gn yanlarnda kalp vaaz verdi, ayini ynetti, retti ve onlara maneviyat alad. Dn yaklamt ki, bir de byk bir trenle Te Deum okumaya karar verdi. Ky rahibine bu niyetinden sz etti. Ama nasl olacakt bu? nk gerekli olan piskoposluk giysisi ile dier eyalar ortada yoktu. inde, srma taklidi eritlerle ssleri olan, hav dklm demelik kumatan birka eski ve ypranm cppe bulunan fakir bir ky kilisesi dolabndan baka emrine verilebilecek hibir ey yoktu. "Vz gelir," dedi piskopos, rahibe, "Biz yine de pazar ayininde Te Deum okuyacamz ilan edelim. Gerisini Tanr bilir." Civardaki kiliseleri aratrdlar. Bu mtevaz kiliselerin btn atafatl eyalar bir araya toplansa bile, bir katedral ilahicisini uygun bir ekilde giydirmeye yetmezdi. Herkes bu tela iindeyken, ky rahibinin evine iki mehul atl tarafndan piskopos adna byk bir sandk getirildi. Atllar hemen gittiler. Sandk ald, iinden altn srmal bir ayin bal, bir bapiskopos ha, muhteem bir piskopos asas, bir ay nce Notre-Dame d'Embrun hazinesinden alnan piskopos giyecekleri kt. Ayrca sandn zerinde 'Cra-vatte'tan Monsenyr Bienvenu'ya' yazl bir kt vard. "Ben Tanr bilir dememi miydim!" dedi piskopos. Sonra glmseyerek ekledi: "Bir -68papaz cppesiyle yetinene Tanr, bir bapiskopos pelerini gnderir." Ky rahibi ban glmseyerek iki yana sallarken mrldand: "Monsenyr, Tanr m, yoksa eytan m?" Piskopos rahibin gzlerinin iine bakt ve emir veren bir tavrla, 'Tanr!" dedi. Chastelar'a dnerken yol boyunca herkes ona merakl gzlerle bakyordu. Chastelar papazevinde Matmazel Baptistine ile Madam Magloire'u kendisini bekler buldu ve kz kardeine, "Bak, hakl deil miymiim?" dedi. "Yoksul rahip, yoksul dallara eli bo gitti, elleri dolu dnyor. Giderken Tann'ya inancmdan baka bir ey gtrmyordum, dnerken bir katedralin hazinesini beraberimde getiriyorum." Akam, yatmadan nce de, "Ne hrszlardan ne de katillerden korkmalyz. Bunlar hep d tehlikelerdir, kk tehlikelerdir. Biz asl kendi kendimizden korkalm. Asl hrszlar btl inanlardr, asl katiller ktlklerdir. En byk tehlikeler bizim kendi iimizde-kilerdir. Kafamz ya da kesemizi tehdit eden tehlikelerin ne nemi var. Biz, ruhumuzu tehdit eden tehlikelere bakalm," dedi. Sonra kz kardeine dnd. "Kardeim, bir rahibin asla hemcinsine kar alaca hibir nlem olamaz. Hemcinsimizin yaptna Tanr izin vermitir. zerimize bir tehlikenin geldiine inandmzda dua etmekle yetine -lim. Tann'ya dua edelim, kendimiz iin deil, bizim yzmzden kardeimizin sulu duruma dmemesi iin." -69Piskoposun hayatnda bu gibi olaand olaylar zaten ok enderdi. Biz, burada sadece bildiklerimizi anlatyoruz. Piskopos genellikle hayatn daima ayn saatlerde ayn eyleri yapmakla geirirdi; ylnn bir ay, gnnn bir saati gibiydi. Neyin Embrun katedralinin 'hazine'sine dntne gelince, bu konuda soru sorulmas bizi artp zor durumda brakr. Bunlarn arasnda ok gzel eyler vard ve ok tahrik edici; yoksul kiilerin iine yarayacak alnacak eyler. Zaten daha nce bakalar tarafndan alnmlard. in yans tamamlanmt. Geriye sadece hrszln ynn deitirmek ve yoksullardan yana bir miktar yol alnmasn salamak kalyordu. Bu konuda kesin bir ey syleyemiyoruz. Ancak sonradan piskoposun ktlar arasnda bulunan, anlam olduka karanlk bir not, belki de bu sorunla ilgilidir. Bu notta yle deniliyordu: "Btn sorun bunun katedrale mi, yoksa hastaneye mi dnmesi gerektiindedir." 8. kiden Sonra Felsefe Yukarda kendisinden sz etmi olduumuz senatr iini bilir bir adamd ama vicdan, yemin, adalet ve grev denen engellerden hibirine aldr etmeden yolunda dmdz gitmi, kendi ilerlemesi, kendi kar dorultusundan bir kere bile sapmakszn dosdoru hedefine yrmt. Eski bir savcyd, baar onu yumuatmt, hi de kt bir adam deildi; oullarna, damatlarna, akrabalarna, dostlarna elinden gelen btn k-70k yardmlar yapard, akll uslu bir tarzda, hayatn yalnzca iyi yanlarn ve frsatlarn benimsemiti. Gerisi ona ok aptalca grnyordu. Esprili konuurdu ve belki de ancak Pigault-Lebrun'un bir mezi olduu halde, kendisini Epikr'n bir mezi sanacak kadar okumutu. Sonsuz, ezeli ve ebedi eylere, 'Piskopos

denen adamcazn zrvalan'na iten ie, tatl tatl glerdi. Hatta bazen Msy Myriel'in nnde onu dinlerken bile nazik ama alay eder bir tavrla gld olurdu. Yan resmi trenlerden birinde kontla {szn ettiimiz senatr) Msy Myriel'in, valinin evinde birlikte yemek yemeleri gerekti. Sra tatllara gelmiti ki, biraz akrkeyif olan, ama yine de arballn koruyan senatr seslendi: "Haydi bakalm sayn piskopos, sizinle yle bir konualm. Bir senatrle, bir piskoposun birbirlerinin gzlerine gzlerini krpmadan bakmalar zordur. ki khiniz biz. Size bir itirafta bulunaym. Benim kendi felsefem var." "Haklsnz," diye cevap verdi piskopos, "kii nasl felsefe yapyorsa, yle uzanp yatar. Siz leylak rengi yatakta yatyorsunuz senatr." Senatr cesaretlenmiti, sz yeniden ald: "Akll dostlar olalm." "Hatta akll eytanlar," dedi piskopos. "Size unu syleyeyim ki," diye cevap verdi senatr, "Argens Markisi Pyrrhon, Hobbes et M. Naigeon sahtekr insanlar deildir. Ktphanemde btn filozoflarm mevcuttur, kenarlar yaldzl olarak..." -71"Sizin gibi..." diye onun szn kesti piskopos. Senatr devam etti: "Diderot'dan nefret ederim; o bir ideolog, bir demagog, yreinden Tann'ya inanan bir devrimcidir ve Voltaire'den ok daha banazdr. Voltaire, Needham'la alay etti, bunda hatalyd; nk Needham iin ylanbalklan, Tann'nm gereksiz olduunu ispat etmektedir. Bir kak hamura konulan bir damla sirke Jiat lvdui" yerini tuttu. Damlann daha iri, kan daha byk olduunu farz edin. te, aln size dnya. nsan, ylanbaldr. O zaman, 'ezeli ve ebedi babaya' ne gerek var ki? Sayn piskopos, Yehova varsaym beni yoruyor. Bu varsaym ancak arpk urpuk bedenli, kafas bo insanlar retmekten baka bir ie yaramaz. Bana eziyet eden u byk evrene lanet olsun! Selam! Sfr! Beni yzst brakan! Sizinle aramzda kalmak zere iimi dkmek ve rahibime gerektii gibi gnahlarm kartmak iin itiraf edeyim ki, saduyu sahibiyimdir. Her frsatta feragat ve fedakrlk tleyip duran sa'nz iin deli divane olmuyorum. Bir cimrinin dilencilere nasihati. Feragatmi, niin? Fedakrlkm, neye? Bir kurdun, baka bir kurdun mutluluu iin kendisini kurban ettiini grmedim. yleyse doann iinde kalalm. Biz zirvedeyiz, diyelim ki, en yksek felsefeye biz sahip olalm. Birbirimizin burnunun ucundan tesini gremeyecek olduktan sonra yksekte olmak neye yarar? Nee iinde ya* Kutsal Kitap'tan: "Ik olsun," dedi. -72ayalm nk hayat sahip olduumuz tek ey. Ben, insann baka bir yerde, yukarda, aada, bir taraflarda baka bir gelecei olduu masalnn bir kelimesine bile inanmyorum. Ha! Bana fedakrlk ve feragat tavsiye buyuruluyor, her yaptma dikkat etme-liymiim, iyi ile kt, adil ile adil olmayan, fas ile nefas* zerine kafa patlatmalymm. Niin? nk yaptm ilerin hesabn vere-cekmiim. Ne zaman? ldkten sonra. Ne tatl hayal! Ben ldkten sonra beni yakalayana akolsun. Bir avu kl, glgeden bir elin tuttuunu grmek isterdim. Biz ki, yaradln srlarna ermiiz, sis'in rtsn kaldrmz, gerei aka syleyelimf ne iyilik ne de ktlk var, yalnzca canl bir vejitas-yon; bitkiler gibi oalma var. Gerei aratralm. Onu iyice kazalm. Ta dibine inelim ve ite, gerein kokusunu almak, topra demek ve onu yakalamak gerekiyor. O zaman o, size tadna doyulmaz hazlar verir. O zaman gl olursunuz ve yznz gler. Aslnda ben akszlymdr. Sayn piskopos, insanlarn lmszl bo laftr. Ah! O tatl vaat! Siz ona inanadurun. Yok, insan ruh-mu; yok, melek olacakm; yok, krek kemiklerinde mavi kanatlar kacakm. Kimdi o? Yardm edin canm; Tertullien deil miydi, hani cennetliklerin yldzdan yldza uacan syleyen. yle olsun bakalm. Biz de yldzlarn ekirgesi oluruz. Sonra Tann'y gre-cekmiiz. Hele dur, hele. Elbette btn bun* Eski Roma inancnda tanrlarn izin verdii ve vermedii eyler. -73lan tutup da Moneufde yazacak deilim, ne ilgisi var! Sadece dostlar arasnda fsldyorum. Inter pocula." Dnyay cennete feda etmek, glge peinde koup eldeki av karmaktr. Sonsuzlua kanmak ha! O kadar budala deilim. Ben bir hiim. Benim adm senatr kont, hilik. Domadan nce var mydm? Hayr. ldkten sonra var olacak mym? Hayr. Neyim ben? Bir organizmayla birlemi bir para toz. Ne yapabilirim bu yeryznde? Semem gerekiyor: Ya ac ekmek, ya da haz duymak. Ac beni nereye gtrr? Hilie, ama bu arada acy da ekmi olacam. Peki, haz beni nereye gtrr? Hilie, ama bu arada haz duyacam. Ben seimimi yaptm: Ya sen yiyeceksin ya da seni yiyecekler. Ben yiyorum; ot olmaktansa di olmay tercih ederim. te ben byle dnyorum. Bundan sonra i oluruna kalr, mezarc orada, bizler iin oras Pantheon, herkes o byk delie der. Son. Fini. Toptan tasfiye. Bu delik her eyin kaybolup gittii yerdir. lm ld, inann bana. Orada birisinin bulunup bana bir eyler syleyeceini dnmek beni gldryor. Bunlar, stnine uydurmalar. ocuklar iin umac, insanlar iin Ye-hova. Hayr efendim, bizim yarnmz gecedir. Mezarn gerisinde birbirine eit hiliklerden baka bir ey yok. ster

Sardanapal olun, ister Vincent de Paul, ikisi de ayn hilik eder, ite gerek. u halde, her eyden nce yaamaya bakn. Kendi nefsinizi, elinizde olduu Lat.: Kadehler arasnda. (Sadece ierken, dostlarla sohbet ederken.) -74srece kullann. Gerekten de size syleyeceim gibi, benim de bir felsefem ve filozoflarm var. Zrvalklarla uyutulmama izin vermem. Ama aadakilere, baldn plaklara, az kazananlara, sefillere bir eyler gerekiyor. Efsaneler, ham hayaller, ruh, ebedi hayat, cennet, yldzlar onlara yutturulur. Bunlan iner dururlar. Kuru ekmeklerine katk yaparlar. Hibir eyi olmayann iyi Tann's vardr ve bu, hi yoktan iyidir. Buna kar kmam, ama Msy Naigeon'u da kendime saklanm. Tann, halk iin iyidir." Piskopos el rpt. "te, konuma diye buna derler!" diye haykrd. "u maddecilik ne mkemmel ey, gerekten harika! Her isteyen ona eriemez, ama bir kere de eritin mi, artk kimse seni kandramaz, ne Caton gibi kendini sersemce srgn ettirirsin ne Etienne gibi taa tutulursun ne de Jeanne d'Arc gibi diri diri yaklrsn. Bu hayran olunas maddecilii elde etmeyi baaranlar, demek bir yn zevk tadyorlar; kendilerini sorumluluklardan kurtulmu hissediyorlar, her eyleri skntszca gvdeye indirebileceklerini dnyorlar; mevkiler, allmadan kazan salayan grevler, unvanl kiiler, iyi ya da kt yoldan edinilmi iktidar, kar iin sz verip dnmeler, faydal ihanetler, vicdann seve seve teslim etmeler ve yine dnyorlar ki, btn bunlan hazmettikten sonra rahata mezara girecekler. Ne mkemmel! Bunlan sizin iin sylemiyorum sayn senatr. Ama yine de sizi kutlamam imknsz. Sizin de dediiniz gibi, siz b-75yk beyzadelerin size zg, sizin iin yaplm bir felsefeniz var, tadna doyum olmayan, incelikli, yalnz zenginlerce anlalabilen, her trl sosa uygun, hayatn btn haz ve lezzetlerini mkemmelen tatlandran bir felsefe bu. Ta derinlerden karlm, zel aratrmaclar tarafndan kefedilmi bir felsefe. Ama siz iyi prenslersiniz, bunun iin ltfedip Tanr inancnn da halkn felsefesi olmasn kt bulmuyorsunuz, tpk zengin sofrasndaki artn fakire ziyafet olmas gibi." 9. Kz Karde, Aabeyini Anlatyor Digne piskoposunun zel hayan ve hayatndaki iki kutsal kzn davranlarn, dncelerini ve hatta olduka rkek olan kadn igdlerini piskoposun detlerine ve arzularna nasl baml kldklar ve bunu, onun sylemesine bile gerek kalmadan nasl yaptklar konusunda bir fikir verebilmek iin Matmazel Baptistine'in, ocukluk arkada Boischevron vikontesine yazd bir mektubu buraya aynen almaktan daha iyi bir ey yapamayz. Sz konusu mektup elimizde bulunmaktadr. Digne 16 Aralk 18... "Sevgili hanmefendi, bir gn bile gemiyor ki, sizden sz etmi olmayalm. Bu bizim alkanlmz, ama bir neden daha var. Dnn, tavan ve duvarlar ykayp toz alrken Madam Magloire bir keifte bulundu. imdi artk eski duvar ktlar kirele beyaza boyanm iki odamz, sizin atonuz tarzndaki bir atoya bile uygun decektir. Madam Magloire btn duvar ktlarn yrtp att. Altnda bir -76eyler vard. inde eya olmayan ve amarlar ykadktan sonra kurutmak iin iine serdiimiz salonun on be ayak yksekliinde, on sekiz ayak geniliinde ve drt ke, sizdeki gibi kirileri var, tavan eskiden boyalym, yaldz sslym. Hastane olduu zamanlar bezle kaplym. Bykannelerimizin devrinden kalma tahta oymalar var. Ama asil grlmeye deer olan benim odam. Madam Magloire burada, stne en az on duvar kd yaptrlm resimler buldu; iyi olmamakla birlikte tahamml edilebilir resimler, Telemakos'un Minerve tarafndan valyelie alnmas ve yine onun, adn hatrlayamadm bahelerdeki bir resmi. Romal kadnlarn bir geceUine gittikleri yer. Size nasl anlatsam? Hep Romal erkekler, Romal kadnlar (burada bir kelime okunmuyor) ve daha bakalar. Madam Magloire bunlar temizledi, baz kk bozukluklar da bu yaz onaracak, hepsini cilalayacak, bylece odam gerek bir mze olacak. Madam Magloire tavan arasnn bir kesinde eski tarz iki ahap konsol buldu. Bunlar yeniden yaldzlamak iin iki ek alt livre istediler, ama bunu yoksullara vermek daha doru olur, zaten ok irkin ve ben maundan yuvarlak bir masay tercih ederdim. Ben ok mutluyum. Aabeyim o kadar iyi bir insan ki, elindekini avucundakini muhta ve hasta olanlara veriyor. ok dardayz, kt kanaat geiniyoruz. Hava klar ok sert ve hibir eyi olmayanlar iin bir eyler yapmak gerekiyor. yle byle snp, aydnlanyoruz. Bu kadar da byk bir nimet. -77Aabeyimin kendine gre edindii alkanlklar var. Sohbetlerimizde bir piskoposun byle olmas gerektiini sylyor. Dnebiliyor musunuz, evin kaps hi kapal tutulmuyor. Her isteyen ieri giriyor. Hibir eyden korktuu yok, geceleri bile. Syledii gibi, onun cesareti de bu. JVe benim ne de Madam Magloire'un onun iin kayglanmamz istemiyor. Her trl tehlikeye atlyor ve bunu fark etmi grnmemizi bile istemiyor. Her neyse, sonuta onu anlamak gerek. Yamurda dar kyor, sularn iinde yryor, k ortasnda seyahat ediyor. Ne geceden, ne pheli yollardan ne de tehlikeli rastlantlardan korkuyor.

Geen y, haydutlarn kol gezdii bir yere tek bana gitti. On be gn yok oldu. Dnnde bir eycii yoktu, herkes onu ld sanrken, o gayet iyiydi. 'Bakn, beni nasl soydular!' deyip, Embrun katedralinden alnan mcevherlerle dolu bir sand at. Bunlar ona haydutlar vermiti. Bu defa, eve dnerken ona biraz kmaktan kendimi alamadm, ama bunu yaparken kimsenin duymamas iin ancak arabann grlt yapt zaman konumaya dikkat ettim. lk zamanlar kendi kendime, 'Hibir tehlike onu durduramaz, mthi bir adam,' diyordum. imdi altm. Ona zt gitmemesi iin Madam Magloire'a gizlice iaret ediyorum. Cann istedii gibi tehlikeye atyor. Ben, Madam Magloi-re'u oradan uzaklatrp odama giriyorum, onun iin dua edip uyuyorum. Huzur iinde-78yim, nk iyi biliyorum ki ona bir ey olursa, bu benim de sonum olur. Tanr'nn katna aabeyim piskoposumla birlikte gideceim. Madam Magloire, 'onun ihtiyatszlklar' dedii eylere benden daha zor alt. Ama imdi artk o da huyunu kapt. kimiz birden dua ediyoruz, birlikte korkuyor ve uykuya yatyoruz. Eve eytan bile girse o her istediini yapar. Zaten bu evde korkacak ne var ki? Biri, en gl olan biri hep bizimle beraber. eytan buradan geebilir ama Tann daima burada. te bu benim iin yeterli bir neden. imdi artk kardeimin bana bir kelime bile sylemesine gerek yok. O konumadan da onu anlyorum ve ikimiz de kendimizi takdtr-i ilahiye emanet ediyoruz. Ruhunda ycelik tayan biriyle ancak byle beraber olunur. Faux ailesi hakknda benden istediiniz bilgiler iin aabeyime dantm. Her eyden bilgisi olduunu ve ne ok anlar olduunu bilirsiniz. nk her zaman iin ok hararetli bir kral yanls olmutur. Bunlar gerekten de Ca-en eyaletinden ok, eski bir Normand ailesiy-mi. Be yz yl kadar nce Raoul de Faux adnda biri varm. Soylu bir aeymi. Bunlardan biri, Rochefort-Alexandre olup Bretag-ne'deki svari birliklerinde alay komutan ya da daha baka bir eymi. Kz Marie-Louise de, Fransa Kral Byk Vasali Louis de Gra-mont Dk'nn olu Adrien-Charles de Gra-mont ile evlenmi. smi de Faux, Fauq ve Fao-ucq eklinde yazlyor. Sevgili hanmefendi, kutsal akrabanz kar-79dindi hazretlerinden bizim iin hayr dualar dileyiniz. Sevgili Sylvanie'nize gelince, yannzda geirdii ksa zaman bana mektup yazmakla harcamadna iyi etmi. Salnn yerinde olduuna, sizin arzularnza uygun ekilde al-hna ve her zaman beni sevdiine eminim. Zaten btn istediim de bu. Selamlarn sizin sayenizde aldm. Bunun iin mutluyum. Salm fena deil, yalnz her gn biraz daha zayflyorum. Hoa kaln, kadm tkeniyor ve beni sizden ayrmak zorunda brakyor. Binlerce iyi dilekler. Baptistine Not: Yengeniz hanmefendi, gen ei ile hl buradalar. Kk yeeniniz de pek sevimli. Yaknda be yanda olacak. Dn, bacaklarna dizlikler taklm bir atn getiini grdnde, 'Bu atn dizlerinde ne var?' diye sordu. ok irin ey! Kk kardei de evin iinde eski bir sprgeyi araba gibi srkleyip, 'Deh!' diye baryor." Bu mektuptan da grld gibi, bu iki kadm, erkei, erkein kendisini anladndan da daha iyi anlayan kadna zg o zel deha ile piskoposun yaay tarzna ayak uydurmay biliyorlard. Digne piskoposu, bazen hibir zaman deimeyen o yumuak ve saf tavryla, kendisi de hi farknda deilmi gibi grnerek byk, cesur ve olaanst eyler yapyordu. Kadnlar korkudan titriyor, ama ona engel olmaya almyorlard. Ara sra, Madam Magloire, piskopos herhangi bir iine balamadan nce ona kmay bir denerdi -80ama i srasnda ya da i olduktan sonra asla. Balanm bir i srasnda bir kelimeyle, hatta bir iaretle bile olsa asla piskoposu rahatsz etmezlerdi. Baz anlarda, piskoposun sylemesine gerek olmadan, belki o bile bunun farknda olmad halde -nk sadelii o kadar kusursuzdu- iki kadn, onun bir piskopos olarak davrandn bir ekilde hissederler ve o zaman* artk evin iinde iki glge kesilirlerdi. Ona kr krne hizmet ediyorlar, ortadan silinmek eer itaat yerine geiyorsa, siliniyorlard. Hayret edilecek igdsel bir incelikle, zen gsterilerinin can skabileceim biliyorlard. Bu yzden, onun tehlikede olduuna inandklar zaman bile, dncesini demeyeyim, ama huyunu; ona gz-kulak olmaya kalkmayacak kadar iyi tanyorlar, onu Tann'ya emanet ediyorlard. Zaten, az nce okuduumuz gibi Matmazel Baptistine, aabeyinin sonunun kendi sonu olacan sylyordu. Madam Magloire ise dile getirmiyordu, ama biliyordu. 10. Piskopos, Bilinmeyen Bir Ik ile Kar Karya Yukardaki sayfalara geen mektubun yazld tarihten az sonraki bir tarihte piskopos, ehir halknn gznde, haydutlarn olduu dalarda yapt geziden de daha tehlikeli bir ey yapt. Digne yaknlarnda, krlk arazide tek bana yaayan bir adam vard. Bu adam, -nemli noktay hemen belirtelim- eski Konvansiyon Meclisi yesiydi. Ad da G. idi. -81Digne'nin kk sosyetesinde, konvansi-yoncu* G.'den adeta dehetle sz ediliyordu. Bir konvansiyoncu, bunu dnebiliyor musunuz?

Herkesin birbiriyle senlibenli konuup, birbirine 'vatanda' dedii zamanlardan kalma biriydi; bir canavar gibi bir eydi. Geri kraln idam edilmesi iin oy vermemiti, ama yapt buna yakn bir eydi. Yan yarya bir kral katili saylrd. Vaktiyle mthi biriydi. Nasl olmu da, yasal prenslerin geri dnmesinden sonra bu adam herkese ibret olsun diye temyizsiz karar veren olaanst mahkemelerden birine vermemilerdi? Falan filan. Zaten o da dierleri gibi dinsizin biriydi. Konvansiyon: Fransa'da 1789 Devrimi'nden sonra cumhuriyeti ilan ederek 21 Eyll 1792-26 Ekim 1795 arasnda lkeyi idare eden devrimci meclis. Kralln lavedilmesinden sonra 749 yeli bir uzlama meclisi yeni anayasay hazrlamak zere halk oyuyla seildi. Konvansiyonun en etkin grubu, merkezi ynetim kart Girondin'ler ve Brissotin'lerdi. Bunlarn karsnda Komn'n ve Saus-Culotte'un desteine sahip olan Jakoben (Montagnard) grubu olutu. 1793'te kraln idam kararnn alnmas srasnda Jakoben'ler karsnda ilk tayin edici yenilgiyi aldlar. ve d sorunlar. Konvansiyoncu'lann karsnda sertlik yanls Jakobenci'lerin ellerini kuvvetlendirdi. Konvansiyoncu Halk Kurtulu Komitesi kuruldu; kt para kullanma mecburiyeti getirildi. Btn tavizlere ramen Komn ve Jakoben'ler karsnda Konvansiyonun Giron-din kanad geriledi. Devrimin iddetini savunan kilise kart, tanrtanmaz Enrage'ler politikas hkim oldu. 1793 ylnda Roberspierre 'Halk Kurtulu Komitesi'ne girince terr dnemi balad. Roberspierre, nce Enrage'ler sonra Danton taraftarlarn ortadan kaldrd. Roberspierre 'Konvansiyon'a terr ve iddeti bir yntem olarak benimsetmek isterken 1794'te ekibiyle birlikte giyotine gnderildi. Konvansiyon, gittike muhafazakr ve lml bir rota izmeye balad. Krallk yanllar glendiler. Konvansiyon, sonu olarak. Directoire'a, halkn sorunlarn zmekten aciz bir burjuva cumhuriyeti brakt. -82Ksacas, kazlarn akbaba hakknda yaptklar dedikodulard bunlar. Gelgeldim, G. gerekten bir akbaba myd? Yalnzlndaki vahilie baklarak bir yargya varlacak olursa evet. Kraln idam iin oy vermediinden srgn kararnamelerinde yer almam, Fransa'da kalabilmiti. ehirden eyrek saat mesafede, her trl kyden ve kyllerden, her trl yoldan uzak, kim bilir hangi koyu vahi vadinin gzden rak bir kvrmnda oturuyordu. Dediklerine gre, orada bir tr tarlas, bir kovuu ve ini vard. Ne bir komusu ne de oradan gelip geeni bulunuyordu. Bu_yadide kalmaya baladndan beri, kald yere giden keiyolunu otlar bryp her yeri kaplamt. Bu yerden, celladn evinden sz eder gibi sz ediyorlard. Piskopos ise dnyordu; dnyor ve zaman zaman ufka, yal konvansiyoncunun oturduu vadiyi gsteren bir aa kmesinin olduu yere doru bakarak, "Orada, yapayalnz bir ruh var," diyordu. Ve dncesinin derinliklerinde ekliyordu: "Ona bir ziyaret borcum var." Ama itiraf edelim ki ilk bakta doal olan bu fikir bir para dndkten sonra ona garip ve imknsz, hatta neredeyse tiksindirici grnmeye balyordu. nk o da iin iin genel izlenimi paylamaktayd. Konvansiyoncu onda da aka ama farknda olmadan nefretin belirtisi gibi olan ve en iyi ifadesini 'uzaklama' kelimesinde bulan duyguyu uyandryordu. -83Ama koyun uyuz oldu diye, oban onun yanna yaklamayacak m? Ne ilgisi var! Ama koyun da ne koyun! yi yrekli piskopos aknlk ierisindeydi. Bazen o yana doru yola kyor, ama sonra vazgeerek geri dnyordu. Nihayet, gnlerden bir gn ehirde bir sylenti yayld: Konvansiyoncu G.'ye pis kovuunda hizmet eden oban klkl bir gen, doktor aramaya gelmi, ihtiyar alak lmek zereymi, her yann fel sarm, sabaha kmazm. Kimi de ardndan ekliyordu: 'Tann'ya kr." Piskopos bastonunu ald, daha nce sylediimiz gibi, cppesi ok eskimi olduundan ve akam rzgr neredeyse esmeye balayacandan paltosunu giydi ve yola koyuldu. Piskopos, aforoz edilen yere vardnda gne ufka demi, neredeyse batyordu. Vahi hayvann inine yaklatn garip bir yrek arpntsyla anlad. Bir ukurdan atlad, bir iti at, yolu kapatan bir tahtay kaldrd ve bakmsz bir avluya girdi, cesaretle birka adm att ve birdenbire otlar brm alann tesinde, yksek bir alln ardnda maaray grd. Alak, pek yoksul, kk ve temiz bir kulbeydi; n yzne bir asma ubuu ivilenmiti. Kapnn nnde tekerlekli eski bir iskemlede gnee doru oturmu, glmseyen ak sal yal bir adam vard. Oturan ihtiyarn yan banda ayakta gen bir oban duruyor ve bir st anan ihtiyara doru uzatyordu. -84Piskopos bakt srada ihtiyar sesini ykseltip, 'Teekkr ederim, hibir eye ihtiyacm yok," dedi. Ve glmsemesi gneten syrlp, ocuun zerinde durdu. Piskopos ilerledi. Yal adam, onun yrrken kard sesi duydu ve oturduu yerden ban evirdi. Uzun bir mr srm birinin duyabilecei aknl dile getiren bir ifade belirdi yznde. "Burada bulunduumdan beri ilk defa biri beni ziyarete geliyor," dedi. "Kimsiniz efendim?" Piskopos cevap verdi: "Adm Bienvenu Myriel'dir." "Bienvenu Myriel ha! Bu" ad iitmitim. Halkn Monsenyr Bienvenu dedii siz misiniz?"

"Benim." htiyar, yarm bir glmsemeyle tekrar konutu: "yleyse, benim de piskoposum saylrsnz." "Biraz." Konvansiyoncu, piskoposa elini uzatt, ama beriki bunu tutmad. Sadece yle demekle yetindi: "Yanlm olduumu memnuniyetle gryorum. Hi de hasta gibi grnmyorsunuz." "yileeceim efendim," diye cevap verdi ihtiyar. Bir an durduktan sonra ilave etti: " saate kadar leceim. Az buuk doktorluktan anlar, son saatin nasl geldiini bilirim. Dn sadece ayaklarm soumutu, bugn bu soukluk dizlerime ulat, imdi beli-85me kadar ktn hissediyorum, kalbime vard zaman iim bitecek. Gne gzel deil mi? Her eye son bir defa gz atmak iin iskemlemi dar karttm. Benimle konuabilirsiniz, bu beni hi yormaz. lmek zere olan bir insan grmeye gelmekle iyi ettiniz. O ann tanklar olmas iyidir. Herkesin bir merak var, ben de bu saatlerde kmay istedim. Ancak saatim kaldn biliyorum. Gece olacak. Neyse, ne yapalm! mr tamamlamak basit bir itir. Bunun iin sabah beklemek gerekmiyor. Varsn yle olsun. Ben de yldzlarn altnda lrm." htiyar, obana doru dnd: "Hadi sen yat. Dn gece uyumadn. Yor-gunsundur." ocuk kulbeye girdi. htiyar onu gzleriyle takip ederek, kendi kendine konuurmu gibi, "O uyurken ben leceim. ki uyku iyi bir komuluk yapabilir," dedi. Piskopos tahmin edilebilecei kadar heye-canlanmamt. lmn bu trlsnde Tan-n'nn huzurunu hissettiine emin deildi. Her eyi olduu gibi sylemeliyiz, nk byk kalplerdeki kk elikilerin de dierleri gibi belirtilmesi gerekir: Srasnda kendisine 'yce efendimiz' denmesine itenlikle glen piskopos, imdi kendisine 'monsenyr' diye hitap edilmemesine az da olsa arplm ve hatta, 'vatanda' diye karlk vermeye niyetlenmiti. Bir an iin doktorlarla rahipler iin detten olan kaba bir teklifsizlik iine girmek isteine kapldysa da, bu, onun alk olduu -86bir ey deildi. Bu adam, bu konvansiyoncu, bu halk vekili ne de olsa bir zamanlar bu yeryznn kudretli kiilerinden biriydi. Piskopos belki de hayatnda ilk defa iinde sert davranma istei duydu. Oysa konvansiyoncu ona kar son derece akyrekliydi. Bunda belki de toz olup dalmaya bu kadar yaklam olan bir insana yakan alakgnllln yansmasn grmek mmknd. Piskoposa gelince, genellikle gnaha ok yakn bir ey sayd meraktan her ne kadar uzak durmaya alsa da, yine de konvansi-yoncuyu dikkatle incelemekten kendisini alamyordu. Bu dikkat, sempatiden kaynaklanmad iin, baka herhangi bir kimseye gsterse muhtemelen vicdan onu rahatsz ederdi. Bir konvansiyoncu onda biraz yasad bir varlk etkisi yapyordu. G. sakin, gvdesi hemen hemen dimdik, sesinin o din, canl haliyle fizyolojistleri aknla drecek seksenliklerden biriydi. Devrim ayla uyuan bu gibi insanlardan ok grmt. Bu ihtiyar, kaderin btn snamalarna dayanmasn bilen bir insan hissini veriyordu. Sonuna bu kadar yaklat bir srada bile, salkl olduu zamanna ait btn davranlarn korumutu. Parlak baklarnda, kendinden emin konumasnda, gl omuz hareketlerinde lm artacak bir eyler vard. Muhammed'in lm melei Azrail, onu grnce tersyz dner, yanl kap aldn sanrd. G. sanki lm istedii iin lyor gibiydi. Can ekimesinde zgrlk vard. Yalnz bacaklar ha-87reketsizdi. Karanlklar onu, oradan yakalamlard. Ayaklar l ve souktu, kafa ise hayatn btn kudretiyle yaamakta ve klar iindeymi gibi grnmekteydi. G., bu ciddi anda, bir dou masalrdaki yukars etten, aas mermerden krala benziyordu. Piskopos bir tan zerine oturdu. Konumann ilk ksm ex abrupto* oldu. "Sizi tebrik ederim," dedi azarlar gibi bir tavrla. "Yine de kraln idamna oy vermediniz." Konvansiyoncu bu "yine de" sznn saklad ac imay fark etmemi grnd. Yzndeki btn glmseme kaybolmutu. "Beni kutlamaynz efendim, ben bir zalimin yok edilmesi iin oy verdim." Bu, sert bir konuma karsnda, kibirli ve sade bir konumayd. Piskopos, "Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu. "Demek istiyorum ki, insann bir zalimi vardr, cehalet. te ben bu zalimin yok edilmesi iin oy verdim. Bu zalimi reten, onu douran kralln. Krallk, hatadan, yanltan kaynaklanan otoritedir, bilim ise gereklerden, dorudan kaynaklanan otoritedir. nsan ancak bilim tarafndan ynetilmelidir." "Ve vicdan tarafndan," diye ekledi piskopos. "O da ayn eydir. Vicdan, bizde doutan bulunan bilgi miktardr."

Monsenyr Bienvenu, kendisi iin yeni olan bu dili biraz armasna dinliyordu. Latince: Hazrlksz. -88Konvansiyoncu devam etti: "XVI. Louis'ye gelince, hayr dedim. Bir insan ldrmeye hakkm olduuna inanmyorum, ama ktln kkn kazmann bir grev olduunu hissediyordum. Zalimin devrilmesi ynnde oy verdim, yani kadn iin fuhuun, erkek iin kleliin, ocuk iin zulmn son bulmas iin oy verdim. Cumhuriyete oy verirken, bunlara oy veriyordum. Kardelie, beraberlie, skecek afaa oy verdim. nyarglarn ve hatalarn kertilmesine yardm ettim. Hatalarn, nyarglarn yklmas, aydnl getirdi. Bizler eski dnyay drdk ve eski dnya bu sefalet kp, insan soyunun zerine devrilrken bir sevin ksesine dnt." "Karmzda olumsuz yanlar bulunan bir sevin," dedi piskopos. "zntyle kark bir sevin de diyebilirsiniz. Ve bugn, 1814 denilen gemiin o uursuz geri dnnden sonra o sevin ve nee kayboldu! Yazk! Eser tam deildi, kabul ediyorum, eski rejimi yktk, ama fikirlerde tamamyla ortadan kaldramadk. Yolsuzluklar ykmak yetmez, rf ve detleri deitirmek gerekiyor. Deirmen artk yok, ama rzgr hl esiyor." "Yktnz. Ykmak faydal olabilir, ama iine fke karm bir ykma karym." "Hakkn da fkesi vardr sayn piskopos ve hakkn fkesi bir ilerleme unsurudur. Kim ne derse desin vz gelir, Fransz Devrimi, sa'nn geliinden bu yana insanln ilerleme yolunda att en gl admdr. Eksik -89bir adm, kabul, ama yce Fransz Devrimi toplumun btn gizli balann gevetti. Zihinleri yumuatt, sakinletirdi, yattrd, aydnlatt, yeryznde dalga dalga uygarlk selleri aktt. yi oldu. Fransz Devrimi, insanln ta giyme trenidir." Piskopos mrldanmaktan kendini alamad: "Evet, ne demezsiniz! 93!" Konvansiyoncu adeta lmcl bir ihtiamla iskemlesinde doruldu ve lmek zere olan bir insann karabilecei kadar yksek bir sesle haykrd: "Hah! Tam stne bastnz! 93! Bu sz bekliyordum. Bin be yz yl boyunca bir bulut olutu. On be yzyl sonra bu bulut patlad. Siz imdi bu yldrmn davasn yapyorsunuz." Piskopos, belki kendi kendine itiraf etmiyor ama iinde bir eylerin sndn hissediyordu. Ama yine de soukkanlln korudu ve u cevab verdi: "Hkim adalet adna konuur, rahip merhamet adna... ki bu da zaten daha yksek dzeyde bir adaletten baka bir ey deildir. Bir yldrmn hata yapmamas gerekir." Ve sabit bir bakla konvansiyoncuya bakarak, "Ya XVII. Louis?" diye ekledi. Konvansiyoncu, piskoposun kolunu yakalad. "XVII. Louis ha! Hele bir bakalm. Kimin iin gzya dkyorsunuz siz? Masum bir ocuk iin mi? yleyse tamam, ben de sizinle birlikte alarm. Yoksa, kral ocuu iin mi? O zaman dnmem gerekiyor. Bence, -90Cartouche'un kardei olan ve srf Cartouc-he'un kardei olduu iin sulanan Greve Meydan'nda koltuklarndan aslp lnceye kadar ylece braklan masum ocuk, XV. Lo-uis'nin torunu olan ve srf XV. Louis'nin torunu olduu iin sulanan Temple kalesinde ikenceyle ldrlen masum ocuktan daha az merhamete layk deildir." "Msy, bu gibi isim yaktrmalarn sevmem," dedi piskopos. "Hangisine kar kyorsunuz? Cartouc-he'a m? XV. Louis'ye mi?" Bir an sessizlik oldu. Piskopos geldiine neredeyse piman oluyordu. Kendisini belirsiz ve garip bir ekilde sarslm hissetmekteydi. Konvansiyoncu tekrar sze balad: "Ah! Rahip efendi, dorulan aksesuarla-ryla birlikte sevmiyorsunuz. Oysa sa severdi. Bir al alp mabedin tozlarn temizledi. Nurlar saan denei, kaba bir doruluk va-aziydi. Sinite parvulosl. .* diye haykrd zaman, kk ocuklar arasnda fark gzetmiyordu. Barabbas'n veliahtna yaklarken, Herodes'in veliahtndan ekinmiyordu. Masumiyet kendi kendinin tacdr efendim. Masumiyetin soyluluk unvanna ihtiyac yoktur. Paavralar iindeyken de, ipek allar iindeyken olduu kadar onurludur." Piskopos alak bir sesle, "Doru," dedi. "Israr ediyorum," diye devam etti konvansiyoncu G. "Bana XVII. Louis'den sz ettiniz. Bir noktada anlaalm; btn masumlar, btn eziyet ekerek lenler, btn ocuklar, * Lat: sa'nn sz. "Brakn kk ocuklar bana gelsinler." -91btn aadakiler ve yukandakiler iin mi alyorsunuz. Sizinle beraberim. Ama yleyse, size dediim gibi, 93'ten eskiye gitmemiz, XVII. Louis ncesinden itibaren gzya dkmeye balamamz gerekir. Ben kral ocuklar iin sizinle birlikte alarm, yeter ki siz de benimle birlikte halkn evlatlar iin alayn." "Hepsi iin alyorum," dedi piskopos.

"Demek eit olarak!" diye G. haykrd, "Eer terazi bir yana eilecekse, halktan yana eilmesi gerekir. nk halk, daha uzun zamandr strap ekiyor." Yine bir sessizlik oldu. Sessizlii konvansi-yoncu bozdu. Bir dirsei zerinde doruldu ve sorguya eken ya da yarglayan bir kimsenin farknda olmadan yapt gibi, kvrlan bapar-mayla iaret parma arasna ald yanan skt ve can ekimekte olan birinin hayatta kalmak iin son gcn harcad srada grlen trden bir bakla piskopostan hesap sormaya balad. Bu, adeta bir patlamayd. "Evet msy, halk uzun zamandr ac ekiyor. Hem sonra bakn hepsi bu kadar da deil, siz ne hakla gelip beni sorguya ekiyor, bana XVII. Louis'den sz ediyorsunuz. Ben buralara geldiimden bu yana bu kapal evrede tek bama yaadm, darya bir adm bile atmadm, bana yardm eden bu ocuktan baka kimseyi grmedim. Geri isminiz belli belirsiz kulama kadar geldi ve sylemem gerekir ki, kt bir ekilde de gelmedi. Ama bu bir ey ifade etmez. Becerikli kiiler, halk denilen babacan saf adam kandrmann eitli yollarn bilirler. Sras gelmiken syleyeyim, -92arabanzn sesini duymadm, herhalde orada yol kavandaki baltaln gerisinde brakm olmalsnz. Dediim gibi, sizi tanmyorum. Bana piskopos olduunuzu sylyorsunuz, ama bu beni sizin manevi kiiliiniz hakknda bilgi sahibi yapmaz. Ksacas, sorumu tekrarlyorum: Kimsiniz? Bir piskopossunuz, kilisenin bir prensi, altn yaldzl, armal, gelirli kiilerden biri, okkal papaz denei alan -Digne piskoposluu iin her ay muntazaman on be bin frank, ayrca ek masraflar iin on bin frank, toplam olarak yirmi be bin frank- mutfaklar, kitaplar olan, sofrasnda iyi yemekler bulunan, cumalar su rdei yiyen, ndeki ve arkadal uaklanyla tren arabalarnda caka satan bir kii! Siz nl bir kilise adamsnz; para, saray, atlar, uaklar, zengin sofralar, hayatn btn maddi nazlar, hepsi de sizde tekilerde olduu gibi var ve tekiler gibi bu zevklerden tadyorsunuz. yi, gzel, bu belki pek ok ey sylyor ya da yeterince sylemiyor; belki de bana hikmet getirme iddiasyla buraya gelmi olan sizin gerek deeriniz, z deeriniz nedir, beni aydnlatmyor. Syleyin, kiminle konuuyorum? Siz kimsiniz?" Piskopos ban nne eerek cevap verdi: "Vermi sum."* "Saltanat arabasnda gezen bir yer solucan ha!" diye homurdand konvansiyoncu. imdi yukardan alma sras konvansi-yoncunun, boynunu bkme sras ise piskoposundu. * Lat.: Bir solucanm. -93Piskopos, yumuak bir tavrla konutu: "yle olsun efendim. Ama bana aklar msnz, benim urada aalarn iki adm tesinde duran arabam, zengin sofram ve cumalar yediim su rdekleri, yirmi be bin livre-lik gelirim, saraym ve uaklarm nasl oluyor da merhametin olmadn, bir erdemi balamann bir grev ve 93'n zulmedici olmadn ispat ediyor?" Konvansiyoncu, bir bulutu uzaklatrmak istermi gibi elini alnnn zerinden geirdi. "Size cevap vermeden nce beni balamanz rica ediyorum," dedi. "Hata yaptm efendim. Siz burada, benim evimdesiniz, benim misafirinisiniz. Size ince davranmam gerekirdi. Siz benim fikirlerimi tartyorsunuz, bana da sizin dncelerinizi rtmekle yetinmek yarar. Servetleriniz, nimetleriniz bu tartmada size kar elimde bulunan baz avantajlar, ama bunlar size kar kullanmamam yerinde olur. Kullanmayacama dair de sz veriyorum." 'Teekkr ederim," dedi piskopos. G. devam etti: "imdi benden istediiniz aklamaya gelelim. Neredeydik? Ne diyordunuz? 93'n zulmettiini sylyordunuz, deil mi?" "Evet, zulmedici," dedi piskopos, "giyotine alk tutan Marat iin ne dersiniz?" "Protestanlara reva grlen eziyetler stne Te Deum okuyan Bossuet iin ne dersiniz?" Cevap ard, ama elik bir haner sertli-iyle doruca hedefe saplanyordu. Piskopos titredi, verecek cevap bulamad, ama Bossuet -94adnn bu ekilde kullanlmas arna gitmiti. En parlak zihinlerin bile tabular vardr ve bazen mantn saygszlklarndan kendilerini belirsiz bir ekilde incinmi hissederler. Konvansiyoncu sk sk, zorlukla nefes almaya balamt; son soluklara kansan can ekimenin verdii tkanklk ikide bir sesini kesiyordu. Ne var ki, gzlerinde hl bilincinin tamamen yerinde olduunu gsteren bir prlt vard. Devam etti: "uradan buradan birka sz daha edelim istiyorum: Btnyle ele alndnda, insanln gcnn devasa bir onaylan olan devrimin dnda, 93, ne yazk ki bir tepkidir. Siz onu amansz buluyorsunuz, peki ya o krallk? Carrier bir hayduttur, ama Montrevel'e ne ad verirsiniz? Fouquier-Tinville rezilin biridir, peki ama Lamoignon-Bville'e ne dersiniz? Mail-lard bir felakettir, ya Saulx-Tavannes nedir, rica ederim? Peder Duchene gaddardr, peki peder Letellier'ye hangi sfat layk bulursunuz? Jourdan-Coupe-Tete bir canavardr, ama Louvois Markisi kadar deil. Msy, msy, arides ve Kralie Marie-Antoinet-te'e

acrm, ama 1685'te Byk Louis devrinde, emzikteki ocuundan koparlp yan beline kadar plak olarak ocuunun karsnda, diree balanan o zavall Protestan kadna da acrm. Gsleri stle, yrei strapla ii-yordu. A ve solgun yavru, bu gsleri gre gre alktan lklar kopararak can ekiiyordu. Ve bu srada cellat kadna, bu emzikli anaya; 'Dininden dn!' diyordu; onu ocuunun lmyle vicdannn lm arasnda bir -95seim yapmaya zorlayarak. Bir anaya reva grlen bu cehennem ikencesine ne dersiniz? Msy, unu hatrnzda iyi tutun; Fransz devriminin kendi nedenleri vardr. Gelecek, onun fkesini balatacaktr. Meyvesi, daha iyi bir dnyadr. Onun en rktc darbelerinden insan soyuna ynelik bir okay douyor. Ksa kesiyorum. Susuyorum. Durum fazlasyla benim lehimde. lmek zereyim." Ve konvansiyoncu, piskoposa artk bakmayarak sakin sakin ilave etti: "Evet, ilerlemenin hainliklerine devrim denir. Devrimler sona erdii zaman farkna varlr ki; insanlk hrpalanm, ama yol almtr." Konvansiyoncu, piskoposun iindeki btn kaleleri birbiri ardna, teker teker ele geirdiinin farknda deildi. Ama yine de geriye ilerinden biri kalyordu ki, Monsenyr Bi-envenu'nun en kutsal direnme kaynan oluturan bu kaleden, balangtaki kat fikirlerini yeniden dile getiren u szler kt: "lerlemenin Tann'ya inanmas gerekir. yiliin, dinsiz hizmetkr olamaz. Tann'y inkr eden, insanln kt bir rehberidir." htiyar halk temsilcisi cevap vermedi. Bir titreme geirdi. Gkyzne doru bakt ve gzleri doldu. Gzyalar solgun yanandan aaya szld ve bak derinliklerde kaybolmu, kekeleyerek, alak bir sesle ve kendi kendine konuarak, "Ey sen! Ey ideal! Yalnz sen varsn!" dedi. Piskopos, anlatlmas imknsz olan bir sarsnt geirdi. -96Ksa bir sessizlikten sonra ihtiyar parman gkyzne doru kaldrarak: "Sonsuzluk varolan tek ey. Orada ite. Sonsuzluun bir ben'i olmasayd, ben onun snn olurdu; o zaman o sonsuz olamazd; baka bir deyile, sonsuzluk var olmazd. Oysa, o vardr. u halde onun bir ben'i vardr. te, sonsuzluun ben'i Tanr'dr," dedi. lmekte olan adam, bu son szleri yksek sesle ve vecd titreyileri iinde, bir ey grr gibi sylemiti. Szn bitirince gzleri kapand. Harcad aba onu tketmiti. Belliydi ki, kalan birka saatlik mrn bir dakikada yaayp bitirmiti. Syledii szler, onu lmde bulunan eye yaklatrmt. O son an geliyordu. Piskopos anlad, vakit daralyordu, buraya bir rahip olarak gelmi, buz gibi bir soukluktan derece derece heyecann son kertesine gemiti; bu kapal gzlere bakt, bu buruuk, buz gibi souk yal eli tuttu ve lmek zere olan adamn zerine eildi. "Saat, Tann'nn saatidir. Bo yere karlam olmamz sizce de hayflanacak bir ey olmaz m?" Konvansiyoncu gzlerini at. Yzne glgeli bir gurur damgasn vurmutu. Belki de tkenen gcnden ok, ruhun soyluluundan gelen bir yavalkla, "Msy," dedi, "ben hayatm dnerek, inceleyerek ve seyrederek geirdim. lkem beni greve ard, bunu bana emrettii zaman altm yandaydm. Emre uydum. stismarlar vard, onlarla mcadele ettim, zorbalklar vard, onlar yok -97ettim, haklar ve ilkeler vard, onlar ilan ettim ve imanm olarak benimsedim. lke topraklan igal edilmiti, savundum, Fransa tehlikedeydi, gsm gerdim. Zengin deildim, imdi de fakirim. Devletin byklerinden biriydim, hazinenin mahzenleri parayla ylesine tklm tklm doluydu ki, altn ve gmlerin arl altnda neredeyse atlayacak olan duvarlarn desteklemek gerekmiti, bense Arbre-Sec Soka'nda yirmi iki metelie yemek yiyordum. Fakirlere yardm ettim, ac ekenleri rahatlattm. Mihrabn rtsn yrttm, doru, ama bunu vatann yaralarn sarmak iin yaptm. nsanln a doru yryn daima destekledim ve bazen de acmasz ilerleyie kar direndim. Srasnda, kendi dmanlarm ve sizleri korudum. Hatta Flandre'da Peteghem'de, Merovingien krallarnn yazlk saraylarnn olduu yerde, urbanist Sainte-Claire en Beaulieu manastrn 1793'te ben kurtardm. Grevimi gcm yettiince yerine getirdim ve elimden geldiince iyilik yaptm. Bunlardan sonra da kovuldum, izlendim, takibata uradm, eziyet grdm, karalandm, alaya alndm, herkesin iinde aalandm, lanetlendim, srldm. Yllardan beri, ak salarma ramen biroklarnn beni hor grme hakkn kendinde bulduunu hissediyorum; zavall cahil kalabaln gznde lanetli bir yzm var ve ben kimseden nefret etmeden, nefretin beni iine att yalnzl kabul ettim. imdi seksen alt yandaym, lmek zereyim. Ne istemeye geldiniz?" -98"Takdis etmeye," dedi piskopos. Ve yere diz kt. Piskopos tekrar ban kaldrdnda kon-vansiyoncunun yzne onurlu bir ifade gelmi ve son nefesini vermiti. Piskopos evine derin dncelere dalm olarak dnd ve btn geceyi dua ederek geirdi. Ertesi gn baz yrekli merakllar ona konvansiyoncu G.'den sz etmek istediler. Onlara sadece gkyzn gstermekle yetindi.

O gnden itibaren piskopos, kklere ve ac ekenlere kar efkatini ve kardeliini bir kat daha artrd. O 'ihtiyar G. ala'na yaplan her ima onu garip dncelerin iine savuruyordu. Hi kimse, bu ruhun onun ruhunun nnden bu geiinin ve o byk vicdann onun vicdan zerine yansynn, piskoposun kusursuzlua yaklamasna bir katks olmadn syleyemezdi. Bu 'krsal kesim ziyareti' elbette ehrin kk topluluklarnda fsldamalara neden oldu: "Piskoposun yeri, lm halindeki byle bir hastann baucu muydu? Dine dnme ihtimali yoktu elbette. Zaten bu devrimcilerin hepsi de imanszdr. yleyse oraya gitmenin anlam ne? Orada grlecek ne vard? Demek bir ruhun eytan tarafndan gtrln grmeye meraklym." Bir gn, kendisini nktedan sayan kstah trnden varlkl dul bir bayan ona u kta bulundu: "Monsenyr, yce efendimizin ne zaman krmz klah giyeceini merak edenler var." -99m I "O! O! te nemli bir renk," diye cevap verdi piskopos. "Bereket versin ki, onu klahta hor grenler, apkada saygyla karlyorlar." 11. Bir Snflandrma Bu sylediklerimize bakarak, Monsenyr Bienvenu'nun 'filozof bir piskopos' ya da 'yurtsever bir rahip' olduu sonucunu karmaya kalkarsak ok yanlrz. Eski konvansiyon meclisi yesi G. ile rastlamas ya da belki daha uygun bir deyile kavumas, zerinde bir tr aknlk izi brakm ve bu da onu daha yumuak bir insan yapmt. Hepsi bu. Her ne kadar Monsenyr Bienvenu bir politikacdan baka her ey idiyse de, devrin siyasi olaylar karsndaki tutumunu, byle bir tutum almay herhangi bir ekilde dnm olabileceini farz ederek, burada ksaca belirtmek belki yerinde olur. yleyse birka yl geriye dnelim: Msy Myriel'in piskoposlua terfi edilmesinden bir sre sonra imparator, onu baka birtakm piskoposlarla birlikte imparatorluk baronu yapmt. Bilindii gibi, 5-6 Temmuz 1809 gecesi papann tutuklanmas olay meydana geldi. Bu nedenle Msy Myriel de, Na-poleon tarafndan Paris'te toplanan Fransa ve talyan piskoposlar Sinod meclisine katlmas iin davet edildi. Sinod, Notre-Dame'da topland ve ilk toplantsn 15 Haziran 1811 gn Kardinal Fesch'in bakanlnda yapt. Toplantya katlan doksan be piskopos arasnda Msy Myriel de vard. Ama yalnzca bir -100oturuma, bir de drt zel konferansa ka-tjd. Anlalan bir da blgesi piskoposluunun, doayla i ie, kyde ve yoksulluk iinde yaayan piskoposu olarak bu sekin kiiliklerin arasnda, meclisin havasn deitiren baz fikirler ortaya atyordu ki hemen Dig-ne'ye geri dnd. Bu acele dn hakknda kendisine soru sorulduunda: "Onlar rahatsz ediyor, darnn havasn ieri estiriyordum. zerlerinde ak bir kap etkisi yaptm," cevabn verdi. Bir baka defa da yle dedi: "Ne yapalm? O saygdeer monsenyrlerin hepsi birer prens. Bense yoksul bir kyl piskoposum." Gerek u ki, ondan holanmathlard. Baka baz garip eyler arasnda, yine sylendiine gre, en nemli meslektalarndan birinin evinde bulunduu bir akam azndan u szler kamt: "Gzel saatler geiriliyor, gzel hallar, gzel kyafetler! Btn bunlar bir hayli can skc olsa gerek. Btn bu an gereksiz eylerin kulamn dibinde durmadan barp, 'A insanlar var, yen insanlar var, yoksullar var!' demelerini hi istemezdim." unu da sras gelmiken syleyeyim ki, lksten nefret, akllca bir nefret deildir. Bu nefret, sanatlara kar olan nefreti de iinde tar. Ne var ki, kilise adamlarnn gznde lks, onlarn temsil ettikleri eylerin ve trenlerin dnda bir sutur. yle anlalyor ki, lksn hayrseverlie girmeyen alkanlklara yol at dnlmektedir. Servet sahibi bir rahip saduyuya aykr der. Bir rahibin fakirlere yakn olmas gerekir. Oysa almann -101tozu gibi, bu sefaletten bir para olsun kendi zerinde tamadan, insan gece gndz durmakszn btn o mutsuzlara, btn o kederli insanlara, btn o yoksullara dokunup durabilir mi? Kor bir atein yannda durup da, scayla snmayan insan dnlebilir mi? Srekli olarak kzgn bir frnn banda alt halde, ne sanda bir yank, ne trnanda bir karalk, ne vcudunda bir damla ter, ne de yznde bir krnt kl olmayan bir ii dnlebilir mi? Bir rahipte, hele hele bir piskoposta hayr ve yardmseverliin ilk kant, yoksulluktur. Hi phesiz Digne piskoposu byle dnyordu. Zaten onun baz hassas konularda, 'yzyln fikirleri' diyebileceimiz dnceleri paylatn sanmamalyz. Devrin ilahiyatyla ilgili tartmalarna az karr, kilisenin ve devletin saygnlnn sz konusu olduu sorunlarda suskun dururdu. Ama stne fazla gidilecek olursa, belki de Fransz Kilisesi'nden ok, papala yakn olduu grlrd. Burada bir portre izdiimize ve hibir eyi saklamak niyetinde olmadmza gre, alalma devrinde Napoleon'a kar buz gibi bir tavr

takndn eklemek zorundayz. 1813'ten itibaren btn Napoleon aleyhtar gsterilere ya katld ya da alk tuttu. Elbe Adas'ndan geri geliinde onu gerekten grmeyi reddetti ve Yz Gn Saltanat srasnda kendi piskoposluk blgesinde imparator iin toplu dualar okunmasna yanamad. Kz kardei Matmazel Baptistine'den baka, biri general, teki vali iki erkek kardei -102vard. kisine de sk sk mektup yazard. Birincisine bir sre krgn davrand, nk Cannes'a k srasnda Provence'da komutanlk yapan general, bin iki yz kiilik bir kuvvetin banda sanki kap kurtulmas istenen biriymi gibi imparatorun peini takip etmekle yetinmiti. Paris'te, Cassette Soka-'nda emekli hayat yaayan mert ve sayg gren br kardeine yani eski valiye yazd mektuplar ise hep daha sevecen oldu. Demek oluyor ki, Monsenyr Bienvenu'nun da taraf tuttuu, burukluk duyduu, yzn znt bulutlarnn kaplad zamanlar olmutu. Daima ezeli ve ebedi eylerle megul bu efkatli, bu byk zihinde de, yaayan na ait tutkularn glgesi dolamt. Byle bir adama muhakkak ki siyasi kanaatler tamamak daha ok yarard. Dncemiz yanl anlalmasn, 'siyasi kanaat' denilen eyleri, gnmzde her trl verimli dncenin temelini oluturmas gereken o yce ilerleme zdeyiiy-le; o yksek vatan sevgisi, demokrasi ve insanlk inancyla asla kartrmyoruz. Bu kitabn konusunu ancak dolayl olarak ilgilendiren sorunlar derinletirmeden, sadece unu sylemek isteriz: Gnl isterdi ki, Monsenyr Bien-venu kral yanls olmasn ve bu dnyann ham hayalleri ve sosyal olaylarn frtnal gelgitleri zerinde ak seik parladklan grlen lekesiz ; gereklik, adalet ve efkati huzur iinde seyretmekten, baklarn baka bir yana bir an evirmesin. Tann'nn Monsenyr Bienvenu'yu hi de siyasi bir grev iin yaratmadn kabul et-103mekle birlikte, hak ve zgrlk adna bir protestoyu, mutlak gce sahip bir Napoleon'a kar gururlu muhalefeti, tehlikeli ama hakl bir direnii anlar ve hayranlkla karlardk. Ama ykselenlere kar olduunda houmuza giden ey, denlere kar olduunda o kadar houmuza gitmez. Mcadeleyi ancak tehlikede olduu srece severiz ve her durumda ancak ilk andan itibaren mcadele verenler, son anda yok etme hakkna sahip olabilirler. Ykselme devrinde sulamalarnda inatla direnmeyene, ktlk karsnda susmak der. Dn tek yasal yargc, baarlarn kt iyzn aka ilan edendir. Oysa ki biz ilahi takdir ie karp, darbelerini indirmeye balad zaman, kenara ekilip meydan ona brakyoruz. 1812 bizi gevetmeye balad. 1813'te, o zamana kadar suspus duran Yasama Meclisi'nin, bu sessizliini felaketlerden cesaret alarak alaka bozmas ancak fke ve nefretle karlanacak bir ey iken, alklanmas bir hatayd, 1814'te, o hain mareallerin karsnda rezillikten rezillie den, nce ilahlatrdna, sonra hakaretler yadran o senatonun karsnda, putunun hem ayaklarn yalayp, hem stne tkren o putperestlik karsnda ban tiksintiyle baka tarafa evirmek bir grevdi; 1815'te, en byk felaketler ufukta belirmiken, Fransa bu felaketlerin uursuz bir ekilde yaklatn hissederek rpertiler geirirken, Napoleon'un nnde alan Waterloo uurumu uzaktan hayal me-yal seilirken, ordunun ve halkn o kader mahkmuna hazin bir halde alk tutmasnda -104glnecek bir taraf yoktu ve o zorba hakknda her trl ekince kayd sakl kalmak artyla, Digne piskoposu gibi bir kalp tayan bir kiinin, byk bir ulusla byk bir adamn uurumun kenarnda birbirleriyle sarma dola olmasndaki ihtiaml ve dokunakl yan herhalde hor grmemesi gerekirdi. Bunun dnda o, doru, hakikatsever, adil, zeki, alakgnll ve saygdeerdi; iyiliksever ve iyilik isteyiciydi ki, zaten bu da iyilik etmenin bir baka biimidir. Bir rahipti, bir bilgeydi, bir insand. Hatta, sylemek gerekir ki, yukarda knadmz ve bu yzden onu neredeyse sert bir ekilde yarglamaya hazr olduumuz siyasi dncelerinde bile,' turada konuan bizden belki de daha hogrl, daha uysald. Belediye binasnn kapcsn bu ie imparator yerletirmiti. Eski muhafz alaynn yal bir astsubay, Austerlitz lejyonerlerin-den kartal gibi Bonapartist bir adamd. Bu biare, ara sra azndan o devirde kanunun 'bozguncu szler' diye nitelendirdii dncesizce baz szler karrd. eref lejyonu niannda artk imparatorun profili grnmez olduundan beri, niann tamak zorunda kalmamak iin, kendi deyiiyle, artk i kyafet talimatnamesine gre giyinmiyordu. Napoleon'un kendisine vermi olduu nianda bulunan imparator sureti olan kabartmay dindarca bir huu ile bizzat karm ve yerini delik brakmt, onun yerine hibir ey koymak istemiyor, "Kalbimin stnde kurbaa tamaktansa lmeyi tercih ederim," -105diyordu. XVIII. Louis ile yksek sesle, yrekten gelerek alay ediyor, "ngiliz tozluu takm damla illetli pinpon! Kuyruklu sayla Prusya'ya defolsun," diyordu. En ok nefret ettii iki eyi, Prusya ile ngiltere'yi, ayn paralellikte lanetlemek onu ok memnun ediyordu. O kadar ileri gitti ki, sonunda iinden attlar. Kars ve ocuklaryla a bila sokakta kald. Piskopos onu artt, hafif yollu azarlad ve katedrale kapc yapt. Monsenyr Bienvenu kutsal faaliyeti, tatl ve yumuak davranlaryla Digne ehrini dokuz ylda adeta efkatli bir aile sevgisi ve say-gsyla doldurmutu. Napoleon karsndaki tavr bile, imparatoruna tapan, ama piskoposunu da seven halk -o uysal ve aciz sr- tarafndan kabul edilmi, sanki dolayl olarak balanmt.

12. Monsenyr Bienvenu'nun Yalnzl Tpk bir generalin evresindeki gen subaylar olduu gibi, bir piskoposun evresinde de daima kk bir rahipler mangas bulunur. u sevimli Saint Franois de Sales'in, bir yerde, toy papazlar' diye bahsettii ey budur ite. Her meslein heveslileri vardr ve bunlar, o meslein tepesindeki kiilerin peindeki korteji olutururlar. Mridi olmayan hibir g ve iktidar yoktur. Her mutluluun, her zenginliin onu kuatan bir evresi vardr. Kendilerine gelecek arayanlar, ihtiaml 'imdinin' etrafnda dururlar. Her metropoln bir kurmay heyeti vardr. Biraz nfuzlu bir piskoposun, ilahiyat okulu azizciklerinden olu-106an bir devriye kolu bulunur. Bunlar piskoposluk saraynda ortal kolaan edip, her eyin yerli yerinde olmasn salarlar ve mon-senyrn glmsemeleri evresinde nbet tutarlar. Piskoposuna yaranmak, diyakos yamakl iin atlama tadr. Bunun yolunu yapmay bilmeli. Havarilik, papazlarn gelirini aalamay gerektirmez. Baka yerlerde koca klahllar olduu gibi kilisede de koca kavuklular vardr. Bunlar, saraya yerlemi, zengin, becerikli, sosyetede yeri olan, phesiz bu arada dua okumasn da bilen, ama istemesini bilmekten de geri kalmayan, yzn gstermek iin btn cemaatini kapsnda bekletmekten ekinmeyen, dinle diplomasi arasnda birletirici halka grevi gren, rahipten ok, rahip kisveli, piskopostan ok, piskopos klkl piskoposlardr. Ne mutlu onlara yaklaanlara! Saygdeer kiiler olduklarndan, evrelerine, yaltaklanan-lara ve kayrlanlara, btn o gze girmesini bilen genlere; yal, ruhani blgeler, gelir getiren grevler, blge mfettilikleri, sadaka eminlikleri, katedral grevleri yadrr dururlar. Bu arada kendileri de piskoposluk grev ve unvanlarn beklerler. Kendileri ykseldike, uydularn da peleri sra ilerletirler ve bu, sanki hareket halinde bir gne sistemidir. Satklar k, uydularn da allara boyar. Saygnlklarnn ve kudretlerinin krntlarn evreye tatl, kk terfiler halinde datrlar. Koruyucunun ruhani yetki sahas ne kadar genilerse, gzdeye de o kadar byk bir kilise blgesi der. Sonra, Roma da hemen u-107racktadr. Bapiskopos olabilmi bir piskopos ve kardinal olabilmi bir bapiskopos kardinal olmak iin size, papalarn seildii meclisin yolunu aar, Roma'daki on iki hakimli papalk yce mahkemesine girersiniz ve omuzlarnza zerinde siyah halar bulunan ynl beyaz geni eridi takarsnz, derken yce mahkeme kararlarnn yazcs, ardndan papann zel kalem mdr, daha sonra da monsenyr oldunuz demektir ve yce efendimizlikle kardinallik arasnda sadece bir adm kalmtr. Ve kardinallik ile azizlik arasnda ancak bir oy pusulasnn duman kadar uzaklk kalmtr. Her papaz, takkesi katl papalk tacn hayal eder. Gnmzde papaz, dzenli bir ekilde ykselip, kral olmaya kadar varan tek insandr. Hem de ne kral! Krallar kral! Onun iin, bir ilahiyat okulunun nasl bir tutkular fidanl olduunu varn bir dnn! Yzne baksan kzaran nice koro arkcs ocuk, nice gen rahip, balarnda Perrette'in st gmn tarlar. Herhalde tutku, kendisine kolaylkla yetenek adn veriyor, kim bilir? Belki de inanarak, kendisi de aklanarak, ne mutlu ona! Alakgnll, yoksul, kendi halinde bir kii olan Monsenyr Bienvenu, koca kavuklular srasndan saylmyordu. Bu hi evresinde dnen gen papazlar olmamasndan belliydi. Grm olduumuz gibi, Paris'te 'baarl olamamt'. Bu mnzevi bir hayat yaayan ihtiyar iin herhangi bir gelecek dnlemezdi. Hibir ykselme hrs, onun glgesinde yeermeye kalkma deliliini gster-108miyordu. Danma kurulu yeleriyle yardmclar da onun gibi biraz halktan, onun gibi kardinallie kaps olmayan bu greve kendilerini hapsetmi ve tpk piskoposlarna benzeyen yal bal adamlard, yalnz u farkla ki, onlar bitmilerdi, o ise olgunluun ve bilgeliin en st dzeyindeydi. Yetitirdii genler, Monsenyr Bienvenu'nun yannda ykselmenin imknszln o kadar iyi anlyor-lard ki, daha ilahiyat okulundan kar kmaz Aix ya da Auch bapiskoposlar araclyla kendilerinin nerilmesini salayp arabuk ekip gidiyorlard. nk, tekrar syleyelim, ne de olsa herkes ykselmek ister. zveri ateiyle yaayan bir aziz, tehlikelf bir komudur; size iflah olmaz bir yoksulluk verir, ilerlemek iin gerekli olan mafsallarda kilitlenme yapar, szn ksas; isteyeceinizden fazla fedakrlk yapma gayreti bulatrabilir. Onun iin insanlar bu uyuz tr erdemden kaarlar. Monsenyr Bienvenu'nun yalnzl undan geliyordu: Biz karanlk bir toplumda yayoruz. Baarmak; yukanlardaki kargaalktan stmze damla damla yap duran ders ite budur. Sras gelmiken syleyelim: Basan iren yzl bir eydir. Erdemle olan yalanc benzerlii insan aldatr. Toplum iin, baarnn tezahr aa yukar stnln ortaya kyla ayndr. Yetenein tpatp benzeri olan baar her eyden nce tarihi aldatr. Juvena-lis'le Tacitus'a bu durumda sadece homurdanmak kalmtr. Gnmzde, hemen hemen resmilemi bir felsefe, baarnn kap-109snda hizmetilie girmi, baarnn uak niformasn srtnda tamakta ve onun bekleme odasnda hizmet etmektedir. Baarnz; teori bu. Bolluk ve refah, yetenein ve kapasitenin rn saylyor. Piyangoda kazandnz m, tamamdr, becerikli bir insansnz demektir. Galip gelen kii sayg grr. Dnyaya takkeli gelin, btn sorun burada. ansl iseniz gerisi kendiliinden gelir. Mutlu olun, sizi byk kii sanrlar.

Yzylmz aydnlatan be alt byk istisna dnda, amzn hayranl miyopluktan baka bir ey deildir. Yaldz, altn yerine geer. Rastgele biri olmak zarar etmez, yeter ki sonradan grme biri olsun. Basit insan, kendi kendisine hayranlk duyan ve basitlii alklayan ihtiyar bir nar-sisttir. Basit insan iin nemli olan hedefe ulamaktr. ster Musa, Aiskhylos, Dante, Michel-Angelo olsun ister herhangi biri olsun, stn yetenekleriyle hedefine ulaan herkesi hemen alklar. Noterin biri milletvekili olsun, bir sahte Corneille Ttridate' yazsn, hadm edilmi biri harem sahibi olsun, bir asker Prudhomme bir devir iin hayati nemi olan sava kazara kazansn, bir eczac Sambre-et-Meuse ordusu iin kartondan postal taban icat edip ksele yerine satlan bu kartonla kendine drt yz bin livrelik bir rant kursun, bir seyyar eri* tefecilikle gerdee girsin ve baba olup bu anaya yedi sekiz milyon dourtsun, bir vaiz genzinden konua konua piskoposlua ersin, varlkl bir konaKy, pazar gibi yerlerde dolaarak ufak tefek tuhafiye eyas satan esnaf. -1102n vekilharc iten ayrldnda yle zengin olsun ki, onu maliye bakan yapsnlar. nsanlar btn bunlara hemen deha adn yapt-nverirler; tpk Mousqueton'un suratna 'gzellik', Claude'un tavrna ve havasna 'hametli' demeleri gibi. Gkyznn derinliklerindeki Samanyolu'yla rdeklerin yumuak amur birikintisinde ayaklaryla resmettikleri yldzlan birbirine kartrrlar. 13. Piskoposun nandklar Digne piskoposunu Ortodoks bir anlayn bak asndan tartmamz gereksiz. Byle bir ruh karsnda ancak derin bir sayg duyula-bilir. Doru bir kiinin sz, vicdanna kefildir. Dahas, bellibal karakteristik huylan ortadayken, bizimkinden farkl bir inan iinde de insanlk erdeminin btn gzelliklerinin pekl geliebileceini kabul ederiz. Dinin dogmas ya da filan srn hakknda ne dnyordu? leme ait bu gizlilikler ancak ruhlarn plak olarak girdikleri mezarda bilinebilir. Yalnz, emin olduumuz tek ey, iman konusundaki glklerin onda hibir zaman ikiyzlle yol amaddr. Elmasn rmesi mmkn mdr? Elinden geldii kadar inanyordu, "Credo in Patremr* diye hayknrd sk sk. Vicdan yeterince doyuran ve size yavaa, "Tann ile berabersin!" diyen memnuniyeti, hayr ilerinden zaten bol bol elde ediyordu. Belirtmemiz gerektiine inandmz bir * Lat.: Tann'ya inanyorum. -111nokta da u ki, piskopos inancnn dnda, deyim yerindeyse tesinde, gnlnde an bir sevgi beslemekteydi. te bu ynden, quia muttum amavit* kolayca yaralanabilirdi; 'ciddi kiiler', 'ar bal kiiler', 'akl banda kiiler' -ukalaln bir adnn da bencillik olduu hazin dnyamzn gzde deyimleri- bu yargya varmlardr. Neydi bu ar sevgi? Bu, daha nce belirttiimiz gibi, insanlar aan ve srasnda eyaya kadar uzanan huzurlu bir iyilikseverlikti. Hibir eyi hor grmeden yayordu. Tann'nn btn yaratklarna kar hogrlyd. Her insanda, hatta en iyisinde bile, hayvanlara kar iinde saklad bilinsizce bir sertlik bulunur. Birok rahibin bile bir zelliini oluturan bu sertlikten Digne piskoposunda eser yoktu. i Brahmanla kadar vardrmazd, ama grne gre Eski Ahit'in Vaiz kitabndaki u sz zerinde uzun boylu dnm olmalyd: "Hayvanlarn ruhunun nereye gittii biliniyor mu?" Grnteki irkinlikler, igdnn acayiplikleri onu ne rahatsz eder ne de tik-sindirirdi. Bundan heyecan duyar, adeta acrd. Dnceye dalar, sanki grnen hayatn tesindeki nedeni aklamaya ve mazereti aramaya alr, zaman zaman Tann'dan efaat diler gibi bir hal alrd. Doada hl bulunan birok karkl hi kzmadan, tpk bir parmen zerindeki yazlan zmeye alan bir dil bilgini gzyle incelerdi. Bu hayaller bazen azndan garip szler kmasna Lat: ok sevdii iin. -112yol aard. Bir sabah bahesindeydi, kendisini yalnz sanyordu, ama kz kardei o grmeden arkasndan yrmekteydi; birden durdu ve yerdeki bir eye bakt: Kocaman bir rmcekti; kara, tyl, korkun bir ey. Kz kardei, onun, "Vah zavall hayvan, bunda onun kusuru yok," dediini duydu. yiliin neredeyse tannsal denilebilecek byle ocukluklardan ne diye sz etmemeli? ocukluk, kabul ama bu ulvi ocukluktan Aziz Franois d'Assise ve Marcus Aurelius de yapmlardr: Bir gn, bir kanncay ezmemek iin ayan burktu. te byle yayordu bu drst adam. Bazen bahesinde uyuyakalrd. O zaman, bundan daha saygya deer bir grn olmazd. Genliine, hatta olgunluk ana dair anlatlanlara baklrsa, Monsenyr Bienvenu vaktiyle tutkulu, hatta belki de hain bir adamm. Her alandaki yumuakl ve uysall, yaradltan gelen bir igd olmaktan ok, hayat boyunca yreinden szlp dnceden dnceye ar ar dklm bir byk inancn sonucuydu. nk bir karakterde de tpk bir kayada olduu gibi su damlacklarnn oyduu delikler olabilir. Bunlar silinmez oyuklardr, bu oluumlar asla yok olmaz.

Sanrz daha nce de sylemitik; 1815'te piskopos yetmi be yana girmiti. Ama altmndan fazla gstermiyordu. Uzun boylu deildi, biraz toplucayd ve bunu giderebilmek iin uzun yryler yapyordu. Ayana salamd, beli pek az bklmt. Bu aynntlar-113dan herhangi bir sonu karmak niyetinde deiliz. XVI. Gregoire seksen yandayken dimdik durup glmsyor ama bu, onun kt bir rahip olmasn engellemiyordu. Monsenyr Bi-envenu'nun halk deyiiyle 'gzel bir ba" vard, ama o kadar sevimliydi ki, gzelliini unutturuyordu. Daha nce de szn ettiimiz bir baka gzellii de, ocuksu neesiyle konumaya balad zaman insann, kendisini onun yannda rahat hissetmesiydi. Btn kiiliinden sevin fkryor sanrdnz. Pembe, taze cildi, hl koruduu ve gld zaman grnen bembeyaz dileri ona huzurlu bir hava veriyor ve bir erkee, "ite iyi, saf bir ocuk"; bir yalya da, "ite babacan bir adam" dedirtiyordu. Hatrlanaca gibi, Napoleon zerinde de ayn etkiyi yapmt. lk bakta onu ilk gren biri iin gerekten de kendi halinde bir adamcazd. Ama, birka saat yannda kalp, onu biraz olsun dnrken grenler iin, bu kendi halinde adamcaz yava yava deiir ve adeta heybetli biri olurdu. Beyaz ve dklm olan salar geni, ciddi ve gururlu alnna dnceli bir ifade, hatta bsbtn olgunluk veriyordu. Bu iyilikten etrafa grkem dalyor, ama bu arada iyilik de ltsn btn parlaklyla srdrmekten geri kalmyordu. nsan, glmseyen bir melein bir yandan glmserken, bir yandan da ar ar kanatlarn atn grmenin verebilecei bir heyecan duyuyordu. Ona duyulan anlatlmas imknsz bir sayg derece derece iinize ileyip, yreinize kadar ykseliyordu ve anl-114yordunuz ki, karnzda kudretli, hayatn snamalarndan gemi, hogrl bir ruh, dncesi byk, mfik olmamazlk edemeyecek kadar byk bir ruh bulunmaktadr. Grm olduumuz gibi, dua, dini grevlerin yerine getirilmesi, sadaka ileri, dertlilerin tesellisi, bir toprak parasnn ekilip biil-mesi, kardelik, kanaatkrlk, konukseverlik, her trl lksten vazgeme, gven, okuma ve inceleme, alma hayatnn her gnn dol-duruyordu. Bu, 'dolduruyordu' kelimesi tam yerindedir. Gerekten de, piskoposun gn iyi dncelerle, iyi szlerle, iyi ilerle tklm tklm doluydu. Buna ramen, havann souk ya da yamurlu olmasndan tr akamleyin iki kadn odalarna ekildikleri zaman, uyumadan nce bahesinde bir iki saat geirmezse gn yarm kalm saylrd. Geceler, onun gkyzndeki yce manzaralar karsnda dnceye dalarak uykuya hazrlanmas iin adeta dini bir tren olmutu. Bazen, gecenin ilerleyen bir saatinde iki yal kadn eer uyumamlarsa, bahedeki yollarda onun ar ar yrdn duyarlard. Orada, kendi iine ekilmi, sakin, ibadet ederek, kalbinin huzurunu gklerin huzuruyla kyaslayarak, yldzlarn grnen grkemiyle Tann'nn grkemi karsnda gecenin karanl iinde heyecanlanarak ve ruhunu bilinmeyenden yaan dncelere aa aa kendisiyle ba baa kalrd. Byle zamanlarda gece ieklerinin kokularn sunduklar saatte, yldzl gecenin ortasnda bir lamba gibi yanan kalbini aarak ve yaradln evren-115i sel yayl iinde cokuyla kendinden geerek, belki kendisi de zihninden geenleri dile getirme gcn kendisinde bulamaz; iine bir eylerin indiini hissederdi. Ruhun derin-likleriyle evrenin derinlikleri arasndaki esrarl alveriler! Tann'nn bykln ve varln, gelecekteki ebedi hayat, o garip srr, gemi ezeli hayat, o bsbtn garip sonsuzluklar dnr ve anlalmaz olan anlamaya almadan O'na bakard. Tann'y incelemiyordu, ona, gzleri kamarcasna hayran oluyordu. Atomlar olaanst bir biimde kaynatrarak maddeyi bir ekle sokup grnr klan, teklik iinde bireyler, mekn iinde oranlar, sonsuzluk iinde sonsuz saylar yaratan ve ktan gzellik yaratan saygyla seyrederdi. Bunlar srekli olarak dmlenip zlmekte, bylece hayat ve lm meydana getirmekteydiler. Yal, khne bir asma ktne yaslanan tahta bir srann stne oturur, meyve aalarnn clz ve eri br siluetleri arasndan yldzlara bakard. Zavall bitkilerin dikili olduu, kulbe ve ambarlarla dolu bu bir eyrek dnmlk toprak paras onun iin ok deerli ve yeterliydi. Hayatn pek az olan bu bo zamanlarn, gndz bahe ileri, geceleri de dnce ve seyirle geiren bu yal adam daha ne isterdi ki? Tavan gkyz olan bu darack kapal saha, Tann'ya, en yce eserlerinin her birinden ayr ayr ibadet edebilmek iin yeterli deil miydi? Gerekten de her ey burada deil miydi, geriye bunun dnda, tesinde istene-116bilecek ne kalyordu? Gezinmek iin kk bir bahe ve hayal kurmak iin usuz bucaksz bir saha. Ayaklarnn altnda ekilebilen ve toplanabilen eyler; bann stnde incele-nebilen ve zerinde dnlebilen eyler; yerde birka iek, gkte btn yldzlar. 14. Piskoposun Dndkleri Son bir sz daha:

Digne piskoposunun yaradlna ait bu ayrntlar, ona zellikle u yaadmz zamanda ve halen moda olan bir deyimle, 'panteist'* bir kimlik verebilecei ve bazen mnzevi zihinlerde yeeren ve dinin yerini alabilecek kadar yerleip byyebilen kiisel felsefelerden birT-ne sahip olduu sansn, lehinde ya da aleyhinde uyandrabileceinden tr, hemen unu srarla belirtelim ki, Monsenyr Bienve-nu'yu tanyanlardan hibiri byle bir ey dnme cesaretini kendinde bulamamtr. Bu adam aydnlatan ey yrekti. Onun bilgelii oradan gelen ktan yaplmt. Onun hibir sistemi yok, ama eserleri oktu. Anlalmas g safsatalar ba dnmesi verir. yle cehennemlik eylerle zihnini tehlikeli maceralara srdn gsteren hibir iarete rastlanmamaktayd. Havari, cretkr olabilir, ama piskoposun ekingen olmas gerekir. Byk ve mthi dnrlerin tekelinde saylan baz sorunlar fazlasyla kurcalad endiesine kaplm olma ihtimali vard. Bilinmeyene alan kaplarn altnda kutsal Doann tezahrnde Tann'y bulan anlay. -117bir dehet vardr. Bu karanlk azda orada ylece ak dururlar, ama belirsiz bir ey size, siz hayat yolcusuna ieri girmemenizi syler. Dinlemeyip girenlerin vay haline! Dhiler, soyutlamann ve saf speklasyonun, deyim yerindeyse, dogmalar stnde yer alan muazzam derinliklerinde Tann'ya kendi fikirlerini kabul ettirmeye alrlar. Dualar, cretkr tartma nerileri tar. Tapnrken sorguya ekerler. Bu, dinin dorudan doruya olandr; engebeli dik yollarndan trmanmay gze alanlar iin aclar ve sorumluluklarla dolu bir din. nsan dncesinin snr yoktur. Tehlikeyi ve riski gze alarak kendi hayranln durmadan analiz edip inceler. Hayranlk verici bir tepki gsterme Tanr'yla doay hayran brakr, diyebiliriz. Bizi evreleyen esrarl lem bylece aldn geri verir. Hayranlkla seyredenler de herhalde seyrediliyordur. Ama ne olursa olsun, yeryznde baz insanlar -acaba bunlar insan mdrlar- hayalin ufuklarnda mutlan yceliklerini ak ve seik olarak grmekte ve sonsuzluk dann mthi manzarasn seyretmektedirler. Monsenyr Bienvenu bir dhi deildi. Swedenborg ve Pascal gibi baz ok byk kiilerin bile zerinden lgnlk uurumuna kaydklar bu ycelikler ona korku verirdi. Ama bu gl hayallerin manevi adan yararl olduu da muhakkaktr, bu etin yollar insan ideal mkemmellie yaklatrr. Onun setii ise ksa yoldu: ncil. O, hibir zaman, ayin giysisine lyas Peygamber'in cppesinin kvrmlarn verdirmeye kalkmyor, -118ojaylann karanlk alkantlar zerine asla gelecein n yanstmyor, eyann prltlarn bir alev halinde younlatrmaya abalamyordu; ne peygamberlikten ne de sihirbazlktan nasibi vard. Sadece seviyordu, o kadar. Duay insanst bir zleyie kadar genilettii oluyordu belki de, ama insan sevdiinden daha fazla ibadet edemez ve kutsal metinler dnda kalarak dua etmek eer inantan sapma ise, azize Teresa ile aziz Jerom da sapm kiiler saylrd. nleyenin, gnahnn bedelini deyenin zerine eilirdi. lem, ona muazzam bir hastalk gibi grnrd; her yerde ate bulur, dinledii her yerden strap sesleri duyaf ve muammay zmeye almakszn, yaray sarmaya alrd. Yaratlm eylerin korkun manzaras onda efkat duygusu gelitiriyordu; en iyi ekilde acmann ve acy en iyi ekilde dindirmenin yollarn bulmaya ve bunu bakalarna da telkin etmeye alyor, yalnzca buna urayordu. Bu iyi yrekli ve ender bulunur rahip iin btn varlklar, srekli teselli arayan bir znt konusuydu. Altn karmaya alan insanlar olduu gibi, o da merhamet karmaya alyordu. Onun maden daman btn dnyay saran sefaletti. ekilen strap her yerde daima bir iyilik vesilesinden baka bir ey deildi. Birbirinizi seviniz; bu sz, o, btn anlam ve kapsamyla bildiriyor, bundan baka, bundan daha fazla hibir ey dilemiyordu ve btn doktrini de bundan ibaretti. Bir gn, u kendisini 'filozof sanan kii, daha nce ad -119geen senatr, piskoposa yle dedi: "u dnyann haline bakn; herkes birbiriyle savayor, en gl olan, en aklls. Sizin, birbirinizi seviniz demeniz samalk." Monsenyr Bienvenu tartmaya girmeden, "Peki, eer bu bir samalksa, tpk bir istiridyenin iindeki inci tanesi gibi, ruh da onun iine kapanp oturmal," diye cevap verdi. Ve gerekten de istiridyesinin iine kapanyor, burada yayordu, bundan memnundu, insan hem eken hem de korkutan olaanst konulan, soyutlamann eriilmez ufuklarn, metafiziin uurumlarn, havari iin Tann'da, Tann'y inkr eden iin hilikte birleen btn o derin eyleri bir yana brakyordu; kader, iyilik ve ktlk, varlklarn varlklara kar sava, insann bilinci, hayvann dnce tayan uyurgezerlii, lmn getirdii dnm, mezarda hayatn zetinin yaplmas, deimeden kalan benlie birbiri ardnca deiik sevgilerin anlalmaz ekilde alanmas, z, cevher, Yokluk ve Varlk, ruh, doa, zgrlk, zorunluluk; sivri sorunlar, insan dncesinin kanatl dev ustalarnn eildikleri uygunsuz derinlikler; Lucretius'un, Manu'nun, aziz Pav-lus'un, Danet'nin, sonsuzlua dimdik baktklar anda sanki orada yldzlar atran ateli gzlerle seyrettikleri muazzam uurumlar.

Monsenyr Bienvenu esrarl sorunlan dardan tespit etmekle yetinen, bunlan kurcalamayan, kantrmayan, kendi dncesini de bunlarla bulandrmayan ve ruhunda karanla kar sadece ciddi anlamda sayg besleyen bir adamd. -120KNC KTAP D 1. Bir Yry Gn Akam 1815 Ekim aynn ilk gnlerinden birinde, gn batmndan yaklak bir saat kadar nce, yaya olarak yolculuk yapan bir adam Digne'ye giriyordu. O srada, evlerinin pencerelerinde ya da kaplarnn eiinde oturan tek tk baz sakinler bir tr kaygyla bu yolcuya bakmaktaydlar. Bundan daha sefil grnte olan bir yolcuya g rastlanrd. Orta boylu, geni ve salam yapl, salkl, din bir adamd. Krk alt krk sekiz yalarnda olabilirdi. Gzlerinin stne doru indirilmi, siperlikli mein bir kasket, gneten ve rzgrdan yanm terler akan yzn ksmen rtyordu. Sar kaba bezden yaplm, yakas kk gm bir kancayla tutturulmu gmleinin aralndan kll gs grnyordu. p gibi bklm boyunba, mavi uhadan, ypranm, hav dklm, bir dizi aarm, br dizi delik pantolonu, dirseklerinden biri yeil bir kuma parasyla sicim kullanlarak yamanm lime lime kruvaze kyl ceketi, srtnda ii tklm tklm dolu, skca kapatlm yepyeni asker antas, elinde budakl kocaman bir sopa, orapsz ayaklannda ise alt demir ivili paI, -121bular vard. Ba tralyd, sakal uzundu. Scak ve ter, yaya yolculuk ve toz, bu pejmrde kla bir tr irenlik katyordu. Salar dipten kesik olmakla birlikte diken dikendi, nk kmaya balamt ve sanki epey zamandr kesilmemi gibi duruyordu. Onu kimse tanmyordu. Belli ki bir yolcuydu. Nereden geliyordu? Gneyden. Belki de deniz kys bir yerlerden. nk Digne'ye, yedi ay nce Cannes'dan gelip Paris'e giden mparator Napoleon'un geiine tank olan yoldan girmiti. Btn gn yrm olmalyd, nk ok yorgun grnyordu. Kasabann aa tarafnda kalan eski kentteki baz kadnlar, onun Gassendi Bulvar'ndaki aalarn altnda durduunu ve gezinti yerinin ucundaki emeden su itiini grmlerdi. ok susam olmalyd, nk ard sra giden ocuklar iki yz adm tede onun tekrar durup, pazar meydanndaki emeden bir defa daha su itiini grdler. Poichevert Soka'nn kesine gelince sola dnp, belediye binasna doru yrd. eri girdi, bir eyrek saat sonra dar kt. General Drouot'nun 4 Mart gn akn ve rkek Digne halkna Juan Krfezi Bildirisi'ni okumak iin stne kt kapnn yannda duran ta srada bir jandarma oturuyordu. Adam kasketini karp, jandarmay saygyla selamlad. Jandarma, selamna karlk vermeksizin ona dikkatle bakt, bir sre gzleriyle izledikten sonra belediye binasna girdi. O zamanlar Digne'de, tabelasnda La Cro-122ix-de-Colbas yazl gzel bir han vard. Bu hann Jacquin Labarre adndaki sahibi, Gre-noble'da TroisDauphins hann ileten ve daha nceleri svari alaylarnda hizmet etmi bir baka Labarre'la akraba olarak tannmakta ve bu yzden ehirde saygnlk grmekteydi. mparator srgnden kap Fransa'da karaya ktnda bu Trois-Dauphins han hakknda hayli sylentiler dolamt. Sylentiye gre, arabac klna giren General Bertrand, ocak ay iinde buraya sk sk gelmi ve baz askerlere madalyalar, baz burjuvalara da' avu avu Napoleon altnlar datmt. Gerekte ise imparator, Grenoble'e girdii zaman vilayet konana yerleme teklifini reddetmi, belediye bakanna teekkr ederek, 'Tandm drst bir adama gideceim," demi ve Trois-Dauphins hanna gitmiti. te Trois-Dauphins'in sahibi Labarre'n bu n yz yirmi be kilometre tedeki La Croix-de-Col-bas'n sahibi Labarre'a kadar yansyordu. Sakinler, bir sonraki iin; "Grenoble'dakinin yeenidir," diyorlard. Adam, lkenin en iyi han olan bu hana yneldi. Kaps dzayak sokaa alan mutfaa girdi. Btn maltzlar* yanyor, ocakta byk bir ate neeyle alev sayordu. Ayn zamanda aba olan han sahibi, ocaktaki tencereler arasnda gidip geliyordu. ok meguld; bitiik odada byk bir grltyle glp konutuklan duyulan yk arabaclar iin hazrlanan nefis bir akam yemei hazrYemek piirmek iin kullanlan ayakl, tanabilen, z-garal ocak. -123lamakla meguld. Yolculuk yapan herkesin bildii gibi, hi kimse arabaclar kadar iyi yemek yiyemez. Semiz bir da san, yannda keklikler ve yaban horozlan olduu halde uzun bir ie geirilmi atein nnde evrilip duruyordu. Maltzlarn zerinde Lauzet Gl'nden iki sazan bal ile Alloz Gl'nden bir alabalk pimekteydi. Kapnn alp ieriye yeni bir mterinin girdiini duyan hanc, ban maltzlardan kaldrmadan, "Beyimiz ne isterler?" diye sordu. "Yemek ve yatak," dedi adam.

"Oras kolay." Hanc bunu derken ban yeni gelenden yana evirmiti. Yolcuyu yle batan aa gzden geirdikten sonra, "Parasn verince," diye ilave etti. Adam ceketinin cebinden byk bir deri kese kararak cevap verdi: "Param var." "yleyse emrinizdeyiz," dedi hanc. Adam kesesini tekrar cebine koydu, antasn srtndan indirdi, sopasn elinden brakmadan atein yanndaki alak bir iskemlenin zerine oturdu. Digne dalk bir yerdir. Ekim aynda akamlan souk olur. Bu arada, hanc bir yandan gidip geliyor, bir yandan da yolcuyu gzden geiriyordu. "Hemen yiyor muyuz?" diye sordu adam. "Birazdan," dedi hanc. Yeni gelen arkas dnk snrken, sayn hanc Jacquin Labarre cebinden bir kurunkalem kard, pencerenin yanndaki kk bir masann zerine atlm eski bir gazetenin kesinden bir para kopard. Kdn beyaz -124ksmna bir iki satr bir eyler yazd ve grne gre hem a yama hem de uak olarak kulland bir ocua bu kt parasn zarfa koymadan katlayp verdi, bu arada yaman kulana bir eyler syledi. Ve ocuk belediye binasna doru koarak gitti. Yolcu, bu olup bitenlerden bir ey grmemiti. Bir kere daha sordu: "Hemen yiyor muyuz?" "Birazdan," dedi yine hanc. ocuk dnd. Kd geri getirmiti. Hanc, cevap bekleyen birinin telayla kd at. Dikkatle okur grnyordu. Ban sallad ve bir an dnceli kald. Sonra pek de huzurlu olmayan dncelere dalm grnen yolcuya doru bir adm att. "Msy, sizi kabul edemeyeceim," dedi. Adam oturduu yerden yan doruldu. "Nasl? Yoksa paranz demeyeceimden mi korkuyorsunuz? Pein deyeyim, ister misiniz? Param var." "Sorun o deil." "Ya ne yleyse?" "Sizin paranz var." "Evet," dedi adam. "Ama," dedi hanc, "benim odam yok." Adam sakin bir sesle konutu: "Beni ahrda yatrn." "Yapamam." "Niin?" "Atlardan yer yok." "Peki yleyse," diye steledi adam, "ambarn bir kesinde. Bir kucak saman bana yeter. Bu konuyu yemekten sonra grrz." -125"Size yemek veremeyeceim." ll, kesin bir tavrla sylenen bu sz yabancya ar geldi. Ayaa kalkt. "Bak hele! Alktan lyorum. Gne doduundan bu yana yol yrdm. Krk be kilometrelik yol teptim. Parasn veriyorum. Yemek isterim." "Yemeim yok," dedi hanc. Adam bir kahkaha atp, ocaa ve maltzlara doru dnd: "Yok ha! Peki, bunlar ne?" "Onlarn hepsi nceden smarland." "Kim smarlad?" "u arabac beyler." "Ka kiiler?" "On iki." "Burada yirmi kiilik yiyecek var." "Hepsini smarladlar, parasn da pein verdiler." Adam tekrar oturdu ve sesini ykseltmeden, "Ben bir handa karnm a olduu iin kalyorum," dedi. Bunun zerine hanc adamn kulana eildi ve onu rperten bir ses tonuyla: "Gidin buradan!" dedi. Bu srada yolcu ne eilmi, sopasnn demirli ucuyla atein iindeki korlar eeliyordu. Hzla dnd ve cevap vermek iin azn ayordu ki, hanc ona gzlerini dikip alak bir sesle ekledi: "Hadi bakalm, bu kadar laf yeter. Size adnzn ne olduunu syleyeyim mi? Jean Valjean. Kim olduunuzu sylememi de ister misiniz? Zaten buraya girdiinizi grnce bir eylerden kukulanm-tm, belediyeye haber yolladm. te bana -126-

verdikleri cevap; okuma biliyor musunuz?" Bir yandan konuuyor, bir yandan da handan belediyeye, belediyeden de hana gidip gelen kd alm olarak yabancya uzatyordu. Adam kda bir gz att. Ksa bir sessizlikten sonra hanc yine konutu: "Herkese terbiyeli davranmak huyumdur. Haydi, gidin buradan." Adam ban edi, yere brakt antasn ald ve kp gitti. Caddeyi tutturdu. Hakarete uram, zgn bir halde yalpalyor, evlere srtnerek y-. ryordu. Bir kere bile arkasna dnp bakmad. Eer baksayd, La Croix-de-Colbas'n hancsnn kapnn eiinde, hanndaki btn yolcularla birlikte sokaktan gelip geenleri etrafna toplam, hararetli hararetli konutuunu ve parmayla kendisini iaret ettiini grr ve topluluun baklarndaki kuku ve korkudan, geliinin ok gemeden btn herkesi megul eden bir olay olacan tahmin ederdi. Ama o, hibirini grmedi. Ezilmi, yklm insanlar geriye dnp bakmazlar. Kt talihin pelerini brakmadn bilirler. Bylece bir sre yol ald. Kederli zamanlarda hep olduu gibi, durmadan yryor, bilmedii yollarda geliigzel gidiyor, yorgun olduu aklna bile gelmiyordu. Birdenbire iddetli bir alk duydu. Gece yaklayordu. Bannabilecei bir yer bulup bulamayacan anlamak iin etrafna baknd. O gzelim han kendisi iin artk kapanmt; yle miskin bir meyhane, pis bir barnak aryordu. -127Bulunduu sokan ucunda bir n yandn grd. Alacakaranln beyaz gnde, demir bir direin ucuna aslm bir am dalnn silueti seiliyordu. Gerekten de, bu bir meyhaneydi; Chaffa-ut Soka'ndaki meyhane. Yolcu bir an durup, meyhanenin camndan bask salonuna bakt. erisi bir masann zerinde duran kk bir lamba ile ocakta yanan byk atein yla aydnlanyordu. Birka adam iki iiyor, meyhaneci atete snyordu. Alevler, zerinde engele asl demir bir tencereyi takrdatyordu. Ayn zamanda bir tr han olan bu meyhaneye iki kapdan giriliyordu. Kaplardan biri sokaa, br ise ii gbre dolu kk bir avluya almaktayd. Yolcu, sokaktaki kapdan girmeye cesaret edemedi. Avluya szld, bir an duraklad, sonra mandal ekinerek kaldrd ve kapy itti. Meyhanenin sahibi, "Kim var orada?" diye seslendi. "Yemek yiyip, yatmak isteyen biri." "yi. Burada yenir de, yatlr da." Adam ieri girdi. ki ienlerin hepsi yeni gelene doru dndler. Bir tarafn lamba, br tarafn ocan atei aydnlatyordu. Srtndaki antasn yere indirirken bir sre onu gzden geirdiler. Meyhaneci, adama, "te ate, yemek tencerede piiyor. Gelin, snn arkada," dedi. Gidip ocan yanna oturdu. Yorgunluktan kan oturmu ayaklarn atee doru uzatt. Tencereden gzel bir koku ttyordu. Aa-128 ekilmi kasketinin altndan fark edilebildii kadaryla, yznde, ac ekmenin verdii son derece dokunakl bir grntnn yan sra, belirsiz bir memnuniyet ifadesi de vard. Zaten kararl, enerjik ve zntl bir profildi bu. Bu yz ifadesinin tuhaf bir kompozisyonu vard: Balangta alakgnll bir ifadeye brnyor, sonra sonra sertleir gibi oluyordu. Kalarnn altndaki gzleri, tpk bir allk altndaki ate gibi parlyordu. Ne var ki, masada oturanlardan biri, bir balk, Chaffaut Soka'ndaki meyhaneye gelmeden nce atn Labarre'n ahrna brakmaya gitmiti. Tesadf bu ya, bu balk, o sabah bu yabancya Bras d'Asse ile... (dn unuttum, sanrm Escoublon olacak) arasnda yrrken rastlamt. Rastlant srasnda ok yorgun olan adam ondan kendisini atnn terkisine almasn istemi, o da bu istee hzn bir kat daha artrarak cevap vermiti. Yarm saat kadar nce Jacquin Labarre'n evresini saran topluluun iinde bu balk da vard ve sabahki naho rastlanty La Croix-de-Colbas'dakilere anlatmt. Oturduu yerden meyhaneciye belli belirsiz bir iaret akt. Meyhaneci yanna geldi. Alak sesle karlkl birka sz sylediler. Adam, yine dncelere dalmt. Meyhaneci ocan yanna dnd, elini kabaca adamn omzuna koydu ve "Buradan gideceksin," dedi. Yabanc dnd ve yumuak bir tavrla, "Ya! Siz de mi biliyorsunuz?" dedi. "Evet." -129"Beni br hana almadlar." "Bundan da kovuyorlar." "Peki, nereye gideceim?" "Baka bir yere." Adam sopasn ve antasn ald, ekip gitti. karken, kendisini La Croix-de-Col-bas'dan beri takip eden ve grne baklrsa oradan kmasn bekleyen birka ocuk ona ta attlar. Adam fkeyle geri dnd ve ocuklar sopasyla tehdit etti. ocuklar il yavrusu gibi daldlar.

Hapishanenin nnden geti. Kapnn nnde ngraa bal demir bir zincir sallanyordu. ngra ald. Bir kapak ald. Bandan kasketini saygyla kararak, "Ltfen kapy ap, beni bir geceliine ieride barndrabilir misiniz?" dedi. Bir ses cevap verdi: "Hapishaneler han deildir. Kendinizi tutuklatn, o zaman kap alr." Kapak yeniden kapand. Adam baheli evlerin youn olduu bir sokaa girdi. Bazlarnn evresi yalnzca itlerle kapatlmt. Bu da soka sslyordu. Bu bahe ve itler arasnda tek katl, penceresinde k olan byk bir ev grd. Meyhanede yapt gibi, burada da camdan ieri bakt. Beyaz badanal byk bir odayd bu. st pamuklu basma rtl karyola, bir kede beik, birka tahta iskemle ve duvara asl bir tfek vard. Odann ortasna sofra kurulmutu. Bakr lamba, kaln beyaz kuma masa rtsn, gm gibi parlayan ii arap dolu kalayl ibrii ve dumanlan tten kahveren-130gimsi orba ksesini aydnlatyordu. Masada krk yalarnda, neeli, aydnlk yzl bir adam oturuyor ve dizlerinin stnde kk bir ocuu hoplatyordu. Yanndaki gen kadn, bir bebei emzirmekteydi. Baba glyor, ocuk glyor, anne glmsyordu. Yabanc, bu tatl, huzur verici grnt karsnda bir an dalp gitti. Acaba iinden neler geiriyordu? Bunu ancak kendisi syleyebilirdi. Bu neeli evin konuksever de olabileceini ve bu kadar mutluluun grld yerde belki biraz da merhamet bulabileceini dnyordu. Cama ok hafif vurdu. eridekiler duymamlard. kinci defa vurdu. Kadnn, "Kocacm, galiba biri vuruyor," dediini iitti. "Hayr," diye cevap verdi kocas. nc defa vurdu. Koca ayaa kalkt, lambay ald ve kapya giderek at. Uzun boylu, yan kyl, yan ii tipi vard. Sol omzuna kadar kan geni mein bir nlk tayordu. nln karn ksmnda eki, krmz bir mendil ve barut kab aslyd. Btn bu eyler tpk bir cepte durur gibi kemere tutturulmutu. Kafasn arkaya doru emiti; yakas iyice ak ve kvrk gmleinden boay andran beyaz ve plak boynu grnyordu. Kaln kalar, kocaman siyah favorileri vard, gzleri patlak patlakt, yznn alt ksm hayvan az gibi kntlyd ve anlatlmas imknsz bir kendine gven havas tayordu. -131"Balayn," dedi yolcu, "paras karlnda bana bir tabak orbayla, u bahedeki ambarda uyuyacak bir ke verebilir misiniz? Syleyin, verebilir misiniz? Paras karlnda." "Siz kimsiniz?" diye sordu ev sahibi. Adam cevap verdi: "Puy-Moisson'dan geliyorum. Btn gn yrdm. Altm kilometre yol kat ettim. Verebilir misiniz? Parasyla." "Parasn verirse, uygun bir kimseyi konuk etmeyi reddetmem," dedi kyl. "Ama niin hana gitmiyorsunuz?" "Yer yokmu." "Hadi canm! mknsz. Bugn ne panayr gn ne de pazar. Labarre'm yerine gittiniz mi?" "Evet." "yleyse?" Yolcu skntl bir ekilde cevap verdi: "Bilmiyorum, beni kabul etmedi." "Peki, eyin yerine... Chaffaut Soka'nda-ki... gittiniz mi?" Yolcunun sknts artyordu, kekeledi; "O da beni almad." Kylnn yzn bir gvensizlik ifadesi kaplad, adama yle tepeden trnaa bakt ve birden bir kkremeyle haykrd: "Sakn siz o adam olmayasnz?" Yabancya tekrar bir gz att, ieri gitti, lambay masann zerine koydu ve duvardan tfeini kapt. Bu arada, kylnn, "Sakn siz o adam olmayasnz," sz zerine kadn ayaa frlam, iki ocuunu kucaklad gibi, alelacele -132kocasnn arkasna snmt. Gs ban ak, korkudan frlam gzlerle dehetle yabancya bakyor, alak sesle "Tso-maraude"* diye mrldanyordu. Btn bunlar gz ap kapayncaya kadar ksa bir zamanda olmutu. Ev sahibi bir engerek ylanna bakar gibi adam birka saniye szdkten sonra, "Defol!" dedi. "Tanr rzas iin," dedi adam, "Bir bardak su." Kyl, "imdi kurunu skarm!" diye bard. Sonra da kapy fkeyle kapatt. Adam iki byk srgnn srldn duydu. Bir an sonra da pencerenin kepengi kapand Ve yerine konulan bir kol demirinin grlts darya kadar geldi. Gece bastrdka

bastryor, Alpler'in souk rzgr esiyordu. Gnn snen aydnlnda yabanc, yol kenarndaki bahelerden birinde ot ynlarndan yaplma benzeyen kulbe gibi bir ey fark etti. Kararllkla tahta perdeden atlad ve kendisini bir bahede buldu. Kulbeye yaklat. Kap olarak dar ve ok alak bir delii vard. Yol bakm yapan iilerin yol kenarlarna yaptklar kk yaplara benziyordu. Adam phesiz bunun da yol iilerine ait bir barnak olduunu dnmt. Souk ve alk canna tak demiti. Ala katlanyordu, ama buras hi deilse soua kar bir barnak olurdu. Bu gibi meskenlerde genellikle geceleri oturan bulunmazd. Yzkoyun yatp, kulbenin iine szld. erisi scakt, samandan * Fransz Alpleri azyla: "Hrsz kedi." -133olduka iyi bir de yatak buldu. O kadar yorgundu ki, bir an yataa uzanp hi kmldamadan ylece kald. Sonra srtndaki anta rahatsz ettiinden, zaten hazr bir yastk da olduundan, kaylardan birinin ban zmeye koyuldu. Tam bu srada vahi bir homurtu duyuldu. Adam gzlerini kaldrd. Karanlkta, kulbenin kapsnda iri bir kpein ba belirmiti. Bu bir kpek kulbesiydi. Ama o da kuvvetli ve korkulacak biriydi, sopasn kavrad, antasn kalkan gibi kullanp, stndeki partallarn yrtklarn daha da bytmek pahasna kulbeden dar kt. Baheden de kt ama kpei zararsz bir halde tutabilmek iin, bu ii ancak geri geri giderek ve eskrim hocalarnn kapal gl dedikleri bir tarzda bastonunu kullanarak yapabildi. Tahta perdeyi ap, kendini tekrar yolda, tek bana, evsiz, damsz, bannaksz, u saman yataktan ve sefil kpek kulbesinden bile kovulmu olarak bulunca bir tan stne oturmaktan ok, yld. Sylendiine gre, yoldan geen biri onun, "Ben bir kpek bile deilim!" diye bardn iitmiti. Az sonra tekrar ayaa kalkt ve yrmeye koyuldu. Bir aa ya da tarlalar arasnda bir saman yn bulup, orada barnma umuduyla ehirden kt. Bylece, ba srekli nne eik bir sre yol ald. Kendisini, insanlarn kalabalk olarak oturduklar yerlerden uzakta hissettii -134aman gzlerini kaldrp evresine baknd. Tarladayd. Karsnda biilmi ekin saplany-la kapl, hasattan sonra adeta tral kafalara benzeyen alak tepelerden biri duruyordu. Ufuk simsiyaht, grnen yalnzca gecenin karanl deildi. Bunlar tepenin zerine abanm gibi duran ok alak bulutlard ve ykselip btn gkyzn dolduruyorlard. Ama ay domak zere olduu ve gn tepe noktasnda da hl gn batn andran bir aydnlk kald iin, bu bulutlar adeta beyazms bir kubbe oluturuyor ve bu kubbeden yeryzne bir k szlyordu. Bu yzden yeryz, gkyznden daha aydnlkt. Bu da bsbtn korkun bir etki yapyordu. Tepe, zavall ve elimsiz hatlaryla zifiri karanlk ufkun stnde bulank ve soluk bir grnt oluturuyordu. Manzara btnyle irkin ve kasvetliydi. Yolcunun birka adm tesinde titreyerek eilip bklen bir aatan baka ne tarlada ne de tepede bir ey vard. Bu adamn gizemli olandan etkilenip ho ve zekice dnceler retecek biri olmad aka belliydi. Ama bu gkte, bu tepede, bu dzlkte ve bu aata ylesine sessizlik ve kederli bir eyler vard ki, adam birdenbire dnp, geldii yne doru yrmeye balad. Ayn yollardan geri dnd. Digne'nin btn kaplan kapalyd. Dini savalar srasnda kuatmalara urayan Digne'nin evresi, 1815'te hl drt ke kuleler olan ve daha sonra yklan surlarla evriliydi. Adam bir yarktan geerek tekrar ehre girdi. -135Akam saat sekiz sularyd. Yollan bilmediinden, yine rastgele dolamaya balad. Bylece vilayet konana, sonra ilahiyat okuluna geldi. Katedral meydanndan geerken kiliseye doru yumruunu sallad. Adamn geldii meydann kesinde bir basmevi vardr. Bizzat Napoleon tarafndan yazdrlp, Elbe Adas'ndan getirilen, imparatorun ve imparatorluk muhafz kuvvetlerinin orduya bildirileri ilk defa bu basmevinde baslmtr. Yorgunluktan tkenmi ve her eyden umudunu kesmi bir halde, bu basmevinin kaps nndeki ta srann stne uzand. Tam o srada yal bir kadn kiliseden kyordu. Karanlkta yatan bu adam grd, "Dostum, ne yapyorsunuz orada?" diye sordu. Adam fkeyle cevap verdi: "Gryorsun ite be kadn, yatyorum." Hanmefendi sfatna pek layk olan bu kadn, aslnda R. markiziydi. "Nasl, bu srann stnde mi?" diye steledi. "On dokuz yl tahta yatakta yatmak zorunda kaldm," dedi adam, "imdi de ta yatakta yatyorum." "Asker miydiniz?" "Evet hanmefendi, asker." "Niin hana gitmiyorsunuz?" "nk param yok." "Yazk!" dedi R. markizi, "benim kesemde de sadece drt metelik var." "Olsun, verin." Adam drt metelii ald. R. markizi devam -136-

etti: "Bu kadarck parayla handa kalamazsnz ama yine de bir denemelisiniz. Geceyi byle geiremezsiniz. Kesinlikle m ve a olmalsnz. Hayr iin size bir yer bulabilirim." "almadk kap brakmadm." "yleyse?" "Beni her yerden kovdular." Kadncaz, adamn koluna dokundu ve meydann br yannda, piskoposluk binasna bitiik, bask, kk bir evi gsterdi. "Demek btn kaplan aldnz, yle mi?" dedi. "yle." "u kapy da aldnz m?" "Hayr." '^ "Hele bir aln." 2. Akll Olan Temkinli Davranr Digne piskoposu o akam ehirdeki gezintisini yaptktan sonra ge vakte kadar odasnda kalmt. Grevler zerine byk bir eser yazmakla meguld; yazk ki bu eser tamamlanamamtr. Kilise babalarnn ve ilahiyat doktorlarnn bu nemli konuda sylemi olduklan her eyi bir bir dikkatle gzden geiriyordu. Kitab iki blme ayrlmt: Birincisinde btn insanlara den grevler, ikincisinde ise tek tek kiilere, ait olduu snfa gre den grevler ele alnyordu. Btn insanlara den grevler byk grevlerdi. Drt eittiler. Aziz Matta bunlan yle sralar: Tann'ya kar grevler (Matta ncil'i, VI), insann kendi kendine kar olan grevleri (Matta ncil'i, V, 29, 30), yaratklara kar -137grevler (Matta ncil'i, VI, 20, 25). br grevlere gelince, piskopos bunlarn baka yerlerde belirtilmi ve emredilmi olduunu grmt: Hkmdarlarn ve tebaalarn grevleri Romallara Mektup'ta; hkimlerin, evli kadnlarn, analarn ve delikanllarn grevleri, Aziz Petrus tarafndan; kocalarn, babalarn, ocuklarn ve hizmetkrlarn grevleri Efeslilere Mektup'ta; bakirelerin grevleri de Korin-toslulara Mektup'ta belirtilmiti. Btn bu buyruklar, insan ruhlarna sunmak zere, ahenkli bir btn iinde bir araya getirmek amacyla inceden inceye urayordu. Saat sekizde o hl alyor, dizlerinin stnde ak, kocaman bir kitapla kk kt paralarna zensizce baz eyler yazyordu ki, Madam Magloire deti olduu zere yatan yanndaki dolaptan gm takmlar almaya geldi. Biraz sonra da, sofrann kurulduunu ve kz kardeinin kendisini beklediini anlayan piskopos, kitabn kapayp masasndan kalkt ve yemek odasna geti. Yemek odas, kaps sokaa (daha nce sylediimiz gibi), penceresi baheye alan, mineli, uzun bir odayd. Gerekten de Madam Magloire sofray kurmutu. Bir yandan yemekleri koyuyor, bir yandan da Matmazel Baptistine'le konuuyordu. Harl bir ate yanan minenin yanndaki masada bir lamba etraf aydnlatyordu. kisi de altmn gekin olan bu kadnlar kolayca gz nne getirebilirsiniz: Madam Magloire ufak tefek, iman, canl; Matmazel Baptistine ufak tefek, zayf, narin, aabeyin-138jen biraz uzun, kendi halinde biriydi. 1806 modasna uygun bir renkte, o zamanlar Paris'ten satn alnan ve hl kulland kahve-rengimsi ipekliden bir elbise giymiti... Bir sayfada zor ifade edilebilecek bir fikri tek kelimeyle dile getirme erdemine sahip halk deyimlerini kullanarak sylememiz gerekirse, Madam Magloire'da bir kyl, Matmazel Baptistine'de ise hanmefendi hali vard. Madam Magloire, banda boru gibi ssleri olan beyaz bir takke, boynunda altn bir ha -ki evdeki tek kadn mcevheri buydu- geni, ksa kollu, siyah kaln kumatan bir elbise ve yakasndan kan bembeyaz bir atk, yeil bir eritle beline balanm krmz yeil "damal pamuklu bezden ve st ksm yine ayn kumatan ve yukarda iki tarafa toplu ineyle tutturulmu bir nlk, ayaklarnda kaba kunduralar ve Marsilyal kadnlar gibi san oraplar tayordu. Matmazel Baptistine'in elbisesi ise dediimiz gibi 1806 modas kalplarna gre biilmiti: Bedeni dar, omuzlan vatkal, kpr ilikli ve dmeliydi. Kr salarn ocuk perukas denilen kvrck bir perukayla rtyordu. Madam Magloire'un zeki, canl, iyi biri olduu her halinden belliydi, ancak st dudann alt dudandan daha etli olmas ona aksi ve otoriter biri olduu izlenimini veriyordu. Monsenyr sustuu zamanlar, ona sayg ve belli bir rahatlkla kank resmi bir tavrla konuur, ama monsenyr konumaya balad m -evvelce grmtk- tpk Matmazel Baptistine gibi o da kr krne itaat ederdi. -139....*- . Matmazel Baptistine ise konumaz, sadece monsenyre itaat etmek ve onu memnun etmeye almakla yetinirdi. Genliinde de gzel deildi. Patlak, byk mavi gzleri, uzun ve kemerli bir burnu vard. Ama balangta da sylediimiz gibi, btn simasndan, btn kiiliinden dile getirilmesi imknsz bir iyilik havas etrafa yaylrd. Balayclk her zaman onun yapsnda bulunan bir eydi; ama iman, hayrseverlik ve umut, ruhu iten ie stan bu erdem, bu balaycl yava yava azizelik mertebesine kadar

ykseltmiti. Doa, onu bir kuzu olarak yaratm, dinse bir melek yapmt. Zavall kutsal kz! Kaybolan tatl anlar! Matmazel Baptistine piskoposun evinde o gece olup bitenleri sonra o kadar ok anlatmtr ki, hl hayatta olan birok kimse bunlar en ufak ayrntlarna kadar hatrlar. Piskopos ieri girdiinde Madam Magloire hararetle Matmazel Baptistine'e, bildii ve piskoposun da artk duymaya alt bir konudan sz ediyordu. Giri kapsnn mandal sorunuydu bu. Akam yemei iin bir eyler almaya gittii srada, Madam Magloire eitli yerlerde baz sylentiler iitmiti. Kt suratl bir serseriden sz ediliyordu. Kuku uyandrc bir serseri gelmi, ehrin bir taraflarnda olsa gerekmi, bu gece evine ge dnmeye kalkanlarn balarna kt eyler gelebilirmi. Vali ile belediye bakan birbirlerini sevmedikleri ve olay kararak birbirlerinin ban derde sokmaya altklar iin polisin elinden de fazla -140bir ey gelmiyormu. Onun iin akl olanlarn kendi polisliini kendilerinin yapmalar, iyi korunmalar ve evlerini gereince rtmeleri, srglemeleri, salamlatrmalar ve de kaplarn smsk kapatmalar gerekiyormu. Magloire, bu son szleri stne basa basa syledi. Ama piskopos odasndan ok m olarak geldii iin minenin nnde oturmu snyor ve baka eyler dnyordu. Bunun iin, Madam Magloire'un belli bir amala ortaya att sz karlksz brakt. Kadn tekrar ayn eyi syledi. Bunun zerine Matmazel Baptistine, aabeyinin cann skmadan Madam Magloire'u memnun etmek iin ekine ekine yle diyecek oldu: "Madam Magloire'un dediklerini duydunuz mu aabey?" "Belli belirsiz bir eyler duydum," diye cevap verdi piskopos. Sonra iskemlesini biraz evirip, ellerini dizlerine koydu ve ocaktaki alev nn aydnlatt samimi, kolayca neelenen yzn yal hizmetiye doru kaldrarak, "Hele bakalm, syle ne olmu? Byk tehlike iinde miymiiz?" dedi. O zaman, Madam Magloire hikyeyi yeni batan ve elbette biraz da abartarak anlatmaya koyuldu: "Sylendiine gre, u srada ehirde yersiz yurtsuz bir baldn plak, tehlikeli bir dilenci varm. Kalmak iin Jacquin Labarre'n yerine gitmi, ama onu kabul etmemiler. Gassendi Bulvar'na doru geldiini ve akam karanlnda yollarda babo dolatn grmler. Korkun suratl, antal, ipli bir herifmi." -141"Sahi mi?" dedi piskopos. Kendisine byle bir soru sorulmas Madam Magloire'u yreklendirdi ve ona piskoposun telalanmak zere olduu izlenimini verdi. Sonuca ulaacan grerek szn srdrd: "Sahi monsenyr. Aynen byle. Bu gece ehirde bir felaket olacak. Herkes yle sylyor. stelik, polisin de elinden bir ey gelmiyor {yararl bir tekrarlama). Hem ssz bir yerde yaa hem de geceleri sokaklarda lamba bile bulunmasn! Dar kyorsun. Bir sr felaket ite! Ben diyorum ki monsenyr, matmazel de benimle beraber diyor ki..." Piskoposun kz kardei szn kesti. "Ben bir ey demiyorum. Aabeyimin her yapt iyidir." Madam Magloire, sanki hi kar klma-m gibi devam etti: "Biz diyoruz ki, bu ev hi de yle tam olarak gvencede deil; monsenyr izin verirlerse ilingir Paulin Musebois'ya gidip kapnn eski srglerini takmasn syleyeyim. urackta duruyorlar, bir dakikalk i; evet, bence srgler gerekiyor monsenyr, hi deilse bu gecelik, nk her nne gelenin dardan mandalna basp aabilecei bir kapdan daha tehlikeli hibir ey olamaz, hem de mon-senyrn detidir, her zaman 'buyurun' der, gece yans bile, aman Tanrm! zin almaya bile gerek yok..." Tam bu srada kapya ok iddetli bir ekilde vuruldu. Piskopos, "Buyurun!" diye seslendi. -1423. Edilgen taatin Kahramanl Kap hafife ald ve sonra biri kuvvetle, tereddt etmeden itiyormuasna hzla ardna kadar ald. eri bir adam girdi. Biz bu adam artk tanyoruz. Az nce barnacak bir yer arayarak, orada burada dolap duran yolcuydu. eri girdi, bir adm att, kapy arkasnda ak brakarak durdu. antas omzunda, sopas elindeydi; gzlerinde kat, cretkr, yorgun ve fke dolu bir ifade vard. minedeki ate onu aydnlatyordu. renti. Uursuz bir grn vard. Madam Magloire bir lk atacak gc bile bulamamt. Eli aya titriyordu. Az ak kalmt. Matmazel Baptistine dnd, adamn ieri girdiini grd, korkuyla yerinden yar doruldu, sonra ban yava yava mineye doru evirerek aabeyine bakmaya balad ve yz yeniden derin bir huzur ifadesine brnd. Piskopos sakin bir halde adama bakyordu.

Besbelli, yeni gelene ne istediini sormak iin azn amaya hazrlanyordu ki, adam iki eliyle sopasna dayand, baklarn srasyla ihtiyarn ve kadnlarn zerinde dolatrd ve piskoposun konumasn beklemeden, yksek sesle, "Buraya balan!" dedi, "Adm Jean Valjean. Bir krek mahkmuyum. On dokuz ylm zindanda geirdim. Drt gn nce tahliye edildim. Gideceim yer olan Pontarlier'ye doru yol alyorum. Tou-143lon'dan beri drt gndr yryorum. Btn bir gn yaya olarak altm kilometre kat ettim ve akam, buraya geldiimde bir hana indim, belediyeye gstermi olduum san kimlik kdmdan tr -nk gstermem gerekiyordu- beni geri evirdiler. Baka bir hana gittim, orada dedikleri gibi, burada da bana, 'Defol!' dediler. Hapishaneye gittim, kapc kapy amad. Bir kpek kulbesine girdim. Kpek beni srp kovdu, tpk bir insan gibi. Sanki benim kim olduumu biliyordu. Ak havada yatmak iin tarlalara gittim. Hava ak deildi. Yamur yaacan ve buna engel olacak bir Tann'nn da olmadn dnp, bir kap girintisi bulabilmek iin tekrar ehre dndm. Orada, meydanda bir tan zerinde yatacaktm ki, iyi bir kadn bana sizin evinizi gsterdi, o kapy al dedi. Ben de aldm. Buras nedir? Misafirhane mi? Ynla param var. Tam yz dokuz frank on be metelik, krekte on dokuz yl alarak kazandm. ok yorgun ve ok am. Kalmama izin verir misiniz?" Piskopos, "Madam Magloire, sofraya bir takm daha koyun," dedi. Adam adm daha atp, masann zerindeki lambaya yaklat, iyi anlamam gibi, "Bakn," dedi, "yle deil. Duydunuz mu? Ben bir krek mahkmuyum, bir forsa. Krekten geliyorum." Cebinden byk san bir kt kararak at. "te kimlik kdm. Grdnz gibi sar kt. Bu, gittiim her yerde kovulmama yarar. Okumak ister misiniz? Ben okumasn bilirim. Hapiste rendim. Orada -144okumay renmek isteyenler iin okul var. Dinleyin, bakn kimlik kdna ne yazmlar: Jean Valjean, tahliye edilmi forsa, doduu yer... Buras sizi ilgilendirmez... On dokuz yl hapiste kalmtr. Nedeni: Zor kullanarak hrszlk. Drt defa firar etme giriiminde bulunduundan on drt yla mahkm olmutur. ok tehlikelidir. te, herkes beni kap dar etti. Siz kabul ediyor musunuz? Buras misafirhane mi? Bana yemek ve yatacak yer verecek misiniz? Ahrnz var m?" Piskopos, "Madam Magloire, yataklktaki karyolaya bez araflan serersiniz," dedi. ki kadnn itaat etme konusundaki huylarn daha nce anlatmtk. Madam Magloire, bu emirleri yerine getirmek zere dar kt. Piskopos, adama dnd: "Msy oturun, snn. Birazdan yemek yiyeceiz ve yatanz da siz yemek yerken yaplacak," dedi. Sonunda adam anlad. O ana kadar karanlk ve sert olan yz ifadesi aknlk, phe ve sevinle doldu ve olaanst yumuak bir ifadeye brnd. Akln karm gibi kekelemeye balad. "Sahi mi? Ha... Demek beni misafir edeceksiniz? Bir krek mahkmunu kovmuyor musunuz? Bana 'msy' diyorsunuz! Bana, sen demeyecek misiniz? Bana hep 'defol kpek!' derler... Beni kovacaksnz sanyordum onun iin hemen kim olduumu syledim. Oh!.. Bana buray gsteren ne iyi bir kadn-m!.. Yemek yiyeceim! ilteli, arafl bir ya-145tak! Herkes gibi! Bir karyola! On dokuz yl var ki karyolada yatmadm! Gerekten kalmam m istiyorsunuz?.. Soylu insanlarsnz. Zaten param da var. Karln bol bol derim... Affedersiniz, misafirhaneci msy, adnz ne? Ne isterseniz deyeceim. Siz nazik ve iyi bir insansnz. Misafirhanecisiniz deil mi?" Piskopos, "Ben, burada oturan bir rahibim," dedi. "Bir rahip ha!" dedi adam. "Oh! Soylu bir rahip!.. yleyse, benden para istemezsiniz, yle deil mi? Papaz deil mi?.. u byk kilisenin papaz yle mi? te! yle ya, ne budalaym! Takkenizi grmemitim. "Konuurken antasyla bastonunu odann bir kesine brakm, kimlik kdn cebine sokup oturmutu. Matmazel Baptistine onu yumuak bir bakla gzden geiriyordu. Adam devam etti: "Siz gerekten iyi adamsnz. nsana aalayarak bakmyorsunuz. yi bir rahip, bu ok iyi bir ey. Demek sizce para dememe gerek yok?" "Hayr," dedi piskopos, "paranz saklaynz. Ne kadard? Yz dokuz frank demitiniz, deil mi?" "Ve on be metelik," diye ilave etti adam. "Yz dokuz frank on be metelik. Ne kadar zamanda kazandnz bunu?" "On dokuz ylda." "On dokuz yl!" Piskopos derin derin iini ekti. Adam devam etti: "Param olduu gibi duruyor. Drt gnden beri ancak yirmi be metelik harcadm. Bunu da Grasse'da, arabalarn bo-146saltlnasna yardm ederek kazanmtm... Rahip olduunuza gre, size syleyeyim, hapisha-necle bizim bir papazmz vard. Sonra bir gn bir piskopos grdm... Monsenyr diyorlard. Marsilya'da, Majre

Piskoposuydu. Bilirsiniz, papazlarn stnde bir papaz. Balayn, kt eyler sylyorum, ama bunlar bana o kadar uzak eyler ki! -Anlyorsunuz ya biz tekiler!-Hapishanenin ortasnda, bir mihrabn stnde ayini ynetti, banda altndan sivri bir ey vard. Gneyin parlak gneinde prl prl parlyordu... tarafl sra olmutuk, karmzda, zerimize evrili fitili atelenmi toplar duruyordu. yice gremiyorduk. O konutu, ama ok arkalarda olduundan duyamyorduk. te' piskopos denilen insan budur." Adam konuurken, piskopos gidip ardna kadar ak kalan kapy kapatt. Madam Magloire ieri girdi. Getirdii sofra takmn masann zerine koydu. Piskopos, "Madam Magloire, o takm mmkn olduu kadar atee yakn koyun," dedi. Ve konuuna dnerek: "Alpler'de gece rzgr sert olur, m olmalsnz deil mi msy?" dedi. Yumuak, arbal ve son derece dosta konuan piskoposun 'msy' kelimesini her syleyiinde adamn yz iiyordu. Bir forsaya 'msy' denmesi, Meduse* kazazedelerine bir bardak su verilmesi gibi bir eydi. erefsizlik ve onursuzluk saygnla susamtr. Piskopos yine, "Bu lamba iyi aydnlatmyor," dedi. * 1816 Temmuzu'nda Meduse isimli gemi Bat Afrika aklarnda batm, 149 kii salda 12 gn a susuz kalmt. -147Madam Magloire, ne demek istediini anlad ve gidip monsenyrn yatak odasndaki minenin stnde duran iki gm amdan ald ve yaklm olarak masaya koydu. Adam tekrar konutu: "Papaz efendi, iyi bir insansnz, beni k-msemiyorsunuz. Beni evinize alyor, mumlarnz benim iin yakyorsunuz. Oysa ben nereden geldiimi, nasl bahtsz bir adam olduumu sizden saklamamtm." Piskopos onun yanma oturdu, yavaa eline dokundu. "Kim olduunuzu bana sy-lemeyebilirsiniz. Buras benim evim deil, sa'nn evi. Bu kap, ieri girene bir ad olup olmadn sormaz, bir acs olup olmadn sorar. Siz ac ekiyorsunuz, asnz, susuzsunuz, yleyse ho geldiniz. Bana teekkr etmeyiniz, sizi evime kabul ettiimi sylemeyiniz. Snacak bir yere muhta olanlar dnda, kimse burada, kendi evinde deildir. Bunu gelip geici biri olan size sylyorum, siz burada benden ok, kendi evinizde saylrsnz. Burada olan her ey sizindir. Sizin adnz bilmeme ne gerek var? Zaten siz onu bana sylemeden nce de ben sizin bir adnz biliyordum." Adamn gzleri aknlkla ald: "Sahi mi? Adm biliyor muydunuz?" "Evet," diye cevap verdi piskopos, "adnz, kardeim'dir." Adam haykrd: "Bakn papaz efendi! Buraya girdiimde ok atm, siz o kadar iyisiniz ki, imdi a mym, deil miyim bilemiyorum, artk geti." -148Piskopos ona bakarak, "ok ac ektiniz deil mi?" dedi. "Oo! Srtnda krmz kazak, ayanda glle, stnde uyuyasn diye bir tahta paras, scak, souk, srekli i, btn o krek mahkmlar, sopa, bir hi yznden taklan ifte zincirler, bir tek kelime iin hcre, hasta yatanda bile zincir. Kpekler, evet kpekler bile daha mutludur! Tam on dokuz yl! Krk alt yandaym. imdi de elimde san kimlik kd. te byle..." "Evet," dedi piskopos, "ac ve ile ekilen bir yerden kyorsunuz. Bakn, dinleyin. Pimanlk getirmi bir gnahkrn gzyalanyla slanm yz, Tann katnda yz doru adamn beyaz elbisesinden daha ok sevin uyandnr. Eer o acl yerden insanlara kar kin ve fke dolu dncelerle karsanz, merhamete layksnz, ama hayrseverlik, efkat ve huzur dolu dncelerle karsanz, bizlerin her birimizden daha deerli bir insansnz demektir." Bu srada Madam Magloire yemei getirmiti; su, zeytinya, ekmek ve tuzla yaplm bir orba, biraz domuz ya, bir para koyun eti, incir, taze peynir ve bir de kocaman avdar ekmei. Kadn piskoposun her zamanki yemeine kendiliinden bir ie de eski Mau-ves arab eklemiti. Piskoposun yz birden konuksever yaradll kimselere zg bir nee ifadesine brnd. Byk bir istekle, "Haydi sofraya!" dedi. Yemekte bir yabanc olduu zamanlar yapmak detinde olduu gibi, adam sa tarafna -149oturttu. Matmazel Baptistine sakin ve doal bir davranla piskoposun solunda yer ald. Piskopos, takdis duasn okuduktan sonra, yine deti olduu zere orbay kendi eliyle datt. Adam hrsla yemeye balad. Piskopos birdenbire, "Bana bu masada eksik bir ey var gibi geliyor," dedi. Gerekten de Madam Magloire masaya gerekli sayda, yani takm koymutu. Oysa evdeki dete gre piskoposun yemekte misafiri olduunda masaya alt gm takm birden konurdu. Masumca bir gsteri. Yoksulluu soyluluk mertebesine karan bu sk kurallara bal huzurlu evde, bu ho lks zentisi son derece sevimli, ocuka bir davrant adeta. Madam Magloire uyary anlad, bir kelime bile sylemeden dar kt. Biraz sonra piskoposun yokluundan yaknd masa rtsnn stnde parlayan takm, yemekteki kiiden her birinin tam karsna gelecek ekilde koymutu.

4. Pontarlier Peynirhaneleri zerine Bilgiler imdi bu sofrada neler getiine dair bir fikir verebilmek iin yapabileceimiz en iyi ey, Matmazel Baptistine'in Madam Boisc-hevron'a yazd bir mektubun, forsa ile piskopos arasndaki konumalar byk bir saflk ve dakiklikle anlatan bir blmn buraya aynen almaktr: "...Bu adam kimseye aldr etmiyor, grl-150bir oburlukla yemek yiyordu. Ne var ki, yemekten sonra yle dedi: 'yi Tann'nn papaz efendi, btn bunlar benim iin fazlasyla iyi, ama unu sylemeliyim ki, kendileriyle yemek yememe izin vermeyen yk arabaclarnn sofras bile sizinkinden daha zengin.' Sz aramzda, bu gzlem beni biraz artp sarst. Aabeyim u cevab verdi: 'Onlar benden daha ok yoruluyorlar.' 'Hayr,' dedi adam, 'onlarn paralan daha ok. Siz yoksulsunuz. Belki de papaz bile deilsiniz. Yalnzca papaz msnz? Ahi Eer Tanr adil olsayd, sizin mutlaka papaz olmanz gerekirdi.' Aabeyim, 'Tanr adil olmaktan da stndr, ' dedi. Bir an durduktan sonra ekledi: 'Msy Jean Valjean, Pontarlier'ye gidiyorsunuz deil mi?' 'Oraya gitmek zorundaym.' Sanrm adam aynen byle syledi. Sonra da yle devam etti: 'Yarn, gn doarken yola kmam gerekiyor. Yolculuk zor oluyor. Geceler souk, gn-dzlerse scak.' 'yi bir yere gidiyorsunuz,' dedi aabeyim, 'Devrimde ailem mahvolmutu, ben de nce Pranche-Comte'ye sndm, orada bir sre elimin emeiyle yaadm. yiniyet sahibiyim. Kendime i buldum. Yalnzca bir seme yapmak gerekiyor: Kathaneler, derihaneler, tasfiyehaneler, yahaneler, byk saat imalathaneleri, bakr imalathaneleri, yaklak yirmi de-151mir fabrikas var. Bunlardan drd Lods'daki, Chtlon'daki, Audincourt'daki ve Beure'deki ok byk fabrikalardan...' Yanilmadm sanrm, kardeimin sayd isimler bunlard. Sonra szn kesip bana dnd: 'Sevgili kardeim, orada bizim akrabalarmz yok mu?' diye sordu. 'Vard,' diye cevap verdim, 'rnein Msy de Lucenet. Eski rejimde Pontarer'de kap komutanyd. ' 'Evet,' dedi aabeyim, 'ama 93'te ailemiz kalmamt, sadece ellerimiz, kollarmz vard. Ben altm. Msy Vafjean, gittiiniz Pontarli-er denilen yerde tamamen ataerkil bir sanayii vardr; ataerkil ve pek cana yalan, bir sanayii Orada yaayan halkn peynirhaneleridir bunlar. Bu peynirhanelere onlar, yemilik derler.' Bylece aabeyim, adamn hem karnn doyurup, hem de olduka ayrntl bir ekilde Pontarlier yemiliklerinin nasl olduunu aklad. Efendim, bunlar iki eit olurmu; zenginlere ait olanlara byk ambarlar denirmi. Buralarda krk, elli inek bulunur, her yaz yedi sekiz bin tekerlek peynir imal edilirmi. Bir de ortaklk yemilikleri varm ki, onlar yoksullarn yemilikleriymi. Orta dalk blgesinin kylleri ineklerini ortakla koyar, rn aralarnda pay ederlermi. Bunlar, parayla bir peynirci tutarlar, adna da peynir khyas denirmi. Bu peynir khyas ortaklardan gnde defa st toplar ve miktarlarn iki nshaya birden not edermi. Peynir imalathaneleri nisan sonuna doru faaliyete geermi. Haziran orta-152larna doru da peynirciler ineklerini yaylaya karrlarm. Adam yedike canlanyor, aabeyim de ona, o gzel Mauves arabndan iiriyordu. Oysa kendisi pahal olduu iin bu araptan imez. Aabeyim btn bu ayrntlar, sizin de bildiiniz o doal neesiyle ok beendiim bir tavrla araya baka szler katarak anlatyordu. Sz sk sk iyi bir meslek olan peynir khyalna getirdi. Bu meslein ona iyi bir barnak olduunu, dorudan ve hibir ekilde neride bulunmadan adamn kendiliinden ahlamasn istiyor gibiydi. Gzme bir ey arpt: Bu adamn nas biri olduunu size anlattm. Oysa, aabeyim ne yemekte ne de gece boyunca, ieri ilk giriinde sa hakknda syledii birka szden baka, bu adama nasl bir insan olduunu hatrlatacak tek bir kelime bile sylemedii gibi, kendisinin kim olduunu ona anlatacak bir sz de sylemedi. Grne baklrsa, bu ziyaretten bir iz kalmasn salamak iin biraz vaaz vermenin ve krek mahkmu zerinde piskoposluun arln kullanmann tam srasyd. Bir bakas olsa, zavall elinin altnda olduuna gre belki bu frsat karmak istemez ve bunu, onun bedeniyle birlikte ruhunu da beslemek, ahlak dersleri ve tlerle ya da biraz merhamet ve gelecekte daha iyi biri olmas iin deiik baz sitemlerde bulunmak iin kullanrd. Aabeyimse ne onun hangi ehirden olduunu ne de hayat hikyesini sordu. nk hayat hikyesinin iinde onun iledii su da vard ve aabeyim ona, bunu hatrlatabilecek her trl eyden -153kanr grnyordu. O kadar ki, gkyzne yakn oturan ve huzurlu bir ileri olan Pontar-lier dallarndan sz ederken, aabeyim bir ara, masum insanlar olduklar iin mutludurlar, diye ekleyecek oldu ve hemen durdu, nk azndan kaan bu szlerde adam incitebilecek bir ey olmasndan korkmutu. Epey bir dndkten sonra, onun yreinden geenleri anladm sanyorum. Hi phesiz aabeyimin yapmak

istedii, Jean Valjean adndaki bu adamn sefil durumunu bir an bile aklndan karamadn, bunun iin yaplacak en iyi eyin onu oyalamak, hi deilse geici bir zaman iin bakalarndan farkl bir insan olmadna, kendi gznde herkes gibi bir insan olduuna onu inandrmakt. Hayrseverliin, insan sevgisinin en iyi anlalma yolu da bu deil midir? Vaazdan, ahlak dersinden kanan bu incelik, gerekten de ncil'e yarar tavr deil midir hanmefendi? Ve eer bir insann kanayan bir yaras varsa, en iyi merhamet o insann bu yarasna hi dokunmamak deil midir? Bana yle geliyor ki, aabeyimin iten ie dnd ite buydu. Diyebilirim ki, kafasndaki fikirler bunlar idiyse, bunlar hi mi hi belli etmedi, hatta benim iin bile o, batan sona kadar, her akamki insand. M. Ge-deon Le Prevost ile ya da kilisenin vekiliyle nasl yemek yerse, Jean Valjean'la da ayn havada ayn tarzda yemek yedi. Yemein sonuna doru, incir yemeye baladmz srada kap alnd. Gelen, kucanda ocuu ile Gerbaud anayd. Aabeyim ocuu alnndan pt ve stndeki on be metelii -154dn olarak Gerbaud anaya verdi. Adamn o srada olup bitenlere dikkat ettii yoktu. Artk konumaz olmutu ve ok yorgun grnyordu. Yoksul Madam Gerbaud gittikten sonra, aabeyim kran duasn okudu ve arkasndan adama dnerek, 'Uykuya ihtiyacnz olmal, ' dedi. Madam Magloire sofray abucak toplad. Yolcunun yatabilmesi iin bizim ekilmemiz gerektiini anladm, ikimiz de yukarya kak. Ama az sonra, odamdaki kara orman karacas postunu adamn yatann stne sermesi iin Madam Magloire'u geri gnderdi. Geceleri buz gibi souk olduu iin bu post scak tutar. Ne yazk ki, o eski bir post, btn tyleri dklyor. Aabeyim onu, Almanya'da Tuna Nehri'nin yaknlarndaki Tottlingen'dey-ken sofrada kullandm fildii sapl kk bakla birlikte satn almti. Madam Magloire hemen dnp yukar geldi, amarlar kurutmak iin astmz salonda oturup Tanr'ya dua ettik ve hibir ey konumadan odalarmza girdik." 5. Sknet Monsenyr Bienvenu, kz kardeine iyi geceler diledikten sonra, masann stnde duran iki gm amdandan birini ald, brn konuuna verdi ve "Sizi odanza gtre-yim msy," dedi. Adam onu takip etti. Daha nce sylediklerimizden de anlalaca gibi, evin dzenlenmesi, yatak blmesinin bulunduu ibadethaneye gitmek ya da buradan kmak iin mutlaka piskoposun -155yatak odasndan gemeyi gerektirecek ekilde yaplmt. Adam bu odadan geerken, Madam Mag-loire, piskoposun karyolasnn baucundaki dolaba gm takmlar kapatmakla meguld. Onun her akam yatmaya gitmeden nce ald son nlemdi bu. Piskopos konuunu yatak odasnda bembeyaz, tertemiz bir yatan banda brakt. amdan kk bir masann stne koydu. "Haydi bakalm." dedi, "iyi bir gece geirmenizi dilerim. Yarn sabah, yola kmadan nce ineklerimizin stnden scak scak bir bardak iersiniz." Adam, 'Teekkrler rahip efendi," dedi. Bu szleri sakin bir tavrla henz sylemiti ki, birdenbire bu syleyi tarzna hi uymayan garip bir davranta bulundu; yle ki, iki kutsal kadn onu grselerdi korkudan donakalrlard. Bugn bile, o an onu bu davrana iten eyin ne olduunu anlamak bizim iin zordur. Uyanda m bulunmak istiyordu, yoksa tehdit mi savuruyordu. Acaba sadece igdsnden gelen ve kendisi iin bile karanlk olan bir itilie mi uyuyordu? Birden ihtiyara doru dnd, kollarn aprazlama kavuturdu ve ev sahibini vahi bir bakla szerek, souk bir sesle bard: "Ya! Demek yle! Beni byle evinizde, mmkn olduu kadar kendinize yakn arlyorsunuz." Sustu ve iinde canavarca bir eyler olan bir glle ekledi: "yice dndnz m? -156Benim katil olmadm ne biliyorsunuz?" piskopos cevap verdi: "Bu, Tanr'yi ilgilendirir." Sonra ciddi bir tavrla, dua eden ya da kendi kendine konuan biri gibi dudaklarn kmldatarak, sa elinin iki parman kaldrd ve eilmeden, ylece dimdik duran adam takdis ettikten sonra ban evirip arkasna bakmadan kendi odasna girdi. Yatakta birisi yatt zaman ibadethanenin bir bandan br bana ekilen bir ayak perde, mihrab rtyordu. Piskopos perdenin nnden geerken diz kp, ksa bir dua okudu. Biraz sonra bahesindeydi. Yryor, hayallere dalyor, etraf seyrediyordu. Kendisini, btn ruhu ve btn dncesiyle Tann'nn geceleri ak duran gzlere gsterdii o esrarl byk eylere vermiti. Adama gelince, gerekten ylesine yorgundu ki, bembeyaz temiz araflarn zevkine varmay bile dnemedi. Forsalarn yaptklar gibi, mumu burnuyla fleyerek sndrd ve hi soyunmadan kendisini karyolann stne att; ardndan derin bir uykuya dald. Piskopos baheden odasna dndnde saat on ikiyi alyordu. Kk evde birka dakika sonra herkes uyuyordu. 6. Jean Valjean

Gece yarsna doru Jean Valjean uyand. Jean Valjean, Brie'de oturan yoksul, kyl bir ailedendi. ocukluunda okuma yazma renmemiti. Ergenlik ana geldiinde Fave-157rolles'de aa budaycl yapyordu. Annesinin ad Jeanne Mathieu'du. Babasnn adysa Jean Valjean ya da Vlajean'd. Bu Vlajean'n, Voil Jean'n birletirilip ksaltlmasndan oluan bir lakap olmas muhtemeldir. Jean Valjean, akl banda, dnmeyi bilen biriydi; ama kederli biri deildi; bu da, heyecanl duygusal kiilerin karakteridir. Ama btnyle ele alndnda, hi deilse grnte olduka uyuuk, olduka silik bir insand. Babasn ve annesini ok kk yatayken kaybetmiti. Anas, iyi tedavi edilemedii iin st hummasndan, kendisi gibi aa budaycs olan babas ise aatan derek lm, Jean Valjean'a kala kala dul bir abla ile kzl erkekli yedi ocuu kalmt. Jean Valjean' ablas yetitirmi, kocas sa olduu srece gen kardeini evinde barndrp beslemiti. Koca ld. Yedi ocuun en by sekiz, en k bir yandayd. Jean Valjean ise yirmi beine yeni basmt. len babann yerini ald ve kendisini yetitirmi olan ablasna bu defa o bakmaya balad. Jean Valjean bu ii sade bir ekilde, bir grev olarak ve hatta biraz kabaca yapyordu. Genlii bylelikle zorlukla, az para getiren bir ite harcanp gidiyordu. Bir 'yavuklusu' olduu hi grlmemiti. k olacak zaman yoktu. Akamlan yorgun argn eve dner, orbasn iip bir kelime bile konumazd. Ablas Jeanne Ana, o yemek yerken yemeinin en iyi ksmn et parasn, domuz ya dilimini, lahanann gbeini kardeinin anandan alr, -158cocuklanndan birine verirdi. O ise daima sofrann stne eilmi, ba neredeyse orbasna girecekmi gibi ve salar orba tasnn etrafna dklm, gzlerini rtm olarak yemek yediinden, hibir eyin farknda deilmi gibi grnr, hi ses karmazd. Fave-rolles'da, Valjean'lann kulbesinin yaknlarnda sokan kar yannda Marie-Claude adnda ifti bir kadn oturuyordu. Valjean ailesinin, karnlan srekli a olan ocuklan bazen Marie-Claude'a gidip analan adna ondan bir bakra st alrlar, sonra bunu bir it gerisinde ya da bir sokak kesinde bakrac birbirlerinin elinden kapmaya alarak ierlerdi. Bu ii o kadar telala yaparlard ki, stn yans kk kzlann azlarna giderse yans da nlklerine dklrd. Bu hrszl bilse, anneleri mutlaka sululan sert bir ekilde cezalandnrd. Ama Jean Valjean, anann haberi olmadan, kaba bir tavrla sylene sylene btn parasn Marie-Claude'a der, ocuklar da ceza almaktan kurtulurlard. Budama mevsiminde gnde on sekiz metelik kazanr, sonra da orak, ifti, srtma, hamal olarak alr, yapabildii her ii yapard. Geri ablas da alyordu, ama yedi ocukla ne yaplabilirdi? Sefaletin avucuna alp yava yava ezdii hazin bir topluluktular. Derken zor bir k oldu. Jean isiz kald. Ailenin ekmei yoktu. Ekmeksizlik! Tam anlamyla. Ve yedi ocuk! Bir pazar akam, Faverolles'de kilise meydanndaki ekmeki Maubert sabeau tam vatmaya hazrlanyordu ki, dkknnn demir -159parmaklkl vitrin camnda iddetli bir darbe sesi duydu. Koup geldiinde, demir parmaklktan ieri cama indirilen bir yumrukla alm bir delikten gemi bir kol grd. Kol, bir ekmei kapm gtryordu. sabeau telala dar frlad, hrsz tabana kuvvet kayordu. sabeau da peinden kotu ve onu yakalad... Hrsz ekmei almt, ama kolu hl kanyordu. Bu, Jean Valjean'd. Olay 1795'te oluyordu. Jean Valjean, 'Bir haneye geceleyin zorla tecavz ve hrszlk' suundan devrin mahkemesinin huzuruna karld. En iyi nianclardan bile daha iyi kulland bir tfei vard; kaak avlanrd. Bu da onun aleyhine oldu. Kaak avclara kar hakl olarak pein bir hkm vardr. Kaak avc da kaak gibi, ekyaya olduka yakn saylr. Ama sras gelmiken syleyelim, bu tr adamlarla ehirlerdeki iren katiller arasnda uurumlar kadar fark vardr. Kaak avc ormanda, kaak dada ya da denizde yaar. ehirler ise gaddar insanlar yetitirir, insanlarn dzenini allak bullak eder. Da, deniz ve orman, insanlar vahiletirir; insanlardan soyutlar, ama bunu yaparken, ou zaman insanl yok etmez. Jean Valjean sulu bulundu. Yasann hkmleri ak ve kesindi. Uygarlmzn korkun saatleri vardr. Bunlar, cezann bir insann mahvolmasn ilan ettii anlardr. Toplumun, dnen bir varlktan uzaklat ve onu aresiz bir yalnzla terk ettii o dakika, ne uursuz bir dakikadr! Jean Valjean be yl kree mahkm edildi. -16022 Nisan 1796 gn, Paris'te talya ordusu bakomutan tarafndan Montenotte'da kazanlan zafer ilan edilir; Drectoire'n, Be-yzler Meclisi'ne hitaben yl IV, floreal 2 tarihli mesajnda bu bakomutanna BuonaParte ad verilirken, ayn gn Bicetre hapishanesinde bir mahkma byk bir zincir taklyordu. Bugn yaklak doksan yanda olan eski bir hapishane kapcs, hl avlunun kuzey kesindeki drdnc srann ucuna zincirlenen bu zavally ok iyi hatrlamaktadr. Btn tekiler gibi, o da topran stne oturmutu. ' Grne gre iinde olduu durumun farknda bile deildi, ancak berbat olduunu biliyordu. Belki de her eyin cahili olan bu zavall, bir insann kafasndan geen fikirler arasnda, bu ite arya kaan bir ey olduunu sezinliyordu. Boynuna taktklar halkann perin ivisini bann gerisinde sert eki darbeleriyle

akarlarken ylesine alyordu ki, gzyalar onu bouyor, konumasn engelliyor; sadece ara sra "Faverolles'de aa budaycsym," diyebiliyor ve sonra da hkrklar arasnda sa elini kaldrp, kademe kademe yedi defada aa indiriyor, sanki farkl boyda yedi baa srayla dokunur gibi yapyordu. Bu hareketinden, yapt i neyse, onu, yedi kk ocuu giydirmek ve beslemek iin yapt yorumu kyordu. Toulon'a doru yola karld. Bir araba stnde, boynunda zincir, yirmi yedi gnlk bir yolculuktan sonra oraya vard. Toulon'da srtna krmz kazak giydirdiler. Btn nceki hayat, adna varncaya kadar her ey si-161lindi. Artk Jean Valjean bile deildi; 24601 numarayd. Acaba ablas ne oldu? Yedi ocuk ne oldular? Onlarla kim ilgilenir? Testereyle kknden kesilen krpe aacn bir avu yapra ne haldeydi? Hep ayn hikyedir. O zavall canllar, Tann'nm o yaratklar, artk dayanaksz, yol gstericisiz, barnaksz geliigzel dalp gittiler. Kim bilir? Belki her biri baka bir yana gitti ve mnzevi kaderlerin iine gmld o souk sise yava yava daldlar, insanln zahmetli, eziyetli yrynde talihsiz balarn birbiri ardndan, iinde kaybolduklar hazin karanlklara indiler. Yaadktan yerlerden ayrldlar. Evvelce yaadklar kyn an kulesi onlar unuttu; bir vakitler iledikleri tarlann snr ta onlar unuttu, birka yl krek mahkmluundan sonra Jean Valjean da onlar unuttu. Bu yaral yrekte alm olan yara kapand, sadece izi kald. te hepsi bu. Toulon'da geirdii sre iinde ablasndan sz edildiini belki yalnz bir defa duydu. Sanrm mahkmiyetinin drdnc yl sonlaryd. Hangi yoldan olduunu imdi hatrlamyorum, ziyarete bir kadn geldi. Onlar tanyanlardan biri, ablasn grmt. Paris'teydi, Saint Sulpice yaknlarnda yoksul bir sokakta, Gindre Soka'nda oturuyordu. Yannda sadece bir ocuk, son ocuu olan kk bir olan vard. br alt ocuk neredeydi? Belki ablas da bilmiyordu. Her sabah, Sabot Soka 3 numarada bulunan bir basmevine gidiyor, burada ii olarak alyordu. Sabahn altsnda, kn gn do-162madan ok nce ie balamas gerekiyordu. Basmevinin bulunduu binada bir de okul vard, yedi yanda olan kk olan bu okula vermiti. Ne var ki, ablas basmevine saat altda geldiine, okulsa ancak saat yedide aldna gre, ocuun bir saat sreyle avluda okulun almasn beklemesi gerekiyordu. K mevsimi ve gece, bir saat ak hava! ocuun basmevine girmesini istemiyorlar, alanlar rahatsz ettiini sylyorlard. Sabahleyin oradan geen iiler yavrucaz kaldrma oturmu, oturduu yerde uyuklar bir halde ve ou zaman da karanlkta sepetinin zerine kvrlp bzlm olarak uyurken gryorlard. Yamurlu havalarda ihtiyar kapc kadn ona acyp kulbesine alyordu. Kulbede bir kerevet, bir krk ve iki tahta sandalyeden baka bir ey yoktu ve kk ocuk orada bir kede, daha az mek iin kediye sarlarak uyuyordu. Saat yedide okul alyor, o da ieri giriyordu. te, Jean Valjean'a bunlar anlatmlard. Ona bunlar anlattklar gn, sanki bir an bir imek akm, yrekten sevmi olduu bu aziz varlklarn kaderi zerine birden bir pencere alr gibi olmutu, sonra her ey yine kapanp karard. Artk bir daha onlardan sz edildiini hi iitmedi. Onlardan artk hibir haber gelmedi. Onlar hibir zaman grmedi, onlara asla rastlamad. Bu nedenle, bu ackl hikyenin devam boyunca bir daha onlarla karlalmayacaktr. Drdnc yln sonlarna doru bu bahtsz yerde det olduu zere, Jean Valjean'n -163firar etme zaman geldi. Arkadalar yardm ettiler. Kat. ki gn zgr olarak krlarda dolat durdu. Eer kovalanmak, her an ban evirip arkasna bakmak, en ufak grltden rkmek, her eyden; bacas tten damdan, geen adamdan, havlayan kpekten, drtnala koan attan, alan saatten, gz grd iin gnden, gz grmez olduu iin geceden, yoldan, patikadan, allktan, uykudan korkmak zgr olmaksa, o zgrd. kinci gn akam yakaland. Otuz alt saatten beri ne yemek yemi ne de uyumutu. Mahkeme bu suundan tr cezasna yl ekledi. Bylece mahkmiyet sresi sekiz yla kt. Altnc ylda yine firar etme sras geldi. Srasn kulland, ama ka tam olarak gerekletiremedi; yoklamay karmt. Top attlar. Gece devriye kuvvetleri onu ina halindeki bir geminin omurgasnn altna saklanm buldular. Kendisini yakalayan muhafzlara kar koydu. Firar ve isyan. zel yasada yeri olan bu olayla, mahkmiyetinin iki yl ift zincirli olmak zere be yl daha uzatld: Etti on yl. Onuncu ylda yine sras geldi. Srasn yine kulland. Bir ncekinden daha baarl olamad. Bu yeni giriim iin de yl verildi: Etti on alt yl. Nihayet, sanrm on nc ylda son bir defa daha kamay denedi. Bu sefer de ancak drt saatlik bir kurtulutan sonra yakay ele verecek kadar baarl oldu. Bu drt saatin bedeli yld: Etti on dokuz yl. 1815 Ekimi'nde serbest brakld. kt yere, 1796 ylnda cam krp, bir ekmek ald iin girmiti. -164I Burada ksa bir parantez amann tam zaman. Bu kitabn yazan, ceza hukuku sorunlarna ve bir insann kanunla lanetlenmesi zerine yapt incelemelerde, bir ekmek iin yaplan hrszln bir insann kaderinde felaketin balangc dernek olan byle bir olaya ikinci defadr ki rastlamaktadr. Claude Gueux adnda biri bir ekmek almt; Jean Valjean da bir ekmek almtr. Bir ngiliz istatistii Londra'da be hrszlktan drdnn dorudan doruya alk nedenine dayandn gstermektedir.

Jean Valjean hapse hkrarak, titreyerek girdi. Oradan duygusuz bir insan olarak kt. Hapse girerken umutsuzdu, ruhu kararm olarak kt. Acaba bu ruhta neler olmutu? 7. Umutsuzluun Derinlikleri Anlatmaya alalm: Toplumun bu gibi eylere yakndan bakmas gerekir, nk bunlar yapan odur. Dediimiz gibi o cahil bir adamd, ama aptal da deildi. inde doann yaklmt. Felaketin de bir aydnl vardr. Bu zihinde bulunan birazck o daha da artrd. Sopa elinde, zincirde, hcrede, yorgunluktan krein kzgn gneinde, forsalarn tahta yatanda, kendi vicdan zerine kvrlp derin derin dnd. Kendi iinde mahkeme kurdu. e kendi kendini yarglamakla balad. Kendisinin haksz yere mahkm edilmi bir masum olmadm kabul etti. ok an, -165knanmas gereken bir davranta bulunduunu kendi kendine itiraf etti. Rica etseydi, belki o ekmei kendisine vermemezlik etmeyeceklerdi. Sonuta, acmalarn beklemi olsa bile daha iyi etmi olurdu. Geri, 'a olunca beklenebilir mi,' demek de bsbtn karlksz kalabilecek bir soru deildi. nce kelimenin tam anlamyla alktan lmek ok ender rastlanan bir eydir. Sonra ne yazk ki ya da ne iyi ki, insan lmeden nce, uzun sre manevi ve maddi ok ac ekebilecek yaradltadr. yleyse sabr gstermesi gerekirdi. Aynca byle olmas o zavall kk ocuklar iin de iyi olurdu. Bunun yerine, iddet kullanarak atlp btn toplumun birden yakasna yapmak, hrszlkla sefaletten kurtulu-nabileceini dnmek, elimsiz, kaderi kt olan biri iin lgnca bir iti. Herhalde, erefsizlie alan kap, sefaletten kmak iin kt bir kap olmalyd. Ksacas, hata etmiti. Sonra kendi kendine sordu: Yaad bu sonu kt biten hikyede kusurlu olan bir tek kendisi miydi? nce ii olduu halde isiz kalmas, alkan olduu halde ekmek bulamamas ackl bir durum deil miydi? Ayrca, su ilenmi ve itiraf edilmi olsa bile, ona verilen ceza gaddarca ve ar deil miydi? Kanunun bu cezay vermekle yapt ktlk, sulunun o suu ilemekle yapt ktlkten daha byk deil miydi? Terazinin kefelerinden biri; cezann bulunduu kefe daha ar basmyor muydu? Sonuta bu, durumu tersine evirmez miydi? Sulunun yapt hatann yerine, suu bas-166trrnann hatas koyulmuyor muydu? Bu durum, suluyu boynu bkk, borluyu alacakl yapmaz myd? Hakk, hakka tecavz edenin tarafna geirmi olmaz myd? Kama giriimlerinden tr art arda artrlarak bsbtn arlatnlan bu ceza, sonuta gl olann gsz olana kar bir tr suikast, toplumun bireye kar iledii bir su, hem de her gn yeniden balayan ve on dokuz yl sren bir su olmuyor muydu? Yine kendi kendine sordu: Toplumun, kendi yelerine, bir halde kendi aklszca basiretsizliinin, bir dier halde de merhametsizce basiretliliinin acsn ektirmeye ve zavall bir kiiyi bir yoklukla, bir bolluk; yani i yokluu ile ceza bolluu arasnda mr boyu kskaca almaya hakk var myd? Toplumun, rastlantlarn eliyle servetlerin bltrlmesinde en kt pay alm olan ve bu yzden korunmaya en ok layk bulunan yelerine, zellikle bunlara, bu ekilde -davranmas dayanlmaz bir ey deil miydi? Btn bu sorulan kendine sordu, cevabn verdi ve toplumu yarglayarak mahkm etti. Toplumu kin ve nefretine mahkm etti. Yazgsndan onu sorumlu tuttu ve bir gn her hal ve durumda bunun hesabn ondan sormakta tereddt etmeyeceine dair kendi kendine sz verdi. Sebep olduu zararla kendisine verilen zarar arasnda bir denge olmadna inand. Ve sonuta, ektii cezann gerekte bir hakszlk olmamakla birlikte, mutlaka bir adaletsizlik olduu sonucuna vard. -167fke lgnca ve sama olabilir; yanllkla sinirlenebiliriz, ama insan kendini herhangi bir ynden hakl bulduu zaman da fke duyar. Jean Valjean fke duyuyordu. Ve ayrca, toplum ona ktlk yapmt. Adalet adn verdii ve yalnzca vurduklanna gsterdii o fkeli yzn, yalnzca bunu, daima gstermiti. nsanlar ona ancak, cann yakmak iin dokunmulard. Onlar tarafndan yaplan her temas onun iin bir darbe olmutu. ocukluundan, anasndan, ablasndan bu yana hibir zaman dosta bir szle, iyiliksever bir bakla karlamamt. Istraptan straba geerek, yava yava hayatn yalnzca bir sava olduuna ve bu savata yenik dtne inanmt. Kininden baka silah yoktu. Bu silah krekteyken bilemeye ve ktnda yanna almaya karar verdi. Toulon'da, Ignorantin kardeler denilen bir tarikata mensup olan rahipler tarafndan krek mahkmlar iin kurulmu bir okul vard. yi niyetli talihsizlere burada gerekli olan bilgiler retiliyordu. O da, iyi niyetliler arasna katld. Krk yanda okula gitti, okumay, yazmay, hesap yapmay rendi. Zihnini glendirmenin, kinini glendirmek olacan dnd. Baz hallerde, eitim ve aydnlanmak, ktl pekitirmeye yarayabilir.

Sylemesi ac, ama felaketine neden olan toplumu yargladktan sonra toplumu yapan Tann'y da yarglayp mahkm etti. Bylece, on dokuz yllk ikence ve klelik sresince bu ruh hem ykseldi hem de dt; bir yandan k, br yandan karanlk girdi. -168Grld gibi Jean Valjean kt biri deildi. Kree geldiinde hl iyi bir insand. Toplumu mahkm edince ktletiini, Tan-n'y mahkm edince dinsizletiini hissetti. Burada bir an durup dnmeden edemeyeceiz. nsann doas byle doruktan dibe doru tamamen debilir mi? Tanr tarafndan iyi yaratlm olan insan, yine insan tarafndan kt hale getirilebilir mi? Ruh, btnyle kader tarafndan deitirilebilir ve kader ktyse, o da kt olabilir mi? Bask bir kemerin altndan geerken bel kemiinin bklmesi gibi, kalbin de lsz bir felaketin basks altnda biimsizlemesi, irkinlikler, onulrnaz sakatlklar yapmas mmkn m? Her insann ruhunda, zellikle de Jean Valjean'n ruhunda, bu dnyada yozlatnlmas, rtl-mesi mmkn olmayan, br dnyada lmsz olan ve iyiliin gelitirebilecei, krkle-yip alevlendirecei ve ktln sndrmeyi asla baaramayaca bir grkemle parlataca tanrsal bir unsur, bir kvlcm yok mudur ve yok muydu? Bunlar ar ve karanlk sorular. Toulon'da hayal kurma saatleri anlamna gelen dinlenme saatlerinde, kollarn apraz kavuturup bir bucurgatn sopasna oturmu, yerde srklenmesin diye zincirinin ucunu cebine sokmu bu marur, ciddi, sessiz, dnceli krek mahkmunu, insana fkeyle bakan bu lmpen yasad adam, gzlerini sert baklarla ge diken bu uygarlk lanetlisini gren herhangi bir fizyolojiste bu sorulardan so-169nuncusunu soracak olsak, o hi tereddtsz 'hayr' diye cevap verecektir. Evet, muhakkak, saklayacak deiliz, gzlemci bir fizyolojist burada onulmaz bir ruh sefaleti grrd; bu yasa maduru hastaya belki acrd, ama onu tedavi etmeyi bile denemezdi; bu ruhta fark edebilecei karanlk maaralardan gzlerini evirir ve Dante'nin cehennemin kapsnda yapt gibi, Tanr'nn her insann alnna parmayla yazm olduu umut kelimesini bu varlktan silip atard. Ruhunun ve zihninin analizini yapmaya altmz bu durum, acaba Jean Valjean'n kendisi iin de, okuyucularmza anlatmaya altmz kadar ak myd? Jean Valjean acaba manevi sefaletini oluturan btn unsurlar oluumlarndan sonra aka grebiliyor muydu ve derece derece oluumlar aka grm myd? Bu kaba ve cahil adam, yllardr zihninin i ufkunu oluturan meum grntlere kadar, kademe kademe kp inmesine neden olan dnce dizilerinin iyice farknda myd? Kendi iinde olup biten, kendi iinde kmldayan her eyin bilincinde miydi? Byle bir ey sylemek zordur. Ayrca buna inanyoruz. Jean Valjean, bunca felaketten sonra bile, zihninde pek ok bulanklk kalacak kadar koyu bir cehalet iindeydi. Zaman zaman ne hissettiini kendisi de tam olarak bilmiyordu. Jean Valjean karanlklar iindeydi; karanlklar iinde kin ve nefret duyuyordu; denilebilir ki, kendi geleceinden nefret ediyordu. Alt bir ey olarak bu karanlkta hayal kuran bir kr gibi, elleriyle -170yoklaya yoklaya yayordu. Yalnzca, ara sra, birdenbire, iten ya da dtan gelen bir fke sarsntsna, bir ac dalgasna tutuluyor ve sonra ani akan soluk bir imek btn ruhunu aydnlatyor ve evresi kla aydnlanm olarak, kaderinin iren uurumlarn, simsiyah ufuklarn ona gsteriyordu. imek geince, gece tekrar kyordu. Neredeydi? Artk o da bunu bilmiyordu. Karakteri acmaszlk olan bu tr cezalarn zellii, insan yava yava, aklszca bir dnmle, vahi, hatta bazen yrtc bir hayvan yapmasdr. Jean Valjean'n inatla tekrar tekrar kama giriimleri, yasann, insan ruhu zerindeki bu garip etkisini ispat etmeye 'yeter. Jean Valjean tamamen yararsz ve lgnca olan bu giriimleri, ne sonucunu ne de daha nceki deneyimlerini bir an olsun dnmeden karsna kan her frsatta yineleye-bilirdi. Kafesini ak bulan bir kurt gibi hmla kayordu. gds ona, 'ka' diyordu. Akl 'dur' diyebilirdi belki, ama bu kadar iddetli bir tahrik karsnda akl siliniyordu. Ortada yalnzca igd vard. Yalnzca hayvan hareket ediyordu. Tekrar ele geirildiinde, yeniden acmasz davranlarla kar karya kalmas onu bsbtn hrnlatrmak-tan baka bir eye yaramyordu. Unutmamamz gereken bir koul da fiziksel g olarak mahkmlarn hibiriyle kyaslanmayacak kadar stn olmasyd. Jean Valjean ok yorucu ilerde, halat bkmede, bucurgat evirmede drt kiinin yapt ii yapard. Bazen ok byk arlklar kaldrr, -171destekler ve gerektiinde, nceleri Orgueici denilen -sras gelmiken syleyelim, Paris hali yaknlarndaki Montorgueil Soka adn buradan almtr- kriko aletinin yerini alrd. Bu yzden arkadalar ona Kriko Jean adn takmlard. Bir keresinde, Toulon belediye binasnn balkonu onarlrken, balkona destek olan Puget'nin nefis heykellerinden biri yerinden oynad ve decek gibi oldu. Oralarda bulunan Jean Valjean hemen heykele omuz vermi ve iilere tutmalarna yetiecek kadar zaman salamt.

eviklii ve esneklii, gcnden de stnd. Durmadan ka hayali kuran baz forsalar, g ile becerinin kaynamasn gerek bir bilim haline getirirler. Bu, kaslarn bilimidir. Sinekleri, kular kskanp duran bu mahkmlar, her gn srarla denge hareketlerine alrlar. Dimdik bir yere trmanp, ufack bir knt gibi grnen yerlerde dayanak noktalar bulmak Jean Valjean iin ocuk oyunuydu. Bir duvar kesinde, srtn ve bacak adalelerini gererek ve ta gediklerine dirseklerini ve topuklarn yerletirerek, bir sihirbaz gibi nc kata kadar trmanrd. Bazen bu ekilde hapishanenin damna kadar kt olurdu. Az konuurdu. Glmezdi. Ylda ya bir ya iki defa, adeta bir eytan glnn yankla-nm andran o uursuz forsa kahkahasn koparmas iin ok gl bir heyecan duymas gerekirdi. Onu gren, sanki srekli ok korkun bir eye bakyor sanrd. -172Gerekten de ok dalgnd. Kusursuz olmayan bir karakterin ve boulmu bir zeknn hastalkl alglan arasndan, zerinde dev gibi bir eyin arln belli belirsiz hissediyordu. inde srnd bu soluk, bo glgeden boynunu her eviriinde, baklarn kaldrmay her deneyiinde fkeyle kark bir dehetle zerinde kat kat dehetli sarp engebelerle gz alabildiine ykselen ve yasalardan, nyarglardan, insanlardan ve olaylardan ibaret bir tr rktc yn gryordu. Onu korkutan, bu karmakark, uygarlk adn verdiimiz o olaanst piramitten baka bir ey deildi. Kvl kvl kaynayan ekilsiz bir btnn iinde orada" burada bazen hemen yaknnda, bazen uzaklarda ve eriilmez yaylalar zerinde, baz bekler, kuvvetle aydnlatlm baz ayrntlar fark ediyordu: Burada zindan bekisi ve sopas, urada jandarma ve klc, orada bapiskopos ve banda serpuu, en tepelerde de, gne gibi bir eyin iinde, banda tacyla gzleri kamatran imparator. Uzaktaki bu grkemli eyler, ona gecesini aartmak yle dursun, bsbtn kasvetli, bsbtn karanlk yapyor gibi geliyordu. Btn bunlar, yani yasalar, nyarglar, olaylar, insanlar, eyler, Tanr'nn uygarla verdii o kark ve esrarl hareket sayesinde tepesinde durmadan ileri geri gidip geliyorlar, zerinde yryorlar, bir tr sakin bir gaddarlkla, umursamaz insafszlkla onu eziyorlard. Olabilecek talihsizliklerin en derinine batm ruhlar, unutulmu yerlerin en dibinde artk kimsenin gre-173meyecei kadar kaybolmu insanlar, yasann mahkm ettikleri, toplum denen ve darda-kiler iin alabildiine heybetli, altndakiler iinse alabildiine korkun olan bu eyi, btn arlyla zerlerinde hissederler. te Jean Valjean bu durumdayd ve dnyordu. Kurduu hayallerin anlam ne olabilirdi? Deirmen tann altndaki buday tanesinde dnme gc olsayd, hi phesiz Jean Valjean'n dndklerini dnrd. Btn bu eyler, hayaletlerle, hortlaklarla dolup taan gerekler, gereklik dolu hayaletler, onda adeta sonunda anlatlmas hemen hemen imknsz olan bir i lem yaratmt. Zaman zaman tersanede, kadrgann gvdesi iinde, iinin ortasnda aniden durur, eskisine oranla hem daha olgun, hem daha bulank olan akl isyan ederdi. Bana gelen eyler ona btnyle sama grnrd; evresinde olup bitenler ona tamamen imknsz gelirdi. Kendi kendine, "Bir rya bu," derdi. Bir iki adm tesinde ayakta dikilip duran zindan bekisini bir hayalet gibi grr ve bu hayalet ona birden bir sopa indirirdi. Grnen doann varlyla yokluu onun gznde aa yukar birdi. Jean Valjean iin ne gne, ne gzel yaz gnleri, ne kl gkyz ne de taze nisan seherleri vard dersek hemen hemen gerei dile getirmi oluruz. Ruhunu hangi bodrum pencereleri aydnlatyordu, bilinmez. Btn bunlardan olumlu bir sonu olarak kartlabilecek tek ey, on dokuz yl -174iinde Faverolles'n zararsz aa budaycs ve Toulon'un tehlikeli krek mahkmu Jean Valjean'n, krein ona verdii eitim sayesinde iki tr kt ey yapabilecek bir hale gelmesiydi: Birincisi, dnlmemi, anca, tamamen igdye dayanan, ekilen aclarn bir tr misillemesi olan kt bir eylem; ikincisi, ar, ciddi, bilinle tartlm ve ancak byle bir felaketin verebilecei yanl fikirlerle derinlemesine dnlm kt bir eylem. Tasarmlan ancak belli kvamda bir bnyeye sahip kiilerin baarabilecekleri ekilde art arda aamadan geiyordu: Muhakeme, irade, azim. Onun davrann belirleyen motifler, alldk fke, ruh aclan, urad adaletsizliklerin dourduu derin ac, iyiye, masuma, eer varsa doru ve drst olana bir tepkiydi. Btn bu dncelerin hareket noktas da, var noktas da hep insanlarn yasalanna kar kin ve nefretti; gelimesi srasnda herhangi bir tannsal mdahaleyle durdurulmad takdirde bir sre sonra topluma kar, insanla kar ve ardndan yaradana kar gelen ve herhangi bir kimseye, herhangi bir canl varla srf zarar vermi olmak iin zarar vermek isteyen byle bulank ve hayvanca bir arzuda ifadesini bulan srekli kin ve nefret... Grld gibi, kimlik kdnda Jean Valjean'n ok tehlikeli bir adam olarak nitelendirilmesi bouna deildi. Bu ruh yldan yla, yava yava, ama kanlmaz bir ekilde kurumu, gittike daha ok katlamt. Kalp kuruyunca, gz de ku-175-

rur. Krekten ktnda, on dokuz yl boyunca bir damla gzya dkmemi biriydi. 8. Kabaran Dalgalar ve Glge Denize bir adam dm. Umurunda deil! Gemi durmuyor. Rzgr esiyor, bu karanlk geminin izlemek zorunda olduu, dna kamad bir rotas var. Geip gidiyor. Adam kayboluyor, tekrar beliriyor, sulara gmlyor, tekrar yzeye kyor, sesleniyor, kollarn uzatyor, onu iitmiyorlar. Frtnada titreyen gemi manevra yapmaya urayor, tayfalar ve yolcular sulara gmlen adam grmyorlar bile; zavall ba ok byk dalgalarn arasnda yalnzca bir noktadan ibaret. Derinlikler iinde umutsuz lklar atyor. Uzaklap giden u yelkenli artk bir hayal! Adam ona bakyor, deliler gibi bakyor. O da az nce oradayd, onun mrettebatmdan-d, kprde bakalaryla birlikte gidip geliyordu, onun da nefes almaktan, gneten nasibi vard, o da bir canlyd. Peki, ya imdi ne oldu? Aya kayd, dt, her ey bitti. Artk canavar sularn iindedir. Ayaklarnn altnda katan, kten baka bir ey yok. Rzgrda yrtlan, paralanan dalgalar onu korkun bir ekilde kuatyor, uurumun yalpalayan sulan onu gtryor, suyun btn prtlan ve partallan bann etrafnda dnp duruyor, azgn dalgalar suratna tkryor, belirsiz delikler onu yan yutuyor; sulara her dalnda zifiri karanlk uurumlar gryor, ne olduu bilinmez iren yo-176sunlar onu kavnyor, ayaklann balyor ve kendilerine doru ekiyor; bir bolukta olduunu hissediyor, kpklere kanyor, dalgalar onu birbirlerine atyor, acl iiyor, kalle okyanus onu hrsla bomaya alyor, usuz bucakszlk onun can ekimesiyle oyun oynuyor. Sanki btn sular kin ve nefret kesilmitir. O yine de mcadele ediyor. Kendisini korumaya alyor, su stnde durmaya abalyor, rpnyor, yzyor. Hemen tkeniveren bu zavall kuvvet, hi tkenmeyenle savayor. O gemi nerelerde? te orada. Ufkun solgun karanlnda yle byle seilebiliyor. Saanaklar esiyor, btn kpkler onu eziyor. Gzlerini kaldryor. Grd sadece bulutlarn kara sanldr. Can ekiirken denizin muazzam lgnlna bakmaktadr. Bu lgnlktr ona ikence eden. nsana yabanc gelen grltler iitiyor; telerden, bilinmeyen bir yerlerden gelen, inam dehete dren korkun sesler duyuyor... Bulutlarda kular uuyor, tpk insanolunun felaketlerinin stnde meleklerin olduu gibi, ama onun iin ne yaplabilir? Onlar uuyor, tyor, szlyor; o ise lm h-nltlan karmakta. Kendisini iki sonsuzlua birden gmlm hissediyor: Okyanus ve gkyz. Biri mezar, br kefen. Gece oluyor. O, saatlerdir yzyor, btn gc tkenmek zere; o gemi, iinde insanlar olan o uzak ey artk silinip gidiyor; alacaka-177ranln o muazzam uurumunda tek basnadr; sulara gmlyor, geriliyor, kvrlyor, altnda grnmezliin canavar dalgalarn hissediyor; sesleniyor. Ortalkta insan yok. Peki Tanr nerede? Sesleniyor: Birisi! Birisi! Durmadan sesleniyor. Ufukta hibir ey yok. Gkte hibir ey yok. Engine, dalgalara, yosunlara, kayalklara yalvaryor. Hepsi sar. Frtnaya yalvaryor. Duygusuz frtna, ancak sonsuzlua boyun eer.evresi sadece karanlk, sis, yalnzlk, frtnal, bilinsiz kargaa, azgn sularn saysz kvrmlar. Onda ise dehet ve yorgunluk. Altnda girdaplar dolu uurumlar. Tutunacak, soluklanacak yer yok. Cansz, artk hissetmeyen bedeninin snrsz kasvet ve hzn iindeki glgemsi servenlerini dnyor. Dipsiz souk onu ktrmletiriyor. Elleri kaslp kapanyor ve yokluu avuluyor. Rzgr, bulutlar, girdaplar, saanaklar, yldzlar faydasz! Ne yapmal? Umudunu kaybeden adam kendini brakyor. Gc tkenen lm seer, kendisini brakr, kapp koyverir, bo-verir ve bylece insan yutan uursuz derinliklere doru, bir daha geri gelmemecesine yuvarlanr. Ey, insanlarn amansz yry! Yol boyunca ziyan olan insanlar ve ruhlar! Yasalar tarafndan itilenlerin dt okyanus! O uursuz kendi bana terk edilmilik! Ey, manevi lm! Deniz, cezann lanetlediklerinin atld merhametsiz toplumsal bir gecedir. -178Bu uurumda srklenip giden ruh, bir ceset olabilir. Peki, onu kim diriltecek? 9. Yeni ikyetler Jean Valjean krekten k saati geldiinde u garip sz iitti: zgrsn! O an, inanlmadk, iitilmedik bir an oldu, kuvvetli bir k demeti canllarn hakiki nn demeti birden iine iledi. Ama bu k parlakln kaybetmekte gecikmedi. zgrlk fikri Jean Valjean'n gzlerini kamatrmt. Yeni bir hayata balayacan sanyordu, ama san bir kimlik kadyla verilen zgrln nasl bir ey olduunu abucak anlad. "" Ve bu eksen etrafnda bir sr ac. Krekte geen sre iinde biriken parasnn yz yetmi bir frank bulacan hesaplamt. Hesaplarken, pazar ve bayram gibi zorunlu dinlenme gnlerini katmay unuttuunu burada belirtmemiz yerinde olur. Bu da, on dokuz ylda yaklak yirmi drt franklk bir eksilmeye yol

ayordu. yle ya da byle bu toplu para birtakm kesintilerle de ine ine yz dokuz frank on be metelie indi ve bu miktar kendisine karken verdiler. Bu iten hibir ey anlamamt; hakknn yenildiini dnyordu; yani tam anlamyla soyulduunu. zgrlne kavutuunun ertesi gn Grasse'da, portakal iei ileme atlyesinin kapsnn nnde yk boaltan adamlar grd. Hizmet nerdi. aceleydi, kabul ettiler. e koyuldu. Zeki, gl kuvvetli ve becerikliy-179di; elinden geleni yapyor; iyeri sahibi de ondan memnun grnyordu. alrken oradan geen bir jandarma onu fark etti ve ktlarn sordu. San kimlik kdn gsterdi ve az sonra Jean Valjean tekrar iine dnd. Az nce iilerden birine bu iten gnde ne kazandklarn sormu; "Otuz metelik," diye cevap almt. Akam olunca, ertesi sabah tekrar yola kmak zorunda olduundan, atlye sahibinin karsna kp parasn demesini rica etti. Adam tek kelime sylemeden ona on be metelik verdi. Hakkn isteyecek oldu, cevaben, "Sana bu kadar yeter," dedi. Direndi. Patron, onun gzlerinin iine bakarak, "Kodes!" dedi. Burada da kendisini soyduklarn grd. Toplum ve devlet, el ele vermi biriken parasn azaltarak onu toptan soymutu. imdi sra onu perakende olarak soyan bireylerindi. Tahliye olmak kurtulu deildir. Hapishaneden klr, ama mahkmiyetten klmaz. te, Grasse'da bandan bunlar gemiti. Digne'de nasl karlandn biliyoruz. 10. Adam Uyanyor Katedralin saati sabahn ikisini alyordu ki, Jean Valjean uyand. Onu uyandran yatan ok rahat olmasyd. Hemen hemen yirmi yl vard ki, bir karyolada yatmamt ve soyunmu olmamasna ramen bu duygu uykusunu bozacak kadar yeniydi. Drt saatten fazla uyumu, yorgunluu gemiti. Dinlenmeye fazla zaman ayrmamaya alkt. -180Gzlerini at, bir sre karanlkta evresine baknd, sonra yeniden uyumak zere gzlerini yumdu. Btn bir gn eitli izlenimlerin alkan-syla gemise, zihni megul eden sorunlar varsa, dalnr ama tekrar uyunmaz. Uykunun ikinci kez gelii, birincisi kadar kolay olmaz. Jean Valjean iin de yle oldu. Bir trl uyu-yamad ve dnmeye koyuldu. nsann zihnindeki fikirlerin bulank olduu ruhsal anlardan birini yayordu. Beyninde bir eit kararsz gelgit vard. Eski anlaryla imdikiler karmakark yzyor ve bulank bir biimde buluuyor; bu srada ekillerini kaybediyor, snrsz byyor, sonra birdenbire amurlu ve alkantl bir suya dm gibi kayboluyorlard. Aklna birok dnce geliyordu, ama bunlardan zellikle biri dnp dolap yine geliyor ve br dncelerin hepsini kovuyordu. Bu dncenin ne olduunu hemen syleyelim: Madam Magloi-re'un sofraya koyduu gm takmla, byk kepeyi gzne kestirmiti. Bu gm takm zihnine musallat olmutu. -Oracktaydlar. Birka adm tede.- Bulunduu odaya gelmek iin yandaki odadan geerken, ihtiyar hizmeti kadn onlar yatan baucundaki dolaba koyuyordu. -Bu dolab iyice grmt.- Yemek odasna girerken sa taraftayd. -Som gmtendiler. Hem de eski gmlerden.- Byk kepeyle birlikte, en aa iki yz frank ederdi. -On dokuz ylda kazandnn iki misli.Geri, 'ynetim soymasayd' daha fazla kazanm olurdu! -181Zihni btn bir saat boyunca birtakm mcadelelerle kark alkantlar ve kararszlklar geirip durdu. Saat vurdu. Gzlerini at, birden yatanda doruldu, kolunu uzatarak yatan kesine att srt antasn yoklad, sonra bacaklarn aaya sarktarak ayaklarn yere indirdi ve bylece adeta farknda olmadan kendisini karyolada oturur buldu. Bir sre bu durumda dalgn kald. Uyuyan evde tek uyank kii olarak onu karanlkta biri byle grse, rktc bir uursuzluk duygusuna kaplrd. Birden eildi, pabularn kard ve usulcack karyolann yanndaki hasrn stne koydu, sonra tekrar o dalgn haline brnp, hareketsiz kald. Dald bu iren dncenin ortasnda, yukarda belirttiimiz dnceler beyninde durmadan kmldyor, giriyor kyor, yine giriyor, zerinde basn yapp duruyorlard. Sonra nedenini bilmeden, hayal gcnn mekanik olarak sraryla, hapiste tand Brevet adndaki bir forsay dnmeye balad. Adamn pantolonu pamuk ipliinden rlm tek bir askyla bal dururdu. Gzlerinin nne durmadan bu asknn damal deseni geliyordu. ylece duruyordu ve eer saat eyrekleri ya da yarmlar vurmasayd, belki de gn doana kadar hep ayn durumda kalacakt. Saatin bu al, ona, "Haydi bakalm," diyormu gibi geldi. Ayaa kalkt, yine bir duraksama geirdi, dinledi; her yer sessizdi, sonra kk adm-182larla yan yarya grebildii pencereye doru yrd. Gece fazla karanlk deildi. Gkte dolunay vard, zerinden rzgrn kovalad byk bulutlar geiyordu. Bu yzden dars bir kararyor, bir aydnlanyordu; ayn st, ch rtlyor kh alyordu; ieride ise bir tr alacakaranlk vard. Bulutlar yznden sk sk kesintiye urayan, ama insann yolunu bulmas iin yeterli olan bu alacakaranlk, nnden

yayalarn gelip getii bir bodrum penceresinden ieri den kuruni aydnla benziyordu. Jean Valjean pencereye gelince inceledi. Parmaklklar yoktu, baheye bakyordu ve blgede det olduu zere sadece kk bir engelle kapanyordu. Pencereyi at ama birden odaya souk ve keskin bir hava girince hemen kapatt. Bakmaktan ok, inceleyen dikkatli bir bakla baheyi kolaan etti. Olduka alak, stnden atlamas kolay bir beyaz duvarla evriliydi. Dipte, tede, birbirlerine eit uzaklktaki aa tepelerini fark etti. Bu da, duvarn baheyi aal bir caddeden ya da sokaktan ayrdn gsteriyordu. Bylece etraf kolaan ettikten sonra kararn vermi bir insann kendine gveniyle yatana doru yrd, srt antasn ald, at, kartrd, iinden ald bir eyi yatan stne koydu, ayakkablarn ceplerinden birine soktu, antay kapatt, omzuna vurdu, kasketini giyip siperliini gzlerinin stne indirdi, el yordamyla sopasn arayp buldu ve gidip pencerenin kesine koydu, sonra yataa dnp, oraya brakt eyi kararl bir tavrla kavrad. Bu, bir ucu karg gibi sivrtil-183mi ksa demir bir ubua benziyordu. Bu demir parasnn hangi amala bu ekle sokulmu olabileceini karanlkta anlamak zordu. Acaba bir manivela ubuu muydu? Yoksa bir grz m? Gn nda olsa, bunun bir madenci keskisinden baka bir ey olmad anlalabilirdi. O zamanlar krek mahkmlarn bazen Toulon'u evreleyen yksek tepelerden birinde ta karma iinde kullanrlar ve bunun iin de sk sk ellerine madenci aletleri verirlerdi. Madenci keskileri som demirden olup, kayaya sokulabmeleri iin alt ular sivri yaplmtr. Madenci keskisini sa eline ald, nefesini tutarak sessiz admlarla bitiik odann, bilindii gibi piskoposun odasnn kapsna doru yneldi. Kap aralkt. Piskopos kapatmamt. 11. Jean Valjean'n Yaptklar Jean Valjean dinledi. Ses seda yoktu. Kapy parmann ucuyla, usulca ieri girmek isteyen bir kedinin kaamak, kaygl yumuaklyla at. Kap bu itilie uydu, farkna varlamayacak ve duyulmayacak bir hareketle aral biraz geniletti. Bir an bekledi, sonra kapy ikinci bir kez daha cesaretle itti. Kap bu itie yeniden boyun edi. Aralk artk geebilecei kadar genilemiti. Ama kapnn yannda duran kk bir masa, engelleyici bir a yapyor ve girii kapyordu. -184Jean Valjean zorluu anlad. Ne yapp ya-plp aral daha da geniletmesi gerekirdi. Kararn verdi, kapy ilk ikisinden daha kuvvetle, nc bir defa daha itti. Bu kere, iyi yalanmam menteelerden biri birden bouk ve uzun bir ses kard. Jean Valjean titredi. Menteenin grlts kulaklarnda kyamet gnnn borusu gibi tiz ve korkun bir yank yapt. lk ann abartl heyecan iinde, bu menteenin sanki canlandn ve birden, yaayan korkun bir varlk olup, herkese haber vermek, uyuyanlar uyandrmak iin kpek gibi havlamaya baladn sand. Titreyerek aknlk iinde dikkati darmadank bir halde durdu, artk parmaklarnn ucuna deil topuklarna basyordu. akakla-nndaki damarlarn iki demirci balyozu gibi vurduunu duyuyor, soluunun cierlerinden bir maaradan frlayan rzgr gibi uul-dayarak ktn sanyordu. Bu fkeli menteenin kard dehet verici gcrtnn bir deprem gibi btn evi sarsmam olabileceine ihtimal veremiyordu. Kap, itilince ikillenmi, seslenmiti. htiyar neredeyse kalkacak, iki yal kadn barmaya balayacak, etraftan yardma koacaklard. Bir eyrek saate kalmadan haber ehre yaylacak, jandarmalar da ayaklanacakt. Bir an mahvol-duuna inand. Buzdan bir heykel gibi, kprdamaktan korkarak, donmu gibi olduu yerde kalakald. Birka dakika geti. Kap ardna kadar almt. Cesaret edip odaya bakt. Hibir kprt -185yoktu. Kulak verdi, t kmyordu. Pasl menteenin grlts kimseyi uyandrmamt. Bu ilk tehlike savuturulmutu ama yine de iinde rktc bir huzursuzluk vard. Buna ramen gerilemedi. Hap yuttuuna inand zamanlar bile geri ekilmemiti. ini bir an ne bitirmekten baka bir ey dnmyordu. Bir adm att, odaya girdi. Oda tam bir sessizlik iindeydi. urada burada bulank, belirsiz ekiller fark ediliyordu. Gndz gzyle bunlar, bir masann stne dalm ktlar, ak braklm kitaplar, bir taburenin zerine ylm ciltler, stnde giyecekler dolu bir koltuk ve bir dua is-kemlesiydi. Ama imdi, gecenin bu saatinde ise karanlk kelerden, lo yerlerden baka bir ey deildi. Jean Valjean eyalara arpmamaya alarak dikkatle ilerledi. Kulana odann br ucunda uyuyan piskoposun eit aralkl, sakin nefes allar geliyordu. Birden durdu. Yatan yanndayd. Umduundan da abuk gelmiti. Doa, kimileyin etkilerini ve tezahrlerini, ciddi ve zekice bir tamamlayc olarak, -sanki bizi dnmeye zorlamak istiyormu gibi- eylemlerimize katar. Yarm saate yakndr byk bir bulut gkyzn kaplyordu. Tam Jean Valjean yatan karsnda durduu an o bulut yrtld ve sanki zellikle yapm gibi, uzun

pencereden geen bir ay piskoposun solgun yzn aydnla-tverdi. Sakin sakin uyuyordu. Aa Alpler'de geceleri souk olduu iin, kollarn bileklerine kadar kapayan kahverengi ynl -186kumatan bir elbiseyle, yatanda hemen hemen giyinik yatmt. Ba dinlenmeye terk edilmi bir durumda yastn zerinde yan duruyordu. Bunca hayr iinin, bunca kutsal grevin aktr olan, parman rahip yznn ssledii eli yataktan aaya sarkmt. Btn yz belli belirsiz bir memnuniyet, umut ve kutsal bir mutluluk ifadesiyle parlyordu. Bu, glmsemeden 6te, ma gibi bir eydi. Alnnda grnmeyen bir n anlatlmas imknsz yanss vard. Drst insanlarn ruhu, uykusunda esrarl bir g seyreder. Piskoposun stne ite bu gn bir yanss vurmutu. Bu, ayn zamanda kl bir parltyd, nk bu gk onun iindeydi. Bu gk onun vicdanyd. Ayn , bu i aydnla deyim yerindeyse gelip konduundan, uyuyan rahip bir grkem iindeymi gibi grnd. Ama bu grnt yine de yumuak ve anlatlamaz bir yan aydnlkla peelenmi olarak kald. Gkteki bu ay, uyuklayan bu doa, bu dingin bahe, bu sakin ev, zaman, saat, sessizlik, hep bu adamn kutsal dinleniine anlatlmas zor bir ey, bir ycelik katyordu, bu ak salar, bu kapal gzleri, her eyiyle umut ve gven ifadesiyle dolu olan bu yz, bu ihtiyar ban ve bu ocuk uykusunu adeta olaanst, sakin bir hleyle evreliyordu. Farknda olmadan yce olan bu insanda, bir kutsallk vard. Jean Valjean ise karanlkta demir keskisi elinde, ayakta hareketsiz, bu ltl ihtiyardan -187rkm bir halde dikilmi duruyordu. mrnde buna benzer bir ey grmemiti. Bu grnt onu rktyordu. Manevi lemin bundan daha yce bir grnts olamaz: Kt bir davrann eiine gelmi bulank ve kaygl bir vicdan ve seyrettii uyuyan drst bir adam. Byle bir yalnzlk iinde ve yannda byle bir adamla uyunan bu uykuda ulvi bir taraf vard; bunu belirsiz bir ekilde ve btn arlyla hissediyordu. inden neler getiini kimse syleyemezdi, kendisi bile; bunu anlayabilmek iin en sevecen, en merhametli bir eyin karsnda en insafsz, en fkeli bir eyi hayal etmek gerekir. Jean Valjean'm yznden de kesinlikle bir ey anlamaya imkn yoktu. Bu kaba bir aknlkt. Sadece grd eye bakyordu, hepsi bu. Ama ne dndn kestirmek imknszd. Yalnz kesin olan bir ey vard ki, heyecanlanm ve sarslmt. Ama bu heyecan nasl bir heyecand? Gzn yal adamdan ayramyordu; halinden ve yz ifadesinden aka ortaya kan tek ey, garip bir kararszlkt. Biri mahvedici, br kurtarc iki seenek arasnda kararsz kald sylenebilirdi. Sanki ya bu kafay kracak ya da bu eli pecekti. Bir sre sonra sol kolunu yavaa alnna doru kaldrd, kasketini kard, sonra kolu yine ayn yavalkla indi ve Jean Valjean, kasketi sol elinde, sa elinde demir keski, salar dimdik yine seyretmeye dald. Piskopos bu dehet verici baklarn altnda derin bir hzn iinde uyumaya devam ediyordu. -188Ay minenin zerindeki ha belli belirsiz aydnlatyordu. Ha sanki ikisine doru kollarn am, birini takdis etmek, brn balamak ister gibiydi. Jean Valjean birden kasketini yine bana yerletirdi, piskoposa bakmakszn yatak boyunca hzla yryp, doruca baucundaki dolaba gitti, kilidi zorlamak ister gibi demir keskiyi kaldrd, anahtar kilidin stndeydi; dolab at, ilk gzne arpan ey gm takmlarn durduu sepet oldu; onu ald, temkinli olmaya, grlt etmemeye, bakmakszn geni admlarla oday geti, kapya vard, ibadethaneye girdi, pencereyi at, sopasn kavrad, pencerenin pervazndan atlad. Gmleri antasna koydu, sepeti yere att, baheyi at, bir kaplan gibi duvarn stnden atlad ve kat. 12. Piskopos Banda Ertesi gn, gne doarken Monsenyr Bienvenu bahesinde dolayordu. Madam Magloire allak bullak olmu bir halde ona doru kotu. "Monsenyr, monsenyr!" diye bard, "Yce efendimiz, acaba gmlerin durduu sepet nerede, biliyorlar m?" "Evet," dedi piskopos. Madam Magloire, "Tanr'ya krler olsun!" dedi. "Ne olduunu bilemiyordum da." Piskopos, sepeti o sra bir iek tarhnda bulmutu. Madam Magloire'a uzatt. "te, burada." -189"yi ama!" dedi kadn, "ii bombo! Gmler nerde?" Piskopos, "Ya!" diye cevap verdi, "demek sizi ilgilendiren gmlerdi. Nerede olduklarn bilmiyorum." "Aman Tanrm! alnd! Dn akam gelen adam ald." Madam Magloire gz ap kapayncaya kadar, hzla ve yalln btn canllyla ibadethaneye kotu, yatakla girdi ve sonra yeniden piskoposun yanna dnd. Piskopos eilmi zntyle iini ekerek iek tarhna frlatlan sepetin derken krd Guillons cinsi bir kakotunu inceliyordu. Madam Magloire'un l zerine doruldu.

"Monsenyr, adam gitmi! Gmler de alnm!" Bu l atarken gz bahenin bir kesine takld. Orada trmanma izleri grlyordu. Duvar destekleyen tahta kopmutu. "te, bakn! Buradan gitmi. Cochefilet Soka'na atlam! Ah! Lanet olasca! Gmlerimizi ard!" Piskopos bir an sessiz durdu, sonra baklarn ciddi bir tavrla kaldrd ve tatllkla Madam Magloire'a, "Peki, bu gmler bizim miydi?" dedi. Madam Magloire ne diyeceini bilemeden kalakald. Yine bir sessizlikten sonra piskopos devam etti: "Madam Magloire, bu gmleri ben uzun zamandr haksz yere elimde tutuyordum. Aslnda onlar yoksullarnd. Bu adam kimdi? Besbelli bir yoksul." -190"Yazk! sa akna yazk!" dedi Madam Magloire, "Hadi benim ya da matmazel iin neyse, hi fark etmez, ama ya monsenyr iin. imdi monsenyr nerede yemek yiyecek?" Piskopos armasma bakt: "Ha! Bu mu? Canm, kalayl takmlar yok mu?" Madam Magloire omuz silkti. "Kalayn kokusu var." "yleyse demir takmlar olsun." Madam Magloire anlaml anlaml yzn buruturdu. "Onlarda da demir tad var." Piskopos, "yleyse, tahta takmlar kullanrz," dedi. Az sonra Jean Valjean'n bir gn nce oturduu masada kahvalt ediyordu. Monsenyr Bienvenu bir yandan kahvalt ediyor, bir yandan da hibir ey sylemeyen kz kardeiyle, iin iin homurdanan Madam Magloire'a bir lokma ekmei bir fincan ste batrmak iin tahta kakla atala bile gerek olmadn neeli neeli gsteriyordu. Madam Magloire yalnz kaldnda ileri geri gidip gelirken, "Sen u akla bak!" diyordu, 'Tut byle bir adam eve al! Yan banda barndr! Sadece almakla kalmas ne devlet! Aman Tanrm! Dnmesi bile insan rpertiyor!" Aabeyle kz karde sofradan kalkmak zereydiler ki, kap vuruldu. "Buyrun," dedi piskopos. Kap ald. Eikte fkeli bir topluluk belirdi. adam, bir drdncsn yakasndan -191tutuyorlard. adam jandarmayd, teki de Jean Valjean. Topluluu ynetir grnen bir jandarma avuu da kapnn yanndayd. eri girdi, piskoposa doru ilerleyerek, ona asker selam verdi. "Monsenyr," dedi. Bu sz zerine, son derece kederli ve adeta yklm gibi grnen Jean Valjean, afallam bir halde ban kaldrd. "Monsenyr ha!" diye mrldand, "Mahalle papaz deilmi demek?" "Sus!" dedi jandarmalardan biri, "o, monsenyr piskopostur." Bu srada Monsenyr Bienvenu, ilerlemi yann elverdii kadar aceleyle onlara yaklamt. Jean Valjean'a bakarak, "Sizsiniz ha?" diye bard. "Sizi grdme ok memnun oldum. yi ama, size amdanlar da vermitim, tekiler gibi onlar da gmten, en azndan iki yz frank getirirler. Niin onlar da sofra takmlaryla birlikte gtrmediniz?" Jean Valjean afallad, aknlkla gzlerini at ve hibir insan dilinin anlatmaya gcnn yetmeyecei bir ifadeyle bu saygdeer piskoposa bakt. Jandarma avuu, "Monsenyr," dedi, "bu adamn syledikleri doru demek, yle mi? Ona yolda rastladk. Kaan biri gibi gidiyordu. Anlamak iin durdurduk. zerinde bu gmler vard..." Piskopos glmseyerek avuun szn kesti: -192"O da size bunlar geceyi evinde geirdii ihtiyar bir papazn kendisine verdiini syledi deil mi? Durumu anlyorum. Siz de onu buraya getirdiniz. Bir yanllk olmu." "yleyse," dedi avu, "onu brakabilir miyiz?" "Elbette," diye cevap verdi piskopos. Jandarmalar Jean Valjean' braktlar. aknlkla geriye doru birka adm att ve belli belirsiz duyulan bir sesle, kendi kendine uykusunda konuur gibi, "Beni braktklar doru mu?" dedi. Jandarmalardan biri, "Evet, seni brakyoruz ite, hl anlamadn m?" dedi. "Dostum," dedi piskopos, "gitmeden nce, amdanlarnz da aln." Piskopos mineye giderek iki gm amdan alp Jean Valjean'a getirdi. ki kadn, piskoposu azlarn amadan, kprdamadan, onu rahatsz edebilecek bir baktan bile kanarak izliyorlard.

Jean Valjean'n btn bedeni titriyordu. Mekanik bir davranla, dalgn dalgn amdanlar ald. "imdi," dedi piskopos, "rahat rahat yolunuza gidin. Sras gelmiken syleyeyim, tekrar gelecek olursanz dostum, baheden gemenize hi gerek yok. Her zaman sokak kapsndan girip kabilirsiniz. O kap gece gndz sadece bir mandalla kapal durur." Sonra jandarmalara dnerek, "ekilebilirsiniz beyler," dedi. Jandarmalar uzaklatlar. Jean Valjean baylacak gibiydi. -193Piskopos, ona yaklat ve alak bir sesle, "Unutmayn, hibir zaman unutmayn, bu paray drst bir insan olmak iin kullanacanza dair bana sz vermi bulunuyorsunuz," dedi. Herhangi bir vaatte bulunduunu hi hatrlamayan Jean Valjean, ne cevap vereceini bilemeden kalakald. Piskopos bu sz kelimelerin zerine basa basa sylemiti. Gururlu bir tavrla devam etti: "Jean Valjean, kardeim, siz artk ktle deil, iyilie aitsiniz. Sizin ruhunuzu satn alyor; onu karanlk ve kt dncelerden ekip karyor, Tanr'ya veriyorum." 13. Kk Gervais Jean Valjean ehirden kaarcasma kt. Tela iinde tarlalarda yryor, dnp dolap hep ayn yerlere geldiini bile fark etmeden karsna kan yollara, patikalara sapyordu. Bylece btn sabah hibir ey yemeden alk da duymadan etrafta dolat durdu. Birok yeni duygunun etkisi altndayd. Bir tr fke duyuyor, ama kime duyduunu bilemiyordu. Onuru mu krlmt, aalanm myd, syleyebilecek durumda deildi. Ara sra iini garip bir acma, bir efkat duygusu kaplyor, ama o, bu duyguyu yenmeye alyor, yirmi yllk katlyla bu duyguya kar kyordu. Bu durum onu yoruyordu. Felaketindeki adaletsizliin ona kazandrd bir tr korkun huzurun, iinde sarsldn kaygyla gryor, bu sarslan huzurun yerini neyin alacan kendi kendine soruyordu. Bazen olaylarn byle gelimemi olmasn, -194jandarmalarla hapishaneyi boylam olmay tercih eder oluyordu; bylesi onun iin daha az sarsc olurdu. Mevsim hayli ilerlemi olduu halde, orada burada, itlerde gecikerek am ieklerden gelen kokular ocukluk anlarn canlandryordu. Bu anlan hatrla-mayal yle uzun zaman olmutu ki, imdi onlara dayanmas hemen hemen imknszd. Tarif edilmesi imknsz dnceler byle btn gn kafasna ylp durdu. Gne, en kk bir tan bile glgesini yerde upuzun uzatarak batmaya doru giderken, Jean Valjean pssz, kpkzl byk bir ovada, bir alln arkasnda oturuyordu. Ufukta Alpler'den baka bir ey yoktu; sadece uzak bir ky kilisesinin an kulesi grnyordu. Jean Valjean, Digne'den belki on be kilometre uzaktayd. Ovay kesen bir patika, alln birka adm tesinden geiyordu. Ona rastlayacak biri iin, partal elbiselerinden hi de daha az rktc olmayan bu derin dnceler arasnda neeli bir ses duydu. Ban evirdi, on yalarnda, saz yannda asl, dasan kutusu srtnda, Savoie'l kk bir ocuun patikadan kendisine doru geldiini grd. Pantolonunun deliklerinden dizlerini gstere gstere diyar diyar dolaan tatl ve neeli ocuklardan biriydi bu. Hem ark sylyor hem de ara sra durup, belki de btn servetini oluturan elindeki birka bozuk parayla beta oynuyordu. Bu paralar arasnda bir tane de krk metelik vard. -195ocuk alln yannda durdu; Jean Val-jean' grmemiti; o ana kadar olduka ustalkla hepsini elinin tersiyle yakalayabildii avucundaki metelikleri havaya frlatt. Bu kere krklk metelik elinden kat ve yuvarlanarak alla, Jean Valjean'a kadar geldi. Jean Valjean, farknda olmadan ayayla parann zerine bast. Ancak ocuk parasn baklaryla takip etmi ve yuvarland yeri grmt. Hi armad, doru adamn yanna geldi. Buras tamamen sszd. Ne ovada ne de patikada gz alabildiince uzaklara kadar tek kii bile yoktu. Gkyznn ok ykseklerinden geen bir ku bulutunun kk zayf lklarndan baka bir ses iitilmiyordu. ocuk srtn gnee dnmt. Gnein ocuun salarna altn teller koyuyor, Jean Valjean'n vahi suratn da kanl aydnlkla hzla kzla boyuyordu. Kk Savoyard, bilgisizlik ve masumiyetinin verdii ocuka bir gvenle, "Msy, param," dedi. Jean Valjean, "Senin adn ne?" diye sordu. "Kk Gervais, efendim." "Defol!" dedi Jean Valjean. ocuk, "Msy," diye tekrarlad, "param verin." Jean Valjean'n baklar yere sabitlen-miti, hi cevap vermedi. ocuk steledi: "Param, msy!" Jean Valjean, gzn yere dikmi duruyordu. -196-

"Param!" diye bard ocuk, "parlak param! Benim param!" Jean Valjean syleneni anlamam gibiydi. ocuk, onu gmleinin yakasndan tutup sarst. Bir yandan da, hazinesinin zerine basm olan kocaman demirli ayakkaby yerinden oynatmaya abalyordu. "Param isterim! Krk meteliim!" ocuk alamaya balad. Jean Valjean ban ar ar kaldrd. Hl oturduu yerden kmldamamt. Gzleri bulank bakyordu. Bir an kendine geldi. ocua aknlkla bakt, sonra elini sopasna doru uzatarak, korkun bir sesle: "Kim o?" diye bard. "Benim msy," diye cevap verdi 'ocuk. "Kk Gervais! Ben! Ben! Ltfen krk meteliimi geri verin! Kaldrn ltfen ayanz, msy, ltfen!" Sonra, kk olmasna ramen fkelenerek ve adeta tehdit edercesine, "Hadi bakalm, ayanz kaldracak msnz? Ayanz kaldrn diyorum size!" diye bard. "Ah! Hl m sen!" dedi Jean Valjean, ayan parann zerinden kaldrmadan ekledi: "Defolup gidecek misin!" ocuk korkudan afallam bir halde ona bakt, sonra tepeden trnaa titremeye balad, birka saniye ylece kaldktan sonra, btn gcyle koa koa kamaya koyuldu, ne ban evirip bakmaya ne de barmaya cesaret ediyordu. ocuk biraz uzaklatktan sonra soluk solua kald iin durmak zorunda kald ve Jean Valjean, dald hayaller arasnda, onun -197hkra hkra aladn duydu. Bir sre sonra ocuk gzden kayboldu. Gne batmt. Jean Valjean'n evresini karaltlar bast. Gn boyunca yemek yememiti; galiba atei de vard. ocuun kandan beri ylece duruyordu, durumunu hi deitirmemiti. Uzun, dzensiz aralklarla soluk alyordu. On on iki adm ilerisine dikilmi duran baklar, otlarn arasna dm mavi iniden eski bir vazo krnn eklini derin bir dikkatle inceler gibiydi. Birden rperdi; akamn souunu hissetmiti. Kasketini alnna indirdi, mekanik bir ekilde ceketini kavuturup iliklemeye alt, bir adm att ve sopasn almak iin yere eildi. te o an, ayann topraa yansna kadar gmd akllarn arasnda parlayan krk meteliklik paray grd. Birden elektrik arpm gibi sarsld. Dilerinin arasndan, "Bu da ne byle?" dedi. adm geriledi, baklarn, biraz nce ayayla inedii noktadan ayrmadan durdu; karanlkta parlayan bu ey, sanki onun zerine dikilmi ak bir gzd. Birka dakika sonra titreyerek eildi, paray yerden ald ve kalkarken ovann uzaklarna doru bakmaya balad; ayakta, tir tir titreyerek ufkun her noktasna ayr ayr gz atyordu; kendisine snacak bir yer arayan rkm, vahi bir hayvan gibiydi. Hibir ey grmyordu. Gece bastryordu, ova souk ve bulankt, gn batm aydnlnda byk mor sisler ykseliyordu. nledi ve belli bir yne doru hzl hzl y-198rneye balad; bu, ocuun gzden kaybolduu ynd. Otuz adm kadar sonra durdu, bakt, hibir ey gremedi. Ve sonra btn gcyle bard: "Kk Gervais! Kk Gervais!" Sustu, bekledi. Hibir ey duyulmuyordu. ayrlar karsnda babo, kederle uzanyordu. Yaylan mekn onu epeevre sarmt. Aaklar kk sska kollarn inanlmaz bir fkeyle sallyorlard. Birisini tehdit ediyor, izliyor gibiydiler. Tekrar yrmeye balad, sonra komaya koyuldu; ara sra duruyor, duyulabilecek seslerin en korkuncu, en umutsuzu""ile bu sessizliin ortasnda haykryordu: "Kk Gervais! Kk Gervais!" ocuk bu sesi duysa kesinlikle korkar, kendisini gstermekten ekinirdi. Ama phesiz artk ok uzaklardayd. At srtnda giden bir rahibe rastlad. Yanna gitti: "Papaz efendi, bir ocua rastladnz m?" diye sordu. "Hayr," dedi rahip. "Kk Gervais diye bir ocuk." "Kimseyi grmedim." Kesesinden iki tane be franklk karp, rahibe verdi. "Yoksullarnz iin papaz efendi. On yalarnda bir ocuk, srtnda bir dasan kutusu, sanrm bir de saz var. u Savoyard'lar-dan, bildiniz mi?" "Hi grmedim."

-199"Etrafta kyler var m? Bana tarif edebilir misiniz?" "Dostum, sylediinize baklrsa, kk bir yabanc. Bu lkede bylelerine ok rastlanr. Onlar kimse tanmaz." Jean Valjean, hrsla beer franklk iki ek daha karp, rahibe verdi. "Yoksullarnz iin," dedi. Sonra akn akn ekledi: "Rahip efendi, beni tutuklatn. Ben bir hrszm." Rahip atn iddetle mahmuzlayp, korkuyla kat. Jean Valjean, daha nce gittii yne doru komaya balad. Bylece hayli yol ald. Etrafna bakmyor, sesleniyor, haykryordu. Ama kimseye rastlamad. ki defa yatm ya da melmi bir insana benzettii bir eye doru ovada kotu; bunlar allklardan ya da yere yakn kayalardan baka bir ey deildi. Sonunda, patikann birletii bir yerde durdu. Ay kmt. Baklarn uzaklarda dolatrd ve son bir defa seslendi: "Kk Gervais!" Ama bu belli belirsiz kan ok clz bir sesti. Onun son abas oldu; grnmez bir g sanki onu kt vicdannn arlyla orada o an eziyormu gibi, bacak kaslar birden zld, bitkin bir halde iri bir tan zerine kt, yumruklan salarnda, yz dizlerindeydi; "Ben bir sefilim!" diye haykrd. O zaman yrei atlad, alamaya balad. On dokuz yldr ilk defa alyordu. Grdnz gibi, Jean Valjean piskoposun -200evinden ayrldnda, o zamana kadar dndklerinin dndayd. inden geen duygulara ne olduunun farkna varamyordu. Yal adamn meleke davranlarna, tatl szlerine kar direniyordu. "Drst bir insan olacanza dair bana sz verdiniz. Ruhunuzu satn alyor, onu kt dncelerden karyor, Tan-n'ya veriyorum." Aklna hep bu szler geliyordu. Bu kutsal balanmann karsna gururu, ktln iimizdeki kalesi olan eyi koyuyordu. Belli belirsiz bir ekilde hissediyordu ki, bu rahibin affedii o zamana kadar benliini sarsan en byk ve en korkun saldrdr, bu balamaya kar direndii takdirde artk^y-reinin katlamas bsbtn aresiz bir hale gelecekti; boyun edii takdirde ise baka insanlarn davranlar yznden yllardr yreini dolduran ve houna giden o kin ve nefretten vazgemesi gerekecekti; bu kere yenmek ya da yenilmek zorundayd, kendi ktl ile iyilii arasnda bir mcadele balamt. Btn bu klarn arasnda bir sarho gibi ilerliyordu. Hain baklarla byle yrrken acaba Digne'deki macerasnn onu nasl bir sonuca gtreceine dair bir bilince sahip miydi? Hayatn baz anlarnda ruhu uyaran ya da rahatsz eden btn o esrarengiz uultular duyabiliyor muydu? Kaderinin byk ve en nemli ann yaam olduunu, kendisi iin artk orta yol olmadn, eer bundan sonra ok iyi insan olmazsa, ok kt insan olacan, imdi artk ya piskopostan daha yksee kma ya da krek mahkmundan da aaya dme zamannn geldiini, eer -201iyi olmak istiyorsa, bir melek olmas, kt kalmak istiyorsa canavarlamas gerektiini acaba bir ses kulana fsldyor muydu? Burada da, daha nce yaptmz gibi, kendimize baz sorular sormamz gerekiyor. Jean Valjean'n dncesinde btn bunlardan kard belli belirsiz bir glge var myd? Geri, daha nce de sylediimiz gibi, felaket zeky eitir, ama Jean Valjean'n btn bu belirttiimiz eylerin iinden kabilecek durumda olduu phelidir. Bu fikirler aklna gelse bile, bunlar grmekten ok, ancak yle byle seebiliyordu ve bu fikirler onu anlatlmas olanaksz, neredeyse ar veren bir huzursuzluk iine atmaktan baka bir ey yapamyorlard. Krek denilen o kapkara yerden ktnda, koyu karanlktan karken ok kuvvetli bir k gzleri nasl kamatnr-sa, piskopos da onun ruhunu yle kamatr-mt. Artk, ona tertemiz, l l kendisini sunan gelecekteki hayat, bu olmas mmkn olan hayat, iini titreyiler ve kayglarla dol-duruyordu. Nerede olduunu kendisi de gerekten bilemiyordu. Gnein doduunu birdenbire gren bir bayku gibi, krek mahkmunun gzleri erdemin ndan kamam, adeta kr olmutu. Emin olduu, hi phe etmedii bir ey varsa, o da artk ayn adam olmad, iinde her eyin deitii, piskoposun onunla konumasndan, ona dokunmasndan nceki gibi davranmasnn artk mmkn olmadyd. te bu ruh hali iindeyken Kk Gerva-is'ye rastlam ve onun krk meteliini al--202mt. Niin? Bunu kendisi de aklayamazd. 0u davran, krekten tayp getirdii kt dncelerin son bir etkisi, adeta son bir abas, bir igd kalnts, statik biliminde edinilmi kuvvet denilen eyin bir sonucu muydu? Hem buydu hem de belki bundan daha az bir ey. Ne olduunu basite syleyelim: alan o deildi, insan deildi; akl, hi bilmedii, yepyeni fikirlerin ortasnda debelenip dururken, alkanlkla, igdyle ayan o parann zerine koyan iindeki hayvand. Akl uyanp da, hayvann bu davrann grnce, Jean Valjean endieyle geri sram, dehet iinde haykrmt. Garip bir olayd bu, ancak iinde olduu durumda mmkn olabilecek bir olay. O paray, o ocuktan alarken bir daha asla yapamayaca bir eyi yapmt. Her ne hal ise, bu son kt davrannn onun zerindeki etkisi ok kesin oldu; aklndaki kargaal ortasndan biip geiverdi, datt; koyu karanlklar bir yana, aydnl br yana koydu; ruhuna, tpk

kimyada reaksiyon oluturan baz maddelerin bulank bir karm etkileyerek, bir unsuru dibe kertirken, brn berraklatrmas gibi bir etki yapt. nce kendisini incelemeden, dnmeden, kurtulmaya abalayan biri gibi kendini kaybetmiesine, ocuu bulup parasn geri vermeye alt. Sonra bunun imknsz olduunu anlaynca, umutsuz bir halde durdu. "Ben bir sefilim!" diye bard an, kendisini olduu gibi grd. Kendinden, sadece bir ha-203yalet gibi hissedecek kadar ayrlp uzaklamt. te o an orada, karsnda, etiyle kemiiyle, sopas elinde, ksa kyl ceketi srtnda, alnm eya dolu antas omzunda, kararl ve kaygl yzyle, iren tasanlar dolu dncesiyle, korkun krek mahkmu Jean Valjean duruyordu. Daha nce de belirttiimiz gibi, bandan geen o byk felaket onu hayaller gren biri yapmt. O nedenle bu kere de hayal grr gibi oldu. Karsnda gerekten Jean Valjean', o uursuz suratn grd. Az kalsn kendi kendine bu adamn kim olduunu soracakt; bu dnceden dehet duydu. Beyni o son derece iddetli al, ama yine de korkun derecede sakin olduu anlardan birini geiriyordu. Bu srada hayaller o kadar derindir ki, gerei yutar. nsan karsndaki nesneleri grmez olur ve zihnindeki ekilleri kendi dndaym gibi grr. Jean Valje-an'n beyni ite byle anlardan birindeydi. Bylece, deyim yerindeyse yz yze kendi kendini seyretti. Ayn zamanda, o halsinas-yonun gerisinde, esrarl bir derinlikte bir k gryordu. nce bunu meale sand. Bilincine grnen bu a daha dikkatle baknca, onun insan eklinde olduunu fark etti ve bu mealenin piskopos olduunu anlad. Bylece bilincinin nnde duran bu iki insan, piskoposla Jean Valjean' srayla gzden geirdi. kinciyi zmek, birinciden daha kolay olmad. Bu gibi kendinden gemelere zg garip olaylar yznden hayalleri uzad lde, piskopos byyp gzlerine gittike -204daha grkemli bir ekilde grnrken, Jean Valjean gittike klmekte ve silinmekteydi. yle bir an geldi ki, bir glgeden ibaret kald ve birdenbire kayboldu. Artk grntde yalnzca piskopos kalmt. Grkemli bir mayla bu sefil adamn ruhunu dolduruyordu. Jean Valjean uzun uzun alad. Smscak gzyalaryla, hkra hkra alad, bir kadndan daha fazla zayflkla, bir ocuktan daha fazla korkuyla alad. O alarken, beyninin ii aydnlandka aydnlanyordu; bu olaanst bir aydnlkt, ayn zamanda hem byleyici hem de korkun bir aydnlk: Gemi hayat, iledii ilk suu, uzun yllardr ektii cezas, kabalamas, ruhunun katlamas, bir yn intikam planlaryla enlenen tahliyesi, piskoposun evinde bana gelenler, bir ocuun krk meteliini almas; piskoposun balamasndan sonra ilendii iin bsbtn alaka, bsbtn canavarca olan o su aklna geldi ve apak bir ekilde grnd, hem de o zamana kadar hi grmedii bir aklk iinde... Hayatna bakt, gzne korkun grnd, ruhuna bakt, iren buldu. Ama imdi bu hayatn, bu ruhun zerine iyilik dolu bir gn domutu. Cennetin nda blis'i grdn sand. Ka saat byle alad? Aladktan sonra ne yapt? Nereye gitti? Bu hibir zaman bilinmedi. Bilinen bir ey varsa, o da o devirde Gre-noble'a sefer yapan ve Digne'ye gelen bir arabann srcsnn o gece, sabahn ne doru piskoposluk binasnn olduu sokaktan -205geerken, Monsenyr Bienvenu'nun kaps nnde, bir adam karanlkta, kaldrma diz km dua eder bir halde grdyd. -206NC KTAP 1817 YILINDA 1. 1817 Yl 1817 yl, XVIII. Louis'nin, iinde kibirin de eksik olmad krallara yarar azametli bir tavrla, saltanatnn yirmi ikinci yl olduunu syledii yl ve Msy Bruguiere de Sorsum'un da ne eritii yld. Btn berber dkknlar, pudra modas ve kraliyet kuunun geri dnecei umuduyla gk mavisi renge badanalanm, zambak iekleriyle sslenmiti. O gnler, Lynch kontunun her pazar Fransa yce meclisi yesi elbisesi, krmz eridi, uzun burnu ve parlak bir i grm kiilere zg o ahane profiliyle kilise mtevellisi sfatyla kendine ayrlm zel srada oturduu o masum ve saf gnlerdi. Msy Lynch'in becerdii parlak i uydu: Bordeaux belediye bakanyken 12 Mart 1814'te, kenti dk d'Augouleme'e biraz fazlaca erken teslim etmiti. Yce meclis yelii de buradan geliyordu. 1817'de, drt ile alt yandaki kk olan ocuklarnn, maroken taklidi deriden, kulaklkl, eskimo serpularna benzeyen geni kasketler giymeleri modayd; Fransz ordusuna Avusturya tarz beyaz niforma giydirilmiti; alaylara lejyon deniyordu; rakam yerine eyaletlerin adlarm -207tayorlard. Napoleon Sainte-Helene'deydi ve ngiltere, ona yeil uha vermeyi reddettiinden, eski elbiselerini tersyz ettiriyordu. 1817'de Pellegrini ark sylyor, Matmazel Bigottini dans ediyordu; Potier saltanat sryordu. Odry henz ortalkta yoktu; M. Sa-qui, Forioso'nun yerini alyordu. Fransa'da hl Prusyallar vard. M. Delalot tannm bir kiilikti. Meruiyet, Pleignier, Carbonneau ve Tolleron'un nce

bileklerini, sonra da kellelerini keserek kendisini kabul ettirmiti. Bambeyinci Talleyrand prensi ile maliye bakan rahip Louis birbirlerine iki khinin glyle bakyorlard; her ikisi de 14 Temmuz 1790 gn Champ de Mars'da federasyon ayinini ynetmilerdi; Talleyrand, piskopos sfatyla ayin duasn okumu, Louis de diyakos olarak ona yardm etmiti. 1817'de, yine bu Champ de Mars meydannn yan yollarnda, yamur altnda yatan, otlar arasnda ryen, yaldz dklm kartal ve an resimlerinden kalma izler tayan mavi boyal tahtadan byk stunlar grlyordu. Bunlar iki yl nce Champ de Mai'de imparatorun tribnne destek vermi stunlard. Gros-Caillou yaknlarnda barakalara yerlemi olan Avusturyallarn kamp ateleri nedeniyle yer yer yanp, kararm, iki tanesi ise bu kamplarn atelerinde Kaiser askerleri ellerini strken yok olmutu. Champ de Mai'yn, haziran aynda Champ de Mars meydannda dzenlenmek gibi bir zellii vard. 1817 ylnda iki ey halk arasnda ok tutuluyordu: Voltaire-Touquet tarz koltuk, -208bir de zerinde 1814 Fransz Anayasas yazl ttn tabakas. Paris iin yeni heyecan, erkek kardeinin kafasn kesip Marche-aux-Fleurs'deki havuza atan Dautun'un cinayetiydi. Chaumareix'ye yzkaras, Gericault'ya onur getirecek olan u uursuz Meduse firkateyni hakknda hibir haber alnamamas Deniz Kuvvetlerini endielendiriyordu. Albay Selves, Sleyman Paa olmak zere Msr'a gidiyordu. La Harpe Soka'ndaki Thermes saray bir fc dkkn olmutu. XVI. Louis dneminde deniz kuvvetlerinde astronom olan Messier'ye rasathane grevi yapan kk ahap kulbe, Cluny konann sekiz keli kulesinin tavan arasnda hl.duruyordu. Duras desi gk mavisi satenden X. Louis stili denmi kk salonunda drt dostuna Ourifca'nn el yazmalarn okuyordu. Louvre'da N harfleri siliniyordu. Aus-terlitz kprs, adndan vazgeiyor ve Jardin du Roi adn alyordu; bu, hem Austerlitz kprsne hem de Jardin des Plantes'a tebdili kyafet getiren ifte bir muammayd. Ho-ratius'un eserlerine trnak ucuyla iaretler koyup imparator olan kahramanlar ve veliaht olan ayakkabclardan baka bir eyle megul olmayan XVIII. Louis'nin iki endiesi vard: Napoleon ve Mathurin Bruneau. Fransz Akademisi'nin dl konusu: 'ncelemenin salad mutluluk'tu. Msy Bellart resmen szbilim sahibi saylyordu. Onun glgesinde, Paul-Louis Courier'nin alaylarna hedef olmaya aday, gelecein Boe savcs yetimekteydi. Arlincourt adnda sahte bir Marchangy -209henz boy gstermemiti, onun yerine Marc-hangy adnda sahte bir Chateaubriand vard. Claire d'Albe ve Malek-Adel birer aheserdiler. Enstit, akademisyen Napoleon Bona-parte adnn listesinden silinmesine ses karmyordu. Bu kraliyet ferman, Angoule-me'de bir Denizcilik Okulu kuruyordu, nk Angouleme dk byk amiral olduuna gre Angouleme kentinin de btn o nitelikleriyle bir liman olmaya hakk vard, tersi durumda, kraliyet ilkesi zedelenirdi. Vekiller heyetinde, Franconi'nin afilerini ssleyen ve sokaklardaki isiz gsz takmnn toplanmasna neden olan ip cambaz resimlerine gz yumulup yumulmayaca tartlyordu. Agnese'in yazan Msy Pae, drt ke yzl, yana etbenli adamcaz, Sassenaye markizinin Ville-Eveque Soka'ndaki kk zel konserlerini ynetiyordu. Btn gen kzlar, szleri Edmond Geraud'n Ermite de Scdnt Avelle arksn sylyorlard. Le Nain Jaune deiip Miroir oluyordu. Bourbon'lan tutan Valois cafe'sinin karsndaki Lemblin cafe'si de imparatoru tutuyordu. Louvel'in daha imdiden canna kastedici gzlerle kendisine bakt Berry dk, Sicilyal bir prensesle ev-lendirilmiti. M. de Stael leli bir yl oluyordu. Hassa muhafzlar Matmazel Mars' slklyorlard. Byk gazeteler ufackt; sayfalarn boyutlar klmt, ama zgrlk bykt. Le Constitutionnel gazetesi merutiyetiydi; La Minerve, Chateaubriand'a 'Cha-teaubriant' diyordu. Bu lakap, burjuvalar byk yazarn arkasndan gldryordu. -210Satlm gazetelerdeki aalk gazeteciler 1815 srgnlerine hakaret ediyorlard: Da-vid'de kabiliyet, Arnault'da nkte, Carnot'da namus kalmamt; Soult hibir sava kazanamamt; Napoleon'un da artk dehas kalmad bir gerekti. Srgndeki birine postayla gnderilen mektuplarn alcnn eline ok ender getiini herkes bilir, nk polis bu mektuplara el koymay kutsal bir grev sayar. Bu yeni bir ey deildir; Descartes da srgndeyken bu durumdan yaknyordu. Nitekim David, kendisine yazlan mektuplar almadm bir Belika gazetesinde biraz fkeli bir ekilde akladnda, kral yanls gazeteler bunu pek elenceli buluyor ve bu*ve-sileyle srgn amataya alyorlard. 'Kral katilleri' ya da 'oy verenler' demek, 'dmanlar' ya da 'mttefikler' demek, 'Napoleon ya da Bonaparte' demek, iki insan birbirinden bir uurumdan ok daha fazla ayryordu. Kendisine 'Anayasa'nn lmsz yaratcs' ad taklan XVIII. Louis'nin devrimler an ebediyen kapatm olduu btn saduyulu kiilerce kabul ediliyordu. Pont-Neuf n dolgu toprak setinde IV. Henri'nin heykelini bekleyen kaideye 'Redivivus' kelimesi ileniyordu. Msy Piet, Therese Soka 4 numaradaki gizli toplantlarn yapmaya balyordu. San liderleri zor durumda kalndnda: "Bacot'ya yazmak gerek," diyorlard. Msy Canuel O'Mahony ve Msy Chappe-delaine, ileride 'su kys suikast' diye anlacak olan eyi, az da olsa kraln kk kardei beyefendinin onayyla planlamaktaydlar. -211Epingle Noire da kendi cephesinden komplo hazrl iindeydi. Delaverderie, Trogoffla iliki kuruyordu. Belli bir lde liberal kafada olan Msy Decazes bir otoriteydi. Chate-aubriand, Saint Dominique Soka 27 numaradaki penceresinde ayanda pantolon ve terlikler, kr salar ipek ve pamuk karm bir sargyla

rtl, gzleri bir aynada, nnde ak duran komple bir dii takmyla, pek sevimli olan dilerini temizliyor ve bir yandan da sekreteri M. Pilorge'a 'Anayasaya gre Krallk' dikte ettiriyordu. Sz geen eletirmenler Lafon'u Talma'ya tercih ediyorlard. M. Feletz imzasn A. diye atyordu; M. Hoff-mann Z. diye imza atyordu. Charles Nodier Therese Aubert yazyordu. Boanma yasaklanmt. Liselerin ad kolej olmutu. Yakalar altn bir zambak ieiyle ssl kolej rencileri Roma kral konusunda tepinip duruyorlard. Sarayn kar istihbarat polisi, Or-leans dknn her yerde tehir edilen portresini kraln ei hanmefendiye ihbar ediyordu; Orleans dk, Alman svarileri tmgenerali niformas tayan Berry dknden daha yakkl grnyordu; bu byk bir kusurdu. Paris ehri kendi kesesinden olmak zere, Invalides'in kubbesini yeniden altn yaldzlatyordu. Ciddi kiiler M. Trinquelagu-e'n u ya da bu durumda nasl davranacan dnyorlard; M. Clausel de Montals birok ynden M. Clausel de Coussergues'den ayrlyordu; M. Salaberry memnun deildi. Komedi oyuncusu Moliere'in kabul edilmedii Akademi'nin yesi komedi oyuncusu -212picard, Odeon'da ifte Phibertlefi sahneliyordu; tiyatronun cephesinde, harflerin koparlm olmasna ramen izlerden MPARA-TORE TYATROSU yazs aka okunuyordu. Cugnet de Montarlot'nun ya yannda ya karsnda yer alyordu. Fabvier hizipi; Ba-voux devrimciydi. Kitap Pelicier, Voltaire'in bir basksn Fransz Akademisi yesi Voltaire'in Eserleri adyla yaymlyor, bu saf yaync, "Bylesi alc eker," diyordu. Genel kanya gre M. Charles Loyson yzyln dehasyd; bu ekememezlik ona dilerini geirmeye balamt, bu da bir zafer belirtisiydi ve hakknda yle bir msra dzlmt: Loyson usa bile, kanatlarnn olmad bilinir. Kardinal Fesch istifaya yanamad iin Lyon diyakosluunu Amasie bapiskoposu Msy de Pins ynetiyordu. svire ve Fransa arasndaki Dappes vadisi ekimesi bu arada generallie ykselmi olan yzba Dufour'un verdii bir muhtrayla balamt. Hi kimsenin tanmad Saint-Simon yce hayalinin atsn kuruyordu. Bilimler Akademisi'nde gelecekte kimsenin hatrlamayaca nl bir Fourier, bilmem hangi karanlk tavan arasnda da gelecein hatrdan karmayaca baka bir Fourier vard. Lord Byron kendisini gstermeye balyordu; Millevoye'nin bir ii-rindeki bir not onu Fransa'ya 'Lord Byron adnda biri' diyerek tantyordu. David d'An-gers mermeri yourmaktaki hnerini deniyordu. Rahip Caron, Feuillantines kmazndaki ilahiyat okulu rencilerinden kk bir -213grubun toplantsnda gelecein Lamennais'i olacak Felicite-Robert adnda hi tannmayan bir rahipten vgyle bahsediyordu. Duman karan ve yzen bir kpein kard sese benzer bir ses Seine Nehri'nde aprdayan Tueries'nin pencereleri altnda, Kral kprsnden XV. Louis kprsne kadar gidip geliyordu, ie yaramaz bir makineydi, bir eit oyuncak, bo hayaller peinde koan bir mucidin uydurmas, bir topyayd; bir buharl gemi. Parisliler bu gereksiz eye kaytszca bakyorlard. Hkmet darbesiyle, kararnameyle, toptan tayinle Enstit'y slah eden birok akademi yesi yaratan sekin adam Msy Vaublanc, akademi yesi olmay baa-ramyordu. Saint-Germain d mahallesiyle Marsan sanca, dine ballndan dolay Msy Delaveau'nun emniyet mdr olmasn istiyorlard. Dupuytren'le Recamier tp okulunun amfisinde 'baba-oul-kutsal ruh ls' sorunu zerinde tartmaya tutuup birbirlerini yumruklanyla tehdit ediyorlard. Cuvier bir gz Tekvin'de, bir gz doada, fosil kalntlarn kutsal metinlerle uzlatnp Musa'y mastodond'lara pohpohlatarak yobaz ilticann gzne girmeye abalyordu. Parmentier'nin ansnn vgdeer emekisi M. Franois de Neufchteau patates denilecek yerde 'parmentire' denilmesi iin bin bir aba sarfediyor, ama bir trl emeline eriemi-yordu. Eski piskopos, eski Konvansiyon Meclisi yesi, eski senatr rahip Gregoire, kralclarn kalem tartmalarnda 'alak Gregoire' olmutu. u kullandmz 'olmutu' deyimi, -214M. Royer-Collard tarafndan bir neolijizm olarak aka knanmt. Iena kprsnn nc kemerinin altnda Blcher tarafndan kpry havaya uurmak iin alm olan deliin iki yl nce kapatlmasnda kullanlan yeni ta hl beyazlndan fark edilebiliyordu. Artois kontunun Notre-Dame'a girdiini grnce yksek sesle: "Lanet olsun! Bo-naparte'la Talma'nn kol kola Bal Sauvage'a girdiklerini grdm gnleri aryorum!" diyen bir adam adalet, mahkeme huzuruna karyordu: Bozguncu bir konuma; alt ay hapis. Hainler pervaszca boy gsteriyorlard; bir sava arifesinde dman saflarna geenler grdkleri dl gizlemeye gerek' uymu-yorlar, nefret ve saygnlklarnn yzszl iinde gpegndz hi utanmadan ortalkta dolayorlard; Ligny ve Quatre-Bras kaaklar cretli rezilliklerinin pejmrde kl iinde kralla ballklarn rlplak sergiliyorlard; ngiltere'de genel tuvaletlerin i duvarlarnda yazl u sz unutuyorlard; "Ltfen, buray terk etmeden nce stnz banz toparlayn!" te, bugn artk unutulmu olan 1817 ylndan belirsiz bir ekilde aklda kalanlarn karmakark bir sralan. Tarih btn bu ayrntlar ihmal eder, zaten baka trl de yapamaz; yoksa sonsuzluun hkimiyetine girerdi. Ne var ki, yanl olarak kk denilen -bitkiler leminde kk yapraklar olmad gibi, insanlk tarihinde de kk olaylar yoktur- bu ayrntlar yararldr. Yzyllarn ehresini oluturan yllarn simasdr.

-215i te, bu 1817 ylnda, Parisli drt gen 'gzel bir oyun' oynadlar. 2. ift Drtler Bu Parisli genlerden biri Toulouse'dan, bir dieri Limoges'dan, ncs Ca-hors'dan, drdncs de Montauban'dand; ve bunlar renciydiler ve renci demek, Parisli demektir; Paris'te okumak, Paris'te domaktr. Bu delikanllar silik kiilerdi; byle kimseleri herkes grmtr; rastgele alnm drt rnek: Ne iyi, ne kt, ne bilgili, ne canl, ne dhi ne de budala; yirmi ya denen o genliklerinin baharnda yakkl genlerdi. Herhangi bir drt Oscar'dlar; nk o devirde Arther'ler henz ortada yoktu. Onun iin, 'Arabistan'n btn buhurlarn yaknz' diye sesleniyordu ark, Oscar ilerliyor, Oscar, onu greceim! Ossian'dan kmlard; zarafetleri skandinav ve Kaledonya zarafetiydi, halis ngiliz tarz daha sonra revata olacakt ve Arthur'larn ilki Wellington, Waterloo Sa-va'n daha yeni kazanmt. Bu Oscar'lardan birinin, Toulouse'lu olann ad FelixTholemyes; brnn Cahors'lu olann Listolier; tekinin Limoges'lu olann Fameuil; sonuncusunun Montauban'l olann da Blachevelle'di. Her birinin bir metresi vard elbette. Blachevelle, Favourite'i seviyordu. Favourite'in bu adla arlmasnn nedeni ngiltere'ye gitmi olmasyd. Listolier, Dahlia'ya tapyordu; o da sava ad olarak iek ad almt. Fameuil'in tapnd Zephine -Josephi-216ne'in ksaltlm- idi. Tholemyes'in sevgilisi ise Fantine'di, gne rengi olan gzel salarndan tr ona 'Sarn' diyorlard. Favourite, Dahlia, Zephine ve Fantine mis kokulu, prl prl, byleyici gzellikte drt gen kzdlar; diki inelerini bsbtn brakmadklarndan hl iiydiler; geici aklarla rahatlan kamt, ama yzlerinde almann verdii huzurun bir kalnts ve ruhlarnda bir kadnn ilk dnden sonra da canlln koruyan namus ieinden vard. Drdnden birine ilerinde en k olduu iin gen, bir dierine de ihtiyar diyorlard; bu ihtiyarn ya yirmi t. Hibir eyi gizlememi olmak iin unu da syleyelim ki, ilk hayalini yaayan Fantine'e, yani Sann'a gre br kz daha tecrbeli, daha kaygsz, daha pikindiler. Dahlia, Zephine ve zellikle Favourite iin durum Fantine'inkinden farklyd. Onlarn henz yeni balayan romanlarnda daha imdiden geirdikleri evrelerin says birden fazlayd ve ilk evrede ad Adolphe olan sevgili, ikincisinde Alphonse, ncsnde Gustave oluyordu. Yoksulluk ve hoppalk tehlikeli iki tdr: Biri azarlar, br pohpohlar ve halktan gzel kzlar bu iki tnn de kendi cephelerinden kulaklarna fsldadklarn duyarlar. yi korunamayan bu ruhlar bu fsltlar dinlerler. Dleri, taa tutulular bu yzdendir; onlar, hibir gnah lekesi tamayan, eriilmez olan eyin ihtiamyla ezerler. Ama, yazk! Ya eer Jungfrau'nun karn asa? Favourite ngiltere'de bulunmu olduu -217iin, Zephine'le Dahlia ona hayrandlar. Pek gen yata 'benim' dedii bir evi olmutu. Babas kaba saba, atp tutan yal bir matematik retmeniydi; hi evlenmemiti, ileri yana ramen evinde ders vermek zorundayd. Bu retmen, bir gn bir oda hizmetisinin eteinin ocan kl siperine takldn grm ve bu kaza nedeniyle k olmutu. Favourite bu akn rnyd. Kz ara sra babasna rastlar, selamlarlard. Bir sabah kaba, dindar klkl ihtiyar bir kadn eve gelmi, "Beni tanyor musunuz kkhanm?" diye sormutu. "Hayr." "Ben senin annenim." Daha sonra, yemek dolabn am, yemi, imi, yatan getirtmi ve eve yerlemiti. Durmadan homurdanan dindar anne Favourite'le hi konumazd. yle saatlerce tek kelime sylemeden oturur, sabah, le, akam drt kiinin yiyecei kadar yemek yer, sonra kapcya misafirlie inip kzn ekitirirdi. Dahlia'y Listolier'ye ve belki daha bakalarna da eken ve avarelie srkleyen ey, ok gzel pembe trnaklan olmasyd. Bu trnaklara nasl i grdrlebilirdi? Erdemli kalmak isteyen ellerine acmamaldr. Zephi-ne'e gelince, o da Fameuil'n gnln, uh ve okayc bir tavrla, "Evet efendim," demesiyle fethetmiti. Delikanllar arkadatlar, gen kzlar dosttular. Bu gibi aklar, daima bu gibi dostluklarla pekitirilir. Bilge olmakla filozof olmak farkl eylerdir. -218spat da u ki, bu uygunsuz kk beraberlikler zerine her trl kar kma kayd bir yana, Favourite, Zephine ve Dahlia birer filozofken, Fantine bilge bir kzd. 'Bilge' diyeceksiniz. yleyse Tholomyes ne oluyor? Hz. Sleyman buna, "Ak, bilgeliin parasdr," diye cevap verirdi. Biz sadece Fantine'in aknn ilk ak, tek ak, sadk ak olduunu sylemekle yetiniyoruz. Fantine, denilebilir ki halkn en aa tabakasnda bir iek gibi aan varlklardand. Toplumun llemeyecek kadar derin karanlklarndan kmt, bu nedenle alnnda ad-szln, bilinmezliin iaretini tayordu. Montreuil-sur-mer'de domutu. Hangi ana babadan? Kim bilir? Anas, babas daima mehul

kalmt. Ad Fantine'di. Niin Fanti-ne'di? Baka bir ad olup olmad hibir zaman bilinmemiti. Directoire dneminde domutu. Soyad yoktu, nk ailesi yoktu; vaftiz ad da yoktu, nk kilise yoktu. Sokakta kck, yalnayak yrrken gelip geenlerden ona rastlayan birinin aklna esip koyduu bu isimle adlandrlm, yamur yadnda bulutlarn suyu alnna nasl derse, bu ad da ona yle gelip taklmt. Ona, "kk Fantine," diyorlard. Kimse daha fazlasn bilmiyordu. On yama basnca Fantine ehirden ayrlp, civardaki iftilerin yannda hizmete girdi. On beinde Paris'e 'servet edinmeye' geldi. Fantine gzeldi, elinden geldii kadar uzun sre saf ve temiz kald. Gzel dileri olan, gzel bir sarnd. eyizi altndan ve -219incidendi ama altn bann stnde, incileri de aznn iindeydi. Yaamak iin alt, sonra yine yaamak iin sevdi, nk gnl de ackr. Tholomyes'i sevdi. Bu iliki delikanl iin bir ak, kz iin tutkuydu. Kvl kvl kaynayan renciler, ii kzlarla dolu Quartier Latin sokaklar bu ryann balangcna gldler. Bunca macerann dmlenip zld Pantheon tepesinin bu dolambal dehlizlerinde Fantine uzun sre Tholomyes'ten kamt, ama srekli ona rastlayacak ekilde kamt. Bir kiiden kanmann onu aramay anmsatan bir yan vardr. Ksacas, pastoral iir gerekleti. Blachevelle, Listolier ve Fameuil'in oluturduklar grupta ba Tholomyes ekiyordu. lerinde en esprili olan oydu. Tholomyes emektar eski rencilerdendi, zengindi, drt bin frank geliri vard, drt bin frank gelir SaintGenevieve tepesinde ahane bir rezalet demekti. Tholomyes otuz yanda ama yandan fazla gsteren bir hovardayd. Yz krm, baz dileri dklmt; ba dazlaklamaya doru gidiyordu; buna hi zlmez: "Kafatas otuzunda, diz-kapa krknda," derdi. Yediklerini zor hazmediyordu. Ve bir gznde de yaarma balamt. Ama genlii sndke neesi alevleniyordu. Dilerinin yerine maskaral, salarnn yerine sevinci, saln yerine alay koyuyor ve alayan gz de durmadan glyordu. iekler iinde bir harabeydi. Vaktinden ok nce bohasn dren genli--220i, dzenli bir ekilde gidiyor, kahkahalar koparyor ve dardan bakanlar onda yalnzca yanan bir ate gryorlard. Vaudevil-le tiyatrosunda sahnelenmesi reddedilen bir de piyesi vard. Ara sra geliigzel msralar dzyordu. Ayrca, her eyden phe ediyordu ki, bu da zayflarn gznde byk bir kuvvetti. Ksacas, alayc ve dazlak olduundan, liderdi. 'ron' demir anlamna gelir, ironi* de bu szckten tremi olmasn? Bir gn Tholomyes dier genci bir kenara ekti ve bir khin tavryla onlara yle dedi: "Bir yldr Fantine, Dahlia, Zephine ve Fa-vourite kendilerine bir srpriz yapmamz is-tiyorlar. Biz de ciddi ciddi sz verdik. Durmadan bu konudan sz ediyorlar, zellikle de bana. Napoli'de ihtiyar kadnlar aziz Janvier'ye, 'Faccia giauta, fa o miracolo, yani ey san yz, gster mucizeni!' diye bardklar gibi, bizim gzellerimiz de Tholomyes srprizini ne zaman yumurtlayacaksn?' deyip duruyor ve ayn zamanda ailelerimize de mektup yazyorlar; bu, iki azl acem klc. Bence zaman geldi. Konualm," dedi. Ve Tholomyes sesini alaltp gizli gizli o kadar neeli bir eyler syledi ki, drt azdan birden, cokun bir kahkaha koptu ve Blachevelle haykrd, "Bak, bu iyi bir fikir ite!" Karlarna duman dolu kk bir meyhane ik. eri girdiler, konumalarnn geri kalan ksm bolukta kayboldu. Bu karanlk grmenin sonucunda, ertesi * Etkiyi artrmak iin bir eyin tersini syleyerek alay etme. -221pazar gn drt delikanlnn drt gen kz davet ettikleri parlak bir kr elentisinin dzenlenmesine karar verildi. 3. Drde Drt Bundan krk be yl nce rencilerle ii kzlarn kr elentisinin nasl bir ey olduunu dnmek bugn iin zordur. Paris'in evresi artk ayn deil. Paris'in evre hayat diyebileceimiz eyin ehresi yarm yzyldan beri tamamyla deiti. ki tekerlekli arabalarn olduu yerde imdi vagonlar var, atanalarn durduu yerde imdi gemiler duruyor. O zamanlar Saint-Cloud denirken bugn Fe-camp deniyor. 1862'nin Paris'i, banliys btn Fransa olan bir ehirdir. Drt ift, o zaman iin mmkn olan btn kr lgnlklarn bir bir yerine getirdiler. Tatillerin balad scak ve aydnlk bir yaz gnyd. Bir gn nce, ilerinde tek yaz yazmasn bilen Favourite, drd adna Tholomyes'e yle yazd: "kmak erken saatte, olur iyi saatte." Bu nedenle sabahn beinde kalktlar ve sonra, arabayla Saint-Cloud'a gidip, henz sulan akmayan elaleyi seyrettiler; "Su olunca kim bilir ne gzeldir!" diye bartlar. Tete-Noire'da kahvalt ettiler, Castaigue henz oradan gememiti; byk havuzun evresindeki geometrik ekilde dikilmi aalar arasnda kk bir elence yaptlar, Diogene fenerine ktlar, Sevres kprsnde acbadem kurabiyesine rulet oynadlar. Puteaux'da iek topladlar, Neu-illy'de kamtan ddkler aldlar, gittikleri -222yerde elmal poaalardan yediler, tam anlamyla mutlu oldular.

Gen kzlar kafesten kurtulmu albl-blleri gibi cvldap gevezelik yapyorlar, ara sra delikanllara kk fiskeler vuruyorlard. Hayatn sabah sarholuu! Taplas yllar! Yusufuk bceklerinin kanatlan titreiyor. Ah! Siz, kim olursanz olun, hatrlyor musunuz? allklarda baa arpmamalar iin dallan ayra ayra yrdnz m hi? Elinizden tutan ve "Ah! Yepyeni ayakkab-lanm, bak ne hale geldiler!" diye haykran; sevdiiniz bir kadnla beraber yamurdan slanm bir bayrdan glerek kaydnz m hi? Hemen unu syleyelim ki, yola karlarken Favourite bilgece ve koruyucu bir tavrla, "Yerlerde salyangozlar dolayor, bu yamur belirtisidir ocuklar," dedii halde, byle en-lendirici bir aksilik, ani bir saanak, bu keyifli topluluun bana gelmedi. Drd de, insan ldrtrcasna gzeldiler. O zamanlar ok nl olan bir klasik air, Ele-onore adnda sevgilisi olan adamcaz, valye De Labouisse, o gn Saint Cloud'un kestane aalan altnda dolarken bu drt gzel kz sabahn onunda oradan geerken grd ve "Bir tanesi fazla!" diye bard: Mitolojinin Gzelleri'ni hatrlamt. Blachevelle'in sevgilisi Favourite hendeklerden atlyor, al-lklann stn lgnlar gibi ayor, gen bir kr tannas canll iinde bu elenceye nderlik ediyordu. Zephine'le Dahlia'y, tesadfler ancak birbirlerini tamamlayacak bir tarzda gzel yaratmt; o nedenle dostluktan -223ok, cilve yapmann igdsyle birbirlerinden hi ayrlmyor, birbirlerine yaslanarak ngilizvari pozlar alyorlard. Keepsakes'ler yeni yeni ortaya kyorlard, kadnlar iin melankoli modas kmaya balamt daha sonralar erkekler iin Byronculuk kacakt-latif cinsin salar alp datlyordu artk. Zephine'le Dahlia'nn salar lle lle yaplmt. Profesrleri hakknda bir tartmaya tutuan Listolier ile Fameuil, Fantine'e, Msy Delvincourt ile Msy Blondeau arasnda nasl bir fark olduunu anlatyorlard. Blachevelle sanki srf pazar gnleri Favo-urite'in Hint taklidi kumatan biilmi aln kolunda tasn diye yaratlmt. Tholomyes, toplulua hkim bir durumda arkadan geliyordu. ok neeliydi, ynetimin onda olduu hissediliyordu; neesinde diktatrlk vard; balca ss, bakrdan asks olan, pamuklu kumatan pantolonuydu. Elinde iki yz franklk salam bir kam baston ve istedii her eyi mubah saydndan, aznda sigar denilen garip bir nesne tayordu; hibir kutsal ey tanmadndan ttn imekteydi. tekiler hayranlkla, "u Tholomyes'e bakn, dorusu alacak ey," diyorlard. "O ne pantolon! O ne canllk!" Fantine'e gelince, neenin ta kendisiydi. O nefis dileri, belli ki Tanr'dan grev almlard: Glme grevi. Uzun, beyaz balan olan, dikili, hasr apkasn bandan ok, elinde tamay seviyordu. Uuup dalgalanmaya hazr, kolayca zlveren, srekli ye-224niden tutturulmas gereken gr sar salan, sanki stlerin altndan kaan deniz perisi Galatee iin yaplm gibiydiler. Pembe du-daklan byleyici cvltlar karyordu. Eri-gone'un antik figrlerindeki gibi aznn ehvetten kalkk duran keleri sanki cretkrlar yreklendirmek hevesindeydiler, ama glgeler dolu uzun kirpikleri, arbal bir havayla yznn alt tarafndaki bu yaramazln zerine doru iniyor, adeta buna, "biraz dur!" diyordu. Btn giyim kuamnda alev alev yanan bir eyler vard. Hafif ynl kumatan mor bir elbise giymiti. Yksek tabanl kahverengi, yaldzl ayakkablarnn balan ajurlu ince beyaz oraplar^ zerinde X'ler iziyordu. Aynca, muslinden Marsilya icad, adna 'canzou' denilen bir tr yelei vard. Bu, canzou sz 'quinze aot'nun Canebiere'ler aksannda bozulmu ekli olup, gzel hava, scaklk ve gney anlamna gelir. Dediimiz gibi, ondan daha az ekingen olan br kz ise dpedz ak elbiseler giymilerdi. Bu da, yazn iekli apkalar altnda ok zarif ve i gcklayc oluyordu. Ama, bu cretkr kyafetlerin yannda Fantine'in canzou'su, iini gstermesi, sr saklamazlklan, ayn zamanda hem gizleyen, hem gsteren tereddtleriyle, ahlak ku-rallannn tahrik edici bir buluu gibi duruyordu. Deniz yeili gzl Cette Vikontesinin bakanlndaki nl ak divan, belki de cinsel cazibe dln namus yansna giren bu canzou'ya verirdi. En saf olan, bazen en bilgi oluyor. Bu da olaandr. -225Prl prl bir yaz, narin bir profil, koyu mavi gzler, etli gz kapaklan, kemerli ve kk ayaklar, biimli el ve ayak bilekleri, orada burada damarlarn uuk mavi ince dallarn belli eden beyaz bir ten, ocuksu ve krpe yanaklar, Aiginal uno heykellerindeki gibi salam bir boyun, gl hareketlere sahip yumuak bir ense, sanki Coustou'nun eliyle biimlenmi ve ortalarnda muslin kuman altndan grlebilen ehvetli birer ukur bulunan gsler, hayalle doldurulmu bir nee; heykel gibi nefis; ite Fantine byleydi ve bu effaf kumalarn, bu eritlerin altnda bir heykelin ve bu heykelin iinde de bir ruhun varl seziliyordu. Fantine ok gzeldi, ama gzelliinin pek farknda deildi. Sessiz sedasz her eyi m-kemmelliyetle kyaslayan ender rastlanr hayal adamlar, gzelin esrarl rahipleri bu kk ii kz grseler, onda Paris zarafetinin effafl ardnda antik an kutsal aklcln fark ederlerdi. Karanlklardan gelen bu kzda soyluluk vard. slup asndan da, ritim asndan da gzeldi. slup ideal olann biimi, ritim ise onun hareketidir. Fantine sevinti dedik; Fantine ayn zamanda utangalkt.

Onu dikkatle inceleyen bir gzlemci; onda yaz mevsiminin ve gnl macerasnn verdii bu sarholuun arasndan kp yaylan sarslmaz bir temkinlilik ve alakgnlllk bulurdu. Sanki biraz arm gibi duruyordu. Psyche'yi Vens'ten ayran ince fark ite bu hafif aknlktr. Fantine'de altndan bir i-226neyle kutsal atein kllerini kartran Vesta rahibesinin uzun, beyaz ve ince parmaklan vard. Tholomyes'in hibir isteini geri evirmemi olmasna ramen, yz sakinken olaanst masum bir ifade tayordu. Baz saatler bu yz ciddileiyor, adeta sert bir gurur ifadesiyle kaplanyordu ve neenin bu yzde bu kadar abuk snmesiyle birlikte bir iek gibi aln yerini birden bir ie kapana brakmas son derece garip ve artcyd. Bu ani ve bazen sertlikle kank ciddileme ifadesi, bir tannann yksekten bakn andn- , yordu. Aln, burun ve ene hatlan, yzn ahengini oluturan dengeyi, orann dengesinden apayr bir ey olan o dengeyi salamak? tayd. Burnun altn dudaktan ayran o ok karakteristik mesafe, Fantine'de namusun esrarl iareti olan o belli belirsiz, sevimli kvn-m -I. Friedrich'i, Icne kazlarnda bulunan bir Artemis heykeline k eden o kvnm- tayordu. Ak bir hatadr, kabul. Ama Fantine bu hatann stnde yzen masumiyetti. 4. Tholomyes Neesinden spanyolca Bir ark Sylyor Doa sanki tatile kmt, glyordu. Sa-int-Cloud'un btn iek tarlalan mis gibi kokular sayor; Seine'den gelen esinti yapraklan belli belirsiz kmldatyor; dallar rzgrda trl hareketler yapyor, anlar yaseminleri yama ediyor; kelebekler topluluu kendilerini civanperemlerinin, yoncalann, yaban yulaflarnn stne brakyor; Fransa -227i kralnn muhteem parknda bir sr serseri ku dolayordu. Gnee, krlara, ieklere, aalara kansan drt neeli ift, prl prl parlyorlard. Ve bu cennet diyarnda konuan, ark syleyen, koan, dans eden, kelebek avlayan, kahkahaiei toplayan, ajurlu pembe oraplarn uzun otlarn iinde slatan taze, delimen, kalplerinde hibir ktlk tamayan bu kzlarn hepsi, delikanllarn hepsinden urada burada ufak bir pck alyorlard. Yalnzca, hlyal, vahi, anlalmayan direniiyle iine kapanm olan Fantine bunun d-ndayd; O seviyordu. "Hey, sen," diyordu Favourite ona, "sende hep ey hali var..." Sevin dedikleri ite budur. Mutlu iftlerin bu geileri hayata ve doaya derin bir ardr ve her eyden, her yerden okama ve k karr. Evvel zaman iinde bir peri varm, ayrlan, aalan sadece klar iin yaratm. te klann ak havada, allar arasnda kurulan ezeli okullan buradan geliyor. Ezelden beri yinelenen bu kaamak, allar ve okul rencileri olduu srece devam edip gidecektir. lkbahann dnrler arasndaki iti-ban bu nedenledir. Soylusu da, yoksulu da, dk de, derebeyi de cppeli hkimi de, eskiden dendii gibi, sarayls da, ehirlisi de hep bu perinin kullandr. iftler birbirlerini ararlar, glerler, havada ulvi bir aydnlk vardr, Tannm sevmek nasl bir dnmdr! Noter ktipleri birer ilah kesilirler. Kk lklar, -228otlar arasnda kovalamalar, havada yakalanan beller, birer name olan bozuk szler, bir hecenin syleni tarzndan fkran hayranlklar, azdan aza alman kirazlar, btn bunlar bir meale gibi alev alev yanp semavi bir ihtiama kanr. Gzel kzlar kendilerini tatl tatl harcarlar. Bu hi bitmeyecekmi sanlr. Filozoflar, airler, ressamlar bu kendinden gemeye bakp ne yapacaklarn anr-lar, gzleri o kadar kamar. Watteau: "Cythere'e gidi!" diye haykrr; asaletsizliin ressam Lancret, mavilikler iinde uan burjuvalan seyreder; Diderot, btn bu geici aklara kollanm aar ve Urfe, onlan eski Gal-ya rahipleriyle ilikilendirir. "" Yemekten sonra drt ift, o vakitler kraln bahesi ad verilen yere Hindistan'dan yeni gelmi olan bir bitkiyi grmeye gitmilerdi. u an adn hatrlayamadmz bu bitki o dnemde btn Paris'i Saint-Cloud'a ekiyordu. Bir sap zerinde ykselen acayip, sevimli bir aat bu. Saylamayacak kadar ok iplik gibi ince, kank ve kabank, yapraksz dallan binlerce beyaz minik gllerle kaplyd; yle ki aa, ieklerle bitlenmi bir saa benziyordu. Bitkiyi hayranlkla seyretmeye gelen srekli bir kalabalk vard. Aac seyrettikten sonra Tholomyes, "Eek gezintisi yapmay neriyorum!" diye barmt. Bir eekiyle pazarlk edilmi, Vanves ve Issy yolundan geri dnlmt. Issy'de yle bir olay gemiti: O tarihlerde sava gereleri yapan mteahhit Bourguin'in elinde bulunan kamu mal park naslsa her-229kese alabildiince akt. Parmaklktan gemiler, maarasndaki mnzevi kei mankenini ziyaret etmiler, milyoner olmu bir satire* ya da Priape'n suretine girmi Turca-ret'e layk, tahrik edici bir tuzak olan nl aynal odann esrarengiz marifetlerini denemilerdi. Bernis rahibi tarafndan ne kavuturulmu olan iki kestane aacna bal byk hama kuvvetle sallamlard. Biraz da spanyol saylan Toulouse'lu Tholomyes -nk Tolos'un kuzeniydi- bu gzel kzlar birbiri ardnca salncakta sallar, etekler Gre-uze'ye bol bol ilham verecek ekilde kahkahalar arasnda kat kat havada uuurken eski bir Gallega trksn

yank bir havada tutturmutu. Belki de bu arky, iki aaca balanm bir hamakta alabildiine sallanan gzel bir kz ilham etmiti: Badajoz'luyum ben Ak aryor beni Btn ruhum gzlerimdedir nk sen bacaklarn Gsteriyorsun Yalnz Fantine sallanmak istemedi. Favourite, "Byle huylan da hi sevmem," diyerek biraz buruka sylendi. Eeklerden inince yeni bir enlik balad; Seine Nehri'ni gemiyle getiler, Passy'den yaya olarak Etoile'in parmaklklarna geldiler. Hatrlanaca gibi, sabahn beinden beri ayaktaydlar. Ama ne keder! "Pazarlar yor* Alayl bir dille yazlm eletiri yazs; hiciv. -230gunluk olmaz," diyordu Favourite, "yorgunluk pazarlar almaz." Saat e doru mutluluktan ne yapacaklarn aran iftler, Rus Dana binmi kayp duruyorlard. O gnlerde Beanjon tepelerini kaplayan bu garip yap-nln ylankavi izgilerini Champs-Elysees'nin aalarnn stnden grmek mmknd. Arada srada Favourite sesleniyordu: "Hani srpriz? Srprizi isterim." "Sabrl ol," diye cevap veriyordu Tholomyes. 5. Bombarda'nm Kabaresinde*' Rus Dalan'nda kayma fasl bittikten sonra akllarna akam yemei geldi. Sonunda az da olsa yorulan neeli sekizler Bombarda'nm kabaresine tler. Buras nl lokantac Bombarda'nm Champs-Elysees'de at ubeydi. O zamanlar Bombarda'nm tabelas, Ri-voli Soka, Delorme Pasaj'nm yannda grlrd. Girdikleri yer byk, ama irkin bir odayd; dipte bir karyolas vard (pazar gn kabare ok kalabalk olduundan buray kabul etmek zorunda kalmlard); pencerelere ahane bir austos aydnl vuruyordu. ki masa vard. Birinin stnde erkek ve kadn apkalarna karm demet demet bir yn iek; brnde yemekler, tabaklar, bardaklar ve ielerden oluan neeli bir kargaal evreleyerek oturmu drt ift, bira testileri arap ielerine karmt; masann stnde az da olsa bir dzen, altnda ise dzensizlik vard; * Kabare: kili lokanta, meyhane. -231Masann altndaki ayaklardan geliyordu O korkun grlt, o korkun patrt der Moliere. Sabahn beinde balayan piknik sefas akam saat drt buua doru ite bu haldeydi. Gne yava yava batyor, itahlar snyordu. Gnein altndaki kalabalklarla dolup taan Champs-Elysees meydan, zaferi meydana getiren o iki eyden; k ve tozdan baka bir ey deildi. Marly'nin atlan, bu kineyen mermiler altndan bir bulut iinde aha kalkyorlard. Arabalar gidip geliyordu. Muhafzlardan oluan olaanst bir mfreze, mzkalanyla, Neuilly Caddesi'nden aa inmekteydi. Batan gnete hafife pembeleen beyaz bayrak Tuil-eries'in kubbesinde dalgalanyordu. O dnemde yeniden XV. Louis meydan olan Concorde meydan, halinden memnun olan gezinenlerle dolup tayordu. Birou, 1817'de henz yaka iliklerinden tamamen kaybolmam olan menevili beyaz kurdeleye takl gm zambak iei tayordu. Orada burada, gelip geenlerin evrelerini sarp alkladklar, halka olmu dans eden kk kz ocuklar o sralarda nl olan ve 'Yz gn' iktidarn talamak iin bestelenmi olan Bourboncu bir arknn namelerini havaya frlatyorlard. arknn nakarat yleydi: Kavuturun bizi Gand'daki babamza Babamza kavuturun bizi Pazar elbiselerini giyini, hatta bazlar burjuvalar gibi iekler takm kenar mahalle -232kalabal byk parka ve Marigny parkna yaylmlar halka oynuyor, atl karncalarda dnyor; bir ksm iki iiyor; kahkahalar duyulan baz matbaac raklar balarnda kttan klahlar tayorlard. Her ey nee lts iindeydi. Bu sz gtrmez bir bar ve huzur a, derin bir kralln gvenlik ayd. Polis mdr Angles'in Paris'in d mahalleleri hakknda krala sunduu gizli ve zel bir raporun u szlerle son bulduu dnemdi: "Her ey iyice incelendii zaman grlecei gibi Efendimiz, bu adamlardan korkulmas iin hibir neden yoktur. Kediler gibi kaygsz ve kaytszdrlar. Tara aa tabakas hareketli ise de, Paris'inki yle deildir. Hepsi de tk insanlardr. Efendimiz, muhafz ktalannzda-ki erlerin her biri bunlarn uc uca getirilmi iki tanesine bedeldir. Bakentin ayaktakmn-dan yana korkulacak hibir ey yoktur. Elli yldan beri bu halkn boyunun daha da ksal-m olmas dikkate deer bir konudur. Paris'in d mahallelerinin halk devrim ncesinde olduundan daha ksadr. Tehlikeli deildir. Sonu olarak, ktlk yapmayan aalk insanlar." Bir kedinin aslanlaabileceine polis mdrleri ihtimal vermezler. Oysa bu mmkndr ve Paris halknn mucizesi de ite budur. Angles'in bu kadar hor grd kedi, antik a cumhuriyetlerinde deer verilen bir

yaratkt, onlarn gznde zgrl temsil ediyordu ve Paris'teki kanatsz Minerva'ya karlk olarak, Korinthos meydannda bir kedinin bronzdan dev heykeli vard. Restorasyon'un saf polisi, -233Paris halkn olduka 'iyi gzle' gryordu. Paris halk hi de sanld gibi; 'kt olmayan aalk insanlar' deildir. Yunanistan iin Atinal ne ise, Fransa iin Parisli de odur. Kimse onun kadar rahat uyuyamaz, kimse onun kadar unutmu grnemez, ama fazla gvenme-meli, geri o her trl geveklie ve ihmale elverilidir, ama iin ucunda kazanlacak anl bir zafer olduu zaman fkeyle comas hayranlk uyandrr. Eline bir mzrak verin size 10 Austos'u yaatsn, bir tfek verin size Auster-litz'i armaan etsin. O, Napoleon'un dayanak noktas, Danton'un ilham kaynadr. Vatan m sz konusu? Hemen askere yazlr, zgrlk m sz konusu? Hemen kaldrmlar sker. Ondan saknn! Onun fke dolu salar dillere destandr, ceketi antik an pelerinidir. Ayanz denk aln. nne kacak ilk Grene-ta Soka'n dman iin bir utan meydanna evirir. Zaman geldiinde bu kenar mahalle adam byyecek, bu kk insan ayaklanacak, korkun bir bakla bakacak, soluu frtna kesilecek ve bu zavall sska gsten Alp Dalan'nn kvrmlarn yerinden oynatacak gte rzgrlar kacaktr. Paris'in kenar mahallesi sayesindedir ki, devrim, ordulara karp Avrupa'y fethetti. ark sylyor, bu onun neesi. Syledii arky doa ile kyaslayn, o zaman grrsnz! Nakarat la Carmagnole olduu srece, sadece XVI. Louis'yi devirir; la Marselaise'i syletin, dnyay kurtaracaktr. Angles'in raporunun kenarna bu notu yazdktan sonra, imdi tekrar drt iftimize dnyoruz. Dediimiz gibi, akam yemei sona eriyordu. -2346. Tapnma Fasl Sofra sohbeti, ak sohbeti, ikisi de ele avuca smaz eylerdir. Ak sohbetleri bulut, sofra sohbetleri dumandr. Fameuil ile Dahlia ark mrldanyorlard. Tholomyes iiyor, Zephine glyor, Fantine glmsyor, Listolier, Saint-Cloud'dan aldklar bir borazan alyor, Favourite, Blachevel-le'e tatl tatl bakp, "Blachevelle, seni ok seviyorum," diyordu. Bu sz duyan Blachevelle ona, "Favourite, artk seni sevmezsem ne yaparsn?" diye sordu. "Ben mi?" diye haykrd Favourite, "Sakn ha! akacktan bile olsa byle syleme^Eer beni sevmezsen, stne atlarm, seni trnaklar, trmalar, suya atarm, tutuklatrm." Blachevelle, gururu okanm bir adamn haz dolu bbrlenmesiyle glmsedi. Favourite devam etti: "Evet, polis arrm! Ne yani! ekineceimi mi sanyorsun? Alak!" Blachevelle mest olmutu, gururla iskemlesine yasland ve gzlerini kapad. Dahlia, bir yandan yemek yerken, o amatann iinde Favourite'e usulcack, "Demek Blachevelle'ini tapnrcasna seviyorsun," dedi. Favourite, "Ben mi? Ondan nefret ediyorum," diye cevap verdi. "Cimrinin biri. Ben, evimin karsnda oturan ocuu seviyorum. ok iyi bir delikanl, onu tanyor musun? Onda tam bir aktr havas var. Ben aktrleri severim. Eve dndnde annesi, 'Aman Tanrm! imdi rahatm bozuldu. Yine grl-235t yapmaya balayacak. Aman olum kafam iirme!' diyor. nk evde farelerin dolat tavan aralarna, karanlk deliklere, kabildii kadar ykseklere kp ark sylyor, tamirat yapyor, bir eyler yapyor ite, ne bileyim? kard sesler ta aadan duyuluyor! Daha imdiden bir avukatn yannda dileke yazp gnde yirmi metelik kazanyor. Saint-Jacques-du-Haut-Pas kilisesinde eski bir arkcnn olu. Ah! ok iyi bir ocuk. Bana yle tapyor ki, bir gn tatl yapmak iin hamur atm grnce, 'matmazel, eldivenlerinizi bile piirip erbete atsanz, yerim,' dedi. Byle eyler syleyebilmek iin insann aktr olmas gerek. Ah! ok iyi bir ocuk. O kk beni neredeyse ldrtacak. Neyse, fark etmez, Blachevelle'e kendisini sevdiimi sylyorum. Nasl atyorum ama, nasl da atyorum!.." Bir an durduktan sonra devam etti: "Biliyor musun Dahlia, ben bir melankoliim. Bunun nedeni btn gn yaan yaz yamurundan baka bir ey deil, rzgr da sinirlerimi bozuyor, yzm il basyor, Blachevelle de ok cimri, sanki pazarda sadece bezelye var, insan ne yiyeceini bilemiyor, ngilizlerin dedii gibi, iim darald*, tereya o kadar pahal ki! Sonra uraya bak, ne irkin, iinde karyola olan bir yerde yemek yiyoruz, bunlar beni bu hayattan tiksindiriyor." ngilizce; spleen: Karasevda, isteksizlik. -2367. Tholomyes'in Aklll Bu srada ark syleyip amata yaparak konuuyorlard. Ortada grltden baka bir ey yoktu. Tholomyes mdahale etti. "Geliigzel, acele konumayalm!" diye bard. "Parlak szler sylemek istiyorsak, nce bir dnelim. Fazla inciler dktrmek kafay aptalca boaltr. Akan bira kpklen-mez. Acele yok beyler. lene grkem katalm. Sakin sakin yiyelim, mideleri ar ar enlendirelim. Aceleye gerek yok. Bahara bakn; acele edip erken gelirse yand demektir, her ey donar. Byle bir igzarlk eftali aalarn, kays aalarn

mahveder, igzarlk gzel sofralarn holuunu ldrr. gzarlk yok beyler! Grimod de la Reyniere de Talleyrand'la hemfikirdir." (...) Tholomyes, szlerine devam etti: "Dostlar, gkten den her ey mutlaka heyecan ve saygya deer demek deildir. Cinas,* uan dncenin gbresidir. Espri nereye olsa der ve dnce de samal yumurtladktan sonra gklere kadar gider. Kayann zerine yaylan beyaz bir leke akbabann gklerde szlmesine engel oluturmaz. Sz oyununu ktlemek aklmdan bile gemez! Erdemleri lsnde ona sayg duyarm; o kadar. nsanlkta, belki de insanln dnda ne kadar ihtiaml, yce ve hoa giden ey varsa, hepsi de szck oyunlar yapmtr. sa, aziz Petris zerine; Musa, shak ' Anlamlan farkl yazllar ve syleyileri bir arada kullanmak, sz oyunu. -237zerine; Aiohkeplos, Polynikea zerine; Kleo-patra, Oktavianus zerine kelime oyunlar yapmlardr. unu da unutmayn ki, Kleo-patra'nn kelime oyunu Aktiom Sava'ndan hemen nceye rastlar. O olmasayd, Tornea ehrini bugn kimse hatrlamayacakt. Bu eski Yunanca ad, kepe demektir. Bu noktay belirttikten sonra, imdi tavsiye edeceim konuya geliyorum. Kardelerim, tekrar ediyorum, taraf tutmak yok, patrt grlt yok, abart yok, hatta ince nkteler, neede, sevinte, kelime oyunlarnda bile. Dinleyin, bende Amphiaraus'n temkinlilii ve Sezar'n dazlakl var. Her eyin snn olmal, bilmecenin bile, Est modus in rebus* Yemeklerin de bir snn olmal. Kkhanmlar, siz elmal pastay seviyorsunuz, ama fazla yemeyin. Elmal pastada bile saduyuya ve sanata gerek vardr. Oburluk, oburu cezalandnr. Gula punit Gukvc.*"' Tann, hazmszl midelere ders vermekle grevlendirmitir. unu aklnzdan karmayn; tutkulannzn her birinin, hatta akn bile bir midesi vardr ve bunu fazla doldurmaya gelmez. Her eye tam zamannda son kelimesini yazmak gerekir, insan kendini tutmal, acil bir durumda itahna gem vurmal, heveslerini hapsetmeli, kendi kendisini karakola gtrmelidir. Bilge kii, sras geldiinde kendisini 'tutmay' bilen kiidir. Bana biraz olsun gvenmelisiniz. nk snavlarmn da gsterdiine gre, bir para hukuk okudum, nk uy* Lat.: Bilmecede l var. ** Lat.: Annesini ldren Neron'dan sz ediyor. -238gUlanm ikence ile uygulanmam ikence arasndaki fark bilirim, nk Monnatios Demeus'n baba katili davalannda hkimlik yapt dnemde Roma'da nasl ikence yapldna dair Latince bir tez verdim, nk yaknda doktor olacam; grne gre btn bunlardan aptal olduum sonucu kmaz. Arzulannzda ll olmanz neriyorum. Felix Tholomyes olduum ne kadar doruysa, iyi konutuum da o kadar dorudur. Vakti, saati geldiinde cesaretle davranp Sylla ya da Origenos gibi feragat edene ne mutlu!" Favourite derin bir dikkatle dinliyordu: "Felix!" dedi, "ne gzel kelime. Bu ad ok seviyorum. Latince 'mutlu' demek."' ^ Tholomyes devam etti: "Kuiritesler, centilmenler, kabaleroslar, dostlar! Hibir kkrtmaya kaplmayp, gerdee girmekten vazgemek ve aka meydan okumak m istiyorsunuz? ok basit. te reetesi: Limonata iin, kendinizi an yorun, zoraki almaya koun, gbeinizi atlatn, ta tayn, uyumayuj, gecelerinizi uyank geirin; bol bol azotlu ikiler ve aknilfer suyu iin, haha ve kandraotu bulamac tadn, buna bir de alktan geberesiye sk perhizi katn, bunun da stne souk su banyolan yapn, belinize eitli otlardan kemerler balayn, kurun levha koyun, kurun suyu ile ovun, su ve sirkeyle scak pansumanlar yapn." Listolier, "Ben kadn tercih ederim," dedi. "Kadn ha!" dedi Tholomyes, "Onlara gvenmeyin. Kendini durmadan deien kadn kalbine teslim edenin vay haline! Kadnlar -239kalle ve hilekrdr. Mesleki kskanlndan tr ylandan nefret eder. Ylan onun iin kar kedeki rakip dkkndr." "Tholomyes, sen sarhosun!" diye bard Blachevelle. "Doruyu sylemek gerekirse, evet!" dedi Tholomyes. "yleyse neelen." "Kabul," diye cevap verdi Tholomyes. Ve kadehini doldurarak ayaa kalkt: "Yaasn arap! Nunc te, Bacche, canarr* Affedersiniz hanmlar, bu spanyolca'dr. Bakn, senyora, ispat da u: Halkna gre f. Kastilya lei arab on alt litre, Alicante'nin kantaras on iki, Kanarya Adalar'nn almudu yirmi be, Balear Adalar'nn kuartini yirmi alt, ar Deli Petro'nun izmesi otuz. Yaasn o byk ar, yaasn daha da byk olan izmesi! Kkhanmlar, size bir dost d: inize geliyorsa komunuza ann. Akn bir zellii de aldanmaktr. Ak maceras, dizleri nasr balam bir ngiliz hizmeti kadn gibi

melip aptallamak deildir. O bunun iin yaratlmamtr. Keyifli keyifli aldanr, tatl kk ak! Derler ki; aldanmak insani bir zelliktir. Ben de diyorum ki; aldanmak aktr. Bayanlar, ben hepinize tapyorum. Ey Zephine! Ey Josephine, burumutan da beter surat, eer arpk olmasaydnz sevimli olurdunuz. Yanllkla zerine oturulmu gzel bir yze benziyorsunuz. Favourite'e gelince, ey Periler, ey Musa'lar! Blachevelle bir gn * Lat.: imdi sen, Bacchos! -240Guerin-Boisseau Soka'ndaki dereden geerken gzel bir kzn, iyice gerilmi beyaz orap-! bacaklarn alm grd. Bu balang houna gitti ve Blachevelle ona k oldu. Sevdii Favourite'ydi. Ey Favourite, dudaklarn yonya kadnlannnki gibi. Euphorion adnda bir Yunan ressam vard, ona 'dudak ressam' adn takmlard. Bu Yunanl sadece senin aznn resmini yapmaya laykt. Dinle bak! Senden nce hibir yaratk bu ada layk olmamtr. Sen, elmay Vens gibi almak ya da Havva gibi yemek iin yaratlmsn. Gzellik seninle balyor. Havva'dan sz ettim, onu yaratan sensin. Gzel kadn yaratmann 'uydurma belgesi' senin hakkn. Ey Favourite, imdi size sen demeyi artk brakyorum, nk iirden nesre geiyorum. Az nce benim admdan sz ediyordunuz. Bu beni duygulandrd, ama kim olursak olalm, adlara gvenmeyelim. nsan yanltabilirler. Benim adm Felix, ama mutlu deilim. Kelimeler yalancdr. Bize verdikleri bilgileri kr krne kabul etmeyelim. rnein, mantar tpa iin Liege'e, eldiven iin Pau'ya mektup yazmak hata olur. Matmazel Dahlia, sizin yerinizde olsam, Rosa adn alrdm. iein gzel kokmas, kadnn da akll olmas gerek. Fantine iin bir ey sylemeyeceim, o dalgn, hayalci, dnceli, duygulu bir kzdr; peri klnda, rahibe utangalnda bir hayalettir; ii kz hayatnda yolunu kaybedip hayal lemine snan, ark syleyen, dua eden, ne grdn, ne yaptn pek bilmeden aylak aylak bahede dolarken -241ban kaldrp gkyzne bakan ve orada aslnda olandan ok daha fazla ku gren bir hayalet! Ey Fantine, unu bilmelisin; ben Tholomyes bir hayalim; ama baksanza beni iitmiyor bile, bo hayallerin sarn kz! Zaten orada her ey tazelik, nefaset, genlik, tatl seher aydnldr. Ey Fantine, siz Papatya ya da nci gibi adlara layksnz, gzel, inci parlaklnda bir kadnsnz. Bayanlar, size ikinci bir t; asla evlenmeyin; evlilik bir adr; ya tutar, ya tutmaz; byle bir risk almaktan kann. Ama, hadi canm! u sylediim de laf m? Bo yere ene tketiyorum. Evlilik konusunda kzlarn iflah olmasna imkn yoktur. Biz bilge kiiler ne dersek diyelim, ii kzlarn elmaslar iinde zengin kocalar hayal etmelerini nleyemeyiz. Neyse, yle olsun, ama gzeller, unu aklnzdan karmayn; ok eker yiyorsunuz. Bir kusurunuz var ey kadnlar, eker kemirmek. Ey kemirici cins, kk beyaz dilerin ekere baylyor. Oysa, dinleyin, eker bir tozdur. Her toz da kurutur. eker btn tozlarn en kurutucusudur. Da-marlardaki kann suyunu emer, kann phtlamas, sonra da katlamas bundandr; cierlerdeki yumrular bundandr; lm bundandr. Bunun iin eker hastal veremin kap komusudur. yleyse ekerleri tr tr yemeyin, ok yaarsnz. imdi erkeklere dnyorum: Efendiler. Gnller fethedin. Birbirinizin sevgililerini hi vicdan azab ekmeksi-zin ayartn. Birbirinizi apraza aln. Akta dostluk yoktur. Gzel bir kadnn olduu her -242yerde dmanlklar balam demektir. Balamak yok, kyasya sava var! Gzel bir kadn, bir sava nedenidir; gzel bir kadn bir su ileme nedenidir. Tarihteki btn istilalarn nedeni kadn etekleridir. Kadn, erkein hakkdr. Romulus, Sabin kadnlarn kard. Wilhelm, Saksonyal kadnlar kard, Sezar, Romal kadnlar kard. Bir kadn tarafndan sevilmeyen bir erkek baka erkeklerin sevgilileri stnde akbaba gibi dolanr. Bana gelince, ben, btn o dul kalm talihsiz erkeklere, Bonaparte'n talya ordusuna .syledii o ulvi szleri hayknyorum: 'Askerler, hibir eyiniz yok! Her ey dmann elinde!'" Tholomyes sustu. Blachevelle, "Nefes al Tholomyes," dedi. Ve syler sylemez de, rastgele kelimelerden yazlm, zengin ama bo kafiyelerle bezenmi, aacn hareketleri ya da rzgrn grlts kadar anlamsz, pipo dumanlanyla doup, bu dumanlarla birlikte uup dalan atlye arklarndan birini, Listolier ve Fameuil'in eliinde, bir at makamnda sylemeye balad. Tholomyes'in kafa iiren sylevine cevap vermek iin grubun tekrarlad kta uydu: Para babalar ok para Verdiler bir grevliye Clement-Tonnerre efendi Saint Jean'a olsun diye papa Ama Clement papaz deildi Papa da olamad elbette Grevli kplere bindi Paralar teslim etti -243Ama bu Tholomyes'in cokunluunu yattrmaya yetecek gibi deildi. Kadehini boaltt, yeniden doldurdu ve tekrar konumaya balad. "Kahrolsun bilgilik! Btn sylediklerimi unutun. Ne erdem satcs, ne erdemli, ne er-demci olalm. Kadehimi neenin kaytszlnn erefine kaldryorum; uan, neeli olun! renimimizi lgnlkla, yiyeceklerle tamamlayalm: Hazmszlk ve sindirebilme. Brakn, Jus-tinianus erkek olsun, boazna dknlk de dii! Gz alabildiine derinlikte sevin! Yaa sen ey yaratl! Dnya koskoca bir elmas. Ben mutluyum. Kular yrtc. Her tarafta elence! Blbl, bedava bir Eeuiou'dur. Ey, yaz mevsimi selam sana. Ey Luxembourg! Ey Madam So-ka'ndaki, rasathane yolundaki Georgique'ler! Ey hayalperest askercikler!

Ey btn o sevimli ev hizmetileri ki, ocuklara bakarken ocuk yapmann yollarn deneyip, elenirler! Odeon'un kemerleri olmasa Amerika'nn geni ovalan houma giderdi. Ruhum bakir ormanlarda uuyor. Her ey gzel. Sinekler gne nda vzldyorlar. Sinekkuunu gne ak-snp burnundan kard. p beni Fantine!" Yanld, Favourite'i pt. 8. Bir Atn lm Zephine, "Edon'un yemekleri Bombar-da'dan daha iyi!" diye haykrd. Blachevelle, "Ben Bombarda'y Edon'a tercih ederim," dedi, "daha lks. Daha Asyal bir havaya sahip. Alt salona bakn. Duvarlarda aynalar var." -244"Ben tabamn iindekini tercih ederim," dedi Favourite. Blachevelle srar etti: "Baklara bakn. Bombarda'da saplan gm, oysa Edon'da kemikten. Gm, kemikten daha deerlidir." Tholomyes, "enesi gmten olanlar iin mstesna," dedi. O srada, Bombarda'nm penceresinden grlen Invalides'in kubbesine bakyordu. Sessizlik oldu. "Tholomyes!" diye bard Fameuil, "az nce Listolier ile tarttk." Tholomyes, 'Tartma iyi eydir, ama kavga daha iyidir," diye cevap verdi. ' "Felsefe zerinde tartyorduk." "Peki." "Sen hangisini tercih edersin, Descartes'i mi, yoksa Spinoza'y m?" "Desaugiers'yi," dedi Tholomyes. Bylece kestirip attktan sonra devam etti: "Yaamay kabul ediyorum. Hl samala-nabileceine gre, yeryznde her ey bitmi saylmaz. lmsz tannlara krediyorum. Yalan sylyoruz, ama glyoruz. Onaylyoruz, ama phe de ediyoruz. Mantksal kyaslamadan beklenmedik eyler fknyor. Bu gzel bir ey. u dnyada hl paradoksun srprizlerle dolu kutusunu neeyle ap kapatmasn bilen insanlar var. u rahat rahat itiiniz hanmefendiler, Mader arabdr ve biliniz ki deniz seviyesinden yz on yedi kula ykseklikte olan Coural das Freiras araphanelerinin rndr! erken dikkat -245edin! yz on yedi kula! Ve Msy Bom-barda, olaanst lokantac, bu yz on yedi kulac size drt frank elli santime veriyor!.." Fameuil, yine onun szn kesti: "Tholomyes, senin fikirlerin yasadr. Senin iin en gzde yazar hangisidir?" "Ber..." "Quin mi?" "Hayr, Choux." Ve Tholomyes devam etti. "Bombarda'ya an olsun! Bana bir arkc dansz bulabilseydi, Elephanta'l Munophis'e kibar bir fahie getirebilseydi Korene'li Thyge-lion'la ayn ayarda olurdu! nk, ey hanmlar, eski Yunanistan'da da Msr'da da Bom-barda'lar vard. Bunu Latin yazan Apule-ius'tan reniyoruz. Ne yazk! Hep ayn eyler, hibir yenilik yok. Yaratcnn yarattnda grlmemi hibir eye rastlanmyor! 'N sub sole novum!* der Hz. Sleyman; 'amor om-nibus ideni** der Virgilius ve Aspasia, Perik-les'le birlikte Samos donanmasna bindii gibi, Carabine de Carabin'le birlikte Saint-Clo-ud kadrgasna atlar. Son bir sz: Aspasia'nm kim olduunu biliyor musunuz bayanlar? Kadnlarn henz ruhlar olmadklar bir zamanda yaam olmasna ramen o bir ruhtu; pembeyle kzl aras, ateten daha yakc, afaktan daha serin bir ruh. Aspasia, kadnln iki ucunu kendisinde birletiren bir yaratkt; bir tapnak fahiesiydi; Sokrates art Manon Lescaut. Aspasia, Prometheus'a belki * Nil, gnein altnda yenidir. ** Ak her eydir. -246bir kahpe gerekir diye yaratlmt..." Tam o srada rhtmn stnde bir at yere devrilmeseydi, iyice comu olan Tholomyes hl konuacakt. arpmann etkisiyle araba da hatip de durakladlar. Pek ar bir arabaya koulmu Beauce cinsi, yal, sska bir ksrak, Bombarda'nn nne kadar gelmiti, bitkin bir haldeydi daha fazla gidemiyordu. Olay, kalabaln toplanmasna yol at. Kfreden fkeli arabac lanetle: "Seni koca it!" szn, acmasz bir krba darbesi eliinde byk bir hrsla henz savurmutu ki, hayvan bir daha kalkmamak zere yere serildi. Sokaktan gelip geenlerin uultusu zerine Tholom-yes'in neeli dinleyicileri balarn evirdiler. Tholomyes de frsattan yararlanarak konumasn u hznl drtlkle bitirdi: ekeklerin, faytonlarn dnyasndand Onlarla ayn yazgy paylat Ve beygir de yaad dier beygirler gibi Bir gn kadar ksa bir hayat.

Fantine, "Zavall at!" diye iini ekti. Dahlia haykrd: "Fantine'e bak, neredeyse atlara yas tutacak! Bu kadar da aklsz olunur mu?" O srada Favourite kollarn kavuturup ban arkaya eerek, kararl bir tavrla Tho-lomyes'e bakt: "Hadi bakalm! Srpriz nerede?" Tholomyes, "Tamam. Zaman geldi," diye cevap verdi. "Baylar, bu bayanlar artmann vakti geldi. Bayanlar, bir dakika bizi bekleyin." Blachevelle, "Srpriz bir pckle balyor," dedi. -247Tholomyes, "Alndan," diye ekledi. Her biri ciddi bir tavrla sevgilisinin alnna bir pck kondurdu, sonra drd de parmaklarn dudaklarnn zerine koyup pckler gndererek, sra halinde kapya doru yneldiler. Favourite, karken ellerini rpt. "Daha imdiden ok elenceli," dedi. Fantine, "ok ge kalmayn," diye mrldand. "Sizi bekliyoruz." 9. enliin enlikli Sonu Gen kzlar yalnz kalnca ikier ikier her iki pencerenin pervazna dirseklerini dayayp cvldamaya, balarn eip pencereden pencereye konumaya baladlar. Delikanllar kol kola Bombarda kabaresinden karken arkalarna dnp glerek onlara iaretler yaptlar ve Champs-Elyse-es'yi her hafta istila eden tozlu pazar kalabal iinde kayboldular. Fantine, "ok ge kalmayn!" diye bard. Zephine, "Acaba bize ne getirecekler?" diye sordu. Dahlia, "Kesinlikle gzel bir ey getirirler," dedi. Favourite, "Ben, altndan olmasn isterim," diye ekledi. ok gemeden, byk aalarn dallan arasndan grdkleri su kysndaki hareketlilie daldlar, oyalanp gittiler. Posta ve yolcu arabalarnn hareket saatiydi. O zamanlar, gneye ve batya giden hemen hemen btn tama aralar Champs-Elyse-248es'den geiyordu. ou rhtm boyunca gidip. Passy kysndan kard. Her dakika san ve siyah boyal, ar yklerle dolu, ki-neyen, tepinen atlar koulu, stndeki sandklar, denkler, bavullar yznden eklini kaybetmi, bir grnp bir kaybolan balarla dolu kocaman bir araba zemini ineyerek, kaldrm talarn akmaa evirerek, bir demirci oca gibi kvlcmlar sap duman yerine toz kararak hmla kalabaln arasna dalyor, bu amata da gen kzlar elendiriyordu. Favourite aknlkla, "Ne patrt! Sanki bir sr zincir uuuyor," dedi. Bir ara, karaaalarn sk dallan arasnda arabalardan biri bir an durdu ve sonra yine drtnala yoluna devam etti. Fantine buna ok ard: "Tuhaf!" dedi, "Ben posta arabasn hi durmaz sanrdm." Favourite omuz silkti: "Bu Fantine ok tuhaf kz. Az nce onu izledim. En basit eylere bile anyor. Diyelim ki, ben bir yolcuyum, posta arabasna; 'Beni nhtmdan alrsnz,' diyorum. Araba da beni grnce durup alyor. Bunlar olaan eyler, her gn olur. Sen daha hayat tanmyorsun yavrum." Bylece bir sre geti. Birden Favourite, uykudan uyanan biri gibi yerinden frlad. "E, peki! Hani srpriz nerede?" dedi. "Gerekten," dedi Dahlia, "u srprize ne oldu?" "ok ge kaldlar!" dedi Fantine. -249Fantine'in i geirmesi henz bitmiti ki, yemek servisini yapan garson ieri girdi. Elinde mektuba benzer bir ey vard. Favourite, "O nedir?" diye sordu. Garson cevap verdi: "Baylarn, bayanlara verilmek zere braktklar bir kt." "Niin hemen getirmedin?" "nk, baylar onun ancak bir saat sonra bayanlara verilmesini emrettiler." Favourite kd garsonun elinden kapt. Gerekten de mektuptu. "Hayret!" dedi, "adres yok, ama bakn stnde ne yazyor; ite srpriz bu." Telala at ve okudu: "Ey sevgililerimiz! Bilin ki, bizim ebeveynlerimiz var. Ama siz ebeveyn nedir pek bilmezsiniz. O ocuksu ve drst medeni kanunda buna ana babalar denir. te bu ihtiyar ana babalar inleyip szlanarak bizleri aryor, bu iyi adamlarla iyi kadnlar bize 'msrif, hovarda ocuklar' diyor ve geri dnmemizi istiyor, bizim iin sofralar

donata-caklarm. Erdemli kiiler olarak onlara itaat ediyoruz. Siz bu satrlar okuduunuz srada be azgn at bizi ailelerimize gtryor olacak. Bossuet'nin dedii gibi Tyyoruz.' Gidiyoruz ve gittik. Loffitte'in kollarnda, Caillard'n kanatlarnda kayoruz. Toulouse arabas bizi uurumdan kurtaryor, uurumdan, yani sizden, ey bizim gzel yavrularmz! Doludizgin, saatte on be kilometre hzla topluma, grevimize, dzene dnyoruz. Bizim de herkes gibi -250vali oe babas, Dantay yesi olmamz lkenin karna. Bize sayg duyun. Kendimizi feda ediyoruz. Bizim iin alayn ama hemen yerimize bakalarn bulun. Bu mektup iinizi paralyorsa, siz de onu paralayn. Elveda. ki yla. yakn zamandr sizleri mutlu ettik. Bize kin beslemeyin. Blachevelle Fameuil Listolier Felvc Tholomyes Not: Yemein paras denmitir." Drt kz baktlar. Sessizlii ilk bozan Favourite oldu.-"Eh! Gzel bir maskaralk!" diye bard. "ok tuhaf," dedi Zephine. Favourite, "Bu Blachevelle'in fikri olmal," diye cevap verdi. "Ona k olmaya balamtm. Giderayak onu seveceim tuttu. Btn olay bu." "Hayr," dedi Dahlia, "Bu Tholomyes'in fikri. Belli oluyor." "yleyse," dedi Favourite, "Blachevelle'e lm. Yaasn Tholomyes!" "Yaasn Tholomyes!" diye Dahlia ile Zephine bardlar. Ardndan da kahkahadan krldlar. Fantine de tekiler gibi gld. Bir saat sonra odasna dndnde alad. Dediimiz gibi bu onun ilk akyd. Kendisini Tholomyes'e bir kocaya verir gibi vermiti ve zavall kz hamileydi. -251DRDNC KTAP f GVENMEK BAZEN KENDN ELE VERMEKTR 1. Bir Anneye Rastlayan Anne Bu yzyln ilk eyreinde, Paris yaknlarndaki Montfermeil'de, bugn artk olmayan trden bir yan han, yan ucuz lokanta vard. Bu lokanta-han Thenardier adnda kar koca tarafndan iletilmekteydi, Boulanger Ska'ndayd. Kapsnn stnde, duvara akl olan bir tahtann zerinde, iri gm yldzla-nyla birlikte yaldzl kocaman general apoletleri olan bir adam srtnda tayan baka bir adam resmine benzer ekiller vard; krmz lekeler kan olduunu gsteriyordu; geri kalan ksm dumandan ibaretti ve muhtemelen bir sava canlandrmaktayd. Resmin altnda yle bir yaz vard: WATERLOO AVUUNA. Bir hann kapsnda duran herhangi bir p arabasndan ya da bir yk arabasndan daha doal bir ey olamaz ama her eye ramen, 1818 ylnn bir bahar gn akamnda Waterloo avuu isimli lokanta-hann nnde yolu tkayan bir tat, daha dorusu tat paras, olanca heybetiyle oradan geen bir ressamn kesinlikle dikkatini ekerdi. Ormanlk blgede kereste ve aa kt tamakta kullanlan ar yk arabalarndan -253birinin n ksmyd bu. Bu n ksm, kolu demirden bir dingil ve ona taklm olan bir araba oku ile bunu tayan olduka byk iki tekerlekten ibaretti. Kt, ar, ezici ve biimsiz bir eydi. Dev gibi bir topun kundak ksmm andryordu. Derin tekerlek izlerinden oluan yollar tekerlekleri, tekerlek ispitlerini, tekerlek gbeklerini, dingili ve araba okunu ince bir amur tabakasyla, katedralleri sslemekte kullanlan badanaya benzeyen sarmtrak irkin bir badana ile kaplamt. Tahta amurun, demir de pasn altnda kaybolmutu. Dingilin altnda Golyat gibi bir krek mahkmuna yarar irilikte bir zincir sarkyordu. Bu zincir, tamakla grevli olduu kalas ve ktkleri hatrlatmaktan ok, akla mamutlarn koum takmn getiriyordu. Krek mahkmlarnn hapishanesini hatrlatan bir hava vard, ama tek gzl devlere, insanst varlklara yarar bir hapishaneydi ve bir canavardan zlm gibi duruyordu. Homeros ona Polyphemos'u, Shakespeare de Caliban' balard. Bu ar yk arabasnn n ksm sokan bu noktasnda niin duruyordu? nce yolu tkamak, sonra da paslanmasn tamamlamak iin. Eski sosyal dzende de byle messeseler vardr ki, insan yolda giderken birden karsna kverir ve orada bulunmalarn gerektiren bakaca bir neden de yoktur. Dingilin altnda bir zincir vard, orta ksm ise yere olduka yaknd ve bu erinin zerinde o akam, tpk bir salncak ipinde oturur gibi, ok tatl bir sarl iinde birbirine soku-254-

lup oturmu iki kk kz ocuu vard. Kzlarn biri yaklak iki buuk yanda, dieri de on sekiz aylkt. K, byn kuca-ndayd. Ustaca balanm bir mendil, dmelerini nlemekteydi. Anneleri, bu korkun zinciri grm ve "Hah! te yavrularm iin bir oyuncak," demiti. Her iki ocuk da zenerek giydirilmilerdi ve ok mutlu grnyorlard; demir yn iinde iki gl gibiydiler; gzlerinde nee parlakl vard; taze yanaklar glyordu. Biri kumral, br esmerdi. Saf yzleri iki sevinli aknlkt; o yaknlardaki bir allkta am ieklerin gelip geenlere yayd kokular, sanki bu ocuklardan geliyordu. On "sekiz aylk olan, sevimli plak kamn kkln masum pervaszlyla gz nne seriyordu. Mutlulukla yorulmu, a gmlm bu iki narin ban stnde ve evresinde devasa n tekerlek, pastan kararm, adeta dehetengiz, birbirine karm vahi eriler ve alar halinde, bir maara az gibi yuvarlanyordu. Birka adm tede han kapsnn eiine melmi olan anne, uzun bir iple iki ocuu sallamaktayd. Her ne kadar cana yakn bir kadn deilse de, u anki hali dokunaklyd. Anala zg hem hayvani hem de semavi bir ifadeyle bir kaza ihtimaline kar gzlerini ocuklardan ayrmyordu. Her gidi gelite, irkin halkalar, fke lna benzer kulak trmalayan bir gcrt kartyor; kk kzlar zevkle kendilerinden geiyorlard. Batan gne de bu sevince katlyordu. Hibir ey, bu dev zincirden iki ocuk melee saln-255cak grevi yapan tesadfn bu cilvesi kadar sevimli olamazd. Ana bir yandan iki kk yavrusunu sallyor, bir yandan da detone bir sesle o zamanlar ok nl olan duygulu bir arky sylyordu. Bu gerekli, diyordu bir sava arks ve kzlarn seyre dalm olmas, sokakta olup bitenleri iitmesini ve grmesini engelliyordu. Oysa, arknn ilk ktasna balad srada yanna biri yaklamt. Birden kulann dibinde bir sesin, "ok gzel ocuklarnz var madam," dediini duydu. Gzel ve sevecen Imogine'e diye cevap verdi anne, arksna devamla. Sonra ban evirdi. Birka adm nnde bir kadn duruyordu, kucanda bir ocuk vard. Ayrca olduka ar grnen epeyce byk bir yol antas tayordu. Bu kadnn ocuu, grlebilecek en tanrsal varlklardan biriydi. ki yalarnda bir kzd. klkta br iki kkle yanabilirdi. yi cins bezden bir yakal, elbisesinde kurdeleler ve balnda danteller vard. Kalkk etekliinin krmas arasndan beyaz, tombul baldrlar grlyordu. Teninin nefis bir pembelii vard ve ok salklyd. Bu gzel kk kz insana, yanaklarn elma gibi srma arzusu veriyordu. Gzlerine sylenecek sz yoktu, olsa olsa ok iri olduklar sylenebilirdi. Olaanst gzel kirpikleri vard. Uyuyordu. -256Yana zg gven duygusu iinde uyuyordu. Annelerin kollan efkatten yourul-mutur; ocuklar orada derin derin uyurlar. Anneye gelince, fakir ve mahzun grnyordu. stnde ii kadnlarn giydii eskice bir kyafet vard. Genti. Gzel miydi? Belki; ama bu klk iinde gzel grnmyordu. Sar renkte bir tutam peremi darya frlam olan salar olduka grd, ama rahibe baln andran irkin, dar, enede skca balanm bir baln altnda kayboluyordu. Gzel dileri olanlarn glnce dileri grnr, ama o hi glmyordu, unutmutu. Gzleri ise uzun zamandr kuru kalmama benziyordu. Solgundu; ok bitkin ve hsta bir hali vard; yavrusunu yeni emzirmi analara zg bir tavrla kucanda uyuyan kzna bakyor, sava gazilerinin kullandklar mendillere benzer boyun atks ile katlanm geni, mavi bir mendil gsn skca kapatyordu. Gne yan elleri illerle kaplyd. aret parma ine kullanmaktan sertlemi, delik deik olmutu. Srtnda kaba ynl kumatan bir pelerin, bezden bir elbise, ayanda kaba ayakkablar vard. Bu Fantine'di. Tannmas g bir haldeydi. Ama dikkatle incelendiinde eski gzelliini hl koruduu grlebilirdi. Kederli bir izgi sa yanan kntrmt. Giyimine gelince; needen, lgnlktan, mzikten yaplma benzeyen, evk ve taknlk dolu, leylak kokulu o muslinden ve kurdelelerden oluan o elbise, artk gne nda elmas gibi ldayan, parlak, gzel kra taneleri gibi kay-257bolup gitmiti; tpk krann eriyerek, dallar simsiyah brakmas gibi. Terk edilmenin stnden uzun bir sre gemiti. Bu sre iinde neler oldu? Tahmin edilebilir. Terk edildikten sonra para sknts balamt. Arkadalar Favourite'i, Zephine'i, Dahlia'y hemen unutmu, erkeklerden yana kopan ba, kadnlardan yana da zlmt. Daha nceden dost olduklar on be gn sonra kendilerine sylense, herhalde buna ok arrlard; artk dostluun varlk nedeni kalmamt. Bir bana kalmt. ocuun babas gidince -ne yazk ki bu gibi ayrlklarda geri dn yokturFantine edindii daha az alma alkanl ve daha ok elence zev-kiyle, kendisini tam bir yalnzlk iinde buldu. Tholomyes'le olan ilikisi nedeniyle, bildii kk meslei kmsemi, i yapt yerleri ihmal ettiinden artk bu yerler kendisi iin kapanmt. Hibir geim kayna yoktu. Ancak okuyabiliyordu, yazmas yoktu; ocukluunda ona sadece imza atmay retmilerdi. Dileke yazan birinin araclyla

Tholomyes'e bir mektup gnderdi, arkadan ikinci ve bir ncs geldi. Tholomyes hibirine cevap vermedi. Bir gn Fantine, dedikoducu kadnlarn kzna bakarak, "Byle ocuklar kim ciddiye alr ki! Ancak omuz silkip geerler!" dediklerini duydu. ocuuna omuz silkip geen, masum bir varl ciddiye almayan Tholomyes'i dnd. Kalbi, ona kar karanlk duygularla doldu. Ama ne yapabilir-258di? Kime bavuracan bilemiyordu. Bir hata ilemiti, ama yaradl, hatrlanaca gibi namuslu ve erdemliydi. Giderek sefalete deceini, daha beter bir duruma doru kaymak zere olduunu belli belirsiz hissediyordu. Cesaretli olmak gerekiyordu; oldu ve smsk durdu. Aklna doduu ehir Montreuil-sur-mer'e dnmek geldi. Belki orada bir tanyan kar, kendisine bir i verirdi; evet, ama hatasn gizlemesi gerekirdi. O zaman, birincisinden ok daha ac bir ayrla katlanmas gerekebileceini belli belirsiz fark etti. Kalbi darald, skt, ama o kararn verdi. leride grlecei gibi Fantine ok cesurdu. Daha imdiden ssnden psnden kahramanca vazgemi, srtna bez elbiseler giymi, btn ipeklilerini, kumalarn, kurdelelerini, dantellerini, tek gururu -tek ve kutsal gururu-olan kznn stne bana yapmt. Elinde avucunda bulunan her eyi satt. Bu sat ona yaklak iki yz frank getirdi. Ufak tefek borlarn dedikten sonra elinde ancak seksen frank kadar bir para kald. Gzel bir ilkbahar sabah, ocuunu srtnda tayarak Paris'ten ayrlrken yirmi iki yandayd. kisinin getiini gren biri olsa onlara acrd. Bu kadnn dnyada tek varl bu ocuk ve bu ocuun dnyada tek varl bu kadnd. Fantine, kzn emzirmi; bu yzden gs yorgun dmt, biraz ksryordu. Felix Tholomyes'ten sz etme frsatn bir daha bulamayacaz. Yalnz unu sylemekle yetinelim: Yirmi yl sonra Kral Louis Philippe dneminde, kendisi bir tara ehrinde nfuz-259I lu ve zengin nl bir avukat, akll uslu bir semen ve hogrl bir jri yesiydi ve de her zamanki gibi zevkine dknd. Fantine, o dnemde Paris civarnn kk arabalar denilen arabalarda be kilometre bana drt metelik deyerek, arada bir dinlenmek iin mola vererek gn ortasna doru Montfermeil'e, Boulanger Soka'na vard. Thenardier hannn nnden geerken, ucube salncaklarnda sevin iinde sallanan iki kk kz onda aknlkla kark bir hayranlk uyandrm, bu zevkli manzara karsnda duraklamasna neden olmutu. Byleyici gzellikler vardr. Bu iki kk kz da bu annenin zerinde byle byleyici bir gzellik etkisi yapt. Fantine duygulanm bir halde ocuklar seyrediyordu. Meleklerin varl cennetin habercisidir. nnde durduu hann stnde sanki, ilahi takdirin, BURASI diyen esrarl iaretini grr gibi oldu. Bu iki kk kz belli ki mutluydular. Onlara hayranlkla bakyordu. O kadar duygulanmt ki, ocuklarn anas ark sylerken iki msra arasnda soluk almak iin durduunda, yukarda okuduumuz u sz sylemekten kendisini alamamt: "ok gzel ocuklarnz var madam." En yrtc yaratklar bile yavrular okand zaman yumuarlar. Ana ban kaldrp teekkr etti ve yolcuyu kapnn yanndaki sraya oturttu. Kendisi eikte oturuyordu. ki kadn sohbet etmeye , baladlar. j -260. ' "Adm Thenardier'dir," dedi iki kn anas. "Bu han iletiyoruz." Sonra, dileri arasndan mrldanr gibi arkya devam etti: Bu gerekli, ben bir valyeyim Ve Filistin'e gidiyorum Madam Thenardier kzl sal, etine dolgun, iri kemikli, asker tipli sevimsiz bir kadnd. in tuhaf, okuduu romanlardan alnma romantik bir havas vard. Tavrlar yapmackt. Hayal gcnn zerine iplik iplik satlan eski romanlarn byle etkileri olur. Henz genti; otuz yanda ya var ya yoktu. mel-mi oturan bu kadn eer ayakta dursayd, panayrlarda tehir edilmeye deer, uzun boylu ve kocaman seyyar bir heykel gibi geni yapsyla belki yolcumuzu daha balangtan rktr, gvenini sarsar ve ilerde anlatacaklarmzn olmasn nlerdi. Bir kimsenin ayakta duracak yerde oturmas! Kaderlerimiz nelere bal? Yolcu hayat hikyesini anlatt, ama biraz deitirerek... iydi, kocas lmt. Paris'te i bulamad iin i bulmaya baka yere gidiyordu; Paris'ten hemen o sabah yaya olarak ayrlmt; kucanda ocuunu tad iin yorulmu, yolda rastlad Willemomble arabasna binmiti; Willemomble'dan da Montfer-me'e kadar yaya gelmiti; kk de biraz yrmt, ama ok deil, daha pek minik olduundan tekrar kucana almak zorunda kalm ve yavrucak uyuyakalmt. -261Ardndan, kzna sevgi dolu bir pck kondurdu. ocuk uyand, gzlerini at, annesininki gibi byk, mavi gzleriyle bakt, ama neye? Hibir eye ve her eye... Bizim erdemlerimizin alacakaranl karsnda kk ocuklarn o kl masumiyetleriyle bakt. ocuklar kendilerinin melek olduklarn hisseder, bizim de insan olduumuzu bilirler. Sonra ocuk glmeye balad ve her ne kadar annesi tutmaya altysa da, komak

isteyen kk bir varln zaptedilmez enerjisiyle kucaktan kayp yere indi. Birden, salncaklarnda oturan br iki ocuu grd, yerinde kalakald ve hayranlk belirtisi olarak dilini kard. Madam Thenardier kzlarn zd, salncaktan indirdi: "Hadi, nz oynayn bakalm," dedi. O yalarda abuk allr. Bir dakika sonra kk Thenardier'ler, yeni gelenle toprakta delikler aarak, sonsuz bir zevkle oynuyorlard. Yeni gelen ok neeliydi; annenin iyilii yavrunun neesinden okunur; kck bir odun paras yakalam, onu krek gibi kullanarak, iine ancak bir sinek girebilecek byklkte olan bir ukuru byk bir abayla kazyordu. Bir mezar kazcnn ii bile, bir ocuk tarafndan yapldnda insan gldrr. ki kadn sohbete devam ediyorlard: "Sizin miniin ad ne?" "Cosette." Kn ad Euphrasie'ydi. Ama annesi, annelere ve halka zg tatl ve ho igdyle -262guphrasie'yi Cosette yapmt; tpk halkn da, ayn ekilde Josepha'y Pepita, Franoise' Fille tte yapt gibi... Bu, etimolojistlerin bilimini bozan, rahatsz eden bir tretme cinsidir. "Ka yanda?" "ne basacak." "Benim ilkim gibi." O srada kz, derin bir endie ve mutluluk yuma halinde toplanmlard, bir olay olmu, topraktan kocaman bir solucan kmt; hem korkuyor, hem de byk bir hazla adeta kendilerinden geiyorlard-. Iltl alnlar birbirine dokunuyordu; tpk bir halenin iindeki ba gibiydiler. Madam Thenardier, "ocuklar birbirleriyle ne de abuk anlarlar!" dedi yksek sesle. "unlara bakn, grenler karde olduklarna yemin eder." Bu sz, belki de br anann bekledii bir kvlcm oldu. Fantine, Madam Thenardi-er'nin elini yakalad, gzn gznden ayrmadan ona bakt ve "ocuuma bakmay kabul eder misiniz?" dedi. Madam Thenardier, ne kabul ne de ret anlamna gelen aknlk hareketlerinden birini yapt. Cosette'in annesi devam etti: "Gryorsunuz, kzm gideceim yere gtrebilecek durumda deilim. Bulacam ile byle bir ey imknsz. Bir ocukla, oturacak yer bulamam. Oradaki insanlar yle komik ki! Sizin hannzn nnden gemem Tann'nm verdii bir ltuf. Yavrularnz bu kadar gzel, bu kadar temiz, bu kadar mutlu grnce a-263srdm. imden, 'te iyi bir anne,' dedim. 'imdi, kz karde olurlar.' Hem sonra ok srmez, dnerim. ocuuma bakmay kabul eder misiniz?" "Dnmem gerekiyor," dedi Madam The-nardier. "Ayda alt frank veririm." Szn burasnda lokantann iinden bir erkek sesi bard: "Yedi franktan aa olmaz. Alt aylk da pein." "Alt kere yedi krk iki yapar," dedi Madam Thenardier. "Veririm," dedi anne. Erkek sesi ekledi: "lk masraflar iin de ayrca on be frank." "Hepsi elli yedi frank," dedi Madam Thenardier. Bu rakamlar arasnda bir yandan da belli belirsiz arksn mrldanyordu: Bu gerekli, diyordu bir sava "Veririm," dedi anne, "seksen frankm var. Yryerek gidersem bana oraya gitmeme yetecek kadar para kalr. Orada da kazanrm, biraz biriktirince de sevgili yavrumu almaya gelirim." Erkek sesi yeniden duyuldu: "Kn bohas var m?" "Kocam bu," dedi Madam Thenardier. "Elbette zavall hazinemin bir bohas var. Kocanz olduunu anlamtm. Hem de zengin bir boha! Tklm tklm dolu, bir hanmefendi gibi her eyden dzineyle ipekli elbiseler. te burada, yol antamn iinde." -264Erkek sesi hemen ekledi: "Onu da vermeniz gerekecek." "Elbette vereceim!" dedi anne. "Kzm rlplak brakmam olacak ey deil!" Lokanta-han sahibinin yz grnd. "yi yleyse," dedi. Pazarlk tamamland. Anne geceyi handa geirdi, parasn verdi, ocuunu brakt, iinden ocuun bohas knca ikinlii azalp, artk hafiflemi olan yol antasn kapatt ve ertesi sabah yaknda dnmeyi dnerek yola kt. Byle ayrlklar yava yava gelir, ama onlar umutsuzluk kaynadr! Thenardier'lerin bir komusu, yolda giderken bu anneye rastlad, dnnde, "Az nce sokakta alayan bir kadn grdm, iim paraland," dedi.

Cosette'in annesi gidince, adam kadna, "Bu para yann vadesi gelen yz on franklk senedimi dememi salayacak. Biliyor musun, az daha icra memuru kapma dayanacakt. Senin kklerle iyi bir fare kapan kurdum," dedi. "Ondan phem yok," dedi kadn. 2. ki pheli Simann lk Tasla Yakalanan fare pek elimsizdi, ama kedi zayf bir fareden de memnun kalr. Kimdi bu Thenardier'ler? imdi bu blmde birka sz syleyelim. Krokiyi daha sonra tamamlarz: Bu yaratklar ykselen kaba insanlarla, den akll insanlardan oluan, kk belirsiz bir snftandlar. Bu, orta denen snfla, -265aa denen snf arasnda olan ve ikincisinin baz kusurlaryla birincisinin hemen hemen btn ktlklerini nefsinde toplayan, ama ne iinin yiite atlmlarndan ne de burjuvann dzeninden nasibini alan bir snftr. Bunlar, bazen karanlk bir ate tesadfen yreklerini stsa bile, kolayca canavarlaan, cce yaratklardandlar. Kadnn znde kabalk, erkein mayasnda dzenbazlk ve ktlk vard. Her ikisi de ktlk yolunda ilerleme asndan ok yetenekliydiler. Baz kabuklu deniz hayvanlar gibi ruhlar vardr ki, srekli olarak karanlklara doru ekilir, hayatta ileri gidecek yerde geri geri gider, edindikleri deneyimleri kabalklarn ve uygunsuzluklarn artrmakta kullanrlar, durmadan daha ktleir ve gittike daha ok kararrlar. Bu adamla bu kadn, ite bu ruhlardandlar. zellikle Msy Thenardier bir fizyonomi uzman iin endie vericiydi. Baz insanlarn yzne bakmak onlardan kukulanmak iin yeterlidir, nk her iki adan da karanlk olduklar hissedilir. Bu insanlar gerilerine doru kukulu, nlerine doru tehlikelidirler. Onlarda bilinmeyen bir yan vardr. Ne yaptklarn ne de yapacaklarn bilebiliriz. Baklarndaki karanlk onlar ele verir. Ancak, syledikleri bir sz iiterek ya da yaptklar bir hareketi grerek gemilerindeki karanlk srlar ve geleceklerine dair karanlk muammalar kestirebiliriz. Msy Thenardier, bir zamanlar askerlik yaparken avu rtbesinde olduunu syl-266yordu. Muhtemelen 1815 seferine katlm, hatta grne gre olduka da yiitlik gstermiti. in dorusunu daha ileride greceiz. Lokanta-hann tabelas, kahramanlklarndan birini gsteren bir kantt. O tabelay kendisi boyamt, nk her eyi -her ktl- yapmay iyi bilirdi. Dnem, antik klasik romann, 'Clelie' aamasn geride brakp, artk sadece 'Lodoiska' olduu dnemdi. Hl soyluydu, ama gittike avamlayordu; M. Lafayette'den M. Bournon-Malarme'a, M. de Scuderi'den Barthelemy-Hadot'ya dm, Paris kapc kadnlarnn seven ruhunda yangnlar karmakta, hatta tarada da olduka tahribat yapmaktayd. Madam Thenardier, ite tam bu tr kitaplar okuyacak kafadayd. Onlarla besleniyordu. Beyin namna sahip olduu eyi onlarda bouyordu. Bu da ona, genken, hatta daha sonralar bile, kocasna kyasla bir tr dnceli bir hava veriyordu. Kocas ise, belli bir derinlii olan bir kabaday, dilbilgisi bilecek kadar okumu bir serseriydi; ayn zamanda hem kaba hem inceydi, ama duygu alannda Pigault-Lebrun'u ve kendi zel diliyle syledii gibi, "seksle ilgili her eyi" okuyan kusursuz ve katksz bir ahmakt. Kars, ondan on iki on be ya kadar kkt. Zamanla, romantik bir havayla dalp, giderek dklm salar krlamaya baladnda, Pamela'dan, ortaya mitolojinin hrn ve fkeli kadn Megere ktnda, artk Madam Thenardier sama sapan romanlar lezzetle yutmu iri yar kt bir kadndan -267baka bir ey deildi. Sama sapan eyler okumann da kefareti vardr. Nitekim, sonunda byk kznn ad Eponine oldu; kk kzna gelince, zavall yavrucak az kalsn Gulnare adn alacakt; bereket versin Ducray-DumimTin bir romannn yol at nedeni bilinmez bir fikir deiiklii sayesinde ad Azelma oldu. Gene de, knayp eletirdiimiz ve adna, vaftiz adlarnda anari dnemi diyebileceimiz bu garip dnemde her ey yzeysel deildi. Belirttiimiz romaneks eilimin yan sra, bir de sosyal bir arza belirtisi bulunmaktadr. Gnmzde bir sr obannn Arthur, Alfred ya da Alphonse adn tamas ve bir vikontun adnn da -eer hl vikontlar varsa- Thomas, Pierre ya da Jacques olmas ender rastlanan bir ey saylmaz. 'Zarif olan ad halka, alt katmana; kyl adn da aristokrata yaktran bu yer deitirme bir eitlik dalgasnn belirtisinden baka bir ey deildir. Yenilik rzgrnn etkileme gc her yerde olduu gibi, burada da kendini gsteriyor. Grnrdeki bu uygunsuzluun altnda byk ve derin bir ey yatmaktadr: Fransz Devrimi. 3. Tarlakuu Kt, aalk biri olmak, zengin olmay garanti etmez. Hann ileri iyi gitmiyordu. Fantine'in elli yedi frank sayesinde Msy Thenardier protestoyu nleyip, imzasnn erefini kurtarabilmiti. Ertesi ay yine paraya ihtiyalar oldu. Kadn, Paris'e gidip Co-sette'in bohasn Rehin Sand'na altm -268-

frank karlnda rehin brakt. Bu para da tkenince Thenardier'ler kk kz artk sadece iyilik olsun diye yanlarnda tuttuklar bir ocuk olarak grmeye altlar ve ona gre davranmaya baladlar. Artk bohas da olmadna gre, ona kk Thenardier'lerin eski eteklerini, eski gmleklerini ve paavralarn giydirdiler. Onu kularn artklaryla, kpekten biraz daha iyi, kediden biraz daha kt beslemeye baladlar. Kediyle kpek, onun zaten her zamanki sofra arkadalaryd. Cosette masann altnda onlarla birlikte, onlannkine benzer bir tahta anakta yemek yiyordu. Daha sonralar greceimiz gibi, Montreu-il-sur-mer'e yerleen annesi, ocuundan haber almak iin her ay mektup yazyor, daha dorusu yazdryordu. Thenardier'ler hep ayn ekilde cevap veriyorlard: "Cosette ok iyi." Anne, ilk alt ay getikten sonra yedinci ay iin yedi frank yollad ve hi aksatmadan her ay ayn paray gndermeye devam etti. Daha yl sonu gelmemiti ki, Msy Thenardier, "Sanki bize byk bir ltufta bulunuyor! Bu yedi frankla ne yapmamz istiyor!" dedi ve mektup yazp ayda on iki frank istedi. ocuunun mutlu olduuna ve 'iyi gelitiine' inandrdklar anne de, bu istee boyun edi ve her ay on iki frank yollamaya balad. Baz karakterler, bir yanyla nefret etmeden br yanyla sevemezler. Madam Thenardier, iki z kzn byk bir tutkuyla seviyor, bu yzden, yabanc kzdan nefret ediyordu. -269Bir ana sevgisinin irkin yanlan olabileceini dnmek zcdr. Cosette onun evinde ok kk bir yer kaplad halde, kadna bu yer sanki kendi ocuklarndan alnm, bu kk kz sanki kendi kzlarnn soluduu havay azaltyormu gibi geliyordu. Bu kadnn, ayn trden baka birok kadnda olduu gibi, her gn doyurulmas gereken bir miktar okama arzusu ile bir miktar dayak atma ve kfretme arzusu vard. Elinin altnda Cosette olmasayd, hi phesiz kendi kzlar taplrcasna sevilmelerine ramen, bu arzularn hepsinin kendi zerlerinde tatmin edildiini greceklerdi. Bu yabanc kz dayaklar kendi zerine evirerek, onlara bir hizmette bulundu ve bylece, kadnn kzlarna sadece okamalar kald. Cosette, ne yapmyordu ki, iddetli ve hak edilmemi cezalar bana bir dolu saana gibi yamasn. Ne bu dnyadan ne de Tanr'dan bir ey anlayan, srekli cezalandrlan, azarlanan, tartaklanan, dvlen ve evresinde, kendisi gibi iki kk yaratn bir gndoumu aydnl iinde yaadn gren tatl, zayf bir varlk! Madam Thenardier, Cosette'e kar zalimce davrandndan, Eponine'le Azelma da zalimletiler. O yata ocuklar analarnn kopyasdrlar. Sadece aplan daha kktr, o kadar. Bir yl, arkadan bir yl daha geti. Kyde herkes, "Bu Thenardier'ler iyi insanlar. Zengin olmadklan halde, evlerine braklan zavall bir ocuu yetitiriyorlar!" diyorlard. -270Annesi, Cosette'i unuttu sanyorlard. Bu arada ocuun belki de evlilikd do-mu olduunu ve annesinin bunu aka syleyemeyeceini, kim bilir hangi karanlk yoldan renen. Thenardier, ayda on be frank istedi. 'Yaratn' bydn ve 'yediini' sylyor, onu geri gndermekle tehdit ediyordu. "Canm skmasn!" diye banyor-du, "yoksa veledini tuttuum gibi szmona o gizli ilerinin ortasna frlatveririm. Bana zam yapmas gerekiyor!" Anne on be frank gnderdi. Yldan yla ocukla birlikle, sefaleti de byd. Cosette ok kk ve minik olduu srece br iki ocuun gnah keisiydi; biraz serpilmeye balaynca, yani daha be yana bile basmadan evin hizmetisi oldu. 'Be yanda, yle mi?' diyeceksiniz, 'bu doru olamaz.' Ne yazk ki, doru! ekilen sosyal aclar ve ileler her yata balar. Daha ok yaknda, Damollard adnda birinin davasna tank olmadk m? Haydut olan bu ksz ve yetim, resmi belgelerin sylediine gre dnyada kimsesi olmadndan, daha be yandayken 'yaamak iin almakta ve almaktayd.' Cosette'e i yaptrdlar, odalan, avluyu, soka sprttler, bulak ykattlar, hatta yk bile tattlar. Hep Montreuil-sur-mer'de olan anne para demekte glk ekmeye baladndan, Thenardier'ler byle davranmakta kendilerini bsbtn hakl gryorlard. Hatta birka ay hi para denmedi. -271Anne, bu yln sonunda eer Montfer-meil'e yeniden gelseydi, ocuunu kesinlikle tanyamazd. Bu eve geldiinde gzel mi gzel, taze mi taze olan Cosette, imdi sskala-mt, teni ise sapsaryd. Hal ve tavrnda tuhaf bir endie seziliyordu. Thenardier'ler, ona, "Sinsi!" diyordu. Hakszlk onu hrnlatrm, sefalet ir-kinletirmiti. Geriye gzel denebilecek sadece gzleri kalmt. Onlar da bakanlara ac veriyordu, nk iri olduklarndan insanlar o gzlerde daha ok dert ve ile belirtisi grr gibi oluyorlard. Daha alt yanda bile olmayan bu zavally, kn delik deik paavralar iinde, kk kzarm ellerinde kocaman bir sprge, iri gzlerinde bir damla ya olduu halde, henz gn domadan soka sprr grmek yrek paralayc bir eydi.

O blgede ona tarlakuu adn takmlard. Benzetmeleri seven halk, bir ku kadar kk olan, titreyen, rken, rperen, evde ve kyde her sabah herkesten nce uyanan, ve gn domadan nce sokakta, tarlalarda olan bu kk varla bu ismi vermekten holanmt. Ne var ki, bu zavall tarlakuu hi tmyordu. -272BENC KTAP N 1. ncik Boncuk inde Bir lerlemenin Hikyesi Montfermeil'lilerin dediine gre, ocuunu brakp gitmi olan anneye, bu arada acaba ne olmutu? Neredeydi? Ne yapyordu? Kk Cosette'i Thenardier'lere braktktan sonra, yoluna devam ederek "Montreuil-sur-mer'e gelmiti. Hatrlanaca gibi yl, 1818'di. Fantine, kendi ilinden uzaklaal on yl kadar olmu, Montreuil-sur-mer'in grn deimiti, o sefaletten sefalete doru inerken, doduu yer geliip serpilmiti. Yaklak iki yl nce, burada kk ehirler iin byk saylan endstriyel gelimelerden biri olmutu. Bu nemli bir nokta olduundan, onu ayrntlaryla anlatmay, daha dorusu altn izmeyi faydal buluyoruz. Hatrlanmayacak kadar eski zamanlardan beri, Montreuil-sur-mer'in kendine zg bir sanayii vard: ngiliz kara kehribar ta ile Alman kara boncuklarnn taklidi olan zel bir sanayi. Hammaddelerinin pahal oluu ve bunun iilii de etkilemesi nedeniyle bu endstri hep olduu yerde kal-273m, gelimemiti. Fantine, Montreuil-sur-mer'e geri dnd sralarda, bu 'kara mal-lar'm imal edilmesinde hi umulmadk bir deiiklik olmutu. 1815 yl sonlarna doru mehul bir kii ehre gelmi, yerlemi ve sz konusu imalatta reinenin yerine gomalak ve zellikle bileziklerde iki ucu kaynaklanm sac halka yerine iki ucu birbirine yaklatrlm sac halka kullanma fikrini ortaya atmt. Bu kck deiiklik bir devrim yaratmt. Gerekten de bu kck deiiklik hammadde fiyatn byk lde azaltm ve bu da ilk nce el emeinin fiyatn artrarak, ehrin yararna olmu; ikincisi, tketicinin yararna imalat daha da iyiletirmi, ncs de imalatnn yararna kr misli artrmakla birlikte, mal daha ucuza satma imknn salamt. Bylece bir fikirden ortaya sonu kmt. Bu yntemin yaratcs yla kalmadan zengin olmutu; bu iyi bir eydi, evresini de zengin etmiti ki, bu daha da iyiydi. Adam, ilin yabancsyd. Asl esas hakknda kimse bir ey bilmiyordu; ortaya k hakknda ise az ey biliniyordu. Kente pek az bir parayla, ok ok birka yz frankla geldii syleniyordu. Klk kyafeti, hali tavr ve konumas iiye benziyordu. Yaratc bir dncenin hizmetine verilen, dzenle, dnceyle beslenen bu kk sermayeden, o hem kendi servetini hem de btn bir ehrin servetini karmt. -274Sylentiye gre, bir aralk aynda akam zeri antas srtnda, budakl sopas elinde, bilinmeyen biri olarak geldii gn belediyede byk bir yangn patlak vermiti. Bu adam alevlerin iine dalm ve kendi hayatn tehlikeye atarak iki ocuu lmden kurtarmt. Bunlar tesadf eseri jandarma yzbasnn ocuklaryd. Bunun iin adamn kimlik kdn sormak kimsenin aklna gelmemi, ad neden sonra renilmiti: Madeleine Baba. 2. Madeleine Elli yalarnda, her zaman dnceli grnen iyi yrekli bir adamd. Hakknda sylenebilecek her ey bundan ibaretti. " Onun hayran olunacak bir maharetle slah ettii bu endstrinin hzla gelimesi sayesinde ehir nemli bir i merkezi olmutu. Kara kehriban ok kullanan spanya her yl olaanst miktarda sipariler veriyordu. Montreuil-sur-mer neredeyse Londra ile Berlin'e rakip olmutu. Madeleine Baba'nn kazanc ylesine artmt ki, daha ikinci yl byk bir fabrika yaptrmt. Fabrikada, biri erkek iiler, dieri kadn iiler iin olmak zere iki geni atlye vard. A kalan herhangi biri, i ve ekmek bulacandan emin olarak buraya bavurabilirdi. Madeleine Baba'nn erkeklerden istedii iyi niyet, kadnlardan istedii de namuslu olmakt; ayrca hepsinden doruluk ve drstlk istiyordu. Kzlarla kadnlarn uslu kalabilmelerini salamak iin kadnlarla erkekleri ayr bulundurmak gerektiini dndnden atlyeleri ayrmt. -275Bu konuda ok katyd. Hemen hemen hi hogrl olmad tek konu buydu. Byle sert davranmakta unun iin de son derece haklyd ki, buras askeri bir garnizon ehri olduundan, batan kma imknlar pek boldu. Ksacas, gelii nimet, orada bulunuu ilahi takdirdi. Madeleine Baba gelmeden nce her ey srnyor, dklyordu, imdi ise her ey salkl bir almayla canlanm, yaamaktayd. Hummal bir gidi geli her eye scaklk veriyor, her yere etki ediyordu. sizlik ve sefalet nedir bilinmez olmutu. En kara

talihli de olsa, iinde biraz para bulunmayan bir cep, en yoksul da olsa iinde biraz nee olmayan bir kulbe kalmamt. Madeleine Baba herkesi ie alyordu. Gerekli kld tek bir ey vard: Namuslu erkek ve namuslu kz olmak! Sylediimiz gibi, nedeni ve merkezi olduu bu faaliyetin ortasnda Madeleine Baba servet yapyordu. Ama, basit bir ticaret adam iin iin olduka garip taraf uydu ki, balca kaygs servet yapmakm gibi bir izlenim vermiyordu. Kendisini daha az, bakalarn daha ok dnyordu. 1820'de Laffit-te Bankas'na adna yatrlm alt yz otuz bin frank tutarnda bir para olduu biliniyordu, ama bu alt yz otuz bin frank kendisine ayrmadan nce ehir ve fakir fukara iin bir milyondan fazla harcamt. Hastane kt donatlmt; kendi parasyla on yatak daha ilave edilmesini salad. Montreuil-sur-mer, yukar ehir ve aa ehir diye ikiye ayrlmtr. Kendi oturduu aa-276 ehirde sadece bir okul vard; harabe, ykk dkk bir yerdi; biri kz, dieri erkek ocuklar iin olmak zere iki okul yaptrd. Her iki retmene de, pek yetersiz olan resmi aylklarnn iki kat tutarnda bir ayl kendi kesesinden dyordu. Bir gn buna aran birisine yle dedi: "Devletin, en deerli ba grevlisinden biri stanne, dieri de okul retmenidir." Masraf kendisine ait olmak zere, Fransa'da o zamana kadar hemen hemen hi bilinmeyen bir ocuk bakmevi am, ayrca yal ve sakat iiler iin de yardm sand kurmutu. Fabrikas merkez olmak zere evrede abucak yeni bir mahalle domutu. Burada oturan ok fazla sayda yoksul "aile olduundan, onlara bedava ila veren bir eczane atrmt. lk zamanlar, onun ie baladn gren saf kullar; "te, zengin olmak isteyen gz-pek bir adam," demilerdi. Ayn saf kullar, onun kendinden nce ehri zenginletirdiini grdklerinde de yle dediler; "Hrsl bir adam." Dindard. Dini grevlerini hi aksatmadan yerine getiriyordu. Bu da o dnemde takdir edilen bir davrant. Her pazar aksatmadan kiliseye ayine gidiyordu. Blgenin her yerinde rekabet kokusu sezen bir milletvekili, ok gemeden bu dindarlktan pirelenmeye balad. mparatorluk yasama meclisi yeliinde bulunmu olan Fouche adndaki bu milletvekili, Otrante dk adyla anlan bir Oratoire rahibinin dini fikirlerini paylamaktayd ve onun hem hamisi hem de dostuydu. Kapal kaplar ardnda yalnzken Tann'yla -277tatl tatl alay ederdi. Ama, zengin fabrikatr Madeleine'in saat yedi ayinlerine gittiini grnce olas bir milletvekili adayl sezinleyip, onu geride brakmaya karar verdi. Gnah karan bir Cizvit rahibi tuttu ve ayinlere, leden sonra yaplan ayinler de dahil olmak zere gitmeye balad. O dnemde ykselmek hrs demek, kelimenin tam anlamyla kilisede yarmak demekti. Bu korkudan, Tanr kadar yoksullar da yararlandlar, nk sayn milletvekili de, kendi parasyla hastaneye iki yatak koydurdu ve bylece ilave yatak says on iki oldu. Ne var ki, 1819 ylnda bir sabah ehre bir sylenti yayld! Valinin teklifi zerine yapt hizmetler gz nnde tutularak Madeleine Baba kral tarafndan Montreuil-sur-mer'e belediye bakan olarak atanyordu. Bu yeni gelen adam 'hrsl' biri olarak ilan edenler, herkesin istedii bir eyi frsat bilip, heyecanla haykrdlar: "te! Biz dememi miydik?" Btn Montreuil-sur-mer bu sylentiyle alkalanyordu. Sylenti doruydu. Birka gn sonra atama Moniteuf da yaymland. Ertesi gn Madeleine Baba grevi reddetti. Yine 1819 ylnda, Madeleine tarafndan bulunan yeni yntemin rnleri sanayi sergisinde tehir edildi. Jri heyetinin raporu zerine kral, yntemin mucidine Legion d'honne-ur niannn valye rtbesini verdi. Kk ehirde yeniden sylentiler dolat. Tamam! stedii ey, niand." Madeleine Baba nian da reddetti. Bu adam belli ki bir muammayd. Saf kul-278lar; "Her neyse, maceraperestin biri ite," deyip iin iinden ktlar. Grld gibi ehir ona ok ey borluydu. Yoksullar ise her eyi ona borluydular; o kadar yararlyd ki, sonunda ister istemez ona sayg duydular ve o kadar efkatliydi ki, sonunda onu sevmek zorunda kaldlar; zellikle iileri ona tapyor, o da bu sevgiyi melankolik bir ciddiyetle karlyordu. Zenginlii kesinlik kazannca 'sosyetenin kiilikleri' ona selam vermeye baladlar. Artk ona "Msy Madeleine" deniliyor, ama iileriyle ocuklar hl, "Madeleine Baba" demeye devam ediyorlard. Onun en ok houna giden ey de buydu. Ykseldike davetler yafiur gibi yamaya balamt. 'Sosyete' onu istiyordu. Elbette ilk zamanlar, kk bir adamn yzne kaplarn kapal tutan ehrin yapmackl kk salonlar, milyoneri buyur etmek iin kaplarn ardna kadar atlar ve bir yn neride bulundular. Hepsini reddetti. Saf kullar bu kere de dillerini tutamadlar. "Cahil, eitimsiz bir adam. Nereden geldiini bilen yok. lem iinde nasl davranacan bile bilmez. Okuma yazma, bildii bile pheli," dediler. Para kazandn grnce; "tccarn biri", parasn evresine satn grnce; "hrsl biri", an ve erefi reddettiini grnce; "maceraperestin biri" demilerdi. Kibarlar evresini reddettiini grnce de, "kaba adamn biri" dediler. Yapt hizmetler ylesine parlakt ve btn evre halk onu istemekte ylesine elbir-279-

ligi yapmt ki, 1820 ylnda, yani ehre geliinden be yl sonra, kral onu yeniden belediye bakanlna atad. O, yine reddetti, ama bu sefer vali bu reddedie kar kt, btn ileri gelenler ricaya geldiler, halk sokak ortasnda yalvar yakar oluyordu. Bylesine iddetli srar karsnda sonunda kabul etmek zorunda kald. Onu bu karar vermeye iten nedenin, halktan yal bir kadnn kapsnn eiinde ona syledii adeta fke dolu u szler olduu dikkatlerden kamad; "yi bir belediye bakan, yararl bir eydir. nsan, yapabilecei iyilii yapmaktan kanr m?" Bu da, onun ykseliinin nc aamas oldu: Madeleine Baba, Msy Madeleine; Msy Madeleine de Monsenyr Belediye Bakan oldu. 3. Laffitte'e Yatrlan Paralar Ne olursa olsun, o yine nceden olduu gibi sade yayordu. Kr sal, ciddi bakl, bir ii gibi yank tenli, bir filozof gibi dnr ehreliydi. Genellikle geni kenarl bir apka, enesine kadar dmelenmi kaln uhadan bir redingot giyerdi. Belediye bakanl grevini yerine getiriyor, ama bunun dnda yalnz yayordu. Az insanla konuuyordu. Nezaket gsterilerinden kanr, kaamak selam verir, abuk svr, konumak zorunda kalmamak iin de ba yapar dururdu. Kadnlar onun iin, "Ne iyi bir ay!" derlerdi. En byk zevki krlarda gezinmekti. Daima yalnz bana yemek yer; genellikle nnde ak bir kitap bulunur, yemek yerken -280onu okurdu. yi dzenlenmi kk bir ki-tapl1 vard. Kitaplar seviyordu; kitaplar souk ama gvenilir dostlardr. Servetiyle birlikte artan bo vakitlerinden kafasn ileyip gelitirmek iin yararlanyordu. Burada yaadndan beri dili de yldan yla giderek dzeliyor, daha kibarlayordu. Gezintileri srasnda yanna bir tfek almay ihmal etmez, ama nadiren kullanrd. Ancak kullanmas gerektiinde de korkun derecede amaz bir niancl vard. Hibir zaman zararsz bir hayvan ldrmez, kk kulara asla ate etmezdi. Artk gen olmamasna ramen mthi bir kuvveti olduu syleniyordu. htiyac olan herkesin yardmna koard; bir at kaldrr, amura saplanm bir tekerlei iter, bandan kurtulan bir boay boynuzlarndan yakalard. Evinden karken cepleri para dolu, evine dnerken bo olurdu. Bir kyden geerken hrpani klkl ocuklar neeyle peinden koar, evresini bir sinek bulutu gibi sararlard. Bir zamanlar hayatn tarlada alarak geirmi olduu tahmin ediliyordu. nk kyllere rettii faydal kk srlan vard: Buday gvelerini yok etmek iin tuzu suda eritip, bu eriyii ambarlara serpitirmeyi ve deme yarklarna doldurmay; buday bitlerini defetmek iin de samanlklarda ve evlerde her yere, damlara, duvarlara iek am katrtrna asmay retiyordu. Bir tarladan aynkotu, karamuk, yabanyulaf, tilkikuyruu gibi otlarn ve buday yiyici parazitlerin nasl skleceine dair 'reeteleri' vard. Bir tavan -281kmesini farelerden korumak iin, sadece buraya koyduu kk bir Afrika domuzunun kokusundan yararlanyordu. Bir gn, kyllerin harl harl srgan otu yolmaya altklarn grd. Kknden karlan ve daha imdiden kuruyan bir yn bitkiye bakp yle dedi: "lmler. Oysa kullanlmas bilinse ok yararldr. Isrgan krpeyken yapra ok gzel bir sebzedir; kartlanca tpk kenevir gibi, keten gibi iplikleri, lifleri olur. Isrgan bezi, kenevir bezi ayanndadr. Kylnca kmes hayvanlar iin; ezilince boynuzlu hayvanlar iin yem olur. Isrgan tohumu, yemlere katlrsa hayvanlarn tylerine parlaklk verir; kk tuzla kartrlrsa gzel bir sar boya olur. Kald ki, ylda iki defa biileben mkemmel bir yemlik ottur. Sonra srgan ne ister? Sadece biraz toprak, bakm da istemez. Sadece tohumu, bitki olgunlatka dkldnden, toplanmas gtr. te hepsi bu. Biraz uralrsa yararl olur. hmal edildii takdirde herhangi bir yarar olmaz, ite o zaman da lr. Nice insan vardr ki, srgana benzer!" Bir an sustuktan sonra: "Dostlarm, unu aklnzdan karmayn ki, ne kt ot ne de kt insan vardr. Yalnzca kt yetitiriciler vardr." Hele ocuklar onu fazlasyla seviyorlard, nk samandan ve hindistancevizinden sevimli kk oyuncaklar yapmasn biliyordu. Bir kilisenin kapsnda siyah matem iaretini grnce hemen ieri girer, bazlar nasl vaftiz trenine koarsa, o da yle cenazeye koard. Merhametli yreinden tr dulla-282nn hazin durumu, bakalarnn felaketi onu kendisine ekiyordu. Matemli dostlarn, siyahlara brnm ailelerin, bir tabutun banda inleyen rahiplerin arasna karrd. Cenaze bandaki ilahilerin metnini dncelerinin yanss olarak gryordu. Baklar gkyzne evrilmi, lmn karanlk uurumunun kenarndaki gizemli, kederli sesleri, sonsuzluun btn srlarna doru bir tr atlma zleyiiyle dinlerdi. Kt iler yapanlarn gizlenmeleri gibi, kendisini gizleyerek iyi iler yapyordu. Akamlan gizlice evlere giriyor, kimseye grnmeden merdivenlerden kyordu. Zavall yoksulun biri, sefil evine dndne kendi yokluunda kapsn alm, hatta bazen zorlanm buluyordu. Zavall adam; "Hrsz gelmi!" diye feryat eder, ieri girerdi, ilk grd ey, bir eyann zerinde unutulan altn para olurdu. Gelen 'hrsz' Madeleine Baba'yd.

Gnl okayc ve mahzundu. Halk, "Bak ite, zengin, ama kibirli olmayan bir insan. Mutlu, ama halinde memnunluk olmayan bir insan," diyordu. Bazlar onun esrarengiz biri olduunu iddia ediyordu; odasna asla kimsenin giremediini, tam bir mnzevi kei hcresinde yaadn, kanatl kum saatleriyle deli, apraz kaval kemikleri ve kuru kafalarla ssl olduunu sylyorlard. Bu szler o kadar ok syleniyordu ki, ehrin kibar ve muzip gen hanmlarndan birka bir gn alma odasna girip sordular: "Sayn bakanm bize odanz gsterir misiniz? Oras iin bir maa-283ra diyorlar da." Glmsedi ve onlar hemen 'maaraya' gtrd. Maun eyalarla basite denmi bir odayd; eyalar olduka irkindi, duvarlar on iki meteliklik ucuz ktla kaplyd. minenin zerinde duran ve gm gibi grnen -nk incelenmilerdi-eski model iki amdandan baka gzlerine arpan hibir ey olmad; kk ehirlerin zihniyetini dile getiren bir gzlem! Ama, yine de bu odaya kimsenin giremedii, bir kei maaras, hayaller grlen bir yer, bir delik, bir mezar olduu sylentisi srp gitti. Laffitte'e yatrlm 'muazzam' miktarda paras olduu, bu paralarn istendii zaman annda ekilebilme zellii bulunduu kulaktan kulaa fsldanp duruyor, "Msy Made-leine isterse bir sabah Laffitte'e gidip bir makbuz imzalar ve on dakika iinde iki ya da milyonunu alp gtrebilir," deniyordu. Gerekte, iki ya da milyon denilen para, sylediimiz gibi, yaklak alt yz otuz, alt yz krk bin franka inmiti. 4. Msy Madeleinein Yas 1821 yl balarnda gazeteler, Digne piskoposu 'Monsenyr Bienvenu,' diye anlan ve seksen iki yanda azizlik mertebesine erimi olarak dnyadan gm bulunan Msy Myriel'in lm haberini verdiler. Gazetelerin atlad bir noktay eklemek zere burada unu belirtelim ki, Digne piskoposu ldnde, birka yldan beri gzlerini kaybetmiti. Ama kz kardei srekli yannda -284olduundan bu krlkten memnundu. Bu arada unu da syleyelim: Kr olmak ve sevilmek, hibir eyin tam olmad u yeryznde, gerekten de mutluluun en tuhaf, tuhaf olduu kadar da nefis ekillerinden biridir. Bir kadnn, bir kzn, bir kz kardein, bir sevimli varln srekli ona ihtiyacnz olduu iin, sizden vazgeemedii iin yan banzda olmas, varl sizce vazgeilmez olan kii iin vazgeilmez olduunuzu bilmeniz, onun size olan efkatini size ayrd zamann miktaryla srekli lebilmeniz ve kendi kendinize; "btn vaktini benim iin harcadna gre, demek btn yreiyle bana ait" diyebilmeniz, yzn yokluunda da dnceyi grebilmek, dnyann karanl iinde bir varln sadakatini fark etmek, bir elbise hrtsn bir kanat sesi gibi duymak, onun geliini, gidiini, kn, giriini, konumasn, ark sylemesini iitmek ve bu admlarn, bu szlerin, bu arknn merkezi olduunuzu dnmek; her dakika kendi ekici gcnz gstermek, sakat olduunuz oranda gl olduunuzu hissetmek, karanln iinde, karanlk sayesinde bu melein evrenizde dnd yldz olmak, btn bunlar ei az bulunur mutluluklardr. Hayatn en yce mutluluu, sevildiinden emin olmaktr. Srf kendi varl sevildiinden ya da daha iyi bir deyile; kendisine ramen sevildiinden insann emin olmak; ite krlerde bu gven vardr. Bu felakette hizmet edilmek demek, okanmak demektir. Krn, eksikliini ektii bir ey var mdr? Hayr. nk sevgiye sahip -285olunca kaybetmek hibir ey deildir. Hem de ne sevgi! Batan baa erdemden ibaret bir sevgi! Tam bir gvenin olduu yerde krlk kalmaz. Ruh, el yordamyla ruhu arar ve bulur. Ve bu, bulunmu, denenmi ruh bir kadndr. Bir el size destek olur, bu onun elidir; bir az alnnza dokunur, bu onun azdr; tam yan banzda bir nefes duyarsnz, bu odur. Her eyi ondan almak -dininden merhametine kadar her eyi- asla terk edilmemek, size yardm eden bu tatl zaafa sahip J olmak, bu sarslmaz inanca dayanmak, kendi ellerinizle lahi Takdir'e dokunmak, onu kollarnzn arasna alabilmek; elle dokunula-bilen Tanr, ne sevindirici bir eydir! Yrek, bu semavi karanlk iek, esrarl bir alma gsterir. Karlnda btn aydnlklar verseler, bu karanlk verilmez! Melek ruh buradadr, hep buradadr; uzaklasa bile, geri gelmek iin uzaklar; rya gibi silinip, gerek gibi yeniden ortaya kar. Yaklaan scakl hissedersiniz, ite o, buradadr. Huzurla, neeyle, cokuyla kendinizden geerek dolup taarsnz; gece iinde yaylan bir ksmzdr. Bu boluk iinde byyen hilikler. Kadn sesinin sizi avutmakta kullanlan ve sizin iin kaybolan evrenin yerini alan anlatlmas imknsz vurgu incelikleri. nsan ruhla okanr; bir ey grmez, ama taparcasna sevildiini hisseder. Bu bir karanlklar cennetidir. te, Monsenyr Bienvenu byle bir cen- I netten tekine gemiti. lm haberi, ehrin yerel gazetesi tarafndan yaymland. Msy Madeleine ertesi gn -286siyahlar giyinmi ve apkasna matem eridi taknu olarak grnd. ehirde bu yasn farkna varld ve dedikodusu yapld. Bu yas Msy Madeleine'in asln aydnlatan bir k gibi grld. Bundan da, onun saygdeer piskoposla bir akrabal olduu sonucu karld. Salonlarda "Digne piskoposu iin yasa brnd," dediler. Bu, Msy Madeleine'i gzlerde iyice yceltti ve soylular

leminde ona birdenbire saygnlk kazandrd. ehrin kck eski d mahallesi Saint-Germain, bir piskoposun akrabas olmas muhtemel olan Msy Madeleine zerindeki karantinay kaldrmay dnd. Msy Madeleine de, yal hanmlarn artan reveranslarndan, genlerin de artan glmsemelerinden bu terfii fark etmiti. Bir akam, bu kk kibarlar leminin kdemli hanmlarndan biri, yalln verdii merakla ona soracak oldu: "Sayn bakan, Digne piskoposunun yeenisiniz, yle deil mi?" O, "Hayr hanmefendi," dedi. Kadn, "Ama onun iin yas tutmuyor musunuz?" diye sordu. Msy Madeleine u cevab verdi: "Evet, nk genliimde ailesinin yannda uaktm." Dikkatleri eken baka bir nokta da uydu: Gezgin Savoyard ocuklardan biri, ne zaman temizlenecek boru arayarak ehirden gese, belediye bakan onu yanna artyor, adn soruyor ve para veriyordu. Kk Savoyard'lar bunu birbirlerine sylediklerinden, ehirden geen ocuklar artmt. -2875. Ufuktaki Belirsiz Prltlar Zamanla, yava yava yaplan btn muhalefetler sona ermiti. Btn ykselen kimseler iin geerli olan bir tr yasaya gre, Msy Madeleine'e kar nce kara almalar ve iftiralar atlmt, sonra sra ktlklere, daha sonra da ac alaylara geldi ve sonunda hepsi yok olup gitti. Ona duyulan sevgi ve sayg tam ve iten oldu ve 1821 ylna doru yle bir an geldi ki, 1815'te Digne'de 'monsen-yr piskopos' sz nasl saygdeer bir vurguyla syleniyor idiyse, Montreuil-sur-mer'de 'Sayn Belediye Bakan' sz de yle sylenir oldu. Elli kilometrelik mesafeden Msy Madeleine'e fikir danmaya geliyorlard. Anlamazlklara son veriyor, davalar nlyor, dmanlar bartryordu. Herkes kendi davas iin onu hkim yapyordu. Sanki ruhu, doal bir yasann kitabyd. Ona gsterilen sayg bir salgn gibi, ondan tekine geerek, alt yedi ylda btn lkeye yayld. Ama kentte ve evresinde kendisini bu salgndan mutlak biimde saknmasn bilen bir kii, tek bir kii vard ki, Madeleine Ba-ba'nn btn gayretine ramen, adeta kandrlmas ve artlmas imknsz bir igd onu uyaryor ve kukulandnyormu gibi, bu salgna kar direniyordu. Gerekten de, kimi insanlarda sanki gerek bir hayvan igds bulunmaktadr. Btn igdler gibi saf ve bozulmam btnln koruyan bu igd antipatiler ve sempatiler yaratr, bir insan karakterini kesinlikle tekinden ayrr; hi tereddt etmez, armaz, asla susmaz ve ken-288I dini inkr etmez; karanln iinde aydnlktr, yanlnazdr, emredicidir, zeknn btn tlerine, akln btn yaktrmalarna kar vurdumduymazdr ve kederleri ne ekilde belirlenmi olursa olsun, kpek-insan kediinsan'n, tilki-insan aslan-insan'n varln gizliden gizliye hisseder. ou zaman, Msy Madeleine bir sokaktan sessizce, sevgiyle, herkesin hayr dualarn toplayarak geerken, uzun boylu, kuruni redingotlu, elinde kaim bir baston, banda kenarlar eik bir apka tayan bir adam, o getikten sonra birdenbire geriye dnerek durur, kollarn aprazlama kavuturarak, ban ar ar iki yana sallayarak st dudan alt dudayla itip burnuna kadar kaldrarak, gzden kayboluncaya kadar baklaryla onu izlerdi. Bu anlaml yz buruturma yle yorumlanabilirdi: "Acaba bu adam neyin nesi?" "Onu mutlaka bir yerlerde grdm." "Herkesi kandrm olsa bile beni kandramaz." Arbal, ama arballnda neredeyse tehditkr bir taraf bulunan bir kiilii vard; bir anlk karlamada bile, geildii zaman grenin zihnine taklan kiilerdendi. Ad Javert'di ve polisti. Montreuil-sur-mer'de g, ama yararl mfettilik grevindeydi. Madeleine'in ilk zamanlarn grmemiti. Javert igal ettii bu mevkiiyi, o zamanlar Paris emniyet mdr olan devlet bakan Kont Angles'in sekreteri Msy Chabouillet'nin koruyuculuuna borluydu. Javert ehre geldiinde byk fabrika-289tr servetini yapm, Madeleine Baba artk Msy Madeleine olmutu. Baz polis memurlarnn deiik bir yz ifadeleri vardr ve bu ifade alakla, aala bulanm bir otorite havasyla karmtr. Alaklk ve aalk hari, Javert'de ite bu yz ifadesi vard. yle sanyoruz ki ruhlar gzle grlebil-seydi, gariptir ama, insan trndeki her bireyin, hayvanlar alemindeki trlerden birine tekabl ettiini ak seik grmemiz mmkn olurdu. Bylece, dnrlerin yle byle fark ettikleri bir gerek, -istiridyeden kartala, domuzdan kaplana kadar btn hayvanlarn, insanolunun iinde, bunlardan her birinin bulunduu gerei- kolayca kabul edilebilirdi. Hatta bazen bir insanda bu hayvanlardan birka bulunur. Hayvanlar bizim erdemlerimizin ve alaklmzn, gzlerimizin nnde dolap duran yansmalarndan, ruhlarmzn grnen hayaletlerinden baka bir ey deildir. Tanr onlar bize, bizim dnmemizi salamak iin gsterir. Yalnz, hayvanlar glgeden ibaret olduklarndan, Tanr onlar kelimenin tam anlamyla eitilebilir olarak yaratmamtr. Bu neye yarad ki? Oysa aksine, bizim ruhlarmz birer gerek olduundan ve

kendilerine zg ayn bir sonlan bulunduundan, Tann zek, yani eitilme imkn vermitir. yi bir sosyal eitim ve yetitirme, bir ruhun iinden ne olursa olsun, ierdii yararl eyi bulup karr. Bunlar elbette, dnyadaki grnen hayatn sunduu snrl gr asndan sylenmeszler, yoksa insan olmayan varlklann nceki ve sonraki kiiliklerinin ne olduu biimindeki derin bir sorunu pein bir hkme balamak iddiasnda deil. Grnen ben, dnre, gizli ben'i inkr etme yetkisini kesinlikle vermez. Bu ekinceyi koyduktan sonra bu konuyu geelim. imdi, her insann iinde Tann'nn yaratt hayvan trlerinden birinin bulunduu bir an iin kabul edilecek olursa, asayi grevlisi Javert'in nasl bir insan olduunu anlatmamz kolaylar. Asturya kyllerinin inancna gre, bir dii kurdun dourduu yavrular arasnda bir kpek olurmu, ana kurt bunu hemen ld-rrm, nk ldrmezse bu yavru bydnde brlerini paralayp yermi. te, bu kurt yavrusu kpee bir insan yz takn, karnza Javert kar. Javert, kocas krek mahkmu olan falc bir kadndan hapishanede domutu. Bydnde toplumun dnda kaldn dnd ve tekrar topluma girememe korkusuyla umutsuzlua dt. Toplumun, kendisini acmaszca iki snfn da dnda tuttuunu fark etmiti. Bunlar, topluma saldranlarla, toplumu koruyanlard. Bu iki snf arasnda seim yapmas gerekiyordu. Ayn zamanda kendisinde bir eit eilip bklmezlik, kurallara mutlak riayet, drstlk hissediyor ve bu duygu onda, iinden kt serseri milletine kar aklamas imknsz bir kin ve nefretle kanyordu. Polis mesleine girdi. Baa-nl oldu. Krk yanda mfettiti. -291Genliinde gneydeki krek mahkmlar arasnda grev yapmt. Az nce Javert'e taktmz u insan yz sznden neyi amaladmz belirtelim: Javert'in insan yz, yass, bask bir burunla, burnun iki derin deliinden ve bunlara doru iki yanandan uzanan heybetli favorilerden ibaretti. nsan bu iki ormanla, iki maaray ilk grdnde rahatszlk hissediyordu. Javert gld zaman -ender ve korkun bir eydi bu- nce dudaklar birbirinden ayrlarak yalnz dilerini deil, dietlerini de meydana karmakta ve burnunun etrafnda yabani bir hayvan burnu gibi geni, vahi izgiler belirmekteydi. Javert ciddi olduunda bir buldog, gld zaman bir kapland. Gerisi ise, az kafatas, ok ene kemii, aln kapatp kalarn zerine dklen salar, iki gz arasnda bir fke yldz gibi srekli bir atklk, karanlk baklar, ince, ksk dudakl korkun bir az ve gaddarca buyurganlkt. Bu adam, ok basit ve zaman zaman ok iyi, ama an derecede abartarak, neredeyse kt bir hale getirdii iki duygudan ibaretti: Otoriteye sayg ve bakaldrmaktan nefret. Onun gznde hrszlk, cinayet, btn sular bakaldrmann, otoriteye kar gelmenin deiik biimlerinden baka bir ey deildi. Babakanndan korucusuna kadar devlette grevi olan herkese kr krne, derin bir sayg ve inan beslerdi. Ktln yasal eiini bir kere am kimseleri de nefret ve tiksintiye board. stisna kabul etmez, mutlak genelgeerlilik isterdi. Bir yandan; "Memur -292I hata yapamaz, hkim daima hakldr," derken, br yandan, "Bunlarn ii bitmi, iflah olmazlar; bunlardan hibir iyi ey beklenmez," derdi. nsan rn olan yasaya snrsz bir yetki ve yaptrm gc ya da baka bir deyile, iblisleri tespit etme gc atfeden ve toplumun altna eski Yunanllarn cehennem rma Styks'i yerletiren ar dnceli ahin kimselerin fikrini olduu gibi paylard. Stoac karakterde, ciddi, sert, zgn, hayalci, btn tutucu, gerici grller gibi hem alttan alc hem de kibirliydi. Bir burgu gibi bakard; souk ve delici. Btn hayat u iki szckten ibaretti: Gzn ak tutmak ve gzaltnda tutmak. Dnyann doruluktan drstlkten en uzak iine, doruyu sokmutu; kendi yararllnn bilincindeydi ve grevine inanla sarlmt; bakalar rahip olduu gibi, o da komiserdi. Eline denin vay haline! Krekten kaan babas olsa yakalar, srgnden kaan anas olsa ihbar ederdi. Ve bunu, erdemin verdii gnl rahatlyla yapard. Ayrca, mahrumiyetlerle dolu bir hayat, yalnzlk, keilik, perhiz ve mutlak elencesizlik durumunda yayordu. Amansz bir grevdi bu, polislii, Spartallann Spar-ta'y anladklar gibi anlamakt, acmasz bir pusu nbeti, vahi bir drstlk, sert, souk mermer gibi bir polis. Vidocq'un kiilii iinde bir Brts. Javert'in btn kiilii, gzetleyen ve kaan insan ifade ediyordu. O dnemde, an utaki gazeteleri yksek kozmogoni konula-nyla ssleyip enilendiren Joseph de Mais-293tre'in mistik ekolne mensup kiiler, Ja-vert'in bir sembol olduunu sylemekten geri kalmazlard. apkasnn altnda kaybolan aln, boyunbann iine dalan enesi, yenlerinin iine giren elleri, redingotunun altnda tad bastonu grnmyordu. Ama sras gelince bu karanln iinden, birdenbire bir pusudan frlar gibi keli, dar bir alnn, uursuz bir bakn, tehditkr bir enenin, iri ellerin ve dehet verici kaln bir sopann kt grlrd. Pek sk olmayan bo zamanlarnda, kitaplardan nefret etmesine ramen okurdu; bu nedenle, bsbtn de cahil deildi. Zaten biraz tumturakl olan konumasndan bu belli oluyordu.

Dediimiz gibi, hibir kt alkanl yoktu. Halinden memnun olduu zamanlar nefsine bir tutam enfiye ikram ederdi. Bu da, onun insanla benzeyen tarafyd. Kolayca anlalaca gibi Javert, Adalet Bakanl'nn yllk istatistiklerinde serseriler faslnda gsterilen btn o gruhun umac-syd. Daha Javert'in adn duyar duymaz neye uradklarn arrlard. Javert'in surat grnd m de ta kesilirlerdi. te byle bir kiiydi bu mthi adam. Javert, Msy Madeleine'in zerine dikilmi bir ift gzd. phe ve tahminlerle dolu bir ift gz. Msy Madeleine sonunda bunun farkna varmt, ama umursamaz grnyordu. Javert'e bir tek soru bile sormad, onu ne aryor ne de ondan kanyordu, bu skc ve adeta arl hissedilen baka, farknda de-294ilmiesine tahamml ediyordu. Herkese olduu gibi, Javert'e de sknet ve iyilikle davranyordu. Javert'in azndan kaan baz szlerden, Madeleine Baba'nn baka yerlerde daha nce brakm olabilecei btn izleri, soydan gelen ve igd kadar iradenin de iinde yer ald bir merakla, gizli gizli aratrd anlalyordu. Bir eyler bilir gibi grnyor, bazen st kapal kelimelerle birisinin, kaybolmu bir aile hakknda baz bilgiler elde ettiini sylyordu. Bir keresinde, kendi.kendine konuarak, "Sanrm yakaladm!" dedi. Sonra bir kelime bile sylemeden gn dnceli dnceli durdu. Sanki tuttuunu "sand ip kopmutu. Baz szckler fazla mutlak bir anlam ifade edebileceinden, gerekli bir dzeltme olarak unu da belirtelim ki, insan denilen yaratkta hata yapmamak diye bir ey olamaz ve igdnn bir zellii de karkla debilmesi, yolunu, izini arabilmesidir. Yoksa, zekdan daha stn olurdu ve hayvanda insandan daha iyi bir bilgi bulunurdu. Msy Madeleine'in doal hali ve sakinlii belli ki Javert'i az da olsa zor durumda brakyordu. Ne var ki, onun garip tavr bir gn Msy Madeleine'i etkiler gibi oldu. Bakn nasl bir olayla. 6. Fauchelevent Baba Msy Madeleine bir sabah Montreuil-sur-mer'in kaldrmz bir ara sokandan ge-295iyordu. Bir grlt duydu ve az ileride bir kalabaln toplandn grp oraya gitti. Fa-uchelevent Baba dedikleri yal bir adam at devrilen arabasnn altnda kalmt. Fauchelevent, o tarihte Msy Madeleine'e hl dmanlk besleyen ender insanlardand. Madeleine buraya geldiinde, eski ky noteri ve olduka okumu bir kyl olan Fauchelevent ticaret yapyordu ve iler kt gitmeye balamt. Fauchelevent, kendisi mahvolurken bu basit iinin zenginletiini grm ve bu durumu hazmedememi; Msy Madeleine'e zarar vermek iin her frsatta elinden geleni yapm, ama sonunda iflas etmiti. Yalyd, oluk ocuu da yoktu, bir araba ile bir attan baka elinde bir ey kalmadndan o da yaamak iin arabac olmutu. Atn iki kalas da krlmt, ayaa kalka-myordu. Yal adam tekerlekler arasna skmt. Dme o kadar talihsizce olmutu ki, aracn btn arl gsne biniyordu. Arabann yk olduka ard. Fauchelevent Baba acyla inliyordu. Onu ekip karmak istedilerse de, bir faydas olmad. sabetsiz bir aba, acemice bir yardm, yersiz bir sarsnt adamcazn iini bitirebilirdi. Onu kurtarmak iin arabay alttan kaldrmaktan baka are yoktu. Kaza annda kagelmi olan Ja-vert, birini kriko getirmeye yollamt. Derken, Msy Madeleine geldi. Saygyla yol atlar. htiyar Fauchelevent, "Yardm edin bana!" diye feryat ediyordu. "u yaly kurtaracak hayrsever biri yok mu?" -296Msy Madeleine, oradakilere dnd: "Kriko var m?" "Getirmeye gittiler," diye cevap verdi bir kyl. "Ne zaman getirirler?" "En yakn yere gittiler, Flachot'ya, orada bir nalbant var; ama yine de bir eyrek saat ister." "Bir eyrek saat mi!" diye haykrd Madeleine. Bir nceki gn yamur yam, zemin slanmt, araba her an biraz daha topraa saplanp, ihtiyar arabacnn gsn sktryordu. Be dakika gemeden kaburga kemiklerinin krlaca belliydi. ^ Msy Madeleine, bakman kyllere, "Bir eyrek saat beklemek imknsz," dedi. "Baka are yok!" "Ama o zamana kadar i iten geecek! Araba gittike gmlyor, grmyor musunuz?" "Lanet olsun!" "Bakn," dedi Madeleine, "arabann altna birinin girip, srtyla onu kaldrabilecei kadar bir yer var. Yarm dakikaya kalmaz adamcaz oradan karlr. Aranzda kuvvetli ve yrekli biri var m? Be altn Louis kazanr!" Kimse kmldamad. "On Louis," dedi Madeleine.

Herkes yere bakyordu. lerinden biri mrldand; "blis gibi kuvvetli olmak gerekiyor, hem sonra ezilme tehlikesi de var!" "Hadi bakalm," diye tekrarlad Madeleine, "yirmi Louis." -297Yine sessizlik. "Eksik olan iyi niyetleri deil," diye bir ses duyuldu. Msy Madeleine dnd, Javert'i tand. Geldiini fark etmemiti. Javert devam etti: "Byle bir arabay srtnda kaldrabilmek iin mthi gl olmak gerekir." Sonra dikkatle Msy Madeleine'e bakp, syledii her kelimenin zerine basarak, "Msy Madeleine, mrmde bu ii yapacak bir tek kii tandm," dedi. Madeleine titredi. Javert, kaytsz bir tavrla ama gzlerini Madeleine'den ayrmadan ekledi: "Bir forsayd." "Ya!" dedi Madeleine. "Toulon krek hapishanesinde." Madeleine sapsar kesildi. Bu arada araba ar ar yere gmlmeye devam ediyordu. Fauchelevent Baba hrlyor, inliyordu: "Bouluyorum, nefes alamyorum! Kaburgalarm knlyor! Bir kriko! Bir ey! Ah!" Madeleine evresine baknd: "Demek yirmi Louis kazanp, bu zavall ihtiyarn hayatn kurtarmak isteyen kimse yok, yle mi?" Oradakilerden hibiri kprdamad. Javert yeniden konutu: "mrmde krikonun yerini alabilecek bir tek adam tandm, o da bir krek mahkmuydu." "Ah! te eziliyorum!" diye haykrd ihtiyar. -298Madeleine ban kaldrd, Javert'in hl stne dikilmi olan atmaca gibi baklaryla karlat, ardndan hareketsiz duran kyllere bakt ve ac ac glmsedi. Sonra tek kelime sylemeden yere diz kt ve toplananlar ne olduunu bile anlayamadan arabann altna girdi. Korkun bir gerilim ve sessizlik an yaand. Bu mthi arlk altnda hemen hemen dmdz yere uzanm olan Madeleine'in arl srtlayabilmek iin iki kez dizlerini dirseklerine doru ekip biraz ykselmeye alt grld. Ona seslendiler, "Madeleine Baba! kn oradan!" htiyar Fauchelevent bile "Msy Madeleine! Gidin! Gryorsunuz' ite, lm kanlmaz! Brakn beni! Siz de ezileceksiniz!" dedi. Madeleine cevap vermedi. Hazr bulunanlarn soluklan kesilmiti. Tekerlekler yere gittike gmlm, Madeleine'in arabann altndan kmas artk hemen hemen imknsz bir hale gelmiti. Birden koca kitlenin sarsld grld, araba yava yava kalkyordu; tekerlekler ya-n yarya amurdan kmt. Bouk bir sesin haykrd duyuldu; "abuk olun! Yardm edin!" Son bir aba sarf eden Madeleine'di bu. Hemen koutular. Birinin fedakrl, Ihepsine g ve cesaret vermiti. Yirmi kol birden arabay kaldrd ve ihtiyar Fauchelevent kurtuldu. Madeleine doruldu. Ter iinde olmasna ramen yz sapsanyd. Elbiseleri yrtlm, amur iinde kalmt. Herkes alyordu. htiyar, dizlerini pyor, ona, "yi Tann," diyordu. -299Onun yznde ise mutlu ve semavi bir strap ifadesi vard. Sakin bir bakla gzlerini Javert'e dikti; o da srekli dikkatle ona bakyordu. 7. Fauchelevent, Paris'te Bahvan Oluyor Fauchelevent'in bu kaza sonucunda dizka-pak kemii kmt. Madeleine Baba onu, fabrikasnn olduu binada iileri iin kurduu ve iki hayrsever rahibenin ynettii revire kaldrtt. Ertesi sabah ihtiyar, komodinin zerinde bin franklk bir banknotla, Madeleine Baba'nn kendi el yazsyla yazd u pusulay buldu: "Arabanzla atnz satn alyorum." Araba krlm, at lmt. Fauchelevent iyileti, ama dizi sakat kald. Msy Madeleine, hayrsever rahibelerin ve kendi mahalle papaznn tavsiyesiyle adamcaz Paris'te, Saint-Antoine Mahallesi'ndeki bir kadnlar manastrna bahvan olarak yerletirdi. Bu olaydan bir sre sonra Msy Madeleine belediye bakan olarak atand. Javert, Msy Madeleine'i, kendisine mutlak yetki veren bakanlk kemerini kuanm olarak ilk grdnde, bir buldog, efendisinin elbiseleri altnda bir kurdun kokusunu ald zaman nasl rperirse, yle rperdi. O andan itibaren Msy Madeleine'le karlamaktan elinden geldiince kand. Ancak, grevinin gerektirdii ve belediye bakanyla birlikte bulunmamazlk edemedii zamanlar onunla konuuyor ve konuurken derin bir sayg gsteriyordu. Madeleine Baba'nn Montreuil-sur-mer'de -300-

yaratt bu refahn, yukarda belirttiimiz gibi gzle grlebilen iaretlerinden baka, bir de grlemeyen, ama en az o kadar nemli olan baka bir belirtisi daha vard. Hibir zaman yanltmayan bir belirtiydi bu: Halkn skntda olduu, ilerin kesatlat, ticaretin btn btn durduu zamanlarda, vergi mkellefi paraszlktan tr ya vergisini vermek istemez ya da vergisini vaktinde deyemez, sreleri geirir, devlet de bu nedenle vergi tahsil masraf olarak ok para harcar. Oysa, i bol, lkede mutluluk ve refah olduu zaman, vergiler kolayca denir ve devletin vergi tahsil masraf az olur. Halkn sefaletiyle zenginliinin amaz bir termometresi vardr denilebilir: Vergi toplama masraflar. Yedi sene iinde Montreuil-sur-mer idari blgesinde vergi tahsil masraflar drtte orannda azalmt. Bu nedenle, o zamanlar Maliye Bakan olan Msy de Villele, btn br blgeler arasnda rnek blge olarak burasn gsteriyordu. te Fantine geri dndnde ehrin durumu byleydi. Kimse Fantine'i hatrlamyordu. Bereket versin, Msy Madeleine'in fabrikas bir dost yzyd. Oraya bavurdu ve kadnlar atlyesine alnd. Fantine iin bu yepyeni bir meslekti, pek becerikli olmad iin gnlk kazanc azd; ama bu ona yine de yetiyordu, sorun hallolmutu; hayatn kazanyordu. 8. Madam Victurnien Ahlak Uruna Otuz Be Frank Harcyor Fantine, hayatn kazandn grnce bir an sevince kapld. Kendi emeiyle, namusuy-301la yaamak, Tann'nn en byk ltfuydu. alma zevkine gerekten yeniden kavutu. Bir ayna satn ald, genliini, gzel salarn, gzel dilerini seyretmek onu sevindirdi; pek ok eyi unuttu, yalnzca Cosette'i, gelecekte olmas mmkn eyleri dnd ve mutlu oldu. Kk bir oda tuttu ve emei karlnda borlanarak dedi; dzensiz yaama alkanlklarnn bir kalntsyd. Evli olduunu syleyemediinden, daha nce belirttiimiz gibi, kk kzndan sz etmekten kanmt. Bu sralar, yani balangta grdmz gibi, Thenardier'lerin cretini hi aksatmadan dyordu. Yaz diye imzasn atmaktan baka bir ey bilmediinden, onlara gnderdii mektuplar bir dilekeciye yazdrmak zorunda kalyordu. Sk sk mektup yolluyordu. Bunun farkna varld. Kadnlar atlyesinde alttan alta Fantine'in "mektuplar yazd" ve "birtakm durumlar olduu" sylenmeye balad. nsanlarn zerlerine vazife olmayan eylere uramas, onlar gzetlemesi kadar densiz bir ey yoktur. "u adam niin hep akam karanlnda geliyor? Niin falanca perembeleri anahtarn kilide hi sokmuyor? Niin hep dar sokaklardan yrmeyi tercih ediyor? Niin kadn her zaman arabadan eve gelmeden nce iniyor? Niin kt kutusu dolu olduu halde desteyle mektup kd aldryor?" vb. Bu trden, sonucunda hibir maddi kar bulunmayan, daha ok manevi bir yan bulunan bilmeceleri zebilmek iin hi -302ekinmeden, on tane hayr iine gerekenden daha ok para ve daha ok zaman harcar, daha ok zahmete girerler; hem de bo yere, zevk iin, meraklarnn karlnda da yine meraktan baka bir ey elde etmeden. Filan adam ya da falan kadn gnlerce takip ederler. Sokak kelerinde, kap altlarnda, geceleri soukta, yamurda nbet tutarlar, memurlara rvet verirler, arabaclar, uaklar sarho ederler, bir oda hizmetisine para verir, bir kapcy satn alrlar. Niin? Hi uruna. Srf grmek, renmek hrs uruna. Srf dilini kamak hevesi uruna. Ve ou zaman da bu srlarn bilinmesi ve yaynlanmas, bu muammalarn gn na kmas, felketlere, dellolara, iflaslara, ailelerin ykmna, hayatlarn mahvna yol aar. Hibir kr olmadan, srf igdyle 'her eyi kefedenler' ise olup bitenleri byk bir hazla seyrederler. Ne hazin bir ey! Bazlar sadece konuma ihtiyacndan ktlk yaparlar. Salon konumalar ve sohbetleri, bekleme odas gevezelikleri odunu abucak tketen ocaklara benzer; pek ok yakacaa ihtiyalar vardr; yakacak da komulardr. Fantine'i ite byle gzlyorlard. Birou da onun san salarn, beyaz dilerini kskanyordu. Atlyede, br kadnlarn ve kzlarn arasnda sk sk arkasna dnp gznn yan sildiini fark ettiler. ocuunu dnd anlard bunlar, belki de sevmi olduu adam... Gemiteki karanlk balarn koparlmas arl bir itir. -303Hep ayn adrese, ayda en az iki defa mektup yazdn ve mektup cretlerini pein dediini tespit ettiler ve adresi elde etmeyi baardlar. Msy Thenardier, hanc, Mont-fermeil. Dileke yazan adam meyhanede blbl gibi akttlar; sr kpn boaltmadan midesini krmz arapla dolduramayan ihtiyar bir adamcazd bu. Szn ksas, Fanti-ne'in bir ocuu olduunu rendiler. "O trl kzlardan biriydi demek." Dedikodu kumkumas kadnlardan biri, Montfermeil'e kadar gidip Thenardier ile konutu ve dnnde yle dedi: "Otuz be frankm gitti, ama gerei de rendim. ocuu grdm!" Bu ii yapan dedikodu kumkumas, Madam Victurnien adnda mitolojinin ylan sal bir ucubesi, ellemin gnll namus bekisi ve kapcsyd. Madam Victurnien elli alt yandayd, irkinlik maskesiyle birlikte bir de yallk maskesi tayordu. Titrek sesliydi ve kafas da esintiliydi. Bu yal kadnn da bir genlii olmutu. alacak ey! Genliinde, 93'te, manastrdan krmz klahla kaan ve Bernardinler'den Jakoben'lere geen bir keile evlenmiti. Kuru, hrn, irret, sivri, dikenli, adeta zehir kusan biriydi. Ona iyice hkmetmi,

ezmi ve sonra da kaarak onu dul brakm olan keii hi aklndan karmazd. Kaan keiin, cppesini buruturup stne att bir srgan otuydu. Restorasyon devrinde dindar kesilmiti, hem de ylesine ki, sonunda rahipler onu keii konusunda balamlard. Byk bir tantanayla dini bir cemaate brakmak iin vasiyet ettii -304kk bir mlk vard. Ara Piskoposluu tarafndan hayli sayg grmekteydi. te, Montfermeil'e gidip, dnnde, "ocuu grdm," diyen Madam Victurnien buydu. Btn bunlar zaman ald. Fantine fabrikaya gireli bir yldan fazla oluyordu ki, bir sabah atlyenin gzcs ona, belediye bakan adna elli frank vererek artk atlye iilerinden olmadn syledi ve yine belediye bakan adna ehirden ayrlmas gerektiini tavsiye etti. Bu, tam da Thenardier'lerin yedi yerine on iki frank istedikten sonra, imdi de on iki yerine on be frank istemeye baladklar aya rastlyordu. Fantine perian olmutu. BuradarTgitmesine imkn yoktu, nk kira ve eya borcu vard. Elli frank bu borcu demesine yetmezdi. Dili dolaarak birka rica kelimesi mrldand. Gzc kadn, derhal atlyeden kmasn syledi. Fantine zaten iinin ehli bir ii deildi. Umutsuzluktan ok, utantan ezilmi bir halde atlyeden ayrlp odasna dnd. Demek suunu artk herkes biliyordu! Kendinde tek kelime syleyecek kuvvet bulamyordu. Belediye bakann grmesini tavsiye ettiler; ama o cesaret edemedi. Zaten belediye bakan ona elli frank vermiti, iyi bir insand ama bandan gitmesini istiyordu, nk drst bir insand. Bu karara boyun edi. 9. Madam Victurnien'in Baars Keiin dul kars bylece bir ie yaram oluyordu. Msy Madeleine'e gelince, olup bitenler-305|^| den hi haberi yoktu. Bu, rastlantyla bir araya gelen olaylarn bir cilvesidir, hayat ne yazk ki byle olaylarla doludur. Msy Madele-ine, kadnlar atlyesine hi girmezdi. Bu atlyenin bana daha nce mahalle papaznn yannda alan yal bir kz koymutu. Bu kadna gveni sonsuzdu. Gerekten de saygdeer, disiplinli, adil, drst, verme konusunda hayrseverlik duygularyla dolu biriydi. Ama anlay gstermek ve balamaktan yana hayrseverlik duygulan ayn derecede gelimemiti. Msy Madeleine her eyi gvenle ona brakmt. En iyi insanlar ou zaman otoritelerini bakalarna devretmek zorunda kalrlar. te kadn, kendisine verilen bu tam yetkiye dayanarak ve iyi bir ey yaptna inanarak kendi bana Fantine'in davasnn hazrln yapm, hkim gibi yarglam, mahkm etmi ve mahkmiyet kararn yerine getirmiti. Elli franka gelince, bunu da Msy Made-leine'in sadaka ve iilere yardm iin ona emanet ettii ve hesabn vermekle ykml olmad bir miktar paradan demiti. Fantine hizmetilik yapmak istedi. Ev ev dolap i arad. Hi kimse onu istemedi. ehirden de ayrlamamt. Eyalar iin -ama ne eyalar!- nk borlu olduu satc ona, "Giderseniz, sizi hrsz diye yakalatrm," demiti. Kira borcu olduu ev sahibi de yle demiti, "Gensiniz, gzelsiniz, deyebilirsiniz." Elli frank ev sahibiyle satc arasnda bltrd, eyann drtte n satcya geri verip, ancak pek gerekli olanlar alkoydu -306ve isiz gsz, gelirsiz, sadece yatacak bir yatak ve yaklak yz frank tutarnda bir borla ortada kalakald. Garnizondaki askerler iin kaln gmlekler dikmeye balad. Gnde ancak on iki metelik kazanyor, kznn bakm ise gnde on metelie mal oluyordu. te, Thenardier'lere demelerini aksatmaya balamas bugnlere rastlyordu. Akamlar eve dndnde mumunu onun iin yakan yal bir kadn, ona sefalet iinde yaama sanatn retti. Azla yaamann gerisinde, hile yaamak bulunur. Bunlar iki odadr; birincisi lo, karanlk, ikincisi zifiri karanlktr. * Fantine, kn ateten nasl tamamyla vazgeilebileceini, iki gnde bir eyrek metelik dan yiyen bir kua nasl veda edilebileceini, eteklikten yatak rts, yatak rtsnden de eteklik yapmann yollarn, kar pencerenin nda yemek yiyerek nasl daha az mum harcanacan rendi. Yoksulluk ve drstlk iinde ihtiyarlayan baz zayf varlklarn bir metelikle neler elde edebildiini kimseler bilemez. Sonunda bu stn bir yetenek olur. Fantine bu yce yetenei edindi ve biraz cesaret buldu. O gnlerde bir komusuna yle diyordu: "Adam sende! Kendi kendime diyorum ki, sadece be saat uyuyup, geri kalan zamanda diki dikersem nasl olsa ekmeimi kazanrm. Hem sonra, insan zntlyken az yiyor. Eh! Bir yandan biraz ekmek dier yandan aclarla beslenirim." -307Bu strapl gnlerinde kk kznn yannda olmas byk bir mutluluk olacakt. Onu getirtmeyi dnd. Ne var ki bu yoksulluu onunla paylamak zorunda kalacakt! Hem sonra Thenardier'lere borcu vard! Onu nasl deyecekti ki! Ya yolculuk! Onun masrafn nasl derdi?

Fantine'e yoksulluk iinde yaama dersleri diyebileceimiz tleri veren kii Margue-rite adnda yal, dindar bir kadnd; yoksuldu ve yoksullara kar yardmseverdi, hatta zenginler iin de yleydi, Marguerite diye imzasn atabilecek kadar yazmay biliyor ve Tann'ya inanyordu; buysa bir bilimdir. Aa tabakann oturduu yerlerde bu erdemlerden ok fazla vardr; bir gn yukarlar-da da olacaktr. Bu hayatn bir de yarn var. lk zamanlar Fantine ylesine utan duymutu ki, dar kmaya bile cesaret edememiti. Sokaktayken insanlarn arkasndan dnp baktklarn ve parmaklanyla kendisini gsterdiklerini tahmin ediyordu. Herkes ona bakyor, ama kimse selam vermiyordu. Gelip geenlerin ac, souk bir tavrla aalamalar dondurucu bir k rzgr gibi etine ve ruhuna iliyordu. Kk ehirlerde talihsiz bir kadn, herkesin ac alaylar ve merakyla kar karya rlplak kalm gibidir. Paris'te ise sizi kimse tanmaz ve bu, karanlk bir elbise yerine geer. Ah! Paris'e gitmeyi ne kadar isterdi! Ama imknszd. Yoksullua alt gibi hor grlmeye de almas gerekiyordu. Yava yava -308karann verdi. ki ay sonra, utancndan sil-lcindi, hibir ey olmam gibi yine sokaa kmaya balad. "Umurumda deil," diyordu. Ba yukarda, sokaklarda dudaklarnda ac bir glmsemeyle dolat; sonunda kstahlamaya baladn hissetti. Madam Victurnien bazen penceresinden onun getiini gryor, kendi sayesinde 'layk olduu yere konulan bir mahlkun' ektii acy gryor ve kendi kendisini kutluyordu. Ktlerin mutluluu da kara bir mutluluktur. An alma Fantine'i yoruyordu; ksa, kuru ksr artmt. Komusu Margueri-te'e bazen, "u ellerimi bir tutun bakn, ne kadar scak!" diyordu. Buna ramen, sabahlan eski bir knk tarakla, bklmemi ham ipek gibi akp dklen gzel salarn tararken, bir an iin mutlu bir cazibeye brnyordu. 10. Baarlarn Devam Kn sonlarna doru iinden atlmt, yaz geti ve yine k geldi. Ksa gnler; az i. Kn ne scak var, ne k var, ne le var, akamlar sabaha bitiik, sis, alacakaranlk, pencere kuruni renkte, dars iyi grnmyor. Gkyz bir bodrum penceresi. Btnyle bir mahzen. Gne bir yoksula benziyor. Korkun mevsim! K gkyznn suyunu, insann kalbini taa eviriyor ve alacakllar Fantine'in peini brakmyorlard. Kazanc ok azd. Borlan artmt. Paralarn dzenli bir ekilde alamayan Thenardi-er'ler durmadan mektup yazyorlard. Bu -309mektuplarn iindekiler onu aclara gmyor, posta creti ise ykyordu. Bir gn kk Co-sette'in souklarda plak kaldn, ynl bir eteklie ihtiyac olduunu, bunun iin hi deilse annenin on frank gndermesi gerektiini yazdlar. Mektubu alnca kd btn gn avucunda buruturup durdu. Akam olunca, sokan kesindeki berber dkknndan ieri girdi, salarn tutan tara kard. Nefis san salar kalalarna kadar dkld. "Ne gzel sa bunlar!" diye haykrd berber. Fantine, "Bunlar iin bana ne verirsiniz?" dedi. "On frank." "Kesin." rme bir eteklik alp, Thenardier'lere gnderdi. Bu eteklik Thenardier'leri fkeden deli etti. Onlarn istedii parayd. Eteklii kzlar Eponine'e giydirdiler. Zavall tarlakuu titremeye devam etti. Fantine, "Yavrum artk meyecek. Onu salarmla giydirdim," diye dnd. Krplm ban saklayan kk yuvarlak kenar-lksz apkalar giyiyordu; bunlarla bile hl gzeldi. Fantine'in yreinde karanlk duygular atmaya balamt. Artk ban salaryla ssleyemediini grnce, evresindeki her eyden nefret etmeye balad. Uzun zaman o da herkes gibi Madeleine Baba'ya byk sayg duymutu. Ama, onu iten kovan ve felaketine neden olan kiinin o olduunu kendi kendine tek-310rarlaya tekrarlaya, Madeleine Baba'dan -zellikle ondan- nefret eder oldu. Fabrikann nnden, iilerin kapda olduklar saatlerde getiinde yalandan gler, ark syler gibi yapard. Onun byle glp, ark sylediini gren yal ii bir kadn bir keresinde, "te, sonu ktye giden bir kz," dedi. Yrei fke dolu olduu iin, evresine meydan okumak zere karsna ilk kan sevmedii bir adam dost edindi. Sefil herifin biri, bir tr algc dilenci, sefih bir aylakt bu; onu dvyordu. Sonunda, Fantine nasl onu tiksinerek tuttuysa, o da Fantine'i yle tiksinerek brakt.

ocuunu taparcasna seviyordu. Aalara dt, evresindeki her ey bsbtn karard lde, bu kk tatl melek, ruhunun derinliklerinde daha ok parlyordu. Kendi kendine, "Zengin olduum zaman Cosette'imi yanma alacam," diyor, glyordu. ksrk yakasn brakmaz olmutu, srekli srt terliyordu. Bir gn Thenardier'lerden yle bir mektup ald: "Cosette, bulac bir hastala yakaland. Adna ter hummas diyorlar. Baz pahal ilalar gerekiyor. Bu da bizim iin ykm oluyor, parasn deyemeyeceiz. Sekiz gne kadar bize krk frank gnderemediiniz takdirde, kk lecek." Fantine, kahkahalarla glmeye balad ve ihtiyar komusuna, "Ah! yi insanlar dorusu! Krk frank ha! Demek bu kadarck! Ama bu iki Napoleon eder! Nereden bulacam hi -311dnyorlar m? Bu kyller de ne ahmak ey!" dedi. Ama yine de merdivenin aydnlk pencerelerinden birine gidip, mektubu bir daha okudu. Sonra merdivenden indi, koarak, zplayarak ve bir yandan da glerek dar kt. Ona rastlayanlardan biri, "Neden bu kadar neelisiniz?" diye sordu. Fantine, "Kydeki adamlar bana sama sapan bir ey yazmlar. Krk frank istiyorlar. Kyl milleti ite, ne olacak!" diye cevap verdi. Meydandan geerken, acayip bir arabann etrafnda toplanm insanlar grd. Arabann stnde krmzlar giyinmi bir adam, ayakta diller dkyordu. Turneye km, panayr soytars seyyar bir diiydi. Halka macunlar, tozlar, iksirler satyordu. Fantine de toplulua katld ve iinde tam ayaktakmna zg zentili szcklerin yer ald bu tumturakl lakrd kalabalna herkes gibi o da glmeye balad. Di skc, bu gzel kzn gldn grd ve birden seslendi, "Siz, orada glen kz, dileriniz pek gzel. ki paletinizi bana satarsanz, her biri iin bir Napoleon veririm." "Paletlerim de ne demek oluyor?" diye sordu Fantine. Dii, "Paletler, ndeki dilerdir, stteki ikisi," diye cevap verdi. "Ne korkun ey!" diye haykrd Fantine. Orada bulunan disiz yal bir kadn, "ki Napoleon ha!" diye homurdand. "Ne ansl bir kz!" Fantine kat. Kaarken de arkasndan -312baran adamn bouk sesini duymamak iin ^ulaklarn tkyordu; "yi dnn gzelim! ki Napoleon ie yarayabilir. Gnlnz dilerse bu akam Tillac d'argent Han'na gelin, beni orada bulursunuz." Fantine eve dnd, fke iindeydi, olanlar iyi komusu Marguerite'e anlatt: "Aklnz alyor mu bunu? Ne iren adam deil mi? Nasl oluyor da byle adamlarn dolamasna izin veriyorlar? ki n diimi skecekmi! Ama o zaman korkun bir ey olurum! Hadi salar yeniden kar, ama diler! Ah! Canavar adam! Beinci kattan kendimi ba aa kaldrma atmay tercih ederim! Bu akam bana Tillac d'argent'da olacan syledi." ' "Peki, ne veriyordu?" diye sordu Marguerite. "ki Napoleon." "Krk frank eder." "Evet," dedi Fantine, "krk frank eder." Dnceye dald, iine koyuldu. Bir eyrek saat sonra, dikiini brakt, merdivene gidip, Thenardier'lerin mektubunu bir kere daha okudu. Geri dndnde, yan banda alan Marguerite'e, "Kuzum, nedir bu ter hummas? Biliyor musunuz?" diye sordu. "Evet," diye cevap verdi yal kz, "bir hastalktr." "ok mu ila ister?" "Ooo! Korkun ilalar." "Bu hastalk insann neresinde olur?" "Ne bileyim, yle bir hastalk ite." "ocuklarda m grlyor?" "En ok ocuklarda." -313"ldrr m?" "Elbette," dedi Marguerite. Fantine dar kt, mektubu bir kere daha okumak iin merdivene gitti. Akam aaya indi, hanlarn olduu Paris Soka'na doru gittiini grdler. Fantine'le Marguerite srekli birlikte alyorlar, bylece iki yerine bir tek mum yakm oluyorlard. Bu nedenle, Marguerite ertesi sabah gn domadan Fantine'in odasna girdiinde onu yatanda solgun ve souktan buz kesmi buldu. Uyumamt. Bal dizlerinin stne dmt. Mum btn gece yanm, neredeyse tkenmek zereydi. Bu mthi karklk karsnda donakalan Marguerite eikte durup bard: "Aman Tanrm! Mum yanm, bitmi! Kesinlikle olaanst bir eyler oldu."

Sonra, sasz ban ona doru eviren Fantine'e bakt. Dnden beri adeta on ya ihtiyarlam ti. "sa akna!" dedi Marguerite, "neyiniz var Fantine?" Fantine, "Bir eyim yok," diye cevap verdi. 'Tam aksine. Yavrum yardmsz kalp, o korkun hastalktan artk lmeyecek. Mutluyum." Byle derken, yal kza masann stnde parlayan iki Napoleon'u gsteriyordu. "Aman Tanrm!" dedi Marguerite. "Bu bir servet! Bu altnlar nereden buldun?" "Buldum ite," diye Fantine cevap verdi. Bunu derken glmsedi. Mum yz-314n aydnlatyordu. Bu, kanl bir glmsemeydi. Krmzms bir tkrk dudaklarnn kenarn kirletiyordu, aznda da kara bir delik vard. ki di ekilmiti. Krk frank Montfermeil'e yollad. Aslnda bu para szdrmak iin Thenardier'-lerin bir oyunuydu. Cosette hasta filan deildi. Fantine aynasn pencereden frlatt. Uzun zamandr ikinci kattaki kk odasn brakp atnn altnda, kaps mandalla kapanan bir tavan aras blmesine tanmt. Dip tarafnda, tavan demeyle a yapan ve her an insann ban arpt izbelerden biriydi. Burada oturan bir yoksul, ods'nn bir ucuna, tpk kaderinin ucuna olduu gibi, ancak belini iyice bkerek varabilirdi. Fantine'in artk karyolas yoktu. Kala kala yorgan dedii bir prtyla, bir yer yata, bir de hasr dklm bir sandalye kalmt. Daha nceleri bakt bir gl fidann bir kede unutmu, o da kuruyup gitmiti. br kede su koyduu bir ya kab duruyordu. Su kn donuyor ve kabn iindeki buz daireleri suyun farkl ekillerini uzun sre gsterip duruyordu. Utanma duygusunu kaybetmiti, zarafetini de kaybetti. Bu, son belirtiydi. Dar kirli balklarla kyordu. Ya vakti olmadndan ya da umursamazlktan amarlarn artk onarmaz olmutu. oraplarnn topuklar andka ayakkablarnn iine ekiyordu. Byle yapt, oraplanndaki baz dikine krklklardan anlalyordu. Ypranm eski korsesini pamuklu -315bezlerle yamyor, bunlar da en kk bir hareketle yrtlyorlard. Alacakllar, durmadan 'sahneler' yaratyor, onu bir an bile rahat brakmyorlard. Sokakta yolunu kesiyor, merdivenlerde karsna dikiliyorlard. Birok geceyi alayarak, dnerek geiriyordu. Gzleri do-nuklamt, sol kreinin stnde omzunda devaml bir an vard. ok ksryordu. Ma-deleine Baba'ya derin bir kin besliyor, halinden ikyet etmiyordu. Gnde on yedi saat diki dikiyordu. Ama mahkmlar dk cretle altran mteahhitlerden biri, birdenbire fiyatlar krd ve dardan i alan iilerin gndelii dokuz metelie indi. Gnde on yedi saat almaya karlk dokuz metelik! Alacakllar bsbtn insafsz kesildiler. Hemen hemen btn eyalar geri alm olan satc ona durmadan; "Param ne zaman deyeceksin srtk?" diyordu. Tanrm, ne istiyorlard ondan! Devaml izlendiini dnyordu ve bu yzden iinde sanki vahi bir hayvan geliip serpilmeye balamt. Tam o srada Thenardier bir mektup daha yollad. Yazdna gre, bunca zaman byk bir iyilik gstererek sabret-miti, imdi ona derhal yz frank gerekiyordu, aksi halde ar hastalndan yeni kalkm olan Cosette'ciini kap dar atacakt, soukta, sokakta ne hali varsa grsn, isterse ge-bersindi. "Yz frank ha," diye dnd Fantine. "Brak yz frank, gnde yz metelik kazandracak i nerede?" "Hadi bakalm!" dedi, "geri kalan da satalm." Bahtsz kz, sokak kadn oldu. -31611. Christus Nos Liberavit" Nedir bu Fantine hikyesi? Bu, bir kle satn alan toplumun hikyesidir. Kimden satn alyor? Sefaletten. Alktan, souktan, yalnzlktan, terk edilmilikten, yoksulluktan. Ackl bir bekleyi; bir lokma ekmee, bir ruh. Sefalet sunuyor, toplum da kabul ediyor. sa'nn kutsal yasas uygarlmz ynetiyor, ama henz onun iine nfuz edebilmi deil. Avrupa uygarlndan kleliin kalkt sylenir. Bu yanltr. O hep var, ama ykn artk sadece kadn ekiyor ve ad da fuhutur. Evet, bu kleliin yk artk sadece kad-nn zerindedir, yani zarafetin, zaafn, gzelliin, analn zerinde... Bu, erkek iin kk bir yzkaras deildir. Bu ackl dramn, u ulatmz noktasnda Fantine'de artk eski halinden hibir ey kalmamt. amurlamak onu mermer-letirmiti; ona dokunan rd. Geip gider, size katlanr, sizi unutur; onurunu yitirmi, duygusuz bir yzdr o. Bu hayat, sosyal dzen, ona son szlerini sylemilerdi. Bana gelebilecek her ey gelmiti. O, her eyi duymu, her eye katlanm, her tecrbeden gemi, her acy tatm, her eyini kaybetmi, her eye alamt. Haline boyun eiyordu, lmn uykuya benzemesi gibi, kaytszla benzeyen bir boyun eiti bu. Artk hibir eyden kanmyor, korkmuyor, hibir eyden ekinmiyordu. Btn gkler

Kurtarcmz sa. -317bana debilir, btn okyanuslar stnden geebilirdi! Vz gelir! Emebilecei kadar su emmi bir sngerdi o. En azndan kendisi yle sanyordu. Ama kaderin tketilebileceini, herhangi bir eyin dibine dokunulabileceini sanmak hatadr. Yazk! Nedir bu, byle karmakark srklenen kaderler? Niin byledir? Bunu bilen, btn karanl da grr. O tektir. Ad Tann'dr. 12. Msy Bamatabois'nin Aylakl Btn kk ehirlerde birtakm genlerden oluan bir snf vardr. zellikle Montreu-il-sur-mer'de de bulunan bu snftan genler, benzerlerinin Paris'te ylda iki yz bin frank yiyerek srdrdkleri hayat tarada bin be yz livrelik bir geliri yiyerek srdrrler. Bunlar byk tarafszlar beine giren varlklardr; idi, asalak, deersiz, biraz toprak sahibi, biraz budala, biraz akll kiilerdir, bir salona koysanz hdk kalrlar, ama meyhanede kendilerini soylu sanrlar. Benim ayrlarm, benim koruluklarm, benim kyllerim der, zevk sahibi olduklarn ispatlamak iin tiyatroda oyuncular slklar, sava adamlar olduklarn gstermek iin garnizondaki subaylarla kavga eder, ava kar, ttn ier, esner, iki ier, ttn kokar, kahvede mr geirir, handa yemek yerler, masa altnda kemik yiyen bir kpekleri ve tabaklan masaya koyan bir metresleri vardr, metelii hesaplar, moday arya vardrrlar, trajediye baylrlar, kadnlar hor grrler, eski izmelerini giyer-318ler, Londra'y Paris'ten, Paris'i de Pont--Mo-usson'dan taklit ederler, alklam olarak yalanrlar, almazlar, hibir ie yaramazlar, fazla da zarar vermezler. Felix Tholomyes, hep kendi eyaletinde kalp, Paris'i hi grmeseydi, ite bu adamlardan biri olurdu. Eer daha zengin olsalard bunlara zarif insanlar, denirdi; daha yoksul olsalard haylaz takm, denirdi. Ama bunlar dpedz aylak takmyd. Bu aylaklar arasnda skclar, sklanlar, hayalperestler ve birka da elencelisi vardr. O tarihlerde, k bir erkei oluturan unsurlar yle sralayabiliriz: Genii^bir yaka, byk bir boyunba, ksteinde kk bir mcevher takl saat, deiik renkte st ste yelek -mavisiyle krmzs ite olmak zere-, zeytin renginde ksa etekli, uzun kuyruklu, birbirine yakn dikilmi ve omuzlara kadar ykselen ift sra gm dmeli ceket ve daha ak zeytin yeili, iki dikili fitilleri olan bir pantolon. Buna bir de topuklarnda kk demirler olan bir ift izme, dar kenarl bir silindir apka, demet halinde salar, iri bir baston ve Poiter'in sz oyunlaryla sslenmi bir konuma tarzn da ekleyebilirsiniz. Hepsinin stnde de mahmuzlar ve byklar. O devirde byk burjuvaln, mahmuz da haval yrmenin belirtisiydi. Taral k erkeklerin mahmuzlan daha uzun, byklan daha vahiydi. Orta Amerika cumhuriyetilerinin spanya Kral'na, Bolivar'm Morillo'ya kar mca-319dele verdikleri devirdi bu. Dar kenarl apkallar kral yanls oluyorlard ve bu apkalara 'morillos' deniyordu; liberaller ise geni kenarl apkalar giyiyorlard ve bu apkalarn ad da 'bolivar'd. Bundan nceki sayfalarda anlatlanlardan sekiz on ay sonra, 1823 yl Ocak aynn ilk gnlerinde karl bir akam ite bu zarif erkeklerden, bu aylaklardan biri, hem de 'iyi dnceli' biri -nk banda bir morillos tayordu-, moda elbiseyi souk havalarda tamamlayan geni paltolardan birine scak scak sarnm subaylar kahvehanesinin vitrininin nnde gidip gelen, balo elbisesi giymi, bana iekler takm, yar plak bir yarata satap gnl elendiriyordu. Bu k adam yaprak sigara imekteydi, nk modayd. Kadn adamn nnden getii her defasnda yaprak sigarasndan onun zerine bir nefes duman fleyip, nkteli ve neeli sand birka laf atyordu: "Ne irkin eysin sen!" "Git, saklan hadi!" "Dilerin de yok!" vs. Bu adamn ad Bamatabois'd. Karlarn stnde gidip gelen ve ssl bir hayalete benzeyen kederli kadn ise ona cevap vermiyor, hatta bakmyor, yine bildii gibi sessiz sedasz, hznl bir dzenlilikle, kendisini be dakikada bir ac alaylarn nne getiren gezintisini srdryordu; tpk dayak cezasna arptrlan bir askerin sopalarn altndan gemesi gibi. Bu kk gsteri serseriyi rahatsz etmi olacak ki, kadn geriye dnd bir srada kedi gibi sessizce arkasna yaklat, kahkahasn glkle zaptederek yere eildi, kaldrmn zerinden -320bir avu kar alp ani bir hareketle kzn iki plak omzunun arasndan srtna daldrd. Kz bir lk kopard, dnd ve bir panter gibi srayp adamn stne atlad ve aza alnmayacak kadar korkun szlerle trnaklarn yzne geirdi. Alkolden paslanm bir sesle kusulan bu kfrler, n iki dii bulunmayan bir azdan iren bir ekilde dar frlamaktayd. Bu kz Fantine'di. Kopan grltye kahvedeki subaylarn hepsi birden dar frladlar, yoldan geenler toplandlar, bylece iki kiiden oluan bu girdabn evresinde glen, yuhalayan, alklayan bir daire olutu. Kadnla erkek glkle fark edilebiliyordu. Erkek; apkas yerde debeleniyor, kadn; ba alm, disiz ve sasz, fkeden mosmor ve korkun ayaklaryla vurup duruyor, adeta uluyordu.

Birdenbire uzun boylu bir adam kalabaln arasndan hmla kt, kadn amura bulanm saten korsajndan yakalad ve ona, "Arkamdan gel," dedi. Kadn ban kaldrd; fkeli sesi birden kesildi. Gzleri donuklam, yz mosmorken sapsar olmutu, dehetli titriyordu. Ja-vert'i tanmt. k adam da, frsattan istifade svmt. 13. Polisle lgili Baz Sorunlarn zm Javert, orada bulunanlar datt ve zavall sefil kadn peinden srkleyerek, meydann ucundaki karakola doru byk admlarla yrmeye balad. Fantine kendisini brakm, isteneni mekanik bir ekilde yapyordu. -321kisi de tek bir kelime sylemiyordu. Kalabalk da neenin zirvesinde, kt birtakm kelime oyunlar yaparak arkalarndan geliyordu. Sefaletin en koyusu, hayaszlk yapmak iin bir aratr. Polis karakoluna gelindi. Buras bir sobann stt alak tavanl bir yerdi, bir nbeti tarafndan korunuyordu, sokaa alan caml ve parmaklkl bir kaps vard. Javert kapy at, Fantine'le beraber ieri girip kapy arkasndan kapatt. Merakllar byk hayal krklna uradlar, karakolun bulank cam nnde ayaklarnn ucunda ykselip bir eyler grmeye altlar. Cisimlemek, bir eit oburluktur; grmekse oburca yemek. Fantine ieri girer girmez bir keye yld. rkm bir kpek gibi melmi, hareketsiz, suskun duruyordu. Karakol avuu bir masann stne yanan bir mum koydu. Javert oturdu, cebinden pullu bir kt karp yazmaya balad. Bu snftan kadnlar yasalarmz tamamyla polisin insafna brakmtr. Polis onlara istediini yapar, uygun grd gibi cezalandrr; sanatlar, zgrlkleri dedikleri iki hazin eye diledii gibi el koyar. Javert tamamen duygusuzdu; ciddi yznde hibir heyecan belirtisi grlmyordu. Ama zihni sakindi, derin bir ekilde meguld. O korkun takdir yetkisini hibir kontrole tabi olmadan, ama kat bir vicdann btn titizliiyle kulland anlardan biriydi bu. O an biliyordu ki, zerinde oturduu polis taburesi bir mahkemedir. Yarglyordu. Yarglyor ve mahkm ediyordu. Kafasnda -322I fikir diye tayabildii ne varsa, u anda yapt byk iin evresinde topluyordu. Bu gen kadnn durumunu ne kadar derinden incelerse, yreinin o kadar ok isyanla kabardn hissediyordu. Bir su ilenirken grmt, bu kesindi. Orada, sokakta, mal sahibi bir semen tarafndan temsil edilen topluma, her eyin dnda olan bir yaratn hakaret ettiini, tacizde bulunduunu grmt. Bir fahie, bir burjuvaya saldrmt. O, Javert, buna tank olmutu. Sessiz sedasz yazyordu. Yazmay bitirince, kd imzalad, katlad ve karakol avuuna vererek; " adam al, bu kz hapishaneye gtr," dedi ve sonra Fantine'e dnerek, "Alt ay yatacaksn/ diye ekledi. Bahtsz kz titredi. Haykrd: "Alt ay! Alt ay hapis! Alt ay, gnde sekiz metelik kazancm! Cosette ne olacak? Kzm! Kzm! Ama benim Thenardier'lere daha yz frank borcum var mfetti bey, bunu biliyor musunuz?" Yerden kalkmadan, ellerini kavuturarak, dizleriyle yerde byk admlar atarak, btn bu adamlarn amurlu izmeleriyle slanan deme talarnn zerinde srnyordu. "Msy, sizden merhamet diliyorum," dedi. "Emin olun, suum yoktu. in balangcn grseniz, anlardnz! Tanr zerine yemin ederim ki suum yok. Hi tanmadm o burjuva msy srtma kar koydu. Kimseye zarar vermeden sakin sakin geerken srtmza karlar koymaya haklar var m? Bu da beni fkelendirdi. Ben bir para hastaym, gryor-323sunuz ya! Sonra da, uzun sre bana olmayacak eyler syledi durdu. 'Sen irkinsin!' 'Dilerin yok!' Dilerimin olmadn ben de biliyorum. Ben hibir ey yapmyor, kendi kendime, gnl elendiren bir msy diyordum. Ona kar drst davranyordum, konumuyordum. te, tam o srada srtma bir avu kar soktu, benim iyi yrekli mfettiim! Acaba orada bunu gren, anlattklarmn doru olduunu size syleyecek biri yok mu? Kzmakla belki hata ettim. Bilirsiniz, insan ilk anda kendini tutamaz. Birden parladmz olur. Hem sonra, hi beklemediiniz bir srada srtnza souk bir ey koyuyorlar. O msynn apkasna zarar vermekle hata ettim. Niin ekip gitti ki? Ondan zr dilerdim. Ah! zr dilerdim, hi fark etmezdi benim iin. Bu gnlk, bu defalk affedin beni msy. Bakn, siz bunu bilmezsiniz, hapishanelerde yaplan ilerden sadece yedi metelik kazanlr, dnebiliyor musunuz, oysa benim yz frank demem gerekiyor, yoksa yavrumu bana geri gndermezler. Aman Tanrm! Onu yanma alamam. Yaptm o kadar kt bir ey ki! Ah, benim Cosette'im, ah, iyi kutsal bakirenin kck melei yavrum, ne olur sonra zavall kuzum? Bakn size anlataym, bunlar Thenardier'ler, hanc, kyl, hibir ey dinlemezler. Onlara para gerekiyor. Beni hapse atmayn! Gryorsunuz ite, git ne halin varsa gr, diye kck bir kz sokaa atacaklar, k ortasnda, ona acmak gerek. Eer byk olsayd, hayatn kazanrd ama bu yata yapamaz ki. Ben aslnda kt bir kadn deilim. -324-

Beni bu hale getiren alaklk, oburluk deil. ki itim, ama sefaletten. kiyi sevmem, ama avutuyor. Mutlu olduum zamanlar dolaplarma bakmak yeterdi, dzensiz aifte bir kadn olmadm hemen anlalrd. Birok amarlarm vard. Acyn bana." ki bklm, hkrklarla sarsla sarsla, gzleri yalardan krlemi, gs bar ak, ellerini ovuturup bkerek, kuru kuru, ksa ksa ksrerek ve can ekiir gibi ok hafif bir sesle kekeleyerek anlatyordu. Byk ac, sefillerin ehresini deitiren kutsal, korkun bir ktr. O an Fantine yeniden gzellemiti. Ara sra konumasn kesip, Javert'in redingotunun eteini sevgiyle pyordu. Bu hali granitten bir kalbi bile yumuatabilirdi; ama odundan bir kalbi yumuatmaya imkn yoktur. "Hadi bakalm," dedi Javert, "seni dinledim. Syleyeceklerin bitti mi? imdi yr! Alt ay yatacaksn! lmsz Peder'in gkyznden hibir ey yapamaz." Bu tumturakl sz, "lmsz Peder'in gkyznden hibir ey yapamaz" szn duyunca, Fantine kararn kesin olduunu anlad. Olduu yere yld, "Merhamet!" diye mrldand. Javert arkasn dnd. Askerler, kz kollarndan yakaladlar. Birka dakika nce bir adam kimse farkna varmadan ieri girmiti. Kapy kapayp, srtn kapya dayam ve Fantine'in umutsuz yalvarlarn dinlemiti. Askerler bir trl yerden kalkmak isteme-325yen bahtsz kza tam el attklar srada, adam bir adn ilerledi, bulunduu karanlktan kt: "Bir dakika, ltfen!" dedi. Javert gzlerini kaldrd ve tand; Msy Madeleine'di bu. apkasn karp, skkn bir acemilikle selam verdi: "Affedersiniz bakanm..." Bu, "bakanm" sz Fantine zerinde garip bir etki yapt. Mezardan kan bir hayalet gibi birden dimdik ayaa frlad, iki koluyla askerleri yana itti ve tutmalarna frsat vermeden, Msy Madeleine'in zerine doru yrd, baklarn ondan ayrmadan, kendinden gemiesine haykrd: "Ya! Demek belediye bakan sensin!" Sonra bir kahkaha kopard ve yzne t-krd. Msy Madeleine yzn sildi, sonra, "Mfetti Javert, bu kadn serbest brakn," dedi. Javert ldrmak zere olduunu sand. O an arka arkaya adeta birbirine karm bir halde hayatnn en byk heyecanlarn duyuyordu. Bir sokak kznn, bir belediye bakannn yzne tkrdn grmek yle mthi bir eydi ki, en korkun bir ihtimal olarak bile, byle bir eyin olabileceine inanmay kutsalla bir kfr sayard. br yandan dncesinin derinliklerinde, bu kadnn ne olduu ile bu belediye bakannn ne olabilecei arasnda kafasnda belli belirsiz iren bir karlatrma yapyor ve bu olaanst saldrda olduka olaan bir eyler olduunu dehetle fark ediyordu. Ama bu belediye ba-326kannn, bu mlki amirin sakin sakin yzn kurulayarak, "Bu kadn serbest brakn," dediini grd zaman, aknlktan donakald; ne dnebiliyor ne de konuabiliyordu; onun iin mmkn aknlklarn azami snr almt. Dili tutulmu gibi kald. Bu sz, Fantine zerinde de garip bir etki yapmt. plak kolunu kaldrd ve sendeleyerek sobann anahtarna yapt. Bu arada evresine bakmyordu. Alak sesle, kendi kendine syleniyormu gibi konumaya balad. "Serbest ha! Beni brakyorlar demek! Alt ay hapis yatmayacam demek! Kim dedi bunu? Kimse byle bir ey syleyemez. Sanrm yanl duydum. Bu, o canavar- belediye bakan olamaz! Siz mi sylediniz bunu iyi yrekli komiserim, kim syledi benim serbest braklmam? Oh, bakn grn! Size anlatacam, o zaman beni brakrsnz. Bu belediye bakan olacak canavar, bu ihtiyar cani yok mu, ite her eyin sorumlusu o. Dnn, Mfetti Javert, beni iten kovdu! Hem de atlyede dedikodu yapan bir sr rfntnn yznden. Bu iren bir ey deil mi? Namusuyla iini yapan yoksul bir kz kovmak! O zaman yeterince para kazanamaz oldum, bama gelen btn felaketler de bundan geldi. nce, bu polis beylerin bir dzeltme yapmalar gerekiyor. Hapishaneye i yaptran mteahhitlerin zavall insanlara hakszlk yapmalar nlenmelidir. Bakn size bunu aklayaym: Gmlek dikmekten on iki metelik kaza-nyorsunuz, bu on iki metelik dokuza iniyor, yaamanza artk imkn yok demektir. Ne ha-327lin varsa gr, olabildiini ol. Benim kk Cosette'im var, kt kadn olmaktan baka arem yoktu. imdi anlyorsunuz ite, btn ktl yapan u alak belediye bakandr. imdi de, subaylar kahvesinin nnde o burjuva beyefendinin apkasn inedim. Ama o da karlar atarak btn elbisemi mahvetmiti. Bizim gibiler iin tek bir ipekli elbisemiz vardr. Gryorsunuz ite mfettiim, bile bile hibir ktlk yapmadm, her yerde benden ok daha kt kadnlarn ok daha mutlu olduklarn gryorum. Oh! Sayn mfetti beni serbest brakmalarn siz sylemitiniz deil mi? Bilgi toplayn, ev sahibimle grn, artk kiram zamannda

dyorum, drst olduumu size syleyeceklerdir. Ah, Tanrm, affedersiniz, farkna varmadan sobann anahtarna dokunmuum, duman kt." Msy Madeleine onu byk bir dikkatle dinliyordu. O konuurken yeleinin cebini kartrm, para kesesini karp amt. Kese botu. Tekrar cebine koymutu. Fantine'e, "Borcunuz ne kadard demitiniz?" diye sordu. Javert'den bakasna bakmayan Fantine, onun tarafna dnd: "Ben seninle mi konuuyorum?" Sonra avua dnd: "Syleyin hadi, nasl tukurdum onun suratna grdnz, deil mi? Seni kocam hain bakan, buraya beni korkutmaya gelirsin ha! Ama senden korkmuyorum. Ben mfettiten korkuyorum. Ben iyi yrekli mfettiimden korkuyorum!" Bunu sylerken tekrar Javert'e dnd: -328"Bakn sayn mfetti, ne de olsa adil olmak gerekiyor. Sizin adil olduunuzu anlyorum, aslnda ok basit; bir adam, bir kadnn srtndan ieri biraz kar atp eleniyor, onlar buna glyorlar, subaylar yani, bir eyler yapp elenmeleri gerekiyor; bizler de zaten herkes elensin diye vara, yle ya! Sonra siz... siz geliyorsunuz, ortala dzen vermek zorundasnz, sulu olan kadn alp gtryorsunuz ama biraz dnnce, iyi bir insan olduunuzdan beni serbest brakmalarn sylyorsunuz; kn hatrna, nk alt ay hapis yatarsam ocuumu besleyemem. 'Sakn bir daha geri geleyim deme, srtk!' Ah! Hayr, bir daha asla gelmeyeceini Msy Ja-vert! Artk bana ne yaparlarsa yapsnlar, kmldamam. Yalnz, bakn, bugn bardm, nk canm yand, o beyefendinin srtma karlar koyacan hi ummuyordum; hem sonra size syledim, pek iyi deilim, ksr-yorum, uramda, midemde glle gibi bir ey beni yakp duruyor, doktor dedi zaten; kendinize bakn diye. Tutun bakn, yoklayn, verin elinizi, korkmayn, ite burada." Artk alamyordu, sesi okaycyd. Ja-vert'in kaba, iri elini beyaz, nazik gsne bastryor, ona glmseyerek bakyordu. Birdenbire, elbisesinin dankln fark ederek acele dzeltti, yerde srklenirken neredeyse dizlerine kadar kalkan etekliinin pililerini indirdi ve kapya doru yryerek alak sesle ve dosta bir ba iaretiyle, "ocuklar, sayn mfetti beni brakmanz syledi, gidiyorum," dedi. -329Elini kapnn mandalna koydu. Bir adm daha atnca sokakta olacakt. Javert o ana kadar ayakta, hareketsiz, gz yere dikili, yan dnm bir vaziyette, sanki yerinden oynatlm da, bir tarafa konulmasn bekleyen bir heykel gibi bu sahnenin ortasnda duruyordu. Mandaln kard sesle kendine geldi. Mutlak bir otorite ifadesiyle ban kaldrd. Yetki ne kadar aa seviyedeyse o kadar rktc olan bu ifade, vahi hayvanda yrtc, deersiz adamda ise zalimcedir. "avu!" diye seslendi, "bu utanmaz kadnn gittiini grmyor musun? Size onu brakmanz kim syledi?" "Ben!" dedi Madeleine. Fantine, Javert'in sesini duyunca titremi, yakalanan hrszn aniden ald eyay elinden brakmas gibi, kapnn mandaln brakmt; Madeleine'in sesi zerine, geriye dnd ve o andan itibaren, tek kelime sylemeden, rahata nefes almaya bile cesaret etmeksizin, -konuan biri ya da dieri olduuna grebaklan srasyla Madeleine'den Javert'e, Ja-vert'ten Madeleine'e gitti geldi. Belediye bakannn Fantine'i serbest brakmalarn istemesinden sonra, avua byle emir verir bir ekilde seslenme yetkisini kendisinde bulabilmesi iin, Javert'in belli ki bilinen deyimle, 'ldrm' olmas gerekirdi. Acaba bakann orada olduunu unutmu muydu? Yoksa byle bir emrin herhangi bir 'otorite' tarafndan verilmesinin imknsz olduuna, dolaysyla sayn bakann hi phesiz tersini -330sylemek isterken elinde olmayarak byle demi bulunduuna m inandrmt kendini? Ya da iki saatten beri tank olduu densizlikler karsnda, kesin kararlar almas gerektiini; kn byk yerine gemesi, mfettiin hkim grevini yapmas, polisin adalet adam olmas gerektiini ve varlan bu son olaanst noktada yasa, dzen, ahlak, hkmet, btn toplum ne varsa hepsinin Javert'in ahsnda cisimletiini mi dnyordu? Her ne olursa olsun, Msy Madeleine az nce duyulan "ben" szn syler sylemez polis mfettii Javert'in solgun, souk dudaklarnn maviletii, umutsuzca bakp, btn bedeni belli belirsiz bir titremeyle sarslarak belediye bakanna doru dnd ve -iitilmemi ey- baklar yerde ama kesin ve kararl olduu anlalan bir sesle, "Sayn bakanm, bu olamaz," dedii duyuldu. "Nasl?" dedi Msy Madeleine. "Bu uursuz kadn, bir burjuvaya hakaret etti." Msy Madeleine, uzlamac, sakin bir tavrla cevap verdi: "Mfetti Javert, bakn, dinleyin. Drst bir insansnz, sizinle anlamakta hi zorluk ekmiyorum. in dorusu u: Siz bu kadn gtrrken ben meydandan geiyordum. Orada hl baz gruplar vard. Soruturdum, her eyi rendim. Aslnda sulu olan o burjuvadr, polisin onu yakalamas gerekirdi."

Javert tekrarlad: "Bu uursuz kadn, belediye bakanna hakaret etti." -331"Oras beni ilgilendirir," dedi Msy Made-leine, "sanrm, hakaret edilen benim. Ne istersem onu yaparm." "Sayn belediye bakanndan zr dilerim ama hakaret ona kar deil, adalete kar ilenmitir." "Mfetti Javert," diye karlk verdi Msy Madeleine, "en nde gelen adalet, vicdandr. Bu kadn dinledim. Ne yaptm biliyorum." "Bense, sayn belediye bakan, tam olarak ne grdm bilemiyorum." "yleyse itaat etmekle yetinin." "Ben grevime itaat ederim. Grevim, bu kadnn alt ay hapis yatmasn gerektiriyor." Msy Madeleine, tatllkla cevap verdi: "unu iyi dinleyin. Bu kadn bir gn bile hapis yatmayacak." Bu kesin sz zerine Javert, belediye bakanna dimdik bakma cesaretini gsterdi ama yine de derin bir sayg ifadesi tayan bir ses tonuyla, "Belediye bakanna kar gelmek zorunda olduum iin zgnm," dedi, "yetkimin snrlan iinde bulunduumu kendilerine belirtmeme izin versinler. Mademki sayn bakan istiyorlar, yleyse yalnz u burjuva olay zerinde duracam. Ben de oradaydm. Meydann kesindeki u katl ve tamamen kesme tatan yaplm, balkonlu gzel evin sahibi ve de semen Msy Bama-tabois'ya saldran bu kzdr. Ne de olsa bu dnyada deer verilen birtakm eyler vardr! Her durumda, sayn bakan, sokakta meydana gelen bir polis vakasdr bu ve dolaysyla -332beni ilgilendirir. Onun iin Fantine'i serbest brakmyorum." Bunun zerine Msy Madeleine, kollarn kavuturdu ve o zamana kadar ehirde kimsenin iitmemi olduu sert bir sesle, "Szn ettiim olay belediye bakannn blgesini ilgilendiren bir olaydr," dedi. "Ceza Muhakeme Usul Yasas'nn 9, 11, 15 ve 60. maddeleri gereince bu olayn yargc benim. Bu kadnn serbest braklmasn emrediyorum!" Javert son bir aba daha gstermek istedi. "Ama sayn bakan..." "Size keyfi tutuklamalar hakkndaki 13 Aralk 1799 tarihli kanunun 81. maddesini hatrlatrm." "Sayn bakan, izin verin..." 'Tek sz istemem." "Ama..." "kn!" dedi Msy Madeleine. Javert, darbeyi bir Rus askeri gibi ayakta, cepheden, tam gsnn ortasna yemiti. Belediye bakann yerlere kadar eilerek selamlad ve kt. Fantine kapnn yanna ekilip, onun nnden geiini aknlkla izledi. Ancak o da garip bir sarsntnn etkisi altndayd. ki zt kuvvetin adeta kendisini paylamak iin ekimelerine tank olmu, zgrln, hayatn, ruhunu, ocuunu ellerinde tutan iki adamn gzlerinin nnde mcadele ettiklerini grmt. Bu adamlardan biri onu karanla, bryse aydnla doru ekiyordu. Dehetin etkisi altnda seyrettii bu mcadelede, bu iki adam ona iki dev gibi grn-333mlerdi; biri onun eytan gibi, br onun iyilik melei gibi konuuyordu. Melek, eytan alt etmiti ve onu tepeden trnaa titreten ey de uydu ki, bu kurtarc, onun asl nefret ettii adamd, uzun zamandr bana gelen btn ktlklerin nedeni olarak grd o belediye bakanyd, Madeleine'di! Ve ite bu adam, tam ona iren bir ekilde hakaret edildii bir srada kendisini kurtaryordu! Acaba yanlm myd? Btn ruhunu deitirmesi mi gerekiyordu? Bilemiyordu, titriyordu. Heyecandan kendini kaybetmi ylece dinliyor, endieli ve akn bakyor, Msy Madelei-ne'in azndan kan bir szle, iindeki kinin korkun karanlnn eridiini, ykldn ve yreinde scak, szle anlatlamaz bir eyin, sevinten, gvenden ve sevgiden ibaret olan bir eyin doduunu hissediyordu. Javert dar knca Msy Madeleine ona dnd, alamamak iin kendini zor tutuyordu. Konumak iin kendini zorlayarak, "Sizi dinledim," dedi. "Anlattklarnzn hibirini bilmiyordum. Bunlarn doru olduuna inanyorum, doru olduunu hissediyorum. Atlyelerimden ayrldnz da bilmiyordum. Bana niin bavurmadnz? Neyse, bakn, borlarnz deyeceim, ocuunuzu getirteceim ya da siz onun yanna gidersiniz. ster burada, ister Paris'te, nerede isterseniz orada yaayacaksnz. ocuunuzun ve sizin masraflarnz zerime alyorum. sterseniz artk hi almazsnz. Yeniden mutlu olmakla, eskisi gibi drst olursunuz. Hatta, dinleyin, size imdi unu syleyeyim ki, eer her ey -334dediiniz gibi olmusa, siz, her zaman Tan-r'nn katnda erdemli ve saygdeer oldunuz, bundan phe etmiyorum. Vah, zavall kadn!" Btn bunlar, zavall Fantine'in dayanma gcn ayordu. Cosette'e kavumak! Bu rezil hayattan kmak! Cosette'le birlikte, zgr, zengin, mutlu, namuslu bir hayat srmek! Bu sefaletin ortasnda bu cennet

gereklerinin bir iek gibi aldn grmek! Kendisiyle konuan adama aptallamas-na bakt, ancak iki defa hkrabildi; "Oh! Oh! Oh!" Dizlerinin ba zlverdi ve Msy Madeleine'in nnde dizst kt. Msy Madeleine engellemeye zaman bulamadan, Fantine'in kendisinin elini yakalayp dudaklarnn stne koyduunu grd. Ve sonra, Fantine bayld. -335ALTINCI KTAP JAVERT 1. Huzur Dneminin Balangc Msy Madeleine, Fantine'i revire tatt ve onu rahibe hemirelere emanet etti. Onlar da gen kadn hemen yataa yatrdlar, yksek ate balamt. Gecenin bir ksmn sayklayarak, yksek sesle konuarak geirdi. Ama sonunda uyudu. ^ Fantine ertesi gn leye doru uyand. Yatann yan banda bir nefes duydu, perdeyi aralad, Msy Madeleine'i grd. Ayakta durmu, bann stndeki bir eye bakyordu. Merhamet ve azar dolu bir bakt bu ve yalvanyordu. Ayn yne baknca duvara akl bir ha grd. Msy Madeleine, Fantine'in gznde artk farkl biriydi sanki. Ona kla evrili gibi grnyordu. Btn varlyla duaya dalmt. Duay kesmeye cesaret edemeden onu uzun uzun seyretti. Sonunda ekinerek, "Ne yapyorsunuz orada?" dedi. Msy Madeleine bir saattir oradayd. Fantine'in uyanmasn bekliyordu. Onun elini tuttu, nabzn yoklad ve cevap olarak, "Naslsnz?" diye sordu. "yiyim, uyudum," dedi Fantine, "daha iyiyim sanrm. nemli bir ey deildi herhalde." -337Msy Madeleine, onun daha nce kendisine sorduu soruyu, sanki yeni duyuyormu gibi cevaplad: "Yukardaki eziyet ekene dua ediyorum." Sonra kendi kendine dnerek ekledi, "Bu dnyada eziyet eken iin." Msy Madeleine o geceyi ve o sabah bilgi toplamakla geirmi ve artk her eyi renmiti. Fantine'in yaadklarn en ackl ayrntlarna kadar biliyordu. Devam etti: "ok ac ekmisiniz, zavall ana. Ama sakn ikyet etmeyin, imdi sizin de artk sekin kullara zg eyiziniz var. nsanlar ancak byle melek olurlar. Bunda onlarn hi suu yok; baka trl davranmasn bilmezler. Bakn, iinden ktnz bu cehennem, cennetin ilk eklidir. Oradan balamak gerekiyordu." Derin derin iini ekti. O srada Fantine'in dudaklarnda, iki dii eksik ulvi bir glmseme vard. Javert, ayn gece bir mektup yazmt. Ertesi sabah mektubu kendi eliyle Montreuil-sur-mer postanesine verdi. Mektup Paris'e gidiyordu ve zerinde: Msy Chabouiet, Sayn Emniyet Mdr Sekreteri adresi yazlyd. Karakolda olup bitenler darya yayldndan, mektup yola kmadan onu gren ve adreste Javert'in yazsn tanyan postane mdi-resiyle baka birka kii, mfettiin istifasn yolladn dndler. Msy Madeleine, hemen Thenardier'lere bir mektup yazd. Fantine'in onlara yz yirmi frank borcu vard. Msy Madeleine yz -338frank gnderdi ve bundan kendilerine ait olan creti alarak, ocuu derhal Montreuil-sur-mer'e, onu isteyen hasta annesine getirmelerini bildirdi. Bu i Thenardier'in gzn kamatrd. "Vay canna!" dedi karsna, "sakn ha, ocuu brakmayalm. Bizim clz tarlakuu, sanrm sadmz bir inek olacak. Enayinin biri anaya abay yakm olacak." Olduka iyi dzenlenmi yz franklk bir masraf listesiyle karlk verdi. Bu listede grnen yz ksur franklk masraf iin iki de itiraz gtrmez makbuz vard. Makbuzlardan biri doktora, dieri de eczacya aitti; iki hastalk arasnda Eponine'e ve Azel-ma'ya bakm ve ila vermilerdi. Sylediimiz gibi Cosette hastalanmamt. Kk bir isim deiiklii sorunu sz konusuydu. The-nardier mektubun altna; ' yz frank mahsuben alnmtr' diye bir not koydurmutu. Msy Madeleine, derhal yz frank daha gnderdi ve 'Cosette'i acele getirin' diye yazd. "Vay canna!" dedi Thenardier, "aman ocuu brakmayalm." Bu arada Fantine bir trl iyileemiyordu. Hl revirdeydi. nceleri rahibe hemireler 'bu kz' tiksinerek alm, tedavi etmilerdi. Reims'deki alak kabartmalar grenler, lgn bakirelere bakan akll uslu bakirelerin alt dudaklanndaki ikinlii hatrlarlar. Vesta rahibelerinin, algc kzlar hogrmeleri, kadnlk gururunun en derin igdlerinden biridir. Hemireler ayn -339hogry, dindarln da eklenmesiyle ilerinde bir kat fazlasyla duymulard. Ama birka gn iinde Fantine, onlarn silahlarn teslim ald. Alakgnll, ok ho szler sylyor; analk yan da efkat duygusu uyandryordu. Bir gn, hemire onun bir ate nbeti iinde, "Ben gnahkr bir kadnm, ama ocuumu yanma alabilirsem Tann beni balam demektir. Kt yolda kaldm srece Cosette'imi yanma almak istemezdim. akn, zgn baklarna tahamml edemezdim. Oysa ktl onun iin yapyordum. te Tann beni bunun iin balar. Cosette burada olduu zaman Tann'nn takdisini zerimde hissedeceim.

Onu seyredeceim, o masuma bakmak beni iyiletirecektir. O daha bir ey bilmiyor. O bir melek, anlyor musunuz hemirem. O yata kanatlar henz dmemitir," dediini duydu. Msy Madeleine, gnde iki defa onu grmeye geliyor ve Fantine, her defasnda ona soruyordu: "Cosette'imi yaknda grecek miyim?" O da cevap veriyordu: "Belki yann sabah. Her an gelebilir, bekliyorum." Ve anann solgun yz parlyordu. "Ah!" diyordu, "Ne kadar mutlu olacam!" Bir trl iyilemediini sylemitik. Aksine, durumu haftadan haftaya arlayordu. ki krek kemii arasna, plak tenine sokulan o bir avu kar, terlemeleri birden kesmi, bunun sonucu olarak da yllardr iinde sinsi sinsi seyreden hastalk iddetle da vur-340mutu. O zamanlar gs hastalklannn tehis ve tedavisi iin Laennec'in deerli nerileri yeni yeni uygulanmaya balyordu. Doktor, Fantine'i muayene etti, ban olumsuz anlamda iki yana sallad. Msy Madeleine, doktora sordu: "Nasl?" "Grmek istedii bir ocuu vard deil mi?" "Evet." "yleyse onu getirtmekte acele edin." Msy Madeleine titredi. Fantine, ona, "Doktor ne dedi?" diye sordu. Madeleine glmsemeye gayret etti. "ocuunuzu abuk getirtmemizi syledi. Bu sizi salnza kavutururmu." "Ya!" dedi Fantine, "hakk var! Yalnz, u Thenardier'lere de ne oluyor kuzum, Cosette'imi yanlarnda alkoyup duruyorlar! Yok ama! Yaknda gelecek ite. Mutluluu nihayet yan bamda gryorum." Thenardier ise bir trl 'ocuu brakmyor,' bin bir art niyetli bahane ileri sryordu. Cosette biraz rahatsz olduu iin k gn yola kamazm, sada solda kalm birtakm kk acil borlar varm, onlarn faturalann toplamaktaym, falan filan. "Birisini gnderip, Cosette'i aldracam," dedi Madeleine Baba. "Hatta gerekirse ben gideceim." Fantine'in azndan bir mektup yazp, ona imzalatt. "Msy Thenardier, Cosette'i bu mektubu size getiren ahsa -341teslim ediniz. Btn ufak tefek eylerin paras size denecektir. En derin sayglarm sunarm. FANTNE" Bunlar olup biterken, ok nemli bir olay oldu. Hayatmzn esrarl mermer kitlesini biz istediimiz kadar en gzel ekli vererek yontmaya alalm, kaderin siyah daman mutlaka bir yerden kendini gsterir. 2. Jean, Nasl Champ Olabilir Bir sabah Msy Madeleine alma odasnda Montfermeil'e gitmeye karar vermesi halinde geri kalmamas gereken baz acil ileri nceden yoluna koymakla meguld ki, polis mfettii Javert'in kendisiyle grmek istediini haber verdiler. Msy Madeleine, bu ad duyunca huzursuz oldu. Karakol macerasndan sonra Javert, onunla karlamaktan her zamankinden daha ok kanm, Msy Madeleine de onu bir daha grmemiti. "eri aln," dedi. Javert girdi. Msy Madeleine, minenin yannda oturuyordu, elinde bir kalem ve bir dosya vard, iindeki devriyelere kar gelme olaylarna ait zabtlar kartryor, notlar yazyordu. Yerinden kalkmad. Zavall Fantine'i dnmekten kendini alamyor, ona kar mesafeli davranmay uygun buluyordu. Javert, srt kendisine dnk olan belediye bakann saygyla selamlad. Belediye bakan ona bakmyor, dosyasna notlar almaya devam ediyordu. -342O srada bir fizyonomist Javert'in suratn yakndan incelemi olsa; uygarln hizmetindeki bu vahiyi, Romal, Spartah, kei ve onba karmas bu acayip bileimi, yalan sylemek elinden gelmeyen bu ispiyoncu ajan uzun yllar incelemi olsa; onun, Madeleine'e olan eski nefretini, belediye bakanyla Fantine konusunda dt anlamazl bilse ve Javert'i o an grse "acaba ne oldu" diye kendi kendine sorard. Bu drst, kararl, ak, samimi, namuslu, sert adam tanyan biri, Javert'in kimi byk ruh aclan ektiini bilirdi. Javert'in ruhunda hibir ey yoktu ki, ayn zamanda yznde de olmasn. Btn hain insanlar gibi, o da ani deiikliklere urard. Yz hibir zaman bu kadar garip, bu kadar unutulmaz bir ifade almamt. eri girdiinde Msy Madeleine'in nnde ne kin, ne fke, ne de gvensizlik tayan bir bakla eilmi, bakann koltuunun birka adm gerisinde durmutu. Ve imdi orada adeta cezaya arptnlm gibi hibir zaman yumuak olamam, daima sabr gstermi bir adamn saf ve souk kabalyla ayakta ylece

dikilmi duruyordu. Tek bir kelime sylemeden, hibir hareket yapmadan, gerek bir alakgnlllk ve sakin bir tevekkl iinde sayn belediye bakannn ltfedip dnmesini; ii rahat, ciddi, apkas elinde, gzleri yerde, subay karsndaki asker ile hkimi karsndaki sulu gibi bir ifadeyle bekliyordu. Onun sahip olduunu dnebileceimiz btn duygular ve btn anlar o anda silinmi, kaybolmutu. Bu iine ilenmez, granit gibi basit yzde -343imdi artk karanlk bir kederden baka bir ey kalmamt. Btn kiiliinden dknlk, dayankllk, bir tr yiite bitkinlik havas yaylyordu. En sonunda belediye bakan kalemini brakt ve hafife dnd: "E! Nedir? Ne var Msy Javert?" Javert, kendini toparlar gibi bir an sessiz durdu, sonra hznl bir resmiyetle sesini ykseltti, ama bu resmiyette yine de bir sadelik vard. "Su var bakanm, su oluturan bir olay olmutur." "Nasl bir fiil?" "dari otoriteyi temsil eden aa kademeden bir memur, idari bir hkime en ar ekilde saygszlk etmi bulunuyor. Grevim gerei olay bilgilerinize sunmaya geldim." "Kimmi bu memur?" diye sordu Msy Madeleine. "Ben," dedi Javert. "Siz mi?" "Ben." "Peki, memurdan ikyeti olacak idari yarg kim?" "Siz, sayn bakan." Madeleine koltuunda doruldu. Javert sert bir tavrla ve gzleri srekli yerde devam et: "Sayn bakanm, ynetim tarafndan grevimden alnmam istemenizi ricaya geldim." akna dnen Msy Madeleine, daha azn aar amaz Javert onun szn kesti. "stifa edebileceimi syleyeceksiniz, ama -344bu yeterli deil. stifa vermek erefli bir itir. Ben hata ettim, cezalandrlmam gerekir. Kovulmam gerekir." Bir sre durduktan sonra ilave etti: "Sayn bakan, geen gn bana kar haksz yere sert davrandnz. Bugn de hakl olarak yle davrannz." "Lanet olsun! Niin?" diye bard Msy Madeleine. "Nedir bu zrvalk? Bu ne demek oluyor? Hani, nerede bana kar ilenmi su? Ne yaptnz ki, kendi kendinizi suluyor, yerinize bakasnn verilmesini istiyorsunuz?" "Kovulmam istiyorum," dedi Javert. "Kovulmanz, yle olsun! Pekl! Ama neden anlayamyorum." "imdi anlayacaksnz sayn bakan." Javert, derinden gs geirdi, yine souk ve kederli bir tavrla, "Sayn bakanm," dedi, "alt hafta oluyor, o kzn neden olduu sahneden sonra ok fkelenmitim, sizi ihbar ettim." "hbar!" "Paris Polis Mdrl'ne." Javert gibi fazla glmeyen Msy Madeleine, glmeye balad. "Polisin iine mdahale eden belediye bakan olarak m?" "Eski krek mahkmu olarak." Belediye bakannn benzi sarard. Gzlerini yerden kaldrmayan Javert devam etti: "yle sanyordum. Uzun sredir kafamda baz fikirler vard. Bir benzerlik, Faverolles'den -345aldmz istihbaratta, olaanst kuvvetiniz, ihtiyar Fauchelevent olay, iyi bir avc olmanz, biraz aksayan bacanz, ne bileyim ite? Birtakm samalklar! Her neyse, sizi Jean Valje-an admda birine benzetiyordum." "Ne adnda? Ad neydi dediniz?" "Jean Valjean. Bundan yirmi yl nce Tou-lon'da krek mahkmlar muhafz yardmcs grevinde bulunduum srada grdm bir forsa. Jean Valjean krek hapishanesinden ktktan sonra, sylendiine gre bir piskoposu soymu, sonra yine bir gn yolda giderken kk bir Savoyard'n silahla parasn gasp etmi. Sekiz yldr her naslsa ortadan kayboldu, aranyordu. Ben sandm ki... Her neyse, bu ii yaptm ite! fkelendim ve sizi ihbar ettim." Birka saniye nce dosyay yeniden eline alm olan Msy Madeleine, kaytsz bir tavrla sordu: "Peki, size ne cevap verdiler?" "Deli olduumu sylediler." "yleyse?" "yleyse! Haklydlar." "Bunu kabul etmeniz iyi bir ey!" "Etmem gerek, nk gerek Jean Valjean bulundu." Msy Madeleine'in tuttuu kt elinden dt, ban kaldrd, dikkatle Javert'e bakt ve tarifi imknsz bir ses tonuyla, "Ya!" dedi.

Javert devam etti: "Bakn, olay u sayn bakan. Ailly-le-Ha-ut-Clocher taraflannda Champmathieu Baba adnda bir adam varm. Son derece sefil bi-346riymi. Ona kimse aldr etmezmi. Bu gibi adamlarn neyle geindikleri bilinmez. Bu sonbaharda Champmathieu Baba elma hrszlndan tutuklanm. ald yerde... Neyse, nemli bir sorun deil, sorun, hrszln olmas, duvardan alm, aacn dallan knl-m. Champmathieu yakalanm. Elma aacnn dal da hl elindeymi. Herifi hemen hapsetmiler. Buraya kadar adi bir su vakasndan te bir durum yok. Ama siz u Tann'nn iine baknz. Hapishane kt bir durumda olduundan sorgu hkimi Champmathieu'nun eyalet hapishanesinin bulunduu Arras'a nakliI ni uygun gryor. Arras hapishanesinde de Brevet adnda eski bir krek mahkmu varF m, bilmem hangi sutan mahkm olmu ve onu iyi halinden dolay kou temsilcisi yapmlar. Sayn bakan, daha Champmathieu hapishaneye adm atar atmaz bu Brevet barmaya balam; 'Ben bu adam tanyorum. O, eski bir forsa. Bakn bana! Siz Jean Valjean's-nz!" 'Jean Valjean m? Kim bu Jean Valjean?' Champmathieu arm gibi yapm. 'Hadi canm, numara yapma' demi Brevet. 'Sen Jean Valjean'sn! Toulon'da krekteydin. Yirmi yl oluyor. Orada beraberdik.' Champmathieu inkr etmi. Anlarsnz ya. i derinletirip, hikyeyi iyice aratnp Champmathieu'nun otuz yl kadar nce lkenin birok yerinde aa budaycl yaptn reniyorlar, zellikle de Faverolles'de. Burada izi kayboluyor. Uzun zaman sonra Auvergne'de, ardndan Paris'te grlyor. Sylediine gre, burada araba yapp, tamir ediyormu; bir de -347kz olmu, amarcym, ama bunlar ispat edilmi deil. imdi gelelim dier konuya: Ar hrszlk suuyla kree gitmeden nce Jean Valjean neydi? Aa budaycs. Nerede? Fa-verolles'de. Bir baka olay daha var: Valje-an'm vaftiz ad Jean, anasnn soyad da Mat-hien'di. Hapishaneden ktktan sonra gizlenmek iin anasnn adn alp, kendisini Jean Mathieu olarak tanttn dnmek kadar doal bir ey olabilir mi? Auvergne'e gidiyor. Orann azyla Jean' 'Chan' yapyor ve onu 'Chan Mathieu' diye aryorlar. Bizimki de sesini karmyor, bylece Champmathieu olup kyor. Anlatabiliyorum deil mi? Fave-rolles'den soruldu. Jean Valjean'n ailesi bulunamad, nerede olduklar da bilinmiyor. Bilirsiniz, bu snflarda bir ailenin yok olup gittii sk sk grlr. Aratrlyor, ama hibir ey bulunamyor. Bu gibi insanlar ya amurdan ya da tozdandrlar. Sonra, bu hikyenin balangc otuz yl ncesine dayandndan, artk Faverolles'de Jean Valjean' tanyan kimse kalmam. Toulon'dan bilgi isteniyor. Bre-vet'yle birlikte Jean Valjean' gren sadece iki forsa var: Mebbet hapse mahkm Cochepa-ille ile Chenildieu. Onlar krekten karp getiriyor, Champmathieu ile yzletiriyorlar. Adamlar hi tereddt etmeden Brevet'nin sylediklerini doruluyorlar, onlara gre de adam Jean Valjean. Ayn yata, elli drt yanda, ayn boyda, ayn grnte, ksacas ayn adam, yani o. Ben de ite tam bu tarihlerde ihbar mektubunu Paris Polis Mdrl'ne gnde-riyordum. Cevap olarak bana aklm kard-348m, Jean Valjean'n Arras'da adaletin penesinde olduunu bildirdiler. Bunun beni ne kadar arttn tahmin edersiniz. Oysa ben ayn Jean Valjean'n burada, elimde olduunu sanyordum. Sorgu hkimine yazdm. Beni arttlar ve Champmathieu'y grdm..." "E, sonra?" diye Msy Madeleine, onun szn kesti. Javert, ifadesi hi bozulmayan kederli yzyle cevap verdi: "Sayn bakan, gerek, gerektir. zgnm ama Jean Valjean o adam. Ben de tandm." Msy Madeleine, ok alak bir sesle, "Emin misiniz?" dedi. -" Javert, derin bir inantan gelen o ac glle glmeye balad. "Oo, eminim!" Bir an dnceli durdu, sonra mekanik bir hareketle, masann zerindeki tahta hokkadan mrekkep kurutmaya yarayan ince tala tozundan birka tutam alarak, u szleri ekledi: "imdi gerek Jean Valjean' grdkten sonra dnyorum da baka trlsne nasl inanabildiimi anlayamyorum. Sizden zr dilerim sayn bakan." Javert, alt hafta nce kendisini polislerin nnde kk dren, ona, "kn!" diyen birine yalvaran, onurlu szler syleyen bu marur adam, kendisi de farknda olmadan sadelik ve asalet doluydu. Msy Madeleine, onun ricasna sadece u ani soruyla karlk verdi: -349"Peki, bu adam ne diyor?" "Eh, beni balayn sayn bakan. Kt bir olay. Eer o Jean Valjean ise, ikinci kez su sz konusu demektir. Bir duvardan amak, bir dal krmak, elmalar armak, bir ocuk iin haarlk; yetikin biri iin sutur; bir forsa iinse daha byk bir sutur. Duvardan atlamak, almak, ne istersen var. Bu artk adi bir polis vakas olmaktan kyor, ar ceza mahkemesinin ii oluyor. Artk birka gnlk hapis deil, mebbet krek sz konusudur. Sonra bir de u bulacaklarn umduum kk Savoyard sorunu var. Jean Valjean sinsidir. Onun bu yann tanrm. Bakas olsa suyunun sndn hisseder; debelenir, barr, Jean Valjean

olmak istemezdi, vs. Oysa bu adam, anlamamazlk-tan geliyor; 'Ben Champmathieu'ym. Champmathieu'lkten kmam!' diyor. arm gibi duruyor, sersem taklidi yapyor, bylesi daha iyi. E! Herif kurnaz! Ama fark etmez, deliller ortada. Drt kii onu tehis etti; bundan byle ihtiyar cani mahkm olacak. Dava Arras Ar Ceza Mahkemesi'nde grlecek. Ben de oraya tanklk etmeye gideceim. anldm." Msy Madeleine, tekrar masasna yerlemi, dosyasn eline alm, sakin sakin sayfalarn eviriyor, ok ii varm gibi kh okuyor, kh yazyordu. Javert'e doru dnd: "Yeter Javert. Aslnda bu ayrntlar beni fazla ilgilendirmiyor. Zaman kaybediyoruz, yaplacak acele ilerimiz de var. imdi hemen Saint-Saulve Soka'nm kesinde yeillik -350satan Buseaupied adndaki kadncazn yerine gidecek ve arabac Pierre Chesnelong aleyhinde su duyurusunda bulunmasn kendisine syleyeceksiniz. O kaba adam az kalsn bu kadnla ocuunu ezecekti. Cezalandrlmas gerekiyor ve sonra, Montre-de-Champigny Soka'nda Msy Charcellay'n evine gideceksiniz. Komusunun evinin oluklarndan birinin yamur sularn kendi tarafna aktp, evinin temellerini oyduundan ikyeti. Daha sonra, Guibourg Soka'nda dul Madam Doris'in evine ve Garraud-Blanc Soka'nda, M. Renee'le Bosse'nin evine giderek, bana bildirilen idari ikyetleri tespit edecek ve zabt tutacaksnz. Sannn'size ok fazla i yklyorum. Buradan gitmeye hazrlanyordunuz deil mi? u i iin sekiz on gne kadar Arras'a gideceinizi sylememi miydiniz bana?" "Daha da nce sayn bakan." "Hangi gn?" "Davann yarn grleceini ve bu gece yolcu arabasyla hareket edeceimi sayn bakana sylediimi sanyordum." Msy Madeleine, fark edilmeyen bir hareket yapt. "Peki, bu i ne kadar srecek?" "ok ok bir gn. Karar en ge yarn gece verilecek. Ama zaten sonucu belli olan karar beklemem; ifademi verir vermez buraya dnerim." "yi," dedi Msy Madeleine. Ve bir el iaretiyle Javert'e izin verdi. Ama Javert gitmedi. -351"Affedersiniz sayn bakan," dedi. "Daha ne var?" diye Msy Madeleine sordu. "Sayn bakan, size hatrlatmam gereken bir ey var." "Nedir o?" "Azledilmem gerektii." Msy Madeleine ayaa kalkt. "Msy Javert, erefli bir insansnz, sizi takdir ediyorum. Hatanz abartyorsunuz. Aslnda bu da sadece beni ilgilendiren bir konu. Javert, siz alalmaya deil, ykselmeye layksnz. Yerinizde kalmanz istiyorum." Javert, saf gzbebekleriyle Msy Madele-ine'e bakt, bu gzbebeklerinin dibinde biraz aydnlanm, ama eilmez ve lekesiz bir vicdan grlr gibi oluyordu. Sakin bir sesle, "Sayn bakan, bunu kabul edemem," dedi. "Tekrar ediyorum," diye karlk verdi Msy Madeleine, "bu i beni ilgilendirir." Dikkati srf kafasndaki dnceye evrili olan Javert, szn yle srdrd: "Abartmaya gelince, abartmyorum. Benim akl yrtme yolum u: Sizden haksz yere phelendim. Bu olabilir. phelenmek yetkilerimizin iindedir. Ancak stlerimizden phelenmek, yetkiyi amak demektir. Ama ben bir fke nbeti srasnda, elimde hibir kant olmadan almak amacyla sizin bir krek mahkmu olduunuzu ihbar ettim. Sizi, saygdeer bir insan, bir belediye bakann, bir mlki amiri! Vahim bir eydir bu, ok vahim. Ben sizin kiiliinizde devlet otoritesini aaladm; kendim bu otoritenin bir yesi -352ve paras olduum halde! Benim yaptm emrim altndakilerden biri yapm olsayd hizmete layk olmadn syler, onu kovardm. Bakn, sayn bakan beni bir dakika daha dinleyin! ou zaman bakalarna kar sert davrandm; adildi; haklydm. imdi kendime kar sert olmazsam yaptm btn hakl eyler haksz olur. Kendimi bakalarndan daha fazla kollamaya hakkm var m? Hayr. Ne yani! Bakalarn cezalandrrken kararl davranacam; kendime gelince farkl davranacam; bu durumda ben sefil adamn biriyim demektir. Bana 'u alak Javert' diyenler hakl karlar. Sayn bakan bana anlayl ve iyi davranmanz dilemiyorum; bakalarna anlayl ve iyi davrandnzda bu beni hiddetlendiriyordu; imdi ayn davran bana gstermenizi istemiyorum. Bir tara kzn kent yurttalar karsnda, bir polis memurunu belediye bakan, ast st karsnda savunmaktan ibaret olan bir iyilik ve anlaylla ben kt tarz iyilik diyorum. te, toplumun dzeni bu iyilikten tr bozuluyor. Hey Tanrm! yi olmak o kadar kolay ki; zor olan, adil olmaktr. rnein, eer siz benim tahmin ettiim kii olsaydnz, ben size kar iyi olmazdm! O zaman grrdnz! Sayn bakan, baka herhangi birine nasl davrana-caksam kendime kar da yle

davranmam gerekir. Ktleri yola getirir, canileri toplarken, ou zaman kendi kendime demiimdir; 'Hele sen de bir tkezle, hele seni de su stnde bir yakalayaym, o zaman bana gelecekleri grrsn!' te imdi tkezledim, ken-353dimi sust yakaladm, vay bana! ten uzaklatrlmm, rtbem indirilmi, kovulmuum. Hepsine tamam. Kollarm var, toprakta alrm, benim iin hi fark etmez. Sayn bakan, Mfetti Javert'in kovulmasndan baka bir dileim yok." Btn bu szler alakgnll, onurlu, umutsuz ve inanm bir tavrla sylenmiti ve bu tavr, namuslu adama tuhaf bir byklk veriyordu. Msy Madeleine, "Sonra bakarz," dedi. Ve ona elini uzatt. Javert geriledi, vahi bir sesle, "zr dilerim sayn bakan, ama bu imknsz. Bir belediye bakan, bir jurnalciye el uzatamaz," dedi. Dilerinin arasndan ekledi: "Evet, jurnalci, nk polislik grevini ktye kullandna gre, bir jurnalciden baka bir ey deilim artk." Sonra derin bir saygyla selam verdi ve kapya yneldi. Kapya varnca geri dnd ve gzleri yerde, "Sayn bakan," dedi, "yerime bakas gelinceye kadar hizmete devam edeceim." kt. Msy Madeleine, koridorun talan zerinde uzaklaan bu kararl ve emin admlan dinleyerek dalgnlat. -354YEDNC KTAP I CHAMPMATHIEU DAVASI 1. Simplice Hemire Burada okunacak olaylar, Montreuil-sur-mer'de tmyle bilinmedi, ama bu konuda oraya szan ok az bilgi bile bu ehirde, yle bir an brakt ki, bu olaylan en ufak aynnt-sma kadar anlatmazsak, bu kitapta ok nemli bir boluk kalr. Bu aynntlar iinde, okuyucu iki gerekd gibi grnen olayla karlaacaktr. Gereklere olan saygmzdan tr biz bunla-n olduu gibi anlatyoruz. Javert'in ziyaretinin ardndan, Msy Madeleine her zamanki gibi leden sonra Fan-tine'i grmeye gitti. Fantine'in yanna gitmeden nce, Simplice hemireyi artt. Revirde hizmet gren iki rahibe, hayr ilerinde alan btn hemireler gibi Lazarist-ler tarikatndand ve birinin ad Perpetue hemire, dierinin de Simplice hemireydi. Perpetue hemire alelade bir kyl kz, basit hayr ileri yapan bir hemireydi, Tann kapsna, herhangi bir kapya girer gibi girmiti. Nasl a olunursa, o da yle rahibe olmutu. Bu tipler hi de ender deildir. Manastr tari-katlan, kolayca yorulup birer Capucine ya da -355Ursuline rahibesi biimini alan bu hantal kyl mlek hamurlarna seve seve kucak aarlar. Bu ky rnleri kasaba ilerinde kullanlrlar. Bir sr obannn, bir Carmel rahibine dnmesinde yadrganacak hibir taraf yoktur. Fazla emee ihtiya gstermeden biri, br haline giriverir. Kyl, manastrn ortak cahiller sermayesi, kullanlmaya hazr bir zemindir ve kylyle keii hemen ayn dzeye getirmek mmkndr. Kylnn i gmleini biraz bollatnn, ite size kei cppesi. Perpe-tue hemire Pontoise yaknlarndaki Mari-nes'den gelme koyu dindar bir kzd. iveli konuur, ilahiler okur, dilerinin arasndan ho-murdanr, bitki zlerinin ekerini hastann dindarlna ya da ikiyzllne gre ayarlar, hastalan horlar, lm deindekilerine kat davranr, adeta Tann'y yzlerine frlatr, can ekienleri fkeli dualarla talard, cretkr, drst ve krmz yzlyd. Vincent de Paul, birok manevi zgrl birok manevi klelikle kaynatran u harikulade szleriyle efkat ve hayr hemirelerinin kimliini mkemmel bir ekilde belirtmiti: "Onlarn manastn hastalann yurdudur, hcreleri kiralk odalardr, o kk kiliseleri yerel halkn kilisesidir, manastr ehir sokaklan ya da hastane koulardr, biricik duvarlan itaat, demir parmaklklar Tann korkusu, peeleri alakgnlllktr." Bu ideal, Simplice hemirede cisimlemi yayordu. Hi kimse Simplice hemirenin ka yanda olduunu syleyemezdi. Sanki hibir zaman gen olmam ve hibir zaman da ihti-356yarlamayacakm gibi grnrd. Yumuak, ciddi, iyi bir arkadat, souk ve asla yalan sylememi -bir kadnd- demeye dilimiz varmyor; bir kiiydi. O kadar yumuakt ki, knlacakm sanlrd; ama aslnda granitten daha dayanklyd. Sevgi dolu incecik parmaklarla dokunurdu zavalllara. Szlerinde sessizlik vard denebilir. Ancak gerekli olan sylemek iin konuurdu. Bir gnah hcresinde doru yolu gsterebilecei gibi, bir resim galerisini byleyebilecek kadar ahenkli bir sesi vard. Bu incelik, uhadan yaplm kyafete almt, onun sert temasnda ahretin ve Tanr'nn srekli ansn buluyordu. ^

Bir ayrnt zerinde duralm: Hi yalan sylememi olmak, herhangi bir kar kaygs olmakszn hakikat, kutsal hakikat olmayan hibir eyi, hibir zaman sylememi olmak Simplice hemirenin ayrc bir zelliiydi; erdemliliinin markasyd. Sarslmaz doruluuyla bal olduu tarikat iinde adeta n yapmt. Rahip Sicard, sar ve dilsiz Massieu'ye yazd bir mektupta Simplice hemirenin bu zelliinden sz eder. Bizler ne kadar samimi, ne kadar temiz olursak olalm, hepimizin safl zerinde kk, masum bir yalann atla bulunur. te bu, onda hi yoktu. Acaba kk yalan, masum yalan diye bir ey olabilir mi? Yalan sylemek mutlak ktlktr. Az yalan sylemek mmkn deildir; yalan syleyen, yalan btnyle syler; yalan, eytann yzdr; iblisin M ad vardr: Biri blis, br Yalan. te byle dnyordu Simplice hemire. Ve dnd -357gibi de davranrd. Szn ettiimiz beyazlk bu yzdendi. Glmsemesi beyazd, bak beyazd. Bu vicdann camnda en ufak bir rmcek a, tek bir toz tanesi yoktu. Aziz Vincent de Paul'n tarikatna girerken Simp-lice adn zellikle seerek almt. Bilindii gibi, Sicilyal Simplice Siracusa'da domu olduundan, Segeola'da doduunu syle-mektense iki gsnn de koparlmasn tercih eden bir azizedir; oysa bu kk yalan onun hayatn kurtaracakt. Bu ruha uygun den koruyucu ite bu azizeydi. Simplice hemire tarikata girdiinde iki kusuru vard ama bunlar yava yava dzeltti. Bu kusurlarndan biri, ekerleme trnden olan eylere dknl, br de mektup almay sevmesiydi. ri harflerle yazlm Latince bir dua kitabndan baka bir ey asla okumazd. Latince bilmiyordu, ama kitapta yazlanlar anlyordu. Bu dindar kz Fantine'e sevgiyle balanm; ondaki gizli kalm erdemlilii sezmiti belki de. Bu yzden kendini hemen hemen sadece onun bakmna adamt. Msy Madeleine, Simplice hemireyi bir kenara ekti ve hemirenin ileride hatrlayaca garip bir ses tonuyla Fantine'i ona emanet et. Hemireden ayrldktan sonra Fantine'e yaklat. Fantine her gn Msy Madeleine'in gelmesini bir scaklk ve nee n bekler gibi bekliyordu. Hemirelere, "Ancak bakan burada olduu zaman yayorum," diyordu. -358O gn ok atei vard. Msy Madeleine'i grr grmez sordu: "Cosette'den haber var m?" Msy Madeleine glmseyerek cevap verdi: "Yaknda gelecek." Fantine'in yannda her zamanki gibiydi. Yalnz, yarm saat yerine bir saat kald. Bu da Fantine'i ok sevindirdi. Msy Madeleine, hastann hibir eksii olmamas iin herkese bin bir tembihte bulundu. Bir ara yznde pek kaygl bir ifade olduunu fark ettiler. Ama kulana eilen doktorun ona, "ok ktleiyor," dedii renilince bu kaygl ifadenin nedeni anlald. Sonra belediyedeki brosuna dnd. Hademe, onun, alma odasnda asl olan Fransa'nn yollarn gsteren bir haritay dikkatle incelediini grd. Kurunkalemle bir kdn stne baz rakamlar yazyordu. 2. Scaufflaire Ustann Uyankl Msy Madeleine, belediyeden, kentin br ucundaki bir Hollandal'nn yerine, Scaufflaire Usta'ya gitti. Adn Franszlatnp Scaufflaire yapm olan bu Hollandal, 'isteyenlere krkl araba' ve at kiralyordu. Scaufflaire'in yerine gitmek iin izlenecek en kestirme yol, Msy Madeleine'in oturduu mahallenin papaznn evinin olduu tenha bir sokakt. Sylendiine gre bu papaz, saygdeer ve yerinde t veren biriydi. Msy Madeleine, papazn evinin nne geldiinde yoldan geen bir tek kii vard. Belediye bakan papazn evini getikten sonra -359durdu, bir sre olduu yerde kald, sonra geriye dnp papazn evinin kapsna kadar geldi. Kap, arabalara zg kaplarla ev kaps aras bir eydi, zerinde bir tokmak vard. Belediye bakan hzla kapnn tokman kaldrd; sonra yine durdu, dnr gibi ylece kald, bir iki saniye sonra tokma hzla indirecek yerde, yavaa yerine brakt, daha nce gstermedii bir telala tekrar yola koyuldu. Msy Madeleine, Scaufflaire Usta'y dkknnda bir koum takmn onarrken buldu. "Scaufflaire Usta, iyi bir atnz var m?" diye sordu. "Sayn bakanm, btn atlarm iyidir," dedi Usta. "yi attan amacnz nedir?" "Bir gnde yz kilometrelik yol alabilecek bir at demek istiyorum." "Vay canna!" deyiverdi adam, "Yz kilometre ha!" "Evet." "Araba koulu mu olacak?" "Evet." "Peki, vardktan sonra ne zaman dnecek?" "Gereinde ertesi gn tekrar yola kabil-meli." "Ayn yolu yapmak iin mi?"

"Evet." "Vay canna! Vay canna! Yine yz kilometrelik yol ha?" Msy Madeleine, cebinden zerine rakamlar yazd kd kard. Hollandal'ya gsterdi. 5,6,8 1 /2 rakamlar okunuyordu. -360"Gryorsunuz," dedi, "toplam on dokuz buuk ediyor, bu da, yz kilometre demektir." "Sayn bakanm," dedi adam, "iinizi grecek bir at var. Kk, beyaz bir at; ara sra geerken onu grmsnzdr, Boulonnais cinsi kk bir hayvandr. Ate paras gibidir. nce onu binek hayvan yapmak istediler, ama imknszd! ifte atyor, herkesi yere vuruyordu. Huysuz olduuna karar verdiler, ne yapacaklarn bilemediler. Ben satn aldm, krkl arabaya kotum. Meer, bunu istermi; kz gibi yumuak bal, rzgr, gibi yol alyor. Ama srtna binmeye gelmez! Binek at olmaya hi niyeti yok. Herkesin bir istei vardr. ekmeye, evet; tamaya, hayr.'Sanrm kafasna bunu takm." "Peki, bu yolu yapabilecek mi?" "u sizin yz kilometreyi, hep trs giderek sekiz saatten daha az bir zamanda alr ama bakn hangi artlarda." "Syleyin bakalm." "lk nce yar yolda onu bir saat dinlendireceksiniz; yem yiyecek sonra yerken banda durulacak ki, hann ua onun yulafn almasn; nk dikkat ettim, hanlarda yulaf atlar yerine, uaklar yiyor." "Banda oluruz." "kincisi... Araba sizin iin miydi?" "Evet." "Araba kullanmasn bilir misiniz?" "Evet." "Peki, sayn bakan, yleyse ata fazla yklenmemek iin tek bana eyasz yolculuk yapacaksnz." -361"Kabul." "Ama sayn bakanm, yannzda kimse olmayacana gre, yulafa bizzat gz kulak olmak zorunda kalacaksnz." "yle olacan syledim." "cretim gnde otuz franktr. Dinlenme gnleri de crete tabidir. Bir metelik aa olmaz; hayvann yemi de size ait." Madeleine, kesesinden Napoleon karp, masann stne koydu. "te iki gnlk pein." "Drdncs, byle bir yolculuk iin krkl araba ar olur ve at yorar. Sayn bakanmn, elimde bulunan iki tekerlekli kk, hafif bir arabayla yolculuu kabul etmesi gerekecek." "Kabul ediyorum." "Bu araba hafiftir ama st aktr." "Bence fark etmez." "Sayn bakan, acaba k mevsiminde olduumuzu dndler mi?" Msy Madeleine cevap vermedi. Adam steledi: "Havann ok souk olduunu?" Msy Madeleine yine cevap vermedi. Scaufflaire Usta devam etti: "Yamur yaabileceim?" Msy Madeleine ban kaldrd: "Atla araba yarn sabah drt buukta bu kapnn nnde olacak," dedi. "Tamam sayn bakan," diye cevap verdi Scaufflaire Usta. Sonra baparmayla masann tahtasndaki bir lekeyi kapayarak, Hol- | landallann kurnazlklarna katmasn pek iyi -362bildikleri o umursamaz tavrla sordu: "Ha, imdi aklma geldi! Sayn bakan, nereye gideceinizi bana sylemediniz. Acaba nereye gidiyorsunuz?" Konumaya balad andan bu yana baka bir ey dnd yoktu, neden olduu bilinmez, sormaya cesaret edememiti. Msy Madeleine, "Atnzn n ayaklar salam mdr?" diye sordu. "Evet sayn bakan. Yalnz inilerde onu biraz gemleyeceksiniz. Gittiiniz yerin yolunda ok yoku var m?" "Sabah saat tam drt buukta kapnzda olacan unutmayn," diye cevap verdi Msy Madeleine ve ekip gitti. ^ Hollandal uzunca bir sre kendisinin de dedii gibi 'afallam' olarak kalakald. Belediye bakan kal iki dakika olmutu ki, kap yeniden ald; gelen yine belediye bakanyd. "Msy Scaufflaire, bana kiraladnz atla arabaya, satn almam iin ne kadar istersiniz?" Adam bir kahkaha atarak, "Birlikte koulmu olarak ha sayn bakan," dedi. "yle. Ne kadar?" "Sayn bakan, onlar benden satn almak m istiyor?" "Hayr, ama her ihtimale kar size garanti vermek istiyorum. Dnmde paray bana iade edersiniz. Arabayla ata ne fiyat biiyorsunuz." "Be yz frank sayn bakan." "Aln ite." -363Msy Madeleine, masann stne banknotlar koyup dar kt ve bu defa dnmedi. Scaufflaire Usta bin frank istemediine fena halde piman oldu. Aslnda, sz konusu arabayla atn deeri yz frankt. Adam karsn arp olanlar anlatt. Belediye bakan hangi cehenneme gidebilirdi ki? Aralarnda tarttlar. "Paris'e gidiyor," dedi kadn. "Sanmam," dedi kocas.

Msy Madeleine, zerine rakamlar yazd kad minenin zerinde unutmutu. Hollandal, kd alp inceledi. "Be, alt, sekiz buuk, ha? Bunlar postann aralarndaki mesafeyi gsteriyor olsa gerek." Karsna dnd. "Buldum." "Ne buldun?" "Buradan Hesdin'e be yani yirmi be kilometre, Hesdin'den Saint-Paul'e otuz, Saint-Pa-ul'den Arras'a da krk be kilometre. Arras'a gidiyor." Bu arada Msy Madeleine evine dnmt. Scaufflaire Usta'dan dnerken sanki papazn evinin kapsnda kendisi iin batan karc etki varm da kayormu gibi, uzun yoldan gitmeyi tercih etmiti. Odasna kp, kapanmt. Bu ok normaldi, nk erken yatmaktan holanrd. Ama ayn zamanda Msy Ma-deleine'in tek hizmetisi olan fabrikann kapcs kadn, onun nn saat sekiz buukta sndn grnce, kald odaya dnmekte olan veznedara, "Bakan bey hasta m? Hali biraz tuhaft," dedi. Veznedar, Msy Madeleine'in oturduu odann tam altndaki odada oturuyordu. Ka-364pc kadnn szlerine kulak asmadan uyudu. Gece yansna doru birden uyand; uykusunun arasnda tepesinden gelen bir grlt duymutu. Dinledi. Gidip gelen ayak sesleriydi bu. Yukardaki odada birisi yryor gibiydi. Daha dikkatli dinledi, Msy Madeleine'in ayak sesini tand. Bu da ona tuhaf grnd. Genellikle Msy Madeleine'in kalkma saatinden nce odasndan hibir grlt duyulmazd. Az sonra dolap kapaklarnn alp kapanmasna benzer bir ses iitti. Arkadan bir eya yerinden ekildi, sessizlik oldu, ayak sesleri yeniden balad. Veznedar yatt yerde doruldu, iyice uyanmt, bakt, penceresinin camndan kar duvarda aydnlilc bir pencereden vuran krmzms bir k grd. Yansyan n yn, ancak Msy Madeleine'in penceresinden gelebileceini gsteriyordu. Yansyan k titriyordu; bir lambadan ok, yanan bir ateten gelir gibiydi. erevelerin glgesi grnmyordu. Bu da pencerenin ardna kadar ak olduunu gstermekteydi. Bu soukta, bu ak pencere pek artcyd. Veznedar tekrar uykuya dald. Bir ya da iki saat sonra yeniden uyand. Ayn admlar, ar ve dzenli olarak hl tepesinde gidip geliyordu. Ik hl duvara yansyordu, ama artk bir lamba ya da bir mum gibi clzd ve titremiyordu. Pencere hep akt. imdi Msy Madeleine'in odasnda olup bitenlere bir bakalm. -3653. Beyinde Kopan Frtna Msy Madeleine'in Jean Valjean'dan bakas olmadn okuyucu phesiz tahmin etmitir. Bu vicdann derinliklerine daha nce bakmtk; imdi ona bir kere daha bakmann zaman geldi. Bunu yaparken heyecanlanmamak, rpermemek elde deil. Bu tr gzlemlerden daha korkun bir ey olamaz. Dncenin gz insanda olduu kadar hibir yerde bylesine aydnlk ile bylesine karanl bir arada bulamaz; bundan daha korkun, daha kark, daha esrarl, daha sonsuz bir ey zerine evrilemez. Denizden daha byk bir grnt varsa, o da gkyzdr; gkyznden daha byk grnt varsa ruhun iidir. nsan vicdannn iirini yazmak, bir tek insan iin bile olsa insanlarn en nemsizi iin bile olsa btn destanlar tek bir stn ve nihai destanda eritip zmsemek olur. Vicdan, insan utandran kuruntular, agzllkler ve giriimler kaosudur; hayaller frndr, fikirlerin inidir; safsatalarn kaynat cehennem bakentidir; tutkularn sava meydandr. Baz saatlerde, dnen bir insann klrengi yznden ieri girin, gerisine bakn, bu ruha, bu karanla bakn. Orada, d sknetin altnda, Homeros'daki gibi devler arasndaki mcadeleler, Milton'daki gibi aslan peneli, ylan kuyruklu ve kanatl canavarlarn, yedi bal ylanlarn ve hayalet srlerinin birbirleriyle giritikleri kavgalar, Dante'deki gibi hayal girdaplar vardr. Karanlk bir eydir bu sonsuzluk; her insan bu-366nu iinde tar ve beyninin iradesini, hayatnn ilerini bunun lsne vurup umutsuzlua der. Alighieri bir gn uursuz bir kapya rastlam ve onu ap amamakta tereddt etmiti. te imdi bizim de karmzda yle bir kap var ve biz, onun eii zerinde tereddtle duruyoruz. Ama yine de bu kapdan girelim. Kk Gervais macerasndan sonra Jean Valjean'm bandan geen ve okuyucunun bildii olaylara ekleyeceimiz ok az ey var. Grld gibi Jean Valjean, o andan sonra bambaka bir insan oldu. Piskoposun ondan yapmasn istedii deiiklii yerine "getirdi. Bu, bir dnmden te bir ey, bir devrim oldu. Ortadan kaybolmay baard, piskoposun gm takmlarn satp, sadece amdanlar hatra olarak alkoydu, ilden ile geerek btn Fransa'y dolat ve sonunda Montreuil-sur-mer'e geldi, szn ettiimiz fikri buldu, anlattmz ileri yapt, yakalanmaz, eriilmez biri oldu ve bundan byle Montreuil-sur-mer'e yerleerek, gemiinin vicdann zmesinden, mrnn ikinci yansnn, birinci yansn yalanlamasndan memnun, sakin, gvenli ve umutlu bir hayat srd. Kafasnda sadece u iki dnce vard: Asl adn saklamak ve hayatn kurtulu yoluna sokmak; insanlardan kap Tann'ya snmak.

Bu iki dnce zihninde i ie girip, artk tek bir dnce olmutu; ikisi de ayn derecede btn benliini sanyor, emiyor, en ufak -367davranlarna bile hkmediyordu. Genellikle her iki dnce de hayatn ynlendirme konusunda ibirlii yapmt. Uyum iinde, onun yzn hayatn ynne evirmesini salamlard; iyiliksever ve hogrl biri olmutu. Ama bu iki yann bazen birbirleriyle anlamazla dtkleri de oluyordu. Bu durumda hatrlanaca gibi, btn Montreu-il-sur-mer ehrinin Msy Madeleine dedii adam, birinci dncesini ikincisine, gvenliini erdemine feda etmekte tereddt etmiyordu. Nitekim btn tedbirliliine ramen, piskoposun amdanlarn muhafaza etmi, onun yasn tutmu, ehirden geen btn Savoyard ocuklarn arp sorguya ekmi, Faverolles'deki aileler hakknda bilgi toplam ve Javerfin kayg verici imalarna ramen ihtiyar Fauchelevent'in hayatn kurtarmt. Daha nce de belirttiimiz gibi, btn bilge, ermi ve doru kiilerin verdikleri rnee uyarak, ilk grevinin kendi zn kayrmak olmadn dnmt. Ama sylemek gerekir ki, imdiye kadar buna benzer bir durumla hi karlamamt. Aclarn anlattmz bu talihsiz adam yneten iki fikir, asla birbirleriyle bylesine ciddi bir mcadeleye girimemilerdi. Daha Ja-vert, alma odasna girip konumaya balar balamaz, bunu belirsizce, ama ta derinden anlamt. Yedi kat yerin dibine gmd o ismin hi umulmadk bir ekilde syleniver-dii an aknlktan donakald ve kaderinin bu acayip uursuzluundan ba dnerek, bu aknlk arasnda, byk sarsntlardan n-368ce gelen o titremeyle titredi; bir mee yaklaan frtnann nnde nasl eilirse, o da yle eilip sindi. Bann stne imekler, yldrmlarla dolu kara bulutlarn mekte olduunu hissetti. Javert'i dinlerken kafasnda doan ilk dnce, gitmek, kendini aa vurmak, Champmathieu'y hapisten kurtarp, onun yerine kendisi oraya girmekti; eti kesilmi gibi acl, dokunakl bir dnceydi bu. Sonra bu dnce geti ve kendi kendine, "Biraz beklemeli, duruma bir bakmalym," dedi. Bu dnce ilk anda hissettii yce davran bastrd ve byle bir kahramanl bir yana brakt. phe yok ki, piskoposun kutsal 'szlerinden, bunca yllk pimanlk ve zveriden sonra, mkemmel bir ekilde balam olan hapishane sonras hayatn ortasnda hatta bylesine rktc bir zan karsnda, bir an olsun duraksamadan ayn admlarla yoluna devam etmesi, nnde alan ve dibinde Tanr katnn bulunduu uuruma doru ilerlemesi iyi olurdu; evet, iyi olurdu ama byle olmad. Biz, bu ruhun iinde yaayan eyleri anlatmakla ykmlyz, orada ne varsa ancak onu syleyebiliriz. nce, stn gelen korunma igds oldu. Alelacele akln bana toplad, heyecanlarn bodu, Javert'in varln, bu byk tehlikeyi gzden geirdi, korkunun verdii metanetle her trl karan erteledi, yapmas gereken baz eylerle kendisini oyalad ve bylece bir savann kalkann yerden almas gibi, o da sknetini yeniden ele ald. Gnn geri kalan ksmm bu halde, iinde -369bir kasrga, dnda derin bir sknetle geirdi; 'korunma nlemleri' denilebilecek baz nlemler almaktan baka bir ey yapmad. Her ey hl ok karkt ve beyninin iinde birbiriyle atyordu, beyninde yle bir bulanklk vard ki, hibir dnceyi ak seik gremi-yordu ve kendisi hakknda bir ey syleyebilecek durumda deildi. Syleyebilecei tek ey, byk bir darbe yemi olduuydu. Her zamanki gibi Fantine'in hasta yatann bana gitti, bu iyilik igdsyle, yle yapmas gerektiini kendi kendine syleyerek ziyaret sresini uzatt ve ortadan kaybolmak zorunda kalmas olaslna kar onu hemirelere emanet etti. Belki Arras'a gitmesi gerekeceini belirsiz bir ekilde hissediyordu. Geri byle bir yolculua asla karar vermemiti, ama her trl kukudan uzak olduuna gre, olup bitecekleri grmenin hibir sakncas olmadn dnyordu. Her ihtimale kar hazrlkl olmak iin, Scaufflaire'den araba kiralad. Akam yemeini olduka itahl yedi. Odasna girdi ve dnceye dald. Durumu incelediinde onu olaand buldu, o kadar olaand buldu ki hayallerinin ortasnda, aklanmas hemen hemen imknsz olan bir skntnn itiiyle, iskemlesinden kalkt ve gidip kapsn srgledi. eri baka bir eylerin daha girmesinden korkuyor, olabilecee kar siper alyordu. Az sonra fleyip sndrd. Ik rahatsz ediyordu. Kendisini grebilirlermi gibi geliyordu. -370Kim grebilirdi ki? Ne yazk ki onun kapdan sokmak istemedii ey, ieri girmiti bile. Kr etmek istedii, imdi ona sahip oluyordu: Vicdan. Vicdan, yani Tanr. Yine de ilk anda hayale kapld; byk bir gven ve yalnzlk hissi duydu; kap sr-glenince kendini ele gemez sand; mum snnce grnmez olduuna inand. O zaman kendi kendisini incelemeye ald; dirseklerini masaya koydu, ban ellerinin arasna ald ve karanlklar iinde dnmeye koyuldu.

"Ben neredeyim? Btn bunlar rya olmasn? Bana ne dediler? Javert'irfgrdn syledii adam ve anlattklar doru mu? Acaba bu Champmathieu kim olabilir? Demek bana benziyor, yle mi? Byle bir ey olabilir mi? Dn ne kadar rahat, herhangi bir kukudan ne kadar uzaktm! Acaba dn bu saatte ne yapyordum? Bu i nasl zlecek? Ne yapmalym?" te byle bir azap iindeydi. Beyni, fikirlerini zaptetme gcn kaybetmiti; fikirleri dalgalar gibi geip gidiyordu ve o, bunlar durdurmak iin iki eliyle alnn tutuyordu. radesini ve akln altst eden bir karar vermeye alt bu hengmeden, boucu bir skntdan baka bir ey kmyordu. Ba ateler iinde yanyordu. Pencereye gitti, ardna kadar at. Gkyznde yldz yoktu. Dnp masann bana oturdu. ki saat byle geti. Bu arada ilk belli belirsiz izgiler dn-371cesinde ekillenmeye ve yer etmeye baladlar. Durumun genel btnn deilse de, baz ayrntlar gerein dakikliiyle fark edebiliyordu artk. nce unu kavrad ki, iinde bulunduu durum ne kadar olaanst, ne kadar kritik olursa olsun, yine de tamamen kendi hkimiyeti altndayd. Bu da, onun aknln bsbtn artrd. Faaliyetlerinin yneldii ciddi ve dini amac bir yana braklacak olursa, bugne kadar yapt btn i, adn gmmek iin bir ukur kazmaktan baka bir ey deildi. Kendi iine kapand saatlerde, uykusuz geen gecelerinde onu en ok korkutan ey, gnn birinde bu adn sylendiini duyma ihtimaliydi. Bunun, kendisi iin her eyin sonu demek olacan; yeniden ortaya kt gn, bu adn yeni hayatn mahvedeceini, hatta kim bilir, belki iindeki yeni ruhunu da birlikte yok edeceini dnr, bunun olabileceini dnmek bile onu titretirdi. Hi phesiz, byle zamanlarda biri kp ona, bu adn kulaklarnda nlayaca, bu iren Jean Valje-an sznn birdenbire siyah gecenin iinden frlayp karsna dikilecei ve brnd esrar datacak olan o mthi n birdenbire tepesinde pnl prl parlayaca bir saatin gelebileceini; bu adn onu tehdit etmeyeceini, bu n ancak daha kaln bir karanlk oluturmakla kalacan, yrtlan bu perdenin esrar bsbtn artracan, bu yer sarsntsnn onun kurduu binay bsbtn salamlatracan, bu olaanst olayn, o istedii takdirde, hayatn hem daha berrak, -372hem daha nfuz edilmez hale getirmekten baka bir ey yapmayacan ve o iyi, saygdeer burjuva Msy Madeleine'in Jean Val-jean'n hayaletiyle bu atmadan, her zamankinden daha onurlu, daha huzurlu, daha sayg grr biri olarak kacan syleseydi; evet, biri ona bunu syleseydi, kafasn sallayp bunlara aklszca szler diye bakard. Ama ite btn bunlar olmutu, ortada bir yn olarak duruyordu. Tanr, bu delice eylerin gereklemesine izin vermiti. Dald hayaller aydnlanmaya devam ediyordu. Durumunu gittike daha ak anlamaktayd. Kendisini bir uykudan uyanm'gibi, gecenin ortasnda bir bayrdan aa kayar bir halde, ayakta, titreyerek, bir uurumun tam kenarnda bo yere geri ekilmeye abalar gibi gryordu. Karanln iinde, ak seik mehul bir kii, bir yabanc gryordu. Kader, bu yabancy o sanyor ve onun yerine uuruma doru srklyor, itiyordu. Uurumun, azn kapatmas iin iine birisinin dmesi gerekiyordu; ya onun ya da brnn. i oluruna brakmas yeterdi. Derken, aydnlk iyice yayld ve o kendi kendine itiraf etti; forsadaki yeri botu, ne yaparsa yapsn, hep onu bekliyordu. Kk Gervais'in parasn gasp etmesi onu oraya ekiyordu, bu bo yer onu hep bekleyecek, oraya gidinceye kadar onu ekip duracakt, bu kanlmaz bir eydi. Sonra kendi kendine yle dedi: u an yerimi alacak biri var, -373Champmathieu adnda biri bu talihsizlie uram grnyor, bundan byle Champmat-hieu'nn ahsnda krekte, Msy Madeleine adyla da toplum iinde olacama gre, benim iin artk korkacak bir ey yok; yeter ki, bir mezar kapa gibi bir kere indi mi bir daha hi kalkmayan u lanetleme tan Champmathieu'nn bann stnde mhr-lesinler. Btn bunlar o kadar iddetli, o kadar garipti ki, birdenbire iinde hi kimsenin hayatnda iki defadan fazla duyamayaca tarifi imknsz kmldanlardan biri oldu. Kalbin phelendii btn eyleri alkalayp kartran alay, sevin ve mitsizlikten oluan bir eit vicdan rpnmasyd bu; iten kahkaha denilebilecek bir ey. Ani bir hareketle mumu yeniden yakt. "Ne oluyor canm!" dedi kendi kendine, "neden korkuyorum? Ortada dnecek ne var? Kurtuldum ite! Her ey bitti. Gemiimin, hayatma yeniden dalabilecei bir kap aralk kalmt, bu kapya da duvar rlyor! Sonsuza kadar! Uzun sredir beni rahatsz eden u Javert, kim olduumu tahmin etmi grnen, grnen de ne demek, tahmin etmi olan ve beni her yerde izleyen bu korkun igd, stme atlamaya her an hazr duran bu pis av kpei yolunu arm, baka taraflarda megul, tamamen yanl iz srer durumda! Artk

tatmin oldu, beni rahat brakacaktr, artk Jean Valjean'm ele geirdi! Kim bilir, belki de buradan ayrlmak isteyecektir! Ve btn bunlar benim etkim olmadan oldu! -374Ben bu ie hi karmadm! Peki yleyse aksilik nerede? Beni grenler de, yemin ederim bir felakete uradm sanrlar! Sonu olarak, ortada birisi iin bir ktlk varsa, bu asla benim suum deil. Her eyi yapan tak-dir-i ilahi. Belli ki byle olmasn istiyor! Onun yaptn bozmaya ne hakkm var? u an ne istiyorum? Ne diye karacak mm? Beni ilgilendirmez ki. Nasl? Memnun deil miyim? Peki, yleyse ne istiyorum? Bunca yldr zlediim amacm, gecelerimin ryas, Tann'ya dualarmn konusunu oluturan, gvenlik... te nihayet ona kavutum! Bunu Tanr istedi. Tann'nn iradesine kar duramam. Peki, Tanr bunu niye istiyor? Baladm eye devam edeyim diye, iyilik yapaym diye, bir gn byk ve cesaret verici bir rnek olaym ve ektiim bu ileye ve eriegeldiim bu erdeme bir para da mutluluk eklendii sylensin diye! Gerekten de anlamyorum, neden az nce u iyi yrekli rahibin evine girmedim, niin gnah karr gibi her eyi ona anlatp, t vermesini istemedim; muhakkak ki onun da bana syleyecei bu olacakt. Kader bu, her eyi oluruna brakalm! Varsn iyi Tanr bildii gibi yapsn." Kendi uurumu diyebileceimiz vicdannn derinliklerinde ite byle konuuyordu. Sandalyesinden kalkp odada dolamaya balad. "Hadi bakalm," dedi, "artk dnmeyelim. Kesin karar alnmtr!" Ama bundan hi de sevin duymad. Tam tersine. Nasl ki denizin kyya dnmesine engel -375olunamazsa, akln da bir dnceye geri dnmesine engel olunamaz. Gemici iin bunun ad med-cezirdir; sulu iinse vicdan azab, pimanlktr. Tanr, ruhu, tpk okyanuslar gibi kabartr. Btn kanma abasna ramen, ok gemeden bu kasvetli diyaloga yeniden balad. yle bir diyalogdu ki bu, konuan kendisi, dinleyen yine kendisiydi, sylemek istemedii eyleri sylyor, duymak istemedii eyleri dinliyordu; esrarl bir kudret ona; "Dn," diyordu, tpk iki bin yl nce baka bir mahkma; "yr" dedii gibi... Ve o, bu esrarl kudrete boyun eiyordu. Daha ileri gitmeden, iyice anlalmak iin belirtilmesi gereken bir nokta zerinde duralm: uras muhakkak ki, herkes kendi kendine konuur, bunu denememi, dnen bir varlk olamaz. Denilebilir ki, sz ancak bir insann dncelerinden vicdanna gidip, vicdandan tekrar dnceye dnd zaman, muhteem bir esrarengizlie brnr. Bu blmde kullanlan 'dedi', 'haykrd' gibi ifadelerin bu anlamda bir i kanama ve haykrma olarak anlalmas gerekir. D sessizliini bozmadan, insan kendi kendisine 'der', kendi kendisiyle konuur, kendi kendisine haykrr. imizde byk bir hay huy vardr, iimizdeki her ey konuur; sadece dil konumaz. Grlemiyor, elle tutulamyor diye, ruhun gerekleri gerek olmaktan kmaz. te byle kendi kendine hangi noktada olduunu sordu. 'Alnan karar' hakknda ken-376disini sorguya ekti, zihninde tasarlad eylerin canavarca olduunu, 'ileri oluruna brakmann, iyi Tann'nn bildii gibi yapmasn istemenin' dpedz alaklk olduunu kendi kendine itiraf etti. Kaderin ve insanlarn byle bir hatasn, kararn uygulamas iin ona brakmak, ona engel olmamak, susarak ona raz olmak, ksacas hibir ey yapmamak, her eyi yapmakt! kiyzl onursuzluun son kertesiydi! Alak, sinsi, rezil, iren bir hareketti bu. Talihsiz adam, sekiz yldan beri ilk defa kt bir dncenin, kt bir davrann ac tadn hissediyordu. renerek tkrd. ' Kendisini sorgulamaya devam etti. "Amacma eritim!" sznden ne anladn kendisine acmaszca sordu. Hayatnn elbette bir amac olduunu syledi. Ama nasl bir ama? Adn saklamak m? Polisi aldatmak m? Btn bu kadar kk bir ey iin mi yapmt yaptklarn? Baka bir amac daha yok muydu, byk olan, gerek olan? ahsn deil de ruhunu kurtarmak. Yeniden namuslu ve iyi olmak. Doru bir insan olmak, her zaman istedii, piskoposun ona emretmi olduu, zellikle bu, sadece bu deil miydi? Gemiine kapy kapatmak, yle mi? Ka-patamyordu ki, kald ki onursuz bir i yaparak, aksine ayordu! stelik yeniden hrsz oluyordu, hem de hrszlarn en irenci! Bakasnn varln, hayatn, toplumdaki yerini alyordu! Bir katil oluyordu! ldryordu, zavall bir insan manen ldryordu, krek -377denilen o korkun canl canl lm ona reva gryordu! Oysa teslim olmak, bylesine feci bir hatann kurban olan bu adam kurtarmak, yeniden kendi adn almak, bir grev olarak tekrar krek mahkmu Jean Valjean olmak... te yeniden diriliini gerekten son-landracak, kt cehennemin kapsn bir daha almamak zere kapatacak olan buydu! Grnte oraya tekrar dmek, gerekte oradan kmakt! Bunu yapmas gerekiyordu! Yapmad takdirde imdiye kadar hibir ey yapmam demekti! Btn hayat bo yere gemi, btn ilesi boa gitmi olurdu. Artk 'neye yarad ki' demekten baka yapacak bir ey kalmazd. Piskoposun odada olduunu hissediyordu, piskoposun ld ne kadar doruysa, orada hazr olduu da o kadar doruydu, piskopos gzlerini ona dikmi bakyordu, bundan byle belediye bakan Madeleine btn erdemleriyle onun gznde irenleecek, krek mahkmu Jean Valjean ise

mkemmelliyet ve saflk kazanacakt. nsanlar onun maskesini, piskopos ise yzn gryordu. nsanlar onun hayatn, piskopos ise vicdann gryordu. O halde Arras'a gitmek, sahte Jean Valjean' kurtarmak, gerek olan ele vermek gerekiyordu. Yazk! Bu fedakrln en by, zaferlerin en alyd, atlacak son admd; ama mutlaka atlmas gerekiyordu. Ackl haber! Tanr gznde kutsallk mertebesine erimesi, ancak insanlarn gznde alaklk basamana inmesine balyd. "yle olsun!" dedi, "bu yolu setim, gre-378vimizi yapalm! O adam kurtaralm." Bu szleri yksek sesle syledi, ama yksek sesle konutuunun farknda olmad. Hesaplarn tuttuu defteri ald, kontrol etti, dzenli bir hale getirdi. Mali sknts olan esnaftan alacaklarna ait bir demet senedi atee att. Bir mektup yazp mhrledi. O an odasnda birisi olsayd, zarfn zerinde unlar okuyabilirdi; Msy Laffltte, banker, Artois Caddesi, Paris. Yazhanesinden, iinde bir miktar banknot ve bir de o yl seimlere gitmek iin kulland gei belgesi olan bir czdan ald. Olduka ciddi bir dnce faaliyetiyle kark bu ileri yaparken biri onu grecek olsa, iinden neler getiini kesinlikle anlayamazd. Yalnz ara sra dudaklar kmldyor, bazen de ban kaldrp gzlerini duvarn herhangi bir noktasna dikiyordu; sanki orada bir ey varm da, onu aydnlatmak ya da aratrmak ister gibiydi. Msy Lafftte'e yazd mektubu bitirince onu czdanla birlikte cebine koydu ve yeniden odada dolamaya balad. Hayalleri asla yn deitirmemiti. Yerine getirmesi gereken grevi kl harflerle yazlm olarak grmeye devam ediyordu. Harfler gzlerinin nnde alev alev yanyor ve baklaryla birlikte yol deitiriyordu; "Git adn syle! Kendini aa vur!" Ve ayrca, sanki karsnda hissedilebilir ekiller altnda hareket ediyormuasna, o zamana kadar hayatnn ift dsturu olmu iki fikri gryordu: Adn saklamak, ruhunu -379l i, kutsallatrmak. lk kez, bu iki fikir ona birbirinden farkl grnyordu. kisini ayran fark da gryordu. Bu fikirlerden birinin kesinlikle iyi, brnnse kt olabileceini anlyordu. Bunlardan biri fedakrlk, teki benlikti; biri "gelecek" derken, br "ben" diyordu, biri aydnlktan, br karanlktan geliyordu. ki fikir arpyordu. arptklarn gryordu. O dndke bu fikirler zihninde bym, imdi birer dev olmulard ve az nce szn ettiimiz o sonsuzlukta, karanlklar ve klar ortasnda sanki bir tanrayla bir devin dvtn seyrediyordu. Dehet iindeydi, ama iyilik dncesinin stn geldiini anlyordu. Vicdannn, kaderinin bir baka kesin noktasna ulatn hissediyordu. Hayatnn birinci blmne piskopos damgasn vurmutu, ikinci blmne de Champmathieu damgasn vuruyordu. Byk bir buhrandan sonra byk bir intikam. Ne var ki, bir an iin yatan bu rpnma, yava yava onu yeniden saryordu. Kafasndan bir yn dnce geiyordu, ama bu dnceler onun metanetini de artryordu. Bir ara yle dedi; "Sorunu ele alrken belki fazla taknlk gsteriyorum, sonu olarak nemli bir kii deil, Champmathieu ne de olsa hrszlk yapm." Sonra u cevab verdi; "Eer bu adam gerekten birka elma aldysa cezas bir ay hapistir. Bununla krek mahkmluu arasnda dalar kadar fark var. Hem sonra, kim biliyor? Bakalm ald m? ald ispat edildi -380mi? Jean Valjean ad onu yakyor, hakknda kant toplanmasn gereksiz klyor. Kraln savclar genellikle byle davranmazlar m? Onun hrsz olduuna inanyorlar, nk forsa olduunu dnyorlar." Bir ara aklna u fikir geldi: Kendisini ihbar edince belki davranmdaki kahramanl, yllardr srdrd namuslu hayat ve lke iin yaptklarn gz nne alrlar, kendisini balarlard. Ama bu varsaym abucak kafasndan silindi ve ac ac glmseyerek, Kk .Gerva-is'den ald krk meteliin kendisini sabkal yaptn, bu iin de mutlaka mahkemede ortaya karlacan ve yasann hkmlerine gre mebbet krek cezasna arptrlmasn gerektireceini dnd. Her trl hayalden vazgeti, yeryznden uzaklatka, teselliyi baka yerde arad. Kendi kendine, grevini yapmas gerektiini syledi; grevini yaptktan sonra, yan izdii takdirde olacandan daha mutsuz olmayacakt, belki de her eyi oluruna brakr, Mon-treuil-sur-mer'de kalrsa saygnl, hreti, iyi ileri, grd sevgi ve sayg, hayrseverlii, zenginlii, poplerlii, erdemi bir su ile lekelenecekti; byle iren bir eye balandktan sonra btn bu kutsal eylerin artk ne tad kalrd? Oysa zveride bulunursa, kree, tehir direine, boyun halkasna, yeil mahkm takkesine, aralksz angaryaya, acmasz utanca, uhrevi bir fikir karacakt! Nihayet, ortada bir gerek olduunu, kaderinin byle yazldn, Tanr katnda d-381-

zenlenen eyleri kendisinin bozamayacan, sonu ne olursa olsun bir seim yapmas gerektiini dnd; ya dta erdem, ite lanet-lenmilik ya da ite kutsallk, dta rezillik. Byle bir yn tasa dolu dnceyi kafasnda evirip evirmek geri cesaretini krmyordu ama beynini yoruyordu. Elinde olmayarak baka eyler, bu durumla ilgisi olmayan eyler de dnmeye balad. akaklarndaki damarlar fena halde zonk-luyordu. Hl odasnda gidip gelmekteydi. nce mahalle kilisesinin, sonra da belediye binasnn saati on ikiyi ald. ki saatin vurularn da on ikiye kadar sayd, sonra her iki saat annn sesini kyaslad. Kyaslarken, birka gn nce grd satlk eski bir an hatrlad, zerinde u ad yazlyd: Antoine Albin de Romainville. mt; ufak bir ate yakt. Pencereyi kapatmak aklna gelmedi. Bu arada yeniden eski akn haline dnd. Gece yarsn bildiren anlar almadan nce ne dndn hatrlamak iin olduka byk bir aba harcamas gerekti. Sonunda baard. "Evet! Evet!" dedi, "Kendimi ihbar etmeye karar vermitim." Sonra birden Fantine'i dnd. "Bak sen!" dedi. "Ya o zavall kadn!" Burada yeni bir buhran patlak verdi. Birdenbire hayallerine giren Fantine, orada beklenmedik bir k demeti gibiydi. evresindeki her eyin grn deimi gibi geldi ve bard: "Olur ey deil! imdiye kadar yalnz ken-382dimi dndm! Yalnz kendi iime gelen eyleri gz nnde tuttum! Kendi iime gelen nedir? Susmak ya da kendimi aa vurmak. Kim olduumu saklamak ya da ruhumu kurtarmak. Aalanmas gerekirken, sayg gren yksek bir devlet grevlisi, iadam ya da lanetlenen ama saygya deer bir krek mahkmu. Bunlarn hepsi benim, daima ben, yalnz ben! Ama ulu Tanrm, buna bencillik derler. Bencilliin bir biimi, ama yine de bencillik! Biraz da bakalarn dnsem ya! Kutsalln birinci koulu bakalarn dnmektir. Hele bir inceleyelim bakalm! Ben yokum diyelim, ilindim, unutuldum, btn bunlar ne olacak? Kendimi ele verirsem ne olur? Beni yakalayp, Champmathieu'y serbest brakrlar, beni kree gnderirler, peki sonra? Burada neler olur? Elbette ya! Burada bir lke var, bir ehir, fabrikalar, bir sanayi, iiler, erkekler, kadnlar, ihtiyar bykbabalar, ocuklar, yoksul insanlar! Hepsini ben yarattm, hepsini ben yaratyorum, nerede tten bir baca varsa, atee kt, tencereye eti ben koydum; refah, deiimi, krediyi ben yaptm; benden nce hibir ey yoktu; btn blgeyi kalkndrdm, dirilttim, canlandrdm, bereketlendirdim, tevik ettim, zenginletirdim; ben yok olursam, ruh da yok olur. Ben kendimi bir ortadan kaldraym, her ey lr. Ve u kadn, bunca ac ekmi, dml iinde bile bunca erdemi olan, istemeden felaketine sebep olduum o kadn! Ya o gidip getirmek istediim, getireceim diye anasna sz verdiim o ocuk! Bu kadna da, yaptm -383ktln giderilmesi iin bir eyler borlu deil miyim? Ben ortalktan silinirsem ne olur? Anne lr, ocuk ne olabilirse olur. te, ben kendimi ele verirsem, olup bitecekler bunlardr. Ya kendimi ele vermezsem? Kendimi ele vermezsem neler olur?" Kendi kendine btn bunlar sorduktan sonra durdu; bir an tereddt eder, titrer gibi oldu, ama bu pek ksa srd, sonra sakin sakin kendisine u cevab verdi: "Peki, bu adam kree gidiyor, bu doru, ama bu adam hrszlk yapt! Ben istediim kadar kendime o almad diyeyim, ald ite! Ben burada kalp iime devam ediyorum. On sene sonra on milyon kazanm olur, bu kazanc herkese datrm, benim bir eyim yok, zaten ne iime yarar? Yaptklarm kendim iin yapmyorum ki! Herkesin refah gittike artyor, sanayiler diriliyor, birbirlerini tevik ediyorlar, imalathaneler ve fabrikalar oalyor, aileler, yzlerce aile, binlerce aile mutlu; blgenin nfusu artyor, yalnzca iftliklerin olduu yerlerde kyler douyor, hibir ey bulunmayan yerlerde de iftlikler ortaya kyor; sefalet ortadan kalkyor, bununla birlikte elence, fuhu, hrszlk, cinayet, btn ktlkler, btn sular da silinip kaybolur! Bu zavall ana da ocuunu yetitirir! te sana zengin ve drst koskoca bir lke! Ah! ldrmm ben! Samalyorum; ne diye kendimi ele vermekten sz ediyorum? Dikkatli olmak ve hibir eyi aceleye getirmemek gerekir. Neymi! nk byk olmak, yce olmak houma gidermi! Melod-384ram bu, baka bir ey deil! Ne yani! Ne id- belirsiz bir adam, bir hrsz, belli ki ahlakszn birini, belki biraz an ama aslnda hakl olan bir cezadan kurtarmak iin btn bir lkenin lmesi mi gerekecek! Zavall bir kadn hastane kesinde can verecek! Kpekler gibi! ok iren bir ey bu! Hatta anne, evladna kavuamadan! ocuk, anasn doru drst tanmadan! Ve btn bunlar o elma hrsz alak herif yznden; hi phesiz, bundan tr olmasa bile, baka bir eyden tr zaten krei hak etmitir! Dorusu gzel bir kuruntu! Bir suluyu kurtarp, masumlar feda eden, mrnn ok ok birka yl daha kalm ve krekte hi "de sefil kulbesinde olduundan daha fazla mutsuz olmayacak ihtiyar bir serseriyi kurtarp, btn bir halk, analar, kadnlar, ocuklar feda eden vicdan kuruntusu! u zavall kk Cosette'in dnyada benden baka kimsesi yok ve u an hi phesiz Thenardier'le-rin sefalethanesinde souktan mosmor olmutur! te byle

alaklardr bunlar! Demek, btn bu zavall varlklara kar olan ykmllklerimden kaacam! Ve gidip kendimi ele vereceim! Demek bu ahmaka samal yapacam! En kt ihtimali ele alalm: Diyelim ki, bu ite ben kt bir davranta bulundum ve bir gn vicdanm beni bu yzden knayacak, iyi ama, bakalarnn iyilii uruna, srf bana ynelecek bu knamalar, srf benim ruhumu tehlikeye atan bu kt davran kabul etmek, fedakrln ta kendisidir, erdemliliin ta kendisidir." -385Yerinden kalkt, yrmeye balad. Bu defa kendisini rahatlam hissediyordu. Elmaslar ancak topran karanlklarnda, gerekler de ancak dncenin derinliklerinde bulunur. Ona yle geliyordu ki, bu derinliklere indikten, bu karanlklarn en koyu yerlerinde el yordamyla aranp tarandktan sonra nihayet elmaslardan, o gereklerden birini bulmu, elinde tutuyor ve onu seyrederken gzleri kamayordu. "Evet," diye dnd, "bu i bu kadar! Geree vardm. Sorun zld. Sonunda herhangi bir eyle yetinmek gerekiyor. Kararm verdim. i oluruna brakalm! Artk tereddt yok, geri ekilmek yok. Bu herkesin kar gerei, benim deil. Ben Madeleine'im, Ma-deleine olarak kalyorum. Jean Valjean kimse vay haline! O artk ben deilim. O adam tanmyorum, ne olduunu bilmiyorum; ayet u saatte Jean Valjean diye biri varsa, bann aresine baksn! Bu beni ilgilendirmez. Gecenin iinde yzen uursuzluun addr o; ayet bir ban stne inerse, vay o ban haline!" minenin zerinde duran kk aynada kendisini seyretti! "Bak hele!" dedi, "bir karara varnca ferahladm! imdi bambaka biriyim." Birka adm daha yrd, sonra birden durdu: "Hadi bakalm!" dedi, "alnan kararn bir sonucu karsnda tereddte dmemek gerek. Hla Deni Jean Valjean'a balayan baz izler var. uular koparmal! Bu odada bile beni sulayabilecek baz eyalar var, tanklk -386edebilecek baz dilsiz eyler; karar verildi, bunlarn hepsi yok olmal." Ceplerini kartrd, para kesesini kard, at ve iinden kk bir anahtar ald. Bunu, duvar kdnn zerindeki desenlerin en koyu motiflerinin arasnda kaybolmu, belli belirsiz grnen bir kilit deliine soktu. Bir gizli blme ald; duvann kesiyle minenin d kaplamas arasna yerletirilmi bir tr gizli dolap. Bu gizli blmenin iinde birka plpr-t, mavi bezden bir ii stl, eski bir pantolon, eski bir srt antas ve iki ucu demirli iri budakl bir sopadan baka bir ey yoktu. Jean Valjean' Digne'den getii dnemde, 1815 yl Ekimi'nde grm olanlar, bu^sefil kyafetin btn paralarn kolayca tanyabilirlerdi. Bugnk durumun balang noktasn her zaman hatrlamak iin, gm amdanlar gibi, bunlar da muhafaza etmiti. Yalnz, krek hapishanesinden gelen eyay saklam, piskopostan gelen amdanlar ise akta brakmt. Kaamak bir bakla kapya doru bakt, srgsnn srl olmasna ramen kapnn almasndan korkmu gibiydi. Sonra bunca yldr srekli zenle, byk tehlikesine ramen muhafaza ettii bu eylere bir gz bile atmakszn, evik ve ani bir hareketle hepsini; partal giyecekleri, sopay, srt antasn bir kucakta kaldrp atee att. Gizli dolab kapatt, ii bo olduu iin gereksiz olmasna ramen, ikinci bir nlem olarak, dolabn kapsnn nne ittii byk bir mobilyann gerisine gizledi. -387Birka saniye iinde, oda ve kar duvar titreyen, krmz byk bir n vurmasyla aydnland. Her ey yanyor, trdayan budakl sopa odann ortasna kadar kvlcmlar sayordu. indeki iren paavralarla birlikte yanan srt antasndan, kllerin arasnda parlayan bir ey kmt meydana. Eilip bakldnda, bunun gm bir para olduu kolayca anlalabilirdi. phesiz Savoyard ocuktan alnan krk metelikti bu. Atee bakmadan hep ayn admlarla gidip geliyordu. Birden gzleri alevlerin yansmasyla minenin zerinde belli belirsiz parlayan iki amdana takld. "Bak ite!" diye dnd, "Jean Valjean hl bunlarn iinde. Onlar da yok etmek gerekiyor." ki amdan ald. Bunlar abucak eklini bozarak, tannmaz birer kle yapmaya yetecek kadar ate vard. Ocaa doru eildi, ksa bir sre snd. Gerek bir rahatlk duydu. "Ne gzel scaklk!" dedi. amdanlardan birisiyle korlar kartrd. Bir dakika sonra iki amdan da atein iindeydi. Tam o srada iinden bir sesin; "Jean Valjean! Jean Valjean!" diye bardn duyar gibi oldu. Salar dimdik oldu; korkun sese kulak verdi. "Evet, byle ite, bitir gitsin!" diyordu ses. "Yaptn ii tamamla! mha et u amdanlar! -388Yok et o any! Piskoposu unut! Her eyi unut! Mahvet u Champmathieu'y, hadi! yi, ok iyi. Kendini alkla! Byle karar verildi, son sz sylendi. te bir adam, ite bir ihtiyar ki, kendisinden ne istediklerini bile bilmiyor, belki de hibir ey yapmad, o bir masum ve btn felaketi senin adndan geliyor, adm bir su gibi kyor onun stne, senin yerine konulacak, mahkm edilecek, mrn ktlk ve la-netlenmilikle tamamlayacak! yi, ok iyi! Sen namuslu adam ol. Belediye bakan olarak, sayg gren kii olarak kal, ehri

zenginletir, yoksullar besle, kszleri, yetimleri yetitir, mutlu, erdemli ve beenilen biri olarak yaa ve sen byle yaarken, burada nee" ve k iinde bulunurken, baka birisi de senin krmz kazan giyecek, erefsizlik iinde adm tayacak ve krekte senin prangan srkleyecek! Evet, bylece her ey ok iyi dzenlenmi oluyor! Ah! Sefil seni!" Alnndan terler boanyor, vahi bir bakla amdanlara bakyordu. inde konuan ses, henz syleyeceklerini bitirmemiti. Devam ediyordu: "Jean Valjean! evrende byk grltler koparan insanlar olacak, yksekten konuacaklar, sana hayr dualar edecekler, ama bu arada biri, sesi duyulmayan tek bir kii karanlklar iinden seni lanetleyecek. Bak! Dinle alak! Btn bu hayr dualar daha Tann katna varmadan aaya decek ve aldn lanet, Tann'ya kadar ykselecek!" Vicdannn en derin kesinden ykselen ve nceleri ok hafiften gelen bu ses gittike -389grlemiti, artk onu iyice iitiyordu. Sanki ininden km da, artk dardan konuuyormu gibi geliyordu. Hele son szleri ylesine net duydu ki, gzlerini dehetle odada gezdirdi. "Burada biri mi var?" diye yksek sesle akn akn sordu. Sonra bir budalann glne benzer bir glle, "Ne budalaym!" dedi, "burada kimse olamaz." Biri vard aslnda, ama bu var olan, insann gznn grebilecei varlklardan deildi. amdanlar minenin zerine koydu. Altndaki odada uyuyan adam ryalarnda rahatsz eden, onu sratarak uyandran o tekdze ve kederli yryne yeniden balad. Bu yry onu hem rahatlatyor hem de kafasn uyuturuyordu. nsan bazen olaanst durumlarda, gelip geerken rastlanabilecek herkesten t istercesine dolar durur. Ksa bir sre sonra artk ne yapacan bilemez olmutu. Srasyla alm olduu iki kararn da karsnda imdi ayn dehetle geriliyordu. Ona t veren her iki fikir de gzne birbiri kadar uursuz grnyordu. Ne uursuz kader! Nasl bir rastlantyd u Champmathieu'nn kendisi sanlmas! lahi takdirin adeta nce kendi durumunu salamlatrmak iin kulland bir vesile, ayn zamanda onun uurumdan yuvarlanmasna yol aan bir vesile oluyordu! Bir an gelecei dnd. Kendini ele ver-390mek, ulu Tanrm! Tehir olmak! Kaybedecek-leriyle elde edeceklerini sonsuz bir umutsuzlukla gz nne getirdi. Bylesine iyi, bylesine saf, bylesine aydnlk bu hayata, herkesin saygsna, erefe, zgrle veda etmesi gerekecekti! Bir daha krlarda dolaamayacak, mays aylarnda kularn tn dinleyemeyecek, kk ocuklara sadaka veremeyecekti! stne evrilen minnettarlk ve sevgi dolu baklarn tatl temasn hissedemeyecekti! Kendi kurmu olduu bu evden, bu kk odadan ayrlacakt! u saatte her ey ona sevimli grnyordu. Bu kitaplar bir daha okuyamayacak, beyaz tahtadan u kk masada yaz yazamayacakt! htiyar kapc kadn, gelmi gemi tek hizmetisi artk sabahlan kahvesini yukar getirmeyecekti! Ulu Tanrm! Btn bunlarn yerine hapishane, boynunda halka, krmz kazak, ayakta zincir, yorgunluk, zindan, sahra yata, bilinen btn o felaketler! Bu yanda, btn bu gelimelerden sonra! Hi olmazsa gen olsayd! Ama yalyd ve bu yal haliyle nne gelenin onunla senli benli konumas, hapishane nbetilerinin stn ban aramas, forsa gardiyannn sopa atmas! plak ayakla alt demirli pabular giymek! Sabah akam zincirlerinin halkasn kontrol eden devriyenin ekicine bacan uzatmak! Yabanclara; "Bakn, uradaki nl Jean Valjean'dr, bir zamanlar Montreuil-sur-mer'de belediye bakan olmutu," dendiini duymak ve onlarn merakl baklarna katlanmak! Akamlan terden snlsklam, yorgunluktan bitkin, yeil takke gzlerinin s-391tnde, avuun krbac altnda, trabzansz merdivenlerden ikier ikier hcresine gitmek! Ah! Ne sefalet! Kader, bylesine akll bir varlk gibi merhametsiz olabilir, insan kalbi gibi canavar kesilebilir mi? Ne yaparsa yapsn srekli dncesinin temelinde yatan u yrek yakc ikilemin iine dyordu; "Cennette kalp, iblis olmak! Cehenneme gidip, meleklemek!" "Ne yapmal ulu Tanrm, ne yapmal!" Bunca zahmetle geitirdii frtna, iinde yeniden btn iddetiyle patlak verdi. Fikirleri tekrar birbirlerine karmaya balad ve umutsuzlua zg o akn ve mekanik hali ald. Durmadan aklna vaktiyle iittii bir arknn iki msra ile Romainville ad geliyordu. Romainville'in Paris yaknlarnda kk bir orman olduunu ve gen klarn nisan aynda buraya leylak toplamaya gittiklerini dnyordu. ten de, dtan da sarslyordu. Kendi bana yrmeye braklan kk bir ocuk gibi yryordu. Baz anlar, yorgunluuna kar direnerek byk bir abayla akln toplamaya alyor, zerinde dnmekten bitkin dt sorunu son bir defa daha bir sonuca ulamak iin yeniden ele almaya urayordu. Kendisini ihbar m etmeliydi, yoksa susmal myd? Hibir eyi ak seik grmeyi baaramyordu. Zihninde, tasarlad btn muhakemelerin belirsiz grntleri titreiyor ve birbiri ardnca

duman olup dalyorlard. Yalnz, neye karar verirse versin, mutlaka kanlmas imknsz bir ekilde, iinde bir eyin leceini -392hissediyordu; ister sadan, ister soldan olsun, bir mezara giriyordu; bu yapt bir can ekimeydi, ya mutluluunun can ekimesi ya da erdemin. ok yazk! Btn kararszlklar onu yeniden avucuna almt. Balad noktadan bir arpa boyu ilerlemi deildi. Bu bahtsz ruh, bunalm iinde ite byle bocalayp duruyordu. Bu talihsiz adamdan bin sekiz yz yl nce, insanlarn btn kutsal yanlarn ve btn aclarn ahsnda zetleyen o gizemli varlk da, zeytin aalan sonsuzluunun vahi rzgrnda titrerken, glgelerle dolup taan, yldz dolu derinliklerinden karanlklar fkran o korkuri kadehi uzun sre eliyle itmiti. 4. Istrap ekmenin Yol At Biimler Saat vurdu. Sandalyesine ktnde aralksz be saatten beri byle dolanp durmutu. Orada uyuyakald ve bir rya grd. ou ryalar gibi, bu da, yaanan olaylarn artlaryla, onlar gibi zc, kasvetli olmann tesinde ilikili deildi; ama onu etkiledi. Bu kbus ona ylesine dokundu ki, bir sre sonra bunu kda dkt. Brakt kendi el yazsn tayan ktlardan biri de budur. Bu yazy buraya aynen almay gerekli buluyoruz. Rya ne olursa olsun, onu ihmal edecek olursak o gecenin hikyesi eksik kalacaktr. Hasta bir ruhun karanlk macerasdr bu: "O gece grdm rya: -393Bir krdaydm. Hi ot bulunmayan hznl byk bir kr. Gece miydi, gndz myd bilemiyorum. Erkek kardeimle birlikte geziniyordum; ocukluk yllarmn kardeiyle, itiraf etmeliyim ki, hi dnmediim ve artk hi hatrlamadm o kardele... Konuuyor, gelip geenlere rastlyorduk. Vaktiyle komumuz olan bir kadndan sz ediyorduk. Bu kadn sokak zerinde oturduundan hep penceresi akt, i yapard. Konuurken bu ak pencere nedeniyle yorduk. Krda hi aa yoktu. Yanmzdan geen bir adam grdk; rlplakt, kl rengindeydi ve toprak rengi bir ata binmiti, sa yoktu; kafatas ve zerindeki damarlar grnyordu. Elinde asma ubuu gibi yumuak, demir gibi ar bir denek tutuyordu. Bize hibir ey sylemeden geip gitti. Kardeim bana; 'ukur yoldan gidelim,' dedi. ukur bir yol vard, orada ne bir allk grnyordu ne de bir tutam yosun. Her ey toprak rengindeydi, hatta gkyz bile. Birka adm sonra konutuum zaman cevap alamaynca kardeimin artk benimle olmadn fark ettim. Grdm bir kye girdim. Bunun Roma-inville olmas gerektiini dnyordum (neden Romainville?)* Girdiim ilk sokak bombotu. kinci bir sokaa girdim. ki sokan oluturduu a Parantezi koyan Jean Valjean'dr. -394nn gerisinde bir adam duvara dayanm ayakta duruyordu. Bu adama; 'Neresi buras? Ben neredeyim?' diye sordum. Adam cevap vermedi. Bir evin kapsn ak grdm, ieri girdim. Birinci odada kimseler yoktu. kincisine girdim. Bu odann kapsnn arkasnda, ayakta duvara dayanm bir adam duruyordu. Adama sordum; 'Bu kimin evi? Neredeyim ben?' Adam cevap vermedi. Evin bir bahesi vard. Evden kp baheye girdim. Bahede kimseler yoktu. lk aacn arkasnda ayakta duran bir adama rastladm. Adama; 'Bu bahe nedir? Neredeyim ben?' diye sordum. Adam cevp*^vermedi. Kyn iinde dolap duruyordum. O zaman farkna vardm ki, buras bir ky deil, ehirdi. Btn yollar bombo, btn kaplar akt. Hibir canl varlk sokaklardan gemiyor, odalarda dolamyor, bahelerde gezinmiyordu. Ama her duvar kesinin, her kapnn, her aacn arkasnda ayakta durup hi konumayan bir adam vard. Her seferinde ancak bir kii grnyordu ve bu adamlar benim geiimi seyrediyorlard. ehirden kp tarlalarda yrmeye baladm. Bir sre sonra arkama baktmda byk bir kalabaln peimden geldiini grdm. Hepsini tandm, bunlar ehirde grdklerim-di. Acayip kafalar vard. Acele eder gibi grnmyorlard, ama yine de benden hzl yryorlard. Yrrken hi grlt karmyorlard. Bir anda, bu kalabalk bana yetiip etrafm sard. Adamlarn yzleri toprak rengindeydi. -395O zaman, ehre girdiimde ilk grp soru sorduum adam bana yle dedi; 'Nereye gidiyorsunuz? Uzun sredir ldnz bilmiyor musunuz?' Cevap vermek iin azm atm, ama evremde kimsenin olmadn fark ettim." Uyand. Buz kesmiti. Sabah rzgr gibi souk bir rzgr ak kalan pencerenin kanatlarn menteeleri etrafnda evirip duruyordu. Ate snmt. Mum bitmek zereydi. Her taraf kapkaranlk geceydi.

Kalkt, pencereye gitti. Gkyznde yldz yoktu. Penceresinden, evin avlusuyla sokak grnyordu. Zeminden gelen kuru, sert bir grlt duyunca aaya bakt. Karanln iinde, garip bir ekilde uzayp ksalan iki krmz k grd. Dncesi hl ryann sislerine yar gml olduundan; "Bak hele!" diye dnd, "gkyznde bir tane bile yok. Artk yeryzne inmiler." Ama zihnindeki bulanklk dald, birincisine benzer ikinci bir grlt onu iyice kendine getirdi. Bakt, o iki yldzn bir arabann fenerleri olduunu anlad. Etrafa yaydklar ktan arabann eklini fark edebilmiti. Kk beyaz bir at koulu, iki tekerlekli, st ak bir arabayd bu. ittii grlt de atn kaldrm talan zerinde kard ayak sesleriydi. "Bu araba da neyin nesi?" dedi kendi kendine. "Byle sabah karanlnda gelen kim acaba?" -396Tam o srada odasmn kaps hafife vuruldu. Tepeden trnaa titredi ve korkun bir sesle bard: "Kim o?" Birisi, "Benim, sayn bakan," dedi. Kapc ihtiyar kadnn sesini tand. "Peki," dedi. "Ne var?" "Sayn bakan, saat sabahn bei oluyor." "Bundan bana ne?" "Sayn bakan, araba." "Hangi araba?" "ki tekerlekli, ak araba." "Ne iki tekerlekli, ak arabas?" "Sayn bakan, bir araba stetmemiler miydi?" "Hayr," dedi. "Arabac, sayn bakan almaya geldiini sylyor." "Hangi arabac?" "Msy Scaufflaire'in arabacs." "Msy Scaufflaire mi?" Bu isim, onu gznn nnde bir imek akm gibi titretti: "Ha! Evet," dedi, "Msy Scaufflaire!" Yal kadn onu o an grebilseydi korkudan dehete derdi. Uzunca bir sessizlik oldu. akn akn mumun alevini inceliyor ve fitilin etrafndan toplad kzgn balmumunu parmaklarnn arasnda yuvarlyordu. Yal kadn bekliyordu. Yine de cesaret edip, bir kere daha seslendi: "Sayn bakan, ne cevap vereyim?" -397'Tamam, deyin, aaya inmek zere olduumu syleyin." 5. Tekerleklere Sokulan Sopa Arras'tan Montreuil-sur-mer'e posta hizmetleri o tarihte hl imparatorluk dneminden kalma kk posta arabalaryla yaplyordu. Bunlar, ii krmzya alan deri kapl, pompal yaylar zerine oturtulmu, biri postacya, biri de yolcuya ait olmak zere sadece iki oturacak yeri olan, krkl, iki tekerlekli arabalard. Tekerlekler, Almanya'da hl olduu gibi, baka arabalar yanlarna yaklatrmamak iin uzun, saldrgan dingil balklaryla donatlmt. Byk uzun bir kutu olan posta sand arabann arkasna yerletirilmiti. Sandk siyaha, araba sarya boyanmt. Bugn benzerine artk hi rastlanmayan bu arabalarda, bilemeyeceim bir biimsizlik, bir kamburluk vard. Uzaktan geerken ya da ufukta bir yoldan srnp giderken grldklerinde adna sanrm, termit denilen ve kk gvdeleriyle kocaman gerilerini srkleyip gtren bceklere benzerlerdi. Ne var ki, ok hzl yol alrlard. Arras'tan her gece saat birde Paris kuryesi getikten sonra kalkan posta arabalar, sabah saat beten az nce Montreuil-sur-mer'e varrd. O gece Hesdin yoluyla Montreuil-sur-mer'e inmekte olan posta arabas bir yol dnemecinde tam ehre girecekken, beyaz bir at koulu iki tekerlekli kk bir arabaya arpt. Araba kar ynden geliyordu ve iinde tek bir kii, paltosuna sarnm bir adam vard. -398Kk arabasnn tekerlei olduka sert bir darbe yedi. Postac, durmas iin adama ses-lendiyse de, yolcu kulak asmayp yoluna devam etti: "te, deli gibi, telal bir adam!" diye sylendi postac. Byle telala yol alan adam, gerekten acnmaya deer rpnlar iinde kendi kendisiyle tarttn grdmz adamd.

Nereye gidiyordu? Syleyebilecek durumda deildi. Niin acele ediyordu? Bilmiyordu. ylesine gidiyordu. Nereye? Hi phesiz Ar-ras'a; ama baka bir yere de gidiyor olabilirdi. Zaman zaman bunu hissediyor, rperiyor-du. Gecenin karanlna, bir utruma dalar gibi dalyordu. Bir ey onu itiyor, bir ey onu kendine doru ekiyordu. inden geenleri kimse syleyemezdi, bunu herkes anlayacaktr. Hangi insan hayatnda hi olmazsa bir kere olsun, bilinmezliin bu karanlk maarasna girmemitir ki? Zaten hibir eyi zememi, hibir eye karar vermemi, hibir ey saptamam, hibir ey yapmamt. Dnme eylemlerinden hibiri kesinlik tamyordu. Hl balang noktasndayd, hem de her zamankinden ok. Arras'a niin gidiyordu? Scaufflaire'in arabasn kiralarken dndklerini kendi kendine tekrarlyordu; "Sonu nasl olursa olsun, durumu kendi gzleriyle grmekte ve deerlendirmekte hibir saknca yoktu -hatta bu, temkinli olmann bir gereiydi, olup bitecekleri bilmek gerekirdi- gzlemeden, aratrmadan hibir karar verilemezdi; -399insan, uzaktan her eyi da gibi bytrd; sonu olarak u Champmathieu sefilini grdkten sonra belki de vicdan kendi yerine onun kree gitmesini ok daha rahatlkla karlayacakt. Geri, Javert de orada olacakt ve u Brevet, Chenildieu, Cochepaille, onu tanyan eski forsalar; ama bunlarn kendisini tehis edemeyecekleri muhakkakt. Amma da fikir ha! Javert, asl izin yle yz mil uzan-dayd; btn pheler, tahminler ve ipular Champmathieu zerinde toplanmt; tahminlerden, phelerden daha inat ey de olamazd; u halde, ortada hibir tehlike yoktu." Geri, karanlk bir an yaad muhakkakt, ama sonunda rahatlayacakt -kaderi ne kadar kt olmak isterse istesin, sonu olarak, onu elinde tutuyordu- kaderine hkimdi. Bu dnceye drt elle sarlmaktayd. Dorusunu sylemek gerekirse, aslnda Arras'a hi gitmemeyi tercih ederdi. Ama yine de gidiyordu. Bir yandan dnyor, bir yandan da saatte yaklak on iki buuk kilometre hzla giden at kamlyordu. Araba ilerledike iinde bir eyin gerilediini hissediyordu. Gn doarken, dmdz, apak bir sahadayd; Montreu-sur-mer ehri arkasnda, epey uzaklarda kalmt. Tan aaryordu; bir k gndoumunun btn souk ekillerinin gzlerinin nnden geiine grmeden bakt. Sabahn da akam gibi hayaletleri vardr. Onlar grmyordu; ama o farknda olmadan, neredeyse gerekten bir eyin iine nfuz -400eder gibi, bu siyah aa ve tepe siluetleri onun iddetli ruhsal durumuna hznl, matemli bir eyler katyordu. Yol kenarlarnda bazen grlen tek tek evlerin nnden geerken, her seferinde kendi kendine; "inde uyuyan insanlar var!" diyordu. Atn trs, koumun ngraklar, yol talarnn stndeki tekerlekler tatl ve tekdze bir grlt karyorlard. Bu gibi eyler, insan neeliyken sevimli, kederliyken hazindir. Hesdin'e vardnda gn adamakll aarmt. Ata soluk aldrmak ve yulaf verdirtmek iin bir hann nnde durdu. Scaufflaire'in dedii gibi, Boulnnais cinsi kk bir att bu; ba ve karn iri, boynu ksa, sars geni, bacaklar kuru ve ince, ayaklar salamd; irkin, ama gl, salkl bir rktand. ahane hayvan iki saatte yirmi be kilometrelik yol almt ve sarsnda bir damla bile ter yoktu. Kendisi arabadan inmedi. Yulaf getiren uak yere eilip sol tekerlei kontrol etti. "Uzaa m gidiyorsunuz?" diye sordu. Hayallerinden hemen hi aynlmakszn cevap verdi: "Niin?" "Uzaktan m geliyorsunuz?" diye sordu bu defa uak. "Yirmi be kilometre teden." "Ya!" "Niin, 'ya,' diyorsunuz?" Uak yeniden eildi, gzn tekerlee dikti, bir an sessiz durdu, sonra doruldu: -401"unun iin ki, bu tekerleklerin bu kadar uzun bir yolculuktan sonra artk bir eyrek kilometre bile yapamayaca muhakkak." Arabadan aa atlad. "Neler sylyorsunuz siz?" dedi. "Yani demek istiyorum ki, atnzla beraber anayoldaki hendeklerden birine yuvarlanmadan bunca yol almanz mucize. Gelin, bakn." Gerekten de tekerlek ar ekilde hasara uramt. Posta arabasnn arpmasyla tekerlein parmaklklarndan ikisi ayrlm, por-ya kopmu, cvata somunu tutmaz olmutu. "Dostum, burada araba tamircisi var m?" diye sordu uaa. "Elbette msy." "Ltfen gidip onu anverin." "urackta, iki adm tede. Hey! Bourgail-lard Usta!"

Araba tamircisi Bourgaillard Usta, kapsnn eiinde duruyordu. Gelip tekerlei kontrol etti ve krk bir baca gzden geiren bir cerrah tavryla yzn buruturdu. "Bu tekerlei hemen tamir edebilir misiniz?" "Evet efendim." 'Tekrar ne zaman yola kabilirim?" "Yarn!" "Yarn?" "Bir gnlk ii var. Beyefendinin ii acele mi?" "ok acele. En ge bir saat sonra yeniden yola kmam gerekiyor." "mknsz msy." "Ne isterseniz derim." -402"mknsz." "Peki, iki saat iinde." "Bugn iin imknsz. ki parmaklkla bir poryay yeniden yapmak gerekiyor. Beyefendi yarndan nce yola kamaz." "Benim iim yarna kadar bekleyemez. Bu tekerlei tamir edecek yerde deitirseniz olmaz m?" "Nasl?" "Siz araba tamircisisiniz deil mi?" "Elbette." "Bana satacak bir tekerleiniz yok mu? O zaman hemen yola kabilirim." "Yedek bir tekerlek mi?" "Evet." "Sizin arabanza gre tek tekerlek yok. Ancak bir ift tekerlek var." "yleyse bana bir ift tekerlek satn." "Msy, her tekerlek dingile uymaz." "Hele bir deneyin bakalm." "Faydas yok. Bende satlk yk arabas tekerlekleri var. Buras kk bir yer." "Peki, bana kiralayabileceiniz arabanz var m?" Tamirci daha ilk bakta, iki tekerlekli yaylnn kiralk bir araba olduunu anlamt. Omuz silkti. "Size kiralanan arabalar ok kt kullanyorsunuz! Arabam olsa bile size kiralamaz-dm." "yleyse satmaya ne dersiniz?" "Arabam yok." "Nasl, herhangi kt bir araba da m yok? Zor beenen biri deilimdir, gryorsunuz." -403Tamirci, "Buras kk bir yer," dedi. Ve ekledi: "urada, arabalkta, eski drt tekerlekli, krkl bir arabam var. ehrin burjuvalarndan birine ait. Muhafaza edeyim diye vermiti. Balk kavaa kt zamanlar kullanr. Onu size kiralayabilirim, ne zarar olur ki? Ama o burjuvann sizi geerken grmemesi gerekiyor. Drt tekerlekli, byk bir araba; iki at gerekli." "ki posta at alrm." "Beyefendi nereye gidiyor?" "Arras'a." "Ve bugn oraya varmak istiyorsunuz. yle mi?" "Evet, yle." "Posta atlarn alarak m?" "Niin olmasn?" "Peki bu gece sabaha kar drtte oraya varsanz olur mu?" "Olmaz." "Bakn, bir ey daha var. Beyefendinin gei belgesi var m?" "Var." "Peki yleyse msy, posta atlarn alarak yarndan nce Arras'a varamazsnz. Buras sapa bir yoldur. Konak yerlerinde iyi hizmet verilmiyor, atlar krlarda. ift srme mevsimi balyor. Gl hayvanlara ihtiya var. Bu yzden her taraftan at alyorlar, bu arada postadan da. Konak yerlerinde en aa drt saat bekleyeceksiniz. kmanz gereken ok yoku ve bayr var." "yleyse, ben de atla giderim. At araba-404dan zn. Sanrm bana eyer satacak biri bulunur." "Elbette. Ama bu beygir eyere yatkn m?" "Doru. yi hatrlattnz, yatkn deil." "yleyse."

"Kyde kiralk bir at bulamaz mym canm?" "Hi durmadan Arras'a gidecek bir at?" "Evet." "Bizim buralarda olmayan cinsten bir at gerekiyor demektir. At satn almanz gerekir, nk sizi tanmyorlar. Ama ne satlk, ne kiralk, ne be yz franka, ne de bin franka bulabilirsiniz!" "Ne yapacaz peki?" "Bakn ben drst adammdr, en iyisi size tekerlei tamir ederim, siz de yolculuunuzu yarna brakrsnz." "Yarn, ok ge olur." "Orasn bilemem!" "Arras'a giden posta arabas yok mu? Ne zaman geer?" "Yarn gece. ki araba da gece alr, giden de dnen de." "Nasl yani! imdi bu tekerlein tamiri iin size bir gn m gerekiyor?" "Bir gn, tam bir gn!" "ki ii altnrsanz?" "sterse on olsun!" "Parmaklklar iple balansa olmaz m?" "Parmaklklar olur, ama porya olmaz. Hem sonra, ispit de kt durumda." "ehirde kiralk araba veren bir yer yok mu?" -405"Yok." "Baka bir araba tamircisi var m?" Uak ile usta ayn zamanda cevap verdiler: "Hayr." Sonsuz bir sevin duydu. Belli ki ilahi takdir ie karyordu. Arabann tekerleini krp onu yoldan alkoyan oydu. Ama bu bir tr ilk uyarya hemen boyun ememi; yolculua devam etmek iin elinden gelen btn gayreti gstermi; drstlkle, titizlikle btn arelere bavurmutu; ne mevsimden, ne yorgunluundan ne de masrafndan kanmt; kendini sulamas iin hibir neden yoktu. Daha ileri gidemiyorsa, artk onu ilgilendirmezdi! Artk onun suu yoktu, bu vicdannn ii deil, ilahi takdirin iiydi. Derin bir nefes ald. Javert onu ziyaret ettiinden bu yana ilk defa zgrce, ok derin bir nefes ald. Yirmi saatten beri kalbini sktrp duran demirden pene sanki nihayet onu serbest brakmt. yle geliyordu ki, Tanr imdi artk ondan yanayd ve bunu aka belli ediyordu. Kendi kendine, elinden gelen her eyi yaptn syledi, imdi sakin sakin geri dnmekten baka yapacak bir ey kalmamt. Araba tamircisiyle olan konumas hann bir odasnda geseydi, bu konumann hibir tan olmayacak, onu hi kimse duymam olacak, her ey orada kalacak ve o zaman pek muhtemeldir ki, aada okuyacamz olaylardan hibirini anlatmamza imkn olmayacakt. Ama bu konuma sokakta gemiti. Sokakta geen her tartma mutlaka -406evresine kalabalk toplar. Her zaman bir eyler seyretmeye merakl insanlar vardr. O, araba tamircisine sorular sorarken, gelip geenlerden bazlar durup onlarn evresinde toplanmlard. Kimsenin dikkat etmedii gen bir ocuk, onlar birka dakika dinledikten sonra topluluktan ayrlp, koarak gitmiti. Yolcumuz, yukarda belirttiimiz yarglan iinden geirdikten sonra, tam geriye dnme karan almak zereydi ki, o ocuk geri geldi. Yannda ihtiyar bir kadn vard. Kadn, "Msy, olum bir araba almak istediinizi sylyor," dedi. Bir ocuun getirdii ihtiyar bir "kadn tarafndan sylenen bu basit sz iitir iitmez, yolcunun srtndan terler boand. Onu brakan elin, arkasndan, karanln iinden karak onu yeniden yakalamaya hazrlandn grr gibi oldu. Cevap verdi: "Evet nineciim, kiralk bir araba anyorum." Ve acele ekledi: "Ama burada bulunmazm." "Bulunur, bulunur," dedi kadn. Tamirci, "Nerede bulunurmu?" dedi. "Bende," diye cevap verdi kadn. Yolcu titredi. Uursuz el, onu yeniden yakalamt. Gerekten de yal kadnn sundurma altnda duran, st hasr rtl, iki tekerlekli kk bir arabas vard. Yolcuyu ellerinden kardklanna zlen araba ustasyla han ua hemen araya girdiler: "Bu araba berbat bir eydir adeta araba -407bozuntusu", "Dorudan doruya dingilin zerine oturtulmu", "indeki sralar kaylarla aslm", "ine yamur yaar", 'Tekerlekleri rutubetten paslanp anm", "Yolcunun kendi arabasndan daha uzaa gidemez", "Ksacas tam bir araba msveddesi!", "Bu beyefendinin ona binmesi byk hata olur" vs vs. Btn bunlar doruydu, ama bu araba bozuntusu, bu araba msveddesi, her neyse bu ey, iki tekerlei zerinde yryordu ve Arras'a kadar gidebilirdi.

stenilen paray dedi, kendi arabasn dnte almak zere tamire brakt, beyaz at yeni kiralanan arabaya koturdu, kendisi de bindi ve sabahtan bu yana izledii yola yeniden koyuldu. Kamtan araba sarslarak hareket ettiinde, az nce, gidecei yere gidemeyeceini dnnce sevin duyduunu kendi kendine itiraf etti. Bu sevinci bir tr fkeyle inceledi ve sama buldu. Geriye dnmekte sevinecek ne vard ki? Bu yolculuu zgrce yapmaktayd. Kimsenin onu, byle bir eye zorlad yoktu. Ve istemedii hibir ey olmayacakt. Hesdin'den tam kyordu ki, bir sesin "Durun! Durun!" diye bardn duydu. inde hl umuda benzer heyecanl ve telal bir eyler bulunan evik bir hareketle arabay durdurdu. Yal kadn getiren kk oland bu. "Msy," dedi, "size arabay ben buldum." "E, ne olmu?" "Bana bir ey vermediniz." -408Herkese veren, hem de kolayca veren o, bu istei an ve adeta iren buldu. "Sen ha bacaksz," dedi, "sana hibir ey vermeyeceim!" At krbalad, yoluna devam etti. Hesdin'de ok zaman kaybetmiti, bunu telafi etmek istiyordu. Kk at yiit bir eydi, iki atn gcyle ekiyordu, ama aylardan ubatt, yamur yamt, yollar ktyd. Ayrca, bu araba, o araba deildi. Bu ok ard. stelik yoku da oktu. Hesdin'den Saint-Paul'e hemen hemen drt saatte gitti. Drt saatte yirmi be kilometre! Saint-Paul'de, ilk rastlad hnda at zdrp, ahra yollad. Scaufflaire'e sz verdii gibi, at karnn doyururken yemliin yannda durdu. Elemli ve kark eyler dnyordu. Hancnn kars ahra girdi. "Acaba msy yemek yemek istemiyorlar m?" "Ha, gerekten acktm." Taze ve gle bir yz olan kadnn ardndan gitti. Kadn onu alak tavanl, iinde muamba rtl masalar olan bir salona gtrd. "abuk olun," dedi, "hemen gitmem gerekiyor. Acele iim var." ri yan Hollandal hizmeti kz abucak sofray kurdu. Yolcu, bu kza bir ferahlk duygusuyla bakyordu. "te derdim buymu," diye dnd, "kahvalt etmemitim." Yemek geldi. Hemen ekmee sarld, bir -409lokma srd, sonra yavaa masaya brakt, bir daha el srmedi. Baka bir masada bir arabac yemek yiyordu. Adama bakarak, "Ekmekler niin bu kadar ac?" dedi. Yk arabacs Alman'd, anlamad. Ahra, atn yanna dnd. Bir saat sonra Saint-Paul'den ayrlm, Arras'tan sadece yirmi be kilometre uzaklktaki Tinques'e doru yol alyordu. Yol boyunca ne yapyordu? Ne dnyordu? Sabah yapt gibi, gznn nnden geen aalara, samandan damlara, ekili tarlalara ve her yol dnemecinde dalan manzarann giderek silinilerine bakyordu. Bazen ruhu tatmin eden, onu neredeyse dnmekten kurtaran bir seyirdir bu. Binlerce eyi ilk ve son defa imiesine grmekten daha melankolik, daha derin ne olabilir ki? Yolculuk yapmak, her an yeniden domak ve lmektir. Belki de, zihninin en cra kesinde durmadan deien ufuklarla insan hayat arasnda paralellikler kuruyordu. Hayatta btn eyler nmzden ebedi bir ka halindedir. Karanlklarla aydnlklar i ie girer. Bir parlaklktan sonra bir donuklama gelir; baklr, telalanlr, gemekte olan yakalamak iin eller uzatlr; her olay bir yol dnemecidir ve bir de baklr ki yalanlmtr. Bir sarsnt duyulur, her ey kararr, karanlk bir kap fark edilir, sizi ekip gtren hayatn siyah at durur. Ve yz rtl, mehul birinin karanlklar iinde onun koumlarn zd grlr. Okuldan kan baz ocuklar, Tinques'e -410giren bu yolcuyu seyrettikleri srada akamn alacakaranl kmekteydi. Gerekte, henz gnlerin ksa olduu devresiydi. Tinques'de durmad. Tam kyn dna kyordu ki, yola ta deyen bir yol bakcs ban kaldrp, "Bu at ok yorulmu," dedi. Gerekten de, zavall at artk yava gidiyordu. "Arras'a m gidiyorsunuz?" diye ekledi adam. "Evet." "Bu gidile giderseniz, abuk varamazsnz." At durdurup, adama sordu. "Arras'a daha ne kadar var?" ' ' "Otuz be kilometre."

"Nasl olur? Yol haritas yirmi be kilometre gsteriyor." "Ya! Yolun tamirde olduunu bilmiyorsunuz demek?" dedi adam. "Bir eyrek saat tede yolun kesilmi olduunu greceksiniz. Daha uzaa gitmeye imkn yok." "Sahi mi?" "Sola, Carency'ye giden yola sapar, rma geer; Camblin'e varnca sola dnersiniz; o yol Mont-Saint Eloy yoludur, Arras'a gider." "yi ama, gece oluyor, kaybolurum." "Buralardan deil misiniz?" "Hayr." "Bakn msy," dedi adam, "size bir tavsiyede bulunaym. Atnz yorgun; Tinques'e dnn. Orada iyi bir han vardr. Yatn. Arras'a yarn gidersiniz." "Bu akam orada olmam gerekiyor." -411"O baka. yleyse siz yine o hana gidin, yedek bir at aln. At bakcs olan ocuk kestirme yollarda size klavuzluk eder." Adamn tavsiyesine uydu, gerisingeriye dnd, yarm saat sonra ayn yerden, bu defa iyi bir takviye atla hzla geiyordu. Uak kendisini srcle terfi ettirmi, arabaya kurulmutu. Ama yine de zaman kaybetmiti. Gece iyiden iyiye bastrmt. Kestirme yola saptlar. Yolun hali felaketti. Araba derin tekerlek izlerinin birinden kp tekine batyordu. Srcye, "Hzn kesme, ift bahi veririm," dedi. Bir sarsntda arabann falakas krld. "Msy, falaka krld," dedi src, "atm arabaya imdi nasl koacam, bu yol geceleri berbattr, dnp, bu gece Tinques'de yatsanz, yarn erkenden Arras'ta olurduk." "Bir para iple ban var m?" diye sordu. "Var efendim." Bir aa dal kesip, ondan bir falaka yapt. Bu da onlara yirmi dakika daha kaybettirdi ama yola drtnala devam ettiler. Ova zifiri karanlkt. Alak ve kara sisler tepelere trmanyor ve dumanlar halinde kopup ykseliyordu. Bulutlarda beyazms klar vard. Denizden gelen kuvvetli bir rzgr ufkun her kesinde, eyalar yerinden oynatan biri gibi grlt yapyordu. Seilebilen her ey dehetliydi. Gecenin bu engin soluklan altnda titreen ne ok ey vard! Souk iine iliyordu. Dnden bu yana yemek yememiti. Digne yaknlarndaki byk -412I ovada yapt baka bir gece yolculuunu hayal meyal hatrlyordu. zerinden sekiz sene gemiti; oysa ona daha dn gibi geliyordu. Uzaklardaki bir an kulesinde bir saat ald. Src ocua sordu: "Saat ka?" "Yedi efendim, sekizde Arras'da oluruz. On be kilometrelik yolumuz kald." O an, aklna ilk defa yle bir dnce geldi; bunu daha nce akl edememi olmasn da garip buldu: Belki de ektii btn bu zahmetler bounayd; davann grlecei saati bile bilmiyordu; hi deilse onu renmesi gerekirdi; bir ie yarayp yaramayacan bilmeden byle yolu tutturup' gitmesi ok acayipti. Sonra zihninde birtakm hesaplar yapt; ar ceza mahkemelerinde durumalar genellikle sabah saat dokuzda balard; bu iin pek de yle uzun srmemesi gerekirdi; elma hrszl davas ksa srerdi; bundan sonra sadece kimlik tespiti sorunu vard; drt ya da be tank dinlenirdi, avukatlara syleyecek ok az ey kalyordu; oraya vardnda her ey olup bitmi olacakt! Src, atlan kamlyordu. Irma gemi, Mont-Saint-Eloy' arkalarnda brakmlard. Gece bastrdka bastnyordu. 6. Simplice Hemire Snamadan Geiyor O srada, hatta o anda Fantine sevinliydi. ok kt bir gece geirmiti. Mthi bir ksrk, gittike artan ate... Ryalar grmt. Sabahleyin doktor viziteye geldiinde sayklyordu. Doktor endieliydi ve Msy -413Madeleine gelir gelmez kendisine haber vermelerini tembih etmiti. Fantine, btn sabah boyunca hznlyd, az konutu, alak sesle mrldanarak elleriyle araflar buruturuyor, yollarn uzak-lklanyla ilgili birtakm hesaplar yapyordu. Gzleri ukura kam, baklar sabitlemi-ti. Gzlerinin feri hemen hemen snm gibiydi; ara sra yeniden alevleniyor ve yldzlar gibi parlyordu. Sanki karanlk bir saatin yaklamasyla birlikte yeryz aydnlnn boaltt yerleri gkyz aydnl doldurmaktayd.

Simplice hemire ne zaman ona nasl olduunu sorsa, hep ayn cevab veriyordu; "yiyim. Msy Madeleine'i grmek istiyorum." Birka ay nce Fantine, son namusunu, son utancn, son sevincini kaybettii sralarda kendi kendinin glgesiydi; imdi ise kendi kendinin hayaleti olmutu. Salk durumunun ktlemesi onu ruhen de olumsuz etkilemiti. Yirmi be yandaki bu varln aln krm, yanaklar sarkm, burun delikleri kslm, dietleri ekilmi, benzi sapsar olmutu. Boynu sadece kemikten ibaretti, kprck kemikleri frlam, kollan, bacaklar c-lzlam, derisi sapsar kesilmiti, san sala-n artk beyaz tellerle kanarak uzuyordu. Yazk! u hastalk nasl da yall hzlandmyor! Doktor leyin tekrar geldi, baz ilalar yazd, belediye bakannn revire urayp uramadn sordu ve ban sallad. Msy Madeleine, deti olduu zere saat -414te hastay grmeye gelirdi. Dakiklik iyi bir insan olduunu gsterdiine gre, o da dakikti. Saat iki buua doru Fantine sabrszlanmaya balad. Yirmi dakika iinde rahibeye on defadan fazla sordu; "Hemireciim, saat ka?" Saat ald. nc alta Fantine yerinden doruldu, oysa yatanda zor kmldayabiliyordu; zayf, sapsan ellerini titreyerek birbirine kenetledi. Rahibe, gsnden, altnda ezildii felaketi stnden kaldnr gibi derin bir nefesin ktn duydu. Fantine dnd ve kapya bakt. eri kimse girmedi, kap almad/ Bir eyrek saat sreyle gz kapya dikili, hareketsiz, adeta nefesini tutarak ylece kald. Hemire, ona bir ey sylemeye cesaret edemiyordu. Kilisenin saati eyrek gee vurdu, Fantine yastn stne yld. Hibir ey sylemedi, tekrar arafyla oynamaya, buruturmaya koyuldu. Yanm saat geti, sonra bir saat, gelen giden yoktu; saatin her alnda Fantine doruluyor, kapdan yana bakyor, sonra yine yatana ylyordu. Ne dnd aka grlyordu, ama o hibir isim sylemiyor, kimseden ikyet etmiyor, kimseyi sulamyordu. Yalnz hazin bir ekilde ksryordu. Karanlk bir eyin yava yava zerine kmekte olduu sylenebilirdi. Yz sapsan, dudaklan mosmordu. Arada bir glmsyordu. Saat bei ald. O zaman hemire onun -415ok alak sesle, yava yava; "Ama ben yarn gideceime gre, bugn gelmemekle hata ediyor!" dediini duydu. Simplice hemire de Msy Madeleine'in gecikmesine ayordu. O sra Fantine, karyolasnn tavanna bakmaktayd. Bir eyler hatrlamaya alr gibiydi. Birden, bir nefes gibi zayf bir sesle ark sylemeye balad. Rahibe onu dinliyordu. Fantine'in syledii ark uydu: Olduka gzel eyler satn alacaz Kenar mahalleler boyunca gezinerek Peygamberiekleri mavidir, gller ise pembe Peygamberiekleri mavidir, aklarm seviyorum Nakl peleriniyle Bakire Meryem Geldi ocamn yanna dn "te" dedi, "rtmn altnda sakl Bir gn benden istediin kk ocuk." Koun kente, kendinize kuma aln Kendinize iplik aln, yksk aln. Olduka gzel eyler satn alacaz Kenar mahalleler boyunca gezinerek Kutsal Meryem, ocamn yanna Kurdelelerle ssl bir beik koydum Tanr en gzel yldzn bana verecekti Oysa ben senin verdiin ocuu seviyorum "Bayan ne yapacaz bu kumala?" "Yeni doan bebeime eyiz dzn" Peygamberiekleri mavidir, gller ise pembe Peygamberiekleri mavidir, aklarm seviyorum "Ykayn bu kuma." "Nerede?" "Irmakta." Ve kuma bozmadan, kuma kirletmeden Gzel bir etek yapn, yelei de olsun Naklar ileyeyim, iekler bezeyeyim "ocuk yok artk bayan, imdi ne yapacam?" -416"Tabut bezi yapn ve tabutuma serin" Olduka gzel eyler satn alacaz Kenar mahalleler boyunca gezinerek Peygamberiekleri mavidir, gller ise pembe Peygamberiekleri mavidir, aklarm seviyorum Bu ark, dokunakl, eski bir ninniydi. Fantine bir zamanlar kk Cosette'ini bununla uyuturdu. Yavrusu artk yannda olmadndan, be yldr aklna geldiinde bu arky sylemiti. yle zgn bir sesle ve yle tatl bir havayla sylyordu ki, bir rahibeyi bile alatabilirdi. Nitekim, ac eylere alk olmasna ramen hemire, gznde bir damla ya belirdiini hissetti. Saat alty ald. Fantine oral olmadr Artk evresindeki hibir eyle ilgilenmiyor gibiydi.

Simplice hemire, belediye bakannn gelip gelmediini ve revire kp kmayacan renmek iin hizmeti kzlardan birini fabrikann kapcsna yollad. Kz birka dakika sonra dnd. Fantine hep hareketsizdi, kafasndaki dncelere dalm grnyordu. Hizmeti, sayn bakann o sabah saat altdan nce beyaz bir at koulu kk bir arabayla sabah ayaznda gitmi olduunu Simplice hemireye alak sesle anlatt. Yalnz gitmiti. Yannda arabac bile yoktu, ne tarafa gittii bilinmiyordu, bazlar Arras yoluna saptn sylyor, bazlar da Paris yolunda rastladklarm iddia ediyorlard. Giderken her zamanki gibi gayet sakindi, yalnz kapc kadna bu gece kendisini beklememelerini sylemiti. ki kadn srtlarn Fantine'in yatana dn-417m fsldar, hemire soru sorup, hizmeti tahminlerde bulunurken, Fantine, salkl halin rahat hareketlerini lmn rktc zayf-lyla birletiren baz organik hastalklara zg o ateli eviklikle yatann stnde dizs-t oturmu, bzlm, iki yumruu ile yastna dayanm, ban perdelerin aralndan karm dinliyordu. Birdenbire bard: "Siz Msy Madeleine'den sz ediyorsunuz! Neden alak sesle konuuyorsunuz? Ne yapyormu? Niin gelmiyormu?" Sesi yle sert, yle bouktu ki, iki kadn, erkek sesi duyduklarn sandlar; korkarak dndler. "Hadi, cevap verin!" diye haykrd Fantine. Hizmeti, aznn iinde geveledi: "Kapc bana bugn gelemeyeceini syledi." "Yavrum," dedi hemire, "sakin olun, yatn hadi." Fantine, durumunu deitirmeden, yrek paralayc yksek bir sesle, tamamen emredici bir tavrla, "Gelemeyecek mi?" diye haykrd. "Niin, syle? Orada aranzda fsldayor-sunuz. Nedenini bilmek istiyorum." Hizmeti, telala rahibenin kulana eilerek, "Belediye meclisinde ii olduunu syleyin," dedi. Simplice hemire hafife kzard, hizmetinin ona nerdii ey, yaland. br taraftan hastaya gerei sylemenin hasta iin korkun bir darbe olacan ve Fantine'in durumundaki biri iin bunun sonucunun olduka kt olacan dnyordu. Yznn kzarmas ksa srd. Sakin baklarla Fantine'e -418bakarak, "Sayn bakan gitmi," dedi. Fantine dikildi, topuklarnn zerine oturdu. Gzleri kvlcmland. Bu aclarla dolu ehrede olaanst bir sevin parlad. "Gitmi mi?" diye haykrd. "Cosette'i almaya gitti!" Sonra iki elini gsne bastrd, yz anlatlmaz bir ifadeye brnd. Dudaklar kprdyor, alak sesle dua ediyordu. Duas bitince, "Hemireciim," dedi, "artk seve seve yatacam, her istenileni yapacam; az nce kt davrandm, yle bararak konutuum iin sizden zr dilerim, bararak konumak ok kt, biliyorum benim iyi hemireciim, ama gryorsunuz''imdi ok mutluyum. Tanr iyi, Msy Madeleine iyi; dnebiliyor musunuz, benim Cosette'cii-mi almaya, Montfermeil'e gitti." Tekrar yatana yatt, yastn dzelten rahibeye yardm etti, boynunda tad kk gm ha pt; onu, Simplice hemire vermiti. "Yavrum," dedi hemire, "imdi dinlenmeye bakn ve hi konumayn." Fantine, hemirenin elini terli ellerinin arasna ald. Onun byle terlediini grmek hemireyi ok zyordu. Fantine artk kendi kendine konuuyordu: "Bu sabah Paris'e gitmek zere yola kt. Aslnda Paris'ten gemesine hi gerek yok. Montfermeil, gelirken biraz soldadr. Hatrlyorsunuz deil mi, dn ona Cosette'den sz ettiimde, 'Yaknda, yaknda' dediini? Bana srpriz yapmak istiyor. Biliyor musunuz? -419Onu Thenardier'lerden almak iin bana bir mektup imzalatt. Artk hibir ey diyemezler, yle deil mi? Cosette'i teslim edecekler. yle ya, paralan dendiine gre. Resmi makamlar creti dendii halde bir ocuun alkonulmasna gz yummazlar. Hemireciim, konumamam gerektiini bana iaret edip durmayn. Son derece mutluyum, ok da iyiyim, artk hi rahatszlk duymuyorum, Cosette'i tekrar greceim, hatta karnm da ok ackt. Be yla yakn bir sredir onu grmedim. ocuklarn insan nasl mutlu ettiini bilemezsiniz. Sonra ne kadar sevimlidir, greceksiniz! Bilseniz, nasl kck, gzel pembe parmaklan var! leride ok gzel elleri olacak. Bir yandayken elleri glnt. Byle! (elleriyle gsterdi.) imdi bym olmal. Yedi yanda oldu. Gen bir kz. Ben ona Co-sette diyorum, ama ad Euphrasie. Bakn bu sabah minenin stndeki toza bakarken birden yaknda Cosette'i greceim iime do-uverdi. Ah, Tannm! Yllarca ocuumu grmemek ne byk hata! Hayatn sonsuz olmadn dnmek gerek! Ah! Sayn bakan gitmekle ne iyi etti! Dorusu hava da ok souk! Paltosunu giymi midir? Yann burada olur deil mi? Yann bayram olacak. Hemireciim, yann sabah dantelli kk balm giymemi bana hatrlatn.

Montfermeil uzak bir yer. O yolu ben vaktiyle yaya gitmitim de ok uzak gelmiti. Ama yolcu arabalan ok abuk giderler! Yann Cosette burada olacak. Buradan Montfermeil'e ne kadar var?" Mesafeler hakknda hibir fikri olmayan -420hemire, "Sannm yann burada olabilir," diye cevap verdi. "Yann! Yann!" dedi Fantine, "yann Cosette'i greceim! yi Tann'nn iyi hemiresi, gryorsunuz ya artk hasta deilim. imdi sevinten deli gibiyim. sterseniz kalkp oynarm." Onun bir eyrek saat nceki halini gren biri, bu durumundan hibir ey anlayamazd. imdi yz pespembeydi, canl ve doal bir sesle konuuyordu, yzne bir glmseme yaylmt. Zaman zaman, olduka alak bir sesle kendi kendine konuarak glyordu. Analann sevinci, hemen hemen ocuun sevinci gibidir. "Hadi bakalm," dedi rahibe,""'artk mutlusunuz. imdi szm dinleyin ve daha fazla konumayn." Fantine ban yasta koydu ve alak sesle kendi kendine, "Evet, yerine yat, uslu ol, nk artk yavruna kavuuyorsun. Simplice hemire hakl. Buradaki herkes hakl," dedi. Sonra kprdamadan, ban oynatmadan, kocaman alm gzlerle ve neeli bir tavrla drt bir yanna bakmaya balad ve artk hi konumad. Hemire, onun biraz uyuyacan umarak yatann perdelerini kapatt. Saat yediyle sekiz aras doktor geldi. Hi ses duymaynca, Fantine'in uyuduunu dnerek yavaa ieri girdi, ayaklannn ucuna basa basa yataa yaklat. Perdeleri aralad ve kandilin nda Fantine'in kendisine bakan byk, sakin gzlerini grd. Fantine, doktora, "Msy, onun burada, -421benim yanmda, kk bir yatakta yatmasna izin verirler deil mi?" dedi. Doktor, Fantine'in saykladn sand. Fantine devam etti: "Bakn, tam onun yataca kadar yer var." Doktor, Simplice hemireyi bir kenara ekti. Hemire de, ona durumu anlatt; Msy Madeleine bir ya da iki gn iin yoktu, nereye gittiine dair ellerinde kesin bir bilgi olmadndan, belediye bakannn Montferme-'e gittiini sanan hastaya yanl dndn sylemeyi doru bulmuyorlard; kald ki, doru tahmin etmi olmas da mmknd. Doktor yaplan doru buldu. Fantine'in yatana yaklat. O ise, kald yerden devam etti: "nk, bakn, sabahlan uyandmda kediciime gnaydn derim, geceleri de ben uyumadmdan, onun uyuduunu grrm. Tatl nefesi bana iyi gelir." "Elinizi verin bakaym bana," dedi doktor. Fantine elini uzatt ve glerek seslendi: "Ha! Bak! Siz bilmiyorsunuz! Ben iyiletim artk. Cosette yarn geliyor." Doktor at. Kadn daha iyiydi. zerindeki bask hafiflemi, nabz glenmiti. Sanki kagelen bir hayat bu zavall bitkin varl yeniden canlandrmaktayd. "Doktor bey," dedi tekrar, "hemire size sayn bakann yavrumu almaya gittiini syledi mi?" Doktor, konumamasn, her trl yorucu heyecandan kanmasn tembihledi. Kaynatlm saf knakna ve gece atein ykselmesi -422halinde kullanlmak zere yattrc urup yazd. Doktor giderken hemire, "imdi durumu daha iyi," dedi. 'Talihi iyi gider de, sayn bakan, gerekten yarn ocukla birlikte gelirse, kim bilir belki de iyileir? O kadar artc krizler vardr ki, bazen byk sevinlerin hastalklarn ilerlemesini durdurduu grlmtr. Geri bunun organik bir hastalk olduunu biliyorum ve de olduka ilerlemi, ama btn bunlar yle esrarl eyler ki! Kim bilir, belki de onu kurtarrz." 7. Yolcu Ular Ulamaz, Dn in nlemlerini Alyor Akam saat sekiz sularyd ki, yfda gider braktmz araba Arras'ta, Posta Oteli'nin arabalara ait kapsndan ieri girdi. Buraya kadar izlediimiz adam, arabadan indi, han hizmetkrlarnn byk bir gayretle hizmet sunmalarna dalgn dalgn karlk verdi, yedek ald at geri gnderdi ve kk, beyaz at ahra gtrd; sonra zemin kattaki bilardo salonunun kapsn itip ieri girdi, bir masaya oturup, dirseklerini dayad. Alt saatte alabileceini tasarlad yolu on drt saatte alabilmiti. Bunun kendi suu olmadn kabul ediyordu; aslnda byle olmasna zl-memiti. Otelin sahibesi ieri girdi. "Beyefendi yatacaklar m? Yoksa akam yemei mi yiyecekler?" Bayla hayr iareti yapt. "Ahrdaki uak, beyefendinin atnn ok yorgun olduunu sylyor." -423Burada adam, sessizliini bozdu: "Acaba at yarn sabah tekrar yola kamaz m?"

"Ah! Msy! En aa iki gn dinlenmesi gerek." Sordu: "Postane burada deil mi?" "Evet msy." Otel sahibesi onu postaneye gtrd. Gei belgesini gsterdi ve hemen o gece posta arabasyla Montreuilsur-mer'e dnmesinin mmkn olup olmadn sordu. Kuryenin yanndaki yer botu; onu tuttu, parasn da dedi. Gie memuru; "Msy, yola kmak iin gece saat tam birde burada olmay ihmal etmeyin sakn," dedi. Bu i de olduktan sonra otelden kt, ehirde dolamaya balad. Arras' tanmyordu, yollar karanlkt, geliigzel yryordu. Ama yine de gelip geenlere gidecei yolu sormamakta inat eder gibi bir hali vard. Kk Crinchon Irma'n geti, kendisini darack, dolambal sokaklar iinde buldu ve yolunu kaybetti. Bir adam elinde fenerle gidiyordu. Bir an tereddt ettikten sonra, bu adama sormaya karar verdi; soraca soruyu birinin duymasndan korku-yormu gibi, nne, arkasna bir bakt. "Msy," dedi, "adliye binas nerededir, ltfen syler misiniz?" Olduka yal bir adam olan burjuva, "Msy, sanrm siz bu ehirden deilsiniz," dedi, "yleyse buyrun beni takip edin. Ben de tam adliye tarafna, yani vilayet kona yn-424ne gidiyorum, nk u sra adliye binas onarlyor, o nedenle mahkemeler geici olarak btn durumalar vilayette yapyor." "Ar ceza davalar da orada m grlyor?" "Elbette efendim; gryor musunuz, bugn vilayet kona olan yer, devrimden nce piskoposhaneydi. 82'de piskopos olan Msy De Conzie orada byk bir salon yaptrmt. te davalar o salonda grlyor." Adam yolda giderken, "ayet bir davada bulunmak istiyorsanz, vakit biraz ge. Genellikle durumalar saat altda sona erer," dedi. Bu srada byk meydana gelmilerdi. Adam, geni kapkara bir binann cephesindeki aydnlk drt uzun pencereyi gsterdi. Tam zamannda geldiniz, talihiniz varm. u drt pencereyi gryor musunuz? Ar ceza mahkemesi ite oras. Ik var. Demek bitmemi. Uzam olacak, bir de akam oturumu yapyorlar. Siz bu ile mi ilgileniyorsunuz? Yoksa bir cinayet davas m? Tank msnz?" "Herhangi bir iim yok, yalnzca bir avukatla greceim." "O baka," dedi adam. "Bakn msy, kap urada, nbetinin durduu yerde. Byk merdivenden karsnz." Adamn talimatna uydu, birka dakika sonra bir salondayd, ok kalabalkt, iinde cppeli avukatlarn da olduu baz gruplar orada burada fsldayorlard. Davalarn grld yerlerin eiinde aralarnda alak sesle mrldanan siyahlar giymi adamlarn -425byle gruplar oluturduklarn grmek her zaman yrek skan bir eydir. Btn bu mrldanlan szlerden efkat ve merhamet kt ok enderdir. Bunlardan daha ok, nyargyla verilmi mahkmiyet kararlan kar. Oradan geen ve dnen bir gzlemci iin btn bu gruplar karanlk birer an kovanna benzerler, iinde birtakm zihinlerin vzldana vzldana her trl uursuz yapy elbirliiyle kurduklan karanlk birer an kovan. Bir tek lambayla aydnlatlm olan bu geni salon, eski piskoposluk salonlanndan biriydi ve imdi de bekleme salonu olarak kullanlyordu. u anda kapal olan iki kanatl kap, burasn ar ceza mahkemesinin topland byk salondan ayrmaktayd. Ortalk o kadar karanlkt ki, karsna kan ilk avukata sormaktan ekinmedi. "Msy, acaba dava hangi safhada?" "Bitti," dedi avukat. "Bitti mi?" Bu sz yle bir vurguyla tekrarlamt ki, avukat dnd. "Affedersiniz msy, akraba falan msnz?" "Hayr. Burada kimseyi tanmyorum. Peki, mahkm ettiler mi?" "Elbette. Zaten baka trls de olamazd." "Krek cezasna m?" "mr boyu." Konumasn o kadar zayf bir sesle srdrd ki, syledikleri glkle anlalabili-yordu: "Demek kimlii tespit edildi." -426-

"Ne kimlii?" diye cevap verdi avukat, "tespit edilecek kimlik falan yoktu ki. Sorun gayet basitti. Kadn, ocuunu ldrm, ocuk katili olduu kantland, jri taammden cinayeti kabul etmedi, hayat boyu hapse mahkm ettiler." "Demek bir kadnd?" "Elbette canm! Limosin adnda bir kz. Siz neden sz ediyorsunuz?" "Hibir eyden, ama mademki bitmi, yleyse salon neden hl aydnlk?" "br dava iin; iki saat nce balad." "Hangi br dava?" "Bir dilenci paras, bir sabkal, bir krek mahkmu hrszlk yapm. Adn! bile bilmiyorum. Grseniz, haydut suratl bir herif. Ben olsam, srf suratndan tr onu kree yollardm." "Salona girmek mmkn m acaba efendim?" Sanmam. ok kalabalk. Ama u ara oturuma ara verildi. Dan kanlar oldu, tekrar baladnda deneyebilirsiniz." "Nereden giriliyor?" "u byk kapdan." Avukat yanndan ayrld. Birka dakika iinde, hemen hemen ayn zamanda, karmakark, duyulabilecek btn heyecanlan duymutu. Bu ilgisiz adamn szleri kh buzdan ineler, kh ateten baklar gibi kalbini delip gemiti. Henz hibir eyin bitmemi olduunu renince derin bir nefes ald, ama duyduu hissin memnunluk mu, yoksa ac m olduunu syleyebilecek durumda deildi. -427eitli gruplara yaklap sylenenlere kulak kabartt. Grlecek davalarn listesi ok ynl olduundan, mahkeme bakan o gne basit ve ksa iki dava koymutu. e ocuk katiliyle balanm ve imdi sra forsann, sabkalnn, 'sonunda krk dkknna dnen tilki'nin davasna gelmiti. Bu adam elma almt, ama bu ispat edilememiti; ispat edilen tek ey daha nce Toulon'da krek mahkmu olduuydu. Durumunu ktletiren de buydu. Dier yandan, adamn sorgusu bitmi, tanklarn ifadeleri alnmt. Ama srada avukatn savunmas ile savcnn iddianamesi vard. Btn bunlarn gece yansndan nce bitmesi imknszd. Adam muhtemelen mahkm olacakt; savc pek iyiydi; yani eline den sanklar ka-rmyordu, iirler yazan akll bir genti. Ar ceza salonuna alan kapnn yannda bir mbair ayakta duruyordu. Mbaire, "Msy, kap yaknda alacak m?" diye sordu. "Almayacak," dedi mbair. "Nasl! Duruma tekrar balaynca kap almayacak m? Ara verilmedi mi?" "Oturum yeniden balad," diye cevap verdi mbair, "ama kap almayacak." "Niin?" "nk salon dolu." "Nasl! Bir kiilik yer de mi yok?" 'Tek bir kiilik bile yok. Kap kapal. Artk hi kimse ieri giremez." Mbair biraz sustuktan sonra ekledi: "Geri sayn mahkeme bakannn arkasnda iki yer var, ama bakan oraya ancak devlet memurlarn alyor." -428Mbair bunu dedikten sonra ona arkasn dnd. Ba eik ekildi, bekleme odasna geti, merdivenleri her basamakta tereddt edercesine ar ar indi. Dnden beri iindeki iddetli mcadele hl bitmemiti. Merdiven sahanlna gelince trabzana dayand, kollarn gsnde kavuturdu ve ani bir hareketle redingotunu at, czdann ald, kalem kard, bir kt kopard ve kdn zerine fenerin nda: "Msy Madeleine, Montreuil-sur-mer Belediye Bakam" diye yazd ve sonra, merdiveni hzl hzl kt, doru mbaire gitti, kd verdi ve emir verir bir tavrla, "Bunu sayn mahkeme bakanna gtrn," dedi. Mbair kd ald, gz att ve syleneni yerine getirdi. 8. ltimasl Kabul Montreuil-sur-mer belediye bakan, kendisi farknda deildi, ama olduka n yapmt. Erdemliliinin n btn Aa Boulonnais'yi sarm ve sonunda da bu kk yerin snrlarn aarak komu iki ile de yaylmt. Kara boncuk sanayiini canlandrmak gibi il merkezine yapt olaanst hizmetten baka, Montreuil-sur-mer'in yz krk bir belediyesinden bir teki bile yoktu ki, ona herhangi bir iyilik borlu olmasn. Hatta gerektiinde br ilelerin sanayiilerini de yardm ederek desteklemi ve retimi artrmay baarmt. rnein, Boulogne'daki gl fabrikasn, Frevent'teki keten iplii fabrikasn ve Boubers-sur-429Canche'daki hidrolik tl imalathanesini gerektiinde kredi verip sermaye koyarak desteklemiti. Her tarafta Msy Madeleine adn saygyla anyorlard. Arras ve Douai, kk Montreu-sur-mer ehrinin belediye bakanna gpta ediyorlard.

Arras Ar Ceza Mahkemesi'nin oturumuna bakanlk eden Douai Kraliyet Mahkemesi Bakan da, herkes gibi, byk sayg gren bu ad tanmaktayd. Mbair toplant odasn mahkeme salonuna balayan kapy temkinle at, bakann koltuunun arkasndan ne doru eildi, zerinde az nce okuduumuz bir satrlk yaz olan kd ona verirken, "Bu msy durumaya gelmek istiyor," dedi. Bakan kd okuyunca birden saygyla toparland, bir kalem alarak kdn altna birka kelime yazd ve mbaire iade ederek, "eri aln," dedi. Szn ettiimiz bahtsz adam, salon kapsnn yannda, mbairin onu brakt yerde, brakt durumda ylece kalakalmt. Dncelerinin arasnda birinin, ona; "Beyefendi ltfen beni izlerler mi?" dediini duydu. Az nce ona srtn eviren mbair imdi yerlere kadar eilip onu selamlyordu. Bakann yazd kd ona verdi. Madeleine kd at, lambann yannda olduundan yazy okuyabildi: "Ar Ceza Mahkemesi Bakan, Msy Madeleine'e sayglarn sunar." Bu birka kelime onda garip ve ac bir duygu uyandrm gibi kd ellerinin arasnda buruturdu. -430Mbairin pei sra gitti. Birka dakika sonra, duvarlar tahta kaplamal, yeil rtl bir masann zerine konulmu iki mumla aydnlanan alma odas gibi bir yerde yalnz banayd. Yanndan ayrlrken mbairin syledii son szler hl kulandayd; "Efendim, buras toplant oda-sdr; u kapnn bakr tokman evirince mahkeme salonunda, sayn mahkeme bakannn koltuunun arkasnda olursunuz." Bu szler, onun dncelerinde, az nce getii dar koridorlarn, karanlk merdivenlerin belli belirsiz ansna karyordu. Mbair onu yalnz bana brakmt. En nemli an gelip atmt. Kendini toparlamaya alyor, ama baaramyordu. Dncenin ipleri, zellikle onlar hayatn ac gereklerine balamaya en ok ihtiya duyduunuz bir srada bakarsnz beyinde hepsi birden kopuvermilerdir. Tam da hkimlerin tarttklar ve insanlar mahkm ettikleri yerde bulunuyordu. Bunca hayatn sndrld, az sonra kendi adnn duvarlarnda yanklanaca ve u an, kaderinin gzergh olan bu sakin ve korkun oday sersemlemi olmann verdii bir rahatlkla seyrediyordu. Duvarlara bakyordu, kendi kendine bakyordu ve burann bu oda, bu insann da kendisi olmasna ayordu. Yirmi drt saattir azna bir lokma koymamt, arabann sarsntsndan bitkin dmt, ama ne birini, ne de dierini hissediyordu; duygulan silinmiti. Duvarda asl duran siyah bir ereveye -431yaklat. ereve camnn altnda Paris Belediye Bakan ve ayn zamanda Bakan Jean Nicolas Pache'n kendi el yazsyla yazlm eski bir mektup vard. phesiz bir yanllk sonucu 9 Haziran yl II tarihini tayan bu mektupta Pache, belediye meclisine ellerinde tutuklu olan bakan ve milletvekillerinin bir listesini gnderiyordu. O an onu grebilen, gzlemleyen biri olsayd, hi phesiz bu mektubun ona ok ilgi ekici geldiini dnrd, nk gzlerini mektuptan ayrmyordu ve onu iki defa okumutu. Hi dikkat etmeden, farknda bile olmadan ylesine okuyordu. Fantine'le Cosette'i dnyordu. Dne dne dnd, baklar, onu, ar ceza mahkemesinden ayran kapnn bakr tokmana takld. Bu kapy hemen hemen unutmutu. Baklar nce sakindi, sonra rkekleti, sabitleti ve yava yava dehetle doldu. Salarnn arasndan fkran ter damlacklar akaklarndan aa szlyordu. syanla kark, kendine hkim bir tavrla: 'Hadi canm! Kim zorluyor ki beni?' demek isteyen, aka da diyen, tarif edilmesi imknsz bir el hareketi yapt. Sonra hzla geri dnd, karsnda ieri girdii kapy grd, ona doru gitti, at ve dar kt. Artk o odada deildi, darda bir koridordayd. Uzun, dar, yer yer basamaklarla kesilen, trl alar yapan, oras buras hasta kandillerine benzeyen fenerlerle aydnlatlm bir koridordu bu, gelirken getii koridor. Bir soluk ald, etraf dinledi; ne arkasm-432P da, ne nnde hibir ses yoktu. Sanki izleni-yormu gibi kamaya balad. Bu dehlizin bir yn dnemecini getikten sonra durup yine etraf dinledi. evresinde ayn sessizlik, ayn karanlk vard. Nefes ne-feseydi, sendeliyordu, duvara dayand. Ta souktu, alnndaki terler buz gibiydi, rpere-rek doruldu. Bylece orada, bu karanln iinde tek bana ayakta, souktan ve titreyerek dnd. Btn gece dnm, btn gn dnmt ve artk iinde; "Ne yazk!" diyen bir sesten baka bir ey duymuyordu. Bylece bir eyrek saat geti. Nihayet ban edi, skntyla iini ekti, kollarn sarktt ve geri dnd. Ar ar, bitkin bir halde yryordu. Sanki kaarken biri onu yakalam, geri gtryordu. Toplant odasna girdi. lk gzne arpan ey kapnn tokma oldu. Bu yuvarlak, cilal bakrdan tokmak onun gznde dehetengiz bir yldz gibi parlyordu. Ona, bir kaplann gzne bakan bir koyun gibi bakyordu. Ara sra bir adm atyor, kapya doru yaklayordu. Gzlerini ondan ayramyordu. Kulak verse, bitiik salonun grltsn belirsiz bir mrlt halinde duyabilirdi, ama dinlemiyor ve iitmiyordu.

Birden, nasl olduunu anlayamadan, kendisini kapnn nnde buldu. rpnr gibi bir hareketle tokma yakalad, kap ald. Mahkeme salonundayd. -4339. Kanaatlerin Belirginlemeye Balad Bir Yer Bir adm att. Mekanik bir davranla kapy arkasndan kapad ve ayakta durup grdklerini incelemeye koyuldu. Olduka geni bir salondu, hafife aydnlatlmt, bazen grltyle doluyor, bazen sessizlie brnyordu; bir ar ceza davasnn btn mekanizmas, kasvetli ciddiyetiyle kalabaln ortasnda ilemekteydi. Salonun bir ucunda, kendi olduu yanda hkimler yer almlard; dalgndlar, cppeleri eskiydi, trnaklarn kemiriyor, gzkapakla-nn krptryorlard; br uta hrpani bir kalabalk vard: Avukatlar eit eit tavrlar alyor, askerlerin yzleri drst ve sert; leke iinde eski doramalar, kirli bir tavan, yeilden ok sarya alar renkte uha rtl masalar, ellene ellene kararm kaplar; duvarlarn tahta kaplamalanna aklan ivilerde k vermekten ok, is karan kahvehane lambalar, masalarn zerinde mumlar ve bakrdan amdanlar; karanlk, irkinlik ve hzn. Btn bunlardan yine de ortala arbal, marur bir hava yaylyordu, nk btn bunlarda yasa denilen o byk insani eyle adalet denilen o byk ilahi eyin varl hissedilmekteydi. Bu kalabalkta kimse ona dikkat etmedi. Btn baklar, tek bir noktada, bakann solunda kalan duvardaki kk bir kapya dayal tahta bir srada toplanmt. Birka mumun aydnlatt o srada iki jandarmann arasnda bir adam vard. -434Bu adam, ite o adamd. Msy Madeleine onu aramad, grd. Baklar, bu yzn nerede olduunu sanki nceden biliyormu gibi, doal olarak oraya yneldi. Kendini grr gibi oldu, ihtiyarlam ti, phesiz yz olarak tpatp bir benzerlik deildi bu, ama duruu, genel grn tamamen benziyordu. Kirpi gibi salar, vahi ve endieli gzbebekleri, srtndaki gmleiyle Digne'ye ilk girdii gnk haliydi bu. Kin ve nefret dolu, hapishanenin deme talarndan on dokuz ylda toplayp biriktirdii korkun dncelerden oluan iren hazinesini ruhunda saklayan haHX. rpererek kendi kendine; "Aman Tanrm! Yine bu hale mi geleceim?" dedi. Bu yaratk en aa altm yanda grnyordu. Kaba, aptal, rkm bir hali vard. Kapnn kard ses zerine, ona yer amak iin ekilmilerdi. Bakan ban evirip, ieri giren ahsn Montreuil-sur-mer belediye bakan olduunu anlaynca ona selam vermiti. Greviyle ilgili baz iler iin birok defa Montreuil-sur-mer'e gidip orada Msy Madeleine'i grm olan savc da onu tand ve selamlad. O ise bunlar ancak fark edebiliyordu. Bir tr halsinasyon grr gibi sana bakp duruyordu. Hkimler, bir zabt ktibi, jandarmalar, zalimce merakl bir yn ba... Btn bunlar daha nce de grmt, yirmi yedi yl nce. Bu uursuz eylerle bir kere daha karlayordu; ite oradaydlar, kmldanyorlard, -435vardlar; artk bu belleinin bir oyunu deildi, dncesinin bir serab deildi, gerek jandarmalard, gerek hkimler, gerek kalabalk, etiyle kemiiyle gerek insanlar... Gemiin belal ve skntl manzaralarnn, gerekliin btn dehetiyle evresinde yeniden ortaya ktn ve yaadn gryordu. Btn bunlar nnde bir uurum gibi duruyordu. Dehete kapld, gzlerini yumdu ve ruhunun en derin yerinden haykrd: "Asla!" Kaderin, btn dncelerini karmakark eden, onu neredeyse lgna eviren trajik bir oyunuyla, urada, karsnda bir baka kendisi duruyordu! Yarglanan bu adama herkes Jean Valjean diyordu. Gzlerinin nnde, tannmam bir grnt, hayatnn en korkun nnn kendi hayaleti tarafndan oynanan bir tr temsili bulunmaktayd. Her ey tpk eskisi gibiydi, ayn mekanizma, ayn gece saati, ona benzer bir hkim, asker ve seyirci yzleri. Yalnz, bakann ba stnde bir ha vard ki, mahkm olduu srada yoktu. Onu yargladklarnda Tanr orada deildi. Arkasnda bir sandalye duruyordu; onu grebilecekleri dncesinin verdii dehetle kendini sandalyeye brakt. Oturduktan sonra da, hkimlerin krss zerinde duran bir dosya ynndan yararlanarak yzn btn salondan gizledi. imdi artk grlmeden grebiliyordu. Gerek duygusuna yeniden kavutu ve yava yava kendine geldi. imdi -436sylenenleri dinleyebilecek sakinlikteydi. Msy Bamatabois, jri yeleri arasndayd. Javert'i arad, ama gremedi. Zabt ktibinin masas tanklarn oturduklar sray grmesini engelliyordu. Ayrca, az nce de dediimiz gibi, salon lotu. O ieri girdii srada, sank avukat savunmasn tamamlamak zereydi. Herkes dikkat kesilmiti; dava saatten beri sryordu. saatten beri bu kalabalk ya son derece aptal ya da son derece becerikli bir adamn, bilinmeyen birinin sefil bir mahlkun bir benzerliin yk altnda yava yava kn

seyretmekteydi. Daha nceden de bildiimiz gibi, bu adatn bir serseriydi, bir tarlada elinde bir dal olgun elmayla yakalanmt. Bu dal, Pierron'un ba denilen, evresi duvarla evrili bir badaki elma aacndan krlmt. Kimdi bu adam? Soruturma yaplm, tanklar dinlenmiti, hepsi de ayn eyi sylyorlard, duruma boyunca ortaya klar salmt. ddia makam yle diyordu: "Ele geirdiimiz bu adam yalnzca bir meyve hrsz, rnleri talan eden biri deildir; biz bir haydutu, iflah olmaz bir srgn kaan, eski bir forsay, son derece tehlikeli kt bir adam, adaletin uzun sredir arad Jean Valjean adnda bir suluyu gryoruz. Sekiz yl nce Toulon hapishanesinden ktktan az sonra Kk Gervais adnda Sa-voyard bir ocuun yolunu keserek silahl soygun yapmtr. Ceza Yasas'nn 383'nc maddesinde ngrlen bu su iin, daha sonra hukuka uygun ekilde kimlik tespi-437tinden sonra, kovuturmada bulunma hakkn sakl tutuyoruz. imdi yeni bir hrszlk suu daha ilemitir. Bu adam sabkaldr. Onu bu yeni olay iin mahkm ediniz; eski olay iin daha sonra yarglanacaktr." Bu sulama ve tanklarn ifade birlii karsnda sank arm grnyordu. 'Hayr' demek isteyen hareketler, iaretler yapyor ya da gzlerini tavana dikiyordu. Glkle konuuyor, sorulan skntyla cevaplyordu, ama tepeden trnaa her hali tavr sulamay reddediyordu. evresinde, kendisine kar sava dzeninde dizilmi btn bu akll insanlarn huzurunda bir budala; onu yakalayan toplumun ortasnda bir yabanc gibi duruyordu. Bu arada, gelecek onun iin gittike daha tehditkr olmaya doru gidiyordu; sulamann doru olma ihtimali her dakika biraz daha artyordu ve btn bu kalabalk, onun zerine giderek daha fazla ken bu felaketlerle dolu karara ondan daha fazla endieyle bakyordu. Hatta krek cezasndan baka, kimlii ispat edilir de Kk Gervais olay daha sonra bir mahkmiyetle sonulanrsa lm cezas verilmesi bile mmknd. Kimdi bu adam? Neden duygusuz biriydi? Alk m, yoksa kurnaz myd? Her eyi fazlasyla anlyor muydu, yoksa hibir ey anlamyor muydu? Bu sorular dinleyicileri ikiye bld gibi, galiba jriyi de ikiye ayrmt. Bu davada rkten, zihinleri kartran bir taraf vard. Dram yalnzca belirsiz deil, ayn zamanda karanlkt. Savunma avukat, savunmasn olduka -438iyi yapmt. Kulland dil, uzun zaman ba-ro'nun iyi konuma yeteneini oluturmu olan ve Paris'te olduu kadar Romorantin veya Montbrison'da da zamannda btn avukatlar tarafndan kullanlan tara diliydi. Bugn klasiklemi olan bu dil, artk sadece iddia makamnn resmi szcleri tarafndan kullanlmakta, arbal tonu ve grkemli havasyla onlara pek yakmaktadr. (...) -Bylece, avukat elma hrszln anlatmakla ie balamt,- tumturakl bir slupla konumak zor itir, ama Benigne Bossuet de bir cenazede yapt konumada bir tavuktan sz etmek zorunda kalm ve iin iinden tantanal bir ekilde ayrlmasn "bilmiti. Avukat, elma hrszlnn maddi kantlarla ispatlanm olmadn belirtmiti. Mvekkili -d avukat sfatyla, ona Champmathieu demekte zellikle srar ediyordu- duvardan atlarken ya da dal krarken herhangi biri tarafndan grlmemiti. O sadece bu dal (avukat buna kk dal demeyi tercih ediyordu) elindeyken yakalanmt; ama dal yerde bulup aldn sylyordu. Bunun tersini ispatlayan delil neredeydi? Geri daln duvardan atlanarak krld ya da alnd ve bir tehlikeyi sezen baka bir meyve hrsz tarafndan daha sonra oraya atld muhakkakt; ortada bir hrsz olduuna phe yoktu. Ama bu hrszn Champmathieu olduunu ispatlayan ey neydi? Tek bir ey; eski bir krek mahkmu olmasyd. Avukat, sann bu sfatnn ne yazk ki iyi tespit edilmi bulunduunu inkr etmiyordu. Gerekten, sank Faverolles'de -439oturmu; orada aa budaycl yapmt; Champmathieu ad pekl balangta Jean Mathieu olabilirdi; btn bunlar doruydu; drt tank da Champmathieu'nn krek mahkmu Jean Valjean olduunu hi tereddtsz kabul ediyorlard. Bu bilgilere, bu ifadelere kar, avukatn ortaya koyabilecei tek ey, mvekkilinin sulamay reddetmesiydi, yani kara dayanan bir reddetme. Ama sann krek mahkmu Jean Valjean olduu farz edilse bile, bu onun elma hrsz olduunu gsterir miydi? Olsa olsa bir ipucuydu bu, yoksa bir kant deil. uras doruydu ki, sank 'kt bir savunma sistemi' benimsemiti ve avukat 'btn iyi niyetiyle' bunu kabul etmek zorundayd. Sank, her eyi; hrszlk yaptn, bir forsa olduunu inkr etmekte direniyordu. Bu son konuda itirafta bulunmas elbette daha iyi olur, hkimlerin ona kar balayc olmalarn salard. Avukat ona bunu tavsiye etmi, ama sank inatla reddetmiti, phesiz hibir itirafta bulunmamakla her eyi kurtaracan sanyordu. Bir hatayd bu, ama sann zeksnn ktln gz nne almak gerekmez miydi? Aka grld zere bu adam bir ahmakt. Uzun bir krek mahkmiyeti felaketi ve mahkmiyetten sonra da uzun bir sefalet onu geri zekl biri yapmt, vs vs. Kendisini iyi koruya-myordu, onu mahkm etmek iin bir neden miydi bu? Kk Gervais iine gelince, avukat bu konuyu tartacak deildi. Bunun dava konusuyla hibir ilgisi yoktu. Avukat szlerini bitirirken gerek jriden, gerekse mah-440kemeden talepte bulunarak Jean Valjean'n kimliinden emin olduklar takdirde, ona srgn kaa olan mahkmlara uygulanan cezalardan birini vermekle yetinmelerini, ama sabkal forsaya reva grlen korkun cezay vermemelerini istedi.

Savc avukata karlk verdi. Genellikle btn savclar gibi, slubu hain ve sslyd. Avukat 'drstlnden' tr kutlad ve bu drstlkten ustaca yararland. Avukatn verdii btn dnleri san vurmak iin kulland. Avukat, sann Jean Valjean olduunu kabul eder gibi grnyordu. Avukatn bu ifadesini senet olarak kabul etti. u halde, bu adam Jean Valjean'd. ddia makam bundan emindi ve bu asla tartlmazd. Savc bu noktada usta bir sz oyunuyla su denen eyin kaynaklarna ve nedenlerine kadar inerek, la Quotid.ien.ne ve VOriflamme gazetelerindeki eletirmenlerin taktklar 'blisin ekol' adn kullanarak, o zamanlar henz yeni domakta olan romantik ekoln ahlakszlna kar atp tuttu; Champmathieu'nn ya da daha dorusu Jean Valjean'n suunu olduka doru grnen bir biimde, bu sapk edebiyatn etkisine balad. Bu bak as tkenince de Jean Valjean'a geti. Kimdi bu Jean Valjean? Jean Valjean' betimledi; bir canavar, vs. Bu eit betimlemelerin rnei Thera-menes'in hikyesinde yer alr; geri trajediye bir yarar yoktur, ama adli sz oyunlarna her gn byk hizmetleri gemektedir. Dinleyicilerle jri yeleri 'rperdiler'. Betimleme tamamlandktan sonra savc ertesi sabah il ga-441zetesinin iyice hayranln uyandrmak iin, hatiplere yarar bir hareketle szn srdrd: "Ve ite byle bir adam, vs vs vs, serseri, dilenci, geim aralarndan yoksun, vs vs -gemi hayatnda su oluturan iler yapmaya alm ve Kk Gervais'ye kar iledii suun da ispatlad gibi, hapiste kald srece pek de slah olmam, vs vs. te byle bir adam yolda hrszlk mahallinde atlad duvarn birka adm tesinde alnt nesneyi hl elinde tutarken sust yakalandn, duvardan atladn, her eyi reddediyordu; adna ve kimliine kadar her eyi! Burada tekrarlamaya gerek grmediimiz yzlerce delilden baka, drt tank onu tehis ettiler: Drst polis mfettii Javert ve sann eski alaklk yolda Brevet, Chenildieu ve Cochepaille adl forsalar. Bu kahredici ifade birliine kar o ne yapyor? nkr ediyor. Bu ne vurdumduymazlk! Siz sayn jri yeleri adaleti yerine getireceksiniz, vs vs." Savc konutuu srece sank az ak, biraz da hayranlkla kark bir aknlkla onu dinliyordu. Bir insann byle konuabil-mesi belli ki onu artmt. Zaman zaman, iddianamenin en 'enerjik' olduu ve iyi konuma sanatnn iyice coarak dalayc sfatlar seli halinde tap san frtnalara boduu yerlerde sank, ban sadan sola, soldan saa hafife sallamakta, durumann bandan beri yapt gibi bir tr mahzun ve dilsiz bir protestoyla yetinmekteydi. Ona en yakn olan seyirciler, iki defa alak sesle; "Msy Baloup'a danmazsan ite byle -442olur!" dediini duydular. Savc, sann hesapl bir ekilde taknd bu aptalca tavnna jrinin dikkatini ekti. Bu tavr, gerek bir aptall deil, bir ustal, kurnazl, adaleti yanltma alkanln gstermekte ve bu adamn 'snrsz sapkln' apak gzler nne sermekteydi. Kk Gervais olay iin ayrca dava ama hakkn sakl tuttuunu belirtip ar bir mahkmiyet talep ederek szlerine son verdi. Mahkmiyet, hatrlanaca gibi imdilik mebbet krekti. Avukat ayaa kalkt, 'sayn savc'ya 'mkemmel konumas'ndan tr iltifat etmekle sze balayp elinden geldiince karlk vermeye alt, ama gittike gcn kaybediyordu; belli ki ayann altndaki zemin kaydka kaymaktayd. 10. nkr Sistemi Durumaya son vermenin vakti gelmiti. Bakan, san ayaa kaldrp usulden olan soruyu sordu; "Savunmanza ekleyecek bir eyiniz var m?" Adam ayakta, iren bir takkeyi elinde evirip evirerek soruyu duymam gibi duruyordu. Bakan, soruyu tekrarlad. Bu sefer adam duydu. Anlam gibi grnd. Uykudan uyanan biri gibi bir hareket yapt, gzlerini evresinde dolatrd, dinleyicilere, jandarmalara, avukatna, jri yelerine, mahkeme heyetine bakt, kocaman yumruunu srann nnde duran tahta blmenin zerine koydu, yine etrafna baknd ve -443sonra birden baklarn savcya dikerek konumaya balad, bu, patlama gibi bir ey oldu. Szlerin azndan geliigzel, hmla, ta-kla arpa, karmakark bir ekilde frlamalarna baklrsa, hepsi birden ayn anda dar kmak iin itiip sabrszlanyorlar sanlrd. Dedi ki: "unu sylemek isterim. Ben Paris'te araba tamircilii yaptm, hem de Msy Balo-up'un yannda. Bu meslek zordur. Arabaclkta hep ak havada alrsn, avlularda, sundurmalarn altnda, iyi ustalarn yannda, hibir zaman atlyelerde allmaz, nk geni yer ister, anlarsnz. Kn o kadar rsn ki, snmak iin kollarn dversin, ama patronlar bunu istemezler, zaman kayb derler. Kaldrm talarnn aras buz tutmuken demiri ilemek zordur, insan abucak ypratr. Bu meslekte genken yalanrsn. Krk yanda insann ii bitmi demektir. Ben elli yandaym, ok zorluklar ektim. Ayrca iiler yle zalimdirler ki! Adam artk yalandnda, 'ihtiyar sersem, moruk hayvan' diye arrlar! Gnde ancak otuz metelik kazanyordum, patronlar yamdan faydalanp mmkn olduu kadar az cret dyorlard. Ayrca derede amarclk yapan bir kzm vard. O da bir para kazanyordu; ikimiz birlikte yuvarlanp gidiyorduk. O da zorluk ekiyordu. Btn gn yan beline kadar bir teknenin iinde, yamurda, karda, yznz bak

gibi kesen rzgrda don yapt zamanda amar ykamak gerekir; bazlarnn fazla amar yoktur, ykanan beklerler; -444ykamazsan mterileri kaybedersin. Tahtalar iyi bititirilmemitir, her taraftan stne sular damlar. Etekliinin alt da st de srlsklamdr, insann iine iler. Kn Enfant-Rouge amarhanesinde de alt, oraya su musluktan gelir. Teknenin iine girmezsin. Ya teknenin nnde, ya da musluun altnda ykar, arkandaki teknenin iinde alkalarsn. Oras kapal olduu iin insan daha az r. Ama korkun bir kaynar su buhar vardr; insann gzn mahveder. Kzm akamlan saat yedide eve dndnde, o kadar yorgun olurdu ki hemen yatard. Kocas dvyordu. Kzm ld. Bizler pek mutlu olmadk. yi bir kzd, baloya falan gitmezdi/'ok usluydu. Bugn hatrlyorum, byk perhizin arifesiydi, saat sekizde yatmt. Doru sylyorum. Sorabilirsiniz. Ha! Elbette! Sormak, ne budalaym! Paris, bir gayya kuyusudur. Kim tanr ki Champmathieu Baba'y? Ama yine de Msy Baloup'un yerine sorun. Hl, benden ne istiyorlar bilmiyorum." Adam sustu ve ayakta ylece durdu. Btn bunlar yksek, bouk, sert, pasl bir sesle abuk abuk, fkeli ve vahi bir saflkla sylemiti. Yalnz bir defa szn kesip, izleyenlerin arasnda birisine selam vermiti. Karsna rastgele savurur gibi syledii bu szler, azndan birer hkrk gibi kyor ve bu szlerin her birine, bir oduncunun odun yararken yapt davran ekliyordu. Szn bitirdii zaman dinleyiciler kahkaha kopardlar. Sank onlara bakt, gldklerini grnce o da glmeye balad. -445Hazin bir durumdu. Dikkatli ve iyi niyetli bir insan olan bakan sesini ykseltti. 'Sayn jri yeleri'ne sann bir zamanlar yannda altn syledii araba ustas Ba-loup adl kiinin burada anlmasnn bir yaran olmadn hatrlatt. Ad geen kii iflas etmi, arandnda 'bulunamamt'. Sonra sana dnerek syleyeceklerini iyi dinlemesini tembihledi ve ekledi: "zerinde iyice dnmemiz gereken bir durumdasnz. Olduka ar ipular var, yle ki bunlar ok nemli baz sonular dourabilir. Sizin yararnza son bir defa daha soruyorum, u iki olay drste aklayn: Birincisi, Pierron'un bann duvarndan aarak hrszlk yaptnz m? Evet ya da hayr deyiniz. kincisi, yine evet ya da hayr deyiniz, tahliye edilen forsa Jean Valjean siz misiniz?" Sank akl banda bir tavrla, sorulan anlayan, ne cevap vereceini bilen bir adam gibi ban sallad. Azn at, bakana doru dnd: "nce..." Sonra bir takkesine, bir tavana bakt ve sustu. Savc, "Sank!" diye sert bir sesle konutu. "Dikkatli olun, size sorulanlann hibirine cevap vermiyorsunuz. Byle bocalamanz, sizi mahkm ediyor. Adnzn Champmathieu olmad, nceleri anasna ait Jean Mathieu ad altnda gizlenen forsa Jean Valjean olduunuz, Auvergne'e gittiiniz, Faverolles'da doduunuz ve burada aa budaycl yapt-446nz aka ortada. Pierron'un bandan, duvardan atlayarak olgun elmalan aldnz da aka ortadadr. Sayn jri yeleri bunu takdir edeceklerdir." Sank sonunda yerine oturmutu. Savc szn bitirince ayaa frlayp, haykrd: "Siz ok zalim bir insansnz! te bunu sylemek istiyordum. nce bulamamtm. Ben hibir ey almadm. Ben her gn yemek yiyen biri deilim. Ailly'den geliyordum, btn bir krlk alan sapsar yapan bir saanaktan sonra dolayordum, sellerden bataklklar bile tayor, yol kenarnda kumlardan, kk ot filizlerinden baka bir ey kmyordu. Yerde knlm bir dal buldum, stnde elmalar vard. Bama bir ktlk getireceini bilemeden dal yerden aldm. aydr hapisteyim, beni oradan oraya srkleyip duruyorlar. Sonra da ben bir ey diyemiyorum, herkes benim aleyhimde konuuyor, bana diyorlar ki, 'Cevap ver!' Jandarma, iyi bir ocuk, dirseimi drtyor, 'hadi cevap ver!' diyor yavaa. Ben aklama yapmay bilmem, okumadm, yoksul bir adamm. te bunu grmemekle hata ediyorlar. Ben almadm, ben orada bulunan eyleri yerden aldm. Diyorsunuz ki, Jean Valjean, Jean Mathieu! O insanlan tanmyorum. Bunlar kyl. Ben Hpital Caddesi'nde, Msy Baloup'un yerinde altm. Benim adm Champmathieu'dr. Bana nerede doduumu soruyorsunuz; ok akacsnz. Ben bilmiyorum. Herkes dnyaya bir evde gelmez ya. Yoksa bu i ok rahat olurdu. Sannm -447f babamla anam yollarda gezen insanlarm; ben de pek iyi bilmiyorum. ocukken bana 'kk' derlerdi; imdi de 'ihtiyar' diyorlar. Benim vaftiz adlarm ite bunlardr. Bunu nasl anlarsanz anlayn. Auvergne'de bulundum, Faverolles'de de bulundum. Ah Tanrm! E, peki? nsan krekte yatm olmadan Auvergue'de ya da Faverolles'de bulunamaz m? Size sylyorum ite, ben almadm ve ben Champmathieu Baba'ym. Msy Balo-up'un yerindeydim, orada oturdum. Sonunda samalklarnzla canm skyorsunuz! Sanki ne diye herkes azgn azgn peimde koup duruyor?"

Savc duraklamt; bakana dnerek konutu: "Sayn bakan, sank kendisini budala yerine koydurtmak istiyor, ama bunu baaramayacaktr, kendisine haber veriyoruz. Onun bu kark, ama bir hayli ustalkl savunmas karsnda, sizden ve mahkeme heyetinden, Brevet, Cochepaille ve Chenildieu adl mahkmlarla polis mfettii Javert'in yeniden mahkeme huzuruna arlarak, sann forsa Jean Valjean'a benzeyip benzemediini anlamak iin son bir defa daha sorguya ekilmelerini saygyla talep ediyorum." Bakan, "Sayn savcya hatrlatmak isterim ki," dedi, "polis mfettii Javert, komu bir iledeki grevi dolaysyla, ifadesini verir vermez celseyi ve hatta ehri terk etmitir. Sayn savcnn ve sank avukatnn onayyla kendisine bu izni verdik." "Doru sayn bakan," diye szn sr-448drd savc. "Msy Javert burada olmadna gre, onun daha birka saat nce burada sylediklerini sayn jri yelerine hatrlatmak isterim. Javert, drstlyle alt derecede, ama nemli grevleri erefle yerine getiren deerli bir insandr. fadesi ite u ekildedir: Sann inkrlarn yalanlayan ahlaki varsaymlara ve somut kantlara hi ihtiya duymuyorum. Onu kesinlikle tanyorum. Bu adamn ad Champmathieu deildir; bu adam Jean Valjean adnda son derece acmasz, korkulmas gereken eski bir forsadr. Cezasnn bitiminde byk bir zntyle serbest braklmtr. Arlatrc nedenleri olan hrszlktan tr on dokuz -yl krek cezasna mahkm olmu, be alt defa kama giriiminde bulunmutur. Kk Gervais ve Pier-ron hrszlndan baka merhum Digne piskoposunun evinde yaplm bir hrszlk konusunda da kendisinden phelenmekteyim. Toulon krek hapishanesinde gardiyan yardmcs olduum srada kendisini sk sk grmmdr. Onu kesin olarak tandm tekrar beyan ederim." Bu son derece ak olan ifade, dinleyiciler ve jri yeleri zerinde grne gre gl bir etki yapt. Savc, Javert burada bulunmadna gre, Brevet, Chenildieu ve Cochepaille adndaki dier tanklarn yeniden dinlenmeleri ve resmen sorguya ekilmeleri konusunda srar ederek konumasn bitirdi. Bakan, mbairlerden birine emir verdi. Az sonra tanklarn bulunduklar odann kaps ald. Mbair, kendisine yardma hazr olan -449bir jandarmann eliinde mahkm Brevet'yi ieri soktu. Dinleyiciler heyecanlydlar, sanki btn gslerde tek bir yrek arpyordu. Eski forsa Brevet merkez hapishanelerinin siyahl grili ceketini giymiti. Altm yalann-dayd. Yz bir iadamna, hali tavr bir dzenbaza benziyordu; bazen ikisi birlikte gider. Yani yapt ktlklerden sonra yeniden girdii hapishanede kap nbetisi gibi bir ey olmutu. Amirlerinin onun hakknda, "yararl olmaya alyor" dedikleri bir adamd. Hapishanenin rahipleri de dindar biri olduunu sylyorlard. Ancak bu olaylarn Restorasyon devrinde getiini de unutmamak gerekir. Bakan, "Evet," dedi, "aalayc bir sutan mahkmsunuz, bu yzden yemin edemezsiniz." Brevet, gzlerini yere indirdi. "Ama," diye devam etti bakan, "yasann aalad bir insanda bile, Tann'nm merhameti izin verdii takdirde eref ve drstlk duygusu kalabilir. te bu ok nemli anda ben bu duyguya hitap ediyorum. Eer sizde bu duygudan kalmsa, ki kaldn umuyorum, bana cevap vermeden nce iyice dnn, bir yandan aznzdan kacak tek bir kelimenin mahvna yol aabilecei bu adam, br yandan da syleyeceiniz bir szle aydnla kavuabilecek olan adaleti dikkate aln. u an hayati bir andr, yanldnz sandnz takdirde ifadenizi geri alabilirsiniz. Sank ayaa kalkn; Msy Brevet, sana iyice bakn, anlarnz canlandrn. Ve btn ruhunuz ve vicdannzla bize bu adam eski -450krek arkadanz Jean Valjean olarak tanyp tanmadnz bir kere daha syleyin." Brevet, sana bakt, sonra mahkeme heyetine dnd. "Evet sayn bakan. Onu ilk tanyan ben oldum ve srar ediyorum. Bu adam Jean Val-jean'dr. Toulon'a 1796'da girip, 1815'te kt. Bir yl sonra da ben ktm. imdi bir aptala benziyor, sanrm yallktan alklam; krekteyken sinsi ve kurnazd. Onu kesinlikle tanyorum." "Yerinize oturun," dedi bakan. "Sank, siz ayakta durun." Chenildieu'y ieri aldlar. Krmz kazayla yeil takkesi, mebbet hapse mahkm bir forsa olduunu gsteriyordu. Cezasm To-ulon krek hapishanesinde ekmekteydi. Bu dava iin oradan getirmilerdi. Elli yalarnda, yz krk, elimsiz, sar benizli, kstah, heyecanl, ufak tefek bir adamd. Btn uzuvlarnda, btn kiiliinde hastalkl bir bitkinlik, baklarnda ise olaanst bir g vard. Krekteki yoldalar ona Jenie-Dieu* adn takmlard. Bakan, Brevet'ye sylediklerinin aynn ona da syledi. Aalatc sutan tr mahkmiyetinin onu yemin etme hakkndan yoksun kldn kendisine hatrlattnda, Che-nildieu ban kaldrp karsndaki izleyicilere bakt. Bakan onu, belleini toplamaya davet ettikten sonra, Brevet'ye olduu gibi, san tandnda srar edip etmediini sordu.

Chenildieu kahkahayla gld. * Ben Tann'y tanmyorum. -451'Tanrm! Onu tanyor muymuum? Be yl ayn zincire bal kaldk. imdi suratmza bakmyorsun yle mi babalk?" "Oturun yerinize," dedi bakan. Mbair Cochepaille'i getirdi. Chenildieu gibi hapishaneden gelen ve krmzlar giyinmi olan dier mr boyu hkml ise Lour-des kyllerinden ve Pireneler'in yar ayla-rndand. Dalarda srlere bakm ve srleri otlatrken de ekyala soyunmutu. Cochepaille, yontulmamlkta sanktan geri kalmad gibi, ondan daha da aptal grnyordu. Doann yabani hayvan olarak kotar-d ve toplumun krek mahkmu olarak tamamlad bedbaht insanlardan biriydi. Bakan onu baz dokunakl ve ciddi szlerle duygulandrmaya altktan sonra, br ikisine sorduu gibi, ona da karsnda ayakta duran adam tand konusunda hi tereddtsz, tam bir vicdan huzuruyla srar edip etmediini sordu. "Bu Jean Valjean'dr," dedi Cochepaille. "Hatta ona Kriko Jean derlerdi, o kadar kuvvetliydi." Bu adamn da belli ki samimi ve inanlr ifadelerinden her biri dinleyiciler arasnda sank iin hi de hayra alamet olmayan mrldanmalara yol amt. Yeni bir aklama gelip, bir ncekine eklendike, bu mrldanma bsbtn artyordu. Sanksa ayn ifadeleri akn bir yzle dinlemiti. ddia makamna gre sann bu hali, onun balca savunma aracn oluturuyordu. Birinci tankta jandarmalar ve yaknnda bulunanlar, sann dile-452rinin arasndan homurdandm duymulard; "Ha, iyi! Al sana bir tane!" kincisinden sonra biraz daha yksek bir sesle; "yi, ok iyi!" dedi. ncsnde haykrd; "Harika!" Bakan, ona sordu: "Sank, duydunuz mu? Herhangi bir syleyeceiniz var m?" O cevap verdi: "Dedim ya. Harika!.." Dinleyiciler arasnda bir uultu koptu, hemen hemen jriye kadar yayld. Adamn hap yuttuu aka grlyordu.. Bakan, "Mbair, skneti salaynz," dedi. "Durumay kapayacam." Tam o srada bakann tam yannda bir hareket oldu. Bir sesin bard duyuldu. "Brevet, Chenildieu, Cochepaille! Bu tarafa baknz!" Sesi duyan herkes dondu kald. ylesine ackl ve korkun bir sesti ki bu. Baklar sesin geldii yana doru evrildi. Mahkeme heyetinin arkasnda oturan imtiyazl seyirciler arasndan bir adam ayaa kalkm, hkimler heyetini mahkeme salonundan ayran blmenin kapsn itmi, salonun ortasnda ayakta duruyordu. Bakan, savc, Msy Bamatabois ve dier yirmi kii onu tandlar ve hep bir azdan bartlar: "Msy Madeleine!" 11. Champmathieu Giderek akna Dnyor Gerekten de oydu. Zabt ktibinin lambas yzn aydnlatmaktayd. apkas elin-453deydi; elbiselerinde hibir dzensizlik yoktu, redingotu zenle iliklenmiti. ok solgundu ve hafife titriyordu. Arras'a geldiinde krlam olan salar imdi artk bembeyazd; orada bulunduu u bir saat iinde aarmlard. Btn gzler ona evrilmiti. Heyecan tarif edilir gibi deildi. Dinleyiciler arasnda bir anlk bir tereddt oldu. Ses o kadar yrek paralayc, orada duran adamsa o kadar sakindi ki, nce ne olduunu anlayamadlar. Herkes birbirine kimin bardn sordu. Bu mthi haykr bu sakin adamn koparm olacana inanamyorlard. Bu kararszlk ancak birka saniye srd. Bakan ve savc daha azlarn aamadan, jandarmalarla mbair yerlerinden bile kpr-dayamadan, Cochepaille, Brevet ve Chenildieu adndaki tanklara doru ilerlemiti. "Beni tanmadnz m?" dedi. de ne diyeceklerini armt, bir ba iaretiyle onu hi tanmadklarn belirttiler. rken Cochepaille, askerce bir selam akt. Msy Madeleine, jri yelerine ve mahkeme heyetine dnerek, yumuak bir sesle, "Sayn jri yeleri, san serbest braknz. Sayn bakan, beni tutuklatnz. Aradnz adam o deil, benim. Ben Jean Valjean'm," dedi. Hibir azdan soluk kmyordu. lk aknln ardndan ortala bir mezar sessizlii kmt. Yce bir eyin meydana geliinde kitleyi saran dini dehete benzer bir dehet havas hissediliyordu salonda. Bu arada, bakann yzn bir sempati ve keder ifadesi sarmt. Savcyla kala gz ara-454snda iaretleip, yelerle alak sesle birka kelime konutu. Dinleyicilere dnd ve herkesin anlayaca bir ses tonuyla sordu:

"Burada doktor var m?" Savc sz ald: "Sayn jri yeleri durumay ihlal eden son derece garip ve beklenmedik olay sizde olduu kadar bizde de anlatmaya gerek grmediimiz bir duygu yaratmaktadr. Hepiniz, Montreuil-sur-mer belediye bakan saygdeer Msy Madeleine'i ahsen ya da nnden tanrsnz. Dinleyiciler arasnda doktor varsa, biz de sayn bakanla birlikte kendisinden Msy Madeleine'e yardmc olmasn ve onu evine kadar gtrmesini rica ediyoruz..." Msy Madeleine, savcnn szlerini bitirmesine frsat brakmad; yumuak ve ayn zamanda otoriter bir sesle savcnn szn kesti. Syledii szleri aaya alyoruz. Bu szler, durumadan hemen sonra, bu sahneye tank olan biri tarafndan kaleme alnd ekilde, onlar \s\zza.V duymu kiilerin, yaklak krk yl sonra bugn hl kulaklarnda kalm biimiyle aynen yleydi: 'Teekkr ederim sayn savc, ama ben deli deilim. Olmadm greceksiniz. Byk bir hata yapmak zereydiniz, bu adam brakn, yapmam gereken bir grevi yerine getiriyorum, o bedbaht mahkm benim. Burada her eyi aka gren tek kii benim ve ben size gerei sylyorum. u an yaptm Tanr yukardan gryor, bu kadar da yeterlidir. Beni yakalayabilirsiniz, ite buradaym. Oysa elimden geleni yapmtm. Baka bir ad -455altnda saklandm, zengin oldum, namuslu insanlar arasna girmek istedim. Anlalan byle bir ey olamyormu. Neyse, syleyemeyeceim pek ok ey var, size hayatm anlatacak deilim, nasl olsa bir gn renilecek. Monsenyr piskoposu soydum, doru, Kk Gervais'yi soydum, bu da doru. Size Jean Valjean'n ok gaddar bir bedbaht olduunu syleyenler hakldrlar. Belki btn su onda deildir. Dinleyin sayn hkimler, benim kadar alalm bir insann ne ilahi takdiri yermeye ne de topluma t vermeye hakk vardr, ama bakn, iinden kp kurtulmay denediim ktlk, zararl bir eydir. Verilen krek cezas, krek mahkmunu yaratr. sterseniz bunun zerinde dnn. Kree mahkm edilmeden nce yoksul bir kylydm, aklm pek ktt, aptal gibi bir eydim; krek cezas beni deitirdi. Budalaydm, zalim oldum; ktktm, kor oldum. Daha sonra af ve iyilik beni kurtard, tpk sertliin de daha nce mahvetmi olmas gibi. Ama balayn, siz bu sylediklerimi anlayamazsnz. Bundan yedi yl nce Kk Gervais'den aldm krk meteliklik madeni paray evimde, minenin klleri arasnda bulacaksnz. Bunlara ekleyecek baka bir szm yok. Yakalayn beni. Tanrm! Sayn savc ban sallyor, diyorsunuz ki, 'Msy Madeleine ldrd!' nanmyorsunuz bana! te zc olan da bu. Hi deilse bu adam mahkm etmeyin! Nasl olur da bunlar beni tanmazlar? Ja-vert'in burada olmasn isterdim. O beni iyi tanrd!" -456Bu szlerin syleniindeki ses tonunun tad iyi niyetli ve karanlk melankoliyi hibir ey dile getiremez. forsaya dnd: "Oysa ben sizi tanyorum! Brevet, hatrlyor musun..." Szn yanda kesti, bir an tereddt ettikten sonra, "Krekte taktn o damal rme asky hatrlyor musun?" dedi. Brevet, ummad bir eyle karlamann verdii aknlkla sarsld ve dehete dm bir tavrla onu tepeden trnaa szd. Jean Valjean szn srdrd: "Chenildieu, kendine Je-nie-Dieu lakabn takan sen, senin btn sa omzunda derin bir yank izi vardr, nk oradaki T.F.P. harflerini silmek iin bu omzunu kor dolu bir maltzn zerine yatrmtn, ama yine de o harf orada okunuyor. Cevap ver, doru mu?" "Doru," dedi Chenildieu. Bu sefer Cochepaille'a dnd: "Cochepaille, senin dirseinin i tarafna yakn bir yerde yank barut kullanlarak dvmeyle yazlm mavi harflerle bir tarih vardr. Bu tarih imparatorun Cannes'a k tarihi 1 Mart 1815'tir. Sva kolunu." Cochepaille kolunu svad, evresinde btn baklar plak koluna topland. Jandarmalardan biri, bir lamba yaklatrd; kolda tarih yazlyd. Talihsiz adam glmseyerek dinleyicilere ve hkimlere dnd. Grenlerin bugn bile hl zntyle hatrladklar bir glmseyiti bu, bir zafer ve ayn zamanda umutsuzluk glmseyii. -457"te, gryorsunuz," dedi, "Ben Jean Val-jean'm." Mahkeme salonunda artk ne hkim, ne savc ne de jandarmalar vard; sabit baklardan ve zgn yreklerden baka hibir ey kalmamt. Artk kimse ne yapmas, nasl davranmas gerektiini hatrlamyordu. Savc ceza istemek iin, bakan bakanlk etmek iin, avukat savunmak iin orada bulunduklarn unutmulard. Ancak, hibir soru sorulmamas, hibir yetkilinin ie mdahale etmemesi, alacak bir durumdu. Yce grntlerin zellii ite budur, btn ruhlar kavrar, btn tanklar seyirci yapar. Orada bulunanlarn belki hibiri neler duyduunun farknda deildi; phesiz hibiri byk bir n ihtiamla parlamasna tank olduunu dnmyor, ama herkes gzlerinin kamam olduunu hissediyordu.

Gzlerinin nnde bulunan kiinin Jean Valjean olduu gerei apakt. Bu adamn ortaya kmas, az nce son derece karanlk olan bir olay kla doldurmaya yetmiti. Btn bu kalabalk artk hibir aklamaya gerek kalmakszn adeta bir elektrik akm uyarsyla kendi yerine bakasnn mahkm olmamas iin kendisini teslim eden bir insann, bu basit ve grkemli hikyesini hemen bir bakta anlamt. Ayrntlar, tereddtler, mmkn kk direniler, bu ltl geni olay iinde kaybolmutu. Bu etki abucak geti, ama o an iin dayanlmaz bir gteydi. Jean Valjean, yeniden konutu: -458"Oturumu daha fazla ihlal etmek istemiyorum. Tutuklanmadma gre gidiyorum. Yaplacak ok ilerim var. Sayn savc, benim kim olduumu, nereye gittiimi biliyor, istedii zaman beni tutuklatabilir." k kapsna doru yneldi. Ona engel olmak iin ne bir ses kt ne de bir kol uzand. Herkes yana ekildi. O an, onda, kalabalklar bir insann nnde gerileten, hizaya getiren o mehul tanrsal kudret vard. Kalabaln arasndan ar ar yrd. Kapy ona kimin at hibir zaman bilinmedi, ama kapya geldiinde, onu ak bulduu kesindi. Kapya ulanca arkasna dnd: "Sayn savc, emrinizdeyim," dedi. Sonra hazr bulunanlara dnerek, "Siz hepiniz, burada bulunan herkes, beni acnacak biri olarak gryorsunuz deil mi? Tanrm! Az kalsn ok kt bir ey yapacaktm, bunu dndmde kendimi gpta edilecek bir insan olarak gryorum. Ama yine de bunlarn hi olmamasn tercih ederdim," dedi. Dar kt ve kap, az nce nasl almsa yine yle arkasndan kapand; nk baz ulu eyleri yapan kimseler, kalabalk iinde kendilerine hizmet edecek birinin bulunacandan daima emindirler. Aradan daha bir saat gemeden jrinin karan Champmathieu adl kiiyi her trl sulamadan temize karyordu. Hemen serbest braklan Champmathieu, btn insanlarn deli olduuna hkmederek ve bu grdklerinden hibir ey anlamayarak, akn akn ekip gitti. -459SEKZNC KTAP KARI DARBE 1. Msy Madeleine Salarna Hangi Aynada Bakyor Gn domaya balyordu. Fantine ateli ve uykusuz, ama mutlu hayallerle dolu bir gece geirmiti; ancak sabahleyin uyudu. Btn gece banda bekleyen Simplice hemire, onun uyumasndan yararlanarak yeni bir knakna urubu hazrlamaya gitti. Kutsal hemire, birka dakikadr revirin la-boratuvarnda ilalaryla ieleri zerine eilmi, alacakaranln nesneler zerine yayd o bir tr sis yznden ok yakndan bakarak i gryordu, birdenbire ban evirdi ve hafif bir lk att. Msy Madeleine karsnda duruyordu. Sessiz sedasz ieriye girmiti. "Siz misiniz sayn bakan!" diye haykrd. Adam alak bir sesle karlk verdi: "Kadncaz nasl?" "u an fena deil. Ama ok endielendiimiz zamanlar oldu!" Olup bitenleri ona bir bir anlatt, Fanti-ne'in bir gn nce ok kt olduunu, imdi ise belediye bakannn Montferme'e ocuunu almaya gittiini sandndan daha iyi olduunu syledi. Hemire, bakana sorma-461ya cesaret edemedi, ama halinden oradan gelmediini aka anlad. "Bunlarn hepsi iyi," dedi bakan, "ona yanldn sylememekle doru yapmsnz." "Evet ama," dedi hemire, "imdi sizi grp de ocuunu gremeyince, ona ne diyeceiz?" Anlk bir dalgnlk geirdi ve 'Tanr bir yolunu gsterir," dedi. Hemire hafife mrldand: "Ama yalan syleyemeyiz." Gn oday iyice aydnlatmt. Tam kardan Msy Madeleine'in yzne vuruyordu. Hemire gzlerini kaldracak oldu. "Aman Tanrm!" diye haykrd, "size ne oldu byle? Salarnz bembeyaz!" "Beyaz m?" Simplice hemirenin aynas yoktu; alet antasn kartrd, revir doktorunun hastalarn nefesini kontrol ederek, lp lmediklerini anlamakta kulland kk bir aynay kard. Msy Madeleine aynay alp salarna bakt; "Vay, canna!" dedi. Bu sz kaytsz bir tavrla, sanki baka bir ey dnyormu gibi sylemiti. Bu tavrlarnda mehul bir eyler sezinleyen hemire buz gibi oldu. Msy Madeleine sordu: "Onu grebilir miyim?" Nihayet soru sorma cesaretini kendinde bulan hemire, "Sayn bakan, onun ocuunu getirmeyecek mi?" dedi. "Elbette, ama en az iki gn gerekiyor."

Hemire ekinerek tekrar konutu: "Bakanm eer o zamana kadar ona g-462rnmezseniz, dndnz bilmez, bylece sabretmesi daha kolaylar; nk doal olarak sayn bakann ocukla birlikte dndn dnr. Yalan sylemeye de bylece gerek kalmaz." Msy Madeleine biraz dnr gibi durdu, sonra o sakin ciddiyetiyle, "Hayr hemire, onu grmem gerekiyor," dedi. "Acele etmeliyim, belki..." Rahibe, bakann szlerine karanlk ve garip bir anlam veren bu 'belki' kelimesinin farkna varmam gibi grnd.. Gzlerini indirdi ve sesinin tonunu saygl bir ekilde alaltarak cevap verdi: "Dinleniyor, ama sayn bakan ieri girebilirler." Msy Madeleine, iyi kapanmayan ve kard grltyle hastay uyandrabilecek olan bir kap hakknda baz tembihlerde bulunduktan sonra Fantine'in odasna girdi, yataa yaklat, perdeleri aralad. Gen kadn uyuyordu. Nefesi hastalara zg ackl bir hrltyla kmaktayd; uyuyan, lme mahkm yavrularnn ba ucunda sabahlayan annelerin iini paralayan o ackl hrltyla... Ama bu zahmetli soluk al, yzne yaylan ve ona uykusunda bir baka kimlik kazandran tarif edilmesi imknsz huzuru pek az bulandn-yordu. Solgunluu, beyazla dnmt; yanaklar kpkrmzyd. Bakireliinden ve genliinden kalma tek gzellii olan san uzun kirpikleri gzleri kapal olduklar halde oynayorlard. Btn varl, adeta alp onu gtrmeye hazr olan kanatlarn rpnna -463benzeyen bir titreyi iindeydi; hissedilen, ama grlmeyen bir titreyiti bu. Onu bu halde grenler, umutsuz bir hasta olduuna asla inanamazlard. lmek zere olan birinden ok, kanatlanp uacak birine benziyordu. ieini koparmak iin bir el uzandnda dal rperir; ayn zamanda hem kanr hem de kendini sunar gibidir. lmn esrarl parmaklarnn, ruhu dalndan koparma an geldiinde, insan bedeni de buna benzer bir rpertiye kaplr. Msy Madeleine bir sre yatan yannda hareketsiz durdu, bundan iki ay nce onu bu yuvada ilk defa grmeye geldii zaman da yapt gibi, srasyla bir hastaya, bir de duvardaki haa bakyordu. kisi de burada ayn durumdaydlar; biri uyuyor, br dua ediyordu; yalnz imdi, aradan geen iki aydan bu yana, birinin salar krlam, brnn-kyse aarmt. Hemire onunla birlikte ieri girmemiti. Msy Madeleine yatan yannda ayakta duruyordu, sanki odada susturulmas gereken birisi varm gibi, parman dudaklarnn zerinde tutuyordu. Fantine gzlerini at, onu grd ve huzur iinde glmseyerek, "Cosette nerede?" dedi. 2. Fantine Mutlu Bir aknlk ya da bir sevin belirtisi gstermemiti, nk o anda sevincin ve mutluluun ta kendisi olmutu. Sonra ruhunun derinliklerinden yansyan bir kayg ve pheyle, "Cosette nerede?" diye sordu. "Orada -464olduunuzu biliyordum, uyuyordum ama sizi gryordum. Uzun zamandr sizi gryorum, btn gece gzlerimle sizi izledim. an, eref iindeydiniz, evrenizde trl trl melek yzleri gibi yzler vard." Adam baklarn haa doru kaldrd. "Ama," diye devam etti kadn, "Cosette nerede, syler misiniz? Neden yatamda deil?" Geliigzel birka szle karlk verdi, ama ne sylediini kendisi de bir daha hi hatrlayamad. Bereket versin, durumdan haberdar edilen doktor o srada kageldi. Msy Madelei-ne'in yardmna kotu. "Sakin olun yavrum," dedi doktor, "ocuunuz burada." Fantine'in gzleri parlad ve btn yz aydnland. Bir duada bulunabilecek en iddetli ve en yumuak her eyi ayn zamanda iinde tayan bir ifadeyle ellerini kavuturdu. "Ah!" diye haykrd, "onu bana getirin!" Analn dokunakl kuruntusu! Cosette, onun iin hl kucakta tanan kck bir ocuktu. "Daha deil," dedi doktor, "u sra olmaz. Hl biraz ateiniz var. ocuunuzu grmek sizi heyecanlandrr ve daha da ktletirir. nce iyilemeniz gerekiyor." Fantine, fkeyle onun szn kesti: "Ama ben iyiletim! Size iyiletim diyorum! Ne eek ey bu doktor! Bu kadar da olmaz! Ben ocuumu grmek istiyorum!" "Grdnz m?" dedi doktor, "nasl heyecanlanyorsunuz. Siz byle yaptka, ocuu-465nuza kavumanza kar kacam. Onu grmeniz yetmez, onun iin yaamanz da gerekiyor. Sakinletiiniz zaman onu size kendi ellerimle getireceim." Zavall ana boynunu bkt. "Doktor bey, sizden zr dilerim, gerekten zr dilerim. Eskiden az nce konutuum gibi konumazdm, bama yle felaketler geldi ki, bazen ne sylediimi bilemiyorum. Anlyorum, heyecanlanmamdan korkuyorsunuz, istediiniz kadar bekleyeceim, ama yemin ederim ki, kzm grmek benim iin kt olmaz.

Dn akamdan beri onu gryor, gzlerimi bir an bile ondan ayrmyorum. Biliyor musunuz? imdi onu bana getirseler, hemen onunla tatl tatl konumaya balardm. Montfermeil'e kadar giderek bana getirdikleri ocuumu grmek istemem normal deil mi? Kzmadm. Yaknda mutlu olacam biliyorum. Btn gece bembeyaz eyler, bana glmseyen kimseler grdm. Doktor bey ne zaman isterse Cosette'imi bana getirir. Artk ateim yok, nk iyetim; artk hibir eyim kalmadn hissediyorum, ama hastaymm gibi yapacam, buradaki hanmlar memnun etmek iin hi kmldamadan yatacam. Uslu uslu durduumu grnce, 'Artk ocuunu ona vermeliyiz,' diyecekler." Msy Madeleine, yatan yanndaki bir iskemleye oturmutu. Kadn ona doru dnd. Hastaln, ocuklua benzer gszl iinde syledii gibi, 'uslu' ve sakin grnmek iin aba harcad aka belli oluyordu; onu byle sakin grnce Cosette'i getirmekte g-466lk karmayacaklarn sanyordu. Ama bir yandan kendini tutmaya alrken, bir yandan da Msy Madeleine'e bir yn soru sormaktan kendini alamyordu. "Yolculuunuz iyi geti mi sayn bakan? Ah! Ne kadar iyisiniz, kzm bana getirmek iin nerelere gittiniz! Hi olmazsa bana onun nasl olduunu syleyin... Yola dayanabildi mi? Ne yazk! Beni tanyamayacak! O kadar zaman oldu ki yavrucak beni unutmutur! ocuklarn bellei yoktur. Kular gibidirler... Bugn bir ey grr, yarn bir bakasn, sonra hibirini dnmez. Beyaz amarlar var m? Thenardier'ler onu temiz tutuyorlar myd? Nasl besliyorla>d? Ah! Ne kadar ac ektim bir bilseniz, sefaletin iinde kendi kendime bu sorular sorarak! imdi artk geti! Sevinliyim! Ah! Onu grmeyi ne kadar istiyorum! Sayn bakan, onu gzel buldunuz mu? Gzel deil mi kzm? Arabada ok m olmal, yle deil mi? Onu birazck olsun buraya getiremezler miydi? Sonra hemen gtrrlerdi. Siz syleyin! Siz burann efendisi-siniz, eer isterseniz!" Msy Madeleine, onun elini tuttu, "Co-sette gzel," dedi. "Cosette'in sal yerinde, yaknda onu greceksiniz, ama imdi sakin olun. ok heyecanlsnz, ayrca kollarnz yataktan dar karyorsunuz, bu da ksrmenize neden oluyor." Gerekten de, uzun ve iddetli ksrk nbetleri hemen her kelimede Fantine'in szn kesiyordu. Fantine sesini karmad, uyandrmak istedii gveni birtakm ar sz-467lanmalarla sarsmaktan korktu; konuyla ilgisi olmayan szler sylemeye balad. "Montfermeil olduka gzel deil mi? Yazn oraya geziler yaplr. Thenardier'ler iyi i yapyorlar m? Oradan gelen geen ok olmaz. O han zaten a dkkn gibi bir eydir." Msy Madeleine hl Fantine'in elini tutuyor, endieyle onu izliyordu. Ona baz eyler sylemek iin geldii, ama imdi tereddt ettii belli oluyordu. Doktor, vizitesini yaptktan sonra ekilmi, yanlarnda yalnz Simplice hemire kalmt. Bu srada, sessizliin ortasnda Fantine birden haykrd: "Sesini duyuyorum, Tanrm! Sesini duyuyorum." Avluda bir ocuk oynuyordu; kapcnn ya da herhangi bir iinin ocuu. Hazin olaylarn esrarl sergileniinin belki de bir paras olan, her zaman karlatmz tesadflerden biriydi bu. ocuk -kk bir kz ocuu-oraya buraya gidip geliyor, snmak iin kouyor, glyor ve yksek sesle ark sylyordu. Yazk! ocuklarn oyunlar nelere karmaz ki! Fantine'in ark sylediini iittii kk kz ite buydu. "Ah! Bu benim Cosette'im!" diye yeniden bard, "Sesini tandm!" ocuk geldii gibi uzaklat, sesi de snd. Fantine bir sre daha kulak verdi, sonra yz karard. Msy Madeleine, onun alak sesle; "u doktor ne zalim adam, kzm grmeme izin vermiyor! Zaten kt suratl biri!" dediini duydu. -468Ama bu arada fikirlerin gerisindeki sevinli zemin yine n plana kt. Kendi kendine konumaya devam etti: "Ne kadar mutlu olacaz! Kk bir bahemiz olacak, Msy Madeleine sz verdi. Kzm bahede oynayacak. Harfleri imdiden renmitir. Ona kelimeleri heceletirim. O otlarn arasnda kelebekleri kovalar, ben de onu seyrederim. Sonra ilk takdis ayinine gider. Sahi! Onun takdis ayini ne zaman olacak?" Parmaklaryla saymaya balad. "Bir, iki, , drt... Yedi yanda. Be yl sonra. Beyaz bir duvak takar, ajurlu oraplar giyer, tpk kk bir hanm olur. Ah, hemi-reciim, ne kada-aptal olduumu bilemezsiniz, ben de tutmu kzmn ilk takdis ayinini dnyorum!" Glmeye balad. Msy Madeleine, Fantine'in elini brakmt. Onun konutuklarn, gzleri yerde zihni alabildiine derin dncelere dalm, esen bir rzgrn sesini dinler gibi dinliyordu. Kadnn konumas birden kesildi, Msy Madeleine mekanik bir hareketle ban kaldrd. Fantine korkun bir hal almt. Artk konumuyor, nefes almyordu; yatt yerden yan dorulmu, zayf omzu geceliinden dar kmt; biraz nce mutlulukla parlayan yz sapsar kesilmiti, dehetle byyen gzleri, karsnda, odann br ucunda bulunan dehetengiz bir eye taklm gibiydi. "Aman Tanrm!" diye bard Msy Madeleine, "Neyiniz var Fantine?" Fantine cevap vermedi, grd her ney-469-

se, gzlerini ondan ayrmyordu; bir eliyle bakann kolunu iterken, bryle arkasna bakmasn iaret etti. Msy Madeleine dnd ve Javert'i grd. 3. Javert Memnun Bakn neler olmutu: Msy Madeleine, Arras ar ceza mahkemesinden ktnda saat gece yansn yeni almt. Kald hana dndnde, hatrlanaca gibi kendisine yer ayrtt posta arabasyla tekrar yola kmak iin ok az vakti vard. Sabah saat altdan az nce Montreuil-sur-mer'e dnm, ilk ii, Msy Lafftte'e yazd mektubu postaya vermek, sonra da Fantine'i grmek zere ehre gelmek olmutu. te yandan, Msy Madeleine, ar ceza mahkemesi duruma salonundan henz ayrlmt ki, ilk heyecann etkisinden syrlan savc sz alp, saygdeer Montreuil-sur-mer belediye bakannn lgnca davranndan duyduu znty dile getirmi, daha sonra aydnlanacak olan bu acayip olay yznden kanaatlerinin asla deimemi olduunu bildirmi ve bu arada, besbelli gerek Jean Val-jean olan Champmathieu'nn mahkm edilmesini istemiti. Savcnn srar, herkesin; yani dinleyicilerin, mahkemenin ve jrinin duygularyla aka elimekteydi. Bu mantksz iddianameyi rtmek, Msy Madeleine'in, yani gerek Jean Valjean'n ifaat karsnda davann ynnn batan baa deitiini ve jrinin nnde sadece masum bir insann olduunu ispatlamak avukat iin hi de zor ol-470mamt ve avukat, bundan, bu gibi adli hatalara dair vecize kabilinden baz tumturakl sonular karmaktan da geri kalmamt, ama bunlar ne yazk ki yle pek yeni eyler deildi. Bakan da davay zetleyiinde avukatn grlerine katlm ve bunun zerine jri birka dakika iinde Champmathieu'y beraat ettirmiti. Ama, savc iin bir Jean Valjean gerekiyordu; Champmathieu artk elde olmadna gre, Madeleine'e yapt. Champmathieu'nn tahliyesinden hemen sonra savc, hkimle bir odaya kapand. Montreuil-sur-mer'in belediye bakannn tutuklanmas gerei zerine fikir alveriinde bulundular. Basavcya gnderdii raporun orijinalini savc kendi yazmt. lk heyecan yattktan sonra, mahkeme bakan bu fikre pek de kar kmad. Adaletin kendi seyrini takip etmesi gerekirdi. Ayrca, dorusunu sylemek gerekirse, bakan iyi ve olduka akll bir insan olmasna ramen, ayn zamanda iddetli ve hatta neredeyse ateli bir kral taraftaryd; bu yzden Montreuil-sur-mer belediye bakannn Cannes karmasndan bahsederken 'Buonaparte' demeyip, 'imparator' demesinden oke olmutu. Bylece tutuklama emri yola karld. Savc tutuklama emrini zel bir ulakla drtnala Montreuil-sur-mer'e yollayp, emrin yerine getirilmesi iin polis mfettii Javert'i grevlendirdi. Bilindii gibi Javert, ifadesini verdikten sonra hemen Montreuil-sur-mer'e dnmt. -471Ulak, tutuklama emrini kendisine verdiinde Javert yataktan yeni kalkyordu. Kendisi de polis olan zel ulak epey akll ve anlayl bir adamd, bir iki kelimeyle Ja-vert'e Arras'ta olup bitenleri anlatt. Savcnn imzasn tayan tutuklama emri yle kaleme alnmt: "Mfetti Javert, bugnk durumada serbest brakdm olan Jorsa Jean Valjean olduu tespit edilen Montreu-sur-mer Belediye Bakan Msy Madeleine'i yakalayacaktr." Javert'i tanyan biri, onu revirin bekleme odasna girdii srada grse neler olup bittiini kesinlikle tahmin edemez ve onu, hibir zellii olmayan, alelade biri sanrd. Souk, sakin ve ciddiydi, kr salar akaklarna gzelce yaptrlp parlatlmt, merdivenleri her zamanki gibi ar ar kmt. Onu iyice tanyan, dikkatle incelemi olan biri ise rpermeler geirirdi. Deriden yakalnn tokas ensesinde olacak yerde, sol kula hizasndayd. Bu da, grlmedik bir ruhsal karkln belirtisiydi. Javert, tam bir karakter adamyd, ne grevinde ne de niformasnda tek bir krk yoktu; sululara kar hogrsz, elbisesinin dmelerine kar ok katyd. Yakalnn tokasn yanl yere getirmi olmas iin onda deprem diyebileceimiz bir heyecann kopmu olmas gerekirdi. Komu karakoldan yanna bir onbayla drt asker alm, askerleri avluda brakm, belediye bakann arayan silahl kiiler grmeye alk olduundan, hi kukulanmayan kapc kadna sorarak, Fantine'in odasn renmiti. Fantine'in odasna geldiinde Javert tok-472ma evirdi, bir hastabakc ya da bir polis yumuaklyla kapy itti ve ieri girdi. Tam olarak sylemek gerekirse; ieri girmedi. Yan alan kapnn aznda ayakta durdu; apkas banda, sol eli enesine kadar kapal olan redingotunun iindeydi. Kolunda, dirseinin kvrld yerde, ucu bedeninin arkasnda kaybolan muazzam bastonunun kurundan tokma grlyordu. Varl fark edilmeden bir dakika kadar ylece durdu. Birdenbire Fantine gzlerini kaldrd, onu grd ve Msy Madeleine'in arkasna bakmasn salad. Madeleine'in bak Javert'inkiyle karlat an Javert hi kmldamadan, yerinden oynamadan, yaklamadan korkun bir hal ald. Hibir insani duygu, sevin kadar rktc olmay baaramaz.

Lanetlenmi kurbann ele geiren iblisin yzyd bu. Jean Valjean' nihayet yakalam olmann kesin inanc, ruhunda bulunan her eyi yznn ifadesine dkm, alkalanan tortu olduu gibi yzeye kmt. zi bir an iin kaybetmi olmann, u Champmathieu hakknda birka dakika yanlm bulunmann verdii utan, nceleri iyi tahmin etmi olmann, uzun sre doru bir igd tam bulunmann verdii gurur karsnda siliniyor-du. Javert'in memnunluu hkmedici tavrnda kendini aa vurmaktayd. Bu dar alnn zerinde zaferin arpk iekleri amt. Tatmin bulmu bir ehrenin sergileyebilecei dehet ifadesi ancak bu olabilirdi. -473O anda Javert gklerde uuyordu. Aka farknda deildi belki ama vazgeilmez, baarl biri olduuna dair belli belirsiz bir sezgiyle hissediyordu ki, o, Javert, tanrsal grevleri ktl ezmek olan adaleti, ve gerei ahsnda cisimletirmekteydi. Arkasnda ve evresinde sonsuz bir derinlie kadar uzanan otorite, akl, kesin hkm, yasaya uygun vicdan, kamu kovuturmas, btn bu yldzlar panldyordu; dzeni koruyordu, yasadan yldrmlar karyordu, toplumun cn alyor, mutlak varla yardmc oluyordu; an ve eref iinde dimdik ykseliyordu; zaferinde bir meydan okuma ve kavga tortusu vard; ayakta, marur, grkemli, gkyznn ortasndaki yrtc yce bir melein insanst vahiliini sergiliyordu; yerine getirdii iin korkun glgesi, sklan yumruunda toplum klcnn kuku uyandrc parldayn aka grlr hale getiriyordu; topuunun altnda suu, ktl, isyan, hainlii, cehennemi, mutlulukla ve de tiksintiyle eziyordu; k sayor, mahvediyor, glmsyordu, bu ca-navarlam aziz Michel'de tartma gtrmez bir byklk vard. Javert korkun, iren biriydi geri, ama aalk deildi. Drstlk, samimiyet, saflk, inan ve grev anlay, yanlgya dldnde kor-kunlaabilen eylerdir, ama korkunlatk-lannda bile byk kalrlar; insan vicdanna zg yarattklar btn o korku iinde bile, tek bir zaaf olan erdemlerdir onlar: Hata yapma zaaf. Zalimlik yaparken duyaca merha-474metsizce drst sevinte, hazin bir saygde-erlik lts bulunur. Javert kendisi farknda olmad halde, byk mutluluu iinde zafer kazanan her cahil gibi acnacak durumdayd. yiliinin ktl diyebileceimiz eyin yuvalanm grnd bu yz kadar ackl ve korkun bir ey olamazd. 4. Otorite Gcn Gsteriyor Belediye bakan, onu Javert'in elinden kurtard gnden beri Fantine, bu adam grmemiti. Hasta kafas hibir ey dnecek durumda deildi; Javert'in kendisini almaya geldiinden emindi. Bu korkun surat grmeye dayanamad, kendini lecek gibi hissetti, yzn elleriyle kapayarak, endieyle haykrd: "Msy Madeleine kurtarn beni!" Jean Valjean -bundan byle onun iin artk yalnz bu ad kullanacaz- ayaa kalkmt. En tatl, en sakin sesiyle Fantine'e, "Merak etmeyin," dedi, "sizin iin gelmedi." Sonra Javert'e dnd: "Ne istediinizi biliyorum." Javert cevap verdi: "Hadi, abuk!" Bu iki kelimenin telaffuz biiminde vahice, lgnca bir eyler vard. Hibir imlann, bu iki szcn syleni eklini ifade etmeye gc yetmezdi; bu, artk insan azndan km bir sz deil, bir brtyd. Usulden olduu gibi davranmad; konuya hi girmedi; tutuklama emrini bile gstermedi. Onun gznde Jean Valjean esrarengiz, ele -475avuca smaz bir sava, karanlk bir mcadeleciydi; be yldr onu kavrayp sarm, ama bir trl yere almay baaramamt. Bu tutuklama bir balang deil, bir sondu. Yalnzca; "Hadi, abuk!" demekle yetindi. Bunu sylerken bir adm bile atmad; sefilleri ucuna takp iddetle kendisine ekmekte kulland kanca baklarndan birini frlatt Jean Valjean'a. ki ay nce Fantine bu bakn ta iliklerine kadar ilediini hissetmiti. Javert'in barmas zerine Fantine gzlerini amt. yi ama, belediye bakan buradayd, korkacak ne vard ki? Javert, odann ortasna kadar ilerledi ve haykrd: "Hadi bakalm! Geliyor musun?" Zavall kadn evresine baknd. Rahibeyle belediye bakanndan baka kimse yoktu. Bu alaltc "sen" hitab kime olabilirdi? Elbette yalnzca kendisine. Titredi. O zaman gzleri akl almaz bir ey grd, o kadar akl almaz bir eydi ki bu, hastalk ateinin en karanlk kbuslarnda bile asla bunun bir benzerini grmemiti. Mfetti Javert'in belediye bakannn yakasna yaptn ve belediye bakannn boyun eiini grd. Dnya bana yklyordu. Gerekten de, Javert, Jean Valjean'n yakasna yapmt.

"Sayn bakan!" diye haykrd Fantine. Javert, btn dilerini ortaya karan tiksindirici glyle bir kahkaha att. -476"Burada sayn bakan yok artk!" Jean Valjean, redingotunun yakasn kavrayan eli uzaklatrmaya almad. "Javert," dedi. Javert, szn kesti; "Msy mfetti de bana." "Sayn mfetti," dedi Jean Valjean, "size zel olarak bir ey sylemek istiyorum." "Yksek sesle! Yksek sesle konu!" diye karlk verdi Javert, "Benimle yksek sesle konuulur!" Jean Valjean, sesini ksarak devam etti: "Size bir ricada bulunacam." "Yksek sesle konu dedim sana!" "Ama bunu yalnfz sizin duymanz gerekiyor." "Ne duyacakmm ki? Dinlemiyorum!" Jean Valjean, ona iyice eildi ve ok yava bir sesle hzl hzl: "Bana gn sre veriniz," dedi. "Bu zavall kadnn ocuunu alp getirmek iin gn. Ne kadar kefalet gerekiyorsa derim. sterseniz benimle birlikte gelirsiniz." "Alay ediyorsun!" diye bard Javert. "Bak hele, senin aptal olduunu hi sanmazdm! Svp gitmek iin benden gn istiyorsun! Bu sokak kznn ocuunu alp getirmek iin gidecekmi! Oh! Ne l! Dorusu bu ok iyi!" Fantine sarsld. "ocuum!" diye haykrd, "ocuumu getirmeye gidecek! Demek burada deil! Hemi-reciim, syleyin bana, Cosette nerede? ocuumu istiyorum! Msy Madeleine, sayn bakan!" -477Javert ayan yere vurdu. "Al sana, imdi de teki! Susacak msn sen ahlaksz kar? Ne aalk bir lke! Krek mahkmlar mlki amir oluyor, orta mal kzlar da kontesler gibi tedavi gryor. Yok ama! Bunlarn hepsi deiecek; zaman geldi!" Fantine'e dik dik bakt ve Jean Valjean'n kravatna ve gmleinin yakasna yeniden yaparak ekledi: "Sana sylyorum, Msy Madeleine yok artk, sayn belediye bakan yok. Bir hrsz var, bir ekya var, Jean Valjean adnda bir forsa var! Tuttuum o! te bu var!" Fantine srayarak doruldu, kaskat kesilen kollar ve iki eli zerine dayand; Jean Valjean'a bakt, Javert'e bakt, rahibeye bakt, konuacakm gibi azn at, boaznn derinliklerinden bir hrlt kt, dileri takrdad; nefesi daralyormuasna kollarn uzatt, ellerini titreyerek at, boulan biri gibi etrafnda tutunacak bir ey arad, sonra birden yastn zerine yld. Ba karyolann arkasna arpp gsne dt, az aralk, gzleri ak ve snk kald. lmt. Jean Valjean elini, Javert'in kendisini tutan elinin zerine koyup, bir ocuun elini aar gibi averdi ve sonra ona, "Bu kadn ldrdnz," dedi. "Yeter artk!" diye haykrd Javert, fkeyle kprerek. "Buraya lakrd dinlemeye gelmedim. Ksa keselim; muhafzlar aada, hemen gidelim, yoksa parmak kelepesi mi takaym!" -478f Odann bir kesinde olduka kt eski bir demir karyola duruyordu; gece hastay beklerken hemireler orada yatarlard. Jean Valjean, bu karyolaya doru yrd, zaten hayli harap durumda olan ba tarafn kala gz arasnda koparp ayrd; onun gibi adaleleri olan biri iin kolay iti bu; ba demirini skca avulad ve Javert'i szd. Javert, kapya doru geriledi. Jean Valjean, demir ubuk avucunda, Fantine'in yatana doru ar ar yrd. Oraya varnca dnd ve Javert'e, ancak iiti-lebilen bir sesle, "u an beni rahatsz etmemeniz iyi olur," dedi. Gerek olan ki, Javert titriyordu. Gidip muhafzlar armak geldi aklna, ama Jean Valjean bu arada frsattan yararlanp kaabilirdi. Bu yzden kald. Bastonunu ince ucundan kavrayp, srtn kapya vererek, gzn Jean Valjean'dan ayrmad. Jean Valjean, dirseini karyolann baucundaki demirin tokmana, alnn da eline dayad ve hareketsiz, upuzun yatan Fantine'i seyretmeye koyuldu. Kendinden gemiesi-ne, sessiz ve belli ki tamamen bu hayatla ilgisi olmayan eyler dnerek ylece kald. Yznde ve duruunda dile getirilmesi imknsz bir merhametten baka bir ey yoktu. Bir sre bylece dalgn kaldktan sonra Fantine'e doru eildi ve alak sesle ona bir eyler syledi. Ona ne dedi? Sonsuz aclara mahkm olan bu adam, bu l kadna ne syleyebilirdi? Bu szler ne olabilirdi? Yeryznde hi -479-

kimse bu szleri iitmedi. Acaba l iitebildi mi? Baz dokunakl hayaller vardr ki, onlar belki de yce gereklerdir. Yalnz, kesin olan bir ey var ki, olup bitenlerin tek tan olan Simplice hemirenin sk sk anlattna gre, Jean Valjean, Fantine'in kulana fsldad srada, bu soluk dudaklarda ve mezar aknl dolu bu bulank gzbebeklerinde anlatlmas imknsz bir glmsemenin u verdiini aka grmt. Jean Valjean tpk bir annenin ocuuna yapt gibi, Fantine'in ban ellerinin arasna alarak yastn zerine yerletirdi, sonra geceliinin yakasndaki eridi balad, salarn gece balnn iine soktu ve gzlerini kapad. Fantine'in yz o srada garip bir kla aydnlanm gibiydi. lm, yce aydnla girmek demektir. Fantine'in eli yataktan dar sarkyordu. Jean Valjean, bu elin nnde diz kt, onu yavaa kaldrd ve pt. Sonra ayaa kalkt, Javert'e dnerek, "imdi emrinizdeyim," dedi. 5. Uygun Mezar Javert, Jean Valjean' ehir hapishanesine teslim etti. Msy Madeleine'in tutuklanmas Montre-uil-sur-mer'de byk bir heyecan, daha dorusu olaanst bir sarsnt yaratt. Tek bir sz; "bir krek mahkmuymu" sz, hemen hemen herkesin ona arkasn dnmesine yetti. Saklayamayacamz bu gerei zlerek sylyoruz. Daha iki saat gemeden yapt -480iyilikler unutuldu ve geriye "bir krek mah-kmu"ndan baka bir ey kalmad. Arras'da-ki olay henz kimsenin detayl olarak bilmediini belirtmek yerinde olur. Btn gn boyunca, ehrin drt bir yannda yle konumalar duyuluyordu: "Haberiniz yok mu? Serbest braklan bir forsaym meer!" "Kim bu?" "Belediye bakan." "Yok canm? Msy Madeleine mi?" "Evet." "Sahi mi?" "Ad Madeleine deilmi; berbat bir ad var; Bejean, Boujean, Bojean..." "Aman Tanrm! Tutuklamlar!" "Hapishanede, ehir hapishanesinde, baka bir yere nakledilinceye kadar." "Demek nakledilinceye kadar! Nereye nakledecekler acaba?" "Evvelce yol keserek yapt bir soygundan tr ar ceza vereceklermi." "Dorusu phe ediyordum. Bu adam fazlasyla iyi, fazlasyla mkemmel, fazlasyla ball ekerliydi. Ona verilen nian reddediyor, rastlad veletlere, btn kopillere para veriyordu. Srekli bu iin iinde bir i var diye dnmmdr." Hele 'salonlar' bu tr szlerle dolup tat. Drapeau blanc'a abone yal bir kadn, dibi neredeyse bulunamayacak kadar derin yle bir dnce ileri srd: "Hi zlmedim. Bonapartistlere ders olsun!" -481te, Msy Madeleine adndaki bu hayalet Montreuil-sur-mer'den bylece silinip gitti. Btn ehirde sadece drt kii bu anya sadk kald. Msy Madeleine'e hizmet etmi olan yal kapc kadn da onlarn arasndayd. O gnn akam sadk yal kadn hl akn ve rkek bir halde odasnda oturmu kederli kederli dnyordu. Fabrika btn gn kapal kalmt, arabalarn iledii kap srgl, yol bombotu. Evin iinde sadece iki rahibe, Perpetue hemire ile Simplice hemire vard; Fantine'in lsn bekliyorlard. Yal kadn Msy Madeleine'in evine dnme saatine doru, iten gelen bir hareketle kalkt, bir ekmeceden Msy Madeleine'in odasnn anahtarn ve akamlan odasna karken kulland amdan kard; sonra onun gelmesini bekliyormu gibi, anahtar onun her zaman zerinden ald iviye ast, amdan da yanna koydu. Daha sonra, yeniden sandalyesine oturup dnmeye balad. Zavall ihtiyarck btn bunlar farknda olmadan yapmt. Ancak aradan iki saat getikten sonra hayallerinden syrlp haykrd: "Aman Tanrm! Sen u ie bak! Anahtarn iviye astm!" Tam o srada kapc odasnn cam araland, aralktan ieri bir el girdi, anahtarla amdan ald, amdann mumunu yanmakta olan dier amdandan yakt. Kapc kadn gzlerini kaldrd, grtlanda zor zaptedebildii bir lkla az ak kalakald. Bu eli, bu kolu, bu redingot yenini tanyordu. -482Msy Madeleine'di bu.

Daha sonra, bandan geen bu olay anlatrken dedii gibi, kendini toparlayp, tekrar konumaya balamadan nce birka saniye nutku tutuldu. Sonunda, "Aman Tanrm, sayn bakan!" diye hay krd. "Ben sanyordum ki!.." Szn kesti, cmlenin sonu, balangcna kar bir saygszlk olacakt. Jean Valje-an, onun iin hl sayn bakand. Jean Valjean, onun dncesini tamamlad. "Hapiste," dedi. "Oradaydm, pencere demirlerinden birini krdm, bir damn tepesinden kendimi aa attm, ite buradaym. Odama kyorum. Bana Simplice hemireyi arn. phesiz o zavall kadnn yanndadr." Yal kadn alelacele syleneni yapmaya gitti. Jean Valjean, hibir uyanda bulunmamt; nk kadnn onu kendisinden daha iyi koruyacandan emindi. Kapy amadan avluya girmeyi nasl baard hibir zaman bilinemedi. Geri her kapy aan bir anahtan vard ve kk bir yan kapy amakta kulland bu anahtan hep stnde tard, ama stn arayp, bu anahtan alm olmalan gerekirdi. Bu nokta hibir zaman aydnlanmad. Odasna giden merdiveni kt. Yukan vardnda amdann merdivenin son basamana brakarak sessizce kapsn at, gidip el yordamyla penceresini ve kepengini -483kapatt, sonra dnp amdann ald ve odasna girdi. Yararl bir nlemdi bu; nk, hatrlanaca gibi, penceresi sokaktan grlyordu. evresine; masasna, iskemlesine, gndr bozulmam olan yatana bir gz att. nceki gnn gecesinden kalma hibir danklk yoktu. Kapc kadn 'odasn toparlamt'. Demirli sopann iki ucuyla, atete kararm krk meteliklik madeni paray kllerin arasndan karp masann stne gzelce koymutu. Bir kt alp, stne, "Bunlar demirli sopann iki ucu ile, ar ceza mahkemesinde sz etmi olduum Kk Gervais'den alnm krk metelik paradr" diye yazd ve parayla iki demir parasn, odaya girildiinde hemen ilk gze arpacak ekilde kdn zerine yerletirdi. Dolaptan eski bir gmleini karp yrtt. Bylece elde ettii birka para beze iki gm amdan sard. Ne telal ne de heyecanlyd. Piskoposun amdanlarn sararken, bir yandan da kara bir ekmek parasn snyor-du. Herhalde, kaarken yanna ald hapishane ekmeiydi. Bu konu, daha sonra adli kovuturma srasnda odann deme talar zerinde bulunan ekmek krntlarndan anlald. Kapya iki defa hafife vuruldu. "Giriniz," dedi. Simplice hemireydi gelen. Hemirenin yz solgun, gzleri kpkrmzyd, elinde tuttuu mum titriyordu. Kaderin darbelerinin zellii udur ki, ne kadar ol-484gunlua ermi, ne kadar soukkanl olursak olalm, duygu dnyamzn derinliklerinde yatan insan karakterini bulup karr ve bunu da vurmak zorunda brakrlar. O gnn heyecanlan iinde, rahibe de yeniden kadnla-mt. Alamt ve imdi titriyordu. Jean Valjean, bir kdn zerine birka satr bir ey yazmt, kd rahibeye verip, "Hemire, bunu rahibe verirsiniz," dedi. Kt katlanmt. Rahibe bir gz att. "Okuyabilirsiniz," dedi Jean Valjean. Simplice hemire okudu: "Sayn rahipten burada braktm her eyle ilgilenmesini ve davama ve bugn len kadnn cenazesine ait masraflar braktklarmdan demesini rica ediyorum. Geri kalan yoksullarn olacaktr." Hemire konumak istedi, ancak birka anlamsz ey kekeleyebildi. Ama yine de sonunda unlar syleyebildi: "Acaba sayn bakan u bahtsz kadncaz son bir defa daha grmek istemezler mi?" Jean Valjean, "Hayr," dedi, "peimdeler. Beni onun odasnda yakalayp tutuklarlar, bu ise onun huzurunu bozar." Szn henz bitirmiti ki, merdivende byk bir grlt koptu. Yukarya doru yaklaan bir ayak patrtsyla birlikte, yal kapc kadnn en yksek, en tiz sesiyle, "Benim iyi efendim, Tanr zerine yemin ederim ki, ne gndz ne de akam buraya kimsecikler girmedi, ben de kapdan hi ayrlmadm," dediini iittiler. Bir adam karlk verdi: -485"yi ama, bu odada k var." Javert'in sesini tandlar. Oda o ekildeydi ki, kap aldnda sadaki duvarn kesini gzlerden gizliyordu. Jean Valjean, mumu fleyip bu keye girdi. Simplice hemire, masann nne diz kt. Kap ald. Javert ieri girdi. Koridordan bir yn kiinin fsldatklan ve kapc kadnn kar kt duyuluyordu. Rahibe gzlerini bile kaldrmad. Dua etmekteydi. amdan minenin zerindeydi ve pek az aydnlk veriyordu. Javert, hemireyi grd ve akn bir halde durdu.

Hatrlayacamz gibi, Javert'in manevi dayana, her trl otoriteye duyduu sayg duygusuydu. Btnlkl, uyumlu bir kiilii vard, ne itiraz ne de snrlama kabul ederdi. Kilise otoritesi ise onun iin btn otoritelerin stndeydi. Dindard, her konuda olduu gibi dindarl da yzeyseldi ve drstt. Onun nazarnda bir rahip, asla hata yapmayan bir dnce adam; bir rahibe asla gnah ilemeyen bir yaratkt. Onlar bu dnyaya kapatlm ruhlard, onlar evreleyen duvarlarn tek bir kaps vard, o da ancak hakikate yol vermek iin alrd. Hemireyi grnce Javert'in ilk hareketi geri ekilmek oldu. Ama onu tutan ve dayanlmaz bir gle aksi yne doru iten baka bir grev daha vard. Bu nedenle ikinci hareketi olduu yerde -486kalmak ve hi deilse bir sre susmak oldu. Simplice hemirenin hayatnda hi yalan sylemediini biliyor ve zellikle bundan tr ona derin bir sayg besliyordu. "Hemirem," dedi, "bu odada yalnz msnz?" Korkun bir an oldu, bu srada zavall kapc kadn baylacan sand. Hemire, gzlerini kaldrd ve cevap verdi: "Evet." "Demek," dedi Javert, "srar ettiim iin balayn ama bu benim grevim, demek bu akam hi kimseyi grmediniz. Bir adam kat, onu aryoruz, u Jean Valjean denilen adam, onu grniediniz mi?" Hemire cevap verdi: "Hayr." Yalan syledi. lk defa arka arkaya, birbiri pei sra, hi tereddtsz, abucak, kendini feda edercesine yalan syledi. "Affedersiniz," dedi Javert ve derin bir saygyla selamlayarak ekildi. Ey kutsal kz! Uzun yllar var ki, siz artk bu dnyada deilsiniz; nur iinde kz kardeleriniz bakirelere ve erkek kardeleriniz meleklere katldnz; varsn sylediiniz bu yalan, cennette sevaplarnz arasnda saylsn! Hemirenin sz Javert iin ylesine kesin bir eydi ki, masann stnde duran flenmi, hl duman tten mumun garipliini fark etmedi bile. Bir saat sonra bir adam, aalar ve sisler arasndan yryerek Montreuil-sur-mer'den Paris'e doru hzla uzaklayordu. Bu adam -487Jean Valjean'd. Yolda ona rastlayan iki yk arabacsnn ifadelerinden tespit edildiine gre, elinde bir paket tayordu ve srtnda bir ii gmlei vard. Gmlei nereden bulmutu? Hibir zaman bilinmedi. Birka gn nce fabrikann revirinde yal bir ii lm, geriye kala kala bir gmlei kalmt. Bu belki de o gmlekti. Fantine hakknda son bir sz: Hepimizin annesi birdir: Toprak. Fantine'i bu anneye verdiler. Rahip, Jean Valjean'n brakt parann mmkn olduu kadar byk bir ksmn yoksullara ayrmakla iyi bir i yapt inan-cndayd, belki de iyi yapt. Sonuta neydi ki bunlar? Bir forsa ile bir sokak kz. Fantine'in topraa verilmesi iini sadeletirme nedeni buydu. Ve bu ii en temel gereklilik dzeyine kadar sadeletirdi. Bylece, Fantine, mezarln hem herkesin mal olan hem de hi kimsenin mal olmayan ve iinde yoksullarn kaybolduu, bedava bir kesine gmld. Bereket versin ki, Tanr, bir ruhu nerede bulacan bilir. Fantine'i karanlklar iine, rastgele kemiklerin arasna yatrdlar; l artklaryla kucak kucaa yatmak zorunda kald. Genel bir ukura atld. Mezar da yatana benzedi. NOTLAR -488VR Emile Bayard Detay BORDO-V'SYAH KLASK YAYINLAR WWIGTO. TONIM (#vm. vr^vv ajahsi TREND YAYIN BASIM DAITIM REKLAM ORGANZASYON SANAY TCARET LTD. T. KURULUUDUR lYayn Grafik & Sat Pazarlama: Caferaa Mah. Mhrdar Cd. No:60/5 Posta Kodu 34710 Kadky/st.-TR Tel": (0216) 348 98 03 Pbx Fax: 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr Online alveri Matbaa: Merkez Efendi Mah. Davutpaa Cd. pek Mrk. No: 6/3.7-940-11 Tel: (0212] 674 92 53 Pbx Fax: 674 92 63Topkap/st.-TR i Lojistik: Merkez Efendi Mah. Davutpaa Cd. Eminta Davutpaa Sanayi Sitesi No: 103/532 Topkap/st.-TR Bat edebiyatnn en byk klasiklerinden biri olan Sefiller, iki dzlemde byk bir ustaln, yaratc zek ve yetenein rneini sunuyor: Karakter portrelerinin iziminde ve tarihsel, sosyo-kltrel gerein titiz anlatmnda. Sefiller, okuru bilgilendirme, hatta eitme kaygs ar basan, "aydnlanmac" anlat geleneinin, bir ayayla romantizme, br ayayla natralizme, gerekilie dayand bir aamaya rastlar. Be ana blmden, saysz "kitap" ve alt blmden oluan bu roman, sama bir nedenle sulu duruma den Jean Valjean', sokak ocuu Gavroche'u, ktnn cisim bulmu rnei Thenardier'leri, dzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnz adam Javert'i, dinsel bir ilenin simgesi, sokak kadn Fantine'i ve onun kz melek

Cosette'i, yaklak 150 yldan bu yana dramatik kiilerin tapna iinde yaatmaktadr. Tapnan kapsn aralayan okur, 19. yzyl bandaki Fransa'ya geri dnecek, Waterloo Sava'nn unutulmaz tablolarn hayranlkla izleyecek, Jean Valjean'la birlikte Paris'in yeraltna inecek, manastrlarn karanlyla yoksulluun izbe meknlar iinde k arayacaktr. Sefiller: On dokuzuncu yzyl Fransa'snda karanlkla aydnln bulumas... TKno 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-52-9 VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt1 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt1

VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt2 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt2 BORDO, DNYA KLASKLER - ROMAN VICTOR HUGO SEFLLER II. CLT TRKES: SEMH ATAYMAN VICTOR HUGO (1802-1885): Romantik gerekiliin kurucusu olan nl Fransz yazar sadece romanlanyla deil, iirleri ve tiyatro oyunlaryla da tannmtr. 1848 devriminden sonra cumhuriyeti grleri savunan Hugo, srgnde yaad yllarda da verimli bir yaznsal etkinlik iinde olmutur. Hugo, eserlerinde toplumsal sorunlar, halkn hayatndan arpc kesitleri byk bir baaryla yanstmtr. Dnya edebiyat tarihinin en nemli romanlarndan olan ve yazarn bayapt saylan Sefiller'in yan sra Deniz ileri, Notre Dame'n Kamburu, 1793 Devrimi, Nianlya Mektuplar dier nemli eserleri arasndadr. Ayrca iirleri Sular ve Seyirler, byk ilgiyle karlanmtr. VICTOR HUGO SEFLLER II. CLT DZ TASARIMI/KOORDNASYON HASAN HSEYN ARIKAN DNYA KLASKLER EDTR VEYSEL ATAYMAN TRKES

SEMH ATAYMAN TRKE REDAKSYON SLEYMAN ASAF FLZ GVER TASHH ESEN GRAY KAPAK GRAVR EMLE BAYARD DETAY TK. NO / ISBN BORDO SYAH KLASK YAYINLAR 975-8688-51-0 / 975-8688-53-7 BASKI; STANBUL 2006 TREND YAYIN BASIM DAITIM REK. ORG. SAN. TC. LTD. TL MRK/MATBAA: MERKEZ EFEND MH. DAVUTPAA CD. NO: 6/3 PEK MERKEZ 7-9-10-11 TOPKAPI/STANBUL-TR B/YAYIN&PAZARLAMA: CAFERAA MH. MHRDAR CD. NO: 60/5 POSTA KODU 34710 KADIKY/STANBUL-TR TEL: (0216) 348 98 03 Pbx FAKS: (0216) 349 93 45 LOJSTK: MERKEZ EFEND MH. DAVUTPAA CD. EMNTA DAVUTPAA SAN. ST. NO: 532 TOPKAPI/ST.-TR DAVUTPAA VERG DARES/VERG NO: 859 020 1971 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr HUKUK SERVS TEL: (0216)348 99 18 FAKS: (0216)349 93 45 VICTOR HUGO SEFLLER II. CLT TAMAMI V CLT TRKES: SEMH ATAYMAN ROMAN iindekiler ikinci blm COSETTE BRNC KTAP WATERLOO 1. Nivelles'den Gelirken Rastlanlan eylere Dair '................................. 13 2. Hougomont .................................. 15 3. 18 Haziran 1815 .......................... 25 4. A ................................................. 29 5. arpmalarn 'Quid Obscurum'u ... 32 6. leden Sonra Saat Drtte............ 36 7. Napoleon Keyifleniyor .................. 40 8. mparator, Klavuz Lacoste'a Bir Soru Soruyor .......................... 49 9. Beklenmedik Durum..................... 53 10. Mont-Saint-Jean Ovas ................. 58 11. Klavuzun Kts Napoleon'a yisi Biilow'a ................................ 65 12. Muhafz Gc............................... 67 13. Felaket ........................................ 70 14. Son Birlik .................................... 73 15. Cambronne .................................. 75 16. Quot Libras in Duce ..................... 78 17. Waterloo'nun Sonulan Olumlu mudur? ............................ 86 18. Tanrsal Hukukun Tekrarlamas .... 89 19. Geceleyin Sava Meydan.............. 92 KNC KTAP "ORION" GEMS 1. 24601 Numara 9430 Numara Oluyor ....................103 2. Belki de eytan Tarafndan Yazlm Olan ki Dizenin Nerede Okunacana Dair..............107 3. Byle Bir ekile Krlabilmesi in, Zincir Halkasnn nceden Buna Hazrlanm Olmas Gerekir .. i3 NC KTAP LYE VERLEN SZN YERNE GETRLMES

1. Montfermeil'de Su Sorunu ............127 2. ki Portrenin Tamamlanmas ........132 3. nsanlara arap, Atlara Su Gerek ... 140 4. Sahneye Bir Bebek kyor ...........143 5. Kk Kz Yapayalnz...................145 6. Bu Belki de Boulatruelle'in Akllln Kantlar.......................152 7. Cosette Karanlkta Yabanc Adamla Yan Yana .........................159 8. Belki de Aslnda Zengin Olan Bir Yoksulu Hana Kabul Etmenin Getirdii Honutsuzluk.................163 9. Thenardier Oyun Peinde..............188 10. Ava Giden Avlanr.........................199 11. 9430 Numara Yeniden Ortaya kyor ve Piyangoda Onu Cosette Kazanyor ........................206 DRDNC KTAP GORBEAU VRANES 1. stat Gorbeau ..............................209 2. Baykula alblbl in Yuva .....218 3. Birleen ki Mutsuzluktan Mutluluk Doar ............................220 4. nemli Kiracnn Grdkleri.........226 5. Yere Den Madeni Bir Be Franklk Ses karr ...............229 BENC KTAP KARANLIKTA IKILAN AVDA SESSZ KPEK SRS 1. Stratejinin Zikzaklar ...................235 2. Bereket Versin ki usterlitz Kprs'nden Araba Geebiliyor ... 239 3. Paris'in 1727'deki Planna Bir Bak ......................................242 4. El Yordamyla Ka Denemeleri ...246 5. Fenerlerde Havagaz Kullanlsayd Bu i Yapmaya mkn Olmazd .... 249 6. Bilmece Gibi Bir Sorunun Balangc .....................................255 7. Bilmecenin Devam.......................258 8. Bilmece Gibi Sorun yice Karmaklayor ...........................26 i 9. ngrakl Adam ...........................263 10. Javert'in Avn Elinden Nasl Kardnn Hikyesidir ...............269 ALTINCI KTAP KK PCPUS MANASTIRI 1. Kk Picpus Soka, No. 62 ........283 2. Martin Verga Tarikat ...................288 3. Kat Kurallar ................................298 4. Sevinler......................................300 5. Elenceler....................................305 6. Kk Manastr............................312 7. Bu Karanlktan Birka Siluet ........315 8. Post orda Lapides ......................318 9. Rahibe Bal Altnda Bir Yzyl ...320 10. Aralksz badetin Kayna ............322 11. Kk Picpus Manastn'nn Sonu ...324 YEDNC KTAP PARANTEZ 1. Soyut Bir Dnce Olarak Manastr .329 2. Tarihi Bir Olgu Olarak Manastr ...330 3. Gemie Hangi artlarda Sayg Duyulabilir ..........................334 4. lkeler Asndan Manastr ............338 5. Dua..............................................340 6. badetteki Mutlak yilik................341

7. Sulu Ararken Dikkat Edilecekler...................................345 8. nan, Yasa ..................................346 SEKZNC KTAP MEZARLIKLAR KENDLERNE VERLEN ALIRLAR 1. Manastra Nasl Girilir ..................351 2. Fauchelevent Zor Durumda ..........362 3. 'Masum Ana' ................................365 4. Jean Valjean Austin CastiUejo'yu Okumua Benziyor .......................379 5. lmsz Olmak in Sarho Olmak Yetmez.............................. 387 6. Drt Duvar Arasnda .....................394 7. 'Kart Kaybetmemek' Deyimi Nereden Geliyor ...........................396 8. Baarl Geen Sorgulama ............405 9. Kapan ......................................410 KNC BLM COSETTE BRNC KTAP WATERLOO 1. Nivelles'den Gelirken Rastlanlan eylere Dair Geen yl (1861), gzel bir mays sabah bir yolcu, -bu hikyeyi anlatan kii- Nivelles'den gelip La Hulpe'e doru yryordu. ki sra aalar arasnda, tepeler-'zerinden dalgalanarak uzanan ta deli yolu izlemekteydi. Birbiri ardnca gelen tepeler sanki yolu kh kaldran kh indiren muazzam dalgalar gibiydiler. Yolcu Lillois'y ve BoisSeigneur-Isaac' gemiti. Bat'da, Braine-l'Alleud'in ters evrilmi bir vazo eklindeki arduvaz kapl kulesi grnyordu. Yksekteki bir koruluu ve bir ara yolun kesinde, zerinde; 'Eski giri kaps No: 4' yazs tayan kurtye-nii iinde bir direin yan bandaki bir meyhaneyi geride brakmt. Meyhanenin n tarafnda; 'Drt bucan rzgr. Echabeau, zel cafe' yazl bir tabela vard. Yolcu bu meyhaneden yaklak iki buuk kilometre tedeki kk bir vadiye geldi. Burada, yolun dolgu ksmnda oyulmu bir kemerin altndan sular akyordu. osenin bir yannda vadiyi dolduran seyrek, ama yemyeil aa kmeleri, br yannda da ayrlklar -13ho ve dzensiz bir ekilde yaylmakta, Bra-ine'l-Alleud'e doru uzaklap gitmekteydiler. Bulunduu yerde sada, yolun kenarnda bir han, hann kaps nnde drt tekerlekli bir araba, erbetiotu iin byk bir deste srk, bir saban, yeil bir itin yannda bir yn kuru al rp, duman tten drt ke bir kire kuyusu, samandan blmeleri olan eski bir sundurmaya dayal bir merdiven vard. Gen bir kz tarlann birinde yabani ot ayklyordu. Belki de bir panayr gsterisinden kalma kocaman san bir afi rzgrda uuup duruyordu. Hann kesinde iinde rdeklerin yzd bir su birikintisinin yannda kt denmi bir patika allklar arasnda uzayp gidiyordu. Yolcu bu yola sapt. zerinde apraz denmi tuladan sivri bir at ykselen on beinci yzyldan kalma bir duvar boyunca yz adm kadar gittikten sonra kendisini byk bir kapnn nnde buldu. Ta kemerli, dz tablal, iki yannda iki yass madalyon bulunan XIV. Louis tarznda bir kapyd bu. Kapnn stnde onurlu bir cephe ykselmekteydi. Cepheye dikine gelen bir duvar hemen hemen kapya dokunmakta ve buna sert bir dik a eklemekteydi. Kapnn nndeki imenliin zerinde duran trmn arasndan karmakark bir ekilde trl trl maysiekleri fknyordu. Pasl eski bir tokman ssledii iki harap kanattan oluan kap kapalyd. Gne pek nefisti; dallar sanki rzgrdan ok, ku yuvalarndan gelen tatl bir rperi iindeydiler. Tanr bilir k kk bir ku, -14I bir aacn stnde kendinden gemi akyp duruyordu. Yolcu eildi ve kapnn sa kemer desteinin altndaki sol tata, kre eklinde, kovua benzeyen olduka geni bir oyuu incelemeye koyuldu. Tam o srada kapnn kanatlan ald ve ierden bir kyl kadn kt. Kadn yolcuyu grd ve neye baktn fark etti. Ona, "Bunu bir Fransz gllesi yapt," dedi. Ve ekledi: "Kapnn daha yukansn-da, ivinin yannda grdnz de koca bir karabina deliidir. Ama tahtay delemedi." Yolcu, "Bu yerin ad nedir?" diye sordu. "Hougomont," dedi kyl kadn.

Yolcu doruldu. Birka dim att, gidip itlerin stnden bakt. Ufukta, aalann arasnda, bir tepeciin stnde uzaktan aslana benzeyen bir ey grd. Waterloo Sava'nn getii meydandayd. 2. Hougomont Hougomont, buras lmcl noktayd; direncin balangc, Napoleon adndaki o byk oduncunun Avrupa'da Waterloo'da karlat ilk engel, baltann arpt ilk budak. Hougomont eskiden bir atoydu, imdi ise sadece bir iftlik. Hougomont, antikac iin Hugomons'tur. Bu ato, Somerel Senyr Hugo tarafndan yaptnlmt. Villers Manas-tn'na altnc bir rahiplik kadrosu iin gelir balayan da bu kiidir. Yolcu kapy itti, bir sundurmann altnda duran eski bir krkl gezinti arabasnn yanndan geti ve avluya girdi. Avluda gzne -15arpan ilk ey, on altnc yzyldan kalma bir kap oldu. evresindeki her ey yklm olduundan, bu kap bir kemer gibi duruyordu. Ant grnts ou zaman harabeden doar. Kemerin yannda, bir duvarda baka bir kap alyor; IV. Henri dnemindeki gibi ke talan olan bu kapdan bir meyve bahesinin aalan grnyordu. Kapnn yannda bir gbre ukuru, kazma ve krekler, birka yk arabas, kapak ta ve demirden kny-la eski bir kuyu, zplayan bir tay, kabaran bir hindi, stnde kk bir an kulesi ykselen bir kilise, kilisenin duvanna yaslanan iek am bir armut aac. te, fethi Napoleon'un hayallerini sslemi olan avlu, bu avluydu. Eer ele geirebilseydi bu toprak paras belki de ona dnyay verecekti. imdi burada tavuklar, gagalanyla tozlan etrafa sayor. Bir homurtu iitiliyor; ngilizlerin yerini alan kocaman bir kpek dilerini gsteriyor. ngilizler burada hayran olunacak bir i baarmlardr. Cooke'un drt muhafz bl bir ordunun gazabna kar yedi saat sreyle direnmitir. Hougomont'u binalan ve evresi, da kapal bahe ve tarlalanyla birlikte geometrik yzey olarak gsteren bir haritaya bakldnda, bir kesi alnm dzgn olmayan bir dikdrtgen biimi sunar. Bu kede gney kaps vardr; duvar ksa menzilli tfek alan iinde girii korur. Hougomont'un iki kaps vardr: Biri gney kaps yani atonun kaps, br de kuzey kaps, yani iftliin kapsdr. Napoleon, Hougomont'a savamak iin -16kardei Jerme'u yollad. Guilleminot, Foy ve Bachelu tmenleri, Reille'in hemen hemen btn kolordusu burada savaa srld ve baanszla urad, Kellermann'n glleleri bu kahraman duvarda tkendiler. Baudu-in'in tugaynn Hougomont'u kuzeyden zorlamas da bir ie yaramad; Soye'm tugay ise gneyde ancak kk bir para koparabildi, ama onu alamad. iftlik binalan, avluyu gneyden evreliyor. Franszlar tarafndan knlan kuzey kapsnn bir paras duvara aslm sallanmakta. Bu kap paras, iki kalas zerine aklm drt tahtadan oluur; zerinde saldndan kalma yara izleri fark edilir. Franszlann kerttikleri ve duvardaki parann yerine bir bakasyla kapatlan kuzey kaps avlunun dibinde aralk duruyor; avluyu kuzeyden kapayan alt ta, st tula bir duvara kare biiminde aslm. Her iftlikte olan basit bir araba kaps bu; iki geni kaps kaba tahtadan yaplm; tesinde ayrlar uzanyor. Bu giriteki arpma pek mthi oldu. Kapnn pervazlan zerinde uzun sre her trl kanl el izleri grld. Bauduin burada ldrld. Savan frtnas hl bu avluda varln srdrr; dehet hl gzle grlebilir; arpmann kargaas orada ta kesilip kalmtr; btn bunlar hem canl, hem ldr; sanki daha dn olmutur. Duvarlar can ekimekte, talar dmekte, atlaklar barmaktadr; delikler sanki birer yaradr; aalar eilmi, titrek, kamaya urar gibidirler. -17Bu avlu 1815'te, bugn olduundan daha derli topluydu. Bu arada alaa edilen yaplar, o zamanlar muntazam kntlar, girintiler, dirsekler oluturuyordu. Burada ngilizler mevzilenmilerdi; Franszlar girdiler, ama tutunamadlar. Kilisenin yannda atonun bir kanad, Hougomont Ma-liknesi'nden kalan tek enkaz, deyim yerindeyse bar deilmi bir halde ykseliyor. ato, kale grevi grmt, kilise de istihkm. Burada insanlar birbirlerini telef ettiler. Her yandan; duvarlarn gerisinden, at tepelerinden, mahzen diplerinden, btn pencerelerden, btn bodrum deliklerinden, btn ta aralarndan zerlerine kurun yadrlan Franszlar, al rp demetleri getirip duvarlar ve insanlar atee verdiler; toplarn kustuu demir paralarna yangnla cevap verildi. Harap kanatta, demir parmaklkl pencerelerden, binann tuladan yaplm ana ksmlarndan birinin ykk dkk odalan fark ediliyor. ngiliz muhafzlar bu odalarda mevzilenmilerdi. Zemin kattan atya kadar atlayp yarlm olan sarmal iki katl merdiven, krlm bir bcek kabuunun ii gibi grnyor. Bu merdivende skp kalan ve

st basamaklarda toplanan ngilizler, alt basamaklar kesmilerdi. imdi bunlar, mavi tatan geni levhalar; srgan otlar arasnda bir yn oluturuyorlar. On kadar basamak hl duvara yapk duruyor, birincisinin zerine dili bir yaba resmi kazlm. Eriilemeyen bu basamaklar yuvalarnda sapasalam duruyor. Geri kalan ksm dileri dklm bir e-18ne kemiine benziyor. urada iki yal aa var; biri kurumu, br ayandan yaralanm, ama her yl nisan aynda yeermekte. 1815'ten beri merdiven aralklarndan bymeye balam. Savata kilisede herkes birbirini boazla-mt. Yeniden sessizliine kavuan kilisenin ii bir garip. Katliamdan bu yana, hibir ayin yaplmam. Ama mihrap hl duruyor, tatan bir zemine dayal kaba tahtadan bir mihrap bu. Beyaz badana ekilmi drt duvar, mihrabn karsnda bir kap, kemerli iki kk pencere, kapnn zerinde tahtadan byk bir ha, han st tarafnda da bir demet kuru otla tkanm drt ke bir nefeslik pencere, bir kede yerde parampara olmu eski bir caml pencere erevesi, ite kilise bu durumdayd. Mihrabn yanna on beinci yzyldan kalma tahtadan bir azize Anne heykeli aklm; ocuk sa'nn ban bir bis-kayen kurunu alp gtrm. Ksa bir sre kiliseye hkim olup, sonra atlan Franszlar buray atee vermiler, alevler bu harabeyi doldurmu; frna evirmi; kap yanm, deme yanm, ama tahtadan sa yanmam. Ate sadece ayaklarn kemirmi, sonra snm, imdi yalnzca bu ayaklarn kararm kalntlar grlyor. Buradaki halkn dediine baklrsa, bu bir mucize... Ba kopan ocuk sa'nn, sa kadar talihi yaver gitmemi. Duvarlar yazlarla dolu. sa'nn ayaklan dibinde u ad okunur: Henquinez. Sonra daha bakalan; Conde de Rio Maior, Marques y Marquesa de Almagro (Habana). Yanlannda -19Fransz adlar da grnyor; fke anlamna gelen, nlem iaretleriyle. 1849'da duvarlar yeniden akland. eitli uluslar bu duvarlarda birbirlerine kfrediyorlard. Bu kilisenin kapsnda elinde balta tutan bir ceset bulunmutu; Astemen Legros'un cesedi. Kiliseden kldnda, sol tarafta bir kuyu grlr. Bu avluda iki kuyu vardr. "Bu kuyuda niin kovayla makara yok?" diye sorarsnz. "nk artk su ekilmiyor." "Niin su ekilmiyor?" "i iskelet dolu da ondan," cevabn alrsnz. Bu kuyudan son su ekenin ad Guillau-me Van Kylsom'dur. Bu adam, Hougo-mont'da oturan bir kylyd ve bahvand. 18 Haziran 1815'te bu bahvann ailesi dier ailelerle birlikte kap ormanlarda saklanm. Villers Manastn'nn evresindeki orman, il yavrusu gibi dalan halk gnler ve geceler boyu barndrd. Bugn bile, eski yanm aa ktkleri gibi fark edilebilen kimi kalntlar, fundalklarn dibinde titreen bu zavall konak yerlerini belli eder. Guillaume Van Kylsom atoyu korumak iin Hougomont'da kald ve bir mahzene sakland. ngilizler onu buldular. Gizlendii yerden kardlar ve bu rkek adama kllarnn yass tarafyla vura vura kendilerine hizmet ettirdiler. Susamlard; Guillaume onlara iecek su getiriyordu. Suyu ite bu kuyudan ekiyordu. Birou son yudumlarn buradan itiler. Bunca l adaynn suyunu itii bu kuyunun da sonunda lmesi gerekirdi. -20Savatan sonra herkesi bir tela sard; cesetleri gmme tela. lm, zaferi kendine zg bir yoldan andrr; onur ve gururun ardndan vebay getirir. Tifs, galibiyetin ayrlmaz bir parasdr. Derin bir kuyuydu bu. Onu mezarlk yaptlar ve iine yz l attlar. Belki de bu ii an bir telala yaptlar. Acaba hepsi lm myd? Efsane hayr diyor. Sylentiye gre, sonraki gece kuyudan imdat isteyen zayf sesler geldii duyulmu. Bu kuyu avlunun ortasnda tecrit edilmi bir haldedir. Yan ta, yan tuladan duvar, bir paravann kvnlm kanatlan gibi ve drt ke bir kuleyi taklit edercesine, onu yandan evirir, drdnc yan aktr. Suyu ite bu yandan alrlard. Dipteki duvarda ekilsiz bir at penceresine benzer bir ey grnyor, kim bilir belki de obs deliidir. Bu kk kulenin bir de tavan varm ama imdi sadece demir kirileri kalm. Sadaki duva-nn takviye demirleri bir ha resmediyor. Eilip bakldnda, bir yn zifiri karanln doldurduu tuladan rlm derin bir silindir iinde gz alabildiine gidiyor. Kuyunun etrafndaki duvar dipleri srgan otlan arasnda kaybolmakta. Bu kuyunun nnde Belika'daki btn kuyularda olduu gibi sahanlk vazifesi gren geni mavi ta levhalardan yok. Mavi ta levhann yerini bir travers tahtas alm; bu tahtaya be alt biimsiz kalas dayanm, budakl, kaskat kesilmi kalaslar; kocaman kemiklere benziyorlar. Kuyunun ne kovas, ne zinciri ne de makaras var ama ta yala hl -21duruyor, burada yamur sular toplanyor ve ara sra komu ormanlardan bir ku su imeye geliyor, sonra uup gidiyor. Bu harabenin iinde hl oturulan bir iftlik evinin kaps avluya alyor. Bu kapnn zerinde gotik tarznda gzel bir kilidin yan sra, aprazlamasna konulmu yonca yapra eklinde demir bir tutamak bulunuyor, Hannoverli Temen Wilda, iftlie snmak iin bu tutamaa yapt srada bir Fransz istihkmcs bir balta darbesiyle onun elini koparmt.

Evde oturan ailenin bykbabas, leli uzun zaman olan eski bahvan Van Kylsom'dur. Kr sal bir kadn bize, " yandaydm. Ablam korkmu alyordu. Bizi korulua gtrdler. Ben annemin kucan-daydm. Kulaklarn topraa yaptrp sesleri dinliyorlard. Ben top seslerini taklit ediyor, 'bum bum' diyordum," diyor. Sylediimiz gibi, avludaki kaplardan biri meyve bahesine alyor. Meyve bahesi korkun: ksma ayrlm, hatta perdeye denilebilir. Birinci ksm bahe, ikincisi meyve bahesi, ncs ise koruluk. Her ksm da ortak bir snr evreliyor; giri ynnde atonun ve iftliin binalar, solda bir it, sada bir duvar, dipte yine bir duvar. Sadaki duvar tuladan yaplm, dipteki duvar tatan. nce baheye giriliyor ve bu bahe yzeyden aada kalyor, frenkzmleri dikilmi, yabani bitkilerle dolu, korkuluunun parmaklklar ift gbekli yontma tatan, muhteem -22bir teras nn kapatyor. Le Ntre ncesi ilk Fransz stilinde yaplm, bir soylunun bah-esiydi bu; bugnse harap ve dikenlik. Bataki parmaklklarn stnde tatan glleleri andran yuvarlaklar bulunuyor. Hl kp eklindeki kaideleri zerinde duran krk korkuluk parmakl saylmakta; tekiler otlarn arasna devrilmi. Hemen hemen hepsinin zerinde kurun syrklar var. Krk bir parmaklk, kopuk bir bacak gibi setin zerine konulmu. te, meyve bahesinden daha aada olan bu baheye szan ve bir daha da kamayan 1. hafif piyade alayndan alt avc, inlerinde sktrlan aylar'gibi burada yakalanm ve biri karabinal olmak zere, iki Hannover blne kar arpmlard. Hanno-verliler bu parmaklklara sralanmlar, yukardan ate ediyorlar, avclar aadan karlk veriyorlard, iki yz kiiye kar alt kiiydiler, frenkzmlerinden baka siperleri olmayan bu yiit insanlar lmeden nce bir eyrek saat arptlar. Birka basamak knca, baheden meyve bahesi denilen yere geiliyor. Burada, bu birka kula karelik yerde, bir saatten daha fazla zamanda bin be yz kii devrildi. Duvar sanki savaa yeniden balamaya hazr gibi. ngilizler tarafndan geliigzel yksekliklerde alm olan otuz sekiz mazgal delii hl duruyor. On altncsnn nnde granitten iki ngiliz mezar uzanmakta. Yalnzca gney tarafndaki duvarda mazgal delikleri var, nk saldn o taraftan geliyordu. Bu duvar -23dardan byk bir yeil it gizliyor. Buraya gelen Franszlar, nlerinde yalnzca itin bulunduunu sanarak onu atlar ve duvarla yz yze geldiler. Duvar hem bir engel hem de bir pusuydu, gerisinde, ngiliz muhafzlar bulunan otuz sekiz mazgal delii birden ate ediyordu; bir misket ve mermi frtnas ve So-ye tugay burada krld. te, Waterloo byle balad. Ama meyve bahesi yine de zaptedildi. Elde merdiven yoktu, Franszlar trnaklaryla trmandlar. Aalarn altnda gs gse dvld. Btn bu otlar kana buland. Bir Nassau taburu ve yedi yz kii burada krld. Darda, Kellermann'n iki bataryasna hedef olan duvar misketlerle oyuldu. Her meyve bahesi gibi, bu da mays ayna kar duyguludur. Onun da san amberleri, koyungzleri vardr, otlan yksek yksek olur, zerinde amarlar kurutulan kldan rlme ipler aa aralarnda dolar ve geenleri balarn emek zorunda brakr, bu srlmemi toprakta yrrken insann ayakla-n kstebek yuvalanna batar. Otlarn arasnda uzanm yatan, kknden sklm yeil bir aa gvdesi grlr; Binba Blackman son nefesini ona dayanarak vermiti. Bunun yanndaki byk bir aacn altnda da Alman Generali Duplat ldrlmt; Nantes fermannn ortadan kaldnlmas srasnda iltica etmi olan bir Fransz ailesine mensuptu. Onun hemen yan banda, saman ve balk amurundan bir sargyla sarlm hasta bir elma aac eiliyordu. Neredeyse btn elma -24aalan yallktan devrilmek zereydi. lerinde bir tane bile yoktu ki, kurun ya da bis-kayen yememi olsun. l aa iskeletleri bu meyve bahesinde fazlasyla bulunmakta. Dallarda kargalar uuuyor, dipte menekeler dolu bir koruluk var. Bauduin vurulup lm, Foy yaralanm, yangn, knm, boazlama, ngiliz, Alman ve Fransz kannn birbirine lgnca karmasndan oluan bir rmak, cesetlerle dolu bir kuyu, Nassau Alay ve Brunswick Alay mahvedilmi, Duplat lm, Blackman lm, ngiliz muhafzlar krlmlar, Reille'in kolordu-sundaki krk Fransz taburundan yirmisi telef olmu, bu Hougomrint harabesinde bin insan kltan geirilmi, doranm, boazlanm, kurunlanm, yaklm ve btn bunlar bugn bir kylnn, bir yolcuya "Baym, bana frank verin, isterseniz size Waterloo denen eyi anlatmm!" demesi iin olmu. 3. 18 Haziran 1815 imdi, hikye anlatanlara tannan haklardan birini kullanarak geriye dnelim ve tekrar 1815 ylna gelelim, hatta bu kitabn birinci blmnde anlatlan olaylann balad dnemden biraz ncesine inelim:

17-18 Haziran 1815 gecesi yamur yamam olsayd, Avrupa'nn gelecei baka trl olurdu. Birka damla suyun fazla ya da eksik olmas, Napoleon'un sonunu getirdi. Waterloo'nun, Austerlitz'in sonu olmas iin ilahi takdir biraz yamurdan baka bir eye ihtiya duymad ve gkyznden, mevsime -25uygun olmayan bir ynde geen bir bulut, dnyann yklmasna yetti. Waterloo Sava, Blcher'e yetime frsat verecek ekilde, ancak on bir buukta balayabildi. Niin? nk toprak slakt. Topunun manevra yapabilmesi iin topran biraz sertlemesini beklemek gerekiyordu. Napoleon topu subayyd ve bunun skntsn ekiyordu. Bu olaanst komutan, asln soracak olursanz Aboukir hakknda Di-rektuar hkmetine verdii raporda; "Gllelerimizden biri alt kiiyi ldrd," diyen adamd. Btn sava planlan glle ve mermi zerineydi. Onun zafer anahtar, topu kuvvetini belli bir nokta zerinde younlatrmakt. Dman generalinin stratejisini tpk bir kale gibi ele alp yerle bir ediyordu. Zayf noktay glleyle eziyor, savalar topla balatp, topla bitiriyordu. Dehasnda silah atmay seven, ykc bir taraf vard: Taburlar dman saflarna daldrmak, alaylar tuz buz etmek, hatlar kesmek, ynaklar ezip datmak, btn bunlar yapmak iin vurmak, vurmak, srekli olarak vurmakla mmknd ve o, bu ii glleye emanet ediyordu. Bu mthi bir yntemdi ve bunun deha ile birlemesi, sava greinin bu karanlk pehlivann on be yl sreyle yenilmez yapt. 18 Haziran 1815 gn, say stnl kendi tarafnda olduundan topu kuvvetine ok fazla gveniyordu. Wellington'un yz elli dokuz topu vard; Napoleon'un ise iki yz krk. Farz edin ki toprak kurudu, toplar kolayca hareket edebildiinden harekt sabahn -26altsnda balad. Bu takdirde sava, talihin Prusyallarca deitirilmesinden iki saat nce kazanlm olurdu. Bu savan kaybedilmesinde Napoleon'un ne kadar hata pay vardr? Batmann sorumluluu kaptana yklenebilir mi? Napoleon'un o dnemde aka grlen bedeni kntsne bir de i knt m ekleniyordu? Yirmi sava yl klcnn knn andrd gibi, ruhu da bedenini andrm myd? Komutann iindeki emekli asker, temenni edilemeyecek bir ekilde kendisini hissettirmeye mi balamt? Ksacas, birok nemli tarihinin zannettii gibi, bu deha snmekte miydi? Kendi zaafn kendisinden saklamak iin lgnca ilere mi kalkyordu? Bir macera esintisinin batan karmasyla yalpalamaya m balamt? Bir general iin vahim bir ey olan tehlikeyi fark etmeyecek bir hale mi gelmiti? Aktivite devleri diyebileceimiz bu tr byk adamlarda, dehann miyoplat bir ya m vardr? Fikir dehalar zerinde yalln bozucu bir etkisi yoktur. Danteler iin, Michelangelolar iin yalanmak, bymektir; Aniballer iin, Bonaparte-lar iin neden klmek olsun? Acaba Napoleon, hissetme melekesini mi kaybetmiti? Artk su altnda gizlenmi kayalar tehis edemeyecek, tuzaklar tahmin edemeyecek, uurumlarn kayan kenarlarn fark edemeyecek bir halde miydi? Artk yaklamakta olan felaketlerin kokusunu alamyor muydu? Daha nceleri, kendini zafere gtren btn yollan bildii, yldnm saan sava arabas zerin-27den azametli bir parmak iaretiyle onlar gsterdii halde, imdi artk arabasn eken muhteem lejyonlar uurumlara srecek uursuz bir aknla m dmt? Krk alt yanda bir ycelik deliliine mi tutulmutu? Kader arabasnn bu dev srcs, artk kellesi koltuunda byk bir cretkrdan baka bir ey deil miydi? Biz, hi de byle dnmyoruz. Herkesin hakkn teslim ettii gibi; onun sava plan bir aheserdi. Dorusu, mttefik hattnn merkezine saldrmak, dmann iinde bir delik amak, onu ikiye blmek, ngilizlerin yansn Hal'e, Prusyallarn dier yansn Tongre'a srmek, Wellington'la Blc-her'i iki paraya ayrmak, Mont-Saint-Jean' ele geirmek, Bruxelles'i zaptetmek, Almanla-n Rhin'e, ngilizleri de denize dkmek. Btn bunlar, Napoleon'un gznde, bu savan taktiiydi. Sonras, sonra grlecekti. Burada Waterloo'nun tarihini yazma iddiasnda olmadmz sylemeye gerek yok. Anlattmz dramn kaynan oluturan sahnelerden biri, bu savala ilgili, ama savan tarihi bizim konumuz deil. Kald ki, bu tarih zaten yazlmtr; bir bak asna gre bizzat Napoleon tarafndan, baka bir bak asna gre de bir dizi sekin tarihi tarafndan ustalkla kaleme alnmtr. Bize gelince, biz, tarihileri bu ekimelerinde kendi balanna brakyoruz; biz ancak uzaktan bakan bir tank, oradan geen bir yolcu; insan etiyle yourulmu bu topraa eilen, belki grntleri gerein yerine koyan bir aratrmac-28yz. Bizim hi phesiz iinde serap tad bulunan bir olaylar topluluuna bilim adna kafa tutmaya hakkmz yok; bir sistem kurmamza izin verecek ne bir askeri pratie ne de bir strateji uzmanlna sahibiz. Bize gre,

Waterloo'da bir tesadfler yuma her iki komutan da hkm altnda tutar ve kader, u esrarl sank sz konusu oldu mu, biz de tpk halk gibi, o temiz yrekli hkim gibi karar veririz. 4. A Waterloo Sava'n aka gz nne getirmek isteyenlerin zihinlerinde, yere byk bir A harfi izmeleri yeter. Ann" sol baca Nivel-les yolu, sa baca Genappe yolu, A'nn ara izgisi de Ohain'den Braine-l'Alleud'e giden ukur yoldur. Ann tepesi Mont-Saint-Je-an'dr. Wellington orada durmaktadr; sol alt nokta Hougomont'dur, Jerme ise Bonapar-te'la birlikte Reie'de; sa alt u Belle-Allian-ce'tadr ve burada da Napoleon durmaktadr. Ann ara izgisinin sa bacaa rastlad ve onu kestii noktann biraz alt Haie-Sain-te'dir. Ara izginin ortas, savata son szn sylendii kesin noktadr. mparatorluk hassa alaynn stn kahramanlnn -elinde olmayarak- simgesi haline gelen aslan, oraya yerletirilmitir. Ann tepesinde, iki bacayla ara izgisi arasndaki gen Mont-Saint-Jean Ovas'dr. Savan amac, bu yaylaya sahip kma mcadelesi olmutur. Her iki ordunun da kanatlan Genappe ve -29Nivelles yollarnn sanda ve solunda uzanr; Picton'un karsnda Erlon, Hill'in karsnda Reille vardr. A'nn sivri ucunun gerisi ile, Mont-Saint-Jean Ovas'nn gerisi, Soignes ormandr. Ovaya gelince, dalgal geni bir arazi hayal edilmelidir; yle ki, her kvrm bir sonrakine hkim olsun ve btn dalgalar Mont-Saint-Jean'a doru vursun ve orada ormana varsn. Bu sava alannda iki dman ordusu tpk iki pehlivan gibidir. Birbirlerinin beline sarlmlardr. kisi de birbirini yere almaya alr; rastgele her eye yaplr, bir allk, bir dayanak noktas olur; bir duvar kesi bir gs siperi vazifesi grr; srtn verecek bir istihkm paras bulamayan bir alay tabanlar yalar; ovada kk bir knt, arazideki bir engebe, tam yerinde enlemesine geen bir patika, bir koruluk, bir sel yata, ordu denen bir devi topuundan yakalayabilir ve onun geri ekilmesini engelleyebilir. Sava meydannn dna kan yenilmi demektir. Bunun iin sorumlu komutann en ufak bir aa kmesini bile incelemesi, en kk bir topografya kabarts zerinde bile derin derin dnmesi gerekir. Her iki general de bugn Waterloo Ovas denen Mont-Saint-Jean Ovas'n dikkatle incelemilerdi. Wellington, daha bir yl nce zekice bir ileri grllkle, bu ovay kmas muhtemel byk bir savata kullanlabilecek bir meydan olarak incelemiti. 18 Haziran gn, bu arazi zerinde bir kapma iin en elverili olan mevkiyi Wellington alm, Napo-30leon'a kts kalmt. ngiliz ordusu yukarda, Fransz ordusu aadayd. 18 Haziran 1815 gn gn aarrken Na-poleon'u Rossomme tepelerinde at stnde, elinde drbnyle resmetmeye kalkmak fazla olur. Gstermeye gerek yoktu, herkes onu grd. Brienne askeri okulunun kk apkas altndaki bu ahin profil, bu yeil niforma, nianlarn rten beyaz astarl devrik yaka, apoletleri rten redingot, yelek altndan grnen krmz lejyon kordonunun kesi, deri pantolon, drt kesine zeri tal N harfleri ilenmi al kadifeden rtsyle beyaz at, ipek oraplar zerine ekilmi svari izmeleri, gm mahmuzlar -btn bu grntsyle Sezarlann sonuncusu bugn hl hafzalarda canl durmakta, bazlar bu grntye alk tutarken, bazlar da ona ters ters bakmaktadr. Bu grnt uzun zaman hep a gml kald. Nedeni de, ou kahramanlarn evrelerine yaydklar ve daima az ya da ok, uzun bir sre gerekleri gzlerden saklayan bir tr efsanevi karanlktr. Ama bugn artk tarih yazlyor, gn douyor. Tarih; bu aydnlk merhametsizdir; garip ve ilahi taraf udur ki, k olmasna ramen ve zellikle k olduu iin, daha nceleri klar grlen yere ou zaman glgeler drr; ayn insandan iki farkl hayalet ortaya karr ve bunlardan biri tekine saldrr; onu yarglar, zorbann karanl, komutann parlaklyla cebelleir. Bylece halklarn nihai deerlendiriliinde daha doru bir l orta-31ya kar. Tecavze urayan Babil, skender'i kltr; zincire vurulan Roma, Sezar' kltr; katledilen Kuds, Titus' kltr. Zorbann ardndan baskc bir rejim gelir. Ardnda kendine benzer bir karanlk brakmak bir insan iin felakettir. 5. arpmalarn 'Quid Obscurum'u* Bu savan birinci evresini herkes bilir. Kark, kararsz, tereddtl, her iki ordu iin de tehditkr, ama Franszlardan ok, ngilizler iin tehditkr bir balang. Btn gece yamur yam, topra kertmiti. Sular, taslarda birikir gibi, orada burada, ovann ukurlarnda toplanmt. Baz yerlerde nakliye arabalarnn dingillerine kadar ykselmekteydi; beygirlerin kannlann-daki kolanlarn altndan sulu amur damlyordu. lerleyen bu araba hengmesinin yere yatrd budaylarla

avdarlar, amurdaki derin tekerlek izlerini doldurup tekerleklere yatak vazifesi grmeseydi her trl hareket, zellikle Papelotte yaknlarndaki vadilerde imknsz olurdu. Harekt ge balad. nk daha nce de anlattmz gibi Napoleon'un stratejisi, topuyu tabanca gibi elinde tutmakt; bu tabancay savan bazen u, bazen de bu noktasna dorulturdu; bu nedenle, koulu bataryalarn drtnala serbeste hareket edebilmelerini bekledi; bunun iinse gnein yzn gsterip topra kurutmas gerekiyordu. Ama gne kmad. Gnele Austerlitz'deki bu* Lat.: Karanlk nedenleri. -32luma burada yoktu. lk top patladnda ngiliz Generali Colville saatine bakt ve on biri otuz be getiini grd. Harekt, Franszlarn sol kanadndan Ho-ugomont zerine doru hmla, hem de belki imparatorun istediinden de fazla bir hmla balad. Ayn anda Napoleon, Quiot'nun tugayn Haie-Sainte zerine srerek merkeze doru saldrya geti. Ney de, Fransz sa kanadn, arkasn Papelotte'a dayayan ngiliz sol kanadna, kar saldrya geirdi. Hougomont zerine yaplan saldn aldatmacayd; Wellington'u oraya ekerek, sola yatmasn salamak; plan buydu. Eer drt ngiliz muhafz birliiyle Perponcher tmeninin mert Belikallar mevzilerini skca korumasalard bu plan baarya ulard, ama bu durumda Wellington kuvvetlerini oraya yacak yerde, takviye olarak sadece drt muhafz blyle Brunswick'in bir taburunu gndermekle yetindi. Fransz sa kanadnn Papelotte'a saldrmasnn amac ngiliz sol kanadn tepelemek, Bruxelles yolunu kesmek, yardma gelmeleri muhtemel olan Prusyallara geit vermemek, Mont-Saint-Jean' zorlamak, Wellington'u Hougomont'a, oradan Braine-1'Alleud'e, oradan da Hal'e doru srmekti; bundan daha ak bir ey olamaz. Birka aksama bir yana, bu saldr baarl oldu. Papelotte alnd; Haie-Sainte zaptedildi. Bu arada ayrntlara ait bir noktay da belirtelim: ngiliz piyade birliklerinde, zellikle Kempt'in tugaynda ok sayda yeni devirme -33asker vard. Bu gen erler bizim korkun piyadelerimiz karsnda kahramanca arptlar; tecrbesizliklerine ramen, iin iinden yiite syrlmasn bildiler. zellikle nianc erler olarak mkemmel hizmet grdler; nianc asker, kendi bana brakldnda adeta kendi kendisinin generali olur; bu devirme erler Franszlarn mucitliinden ve hmndan rnekler verdiler. Bu acemi piyadelerde kabna smayan bir yan vard. Bu da, Wellington'un houna gitmedi. Haie-Sainte'in zaptedilmesinden sonra savan gidiat sallantlyd. O sava gn, le vaktinden saat drde kadar karanlk bir blm vardr; savan orta yeri hemen hemen fark edilmez ve gs g-se mcadelenin karanlna boyanm gibidir. Alacakaranlk kmtr. Bu sisin iinde geni alkantlar, ba dndrc bir serabn iinde, o dnem savalarnn bugn artk hemen hemen hi bilinmeyen kyafetleri fark edilir; eritleri uuan kalpaklar, sallanan yan antalar, apraz asklar, el bombas kutular, svarilerin srmal ceketleri, bol kvrml krmz izmeler, saakl kaytanla evrilmi ar kasketler; ngilizlerin al renkli piyadelerine karan Brunswick'in siyah piyadeleri; ngiliz askerlerinin omuz balarnda apolet yerine kaln yuvarlak beyaz fitiller, Hannover-li hafif svarilerin banda bakr eritli ve krmz kldan sorgucu dar, uzun miferler; s-koyallarn dizleri plak, srtlarnda damal kaputlar; kumbaraclarmzn uzun beyaz tozluklar... Stratejik izgiler deil, tablolar, Gri-34II beauval'e deil, Salvator Rosa'ya layk eyler. Bir savaa daima bir miktar frtna karr. Quid obscurum, quid divinum.* Her tarihi bu gibi hengmeleri resmederken biraz da kendi houna giden profili izer. Generallerin stratejisi ne olursa olsun, silahl kitlelerin birbirleriyle arpmasndan nce hesaplanmasna imkn olmayan geri tepmeler doar; iki komutann her iki plan eylemde i ie girer ve karlkl olarak birbirlerini bozar. Nasl baz topraklar daha ok ya da daha az emici olur da, zerlerine dklen suyu daha abuk ya da daha ge emerlerse, sava meydannn falan noktas da, filan noktasna gre daha fazla sava yutar ve ti noktaya istendiinden daha ok asker dkmek zorunda kalnr. Bunlar beklenmedik harcamalardr. Sava hatt bir ip gibi dalgalanr ve erilip bklr, kandan seller lgnca akar, ordularn cepheleri dalgalanr, savaa giren ya da kan birlikler krfezler, burunlar oluturur, btn o deniz kayalklar birbirlerinin nnde durmadan hareket eder; piyadenin olduu yere topu gelir; topunun olduu yere svari; taburlar duman gibidirler. Oralarda bir ey vardr, ararsnz, kaybolmutur; aklklar yer deitirir; karanlk kvrmlar ileri gider, geri gelir; adeta bir lm rzgr bu kanl ve korkun ynlar ne iter, geri atar, iirir, datr. Gs gse arpma nedir? Bir sarka hareketidir. Matematiksel plann hareketsizlii ancak tek bir dakikay gsterir, btn bir gn deil. Bir sava resmedebilmek iin fraLat.: Karanln nedenleri kutsal nedenler. -35-

snda kaoslar olan gl ressamlar gerekir; Rembrandt bu ite Von der Meulen'den daha iyidir. le vaktinde doru syleyen Van der Meulen, saat te yalan syler. Geometri yanltr; doru olan sadece kasrgadr. Folard'a, Polybe'e itiraz etme hakkn veren ite budur. unu da ekleyelim: yle bir an gelir ki, sava soysuzlap dv olur, nfus azalr, ayrntlara ait saysz olaylar halinde dalr, bizzat Napoleon'un ifadesiyle sylersek: "Ordunun tarihinden ok, birliklerin biyografisine ait" bir ey olur. Bu takdirde, tarihinin zetleme hakkna sahip olduu aktr. Tarihi, mcadeleyi ancak bellibal izgileriyle kavrayabilir; hibir anlatc, ne kadar titiz olursa olsun, sava denilen o dehetengiz bulutun eklini mutlak bir sadakatle tespit edemez. Btn byk ordu arpmalar iin geerli olan bu konu, zellikle Waterloo iin de geerlidir. Ancak leden sonra yle bir an geldi ki, savan gidiat netleti. 6. leden Sonra Saat Drtte Saat drde doru ngiliz ordusunun durumu vahimdi. Orange Prensi merkeze, Hill sa kanada, Picton da sol kanada komuta ediyordu. Orange Prensi kendinden gemiesine ve yiite Hollandallarla Belikallara sesleniyordu: "Nassau! Brunswick! Sakn geri ekilmeyin!" Zayf den Hill, srtn Wellington'a dayam, Picton lmt. ngilizler, Franszlardan 105'inci alay sancan ele geirdikleri daki-36kada Franszlar da ngiliz Generali Picton'u bir kurunla bandan vurup ldrmlerdi. Wellington iin savan iki dayanak noktas vard: Hougomont ve Haie-Sainte. Hougo-mont hl dayanyordu, ama alevler iindeydi; Haie-Sainte ise zaptedilmiti. Buray savunan Alman taburundan sadece krk iki kii yayordu; biri hari btn subaylar lm ya da esir alnmt. Bu ambarn iinde bin sava birbirini katletmiti. ngiltere'nin ilk boksr, ngiliz muhafzlardan bir avu, arkadalar arasnda yenilmez olarak n yapm bir Fransz trampetisi tarafndan orada ldrlmt. Baring tuttuu mevziden atlm, Alten kllannit. Birok sancak kaybedilmiti; aralarnda Alten tmeninin sanca ile Lunebourg taburunun Deux-Ponts ailesinden bir prens tarafndan tanan sanca da vard. Kuruni niformal skoyallar artk yoktular; Ponsonby'nin iri kym ejderhalar doranmlar, bu cesur svariler karsnda kmlerdi; bin iki yz attan geriye alt yz kalm; yarbaydan ikisi yere serilmiti, Hamilton yaralyd, Mater lmt. Yedi mzrak darbesi alan Ponsonby dm, Gordon lm, Marsh lmt, iki tmen -beinci ve altnc tmenler- imha edilmilerdi. Hougomont'un bir paras koparlm, Haie-Sainte zaptedilmi olduuna gre, geriye bellibal bir tek nokta kalyordu: Merkez. Bu esas nokta henz dayanmaktayd. Wellington Merbe-Braine'de bulunan Hill'i ve Brainel'Alleud'da bulunan Chasse'i getirerek buray takviye etti. -37ngiliz ordusunun biraz ierlek, ok kalabalk olan merkezi, salam bir ekilde mevzi-lenmiti. Mont-Saint-Jean Ovas'n boydan boya kaplyordu, gerisinde ky, nnde de o zamanlar hayli dik olan bayr vard. Srtn, o devirde Nivelles'in beylik mallarndan olan ve yollarn kavak noktasn oluturan o gl ta binaya dayamt. On altnc yzyldan kalma bu ta yap ylesine salamd ki, glleler arptnda hibir zarar grmeden sekip gidiyordu. ngilizler yaylann evresinde bulunan itleri yer yer kesmiler, akdikenlerin iinde aralklar amlar, iki dal arasna bir namlu az yerletirmiler, allklarda mazgallar yapmlard. Topular fundalklarn gerisinde pusudayd. Tuza kabul eden sava kurallarna uygun olduu kuku gtrmez kurnazlktaki bu konulanma yle gzel yaplmt ki, imparator tarafndan sabah saat dokuzda dman bataryalarn kefe gnderilen Haxo, hibir ey grememi ve dnnde Napoleon'a Nivelles ve Genappe yollarn kesen iki barikat dnda engel olmadn bildirmiti. Ekinlerin yksek olduu mevsimdi; yaylann kenarnda 95'inci Kempt tugay, karabinalarla donanm bir halde, uzun budaylarn arasna yatmt. Bylece gvence altna alnm ve desteklenmi bulunan ngiliz-Hollanda ordusu iyi durumdayd. Bu konulanma iin tehlike, Soignes ormanyd. Bu orman o tarihlerde sava meydanna bitiikti ve Groenendael ve Boitsfort golleriyle kesiliyordu. Bir ordunun dalmadan -38buradan geri ekilmesi mmkn deildi; birlikler hemen zlverirler, topular, bataklkta kaybolurlard. Meslekten birok kiinin dncesine gre -birtakm kiiler her ne kadar buna kar ksa da- buradan geri ekilme ancak herkesin kendi bann aresine bakmasyla mmkn olabilirdi. Wellington, sa kanattan ald Chasse tugay ile sol kanattan ald Wincke tugayn ve ayrca Clinton tmenini merkeze ekledi; kendi ngilizlerine, Halkett alaylarna, Mitchell tugayna, Maitland muhafzlarna destek ve yedek olarak Brunswick'in piyadelerini, Nassau'nun kontenjann, Kielmansegge'nin, Hannoverlilerin ve tDmpteda'nn Almanlann verdi. Sonuta, elinin altnda yirmi alt tabur bulunuyordu. Charras'n dedii gibi, "Sa kanat arkasna doru kvrld." Bugn 'Waterloo Mzesi' denilen yerde, kum torbalanyla gizlenmi muazzam bir topu bataryas

vard. Wellington, ayrca, bir arazi kvrm iinde Somerset'in drt bin alt yz muhafz-dragon-lanna sahipti. Hakl bir n olan ngiliz svarilerinin ikinci yansyd bu. Ponsonby yok olduuna gre, geriye Somerset kalyordu. Eer tamamlanabilseydi hemen hemen bir tabyann yerini tutabilecek olan bu batarya, pek alak bir bahe duvannn gerisine yerletirilmi, kum torbalan ve geni bir toprak y-nyla alelacele rtlmt. naat bitmemi; arampol yapmaya vakit kalmamt. Wellington kaygl, ama duygulann belli etmeyen bir tavrla, atnn stnde, btn gn hi yerinden kprdamadan durdu. Bu-39gn hl varln srdren Mont-Saint-Je-an'daki eski deirmenin az ilerisinde ve bu arada bir ngiliz'in bir Vandal heyecanyla iki yz franka satn alarak kesip gtrd bir karaaacn altndayd. Wellington soukkanl bir kahramand. zerine durmadan glleler yayordu. Yaveri Gordon yan banda vurulup dmt. Lord Hill, patlayan bir obs gstererek, "Lordum, kendinizi ldr -tecek olursanz talimatnz nedir, bize ne gibi emirler brakacaksnz?" diye sordu. Wellington, "Benim gibi yapmanz," cevabn verdi. Clinton'a da, "Son ferde kadar burada kalnacak," dedi. atma gittike ktye gidiyordu. Wellington, Talavera'daki, Vitoria'da-ki, Salamanque'daki eski silah arkadalarna sesleniyordu; "Boys (ocuklar) brakp kamay dnmeyin! Koca ngiltere'yi aklnzdan karmayn!" Saat drde doru ngiliz hatlar geriye doru sarsld. Bir anda, yaylann tepesinde topudan ve avclardan baka kimse grnmez oldu, gerisi kaybolmutu. Fransz obs-leriyle gllelerin kovalad birlikler geriye, bugn hl Mont-Saint-Jean iftliinin kulland patikann kestii yere doru ekildiler; ngiliz cephesi gevedi, Wellington geriledi, "Geri ekiliyorlar!" diye bard Napoleon. 7. Napoleon Keyifleniyor mparator hasta olduu ve arlarndan tr at stnde rahat oturamad halde,-hi o gnk kadar keyifli olmamt. Yz ifadesinden ne dnd anlalmayan yz -40sabahtan beri glmsyordu. Bu derin, bu mermer maskeli ruh, 18 Haziran 1815 gn byk bir mutluluk ifadesi iindeydi. Aus-terlitz'de gaml duran adam, Waterloo'da neeliydi. En yce kaderli insanlar bazen bylesine tersliklere derler. Sevinlerimiz karanlktandr. Son glmseyen, Tann'dr. Fulminatrix lejyonunun askerleri, "Ridet Caesar, Pompeius flebit,"* derlermi. Pompei-us bu defa alamayacakt, ama Sezar'n gld muhakkakt. Savan arifesinde, gece saat birde frtna ve yamur altnda Bertrand'la birlikte at srtnda Rossomme yaknlarndaki komnleri incelerken, Frischenont'dan Braine-l'Alle-ud'a kadar btn ufku aydnlatan ngilizlerin kamp atelerinden oluan uzun hatt memnunlukla seyretmi, Waterloo sava meydannda kendi tespit ettii gnde bulunmas iin ard kaderin, randevuya tam vaktinde geldiini dnmt. Atn durdurmu, akan imeklere bakp, gk grltlerini dinleyerek bir sre ylece hareketsiz kalm ve bu kaderci insann karanla doru u esrarengiz sz syledii duyulmutu; "Anlatk." Napoleon yaralyordu. Daha anlamamlard. Bir dakika bile uyumam; o gecenin her an onun iin ayr bir nee kayna olmutu. Btn ileri karakollar hattn dolam, orada burada durarak atl devriyelerle konumutu. Saat iki buukta, Hougomont koruluu yaknnda yryen bir kolun ayak seslerini Sezar glmsyor, Pompeius alayacak. -41duyar gibi olmu, bir an iin Wellington'un geri ekildiini sanmt: "Bunlar karargh toparlamak iin harekete geen ngiliz artlar. Ostende'dan gelen alt bin ngiliz'i esir alacam," demi ve comu; 1 Mart kartmasnda byk mareale Juan krfezinin heyecanl kylsn gstererek, "te bak, Ber-trand, daha imdiden takviye geldi!" diye bard zamanki canlln yeniden bulmutu. 17-18 Haziran gecesi Wellington'la alay ediyordu; "Bu bacaksz ngiliz'in bir derse ihtiyac var," diyordu. Yamur hzlanyordu; imparator konuurken gk grlyordu. Sabah saat buukta hayalleri yok olmutu; kefe gnderilen subaylar, ona dman hattnda hibir hareket olmad haberini getirmilerdi. Hibir ey kmldamyordu; bir tek ordugh atei bile snmemiti. ngiliz ordusu uyuyordu. Yeryznde derin bir sessizlik vard; yalnzca gkyznden grltler iitiliyordu. Saat drtte ulaklar yanna bir kyly getirmilerdi. Bu kyl bir ngiliz svari tugayna klavuzluk etmiti; bunun sol kanat ucundaki Ohain kynde mevzi-lenmeye giden Vivian tugay olmas ihtimali vard. Saat bete, iki Belikal firari ona birliklerini terk ettiklerini, ngiliz ordusunun savamak iin hazrolda beklediini sylediler. "Daha iyi ya!" diye barmt Napoleon, "onlar geri pskrtmektense, tepelemeyi tercih ederim!" Sabahleyin, Plancenoit yolunun kesini oluturan sarp yamata attan inip ayaklarn amurlu topraa basm, Rossomme iftliin-42-

den mutfak masasyla kyl sandalyesi getirtip oturmutu. Yere hal yerine bir ba saman dkmlerdi. Masann zerine sava meydannn haritasn sererek, Soult'a, "Gzel bir satran tahtas!" demiti. Geceki yamurlar nedeniyle, yemekleri getiren kafileler km yollarda ilerlemekte glk ektiklerinden sabah gelememilerdi; asker uyumamt, slakt ve at, ama bu, Napoleon'un Ney'e neeyle seslenmesine engel olmamt; "ansmz yzde doksan!" Saat sekizde imparatorun kahvaltsn getirdiklerinde, kahvaltya generallerini davet etmiti. Kahvalt srasnda ona Wellington'un nceki gn Bruxelles'de Richmond desinin balosunda olduunu anlatmlard. Bapiskopos ehreli sert bir sava adam olan So-ult, "Asl balo bugn," demiti. mparator, "Wellington, majestelerini bekleyecek kadar saf deildir," diyen Ney'le akalamt. Bu zaten onun huyuydu. 'Taklmaktan holanrd," diyor Fleury de Chaboulon. Gourgaud da, "Karakterinin temelinde nee vard," diyor. "Nkteli olmaktan ok, garip akalar pek boldu," diyor Benjamin Constant da. Bu dev adamn neesinin stnde durmaya deer: Muhafz ktas erlerine 'homurtucular' adn veren odur; onlarla akalar, kulaklarn, byklarn ekerdi. "mparator durmadan bize muziplikler yapyor," sz bu erlerden biri tarafndan sylenmiti. 27 ubat'ta Elbe Adas'ndan Fransa'ya yapt o esrarengiz yolculuk srasnda denizin ortasnda Fransz yelkenli gemisi Zephyr, iinde Napo-43leon'un sakl bulunduu Inconstant yelkenli gemisine rastlayp, Inconstant'a Napole-on'dan haber sorduu vakit, apkasnda daha o zamandan Elbe'de benimsedii, zerine anlar serpitirilmi beyaz krmz kokart tayan imparator glerek megafonu eline alm ve cevab kendisi vermiti; "mparator sapasalam!" Byle glen biri, bana gelen olaydan sonra hi deimemi demektir. Waterloo'da-ki kahvalt srasnda Napoleon kahkahalar atm, kahvaltdan sonra ise bir eyrek saat sreyle kafasn dinlemiti. Daha sonra iki general saman ynnn zerine oturmular, ellerinde kalem dizlerinde kt imparatorun dikte ettirdii sava emrini yazmlard. Saat dokuzda, kademe dzeninde tertiplenmi ve be kol halinde harekete geirilmi olan Fransz ordusu yaylmaya balamt. Tmenler iki hat zerinde, topu kuvvetleri tugaylar arasnda, bata mzka, trampetler ve borazanlarla askeri tren havalan alarak kudretli, geni, neeyle giderken, ufukta bir mifer, kl, sng denizi alkalanrken imparator heyecana gelip, iki defa "ahane!" diye haykrmt. Saat dokuzdan on buua kadar btn ordu -inanlmaz ey- mevzi alm ve imparatorun deyiiyle syleyelim, "alt V biimi" oluturan alt hat zerinde dzenlenmiti. Sava cephesinin kurulmasndan az sonra, gs gse arpmalardan nce gelen frtna balanglannn derin sessizlii iinde, Erlon, Reille ve Lobau'nun kolordusundan -44kendi emriyle aynlm olan ikilik bataryann harekt balatmak zere Nivelles ve Ge-nappe yollannn kavutuu yerde bulunan Mont-Saint-Jean' dvmeye gittikleri zaman da mparator, Haxo'nun omzuna vurup, "te yirmi drt tane gzel kz, general," demiti. Mont-Saint-Jean alnr alnmaz hemen kye siperler yapmakla grevlendirdii birinci kolordu istihkm bl nnden geerken, sonutan emin, glmseyerek erleri cesaretlendirmiti. Btn bu huzur ve sessizlik yalnzca bir defa, grkemli bir merhamet szyle kesilmi; sol tarafnda, bugn byk bir mezar bulunan yerde hayranlk uyandracak bir cesaretle dven kuruni niformal skoyallann nefis atlanyla yere yldklarn grnce; "Yazk!" demiti. Sonra ata binmi, Rossomme nlerine doru gitmi, Genappe'tan Bruxelles'e uzanan yolun sanda dar bir imenlik srt kendisine gzleme yeri olarak semiti. Buras, onun sava sresince konaklad ikinci yer olmutu. Akam saat yedide Belle-Alliance'la Haie-Sainte arasnda konaklad nc yer ise tehlikeliydi; bugn hl duran olduka yksek bu tmsein arkasnda, ovann meyilli bir dzlnde muhafz alay toplanmt. Tmsein evresinde osenin talanndan seken glleler Napoleon'a kadar geliyor, Bri-enne'de olduu gibi, bann stnde kurunlar ve karabina mermileri slk alyordu. Daha sonralan hemen hemen atnn durduu yerde delik deik glleler, eski kl demirleri, pasn kemirdii ekilsiz mermi paralan top-45land. Scabra rubigine* Birka yl nce, burada toprak altndan altmlk bir obs kardlar; hl doluydu, fnyesi bombann hizasndan krlmt. te bu son duraktadr ki, imparator, hafif bir svarinin eyerine bal olarak giden ve her mermi yamurunda srtn dnp Napoleon'un arkasna saklanmaya alan klavuza, korkak ve dman kyl La-coste'a, "Sersem, bu yaptn ayptr. Srtndan vurulup leceksin," demiti. Bizzat bu satrlarn yazan da, tmsein topra kolayca ufalanabilen baynnda kumlan kazarak krk alt yllk pasn bozduu bir bombann kalntlarn ve parmaklarnn arasnda ince mrver dallan gibi knlveren eski demir ubuklar bulmutur. Napoleon'la Wellington'un karlatktan ovalann eitli engebeleri, herkes bilir ki, bugn artk 18 Haziran 1815'teki gibi deildir. Bu uursuz sava meydanndan, ona bir ant yapmaya yarayacak eyleri alp gtre gtre onu gerek tmseklerinden yoksun braktlar. Onu yceltme bahanesiyle talan ettiler. Wellington iki yl

sonra Waterloo'yu tekrar grdnde, "Benim sava meydanm deitirmiler!" diye haykrmt. Bugn, stnde aslan bulunan yksek piramidin olduu yerde bir tepe vard; Nivelles yoluna doru zahmetsiz bir yokula indii halde, Genappe osesi tarafnda enikonu sarp bir yamat. Bu yamacn ykseklii GenappeBruxelles yolunu kapayan iki byk mezarn oluturduu iki tmsee oranla bugn bile llebilir. Bu Lat.: Sert pas. -46tmseklerden biri soldaki ngiliz mezan; sadaki de Alman mezandr. Fransz mezan yoktur. Fransa iin btn ova batan baa amt mezardr. Yz elli ayak yksekliinde ve evresindeki yanm millik tepecik iin kullanlan binlerce araba dolusu toprak sayesinde Mont-Saint-Jean Ovas bugn artk tatl bir meyille ulalabilir hale gelmitir. Oysa ki sava gn, zellikle Haie-Sainte tarafnda son derece sarp ve keskindi. O taraftaki yamalar o kadar meyilliydi ki, ngiliz topular vadinin dibinde bulunan ve atmann arlk merkezini oluturan iftlik altlarnda olduu halde grmyorlard. 18 Haziran 1815 gn yamurlar bu sarp yamata bir de oyuklar amt, oluan balk, k bsbtn zor-latnyor, yalnzca trmanmakla kalnmyor, amura bulanlyordu. Yaylann tepesi boyunca bir tr hendek uzanmaktayd; uzaktan bakan birinin fark etmesine imkn olmayan bir hendekti bu. Bu hendek neydi? Syleyelim: Braine-1'Al-leud bir Belika kydr, Ohain de bir baka Belika ky. Her ikisi de arazinin eimleri iine gizlenmi olan bu kyler yaklak yedi buuk kilometre uzunluunda bir yolla birbirlerine balanmlardr. Bu yol dalgal bir ovay keser ve ounlukla tepelere bir sapan ipi gibi girip gmlr. Bu yzden, birok yerde bu yol bir sel yatadr. Bugn olduu gibi, 1815'te de bu yol Mont-Saint-Jean Ovas'nn tepesini Genappe'a ve Nivelles'e giden iki osenin arasndan kesmekteydi; yalnz, bugn ovayla ayn dzeyde olduu halde, o -47zaman ukur bir yoldu. imdi, iki yamacn ant tepecik iin almlar. Bu yol gzerghnn byk bir ksm siper halindeydi ve hl da yledir. Yer yer on iki ayak derinlie varan oyuk bir siper ki, olduka dik olan yamalar, hele kn saanaklarn etkisiyle yer yer kyordu. Bu yzden kazalar olurdu. Braine-l'Alleud giriinde yol yle dard ki, mezarln yan bana dikilmi ta bir hatan da anlald gibi, bir yolcu burada bir araba tarafndan inenmiti. Hataki yaz lnn adn, 'Msy Bernard Debiye, Bru-xelles'de tccar' kaza tarihini de 'ubat 1637' olarak bildirmektedir.* Mont-Saint-Jean Ova-s'nda yol o kadar derinleiyordu ki, yine baka bir ta hatan anlaldna gre, Mathieu Nicaise adnda bir kyl 1783 ylnda bir yamata meydana gelen heyelan yznden ezilerek lmt. Han tepesi toprak ekilip biilirken kaybolmutu, ama devrik kaidesini Haie-Sainte ile Mont-Saint-Jean iftlii arasndaki osenin imenlik bayrnda bugn bile grmek mmkndr. Bir sava gn, Mont-Saint-Jean tepesini evreleyen ve varlna dair hibir iaret bulunmayan bu ukur yol, sarp bayrn doru-undaki bu hendek, toprakta gizlenmi olan Mezar tandaki kitabe yle: UBAT 1637'DE BRKSEL (...)'DE BR ARABA KAZASINDA LENLER MONSIEUR BERNARD DEBRYE MARCHAND -48bu derin tekerlek izleri grnmez bir haldeydi; yani dehetli tehlikeliydi. 8. mparator, Klavuz Lacoste'a Bir Soru Soruyor te byle, Waterloo sabah Napoleon memnundu. Hakk da vard, nk belirttiimiz gibi, tasarlad sava plan gerekten mkemmeldi. Ama sava balar balamaz eitli cilveleri birbirini kovalad. Hougomont'un direnmesi, Haie-Sainte'in inatl, Bauduin'in vurulup lmesi, Foy'un sava d kalmas, Soye tugaynn umulmadk bir duvarla karlap krlmas, ne patlayc maddesi ne de barut torbas olan Guilleminot'un felaket derecedeki aknl, bataryalarn amura saplanmas, yannda kimse olmayan on be para topun Uxbridge ukuruna devrilmesi, ngiliz hatlarna den bombalarn fazla etkili olmamas ve ayrca yamurda slanan topraa gmlerek sadece amur volkanlar oluturmakla kalmas ve bylece misketlerin amur fskiyelerine dnmesi, Pire'nin Braine-l'Alleud zerine gereksiz gsteri k ve sonuta on be taburluk btn bu svari kuvvetinin tamamen yok olmas; ngiliz sa kanadnn bu iten az tedirgin olmu, sol kanadnn da az hrpalanm olarak kmas, birinci kolordunun drt tmenini kademeli bir ekilde dizecek yerde, bir araya yan Ney'in garip dncesizlii ve bylece bulunduu yerin yedi sralk bir derinliin ve iki yz askerlik bir cephenin mermi paralarna terk edilme-49si, gllelerin bu kitleler iinde korkun gedikler amas, hcum kollarnn zlmesi, apraz at bataryas kanatlarnn birdenbire akta kalmas, Bourgeois, Donzelot ve Du-rutte'n zor duruma dmeleri, Quiot'nun

pskrtlmesi, Genappe-Bruxelles yolunun dnemecini kesen ngiliz barikatnn yukardan aa atklar ate altnda Haie-Sainte kapsn baltayla zorlad srada politeknik okulu mezunu Herkl yapl Yarbay Vieux'nun yaralanmas, piyadeyle svari arasnda kalan Marcognet tmeninin buday tarlalar iinde Best ve Pack tarafndan tam hedeften kurunlanmas ve Ponsonby tarafndan da kltan geirilmesi, yeni toplann ateleme deliklerinin tkanarak i grmez hale getirilmesi, Erlon kontunun btn gayretlerine ramen Saxe-Weimar prensinin Frische-mont'u ve Smohain'i zaptedip elde tutmas, 105'inci Alay Sanca ile 45'inci Alay Sanca'nn dman eline gemesi, Wavre ve Plan-cenoit arasnda yollan kolaan eden yz kiilik seyyar arac kolunun takipileri tarafndan Prusyal bir siyah svarinin yakalanmas ve bu svarinin anlatt kayg verici eyler, Grouchy'nin gecikmesi, Hougo-mont'daki meyve bahesinde bir saatten ksa bir sre iinde bin be yz kiinin ldrlmesi, Haie-Sainte evresinde daha da ksa bir srede bin sekiz yz kiinin yere serilmesi; btn bu frtnal olaylar Napoleon'un gzlerinin nnden sava bulutlan gibi gelip gemi, baklann belki yle bir bulandrm, ama kesin inancn, imparatorca ehresini -50asla karartmamt. Napoleon savaa gzlerini ayrmadan bakmaya alkt; hibir zaman rakam rakam aynntlann ackl toplamn karmazd; rakamlar onun iin nemli deildi. Yeter ki, istenen toplam -zaferiversinler; balanglar kaybedilebilirdi, onu hi kayg-landrmazd, sonucun avucunun iinde olduuna inanrd; kendisini sorunlann dnda sayarak beklemesini bilir, kaderle boy lmeye kalkard. Talihin yzne, "sende o cesaret ne gezer," der gibiydi. Yan yanya k ve glge plan Napoleon, iyilikte korunduunu, ktlkte hogr grdn dnrd. Olaylar, kendisiyle bir ortaklk, deyim yerindeyse bir su ortakl iindeydiler ya da o byle olduuna inanrd; antik an yara almazlk inancna eit bir ey. Oysa, insann arkasnda Beresina, Leip-sick ve Fontainebleau olunca, Waterloo'da kukulu ve temkinli olaca sanlrd. Gkyznn derinliklerinde esrarengiz bir ka atlmas aka grlmeye balamt. Wellington geriledii an Napoleon rperdi. Mont-Saint-Jean Ovas'nn boaldn ve birden ngiliz ordusunun gzden kaybolduunu grd. ngiliz ordusu yeniden toplanyor, ama ekiliyordu. mparator zengileri zerinde yan doruldu. Gzlerinde zafer imei akt. Wellington'un Soignes ormanna sktn-lp mahvedilmesi, ngiltere'nin Fransa tarafndan kesin olarak yere serilmesi demekti; Crecy'nin, Poitiers'in, Malplaquet'nin ve Ra-mlies'nin intikamyd bu. Marengo kahraman, Azincourt'u silip sprmekteydi. -51O zaman imparator, savan bu mthi cilvesini dnerek drbnn son bir defa daha sava meydannn her bir noktas zerinde dolatrd. Muhafz gc, onun gerisinde, silahnn dipiini ayana dayam aadan onu adeta dini bir huu ile seyrediyordu. mparator dnyordu; vadi yamalarn gzden geiriyor, meyilleri inceliyor, aa kmesini, avdar tarlasn, patikay inceliyor, sanki her all teker teker sayyordu. Biraz uzunca bir sre iki ose zerindeki ngiliz barikatlarna bakt. Kesilmi aalardan iki geni ynd bunlar. Haie-Sainte zerinden geen Genappe osesindeki barikat iki topla donatlmt. Btn ngiliz topu kuvveti iinde sava meydann derinlemesine grebilen toplar yalnz bunlard. Nivelles osesi zerindeki br barikatta ise Hollandallarn Chas-se tugayna ait sngler parldamaktayd. mparator bu barikatn yannda Braine-l'Alle-ud'e giden ara yolun kesinde beyaza boyal eski kk Saint-Nicolas kilisesini fark etti. Eilerek alak sesle klavuz Lacoste'la konutu. Klavuz bayla olumsuz, muhtemelen kallee bir iaret yapt. mparator doruldu, toparland. Wellington geri ekilmiti. Bu geri ekilmeyi ezerek tamamlamaktan baka yapacak bir i kalmamt. Napoleon birden arkaya dnerek, savan kazanldn bildirmek zere Paris'e doludizgin bir haberci gnderdi. Napoleon, gk grltleri saan dehalardan biriydi. Yldrmn indirecei yeri bulmutu. -52Milhaud'nun zrhl svarilerine Mont-Sa-int-Jean Ovas'n ele geirmeleri emrini verdi. 9. Beklenmedik Durum bin be yz kiiydiler. Yaklak bin iki yz elli metrelik bir cephe oluturuyorlard. ok iri beygirlere binmi dev gibi adamlard. Yirmi alt taburdular. Arkalarnda onlar desteklemek zere Lefebvre-Desnouettes'in tmeni, yz alt seme jandarma, muhafz gc avclar -bin yz doksan yedi kii- ile yine muhafz gc mzrakl svarileri sekiz yz seksen mzrak- bulunuyordu. Sorgusuz mifer, dvme demirden zrh, kuburluklar iinde eyer tabancalar ve'tek yan keskin uzun kllar tayorlard. Sabahleyin saat dokuzda borular ter, btn mzkalar 'imparatorluun selameti uruna' marn alarken, geni kol halinde bataryalarndan biri bir yanlarnda, br arkalarnda olmak zere Genappe osesiyle Frischemont arasnda iki saf halinde yaylarak o gl ikinci sava hattndaki mevzilerini aldklarnda btn ordu onlar hayranlkla seyretmiti. Napoleon tarafndan byk bir

ustalkla dzenlenen bu ikinci sava hattnn sol ucunda Keller-mann'n, sa ucunda da Milhaud'nun zrhl svarileri vard; yani bu hattn adeta iki demirden kanad vard. Yaver Bernard onlara imparatorun emrini iletti. Ney, klcn ekip baa geti. Muazzam taburlar yle bir sarsldlar. O zaman harikulade bir manzara grld: Btn bu svari birlii, kllar havada, -53sancaklar, borazanlar rzgrda, her tmen bir kol oluturacak ekilde dzenlenmi, ayn hareketle, tek bir insanm gibi bir gedik aan, bronzdan bir koba dakiklii iinde Belle-Alliance tepesinden aa indi, imdiye kadar bunca insann dm olduu korkun derinlie dald, dumanlar arasnda kayboldu, sonra bu glgeden kp vadinin br tarafnda yeniden grnd, hepsi bir btn olarak i ieydiler; tepesinde patlayan bir arapnel bulutu arasndan hzla Mont-Saint-Jean Ova-s'nn amurlu korkun yamacn kmaya baladlar. Svariler gururlu, tehditkr, sarslmaz bir ekilde yukarya doru ykseliyor-lard. Tfek ve top ateleri ara verdike bu dev admlarn sesi duyuluyordu. ki tmen olduklarndan iki koldular; sadaki Wathier tmeni, soldaki Delord tmeniydi. Uzaktan bakldnda elikten iki muazzam ylan, yaylann tepesine doru uzanyor gibi grnyordu. Bu sava, tecelli eden bir harika oldu. Byk Moskova tabyasnn ar svariler tarafndan ele geirilmesinden bu yana byle bir ey grlmemiti. Bu defa Murat yoktu, ama Ney vard. Sanki bu kitle canavar kesilmiti ve tek bir ruhu vard. Her tabur dalgalanyor, tpk bir ahtapotun kollan gibi iiyor-du. Yer yer aralanm geni bir duman arasndan grnyorlard. Miferler, haykrlar, kllar birbirine karm, top ve mzka sesleri, at sarlarnn telal sraylar, disiplinli ve korkun bir hengme ve bunun stnde de ejderin srtndaki pullar gibi zrhlar. Bu anlatlanlar baka bir aa ait gibidir. -54Buradaki vizyon gibi bir eyi ancak eski Orpheus destanlarnda bulmak mmkndr; yar at, yan insanlardan, antik an hippant-hrop'lanndan, bu insan yzl, beygir gvdeli drtnala Olympus dan aan korkun, yaralanmayan dev titanlardan, ilah ve hayvanlardan sz eden Orpheus destanlannda... Garip bir say rastlants olarak bu yirmi alt svari taburunu, yirmi alt piyade taburu karlamaya hazrlanmaktayd. Yaylann tepesinin gerisinde, kamufle edilmi bataryann glgesinde ngiliz piyadesi bekliyordu. On kare* olarak dzenlenmiti, her karede iki tabur vard; iki hat oluturuyorlard, birinci hatta yedi, ikincisinde alt kare bulunuyordu, dipik omuzda, nian alnm vaziyette sakin, sessiz, hareketsizdi. Ne o zrhl svarileri ne de zrhl svariler onu gryorlard. ngiliz piyadesi bu insan dalgasnn ykselen sesini dinliyordu. bin atn gittike byyen grltsn, nallann hzla, ritmik bir ekilde yere vuruunu, zrhlann hrtsn, kllann akrtsn ve bir de vahi, byk bir soluk duyuluyordu. Korkun bir sessizlik oldu; sonra birdenbire kl sallayan, havaya kalkm uzun bir sra kol belirdi tepenin stnde ve miferler, borazanlar, sancaklar ve de haykran bin krl bykl kafa: "Yaasn imparator!" Btn bu svari kitlesi yaylaya boald. Adeta bir yer sarsnts oldu. Ama birdenbire -feci bir ey- ngilizlerin solunda, bizim samzda, zrhl svariler koEski savalarda askerlerin bir tr dizili dzeni. Karelerin drt yan dmana dnk olurdu. -55lunun ba taraf mthi bir grltyle aha kalkt. Tepenin en yksek noktasna geldiklerinde, kendilerini doludizgin fkelerine ve karelere ayrlm topran zerine doru bir imha etme yarna kaptrm olan zrhl svariler, o anda kendileriyle ngilizler arasnda bir hendek, bir ukur bulunduunu fark etmilerdi. Ohain ukur yoluydu bu. Olaanst mthi bir and. ukur yol orackta, atlarn ayaklan dibinde dimdik, iki yamac arasnda iki kula derinliiyle gepge-ni alm duruyordu. kinci sra birinciyi itti, nc sra ikinciyi, atlar havaya doru dikiliyor, kendilerini geriye atyor, sarlarnn zerine dyor, svarileri ezerek, altst ederek, drt ayaklan havada kayyorlard. Gerilemek imknszd, btn svari kolu hzla frlatlm bir cisim, bir mermi kesilmiti, ngilizleri ezmek iin alnan bu hz Franszla-n ezdi, bu acmasz ukur ancak ii dolduktan sonra boyun eebilirdi. Svariler ve atlar karmakank, birbirlerini eze eze yuvarlandlar ve bu uurumun iinde yekpare bir et yn oldular. Hendek canl insanlarla dolunca geri kalanlar stnden yryp getiler, Dubois tugaynn hemen hemen te biri bu uuruma yuvarland. Bu, savan kaybedilmesinin bir balangcyd. Oralarda dolaan phesiz abartmal bir sylentiye gre Ohain ukur yoluna iki bin atla bin be yz insan gmlmtr. Savan ertesi gn bu ukura atlan btn br cesetlerin de bu rakama dahil olmas mmkndr. -56-

Bu arada unu da belirtelim ki, bylesine bir felakete urayan Dubois tugay daha bir saat nce baka bir atakta Lunebourg taburunun sancan ele geirmiti. Napoleon, Milhaud'un zrhl svarilerine saldn emri vermeden nce araziyi inceden inceye gzden geirmi, ama yaylann yzeyinde bir kvnnt bile yapmayan bu ukur yolu grememiti. Buna ramen uyarm ve temkinli olmaya arm olacak ki, Napoleon klavuz Lacoste'a belki de burada bulunmas muhtemel bir engele dair bir soru sormutu. Klavuz, "hayr" diye cevap vermiti. te, Na-poleon'un felaketinin bu kylnn ba iaretinden doduu sylenebilir. Baka baz uursuzluklar da ortaya kacaktr. Napoleon'un bu sava kazanmas mmkn myd? Biz bu soruyu "deildi" diye ce-vaplandnyoruz. Niin? Wellington nedeniyle mi? Blcher nedeniyle mi? Hayr, Tann'nn nedeniyle. Bonaparte, Waterloo'da galip gelsin... On dokuzuncu yzyln yasasnda artk byle bir ey yazmyordu. inde Napoleon'a yer olmayan baka bir olaylar dizisi hazrlanmaktayd. Olaylann kt niyetli olduu kendini uzun zamandr belli etmekteydi. Bu byk adamn dme zaman artk gelmiti. Bu adamn insanln kaderindeki an arl dengeyi bozuyordu. Bu kii tek bana, dndaki evrenden daha fazlayd. nsanln btn hayatiyetinin tek bir adamn bey-57'f,ninde toplanmas durumuna katlanlacak olursa, bu uygarlk iin ldrc olur. Hi amayan yce adaletin karar verme saati gelip atmt. Manevi dzende olduu gibi, maddi dzende de, muntazam ekim glerinin bal olduklar prensipler ve unsurlar muhtemelen ikyetiydiler. Duman tten kanlar, dolup taan mezarlklar, gzya dken analar, btn bunlar korkun birer homurtuydular. Yeryz ar bir ykn altnda ac ektii zaman, karanlktan esrarengiz iniltiler ykselir ve uurum bu sesleri duyar. Napoleon, sonsuzluun katnda sulu ilan edilmi ve dmesi kararlatrlmt. Tann'y rahatsz ediyordu. Waterloo, bir sava deil dnyann ehresinin deimesidir. 10. Mont-Saint-Jean Ovas ukur yolla birlikte bataryalar da maskesini atmt. Altm top ve on kare, zrhl svarileri yakn mesafeden kahredici bir atee tuttular. Yiit General Delord, ngiliz bataryasn askerce selamlad. Seyyar ngiliz topusu drtnala gelip karelerin iinde yer almt. Zrhl svariler bir an bile duraklamadlar. ukur yolda uradklar felaket onlar krm, ama cesaretlerini yok etmemiti. Saylan azaldka cesareti artan insanlardandlar. Felaketten yalnzca Wathi-er kolu zarar grmt. Ney'in, sanki tuza sezmi gibi, sola kaydrd Delord kolu hi kayp vermeden gelmiti. -58Zrhl svariler ngiliz karelerine hmla saldrdlar. Atlarn karn yere srtnrcesine doludizgin, kllar dilerde, tabanca elde bir saldryd bu. Savalarda yle anlar vardr ki, ruh insan sertletirir, askeri heykel yapar, o anlarda bedenler batan baa granit kesilir. lgnca saldnya urayan ngiliz taburlan yerlerinden kprdamadlar. O zaman korkun bir durum oldu: ngiliz kareleri btn cephelerinden birden saldnya uradlar. evrelerini lgnca bir insan girdab sard. Bu soukkanl piyadeler hi oral olmad. Birincf sra, dizini yere dayam, zrhl svarileri snglerle karlyor, ikinci sra onlan kurunluyordu; ikinci srann gerisinde topular toplann dolduruyor, karenin cephesi alarak bir misket atna yol verdikten sonra yeniden kapanyordu. Zrhl svariler buna ezerek karlk veriyorlard. ri atlan ahlanyor, sralan ayor, snglerin zerinden atlyor ve bu canl drt duvarn ortasna dev gibi dyorlard. Glleler svarilerin iinde delikler oyuyor, svariler de karelerde gedikler ayor, dizi dizi insanlar atlarn altnda inenerek yok oluyorlard. Bu insan bal, at vcutlu mahlklann kannlan-na sngler saplanyor ve belki baka hibir yerde grlmemi irkinlikte yaralar alyordu. Bu hrsla kendinden gemi svarilerin kemirdii kareler hi sarslmadan daralmaktaydlar. Tkenmeyen misketleriyle saldranlarn ortasnda toplann patlatp duruyorlar-59di. arpmann grnts dehet vericiydi. Kareler artk tabur olmaktan km, birer volkan az olmutu. Zrhl svariler de artk svarilikten km, frtna olmulard. Her tabur, bir bulutun saldrsna uram bir volkand; lavlar yldrma kar savamaktayd. Saldrda hepsinden ok, akta olan sa utaki kare bolukta kaldndan daha ilk atta tmyle yok edildi. Bu, 75'inci Highlanders alaynn planyd. Karenin gaydacs, evresinde insanlar birbirlerini ldrrken, ortada bir davulun stne oturmu, koltuunda tulumu, ormanlarn, gllerin hayaliyle dolu hznl baklarn yere indirmi

da havalan alyordu. Yunanllar nasl Argos'u dnerek ldlerse, skolar da Ben Luthi-an' dnerek lyorlard. Bir zrhl svarinin klc, tulumu da, onu tayan kolu da kesip, arkcy ldrerek arky susturdu. Saylar nispeten az olan, ukur yolun felaketiyle krlan zrhl svariler, burada hemen hemen btn ngiliz ordusuna kar dvyorlard, ama her biri on kiiye bedel olduundan saylan artmaktayd. Bu arada birka Hannover taburu dayanamayp geri ekildi. Wellington bunu grd, aklna kendi svarileri geldi. Eer o an Napoleon da kendi piyadelerini hatrlasayd sava kazanrd. Bu unutma, onun felaketine yol aan en byk hatas oldu. Saldndaki zrhl svariler birdenbire sal-dnya uradklarn grdler. ngiliz svarileri srtlarna binmiti. nlerinde kareler, arkalarnda Somerset. Somerset demek; bin drt -60yz muhafz Dragon svarisi demekti. So-merset'in sanda Alman hafif svarileriyle Dornberg, solunda da Belika karabinalany-la Trip vard. Yandan, batan, nden, arkadan, piyadesiyle svarisiyle saldnya urayan zrhl svariler drt bir yana birden kar koymak zorunda kaldlar. Ama bu onlara vz geliyordu. Bir girdap olmulard. Bu kahramanlklar artk szle anlatlamazd. Aynca, durmadan grleyen batarya da ar-kalanndayd. Yoksa bu adamlann arkadan yaralanmalar baka trl olamazd. Bu svarilere ait bir zrh, sol krek kemii hizasnda bir karabina mermisiyle delinmi olarak imdi Waterloo mzesi koleksiyonlarf arasndadr. Byle Franszlara kar, byle ngilizlerin bulunmas gerekirdi. Bu artk bir sava deil, bir karanlk, bir lgnlk, ba dndrc bir ruh ve cesaret cokunluu, bir kl-imek kasrgasyd. Bin drt yz muhafz Dragon bir anda sekiz yz kii kalverdi; komutanlar Yarbay Fuller vurulup lmt. Lefebvre-Desnouettes'in mzraklar ve av-clanyla, imdada Ney yetiti. Mont-Saint-Je-an Ovas alnd, tekrar alnd, bir daha alnd. Zrhllar, svarileri brakp yeniden piyadelere dnyorlard ya da daha youn bir deyile; btn bu muazzam kalabalk birbirine sanl-m, hi durmadan dvp duruyordu. Kareler hl dayanmaktayd. On iki saldn oldu. Ney'in altnda drt at ld. Zrhl svarilerin yans yaylada kald. Bu mcadele iki saat srd. -61ngiliz ordusu derinden sarsld. lk darbeyi indirirken ukur felaketiyle gten dm olmasalard, zrhl svariler hi phe yok merkezi altedip, zaferi tayin edeceklerdi. Bu olaanst svari, Talavera'y, Badajoz'u grm olan Clinton'u aknlktan dondurmutu. Drtte yenilmi olan Wellington, hayranln kahramanca dile getiriyor, yavaa; "Sublimel"* diyordu. Zrhl svariler on kareden yedisini yok ettiler, altm topu ya ele geirdiler ya da kullanlmaz hale getirdiler. ngiliz alaylarndan alt sancak aldlar. zrhl svari ile muhafz gcnden ayr sanca Belle-Alliance iftliinin nnde imparatora teslim ettiler. Wellington'un durumu ktlemiti. Bu garip sava, sanki gz dnm iki yaral arasndaki bir delloydu. ki taraf da durmadan arpp hasmna kar koyarken olanca kanlarn kaybediyorlard. lk den acaba hangisi olacakt? Yayladaki atma devam ediyordu. Zrhl svariler nereye kadar ilerlediler? Bunu kimse syleyemez. Yalnz uras muhakkak ki, savan ertesi gn Nivelles, Ge-nappe, La Hulpe ve Bruxelles drtyolunun tam buluup kesitikleri noktada, Mont-Sa-intJean'da arabalarn tartld baskln ahap rts altnda, bir zrhl svari ile at l olarak bulundular. Bu svari ngiliz hatlarn yarmt. Bu cesedi kaldranlardan biri bugn hl Mont-Saint-Jean'da yayor. Ad Dehaze. O tarihte on sekiz yandaym. Kelime karl: Splendid! (Harikulade!) -62Wellington, belinin gittike bkldn hissediyordu. Kriz yaknd. Zrhl svariler baarya ulaamamlard: Merkez kmemiti. Herkes yaylaya sahip olduuna gre, kimse ona sahip deil demekti. Ama yine de yaylann byk ksm ngilizlerin elindeydi. Kyde ovann en yksek yeri Wellington'undu; Ney'in elinde sadece tepeyle yama vard. Her iki taraf da bu uursuz topraa kk saldn sanyordu. ngilizlerin dtkleri zayf durum aresiz gibi grnyordu. Ordunun kan kayb korkuntu. Sol kanatta Kempt takviye isteyip duruyordu. "Takviye yok," diye karlk veriyordu Wellington, "lsn!" Yaklak ayn dakikada, her iki ordunun da bitkin dtn gsteren garip bir paralellik vard. Ney de Na-poleon'dan piyade istiyor ve Napoleon yle baryordu: "Piyadeymi! Nereden bulacak-mm? Yarataym m?" Yine de her ikisinden en hasta olan ngiliz ordusuydu. Bu demir zrhl, elik gsl byk svari taburlarnn iddetli itileri piyadeyi ezmiti. Bu sancan evresinde toplanm birka kii bir alayn yerini belirliyor, filan ya da falan tabura artk sadece bir yzba ya da bir temen komuta ediyordu. Ha-ie-Sainte'de zaten iyice hrpalanm olan Ailen tmeni hemen hemen mahvolmutu. Van Kluze tugaynn yiit Belikallar Nivelles yolu

boyunca avdarlarn iine serilmilerdi. 181 l'de bizim saflarmza katlp Wellington'a kar arpan, 1815'te ise ngilizlerle birleip Napoleon'a kar savaan Hollandal humba-63raclardan geriye hemen hemen hibir ey kalmamt. Subay kayb ok fazlayd. Ertesi sabah bacan gmdrecek olan Lord Ux-bridge'in dizi paralanmt. Zrhl svarilerin arpmasnda Franszlar, Delord, l'Heritier, Colbert, Dnop, Travers ve Blancard' saf d etmilerdi, ama ngilizler de Alten ve Barne'i yaralamlard, Delancey lmt, Van Mer-len lmt, Ompteda lmt, Welling-ton'un btn kurmay heyeti krlm ve bu kanl dengede en kt pay ngiltere'nin hissesine dmt. Piyade muhafz gcnn 2'nci alay be yarbay, drt yzba ve sancak, 30'uncu piyade alaynn birinci taburu yirmi drt subay ve dokuz er kaybetmilerdi, 79'uncu dallar alayndan yirmi drt subay yaralanm, on sekiz subayla drt yz elli er lmt. Camberland'n Hannoverli hafif svarileri, btn bir alay, balarnda Albay Hacke -ki daha sonra yarglanp rtbesi indirilecektir- olduu halde gs gse arpmalar grnce gemi knp Soignes ormanna dalm ve ta Bruxelles'e kadar kamlard. Araba katarlan, mhimmat ve istihkm arabalar, arlklar, yaral dolu furgonlar Franszlarn ilerlediklerini, ormana yaklatklann grnce ormann ilerine doru seirtiyorlar, Fransz svarileri tarafndan kltan geirilen Hollandallardan 'imdat' sesleri ykseliyordu. Hl yaayan tanklann ifadelerine gre, Vert-Coucou'dan Groenendael'e kadar, Bruxelles ynnde iki ayr noktada kaak in-sanlann oluturduu bir tkanklk vard. Bu panik o derece bykt ki, Malines'de Conde -64prensine ve Gand'da XVIII. Louis'ye kadar ulat. Mont-Saint-Jean iftliine yerletirilen seyyar hastanenin arka tarafnda kademelen-mi olan zayf bir yedek kuvvetle, sol kanad koruyan Vivian ve Vandeleur tugaylar dnda Wellington'un svarisi kalmamt. Bataryalar sklm yerlerde yatyordu. Siborne bu olaylar aka anlatr; Pringle ise, felaketi bsbtn byterek ngiliz-Hollanda ordusunun otuz drt bin kiiye dtn sylemeye kadar ii vardnr. Demir-Dk sakin duruyordu, ama dudaklarnn rengi umutu. ngiliz kurmay heyeti iinde savata hazr bulunan Avusturya komiseri Vincent'la spanya komiseri Alava, dkn iinin bittii inanandaydlar. Saat bete Wellington saatini kard ve onun u kasvetli sz mrldandn duydular; "Ya Blcher ya da gece." Tam bu sralardadr ki, Frischemont ynndeki tepelerin zerinde uzaklarda snglerden bir izgi panldad. Bu dev dramn beklenmedik sonucu ite buradadr. 11. Klavuzun Kts Napoleon'a, yisi Biilow'a Napoleon'un iler acs hatasn biliyoruz; Grouchy umulurken, Blcher'in kagelmesi; hayat yerine, lm. Kaderin byle dnm noktalan vardr; dnya tahtna oturmak beklenirken, ufukta Sainte-Helene grlr. Blcher'in yardmcs Bulow'a klavuzluk eden kk oban, ona ormandan Planceno--65it'nn aasndan kmay tleyecek yerde, Frischemont'un stnden kmay tlesey-di, on dokuzuncu yzyln ehresi belki de ok baka olur, Napoleon, Waterloo Sava'n kazanrd. Plancenoit'nn aasmdaki yoldan baka hangi yolu takip ederse etsin, Prusya ordusu, topular iin almaz bir ukura varacak ve Blow vaktinde yetiemeyecekti. Oysa, Prusyal General Muffling'in de syledii gibi, Blcher bir saat gecikseydi, Wel-lington'u ayakta bulamayacakt; sava kaybedilmiti. Grld gibi, Blow tam vaktinde yetimiti. Zaten olduka ge kalmt. Dion-le-Mont'da konaklam, gn doarken yola kmt. Ama yollar geilecek gibi deildi ve tmenleri amura saplanmt. Toplar dingil balna kadar amura gmlyorlard. stelik, Dyle Nehri'ni darack Wavre kprsnden gemek gerekmiti. Kprye giden yol Franszlar tarafndan atee verilmiti. Erzak ve mhimmat arabalar iki sra yanan alevlerin arasndan geemeyeceinden, yangnn snmesini beklemeleri gerekmiti. le vakti olduu halde Bulow'un ncleri henz Cha-pelle-Saint-Lambert'e ulaamamlard. Harekt iki saat nce balasayd, saat drtte bitmi olacak ve Blcher, Napoleon tarafndan kazanlm bir savan zerine gelecekti. Bunlar, kavramamza imkn olmayan bir sonsuzluun apyla orantl muazzam rastlantlardr. Daha le zeriyken imparator ilk olarak uzun drbnyle ufkun ucunda dikkatini e-66ken bir eyler grm, "urada askeri birliklere benzer bir bulut gryorum," demi ve sonra da Dalmaya dkne, "Soult, Chapelle-Sa-int-Lambert tarafnda ne gryorsunuz?" diye sormutu. Mareal drbn o tarafa evirerek, "Drt be bin kii efendimiz. Sanrm Gro-uchy'dir," demiti. Ama grnt puslu olduu iin aka seilemiyor, hareketsiz gibi duruyordu. Kurmay heyetinin btn drbnleri imparatorun iaret ettii 'bulutu incelemiti. Bazlar, "Bunlar mola veren asker kollandr," demi, ou da, "Bunlar aatr," diye buyurmutu. Gerek u ki, bulut yerinden kmldamyordu. mparator, Domon'un hafif svari tmenini bu karanlk noktay kefe yollamt.

Gerekten de, Blow hi kmldamamt. ncleri ok zayft, hibir ey yapamazd. Ordunun esas ksmn beklemesi gerekiyordu ve sava hattna girmeden nce toplanma emrini almt. Ama saat bete Blcher, Welling-ton'un tehlikede olduunu grnce, Bulow'a hcum emrini verdi ve u dikkate deer sz syledi: "ngiliz ordusuna hava vermek gerek." Az sonra Losthin, Hiller, Hacke ve Ryssel tmenleri Lobau'nun kolordusu nnde yaylyor, Prusya Prensi Wilhelm'in svarileri Paris ormanndan dar akyorlard. Plancenoit alevler iindeydi ve Prusya glleleri, Napole-on'un gerisinde yedekte duran muhafz gc saflarna yayordu. 12. Muhafz Gc Gerisi biliniyor; nc bir ordunun daha meydana atlmas, savan rndan kmas, -67alev saan seksen alt topun birden grlemeye balamas, l'inci Pirch'in Bulow'la birlikte gelmesi, Blcher'in bizzat komuta ettii Zieten svarileri, Franszlarn pskrtlmesi, Mar-cognet'nin Ohain yaylasndan sprlmesi, Durutte'n Papelotte'tan atlmas, Donzelot ve Quiot'nun geri ekilmesi, Lobau'nun yandan alan atee yakalanmas, inen geceyle beraber zlen birliklerimizin zerine yeni bir savan ullanmas, btn ngiliz sava hattnn saldrya geip ileri hamle yapmas, Fransz ordusunda alan muazzam gedik, birbirini destekleyen ngiliz misket ateiyle Prusya misket atei, kym, n cephede felaket, yan cephede felaket, bu korkun k altnda muhafz gcnn sava hattna girmesi. Muhafz gc lme gittiini anladndan; "Yaasn imparator!" diye baryordu. Tarihte, sevgi ve hayranlk l halinde kopan bu can ekime kadar insan duygulandran baka bir ey yoktur. Gkyz btn gn kapalyd. Tam o srada, saat akamn sekiziyken birden ufuktaki bulutlar aralandlar ve batmakta olan gnein uursuz endie verici kzllna, Nivelles yolunun karaaalar arasndan yol verdiler. Austerlitz'de ykselen gne parlamt oysa. Muhafz gcnn her taburuna, bu savan sonu iin bir general komuta ediyordu. Friant, Michel, Roguet, Harletve Mallet, Poret de Morvan oradaydlar. Muhafz gc hum-baraclannn geni kartal armal yksek serpular, bu kavgann sisleri arasnda, dizi dizi, simetrik ve sakin grnd zaman d-68manda Fransa saygs uyand; sava meydanna yirmi zaferin birden kanatlarn am girdiini grr gibi olanlar ve yenenler kendilerini yenilmi sanp geri ekildiler. Ama Wellington bard; "Muhafzlar, ayaa kalkn, tam nian aln!" Fundalklarn gerisinde yere uzanm krmz ngiliz muhafz alay ayaa kalkt, bir mermi bulutu kartallarmzn evresinde titreen renkli bayra delik deik etti. Hepsi ileri atldlar ve nihai boazlama balad. mparatorun muhafz gc karanln iinde, evresindeki ordunun kan, bozgunun geni sarsntsn hissediyor; "Yaasn imparator!" haykrnn yerini; "Canm kurtarabilen kurtarsn!" haykrnn aldn duyuyordu. Ve gerisindeki kaa ramen, o, ilerlemeye devam etti. Att her admda biraz daha vuruluyor, biraz daha lyordu. Aralarnda ne zayf karakterliler ne de alaklar vard. Bu birlikte er de general kadar kahramand. Tek kii bile intihar etmekten kamad. Ney, kendini kaybetmi ve lm gze almln olanca byklyle bu hengmede btn darbelere kucak ayordu. Altndaki at ldrmlerdi, tere bulanm, gzleri alev alev, dudaklar kpk iinde, niformasnn dmeleri zlm, apoletlerinden birinin yans bir atl muhafzn kl darbesiyle kopmu, byk kartal armas bir kurunla ya-mulmu, kanl, amurlu, muhteem, elinde krk bir kl; "Gelin grn, bir Fransz mareali sava meydannda nasl lrm!" diye haykryordu. Ama bouna; lmedi. Vahi, fkeli ve krgnd. Drouet, d'Erlon'a serte soru-69yordu; "Sen kendini ldrtmek istemiyor musun?" Bir avu insan ezen bu bir sr topun ortasnda baryordu; "Benim payma bir ey yok mu! Ah! Btn ngiliz gllelerinin gsme dolmasn isterdim!" Senin payn Fransz kurunlaryd, talihsiz adam!* 13. Felaket Muhafz gcnn gerisindeki bozgun yrekler ayd. Ordu bir anda Hougomont'dan, Haie-Sa-inte'den, Papelotte'dan, Plancenoit'dan, her taraftan birden geri ekildi. "hanet!" lnn ardndan; "herkes cann kurtarsn!" l geldi. Dalan bir ordu eriyen buz gibidir; arplr, atlar, atrdar, yalpalanr, yuvarlanr, der, arpar, telalanr, atlr. Grlmemi bir zlme ve dalma. Ney, bir at bulup stne atlyor ve apkasz, boyunbasz, k-lsz, Bruxelles osesinin ortasna dikilip hem ngilizleri, hem Franszlan durduruyor. Orduyu zaptetmeye alyor; askerlere sesleniyor, hakaret ediyor, bozguna kar direniyor, ama aldr edilmiyor. Askerler kaarken; "Yaasn Mareal Ney!" diye hayknyorlar. Durutte'un iki alay, Alman Uhlanlarnn klcyla Kempt, Best, Pack ve Rylandt tugaylarnn kurunlan arasnda sallanr gibi akn ve rkek oraya buraya gidip geliyor. atmalarn en berbat sonucu bozgundur; dostlar kamak iin birbirlerini ldrr-

* Waterloo Sava'ndan sonra Restorasyon dneminde an kralc yce bir divanda yargland ve lme mahkm edildi. -70ler; svari taburlanyla piyade taburlar birbirlerini krar, datrlar. Savan muazzam posas. Bir utaki Lobau gibi, br utaki Re-ille de dalgaya kaplmt. Napoleon, muhafz gcnden elinde kalanla bo yere buna set ekmeye urayor, emrindeki svari taburlarn son bir gayretle bo yere harcyor. Quiot, Vivian'n karsnda; Kellermann, Vandele-ur'un karsnda; Lobau, Bulow'un karsnda; Morand, Pirch'in karsnda; Domon ve Subervic, Prusya Prensi Wilhelm'in karsnda geri ekiliyor. mparatorun svari taburlarn ataa kaldran Guyot, bir ngiliz dragonunun ayaklarnn dibine dyor. Napoleon, firari kafilelerin ard sra 'drtnala koturup nutuk ekiyor, sktryor, tehdit ediyor, yalvaryor. Sabahleyin, "Yaasn imparator!" diye baran bu azlar imdi akn ve ak. mparator ac gerei kabul etmitir. Yeni gelen taptaze Prusya svarileri hmla atlyor, uuyor, kltan geiriyor, biiyor, baltalyor, ldryor, yok ediyor. Koulu hayvanlar ifte savuruyor, toplar kayor; katarlardaki askerler mhimmat arabalarnn koumlarn zp atlan alyor; tersyz olmu, drt tekeri havada furgonlar yolu tkyor ve katliama yol ayor. Herkes birbirini eziyor, iniyor, llerin, canllarn zerinden yryor. Ba dndrc bir kalabalk yollan, patikalan, kprleri, ovalan, tepeleri, vadileri, koruluklan dolduruyor. Her yer krk bin kiinin kayla tkanm. Feryatlar, umutsuzluklar, avdar tarlalarna atlm antalar, tfekler; klla yol amalar; artk arkadalk yok, subay yok, -71' ,4: general yok, sadece tarife smaz bir korku var. Zieten, Fransa'y keyfince kltan geiriyor; aslanlar, da keisi olmu. te bu ka byle bir kat. Genappe'da geri dnmeyi, cephe kurmay, set ekmeyi denediler. Lobau, yz kii toplad. Kyn giriine barikat kuruldu, ama daha Prusyallarn ilk misket atnda herkes kamaya balad, Lobau esir dt. Bu misket atnn izleri, Genappe'a girmeden birka dakika nce yolun sandaki tuladan harap bir evin khne atsnda bugn hl grlmektedir. Prusyallar phesiz galibiyetlerini yetersiz bulmann fkesi iinde Genappe'a daldlar. Takip pek canavarca oldu. Blcher imha emri verdi. Roguet, kendisine Prusyal bir esir getirecek her Fransz humbaracsn lmle cezalandraca tehdidini savurarak uursuz bir rnek yaratmt. Blcher, Roguet'yi de geti. Gen muhafzlarn generali Du-cesme, Genappe'da bir han kapsnda skt-nldnda, bir lm svarisine klcn teslim etti, o da klc ald ve esiri ldrd. Zafer, maluplarn ldrlmesiyle tamamland. Mademki biz tarihiz, yleyse hadi sulular cezalandralm: Yal Blcher erefini ayaklar altna almtr. Bu felaketin bardan tard. Umutsuz bozgun Genappe'tan geti; Quatre-Bras'tan geti, Gosselies'ten geti, Frasnes'ten geti, Charleroi'ten geti, Thuin'den geti ve ancak snrda durabildi. ok yazk! Hem de bylesine kaan kimdi? Byk bir ordu. Bu perianlk, bu terr, tarihi aknlkta brakan en yce kahramanlktan harap olma-72ya kadar inen bu d, hi nedensiz midir? Hayr. Waterloo'nun stnde muazzam bir elin glgesi vardr. O, bir kader gndr. O gn, insann stnde bir kudret yaratmtr. Balarn korkuyla eilmesi bundandr; btn o byk ruhlarn kllarn teslim etmesi bundandr. Avrupa'y yenenler yere serildiler, ne syleyecek ne de yapacak bir eyleri kalmt, karanln iinde korkun bir eyin varlm hissediyorlard. Hoc erat infatis." O gn, insan soyunun perspektifi deiti. Waterloo, on dokuzuncu yzyln menteesidir. Byk yzyln tahta kabilmesi iin bu byk adamn ortadan kalkmas gerekiyordu. Bu ii, kar gelinemeyen bir'stlendi. Kahramanlarn panie kaplmas anlalr bir eydir. Waterloo Sava'nda buluttan da fazla bir ey var, meteor var. Oradan Tanr geti. Gece bastrrken Genappe yaknlarnda bir tarlada Bernard'la Bertrand, bozgunun akntsyla buralara kadar srklenen, yere inip atnn dizginini koltuunun altna alm ve dalgn baklarla tek bana Waterloo'ya doru dnen vahi, dnceli, matemli bir adam redingotunun eteinden tutup durdurdular. Bu, yklan ryann hl ilerlemeye alan muhteem uyurgezeri Napoleon'du. 14. Son Birlik Akan suyun iindeki kayalar gibi, bozgun selinin iinde kmldamadan duran muhafz gcne ait birka birlik gece vaktine kadar dayandlar. Geceyle birlikte lm de bastrd. * Lat: Kaderde yazlyd. -73Bu ifte karanl beklediler. Hi sarslmadan, kuatlmalarna boyun ediler. Her birlik br birliklerden kopmu ve her tarafndan paralanm, orduyla hibir ba kalmam bir durumda, kendi bana lyordu. Bu son

harekt gerekletirmek iin kimisi Rossomme tepelerinde kimisi de Mont-Saint-Jean Ova-s'nda mevzilenmilerdi. Bu hazin kareler, oralarda terk edilmi, yenik, korkun bir ihtiamla can ekimekteydiler. Ulm, Wagram, Jena, Friedland da onlarla birlikte lyordu. Akam saat dokuza doru alacakaranlkta Mont-Saint-Jean Ovas'nm alt banda, bu karelerden tek bir tane kalmt. Bu kare, bu uursuz vadide, zrhl svarilerin trmand, imdi kitle halinde ngilizlerin doldurduu bayrn eteklerinde, zafer kazanan dman topusunun youn atei ve korkun bir mermi yamuru altnda mcadele vermekteydi. Bu birlie Cambronne adnda tannmam bir subay komuta ediyordu. Her salvoda asker says azalmakta, ama kk birlik yine de karlk vermekteydi. Misket atlarna tfek atlaryla cevap veriyor, bir yandan da drt duvarn durmadan daraltyordu. Ara sra soluk solua duraklayan firariler, uzaktan, karanlklar iinde zayflayan bu hazin gk grltsn dinliyorlard. Bu lejyon artk bir avu insandan ibaret kald, sancaklar delik deik bir kuma parasna dnt, kurunlan biten tfekleri birer sopaya dnd, cesetlerin yn canllarn kmesini at zaman, bu yce lm yolcularnn evresindeki yreklerde kutsal -74bir dehet havas esti, ngiliz topusu soluk almak iin sustu. Bu, bir tr molayd. Savalarn etraflarnda epeevre, kaynaan hayaletler gibi atl insan siluetleri, simsiyah top profilleri, tekerlekler arasndan grlen beyaz gkyz vard. Kahramanlarn, sava meydannn derinliklerinde dumanlar arasndan her zaman grdkleri lmn dev gibi iri kafas zerlerine doru geliyor ve onlara bakyordu. Alacakaranln iinden toplarn doldurulduunu iittiler. Toplan atelemek iin yaklan ateleme fitilleri gecenin iinde kaplan gzleri gibi, balan etrafnda bir ember oluturdu. ngiliz bataryalannm btn ateleme fitilleri toplara yaklatrld. O zaman, bu adamlarn tepesinde asl duran son dakikay elinde tutan bir ngiliz generali; bir sylentiye gre Colville, baka bir sylentiye gre de Maitland, heyecanl bir sesle bard; "Mert Franszlar teslim olun!" Cambronne cevap verdi; "Cehennem ol!" 15. Cambronne Fransz okuyucusuna duyduumuz saygdan tr, bir Fransz'n belki de imdiye kadar syledii en gzel sz ona tekrarlanamaz. Tarihin iindeki bir ycelii mumyalamamz yasaklanmtr. eref ve gnah bize ait olmak zere, bu yasa iniyoruz. Anlayacanz, btn bu devlerin arasnda bir devler devi vard: Cambronne. Bu szc sylemek ve sonra lmek, bundan daha byk ne olabilir! nk lme-75yi istemek, lmek demektir ve eer misket ateine tutulan bu adam lmez ve yaarsa, bu onun suu deildir. Waterloo Sava'n kazanan insan ne bozguna urayan Napoleon, ne saat drtte geri ekilip, saat bete umudunu kaybeden Wellington ne de hi savamam olan Blc-her'dir; Waterloo Sava'n kazanan insan Cambronne'dur. Byle bir szce sizi ldren yldrmn nda ate pskrtmek zaferdir. Felakete bu karl vermek, kadere byle demek, gelecein aslanna bu temeli kurmak, gecenin yamuruna, Hougomont'un hain duvarna, Ohain'in ukur yoluna, Grouchy'nin ge kalmasna, Blcher'in geliine bu cevab yaptrmak, mezarn iinde alay etmek, yere serildikten sonra da ayakta kalmay baarmak, Avrupa koalisyonunu iki gecede bomak, Sezarlar zamanndan beri bilinen bu gizli ortak karlar krallara hediye etmek, son sz, Fransa'nn zaferiyle birletirip ilk sz yapmak, Waterloo'yu bir karnavalla kstaha kapatmak, Leonidas' Rabelais'yle tamamlamak, bu zaferi aza alnmaz bir son szle zetlemek, toprak kaybetmek, ama tarihi kazanmak, bu kanl boazlamadan sonra glmeyi sevenleri kendinden yana ekmek ok byk bir itir. Yldrma savrulan bir kfrdr bu, Aiskhylos'un byklyle boy len bir eydir. Cambronne'un sz bir krk atrts, bir gsn fkeden yarlmas, fazlalk sonucu in-76fllak eden bir acdr. Yenen kimdir? Wellington mu? Hayr. Blcher olmasayd, hap yutmutu. Blcher mi? Hayr. Wellington balam olmasa, Blcher bitiremezdi. Bu Cambronne, bu son saat yolcusu, bu mehul asker, savan bu sonsuz k; bu felaketin iinde bir yalan olduunu hissediyor, acs bir kat daha artyor ve tam fkeden patlad anda ac bir alay sunuluyor: Hayat! Yerinden nasl frla-mazsn? Hepsi oradalar, Avrupa'nn btn krallar, mutlu generaller, grleyen Jpiterler, zafere koan yz bin asker ve bu yz binin gerisinde de bir milyon; toplan, fitilleri yanm, azlan akta; imparatorluk muhafz gc ve byk ordu ayaklanmn lnda Napoleon'u ezdiler, geriye bir Cambronne kald. Btn bunlar protesto edecek sadece bu solucan var. Ve bu solucan protesto edecek. Bir kl arar gibi, bir kelime anyor. Az kpryor ve bu kpk, arad kelimedir. Bu muazzam ve muazzam olduu kadar basit galibiyetin, bu galipsiz galibiyetin nnde bu umutsuz adam saklanyor; galibiyetin azameti altnda ezilmitir, ama onun hiliini de grmektedir; onun zerine tkrmekten

daha fazlasn yapyor; saynn, kuvvetin ve maddenin ezen arl altnda ruha bir ifade yolu buluyor: Dk. Tekrar ediyoruz unu sylemek, bunu yapmak, bunu bulmak, galip gelmektir. Bu lm dakikasnda bu mehul insann iine byk gnlerin ruhu giriyor. Tpk, Ro-uget de l'Isle'in Marseillaise'i bulmas gibi, yukandan gelen bir ilhamla Cambronne, Wa-terloo'ya en uygun kelimeyi buluyor. Tannsal -77kasrgadan kopan grnmez bir akm gelip bu adamlarn iinden geiyor, onlar titretiyor ve biri, en yce arky mrldanrken, br korkun bir nara atyor. Cambronne devlere yakr bu kmseme szn yalnzca imparatorluk adna Avrupa'nn suratna frlatmakla kalmaz, bu kadar az olurdu; devrim adna gemiin suratna da frlatr. Bunu duymak, Cambronne'un ahsnda devlerin eski ruhunu tehis etmek mmkndr. Sanki onda Danton konuuyor ya da Kleber kkryor gibidir. Cambronne'un szne bir ngiliz'in sesi cevap verdi: "Ate!" Bataryalar alev alev yand, tepe titredi, btn bu tun azlardan son bir korkun misket kusmuu boald, doan ayn nda hafife aarm geni bir duman bulutu yuvarland ve duman daldnda ortalkta artk hibir ey kalmamt. Bu muhteem kalnt yok edilmi, muhafz gc lm, canl tabyann drt duvar da yere serilmiti, yalnz urada burada cesetler arasnda bir debelenme fark ediliyordu. te, Roma lejyonlarndan bile daha byk olan Fransz lejyonlar Mont-Saint-Jean'da, yamur ve kanla slanm topran stnde, karanlk budaylarn arasnda, imdi her sabah saat drtte neeyle slk alp atn krbalayarak Nivelles posta arabasn sren Joseph'in getii yerde byle can verdiler. 16. Quot Libras in Duce* Waterloo Sava bir muammadr. Onu kazananlar iin de kaybedenler iin de ayn de "Komutann ne lde dengesi var?" -78recede karanlktr. Napoleon'a gre, o bir paniin rndr;* Blcher'in gzleri kama-mtr; Wellington bu savan hibir eyini anlamamtr. Raporlara bakn. Resmi haberler ak deildir, yorumlar belirsizdir. Biri aznda geveler, teki kem km eder. Jomini, Waterloo Sava'n drt evreye ayrr; Muffling onu ansn kez gidip gelmesi olarak grr; Charras, her ne kadar baz noktalarda farkl deerlendirmeler yapyorsa da, tanrsal kaderle mcadele eden insan dehasnn urad felaketin karakteristik izgilerini keskin bir zekyla kavrayan tek kiidir. Btn br tarihilerin gzleri kamamtr, bu yzden el yordamyla yollarn bulmaya alrlar.. Gerekten de imek gibi akan bir gndr o gn; askeri monari yklm ve bu ykl, krallarn byk aknl nnde btn krallklar da peinden srklemitir, kuvvet itibardan dm, sava bozguna uramtr. nsanst aresizliin damgasn tayan bu olayda insanlarn pay hiten ibarettir. Waterloo'yu Wellington'dan, Blcher'den almak, ngiltere'den, Almanya'dan bir ey eksiltir mi? Waterloo sorununda ne o nl ngiltere ne de bu anl Almanya sz konusudur. Tann'ya kr uluslar, uursuz kl maceralarnn dnda da byktrler. Ne Almanya, ne ngiltere ne de Fransa bir kl knna sar. Waterloo'nun bir kl akrtsndan ibaret olduu o devirde, Almanya'nn * "Bir sava sona ermi, bir gn bitmi, yanl alnan nlemler dzeltilmi, ertesi gn iin en byk basanlar gvence altna alnmt, her ey bir anlk bir panik yznden kaybedildi." -79Blcher'in stnde bir Goethe'si, ngiltere'nin Wellington'un stnde bir Byron'u vard. Engin bir fikir uyan yzylmzn zelliidir ve bu gn douunda ngiltere'nin, Almanya'nn harikulade bir aydnlatma pay vardr. Onlar muhteemdirler. Uygarlk dzeyinin ykselmesine yaptklar katklarn kayna onlarn iindedir; bu kendilerinden gelir, rastlantsal bir ey deildir. Onlarn on dokuzuncu yzyla bykln veren yanlarndan hibirinin kayna Waterloo deildir. Ancak barbar uluslar bir zaferden sonra ani taknlklar gsterirler. Bir frtnann kabartt sellerin geici bir bbrlenmesidir bu. Uygar uluslar, zellikle yaadmz ada bir komutann iyi ya da kt giden ansyla ykselip alalmazlar. Onlarn insanlk iindeki tayin edici arlklar herhangi bir savatan daha byk olan bir eyden gelir. ok kr ki onlarn onuru, ve dehas kahramanlarn, fatihlerin ve bu kumar oynayanlarn, savalarn lotaryasna koyabilecekleri numaralar deildir. ou zaman kaybedilen sava, kazanlan ilerlemedir. Daha az an, eref ve daha ok zgrlk. Davullar susar, sz akl alr. Kaybeden kazanr oyunudur bu. Bunun iin, her iki adan da Waterloo zerine soukkanllkla konualm. Rastlantnn payn rastlantya, Tann'ya ait olan Tann'ya verelim. Waterloo nedir? Bir zafer mi? Hayr, bir dl. Avrupa'nn kazand ve karln Fransa'nn dedii bir dl. Zahmet edip de oraya bir aslan kondurmaya pek demezdi. -80Dahas Waterloo, tarihteki en tuhaf karlamadr. Napoleon ve Wellington; bunlar birbirinin dman deil, zttdr. Antitezlerden holanan Tanr, hibir zaman daha arpc bir tezat, daha olaanst bir karlatrma yapmamtr. Bir tarafta dakiklik, nceden gr, geometri, temkinlilik, gvenlii salanm geri ekili, yedeklerin hesapl kullanlmas, sarslmaz bir soukkanllk, hi amaz bir metot, araziden faydalanan bir strateji, taburlar dengeleyen bir taktik, sicimle hizalanm gibi toplu bir ldrme, saat elde dzenlenen bir sava,

hibir eyin gz gre gre tesadfe braklmamas, eski klasik cesaret, mutlak doruluk; bf tarafta ise sezgi, kehanet, askeri olaandlk, insanst igd, alev saan baklar, kartal gibi bakan, yldrm gibi vuran bir ey, umursamaz bir iddetle ileyen harika bir sava sanat, derin bir ruhun btn srlar, kaderle ortaklk, nehirlerin, ovalarn, ormanlarn, tepelerin itaate davet edilmesi, hatta adeta zorlanmas, sava meydann bile hkimiyeti altna alan bir zorba, yldzlara inann strateji bilimiyle harmanlanmas, bilimi ycelten ama ayn zamanda kartran bir inan. Wellington, savan Bareme'i Napoleon ise Mic-hel-Ange'yd. Bu defa iyi bir hesaplama dehay malup etti. ki taraf da birisini beklemekteydi. Muradna eren dakik hesap oldu. Napoleon, Gro-uchy'yi bekliyordu; gelmedi. Wellington, Blcher'i bekliyordu; geldi. Wellington, cn alan klasik bir sava-81dr. Bonaparte, kariyerinin afanda, onunla talya'da karlam ve olaanst bir hareketle yenmi, yal bayku, gen akbabann nnden kamt. Eski sava taktii yalnzca yere serilmekle kalmam, ayn zamanda rezil olmutu. Kimdi bu yirmi alt yandaki Korsikal, kim oluyordu bu gz kamatrc cahil ki, herkes ona karyken, hi kimse ondan yana deilken; yiyeceksiz, cephanesiz, topsuz, pabusuz, hemen hemen ordusuz, ynlara kar bir avu insanla koalisyon kurmu Avrupa'ya saldryor ve imknszlklar iinde, mantk d zaferler kazanyordu? Hemen hemen hi nefes almadan ve elinde hep ayn savalar takm olduu halde Alvinzi'nin peinden Beaulieu'y, Bea-ulieu'nn peinden Wurmser'i, Wurmser'in peinden Melas', Melas'n peinden de Mack' tepeleyip, Alman mparatorluu'nun be ordusunu da birbiri ardnca yerlere seren bu yldrmlar saan deli nereden kmt? Bir yldz kadar pervasz bu kak sava kimdi? Askeri akademi, savalmasn istemedii iin onu aforoz ediyordu. Eski seza-rizmin yeni sezarizme, usulnce kullanlan klcn imekli klca, satran tahtasnn dehaya kar kini buradan geliyordu. 18 Haziran 1815'te bu duyulan kin son sz syledi ve Lodi'nin, Montebello'nun, Montenotte'nin, Mantoue'mn, Marengo'nun ve Arcole'n altna Waterloo diye yazd. Alelade kiilerin, ounlua ho gelen zaferi. Kader bu ac olaya raz oldu. Napoleon, gen Wurmser'i tekrar karsnda buldu. -82Gerekten de, Wurmser'i karsnda bulmak iin Wellington'un salarn aartmak yeter. Waterloo, ikinci snf bir komutan tarafndan kazanlm birinci snf bir savatr. Waterloo Sava'nn hayran olunan taraf ngiltere'dir. ngiliz metaneti, azmi, ngiliz kandr; ngiltere'nin o savata muhteem olan yan, kusura bakmasn ama bizzat kendisidir. Komutan deil, ordusudur. Wellington, Lord Bathurst'e yazd bir mektupta tuhaf bir nankrlkle, 18 Haziran 1815'te savaan ordusunun, "berbat bir ordu" olduunu syler. Waterloo topraklarnda gml olan o hazin kemik ynlarr'acaba bu konuda ne dnr? ngiltere, Wellington'a kar alakgnll davrand. Wellington'u bu kadar byltmek, ngiltere'yi kltmektir. Wellington baka herhangi biri kadar kahramandr. Asl byk olan o kuruni niformal skoyallar, horseguard'lar, Maitland'n, Mitchell'in alaylar, Pack ve Kempt'in piyadeleri, Ponsonby ve So-merset'in svarileri, misket atei altnda gayda alan ovadakiler, Rylandt'n taburlar, d'Ess-ling'in ve Rivoli'nin tecrbeli birliklerine kafa tutan, musket* kullanmasn doru drst bilmeyen daha yeni devirilmi askerlerdir. Wellington yerinden kprdamad, onun btn marifeti budur ve biz onun bu erdemini inkr etmiyoruz. Ama onun piyadelerinin, svarilerinin en kk birlikleri bile en aa atal bir destek zerine yerletirilerek fitille atelenen eski bir silah. -83onun kadar dayanklyd. ron-soldier de I'ron-duke'le ayn deerdedir. Bize gelince, biz btn takdiri ve yceltmeyi ngiliz askerine, ngiliz ordusuna, ngiliz halkna yneltiyoruz. Bir zafer ans varsa, bunun ngiltere'ye ait olmas gerekir. Waterloo'daki heykelin, bir adamn suretini deil, bir halkn heykelini gklere ykseltmesi daha doru olurdu. Ama bu byk ngiltere, bizim burada sylediklerimize kzacaktr. 1688'den ve bizim 1789'umuzdan sonra bile o hl feodalite hayali iindedir. Verasete ve rtbe snflamasna inanr. Hibir halkn kudrete, an ve erefe geemedii bu halk, kendisini halk olarak deil, ulus olarak grr. Halk olarak seve seve boyun eer ve bir lordu ba diye kabul eder. i olarak hor grlmesine ses karmaz; asker olarak sopa yemeye katlanr. Hatrlanaca gibi, Inkermann Sava'nda grne gre orduyu kurtaran bir avu, Lord Raglan tarafndan gnlk itimada an-lamamt, nk ngiliz askeri hiyerarisi subay rtbesinden aa hibir kahramann gnlk itimada anlmasna izin vermiyordu. Waterloo gibi bir karlamada en ok hayranlk uyandran yan, rastlantnn inanlmaz becerisidir. Gece yaan yamur, Hougo-mont duvar, Ohain ukur yolu, Grouchy'nin top seslerine sar kalmas, Napoleon'un

klavuzunun onu aldatmas, Bulow'un klavuzunun onu aydnlatmas; btn bunlar harikulade bir ekilde ynlendirilmitir. Sonu olarak diyebiliriz ki, Waterloo'da savatan ok, toplu kym olmutur. -84Waterloo, dzenli bir ekilde saf tutmu ordular arasndaki savalar iinde, savalarn saysna oranla savat cephenin alan en dar olandr. Napoleon'un cephesi yaklak iki kilometre, Wellington'unki iki buuk kilometre ve her iki taraftan yetmi ikier bin sava- Katliama yol aan ite bu darlktr. u oranlar bulmular: nsan kayb olarak Austerlitz'de Franszlar yzde on drt, Ruslar yzde otuz, Avusturyallar yzde krk drt; Wagram'da Franszlar yzde on , Avusturyallar on drt; Moskova'da Franszlar yzde otuz yedi, Ruslar yzde krk drt; Bautzen'de Franszlar yzde on , Ruslar ve Prusyallar yzde on drt; Waterloo'da Franszlar yzde elli alt, mttefikler yzde otuz bir. Waterloo'da toplam yz krk drt bin sava; altm bin l. Waterloo meydan bugn, insanolunun duygusuz taycs olan topraa zg sknet iindedir ve teki ovalardan farkszdr. Ama geceleri burada hayalet gibi bir sis ykselir ve bir yolcu, Virgilius'un lm getiren Filibe ovalarnda yapt gibi, burada dolar, baknr, etrafa kulak verir ve hayale dalarsa, felaketin halsinasyonlan onu penesine alr. O mthi 18 Haziran yeniden canlanr; uydurma ant tepe silinir, o adi aslan kaybolur, sava meydan eski gerekliine brnr, piyade hatlar ovada dalgalanmaya balar, ufuktan drtnala kzgn atllar geer; hayalinde gemii canlandrmaya alan yolcu aknlk ve korku iinde kl parltlarn, sng kvlcmlarn, bombalarn alevlerini, -85yldrmlarn korkun kesimelerini grr; bir mezarn dibinden gelen bir hrlt gibi bu hayali savan uultusunu duyar; bu glgeler humbaraclardr, bu ltlar zrhl svarilerdir, bu iskelet Napoleon'dur, u iskelet Wellington'dur; artk bunlarn hibiri yok, ama yine de atyor, hl arpyorlar ve ukur yollar kzla boyanmakta ve aalar rper-mekte ve fkenin lgnl ayyuka kmakta ve de karanlklar iinde btn o vahi tepeler, Mont-Saint-Jean, Hougomont, Frische-mont, Papelotte, Plancenoit birbirlerini yok eden hayalet burgalanyla talanm olarak belli belirsiz gzkmektedir. 17. Waterloo'nun Sonular Olumlu mudur? Waterloo'dan hi de nefret etmeyen olduka saygdeer liberal bir ekol var. Biz o ekolden deiliz. Bizce Waterloo, zgrln aknlktan donakald tarihtir. zgrlk yumurtasndan byle bir kartal ksn, phesiz bu beklenmedik bir eydir. Olaya derinden bakldnda Waterloo devrime kasteden kar devrimci bir zaferdir. Fransa'ya kar Avrupa'dr, Paris'e kar Petersburg, Berlin ve Viyana'dr; giriimin gcne kar statkodur. 20 Mart 1815 zerinden 14 Temmuz 1789'a saldrdr, ele avuca smaz Fransz isyanna kar monarilerin bir kumpasdr: Yirmi alt yldr yanarda gibi pskren bu engin halk nihayet sndrmek; ite hayal edilen buydu. Brunswick'lerin, Nassau'larn, Romanoff'larm, Hohenzollern'-86lerin, Habsbourg'lann, Bourbon'larla daya-nrnasdr. Waterloo, terkisinde kutsal hakk tar. Gerekten de imparatorluk bir zorbalk ynetimi olduundan buna bir tepki olarak kralln ister istemez liberal olmas gerekiyordu ve bu yzden de galipler zntyle karlasalar da Waterloo'dan arzu edilmeyen bir meruti dzen kt. nk devrim gerekten malup edilemez ve o, tannsal ve mutlak bir ey olduundan tekrar tekrar ortaya kar; Waterloo'dan nce, eski tahtlar deviren Bonaparte'n kiiliinde, Waterloo'dan sonra da Anayasa'y zorunlu klp, ona katlanan XVIII. Louis'nin kiiliinde. Bonaparte, eitlii ispatlamak iin eitsizlii kullanarak Napoli tahtna bir araba srcsn, sve tahtna da bir avuu oturtur; XVIII. Louis de, Saint-Quen'da nsan Haklan Bildirisi'ni imzasyla onaylar. Devrimin ne olduunu anlamak istiyorsanz, onun adna 'ilerleme' deyiniz; ilerlemenin ne olduunu anlamak iin de adn 'yann' koyunuz. 'Yarn', iini kar konulmaz bir gle yapar, hem de daha bugnden balayarak yapar. Tuhaf bir tarzda daima amacna ular. Bir askerden baka bir ey olmayan Foy'u hatip yapmak iin Wel-lington'u kullanr. Foy, Hougomont'da der, krsde yeniden dorulur. te ilerleme byle iler. Bu ii iin kt malzeme diye bir ey yoktur. Hi rahatszlk duymadan, Alpleri am insan da, Elysee babann ihtiyar sarsak hastasn da kendi tannsal iine alet eder. Bir fatihten olduu kadar, ktrmden de yararlanr; fatihten danda, ktrmden ieride... -87Waterloo, Avrupa tahtlarnn kl zoruyla yklmasna son vermekle, devrimci faaliyetin baka bir yandan devam etmesini salamaktan baka bir ey yapmamtr. Kl kullananlarn ii bitti, imdi sra dnenlerde. Waterloo'nun durdurmak istedii yzyl, onun stnden yryp yoluna devam etti. Bu uursuz zaferi, zgrlk alt etti.

Ksacas, su gtrmez gerek u ki, Wa-terloo'da galip gelen, Wellington'un gerisinde glmseyip duran, ona Avrupa'nn btn mareal asalarn ve bu arada Fransz mareallii asasn da armaan eden, aslanl kmbeti ykseltmek iin kemik paralan dolu toprakla ykl ekek arabalarn keyifli keyifli sren, bu kaidenin zerine zafer kazanan biri gibi 18 Haziran 1815 tarihini yazan, bozgunda kaanlan kltan geiren Blcher'i yreklendiren, Mont-Saint-Jean Ovas'nn tepesinden Fransa'nn zerine bir avn zerine eilir gibi eilen ey; kardevrimdi. u lanet-lik kelimeyi mnldanan kardevrimdir. 'Par-alamal.' Ama Paris'e gelince yanardan azn yakndan grd, bu kln ayaklann yaktn hissetti ve fikir deitirdi ve bir Anayasa kekelemeye balad. Waterloo'da, Waterloo'nun ierdiinden baka bir ey grmeye almayalm. Bir zgrlk getirme niyeti, asla. Kardevrim istemeye istemeye liberal oldu, nasl ki buna benzer bir olay olarak Napoleon da, istemeye istemeye devrimci olduysa. 18 Haziran 1815'te ata binmi Robespierre, alaa edildi. 18. Tanrsal Hukukun Tekrarlamas Diktatrln sonu. Btn Avrupa sistemi ykld. mparatorluk, can ekien eski Roma dnyasnn karanlna benzer bir karanla gmld. Barbarlar devrindeki gibi bir uurum ortaya kt derinlerde. Ancak, 1815 barbarl, kk adyla sylemek gerekirse kardevrim soluk alamyordu, soluu abuk tkendi ve ksa srd. tiraf edelim ki, imparatorluun arkasndan aland, hem de kahraman gzlerdi bu alayanlar. an ve eref hkmdarlk asasna dntrlm kltaysa, imparatorluk da an ve erefin ta kendisiydi. Yeryzne zorbaln verebilecei btn yaymt; bu, hasret duyulan kasvetli bir kt. Hatta daha fazlasn syleyelim; karanlk bir kt. Gne kyasla gece. Gecenin bu kayboluu, bir gne tutulmas etkisi yapt. XVIII. Louis Paris'e dnd. 8 Temmuz'un halka halka danslan, 20 Mart'n heyecann silip sprd. Korsikal, Bearn'lnn antitezi oldu. Tuileries'nin kubbesindeki bayrak beyaz oldu. Srgn tahta kt. Hartwell'in am aacndan masas, XTV. Louis'nin zambak iekli koltuunun nnde yer ald. Bouvi-nes'den, Fontenoy'dan daha dnm gibi sz ediliyordu, Austerlitz artk yalanmt. Mihrapla taht, tantanal bir ekilde el ve gnl birlii kurdular. On dokuzuncu yzylda toplumun esenlii bakmndan gerekli en sz gtrmez ekillerden biri Fransa'da ve kta zerinde kuruldu. Avrupa beyaz kokard taknd. -89Trestaillon n kazand. Non pluribus impar* cmlesi 'Quai d'Orsay' klasnn cephesinde gne klarn temsil eden talarn zerinde yeniden ortaya kt. nceleri imparatorluk muhafz ktasnn olduu yer krmz bir ev oldu. Batan baa yakksz zaferlerle dolu Carrousel zafer tak, btn bu yeniliklerden tedirgin olup, belki biraz da Marengo ile Arco-le'den utanarak, Angouleme Dk'nn bir heykeliyle iin iinden syrld. 93'n o korkun genel mezar ukuru Madeleine Mezarl, XVI. Louis ile Marie-Antoinette'in kemikleri de toz topran iinde olduundan mermer ve yeim tayla kapland. Vincennes'de hendekteki topraktan, Enghien Dk'nn Napoleon'un ta giydii ayda ldn hatrlatan bir mezar ta kt. Bu lmle bu kadar yakn bir tarihte bu ta giyme merasimini icra etmi olan Papa VII. Pie, ykselii takdis ettii gibi d de sakin sakin takdis etti. Schoenbrunn'de drt yanda kk bir glge vard ki, adna Roma Kral denmesi fesatlk sayld. Btn bunlar oldu, btn krallar tahtlarna kavutular, Avrupa'nn hkimi bir kafese kapatld, eski rejim, yeni rejim oldu ve yeryznn btn karanlyla btn aydnl yer deitirdiler. Niye mi? Bir yaz gn sonrasnda bir oban bir ormanda bir Prusyal'ya "Oradan deil, buradan geiniz!" dedi diye. Bu 1815 yl, kasvetli bir nisan gibi bir ey oldu. Eski muzr, zehirli gerekler bir yenilik * Lat: brlerinden farkl deil. -90grntsne brndler. Yalan, 1789'la gerdee girdi, tanrsal hukuk 'Anayasa' maskesi taknd, ham hayaller merutiyeti kesildiler, pein hkmler, batl inanlar, art dnceler, gnllerinde 14. madde olduu halde liberalizm cilas vurundular. Ylanlarn kabuk deitirmesi. nsan, Napoleon tarafndan hem yceltilmi hem de kltlmt. Muhteem maddenin bu saltanat devrinde ideale, ideoloji diye tuhaf bir ad takmlard. Gelecei alaya almak! Byk bir adamn vahim tedbirsizlii. Ne var ki halk, topu iin yanp tutuan top azndaki bu kurbanlklarn gzleri hl onu aryordT. Nerede? Ne yapyor? Gelip geenlerden biri, bir Marengo ve Waterloo gazisine, "Napoleon ld," diyordu. "O ld m?" diye haykrd asker, "Siz onu tanmyorsunuz!" Hayal etme gc yerle bir olmu bu adam tanrlatrmaktayd. Waterloo'dan sonra Avrupa'nn temeli karanlklar iinde kald. Napoleon'un ortadan kalkmas uzun sre yerini muazzam bir bolua brakt. Bu bolua krallar kuruldular. Yal Avrupa bu boluktan faydalanarak kendisine ekidzen verdi. Kutsal bir ittifak ortaya kt. Gzel ittifak demiti nceleri buna, o uursuz Waterloo meydan. Yeniden dzenlenen bu antik Avrupa'nn huzurunda ve karsnda yeni Fransa'nn ana hatlar da kabataslak ortaya kt. mparatorun alaya ald gelecek, sahneye girdi. Alnnda u yldz parlyordu: zgrlk. Gen kuaklarn ateli baklar ona dnd; tuhaf ey

-91ama, ayn zamanda hem bu gelecee hem de bu gemie; Napoleon'a tutuluyorlard. Dm Bonaparte, ayaktaki Napoleon'dan daha yce grnyordu. Galipler korkuya kapldlar. ngiltere onu Hudson Lowe'a muhafaza ettirirken, Fransa da Montchenu'y ona gzc dikti. Gsnde apraz kavuturulmu kollar, tahtlar iin bela oldu. Alexandre ona, "Uykusuzluum," diyordu. Bu dehet, ondaki devrim kalntsndan ileri geliyordu. Bona-part liberalizmi aklayan ve mazur gsteren budur. Bu hayalet eski dnyay tir tir titretiyordu. Krallar, ufukta Sainte-Helene kayalklar bulunduu srece huzur iinde saltanat sremediler. Napoleon Longwood'da can ekiirken, Waterloo Sava'nda l den altm bin insan rahat rahat rmekte ve dnyaya onlarn huzurunda bir eyler yaylmaktayd. Viyana Kongresi, 1815 anlamalarn bununla yapt ve Avrupa buna 'Restorasyon' adm verdi. te, Waterloo budur. Ama btn bunlarn sonsuzluk iin ne nemi var ki? Btn bu frtna, btn bu bulutlar, bu sava, sonra bu bar, btn bu karanlk, bir ot yaprandan brne srayan bir fidan bitiyle, Notre-Dame'n kulelerinde andan ana uup konan kartal eit gren o muazzam gzn nurunu bir an bile bu-landrmad. 19. Geceleyin Sava Meydan Tekrar o uursuz sava meydanna dnelim, nk bu kitap yle gerektiriyor: -9218 Haziran 1815'te dolunay vard. Bu aydnlk Blcher'in vahi takibini kolaylatrd ve kaaklarn izlerini ele verdi, bu biare kitleyi gz dnm Prusya svarilerine teslim etti ve toplu katliama yardmc oldu. Bazen, felaketlerde gecenin byle trajik ayrcalklar olur. Son top atnn ardndan Mont-Saint-Je-an Ovas ssz kald. ngilizler, Franszlarn kararghn igal ettiler. Zaferin allagelmi tescilidir bu; yenilenin yatanda yatlr. Konaklama yerlerini Rossomme'un tesinde kurdular. Bozgunun zerine saldran Prusyallar daha ileri gittiler. Wellington, Lord Bathurst'e raporunu yazmak zere Waterloo kyne gitti. Eer sic vos non vobis* szne uygun bir yer varsa, oras Waterloo kydr. Waterloo hibir ey yapmad ve harektn yaklak iki buuk kilometre tesinde kald. Mont-Saint-Jean topa tutulmu, Hougomont yaklm, Papelotte yaklm, Plancenoit yaklm, Haie-Sainte ele geirilmi, Belle-Alliance iki galibin kucaklamasna tank olmutur. Bu adlar ancak yle byle bilinir. Oysa, savata hibir i grmemi olan Waterloo, onun btn erefine konmutur. Sava pohpohlayanlardan deiliz, frsat dt m gerekleri onun yzne kar da syleriz. Savan korkun baz gzelliklerini asla saklamadk, ama baz irkinlikleri olduunu da kabul etmeliyiz. Bu irkinliklerin en Lat: Siz byle alyorsunuz, ama kendiniz iin deil. (Birinin hakk olan ey, bakasna verilince sylenir.) -93artclarndan biri de, zaferden sonra llerin annda soyulmasdr. Bir sava ertesinde gne daima plak cesetlerin zerine doar. Bunu kim yapar? Kim kirletir galibiyetleri? Zaferin cebinden ieri kayan bu iren gizli el nedir? an ve erefin ardndan gelip alaklklarn icra eden bu yankesiciler kimlerdir? Aralarnda Voltaire'in de bulunduu baz filozoflar, bunlarn bizzat zaferi kazananlar olduunu iddia ederek, "Ayn kiilerdir bunlar," derler, deien kimse yoktur; ayakta kalanlar, yerde yatanlar talan ederler. Gndz kahraman olan gece vampir kesilir. Bir cesedi o hale sokann onu biraz soymaya ne de olsa hakk vardr. Bize gelince, biz buna inanmyoruz. Defne dallarn toplayan elle bir lnn pabularn alan elin ayn el olmas bize imknsz grnyor. Ancak kesin olan ey, genellikle galiplerin ardndan hrszlarn geldiidir. Ama askeri, zellikle gnmzn askerini ie kartrmayalm. Her ordunun bir kuyruu vardr ve ite, sulanmas gerekenler oradadr. Yan haydut, yan uak birtakm yarasalar, sava denilen alacakaranln dourduu her trden gece kular, savamayan niformallar, sahte hastalar, korkun sakatlar, bazen kanlaryla birlikte kk arabalarla dolaan ve aldkla-nn satan dalavereci seyyar satclar, subaylara klavuzluk neren dilenciler, birtakm pejmrde adamlar, meyve ve sebze hrszla-n... Eskiden yryen ordular -imdikilerden sz etmiyoruz- btn bunlan peleri sra s-94I rklerlerdi, hatta bu yzden bunlara zel dilde 'srntler' denirdi. Hibir ordu, hibir ulus bu yaratklardan sorumlu olamaz. Bunlar talyanca konuur, Almanlann peinden gider; Franszca konuur, ngilizleri izlerdi. Nitekim, Cerisole zaferini takip eden gece Marki de Fervacques, bu sefil yaratklardan biri, Franszca konuan bir spanyol srn-ts tarafndan hem de sava meydannda haince ldrlp soyulmutur. Adam anlalmaz bir Picardie lehesiyle konutuu iin marki yanlm, onu bizimkilerden biri sanmt. Yamaclktan yamac

douyordu. Bu czam illetini ortaya karan ey, u iren dsturdur: Dmann srtndan geinmek! Bu illeti ancak gl bir disiplin giderebilir. Yanltc hretler vardr; baz generallerin, her ne kadar bykseler de, neden bu kadar popler olduklar her zaman bilinemez. Tu-renne'e askerleri tapyorlard, nk talana gz yumuyordu; izin verilen ktlk, iyiliin paras olur; Turenne de o kadar iyiydi ki, Pa-latinat'nm kan ve atee boulmasna ses karmamtr. Ordu komutannn ok ya da az sert olmasna gre, ordularn peinde daha az ya da daha ok sayda yamac grlyordu. Hoche'un ve Marceau'nun peinde asla srntler olmazd. Hakkn seve seve teslim etmemiz gerekir ki, Wellington'un da srn-ts pek azd. Ama yine de 18-19 Haziran gecesi ller soyuldu. Wellington sert davrand; sust yakalanan herkesin kuruna dizilmesini emretti. Ama talan edenler inatdr. Yamaclar -95I sava meydannn bir kesinde kuruna dizilirken, dierleri bir baka kesinde yine soygun yapmaktaydlar. Ay, bu ovann stnde kederli ve bedbahtt. Gece yansna doru Ohain ukur yolu taraflarnda bir adam dolanp duruyor, daha dorusu yerde srnyordu. Grne baklrsa az nce tarif ettiimiz kimselerden biriydi; ne ngiliz, ne Fransz, ne kyl, ne de askerdi. nsandan ok, gulyabaniye benziyordu, llerin kokusunu alm, Waterloo'yu alp rpmaya gelmiti. Srtnda kaputa benzer bir ceket vard, hem kaygl, hem cretliydi, n sra gidiyor, ama srekli arkaya bakyordu. Kimdi bu adam? Herhalde gece, onun hakknda gndzden daha ok ey bilirdi. Torbas yoktu, ama kaputunun altnda geni cepleri olduu belliydi. Ara sra duruyor, gzlenip gzlenmediini anlamak ister gibi evresindeki ovay inceliyor, birden eilip yerde sessiz ve hareketsiz duran bir eyi kartryor, sonra dorulup svveriyordu. Kayar gibi gidii, hali tavr, seri ve esrarengiz hareket-leriyle alacakaranlkta harabelerde dolaan ve eski Normandiya efsanelerinde adna 'Alle-urs' denilen habis ruhlar hatrlatyordu. Baz uzun bacakl gecekulannm bataklklarda buna benzer karaltlar grlr. Btn bu sis perdesini derinlemesine dikkatle inceleyen bir gz, biraz ileride Nivelles osesi zerinde, MontSaint-Jean'dan Brai-ne-1'Alleud'e giden yolun kesinde harap bir yapnn arkasnda gizlenmi gibi duran k-96k bir tr erzak satcs arabasn seebilirdi. st katranl hasrla rtl arabaya koulmu sska, a bir at, azndaki gemin arasndan srgan otlarn yemeye alyor ve arabann iinde sandklarn, paketlerin stnde kadna benzer bir ey oturuyordu. Belki de bu araba ile o sinsi sinsi dolaan adam arasnda bir balant vard. Gece sakindi. Gkyznde bir tek bulut bile yoktu. Varsn toprak krmzya boyarsn, ay srekli bembeyaz kalr. Gn kaytszldr bu. ayrlarda, misket ateiyle knlan ama dmeyip kabuklanndan asl kalan dallar, gecenin rzgnnda ar ar sallanyorlard. Bir esinti, hemen hemen bir nefes, al-hklan kmldatyordu. Otlarda, ruhlann yola kn hatrlatan rpertiler vard. Uzaktan belli belirsiz ngiliz ordughnn nbetileriyle devriye kollannn gidi gelileri duyuluyordu. Hougomont'la Haie-Sainte, biri batda, br douda iki byk alev oluturarak yanmaya devam ediyordu. Bu iki byk aleve, ufuktaki tepeler zerinde muazzam bir yanm daire izerek uzanan ngiliz kamp atelerinin kordonu ekleniyordu; tpk iki ucunda iki mcevher parlayan zinciri alm yakut bir kolye gibi. Ohain yolu felaketini anlatmtk. Birok yiit iin byle bir lm dnmek bile yree dehet verir. Korkun olan bir ey varsa, hayali aan bir gerek varsa, o da udur: Yaamak, gne-i grmek, erkekliin btn gcne sahip ol-97mak, salkl, neeli olmak, kahramanca glmek; nndeki gz kamatrc zafere doru komak, gsnde nefes alan bir cier, arpan bir yrek, dnen bir irade; dnmek, mit etmek, sevmek, bir anaya, bir ee, ocuklara, a sahip olmak ve btn bunlara sahipken birdenbire bir lk sresi kadar bir zamanda, bir dakikadan daha az bir srede bir uuruma devrilmek; buday baaklarna, ieklere, yapraklara, dallara bakmak; hibir eye tutunamamak, klcnn ie yaramadn grmek, stnde insanlar, atlar hissetmek, karanlklar iinde tepime srasnda knlan kemiklerle bo yere debelenmek, bir topluluun gznz dar frlattn duymak, fkeden atlarn nallarn srmak, boulmak, inlemek, kvranmak, orada aada olup kendi kendine; "Az nce yayordum," demek. Bu iler acs felaketin can ekitii yerde imdi her ey susmutu. ukur yolun akl birbirine zlmezcesine kenetlenmi atlarla, svarilerle dolmutu. Dehet verici bir kaos. Yama kalmamt artk, st ste ylan cesetler, yolu, yaylann dzlyle ayn seviyeye karm, silme doldurulmu bir buday yn gibi yamalarn kenar hizasna kadar getirmilerdi. st tarafta bir l yn, alt tarafta bir kan deresi; 18 Haziran 1815 gn akam yol, ite bu haldeydi. Kanlar Nivelles osesine kadar akyor ve orada bugn hl gsterilen bir yerde oseyi kapatan kesik bir aa ynnn nnde, geni bir birikinti olarak yaylyordu. Hatrlanaca gibi, zrhl svarilerin ukura yuvarlanmalar tam kar ynde, Genappe

-98osesine doru bir yerde olmutu. Ceset ynnn kalnl, ukur yolun derinliine gre deiiyordu. Ortalara doru, yolun slat yerde l tabakas inceliyordu; Delord tmeni buradan gemiti. Az nce okuyucuya bir nebze tanttmz sinsi gece yolcusu o yana doru gitmekteydi. Bu muazzam mezar kartrp duruyordu. Bakyor; lleri iren bir teftiten geiriyordu. Ayaklan kanlar iinde yryordu. Birdenbire durdu. Birka adm tesinde, ukur yolda, l ynnn bittii yerde, bu insan ve at kaosunun altndan ay nn aydnlatt alm bir el uzanmaktayd. Bu elin parmanda parlayan bir ey vard; altn bir yzk. Adam eildi, bir sre melmi kald, do-rulduunda o elde artk yzk yoktu. Tam olarak dorulmad zaten; ireti, rkek bir vaziyette durdu, srtn l ynna evirip dizleri stnde ufku kolaan etti; vcudunun st ksmnn arln topraa dayad iki iaret parmana yaslam, kafasn pusudaym gibi ukur yolun kenanndan yukar karmt. akaln drt aya baz iler iin pek elverilidir. Sonra, karann verip doruldu. O an heyecanla srad. Birinin arkadan kendisini tuttuunu hissetmiti. Geriye dnd. O ak el kapanm ve kaputunun eteini yakalamt. Namuslu bir insan korkard. O ise glmeye balad. -99"Vay canna," dedi, "lym. Hortla jandarmaya tercih ederim." Bu arada el gevedi ve onu brakt. Mezarda kuvvet abuk tkenir. "Dur hele!" dedi sinsi gece yolcusu, "sakn bu l, canl olmasn? una bir bakalm." Tekrar eildi, yn eeledi, engel olanlar kenara ekti, eli yakalad, kolu kavrad, ba meydana kard, vcudu ekti, az sonra ukur yolun karanl iinde cansz ya da hi olmazsa baygn bir adam srklemekteydi. Bir zrhl svariydi bu, bir subay, hatta olduka yksek rtbeli bir subayd. Zrhnn altndan kocaman altn bir apolet kyordu. Miferi yoktu. Yz iddetli bir kl darbesiyle yaralanmt, kandan grnmyordu. Ayrca herhangi bir yeri krlm gibi de grnmyordu. Mutlu bir rastlant eseri olarak -burada byle denilebilirse eer- ller onun zerinde bir kemer oluturarak ezilmesini nlemilerdi. Gzleri kapalyd. Zrhnn zerinde gm Legion d'honne-ur nian vard. Adam nian kopard ve nian, hzla kaputunun altndaki derin boluklarn birinde kayboldu. Ve sonra, subayn cebini yoklaynca, bir saatin varln hissetti, saati ald. Daha sonra yelei kartrd, bir para kesesi buldu ve cebine indirdi. lmekte olana yardmn tam bu safhasn-dayken subay gzlerini at. Zayf bir sesle, 'Teekkr ederim," dedi. Kendisini ele geiren adamn hoyrata ha-ooreketleri, gecenin serinlii, rahata ie ekilen hava onu uyuukluundan kurtarmt. Sinsi gece yolcusu hi cevap vermedi. Kafasn dikti. Ovada bir ayak sesi duyuluyordu; yaklaan bir devriye olsa gerekti. Subay mrldand, nk sesi titriyordu. Can ekitii belliydi: "Sava kim kazand?" "ngilizler," diye cevap verdi adam. Subay tekrar konutu: "Ceplerime bakn. Bir keseyle, bir saat bulacaksnz. Onlar aln." Bu i zaten yaplmt. Sinsi gece yolcusu isteneni yerine getirir gibi yapt. "Bir ey yok," dedi. "Soymular beni," dedi subay, "zldm. Onlar sizin olsun isterdim." Devriye kolunun ayak sesi gittike belir-ginleiyordu. Sinsi gece yolcusu gitmeye davranr gibi bir hareket yaparak, "Gelen var," dedi. Subay, kolunu glkle kaldrarak onu tuttu. "Benim hayatm kurtardnz. Kimsiniz?" Sinsi gece yolcusu alak sesle acele cevap verdi: "Ben de sizin gibi Fransz ordusundamm. Sizden ayrlmam gerekiyor. Beni yakalarlarsa kuruna dizerler. Hayatnz kurtardm. Artk iin iinden kendiniz syrln." "Rtbeniz nedir?" "avu." "Adnz ne?" -101"Thenardier."

"Bu ad unutmayacam," dedi subay, "siz de benim adm aklnzda tutun. Adm Pont-mercy." -102KNC KTAP "ORION" GEMS 1. 24601 Numara 9430 Numara Oluyor Jean Valjean yeniden yakalanmt. Ackl ayrntlarn zerinden arabuk gememiz okuyucularmz memnun edecektir. Onun iin, JVontreuil-surmer'de olup biten artc olaylardan birka ay sonra dnemin gazetelerinde yaymlanan iki yazy buraya aktarmakla yetiniyoruz. Bu makaleler biraz ksadr. Hatrlanaca gibi, o dnemde henz Gazette des Tribunaux yoktu. Bu yazlardan ilkini Drapeau bfanc'dan alyoruz. Gazetenin tarihi 25 Temmuz 1823: "Pas-de-Calais'ya bal bir ile az rastlanr bir olaya sahne olmutur. lin yabancs olan Msy Madeleine adnda bir adam, baz yeni yntemlerle, o yerin eski bir endstrisi olan siyah kehribar ve boncuk imalatn birka yldan beri kalkndrmt. Bundan hem kendisi hem de -belirtmemiz gerekir ki- ilesi servet yapm ve hizmetlerinin dl olarak belediye bakanlna atanmt. Ancak polis, Msy Madeleine'in 1796 ylnda bir hrszlktan dolay mahkm olan Jean Valjean adnda sr-103t' 1 gn kaa, eski bir forsa olduunu ortaya karm ve Jean Valjean yeniden kree gnderilmitir. Jean Valjean'n tutuklanmadan nce Msy Laffitte'ten, evvelce yatrm olduu yarm milyonu akn bir tutar ekmeyi baard anlalmaktadr. Bu paray yapt ticaret nedeniyle yasal olmayan yollardan kazand sylenmektedir. Jean Vayean'n Tou-lon Hapishanesi'ne girdiinden beri bu paray nereye saklam olduu renememitir." kinci makale ise biraz daha ayrntl olup, ayn tarihli Journal de Paris'ten alnmtr: "Jean Valjean adnda, tahliye edilmi eski bir krek mahkmu genel dikkati ekecek baz durumlar ve artlar altnda, Var ili ar ceza mahkemesi huzuruna karlmtr. Bu cani, polisin dikkatinden kaabilmi, adn deitirerek kuzeydeki kk ehirlerimizden birine belediye bakan olarak atanmay baarm ve bu ehirde olduka nemli bir ticaret kurmutu. Savcln yorulmak bilmez abas sayesinde nihayet maskesi drlm ve tutuklanmtr. Tutuklanmas srasnda heyecandan len bir fahieyle metres hayat yaamaktayd. Bir Herkl gibi gl olan bu sefil, kamann yolunu bulmu, ama kandan drt gn sonra Paris'te, bakentle Montfermeil (Seine-et-Oise) arasnda sefer yapan u kk arabalardan birine binerken polis tarafndan yeniden yakalanmtr. Bu dri gnlk zgrlkten yararlanarak, bellibal bankerlerimizden birine daha nceden yatrm olduu klliyetli miktarda para ektii -104sylenmekte ve bu parann alt ya da yedi yz bin frank olduu tahmin edilmektedir. ddianamede belirtildiine gre, bu paray yalnz kendisinin bildii bir yere gmdnden, bu para ele geirilememitir. Jean Valjean adndaki bu kii, bundan sekiz yl kadar nce Ferneyli sayn ihtiyarn: '...Savoie'dan gelirler her yl Su kanattan kurumla dolmutur Onlar ise hafife ellerini silerler.' diye lmsz msralarda mrldand o drst ocuklardan birine kar iledii, yol keserek silahl soygun suundan Var ili ar ceza mahkemesi nne karlmtr. Haydut kendini savunmay reddetmitir. Ancak, gneydeki bir hrsz etesinden olduu ve hrszlk yapt, i bilir savclk makamna ispatlanm ve bu durumda Jean Valjean sulu bulunarak lme mahkm edilmitir. Sulu, temyize bavurmay reddetmitir. Ama, kralmz sonsuz merha-metiyle lm cezasn mr boyu kree evirmi ve Jean Valjean derhal Toulon Hapishanesi'ne sevkedilmitir." Jean Valjean'n Montreuil-sur-mer'de dindar biri olduu unutulmamt. Birka gazete, bu arada Constitutionnel, bu cezann hafifletilmesini ruhban partisinin bir zaferi olarak gsterdiler. Jean Valjean'n krekteki numaras deiti. 9430 oldu. Bu konuya bir daha dnmemek zere unu da syleyelim ki, Msy Madeleine'le birlikte Montreuil-sur-mer'de refah da ortadan -105kalkt. O kriz ve tereddt gecesinde tahmin ettii eylerin hepsi gerekleti; o eksilince, ruh da eksildi. Onun dnden sonra Montreuil-sur-mer de dt ve artk byk varlklarn bencilce paylalmas balad. nsan topluluunda her gn gizli gizli yaylage-len verimli eylerin kanlmaz paralanyd bu. Tarih, bunun farkna ancak bir defa Byk skender'in lmnden sonra varmt. Komutan yardmclar balarna krallk tac geirirler; ustabalan fabrikatr kesilirler. Kskan rekabetler ortaya kar. Msy Ma-deleine'in geni atlyeleri

kapand, binalar harabeye dnd, iiler daldlar. Kimisi ehirden ayrld, kimisi meslei brakt. Artk her ey byk apta deil de, kk apta yaplr oldu; iyilik iin deil de, kazan iin. Merkez kalmad. Her yan rekabet ve hrs brd. Msy Madeleine her eye hkimdi, ynetiyordu. O dnce, herkes ii kendi tarafna ekti. Organizasyon zihniyetinin yerini mcadele zihniyeti, samimiyetin yerini ekime, kurucunun herkese kar iyiliinin yerini herkesin herkese kar kin duymas ald; Msy Madeleine tarafndan balanan ipler kart ve koptu; yaplan yntemi bile kartrdlar, rnlerin kalitesini drdler, gveni ldrdler, pazar pay darald, sipariler azald; cretler dt, atlyeler isiz kald, iflas geldi att. Sonra yoksullara hibir ey kalmad. Her ey yok olup gitti. Devlet bile bir yerde birisinin ezildiini fark etti. Krein karma hizmet ederek Msy Madeleine'le Jean Valjean'n ayn kii olduu-106nu tespit eden ar ceza mahkemesi kararnn stnden daha drt yl gemeden, Montreuil-sur-mer'de vergi tahsilat masraflar iki misline kmt ve Msy de Villele bu durumu 1827 yl ubat'nda krsden bildiriyordu. 2. Belki de eytan Tarafndan Yazlm Olan ki Dizenin Nerede Okunacana Dair Daha ileri gitmeden nce, ayn tarihlerde Montfermeil'de geen ve belki de savcln tahminlerine bsbtn ters den tuhaf bir olay biraz detaylaryla anlatmak yerinde olur. Montfermeil denilen yerde ok eskilere dayanan bir batl inari vardr. Paris yaknlarnda halk arasnda byle yaygn bir batl inanca rastlamak, Sibirya'da sarsabr ieine rastlamak gibi bir ey olduundan, zellikle ilgi ekici ve deerli bir batl inantr bu. Biz, ender rastlanan bitkiler gibi olan her eye sayg duyan kiilerdeniz. Montferme'deki batl inan udur: Burann insanlar, eytann ha-trlanamayacak kadar eski zamanlarda hazinelerini saklamak iin civardaki orman setiine inanrlar. Saf kadncazlarn dediklerine baklrsa, gn batarken ormann kuytu kelerinde arabacya ya da oduncuya benzeyen kara bir adama olduka sk rastland olurmu. Bu adamn ayanda tahta pabular, stnde de bezden pantolon ve ii gmlei varm. Onu uradan tanmak mmknm ki, takke ya da apka yerine kafasnda kocaman iki boynuz tayormu. Bu adam genellikle bir ukur kazmakla urarm. Bu kar-107lamadan yararlanmann yolu varm: Birincisi, adamn yanna yaklap onunla ko-numakm. O zaman, adamn sadece bir kyl olduu grlrm. Kara grnmesi de akam karanl olmasndanm. yle ukur mukur kazd da yokmu, sadece inekleri iin ot biermi ve boynuz sanlan eyler de srtnda tad gbre atmaya zg yabaym, yabann dileri akam karanlnda adamn bandan kyor sanlrm. Bu rastlamadan sonra evine dner, bir hafta sonra lrm-sn. kinci yararlanma yolu, onu gzetlemek-mi. ukurunu kazmasn, kapatmasn ve gitmesini beklemek; sonra hemen ukurun bana koup amak ve kara adamn oraya koyduu 'define'yi mutlaka almak. Bunu yapan o ay iinde lrm. Nihayet, nc yol, kara adamla hi konumamak, ona hi bakmamak ve tabana kuvvet kamakm. O zaman, o yl iinde lnrm. Her yolun da sakncalar olduundan, hi olmazsa bir aylna hazineye sahip olmak gibi bir avantaj olan ikinci yol genellikle tercih edilmekteydi. Israrla sylendiine gre, karlatklar her frsatn ekiciliine kaplan gzpek insanlar sk sk kara adamn kazd ukurlar aarak, eytan soymay denemilerdir. Grne baklrsa, pek verimli bir i deildi bu. Hi olmazsa gelenee inanmak gerekirse yle; gelenee ve bir de zellikle Tryphon adnda Normandiyal, biraz byc, deersiz bir keiin brakm olduu kaba bir Latince'yle yazlm olan esrarl iki msra-... Tryphon, Rouen yaknlarndaki Saint-Ge-108orges de Bocherville Manastn'nda gmldr, mezarndan kurbaalar kar. Ksacas, halk byk bir alma iindedir. ukurlar genellikle ok derin kazldndan, btn bir gece ter dklr, aratrlr, allr, nk bu i ancak geceleri yaplabilir; mlekler srlsklam olur, kandiller tkenir, kazmalar krleir ve nihayet deliin sonuna gelinip 'defne'ye el atldnda ne bulunsa beenirsiniz? Meer eytann definesi neymi? Bir metelik, bazen bir ek, bir ta paras, kanl bir ceset, bazen de bir kt gibi drde katlanm bir hayalet ya da bir hi. te Tryphon'un msralar, srlara saygs olmayan merakl kiilere bunu bildirmek ister gibidir: Fodit, et in fossa thesauros condit opaca, As, nummos, lapides, cadaver, simulacra, nihilque* Gnmzde bazen mermileriyle birlikte bir barut kab, belli ki eytann kullanm olduu yal, eski bir iskambil kd bulunduu da oluyormu. Tryphon, bunlardan hi bahsetmiyor, nk o, on 12. yzylda yaad ve hi sanmam ki eytan, Roger Bacon'dan nce barutu ve VI. Charles'tan nce de oyun ktlarn icat edecek zekya sahip olsun. Kald ki, bu ktlarla oynand takdirde elde avuta ne varsa kaybedilecei de kesindir. Kaptaki baruta gelince, onda da tfeinizi suratnza frlatma zellii vardr.

* Lat: Kazyor ve karanlk bir ukura define saklyor, Bir metelik, bir gm, talar, bir ceset, hayaller ve hi. -109Savcln, serbest braklan forsa Jean Valjean'n birka gnlk firar srasnda, Montfermeil civarnda dolatn sand tarihten pek az bir sre sonra, bu kyde yaayan Boulatruelle adnda yal bir yol iisinin ormanda 'birtakm iler' evirdii fark edildi. Boulatruelle'in vaktiyle krek hapishanesinde bulunduu sanlyordu. Az ok polis gzetimi altndayd. Hibir tarafta i bulamad iin de ynetim onu dk cretle Gagny'den Lagny'e giden ara bir yolda yol bakcs olarak altrmaktayd. Boulatruelle'e evre halk iyi gzle bakmyordu, son derece saygl, son derece aadan alan, kaypak, herkese hemen takkesini kanveren, jandarmalarn nnde titrek, srtkan, sylentiye gre etelerle ilikisi olan, gn batarken orman kelerinde pusu kurmasndan phelenilen bir adamd. Bakn herkes neleri fark ettiini sanyordu: Bir sreden beri Boulatruelle ta deme ve yol bakm iini erkenden brakp kazma-syla ormana gitmekteydi. Ona, akama doru, ormann en ssz aklklarnda, en vahi alanlarnda bir eyler ararm gibi bir halde, bazen de yerde ukurlar kazarken rastlyorlard. Ovalardan geen saf kadncazlar onu nce kt cinlerin ba Belzebuth sanyor, sonra da Boulatruelle olduunu anlyorlard; bunun da tekinden aa kalr taraf yoktu zaten. Bu rastlamalar Boulatruelle'in cann skar gibi grnyordu. Saklanmaya almak istedii ve yapt iin iinde bir sr olduu aka belli oluyordu, -oKyde, "eytann boy gsterdii besbelli. Boulatruelle onu grd, imdi aratryor. Dorusu tam iblisin knna konacak adam," diyorlard. Voltaireciler de unu ekliyorlard, "Bakalm Boulatruelle mi eytan, yoksa eytan m Boulatruelle'i enseleyecek?" Yal kadnlar srekli istavroz karyorlard. Ama Boulatruelle'in ormanda evirdii iler son buldu, adam yeniden yol bakcl iini dzenli bir ekilde yapmaya balaynca artk, baka eylerden sz edilir oldu. Yalnz, yine de bazlarnn merak gemedi. Bu ite efsanedeki hayali define gibi bir ey olmasa bile, hi olmazsa eytann banknotlarndan daha ciddi, daha elle tutulabilir, yol bakcsnn kesinlikle yan yarya srrn bildii deerli bir ey bulunabileceini dnyorlard. Bu ie en ok 'merak saranlar' okul retmeniyle meyhaneci Thenardier'di. Sonuncusu herkesle ahbapt ve Boulatruel-le'le dostluk kurmay da kendine yedirmemezlik etmemiti. "Krek mahkmuymu. Eh! Ne yapalm yani, kimin orada olduu, kimin olaca hi bilinmez," diyordu Thenardier. Bir akam retmen, "Eskiden olsa adli makamlar Boulatruelle'in ormanda ne yaptn aratrr, onu bir gzel konuturur, hatta gerektiinde ikenceden bile geirirdi, rnein Boulatruelle su ikencesine hi dayanamazd," diye iddia ediyordu. "yleyse biz de onu arap ikencesine sokalm," dedi Thenardier. Btn hnerlerini kullanp, ihtiyar yol ba--kcsma iki iirdiler. Boulatruelle ok fazla iti, ama az konutu. Olaanst bir sanat ve ustaca bir lllkle, bir oburun doymazln bir hkimin ketumluuyla birletirdi. Ama konuyu durmadan deerek ve adamn azndan kaan baz karanlk szleri birbiriyle paralellik kurup balayarak Thenardier ile retmen yine de yle bir eyler rendiklerini sandlar. Boulatruelle bir sabah afak vakti iine giderken ormann bir kesinde bir alln altnda adeta saklanmasna duran bir krekle kazma grp arr. Ancak bunlarn evlere su tayan Six-Fours Baba'nn kreiyle kazmas olabileceini dnerek zerinde durmaz. Ama ayn gnn akam kendisi byk bir aacn arkasnda kald iin, grlmeden, birisinin 'buradan olmayan, ama onun, yani Boulatruelle'in ok iyi tand birisinin' yoldan, ormann en sk tarafna doru yrdn grr. Thenardier'nin bu konudaki yorumu yleydi; "Krek arkada." Boulatruelle, o kiinin adn bir trl sylememiti. Bu kii bir paket, drt ke bir ey tayordu; byk bir kutu ya da kk bir sandk gibi bir ey. Boulatruelle armt. Ancak yedi sekiz dakika sonra bu 'birisi'nin arkasndan gitme fikri aklna gelebilmiti. Ama artk ok geti, adam ormann sk yerine oktan girmi, gece de bastrmt. Bunun zerine o da ormann yola bakan tarafn gzetlemeye karar vermiti. 'Ay vard.' ki saat sonra Boulatruelle, adamn ormandan ktn grmt; bu defa, kk sandk yerine bir kazmayla bir -112krek tayordu. Boulatruelle, adamn geip gitmesine gz yummu, yanna yaklamay dnmemiti, nk sylediine gre adam kendisinden misli daha kuvvetliydi, stelik de elinde kazma tayordu, onu tanyacak ya da onun tarafndan tannacak olursa, muhtemelen kendisine vurup gebertirdi. ki eski arkada arasnda dokunakl bir buluma sahnesi olurdu bu. Ama kazmayla krek Boulatruelle'in kafasnda bir imek aktrmt. Sabah olur olmaz hemen alla komutu. Ne kazma vard ne de krek. Boulatruelle bundan, adamn ormana

girip, kazmayla bir ukur at, sand ukura koyup krekle ukuru kapatt sonucunu karmt. Sandk bir ceset alamayacak kadar kkt, u halde iinde para vard. te, aratrmalarnn nedeni buydu. Boulatruelle btn orman gzden geirmi, yoklam, kartrm, yerinden oynam gibi grnen her toprak parasn didik didik etmiti. Ama bouna. Hibir ey 'karamamt.' Montfermeil'de kimse bir daha bu konuyu dnmedi. Yalnzca baz lafebesi kadnlar, "unu iyice aklnza koyun ki," diyorlard, "Gagny'deki o yol bekisi btn bu dalavereyi bir hi iin yapmamtr; mutlaka eytan geldi." 3. Byle Bir ekile Krlabilmesi in, Zincir Halkasnn nceden Buna Hazrlanm Olmas Gerekir Yine 1823 ylnn Ekim ay sonuna doru Toulon'lular byk bir frtnadan sonra baz hasarlarn onarm iin Orion gemisinin li-113manlanna girdiini grdler. Daha sonra Brest'de okul gemisi olarak kullanlan Orion, o tarihte Akdeniz filosuna dahildi. Gemi, denizde hayli hrpalanm olduu iin tamamen hasarl olmasna ramen havuza girii srasnda olduka ilgi toplad. Tad, ne anlama geldiini bilemediim bir bandra dolaysyla, nizami kurallara uygun olan on bir top atyla selamland ve o da buna ayn sayda top atyla karlk verdi; toplam yirmi iki ate. Krallara ve askerlere sayg makamnda yaplan karlkl bir nezaket patrts, bir karlama iareti, havuz ve kale formaliteleri olarak her gn btn kalelerden ve btn sava gemilerinden gnein dou ve batn selamlamak iin, kaplarn her al ve kapannda, vs, vs hesaplandna gre uygarlk lemi btn dnyada her yirmi drt saatte bir gereksiz yere yz elli bin top at yapmaktadr. Her at alt franktan, gnde dokuz yz bin frank, ylda yz milyon frank eder. Duman olup giden yz milyon frank. Bu sadece bir ayrnt. Ve bu arada yoksullar alktan lmektedir. 1823 yl, Restorasyon'un 'spanya sava dnemi' adn verdii yldr. Bu sava tek bir olayd, ama iinde baka birok olay ve bir hayli tuhaflklar vard: Bo-urbon soyu iin ok nemli bir aile sorunu; ailenin Fransa dalnn Madrid dalna yardm edip onu korumas, yani byk kardelik grevini yerine getirmesi, milli geleneklerimize yapay bir dn ve bunun kuzey hkmetlerine an bir itaat ve teslimiyetle baa ba git-114mesi; liberal gazetelerin Andujar Kahraman unvann verdikleri Angouleme Dk'nn, sakinliine biraz ters den zafer kazanm birinin tavryla liberallerin hayali terrizmiyle atan Engizisyon Mahkemesi'nin olduka gerek eski terrizmi bastrmas; sans-culot-tes'lann descamisados adyla yeniden ortaya kp asil ve zengin hanmlar fazlasyla dehete drmeleri; monarinin, anari diye nitelendirdii ilerlemeye engel olmas; 89 teorilerinin temelleri oyu faaliyetlerinin birdenbire kesilmesi; btn dnyay dolaan Fransz dncesine Avrupa'nn bir "Dur!" ekmesi; daha sonra Charles-Albert adn alan Carig-nan Prensi'nin, krallarn halklara kar at hal seferine bakomutan Fransa hanedan prensinin yannda krmz ynden humbara-c apoletleriyle gnll olarak katlmas; imparatorluk askerlerinin yeniden sefere kp sekiz yllk bir moladan sonra, yalanm, kederli ve beyaz kokartl olarak geri gelmeleri; otuz yl nce Coblertz'deki beyaz bayrak gibi, renkli bayran yurtdnda bir avu kahraman Fransz tarafndan dalgalandrlmas; askerlerimizin arasna rahiplerin karmas; zgrlk ve yenilik dncesinin sng gcyle hizaya getirilmesi; prensiplerin top ateiyle tepelenmesi; Fransa'nn, dncesiyle yaptklarn silahlaryla ykmas; ayrca satlm dman komutanlar, kararl olmayan askerler, milyonlarn kuatt ehirler; askeri adan hibir tehlike olmamasna ramen, kefedilip baslm olan her lamda olduu gibi her an patlamalar olmas ihtimali; dk-115len kan az, kazanlan eref az, bazlar iin utan var, hi kimse iin zafer yok; ite XTV. Louis soyundan gelme hkmdarlarn at, Napoleon'dan kma generallerin ynettii sava, byle bir savat. Bu sava ne byk sava ne de byk politikay hatrlatmama talihsizliine urad. Geri baz askeri olaylarda ciddiyet vard; rnein Trocadero'nun ele geirilmesi gzel bir askeri harekt oldu, ama genelde, tekrar edelim, bu savan borazanlar atlak ses verir, btnyle pheli bir savatr bu, tarih Fransa'nn bu sahte zaferi benimsemekte glk ekmesini doru bulur. Kar koymakla grevli baz spanyol subaylarnn kolayca boyun edikleri aka grlyor, zafer zerine uzun uzadya dnme, rvet fikrini ortaya atyordu; savalardan ok, generaller kazanlm gibi grnyordu; bu yzden, galip askerler ba eik dnd. Gerekten de kltc bir savat; bayran kvrmlar arasnda Fransa Bankas ad okunuyordu.

Saragosse'nn zerlerine dehetle ykld 1808 askerleri, 1823'te nlerinde kalelerin kolayca almas karsnda kalarn atmakta ve Palafox'u hasretle anmaktaydlar. Fransa'nn huyu byledir; karsnda Ballesteros yerine Rostopchine'in olmasn tercih eder. Daha da nemli ve zerinde durulmas gereken gre gre, Fransa'da askeri dnceyi inciten bu sava, demokratik dnceyi de fkelendiriyordu. Bir kleletirme giriimiydi bu. Demokrasi ocuu Fransz askerinin, bu savataki hedefi, bakasna taklacak -116bir boyunduruun fethiydi. ren bir mantkszlk, Fransa'ya den, halklarn ruhunu uyandrmaktr; bomak deil. 1792'den beri Avrupa'daki btn devrimler Fransz devrimidir. zgrlk Fransa'dan yaylr. Bu bir gne olaydr. Bunu grmeyen krdr! Bu sz Bonaparte sylemitir. u halde, asil spanyol ulusuna kar bir suikast olan 1823 sava, ayn zamanda Fransz Devrimi'ne kar da bir suikastt. Bu canavarca ii yapan da Fransa'yd; ama zorla yapyordu, nk kurtulu savalar dnda ordularn yapt her ey zorla yaplmtr. 'Pasif itaat' sz bunu gsterir. Bir ordu, ok byk sayda gszlklerin toplamndan ortaya kuvvet karan tuhaf bir bileim aheseridir. nsanln insanla kar, insanla ramen yapt sava ancak byle aklanr. Bourbonlara gelince; 1823 sava onlar iin bir felaket oldu, bunu bir basan saydlar. Bir fikri bir emirle ldrmekte nasl bir tehlike olduunu grmediler. Saflklar iinde, iktidarlarna bir kuvvet unsuru olarak bir suun muazzam zaafm sokmaya kalkacak kadar yoldan ktlar. Politikalarna pusu kurma zihniyeti girdi. 1830'un tohumu 1823'te filizlenmeye balad. spanya seferi, meclislerinde, tanrsal hukukun maceralarn ve kuvvet kullanmalarm hakl gsteren bir kant oldu. Fransa, spanya'da el rey neto'yu* yeniden tahta oturttuuna gre, kendi evinde de mutlak krall kurabilirdi. Askerin itaatini, ulusun onayladn sanmak gibi korkun bir haSafkral. -117taya dtler. te bu gven tahtlar yok eder. Ne bir mansena* aacnn glgesinde ne de bir ordunun glgesinde uyumaya gelmez. Orion gemisine dnelim: Bakomutan prensin emrindeki ordu harektn srdrrken, Akdeniz'de bir filo kol geziyordu. Orion'un bu filodan olduunu ve denizdeki hava nedeniyle Toulon limanna geri dndn sylemitik. Limanda bir sava gemisinin bulunmas halk eken, ilgilendiren bir eydir. stelik byktr ve halk byk olan eyleri sever. Bir sava gemisi, insan dehasyla doann gcnn en muhteem anlamalarndan biridir. Bir sava gemisi, ayn zamanda hem en ar, hem de en hafif olan eyden olumutur, nk ayn zamanda maddenin her ekliyle de ilgilidir; kat, sv, hava. Maddenin bu ekline kar da mcadele vermek zorundadr. Denizin dibindeki graniti kavramak iin on bir penesi, bulutlardaki rzgr yakalamak iin scak iklim haerelerinden daha ok kanatlan ve antenleri vardr. Yz yirmi jre topundan, koskoca borazanlardan kar gibi kar soluu ve azametle karlk verir yldrma. Okyanus, birbirine e dalgalarn korkun benzerlii iinde ona yolunu artmaya alr, ama geminin ruhu vardr; ona akl veren ve her keyi gsteren bir pusulas. Karanlk gecelerde fenerleri yldzlarn yerini tutar. Bylece rzgra kar halatlar ve Zehirli zsuyu karan bir aa. Sylentiye gre glgesinde uyuyanlar lr. -118bezleri; suya kar tahtalar; kayalara kar demiri, bakn ve kurunu; karanla kar ; sonsuzlua kar ince bir ibresi vardr. Hepsi bir araya gelerek bir sava gemisini oluturan btn bu devasa ller hakknda bir fikir edinmek isteniyorsa Brest ya da Tou-lon limanlanndaki st kapal, alt katl havuzlardan birine girmek yeter. na halindeki gemiler orada adeta fanus iindedirler. u koskoca kalas bir seren direidir, yerde yatan u gz alabildiine uzun stun grandi direidir, geminin sintinesinden bulutlardaki tepesine kadar uzunluu altm kula, dip tarafnda ap ayaktr. ngiliz grandi direinin ykseklii su yzeyinden itibaren iki yz on yedi ayak tutar. Babalannz zamannda deniz kuvvetlerinde halat kullanlrd, zamanmzda zincir kullanlmaktadr. Yz topu olan bir gemide basit bir zincir ynnn ykseklii drt ayak, genilii yirmi ayak, derinlii de sekiz ayaktr. Peki, bu gemiyi yapmak iin ne kadar keresteye ihtiya vardr? bin metre kp; yzen bir orman. unu da belirtelim ki, burada sz konusu olan bundan krk yl nceki askeri gemiler, basit yelkenli gemilerdir. O zamanlar henz ocukluk devrinde bulunan buhar gc, sava gemisi denen bu harikaya, gnmzde yeni yeni mucizeler eklemi bulunuyor. rnein gnmzde yan yelkenli, yan pervaneli bir gemi toplam yzeyi bin metre kareyi bulan bir yelken sistemi ve iki bin be yz beygir kuvvetinde bir kazanla ekilen akllara durgunluk veren bir makinedir. -119-

Bu yeni harikalardan sz etmesek bile, Kristof Kolomb'un, Ruyter'in eski gemisi de insanolunun byk bir aheseridir. Sonsuzluun nefesi gibi onun gc de tkenmez, rzgr yelkenine doldurur, dalgalarn muazzam esintisi iinde son derece dakiktir, yzer, hkmeder. Ama yle bir an gelir ki bora, altm ayak boyundaki bu sereni bir saman p gibi krar, rzgr drt ayak yksekliindeki bu grandi direini bir kam gibi eer, on tonluk apa, dalgalarn aznda bir balknn turna balnn enesindeki olta inesi gibi bklr, bu canavar toplar kasrgann alp bolua, geceye gtrd ikyet eden ama bouna kkremeler koparrlar, btn bu kudret, btn bu grkem, daha stn bir kudretin, daha stn bir grkemin iine gmlp gider. Muazzam bir kuvvetin kendini sergileyip sonunda muazzam bir zaafa vard her defasnda insanolu ister istemez dnr. te, limanlarda bu olaanst sava ve denizcilik cihazlarnn evresinde birok meraklnn, kendilerinin de nedenini tam olarak bilmeksizin toplanmas bu yzdendir. Bylece btn gn, sabahtan akama kadar Toulon limannn rhtmlar, havuz girileri ve dalgakranlar Orion'u seyretmekten baka ii gc olmayan kiilerle, Paris'te dendii gibi, bo gezenin bo kalfalanyla, ayran budalalanyla dolup tayordu. Orion'un durumu uzun zamandr ktyd. Daha nceki seferlerinde hzn yar yarya kesecek kadar kaln kabuk tabakalar kavuyapp birikmi, bu yzden bir nceki yl bu kabuklarn kaznmas iin kzaa ekilmi sonra tekrar denize almt. Ama bu kazma karinann cvatalarn zedelemiti. Balear Adalar aklarnda dalgalara dayanamayan bordo alm ve o zamanlar kaplamalarda sac levha kullanlmadndan gemi su almt. Arkadan iddetli bir gndnm frtnas patlak vermi, iskele pruvasn ve bir lombar kertmi, mizana amlklarn hasara uratm ve Orion, Toulon'a dnmek zorunda kalmt. Tam donanml tersanenin yaknlarnda demirlemi onarlmaktayd. Sancak tarafnda hasar yoktu; yalnzca det olduu zere, geminin kafesine hava girmesini salamak iin urada burada baz kaplamalarn vidalan sklmt. Bir sabah gemiyi seyreden kalabalk, bir kazaya tank oldu: Mrettebat yelkenleri serenlere balamakla meguld. Sancak gabya grandi yelkenin st kesini tutmakla grevli gabyac dengesini kaybetti. Havada sallandn grdler. Tersanenin rhtmna toplanm olan kalabalktan lklar ykseldi. Ar eken ba gvdesini srkledi; adam elleri bolua uzanm, serenin etrafnda dnd; geerken nce bir eliyle, sonra br eliyle ip merdiveni yakalad ve ona asl kald. Altnda deniz ba dndrc bir derinlikteydi. Dn sarsnts ip merdivene salncak hareketi vermiti. Adam, bu ipin ucunda bir sapan ta gibi sallanyordu. -121Adamn imdadna komak korkun bir tehlikeye atlmak demekti. Hepsi de yeni hizmete alnm sahil balklarndan oluan tayfalarn hibiri byle bir tehlikeye atlmay gze alamyordu. Bu arada zavall gabyac gittike yorulmaktayd; skntsn yznden okumak mmkn deildi, ama gcnn giderek tkendii btn bedeninde fark ediliyor, kollan mthi bir ekilile bklyor, trmanmak iin yapt her aba ip merdivenin sallanmasn artrmaktan baka bir ie yaramyordu. Gcn kaybetme korkusuyla baramyordu. Herkes adamn artk ipi brakaca an beklemekte ve dn grmemek iin btn balar zaman zaman baka tarafa evrilmekteydi. Baz anlar vardr ki, bir ip paras, bir sopa, bir aa dal hayat demektir ve canl bir varln, bunlarn ucundan kopup olgun bir meyve gibi dtn grmek feci bir eydir. Bu srada adamn biri yabankedisi evik-liiyle geminin armasna trmanmaya balad. Krmzlar giymi bir krek mahkmuydu; banda yeil takkesiyle mebbet krek mahkmu. anaklk hizasna geldiinde rzgrn esintisi bandan takkesini uurdu ve ortaya beyaz sal bir ba kt; gen biri deildi. Gerekten de gemide krek angaryasnda altrlan bir forsa, olay grd ilk anda nbeti subaya komu, mrettebatn aknl ve kararszl arasnda btn tayfalar titreyerek geri ekilirken, subaydan, gabyac-y hayat pahasna kurtarmak iin izin istemiti. Subayn olur anlamnda bir iareti ze--122I fine kapt bir ekile bir vuruta ayanda-jd halkaya perinli zinciri koparm, sonra da bir ip alarak direkleri tutan halatlara doru atlmt- Hi kimse o an bu zincirin byle kolayca knlvermesine dikkat etmedi. Bunu ancak daha sonra hatrladlar. Forsa, gz ap kapayncaya kadar seren direinin tepesine kt. Gzyle mesafeyi ler gibi birka saniye durdu. Gabyacnn ipin ucunda sallanp durduu bu saniyeler, seyredenlere yzyllar gibi uzun geliyordu. Nihayet, forsa gzlerini ge kaldrd ve ileri bir adm att. Kalabalk bir soluk ald. Sereni koarak getiini grdler. Direin ucuna gelince yannda getirdii ipin ucunu oraya balayp, br ucunu aaya sarktt, sonra bu ip boyunca elleriyle tutunarak inmeye balad. O zaman anlatlmas imknsz bir dehet kaplad ortal, uurumun stnde bir yerine iki kiinin salland grlyordu.

Sanki bir rmcek, bir sinei yakalamaya geliyordu; yalnz burada rmcek lm deil, hayat getirmekteydi. On bin bak bu ikili zerinde toplanmt. Ne bir haykr ne de bir sz; btn kalar ayn rpermeyle atl-mt. Sanki iki zavally sallayan rzgra en kk bir soluk bile eklemekten korkar gibi btn azlar nefeslerini tutuyordu. Bu arada forsa, tayfann yanna sokulmay baarmt. Bir dakika daha ge kalrsa, gc ve umudu tkenen adam kendini uurumdan aa brakacakt. Forsa onu skca ipe balad; bir eliyle ipe tutunurken, bryle iini gryordu. Nihayet tekrar serenin -123l zerine karak tayfay da oraya ektiini grdler. Kuvvetini toplayabilmesi iin onu biraz orada tuttu, sonra kucana ald, serenin zerinde yryerek nce destemuraya, oradan da anakla geldi ve gabyacy arkadalarnn ellerine brakt. O zaman kalabalktan bir alk koptu; baz yal forsa gzcleri aladlar, kadnlar rhtmn stnde kucaklap pyorlard. Herkesin hep bir azdan, adeta efkatli bir fkeyle bard duyuldu; "Bu adam affedilsin!" O ise yeniden angaryasna dnmek zere, hemen aa inmeye koyulmutu. Daha abuk varmak iin armann stnde kayarak alak serenlerden birinin zerinde komaya balad. Btn gzler onu izliyordu. Bir ara herkesi bir korku ald; ya yorgunluktan ya da ba dndnden olacak bir an duraksayp salland grld. Birden kalabalktan iddetli bir lk koptu; forsa denize dmt. ok tehlikeli bir dt. Algesiras firkateyni Orion'un yanna demirlemi, zavall krek mahkmu da iki geminin arasna dmt. Gemilerden birinin altna kaymasndan korkuluyordu. Drt kii acele bir sandala atladlar. Biriken kalabalk da, onlara gayret veriyordu, yine btn ruhlar endie kaplad. Adam tekrar su yzne kmad. Zeytinya fsna dm gibi, tek bir iz bile yapmadan denizin iinde kaybolup gitmiti. Sondajlar yaptlar, daldlar. Bouna. Akama kadar aradlar. Cesedini olsun bulamadlar. Ertesi gn Toulon gazetesi u birka satrlk haberi yaynlyordu: -124"17 Kasm 1823. Dn, Orion gemisinde angarya ii yapan bir forsa, bir tayfann kurtarlmasna yardm ettikten sonra iine dnerken denize dm ve boulmutur. Cesedi btn aramalara ramen bulunamamtr. Tersanenin burnundaki temel kazklarn arasna skm olduu tahmin edilmektedir. Hapishane ktndeki kayt numaras 9430 olan adamn ad Jean Valjean'dr." -125NC KTAP LYE VERLEN SZN YERNE GETRLMES 1. Montfermeil'de Su Sorunu Montfermeil, Ourcq'u Marne'dan ayran yksek dzln gney snn zerinde, Livry ile Chelles arasndadr. Bugn olduka byk bir kasaba olan bu yeri btn yl boyunca al sval villalar ve pazar gnleri de kadnl erkekli gezinen neeli burjuvalar ssler. 1823 ylnda Montfermeil'de ne bu kadar ok beyaz ev ne de bu kadar ok halinden memnun olan burjuva vard; ormanlar iinde bir kasabayd. Geri urada burada geen yzyldan kalma baz yazlk evlere rastlanyordu; gsterili hallerinden, burma demir parmaklkl balkonlarndan ve uzun, kk caml, panjurlar kapal ve yeilin eitli tonlannda pencerelerinden tannan evlerdi bunlar. Ama Montfermeil yine de kasabayd. ten el ekmi kuma tacirleriyle yazla kan ticaret hukuku avukatlan buray henz kefetme-milerdi. Hibir yol zerinde bulunmayan sakin ve sevimli bir yerdi; insanlar o bereketli ve kolay geinilen ky hayatn burada rahatlkla yayorlard. Yalnz, yaylann ykseklii dolaysyla su ktt. -127Suyu olduka uzaktan gidip almak gerekiyordu. Kyn Gagny'den yana olan ucu, suyunu ormanlardaki ahane kk gllerden salamaktayd; kiliseyi evreleyen Chel-les'den yana olan br ucu ise, ime suyunu ancak Montfermeil'den yaklak bir eyrek saat uzakta, Chelles yolu yaknlarndaki bayrn ortasndaki kk bir kaynaktan elde edebiliyordu. Bu yzden su salama ii her aile iin olduka zor bir iti. Zengin evler ve aristokratlar, bu arada Thenardier'nin a dkkn, beher kovasna eyrek metelik deyerek sularn bir adamcaza tatmaktaydlar. Adamn ii buydu ve bu su tama iinden gnde yaklak sekiz metelik kazanyordu. Ne var ki, bu adamcaz yazlan ancak akam saat yediye, klan ise saat bee kadar almaktayd. O nedenle, gece olup da zemin kat pencerelerinin kepenkleri kapand m, iecek suyu olmayan ya kendisi gidip alyor ya da ondan vazgeiyordu. Okuyucunun herhalde unutmad zavall varln, kk Cosette'in en byk korkusu ite buydu. Hatrlanaca gibi Cosette, The-nardier'lere iki adan fayda salyordu; annesinden para szdnyor, bir; ocua hizmetlerini grdryorlard, iki. Annesi, daha nceki blmlerde okunan nedenlerle, para gndermeyi kesince

Thenardier'ler Cosette'i yanlannda alkoydular. nk onlara hizmetilik yapyordu. Byle olduu iin de, gerektiinde koup suyu getiren oydu. Bu yzden, gee kaynaa gitme dncesinden d -128Icopan Cosette, evde suyun hi eksik olmamasna ok dikkat ediyordu. 1823 yl Noeli Montfermeil'de zellikle parlak geti. K mevsimine girerken hava yumuakt; henz ne dona ekmi ne de kar yamt. Paris'ten gelen panayr gstericileri belediye bakanndan adrlann kyn ana yoluna kurma iznini almlar, yine ayn iyi niyetten yararlanan seyyar satclar kilise meydanna ve oradan hatrlanaca gibi Thenardi-er'lerin a dkknnn bulunduu- Boulan-ger Soka'nn ortasna kadar uzanan, yere ba-rakalann kurmulard. Btn bunlar hanla-nn, meyhanelerin dolmasna neden oluyor, bu sakin kk yere grltl ve neeli bir hayat veriyordu. Hatta geree sadk bir tarihi olmak iin unu da eklememiz gerekir ki; meydanda sergilenen merak uyandnc gariplikler arasnda bir de vahi hayvanlann tehir edildii bir yer vard. Burada paavralar iinde, nereden geldikleri mehul birtakm iren palyaolar, Kraliyet Mzesi'nin ancak 1845'ten beri sahip olabildii gzleri renkli olan ko-kard kuunu; korkun Brezilya akbabalann-dan birini Montferme kyllerine sergiliyordu. Doa bilginlerinin, sanrm 'caracara poly-borus' adn verdikleri bu ku, 'apicides'ler takmndan ve akbabagiller familyasndandr. Kye yerlemi olan baz saf, eski Bonapart askerler gidip bu hayvan hayranlkla izliyorlard. Panayr gstericileri, bu renkli kokard, Tann tarafndan srf onlan sergilemek iin bata bulunmu ei benzeri bulunmayan bir olay olarak tantmaktaydlar. -129Noel akam yk arabaclar, seyyar satclar, Thenardier Han'nn bask salonunda drt be mumun evresinde masalara oturmu iki iiyorlard. Btn meyhane salonlar gibi bir salondu bu; masalar, kalay bakralar, ieler, iki ve ttn ienler, az k, ok grlt. Ama 1823 ylnda olunduu, o tarihlerde burjuvalarda pek moda olan ve bir masann zerinde duran iki eyadan belli olmaktayd. Bunlar bir iekdrbnyle, hareli tenekeden bir lambayd. Madam Thenardier, harl bir atein nnde kzarmakta olan akam yemeinin bandayd. Msy Thenardier ise mterileriyle birlikte imekte ve politikadan sz etmekteydi. Balca konusu spanya Sava ve Angou-leme Dk olan siyasi konumalarn yan sra, patrt grlt arasnda yerel konulardan da bahsediliyordu. rnein: "Nanterre, Suresnes taraflarnda bu yl arap pek bol. On f beklenen yerden on iki f elde edilmi. zmler, cenderede ok fazla su salm." "Ama zmn olgunlamas gerekmez miydi?" "Oralarda babozumu iin zmlerin olgunlamas gerekmez; yoksa daha ilkbaharda arap ekir." "Kt arap yleyse, desene?" "Buradakilerden de kt araplar. Ba bozumunu zm olgunlamadan yapmak gerekiyor." Falan filan... Ya da bir deirmenci baryordu: "uvallarn iindekinden biz mi sorumluyuz yani? Bir sr kk tane kyor, oturup ayklayacak halimiz yok ya, hepsini tan . -130II altndan geirmekten baka are yok; yok de-liceymi,* yok karayoncaym, yok burak-m, yok kenevirmi, yok tilkikuyruuymu, bir sr vr zvr, baz budaylarn iindeki srsne bereket talan da hi sayma; hele Breton budaylanndakileri. Hzarclar ivili kalaslar kesmeyi sevmedikleri gibi, ben de Breton budayn tmeyi sevmem. Btn bunlarn randmana katt tozu topra bir dnn. Sonra da undan ikyet ediyorlar, ama yanlyorlar. Bu unun suu, bizim deil." ki pencere arasndaki bir masann banda bir trpancyla bir ayr sahibi oturmulard. lkbaharda ayrda yaplacak i iin pazarlk eden trpanc, ayr sahibne, "Otun slak olmasnn zarar yoktur," diyordu. "Daha iyi biilir. iy iyidir efendim. Ne var ki, bu sizin ot tazedir, yani ok g. O yzden ok yumuaktr, keskin demirin nnde eilir!" Cosette her zamanki yerindeydi, ocan yanndaki mutfak masasnn ayaklarn birbirine balayan kiri tahtasnn stnde oturuyordu; paavralar iindeydi, tahta pabular iinde ayaklan plakt, atein nda, kk Thenardier'ler iin yn orap ryor, iskemlelerin altnda bir kedi yavrusu oynuyor, bitiik odadan glp cvldaan iki ocuk sesi iitiliyordu; bunlar Eponine ile Azelma'yd. Ocan kesindeki ivide asl bir kam duruyordu. Ara sra, evin bir taraflarndan ok kk bir ocuun alamas meyhanenin grltDelice: Budaygillerden, genellikle buday tarlalarnda yetien, zehirli, yabani bir bitki. -131snn ortasnda nlard. Madam Thenardi-er'nin getiimiz mevsimlerden birinde -kendi deyiiyle "neden olduunu bilmeden, herhalde souun etkisiyle"- dourduu bir olan ocuuydu bu, yandan biraz fazlayd. Geri onu beslemiti, ama sevmiyordu. ; Yumurcan amatas fazla rahatsz edici olunca babas, "Senin olan

viyaklyor, git bak bakalm ne istiyormu," der, anas da, "Umurumda deil!" diye cevap verirdi, "canm skyor." Ve kendi haline braklan yavrucak karanlklar iinde alar dururdu. 2. ki Portrenin Tamamlanmas Bu kitapta Thenardier'leri ancak profilden grdk. Artk bu iftin evresinde yle bir dnp, onlara her ynden bakmann sras geldi: Msy Thenardier elli yan amt. Madam Thenardier ise krkna merdiven dayamt; bir kadn iin bu ya elli saylrd. Kan koca arasnda ya dengesi vard. Uzun boylu, sarn, krmz yzl, yal, omuzlan keli, irikym, evik biri olan Madam Thenardier'le ilgili, okuyucularn aklnda ilk ortaya kndan belki baz anlar kalmtr. Daha nce de sylediimiz gibi, panayrlardaki devasa vahi kadnlar soyundand. Evde her ie o bakard; yataklara, odalara, amara, mutfaa, yamura, gnee, eytana. Tek hizmetisi de Cosette'ti; bir filin hizmetinde bir fare. Ses tonundan her ey titrerdi; camlar, eyalar, insanlar. il dolu geni yz kevgire benzerdi. Sakal vard. Tam an-132lamyla kadn klna girmi bir hal hamalyd. ahane ekilde kfreder, bir yumrukta bir cevizi krmakla vnrd. Okuduu romanlar yznden ara sra bu devanasmn altndan, yapmack tavrl, garip bir kadnlk grnts ortaya kmasa, kimsenin aklndan ona kadn demek gemezdi. Ksacas, sanki Madam Thenardier; haldeki bir balk satcs kadna, hoppa bir kzn alanmasndan ortaya kmt. Konutuunu duyanlar ona; "Jandarma" derlerdi, itiini grenler; "Arabac" derlerdi. Cosette'e davrann grenler; "Cellat" derlerdi. Dinlendii zamanlar bir dii azndan dan frlard. Msy Thenardier, ufak tefek, zayf, solgun, keli yzl, kemikli, elimsiz bir adamd. Hasta gibi grnse de sal olduka yerindeydi; dzenbazl daha buradan balyordu: Bir nlem olarak hep glmserdi. Hemen herkese kar, hatta bir eyrek metelik vermeyi reddettii dilenciye kar bile nazikti. Sansar bakl ve okumu adam grnlyd. Rahip Delille'in portrelerine pek benziyordu. Tek insancl yann arabaclarla iki ierken gsteriyordu. imdiye kadar kimse onu sarho edememiti. Kocaman bir pipoyla ttn ierdi. Eski bir siyah elbisenin stne nlk giyerdi. Edebiyattan ve materyalizmden anlar iddiasndayd. Geliigzel syledii eyleri desteklemek iin sk sk kulland baz adlar vard: Voltaire, Raynal, Parny ve -hani garip ama- Aziz Augustinus. "Bir sistem" sahibi olduunu sylerdi. Ksacas, pek hile-krd. Bir feylesof. Byle ince bir aynm var-133dr. Hatrlanaca gibi orduda hizmet ettiini iddia eder, Waterloo'da, herhangi bir 6'nc ya da 9'uncu hafif svari alaynda avuken, lm svarileri taburuna kar tek bana vcudunu siper ederek misket ateleri arasndan, 'tehlikeli bir ekilde yaralanm olan bir generali' nasl kurtardn ballandra ballandra anlatrd. Duvarnda alev gibi parlayan o tabela ile hannn btn lkede nl 'Waterloo avuu ikili lokantas' unvan ite oradan geliyordu. Liberaldi, klasikiydi, Bo-napart'yd. Yoksullar yurdu iin toplanan paraya o da katkda bulunmutu. Onun rahip olmak iin okuduu sylenirdi. Biz onun sadece Hollanda'da hanclk okuduunu sanyoruz. Bu kark soydan gelen aalk adam, muhtemelen Flandre'da Hollandal, Paris'te Fransz, Bruxelles'de Bel-ikal'yd. Snrn iki yakasnda da iini rahata yrtmesini iyi biliyordu. Waterloo'daki kahramanln biliyoruz. Sadece, grld gibi, bunu biraz abartyordu. Bolluk ve yokluk, dalavere ve macera varlnn temel unsuruydu. Yrtk bir vicdan, diki tutmaz bir hayat getirir. O frtnal 18 Haziran 1815 tarihinde Thenardier'nin, daha nce szn ettiimiz yamac srntler gruhundan olmas pek muhtemeldir; yollarda dolap duran, baz kimselere satp, bazlarndan alan, kar, koca ve ocuklar yani btn aile bir tekerlei arzal bir arabann iinde, daima kazanacak, olan orduya balanma igdsyle, yryen askeri birliklerin pei sra giden yamaclar gruhundan... Bu savatan sonra -134kendi deyiiyle, 'du quibus'u* da olduundan, Montfermeil'e gelerek lokanta benzeri bir meyhane amt. Cesetlerin ekili olduu topraklardan hasat zaman toplanan para keselerinden, saatlerden, altn yzklerden, gm nianlardan oluan bu 'quibus'tan fazla bir gelir elde edememi ve meyhanecilik mesleine geen bu seyyar erzak satcs maddi durumunu dzel-tememiti. Thenardier'nin, btn hareketlerinde, hani u bir kfrle birletiinde klay, bir ha iaretiyle birletiindeyse papaz okulunu hatrlatan, kolay tarif edilemeyecek sertlik vard. te Thenardier'de bu ifade yetenei vard. Hosohbetti. Kendisini bilgili gsterirdi. Buna ramen okul retmeni onun 'dil gaflar' yaptn fark etmiti. Yolcularn masraf pusulalarn dzenlerken marur bir tavr taknrd, ama tecrbeli bir gz, bunlarda bazen imla yanllar bulunduunu grrd. Thenardier sinsi, obur, avare ve becerikliydi. Yannda altrd hizmeti kadnlara sarkard. Kars kskanlktan artk hizmeti tutmuyordu. De-vanas, bu sska, san adamda herkesin gz olduunu sanrd.

Her eyden ok, hilekr ve denge adam olan Thenardier, kendini kontrol etmesini bilen bir namussuzdu. En kts de bu trdr, nk byleleri ikiyzldr. Bu yzden Thenardier'nin sakin bir adam olduu sanlmamaldr. Yeri geldiinde o da en az kars kadar fkelenirdi. Ama bu ok "5% Gerekli her ey. mkn. -135ender olurdu. Btn insanla dargn olduundan ve iinde derin bir kin atei yandndan, durmadan c alma peinde koan, balarna gelen olaylardan karlarna kan her eyi sorumlu tutan, hayatlanndaki btn hayal krklklarn, btn bozgunlar, btn felaketleri ilk rastladklar kiinin stne ykmaya hazr olan insanlardan olduundan, fkelendii zaman bu ruhun mayas, iinde kabarp aznda ve gzlerinde kaynamakta, korkun bir hal almaktayd. te o zaman onun gazabna urayann hali dumand! Bu zelliklerinden baka, Thenardier dikkatli ve keskin grlyd, yerine gre susar ya da ok konuurdu, ama hep zekice davranrd. Drbnle bakarken gzlerini ksma alkanlnda olan denizcilerin bakna benzer bir eyler vard baklarnda. Thenardier adeta bir devlet adamyd. Lokanta benzeri meyhaneye ilk kez gelen biri Madam Thenardier'i grnce, "Burann sahibi bu olsa gerek," diye dnrd. Yanl. Madam Thenardier, orann sahibesi bile deildi. Sahip de, sahibe de kocasyd. Kadn hizmet ediyor, koca yaratyordu. Adeta grnmez ve bir mknats etkisiyle her eyi o ynetiyordu. Bir kelime, bazen bir iaret yeterliydi; bu devanas hemen itaat ederdi. Kars pek farknda deildi, ama kocas onun iin herkesten farkl ve stn bir varlkt. Bu kadnn kendine gre erdemleri vard. rnein, 'Msy Thenardier' ile bir konuda anlamazla decek olsa, bu konu ne olursa olsun, hibir zaman kocasn herkesin nnde -136haksz karmazd. Hibir zaman, kadnlarn sk sk iledikleri ve parlamento dilinde, 'ak drmek' denilen hatay yabanclarn nnde ilemezdi. Aralarndaki uyumadan sadece ktlk domu olmasna ramen, Madam Thenardier'nin Msy Thenardier'ye boyun eiinde hayranlk uyandran bir yan vard. Bu kuru grlt et ynn, bu zayf, elimsiz zorba kk parmayla oynatyordu. Evrensel ve byk bir eyin, maddenin ruha tapmasnn, cce ve kaba bir yansmasyd bu; nk baz irkinliklerin varlk nedeni, ezeli ve ebedi gzelliin derinliklerinde yatar. Thenardier'de bilinmeyen bir eyler vard; bu adamn bu kadn'zerindeki mutlak hkimiyeti buradan geliyordu. Baz anlar, kadn onu yanan bir mum gibi gryor, baz anlar da bir pene gibi hissediyordu. Bu kadn, sadece ocuklarn seven ve sadece kocasndan korkan mthi bir yaratkt. Anayd, nk memeli hayvand. Kald ki, anal da kzlarndan teye gitmiyor, ileride grlecei gibi, erkek ocuklara kadar uzanmyordu. Adama gelince, onun tek dncesi zengin olmakt. Ama bir trl olamyordu. nk ortada bu byk yetenee yarar bir sahne yoktu. Msy Thenardier, Montfermeil'de ryp gidiyordu. Byle bir dibe vurmuluk halinde ryp gitmek mmknse elbette. svire'de ya da Pireneler'de olsa, bu meteliksiz adam milyoner olurdu. Ama talih hancy nereye balamsa, orada otlamas gerekiyordu. Anlalaca gibi, hanc kelimesi burada -137dar anlamda kullanlm olup, btn bir snf kaplamamaktadr. 1823 ylnda Thenardier yaklak bin be yz frank kadar borlanmt; acele denmesi gereken ufak tefek borlardan kayglanmaktayd. Kader ona kar bu inat hakszl sr-dredursun, Thenardier barbar kavimlerde bir erdem, uygar kavimlerde ise bir ticaret meta olan bir eyi; konukseverlii, en iyi ekilde, btn derinliiyle ve en modern tarzda kullanabilen insanlardan biriydi. Ayrca mkemmel bir avcyd, kaak avlanrd ve nian-clyla nlyd. zellikle tehlikeli, souk ve sakin bir gl vard. Hanclkla ilgili teorileri kimileyin aniden ortaya kard; baz mesleki zdeyileri vard. Bunlar karsnn zihnine kazrd. Bir gn ona, hrsla ve alak sesle; "Hancnn grevi," demiti, "her rastgelene, istirahat, k, ate, kirli araflar, oda hizmetisi, pireler ve glmseme satmaktr; geenleri durdurmak, kk keseleri boaltp bykleri namusluca hafifletmek, yola km aileleri saygyla barndrmak, adam rendelemek, kadn yolmak, ocuun havn almaktr; ak pencereyi, kapal pencereyi, ocak ban, koltuu, iskemleyi, tabureyi, sediri, kuty yata, dei ve saman demetini hesaba geirmektir; aynann ka defa bakmakla eskidiini bilmek, bunu da fiyat listesine yazmak, bin bir dalavereyle her eyi yolcuya detmektir, kpeinin yedii sineklere varncaya kadar!" Bu adamla bu kadn, birbiriyle evlenmi -138olan hile ile fkeydi, iren ve korkun bir ifti oluturuyorlard.

Kocas sessiz sedasz dnp, kafasnn iinde hesaplar yaparken, Madam Thenardier, orada bulunmayan alacakllar dnmezdi bile, onu ne dn ne de yarn kayglan-dnrd, ak ve evkle sadece iinde olduu dakikay yaard. Bu iki yaratk ite byleydi. Cosette de ikisinin arasnda, onlarn ifte basks altnda hem bir deirmentayla ezilen hem de bir kerpetenle yolunup paralanan bir Tann kulu gibiydi. Adamn da kadnn da kendine gre farkl tarzlar vard: Cosette durmadan dayak yerdi, kadndan gelirdi bu; kri yalnayak dolard, bu da kocadan kaynaklanyordu. Cosette kyor, iniyor, ykyor, fralyor, ovuyor, spryor, yoruluyor, soluk solua kalyor, ar eyleri itiyor, elimsiz bedeniyle byk iler yapyordu. Hi acyan olmazd ona. Zalim bir hanm, zehir gibi bir efendisi vard. Thenardier meyhanesi sanki bir rmcek ayd, Cosette de aa yakalanm titriyordu. Bask ve bir insan ezmenin en ideal ekli, bu uursuz hizmetilikte gerekleiyordu. Bir sinein, rmceklere hizmet etmesi gibi bir eydi bu. Zavall ocuk, hi kar koymuyor, susuyordu. Daha hayatn gndoumundayken kck, insanlar arasnda rlplak kalan, Tan-n'nn yanndan yeni ayrlm olan bu ruhla-nn acaba aklndan neler geer? -1393. nsanlara arap, Atlara Su Gerek Drt yeni yolcu gelmiti. Cosette kederli kederli dnyordu; nk henz sekiz yanda olmasna ramen o kadar ac ekmiti ki, yal bir kadnm matemli haliyle dalgn bir halde ylece duruyordu. Madam Thenardier'den yedii bir yumrukla gzkapa morarmt. Bu yzden, kadnn ikide bir alayla, "Gzndeki rkle amma da irkin ha!" deyip duruyordu. Cosette'se dnyordu; gece olmutu, kapkaranlk gecede gelen yolcularn odalarndaki kaplan, srahileri doldurmak gerekiyordu; hi su yoktu, emede de kalmamt. Onu bir para rahatlatan, Thenardier'ler-de pek fazla su iilmemesiydi. Geri buradaki insanlar da susard, ama bu testiden ok, gme bavuran trden bir susamayd. inde arap olan bardaklar dururken, tutup bir bardak su isteyen biri, bu insanlara bir vahi gibi grnrd. Ama yine de yle bir an oldu ki, ocuk titredi. Madam Thenardier ocan stnde kaynayan bir tencerenin kapan kaldrd, sonra bir bardak kapp, hzla emeye yaklat. Musluu evirdi. ocuk ban kaldrm, onun hareketlerini izliyordu. Musluktan iplik gibi ince bir su akt, bardan ancak yansn doldurdu. "Bak hele, hi su kalmam!" dedi kadn. Sonra bir an sustu. Yan dolu barda gzden geirerek, "Bo-ver," dedi, "bu kadar yeter." Cosette yine iine koyuldu, ama bir eyrek saatten fazla bir sre yreinin gsnde kt kt vurduunu duydu. -140Bylece geen dakikalan sayyor, bir an nce sabah olmasn istiyordu. Ara sra, iki ienlerden biri sokaa bakarak i geiriyordu: "Dans da zifir gibi karanlk!" ya da "Bu saatte sokakta fenersiz yrmek iin kedi olmak gerek!" diyor ve Cosette titriyordu. Birdenbire handa kalan seyyar satclardan biri ieri girdi ve sert bir sesle, "Atma su vermemiler," dedi. "Verildi, verildi," dedi Madam Thenardier. Seyyar satc tekrar, "Size verilmemi diyorum," dedi. Cosette bu arada masann altndan kmt: "Verildi efendim, verildi!" dedi, "at su iti, kovadan iti, dolu kovadan, hatta suyu ona elimle gtrdm, konutum bile." Doru deildi bu. Cosette yalan sylyordu. "una bak hele, yumruk kadar boyu var, ev kadar yalan sylyor!" diye bard satc. "At su imemi diyorum sana kk edepsiz! Su imedii zaman baka trl soluk alr, bilirim ben." Cosette direndi, skntdan kslm, ancak duyulabilen bir sesle, "Hem de bol bol iti!" diye ekledi. "Hadi bakalm," dedi satc, "laf uzatmayalm, atma su verin, bitsin bu i!" Cosette, masann altna girdi. "ok doru!" dedi Madam Thenardier, 'hayvan su imediyse, imesi gerek." Sonra etrafna baknd. -141"Hey Tanrm! Nerede bu?" Eildi ve Cosette'i masann br ucunda, neredeyse iki ienlerin ayaklan altnda bzlm olarak buldu. "Geliyor musun sen!" diye bard. Cosette sakland delikten kt.

Madam Thenardier, "Kkhanm adsz kpek, git bu ata su getir bakalm!" dedi. Cosette, zayf bir sesle, "Ama madam, su yok ki..." diyecek oldu. Madam Thenardier, sokak kapsn ardna kadar aarak, "yleyse git getir!" diye bard. Cosette ban edi ve minenin kesinde duran bo kovay almaya gitti. Kova, ondan daha bykt, ocuk iine girip rahatlkla oturabilirdi. Madam Thenardier ocann bana dnd ve tahta bir kakla tencerenin iindeki yemein tadna bakt. Bir yandan da mnlda-nyordu. "Kaynakta su var. ok da zor bir ey deil ya. Soanlar szgeten geirsem daha iyi olurdu." Sonra iinde bozuk para, biber ve yabani sarmsak bulunan bir ekmeceyi kantrd. "Al bakalm kurbaa," diye ekledi, "dnte bir de ekmek alrsn. te sana on be metelik." Cosette'in nlnde kk bir cep vard; paray alp, hibir ey sylemeden cebine koydu. Sonra kova elinde, ak kapnn nnde hareketsiz durdu. Birisinin yardmna gelmesini bekler gibiydi. -142"Hadisene!" diye haykrd Madam Thenardier. Cosette kt. Kap arkasndan kapand. 4. Sahneye Bir Bebek kyor Hatrlanaca gibi, kiliseden balayan dkknlar dizisi Thenardier'lerin hanna kadar uzanyordu. Gece yans ayinine giden burjuvalar buradan geeceklerinden, btn dkknlar kttan huniler iinde yanan mumlarla batan baa aydnlatlrd. O srada Thenardier'nin hannda bir masann banda oturmakta olan retmenin deyiiyle, "bu aydnlk byleyici bir etki yapyordu." Buna karlk gkyznde bir tek yldz bile grnmyordu. Bu barakalardan Thenardier'lerin kapsnn tam karsna rastlayan sonuncusu, bir oyuncak dkknyd. Parlak pullarla, incik boncuklarla, tenekeden ahane eylerle l l yanyordu. Satc en ne, beyaz bezler zerine, yaklak iki ayak boyunda, pembe krepten elbisesi, banda gerek salar ve salannda altn ans meler bulunan, gzleri mineden kocaman bir bebek koymutu. Bu harika bebek, on yandan kk yolculann akn ve hayran baklar nnde btn gn orada sergilenmi, ama Montfermeil'de onu ocuuna hediye edecek kadar zengin ya da msrif bir anne kmamt. Eponine'le Azelma onu saatlerce seyretmiler, Cosette bile kaamak da olsa onu seyretme cretini gstermiti. Cosette elinde kovasyla dar ktnda, -143btn zntsne, btn yklmlna ramen baklarn bu harikulade bebee, kendi deyiiyle, 'hanmefendiye' doru kaldrmaktan kendini alamad. Zavall ocuk ta kesilmi gibi kalakald. Bebei hi bu kadar yakndan grmemiti. Bu dkkn ona bir saray gibi grnyordu. Bu bebek, bir bebek deil, bir ryayd. Bu bebek, kasvetli, souk bir sefaletin iine bylesine derin bir ekilde gmlm bulunan bu bahtsz, kk varla, gerekd gibi grnen sevinti, ihtiamd, zenginlikti, mutluluktu. Hznl saf bir ocuk olan Cosette, her eyi abucak kavrama yeteneiyle, kendisini bu bebekten ayran uurumu lyor, kendi kendine, byle bir 'ey'e sahip olabilmek iin ancak bir kralie ya da bir prenses olmak gerektiini sylyordu. Bu gzel pembe elbiseyi, bu gzel parlak salar seyrederken; "Kim bilir bu bebek ne kadar mutludur," diye dnyor, gzlerini bu masal dkknndan bir trl ayramyor, baktka gzleri daha ok kamayor, cenneti grdn sanyordu. Byk bebein gerisinde daha baka bebekler de vard. Bunlar da ona periler, melekler gibi grnyordu. Barakasnn iinde gidip gelen satc onda biraz lmsz bir baba etkisi yapyordu. Bu hayranlk iinde her eyi, hatta yapmakla grevlendirildii ii bile unutmutu. Birdenbire Madam Thenardier'nin sesi onu geree dndrd; "Sersem kz, sen hl gitmedin ha! Dur, ben imdi sana gsteririm! Senin orada ne iin var? Kk canavar seni, yr!" -144Sokaa yle bir gz atan Madam Thenar-dier, kendinden gemi bir halde olan Coset-te'i grmt. Cosette, kovasn srkleyerek svt, atabildii kadar byk admlar atyordu. 5. Kk Kz Yapayalnz Thenardier'nin han kyn kiliseye yakn ksmnda olduundan, Cosette'in su almak iin Chelles tarafndaki ormanda bulunan kaynaa gitmesi gerekiyordu. Artk bir tek satc sergisine bile bakmad. Boulanger Soka'nda ve kilisenin yaknlarnda olduu srece klandrlm dkknlar yolu aydnlatyordu am ok gemeden son dkknn son da kayboldu. Zavall ocuk karanlklar iinde kald. ini bir rperti kapladndan, yrrken kovann sapn grlt karmas iin sallayabildii kadar sallyor ve bu ses de ona yoldalk ediyordu. lerledike karanlk da koyulayordu. Sokaklarda hi kimse yoktu. Sadece bir kadna rastlad. Onun gittiini gren kadn, dnp bir sre hareketsiz arkasndan bakt ve dudaklarnn arasndan, "Nereye gidebilir ki bu

ocuk? ocuk klna girmi byc olmasn?" diye mrldand. Ama sonra Cosette'i tand. "Bak hele," dedi, "meer tarlakuuymu!" Cosette, bylece Montfermeil'in Chelles'in yanna varan labirent gibi dolambal, ssz yollarn geti. Yolun iki yannda evler, hatta yalnzca duvarlar bulunduu srece hayli cesur gidiyordu. Ara sra bir pencere kepengi-nin atlandan szan bir mum gryor-145du; bu aydnlkt, hayatt, orada insanlar bulunuyor demekti, bu da ona gven veriyordu. Ama ilerledike, yry igdyle yavalamaktayd. Son evin kesini de dnnce Co-sette durdu. Son dkkndan teye gitmek g olmutu, son evden daha uzaa gitmekse imknsz grnyordu. Kovay yere koydu, elini salarnn arasna sokup ban yava yava kamaya koyuldu. rkm, kararsz ocuklara zg bir harekettir bu. Montferme-il artk yoktu, krlar vard. imdi nnde karanlk ve sszlk vard. inde hi insan olmayan, hayvanlar, belki de hortlaklar bulunan bu karanla umutsuzlukla bakt. yice bakt, otlarn stnde yryen hayvanlarn ayak seslerini duydu, aalarda kmldanan hortlaklar ak seik grd. Kovay yeniden yakalad, korkmak cesaret vermiti; "Adam sen de! Hi su kalmadn sylerim!" diye dnerek Montfermeire dnd. Daha yz adm atm, atmamt ki, yeniden durdu ve kafasn kamaya balad. imdi de Madam Thenardier gznn nne geliyordu; srtlan azyla, gzlerinde alev alev yanan fkesiyle, iren Madam Thenardier. Bir nne ve bir arkasna alamakl bakt. Ne yapmal? Ne etmeli? Nereye gitmeliydi? nnde Madam Thenardier umacs, arkasnda gecenin ve ormanlarn btn hayaletleri vard. Onu gerileten Madam Thenardier oldu. Dnd ve tekrar kaynan yolunu tuttu, komaya balad. Koarak kyden kt ve koarak ormana girdi, artk hibir eye bakmyor, hibir sese kulak vermiyordu. Ancak so-146luu kesilince komay brakp yrmeye balad. Heyecandan kendini kaybetmiesi-ne ilerliyor, alamak istiyor, ormann gece rpertisi onu tepeden trnaa saryordu. Artk ne dnyor ne de gryordu. Usuz bucaksz gece bu kck varln karsna btn heybetiyle dikilmiti. Bir yanda karanlk, br yanda bir zerre, bir atom. Ormann giriinden kaynaa kadar ancak yedi sekiz dakikalk bir yol vard. Cosette, gndz gzyle birok defa gidip gelmi olduundan yolu biliyordu. Tuhaf ey! Kaybolmad. Bir igd kalnts onu belli belirsiz ilerletiyordu. Bu arada dallarda, allkta bir ey grrm korkusuyla ne sama ne de'soluna bakyordu. Bylece kaynaa vard. Suyun killi bir toprakta oyduu, yaklak iki ayak derinliinde dar bir doal yalakt bu. evresinde yosunlar ve adna TV. Henri'nin yakal' denen byk otlardan vard. Yere birka iri ta denmiti. Kaynaktan, sakin, hafif bir sesle bir dere kyordu. Cosette soluk almak iin bile durmad. Karanlk pek koyuydu, ama o buraya gelmeye alkt. Kaynan stne doru eilmi duran ve genellikle ona dayanak vazifesi gren gen bir mee aacn karanlkta el yordamyla aratrd. Bir dala rastlad, ona asld ve eilip kovay suya daldrd. O an ylesine bir heyecan iindeydi ki, kuvveti katna kmt. Byle eilmi haldeyken nlk cebinin kaynaa boaldn bile fark etmedi. On be metelik suya dt. Cosette parann ne dtn grd ne de sesini iitti. Kovay dolu-147ya yakn kard ve otlarn zerine koydu. i bittikten sonra yorgunluktan bitkin dm olduunu fark etti. Hemen geri dnmek istedi, ama kovay doldurmak iin o kadar g harcamt ki bir adm bile atacak hali kalmamt. Oturmak zorunda kald. Kendini otlarn stne att ve orada kp kald. Gzlerini yumdu, sonra yeniden at; neden byle yaptn bilmiyordu ama yapma-mazlk da edemiyordu. Yanndaki kovada alkalanan su, beyaz ateten ylanlara benzeyen halkalar oluturuyordu. Bann stndeki gkyz, koskoca bir elbisenin dumandan etekleri gibi simsiyah geni bulutlarla kaplyd. Karanln trajik maskesi bu ocuun stne belli belirsiz eilir gibiydi. Jpiter gezegeni gkyznn derinlikle-rindeydi. ocuk tanmad ve kendisini korkutan bu kocaman yldza akn gzlerle bakyordu. Gezegen gerekten de o srada ufkun ok yaknndayd ve ona korkun bir kzllk veren kaln bir sis tabakasnn iinden gemekteydi. Hazin bir kzlla boyanan sis, yldz giderek geniletiyordu. Ildayan bir yarayd sanki. Souk bir rzgr esiyordu. Orman zifiri karanlkt, hibir yaprak hrts yoktu. ri iri dallar korkun bir grntyle nnde dikiliyor, ormann aklk yerlerinde clz ve biim-siz allklar slk alyor, yksek otlar, souk rzgrn etkisiyle ylanbalklan gibi kmlda-yorlar, brtlenler avn yakalamaya alan peneli uzun kollar gibi eilip bklyor-148lard. Rzgrn kovalad baz kuru fundalar, yaklaan bir eyin nnden korkuyla kaar-masna hzla gelip geiyorlard. Her tarafta kasvetli alanlar uzanyordu.

Karanlk ba dndrcdr. nsan aydnlk arar. Gn nn zayflayan yanssna gmldke yreinin sktn hisseder. Gzler siyahlk grnce, zihin bulank grr. Gne tutulmasnda, gecede, saydamln yittii pusta en gller iin bile kayg vardr. Hi kimse gece ormanda korkudan titremeden yryemez. Karanlklar ve aalar; iki korkun kalnlk. Belirsiz derinliklerden hayali bir gerek kar. Anlalmazlk birka adm temizde bir k berrakl inde belirir. nsan, bulunduu meknda ya da kendi beyninin iinde uyuyan ieklerin ryalar gibi, belirsiz ve ele avuca smaz bir eylerin yzdn grr. Ufukta vahi grntler vardr. Byk siyah boluun yayd akmlar solur insan. Korkar, arkasna bakmak ihtiyac duyar. Gecenin kovuklarna, vahileen grntye, ilerledike silinen sessiz ekillere, dank sa gibi karanlk ynlara, fkeyle dikilmi sk allara, koyu su birikintilerine, kasvetten yansyan hzne, sessizliin mezar gibi sonsuzluuna, olmas mmkn olan mehul varlklara, esrarl eilen dallara, dehetengiz aa gvdelerine, uzun titrek ot demetlerine, btn bunlara kar savunmaszdr. Ne kadar gzpek olursa olsun, korkudan titreme-mezlik, dehetin yaknln hissedememezlik edemez. Sanki ruhu karanla kanyormu gibi korkun bir eyler hisseder. Karanlkla-149nn ie ilemesi bir ocuk iin anlatlamayacak kadar dehet vericidir. Ormanlar esrarl vahiylere benzerler ve kk bir ruhun kanat vurular, onlarn devasa kubbeleri altnda can ekime sesleri gibi akseder. Cosette neler hissettiinin pek farknda olmamakla birlikte, doanm bu simsiyah ululuunun kendisini smsk yakaladn anlyordu. ini saran ey, artk yalnzca dehet deil, dehetten de daha dehetli bir eydi. Tir tir titriyordu. Onu yreinin derinliklerine kadar donduran bu garip titreyii dile getirecek kelime bulunamaz. Baklar vahile-miti. Ertesi gn, yine ayn saatte buraya tekrar gelmekten belki de kendini alamayacan sanyordu. O zaman, bu anlayamad ama onu korkutan tuhaf durumdan kurtulmak iin adeta bir igdyle, bararak, "Bir, iki, , drt!..." diye ona kadar saymaya balad. Saymas bittike yeniden balyordu. Bu, ona, evresindeki eyleri gerek grnleriyle kavrama gcn yeniden verdi. Suyu ekerken slatt ellerinin dn hissetti. Ayaa kalkt. Korku yeniden sarmt, bu ok normal ve alt edilmez bir korkuydu. Artk tek bir dnce vard kafasnda; kamak. Ormann iinden, krlarn arasndan, ta evlere, pencerelere, yanan mumlara kadar kamak. Baklar, nnde duran kovaya takld. Madam Thenardier'nin iine sald korku ylesine bykt ki, su kovasn almadan kamaya cesaret edemedi. Kovann kulbunu iki eliyle -150yakalad ve yerinden glkle kaldrabildi. On adm kadar gitti, ama kova doluydu, ard, onu tekrar yere brakmak zorunda kald. Bir an soluk ald, sonra kovay yeniden kaldrd ve yrmeye balad, bu defa biraz daha uzun yrd. Ama yine durmak zorunda kald. Birka saniye dinlendikten sonra tekrar yola koyuldu. Ba ne eilmi sarkk, tpk yal bir kadn gibi yryor, kovann arl, zayf kollarn ekip geriyor, demir kulp, slak ellerini uyuturuyor, donduruyordu. Sk sk durmak zorunda kalyor, her duruunda da kovadan dar srayan sular plak bacaklarna dklyordu. Btn bunlar, geceleyin bir ormann iinde, btn insan baklarndan uzakta geiyordu; sekiz yanda bir ocuktu bu; o an bu hazin tabloyu gren sadece Tann'yd. Bir de phesiz ocuun annesi, ne yazk! nk, baz yle eyler vardr ki, mezardaki llere bile gzlerini atrr. Cosette strapl bir hrltyla soluyordu. Hkrklar boaznda dmleniyor, ama Madam Thenardier'den uzaktayken bile o kadar korkuyordu ki, alamaya cesaret edemiyordu. Madam Thenardier'nin daima yan banda olduunu dnmek onda alkanlk olmutu. Ama bu ekilde hzl yol almasna imkn yoktu, ar ar yryordu. Molalarn sresini ne kadar ksaltrsa ksaltsn, iki mola arasnda ne kadar uzun yrrse yrsn, bu tempoyla Montfermeil'e dnmesinin yine de bir saatten fazla sreceini ve Madam The-151nardier'den dayak yiyeceini soluu tkanarak dnyor, bu soluk tkanmas, ormanda gece yalnz olmann verdii korkuya karyordu. Yorgunluktan bitkin dm, hl ormandan kamamt. Tand yal bir kestane aacnn yanna gelince iyice dinlenmek iin tekilerden daha uzun son bir mola verdi, sonra btn gcn toplayp kovann kulbuna yapt ve cesaretle yrmeye balad. Ne var ki, zavall kk umutsuz varlk; "Ey Tanrm! Tanrm!" diye barmaktan da kendini alamad. te tam o anda birdenbire kovann artk hibir arl kalmadn hissetti. Ona kocaman grnen bir el gelip kovann kulbuna yapm, kuvvetle kaldryordu. Ban kaldrd. Kara, dmdz, dimdik, byk bir ekil karanlkta yan sra yrmekteydi. Arkasndan gelen, ama geliini duymad bir adamd bu. Adam, bir kelime bile sylemeden, onun tad kovann sapn avulayvermiti.

Hayatn btn rastlantlarnda bize rehberlik eden igdler vardr. ocuk hi korkmad. 6. Bu Belki de Boulatruelle'in Akllln Kantlar 1823 ylnn yine bu Noel gnnde, leden sonra bir adam Paris'te Hpital Bulva-n'nn en ssz tarafnda hayli uzun bir sre dolat. Bu adam ev arayan birine benziyor ve Saint-Marceau d mahallesinin bu harap kenarnda en mtevaz evlerin zerinde durmay tercih eder gibi grnyordu. -152Gerekten de, daha ileride greceimiz gibi, bu cra mahallede bir oda kiralamt. Bu adam, giyim kuamyla olduu kadar kiiliiyle de grgl dilenci diyebileceimiz birini canlandrmaktayd; an sefaletle birlemi an temizlik. Anlayl yreklere, ok yoksul olanla, ok deerli olana kar duyulan o ifte saygy ilham eden ender kanm-lardan biriydi bu. Hayli eski ve hayli fra yemi yuvarlak bir apkas, o dnemde hi de yadrganmayan killi toprak ans renginde kaba uhadan, ipliklerine kadar anm bir redingotu, geen yzyla zg bir biimde cepli byk bir yelei, dizlerine rastlayan yerleri kurunilemi siyah bir'klot pantolonu, siyah yn oraplan ve bakr tokal kaba ayakkablar vard. Gurbetten dnen, varlkl bir evin eski hizmetkn olduu sylenebilirdi. Bembeyaz salarndan, knm alnndan, morumsu dudaklanndan, hayatn zorluu ve yorgunluu okunan yznden, altmn ok stnde olduu tahmin edilebilirdi. Ar ama emin yryyle btn hareketlerine damgasn vuran olaand kuvvet ve canllna bakldnda ise ok ok ellisinde olduu sylenebilirdi. Dudaklan, hain gibi grnen, ama aslnda alakgnll olduunu belirten garip bir izgiyle knyordu. Baknn derinliklerinde acl bir huzur ve skna benzer bir ey vard. Sol elinde bir mendile sanl k-k bir paket tayor, sa eliyle bir itten kesilmi bir eit bastona dayanyordu. Olduk-a zenilerek hazrlanm bir bastondu bu, pek rktc bir grn de yoktu; budak-153lardan yararlanlarak ekillendirilmi, krmz balmumundan mercan taklidi bir tutamak yaplmt. Bir sopayd aslnda, ama bastona benziyordu. Bu caddede, zellikle kn gelip geen ok az kii vard. Hareketlerinde bir olaandlk olmamakla birlikte, gelen geenden holanacak yerde onlardan kanr gibiydi. O dnemde XVIII. Louis hemen hemen her gn Choisy-le-Roi'ya giderdi. En sevdii gezintilerden biriydi bu. Hi amakszn, saat ikiye doru kraln arabasyla atl alaynn Hpital Bulvan'ndan drtnala getikleri grlrd. Mahallenin dilenci kadnlar iin saat yerini tutard bu; "Saat iki, ite artk Tuileries'ye dnyor," derlerdi. Bazlar kouur, bazlar da kendilerine ekidzen verirlerdi, nk bir kraln geii daima bir hengme yaratr. Kald ki, XVIII. Louis'nin grnmesi de kaybolmas da Paris sokaklarnda belli belirsiz bir etki yapard. Hzl, ama grkemli bir gei olurdu. Bu sakat kral drtnala gitmekten zevk alrd; yr-yemedii iin komak istiyordu. Bu ktrm, elinden gelse kendisini imeklere ektirirdi. Yaln kllarn arasndan bar ve ciddi bir tavrla, batan baa altn yaldzl panolar zerinde iri zambak dallan resmedilmi ar arabas iinde grltyle yol alr, insann ancak yle bir gz atabilecek kadar vakti olurdu. Arabann iinde sa dipteki kede kapitone beyaz atlas yastklar zerinde, geni, din, krmz bir yz; krallara yakr biimde yeni pudralanm bir aln; marur, sert ve in-154ce bir bak; okumu bir kii glmseyii; burjuva bir kyafetin stnde burma pskll iki byk apolet, Toison d'or Nian, Saint-Esprit gm plakas, iri bir gbek ve geni mavi bir erit grlrd; kral buydu ite. Paris dndayken, beyaz tyl apkasn yksek ngiliz tozluklarnn sard dizlerinin stnde tutar, ehre girince apkasn bana koyup ara sra selam verirdi. Halka souk baklarla bakar, ayn ekilde karlk grrd. SaintMarceau mahallesinde ilk defa grndnde, btn sksesi, mahallelilerden birinin arkadana syledii u sz olmutu; "Demek hkmet bu ikoymu." Kraln hep ayn saatte hi amayan geileri Hpital Bulvar'nn gnlk nemli olayyd. Bulvarda dolaan san redingotlu adam belli ki bu mahalleden deildi, hatta muhtemelen Parisli de deildi, nk bu aynntlar-dan habersizdi. Saat iki olup da kraln arabas gm eritli bir muhafz taburuyla evrili olarak Salpetriere'den dolanp bulvarda boy gsterince adam birden ard, adeta rkt. Caddeye paralel aalkl yolda bir o vard, arabuk bir bahe duvannn kesine ekildi. Ama bu davran Havre Dk'nn onu grmesini nleyemedi. Havre Dk, o gn hizmet gren muhafzlann komutan olarak arabada kraln karsnda oturuyordu. Majestelerine hitaben, "te, ne kadar kt klkl bir adam," dedi. Krala yol aan polisler de onu fark etmilerdi; ilerinden biri adam takip etme emrini ald. Ama adam d mahalle-155nin ssz dar sokaklarna dald, gn de batmak zere olduundan, -devlet bakan, polis mdr Angles Kontu'na hemen o akam gnderilen bir raporda da belirtildii zere-polis memuru onun izini kaybetti.

San redingotlu adam polis memuruna izini kaybettirince admlarn bir misli daha sklatrd; bir yandan da takip edilmediinden emin olmak iin sk sk dnp arkasna bakyordu. Saat drd eyrek gee, yani gece bastrdnda, o gn 'ki Forsa' piyesini oynayan Porte Saint-Martin Tiyatrosu'nun nnden geiyordu. Tiyatronun fenerleriyle aydnlanan bu afi dikkatini ekmi olacak ki, telala yrd halde durup onu okudu. Az sonra Planchette kmaz'ndayd ve o tarihte Langy arabalarnn yazhanesinin bulunduu Plat d'etain'e giriyordu. Lagny'ye araba saat drt buukta kalkyordu. Atlar koulmutu ve arabac tarafndan arlan yolcular iki tekerlekli yolcu arabasnn yksek demir merdiveninden telala kyorlard. Adam sordu: "Bir kiilik yeriniz var m?" Arabac, "Bir tek," dedi, "benim yanmda, srann stnde." "Onu ben tutuyorum." "Binin." Ancak, yola kmadan nce arabac, yolcunun pejmrde kyafetine, knnn kklne bir gz atp, cretini pein istedi. "Lagny'ye kadar gidiyor musunuz?" diye sordu arabac. "Evet," dedi adam. -156Ve Lagny'ye kadar gereken creti dedi. Yola kld. k kapsndan geince arabac sohbet etmek istedi, ama yolcu ancak tek heceli cevaplar veriyordu. Arabac da slk alp, atlara kfr savurmay sohbet etmeye tercih etti. Arabac paltosuna brnd. Hava souktu. Adam oral grnmyordu. Bylece Gour-nay' ve Neuilly-surMarne'i getiler. Akam saat altya doru Chelles'teydiler. Arabac atlarn dinlendirmek iin kral manastrnn eski binalanndaki arabaclar hannn nnde durdu. Adam, "Ben burada iniyorum," dedi. knn ve bastonunu alp arabadan aa atlad. Biraz sonra gzden kayboldu. Hana girmemiti. Birka dakika sonra araba Lagny'ye doru tekrar yola koyulduunda Chelles'm ana caddesinde onu gremediler. Arabac ierdeki yolculara dnd. "te," dedi, "bural olmayan bir adam, nk onu tanmyorum. Meteliksiz gibi grnyor, ama paraya da aldrd yok; Lagny iin cret dyor, ama ancak Chelles'e kadar gidiyor. Gece oldu, btn evler kapal, hana girmiyor, hibir yerde de grnmyor. Sanrm yerin dibine girdi." Adam yerin dibine girmemiti. Karanlkta Chelles'in ana caddesini acele arnlayp, kiliseye varmadan, solda Montfermeil'e giden ky yoluna sapmt; burasn tanyan, daha nce de oraya gelmi olan birine benziyordu. -157Hzla sapt bu yolu takip ediyordu. Yolun Gagny'den Lagny'ye giden iki yan aah eski yolla kesitii yerde baz yolcularn geldiini duydu. Hemen bir hendee saklanp uzaklamalarn bekledi. Aslnda gereksiz bir tedbirdi bu, nk daha nce de sylediimiz gibi, zifiri karanlk bir aralk gecesiydi. Gkte ancak iki yldz grnyordu. Tepenin yamac bu noktadan balyordu. Adam Montfermeil yoluna girmedi; saa, krlarn iine sapt ve byk admlarla ormana vard. Ormana girince admlarn yavalatt ve btn aalan dikkatle gzden geirmeye balad. Adm adm ilerliyordu. Sadece kendisinin bildii esrarengiz bir yolu aratryor, izliyor gibiydi. Bir ara yolunu kaybeder gibi oldu, kararsz bir halde durdu. Nihayet, elleriyle yoklayarak bir akla geldi; iri, beyaz talardan bir yn vard burada. Hzla bu talara doru yrd ve gecenin sisi iinde dikkatle inceledi; sanki talan muayeneden geiriyordu. Ta ynnn birka adm tesinde, zerleri bitkilerin sivilceleri demek olan yumrularla kapl byk bir aa vard. Adam bu aaca gitti, sanki btn yumrulan tanmak, saymak istiyormu gibi elini aacn gvdesinin kabuu zerinde dolatrd. Bir dibudak olan bu aacn tam karsnda kabuk dken hastala tutulmu bir kestane aac bulunuyordu. Hastaln iyiletirmek iin gvdesine inko sanp ivilemilerdi. Adam, ayaklannn ucunda ykselip, bu inkoya dokundu. -158Sonra zeminin taze kazlm olup olmadn iyice anlamak istercesine, aala talar arasnda kalan yerdeki topran zerinde bir sre tepinerek dolat.

Ve sonra, ynn belirledi ve ormann iine doru yrmeye balad. te, Cosette'e rastlayan adam buydu. Adam, Montfermeil ynne doru ilerlerken, inleyerek hareket eden, bir yk yere brakp, tekrar alan ve yeniden yrmeye balayan kk bir karalt grmt. Bu karaltya yaklam ve onun kocaman bir su kovasn tayan kck bir ocuk olduunu anlamt. O zaman ocuun yanna gitmi ve kovann kulpunu sessizce tutuvermiti. 7. Cosette Karanlkta Yabanc Adamla Yan Yana Sylediimiz gibi Cosette korkmamt. Adam onunla konutu. Kaln bir ses tonuyla olduka yava konuuyordu. "Yavrum, bu tadn senin iin ok ar." Cosette ban kaldnp cevap verdi: "Evet baym." "Ver," dedi adam, "ben tanr." Cosette kovay brakt. Adam onun yan sra yrmeye koyuldu. "Gerekten de ar," diye dilerinin arasndan sylendi. Sonra ekledi: "Kk, ka yandasn?" "Sekiz baym." "Uzaktan m geliyorsun?" "Ormandaki kaynaktan geliyorum." "Peki, gittiin yer uzak m?" -159"Buradan bir eyrek saat ilerde." Adam konumadan biraz durduktan sonra, birden, "Senin annen yok mu?" dedi. "Bilmiyorum," diye cevap verdi ocuk. Adamn yeniden konumasna vakit kalmadan ekledi: "Sanmyorum. Bakalarnn var, ama benim yok." Ksa bir sessizlikten sonra, "Sanrm, benim hi annem olmad," dedi. Adam durdu, kovay yere brakt, eilip iki elini ocuun iki omzunun zerine koydu, karanlkta ona bakmaya, yzn grmeye alt. Gkyznn kurun rengi nda Coset-te'in zayf ve hastalkl yz hayal meyal fark ediliyordu. "Senin adn ne?" dedi adam. "Cosette." Adam elektrik arpm gibi sarsld. Hl dikkatle ocua bakyordu, sonra ellerini Co-sette'in omuzlarndan ekerek, kovay yakalad ve yeniden yrmeye balad. Biraz sonra sordu: "Kk, nerede oturuyorsun sen?" "Montfermeil'de, bilmem biliyor musunuz?" "Gittiin yer mi?" "Evet baym." Adam yine bir sre sustu, sonra tekrar konutu: "Peki, bu saatte seni ormana su almaya kim gnderdi?" "Madam Thenardier." Adam, ilgisiz gstermeye alt, ama yi-160ne de iinde garip bir titreme bulunan bir sesle, "Ne yapar senin bu Madam Thenardier?" diye sordu. "Benim hanmm," dedi ocuk. "Han iletir." "Han m?" dedi adam. "yleyse bu gece orada kalrm. Beni oraya gtr." "Zaten oraya gidiyoruz," dedi ocuk. Adam olduka hzl yryordu. Cosette de onu hi zahmet ekmeden izlemekteydi. Artk yorgunluk duymuyordu. Ara sra baklarn bir tr huzur ve dile gelmez bir teslimiyetle bu adama doru kaldryordu. Tan-n'ya dnmeyi, dua etmeyi ona hi retme-milerdi. Buna ramen, iinde umuda benzeyen ve ge doru ykselen bir eyler hissediyordu. Birka dakika geti. Adam tekrar konutu: "Madam Thenardier'nin evinde hizmeti yok mu?" "Yok baym." "Sen yalnz msn?" "Evet baym." Yine bir an sessizlik oldu. Cosette konutu.

"Yani iki kk kz var." "Hangi kk kzlar?" "Ponine'le Zelma." Kk kz, bylece, Madam Thenardier'nin romanlarndan alnma o deerli adlan basitletirmekteydi. "Nedir bu Ponine'le Zelma?" "Bunlar Madam Thenardier'nin kkha-nmlandr. Yani onun kzlar." "Onlar ne yaparlar?" "Oo!" dedi ocuk, "onlarn gzel bebekleri -161var, altnl eyleri, bir sr eyalar. Oynarlar, elenirler." "Btn gn m?" "Evet baym." "Ya sen?" "Ben alrm." "Btn gn m?" ocuk, iri gzlerini kaldrd, yalar vard, ama gece karanlnda grnmyordu. Yava sesle cevap verdi: "Evet baym." Sessiz geen bir aradan sonra devam etti: "Bazen iim bitince ve izin verirlerse ben de oynarm." "Nasl oynarsn?" "Nasl olursa. Bana brakrlar. Ama ok oyuncam yok. Ponine'le Zelma, kendi bebekleriyle oynamam istemiyorlar. Kurundan kk bir klcm var, u kadar bir ey." ocuk bunu sylerken sere parman gsteriyordu. "Kesmeyen bir kl deil mi?" "Hayr baym, keser," dedi ocuk, "salatayla sineklerin ban keser." Kye vardlar. Cosette, sokaklarda yabancya klavuzluk etti. Ekmeki dkknnn nnden getiler, ama Cosette ekmek gtrmesi gerektiini hatrlamad. Adam ona sorular sormay brakm, imdi kasvetli bir sessizlie brnmt. Kiliseyi geride braktklar zaman dkknlara bakp, Cosette'e sordu: "Demek panayr var, yle mi?" "Hayr baym, bugn Noel de." Hana yaklatklarnda Cosette ekinerek -162adamn koluna dokundu: "Baym?" "Ne var yavrum?" "Eve ok yaklatk." "Ne olur?" "Artk kovay bana verir misiniz?" "Niin?" "nk madam onu benim yerime bakasnn tadn grrse beni dver." Adam kovay ona verdi. Az sonra lokanta bozuntusunun kapsmdaydlar. 8. Belki de Aslnda Zengin Olan Bir Yoksulu Hana Kabul Etmenin Getirdii Honutsuzluk . . Cosette kendini tutamayp oyuncak dkknnda hl sergilenmekte olan byk bebee bir gz attktan sonra kapya vurdu. Kap ald. Madam Thenardier elinde bir mumla kapda belirdi. "Ah! Sen ha, kk haylaz! ok kr ge-lebildin! Mutlaka yollarda oynamtr ahlaksz!" Cosette tir tir titreyerek, "Madam," dedi, "bakn, burada bir msy var, kalmak istiyor." Madam Thenardier, hanclara zg o annda deimeyle, ask suratnn yerine hemen yapmack nezaket ifadesini taknd ve yiyecek gibi gzlerle yeni gelene bakt. "Bu msy m?" dedi. Adam elini apkasna gtrerek, "Evet madam," diye cevap verdi. Zengin yolcular bu kadar terbiyeli olmazlard. Bu davran ve Madam Thenardier'nin -163bir bakta gzden geirdii yabancnn elbisesiyle eyas, kadnn yzndeki nezaket ifadesini yok etti, ask surat geri geldi. Serte, "Girin babalk," dedi. 'Babalk' ieri girdi. Madam Thenardier bir defa daha ona gz att, zellikle tamamen anm redingotuyla biraz kk duran apkasn inceledi, sonra bir kafa sallay, burun bk ve gz krpyla, hl arabaclarla iki

imekte olan kocasna dant. Kocas ona iaret parman bakalarnca fark edilmeyecek ekilde kmldatarak cevap verdi ki, bu hareketle birlikte dudaklarn ne doru kabartlmas, bu gibi durumlarda; tam sefalet, anlamna geliyordu. Bunun zerine Madam Thenardier, "Bak ahbap! ok zgnm, ama hi yerim yok!" diye bard. "Beni istediiniz yere koyabilirsiniz," dedi adam, "Ambara, ahra. Oda paras derim." "Krk metelik." "Krk metelik. Kabul." "Tamam!" Arabacnn biri, Madam Thenardier'ye yavaa, "Krk metelik mi?" dedi. "Yirmi metelik deil mi?" "Onun iin krk metelik," diye ayn yavalkla cevap verdi Madam Thenardier. "Fakir fukaray daha aasna barndrmam." "Doru," diye kocas anlayl bir tavrla ekledi, "byle mterilerinin olmas bir messesenin adn kirletir." Bu arada adam knyla bastonunu bir srann stne brakp Cosette'in abucak bir -164arapla bir de bardak koyduu masann bana oturmutu. Suyu isteyen satc kovay alp atna gtrm, Cosette de mutfak masasnn altndaki yerine, rgsne dnmt. Bardaa koyduu araba dudaklarnn ucunu dediren adam, ocuu garip bir dikkatle gzden geirmekteydi. Cosette irkindi. Mutlu olsa, belki gzel olurdu. Bu hznl kk yz daha nce ana hatlaryla anlatmtk. Cosette zayf ve solgundu. Sekiz yalanndayd ama ancak alt yanda denilebilirdi. Bir tr karanla gmlm iri gzleri, alamaktan adeta fersizlemiti. Aznn kenarlarnda, mahkmlarda ve umutsuz hastalar-da grlen, devaml zntden ileri gelen o eri izgiden vard. Elleri, annesinin tahmin ettii gibi 'atlaklar iinde'ydi. O srada onu aydnlatmakta olan ate, kemiklerinin kelerini meydana karmakta ve zayfln korkun bir ekilde gz nne sermekteydi. Her zaman tir tir titrediinden iki dizini birbirine bititirme alkanln edinmiti. Elbisesi yazn grenleri andracak, kn grenleri ise dehete drecek bir paavra parasndan ibaretti. stnde delik deik bezlerden baka bir ey yoktu; ne bir yn paras, ne bir ey. Oradan buradan derisi grnyor ve her tarafnda Madam Thenardier'nin vurduu yerleri gsteren mavi ya da siyah lekeler fark ediliyordu. plak bacaklar krmz ve sskayd. Kprck kemiklerinin ukuru insan alatacak haldeydi. Bu ocuun btn kiilii, gidii, duruu, sesi, iki kelime arasnda duraklamas, bak, susuu, en ufak bir ha-165reketi hep tek bir fikri anlatyor, yanstyordu: Korku. Korku onun her yanna yaylmt; adeta korkuyla kaplanmt; korku onun dirseklerini kalalarna yaptryor, topuklarn eteklii altna ekiyor, onu mmkn olduu kadar az yer kaplamaya zorluyor, ancak gerektii kadar nefes almas iin rahat brakyordu. Korku onun bedeninin alkanl gibi bir ey olmutu; bu alkanln deimesine imkn yoktu, artmas dnda. Gzbebeklerinin ta dibinde akn bir nokta vard, orada dehet yuvalanmt. ylesine bir korkuydu ki bu, Cosette dardan srlsklam geldii halde, gidip atete snmaya cesaret edememi, sessiz sedasz iinin bana gemiti. Sekiz yandaki bu ocuun baklarndaki ifade her zaman yle boynu bkk, yle zgn, bazen de yle trajikti ki, zaman zaman onun aptallamak ya da cin arpma dnmek zere olduu sanlrd. Dediimiz gibi, dua etmenin ne demek olduunu asla bilmiyordu ve hibir zaman bir kiliseden ieri admn atmamt. "Benim vaktim mi var?" diyordu Madam Thenardier. San redingotlu adam Cosette'den gzlerini ayrmyordu. Madam Thenardier birdenbire haykrd: "Ha, aklma geldi! Nerede u ekmek?" Cosette, Madam Thenardier'nin sesini ykselttii her defasnda yapma detinde olduu gibi, hemen masann altndan frlad. Ekmei tamamen unutmutu. Korku iin-166de bulunan ocuklarn bavurduklan areye bavurdu. Yalan syledi. "Madam, ekmeki kapalyd." "Kapsn vursaydn." "Vurdum efendim." "yleyse?" "Amad." "Doru olup olmadn yarn renirim," dedi Madam Thenardier, "eer yalan syl-yorsan, esasl bir dayak yiyeceksin. Sen imdi ver bakaym bana u on be metelii."

Cosette, elini nlnn cebine daldrd ve sarard. Para yoktu. "Hadisene!" dedi Madam Thenardier, "Ne dediimi duydun mu?" Cosette, cebi tersine evirdi; hibir ey yoktu. Nereye gitmi olabilirdi ki? Zavall ocuk syleyecek sz bulamad. Ta gibi donup kalmt. Madam Thenardier hrlad: "Paray kaybettin mi, yoksa benden almak m istiyorsun?" Bunu sylerken kolunu minenin kesinde asl duran kamya doru uzatmt. Bu korkun hareket, Cosette'e haykracak gc verdi: "Acyn ltfen! Madam! Madam! Bir daha yapmayacam." Madam Thenardier kamy yerinden kard. Bu arada san redingotlu adam yeleinin cebini kimse farknda olmadan kantrmt. Zaten br yolcular iip kt oynadklann-dan, hibir eyin farknda deildiler. -167Cosette, zavall yan plak kollarn, bacaklarn toplayp saklamaya alarak dehetle minenin kesine bzlyordu. Madam Thenardier vurmak iin kolunu kaldrd. Adam, "Affedersiniz madam," dedi, "ama biraz nce bu kn nlk cebinden bir eyin yere derek yuvarlandn grdm. Belki aradnz odur." Eilip bir an yerde bir ey ararm gibi yapt. 'Tamam, ite bu," diyerek doruldu. Ve madeni bir paray Madam Thenardier'ye uzatt. "Evet, buydu ite," dedi kadn. Oysa bu deildi, nk bu yirmi metelikti, ama Madam Thenardier hesabn bilirdi. Paray cebine koydu ve ocua zalimce bir bak atmakla yetinip, "Bir daha byle bir ey yaptn grmeyeyim!" dedi. Cosette tekrar Madam Thenardier'nin 'kpek yuvas' dedii yere dnd. Mehul yolcuya dikilen gzlerinde imdiye kadar hi rastlanmayan bir ifade belirmeye balamt. Saf bir aknlktan baka bir ey deildi, ama giderek, aknlkla birlikte bir tr gven duygusu da karyordu bu baklara. Madam Thenardier, "Sras gelmiken soraym, yemek yiyecek misiniz?" diye yolcuya sordu. Yolcu cevap vermedi. Derin bir dnceye dalm grnyordu. Kadn, dilerinin arasndan, "Ne biim adam bu?" dedi, "pek yoksul bir ey olsa gerek. Yemek yiyecek metelii bile yok. Yatak -168I cretini deyebilecek mi acaba? Bereket versin ki, yerdeki paray armak aklna gelmedi." Bu srada bir kap alm ve Eponine'le Azelma ieri girmilerdi. Bunlar gerekten de gzel iki kk kzd. Kylden ok, ehirliye benziyorlar-d, ok sevimli eylerdi, birinin kestane rengi prl prl salar rlp bann iki yanna sarlm, brnn salar ise rlp arkasna braklmt. kisi de canl, temiz, toplu, krpe ve salklydlar, bakmak gze zevk veriyordu. Skca giydirilmilerdi, ama bu i yle bir analk sanatyla yaplmt ki, kumalarn kalnl, kyafetlerin zarifliinden hibir ey eksiltmiyordu. Hem ka kar tedbir alnm hem de bahar olduu gibi korunmutu. Bu iki kk kz etrafa k sayorlard. Ayrca, saltanatlydlar. Sslerinde, neelerinde, grltlerinde hkmedici bir yan vard. eri girdiklerinde Madam Thenardier aslnda hayranlk dolu bir sesle onlar azarlad: "Ah sizi gidiler, demek geldiniz!" Sonra onlar srayla dizlerinin arasna ekip, salarn dzeltti, kurdelelerini yeniden balad ve nihayet annelere zg tatl bir ekilde sarsarak gitmeleri iin brakrken; "Amma da zevksiz giyinmiler!" diye bard. Kzlar gelip atein yanma oturdular. Ellerinde, neeli cvltlarla dizlerinin stnde evirip evirdikleri bir bebek vard. Cosette ara sra gzlerini rgsnden kaldrp, hznl hznl onlarn oyununu seyrediyordu. Eponine'le Azelma, Cosette'e bakmyorlar-169di bile. Onlara gre o kpek gibi bir eydi. Bu kk kzm yann toplam yirmi drt bile deildi, yleyken imdiden btn insan topluluunun canl bir rneini sunuyorlard; bir yanda zlem, br yanda hor grme. Thenardier kardelerin bebei, rengi atm, eski, krk dkk bir eydi, ama yine de Cosette'in hayranln ekmekten geri kalmyordu, nk btn mrnce bir bebei, -ocuklarn anlayacaklar bir deyimle syleyelimgerek bir bebei olmamt. Salonda durmadan oraya buraya gidip gelen Madam Thenardier birdenbire Cosette'in dalga getiini, alacak yerde, oynayan kk kzlarla megul olduunu fark etti. "Ah! Enseledim seni ite!" diye bard. "Demek byle alyorsun! Seni kamyla altrmasn bilirim!"

Yabanc, iskemlesinden kalkmadan Madam Thenardier'ye doru dnd. Adeta rkek bir tavrla glmseyerek, "Aldrmayn madam, brakn oynasn," dedi. Akam yemeinde bir but dilimi yiyip, iki ie de arap ien ve stnde iren bir yoksul kyafeti bulunmayan herhangi bir yolcudan gelmi olsa, byle bir dilek, emir yerine geerdi, ama bu apkay tayan bir adamn byle bir dilekte bulunmas, bu redingotu giyen bir adamn byle bir istek ileri srmesi Madam Thenardier'nin tahamml edemeyecei bir eydi. Kaba bir tavrla karlk verdi: "Mademki yemek yiyor, almas gerekir. Onu bo otursun diye beslemiyorum." Yabanc, srtndaki dilenci kyafeti ve ha-170malnkini andran omuzlanyla elien yumuak bir sesle konutu: "Yapt nedir kuzum?" Madam Thenardier ltfedip cevap verdi: "orap, canm, grmyor musunuz? orab olmayan kk kzlarm iin orap ryor, yani szgelii; neredeyse yalnayak yryecekler." Adam, Cosette'in zavall krmz ayaklarna bakt ve devam etti: "Ne zaman bitirir bu bir ift orab?" "Daha en aa drt gnlk ii var miskinin." "Peki, bu bir ift orap bittii zaman ne eder?" Madam Thenardier ona kmseyen bir bak frlatt: "En azndan otuz metelik." "Be franka satar msnz?" diye sordu adam. Konumay dinleyen bir arabac kaba bir glle haykrd: "Vay canna be! Be frank ha! Bence iyi para dorusu! Be bomba!" Msy Thenardier lafa karma gereini duydu. "Evet baym, eer gnlnz istiyorsa, bu bir ift orab size be franka veririz. Yolculardan hibir eyi esirgemeyiz." "Yalnz para hemen denmeli," dedi Madam Thenardier, ksa ve kesin slubuyla. Adam, "Bu orab satn alyorum," dedi ve cebinden be franklk kartp masann zerine koyarak ekledi, "paray da dyorum." -171Sonra Cosette'e dnd: "imdi iin benim oldu. Oyna ocuum." Arabac be frank grnce yle heyecanlanmt ki, arap bardan olduu yere brakp kotu. Paray inceleyerek bard: "Hem de gerek! Gerek bir arka teker! Sahte deil!" Thenardier yaklat ve sessizce paray yelek cebine koydu. Madam Thenardier'nin syleyecek sz kalmamt. Dudaklarn srd, yzn bir kin ifadesi brd. Bu arada Cosette titriyordu. Nihayet soracak cesareti buldu: "Sahi mi madam? Oynayabilir miyim?" "Oyna!" dedi Madam Thenardier korkun bir sesle. Cosette, 'Teekkr ederim madam," dedi. Ama az Madam Thenardier'ye teekkr ederken, o kck ruhuyla yolcuya teekkr etmekteydi. Thenardier yeniden imeye koyuldu. Kars kulana fsldad: "Kim olabilir ki bu adam?" Thenardier, hkim bir tavrla cevap verdi: "Byle redingotu olan ok milyonerler gr-mmdr." Cosette rgsn oraca brakm, ama yerinden dar kmamt. Daima olabildiince az kmldard. Arkasndaki bir kutudan birka eski bez parasyla kk kurun klcn almt. Eponine'le Azelma olup bitenlere hi dikkat etmiyorlard. Az nce ok nemli bir i be-172cermilerdi; kediyi yakalamlar, bebei yere atmlard. Abla olan Eponine, kedinin miyavlamalarna ve kvranmalarna hi bakmadan krmzl mavili bir sr pl prtyla onu kundaklamaya alyordu. Kz bir yandan bu ciddi ve g ii yaparken, bir yandan da koleksiyon yaplmak istendiinde, kelebeklerin kanatlarndaki kap giden o gz kamatrc gzellik gibi, o tatl, taplas diliyle kardeine, "Bak, bak!" diyordu, "bu bebek tekinden ok daha elenceli. Kmldyor, baryor, hem de scak. Hadi, onunla oynayalm. O benim kzm olacak. Ben de hanmefendi olacam. Seni grmeye geli-rim, sen de onu seyredersin. Derken byklarn

grrsn. Bu yzden arrsn. Sonra kulaklarn grrsn, daha sonra da kuyruunu grrsn. Buna da arrsn. Bana dersin ki, 'Aman Tannm!' Ben de sana, 'Evet madam,' derim, 'ite benim byle kk bir kzm var. imdi kk kzlar byle oluyor.'" Azelma, Eponine'i hayranlkla dinliyordu. Bu arada iki ienler ak sak bir ark sylemeye balamlard; hem sylyor, hem de tavan sarsarcasna glyorlard. Thenardier onlar aka getiriyor, o da onlarla birlikte sylyordu. Kularn her eyden yuva yapmalar gibi ocuklar da her eyden bebek yaparlar. Eponine'le Azelma kediyi kundakladklar srada, Cosette beri yanda klc kundaklamt. Bu ii yapnca, onu kollarna yatrm, uyutmak iin yava sesle ninni sylyordu. Bebek, kz ocuklarnn en zorunlu ihti-17311 yac ve ayn zamanda en sevimli igdlerinden biridir. Bakmak, elbise dikmek, sslemek, giydirmek, soymak, tekrar giydirmek, retmek, biraz azarlamak, okamak, uyutmak, bir eyin bir kimse olduunu hayal etmek; kadnn btn gelecei ite buradadr. Hayal eder, ene alar, kk eyizler, kk kundak takmlar yapar, kk elbiseler, kk bluzlar, kk zbnlar dikerler, ocuk gen kz, gen kz yetikin kz, yetikin kz kadn olur. lk bebek son oyuncak bebein yerini alr. Bebei olmayan kk bir kz, hemen hemen ocuksuz bir kadn kadar mutsuz, onun kadar tahamml edilmesi zor bir eydir. te byle Cosette de kendisine kltan bir bebek yapmt. Madam Thenardier de adama yanamt. "Kocamn hakk var," diye dnyordu, "Bu belki de Msy Laffitte'dir. yle dzenbaz zenginler var ki!" Gelip adamn masasna yasland. "Baym," dedi. Bu 'baym' sz zerine adam dnd. Madam Thenardier imdiye kadar ona 'babalk' ya da 'ahbap' demiti. Vahi halinden de beter olan o tatlln taknarak, "Bakn baym," diye devam etti, "ocuun oynamasn ben de istiyorum, buna hibir itirazm yok, ama sadece bu defalk, nk siz cmert bir insansnz. Bakn, onun hibir eyi yok. almas gerekiyor." "u halde bu ocuk sizin deil, yle mi?" diye sordu adam. -174"Aman Tanrm! Hayr efendim! Sadece acyp yanmza aldmz yoksul kk bir kz. Aptal gibi bir ocuk. Kafasnda beyin yerine su olmal. Grdnz gibi, kafas kocaman. Onun iin elimizden geldii kadarn yapmaya alyoruz, nk biz de zengin deiliz. Annesine srekli mektup yazp duruyoruz, ama alt ay var ki hi cevap kmyor. Sanrm ld." "Ya!" dedi adam ve yine dncelerine dald. "Zaten annesi pek salam- ayakkab deildi. ocuunu yzst brakt." Btn bu konuma boyunca Cosette, bir igd ona kendisinden sz edildiini haber vermi gibi gzlerini Madam Thenardier'den ayrmamt. yle byle duyabiliyor, arada srada kulana baz kelimeler arpyordu. Bu arada ikicilerin yaklak drtte sarho olmu, ahlak d nakaratlarn artan bir neeyle tekrarlamaktaydlar. Bu, iine bakire Meryem'le ocuk sa'nn da kart stn zevkli bir ak saldk rneiydi. Madam Thenardier de kahkahalardan paym almaya gitmiti. Cosette masann altnda, gzlerine yansyan atee dikkatle bakyordu. Az nce kundak diye yapt eyi tekrar sallamaya balamt. Hem sallyor hem de alak sesle ark sylyordu; "Annem ld! Annem ld! Annem ld!" Han sahibesinin yeniden srar etmesi zerine 'milyoner' adam nihayet yemek yemeye raz oldu. "Msy ne arzu ediyor?" -175"Peynir, ekmek," dedi adam. "Besbelli dilencinin biri bu," diye dnd Madam Thenardier. Sarholar hl ark sylyorlard. ocuk da masann altnda kendi arksn sylemekteydi. Cosette birdenbire sustu. Arkaya dnm, kk Thenardier'lerin kediyle oynamak iin mutfak masasnn birka adm tesinde, braktklar yerde bebei grmt. Kendisini pek tatmin etmeyen kundakl klc elinden att, sonra gzlerini ar ar salonda epeevre dolatrd. Madam Thenardier usul usul kocasyla konuuyor, para sayyor; Ponine'le Zelma kediyle oynuyorlard; yolcularsa ya yemek yemekte ya imekte ya da ark sylemekteydiler, hi kimse kendisine bakmyordu. Kaybedecek vakti yoktu. Dizlerinin ve ellerinin zerinde emekleyerek masann altndan kt, gzetlenmediinden emin olmak iin evresini bir kere daha kolaan etti, sonra hzla bebee kadar szlp, yakalad. Bir an sonra yerindeydi,

kmldamadan oturuyordu, ama kucanda tuttuu bebei glgede brakacak ekilde dnmt. Bir bebekle oynama mutluluu onun iin yle ender bir eydi ki, bir ehvetin btn iddetini tayordu. Ar ar yavan yemeini yemekte olan yolcu dnda onu kimse grmemiti. Bu keyif bir eyrek saat kadar srd. Ne var ki Cosette ald btn nleme ramen, bebein ayaklarndan birinin darda kaldn ve minedeki atein bunu iyice aydnlattn fark edememiti. -176I Loluktan kan bu aydnlk, birden Azel-ma'nn gzne arpt. Kz, Eponine'e, "A! Abla, bak!" dedi. ki kk kz aknlktan kalakaldlar. Cosette bebei alma kstahlnda bulunmutu. Eponine ayaa kalkt, kediyi elinden brakmadan annesine doru gidip eteini ekitirmeye balad. "Rahat brak beni canm!" dedi annesi, "Ne istiyorsun?" ocuk, "Anne, baksana!" dedi. Parmayla Cosette'i gsteriyordu. Cosette ise bebee sahip oluunun sarholuuyla kendinden gemi, ne bir ey gryor ne de bir ey iitiyordu. Madam Thenardier'nin yz korkunlukla adilik ve sradanln karmndan olumu ve bu snf kadnlara irret kadn dedirten o zel ifadeye brnd. Bu defa yaralanan gururu fkesini bsbtn amt. Cosette, 'kkhanmlar'n bebeini almt. Olu imparatorluk veliahtnn byk mavi eridini 'mujik'in kuanmaya kalktn gren bir arienin yz ifadesi baka trl olamazd. fkenin boduu bir sesle haykrd: "Cosette!" Cosette altnda yer sarslmasna titredi. Dnd. "Cosette!" diye Madam Thenardier tekrar haykrd. Cosette bebei hayal krkl ile kark derin bir saygyla yavaa yere koydu. Sonra -177gzlerini ondan ayrmadan ellerini kavuturdu ve bu yata bir ocuk iin sylenmesi rktc de olsa yumruklarn skt. Ve sonra o gn yaad duygulardan hibirinin; ne ormandaki kouturmasnn, ne su dolu kovann arlnn, ne paray kaybetmesinin, ne kamnn grntsnn ne de Madam The-nardier'den iittii ac szlerin ona yaptramad bir eyi yapt; alad. Hkra hkra alamaya balad. Bu srada yolcu ayaa kalkmt. "Ne oluyor?" dedi Madam Thenardier'ye. "Grmyor musunuz?" dedi kadn, Coset-te'in ayaklan dibinde yerde yatan kantn parmayla gstererek. Adam, "Peki, ne olmu!" dedi. Madam Thenardier cevap verdi: "Bu dilenci kz, ocuklarn bebeine dokunmaya kalkt!" "Btn bu grlt bunun iin mi?" dedi adam. "Peki, ne olur bebekle oynarsa?" Madam Thenardier devam etti: "Ona pis elleriyle dokundu! ren elleriyle!" Cosette'in hkrklar bsbtn artt. "Susacak msn sen?" diye haykrd kadn. Adam doruca sokak kapsna yrd, ap dar kt. Adam kar kmaz Madam Thenardier onun yokluundan yararlanarak, masann altndaki Cosette'e sk bir tekme savurdu. ocuk ac lklar kopard. Kap ald, adam tekrar grnd. ki elinde az nce szn ettiimiz ve kydeki btn -178yumurcaklann seyredip durduklan efsanevi bebei tayordu. Bebei Cosette'in nne ayakst koydu. "Al, bu senin," dedi. Herhalde bir saatten fazla bir zamandr burada hayallerinin ortasnda otururken, meyhanenin camndan bir donanma gibi fenerlerle ve mumlarla ahane bir ekilde aydnlatlm olan oyuncak dkknn belli belirsiz fark etmi olacakt. Cosette gzlerini kaldrd. Adamn o bebekle kendisine doru geldiini, zerine gnein geldiini grr gibi grmt. O inanlmaz sz duydu; "Al, bu senin." Adama bakt, bebee bakt, sonra yavaa geri ekildi ve masann altnda, ta dibe, duvann kesine gidip sakland. Artk alamyordu, nefes almaktan bile korkan bir hali vard. Madam Thenardier, Eponine ve Azelma, sanki birer heykel kesilmilerdi. ki ienler bile durmulard. Btn meyhaneyi muhteem bir sessizlik sarmt.

Ta kesilmi olan Madam Thenardier tahminlerine yeniden balad; "Bu ihtiyar neyin nesidir? Yoksul biri mi? Bir milyoner mi yoksa? Belki de ikisi birden, yani bir hrsz." Msy Thenardier'nin yznde anlaml bir knk belirdi. Hkim igdnn btn hayvani kudretiyle yze vurduu her defasnda insan ehresinde grlen anlaml bir kn-ikt bu. Meyhaneci srasyla bir bebee, bir yolcuya bakyor, adam adeta bir para torbasn koklar gibi kokluyordu. Bu, gz ap ka-179payncaya kadar ksa bir zamanda oldu. Thenardier, karsnn yanma gitti ve ona usulca, "Bu zmbrt en aa otuz frank eder," dedi. "Budalalk istemez. Herifin nnde secde edilecek!" Kaba insanlarla saf insanlarn ortak yan udur ki; bir duygudan brne kolayca ge-iverirler. Madam Thenardier tatl olmaya alan, ama kt ruhlu kadnlarn ac balndan baka bir ey olmayan ses tonuyla, "Hadi bakalm Cosette," dedi, "bebeini almyor musun?" Cosette, deliinden kmaya cesaret edebildi. Msy Thenardier de okayc bir ses tonuyla, "Cosette'ciim," dedi, "bak, bu msy sana bir bebek veriyor. Hadi al onu. Senin." Cosette harika bebei adeta dehetle seyrediyordu. Yz hl gzyalaryla srlsklamd, ama gzleri sabahn alacakaranln-daki gkyz gibi garip nee ltlanyla dolmaya balyordu. Aniden kendisine, "Kk kz, siz Fransa Kraliesi oldunuz," denecek olsayd neler hisseder idiyse, o anda ayn eyi hissediyordu. Bu bebee dokunacak olsa, ondan gk grltleri, yldrmlar kacak gibi geliyordu. Bu da bir dereceye kadar doruydu, nk Madam Thenardier'nin onu azarlayp dveceini dnyordu. Buna ramen bebein cazibesi stn geldi. Sonunda Cosette bebee yaklat ve Madam Thenardier'ye dnp ekinerek, "Alabilir miyim efendim?" dedi. -180Hibir kelimeyle dile getirilemeyecek; hem umutsuz, hem korkmu, hem de hayran kalm bir hali vard. "Elbette!" dedi Madam Thenardier, "O senin. Mademki beyefendi onu sana veriyor." "Sahi mi baym?" dedi Cosette, "Doru mu bu? Benim mi bu bebek?" Yabancnn gzleri yalarla dolmutu. Alamamak iin konumaktan ekinecek kadar heyecanlanmt. Cosette'e bayla bir iaret yapt ve 'bebein' elini onun kk eline verdi. Cosette bebein eli kendininkini yakm gibi, elini iddetle geri ekti ve yere bakmaya balad. unu da eklemek zorundayz ki, o srada Cosette dilini alabildiince dar karmt. Birdenbire geriye dnd ve takn bir heyecanla bebei yakalad. "Adn Catherine koyacam," dedi. Cosette'in partallanyla bebein eritleri ve yepyeni pembe muslinleri birbirine karm, sarma dola olmulard. ok tuhaf bir and bu. Cosette yeniden konutu: "Madam onu bir iskemleye koyabilir miyim?" "Oturtabilirsin yavrum," diye cevap verdi Madam Thenardier. imdi de Eponine'le Azelma, Cosette'e gptayla bakyorlard. Cosette, Catherine'i bir iskemleye koydu, sonra nnde yere oturup hi kmldamadan ve tek kelime sylemeden bebeini hayran hayran seyreder bir durumda kald. Yabanc, "Hadi, oynaana Cosette," dedi. -181II. "Oynuyorum, oynuyorum!" diye karlk verdi ocuk. Sanki Cosette'i ziyaret etmeye gelmi Tan-r'ya benzeyen bu yabanc, bu mehul adam kadar u an Madam Thenardier'nin nefret ettii hi kimse yoktu dnyada. Ne var ki, kendini tutmas gerekiyordu. Geri btn davranlarnda kocasn rnek almaya altndan ikiyzl davranmaya alkt, ama heyecann bu kadar da artk onun dayanma gcn ayordu. Alelacele kzlarn yatmaya yollad, sonra da adamdan Cosette'i de yatmaya gndermek iin izin istedi, efkatli bir anne tavryla, "Bugn ok yoruldu," diye de ekledi. Cosette, Catherine'i kucana alarak yatmaya gitti. Madam Thenardier, kendi deyiiyle ruhunu hafifletmek iin ara sra salonun br ucuna, erkeinin bulunduu yere gidiyor, yksek sesle sylemeye cesaret edemedii fkeli baz szleri kocasyla konuuyordu. "Kocam hayvan! Acaba ne var kursann iinde? Gelmi burada rahatmz karyor! u kk canavarn oynamasn istemek! Ona bebekler vermek! Krk metelie satacam bir kpee krk franka bebek satn almak! Neredeyse ona majesteleri diyecek, sanki Berry Desi! Bunda mantk var m? Bu esrarengiz moruk kudurmu mu ne?" "Niin mi? Gayet basit," diye karlk veriyordu Thenardier. "Belki bundan holanyor! Sen kn almasndan holanyorsun, o da onun oynamasndan holanyor. Bu onun hakk. Bir yolcu parasn verdi mi, iste-182-

diini yapar. Eer bu ihtiyar bir hayrseverse, sana ne zarar var? Eer budalann biriyse, seni ne ilgilendirir? Paras olduuna gre, sen ne karyorsun?" Beyefendinin sz bir, hancnn muhakemesi iki; her ikisi de itiraz kabul etmez. Adam dirseklerini masaya dayam, yine o dnceli halini almt. Dier yolcular, satclar ve arabaclar biraz uzaa ekilmilerdi, artk ark sylemiyorlard. Uzaktan, bir tr saygyla kark korkuyla onu seyretmekteydiler. Byle yoksul giyimli olduu halde cebinden paralan bu kadar kolaylkla karan ve hatta tahta pabulu kk hizmeti par-alanna dev gibi bebekler balayan bu ahs mutlaka saygdeer ve korkulacak bir adam olmalyd. Saatler geti. Gece yans ayini okunmu, Noel yemei yenmi, ikiciler gitmiler, bask tavanl salon boalm, ate snmt. Yabanc hl ayn yerde, ayn durumda oturuyordu. Yalnz, ara sra zerine dayand dirseini deitiriyordu, o kadar. Ama Cosette gittiinden beri tek kelime sylememiti. Yalnz Thenardier'ler nezaket icab ve de merak yznden salonda kalmlard. "Btn geceyi byle mi geirecek bu adam?" diye homurdanyordu Madam Thenardier. Saat sabahn ikisini aldnda kadn yenildiini kabul etti, kocasna, "Ben yatmaya gidiyorum," dedi. "Sen ne istersen onu yap." Kocas, bir kedeki masaya oturup, bir mum yakt ve Courrier franais'yi okumaya balad. -183Bir saat de byle geti. Sayn hanc efendi Courrierfranais'yi tarihinden, sahibinin adna kadar btn bir gazeteyi en azndan defa okumutu. Thenardier kmldand, ksrd, tkr-d, burnunu sildi, iskemlesini gcrdatt. Adamda hibir hareket yoktu. "Yoksa uyuyor mu?" diye dnd. Adam uyumuyor, ama hibir ey de onu uyandramyordu. Nihayet Thenardier takkesini kard, yavaa yaklat ve cesaretini toplayp, "Beyefendi acaba istirahat etmeyecekler mi?" dedi. Yatmayacaklar m demek, haddini aan laubali bir ifade gibi gelmiti ona. stirahat etmekte bir lks ve sayg vard. Bu gibi kelimelerin, ertesi sabah hesap pusulasndaki rakamlar iirmek gibi esrarl ve olaanst bir zellikleri vardr. inde yatlan bir odann creti yirmi metelik, istirahat edilen bir oda-nnkiyse yirmi franktr. "Sahi!" dedi yabanc, "Haklsnz. Ahrnz nerede?" "Baym," dedi Thenardier, glmseyerek, "Sizi gtrrm." amdan ald, adam da knyla bastonunu ald ve Thenardier onu birinci katta, ender rastlanr ihtiamda bir odaya gtrd. erisi bir karyola ve bir gondol ile batan aa maun eya ile denmiti, perdeler krmz hassa kumandand. "Bu da nesi?" dedi yolcu. Hanc, "Buras bizim gerdek odamz," dedi. "Eimle ben bir bakasnda kalyoruz. Buraya ylda ancak drt defa girilir." -184"Ben ahrda da yatardm," dedi adam sert bir tavrla. Thenardier, pek iltifat tamayan bu szleri duymazlktan geldi. minenin zerinde duran balmumundan yepyeni iki mumu yakt. minede olduka kuvvetli bir ate yanyordu. minenin zerinde bir fanusun altnda gm telli, portakal iekli bir kadn bal vard. Yabanc, "Peki, bu nedir?" dedi. "Bu, efendim, karmn gelinlik apkas," dedi Thenardier. Yolcu, demek o canavarn bakire olduu zamanlar da varm, der gibi bir bakla bu nesneye bakt. Kald ki, Thenardier yalan sylyordu. Bu ev bozuntusunu lokanta benzeri bir meyhane yapmak zere kiraladnda bu oday byle denmi olarak bulmutu. Eyay satn alm, portakal ieklerini de eskiciden bulmutu. Bunlarn 'ei'ni zarif bir haleyle evreleyeceini ve sonuta, ngilizlerin dedikleri gibi, messesesine saygnlk kazandracan dnmt. Yolcu arkasna dnd zaman han sahibinin yok olduunu grd. Thenardier iyi geceler dilemeye cesaret edemeden sessizce ortadan kaybolmutu. Ertesi sabah ahane bir ekilde yolmay tasarlad bu adama saygsz bir samimiyetle davranmak istememiti. Hanc odasna ekildi. Kars yatmt, ama uyumuyordu. Kocasnn ayak sesini duyunca dnd ve ona, "Haberin olsun, yarn -185Cosette'i kap dar ediyorum," dedi. Thenardier souk bir tavrla karlk verdi. "Ne yaparsan yap!" Baka bir ey konumadlar. Az sonra mumlan snmt.

Yolcuya gelince, bastonuyla knn bir keye koymutu. Hanc gidince koltua oturdu ve bir sre dnceli bir halde ylece kald. Sonra ayakkablarm kard, iki mumun birini alp, tekini fledi, kapy itti ve odadan kt, evreyi aratran bir kimse gibi etrafna baknd. Bir koridoru geip, merdivene gelince ok tatl, kk bir ses duydu, bir ocuun nefes almasna benziyordu. Sesin geldii yne doru yrd ve merdivenin altnda, daha dorusu merdivenin oluturduu gen eklinde bir kovua geldi. Bu kovuk basamaklarn altndan baka bir ey deildi. Burada bir sr eski ktlarn, krk dkk eski ielerin, tozun ve rmcek alarnn arasnda bir yatak vard; otlan gzken delik deik bir ot ilteyle, ot iltenin yerini tutan delik bir yorgana yatak demek uygunsa... araf filan yoktu. Yere, deme talannn zerine konulmutu. Bu yatakta Cosette uyumaktayd. Adam yaklap ona dikkatle bakt. Cosette ml ml uyuyordu, elbisesi zerindeydi. Kn daha az mek iin soyunmadan yatyordu. Ak, iri gzleri karanlkta parlayan bebee smsk sarlmt. Ara sra, sanki uyana-cakm gibi, derin derin iini ekiyor ve adeta elinden alnmasndan korkar gibi, titreyerek -186bebei kucaklyordu. Yatann yannda tahta pabulannn yalnzca bir teki duruyordu. Cosette'in sefil bannann yannda ak duran bir kapdan olduka byk karanlk bir oda grnyordu. Yabanc odaya girdi. Dipte caml bir kapdan, birbirinin ei bembeyaz iki karyola grnyordu. Bunlar Azelma ile Eponine'in karyolalanyd. Bu karyolalann gerisinde yan yanya kaybolan perdesiz hasr bir beik vard. Btn akam feryat edip duran kk olan bu beikte uyuyordu. Yabanc, bu odann kan koca Thenardier'-lerin odasyla balantl olduunu tahmin etti. Tam ekilmek zereydi ki, gz mineye iliti. inde yanan atein daima ufack grnd, souk grnl geni han minelerinden biriydi bu. minenin iinde ate yoktu, hatta kl bile yoktu; yalnz, orada bulunan eyler yolcunun dikkatini ekmiti. Bunlar, zarif biimli, deiik boyda iki kk ocuk ayakkabsyd. Yolcu, hatrlanamaya-cak kadar eski zamanlardan kalma ocukla-nn detini hatrlad. ocuklar Noel gn ayakkablann minenin iine koyar, karanlklar iinde iyi perilerinin onlara parlak hediyeler getirmesini beklerlerdi. Eponine'le Azelma da bu dete uymamazlk etmemiler ve ayakkablannm birer tekini minenin iine koymulard. Yolcu eildi, bakt. Peri, yani kzlarn annesi Noel ziyaretini yapmt; ayakkablardan her birinin iinde yepyeni birer on metelik madeni parann par-lad grlyordu. -187Adam dorulup gitmeye hazrlanyordu ki, ocan iinde dipte, en karanlk kesinde baka bir nesne daha grnce eilip bakt ve bunun tahta bir pabu olduunu anlad. En kaba cinsten, yan krk, her yan kl ve kurumu amurla kapl berbat bir tahta pabutu bu; Cosette'in pabucuydu. Cosette de, ocuklarn daima aldatlabilen, ama hibir zaman umut ve cesaretini kaybetmeyen o yrek actan gveniyle tahta pabucunu minenin iine koymutu. Umutsuzluktan baka hibir ey tatmam olan bir ocuun umudu yce ve tatl bir eydir. Bu pabucun iinde hibir ey yoktu. Yabanc, yeleini kartrd, eildi ve Cosette'in pabucuna bir Louis altn koydu. Sonra kedi yryyle odasna dnd. 9. Thenardier Oyun Peinde Ertesi sabah, gn domadan en az iki saat nce Msy Thenardier meyhanenin bask tavanl salonunda, stnde mum yanan bir masann bana gemi, elinde ty bir kalem, san redingotlu yolcunun hesap pusulasn dzenlemekle urayordu. Kadn ayakta, kocasnn stne yan eilmi, gzleriyle onu izliyordu. Tek kelime konumuyorlard. Bu, bir yandan derin bir dnceyi, br yandan insan zeksnn bir harikasnn doup gelimesini seyrederken duyulan dindarca bir hayranlkt. Evin iinde sadece bir ses duyuluyordu. Tarlakuu merdivenleri sprmekteydi. -188Byle bir eyrek saat kadar uratktan, birka defa izip karaladktan sonra Thenardier ortaya u aheseri kard: J no.lu odadaki yolcunun hesab: Akam yemei ................3 frank Oda .......................10 frank Mum........................5 frank Ate ........................4 frank Servis .......................1 frank Toplam .....................23 frank

Servis kelimesi 'servisse' olarak yazlmt. Kadn biraz tereddtle kark bir heyecanla haykrd: "Yirmi frank!" Btn byk sanatkrlar gibi, Thenardier honut deildi. "Ph!" dedi. Viyana Kongresi'nde Fransa'nn bor pusulasn kaleme alan Castlereagh'n tavryd bu. "Haklsn, gerekten de borcu bu," diye mrldand Madam Thenardier, kzlarnn yannda Cosette'e verilen bebei dnerek, "Doru, ama bu ok fazla. demek istemeyecektir." Thenardier, o souk glyle, "der," dedi. Bu gl, kesin inann ve otoritenin en byk belirtisiydi. Bir ey bu ekilde sylendi mi, mutlaka olurdu. Kadn srar etmedi. Masalar dzenlemeye balad. Kocas salonda bir aa bir yukar dolayordu. Biraz sonra, "Bin be yz frank borcum var!" dedi. Gidip minenin kesine oturdu, ayaklarn kzgn kllerin zerine uzatp dnceye dald. -189Kadn, "Ha! Bak," diye yeniden konutu, "bugn Cosette'i kap dar edeceimi unutmadn deil mi? O iblis, bebeiyle yreime indirecek! Onu evimde bir gn daha banndr-maktansa, XVIII. Louis'le evlenmeyi tercih ederim!" Thenardier piposunu yakt ve iki nefes arasnda, "Pusulay adama verirsin," dedi. Sonra dar kt. Salondan henz kmt ki, ieri yolcu girdi. Thenardier, derhal onun gerisinde belirdi ve yalnz kars tarafndan grlecek ekilde kap aralnda hareketsiz durdu. Adamn bastonuyla kn elindeydi. "Na kadar erken kalkmsnz," dedi Madam Thenardier. "Beyefendi bizden ayrlyorlar m acaba?" Bunlar sylerken skntl bir halde pusulay elinde evirip eviriyor, trnaklaryla stne izikler yapyordu. Sert yznde, allmadk bir ekingenlik ve kayg ifadesi belirmiti. Tamamen yoksul biri gibi grnen bir adama byle bir masraf pusulas sunmak ona olduka zor geliyordu. Yolcu dnceli ve dalgn grnyordu. Cevap verdi: "Evet madam, gidiyorum." "Beyefendinin Montfermeil'de herhangi bir ii yok muydu?" diye sordu kadn. "Hayr, buradan geiyordum. Hepsi bu kadar," dedi ve ekledi: "Madam, borcum nedir?" Madam Thenardier, hi cevap vermeden katlanm pusulay uzatt. -190Adam kd at, bakt, ama dikkati belli ki baka yerdeydi. "Madam," dedi, "Montfermeil'de iyi i yapabiliyor musunuz?" Madam Thenardier baka hibir tepki grmeyince armt. "yle byle efendim," diye cevap verdi. Sonra matemli, alamakl bir tavrla devam etti: "Ah! Baym, bu zamanda geinmek ok zor! Sonra buralarda burjuvalar o kadar az ki! Gryorsunuz, hep aa tabakadan insanlar var. Arada srada beyefendi gibi cmert ve zengin baz yolcular da uramasa!.. Masrafmz o kadar ok ki... rnein u kk!.. Bize dnyann masrafna mal oluyor." "Hangi kk?" "te u kk canm, biliyorsunuz! Co-sette! Tarlakuu, yle diyorlar!" "Ha!" dedi adam. Kadn devam etti: "Bu kyller de budala mdrlar ne, taktklar lakaba bak! Oysa tarlakuundan ok, yarasaya benziyor. Bakn baym, kimseden sadaka istemiyoruz, ama sadaka verecek halimiz de yok. Bir yn vergi dyoruz! Beyefendi bilir, hkmet mthi para istiyor. Sonra benim kendi kzlanm var. Bakalarnn ocuunu besleyemem." Adam kaytsz gstermeye alt ama iinde belli belirsiz titreme olan bir sesle sordu: "Peki, sizi ondan kurtarmalarn ister miydiniz?" "Kimden? Cosette'den mi?" -191"Evet." Meyhaneci kadnn krmz yz iren bir sevinle aydnland. "Ah! Baym! Benim iyi kalpli baym! Onu aln, saklayn, gtrn, tayn, ekerleyin, mantarlayn, iin, yiyin, ne yaparsanz yapn, kutsal bakire de, cennetteki btn azizler de sizden raz olsun!" Tamam." "Sahi mi? Onu gtryor musunuz?" "Gtryorum." "Hemen mi?"

"Hemen. arn ocuu." "Cosette!" diye Madam Thenardier seslendi. Adam devam etti. "Bu arada size borcumu deyeyim. Ne kadar?" Pusulaya bir gz att ve byk bir aknlkla, "Yirmi frank m!" dedi. Meyhaneci kadna bakt ve tekrarlad: "Yirmi frank!" Tekrarlanan bu kelimenin telaffuzunda, nlem iaretiyle, soru iaretini birbirinden ayran vurgu fark vard. Madam Thenardier darbeye kar kendini hazrlayacak zaman bulmutu. Gvenle cevap verdi: "Ya, evet baym! Yirmi frank." Yabanc masann stne be adet be frank koydu. "Hadi, getirin k," dedi. Tam o srada Thenardier salonun ortasna doru ilerleyerek, "Beyefendinin borcu yirmi alt frank," dedi. "Yirmi alt frank m?" diye bard kadn. -192Thenardier souk bir tavrla, "Yirmi metelik oda iin, alt metelik de yemek iin," dedi. "Ke gelince, bu konu zerinde bu beyefendi ile biraz konumam gerekiyor. Bizi yalnz brak." Madam Thenardier birden mantk denen eyin hi beklenmedik imeklerinin gz kamatrc etkisini duydu. Byk aktrn sahneye girdiini anlad ve hi karlk vermeden dar kt. kisi yalnz kalnca Thenardier, yolcuya bir iskemle verdi. Yolcu oturdu. Thenardier ayakta durdu, yznde garip bir saflk ifadesi vard. "Bakn baym, size dorusunu syleyeyim, ben bu ocuu seviyorum," dedi. Yabanc, dikkatle gzlerini onun gzlerine dikmiti. "Hangi ocuu?" Thenardier devam etti: "ok tuhaf, ama insan balanyor. Bu paralar da ne? Bu paralan aln. O benim tap-nrcasna sevdiim bir ocuk." "Kim?" diye sordu yabanc. "Canm, bizim kk Cosette ite! Onu bizden alp gtrmek istemiyor musunuz? Bakn gayet ak ve samimi sylyorum, sizin drst bir insan olduunuz ne kadar doruysa, bu da o kadar doru, byle bir eye raz olamam. Bu ocuun yokluuna dayanamam. Onun ufack halini biliyorum. Geri bize ok paraya mal oluyor, kusurlar var, zengin insanlar deiliz, hastalklarndan yalnz biri iin krk frank ila paras dedim, btn -193bunlar doru! Ama baz eyleri de Tanr akna yapmak gerek. Ne babas var, ne anas, onu ben byttm. Ona da bana da yetecek kadar ekmeim var. Aslnda bu ocua ok balym. Anlarsnz, insan bazen sevgi balyor. Budalann biriyim ben, pek derin dnemem; seviyorum bu ocuu; karm sinirlidir ama o da sever. Gryorsunuz ite, bizim ocuumuz gibi bir ey. Onun evimde cvldamasna ihtiyacm var." Yabanc ona ayn dikkatle bakyordu, o devam etti: "Affedersiniz, balayn baym, ama insan ocuunu yle her nne gelen bir yolcuya veremez. Hakl deil miyim? Sonra, geri aksini sylemiyorum, zenginsiniz, ok drst bir insana benziyorsunuz, ama bu onun mutluluu iin yeter mi? Bilmek gerek. Anlarsnz ya, diyelim ki onu braktm, gitsin, bir fedakrlktr yaptm; ama onun nereye gittiini bilmek isterim; gzden kaybetmek istemem, kimin yannda kaldn bilmek isterim; ara sra onu grmeye gitmek iin, onu byten babalnn yan banda olduunu, gzn stnden ayrmadn bilmesi iin. Nihayet, yle eyler vardr ki, imknszdr. Sizin adnz bile bilmiyorum. Siz onu gtreceksiniz, ben de, 'Hani ya tarlakuu? Nereye gitti,' diyeceim. Hi olmazsa bir kt paras grmem gerekiyor, ne bileyim ben, rnein bir gei belgesi gibi bir ey ite!" Yabanc, adeta vicdannn ta iine ileyen bir bakla ona bakmaya devam ederek, ciddi ve kararl bir ses tonuyla cevap verdi: -194"Msy Thenardier, Paris'ten yirmi be kilometre teye gitmek iin gei belgesine ihtiya yoktur. Cosette'i gtrrsem oturduum yeri ve onun nerede olduunu bilmeyeceksiniz ve benim amacm, hayat boyunca onun sizi bir daha grmemesidir. Ayandaki ipi kopanyorum ve o gidiyor. Nasl, iinize geliyor mu? Evet mi, hayr m?" eytanlar ve cinler bir Tann'nn varln nasl baz belirtilerden anlarlarsa, Thenardier de ok gl biriyle kar karya bulunduunu yle anlad. Adeta bir sezgiydi bu. Kendine zg ak ve kesin anlay hzyla anlad. Bir gn nce, arabaclarla iki ier, pipo tttrr, ak sak arklar sylerken, btn geceyi bir yandan da bu yabancy lp bimek, tartmak, onu bir kedi gibi gzetlemek, bir matematiki gibi incelemekle geirmiti. Onu

ayn zamanda hem kendi hesabna zevk almak iin igdyle gzetlemi hem de sanki bu i iin para alan bir ajan gibi izlemiti. San giyimli adamn bir tek jesti, bir tek hareketi bile onun gznden kamamt. Hatta mehul adam, Cosette'e duyduu ilgiyi henz aka belli etmeden, Thenardier bunu tahmin etmiti. Bu yal adamn dnp dolap, srekli ocuun stnde karar klan derin baklarn yakalamt. Bu ilginin sebebi neydi? Bu adam neyin nesiydi? Kesesinde bu kadar para varken, bu sefil klk da neyin nesi oluyordu? Kendi kendine sorup bir trl cevaplandramad bu sorular onu sinirlendiriyordu. Btn gece bunlar dnmt. Bu adam Cosette'in babas olamazd. Belki de -195bykbabasyd? Eer yleyse, kendisini niin imdi tantmyordu? nsann elinde bir hak oldu mu onu aka ortaya koyard. Bu adamn Cosette zerinde hibir hakk olmad belliydi. yleyse, bu adam kimdi? The-nardier tahminler iinde kayboluyordu. Her eyi hayal meyal fark ediyor, ama hibir eyi gremiyordu. Buna ramen adamla konumaya baladnda, btn bunlarn iinde bir sr bulunduundan, adamn karn glgede kalmakta grdnden emin olarak kendini gl hissetmekteydi. Ama yabancnn ak ve kesin cevab zerine, bu esrarengiz kiinin bu kadar sadelik iinde sr saklayan biri olduunu grnce kendini gsz hissetti. Byle bir ey beklemiyordu. Btn tahminleri bozguna urad. Fikirlerini yeniden derleyip toparlad. Bir saniye iinde her eyi yle bir tartt. Thenardier herhangi bir durum hakknda ilk bakta karar veren kimselerdendi. Yerinde bir kararla acele etmenin tam zaman olduunu dnd. Byk komutanlarn, gelip attn yalnz kendilerinin bildikleri o kesin anda yaptklar gibi yapp, birdenbire bataryalarn aa kard. "Baym," dedi, "bana bin be yz frank gerekiyor." Yabanc yan cebinden siyah deriden eski bir czdan kard, at ve iinden banknot ekip masann zerine koydu. Sonra geni baparman banknotlarn stne bastrp, meyhaneciye, "Cosette'i buraya getirin," dedi. Bunlar olup biterken Cosette ne yapyordu? Cosette uyanr uyanmaz tahta pabucuna -196komu ve pabucun iinde altn paray bulmutu. Bu bir Napoleon altn deildi; zerindeki resimde defne dalndan tacn yerine kk Prusya kuyruu bulunan, Restoras-yon'un yepyeni yirmi franklk altnlarndan biriydi. Cosette'in sevin ve hayretle gzleri kamamt. Alnyazs onu sarho etmeye balyordu. Altn parann nasl bir ey olduunu bilmiyordu, imdiye kadar hi grmemiti, sanki alm gibi hemen cebine saklad. Geri onun tamamen kendisine ait olduunu anlyor, bu hediyenin nereden geldiini tahmin ediyordu, ama yine de korku dolu bir sevin duyuyordu. Bu kadar olaanst, bu kadar gzel eyler ona gerek deilmi gibi geliyordu. Bebek onu korkutuyordu, altn para onu korkutuyordu. Bu olaanstlkler karsnda belli belirsiz titriyordu. Yalnz yabanc adam onu korkutmuyor, tersine, gven veriyordu. Dnden beri aknlklar arasnda, uykusunun iinde bu yal, yoksul ve ok zgn, ama ok zengin, ok iyi olan adam dnyordu hep kk ocuk zihninde. Bu iyi yrekli adama ormanda rastladndan beri onun iin her ey deimiti. Gkyznde en az yer kaplayan bir krlangtan bile daha az mutlu olan Cosette, annesinin glgesine, onun kanad altna snmann ne demek olduunu mrnde bilmemiti. Be yldan beri, yani anlarnn varabildii en uzak yerden bu yana zavall ocuk hep rperiyor, titriyordu. Felaketin keskin ayaz karsnda her zaman rlplak kalmt, imdi kendisini giyinmi hissediyordu. Eskiden ruhu -197yordu, imdi snmt. Madam Thenardi-er'den de artk eskisi kadar korkmuyordu. Yalnz deildi artk; birisi vard. Hemencecik her sabahki iini yapmaya koyulmutu. Bir gn nce on be meteliklik paray drd nlnn cebinde duran u Louis altnn dnerek oyalanyordu. Paraya elini srmeye cesaret edemiyor ama sk sk be dakika kadar bir sreyle az bir kar ak, dili darda -bunu da sylememiz gerek- onu hayranlkla seyrediyordu. Merdiveni sprrken duruveriyor, olduu yerde hareketsiz kalyor, sprgesini de, btn dnyay da unutarak, cebinin dibinde parlayp duran bu yldza bakyordu. te bu seyir sahnelerinden birinde Madam Thenardier yanna geldi. Kocasnn emri zerine onu almaya gelmiti. Ama olur ey deil, ona ne tokat att ne de kfr etti. Adeta tatl bir sesle, "Cosette," dedi, "hadi, hemen gel." Az sonra Cosette, bask tavanl salondan ieri giriyordu. Yabanc, getirdii kn ald ve at. knn iinde kk ynl bir elbise, bir nlk, tyl, pamuklu kumatan bir yelek, bir i eteklii, bir boyun atks, yn oraplar, ayakkablar, sekiz yanda bir kz ocuu iin giyecek takm vard. Hepsi siyaht. Adam, "Evladm," dedi, "bunlar al ve abucak git giyin." Gn doarken Montfermeil sakinlerinden kaplarn amaya balayanlar, yoksul giyimli bir adamn, kucanda pembe bir bebek ta-

-198yan yasl bir kk kzn elinden tutmu, Paris yolundan getiini grdler. Livry ynne doru gidiyorlard. Bizim adammzla Cosette'ti bunlar. Adam kimse tanmyordu, Cosette de artk paavralar iinde olmadndan, birok kimse onu da tanmad. Cosette gidiyordu. Kiminle? Kiminle gittiini bilmiyordu. Nereye? Onu da bilmiyordu. Tek bildii ey, Thenardier'nin lokanta bozuntusu meyhanesini geride braktyd. Ne kimse onunle vedalamay dnmt ne de o kimseyle vedalamay. Nefret edilerek ve nefret ederek kyordu o evden. imdiye kadar kalbi ezilen zavall, kk tatl varlk! Cosette kibirli admlarla yryordu. ri gzlerini ayor, gkyzn inceliyordu. Louis altnn yeni nlnn cebine yerletirmiti. Zaman zaman eilip ona bir gz atyor, sonra da iyi adama bakyordu. inde, sanki Tann'nn yanndaym gibi bir duygu vard. 10. Ava Giden Avlanr Madam Thenardier, deti olduu zere ii kocasna brakmt. Byk olaylarn olmasn bekliyordu. Adamla Cosette kp gidince, Thenardier bir eyrek saat kadar bekledi, sonra onu bir kenara ekip bin be yz frank gsterdi. "Bu kadarck ha!" dedi kadn. Evliliklerinin bandan bu yana ilk defadr ki ustasnn bir iini eletirme cretini gsteriyordu. -199Darbe yerini bulmutu. "Sahi be, haklsn," dedi Thenardier, "Ne budalaym. Benim apkam ver." banknotu katlayp cebine soktu, acele dar frlad. Ama yanld, nce saa gitti. Dant birka yolcu ona doru izi gsterdiler. Tarlakuuyla adam Livry ynnde giderken grlmlerdi. Gsterilen yne dnd, hzl hzl yryor, bir yandan da kendi kendine konuuyordu. "Bu adam belli ki, sanlar giyinmi milyonerin ta kendisi, ben de bir hayvanm. nce yirmi metelik verdi, sonra be frank, daha sonra elli frank, en sonra da bin be yz frank, hem de ayn rahatlkla. stesem on be bin frank da verirdi. Ama onu yakalayacam." Ve sonra ocuk iin nceden hazrlanm o elbise kn, bunlar hep garip eylerdi. Bunlarn altnda baz srlar vard elbette. Srlar da bir defa ele geti mi, bir daha braklmaz. Zenginlerin srlan tpk altn dolu sngerler gibidir, skmasn bilmeli. Btn bu dnceler beyninde dolanp duruyor, kendi kendine, "Ben bir hayvanm," diyordu. Montfermeil'den kp da Livry'ye giden yolun dirsek yapt yksek dzle gelindii zaman, yolun ok uzaklara kadar uzayp gittii grlr. Thenardier buraya gelince, adamla kk kz grmesi gerektiini hesaplyordu. Gznn uzanabildii kadar uzaa bakt, hibir ey gremedi. Yeniden soruturdu. Bu arada vakit kaybetmekteydi. Yoldan geenlerden bazlar onun arad ocukla -200adamn Gagny tarafndaki ormanlara doru gittiklerini sylediler. O yne doru acele yrye geti. Kendisinden ilerdeydiler, ama bir ocuk yava yrr, o ise hzl gidiyordu. stelik de blgeyi iyi tanrd. Birden durup, asl nemli olan eyi unutup, geri dnmeye hazrlanan biri gibi elini alnna vurdu ve kendi kendine, 'Tfeimi almalydm," dedi. Baz ift kiilikli insanlar vardr; aramzdan gelip getikleri halde farknda bile olmayz, hi tannmadan kaybolur giderler, nk kader onlann yalnz bir yzlerini bize gstermitir. Thenardier ite ift yaratll bu insanlardand. Byle yan gmk yaamak pek ok insann alnyazsnda vardr. Sakin, przsz bir durumda, insanlarn ortak bir yargyla iyi bir tccar, iyi bir burjuva dedikleri kii gibi grnmek iin -olmak iin demiyoruz-hibir eksii yoktu. Ama ayn zamanda belli baz koullarda, baz sarsntlar dipte kalan yaratln yzeye kardndan, onda bir cani kesilmek iin gerekli her ey vard. inde bir canavar yatan bir dkkn sahibiydi. blis, Thenardier'nin yaad izbenin bir kesine zaman zaman bada kurup, bu iren aheserini hayranlkla seyrediyor olmalyd. Bir anlk bir tereddtten sonra, "Bo ver!" diye dnd, "gidip alrsam zaman kaybederim, o da kaar!" ' Ve adeta mutlak bir gvenle, bir keklik srs kokusu alm tilki kurnazlyla, n sra hzla yryerek yoluna devam etti. -201Gerekten de glckleri geip, Bellevue yolunun sandaki byk akl verevleme-sine getikten sonra, tepeyi neredeyse epeevre dolanan ve Chelles Manastn'nn eski su kanalnn kemeri zerinden geen imenlik yola gelince, bir alln stnde, evvelce birok tahminler yapmasna yol am olan bir apka grd. O adamn apkasyd. The-nardier, adamla Cosette'in orada oturduklarn anlad. Kk olduu iin ocuk grnmyor, ama bebein kafas fark ediliyordu. Thenardier yanlmyordu. Adam Cosette'in biraz dinlenmesi iin oraya oturmutu. Meyhaneci alln evresinden dolanp, birdenbire karlarna kt.

Soluk solua, "Affedersiniz baym, balayn," dedi, "ite u bin be yz franknz." Bunu derken, banknotu yabancya uzatyordu. Adam gzlerini kaldrd. "Ne demek oluyor bu?" Thenardier saygl bir ekilde cevap verdi: "Msy, bu u demek ki, Cosette'i geri alyorum." Cosette rperdi ve iyi adama skca sarld. Adam, Thenardier'nin gzlerinin iine bakarak ve hecelerin stne ayr ayr basarak karlk verdi: "Cosette'i geri mi alyorsunuz?" "Evet, baym, geri alyorum. Bakn, size anlataym. yice dndm. Aslnda onu size vermeye hakkm yok. Ben namuslu bir adamm, gryorsunuz. Bu kk benim deil, annesinin. Onu bana annesi emanet etti, onu -202ancak annesine verebilirim. Belki bana, 'ama annesi ld,' diyeceksiniz. Gzel. Byle olunca, ocuu ancak annesinin imzasn tayan ve getiren kiiye ocuunu teslim etmem gerektiini bildiren bir yazy bana getirecek olan kimseye teslim edebilirim." Adam, hi cevap vermeden cebini kartrd ve Thenardier, iinde banknotlar dolu olan czdann yeniden ortaya ktn grd. Meyhaneci bir sevin rpertisi geirdi. "Gzel!" diye dnd, "sk duralm. Bana rvet verecek!" Czdan amadan nce adam evresine bir gz att. Bulunduklar yer tamamen sszd. Ne ormanda ne de vadide tek 6ir kul vard. Adam czdan at, ama iinden Thenardier'nin bekledii gibi bir tomar banknot deil, sadece kk bir kt paras kard ve kdn katlarn dzelttikten sonra ak olarak Thenardier'ye uzatt. "Haklsnz," dedi. "Okuyunuz." Thenardier, kd alp okudu: "Montreu-sur-mer, 25 Mart 1823. Msy Thenardier, Cosette'i bu mektubu size getiren ahsa teslim ediniz. Btn ufak tefek eylerin paras size denecektir. En derin sayglarm sunarm. FANTNE" Adam, "Bu imzay tanrsnz," dedi. Gerekten de Fantine'in imzasyd bu. Thenardier onu tanmt. Sylenecek sz yoktu. inde iki iddetli -203fke duydu; umduu rvetten vazgemek zorunda kalmann fkesi ve yanlm olmann fkesi. Adam ekledi: "Bu kd bir ibraname olarak saklayabilirsiniz." Thenardier, birka adm geri ekildi: "Bu imza olduka iyi taklit edilmi," diye I dilerinin arasndan homurdand. "Peki, yle olsun!" Sonra umutsuz bir giriimde bulundu: "Baym," dedi, "mademki siz o kiisiniz, kabul. Ama btn ufak tefek masraflarn bana denmesi gerekir. Sizden ok daha fazla alacam var." Adam ayaa kalkt ve anm yenlerinin stndeki tozlar fiskelerle temizleyerek, "Msy Thenardier," dedi, "ocak aynda annesi size yz yirmi frank borcu olduunu hesaplyordu; ubatta ona be yz franklk bir masraf dkm gnderdiniz, yz frank ubat sonunda, yz frank da mart banda aldnz. O zamandan beri dokuz ay geti, kararlatrld gibi, her ay iin on be franktan, yz otuz be frank eder. Yz frank fazla almtnz. Geriye otuz be frank alacanz kalr. Oysa ben size bin be yz frank verdim." Thenardier, kapann elik dileri etine geip, onu yakalad zaman kurt ne hissederse, onu hissetti. "Kim bu eytan herif?" diye dnd. Kurt ne yaparsa, o da onu yapt, bir darbe vurdu. Cretkrl daha nce de iine yaramt. Kararl bir ekilde bu defa sayg gsterilerini bir yana brakarak, "Adn bilmediim -204bayun," dedi "ya bana bin ek verirsiniz ya da Cosette'i alrm." Yabanc sakin, "Gel Cosette," dedi. Sol eliyle Cosette'in elini tuttu, sa eliyle de yerdeki bastonunu ald. Thenardier, sopann bykln ve yerin sszln fark etmiti. Adam meyhaneciyi hareketsiz ve akn, olduu yerde brakp ocukla birlikte ormana dald. Onlar uzaklarken Thenardier, adamn hafife eik geni omuzlarna, iri yumruklarna dikkatle bakyordu. Sonra baklar kendi zerine dnd ve elimsiz kollarna, zayf ellerine takld. "Ben sahiden aptalmm!" diye dnd, "mademki ava gidiyorum, ne diye tfeimi almadm?" Ne var ki, hanc iin peini brakmad.

"Nereye gittiini bilmek istiyorum," dedi kendi kendine ve onlar uzaktan izlemeye koyuldu. Elinde kala kala iki ey kalmt: Biri ac bir alay, dieri Fantine imzal kt paras, br de teselli olarak, bin be yz frank. Adam, Cosette'i Livry ve Bondy ynne doru gtryordu. Ba nne eik, dnceli ve zgn, ar ar yryordu. K mevsimi orman seyreltmiti; yle ki, Thenardier olduka uzakta olmasna ramen, onlar gzden kaybetmiyordu. Adam ara sra arkasna dnyor, izlenip izlenmediine bakyordu. Birden Thenardier'yi fark etti. Ani bir hareketle Cosette'le birlikte bir baltala girdi ve ikisi de gzden kayboluverdiler. "Hay kr eytan!" dedi Thenardier ve admlarn sklatrd. -205Ormann sklam olmas, Thenardier'yi onlara yaklamak zorunda brakmt. Adam ormann en sk olduu yere geldiinde birden arkasna dnd. Thenardier bo yere dallarn arasnda saklanmaya alt, adamn kendisini grmesini nleyemedi. Adam ona endieli bir gzle bakt, sonra ban sallayarak yoluna devam etti. Hanc yine onu izlemeye balad. Bylece iki ya da yz adm kadar gittiler. Birdenbire adam yine arkasna dnnce hancy grd. Ona yle karanlk bir bakla bakt ki, Thenardier daha ileri gitmenin 'yararsz' olduuna karar verdi. 11. 9430 Numara Yeniden Ortaya kyor ve Piyangoda Onu Cosette Kazanyor Jean Valjean lmemiti. Denize derken, daha dorusu atlarken grm olduumuz gibi zincirsizdi. Demirli duran bir geminin altna kadar suyun dibinden yzerek geldi. Gemiye bal bir sandal vard. Akama kadar bu sandaln iinde saklanmann bir yolunu buldu. Gece olunca yeniden suya atlayp, Brun Burnu yaknlarnda kyya kt. Paras vard ve kendine elbise ald. Balaguier yaknlarndaki bir kenar mahalle meyhanesi, o zamanlar kaaklara ve forsalara giyecek salamak gibi kazanl bir uzmanla sahipti. Bundan sonra, kendine pusu kuran yasaya ve sosyal yazgsna izini kaybettirmeye alan btn kaygl kaaklar gibi, Jean Valjean da karanlk ve dolambal bir yol izledi. lk nce Beausset yaknlarnda, -206Pradeaux'de kendine bir snak buldu. Daha sonra Yukar Alpler'de Brianon yaknlarndaki Grand-Villard'a yneldi: Yoklaya yokla-ya, endieli bir ka ve dehlizleri mehul bir kstebek yolu. Daha sonra Civrieux blgesi Ain'de; Pireneler'de, Accons'da, Chavailles Ovas yaknlarndaki Grange-de-Doumecq'de ve Chapelle-Gonaguet kantonu Brunies'de, Perigueux dolaylarnda onun oralardan getiini gsteren baz izlere rastlanabilmitir. Derken Paris'e geldi. Son olarak da onu Montfermeil'de grdk. Paris'e gelince ilk ii yedi sekiz yalarnda kk bir kz ocuu iin matem elbisesi satn almak, sonra da oturulabilecek ev salamak oldu.' Daha sonra Montfermeil'e gitti. Hatrlanaca gibi, Jean Valjean bundan nceki kanda buraya ya da bu dolaylardaki bir yerlere esrarengiz bir yolculuk yapm ve hatta bu yolculuktan adli mercilerin bir dereceye kadar haberi olmutu. Ne var ki, onun ldne inanlyor, bu da evresindeki karanl bsbtn artryordu. Eline Paris'te olay anlatan gazetelerden biri gemiti. Kendisini gvenlikte ve adeta gerekten lm kadar rahat ve huzur iinde hissetti. Jean Valjean, Cosette'i Thenardier'lerin penesinden kurtard gnn akam Paris'e dnm, ehre, yannda ocukla beraber gece bastrrken Monceaux kapsndan girmiti. Orada bir arabaya bindi ve Rasathane Meydan'na kadar gitti. Rasathane Meydan'nda arabadan indi, arabacnn parasn verdi. Co-207sette'i elinden tuttu, ikisi karanlk gecenin iinde Ourcine ve Glaciere yaknlarndaki ssz yollardan geerek, Hpital Bulvan'na yneldiler. O gn Cosette iin garip ve heyecan dolu bir gn olmutu. cra a dkknlarndan aldklar ekmekle peyniri itlerin arkasnda yemiler, sk sk araba deitirmiler, baz yollar yaya gitmilerdi. Cosette hi ikyeti deildi, ama yorulmutu. Jean Valjean, yrrken onun gittike daha ok aslan elinden anlamt bunu. Onu srtna ald. Catherine'i elinden brakmakszn, ban Jean Valjean'n omzuna koydu ve uyudu. DRDNC KTAP -208GORBEAU VRANES 1. stat Gorbeau Bundan krk yl nce, kayp Salpetriere lkesinde bulvar boyunca talya kapsna doru tek bana gezmeye kan bir yolcu yle yerlere gelir ki, adeta artk Paris kayboluyor sanrd. Isszlk deildi bu, nk gelip geenler olurdu; krlk yer deildi, nk evler ve sokaklar vard; ehir deildi, nk sokaklarda bo arazideki yollar gibi tekerlek izleri vard ve otlar bitmiti; ky de deildi, nk evler ok yksekti. yleyse buras neydi? Kimselerin

bulunmad terk edilmi bir yer. inde birileri bulunan bir sszlkt; byk ehrin bir bulvar, Paris'in bir sokayd, geceleri bir ormandan daha vahi, gndzleri bir mezarlktan daha kederli... Buras eski Marche-aux-Chevaux mahal-lesiydi. Oralar dolaan bir yolcu, eer yksek duvarlarla korunan kk bir baheyi, sonra iinde devasa kunduz yuvalarn andran aa kabuu tozu kmeleri ykselen bir ayrl, sonra zerlerinde iri bir kpek havlayan ktk, tala ve yonga ynlanyla, inaat keresteleriyle dolu bir avluyu, daha sonra ilk-209baharda ieklerle dolan yosun kapl, kk, siyah, yasl bir kaps olan yknt halinde alak, uzun bir duvar, daha sonra da en tenha yerde, zerinde iri harflerle; LAN YAPITIRMAK YASAKTIR yazs okunan khne, berbat bir yapy sanda brakr da, Marche-aux-Chevaux'nun drt harap duvarnn tesine geerse ve hatta Petit-Banquier Soka'n da amay gze alrsa, bu cretkr yolcu, o pek az tannan bir yer olan Vignes-SaintMarcel Soka'nm kesine gelmi olurdu. O tarihlerde burada, bir fabrikann yannda, iki bahe duvar arasnda ykk dkk bir ev grlyordu. lk bakta bir kulbe kadar bykt. Yan tarafndan geen yola yalnz sivri atsyla bakt iin, ok kkm gibi duruyordu, tamamen gizlenmi bir durumdayd. Ancak kapsyla bir penceresi grnyordu. Bu harap ev tek katlyd. Yakndan incelendii zaman, ilk nce yle bir ayrnt gze arpyordu: Bu evin kaps olsa olsa bir kulbe kaps olabilirdi; buna karlk pencere adi duvar ta yerine kesme tatan yaplsayd bir konak penceresi olabilirdi. Kap doru drst kelendirilmemi kaba odunla aprazlama birbirine geliigzel balanm, kurt yenii iinde bir sra tahtadan baka bir ey deildi. Dorudan doruya dimdik bir merdivene alyordu. Basamaklar yksek, amurlu, all, tozlu, kapyla ayn ende, sokaktan dz grnen ve iki duvar arasnda lolukta kaybolan bir merdivendi bu. Kapnn kapatt biimsiz akln st taraf, ortasnda testereyle gen biiminde bir -210delik alm, boyasz, dar, ince bir tahtayla rtlmt; kap kapalyken bu tahta hem aydnlk delii, hem de havalandrma penceresi grevi gryordu. Kapnn i tarafna mrekkebe batrlm bir fra, iki darbede 52 rakamn izmiti. Kapnn stndeki tahtaya da yine ayn fra 50 saysn karalamt. Bylece insan neredeyim acaba diye tereddde dyordu. Kapnn st 50 numara derken, kapnn ii kar kyordu; hayr, 52 numara. gen biimindeki havalandrma penceresinde, toz rengine bulanm bir bez paras bayrak gibi sallanyordu. Pencere geni ve yeterince yksekti, panjurlar ve byk caml ereveleri vard, bu byk camlarn pek ustaca konmu kt sarglarla hem gizlenen hem de aa vurulan eitli yaralan vard. Panjurlara gelince, yerlerinden oynam, dalmlard, ieride oturanlar korumaktan ok, gelip geenleri tehdit ediyorlard. Oynak yatk parmaklklar yer yer kesilmi ve bunlarn yerine saf bir dnceyle dikine tahta paralan aklmt. yle ki, balangta panjurken sonunda kepenk olup kmlard. Bu kt kapsyla, bu knk dkk, ama derli toplu pencerenin byle ayn evin stnde grlmeleri, birlikte yola kan, yan yana yryen deiik klkta iki dilenci etkisi yapmaktayd; ayn paavralar iinde hali tavn farkl iki dilenci; biri gemiinde de yoksul ve rezil, br gemiinde bir beyefendi. Merdiven, hangardan eve dntrlme benzeyen ok geni bir binaya varyordu. -211Uzun bir koridordan ibaret bir barsa vard, buraya sal sollu deiik boyutlarda blmeler alyordu; hcreden ok, tahta barakaya benzeyen, gerektiinde iinde oturulabi-lecek blmelerdi bunlar. Bu odalarn pencereleri evredeki bo arsalara bakyordu. Hepsi de kasvetli, smsk kapatlm, donuk, melankolik, mezar havas veren eylerdi; atlaklarn damda ya da kapda olmasna gre, ilerine ya souk k demetleri ya da buz gibi rzgrlar giriyordu. Bu tr evlerin ilgi ekici ve pitoresk bir zellii de, rmceklerinin iriliidir. Bulvara bakan giri kapsnn solunda, insan boyu yksekliinde, duvarda alm bir aydnlk penceresi ocuklarn gelip geerken attklar talarla dolmu drt ke bir kovuk oluturuyordu. Bu binann bir ksm son zamanlarda yktrlmt. Birisi, bugn ondan geriye kalanlara baktnda, nceki hali hakknda bir fikir verebilir. Hepsi yz yldan daha eski deildi. Yz yl bir kilise iin genlik, bir ev iinse ihtiyarlk demektir. Sanki, insann evi onun gelip geiciliinden, Tanr'nn eviyse onun lmszlnden pay alr gibidir. Postaclar bu viraneye 50-52 numara diyorlard; ama mahallede, Gorbeau'nun evi diye tannrd. Bu adn ona nereden geldiini syleyelim: Kt arasnda bitki kurutup saklar gibi fkra biriktirip saklayan, uucu tarihleri inelerle belleklerine ilitiren kk olay koleksiyoncular, geen yzylda 1770 yllarnda Pa--212ris'te Chtelet'te biri Corbeau, teki Renard* adnda iki avukat bulunduunu bilirler; La Fontaine'in daha nce kullanm olduu iki isim. Kara cppelilerin aka alay etmeleri iin mkemmel bir frsat oluturuyordu bu. Hemen bir parodi, biraz aksayan msralarla adliye saraynn koridorlarnda dolamaya balad.

Tnemiti bir dosyaya stat Corbeau Gagasnda bir haciz ilam vard Bu kokuyla itah kabaran stat Renard Orackta u masal dile getiriverdi: Hey, merhabal vs. Bu kt akalardan rahatsz olan ve peleri sra gelen kahkahalardan balarn nasl tutacaklarn aran bu namuslu iki meslek adam, adlarndan kurtulmaya ve bunun iin de krala bavurmaya karar verdiler. Bu konudaki dileke XV. Louis'ye, bir yandan papalk elisinin br yandan Kardinal De La Roche-Aymon'un, majestelerinin huzurunda dini bir huu ile diz kp, yataktan kan M. Du Barry'nin plak ayaklarna, her biri, terliinin bir tekini giydirdikleri gn sunuldu. Glmekte olan kral, glmeye devam etti ve neeyle iki avukatn isteini kabul etti ve bu iki kara cppeliyi ltfedip adlarndan kurtard ya da onun gibi bir ey yapt. Kral, stat Corbeau'nun adnn ilk harfine bir kuyruk takarak, bundan byle Gorbeau adn almasna izin verdi. stat Renard ise, meslekta kadar talihli kmad; ancak adnn nne bir P * Corbeau: Karga; Renard: Tilki -213koymak ve bylece Prenard diye arlmak iznini alabildi; yle ki, baz eyleri hatrlatma asndan bu ikinci isim hi de birincisinden aa kalmyordu. Burada dolaan bir sylentiye gre, Hpi-tal Bulvar 50-52 numaral binann sahibi ite bu stat Gorbeau imi. Hatta bu ant pencereyi yaptran da oymu. te bu viraneye Gorbeau'nun evi denmesi bundand. 50-52 numarann tam karsnda, bulvardaki aalar arasnda drtte kurumu kocaman bir karaaa ykselir ve tam karda Gobelin kapsna giden sokak balar. O dnemde bu sokakta ev yoktu, yerler ta deli deildi, kt gelimi birtakm aalar dikiliydi, mevsimine gre yeillik ya da amurlu olan sokak, dosdoru Paris'i evreleyen duvara varyordu. Yakndaki bir fabrikann damlarndan dalga dalga kkrt kokulan kard. ehrin kaps yaknd. 1823'te evre duvar henz duruyordu. Bu kapnn kendisi bile zihinde kasvetli hayaller uyandrmaktayd. Bicetre yoluydu bu. Hem imparatorluk dneminde hem de Restorasyon'da idam mahkmlar infaz gn Paris'e buradan girerlerdi. 1829 yl balarnda, adaletin, faillerini bir trl bulamad o esrarengiz "Fontainebleau kaps" cinayeti burada ilenmiti. Aydnlanmadan kalan karanlk bir konu, zlemeyen korkun bir muamma. Birka adm daha atn, o uursuz Crou-lebarbe Soka'na gelirsiniz. Ulbach, Ivry'li bir kei obannn kz, tpk bir melodramdaki gi-214bi gk grlts arasnda burada hanerlen-miti. Birka adm daha attnz m, Saint-Jacques kapsnn tepesi kesilmi lanetlik karaaalarna vanrsnz. nsanlk dostu ve insanln iyilii iin alan kimselerin idam sehpasn gizlemenin bir yolu; ne idam cezasn kaldracak bykl ne de onu muhafaza edecek otoriteyi gstermeye cesaret edemeyip, lm cezas karsnda gerileyen bir esnaf ve burjuva toplumunun topland u adi ve utan verici Greve Meydan. Ezelden beri mahkm edilmi, her zaman iren olmu Saint-Jacques Meydan bir yana braklacak olursa, otuz yedi yl nce bu kasvetli bulvann belki de en kasvetli noktas, bugn bile en az ekici yeri olan 50-52 numaral viranenin bulunduu yerdi. Burjuva evleri burada ancak yirmi be yl sonra boy vermeye balad. karartc bir yerdi. nsan kendisini, kafasna en hazin dnceler iinde, kubbesi grnen Salpetri-ere ile kaps dokunacak kadar yakn olan Bi-cetre arasnda; yani kadnlar tmarhanesiyle erkekler tmarhanesi arasnda hissediyordu. Gzle eriilebilen uzaklkta mezbahalardan, evre duvanndan ve kla ya da manastr gibi duran tek tk baz fabrika cephelerinden baka bir ey grnmyordu. Her tarafta barakalar ve inaat artklan, kefen gibi kara eski duvarlar, kefen gibi beyaz yeni duvarlar, her tarafta birbirine paralel aa sralan, sicimle hizalanm gibi binalar, dz yaplar, uzun souk hatlar ve dik alann karanlk hzn. Ne bir toprak engebesi, ne bir mimar -215kaprisi, ne de bir kvrm. Souk, dzenli, irkin bir btnd bu. Simetri kadar yrek daraltan bir ey yoktur. nk simetri can sknts, can sknts da matem demektir. Umutsuzluk esner. Ac ekilen cehennemden daha mthi bir ey dnlebilirse, o da sknt duyulan bir cehennemdir. Byle bir cehennem var olsayd, Hpital Bulvan'nn bu paras onun giri yolu olabilirdi. O zamanlar, gece inerken aydnln bittii sralarda, hele kn, akam ayaznn karaaalarn son krmz yapraklarn da kopard saatte, gkyz karanlk ve yldzsz olduunda ya da ay ve rzgr bulutlarda delikler at anlarda bu bulvar birdenbire kor-kunlar, siyah izgiler, sonsuzluun sivri paralar gibi zifiri karanlklara gmlp kaybolur, gelip geenler, burann karaaalarna dair saysz sylentileri dnmekten kendilerini alamazlard. Bunca suun ilendii bu yerin sszlnda dehet verici bir yan vard. nsan bu karanln iinde tuzaklar sezinler, karanln btn bulank ekilleri kuku uyandrr ve aalarn arasnda fark edilen uzun, geni ukurlar mezar deliklerini andrrd. Buras gndzleri irkin, akamlan kasvetli, geceleri ise uursuzdu. Yazn akamzerleri orada burada birka yal kadnn karaaalarn dibinde, yamurdan kflenmi sralann stnde oturduklan grlrd. Bu yal kadncazlar hi sklmadan dilenirlerdi.

Ne var ki, eski olmaktan ok, khnemi bir havas olan bu mahalle daha o zamanlard 6da deimeye doru gidiyordu. Onu o haliyle grmek isteyenlerin, o gnlerde bile acele etmeleri gerekiyordu. Her gn bu btnn bir paras yok olup gitmekteydi. Bugn, yaklak yirmi yl var ki Orleans demiryolunun istasyonu orada, eski d mahallenin yan bandadr ve onu iin iin ileyip deitirmektedir. Nerede bir bakentin snrlannm zerinde bir demiryolu istasyonu konursa, bu, bir d mahallenin lm ve bir ehrin douu olur. Sanki halklann bu byk hareket merkezlerinin evresinde en gl makinelerin ilemesiyle kmr yiyip ate kusan bu canavar gibi uygarlk beygirlerinin soluuyla tohum dolu toprak titreyip alr Ve insanla-nn eski bannaklarn yutarak yerine yenilerini kanr. Eski evler yklyor, yeni evler ykseliyor. Orleans demiryolu garnn Salpetriere top-raklann istila etmesinden bu yana Saint-Victor hendekleriyle Botanik Bahesi'nin yanndaki eski dar sokaklar her gn drt defa akn akn hzla zerlerinden geen yolcu arabalan, kiralk arabalar ve byk at arabalarnn etkisiyle sarslmakta ve bu akn, bir sre sonra sadaki ve soldaki evleri geriye doru itmektedir. nk baz yle kesin dorular vardr ki, sylenmesi bile tuhaf kaar. Nitekim byk ehirlerde gnein, evlerin cephelerini gneye doru evirdii ve o ynde gelitirdii ne kadar kesinse, arabalann sk sk gemesinin yollan genilettii de o kadar kesindir. Yeni bir hayatn belirtileri gayet aktr. Bu eski tara mahallesinde, en vahi -217kelerde ve gelip geeni olmayan yerlerde bile paket talan boy gsteriyor, kaldnmlar szlp uzamaya balyor. 1845 Temmuzu'nda bir sabah, burada birden kara zift kazanlarnn ttt grld. O gn uygarln Lour-cine Soka'na geldii ve Paris'in Saint-Mar-ceau d mahallesine girdii sylenebilirdi. 2. Baykula alblbl in Yuva Jean Valjean, ite bu Gorbeau viranesinin nnde durdu. Vahi kular gibi yuvasn kurmak iin bu ssz yeri semiti. Yeleinin ceplerini kartrd, maymuncuk gibi bir ey kanp bir kapy at, ieri girdi, sonra kapy dikkatle kapatt, Cosette'i srtnda tayarak merdivenden kt. Sahanla gelince, cebinden baka bir anahtar kararak baka bir kapy at ve odaya girer girmez hemen kapy kapad. Olduka geni, btn eyas yere serilmi bir dek, bir masa ve birka sandalyeden ibaret olan sefil bir odayd bu. Bir kede yaklm ve iinde korlar grnen bir soba duruyordu, bulvann feneri de fakir oday belli belirsiz aydnlatmaktayd. Dipte bir karyola vard. Jean, kk kz bu yataa gtrp uyandrmadan yatrd. akma akp bir mum yakt. Bunlar, masann zerine nceden hazrlanmt. Sonra bir gn nce yapt gibi hayranlk dolu bir bakla Cosette'i seyretmeye koyuldu. Bu bakta grlen iyilik ve efkat ifadesi adeta cokuyla kendinden gemeye kadar va-nyordu. Kk kz ya an gcn ya da an -218gszln verdii o sakin gven iinde, kiminle olduunu bilmeden uyumutu ve nerede olduunu bilmeden de uyumaya devam ediyordu. Jean Valjean eilip ocuun elini pt. Dokuz ay nce de uykuya dalan annesinin elini byle pmt. Yrei yine ayn strapl, sancl duyguyla doluydu. Cosette'in yatann yanna diz kt. Gn iyice aarmt, ocuk hl uyuyordu. Soluk bir aralk gnei sefil odann pencerelerinden ieri giriyor, tavana uzun glge ve k izgileri ekiyordu. Birdenbire, bulva-nn kaldnm talan zerinden gelen tepeleme dolu bir taoca arabas khne yapy bir frtna grlts gibi sarst ve dipten titretti. Cosette srayarak uyand: "Peki madam! imdi! imdi!" diye bard. Gzkapaklan uyku mahmurluuyla henz yan kapalyd, kendini yataktan aa att, kolunu duvarn kesine doru uzatarak, "Aman Tannm! Sprgem!" dedi. Gzlerini iyice at ve Jean Valjean'n glmseyen yzn grd. "Ah, sahi!" dedi ocuk. "Gnaydn efendim." ocuklar neeyi ve mutluluu hemen teklifsizce benimseyiverirler, nk kendileri yaratl olarak mutluluk ve needirler. Cosette, yatan ayakucunda Catherine'i grd ve hemen kucana ald. Bir yandan onunla oynuyor, bir yandan da Jean Valjean'a yzlerce soru soruyordu; Neredeydi? Paris -219byk myd? Madam Thenardier ok uzakta m kalmt? Gelir miydi? vs. Sonra birdenbire haykrd; "Ne gzel bir yer buras!" Oysa berbat bir izbeydi, ama o kendini zgr hissediyordu. En sonunda, "Ortal spreyim mi?" diye sordu. "Sen oyna," dedi Jean Valjean.

Gn byle geti. Cosette, hibir ey anlamaya almadan, bu bebekle bu iyi adamn arasnda tarife smaz derecede mutluydu. 3. Birleen ki Mutsuzluktan Mutluluk Doar Ertesi sabah gn doarken Jean Valjean yine Cosette'in yatann yanndayd. Yerinde kmldamadan, kk kz seyrediyordu. Ruhuna yepyeni bir ey doluyordu. Jean Valjean mrnde hi sevmemiti. Yirmi be yandan beri yapayalnzd. Hibir zaman baba, sevgili, koca ve bir dost olmamt. Krekteyken kt, karanlk, cahil ve vahiydi. Bu eski forsann yrei bakirlik doluydu. Kz kardeiyle onun ocuklar belli belirsiz ve uzak bir an brakmlar ve sonunda o da tamamen silinip gitmiti. Btn gcyle onlar bulmaya alm, bulamaynca da unutmutu. nsan yaratlnn yaps byledir. Genliinin br tatl heyecanlan da -eer var idiyse- bir uuruma yuvarlanp gitmilerdi. Cosette'i grd, onu gtrd, kurtard zaman iinin ta derinden sarsldn hissetti. inde tutku ve sevgi adna ne varsa uyanp bu ocua akt. Srekli onun uyudu--220u yatan yanna gidiyor ve orada sevinten titriyordu. Yreinde bir anne gibi aclar, burkulmalar hissediyor, ama ne olduunu anlayamyordu, nk sevmeye balayan bir kalbin bu byk ve garip davran pek karanlk, tatl bir eydir. Yepyeni bir duyguya kaplan zavall yal kalp! Kendisi elli be, Cosette'se sekiz yanda olduundan, hayatnda sevgi adna duyabilecei btn duygular eriyip, tarife smaz bir na dnmt. Bu, onun karlat ikinci nurlu tecelliydi. Piskopos ufkunda erdemin gneini ykseltmiti, Cosette ise sevginin' gneini ykseltiyordu. lk gnler bu hayranlk iinde geti. Cosette de -zavall kk varlk- farknda olmakszn kendi asndan deimekteydi. Annesi brakt zaman o kadar kkt ki, onu hatrlamyordu bile. nlerine kan her eye sanlveren krpe asma filizlerine benzebtn ocuklar gibi, o da sevmeyi dene- ' i. ama baaramamt. Thenardier'ler, on- ocuklar ve baka ocuklar, hepsi onu itmilerdi. Bir kpei sevmi, o da lmt. Ondan sonra hibir ey, hi kimse onu istememiti. ok hazin bir ey, nce de belirttiimiz gibi, daha sekiz yanda buz gibi bir yrei vard. Onun kusuru deildi bu, onda eksik olan sevme yetenei deildi; ne yazk! Onda eksik olan sevgi duygusunu tadacak ortam bulamamasyd. Bu nedenle daha ilk gnden itibaren, iinde hisseden ve dnen ne -221varsa hepsi bu iyi adam sevmeye koyulmutu. Hibir zaman hissetmedii bir eyi hissediyordu; bir alma, ieklenme ve nee duygusuydu bu. Adam onda artk ne ihtiyar ne de yoksul biri etkisi yapyordu. Oturduklar izbeyi gzel bulduu gibi, Jean Valjean' da yakkl buluyordu. Bunlar hep gndoumunun, ocukluun, genliin ve sevincin etkileridir. Topran ve yeni balayan bir hayatn bunda rol vardr. Mutluluun samanla vuran renginin akisleri kadar ho bir ey olamaz. Hepimizin gemiinde byle tozpembe bir izbeye rastlanr. Doa, elli yllk bir arayla derin bir ayrlk koymutu Jean Valjean'la Cosette'in arasna. Kader bu ayrl kapatt. Kader yaa farkl, ama ac ve keder dolu yaamlar birbirine benzeyen bu iki kksz hayat, kar konulmaz gcyle birdenbire birletirdi, nianlad. Gerekten de onlar birbirlerini tamamlyorlard. Cosette'in igds bir baba, Jean Val-jean'n igds de bir ocuk aryordu. Rastlamak, onlar iin buluma oldu. O esrarl anda elleri birbirine dokunur dokunmaz birbirine kenetleniverdi. Bu iki ruh birbirlerini fark ettikleri, birbirlerine muhta olduklarn anladklar an, smsk sarldlar. Szckleri en ierikli, en mutlak anlamda aldmzda diyebiliriz ki, her eyden mezar duvarlanyla ayrlm olan Jean Valjean bir dul, Cosette de bir ksz ve yetimdi. Bu durumda Jean Valjean ilahi bir takdirle Cosette'in babas oldu. -222Dorusu u ki, Chelles Orman'nda, Jean Valjean'in eli karanlkta onunkini yakalad zaman Cosette'te oluan esrarl izlenim bir hayal deil, gerekti. Bu adamn, bu ocuun kaderine girmesi, Tann'nn gelii olmutu. te yandan Jean Valjean barnan iyi semiti. Burada tamamen gvendeydi. Cosette'le birlikte oturduu blmeli oda, penceresi bulvara bakan odayd. Evin tek penceresi olduundan ne yandan ne de kardan hibir komunun gznden saknmaya gerek yoktu. 50-52 numarann zemin kat harap bir sundurmayd; bostanclar oray araba koymak iin kullanyorlard ve birinci katla hibir balants yoktu, demeyle ayrlmt. Ne kapa ne de merdiveni olan deme, harap evin karn zan gibiydi. Sylediimiz gibi, birinci katta birok oda ve tavan arasnda birka oda vard. Bunlardan sadece birinde Jean Valjean'in hizmetini gren yal bir kadn oturuyordu. Dierlerinin hepsi botu.

Odaba olan bu yal kadn gerekte kapclk grevi yapmaktayd. Noel gn burasn Jean Valjean'a o kiralamt. Jean Valjean kendisini spanya tahvilleri yznden iflas eden bir gelir sahibi olarak tantm ve burada torunuyla oturacan sylemiti. Kiray alt aylk pein demi ve yal kadn odayla blmeyi, grdmz gibi demekle grevlendirmiti. Geldikleri akam sobay yakp, her eyleri hazrlayan ite bu kadncazd. Haftalar birbirini kovalad. Bu iki varlk, bu sefil evde mutlu bir hayat sryorlard. -223Gndoumuyla birlikte Cosette de glmeye, konumaya, ark sylemeye balyordu. ocuklarn da kular gibi sabah sarklan vardr. Bazen Jean Valjean onun souktan atlam, krmz kk ellerini pyordu. Hep dayak yemeye alm olan zavall ocuk, bunun ne demek olduunu bilemiyor, utanarak uzaklayordu. Zaman zaman ciddileiyor ve kk siyah elbisesini gzden geiriyordu. Cosette artk paavralar iinde deildi, yastayd. Sefaletten km, hayata girmiti. Jean Valjean ona okuma yazmay retmeye balamt. Bazen ocua kelimeleri heceletirken, kendisinin krekteyken ktlk yapma amacyla okumay rendiini dnrd ve imdi bu fikir, sonunda bir ocua okuma yazma retmeye dnmt. Btn bunlar dndnde yal krek mahkmu meleklerin glmseyiiyle glmserdi. O burada, yukardaki birinin takdirini, insan olmayan birinin iradesini seziyor ve derin dncelere gmlyordu. yi dncelerin de, kt dnceler gibi uurumlar vardr. Jean Valjean'm hemen hemen btn zaman Cosette'e okuma yazma retmek ve onun oyun oynamas iin ara vermekle geiyordu. Ara sra ona annesinden sz ediyor ve onun iin dua ettiriyordu. Cosette, ona, "Baba," diyor, baka adn da bilmiyordu. Jean Valjean, kzn bebeini giydirip soymasn seyrederek, cvldamasn dinleyerek -224saatlerce oyalanyordu. Hayat artk ona ilgi ekici grnyordu. nsanlar ona iyi ve drst geliyordu, kafasnda hi kimseyi hibir eyden sulu bulmuyor, imdi bir ocuk tarafndan sevildiine gre iyice yalanncaya kadar yaamamak iin hibir neden grmyordu. Cosette'in gnl okayc bir k gibi aydnlatt upuzun bir gelecek gryordu kendisi iin. En iyiler bile bencil dncelerden bsbtn arnm deildirler; baz anlar Cosette'in bydnde irkin bir kz olacan adeta sevinerek dnyordu. Srf kiisel bir kan olmakla birlikte, dncemizi btnyle sylemi olmak iin unu da belirtelim ki, Jean Valjean'in geldii bu noktada Cosette'i sevmeye balad zaman, iyilik yapmaya devam etmesi iin, byle bir destee ihtiyac olmad bizce kesin deildir. nsanlarn ktlnn ve toplumun sefaletinin yeni yanlarn grmt. Geri bunlar eksik yanlard ve kanlmaz olarak gereklerin ancak bir yann yanstyorlard. Kadnn talihi Fantine'de zetleniyor, kamu otoritesi Javert'in ahsnda cisimleiyordu. Kree, iyilik yapt iin dnm, yeni aclar altnda ezilmi; onu yine tiksinti ve yorgunluk sarmaya balamt, hatta piskoposun ans bile baz anlar zihninde bulanklayordu. Geri sonra daha aydnlk, daha grkemli bir ekilde yeniden beliriyordu ama bu kutsal an ne de olsa giderek zayflamaktayd. Jean Valjean'in cesaretini kaybetmek ve yeniden dmek zere olmadn kim bilebilirdi ki? Ama sevdi, yeniden g kazand. Yazk! Coset-225te'den daha az sallantda deildi. O, onu korudu, o da ona g verdi. Cosette, onun sayesinde hayatta yryebildi; Jean Valjean, onun sayesinde erdemli kalmaya devam edebildi. O, bu ocua destek oldu ve bu ocuk, onun iin bir dayanak noktas oldu. Ey, kader dengelerinin nfuz edilmesi imknsz kutsal srr! 4. nemli Kiracnn Grdkleri Jean Valjean temkinli davranyor, gndzleri hi dar kmyordu. Her akam alacakaranlkta bazen tek bana, ou defa Co-sette'le birlikte bir iki saat kadar dolayor, en tenha bulvarlarn yan sokaklanndan gitmeye dikkat ediyor ve kiliselere gece bastrrken giriyordu. En yakn Saint-Medard kilisesine gitmeyi tercih ediyordu. Cosette'i gtrmedii zamanlar, kz, yal kadnla kalyordu, ama iyi adamla dar kmak kk kz iin daha byk bir zevkti. Onunla bir saat birlikte olmay, Catherine'le ba baa geirdii o sihirli anlara bile tercih ediyordu. Jean Valjean, Cosette'i elinden tutarak yryor ve ona ho eyler anlatyordu. Cosette artk ok neeliydi. Yal kadn ev ilerini gryor, yemei piiriyor ve yiyecek almaya gidiyordu. dareli bir ekilde, her zaman ocaklarnda biraz ateleri olan, ama ok skntda bulunan kimseler gibi yayorlard. Jean Valjean ilk gnk eyalarda hibir deiiklik yapmam, sadece Cosette'in blmesinin caml kapsn, cam olmayan bir kapyla deitirmiti. -226Hep o san redingotunu, siyah klot pantolonunu ve eski apkasn giyiyordu. Sokakta grenler onu fakir sanyorlard. Bazen iyi kalpli kadnlann ona metelik verdikleri bile oluyordu. Jean Valjean metelii alyor ve derin

bir saygyla selam veriyordu. Bazen de kendisinden sadaka isteyen yoksullara rastlyordu. O vakit, kimse tarafndan grlp grlmediinden emin olmak iin evresine bakyor, sakna sakna talihsiz adamn yanma yaklayor, eline birka para, ou zaman bir gm sikke brakp acele uzaklayordu. Sakncalan olan bir davrant bu. Mahallede onu, 'sadaka veren dilenci' diye tanmaya balamlard. Yal kadn suratsz, yaknlanna kar kskanlkla yourulmu bir yaratkt, Jean Valjean hi farknda olmadan onu inceleyip duruyordu. Biraz sard, bu yzden de gevezeydi. Gemiinden ona iki di kalmt. Biri yu-kanda, teki aada olan bu dileri durmadan birbirine vuruyordu. Cosette'e bir sr soru sormu, o da hibir ey bilmediinden, ancak Montfermeil'den geldiini syleyebilmiti. Bir sabah bu dikizci kadn, Jean Valje-an'n harap evin oturulmayan blmlerinin birinden ieri girdiini grd. Dedikoducu kadna Jean Valjean'n tavr garip grnmt. Onu yal bir kedi gibi sessiz admlarla izledi ve tam karya gelen kapnn atlandan grnmeden gzetledi. Jean Valjean, phesiz, fazladan bir tedbir olarak srtn bu kapya dnmt. htiyar kadn, onun cebini ka-ntrdn, oradan bir klf, makas ve iplik -227kardn, sonra redingotunun eteklerinden birinin astarn sktn ve skt yerden sarms bir kt paras kardn grd. Yal kadn bunun bin franklk bir banknot olduunu dehetle fark et. Bu paray doduundan beri ya iki ya da defa grmt. Dehetle, korkarak kat. Az sonra Jean Valjean kadnn yanna gelerek, u bin franklk kt paray gidip bozdurmasn rica etti ve bunun bir gn nce alm olduu alt aylk geliri olduunu ekledi. Yal kadn, "Acaba nereden ald?" diye dnd. Akam saat altda kmt, hkmetin veznesi phesiz o saatte ak olmazd! Kadn gitti, paray bozdurdu, bir yandan da tahminlerde bulundu. Hakknda yorumlar yaplarak giderek yaylan bu bin franklk para, Vignes-SaintMarcel Soka dedikoducu kadnlar arasnda bir sr kukulu konumalara yol at. Daha sonraki gnlerden birinde Jean Val-jean'm koridorda testereyle odun kesmesi gerekti. Yal kadn odada ortal topluyordu. Yalnzd, Cosette odunlarn kesilmesini seyretmekle meguld. Kadn bir ivide asl duran redingotu grd ve onu inceledi. Astar yeniden dikilmiti. Kadn redingotu dikkatle yoklad ve eteklerde, koltuk altlarnda kt desteleri varm gibi geldi; belli ki, bunlar binlik paralard! Ayrca kadn, redingotun ceplerinde daha bir sr eyler olduunu da grd. Yalnz evvelce grd ine, iplik, makas deil, byk bir czdan, ok byk bir bak, phe eki-228ci birtakm eyler ve eitli renkte perukalar da vard. Bu redingotun her cebi beklenmedik olaylar karsnda bavurulacak bir eya deposunu andryordu. Viran evin sakinleri bylece kn son gnlerine ulatlar. 5. Yere Den Madeni Bir Be Franklk Ses karr Saint-Medard yaknlarnda, krletilmi olan eski bir beylik kuyunun kenarna bada kurup oturma detinde olan bir yoksul vard. Jean Valjean, bu adama yardmda bulunmaktan holanr, onun nnden birka metelik vermeden gemez, ara' sra onunla konuurdu. Bu dilenciyi kskananlar onun polis olduunu sylerlerdi. Durmadan dualar mrldanan yetmi be yanda yal bir kilise hademesiydi. Bir akam Jean Valjean yine buradan geiyordu, yannda Cosette yoktu, dilencinin yeni yaklan sokak lambasnn altnda, her zamanki yerinde olduunu grd. Adam deti olduu zere dua eder gibiydi ve ne doru eilmiti. Jean Valjean ona doru gitti ve her zamanki sadakasn eline koydu. Dilenci birdenbire gzlerini kaldrd ve Jean Valjean'a dikkatle baktktan sonra ban hemen edi. Bu, imek gibi bir hareketti ve Jean Valjean o an titredi. Sanki sokak fenerinin nda yal kilise hademesinin sakin, dindar yzn deil de, korkun, tandk bir yz grm gibi geldi ona. Karanlkta birdenbire bir kaplanla kar karya gelen birinin duyabile-229cei hisse benzer bir eyler duydu. Dehetle ve ta kesilmiesine geri ekildi, ne nefes almaya, ne konumaya, ne kalmaya ne de kamaya cesaret edebildi, dikkatle dilenciye ba-kakald. Dilenciyse bir paavrayla rtl ban nne emi, onun orada olduunun bile farknda deilmi gibi duruyordu. Bu garip anda bir igd, belki de o esrarl korunma igds Jean Valjean' tek kelime bile sylemekten alkoydu. Dilencinin boyu bou, pl-s prts, grn her gnk gibiydi. "Hadi canm!" dedi Jean Valjean kendi kendine, "Deliyim ben! Hayal gryorum! mkn yok!" Ve iyice sarslm bir durumda eve dnd. Grdn sand yzn Javert'in yz olduunu kendi kendine bile aka itiraf etmeye cesaret edemiyordu. Gece bu konu zerinde dnrken, ikinci bir defa ban kaldrmaya zorlamak iin adama soru sormadna piman oldu. Ertesi gn gece bastrrken tekrar oraya gitti. Dilenci yerindeydi. Jean Valjean, ona bir metelik verip, kararl bir tavrla, "Merhaba ihtiyar," dedi. Dilenci ban kaldrd ve kederli bir sesle, 'Teekkr ederim iyi yrekli efendim," diye cevap verdi. Gerekten de ihtiyar kilise hademesiydi bu.

Jean Valjean kendini tamamen gvende hissetti. Glmeye balad. "Hay kr eytan, Javert'i grdn de nereden kardn?" diye dnd. "Hadi bakalm, imdi de her eyi ters mi grmeye balayacam nedir?" Bu konuyu bir daha dnmedi. Birka gn sonra, akam saat yaklak -230sekiz sularnda Cosette'e yksek sesle kelimeleri heceletiyordu ki, evin kapsnn aldn ve ardndan kapandn duydu. Bu da ona tuhaf geldi. Kendileriyle birlikte bu evde oturan yalnzca yal kadn vard ve o da mum kullanmamak iin daima gece olur olmaz yatard. Jean Valjean, Cosette'e susmasn iaret etti. Birinin merdivenlerden ktn duymutu. Gelen olsa olsa, hastalanp ila almak iin eczaneye giden yal kadn olabilirdi. Jean Valjean kulak kabartt. Yere ar basan birinin ayak sesiydi bu ve erkek aya gibi ses karyordu. Ama yal kadn da kaba kunduralar giymekteydi ve yal bir kadnn ayak sesi kadar hibir ey bir erkein ayak sesine benzemezdi. Her eye ramen Jean Valjean mumu fledi. Bu arada Cosette'e alak sesle, "Usulcack git yat," diyerek onu yatana yollam, tam ocuu alnndan perken ayak sesleri kesilmiti. Jean Valjean sessiz, hareketsiz, srt kapya dnk, kmldamadan oturduu iskemlesinin zerinde, karanlkta, nefesini tutarak ylece kald. Olduka uzun bir sre hibir ey duymaynca, ses karmadan arkasna dnd ve gzlerini odann kapsna dikti, anahtar deliinde bir k grd. Kapnn ve duvarn siyahl iinde bu k uursuz bir yldz gibi grnyordu. Besbelli ki orada, elinde mum, biri vard, ieriyi dinliyordu. Birka dakika geti, k uzaklat. Jean Valjean hi ayak sesi duymad. Bu da, kap-231dan dinlemeye gelenin pabularm kard anlamna geliyordu. Jean Valjean, kendini elbisesiyle yatana att ve btn gece gzn krpmad. Gn doarken yorgunluktan tam ii geiyordu ki, koridorun ucunda tavan arasndaki odalardan birinin alan kapsnn gcrtsyla uyand ve o gece merdivenlerden kan ayn ayak sesini duydu. Ses giderek yaklayordu. Yataktan aa atlad ve gzn olduka byk olan anahtar deliine dayad. Gece eve giren ve kapsn dinleyen her kimse, onu geerken grmeyi umuyordu. Gerekten de bir erkekti bu. Adam bu defa Jean Valjean'm odasnn nnde durmadan geti. Koridor henz pek karanlk olduundan, yz fark edilmiyordu. Ama adam merdivene gelince, dardan vuran k demetinden silueti belirdi ve Jean Valjean, adamn srtn iyice grd. Uzun boyluydu, srtnda uzun bir redingot, kolunun altnda da kaln bir sopa vard. Ja-vert'in o korkun grnyd bu. Jean Valjean, adam bulvara bakan penceresinden bir daha grmeyi deneyebilirdi. Ama pencereyi amak gerekecekti; cesaret edemedi. Belli ki, ieri anahtarla ve kendi evine girer gibi girmiti. Acaba ona anahtar kim vermiti? Bu ne demek oluyordu? Sabah saat yedide yal kadn temizlie geldiinde, Jean Valjean ona dikkatlice bakt, ama hibir ey sormad. Kadncaz her zamanki gibiydi. Kadn, ortal sprrken Jean Valje-232I an'a, "Msy bu gece birinin eve girdiini duydu mu acaba?" diye sordu. O yata, o bulvarda, akamn sekizi, kapkaranlk gece demektir. Jean Valjean, doal bir ses tonuyla cevap verdi: "A, sahi, kimdi o kuzum?" "Evdeki yeni kirac," dedi kadn. "Ad neymi?" "Pek hatrlamyorum. Dumont mu, Dau-mont mu, yle bir ad." "Peki, kimmi bu Msy Dumont?" htiyar, kk sansar gzleriyle ona bakp, "Sizin gibi bir gelir sahibi," dedi. Belki hibir amac yoktu, ama"jean Valjean bu szlerde bir ama olduunu sand. htiyar kadn gidince dolapta duran yz frank kadar bir paray cebine koydu. Bu ii yaparken, parann kard sesin duyulmamas iin ald btn tedbire ramen yz me-teliklik madeni para elinden kurtulup, grltyle deme talarnn zerinde yuvarland. Akamn alacakaranlnda aa inerek, bulvarn her yanna dikkatle bakt. Kimseyi gremedi. Bulvar bombo grnyordu. Ama birisi aalann arkasna saklanm da olabilirdi. Yukarya dnd ve Cosette'e, "Gel," dedi. Kk kzn elini tuttu, birlikte ktlar. -233BENC KTAP KARANLIKTA IKILAN AVDA SESSZ KPEK SRS

1. Stratejinin Zikzaklar imdi okunacak sayfalarla, daha sonra okunacak baz sayfalar iin burada bir aklama yapmak gerekiyor. Bu kitabn istemeyerek kendinden sz etmek zorunda kalan yazan, yllar var ki Paris'te bulunmamaktadr. Paris'i terk ettiinden beri ehir deiti ve onun iin mehul olan yeni bir ehir dodu. Yazar, Paris'i sevdiini sylemeye bile gerek duymuyor; Paris, onun dncesinin doduu ehirdir. Genliinin Paris'i, dindarca bir ballkla belleinde tayp gtrd Paris, ykmlar ve yeni yaplanmalar nedeniyle bugn artk eski bir Paris olmutur. Yazar, ite bu Paris'in sanki bugn hl varm gibi ondan sz etmesine izin verilmesini diliyor. Mmkndr ki, yazarn, "Filan sokakta filan ev vardr," diye okuyucular gtrecei yerde, bugn artk ne bir ev ne de bir sokak bulunur. Okuyucular arzu ederlerse durumu kontrol edebilirler. Yazara gelince, o yeni Paris'i bilmediinden gzlerinin nnde eski Paris'i hayal ederek yazyor. Orada yaarken grd baz eylerin o git-235tikten sonra da kaldn ve kendisi iin kutsal olan her eyin yok olup gitmediini dnmek onun iin mutluluk vericidir. nsan doduu yerde dolarken sanr ki, getii sokaklarla hibir ilgisi yoktur, o pencereler, o damlar, o kaplar kendisi iin hibir ey deildir, o duvarlar kendisine yabancdr, o aalar rastgele birtakm aalardr, iine girmedii o evler gereksizdir, zerinde yrd o talar tatan baka bir ey deildir. Ama daha sonra artk orada bulunmad zaman insan, o sokaklarn kendisi iin kutsal olduunu, o damlar, o pencereleri, o kaplan zlediini, o duvarlara ihtiya duyduunu, o aalan birer sevgili gibi sevdiini, iine girmedii o evlere her gn girdiini ve o kaldran tala-nna iinden, kanndan, yreinden bir eyler brakm olduunu fark eder. Artk grlmeyen, belki bir daha hi grlmeyecek olan, ama hayali zihinde saklanan btn o yerler, yrei szlatan bir sihire brnr, melankolik bir grnt olarak zihninizde canlanr, kutsal topra gzlerinizin nne serer. Ve insan o yerleri sever, onlan olduklan gibi, evvelce olduklan gibi anar, bunda direnir, hibir eyin deimesini istemez, nk insan vatannn ehresine de, annesinin ehresi gibi bal kalr. Bunun iin gemiten, imdi gibi sz etmemize izin verilsin. Bunu okuyucunun hatrda tutmasn rica ettikten sonra devam ediyoruz. Jean Valjean bulvardan hemen aynlp, yan sokaklara sapmt. Elinden geldii ka-236dar zikzak izerek ilerliyor, izlenmediinden emin olmak iin ara sra gerisingeriye dnerek aksi istikamette yryordu. Kovalanan geyiin bavurduu numaradr bu. z tutan arazilerde bu manevrann avan-tajlanndan biri de, avclan ve kpekleri ters yne ekerek yanltmasdr. Buna avclkta yanl iz srmek denir. Gkyznde dolunay vard. Ama Jean Valjean bundan rahatsz olmad. Henz ufka ok yakn olan ay, yollarda geni glge ve k paralan oluturmaktayd. Jean Valjean, karanlk taraftaki evlerin duvarlannn dibinden szlerek aydnlk taraf gzleyebilirdi. Bylece karanlkta kalan tarafn kontrolnden katn belki de dnmyordu. Bununla birlikte, Poliveau Soka'na komu btn ssz dar sokaklarda, peinden kimsenin gelmediinden emindi. Cosette hibir ey sormadan yryordu. Hayatnn ilk sekiz ylnda ektii aclar onu sabrl ve her zorlua dayanacak biri yapmt. Kald ki, birok nedenlerle de greceimiz gibi, kendisi de pek farknda olmakszn bu iyi adamn garipliklerine, kaderin acayipliklerine artk almt. Onunla birlikte olduuna gre, kendisini gvende hissediyordu. Jean Valjean da nereye gittiini Coset-te'den fazla bilmiyordu. Ona da, sanki kendisinden daha byk birinin elinden tutuyormu gibi geliyordu. Sanki grnmeyen bir varln desteiyle gittiini hissediyordu. Kald ki, ne verilmi bir karan, ne de bir plan vard. Hatta o adamn Javert olduundan bi-237le tam olarak emin deildi; kald ki, Javert olsa bile, Javert, kendisinin Jean Valjean olduunu nereden bilecekti? Klk deitirmemi miydi? ldn sanmyorlar myd? Yalnz, birka gndr ok tuhaf baz eyler oluyordu. Bu kadar da ona yeterdi. Gorbeau'nun evine bir daha dnmemeye kararlyd. Yuvasndan kovulan bir hayvan gibi, kendisine bannacak bir yuva bulana kadar saklanacak bir delik anyordu. Jean Valjean Mouffetard mahallesinde deiik ekillerde saysz labirentler izdi. Mahalle sanki ortaa dzeni altndaym, k yakma yasa varm gibi daha bu saatte uykuya dalmt. Jean Valjean, ustaca stratejilerle Censier, Copeau, Battoir-Saint-Victor ve Pu-its-1'Ermite sokaklann geti. Geri buralarda mobilyal kiralk oda veren yerler vard, ama iine gelenine rastlamad iin hibirine girmedi. Peinden gelen biri varsa, kendisini kaybetmi olduuna artk phesi kalmamt. Saint-Etienne-du-Mont'da saat on biri alarken, Pontoise Soka numara 14'teki polis komiserliinin nnden geiyordu. Biraz sonra, daha nce de szn ettiimiz igdyle arkasna dnp bakt. O an, kendisini olduka yakndan izleyen kiinin komiserliin nndeki fenerin altndan sokan karanlk yanna doru getiklerini aka grd; fenerin onlan ele vermiti. Bu kiiden biri, komiserin evine giden yola sapt. En nde

yryeni, Jean Valjean'a iyice pheli grnd. "Gel yavrum," dedi Cosette'e ve acele Pontoise Soka'ndan aynld. -238Bir daire izdi, o saatte kapal olan Patri-arches Pasaj'n doland. Epee-de-Bois Soka-'yla Arbalete Soka'n arnlad ve Postes Soka'na dald. Orada, bugn Roln Koleji'nin bulunduu ve Neuve-Sainte-Genevieve Soka'nn gelip baland bir yol kava vardr. {Neuve-Sainte-Genevieve Soka'nn eski bir sokak olduunu ve Postes Soka'ndan da on ylda bir bile bir posta arabasnn gemediini sylemeye bile gerek yok. Bu Postes Soka'nda on nc yzylda mlekiler otururdu ve asl ad Pots Soka'dr). Ay, yol kavana parlak bir k sayordu. Jean Valjean, bu adamlarn'kendisini izleyip izlemediklerinden emin olmak iin, onlan bu aydnlktan geerken ok net olarak grebileceini hesaplayarak bir kapnn altna sindi. Gerekten de, daha dakika gememiti ki adamlar belirdiler. imdi drt kii olmulard; hepsi de uzun boylu, koyu renk redingotlu, yuvarlak apkalydlar, ellerinde byk bastonlan vard. Gece karanlndaki tehdit-kr yryleri kadar, heybetli yaplan ve iri yumruklan da insana korku veriyordu. Sanki ehirli klna girmi drt heyula idiler. 2. Bereket Versin ki Austerlitz Kprsnden Araba Geebiliyor Jean Valjean iin kararszlk sona ermiti; ama neyse ki bu adamlar iin hl devam ediyordu. Jean Valjean, onlann tereddt etmesinden yararland; onlann vakit kaybetmeleri, -239kendisinin vakit kazanmas demekti. Bzl-d kapnn altndan kt ve Botanik Bahesi tarafna doru Postes Soka'na dald. Cosette yorulmaya balamt, onu kucana ald. Gelip geen hi kimse yoktu ve mehtaptan tr sokak fenerlerini yakmamlard. Admlarn sklatrd. Birka admda Goblet mlek malatha-nesi'ne vard. Binann cephesindeki eski kitabe ay nda aka okunuyordu: Buras Goblet oullarnn fabrikas Gelin sein, testiler var, gmler var ieklere sakslar, borular, tulalar var Gelen herkese gnl, deme ta satar Clef Soka'n, sonra Saint-Victor eme-si'ni arkasnda brakt, aa yollardan Botanik Bahesi boyunca yrd ve rhtma geldi. Burada dnp arkasna bakt. Rhtm bombotu. Sokaklar bombotu. Arkasnda hi kimse yoktu. Derin bir nefes ald. Austerlitz Kprs'ne ulat. O dnemde hl gei creti alnyordu. Gei cretini alan memurun bulunduu yere giderek bir metelik verdi. Kprde bu ii gren memur, "ki metelik," dedi. "Yryebilecek bir ocuk tayorsunuz. ki kiilik cret demeniz gerekir." Paray dedi. Geiinin byle bir uyarya yol amas cann skmt. Her ka, sessiz bir syrl olmal. O srada kocaman bir yk arabas da Seine Nehri'ni geiyor ve onun gibi sa kyya doru gidiyordu. Bu da onun iine yarad. Btn kpry bu arabann glgesinde geebilirdi. -240Kprnn ortalarna doru Cosette, ayaklan uyutuu iin yrmek istedi. Onu yere brakp, elinden tuttu. Kpry geince, biraz sada, karsnda antiyeler grd. Yrd. Oraya varmak iin olduka geni, ak ve aydnlk bir alandan gemeyi gze almak gerekiyordu. Tereddt etmedi. Onu kovalayanlarn izini kaybettikleri muhakkakt. Jean Valjean kendisini tehlikenin dnda sanyordu. Aranmasna aranyor, ama izlenmiyordu. Etraf duvarla evrili iki antiye arasndan kk bir sokak, Chemin-Vert-Saint-Antoine Soka'na alyordu. Dar ve karanlkt, tam ona gre bir sokakt. Oraya "girmeden nce arkasna bakt. Bulunduu noktadan Austerlitz Kpr-s'n boydan boya gryordu. Drt karalt kprye girmi, srtlarn Botanik Bahesi'ne evirmi sa kyya doru ilerlemekteydiler. Bu drt karalt, o drt adamd. Jean Valjean, yeniden ele getiini anlayan bir hayvann rpertisini duydu. Tek bir umudu kalyordu; Cosette'i elinden tutarak, byk aydnlk alan geerken, bu adamlarn belki hl kprye girmemi ve onu grmemi olmalar. Bu takdirde, nndeki dar yola dalp, bataklklara, ekili arazilere, evsiz topraklara ulaabilirse kurtulabilirdi. Bu kk, sessiz sokak ona gvenilebilir gibi grnd ve oraya girdi. -2413. Paris'in 1727'deki Planna Bir Bak yz adm sonra sokan atallat bir noktaya geldi. Sokak ikiye ayrlyor, bir yol saa, bir yol sola gidiyordu. Jean Valjean'n nnde bir Tnin iki kolu gibi iki sokak vard. Hangisini semeliydi?

Hi tereddt etmeden sadakine sapt. Niin? nk sol kol d mahalleye, yani oturulan yerlere, sa kol ise krlara, yani ssz blgelere doru gitmekteydi. Ne var ki, artk yle abuk yryemiyor-du. Cosette yava yryor, Jean Valjean'n admlarn da yavalatyordu. Onu yine kucana ald. Cosette, ban iyi adamn omzuna dayam, tek kelime bile sylemiyordu. Ara sra dnp arkasna bakyor, daima sokan karanlk yerinden gitmeye dikkat ediyordu. Arkasndaki sokak dmdz uzanmaktayd. ki defa arkaya bakt, ama kimseyi gremedi, derin bir sessizlik vard, az da olsa rahatlam bir halde yoluna devam etti. Bir ara aniden dnp baktnda, sokan kendi getii ksmnda, uzakta, karanln iinde kmldayan bir eyler grr gibi oldu. Yrmekten ok, ileriye doru atld, herhangi bir yan sokak bulup, oradan savumay, bylece bir defa daha izini kaybettirmeyi umuyordu. Karsna bir duvar kt. Ama daha ileri gitmeyi bsbtn imknsz klan bir duvar deildi bu; Jean Valjean'n girdii sokan sonunda, bunu yandan kesen -242bir baka sokan kenar duvaryd. Burada da bir karar vermek gerekiyordu; saa m, yoksa sola m sapmalyd? Saa bakt. Dar sokak hangarlardan, ambarlardan oluan yaplardan sonra bir kmazla son buluyordu. kmazn dibi ak seik grlmekteydi; byk beyaz bir duvard. Sola bakt. Akt ve yaklak iki yz adm sonra baka bir sokaa ulayordu. Kurtulu bu taraftayd. Jean Valjean, dar sokan sonunda fark ettii br sokaa ulaabilmek iin sola dnmeyi dnyordu ki, tam o an, dar sokakla gitmek zere olduu sokan birletikleri kede hi kmldamadan duran byk heykel gibi bir ey grd. Belli ki oraya nbeti olarak konulan ve geidi keserek bekleyen bir adamd. Jean Valjean geri ekildi. Jean Valjean'n bulunduu nokta, Paris'in Saint-Antoine ile Rpee arasnda kalan yeri, son zamanlarda tepeden trnaa deien yerlerden biridir. Bu deiiklik bazlarna gre irkinleme, bazlarna gre de gzellemedir. Ekili topraklar, antiyeler, eski yaplar silinmitir artk. Bugn yepyeni byk caddeler, meydanlar, sirkler, hipodromlar, demiryolu istasyonlar ve bir de hapishane, Mazas Hapishanesi grlr; ilerleme slah edip, cihazn da birlikte getiriyor. Yarm yzyl nce, srf geleneklerden oluan ve Enstit'ye les Quatre-Nations, Opera-Komik'e de Feydeau demekte direnen gndelik halk dilinde, Jean Valjean'n tam o an bu-243lunduu yerin ad le Petit-Picpus'du. Saint-Jacques kaps, Paris kaps, Sergents kaps, Porcherons kaps, Galiote, Celestins, Capu-cins, Mail, Bourbe, Arbre-de-Cracovie, Petite-Pologne, Petit-Picpus, bunlar hep yeni Paris'in stnde yzen eski Paris'e ait adlardr. Halkn bellei gemiin ykntlar zerinde dalgalanyor. Ancak yle byle var olabilmi, hibir zaman bir mahalle tasla olmaktan ileri gidememi olan Petit-Picpus, adeta manastr haval bir spanyol ehrine benziyordu. Yollarda fazla kaldrm ta yoktu, sokaklarda yaplar azd. Szn edeceimiz iki tanesi hari, btn sokaklar duvardan ve yalnzlktan ibaretti. Ne bir dkkn, ne bir araba, ancak orada burada pencerelerde yanan bir mum, saat ondan sonra k namna hibir ey... Baheler, manastrlar, antiyeler, bataklklar, nadi- j ren alak evler, evler kadar yksek koca koca duvarlar. te geen yzylda bu mahalle byleydi. Devrim onu zaten bir hayli horlamt. Cumhuriyet ykt, deldi, oydu. Moloz ynlar olumutu. Otuz yl nce bu mahalle, yeni inaatlarn altnda kayboluyordu. Bugn bsbtn silinip atld ve artk hibir ehir plannda izine rastlanmayan Petit-Picpus, 1727 plannda olduka ak bir ekilde gsterilmitir. Bu plan Paris'te Pltre Soka karsndaki Saint-Jacques Soka'nda Denis Thierry Basmevi ile Lyon'da, Prudence, Merciere So-ka'ndaki Jean Girin Basmevi tarafndan yaymlanmt. Petit-Picpus'un, sylediimiz -244gibi Y harfine benzeyen sokaklar vard. Bu Y"yi iki kola ayran Chemin-Vert-Saint-Antoi-ne Soka oluturmaktayd. Sola giden kol Kk Picpus Soka, saa giden kol da Po-lonceau Soka adn almaktayd. Y"nin iki kolu tepelerinde bir izgiyle birletirilmi gibiydi. Bu izginin ad Droit-Mur Soka'yd. Polonceau Soka oraya varmaktayd. Kk Picpus Soka ise daha ileri giderek, Lenoir pazarna doru kyordu. Seine Nehri'nden gelip Polonceau Soka'nn ucuna varan biri, solunda dik bir a biiminde ani bir dn yapan DroitMur Soka'm, karsnda bu sokan duvarn, sanda da Droit-Mur Soka'nn k olmayan bir uzantsn bulurdu; Ad Genrot kmaz'yd. te Jean Valjean burada bulunuyordu. Sylediimiz gibi, Droit-Mur Soka ile Kk Picpus Soka'nn kesinde nbet tutan kara silueti grnce Jean Valjean geri ekildi. Hi phe yoktu. Bu hayalet pusuda kendisini beklemekteydi. Ne yapmalyd?

Artk geri dnmeye vakit yoktu. Az nce arkasnda biraz geride, karanln iinde kmldadn grd phesiz Javert'le takmyd. Javert, muhtemelen Jean Valjean'n sonunda bulunduu sokan bana gelmiti. Grne baklrsa bu dolambal kk dehlizi biliyordu ve adamlarndan birini k yerini kollamaya gndererek tedbirini almt. Geree yakn olan bu tahminler, ani bir rzgrla uuuveren bir avu toz gibi, hemen Jean Valjean'n beyninde i ie girdiler. Genrot -245kmaz'n gzden geirdi; yol kapalyd. Kk Picpus Soka'n gzden geirdi, orada da nbeti vard. Ay yla ykanan beyaz kaldrm talar zerinde o uursuz eklin simsiyah belirdiini gryordu. lerlemek, bu adamn kurduu tuzaa dmek demekti. Geri gitmek, Javert'in kucana atlmakt. Jean Valjean, kendisini yava yava daralan bir aa yakalanm gibi hissediyordu. Umutsuzluk iinde gkyzne bakt. 4. El Yordamyla Ka Denemeleri Bundan sonrasn iyice anlayabilmek iin Droit-Mur Soka'n, zellikle de bu dar sokaa girmek iin Polonceau Soka'ndan karken solda kalan keyi tam olarak gz nnde canlandrmak gerekir. Droit-Mur sokak-, sada Kk Picpus Soka'na kadar batan baa yoksul grnl evlerle evrelenmiti. Sokan solunda ise, Kk Picpus Soka'na yaklatka giderek bir iki kat ykselen birok ayr dairelerden oluan, ciddi grnl tek bir bina bulunuyordu. Kk Picpus Soka ynnde ok yksek olan bu bina, Polonceau Soka'nn tarafnda olduka alakt. Orada, szn ettiimiz kede, sanki bir duvardan ibaret kalacak kadar alal-yordu. Bu duvar tam sokaa kadar uzanmyordu; dik bir ke yerine, olduka geriden bir kesik ke oluturmakta ve bu kesik kenin iki kenar, biri Polonceau Soka'nda, br Droit-Mur Soka'nda yer alacak olan iki gzcden burasn gizlemekteydi. Duvar, bu kesik kenin iki kenarndan -246balayarak, Polonceau Soka'nda 49 no'lu eve kadar, Droit-Mur Soka'nda da -ki burada bir paras ok daha ksayd- szn ettiimiz karanlk binaya kadar uzanmakta, bunun gen atsn keserek sokakta ierlek bir ke oluturmaktayd. Bu gen atnn kasvetli bir grn vard; zerinde ancak tek bir pencere, daha dorusu inko kapl ve daima kapal duran iki kepenk grlmekteydi. Anlattmz bu tanm, aslna tam bir sadakatle uygundur ve sz konusu mahallenin eski sakinlerinin zihninde olduka belirgin bir an uyandraca muhakkaktr. Duvarn kesik kesini ok byk ve ok harap bir kapya benzer Dir ey batan baa dolduruyordu. Birbirine tutturulmu ekilsiz geni bir yn dikine tahtayd. Yukarya gelen tahtalar, aadakilerden daha geniti, enlemesine konulmu ve uzun demir menteelerle tutturulmutu. Yanda, normal boyutta bir araba kaps vard. Kapnn buraya almasnn stnden elli yldan fazla gemedii aka anlalyordu. Kesik kenin zerinden bir hlamur aacnn dallan grnyordu ve duvar, Polonceau Soka tarafnda sarmaklarla kaplyd. Karanlk evin artk oturulmayan inzivaya ekilmi hali, ok yakn bir tehlike iinde bulunan Jean Valjean' kendisine ekiyordu. Binay arabuk gzden geirdi. Kendi kendine bu eve girmeyi baarabilirse, belki kurtulabileceini sylyordu. Kafasnda nce bir fikir, sonra bir umut belirdi. Binann Droit-Mur Soka'na bakan cep-247nesinin orta ksmnda, her katn btn pencerelerinde alt huni eklinde kurundan eski oluklar vard. Bir ana borudan karak bu oluklara uzanan yan borular binann cephesinde adeta bir aa resmi iziyordu. Bu borudan dallar saysz dirsekleriyle, eski iftliklerin nlerinde kvrlp bklen yapraksz asma ktklerine benziyordu. Dallan satan ve demirden bu acayip ardak, Jean Valjean'n ilk gzne arpan ey oldu. Sesini kartmamasn tembih ederek, Cosette'i yere oturttu ve srtn bir korkuluk tama yaslad, kendisi de su borusunun kaldrma dokunduu yere doru seirtti. Belki de buradan trmanp eve girmenin bir yolu vard. Ama su borusu harap durumdayd, kullanlabilecek gibi deildi ve baland yerde zar zor duruyordu. Kald ki, bu sessiz evin btn pencerelerinde, hatta tavan aras pencerelerinde bile kaln demir parmaklklar vard. Ayrca ay bu cepheyi tamamen aydnlatmaktayd, yolun ucunda gzclk eden adam, Jean Valjean' trmanrken grrd. Sonuta Cosette ne olacakt? katl bir evin tepesine onu nasl karabilirdi? Su yolundan trmanmaktan vazgeip, duvar boyunca srnerek Polonceau Soka'na dnd. Cosette'i brakt kesik keye geldiinde, burada kimsenin onu gremeyeceini fark etti. Daha nce de akladmz gibi, nereden baklrsa baklsn, burada btn gzlerden uzakt. stelik karanlkt. Ayrca iki de kap vard. Bunlar zorlamak mmkn olabilirdi. -248-

stnde hlamur aac ve sarmak grd duvarn gerisinde belli ki bir bahe bulunuyordu. Aalarda henz yaprak yoksa da, hi olmazsa o bahede gizlenebilir ve gecenin kalan ksmn geirebilirdi. Vakit geiyor, elini abuk tutmas gerekiyordu. Araba kapsn yokladnda hem ierden hem de dardan almadn anlad. br byk kapya daha bir umutla yaklat. Olduka harapt. Bykl onu bsbtn dayanksz yapyordu. Tahtalar rmt, ancak tanesi kalm olan demir menteeler pas iindeydi. Bu kurt yenikli kapnn delinmesi mmkn gibi grnyordu. yice gzden geirince anlad ki, bu kap aslnda kap deildi. Ne rezeleri, ne takviye demirleri, ne kilidi ne de ortasnda yang vard. Demir balantlar onu bir batan bir baa kesintisiz kat etmekteydiler. Tahtalann atlaklarndan, kabaca imentolanm irili ufakl talar grd. Daha on yl ncesine kadar oradan gelip geenler bu talan herhalde grebiliyorlard. Kap gibi grnen bu eyin, aslnda zerine dayal durduu bir yapnn tahta kaplamasndan ibaret olduunu byk bir hayal knkl iinde itiraf etmek zorunda kald. Tahtalardan birini koparmak kolayd, ama o zaman da karsnda bir duvar bulacakt. 5. Fenerlerde Havagaz Kullanlsayd Bu i Yapmaya mkn Olmazd Tam o srada belli bir mesafeden bouk ve dzenli bir ses duyulmaya baland. Jean Valjean tehlikeyi gze alp sokan kesin-249den yle bir bakt. Manga halinde sralanm yedi sekiz asker Polonceau Soka'na girmi geliyorlard. Snglerin parladn gryordu. Bulunduu yere doru gelmekteydiler. Askerlerin banda Javert'in uzun boyunu fark edebiliyordu. Ar ar ve temkinli bir halde ilerliyorlar, ancak sk sk duruyorlard. Btn duvar diplerini, kap ve geit ilerini aratrdklar belliydi. Javert'in yolda rastlayp, kanun namna yanna ald bir devriye kolu olmalyd. Buna phe yoktu. Javert'in iki yardaks da askerlerin safnda yrmekteydiler. Yry tempolarna ve duraklamalarna baklrsa, Jean Valjean'n bulunduu yere gelmeleri yaklak bir eyrek saat srerdi. Mthi bir and bu an. nc defadr ki, nnde alan korkun uurumdan Jean Valjean' sadece birka dakika ayrmaktayd. Ve de bu defa krek, artk yalnzca krek deil, Cosette'i ebediyen kaybetmek demekti; yani mezar ii gibi bir hayat. Yaplabilecek tek ey vard. Jean Valjean, iki ayr heybe tayordu denilebilir; bu onun zelliiydi. Heybelerden birinde bir azizin dnceleri, brnde ise bir forsann korkun yetenekleri vard. Duruma gre, heybelerden ya birini ya da tekini kartrrd. Toulon krek hapishanesinden ettii firarlar sayesinde edindii bir ustal vard. Hatrlanaca gibi, merdivensiz, kancasz, sadece kas kuvvetiyle ensesini, omuzlarn, kal-250alann ve dizlerini dayayarak, baz tek tk ta kntlarndan yararlanarak, bir duvarn dik a oluturduu yerden, gerektiinde altnc kat ykseklie kadar trmanmak gibi akl almaz bir sanatta statlk derecesine gelmiti. Nitekim, Paris'te, Conciergerie hapishanesi avlusunun kesine korkun bir n kazandran da yine bu sanattr; yirmi yl kadar nce mahkm Battemolle de oradan byle kamt. Jean Valjean, zerinden hlamur aacnn grnd duvar gzyle lt. Yaklak on sekiz ayak yksekliindeydi. Byk binann sivri atsyla yapt a alt ksmnda gen biiminde bir harla doldurulmutu. Herhalde, gelip geen dedikleri pislik bceklerinin durak yapmalar pek elverili olan bu keyi onlardan korumak iin yapmlard. Duvar kelerine koruyucu dolgu yaplmas Paris'te olduka yaygn olan bir yntemdir. Bu kitlenin ykseklii be ayak kadard. Bunun tepesinden duvarn stne erimek iin alacak mesafe on drt ayaktan fazla deildi. Duvarn tepesi dz tatand. Glk Cosette'ten geliyordu; duvara trmanmasn bilemezdi. Onu brakmak? Jean Valjean, bunu dnmyordu bile. Onu tamak da imknszd. Bu garip k baarabilmek iin bir erkein btn gcne kuvvetine ihtiyac vard. En ufak yk bile onun arlk merkezini bozar ve aa yuvarlanmasna neden olurdu. Bir ip gerekiyordu ama yoktu. Gece yans -251Polonceau Soka'nda ipi nerede bulmalyd? O an, Jean Valjean'n bir krall olsa, onu bir iple deitirmeye raz olaca kesindi. Ban kemie dayand btn durumlarda birden bir imek akar. Bu imek bizi bazen kr eder, bazen de aydnlatr. Jean Valjean'n umutsuz baklar Genrot kmaz'nn fener direine iliti. O dnemde Paris sokaklarnda havagaz lambalar yoktu. Sokaklarda gn batarken, aralkl olarak konulan fenerler yaklrd. Bunlar bir iple yerinden kartlp indirilirlerdi. Bu ip, soka bir yandan br yana kate-der ve

bir direin oyuunda biterdi. pin sarld krk, lambann altndaki kk bir demir dolapta kilitli dururdu. Dolabn anahtar fener yakcsmdayd ve ip de madeni bir klf iinde korunurdu. Jean Valjean hayati bir mcadelenin verdii enerjiyle bir hamlede soka ap, kmaz sokaa girdi, bann ucuyla kk dolabn kilit dilini frlatt; bir an sonra tekrar Coset-te'in yanna gelmiti. Elinde bir ip vard. Kaderle arpan karanlk are bulucular ellerini abuk tutarlar. O gece sokak fenerlerinin yaklmam olduunu sylemitik. Bu yzden, Genrot kmaz'nn lambas da tekiler gibi snkt; yerinde olmadnn farkna bile varlmadan yanndan geilebilirdi. Ne var ki, bulunduu yerin konumu, karanlk olmas, Jean Valjean'n uramalar, garip hareketleri, gidi gelileri, btn bunlar osette'i kayglandrmaya balamt. Baka -252bir ocuk olsa imdiye kadar oktan feryatlar koparrd. Ama o, Jean Valjean'n redingotunun eteini ekitirmekle yetindi. Yaklamakta olan devriye kolunun kard ses gittike daha belirgin bir ekilde duyuluyordu. Cosette, yavaa, "Baba, korkuyorum. Oradan kim geliyor?" dedi. Talihsiz adam, "t! Madam Thenardier," diye cevap verdi. Cosette titredi. Jean Valjean ekledi: "Sesini karma, ii bana brak. Salon barmaya, alamaya kalkma, Madam Thenardier seni gzlyor. Geri almaya geliyor." Sonra tela etmeden, ama hibir eyi iki defa tekrarlamadan, kesin ve hzl bir dakiklikle ie koyuldu. Devriye kolunun ve Ja-vert'in her an gelmeleri mmkn olduu bir srada gerekten dikkate deer bir davrant bu. Boyunbam kard, Cosette'in koltuklarnn altndan geirip, ocuu incitmemeye dikkat ederek vcuduna dolad, denizcilerin krlang dm dedikleri bir dmle bo-yunban ipin bir ucuna balad, br ucunu dilerinin arasna ald, ayakkablanyla oraplarn karp, duvarn zerinden att, har dolgunun stne kt ve duvarla binann sivri atl yz arasndaki ada sanki topuklarnn, dirseklerinin altnda basamaklar varm gibi salam ve emin admlarla trmanarak yukarya doru ykselmeye balad. Yarm dakika gememiti ki, duvarn stnde diz kmt. Cosette hibir ey sylemeden, akn akn onu seyretmekteydi. Jean Valjean'n -253tembihi ve Madam Thenardier'nin adn duymak onu korkutmutu. Birden Jean Valjean'n ok alak bir sesle kendisine seslendiini duydu: "Duvara dayan." Cosette syleneni yapt. "Sakn ses karma ve korkma," dedi Jean Valjean. Cosette, ayaklarnn yerden kesildiini hissetti. Ne olduunu anlamaya vakit kalmadan, kendisini duvarn tepesinde buldu. Jean Valjean, onu yakalad, srtna ald, sol eliyle iki kk elini tuttu, yzkoyun yatt ve duvarn zerinde srnerek kesik keye kadar geldi. Tahmin ettii gibi orada bir bina vard. Dam tahta kapl duvarn yukarsndan balayp, olduka hafif bir meyille hlamur aacn syrarak yerin ok yaknna kadar iniyordu. yi bir rastlantyd bu, nk duvar bu tarafta, sokak tarafna gre ok daha yksekti. Jean Valjean aaya baktnda zemini ancak ok derinde grebiliyordu. Damn eik yzne yeni gelmi ve henz duvarn tepesini brakmamt ki, iddetli bir grlt devriye kolunun geldiini haber verdi. Javert'in grleyen sesi duyuldu. "kmaz soka aratrn! Droit-Mur Soka koruma altnda, Kk Picpus Soka da yle. Eminim kmaz sokaktadr!" Askerler Genrot kmaz'na doru seirttiler. Jean Valjean kendini brakp dam boyunca aaya kayd, bir yandan da Cosette'i tu-254tuyordu, hlamur aacna vard ve yere atlad. Ya korkusundan ya da cesaretten Cosette hi ses soluk karmam, sadece biraz elleri syrlmt. 6. Bilmece Gibi Bir Sorunun Balangc Jean Valjean, epeyce geni ve garip grnl bir bahede bulunuyordu. Sadece kn ve geceleri seyredilmek iin yaplma benzeyen hznl bahelerden biriydi. Uzun dikdrtgen biimindeydi; dipte iki' sra byk kavaldan olan bir yolu, kelerde epeyce yksek aalan, ortada glgeliksiz bir alan vard. Bu alanda tek bana yksek bir aa fark ediliyordu. Sonra byk allklara benzeyen eri br, diken diken birka meyve aac, kk sebze ve kavun tarlas ve bir de eski bir kirli su ukuru fark ediliyordu. urada burada yosundan

kararma benzeyen ta sralar vard. Yollann kenarlannda koyu renk, dimdik kk aalar sralanmt. Yollann yansn otlar brm, geri kalan ksmn da yeil bir kf kaplamt. Jean Valjean'n yannda, damndan yararlanarak aa indii yap, bir yn al rp, bunlann gerisinde de, duvann tam dibinde, knk yz karanlkta belli belirsiz grnen ekilsiz bir maskeden ibaret bir ta heykel vard. Bina bir harabeydi; iinde ykk dkk odalar fark ediliyordu; bunlardan tklm tklm eya dolu olan biri hangar vazifesi gryor gibiydi. -255Droit-Mur Soka'na bakan ve Kk Pic-pus Soka'na da dnen byk bina, her iki cephesini de keleme bu baheye veriyordu. eriye bakan bu cepheler, darya bakan cepheden daha trajik grnlydler. Btn pencereler parmaklklyd. Hibir k fark edilmiyordu. st katlarda, hapishanelerdeki gibi kullanlm olan sular ve dam akntlarn toplayan hazneler vard. Cephelerden birinin glgesi brnn zerine vuruyor ve koskocaman, simsiyah bir araf gibi baheye seriliyordu. Grnrde baka bir ev yoktu. Bahenin dip taraf sisin ve gecenin iinde kayboluyordu. Byleyken, sanki arkalarnda baka ekili yerler de varm gibi, birbiriyle kesien baz duvarlar ve Polonceau Soka'nn alak damlar hayal meyal seilmekteydi. Bu baheden daha vahi, daha sessiz bir yer dnlemezdi. Ortalkta kimseler yoktu. Bu saatte kimsenin olmamas ok doald ama buras le vaktinde de birileri gezsin, yrsn diye yaplm bir yere hi benzemiyordu. Jean Valjean'n ilk ii pabularn arayp bulmak ve ayana giymek, sonra da Coset-te'le birlikte hangara girmek oldu. Kaan biri hibir zaman kendisini yeterince gizlenmi sayamaz. Hep Madam Thenardier'yi dnen ocuk da, onun, olabildiince bir yerlere sokulup bzlme igdsn paylayordu. Cosette titreyerek ona sokuluyordu. Soka ve kmaz aratrp duran devriye kolunun grlts, talara vurulan dipik darbeleri, -256Javert'in nbeti diktii polislerin birbirlerine seslenileri, anlalmayan baz szlerle kark lanetlemeleri iitiliyordu. On be dakika kadar sonra bu frtna uultusu uzaklamaya balar gibi oldu. Jean Valjean soluk bile almyordu. Elini hafife ses karmamas iin Coset-te'in aznn stne koymutu. Dier yandan, iinde bulunduu yalnzln yle garip bir sessizlii vard ki, bu korkun amata ne kadar iddetli ve yakn olursa olsun, bu skneti az da olsa bozamyordu. Sanki bu duvarlar, Kutsal Kitap'ta yazl sar talardan rlmt. Birdenbire bu derin sessizliin ortasnda bir ses ykseldi. Semavi, tanrsal, szle anlatlmaz bir sesti bu; teki ne kadar korkunsa, bu da o kadar byleyiciydi. Karanlklardan kan bir ilahiydi, zulmn korkun gece sessizliinin iinde bir dua ve ahenk parldayyd. Bu ilahiyi syleyen kadn sesleriydi, ama bakirelerin lekesiz, temiz vurgusuyla ocuklarn saf vurgusunun karmndan oluan seslerdi bunlar; yeryzne alt olmayan, yeni doanlarn hl duyduklar, lmek zere olanlarnsa duymaya baladklar seslere benzeyen seslerdi. Bu name, baheye hkim olan karanlk binadan geliyordu. eytanlarn grlts uzaklarken, sanki bu melekler korosu da karanln iinden yaklayordu. Cosette'le Jean Valjean dizlerinin stne meldiler. Bu seslerin ne olduunu bilmiyorlard, nerede olduklarn da bildikleri yoktu, ama -257adam ve ocuk, ileke ve masum, her ikisi de dizst kmeleri gerektiini hissediyorlard. Seslerin garip yan uydu ki, binann ssz grnmesine engel olmuyordu. Hi kimsenin oturmad bir yerde doast bir nameydi. Bu sesler duyulduu srece Jean Valjean hibir ey dnemedi. Artk geceyi grmyor, sadece masmavi bir gkyz gryor, hepimizin iinde bulunan o kanatlarn aldn hisseder gibi oluyordu. Name snd. Belki de uzun sre srmt. Jean Valjean bunu syleyebilecek durumda deildi. Vecd iinde geen saatler daima bir dakika gibidir. Her ey yeniden sessizlie gmld. Ne sokakta ne de bahede artk hibir ses kalmamt. Tehdit eden de, teskin eden de silinip gitmiti. Rzgr duvarn tepesindeki baz kuru otlan buruturuyor, onlar da tatl ve hazin, hafif bir ses karyorlard. 7. Bilmecenin Devam Gece ayaz kmt. Bu da sabahn saat biri ya da ikisi olduunu gsteriyordu. Zavall Cosette hibir ey sylemiyordu. Yannda oturmu, ban gsne dayam olduundan, Jean Valjean onu uyumu sanyordu. Eilip bakt. Cosette'in gzleri falta gibi akt ve zerinde Jean Valjean'm yreini szlatan dnceli bir hal vard. Hl titriyordu. "Uykun var m?" diye sordu Jean Valjean.

Cosette, "ok yorum," dedi. Az sonra tekrar konutu: "Hl orada m acaba?" -258"Kim?" "Madam Thenardier." Jean Valjean, Cosette'in ses karmamas iin bavurduu areyi oktan unutmutu. "Ha!" dedi, "o gitti. Artk korkma." ocuk gsnn stnden bir yk kalkm gibi derin bir nefes ald. Toprak rutubetli, hangar drt bir yandan ak, rzgr her an biraz daha serin esiyordu. yi adam redingotunu karp Cosette'i sard. "Biraz sndn m?" dedi. "Oh, evet baba." "Peki yleyse, beni biraz bekle. imdi gelirim." Harabeden kt, byk bina boyunca yrmeye koyuldu, daha iyi bir barnak aryordu. Baz kaplara rastlad, ama kapalyd. Zemin kat pencerelerinin hepsinde demir parmaklklar vard. Binann i kesi nnden geiyordu ki, kemerli pencerelere geldiini fark etti ve burada bir para aydnlk grd. Parmaklarnn ucunda ykselip birinden bakt. Bu pencerelerin hepsi de olduka geni bir salona aitti. Geni tabanlar ta deli, kemerlerle, stunlarla blnm, iinde kk bir kla byk glgelerden baka bir ey seilmeyen bir salondu buras. Ik, bir kede yanan kandilden geliyordu. Salonda kimseler yoktu, hibir ey kmldamyordu. Ama daha dikkatle baknca, yerde, deme talarnn zerinde sanki kefenle rtlm insan ekline benzer bir ey grr gibi oldu. Bu ey yere yzkoyun uzanmt, yz taa bakyordu, kollan -259ha eklinde almt, l gibi hareketsizdi. Yerde srnen ylan gibi bir eye baklrsa, bu uursuz eklin boynunda bir ip vard. Btn salon zayf bir kla aydnlanan yerleri saran karanlk sisin iinde yzyor ve bu da ona bsbtn dehetengiz bir grn veriyordu. Jean Valjean'n o gnden bu yana sk sk sylediine gre, hayatnda birok lm man-zaralanyla karlam olmasna ramen byle gece vakti bu karanlk yerde kim bilir hangi mehul srr gerekletiren bu muammal ekilden daha korkun, daha dondurucu bir ey asla grmemiti. Bunun bir l olduunu dnmek dehet vericiydi, ama bir canl olduunu dnmek daha da dehet vericiydi. Cesaret edip alnn cama yaptrd ve bu eyin kmldayp kmldamadn gzetledi. Kendisine ok uzun gelen bir sre bekledii halde yerde uzanm yatan ekil hibir hareket yapmyordu. Birdenbire tarif edilmez bir korku hissine kapld ve kat. Arkasna bakmaya cesaret edemeden hangara doru komaya balad. Ban evirecek olursa, o eklin hzl admlarla, kollarn sallayarak pei sra yrdn grecekmi gibi geliyordu. Harabeye vardnda soluk soluayd. Dizleri bklyor, srtndan terler boanyordu. Neredeydi? Paris'in ortasnda byle mezara benzer bir yeri kim hayal edebilirdi? Bu garip ev neyin nesiydi? Gecenin esranyla dolu, karanlkta meleklerin sesiyle ruhlar aran ve geldikleri zaman da onlara aniden bu korkun grlty sunan, gn kl kapsn -260amay vaat edip, mezarn korkun kapsn aan bir ev! Ve gerekten de sokakta bir numaras olan bir bina, bir evdi bu! Bir rya deildi! Rya olmadna inanmak iin talarna dokunma ihtiyac duyuyordu. Souk, sknt, endie ve gecenin heyecanlan yznden her yann gerek bir ate sarmt ve btn bu dnceler beyninin iin-I de rpnp duruyordu. Cosette'in yanna gitti. Uyuyordu. 8. Bilmece Gibi Sorun yice Karmaklayor ocuk ban bir tan zerine koymu, uyumutu. Yanna oturdu ve onu seyre koyuldu. Ona I baktka, yava yava sakinleiyor, imdi da-jha rahat dnebiliyordu. Bundan byle hayatnn temeli olan u gerei aka gryordu ki, bu ocuk yannda bulunduu srece herhangi bir eye ihtiya duyarsa, yalnz onun iin duyacak ve herhangi bir eyden korkarsa yalnz onun iin korkacakt. Redingotunu onu rtmek iin kardndan, ok d halde bunu hissetmiyordu bile. Bu srada, dald hayaller arasnda bir sredir garip bir ses duyar olmutu. Sallanan bir ngrak gibi bir eydi. Bahenin iinden geliyordu. Geri hafifti, ama aka iitiliyordu. Gece ayrlarda, ineklerin boynundaki ngraklarn kard belli belirsiz, hafif mzik sesine benzeyen bir sesti. Jean Valjean dnd; arkasna bakt.

-261nsana benzer bir yaratk kavun tarlasnn arasnda dolayor, dzenli hareketlerle kalkyor, eiliyor, duruyordu; topran zerinde bir ey srklyor ya da yayyor gibiydi. Grne gre topallyordu. Jean Valjean, kaderleri kt kiilerin her zamanki titreyiiyle sarsld. Onlar iin her ey dman, her ey kukuludur. Gndzden ekinirler, nk grlmelerine yardmc olur; geceden ekinirler, nk habersiz yakalanmalarna yardm eder. Az nce o bahenin sszlndan titriyordu, imdi ise bahede birisi olduu iin titremekteydi. Soyut korkulardan, somut korkulara dt. Javert'le polislerin belki de gitmemi olduklarn, mutlaka sokaa gzcler braktklarn, bu adam kendisini bahede grecek olursa, "Hrsz var!" diye barp, ele vereceini dnd. Uyumakta olan Cosette'i yavaa kucana alarak, hangarn en uzak kesine, kullanlmayan bir yn eski eyann arkasna tad. Cosette hi kmldamad. Buradan, kavun tarlasndaki yaratn davranlarn gzetledi. Garip olan uydu ki, ngrak sesleri hep adamn hareketlerini izliyordu. Adam yaklat zaman, ses de yaklamakta, uzaklat zaman ses de uzaklamakta; acele hareket ettii zaman titrek bir ngrak sesi duyulmakta, durduu zaman ses kesilmekteydi. ngran bu adama bal olduu aka anlalyordu. Ama yleyse bunun anlam neydi? Bir ko ya da kz gibi ngrak taklm olan bu adam neyin nesiydi? Kendi kendine bu sorulan sorarken, Co-262sette'in ellerine dokundu. Buz gibiydiler. "Aman Tanrm!" dedi. Alak sesle seslendi: "Cosette!" ocuk gzlerini amad. Jean Valjean, onu iddetle sarst. Cosette uyanmad. "Sakn lm olmasn!" dedi. Ayaa frlad. Tepeden trnaa titriyordu. Aklndan en korkun dnceler karmakark geti. Baz anlar vardr ki, iren ihtimaller bizi bir zebani srs gibi kuatr ve beynimizin blmelerini iddetle zorlar. Eer sevdiimiz kimseler sz konusu ise, basiretimiz her trl lgnl icat eder. Jean Valjean souk bir gecede ve ak havada uyumann ldrc olabileceini hatrlad. Cosette, beti benzi solgun, hi hareket etmeden, ayaklarnn dibine yere uzanmt. Soluunu dinledi; soluk alyordu, ama zayf ve hemen snecekmi gibi gelen bir soluktu bu. Onu nasl stmal? Nasl uyandrmalyd? Bunun dnda her ey dncesinden silindi. Kendini kaybetmiesine harabeden dar frlad. Bir eyrek saat gemeden Cosette'in mutlaka bir atein nnde, bir yatan iinde olmas gerekiyordu. 9. ngrakl Adam Doruca bahede grd adama yrd. Yeleinin cebindeki para tomarn da eline almt. -263Adamn ba nne eikti, onun geldiini grmyordu. Jean Valjean bir iki admda kendini adamn yannda buldu. Haykrarak ona yanat: "Yz frank!" Adam srad ve gzlerini kaldrd. Jean Valjean, "Yz frank," diye tekrarlad, "eer bu gece iin bana barnacak bir yer verirseniz, yz frank kazanrsnz!" Ay Jean Valjean'n telal yzn iyice aydnlatyordu. "Madeleine Baba siz ha!" dedi adam aknlkla. Bu karanlk saatte, bu mehul yerde, bu mehul adam tarafndan syleniveren bu ad duyunca Jean Valjean irkildi. Her eyi beklerdi, ama bunu deil. Onunla konuan adam iki bklm olmu topal bir ihtiyard; kyl gibi giyinmiti ve sol dizinde olduka byk bir ngrak sallanan mein bir dizlik vard. Karanlkta kalan yz seilemiyordu. Bu arada adamcaz bandan takkesini karm, titreyerek baryordu: "Hey, Tanrm! Ne aryorsunuz burada Madeleine Baba? sa akna! Buraya nereden girdiniz? Gkten dm olmalsnz! Hi amam, bir gn derseniz, mutlaka oradan dersiniz. Ama bu ne hal byle! Bo-yunbanz yok, apkanz yok, redingotunuz yok! Biliyor musunuz, sizi tanmayan biri byle grse korkard. Ulu Tanrm, imdiki azizler akllarn m karyor? yi ama, buraya nasl girdiniz?" -264-

Kelimeleri birbiri ardna sralyordu. htiyar adam bir kyl gevezeliiyle konumaktayd; szlerinde endie edecek bir taraf yoktu. Btn bu szler aknlkla kark safa bir babacanlkla sylenmiti. "Siz kimsiniz? Bu ev neyin nesi?" diye sordu Jean Valjean. "Eh, yani bu kadar da olmaz!" diye haykrd ihtiyar. "Ben sizin buraya yerletirdiiniz kimseyim, bu ev de sizin beni yerletirdiiniz evdir. Nasl! Beni tanmadnz m?" 'Tanmadm," dedi Jean Valjean. "Peki, siz beni nasl oluyor da tanyorsunuz?" Adam, "Siz benim hayatm kurtarmtnz," dedi. Yan dnd, ay nn bir demeti adamn yzn yandan aydnlatt. O zaman Jean Valjean, ihtiyar Fauchelevent'i tand. "Ah!" dedi Jean Valjean, "Siz miydiniz? Evet, sizi tanyorum." htiyar, sitem eden bir tavrla, "Hele kr!" dedi. Jean Valjean tekrar konutu: "Peki, burada ne yapyorsunuz?" "Ne yapacam, kavunlarm rtyorum ite!" Gerekten de, Jean Valjean yanna yanat srada ihtiyar Fauchelevent bir hasr rtnn ucundan tutmu, kavun tarlasna sermekle meguld. Bahede bulunduu yaklak bir saatten beri ou yerini kapamt. Ona, Jean Valjean'n hangardan grd zel hareketleri yaptran ite bu iti. Fauchelevent devam etti: -265"Kendi kendime dedim ki, ay parlad, dona ekecek. Acaba kavunlarm giydirsem mi?" Sonra az dolusu glerek Jean Valje-an'a bakt ve ekledi, "Siz de ayn eyi yapsanz iyi olur! Yalnz, kuzum, buraya nasl girdiniz?" Jean Valjean, bu adamn kendisini Madeleine adyla tandn anlaynca temkinli konumaya balad. Durmadan soru soruyordu. in tuhaf, roller sanki tersine dnmt. eri gizlice giren kendisi olduu halde, adam sorguya ekiyordu. "Peki, dizinizdeki bu ngrak ne oluyor?" "Ha, bu mu?" diye cevap verdi Fauchele-vent, "Benden kasnlar diye." "Nasl? Sizden kasnlar diye mi?" htiyar Fauchelevent tarif edilmez bir ifadeyle gz krpt. "Lanet olsun! Yalnz kadnlar var bu evde; bir sr gen kz. Bana rastlamalar onlar iin tehlikeli olurmu. ngrak onlara geldiimi haber veriyor. Ben gelince, onlar gidiyorlar." "Nedir bu ev?" "Canm, biliyorsunuz ya." "Hayr, bilmiyorum." "Beni buraya bahvan olarak koymutunuz ya!" "Siz yine de ben bilmiyormuum gibi cevap verin." "Buras Kk Picpus Manastr." Jean Valjean'n anlan canlanyordu. Tesadf, yani ilahi takdir onu tam da Saint-An-toine Mahallesi'ndeki bu manastra atmt -266ite; arabasnn devrilmesiyle sakat kalan ihtiyar Fauchelevent'in, Madeleine Baba'nn tavsiyesi zerine iki yl nce kabul edilmi olduu manastra. Kendi kendine konuur gibi tekrarlad: "Kk Picpus Manastn." Fauchelevent yine sordu: "yi ama, gerekten Madeleine Baba, siz nasl oldu da buraya girdiniz? Bir aziz bile olsanz, sonuta erkeksiniz, oysa buraya erkek giremez." "Siz girmisiniz ama." "Sadece ben vanm." "Ne olursa olsun burada kalmak gerekiyor," dedi Jean Valjean. Fauchelevent, "Aman Tannm!" diye haykrd. Jean Valjean, ihtiyara yaklat ve ciddi bir sesle ona, "Fauchelevent Baba, sizin hayatnz kurtarmtm," dedi. "Bunu ilk hatrlayan bendim," diye Fauchelevent cevap verdi. "yleyse, o zamanlar sizin iin yaptm eyi bugn siz benim iin yapabilirsiniz." Jean Valjean'n salam ve gl iki elini, buruuk ve titreyen ellerinin arasna ald Fauchelevent ve konuacak gc yokmu gibi birka saniye durdu ve sonra, "Ah! Sizin bana yaptnzn bir parasn olsun size yapabilsem ulu Tann'nn bir ltf olur bu! Ben ha! Sizin hayatnz kurtaracam! Sayn belediye bakan, bu ihtiyar emrinizdedir," dedi. Olaanst bir sevinti bu, ihtiyar adam adeta deimiti, sanki yz k sayordu. -267"Ne yapmam istiyorsunuz?" diye sordu. "Bunu size anlatrm. Bir odanz var m?" "Ayr bir barakam var, urada, eski manastr harabesinin arkasnda, kimsenin gremeyecei bir kede. odas var." Gerekten de baraka harabenin gerisinde, yle iyi gizlenmi, kimsenin grmemesi iin yle iyi bir yere kurulmutu ki, Jean Valjean onu grmemiti. "yi," dedi Jean Valjean. "imdi sizden iki ey istiyorum." "Nedir sayn bakan?" "Birincisi, benim hakkmda bildiklerinizi kimseye sylemeyeceksiniz, ikincisi daha fazlasn renmeye almayacaksnz."

"Nasl isterseniz. Biliyorum, sizin elinizden ancak drst eyler yapmak gelir, her zaman da Tann'nn iyi bir kulu olmusunuzdur. Sonra, zaten beni buraya siz koydunuz. Sizin bileceiniz i. Emrinizdeyim." "Tamam. imdi gelin benimle. ocuu alalm." Fauchelevent, "Ay! Bir de ocuk mu var?" dedi. Baka bir ey sylemedi, efendisinin peinden giden bir kpek gibi Jean Valjean' takip etti. Yarm saat gemeden kor bir atein alevinde Cosette'in yz yeniden pembelemi, ihtiyar bahvann yatanda uyuyordu. Jean Valjean boyunban takm, redingotunu giymi, duvarn zerinden atlan apka bulunup alnmt. Jean Valjean, redingotunu srtna takarken, Fauchelevent de ngrakl diz-268liini karmt. Dizlik imdi hasrdan srt kfesinin yanndaki iviye aslm olarak duvar sslemekteydi. ki adam bir masann bana gemi snyorlard. Fauchelevent, masann stne bir para peynir, bir kara ekmek, bir ie arap ve iki de bardak koymutu. htiyar adam elini Jean Valjean'n dizine koyarak, "Ah! Madeleine Baba!" diyordu, "hemen tanmadnz beni! nsanlarn hayatn kurtaryor, sonra da onlar unutuyorsunuz! Yoo! ok kt bir huy bu! Oysa onlar sizi hi unutmuyorlar!" 10. Javert'in Avn Elinden Nasl Kardnn Hikyesidir Yukarda, deyim yerindeyse, arka yzn grdmz olaylar, aslnda ok basit artlar iinde olmutu. Jean Valjean, Fantine'in lm deinin yannda Javert tarafndan tutukland gnn gecesinde Montreuil-surmer ehir hapishanesinden kat zaman, polis, kaak forsann Paris ynne gittiini tahmin etmiti. Paris, her eyin iinde kaybolduu bir gayya kuyusudur. Dnyann Paris denen gbeinde, her ey denizin gbeindeymi gibi yok olur! Hibir orman, bir insan bu maheri kalabalk kadar saklayamaz. Her trden kaaklar bunu ok iyi bilirler ve Paris'e bir girdaba dalar gibi dalarlar. Kurtarc girdaplar da vardr. Polis de bunu bilir ve bunun iin de baka bir yerde kaybettiini Paris'te arar. Eski Montreuil-sur-mer belediye bakann da Paris'te arad. Javert, aratrmalar aydnlatma-269s iin Paris'e arld. Gerekten de Jean Val-jean'n yakalanmasnda Javert'in ok byk yardm oldu. Javert'in gsterdii aba ve azim, Emniyet Mdr Kont Angles'nin Sekreteri Msy Chabouillet'nin dikkatini ekti. Javert'i daha nce de korumu olan bu adam, Montreuil-sur-mer polis mfettiini, Paris Polis Tekilat'na aldrd. Orada, eitli yerlerde erefle -bu gibi grevler iin beklenmedik bir kelime ama biz yine de syleyelimhizmet grd. Artk Jean Valjean' hi dnmyordu -daima av peinde olan kpeklere bugnk kurt, dnkn unuttururancak, 1823 yl Aralk aynda bir gn gazete okumak hi deti olmad halde gazete okuyacak oldu. nk kral taraftar olan Javert, 'bakomutan prens'in Bayonne'a zafer kazanarak giriini detaylaryla renme arzusuna kaplmt. Onu ilgilendiren yazy tam bitirmemiti ki, bir sayfann altndaki Jean Valjean ad dikkatini ekti. Jean Valjean adndaki forsann ldn bildiriyordu haber. Gazete olay yle kesin bir dille yazyordu ki, Javert doruluundan phe bile etmedi. Sadece, "te gzel bir tahliye," demekle yetindi. Bir sre sonra Seine-et-Oise Polis Mdr-l'nden Paris Polis Mdrl'ne bir rapor gnderildi. Montfermeil'de, sylendiine gre baz garip artlar altnda olmu ocuk karma olayyla ilgili bir rapordu bu. Bildirildiine gre, annesi tarafndan baka iledeki bir hancya emanet edilen yedi sekiz yalarndaki kk bir kz ocuu mehul bir kii tara-270I fndan alnmt. Bu kk kzn ad Coset-te'ti ve hastanede len, ama hangi hastanede ne zaman ld bilinmeyen Fantine adndaki bir sokak kadnnn ocuuydu. Bu rapor Javert'in eline geti ve onu dncelere sevk etti. Fantine adn ok iyi biliyordu. Jean Val-jean'n bu yaratn ocuunu gidip almak iin gnlk bir sre isteyerek, kendisini kahkahayla gldrdn hatrlyordu. Jean Valjean'n Paris'te, Montfermeil arabasna binerken tutuklandn da hatrlad. Hatta o tarihte baz belirtiler, onun Montfermeil arabasna ikinci binii olduunu, bir gn nce de bu ilenin civarnda dolandn akla getiriyordu, nk o zaman onu kyn iinde gren olmamt. Bu Montfermeil denen yere acaba ne yapmaya gidiyordu? Kimse tahmin edememiti. Javert imdi anlyordu. Fanti-ne'in kz oradayd. Jean Valjean onu almaya gidiyordu. Oysa bu ocuk imdi mehul biri tarafndan alnmt! Kim olabilirdi ki bu mehul kii? Jean Valjean m? Ama Jean Valjean lmt. Javert kimseye bir ey sylemeden Planchette kmazndaki Plat d'eta-in'in arabalarndan birine binip Montfermeil'e doru yola kt. Bu sorunun orada iyice aydnla kavuacan umuyordu, ama koyu bir karanlkla karlat. lk gnler fkeye kaplan Thenardier'ler hayli gevezelik etmilerdi. Tarlakuunun ortadan kaybolmas kyde dedikodulara yol amt. Hikye hemen trl biimlerde anlatl-

-271maya balanm ve sonunda ocuk hrszl olup kmt. Polis raporunun nedeni buydu. Ne var ki, balangtaki fkesi yatan The-nardier, o alacak igdsyle kraln sayn savcsn harekete geirmenin kendi asndan hi de faydal olmadn ve Cosette'in karldna dair ikyetlerinin, sonuta adaletin prltl gz bebeklerinin ilk nce kendi zerinde, yani Thenardier zerinde, onun bir sr kark ileri zerinde durmasna yol aacan abucak anlamt. Baykularn istemedikleri ilk ey, zerlerine k tutulmasdr. ncelikle bin be yz frank aldn nasl aklayacakt? Hemen ark etti, karsnn azn tkad ve kendisine alnan ocuktan bahsedildiinde arm grnd. Hibir ey anlamyordu; geri o sevgili kk kz bu kadar abuk 'alp gtrmeleri'nden o sralar ya-knmt phesiz; efkatli biri olduundan dolay onu hi deilse iki gn daha yannda alkoymak isterdi; ama ne de olsa 'byk-babas'yd onu almaya gelen; yeryznde bundan daha doal bir ey olamazd. Ayrca onun hayrsever bir 'bykbaba' olduunu da ekliyordu. Montfermeil'e geldiinde Javert, ite bu hikyeyle karlamt. Bykbaba, Jean Valjean' ortadan siliyordu. Buna ramen Javert, Thenardier'nin hikyesine sonda sokar gibi, baz sorular saplad: "Bu bykbaba kimdi ve ad neydi?" Thenardier ksaca cevap verdi: "Zengin bir ifti. Yol gei belgesini grdm. Sanrm ad Msy Guillaume Lambert'di." Lambert, babacan ve pek gven verici bir -272isimdi. Javert Paris'e dnd. Kendi kendine, "Canm, Jean Valjean ld ite," dedi, "Ben de amma enayiyim." Btn bu hikyeyi yeniden unutmaya balyordu ki, 1824 Mart iinde bir gn Sa-int-Medard Ruhani Dairesi iinde oturan ve kendisine 'sadaka veren dilenci' diye ad taklm olan tuhaf bir adamdan sz edildiini iitti. Sylendiine gre, bu adam adn kimsenin doru drst bilmedii bir gelir sahibiydi; yedi sekiz yalarnda kk bir kzla birlikte yayordu ve bu kz Montfermeil'den geldiinin dnda hibir ey bilmiyordu. Montfermeil! kide bir ortaya kan bu ismi duyunca Javert'in kulaklar dikildi. Bu kiinin sadaka verdii, eski kilise hademesi olan yal bir dilenci ajan baka baz bilgiler de eklemekteydi: "Bu, gelir sahibi yabani bir insand. Srekli akamlar dar kyor, kimselerle konumuyor, yalnzca ara sra yoksullarla konuuyor ve kimseyi yanna yanatrmyordu. Birka milyon frank eden, nk her tarafnda banknotlar dikili bulunan san renkte bir redingot giyiyordu." zellikle bu nokta Javert'in merakn gcklad. Bu efsanevi gelir sahibini rktmeden yakndan grebilmek iin bir gn eski kilise hademesinin hrpani kln dn ald ve yal ajann her akam reklenip, genzinden dualar okuduu, okurken de etraf dikiz ettii yere geip oturdu. Gerekten de, 'pheli kii' klk deitirmi olan Javert'e doru gelip sadaka verdi. O anda Javert ban kaldrd ve Jean Valjean'n -273Javert'i tandn sandnda duyduu sarsnty, aynen Javert de Jean Valjean' tandn sanarak duydu. Ancak karanlkta yanlm olabilirdi; Jean Valjean'n ld resmen tespit edilmiti; Ja-vert'e yalnzca baz ciddi pheler kalyordu; iinde titiz bir insan olan Javert ise sadece phelendii birinin yakasna yapmazd. Adamn Gorbeau viranesine kadar izledi ve 'ihtiyar kadn' konuturdu; zaten zor bir i deildi bu. Kadn, astarnda milyonlar olan redingot olayn dorulad ve bin franklk para hikyesini anlatt. Gzleriyle grm, elleriyle dokunmutu! Javert bir oda kiralad ve hemen o akam yerleti. Esrarengiz kiracnn kapsna gelip dinledi, onun sesini duymay umuyordu, ama Jean Valjean mum n anahtar deliinden fark etti ve hi sesini karmayarak onun oyununu boa kard. Ertesi gn Jean Valjean gitmeye hazrlanyordu. Ama yere drd be franklk parann sesini fark ederek, parayla oynandn anlayan kadn, kiracnn tanmak zere olduunu anlad ve hemen Javert'i haberdar etti. Geceleyin Jean Valjean dar ktnda, Javert, iki adamyla birlikte onu bulvarn aalan arkasnda beklemekteydi. Javert, emniyet mdrlnden yardm istemi, ama yakalamay umduu kiinin adn sylememiti. Bu onun srryd. Bu srr nedenden tr saklamt: Birincisi, nk en ufak bir az geveklii Jean Valjean' uyandrabilirdi; nk firar eden ve l diye bilinen eski bir forsann adli raporlan-274nn, vaktiyle en tehlikeliler arasnda olan bir mahkmun yakalanmas olaanst bir basan olacandan, Paris polisinin kdemlileri bu baary muhakkak ki Javert gibi yeni gelen birine brakmak istemezlerdi, bu nedenle krek mahkmunu elinden almalanndan korkuyordu; nihayet, nk Javert bir sanatkr olduundan, beklenmedik ilerden zevk alrd. yle ilan edilen, nceden uzun uzun sz edilip cazibesini kaybeden basanlardan nefret ederdi. aheserlerini glgede brakp, sonra birdenbire gz nne sermeyi tercih ederdi. Javert, Jean Valjean' aatan aaca ve sonra bir sokak kesinden br sokak kesine takip etmi, onu bir an bile gzden kaybetmemiti; Jean Valjean'n kendisini en ok gvenlik iinde sand anlarda bile Javert'in gz onun stndeydi. Peki, Javert niin Jean Valjean' tutuklamyordu? Tutuklamyor-du, nk hl pheleniyordu.

Hatrlanaca gibi, o dnemde polisler ke-yiflerince hareket edemiyorlard; zgr basn onlan rahatsz etmekteydi. Gazeteler tarafndan aa vurulan baz keyfi tutuklamalar meclise kadar yansdndan polis mdrl ekiniyordu. Kii zgrlne tecavz ar sorumluluu olan bir fiildi. Polis memurlar yanlmaktan korkuyorlard; emniyet mdr yakalarna yapyordu; yaplan bir hata iten atlmak demekti. Yirmi gazetede birden kacak yle ksa bir haberin Paris'te yapaca etkiyi bir dnn: "Dn, ak sal, yal bir bykbaba, saygdeer bir gelir sahibi, sekiz -275yandaki torunuyla gezerken kaak bir forsa olduu sanlarak yakalanm ve polis mdrlnn nezarethanesine gtrlmtr!" unu da tekrarlayalm ki, Javert'in kendine gre baz titizlikleri vard, emniyet mdrnn emirlerine bir de kendi vicdannn emirleri eklenmekteydi. Gerekten emin deildi. Jean Valjean srtn Javert'e dnm, karanlkta yryordu. znt, kayg, sknt, bitkinlik, gece yans kaarak, hem Cosette hem de kendisi iin Paris'te rastgele bir barnak aramak zorunda kald bu yeni felaket, admlarn ocuun admlarna uydurma zorunluluu, btn bunlar, kendisi de farknda deildi ama Jean Valjean'n yryn ve d grnmn deitirmi; adeta yalanmt. Bu durumda Javert'in ahsnda cisimleen polis yanlabilirdi ve nitekim yanld da. Yanna fazla yaklamaya imkn olmamas, gurbetten dnen yal bir ocuk bakcs kyafetine benzeyen kyafeti, Thenardier'nin onu bykbaba yapan ifadesi, nihayet krekte ld inanc, Javert'in zihnindeki phelere eklenip, bunlar bsbtn artryordu. Bir ara Javert'in aklna onu durdurup, kimlik kdn sormak geldi. Ama bu adam eer Jean Valjean deilse, namuslu yal bir gelir sahibi de deilse, pekl Paris'in pisliklerinin karanlk rgsne derinden ve ustaca karm herhangi bir serseri, tehlikeli bir ete reisi olabilirdi, belki de br marifetlerini gizlemek iin sadaka veriyordu; eski bir kurnazlkt bu. Belki gvenilir adamlar, yardak-276lan, gerektiinde snd yerleri vard ve imdi phesiz oraya gidiyordu. Sokaklarda yapt bu zikzaklar onun kendi halinde bir adam olmadn gsterir gibiydi. Onu arabuk yakalamak 'altn yumurtlayan tavuu' kesmek olurdu. Beklemekte ne zarar vard ki? Javert, adamn kaamayacandan emindi. Olduka akn bir halde bu esrarengiz ahs hakknda kendi kendisine yzlerce soru sorarak yol almaktayd. Ancak Pontoise Soka'na geldii zaman, ikili bir lokantann kuvvetli sayesinde ve bir hayli glkle onun Jean Valjean olduundan kesinlikle emin oldu. Sadece iki yaratk bu dnyada derinden titrer; ocuunu bulan ana ve avn bulan kaplan. Javert, ite bu derin titreyii duydu. Jean Valjean', bu mthi forsay kesinlikle tanynca, Javert sadece polis olduklarndan Pontoise Soka'ndaki polis karakolundan takviye istedi. Dikenli bir sopay kavramadan nce eldiven giyilir. Gerek bu gecikme, gerekse Rollin kavanda ajanlanyla nasl davranacaklarn grmek iin durmas nedeniyle az kalsn Jean Valjean'n izini kaybedecekti, ama onun kendisiyle avclar arasna nehri koymak isteyeceini abucak tahmin etti. Tpk doru yoldan ayrlmamak iin burnunu yere koyan bir av kpei gibi ban edi ve dnd. Yanlmayan gl igdsyle Javert, doru Austerlitz Kprs'ne yolland ve kprdeki grevliye sorduu tek bir soru ona doru yolda olduunu gsterdi: "Kk bir kz ocu-277uyla bir adam grdnz m?" "Ona iki metelik dettim," diye cevap verdi grevli. Ja-vert, kprye tam vaktinde geldi ve suyun br yannda Jean Valjean' Cosette'in elinden tutmu, ayn aydnlatt ak alandan geerken grd ve Chemin-Vert-Saint-Antoi-ne Soka'na saptn fark etti. Orada bir tuzak gibi duran Genrot kmaz'n ve Droit-Mur Soka'nm da Kk Picpus Soka-'ndan baka bir k olmadn dnd. Avclarn dedikleri gibi evin nn emniyete almak iin hemen ajanlardan birini bir arka yoldaki k tutmaya gnderdi. O srada oradan gemekte olan ve tersane nbetine giden bir devriye kolunu kanun namna emrine alp peine takt. Bu gibi olaylarda askerin gc bir kozdur. Zaten prensip gerei bir yaban domuzunun hakkndan gelebilmek iin avclk bilimini kpein gcyle birletirmek gerekir. Btn nlemleri aldktan sonra Jean Valjean'm sada Genrot kmaz, solda polis memuru, arkada da bizzat kendisi tarafndan kstrldn dnen Javert, bir tutam enfiye ekti. Sonra oyununu oynamaya balad. Bir an cehennemi bir zevkle mest oldu. Avn, nnde gitmesi iin brakt, onun nasl olsa avucu-nun iinde olduunu biliyor, ama yakalayaca an mmkn olduu kadar geciktirmek istiyordu, onun yakalandn anlamas ve yakalanml iinde kendisini zgr sanmasn grmek Javert'i mutlu ediyordu, ana dm sinei orada umas iin brakan rmcein ya da fareyi komas iin brakan -278kedinin ehvetiyle gzlerini onun zerine dikmiti. Trnan ve penenin canavarca bir ten zevki vardr, kskalarna hapsolan hayvann umutsuz rpnlarnn verdii zevktir bu. Nasl bir lezzet vardr bu azar azar

bouluta! Javert haz iindeydi, ann ilmikleri smsk atlmt. Baarsndan emindi. Forsa avucundayd. Geriye sadece elini kapatmaktan baka yapacak ii kalmamt. Emrinde byle bir kuvvet varken, ne kadar enerjik ne kadar umutlu olursa olsun Jean Valjean'n kar koymas bile dnlemezdi. Javert, sokan btn ke bucan bir hrszn cebi gibi yoklayp kartrarak ar ar ilerliyordu. rmcek, ann ortasna geldiinde sinei orada bulamad. fkesinin iddeti tahmin olunabilir. Droit-Mur ve Picpus sokaklanndaki nbetisini sorguya ekti; hi gzn krpmadan nbetini tutmu olan memur, adamn kesinlikle gemediini syledi. Bazen yle olur ki, kpek srs stne mken bir bakarsnz geyik kap kurtulmutur; byle bir durumda en yal avclar bile ne diyeceklerini bilemezler. Duvivier, Ligniville ve Desprez app kaldlar. Sadece Artonge, bu trl umulmadk bir baarszlk karsnda yle haykrd; "Bu bir geyik deil, sihirbaz." Ayn l Javert de pekl koparabilirdi. Hayal krkl, umutsuzlukla lgnlk aras bir ey oldu. Napoleon'un Rusya savanda, Byk skender'in Hindistan savanda, Sezar'n Afri-279ka savanda, Keyhsrev'in skit savanda hata yaptklar kesin olduu gibi, Javert'in Jean Valjean'a kar birok hata yapt da kesindir. Eski krek mahkmunu tanmakta tereddt etmekle hata yapt. lk grdnde onu tutuklamalyd. Onu o viran evde hemen yakalamamakla hata yapt. Roln kavanda ay nn tam altnda yardmclaryla durup onlara danmakla hata yapt. Geri fikir almakta yarar vardr, gvene layk kpeklerin fikrini sormak ve renmek iyi bir eydir ama kurt gibi, forsa gibi kukulu hayvanlar avlarken bir avc ne kadar tedbir alsa azdr. Javert srdeki av kpeklerini ize srmekte gereinden fazla oyalanarak, hayvana tuzan kokusunu duyurup onu kkrtt ve kamasna neden oldu. Hele Austerlitz Kprs'nde onun izini yeniden bulduunda byle bir adam bir ipin ucunda tutma gibi tehlikeli ve ocuka bir oyun oynama hevesine kaplmakla hata yapt. Kendisini olduundan daha gl grd ve bir aslanla da fareyle oynar gibi oynayabileceini sand; ayn zamanda yanna takviye kuvvet almay gerekli bularak, kendisini zayf grd. Talihsiz bir tedbir, deerli bir zaman kayb. Javert btn bu hatalar yapt ama her eye ramen gelmi gemi polislerin en bilgilisi ve en iyisiydi. Kelimenin tam anlamyla avclkta akll bir kpek dedikleri trdendi. Ama kusursuz insan var mdr? Byk strateji ustalarnn bile ustalklarna glge dt olmutur. Byk samalklar ou zaman kaln halatlar gibi bir sr kk paralardan olu-280ur. Halat tel tel alnz, btn belirleyici kk nedenleri de ayr ayr alnz, hepsini birbiri ardnca koparabilir, sonra da, "Bu kadar-ck mym?" dersiniz. Ama onlar rn, hepsini birden bkn, ortaya kocaman bir ey kar. te, batda Marcianus ile douda Valen-tinianus arasnda tereddt eden Atilla budur; Capuue'da geciken Annibal budur; Arcis-sur-Aube'da uyuyakalan Danton budur. Ama ne olursa olsun Javert, Jean Valje-an' elinden kard an soukkanlln kaybetmedi. Krek kakn forsann ok uzaa gidemeyeceinden emin olduundan gzcler koydu, kapanlar, pusular kurdu ve btn gece mahallede drt dnd durdu. lk grd ey, ipi kesilmi ve kurcalanm fenerdi. Deerli bir ipucuydu bu, ama yine de onu artt, btn aratrmalarn Genrot kma-z'na yneltti. Bu kmazda olduka alak duvarlar vard. Bunlar, ekilmemi geni arazilerle snrlan olan ve bahelere bakan duvarlard. Jean Valjean, muhakkak buradan kam olmalyd. Gerek u ki, Jean Valjean eer Genrot kmaz'na biraz daha girseydi, ki muhtemelen yle yapard, ite o zaman mahvolurdu. Javert bu baheleri ve arazileri bir ine arar gibi didik didik aratrd. Gn doarken, iki zeki adamn gzc brakp, bir hrsza soyulan polis gibi utanarak polis mdrlnn yolunu tuttu. -2811 ALTINCI KTAP KK PICPUS MANASTIRI 1. Kk Picpus Soka, No. 62 Bundan yarm yzyl nce, Kk Picpus Soka'ndaki 62 numaral binann avlu kaps, avam tarz portecochere kaplar hatrlatan en gzel rnekti. Genel olarak davet edici bir ekilde hep yar ak durur ve bu aralktan hi de skc, hznl olmayan iki ey grnrd; asmalarn evreledii bir duvar ve yznden aptallk akan bir kapc... Arkada, duvarn zerinden byk geni gvdeli aalar gze arpyordu. Avluya bir demet gne dp orasn cvl cvl yaptnda ve bir iki kadeh arap ien kapc neelendiinde, 62 numarann nnden, orann ok ho bir yer olduunu dnmeden gemek ok zordu. Gelgeldim, yle gz ucuyla birazn grdnz yer, aslnda hzn dolu, kasvetli bir yerdi.

Eik, glmser gibiydi ama, bina gzyalar ve dualar iindeydi. Eer kapcy atlatmanz mmkn olsa -bu i hi de kolay bir i deildi, hatta imknszd, nk kapcy atlatmak iin bir tr 'al susam al' demek gerekiyordu- o zaman sada dar bir koridora girilirdi. Bu koridora -283alan iki duvar arasna skp kalm bir merdiven vard ve bu merdiven o kadar dard ki, ayn anda ancak tek bir kii inip kabilirdi. ikolata rengi merdiven boyunca duvara yaylan san duvar kdndan korkmadan, merdivenden kmaya cesaret edebilirseniz, nce birinci sonra da ikinci bir geni merdiveni geer ve sizi srarla takip eden sar ve ikolata renkleriyle kapl ikinci kata ulardnz. Merdiven ve koridor, iki gzel pencereyle sslenmiti. Koridor biraz gittikten sonra birdenbire kvrlyor ve karanlk oluyordu. Buras da geildikten sonra kapal olmamasnn, esrarn bir kat daha artrd garip bir kapya geliniyordu. Kapy yle bir itince, alt ayak kadar geniliinde bir odaya giriliyor ve ta deli, yeni ykanm gibi tertemiz olan bu oda insana bir resmiyet duygusu veriyordu. Duvarlara, topu on be metelie satlan iekli ktlar kaplanmt. Kk drt ke paralardan yaplm olan ve sol tarafta, oda boyunca uzayan geni bir pencereden mat ve beyaz bir aydnlk ieri giriyordu. Etrafa gz gezdirilince tek bir insan grlmyor, kulak kabartnca ne bir ayak sesi, ne de bir insan fslts duyuluyordu. Duvarlar bombotu, odann iinde tek bir mobilya, hatta oturacak bir sandalye bile yoktu. Tekrar odaya bakacak olursanz, kapnn tam karsndaki duvarda, bir ayak byklnde drt ke bir boluk. Bu boluk, apraz kaln dml, kapkara demir ubuklarla kaplyd, bu demirler de karelerden ibaretti. Hatta bunlar bir zincirin halkalarna ben-284ziyordu demek daha doru olur. aplan bir buuk parmaktan daha fazla deildi. Duvar kdnn yeil renkte kk iekleri dzenli bir ekilde ve dzenlerini bozmadan bu demir parmaklklara kadar geliyor, ama bu kasvet verici bulumadan hibir ylgnlk ve korku duymuyorlard. Bu boluktan geebilecek kadar ince ve zayf bir insann ieri girmesinden korkulmu olmal ki, stelik bir de parmaklk konmutu. Hibir beden bu parmaklktan ieri giremez, ancak baklar; yani dnce buradan geebilirdi. Bu da dnlm olmal ki, boluun i tarafna bir de teneke ivilenmiti. Bu tenekenin zerinde bir szgecin deliklerinden bile ufak binlerce delik vard. Bu teneke levhann altnda da mektup kutularnn azna benzeyen geni bir yarn sa tarafndan, bir ngraa bal olan bir ip sallanyordu. Bu ipi ekecek olursanz bir ngran ald ve ok yakndan gelen titrek bir sesin cevap verdiini duyardnz. "Kim o?" Bu, bir kadn sesidir. Hem de ok tatl bir kadn sesi. Bu ses, tatl olduu kadar da hznldr. Cevap verebilmek iin, sihirli bir kelimeyi bilmek gerekir. Eer bilmiyorsanz, o ses cevap vermez, susar ve duvar sanki br yannda endieli bir mezar karanl varmasna, yeniden eski sessizliine brnr. ayet cevap yerine geen kelime biliniyorsa, bu ses tekrar duyulurdu: "Sa tarafa girin!" -285O zaman, pencerenin karsnda sa tarafta, zerinde gri boyal caml bir pencere bulunan yine caml bir kapnn olduunu fark eder, kapnn tokman evirip ieri girdiinizde, parmaklkla ayrlm bir locada, avizeleri yanmam bir tiyatroda olduunuz duygusuna kaplrdnz. Gerekten de, bir tr tiyatro locasyd buras ve caml kapdan giren kla yarm yamalak aydnlanyordu. erde iki iskemle ve sklm bir hasrdan baka eya yoktu. Tpk localardaki gibi dayanlacak yeri ve bu dayanlacak yerin zerinde siyah tahtadan, kk bir tabla vard. Bu loca da parmaklklarla evriliydi, ama parmaklklar, operada olduu gibi yaldzl tahtadan deildi; sklm yumruklara benzeyen byk takozlarla duvara tutturulmu, demir ubuklarla rl, arapsa gibi karmakark korkun bir kafesti. lk aknlk anlar geip, gznz bu giz-leyici karanla biraz alnca, parmakln ardna bakmaya alr, ama be alt parmaktan tesini gremez, ancak san renkte tahta pervazlarla pekitirilmi kara kepenkler grrdnz; bu kepenkler uzun ve dar tahtalardan yaplmt. Demir kafesi boydan boya rtyordu ve srekli kapalyd. Birka saniye sonra, bu kepenklerin arkasndan size yle seslenildiini duyardnz: "Buradaym, beni niin istediniz?" Bu ses sevilmi bir insann sesidir; hatta zaman zaman kendine hayranlk duyulmu birinin sesidir. Oysa kimseyi gremez ancak zar zor soluk aldn duyabilirdiniz. Sanki bir -286melek mezarn tesinden konuuyormu gibi. Hani tesadfen uygun bir zamanda ortaya kmsanz -ki bu ok ender olurdu- karnzdaki kepengin tahtalarndan biri alr, karnzda, parmakln arkasnda, sadece enesi ve az grnen, her taraf siyah bir peeyle kapl bir ba belirirdi. Btn grdnz, her yan siyah rtler iinde kaybolmu siyah bir ekilden baka bir ey deildir. Bu ba, sylediklerinize cevap verir, ama baklarn yerden hi ayrmaz ve hi glmsemez.

Arkanzdan gelen aydnlk yle bir ayarlanmt ki, siz onu beyaz o da sizi kapkara grrd. Bu, simgesel bir kt. Ama baklarnz yine de nierakla btn gzlere kapal olan bu yerde, karnzda alm olan aralktan ieriye szard. Matem elbisesi giymi olan bu varln evresini koyu bir karanlk sarard. Baklarnz bu karanl yrtmaya, karda grlen bu varla erimeye alr, aradan ok gemeden hibir ey gremediinizi anlardnz. Grlen tek ey, gecenin ta kendisiydi, boluktu, karanlklard, mezardan kalkan dumanlara karan bir k sisiydi, korkun bir sknetti. Bu sessizlik darya hibir ey vermiyor, iniltiler bile duyulmuyordu; iinde hibir eyin ayrt edilmedii bir karanlkt, orada hayaletler bile grlmezdi. Grdnz ey, bir manastrn iiydi. Bernard'm rahibelerinin aralksz ibadet yeri olan manastr ite bu karanlk ve kasvetli binann iindeydi. Az nce szn ettiimiz locaya benzeyen yer, konuma odasyd. Bi-287naya girilirken duyulan ilk ses, zerinde binlerce delik bulunan teneke ile kapl olan bu penceremsi boluun yannda, duvarn te tarafnda, hi hareket etmeden oturan ve btn grevi bu soruyu sormak olan rahibenin sesiydi. Locaya benzeyen yerin karanl, burasnn manastra bakan tarafnda hibir pencere olmamas, sokak tarafnda ise bir tek pencere bulunmasndan ileri geliyor ve bylece kutsal yer; yani manastr, yabanc gzlerden saklanm oluyordu. Ancak, bu karanln ardnda bir aydnlk, bu lmn iinde bir hayat vard. Bu manastr belki de manastrlarn en kapals olmasna ramen oraya girmeye ve okurlarmz da ieri sokmaya alacak ve bu arada, imkn dahilinde, imdiye kadar hibir hikayecinin grmedii ve bu yzden anlatmad eyleri aklamaya alacaz. 2. Martin Verga Tarikat 1824 ylndan ok daha nceleri Kk Picpus Soka'nda var olan bu manastr Martin Verga tarikatna bal olan Bernardin rahibelerinin manastryd. Dolaysyla da bu Bemardinler teki Ber-nardinler gibi Clairvaux'ya deil, Benedikten-ler gibi Citeaux'ya balydlar. Baka bir deyile; Saint-Bernard kulu deil, Saint Benoit kuluydular. Eski kitaplar kartrm olan herkes bilir ki, Martin Verga 1425 ylnda Bernardin-Be-nediktenlerden oluan tarikatn ba manast-288n Salamanque'da, buna bal kk manastrn da Alcala'da bulunduu bir cemaat oluturmu ve bu tarikat Avrupa'nn btn Katolik lkelerinde dal budak salmt. Bir tarikatn baka bir tarikatla, adeta a yaplr gibi birletirilmesi Latin kilisesinde her zaman rastlanan bir durumdur. Ele aldmz Saint Benoit 'Benedict' tarikatna yle yakndan bakacak olursak, Martin Verga tarikat bir yana, baka drt cemaatle birlemi olduunu grrz. Bunlardan Mont-Cassin ve Sainte-Justine talya'da dier ikisi Cluny ve Saint-Maur Fransa'dadr. te yandan bu tarikata dokuz tarikat daha baldr: Valom-brosa, Grammont, les Celestin,' es Camaldu-le, les Chartreux, les Humilie, les Olivateur, les Silvestrin ve nihayet Citeaux da Saint Be-noit'dan kan ufak bir tarikattan baka bir ey deildir. teki tarikatlarn gvdesi olan Citeaux Saint-Benedict'n (Benoit'nn) dallarndan sadece biridir. Citeaux ad, Molesme Manastr Barahibi Aziz Robert'ten gelir ve 1098'de Langres piskoposluu iinde yer alr. eytan'n, o zamanlar 17 yanda olan SaintBenoit ile birlikte yaad eski Apollon Tap-na'ndan kovulup Subiaco lnde (yal bir adam olarak) inzivaya ekildii yl 529'dur. Daima plak ayakla dolaan, gerdanlarna bir kam paras asan ve hi oturmayan Karmelitlerden sonra en kat kurallar olan tarikat, Martin Verga'nn Bernardin-Benedik-ten tarikatdr. Bu tarikatn rahibeleri batan aa siyah giyinirler. Giydikleri siyah elbisenin, Saint-Benedict'in kesin bir dille buyur-289duu gibi; eneye kadar kmas gerekir. Kuma serjdendir; byk bir yn atk tarlar, eneye kadar kan geni ve yenli elbise tam gste drt ke kesilmitir. Balarndaki rahibelere zg apka gzlerine kadar iner. Tarikata yeni girenler de ayn elbisenin beyazn giyerler. Oysa eskilerin, apkalar dnda giydikleri batan ayaa siyahtr. Tvbe etmi olan rahibelerin bir de tebihi vardr. Martin Verga'nn Benedikten-Bernardinle-ri kesintisiz ibadeti kabul etmilerdir. Kendilerine Kutsal Kitap'm kadnlar da denilen Be-nediktenler de ayn ibadet eklini kabul etmilerdir. Bu rahibeler, bu yzyln banda biri Paris'te, Temple'da teki Neuve-Sainte-Genevieve Soka'nda olmak zere iki manastra sahiptiler. Ama bu manastrlarda bulunan Kutsal Kitap'm kadnlar ile szn ettiimiz Kk Picpus'un Bernardin-Benedik-tenleri arasndaki kurallar farkldr. Yaama kurallar asndan birok, kyafetleri asndan da baz farklar bulunur. Picpus'un rahibeleri siyah elbise giydikleri halde Kutsal Kitap rahibeleri beyaz giyerler ve gslerinde parmak kalnlnda, yaldzl bakrdan ya da gmten kutsal bir madalyon tarlar. Picpus rahibeleri bu kutsal

madalyonlar takmazlar. Kesintisiz ibadet mterek olmasna ramen, Picpus Manastr ile Temple Manastn arasnda bir yn farkllklar vardr. te yandan, birbirine dman olan bu iki tarikatn; sa'nn ocukluuna, hayatna, lmne ve Meryem'e ait gereklerin incelenmesi ve vlmesi asndan aralarnda benzerlikler -290vardr. Bu tarikatlarn bal olduklar kiliselerden talya'dakini, Floransa'da, Philippe de Neri; Fransa'dakini, Paris'te Pierre de Berulle kurmutu. Pierre de Berulle kardinal olduu iin Paris kilisesinin teki kiliseden daha nemli olduunu ileri sryordu. Neri ise sadece bir azizdi. Martin Verga'nn kat spanyol kurallarndan sz aalm: Bu tarikatn rahibeleri btn bir yl perhiz yaparlar. Oru gnlerinde ve kendilerine zg baka gnlerde de oru tutarlar. Geceleyin kalkp e kadar ibadet ve dua ederler. Btn k hasr stnde yatar, araf olarak ince bir rt kullanrlar. Hi ykanmazlar. Ate yakmazlar. Haftada bir defa kendilerini kamyla dvdrrler. Ancak dinlenme srasnda konuurlar. Bu tatil zamanlan ok ksadr. Kutsal ha gn olan 14 Eyll'den Paskalya'ya kadar; yani alt ay, kaba ynden bir gmlek giyerler. Aslnda bu tarikatn ku-rallanna gre bu gmlei btn bir yl boyunca giymek gerekir. Ama yazn, havalar scak olduu zaman bu kadar kaba ve kaln bir gmlek hastalk ve nbet yapt iin, bu kural hafifletilmi, gmlek sadece kn giyilir olmutur. Buna ramen, 14 Eyll'de gmlek giyildii zaman rahibelerden bir blmnn hastaland grlr. Dnyadan el etek ekip uysal, fakir, temiz yaamak: Bu tarikatn z budur. Bu z kurallarla arlatnlmtr. Barahibe, 'koro rahibeleri' denilen ve sesleri gzel olan rahibeleri yl iin seer. Barahibenin ancak defa seme hakk -291I vardr. u halde dua okuyan rahibenin grevi dokuz yldan fazla sremez. Ayini yneten papaz gremezler. Dokuz ayak ykseklikteki bir yer, onlarn papaz grmelerine engel olur. Vaaz srasnda konuan papaz mihrapta bulunduu zaman, yzlerini iyice rterler. Daima alak sesle konumak, gzlerini yerden ayrmamak ve balarn eik tutarak yrmek zorundadrlar. Manastra bir tek erkek girebilir, o da Bapiskopostur. Manastrda baka bir erkek daha vardr; yal bir adamdr, bahvanlk yapar. Rahibeler onun geldiini anlaynca kasnlar diye, bahvann dizine bir ngrak balanmtr. Rahibeler, barahibeye kaytsz artsz sayg duyarlar. Bu da, benliinden vazgemenin son snrna varmaktr. Sesine, sa'nn sesi gibi kulak verirler. En ufak bir iaretini ka-rmazlar, hemen, seve seve, sebatla, kr krne, boyun eercesine cevap verirler. inin elindeki alet gibidirler. zin almadan hibir ey okuyamaz ve yazamazlar. Her biri, srayla 'tvbe' dedikleri duay ederler. Tvbe, yeryznde ilenen btn gnahlarn, yaplan btn hatalarn, btn dzensizliklerin, btn iddet ve hakszlklarn affedilmesi iin yaplan bir duadr. Tvbe'yi yapan rahibe, armha gerili sa'y temsil eden eyann nndeki tan stnde, diz km bir halde durur. Elleri kavuturulmutur. Boynunda bir ip vardr. Akamn drdnden sabahn drdne ya da sabahn drdnden akamn drdne kadar on iki sa-292at dua edilir. Rahibe yorgunluktan dayanamayacak bir hale geldii zaman yzkoyun yere yatar, kollarn ha eklinde aar, ba zemine dnktr. Bu durumda yeryznn btn gnahkrlar iin dua eder. Bu dua, zerinde bir mum yanan bir direin nnde yapld iin hem 'tvbe etmek' hem de 'direkte olmak' diye adlandrlr. Rahibeler ikinci deyii tercih ederler. nk bu isim daha alakgnlllk ifade etmektedir. Ayn zamanda ac ekildiini de gsterir. Tvbe yaplrken insann btn ruhu, btn varl duaya verilmitir. Diree giden rahibe, yanna yldrm dse bile ban evirip bakmaz. te yandan han nnde daima bir rahibe bulunur. Bu, bir tr nbet gibidir. Bir saat srer. Bylece han n bo braklmam olur. Aralksz ibadet ismi buradan gelir. Ba-rahibe ve rahibeler ok zel ve arbal isimler alrlar. Bu isimler azizlerin isimleri olmayp, sa'mn hayatyla ilgili ve bu hayatn devrelerini gsteren isimlerdir. 'Doum ana', 'hamile ana' gibi. Ayrca aziz isimleri almak da yasak deildir. Onlara baktnz zaman azlarndan baka bir yerlerini gremezsiniz. Dileri sapsar kesilmitir. nk manastra tek di fras bile girmemitir. Dilerini fralamak, ruhunu yava yava eytana satmak demektir. Herhangi bir eyden sz ederken, hibir zaman "ben" ya da "benim" demezler. Kendileri-293-

ne ait hibir eyleri yoktur. Ve hibir eye de sahip olmamalan gerekir. "Benim" yerine "bizim" derler. Bazen bir eyi, rnein bir dua kitabn, kutsal bir eyay, kutsal bir madalyonu kendi mallan gibi grmeye balarlar; ama bu nesneyi nemsediklerinin farkna vanr varmaz da, o eyay hemen baka birine armaan ederler. Byle bir durumda, rnek olarak Sa-inte Therese'in manastrna kabul edilmek isteyen ve kendisine, "ok deer verdiim kutsal bir ncili almama izin verin annemiz," diyen zengin bir kadna sylediklerini hatrlarlar: "Ya, demek deer verdiiniz bir nesne var. yleyse evimize girmeyin." Kim olursa olsun, kendini tecrit etmesi ve bir oda sahibi olmas yasaktr. Hcreleri daima aktr. Karlatklan zaman birisi tekine yle der: "Mihrabn en kutsal ibadetine vg ve hayranln eksik olmasn..." teki yle cevap verir: "Daima." Birisi tekinin kapsn alnca da bu ekilde konuurlar. Kapya vurur vurmaz, te taraftan yumuak ve tatl bir sesin "daima" dedii duyulur. Btn detler gibi bu da tekrar edile edile mekaniklesin Bu yzden biri, "Mihrabn en kutsal ibadetine..." diye daha sze balamadan teki "daima"y yaptnr. Gnn her saatinde tarikatn kilise anndan ilave an sesi duyulur. Bu an sesleri iitilince, barahibe, anne'ler, tvbekar rahibeler, hizmet eden kardeler, dine dnp manastra girmi olanlar, yeni gelenler, hepsi -294szlerini, dncelerini, yaptklann ylece terk ederek, rnein saat be ise, yle derler: "Saat bete ve her saatte mihrabn en kutsal ibadetine vg ve hayranln eksik olmasn." Saat sekizse, "Saat sekizde ve her saatte..." vb derler. Bylece duaya giri saate gre deiir. Bu detin amac, dnceyi babo brakmaktan kurtarp onu daima Tann'ya yneltmektir. Bu, birok dini toplulukta var olan bir dettir. Deien sadece biimdir. rnein baka bir yerde bu duann yle sylendiini gryoruz: "u saatte ve btn saatlerde sa'nn ak kalbimi doldursun." Martin Verga'nn Benedikten-Bernardinle-ri elli yldan beri Kk Picpus'a kapanp kalmlardr. lahilerini ar, hznl bir biimde hanerelerinin btn gc ile sylerler. Saf, doyurucu bir mziktir bu. Dualan okurken herhangi bir ara gelince "sa-Meryem-Yusuf derler. Cenaze ayinlerinde bu dualan o kadar alak bir sesle okurlar ki, bu kadn seslerinin mezara kadar gitmesi zordur. Bu biimde dua okumak, dinleyenler zerinde trajik ve arpc bir etki yapar. Picpus rahibelerinin cemaatlerinin llerini gmmek iin mihrabn altnda mezarlk olarak kullanabilecekleri bir bodrumlar vard. Dediklerine gre hkmet bu bodruma ta-butlann konulmasna izin vermemiti. Bu da demektir ki, en fazla zldkleri nokta ldkleri zaman manastn terk etmek zorunda kalmalanyd. -295Koparabildikleri btn izin kk bir teselliydi ve bu da; kendi tarikatlarnn mal olan ve Vaugirard mezarlnda bulunan bir alann ayrlm bir yerine ve belli bir saatte gmlebilme imtiyazyd. Bu rahibeler, perembeleri, sanki pazar gnym gibi byk ayini ve dier ayinleri gerekletirirler. Ayrca, manastrlarn dnda bulunan insanlarn bilmedikleri en nemsiz dini gnlerin hibirini unutmazlar. Eskiden Fransa'da kilise, bu gnleri halka bildirirdi. talya ve spanya'da hl byle yaplmaktadr. Dualarnn saysna ve sresine gelince; bunu en iyi bu rahibelerden birinin u saflk dolu szleri dile getirir: "lk gelenlerin dualar korkuntur. Yenilerinki daha da beterdir, eskilerinki ise beterin beteridir." Haftada bir rahibeler bir araya gelir. Bu toplantda barahibe toplantya bakanlk eder; dierleri ona refakat eder ve rahibeler birer birer tan zerine diz kerek herkesin nnde, hafta boyunca yaptklar hatalar ve iledikleri gnahlar itiraf ederler. Bu itiraflarn her birinden sonra toplanp gren rahibeler verilecek cezalan kararlatnrlar. Ciddi hatalara ayrdklan yksek sesle itiraftan baka nemsiz hatalann ele alnd bir ceza yntemi vardr. Bu yntemde esas olan, ayin srasnda barahibenin nnde yzkoyun yatmaktr. 'Annemiz' unvanndan baka bir adla anlmayan barahibe, nnde yatan rahibeyi zerine oturduu tahta sraya vurarak iaret verir. Bu iaret, yatan rahibenin kalkabileceini gsterir. En nemsiz -296bir ey iin bile bu ceza uygulanr. Knlan bir bardak, yrtlm bir kuma, elde olmayan nedenlerle bir ayine birka saniye ge kalm olmak, kilisede yanl bir ey sylemek vb... bunlar ceza almak iin yeterli nedenlerdir. Rahibe, kendi hakknda karar verir ve layk grd cezay kendine uygular. Pazar gnleri ve yortularda korodaki drt rahibe, drt ke bir masann evresinde makamla dualar okur. Bir gn bu rahibelerden biri, gece ile balayan duay yanl okuyarak Ecce yerine, mi, sol, si notalann sylemi ve bu dalgnlk yznden btn ayin boyunca yerde yzkoyun yatma cezas almt. Dualann okuyan dier rahibelerin glm olmas bu hatay daha da arlatrmt. Bir rahibe konuma odasna anld zaman -anlan barahibe bile olsa- yukanda anlattmz gibi yzn kapamak zorundadr. Bu durumda, azndan baka bir yerinin grnmemesi gerekir.

Yabanclarla ancak barahibe konuabilir. tekiler sadece en yakn akrabalann grebilirler. Bu izin de nadiren verilir. rnein dandan gelen biri, eskiden tanyp dost olduu bir rahibe ile konumak isterse izin almak iin uzun sre uramak zorundadr. Bu, bir kadnsa izin verilmesi az da olsa mmkndr. Rahibe konuma odasna gelince kepenklerin arkasna geip oturur ve bu kepenkler nadiren alr. Bu izin de, ancak bir ana ya da bir kz karde iin verilir. San-nm erkeklere izin verilmediini sylemeye bile gerek yok. -297Martin Verga'nn daha da arlatnlan, Saint Benedict kurallar ite byledir. Bu rahibelerin hayat teki tarikatlara mensup kadnlannki kadar neeli, renkli ve elenceli deildir. Benizleri sapsardr. Hznldrler. 1825 ile 1830 yllar arasnda bu rahibelerden ldrmtr. 3. Kat Kurallar lk giren rahibeler iki yl bekledikten sonra drt yl acemi rahibelik yaparlar. Yirmi ya da yirmi drt yandan nce tarikata girmek mmkn deildir. Martin Verga'nn Ber-nardine-Benediktenleri aralarna dul kabul etmezler. Hcrelerinde, kimsenin bilmedii ve kimseye sylemedikleri cezalar vererek kendilerini terbiye ederler. Yeni rahibelerden birinin asl rahibe olaca gn, kendisine ok gzel pembe elbiseler giydirilir. Salar parlatlarak dzeltilir. Sonra yeni rahibe yere yatar, zerine kara bir rt atlr ve lm ayini yaplr. Ayin srasnda rahibeler iki sra olurlar. Sralardan her biri yerde yatan yeni rahibenin yanndan geerek: "Kardeimiz ld," derler. teki sra cevap verir: "sa'da yayor." Bu hikyenin olup bittii srada manastra bal bir okul vard. Soylu kzlara ait zel bir okuldu. rencilerin ou zengindi. Aralarnda Matmazel de Sainte-Aulaire ve Matmazel de Belissen ile nl bir Katolik ismi olan Talbot adnda gen bir ngiliz kz vard. Drt duvar arasnda rahibeler tarafndan yetitirilen bu gen kzlar dnyadan ve iinde yaadklar adan korkarak byyorlard. -298Bunlardan biri bize yle demiti: "Sokan talarn grmek iimi titretiyordu." Mavi bir elbise beyaz bir balk giyer, gslerinde bakrdan ya da gmten bir Saint-Esprit ha tarlard. Baz byk yortu gnlerinde, zellikle Sainte-Marthe yortusunda onlara, byk bir ltuf olarak rahibe gibi giyinip btn gn ayinlere katlma iznini verirlerdi. Rahibeler ilk zamanlarda onlara dn olarak kendi siyah elbiselerini veriyorlard. Sonra bunun yanl olduu dnld ve barahibe yasaklad. Bu dn verme, ancak yeni rahibelere tannan bir hak oldu. Bu tr detlerin manastrdaki rencileri rahibe olmaya te-vik etmek iin yapld belliydi. Oysa, bunun farknda bile olmayan ocuklar iin kendilerine rahibe elbisesi verilip ayinlere katlmak gerek bir mutluluk nedeniydi. Ksacas bundan memnundular. Bu, yeni bir eydi, bir deiiklikti Zaten saatlerce bir krsnn nnde ayakta durup dua etmekten byk bir sevin duymak o saf, tertemiz ocukluk dnemine ait bir duygudur. Bunu biz bykler pek anlamayz. renciler kat kurallar kadar btn manastr detlerine boyun emek zorundaydlar. Bu manastrda yetimi, ama oradan kal yllar gemi evli bir kadn, kapsnn her vuruluunda, hemen, "daima" demekten kendini alamazd. Rahibeler gibi, renciler de anababalarn sadece konuma odasnda grebiliyorlard. Anneleri bile onlara sarlp pme iznini alamyordu. Bu kat tutumlarn ne derece ileri gittiini gstermek iin bir rnek -299verelim: Bir gn, annesiyle yandaki kk kardei gen bir kz ziyarete geldiler. Kk kardeini zleyen gen kz onu kucaklamak istiyordu. Ama bu imknszd. Hi olmazsa pmesi iin, kk kardeinin elini demir parmaklklarn arasndan geirmesine izin verilmesi iin yalvard. Ama bu istek sanki korkun bir istekmi gibi reddedildi. 4. Sevinler Bu gen kzlar bu hznl ve kasvetli manastr tatl anlarla doldurmaktan geri kalmyorlard. Baz saatlerde, bu drt duvar arasnda ocukluun neesi parldard. Dinlenme zili aldktan sonra bir kapnn menteeleri hareket eder; alr ve kular: "ok iyi! te ocuklar!" derlerdi. Bir genlik kasrgas, zerinde yrye yrye haa benzemi bu baheyi bir kefen gibi sarard. Aydnlk yzler, bembeyaz alnlar, nee yla parlayan saf gzler, eitli gn doumlar bu karanlk yerde skmeye balard. Dualardan, anlarn almasndan, ayinlerden sonra birden kk kzlarn bir an vzlts kadar tatl grltleri duyulurdu. Bir nee kovan alr, herkes kendi baln getirirdi. Oynar, birbirlerine seslenir, ko-uurlard. Kck beyaz diler kelerde tr tr gevezelik eder, uzakta duran rahibeler onlar gzetlerdi. Sanki karanlklar, klar gzlyorlard. Ama ne nemi var ki? Hi aldr etmeden glp oynuyordu ocuklar. u ask suratl drt duvar arasnn da neeli anlar vard. Duvarlar sanki bu neenin yans-300masyla beyazlam gibi, bu canllk kasrgasna bakakalyorlard. Bu barlar bir matemin iine yaan gl yamuruydu sanki. Rahibelerin baklar altnda kzlar nee iinde oynap duruyorlard; gnahszln bak, masumiyeti rahatsz etmez. Bu ocuklar sayesinde, kat kurallarla dolu saatlerin arasna saflkla dolu anlar katlmt. Kkler sryor, bykler dans ediyordu. Bu taze ruhlar kadar gzel hibir ey yoktur yeryznde.

Sanki oraya Perrault ile birlikte glmek iin Homer gelmiti. Bu karanlk bahede destandakilerden masallardakilere kadar, saraydakilerden izbe kulbelerdekine kadar Hecube'den Bykanne'ye* btn nineleri gldrmeye yetecek kadar genlik, salk, grlt, mutluluk ve insan artan birok ey vard. O son derece zarif ve hayal dolu bir glle insan gldren ocuk szleri belki her yerden ok, burada sylenmitir. Bu mezar gibi drt duvann arasnda bir gn, be yanda bir ocuk yle haykrmt: "Anneciim, byk bir kz bana, burada ancak dokuz yl alt ay kalacam syledi. O kadar mutluyum ki!.." u hatrlatmaya deer olan konuma da orada gemitir: Bir rahibe alayan bir ke: "Niye alyorsunuz yavrum?" diye sorar. Alt yandaki ocuk hkrarak: "Alix'e Fransa tarihini bildiimi syledim. O, bilmiyorsun dedi, oysa biliyorum." Dokuz yandaki Alix: * Baz masal kahramanlar. -301"Hayr, bilmiyor ite." Rahibe: "Nerden biliyorsun yavrum?" Alix: "Kitabn herhangi bir sayfasn ap, orada bulunan bir soruyu sormam istedi benden. Bileceini syledi." "Peki ne oldu?" "Cevap veremedi." "Peki ne sordun ona?" "Syledii gibi kitab rastgele atm ve ilk bulduum soruyu sordum." "Bu soru neydi?" "uydu: 'Daha sonra ne oldu?'" u derin gzlem ise, okuldaki yatl bir bayana ait olan obur bir papaana ynelikti; "Ne kadar ince deil mi; turtasn, bir Leydi gibi zerinden yiyor." Yine bu manastrn duvarlarnn birine, yedi yandaki bir gnahkr tarafndan unutulmamas iin yazlm u cmleler okunuyordu: Tanrm, kendimi, hrsl ve agzl olmakla sulu ilan ediyorum.' Tanrm, kendimi zina ilemi olmakla sulu ilan ediyorum.' Tanrm, kendimi, gzlerimi erkeklere evirmekle itham ediyorum.' Yine bu manastrn imenli bahesinde yedi yanda bir kz gl pembe azndan, drt buuk yalarnda mavi gzl bir arkadana u hikyeyi anlatmt: "Batan baa iek dolu bir lkede yaayan pili vard. Pililer iekleri toplayp ceplerine koydular. Ardndan yapraklar toplayp oyuncaklarnn arasna koydular. Bu -302lkede ormanlarda yaayan bir de kurt vard. Bir gn bu kurt, kk pilileri yedi." Bu iir de Picpus Manastn'nda yazlmtr: Bir sopa indi pat diye Soytar vurdu onu kediye yi gelmedi ona bu, cann yakt Bir hanm da soytary hapse att. Aadaki tatl ve yrek burkan szleri syleyen, tarikatn hayrseverlik faaliyetleri balamnda alp bytt kimsesiz bir kkt. Dier ocuklarn annelerinden sz atklarn duyunca orada bulunan bir rahibeye yle demiti: "Bana gelince, ben doduumda annem orada deildi." Koridorlarda srekli acele koutururken grlen ve elinde bir yn anahtar bulunan bir rahibe vard. Ad Agathe'ydi. On yandan byk olan kzlar ona, Agathocles adn takmlard. Byk ve drt ke bir oda olan yemekhane, bahe seviyesinde olan bir delikten baka hibir yerden k almyordu. erisi adamakll karanlk ve rutubetliydi. ocuklarn dedii gibi: Bcek kaynyordu. evredeki btn odalardan, boluklardan ne kadar bcek varsa oraya akyordu. Kzlar, yemekhanenin her kesine, bcekleri gz nnde tutarak ayr bir ad takmlard: rmcekler kesi, salyangozlar kesi, karafatmalar kesi ve austosbcekleri kesi. Austosbcekleri kesi mutfan yaknndayd ve renciler orasn gzel bir yer olarak gryorlard, nk en az souk olan ke burasyd. Bu isimler, -303yemekhaneden okula gemi ve bir renci, hangi kede oturuyorsa o kenin adyla adlandrlmt. Eski Mazarin Kolej i'nde de byleydi. Bir gn bapiskopos manastr ziyarete gelmiti. Girdii snflardan birinin kaps alnca ieriye peri kadar gzel, san sal kk bir kz girdi. Piskopos, taze yanakl esmer gzeli bir baka renciye sordu: "Kim bu kzcaz?" "Bu bir rmcek efendim." "Yok canm, peki uradaki?" "O da bir crcrbcei." "Peki ya u?" "O bir trtl." "Demek yle! Peki ya sen?" "Ben bir tesbihbceiyim, efendim." Bu eit manastrlann hepsinin kendilerine zg yanlan vardr. Bu yzyln banda, byle kat disiplinli yerlerden biri de Ecoou-en'd. Karanlnda bir yn gen kz yetitirmi kat kurallar olan, ama incelik dolu bir yerdi. Kutsal ayinler srasnda bu manastrda kzlar ikiye ayrlr, bunlardan bir gruba 'bakireler' tekilere 'iekler' denirdi. Bu arada bazlar da bir kordon tar ve dierleri ellerindeki buhurdanla kutsal eyay kokulara boarlard. iekler, iekilere sa taraftan verilir, en

nde drt bakire yrrd. Bu tr ayinlerin olduu sabahlar, yatakhanede u gibi konumalar geerdi: "Kim bakire?" Madam Campan, yedi yandaki bir kn, on alt yandaki bir bye yle dediini duymutu: -304"Sen bakiresin, oysa ben deilim." Byk, 'bakire' seildii iin en nde gidiyor, kk ise arkada yryordu. 5. Elenceler Yemekhane kapsnn zerinde kaln, kara harflerle, the white paternoster* denilen ve insan dorudan doruya cennete gtrd sylenen bir dua yazlyd: "Ben, Tann'nn yapt; Tann'nn dedii; Tann'nn cennete soktuu kk beyaz paternoster, gece uyumaya hazrlanrken yatamda yatan melek buldum: Biri yatan ayak tarafnda, teki baucundayd. yi kalpli Bakire Meryem de ortadayd. Meryem bana yatmam, hibir eyden korkmamam syledi. Tann benim babam, Meryem de anamdr. havari erkek kardeim, bakire de kz kardeimdir. Tann'nn iine doduu gmlek, vcudumu sanyor, Aziz Marguerite'in ha gsme ilenmitir. Kutsal Bakire ayrlardan geip gidiyor; Tann iin gzya dkerek; Aziz Msy Yahya'ya rastlad: Ona, 'Yahya Efendi, nereden geliyorsun?' diye sordu. 'Ave Salus'ten geliyorum,' diye cevap verdi Yahya. Tann orada myd acaba, belki grms-nzdr.' 'Tanr armh aacna gerilmi, ayaklan sallanyor; banda beyaz dikenden yaplm kk bir apka var, elleri ivilenmi.' Bu duay defa sabah, akam okuyan sonunda cennetin yolunu tutar." 1827 ylnda bu karakteristik dua kat duvar kdnn altnda kaybolmutu. Bugn * sa'ya ait nl Latince bir dua. -305de, o zamanlar kk kz, imdi yal kadnlar olan birka kiinin hafzasndan silinip gitmek zeredir. Duvara asl olan byk bir ha bu yemekhanenin dekorasyonunu tamamlyordu ve yemekhanenin tek kaps daha nce de sylediimizi sandmz gibi baheye alyordu. Kenarnda iki sra bulunan uzun, darack iki masa yemekhanenin bir ucundan br ucuna uzanyordu. Duvarlar beyaz, masalar kapkarayd. Zaten manastrlarda bu iki matem renginden bakas grlmez. Yemekler pek iyi deildi, ocuklar da bir tr perhiz yapyorlard. Sebze ya da tuzlu balk ve etle kartrlm bir tabak yemek btn lks oluturuyordu. Sadece rencilere ait olan bu yemek, bir ayrcalkt. ocuklar o haftaki nbeti rahibenin gzeten baklar altnda sessizce yemeklerini yer; ara sra bir sinek uacak ya da kurallara aykr olarak vzldayacak kadar asileirse, rahibe tahta bir kitab grltyle ap kapard. Bu sessizlik, yemekhanenin bir kesine armha gerilmi sa tasvirinin altna konmu krsnn zerinde azizlerin hayatlaryla ilgili hikyeler okunurken bozulurdu. Okuyan, o hafta iin seilmi byk bir renci olurdu. rtsz masalarn zerine uzun aralklarla, iinde rencilerin kendi bulaklarn ykadklar byk toprak kaplar konmutu. Bazen de yiyemeyecekleri kadar sert bir et parasn ya da kokmu bir bal bu kaplara koyduklar oluyor, ama bu davran hemen cezalandrlyordu. Bu kaplara su anaklar deniyordu. -306Sessizlii bozup gevezelik eden ocuk, diliyle ha karmak zorundayd. Bu ha nereye yapyordu diyeceksiniz: Yere... Kz yeri yalard. Btn neelerin sonu olan yerdeki toz, cezaya arplan bu gl yapran andran ocuklara strap ve ac vermek iin yaplmt sanki. Manastrda tek bir kopyas bulunan ve okunmas yasak olan bir kitap vard: Bu, Aziz Benedict kurallarnn kitabyd. Nemo regu-las, seu constitutiones nostras, externis com-municabit. Bir gn renciler bu kitab ele geirmeyi baardlar ve byk bir alkla okumaya koyuldular. Arada bir yakalanacaklarn dnp dehete dyor ve telala kapatyorlard. Bu byk tehlikeye karlk, byk bir zevk alamadlar. Kitapta anlamadklar ve delikanllarn gnahlar ile ilgili birka blm okumulard. Bu konular biricik ilgi ekici blmlerdi. renci kzlar bahede bir iki clz meyve aacnn evreledii kk bir yolda oynarlard. Rzgr aalan sarsarak yeil bir elma, rm bir kays ya da kurtlu bir armut drd zaman byk cezalara arplacaklarn bile bile onu gizlice alp saklyorlard. imdi size nmde duran bir mektubu aynen okutacam. Bu mektup yirmi be yl nce, o zamanlar Picpus Okulu'nda renci olan ve bugn Paris'in en zarif kadnlarndan biri saylan des de... tarafndan yazlmtr: "Birisi, bir elma ya da armut bulduunda, onu gz gibi saklar. Yemei beklerken, ya-307takhaneye kp yataklarn zeri dzeltildii srada, bu meyveler yatan altna saklanr. Sonra geceleri yatmaya gidilince yatakta yenir. Bu yaplamazsa daha baka yerde de yemee allr." rencilerin en byk zevklerinden biri de ite buydu. Yine piskoposun ziyarete geldii gnlerden birinde, gen kzlardan Matmazel Bouchard arkadalaryla, piskopostan bir gn izin koparmay baarabilecei konusunda iddiaya girdi. Byle bir giriim, bu kadar kat kurallar olan bir manastrda hi iitilmemiti. Arkadalar bahse girdiler, ama hibiri iddiann yerine getirileceine

inanmyordu. Piskopos tam kzlarn nnden geerken, arkadalar korku iinde, Matmazel Bouchard'n sradan kp piskoposa hitap ederek, "Ltfen bir gn izin istiyorum," dediini duydular. Matmazel Bouchard, dnyann en gzel yz ifadesine sahip pespembe bir gen kzd. Piskopos Quelen glerek, "Ne demek bir gn, yavrum. sterseniz size gn izin veriyorum," dedi. Barahibe hibir ey yapamazd, nk izni veren piskopostu. Bu, manastr iin bir skandaldi. Ama renciler sevinlerinden yerlerinde duramyorlard. Olayn yapt etkiyi hayal etmeye aln. Ne var ki bu manastr d dnyann ihtiraslarnn, dram ve romanlarnn ieri giremeyecei kadar kapal bir yer deildi. Bunu gstermek iin, size anlattmz hikye ile dorudan doruya bir ilgisi bulunmayan yaanm bir olay ksaca anlataym. Okurun -308manasr hakknda tam bir fikir edinebilmesi iin anlatlmas gerekiyor: O sralarda, manastrda rahibe olmayan ama kendisine byk bir sayg gsterilen Al-bertine adnda esrarengiz bir kadn vard. Kendisi hakknda bilinen tek ey, deli olduu ve manastrn dndaki dnyada l olduunun sanldyd. Bunun altnda, nemli bir evlilie bal servet pazarlklarnn sz konusu olduundan sz ediliyordu. Ancak otuz yalarnda olan bu esmer kadnn epeyce gzel olduu belli oluyordu. Kocaman siyah gzleriyle durmadan etrafna bakyordu. Gryor muydu? Oras pheliydi. Acaba yryor muyduk Herkes phe ediyordu bundan. Sanki yrmyor, kayyordu. Kimseyle konumazd. Nefes aldndan bile phe ediliyordu. Burun delikleri sanki son nefesini biraz nce vermi gibi, titrek ve siyaht. Eline dokunan, bir kar ynna dokunduunu sanrd. Tuhaf bir incelii vard; girdii yere buz gibi bir hava getiriyordu. Bir gn, onun getiini gren rahibelerden biri, tekine, "Bu kadn l sanyorlarm," dedi. teki cevap verdi: "Belki de yledir." Madam Albertine hakknda yzlerce hikye uyduruluyordu. Yatl rencilerin merakna engel olunamaz. Manastrn kilisesinde kzgz denilen bir blm vard. Madam Albertine, ayinlere, yuvarlak penceresinden tr kzgz denen bu balkon gibi yksek yerden oturarak katlrd. Oradan ayini idare edenler grlebiliyordu. Albertine daima yal-309nz olarak oturur, ayini yneten vaizi ya da rahibi oradan izlerdi. Buras rahibelere yasakt. Bir gn, gen ve sosyal stats yksek bir rahip vaaz veriyordu. Bu kii, Fransa ayan meclisi yesi, 1815'te krmz silahrler subaylarndan olan ve 1830'larda Besanon kardinali olarak len Dk Rohan'd ve bu manastrda ilk defa vaaz veriyordu. Ayinler, dualar ve vaazlar srasnda hareket etmeyen ve hi sesini karmayan Madam Albertine, bu defa, Dk Rohan' grnce birden ayaa kalkarak: "Aa! Auguste!.." diye haykrm, kilisenin sessiz ortamnda bu ses tuhaf bir etki yaratmt. Btn cemaat aknlk iinde ban o yana evirdi, vaiz gzlerini kaldrp bakt. Ama Madam Albertine eski hareketsizlik ve sessizliine yeniden dnmt. Bu buz tutmu ve snm varln nnden, bir an iin d dnyaya ait bir soluk, hayatla ilgili bir k geip gitmiti sanki. Sonra her ey kaybolmu, deli kadn yeniden bir l haline girmiti. Ama bu iki kelime, manastrdaki dedikoducularn diline dm, zerinde uzun uzun konuulmutu. Bu, "Aa! Auguste!" sznde ne srlar gizliydi kim bilir. Dk Rohan gerekten Auguste'n ta kendisiydi. Dk Rohan' tandna ve kendisine bu kadar samimi bir ekilde hitap edebileceine gre herhalde Madam Albertine de yksek bir aileye mensuptu. Aralarnda bir iliki de vard phesiz. Belki de akrabaydlar. Her ne olursa olsun, Dk Rohan'n kk ismini bildiine gre aralarndaki iliki pek yakn olmalyd. Olduka sert olan iki des Madam de Choise-310ul ile Madam de Serent bu kk dini topluluu sk sk ziyarete gelirdi. Magnates mulie-res imtiyazyla ieri girmekte ve yatl okulda byk bir korku yaratmaktaydlar. Bu iki hanmefendi geerken zavall kzlarn hepsi tir tir titrer, gzlerini ne eerlerdi. te taraftan Dk Rohan farknda olmakszn rencilerin de dikkatini stne ekiyordu. O zamanlar Paris Piskoposu yardmclna getirilmi ve Picpus'a gelip ayinlerde ilahi sylemeyi det edinmiti. Aralarndaki ayak perde yznden rencilerden hibiri onu gremiyor, ama yumuak ve tatl sesini tanmakta glk ekmiyorlard. Daha nce silahor olarak kraln maiyetinde bulunmutu. Giyim kuamna ok dkn olduu, gzel kahverengi salarn zenle tarad, gzel siyah bir kuak takt ve cppesinin ok gzel olduu syleniyordu. Bu gibi detaylarn on alt yandaki gen kzlarn hayal dnyasn nasl igal ettiini bilirsiniz. Manastrn iine dardan hibir grlt girmezdi. Ama, yllarn birinde, bir flt sesi duyulur olmutu. Bu, o zamanki rencilerin bugn bile hatrladklar bir olaydr. Yaknlarda alnan bir fltt. Onu alan, srekli ayn paray tekrarlyordu. Bugn unutulmu eski bir para: 'Benim Zatulbem, gel kalbimin sahibi ol!' Flt sesi gnde bir ya da iki defa duyuluyordu. Gen kzlar, bu sesi saatlerce dinliyor yine de bkmyorlard. Rahibeler ne yapacaklarn armlard. Kafalarn altryor, hi durmadan cezalar verip etrafa duman attryorlard. Bu durum birka

-311mm ay srd. rencilerin hepsi bu mehul mzisyene k olmulard. Her biri, kendini bir Zatulbe olarak gryordu. Ses, Droit-Mur Soka tarafndan geliyordu. Bu adam bir an iin grmek adna yeryznde yapamayacaklar fedakrlk yoktu. Bu kadar gzel flt alan ve btn kalpleri yerinden oynatan bu adam uruna her tehlikeyi gze almaya, her eyi denemeye hazrdlar. Bazlar dar kmay baarp Droit-Mur Soka tarafndaki nc kata kadar ulam ama hibir ey grememilerdi. Hatta biri, elini parmaklklarn arasndan sokup beyaz bir mendili sallamaya bile almt. lerinden ikisi, hepsinden daha cesaretli kp bir yolunu bulmu ve dama kadar trmanmay baarm, kendilerini tehlikeye atp en sonunda adam grmlerdi. Flt alan, bir tavan arasnda oturan yal, iflas etmi, kr bir snmacyd. Skntsn datmak iin alyordu. 6. Kk Manastr Kk Picpus'ta bulunan bu bina bamsz ayr blmden olumutu: Rahibelerin bulunduu byk manastr, rencilerin bulunduu yatl okul ve bir de kk manastr. Bu kk manastr, devrim srasnda yklm manastrlardan gelen eitli tarikatlara mensup rahibelerin birlikte ibadet ettikleri, kendine ait bir bahesi olan bir binayd. Karmakark, beyazn, grinin ve siyahn btn tonlarnn ve btn tarikat eitlerinin topluluuydu buras. Hani u iki szck bir araya getirilebilirse buras bir cmb manastryd. -312mparatorluun ilanndan beri sefalete dm ve ortada kalm olan rahibelere Bernardin-Benediktenlerin kanatlan altna snma izni verilmiti. Devlet, kendilerine kk bir yardm yapyordu. Picpus rahibeleri snan rahibeleri karlamak iin telaa dmlerdi. Acayip bir kargaayd bu. Herkes kendi bildiine gre hareket ediyordu. Ara sra rencilere, gidip onlar ziyaret etme izni veriliyordu. Bu durum nedeniyle renciler birok rahibeyle tanma frsat bulmulard. Bunlarn arasnda, Sainte Bazile Ana, Sainte Scolastique Ana ve Jacop Ana, rencilerin anlarndan silinmemitir. Bu snmac rahibelerden biri odasndan hi kmazd, Saint-Aure tarikatnn tek temsilcisiydi. Saint-Aure tarikatna mensup rahibelerin manastn, XVIII. yzyln banda, szn ettiimiz Picpus Manastn'nda bulunuyordu. Bu manastr, Martin-Verga'nn Bene-diktenlerine sonradan gemiti. Tarikatnn beyaz bir elbiseyle al aldan oluan ahane elbisesini giyemeyecek kadar fakir olan bu rahibe, oyuncak bebek yapm, bu kyafeti dini bir huu iinde o bebee giydirmiti. Bunu herkese derin bir tatminle gsteriyordu. ld zaman bu bebei manastra brakt. 1824'te bu tarikattan ancak bir tek rahibe kalmt, bugn ise sadece manken-bebek kalmtr. Bu deerli analardan baka, rahibe olmayan baz kadnlar da Madam Albertine gibi barahibeden manastrda kalabilme iznini almlard. Bunlann arasnda, Madam de Bea-313ufort ve Markiz Dufresne de vard. Kadnlardan bir bakas da burnunu silerken kard korkun grltyle tannmt. Ona Madam Vacarmin adn takmlard. 1820 ya da 1821 yllarna doru, bir dergi karan Madam de Genlis manastra girmek istediini bildirmiti. Dk de Orleans arac olmutu. Rahibeleri bir korkudur ald. Madam Genlis romanlar yazm bir kadnd. Ama o, bu romanlarndan nefret ettiini, o zamandan bu yana ok deitiini ve koyu dindarlk dnemine girdiini sylyordu. Tanr'nn ve dkn yardmyla, manastra girmeyi baard. Bahede glgelik bir yer olmadn bahane ederek, yedi sekiz ay sonra manastrdan ayrld. Rahibeler buna ok sevindiler. nk yal olmasna ramen, Madam Genlis olduka gzel harp alyordu. Gittii zaman hcresine iaretini brakmaktan geri kalmad. Madam Genlis, Latin dili ve edebiyatnda statt, stelik batl inanlar vard. Bu iki kelime onun hakknda yeterli derecede bilgi verir sanrm. Daha birka yl ncesine kadar, iinde parasn ve mcevherlerini saklad dolap kapsnn iine yaptrlm san kt zerine krmz mrekkep kullanarak yazd Latince bir iiri okumak mmknd. Kadna kalacak olursa bu iirin zellii hrszlan baanszla ura tmakm. iir VI. yzyl Latincesiyle yazlmt ve sa'nm armha gerildii Golotha dandaki Fransz Vacarme szc grlt patrt anlamna gelmektedir. Burada bir szck oyunu yaplyor. -314i iki hrszn adlarnn Dimas ve Gestas m yoksa, Dismas ve Gesmas m olduu sorusunu ele alyordu. Eer bu ad Gesmas ise, geen yzylda, Vikont de Gestas'n bu hrszn soyundan geldiine ait iddialar aslszd. Yukanda sz geen binann tam ortasnda bulunan kilise; byk manastr, kk manastr ve okulun ortak kulland ibadet yeriydi. Yola alan bir kap araclyla ieriye halk bile kabul ediliyordu. Ama byk binann iinde bulunanlar kilisede olduklar zaman dardan girenleri grmemeleri iin ne gerekirse yaplmt. Kilisede koronun olduu yer baka kiliselerde olduu gibi mihrabn arkasnda deil, ayini yneten papazn sa tarafnda uzanan bir mahzen ya da zindan gibi bir yerdi. Daha nce szn ettiimiz yedi ayak yksekliindeki perde

buray teki taraflardan aynyordu. Bu perdenin ardnda, tahta sralara oturmu rahibeler, sol tarafta renciler, sa tarafta tvbekarlar ve dipte yeniler yer alrlard. Koro yeri denilen bu maara, bir koridorla manastnn bulunduu binaya bitiikti. Kiliseye k baheden geliyordu. Sessizlik gereken ayinlere katldklarnda halk onlann varlndan, oturup kalktktan zaman ses karan sralann grltsnden haberdar olabiliyordu. 7. Bu Karanlktan Birka Siluet 1819'dan 1825'e kadar alt yl boyunca Picpus'un barahibesi Matmazel de Bleme-ur'du. Dini unvan: Masum Ana'yd. Saint Benoit Tarikatna Mensup Azizlerin -315Hayat adndaki kitabn yazan Marguerite de Blemeur'n ailesinden geliyordu. Altm yalarnda, ksa boylu toplu bir kadnd. Az nce szn ettiimiz mektup onun, 'atlak zurna gibi' ark sylemekten baka bir kusuru olmadn yazyor. Btn manastr, oradaki tek neeli insan olan bu kadna sevgi ve hayranlk duyard. Masum Ana da, ata soyu olan Marguerite gibi bilime dknd. ok okumu, Latince'yi yutmutu. Tarih konularnda derin bir bilgisi vard. Yunanca ve branice bilirdi. Bir Benedict rahibesinden ok, bir Benedict rahibiydi. Barahibe yardmcs yal bir spanyol'du. smi Cineres Ana'yd. Gzleri hemen hemen hi grmyordu. Seici rahibelerin arasnda en nemlileri para ilerine bakan Sainte-Honorine Ana'yd. Sainte-Gertrude yeni rahibelere bakard. Sa-inte-Ange salk ileriyle ilgilenirdi; manastrdaki tek kt kalpli rahibe de oydu. Sainte Mechtilde ok genti ve sesi ok gzeldi. Presentation Ana 1847'de barahibe olmu, bu rahibelerden ikisi, Sainte-Celigne ve Sainte-Chantal ise delirmilerdi. Bir de en gzelleri arasnda, yirmi yanda sevimli bir gen kz vard. Bu gen rahibe, Bourbon Adas'ndan valye Roze'un torunlarndand. ark ve korodan sorumlu olan Sainte-Mechtilde Ana, rencilere gnl rzasyla ark syletiyordu. Her yatan bir ocuk alr, onlar boy srasyla, yan yana dizip ayakta ark syletirdi. Adeta, gen kzlardan oluan -316bir kaval, meleklerden yaplm canl bir flt grnts veriyordu bu. Tvbekar rahibeler arasnda rencilerin en fazla sevdikleri Sainte-Euphrasie Ana'yd. Sainte-Marguerite Ana'y da seviyorlard. Bir de kocaman burnuyla kendilerini gldren Sainte-Michel Ana. Bu kadnlarn hepsi ocuklara kar mfik davranyorlard. Ancak kendilerine kar serttiler. Ate, sadece okulda yaklyordu ve okulun yemekleri manast-nnkilere gre ok iyiydi. Her ynden ocuklarla ilgileniyorlard. Ne var ki, bir rahibenin yanndan geen ocuk onunla konumak isterse rahibe ona asla cevap vermiyordu. Bu sessizliin sonucu olarak, konuma becerisi manastrda insanlardan alnp, cansz eyaya aktarlmt. Ya nar ya da bahvann ngrayd artk konuanlar. kapdaki rahibelerin yan banda duran tiz sesli ve btn binadan duyulan zil, bir tr sesli telgraf denebilecek allarla buradaki hayata ait yaplacak ileri haber verir; gerektiinde ieridekilerden birini grmeye arrd. Yaplacak her i iin baka bir zil sesi vard. Orada yaayanlar armak iin de byleydi. rnein barahibeyi aran zil iki, barahibe yardmcsn aran defa alyordu. Snfa girme zili altyd. Bu yzden renciler, snfa girmek deil, altya girmek diyorlard. Drt defa alan zil Madam de Genlis'in ziliydi. On dokuz vuru, byk bir olayn olduunu gsterirdi. Bu, d kapnn aldna iaretti. st kilitlerle dolu bu korkun kap ancak piskopos geldii zaman alrd. -317Piskopos ile bahvan hari, manastra hibir erkein girmemi olduunu sylemitik. rencilerin grd iki erkek daha vard: Biri, koroda bir kafes ardndan seyretme imknn bulduklar manastrn zel rahibi ihtiyar ve irkin Rahip Banes, teki de, resim hocas Msy Ansiaux. Yukarda sz geen mektup, ondan "Msy Anciot, o korkun ve yal kambur" olarak sz ediyordu. 8. Post orda Lapides* Manastrn manevi yzn kabataslak izdikten sonra, maddi ynn de ksaca ele almak faydal olacak. Okurlarn bu konularda zaten epey bilgisi bulunmaktadr. Picpus-Saint-Antoine Manastn, Polonceau, Droit-Mur ve Kk Picpus Soka ile eski ehir planlarnda, Aumarais Soka diye adlandrlan sokan meydana getirdii drt keli alan batan baa kaplar. Bu sokaklar, sz geen alan bir hendek gibi epeevre sarmaktadr. Ana bina eitli yaplardan oluuyor ve kubak bakldnda topraa yatrlm bir daraacn andryordu. Daraacnn uzun kolu Droit-Mur Soka'nn Polonceau Soka ile Kk Picpus Soka arasnda kalan ksmn boydan boya kaplyordu. Daraacnn ksa kolu, yksek, gri renkli, demir parmaklkl hznl bir cepheydi, Picpus Soka'ndaki 62 numara, bu kolun son noktasyd. Bu cephenin ortasnda, rmceklerin a kurduu toz ve klden beyazlam alak, eski bir kap vard. Lat.: Kalpten sonra talar.

-318Bu kap ancak pazar gnleri bir iki saat kadar ve bir de ara sra manastrdan bir rahibenin cenazesi kt zaman alrd. Daraacnn dirseinde, kare eklinde bir odada ayinler yaplrd. Uzun kolda rahibelerin odalar, kk kolda mutfakla, yemekhane ve kilise bulunuyordu. 62 numara ile kapal olan Kk Aumarais Soka'nn arasnda yatl okul yer almt. Dardan grlmyordu. Drtgenin geri kalan ksmn Polonceau Soka'ndan ok, daha aa seviyede olan bahe oluturuyordu. Bu yzden bahe duvarlar darya oranla ieride ok daha yksekti. Hafife tmsek olan bahenin tam ortasndaki bir tepeciin stnde gzel bir am aac vard. Muntazam olmayan duvarlarla sona eren bahe yollan, eit uzunlukta deillerdi. Kenarlannda ksa boylu aalar vard. Byk kavaklarla evrili bir yol bahenin ta dibindeydi ve Droit-Mur Soka'nn kesinde bulunan ykk manastrdan kk manastr binasna doru uzanyordu. Kk manastr Aumarais Soka'nn kesin-deydi ve nnde kk bahe denilen blm yer almt. Btn bu sylediklerimize, bir avluyu, eitli dnemeleri, hapishane duvarlan gibi duvarlan, uzayp giden damlan ve Polonceau Soka'nn br tarafn pervazlayan evlerin damlann da ilave etmek gerekir. Bylece bundan krk be yl nce Bernardinlerin Kk Picpus Manastn'nn nasl bir yer olduu hakknda tam bir fikir edinilebilir. te yandan, btn bu sokaklar Paris'in en eski sokaklanndand. Droit-Mur ve Aumarais -319isimleri ok eski isimlerdi. Sokaklar, isimlerinden de eskidirler. Aumarais Soka'na Maugo-ut Soka, Droit-Mur Soka'na Eglantiers Soka deniyordu. nk insanlar talan yontmaya balamadan, Tanr yollan amt. 9. Rahibe Bal Altnda Bir Yzyl Mademki Picpus Manastr'nn eski durumuna ait ayrntlar anlatyoruz, mademki bu gzlerden uzak snma yuvasna bir pencere ap buray okurlarmza tantma cretini gsteriyoruz; o halde burasyla ilgili bir baka olaydan sz amamza izin verilsin. Bu kitapla dorudan doruya ilgisi olmasa da manastr daha iyi anlatmas asndan, kendine zg ilgin simalar bulunduunu gstermek ok nemli ve yararldr. Manastrda, Fontevrault Manastn'ndan gelmi olan yz yanda bir rahibe vard. Bu kadn devrimden nce, sosyetedeydi srekli, XVI. Louis'nin Mhrdar Msy de Miromes-nil'den sz ederdi hep ve bir de ok iyi tandn syledii Duplat adndaki bir bakann hanmnn ismini azndan drmezdi. Neden sz ederse etsin sz dndrp dolatrp mutlaka bu iki insana getirmekten byk haz duyard. Fontevrault'nun harikulade ehir gibi bir yer olduunu ve iinde yollar bulunduunu sylerdi. Taral aksanyla konuuyor; bu da, kendisini dinleyen rencileri neelendiriyordu. Her yl tarikata olan balln gstermek iin yemin ederek iman tazelerdi. Bu yemin srasnda o kadar komik szler sylyordu -320ki, renciler saklanarak glmekten kendilerini alamyorlard. "Aziz Fransuva bunu Aziz Julien'e, Aziz Julien, Aziz Eusebe'ye, Aziz Eu-sebe Aziz Procope'a verdi. Ben de size veriyorum," derdi. Bernardin rahiplerinin ne kadar cesur olduklarndan ve silahrlerden hi de aa kalmadklarndan sz ederdi. Kadnn kimliinde bir yzyl konuuyordu, ancak anlattklar geen yzyln hikyeleriydi. Devrimden nceki detleri biliyordu. Bir mareal, prens ya da dk getii zaman, Champagne ve Bourgogne taraflarnda, onlara drt eit arap vermek adetmi. Halk gsteriler yaptktan sonra, gm kupalar iinde verilirmi bu araplar. Birinci kupann stnde, maymun arab, ikincide aslan arab, ncde koyun arab, drdncde domuz arab yazlym. Bu drt yaz, sarholuun drt dnemini ifade edermi. Birincisi neelendiren sarholuk, ikincisi fkelendiren, ncs ahmaklatran, drdncs de samalatan sarholuk. Daima kilitli duran aynal bir dolapta can gibi sevdii bir ey saklyordu; Fontevrault Manastr'nn kurallar byle bir ey yapmasna engel deildi. Saklad eyi kimseye gstermek istemez, onu bakmak istedii zaman kendisini odasna kilitlerdi. Tarikatnn kurallar buna da izin veriyordu. Koridorda birisinin ayak seslerini duyunca, yal elleriyle dolab mmkn olduu kadar hzla kapatyordu. Kendisine bundan sz ald zaman, konumay o kadar seven yal kadn tek bir sz sylemiyordu. Onun bu sktu ve inatl kar-321snda en merakl ve en dik kafal insanlar bile pes demilerdi. Manastrda can sklan ve yapacak ii olmayanlar, yal kadnn bu esrarengiz eyasn dillerine dolamlard. Bu kadar deerli ve esrarengiz eya acaba neydi? Belki kutsal bir kitap, ei bulunmaz bir tebih... Belki de azizlere ait gerek bir eya. Herkes bir tahmin ileri sryordu. Yal kadn lr lmez, gerekli srenin gemesini bile beklemeden hemen dolab atlar. Bu porselen bir tabakt. zerinde, ellerindeki rngalarla, kaan melekleri kovalayan birtakm eczac raklarnn tasviri olan bir tabak. Kaan melekler glntler. Sevimli, kk ak meleklerinden biri ilenmiti bile. Kssadan hisse: Karn ars ak yener. Bu yal kadn, manastrn konuma odasn ok hznl bulduu iin, hibir ziyaretiyi kabul etmezdi. 10. Aralksz badetin Kayna

Btn bu sylediklerimizden sonra unu da ilave edelim: Hakknda bir fikir vermeye altmz mezar andran o konuma odas, dier manastrlarda ayn katlkla, ayn rktc haliyle ortaya kmaz. rnein, baka bir tarikattan olan Rue du Temple Manast-n'nda siyah kepenkler yerine kahverengi perdeler vard. Konuma odasnn zemini zarif parkelerle deliydi; beyaz muslin perdeler, duvarlarda eit eit resimler aslyd. Yz peesiz bir Benedikten rahibesinin portresi, iek paralan hatta bir Trk'n portresi bile grlyordu. -322Temple Soka'ndaki manastrn bahesinde, Fransa'daki kestane aalarnn en gzel ve en by saylan bir atkestanesi vard. On sekizinci yzylda yaayanlar onu, Fransa Krall'ndaki btn atkestanesi aalarnn babas diye adlandrmlard. Dediimiz gibi Temple Manastn'nda aralksz ibadet eden Benediktenler, Citeaux kolundan gelen Benediktenlerden tamamen farklydlar. Aralksz ibadet yapan bu tarikat ok eski deildir; kayna ancak iki yzyl geri gider. 1649 ylnda iki kutsal ayin, Paris'in iki ayr kilisesinde, birka gn arayla iki defa zedelendi. Bu kiliselerden biri St. Sulpice, teki Saint-Jean kilisesiydi. ok nadiren grlen kutsala ynelik bu korkun hakaret btn ehri ayaa kaldrd. Saint-Germain-des-Pres'nin ruhani bakan olan piskopos buna karlk, Papa'nn ynettii byk bir dua yaplmasn btn din adamlarna bildirdi. Ama bu kefaret, dindar Boucs Markizi Madam Courtin ile Kontes Chteauvieux'nn fikrince yeterli deildi. Ayn kilisenin mihrab karsndaki en muhteem ayine yaplan bu tecavz geici bir ey olduu halde, soylu kadnlarn aklndan bir trl kmyor ve bu hakareti affettirecek bir i yapmak iin rpnyorlard. Bunun iin en uygun arenin bir rahibeler manastrnda 'aralksz ibadet'le tamir edilebileceini dndler ve bu amac gerekletirmek zere biri 1652, teki 1653 ylnda Saint Benoit tarikatna bal bir manastr kurmas iin, nl Benedikten Catherine de Bar Ana'ya byk balarda bulundular. -323w Bu i iin Catherine de Bar'a, ilk emir Saint-Germain barahibi M. de Metz tarafndan verildi... Barahibin artlan uydu: yz livre gelir, yani toptan alt bin livre getirmeyen hibir kz bu manastra alnmayacakt. SaintGermain barahibinden sonra kral da izin verdi. Sonra bunlar fermanlar, izin mektuplar takip etti ve bu proje 1654 ylnda meclisten geerek kabul edildi. Paris'teki Saint-Sacrement, 'Aralksz badet Rahibeleri' tarikatnn kuruluu ite bu ekilde dodu ve yasal olarak onayland. lk manastrlar Madam Courtin ve Madam Ch-teauvieux'nun paralanyla Casette Soka'nda ina edildi. Grld gibi bu tarikat, Citeaux Bene-diktenlerinkiyle kantnlmamaldr. Kk Picpus'un Bernardinlerinden de tamamen farklyd. Bu tarikat Saint-Germain-des-Pres barahibine balyd. Sacre-Coeur rahibeleri, Cizvitlerin pirinden; yilik Kadnlan ise Laza-ristlerin pirinden gelirler. 1657'de Papa VII. Alexandre zel bir emirle, Picpus Bernardin rahibelerinin Kutsal Sacrement Benediktenleri gibi 'aralksz ibadet' yapmalarna izin vermiti. Ama bu iki tarikat, birbirinden tamamen farkl olarak devam edegelmitir. 11. Kk Picpus Manastrnn Sonu Restorasyon devrinin balangcndan itibaren Kk Picpus Manastn ortadan kalkmaya yz tutmutu. Bu ortadan kalk, tarikatn XVIII. yzyldan beri genelde lmeye -324doru evriliinin bir parasyd. Ayn eyi btn teki dini tarikatlar iin de syleyebiliriz. Tefekkre dalmak da, dua etmek gibi insanln ihtiyalarndan biridir. Ama devrimin dokunduu her ey gibi o da deimi; toplumsal ilerlemeye ayknyken, faydal olmaya balamtr. Kk Picpus Manastn hzla klmeye yz tuttu. 1840 ylnda ne kk manastr, ne de okul kalm, yal kadnlar da gen kzlar da ortadan kaybolmutu. Birinciler lm, ikinciler manastrdan ayrlmlard. Aralksz ibadetin kurallan o kadar zordu ki herkesi korkutuyordu. stekliler ekinmeye balamlard. Artk tarikata girenler bir hayli azalmt. 1845'te hidayete ermi birka rahibe grlyordu. Ama koro rahibeleri tamamen yok olmulard. Krk yl nce yz kadar rahibe varken, on be yl nce bu say yirmi sekize dmt. Acaba bugn ka kii kaldlar? 1847'de barahibelie gen bir kadn seilmiti. Bu da, seim yaplrken fazla aday olmadn ve gen bir rahibeyi semek zorunda kalndn gsterir. Bu barahibe krk yanda bile deildi. Rahibelerin says azaldka her birinin grevi daha da arlat. ok gemeden, geride Saint Benoit'nm kurallan-nn ar ykn tayacak, sadece dert dolu, omuzlan kk bir dzine rahibenin kalaca nn yaklatn gryorlard. Bu yk, rahibe saysnn azlna okluuna bakmadan sabit kalan bir ykt, ezici, ykc bir ykt. Bu yzden rahibeler lyorlard. Bu kitabn yazan Paris'te oturduu zamanlarda ikisi da-325-

ha lmt. Biri yirmi sekiz, teki yirmi yandayd. Bu zorluklar yznden manastr, kzlar okulunu kapatmak zorunda kalmt. Bu olaand, mehul, karanlk eve girmeden, bize elik edenlerin ve baz kimselerin yararna, Jean Valjean'n melankolik yksn derleyenleri oraya sokup onlara klavuzluk etmeden manastrn nnden geip gidemezdik. te, bugn artk bu kadar yeni hissini veren o eski detlerle dolu manastra girdik. Buras kapal bir baheydi. Hortus conc-lusus. Bu garip, yalnz yerin en ince ayrntlarn konutuk, ama saygszlk etmedik. Ayrntlar aklarken sayg duymak ne kadar mmknse o kadar duyduk. Burayla ilgili her eyi anladmz iddia etmiyoruz, ama hibir eyi de kmsemiyoruz. Her eye ramen celladn kutsayacak kadar ileri giden Joseph de Maistre'in Tann'ya krediinden de, armha gerilen sa ile alay eden Voltai-re'den de ayn derecede uzaz. Yeri gelmiken Voltaire'in yanldn sylemeden gemeyelim. Voltaire'in sa'y, Ca-las' savunduu gibi savunmas gerekirdi. nsan st biimlenmeleri inkr edenler bile, sa'nn ldrlm bir bilgin olduunu kabul ederler. On dokuzuncu yzylda dini dncede bir bunalm ba gsterdi ve baz eyleri artk kimse renmek istemez oldu. Byle bir durum faydasz deildir, ama renilmeyen eylerin yerine renilmesi gereken yenilerinin konmas gerekir. nsan kalbinde bolua yer yoktur. Kimi biimler reddedilebilir; reddedil-326meleri de gerekir; ancak bunlarn yeniden ina edilmesi artyla. Bu arada artk ortadan kalkm olan eyleri inceleyelim. Onlardan kanmak iin bile olsa, onlar anlamak arttr. Gemite yaplan sahte zenli eylerin bazlar isimlerini deitirip kendilerini gelecek gibi gstermeye alyorlar. Hayalet, gemi zaman pasaportunda sk sk sahtekrlk yapar. Tuzaklara dikkat edelim, her eyden kukulanalm, kanmayalm, maskeyi ekip karalm. Gemiin taknd ehrenin ismi batl inantr. Maskesinin ismi de ikiyzllktr. Manastrlara gelince, zlmesi zor bir konudur. Uygarlk bir yandan onlar mahkm eder, br yandan uygarln gvencesinde-dir, onlar korur. zgrlk ise hl koruyor. Bu yzden g bir konu. |^ -327YEDNC KTAP PARANTEZ 1. Soyut Bir Dnce Olarak Manastr Bu kitap, bakiisi sonsuzluk olan bir dramn kitabdr... nsan, bu dramda ikinci kiidir... Hal byleyken, yolumuz bir manastrn nnden geer gemez.ieri girmek zorunda kaldk. Bunun nedeni, manastrn hem Do-u'da hem Bat'da, hem eski hem yeni alarda, hem putperestlikte hem slamiyet'te, hem Budizm'de hem de Hristiyanlk'ta rastlanlan ve insanolu tarafndan sonsuzluun grlmesi iin kullanlan optik aletlerden biri olmasdr. Burada konunun dna kp, baz dnceleri enine boyuna irdeleyecek deiliz. Ancak, itirazlarmz kendimize saklayarak, ifade snrlarmz hatta tepki veren duygularmz koruyarak sylememiz gerekir: ster yanl ister doru anlam olsun, insann iinde sonsuzluu grdmz her defasnda ona sayg duyuyoruz. Sinagogda, camide, tiksindiimiz, nefret ettiimiz, iren bir yan vardr; Uzakdou tapnaklarnda ve kuzey yerlilerinin adrlarnda ise hayranlk duyduumuz yce bir yan vardr; Tann'nn insan -329duvarlarna yansmas, akln derin dncelere dalmas iin ne byk bir neden, hayal lemine dalmak iin ne de snrsz kaynak bulunmaktadr. nsan denilen duvarn zerinde Tanr aydnlnn yapt oyunlar seyretmek, dnce iin byk bir zevk ve usuz bucaksz buruyadr. 2. Tarihi Bir Olgu Olarak Manastr Tarih, akl ve dorular, manastr hayatn mahkm etmilerdir. Bir ulusta gereinden ok manastr olmas demek, dolamn engellenmesi sanayi merkezleri yerine, engelleyici unsurlar, miskinlik merkezleri anlamna gelir. Byk sosyal topluluk yannda, manastrlar, kayn aacna gre kse otu; insan vcuduna gre siildirler. Manastrlarn zenginleip gelimesi, semirmesi, lkelerin yoksullamas demektir. Uygarln ilk alarnda insandaki hayvani iddetin manevi g ve inan sayesinde bastrlmasn salad iin faydal olan manastrlar; canlanm uluslarn boynunda birer boyunduruk olurlar. Manastrlar bir defa yoldan kp bozuldu mu, (bugn bunu gryoruz) eski alarda onlar birer kurtarc yapm olan ayn nedenler, birden ktlnn nedeni olmaya balar.

D leme kapanmann artk a geti. Modern uygarla ilk dersleri vererek ona faydal olmu olan manastrlar, ayn uygarln byme ve gelimesini engellediler. nsann eitimine faydal olmalar asndan X. yzyl-330da iyi, XV. yzylda zerinde konuulabilir, XIX. yzylda tiksinti verici kurumlar olmulardr. Manastr denilen czam, yzyllar boyu, biri Avrupa'nn , dieri ihtiam olan ahane iki lkeyi yiyip bitirmitir: talya ve spanya. inde yaadmz ada bu lkeler biraz dzelebilmilerse, bunun nedeni 1789'un gl ve salam, tedavi edici biliminin onlar canlandrm olmasdr. zellikle kadn manastrlar, rnein bu yzyln banda talya, Avusturya ve spanya'da grld gibi, ortaadan kalm olan en kasvetli ve karanlk topluluklardandr. Bu manastrlar, btn dehetlerin bir araya geldii yerlerdir. Katolik manastrlar batan baa lmn kara klaryla doludur. spanyol manastrlarnn durumu, tam bir mezar anmsatr. Bu manastrlarda, karanln hkimiyetinde belirsizlemi sisli kubbelerin altnda Babilvari katedraller gibi yksek ve masif mihraplar ykselir. Bu manastrlarda, karanlklarn iinde uzun zincirlere balanm olan, kocaman sa heykelleri sallanr, siyah abanoz zemin zerinde yine fildii sa heykelleri grlr. Bu heykeller sanki kanl deil, kanlar iindedirler; korkun ve ycedirler. Dirseklerinden kemikleri belli olur, dizleri soyulmutur, yaralarndan etleri grnr, balarna gmten dikenli ta konmu, bedene altn iviler aklmtr. Almlardaki kan damlalar yakuttandr, gzlerinde elmastan gzyalar vardr... Yakutlar ve elmaslar sanki slanmlardr. Karanlk bir kede aalarda bir yerde duran peeli yaratklar alamakta-331drlar. Brleri kaba kumatan yaplm gmlek ve demir dml krbalarla paralanm, gsleri rm, ibadetten dizleri soyulmu varlklardr bunlar, e olduklarn sanan kadnlar, melek olduklarn sanan hayaletler. Bu kadnlar dnrler mi? Hayr. Arzulan var mdr? Hayr. Severler mi? Hayr. Canl mdrlar? Hayr. Sinirleri kemik, kemikleri ta olmutur. Peeleri gecenin kumandan rlmtr. Peenin altnda soluduka, lmn trajik soluunu duyduunuzu sanrsnz. nsanlara eziyet etmek iin yeryznde dolaan hortlaa benzeyen bir barahibe on-lan bir yandan takdis eder bir yandan da dehete boar. Orada acmasz koullarda saf ve temiz kalnr. spanya'nn eski manastrlar byledir. Dayanlmaz ibadet; bakirelerin ma-arasdr manastrlar; zulm yerleridir. Katolik spanya, Roma'dan daha Romalyd. spanyol manastn Katolik manastrlan-nn en halisiydi. Orada Dou'yu hissederdiniz. Piskopos sanki kzlar aas gibi, Tann'ya adanm olan bu yaratklar sarayn kilit ve gzaltnda tutard. Barahibe odalk, rahip harem aasyd. Gece olunca yakkl, gen, plak adam hatan iner ve hcreye nee getirirdi. armhta can vermi olan sultana, sultanlk edeni btn elencelerden yksek duvarlarla korurdu. Danya yle bir gz atmak ihanet saylyordu. Zindana kapatlmak deri torbann yerini alyordu. Dou'da denize atlyor, Bat'da topraa gmlyordu. Her iki yerde de korkun kurallar vard: Birinde dalgalar, tekinde ukur; birinde boulmak, te-332kinde gmlmek. ren bir paralelliktir bu. Gemiten yana kanlar, artk bunlan inkr edemiyorlar. Sadece bunlardan sz edilince glp gemek istiyorlar. Tarihin rettiklerini ortadan kaldrmak, felsefenin gsterdiklerini bir yana atmak, btn can skc olaylan ve karanlk sorunlan silip gemek iin yeni bir yntem gzde imdi. Bu yntemi kullananlar bu olaylarn hep abartldn ileri sryorlar. Jean Jacques Rousseau, Diderot ve Voltaire; bu filozoflarn hepsi de bu konuyu abartyorlarm. Son zamanlarda, birisi, Tacitius'un abartarak Neron'u yanl tanttn syleyecek kadar ii ileri gtrd. Zavall Holophernes'e acmamz gerekirmi. Ne var ki olgulan olduundan baka trl gstermek zordur; gerekler direnir. Bu kitabn yazan kendi gzleriyle Brksel'den krk kilometre tede bulunan, Villers Manast-n'nda evvelce manastr avlusu olan ayrln ortasndaki zindan deliklerini ve Thil Neh-ri'nin kysnda bu tr zindan ukurlarn grmt. Bu zindanlarn yans suyun yans topran iindeydi. Tatan yaplm drt odada birer demir kap, bir hela ukuru ve bir de demir parmaklkl kap vard... Nehrin seviyesinden iki ayak, i taraftan, yani zeminden alt ayak yukandayd. Demek ki d tarafta, duvarn drt ayaklk ksm suyun altnda kalyordu. Zemin daima nemliydi. Zindanda bulunan insann yataca yer, ite bu slak toprakt. Bu odalann birinde, duvarda bir lale paras grlyordu. Baka birinde, drt granit tandan yaplm kutuya -333benzer drt ke bir ey vard; ne yatlacak kadar uzun, ne de oturulacak kadar yksekti. Buraya bir insan konuyor, stne de bir ta kapak rtlyordu. Btn bunlar inkr edilemez. Gn gibi ak. Gzle grlyor, elle tutulabiliyor. Bu hcreler, bu zindanlar, demir kaplar, laleler, tabanndan su akan mazgallar, tatan yaplm

kutular -ilerine insanlarn canl canl konulduu mezarlar- bu amur gibi zemin, hela ukurlar, rm duvarlar, bunlarn hepsi gerekti. Demek btn bunlar abart!.. 3. Gemie Hangi artlarda Sayg Duyulabilir Manastrlar, spanya'da da Tibet'te de hep ayn olduklarndan, uygarlk iin bir tr verem hastalndan baka bir ey deildir. Hayat durdurur, insanlar lme mahkm ederler; Avrupa'da korkun bir felaket haline gelmilerdir. Bunlara bir de, vicdanlara ska bask yapan i aclarn, zorla rahiplik, rahibelik mesleine sokulup manastrlara kapatlanlar, zgrlkleri snrlanan insanlar, manastra srtn dayam olan derebeylerini, byk kardelerin istemedikleri nfus fazlas akrabalarn manastrlara hapsetmelerini, biraz nce sz geen zulmleri, zindan hcrelerini, kapatlm azlan, kilitlenmi dnceleri, ebedi yeminle manastra kapanan talihsiz zeklar, canl gnlllerin topraa gmlmesini ekleyin ve ruhban snfna katlmalar, kiisel aclarn yannda uluslarn gerilemesini de dnn. O zaman, kim olursanz -334olun, bir tabutu ya da kefeni hatrlatan insan icad bu iki kefenin, papaz cppesi ve rahibe elbisesinin nnde dehetten titrersiniz. Gelgeldim, felsefeye ve ilerlemelere ramen baz yerlerde, manastrlara kapanma zihniyeti XIX. yzyln ortasnda hl srmekte; hatta, dnyadan el ayak ekmeye kar u gnlerde duyulan garip bir rabet insanlarn ounu artmaktadr. Eskimi kurumlarn hl var olmakta devam etmeleri, samzda oktan beri duran bir kokunun kmak istememesine, kokmu baln nefis bir yiyecek olduunu iddia etmeye, ocuk elbiselerinin byklere uyabileceinin dnlmesine, canl insanlar kucaklamak isteyen llerin sevgisine benzer. ocuk elbisesi yle der: "Nankr, seni zamannda kt gnlerde souktan korumadm m? Artk beni niye istemiyorsun?" Balk: "Engin denizden geliyordum," der. Koku, "Ben nceden gldm," der. Ceset, "Seni sevmitim," der. te manastr da byle diyor: "Sizi uygarlk yoluna sokan benim." Buna verilecek tek cevap var: Evet ama eskiden... lp gitmi olan eylerin yeniden hayata gelip insanlar ynetmelerini, kt inanlar yeniden canlandrmay, mumyalan yaldzlamay, manastrlan tamir etmeyi, batl inanlar ortaya karmay, militarizmi ve dnyadan el etek ekmeyi savunmay, asalaklan oaltarak toplumu kurtarmann mmkn olacan, gemii imdiye zorla kabul ettirmeyi dnmek; btn bunlar insana ok -335garip geliyor. Ama bu teorileri savunan teo-risyenler de yok deil. Akll kiiler kolay bir yol bulmular: Gemiin zerine, toplumsal dzen, tanrsal hukuk, ahlak ve aile dedikleri bir boya ekmek. Gemite byklere sayg, ba eme, dini gelenekler, meruluk ve din bulunduunu syleyen bu kiiler: "te namuslu insann peinden gidecei eyler!" diye baryorlar. Bu mantk, eskilerin ok iyi bildii bir mantktr. Eski khinler, siyah bir dana yavrusunu beyaz tebeirle boyayp, "Bu dana beyazdr," derlerdi. Bos cretatus. Bize gelince, biz gemiin u ya da bu yanna sayg duyar, onu btn olarak koruruz; yeter ki, gemi artk ldn kabul etsin. Eer hl yaadnda srar edip direnirse, zerine saldrp onu ldrmeye almalyz. Batl inan, softalk, yobazlk, pein hkmler, yaayanlara eziyet etmek iin hl ortalkta dolaan hayaletlerdir; buna ramen hayata sk skya baldrlar; dumandan varlklar iinde dilerini ve trnaklarn karrlar, onlar yakalamak iin yanlarna yaklamak, gs gse savamak ve bu sava bir an bile brakmamak gerekir. nk, hayaletlerle durup dinlenmeden ve ebediyen arpmak insanln aln yazsdr. Bir glgeyi yakalayp yere sermek g itir. Fransa'da, XIX. yzyln tam ortasnda ortaya kan bir manastr, gn na direnen bir bayku yuvasndan baka bir ey deildir. 1789, 1830 ve 1848'lerin kenti Paris'in gbeinde apak yobazln ve keiliin grlmesi, Roma'nn Paris'e getirilmesi gibi tarihe ay-336kn bir durumdur, bir anakronizmadr. Normal zamanlarda, miad dolmu bir durumu ortadan kaldrmak iin bu durumu yaratan eye, iinde bulunulan tarihin rakamlarn syletmek yeter. Ama normal bir zamanda bulunmuyoruz. yleyse saldralm. Saldralm, ama yanllk yapmayalm. Gerein belirgin zellii iddete yer vermemesidir. iddet ve arlktan gerekler ne kazanabilir ki?.. Bir yanda yklmas gerekenler, br yanda aydnlatlp baklmas gerekenler var. Hem iyi niyetli, hem arbal bir inceleme olaanst bir gtr. In yeterli olduu yere alev gtrmeye kalkmayalm. yleyse, XIX. yzyl gz nnde tutulunca, genel olarak btn manastrlara karyz. Bu gibi dnyadan el ayak ekmeye, yuvalar ister Hindistan'da, ister Trkiye'de olsun, karyz. Manastr demek, bataklk demektir. Kokumuluklar apaktr, rutubetleri insan hasta eder, rrken insanlar da yldzlar da kirletirler. oalrlarsa

veba gibi ortal kasp kavururlar. Hint fakirlerinin, dervilerin vb bir bcek yuvas gibi kaynatklar lkeleri dehete kaplmadan dnemeyiz. Bunlar sylemekle din sorununu zm olmuyoruz. Bu sorunun, belli birtakm anlalmaz esrarl taraflar vardr, insan korkutur. Dolaysyla imdi bu sorunu incelememize izin verilsin. -3374. lkeler Asndan Manastr nsanlar birleerek topluluk halinde yaarlar. Hangi hak onlara bu imkn verir? Birleebilme hakk... Bazen evlerine kapanrlar, hangi hakla? Her insann kapsn kapama ya da ak tutabilme hakk dolaysyla. sterseler dar kmazlar. Hangi hakla? Evinde kalabilme hakknn iine ald gidip gelme hakkyla... Peki, orada ne yapyorlar? Onlar, alak sesle konuuyor ve alyorlar. Dnyadan, ehirlerden, zevklerden, gsterilerden, gururlanmalardan ve karlardan yz evirmilerdir. Kaba ynden ya da bezden elbiseler giymilerdir. Hibirinin dikili bir aac yoktur. Oraya girince, zengin olan birden fakirleir; btn maln datr. Asil olan, sekin olan; kyl olann eiti olur. Hcre herkes iin ayndr. Hepsi ayn biimde tra olur, ayn cppeyi giyer, ayn kara ekmei yer, ayn hasr stnde yatar ve hepsi ayn yerde lrler. Srtlanndaki torba da, boyun-lanndaki ip de bir rnektir. Tarikatlar yalnayak yrmelerini buyuruyorsa yalnayak yrrler. Aralarnda bir prens olabilir, o da tekilere benzeyen bir glgeden baka bir ey deildir. Hibir lakaplar yoktur. Aile isimleri bile silinip gitmitir. Sadece kk isimleriyle arlrlar. Vaftiz isimlerinin arl hepsinin srtna kmtr. Kan ba ile balandklar ailelerini ykm, manevi bir aile kurmulardr. Btn insanlardan baka akrabalar yoktur. Fakirlerin yardmna koar, has-338talan tedavi ederler. Boyun edikleri kiileri kendileri seerler. Birbirlerine "kardeim" diye hitap ederler. Burada szm kesip, "Ama bu sizin anlattnz ideal bir manastr," diyeceksiniz. Bu gerekte olmayan, hayali bir manastr olsa da bu bile, zerinde durmam iin yeterli bir nedendir. Bundan nce ele aldm manastrdan saygyla sz etmemin nedeni budur. Ortaa, Asya'y, tarihi ve siyasi konulan, taraf tutmalar bir yana brakarak ve manastrlara giriin, girenlerin gnl rzasyla olduunu kabul ederek sorunu srf felsefi olarak ele alsam bile, manastrlara kapananlar daima dikkat ve ciddiyetle ele alacam. Hatta sempati bile gstereceim. Topluluun bulunduu yerde birlikte yaamak, birlikte yaamann bulunduu yerde hukuk vardr. Manastrlar eitlik ve kardelik formlnden tremilerdir. zgrlk ne yce bir ey. Ne gzel bir deiim bu. zgrlk, manastrlar Cumhuriyete evirmeye yetiyor. Devam edelim... Drt duvarn iine girmi olan bu erkek ve kadnlar ayn elbiseyi giyiyor, ayn haklara sahip oluyor, birbirlerini "kardeim" diye aryorlar. Peki, btn yaptklar bu mu? Hayr. Baka bir ey daha yapyorlar. Ne yapyorlar? Karanla bakyorlar. Diz kyorlar. Ellerini birletiriyorlar. Peki, bu, ne demektir? -3395. Dua Dua ediyorlar. Kime? Tann'ya. Tann'ya dua etmek ne demektir? Bizim dmzda bir sonsuz var m? Bu sonsuz olan tek, ebedi ve ezeli midir? Sonsuz olduu iin zorunlu olarak tzsel midir? Ve bu sonsuz olan maddeden yoksun olsayd, bu ynden snrl olur; sonsuz olduu iin zorunlu olarak akll olurdu ve eer akldan yoksun olsayd, bu lde snrl olmaz myd? Bizler kendimize sadece zellik olarak varlk idesini eklediimize gre, bu sonsuz olan, bizde zsel varlk idesini (fikrini) mi uyandryor? Baka deyile, o sonsuz olan mutlak, bizler ise ona baml olan grece (varlklar) deil miyiz? Dmzda bir sonsuzluk olduu gibi, iimizde de bir sonsuzluk yok mudur? Bu iki sonsuzluk, (korkutucu oul hali), birbiriyle akmyor mu? kincisi, birincisinin zerinde durmuyor mu? Onun aynas, yansmas, onunla merkezi ayn olan bir boluk deil mi? Bu ikinci sonsuzluk da m akl sahibi? Dnr m, sever mi, arzu eder mi? Bu iki sonsuzluk da akl sahibiyse, her birinin ayr ayr iradeleri, ayr ayr benlikleri var demektir. kinci sonsuzun benlii, ruh; birincininki Tanr'dr. kinci sonsuzu dnce yoluyla birinci sonsuzla ilikilendirmeye ibadet denir. nsan zihnini hibir eyden mahrum etmeyelim. Ortadan kaldrmak kt bir eydir. -340f Yaplacak i, yeniletirmek ve deitirmektir. Dnce, rya, ibadet gibi baz insan faaliyetleri, mehule evrilmitir. Mehul, bir okyanusa benzer. Peki vicdan nedir? Vicdan, mehul gsteren bir pusuladr. Dnce, rya, ibadet, bunlar byk ve esrarl malardr. Onlara sayg duyalm. Ruh, bu yce aydnlk nereye gider? Karanla; yani aydnla gider.

Demokrasinin bykl, insann elinde-kileri ve eline geecek eyleri reddetmemesi ve yasak etmemesindedir. nsan haklarnn yan banda, ruhun haklarn da kabul eder. Yobazl ykp sonsuzlua tapnmak, ite kanun bu. Yaradl aacnn altna snp tapnmakla, yldzlarla dolu usuz bucaksz dallarn seyretmekle yetinmiyoruz. Bizim bir grevimiz var: nsan ruhunu yceltmeye almak, mucizelere kar srlan savunmak, anlalmayan sevip, sama olan kenara atmak, aklanamayan bir eyi ancak zorunlu olduu zaman kabul etmek, inanc bytmek, batl inanlarn ykn dinin zerinden kaldrmak, Tanr'y belirtmek. 6. badetteki Mutlak yilik badet ve dua etme ekillerinin hepsi iyidir; yeter ki samimiyetle yaplm olsun. Kitabnz ters evirin ve sonsuzun iinde olun. Sonsuzu inkr eden bir felsefe olduunu biliyoruz. Bir de gnei inkr eden, bir hastalk olarak snflandrlm olan bir baka felsefe var: Krlk. Kendimizde eksik olan bir duyuyu gere-341I in, dorunun kayna dzlemine yerletirmek, ancak bir kre yakr. in garibi, el yordamyla yolunu bulmaya alan bu felsefe, Tann'y gren felsefenin karsnda ukalalk eder, ona ayormu gibi davranr, yksekten bakar. Sanki bir kstebek yle barmaktadr: "Bir gneleri varm gibi bo laf etmelerine ok acyorum." nl ve gl tanrtanmazlar da bulunduunu biliyoruz. Aslnda, zeklarnn gcyle gerekle yz yze geldiklerinde de tanrtanmaz olduklanndan iyice emin deillerdir. Btn sorun, onlara kalacak olursa tariflerde anlamazlk olmasndandr. Geri onlar Tann'ya inanmazlar, ama byk insanlar olduklar iin Tann'nn var olduunu ispatlamaya alrlar. Felsefelerini sevmesek bile, onlar filozof olarak kabul ediyoruz. Devam edelim: Hayran olunacak bir ey de, kelime deiiklikleriyle yetinmenin salad kolaylktr. Kuzeyin biraz sisli bir felsefe ekol 'kuvvet' kelimesini 'irade' kelimesinin yerine koyarak insan dncesinde byk bir deiiklik yaptn sand. Bitki byyor yerine, bitki istiyor demek, elverili bir zm gibi grnyor. Gelgele-lim; evren istiyor ve bunun elverili olmasnn nedeni de u: Bitki istiyor, u halde bitkinin bir ben'i var, evren istiyor, o halde evreni yaratan bir ben, yani Tanr var. Bu okulun sylediklerine katlmayan bizler, hibir eyi incelemeden reddetmiyoruz, -342ancak bitkinin bir iradesi olduu grn benimsemek, bu okulun reddettii evrenin bir iradesi olduu grn benimsemekten daha zor geliyor bize. Sonsuzun iradesini yani Tann'y inkr etmek iin, sonsuzun kendisini inkr etmek gerekir. Bunu ispatlamtk. Sonsuzun reddedilmesi, dorudan doruya nihilizme gtrr. O zaman her ey zihnin (akln) bir tasanm, bir kavray olup kar. Nihilizmle tartma yaplamaz. nk mantksal nihilist, karsndakinin varlndan phe duyar, ama o, kendi varlndan da emin deildir. Bir nihilist, kendi varlnn, "zihnin bir kavrayndan, bir tasanmndan baka bir ey olmadn' dnebilir. Sadece 'akl, zihin' dedii anda inkr ettii eylerin hepsini bir anda ve birden kabul ettiinin farknda deildir. Ksacas, her eyi tek bir 'hayr'la karlayan filozof, dnceye hibir ak yol brakmayan bir filozoftur. 'Hayr'a verilecek tek cevap 'evet'tir. Nihilizmin ufku yoktur. Hilik yoktur. Sfr mevcut deildir. Her ey bir eydir. Hibir ey, hibir eydir. Herhangi bir eyi, evet'lemek, insanoluna ekmekten daha fazla gereklidir. Grmek ve gstermek bile yetmez. Felsefenin bir g olmas, aba ve etkilerinin insan hayatn dzeltmeye ynelmi olmas gerekir. Sokrat'n, Adem'in iine girip Marc Aurele' ortaya karmas; yani zevkin, hazzn insa-343nmdan bilge insan yaratmas gerekir. Cennetini okul haline getirmeli. Bilim bir ila olmal. Elenmek denilen ey ne hznl bir ama, ne karanlk bir tutkudur. Hayvann zelliidir bu. Ruhun gerek zaferi dnmede grlr. Gerek felsefenin amac, insanlarn susuzluuna dnceyi sunmak; Tanr kavramn hepsine bir iksir gibi iirmek, vicdan ile bilimi bunlarn iinde uzlatrmak, onlara bu uzlatrmay anlatarak doru insanlar olmalarna almak; ite felsefenin asl grevi budur. Ahlak, tam iek am hakikatten baka bir ey deildir. Derin dnce, hareket etmeye gtrr. Mutlak pratik olmaldr. deal, insan zeksnn havas, suyu, yiyecei olmaldr. "Aln, bu benim etim, bu benim kanm" deme hakk ancak ideal'indir. Bilgelik, kutsal topluluktur. Ancak bu artla bilgelik ksr bir bilim sevgisi olmaktan karak, insanlarn birbirine balanlarnn tek ve hkim ekli haline girebilir. Bu yzden birok bilgeliklerin felsefeyken din haline gelmi olduklarn gryoruz.

Felsefe, sadece merak tatmin etmeye elverili olan ve rahata seyredilsinler diye bir yn srrn zerine kurulmu bir balkon olmamaldr. Dncemizi gelitirmeyi baka bir yere brakarak sadece unu syleyelim ki, biz, inanmak ve sevmek gibi iki hareket ettirici g olmadan, ne bir hareket noktas olarak insan, ne de bir ama olarak ilerlemeyi alabileceimize inanyoruz. lerlemede ama, ideal ilerlemenin modelidir. -344yleyse ideal nedir? deal Tann'dr. deal, mkemmellik ve mutlaklk; bunlarn hepsi eanlaml kavramlardr. 7. Sulu Ararken Dikkat Edilecekler Tarihin ve felsefenin ezeli grevleri vardr ve bunlar ok basittir. Tarih ve felsefe, sahtekr din adamyla, hakszlk yapan yargla, adaletsiz yasa koyucu imparatorla her grd yerde savamak zorundadr. Bunun byle olduu ok ak, dolaysz ve kesindir, karanlk bir yan bulunmamaktadr. Dnyadan el etek ekip yaama hakk bir kalemde zlecek bir konu deildir. Byle bir yaama biiminin getirdii kt yanlarn ve arlklarn incelenmesi gerekir. Bu, insani bir sorundur. Hem hata, ama ayn zamanda da masumiyet; hem yoldan kmlk, hem iyi niyet; hem bilgisizlik, hem zveri; hem strap, hem inan uruna lmlerle dolu olan manastrlardan sz ederken hem evet, hem hayr demek gerekir. Manastr, bir elikidir. Amac kurtulutur, amaca gtren ara, kiinin kendisini feda etmesidir. Manastr, sonucu byk bir zveri olan yce bir bencilliktir. Saltanat srmek iin tahttan feragat etmek: Sanki manastrn dsturu budur. Manastrda, daha sonra zevk almak iin ac ekilir. lme bir senet krdrlr; yeryznn karanlnda, gksel k, vadesinden nce satn alnmaya allr. Cennete gitmek -345I iin, cehennem nceden kabul edilmitir, oradan geilir. Rahibe elbisesinin ya da cppenin giyilmesi demek, karl ebedilik olan bir intihara kalkmak demektir. Byle bir durumda ii ciddi olarak ele almaktan baka bir yol olduunu sanmyoruz. Manastrlarda her ey ciddidir; iyilik gibi ktlk de ciddidir. yi adam kalarn atar; ama hibir zaman kt kiinin glyle glmez. fkeyi anlarz ama byk altndan kt niyetle glmeyi anlamayz. 8. nan, Yasa Birka kelime daha syleyeceiz: Dalaverelerle dolu olduu zaman kiliseyi suluyoruz. Ruhani olan, dnyevi olana kar insafsz ve sert davrandnda onu kmser ve hor grrz; ama dnen adam her yerde yceltiriz. Diz kenleri saygyla selamlyoruz. nan, ite insan iin gerekli olan budur. Hibir eye inanmayan kaybolmu bir adamdr. Hibir ey yapmyormu gibi duran dalgn bir adamn almadn sanmayalm. Grnen alma olduu gibi, grnmeyen alma da vardr. Derin dncelere dalmak da bir almadr. Dnmek faal olmaktr. Kavuturulmu kollar, bititirilmi parmaklar da alyor, i yapyor demektir. Gkyzne evrili baklarn da yapt bir i vardr. -346Thales, drt yl yerinden kprdamad ve sonunda felsefenin temellerini att. Dnyadan el etek ekmiler, bizce aylak kiiler deillerdir. nsanlardan kaanlarn da tembel olmadklar gibi... Karanl dnmek ciddi bir itir. Dediklerimizle elikiye dmeksizin, yaayanlarn, leceklerini akllarndan karmamalar onlara yaraan bir itir. Bu konuda filozofla din adamnn dncesi arasnda ayrlk yoktur. "lmek gerek." La Trappe rahibinin syledikleri, Horace'n sylediklerine uyuyor. Hayatna lahitin varlndan bir eyler sokmak, bilge adamn yapmas gereken bir itir. Keiin de yasasdr bu. Bilge ile kei, bu konuda, ortak bir noktada birleirler. Maddi bir gelimenin gereklemesine taraftarz. Manevi byklk diye de bir ey vardr. Biz onun da taraftaryz. nce dnemeyen aceleci kafalar yle der: "Srlarn iine dalm, kprdamadan duran bu insanlar ne ie yarar? Ne yaparlar? Faydalan ne?" Etrafmz eviren ve bizi bekleyen karanl dnen ve ne olacamz bilmeyen bizler yle cevap veriyoruz: "Bu insanlarn yaptklar iten yce bir i yok belki de. Belki onlarn yaptndan daha faydal bir i de yok!" Hi ibadet etmeyenler iin, bakalarnn daima ibadet etmeleri gerekiyor. Bizim iin nemli olan, ibadet ile karm olan dncenin ibadet iindeki orandr. -347-

Leibnitz, "badet," diyordu, "bu, yce eydir." Tapnan Voltaire gzel bir eydir. Dinlere kar gelerek, dinin tarafn tutuyoruz biz. Biz vaizlerin zavalllna, ibadetin yceliine inananlardanz. Hele iinde yaadmz u anlarda, -iyi ki bu anlar XIX. yzyl belirleyen anlar olmayacak- pek ok kiinin alnnn yerde, ruhunun az ykseklerde olduu u saatlerde insanlarn elenceden baka bir ey dnmedikleri ve ounun alak, kt kalpli olduu, maddi ve kk hesaplara daldklar u anlarda, dnyadan el etek eken herkes bizce saygyla anlmaya deer. Manastr bir vazgeitir; yanl bir hayata gtrse bile, fedakrlk her zaman fedakrlktr. Grev olarak byk bir hatay kabullenmi olmann yce bir yn vardr. Manastn, zellikle de tarikat, kendi bana, her yanyla, tarafsz bir ekilde gzden geirmeden nce oray ideal bir yer olarak anlarsak, manastrn, zellikle kadnlar manastrnn -nk bizim toplumsal sistemimizde en ok kadn ac ekmektedir ve onlarn manastra ekilmelerinde bir protesto grlebilir- yce bir yer olduunu syleyebiliriz. Byle dnyadan el etek ekmi bir halde, yukarda birka karakteristik yann anlattmz varolua, ac ve ar bir yaama katlanmak ne hayattr ne de zgrlktr; nk bu ne mezardr ne de mrn tamamlanmas. Bu, yce bir dan tepesinde, bir yandan iinde bulunduumuz uurumu, te yandan iine -348yuvarlanmakta olduumuz uurumu algladmz bolua benzeyen garip bir yerdir. Oras dipteki puslu snrdr. Bu snr iki dnyay birbirinden ayrr; ayn zamanda aydnlanm ve karartlm olan. Hayatn zayflam nn lmn karanlklarna kart iki dnyay. Oras mezarn alacakaranldr. Bu kadnlarn inandklanna inanmayan, ama onlar gibi inanla yaayan bize gelince, belli tarz bir itenlik ve dinsel sayg; kskanlk ve gpta dolu bir tr merhamet duymadan hayatn oraya balam olan bu varlklan, bu titreyen inan dolu yaratklan, bu kapal bir dnya ile henz almam bir gkyz ve cennet arasnda bekleyip, srlar uurumunun tam kenarnda yaama cesaretini gsteren alakgnll ruhlan; baz saatler, ebediyetin nefesini duyup yerlerinden dorulan, diz km, kaybolmu, kendinden gemi, rperen ve grlmeyen bir aydnla dnk olduklan halde, onun nerede olduunu bilmekten mutluluk duyup mehul ve uurumlar zleyen bu kadnlan, onlara bakarak anlayamayz. -349SEKZNC KTAP MEZARLIKLAR KENDLERNE VERLEN ALIRLAR 1. Manastra Nasl Girilir te Fauchelevent'in, Jean Valjean'n, 'gkten der' gibi girdiini syledii yer byle bir yerdi. Polonceau Soka'nn kesini oluturan duvar aarak ieri girmiti. Gece yans duyup, meleklerin syledii bir ilahi sand ey, ibadet eden rahibelerin sesiydi. Karanlkta yarm yamalak grd oda, manastrn kilisesiydi. Yerde uzanm grd hayalet, dua eden bir rahibeydi. Kendisini o kadar artan garip ngrak sesi ise, Fauchelevent'in dizine bal olan ngrakt. Cosette uyur uyumaz daha nce sylediimiz gibi, Fauchelevent ve Jean Valjean biraz peynir ekmek yiyip arap imiler, grl grl yanan al rp ateinin karsnda snmlard. Kulbedeki tek yatak Cosette tarafndan igal edildii iin, birer keye ekilip ot yn zerine uzanmlard. Gzlerini kapamadan nce Jean Valjean yle dedi: "Bundan sonra burada kalmam gerekiyor." Bu szler, Fauchelevent'in zihnini btn gece megul etti. Doruyu sylemek gerekirse aslnda ne biri, ne de teki tam olarak uyumutu. -351Javert'in izini bulduunu ve kendisini takip etmeye baladn hisseden Jean Valje-an, Paris'e dnecek olurlarsa hem kendisinin hem de Cosette'in yakalanp yok olacaklarn biliyordu. zerine esen yeni frtnann rzgr onu bu manastra attna gre yapacak tek bir ey vard; burada kalmak. Oysa, onun gibi bir talihsiz iin bu manastr hem ok gvenilir, hem de ok tehlikeli bir yerdi. ok tehlikeliydi, nk buraya hibir erkek admn atamayacandan kendisini bulurlarsa sust yakalanm olacakt. Bir adm tesi hapishaneydi. ok gvenilir bir yerdi, nk burada kalmasna izin verilirse, dardan kimse gelip onu arayamaz ve bulamazd. Oturulmas imknsz olan byle bir yerde oturmak demek, kurtulmak demekti. Fauchelevent de kafasn zorlayp duruyordu. ok gemeden bu iten hibir ey anlamadna karar verdi. Nasl olmutu da Msy Madeleine buraya girebilmiti? Manastrn duvarlarnn stnden atlamak hi de kolay deildi. Hele ocukla; onu nasl getirmiti? Bir ocukla bir duvar trmanmak olacak i deildi. Bu ocuk kimdi? Neyin nesiydi? Acaba nereden geliyorlard? Fauchelevent manastra girdiinden beri, Montreuil-sur-mer hakknda tek sz iitmemiti. Neler olup bittiini hi bilmiyordu. Madeleine Ba-ba'da da, kendisine soru sorma cesaretini kran bir

hava vard. Zaten Fauchelevent kendi kendine, "Bir azize soru sorulmaz," diyor ve Msy Madeleine'e sayg duyuyordu. Yalnzca, Jean Valjean'n azndan kaan birka -352kelime, Fauchelevent'e, Msy Madeleine'in son zamanlarda ilerinin bozulduunu, iflas ettiini dndrmt. Belki de alacakllar peindeydi ya da siyasi bir ie bulat iin saklanmak zorundayd. Byle bir ihtimal, ou kuzeyli kyllerimiz gibi yal ve bir Bona-partist yrei tayan Fauchelevent'i sonuta pek de rahatsz etmiyordu. Msy Madeleine kaarken saklanacak yer olarak manastn semi olmalyd, burada kalmasndan doal ne olabilirdi? Ancak Fauchelevent'in srekli olarak kafasna taklan ve beynini igal eden soru, Msy Madeleine'in u anda, kzla birlikte karsnda oluunun yaratt esrarengiz durumdu. Fauchelevent onlar gryor, onlara deiyor, onlarla konuuyordu ama bir trl onlarn yannda olduuna inanamyordu. Bir tutarszlk, bir tuhaflk kulbesine girmiti. Fauchelevent bir sr tahminlerde bulunup duruyordu; ama net olarak grd tek ey vard: Msy Madeleine hayatn kurtarmt. Bu tek kesinlik, yeterliydi. imdi benim sram diyor, sonra yle ilave ediyordu: Beni kurtarmak iin, Msy Madeleine arabann altna girerken bu kadar uzun boylu dnmemiti. Sonunda Msy Madeleine'i kurtarmaya karar verdi. Ne var ki, kendi kendine yine sorular soruyor ve bunlara cevap veriyordu. Peki bir hrszsa, benim hayatm kurtard diye, imdi benim de onu kurtarmam gerekir mi? Peki katil olsayd, onu yine kurtarr mydm? Evet. Bir aziz olduuna gre onu kurtarmam gerekiyor mu? Evet, kurtaracam. -353Gelgeldim, onu manastrda saklamak ok nemli bir sorundu. Bir hayal rnne benzeyen byle bir giriim karsnda Fauchelevent gerilemedi bile. Bu fakir kylnn ballndan, iyi niyetinden, dallara zg o snrl inceliinden baka bir eyi yoktu. Btn bu zellikler, bir zamanlar yce bir amacn emrine verilmi, manastrn imknszlklarnn ve Saint Benedict'in kurallarnn oluturduu zahmetli yokuun stesinden gelmekte ie yaramt. Fauchelevent btn hayat boyunca bencil bir adam olmutu. Son gnlerinde topal, hasta bir insan olarak artk dnya ile ilgisini kesince, birisine kar balln demek ve iyilik etmek imknn bulduuna ok sevinmiti. Karsnda yararl bir eylem yapma imkn grnce, lmek zereyken elinde, hayatnda hi tatmad deerli bir arap barda bulan ve onu ihtirasla ien bir adama benziyordu. Birka yldr bu manastrda soluduu havann, onun kiiliini ykm olduunu da syleyelim. Bu hava, onun iyi bir hareket yapmasn adeta gerekli klmt. te bylece vard sonucu kafasnda ekillendirdi: Kendini Msy Madeleine'e adayarak, ona sadk kalacakt. Fauchelevent'in zavall bir kyl olduunu sylemitik. Bu tanmlama doru, ama eksiktir. Anlattmz hikyenin u an ulatmz noktasnda bu yal adam hakknda daha fazla bilgi vermemiz gerekli grlmektedir: Fauchelevent kylyd ama ayn zamanda ky noteriydi. Bu da, inceliine bir alayclk, safl-354na ve sadeliine etkileyici bir yan katyordu. Birok nedenden tr ileri kt gidince noterlikten arabacla ve iilie kadar dmt. Ama atlar iin gerekli grnen szlerin, kfrlerin yan sra, iinde noterlikten de bir ey kalmt; doal bir zeks vard; dilbilgisi hatalar yapmaz, uzun sohbetler srdrebilirdi. Bu zellik kyllerde nadiren grlr. teki kyller onun iin, "Okuyup yazm bir beyefendi gibi konuuyor," derlerdi. Fauchelevent gerekten de son yzyln kstah, argo szlndeki terimlerle, yan-fe-odal kk toprak sahibi, yan-hdk denenlerdendi. Yine saraydan ahra ynelik meta-forlarla tanmlanan u, yar-kyl, yan-yurt-ta, karabiber ve tuz'du; hayata iddetle aslp urat halde kaderin de onu iddetle kulland Fauchelevent bir tr zavall, yal, yorgun, pejmrde klkl biriydi. Yine de etkileyici bir adamd ve arzu dolu, iyi bir yrei vard; insanlar incitmekten korkan kaliteli biriydi, sahip olduu hatalar, kusurlar ve kt huylar, alabildiine nemsizdiler. Yz ifadesi dikkat ekiciydi. O yal yznde, zayflk ya da lgnlk belirtisi olan rktc, irkin izgiler yoktu. Geceleyin mthi ryalar grm olan Fauchelevent sabaha doru gzlerini anca karsnda uyuyan Cosette'i seyreden Msy Madeleine'i saman yatann zerinde otururken grd. Fauchelevent yerinde dorularak, "imdi burada olduunuza gre acaba ieri nasl girmeyi dnyorsunuz?" dedi. -355Durumu olduu gibi zetleyen bu kelimeler, Jean Valjean' dald dncelerden uyandrd. Birlikte bu sorunu grmeye baladlar. Fauchelevent, "ncelikle, baheye admnz bile atmamalsnz. ocuk da hi dar kmamal. Grldnz m mahvolduk demektir," dedi. "Haklsnz." "Msy Madeleine," diye devam etti yal adam. "ok iyi bir anda, yani ok kt bir an demek istedim, geldiniz. Kadnlardan biri ar hasta. Bu yzden bizim tarafa pek dikkat etmeyeceklerdir. Sanrm kadn lyor. Krk saattir dua ediliyor. Herkes bununla megul; cemaat karmakark. lmek zere olan, bir azize. Zaten burada biz

hepimiz aziziz. Benimle onlar arasndaki fark, onlarn 'hcremiz' benim de 'benim kulbem' demem. nce lmekte olanlar, sonra da lm olanlar iin dualar okunacak. Bugnlk kurtulduk. Ama yarn iin bir ey syleyemem." Jean Valjean, "Ama bu kulbe duvarn ukur bir kesinde, nnde onu saklayan harabeyle aalar var, manastrdan grnmez," dedi. "Evet, ayrca rahibeler bu tarafa hi gelmezler; ben de bunu ekleyeyim." "Yani?" Jean Valjean'n bu 'yani'sinin iaret ettii nokta, burada kalnabileceini dndn gsteriyordu. Tam bu srada Fauchelevent cevap verdi: "Kk kzlar var." -356"Hangi kk kzlar?" Fauchelevent cevap vermek zere azn ayordu ki, bir ann sesi ortal kaplaynca, "Rahibe ld," dedi. "te an ald." Sonra Jean Valjean'a dinlemesini iaret etti. an bir daha ald. Fauchelevent devam etti: "Bu an her dakika yirmi drt saat boyunca cenaze kiliseden kana kadar alacak. Gryorsun, ocuklar oynuyorlar. Yuvarlanan toplan bu tarafa gelince, benim kulbeye gelirler ve yasak olduu halde toplarn bulmak iin her taraf didik didik ararlar. Hepsi de eytan gibidirler.* "Kimler gelir dediniz?" "Kk kzlar. ok gemeden burada olduunuzu anlarlar. Hemen bararak: 'Aaa!... bakn bir adam!...' derler. Ama bugnlk tehlike yok, nk teneffs olmayacak. Durmadan dua edilecek. Bakn yine an alyor. Her dakika banda alar demitim. Grdnz m?" "imdi anladm, demek renciler var." Jean Valjean kendi kendine, "Cosette'in renimini burada yaptrmak mmkn olur belki," diye dnd. Fauchelevent, "ocuklar, erkekleri acayip bir yaratk sayarlar. tekiler de yle ya. Bakn, sanki yabani bir hayvanmm gibi dizime ngrak taktlar," diye devam etti. Jean Valjean gittike derin dncelere dalyordu. Kendi kendine, "Bu manastr bizi kurtaracak," dedi ve sonra Fauchelevent'e dnerek, "Evet burada kalmak zor!" diye cevap verdi. -357I "Hayr kalmak deil, kmak zor." Jean Valjean, kalbinin sktn hissetti ve sordu: "kmak m?" "Evet Msy Madeleine. Burada kalmak iin, nce kp sonra girmeniz gerekir." an sesini dinledikten sonra, "Burada byle kalamazsnz, 'Nereden geldiniz?' diye sorarlar," dedi. "Bence siz gkten dtnz, gkten debileceinize inanrm, nk ben sizi tanyorum. Ama rahibeler bunu anlamaz, mutlaka kapdan girmeniz gerekir." Bu srada, baka bir ann, daha kark sesleri duyuldu. Fauchelevent, "Analarn an!" dedi. "Birisi ld zaman, ilahi de okunur. Gn doarken ld. Nedense genellikle gn doarken lnr. Peki siz, girdiiniz yerden dar kamaz msnz? Soru soruyorum zannetmeyin ama, siz nereden girdiniz?" Jean Valjean'm benzi atmt, duvardan aaya inerek o korkun sokaa geri dnme dncesi bile tylerini diken diken ediyordu. Kaplanlarla dolu bir ormandan kurtulduktan sonra bir arkadanz yine oraya dnmenizi tavsiye etse ne dnrsnz? Jean Valjean sokaklarn polisle dolu olduunu, nbetilerin sokak balarn tuttuklarn, ellerin kendisini yakalamak iin uzandn hayalinde canlandrd. Belki de Javert kebanda durup kmasn bekliyordu. Jean Valjean, "kmam imknsz Fauchelevent. Gkten zembille indiimi kabul edelim," dedi. -358"Ben buna inanyorum, emin olun inanyorum, tekrar etmenize gerek yok. Tanr yakndan grebilmek iin, sizi avucuna alm sonra da buraya brakm olmal. Sadece, erkekler manastrna koymak isterken kadnlar manastrna koyarak yanllk yapm. te bir an sesi daha. Bu, kapcy gnderip ierde birinin ldn belediyeye duyurmak iin. Bylece belediye doktoru gelir renir. Bunlar da lm trenine dahildir. Doktorun gelmesinden hi holanmazlar. Bilirsiniz, bir doktor hibir eye inanmaz. lnn yzndeki rty kaldrr.

Bazen baka eyleri de kaldrr. Bu defa doktoru ok abuk ardlar, acaba ne var? Sizin kk hl uyuyor mu? smi ne?" "Cosette." "Sizin kznz m? Yani torununuz mu demek istedim." "Evet." "Onun buradan kmas kolay. Hizmet merdiveni avluya alr. Kapc bana kapy aar. Srtmda daima bir uval vardr. ocuu iine koyarz, bylece karm. ok basit bir ey. Yalnz hi kprdamamasn sylersiniz. Onu ok iyi tandm bir dkkn sahibinin yanna brakrm. Chemin-Vert Soka'nda oturan yal bir kadndr; stelik sardr. Oturduu yerde bir de ufak yatak var. Bu yal kadna, kn benim yeenim olduunu, kendisini gelip yarn alacam sylerim. Sonra kk sizinle birlikte ieri girer. Sizi ieri ben alacam. Bunun byle olmas gerekiyor. Ama siz buradan nasl kacaksnz?" -359Jean Valjean bilmiyorum dercesine ban iki yana sallad: "Sorun kimsenin beni grmemesinde. Co-sette gibi, beni de saklayarak karacak bir yol bulmalsnz," dedi. Fauchelevent sol elinin orta parmayla, kulann dibini kayordu. Bu hareketi, byk bir glkle karlat zaman yapard. Baka bir an sesi daha duyuldu. "Bu, lm raporunu veren doktor gidiyor, demek. yle bir bakp, i tamam, demitir. Mfetti, cennet iin pasaport verince cenaze ileri tabutu yollar ve len ana ise onu analar, hemire ise hemireler tabuta koyarlar. Sonra da ben tabutu ivilerim. Bu i bahvanlk grevlerimden biridir. Zaten bahvan dediiniz biraz da mezarcdr. Onu kilisenin, sokakla balants olan bir odasna koyarlar, ieriye doktordan baka hibir erkek giremez. Tabutu gtrenler ve ben erkekten saylmam da. te tabutu bu odada ivilerim. Sonra tabutu gtrenler arabaya koyarlar, atlar kamlarlar. te cennete byle gidilir. i bo bir kutu getirilir, iine bir ey koyarak gtrlr. Defnetmek denilen ey ite budur." Bir gne , az yan ak uyumakta olan Cosette'in yzn aydnlatyor ve onu aydnlk ien bir melek yapyordu. Jean Valjean onu seyrediyor, Fauchelevent'in sylediklerini dinlemiyordu. Bakalarnn dinlememesi anlatann susmas iin bir neden deildir. Babacan bahvan gevezeliine devam ediyordu: "llerini Vaugirard Mezarl'na gmer--360ler. Szde bu mezarlk ortadan kaldrlacakm. Kurallarn dnda kalm, dzenli bir biimi olmayan eski bir mezarlktr. Artk onu da emekliye ayracaklarm. ok yazk. nk oras uygun bir yer. Bir arkadam var, kendisi mezarcdr. smi de Mestienne Baba. Bu manastrdaki rahibelere tannan, mezarla akam karanl kerken gtrlme gibi bir ayrcalklar var. Valilik, onlar iin zel bir kararname yaymlam. Dnden beri neler olmad ki. 'armh Ana' ld, Msy Madeleine manastra geldi..." "Msy Madeleine gmld," dedi Jean Valjean ac ac glerek. Fauchelevent 'gmld' szcn tekrarlad. "Dorusu hayat boyu burada kalsaydnz, gmlm saylrdnz," dedi. Drdnc bir an sesi duyuldu. Fauchelevent, hzla ngra asl olduu yerden kararak dizine balad. "Bu defa beni aryorlar," dedi. "Bara-hibe beni istiyor. Msy Madeleine sakn yerinizden kmldamayn. Beni bekleyin. Rastlanmadk eyler oluyor. Karnnz ackrsa orada arap, ekmek ve peynir var," dedi ve sonra, "Geliyorum, geliyorum!" diyerek kulbeden kt. Jean Valjean, onu, hem kavunlarna yle bir bakarken hem de topal bacann imkn verdii kadaryla sratle ilerlerken grd. On dakika gemeden, ngrann kard seslerle yolunun stndeki rahibeleri karan Fauchelevent bir kapy alyor ve ierden ge-361len tatl bir ses: "Daima," diyordu. "Daima", "Giriniz" kelimesinin yerini tutuyordu. Bu kap, konuma odasnn kapsyd. Bahvan bunu ancak hizmet srasnda kullanabiliyordu. Konuma odas ilahi okunan yerin bitiiindeydi. erde, sandalyede oturan barahibe, Fauchelevent'i bekliyordu. 2. Fauchelevent Zor Durumda Baz kritik durumlarda, ciddi ve kaygl bir tavr taknmak, baz insan karakterlerine zellikle de papazlara ve din adamlarna zgdr. Fauchelevent girdii zaman, tasal ifade barahibenin yzne sanki nakedilmiti. Barahibe sevimli ve bilgin Blemeur; yani 'Masum Ana'yd. ou zaman yz glerdi. Bahvan ekingen bir ekilde eilerek kendisini selamladktan sonra, hcrenin nndeki eikte durdu. Tebihini ekmekte olan barahibe ban kaldrd: "Siz misiniz Msy Fauvent?" dedi. Bahvann ismi 'Fauvent' eklinde ksaltlmt manastrda.

Fauchelevent tekrar selam verdi. "Msy Fauvent, sizi ben arttm." "Buradaym saygdeer efendim." "Size bir ey sylemem gerekiyor." Fauchelevent kendisinin bile rkt bir cesaretle, "Benim de ok saygdeer anaya syleyeceklerim var efendim," dedi. Barahibe ona yle bir bakt: "Bana bir syleyeceiniz var demek." "Bir ricam var." "Peki yleyse syleyin." -362Eski ky noteri Fauchelevent, kendinden emin, hibir zaman telaa kaplmayan kyllerdendi. Zaten cahillik ile yetenein, ustaca kombinasyonu insan etkiler. Bunu fark etmez; byle bir etkiden kukulanmazsanz ona teslim olursunuz. Fauchelevent iki yldan beri manastr sakinlerinin takdirini kazanmt. Her zaman yalnzd; bahesinin bakmyla urarken de, pek yapacak bir eyi yokken de, merak etmekten uzak duruyordu. Ta uzaklarda gidip gelen ve her taraf rtl olan bu kadnlara bakt zaman, karsnda hareket eden bir glge topluluundan baka bir ey gremiyordu. Dikkat ve kavray sayesinde, btn bu hayaletleri ete kemie brndrebilmi ve bu ller onun iin birer canl olup kmlard. Gzleri gittike daha iyi gren bir sar, kulaklar keskinleip daha iyi duyan bir kr gibi olmutu. alan eitli an ve zillerin ne anlama geldiini anlamaya alm, sonunda anlamlan bulmutu. Bu adan bu esrarengiz, ketum, sr vermez manastrn hibir gizlisi kalmamt onun iin. Bu Sfenks, artk btn srlarn onun kulana fsldyordu. Her eyi bilen Fauchelevent her eyi saklyordu. Bu, onun sanatyd. Btn manastr kendisini aptal sanyordu. Bu zellik, dindarlarn gznde bir erdemdir. Analar onu vyordu. Ender rastlanr bir dilsizdi. Herkese gven veriyordu. Ayrca, Fauchelevent ok dzenli bir adamd, meyve ve iek bahesi iin bir ey gerekli olduu zamanlarn dnda manastn terk etmezdi. Tavr ve tutumundaki bu ketumluk da -363onun hanesine kaydedilen bir artyd. Ayrca birlikte alt iki adamn srrn renmiti. Bunlar manastrdaki kapcyla, mezarlktaki mezarcyd. Kapc konuma odasnda olup bitenleri, mezarc mezarda rahibelerin gmlrken balarna neler geldiini biliyordu. O da bu ekilde rahibelerle ilgili iki kaynaktan bilgi ediniyordu. Bu kaynaklardan biri onlarn hayatlaryla, teki de lmleriyle ilgili bilgilerdi. Ama rendiklerini ktye kullanmyordu. Topluluk onun hakknda ok ey dnyordu; topal bir yal, hibir eyi grmez, duymaz, muhtemelen biraz da sar. Ne ok iyi zellik bir arada ama! Bu bahvann yerine bir bakasn koymak kolay deildi. Takdir edildiini bilen bir adamn gveniyle yal adam saygn rahibe karsnda kaba, kylce, olduka dank, ama derin ve uzun bir tirada balad. Yandan, topallndan, bundan sonra her biri iki kat arlaan yollardan, iin gittike artan glnden, bahenin byklnden, geceleri almak zorunda oluundan -rnein geen gece ayazda, kavunlarn stn rtmesi gibi- sz ediyordu. Sonunda sz yle bitirdi: Bir kardei vard. Barahibe yle bir kmldad. Gen deildi. Rahibe yine kmldad, ama iine gven geldii belli oluyordu. Arzu ederlerse, bu kardeini kendisine yardm etmek zere buraya getirecekti. ok iyi bir bahvand. Rahibeler, ondan, kendisinden olduundan daha fazla faydalanacaklard. Eer onu kabul etmezlerse bu durum, aabeyi olarak kendisini manen ykaca iin almakta zorlana-364cak, ne yazk ki iini terk etmek zorunda kalacakt. Sonra kardeinin kk bir kz da vard. Onu dini bir eitimle, manastrn okulunda yetitirmek istiyordu, belki de gnn birinde rahibe olurdu. Fauchelevent szn bitirdii zaman, barahibe tebihini ekmeye ara vererek ona yle dedi: "Bu akam kullanlmak zere salam bir demir ubuk bulabilir misiniz?" "Ne iin?" "Kaldra olarak kullanmak iin." Barahibe baka bir sz sylemeksizin yerinden kalkt ve yandaki odaya girdi. Buras ilahilerin okunduu odayd, rahibelerin orada toplanm olmalar gerekirdi. Fauchelevent yalnz kald. 3. 'Masum Ana' Birka dakika gemiti ki, barahibe geri dnd ve iskemlesine oturdu. Her ikisi de bir eyler dnr gibiydiler. imdi aralarnda geen konumay elimizden geldii kadaryla okuyucularmza olduu gibi nakledeceiz: "Msy Fauchelevent." "Buyurun efendim." "Kiliseyi biliyorsunuz."

"Orada, bir kede, yaplan ayinleri ve trenleri dinlerim." "Koronun bulunduu yere de girmitiniz." "Bir ya da iki defa." "Oradaki bir ta kaldrmak gerekiyor." "Ar bir ta m?" "Mihrabn yanndaki kaplama ta." -365"Mahzenin azn kapayan ta m?" "Evet." "te, iki erkein yapabilecei bir i." "Bir erkek kadar kuvvetli olan Ascension Ana size yardm edecektir." "Bir kadn, hibir zaman bir erkein yerini tutamaz." "Biz yardm etmesi iin size sadece bir kadn verebiliriz. Herkes elinden geleni yapar. Mabillon, Aziz Bernard'n 417 emrini bildirdii halde, Merlonus Horstius 367 tanesini bildiriyor diye, Merlonus' kk grmem." "Ben de." "Sorun, kendi gcnn elverdii kadar almaktr. Manastr fabrika deildir." "Ama bir kadn da bir erkein yerini tutamaz. Kardeim ok kuvvetlidir." "Ama bir kaldracnz da olacak." "Evet bu eit kaplara uygun tek ama yolu da budur." 'Tan zerinde bir halka var." "Kaldrac oradan geireceim." 'Ta, bir dnme ekseni zerinde hareket eder." "Gzel efendim. Mahzenin azn aacam." "Drt rahibe de size yardm edecekler." "Ya mahzen aldktan sonra?" "Onu tekrar kapamamz gerekecek." "Hepsi bu mu?" "Hayr." "Baka emirleriniz, ok saygdeer ana?" "Fauvent size gveniyoruz." "Burada her ne olursa olsun yapmak iin bulunuyorum." -366"Ve her konuda sessizliinizi korumak iin." "Evet saygdeer efendim." "Mahzenin az ald zaman..." 'Tekrar kapayacam..." "Ama kapamadan nce..." "Evet ne var saygdeer ana?" "eri bir ey indirmek gerekiyor." Burada ikisi de sustular. Barahibe, tereddt ettiini gsteren bir dudak hareketinden sonra sessizlii bozdu: "Msy Fauvent." "Buyurun efendim." "Bu sabah bir rahibenin ldn biliyorsunuzdur." "Hayr efendim." "anlarn sesini duymadnz m?" "Bahenin dibinden hibir ey duyulmuyor." "yle mi?" "Kendi zilimi bile zorlukla ayrt edebiliyorum." "Gn doarken ld." "Sonra bu sabah rzgr benden tarafa esmiyordu." "len armh Ana'yd. Tann'nn sevgili bir kuluydu." Barahibe bir an sustu. Sanki iinden dua okuyormu gibi dudaklarn oynatt. Sonra yeniden balad: " yl nce, bir Jansenist olan Matmazel Bethune, armh Ana'y ibadet ederken grr grmez, Ortodoks olmutu." "Evet efendim. imdi canlan duymaya baladm." -367"Rahibeler onu, kiliseye alan l odasna gtrdler." "Biliyorum." "Sizden baka hibir erkek bu odaya giremez ve girmemeli. Buraya bir erkein girmesi ok kt bir ey olur." "Sk sk." "Nasl?" "Sk sk." "Ne dediniz?" "Sk sk dedim." "Sk sk ne demek?"

"Sadece sk sk dedim." "Dorusu ne dediinizi anlamyorum." "Siz sylediniz ben de tekrar ettim." "Ben sk sk demedim ki..." Tam bu srada saat dokuzu almaya balamt. Barahibe hemen, "Sabahn dokuzunda btn saatlerde, Tann'ya hamd ve ibadet olsun," dedi. Fauchelevent, "Amin!" diye cevap verdi. Saat tam zamannda almt. Bu da sk sk kelimesinin douraca anlamazlklar kknden kesip att. Yoksa ikisi de bu tartmann sonunu getiremeyeceklerdi. Fauchelevent alnn kurulad. Barahibe bu defa, gizli olmas muhtemel olan bir duay iinden okudu, omuzlarn silkti. "Canlyken, armh Ana yola getirme ilemlerini yaptryordu. ldkten sonra mucizeler yaratacak." Fauchelevent toplanarak ve bir daha sa-368malamamaya alarak, "Mutlaka yapar," dedi. "Msy Fauvent, armh Ana'nn sayesinde manastrmz takdis edilmitir. phesiz, lrken dua okumak ve ruhunu Tann'ya teslim ederken kutsal szler sylemek sadece Kardinal Berulle'e nasip olmutur. Herkese nasip olmaz. Byle bir mutlulua erimemesine ramen, armh Ana'nn lm de ok imrenilecek bir lm oldu. Son dakikaya kadar hepimizi tanyor, bizimle konuuyordu, sonra birden meleklerle konumaya balad. Eer biraz daha fazla inancnz olsayd ve onun hcresine girebilseydiniz, size dokunarak ayanzdaki topall geirebilirdi. lrken glyordu. Tann'nn yamfidaki hayata baladn gryorduk. Bu lm, sanki cennetten bir parayd." Fauchelevent, vaaz dinliyor gibi, "Amin!" dedi. "Msy Fauvent, llerin isteklerini yerine getirmek gerekir." Sonra tebihini yoklad. Fauchelevent sesini karmyordu. Barahibe devam etti: "Bu konuda din uruna her eylerini vererek alm olan byk insanlann kitaplan-na bavurdum." "Buradan anlar, bahedekinden ok daha iyi duyuluyor efendim." "Zaten o sadece bir l deil, ayn zamanda bir azizedir." "Siz de ylesiniz efendim." "Yirmi yldan beri bir tabutta yatyordu. Bu izni, aziz babamz, VII. Pie vermiti." "Bonaparte, imparatorluk tacn giydi..." -369Fauchelevent gibi usta birisi iin bu sz azndan karmak yanl bir hareketti. yi ki, kendi dncelerine dalm olan barahibe, onun sylediini duymamt. Devam etti: "Fauvent Baba!" "Buyurun saygdeer efendim." "Cappadoce Piskoposu Saint-Diodore, mezarnn zerine u tek szcn yazlmasn istemiti: Acarus. Bu kelime toprak solucan demektir. stei yerine getirildi. Doru deil mi?" "Evet efendim." "Aquila papaz olan, Tanr'nn sevgili kulu Mezzocane bir daraacnn altna gmlmek istedi, bu istek de yerine getirildi." "Dorudur efendim." "Saint-Terence de mezarnn zerine, ka-tillerinkine konulan iaretin konulmasn istemiti. Bylece gelip geenlerin, mezarna tkreceklerini umuyordu. Bu da yerine getirildi. llerin isteklerini yerine getirmek gerekir." "Amin!.." "Roche-Abeille'in yaknlarnda, Fransa'da domu olan Bernard Guidonis'nin ls, kendisinin istedii ekilde kraln iradesine kar gelinerek Limoge'a Dominikenlerin kilisesine nakledilmiti. Oysa Bernard Guidonis spanya'da Tuy Piskoposu'ydu. Bunun aksi sylenebilir mi?" "Dorusu sylenemez efendim." "Bu olay, Plantavit tarafndan da dorulanmtr." Barahibe tekrar tebihini ekmeye balad. Szne devam etti: -370"Msy Fauvent, armh Ana yirmi yldr yatt tabutunun iinde gmlecek." "Bu doru bir hareket olur." "Bu da, onun uykusunun bir devam olacak."

"yleyse ben onun tabutunu ivileyeceim." "Evet." "Demek ki dardan gelen tabutu kullanmayacaz." "phesiz." "Siz nasl isterseniz yle yaparm." "Drt rahibe, size yardm edecekler." 'Tabutu ivilemek iin onlarn yardmna ihtiya yok." "ivilemek iin deil indirmek iin..." "Nereye indirmek iin?" "Mahzene..." "Hangi mahzene?" "Mihrabn altndaki mahzene." "Ama..." "Demir bir kaldracnz olacak." "Evet ama..." "Halkadan faydalanarak bu kaldra yardmyla ta kaldracaksnz." "Ama..." "llerin isteklerini yerine getirmek gerekir. Kilise mihrabnn altndaki mahzene gmlmek, yabanc topraklara gitmemek, canl iken ibadet ettii yerde lyken bulunmak; armh Ana'nn son istekleri ite bunlard." "Ama bu ya... sak..." "nsanlarn yasak ettii, Tann'nn istedii bir ey bu." -371"Ya bu renilirse?" "Size gveniyoruz." "Benim, duvardaki bir ta kadar gvenil-meye layk bir insan olduumdan emin olabilirsiniz." "Ayini yapacak olanlar toplandlar. Onlarla konutum, imdi bu konuyu konumakta olan rahibeler armh Ana'nn isteine uygun olarak mihrabn altna gmlmesini kararlatrdlar. Dnn, burada gml olup da mucizeler yaparsa ne iyi olur. Byle bir ey, bizim topluluumuz iin, Tann'nn bir ltf olur. Mezardan mucizeler kar." "Peki ama ya defin ileriyle uraan polisler?" "II. Saint Benoit, mezar sorununda Cons-tantin Pogonat'ya kar direnmiti." "Ama Emniyet Mdr?" "Constantinus'un ynetimindeki Galya'ya giren Alman krallarndan biri olan Chonode-maire, din adamlarnn dini bir ekilde defnedilmelerine, yani mihrabn altna gmlmelerine izin vermiti." "Ama polis mfettii?.." "Han nnde dnyann hibir deeri yoktur. Chartreux'lerin on birinci ruhani reisi Martin bu konuyu iyice anlatmtr." Barahibe Latince bir dua okudu, Fauc-helevent, hemen, "Amin!" dedi. Zaten her Latince duada byle diyerek iin iinden syrlyordu. Uzun zaman susan biri, kendini dinleyen bir bakasn bulunca konumaya balar. nl hatip Gymnastoras, hapishaneden k-372t gn, uzun hapishane gnlerinde dnd eit eit ikna etme oyunlarn, ilk rastlad aaca anlatmaya balam ve aac ikna etmek iin bir hayli ter dkmt. Sessizlie, kimseyle konumamaya alm olan barahibe de karsnda birisini bulunca, iinde toplanm olan bilgi ve dnceleri sayp dkmeye balamt. "Samda Saint Benoit, solumda Saint Bernard var. Bernard kimdir? Bernard, Clair-vaux'nun ilk papazdr. Fontaines en Bour-gogne lkesi onun doumuyla eref kazanmtr. Babasnn ad Tecelin, anasnnki Alethe'ydi. Chlon-sur-Sane Piskoposu tarafndan papazla tayin edilmiti. Yedi yz din adam yetitirdi ve 160 manastr kurdu. 1140 ylnda, Sens konseyinde Abeilard'la Pierre de Bruys', yardmcs Henry'yi ve bir de Apostoliques ad verilen yoldan kmlar ya ikna etti ya da mahkm ettirdi. Arnaud de Brexe'i susturdu. Yahudileri katleden kei Raoul'u artt. 1148 Reims konseyinde ynetime hkim oldu. Poitiers Piskoposu Gilbert de la Poree'yi mahkm ettirdi, Eon de l'Etoile' mahkm ettirdi, prensler arasndaki anlamalar zme balad, Kral Gen Lo-uis'ye doru yolu gsterdi, Papa III. Eugene'e t verdi, Temple' dzeltti. Hal seferlerinin dzenlenmesini nerdi. Peki ya Saint Benoit kim?.. Mont-Cassin patrii, Sainte Cla-ustral'in ikinci kurucusuydu. Bat dnyasnn Basil'idir. Onun tarikatndan 40 papa, 200 kardinal, 50 patrik, 1600 arevek, 4 imparator, 12 imparatorie, 46 kral, 41 kralie,

-3733600 aziz kmtr. 1400 yldan beri varln srdryor. Bir yanda Saint Benoit, bir yanda polis memurlar, bir yanda Saint Bernard, bir yanda komiserler. Devletmi, cenaze ile-riymi, ynetimmi tanyor muyuz biz bunlar? Bize yaplanlar sokaktan gelip geenler grse onlar knarlard. Tozlarmz, Hazreti sa'ya sunma hakkndan bile yoksunuz. u sizin salk komisyonunuz, devrimin uydurduu bir ey. Tanr, polis komiserine baml oluyor, iinde yaadmz yzyl ite byle. Susun Fauvent..." Fauvent bu kadar sz karsnda armt, olduu yerde duramyordu. "Manastrn, ller konusunda zgr olduundan kimse phe edemez. Bunu ancak lgnlar reddedebilir. Yaadmz a karmakark bir a. Bilinmesi gereken bilinmiyor da bilinmemesi gereken biliniyor. nansz bir a bu. Yce Saint Bernard ile XIII. yzyln bir din adam olan ve fakir Katoliklerin Bernard' diye anlan ahs birbirine kartran cahillere bile rastlanyor. Bazlar da, XVI. Louis'nin daraac ile Hazreti sa'nn armhn birbirine kartryorlar. Louis, bir kraldan baka bir ey deildi. Tann'dan korkmamz gerekir. Artk haklyla haksz ayrt edilemez oldu. Cesar de Bus'n ismi bilinmiyor ama Voltaire'in ismi biliniyor. Oysa Cesar de Bus Tann'nn sevgili kulu, Voltaire bedbahtn biridir. Son arevek, kardinal Perigord; Charles de Condren'in Berulle'e; Francois Bourgo-in'un Condren'e; Jean Francois Senault'un Bourgoin'a ve Sainte Marthe'in Senaut'ya ha-374lef olduunu bile bilmiyordu. Coton ismi, bir din okulu kuranlardan biri olmas dolaysyla deil de IV. Henri'nin kfrlerinde ismi geen birisi olmas dolaysyla tannr. Saint Francois de Sales'in dnya ilerine dkn olanlar tarafndan sevilmesi, oyun oynarken hile yapmasndandr. Sonra da dine saldrrlar. Neden? nk kt papazlar ortaya kmtr, nk Sagittaire, Gap Piskoposu Salo-ne'un kardeiydi, o da Embrun Piskoposu'ydu ve her ikisi Mommol'n peinden gitmilerdi. Bu ne ifade eder ki? Martin de To-ur'un bir aziz olmadn ve paltosunun yansn yoksullara vermediini mi kantlar? Azizlere hakaret ediliyor. Gerekler kabul edilmek istenilmiyor. En korkun hayvanlar kr hayvanlardr. Kimse byle bir cehennemi aklndan geirmiyor. Ah, kt insanlar... Kraln iradesiyle demek, bugn devrimin isteiyle demektir. nsanlar artk neyin yaayann, neyin lnn hakk olduunu bilmiyor. Bir aziz gibi lmek bile yasak edildi. Mezar, medeni kanuna giren bir sorun oldu, bu korkun bir ey. Saint Leon II, biri Pierre Notaire'e, teki Vizigotlar kralna iki mektup yazmt. Bu mektuplarda, llerle ilgili sorunlarda her ikisinin de karar verme konusunda yetkisinin olmadn sylyordu. Chlon Piskoposu Gautier, Bourgogne Dk Othon'a bu konuda kar gelmiti. Bir zamanlar bizim dnya sorunlarnda bile fikrimiz sorulurdu. Tarikatn piri olan Citeaux papaz, Bourgogne meclisinde mavirdi. Biz llerimizi ne istersek onu yaparz. Saint Benoit, Fransa'da Fleury -375Manastn'nda yatmyor mu? Oysa 543 ylnn Mart aynn 21. cumartesi gn, talya'da Mont-Cassin'de lmt. Buna hi phe yok. Bundan phe edenden her eyden daha fazla nefret ederim. steyen, Arnoul'u, Gabriel Bucelin'i, Tritheme'i, Maurolicus'u ve Luc d'Achery'i okuyabilir." Barahibe derin bir nefes ald, sonra Fa-uchelevent'e sordu: "Anlatk m?" "Evet efendim." "Size gvenebiliriz, deil mi?" "phesiz." "ok gzel." "Manastra btn varlmla balym." "Anlald. Tabutu kapayacaksnz. Rahibeler onu kiliseye gtrecekler. l iin ayin yaplacak ve sonra manastra dnlecek. Saat on bir ile gece yans arasnda demir ubuu alp geleceksiniz. Her ey byk bir gizlilik iinde geecek. Kilisede drt rahibeden baka kimse olmayacak. Bir de Mira Ana ve siz olacaksnz." "Peki dua eden rahibe?" "Sizin tarafnza bakmayacak." "Ama sesleri duyacak." "Ama dinlemeyecek, zaten manastnn bildiini d dnya bilemez." Bir sessizlik oldu. Barahibe devam etti: "ngranz karacaksnz. Duasn eden rahibenin sizin orada olduunuzu fark etmesine gerek yok." "Efendim?" "Evet, Msy Fauvent?" -376"Doktor geldi mi?" "Bugn saat drtte gelecek. Kendisini aracak an aldk. Siz hibir an sesini duymuyorsunuz demek..." "Kendi an sesimden bakasna dikkat etmiyorum."

"Bu doru bir hareket." "Demir ubuun en az alt ayak uzunluunda olmas gerekir efendim." "Nereden bulacaksnz?" "Demir parmakln olduu yerde demir ubuk da bulunur. Bahenin dibinde bir yn demir var." "Gece yansndan eyrek nce, sakn unutmayn." "Efendim?" "Evet, ne istiyorsunuz?" "Baka zaman byle bir i olursa unutmayn. Kardeim bir Trk kadar kuvvetlidir." "Siz, elinizden geldii kadar abuk yaparsnz." "abuk yapamam ki. Ben sakat bir adamm. Yardmcm olmas gerekir. Topallyorum." 'Topallamak bir eksiklik deildir. Hatta Tann'nm bir ltf bile olabilir. Papa dman Gregoire'la savaan ve VIII. Benoit'y tekrar yerine geiren II. Henri'nin iki lakab vard: Aziz ve Topal." "Dorusu pek gzel," dedi Fauchevelent. Kula bir hayli ar iitiyordu. "Gecikmememiz gerekir, ayin tam gece yans balayacak, btn bu ilerin eyrek saat nce bitmesi gerekiyor." -377"Manastr iin elimden geleni yapacam. imdi tekrarlyorum: Saat tam on birde kilisede olacam. Drt rahibe ve Mira Ana da orada olacaklar. Tabutu akacam. ki erkek olsa daha iyi olurdu. Her neyse... Demir ubuumu da yanmda getireceim. Mahzenin azn ap, tabutu indirecek, sonra tekrar kapayacaz. Bundan sonra ortada hibir iz kalmayacak. Hkmet hi kukulanmayacak. Her ey byle dzenlenecek efendim." "Hayr." "Baka bir ey mi var?" "Geriye bo tabut kalyor." kisi de susup dnmeye baladlar. "Msy Fauchelevent, tabutu ne yapacaz?" "Gmeceiz." "Bo olarak m?" Yeniden sustular. Fauchelevent tedirgin edici bir dnceyi aklndan silmek ister gibi bir el hareketi yapt. "Efendim, tabutu ivileyen benim. Oraya benden baka kimse giremez. Tabutun stne rty ben ekerim." "Peki hamallar ne olacak? Arabaya koyarken ve ukura indirirken bo olduunu anlamayacaklar m?" "Hay eytan!" diye haykrd Fauchelevent. Barahibe ha karp bahvana dik dik bakt. Fauchelevent hemen bir sz bulup, ettii kfr rtmeye alyordu. 'Tabutun iine toprak koyacam efendim." -378"Haklsnz, toprakla insanolunun z birdir. Bo tabut sorununu bylece halletmi olacaksnz demek?" "Ben zerime den grevi yaparm." O ana kadar endieli olan barahibenin yz birden ferahlad. Bahvana gidebileceini belirten bir iaret yapt. Fauchelevent kapya yneldi. Tam karken barahibe tatl bir sesle, "Msy Fauchelevent, sizden ok memnunum. Yarn definden sonra bana kardeinizi getirin. Kendisine k de birlikte getirmesini syleyin," dedi. 4. Jean Valjean Austin Castillejo'yu Okumua Benziyor Topaln admlan, tek gzllerin baklar gibi engellidir; gittikleri yere abucak eriemezler. stelik Fauchelevent'in kafas iyice karmt. Bahedeki kulbeye on be dakika sonra gelebildi. Cosette uyanm, Jean Valjean onu atein kenarna oturtmutu. Fauchelevent ieri girdii srada Jean Valjean Cosette'e bahvann sepetini gstererek yle diyordu: "Beni iyi dinle yavrum. Bu evden mutlaka kmamz gerekiyor. Sonra tekrar buraya gelerek rahat rahat oturacaz. Buradaki adamcaz seni bu sepetin iine koyup dar karacak. Beni bir kadnn yannda bekleyeceksin. Sonra gelip seni bulacam. Thenardi-er'nin seni alp gtrmesini istemiyorsan, hi konuma, ne yaparlarsa ses karma." Cosette ciddi bir tavrla 'evet' anlamnda ban sallad. -379Fauchelevent'in girdiini duyan Jean Val-jean dnd: "ler nasl?" "Her ey yolunda ya da hibir ey yolunda deil," dedi Fauchelevent. "Sizi ieri sokmak iin izin aldm, ama nce dan kmanz gerekiyor. in g taraf bu. Kk iin kolay." "Onu srtnzda m tayacaksnz?" "Sesini karmayacak deil mi?" "Elbette." "Peki siz, Msy Madeleine?" Endieli bir sessizlikten sonra, Fauchelevent haykrd: "Girdiiniz yerden karsnz canm!" Jean Valjean daha nce de syledii gibi, "mknsz!" dedi.

Fauchelevent, Jean Valjean'a deil de kendi kendine konuuyormu gibi homurdand: "Canm skan baka bir ey daha var. Tabuta toprak koyacam syledim. Ama tabut iinde toprak baka, bir insan baka. Bu olacak i deil. Toprak, olduu yerde durmaz, saa sola kayar. Hamallar bunun farkna varrlar. Anlyor musunuz, Msy Madeleine, hkmet bu ii renir." Jean Valjean ona bakyor, Fauchelevent'in akln karmak zere olduunu dnyordu. Fauchelevent devam etti: "Hey Tanrm... Yarna kadar her eyin bitmi olmas gerekiyor. Barahibe sizi yarn bekleyecek." Fauchelevent, Jean Valjean'a bunun manastra yapt bir iyiliin dl olduunu, ce-380nazelerin yannda her zaman kendisinin bulunduunu, tabutlar ivilediini, mezarlkta, mezarcya yardm ettiini; sabah len rahibenin, yllardr iinde yatt tabutla gmlmek istediini ve kilisenin mihrabnn altndaki mahzene defnedileceini; byle bir hareketin polis tarafndan yasaklandn, ama len rahibenin isteklerinin yerine getirilmesi gerektiini, teki rahibelerin bu istein yerine getirilmesine karar verdiklerini; kendisinin tabutu ivileyeceini, ta kaldrp ly aaya indireceini; buna karlk barahibenin, kardeini bahvan, yeenini de renci olarak kabul edeceini, kardeinin adnn Msy Madeleine, yeeninin ise Cosette olduunu, barahibenin kardeini yarn grmek istediini, ama Msy Madeleine dar kamazsa onu ieri sokamayacaru, bundan baka bir de bo tabut sorunu olduunu syledi. "Bo tabut da ne demek?" dedi Jean Valjean. Fauchelevent cevap verdi: "Belediyenin gnderdii tabut." "Hangi tabut, hangi belediye?" "Bir rahibe lnce belediye doktoru gelip, onu muayene eder ve 'bir rahibe ld' diyerek durumu hkmete bildirir. Hkmet bir tabut gnderir. Daha sonra cenaze arabasn ve cenaze tayclar yollar. Onlar da tabutu alp mezarla gtrrler. Tayclar gelip tabutu alacaklar. Oysa tabut bombo." "ine bir ey koyun..." "Elimde l yok ki..." "Hayr, yle deil!" -381"Peki ne yapmal?" "Bir canl koyun." "Hangi canly?" "Diyelim ki, beni..." Fauchelevent, top atlm gibi ayaa frlad. "Sizi mi?" "Niin olmasn?" Jean Valjean, kn gkyznde beliren bir gne gibi, nadiren iinden gelen gllerinden biriyle glmsyordu. "Biliyorsunuz armh Ana ld dediniz. Ben de, 'Msy Madeleine gmld,' dedim. Demek bilmeyerek bu durumu kastetmiim." "Ama yok, glyorsunuz. Ciddi konumuyorsunuz." "Ciddi konuuyorum. Buradan kmam gerekiyor." "phesiz." "Bana da bir torba bulmanz sylemitim. te torba bulundu; siyah bir kefen." "Beyaz kefen, rahibeler beyaz kefenle gmlr." "yle olsun." "Dorusu bakalarna hi benzemiyorsu-nuz Msy Madeleine." evresindeki olaan hayattan kmak, "manastrn alkanlklar" dedii eylere katlmak, hapishane yaamnn tehlikeli, cesaret isteyen, sanki birer vahice icat olan fikirlerini benimsemek, Fauchelevent'i, Saint-Denis Soka'ndaki bir derede bir martnn balk tuttuunu gren bir yolcu gibi artyordu. Jean Valjean devam etti: -382"Sorun buradan grlmeden kmak. Elimizde bir ara var. Syleyin, bunlar nasl olacak, tabut nerede?" "Bo olan m?" "Evet." "Aada, ller odas denilen yerde. stnde cenaze rts var." 'Tabutun uzunluu ne kadar?" "Alt ayak." "ller odas nedir?"

"ki kapl bir odadr. Birisi manastra, teki kiliseye alr. Zemin katta dardan kepenkle kapanan ve baheye bakan demirli bir penceresi vardr." "Bu kilise hangisi?" ' "' "Sokaktaki, herkese ak olan kilise." "Bu iki kapnn anahtarlar sizde mi?" "Hayr, sadece manastra alan kapnn anahtar var." "Kapc o kapy ne zaman aar?" 'Tayclar tabutu almaya geldikleri zaman. Tabut knca, kap yeniden kapanr." 'Tabutu kim iviliyor?" "Ben." "Yalnz m yapyorsunuz?" "Doktordan baka kimse ller odasna giremez. Hatta bu duvarda bile yazldr." "Bu gece herkes uyuduktan sonra beni bu odada saklayabilir misiniz?" "Hayr, ama sizi ller odasna alan kk bir dolabn iinde saklayabilirim. Oraya aletlerimi koyarm. Anahtar bende." "Yarn saat kata gelip tabutu alacaklar?" "leden sonra saat e doru. Karanlk -383bastrmadan nce Vaugirard Mezarl'na gmlr." "Gzel, dolapta saklanr, btn gece ve gndz orada kalrm. Peki ne yiyeceim, karnm ackacak." "Size yiyecek getiririm." "Saat ikide gelerek beni tabutun iine koyabilirsiniz." Fauchelevent bir dakika durdu. Parmaklarn trdatarak, "Bu olacak i deil," dedi. "Bir tabutu ivilemekten kolay ne var?" Fauchelevent iin ok korkun saylabilecek olan byle bir hareket, nce de sylediimiz gibi Jean Valjean iin nemsiz bir olayd. Bandan bundan ok daha kt olaylar gemiti. Hapishanelere dm olanlar kaabilmek iin, vcutlarn eldeki imknlara gre kltmek ustalna da sahiptirler. Hastann kendini ya kurtaran ya da perian eden nbete tutulmas gibi mahkm da kama nbetine tutulur. Firar etmek onu ya kurtarr ya da mahveder. Firar bir kurtulutur. Kurtulmak iin neleri kabul etmeyiz ki? Kendini bir kutunun iine sokup bir yerden baka bir yere gitmek, kapal bir yerde nefesini idare ederek uzun bir sre yaamay baarmak, lmeden nefessiz kalmay becermek, bunlar Jean Valjean'n yeteneklerindendi. Ayrca bunu, daha nce bir kral da yapmt. Kei Austin Castillejo'ya inanmak gerekirse Charles-Quint, tahttan feragat ettikten sonra son bir defa La Plombes'u grmek istediinde byle bir tabutun iine girerek Sa-int-Just Manastn'na girmi ve oradan k-384mak iin ayn yolu kullanmt. Biraz kendine gelen Fauchelevent haykrd: "Peki nasl nefes alacaksnz?" "Merak etmeyin, nefes alacam." "Kutunun iinde? Bunu dndke boulacak gibi oluyorum..." "Ba taraftan birka delik aarsnz. Kapa da skca ivilemezsiniz." "Peki, ksrmeye ya da haprmaya kalkarsanz?" "Kaan adam ne ksrr, ne de hapnr." Sonra ilave etti: "Karar vermek gerekir, ya burada kalp yakalanmak ya da cenaze arabasyla gitmek; ikisinden biri." Yan ak bir kapnn arasndan gemekte tereddt eden kedilerin bu huyunu herkes fark etmitir. Kediye, "Niin girmiyorsun?" diye hep sorarz. Karlarnda yarm alm kaplar gibi, yarm frsatlar knca aynen kediler gibi iki zm arasnda kararsz kalan insanlar vardr; bu durumda kaderin o yan ak kapy da kapama riskiyle kar karya-drlar. Kediler gibi dikkatli olduklar iin ou zaman bu kararsz insanlar cesareti olanlardan daha fazla tehlikeyle kar karya kalrlar. Fauchelevent de byle kararsz insanlardand. Ama yava yava, Jean Valjean'n soukkanll ona da bulamaya balamt. Homurdand: "Haklsnz, yapacak baka bir ey yok." Jean Valjean devam etti: "Benim merak ettiim mezarlkta ne yapacaz..." -385-

"Ben bunu hi merak etmiyorum," dedi Fauchelevent. "Siz tabuttan kacanzdan eminseniz ben de sizi mezar ukurundan kurtaracamdan eminim. Mezarc arkadamdr, sarhoun biridir; ismi Mestienne, eski toprak. Bu konuda siz hi merak etmeyin. Size ne olup biteceini syleyeyim: Mezarlk kaplarnn kapanmasndan 45 dakika nce oraya varacaz. Araba mezarn bana kadar gelir, ben de arkasndan gelirim. Bu, benim iim. Cebimde bir eki, bir makas ve kerpeten olacak. Araba durur. Hamallar tabutun evresine bir ip geirip ukura indirirler. Papaz ha karp dua okur, kutsal sudan biraz serper, ondan sonra gider. Sadece Mestienne ve ben kalrz. Arkadam ya sarhotur ya da deildir. Sarho deilse, ona 'Gel u arada bir kadeh parlatalm,' diyerek onu gtrp sarho ederim, ok gemeden bulut olur. Zaten daha nceden mutlaka bir iki tek atmtr. Onu masann banda brakr, mezarla girmek iin kartn alr ve sizin yannza yalnz gelirim. Sarhosa, 'Hadi defol derim, ben senin iini yaparm!' Kalkp gider, ben de sizi ukurdan karrm." Jean Valjean ona elini uzatt. Fauchelevent kyllere zg bir tavrla onun elini skt. "Tamam, dostum, her ey yolunda gidecek." "Umarm bir aksilik kmaz. Yoksa halimiz dumandr." -3865. lmsz Olmak in Sarho Olmak Yetmez Ertesi gn gne batarken Maine Bulva-n'ndan geen birka yaya, nlerinden geen eski model, st l bayla apraz kemikler ve gzya damlalanyla ssl bir cenaze arabasn apkalarn kararak selamlyorlard. Bu arabada, stnde beyaz rts ve kocaman hayla bir tabut vard. Ha kollarn iki yanna am byk bir kuklaya benziyor, arkadan, iinde bir papaz ve krmz nlkl bir ocuun bulunduu araba geliyordu. Arabann iki yannda, siyah ilemeli gri elbise giymi iki hamal yryor, en arkadan, topallaya topallaya ii elbisesi giymi yal bir adam ilerliyordu. Cenaze alay Vaugirard Mezarl-'na doru yol almaktayd. Topallayan adamn cebinden bir ekicin, makasn ve bir kerpetenin ular darya tayordu. Vaugirard Mezarl Paris'in teki mezarlklarna benzemezdi. Kendi zel detleri olduu gibi, dier mezarlklardan farkl olarak bir araba kaps, bir de yan kaps vard. Eski kelimelere dkn yallar, bu kaplarn birincisine atllar kaps, ikincisine yayalar kaps derlerdi. Bernardin-Benediktenlerin, daha nce de sylediimiz gibi, eskiden kendilerine ait olan bu arazinin ayr bir kesine akam vakti gmlme izni vard. Bu yzden mezarclar, yazlan akam, klan gece almak zorunda kalrlard. Ama o zamanlar Paris mezarlklarnn kaplan gne batarken kapanrd. Belediye emri olduu iin Vaugirard -387Mezarl'nn da kaplar ayn zamanda kapanyordu. ki kapnn arasnda mimar Peronet tarafndan ina edilmi olan ta bir blm vard. Mezarlk kapcs burada oturuyordu. Gne, Invalides damlarnn ardnda kaybolurken, kaplar rezelerinin zerinde ar ar dnerlerdi. O srada mezarc biraz ge kalmsa, kmas iin mutlaka mezarlklar mdrlnn kendisine verdii kart gstermek zorundayd. Kapc penceresinin yannda mektup kutusuna benzeyen bir kutu aslyd. Mezarc kartn bu kutuya atyor, bunun sesini duyan kapc, kordonu ekiyor ve yayalar kaps alyordu. Kart yannda deilse, mezarc ismini sylyordu. ou zaman uyumu olan kapc, yatandan kalkp mezarcnn kim olduuna bakar ve kapy anahtarla aard. Mezarc kyordu ama, on be frank ceza dyordu. Kural d zelliklerinden tr bu mezarlk eitlii bozuyordu. Vaugirard Mezarl eski bir mezarlkt; her tarafn yosunlar kaplam, iekler yok olmutu. Burjuvalar, Vaugi-rard'a gmlmek istemiyorlard, fakir bir mezarlk olmutu. Oysa Pere Lachaise tam kibarlarn mezarlyd. Vaugirard Mezarl-'nda geceler ok trajik olurdu. Burada kasvet vard. Beyaz rtl ve kara hal cenaze arabas, Vaugirard Soka'na girdii zaman henz karanlk basmamt. Arabay takip eden topal yal, Fauchelevent'den bakas deildi. armh Ana'nn mahzene gmlmesi, Co-sette'in karlmas, Jean Valjean'n odaya -388saklanmas, btn bunlarn hepsi hibir engelle karlalmadan yaplmt. Bu arada unu syleyelim ki, armh Ana'nn mihrabn altna gmlmesi byk bir su deildi. Rahibeler bu ii yaparken hi huzursuzluk duymadklar gibi, vicdanlar da rahatt. Zaten hkmet denilen ey, otoriteye mdahaleden baka bir ey deildir ve bu mdahale daima tartma konusudur. nce dini kurallar gelir, sonra yasalar. Ey insanlar, dilediinizce yasa yapn, ama onlar kendinize saklayn. Bir prens, bir ilkenin yannda o kadar nemli deildir. Fauchelevent memnun bir halde arabann arkasndan topallayarak geliyordu. Hem rahibeler hem de Jean Valjean ile yapt komplo aksamadan yrmt. Jean Valjean'n soukkanll, bakalarna da bulaan ve kendini hissettiren kuvvetli bir duyguydu. Fauchelevent bu iin baarya ulaacandan kuku duymuyordu. Geriye kalan nemli deildi artk. Sevimli bir ihtiyar olan Mestienne'i sk sk sarho etmiti. Mestienne'e istediini yaptrabilirdi. Fauchelevent'in baanya ulaaca kesindi.

Onlar Vaugirard'a gtren sokaa girdikleri zaman, Fauchelevent memnun bir tavrla kocaman ellerini ovuturmu ve yle demiti: "te elenceli bir oyun!" Araba birden durdu. Kapya gelinmiti. Defin iznini gstermek gerekiyordu; mezarlk kapcsyla birlikte, defin ilerine bakan memur ilerlediler. Bir iki dakika sren bir konumadan sonra, tanmad birisi gelip Fa-389uchelevent'in yannda durdu. Bu bir iiydi, koltuunun altnda bir kazma vard. Fauchelevent tanmad bu adama bakt ve "Siz de kimsiniz?" dedi. Adam cevap verdi: "Mezarcym..." Gsnden bir kurun yaras aldktan sonra insann yz, ite o an Fauchelevent'inki gibi olurdu herhalde. "Mezarc m?" "Evet..." "Demek siz..." "Evet ben..." "Ama mezarc Mestienne'ydi." "Evet, oydu..." "Oydu ne demek?" "Mestienne ld." Fauchelevent her eyi anlayabilirdi, ama bir mezarcnn lebileceine akl yatmyordu. Ama bu doruydu. Mezarclar da lrler. Bakalarnn ukurlarn aa aa insan en sonunda kendisininkini aar. Fauchelevent tek kelime syleyemiyor, kekeliyordu: "Bu imknsz..." "Sylediim doru." "Ama mezarc Mestienne..." dedi yeniden. "Napoleon'dan sonra XVIII. Louis, Mesti -enne'den sonra Gribier, ismim Gribier'dir." Benzi kl kesilmi olan Fauchelevent, Gri-bier'yi incelemeye balad. Uzun, zayf, kasvetli grnl bir adamd, tam iinin ehli. Doktorlukta diki tuttura-mayp mezarc olmu birine benziyordu. -390Fauchelevent glmekten katlyordu: "Ne acayip iler oluyor. Mestienne Baba ldyse, yaasn Lenoir Baba! Lenoir Ba-ba'nn kim olduunu bilir misiniz? Alt metelie bir testi krmz arap. Zavall Mestienne demek ld. Neyse unutalm bunlar, gidip bir kadeh atalm." Adam cevap verdi: "Okumu adamm ben, iki imem." Araba tekrar hareket etmiti, mezarln geni yolu boyunca ilerliyordu. Fauchelevent'in yry arlat, topallndan ok, endielendii iin aksamaya balamt. Mezarc nnde yryordu. Fauchelevent hi beklenmedik bu adam bir daha inceledi. Gen olduklar halde ok yal grnen, zayf olduklar halde ok kuvvetli olan adamlardand. "Dostum!" diye seslendi Fauchelevent. Adam geriye dnd. "Ben manastrn mezarcsym." "Meslektaz," dedi adam. Okumam, ama zeki bir adam olan Fauchelevent, karsndakinin tehlikeli, mthi zor ve iyi konuan biri olduunu anlamt. Homurdand: "Demek byle, Mestienne Baba ld." "Tamamen," dedi adam. 'Tanr alacaklar defterine bakm ve sra Mestienne Baba'ya gelmi." Fauchelevent hemen tekrar etti: 'Tanr..." -391"nsann efendisi Tann'dr," dedi adam. "Filozoflara gre ezeli yaratc, Jakobenlere gre stn varlktr." 'Tanmayacak myz?" dedi Fauchelevent. Adam, 'Tantk," dedi. "Siz kylsnz, ben Paris'liyim."

"Beraber imedike tanlm saylmaz. Kadehini boaltan kalbini de boaltr. Hadi ielim. Bunu reddedemezsiniz." "nce i." Fauchelevent, 'Eyvah yandm,' diye dnd. inde bulunduklar yoldan, rahibelerin gmld yere kadar bir iki metre kalmt. Mezarc tekrar balad: "Kyl dostum. Evde yedi kii beni bekliyor. Onlarn yemek yemesi iin benim imemem gerekir." Gzel laf ettiini sanan birinin ciddiyetiyle ilave etti: "Onlarn al, benim susuzluumun dmandr." Araba, bir sra selvinin yanndan dnd, anayolu terk edip kk bir yola girdi, toprak zemini geti; bir fidanlkta kayboldu. Mezarln ok yaknna gelindiini gsteriyordu bu. Fauchelevent sallana sallana yryor, ama arabann ar ilerlemesini bir trl salaya-myordu. Neyse ki, yamurlarla slanm olan toprak tekerlekleri tutuyor, arabann ilerlemesini zorlatnyordu. Mezarcnn yanna yaklat: "yle gzel bir Argenteuil arab var ki," diye mrldand. -392Adam, "Dostum," diye sze balad, "ben mezarc olacak adam deildim. Babamn hali vakti yerindeydi. Edebiyat olmam istiyordu, ama iflas etti. Bu yzden yazar olmaktan vazgetim. Ama yine de yaz yazarm." "Demek mezarc deilsiniz." Bunu syleyerek adam zayf, duyarl tarafndan yakalamak istiyordu. "Biri, tekine engel deildir," dedi, "ben yle dnyordum." Fauchelevent tekrar etti. "Haydi ielim." Burada bir gzlemden sz etmemiz gerekir: Ne kadar skntl bir durumda olursa olsun iki smarlayan Fauchelevent, paray kimin vereceini bir an bile aklndan geilmiyordu. nceden, Fauchelevent smarlar, Mestienne Baba derdi. Mezarc glerek devam etti: "Hayatmz kazanmamz gerekir. Bu yzden bu ii kabul ettim. nsan biraz okumu olunca ister istemez filozof olur. El iine, kol iini eklemek zorunda kaldm. Dkknm Sevres Soka'ndaki pazardadr: Orada sevgililer iin mektuplar yazarm. Sabahlan ak mektuplar, akamlar mezar kazmak, hayat bu ite." Araba ilerliyor, ne yapacan bilemeyen Fauchelevent aresiz, drt bir yanna bakmyordu. Alnnda iri ter damlalar birikmiti. "Ama insan iki efendiye kulluk edemez," dedi adam. "Ya kalemi ya da kazmay semem gerekir. Kazma ellerime pek uygun gelmiyor." -393Araba durdu. nce ocuk, sonra papaz indiler. Arabann n tekerlekleri bir toprak ynna girmiti. Ynn ardnda mezar ukuru grlyordu. "te bir komedi," dedi Fauchelevent. aknd. 6. Drt Duvar Arasnda Tabutta kim vard? Bilindii gibi Jean Val-jean. Tabutun iinde yaayabilmek iin elinden geleni yapyor, hl nefes alyordu. nsandaki vicdan huzurunun kendisine ne kadar g verdiini grmek alacak bir eydir. Jean Valjean'n dnd her ey o ana kadar aksamadan yrmt. O da Fauchelevent gibi Mestienne Baba'ya gveniyordu. Sonuca ulaacandan hi phesi yoktu. Bu kadar kritik bir durumda hi kalmam; hibir zaman bylesine sakin olmamt. Tabutun drt yanndan korkun bir huzur yaylyordu. Sanki, llerin sessizliinden bir ey Jean Valjean'n o sakin benliine girmiti. Bu tabutun iinden, lmle oynad oyunun btn evrelerini takip edebiliyordu ve etmiti. Fauchelevent kapa iviledikten sonra, nce yerden kaldrp gtrldn ve sonra bir arabaya konulduunu hissetmiti. Sarslmalar azalnca, ta yoldan toprak yollara geildiini, yani sokaklardan bulvarlara varldn anlyordu. Bouk bir grlt duyunca, Austerlitz Kprs'n getiklerini fark -394etmiti. Birinci duru, mezarln kapsyd; ikincisi, mezar ukuru. Aniden abucak tabutu yerden kaldrdklarn hissetti. Derken sert bir arpma sesi duydu. Bunun, ukura indirmek iin tabuta sardklar ipin sesi olduu sonucuna vard.

Ba dnmt. Hamallar ve mezar kazclar, byk olaslkla tabutun dengesini bozmu ve ba tarafn ayak tarafndan nce indirmi olmalydlar. Yatay, dmdz ve hareketsiz bir hale gelince birden kendine geldi. Dibe ulamt. Bir tr me hissediyordu. Dardan, derinden gelen bir ses ykseldi; duygusuz, souk, duay andrr kutsal bir ses. Anlamad kimi Latince szler duydu; yle yava telaffuz ediliyorlard ki, onlar tek tek duyabiliyordu: 'Oui dormlunt in terrae pulvere, evigabmt; alii in vitam aeternam, et alii in opprobrium, ut videant semper.' Bir ocuk sesi: "De profundis." Derin ses tekrarlad: "Requiem aeternam dona ei, Domtne." ocuk sesi cevap verdi: "Et lux perpetua luceat ei." Kapan zerine yamur damlas gibi den bir eyler duydu. Herhalde kutsal suydu. Tuhaf bir rperti ve titreme hissetti. "Tamam, artk sona eriyor," diye dnd. "Biraz sabr. Rahip imdi gider. Fauchelevent, Mestienne'i imeye davet eder. Sonra Fauchelevent gelip beni karr. Bir saatlik i." Derin ses hl devam ediyordu. -395Jean Valjean uzaklaan ayak sesleri duyar gibi oldu. "Gidiyorlar ite yalnzm," diye dnd. Birden tam tepesinde, gk grlts gibi bir ses duydu. Bir krek dolusu toprak paras tabutun zerine dm, nefes ald deliklerden birisi tkanmt. ki krek toprak paras daha tabutun zerine dt. Sonra bir drdnc. En gl insandan bile daha gl eyler vardr. Jean Valjean kendinden geti. 7. 'Kart Kaybetmemek' Deyimi Nereden Geliyor Jean Valjean'n iinde olduu tabutun ba-ucunda bakn neler oluyordu: Papaz ve ocuk, cenaze arabasna binip uzaklatklar zaman mezarcdan gzlerini ayrmayan Fauchelevent, onun eilip topraa sapl kreini aldn grd. O zaman Fauchelevent olaanst bir karar verdi. Kollarn kavuturarak, "Ben deyeceim," dedi. Mezarc aknlkla ona bakp, "Neyi?" dedi. Fauchelevent tekrar etti: "Ben deyeceim." "Neyi?" "arab." "Hangi arab?" "Argenteuil arabn." "Nerede bu?" "Bon Coing'de." "Defol be adam!" dedi mezarc. Sonra tabutun zerine bir krek toprak att. Tabut bo bir eye arpm gibi ses kar-396d. Fauchelevent neredeyse ukura decekti. aknlkla barmaya balad: "Arkada yoksa meyhane kapanacak." Mezarc kreine biraz daha toprak doldurdu. Fauchelevent tekrar etti, "Ben smarlyorum." Sonra mezarcnn kolunu tuttu. "Bana bak arkada ben manastrn mezarc-sym, size yardm etmeye geldim, bu ii gece de yaparz. imdi imeye gidelim." Bir yandan srar ederken bir yandan da, "erse acaba sarho olur mu?" diye dnmekten kendini alamyordu. "Bu kadar istiyorsan ieriz, ama iten sonra, nce olmaz," dedi mezarc. Sonra kreine sarld. Fauchelevent onun kolunu tuttu. "Argenteuil arab ieceiz." "Yeter be!" dedi mezarc. "Amma da konutun. Brak beni!" Bir krek daha att. Fauchelevent artk ne dediini bilmez bir haldeydi. "Canm gel ielim. Naslsa ben smarlyorum," diye tekrarlad. "Hele ocuu nce bir uyutalm," dedi mezarc. Bir krek daha att. Sonra krei topraa saplayarak devam etti:

"Gryorsunuz ya, bu gece hava souk olacak. lnn stn iyice rtmezsek, r, ardmzdan barr." Byle derken, krei her dolduruta ne doru eilen mezarcnn ceket cebinin az alyordu. -397Fauchelevent'in dehete kaplm gzleri ister istemez mekanik bir biimde cebe yneliyor; oraya taklp kalyordu. Ufukta gne tamamen kaybolmamt ve adamn yan ak kalm cebinin dibinde bulunan beyaz bir eyi grmeyi salayacak kadar k hl vard. Bir kylnn gzleri ne kadar keskin g-rebilirse, Fauchelevent'inki de o kadar dikkatle cebe dnmt. Aklna bir dnce gelmiti. Toprak atmakla megul olan mezarcya fark ettirmeden, elini cebine sokup, grd beyaz eyi ald. Mezarc bir krek toprak daha att. Tekrar eildii zaman, Fauchelevent ona sakin bir ekilde bakarak, yle dedi: "Baksanza, sizin kartnz var m?" Mezarc cevap verdi: "Ne kart?" "Gne batmak zere." "yi, gecelik takkesini giymeyi unutmasa bari." "Birazdan mezarln kaps kapanr." "Eee, ne olacak?" "Kartnz var m?" dedim. "Ha... kartm," dedi mezarc. Sonra ceplerini kartrmaya balad. nce birinci cebi, sonra tekini kartrd. Yelek ceplerini arad. Sonra tekrar ayn hareketleri yapt. "Yoo, kartm yok, unutmu olmalym," dedi. "On be frank ceza vereceksin," dedi Fauchelevent. -398Mezarc yemyeil kesildi. Yeil renk, esmerlerin rengidir. "Aman Tanrm, imdi ben ne yapacam, on be frank ceza!" diye haykrd. Elinden krei att. Konuma sras Fauchelevent'e gelmiti. "Byle umutsuzlua dme canm," dedi. "ukuru grdn diye kendini ldrecek deilsin ya. unun urasnda on be frank, ama deyemezsin. Ben buralarn eskisiyim ve btn dalaverelerini iyi bilirim. Arkadaa bir t vereyim. Birazdan gnein bataca belli. Mezarlk be dakika sonra kapanr." "Doru," dedi mezarc. "Be dakikada ukuru ns'l olsa kapaya-mazsn. ok derin bir ukur, ge kalacaksn." "Doru." "yleyse, on be frank ceza vereceksin." "On be frank ha..." "Daha vaktin var, nerede oturuyorsun?" "Buradan on be dakika uzakta, Vangirad Soka 87 numarada..." 'Tabanlar yalayp koarsan yetiirsin." "Haklsn." "Kapdan knca, eve gider kart alrsn. Dndnzde kapc kapy aar, seni ieriye alr. Kartn olduu iin para vermezsin. Sonra ly gmersin. Merak etmeyin, kamamas iin banda beklerim." "Bana ok iyilik ettin, dostum." "Haydi ty bakalm," dedi Fauchelevent. Mezarc nasl teekkr edeceini bilmeden, Fauchelevent'in elini acele skarak komaya balad. -399Adam ortadan kaybolunca Fauchelevent onun ayak seslerini dinlemeye balad. Sesler duyulmaz olunca, ukura doru eilerek, "Msy Madeleine!" diye seslendi. Cevap yoktu. Fauchelevent rperdi. Yuvarlanr gibi hzla ukurun iine indi. Tabutun zerine atlp bard: "Orada msnz?" Tabuttan ses kmyordu. Tir tir titreyen Fauchelevent zorlukla nefes alyordu. ekicini ve kerpetenini eline alp tabutun kapan at. Alacakaranln son klarnda Jean Valjean'm yz sapsar, gzleri kapalyd.

Fauchelevent'in salar bir anda dimdik oldu, ayaa kalkt, srtn mezarn kenarna arpt; tabutun zerine dmek zereydi; Jean Valjean'a bakt. Jean Valjean sapsar olmu, hl hareketsiz yatyordu. Fauchelevent alak sesle, "lm!" dedi. Ardndan yeniden doruldu, ellerini aprazlamasna omuzlarna iddetle vurdu. "te benim kurtarmam bu kadar olur," diye bard. aresiz adam kendini tutamayp alamaya balad. Bir yandan da kendi kendine konuuyordu. Kendi kendine konumak normal bir eydir. Gl heyecanlar genel olarak yksek sesle dile gelirler. "Bu Mestienne Baba'nn hatas. Sersem herif. Beklenilmedik zamanda lnr m? Msy Madeleine'i o ldrd. O u anda ta-400butun iinde. Gp gitti ite. Onun gibi bir adam byle lsn, iyi de, ne anlam var bu olup bitenin? Tanrm, Tanrm! O ld ve u kk kz, onu ne yapacam? Meyveci kadn ne diyecek? Byle bir adam lr m hi? Benim arabamn altna girmi hayatm kurtarmt. Msy Madeleine! Msy Madeleine. Bouldu, zaten sylemitim, inanmamt bana. Bu adam insanlarn en iyisiydi, ld. Ya kk ocuk? Ben oraya gitmem. Burada kalrm. Bama bunlar geldikten sonra, ikimiz de ne kafaszmz. Bir de yal olacaz. Peki ama manastra nasl girmiti? Byle eyler yapmamak gerekir. Msy Madeleine! Madeleine Baba! Madeleine Baba! Msy Madeleine! Msy Madeleine! Duymuyor beni. Ne olursunuz, buradan hemen kn. N'olursunuz!" Salarn yolmaya balad. Uzaklardan, bir gcrt duyuldu. Mezarln kaps kapanyordu. Fauchelevent, Jean Valjean'm zerine yeniden eildi. Birden yerinden srayp, mmkn olduu kadar geriye gitti. Jean Valjean gzlerini am, ona bakyordu. Bir lyle yz yze gelmek dehet vericidir, ama birisinin anszn canlandn grmek de en az o kadar rktcdr. Fauchelevent buz kesip sapsar olmu, bu youn duygusal olaylarn etkisiyle tamamen dikkati dalmt. Karsndaki bir l m yoksa diri mi ayrt edemeyecek bir halde Jean Valjean'a, o da kendisine bakyordu. "Uyuyakalmm," dedi Jean Valjean. Sonra dorulup oturdu. -401Fauchelevent dizlerinin zerine kt. "Aman Tanrm, beni ok korkuttunuz!" Ardndan tekrar ayaa srayp sevinle haykrd: "Yaasn Msy Madeleine!" Jean Valjean sadece baylmt. Temiz hava onu kendine getirmiti. Nee, korkuya tepkidir. Fauchelevent'in de aynen Jean Valjean gibi kendine gelmesi iin belli bir srenin gemesi gerekti. "Demek lmediniz. Ne kadar akllsnz; size o kadar yksek sesle bardm ki, sonunda kendinize geldiniz. Gzlerinizin kapal olduunu grnce kendi kendime 'ite lm' dedim, neredeyse delirecektim. Hani, deli gmleini giyecek kadar. Sizin lm olduunuzu grnce ne yapabilirdim ki? Sonra u kk kz var. O meyve satan kadna ne demeli? Olup bitene bir trl akl erdiremeyecekti. ocuu veriyoruz, sonra bykbabas ld diyoruz. Ne acayip bir hikye olacakt. Ey, benim cennetlik azizlerim. Neyse yayorsunuz ya." "yorum," dedi Jean Valjean. Fauchelevent bu kelimeyi duyunca birden iinde bulunduu durumu hatrlad. Kendilerine gelmi olmalarna ramen, pek farknda olmasalar da her ikisi de tedirginlik duyuyordu. Bulunduklar yerin tuhaf kasvetinden kaynaklanyordu bu tedirginlik. "Buradan hemen kalm!" diye bard Fauchelevent. Ceplerini kartrp daha nce yanna ald bir mataray kard. -402"nce biraz boazmz slatalm," dedi. Ak havann yapt etkiyi iki tamamlad. ieden bir yudum alan Jean Valjean tamamen kendine geldi. Tabuttan kt ve kapa yeniden ivilemesi iin Fauchelevent'e yardm etti. dakika sonra ukurdan kmlard. Fauchelevent artk rahatlamt. Acele etmiyordu. Mezarlk kapanmt. Mezarc Gribi-er'in geri gelmesi imknszd. Bu 'acemi aylak,' u anda, evinde hani hani kartn aryor olmalyd ama bulamayacakt. nk kart Fauchelevent'in cebindeydi ve kart olmadan mezarla yeniden giremezdi. Fauchelevent krei, Jean Valjean kazmay ald. kisi birden bo tabutu gmdler.

ukur dolduunda, Fauchelevent, Jean Valjean'a, "Gidelim," dedi. "Siz kazmay aln, ben de krei alnm." Karanlk basmaya balamt. Jean Valjean hareket etmekte ve yrmekte biraz glk ekti. Tabutun iinde kaskat kesilmi, adeta l biri haline gelmiti. lm onu sanki drt duvannn iine alm ve kaskat edip brakmt. Mezann donduruculuundan kurtulmas gerekiyordu. "Ktrm gibi oldunuz," dedi Fauchelevent. 'Topal olmasam tabanlarmz birbirine vurup snrdk." "Yok canm," dedi, Jean Valjean. "Drt adm attm m bacaklanm tekrar alr." Cenaze arabasnn getii yollardan yrdler. Kapal parmakln ve kk beki kul-403besinin nne gelince, Fauchelevent elinde tuttuu mezarc kartn kutuya att. Kapc ipi ekti, kap ald, birlikte dar ktlar. "ler nasl da yolunda gidiyor," dedi Fauchelevent, "dorusu bu fikriniz bir harikayd, Madeleine Baba." Vaugirard Mahallesi'nden de kolayca getiler. Mezarlk yaknlarnda insann kazma kree sahip olmas, bir tr gei izni gibidir. Vaugirard Soka'nda kimsecikler yoktu. Fauchelevent bir yandan yrrken bir yandan da ban kaldrp evlere bakyordu: "Madeleine Baba," dedi Fauchelevent, "sizin gzleriniz benden daha iyi grr, 87 numaraya geldik mi acaba?" 'Tam nndeyiz," dedi Jean Valjean. "Sokakta kimse yok. Kazmay bana verin ve iki dakika bekleyin ltfen." Fauchelevent, 87 numaraya girdi. Yoksullar en st kata eken o igdye uyarak doru tavan arasna kt ve karanlkta bir at odasnn kapsn ald. Biri cevap verdi: "Giriniz!.." Seslenen Gribier'di. Fauchelevent kapy itti. Mezarcnn odas, btn talihsiz insanlarn oturduu barnaklar gibi tamtakr, karmakark bir sefalet yu-vasyd. Bir ambalaj sand ya da belki bir tabut komodin yerini, bir tas lavabonun, bir ya tenekesi emenin, saman dolu bir uval yatan, deme talar iskemle ve masann yerini tutuyordu. Kede, yrtk prtk bir hal parasnn zerine zayf bir kadnla bir yn ocuk mt. Bu yoksul evin ii, bir -404ykln izlerini tayordu. Sanki sadece onlar iin bir yer sarsnts olmutu. Kapaklar darmadan olmu, giydikleri partallar, paavralar oraya buraya dalm, su kab krlmt. Anne biraz nce alam, ocuklar herhalde az nce dvlmt. fkeli, delicesine bir aramann izleriydi bunlar. Mezarcnn kartn bulmak iin her taraf lgnca arad ve testiden karsna kadar her eyi bu kayptan sorumlu tuttuu ortadayd. Umutsuzlua kapld adamn her halinden belliydi. Fauchelevent bu servenin sonunu bir an nce getirmek iin, baarsnn yol at bu zc sonularn farkna varamad. eri girince hemen sze balad: "Kazman ve kreini getirdim." Gribier ona aptal aptal bakyordu: "Sen misin?" "Yarn kapcdan kartn alabilirsin." Krei, kazmay yere koydu. "Bu da ne demek oluyor?" diye sordu Gribier. "Ne demek olacak. Kartn drmsn, sen gittikten sonra buldum, ly gmdm. imdi on be frank ceza vermeyeceksin. te hepsi bu." Gribier memnuniyetten uuyordu: "Teekkr ederim dostum!" diye bard. "Bundan sonra ikiyi ben smarlayacam." 8. Baarl Geen Sorgulama Bir saat sonra, ortalk iyice kararmt, iki adam ve bir ocuk, Kk Picpus Soka'nn 62 numaral binasnn nne gelmilerdi. -405Adamlardan yal olan, kapnn tokman kaldrp indirdi. Fauchelevent, Jean Valjean ve Cosette'ti bunlar. kisi birden Fauchelevent'in bir gn nce Cosette'i emanet ettii Chemin-Vert Soka-'ndaki dkkna gitmi ve onu oradan almlard. Cosette bu son yirmi drt saati, hibir ey anlamakszn, sessiz sedasz titreyerek geirmiti. Titremesi, alamasn bile nlemiti. Dahas, ne yemek yemi ne de uyumutu. yi yrekli kadn ona

durmadan sorular sormu, hep ayn hznl ac baktan baka bir cevap alamamt. Cosette son iki gndr grp duyduklar hakknda kimseye tek kelime sylememiti. Durumun ok nazik olduunu ve uslu durmak, konumamak gerektiini anlyordu. Korkmu kk bir ocuun kulana sylenen u kelimenin ne kadar etkili olduunu kim bilmez: "Sakn sesini karma!" Korkularn dili yoktur. Zaten bir srr kimse bir ocuk kadar iyi saklayamaz. Bu yirmi drt saati geirdikten sonra Jean Valjean' grd zaman Cosette yle bir sevin l atmt ki, bunu duyan hassas biri, bu ln uurumdan k anlamna geldiini sezebilirdi. Fauchelevent manastrdan olduu iin parolay biliyordu. Btn kaplar almt. Bylece o rktc ve iki yanl sorun; yani girme ve kma sorunu zlm oldu. Bu iten bilgisi olan kapc avludan baheye alan ve yirmi yl ncesine kadar avlunun araba giri kapsnn karsna rastlayan -406dipteki kk hizmet kapsn aarak n de bu kapdan ald ve bir gn nce Fauchelevent'in barahibeyle grp talimat ald konuma odasna girdiler. Barahibe elinde tebihi onlar bekliyordu. Yannda, yz rtl bir rahibe duruyordu. Kk bir kandil konuma odasn aydnlatyordu. I o kadar azd ki buna aydnlatyor bile denemezdi. Barahibe Jean Valjean' dikkatle inceliyordu. Zaten insann ayaklarna dikili bir bak aslnda karsndakini herkesten daha dikkatle incelemenin belirtisidir. Sonra soruturmaya balad: "Bahvann kardei siz misiniz?" "Evet saygdeer ana," dedi Fauchelevent. "sminiz nedir?" Fauchelevent cevap verdi: "Ultime Fauchelevent." Gerekten de, Ultime isminde bir kardei vard, ama lmt. "Hangi taraftansnz?" Fauchelevent: "Amiens yaknnda, Picquigny'den." "Ka yandasnz?" Fauchelevent: "Elli." "Mesleiniz?" Fauchelevent: "Bahvan." "Dindar msnz?" Fauchelevent: "Btn ailemiz dindardr." "Kk sizin akrabanz m?" -407Fauchelevent: "Evet efendim." "Babas msnz?" Fauchelevent: "Bykbabasym." Ayaktaki rahibe, barahibenin kulana alak sesle, "yi cevaplar veriyor," dedi. Oysa Jean Valjean tek kelime etmemiti. Barahibe Cosette'i dikkatlice inceleyip, rahibeye alak bir sesle, "irkin bir kz olacak," dedi. ki rahibe konuma odasnn bir kenarnda bir sre konutular. Sonra barahibe dnerek, "Msy Fauvent, sizin bir ngranz vard, imdi iki ngrakl dizlie ihtiyacmz var," dedi. Gerekten, ertesi gn bahede iki ngran grlts duyuluyor ve rahibeler yzle-rindeki rtnn kenarn az da olsa kaldrmadan edemiyorlard. Bahenin dibinde, yan yana iki erkein topra belledikleri grlyordu. Yepyeni ve ok byk bir olayd bu, rahibeler konumamak gerektiini unutup, birbirlerine, "Bahvan yardmcs olmal," dediler. Rahibeler, "Msy Fauvent'in kardei," diyorlard. Jean Valjean, usulne uygun ekilde kabul edilmi ve onun da dizine bir ngrak takmlard. Artk resmiyet kazanmt. Ad Ultime Fauchelevent'di. Kabul edilmesinin en byk belirleyici etmeni, barahibenin Cosette'e ilikin gzlemiydi: irkin bir kz olacak.

-408Bu tehisi yaptktan sonra barahibe Cosette'i sevmi ve onu sevap olsun diye parasz yatl okula almay kabul etmiti. Bunda anlalmayacak bir taraf yoktur. Manastrda ayna bulunmasa bile, kadnlarn, yzlerinin neye benzediklerine dair bir fikirleri vard. Gzel olduklar duygusunu tayan kzlar, rahibe olmay kolay kolay kabul etmezlerdi. Gzellikle ve gevezelikle rahibe olmak istei birbiriyle ters orantlyd. Bu yzden irkinler, rahibe olma asndan gzellere gre daha fazla umut vaat ederlerdi. irkinin tercih edilme nedeni buydu. yi kalpli ihtiyar Fauchelevent bu maceradan baaryla km, bu da onun itibarn artrmt. Baars bir deil, t. Kurtard ve manastra soktuu Jean Valjean konusunda birinci baary kazanm, sonra mezarc Gribier'yi cezadan kurtarmt. nc olarak da 'armh Ana'nn tabutunu mihrabn altna koyarak manastra, hem Tann'y hem Se-zar' honut etme imknn vermiti. Kk Picpus Manastn'nda, iinde ceset bulunan bir tabut, Vaugirard Mezarl'nda ise bo bir tabut vard imdi. Bu durumda kamu dzeninin alt stne gelmi oluyordu; ne var ki kimse bunun farknda deildi. Manastrdakiler ona byk bir minnettarlk duyuyorlard. Fauchelevent en iyi hizmetkr ve ok deerli bir bahvan olarak grlyordu artk. Piskopos, manastra ilk defa ziyarete geldiinde, barahibe ona, hem itiraf hem de vnme trnden, olup bitenlerden biraz sz etti. Piskopos da daha -409sonra kraln erkek kardeinin gnah kartcs Reims Piskoposu Kardinal de Latil'e bu olaydan vgyle, ll bir ekilde sz at. Fauchelevent hakknda duyulan hayranlk iyice yaylp Roma'ya kadar ulat. O ada Papa XII. Leon'un bir akrabasna gnderdii ve u an nmzde duran mektupta yle deniyordu: "Paris'teki manastrlardan birinde, Fauchelevent isminde olaanst bir bahvan varm. Bu adamn bir aziz olduu sylenmektedir!" Bu basanlarn hibiri, kulbesinde kendi halinde yaayp giden Fauche-levent'e yansmad. Olaanst kiiliinden ve kutsallndan habersizce alarn yapyor, topra apalyor ve kavunlarnn stn rtyordu. Illustrated London News dergisinde, boynuzlu hayvanlar yarmasnda 'dl kazanan kz' tantmyla resmi yaynlanan bir Durham ya da Surrey kz nnden ne kadar haberdarsa o da o kadar haberdard. 9. Kapan Cosette manastrda da susmaya devam ediyordu. Cosette, doal olarak kendini Jean Valje-an'n kz sanyordu. Zaten bir ey bilmedii iin herhangi bir ey sylemesine de imkn yoktu. Kald ki, bilseydi bile sylemezdi. Bunu biliyoruz, ocuklar hibir ey felaket ve ansszlklar kadar suskunlua srkleyemez. Cosette o kadar ac ekmiti ki, her eyden; konumaktan ve hatta nefes almaktan bile korkuyordu. Tek bir kelime, ou zaman bana bir belalar nn yuvarlanmasna yol am, -410ancak Jean Valjean'la birlikte olduundan bu yana kendini gvende hissetmeye balamt. Manastra olduka abuk alt. Catherine'in yannda olmamasna zlyor, ama bunu sylemeye cesaret edemiyordu. Yine de bir defasnda, Jean Valjean'a, "Babacm, bilseydim buraya onu da getirirdim," demiti. Cosette okulda renci olduu iin, teki rencilerin giydii elbiseyi giymek zorunda kald. Jean Valjean, Cosette'in kard elbiselerin kendisine verilmesi konusunda izin ald. Bu elbiseler, Thenardier'nin yanndan ayrlrken Jean Valjean'n Cosette'e giydirdii matem elbiseleriydi ve fazla eskimemiti. Ayakkablar ve oraplarla birlikte elbiseleri manastrda bol olan kfuru ve daha baka kokulu maddelerle iyice kartrarak kk bir valize yerletirdi ve valizi yatann yanndaki bir sandalyenin zerine koydu. Anahtarn daima yannda tayordu. Bir gn Cosette ona, "Babacm bu mis gibi kokan valiz nedir?" diye sormutu. Az nce szn ettiimiz ve kendisinin haberdar bile olmad baarlarnn mkfatn almam olan Fauchelevent, iyiliklerinin karln grm gibiydi. En bata, yaptklar kendisine memnuniyet vermi, onu mutlu etmiti. Sonra, ii bltkleri iin daha az alyordu. Ttn ok seven Fauchelevent, Madeleine sayesinde misli fazla ttn ime imknna sahip olmutu. Parasn Jean Valjean dedii iin ttn imek eskisinden daha zevkli oluyordu. Rahibeler Ultim adn benimsememiler, -411Jean Valjean'a teki Fauvent demeyi tercih etmilerdi. Bu kutsal kzlarda Javert'in baklarndan bir eyler bulunsayd, bahe iin gerekli bir eyin alnmas iin dar kmak gerektiinde daima yal ve sakat, arpk bacakl byk Fauvent'in ktn fark edebilirlerdi. teki Fauvent hi dar kmyordu. Ama belki Tann'ya dnk baklarn casusluk yapmay bilmemesi, belki de daha ok birbirlerini gzetlemekle megul olmalar nedeniyle bu olayn farkna varmamlard.

Jean Valjean'n sesini soluunu kartmadan olduu yerde kalmas ok iyi oluyordu, nk Javert bir aydan beri mahalleyi gzetliyordu. Bu manastr, Jean Valjean iin etraf uurumlarla evrili bir ada gibiydi. Bundan byle onun dnyas artk bu drt duvarn iiydi. Orada huzur iinde olacak kadar gkyzn, mutlu olacak kadar da Cosette'i gryordu. Jean Valjean iin tekrar tatl bir hayat balamt. Yal Fauchelevent ile birlikte, bahenin dibindeki kulbede oturuyorlard. 1845 ylma kadar hl yklmam olan bu derme atma kulbe, bilindii gibi odadan oluuyordu. Bu odalar sadece drt duvar olan bombo yerlerdi. Barakann balca odas Jean Valjean'n srarla kar kmasna ramen, kendisine verilmiti. Odada, ngrak ve hasr sepetin aslmasna zg iki ividen baka, ss olarak bir de kt para vard. 93 kralclarna ait olan bu para, minenin zerindeki duvara yaptrlmt. -412Jean Valjean her gn bahede alyor ve ok da faydal oluyordu. Daha nceleri de aa budadndan, bahvanl hi yadrga-mamt. Onun bostan ve tarm konusunda birok bilgiye ve eitli formllere sahip olduunu biliyoruz. Bu bilgilerinden faydaland. Bahedeki aalarn ou yabaniydi. Onlara alar yaparak meyve vermelerini salad. Cosette'in her gn onun yannda bir saat geirmesine izin verilmiti. Rahibelerin yzleri yasl ve hznl, Jean Valjean ise gler yzl olduu iin, Cosette onu taparcasna seviyordu. Saati gelince, koa koa kulbeye geliyor, oray cennete eviriyordu. Cosette'e mutluluk verdiini hisseden Jean Valjean kendisi de o lde mutlu oluyordu. Bakalarna verdiimiz nee, herhangi bir yansma gibi zayflamak yle dursun, bize geri dnerken daha da parlak olarak dner. Ders aralarnda Cosette'in nasl oynadna bakyor, onun gln teki ocuklarnkinden ayrt edebiliyordu. nk artk Cosette glyordu. Cosette'in yz bile bir lde deimiti, eskisi gibi zntl deildi. Glmek gne gibidir, insan yznn kn siler, sprr. Oyun bitip Cosette ieri girerken, Jean Valjean onun snfnn pencerelerine gzlerini dikiyor, geceleri de kalkp, yatakhanenin pencerelerine bakyordu. Tann'nn kendi yollan vardr; manastr ve Cosette gibi, Jean Valjean'da da piskoposun yaratt gzel eserin korunmasna ve srdrlp tamamlanmasna yardm etti. yilik -413yapmann ve erdemin kibire kadar uzanan bir taraf olduu muhakkaktr, bu iki yan arasnda eytann kurduu bir kpr bulunmaktadr. Kader, onu Kk Picpus Manas-tn'na srklediinde Jean Valjean belki de farknda olmadan, erdemin kibir yannn, kprnn bu ucunun yaknndayd. Kendisini, ilk defa doru yola sevk eden rahiple karlatrldnda, dkn ve deersiz biri olarak gryordu; bu nedenle de mtevazryd. Ama son zamanlarda, kendisini teki insanlarla karlatrmaya balam, bylece kibi-ri ortaya kmaya balamt. Kim bilir, byle devam etseydi belki de bu kibir, kine dnecekti. Manastr, onu tam bu dzeyde durdurmutu. Buras onun grd ikinci esaret yeriydi. Hayatnn balangcnda; yani genliinde ve daha sonralar ok uzak olmayan bir gemite, byle bir esaret daha grmt; berbat, korkun bir yerdi. Orada gsterilen sertlik, Jean Valjean'a yasa ve hukukun hakszl, adaletsizlii ve suu gibi gelmiti. Bugnse, krekten sonra manastn gryor ve daha nceleri krek mahkmlar arasnda bulunduunu imdiyse manastrda bir tr seyirci olduunu dnerek bu iki yeri birbiriyle karlatryor ve bundan tedirginlik duyuyordu. Bazen bahe belinin sapna yaslanp hayal lemlerinin usuz bucaksz sarmalndan yava yava aalara kayyordu. Eski arkadalarn hatrlyordu; ne kadar acnacak, sefil durumdaydlar. Gne doar-414ken kalkp gece bastrana kadar alrlard. Uyumaya birazck vakit braklyordu. zerlerine ancak iki parmak kalnlnda dekler serilmesine izin verilen sert yataklarda ve sadece, kn en souk aylarnda biraz stlan koularda yatarlard. zerlerinde eski, yrtk prtk krmz paavralar vard. ok scak havalarda ince bez bir pantolon ok souklarda da ynden bir arabac gmlei giymelerine msaade ediliyordu. Ancak, angaryaya gittiklerinde et yemek ve arap imek imknna sahiptiler. simlerinin yerini numaralan almt. Saylardan olumulard, gzlerini yere indiriyor, seslerini karamyorlard. Salan kesikti, daima dayak yeme tehlikesi ve utanc iinde yayorlard. Bunlan dndkten sonra akl, manastrda gzlerinin nndeki insanlara evriliyordu: Onlann da salan kesikti, gzleri yere evrilmiti, sesleri kmyordu; ne var ki bunlar tekiler gibi utan iinde, herkesin alayna muhatap, srtlan cezalandnclann sopa darbeleriyle rm olarak deil de, omuzlan kendi indirdikleri krba darbeleriyle parampara yayorlard, omuzlan disiplinin katlndan bklmt. Onlann da

insanlar arasndaki eski isimleri unutulmu, isimlerin yerini mnzevi lakaplan almt. Hi et yemiyor ve hi arap imiyorlard, ou zaman gece yanlanna kadar bir ey yemeden duruyorlard. Krmz klk kyafetten yoksundular; yaz iin kaln, k iin ince ve hafif siyah ynden uhalar giyerlerdi; bunlarn ne bir parasn -415ksaltabilir ne uzatabilirlerdi; hatta mevsimine gre keten bir bez elbise ya da yn bir yelee sahip olma ayrcalndan bile yoksundular; alt ay boyunca ate nbetleri geirmelerine neden olan kaim, ayak fanilalar giyiyorlard. Oturduklar yerler kn en souk aylarnda bile stlmyordu. Odalarna ate denen ey girmemiti. Mahkmlar gibi iki parmak kalnlnda ilte zerinde deil hasr zerinde yatyorlard. Uyku uyuyacak vakit bile brakmyorlard. Btn bir gn altktan sonra, geceleyin tam dinlenmeye geip uykuya dalacaklar srada kalkp bitkin bir halde souk kilisenin talarna diz kerek dua ediyorlard. Baz gnler, her birinin sras gelince, diz km ya da yzst yere yatp kollarn ha eklinde am, secdeye varm bir halde on iki saat durmas gerekiyordu. tekiler erkek, bunlar kadnd. O erkekler ne yapmlard? Hrszlk, dolandrclk, yamalama yapm, adam ldrm, rza gemilerdi. Onlar haydutlar, zehirleyiciler, yangn karanlar, katillerdi... Peki bu kadnlar ne yapmlard? Hibir ey yapmamlard. Bir yanda haydutluk, sahtekrlk, cinayet gibi her tr ktlk, te yanda tek bir ey vard: Masumiyet. Bir yanda alak sesle itiraf edilen cinayetler, br yanda yksek sesle itiraf edilen sular. Bir yanda cinayetler, br yanda nemsiz hatalar. Bir yanda le gibi bir koku, br yanda -416anlatlmaz gzel kokular. Bir yanda silahlarn altnda tutulan topla tfekle kuatlm ve kurbanlarn yava yava yiyip bitiren bir manevi veba hastal, te yanda btn ruhlarn ayn ocakta, namuslu, masum bir ekilde kucaklamas. Orada zulm; burada karanlk; ama aydnlkla dolu bir karanlk, dalga dalga, k yayan aydnlklar. ki esaret yuvas: Birincisinde affa uramak ya da kap kurtulmak mmkn. kincisinde lme kadar devam etmek, btn umut gelecein uzak ucunda, insanlarn lm dedikleri o zayf zgrlk ndan ibaret. Birincide zincirlerle, ikincide inanla balydlar. Birinciden ne kokusu ttyor? Korkun bir lanetlenmilik, di gcrtlar, nefret, umutsuz bir ktlk, insan topluluuna kar bir kuduz kpek haykr, gkyzne ac bir ba kaldrma. kinciden kan neydi? Kutsallk ve sevgi. Birbirlerine bu kadar benzeyen ve benzemeyen bu iki yerde de, birbirinden bu kadar ayr olan insanlarn yaptklar i aynyd: Kefaret demek. Jean Valjean birincilerin kefaretlerini demelerini anlyordu, ama tekilerinkini anla-yamyordu. Bu masum ve temiz varlklara bakp dehet iinde kendi kendine yle dnyordu: 'Niin ceza ekiyorlar? Neyin kefareti? Hangi kefaret?' Vicdannda bir ses ona cevap veriyordu: nsann yce ruhluluunun en byn gstererek, bakasnn gnahnn kefaretini dyorlar. -417Burada biz, kendi bak tarzlarmz ileri srmyoruz. Olup bitenlere Jean Valjean'n gzyle bakp, sadece onun hissettiklerini anlatyoruz. Jean Valjean'n gzlerinin nnde zverinin en kutsal, erdemliliin eriebilecei en yksek nokta bulunuyordu. Bu, bakalarn affeden ve onlarn hatalarnn kefaretini eken bir gnahszlkt: Gnl rzasyla kabul edilmi esirlik, bilerek kendine ikence etmek, ilenmemi sularn cezasn ekmek, eziyeti kabul etmek, srf gnahkr ruhlar bu gnahlarndan kurtarmak iin... Bu, Tanr sevgisi iinde ortaya kan insan sevgisiydi, yzlerinde hem ac ekenlerin, hem mkfat grenlerin izi vard. Ve birden, aklna kendi durumundan ara sra yaknd geldi. ou zaman gece yans kalkyor, kat artlar altnda ezilen bu masum ve ac eken insanlarn kran arklarn dinliyor; forsada ceza ekenlerin ounun Tann'ya kar geldiklerini, kfr etmek iin seslerini gkyzne ykselttiklerini, bir zamanlar kendisinin bile gkyzne yumruklarn kaldrdn dndke iliklerine kadar rperip delire-cek gibi oluyordu. imdiye kadar bana gelenler ilahi takdirin ona bir htan olmalyd; bu da onu derin dncelere srklyordu. Btn o trmanlar, tehlikeli servenler, duvarlan amalar, ykseklere trmanlar; teki kefaret deme yerinden kurtulmak iin katland onca zahmete, buraya girmek iin katlanmt. -418Acaba kaderin bir gstergesi miydi bu?

Bu iinde bulunduu manastr bir cezae-viydi ve kat yerle hazin bir benzerlii vard. Byle bir yerin varln bile dnemezdi. evresinde yine parmaklklar, kilitler, demir pencereler gryordu. Bunlar, kimleri korumak iin yaplmt? Melekleri... Eskiden kaplanlarn evresinde grd duvarlar imdi kuzulann evresinde gryordu. Buras bir tvbe etme ve kefaret deme yeriydi, ceza ekme yeri deil. Ne var ki, teki yerden daha hznl, daha sert, daha kasvetli ve acmaszd. Bu bakireler, forsalardan daha fazla yk altndaydlar. Akbabalarn demir parmaklkl, asma kilitli ukurunda, buz gibi sert bir rzgr esiyordu; genlii donduran bir rzgr. Burada, gvercinlerin kafesinde ise, oradakinden daha sert, daha ac bir ayaz vard. Neden? Bunlan dndke, iinde ne varsa bu ulviin karsnda yklyordu. Byle dncelere daldka, gururu tamamen kaybolan Jean Valjean deiik yollardan geip tekrar kendi kiiliinin zerinde dnmeye balad. Byle anlarda duygulanmaya hatta alamaya balyordu. Son alt aylk hayatnn btn olaylan onu, kendisine gerei gsteren rahibe yaklatnyor, Cosette sevgisi, manastr alakgnlll ile onu oraya gtryordu. Baz akamlar, alacakaranlkta bahede kimsenin olmad bir srada, kilisenin yann-419dan geen yolun ortasnda, ilk geldii gece pencerenin nnde kefaret deyen rahibenin dua ederek yere kapanm olduunu tahmin ettii yere dnk olarak diz km bir halde dua ettiini gryorlard. Sanki, Tann'nn karsna kmaya gc yoktu. evresindeki her ey, u sessiz bahe, buulanm iekler, nee lklar atan ocuklar, basit ve arbal kadmlar, ar ar iine iliyor, gnl bu manastr gibi sessizlikle doluyordu. Varl bu ieklerin kokusundan, kadnlarn sadeliinden, ocuklarn neesinden ibaret bir varlk oluyordu. Hayatnn en g anlarnda ona iki tanrsal evin kaps almt sanki; birinci kap, herkes kendisinden yz evirdii, toplum kendisini kabul etmedii anda almt. kincisi, toplum onu kovalayp yakalamaya alt zaman almt. Birincisi olmasayd ktlk hayatnn uurumlarna, ikincisi olmasayd aclarn kucana decekti. Kalbi minnettarlkla doluyor ve gittike daha ok seviyordu... Bylece yllar geti... Cosette byyordu... -420Bat edebiyatnn en byk klasiklerinden biri olan Sefiller, iki dzlemde byk bir ustaln, yaratc zek ve yetenein rneini sunuyor: Karakter portrelerinin iziminde ve tarihsel, sosyo-kltrel gerein titiz anlatmnda. Sefiller, okuru bilgilendirme, hatta eitme kaygs ar basan, "aydnlanmac" anlat geleneinin, bir ayayla romantizme, br ayayla natralizme, gerekilie dayand bir aamaya rastlar. Be ana blmden, saysz "kitap" ve alt blmden oluan bu roman, sama bir nedenle sulu duruma den Jean Valjean', sokak ocuu Gavroche'u, ktnn cisim bulmu rnei Thenardier'leri, dzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnz adam Javert'i, dinsel bir ilenin simgesi, sokak kadn Fantine'i ve onun kz melek Cosette'i, yaklak 150 yldan bu yana dramatik kiilerin tapma iinde yaatmaktadr. Tapnan kapsn aralayan okur, 19. yzyl bandaki Fransa'ya geri dnecek, Waterloo Sava'nn unutulmaz tablolarn hayranlkla izleyecek, Jean Valjean'la birlikte Paris'in yeraltna inecek, manastrlarn karanlyla yoksulluun izbe meknlar iinde k arayacaktr. Sefiller: On dokuzuncu yzyl Fransa'snda karanlkla aydnln bulumas... TKno 9/5-D-51-U ISBN 975-8688-53-7 I 9 "7 8 E '688 31 VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt2 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr

Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt2

VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt3 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt3 BORDODNYA KLASKLER - ROMAN VICTOR HUGO SEFLLER III. CLT TRKES: SEMH ATAYMAN rOR HUGO 12-1885) lantik gerekiliin kurucusu olan nl Fransz yazar sadece romanlaryla deil, iirleri ve tiyatro oyunlaryla da tannmtr. 1848 devriminden sonra cumhuriyeti grleri savunan Hugo, srgnde yaad yllarda da verimli bir yaznsal etkinlik iinde olmutur. Hugo, eserlerinde toplumsal sorunlar, halkn hayatndan arpc kesitleri byk bir baaryla yanstmtr. Dnya edebiyat tarihinin en nemli romanlarndan olan ve yazarn bayapt saylan Sejillefin (1862) yansra Deniz ileri (1866) Notre Dame'm Kamburu (1831) yazarn dier eserleri arasnda ilk akla gelenlerdir. Ayrca iirleri: Sular (1853), Seyirler (1856), byk ilgiyle karlanmtr. BORDO--^S YAH DNYA KLASKLER VICTOR HUGO SEFLLER III. CLT TRKES SEMH ATAYMAN REDAKSYON ZEYNEP ATAYMAN TRKE REDAKSYON

FLZ GVER TASHH ESEN GRAY BORDO SYAH KLASK YAYINLAR BASKI, STANBUL 2005 DZ TASARIMI KOORDNASYON H. HSEYN ARIKAN DNYA KLASKLER EDTR VEYSEL ATAYMAN TRK KLASKLER EDTR KEMAL BEK TK. NO 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-54-5 TREND YAYIN BASIM DAITIU REKLAM ORGANZASYON SAN. TC. LTD. T. MRK. MERKEZ EFEND MAH. DAVUTPAA CD. PEK MERKEZ 6/3 7-9-10-11 TOPKAPI/STANBUL B. CAFERAA MAHALLES MHRDAR CADDES NO: 60/5 81300 KADIKY/STANBUL TEL: (0216) 348 98 03 Pbx FAKS: (0216) 349 93 45 E-mail: lnfo@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr HUKUK SERVS TEL: (0216) 348 99 18 VICTOR HUGO SEFLLER III. CLT TAMAMI V CLT TRKES: SEMH ATAYMAN BORDO----^"SYAH ROMAN NDEKLER BRNC KTAP ATOMLARINA AYRILMI PARS 1. Parvulus -132. Onun Kiisel zelliklerinden Bazlar.,-14 3. O ok Hotur -i6-4. Faydal Olabilir -185. Snrlar 19-6. Biraz Tarih -227. Hindistan'da Sokak ocuunun Kastlar Arasnda Ayr Bir Yeri Olurdu 25 8. Son Kraln Syledii Ho Bir Sz 279. ]ski Galya Ruhu -29-10. te Paris, te nsan soil. Alay Etmek, Hkim Olmak -3312. Halkn Barnda Sakl Duran Gelecek -36-13. Kk Gavroche -38KNC KTAP BYK BURJUVA 1. Doksan Ya ve Otuz tki Di -432. Byle Ev Sahibi, Byle Ev -453. Luc-Esprit -474. Yz Yana Kadar Yaama Umudu -485. Basque ve Nicolette -496. Magnon ile ki Bebek 517. Kural: Misafirler Sadece Akamlar Kabul Edilir -548. Birbirlerine Benzemiyorlar -55NC KTAP BYKBABA VE TORUN

1. Eski Bir Salon -592. O Gnlerde Krmz Hat/aletlerden Biri -633. Huzur inde Yatsnlar -724. Haydutun Sonu -835. Devrimci Olmak in Ayine Gitmenin Faydalar -896. Bir Kilise Mtevellisine Rastlamann Sonucu -917. Bir Kadn Parma -1018. Ganite Kar Mermer -109DRDNC KTAP ABC DOSTLARI 1. Gittike Tarihselleen Bir Grup -1172. Bossuet'nin Blondeau in Syledii Cenaze Nutku -137 3. Afarius'n Urad aknlk -143-64. Musaine Kahvehanesi'nin Arka Odas -1465. Ufkun Genilemesi -1576. JRes Angusta -163BENC KTAP KT KADERN ERDEM 1. Marius Yoksulluk inde -1692. Fafcir Marius -172-3. Marius Bir Erkek -1774. Msy Mabeuf -184-5. Sefaletin /yi Komusu Yoksulluk -191-6. Halef -194 ALTINCI KTAP K YILDIZIN RASTLAMASI 1. Lakap: Soyadlarnn Olumas -2032. Lux Facta Est -2073. lkbaharn Etkisi -2114. Byk Bir Rahatszln Balangc -2125. Ma'am Bougon'un Bana Den eitli Yldrmlar -2166. Esir Dyor -218-7. zerinde Tahminler Yrtlen U Harfinin Serveni -222 8. Gaziler de Mutlu Olabilir -2259. Gne Tutuluyor -227-7YEDNC KTAP PATRON-MINETTE 2. Yeralt Kanallar: Dehlizler ve ukurlar Yeraltndakiler -231-2. En Dip ukur -2353. Babet, Gueulemer Claquesous ve Montparnasse -2374. etenin Kompozisyonu -241SEKZNC KTAP KT FAKR 1. Marius, apkal Bir Kz Ararken, Kasketli Bir Adama Rastlyor -2472. Bir Bulu -2503. Quadrifrons -2524. Sefalet inde Bir Gl -2595. Sefalete Alan Kk Pencere -2696. Vahi Adam ninde -2727. Strateji ve Taktik -2788. zbeye nen Nur -283S. Jondrette Neredeyse Alamakl Olur -28710. irket Arabalarnn Tarifesi: Saati ki Frank -292-11. Sefalet, Acya Hizmet Ediyor -29712. M. Leblanc'n Be Franknn Kullanl -30113. Solus Cum Solo, in Loco Remoto, Non Cogitabuntur Orare Paternoster 30814. Bir Polis Memuru, Bir Avukata ki Kk Tabanca Veriyor -312-

-815. Jondrette Alveri Yapyor -31716. 1832'de Moda Olan Bir ngiliz Havasna Uydurulmu ark Nerede Okunuyor -32117. Marius'n Be Franknn Kullanl 326 18. Marius'n ki Sandalyesi Kar Karya -33229. Karanlk Kelerden Duyulan Kayg 33420. Tuzak -34122. nce Kurbanlar Yakalamaktan Balamal Daima -37822. lk Kitaptaki Baran Kk OCUk -384-9BRNC KTAP ATOMLARINA AYRILMI PARS 1. Parvulus I Paris'in bir ocuu, ormann bir kuu vardr. Orman kuunun ad seredir, ocuun ad sokak ocuudur. Birisi fnnm btn scakln ieren, tekisi gndoumunun btn aydnln dndren bu iki fikri birletirin; bu iki kvlcm, Paris'i ve ocukluu birbiriyle arpn, ortaya kk bir insan varl kar. Plautus, buna, 'Homuncio' derdi. Bu kk yaratk neelidir. Her gece karn doymaz, ama can isterse her gece tiyatroya gider. Ne srtnda gmlek, ne ayanda ayakkab, ne de bam sokabilecei bir yeri vardr. Sinekler gibi yersiz yurtsuzdur. Yedi ile on ya arasndadr, gruh halinde yaar, kaldrmlar iner durur, ak havada yatp kalkar, babasnn paalar yerleri spren eski bir pantolonunu giymitir, kulaklarna kadar inen bir apka ve san bir asks vardr; koar, hep gzetler, arar, bakar, dilenir, zamann ldrr, pipo tttrr, hrszlan tanr, elence yerlerinin evresinde srter, kzlarla senli benlidir; argo konuur, mstehcen arklar syler ama kalbinde ktln zer-13resi yoktur. Gnlnde masumiyet denen inciler yatar, incilerin ve masumiyetin amurda yok olmadklarn biliriz. nsanolu ocukluk devresi boyunca masumdur. Tanr bunu byle istemi. u koca ehre "Bu da kim?" diye sorulsayd, ehir, "o benim yavrumdur," derdi. 2. Onun Kiisel zelliklerinden Bazlar Paris'in sokak ocuu, devin cce yavru-sudur. i abartmayalm; bu sefil sokak meleinin bazen gmlei vardr ama bir tek gmlei vardr. Ayakkabs vardr ama tabanlar paralanmtr, bazen bir evi de vardr ve bu evi, annesi orada bulunduu iin sever ama soka tercih eder. nk orada zgrln bulur. Kendine ait oyunlar, muziplikleri vardr. Burjuvalara duyduu nefret btn bunlarn temelidir. Kendine zg tabirleri de vardr. lmek, onun dilinde 'kuyruu titretmektir.' Kendine ait meslekleri de vardr: Araba armak, basamaklarn indirmek, yamur yadnda kardan karya gemek isteyenleri geirerek gei paras almak -buna sanat kprs diyordupara kazanmak, Fransz politikaclarnn halk lehine attklar nutuklar bara bara tekrar etmek; kaldrm talarnn arasn kazmak. Kendine zg paras da vardr; yolda bulduu ilenmi bakr paralarndan yapt onun dilinde mangr adn alan- bu parann bu bohem ocuk -14cemaatinde hi deimeyen sabit bir deeri vardr. Kendine zg hayvanlar da vardr. Bunlar, kuytuda, kede dikkatle inceler: Uur bcekleri, danaburunlan, iek biti; tarla rmcei; 'eytan' denilen kuyruu atall iki boynuzlu, dmanlarn tehdit eden kara ve zehirli bir bcek. Canavarn da bulmutur. Bu canavarn ismi 'sar'dr. Karnnn altnda pullar vardr ama kertenkele deildir, srt kabarcklar dolu kurbaaya benzer ama kurbaa da deildir, snm kire ocaklarnda ve kurumu su ukurlarnda yaar, kapkara tyl, yapkan, bazen hzl bazen yava giden bir hayvandr. Srnerek yrr, baramaz ama gzn dikip bakar, o kadar korkuntur ki onu imdiye kadar kimse grmemitir. Talarn arasnda sar avlamak onun iin rktc derecede tehlikeli bir zevktir. Bir ta aniden kaldrp altndaki tebih bceini seyretmek de bir baka zevktir. Paris'in kesi buca bu tr hayvanlarla nldr. Ursiline taraflarnda kulaakaanlar; Pantheon'da krkayaklar. Champ de Mars hendeklerinde kurbaa yavrular vardr.

Talleryrand kadar hazr cevaptr o: Ondan daha az kinik deildir ama daha drsttr. artc bir neesi vardr ve ke bandaki bakkal bu neesiyle artabilir. Komediden fars'a kadar her eit oyunun altndan kalkarlar. Bir cenaze geer, katlanlarn arasnda bir de doktor vardr. Sokak ocuu haykrr: -15"Doktorlar ne zamandan beri eserlerini kendileri tayorlar?" Kalabaln arasnda sokak ocuu dolarken, kalantor bir msy kendisine: "Seni haylaz, karmn lsn almaya alyorsun ha!" der. Sokak ocuu cevap verir: "Almadm beyefendi, isterseniz stm arayn." 3. O ok Hotur Gndz bir yolunu bulup toplad birka metelikle akama doru kk erkek, herhangi bir tiyatroya gider. Tiyatronun sihirli eiini anca dnme urar; sokak ocuu iken imdi 'frlama' olur. Tiyatrolar ba aa gelmi tekneler gibidir; ambar yukarya gelmitir. Sokak ocuu buraya kar, tekilerin yanma skr. Bir kelebek trtla gre neyse, bir 'frlama' da sokak ocuuna gre odur. Bu dapdarack, karanlk, skntl, korkun yerin paradis ismini alabilmesi iin, sokak ocuunun btn nee ve co-kunluuyla orada olmas, kanat rplarna benzeyen alklaryla ortal inletmesi gerekir. Bir varla, gereksizi verip, gerekli olan aln, o zaman bir sokak ocuu yaratrsnz. Sokak ocuunun edebiyatla ilgili sezgileri de vardr. zlerek syleyelim ki, klasik eserleri pek beenmez. Doas gerei akademizme yabancdr. rnein, Matmazel Mars'n poplaritesine bu kk ocuk topluluu tarafm-16dan biraz ironi kartnlmt. Sokak ocuu ona "Matmazel Muche" diyordu. Sokak ocuu barp arr, gler, alay eder, dvr; hem ocuk gibi hrpani hem filozof gibi derbederdir. Lamda balk tutar, Haleluya'y Matanturlette'ye yumuatr. De Profundis'ten Chienlit'e kadar her trl vezinde mezmur okuyabilir. Islk alar, ark syler, alklar ve yuhalar, aramadan bulur, eytann bilmedii bilir; ii yankesicilie vardracak kadar Spartah, delilie vardracak kadar akll, mstehcenlie vardracak kadar cokuludur. Olympos'un zerine melebilir, gbre ynlarnn iinde yuvarlanabilir ve oradan yldzlarla kaplanm olarak kabilir. Paris'in sokak ocuu afacan bir Rabelais'-dir. Saat cebi yoksa pantolonundan pek memnun olmaz. ok az arr, hemen hemen hi korkmaz, batl inanlar deersiz manzume msra-lanna dntrerek onlara ark yazar, abartlan deifre eder, srlan aa kanr, airane konuma ve yazma merakllannm diline su katar, destans abartmalara karikatr sokuturur. Bunlan ruh asaleti olmad iin yapmaz -hi ilgisi yok- elencenin hayali grnts yerine aya yere basan hayalleri koyar. Sokak ocuu karsna Adamastor ksa, "Hey! Umac!" der. -174. Faydal Olabilir Paris aylaklarla balar sokak ocuuyla biter. Baka hibir ehirde bu iki tipi bulamazsnz. Bakmaktan honutluk duyan pasif yaratkla, durup dinlenmeden alan aktif yaratk: Proudhomme ve Fouillou. Bu varlklar sadece Paris'in tarihinde vardr. Monari aylakta, anari sokak ocuunda toplanmtr. Paris'in d mahallelerinin bu solgun benizli ocuu, toplum gereklerinin, insani ilerin karsnda strap iinde yaar, geliir, balanr ve zlr. O, durup dinlenmeden dnen bir tanktr. Kendini kaytsz biri sanr ama deildir. Bakt zaman glmeye ve baka bir ey yapmaya hazrdr. Siz, ey adna pein hkm, ktye kullanma, irenlik, haysiyetsizlik, bask, hakszlk, zorbalk, yobazlk denen eyler! Kim olursanz olun, unu aklnzdan karmayn: Azn am bakan sokak ocuundan saknn! Bu kk byyecek. O hangi balktan yourulmutur? Rasgele amurdan. Bir avu amur, bir nefes: ite Adem. Tann'nm oradan gemesi yeter. Tanr, sokak ocuunun stnden eksilmez. Talih, bu ufack varlk iin alr. Bu talih kelimesiyle biz, biraz da maceralar kastediyoruz. Balktan yorulmu olan bu Pigme, cahil, akn, kaba ve aalk halk tabakasndan bu bcr, bir onyah m olacak yoksa bir Beosyal m? Sabredin greceksiniz. Currit rota. Paris'in ruhu, rastlantnn o-18cuklann, kaderin penesindeki insanlar yaratan bu eytan, Latin mlekinin tersine, testiden amfora yapar. 5. Snrlar Sokak ocuu ehri sevdii gibi, yalnzl da sever. nk onda bilgelik vardr. Fuscus gibi urbis amatr* Flaccus gibi ruris ama-tor'"dur. Hayal kurarak amasz yrmek, filozofun sevdii bir itir. Hele insan baz byk ehirleri, rnein Paris'i eviren, yanmyama-lak bir ky grnts veren, irkin ama garip, ifte karakterli yerlerde bulunuyorsa. Kimi byk kentler, zellikle Paris bu tr krsal varolarla evrilidir. Banliyy seyretmek, hem denizde hem karada yaayan bir canly seyretmek gibidir. Aalarn bittii yerde damlar, otlarn bittii yerde kaldrmlar,

nadasa braklm tarlalarn bittii yerde dkknlar, araba izlerinin bittii yerde tutkular, Tanrsal seslerin iitilmez olduu yerde, insanlarn patrts balar. Bu yzden bu yerler ok ilgi ekicidir. Hayal kurmay seven insanlarn bakalarnn hi de ekici bulmad ve 'kasvetli' dedii bu yerlerde, gezinti yapmalarnn nedeni budur. Bu satrlar yazan kii de, bir zamanlar uzun sre Paris'in smrlannda dolanp durmutu. Buralar derin bir an kaynadr * Urbis amatr: Kent . ** Ruris amatr: Kr . -19onun iin. Dibinden kesilmi imenler, tal patikalar, kireli topraklar, killer, ho olmayan bir tekdzelik iinde uzayp giden srlmemi ya da nadasa braklm tarlalar birden gze arpan meyve aalanve sebze baheleri vahi olanla burjuva yeri olann garip bir ekilde birbirine karmas, klalardan gelen trampet sesleri, gndz kimsenin olmad, geceleri katillerin yuvas olan yerler, rzgrda dnen harap deirmenler, ta ocaklarnn ta karma arklar, mezarlarn yan-bamdaki meyhaneler, gne nlan ve kelebeklerle dolu sahalar kesen kocaman kara renkli duvarlar, btn bunlar, bu satrlarn yazarn cezbederdi. La Glaciere, La Cunette, kurunlarla delik deik olmu korkun Grenelle duvan, Mont-Parnasse, La Fosse aux Loups, Marn kysnn zerindeki Ausbiers'i, Mont souris, La Tombe ssioire, Chtillon'un Pierre-Platte de Chatillon gibi yerleri hemen hemen kimse bilmez. Roma'nm kyleri soyut bir fikirse, Paris'in banliyleri de yledir. nmzdeki ufkun bize gsterdikleri arasnda, sadece tarlalar, aalar, evler ve yollar grmek, yzeysel bir baktr. Her grnt Tann'nm ayr bir dncesidir. Bir ova ile bir ehrin birletii yerde anlalmaz bir hzn vardr daima. Doa ve insan birlikte nnze serilir. O yerle ilgili zellikler ortaya kar. Paris'in etekleri diyebileceimiz bu kenar mahallelerin tenhaln bilen herkes, en umulmadk ve tenha bir yerde, bir itin ardnda ya da bir duvar dibinde toplanan bir grup -20ocuk grmtr. Bunlar, amura bulanm, toz toprak iinde, hrpani, tozlu, pis salar allam ocuklardr. Balarnda peygamber ieinden talarla hoplayp zplar, oyunlar oynarlar hepsi de. Yoksul ocaklarndan kam kk kaaklardr. Kenar sokaklar onlarn dnyasdr; orada nefes alabilirler. Banliy, onlarn maldr; bir eit okul kurmulardr. Mstehcen arklar syler, her baktan uzak, var olup giderler. Mays ya da haziran aynn tatl aydnlnda, topraktaki bir deliin bana melmi bir vaziyette ba-parmaklanyla bilyeleri frlatarak, eyrek metelikler zerinde sorumsuz, uan, babo, mutlu bir ekilde yaarlar ve sizi grdkleri zaman, akllanna hemen ileri gelir. Para kazanmak zorunda olduklann hatrlarlar. Size gvelerin yedii eski bir orab veya bir demet leyla satmaya kalkrlar. Bu tr ocuklara rastlamak, Paris'in evresinde dolaanlann grd, hem ho, hem de yrek szlatan gzelliklerden biridir. Bazen aralannda kzlar da bulunur -kz kardeleri midirler acaba? Hemen hemen gen kzla erimilerdir. Pek zayf ve hastalkl, elleri gneten yanm, yzleri illerle kapl, salanna avdar baaklar ve gelinciklerle donatlm, vahi, yalnayak kzlardr bunlar. Tarlalarda kiraz aalannm etrafndan aynlmazlar. Geceleyin gldkleri duyulur. le gneinin aydnlnda ya da grubun alacakaranlnda grlen bu topluluklar, oralarda gezinenlerin zihnini uzun mddet megul eder, onlar hayallere srkler. -21Onlarn btn dnyasnn merkezi Paris, evresi banliydr. Baka yere gitmezler. Balk sudan kamad gibi onlar da Paris'i terk edemezler. ehir kaplarnn dnda, onlar iin hibir ey yoktur. Ivry, Gentilly, Arcueil, Belleville, Auberviers, Menilmontant, Issy, Vanvers; Sevres, Puteaux, Neuilly, Colombes, Chatou Nanterre, Nogent; Drancy, Gonesse, onlarn btn dnyas budur ite. 6. Biraz Tarih Bu kitaptaki olaylarn getii alarda, Paris'in her ke banda devriye gezen polisler -bunu tartmann sras deil- bulunmaz; her yannda babo ocuklar grlrd. Yaplan aratrmalar sonunda polislerin arsalarda, ina edilmekte olan evlerde, kpr altlarnda, ylda ortalama 260 ocuk topladn biliyoruz. Bu yerlerden birisi, Arcole Kprs Krlanglar denilen eteyi dourmutur. Toplumsal arazlarn en fecilerinden biridir bu. nsanolunun iledii sularn ou, ocukluk a serseriliinden balar. Ama Paris'i bu dncenin dnda tutmak gerekir. Kyaslayarak bahsettiimiz olaya ramen byle bir istisna yapmamz yanl olmaz. Btn dier byk ehirlerde, serseri bir ocuk yok olmu bir insandan baka bir ey olmad halde baka hemen her yerde kendi haline braklm ocuk, drstl ve vicdan kemiren sosyal ktlklerin iine terk edilmiken Paris'in sokak ocuu yzeyde ne ka--22dar kltrsz, ne kadar sua bulam olursa olsun, iinde hemen hemen hi el deme-miesine lekesiz ve temizdir. Bunu tespit edebilmek olaanst bir eydir ve bizim halk devrimlerimizin muhteem iffetinde bu, parlak bir ekilde grlyor: Tpk okyanusun suyundaki tuz gibi, Paris'in havasnda bulunan fikir, batan kmay, fesada uramay nlemektedir. Ve yaptmz halk devrimlerinin gsterili drstln kantlar. Dnceden km ve Paris'in havasnda, tuzun okyanusta bulunduu gibi bulunan bir drstlktr bu. Paris'in havasn teneffs etmek, insan bozulmaktan korur.

Btn bu sylediklerimiz, bu ocuklar grdmz zaman duyduumuz znty hafifletecek deildir. nsan onlar grd zaman, evrelerinde balan kopmu ve paralanm ailelerin uuan anlarn grr gibi olur. Henz gelimemi olan uygarlmzda, bu ekilde paralanan ocuklarna ne olduunu bilmeyen, cierparelerini sokak ortasnda brakan bu tr ailelerin bulunmas alacak bir ey deildir. Kt alnyazlan buralardan doar. Buna, ac deyimiyle, -Bu olay byle bir deyin yaratmtr- Paris'in kaldrmlarna atlmak denir. Sras gelmiken unu da syleyelim ki, eski monari idaresi, ocuklar sokaa atmaya engel olmuyordu. Aa tabakalarn bu biimde yaamas yksek tabakalarn iine geliyordu. Halk ocuklarnn eitim grmesine kar duyduklar nefret bir kanun gibiydi. "Biraz bilgiye sahip olup da ne olacaklar san-23ki," denirdi. Serseri ocuk demek, cahil ocuk demektir. te yandan, monarinin bazen ocuklara ihtiyac da oluyordu. O zaman sokaklardaki ayatakmn toplard. Fazla gerilere gitmeye gerek yok. XIV. Louis Kral olarak bir donanma kurmak istemiti. Bu dnce fena deildi. Ama bunu gerekletirecek aralar biliyor musunuz? s-timle ya da krekle istedii yere giden gemiler olmadktan sonra donanmadan sz edilemez. Rzgrn oyunca olan yelkenli gemilerle bir donanma kurmak imknszdr. O alarda krekli gemiler bugnk buharl gemilerin yerini tutard; demek ki krekli gemiler gerekiyordu. Ama krekli gemilerin hareket etmesi iin krekilere ihtiya vard. Colbert, krek mahkmu bulmak iin elinden geleni yapyor, hakimler de hogryle karlyordu. rnein bir cenazeye apkasn karmayan bir adamcaz hemen kree gnderiliyordu. On be yandan yukar olan ve oturduu evin adresini veremeyen ocuklar da annda kree yollanyordu. te byk bir ynetim, ite byk yzyl denilen eyin iyz. XV. Louis zamannda Paris'te, ocuklar ortadan kaybolmaya balamt. Polis, onlar kimbilir hangi esrarengiz bir ite kullanmak iin topluyordu. nananlar korku iinde kraln mor kan banyolar hakknda fsldap duruyordu. Barbier bu olaylar ak yreklilikle anlatr. Polisler bazen babalan olan ocuklar bile yakalyor, babalar ise aresizlik iinde -24polislerin peini brakmyordu. Bu durumda ie meclis karyor ve idam cezalan veriyordu; polislere mi ceza verildi sandnz? Hayr, idam cezalan babalara veriliyordu. 7. Hindistan'da Sokak ocuunun Kastlar Arasnda Ayr Bir Yeri Olurdu Paris'in sokak ocuklan takm da hemen hemen bir kast oluturur. Sokak ocuu kelimesi ilk nce 1834 ylnda metinlerde grnd ve popler dilden edebiyata geti. Claude Gueux adnda kk bir yaptt bu. Bu yzden byk bir grlt koptu, ama sonunda kelime dile yerleti. Sokak ocuklannn birbirlerine sayg duy-malann salayan eler eitlidir. rnein Notre-Dame'n kulelerinin birinden bir adamn dtn grmek, grene sayg duyulmasn salard. Invalides'teki heykellerin geici olarak konulduu arka avluya girmeyi baanp kurunlann 'araklayan' birini de ok nemli sayarlard. nc bir atl postann devrildiini gren birine ve bir burjuvann gzn karmay baaramam bir askeri 'tanyan' sokak ocuuna da sayg duyulurdu. Basit dncelilerin anlamadan gld bir sokak ocuunun syledii u derin znt ifade eden szler bu yzden anlamldr: "Ah Tannm, nedir bu talihsizlik; dnsenize, daha kimsenin beinci kattan dtn grmedim." Bu szler ona zg ifade edilmesi imknsz bir geniz sesiyle sylenir. rnein zengin biri bir kylye yle sy-25ler: "Filanca baba hastalk karnz ldrm, neden doktor armadnz? Bu konuda ne dnyorsunuz?" Kyl: "Biz fakiriz, kendi kendimize de lrz efendim" Kylnn btn pasiflii nasl bu szlerde saklysa kenar mahalleli, sokak ocuunun btn hr dnceli anarizmi de u dier szde sakldr. Sokak ocuunu teki insanlardan ayran eylerden biri de dini konulardaki cesaretidir. Yaygn kanaatlerin, nyarglarn stne kmak istei nemli bir eydir. dam cezalarn seyretmek onlar iin olumlu bir grevdir. Bu afacanlar giyotini birbirlerine gsterip glrler. Giyotina birok isim takmlardr: 'orba'nn sonu, Yal hnlday-c, Gkteki Ana, Son lokma vb.' Olup bitenleri gzden karmamak iin duvarlara trmanr, balkonlara aslr, aalara kar, parmaklklara sarlr, bacalarn iine melirler. Sokak ocuu hem dam aktarcs, hem denizcidir, ne dam zerinde dolamaktan ne de direklere kmaktan korkar. dam alanna hibir festival benzemez La Greve, Samson ve Abbe Montes gerek popler adlardr. Mahkmu cesaretlendirmek iin barr, bazen mahkma hayran olurlar. Korkun Dautun'un korkmadan ldn gren bir sokak ocuu olan Lence-naire bol bol atf yapan u ifadeyi kullanmtr: "Onu kskandm dorusu." Sokak ocuklar Voltaire'i tanmazlar, ama Papavoine'i tanrlar. Siyaset adamlar ile katilleri, anlattklar hikyelerde birbirlerini harmanlarlar. -26Yaralanp oras buras kesilen sokak ocuklarna da itibar edilir; derin bir yara alm olmak ok'nemlidir.

Yumruk da sayg duyma ve duyurma iinde nemli rol oynar. Bacakszn sk sk ve can gnlden syledii bir sz vardr: "Hadi bas git, benim ne kadar kuvvetli olduumu bilmiyorsun galiba." Solak olmak da nemlidir. Gzleri a olana da sayg duyarlar. 8. Son Kraln Syledii Ho Bir Sz Yaz geldi mi sokak ocuu kurbaa olur kar, akam oldu mu, Austerlitz ve Iena kprlerinin nnde kmr ykl mavna katarlarndan ve amarc kadnlarn sandallarndan Seine Nehri'ne dalar. Ne polise aldrr, ne de utanr, ne var ki devriye gezen polis memurlarndan onlar kolaan etmektedir. Bu yzden birbirlerine haber vermek iin bir parola uydurmulardr. ok ilgi ekici olan bu parola, ilk nce 1830 yllarnda ortaya kmt. Homeros msralar gibi ahenkle sylenen, neredeyse Panathenaia enliklerinde sylenen Eleusis arklar kadar notasyonu olan ve Bacchus rahibelerinin arap tanrs erefine attklar lklara benzeyen bir parolayd bu. Szleri yleydi: "Hey apkn heyy! Akrep var, aynasz var, ullarn al, czlam ek, lamdan sv!" Sokak ocuu bazen yaz yazmay ve okumay becerir. lerinde bir eyler iziktirmeyi beceremeyen yok gibidir. Bakalarna yararl olabilecek eyleri, ne olduu anlalamayan -27gizli ve karlkl bir retme yntemine dayanarak renirler. 1815 ile 1830 yllan arasnda hindi sesini taklit ediyordu; 1830'dan 1848'e kadar duvarlar armut resimleri izik-tirir oldu. Bir yaz akam yryerek saraya dnen Louis-Philippe, Neuilly parmaklklarnn stunlarndan birinin zerine kmrle kocaman bir armut izmeye alan kck bir sokak ocuu grr. IV. Henri'den miras ald babacanlkla ocuun armut resimini bitirmesine yardm eder. Sonra ona bir altn verir ve ekler: "Bak, bu parann stnde de armut var." Sokak ocuu grlt patrty sever. Snrlarn dna kan zor ve iddetli bir durum onun houna gider. Bu yzden papazlar sevmez. Bir gn, Rue de l'Universile Soka'nm 69 numaral evinin karsna geip nanik yapan bir sokak ocuuna, yoldan geen birisi yle demiti: "Neden byle yapyorsun?" ocuk cevap verdi: "Bu evde bir papaz oturuyor." Gerekten de Papa'nm elisi burada oturuyordu. Ama sokak ocuunun Voltaire' cili-i ne kadar koyu olursa olsun, kilisede koro syleme imknn bulunca kabul eder ve ayinlere uslu uslu katlr. Yalnz Tantalos azab ekerek zleyip gereklemesini her zaman istedii, ama bu isteine hibir zaman kavuamad iki ey vardr: Birincisi hkmeti devirmek, dieri pantolonunu yamatmaktr. Paris'teki devriye geze polislerin hepsini tanr ve grd zaman hemen ismini syler. Hepsini teker teker sayabilir. zelliklerinin ne olduunu syler. Bir bakta bir polisin -28aklndan geeni okuyabilir. Size hi ekinmeden, "u alak", "teki kt", "filanca byk", "falanca gln" diyecektir. Btn bu kelimelerin onun iin ayr ve zel anlamlan vardr: "u polis, Pont-Neufn kendi mal olduunu ve korkuluklann dndaki saaklarda yrmek isteyenleri bu iten vazgeirmenin grevi olduunu sanr." "Bu da insann kulan ekmeye merakldr." vs. 9. Eski Galya Ruhu Pazar yerlerinin ocuu Poquelin'in (Jean Baptiste Poquelin: Moliere'in gerek ad) ruhunda bu bacakszdan kalma bir ey vardr. Beaumarchais'de de yle. Sokak ocukluu Galya ruhunun bir zelliidir. Saduyuya ka-ntmda, alkoln araba g katt gibi, saduyuya kuvvet verir. Bazen de bir kusurdur. Homeros durmadan ayn eyleri tekrarlar. Voltaire de sokak ocukluu yapyor de-nibilir. Camille Demoulins bir kenar mahalleliydi. Championnet de Paris kaldnmlanndan yetimiti; kkken Saint-Jean de Beauvais ve SaintEtienne du Mont'un kaplann slatr, azize Genevie'in kutsal emanetlerinin bulunduu sanda epey senli benli davranmakta, iinde aziz Janvier'nin phtlam kan bulunan ieye emirler vermekte saknca grmezdi. Paris'in sokak ocuu, alayc, saygl ve kstahtr. Dileri ktdr, nk iyi beslenmemitir ve midesinden hastadr. Gzleri gzeldir, nk zekidir. Yehova gibi cennetin -29basamaklarn bir srayta kabilir. Ayak dvnde ok ustadr. Derelerde oynarken birden isyan eder. Mitralyzlere kar gelir. Haylazn biriyken bir kahraman olur. Kk Thebai gibi, aslann derisini imdikler. Tram-peti Barra Paris'li bir sokak ocuuydu. Kutsal Kitap'taki atn "Vah!" diye bard gibi, o da, "leri!" diye barr ve bir dakika iinde kk bir ocukken birden dev olur. Bu amur ukuru ocuu, ayn zamanda ideal ocuktur. Moliere'den Barra'ya kadar uzanan dehann bykln varn, bir ln. Ksacas, sokak ocuu talihsiz olduu iin elenmek zorunda olan bir yaratktr. 10. te Paris, te nsan Sylediklerimizi zetlemek gerekirse, gnmzde Paris'in sokak ocuunun, eski Ro-ma'nm Groeculus' gibi, halk ocuu olduunu, yznde yal dnyann izlerini tadn sylemeliyiz. Sokak ocuu ulus iin bir nimettir. Ayn zamanda bir hastalktr da. Bu hastal tedavi etmek gerekir. Nasl? Bilgiyle. Bilgi iyiletirir. Bilgi uyandrr.

Btn toplumsal aydnlklar, bilimden, edebiyattan, sanattan, eitimden doar. nsanlar yetitirmek istiyorsanz onlara bilgi verin. Onlar aydnlatn ki, sizi aydnlatsnlar, Eninde sonunda o azametli genel eitim konusu, mutlak hakikatin kar konulamaz -30otoritesiyle kendisini ortaya koyacaktr. O zaman Fransz dncesinin gzetimi altnda hareket eden hkmetin banda olanlar yle bir seim yapmak zorunda kalacaklardr: Ya Fransa'nn ocuklar ya da Paris'in sokak ocuklar; ya n iindeki alevler ya da karanlklar iindeki geici prltlar. Sokak ocuu demek Paris demektir, Paris demek dnya demektir. nk Paris bir btndr. Paris, insanln tavandr, bu harikulade ehir, canl ve l btn rf ve detlerin bir minyatrdr. Paris'i gren biri, iinde gkyz ve yer yer yldzlarla birlikte tarihin alt yzn grdn sanr. Paris'in bir Capitole', Parthe-non'u Notre-Dame', Mont Aventin tepesi, Saint-Antoine d mahallesi, Asinarium'u, Sor-bonne'u, Pantheon'u, Kutsal Yol'u, Boulevard des Italiens'i ve kamuoyu vardr ve de ikencenin yerine alay koyar. Onun Majo'su-nun ad zerafet budalas Tiber, dierinin, kenar mahalleli hammalnn ad hal yks Lazzaronesi'nin ad serseri snf, Cocney-si'nin ad zppedir. Paris'in dnda ne varsa hepsini yine Paris'te bulursunuz. (...) p cambazlar, kl yutan adam size hnerlerini gsterir. arkclar, sanatkrlar ve ceketinize yapan dilencilere rastlarsnz. Suresner arab Albe arabn hatrlatr. Pere-Lachaise gece yamurlar altnda tpk Esqu-iles'in klarna benzeyen klar yayar ve fakirlerin be yl iin satn aldklan mezar ukuru, klenin kiralk tabutuyla edeerdedir. -31Paris'te bulunmayan bir ey arayn. Trop-honius'un fsnda, Mesner'in teknesinde bulunmayan hibir ey yoktur. Ergaphilas, Cagliostro'da yeniden hayata doar; Brahman rahibi Vasaphanta, Saint-Germain kontunda yeniden kendini bulur. Saint-Medard mezarl, am'daki Umumiye Camii kadar gzel mucizeler yaratr. Paris'in Esop'u vardr; ismi Mayeux'dur. Canidie'si de Matmazel Ienormand'dr. Delp-he'ler gibi hokkabazlkla ilgilenenler vardr; Dodone'un sehpalar evirdii gibi masalar dndrrler. Romallarn, snop kadnlar tahtlara kardklar gibi, onlar da kralieler ilan ederler. XV. Louis, Claude'dan ktdr ama Madam de Barry, Messaline'den aa kalmaz. Paris garip bir ekilde Yunan plakln, brani glerini ve Gascon akacln bir araya getirip nmze serer. Diojen, Job ve Paillasse' birletirip, eski bir Constitutio-nel kopyasn giydirerek Chodruc Duclos'u yaratr. Paris her eyi ho grr, her eye gler, irkinlik bile onun iin nee kaynadr. Eri brlkten holanr. Ktlk onu megul eder. Sinikliin en sonu olan ikiyzlle bile kzmaz. Basile'e katlanacak kadar geni edebi zevkleri vardr. Horace nasl Piap'n hkrmasna kzmyorsa o da Tartuf n dua etmesine sinirlenmez. Virgil, Roma'nm gece elence yerlerinden nasl eksik olmuyorduysa, Paris meyhanelerinde de David d'Anger, Bal-zac, Charlet grlr. Paris, hkimiyetini srdrr. Dhiler her yandan fkrr. On iki yl-32dnm ve gkgrltsnden yaplm tekerleklerin tad arabann zerinde Adonai'-nin getiini grrsnz. Paris demek, evren demektir. Paris, Atina, Roma, Kuds, Pantin'dir. Btn uygarlklar gibi, btn barbarlklar da orada zetlenmitir; btn barbarlklarda. Paris eer giyotine sahip olmasayd zlrd. Greve meydannn bulunmas da iyidir. Tuzu biberi olmazsa bu ebedi bayramn ne tad olurdu ki? 11. Alay Etmek, Hkim Olmak Paris'in snn yoktur. Boyunduruuna ald insanlar bazen hakaret edercesine alaya alan byle bir hkimiyet hibir ehre ksmet olmamtr. Byk skender: "Ey Atinallar! Sizi memnun etmek ne zok i!" demiti. Paris, yasalardan daha nemli bir ey yapar: Moda yaratmak. Modadan da byk bir ey yaratr: Alkanlk. Paris isterse nankrlk eder. Bazen lkse kaplr. O aptallat m btn dnya da aptallar. Sonra gzlerini ovuturarak uyanr, kendi kendine: "Ben sersem miyim neyim?" der. Dnyann yzne kahkahayla gler. Byle bir ehir alacak bir eydir. Bu ululukla bu maskaraln, yan yana bulunmas, iyi komuluk ilikisi iinde olmalar zavallln ihtiam rahatsz etmemesi, ayn azn hem kyamet gn borazann, hem kaval alabilmesi alacak bir eydir. Paris'in stn bir neesi vardr. Neesi yldrm gibidir. Frtnalarnda bazen bir gz -33krpma grlr. Mucizeleri, destanlar yaad gnler, aheserleri, kahramanlklar yeryznn drt yanma yaylr. Sama yanlan da yledir. Gl yeryzn lavlara boan bir volkan azdr. Alaylar ve ou zaman ak sak fkralar etrafa kvlcmlar gibi salr. yi yanlarn olduu gibi kt yanlarn da rnek verir bakalarna. nsanlk uygarlnn en yksek noktalarnda onun akalarn, haylazlklarn bulursunuz. Dnyay boyunduruklardan kurtaran bir 14 Temmuz yaratmtr Paris. 4 Austos gecesi, saat iinde bin yllk feodalite sistemini ykmtr. Paris, mantn herkesin zerinde birletii bir istek haline getirebilir. Ycelik dolu binlerce ekle girer. Washington'a, Koscuiko'ya, Bolivar'a,

Riego' ya Bern'e, Manin'e, Lopez'e, John Brown'a, Garibaldi'ye k tutar. Gelecek neredeyse o oradadr. 1779'da Boston'da 1820'de Leon Adas'nda, 1848'de Pesthe'de, 1860'da Palermo'dadr. 'zgrlk' kelimesi gibi gl bir kelimeyi kulaklara o fsldar. Herpers Ferry nehir gemisinde toplanan Amerikal klelik kartlarnn ve Gozzi hannda toplanm An-cone'lu vatanseverlerin, kulana bu kelimeyi o sylemitir. Canaris'i, Quiroga'yi, Pisa-cane'yi yaratan odur. Yce olan ne varsa yeryznn zerinde onun yardmyla dalbu-dak salmtr. Mazet'nin Barselona'da, Byron'un Miessolonghi'de lmesi, onun soluuna kaplp gitmeleri yzndendir. Mirabe-au'nun ayaklan altndaki krs Robespier-re'in ayaklan altndaki kraterdir. Kitaplan, -34tiyatrosu, sanat, felsefesi insanolunun el kitabdr. Her dakika, nemi olan adamlar yaratmtr: Pascal, Corneille, Descartes, Regnier, Jen Jacques Rousseau. Btn yzyllar iin Moliere'i vardr; dilini dnyann aznda konuturur. Sonunda bu dil kelam olmutur. Btn zihinlerde ilerleme fikrini ina eder. Ortaya att zgrlk dnceleri, gelecek kuaklann yanlanndan ayrmaya-caklan silahlandr. 1789'dan beri btn uluslann btn kahramanlan, onun dnrlerinin, onun airlerinin ruhuyla youru-lup yaratlmlardr. Btn bunlar onu sokak ocukluu yapmaktan alkoymaz ve Paris denilen bu muazzam deha, bir yandan yla dnyann ehresini deitirirken br yandan Theseus tapmann duvarlan-na kmrle Bouginier'nin burnunu izer ve piramitlerin zerine 'Hrsz Credeville' yazmaktan ekinmez. Paris daima dilerini gsterir; homurdan-mad zaman gler. te Paris byledir. Damlanndan tten dumanlar evrenin dnceleridir. Bir yn ta ve amur, ama her eyden nce manevi bir varlk. O, bykten de fazla bir eydir; snrszdr. Neden? nk Paris cretkrdr. lerlemenin art, cret gsterebilmektedir. Byk baanlann hemen hemen hepsi gzpeklik pahasna elde edilmitir. Devrimin olabilmesi iin, Montesquieu'nun nceden sezmesi, Diderot'nun aklamas, Beau-marchais'nin haberini vermesi, Condorcet'-35nin hesaplamas, Arouet'nin hazrlamas, Ro-usseau'nun derin derin dnmesi yetmez. Danton'un cret etmesi gerekir. Cret etmek 'Fiat Lvoi* demektir. nsan soyunun ilerlemesi iin nnde cesaret rnekleri grmesi gerekir. Gzpek cesaret rnekleri, tarihi batan baa doldurur. nsann yaratt yol gsteren byk aydnlklardr onlar. Gn, cretkrdr artk doarken. abalamak, btn riskleri gze almak, srar etmek, kendini aldatmamak, alnyazsyla gs gse arpmak, kendisinden ne kadar az korktuumuzu gsterip felaketi artmak, haksz gce kar gelmek, sarho zaferine sras gelince kfretmek, sk durmak, kafa tutmak, dayanmak; ite insanlarn muhta olduu rnekler bunlardr. Bu rnekler, onlar harekete geiren bir elektrik akm gibidir. Prometheus'nun mealesinden, Combronne'nin piposuna kadar uzanan ey, ayn byk imektir. 12. Halkn Barnda Sakl Duran Gelecek Paris halkna gelince: Byyp yetikin olduunda bile o bir sokak ocuudur. ocuu anlatmak, ehri anlatmaktr. Bu yzden bu kartal, bu babo serede inceledik. Parislilerin z, -bunu iyice belirtmemiz gerekir- kenar mahallelilerdir. Kenar mahallelerde gerek halk, saf kan halk bulunur. Halk bu mahallelerde alr ve ac eker. almak lat: 'Ik olsun' demektir. Tevratm Tekvin blmndeki Tann'nm yaratc sz anlyor, "Ve Tanr dedi k olsun. Ve k oldu." -36ve ac ekmek insann iki yzdr. Bu kalabalklarda en acayip kiiler de vardr: Rape'-nin yk boaltmlarndan, Montfaucon'un hayvan derisi yzclerine kadar. Cicero onlara "ehrin dknts!" diye barr, "ayaktakm" diye ekler, Burke tiksinerek; "sefiller gruhu, kara kalabalk, avam tabakas," der. Bu szler acele sylenmi szlerdir. Ama olsun ne nemi var? Ayaklarnn plak olmasndan ne kar. Okumasn bilmemeleri kt, ama bunun iin onlar kendi hallerine mi brakmak gerekir? Talihsizliklerini lanetlenmi olmalarna m balayacaz? Bilgi verilemez mi bu kitlelere? Evet bu kelimeyi azmzdan drmemeliyiz. Bilgi diye haykrmalyz. Bu karanlklarn bir gn aydnlanmayacan kim syleyebilir? Devrimler birer kimlik deiiklii deil midir? Haydi filozoflar, yryn, retin, aydnlatn, yksek sesle dnn, yksek sesle konuun, neeyle gnee doru koun, meydanlarda kucaklasn, iyi haberler verin, onlara haklarn retin. Marseillese'i syleyin, herkesi coturun, dncelerde bir kasrga yaratn. Bu kitle anndnlabilir, yceltilebi-lir ve erdemlerin baz saatlerde atrdayan, patlayan, titreen bu yaygn alevlerinden faydalanmasn bilelim. Bu yalnayaklar, plaklar, partallar, bu bilgisizlikler, karanlklar idealin ele geirilmesi yolunda kullanlabilir. Halkn iinden bakarsanz, gerei grrsnz. Ayak altnda srnen bu kumu, firma atp eritip kaynatrsanz kristal olduunu grrsnz. Galile ve Newton bu kristal paralan sayesinde yldzlan kefettiler. -3713. Kk Gavroche

Bundan nceki ciltte anlatlan hikyelerin getii alardan yaklak sekiz dokuz sene sonra, Chateau d'Eau civarnda, Templex Bulvan'nda, on iki on yalarnda kk bir erkek ocuu grlyordu. Glmsemelerine karlk bombo ve znt dolu bir kalbi olmasayd, yukardaki sokak ocuu tarifine tpatp uyacakt. zerinde bir erkek pantolonu vard ama babasnn deil, kendisine acyanlarn verdii eskileri giymiti. Oysa, onun anas da, babas da vard. Ne var ki annesi kendisini sevmedii gibi babas da hi dnmyordu. Anas babas olup da yetim kalm, merhamete muhta zavalllardan biriydi. Bu ocuk hibir yerde kendini sokakta olduu kadar rahat hissetmezdi. Kaldrm talan, ona anasnn kalbinden daha yumuak geliyordu. Ailesi onu bir tekmeyle sokaa atm, o da onlar brakp gitmiti. Bu hareketli, solgun benizli, zeki, alayc, hastalkl bir ocuktu. Orada burada srter, ark syler, oyun oynar, derelerde dolar, bazen de hrszlk yapar, ama bu ii yavru kediler gibi neeyle yapard. Kendisine haylaz denildii zaman gler ama serseri denildii zaman kzard. Ne yatacak yeri, ne ekmei, ne atei, ne de kendisini seven biri vard; ama yine de neeliydi, nk zgrd. Bu zavall varlklar bydkleri zaman, daima toplum dzeninin deirmen tayla karlap onun tarafndan ezilirler, ama o-38cukken kk olduklarndan syrlp kaarlar. En kk bir delik kurtulmalar iin yeter. Btn terk edilmiliine ramen, iki ayda bir aklndan, "Hadi gidip bir annemi greyim," diyor, o zaman bulvar terk ediyor, Cirque'ten ve Saint-Martin kapsndan geiyor, rhtmlara iniyor, kprleri geip Salpetrier'e giderek okurlarmzn tand 50-52 numaral Gorbeau viranesinin kapsn alyordu. O alarda, 50-52 numaral virane her zamanki gibi sszd. zerinde kiralk odalar yazl olan tabela hl yerindeydi. Burada oturanlar, ou zaman Paris'te grld gibi, birbirleriyle hi ilikileri olmayan insanlard. Ama hepsi de ayn snfn insanlaryd. Bu snf, sknt iindeki son kk burjuvadan balayp, sefil insanlarn arasndan geerek, uygarln btn maddi deerlerinin bitimi demek olan iki insana; yani pislikleri temizleyen p ile eski psky toplayan eskicilere kadar uzanr. Jean Valjean'n oturduu zamanki (balca kirac) olan yal kadn lmt. Yerine tpk ona benzeyen baka bir yal kadn gelmiti. "Yal kadndan bol bir ey yoktur," diyen filozofun ismini ne yazk ki hatrlayamyorum. Bu yal kadnn ismi Madam Burgon'du. Hayatnda sahip olduu tek nemli ey, birbirinin yavrusu olan papaand. Bu papaanlar bir kral slalesi gibi onun gnlne hkim olmulard. -39Viranede oturanlar arasnda en fakirleri, iki yetikin kz ile ana babadan ibaret drt kiilik bir aileydi. Daha nce anlattmz o kck, izbe odalardan birinde drd bir arada oturuyorlard. Bu ailenin alacak kadar fakir olmasndan baka hi bir zellii yoktu. Oday kiralarken aile reisi, isminin Jondrette olduunu sylemiti. Tandklarmdan biraz sonra -bu tanma, yal kadnn tabiriyle, hiin geliiydi nk eve hibir eya getirmemilerdi-Jondrette, selefi olan ve ayn zamanda merdivenleri temizleyip, kapclk da yapan yal kadna, "Birisi gelir de, tesadfen bir Polonyal, talyan veya spanyol ararsa, beni aryor demektir," demiti. te o neeli ve baldnplak olann ailesi bu aileydi. ocuk oraya geldii zaman, umutsuzluk ve skntdan baka bir ey bulamyordu. En kts kimse glmsemiyordu ona. eri girdii zaman sorarlard: "Nerden geliyorsun?" "Sokaktan." Dar karken sorarlard: "Nereye gidiyorsun?" "Sokaa" Anas: "Buraya niye geliyorsun sanki?" diyordu. Bu ocuk, bitkilerin ktan yoksun mahzenlerde yetimesi gibi, sevgiden mahrum byyordu. Ama bundan dolay ac ekmiyor, kimseye de kzmyordu. Bir ana-babanm nasl olmas gerektii hakknda en ufak bir fikri bile yoktu. -40Zaten annesi, kz kardelerini seviyordu. Temple Bulvar'nda bu ocua kk Gavroche denildiini sylemeyi unuttuk. Neden mi Gavroche deniyordu ona? Belki babasnn ismi Jondrette olduu iin. Balan koparmak, baz sefil ailelerde bir igddr. Jondrette ailesinin oturduu oda, koridorun en sonundayd. Yandaki odada da ok fakir bir delikanl oturuyordu. Msy Marius adnda. imdi Msy Marius'n kimi olduunu aklayalm. -41KNC KTAP

BYK BURJUVA 1. Doksan Ya ve Otuz ki Di Boucherat, Normandie SainTonge sokaklar civarnda oturan yallardan bazlar, Msy Gillenormand isimli bir adam hl hatrlar ve ondan sevgiyle sz ederler. Onlar henz genken bu adam yalanmt bile. Belirsiz glgelerin iinde karmakark olan gemie hznle bakanlar, Temple civarndaki arapsa gibi kark sokaklardan bu adamn getiini grr gibi olurlar. O alarda XTV. Louis'nin ynetimi altnda, bu sokaklara, Fransa eyaletlerinin isimleri verilmiti. Tpk gnmzde yeni Tivoli Mahallesi'nin sokaklarna Avrupa'da-ki bakentlerin isimleri verilmesi gibi. Gelimeyi aka gsteren bir ilerleme olarak grldn de kaydetmeden gemeyelim: Msy Gillenormand ok uzun yllar yaam olduu iin, etrafn ilgisini eken insanlardan biriydi. Bu tr insanlarda ilgimizi eken ey, bir zamanlar herkesten farkl olmadklarn bildiimiz halde, yallklarnda kimseye benzemediklerini grp armamzdr. Bu adam, kimseye benzemeyen bir yalyd. Baka bir yzyln adamyd o. Burnu havada, kusursuz bir XVIII. yzyl burjuvasyd. -43Doksan yan getii halde, dimdik yryor, yksek sesle konuuyor, iyi gryor, yiyor, arabn iiyor, uyuyor ve horluyordu. Otuz iki dii de tamd. Gzln sadece okumak iin takard. Kadnlara dknd ama on yldan beri onlarla kesin olarak ilgisini kestiini sylyordu. Kadndan holanmadn sylyordu. Neden olarak da, yalln deil paraszln ileri sryordu. "Param olsayd siz grrdnz o zaman," diyordu. Gerekten de elinde on be bin franklk bir gelirden baka bir eyi kalmamt. Bir mirasa konup, yz bin franlk bir gelir salayarak metresler tutmak en byk isteiydi. Grld gibi bu adam, Voltaire gibi btn hayat hastalklarla gemi mzmz bir yal deildi. Yalanp tirit haline gelmemi, daima din kalmt. Aceleci ve hemen fkelenen biriydi. fkelenmesi iin, en kk ey bile yeterdi. stelik, ou zaman haksz yere. Gerein inkr edilmesine hi dayanamazd. Dncelerine aykr bir sz sylendi mi, hemen bastonunu kaldrr, geen yzyldaki gibi davranarak karsndakini dvmeye kalkard. Elli yanda, evlenmemi bir kz vard. fkelenince kzna gzel bir sopa atar ve onu hep sekiz yanda bir ocuk gibi grrd. Hizmetilerine barr, arr kfrederdi. zelliklerinden biri, her gn kendisini bir berbere tra ettirmesiydi. Berber kan biriydi; stelik, gzel karsn Msy Gillenormand'dan kskanyor ve yal adam hi sevmiyordu. Msy Gillenormand her konudaki anlay yeteneiyle vnr ve ok bilgili bir insan -44olduunu varsayard. rnein kendisi hakknda: "Anlaym gerekten ok derindir. Bir pire beni srsa, bu pirenin hangi kadndan geldiini syleyebilirim," derdi. En ok kulland szler, 'hassas adam' ve "doa' kelimesiydi. Bu sonuncu kelimeye, bizim amzn verdii anlam vermiyordu. Ocak ba sohbetlerinde yapt alay ve akalara soktuu bu kelimeyi kendine zg bir ekilde kullanyordu: "Doa," diyordu, "uygarlk, her eit nesneye sahip olsun diye ona barbarlk rnekleri bile vermitir. Avrupa, Asya ve Afrika'da bunun rnekleri grlr. Ama kk apta. rnein, kedi bir salon kaplandr, kertenkele bir cep timsahdr. Opera danszleri yumuak ve gzel vahilerdir, erkekleri yemezler, ama dileriyle ufalarlar. Ya da, sihirbazlar gibi hareket ederek, onlar istiridye haline evirip yutarlar. Barbarlar yalnz kemikleri braktklar halde, onlar yalnz kabuklan brakrlar. Tre dediimiz eyler byledir ite. Birbirimizi yemiyoruz, ama kemiri-yoruz. Birbirimizi ldrmyoruz, trmklyoruz!" 2. Byle Ev Sahibi, Byle Ev Msy Gillenormand, Marais'de, Filles de Calvaire Soka 6 numarada oturuyordu. Ev kendisinindi. Bu ev daha sonralar yklm ve yeniden yaplmtr. Paris evlerinin numaralan sk sk deitirilir; bu devrimlerden biri srasnda evin numarasnn deitirilmi olmas sz konusudur. Sokakla bahenin ara-45smda birinci katta byk bir dairede oturuyordu. Odalar tavana kadar ykselen ve obanlan gsteren Gobelin ve Beauvais hallar ile kaplyd. Ayn motifler, koltuklarn zerinde de grlyordu. Yatann nnde, dokuz paral bir paravana vard. Coromandel cila-syla parlatlmt. Uzun perdeler kornilerden aaya, iri ve gsterili kvrmlar yaparak, dklyordu. Bahesi hemen pencerelerin altndayd. Kedeki bir pencereden inen on be basamakl merdiven, daireyi baheye balyordu. Yal adam, bu merdivenleri hi yorulmadan inip kyordu. Odasnn yanndaki ktphaneden baka, yine odasnn yannda ok sevdii bir yatak odas vard. Bu odann duvarlarn, XTV. Louis'nin sava gemilerinde forsalarn yapt Msy, de Vivon'-un metresi iin yaplm olan, zambaklarla ssl ok gzel bir hasr kaplyordu. Msy Gillenormand'n yz yanda len bir halasndan miras kalmt. Bu hala, gayet sert bir kadnd. Msy Gillenormand iki kere evlenmiti. Davranlar hem saraya mensup bir adama hem de hakim ya da profesr gibi kiilerin davranlarna benziyordu. Oysa hibir zaman saraya mensup olmamt, ama isteseydi belki hkim veya profesr olabilirdi. stedii zaman neeli ve sevimli bir insan olurdu. Karlar tarafndan daima, ama metresleri tarafndan hibir zaman aldatlmayan adamlardand. nk bu tip adamlar hem en ask suratl kocalar hem de en tatl klardr. Resim konusunda bilgi ve zevki vard. Odasnda, kimi gsterdii belli olmayan bir -46-

portre aslyd. Joen Jordaeus tarafndan byk fra vurular ile yaplmt bu resim; zerinde binlerce aklama vard. yice aratrlarak yaplmt, ama rastgele yaplm izlenimini veriyordu. Msy Gillenormand'n elbisesi ne XIV. Louis'nin ne de XVI. Louis'nin elbisesi gibiydi. Giydii elbise, devrim srasnda kral taraftarlarnn giydiklerindendi. O alara kadar kendisinin ok gen olduunu ve moday takip ettiini sanmt. Elbisesi hafif bir kumatan yakalan ve kol kapaklan olduka byk, uzun bir kuyruu ve byk elik dmeleri vard. Pantolonu ksa pantolon biimindeydi. Ayakkablan tokalyd. Ellerini daima yelek ceplerine sokard. Kendine emin bir tavrla: "Fransz devrimini yapanlar bir yn hayduttan baka bir ey deildir," derdi. 3. Luc-Esprit On alt yalanndayken, bir gece Operaya gittii zaman, o an en gzel ve olgun ka-dmlanndan olan, Voltaire'in vglerine konu olmu Camargo ve Salle'nin ilgisini ekmiti. ki ate arasnda kalan Msy Gillenormand, Nahenry adnda kk bir dansze doru kahramanca bir ekilme hareketi yapmak zorunda kalmt. Bu kz, onun gibi on alt yanda, bir ked' gibi vahi ve anlalmaz bir kzd. Adamakll abay yakmt. Onunla ilgili bir yn ans vard. "u Guimardini-Gui-mard-Guimardinet, en son Long-champs'da grdm zaman ne kadar gzeldi," diyor ve elbisesinin oluturduu paralan bir bir say-47yordu. Genliinde bir Nain-Londrin ceketi giyermi. Bundan sk sk sz eder ve "Levanten bir Trk'e benzerdim," derdi. Yirmi yalarndayken, kendisini tesadfen gren Madam de Boufflers, onun iin, "tatl bir lgn," demiti. Duyduu btn politika ve devlet adamlannn isimleriyle alay ediyor ve fkeleniyor, onlarn aalk ve burjuva herifler olduunu sylyordu. "Yeni km paavralar," dedii gazeteleri okurken glmekten katlyordu. "Bu adamlar da kim? Corbier, Casi-mir, Perier de kim oluyormu?" diyordu. "Bunlarn hepsi de bakan demek? Neredeyse beni de bakan yapacaklar, dorusu bu ok gln olurdu, ama bunu da yapabilir bu adamlar," diyordu. Bir eyden sz ederken her istedii kelimeyi kullanyor, kt kelimeler syledii zaman hi sklmyordu. En kaba, en mstehcen, en iren szleri anlalmaz, ekinmez ve tuhaf bir kibarlkla sylemekten ekinmiyordu. Bu, onun yzylnn detiydi. unu unutmamak gerekir ki, iirin inceldii ve kibarlat ada, nesir olduka kabayd. Vaftiz babas, Msy Gillenormand'-n bir dhi olacan tahmin etmi ve ona ok anlaml olan Luc-Esprit ismini vermiti. 4. Yz Yana Kadar Yaama Umudu ocukluunda doduu yerin okuluna devam etmi ve iyi bir renci olarak armaanlar almt. Duk de Nevers dedii Due de Nivernais kendisine eliyle armaanlarn vermiti. Ne Konvansiyon, ne XVI. Louis'nin l-48m, ne Bourbonlar'm geri dn, ne Napol-yon, bu any zihninden silememiti. Due de Nevers, onun iin yzyln en byk adamyd. "Ne byk adamd, hele mavi kordonu ile ne kadar yakkl grnyordu," diyordu. Msy Gillenormand'a gre, II. Katerina, Bes-tuchef ten altn iksirini satn almakla, Polonya'nn bllmesi gibi bir suun cezasn demi oluyordu. Bu konudan sz anca couyordu: "Altn iksir, Bestuchefin san boyas, General Lamotte'un damlalan, bunlan XVIII. yzyldan kalan en deerli ilalard. Ak dertlerine, gnl ilerine deva olarak kullanlrd. XV. Louis, Papa'ya bundan iki yz ie gnderiyordu." Msy Gillenormand Bo-urbonlan seviyor ve 1789'dan nefret ediyordu. Anari devrinden nasl yakasn synp katn durmadan anlatrd. Kendisine, altn iksirinin, demir perklorr olduu sylendii zaman lgna dnyordu. Devrim srasnda hayatn kurtarmak iin nasl en ve akrak davranmas gerektiim de anlatrd. Bir delikanl Cumhuriyet idaresini vmeye kalksn, bembeyaz kesiliyor ve baylacak gibi oluyordu. Ara sra doksan yanda olduunu syleyerek, "nallah bir ikinci doksan grmem," diyordu. Bazen de, yz yana kadar yaamay umduunu sylyordu. 5. Basque ve Nicolette Kendine has grleri vard. Biri uydu: "Bir adam kadnlara ok dknse ve evli ise, hele kans irkin ve konumas ekilmez bir -49kadnsa, sras gelince kskanlk yapp kocasnn cann skyorsa, adamn bu kadndan kurtulmak iin yapaca ilk ey, ailenin para sorunlarn karsna brakmaktr. Byle bir fedakrlk onu zgrlne kavuturur. te o zaman kadn, iten ba kaldracak zaman bulamaz uaklarla urar, yanamalarna emirler verir, borlularla didiir, noterlerle ilgilenir, davalarn nasl gelitiine bakar, kontratlar yapar, kendisinin hakimiyetini hisseder. Satn alr, satar, dzenler, sz verir, tehlikelere girer, verir, alr, toplar; harcar, budalalklar eder, baarlar kazanr; bundan memnuniyet duyar, bylece avunur ve ile ilgilenir; baka yere bakacak zaman bulamaz. Kocas kendisini ihmal eder ve adamdan saymazken, kocasn mahvetmekte olduunu dnerek tatmin olur." Msy Gillenormand bu grn kendi hayatna uygulamt; bu yzden kendi hikyesi buna ok benziyordu. kinci kars onun servetini yle idare etmiti ki ld zaman Gillenormand'a on be bin frank gelirden baka bir ey kalmamt. Ancak geinebiliyordu. Pek aldrmamt. "nk artk miraslara gven duyulmuyor, anadan babadan kalan servet, bakyorsunuz milli servet haline geliyor," diyordu.

Daha nce sylediimiz gibi, Filles de Cal-vaire Soka'ndaki ev kendisinindi. ki hizmetisi vard, biri kadn teki erkek. Yeni bir hizmeti ald zaman onlara kendisi yeni bir isim veriyordu. Hangi blgeden gelmilerse, o blgenin ismiyle aryordu onlan. Nimo-50is, Comtois, Poitevin gibi. Son ua elli yalarnda, astmlyd. ki adm atmaktan aciz olduu halde, Bayonne'lu olduu iin Msy Gillenormand ona, "Basque" demiti. Hizmetilere gelince, btn hizmetilerin ismi Nicolette'di (Daha ilerde sz geecek olan Magnon bile). Bir gn, iinin tam ehli olan gururlu usta bir ah kadn gelmiti. Msy Gillenormand kadna, "Ayda ne kadar istersiniz?" diye sordu. Kadn cevap verdi: "Otuz frank." "Peki isminiz nedir?" "smim Olimpy." O zaman Gillenormand yle dedi: "Sana elli frank veriyorum. smin de Nicolet-te olacak." 6. Magnon ile ki Bebek Msy Gillenormand ac ektii zamanlar hemen fkelenirdi. Umutsuzlua dmek, ac ekmek, fkelenmek demekti onun iin. Her trl nyargya sahipti ve kendine her pervaszl hak gryordu. nsanlara kar ileri srd ve iin iin kendisini memnun eden zelliklerinden biri, daha nce sylediimiz gibi, din kalm olmasyd. Buna, "ahane hret," diyordu. Bu ahane hret, bana bazen belalar da getirmiti. Bir gn kendisine, bir sepet iinde, sanki istiridye getirirler gibi, yeni domu iri bir olan ocuu getirdiler. ocuk durmadan alyordu, sk sk kundaklanmt. Alt ay nce evden kovulan bir hizmeti, ocuun Msy Gillenormand'dan olduunu iddia ediyordu. O tarihte, Msy Gillermond en ok seksen drt -51yandayd. evresinde herkes buna kzm, sylentiler alm yrmt. Bu sersem kan bu hikyeye kimi inandrmak istiyordu? Bu ne cret, ne iren bir iftirayd! Bu arada, Msy GiUenormand ok sakindi. ocua, iftira edilmekten gurur duyan gen bir adamn tatl gl ile bakyor ve yle diyordu: "Ne olmu yani? Neden bu kadar aptallayorsu-nuz? Majeste IX. Charles'm olu Angouleme Dk seksen be yandayken, on be yanda bir kzla evlendi. Alluy Markisi ve Bordeaux piskoposu Kardinal de Sourdis'in kardei Msy Virginal 83 yanda, bakan Taquine'in oda hizmetilerinden birinden ocuk sahibiydi ve bu ocuk daha sonra Malta valyelerinden biri oldu. Bu yzyln byk adamlarndan birisi olan papaz Tabaraud seksen yedi yandaki bir adamn oluydu bu. Bu gibi eyler gayet olaandr. ncil nerede? Yemin ederim ki, bu ocuk benden deil. Neyse, ona iyi bakn, sonuta bu, kendi hatas deil." Bu, yumuak bir davrant. Nitekim Magnon denilen bu hizmeti kz, ertesi yl, Msy Gille-normand'a bir baka erkek ocuk gnderdi. Msy GiUenormand yelkenleri suya indirmek zorunda kald. ki ocuu birden annesine gnderip her ay bakmlar iin seksen frank vereceini syledi. Ama bir art vard; kadn bir daha byle eyler yapmayacakt. "Bir annenin ocuklara iyi bakmasn isterim. Ara sra gidip onlar greceim," diyordu. Byle de yapt. Msy Gillenormand'nm 33 yl boyunca Poitier Akademisi Direktrln yapan ve yetmi dokuz yanda len bir erkek kardei -52vard. "Kendisini ok erken kaybettik," derdi. Kendisinden geriye pek an kalmam olan bu papaz, ok cimriydi. Papaz olduu iin fakirlere sadaka vermek zorunda olduunu hisseder, ama dilencilere rastlad zaman deerli olmayan eski paralar verirdi. Bylece cennete gideyim derken cehennemin yolunu bulmutu. Oysa GiUenormand bu eit dalaverelere kalkmyor, soylu bir ekilde ve eli ak bir insan gibi sadaka veriyordu. Aceleci, iyi kalpli ve merhametliydi. Kendisiyle ilgili her eyin, hatta aleyhinde evrilen dolaplarn bile, yce bir ekilde olmasn isterdi. Kendisini kaba ve gayet ak bir ekilde soyan _bir adamn yzne kar, soylu bir tavrla yle barmt: "Tuh. Bu ii ne kadar kt yaptnz. Bu yzylda her ey bozulmu, sahtekrlar bile. Hayret edilecek ey dorusu. Benim gibi bir adam byle soyulur mu hi? Sanki bir ormanda so-yHmuum gibi hissediyorum kendimi. Ama ok acemi ve kt bir soygun bu." ki kere evlendiini sylemitik. Birinci evUUinden bir kz olmu ve hi evlenmemiti. kincisinden de bir kz olmu, otuz yama doru lmt. Bu kz, belki ak, belki de tesadf yznden Cumhuriyet ve mparatorluk ordularnda hizmet etmi, Austerlitz'de nian alm, Waterloo'da yarbay olmu, zengin bir subayla evlenmiti. Yal burjuva, "Bu, ailemizin yz karasdr," diyor, dantelal kol kapaklarn geriye doru atmak iin zarif bir el hareketi yapyordu. Tann'ya pek inand yoktu. -537. Kural: Misafirler Sadece Akamlar Kabul Edilir te salar hi dklmemi ve aklam olan Msy Luc-Esprit Gillenormand byle bir adamd. Her eye ramen Msy Luc-Esprit Gillenormand kendisine sayg duyulmas gereken biriydi. XVIII. yzyln adamyd; yce ve yzeyseldi. Restorasyon'un ilk yllarnda Msy Gillenormand daha genti (o sralarda, yani 1814 ylnda henz yetmi drt yandayd). Saint Sulpice'in yaknlarnda, Saint-Germain mahallesinde, Servandoni Soka'nda oturuyordu. Marais'ye, dnyadan el etek ektii zaman tanmt. Yani seksen yan getikten sonra. Dnyadan el etek ektikten sonra kendini alkanlklarna brakmt artk; bu alkanlklarndan birisi, gndzleri kapsn ziyaretilere kapal tutmasyd. Gelen kim olursa olsun, ne gibi bir i iin gelirse gelsin, ziyaretileri sadece akamlan kabul ederdi. Bu, onun yaad yzylnn detlerinden biriydi. Ne pahasna

olursa olsun bundan vazgemek istemiyordu. Saat 17.00'de akam yemei yiyordu. Ondan sonra kaps ziyaretilere akt. "Gn kahpedir, ona pencereleri kapamak gerekir. Gkyz yldzlarn parldatt zaman, sekin insanlar da zeklarn harekete geirirler," diyordu. Bu yzden, gndzleri herkesten kaard. Kral bile evine gelse bu kuraldan amazd belki. Bu, onun ann inceliiydi. 548. Birbirlerine Benzemiyorlar imdi, Msy Gillenormand'n sz geen kzlarndan sz edelim: Bu kzlarn aralarnda on ya fark vard. Kklklerinde birbirlerine hemen hemen hi benzemiyorlard. Ne yz, ne de karakter olarak aralarnda hibir balant yoktu. Kk kz, gzel olan her eyle ilgilenen, tatl bir insand. iekler, iirler, arklar onun en sevdii eylerdi. Cokun, duygulu, hayalperest bir yaratkt. Ta ocukluundan beri hayalinde yaatt belirsiz bir kahramanla nianlyd. Byk kzn ise hayallerini zengin tccarlar, milyonerler sslyordu. Hayalini kurduu adam sersemin biriydi, ama paras olduu iin adam saylyordu. Ya da byk bir devlet memurunun kars olduunu hayal ediyordu. Resmi davetler, kapda gelenlerin isimlerini okuyan boynu zincirli uaklar, balolar, Bakanlarn nutuklar, herkesin kendine sayg duyup evresinde pervane gibi dnmesi, btn bunlar hayallerini batan baa kaplyordu. Gen kzlk alarnda her iki kz da, bylece kendi hayallerinin peine katlp dncelere dalm, yaamaktaydlar. Her ikisinin de kanatlan vard. Birinin kanatlan melek, dierininki kaz kanadyd. Hibir hrs, hibir istek tam olarak gereklemez. Hi olmazsa yeryznde bu byledir. inde yaadmz ada cennet henz yeryzne inmemitir. Kk kz hayallerinin erkeiyle evlenmi, ama gen yata lmt. Byk kz evlenmemiti. -55Byk kz bu anlattmz hikyeye girdii srada, yal ve erdem sahibi, hibir duygu beslemeyecek kadar namuslu bir kadn, alngan ve kaln kafal bir mahluktu. Yakn aile akrabalarnn dnda kimse onun kk ismini bilmiyordu. Ona byk Matmazel Gille-normand diyorlard. Utangalk ve ekingenlik konusunda Matmazel GiUenormand ile kimse yanamaz-d. Bu, delilik derecesinde bir utangalkt. Hayatnda en korkun an olarak, bir adamn bir gn jartiyerini grm olmasn hatrlard. Bu korkun utangalk, yalandka daha da artmt. Eteklii, ona gre tam anlamyla kaln deildi. Elbisesinin st ksmnn hibir zaman yeterli derecede kapal olduundan emin olmazd. Kimsenin bakmay aklna getirmeyecei yerleri inelerle, kopalarla dikiyordu. Utangaln esas, tehlike azaldka kaleyi daha fazla salamlatrmaktr. Ama bu gibi ilere kimsenin akl ermez. nk Matmazel GiUenormand, kk yeeni Theodule'n kendisini kucaklamasndan memnuniyetsizlik duyuyor gibi grnmyordu. Theodule subayd. Bu Theodul'e gsterdii zel ilgi bir yana, kendisi iin setiimiz utanga sfat tam yerindedir. Matmazel Glenormand'n karmakark bir ruhu vard. Zaten utangalk, yarm erdem, yarm da kusurdur. Utangala sofuluu da eklemiti. Sofuluk, utangala uyan bir astardr. Bakire Meryem tarikatna balyd. Beyaz bir rt -56kullanrd. Yortularda acayip vaazlar verir 'kutsal kan', 'kutsal kalb'i saygyla anard. Rokoko-Jesuit bir mihrabn nnde saatlerce tek bana dncelere dalar ve ruhunu, altn yaldzl tahtalarn, mermerlerin arasndan Tann'ya doru yceltirdi. Kilisede bir arkada edinmiti. O da kendisi gibi yalca bir kzd; tam bir budala olan bu kadnn yannda Matmazel GiUenormand dnya bilgini saylrd. smi Matmazel Vaubo-is olan kadncaz, iki tane duann dnda nasl reel yapldndan baka bir ey bilmezdi. Matmazel Vaubois, iinde zerre kadar zek bulunmayan bir cehalet kumkumasyd sanki. Kendi cinsinin en mkemmel rneiydi. Matmazel GiUenormand yalandka, kaybetmekten ok, kazanmt. Miskin insanlarn hepsi iin dorudur bu. Hibir zaman kt bir insan olmamt. Ama bu yarm bir iyiliktir. Yalandka daha da yumuamt. Kayna bilinmeyen ve kendisinin de zemedii bir znt btn varln kaplamt. Yznde, balamadan biten bir hayatn btn aknl okunuyordu. Babasnn yannda yaadn sylemitik. Msy Gillenor-mand'm yannda nasl kz varsa, Monsenyr Bienvenu'nn de yannda kz vard. Ya ilerlemi bir adamla yal kznn birlikte yaamalar az grlen bir ey deildir. Bunlar insana, birbirine dayanan iki zayf yaratk izlenimini verir. Bunlardan baka, evde bir de kk bir erkek ocuk vard. ocuk, Msy Gillenor-57mand'm karsnda korkudan titrerdi. Msy Gillenormand, ocua ok sert bir ekilde, hatta bazen bastonunu havaya kaldrarak seslenir ve "Gel buraya, seni haylaz, seni yaramaz, syle bakaym sersem, hele bir daha grrsem!" gibi szler sylerdi. Bu onun torunuydu. Bu ocuktan ilerde sz edeceiz. -58NC KTAP

BYKBABA VE TORUN 1. Eski Bir Salon Msy Gillenormand, Servandoni Soka'-nda oturduu sralarda, birtakm soylu ve sekin salonlara devam ediyordu. Burjuva olmasna ramen, Msy Gillenormand bu salonlara kabul edilirdi. Msy Gillenormand'm iki zeks olduu iin -biri kendi zeks, teki bakalarnn ona ykledikleri zek- kendisini aryorlar hatta gelmesinden memnun oluyorlard. Hkim olamayacan anlad bir salona gitmezdi. Baz insanlar vardr, her ne pahasna olursa olsun bakalarn etkilemeyi ve ilgi ekmeyi isterler. Konuup herkesi hayran etmezlerse kendilerini soytarlk yapmaya zorlarlar. Msy Gillenormand byle deildi. Ziyaret ettii kralc salonlara hkim olmas kendisine bu kadar pahalya mal olmuyordu. Her yerde sz geiyordu onun. Bazen M. de Bonald'a hatta M. Bengiy-Puy-Valee'ye kafa tuttuu bile oluyordu. 1817 ylna doru, komularndan Madam la Baronne de T.'nin Ferou Soka'ndaki evini haftada iki kere le vakitleri ziyaret ediyordu. Bu saygdeer madamn kocas XVI. Louis'nin -59devrinde Berlin elilii yapmt. Baron Salnda manyetizmayla urar, kendinden geer, hayallere dalard. Srgnde sefalet iinde lm ve geriye servet olarak, yaldz ilemeli ve maroken kapl on ciltlik anlarn brakmt. Madam T. onuruna yediremedii iin bu anlar bastrmamt, btn geliri; naslsa batmaktan kurtulmu kk bir aylkt. Madam T. saraydan tamamen uzakta yayordu. Saray iin, "her eit insann bulunduu yer," diyordu. Dnyadan elini eteini ekmiti; soylu, gururlu ve fakir bir yalnzlk iinde yayordu. Haftada iki kere yakn arkadalar onun evinde toplanyorlard. Bu, tam bir kralclar toplants oluyordu. Bu toplantlarda ay iiliyor ve ruhsal durumlar nasl gerektiriyorsa yle hareket edilerek, iinde bulunduklar yz yldan ya ikyet ediyor, ya da ona isyan ederek barp aryor, Anayasaclar'dan, Bonapart-ardan, mavi eridin burjuvalara verile verile artk sradan kt bir alkanlk haline gelmesinden XVIII. Louis'nin Jakobenciliine dair hayflanp duruyor ya da feveran edip lklar atyorlard. Fahielikten de sz alyordu. Bu toplantlarn en elenceli taraflarndan biri de, Napoleon isminin Nicolas olarak getii arklarn birlikte sylenilmesiydi. Kaba ve ak arklar sylerken, en nazik ve tatl kadnlarn bile heyecanlanp cotuklar grlyordu. Bu toplantlarda gelecek hkmete kimlerin seilecei ve ne gibi grev alacaklan da kararlatnlyordu. Bu kk evrede devrimin gln taklitleri de yaplyordu. Ayn fkeleri ters ynde -60bileyip sivriltmekten yana bilinmez nasl bir istek duyuyorlar, devrimin kk arks 'ler Yolunda Gidiyor'u sylyorlard: Ah, gidecek, gidecek, gidecek! Bonapartar deniz fenerlerine! arklar giyotine benzer. Fark gzetmeden keserler; bugn bu kafay yarn bir bakasn. Kestikleri kafann kime ait olduuna bakmazlar... Onlar iin nemli deildir. Fualdes sorununda, -bu sorun 1816'da ortaya kmt- onlar, Bastide ile Jausion'un tarafn tutuyorlard. nk Fualdes, Bona-partyd. Liberallere 'kardeler ve dostlar' diye lakap takmlard. Bu tabir onlarca hakaretlerin en byyd. Baz kiliselerin an kulelerinde olduu gibi, Madam de T.'nin salonunda da iki tane horoz vard. Bunlardan biri Msy Gillenor-mand, teki Kont Lamothe Valois'du. Ondan sz alrken, sayg ve nemle: "Biliyor musunuz bu ismi? Kralienin gerdanl olayna kansan Lamothe'dur" deniliyordu. unu da ilave etmeden gemeyelim: Bur-juvalann gznde, birisinin kolayca dostlar edinmesi, kendisi iin hi de ho bir ey deildir. Evinize kabul ettiiniz, kendisiyle dostluk yaptnz insana ok dikkat etmeniz gerekir. Komulannz soba yakmadklan zaman, odanz stmak iin nasl daha fazla odun harcamanz gerekiyorsa, hor grlen adamlarla arkadalk ettiiniz zaman kendinizi temize karmanz iin ok fazla gayret etmeniz gerekir. -611815'te yetmi be yanda olan Lamot-he'un sessiz ve arbal hali, souk ve keli yz, son derece kibar, tavrlar, kravatna kadar ilikli elbisesi, toprak renkli pantolonunun iinde daima stste atlm bir ekilde tuttuu uzun bacaklar dikkati ekiyordu. Yz pantolonunun rengindeydi. Bu Msy de Lamothe srf nl olduu ve -alacak bir ey- Valois ismini tad iin bu salonda nemli bir yer igal ediyordu. Msy Gillenormand'a gelince, onun hakimiyeti gerek bir stnlkt. nk o, hakimiyetini dorudan doruya kuruyordu. Neesinden hibir ey kaybetmeden akac bir tavr taknyor ve kendini kabul ettiriyordu. Yce, namuslu ve burjuvaca bir sekinlii vard. Yal olmasnn da bu ekilde sayg grmesine sebep olduunu syleyelim. Bu kadar yal olmak kmsenecek bir ey deildir .Yllar, insann evresine bir sayg halesi rer ve onu herkesin gz nnde nemli bir insan haline sokar. Bundan baka, eski bir kayadan frlayan kvlcmlara benzer zl szleri vard. rnein Prusya Kral XVIII. Louis'yi tekrar tahta oturttuktan sonra, Ruppin kontu ad altnda onu ziyarete geldiinde, sanki Marki de Bran-denbourg'mu gibi usta ve ince bir kabalkla karlanmt. Msy Gillenormand bu davran onaylyor ve "Fransa kral olmayan her kral bir taral kraldr," diyordu. Bourbonla-nn tekrar tahta kn kutlamak iin

yaplan bir trenden sonra Talleyrand'm getiini gren Msy Gillenormand yle demiti: "te ekselans Ktlk Hazretleri!.." -62Msy Gillenormand, bu toplantlara o alarda krk yanda olan fakat ellisinden fazla gsteren, fasulye sr gibi kz ve yedi yalarnda sevimli bir olan ocuu ile birlikte geliyordu. Bu ocuk, beyaz, pembe tenli, mutluluk ve gven dolu baklar olan ok gzel bir ocuktu. Salona girdii zaman herkes "Ne gzel ey, ok yazk olmu. Vah yavrucak!" diye mrldanyordu. Bu ocuk, biraz nce kendisinden biraz sz atmz ocuktur: Ona "zavall ocuk" diyorlard; nk babas Loire'l bir hayduttu. Bu Loire'l haydut Msy Gillenormand'n sz geen damadyd. Kendisinin bu damadndan, "Ailemizin yz karas" diye sz ettiini biliyoruz. 2. O Gnlerde Krmz Hayaletlerden Biri O gnlerde kk Vernon ehrinden biri -ve yaknda, yerine demirden korkun bir kprnn geeceinden emin olduumuz- o gzel kprnn zerinde dolaan biri, yukardan aaya bakt zaman, deri bir balk giymi, elli yalarnda grnen bir adam grecekti. Bu adam, gri renkte kaln kumatan yaplm bir pantolon ve ceket giymekteydi. Ceketinde, zamanla rengini atp sararm, krmz bir erit, ayaklarnda tahta ayakkablar vard. Yz solgun, salar bembeyazd. Alnndan aaya, yananda bir yara izi grlyordu. ki bklm olmu, zamanndan nce kmt. Hemen her gn, Seine Neh-63ri'nin sol kysn bir sra teras gibi kaplayan ve kprlerin yannda duvarlarla evrili kk boluklar brakan alanlarda alinde bir bel bir de bac bayla dolard. Bu alanlar batan baa ieklerle kaplyd. Daha byk olsalar bir baheye, daha kk olsalar bir iek demetine benzeyeceklerdi. Bu alanlar, bir ularnda nehre teki ularnda evlere kadar uzanrlar. Sz geen tahta ayakkabl adam bu alanlarn en kklerinden ve bu tr evlerin en mtevaz ve yoksul grnml olanlarndan birinde oturuyor, sessiz, dnyadan elini eteini ekmi bir ekilde yayordu. Yannda kendine hizmet eden ne gen, ne yal, ne irkin, ne gzel, ne kyl, ne ehirli olan bir kadn vard. Adamn bahem dedii yer, kendi dikip yetitirdii ieklerin gzellii yznden ehirde n salmt. ala ala, azmi, dikkati ve tad kova kova sular sayesinde bahesini adam etmi ve hatta yaratcnn unutkanlna gelmie benzeyen birtakm grlmemi laleler ve kasmpatlan retmiti. Yaratc bir kafas vard. Amerika ve in'den gelen baz ender boduraalann yetitirilmesinde zel metod-lar kullanarak, bylece Solange Bodin'in yaptklarn daha nce baaracak kadar usta bir bahvand. Yazn, gne doar domaz, baheye kyor, kazyor, ekiyor, zararl otlan skyor suluyor, patikalarda yznde iyi bir insann ifadesiyle dolayor, hem hznl, hem memnun bir halde bazen saatlerce hayallerine dalarak olduu yerde kalyordu. -64Byle kmldamadan durduu zamanlar ya bir kuun tn ya bir evden ykselen ocuk seslerini dinliyor ya da bir yapran otun zerindeki, gne nlarnn bir elmas paras gibi parldatt i tanelerine bakyordu. Sofras, bir yoksul sofrasyd, araptan ok, st iiyordu. Kk bir ocuk grse, dayanamaz her eyini verirdi. Hizmetisi de kzar onu azarlard. Vahi denecek kadar ekingendi. Evinden darya nadiren kyor; kapsn alan yoksullardan ya da Papaz Mabe-uften bakasyla grmyordu. Bununla birlikte, bahesindeki iekleri grp de ilgilenen ehir sakinlerinden biri ya da bir yabanc kapsn alsa, onu gleryzle karlyordu. Loire'l haydut buydu ite. Biri, askeri anlan, biyografileri ordu bltenlerini ve Le Moniteuf okumu olsayd, Georges Pontymercy adl birinden sk sk sz edildiini grecekti. Pontymercy henz ok genken, Pontmercy Saintonge alaynda askerdi. O srada devrim patlak verdi. Saintonge alay, Rhin ordusunun birliklerinden biriydi. Monari'nin yklndan sonra bile eski alaylar eyalet isimlerini muhafaza etmiler. Ancak 1794'te tugaya dnmtler. Pontmercy, Spire'de, Worms'da, Neustat'da, Turkheim'de, Alzey'de, Mayence'de, Houc-hard'n artlann oluturan iki yzlerin arasndayd. On ikinci olarak eski Andernzch istihkmnn gerisinde, Hesse prensinin alayna kar koydu ve ancak dman topusu is-tihkhm duvannda siper baynna kadar bir gedik atktan sonra ekilip ordunun ana -65ksmna katld. Mont-Palissel savanda Kle-ber idaresinde, Marchiennes'de savam, kolu bir mermi paras ile krlmt. Sonra talya snrn gemi, Joubert'le birlikte, Tende boazn tutan otuz kiiden biriydi. Bu olaydan sonra Joubert General, Pontmercy temen olmutu. Lodi'deki savata Berthier'-in yannda arpmt. Napoleon bundan sz ederken, "Berthier, hem svari, hem topu, hem de humbarac olarak savat," demiti. Eski generali Joubert'in, Novi'de, elinde klc, "leri!" diye barrken vurulup dtn grmt. Arkadalar ile, Cenova' dan sava gerei, kk bir limana giderken, yedi sekiz ngiliz sava gemisiyle karlamt. Cenoval kaptan, toplan denize atp askerleri ambara indirip palavra altna gizlemek ve gemisine tccar gemisi ss verip syrlp gitmek istiyordu. Pontmercy, hi korkmadan, gemiye Fransz bayran ektirdi ve ngiliz gemilerinin arasndan ban ne emeden geip gitti. Biraz ilerde grd bir baka ngiliz gemisine saldrarak onu zaptetti. Bu gemi azna kadar mhimmat, beygir ve

asker doluydu. 1805'te Gnzburg'u Aridk Ferdinand'n elinden alan Malher birli-indeydi. Wettingen'de kurun yamuru altnda, Dokuzuncu Dragonlar birliinin banda savarken ar bir ekilde yaralanan Albay Maupetit'yi tamt. Austerlitz'de dman atei altnda o harikulade kademeli yry yaplrken kendisini cesaretiyle gstermiti. Rus hassa svari alay, bir bl ezdiinde, Pontmercy bu svarilere kar -66kanlann arasndayd. mparator kendisine nian vermiti. Mortier'nin kumandasnda bulunan ve Hamburg'u alm olan byk ordunun sekizinci birliinde bulundu. Eski Flandre alayna yan elli beinci alaya geti. Eylau'da, bu kitabn yazarnn kahraman amcas Louis Hugo'nun, seksen kiilik kuvvetiyle, iki saat boyunca dman ordusunun btn saldrlarna kar koyduu mezarlktayd. Pontmercy, bu mezarlktan sa kan kiiden biridir. Friedland'da bulundu, Moskova'y grd, sonra Beresina'da, Lutzsen'de, Bautzen'de, Dresden'de Wac-hau'da, Leipsiek'de bulundu. Marne sahillerini, Aisne sahillerini grd. Laon'daki o korkun durumu yaad. Arney-le-duc'te on kaza kltan geirip, generalini deil, ama onbay kurtard. O dnemde kendisi yzbayd. Burada yaralandnda yalnz sol kolundan yirmi yedi kemik paras kardlar. Paris'in dmesinden sekiz gn nce svari birliine katlmt. Onda ift el denen ey vard; Pontmercy, hem tfei, hem klc, hem at ayn ustalkla kullanabilen mkemmel askerlerden biriydi. Byle yetimi askerlerin oluturduklar ordularn ayr zellikleri vardr. Napoleon'la birlikte Elbe Ada-s'na gitti. Waterloo'da Dubois taburunda, eskadronlann komutanyd. Lunebourg blnn sancan alp imparatorun ayaklarnn altna atan oydu. Her taraf kana bulanm, sanca alrken yzne bir kl darbesi yemiti. mparator, gururla ona: "Albay ve Baron oldun, Legion D'Honneur' hak et-67tin!" diye seslendi. Pontmercy cevap verdi: "Size arkamda brakacam dul adna teekkr ederim." Bir saat sonra, Ohaine ukurunda vurulup dyordu. Kimdi bu George Pontmercy? Pontmercy, Loire'li hayduttan bakas deildi. Waterloo'dan sonra bana neler geldiini az da olsa biliyoruz: Ohain ukurundan karldn ve bundan sonra tekrar orduya katldn biliyoruz. Bu olaydan sonra, saysz gezici hastane arabas deitirerek, Loire civarlarna varabil-miti. Restorasyon devri onu yarm maaa balam ardndan grevinden alarak Vernon'a, gz hapsinde yaamaya, yani srgne gndermiti. XVIII. Louis bozgun srasnda olup biten her eyi, yok saym; bu yzden, Pont-mercy'e ne Legion D'Honneur niann, ne baronluu ne de albayl bir hak olarak tanmt. Oysa o, Baron Albay Pontmercy diye imza atmakta hibir tereddt etmez, eski mavi elbisesinin yakasna, Legion d'Honneur niann takmadan hibir zaman dar kmazd. Kraliyet savcs, bu nian takmakta devam ederse, haksz yere nian tamak suundan mahkemeye verileceini bildirmiti. Bu karar kendisine bildirilince, Pontmercy ac bir glle yle cevap verdi: "Bilmiyorum, acaba ben mi Franszcay anlamyorum yoksa sizin konutuunuz dil mi Franszca deil? Bildiim bir ey varsa, o da sylediklerinizi anlamadm dr." Bundan sonra sekiz gn arka arkaya niann takarak dar k-68mti- Kendisine dokunmaya cesaret edemediler. Milli Savunma Bakanl bir iki kere yazd mektuplara, 'Msy Kumandan Pontmercy' diye balk koymutu. Mektuplar amadan geri gnderdi. Bu srada, SainteHele-ne'de bulunan Napoleon da, Sir Hudson Lo-we'un, 'General Bonapart'a' diye gnderdii mektuplar ayn ekilde iade ediyordu. Pontmercy her adan mparatoruna layk ve sadk bir adamd. Eski Roma'da da, Flaminus'u selamlamayan tutsak Kartacah askerler vard. Onlar da Annibal'e sadk, Pontmercy'e benzeyen kiilerdi. Bir gn Vernon sokaklarndan birinde, Kraliyet savcsna rastlad ve yanma yaklaarak: "Sayn savc, yzmdeki yara izini tamama izin var m acaba?" diye sordu. Pontmercy, ufak bir gelirle geiniyordu. Vernon'daki en kk evlerden birini tutmu, yukarda anlattmz biimde, insanlardan uzakta yayordu. mparatorluk devrinde, iki sava arasnda, Matmazel Gillenormand'la evlenecek zaman bulmutu. Aslnda bu ie ok kzan ihtiyar burjuva, istemeye istemeye bu ie raz olmak zorunda kalm, "Ne yapalm en yksek aileler bile bunu kabul etmek zorunda kalyorlar," demiti. 1815 ylnda, kocasna her bakmdan layk, ince, zeki, hayran olunacak bir kadn olan Madam Pontmercy, geride bir olan ocuu brakarak lmt. Yannda kalm olsayd, bu ocuk albayn yalnzln hafifleten, onu neelendiren bir varlk olacakt, ama ocuu bykbaba -69istemiti. ocuk verilmedii takdirde, onu mirasndan mahrum edeceini sylyordu. Baba, ocuun menfaatlerini gzeterek bykbabann istediini yerine getirmek zorunda kalmt. ocuu elinden gidince de iekleri sevmekten, kendini onlarla avutmaktan baka bir yol bulamamt. Zaten her eyden midini kesmiti. Ne bir ey istiyor, ne de bir eyler yapmaya kalkyordu. Btn enerjisini, yapmakta olduu ocuka ilerle ve daha nce yapt yce ileri dnmeye harcyordu. Zamann bir menekenin yetimesiyle uramak ya da Aus-terlitz'i dnmekle geiriyordu. Msy Gillenormand, damadyla btn ilikisini kesmiti. Onun gznde Albay, bir hayduttan baka bir ey deildi. Albayn gznde ise Msy Gillenormand bir "buda-la"yd. Msy Gillenormand damadndan hi sz

amazd. Sz at zaman, bunu "Sayn Baron," ile alay etmek iin yapard mutlaka. Pontmercy'nin olunu hibir zaman grmeyecei ve onunla konumayaca konusunda anlama yaplmt. Bu anlamaya uymad takdirde, olu mirastan mahrum edilmi bir durumda babasna geri gnderilecekti. Gillenormand ailesi iin Pontmercy, aalk bir adamd. Onlar ocuu kendi istedikleri gibi yetitirmeyi amalyorlard. Albay, bu artlan kabul etmekle belki hata etmiti, ama bylelikle ocuunun geleceini kurtardn dolaysyla sadece kendini kurban ettiini dnyordu. Msy Gillenormand'n brakaca miras o kadar nemli deildi. Ama, asl Mat-70mazel Gillenormand'n brakaca miras ok nemliydi. Hi evlenmemi olan bu teyze, ana tarafndan ok zengindi. Baka varisi olmad iin serveti yeenine kalacakt. te Marius ismindeki bu ocuun btn bildii bir babas olduuydu. Kimse kendisine daha fazla bir ey sylememiti. Ama, bykbabas ile birlikte gittii yerlerdeki insanlann fsldamalan, gz krplan, kulana alnan yanm cmleler, kafasnda baz dnceler uyandrmaya balamt. Ve bu dnceler zamanla, evresinden etkilenerek zihninde ekillendii iin sonunda o da etrafndakiler gibi dnmeye, babasn aklna getirdike bir tr utan ve sknt duymaya balamt. Marius bu ekilde byyrken Albay her iki ayda bir gizlice Paris'e gelir, sanki hapishaneden kam gibi ekingen bir halde, Saint Sulpice Kilisesi'nin karsnda bir yere snp, Marius'n teyzesi ile birlikte sabah ayinine gelmesini beklerdi. Kadnn kendisini grmesinden korktuu iin bir direin arkasna saklanr, titreyerek, kprdamadan, hatta nefes almaya cesaret edemez bir halde ocuunu seyrederdi. Bu, yz yaral kahraman, yal kz kurusundan korkuyordu. Vernon papaz Mabeuf ile tankl da bundan ileri geliyordu. Bu saygdeer papaz, Saint Sulpice Kilisesi khyalanndan birinin kardeiydi. Bu khya, ocua bakan ve alayan yz yaral adam birka kere fark etmiti. Tam bir erkek grnne sahip olan, ama bir kadn gibi alayan bu adam, khyann aklndan kma-71mt. Bir gn, Vernon'a, kardei papaz Ma-beuf grmeye gittiinde kprnn stnde ayn adam grm ve bunun Saint Sulpice Kilisesi'nde alayan adam olduunu anlamt. Bundan kardei papaza sz etmi ve ardndan her ikisi de bir yolunu bularak Albayn evine ziyarete gitmiler, bu ziyaretten sonra dostluk kurmulard. nce pek ketum davranan Albay, daha sonralar onlarla samimi olmu ve onlara btn hikyesini anlatmt. Albayn ocuu iin kendisini feda ettiini anlayan papaz, Albaya sayg ve sevgi duymaya balamt. Albay da Papaza sevgi duyuyordu. Zaten her ikisi de iyi ve samimi insanlard. Eski bir papaz ile eski bir asker kadar kolaylkla anlaabilecek iki insan yoktur. Her ikisi de ayn tip insandr: Birisi vatana aadan, tekisi yukardan baldr. Aralarnda baka bir fark yoktur. Teyzesi grev bildii iin, ylda iki kere; ylbanda ve Saint-Georges'da, Marius'e babasna gnderilmek zere mektuplar yazdryordu. Bu mektuplar, herhangi rnek olarak verilmi, baka bir mektuptan kopya edilmie benziyorlard nk. Msy Gillenormand bundan fazlasna izin vermiyordu. Babann cevap olarak gnderdii sevgi dolu mektuplar bykbaba okumadan cebine atyordu. 3. Huzur inde Yatsnlar Marius'n, hayata dair btn bildii, Madam de T.'nin salonunun snrlarn amyordu. Hayatta ancak, bu aralktan bakabiliyor-72du. Ama bu aralk, karanlkt. Orada scaktan ok, souk hissediliyor ve gndzden ok, gece hkm sryordu. Bu garip dnyaya ayan atarken batan baa nee ve aydnlk olan kk ocuk, ksa zamanda zntl bir hal ald ve yayla ters decek bir ekilde ciddileti. Btn bu mtehakkim ve garip kiilerce etraf sarlan ocuk, evresine onlar gibi ciddi bir aknlkla bakmaya balamt. Grd her ey aknln artryordu. Madam de T.nin salonunda ok yal ve sayg deer hanmlar vard. Bu hanmlarn isimleri, ncil'de geen isimlerdi: Mathan, Noe, Levis, Cambis. Bunlardan Levis'i Levi diye Cambis'i de Cambyse diye telaffuz ediyorlard. Bu yalanm suratlar ve eski isimler, ocuun zihninde renmekte olduu ncitde okuduklarna karyordu. Bu hanmlar, kl-lenmeye yz tutmu bir atein etrafnda, yeil renkli bir lambann alacakaranlnda, sert profilleri, beyaz veya gri renkli salar, kasvetli renklerle bezenmi bir baka yzyln elbiseleri ile oturduklar, aaal ve hametli bir biimde, ar ar konumaya baladklar zaman, kk Marius akn akn onlara bakp, karsnda gerek varlklar deil de, sihirbazlar, yan-tann varlklar, hayaletler grdn sand. Bu hayaletlerin yannda, salona eskiden beri gelip giden baz papazlar ve kibar kiiler de grlyordu bunlar: Sassenay Markisi Va-lory Vicont'u; Charles-Antoine takma adyla iirler yaymlamt. Ak sak krmz kadife elbiseleri salonun ar ve kasvetli havasn bi-73fT"

raz yumuatan gzel ve zeki kars, gen Prens de Benfermont, Fransa'nn en kibar adamlarndan biri olan Marki Karinals d'Es-pinous, iyi yzl Amendre Kontu, Louvre Ki-tapl'nn en nemli adam yal olmad halde adamakll ken, valye de Portde Guy'du. 1793 ylnda on alt yandayken, Devrimin buyruklanna boyun emedii iin kree mahkm olmutu. Kendisiyle birlikte yine ayn sutan mahkm olan seksen yanda bir ihtiyardan Mirepoix Piskoposuyla birlikte cezalarn Toulon'da ekmilerdi. Grevleri, gndzn balar giyotinle kesilmi olanlarn kellelerini ve gvdelerini, toplamak-m; bu kana bulanm et paralarn srtlarnda tarlarm. Balarndaki, krmz krek mahkmu balnn enselerine gelen yeri her zaman kandan bir kabuk balar; sabahlan kuru, akamlan slak olurmu. Bu tr korkun hikyeler, Madam T.nin salonunda bol bol anlatlrd. Marat yerin dibine batnl-yor ve Trestaillon gklere karlyordu. Bulunmaz Hint kuma cinsinden birka bakan bir kenarda oturup kt oynuyorlard. Bunlar: M. Thibord du Chalard, M. Lemarchant ve saclann byk alaycs M. Cornet-Din-curt'du. Rahiplere gelince: Biri rahip Halma'yd. La Foudre'a birlikte yazarlk arkada M. Larose kendisi iin yle demiti: "Kim elli yanda deil ki. Birka gen adam mstesna." Kraln vaizi, papaz Letourneur'de oradayd. zerinde eski ve dmeleri kopmu bir cppe olan ve ne kont, ne piskopos, ne de bakan olan Pa-74paz Frayssinous da bu salona devam edenler arasndayd. Bunlardan baka; Saint-Germa-in-Des Pres rahibi Keravenant, daha sonra kardinal olan ve o tarihte Papa'nn eliliini yapan Monsenyr Macchi de vard. Bu sonuncusu, yzne dnceli bir ifade veren uzun burnuyla gze arpyordu. Abbate Pal-mieri adnda bir baka Monsenyr daha, papann evine bal ruhanilerden, papalk hkmetine katlan yedi sekreterden biri, pek nemli Liberya bazilikas piskoposlar heyeti yesi, azizler avukat, postulatori di santi; bu i, azizler srasna koyma kararlanyla ilgili olup, aa yukan Cennet seksiyonu, dileke dairesi bakanl anlamna gelir. Aynca iki kardinal daha vard: M. de Luzerne ve M. de Clrmont-Tonnere, M. de Luzerne kardinali bir yazard. Birka yl sonra Conservateur'de Chateaubriand ile yanyana kendi imzasyla makalelerini yaynlatmak erefine erimiti. M. de Clermont-Tonnerre, Sava ve Donanma Bakan Marki de Tonnerre'in yanna Paris'e tatillerini geirmeye geliyordu. Marki de Ton-nerre'nin yeeniydi. Kardinal, cppesinin altndan krmz oraplan grnen neeli, ufak tefek bir ihtiyard. En gze batan zelliklerinden birisi, By/c Ansiklopediden nefret etmesi ve bilardo oyununa ok dkn olmasyd. O devirde, yaz akamlan, Tonnerre'le-rin evlerinin bulunduu Madame Soka'-ndan geenler, onlann kapsnn nne gedikleri zaman, bilardo toplannn birbirine arptklan srada kardklan sesi ve Kardi-nal'in, karsndaki oyuncuya, "Haydi dayan -75bakalm," dediini duyarlard. Clermont-Ton-nere kardinalini Madam de T.nin salonuna, en yakn arkadalarndan biri olan eski Sen-lis piskoposu ve Fransz Akademisi yelerinden biri olan M. de Roquelaure tarafndan gtrlmt. M. de Roqulaure, uzun boyu ve akademi seanslarn hi karmamas ile gze arpan biriydi. Akademi Franoise'nin toplantlarn yapt, ktphanenin bitiiindeki odann caml kapsndan, merakllarn her perembe gn Selis piskoposunu grmeleri mmknd. Genellikle ayakta durur; yz yeni pudralanm, mor oraplarn giymi, rahipliini daha iyi gsterebilmek iin srtn kapya dnerdi. Btn bu saray ve din adamlar Madam de T.'nin salonuna ayn bir nem ve ciddiyet veriyordu. Ama ne var ki, bu yzyl, devrimin her yerde gereklemesini gerektiren bir yzyl olduundan, bu salon ve bu insanlarn hepsi bir burjuvann; yani Msy Gillenormand'm hkimiyetindeydiler. Devrim, kendisini bu feodal salonda bile hissettiriyordu. te Paris yksek sosyetesinin z buydu. Bu sosyetede nl kiilere pek yer yoktu. Chateaubriand bu salona girmi olsayd, Durchere Baba etkisi yapard. hretler, kralc bile olsalar, burada karantinaya alnrlard. hrette daima anari vardr. Bununla birlikte bu mutaassp evreye nl ve belli bir partiye bal adamlar da alnmam deildi. Bugnn "asil" salonlar o alarn salonlarna benzemezler. Bugnn Saint-Germain mahallesini bir dalalet kokusu sarmtr. Bu-76gnk kralclarn da birer demagog olduklarn syleyelim. Bu, onlar iin bir vg yerine geecektir. M. de T.'nin salonunda yksek kiiler bir araya gelmi olduu iin, ince ve yksek bir zevk grlyordu. Davran alkanlklarnda her eidiyle igdsel bir zerafet vard. Bu salona gelen insanlarn davranlarnda, eski rejimin btn incelii ve derinlii grlyordu. Bu rejim gmlmt, ama henz lmemiti. Bu alkanlklarn bazlar, zellikle dille ilgili olanlar insana ok garip geliyordu. Yzeysel bilgisi olan birisi, onlarn sylediklerine bakp, taral olduklarn sanabilirdi. Bir general karsna madame la generale diyorlard. Albay kars iin madame le colonelle de bsbtn kullanlmaz bir tabir deildi. Sevimli Madame Deleon, phesiz Longueville ve Chevreuse deslerini hatrlayarak, kendine byle denilmesini prens unvanna tercih ediyordu. Grequy Markizi de keza kendine madame la Colonelle dedirtmekteydi. Oysa kullandiklan deyimler taral deil eski saray deyimleriydi.

Bu evre, Tuileries Saray'nda, krala hitap ederken "majesteleri" kelimesinin yerine "kral" kelimesini koyarak, nc ahs'la hitap etmek inceliini gstermiti. nk "majesteleri" kelimesi herkesin azna derek deerini kaybetmiti. nsanlar ve olaylar bu adan bakarak yarglyorlar, yzylla alay ediyorlard. Bu, onlar yzyl anlamak iin aba sarf etmekten kurtaryordu. aknlk iinde herkes bir-77s birine yardm ediyor eldeki bilgileri birbirlerine ileterek paylayorlard. Mathusalem, Epi-menides'e ders veriyor; sar olan, kr olana bir eyler anlatyordu. Coblentz'den beri geen zaman yok sayyorlard. XVIII. Louis, Tann'nin sayesinde nasl hkimiyetinin yirmi beinci yln yayorsa, mlteciler de delikanllklarnn yirmi beinci yln yaamak hakkna sahip oluyorlard. Her ey dzenli ve uyum iindeydi. Hibir ey gereinden fazla varolmuyordu. Sz yarm yamalak bir nefes gibiydi. Salon ile ayn fikirde olan gazetenin bir Papirus'ten fark yoktu. Gen adamlar da vard aralarnda, ama yayor gibi deildiler. Eskimi ve alar gemi bu insanlara hizmet eden uak ve hizmetiler de tpk kendilerine benziyorlard. Btn bunlar binlerce yl nce yaam, her alanda miyad oktan dolmu, ama mezara ve lme kar hl direnen bir hal vard. Muhafaza, muhafaza etmek, muhafazakr. Btn szlk neredeyse bunlardan ibaretti. "yi kokmak" en nemli meseleydi. Gerekten de, bu insanlarn dncelerinde bol koku vard. Bu koku, naftalin kokusunu hatrlatyordu. Bu, mumyalanm bir dnyayd. Efendiler mumyalanm, uaklar tahnit edilmiti. Servetini kaybetmi ve mlteci olarak yaamakta devam eden bir Markiz, bir tek hizmetisi olduu halde, daima, "Uaklarm," diye konuuyordu. M. de T.'nin salonunda ne yaplyordu? Orada herkes aryd. An szcnn temsil ettii olgu henz -78kaybolup gitmemi olsa da, bu szck artk anlamn yitirmitir. Bunu aklayalm: An, haddini amak demektir. An, tahtn koruma adna asaya, mihrap adna piskoposluk serpuuna saldrmaktr; desteklediin eye kt davranmaktr; arabaya koulmuken ifte atmaktr; hainlerin yaklnda, sy az bulup odun ymlanna itiraz etmektir; puta, yeterince putperest olmadndan tr kar kmaktr; papa'da az papalk, kralda az kralclk ve gecede ok fazla aydnlk bulmaktr. Beyazlk adna, albatrosu, kan, kuuyu, zamba tatmin edici bulmamaktr. Bu taassup dncesi, Restorasyon devrinin birinci safhasnn bir zellii olmutur. Tarihte hibir ey 1814'te balayp 1820'de biten bu dneme benzemez. Bu biti M. de Vilele'in iktidara geliiyle belirlenmitir. Bu adam, saclann en becerikli adamyd. Bu alt yl, olaanst kasvetiyle skntl yllar olmutu; hem yer yer gndoumu aydmlkla-nn tayor, hem de ufuklan dolduran felaketlerin karanlklann getiriyordu. Bu yan aydnlk ve yan karanlk dnya iinde, hem yeni, hem gln, hem eski, hem ciddi, gen ve ayn zamanda yal bir topluluk belirmiti. Geri dn kadar uykudan uyanmaya benzeyen baka bir hal yoktur. Bu insanlar, gzlerini ovuturup duruyorlard. Bunlar Fransa' ya fkeyle; Fransa da onlara alayla bakyordu. Sokaklar, baykulara benzeyen yal markilerle dolmutu: Geri dnm ve dnmekte olanlar. Sokaklarda memnun mem-79nun dolap, Fransa'ya kavumann sevincini duyan soylular. Vatanlarna kavutuklar iin sevinten gzya dken, ama monarilerini bulamadklar iin zlen insanlar. Her ey birbirine karm, ne dorunun, ne gzelin, ne iyinin ortaklaa lleri kalmamt. Birinin gln bulduunu teki yce buluyordu; ilerinden, Bonaparte'a Scapin diyen biri bile kt. Bu dnya artk ortada yoktur. Bunu, stne basa basa sylememiz gerekir. Evet, bu dnya artk mevcut deil. Bu dnyadan tesadf eseri olarak baz insanlar ele alp, o a dncemizde yeniden yaratmak istediimizde, tufandan nceki alara ait eski bir lemle karlam gibi aryoruz. Gerekten de, o dnya bir tufann alp gtrd, silip sprd bir dnyadr. zerinden iki devrim geti ve bu dnyay yok etti; ite fikirlerin tufan. Ykmak ve ortadan kaldrmak zorunda olduklar eyleri ne kadar abuk rter, unutturur ve arabuk ne korkun cehennem ukurlar aarlar! Bu salonlarn da bir edebiyatlar ve bir politikalar vard. Bu adama inanyorlard. Mesela M. Agier, ahkm kesip dururdu. Malequ-ais Rhtmndaki kitap-yaync M. Colnet hakknda, yorumlar yapyorlard. Napolyon, Korsikal devden baka bir ey deildi. Daha sonralar, Msy Marki de Bonapart'- tarih kitaplarna, kral ordularnn bakomutan olarak geirmeleri, iinde bulunduklar gnlerin fikir akmlarna taviz vermek zorunda kalm olmalarndandr. Bu salonlar saflklarn uzun sre koruya-80madlar. 1818'den balayarak baz doktrinciler yava yava bu salonlara girmeye balad. Bu, endie verici bir ayrntyd ve yeni gelenlerin davran, hem kralc olmak, hem de bundan zr dilemek gibi garip bir davrant. Arlarn en fazla gurur duyduklar konularda onlar ekingen davranyorlard. Bunlar akll,

temkinli, sakindiler; politik retilerinin tekileri kk gren tonu ok iyi ayarlanmt; baarmaktan baka anslar yoktu nk. Beyaz boyun ba ve dmeli elbise giyme biimindeki an eilim, onlarn iine geliyordu; ancak, yal bir jenarasyon yarat-malan onlann hatalan ya da anszl olmutur. Bunlar bilge insanlara zg tavrlar taknyorlar ve mutlak hkimiyet temeli zerine lml bir iktidar kurma hayali tayorlard. Ykc liberalizmin karsna, bazen ender rastlanr bir dirayetle, muhafazakr bir liberalizmi koyuyorlard: "Kralcla kar hakszlk etmeyin. Birok somut iyilikleri grlmtr. Gelenei, ibadeti, dini, saygy tekrar getiren odur. Kralclk, sadk, mert, valye ruhlu sevecen ve vefaldr. stemeyerek, zlerek de olsa, monarinin eski ihtiamn ulusun yeni ihtiam ile birletirmeye ynelmitir. Geri ne devrimi ne imparatorluu, ne an ve erefi, ne zgrl, ne gen fikirleri ve kuaklan, ne de yzyl an-layabildi. Ama bize kar bu ekilde yaplan hakszl, biz de onu bir kenara atarak tekrarlam olmuyor muyuz? Kralcla saldrmak, liberalizmin aklszldr. Mirass olduumuz devrimci Fransa, tarihi Fransa'ya; -81yani anasna, yani kendisine kar gerektii kadar saygl davranmyor. 5 Eyll'den sonra kralln soylularna, tpk 8 Temmuz'dan sonra mparatorluun soylularna yapld gibi davramlyor. Onlar kartala hakszlk ettiler, biz de zambak ieine hakszlk ediyoruz. Tarihte var olan eyleri ille oradan kaldrmaya m almamz gerekir? XTV. Louis'nin tacn altn yaldzndan, IV. Henri armasn kazmak faydal bir i midir? Iena kprsndeki N harflerini silen M. de Vaoblanc'a glyoruz. Sanki onun yaptnn bizim yaptmzdan bir fark m vard? Marengo da Bouvin de bizim malmzdr. N harfleri gibi, zambaklar da bizim malmzdr. Bunlar bizim mirasmzdr. Bunlar istememenin hibir anlam yok. Vatanmzn bugnk durumunu inkr etmediimiz gibi, gemiini de inkr etmemeliyiz. Tarihi olduu gibi, btnyle istememek niye? Niin Fransa'y bir btn olarak sevmeyelim?" "Eletirilmekten holanmayan, korunduklar iin fkelenen doktorinciler, kralcl byle eletirip, savunuyorlard. "Kralcln ilk dnemine damgalarn vuranlar, doktorincilerdi. Kongregasyon, ikinci evreyi temsil eder. Cokunluun ardndan ustalk ve soukkanllk ald. Bu aklamay bu kadarla brakalm. "Bu hikyenin seyri iinde yazarn yoluna, ada tarihin bu ilgin kesiti kt. Yazar, sras gelmiken bu tarihi ana bir gz atarak, bu topluluun zelliini oluturan insanlardan ksaca sz amak ve bugn artk bilinmeyen o toplumun karakteristik yanlarndan -82bazlann anlatmak zorunda kald. O bunu acele olarak ve bu devre kar herhangi bir nefret ya da anlayszlk gstermeksizin yapyor. Ayrca bunlar, onun tutkuyla bal olduu anlardr. nk annesiyle ilgili olan ve kendisi iin ok deerli olan birtakm duygu ve anlarla bal olduu dneme aittirler. Zaten bu sz geen ufack dnyann da bir bykl vard. Bu devir, insan glmsetebi-lir, ama ona kar nefret duymak ya da onu hor grmek elden gelmez. Bu Fransa ne de olsa bir zamanlarn Fransa'syd. Marius Pontmercy, her ocuk gibi belli bir renim grd. Teyzesi Matmazel Gillenor-mand'n elinden kurtulunca, Msy Gillenor-mand onu klasik bilgilerden baka bir ey retmeyen bir hocann penesine teslim etti; namus delisi bir kadnn elinden kurtulan ocukcaz, bir ukalann eline dt. Kolejde geen yllarndan sonra Hukuk fakltesine girdi. Kralc, banaz ve katyd. Hayaszl ve neesinden rahatsz olduu byk babasn ok az seviyordu. Marius, babas gibi kederli ve ciddi bir insand. Bunun dnda soukkanl, ihtirasl bir mizac vard. Soylu, iyi kalpli, gururlu, dindar, heyecanl, katlk derecesinde onurlu, vahilie varacak derecede saf bir ocuktu. 4. Haydutun Sonu Marius'n klasik renimi bittii sralarda, Msy Gillenormand, sosyete hayatndan ekilip, yalnz yaamaya balamt. htiyar, -83Saint Germain'e ve M. de T.'nin salonuna veda edip, Filles-du-Calvaire Soka'ndaki evine ekilmiti. Kapcdan baka, Magnon'un yerine alnm olan hizmeti Nicolette ve yukarda sz geen, nefes darl olan Basque'li yannda alyorlard. 1827 ylnda, Marius on yedi yama basmt. Bir gece eve geldii zaman, bykbabasn elinde bir mektupla kendisini bekler buldu. "Marius," dedi bykbabas, "yann Ver-non'a hareket edeceksin." "Niin?" "Baban grmek iin." Marius akna dnmt; ne syleyeceini bilmiyordu. Her eyi bekleyebilirdi, ama bunu asla; bir gn gelip de babasn grme imknnn ortaya kacan hi aklna getirmemiti. Hibir ey bu kadar beklenmedik, bu kadar artc ve -dorusunu sylemekten ekinmeyelim- bu kadar tatsz olamazd. Nefret edilenle yaknlk kurmaya zorlamakt. Bu, ac veren bir ey olmaktan ok, yerine getirilmesi gereken kt bir zorunluktu. Marius, siyasi nedenlerden tr babasn sevmemesi bir yana, Msy Gillenormand'-n keyfinin yerinde olduu zaman syledii gibi, 'pala sallaycs' babasnn da kendini sevmediini sanyordu. Marius'e gre bu,

apakt. Yoksa kendisini byle bakalarnn eline brakmazd. Kendisinin sevilmediini sand iin, o da babasn hi sevmiyordu. "Bundan daha basit bir ey olamaz," diyordu kendi kendine. -84Bykbabasnn syledikleri onu o kadar armt ki azn ap tek kelime syleyemiyordu. "Galiba hastaym. Seni grmek istemi," dedi Msy Gillenormand, sonra ilave etti: "Yann hareket et. Saat altda kalkan bir araba olduunu sanyorum. Akama doru oraya varrsn. Bu arabaya yetimelisin. Acele etmen gerektiini yazm." Bunlar syledikten sonra, mektubu buruturarak cebine koydu. Marius o akam hareket edip, ertesi gn sabahleyin babasnn yanna varabilirdi. Bouloi Soka'ndaki bir araba irketi, geceleri Rouen'e kadar yolcu tayan bu arabalar Vernon'dan da geiyorlard. Ne Msy Gillenormand, ne de Marius bu konuda sorup bilgi edinmeye altlar. Ertesi gn, ikindiden sonra Marius, Ver-non'a varmt. Evlerin pencerelerinde mum klan grlmeye balamt. Karsna kan ilk insana, Msy Pontmercy'nin evini sordu. nk iinden o da Restorasyon taraftarlar gibi dnyor ve babasnn ne Baron, ne de Albay olduunu kabul ediyordu. Babasnn oturduu yeri gsterdiler. Kapy ald, elinde lambayla bir kadn kendisini karlad. "Msy Pontmercy'nin evi mi?" diye sordu Marius. Kadn hibir ey sylemedi. "Buras m?" diye sordu Marius. Kadn ban 'evet' der gibi sallad. "Kendisiyle konuabilir miyim?" Kadn bayla 'hayr' iareti yapt. -85"Ama ben onun oluyum," dedi, "beni beklemesi gerekirdi." Kadn cevap verdi: "Artk sizi beklemiyor." Marius, o zaman kadnn aladnn farkna vard. Kadn eliyle, Marius'e alak tavanl bir odann kapsn gsterdi. Marius ieri girdi. minenin zerine konmu ya kandili ile aydnlanan bu odada, erkek vard. Birisi ayakta duruyordu, teki diz kmt. ncs boylu boyunca yere uzanmt. zerinde gecelii vard. Yerde boylu boyunca uzanm olan, Albayn ta kendisiydi. tekilerden biri doktor, dieri de papazd. Papaz diz km dua ediyordu. Albay, beyin hummasna yakalanm gnden beri hasta yatyordu. Hastalnn balangcnda, bana gelecekleri nceden se-ziyormu gibi, Msy Gillenormand'a mektup yazarak, olunu grmek istediim sylemiti. Bu arada durumu daha da arlamt. Ma-rius'n Vernon'a vard akam, Albay kendini kaybetmi bir ekilde "Olum beni grmek istemiyor, benim gidip onu grmem gerekiyor!" diye bararak odasndan dar frlam ve ardndan yere dp can vermiti. Hizmeti ona engel olamamt. Doktorla papaz armlard. Ama doktor da papaz da, hatta olu bile ok gecikmiti. Kandilin titrek nda, Albayn kapanm gzlerinden szlm yalann yanaklannda panldad fark ediliyordu. Gzn snmt ama, gzya henz kuramamt. Bu -86danlalar, olunun ge kalm olmas iin dklen gzyalanyd. Marius ilk defa ve ayn zamanda son defa grd bu adama bakyordu. Bu, saygdeer yze, ak olduklan halde hibir eyi grmeyen bu gzlere, beyaz salara, zerlerinde obs paralannn krmz yldzlar gibi izler brakt ya da kl darbelerinin siyah izgiler ektii iri adaleli kollanna ve bacaklanna dikkatle bakyordu. Tann'nm iyilikle bezedii bu yze kahramanln damgasn vurmu olan o uzun yara izine dikkatle bakt. Bu adamn babas olduunu, artk yaamadn, dnerek ylece hareketsiz duruyordu. Duyduu hznn, herhangi l bir adam grd zaman duyaca hznden hibir fark yoktu. Bu odada bir matem, hem de yrek para-layc bir matem vard. Hizmeti bir keye ekilmi, alyor, hknklan duyulan papaz durmadan dua ediyor, doktor gzlerini sili-yordu. l bile alyordu sanki. Doktor, papaz ve kadn, duyduklan acnn arlyla Marius'e bakyorlard; bir oydu yabanc. Marius, babasnn ls karsnda ta-vrlanndaki bu tepkisizlik yznden kendini sulu hissediyor ve sklyordu. Elindeki apkasn yere drd. Bylelikle, duyduu ac yznden apkasn tutacak kadar bile hali olmadna tekileri inandrmak istiyordu. Ayn zamanda bu hareketinden pimanlk duyuyor ve kendi kendini hor gryordu. Ama bu, onun suu muydu? Babasn sevmiyordu, bunda ne vard yani? -87Albay geriye hibir ey brakmamt. Eyalarnn sat, cenaze masraflarn zar zor karlamt. Hizmeti, bulduu buruturulmu bir kt parasn Marius'e verdi. Bu kdn stnde, Albayn el yazs ile unlar yazlmt:

"Olum, mparator, Waterloo Sava'nm yapld alanda beni Baron ilan etmiti. Restorasyon, benim kanmla kazandm bu unvan kabul etmemek istediine gre, onu olumun alp tamas gerekir. Bu unvana layk bir insan olacandan hi phe etmiyorum." Arka tarafna da unlar eklemiti: "Ayn Waterloo Sava'nda, Thenardier isimli bir onba hayatm kurtarmt. Son zamanlarda, Paris civarnda bir kyde, kk bir lokanta ilettiini duymutum. Bu kyn Chelles veya Montfermeil olmas muhtemeldir. Olum bu adama rastlarsa, kendisine elinden gelen yardm yapmaldr!" Babasna bir ocuun babasna olan grev duygusundan deil de, insanolunun lm karsnda duyduu o belirsiz saygnn etkisiyle Marius, kd alp avucunda tuttu. Albaydan geriye bir tek ara kalmad. Msy Gillenormand, onun klcn ve niformasn eskiciye sattrd. Komular baheyi yama edip o nadir ieklerin hepsini skp gtrdler. Kalan bitkiler de allat, sarard ve kuruyup gitti. Marius, Vernon'da sadece iki gn kald. Defin merasiminden sonra Paris'e gitti. Babas sanki hi yaamamt. Byle birisinin mevcut olduu aklna bile gelmiyordu. Albay -88iki gn iinde gmlm, gn iinde ise tamamen unutulmutu. Marius'n apkasnda, tuttuu matemin bir iareti olan siyah erit grlyordu sadece. Hepsi bu kadard. 5. Devrimci Olmak in Ayine Gitmenin Faydalar Marius, ocukluunda edindii dini alkanlklar kaybetmemiti. Bir gn ayine katlmak iin Saint Sulpice Kilisesi'ne gitmi, kkken teyzesinin kendisini gtrd yerde durmutu. O gn her zamankinden daha ok dalgn olduu iin, arkalnda Khya Msy Mabeuf, kilise mtevelli heyeti yesi, yazl kadife kapl bir iskemleye oturduunu fark etmedi. Ayin henz balamt ki, bir ihtiyar yarana yaklaarak yle dedi: "Msy, buras benim yerim." Marius aceleyle yerinden kalkt. htiyar kendi yerini ald. Ayin sona erdiinde, Marius dncelere dalm, bir kenarda duruyordu. htiyar, tekrar Marius'n yanna yaklaarak yle dedi: "Biraz nce rahatsz ettiim iin sizden af dilemek isterim. Ama sizi tekrar rahatsz edeceim. Benim kzdm sandnz belki. Bakn size anlataym." "Zahmet etmeyin efendim," dedi Marius. "Hayr anlatmalym," dedi ihtiyar. "Benim hakkmda kt dncelere sahip olmanz istemem. Bu yeri ok severim. Burada oturduum zaman sanki ayin her zamankinden -89daha gzelmi gibime gelir. Bunun sebebini anlatacam size: Burada, uzun yllar boyunca, her iki ya da ayda bir muntazam olarak ocuunu grmeye gelen talihsiz bir babaya rastlamtm. Bu zavall babann, ocuunu baka trl grmesine imkn yoktu. nk baz ailevi sorunlar, ocuun kendisinden ayr bulunmasn gerektiriyordu. ocuunun ayine getirildiini bildii saatte buraya geliyordu. Kk ocuk babasnn burada olabileceinden tamamiyle habersizdi. Baba grlmemek iin u grdnz stunun arkasna saklanyor, ocuuna bakp alyordu. Onu her eyden fazla sevdii belliydi. Bunu gzlerimle grdm. te buras, zamanla benim iin kutsal bir yer halini ald ve zamanla ayini buradan dinleme alkanln edindim. Buray kilise mtevellisi olarak bana ayrlan zel yere tercih ediyordum. Bu bahtsz adam biraz tanma frsat bile buldum. Bu adamcazn zengin bir kaynpederi ve baldz vard. ocuu mirastan mahrum edeceklerini syleyerek adamcaz korkutmulard. ocuu grmeye kalkrsa bunu yapacaklarn sylyorlard. ocuu bir gn zengin ve mutlu olabilsin diye kendini feda etmiti. Bunun sebebi, babann siyasi fikirlerini beenmemeleriydi. Siyasi fikirlerin nemli olduunu kabul ediyorum, ama bazlar ii fazla ileri gtryorlar. Bir adam, Waterloo Sava'na katld diye, canavar olarak deerlendirilmesi yanltr. Bu sebepten dolay bir baba ocuundan kopartla-maz. Bu adamcaz Bonapart'n albaylarndan birisiymi. Galiba geenlerde ld. -90Vemon'da oturuyordu. Kardeim orada papazdr. smi de Montpercy gibi bir eydi. Yznde derin bir kl yaras izi vard." "Pontmercy mi?" dedi, Marius. Benzi sapsar olmutu. 'Tamam Pontmercy, yoksa tanyor muydunuz onu." Marius: "O benim babamd," dedi Marius. htiyar kilise yesi ellerini kavuturup haykrd. "Demek siz o kk ocuksunuz! Tabii ya, artk bym, gen bir adam olmutur o ocuk. Zavall yavrum! Hi olmazsa sizi gerekten seven bir babanz olduunu herkese syleyebilirsiniz." Marius ihtiyarn koluna girdi. Onu yerine kadar gtrd. Ertesi gn Msy Gillenor-mand'a yle dedi: "Arkadalarla bir av partisi planladk. Msaade ederseniz gn eve gelmeyeceim." "Drt gn gelme," dedi Msy Gillenor-mand. "Elenmene bak!"

Sonra gz krparak alak sesle kzma dnerek: "Herhalde kk bir gnl serveni," dedi. 6. Bir Kilise Mtevellisine Rastlamann Sonucu Marius'n nereye gittiini daha ileride greceiz. Marius gn ortalarda gzkmedi. Sonra Paris'e dnd. Doruca Hukuk Faklte-91si'nin kitaplna gidip, Moniteur koleksiyonunu istedi. Moniteufu okudu. Cumhuriyetin ve mparatorluun btn tarihini, "Saint-Helene Anlarn" gazeteleri, brorleri, kararnameleri, bltenlerin hepsini batan aa gzden geirdi. Byk Ordunun teblilerinde, babasnn ismini ilk defa grd zaman btn bir hafta boyunca hasta gibi nbetler geirdi. Pontmercy'nin komutanlar olan generalleri, zellikle, Kont H.'y grmeye gitti. Khya kendisine yardm etti; babasnn Vernon'da geirdii hayat, ieklerini, yalnzln anlatt. Marius bu esiz adam, aslan-kuzu cinsinden olan bu, hem sert, hem yumuak insan btn ynleriyle tand. Bu srada, btn vaktini alan, dncelerinin younlat bu incelemeyle megul olduu iin Gillenormandlan grecek zaman bulamyordu. Sadece yemek saatlerinde bir grnyor, sonra yeniden aratrmalarna dnp ortadan kayboluyordu. Teyzesi mrldanyor, Msy Gilleriormand, gevrek gevrek glerek "Kzlarn peinden koma anda," diyordu. Bazen de yle ilave ediyordu: "Bunun bir apknlk maceras olduunu sanyordum, meer bir tutkuymu." Gerekten de bu bir tutkuydu. Marius, babasn taparcasna sevmeye balamt. Ayn zamanda fikirlerinde de byk bir yenilik ve deiim gereklemek zereydi. Bu deiim birbirini izleyen birok aamayla ortaya kyordu. Bunlan amzdaki dnen -92insanlann ou yaad iin, tek tek izleyip ele almak nemlidir. Yeni yeni renmeye balad bu tarih Marius' korkutmaya balamt. lk etki cokun bir hayranlk oldu. Cumhuriyet ve mparatorluk, o ana kadar, onun iin dehet veren iki kelimeden baka bir ey deildi. Cumhuriyet, alacakaranlkta bir giyotin; mparatorluk, geceleyin ekilmi bir klt. Oysa imdi, iinde bir kaostan baka hibir ey gremeyeceini sand yere daha yakndan baktnda orada yldzlarn parldadn gryordu; Mirabeau, Saint-Just, Robespierre, Camilje Smoulins, Danton. Ve bunlarn ardndan bir gne ykselir: Napolyon. Marius, nerede olduunu tamamen armt. Aydnlklar gzn kreltiyordu. aknl yava yava dalp da gzleri bu aydnlklara altnda, yaplanlara ba dnmeksizin bakabildi. Devrim ve mparatorluk, gzlerinin nnde btn ynleriyle belirginlemeye balad. Bu iki olay grubunun da iki byk gerek iinde zetlendiklerini grd: Cumhuriyet, medeni haklarn kitlelere verilmesi; mparatorluk, Fransz dncesinin Avrupa'ya kabul ettirilmesiydi. Devrimden halkn yceliininin; mparatorluktan ise Fransa'nn ehresinin btn yceliinin ktn grd. Kendi kendine, btn bunlarn doru ve yerinde olduunu syledi. Bu ilk ve fazlasyla yapay bir senteze dayal anlayn eksik tarafn imdi burada aklayacak deiliz. Biz burada, yol almakta olan bir dncenin aamalarn betimliyo-93ruz. Deiim bir anda ve tek bir aamada olumaz. Bu sylediklerimizin, hem yukarda sz konusu edilenler, hem de bundan sonra syleyeceklerimiz iin doru olduunun kabul edildiini dnerek devam edelim: te Marius, o zamana kadar babasn anlamad gibi lkesini de anlamam olduunu grd. Ne birini, ne tekini tanmt, sanki gzlerine isteyerek bir perde ekmiti. imdi her eyi aka gryor ve ikisine kar taparcasna bir hayranlk duyuyordu. Pimanlklarla, vicdan azaplanyla doluydu ii. Kafasndakileri ve kalbindekileri artk ancak bir mezara anlatabileceini umutsuzluk iinde gryordu. Ah, ne olurdu babas hayatta olsayd. u an ona sahip kabilsey-di. Tanr onu kendisine balamak ltfunu gstermi olsayd; ona doru nasl koacak, ona ne kadar iten: "Baba, ite geldim, benim, olun. Ben de senin gibiyim, ayn yrei tayorum; senin olunum!" diye baracakt. Bembeyaz ban kollan arasna alacak, salarn gzyalaryla slatacak, yzndeki yara izini hayranlkla seyredecek, ellerini tutacak, elbiselerine bakacak, ayaklarn pecekti. Bu adam neden bu kadar erken, henz gen saylacak yata, adaleti grmeden, ocuuna kavumadan lmt? Sanki Marius'n yreinde hi durmakszn, "Yazk!" diye haykran bir ses vard. Ayn zamanda, daha ciddi, daha arbal, kendinden ve kaderinden daha emin bir insan haline geliyordu. Hakikatin, dorunun aydnl her frsatta gelip akln, anlama yetisini tamaml-94yordu. Sanki iin iin byyp geliiyordu. Kendisi iin yeni olan iki ey; vatan ve babas, onu giderek bytyor gibiydiler. Elinde bir anahtar varm gibi, her ey alyor, zlyordu. Nefret ettii eyleri kendi kendine aklyor, tiksindiklerinin ne olduklarn anlyordu. Kendisine, nefret edilmesi ve lanetlenmesi gerektiini syledikleri

byk adamlarn ve yce ilerin, Tanrsal kaderini ve insani yanlann aka gryordu. Kendisine ok eski dncelermi gibi gelen daha nceki dncelerini hatrladka fkeleniyor ve glmsyordu. Babasnn gznde yeniden itibar kazannca, bunun doal olarak Napolyon'un da yeniden itibar kazanmasna yol ayordu. Ama btn bunlar gayret sarf etmeden kendiliinden olmu deildi. ocukluundan beri onun kafasna, 1814 partisinin Napolyon hakknda verdii hkmler sokulmutu. Bilindii gibi Restoras-yon'un btn menfaatleri, btn igdleri, Napolyon'u tahrif etme eilimindeydi. Napol-yon'dan, Robespierre'den daha fazla nefret ediyordu Restorasyon, lkenin yorgunluunu ve ocuklann kaybeden annelerin nefretini kolaylkla istismar etmiti. Napolyon'u, masallarda grlen bir canavar haline sokmulard. Daha nceden dediimiz gibi, halkn hayalgc ocuklann hayalgcne benzer. Bu yzden, 1814 Partisi, Napolyon'u bu hayal gcne kt gstermek iin, imdi byk olduu iin en korkun olandan grotesk olduu iin korkun olana kadar, Tiberius'tan -95gulyabaniye, btn rktc maskeleri baaryla takdim etti. Byle olunca, Bona-part'tan sz edildiinde ister gzya dker, ister glmekten atlardnz; yeter ki, temelinde kin ve nefret eksik olmasn. Elverir ki, ondan nefret edilsin. Marius'n da bu herif-Na-polyon bu ekilde zikrediliyordu- hakknda baka fikri yoktu. inde, Napolyon'dan nefret eden, yola gelmez, dikkafal ufack bir adam vard sanki. Tarih okuyarak ve zellikle belgeleri inceledike Marius, Napolyon'u rten sis perdesi yava yava aralanmaya balad. nnde yce bir varlk belirmiti. Napolyon konusunda aldand gibi, btn baka eylerde de al-dandmdan phe etmeye balad. Her geen gn biraz daha iyi gryordu artk. Bylece yava yava, balarda duyduu utan, sonra dayanlmaz bir bynn ekiciliine kaplmasma, badndrc cokunluunun nce karanlk, sonra alacakaranlk, en sonunda da kl ve aaal duraklarn gemeye balamt. Bir gece, at katndaki kk odasnda yalnzd. Mumunu yakm, penceresinin yannda, masasnn zerine dirseklerini dayam, okumaya balamt. Dardan her eit hayal gn boluundan gelip gnlne dolarak dncelerine karyordu. Gece ne gzel bir grnm sunar. Nereden geldiini bilmediiniz bouk grltler duyarsnz. Yeryznden yz kere byk olan Jpiter, bir ate paras gibi parlar. Gkyz siyahtr. Yldzlar yanp sner. Harikulade bir eydir bu. -96Marius byk ordunun teblilerini sava alannda yazlm Homer'vari iirlerini okuyordu. Onlarda ara sra babasnn adna rastlyor, mparatorun ismi ise srekli geiyor, byk mparatorluk, nnde bir btn olarak beliriyordu. inde sanki bir coku selinin ykseldiini hissediyordu. Baz anlar sanki babas bir nefes gibi yanbandan geiyor, kulana bir eyler fsldyordu. Kendi kendine bir tuhaf oluyor; trampetlerin, toplarn, borazanl trampetli blklerin dzenli yrylerinin kard sesleri, svarilerin uzaklardan gelen bouk nal seslerini iitir gibi oluyordu. Bazen gzlerini gkyzne kaldryor, usuz bucaksz boluklarda yp duran yldz kmelerini gryor orada da ayn derecede yce eylerin kaynap durduunu hissediyordu. Yrei daralyor, vecd iinde titreyerek derin derin soluyordu. Birden, hangi etkinin, buyruun altnda kaldn anlama-yamadan ayaa kalkt, kollarn pencereden dar uzatp karanla bakt. Sessizlik, karanlk snrszlk ve ycelikle kar karyayd. O anda: "Yaasn mparator!" diye bard. Bundan sonra, her ey deiti artk. "Korsika Ays, iktidar gasps, zorba, kz kardelerinin olan canavar, katil," Talma'dan ders alan aktr bozuntusu, Yafa'y zehirleyen, kaplan yani Napolyon, aklndan silinmiti. Btn bunlarn yerine, ta uzaklarda, belirsiz bir kla aydnlanm ve eriilemeyecek kadar ykseklerde Sezar'n hayali belirdi. mparator, Marius'n babasnn gznde sevilen ve kendisine sadakat duyulan bir komutand. Mari-97us iin ise bundan baka bir eydi. Onun gznde Napolyon, Romallardan sonra dnyay boyunduruu altna almak isteyen Franszla-n derleyip toplayan byk adamd. O, Charle-magne'n XV. Louis'nin, IV. Henri'nin, Richeli-eu'nn, XTV. Louis'nin imdiye kadar yaptklarn srdren birisiydi. Selamet komitelerini yaratan oydu, ktlkler, hatta iledii sular olmutu, ama sonuta o da bir insand. Ne var ki hatalarnda ycelik, lekelerinde parlaklk, sularnda kuvvet vard. O, btn ulusu Fransa'dan sz atklar zaman, "Byk Ulus" dedirtmeye zorlam olan insand. Daha fazlasn da yapmt. Fransa adeta onun etine kemiine brnerek ortaya kmt. Avrupa'y klcyla, dnyay sat kla boyunduruuna almt. Marius, Napolyon'da, snrlara dikilip gelecei koruyacak olan gz kamatrc bir hayalet gryordu. Hem zorba, hem diktatrd. Bir Cumhuriyetten douyor ve bir devrimi zetliyordu. Isa'mn insan-tann olmas gibi, Napolyon da onun iin insan-halk't. Marius, yeni bir dine giren btn insanlar gibi, inancyla sarho oluyor, bu inanca katlmak iin acele ediyor ve bu konuda ok hzl ilerliyordu. Mizac byleydi. Bir ie giriince kendini durduramazd. Kl fanatizmi onu sardka saryor ve dnceye kar duyduu sayg ile karyordu. Dehayla birlikte kuvvete kar da hayranlk duyuyordu; yani tapnd nesnelerin bir yan tanrsald, br yan kuvvetle doluydu. Baka

ynlerden de alda-nyor, her eyi kabul ediyordu. Gerei ele geirmeye giderken belli bir ekilde yanldmz -98olur. Marius'n da iyi niyeti her eyi olduu gibi, btnyle kabul etmeye sebep oluyordu. Eski dnemin hatalarn nasl mbalaal bir ekilde gryorsa, Napolyon'un erdemlerini de o ekilde gryordu. Hafifletici sebepleri gzden kanyordu. Her ne olursa olsun, Marius ileriye doru byk bir adm atmt. Eskiden Monarinin ykl diye grd olay, imdi Fransa'nn douu olarak gryordu. Dncelerinin yn deimiti. Eskiden gnbatm sand ey, imdi afak olmutu. Btn bu deiimler, ailesinin hi haberi olmakszn meydana geliyordu. Bu gizli almalar srasnda, eski mutaassp ve Bourbon taraftan dncelerinden tamamyla kurtulup, tam anlamyla devrimci, demokrat ve cumhuriyeti olunca, Orfevres Rhtm'ndaki gravrclerden birisine gidip, bir kart smarlad. Kartn zerinde yle yazyordu. Baron Marius Pontmercy. Bu, bana gelen byk deiimin mantksal bir sonucuydu. Bu deimenin merkezi, bilindii gibi, babasyd. Ama kimseyi tanmad iin bu kartlar cebine koymaktan baka bir ey yapmad. te yandan, yine gayet mantkl olarak, yava yava babasna ve babasnn yirmi be sene boyunca urunda savat eylere yaklatka, bykbabasndan uzaklayordu. Zaten, Msy Gillenormand'm tavr, oktan beri pek houna gitmiyordu. Arbal gen adamla her eye yzeysel adan bakan bir ihtiyar arasnda kabilecek btn anlamaz-99lklar onlarn da arasnda kmt. Geronte'-un neesi, Werther'i artr ve zer. Ayn politik fikirlere ve dncelere sahip olduklan mddete, Marius'la Msy Gillenormand kpr zerinde karlam iki insana benzi-yorlard. Bu kpr yklnca, birden, onlar ayran uurum ortaya kmt. Marius, kendisini babasndan ve babasn kendisinden, aptalca nedenlerle Msy Gillenormand'n ayrdn dndke anlatlmaz bir hn duyuyordu. Babasna acya acya, bykbabasndan nefret eder bir hale gelmiti. Ama bunlarn hibirini belli etmediini sylemitik. Sadece hergn biraz daha souk davranyor, yemeklerde az konuuyor, evde pek grnmyordu. Teyzesi kendisine ktnda, tatl bir ekilde zr diliyor, neden olarak da derslerini, snavlarn, konferanslar ileri sryordu. Gillenormand, ilk tehisinden amyordu; "Ben iyi bilirim bunu, k oldu," diyordu. Marius arada bir darda da kalyordu. Teyzesi, "Nereye gider ki bu ocuk?" diyordu. Bu ksa yolculuklarn birinde, babasnn isteini yerine getirmek iin Montfermeil'e gitmiti. Eski onba Thenardier'yi aryordu. Thenardier, iflas etmi, lokanta kapanmt. Ne olduunu kimse bilmiyordu. Bu aratrmalar yaparken, Marius drt gn evden ayrlmak zorunda kald. "Biraz mbalaa ediyor, canm!" dedi bykbabas, "besbelli gnln kaptrm." -100Tam gsnn stnde, gmleinin altnda bir ey bulunduunu ve bunun siyah bir eritle boynuna balanm olduunu belli belirsiz grmlerdi... 7. Bir Kadn Parma Bir mzrakl svariden sz amtk. Bu M. Gillenormand'n babas tarafndan uzak bir yeen torunuydu. Ailesinin yannda kalmyor, evsiz, barksz, kla hayat sryordu. Temen Theodule Gillenormand, yakkl bir subay olmak iin gereken ne zellik varsa hepsine sahipti. Bir gen kz gibi beli ipinceydi, klcn alml bir ekilde sallyordu. Ular yukarya kvrk byklan vard. Paris'e ok seyrek gelirdi. O kadar seyrek ki, Marius kendisini hi grmemiti. Birbirlerini sadece ad-lanndan tanyorlard. Theodule'n, teyzenin gzdesi olduunu daha nce sylemitik sa-nnm. Kadnn onu sevmesinin nedeni, kendisini sk sk grmemesiydi. Sk sk grmediimiz insanlara, dndmz btn stnlkleri ve meziyetleri kolayca atfederiz. Bir sabah byk Matmazel Gillenormand, eve heyecan iinde geldi. Onun gibi bir insan ne kadar heyecanlanabilirse o da o kadar heyecanlanmt. Bu srada, Marius, yine bykbabasndan bir yolculua kmak zere izin istemekteydi; o gnn akam hareket edeceini de ilave etmiti. Msy Gillenormand, "Git bakalm," demi, sonra da kendi kendine, kalann kaldrarak, "Eski bir sulu gibi davranmaya balad," diye sylenmiti. -101Matmazel Gillenormand bu iin altnda bir eyler olduunu dnerek odasna pek bozuk dnm, merdivenleri karken yle barmt: "yi de, nereye gidiyor olabilir ki?" Kendi kendine az ok uygunsuz bir ak hikyesi, karanlkta bir kadn, bir buluma, bir sr tasavvur ediyordu. mkn olsayd byle bir durumu yakndan ve iyice grmek iin gzlklerini takp bakmaktan kanmayacakt. Bir srrn ne olduunu renmek tatl bir eydir. Bir rezaleti ilk duyan olmaya benzer. Evliya ruhlu insanlar bile bundan holanrlar. Dindarln en gizli yerinde bile, skandal ve rezaletleri renmekten zevk alma eilimi vardr. Bu yzden, bu hikyeyi renmek iin kr bir arzu duyuyordu.

Kendisini allmadk lde heyecanlandran bu meraktan kurtulmak iin, diki ve nak konusundaki yeteneklerini harekete geirmek yoluna bavurdu. Pamuk iplikleriy-le yaplan ve mparatorluk devrinde olduu gibi, Restorasyon'da da grlen naklardan birini ilemeye koyuldu. Bu nakta bir yn araba tekerlei motifi grlyordu. Skc bir abesle itigal eden bir ii. Bylece iskemlesine oturmu, saatlerdir nak ilerken birden kap ald. Matmazel Gillenormand ban iinden kaldrd. Temen Theodule karsndayd, ona, askerce selam veriyordu. Birden bir saadet l kopard. htiyar da olsanz, namus delisi de olsanz, hatta dindar ve teyze de olsanz, odanza bu yakkl svari subaynn girmesinden holanrsnz. "Demek sen ha, Theodule!" diye haykrd. -102"Yolum dt de teyzeciim." "Kucakla bakaym beni." "Peki, ite," dedi, Theodule. Sonra teyzesine yaklap kucaklad. Gillenormand teyze yazhanesinin bana gidip: "Hi olmazsa bir hafta kalrsn," dedi. "Bu gece gideceim teyzeciim." "Yok canm." "Mutlaka gitmem gerekiyor." "Kalmalsn yavrucuum. Senden rica ediyorum." "Kalmak isterim, ama grevim buna elvermez. Zaten durum ok ak. Bizim klay deitirdiler. Melun'daydk. imdi .Gaillon'a gnderiyorlar. Eski kladan yenisine gitmek iin Paris'ten gemek gerekiyordu. Ben de bu frsattan istifade ettim, gidip teyzemi greyim dedim." "Bu hatrinasln iin sana bak ne vereceim." Theodule'un eline on Louis altn sktrd. "Ayn zamanda duyduum zevk iin demek istiyorsunuz, teyzeciim, deil mi?" Theodule, teyzesini tekrar kucaklad. Teyzesi, niformasnn sert yerlerinin boynunu tahri etmesinden ayr bir zevk duydu. "Alayla birlikte at zerinde mi yolculuk yapyorsunuz?" dedi teyzesi. "Hayr teyzeciim. Sizi grmek istiyordum da, bu yzden zel bir izin aldm. Emir erim benim atm gtryor, ben de arabayla gidiyorum. Ha... Size bir ey sormak istiyorum." -103"Neymi?" "Kuzenim Marius da sk sk yollara dyor galiba." "Nereden biliyorsun bunu," dedi teyzesi. Eski merak yeniden uyanmt. "Buraya geldiimde, yerimi ayrtmak iin araba yolculuu dzenleyen irkete gitmitim." "Eee?" "Baka bir yolcu benden nce gelip listede yerini ayrmt. Adn defterde grdm." "Hangi ad?" "Marius Pontmercy." "Ah haylaz!" diye bard kadn. "Kuzenin senin gibi akl banda biri deildir. Demek geceyi arabada geirecek ha." "Ben de yle yapacam." "Ama senin grevin olduu iin yle yapacaksn. Oysa o, fesatlk olsun diye byle yapyor." "Vay canna," dedi, Theodule... Tam bu srada Matmazel Gillenormand'da bir deiiklik oldu; aklna anszn bir ey gelmiti. Erkek olsayd, elini alnna vururdu, ama yapmad. Theodule'u damdan der gibi: "Kuzeninin seni tanmadn biliyor musun?" diye sordu. "Hayr, bilmiyordum. Onu grdm. Beni fark ettiini belli etmek alakgnlln gstermedi." "Demek byle birbirinizi tanmadan yolculuk yapacaksnz?" "Evet o n tarafta, ben arkada." "Nereye gidiyor bu, araba?" -104"Aux Andelys'e." "Demek Marius oraya gidiyor?" "Eer benim gibi yolda inmiyorsa yledir. Ben Gaillon'a aktarma yapmak iin Vernon'-da ineceim. Marius'n nereye gittiini bilmiyorum." "Marius. Ne kt isim. Kim ona Marius ismini takmay akl etmi bilmem. Oysa sen, hi olmazsa Theodule ismini tayorsun." "ismim Alfred olsayd daha iyi olurdu," dedi, subay. "Simde beni dinle Theodule!"

"Dinliyorum teyzeciim." "Dikkat et!" _"Dikkat ediyorum." "Dikkat ediyor musun?" "Evet." "Peki, yleyse syleyeyim, Marius'n eve gelmedii oluyor sk sk." "Yani?" "Seyahat ediyor." "Yok canm." "Geceleri baka yerde kalyor." "Oh ne l." "Bu iin altnda ne olduunu renmek istiyoruz." Theodule kaarlanm erkek pozlarnda cevap verdi: "Bu ite sanrm, bir kadm olmal." Ve gven bildiren, hnzrca bir glle yle dedi: "Bir kzdr mutlaka." "Bu apak!" diye haykrd, yal kz. Karsnda konuan Msy Gillenormand'd san-105ki. Bu "kz," kelimesini hem bykbabann hem kk yeenin ayn ekilde zerine basa basa sylemesi, onun kanaatlerini dorulayan bir kant gibiydi. Matmazel Gillenormand szne devam etti: "Bizi memnun etmek istersen Marius'n peini brakma. Onu takip et. Seni tanmadna gre bu, zor bir ey olmayacak. Mademki iin iinde bir kz var, kz grmeye almalsn. Sonra bize btn hikyeyi yazar mektup halinde gnderirsin. Bu, bykbabann ok houna gider." Theodule byle casusluk yapmaktan hi holanan bir tip deildi, ama teyzesinin verdii on Louis altn ona ok iyi gelmiti ve muhtemelen devamnn gelebileceini grd; teyzesinin teklifini kabul ederek yle dedi: "Siz nasl isterseniz yle olsun, teyzeci-im," dedi. Sonra kendi kendine yle ilave etti: "Sonunda dad olduk." Matmazel Gillenormand onu kucaklad: "Seni bilirim Theodule," dedi. "Sen byle haylazlklar dnyada yapmazsn. Disipline btn varlnla itaat edersin, emirlerden d-an kmazsn. Grevine dkn vicdanl bir insansn. Her eyi inceden inceye aratrmadan harekete gemezsin. rnein, Marius gibi eksik etei grmek iin aileni evde brakp gitmezsin." Gen subay drstl vlen, nl haydut etesinin reisi Carthouche gibi memnun memnun yzn ekitti. Bu konumann getii gnn akam, ar-106r dmda bir gzcnn bulunduundan hi phelenmeyen Marius arabaya bindi. Gzcye gelince, onun ilk yapt i, bir gzel uyumak oldu. Gnl rahatl ile derin bir uyku ekiyordu. Btn gece horlad. afak skmeye balad zaman, arabac baryordu: "Vernon, Vernon dura! Vernon'da inecekler hazr olsun!" Temen Theodule uyand. Yan uyank bir vaziyette: "Peki peki, benim burada inmem gerekiyor!" diye homurdand. Sonra bellei yava yava netlemeye balad. Teyzesini dnmeye balad. Sonra aklna ald on altn geldi. Teyzesine, Marius'n yaptklar hakknda bilgi vermeyi vaat etmiti. Bunu hatrlaynca gld. "Belki de arabadan inmitir bile," diye dnd. Bu arada, niformasnn ceketinin dmelerini ilikliyordu. Poissy'de, Triel'de, inebilirdi. Meulan'da inmemise, Mantes'te inebilirdi. Elbette, Rollebois'da, Pacy'de inecekse i bakayd. Soldaki yola giderse Mre-ux, sadaki yolu takip ederse Laroche-Guyon tarafna gidebilirdi. "Tannm, imdi ben teyzeme ne yazaym?" diye dnd. Tam bu srada ndeki arabadan inen birisinin siyah paltosu, pencereden grld. Temen kendi kendine: "Acaba Marius mu?" diye sordu. Gerekten de bu, Marius'tu. Arabann hemen yannda duran kk bir kyl kz, atlarn ve arabaclarn arasna girip karak, yolculara iek satmak istiyor: -107"Hanmlarnza iek almay unutmayn!" diye baryordu. Marius onun yanna yaklat ve sepetin-deki en gzel ieklerden birkan ald. The-odule bu duruma ok armt. "Bu, acayip bir i," diyerek, arabadan aa indi. "Acaba bu iekleri kime gtrecek? Bu kadar gzel bir buket ancak ok gzel bir kadna gtrlebilir," dedi kendi kendine. "Bu kadn grmeliyim mutlaka," dedi.

Bu sefer emir ald iin deil, srf merak yznden Marius' takip etmeye balad. Kendi hesabna avlanan av kpeklerine benziyordu. Marius, Theodule'e hi dikkat etmiyordu bile. Gzel ve k kadnlar; arabadan aa iniyorlard. Marius onlara da dikkat etmiyordu. evresindeki hibir eyi grmyordu sanki. "k m yoksa?" diye dnd Theodule. Marius kiliseye doru yneldi. "Tamam," dedi Theodule, "kiliseye gidiyor. Ayinler klarn bulumalarna ayr bir tat katar. Tann'mn zerinden artlp, sevgiliye evrilen bir bak kadar tatl bir ey yoktur." Kiliseye varnca, Marius ieri girmedi. Etrafnda dolanp, yandaki kelerden birinin ardnda kayboldu. "Demek buluma, kilisenin iinde deil," dedi Theodule. "Hele ardndan gidip kz grelim." Marius'n arkasnda kaybolduu, keye, ayaklarnn ucuna basarak gitti. Oraya vard zaman, hayretten donakald. -108Marius, ban iki elleri arasna alm, otlarla kapl bir ukurun yan banda yere diz km, elinde tuttuu iek demetini bu ukura koymutu. ukurun ucunda, mezarn ba olduu belli olsun diye toprak biraz kabartlmt. Bu tmsein zerinde kara tahtadan bir ha vard. zerine beyaz harflerle u isim yazlmt: Albay, Baron Pontmercy. Marius'n alad iitiliyordu. Merak ettikleri kz, bir mezard. 8. Granite Kar Mermer Paris'ten ilk defa ayrldnda da Marius buraya gelmiti. Msy Gillenormand, "Evde yatmyor," dedii her seferinde buraya geliyordu. Takip ettii insanla byle ummad bir ekilde, bir mezarn banda burun buruna gelen Temen Theodule, dorusu bu ie ok armt. Bir trl tahlil edemedii acayip ve tatsz bir duygu, iini kaplamt. Bu duygudan, bir mezar karsnda duyduu sayg ile bir albay karsnda duyduu sayg birbirine karyordu. Bu durumda, Marius' orada brakp resmi bir tavrla geriye dnd. Bu geriye dnte ald askeri disiplinin de etkisi vard. lm ona, kocaman apoletler ve niforma ile grnm, o da kendisini askerce denilebilecek bir tavrla selamlamt. Teyzesine ne yazacam bilmedii iin, sonunda hibir ey yazmamaya karar verdi. Aynca ta-mamiyle tesadfi olan o esrarengiz durumlar-109dan birinde olduu gibi Vernon'daki olayn hemen ardndan Paris'ten bir kar tepki gelmeseydi, Marius'n ak konusunda Theodu-le'un yapt keiften muhtemelen hibir ey kmayacakt. gn sonra, sabah erkenden Marius, Vernon'dan geri dnd. Arabada geirdii iki gecenin yorgunluunu karmak ve uykusuzluunu geitirmek iin, hemen odasna kt; alelacele redingotunu karp banyo yapmak zere yzme kulbne gitmek iin dar kt. Boynuna bal olan siyah eridi de orada brakt. Btn salkl ve din yallar gibi, sabah erkenden uyanmak detinde olan Msy Gil-lenormand, Marius'n eve geldiini duymutu. Hemen kalkp yal bacaklarnn izin verdii kadar sratle, Marius'n at katndaki odasna kan merdivenleri trmanmaya balamt. Torununu hemen kucaklamak ve bu yaknlamadan istifade ederek, nereden geldii hakknda bir eyler renmek istiyordu. Ama delikanl, seksenlik ihtiyar merdivenleri kana kadar kp gitmiti bile. Msy Gille-normand odaya kt zaman Marius orada deildi. Yatak hi bozulmamt. zerinde, Marius'n redingotu ve boynuna balad siyah erit duruyordu. "Bu daha iyi," dedi Msy Gillenormand. Biraz sonra, Matmazel Gillenormand'n araba tekerlekleri motifleri ile dolu olan naksn iledii salona girdi. Muzaffer bir komutan gibiydi. -110Bir elinde redingotu, tekinde siyah eridi tutuyor ve haykryordu: "Zafer bizim. imdi srr zeceiz. Bu iin altnda ne olduunu nihayet anlayacaz. Sevgili haylazmzn apknlklarn reneceiz. te, roman artk elimizde. Kzn resmi elimizde." Gerekten de, eridin ucunda madalyona benzeyen ufak bir kutu vard. htiyar, kutuyu alp bir mddet amadan, elinde evirip evirdi. Yznde, burnunun ucunda duran yiyemedii nefis bir yemee bakan bir an, arzu, itah ve kzgnl okunuyordu. "Bunun bir resim olduu muhakkak. Ben byle eyleri bilirim. Bunu boynuna takp gsnn zerinde sevgiyle gezdirirsin. Kim-bilir ne biim bir kzdr, belki de acuzenin biridir. Bugnk genlerin zevklerine gvenilmiyor ki..." "Hadi babacm, an!" dedi Matmazel Gillenormand. Kutuyu amak iin bir yaya basmak gerekiyordu. Ald zaman iinde ok dikkatli katlanm bir kttan baka bir ey bulamadlar. "Bunu mutlaka kz yazmtr," dedi Msy Gillenormand. Glmekten neredeyse katlacakt. "Bunun ne olduunu bilirim," diye ilave etti, "bir ak mektubudur." "Peki yleyse, okuyalm," dedi teyze.

Matmazel Gillenormand gzlklerini takt. Kd at. Okudular: "Olum iin mparator beni Waterloo Sanva alannda baron ilan etti. Restorasyon, kanmla kazandm bu mevkiin benim hakkm olduunu kabul etmediine gre, bu unvan olumun devralp tamas gerekir. Olumun buna layk olacandan hi phem yok." O an baba ve kzn neler hissettiklerini anlatmaya imkn yok. Bir l ba, soluunu onlara doru flemi gibi buz kesilmilerdi. Birbirlerine tek kelime bile syleyemiyorlard. Sadece Msy Gillenormand, alak bir sesle ve sanki kendisine sylyormu gibi: "Bu, onun kl sallaycsmn el yazs," dedi. Kadn kd elinde evirip iyice inceledi. Sonra katlayp kutuya koydu. Tam bu srada redingotun cebinden mavi bir kda sanl ufak bir paket dt. Matmazel Gillenormand hemen kapp kd at. Bu, Marius'n bastrd kartlard. Bu kartlardan birini karp Msy Gillenormand'a verdi. Msy Gillenormand zerinde yazl olanlar okudu: "Baron Marius Pontmercy." htiyar, zili alp hizmetiyi ard. Nico-lette geldi. Msy Gillenormand, redingotu, siyah eridi ve kartlar eline alp odann ortasna frlatt. Hizmetiye dnerek: "Gtrn u paavralar," dedi. Bir saat boyunca birbirlerine tek kelime sylemediler. htiyar adam ve ihtiyar kz, birbirlerine srtlarn dnerek oturmular, ayr ayr dncelere dalmlard. Ama belki de dndkleri ayn eylerdi. Bir saat sonra Gillenormand teyze yle dedi. -112"ok gzel." Aradan ok gemeden Marius grnd, ieri girdi. Daha salonun eiini amadan, bykbabasnn elinde, kendi kartlarndan birini tuttuunu grd. Bykbabas onu grnce hemen bir stnlk taslayarak haykrmaya ve hakaret edici bir tavrla byk altndan glmeye balad. "Vay vay vay! nanlacak ey deil. Demek imdi baron oldunuz. Sizi ok tebrik ederim. Peki bu da ne demek?" Marius biraz kzararak cevap verdi: "Bu, 'Ben babamn oluyum,' demektir." "Senin baban benim." Marius yere bakt ve sert bir tavrla: "Benim babam, Fransa'ya ve Cumhuriyete erefiyle hizmet etmi, alakgnll ve kahraman bir adamd. nsanlarn bugne kadar yaratt en byk tarihin iinde yce bir insan olarak ortaya kmt. Yirmi be yl siperlerde yaam, gndzleri mitralyzlerin ve kurunlarn, geceleri karlarn altnda hayatm geirmiti. ki sancak alm, yirmi kere yaralanmt. Yalnzlk ve unutulmuluk iinde ld. Ve bana btn felaketler, iki vefasz varl, yani lkesi ile beni fazla sevmekten ileri gelmiti." M. Gillenormand'm yle pek fazla anlayamayaca szlerdi bunlar. Hele konumada cumhuriyet kelimesi geince ayaa kalkm, daha dorusu dikilmiti. Marius'n syledii tek kelime, bu ihtiyar kralcnn suratnda bir demirci krnn scaklnn yapt etkiyi yapyordu. Soluk renkten, krmzya, krmz113dan mora, mordan, alev alan bir nesnenin rengine gemiti. Marius'e, "Aalk insan!" diye haykrd. "Babann nasl biri olduunu bilmiyorum, bilmek de istemem. Evet hibir ey bilmiyorum onunla ilgili. Bildiim bir ey varsa, szn ettiin bu cumhuriyetiler iinde sefillerden baka hi kimse bulunmaydr. Bunlarn hepsi soyguncu, hrsz, baldnplak, katil, kzl apkaldrlar. Hepsi byledir diyorum. Anladn m? Senin baronluun da byle ite. Gzmde zerre kadar nemi yok. Robespierre'e uaklk eden heriflerdi bunlar. Bonaparte'a hizmet eden haydutlard. Btn bunlar, balarndaki meru krallarna ihanet eden aalk heriflerdi. Prusyallarn nnden kaan ve Waterloo'da ngilizlerin nlerine katp srdkleri korkaklardr bunlar. te btn bildiim bu. Sizin babanz da bunlarla birlikte ise, zr dilerim, ama su bende deil." Bu sefer kor kor yanma sras Marius'e, atei krkleme sras da Msy Gillenor-mand'a gelmiti. Marius, zangr zangr titriyordu. Ne syleyeceini, ne yapacan bir trl kestiremiyordu. Ba ate gibi yanyordu. Kutsal nesnelere hakaret edildiini gren bir papaz ya da tapt putun zerine tkrld-n gren bir Hint fakiri gibiydi. Bu tr szler sylensin ve karlksz kalsn; mmkn myd bu? Ama ne yapabilirdi ki? Babas gznn nnde hakarete uruyor, ayaklar altnda ineniyordu. Peki hakaret eden kimdi? Bykbabas. Birisine ktlk etmeden tekinin intikamn nasl alabilirdi? Bykbaba-114sma hakaret etmesi imknszd. Babasnn intikamn almadan da edemezdi. Bir yanda kutsal bir mezar, te yanda sayg duyulmas gereken beyaz sal bir ihtiyar vard. Bir an btn bu ihtimalleri dnerek sarho bir insan gibi ne yapacan kestiremeden kalakald. inde sanki bir girdap vard. Sonra gzlerini kaldrd ve bykbabasna bakarak:

"Bourbonlar yerin dibine batsn, XVIII. Louis domuzu gebersin!" diye bard. XVIII. Louis drt yl nce lmt, ama o buna pek aldrmyordu." Kpkrmz kesilmi olan ihtiyar birdenbire kfurun gibi bembeyaz oldu. Sonra minenin zerinde duran, Due de Bery'nin bstne dnd. Bst saygyla ve arballkla selamlad. Ardndan mineden pencereye, pencereden mineye gidip geldi. ok ar yryor ve hi ses karmyordu. Oday arnlarken topuklar sanki tatan bir yaratk yryormu gibi demeyi gcrdatyordu. Sonunda, bu manzara karsnda aptala dnm olan kzna hitap ederek sakin bir ekilde gld ve yle dedi: "Bu beyefendi gibi bir baronla benim gibi bir burjuva ayn atnn altnda barnamazlar." Ve birden yz gz fkeden imi, solgun, sinirli ve kendini kaybetmi bir halde, Marius'e haykrd: "Defol!" Marius evi terk etti. Ertesi gn Msy Gillenormand, kzma yle diyordu: "Her ay u kan iici herife bir miktar para -115yollayn. Sakn bana bir daha ondan sz etmeyin." ok kzd halde kzgnln dkecek yer bulamayan Msy Gillenormand, kzma ay boyunca 'Siz' diye hitap etti, Marius de bir hayli kzm, evden fkeyle kmt. Btn bu olanlardan sonra bir baka talihsizlik, durumu daha da ktletir-miti. Evdeki kavgalar daha ktletiren bu tr aksilikler hep olur. Yaplan ktlkler artmad halde, bunlardan duyulan aclar artar. Bykbabann emrine uyarak "paavralar' alp gtrm olan Nicolette, farknda olmadan iinde Albayn el yazs bulunan kdn sakl olduu siyah kutuyu drmt. Bunu, Marius'n odasna kan karanlk merdivenlerde drm olmas muhtemeldi. Aratrld halde ne bu kt, ne de madalyon bulunabilmiti. Ama Marius, Msy Gillenormand'm mnakaa ettikleri gnden beri bykbabasna "Msy Gillenormand," diyordu- vasiyeti bulup atee attndan emindi. Geri babasnn yazdklarn ezbere biliyordu. Bu bakmdan herhangi bir ey kaybolmu saylmazd. Ama kt ve zerindeki o kutsal el yazs kaybolup gitmiti. Bu, onun her eyiydi. Acaba vasiyete ne olmutu? Marius nereye gittiini bilmedii iin kimseye bir ey sylemeden ekip gitmiti. zerinde otuz franktan ve saatinden baka bir ey yoktu. Meydanlarn birinden kalkan bir arabaya bindi. Arabann nereye gittiini de bilmiyordu. Marius ne olacakt? -116DRDNC KTAP ABC DOSTLARI 1. Gittike Tarihselleen Bir Grup Grnte durgun geen o dnemde, ortalkta belli belirsiz bir devrim havas dolanyordu. 89'un, 92'nin derinliklerinden gelen esintiler vard. Gen Paris -bu ifadeyi balayn- bulua ermek, ergenlie girmek zereydi. nsanlar hemen hi farknda olmadan, zamann akyla birlikte deimekteydiler. Saatlerin kadrannda dolaan yelkovan, insanlarn ruhlar arasnda da hareket eder. Herkes ileriye doru ataca adm atyordu. Kralclar liberal oluyor, liberaller de-mokratlayorlard. Binlerce med-cezirle karmaklam bir deniz kabarmas gibiydi bu. Med-cezirlerin zellii, karmlar oluturmaktr. Bu yzden ilgin dnce karmlar ve birlemeleri oluyordu. Hem Napo-leon'a hem zgrle taplyordu. Biz, imdi burada tarihi yazyoruz. Bunlar o dnemin tahaflklanyd. Fikirler de eitli aamalardan geerler. Acayip bir tarz olan Voltaire'ci kralcln, acayiplikte ondan aa kalmayan bir benzeri ortaya kt; Bonaparist liberalizm. -117Baka dnce gruplar daha ciddiydiler. Oralarda ilkeler aratrlyor; hukukla balantlar kuruluyordu. Mutlak olana byk zlem duyuluyor, sonsuz mutlak olann sonsuz gerekletirme imknlar yakalanyordu. Mutlak, o sarslmaz dayankllyla, zihinleri snrsza doru iter ve onlan snrszln iinde yzdrr. Hibir ey dogma kadar hayal retmez. Ve, hibir ey hayal kadar gelecee gebe olamaz. Bugn topya olan, yarn ete kemie brnr. leri grlerin iki temeli vard. Gizli birtakm dnceler ortaya karak, kukucu ve sessiz kurulu dzeni tehdit ediyordu. Devrimin en yksek derecedeki belirtisidir bu. ktidarn kararszl onu ykmak iin kazlan lamda, halkn kararszlyla karlar. Ayaklanmalarn kuluka devri, hkmet darbelerinin tasarlanma sresine karlk gelir. O tarihte Fransa'da henz Almanlarn Tu-genbund'u, talyanlarn Corbonari'si gibi geni yeralt rgtleri yoktu. Ama yer yer karanlk kuytu kelerde eitli topluluklar dal budak salmaktayd. Aix'de Cougourde yava yava ekilleniyordu; Paris'te bu tr gizli rgtler arasnda zellikle ABC Dostlar Dernei bulunuyordu. Neydi bu A B C Dostlar? Grnteki amac ocuklarn eitilmesi, gerekte ise byklerin yetitirilmesi olan bir demek.

Kendilerini ABC Dostlar olarak tantyorlard. Abaisse' dedikleri, halkt. Halk kalAbaisse: Alalm, aalanm. Ayn zamanda ABC'nin Franszcada okunuudur. -118landrmak istiyorlard. Bu kelime oyunuyla alay etmek hata olur. Kelime oyunlar, siyasette bazen nemlidir. rnek: Narses'i ordu komutan yapan Castratus ad castra; rnek: Barbari et Barberini; rnek: Fueros y Fuegos; rnek: Tu es Petrus et super hane petram. vs. vs. ABC Dostlar, pek kalabalk deillerdi. Embriyo halinde gizli bir dernekti bu. Kumpas topluluklar kahraman yetitirebilseydi, buna bir kumpas topluluu diyebilirdik. Paris'te, iki yerde toplanyorlard; hal yaknlarnda, daha sonra szn edeceimiz Corint-he adl bir meyhanede ve Pantheon yaknlarnda Saint-Michel Meydam'nda bugn ykl- , m olan le cafe Musain adl kk bir kahvehanede. Bu buluma yerlerinden birincisi iilere, ikincisi de rencilere yaknd. Kahvehaneden oldukta uzakta olan ve ok uzun bir koridorla ona balanan bu odann iki penceresi ve gizli bir merdivenle Kk Gres Soka'na alan bir k vard. Orada sigara, iki iiyor, oyun oynuyor, glyorlard. Her konu hakknda ok yksek sesle, baka bir konudaysa alak sesle konuuyorlard. Duvarda, bir polis ajannn kukusunu uyandrmaya yetecek bir ipucu olan, eski bir cumhuriyet Fransas haritas aslyd. ABC Dostlan'nm ou renciydi. Bunlar baz iilerle samimi bir ittifak iindeydiler. te belliballarmn adlan: Bir lde tarihe mal olmulardr: Enjolras, Combeferre, Jean Prouvaire, Feuilly, Courfeyrac, Bahorel, Lesgle ya da Laigle, Joly, Grantaire. -119Bu delikanllar, dostluklar sayesinde aralarnda adeta bir aile ba kurmulard. Laig-le hari, hepsi gneyliydiler. Dikkate deer bir topluluktu bu. Arkamzda braktmz dibi grnmez derinlikler iinde kaybolup gitti. Bu dramn u ulatmz noktasnda, okuyucu bu gen kafalar trajik bir macerann karanlklarna gmlrken grmeden nce, onlarn zerine bir k demeti tutmak belki faydasz olmayacaktr. Adn en bata saydmz -bunun nedeni ileride anlalacaktr- Enjolras, ailenin tek ocuuydu ve zengindi. Enjolras, korkun olabilme yeteneine sahip sevimli bir delikanlyd. Vahi bir Antino-us'tu. Baklarnn dnceli parltsn grenler, onun sanki daha nce baka bir hayatta devrimin maherinden gemi olduunu sanrd. Devrim tarihinin canl bir tapma gibiydi. O byk eyi en kk ayrntsna kadar biliyordu. Bir delikanl iin garip saylacak ekilde hem rahip, hem sava yaradllyd. Hem ruhani lider, hem militand; o anki artlarda bakldnda ise bir demokrasi neferi; an hareketinin stnde bir idealin rahibiydi. Derin gzleri, biraz kzark gzkapaklan, kolayca horgrr bir ifadeye brnen kaln alt duda, geni bir aln vard. Bir yzdeki geni aln, bir ufukta geni gkyz gibidir. Bu yzyln balangc ve geen yzyln sonundaki erken ne kavumu baz genler gibi, ok canl bir grnme sahipti; solgun saatleri de olmasna ramen, gen kz tazeliinde bir grnmd bu. Artk erkeklemi olduu halde -120hl ocua benziyordu. Yirmi iki yandayd, ama on yedisinde gsteriyordu. Ciddi ve arbalyd, yeryznde kadn diye bir yaratn yaadndan habersiz grnyordu. Tek bir tutkusu vard: Hak; tek bir dncesi vard: Engeli devirmek. Aventin Da'nda bir Gracc-hua olurdu; Konvansiyon devrinde bir SaintJust. Gllere yle bir bakyor, bahan bilmiyor, kularn tn duymuyordu; Evad-ne'nin plak gerdan, onu Aristogiton'dan fazla heyecanlandrmazd; Harmodius iin olduu gibi, onun iin de iekler ancak klc gizlemeye yarard. Sevinlerinde kat ve ciddiydi. Cumhuriyetle ilgili olmayan olmayan her eyin nnde gzlerini utanla yere indirirdi. zgrln mermerden heykeline kt. Szleri hain bir kaynaktan esinlenir, bir ilahi gibi rpertiler yaratrd. Hi beklenmedik bir anda kanatlanverirdi. Onun yanna yaklama tehlikesini gze alan gnl maceracsnn vay haline! Cambrai Meydan'nn ya da Saint-Je-an-de-Beauvais Soka'nn havai ii kzlarndan biri, bu kolej kakn yz, bu gen sarayl hal ve tavrn, bu san uzun kirpikleri, mavi gzleri, rzgrda uuan bu salan, bu pembe yanaklan, taze dudaklan, nefis dileri grp de, bu doan gne kar istek duyar, gzelliini Enjolras'm zerinde denemeye kalkacak olursa, hi umulmadk korkun bir bak ona birdenbire uurumu gsterir. Bea-umarchais'nin apkn melei ile Ezechiel'in mthi meleini birbirine kantrmamay retir. Devrimin mantn temsil eden Enjol-121ras'm yannda, Combeferre de devrimin felsefesini temsil ediyordu. Devrimin mantyla felsefesi arasnda u fark vardr: Devrimin mant sonunda savaa, felsefe ise sadece bara gtrebilir. Combeferre, Enjolras' tamamlyordu. Enjolras'tan daha yksek deil ama, daha geni dnyordu. Zihinlere, genel dncelerle geniletilmi ilkelerin sokulmasn istiyordu. "Devrim, ama uygarlk da," diyordu. Dimdik ykselen dan evresinde geni, mavi bir ufuk yaylyordu. Bu yzden, Combeferre'in btn grlerinde eriilebilir, uygulanabilir bir taraf vard. Devrim, Com-beferre'de, Enjolras'ta olduundan daha fazla solunabilir bir eydi. Enjolras, onun tanrsal hukukunu, Combeferre ise doal hukukunu dile getirmekteydi. Birincisi Robespierre'e balanrken, ikincisi Condorcet'ye yaklamaktayd. Combeferre, herkesin yaad

hayat Enjolras'tan daha ok yayordu. Bu iki gen adama tarihe gemek ksmet olsayd, biri adalet, br akl olarak geerlerdi. Enjolras daha erkek, Combeferre daha insand. Homo ve Vir. Aralarndaki ince fark buydu gerekten de. Enjolras ne kadar sertse, Combeferre de doal beyazlyla o kadar yumuakt. Yurtta szcn sever, ama insan szcn tercih ederdi. Her eyi okur, tiyatrolara gider, dershanelere devam eder, Ara-go'dan n polarizasyonunu renir, biri insann yzn, teki beynini besleyen d ahdamarla, i ahdamann ifte fonksiyonunu aklam olan Geoffroy Saint-Hilaire'in bir dersini tutkuyla dinlerdi. Her eyden ha-122berdard, bilimi adm adm izlerdi; Saint-Si-mon'u Fourier'yle karlatrr, hiyeroglifleri zer, bulduu talan krp jeoloji zerine konuur, bir bombiks kelebeinin resmini ezbere izer, Akademi Szl'ndeki Franszca yanllar karr, Puysegur', Deleuze' incelerdi; hibir eyi, hatta mucizeleri bile kabul etmez, hibir eyi, hatta hortlaklar bile inkr etmezdi; Moniteufn koleksiyonlarn kartrr, dnrd. Gelecein, retmenlerin elinde olduunu ileri srer ve eitim sorunlaryla ilgilenirdi. Toplumun ahlak dzeyini entelektel dzeye ykseltmeye, bilimin geer ake olmasna, fikirlerin yaygnlamasna, genliin ruhen ycelmesine almay istiyordu. Halen kullanlmakta olan yntemlerin ksrlnn, klasik denen iki- yzyllk bir devreyle snrl edebi grteki sefaletin, resmi bilgilerin, ukalalarn, despota dogmatizmin, skolastik nyarglarn ve detlerin, okullarmz sonuta birer suni istiridye tarlas haline getirmesinden korkuyordu. Bilgindi, dil konusunda ok titiz, yabanc etkilere kar uyankt, ok ynl teknik becerileri vard; ok sabrl bir gzlemciydi ve ayn zamanda dostlarnn dedii gibi, "kuruntuya varacak derecede" dnmeyi severdi. Btn hayallere inanrd, demiryollarna, cerrahi mdahalelerde acnn bastmlabileceine, karanlk oda denen kutuda grntnn kaydedilebileceine hayallerin tespitine, elektrikli telgrafa, balonlarn ynlendirilebileceine, her eye. Zaten btl inanlarn, despotizmin, nyarglarn insanla kar her yerde ina etmi ol-123duu kalelerden pek korkmuyordu. Bilimin, sonunda durumu tersine evireceini dnenlerdendi. Enjolras bir lider, Combeferre bir rehberdi. Biriyle omuz omza dvmek, dieriyle birlikte yrmek isterdiniz. Bu, Combeferre'nin dvmekten aciz olduu anlamna gelmiyordu. Srasnda engelle kapmaktan ve btn gcyle patlayarak ona saldrmaktan asla kanmazd. Ama aksiyomlar reterek, pozitif yasalar aklayarak, insanla ynn gstermek onu daha fazla memnun ederdi. Yakmaktan deil aydnlatmaktan yanayd. Yangn da phesiz bir afak yaratabilir, ama neden gnn domasn beklememeli? Bir yanarda da aydnlatr, ama gn daha iyi aydnlatr. Combeferre, gzelin katksz, tertemiz ldamasn, ycenin ihtiamna tercih ediyordu belki de. Dumanla bulanklam bir aydnlk, iddet pahasna satn alman bir ilerleme, bu duyarl, arbal insan ancak yarm doyuruyordu. Bir halkn doru olana krlemesine atlmas, bir 1793, onu rktyordu, ama durgunluk ve hareketsizlik de onu tiksindiriyordu, bunda rmenin, lmn kokusunu duyuyordu; kp bataklk buharna, seli irkef birikintisine, Niagara elalesi'ni Montfaucon Gl'ne tercih ediyordu. Ksacas, ne durgunluk istiyordu ne de hz. Mutlak olana bir valye ruhuyla baml olan, patrtc, cokulu dostlar, grkemli devrimci maceralara tapndklar ve maceray istedikleri halde, Combeferre lerleme'nin kendi iini yapmas iin rahat braklmasndan yanayd; u iyi ilerlemenin; -124belki souk ama temiz, katksz, yntemli ama sitem kabul etmez kusurun da; melankolik, dalgn, hantal, ama arbal, soukkanl Combeferre gelecein k saan gzelliiyle gelmesi ve halklarn erdemli ve byk geliimini hibir eyin bulandrmamas iin diz kp dua edebilirdi. "yinin masum olmas gerekir," diye tekrarlard daima. Gerekten de, devrimin bykl, gz alc ideale sarslmadan bakp, penelerindeki kan ve atein, yldrmlarn arasndan ona doru u-maksa, ilerlemenin gzellii de lekesiz olmaktr ve bunlardan birini temsil eden Washing-ton'la, brn cisimletiren Danton arasndaki fark, kuu kanatl melekle, kartal kanatl melek arasndaki farktr. Jean Prouvaire, Combeferre'den biraz daha fazla kontrollyd. Ortaan incelenmesinin kayna olan u derin ve gl hareketle karm haldeki o kk anlk hevesten tr Jean kendisine Jehan diyordu. kt Jean Prouvaire; saksda iek yetitirir, flt alar, iir yazar, halk sever, kadnlara acr, ocuklar iin gzya dker, gelecei ve Tan-n'y ayn inan iinde birletirir ve Andre Chenier gibi kraliyeti birinin kafasn kestii iin devrime lanet ederdi. Sesi genellikle narinken, birdenbire erkekleirdi. Bilgelik derecesinde okumutu ve bir oryantalist saylabilirdi. Her eyden nce, iyiydi ve iyiliin bykle ne kadar yakn olduunu bilenler iin doal saylan bir eilimle, iirde ihtiaml ve byk olan tercih ederdi. talyanca, Latince, Greke ve branice bilirdi. Bu da onun -125sadece drt airi okumasna yaryordu: Dan-te, Juvenalis, Aiskhylos ve aya. Franszca'da Corneille'i Racine'e, Agrippa d'Aubig-ne'yi de Corneille'e tercih ederdi. Peygamber-iekleri ve kr iekleriyle dolu ayrlarda dolamaktan holanr, olaylarla olduu kadar, bulutlarla da ilgilenirdi. Dncesinin iki yan vard: Biri insandan, br Tann'dan yana. Ya incelemeye ya da byk bir hazla seyretmeye dalard. Gn boyu toplumsal sorunlar derinlemesine aratrrd. cret, sermaye, kredi, evlilik, dnce zgrl, sevme

zgrl, ceza sistemi, sefalet, ortaklk, mlkiyet, retim, blm; insanlk denen karnca yuvasna glgesini salan temel bilmeceler. Geceleri de yldzlan, o muhteem varlklar seyrederdi. O da, Enjolras gibi tek ocuktu ve zengindi. Sakin sakin konuur, ban eer, gzlerini yere indirir, skntl skntl glmser, kt giyinirdi; beceriksiz bir hali vard, en ufak bir ey karsnda kpkrmz kesilirdi, ok ekingendi. Ama bir yandan da gzpek biriydi. Feuilly, bir yelpaze imalathanesinde iiydi. ksz ve yetimdi, gnde zar zor frank kazanyordu ve tek bir dncesi vard: Dnyay kurtarmak. Bir baka ii de kendini eitmekti. Buna da, "kendini kurtarmak" diyordu. Kendi kendine okuma yazma renmiti. Btn bilgilerini tek bana edinmiti. Feuillly ok yce gnllyd. Muazzam bir kucaklama gc vard. Bu kimsesiz ocuk, btn halklar kendine evlat edinmiti. Annesini kaybettii iin, vatan zerine derinlemesine -126dnmt. Yeryznde vatansz bir tek insann bile bulunmasn istemiyordu. Halktan insanlarn derin bilgeliiyle, bizim bugn ulus dncesi dediimiz eyi, o iinde kendiliinden tamaktayd. Srf bilerek kzmak ve nefret etmek iin tarih renmiti. zellikle Fransa ile ilgilenen bu gen topyaclar topluluunda, o, d lkeleri temsil ediyordu. Yunanistan, Polonya, Macaristan, Romanya ve talya konusunda uzmand. Bu isimleri hak, adalet adna yerli yersiz durmadan tekrarlard. Osmanl mparatorluu'nun Yunanistan ve Teselya'da, Rusya'nn Varova'da, Avusturya'nn Venedik'te bulunmas: Bu tecavzler onu ileden karyordu. Hepsinden ok, 1772 zorbal onu isyan ettiriyordu. Dorulan fkeyle dile getirmek kadar ikna edici bir sz syleme yntemi olamaz. te, o byle bir alann uzmand. O alak 1772 tarihi zerinde, ihanetle ortadan kaldnlan o asil ve yiit ulus zerinde, o l crm, o canavarca tuzak zeinde, sz konusu tarihten bu yana birok asil ulusu daha bomu olan ve bunlarn doum kaytlarn silip spren, devletlerin korkun bir ekilde bask altna alnmas anlamndaki cinayetin prototipi ve ablonu hakknda tkenmez bir ilhamla konuurdu. Btn ada sosyal suikastlar, Polonya'nn paylalmas tarihine denk der. Polonya'nn paylalmas teoremi, gnmzdeki btn politik sulann ve cinayetlerin aklayc temelidir. Aa yukan bir yzyldan bu yana, Polonya'nn paylalmasna deiik biimlerde vize vermemi, blnmeyi onaylamam, im-127zalamam, parafe etmemi hibir despot, hibir hain yoktur. amzdaki ihanetlerin dosyas kantnldmda ilk gze arpan ite budur. Viyana Kongresi ilevini tamamlamadan bu cinayeti grmtr. 1772, avn keye sktnldm bildiren boru sesidir, 1815 ise taz pay. Feuilly'nin mutat konuma metni buydu ite. Bu zavall ii, kendisini adaletin vasisi tayin etmiti, adalet de onu ycelterek mkafatlandnyordu. Eninde sonunda hak yerini bulur. Venedik Cermen olamayaca gibi Varova da Tatar olamaz. Krallar bo yere zahmete giriyor, bo yere onurlann yitiriyorlar. Su altndaki lke eninde sonunda su yzne kar, tekrar grnr. Yunanistan, tekrar Yunanistan, talya, tekrar talya olur. Hak, olaylan protesto etmekten vazgemez. Bir ulusa kar ilenen soygun suu asla zamanamna uramaz. Bu byk dolandnclk-lann hibir gelecei yoktur. Bir ulusun alameti, bir mendil markas sklr gibi sklemez. Courfeyrac'n, M. de Courfeyrac adl bir babas vard. Restorasyon devri burjuvazisinin aristokrasi ve soyluluk konusundaki yanl dncelerinden biri de, bu "de" iyelik edatna fazlasyla bel balam olmasyd. Bilindii gibi, bu edatn hibir anlam yoktur. Gelgeldim, Minerva devri burjuvazisi bu biare "de"ye o kadar deer veriyordu ki, insanlar kendilerini bundan feragat etmek mecburiyetinde sayyorlard. rnein, M. de Chau-velin kendine M. Chauvelin, M. de Caumartin M. Caumartin, M. de Constant de Robecque Benjamin Constant, M. de Lafayette M. Lafa-128yette dedirtiyordu. M. de Courfeyrac da bundan geri kalmak istememi, adn ksaca Courfeyrac yapmt. Courfeyrac hakknda syleyebileceklerimiz aa yukan bu kadar; gerisi iin, Courfeyrac, Tholomyes'e benzer demekle yetinebiliriz. Gerekten de Courfeyrac'da eytan zeks, gzellii diyebileceimiz bir genlik cerbezesi vard. Bu durum daha sonra, tpk kedi yavrusunun sevimlilii gibi geer ve btn bu zerafet sonunda, iki ayak zerindeyse burjuva, drt ayak zerindeyse kart kedi olur kar. Genlik dalgalanndan birbirine aktanla-rak gelen bu tr akl, hemen hibir deiiklie uramadan, koucular gibi sonraki kuaklara ular, yle ki belirttiimiz gibi, 1828'de Courfeyrac' dinleyen kii, 1817'de Tholomyes'i dinlediini sanrd. Yalnz Courfeyrac mert bir ocuktu. Da yansyan akim benzerlikleri bulunsa da, Tholomyes'le onun arasnda byk fark vard. Her birinin iinde gizli yaayan insan, birinde dierindekinden tamamen farklyd. Tholomyes'in iinde bir avukat, Courfeyrac'm iindeyse bir gezgin valye yatyordu. Enjolras lider, Combeferre rehber, Courfeyrac merkezdi. brleri daha ok k saarken, o daha ok scaklk yayyordu. Courfeyrac, gerekten de, merkeze yaraan btn zelliklere sahipti. Bahorel 1822 Haziran'nda, gen Lalle-mand'n cenazesinde kan kanl ayaklanmaya kanmt. -129Bahorel neeli bir insand; kt arkadat, mertti, cebi delikti; savurgand, cmertlikle yansrd, cesurdu, kstahlkla yansrd; kavgaya dayankl yelekleri, kzl fikirleri vard; son derece amatacyd; ayaklanma

aamasna gelmeden nce en sevdii ey kavga; devrim aamasna gelmeden nce en sevdii ey ayaklanmayd. Sonucunu grmek merakyla cam krmaya, sonra yolun kldmm ta-lann skmeye, daha sonra da hkmeti ykmaya her zaman hazrd; on bir yldr hukuk fakltesi rencisiydi. u dsturu benimsemiti: "Asla avukat olma!" Hukuk okulunun nnden ender olsa da her geiinde redingotunu iliklerdi; o zamanlar henz palto yoktu. Okulun antsal kaps iin: "Ne yakkl ihtiyar!" derken, Dekan M. Delvincourt iin de: "Ne ant!" derdi. Derslerini ark konusu, profesrlerini de karikatr vesilesi olarak grrd. Hibir ey yapmad halde, okkal bir geliri vard; yaklak bin frank kadar tutuyordu bu. Kyl olan anasyla babasna, oullanna sayg gstermeyi retmiti. Onlar hakknda, "Burjuva deil, kyldrler, onun iin de aklldrlar," derdi. Gelgit akll bir adam olan Bahorel, birok kahvehaneye girip kyordu. tekilerin belli bir yere devam etme alkanlklar olduu halde, onun yoktu. Avare dolard. Dolamak insan bir eydir. Avare dolamak, Paris'liye zgdr. Aslnda, derin bir zekya sahipti ve grndnden daha duyarl ve akllyd. Bahorel, ABC Dostlan'yla, henz ekil-130lenmemi ama ileride kesin halini alacak olan dier gruplar arasnda kpr vazifesi gryordu. Bu gen kafalar kurulunda bir de dazlak ye vard. XVIII. Louis'nin g ettii gn kiralk bir arabaya binmesine yardm ettii iin dk yapt Marki D'Avaray'n anlattna gre, kral 1814'te Fransa'ya dnnde Calais'de karaya ayak bastnda, adamn biri ona dileke sunacak olmu. "Nedir dileiniz?" demi kral. "Bir posta dairesinde i, efendimiz." "Adnz nedir?" "L'Aigle." Kral kalanm atm, dilekedeki imzaya bakm ve ismin LESGLE olarak yazldn grm. Hi de Bonapartist olmayan bu isim kral etkilemi ve glmsemesine yol am. "Efendimiz," demi yine adam, "Atalanmz-dan biri zaarcym, kendisine Lesgueules adn takmlar. Adm bu lakaptan geliyor. Kulunuzun ad Lesgueules'dir, ksaltnca Lesgle, bozulunca L'aigle olur." Bu sz zerine kral glmeye balam. Daha sonra adam belki bilerek belki de farknda olmadan, Meaux Posta Dairesi'ne vermi. Grubun dazlak yesi, ite bu Lesgle'in veya Legle'in oluydu ve Legle (de Meaux) diye imza atyordu. Arkadalan onu ksaca Bos-suet diye anrlard. Bossuet ansszla uram neeli bir ocuktu. Hibir eyde baanya ulaamamakta uzmand, ama her eye glerdi. Daha yirmi -131be yanda olmasna ramen dazlakt. Babas en sonunda bir evle bir tarlaya sahip olabildii halde, olu acemice bir speklasyonla tarlay da evi de ksa srede yitirmiti. Bilgisi, kltr, zeks vard, ama beceremiyordu. Her ey elinden kayor, her ey onu aldatyordu; ne ina etse zerine yklyordu. Odun yarsa parman kesiyordu. Bir metresi olsa, ok gemeden kendisinden baka bir olduu ortaya kyordu. Her an bana bir felaket geliyordu. Grgrc, neeli hali bu yzdendi. "Kiremitleri den damn altnda oturuyorum," derdi. ard pek olmazd, nk kaza onun iin beklenen bir eydi; ansszl sakin bir tavrla karlar, kaderin cilvelerine akadan anlayan biri gibi glmserdi. Yoksuldu, ama kesesindeki nee bitmek tkenmek bilmezdi. Son meteliine abuk ulasa da, son kahkahasn asla atmazd. ansszlk kapsndan ieri girdiinde, bu eski dostu candan selamlar, felaketlerin gbeine elinin tersiyle dosta vururdu. Kr talihe kk adyla seslenecek kadar onunla samimiydi. Ona, "Merhaba kr talih," derdi. ansn, kaderin bu eziyetleri onu inat yapmt. Tkenmez kaynaklan vard. Be paras yoktu, ama can istediinde 'su gibi para harcama'nn yolunu bulurdu. Bir gece, dili uzun, akl ksa bir yaratkla bir akam yemeinde "yz frank' yiyecek kadar ii aztt. Bu da sefahat leminin ortasnda u unutulmaz szleri ona ilham etti: "Hey, be altnlk kz, hadi ek bakalm u izmelerimi!" Bossuet, avukatlk mesleine doru ar -132ar ilerliyordu. O da hukuk renimini Ba-horel gibi binbir glk iinde srdrmekteydi. Bossuet'nin oturacak yeri yok saylrd; hatta bazen hi yoktu. Bazen birinde, bazen bir bakasnda, ou zaman da Joly'de kalrd. Joly tp renimi gryordu. Bossuet'den iki ya daha kkt. Joly, gen bir hastalk hastasyd. Tp reniminden kazanc, hekim olmaktan ok hasta olmakt. Daha yirmi yanda, kendisini hastalkl sanyor ve mrn aynada diline bakmakla geiriyordu. nsann da pusula ibresi gibi mknatslandn iddia ediyor ve bedenindeki kan dolam yer yuvarlann byk manyetik akmndan bozulmasn diye geceleyin odasnda yatann baucunu gneye, ayak ucunu da kuzeye eviriyordu. Frtnal havalarda nabzn yoklar dururdu. yleyken, ilerinde en neelisi oydu. Btn bu tutarszlklar, yani genlik, uarlk, hastalk taknts, enlik, birbirleriyle gzelce uyuuyor ve bundan ortaya eksantrik, ama canaya-kn bir varlk kyordu. Bu varla, arkadalar, kanatl harfleri bol bol kullanarak Jolllly diyorlard. Jean Prouvaire ona: "Drt tane L zerinde uabilirsin," diyordu.

Joly'nin, bastonunun ucuyla burnuna dokunmak alkanl vardr ki, keskin bir zeky gsterir bu. Birbirinden son derece farkl ve ne de olsa ciddi bir ekilde sz edilmesi gereken btn bu gen adamlarn tek ve ayn bir dini vard: lerleme. Hepsi de Fransz Devrimi'nin ocuklaryd. -133lerinde en hafifleri bile, o tarihi, 89'u azna alr almaz ciddileir, resmileirdi. Kan balaryla bal olduklan babalan eskiden ya da halen ya merutiyeti ya da liberaldi. Umur-sadklan yoktu bunu. Onlar gentiler, kendilerinden ncesine ait bu kanklk onlan hi ilgilendirmiyordu; ilkelerin saf kan dolayordu damarlannda. Hibir aynntya taklmadan, dosdoru deimez hakka ve mutlak greve balanyorlard. Demee katlmlar, dernein srlann benimsemiler, yeraltnda ideali gizlice gerekletirmeye alyorlard. Btn bu tutkulu gnllerin, btn bu inanm kafalarn arasnda bir de pheci vard. Nasl bulunabiliyordu orada? Yanyana, onlara kanmadan. Bu phecinin ad Gran-taire'di ve genellikle bir bulmaca eklinde, byk R olarak imza atard. Grantaire, herhangi bir eye inanmaktan kanan bir insand. Aynca, Paris'teki derslerinde en ok ey renen rencilerden biriydi. En iyi kahvehanenin Lemblin Kahvehanesi olduunu, en iyi bilardonun Voltaire Kahvehanesi'nde bulunduunu, en iyi peksimetlerin ve uysal kzlann Maine Bulvan stndeki Ermitage'da olduunu, pili zgarasnn Saguet Ana'da, en nefis balk yahnisinin Cunette kapsnda yapldn bilirdi. Her i iin en uygun yerleri de bilirdi. Aynca, ayak boksu ve ayak dv, birka eit dans ve sopa eskrimi de, gayet iyi bildikleri arasndayd. stelik sk ikiciydi. Mthi irkindi. O devrin en gzel potin dikici kz Ir-ma Boissy, onun irkinliinden tiksinerek u -134yargda bulunmutu: "Grantaire tahamml edilmez biridir." Ama, Grantaire'in saf zgveni hi yklmyordu; o kadnlara, sevgiyle, gzn ayrmadan, sanki, "Eer isteseydim!" der gibi bakar ve kendisinin kadnlarca genellikle istenen bir insan olduuna arkadalann inandrmaya alrd. Btn u szler; halkn haklan, insan haklan, toplum szlemesi, Fransz Devrimi, cumhuriyet, demokrasi, insanlk, uygarlk, din, ilerleme, Grantaire'in gznde hemen hemen bir ey ifade etmeyen szlerdi. Glerdi o bunlara. phecilik, bu zek hastal, zihninde salam bir dnce brakmamt. Onun sarslmaz dorusu uydu: "Bir tek kesin hakikat vardr, o da kadehimin dolu olmasdr." Btn partiler uruna btn fedakrlklarla, babayla olduu kadar kardele de, gen Robespierre'le olduu kadar Loize-rolles'la da alay ederdi. Yksek sesle, "lmekle ok mesafe aldlar," derdi. armha gerilmi sa'nn karsnda: "te baanl bir daraac," derdi. Sefih, kumarbaz, inansz, ou zaman sarhotu; durmadan ayn arky syleyip bu gen hayalperestlerin cann skard: "Severim kzlan, severim iyisini arabn." Makam: Yaasn IV. Henri. Gelgeldim, bu phecinin bir fanatizmi vard: Bu fanatizm ne bir fikir, ne bir dogma, ne bir sanat, ne de bir bilimdi; bir insand: Enjolras Grantaire. Enjolras'a byk bir hayranlk, sevgi ve sayg duyuyordu. Bu mutlak dnceler cenderesi iinde, bu anarik pheci kime balanyordu? En mut-135lak olana. Nasl kskvrak yakalyordu Enjol-ras onu? Fikirleriyle mi? Hayr. Karakteriyle. Sk grlen bir olaydr bu. Bir phecinin bir insana balanmas, birbirini tamamlayan renkler yasas kadar basit bir eydir. Bizde olmayan, bizi kendine eker. Kimse gn n bir kr kadar sevemez. Cce kadnn gnlnde yatan, alayn borazancbasdr. Kurbaann gz gkyzndedir; niin? Kularn uuunu seyretmek iin. inde phenin srnd Grantaire, Enjolras'ta inancn gklerde szln seyretmeye baylyordu. Enjolras'a muhtat o. Kendisi aka farknda deildi, kendi kendisine aklamay dnmyordu, ama bu temiz, salkl, salam, doru, sert, saf yaradl onu byl-yordu. Bir igdyle kendi kartna hayranlk duyuyordu. Kendisinin gevek, kolayca eilip bklebilen, dank, hasta, ekilsiz dnceleri, bir belkemiine tutunur gibi Enjolras'a tutunuyordu. Manevi omurgas bu gle dayanmaktayd. Grantaire, Enjol-ras'm yannda bir kiilik kazanyordu. Zaten, kendisi de grnte uyumaz olan iki unsurdan olumutu. Alaycyd, candand. Kaytszlnda sevgi vard. Dncesi inantan vazgeebiliyor, ama yrei dostluktan vazge-emiyordu. Bu derin bir eliki; nk, sevgi bir inantr. Yaradl byleydi onun. Baz insanlar arka sayfa, tersyz, astar olmak iin domu gibidirler. Pollukstrler, Patrokles-tirler, Nisstrler, Eudamidastrlar, Ephesti-ondurlar, Pechmejadrlar. Ancak srtlarn bir bakasna dayamak artyla yaayabilirler; -136adlan baka bir adn devamdr ve ancak o adlarn nlerine bir balayc 've' edat olarak yazlrlar; varlklar kendilerine ait deildir, kendilerinin olmayan bir kaderin br tarafdr. Grantaire ite bu insanlardan biriydi. Enjolras'm tersiydi. Yaknlklarn daha abc'nin harflerinden balad sylenebilir. Dizide O ve P birbirlerinden ayrlmazlar. Dilediimiz gibi, ya O ve P ya da Orestes ve Pulades diyebilirsiniz. Grantaire, Enjolras'n gerek bir uydusu olarak bu delikanllarn evresine yerlemiti; orada yayordu; yalnz oradan holanyordu; her yerde onlarn peinden gidiyordu. Btn zevki, arap buharlar arasnda bu siluetlerin gidip gelmelerini seyretmekti. Neeli mizacndan tr onu hogryorlard. Enjolras, inanm bir

kii olarak bu pheciyi ve arbal bir kii olarak da bu sarhou hor gryordu. Grantaire, dostluu asla kabul edilmeyen bir Pulades'ti. Enjolras'tan hep sert davran gren, onun tarafndan hoyrata itilen, kovulan Grantaire, yine dner gelir ve Enjolras iin: "Ne yakkl mermer!" derdi. 2. Bossuet'nin Blondeau in Syledii Cenaze Nutku Grlecei gibi, yukarda anlattmz olaylarla ayn gnlere rastlayan bir le son-rasyd. Laigle de Meaux, srtn Musain Kah-vehanesi'nin kapsna keyifle yaslam oturuyordu. Tatil yapan bir stun heykeli havasndayd; sadece kafasndaki hayallere dalm, -137Saint-Michel Meydan'n seyrediyordu. Yaslanmak, hayalperestlerce hi de horgrlme-yen bir eit ayakta uyumaktr. Laigle de Me-aux, iki gn nce hukuk okulunda bana gelen ve gelecee ait kiisel planlarn -ki olduka belirsiz planlard bunlar- deiiklie uratan kk bir aksilii dnmekteydi. Hayal kurmak bir arabann nnden gemesine ve hayal kurann bu arabay fark etmesine engel deildir. Gzleri bulank bir avarelik iinde evrede dolap duran Laigle de Meaux, bu uyurgezerlii iinde, ar admlarla, kararszca meydanda yol alan iki tekerlekli bir araba grd. Acaba bu araba niye byle ksknd? At niin ar admlarla yryordu? Laigle bakt. Arabada bir delikanl ve bu delikanlnn nnde de olduka byk bir yol antas vard. anta, kumaa dikilmi bir kartn zerine siyah iri harflerle yazlm bir ad gelip geenlere sergilemekteydi: MARUS Pontmercy. Bu ad grnce Laigle'in tavr deiti. Yeniden dorulup iki tekerlekli arabadaki delikanlya seslendi: "Msy Marius Pontmercy!" Seslenilen araba durdu. Arabadaki delikanl da derin derin dnr gibiydi; gzlerini kaldrd. "Efendim?" dedi. "Siz Msy Marius Pontmercy misiniz?" "Evet, yle." "Ben de sizi aryordum," dedi Laigle de Meaux. "Nasl olur?" diye sordu Marius, nk gerekten de bykbabasnn evinden gelir-138jcen, mrnde ilk defa grd bir yz vard karsnda. "Ben sizi tanmyorum." Laigle: "Ben de sizi hi tanmyorum," diye cevap verdi. Marius, aklabann birine attn sand. O srada hi de keyfi yerinde deildi. Kalarn att. Laigle de Meaux hi oral olmadan devam etti: "nceki gn okulda deil miydiniz?" "Olabilir." "Eminim." "renci misiniz siz?" diye sordu Marius. "Evet. Sizin gibi. nceki gn tesadfen okula gitmitim. Bilirsiniz, insan bazen byle fikirlere kaplr. Profesr yoklama yapyordu. Bildiiniz gibi, o srada pek gln olurlar. yoklamada bulunmadnz m, kaydnz silinir. Altm frank gme gitti demektir." Marius yava yava dinlemeye balyordu. Laigle konumaya devam etti: "Blondeau'ydu yoklamay yapan. Blondea-u'yu tanrsnz, ok keskin, kt bir bumu vardr ve derse gelmeyenlerin kokusunu alnca keyiflenir. te, yoklamaya sinsice, P harfiyle balad. Bu harfle ilikim bulunmadndan, dinlemiyordum bile. Yoklama iyi gidiyordu. Eksik yoktu. Herkes oradayd. Blondeau zgnd. Kendi kendime, 'Blondeau, sevgilim, bugn en ufak bir idam bile infaz edemeyeceksin,' diyordum. Birdenbire Blondeau, Marius Pontmercy adn okumaz m? Cevap veren yok. Blondeau, umutla daha yksek sesle tekrarlad: 'Marius Pontmercy!' Ve kale-139mini eline ald. Msy, ben vicdan sahibi adammdr. Hemen kendi kendime yle dedim: ite, ad silinmek zere olan mert bir ocuk. Dzenli, dakik olmayan gerek bir hayat adam bu. Bir kitap kurdu; ii gc renmek olan iyi bir renci; uslu, iyi bir ocuk; mahal-lebi ocuu, kl krk yaran ders takntls; bilimde, edebiyatta, ilahiyatta gl ve bir bilge, paraya konuturabileceiniz avanaklardan biri deil. Avare avare dolaan; krsala, kye gitmeye baylan; uh, havai ii kzlarla dp kalkan, gzel hanmlarla kur yapan, kim-bilir, belki de u an benim metresimin yannda olan saygdeer bir tembel bu. Kurtaralm onu. Blondeau'ya lm!' Tam o srada Blonde-au, kara renkli isim izme kalemini mrekkebe batrm, vahi gzlerini hazr bulunanlarn zerinde gezdirmi ve nc kez sormutu: 'Marius Pontmercy!' Cevap verdim: 'Burada!' Bylece adnz silinmemi oldu." "Msy!" dedi Marius. "Ama sra bana gelince, benim adm silindi," diye ekledi Laigle de Meaux. "Sizi anlamyorum," dedi Marius. Laigle tekrar sz ald:

"Gayet basit. Cevap verebilecek kadar krsye, kaabilecek kadar da kapya yakndm. Profesr beni olduka sabit baklarla szyordu. Boileau'nun szn ettii muzip burnun ta kendisi olmas gereken bu Blondeau, birdenbire L harfini atlayverdi. L, benim harfim-dir. Ben De Meaux'yum, adm da Lesgle'dir." "L'Aigle ha!" diye onun szn kesti Marius, "ne gzel isim!" -140"te msy, Blondeau bu gzel isme geldi ve bard: 'Laigle!' Ben cevap verdim: 'Burada!' O zaman Blondeau bir kaplan munisli-iyle bana bakt, glmsedi ve: 'Siz Pont-mercy'siniz. Laigle deilsiniz. Sizin iin hi uygun olmayan, benim iinse, beni sadece kedere boan bir cmle!' dedi ve adm sildi." Marius haykrd: "Son derece zgnm msy." Laigle onun szn kesti: "Her eyden nce, iten gelen birka vg ifadesiyle Blondeau'yu mumyalamak isterdim. Onu lm sayyorum. Mumyalannca, sskalnda, renksizliinde, soukluunda, katlnda ve de kokusunda byk bir deiiklik olmaz zaten. 'Erudimini qui iudicatis ter-ram diyorum.' Burada Blondeau yatyor. Burun Blondeau, Blondeau Nasica, disiplinli kz, beki kpei, yoklamac, doru, yeniliklere kapal burjuva; kat, drst, gvenilir ve iren, korkun Blondeau. Beni sildii gibi, Tanr da onu sildi." Marius yine: "ok zgnm," diyecek oldu. "Delikanl," dedi Laigle de Meaux, "Bu size ders olsun. Bundan sonra dakik ve dzenli olun." 'Sizden binlerce defa zr dilerim." "Yaknnzn kaydnn silinmesine izin vermeyin." "ok zgnm!" Laigle bir kahkaha att. "Bense sevinten uuyorum. Avukat olma yolundaydm. Bu olay beni kurtard. Baroda -141kazanlacak zaferlerden vazgeiyorum; ne dul kadn savunmak ne de ksze saldrmak zorunda kalacam. Ne cppe, ne staj. Defterden silinmeyi baardm ite. Bunu size borluyum Msy Pontmercy. Size tantanal bir teekkr ziyaretinde bulunmak isterim. Nerede oturuyorsunuz?" "Bu arabada," dedi Marius. "Zenginlik belirtisi," diye sakin bir tavrla karlk verdi Laigle, "Sizi kutlarm. Ylda dokuz bin franka kiraladnz bir arabada oturuyorsunuz." O srada Courfeyrac kahveden kt. Marius zgn bir ifadeyle glmsedi. "Burada iki saattir oturuyorum ve kmaya da can atyorum, ama bu uzun hikye; nereye gideceimi bilemiyorum." Courfeyrac: "Msy, gelin, bende kaln," dedi. "ncelik bendeydi," diye uyard Laigle, "ama benim evim yok." "Sen sus Bossuet," dedi Courfeyrac. Marius: "Bossuet mi dedi, ama ben sizin adnz Laigle sanyordum." "De Meaux," diye cevap verdi Laigle, "Benzetmeyle de Bossuet." Courfeyrac, arabaya atlad. "ek arabac," dedi, "Portre-Saint-Jacques Oteli." Ve o akam Marius, Porte-Saint-Jacques Oteli'nin bir odasna Courfeyrac'la yan yana yerlemi oldu. -1423. Marius'n Urad aknlk Marius, birka gn iinde Courfeyrac'la dost oldu. Genlik, abuk kaynama ve yaralarn hzla kapanmas mevsimidir. Marius, Courfeyrac'm yannda rahat, zgrce nefes alyordu; yeni bir eydi bu onun iin. Courfeyrac ona hi soru sormuyordu. Hatta sormay dnmyordu bile. O yata yzler, her eyi hemen syler. Konumak gereksizdir. rnein bir gen adamn yz ifadesinden, onun geveze olduu sylenebilir. Baklr, tanlr. Buna ramen, bir sabah Courfeyrac birdenbire ona u soruyu sordu: "Aklma gelmiken soraym, siyasi bir inancnz var m?" Marius, sorudan adeta hakarete uramasna: "Lafa bak!" dedi. "Nesiniz peki?" "Demokrat-Bonapartist." "Huzurlu fare rengi grisi," dedi Courfeyrac.

Ertesi gn Courfeyrac, Marius' Musain Kahvehanesi'ne gtrd. Sonra glmseyerek kulana fsldad: "Devrime giri kartnz size vermem gerek." Ve onu ABC Dostla-n'nm odasna gtrd. Alak sesle ve Marius'n ne demeye geldiini anlamad basit bir kelimeyle onu arkadalaryla tantrd: "Bir renci." Marius, bir zek kovan iine dmt. Ama suskun ve arbal olmasna ramen, -143.-., oradakilerden ne daha az kanatl ne de daha az silahlyd. O ana kadar mnzevi bir hayat yaayan ve gerek alkanlklar gerekse zevkleri bakmndan iinden konumaya eilimi olan Marius, evresini saran bu bir sr gen adamdan biraz rkt. Btn bu heyecanl, an klar onu hem konumaya tevik ediyor hem de birer yana ekitiriyordu. Tam bir serbestlik ve faaliyet halinde bulunan btn bu zihinlerin debdebesi, bu kargaal gidi geliler, Mari-us'n dncelerini girdaba srklemiti. Bazen o kadar uzaa gidiyorlard ki, onlar yeniden bulup toplamakta glk ekiyordu. Felsefeden, edebiyattan, sanattan, tarihten, dinden kendine ok yabanc bir ekilde sz edildiini duyuyordu. Garip grntler arpyordu gzne; bunlar bir perspektif iine yerletirip yerletiremediinden, bir kaos iinde olup olmadndan emin deildi. Bykbabasnn grlerini brakp babasmnkileri benimsediinde, artk yerini kesin olarak belirlediini sanmt; oysa imdi endieyle ve gerei kendine itiraf etmekten ekinerek, yanld kukusunu duyuyordu. Her eye bak deimeye balamt. Bir eit sallant beynindeki btn ufuklar kertiyordu. Acayip bir i karklkt bu. Bundan ac duyuyordu. Bu gen adamlar iin 'kutsal bir ey' yok gibiydi. Marius, her konuda henz ekingen olan zihnini rahatsz eden garip szler iitiyordu. Bazen, klasik denilen eski bir repertuara ait bir trajedinin adn tayan bir tiyatro afi-144i ortaya kyordu: "Kahrolsun burjuvalarn sevgili trajedisi!" diye haykryordu Bahorel. Ve Combeferre'in buna yle karlk verdiini duyuyordu: "Yanlyorsun Bahorel. Burjuvazi, trajediyi seviyor. Bu noktada burjuvaziyi rahat brakmak gerek. Perukal trajedinin de yaamaya hakk var. Ben, Aiskhylos adna ona hayat hakk tanmayanlardan deilim. Doada yarm kalm taslaklar; yaratlta tamamlanmam parodiler vardr; gaga olmayan bir gaga, kanat olmayan kanatlar, yzge olmayan yzgeler, ayak olmayan ayaklar, insanda glme istei uyandran bir bart; ite sana rdek. Ama mademki kularn yan sra kmes hayvanlar vardr, antik trajedinin karsnda klasik trajedinin var olmamas iin bir neden grmyorum." Ya da bazan Marius Enjolras'la Courfey-rac'm arasnda Jean-Jacques Rousseau So-ka'ndan geecek oluyordu. Courfeyrac onun kolunu tutuyor: "Dikkat et. Buras Pltriere Soka'dr; altm yl kadar nce burada oturan garip bir kan koca nedeniyle bugn adna Jean-Jacques Rousseau soka deniyor. Therese ile Jean Jacques'in birlemesinin sonucu bu. Burada zaman zaman kk varlklar dnyaya gelirdi. Therese onlar yavrular, Jean-Jacques da bandan def ederdi," diyordu. Enjolras'm cevab sert oluyordu. "Jean-Jacques'a laf yok! O adama hayranm. ocuklarn reddetti, tamam, ama halk evlat edindi." -145Bu genlerin hibirinin azndan imparator sz kmyordu. Yalnz Jean Prouvaire'in ara sra "Napoleon" dedii oluyordu. tekiler "Bonaparet" diyorlard. Enjolras, "Bnapart" diye telaffuz ediyordu. Marius ayordu: Kavramann balangc. 4. Musaine Kahvehanesi'nin Arka Odas Bir gn bu genlerin arasndaki, Mari-s'n de zaman zaman katld konumalardan biri, kafasn iyice allak bullak etti. Olay Musaine Kahvehanesi'nin arka odasnda geti. O akam hemen btn ABC Dostlar toplanm, gaz lambasn trenle yakmlard. Heyecansz, ama grltyle ondan bundan konuuyorlard. Enjolras'la Marius'n dnda herkes olduka geliigzel nutuklar ekiyordu. Arkadalar aras sohbetlerin bazen byle parltlar olur. Bir sohbet olduu kadar, bir oyun, bir dalamayd bu. Ortaya kelimeler atlyor, kelimeler tutuluyor, her kafadan bir ses kyordu. Bu arka odaya kesinlikle kadn alnmazd. Yalnz kahvehanenin bulaks Louison istisnayd. O, ara sra bulakhaneden 'labora-tuvar'a gitmek iin oradan gelip geerdi. Adamakll sarho Grantaire, ele geirdii keyi grltye bomakta, avaz avaz man-tkl-mantksz fikir yrtmekteydi. yle haykryordu: "Susadm. Bakn lmller, yle bir hayal kuruyorum: Haidelberg fsna inme ine-146cek olsa ve ona yaptracaklar on iki sln biri de ben olsam imek isterim. Hayat unutmak istiyorum. Hayat, bilmem kimin iren bir icaddr. Sresi hitir, deeri hitir. Herkes yaayacam diye boynunu krar. Hayat, bir dekordan ibarettir ve dekor olmayan gerek yan da azdr. Mutluluk, yalnz bir yan beyaz olan,

eski bir erevedir. Kilisenin vaizi ne diyor: 'Her ey bo,' ben belki de hi var olmam byle bir adam gibi dnyorum. Sfr, anadan doma dolamak istemedii iin, kibirle giyinmitir. Ey kibir! Her eyin tumturakl szlerle sslenip onanlmas! Mutfak bir laboratuvar, dansz bir profesr, ip cambaz bir beden eitimcisi, boksr bir yumruk ustas, eczac bir kimyager, perukac bir artist, har karan ifti mimar, jokey bir sportmen, tesbihbcei kanatl bir uzun bacaktr. Kibrin bir tersi bir de yz vardr; yz hayvandr, incik boncuklanyla bir zencidir; tersi ahmaktr; eski psk elbisesiyle bir filozoftur, hatta namus ve haysiyet genellikle sahte eylerdir. Krallar insan gururunu oyuncak yaparlar. Caligula bir at konsl yapmt; II. Charles, bir sr filetosuna valye unvan vermiti. Hadi bakalm, imdi konsl n-citatus ile Baron biftek arasnda bbrlenin bbrlenebileceiniz kadar. nsanlarn zde-erlerine gelince, o da pek fazla saygdeer deildir. Komunun komusunu vne kulak verir. Beyaz beyaza kar bir canavardr; zambak konuabilseydi, gvercine yle bir giydirirdi ki! Bir sofuyu ekitiren bir yobaz, bir engerekten, bir ngrakldan daha zehirlidir. -147Yazk ki cahilin biriyim, yoksa size daha bir sr ey sayardm, ama ite bir ey bildiim yok. Szgelimi ben hep zeki, parlak zekl biriydim; Gros'da renciyken tablocuklar bo-yayacak yerde, vaktimi elma armakla geirirdim. Kendi hakkmda syleyeceklerim bu kadar ite; sizlere gelince, sizler de yle birer matah deilsiniz. Sizin mkemmellikleriniz, olaanstlkleriniz bana vzgelir. Her yetenek sonunda bir kusura varr; tutumlu, cimriyle elele verir; cmert msrifle komudur, cesur kabadayyla dirsek dirseedir; ok dindar demek, biraz ikiyzl demektir; Dioge-nes'in harmaniyesinde ne kadar delik varsa, erdemlilikte de o kadar erdemsizlik vardr. Hangisine hayransnz, lene mi, ldrene mi? Sezar'a m, yoksa Brutus'e mi? Genellikle ldrenden yana olunur. Yaasn Brutus! O ldrd. te, erdem budur. Erdem, kabul, ama delilik de kabul. u byk adamlarda acayip lekeler var. Sezar' ldren Brutus, bir kk olan ocuu heykeline kt. Bu heykel Yunanl heykeltra Strongylion'undu. Ne-ron'un seyahatlerinde yanna ald Gzel Bacak, Euenemos adl Amazon figrn de yine bu Yunanl heykeltra yapmt. Bu Stongyli-on ancak iki heykel brakt ve bu iki heykel de Brutus'le Neron'u birletirdi. Birine Brutus k oldu, brne Neron. Btn tarih uzun bir tekrardan ibarettir. Bir yzyl ncesinden aktarlp bize ulaan Marengo Sava, Pydna Sava'nn kopyasdr; Clovis'in Tolbiac'yla Napoleon'un Austerlitz'i iki kan damlas gibi birbirine benzerler. Zafere pek nem vermem. -148Yenmek kadar sersemce bir ey olamaz; hakiki zafer, ikna etmektir. Ne var ki, herhangi bir eyin doruluunu ispatlayn ispatlayabilir-seniz! Baarmakla yetiniyor sunuz, ne adilik! Ve de fethetmekle, ne sefalet! Heyhat, her tarafta bo gurur ve alaklk. Her ey baarya boyun eiyor, dilbilgisi bile. "Si volet usus," der Horatius. Bu nedenle insan soyundan nefret ediyorum. Btnden paraya inerek al-alacak myz? Uluslara hayran olmam m istiyorsunuz? Hangi ulusa, syler misiniz ltfen? Eski Yunanllara m? Atinallar, gemiin bu Parislileri; o zamann Coligny'si olan Pho-kion'u ldryor ve tiranlara dalkavukluk ediyorlard; Anakephoros, bir seferinde Pisis-tratos hakknda, "Adamn sidii arlar ekiyor," demiti. Elli yl boyunca Yunan lkesinin en nemli kiisi dilbilgisi uzman Philetas olmutur. O da yle ufak tefek, yle sska bir adamd ki, rzgrla srklenip gtrlme-mek iin ayakkablarnn altna kurun koydurmak zorunda kalmt. Korinthos'un byk meydannda Silanion'un yapt, Plini-us'nun da kataloga geirdii bir heykel vard. Bu heykel Episthates'i temsil ediyordu. Ne yapmt bu Episthates? elme takmay icat etmiti. te eski Yunanistan'n n ve onurunun zeti budur. Baka uluslara geelim. ngiltere'ye mi hayran olacam? Fransa'ya m hayran olacam? Fransa'ya ha? Niin? Paris iin mi? Atina hakkndaki dncemi size syledim. ngiltere mi? Niin? Londra iin mi? Kartaca'dan nefret ederim. Hem sonra, Londra, lksn metropol, sefaletin merkezi-149dir. Yalnz Charing-Cros Mahallesi'nde ylda elli kii alktan lr. Byledir ite Albion. Son olarak bir ngiliz kznn gllerden bir ta ve mavi gzlkle dans ettiini grdm de ekleyeyim. yleyse, ngiltere'ye de vah, diyelim. Peki, John Bull'a hayran olmuyorum da, kardei Jonathan'a m hayran olacam? Bu kleleri olan kardeten pek hazzetmem. Vakit nakittir'i kaldrn, ne kalr ngiltere'den? Pamuk kraldr' kaldrn, ne kalr Amerika'dan? Almanya lenfa'dr, talya sofradr. Rusya iin mi vecde geleceiz? Voltaire Rusya'ya hayrand. O in'e de hayrand. Rusya'nn baz gzellikleri olduunu kabul ediyorum, nihayet, kuvvetli bir despotizmi var, ne var ki ben despotlardan nefret ederim. ok kof, salksz kimselerdir Ruslar. Bir Aleksey'in kafas kesilmi, bir Piyotr hanerlenmi, bir Pavel boulmu, baka bir Pavel izme topuu ile yamyass edilmi, nice van'lar boazlanm, birok Nikolay'lar ve Vasiliy'ler zehirlenmitir; btn bunlar, Rus imparatorlarnn saraynda artlarn apak ekilde sala zararl olduunu gsteriyor. Btn uygar uluslar dnrlere hayran olmamzn u artn sunarlar: Oysa, sava, uygar sava, Jaxa Da geitlerinde Trabucaire'lerin ekyalndan Komani Kzlderililerinin Tehlikeli Geit'teki hrszlklarna varncaya kadar btn haydutluk ekillerini bir araya toplar ve sonuna kadar kullanr. Ph! Avrupa, yine de Asya'dan iyidir mi diyeceksiniz bana? Asya'nn maskaralk olduuunu kabul ediyorum, ama modalarnza ve zerafetinize ihtiamn btn -150-

karmak pisliklerini, Kralie Isabelle'in kirli gmleinden, veliahtn delik iskemlesine kadar her eyi kartran siz Batl uluslarn Da-lay Lama'ya glecek haliniz olduunu sanmyorum. Sayn insancl baylar, size esef ediyorum. En ok bira Bruxelles'de, en ok ispirtolu iki Stockholm'de, en ok ikolata Madrid'de, en ok ard suyu Amsterdam'da, en ok arap Londra'da, en ok kahve stanbul'da, en ok absent Paris'te tketilir. te btn faydal bilgiler. stnlk en sonunda yine Paris'tedir. Paris'te, paavraclar bile Sybaris'liler gibi zevk ve sefa dkndrler. Diogenes, Maubert Meydan'nda paavrac olmay, Pire'de filozof olmaya tercih ederdi. unu da renin; paavraclarn meyhanelerine 'bibine' derler, en nlleri de Tava ile merbahanedir. yleyse, ey kenar mahalle iki dkknlar, meyhane adlan, barlar, ay partileri, et-pazarlan, dans salonlar, kerhaneler, pa-avra-bez toplayclar; akamclar, halife kervansaraylar, yemin ederim; ben bir zevk dknym, adam bana krk metelie klan Richard'da yemek yerim, plak Kleopatra'y sarmak iin bana ran hallan gerek! Nerede Kleopatra? Ha! Sen misin Louison, merhaba." Grantaire, Musain'in arka odasndaki kesinde zilzurna sarho, iini ite byle dkyor, oradan geen bulak kadna taklyordu. Bossuet, elini uzatm onu durdurmaya alyordu, ama bouna. Grantaire gittike perdeyi ykseltmekteydi. "ndir peneni aa Meaux kartal. Artak-151serhes'in sunduu incik boncuklan reddeden Hippokrates tavrnla beni etkileyemezsin. Hem zaten zgnm ben. Ne sylememi istiyorsunuz peki? nsan ktdr, insan biim-sizdir; kelebek iyi baanlm, ama insan ba-arlamam. Tann bu hayvan yaratmay be-cerememi. Bir kalabalkta neyi sesen bir irkinlik rnei. Rastgele ilk setiin bir sefildir. Femme (kadn) ile infeme (kt, er) kafiyelidir. Evet, bende hzn var, melankoliyle kank, nostaljiyle beraber, stelik de hipo-kondria; ksyorum, fkeleniyorum, esniyorum, sklyorum, geberiyorum, patlyorum! Tann'nn can cehenneme!" "Kes bakalm, byk R!" dedi Bossuet. O da evresindekilerle hukuk konusunda bir tartmaya girimi ve adliye argosundan ibaret bir cmleye yan beline kadar gmlmt. yle bitiyordu cmle: "...Bana gelince, ben her ne kadar yle byle bir hukuku, ok ok amatr bir dava vekili isem de, yine de u fikri tutuyorum; Normandiya'nn rf ve detlerine gre, her yl Saint-Michel yortusunda, herkes tarafndan, gerek mlk sahiplerince, gerekse miras pay hacizde olan borlularca senyre bir nakdi bedel denmesi gerekmekte ve bu bedelin kapsam ipotek hakkn da tayan btn uzun vadeli icarlan, kiralan, serbest toprak mlkiyetini, malikne mukavelelerini ve ipotek mukavelelerini..." "Yank, szlanan peri kzlan," diye mnl-dand Grantaire. Grantaire, yanbamda, hemen hemen -152sessiz duran bir masann zerinde bir kt, bir mrekkep hokkas ve bir ty kalem, iki kk kadehin arasnda bir vodvilin kotarlmaya balandn bildiriyordu. Bu ok nemli i alak sesle yaplyor, alan iki kafa birbirine deiyordu. "Adlan buldum nce. Adlar bulundu mu, konu da bulunur." "Doru syle. Yazyorum." "Msy Dorimon." "Gelir sahibi mi?" "Elbette." "Kz Celestine." "...tine. Sonra?" "Albay Sainval." "Sainval ok kullanlan bir ad. Ben olsam Valsin derdim." Vodvil yazarl adaylarnn yannda, baka bir grup daha uultudan faydalanarak, alak sesle bir delloyu tartyorlard. Otuz yanda orta yal biri, on sekiz yandaki bir gence t vermekte, hasmnn nasl bir kii olduunu ona anlatmaktayd. "Aman ha! Saknnz. Usta bir kl ustasdr. Olduka iyi bir oyun stili vardr. Atak dvr; hi boa artma yapmaz; bilei gldr, birden parlar, imek gibi akar, savunmas yerinde; cevap ataklan hesapldr, ok dikkat etmeniz lazm! stelik de solaktr." Grantaire'in kar kesinde Joly ile Ba-horel domino oynuyor ve aktan bahsediyorlard. "Mutlu adamsn sen," diyordu Joly, "Her zaman glen bir metresin var." -153"Hata ediyor," diye cevap veriyordu Baho-rel, "Sahip olduun metres glmekle hata eder. Sana onu aldatma cesareti verir. Onu neeli grmek, vicdan azabn yok eder; oysa, onu kederli grrsen, insafl davranrsn." "Nankr! Glen kadn ne iyidir! Hi kavga etmezsiniz!" "Yaptmz anlamaya bal bir ey bu. Kk kutsal ittifakmz yaparken, her birimiz kendi snrmz izdik, onlar asla amyoruz. Karayel tarafndan olan Vaud'ya ait, rzgr tarafnda olan Gex'e. Bans buradan geliyor."

"Bar, her eyi hazmeden mutluluktur." "Peki ya sen Jolley, Mamzel'le gerginliimiz ne lemde? Kimi kastettiimi anlyorsun deil mi?" "Zalimce bir sabrla surat asp duruyor bana." "Oysa zayflyla yrek yumuatacak bir ksn." "Ne are!" "Senin yerinde olsam, onu terk ederdim." "Sylemesi kolay." "Yapmas da. Ad Musichetta'yd deil mi?" "Evet. Ah! Bahorelciim, enfes bir kz, edebiyattan anlyor; elleri, ayaklan ufack; iyi giyiniyor; beyaz, etine dolgun, iskambil falcs gibi gzleri var. Deli ediyor beni." "yleyse azizim, onun houna gitmen gerek; zarif olmalsn; diz knlann etkili olmal. Staub'dan gzel grnml pantolon satn al. Dkk durur." -154"Kaa?" diye bard Grantaire. nc ke airane bir tartmaya kaptrmt kendini. Putperestlik mitolojisi Hristiyan mitolojisiyle kapyordu. Olympus sz konusuydu ve Jean Prouvaire, romantizme sempatisi dolaysyla ondan yana kyordu. Jean Prouvaire sadece sakinken ekingendi. Bir kere kkrtld m, ipini kopartrd. O zaman bir eit nee heyecann bsbtn artnr ve bir yandan glerken, bir yandan da airleirdi. "Tannlara hakaret etmeyelim," diyordu. "Tannlar belki de ekilip gitmemilerdir. Jpiter bana hi de lm gibi grnmyor. Tannlar hayal rndrler, diyorsunuz bana. yi ama, doada, bugnk ekliyle doada bu btn byk eski pagan mitoslanna yeniden rastlanmaktadr. rnein Vignemale gibi, profilden grnts kaleye benzeyen bir da, bence hl Kybele'nin tacdr. Pan'n geceleri gelip parmaklanyla deliklerini kapatp aarak st aalannn oyuk gvdelerine nefesini flemediini kimse bana ispatlayamamtr ve ben daima o'nun, Pissevache elalesi'nin bir taraflarnda olduuna inanmmdr. Sonuncu kede politikadan sz ediliyordu. XVIII. Louis'nin Anayasasna hakaret yadnp duruyorlard. Combeferre, onu lml bir yaklamla savunurken, Courfeyrac onu iddetle yerden yere vuruyordu. Masann stnde nl Touquet Anayasasna talihsiz bir nshas durmaktayd. Courfeyrac, onu tutmu sallyor, kantlanna bu kt parasnn titreyilerini de ekliyordu. -155"Birincisi, ben kral istemiyorum; hi olmazsa ekonomik bakmdan istemiyorum; krallar pahaldr. Birinci Francois ldnde Fransa'da genel borlarn tutar otuz bin lirayd. XIV. Louis lmnde ise bu bor bir mar yirmi sekiz lira hesabyla, iki milyar be yz milyon olmutu ki, bu da Desmarets'nin deyiiyle 1760'ta drt milyar be yz milyon ediyordu ve bugnk deeriyle, 1760'ta on iki milyon demektir. "kincisi, Combeferre kusura bakmasn, Kraln balad bir anayasa, kt bir uygarlk aracdr. Deiiklik yapma zorunlu-undan kurtulmak, geii yumuatmak, sarsnty hafifletmek, merutiyet uydurmalar kullanarak, farkna vardrmadan ulusu monariden demokrasiye geirmek; btn bunlar ne iren usuller! Hayr! Hayr! Halk asla gz boyayan klarla aydnlatmayalm. Sizin merutiet mahzeninizde ilkeler kuruyup solar. Yozlama istemez, uzlama istemez, halka kral ihsan istemez. Btn bu insanlarn iinde bir 14. madde vardr. Veren elin yannda geri alan bir pene. Sizin anayasanz kesinlikle reddediyorum. Anayasa bir maskedir; altnda yalan vardr. Bunu kabul eden bir ulus, hakkndan feragat ediyor demektir. Hak, tam olursa haktr. Hayr! Anayasa yok!" Mevsim kt; minede iki ktk trda-yarak yanyordu. Kkrtc bir yan vard bunun; nitekim Courfeyrac dayanamad. Zavall Touquet anayasasn avucunda buruturup atee frlatt. Kt alev ald. Combeferre, XVI-156II. Louis'nin aheserinin yann filozofa seyretti ve: "Aleve dnm anayasa," demekle yetindi. Ac alaylar, nkteler, kaba kelime oyunlar, Franszlar adna "entrain", ngilizlerin "humour" dedikleri ey, yani 'mizah,' zevkin iyisi, kts, muhakemelerin dorusu, yanl, karlkl konumann btn havai fiekleri, ayn zamanda ykselip odann drt bir kesinde birbirleriyle apraza gelerek, kafalarn stnde adeta bir sevin bombardman meydana getiriyordu. 5. Ufkun Genilemesi Gen zihinler arasndaki arpmalarn hayranlk uyandran yan, ne kvlcmn ne de imein ne zaman akaca nceden kestirilmenin imknsz oluudur. Az sonra ortaya ne fkracak? Bilinemez. Bir merhamet annda birden bir kahkaha kopar. aklabanlk edilirken, ciddiyet ieri dalverir. lsz, ani klar, ortaya atlacak rastgele bir szce baldr. Herkes kendi evkine, heyecanna boyun emitir. Serbeste bir nkte meydan hi beklenmedik eylere amaya yeter. Perspektifin birden deiiverdii ani dnemeli sohbetlerdir bunlar. Bu konumalarn makinisti tesadftr.

Bir szck akrtsndan acayip bir tarzda kan ciddi bir dnce, Grantaire, Ba-horel, Prouvaire, Bossuet, Combeferre ve Courfeyrac'm, iinde ufak yollu kl toku-157turduklan lkrd enginin arasndan birdenbire frlad. Karlkl konuma srasnda bir cmle birden nasl ortaya kar? Nasl olur da duyanlarn dikkatini birdenbire zerine eker? Sylediimiz gibi, kimse bilemez bunu. Kargaann ortasnda Bossuet, Com-beferre'e kitabn syledii szlerden birini birdenbire u tarihle bitirdi: "18 Haziran 1815: Waterloo." Masalardan birinde, dirseini su dolu bir bardan yanna dayam oturan Marius, Waterloo adn duyunca yumruunu enesinin altndan ekip orada bulunanlara dik dik bakmaya balad. "Kahretsin!" diye haykrd Courfeyrac -o devirde 'aman Tanrm' kullanlmaz olmutu-"u 18 says da bir garip, arpc geliyor bana. Bonapart'n uursuz saysdr bu. nne Louis'yi, arkasna da Brumaire'i koyun, adamn btn kaderi ortaya kar; burada sonun balangcn hemen arkasndan geliyor olmas anlaml bir zelliktir." O zamana kadar azn amayan Enjolras sessizliini bozarak, Courfeyrac'a yle dedi: "Yani sutan hemen sonra ceza demek istiyorsunuz." Bu su szc, Waterloo'nun damdan dercesine hatrlatlmasndan zaten iyice heyecana kaplm olan Marius'n tahamml snrn ayordu. Ayaa kalkt, duvarda asl duran Fransa haritasna doru ar ar yrd, haritann ayr bir blmnde bir ada grnyordu; parman bu blmn zerine koyarak: -158"Korsika," dedi, "Fransa'y byk yapan kk bir ada." Ortalkta dondurucu bir hava esti. Herkes sustu. Bir eylerin balamak zere olduu hissediliyordu. Bossuet'ye cevap yetitirme abas iinde olan Bahorel, gvdesine pek nemli sayd bir duru vermek hazrlmdayd. Vazgeip, dinlemeye balad. Mavi gzleri kimseye taklmadan boluu seyreder gibi duran Enjolras, Marius'e bakmakszn karlk verdi: "Fransa, byk olmak iin hibir Korsika'ya muhta deildir. Fransa, Fransa olduu iin byktr. Quia nominor leo." Marius, iinde geri ekilme istedii duymad. Enjolras'a doru dnd ve kalbinin rpertilerinden titreen bir sesle grledi: "Asla! Fransa'y kltmek aklmdan bile gemez! Fakat Napoleon'u onunla kaynatrmak, hi de Fransa'y kltmek deildir. Ne-denmi yani! Bunun stnde konualm. Ben szlerin arasna yeni geldim, ama itiraf etmeliyim ki, beni artyorsunuz. Neredeyiz? Kimiz? Siz kimsiniz? Ben kimim? mparator hakkndaki dncelerimizi aklayalm. Kralclar gibi u'yu vurgulayarak Buonaparte dediinizi duyuyorum. Size haber vereyim ki, benim bykbabam daha alasn yapyor; son 'e'yi vurgulayp Buonaparte diyor. Sizlerin gen insanlar olduunuzu sanyordum. Heyecannz nerede harcyorsunuz? Ne yapyorsunuz onu? mparatora hayranlk duymuyorsanz, kime duyuyorsunuz? Ve da-159ha ne istiyorsunuz? Bu byk adam istemiyorsanz, hangi byk adamlar istiyorsunuz? Her ey vard onda. O tamd. Beyninde insan melekelerinin kb de vard. Justinya-nus gibi yasalar yapyor, Caesar gibi syleyip yazdryordu, sohbetinde Pascal'n imeiyle Tacitius'un yldrm birbirine karyordu, tarihi hem yapyor hem de yazyordu, sava bildirileri birer lyada destandr, Newton'un rakamlarm Muhammed'in istiareleriyle birletiriyordu; Dou'da arkasnda piramitler gibi byk szler brakyor; Tilsitt'te imparatorlara byklk dersi veriyor, bilimler akademisinde Laplace' cevaplandryor, devlet konseyinde Merlin'e kafa tutuyor, birinin geometrisine, brnn davasna ruh katyordu; savclarla beraber yasa uzmanl yapyor, astronomlarla birlikte yldz hareketlerini gzlemliyordu; iki mumdan birini sndren Cromwell gibi, Tapnaa gidip perde ipinin ucundaki tokmak zerinde pazarlk ediyordu; her eyi gryordu; her eyi biliyordu; ama bu onu, yavrusunun beii bandaki sade bir insann tavnyla glmekten alkoymuyordu ve birdenbire Avrupa, yrei azna gelerek kulak kabartrd, ordular yrye geer, cephane arabalar yollara koyulur, nehirlerin zerinde sandallardan kprler uzanr, kasrga iinde svari bulutlan drtnala koard; lklar, borazanlar, her tarafta sarsntya kaplan tahtlar. Harita zerinde krallklann snrlan ileri geri gidip gelirdi; knndan syn-lan insanst bir klcn sesi duyulurdu; ufukta boylu boyunca dikildii grlrd -160onun; elinde alev alev bir k, gzlerinde muhteem bir panlt, gk grltleri iinde alrd iki kanad, byk ordu ile eski muhafz gc; ulu sava meleiydi o." Herkes susuyordu. Enjolras ban emiti. Sessizlik her zaman biraz kabul etmek ya da cevap verecek durumda olmamak anlamna da gelir. Marius, adeta nefes almakszn, artan bir heyecanla szne devam etti: "Adil olalm dostlanm! Byle bir imparatorun imparatorluu olmak bir ulus iin ne gzel bir aln yazsdr, hele bir de bu ulus Fran-sa'ysa ve kendi dehasn o adamn dehasna ekmise! Ortaya kmak ve ynetmek,

yrmek ve galip gelmek, btn bakentleri birbiri ardnca konak yerine evirmek, humbara-clann arasndan setiklerini kral yapmak, hanedanlann kn ilan etmek, hzl askeri admlarla Avrupa'nn ehresini deitirmek; tehdit ettiinizde, karnzdakine, elinizi Tann'nn klcnn kabzasna koyduunuzu hissettirmek; tek bir insann ardnda hem Anibal'i, hem Sezar', hem arlmanj' izlemek; btn afaklanmza kazanlm bir savan parlak mjdesini katan bir insann ulusu olmak, sabahlan sizi uyandran bir alar saat yerine Invalides'in toplanna sahip olmak, kl boluklara alevi ebediyen snmeyecek mucizevi szckleri frlatmak: Morengo, Ar-cole, Austerlitz, Iena, Wagram! Yzyllann ze-nit noktasnda, durmadan, zaferin takm yldzlarnn ortaya kmasn salamak, Roma mparatorluu'na nazire bir Fransz imparatorluu yaratmak; byk ulus olmak ve b-161yk orduyu dnyaya getirmek; bir dan her bir yana kartallarn salmas gibi, dnyann drt bir yanna lejyonlarn uurmak; yenmek, hkmetmek, yldrm gibi arpmak; zaferleri sayesinde Avrupa'da adeta bir altn ulus haline gelmek; tarih iinde devlerin bando mzkasn almak; dnyay iki kere fethetmek; bir fetihle, bir de aaa ile gzleri kamatrmak yce bir eydir; bundan daha byk ne olabilir?" Combeferre: "zgr olmak," dedi. Bu kez Marius ban ne edi. Bu sade ve souk szck elik bir ustura gibi, Marius'n, o iirsel, cokulu szlerinin iine dalmt ve o, szleriyle birlikte yitip gittiini hissetti. Ban kaldrp baktnda, Combeferre'in artk orada olmadn grd. Herhalde, imparatoru tanrlatrmaya verdii cevaptan memnun, ekip gitmiti ve tekiler de, Enjolras hari, onu takip etmilerdi. Oda boalmt. Marius'le yalnz kalan Enjolras, ona sert sert bakyordu. Bu arada dncelerini biraz toparlayan Marius, kendisini yenilmi saymyordu. inde hl bir isyan kalnts vard ve bu dnceler Enjolras'a kar kesinlikle bir akl yrtme zinciri iinde sralanacakt; gelgeldim, birdenbire birisinin merdivenden inip giderken ark syledii duyuldu. Combeferre'di bu, syledii ark da uydu: Sezar bahetseydi bana Utkuyu ve de sauat Terk etmemi isteseydi -162Kardnda annemi Derdim ki byk Sezar'a Senin olsun tacn tahtn Deimem ben hibir eye Deimem canm annemi Combeferre'in syleyiindeki duygulu ve vahi vurgu, bu szlere garip bir byklk veriyordu. Marius gz tavanda, dnceli, adeta mekanik bir ekilde tekrarlard: "Annem?" Tam o an omuzunda Enjolras'm elini hissetti. Enjolras ona: "Vatanda," dedi, "annem, cumhuriyettir." 6. Res Augusta O akamki toplant Marius'n ruhunda derin bir sarsnt ve kederli bir karanlk brakt. Topran demirle barn ap, iine buday tohumunu braktklar zaman belki de duyduu hissi duydu. Toprak, o ancak yarann acsn uyar; tohumun kprdan ve meyvenin sevinci daha sonra gelecektir. Marius zgnd. Tam kendisine bir inan bulmuken, imdi onu bir kenara atmas m gerekecekti? Kendi kendine "Hayr," dedi; kendisine phe etmek istemediini syledi, ama elinde olmadan phe etmeye balad. Biri henz terk edilmemi, br henz kabul edilmemi iki din arasnda bulunmak dayanlr bir ey deildir; bu tr alacakaranlklardan ancak yarasa ruhlar holanr. Marius gzleri ak biriydi ve ona hakiki k gerekti: -163Kukunun yan aydnl onu rahatsz ediyordu. Bulunduu yerde kalmay, onunla yetinmeyi ne kadar arzu ederse etsin, kar konulmaz bir g onu devam etmeye, ilerlemeye, incelemeye, dnmeye, daha telere gitmeye zorluyordu. Bu onu nereye gtrecekti? Onu babasna yaklatran bunca adm attktan sonra, imdi de ondan uzaklatracak admlar atmaktan korkuyordu. Aklna gelen btn bu dnceler, onun huzursuzluunu bsbtn artryordu. Etrafn epeevre dik yamalar saryordu. Ne bykbabasyla ne de dostlaryla ayn fikirdeydi. Birine gre haddini bilmez, cretkr, tekine gre geri kafalyd. Kendisini ifte yalnzlk iinde hissediyordu; yallardan da uzakt genlerden de. Musain Kahve-si'ne bundan byle uramaz oldu. Kafasn bulandran bu karklk iinde hayatn baz ciddi taraflarn artk hi dnmyordu. Ne var ki, hayatn gerekleri kendilerini unutturmazlar. Gerekler birden ka-gelip, ona serte dirsek atmaya baladlar. Bir sabah otel sahibi, Marius'n odasna girip ona: "Msy Courfeyrac size kefil oldu," dedi. "Evet." "Ama bana para gerekiyor." "Courfeyrac'a tarafmdan rica edin, gelip benimle grsn," dedi Marius. Courfeyrac gelince, otel sahibi yanlarndan ayrld. Marius, o ana kadar ona sylemeyi dnmedii eyi, yani dnyada hemen hemen yapayalnz olduunu, anas, babas olmadn anlatt.

-164"Peki, nasl bir yol izlemeyi dnyorsunuz?" dedi Courfeyrac. "Hi bilmiyorum," diye cevap verdi Marius. "Ne yapacaksnz?" "Hi bilmiyorum." "Paranz var m?" "On be frank." "Size dn vereyim, ister misiniz?" "Katiyen!" "Elbiseleriniz var m?" "ite." "Ss eyanz." "Bir saat." "Gm m?" "Altn, ite bu." "Redingotunuzla bir pantolonunuzu satn alacak bir tccar biliyorum." "yi." "Geriye sadece bir pantolon, bir yelek, bir apka bir de ceket kalacak." "Bir de ayakkablarm." "Ne yani! Yalnayak m yryeceksiniz? Ne lks!" "Bu kadar yeter." "Saatinizi satn alacak bir saati tanyorum." "Gzel." "Hayr, gzel deil. Ne yapacaksnz sonra?" "Gereken her eyi. Daha dorusu, drste yapabileceim her eyi." "ingilizce bilir misiniz?" "Hayr." -165"Almanca?" "Hayr." "ok yazk." "Niin?" "nk bir arkadam, bir kitap satcs, ansiklopedi gibi bir ey hazrlyor, buna Al-manca'dan, ngilizce'den makaleler evirebilirdiniz." "ngilizce, Almanca renirim." "Peki, o arada?" "O arada elbiselerimle saatimi yerim." Eskiciyi arttlar. Elbiseyi yirmi franka satn ald. Saatiye gittiler. O da krk be franka saati ald. Otele dnte Marius, Co-urfeyrac'a: "Fena deil," diyordu, "nceki on be frankmla beraber seksen frank ediyor." "Peki, ya otelin hesab?" diye Courfeyrac bir hatrlatma yapt. "Ha, sahi, unutuyordum," dedi Marius. Otelci, hemen denmesi gereken masraf pusulasn getirdi. Yetmi frank tutuyordu. "On frank kalyor bana," dedi Marius. Courfeyrac: "Vay canna," dedi, "demek ngilizce renirken be frank yiyeceksiniz. Be frank da Almanca renirken. Dorusu geriye kalan parayla Almanca ya da ngilizce renecek zaman bulacanz hi sanmyorum." Bu arada, skntl gnlerin hzn olan Gil-lenormand Teyze, sonunda Marius'n kald yeri kefetmiti. Marius bir sabah okuldan dndnde, teyzesinden bir mektupla, mhrl bir kutu -166iinde altm pistol, yani alt yz altn frank buldu. Teyzesine geim imknlarna sahip olduunu ve artk btn ihtiyalarn karlayabildiim bildiren saygl bir mektup yazarak, otuz Louis altnn ona geri gnderdi. Teyze, parann bu ekilde geri evrilmesini, bsbtn fkesini azdrr korkusuyla bykbabaya hi bildirmedi. Zaten o da, "Bir daha bana bu kan iici herifin lfn etmeyeceksin!" dememi miydi? Marius, borlanmak istemedii iin, Porte-Saint-Jacques Oteli'nden kt. -167BENC KTAP KT KADERN ERDEM 1. Marius Yoksulluk inde

Hayat Marius iin ok zorlat. Elbiselerini ve saatini satmak daha hibir ey deildi. "Bir lokma ekmee muhta olmak" dedikleri, o dile getirilmesi zor eyi tatt; ekmeksiz gnler, uykusuz geceler, mumsuz akamlar, atesiz ocak, isiz haftalar, umutsuz bir gelecek, dirsekleri delinmi bir ceket, gen kzlar gldren eski bir apka, kira demedii iin akamlan suratna kapal olan bir kap, kapcnn ve a dkknnn sahibinin kstahlklar, komularn alayl glleri, hakarete maruz kalmak, inenen onur ve gurur, kabul etmek zorunda kalnan adi iler, tiksintiler, aclar, eziklikle dolu o korkun eylerin hepsini bir bir yaad. Marius, btn bunlarn nasl yutulduunu ve ou zaman da bunlann yutulacak tek ey olduunu rendi. nsann sevgiye muhta olduu iin gurura ihtiya duyduunu, kt giyindii iin kendisiyle alay edildiini, yoksul olduu iin gln dtn hissediyordu. Genliin ahane bir gururla insann gsn kabartt bir yata, gzlerini o kez delik ayakkablanna kaydrmak zorunda kalm, -169I sefaletin haksz utanlarna, ac verici, yz kzartc tavrlara hedef olmutu. Bunlar hem harika hem de korkun snanmalardr. Bu snamalardan zayflar alalarak, gller ycelerek karlar. Bunlar, kaderin bir cani ya da bir yan-tann elde etmek istedii her defasnda insanolunu iine att potalardr. nk hayatn kk mcadeleleri iinde de birok byk iler yaplr. Zorunluluklarn ve gerekliliklerin kanlmaz istilasna kar kendisini karanlkta adm adm savunan nice kararl, mehul kahramanlar vardr. Hibir gzn grmedii, hibir hretin mkfatlandrmad, hibir bandonun selamlamad, sr olarak kalan soylu zaferler kazanlr. Hayat, felaket, yalnzlk, terk edilmilik ve fakirlik, hepsi de kendine gre kahramanlar olan sava alanlardrlar ve bu karanlkta kalan kahramanlar bazen nl bilinen kahramanlardan daha da byktrler. Baz ender rastlanr salam yaradllar byle ortaya kmtr. Her zaman bir vey ana olan sefalet, bazen z ana olur; yoksulluk, ruh ve dnme gc dourur; fakirlik, gururu besler; felaket birok ruh iin iyi bir besindir. Marius'n hayatnda yle bir an geldi ki, o artk oturduu yerin merdiven sahanln spryor, bir metelie Brie peyniri satn alyor, ekmeki dkknna girmek iin ortaln kararmasn bekliyor ve bir para ekmek alp alm gibi gizlice tavanarasndaki odasna gtryordu. Bazen kedeki kasaptan, ken-170disini dirsekleriyle ititiren patavatsz a kadnlarn arasndan acemi bir delikanlnn ieriye szld grlyordu; koltuunun altnda kitaplar tayan, hem ekingen, hem kzgn grnl bu delikanl ieri girince boncuk boncuk terler sralanm alnndan apkasn syryor, aknlkla kendisine bakan kasap karsna okkal bir selam veriyor, bir selam da kasap rana akyor, bir kalem koyun pirzolas istiyor, alt yedi metelik dyor, pirzolay bir kda sanp, koltuunun altndaki kitaplardan ikisinin arasna koyduktan sonra kp gidiyordu. Marius't bu delikanl. Kendi piirdii bu pirzolayla gn yayordu. lk gn pirzolann etini, ikinci gn yan yiyor, nc gn de kemiini kemiriyordu. Gillenormand Teyze birok yeni giriimlerde bulundu, altm pistol hi ylmadan ona yollad. Marius, hibir eye ihtiyac olmadn syleyerek her seferinde paray iade etti. Yukarda anlattmz devrim onun iinde gerekletiinde, o hl babasnn yasn tutmaktayd. Onun lmnden beri siyah elbiselerini hi brakmamt. Gelgelelim, elbiseleri onu braktlar. Bir gn artk ceketinin iler tutar taraf kalmad. Pantolon hl dayanyordu. Ne yapacakt? Daha nce kendisine baz yardmlarda bulunan Courfeyrac, ona eski bir ceket verdi. Marius, bunu kapcnn birine tersyz ettirdi. Bylece ceket yenilenmi oldu. Ne var ki, bu ceketin rengi yeildi. Bu yzden, ancak gn battktan sonra dar -171kyor bylece ceket siyah grnyordu. Yasn srdrmek istediinden, srtna geceyi giyiyordu. Btn bunlar arasnda avukatla kabuln yaptrd. Kendini Courfeyrac'n odasnda kalyormu gibi gsteriyordu. Avukatlk mesleinin gerektirdii taleplere uygun bir odayd buras; bir miktar hukuk kitab ve bunlar takviye edip tamamlayan, baz ciltleri eksik romanlar kurallarn gerekli kld ktphaneyi oluturmaktayd. Mektuplarnn ulamas iin Courfeyrac'n adresini vermiti. Marius avukat olunca, bunu bykbabasna souk, itaat ve sayg dolu bir mektupla bildirdi. M. Gillenormand mektubu titreyerek ald, okudu ve yrtp kt sepetine att. ki gn sonra Matmazel Gillenormand, odasnda yalnz bana olan babasnn kendi kendine yksek sesle konutuunu duydu. Adam ok heyecanl olduu zamanlar hep byle yapard. Matmazel Gillenormand ona kulak verdi; ihtiyar yle diyordu "Aptaln biri olmasaydn, ayn zamanda hem baron hem de avukat olunamayacan bilirdin." 2. Fakir Marius Sefalette de durum teki eylerde olduu gibidir. Giderek katlanlmas mmkn olur. Sonunda biimselleip sabitleir. Srnrsnz, anlayacanz, perianla doru gidersiniz; ancak yine de hayatnz srdrebilecek durumdasnzdr. Marius Pontmercy'nin hayat tarz da byleydi. -172-

Darboazdan kmt; geit, nnde biraz genilemekteydi. alma, cesaret, sebat ve irade sayesinde, emeiyle ylda yaklak yedi yz frank karabilecek duruma gelmiti. Almanca ve ngilizce renmiti; kendisini kitap dostuyla tantran Courfeyrac sayesinde, Marius, edebiyatlk-kitaplk iinde mtevaz bir yardmc rol oynamaktayd. Prospektsler hazrlyor, gazetelerden eviriler yapyor, basklara notlar koyuyor, biyografilerden paralar karyordu ve bu ilerden eline ylda ortalama net yedi yz frank geiyordu. Bu parayla geiniyordu. Nasl? dare edecek kadar. Anlatalm: Marius, Gorbeau viranesinde ylda otuz frank cretle, yazhane ad verilen ocaksz bir izbede oturuyordu. Burada ancak gerekli eyalar vard. Bunlar da Marius'nd. Binann sorumlusu yal kadna oday sprmesi, her sabah biraz scak su, bir taze yumurta ve bir meteliklik ekmek getirmesi iin her ay frank veriyordu. Kahvalts, yumurtalarn pahal ya da ucuz olmasna gre, iki ile drt metelik arasnda deiiyordu. Akam saat altda Saint-Jacques Soka'na iniyor, Mathurius Soka'nn kesindeki ta basma resim satcs Basset'nin tam karsndaki Rousseau'da yemek yiyordu. orba imiyordu. Alt metelie bir tabak et, metelie bir tabak sebze ve yine metelie bir soukluk yiyordu. Ekmek de miktar snrlamas olmakszn metelikti. arap yerine su iiyordu. O zamanlar henz gen, diri, ama hep olduu gibi iman olan Madam Rousseau'nun azametle oturdu-173u kasada hesab derken garsona bir metelik bahi verir, Madam Rousseau da ona glmser, sonra da giderdi Marius. On alt metelie bir glmseme ve bir akam yemei satn alm olurdu. Pek az ie pek ok srahi boaltlan bu Rousseau Lokantas bir lokantadan ok daha rahatlatc bir yerdi. Bugn artk yok. Sahibinin gzel bir lakab vard; "Su adam Rousseau" derlerdi ona. Bylece kahvalts drt metelik, akam yemei on alt metelik olmak zere, gnlk beslenme Marius'e yirmi metelie mal oluyordu. Bu da ylda yz altm frank demekti. Buna otuz frank kiray, yal kadna verdii otuz alt frank ve bir de ufak tefek masraflar ekleyin: Marius drt yz elli franka beslenmekte, barnmakta ve baklmakayd. Giyimi iin yz frank, amarlar iin elli frank, amarlarnn ykanmas iin de elli frank dyordu. Bylece btn masraf alt yz elli frankn iindeydi. Geriye kendisine elli frank kalyordu. Zengindi. Gerektiinde bir dostuna on frank bor verebiliyordu; hatta bir seferinde Courfeyrac ondan altm frank bor bile almt. Isnma sorununa gelince; minesi olmadna gre, Marius bu sorunu 'basitletirmiti.' Marius'n srekli iki takm elbisesi vard; biri eski, 'her gnlk', br yeni, 'gezmelik'. Her iki elbise de siyaht. Sadece gmlee sahipti; biri stnde, br komodinin ekmecesinde, ncs de amarcdayd. Bunlar eskidike yeniliyordu; genellikle yr-174tk olurdu. Bu yzden, ceketini enesine kadar iliklerdi. Marius'n bu rahat saylabilecek duruma gelebilmesi iin yllarn gemesi gerekmiti. Zor yllard bunlar; kimisi geilmesi g, kimisi trmanlmas g yllar. Marius bir tek gn bile ylgnlk duymamt. Yoksulluktan yana her eye katlanmt; bor hari her eyi yapmt. Hibir zaman hi kimseye bir metelik bile borlanmam olduunu vnerek dnyordu. Ona gre bir bor, kleliin balangc demekti. Hatta bir alacaklnn bir kle sahibinden bile beter olduunu sylyordu, nk bir efendi ancak insann bedenine sahip olabilir, oysa bir alacakl insann erefine el koymutur ve isterse onurunuza ar darbeler indirebilirdi. Marius bor al-maktansa yemek yememeyi tercih ediyordu. A geirdii pek ok gn olmutu. Btn kar ulann sonunda bulutuklarn ve dikkatli davranlmazsa, maddi varln bozukluunun sonunda ruh dknlne gtrebileceini kavrayabildii iin gururunu byk bir zenle koruyordu. Baka herhangi bir durumda ona bir sayg ifadesi olarak grnebilecek herhangi bir forml ya da giriim, bakyorsunuz ona bayalk gibi geliyor ve o hemen dikleniyordu. Sonradan geri ekilmek istemedii iin hibir ie geliigzel atlmyordu. Yznde sert bir krmzlk vard. Kabalk gibi yansyacak bir ekingenlii vard. Bandan geen btn snanma ve snavlarda, iindeki gizli bir gcn onu yreklendirdiini hissediyordu. Ruh, bedene yardm -175eder; hatta kimileyin onu ykseltir. Kafesine destek olan tek kutur o. Marius'n yreine, babasnn adnn yan sra bir baka ad daha kaznmt. The-nardier ad. Heyecanl ve vakur yaradlyla Marius, kafasnda babasnn hayatn borlu olduu bu adam, -Waterloo'da, albay glleler, kurunlar arasndan kurtarm olan bu gzpek avuu- adeta bir onur ve gurur ha-lesiyle evreleyip kuatyordu. Bu adamn ansn, babasnn ansndan asla ayrmyor, ikisini de sonsuz saygsna ortak ediyordu. Adeta iki kademeli bir ibadetti bu; byk mihrab albaya, k Thenardier'ye ayrlmt. Hele Thenardier'nin iine dt, boulduu talihsizlii dndke, ona duyduu minnettarlndan doan sevgi bir kat daha artyordu. Marius, Montfermeil'de zavall hancnn ykldn, iflas ettiini renmiti. O zamandan beri Thenardier'nin izini bulmak, iinde kaybolduu karanlk sefalet uurumunda ona ulaabilmek iin grlmemi bir aba harcam, btn lkeyi taram; Chelles'e, Bondy'e, Gournay'e, Nogent'e, Langy'ye gitmiti. yl sreyle didinmi, biriktirdii kuru paray aratrmalarna harcamt. Kimse ona Thenardier'e ilikin bilgi vermiyordu. Adamn yabanc diyarlara gitii sanlyordu. Alacakllar da, Marius

kadar sevgiyle olmasa da, onun kadar byk bir gayretle adam arayp durmu, ama bir trl ele geirememilerdi. Marius aratrmalarnda baarl olamad iin kendini suluyor ve kendisine kzyordu. Albayn ona -176brakt tek bortu bu ve Marius bu borcu demeyi bir onur sorunu yapmt. "Nasl olur?" diyordu kendi kendine, "Babam sava alannda lmek zereyken, Thenardier ona hibir ey borlu olmad halde barut dumanlan ve top ateleri altnda onu bulabiliyor ve omuzlarnda tayor da, ben Thenardier'ye bu kadar borluyken, iinde can ekitii bu karanlkta ona eriemiyorum? Yo! Onu mutlaka bulacam!" Gerekten de Marius, Thenardier'yi bulmak iin kollarndan birini verebilir, onu sefaletten ekip karmak iin btn kann seve seve aktabilirdi. Thenardier'yi grmek, ona herhangi bir hizmette bulunmak, ona, "Siz beni tanmyorsunuz, ama ben sizi tanyorum! Buradaym ite. Emrinizdeyim!" demek, Marius'n en tatl, en muhteem hayaliydi. 3. Marius Bir Erkek O tarihte Marius yirmi yandayd. Bykbabasndan aynlal yl olmutu. Her iki taraf da hibir yaknlama giriiminde bulunmadan, yeniden grmeye almadan tavrn aynen koruyordu. Zaten yeniden grmek neye yarard ki? atmaya m? Hangisi, tekine hakl olduunu kabul ettirebilirdi? Marius tuntan kseyse, Gillenormand Baba da demirden kupayd. Doruyu sylemek gerekirse Marius, bykbabasnn kalbi konusunda yanlmt. Msy Gillenormand'n onu hibir zaman sevmediini ve bu kesip atan, sert, alay eden, -177kfr savuran, barp aran, kyametler koparan, baston kaldran adamcazn; kendisine kar komedilerdeki babacan, aksi ihtiyarlarn ayn zamanda hem ciddiyetten uzak hem ciddi sevgisinden fazla bir sevgi beslemedii dncesine kaplmt. Marius yanlyordu. ocuklarn sevmeyen babalar olabilir, ama torununu taparcasna sevmeyen dede olamaz. Daha nce de sylediimiz gibi, M. Gillenormand, aslnda Marius'e tapyordu, ama kendi tarznda ac szler, hatta tokatlar eliinde tapyordu. Bu ocuk ortadan kaybolunca, kalbinde kapkara bir boluk hissetti; bir daha kendisine ondan sz edilmemesini emretti; ama emirlerine bu kadar iyi uyulmasna da iin iin zlyordu. lk zamanlar bu Buonapart'nm, bu Jakoben'in, bu terristin, bu Eyllc'nn geri dneceini sanmt. Ama haftalar, aylar, yllar geti; M. Gillenormand byk bir hayal krklna uram olsa da kan iici bir daha ortalarda grnmedi! "Her eye ramen, onu kovmaktan baka bir ey yapamazdm," diyordu bykbaba kendi kendine ve soruyordu: "Yine yapmak zorunda kalsam, yapar mym?" Kibiri hemen "evet" cevabn veriyordu, ama sessizce sallad ihtiyar ba zgn zgn "hayr" diyordu. Baz saatler byk bir keder ve umutsuzlua kaplyor, Marius' zlyordu. Yallarn gnee olduu kadar sevgiye de ihtiyalar vardr. Bu onlar iin scaklktr. Gl bir bnyeye sahip olmasna ramen, Mari-us'n yokluu onda baz deiikliklere yol amt. Bu 'kk hayta'ya yaklamak iin bir -178adm bile atmazd dnyada, ama ac ekiyordu. Asla ondan haber olup olmadn sormuyor, ama hep onu dnyordu. Marais'de, gittike daha ok dnyadan el etek ekmi bir hayat sryordu. Geri hl eskisi gibi neeli ve sertti ama neesinde sanki bir ac, bir fke tayormu gibi sinirli bir aclk vard ve huysuzluklan da hep bir tr yumuak ve hznl bitkinlikle son buluyordu. Bazen, "Ah! Bir gelse, ona yle gzel bir tokat yerletirirdim ki!" diyordu. Teyzeye gelince, o Marius' ok sevemeyecek kadar az dnyordu. Marius, onun iin bulank, kara bir siluetten baka bir ey deildi artk. Giderek, nceleri belki sahip olduu bir kediden veya bir papaandan ok daha az megul eder olmutu zihnini. Gillenormand Baba'nm gizli strabn artran asl etmen, onu tamamiyle iinde kendine saklayp, hi belli etmemesiydi. Onun acs, yeni icat edilen, dumann da kendi iinde yakan frnlara benziyordu. Ara sra, baz mnasebetsiz dostlar ona Marius'ten sz ap: 'Torununuz ne yapyor, ne oldu acaba?" diye soruyorlard. htiyar burjuva ok zgnse iini ekerek, neeli grnmek istiyorsa kol manetine bir fiske atarak u karl veriyordu: "Msy Baron Pontmercy bir kede avukatlk oynamaktadrlar." htiyar hayflanp dururken, Marius kendi kendini kutlamaktayd. Btn iyi yreklilerde olduu gibi, felaket onun iindeki acy skp almt. M. Gillenormand' iyilikle dnyordu, ama babasna kar kt davranan -179bu adamdan da hibir ey almamaya kararlyd. lk fkesinin hafiflemi ifadesiydi bu artk. Ac ekmi olduu ve hl da ektii iin mutluluk duymaktayd. Babas iindi bu. Ha-yatmm zorluklarla gemesi onu memnun ediyor, houna gidiyordu. Kendi kendine sevinle, "Bunun az bile olduunu, bir kefaret demesi gerektiini," sylyordu; byle olmasayd, babasna kar, byle bir babaya kar gnahkrca ilgisizliinden tr ilerde baka trl cezalandrlrd; btn aclan yalnz babasnn ekmi olmas, kendisinin hi ac ekmemesi doru olmazd; hem zaten, albayn kahramanca hayatyla karlatrldnda onun almalar, katland zahmetler, ektii yoksulluk neydi ki? Ve nihayet, babasna yaklaabilmesinin, ona benzeyebilmesinin tek yolu, onun dmana kar merte savamas gibi, kendisinin de yoksullua kar yiite direnmeseydi ve

albayn: "O buna layk olacaktr," szyle kastettii kesinlikle buydu. Albayn yazsnn bulunduu kt kaybolduundan, Marius bu szleri gsnde deilse bile, kalbinde tamay srdryordu. Sonra, bykbabas onu kovduu gn o henz ocuktu; imdi bir erkek olmutu. Bunu iinde hissediyordu. Tekrar edelim, sefalet onun iin iyi olmutu. Genlikte ekilen yoksulluun -sonunda baanya ulat takdirdemkemmel ve harika olan yan, btn iradeyi aba gstermeye ve btn ruhu bir amac zlemeye yneltmesidir. Yoksulluk, maddi hayat hemen nlplak soyup, onu iren duruma getirir; ideal bir hayata doru -180o anlatlmas g atllar buradan kaynaklanr ite. Zengin bir gen adamn yzlerce parlak ve kaba elencesi, yan atlan, av partileri, kpekleri, ttn, oyunu, iyi yemekleri ve daha baka eyleri vardr; ruhun aa taraflarnn, yksek ve ince taraflar aleyhine olan uralan. Yoksul gen ise ekmeini kazanmak iin zahmet eker, yer, yedikten sonra hayal kurmaktan baka yapacak ii yoktur. Tann'nn sunduunu datr; gkyzne, uzaya, yldzlara, ieklere, ocuklara, iinde ac ektii insanla, iinde mutluluk yla parlad yaradla bakar. O kadar bakar ki insanla; sonunda ruhu grr, o kadar bakar ki yaradla; sonunda Tann'y grr. Hayal kurar ve kendisini byk hisseder; daha ok hayal kurar ve kendisini efkatli hisseder. Istrap eken insann bencilliinden, dnen insann merhametine doru yol alr. inde hayran olunas bir duygu ortaya kar; kendi nefsini unutma ve btn herkese acma duygusudur bu. Doa'nm ak ruhlara armaan ettii, eli ak davrand kapal ruhlardan ise esirgedii, saysz hazlan dnerek, bir zek milyoneri olan o, para milyonerlerine acmaya balar sonunda. Zihnine her trl aydnln girmesi lsnde, kalbinden her trl kin kp gider. Aslnda, mutsuz mudur o? Hayr. Bir^en adamn se-felati asla sefalet deildir. Herhangi bir gen ocuk, ne kadar yoksul olursa olsun, salyla, kuvvetiyle, canl yryyle, parlak gzleriyle, damarlannda scak scak dolaan kanyla; kara salan, taze yanaklan, pembe -181dudaklar, beyaz dileri, temiz nefesiyle ihtiyar bir imparatorda her zaman gpta ve kskanlk duygusu uyandrr. Sonra, o her sabah yeniden ekmeini kazanmaya koyulur ve elleri ekmek salarken, omurgas gurur, beyni de dnceler kazanr. i bitince o anlatlmas imknsz hayranlklarna, temaalarna, hazlarma dner. Ayaklar yrek aclarnda, engellerde, kaldrm talarnda, dikenlerde, bazen de amurlarda; kafas nur iinde yaar. Metin, huzurlu, uysal, sakin, dikkatli, ciddi, kanaatkar ve iyi niyetlidir; birok zenginde bulunmayan iki serveti kendisine bahettii iin Tann'ya kreder; onu zgr yapan alma ve deerli yapan dnmedir bu. Marius'n ruhunda ite bunlar gereklemiti. Hatta her eyi sylemi olmak iin diyebiliriz ki, hayat zerine dnebilme, kafa yorma konusunda ok ileri gitmiti. Geimi hemen hemen garanti ettii gn, orada durmutu; yoksulluu iyi buluyor ve kendisini iten ayrarak dnceye veriyordu; yani bazen btn gnn dnmekle geiriyor, gaipten grntler alan bir kimse gibi, kendin- . den geiin ve i aydnlanmann sessiz hazla-nna, gmlyordu. Bylece, hayatnn sorununu yle belirlemiti; mmkn olduu kadar az maddi meguliyet; baka bir deyile, gerek hayata birka saat ayrarak geri kalan vaktini sonsuzlua ayrmak. Hibir eksii olmadn sandndan, byle anlalan dncelere dalmann, sonunda tembelliin bir biimine dneceini; hayatn ancak en ilkel -182ihtiyalann gidermekle yetinip gereinden fazla dinlendiini fark edemiyordu. Bu enerjik ve cesur yaradll adam iin bunun ancak geici bir durum olabilecei ve kaderin kanlmaz zorunluklanyla ilk atmada Marius'n gznn alaca belliydi. Bu arada, avukat olmasna ramen ve Gil-lenormand Baba ne dnrse dnsn, o ne avukatlk yapyor ne de avukatlk oynuyordu. Hayaller onu avukatlktan uzaklatr-mt. Dava vekillerinin peinden komak, adliye sarayna devam etmek, davalar aratrmak; can skc eylerdi bunlar. Neye yarard ki hem? Ekmek kapsn deitirmek iin bir neden grmyordu. Bu tannmam kitabevi sonunda ona gvenli ve az zahmetli bir i salamt ve bu da, akladmz gibi, ona yetiyordu. lerini yapt kitaplardan biri, sanrm M. Magimel, onu yanma almay, ona iyi bir oda, dzenli bir ekilde i vermeyi ve ylda on be bin frank demeyi teklif etmiti. yi bir yerde oturmak! On be bin frank almak! Kesinlikle gzel eylerdi bunlar. Ama zgrlnden vazgemek! cretli bir hizmeti olmak! Bir eit smarlama yaz yazan edebiyat! Marius'n anlayna gre, bv yolu kabul etmek demek durumunu hem daha iyi hem de daha kt hale getirmek demekti. Bir yandan refah salarken, br yandan onurunu kaybedecekti. Tam ve gzel bir bahtszln, irkin ve gln bir sknt haline gelmesiydi bu; iki gz kr bir insann tek gz kr hale gelmesi gibi bir ey. -183Marius tek bana yayordu. Her eyin dnda kalmaktan holanmas ve bir de fazlaca rkm olmas nedeniyle, Enjolras'm ban ektii gruba kesinlikle girmemiti. yi birer arkada olarak kalmlard; gerektiinde mmkn olan her trl yardm birbirlerine yapmaya hazrdlar; ama hepsi buydu. Marius'n iki dostu vard, biri gen, Courfey-rac, br yal, M. Mabeuf. Gnl, yal adamdan yanayd. Bir kere, iinde

gerekleen devrimi ona borluydu; babasn tanm, sevmi olmasn ona borluydu. "Gzmdeki perdeyi o kaldrd," diyordu. Bu konuda bu kilise mtevellisi kesin bir rol oynamt phesiz. Ama yine de M. Mabeuf bu ite ilahi takdirin sessiz ve edilgen bir aracndan baka bir ey deildi. Tpk rasgele birisinin getirdii bir mum gibi, tesadfen, bilmeden aydnlatmt Marius'; o bir mum olmutu, yoksa mumu getiren rasgele birisi deildi. Marius'n iinde olan siyasi devrime gelince; Marius, bunu anlamak, istemek ve ynlendirmek gcnden tamamen yoksundu. Msy Mabeufle ileride yine karlaacamzdan, onun hakknda birka sz sylememiz yerinde olacaktr. 4. Msy Mabettf Mabeuf, Marius'e "phesiz, politik dncelere sayg duyarm," dedii gn kendi gerek ruhsal durumunu dile getiriyordu. -184Btn siyasi dnceler onun gznde birbirinden farkszd ve kendim rahat brakmalan iin hi ayrm yapmakszn, hepsine sayg duyuyordu; tpk eski Yunanllarn intikam tanralar Erinya'lara, "Gzeller, iyiler, sevimliler, Eumenides'ler" demeleri gibi, M. Mabeuf n siyasi inanc bitkileri ve zellikle kitaplar byk bir tutkuyla sevmekti. Onun da herkes gibi 'c', '' son ekiyle biten ve o gnlerin olmazsa olmaz olan bir unvan vard, ama o ne kralc, ne Bonapart, ne anayasa-c, ne Orleansc, ne anaristti; o, bir kitapyd; eski kitaplar toplayan bir sahaft. nsanlarn bu dnyada seyredebilecekleri trl eit yosunlar, otlar, aalar ve kartrabilecekleri bir sr infolia'lar ve hatta in-otuz-iki'ler varken, anayasa, demokrasi, merutiyet, monari, cumhuriyet, vb. samalklar yznden durmadan birbirlerinden nefret etmelerine akl erdiremiyordu. e yaramaz biri olmaktan iddetle kanrd. Kitap sahibi olmak onu okumaktan, ieklere sahip olmak da bahvanlk yapmaktan alkoymuyordu. Pontmercy'yi tandnda, albayla onun arasnda karlkl bir sempati domutu, nk albayn iekler iin yaptn, o da meyveler iin yapyordu. M. Mabeuf, tohumdan, Saint-Germain armutlar kadar lezzetli armutlar yetitirmeyi baarmt. Sylendiine gre, yazn yetien Mirabel eriinden daha az kokulu olmayan, gnmzn nl ekim Mira-beli onun bu kombinasyonlarndan birinin rndr. Ayinlere itikatmdan ok uysall nedeniyle gidiyordu; insanlarn yzlerini sev-185dii ama grltlerinden nefret ettii iin; nk insanlar hem bir araya toplanm hem de sessiz olarak ancak kilisede grebiliyordu. Devlet iinde bir eyler olmak gerektiini dnerek, kilise mtevelliliini semiti. Zaten ne bir kadn herhangi bir lle soan kadar ne de bir erkei Elzevir basks bir kitap kadar sevebilmiti. Altm yan oktan at bir srada bir gn birisi ona sordu: "Hi evlenmediniz mi?" "Unuttum," diye cevap verdi. Bazen iinden gelip, "Kimin gelmez ki? Ah, zengin olsaydm!" dese, bunu, Gillenor-mand Babann aksine, bir gen kz gz ucuyla szerken deil, eski bir kitab seyrederken sylerdi. Yal hizmeti kadnla tek bana yayordu. Ellerinde biraz damla illeti vard. Bu yzden, gece uyurken, romatizmadan kilitlenmi yal parmaklan yatann rtleri arasnda gerilip bklyordu. Cauteretz Civarnn Floras adl renkli resimlerle sslenmi bir kitap yazm ve bu kitap yaynlanmt. Olduka beenilen bu eseri kendisi satyor ve kiliselerin elinde bulunduruyordu. Mezie-res Soka'ndaki evinin kaps bu kitap iin gnde iki, defa alnrd. Bylece rahatlkla ylda iki bin frank kazanyordu; zaten btn serveti de bundan ibaretti. Yoksul olmasna ramen, sabrla yoksullua katlanarak zamanla her eit ender rneklerden oluan deerli bir kitap koleksiyonu meydana getirmiti. Genellikle evinden koltuunun altnda bir kitapla kar ve ou zaman iki kitapla dnerdi. Zemin katta kk bir baheyle, drt odadan oluan ikmetghnn biricik ss -186kurutulup erevelenmi bitki koleksiyonlaryla, eski ustalarn baz gravrleriydi. Bir kl ya da tfek grmek onun kann dondururdu. mrnde bir kez olsun bir topun, hatta Invalides'dekinin bile yanma yaklamamt. Rahatsz etmeyen bir midesi, papaz bir kardei, bembeyaz salar vard aznda da, ruhunda da dileri yoktu, btn vcudu hafife titrerdi. Picardie sakinlerinin ivesiyle konuur, bir ocuk gibi gler, kolayca rker, yal bir koyuna benzerdi. Bundan baka, yaayan kullar arasnda Saint-Jacques kapsnda Royal adnda ihtiyar bir kitapdan baka hibir dostu, devaml grt kimse yoktu. Btn emeli, ivit aacn Fransa'da yetitirebilmekti. Hizmetisi de bir masumiyet rneiydi. Bu zavall yal kadncaz bakireydi. istine Ki-lisesi'nde Allegri'nin ilahisini miyavlayabile-cek yetenekteki erkek kedisi Sultan, onun yreini tamamen doldurmu, iindeki arzuyu doyurmaya yetiyordu. Hayalleri asla bir erkee kadar uzanmamt. Hibir zaman kendisinden teye gememiti o. Kedisi gibi, onun da byklan vard. Btn ss, daima bembeyaz olan takkeleriydi. Pazar gnleri, ayinden sonra, vaktini sandndaki amar-lann saymakla, satn alp da, hibir zaman diktirmedii para halindeki elbiseleri yatann zerine serip seyretmekle geirirdi. Okumasn biliyordu. M. Mabeuf, ona, "Plutarque Ana" adn takmt. M. Mabeuf, Marius'ten holanmt, nk gen ve yumuakbal olan Marius, ekin-

-187genliini tahrik etmeden ihtiyarlna scaklk veriyordu. Genlik, yumuaklkla birlikte olursa, ihtiyarlar zerinde rzgrsz gne etkisi yapar. Marius, askeri zaferlere, top barutuna, yry ve kar yrylere, babasnn bunca mthi kl darbeleri indirdii ve yedii btn o muazzam savalara iyice doyunca M. Mabeuf grmeye gidiyor ve M. Mabeuf de ona kahraman askeri, iekler acsndan anlatyordu. 1830'a doru papaz kardei ld ve hemen onun arkasndan, gece bastrnca hep olduu gibi, M. Mabeuf iin btn ufuk karard. Bir iflas -bir noterin iflas- kendisinden kalma ve kendine ait btn servetini oluturan on bin frang alp gtrd. Temmuz Devrimi kitaplkta bir buhrana yol at. Kriz dnemlerinde sat duran ilk ey ieklerdir. Cauteretz civan ieklerinin srm bak gibi kesildi. Haftalar geiyor, tek bir alc bile kmyordu. M. Mabeuf bazen bir ngrak sesiyle rperiyordu. Plutarque Ana kederli kederli ona: "Sucu geldi," diyordu. Nihayet, gnn birinde M. Mabeuf, Mezieres Soka-'ndan ayrld, mtevellilik grevini brakt, Saint-Sulpice'den vazgeti; kitaplannm deilse de, estamplarnn en az bal olduu bir blmn satt ve Montpamasse Bulvan'nda kk bir eve gidip yerleti. Ama burada da aydan fazla kalmad. Bunun iki nedeni vard: Birincisi zemin katla bahenin kiras ylda yz frankt; o ise kiraya iki yz franktan fazla ayrmay gze alamyordu; ikincisi, Fatou at alanna komu olduun-188dan, srekli tabanca sesleri duyuyordu, bu da onun tahamml edemeyecei bir eydi. Bitkilerini, klielerini, kurutulmu bitki koleksiyonlann, portfylerini ve kitaplann tad ve Salptriere yaknlannda Austerlitz kynn kulbeye benzer yaplanndan birine yerleti. Bylece ylda elli ek karlnda, odaya ve itle evrili, kuyulu bir baheye sahip oldu. Bu tanma dolaysyla hemen btn eyasn satt. Bu yeni eve girdii gn pek keyiflendi; gravrleri, kurutulmu bitki koleksiyonlarn asmak iin kendi eliyle iviler akt, gnn kalan ksmnda baheyi a-palad ve akam Plutarque Ana'nm tasa iinde dndn grnce, omzuna vurup, glmseyerek ona: "ivitimiz var ya, canm!" dedi. Yalnz iki ziyaretinin, Saint-Jacques kapsndaki kitap ile Marius'n, onu Auster-litz'deki kulbesinde grmesine msaade ediyordu. Sonra, her eyi sylemi olmak iin unu da belirtelim ki, bu Austerlitz ad onun pek de houna gitmeyen grltc bir add. Zaten az nce de belirttiimiz gibi, bilgelie ya da delilie yahut sk sk grld gibi her ikisine birden gmlm beyinler hayat olaylarn ancak pek ar kavrayabilirler. On-lann kendi kaderleri kendilerine uzaktr. Zihnin, dncenin bu trden, belli eyler zerinde younlamasnn sonucunda, akla uygun olmas halinde felsefeye benzeyebilecek bir pasiflik hali ortaya kar. Dlr, inilir, kaylr, hatta yuvarlanlr da, farkna vanl-189maz. Geri bu daima bir uyanla sonulanr ama ok ge bir uyantr bu. O zamana kadar insan mutluluu ve felaketi arasnda oynanan oyunda tarafsz kaldn sanr. Oyun kendi zerine oynanmakta olduu halde, partiyi kaytszca seyreder. M. Mabeuf de ite byle, evresini gittike saran bu karanln iinde, btn umutlan arka arkaya snerken, biraz ocuka ama ok derin bir huzur ve sknet iinde kalabilmiti. Dnce alkanlklar bir rakkasn gidi gelilerine benziyordu. Bir kere kendini hayale kaptrd m, hayal kaybolacak olsa bile, o ok uzun sre onun peinde gider dururdu. Nitekim, bir saat de, anahtar kaybolduu an hemen durmaz. M. Mabeufn masumca baz elenceleri vard. Bu elenceler az masrafl ve beklenmedik eylerdi. En kk bir deiiklik, bir rastlant, bu elenceleri beslemeye yetiyordu. Plutarque Ana odann bir kesinde roman okumaktayd. Daha iyi anladn sandndan roman yksek sesle okuyordu. Yksek sesle okumak, okuduunu kendi kendine onaylamaktr. ok yksek sesle okuyan baz kimseler vardr ki, okuduklar ey hakknda kendilerine eref sz verdiklerini sanrsnz. Plutarque Ana elindeki roman ite byle bir gayretle okumaktayd. M. Mabeuf iitiyor, ama dinlemiyordu. Plutarque Ana, okurken bir cmleye geldi. Bir Dragon svarisi subayyla bir gzel hanm sz konusuydu. "... Gzel kadn suratn ast; ejderha da..." -190Plutarque Ana, gzln silmek iin burada durdu. "Buda ve ejderha," diye alak sesle tekrarlad M. Mabeuf. "Evet, dorudur, maarasnn dibinden azndan alevler sap, g yakan bir ejderha vard. Bu canavar birok yldz atee vermiti. stelik kaplan gibi de peneleri vard. Buda onun inine gitti ve ejderhay din yoluna sokmay baard. Gzel bir kitaptr o okuduunuz Plutarque Ana. Bundan daha gzel bir efsane olamaz." Ve M. Mabeuf tatl bir hayale dald. ' 5. Sefaletin yi Komusu Yoksulluk Marius'n yava yava yoksulluun penesine dtn gren ve buna gitgide armaya balamakla birlikte, henz znt duymayan bu saf yrekli ihtiyardan holanyordu. Courfeyrac'la buluuyordu ama M. Mabeuf aryordu. Ama olduka seyrek oluyordu bu, en fazla ayda bir ya da iki defa. Marius'n en byk zevki, d bulvarlarda ya da Champ de Mars'ta ya da Luxembo-urg'un en tenha yollarnda uzun gezintiler yapmakt. Bazen bir bostan, salatalk tarlalarn, gbrede eelenen tavuklar,

bostan kuyusunun dolabnn eviren at seyretmekle yanm gnn geirdii olurdu. Gelip geenler ona hayretle bakar, bazlar kln kuku uyandrc, yz ifadesini uursuz bulurlard. Oysa o, nesnesi, karl olmayan hayaller kuran yoksul bir delikanldan baka bir ey deildi. -191te bu gezintilerden birinde Gorbeau viranesini kefetmi, sessizlii ve ucuzluu ekici geldiinden oraya yerlemiti. Onu orada sadece M. Marius olarak tanyorlard. Babasnn eski generallerinden ya da arkadalarndan birka onu tanynca evlerine davet etmilerdi. Marius, bu davetleri reddetmemiti. Babasndan sz etmek iin birer frsatt bunlar. Bylece, ara sra Kont Pajol'e, General Bellavesne'e, General Fririon'a, nva-lides'e gidiyordu. Oralarda mzik almyor, dans ediliyordu. O akamlar Marius yeni elbiselerini giyerdi. Ama bu suarelere ve balolara ancak hava adamakll dona ektii zamanlar gidiyordu; nk arabaya verecek paras olmad gibi, gidecei yere de ayna gibi prl prl ayakkablarla gitmek istiyordu. Bazen iinde herhangi bir burukluk, ac duymadan, kendi kendine yle derdi: "nsanlar byle ite, bir salonda her yerimiz amurlu olabilir de, ayakkablarmz asla. Orada sizi iyi karlamak iin bir tek eyin lekesiz olmasn isterler, vicdann m? Ne mnasebet, ayakkablarn. Yrein tutkular dndaki btn tutkular hayal leminde kaybolur. Marius'n siyasi tutkular da orada dalp gitmiti. 1830 devrimi de onu tatmin edip yattrarak buna yardm etmiti. fkeleri srse de, ayn insan olarak kalmt. Hep ayn inanlar tayordu, ama yumuam olarak. Daha dorusu, siyasi grleri deil de, yaknlk duygulan vard sadece. Hangi partidendi? nsanlk partisinden. nsanlk iinde Fransa'y; ulusun iinde halk; -192halkn iinde kadn seiyordu. Merhameti zellikle bu yana ynelmekteydi. imdi artk bir fikri bir olaya, bir airi bir kahramana tercih etmekte, Eyb gibi bir kitaba, Marengo gibi bir olaydan daha ok hayranlk duymaktayd. Sonra dnmeyle geen bir gnn akamnda bulvarlardan geerek dnerken, aalarn arasndan usuz bucaksz, uzay, belirsiz ltlar, uurumu, karanl, muammay grd zaman, yalnzca insana ait olan her ey ona pek kk, pek ufak geliyordu. Hayatm ve insan felsefesinin hakikatine ulatna inanyordu ve belki gerekten de ulamt. Artk gkyznden baka hibir eye bakmaz olmutu. O gkyz ki, kutusunun dibinden hakikati grebildii tek eydi. Ama bu onu gelecee dair birok plan, tertip, tasavvur ve proje kurmaktan alkoymuyordu. Bu hayalci halinde, bir gz Marius'n iine bakabilseydi, bu ruhun safl, temizlii karsnda kamard! Gerekten de, gzlerimiz bakalarnn vicdannn iine girebilecek gte olsayd, bir insan hakknda, dndklerinden ok hayal ettiklerine bakarak ok daha salam bir yargya varabilirdik. Dncede irade vardr, hayalde yoktur. Tamamen kendiliinden olan hayal, de-vasal, ideallii iinde bile ruhumuzun ehresini alr ve bunu aynen korur. Hibir ey, bizim zerinde dnmediimiz, tanmlanmam arzu ve zlemlerimiz kadar dorudan ve itenlikle ruhun en derin yerinden kp alnyazsnn gz alc parltlarna ynelmez. nsann gerek karakterini mantkl bir ekil-193de dzenlenmi, zerinde kafa yorulmu, dzene sokulmu fikirlerden ok daha fazla bu arzularda bulabiliriz. Ham hayallerimiz bize en ok benzeyen eylerdir. Herkes bilinmeyeni ve imknsz kendi huy ve karakterine gre hayal eder. 1831 ylnn ortalarna doru, Marius'n hizmetini gren yal kadn, ona komu olan sefalet iindeki Jondrette ailesinin yelerinin kap dar edileceklerini anlatt. Hemen btn gnlerini darda geiren Marius, komular olduunun pek farknda bile deildi. "Niin kovuyorlarm onlar?" diye sordu. "Kiralarn demiyorlar da, ondan, iki kira borlan var." "Ne tutuyor bu?" "Yirmi frank," dedi ihtiyar. Marius'n bir ekmecede otuz frank yedek paras vard. "Aln," dedi yal kadna, "ite yirmi be frank. Bu zavalllarn parasn deyin, be frank da kendilerine verin, benden geldiini de sakn sylemeyin." 6. Halef Temen Theodule'n alay tesadfen gelip Paris'te garnizon kurdu. Bu olay, Gillenor-mand teyzenin kafasnda ikinci bir fikrin domasna yol a. tik defasnda Theodule'e Mari-us' izletmeyi dnmt; bu kez Theodule' Marius'n yerine koymak iin tuzak kurdu. Her durumda bykbabann evde bir gence ihtiya duymas olaslna kar, baka bir -194Marius bulmakta fayda vardr. Kimileyin, doan gnn nlarna harabeler minnet duyar. 'Tamam" diye dnd, "kitaplarda grdm gibi, basit bir dizgi hatas bu. Marius yerine Theodule' koyunuz." Bir kk yeen, bir torun saylr. Avukatn olmad yerde mzrakl svari kullanlr.

Bir sabah Msy Gillenormand, la Quoti-dienne gibi bir eyler okurken, kz ieri girdi ve gzdesi sz konusu olduu iin en tatl sesiyle: "Babacm, bu sabah Theodule size sayglarn sunmaya gelecek," dedi. "Kim bu Theodule?" "Kk yeeniniz." "Ya!" dedi bykbaba. Sonra tekrar okumaya koyuldu ve herhangi bir Theodule'den baka bir ey olmayan kk yeenini artk dnmedi; ok gemeden de, okurken hemen hep olduu gibi mthi fkelendi. Elinde tuttuu elbette kralc 'kt paras,' hi lafn esirgemeden, ertesi gn iin o gnlerin Parisi'nin gnlk kk olaylarndan birini haber veriyordu: Hukuk ve tp rencileri leyin Pantheon Meydan'nda toplanacaklard; mzakerede bulunmak iin. Gnn sorunlarndan biri; ulusal muhafz gc topular sz konusuydu; Sava ve Savunma Bakan ile 'ehir milisleri' arasnda Louvre Saray avlusuna yerletirilen toplar hakknda bir anlamazlk domutu. renciler bu konuyu 'mzakere' edeceklerdi. Msy Gillenormand'm kplere binmesi iin bu kadar yeterdi. -195Marius' dnd; o da renciydi ve ihtimal, o da tekiler gibi leyin 'Pantheon Meydan' ndaki mzakereye' gidecekti. Tam bu zc dnceye dalmt ki, Temen Theodule ieri girdi. Kurnazca davranp burjuva gibi giyinmi ve Matmazel Gille-normand tarafndan yavaa odaya sokulmutu. Svari yle dnmt: "htiyar byc herhalde btn varln kayd hayat artyla faize yatrmad. Onun iin, ara sra bu kla girmekte fayda var." Matmazel Gillenormand, babasna seslendi: "Kk yeeniniz Theodule!" Sonra alak sesle temene: "Ne derse onayla," dedi ve ekilip gitti. Byle saygl bulumalara pek alk olmayan temen, ekinerek ve dili dolaarak: "Gnaydn amcacm," dedi ve elinde olmadan, mekanik bir asker selam taslayla balayp, burjuva selamyla biten kark bir selam verdi. Dede: "Ha! Siz misiniz, pekl, oturun," dedi. Bunu der demez de svariyi hepten unuttu. Theodule oturdu, M. Gillenormand ayaa kalkt. Elleri ceplerinde, bir yandan yksek sesle konuurken, bir yandan da yeleinin iki cebindeki saati sinirli parmaklaryla kurcalayarak odann iinde aa yukar dolamaya balad. "Smkl alay! Pantheon Meydan'nda -196toplanacaklarm! Bakn helel Daha dn analarndan st emen veletler! Burunlarn sksan st damlayacak! Yarn leyin tarta-caklarm! Nereye gidiyorsunuz? Nereye gidiyoruz? Uuruma gidildii besbelli. te, buraya getirdi bizi bu descamisadoslar! Ulusal muhafz atpatlan zerine gidip ak havada zrvalar yumurtlama! Hem, kimlerle buluacaklar orada? Jakobenciliin bizi hangi noktaya getirdiine bir bakn hele! stediiniz bahse girerim, bir mangra kar bir milyon bahse girerim ki, orada birtakm sabkallardan, salverilmi krek mahkmlarndan baka kimse bulunmayacak. Cumhuriyetilerle forsalar, tencere yuvarlanm kapan bulmu. Camot: 'Nereye gideyim, hain?' diye sormu. Fouche de: 'Nereye gidersen git, sersem!' diye cevap vermi. te, Cumhuriyetiler bunlardr." "Doru," dedi Theodule. M. Gillenormand, ban yana evirdi. Theodule' grd, devam etti: "u haytann gizli rgt yesi olmak alakln gsterdiini dnyorum da! Evimi niin terk ettin be adam? Gidip Cumhuriyeti olmak iin. Piik! Zaten bir kere halk senin Cumhuriyetini istemiyor; saduyusu var onun; gayet iyi biliyor ki hep krallar olmu ve bundan sonra da hep olacak; halk gayet iyi biliyor ki, ne de olsa sonunda sadece halktr ve alay ediyor senin Cumhuriyetinle; duyuyor musun, dangalak? Bundan daha iren bir heves olabilir mi? Duchesne Baba'yla ana fine olmak, giyotine gz szmek, 93'n bal-197konu altnda ak sarklan syleyip gitar almak. Btn bu genlerin suratna tkrme-li; ylesine hayvan eyler! Hepsi ayn telden alyor, bir tane bile istisna yok. Akln kaybetmek iin sokakta esen havay solumak yeter. On dokuzuncu yzyl zehirdir. nne gelen serseri, kei sakal brakp kendini gerekten adam olmu sanyor ve sizi, ihtiyar akrabalarn orackta brakp gidiveriyor. Yok Cumhuriyetiymi, yok Romantikmi. Bu Romantik de ne demek oluyor? Tanr akna syleyin bana, nedir bu? Mmkn, muhtemel ne kadar delilik varsa, hepsi. Bir yl nce Hernani'e gidiliyordu. Sorarm size, neymi u Hernani! Antitezler! Doru drst Franszca olarak bile yazlmam birtakm irenlikler! Sonra da, Louvre'un avlusuna toplar konuyor. Bu devrin haydutlar byle ite."

"Hakknz var amcacm" dedi Theodule. Msy Gillenormand, konumaya devani etti: "Mzenin avlusunda toplar! Ne ie yarayacak bunlar? Top, top, ne istiyorsun benden? Belvedere Apollon'u misket ateine tutmak m istiyorsunuz? Hartulann Medici Ve-ns'yle ne alp verecei var? Ah! Bu zamane genlerinin hepsi serseri! u Benjamin Cons-tant'lan ne cieri be para etmez eydir! lerinde alak olmayanlar da salak! irkin olmak iin ellerinden geleni yapyorlar, kadn elbiselerinin evresinde dilenir gibi bir halleri var; yllk han hizmetilerini kahkahadan krar geirir; erefim zerine yemin ederim ki, onlar grenler, 'zavall utanga klar' der. -198Hepsi biimsiz, stelik de alk; Tiercelin'in, Potier'nin tekerlemelerini tekrarlayp duruyorlar; uval gibi ceketler, at ua gibi yelekler, kaba bezden gmlekler, kaba kumatan pantolonlar, kaba deriden izmeler giyiyorlar, jargonlar da giyimlerine benziyor. Kendi zel dillerinden partal pabularna taban yaplabilir. Ve ite btn bu ukurunu toplamaktan aciz ocuk srsnn size anlatacak siyasi grleri var. Siyasi gr sahibi olmay iddetle yasaklamak gerekirdi. Sistemler uyduruyorlar, toplumu yeni batan kuruyorlar; Monariyi ykyorlar, btn yasalar yerle bir ediyorlar; ambar kilerin, kapcy da kraln yerine koyuyorlar. Avrupa'y dipten dorua altst ediyorlar; dnyay yeniden inaya kalkyorlar ve bu arada arabalarna binen amarc kadnlarn bacaklarna sinsice bakmak frsatn da kalmyorlar. Ah! Marius! Ah! Haylaz apkn! Gidip genel meydanlarda bara ara fkeni kusmak, tartmak, grmek, nlemler almak! Aman Allahm, buna nlem diyorlar! Kargaa klp, ahmaklk oluyor. Musibeti grdm, imdi de rezaleti gryorum. renciler ulusal muhafz gcn tartsn; Ogibowas ve Cadodaches Kzlderililerinde bile grlmez byle bir ey! Kafalar tyl raket topu gibi ssl, ellerinde odundan grzler tayan anadan doma plak vahiler bile bu serseriler kadar yabani deildirler! Be paralk olanlar! ten anlar havasnda emirler verecekler, szmona tartp, grp akl yrtecekler! Kyamet belirtisi. Gerekten de su ve topraktan ibaret bu -199sefil krenin sonudur bu. Bir son hkrk gerekiyordu. Fransa da onu hknyor ite. Tartp grnz bakalm haytalar! Onlar Odeon'un kemerleri altna gazete okumaya gittikleri srece byle eyler olacaktr. Bu onlara sadece bir metelie ve de saduyularna, zeklarna, kalplerine, ruhlarna, dnce yeteneklerine mal olur. Sonra oradan kyorlar ve aile yuvalarndan defolup gidiyorlar. Btn gazeteler birer vebadr; hepsi, hepsi, hatta Drapeau blanc bile! Zaten, Martinville, aslda bir Jacobindi. Ah! Tann'nn cezas! Bykbaban mutsuz etmekle vnebilirsin!" Theodule: "Hi phesiz," dedi. Ve M. Gillenormand'n soluk almasndan yararlanarak, mzrakl svari bilgi bir tavrla ekledi: "Moniteufden baka gazete, Askeri Y-Wc'tan baka da kitap almamaldr." M. Gillenormand devam etti: "Onlarn Sieyes'i gibi bir ey! Sonunda senatr olan bu kral katili; nk sonuta hep byle olurlar. Senli benli vatanda konumalaryla suratlarn damgalatr, sonra bunu kullanarak kendilerine kont cenaplar dedirtirler. Kol kadar bir kont cenaplar, Eyll katilleri. Filozof Sieyes! Btn bu szmona filozoflarn felsefesine hibir zaman Tivoli soytarsnn gzlklerinden daha fazla deer vermemi olduunu vnerek syleyebilirim! Bir gn Malaquais nhtmndan geerken grdm amatrleri; srtlannda zerine anlar serpitirilmi mor kadifeden mantolar, balannda da -200f IV. Henri tarz apkalar vard. Pek sakildiler. Kaplann sarayndaki maymunlara benziyor-lard. Vatandalar, size aka sylyorum ite; sizin ilerlemeniz bir lgnlk, insanlnz bir hayal, devriminiz bir cinayet, Cumhuriyetiniz bir ucubedir; gen bakire Fransa'nz kerhaneden kmadr ve bunu hepinize kar savunuyorum; kim olursanz olun, ister siyasi yazar, ister iktisat, ister hukuku; isterseniz zgrlk, eitlik, kardelik konusunda giyotin bandan daha bilgili olun! Bunu size bildiriyorum ite efendiler!" "Son derece doru," diye haykrd temen. M. Gillenormand, balad bir hareketi yanda brakarak dnd ve gzlerini mzrakl svari Theodule'n iki gznn arasna dikerek, ona: "Siz ahmaksnz," dedi. -201t ALTINCI KTAP K YILDIZIN RASTLAMASI 1. Lakap: Soyadlannn Olumas Marius o devirde orta boylu, gr siyah sal, geni alnl, burun delikleri ak ve tutkulu, iten, sakin tavrl ve yznde gururlu, dnceli, masum bir ifade bulunan yakkl bir genti. izgilerinin hepsi yuvarlak olan profilinde Fransz fizyonomisine Alsase ve Lorrai-ne'den geen o Cermen yumuakl ile Romallarn

arasnda Sicambrus'lan hemen tannr hale getiren ve aslan soyunu kartal soyundan ayran o keli izgilerden tamamen arnm-lk hakimdi. Dnen insanlarn aklnn derinlik ve basitlik asndan hemen hemen ayn oranlardan olutuu mevsimindeydi hayatn. ok nemli bir durumla karlatnda sersemleip kalmas pekl mmknd, ama anahtar bir kere daha dnnce yceleebilir-di. Davranlar temkinli, souk, nazik ve az akt. Az pek sevimli ve dudaklar krmzlkta, dileri beyazlkta esiz olduu iin glmseyii yz ifadesindeki btn sertlii gideri-yordu. Baz anlar bu lekesiz saf alnla bu ehvetli glmseme garip bir ztlk oluturmaktayd. Gzleri kk, ama bak bykt. -203En koyu sefalet iinde bulunduu zamanlarda bile dolarken gen kzlarn dnp kendisine baktn fark eder ve ii kan alayarak kap saklanrd. Kzlarn eski elbiselerinden tr kendisine baktklarn ve gldklerini dnrd; aslnda kzlar yakkllndan tr ona bakyor ve hayalini zihinlerine kazyorlard. Gelip geen gzellerle arasndaki bu sessiz anlamazlk Marius' vahiletirmiti. Hibirini nemsemiyordu. Nedeni de, en bata hepsinden kamasyd. Uzun sre byle Courfeyrac'm deyiiyle; "sersemce yaad." Courfeyrac, ona ayrca yle diyordu: "Saygdeer olmaya zenme -artk birbirlerine 'sen' diye hitap ediyorlard, senli benli konumaya kay genlikte dostluklara inen bayrdr.- Bak azizim, sana bir t: Bu kadar ok kitap okumay brakp biraz da kkha-nmlara bak. Yosmalar insana iyi gelir, ey Marius! Kaa kaa, kzara bozara alklaa-caksm." Baka bir sefer Courfeyrac ona rastladnda, "Merhaba sayn rahip," diyordu. Courfeyrac, onunla bu ekilde konutuu zaman Marius sekiz gn sreyle gen, yal btn kadnlardan o zamana kadar kamad kadar ok kayor ve en fazla da Courfeyrac'tan uzak duruyordu. Ne var ki, sonsuz yaratl iinde iki kadn vard ki, Marius, onlardan kamyor, onlara kar nlem almyordu. Dorusu, bunlarn kadn olduklar ona sylense, o buna pek ard. Bunlardan biri, onun odasn spren -204sakall yal kadnd. Bu kadn yznden Courfeyrac, "Hizmetisinin sakaln grnce, Marius kendi sakaln kesti," diyordu. br de pek sk grd, ama yzne hi bakmad kk bir kzd. Bir yl akn zamandr Marius, Luxembo-rug Park'nn ssz yollarndan birinde, fidanlk tarafndaki korkuluk duvar boyunca uzanan yolda, bir adamla ok gen bir kzn, yolun Bat Soka ynnde en ssz ucundaki ayn sraya hemen hemen her zaman yan yana oturduklarn fark etmiti. Kendi ilerine bakan insanlann gezintilerini kontrol etmek alkanl olan tesadfn, onu bu yola her yneltiinde -ki, bu yaklak her gn olan bir eydi- Marius bu ifti orada gryordu. Adam altm yalarnda vard; zgn ve ciddi grnyordu; btn kiiliinde, hizmetten el ekmi insanlann gl ve yorgun ifadesi vard. Bir nian olsayd, Marius; "Bu eski bir subay," derdi. Ancak adamn, yanna kimseyi yaklatrmayan bir hali vard ve baklann hibir zaman bakalannm baklanyla karlatrmyordu. Hep yeni gibi duran mavi bir pantolon, mavi bir redingot ve geni kenarl bir apka giyiyor, siyah boyunba takyor, bir kuaker gmlei; yani tiril tiril beyaz, ama kaba bezden bir gmlek giyiyordu. Bir keresinde yanndan geen havai bir ii kz, "Bak, ite tertemiz bir dul adam," demiti. Adamn salan iyice aarmt. Adamn yanndaki gen kz, onunla birlikte benimsemi grndkleri sraya ilk oturduu gn on , on drt yalannda, hemen -205hemen irkin denecek kadar zayf, beceriksiz, gsterisiz, ama muhtemelen ileride ok gzel gzleri olacak bir kzd. Ne var ki, gzleri, hi de ho etki brakmayan bir gvenle hep yukarya bakyordu. Manastr rencilerine zg, hem yal, hem ocuksu bir kyafeti vard; siyah, kaba merinostan kt dikilmi bir elbiseydi bu. Baba kz gibi grnyorlard. Marius, iki gn kadar henz bir ihtiyar saylamayacak olan bu yal adamla, henz kiilik kazanmam olan bu kk kz inceledi; sonra artk onlara hi dikkat etmez oldu. Onlara gelince, Maris'n farknda bile deil gibiydiler. Sakin ve kaytsz bir havada kendi aralarnda konuuyorlard. Kz durmadan neeli neeli cvldyordu. Yal adam az konuuyor ve ara sra tarifi imknsz bir babalk sevgisiyle dolu gzlerini kzn zerine dikiyordu. Marius, bu yolda gezinmeyi farknda olmadan alkanlk haline getirmiti. Onlan her zaman orada buluyordu. Bakn bu nasl oluyordu. Marius ounlukla yolun, baba-kzm oturduklar srann bulunduu ucunun aksi ucundan geliyor, yolu boydan boya yryerek, onlarn nnden geiyor; geri dnp, geldii uca kadar gidiyor, sonra yeniden balyordu. Gezintisi srasnda bu gidi gelii be alt defa tekrarlyor ve bu gezintiyi de haftada be, alt defa yapyordu; ama bu insanlarla onun arasnda henz hibir selamlama olmamt. Bu adamla bu gen kz, baklardan -206ne kadar kanyor grnseler de belki de srf byle grndkleri iin, fidanlk boyunca gezintiye kan be, alt rencinin doal olarak biraz dikkatini ekmilerdi. Bu rencilerden alkan olanlar derslerden sonra, bilardo partisinin ardndan brleriyle bir araya geliyorlard. Bu sonrakilerden olan Courfeyrac da, bunlar bir sre gzlemi, ama kz irkin bularak, arabuk ve usulcack oradan uzaklamt. Courfeyrac, tpk atl bir

Parth okusu gibi kam, kaarken onlara okuyla bir lakap frlatmt. Dikkati zellikle kk kzn elbisesine, yal adamn da salarna taklan Courfeyrac, kza Matmazel Lanoire, (esmer) babaya da Msy Leblanc (beyaz) adn takmt. yle ki, onlan zaten kimse tanmad ve adlan bilinmedii iin bu lakaplar tutmutu. renciler birbirlerine: "A! M. Leblanc srasnda oturuyor!" diyorlard. Marius de tekiler gibi, bu mehul kiiye "M. Leblanc" demeyi uygun bulmutu. Biz de onlar gibi yaparak, hikyenin kolayl iin M. Leblanc adn kullanacaz. Marius, bylece ilk yl hemen hemen her gn ayn saatte onlan grd. Adam canaya-kn, kz ise epeyce suratsz buluyordu. 2. Lux Facta Est' kinci yl, bu hikyede okuyucunun ulam olduu u noktada Marius, kendisi de nedenini pek bilmeksizin, Luxembourg'da gezinme alkanlndan birdenbire koptu. Yak* Latince: Ik gerek oldu. -207lak alt ay, gezindii yola ayak basmaz oldu; sonunda, gnn birinde oraya dnd. Huzur iinde bir yaz sabahyd. Gzel hava insan neeli yapar. Marius de yleydi. Duyduu btn ku sesleri, aalarn yapraklan arasnda grd btn mavi gkyz paralan ona kalbinin iindeymi gibi geliyordu. Doruca 'kendi yoluna' gitti ve yolun ucuna vardnda yine ayn srann zerinde o ifti grd. Yalnz, yaklap baktnda ona adam ayn adam, ama kz sanki artk ayn kz deilmi gibi geldi. imdi karsnda grd, uzun boylu, gzel, kadnln en byleyici biimlerinin hepsine sahip bir varlkt, hem de btn sevimlilikleri henz ocukluun derin saflyla birletirdikleri bir ada bu biimlere sahip bir varlk. Pek gelip geici ve saf bir andr bu ve ancak u szckle ifade edilebilir; on be ya. Dalga dalga altn yaldzl, kestane rengi enfes salan, mermerden yontulmu gibi przsz bir aln, gl yapran andran yanak-lan, soluk pembelik, heyecanl beyazlk iinde bir teni, glmsemenin bir k, szn bir musiki gibi kt nefis bir az, Jean Goujon'un Vens'e layk grecei bir boynun zerinde Raffaella'mn Meryem'e layk grecei bir ba vard. Nihayet, bu byleyici yzn hibir tarafn eksik brakmam olmak iin unu da syleyelim ki, burnu gzel deil, ama sevimliydi; ne dz ne kemerli ne talyan ne Grek'ti; Pa-ris'li burnuydu bu; yani spiritel, ince, nizami olmayan, saf, ressamlan hayal knklna uratacak, airleri byleyecek bir ey. Marius, onun yanndan geerken, srekli -208yere eik duran gzlerini deil de glge ve utan dolu uzun kumral kirpiklerini grebildi. Ama baklannn yere eik olmas, bu gzel ocuun, kendisiyle konuan ak sal adam dinlerken glmsemesine engel olmuyordu ve hibir ey bu yere eik gzlerle birlikte, bu taptaze glmseyi kadar byleyici olamazd. lk anda Marius bunu ayn adamn baka bir kz, ilk grd kzn kesinlikle kardei sand. Ama gezintinin deimez alkanlyla ikinci defa srann yanna gelip kz dikkatle inceleyince, onun ayn kz olduunu anlad. Kk kz, alt ay iinde bir gen kza dnmt, hepsi buydu. Bundan daha sk rastlanan bir ey olamaz. Kzlann gz ap kapayncaya kadar serpilip gelitikleri, birdenbire bir gl olduklan bir an vardr. Daha dn on-lan ocuk olarak brakr, bugn sizi endielendirecek bir halde bulursunuz. Bu kz sadece bymekle kalmam, ayn zamanda ideallemiti. Nasl, nisan aynda sadece gn baz aalann ieklere b-rnmesine yeterse, onun da gzellie brn-mesine alt ay yetmiti; onun da nisan ay gelmiti. Bazen fakir insanlann, sanki ani bir uyanla yoksulluktan bollua getikleri, her trl harcamalara giritikleri, birdenbire gz ka-matnc, har vurup harman savuran ve de muhteem olduklan grlr. Bu, bir gelirin cebe indirildiinin belirtisidir. Vadesi gelen bir alacak tahsil edilmitir. Gen kzn da ite bylece vadesi gelmiti. -209Hem sonra tyl kumatan apkas, merinos kumandan elbisesi, renci ayakkablar ve krmz krmz elleriyle yatl bir okul rencisi deildi artk o; gzellikle birlikte zevk de kazanmt; sade ve zengin bir zerafetle ve yapmacksz bir tarzda, iyi giyinen biri olmutu. Siyah am kumandan elbisesi, ayn kumatan pelerini ve beyaz krepten apkas vard. Beyaz eldivenler, emsiyesinin in ii fldiinden sapyla oynayan elinin narinliini belli ediyor ve ipek iskarpinleri ayaklarnn kkln gsteriyordu. Yanndan geerken, taze ve ie ileyen bir koku yaylyordu. Adama gelince, o hep aynyd. Marius, ikinci defa yaknma geldiinde gen kz gzkapaklann kaldrd; gzleri derin bir gk mavisi rengindeydi, ama bu sisli maviliin iinde henz bir ocuk bak vard. Marius'e kaytszca bakt; narlarn altnda koup oynayan bir olan ocuuna ya da srann zerine glgesi den byk mermer saksya bakar gibi; Marius de baka eyler dnerek gezintisine devam etti. Gen kzn oturduu srann yanndan drt be defa daha geti; ama gzlerini ona evirmedi bile. Daha sonraki gnlerde, her zamanki gibi, Luxembourg'a gitti ve yine her zamanki gibi 'babayla kz' orada buldu; ama artk onlara dikkat etmiyordu. Bu kz, gzelletikten sonra da, irkinken dndnden fazla dnmedi. Alkanl gerei, kzn oturduu srann olduka yaknndan geiyordu. -210-

3. lkbaharn Etkisi Havann lk olduu bir gnd. Luxembourg glge ve gne iinde, gkyz, sabahleyin melekler onu ykam gibi tertemizdi; kular kestane aalarnn derinliklerinde minik lklar atyorlard. Marius, ruhunu olduu gibi doaya amt; hibir ey dnmyor, sadece yayor, nefes alyordu. Yine o srann yanndan geti. Gen kz gzlerini ona doru kaldrd ve iki bak karlat. Ne vard bu defa gen kzn baknda? Marius bunu syleyebilecek durumda deildi. Hem hibir ey yoktu, hem her ey vard. Garip bir imek ak oldu bu. Kz gzlerini indirdi, delikanl yoluna devam etti. Marius'n grd, masum, sade bir ocuk gz deil, esrarl bir uurumdu; alr gibi olmu, sonra birdenbire kapanvermiti. Her gen kzn bu ekilde bakt bir an vardr. Bu baka hedef olann vay haline! Henz kendisini tanmayan bir ruhun bu ilk bak gkyzndeki bir afak gibidir. Ik saan, bilinmez bir eyin uyandr bu. nsanda tapnma duygulan uyandran, karanlklar birdenbire belli belirsiz aydnlatan ve bugnn btn masumiyetiyle gelecein btn tutkusunu iinde tayan bu beklenmedik n tehlikeli bysn, hibir ey anlatamaz. Tesadfen beliren ve ylece bekleyen kararsz bir eit efkattir bu. Masumiyetin, faknda olmadan kurduu kalpleri istemeden, farknda olmadan iine drd-211 bir tuzaktr. Kadn gibi bakan bir bakiredir. Bu bakn dt yerden derin bir d-ncenin, derin hayallerin ortaya kmamas pek ender bir durumdur. Saf, katksz, temiz, iffetli olan her ey, bu, kutsal, fani bak iinde younlamtr; hani, en uh kadnlarn en iyi anlamlandrlm gz iaretlerinden bile daha ok, bir ruhun derinliklerindeki ak denilen o karanlk, o koku ve zehir dolu iei birdenbire tomurcaklandnp atnverecek sihir gcne sahip baktr bu. Marius, akam, fakirhanesine dndnde elbisesine bir gz att ve 'gndelik' kyafetiyle; yani eridi hizasndan krlm bir apka, kaba arabac kunduralar, dizleri eprimi siyah bir pantolon ve dirseklerinin hav dklm siyah bir ceketle Luxembourg'da gezintiye kmann byk bir pasakllk rnei, grgszlk ve grlmemi bir budalalk olduunu ilk defa olarak fark etti. 4. Byk Bir Rahatszln Balangc Ertesi gn, belirli saatte Marius dolabndan yeni ceketini, yeni pantolonunu, yeni apkasn ve yeni ayakkablarn kard. Bunlar giydi; fazladan bir lks olarak eldivenlerini de eline geirip Luxembourg'un yolunu tuttu. Yolda Courfeyrac'a rastladysa da, onu grmezlikten geldi. Courfeyrac, evine dndnde dostlarna yle dedi: -212"Yolda Marius'n yeni apkasyla, yeni elbisesine rastladm. Marius de iindeydi. Mutlaka bir snava girmeye gidiyordu. Pek salak bir hali vard." Luxembourg'a gelince, Marius havuzun evresinde bir tur yapt; kuular seyretti, sonra kafas yosundan simsiyah olmu, kalasnn biri eksik bir heykelin karsnda uzun sre hayran hayran durdu. Havuzun kenarnda krk yalarnda, gbekli bir burjuva vard. Be yalarnda kk bir olan ocuunun elinden tutmu, ona: "Arlklardan kan evladm," diyordu, "Despotluktan da, anariden de ayn derecede uzak dur." Marius, bu burjuvay dinledi. Sonra havuzun etrafnda bir tur daha att. Nihayet, 'yoluna' doru ar ar, gnlszce gidiyormu gibi yrmeye balad. Sanki bir g onu oraya gitmeye hem zorluyor hem de bundan alkoyuyordu. O, btn bunlarn farknda deildi; her gnk gibi davrandn sanyordu. Yola girdii zaman br uta, 'kendi sralan'nda oturan M. Leblanc ile gen kz grd. Ceketini yukarya kadar ilikledi, krmamas iin eteini ekerek, gerdi, pantolonunun parlak parltlarn memnunlukla gzden geirdi ve sraya doru yrmeye balad. Bu yryte bir saldn havas ve kesin bir fethetme tutkusu seziliyordu. Dediimiz gibi, Marius sraya doru yrye geti, sanki Anibal Ro-ma'ya yryordu. Ayrca hareketlerinde mekanik olmayan hibir ey yoktu; dolaysyla ayn anda aklnn ve iinin geleneksel meguliyetlerini ke-213sintiye uratmamt. O an, 'Bakalorya el Kitabnn' sama bir kitap olduunu ve insan zeksnn aheseri diye burada Racine'in trajedisi, Moliere'inse bir tek komedisi incelendiine gre, bu kitab yazanlarn ender bulunur aptallardan olmalar gerektiini dnyordu. Kulaklarnda keskin bir nlama vard. Sraya yaklarken, bir yandan da baklarn gen kzn zerinde toplamaya alt. Ona gen kz yolun btn ucunu belirsiz bir mavi kla dolduruyormu gibi geliyordu. Yaklatka, admlar yavalamaktayd. Sraya belli bir uzakla kadar yaklamt ki, yolun sonuna daha epey uzaklk olduu halde birden durdu ve kendisi de nasl olduunu bilemeden gerisin geriye dnd. Yolun sonuna kadar gidemeyeceini kendine bile itiraf edemedi. Gen kz onu uzaktan ancak fark edebilmi, yeni elbisesi iindeki yakkl halini yle byle grebilmi olmalyd. Yine de, arkasnda bulunan birisi ona bakacak olsa, kzn gzne iyi grnmek iin dimdik durduunu grrd. Yolun br ucuna geldi, sonra geri dnd ve bu kez sraya biraz daha yaklat. Hatta arada aalk bir mesafe kalncaya kadar ilerledi, ama orada daha ileri gitme konusunda tarif edilemez bir gszlk duyup

tereddde kapld. Gen kzn yznn kendisine doru eildiini grdn sanmt. Buna ramen, erkeke ve iddetli bir aba harcayarak kararszln yendi ve ileri doru yryne devam etti. Birka saniye sonra dik ve azimkar, kulaklarna kadar kzarm bir hal-214de, ne sama ne de soluna gz atmaya cesaret edemeden, bir devlet adam gibi, eli ceketinin iinde, srann nnden geiyordu. Tam kale toplarnn altna gelmiken korkun bir kalp arpnts duydu. Bir gn nceki gibi, am ipei elbisesini ve krep apkasn giymiti. 'Onun sesi' olmas gereken tarifi imknsz bir ses iitti. Sakin bir ekilde konuuyordu. ok gzeldi. Onu grmeyi denemedii halde, bunu hissediyordu. "M. Francois de Neufch-teau'nun, Gil Bias edisyonunun bana kendisi yazm gibi koyduu Marcos Obregon de la Ronda hakkndaki tez yazsn aslnda benim yazm olduumu bilse beni takdir edip saymaktan kendisini alamazd!" diye dnd. Sray arkasnda brakt; yolun artk yakn olan sonuna kadar yrd; sonra geri dnerek gzel kzn nnden bir daha geti. Bu defa rengi ok soluktu. Gerekten de yle fazla benimsenemeyecek herhangi bir ey deniyor deildi. Sradan ve gen kzdan uzaklat, arkas ona dnk olduu halde, onun kendisine baktn dnyor ve bu yzden de sendeliyordu. Bir daha sraya yaklamay denemedi, yolun ortalarna doru durdu ve orada hi yapmad bir eyi yapt, oturdu. Yan baklar yolluyor ve ruhunun en belirsiz derinliklerinde dnyordu; kendisinin, beyaz apkasna, siyah elbisesine hayran olduu kiilerin, onun parlak kumal pantolonuna ve yeni ceketine kar duygusuz kalmalar herhalde ok zordu. -215Bir eyrek saat sonra ayaa kalkt; evresi bir haleyle evrili o sraya doru tekrar yrmeye balayacakm gibiydi. Fakat ayakta hareketsiz durdu. On be aydan beri ilk kez her gn kzyla orada oturan bu bayn da kendisini muhakkak fark etmi olduunu ve bkp usanmaz geilerini garip bulmas gerektiini dnd. Yine ilk kez, bu mehul adam, dncesinin gizlilii iinde bile olsa, M. Leblanc diye anmakta saygszca bir yan bulunduunu hissetti. Birka dakika ylece, ba eik ve elindeki bir denekle kumlarn stne ekiller izer vaziyette durdu. Sonra, birdenbire M. Leblanc'la kznn aksi ynne doru dnd ve evine gitti. O gn akam yemeine gitmeyi unuttu. Bunu akamn sekizinde fark etti, ama Saint-Jacques Soka'na inmek iin artk ge olduundan, kendi kendine "e bak!" dedi ve bir para ekmek yedi. Ceketini fralayp, zenle katladktan sonra yatt. 5. Ma'am Bougon'un Bana Den eitli Yldrmlar Ertesi gn Ma'am Bougon -Courfeyrac, Gorbeau viranesinin kapcs ve pansiyonerini byle aryordu(Ma'am Bougon aslnda ad Madam Bougon'du, ama belirttiimiz gibi, bu laf anlamaz Courfeyrac'm hibir eye saygs yoktu) Ma'am Bougon, M. Marius'n yine -216yeni elbisesiyle dan ktn grerek aakald. Marius, yine Luxembourg'a gitti ama yolun yarsndaki srasndan teye geemedi. Bir gn nceki gibi oraya oturdu; beyaz apkay, siyah elbiseyi ve zellikle mavi ak seik grerek uzaktan seyretti. Hi yerinden kprdamad ve evine ancak Luxembourg Par-k'nn kaplan kapand zaman dnd. M. Leblanc'la kznn gittiklerini grmedi; dolaysyla da onlarn Bat Soka'na alan parmaklkl kapdan ktklar sonucuna vard. Daha ilerde, birka hafta sonra dndnde o akam nerede yemek yediini bir trl harlayamad. Ertesi gn, -nc gn oluyordu- Ma'am Bougon'un bana bir yldrm daha dt. Marius, yine yeni elbisesiyle sokaa kt. "Arka arkaya gn!" diye haykrd kadn. Kadn onu izlemeye alt ama Marius uzun admlarla ok hzl yrmekteydi. Bir su aygrnn, bir da keisini takip etmeye kalkmasyd bu sanki. ki dakikada onu gzden kaybetti; nefes nefese, astmndan neredeyse boularak, fke iinde geri dnd. "Akl var m bunda," diye homurdanyordu, "Sen her gn gzel elbiselerini giy, insanlar byle peinden kotur!" Marius, Luxembourg Park'na gitmiti. Gen kz, M. Leblanc'la birlikte oradayd. Marius, bir kitab okuyormu gibi yaparak, onlara elinden geldiince yaklat ama yine de olduka uzakta kald; sonra gidip srasna oturdu ve kendisine sanki onunla alay edi-217yorlarm gibi gelen kk serelerin yolda sraylarn seyrederek, drt saat geirdi. Bu ekilde on be gn geti. Marius, Lu-xembourg'a artk gezinmeye deil de, nedenini bilmeden, hep ayn yerde oturmaya gidiyordu. Oraya gelince, artk yerinden kprdayamaz oluyordu. Her sabah bo yere yeni elbisesini giyiyor, ertesi gn yine ayn eyi yapyordu. Kzn ahane bir gzellii olduu muhakkakt. Eletiri olarak sylenebilecek tek ey; mahzun olan bakyla, neeli olan glmseyii arasndaki elikinin yzne biraz karka bir ifade vermesi ve bu yzden bu tatl yzn zaman zaman sevimliliinden bir ey kaybetmemekle birlikte, garip bir hal almasyd. 6. Esir Dyor

kinci haftann son gnlerinden birinde Marius, yine her zamanki gibi srasnda oturuyor, elinde iki saatten beri bir sayfasn bile evirmedii ak bir kitap tutuyordu. Birdenbire rperdi. Yolun ucunda bir eyler oluyordu. M. Leblanc ile kz sralarndan ayrlmlard; kz, babasnn koluna girmi, ikisi birden ar ar yolun ortasna, Marius'n bulunduu yere doru geliyorlard. Marius, kitabn kapad, sonra yeniden at, sonra oturmak iin kendini zorlad. Titriyordu. Nur hlesi dosdoru onun yanna geliyordu. "Aman Tanrm!" diyordu kendi kendine, "bir tavr taknacak vaktim bile yok." Bu arada, beyaz sal adamla gen kz ilerlemekteydiler. Bu -218sre ona yzyl kadar uzun gelmiti , aslnda sadece bir saniyeydi. "Ne yapmaya geliyorlar ki buraya?" diye soruyordu kendi kendine. "Buradan geecek. Ayaklan bu kumun stnde, bu yolda, iki adm temde yryecek demek?" Allak bullak olmutu. ok yakkl olmak isterdi, nian sahibi olmak isterdi. Yaklaanlarn admlarnn tatl ve lmcl sesinin gittike yaklatn iitiyordu. M. Leblanc'in ona fkeli gzlerle bakacan ve adamn kendisiyle konuup konumayacan dnyordu. Ban edi; kaldrdnda tam yanbamdaydlar. Gen kz geerken ona bakt. Sabit bir bakla, dnceli bir tatllkla bakt. Bu bak, Marius' tepeden trnaa titretti, bunca zamandr kendisine kadar gelmedii iin kz ona sitem ediyor ve sanki, "Bak ite, ben sana geldim," diyordu. Bu k ve uurum dolu gzbebekleri karsnda Marius, gzleri kamam bir halde kalakald. Beyninin iinde bir ate yandn hissediyordu. O, ayana gelmiti; ne byk mutluluktu bu! Sonra, nasl da bakmt ona! imdiye kadar grdnden de gzel bulmutu onu. Hem kadnca, hem meleke; Petrarca'ya iirler syletecek, Dante'ye diz ktrecek noksansz bir gzellikti bu. Marius mavi gklerde szlyormu gibiydi. Ayn zamanda fena halde can sklmt, nk ayakkablarnn burnunda toz vard. Gen kzn da ayakkablarna baktndan emindi. Onu kayboluncaya kadar izledi. Sonra Lu-219xembourg Park'nda deli gibi yrmeye balad. Herhalde arasra kendi kendine glyor, yksek sesle konuuyordu. Parktaki dadlarn yanndan geerken ylesine hayal iindeydi ki, her biri, onu kendisine k sand. Ona sokaklardan birinde rastlamak umuduyla Luxembourg'dan kt. Odeon'un kemerleri altnda Courfeyrac'a rastlad ve, "Hadi gel birlikte yemek yiyelim," dedi. Rousseau'ya gittiler; alt frank harcadlar. Marius, bir dev itahyla yedi. Garsona alt metelik bahi verdi. Sra tatllara geldiinde Courfeyrac'a, "Gazeteyi okudun mu? Audry de Puyraveau ne gzel bir nutuk ekmi!" dedi. lgnca kt. Yemekten sonra Courfeyrac'a, "Seni tiyatroya davet ediyorum," dedi. Auberge des An-drets'de Frederiec'i seyretmeye Porte-Saint-Martin'e gittiler. Marius mthi elendi. Ayn zamanda iyice tuhaflap anlalmaz biri olmutu. Tiyatrodan karken, bir su birikintisinin zerinden atlayan bir terzi kzn orap bana bakmay reddetti ve Courfey-rac'n, "Bu kadn memnuniyetle koleksiyonuma katardm," demesi onu adeta tiksindirdi. Courfeyrac, onu ertesi gn Voltaire Kah-vesi'ne le yemeine davet etmiti. Marius oraya gitti ve bir gn ncekinden de fazla yedi. Dnceler iinde son derece neeliydi. Kahkaha atmak iin hibir frsat karmyor-du denilebilir. Tantrld taralnn birini sevgiyle kucaklad. Masann evresinde bir -220halka oluturmu olan rencilerle Sorbon-ne'da krslrden savrulan ve parasn devletin dedii samalklardan sz ettiler, sonra sra szlklerdeki ve Quicherat'nm konuma, kurallan kitabndaki yanllara ve eksiklere geldi. Marius, tartmay keserek "Bir nian sahibi olmak ne de olsa gzel ey," dedi. Courfeyrac, usulca Jean Prouvaire'e: "Komik bir adam," dedi Jean Provuaire: "Hayr," diye cevap verdi, "o ciddi." Gerekten de ciddiydi. Marius, byk tutkularn balad o iddetli, o tatl ilk saati yayordu. Btn bunlar yapan tek bir bakt. Maden oca barutla dolunca, kibrit de hazr olunca, gerisi gayet basitti. Bir bak, bir kvlcm olur. Olan olmutu. Marius, bir kadn seviyordu. Kaderi bir bilinmezlie doru gidiyordu. Kadnlarn bak, sakin bar gibi grnen aslnda korkun bir makineye benzer. Her gn rahata, zarar grmeden, hibir eyden phelenmeksizin yanndan geer durursunuz. Bir an gelir, onun orada olduunu bile unutursunuz. Gider-gelir, hayal kurar, konuur, glersiniz. Derken, birdenbire bakarsnz ki tutulmusunuz! Tamamdr artk. ark sizi kapmtr, bak sizi yakalamtr. Herhangi bir yerinizden, herhangi bir ekilde, dncenizin srklenen herhangi bir parasndan, herhangi bir dalgnlk annzda yakalamtr sizi. Mahvoldunuz demektir artk. ark sizi btn varlnzla iine ekecektir. -221-

Bir esrarengiz kuvvetler zinciri sizi kskvrak sarar. Bo yere rpmr durursunuz. mdadnza kimsenin gelmesi mmkn deildir. Diliden diliye, acdan acya, ikenceden ikenceye dersiniz; aklnz, servetiniz, geleceiniz, ruhunuz. Ve ister zalim bir yaratn isterse de soylu bir kalbin penesine dm olsun, bu mthi makineden ya yznz utanla irkinlemi olarak ya da tutkuyla gzellemi olarak karsnz. 7. zerinde Tahminler Yrtlen V Harfinin Serveni Yaltlmtk, her eyden kopma, gurur, bamszlk, doa sevgisi, gnlk ve maddi faaliyetten uzaklk; kendi bana hayat, temiz kalmak iin gizli mcadeleler. Tann'nm yaratt denilen her eye kar cokun hayranlk Mari-us' tutku denilen bu esarete nceden hazrlamt. Babasn taparcasna sevmesi giderek onda bir din halini alm ve her din gibi ruhunun derinliine ekilmiti. Bir eyin n planda yer almas gerekiyordu. O da ak oldu. Koca bir ay geti. Bu sre iinde Marius, her gn Luxembourg Park'na gitti. Saati geldi mi, hibir ey onu tutamyordu. Courfey-rac, "Nbeti geldi," diyordu. Marius, cokun duygular iinde yayordu. Gen kzn ona bakm olduu muhakkakt. Sonunda cesaretini toplayp sraya yaklamaya balad. Ama bir yandan ekingenlik duygusuna, bir yandan da klarn ihtiyath-lk igdsne uyarak, artk srann nnden -222gemiyordu. 'Babann' dikkatini ekmemeyi faydal buluyordu. Aalarn, heykel kaidelerinin gerisinde durularn derin bir Makya-velcilikle ayarlyor, bylece kendisini gen kza mmkn olduu kadar ok gsterirken, yal bayn gznden mmkn olduu kadar saklyordu. Bazen bir Leonidas'n veya bir Spartaks'n glgesinde, elinde bir kitapla hi kmldamadan tam yarm saat dikiliyor, kitabn stnden hafife yukar kaldrd gzleri gidip gzel kz buluyordu. Kz da belli belirsiz bir glmseyile sevimli yzn hafife ona doru eviriyordu. Beyaz sal adamla dnyann en doal, en sakin haliyle konuurken, bir yandan da bakir ve tutkulu bir gzn btn dlerini Marius'n zerine konduruyordu. Havva'nn daha dnyann ilk gnnden beri bildii, btn kadnlarn da doduklar gnden beri bildikleri kadim, hatrlanamayacak kadar eski dzen! Az birine, gzle-riyse brne karlk veriyordu. Ancak M. Leblanc'm sonunda bir eyler sezinledii anlalyordu; nk ou kez Marius geldiinde ayaa kalkarak yrmeye balyordu. Her zaman oturduklar yeri brakm, Marius'n onlar takip edip etmeyeceini grmek ister gibi, yolun br ucunda, gladyatr heykeline yakn sray benimsemiti. Marius, bunu anlayamad ve yapmamas gereken bir hata yapt. "Baba" tam saatinde gelmemeye ve "kzn" her gn getirmemeye balad. Bazen yalnz bana geliyordu. O zaman Marius, orada fazla kalmyordu. Bu da baka bir hatayd. -223Marius'n bu belirtilere aldr ettii yoktu. ekingenlik aamasndan, doal ve kutsal bir ilerlemeyle krlk aamasna gemiti. Ak bydke byyordu. Her gece ryalarnda gryordu onu. Sonra hi ummad bir mutlulua ulat; bu da atee dklen ya gibi etki yapt; gzlerini saran karanl bsbtn artrd. Bir akam, hava kararmaya yz tutarken, "M. Leblanc ile kz"nm az nce kalktklar srann zerinde bir mendil buldu. Basit, ilemesiz ama beyaz, ince bir mendildi bu ve ona tarifi imknsz kokular sayormu gibi geldi. Mendili heyecanla kapt. zerinde U. F. harflerinden bir marka vard. Marius, bu gzel ocuk hakknda hibir ey bilmiyordu; ne ailesini, ne adn ne de oturduu yeri. Bu iki harf, ona dair elde ettii ilk eydi. Bu tap-las harfler zerinde derhal hayal gcn iletmeye balad. U, besbelli bir kk isimdi. Ursule! diye dnd, ne enfes isim! Mendili pt, kokusunu iine ekti, gndzleri kalbinin, teninin stne, geceleri de uyumak iin dudaklarnn altna koydu. "Bunda onun btn ruhunu kokluyo-rum!" diye haykryordu. Aslnda yal bayn mendiliydi bu, farknda olmadan cebinden drmt. Kefini izleyen gnlerde Marius, Luxem-bourg'da grndnde artk mendili pmekten, kalbine bastrmaktan baka bir ey yapmyordu. Gzel kz bundan hibir ey anlamyor, anlamadn da belirsiz birtakm iaretlerle ona gsteriyordu: "Ey utan!" diyordu Marius. -2248. Gaziler de Mutlu Olabilir Mademki utan szcn kullandk ve mademki hikyemizde hibir gizlimiz saklmz yok, yleyse "Ursule"n Marius'e verdii vecd ve heyecanlar arasnda, bir kez de ok ciddi bir zntye yol atn sylememiz gerekir. Gen kzn, M. Leblanc' oturduklar sradan kalkp yolda gezinmeye raz ettii gnlerden biriydi. narlarn tepelerini sallayan kuvvetli bir bahar meltemi esmekteydi. Baba-kz kol kola girerek, Marius'n oturduu srann nnden gemilerdi. Marius, arkalarndan ayaa kalkm, iinde bulunduu lgn ruh haline pek uygun bir ekilde baklar onlar takip ediyordu. Birdenbire ncekilerden daha neeli ve belki de bahann ilerini yapmakla grevli bir esinti; fidanlktan uup geldi, yola dald, Ver-gilius'un nympka'lanyla Theokritos'un fau-na'lanna layk, byleyici bir rpermeyle

sard gen kz ve onun elbisesini, sis'inkin-den bile daha kutsal olan bu elbiseyi, hemen hemen orap ba hizasna kadar kaldrd. Nefis bir bacak ortaya kt. Marius bunu grd. Feveran etti, mthi fkelendi. Gen kz, rkm bir tanra edasyla hemen indirmiti eteini ama Marius yine de fkeye boulmutu. Geri yolda yalnzd, bu doru ama baka birisi de pekl bulunabilirdi. Ya bulunsayd! Akl alacak bir ey miydi bu? Korkun bir eydi bu yapt! Yazk! Zavall kz bir ey yapm deildi oysa; bu ite bir tek sulu varsa, o da rzgrd. Ama -225iindeki melek kisvesindeki Bartholo' belli belirsiz titreen Marius, huysuzluk etmekte kararlyd nk kendi glgesini bile kskanyordu. Gerekten de tenin o ac, o garip kskanl insan kalbinde, haksz yere de olsa, ite byle uyanr ve kendini zorla kabul ettirir. Kald ki, bu kskanlk bir yana, bu sevimli bacan grn onda hibir ho duygu uyandrmamt; rasgele bir kadnn beyaz orab ona daha ok zevk verirdi. Marius'n 'Ursule'", yolun ucuna kadar gittikten sonra, M. Leblanc'la birlikte geri dnp onun oturduu srann nnden geerken, Marius, kza aksi ve yabani gzlerle bakt. Gen kz geriye doru hafife ekildi ve ayn zamanda kalarn: "yi de, buna ne oldu imdi?" anlamnda kaldrd. Bu, onlarn ilk kavgas oldu. Marius, kza gzleriyle oynad bu sahneyi henz tamamlamt ki, yoldan biri geti. ki bklm olmu, bumburuuk, bembeyaz bir gaziydi bu. Srtnda XV. Louis niformas, gsnde zerinde atlm iki kl bulunan krmz uhadan kk beyaz bir plaka, askerlere zg Saint-Louis Nian vard; aynca ceketinin bir kolunun ii botu ve adama gmten bir ene, tahtadan bir bacak taklmt. Marius, bu yaratn halinden pek memnun grndn fark eder gibi oldu. Hatta bu yal alayc adam, topallaya topalla-ya yanndan geerken, ona ok dosta ve neeli bir gz krpm gibi geldi; sanki bir rast* Sevil Berberinin kiilerinden korkun ve kukulu vasi tipi. -226lant sonucu birbirleriyle ortak bir ey paylam, nefis bir nimetten biraz pay almlard. Sava ilahnn bu yadigrn byle memnun klacak ne vard ki ortada? Bu tahta bacakla brnn arasndan ne gemiti acaba? Marius, kskanln doruuna varmt. "Belki de buradayd!" dedi kendi kendine, "belki de grd!" Ve bu gaziyi mahvetmek geldi iinden. Zamanla btn sivrilikler anp, krelir. Marius'n 'Ursule'e bu kzgnl da, ne kadar hakl, ne kadar meru olursa olsun, geti. Sonunda onu affetti etmesine ama byk aba gstermesi gerekti bunun iin; j*n surat ast. Bu arada, btn bunlar olurken de bunlar yznden tutkusu byyor, lgn bir hal alyordu. 9. Gne Tutuluyor Onun adnn Ursule olduunu Marius'n nasl kefettii, daha dorusu kefettiini sandn daha nce grmtk. tah, sevdike alr. Kzn adnn Ursule olduunu bilmek ok ey ifade ediyordu ama ayn zamanda azd da. Marius bu mutluluu drt haftada yedi bitirdi ve bir yenisini ister oldu. Kzn nerede oturduunu renmek hevesine kapld. lk kez bir hata yapm, gladyatr srasna oturma yanlgsna dmt. kinci hatay Leblanc yalnz geldii zamanlar Luxembo-urg'da uzun sre kalmamakla ilemiti. -227nc bir hata daha yapt. Muazzam bir hata. 'Ursule' izledi. Quest Soka'nda, sokan en tenha yerinde mtevaz grnl, katl yeni bir evde oturuyordu. O andan itibaren Marius, kz Luxembo-urg'da grmek mutluluuna, bir de onu evine kadar izlemek mutluluunu katt. Al arttka artyordu. Onun adn biliyordu; hi olmazsa kk adn, o sevimli, o gerekten kadnca olan ad; nerede oturduunu da biliyordu; imdi istei, onun kim olduunu bilmekti. Bir akam onlar evlerine kadar takip edip evin kapsnda kaybolduklarn grdkten sonra peleri sra ieri girdi ve kapcya pervaszca sordu: "eri giren birinci katta oturan bu beyefendi miydi?" "Hayr," diye cevap verdi kapc, "nc katta oturan beyefendi." "Bir adm daha atmt. Bu baar Mari-us' bsbtn yreklendirdi. "n tarafta m oturuyor?" diye sordu. "Amma yaptn!" dedi kapc, "evin btn daireleri sokaa bakar." Marius yine sordu: "Bu adamn meslei nedir?" "Bir gelir sahibi efendim. yi bir insan, zengin olmasa bile, fakir fukaraya iyilik eder." "Peki, ad nedir?" dedi Marius. Kapc, ban kaldrd: "Polis mi acaba?" Marius, olduka utanmt ama ok mem-

-228nun bir halde ekip gitti. lerleme kaydediyordu. "yi," diye dnd, "artk biliyorum ki, ad Ursule, bir gelir sahibinin kz, Quest Soka'nda, o evde, nc katta oturuyor." Ertesi gn M. Leblanc'la kz Luxembo-urg'da ksa bir sre grndler. Daha ortalk aydnlkken ekilip gittiler. Marius, det edindii ekilde onlar Quest Soka'na kadar takip etti, giri kapsna gelince, M. Leblanc, kzn nden ieri soktu, sonra eii amadan nce durup, geri dnd. Marius'e gzlerini dikerek bakt. Daha sonraki gn Luxembourg'a hi gelmediler. Marius, btn gn bo yere bekledi. Gece bastrdnda Quest Soka'na gitti, nc katn pencerelerinde k grd. Ik snnceye kadar pencereleirn altnda dolat. Ertesi gn Luxembourg'da kimseler yoktu. Marius, btn gn bekledi, sonra pencerelerin altna her zamanki nbetini tutmaya gitti. Bu i gece ona kadar sryordu. Akam yemei hak getire. Hastay ate, da ak besler. Bylece sekiz gn geti. M. Leblanc'la kz artk Luxembourg'da grnmyorlard. Marius zc tahminlerde bulunuyordu. Giri kapsn gndzleri gzlemeye cesaret edemiyordu. Sadece geceleri camlardaki krmzms seyre gitmekle yetiniyordu. Ara-sra camlardan baz glgelerin getiini gryor, kalbini arpntlar alyordu. Sekizinci gn pencerelerin altna geldiinde k yoktu. -229"Tuhaf ey!" dedi, "lamba henz yanmam. Oysa gece oldu. Yoksa dar m ktlar?" Saat ona kadar bekledi. Gece yansna kadar bekledi. Sabahn birine kadar bekledi. Ne nc katn pencerelerinde bir k yand ne de eve biri girdi. Tasa ve znt iinde oradan uzaklat. Ertesi gn -nk artk ancak ertesi gnden ertesi gne yayordu, onun iin artk bugn diye bir ey kalmamt- kimseyi bulamad Luxembourg'da. Zaten bunu bekliyordu. Karanlk bastrnca eve gitti. Hibir k yoktu pencerelerde; panjurlar kapalyd; nc kat kapkaranlkt. Marius giri kapsn ald, ieri girdi, kapcya: "nc kattaki msy evde mi?" diye sordu. Kapc: "Tand," diye cevap verdi. Marius sarsld, zayf bir sesle: "Ne zaman?" diye sordu. "Dn." "Nerede oturuyor imdi?" "Hi bilmiyorum." "Yeni adresini brakmad demek?" "Hayr." Kapc ban kaldrp bakt ve Marius' tand. "Vay, vay! Demek sizsiniz! Peki, siz polis misiniz?" -230YEDNCt KTAP PATRON-MINETTE 1. Yeralt Kanallar: Dehlizler ve ukurlar Yeraltndakiler Tiyatrolarda sahne alt nc kat denilen ey btn insan topluluklarnda vardr. Sosyal zeminin alt her yerde; bazen iyilik iin, bazen ktlk iin oyulmu haldedir. Bu yeralt kanallar birbirlerinin stnde yer alr. st lamlar vardr, alt lamlar vardr. Bu karanlk sahne altnda bir yukar taraf, bir de aa taraf bulunur. Bazen uygarln altnda ken kaytszlmz, ilgisizliimiz yznden ayaklar altnda inenen bir zemin altdr bu. Geen yzylda ansiklopedi, hemen hemen yzeydeki st ak kanaldr. Karanlk maaralar, ilkel Hristiyanln bu kasvetli koruyucular, Sezar'larm altnda infilak etmek, insan soyunu a bomak iin sadece bir frsat beklemekteydi. nk kutsal karanlklarn iinde gizli gizli yanan bir k vardr. Yanardalar alevler saabilecek bir karanlkla doludurlar. Lav pskrtmeleri gece gibi balar. lk ayinlerin yapld yeralt mezarlklar yalnz Roma'nm mahzenleri deil, ayn zamanda dnyann maarasyd. -231Sosyal yapnn altnda gl bir snan, her trl ukurun u karmak harikas vardr. Orada dinsel yeralt dehlizler vardr; felsefi, siyasi, ekonomik dehlizler vardr; devrimci dehlizleri vardr; kimisi fikirle kazar, kimisi rakamla kazar, kimisi fkeyle kazar. Bir yeralt mezarlndan tekine seslenilir ve cevap verilir. topyalar yerin altndaki kanallara yol alr dururlar. Drt bir yana doru dal budak salarlar. Bazen orada birbirleriyle rastlar, aralarnda dostluk kurarlar. Jean Jacques, kazmasn Diogenes'e dn verir, o da fenerini sunar. Bazen aralarnda dvrler. Calvin, Socin'e salarndan yapr. Ama herhangi bir ey btn bu enerjilerin hedefe doru abalaylarn, bu ezamanl engin faaliyeti ne durdurabilir ne de kesintiye uratabilir. Bu

faaliyet karanlklar iinde gider gelir; ykselir alalr, tekrar ykselir, yukarsn aadan, dary ieriden balayarak yava yava deitirir; usuz bucaksz, bilinmez bir kaynama. Toplum, d yzeyini brakp iini deitiren bu kazp oyma iinin pek farknda deildir. Yeraltnda ne kadar kat varsa, o kadar farkl i, o kadar eitli kaz vardr. Btn bu derin kazlardan ortaya ne kar? Gelecek. Ne kadar derine inilirse, iiler o kadar es-rarengizleir. Sonra felsefecinin bilebildii bir dereceye kadar alma iyidir; o dereceden sonra pheli ve kark bir hal alr; daha aalarda ise korkunlasn Belli bir derinlikten sonra kazlar artk uygarlk iin nfuz edilebilir olmaktan kar, insann nefes alabi-232lecei snr almtr; ucubelerin ortaya kmaya balamas mmkndr. Aaya doru inen merdiven garip bir merdivendir; basamaklarndan her biri felsefenin ayak basabilecei bir kata karlk gelir ve burada bazen tanrsal, bazen de ekilsiz olan o iilerden birine rastlanr. Jean Huss'un altnda Luther; Luther'in altnda Descartes; Descartes'in altnda Voltaire; Vol-taire'in altnda Condorcet; Condorcet'nin altnda Robespierre; Robespierre'in altnda Ma-rat; Marat'nm altnda Babeuf vardr. Ve bu byle srp gider. Daha aada belirsizi grnmezden ayran snrda bulank bir ekilde belki de henz var olmayan, baka birtakm karanlk insanlar fark edilir. Dnkler birer tayf, yarnkiler birer hayalettir. Zihnin gz onlar karalt halinde ayrt eder. Gelecein embriyo halinde ilenmesi filozofun kurduu hayallerden biridir. Arafta cenin halinde bir dnya, ne olaanst bir siluet! Saint-Simon, Owen, Fourier de orada, yan hendeklerin iindedirler. Hemen daima kendilerini yalnz sanan, ama aslnda hi de yle olmayan btn bu yeralt piyonlarn her ne kadar grnmez, tanrsal bir zincir, haberleri olmakszn birbirlerine balarsa da, onlarn ilerinin ok farkl olduu kesindir ve bazlarnn , dier bazlarnn aydnlna ters der. Bazlar cennetliktir, bazlar trajik. Ama birbirlerine ne kadar ters derlerse dsnler, en ykseinden en karanlna, en bilgesinden -233en delisine kadar btn bu iilerin benzer bir yanlan vardr; kar kovalamak. Marat, sa gibi kendisini unutur. Bunlar kendini bir yana brakrlar, ihmal ederler, hi dnmezler bile. Kendilerinden baka her eyi grrler. Bir baklar vardr; bu bak mutla arar. En batakinin gzlerinde btn gkyz vardr; en sonuncusu da, ne kadar esrarl olursa olsun, kirpiklerinin altnda sonsuzluun solgun aydnln tar. Her ne yaparsa yapsn, gzbebeinde yldz iareti olan herkese sayg duyulur. Gzbebeinde karanlk olmas da baka bir iarettir. Ktlk o gzbebeinden balar. Bak olmayan kimsenin karsnda dnnz ve titreyiniz. Sosyal dzenin kara lamclar da vardr. Bir nokta vardr ki, orada derinlemek artk gmlmek olur ve k tamamen sner. Belirttiimiz btn bu ukurlarn, yeralt yollarnn, lamlarn, btn bu dehlizlerin altnda, yeraltnda damar damar yaylan btn bu muazzam ilerleme ve topya sisteminin altnda topran ok daha ilerinde Marat'dan da, Babeuf dan da aada, daha ok, daha aada, st katlarn hibirisiyle balants olmayan son lam oyuntusu bulunur. Korkun bir yerdir bu. Sahne alt nc kat dediimiz burasdr ite. Karanlklar ukurudur bu. Krler mahzenidir. njemo, cehennem. Buras uurumlara alr. -2342. En Dip ukur Burada kar gzetmezlik kaybolur. blis belli belirsiz boy gsterir. Herkes kendi karna bakar. Gzsz benlik ulur, aratrr, yoklar ve kemirir. Sosyal Ugolin bu uurumun dibindedir. Bu ukurda dolaan, hayvana yakn, hayalete benzer vahi siluetler, evrensel ilerlemeyle hi ilgilenmezler, bunun ne dncesinden ne de adndan haberleri vardr; bunlarn tek kaygs bireysel doyumdur. Hemen hemen bilinsizdirler; ileri korkun bir kaznmaya uramtr. ki tane analar vardr. ki vey ana, cehalet ve sefalet. Bir tek rehberleri vardr, ihtiya ve btn doyum ekilleri iin, itah. Hayvanca oburdurlar; yani yrtcdrlar, bir zorba gibi deil, bir kaplan gibi. Bu gulyabaniler straptan sua geerler; kanlmaz gelime, ba dndrc sonu, karanln mant. Toplumun sahne alt nc katnda srnen ey, artk boulan mutlak zlem deil, maddenin protestosudur. nsanolu orada ejderha kesilir. Hareket noktas alk, susuzluktur. Var noktas iblislemektir. Bu mahzenden Lacenaire kar. Az nce drdnc kitapta st dehlizin siyaset, devrim ve felsefe oyuunun blmelerinden birini grdk. Sylediimiz gibi, orada her ey asil, saf, vakur ve drstt. 13. yy. da Psa tiran. ktidardan drlp iki oluyla Gualandi kulesine kapatlm; 'Alk Kulesi' diye bilinen bu kulede Ugolin oullarnn cesetlerini yemeye almtr. -235Orada aldanlabilir phesiz ve aldanlr da, ama hatalar orada saygdeerdir; nk ylesine kahramanlk tar. Orada yaplan ilerin btnnn ad lerleme'dir. imdi baka derinlikleri, iren derinlikleri grmenin zaman geldi. Toplumun altnda byk ktlk maaras vardr ve cehaletin ortadan kalkaca gne kadar da var olacan srarla belirtmemiz gerekir.

Bu mahzen, btn br mahzenlerin altndadr ve hepsine dmandr. stisna tanmayan kindir o. Bu mahzen, filozof nedir bilmez; haneri hibir zaman kalem yontma-mtr. Karanlkla, yaz takmnn yce karan-lyla hibir ilgisi yoktur. Gecenin bu boucu tavan altnda kaslan parmaklan hibir zaman bir kitabn yapraklarn evirmemi, bir gazetein sayfalarn amamtr. Cartauche'a gre Babeuf byk bir istismarc; Schinder-hannes'a gre Marat bir aristokrattr. Bu mahzenin tek amac her eyin yklmasdr. Evet, o her eyin yklmasn ister; stteki kanallar da dahil. ren kaynamas iinde o yalnz mevcut sosyal dzenin altn emekle kalmaz, ayn zamanda felsefenin, bilimin, hukukun, insan dncesinin, uygarln, devrimin, ilerlemenin de altn oyar. Onun ad dpedz hrszlktr, fuhutur, cinayet ve katletmedir. O zulmdr ve kaos ister. Kubbesi cehaletten rlmtr. Btn dier dehliz ve kanallar, sttekiler, tek bir amaca yneliktirler, en alttakinin yok edilmesine. Felsefe ve ilerleme, btn organ-236lanyla birden, gerein dzeltilmesiyle olduu gibi, mutlan dnlmesiyle de bu amaca varmaya altlar. Cehalet dehlizini yok edin, su kstebeini de yok etmi olursunuz. u yazdklarmzn bir parasn birka kelimeyle zetleyelim: Toplum iin tek tehlike karanlktr. nsanlk, zdeliktir. Btn insanlar ayn hamurdan yorulmulardr. Hi olmazsa bu dnyada, kaderde hibir ayrlk yoktur. nce ayn karanlk, gei srasnda ayn et, kemik, sonra ayn toz toprak. Fakat insann hamuruna kansan cehalet onu karartyor. Bu devasz karanlk insann iine yaylyor ve orada ktlk haline geliyor. 3. Babet, Gueulemer, Claquesous ve Montparnasse Bir haydut drtls, Claquesous, Gueulemer, Babet ve Montparnasse 1830'dan 1835'e kadar Paris'in sahne alt nc katn ynetiyordu. Gueulemer, kaidesinden dm bir Her-kl'd. Onun ini, Arche-Marion yeralt kanalyd. Alt ayak boyundayd; mermer gibi gs kaslan, tun gibi pazulan vard, maara gibi solurdu; gvdesi dev iriliinde, kafas ku kafas kadard. Grenler onu kaln bez panto-lonlu, pamuklu kadifeden ceketli Farnese Herkl sanrd. Gueulemer, bu heykel gibi yapsyla canavarlara bile boyun edirebilirdi, ama bu canavarlardan biri olmak daha kolayna gelmiti. Dar aln, geni akaklar, ya -237krktan aa, ama gz kenarlarnda krklklar, ksa ve sert kllar, fra gibi yanaklar ve bir yaban domuzu sakal; nasl bir adam olduu buradan anlalabilir. Kaslar almak istiyordu, ama kaln kafall buna hi niyetli deildi. Koskoca bir tembel kuvvetti o. Aylaklndan tr katildi. Melez olduu sanlyordu. 1815'te Avignon'da hamallk ettiine gre, Mareal Brune'un katli iine biraz bulam olmas muhtemeldi. Bu stajdan sonra haydutlua gemiti. Babet'nin effafl, Gueulemer'in etine dolgunluuyla eliki oluturuyordu. Babet, sska ve bilgindi. effaft, ama iini gstermezdi. Kemiklerinden aydnlk geerdi de, gzbe-beklerinden hibir ey gemezdi. Kimyager olduunu sylerdi. Bobeche'in yannda soytar yamakl, Bobino'nun yannda soytarlk yapm, Saint Michel'de vodvil oynamt. Dnp tanarak hareket eden bir adamd, hosohbetti, gllerinin altn izer, jestlerini paranteze alrd. Meslei, 'devlet bakan'nn portrelerini ve aldan bstlerini ak havada satmakt. Bundan baka, di ekerdi. Panayrlarda harikalar gstermi, borazanl, afili bir barakas olmutu. Afiinde unlar yazlyd: "Babet, sanatkr dii, akademi yesi, madenler ve madenimsi cisimler zerinde deneyler yapar, di eker, meslektalarnn brakt krk di kklerini karr. Fiyatlar: Bir di bir buuk frank; iki di iki frank; di iki buuk frank. Frsattan faydalannz. (Bu 'frsattan faydalanmz'n anlam, mmkn olduu kadar ok diinizi ektiriniz demekti.) Ev-238lenmi, ocuklar olmutu. Karsna ve ocuklarna ne olduunu bilmiyordu. Onlan mendil kaybeder gibi kaybetmiti. inde yaad karanlk dnya iin byk istisna olarak, Babet, gazete okurdu. Gezgin arabasnda, yannda ailesi de bulunduu zamanlarda bir gn Mes-sager'de bir kadnn yaayabilir durumda dana eneli bir ocuk dnyaya getirmi olduunu okumu da, yle barmt: "ansnm iine edeyim! Bana byle bir ocuk dourmak karmn aklndan bile gemez!" O zamandan beri, 'Paris'i eline almak' iin her eyi brakmt. Bu deyi onundu. Claquesous kimdi? Geceydi o. Ortalkta grnmek iin gkyznn siyaha boyanmasn beklerdi. Akam olunca, gn domadan nce girdii bir delikten kard. Neredeydi bu delik? Bunu kimse bilmezdi. Yardaklanyla zifiri karanlkta ve ancak onlara srtn dnerek konuurdu, ad Claquesous muydu gerekten? Hayr. Kendisi, "Benim adm hibir-ey'dir," diyordu. Ortaya bir mum getirilecek olsa, hemen yzne bir maske takard. Vant-rloktu. Babet, onun iin, "Claquesous, iki sesli bir gece kuudur," derdi. Claquesous, belirsiz, gezgin, dehetengiz bir adamd. Kimse onun bir ad olduundan emin deildi, nk Claquesous ad bir lakapt. Kimse onun bir sesi olduundan emin deildi, nk karn, azndan ok konuurdu. Kimse onun bir yz olduundan emin deildi, nk maskesinin altn hibir zaman gren olmamt. Silinir gibi ortadan kaybolur, yerden biter gibi ortaya kard. -239-

Uursuz varlklardan biri de Montparnas-se't. O, bir ocuktu, yirmi yanda yoktu; gzel bir yz, kiraz gibi dudaklar, sevimli siyah salar, bahar gibi aydnlk gzleri vard. Btn ktlkler ondayd, btn sularn zlemini tard. Kty hazmetmek onu daha beter acktnrd. Sokak ocukluundan serserilie, serserilikten profesyonel katillie gemiti. Kibar, kadns tavrl, zarif, gl, yumuak, yrtcyd. 1829 modasna uygun olarak, bir tutam sa akta brakacak ekilde apkasnn kenarn sol yukarya doru kaldrrd. Geimini gasplkla salyordu. Redingotunun dikii fevkaldeydi, ama hav dklmt. Montparnasse, sefil yaayan, cinayetler ileyen bir moda tasviriydi. Bu delikanlnn btn hrszlklarnn nedeni, iyi giyinmek ar-zusuydu. Ona; "Sen ok yakklsn!" diyen ilk hafifmerep ii kz onun kalbine karanlklarn lekesini bulatrm, Habil'den bir Kabil yaratmt. Kendisini gzel bulunca, zarif olmak hevesine kaplmt. En birinci zerafet aylaklktr, bir fakirin aylakl ise sutur. Montparnasse kadar yldrc serseri az bulunurdu. Daha on sekizindeyken arkasnda bir sr lei vard. Nice gelip geen yolcular bu sefilin glgesi altnda, yzleri bir kan glnn iinde, yerde yatyordu. Salar kvrtlm, po-matl, ince belli, kadn kalal, Prusya subay bstl, evresinde bulvar kzlarnn hayranlk mrltlar, ustaca balanm bir kravat, cebinde askl bir muta, yaka iliinde bir iek. te, bu mezar zppesi byle biriydi. -2404. etenin Kompozisyonu Bu haydutlar, drd birlikte bir tr Proteus' oluturuyordu. Polis tekilatnn arasndan bir ylan gibi szlr, Vidocq'un" sir engeli tanmayan baklarndan 'aa, ate, eme gibi eitli klklara girerek' kap kurtulmaya alrlar; birbirlerine adlarn, dalaverelerini dn verirler; kendi glgelerine kap saklanrlar; birbirlerine srdalk, smak-lk ederler; maskeli baloda takma burun deitirir gibi kiiliklerini deitirirler; bazen bir tek kii olacak kadar basitleir, bazen de Co-co-Latour'un bile onlar bir sr adam sanaca kadar oalrlard. Bu drt adam, hi de drt adam deildiler; Paris'te uluorta i gren bir tr drt bal bir hrsz; toplumun dibinde gizli bir inde yaayan canavar, bir ktlk ahtapotuydular. Dallan budaklar ve ilikilerinin alt ebekesi sayesinde Babet, Gueulemer, Claqueso-us ve Montparnasse, Seine idari blgesinde soygun ve cinayet tuzaklarnn genel mteahhitliini ele geirmilerdi. Bu cins fikirlerin mucitleri, hayalgleri karanlk insanlar, projelerinin icras iin onlara bavururlard. Bu drt caniye, konunun taslan verir, onlar da oyunun sahneye konulmasn stlenir * Eski Yunan mitolojisinde deniz tanrs Poseidon'un oludur. Khindi; ancak ok defa kehanetlerini sylemekten kanr ve srar edenlerden kurtulmak iin de kendisini eitli ekillere sokard. * Haydutluktan gelme ok nl bir Paris Emniyet Mdr. Birtakm sular ileyip kree mahm edildikten sonra, sululara kk sktren bir emniyet miri olmutur. -241lerdi. Senaryo zerinde alrlard. Yardma ihtiya duyulan ve yeterince kazanl btn suikastlara daima uygun miktar ve uygun vasfta personel salayabilecek durumdaydlar. Bir suun adama ihtiyac oldu mu, hemen ikinci elden yardaklar kiralarlard. Btn maara trajedileri iin hazr bekleyen bir karanlk aktrler trupuna sahiptirler. Genellikle gece bastrrken, yani uyandklar saatte, Salpetriere yaknlarndaki steplerde toplanyorlard. Orada ilerini konuurlard. nlerinde on iki karanlk saat bulunduuna gre, bunu nasl kullanacaklarn kararlatrrlard. Bu drt adamn ortaklna yeralt evrelerinde Patron-Minette ad veriliyordu. Her gn biraz daha kaybolan, eski fevkalade renkli halk dilinde Patron-Minette sabah demektir; tpk entre chien et loup'un (kpekle kurt aras) alacakaranlk anlamna gelmesi gibi. Bu Patron-Minette ad, byk olaslkla, ilerinin bittii saatten geliyordu; nk afak vakti hayaletlerin kaybolduu ve haydutlarn ayrlp daldklar saattir. Bu drt adam, ite bu ad altnda tannmlard. Ar Ceza Mahkemesi Bakan, Lacenaire'i hapishanede grmeye gittii zaman, bir su hakknda ona sorular sormutu. Lecanaire, suu inkr ediyordu. Bakan, "Kim yapt bunu?" diye sordu. Lecanaire, hakim iin muamma dolu, ama polis iin apak olan u cevab verdi: "Belki Patron-Minette yapmtr." Bazen bir piyesin nasl bir ey olduu ki-242ilerin adlarndan kartlabilir. Bunun gibi, bir haydut etesi hakknda da haydutlarn listesine bakarak bir deerlendirme yapmak az ok mmkndr. te, Patron-Minette'in bellibal yelerinin adlan -nk bu adlar baz zel kiilerin hafzalarnda hl yaamaktadr- unlard: Panchaud, namdier Printanier ya da na-mdier Bigrenaille. Brujon, (Bir Brujon Hanedan vard, bundan sonra deineceiz.) Boulatruelle, daha nce grdmz yol iisi. Laveuve. Finistere. Homere-Hugo, Zenci. Mardisoir.

Depeche. Fauntleroy, namdier Bouquetiere. Glorieux, serbest braklm forsa. Barrecarrosse, nam dier Dupont. L'esplandu-du-Sud Poussagrive. Carmagnolet Kruideniers, namdier Bizarro. Mangedentelle Les-pieds-en-1'air Demi Hard, namdier Deux-milliards. Vb. Gerisini brakyoruz, ama en ktlerini deil. Bu adlar birer simadr. Yalnz tek tek kiileri deil, cinsleri de ifade ederler. Bu adlardan her biri, uygarln altnda biten bi-imsiz mantar eitlerine tekabl eder. Yzlerini gstermekte pek cimri olan bu yaratklar, yle sokaklardan gelip getiini -243grdklerimizden deildiler. Geirdikleri vahet dolu gecelerden yorgun dm halde, kh al frnlarnda, kh Montmartre'n ya da Montrouge'un terk edilmi ta ocaklarnda, bazen de lamlarda yatmaya giderler, toprak altnda gizlenirlerdi. Ne oldu bu insanlar? Onlar bugn de var. Onlar her zaman var olmulardr. Horace, onlardan sz eder: "Ambubaiarum collegia, pharmacopoloe, mendici, mimoe," ve toplum ne ise yle olmaya devam ettii srece, onlar da ne iseler yle olacaklardr. Mahzenlerinin karanlk tavan altnda, toplumun szntlarndan durmadan yeniden doarlar. Hep ayn hayaletler halinde hortlarlar; yalnz, ayn adlan tamazlar artk ve ayn, derinin, postun iinde deildirler. Bireylerin kk kaznr, kabile varln srdrr. Hep ayn melekelere, becerilere sahiptirler. Gezgin dilenciden serseriye kadar, bu rk safln, katkszlm korur. Ceplerdeki keseleri kefederler, yelek ceplerindeki saatlerin kokusunu alrlar. Altnn, gmn onlar iin bir kokusu vardr. Baz saf burjuvalarn, deyimi yerindeyse, keriz gibi bir grnleri vardr. Bu adamlar, bu burjuvalar sabrla izlerler. Bir yabanc, bir taral nlerinden geerse bir rmcek gibi titrerler. Bu adamlara, geceyansma doru, ssz bir bulvarda rastlar ya da onlan grecek olsanz rktc, korkunturlar. nsana deil, canl karanlktan yaplm ekillere benzerler; sanki tabiatlan icab karanlkla tekvcutturlar, -244ondan ayn deildirler; ruhlan karanlktan ibarettir ve ancak ksa bir sre iin, birka dakikalk bir canavar hayat yaamak iin geceden aynlp kmlardr. Bu gulyabanileri yok etmek iin gerekli olan nedir? Aydnlk. Dalga dalga aydnlk. Hibir yarasa afaa dayanamaz. Toplumu altndan aydnlatnz. -245SEKZNC KTAP KT FAKR 1. Marius, apkal Bir Kz Ararken, Kasketli Bir Adama Rastlyor nce yaz, sonra sonbahar geti; k geldi. Ne M. Leblanc ne de gen kz Luxembourg'a bir daha adm atmamlard. Marius'n kafasnda artk tek bir dnce vard: O tatl, o taplas ehreyi tekrar grmek. Durmadan aryor, her tarafta aryor, hibir ey bulamyordu. Heyecanl, hayalperest, kararl, ateli ve metin adam, kadere cretkrca meydan okuyan, gelecek stne gelecek kuran beyin, planlar, projeler, gurur, dnce ve irade dolu kafas olan eski Marius deildi artk; kaybolmu bir kpee dnmt. Simsiyah bir kedere dt. Her ey bitmiti. alma onu bezdiriyor, gezinti yoruyor, yalnzlk skyordu; nceleri biimlerle, klarla, seslerle, tlerle, umutlarla, ufuklarla, derslerle dolu olan engin doa imdi bombotu karsnda. Her ey kaybolmu, yok olmu gibi geliyordu ona. Dnp duruyordu, nk elinden baka ey gelmiyordu. Ama dnceleri de artk ona zevk vermez olmutu. Onlarn durmadan -247alak sesle kendisine yaptklar her teklifi, karanlklar iinden; neye yarar ki, diye geri eviriyordu. Bin kere piman oluyordu. Neden onu takip ettim? Onu sadece grmekle bile ne kadar mutluydum! Bana bakyordu; muazzam bir ey deil miydi bu? Beni sever gibi bir hali vard. Bu her ey demek deil miydi? Bundan baka neydi ki sanki istediim? Bunun tesinde bir ey yok ki, samalk ettim. Kabahat bende. Huyu gerei hibir ey sylememiti Courfeyrac'a, ama o da kendi huyu gereince her eyi az ok tahmin ediyordu. Bu yzden, balangta pek armakla beraber, Marius' k olduu iin kutlamt. Fakat sonra Marius'n byle melankoliye dtn grnce, ona, "Gryorum ki, dpedz hayvanlk etmisin," dedi, "hadi, kalk Chau-miere'e gidelim."

Bir keresinde Marius, gzel bir eyll gneinin yreine verdii gvenle, Courfeyrac, Bossuet ve Grantaire'in kendisim Sceaux balosuna gtrmelerine raz olmutu. Orada belki onu grebileceini umuyordu. Ne hayal! Elbette, aradn grememiti orada. "Oysa, btn kayp kadnlar burada bulunur," diye Grantaire, kendi kendine homurdanyordu. Marius, dostlarn baloda brakp, tek bana, yaya, yorgun, hummal, gecenin iinde gzleri bulank ve kederle geriye dnd. Elence dn yanndan geen ve ileri ark syleyen yaratklarla dolu neeli arabalarn grltsnden ve tozundan akmlam haldeydi; umut ve cesaretini kaybetmiti; sakinle-248mek iin yoldaki ceviz aalarnn buruk kokusunu iine ekiyordu. Gittike daha yalnz, daha km bir hayat srmeye balad; kendini tamamen bunalmna vermiti; acsnn iinde tpk tuzaa dm kurt gibi dolanyordu; her yerde kayp varl aryordu; aktan aptallamt. Baka bir kez de, zerinde garip bir ekilde etkileyen bir rastlant geldi bana. Invali-des Bulvan'na yakn kk sokaklardan birinde bir ii gibi giyinmi ve banda, kenarndan bembeyaz sa tutamlan km uzun siperli kasket bulunan bir adamla karlamt. Bu beyaz salarn gzellii Marius'n dikkatini ekti; ac bir dnceye dalm gibi ar ar yryen bu adama iyice bakt. Tuhaf ey, M. Leblanc' tanr gibi olmutu. Kasketten grebildii kadaryla ayn salar, ayn profildi bu; yry de aynyd, yalnz daha zgnd. yi ama, bu ii kyafeti niye? Ne demek oluyordu bu? Bu klk deitirme ne anlama geliyordu? Marius buna ok at. Kendini toparlar toparlamaz, ilk hareketi bu adam izlemeye koyulmak oldu. Kim bilir, belki de arad izi en sonunda ele geirmiti? Her durumda adam yakndan grp bu srr aydnlatmak artt. Ne var ki bu fikir aklna geldiinde artk ok geti; adam ortadan kaybolmutu bile. Kk yan sokaklardan birine sapmt. Marius, onu bir daha bulamad. Bu rastlant onun kafasn birka gn megul etti, sonra kafasndan silinip gitti. "Adam sen de," dedi kendi kendine, "herhalde bir benzerlikten baka bir ey deildi." -2492. Bir Bulu Marius hl Gorbeau viranesinde oturuyordu. Orada kimseye dikkat ettii yoktu. Aslnda o tarihte bu virane evde Mari-us'ten ve onun bir defaya mahsus olmak zere kiralarn dedii Jondrette'lerden baka oturan yoktu. Marius de zaten o gne kadar Jondrette'lerden ne babayla, ne anayla ne de kzlarla konumamt. br kiraclarsa ya tanmlar, ya lmler ya da kiralarn demedikleri iin atlmlard. O k, gnlerden birinde, leden sonra gne biraz yzn gstermiti. Ama o gn 2 ubat, yani Chandeleur Yortusu gnyd. Alt haftalk bir souun habercisi olan o gnn hain gnei, Mathieu Laensberg'e hakl olarak u klasiklemi iki msra ilham etmitir. Gne tsa da dnyay Yine inine dner ay Marius henz kmt ininden; gece oluyordu. Akam yemei saatiydi; nk, yazk ki yeniden akam yemeklerini yemesi gerekmiti! Ey ideal tutkularn kusurlu yanlan! Marius, kapsnn eiini at srada Ma'am Bougon, u nl monologunu syleyerek oralar spryordu: "imdi ucuz ne kald ki? Her ey ate pahas. Ucuz olan yalnz dnyann ilesi; o bedava, dnyann ilesi bedava!" Marius, Saint-Jacques Soka'na varmak iin ehir kapsna doru, bulvardan ar ar -250yukanya kyordu. Kafas nne eik, dnceli dnceli yryordu. Birdenbire karanlkta itildiini hissetti; dnd, bakt, eskiler iinde iki gen kz grd; birisi ince uzun, br biraz daha ksa boyluydu. Hzla geiyorlard; nefes nefese ve rkmtler; kaak gibi bir halleri vard; Marius'la karlam, onu grmemi, geerken ona arpmlard. Marius, alacakaranlkta, onlarn kan ekilmi yzlerini, dank salarn, iren balklarn, partal etekliklerini ve plak ayaklarn fark ediyordu. Bir yandan kouyor, bir yandan da konuuyorlard. Uzun boylusu, alak sesle yle diyordu: "Aynaszlar geti. Az kalsn beni dalgaya getirip enseliyorlard!" teki cevap veriyordu: "Grdm onlar. Fertii ektim, ektim, ektim!" Marius, bu mthi argodan, jandarmalarn ya da devriye gezen polislerin bu iki ocuu tam yakalayacaklar srada, onlarn kap kurtulduklar anlamn kard. Kzlar, Marius'n arkasnda kalan aalarn altna daldlar ve orada, karanln iinde ksa bir sre belli belirsiz bir beyazlk olutu, sonra bu beyazlk silindi gitti. Marius bir an durmutu. Tam yoluna devam etmek zereyken, yerde, ayaklarnn dibinde kuruni renkte kk bir paket gzne iliti. Eilip ald. inde ktlar varm duygusu veren bir zarft bu. -251"yi," dedi, "u zavalllar drm olmallar." Geriye, geldii yne doru yrd, seslendi, ama kzlar bulamad. Artk uzaklam olduklarn dnd, paketi cebine koydu ve yemee gitti.

Yolda giderken Mouffetard Soka'nda, kap girilerinden birinde, sandalyenin zerine konulmu, zeri siyah kumala rtl ve bir mumla klandrlm bir ocuk tabutu grd. Alacakaranlkta grd iki kz hatrlad. "Zavall analar!" diye dnd, "ocuklarnn lmn grmekten daha hazin bir ey var; onlarn kt bir hayat srdklerini grmek." Sonra, kederini deitiren bu glgeler aklndan kt, tekrar her zamanki kayglarna gmld. Yeniden Luxembourg Park'nn gzel aalan altnda, ak havada, gn nda ak ve mutlulukla geen alt ayn dnd. "Hayatm ne kadar karard!" dedi kendi kendine, "Geri gen kzlar yine kyorlar karma. Yalnz, eskiden onlar melektiler, imdiyse birer mezar kakn." 3. Quadrifrons' Gece, yatmak iin soyunurken, eli ceketinin cebinde, bulvarda bulup ald pakete rastlad. Onu unutmutu. Paketi amann yararl olacan, eer gerekten u kzlara aitse, iinde belki adreslerinin bulunduunu Drtyzl. -252ya da hi olmazsa onu kaybeden kimseye geri verebilmesi iin gerekli bilgileri tadn dnd. Mhrl deildi. Zarf at ve iinde yine mhrl olmayan drt mektup vard. zerlerinde adresleri yazlyd. Drdnden de berbat bir ttn kokusu yaylyordu. Birinci mektup u adresi tayordu: 'Sayn Madam Markiz De Grucheray, Mebusan Meclisi karsndaki meydan, No...' Marius, arad bilgileri burada bulabileceini dnd. Zaten mektup da kapal olmadndan, herhalde okumasnda bir saknca yoktu. Mektup yle yazlmt: "Sayn Markiz, Merhamet ve rahmet erdemi, toplumu en sk ekilde balayan erdemdir. Hristiyanlk duygunuzu harekete geiriniz, sadakat ve vefakrln ve kutsal merutiyet davasna balln kurban olan, bu davay savunmak iin kann harcayan, btn servetini feda eden ve bugn byk bir sefalet iinde bulunan bu talihsiz spanyola merhamet dolu baklannz eviriniz. Saygdeer kiiliinizin ve erefi yaralarla dolu bir askerin, an ile dolu bir hayat koruyabilmesi iin ona bir yardm balayacanzdan asla phesi bulunmamaktadr. Ruhunuzu harekete geiren insanlk duygusuna ve sayn Markizin talihsiz bir ulusa duyduu ilgiye peinen gvenmektedir. Ricalan bouna ol-253mayacak ve minnettarlklar onun byleyici hatrasn koruyacaktr. Tamakla onur duyduum derin sayg duygularmla Madam. DON ALVERES, spanyol svari yzbas; lkesine yolculuk yaparken, yolculuklarn srdrme imkn bulamayp, Fransa'da kalan kral yanls mlteci." mzaya hibir adres eklenmemiti.Marius adresi ikinci mektupta bulmay umdu. zeri yle yazlmt: "Sayn Madam Kontes De Montvernet, Cassette Soka, No:9." Marius, ikinci mektupta unlar okudu: "Sayn Kontes, Sonuncusu sekiz aylk olan alt ocuklu bir ailenin talihsiz annesiyim. Son lohusahmdan beri hastaym. Kocam tarafndan terk edildiim be aydan beri dnyada hibir gelirim olmadndan, korkun yoksulluk iindeyim. Sayn kontesin yardm umuduyla, derin sayglar Madam. BALIZARD ANA" Marius, nc mektuba geti. Bu da, brleri gibi bir rica mektubuydu. inde unlar yazlyd: "Msy Pabourgeot, semen, toptan tuhafiye taciri. Saint-Denis Soka, Aux Fers Soka kesi. Bu mektubu size, sempatilerinizin kymetli ltfunu bana bahetmenizi ve Thetre-Fran-ais'e dram yollam bulunan bir edebiyaty-254la ilgilenmenizi rica etmek iin gnderiyorum. Dramn konusu tarih olup, olay mparatorluk devrinde Auvergne'de gemektedir. slubu, sanrm doal ve espirilidir ve baz yetenekleri olabilir. Drt yerinde ark olarak okunacak ktalar vardr. Komik, ciddi, beklenmedik olaylar, eserde karakterlerin eitliliine karmakta ve btn entrikaya hafife bir romantizm rengi yaylmaktadr. Entrikaya gelince, o esrarl bir ekilde gelimekte ve arpc ani dnmler geirdikten sonra birtakm parlak sahne darbeleri arasnda zlmektedir. lkesel amacm, yzylmzn insann gitgide canlandran ihtiras, yani moday, hemen her yeni rzgrla deien bu kaprisli ve grotesk rzgr horozunu tatmin etmektir.

Bu beceri ve niteliklere ramen baz imtiyazl yazarlarn kskanlnn ve bencilliinin tiyatro dnda kalmama yol amasndan endielenmekteyim, nk meslee yeni katlm olanlara iirilen ac iksirleri bilmez deilim. Sayn Pabourgeot, edebiyatlarn aydn kafal koruyucusu olarak tadnz hakl hret size kzm gndermek cesaretini bana verdi. Kendisi, size bu k mevsiminde ekmeksiz ve atesiz kalacak derecede muhtatr. Yazdm dram ve btn ileride yazacaklarm size bahetmemi kabul buyurmanz rica ediim, sizin himayenize snmak ve yazlarm adnzla sslemek erefine ne kadar istekli olduumun delilidir. Beni en mtevazi teklifinizle ereflendirmeye tenezzl buyurursanz, size olan minnet borcumu demek kaygsyla hemen bir manzum piyes yazmaya -255koyulacam. Mmkn olduunca mkemmel olmasna gayret edeceim bu piyes, dramn bana eklenmeden ve sahneye verilmeden nce size gnderilecektir. Msy ve Madam Pabourgeot'ya, en derin sayglarmla." GENFLOT, edebiyat. Not: Hi olmazsa krk metelik. Bizzat gelmeyerek, kzm gnderdiim iin zr dilerim, ama zc giyim nedenleri beni dar kmaktan, ne yazk ki men ediyor!" Marius, nihayet drdnc mektubu at. stnde u adres vard: "Saint-Jacques-du-Haut-Pas Kilisesi'ndeki hayrsever msyye." inde u birka satr bulunuyordu. "Hayrsever insan, Kzmla birlikte gelmek tenezzlnde bulunursanz, sefil bir felakete tank olursunuz ve size belgelerimi gsteririm. Bu yazlarnz karsnda cmert ruhunuz hassas bir iyilikseverlik duygusuyla harekete geecektir, nk hakiki filozoflar daima iddetli heyecanlar duyarlar. Merhametli insan, kabul ediniz ki, biraz yardm grebilmek iin, en zalim ihtiyalarn penesinde kvranmak ve ne acdr ki, sanki sefaletimizin hafifletilmesini beklerken strap ekmekte ve alktan lmekte serbest deilmiiz gibi, bunu resmi makamlara tasdik ettirmek gerekiyor. Kaderler bazlar iin ok felaketli, bazlar iinse fazla cmert, fazla koruyucu olmaktadr. -256Ziyaretinizi ya da tenezzl buyurursanz, banz bekler, tamakla onur duyduum sayg hislerimi kabul etmenizi rica ederim. Gerekten yce insan, itaatli kleniz, P. FABANTOU, tiyatro artisti." Marius, bu drt mektubu okuduktan sonra, eskiye gre fazla ileri gitmi bulunuyordu. ncelikle, imza sahiplerinden hibiri kendi adreslerini vermiyordu. Sonra, mektuplar drt ayr kiiden, yani don Alveres, Balizard kadn, air Genflot ve tiyatro artisti Fabantou'dan geliyor gibi grnyordu, ama bir gariplikleri vard, drd de ayn yazyla yazlmlard. Hepsinin de ayn kiiden geldii dnda bir sonu karlamazd bundan. Ayrca drt mektupta da ayn san, kaba kt kullanlm olmas, ayn ttn kokusunun bulunmas ve slup deiiklii yaplmak istendii aka belli olduu halde, ayn imla yanllarnn hepsinde derin bir rahatlkla tekrarlanmas ve edebiyat Genflot'nun bu konuda spanyol yzbadan hi de geri kalmamas, bu tahmini akla daha da yatkn klyordu. Bu kk srr kefetmeye almak bou-nayd. Bir bulu olmasa, bunun bo bir aldatmaca olduu sylenebilirdi. Marius, fazlasyla kederliydi zaten, tesadfn bir akasn bile ho karlayacak, kaldrm talarnn kendisine oynamak ister grndkleri oyuna kaplacak halde deildi. Kendisiyle alay eden drt mektubun arasnda kendisini krebe durumunda hissediyordu. -257Kald ki bu mektuplarn, Marius'n bulvarda rastlad gen kzlara ait olabileceini gsteren herhangi bir iaret de yoktu ortada. Sonu olarak, besbelli deersiz kt paralaryd bunlar. Marius, hepsini yeniden zarfn iine koyup, bir keye att ve yatt. Sabah saat yediye doru kalkm, kahvaltsn etmi, almaya hazrlanyordu ki, kaps yavaa vuruldu. Hibir varl mal, mlk olmad iin, odasnn anahtarn kilidinden karmazd; ancak bazen seyrek de olsa, acele bir i zerinde altnda kapsn kilitlerdi. Hatta evde yokken bile anahtarn kilidin zerinde brakrd. "Soyacaklar sizi," derdi Ma'am Bou-gon, "Neyi?" derdi Marius de. Ama gerekten de Ma'am Bougon'a zaferin tadn tattrmak zere bir gn Marius'n bir ift eski ayakkabsn almlard. Kap ilk seferindeki gibi, gayet yava ikinci bir kez daha vuruldu. Marius: "Giriniz," dedi. Kap ald. Marius, masann zerindeki kitaplardan ve yazlardan gzn ayrmadan:

"Ne istiyorsunuz Ma'am Bougon?" dedi. "Affedersiniz msy." Pasl, titrek, bouk, przl, alkolden, ikiden kslm bir yal adam sesiydi bu. Marius hzla dnd ve karsnda gen bir kz grd. -2584. Sefalet inde Bir Gl Gencecik bir kz, aralanm kapda ayakta duruyordu. Sefil odaya gn nn girdii at penceresi, tam kapnn karsndayd ve bu ehreyi donuk bir kla aydnlatyordu. Soluk, elimsiz, bir deri, bir kemik bir yaratkt bu. Titreyen, buz kesmi bu plakln zerinde bir gmlekle bir eteklikten baka bir ey yoktu. Kua ve sann ba sicimdendi, omuz kemikleri gmleinden sivri sivri dan kmt; sarms bir solgunluu vard; kprck kemikleri sapsar, elleri pembeydi; az yan aralk ve eriydi; dileri kei dii gibiydi; feri snm gzleri kstah ve bayayd; kavruk bir gen kz ekliyle, ahlaksz yal bir kadn bakna sahipti; on be yala elli yan kanm gibi bir eydi; ayn zamanda hem gsz, hem korkun, alatamadklann titreten trden bir varlkt. Marius ayaa kalkm, ryalara giren ha-yelet ekillerine benzeyen bu yarat bir tr aknlkla gzden geiriyordu. in en ackl yan, bu kzn dnyaya irkin olmak iin gelmemi olmasyd. Hatta ocukluunda gzel bile olmas gerekirdi. Yann holuu, sefahat ve sefaletin vaktinden nce getirdii iren yalla kar hl mcadele etmekteydi. On alt yandaki bu yzde bir gzellik kalnts can ekiiyordu; tpk bir k gnnn seherinde korkun bulutla-nn altnda snen soluk gne gibi. Bu yz Marius'e bsbtn yabanc gelmedi. Onu bir yerden hatrlar gibiydi. -259"Ne istiyorsunuz matmazel?" diye sordu. Gen kz, sarho bir krek mahkmu sesiyle cevap verdi: "Size bir mektup getirdim Msy Marius." Marius'e adyla hitap ediyordu. Bu durumda Marius, kzn kendisiyle ilgili bir ii olduundan phe edemezdi; ama bu kz kimdi? Adn nereden biliyordu? Kz, Marius'n ieri buyur etmesini beklemeden odaya girdi. Can skc bir gvenle odaya ve yaplmam yataa bakarak, kararl bir tavrla yaklat. Ayaklan plakt. Etekliinde-ki geni deliklerden uzun bacaklar ve zayf dizleri grnyordu. Souktan titriyordu. Gerekten de elinde bir mektup tutuyordu. Onu Marius'e uzatt. Marius, mektubu aarken, geni, iri mhr hamurunun henz slak olduunu far-ketti. Mesaj pek uzaktan gelmi olamazd. Okudu: "Nazik komum, delikanl! "Bana yaptnz iyilii, alt ay nce kiram dediinizi rendim. Sa olun delikanl. Byk kzm size, iki gndr drt kii, bir lokma ekmeimizin olmadn syleyecektir. Eim de hasta. Eer tahminimde yanlmyorsam, bu beyan karsnda yce yreinizin insaniyete geleceini ve ltfedip kk bir iyilikte bulunarak bana yardmc olmak arzusunu yerine getireceinizi mit etmem gerektiine inanyorum. nsanln hayrna alanlara borlu olduumuz stn sayglarmla. JONDRETTE -260Not: Kzm emirlerinizi bekleyecektir aziz Msy Marius." Marius'n kafasn nceki akamdan beri megul eden karanlk macerann ortasnda bu mektup, mahzende bir mum gibiydi. Birdenbire her ey aydnland. Bu mektup, br drt mektubun geldii yerden geliyordu. Yaz ayn, slup ayn, imla ayn, kt ayn, ttn kokusu aynyd. Ortada be mektup, be hikye, be isim, be imza vard, ama imzalayan tek kiiydi. spanyol yzba Don Alveres, talihsiz ana Ba-lizard, dram airi Genflot, yal komedyen Fa-bantou, bu drt kiinin de ad Jondrette'ti, elbette Jondrette'in de ad gerekten Jondrette ise. Marius, bu viranede olduka uzun sredir oturmasna ramen, daha nce de sylediimiz gibi, bu pek aalk komusunu grmek, hatta daha dorusu fark etmek frsatn ok seyrek bulabilmiti. Onun akl fikri baka taraftayd ve o taraf neresiyse, bak da oraya dner. Jondrette'lerle koridorda, merdivende birok defa karlam olmas gerekirdi, ama onun iin onlar birer glgeden baka bir ey deildiler. O kadar az dikkat etmiti ki, nceki akam bulvarda Jondrette'in kzlarna arpt halde, tanmamt; evet, belli ki Jondrette'in kzlaryd onlar ve bu yzdendir ki, imdi u odasna giren kz, tiksinti ve merhametle birlikte, daha nce baka bir yerde rastlam olmann belirsiz ansn uyandrmt. -261imdi her eyi apak gryordu. Komusu Jondrette'in meslei, dt sefil durumda hayrsever kimselerin efkat ve merhamet duygularm smrmekti. Adresler elde ediyor, zengin ve merhametli olduklarna hkmettii kiilere uydurma adlarla mektuplar yazyor, kzlar da, saknca ve tehlikeleri stlenerek bu mektuplar tayorlard; nk bu baba, kzlarn bu ekilde tehlikeye atabilecek kadar

alalmt; kaderiyle kumar oynuyor, kzlarn ortaya sryordu. Marius, kzlarn bir nceki gnk kalarna, nefes nefese hallerine, korkularna ve iittii o birka argo sze bakarak, bu talihsizlerin muhtemelen bilinmez baz baka karanlk meslekler daha yaptklarn ve bylece bugnk yapsyla toplumun iinde, ne ocuk, ne kz, ne de kadn olan iki sefil varln hem kirli, hem masum ucubelerin doduunu anlyordu. Sefaletin meyveleriydi bunlar. Ad, ya, cinsiyeti olmayan hazin yaratklar ki, onlar iin artk ne iyilik ne de ktlk mmkndr ve onlar daha ocukluktan karken bile artk bu dnyada hibir eyleri yoktur. zgrlkten yoksun, erdemsiz, sorumsuz, hibir eysiz. Henz dn almken, bugn solan bu ruhlar, sokaa dp, amurlara bulanan ve bu arada bir tekerlein gelip kendilerini ezmesini bekleyen ieklere benzerler. Marius, akn ve acyan gzlerle ona bakarken, gen kz da bir hayalet cretkrly-la at katnn iinde gidip geliyordu. plaklna hi aldr etmeden, serbeste hareket -262edip duruyordu. Pejmrde, yrtk gmlei ikide birde hemen hemen beline kadar dyordu. Sandalyeleri yerinden ekiyor, komodinin zerinde duran eyasn kartryor, Mari-us'n elbiselerine dokunuyor, ke bucakta ne var, ne yok aratryordu. "A, aynanz da varm!" dedi. Sanki orada yalnzm gibi, boazdan gelen ksk sesinin hazinletirdii vodvil paralan, deli dolu nakaratlar mrldanp duruyordu. Bu pervaszln altndan adeta bir ezilmilik, bir huzursuzluk, bir horgrlmlk belli olmaktayd. Kstahlk, bir eit utanmadr. Kzn, gn ndan korkan ya da kanad krlm bir ku gibi odann iinde rpnmasn, daha dorusu uumasn grmek kadar hazin bir ey olamazd. Baka yetime artlan, baka bir sosyal kader iinde, bu gen kzn en ve zgr havasnn tatl ve sevimli bir hal alabilecei hissediliyordu. Hayvanlar arasnda bir gvercin olmak iin domu bir yaratn, bir yrtc kua dnd hibir zaman grlmemitir. Bu yalnz insanlarda grlr. Marius dnyor, istedii gibi davranmas iin, ona mdahale etmiyordu. Kz masaya yaklat. "A! Kitaplar," dedi. Donuk gzlerinden bir pnlt geti. Ekledi: "Okumasn bilirim ben." Sesindeki eda, bir eyle vnmenin mutluluunu ifade ediyordu. Hibir insan byle bir mutlulua kar ilgisiz olamaz. Masann -263stnde ak duran kitab hrsla kapt ve olduka hzl bir ekilde okudu: "... General Bauduin, tugayndaki be taburla Waterloo Ovas'nm ortasndaki Hougo-mont atosu'nu zaptetme emri ald..." Okumasn kesti: "Ah! Waterloo! Ben bunu biliyorum. Evvel zamandaki bir sava bu. Babam bulunmu orada. Babam orduda hizmet etti. Biz, evde hepimiz sapna kadar Bonaparte'yzdr ha! ngilizlere kardr Waterloo." Kitab brakt, bir kalem ald, bard: "Ben yazmasn da bilirim!" Kalemi mrekkebe batrd ve Marius'e dnerek: "Grmek ister misiniz? Bakn, gstermek iin bir kelime yazacam." Marius'n cevap vermesine vakit kalmadan, masann ortasnda duran bir kdn zerine unu yazd: 'Aynaszlar burada.' Sonra kalemi elinden att: "Hi imla yanl yok. Bakabilirsiniz. Kz kardeimle ben eitim grdk. Biz hep byle deildik." Burada durdu. Fersiz gzbebeini Marius'e dikti, bir kahkaha att, iinde btn aclan ve bunlan boan btn hayaszlklan tayan bir sesle: "Bo ver!" dedi. Ve neeli bir havada u szleri mrldanmaya balad: Kamm a baba Yiyeceim yok -264P yorum anne Giyeceim yok Titre! Lolatte! Ala! Jacquet! Bu ktay bitirir bitirmez haykrd:

"Ara sra tiyatroya gider misiniz Msy Marius? Ben gidiyorum. Kk bir erkek kardeim var, artistlerle dost, bazen bana biletler veriyor. Ama galerideki sralan hi sevmem. nsan orada sklr, rahatsz olur. Bazen kaba insanlar oluyor; kt kokan insanlar da oluyor." Sonra Marius' inceledi, tuhaf bir tavr taknd ve ona: "Msy Marius, ok gzel bir ocuksunuz, biliyor musunuz?" dedi. Ve ayn anda ikisinin de aklna ayn dnce geldi, kz glmsedi, delikanl kzard. Kz, delikanlya yaklat ve bir elini onun omzuna koydu: "Siz bana hi bakmyorsunuz, ama ben sizi tanyorum Msy Marius. Size burada merdivende rastlyorum, sonra Mabeuf Baba diye birinin evine girerken gryorum, Austerlitz tarafnda oturuyor; bazen, o taraflarda dolatm zamanlar. Bu dank salar da size ok yarayor." Ses tonunu ok tatl yapmaya alyor, ama ok alak kyordu. Kelimelerin bir ksm, grtlandan dudaklanna giden yolda, baz tulan eksik bir klavyede olduu gibi kayboluyordu. -265Marius yavaa geri ekilmiti. Souk ciddiyetiyle: "Matmazel," dedi, "urada size ait olduunu sandm bir paket var. zin verirseniz onu size vereyim." inde drt mektubun bulunduu zarf kza uzatt. Kz, ellerini rparak haykrd: "Bunu her yerde aradk!" Sonra paketi hrsla kapt, zarf at, bir yandan da syleniyordu: "Lanet olsun! Kz kardeimle aramadk yer brakmadk! Demek siz bulmusunuz! Bulvarda deil mi? Mutlaka bulvarda bul-musunuzdur. Koarken dm besbelli. Benim bacaksz kz kardeim yapt bu sersemlii. Eve dndmzde onu bulamadk. Dayak yememek iin, evde mektuplar gidecekleri kimselere gtrdmz, bize Tanr versin!' dediklerini syledik. Oysa zavall mektuplar! Peki, onlarn bana ait olduunu nasl anladnz? Ha! Evet, yazdan! Demek, dn akam geerken arptmz adam sizdiniz. Hibir ey grnmyordu ki! Kz kardeime, 'Bir msy myd bu?' dedim. O da bana, 'Sanrm yleydi,' dedi." Bu arada, kz Saint-Jacques-du-Haut-Pas Kilisesi'ndeki hayrsever msynn adresini tayan ricalarla dolu mektubunu amt. "Bak hele!" dedi, "Ayinlere gelen u yal adama verilecek mektup. Tam da saati. unu da ona gtreyim. Belki le yemei yememize yarayacak bir eyler verir." Sonra glmeye balad ve ekledi: -266"Biliyor musunuz, bugn le yemei yersek ne olur? Evvelsi gnk le yemeimizi, evvelsi gnk akam yemeimizi, dnk le yemeimizi, dnk akam yemeimizi, hepsini bir seferde bu sabah yemi oluruz. Aln bakalm! Memnun deilseniz, geberin kpekler!" Bu szler Marius'e, bu bahtsz kzn odasna ne iin geldiini hatrlatt. Yeleinin ceplerini kartrd, hibir ey bulamad. Gen kz szne devam ediyor, sanki Ma-rius'n orada olduunda habersizmi gibi konuuyordu. "Bazen akamlan bam alp giderim. Bazen eve dnmem. Buraya gelmeden nce, geen k kpr kemerleri altnda oturuyorduk. Donmamak iin birbirimize sokulurduk. Kk kz kardeim alard. Su ne kadar hazindir! Kendimi suda bomay dndmde; "Hayr," diyordum, "Su ok souktur." stediim zaman yalnz bama giderim; bazen hendeklerin iinde uyurum. Biliyor musunuz, geceleyin bulvarda yrrken aalan bahe yabalar gibi grrm, Notre-Dame'n kuleleri gibi kocaman, simsiyah evler grrm; beyaz duvarlann nehir olduunu dnrm kendi kendime; 'Ah, burada su var!' derim. Yldzlar kk lambalar gibidir; sanrsnz ki ttyorlar ve rzgr onlan sndryor, kulama atlar solu-yormu gibi gelir, arnm. Gece olduu halde, laternalann alndn, iplik fabrika-lannm makinelerinin ilediini duyarm ya -267I da yle bir eyler ite, ne bileyim? stme talar atyorlar sanrm, ne olduunu bilmeden kaarm, her ey dner, dner. nsan yemek yemedi mi, pek acayip oluyor." Dalgn bir tavrla Marius'e bakt. Marius, ceplerim kaza kaza sonunda be frank on alt metelik denkletirebilmiti. O an iin dnyada sahip olduu btn servet bundan ibaretti. "u kadar benim akam yemeim," diye dnd, "Yarn kolay." On alt metelii ald ve be frank gen kza verdi. Kz, paray kapt. "Gzel!" dedi, "Gne kt!" Ve sanki gnete beynindeki argo larn eritip yuvarlamak melekesi varm gibi devam etti: "Be frank ha! Parlak! Kral para! Bu kesatta! la gibi geldi! Ayna delikanlsnz! Kalbimin yelkenlisine kaptan yaptm sizi. Aferin be! ki gn midem zil almayacak! Bol tal pilav! Zerzevatla takviyeli! Esasl kaynt olacak! Ve de papaz suyu!"

Gmleinin ularn tutup omuzlarna kaldrd, Marius' selamlad, sonra naho bir el iareti yapt ve kapya doru ynelerek: "yi gnler msy," dedi, "Ben gidip ihtiyarm bulaym." Geerken, komodinin zerinde kurumu, toz iinde kfleneduran bir ekmek kabuu grd, atlp onu diledi: "Ne gzel! Kaskat! Dilerimi kracak!" diye homurdand. Sonra kt gitti. -268I 5. Sefalete Alan Kk Pencere Marius be yldr fakirlik, yoksulluk iinde yaamt, ama asl sefaleti hi tatmam olduunu imdi anlyordu. Asl sefalet, ite bu grdyd. Gzlerinin nnden geen u hayaletti sefalet. Gerekten de, yalnzca erkein sefaletini gren henz bir ey grm saylmaz, kadnn da sefaletini grmek gerekir; yalnzca kadnn sefaletini gren de bir ey grm saylmaz, ocuun sefaletini grmek gerekir. Erkek, son snra gelip dayand zaman bavurulacak son arelere de tkenme noktasna gelmi demektir. evresindeki savunmasz varlklarn vay haline! , cret, ekmek, ate, cesaret, iyi niyet, bunlarn hibiri onda yoktur. Darda gn sner gibi olunca, ierdeki ahlak da sner. Bu karanlklar iinde erkek, kadnn ve ocuun acizliini kefeden ve onlan zorla en byk erefsizliklere srkler. O zaman irenliklerin her trls mmkndr artk. Umutsuzluk, hepsi de ktle, sua alan ince, dayanksz blmelerle evrilidir. Salk, genlik, onur, henz taze olan etin kutsal ve vahi narinlikleri, kalp, bakirelik, ruhun derisi olan utangalk; hepsi are arayan, ararken yz karasna rastlayan, buna alan yoklaylar srasnda feci bir ekilde deiime urar, yourulurlar. Cinsiyetlerin, akrabalklarn, yalarn rezalet ve masumiyetlerin karanlk karkl iinde babalar, analar, kardeler, erkekler, kadnlar, kzlar -269adeta bir mineral oluumu gibi bir araya toplanr, kenetlenirler. Birbirlerine yaslanm, bir tr kr kader iinde dnerler. Zavall talihsizler! Nasl da solgundurlar! Nasl da rler! Bize gre gneten ok daha uzak bir gezegende gibidirler. Bu gen kz, Marius iin karanlklardan gelen bir haberci oldu adeta. Karanln btnlkl ve iren bir yann onun gzleri nne serdi. Marius, o gne kadar komularna bir gz atmaktan kendisini alkoymu olan hayal ve tutkuya bal ilerinden tr kendini adeta yeriyordu. Onlarn kiralarn demek, dnmeden yaplan bir hareketti, herkes bu hareketi yapabilirdi; oysa kendisinin daha iyisini yapmas gerekirdi. Ne yani! Gecenin iinde, btn br canllarn dnda, el yordamyla yaayan bu terk edilmi varlklardan onu sadece bir duvar ayryordu; onlarla dirsek dir-seeydi; insanlk zincirinin onlara dokunan son halkasyd adeta; onlarn yanbanda yaadklarn, daha dorusu lm hrltlar kardklar duyuyor da, buna aldr etmiyordu! Her gn, her an, duvarn arkasnda onlarn yrdklerini, gidip geldiklerini, konutuklarn duyuyor da, buna aldr etmiyordu! Bu szlerde iniltiler vard, ama o bunlar duymuyordu bile; Akl baka yerlerdeydi; hayaller leminde, eriilemeyecek ltlarda, bo sevdalarda, lgnlklardayd; oysa bu srada baz insanoullan, sa araclyla baland kardeleri, halk iindeki kardeleri onun yanbanda can ekimekteydiler! Ve o da on-270lann felaketinin bir paras olmakta, olumsuzluu bsbtn artrmaktayd. nk, onun yerinde baka bir komu olsayd, daha az hayalci, daha fazla dikkatli bir komu; normal, hayrsever bir insan, hi phesiz, onlarn yoksulluunu grr, tehlike iaretlerini fark eder ve bylece onlar belki daha ok nceden himayeye kavumu, kurtulmu olurlard! Geri bunlar iyice bozulmu, rm, alalm, hatta irenlemi grnyorlard, ama dp de aalanmam olanlara ender rastlanr; hem zaten bir noktada talihsizlerle ahlakszlar tek bir kelimede, uursuz bir kelimede birleir, birbirine karrlar: Sefiller. Hata kimdedir? Sonra da d ne kadar derin olursa olsun, merhamet ve balamann da o kadar byk olmas gerekmez mi? Marius, bir yandan kendine bu ahlak dersini verirken, -nk o da, gerekten namuslu ve drst yrekli bir insan gibi, baz vesilelerle kendini terbiye etip kendisini layk olduundan fazla sularken, bir yandan da onu Jondrettelerden ayran duvar inceliyordu. Merhamet dolu baklarn bu blmeden geirip o bahtszlar stmaya yollamak ister gibi bir hali vard. Duvar tahtalarla, kirilerle desteklenen ince bir al levhadan ibaretti ve daha nce de sylediimiz gibi, szlerin ve seslerin grltsn tamamen duyulacak ekilde geiriyordu. imdiye kadar bunun farkna varmam olmak iin insann hayalci Marius olmas gerekirdi. Ne Jondrettelerin tarafnda ne de Marius'n tarafnda bu duvara -271hi kt yaptnlmamt: Kaba yaps aka grlyordu. Marius, hemen hi farknda olmakszn bu blgeyi incelemeye koyulmutu. Bazen hayal de tpk dnce gibi inceler, dikkatle bakar, aratrr. Birdenbire ayaa kalkt, yukarda, tavana yakn bir yerde, aralarnda bir boluk kalan tahtann oluturduu gen eklinde bir delik grmt. Bu delii tkamas gereken sva paras dm-' t; komodinin zerine klnca bu aralktan Jondrettelerin sefil barna grlebilirdi. Acmann da bir merak uyandran yan vardr

ve olmaldr da. Bu delik adeta bir gzetleme penceresiydi. Yardm etmek amacyla olunca, bahtszla bir hain gibi gizlice bakmak ayp deildir. "Hele bakalm nasl insanlar bunlar?" diye dnd Marius, "ve de ne durumdalar?" Komodinin zerine kt, gzn yana yaklatrd. 6. Vahi Adam. ninde ehirlerin de, ormanlar gibi birtakm derin, karanlk kovuklar vardr; en zalim, en korkun kent sakinleri oralarda saklanrlar. Yalnz, ehirlerde byle saklananlar yrtc, murdar ve kk, yani irkindirler; ormanlarda saklananlar ise yrtc, vahi ve byk, yani gzeldirler. nler arasnda bir kyaslama yaplacak olursa, hayvanlannkini insanlarnkine tercih etmek gerekir. Maaralar, izbelerden daha iyidir. Marius'n grd bir izbeydi. -272Marius fakirdi, odas da yoksuldu ama fakirlii nasl asilse, tavanaras odas da temizdi. u an baklarn ynelttii sefalet yuvas ise iren, pis, kir pas iinde, murdar, karanlk ve kasvetliydi. Btn eya bir hasr iskemle, sakat bir masa, birka krk eski ie ve iki kede tarif edilemeyecek berbatlkta iki yataktan ibaretti. Btn aydnln, rmcek alaryla kaplanm drt caml bir tavan penceresinden alyordu. Bu pencereden ancak bir insan yznn hayalet yz gibi grnmesine yetecek kadar bir k geliyordu. Duvarlar bir czzaml grnndeydiler; korkun bir hastalktan bozulmu bir surat gibi yamalarla, yara izleriyle kaplydlar ve yapkan bir rutubet szdryorlard. Duvarlarda, kmrle kabaca karalanm mstehcen resimler gze arpyordu. Marius'n oturduu odann demesi harap tula kaplyd; bu oda ise ne ta, ne tahta demeliydi; dorudan doruya bu harap evin ayak basla basla kabarm eski svas zerinde yrnyordu. Tozun, iine ilemi olduu ve tek temizlii sprge temizlii olan bu eri br zemin tabaka zerinde eski pabular, terlikler, iren paavralar geliigzel kmeler halinde toplanmlard. Yalnz, bu odann bir minesi vard. Zaten bu yzden, yllk kiras krk frankt. minenin iinde her ey vard; bir mangal, bir tencere, krlm tahtalar, ivilere aslm kuma paralan, bir ku kafesi, kl ve hatta biraz da ate. ki odun paras hazin hazin ttyordu. Bu sefil odann dehet verici grnn -273artran bir ey de onun byklyd. kntlar, keleri, karanlk delikleri, at altlan, koylar, burunlar vard. Btn bunlar, dibi grnmeyen korkun oyuklar oluturuyor ve buralarda yumruk iriliinde rmcekler, ayak geniliinde tespih bcekleri ve hatta belki bilinmez birtakm canavar insanlar sinmi bekliyor duygusu yaratyordu. Pis yataklardan biri kapnn, br pencerenin yanndayd. Her ikisinin de birer ucu mineye dayanyor ve tam Marius'n karsna rastlyordu. Marius'n bakt arala yakn bir kede, duvara siyah tahtadan bir ereve iinde renkli bir gravr aslmt; altnda iri harflerle: RYA yazlyd. Uyuyan bir kadnla, uyuyan bir ocuu gsteriyordu; ocuk, kadnn dizleri zerindeydi; gagasnda bir tala bulutlar arasnda bir kartal grnyordu; kadn, tac ocuun bandan uzak-latnyordu, ama bu ii uyanmadan yapyordu; dipte, bir hale iinde, Napoleon, san balkl mavi bir stuna yaslanm duruyordu, stun u yazyla bezenmiti: MARINGO AUSTERLITZ JENA WEGRAMME ELOT Bu erevenin altnda, uzun bir tr tahta levha, eik bir halde duvara yaslanm halde yerde duruyordu. Bu tersine evrilmi bir tabloya, arkas muhtemelen boyal bir ereveye, bir duvardan karlm ve yeniden as-274lncaya kadar orackta unutulmu iki pencere aras kaplamasna benziyordu. Marius'n zerinde bir kalem, mrekkep ve kt grd masann banda altm yalarnda, ufak tefek, zayf, beti benzi solmu, yabani, vahi, hali tavr kurnaz, zalim ve endieli bir adam oturuyordu; iren bir dzenbazd bu. Lavater bu yz incelemi olsayd, onda akbabayla avukat kanm bir ifade bulurdu; yrtc kula alayc insan ifadesi bu yzde bir-leiyorlard; bu iki yan birbirlerini hem irkinletirmekte, hem tamamlamaktaydlar; ekime adam alc kuu adiletirmekte, alc ku ekime adamn korkunlatrmaktayd. Adamn uzun krl bir sakal vard. Kll gsn ve krl dik tyl plak kollann akta brakan bir kadn gmlei giymiti. Bu gmlein altnda amurlu bir pantolonla ucundan ayak parmaklan frlam izmeler grlyordu. Aznda bir pipo vard, tttrp duruyordu. Bu sefalet yuvasnda bir lokma ekmek yoktu, ama hl ttn vard. Adam yazyordu; herhalde Marius'n oku-duklanna benzer baz mektuplar kaleme almaktayd.

Masann bir kesinde, bir paras kopmu eski bir kitap grlyordu. Kitabn, okuma salonlannda rastlanan eski 12 yapraklk formas, onun bir roman olduunu belli etmekteydi. Kapan zerinde iri byk harflerle u balk uzanyordu: TANRI, KRAL, EREF VE KADINLAR. YAZAN: DUCRAY-DUMINIL. 1814. -275Adam hem yazyor hem de yksek sesle konuuyordu; Marius onun sylediklerini duyabiliyordu: "Demek ki eitlik yok, hatta ldmz zaman bile! Pere-Lachaise'e biraz bakn hele! Bykler, zenginler yukar taraftadrlar, ta deli akasyal yolda. Oraya arabayla gidebilirler. Kkler, fakir insanlar, bahtszlar, kim oluyor ki! Onlan aa tarafa koyarlar, diz boyu amur olan yere deliklere, rutubet iine, onlan oraya koyarlar ki, arabuk -rsnler! Topraa batmadan onlan grmeye gidemezsiniz." Burada durdu, yumruuyla masaya vurdu ve dilerini gcrdatarak ilave etti: "Ah! Dnyay yiyebilirim!" Krk ya da yz yanda olabilecek, iman bir kadn minenin yanma, plak topuklan-nn zerine melmiti. Onun da srtnda yalnzca bir gmlek bir de eski kuma paralanyla yamanm rme bir eteklik vard. Kaba bezden bir nlk, etekliin yansn rtyordu. ki bklm, bzlm bir halde durmasna ramen, ok uzun boylu olduu grlyordu. Kocasnn yannda dev gibi bir eydi. Ak dm kz-lms san renkte berbat salan vard; ara sra yass trnakl iri parlak elleriyle bunlan kan-tnyordu. Yannda yerde, bryle ayn boyda bir kitap, belki de ayn romann bir cildi, akt. Marius, yataklardan birinin stnde uzun boylu, solgun kk bir kzn oturduunu gryordu. Kz hemen hemen plakt, ayak-276lann yataktan aa sarktm, ne dinler, ne grr, hatta ne de yaar gibi bir hali vard. Odasna gelenin kz kardei olduu belliydi. On bir on iki yalarnda grnyordu. Ama dikkatle baklrsa pekl on drdnde de olabilirdi. nceki akam bulvarda; "Fertii ektim, ektim, ektim!" diyen ocuktu bu. Uzun sre bymekte gecikip, sonra arabuk ve ani boy atan elimsiz ocuklardand. Bu zavall insan fidanlarn bu hale getiren yoksulluktur. Bu yaratklann ne ocuklar ne de ilk genlikleri vardr. On be yandayken on ikisinde, on alt yandayken de yirmisinde grnrler. Bugn kk kzken, yarn kadndrlar. Sanrsnz ki hayat abuk bitirmek iin atlaya atlaya yaarlar. u an bu yaratk, bir ocua benziyordu. te yandan bu bannakta herhangi bir alma belirtisi grlmyordu; ne bir tezgh, ne bir knk, ne bir alet vard. Bir kede ne olduu belirsiz bir hurda demir yn duruyordu. Umutsuzluun arkasndan, can ekimenin nnden gelen kasvetli tembellikti bu. Marius, mezar haval odann iini bir sre gzden geirdi. Bir mezann iinden bile daha korkun bir yerdi buras, nk burada insan ruhunun kmldad, hayatn rpnd hissediliyordu. zbe, mahzen, toplum yapsnn en aa-lannda baz an muhtalann srndkleri yeralt kovuu, henz tam anlamyla mezar deil, onun bekleme odasdr; ama tpk en byk ihtiamlann saraylann giriinde ser-277gileyen u zenginler gibi, hemen orackta lm de en byk sefaletlerini sanki bu bekleme odasna yerletirmi gibidir. Adam susmutu; kadn konumuyordu, gen kz nefes almyor gibiydi. Kalemin kt zerinde czrdad duyuluyordu. Adam, yazmaya devam ederek homurdand: "Alak! Alak! Hepsi alak!" Hazreti Sleyman'n sorunlarna bir nazire olan bu sz zerine kadn iini ekti. "Sakin ol hayatm," dedi, "zme cann sevgilim. Sen o adamlarn hepsine mektup yazacak kadar glsn kocacm." Soukta olduu gibi, sefalette de bedenler birbirine sokulur, ama yrekler uzaklar. Grne gre bu kadn, bu adam btn kalbiyle sevmi olmalyd, ama btn topluluun zerine ken korkun sefalet iinde, gnlk karlkl sulamalar arasnda snp gitmiti bu sevgi. Artk onun iinde sevgisinin klnden baka bir ey yoktu. Yalnz, ok defa grld gibi gnl okayc hitaplar hl yaamaktayd. Azyla kocasna, "Sevgilim, yavrum, kocacm," diyor, ama kalbi susuyordu. Adam yeniden yazmaya koyulmutu. 7. Strateji ve Taktik Marius, kendisine ayakst uyduruverdi-i bu gzetleme kulesinden kalbi daralm bir halde tam aa iniyordu ki, bir grlt dikkatini ekti ve olduu yerde kald. Odann kaps birdenbire alm, eikte byk kz belirmiti. Ayaklarnda amura -278bulanm kaba erkek ayakkablar vard; amur krmz ayak bileklerine kadar sram; yine lime lime bir pelerine sannmt. Marius, bir saat nce onun srtnda pelerini grmemiti ama kendisine daha ok acndrmak iin herhalde oda kapsnda brakm ve giderken alm olmalyd. Kz ieri girdi, kapy arkasndan itti, nefes almak iin durdu, nk soluk soluayd, sonra bir zafer ve sevin l kopard:

"Geliyor!" Baba gzlerini, kadn ban evirdi, kk kz karde hi kprdamad. "Kim?" diye sordu baba. "O Msy!" "Hayrsever adam m?" "Evet." "Hani Saint-Jacques Kilisesi'ndeki?" "Evet." "u ihtiyar?" "Evet." "Gelecek, yle mi?" "Arkamdan geliyor." "Emin misin?" "Eminim." "Sahi, geliyor mu?" "Arabayla. Rothschild'in kendisi!" Baba ayaa kalkt. "Nerden eminsin? Arabayla geliyorsa, sen nasl ondan nce vardn? Bari adresi doru verdin mi? Koridorun sonunda, sada son kap dedin mi? Tann vere de yanlmasa? Demek kilisede buldun onu? Mektubumu okudu mu? Ne dedi sana?" -279"Dur bakalm hele!" dedi kz, "amma da drtnala gidiyorsun babalk! Bak ite; kiliseye girdim, her zamanki yerindeydi, nnde bir referans yaptm, mektubu verdim, okudu, sonra bana; 'Nerede oturuyorsun evladm?' dedi. Ben de ona, 'Ben sizi gtreyim efendim,' dedim. O, 'Hayr, siz bana adresinizi verin, kzm alverie gidecek, ben bir araba tutar, sizinle ayn zamanda evinizde olurum,' dedi. Adresi verdim. Evin yerini syleyince arm grnd; bir an tereddt etti, ama sonra, 'fark etmez, gelirim,' dedi. Ayin bitince, kzyla birlikte kiliseden ktn, arabaya bindiklerini grdm. Koridorun dibinde, sada son kap diye sk sk syledim ona." "Peki, geleceini nereden biliyorsun?" "imdi arabann Petit-Banquier Soka'na doru geldiini grdm. Onun iin kotum ya zaten." "Ayn arabada olduunu ne biliyorsun?" "nk numarasn grmtm." "Neydi numaras?" "440." "yi, akll kzsn sen." Kz kstaha bakt babasna ve ayandaki pabular gstererek: "Akll bir kz olabilirim, ama unu syleyeyim ki, bir daha bu pabular giymeyeceim; istemiyorum artk onlar, nce salm iin, sonra da temizliim iin. ine su alan, sonra da yolda hep vr, vr, vr diye ses karan tabanlar kadar sinir bozucu ey bilmiyorum. Yalnayak dolarm daha iyi." -280"Haklsn," diye cevap verdi baba. Sesinin tonu, gen kzn hrnlna ters dyordu. Ne var ki, "Kiliselerden ieri sokmazlar seni. Fakirlerin de ayakkablar olmas gerekir. Tann'nm evine yalnayak girilmez," diye ac ac ekledi. Sonra zihnini kurcalayan konuya dnd: "Buna emin misin, geldiinden emin misin?" "Arkamdan geliyor," dedi kz. Adam doruldu. Yzn adeta bir vahiy aydnl sarmt. "Kancm!" diye seslendi, "duyuyor musun? yi yrekli adam geliyor ite. Atei sndr." anp kalan ana yerinden kprdamad. Baba bir cambaz evikliiyle srayp minenin stnde duran az knk bir testiyi kapt ve yanan odunlarn zerine su serpti. Sonra byk kzma dnerek: "Sen! skemlenin hasnn yol!" dedi. Kz hibir ey anlamyordu. skemleyi yakalad gibi, bir topuk darbesiyle hasn kopuk bir iskemle haline getirdi. Baca iskemleye gemiti. Bacan ekerken kzma sordu: "Hava souk mu?" "ok souk, kar yayor."

Baba, bu defa pencerenin yanndaki kpek yuvas yatan stnde oturan kk kza dnd, grler gibi bir sesle ona bard: "abuk! n yataktan miskin! Hibir i yapmaz msn sen? Camn birini kr!" Kk kz titreyerek yataktan aa atlad. -281"Bir cam kr!" diye tekrarlad adam. ocuk, ne yapacan bilmez bir halde duruyordu. "Duymuyor musun ne dediimi?" diye baba tekrarlad, "bir cam kr diyorum sana!" ocuk, ylgn bir boyun eile ayak par-maklannm ucuna kalkt ve camlardan birine bir yumruk indirdi. Cam krld ve byk bir grltyle yere dt. "Gzel," dedi baba. Ciddi ve kabayd. Baklarn sefil odann drt bir bucanda acele dolatrd. Savan balamak zereyken son hazrlklarn yapan bir generaldi sanki. Henz tek kelime sylememi olan ana ayaa kalkt, ar ve bouk bir sesle, szleri aznda donmu gibi dklerek: "Sevgilim, ne yapmak istiyorsun?" diye sordu. "Yataa gir!" diye cevap verdi adam. Tartma kabul etmez bir tonu vard sesinin. Ana itaat etti, kendisini yataklardan birinin stne btn arlyla att. Bu srada bir keden hkrk sesi duyuluyordu. "Bu da neyin nesi?" diye bard baba. Kk kz, bzld karanlktan kmadan kan iindeki yumruunu gsterdi. Cam krarken yaralanmt; annesinin yanna gitmi, sessizce alyordu. Bu defa diklenip, barmak sras anaya geldi. "Gryorsun ite! Yaptn samalklar! Senin camn krarken elini kesti!" -282I "Daha iyi ya!" dedi adam, "byle olaca belliydi." "Ne demek daha iyi?" dedi kadn. Baba karlk olarak: "Sus!" diye bard, "basn zgrln kaldryorum." Sonra stndeki kadn gmleini yrtp, bir bez paras kard, bununla kk kzn kanayan bileini skca sard. Sonra gzn memnuniyetle yrtk gmlee kaydrd. "Gmlek de iyi oldu," dedi. "Her ey havasn buldu." Buz gibi bir rzgr pencerede slk alarak odaya giriyordu. Darnn sisi ieriye doluyor ve orada grnmeyen parmaklar tarafndan belli belirsiz didiklenen beyaz bir pamuk gibi genileyip yaylyordu. Krk camdan ieri kar tanelerinin dt grlyordu. Bir gn nce Chandeleur gneinin vaat ettii souk gerekten de gelmiti. Baba hibir eyin unutulmadndan emin olmak ister gibi evresine bir gz att. Eski bir krei alp slak odunlarn zerine, onlar iyice saklayacak ekilde kllleri yayd. Sonra doruldu, srtn mineye dayad. "imdi artk iyi yrekli adam kabul edebiliriz," dedi. 8. zbeye nen Nur Byk kz, yaklap elini babasnn elinin stne koydu. "Bak, ne kadar yorum," dedi. -283"Ph!" diye cevap verdi babas, "ben daha ok yorum." Ana, fkeyle bard: "Zaten her eyin en iyisi sendedir! Ktln bile." "Kes!" dedi adam ve ona dik dik bakt. Ana sustu. zbenin iinde bir anlk bir sessizlik oldu. Byk kz umursamaz bir tavrla pelerininin eteindeki amurlar temizlerken, kardei hkrarak alamasn srdryordu. Anas, onun ban iki eli arasna alm, pckler kondurarak, alak sesle: "Alama bir tanem, n'olursun, bir eyciin kalmayacak, baban kzdracaksn," diyordu. "Hayr!" diye bard baba, "aksine! Ala! Hkra hkra ala! Bylesi daha iyi." Sonra byk kza dnerek: "Ama hani ya? Gelmiyor! Ya gelmeyecek olursa! Ateimi sndrdm, iskemlemi del-dim, gmleimi yrttm, camm krdm, hepsi boa gidecek." "stelik yavrucaz da yaraladn!" diye ana mrldand. Baba tekrar konutu: "Biliyor musunuz, bu eytan ini odada da zehir gibi souk var! Bu herif bir de gelmezse! Ha! Tamam! Kendisini bekletiyor! yle diyor; 'Ne yapalm! Beklesinler! leri gleri ne?' Ah! Nasl da nefret ediyorum onlardan, nasl da boardm u zenginleri, bayram ederek, sevine sevine, byk bir istekle, memnuniyetle! Btn zenginleri! O hayrsever geinen insanlar! Dindarlk taslarlar, ayinlere gider-284-

ler, papazla, beylik vaazlar vermeye, takke giymeye zenirler; kendilerini bizden stn sayarlar, bizi aalamaya gelirler, bize 'Elbise' dedikleri eyler getirirler, metelik etmez plprtlar! Ve de ekmek! Benim istediim bu deil alak srs! Benim istediim para! Para m? Asla! nk efendim biz imeye gidermiiz, biz ayya mz, miskin misiz! Peki ya onlar! Onlar nedirler ve vaktiyle neydiler? Hepsi hrszd! yle olmasa, zengin olamazlard! Ah! Toplumu drt bir ucundan tutup, rt gibi gibi havaya atmal! Her ey tuzla buz olur, mmkndr, ama hi olmazsa kimsenin mal mlk hibir eyi kalmaz, bu da bir kazantr! Peki ama, ne oldu kzm u senin hayrsever hdk? Gelecek mi? Hayvan herif belki de adresi unutmutur! Bahse girerim ki bu ihtiyar hayvan..." Tam o srada kap vuruldu, adam seyirtip, at, sunturlu selamlarla, hayranlk glm-semeleriyle lklar atyordu: "Buyrunuz efendim! Ltfen ieri girmek tenezzlnde bulununuz saygdeer hayrsever efendim, sevimli kznz da buyursunlar." zbenin eiinde olgun yata bir adamla bir gen kz belirdiler. Marius yerinden ayrlmamt. O an duyduklarn insan dili anlatmaktan acizdir. Oydu bu. Ancak sevmi olan bir kimse, bu o kelimesinin bir tek harfindeki ltl anlam tmyle bilebilir. Gerekten de oydu bu. Marius, birdenbire gzlerinin stne yaylan buhar tabakas -285ardndan, onu ancak fark edebiliyordu. Yokluunu ektii o tatl varlkt bu, alt ay sreyle onu aydnlatm olan o yldzl gzler, o aln, o az, kaybolup giden ve gitmesiyle birlikte ortal geceye eviren o yzd bu. Gne gibi tutulan grnt yeniden ortaya kyordu! Bu karanln, bu sefil adamn, bu biim-siz izbenin, bu dehetin iinde yeniden ortaya kyordu! Marius, kendinden gemicesine titriyordu. Ne demek! Oydu bu! Kalbinin arpnts grn bulandnyordu. Gzlerinden yalar boanacan hissediyordu! Ne demek! Bunca zaman arandktan sonra, nihayet onu tekrar gryordu ite! Ruhunu kaybetmi de, imdi onu yeniden buluyormu gibiydi. Eskiden naslsa, yine yleydi; yalnz biraz solgundu; narin yzn mor kadifeden bir apka evreliyor, endam siyah satenden ii pamuklu bir pelerinin altnda kayboluyordu. Uzun elbisesinin altndan, ipekli iskarpinler iindeki kk ayaklan grnyordu. Yannda yine M. Leblanc vard. Odann iine doru birka adm atm ve masann zerine olduka byk bir paket brakmt. Jondrettelerin byk kz kapnn arkasna ekilmi, bu kadife apkaya, ipekli mantoya ve bu sevimli, mutlu ehreye karanlk bir gzle bakyordu. -2869. Jondrette Neredeyse Alamakl Olur Sefalet yuvas o kadar karanlkt ki, dardan gelenler, bir mahzene girermi gibi olurlard. Bu yzden, yeni gelen bu iki kii biraz tereddtle ilerlediler; evrelerindeki belirsiz ekilleri ancak ayrt edebilirken, odada oturanlarn alacakaranla alk gzleri onlar ok iyi grp inceliyordu. M. Leblanc, iyi ve mahzun bakyla yaklat ve baba Jondrette'e: "Msy, bu paketin iinde yeni alnm giyim eyalar, oraplar ve battaniyeler bulacaksnz," dedi. Jondrette yerlere kadar eilerek: "Hayrsever meleimiz bizi ltuflara bouyorlar," dedi. Sonra iki ziyareti bu yrekler acs evi gzden geirdikleri srada, byk kznn kulana eilerek, usulca ekledi: "Nasl? Dememi miydim? Plprt ite! Para yok. Bunlarn hepsi ayndr! Sras gelmiken soraym bu ihtiyar dangalaa, yazlan mektuptaki imza neyin nesiydi?" "Fabantou," diye cevap verdi kz. "Tiyatro artisti, gzel!" nlemini zamannda almt Jondrette, nk tam o srada M. Leblanc, ona dnerek, bir ismi hatrlamaya alan birinin tavryla konumaya balamt. "ok acnacak bir durumda olduunuzu gryorum msy..." -287"Fabantou," diye hemen cevap verdi Jon-drette. "Msy Fabantou, evet, buydu. imdi hatrladm." Tiyatro artisti, hem de baarl bir tiyatro artisti." Szn burasnda Jondrette besbelli "iyi niyetli adam'n gnln fethetmenin sras geldiine karar vermiti. Ayn zamanda hem bir panayr soytarsnn bbrlenmesine hem de bir sokak dilencisinin yaltaklanmasna benzer bir sesle haykrd: "Talma'nn rencisi! Efendim! Ben Tal-ma'nm rencisiyim. Vaktiyle ans yzme glmt. Yazk ki imdi sra felaketin. Gryorsunuz ite velinimetim. Ne ekmek, ne ate var. Zavall yavrularnm snacak atei yok! Bir tek iskemlem var, onun da hasn yrtk! Camn biri krk! Bu havada! Eim yatakta! Hasta!"

"Zavall kadn!" dedi M. Leblanc. "Kzm da yaral!" diye Jondrette ilave etti. Yabanclarn geliiyle kendini unutan ocuk, 'kkhanm' seyre koyulmu, alamay kesmiti. Jondrette, ona usulca: "Hadi alasana! Yaygara yapsana!" dedi. Bunu derken de, ocuun yaral eline bir imdik att. Btn bunlar bir hokkabaz be-cerikliliiyle yapyordu. ocukcaz avaz avaz barmaya balad. Marius'n yreinde 'Ursule'm' diye and o taplacak gen kz hemen ocuun yanna gitti. -288"Vah zavall yavrucak!" dedi. Jondrette devam etti: "Gzel kkhanmcm, unun kan iindeki bileine bakn! Bu kaza gnde alt metelik kazanmak iin makinede alrken geldi. Belki de kolunu kesmek gerekecek!" "Sahi mi?" dedi yal adam endieyle. Bu sz ciddiye alan kk kz alamasn iyice artrd. "Yazk ki yle velinimetim!" diye cevap verdi baba. Birka dakikadr Jondrette, 'iyi niyetli adam' garip bir ekilde szyordu. Bir yandan konuuyor, bir yandan da anlarn toparlamaya alr gibi onu dikkatle inceliyordu. Yeni gelenlerin kk kza yaral eli hakknda merakla sorular sorduklar bir andan yararlanarak, yatanda bitkin ve akn yatan karsnn yanna telala seyirtti ve ona heyecanl ve yavaa: "u adama hele iyice bir bak!" dedi. Sonra yine M. Leblanc'a dnerek, szlanp yakarmaya devam etti: "u halime bakn efendim! Btn giyeceim karmn bir gmleinden ibaret! O da yrtk prtk! Hem de k ortasnda! Elbise-sizlikten dar kamyorum. Srtma giyecek bir ey olsa, Matmazel Mars'a gideceim; beni tanr, ok da sever. Hep Tour-des-Da-mes Soka'nda oturuyor deil mi? Biliyor musunuz efendim? Tarada onunla birlikte oynadk. Onun zafer tacn paylatm. Celi-miene, benim imdadma gelir efendim! Elmi-re, Belisaire'den sadakasn esirgemez! Ama -289hibiri gereklemiyor ite! Bir metelik bile yok evde! Karm hasta, bir metelik bile yok! Kzm tehlikeli bir ekilde yaral, bir metelik bile yok! Eimin nefes darl var. Ya icab, sonra bir de sinir sistemi ie kart. Ona yardm edilmesi gerek, kzma da tabii! Ama doktor nerede? Eczac nerede? Nasl dersin cretlerini? eyrek metelik bile yok! Bir frankn nnde diz kerdim efendim! te sanat bu hallere dt! Biliyor musunuz sevimli kkhanmcm, benim yce koruyucum, iyilik ve erdem soluyan sizler, zavall kzm dua etmeye gittiinde -bu kzlarm din yolunda yetitiririm efendim- her gn sizi grd o kiliseye rayiha katan sizler, biliyor musunuz tiyatroya gitmelerini istemedim onlarn. Ah! Edepsizler! Hele bir srtklerini greyim! Hi akam yoktur! Namus, ahlak, erdem konusunda basarm daya! Sorun bakn kendilerine! Doru yoldan gitmeleri gerek. Bir babalan var. e aileden uzaklamakla balayp, sonunda herkesin kars olmaya varan o talihsizlerden deildir onlar. nce matmazel hikimsedirler, sonra madam herkes olurlar. Tanr esirgesin Fa-bantou ailesinde byle eyler yoktur! Onlar erdemli yetitirmek istiyorum; namuslu olsunlar, kibar olsunlar, Tann'ya inansnlar, ite o kadar! Bakn efendim, saygdeer efendim, biliyor musunuz yarn ne olacak? Yarn 5 ubat, kader gn, ev sahibinin bana tand mhletin sonu. Bu akam borcumu demezsem, yarn byk kzm, ben, hasta eim ve yaral kzm, drdmz de bu-290radan kovulup, dar, sokaa, bulvara atlacaz; yamurda, karda bannaksz kalacaz. te byle efendim. Drt kira borcum var, bir yllk! Yani altm frank." Jondrette yalan sylyordu. Drt kira ancak krk frank yapard ve de borcu drt kira olamazd, nk Marius ikisini deyeli daha alt ay olmutu. Msy Leblanc, cebinden be frank karp, masann zerine att. Bu arada Jondrette, kk kznn kulana homurdanacak vakit buldu: "Pis herif! Bu be frankla ne halt etmemi istiyor? Bu, benim iskemlemle, camm bile karlamaz! Gel de masrafn kar!" Bu srada Msy Leblanc, kendi mavi redingotunun zerinde tad kahverengi byk bir redingotu karp, iskemlenin arkalna atmt. "Msy Fabantou," dedi, "zerimde bu be franktan fazlas yok! Ben imdi kzm eve gtreceim, akama tekrar gelirim. Siz borcunuzu bu akam demek zorundasnz deil mi?" Jondrette'in yz tuhaf bir ifadeyle aydnland. evkle cevap verdi: "Evet, saat sekizde ev sahibinin evinde olmam gerekiyor." "Ben saat altda burada olacam ve altm frank size getireceim." Jondrette, kendinden gemicesine: "Ah benim velinimetim!" diye haykrd.

Bir yandan da alak sesle, "Ona iyi bak kancm!" diye ekledi. -291HI^I M. Leblanc, yine gzel gen kzn koluna girmi, kapya doru dnmt: "Akama grrz dostlarm!" dedi. "Saat altda, yle mi?" dedi Jondrette. "Tam saat altda." O srada sandalyenin zerinde kalan redingot, Jondrettelerin byk kznn gzne arpt. "Msy, redingotunuzu unutuyorsunuz," dedi. Jondrette, kzma yldrm arpar gibi bir bak att ve ayn zamanda omuzlarn korkun bir ekilde silkti: M. Leblanc dnd, glmseyerek cevap verdi: "Unutmuyorum, brakyorum." "Ah, koruyucum," dedi Jondrette, "yce velinimetim, gzyalanm neredeyse tutamayacam! zin verin de, sizi arabanza kadar geireyim." M. Leblanc, karlk olarak: "Eer dar kacaksnz, u redingotu giyin," dedi, "gerekten ok souk." Jondrette, bu sz iki ettirmedi. Kahverengi redingotu hemen srtna geirdi. Jondrette nde, iki yabanc arkada, birlikte dar ktlar. 10. irket Arabalarnn Tarifesi: Saati ki Frank Marius, btn bu sahneden hibir ey ka-rmam olmasna ramen aslnda hibir ey de grmemiti. Baklar gen kzn zerinde -292I taklp kalm, daha sefalet yuvasna admn att ilk andan itibaren kalbi onu adeta btnyle kavrayp sarmt. Kz, orada bulunduu srece Marius, maddi alglan ortadan kaldran ve ruhu tek bir nokta zerinde toplanmaya iten o kendinden gemeyi yaamt. Marius, kz deil de, saten pelerinli, kadife apkal bir nuru seyre dalmt. Sirrus yldz odaya girse, gzleri daha ok kamamazd. Gen kz paketi, giyecek eyalarm ve battaniyeleri aarken, hatta anneye ve kk kza, iyi niyetiyle ve efkatle sorular sorarken, onun hareketlerini bir bir gzlyor, szlerini duymaya alyordu. Onun gzlerini, alnn, gzelliini, endamn, yryn tanyordu, ama sesini hi duymamt. Luxembourg Par-k'nda bir kere onun sylediini sand birka kelime duymutu, ama pek emin deildi. O sesi duymak, o mzii biraz olsun ruhunda saklayabilmek iin mrnn on yln verirdi. Gelgelelim, Jondrette'in halini borazan czrtlar arasnda ackl ackl sergileyii, her ey kaybolup gitmiti. Bu durum, Marius'n hayranlna gerek bir fke katyordu. Gen kza, onu kskanarak bakyordu. Bu ucube odada, bu iren varlklarn ortasnda grdnn gerekten o tannsal yaratk olabileceini akl almyordu. Kurbaalar arasnda bir zmr-danka kuu gryormu gibi geliyordu ona. Kz dan knca Marius bir tek ey dnebildi; onu takip etmek, peini brakmamak, ancak nerede oturduunu rendikten sonra onu brakmak ya da hi olmazsa onu byle mucizevi bir ekilde bulduktan sonra, -293bir daha kaybetmemek! Komodinden aa atlad, apkasn ald. Tam elini kilidin srgsne gtrp dar kmak zereydi ki, bir dnce onu durdurdu. Koridor uzun, merdiven dik, Jondrette gevezeydi, M. Leblanc, byk olaslkla henz arabaya binmemiti. ayet koridorda veya merdivende ya da eikte geri dnp de, Marius' bu evde grecek olursa, mutlaka ikillenecek ve yeniden ondan kap kurtulmann yolunu bulacakt; o zaman bir kere daha her ey bitmi olurdu. yleyse ne yapmal? Biraz beklemeli mi? Ama bu bekleyi srasnda araba gidebilirdi. Marius ne yapacan bilemiyordu. Sonunda tehlikeyi gze ald ve odadan kt. Koridorda hi kimsecikler yoktu. Merdivene kotu. Merdivende de kimsecikler yoktu. Telala aaya indi; tam bulvara dalmt ki, bir arabann Petit-Banquier Soka'mn kesinden dnp, Paris'e girdiini grd. Marius o yne doru seyirtti. Bulvarn kesine gelince arabay tekrar grd; Mouffe-tard Soka'ndan aa hzla iniyordu; daha imdiden hayli uzaktayd ve ona yetimenin aresi de yoktu. Peki? Peinden mi koacakt? mknszd bu; hem zaten arabann peinden birisinin tabana kuvvet kotuunu hi phesiz arabadakiler de fark ederdi, kzn babas onu tanrd. Tam o srada grlmemi ve ahane bir rastlant sonucu Marius, kiralk araba irketine ait arabalardan birinin bo bulvardan getiini grd. Alnacak tek bir karar vard; bu arabaya binip, tekini izlemek. Bu hem emin ve etkili hem de tehlikesizdi. -294Marius, arabacya durmasn iaret edip, seslendi: "Saat hesab!" Marius boyunba takmamt ve srtnda dmeleri eksik i elbisesi vard, gmleinin gs pili yerlerinin birinden yrtlmt.

Arabac durdu, gz krparak, sol elini Ma-rius'e doru uzatp, baparma ile iaret parman hafife ovuturarak: "O ne o?" dedi Marius. "Para pein," dedi arabac. Marius, stnde ancak on alt metelik olduunu hatrlad. "Ne kadar?" diye sordu. "Krk metelik." "Dnte derim." Arabac cevap yerine slkla La Palisse havasn alarak atn kamlad. Marius uzaklaan arabann arkasndan akn akn bakakald. Yirmi drt metelii eksik diye, sevincini, mutluluunu, akn kaybediyordu! Yine karanlk gecenin iine dyordu! Sabahleyin u sefil kza verdii be frank ac ac ve sylemek gerekir ki, derin bir pimanlkla dnd. Eer o be frank olsayd imdi kurtulmutu, yeniden doacakt; olacaklar konusundaki belirsizlikten, karanlktan kurtulacakt; yalnzlktan, hznden, kederden kacakt; kaderinin siyah ipliini, az nce gzlerinin nnde dalgalanan ve bir kere daha kopan o gzel altn iplie balayacakt. Umutsuzluk iinde; perian bir halde evine dnd. Marius, Msy Leblanc'm akama tekrar -295geleceine sz verdiini ve bu defa onu takip etmek iin daha becerikli davranmann yeteceini dnebilirdi, ama hayran hayran seyredii srasnda M. Leblanc'n verdii bu sz galiba duymamt. Merdivenden kaca srada bulvarn br tarafndan Barriere-des-Gobelins Soka-'nm duvar boyunca, Jondrette'in, 'iyi niyetli adam'n getirdii redingota brnm, ehir kaps serserileri diye anlan endie uyandrc grnl adamlardan biriyle konutuunu fark etti; u deiik yzleri ve kukulu konumalaryla kt dnceli olduklar her hallerinden belli olan ve genelde gndzleri uykuda olmalar, geceleri de altklarn akla getiren adamlardan biriyle. Girdaplar yaparak den karn altnda kmldamadan durup konuan bu iki adam, bir inzibat grevlisinin, phesiz hemen dikkatini ekecek bir topluluk oluturuyordu, ama Marius ancak fark etmekle kald. Ama yine de kalbine ac veren bu zihin meguliyetine ramen Marius, Jondrette'in konutuu bu ehir kaps serserisinin, Co-urfeyrac'm bir sefer kendisine gsterdii Panchaud namdier Printanier, yine namdi-er Bigrenaille adnda birisine benzediini dnmekten kendisini alamad. Mahallede olduka tehlikeli bir gece yolcusu olarak tannyordu bu adam. Bundan nceki kitapta bu adamn ad gemiti. Bu Panchaud namdier Printanier, yine namdier Bigranaille, daha sonra birok cinayet davalarnda boy gstermi ve sonra nl bir air olmutur. O sra-296lar henz tannm bir serseriydi. Bugn haydutlar, profesyoneller, katiller arasnda dillere destandr. Son siyasi devrin sonlarna doru bir ekol haline gelmiti. Ve Force Ha-pishanesi'ndeki Aslanlar ni'nde gece olurken gruplar oluturup kendi aralannda usul usul konutuklar saatlerde ondan sz edilirdi. Hatta bu hapishanede, 1843 ylnda otuz mahkmun gpegndz kamasna yaram olan bu devriye yolu altndaki lam kanalnn getii yerde, kanaln kapak ta stnde PANCHAUD adn okumak mmknd. Bunu bizzat Panchaud, firar giriimlerinden birinde devriye yolunun duvanna byk bir cretle kazmt, 1832'de polis tarafndan gz hapsine alnmt, ama henz mesleine ciddi bir ekilde balam deildi. 11. Sefalet, Acya Hizmet Ekliyor Marius viranenin merdivenlerini ar ar kt. Tam hcresine girmek zereydi ki, arkasndan, koridorda Jondrettelerin byk kznn peinden geldiini grd. Bu kz grmeye tahamml yoktu, be frankn o almt, paray geri istemek iin de artk ok geti, araba ok uzaklardadr. Hem zaten kz paray ona geri vermezdi de. Az nce gelen insan-lann nerede oturduklann ona sormak da faydaszd, bunu bilemeyecei besbelliydi, nk Fabantou imzal mektubun adresi 'Sa-int-Jacques-du-Haut-Pas Kilisesi'ndeki hayrsever msyye eklindeydi. -297Marius odasna girerek, kapy arkasndan itti. Kap kapanmad; Marius dnd, bir elin kapy aralk tuttuunu grd. "Nedir bu?" diye sordu, "kim var orada?" Jondrettelerin kzyd bu. Marius, adeta hznl bir sesle: "Siz misiniz?" dedi, "yine siz demek! Ne istiyorsunuz benden?" Kz dnceliydi ve Marius'a bakmyordu. Sabahki kendine gveni de yoktu artk. eri girmemi, koridorun loluunda duruyordu. Marius, onu kapnn aralndan gryordu. "Hadi ya, cevap verecek misiniz?" dedi Marius, "Benden istediiniz nedir?" Kz, iinde belli belirsiz bir n yanar gibi olduu kederli gzlerini ona doru evirdi: "zgn grnyorsunuz Msy Marius. Neniz var?" "Ben mi?" dedi Marius. "Evet, siz." "Hibir eyim yok." "Var, var!" "Yok."

"Var, diyorum size!" "Beni rahat brakn!" Marius, kapy yeniden itti, kz onu tutmakta devam ediyordu. "Bakn," dedi, "hata ediyorsunuz. Zengin olmadnz halde, bu sabah cmert davrandnz. imdi de yle olun. Bana yemek yememi salayacak paray verdiniz, imdi de neyiniz olduunu syleyin. Kederlisiniz, gzle grlyor bu. Sizin zlmenizi istemem. Bunun iin -298ne yapmak gerekiyorsa yaparm? Hangi ite yararl olabileceimi dnyorsanz o ite kullann beni. Size srlarnz sormuyorum, bana sylemenize gerek yok, ama herhalde sizin iin de yapabileceim bir eyler vardr. Babama yardm ettiime gre size de edebilirim. Mektup gtrmek, evlere gitmek, kap kap dolap sorarak, bir adresi bulmak, birisini takip etmek gerektiinde ben o ie de yaranm. Onun iin, siz de neniz olduunu bana syleyebilirsiniz, gerekli kiilerle gider konuurum. Bazen birisinin birileriyle konumas, olan bitenin bilinmesi iin yeter, bylece her ey yoluna girer. Benden faydalannz." Marius'n aklna bir fikir geldi. Denize den ylana sarlr demezler mi? Jondrettelerin kzma yaklat. "Bak, dinle," dedi. Kz, gzlerinde bir sevin imeiyle onun szn kesti. "Oh, bana 'Sen' diye hitap ediniz! Bence bylesi daha iyi." "Peki," dedi Marius, "sen, o yal msy ile kzn buraya getirdin!" "Evet." "Adreslerini biliyor musun?" "Hayr." "Onu bul bana." Kzn bak kederliyken neeli, neeliyken elemli oldu. "Btn istediiniz bu mu?" diye sordu. "Evet, bu." "Tanyor musunuz onlar?" "Hayr, tanmyorum." -299Kz iddetle: "Yani onu tanmyorsunuz ama tanmak istiyorsunuz," dedi. "Her neyse, yapabilir misin?" dedi Marius. "O gzel kkhanmm adresini bulacam size." 'Gzel kkhanm' szndeki vurgu Ma-rius' rahatsz etti. "Neyse, nemli deil, babann ya da kzn adresi," dedi. "Onlarn adresi ite!" Kz, ona dik dik bakt. "Ne vereceksiniz bana?" "Ne istersen?" "Ne istersem mi?" "Evet." "Adresi reneceksiniz." Ban edi, sonra ani bir hareketle kapy ekip kapatt. Marius tek bana kald. Bir iskemlenin stne att kendini, ban ve iki dirseini yatana dayad, kavramaktan aciz kald dncelere dalmt, bir ba dnmesine tutulmu gibiydi. Sabahtan beri btn olup bitenler, melein ortaya kmas, kaybolmas, u yaratn az nce ona syledikleri, sonsuz bir umutsuzluk iinde dalgalanan bir umut lts; ite bunlard beynini dolduran. Birdenbire, dald hayallerden iddetle ekilip karld. Jondrette'in yksek ve kat bir sesle kendisi iin son derece merak uyandrc olan u szleri sylediini duydu: "Sana eminim diyorum, onu tandm!" -300Kimden sz ediyordu Jondrette? Kimi tanmt? Msy Leblanc' m? 'Ursule'n babasn m? Ne demekti bu! Jondrette, onu daha nce de tanyor muydu? Marius, eksiklii hayat kendisine zindan eden btn bilgileri byle ani ve beklenmedik bir ekilde edinecek miydi? Nihayet, kimi sevdiini, bu gen kzn kim olduunu, babasnn kim olduunu -rencek miydi? Onlar rten zifiri karanlk nihayet aydnlanmak zere miydi? Perde yrtlyor muydu? Ey ulu Tanr! Komodinin stne kmayp, adeta frlad, blmedeki kk pencerenin nndeki yerini ald. Yeniden Jondrette'in izbesinin iini gryordu. 12. M. Leblanc'n Be Franknn Kullanl

Ailenin grnnde hibir deiiklik yoktu; yalnz kadnla kzlar paketin iinden baz eyler almlar, yn oraplar, yn gmlekler giymilerdi. ki yeni battaniye de iki yatan zerine atlmt. Jondrette, besbelli daha yeni dnmt. Hl nefes nefeseydi. Kzlar minenin yannda yerde oturuyorlard. Byk kz, knn elini tedavi ediyordu. Kars akn bir yzle minenin bitiiindeki yatak bozuntusunun zerine ylm gibi duruyordu. Jondrette, byk admlarla odann iinde bir aa bir yukar gidip geliyordu. Baklarnda bir olaandlk vard. -301Kocasnn karsnda rkek ve aknlktan arplm gibi duran kadn, ona: "Nasl? Sahi mi? Emin misin?" diyecek oldu. "Elbette eminim! Sekiz yl oldu! Ama onu tanrm! Ah! Tanrm onu! Hemencecik de tandm! Nasl yani! Senin gzne arpmad m?" "Hayr." "Oysa sana 'Dikkat et!' dedim. Boy o boy, yz o yz, belki biraz daha yal, -baz insanlar hi yalanmyorlar, nasl beceriyorlar bunu, bilmem,- ses o ses. Yalnz daha iyi giyinmi, hepsi bu! Ah! ihtiyar esrarengiz eytan, enseledim seni, hadi bakalm!" Durdu ve kzlarna: "Hadi, defolun siz de!" dedi. "Gzne arpmam olmas ok garip dorusu." Kzlar syleneni yapmak iin ayaa kalktlar. Ana kekeledi: "Yaral eliyle mi?" "Ak hava ona iyi gelir," dedi Jondrette, "gidin hadi." Bu adamn kar gelinemeyen insanlardan olduu aka grlyordu. ki kz dar ktlar. Kapdan karlarken, babalan byn kolundan yakalad ve sesine zel bir ton vererek: "Saat tam bete burada olacaksnz," dedi, "ikiniz de. Size ihtiyacm olacak." Marius'n dikkati bir kat daha artt. Beriki, karsyla yalnz kalnca yine odada -302dolamaya balad; sessizce iki defa gitti geldi. Sonra srtndaki kadn gmleinin eteklerini pantolonunun kemerinden ieri, tktrmak iin birka dakika urat. Birdenbire kadna doru dnd, kollarn kavuturdu ve bard: "Sana bir ey syleyeyim mi? O kkha-nm..." "Ne olmu?" dedi kars, "neymi o kk-hanm?" Marius, phe edemezdi artk, besbelli ondan sz ediyorlard. Byk bir endieyle ve cankulayla dinliyordu. Ne var ki, Jondrette, ne doru eilerek, kansna alak sesle sylemiti syleyeceini. Sonra doruldu ve szn yksek sesle tamamlad: "Odur!" "O kz ha?" dedi kadn. "O kz!" dedi kocas. Anann azndan kan bu 'o kz' kelimesindeki anlam hibir sz dile getiremez. Ucube bir ses tonuyla kank bir aknlkt bu; gazapt, kindi, fkeydi. Kocasnn kulana syledii birka kelime, phesiz bir ad, bu uyuuk iman kadnn uyanmasna ve irenme duygusunun kskanla dnmesine yetmiti. "mknsz bu!" diye haykrd, "benim kz-lanm yalnayak dolar, srtlanna giyecek elbise bulamazlarken, dnyorum da! Nasl olur! i pamuk kapl saten pelerin, kadife apka, ipekli kumatan iskarpinler, btn hepsi! ki yz frankn stnde giyim kuam eyas! Sanrsn ki bir hanmefendi! Hayr, -303olamaz, yanlyorsun! Hem sonra teki gudubet bir eydi, buysa hi de fena deil! Gerekten fena deil! Bu, o olamaz!" "O diyorum sana. Greceksin." Bu kesin ifade karsnda Madam Jon-drette krmz, ablak suratn biimsiz bir ifadeyle tavana kaldrd. O an kadn, Marius'e kocasndan bile daha korkun grnd. Dii kaplan bakl bir dii domuzdu bu. "Nasl!" diye yeniden konutu, "benim kzlarma acyarak bakan o mthi gzel kk-hanm, o pis dilenci demek! Ah! Takunyamn topuuyla kamn patlatmak isterdim onun!" Yataktan aaya atlad ve bir an ayakta, sa ba dalm, burun delikleri imi, az aralk, yumruklan sklp geriye doru uzatlm bir halde durdu. Sonra yine kendisini yatan zerine att. Erkek, diisine hi aldr etmeden odada gidip geliyordu. Bir sre sessizlikten sonra Jondrette, karsna yaklat ve nnde durdu, az nceki gibi yine kollarn apraz kavuturmutu: "Sana bir ey syleyeyim mi?" "Ne?" diye sordu kadn.

Adam, alak sesle ksaca cevap verdi: "Artk servet sahibi oluyorum." Jondrette kadn, "Bana bunu syleyen ldryor mu yoksa?" der gibi bir bakla kocasn szd. "Lanet olsun! Bunca zamandr 'atein varsa alktan l, ekmein varsa souktan' cemaatinin yesiydim! Yeterince sefalet ektim! Hem kendi ykm, hem bakalarnn ykn! Artk akam yok, bunu komik bulmuyo-304rum artk, kelime oyunu yeter. Tanrm! Maskarala paydos, ezeli, ebedi peder! Doyasya yemek, doyasya imek istiyorum! Zkkmlanmak! Uyumak! Hibir ey yapmamak! Ben de sram kullanmak istiyorum! Gebermeden nce ben de milyoner olmak istiyorum!" zbenin iinde bir tur att ve ekledi: "Bakalar gibi." "Ne demek istiyorsun kuzum?" dedi kadn. Adam ban sallad, gzn krpt ve gsteri yapmaya hazrlanan bir sokak hokkabaz gibi sesini ykseltti. "Ne mi demek istiyorum? Bak, dinle!" "t!" diye homurdand Jondrette kadn, "o kadar yksek sesle olmaz! Bakalarnn duymamas gereken iler bunlar." "Ph! Kim o bakas? Bitiikteki mi? Onu az nce dan karken grdm. Hem zaten bir ey duyduu mu var o koca ahman? Sonra, dan ktn grdm diyorum sana." Ama yine de bir tr igdyle Jondrette sesini alaltt ama Marius'n duyamayaca kadar da alaltmad. Marius'n bu konumann hibir kelimesini karmamasn salayan dier bir elverili durum da, yaan karn bulvardan geen arabalarn grltsn Domasyd. Marius'n iittikleri unlard: "yi dinle bak! Yakay ele verdi Karun! Hi fark etmez! oldu saylr. Her ey ayarland. Adamlarla grtm. Bu akam saat altda altm frank getirmek iin gelecek alak herif! Grdn deil mi nasl dktrdm yalanlan; yok altm frankm, yok ev sahibiymi, yok 4 -305ubat'm! Bu i yle sadece kiradan ibaret deil! Yama yok! Neyse, saat altda gelecek! Bu, bitiik komunun yemee gittii saattir. Bur-gon Ana, ehirde bulak ykyor. Evde kimse yok. Bitiikteki hibir zaman saat on birden nce dnmez. Kkler gzclk edecekler. Sen de bize yardm edeceksin. imizi grecektir." "Ya grmezse?" diye sordu kadn. Jondrette, korkun bir el iareti yaparak: "Biz onun iini grrz," dedi. Ve bir kahkaha att. Marius, onun gldn ilk defa gryordu. Souk bir glt bu, inam rpertiyordu. Jondrette, minenin yanndaki dolab aarak iinden bir kasket kard, kolunun yeniyle ovaladktan sonra kafasna geirdi. "Ben imdi kyorum," dedi, "grmem gereken baz kimseler var. yi kimseler. Greceksin, iler nasl da yolunda gidecek. Mmkn olduu kadar az kalacam darda. Gzel bir oyun oynayacaz, sen evi kolla." ki eli pantolonunun cebinde, bir an dnceli dnceli durdu, sonra haykrd: "Biliyor musun, onun beni tanmam olmas iyi ans dorusu! Eer tansayd, bir daha gelmezdi. Az kalsn kanyorduk elimizden! Sakalm kurtard beni! Romantik ene sakalm! Gzel, kk, romantik ene sakalm!" Yemden glmeye balad. Pencereye gitti. Kar hep yayor, gn kurunisine izgiler ekiyordu. "Ne pis hava!" dedi. Sonra redingotunun nn kavuturarak ekledi. -306"Bu ul da ok bol. Ama fark etmez, bunu bana brakmakla ok iyi etti dorusu ihtiyar moruk! Bunsuz dar kamazdm, frsat da yine kam olurdu! Oysa; iler buna bal!" Kasketini gzlerinin zerine ekerek odadan kt. kal henz birka saniye olmutu ki, kap yeniden ald ve adamn yabani, zek grnml profili aralktan tekrar grnd. "Az kalsn unutuyordum, bir mangallk kmr alman gerek." Ve 'insaniyetli adam'm ona brakt be frank karsnn nlne att. "Bir mangallk kmr m?" "Evet." "Ka lek?" "ki dolu lek olsun."

"Otuz metelik eder. Gerisiyle de akam yemei iin bir eyler alrm." "Sakn ha!" "Niye?" "Yz metelii harcamaya kalkma." "Niin?" "nk benim de alacam bir ey var!" "Ne?" "Bir ey ite." "Ne kadar gerekiyor sana?" "Buralarda nerede bir hrdavat var?" "Mouffetard Soka'nda." "Ha! Tamam, sokan kesinde; dkknm biliyorum." "Ama sylesene canm, senin alacam eye ka para gerekiyor?" "Elli metelik, frank." -30713. Solus Cum Solo, in Loco Remoto, Non Cogitabuntur Orare Paternoster* Marius, btn hayalperestliine ramen, daha nce de sylediimiz gibi metanetli ve enerjik yaradllyd. nzivaya ekilip kendi zerine dnmek alkanl onda sevgi ve merhamet duygularn gelitirerek, belki fkelenme melekesini zayflatmt, ama infial duyma melekesine dokunmamt. Bir Brahman rahibinin iyilikseverlii ile bir yargcn sertlii vard onda; bir kurbaaya acr ama bir engerek ylann ezerdi. Ve imdi baklar bir engerek kovuuna dalm bulunuyordu, gzlerinin nnde bir canavarlar yuvas vard. "Bu sefilleri ayaklar altnda ezmek gerek," dedi kendi kendine. Aydnlanacan umduu srlarn hibiri aydnlanmam, aksine, belki de hepsi bsbtn koyulamt. Luxembourg'daki gzel kz ocuuyla, M. Leblanc adn takt adam hakknda Jondrette'in onlar tandndan baka bir ey bilmiyordu. Sylenen karanlk szlerden ak ve seik olarak fark edebildii tek ey vard; bir tuzak hazrlanmaktayd, karanlk ama mthi bir tuzak; her ikisi de byk bir tehlike iindeydiler; kz iin muhtemel bir tehlikeydi bu ama babas iin muhakkakt; onlar mutlaka kurtarmak gerekiyordu; Jondrette'lerin iren tertiplerini bozmak, bu rmceklerin an paralamak gerekti. * O cra yerde yapayalnzd. Pater Noster duasn okumay dnmyordu. -308Bir sre Madam Jondrette'i gzledi. Bir keden eski bir sac mangal karm, demir paralarn kartrp duruyordu. Komodinin stnden, elinden geldii kadar yavaa, hi grlt karmamaya dikkat ederek indi. Hazrlanmakta olan eyin ona verdii korkuya, Jondrettelerin iine saldklar dehete ramen, sevdii kza belki bu yoldan bir hizmette bulunabilecei dncesiyle adeta bir sevin duymaktayd. Ama na yapmal? Tehdit altndaki bu kiileri nasl haberdar etmeli? Onlar nerede bulmalyd? Adreslerini bilmiyordu. Bu kiiler bir an iin gzlerine tekrar grnm, sonra yeniden Paris'in usuz bucaksz derinliklerine dalp kaybolmulard. M. Leblanc'm akam saat altda gelecei srada kapda bekleyip, onu tuzaktan haberdar etmeli miydi? Ama Jondrette'le adamlar onu orada grrlerdi, yol sszd, kendisinden daha kuvvetli olabilirler, onu yakalamann ya da oradan uzaklatrmann bir yolunu bulabilirlerdi. Bu durumda Marius'n kurtarmak istedii insan mahvolurdu. Az nce saat biri vurmutu. Tuzak saat alt iin hazrlanyordu. Marius'n nnde daha be saat vard. Yaplacak tek bir ey kalyordu. Elbisesini giydi, boynuna bir atk balad, apkasn ald ve sanki plak ayakla yosunlar stnde yryormu gibi hi grlt yapmadan dar kt. Zaten Madam Jondrette hl hurdalarn kartrmakla meguld. -309Marius evden knca doruca Petit-Ban-quier Soka'na girdi. Sokan ortalanna gelmiti, baz yerlerinde zerinden atlanlabilecek kadar alalan ve bo bir arsaya alan bir duvarn yanndayd, ar ar yryordu; zihni ok meguld; karlar ayak seslerini bouyordu. Birdenbire yanbanda birinin konutuunu iitti, gn ortas olmasna ramen ak seik duyuyordu. Yanndan getii duvarn stnden bakmak geldi aklna. Gerekten de, orada srtlarn duvara dayam, karn stne oturmu konuan iki adam vard. Tanmad iki ehreydi bunlar; biri sakall, ii gmlekli bir adam, teki de uzun sal, hrpani klkl bir adamd. Sakallnn banda bir Yunan fesi vard, tekinin ba akt ve salarnn arasna kar taneleri girmiti. zerlerinden ban uzatnca, Marius, adamlarn sylediklerini iitebildi. Uzun sals, brn dirseiyle drterek: "Patron Minnette'le bu i mutlaka olur," diyordu. "yle mi sanyorsun," dedi sakall.

Uzun sal karlk verdi. "Adam bana be yz teklik bir kayme decek, baa gelebilecek en kt ey de, be, alt, bilemedin on yl kodes!" teki biraz tereddtle ve Yunan fesinin altnda titreyerek cevap verdi: "Bu ey, gerek bir ey. Bu gibi eylere kar klamaz." -310Uzun sals yine konutu: "Bu i antada keklik diyorum sana. Chnose Baba'nn arabas da koulmu olacak." Sonra, bir nceki gnk Gaite Tiyatrosu'-nda seyrettikleri bir melodramdan sz etmeye baladlar. Marius, yoluna devam etti. Bu duvarn arkasnda karlarn zerine kerek pek garip bir ekilde saklanan bu adamlarn karanlk szleri, Jondrette'in hain planlanyla bsbtn ilgisiz olmayabilir gibi geliyordu ona. Szn ettikleri i o olmalyd. Saint-Marceau kenar mahallesine doru yneldi ve karsna kan iki dkkna nerede bir polis komiseri bulabileceini sordu. Ona Pontoise Soka, 14 numaray salk verdiler. Marius oraya doru yola koyuldu. Bir frnn nnden geerken, akam yemei yemeyeceini dnerek, iki meteliklik ekmek ald ve yedi. Yolda giderken Tann'ya kretti. Be frangn sabahleyin Jondrettelerin kzma vermemi olsayd, M. Leblanc'm arabasn takip edeceini, dolaysyla btn bunlardan haberi olamayacan dnd; hibir ey Jondrettelerin tuzan engelleyemeyecek, bylece M. Leblanc ve phesiz onunla birlikte kz da mahvolacakt. -31114. Bir Polis Memuru Bir Avukata ki Kk Tabanca Veriyor Marius, Pontoise Soka 14 numaraya gelince, birinci kata kt ve polis komiserini sordu. Hademenin biri: "Msy, komiser burada yok," dedi, "ama onun yerine bakan bir mfetti var. Kendisiyle konumak ister misiniz? iniz acele mi?" "Evet," dedi Marius. Hademe, onu komiserin makam odasna gtrd. Odada, bir parmakln arkasnda, srtn bir sobaya vermi uzun boylu bir adam ayakta duruyor ve iki eliyle kat yakal geni bir redingotun eteklerini yukanya doru kaldryordu. Keli bir yz, ince, sert ifadeli bir az ve pek korkun, krlam gr favorileri, insann dn patlatan bir bak vard. Bu bakn delici deil de, aratrc bir bak olduu syleneblirdi. Bu adam, hi de Jondrette'den daha az yrtc, ya da korkun deildi; buldogla karlamak da, bazen kurtla karlamak kadar kayg vericidir. "Ne istiyorsunuz?" dedi Marius'e, msy kelimesini eklemeden. "Sayn komiseri." "Burada yok. Onun yerine ben bakyorum." "ok gizli bir i iin aryordum." "Anlatn yleyse." "ok da acele." -312"abuk anlatn yleyse." Bu sakin ve hain adam korkun olduu kadar gven vericiydi de. Korku ve gven telkin ediyordu. Marius, ona maceray anlatt. -Yani tand birinin bu akam bir tuzaa drleceini.Kendisi Avukat Marius Pont-mercy, haydut yuvasnn yaknndaki odada oturduunda hazrlanan btn komployu aradaki blmeden iitmiti; -tuza tasarlayan cani Jondrette adnda birisiydi;- muhtemelen ehir kaps serserilerinden baz yardaklar vard, mesela Panchaud, namdier Printanier veya Bigrenaille bunlardan biriydi; Jondrette'in kzlar gzclk edemezlerdi; -tehdit altnda bulunan adam haberdar etmenin hibir yolu yoktu, nk adn bile bilmiyordu;- ve nihayet btn bu iler akam saat altda Hpital Bulvan'nn en tenha olduu bir srada 50-52 numaral evde gerekletirilecekti. Numaray duyunca, mfetti ban kaldrd ve souk bir tavrla: "Demek koridorun sonundaki odada," dedi. "Tamam," dedi Marius ve ekledi: "O evi biliyor musunuz?" Mfetti bir an sessiz kaldktan sonra, izmesinin topuunu sobann aznda starak cevap verdi: "yle grnyor," dedi. Marius'ten ok boyunbana konuur gibi devam etti: "Bu iin iinde biraz patron Minette olmal." Bu kelime Marius'n dikkatini ekti. -313I

"Patron Minette" dedi. "Gerekten de, bu sz duymuluum var." Ve uzun sal adamla, sakall adamn Petit-Bulquier Soka'ndaM duvann arkasnda, karn iindeki konumalarn mfettie anlatt. Mfetti homurdand: "Uzun salnn Brujon olmas gerek, sakalls da Demi-Liard, namdier Deux-Milli-ard olmal." Yine gzkapaklann indirmiti, dnyordu. "Chose Baba'ya gelince, onu da tanr gibiyim. te yaktm redingotumu. Bu lanet olas sobay da hep fazla yakarlar. 50-52 numara. Eski Gorbeau maliknesi." Sonra Marius'e bakt. "Siz yalnz o sakallyla, uzun saly m grdnz?" "Bir de Panchaud'yu." "Oralarda ufak tefek, uursuz bir zppenin dolanp durduunu hi grmediniz mi?" "Hayr." "Ya da Bitki Bahesi'ndeki file benzer, kalas gibi, iri kym, iman birini?" "Hayr." "Peki ya eski krmz kuyruklu maskaralara benzeyen kurnaz birini?" "Hayr." "Drdncye gelince; onu zaten kimse grmez; ne yardmclar, ne ayak adamlar, ne memurlar. Bu yzden, onu grmemi olmanzda pek alacak bir yan yok." "Hayr. Kim btn bu yaratklar?" diye sordu Marius. -314Mfetti cevap verdi: "Hem zaten saat onlarn saati deil." Tekrar sessizlie gmld, sonra yeniden konutu. "50-52 numara. Bilirim o barakay." Sanatlar farknda olmadan onun iinde saklanmamz imknszdr, yoksa hemen vodvilin temsilini iptal edip, iin iinden syrlrlar. ok mtevazdrlar! Seyirci onlar rahatsz eder. yle olmaz, yle olmaz. Onlar ark sylerken dinlemek ve onlara dansettirmek isterim." Bu monolog bitince Marius'e dnd, ona sabit bir nazarla bakarak sordu: "Korkar msnz?" "Neden?" dedi Marius. "Bu adamlardan?" Bu polisin kendisine hl msy demediini farketmeye balayan Marius, sert bir ekilde karlk verdi: "Sizden fazla deil!" Mfetti, Marius'e daha da sabit bir bakla bakt ve yapmackl bir resmiyet edasyla: "Mert ve drst bir insan gibi konuuyorsunuz. Cesaret sutan, drstlk de otoriteden korkmaz." Marius, onun szn kesti: "yi, gzel ama, siz ne yapmay dnyorsunuz?" Mfetti cevap olarak ona unu demekle yetindi: "Bu evde, kiraclarn gece odalarna girebilmeleri iin birer anahtarlar vardr. Sizin de bir anahtarnz olmal." -315"Evet, var," dedi Marius. "Yannzda m?" "Evet." "Verin onu bana," dedi mfetti. Marius, anahtar yelek cebinden karp mfettie verdi ve verirken de: "Beni dinlerseniz, oraya bir kuvvetle gelin," diye ekledi. Mfetti, Marius'e, Voltaire'in kendisine bir kafiye teklif eden taral akademi yesine bakabilecei gibi bakt; iki kocaman elini tek bir hareketle kat yakal redingotunun muazzam ceplerine daldrp, cep tabancas denen elikten iki kk tabanca kard. Bunlar Marius'e uzatarak, abuk abuk ve ksa, kesin bir ifadeyle konutu: "Bunlar aln. Evinize dnn. Odanza saklann. Sizi darda sansnlar. Tabancalar doludur. Her birinde iki mermi var. Gzetleyin, bana sylediinize gre, duvarda bir delik varm. Adamlar gelecekler. Onlar biraz istedikleri gibi davranmalar iin brakn. Baktnz ki i tam kvamna geldi artk durdurmak gerek, bir el ate edersiniz. Fazla deil, bir el. Gerisi bana ait. Bir el tabanca havaya, tavana, herhangi bir yere. Sakn vaktinden nce olmasn. in icrasna geilmesini bekleyin; avukatsnz, bunun ne demek olduunu bilirsiniz." Marius tabancalar ald, ceketinin yan ceplerine koydu. Mfetti: "Byle koyarsanz kabarklk yapar, belli olur," dedi, "Daha iyisi, onlar i ceplerinize yerletirin." -316Marius, tabancalar i ceplerine gizledi.

Mfetti szne devam etti: "imdi artk kaybedecek bir dakika bile yok. Saat ka? ki buuk. Saat yedide mi demitiniz?" "Altda," dedi Marius. "Vaktim var," dedi mfetti, "Ama ancak vaktim var. Size sylediklerimin hibirini unutmayn. Bom. Bir el tabanca." "Merak etmeyin," diye cevap verdi Marius. Marius, kmak iin elini kapnn mandalna atyordu ki, mfetti seslendi: "Ha, unu da syleyeyim; bu arada bana ihtiyacnz olursa, gelin ya da birisini yollayn. Mfetti Javert'i sorsunlar." 15. Jondrette Alveri Yapyor Ksa bir sre sonra, saat sularnda Co-urfeyrac, yannda Bossuet olduu halde, tesadfen Mouffetard Soka'ndan geiyordu. Kar hzn gittike artryordu, her yan kaplyordu. Bossuet, Courfeyrac'a: "nsan bu kar tanelerini grnce, gkyznde beyaz kelebek srs var sanyor," diyordu. Birdenbire Bossuet, yoldan ehir kapsna doru kan ve hali bir tuhaf olan Mari-us' grd. "Bak hele! Marius," dedi Bossuet. "Grdm," dedi Courfeyrac, "Onunla konumalym." "Niin?" "Pek megul." "Neyle?" -317"Grmyor musun halini?" "Hangi halini?" "Birini izleyen biri gibi grnyor." "Doru," dedi Bossuet. "Gzlerinin bakna bak," dedi Courfey-rac. "Hangi eytann peinde ki acaba?" "apkas iekli t-pt bir yosmann! k o." Bossuet: "Ama ben sokakta ne iekli apka ne de t-pt yosma gryorum," dedi. "Hi kadn yok ortalarda." Courfeyrac bakt ve yksek sesli: "Bir adam izliyor!" dedi. Gerekten de, banda bir kasket olan ve arkadan grlmesine ramen krl sakal fark edilen bir adam Marius'n yirmi adm kadar nnde yrmekteydi. Bu adam, stne pek bol gelen yepyeni bir redingot giymiti, ayanda ise amurdan kapkara olmu, lime lime, berbat bir pantolon vard. Bossuet bir kahkaha att. "Neyin nesidir ki bu adam?" Courfeyrac: "Bu," dedi, "Bir airdir." airler tavan derisi tccarlannm pantolonlanndan ve Fransa Ayan Meclisi yelerinin redingotlanndan giymeyi pek severler." "Bakalm Marius nereye gidiyor, u adam nereye gidiyor, onlan takip edelim, ne dersin ha?" dedi Bossuet. "Bossuet," diye bard Courfeyrac, "Ey -318Meaux kartal! Olaanst bir ahmaksnz siz. Bir adam izleyen bir adam izlemek, yle mi?" Geriye dndler. Gerekten de, Marius, Jondrette'in Mouf-fetard Soka'ndan getiini grm, onu gzlyordu. Jondrette, bir bakn penesinde olduunu aklnn ucundan bile geirmeden, Marius'n n sra yrmekteydi. Jondrette, Mouffetard Soka'n arkasnda brakt, Marius, onun Gracieux Soka'ndaki berbat evlerden birine girdiini grd. Jondrette, orada on be dakika kadar kald, sonra yine Mouffetard Soka'na dnd; o tarihte Pierre-Lombrad Soka'nm kesinde bulunan bir hrdavat dkknna urad, birka dakika sonra Marius, onun elinde beyaz tahta sapl byk bir demir keskiyle dkkndan ktn ve keskiyi redingotunun altna sakladn grd. Petit-Gentilly Soka'na gelince, Jondrette sola dnd ve hzl hzl yryerek, PetitBanquier Soka'na ulat. Gn batmak zereydi, bir sredir kesilmi olan kar yeniden yamaya balamt. Marius, her zamanki gibi ssz olan Petit-Banquier Soka'nm kesinde pusuya yattp, Jondrette'-i takip etmeyi bir yana brakt. Byle yapmakla da iyi etti nk Marius'n uzun sal adamla sakall adamn konumalanni dinledii alak duvarn yanma gelince Jondrette arkasna dnd, kimsenin kendisini izlemediinden, grmediinden emin olduktan sonra duvardan atlad, kayboldu. -319-

Bu duvarn snrlandrd bo arsa, kt nam salm bir eski araba kiralaycsnn arka avlusuna kyordu. Adam iflas etmiti ama sundurmalarn altnda hl baz eski arabalar vard. Marius, Jondrette'in yokluundan faydalanarak eve dnmenin akllca olacan dnd, zaten saat de ilerliyordu; Ma'am Bur-gon, her akam ehre bulak ykamaya giderken, deti zere evin kapsn kapard; karanlk bastrdnda kap daima kapal olurdu. Marius, anahtarn polis mfettiine vermiti; bu yzden de, acele etmesi gerekiyordu. Ortalk kararm, hemen hemen gece bastrmt; ufukta tek bir nokta vard; ayd bu. Salpetriere'in alak kubbesi arkada kpkrmz ykseliyordu. Marius, geni admlarla 50-52 numaraya dnd. Oraya ulatnda kap henz akt. Merdivenden ayaklarnn ucuna basarak kt, odasna kadar koridorun duvar boyunca szld. Hatrlanaca gibi, bu koridorun iki yannda, o sralar hepsi de kiralk ve bo olan harap odalar diziliydi. Ma'am Burgon, bunlarn kaplarn genellikle ak brakrd. Bu kaplardan birinin nnden geerken zayf bir m belli belirsiz aartt drt hareketsiz adam ba grr gibi oldu. Marius, grlmek istemedii iin grmeye de almad. Fark edilmeden, grltszce odasna girmeyi baard. Tam zamanyd. Az sonra Ma'am Bur-gon'un gittiini ve evin kapsnn kapandn iitti. -32016. 1832 de Moda Olan Bir ngiliz Havasna Uydurulmu ark Nerede Okunuyor Marius, yataa oturdu. Saaat be buuk sularyd. Onu olacaklardan sadece yarm saatlik bir sre ayryordu. Kalbinin sesini, karanlkta bir saatin ileyiini duyar gibi duyuyordu. O an karanlklar iinde iki eyin yol almakta olduunu dnyordu; bir yandan su ilerliyor, br yandan adalet geliyordu. Korkmasna korkmuyordu geri ama, olacak eyleri dndnde de rpermekten kendisini alamyordu. Kendini birdenbire beklenmedik bir servenin iinde bulan herkes gibi, bugn ona bir ryaym gibi geliyor ve bir kbusun penesinde olmadna inanmak iin i ceplerindeki iki elik tabancann soukluunu vcudunda hissetmesi gerekiyordu. Kar artk yamyordu gitgide daha parlak-laan ay, sislerden syrlmakta ve yerdeki karn beyaz yanssyla kansan odaya bir alacakaranlk grnts vermekteydi. Jondrette'lerin odasnda k vard. Marius, blmedeki deliin kendisine kanl gibi gelen krmz bir aydnlkla parladm grd. Bu aydnln bir mum ndan gelemeyecei kesindi. Kald ki, Jondrette'lerin odasnda hibir hareket de yoktu; kimse kmldamyor, kimse konumuyor, bir soluk bile duyulmuyordu; derin, buz gibi bir sessizlik vard orada; bu k da olmasa, insan kendisini bir mezann yannda sanrd. -321Marius, ayakkablarn usulcack karp, yatann altna itti. Birka dakika geti. Marius, aadaki kapnn menteelerinin kartt sesi duydu, ar ve telal bir ayak sesi merdivenden kt ve koridoru geti, izbenin kap mandal grltyle kalkt; eve dnen Jondrette'ti bu. Hemen birok ses birden ykseldi. Btn aile odadayd. Yalnz reisin yokluunda aile azn amyor, susuyordu; tpk kurtun yokluunda yavru kurtlarn susmas gibi. "Ben geldim," dedi Jondrette. "yi akamlar baba," diye kzlar cyakladlar. Ana: "E, ne haber?" dedi. "ler tkrnda gidiyor," diye Jondrette karlk verdi, "Yalnz ayaklarm mthi dler. yi, tamam, giyinmisin. Gven duyulabilecek bir halde olmalsn." "Hemen kmaya hazrm." "Sana sylediklerimin hibirini unutmadn ya? Hepsini gzelce yapacaksn deil mi?" "Sen merak etme." Jondrette: "Mesele u ki," dedi... Cmlesini tamamlamadan kesti. Marius, ar bir eyin masann zerine konulduunu duydu, herhalde Jondrette'n satn ald keskiydi bu. Yine Jondrette: "Ne o, yemek mi yendi burada?" dedi. Ana: "Evet," dedi, " tane bykcene patates-322le tuz vard. Atein yanmasndan yararlanp, onlar piirdim." "Gzel," diye cevap verdi Jondrette, "Yarn benimle birlikte akam yemeine gideceksiniz. Bir rdek ve garnitr olacak. Onuncu Charlesgiller gibi yemek yiyeceksiniz. Her ey yolunda gidiyor." Sonra alak sesle ilave etti:

"Fare kapan kuruldu. Kediler de orada." Sesini bsbtn alaltt: "unu da atee koy." Marius, maayla ya da demirden bir aletle drtklenen kmrn kard tkrty duydu. Jondrette yine konutu: "Kapnn menteelerini ses karmamalar iin yaladn m?" Ana: "Evet," diye cevap verdi. "Saat ka?" "Alt oluyor. Saint-Medard buuu ald." "Hay Allah!" dedi Jondrette, "Kklerin gzclk etmeye gitmeleri gerek. Gelin siz buraya, bakn, dinleyin." Bir fsldama oldu. Jondrette'in sesi yeniden ykseldi: "Burgon kadn gitti mi?" Ana: "Gitti," dedi. "Bitiikte kimse olmadndan emin misin?" "Btn gn eve dnmedi, hem biliyorsun imdi onun yemek saati." "Eminsin deil mi?" "Eminim." -323"Olsun," dedi Jondrette, "Gidip, orada olup olmadna bakmaktan bir ey kmaz. Kzm, mumu al da bak bakalm." Marius, kendini yere att, yerde srnerek, sessizce karyolasnn altna girdi. Henz karyolann altna bzlmt ki, kapnn atlaklar arasndan bir k grd. Bir ses: "Baba, dar km," diye bard. Marius, byk kzn sesini tand. "Girdin mi ieri?" diye sordu babas. "Hayr," diye cevap verdi kz, "Ama anahtar kapda olduuna gre, km." "Sen yine de ieri bir gir." Kap ald. Marius, byk Jondrette kzm elinde bir mumla ieri girdiini grd. Sabahki gibiydi yine, yalnz bu kta daha korkun grnyordu. Kz doruca yataa yrd. Marius, bir anda anlatlamaz bir endieye kapld ama yatan yannda iviyle duvara aslm bir ayna vard, kz o aynaya gidiyordu. Ayaklarnn ucunda ykselerek, aynaya bakt. Bitiik odadan, kartrlan demir sesleri geliyordu. Kz, eliyle salarn dzeltti, aynaya glckler yapt, bir yandan da mezardan kar gibi bouk bir sesle ark mrldanyordu: Tek bir hafta srmt aklarmz Ne ki mutlulukta ksadr zaman Sekiz gn birbirimize doyamadk biz Uzayp gitmeli ak dolu her an! Uzayp gitmeli ak dolu her an! Bu srada Marius tir tir titriyordu. Nefesi-324ni kzm duymamas imknsz gibi geliyordu ona. Kz pencereye yneldi, darya bakarak, yan memnun haliyle yksek sesle konutu. "Paris byk gmlek giydii zaman ne kadar irkin oluyor!" dedi. Tekrar aynann nne geldi, yeniden yzne birtakm anlaml ekiller vererek, kendisini srasyla nden ve profilden seyretti. Babas seslendi: "E, hadi bakalm! Ne yapyorsun hl?" Kz salarn dzeltmeye devam ederek cevap verdi: "Karyolann, eyalarn altna bakyorum, kimse yok!" "Sersem kz!" diye ulurcasna bard babas, "Hemen buraya gel! Vakit kaybetmeyelim." "Geliyorum! Geliyorum!" dedi kz, "Bunlarn mezbeleliinde de hibir ey yapmaya vakit yoktur zaten." Yine bir ark mrldand: Kalbinde zaferler var, terkediyorsun beni Zavall gnlm bekleyecek her yerde seni Aynaya son bir gz atarak dar kt ve kapy arkasndan kapatt. Ksa bir sre sonra Marius, koridorda iki gen kzn plak ayaklarnn sesini ve Jon-drette'in onlara sesleniini duydu: "Gznz iyi an! Biriniz snr kaps tarafndan, brnz Petit- Banquier Soka-'nn kesinden. Evin kapsn bir dakika bile gzden karmayn, en ufak bir ey bile

-325grseniz, hemen buraya gelin! Kotura kotu-ra! eri girmek iin anahtarnz var." Byk kz homurdand: "Karda yalnayak nbet tutmak da!" "Yarn glbcei renginde ipekli kumatan potinleriniz olacak!" dedi babas. Merdivenlerden indiler ve birka saniye sonra alak kapnn kapan sesinden, darya ktklarn anladlar. imdi evde sadece Marius, Jondrettes ve byk olaslkla, Marius'n alacakaranlkta, tavanarasnm kap arkasnda belli belirsiz bir gz att esrarengiz varlklardan baka kimse yoktu. 17. Marius'n Be Franknn Kullanl Marius, gzetleme yerine gemesinin zamann geldiine karar verdi. Yann evikli-iyle, gz ap kapayncaya kadar blmedeki deliin bana geti. Bakt. Jondrette'lerin evinin ii garip bir grn sergiliyordu. Marius, farkettii acayip aydnln nedenini de anlad. Kf balam bir amdann zerinde mum yanyordu, ama oday asl aydnlatan bu deildi. Bu sefil oda, minenin iine yerletirilmi ve ii yanan kmrlerle dolu, olduka byk bir sac mangaldan akseden klarla batan aa nura bulanm gibiydi. Jondrette kadnn o sabah hazrlad mangald bu. Kmr kor haline gelmi, mangal kzarmt; mavi bir alev mangaln stnde dansetmekte ve -326Jondrette'in Pierre-Lombard Soka'ndan satn ald yanan kmrlerin arama daldrlm, kzaran keskinin eklinin seilmesini mmkn klmaktayd. Kapya yakn bir kede, belli bir maksatla yerletirilmi gibi duran iki ynt vard. Bunlardan biri bir hurda demir yn, br bir ip ynna benziyordu. Btn bunlar, hazrlanan eyden haberi olmayan bir kimsenin zihnini, pek korkun bir dnceyle pek basit bir dnce arasnda tereddte drrd. Bu ekilde aydnlanan izbe mekn, bir cehennem azndan ok bir demirci dkknna benziyordu. Yalnz Jondrette, bu k iinde bir demirden ok bir eytan hatrlatmaktayd. Masann stndeki mumun mangaldan tarafa olan yan atein mthi scaklndan erimekte ve boylamasna tkenmekteydi. Cartouche olmu bir Diogenes'e layk, karartlp alabilen eski bir bakr fener minenin zerine konulmutu. Ocan iine, hemen hemen snm ktklerin yanma yerletirilmi olan mangal, dumann minenin baca borusuna yolluyor ve bylece ortala koku yaymyordu. Pencerenin drt camndan ieri giren ay , krmzya boyanm, alev alev parlayan odaya kendi beyazln katyordu. bandayken bile hayalperestlii elden brakmayan Marius'n air kafasnda bu grdkleri yeryznn irkin hayallerine kansan semavi bir dnce gibiydi. Krk camdan ieriye giren hava esintisi -327kmr kokusunun dalmasna ve mangaln varlnn daha az hissedilmesine yardm ediyordu. Gorbeau viranesi hakknda daha nce sylediklerimiz hatrlanrsa, Jondrette'in ini zorbaca ve karanlk bir olayn sahnelenmesine, bir suun rtlp gizlenmesine elverili olma bakmndan mkemmel bir yerdi. Paris'in en ssz bulvarnn, en mnzevi evinin en cra odasyd bu. Yeryznde tuzak diye bir ey olmasayd bile, onu mutlaka burada icat ederlerdi. Evin btn kalnl, iinde oturulmayan bir sr oda bu izbe blm bulvardan ayrmakta ve sahip olduu tek pencere de duvar ve itlerle evrili geni, bor arsalara bakmaktayd. Jondrette piposunu yakm, hasn patlak sandalyeye oturmu, tttryordu. Kars alak sesle ona bir eyler sylyordu. Eer Marius, Courfeyrac olsayd, yani hayatn her trl ortaya k karsnda glen insanlardan olsayd, gz Jondrette kadna rastladnda bir kahkaha atmaktan kendini alamazd. Banda X. Charles'm ta giyme trenindeki silahrlerin apkalarm olduka andran tyl siyah bir apka, srtnada rme etekliinin stnde, alaca bulaca byk bir ekose al, ayaklarnda da sabahleyin kznn beenmedii erkek ayakkablar vard. Jon-drette'e, "yi, giyinmisin! yi etmisin. Gven verebilecek bir halde olmalsn!" dedirten kyafet buydu ite. Jondrette'e gelince; M. Leblanc'm ona ver-328dii ve ona pek bol gelen yeni stl karmamt; bu nedenle de kl Courfeyrac'm gznde air idealini gerekletiren redingot ve pantolon elikisini sergilemeye devam ediyordu. Jondrette birdenbire sesini ykseltti: "Ha, sahi! Aklma geldi. Bu havada, o, arabayla gelecektir. Feneri yak da al, aa in. Aada, kapnn arkasnda durursun: Arabann durduunu duyunca kapy hemen aarsn, o yukan karken merdivene, koridora k tutarsn, buraya girerken de, sen abucak yine aaya inip, arabacann parasn verir, arabay savarsn." "Para nerede peki?" diye sordu kadn. Jondrette, pantolonunun ceplerini kartrd ve karp ona be frank verdi.

Kadn: "Bu da nesi?" diye yksek sesle sordu. Jondrette, bbrlenerek cevap verdi: "Komunun bu sabah verdii para." Sonra ekledi: "Biliyor musun, buraya iki de sandalye gerek." "Niin?" "Oturmak iin." Marius, Jondrette kadnn bu sze sakin sakin verdii karl duyunca btn vcudunda bir rpermenin dolatn hissetti: " deil! imdi gider bitiiinkileri alr gelirim." Ve evik bir hareketle odann kapsn aarak koridora kt. Marius'n komodinden inip, yatana ka-329dar giderek, bunun altna saklanmas maddeden imknszd; buna vakti yoktu. "Mumu al," diye seslendi Jondrette. "stemez," dedi kadn, "Zorluk verir. Alt st iki iskemle tayacam. Ay var ya." Marius, ana Jondrette'in hantal elinin karanlkta yoklayarak anahtar aradn iitti. Kap ald. Marius, heyecan ve aknlktan olduu yerde mhlanm gibi kald. Jondrette kadn ieri girdi. Krma atnn penceresinden ieri iki byk glge paras arasndan bir ay huzmesi giriyordu. Bu glge paralarndan biri Marius'n yasland duvar boydan boya kaplyor, bylece onu da grnmez yapyordu. Ana Jondrette gzlerini kaldrd, ama Ma-rius' gremedi, iki sandalyeyi, Marius'n sahip olduu yegne sandalyeleri ald ve kapy arkasndan grltl bir ekilde arparak kp gitti. Odaya dnd. "te sana iki sandalye." "Ve ite fener," dedi kocas. "abuk in hadi." Kadn, syleneni hemen yapt. Jondrette, odada yalnz kald. kisi sandalyeyi masann iki yanma yerletirdi, keskiyi kzgn kmrlerin iinde evirdi, minenin nne mangal gizleyecek ekilde eski bir paravana koydu, sonra ip ynnn bulunduu keye giderek, bir eyi gzden geirir gibi eildi. Marius, o zaman evvelce ona ekilsiz bir yn gibi gzken eyin -330ok gzel yaplm bir ip merdiven olduunu anlad, merdivenin basamaklar tahtadand ve asmak iin iki tane de kancas vard. Bu ip merdivenle kapnn arkasnda yl duran demir paralarna baz iri aletler, sahici demir grzler, Jondrette'lerin izbesinde o sabah yoktu. Besbelli, leden sonra, Marius yokken getirilip oraya konulmulard. Marius: "Bunlar bahvanlk, dlgerlik aletleri," diye dnd. Marius, bu trl konularda biraz daha bilgili olsayd, bahvanlk, dlgerlik aletleri sand eylerden bir ksmnn bir kilidi zorlamaya ya da bir kapy amaya; bir ksmnn da kesmeye ve yarmaya yarayan aletler olduunu anlard; bunlar, hrszlarn ufaklklar ve biiciler adn verdikleri iki eit uursuz aletti. mine, masa ve iki sandalye tam Marius'n karsndayd. Mangal gizlenmi olduundan, oda artk yalnz mumla aydnlanyordu. Masann ya da minenin zerindeki ufak kapkacak dknts bile kocaman bir glge oluturuyordu. Az krk bir su testisi bir duvarn yansn rtyordu. Bu odada bilinmez bir eit irkin ve tehdit edici sessizlik vard. Jondrette, piposunun snmesine kaytsz kalmt; zihninin ciddi bir dnceye dalm olduunun belirtisiydi bu. Tekrar gelip yerine oturmutu. Mum ehresinin vahi ve kurnaz kelerini aydnlatp meydana karyordu. Kalarn atyor, durup dururken ik-de bir sa elini ayor, sanki iinden yapt karanlk bir konumann son uyanlarna ce-331vap veriyordu. Kendine verdii bu karanlk, anlalmaz cevaplardan birinin ardndan masann ekmecesini iddetle ekti ve orada sakl duran uzun bir mutfak ban alarak keskin yzn trnayla kontrol etti. Bunu yaptktan sonra ba yerine koyarak, ekmeceyi itti. Marius de sa i cebindeki tabancay kav-yarak kard ve tetii kurdu. Tabanca kurulurken keskin, sert bir ses kard. Jondrette irkildi, iskemlesinde yan doruldu. "Kim var orada?" diye bard. Marius nefesini tuttu. Jondrette, bir an etraf dinledi, sonra glerek: "Amma da aptalm! Blme trdad," dedi.

Marius tabancay elinde tuttu. 28. Marius'n ki Sandalyesi Kar Karya Birdenbire bir ann uzaktan hazin hazin allar camlan titretti. Saint-Medard'da saat alty vuruyordu. Jondrette, her vuruu bir ba sallamasy-la iaretledi. Altnc anda mumu parmaklaryla sndrd. Sonra odada yrmeye balad, koridoru dinledi, yrd, yine dinledi. "Allah vere de artk gelse!" diye homurdand, sonra yeniden sandalyesine dnd. Tam yeniden oturuyordu ki, kap ald. Ana Jondrette amt kapy; fenerin s-332tndeki deliklerden birinin aadan aydan-ltt iren bir nezaket sntyla yzn buruturarak koridorda duruyordu. "Buyurunuz efendim," dedi. Jondrette de aceleyle kalkarak: "Buyurunuz velinimetimiz," diye tekrarlad. M. Leblanc grnd. Kendisini zellikle saygdeer yapan bir hzn ve sessizlik vard zerinde. Masann zerine drt Louis altn koydu. "Msy Fabantou," dedi, "Bu sizin kiranz ve acil ihtiyalarnz iin. Sonrasn dnrz." 'Tanr sizden raz olsun cmert velinimetimiz," dedi Jondrette. Ve kala gz arasnda karsna yanat. "Arabay sav!" Kadn, kocas M. Leblanc'a selamlar yadrr, bir iskemle sunarken svverdi. Biraz sonra geri geldi ve kocasnn kulana usulca: "Oldu," dedi. Sabahtan beri aralksz yaan kar, kaim bir tabaka halinde biriktiinden, arabann geldii duyulmad gibi, gittii de hi duyulmad. Bu arada M. Leblanc oturmutu. Jondrette de, M. Leblanc'm karsndaki br sandalyeye gemiti. imdi geen olaylar hakknda bir fikir edinebilmek iin, okuyucu kafasnda ve gznde unlar canlandrmaldr: Dondurucu bir gece, Saletriere'in karla kapl ve ay altnda, muazzam kefenler gibi bembeyaz uzanan s-333szlklan; trajik bulvarlar ve uzun karaaa dizilerini urada burada kzartan sokak fenerlerinin kr klan; epeevre bir buuk kilometre mesafede belki tek kii bile yoktu; Gorbeau viranesi sessizliin, dehet ve gecenin son kertesinde; bu yalnzln, bu karanln ortasnda, bu viranede, Jondrette'lerin bir mumla aydnlatlm geni sefalet yuvas ve bu izbede bir masann banda oturmu iki adam; M. Leblanc sakin, Jondrette glmser halde ve korkun; Jondrette kadn, ana kurt, bir kede ve blmenin arkasnda ayakta, gze grnmeyen, tek bir kelimeyi, tek bir hareketi bile karmayan, gz delikte, tabancas elinde bekleyen Marius. Marius, ancak bir nefret ve dehet heyecan duyuyor, fakat asla korku duymuyordu. Tabancann kabzasn avucunda skyor, kendisini emniyette hissediyordu. "Bu sefil yarat istediim zaman durdururum," diye dnyordu. Polisin oralarda bir yerde pusuda, hemen kolunu uzatmaya hazr vaziyette, kararlatrlan iareti beklediini seziyordu. Aynca Jondrette'le M. Leblanc arasndaki bu zorlu karlamadan, renmeyi pek merak ettii eyler zerine biraz k salaca-n umuyordu. 19. Karanlk Kelerden Duyulan Kayg M. Leblanc oturur oturmaz, gzlerini bo duran yataklara evirdi. "Yaral yavuracak nasl?" diye sordu. -334Jondrette, kederli ve minnettar bir glmseyile: "Kt," diye cevap verdi, "ok kt sayn msy. Ablas onu pansuman yaptrmak iin Bourbe'a gtrd. Kendilerini grrsnz, az sonra dnecekler." M. Leblanc, sanki imdiden k muhafazaya almak istermi gibi, kendisiyle kap arasnda adeta kavgaya hazr bir vaziyette onu szen Jondrette kadnn acayip klk kyafetine bir gz atarak: "Madam Fabantou, bana daha iyi grnyor, yle deil mi?" dedi. "O lm halinde," dedi Jondrette. "Ama elden ne gelir efendim! yle gayretli bir kadm ki! Kadn deil, neredeyse bir kz." Bu iltifattan pek duygulanan Jondrette kadn, pohpohlanan bir ucube cilvesiyle haykrd: "Bana kar her zaman ok iyisindir zaten Msy Jondrette!"

"Jondrette mi dedi M. Leblanc? Ben sizin adnz Fabantou sanyordum." "Fabantou, namdier Jondrette!" diye hemen atld koca. Artistlik lkab! Karsna doru bir omuz silkti; M. Leblanc, bunu grmedi; sonra sesine abartl, yapay ve okayc bir eda vererek devam etti: "Ah! Bu zavall sevgilimle ben daima iyi bir aile oluturmuuzdur. Bu da olmasa, elimizde ne kalrd ki? O kadar bedbahtz ki sayd-er efendim! Kollarmz var, i yok! alma hrsmz var, fakat alamyoruz! Hkmet bunu nasl dzenler bilemiyorum, ama na-335muum zerine yemin ederim ki msy, ben Jakoben deilim, demagog deilim msy; hkmetin ktln istemem, ama bakanlarn yerinde olsaydm, mukaddesatm zerine yemin ederim ki iler baka trl olurdu. Aln mesela, ben kzlarma mukawa-clk meselini retmek istedim. imdi bana diyeceksiniz ki; "ne yani, bu da meslek mi?" Evet! Bir meslek! Basit bir meslek! Bir ekmek paras. Ne dtr bu sayn velinimetim! Bizim gibi grm geirmi insanlar iin ne alal! Heyhat! Eski refahl zamanlarmzdan hibir ey kalmad! Bir tablo hari, hibir ey, ok bal olduum bir tablo, ama onu da maalesef elden karacam, nk yaamak gerek! Yine de yaamak gerek!" Jondrette, yznn dnceli ve kurnaz ifadesinden hibir ey eksilmeksizin, byle belli bir dzensizlikle konuup dururken, Marius gzlerini kaldrd ve odann dip tarafnda, henz o vakte kadar grmedii birisini farketti. Bir adam ieri yle sessizce girmiti ki, kapnn menteelerinin dnd bile duyulmamt. Bu adamn srtnda mor renkte eski, ypranm, lekeli, skk ve her kvrm ak bir az meydana getiren rme bir yelek, pamuklu kadifeden bol bir pantolon, ayanda tahta tabanl bez pabular vard, gmlei yoktu, boynu plakt, kollan da plak ve dvmeliydi, surat siyaha bulanmt. En yakn yatan zerine sessizce, kollarn kavuturarak oturmutu. Jondrette kadnn arkasnda kald iin ancak belli belirsiz fark edilebiliyordu. -336nsan bakmaya sevkeden, manyetik denilebilecek igdyle, M. Leblanc da aa yu-kan Marius'le ayn anda o yana dnd. Hayretini gsteren bir hareket yapmaktan kendini alamad. Jondrette'in gznden kamamt bu. Memnun ve mteekkir bir tavrla dmelerini ilikleyerek: "Ha! Anlyorum!" diye haykrd, "Redingotunuza bakyorsunuz deil mi? Bana pek iyi gitti! Dorusu pek iyi gitti!" M. Leblanc: "Kim bu adam?" dedi. "O mu?" dedi Jondrette, "Bir komu. Siz ona bakmayn." Pek garip bir grn vard bu komunun. Ama Saint-Merceau D Mahallesi'nde kimyevi madde fabirkalan pek oktur. Birok fabrika iisinin yz byle kapkara olabilir. Zaten M. Leblanc'm btn kiiliinde saf ve korkusuz bir gven havas esiyordu. Yeniden konutu: "Affedersiniz, ne diyordunuz bana Msy Fabantou?" Jondrette dirseklerim masaya dayayp, adeta bir boa ylannn baklanna benzeyen sabit ve yumuak bir bakla M. Leblanc'- seyrederek: "unu diyorum msy, sayn koruyucum," diye karlk verdi, "unu diyorum ki, elimde satlk bir tablo var." Kapda hafif bir grlt oldu. kinci bir adam daha ieri girmi ve Jondrette kadnn arkasndaki yataa oturmutu. Bunun da birincisi gibi kollan plakt ve -337yznde mrekkepten ya da isten bir maske vard. Her ne kadar bu adam odaya kelimenin tam anlamyla szlerek girdiyse de, M. Leb-lanc'n gzne arpmamazlk edemedi. "Aldr etmeyin," dedi Jondrette, "Evin insanlardr onlar. Evet, diyorum ki, elimde deerli bir tablo kald." "te msy, balon." "Ayaa kalkp, daha nce szn ettiimiz levhann dibinde dayal durduu duvara doru yrd ve levhay evirerek, yine duvara dayal halde brakt. Gerekten, tabloya benzer bir eydi bu; mum yle byle aydnlatyordu. Marius, kendisiyle tablo arasnda Jondrette bulunduu iin hibir ey seemi-yordu; yalnz kaba saba bir boyalama, panayr tuvalleri, paravana resimleri gibi crlmak, i renklerle aydnlatlm, konunun balca kahraman gibi bir ey farkedliyordu. "Bu ne bu?" diye sordu Leblanc. Jondrette, bir hayranlk l kopard: "stat, elimden kma bir resim, ok deerli bir tablo, velinimetim! Onu iki kzm gibi severim, bana baz anlan hatrlatr! Ama size syledim, szm de geri almam, o kadar aresiz bir haldeyim ki, onu elden karacam." Ya tesadfen ya da biraz kayglanmayla baladndan, tabloyu incelerken M. Leb-lanc'n bak odann dibine doru kayd.

Drt adam vard imdi orada; yatan zerine oturmu, biri de kapnn pervaznn yannda, ayakta duruyordu; drd de plak -338kollu, hareketsiz ve suratlar karaya boyanmlar. Yatan stndekilerden biri duvara dayanm, gzlerini yummutu, uyuyor sanlrd. Yal bir adamd bu; kara surat zerinde ak salar pek irkindi. Dier ikisi gentiler; biri sakall, br uzun salyd. Hi birinin ayanda ayakkab yoktu; tahta tabanl bez pabulu olann dndakiler yalnayaktlar. Jondrette, M. Leblanc'm gzlerinin bu adamlara takldn farketti. "Dostlar bunlar. Komular," dedi. "Kmrde altklar iin yzleri kapkara kesilmi. Bunlar ocakdr. Onlarla ilgilenmeyin velinimetim, ama u benim tabloyu satn aln. Sefil durumuma acyn. Size onu pahalya vermem. Ne deer biersiniz ona." M. Leblanc, Jondrette'n iki gz arasna bakarak, kendini savunmaya hazrlaan bir adam tavryla: "yi ama," dedi, "Herhangi bir meyhane tablosu bu, en fazla frank eder." Jondrette, yumuak bir edayla cevap verdi: "Czdannz yannzda m? Bin ekyle ye-tinebilirim." M. Leblanc ayaa kalkt, srtn duvara dayad ve gzlerini sratle odada dolatrd. Solunda, pencere tarafnda Jondrette; sanda, kap tarafnda ise Jondrette kadnla, drt adam vard. Drt adam hi kprdamyorlard, onu gryor gibi bile deildiler. Jondrette, mrldanr bir eda ile ve yle bulank bir gzle, yle ackl bir tonla konu-339maya balamt ki, M. Leblanc, gzlerinin nnde dpedz sefaletten akln karm bir insan bulunduunu sanabilirdi. "Eer tablomu satn almazsanz sevgili velinimetim, hibir geim kaynam olmadna gre, kendimi nehre atmaktan baka arem yok demektir. ki kzma kaplama ss eyas iin, hediyelik eya iin mukavvadan kutular yapmay retmek istediimi dnyorum da! yi ama, cam kaplarn yere dmemesi iin altnda raf olan bir masa gerek, zel surette yaplm bir frn gerek ve de tahta, kt ya da kuma iin kullanldna gre farkl gte olmasa gereken yaptrc iin gzl bir pota, kartonu kesmek iin bir falata, ekle sokmak iin bir kalp, elik raptiyeleri akmak iin bir eki, boya fralan, krolasca, ne bileyim ben, bir sr ey ite! Ve btn bunlar da gnde drt metelik kazanmak iin! On drt saat alarak! Her kutu iinin elinden on defa geecek! Kt slatlacak! Hi leke yaplmayacak! Yaptrc scak tutulacak! Dedim ya, kr olasca ite! Gnde drt metelik! Bununla gel de yaa!" Jondrette konuurken, kendisini dikkatle szen M. Leblanc'a bakmyordu. M. Leblanc'-m gz Jondrette'in stnde, Jondrette'in gzyse kapdayd. Marius'n dikkati soluk solua birinden brne gidip geliyordu. M. Leblanc'm kendi kendine; "Aptal m bu adam?" diye sorar gibi bir hali vard. Jondrette, sesine trl eitli krlmalar, dklmeler vererek, yalvaran, yaltaklanan bir slpla iki -340 defa tekrarlad; "Kendimi nehre atmaktan baka arem yok! Hatta geen gn bu i iin Austerlitz Kprs'nn yanndan basamak indim!" Birdenbire feri snm gzbebekleri iren bir parlayla aydnlad, bu ufak tefek adam doruldu, korkun bir hal ald, M. Leblanc'a doru bir adm att ve grleyen bir sesle ona haykrd: "Btn bunlar deil mesele! Beni tandnz m siz?" 20. Tuzak Odann kaps birden iddetle ald ve mavi bej gmlekli, siyah kttan maskeler takm adam belirdi. Birincisi zayf biriydi, elinde demirli, kaln bir sopa vard; dev gibi bir ey olan ikincisi, sr ldrmeye yarayan bir balyozu ba aaya gelecek ekilde sapnn ortasndan tutuyordu. Geni omuzlu, ksa, birincisinden daha zayf, ikincisinden daha az csseli bir adam olan ncs ise, bir hapisane kapsndan alnm koskoca bir anahtar orta yerinden avulamt. Grne gre, Jondrette, bu adamlarn gelmesini beklemekteydi. Jondrette'le kaim sopal, zayf adam arasnda hzl bir konuma geti. "Her ey hazr m?" dedi Jondrette. "Evet," dedi zayf adam. "Montparnasse nerede peki?" "Jn Prmiye senin kznla konumak iin durdu." -341"Hangisiyle?" "Bykle." "Aada bir araba var m?" "Var." "Yk arabasna atlar kouldu mu?" "Kouldu."

"yisinden iki at m?" "En lsndan." "Beklemesini sylediim yerde bekliyor deil mi?" "Evet." "yi," dedi Jondrette. M. Leblanc sapsar kesilmiti. Nasl bir yere dtn kavrayan bir insan gibi, izbenin iinde evresindeki her eyi gzden geiriyor, etrafn saran kafalara doru srayla bir bir dnen kafas, boynunun zerinde dikkatli ve akn bir arlkla hareket ediyordu. Ama hal ve tavnnda korkuya benzer bir ey yoktu. Masay kendisine hemen orackta akl edilmi bir siper olarak almt. Biraz nce kendi halinde bir ihtiyar havasnda olan bu adam birdenbire adeta bir atlet kesilmiti ve gl yumruunu rktc ve artc bir hareketle iskemlesinin arkalna koydu. Byle bir tehlike karsnda bu kadar metin, bu kadar mert olan bu yal adam bu haliyle, iyi olduklar kadar cesur karakterli olan insanlar gibi de grnyordu. Sevdiiniz bir kzn babas bizim iin hi bir zaman bir yabanc deildir. Marius, bu mehul adamdan gurur duydu. Jondrette'in "Bunlar ocakdrlar," dedii adamlarn nden biri demir ynnn iin-342den byk bir demirci makas, br bir manivela ubuu, ncs de bir eki alarak, tek kelime konumadan kapnn nne dikilmilerdi. Yal olan yatakta kalm, sadece gzlerini amt. Jondrette kadn onun yannda oturmutu. Marius, birka saniyeye kalmadan, ie karma zamanmn geleceini dnd ve sa kolunu koridor ynnde tavana doru, tabancasn patlatmaya hazr durumda havaya kaldrd. Jondrette, sopal adamla konumas bitince, yeniden M. Leblanc'a dnd, o sinsi, g zaptedilen korkun glyle sorusunu tekrarlad: "Beni tanmadnz m?" M. Leblanc, onun yzne bakarak cevap verdi: "Hayr." O zaman Jondrette masaya kadar geldi. Kollarn kavuturarak, mumun zerine eildi, keli, yrtc bir ifadeyle enesini M. Leb-lanc'n sakin yzne yaklatrd ve hi gerilemeyen M. Leblanc'a doru mmkn olduu kadar sokularak, srmaya hazr vahi bir hayvan gibi haykrd: "Benim adm Fabantou deil, adm Jondrette de deil, benim adm Thenardier! Mont-fermeil'deki hancym ben! yice duyuyor musunuz? Thenardier! imdi beni tandnz m?" M. Leblanc'n yznde hafif bir kzarklk belirip kayboldu; sesi titremeden, ykselmeden, her zamanki sakinliiyle cevap verdi: "Yine de tanmadm." -343Marius bu cevab iitmedi. O an o karanlk iinde vahi, akn ve yldrm arpm gibi grnyordu. Jondrette'n "Benim adm Thenardier," dedii an Marius, kalbine saplanan bir klcn soukluunu hisseder gibi olup, btn uzuvlar titreyerek duvara yaslanmt. Sonra iaret atn yapmaya hazr durumdaki sa kolu yava yava aa inmiti. Ve Thenardier; "yice duyuyor musunuz? Thenardier!" diye tekrarlad an, Marius'n geveyen parmaklan az kalsn tabancay yere drecekti, Jondrette, kim olduunu aa vurmakla M. Leblanc' heyecanlandrama-mt ama Marius' altst etmiti. M. Leblanc' hi de etkilemi gibi grnmeyen bu Thenardier adn Marius biliyordu. Bu adn onun iin ne demek olduunu bir hatrlatalm! Babasnn vasiyetnamesinde yazl olan bu ad kalbinin zerinde tamt o! Hl da belleinin derinliklerinde, u kutsal emrin iinde o ad vard. 'Thenardier adnda biri hayatm kurtard. Olum, ona rastlayacak olursa, ona elinden gelen her trl iyilii yapsn." Hatrlanaca gibi, bu onun ruhundaki kutsal adlarndan biriydi; ibadetinde o ad babasnn adyla karm olarak anyordu. Hayret! Demek o Thenardier, uzun zamandr bou bovna arayp durduu Montfermeil'li o hanc buydu demek! En sonunda bulmutu onu, hem de nasl? Babasn kurtaran bu adam bir hayduttu! Marius'n kendisini hizmetine adamak iin yanp tututuu bu adam bir canavard! Albay Pontmercy'nin bu kurtarcs bir suikast peindeydi. Marius, bu -344suikastn eklini henz aka gremiyordu ama bir cinayete pek benzeyen bir eydi bu! Hem de kime kar ey ulu Tann! Ne uursuz kader! Talihin ne ac bir alay! Babas, tabutundan ona, Thenardier'ye elinden gelen her trl iyilii yapmasn emretmi ve Marius de drt yldr babasnn bu borcunu demekten baka bir ey dnmemiti. imdi tam bir haydudu, ilemekte olduu bir suun ortasnda adaletin penesine teslim etmeye hazrland bir srada kader haykryordu: The-nardier'dir bu! Waterloo'nun kahraman muharebe meydannda babasnn bir mermi yamuru altnda kurtarlan hayatnn bedelini nihayet bu adama dyordu ite ama idam sehpasyla! Kendi kendine sz vermiti; bir gn Thenardier'yi bulacak olursa, onu, ayaklarna kapanarak varacakt. Gerekten de bulmutu onu ite ama cellada teslim etmek iin! Babas ona, "Thenardier'ye yardm et," diyor, o, kendisi ise, tapt bu kutsal sese Thenardier'yi ezerek karlk veriyordu!

Mezarnda babasna, onu hayat pahasna lmden kurtarm olan adam, Saint-Jacques Meydan'nda idam olunurken, hem de olunun, vasiye tiyle onu kendisine emanet ettii Marius'n delaletiyle idam olunurken seyret-tirecekti. Babasnn kendi el yazsyla yazd son isteklerini bunca zamandr gsnde tayp da, feci bir ekilde bunlarn tam tersini yapmak ne ac bir eydi! Ama br yandan da bu tuzaa tank olup, onu engellememek! Nasl olur! Kurban mahkm edip, katili esirgemekti bu! Byle bir sefile kar insan her-345hangi bir minnet borcu duyabilir miydi? Ma-rius'n drt yldan beri tad btn dnceler bu beklenmedik darbeyle batan aa paralanmt. Titriyordu. Her ey ona balyd. Gzlerinin nnde tela ve heyecanla kprdaan u insanlarn kaderini, hi farknda olmadklar halde elinde tutuyordu. Tabancann tetiini ektii takdirde M. Leblanc kurtulmu, Thenardier mahvolmu demekti; tetii ekmedii takdirde ise M. Leblanc feda edilmi ve kim bilir, belki de Thenardier kurtulmu olacakt. Ya birini uuruma itmek ya da tekini dsn diye brakmak! ki tarafl vicdan azab. Ne yapmal? Neyi semeli? En yce, en gl anlan, kendi kendisine giritii en iten taahhtleri, en kutsal grevi, en saygdeer yazl metni inemek! Ya babasnn vasiyetini inemek ya da bir cinayetin ilenmesine gz yummak! Bir yandan, "Ursule"n ona babas iin yalvardn, br yandan albayn ona Thenardier'den yana kmasn tledi-ini duyar gibi oluyordu. ldrm gibi hissediyordu kendini. Dizlerinin ba zlyordu. stelik, gzleri nndeki sahne ylesine lgnca bir hzla cereyan etmekteydiki dnp karar verebilecek zaman da yoktu. Bir kasrga girdabyd adeta; Marius, nce bu girdaba hakim olduunu sanyordu ama imdi girdap onu kapm, srklyordu. Neredeyse baylmak zereydi. Bu srada Thenardier -onu artk yalnz bu adla anacaz- bir eit hezeyan ve zafer l-346gml iinde masann nnde bir batan bir baa gidip geliyordu. Mumu avucuyla yakalad gibi minenin zerine yle iddetli bir vurula koydu ki, fitil az kalsn snecekti; erimi mumlar duvara srad. Sonra M. Leblanc'a doru dnd; korkutucu gzlerle, tkrrcesine: "Yandn, bittin, duman oldun! ra gibi!" Ve patlamaya hazr halde yeniden dolamaya balad: "Ya!" diye haykrd, "En sonunda sizi buldum, iyi yrekli, insansever msy! Hrpani milyoner msy! Enayi msy! Ya! Demek beni tanmyorsunuz! Hayr, sekiz yl nce, 1823 yl, noel gecesi Montfermeil'e, benim hanma gelen siz deilsiniz! Fantine'in ocuunu, Tarlakuu'nu benden alp gtren siz deilsiniz! San renkli, katl yakal redingot giyen siz deilsiniz! Hayr! Bu sabah bana geldiiniz gibi, elinde pl prt dolu bir paketle gelen siz deilsiniz! Sylesene kadn, yle deil mi? Anlalan, bunun merak da evlere yn orap dolu paketler tamak! Sadaka datan ihtiyar! Tuhafiyeci misiniz siz milyoner msy? Fakir fukaraya dkknnzn sermayesini datyorsunuz demek mbarek adam! arlatan! Ya! Demek beni tanmyorsunuz, yle mi? Ama ben sizi tanyorum! Burnunuzu kapdan ieri soktuunuz o an hemen tandm! Ya! nsanlann evlerine, oralann han olduunu bahane ederek, biare klk kyafette, eline bir metelik sadaka verilecek fukara ta-vrlanyla gelip, onlan aldatmann, cmertlik -347taslamann, ellerinden geim aralarn almann, onlar ormanlarda tehdit etmenin, bu da yetmiyormu gibi, onlar mahvolunca, kocaman bol bir redingotla, iki klstr hastane battaniyesi getirmenin yle toz pembe bir i olmadn sonunda greceksin ihtiyar, dilenci, ocuk hrsz!" Durdu, bir an kendi kendine konuuyormu gibi grnd. fkesi, bir delie dklen Rhone Nehri'ydi sanki. Sonra, kendi kendine sessizce syledii eyleri yksek sesle ta-mamlyormu gibi masann stne bir yumruk indirerek haykrd: "u iyilik melei tavryla!" Ve iddetle M. Leblanc'a dnd: "Allah kahretsin! Vaktiyle benimle alay ettiniz! Byk felaketlerimin nedeni sizsiniz! Elimdeki bir kz bin be yz franka aldnz; mutlaka zengin birilerinin kzyd ve daha o zamandan bana epeyce para kazandrmt, btn hayatm boyunca ondan geimimi salayacak kadar para ekecektim ben. Yahudi havras gibi amata edilen ve urunda varn younu yediim u lanet olas meyhanede kaybettiim her eyi bana telafi edecek bir kzd o! Dilerim ki, bende itikleri btn araplar ienlere zehir zkkm olsun! Neyse, olan oldu! Syleyin bakalm! Tarlakuu'yla ekip gittiinizde, beni gln bulmusunuz-dur mutlaka! Ormandayken, elinizde sopanz vard! Daha gl olan sizdiniz. imdi onun intikam almyor. Bugn kozlar benim elimde. Hap yuttunuz beyim! Oh! Gleceim geliyor. Hakikaten gleceim geliyor! Nasl da -348bast faka! Aktr olduumu syledim, admn Fabantou olduunu, Matmazel Mars'la, Mamzel Moche'le komedilerde oynadm, ev sahibimin yarn, 4 ubat'ta kiray kendisine dememi istediini syledim, vade tarihinin 4 ubat deil, 8 Ocak olduunu farketmedi bile! Mantksz salak! u bana getirdii drt gm parasna bak! Rezil! Hi olmazsa yz franka kmaya bile gnl raz olmam! Yaltaklanmalarma nasl da kanyor! Pek elendiriyordu beni bu. imden; "dangalak" diyordum. Hadi bakalm, elimdesin ite! Sabahleyin tabanlarn yalyordum ama akama kalbini kemireceim!"

Thenardier sustu. Nefes nefese kalmt. Kk, dar gs demirci kr gibi soluyordu. Korktuunu yere sermeyi, kendisini pohpohlayana hakaret etmeyi nihayet becerebilen zayf, zalim, dlek bir yaratn aalk mutluluuyla doluydu gzleri. Dev Calt'-un ba stne ayan koyan bir ccenin ya da hasta ve kendini koruyamayacak kadar cansz, ama henz ac ekebilecek kadar da canl bir boay paralamaya koyulan bir akaln sevinciydi bu. M. Leblanc, onun szn kesmedi, ama susunca: "Ne demek istediinizi anlamyorum," dedi. "Hakkmda yanlyorsunuz. Ben ok yoksul bir insanm, milyoner olmaktan da ok uzam. Sizi tanmyorum. Beni bir bakasyla kartryorsunuz." "Ha, ha!" diye hrlad Thenardier, "Gzel maval! Bu akadan medet umuyorsunuz ha! -349Bocalyorsunuz dostum! Ya! Demek beni tanmyorsunuz! Demek kim olduumu grmyorsunuz!" M. Leblanc, byle bir zamanda olduka garip ve gl bir etkisi olan nazik bir ses tonuyla: "Affedersiniz msy," dedi, "Sizin bir haydut olduunuzu gryorum." Herkes bilir ki, adi yaratklarn da alnganlklar vardr, canavarlar arabuk fkeye kaplrlar. Haydut szn duyunca, Thenar-dier kadn yataktan aa frlad. Thenardier, iskemlesini sanki kracakm gibi yakalad. "Sen dur yerinde!" diye karsna bard, sonra M. Leblanc'a dnerek: "Haydut ha! Siz zengin efendilerin bize byle dediinizi biliyorum! Ne yani? Dorudur, iflas ettim, saklanyorum, ekmeksizim, meteliim yok, bir haydutum! gndr yemek yemedim, haydutum ben! Ah! Sizler ayaklarnz scak tutarsnz, Sakoski'nin iskarpinlerini giyersiniz, ii pamuk kapl redingotlarnz vardr; bapiskoposlar gibi, kapcs olan evlerde, birinci katta oturursunuz, yer mantar yersiniz, ocak aynda demeti krk franktan kukonmaz yersiniz, bezelye yersiniz, karnnz tka basa doldurursunuz; havann souk olup olmadn bilmek istediiniz zaman da Mhendis Chevalier'nin termometresi ka gsteriyormu diye gazetelere bakarsnz. Bizlerse, kendimiz termometreyizdir! Rhtmda, saat kulesinin kesine gitmemize gerek yoktur souk ka dereceymi diye grmek iin; kanmzn damarlarmzda dondu-350unu ve buzun kalbimize kadar geldiini duyar, "Tanr yok!" deriz. Sonra siz bizim maaralarmza gelir, evet maaralarmza gelir, bize haydut dersiniz! Ama biz sizi yiyeceiz! Ama biz sizi paralayp yutacaz, zavall yavrucaklar! Msy milyoner! unu bilin; ben evvelce meslek sahibi bir adamdm, ehliyetim vard, semendim, bir burjuvaydm ben! Belki de siz yle deilsiniz bile, kim bilir!" Szn burasnda Thenardier, kapnn yannda duran adamlara doru bir adm att, fkeden titreyerek ekledi: "Benimle, bir pabu tamircisiyle konuur gibi konumaya yeltendiini dnyorum da!" Sonra M. Leblanc'a dnerek yeni bir hezeyan depremesi iinde konumaya balad yine: "Ve unu da bilin iyi yrekli, insansever msy! Ben ad san bilinmeyen, evlerden ocuk karmaya gelen ne id belirsiz bir insan deilim! Ben eski bir Fransz askeriyim, nianla dllendirilmem gerekirdi benim! Waterloo'da bulundum ben! Ve savata ad kont bilmem ne olan bir generali kurtardm. Adn syledi bana ama kahrolas sesi yle zayf kyordu ki, duyamadm. Yalnzca bir saol duydum. Teekkr yerine, adn duymay tercih ederdim. Bu onu bulmama yarard hi olmazsa. David tarafndan Bruquesel-les'de yaplm olan u grdnz tablo kimi temsil ediyor biliyor musunuz? Beni! David, bu kahramanlk olayn lmszletirmek istedi. Srtmda o general var ite, onu -351misket ateleri arasnda gtryorum. Tablonun hikyesi bu! O general benim iin hibir ey yapm deildi; tekilerden daha deerli deildi benim iin! Ama yine de kendi hayatm tehlikeye atarak onu kurtardm ve ceplerim bunun belgeleriyle dolu, Allah kahretsin! imdi btn bunlan ltfedip size anlattma gre, artk ii bitirebiliriz, bana para gerek, ok para gerek, pek ok para gerek, yoksa sizi mahvederim Allah'n cezas." Marius, skntlarn biraz olsun bastrm, dinliyordu. Son phe imkn da ortadan kalkmt. Besbelli, vasiyetnamedeki Thenardier buydu. Marius, babasna yneltilen bu nankrlk sulamasn duyunca ve kendisinin de bu sulamay byle uursuz bir ekilde dorulamak zere olduunu dnnce titredi. Ne yapacan bilememekten doan aknl bir kat daha artt. Kald ki, Thenardier'nin btn bu szlerinde, sesinin ifadesinde, jestlerinde, her szcyle birlikte alevler fkran baknda kt bir yaratln, her eyi aka ortaya dken patlamasnda bu bbrlenme ve alaklk, azamet ve kklk, fke ve bnlk karsnda gerek sitemlerle yapmack duygularn bu kaosunda, zorbaln ehvetinden lezzet alan kt bir adamn bu hayaszlnda, irkin bir ruhun bu rezil plaklnda, btn aclarn kinlerle birlemi bu tutumasnda, ktlk gibi iren, hakikat gibi ie ileyen bir eyler vard. Msy Leblanc'a satmay nerdii, stat elinden kma tabloya, David'in resmine gelince; bu, okuyucunun da tahmin etmi ola-352ca gibi, onun meyhanesinin resimli tabelasndan baka bir ey deildi. Hatrlanaca gibi, bu tabloyu o bizzat kendisi yapmt ve Montfermeil'deki batndan arta kalp, koruduu tek enkazd bu. Thenardier, Marius'n gr alanndan ekildii iin, imdi Marius karsndaki eyi seyredebiliyordu artk. Gerekten de, bir muharebe, srekli bir fon ve srtnda bir adam tayan baka bir adam gryordu.

Thenardier ile Pontmercy'nin oluturduklar gruptu bu. Kurtarc avu ve kurtarlan albay. Marius, adeta sarho gibiydi, bu tablo bir bakma babasn hayata dndryordu. Bu artk Montfermeil'deki meyhanenin tabelas deil, bir lmden sonra diriliti. Bir mezar aralanyor, iinden bir hayalet doruluyordu. Marius, kalbinin akaklarnda attn duyuyordu, kulaklarnda Waterloo'nun toplan gdyordu. Bu mthi panoya kanlar iinde belirsizce resmedilmi olan babas onu korkutuyor ve bu ekilsiz siluet sabit gzlerle kendisine bakyormu gibi geliyordu ona. Thenardier durup soluk aldktan sonra kanl gzbebeklerini M. Leblanc'a dikti ve alak sesle ksaca sordu: "Seninle dansa balamadan nce syleyecein var m?" M. Leblanc susuyordu. Bu suskunluun ortasnda pasl bir ses koridordan u kasvetli espiriyi savurdu: "Odun yarmak gerekiyorsa, ben buradaym!" -353Keyfinden dalga geen balyozlu adamd bu. Ayn zamanda insan dii deil de, sivri ve eri hayvan dilerini ortaya kartan korkun bir glle kirli san renkte diken diken koca bir surat grnd kapdan. Balyozlu adamn suratyd bu. Thenardier, byk bir fkeyle: "Maskeni niye kardn?" diye hykrd. "Glmek iin," diye karlk verdi adam. M. Leblanc, bir sredir Thenardier'nin btn hareketlerini izliyor, gzlyor gibiydi. fkesinden gzleri kamaan, krleen Thenardier kapnn korunduunu bilmenin, silahl olarak silahsz bir adam elinin altnda tutmann ve -Thenardier kadnn da bir erkek edebilecei hesabyla- bire kar dokuz olmann verdii gvenle ininde durmadan gidip geliyordu. Balyozlu adama seslenii srasnda srtn M. Leblanc'a dnmt. M. Leblanc, bu n karmad; ayayla iskemleyi, eliyle masay itip, bir srayta, olaanst bir eviklikle, Thenardier daha arkasna dnmeye bile vakit bulamadan pencereye ulat. Onu amas, pervaza trmanmas, ayan dar atmas ancak bir saniye ald. Yan yanya danya kmt ki, alt kuvvetli el onu yakalayarak, iddetle yeniden izbe odann iine srklediler. Hemen onun zerine atlan "ocak"yd bunlar. Ayn anda Thenardier kadn da onun salanna yapmt. Meydana gelen bu kargaa zerine br haydutlar da koup geldiler. Yatan stnde duran ve grtlana kadar arap dolmua -354benzeyen ihtiyar da oradan inerek, elinde yol tamircilerinin kullandktan cinsten bir ekile sendeleyerek geldi. Mum nn boyal yzn aydnlatt "ocaklar"dan biri -ki Marius, suratndaki boyaya ramen, bunun Panchaud, namdier Printanier, namdier Bigrenaille olduunu anlamt- bir demir ubuun iki ucuna taklm iki kurun tokmaktan meydana gelen bir ldrme topuzunu M. Leblanc'n ba stnde yukan kaldnyordu. Marius, bu manzaraya dayanamad. -Baba, affet beni!- diye dnd. Parma tabancann tetiini arad. Tam tabanca patlyordu ki, Thenardier'nin sesi haykrd: "Ona ktlk etmeyin!" Kurbann umutsuz giriimi Thenardier'yi ileden karacak yerde, yattrmt. inde iki ayn insan banndnyordu; biri yrtc dieri de kurnaz. O ana kadar zafer sarholuu iinde, bitkin ve hareketsiz av nnde yrtc adam baskn km; av debelenip, mcadele etmek ister gibi grndnde ise kurnaz adam ortaya karak stnl ele geirmiti. "Ona ktlk etmeyin!" diye tekrarlad Thenardier ve bylece hi farknda olmadan ilk baany salad; patlamak zere olan tabancay durdurdu, Marius'n elini kolunu balad. Acil durumun ortadan kalktn dnen Marius, bu yeni aamada bir sre daha beklemekte herhangi bir saknca grmedi. Herklvri bir mcadele balamt. M. -355Leblanc, gsnn ortasna savurduu bir yumrukla ihtiyar odann ortasna yuvarlam, sonra elinin tersiyle iki vuruta br iki saldrgan yere sermiti; birini bir dizinin, tekini dier dizinin altnda tutuyordu; sefil herifler, granitten bir deirmen tann altna dm gibi, bu bask altnda hrltlar karyorlard. Ne var ki, br drt kii de bu mthi ihtiyar iki kolundan ve ensesinden yakalam, yere serili iki "ocak"nn zerinde diz km bir halde tutmaktaydlar. Bylece, bir ksmn altna alrken, brlerinin altnda kalan, alttakileri ezerken stte-kilerce ezilen, stne yklenen gleri bo yere sarsp duran M. Leblanc, tpk uluyan bir yn buldogla av kpeinin altndaki bir yaban domuzu gibi korkun haydut gruhunun altda kayboluyordu.

Sonunda onu pencereye en yakn yatan zerine ykp, orada zaptetmeyi baardlar. Thenardier kadn hl onun salarn avularndan brakmyordu. "Sen karma bu ie," dedi Thenardier. "aln yrtacaksn." Thenardier kadn, erkeine inat eden dii kurt gibi homurdanarak itaat etti. "Sizler," dedi Thenardier, "Arayn unun stn." M. Leblanc, kar koymaktan vazgemi gibi grnyordu. stn aradlar. inde alt frank bulunan deriden bir para kesesiyle, mendilinden baka bir ey yoktu stnde. -356Thenardier, mendili kendi cebine koydu. "Nasl! Czdan yok mu?" diye sordu. "Ne czdan ne de saat," diye cevap verdi "ocaklar"dan biri. Elinde koskoca bir anahtar tutan maskeli adam, karnndan konuur gibi bir sesle: "Her neyse," dedi, "etin bir ihtiyar bu." Thenardier, kapnn kesine gitti, oradan bir ip kangaln alp, onlara att. "Balayn unu karyolann ayana," dedi. Sonra, M. Leblanc'n yumruuyla odann ortasnda serilip kalan, hi kprdamayan ihtiyar fark ederek: "Ne o, Bouletreuelle ld m yoksa?" diye sordu. Bigrenaille "hayr" dedi, "Sarho." "ekin onu bir keye," dedi Thenardier. ki "ocak", sarhou ayaklaryla demir ynnn yanma kadar ittiler. Thenardier, iri sopal adama alak sesle: "Babet, ne diye bu kadar fazla kii geldiniz?" dedi, "Gereksizdi bu." ri sopal adam. "Ne yaparsn?" diye cevap verdi, "Hepsi de gelmek istediler. Mevsim kt. ler kesat." M. Leblanc' zerine yktklar darmadan yatak, doru drst kelendirilmemi kaba aatan drt diree dayanan bir eit hastane karyolasyd. M. Leblanc kar koymad. Haydutlar onu ayakta, ayaklan yere basar bir ekilde, pencereye en uzak, mineye ise en yakn yatan bana skca baladlar. Son dm de atlnca, Thenardier, bir -357sandalye alarak, M. Leblanc'n hemen hemen tam karsna gelip oturdu. Thenardier, artk o eski Thenardier deildi; birka dakika iinde yzndeki iddet ifadesi, sakin ve kurnaz bir yumuakla dnmt. Marius, bu nazik kalem efendisi glmse-yiiyle, bir an nceki kpkler saan hayva-nms az tanmakta glk ekiyordu; bu inanlmaz, kayg verici dnm aknlktan donakalarak seyrediyordu; bir kaplann deiip, bir dava vekili olduunu gren bir kimse ne duyarsa, onu duyuyordu. "Msy," dedi Thenardier. Elleri hl M. Leblanc'n zerinde olan e-kiyay bir hareketle uzaklatrd. "Siz ekilin biraz, brakn bu msy ile konuaym." Hepsi kapya doru ekildiler. Thenardier yeniden konumaya balad: "Msy, pencereden atlamaya kalkmakla yanl yaptnz. Bacanz krabilirdiniz. imdi izin verirseniz sakin sakin konualm. nce farkna vardm bir hususu size bildirmem gerek; yle ki, en ufak bir haykrta bile bulunmadnz imdiye kadar." Thenardier'in hakk vard; znt ve heyecan arasnda Marius'n dikkatinden kam olmasna ramen, bu ayrnt doruydu. M. Leblanc, o vakte kadar hi sesini ykseltmeden birka kelime sylemi, hatta pencerenin yannda alt haydutla boumas srasnda bile derin sessizliini ok garip bir ekilde elden brakmamt. -358Thenardier devam etti. "Ne bileyim! Hi olmazsa 'Hrsz var,' diye barabilirdiniz, ben bunu yersiz de bulmazdm. 'Katil var!' Bu da gerektiinde sylenebilir, ben kendi hesabma bunda kt bir yan bulmazdm. Kendisine yeterince gven vermeyen kimselerle birlikte bulununca insann ortal birbirine katmas pek doaldr. Bunu yapabilirdiniz, kimse de size engel olmazd. Hatta aznz bile tkamazlard. Bakn, nedenini size syleyeyim. nk bu oda pek vurdumduymazdr. Btn zellii de bundan ibarettir ama bir zellii de vardr. Bir mahzendir buras. Burada bir bomba patlasn, en yakn inzibat karakolunda ancak szm bir sarhoun horultusu gibi duyulur. Burada top 'bum' der, gk grlts 'puf der. Pek kullanl bir merkezdir buras. Ama neyse, barmadmz ite, bylesi daha iyi; bundan tr sizi kutlarm. imdi bundan ne sonu kardm size syleyeyim; insan barnca kim gelir? Polis. Polisten sonra? Adalet. Peki! Siz barmadmz nk adaletin ve polisin geldiini grmeye siz de bizden daha merakl deilsiniz. nk -uzun zamandr

bundan phe etmekteyim- sizin bir eyi gizlemekte bir karnz var. Biz de kendi ynmzden ayn kan paylayoruz. u halde anlaabiliriz." Thenardier, gzlerini M. Leblanc'a dikmi, byle konuurken, gzlerinden kan sivri, keskin baklarnn ularn tutsan vicdanna kadar sokmaya alr gibiydi. Ayrca lml ve sinsi bir kstahln damgasn tayan -359dili, temkinli ve zenle seilmi gibiydi; az nce bir hayduttan baka bir ey olmayan bu sefilde, imdi "rahip olmak iin eitim grm bir insan" hali seziliyordu. Tutsan sessizliini korumas, hayat iin kayglanmay unutmaya vardran bu temkinli tavr; ilk verilecek doal tepki olan, haykrmaya kar bu direnii btn bunlar, dorusunu sylemek gerekirse, bu durum dikkatini ektiinden beri Marius' rahatsz etmekte, olduka artmaktayd. Courfeyrac'm Msy Leblanc lakabn ya-ptnverdii bu garip ve gururlu yzn altnda gizlendii esrarl karanl ve Thenardi-er'nin yerinde tespiti Marius'n iini bsbtn karartyordu. Fakat ne olursa olsun iplerle bal, cellatlarla evrili, her an ayaklarnn altnda bir basamak daha derinleen bir ukura neredeyse yan yarya gmlm bu adam, Thenardier'-nin gazab karsnda olduu gibi, tatl dili karsnda da hi etkilenmeden duruyor ve Marius, bu koullarda bile muhteem bir hznle dolu bu yze hayran kalmaktan kendisini alamyordu. Hi phesiz, korku nedir bilmeyen, soukkanlln asla kaybetmeyen bir ruhtu bu. Umutsuz durumlarn aknln yenmesini bilen insanlardan biriydi. Buhrann btn iddetine, felaketin btn kanlmazlna ramen boulan bir kimsenin suyun iinde dehetle gzlerini aarak can ekimesinden eser yoktu onda. Thenardier gsterisizce ayaa kalkt, -360mineye gitti, paravanay yerinden ekerek, en yakn yataa dayad ve bylece kor halinde atele dolu mangal meydana kard. Tutsak adam, korlarn arasnda urasndan burasndan al yldzlar saan, aanrcasna kzarm keskiyi bu durumda iyice grebilirdi. Sonra Thenardier tekrar gelip, M. Leb-lanc'n yanma oturdu. "Devam ediyorum," dedi. "Anlaabiliriz. i dosta halledelim. Az nce fkelenmekle hata ettim, aklm neredeydi bilemiyorum, ok ileri gittim, olmayacak eyler syledim. Mesela, milyoner olduunuz iin sizden para, hem de ok, pek ok para isteyeceimi syledim. Akl alr bir ey deil bu. Hay Allah, istediiniz kadar zengin olun, sizin de baz ykmllkleriniz vardr; kimin yok ki? Sizi btn servetinizden etmek istemem, ben gz doymaz bir adam deilim ne de olsa. stn durumda olduklar iin, bundan yararlanmak isterken gln olan kimselerden deilim ben. te bakn, ben tavizde bulunuyorum, hatta bir fedakrlk yapyorum. Bana yalnzca iki yz bin frank gerek." M. Leblanc, hi sesini karmad. Thenardier devam etti: "Gryorsunuz, az su katmyorum arabma. Sizin servet durumunuzu bilemem, ama parada gznz olmadn biliyorum ve sizin gibi hayrsever bir insan, bahtsz bir aile babasna pekl iki yz bin frank verebilir. phesiz, siz makul bir insansnz da; bugnk gibi bir ar ykmlle girmeyi, bu akam-361ki eyi -ki bu baylarn da aka syledikleri gibi iyi kotarlm bir itir- tertiplemeyi, srf Desnoyers'de on belik krmz arap iin, dana eti yemek iin gze alacam dnme-misinizdir herhalde. Ama iki yz frank iin gze alnabilir. Bu nemsiz ey bir kere cebinizden kt m, sizi temin ederim ki her ey bitmi olacak ve sizin iin korkacak en ufak bir ey kalmayacak. imdi bana diyeceksiniz ki; iyi ama, zerimde iki yz bin frank yok. Oh! O kadar anlaysz deilim. lle de byle bir ey istemiyorum. Ancak tek bir ey istiyorum sizden. Size syleyeceklerimi yapmak ltfunda bulunun." Burada Thenardier sustu, sonra kelimelerin zerine basa basa ve mangala doru glmseyerek bakarak ekledi: "Yaz yazmasn bilmediinizi kabul etmeyeceimi peinen size haber vereyim." Byk bir engizisyoncu bu glmsemeye gpta edebilirdi. Thenardier, masay M. Leblanc'n yanba-ma kadar itti, ekmeceden bir mrekkep hokkas, bir kalem, bir de kt kard. Aralk brakt ekmecenin iinde grnen ban uzun demiri parlyordu. Kd M. Leblanc'n nne koydu. "Yazn," dedi. Tutsak nihayet konutu: "Nasl yazabilirim? Kollanm bal." "Doru, affedersiniz!" dedi Thenardier, "Haklsnz." Bigranaille'e doru dnd. "Sa kolunu zn." -362Panchaud, namdier Printanier, namdi-er Bigrenaille, Thenardier'nin emrini yerine getirdi.

Tutsan sa eli serbest kalnca, Thenardier kalemi mrekkebe batrarak, ona uzatt. "unu iyice belirtmek isterim ki, msy, bizim vereceimiz karara, insafmza kalm durumdasnz; hibir insan gc sizi buradan kurtaramaz ve bizi ho olmayan birtakm son arelere bavurmak zorunda brakrsanz, gerekten ok zlrz. Ne adnz ne de adresinizi biliyorum, ama imdiden size haber vereyim ki, yazacanz mektubu gtrmekle grevli kimse geri gelinceye kadar bal kalacaksnz. imdi ltfen yazn." "Neyi?" diye tutsak sordu. "Yazdryorum." Thenardier, yazdrmaya balad. "Kzm..." Tutsak titredi, gzlerini Thenardier'ye kaldrd. "Ya da 'Sevgili kzm,' diye yazn," dedi Thenardier. M. Leblanc, syleneni yapt. Thenardier, devam etti: "Hemen gel..." Durdu. "Ona 'Sen,' diyorsun deil mi?" "Kime?" diye sordu M. Leblanc. "Allah, Allah," dedi Thenardier, "Ke ite, Tarlakuu'na." M. Leblanc, hibir heyecan gstermeksizin cevap verdi. "Ne demek istediinizi anlamyorum." -363"Siz yine de yazn," dedi Thenardier ve yazdrmaya devam etti: "Hemen gel. Sana mutlaka ihtiyacm var. Bu pusulay verecek olan kii, seni benim yanma getirecektir. Seni bekliyorum. Gven iinde gel." M. Leblanc, hepsini yazmt. "Ha! 'Gven iinde gel'i silin; bu, iin pek basit bir ey olmadn, gvensizlii de akla getirebilir." M. Leblanc, kelimeyi tekrarlad. "imdi," diye devam etti Thenardier, "mzalayn. Adnz nedir?" Tutsak, kalemi brakp sordu: "Kimin iin bu mektup?" "Pekl biliyorsunuz," diye Thenardier karlk verdi, "Kk iin. Syledim size." Thenardier'nin sz konusu gen kzn adn sylemekten kand belli oluyordu. "Tarla-kuu," diyordu, "Kk," diyordu, ama adn sylemiyordu. Yardaklarnn nnde srrn aa vurmak istemeyen dzenbaz adamn ald tedbir, gen kzn adn sylememek, btn "i"i onlara teslim etmek, renmeleri gerekenden fazlasn onlara retmek olacakt. "mzalayn," dedi. "Adnz ne?" "Urbain Fabre," dedi tutsak. Thenardier, bir kedi evikliiyle elini cebine daldrd ve M. Leblanc'dan alman mendili kard. Armasn grebilmek iin mendili, muma yaklatrd. "U. F. Tamam. Urbain Fabre. Peki, imzalayn yleyse U. F." Tutsak imzalad. -364"Mektubu katlamak iin iki el gerektiine gre, verin, ben katlarm onu." Ardndan, Thenardier yeniden konutu. "Adresi yazn. Matmazel Fabre, sizin evinizde. Buradan pek uzakta oturmadnz biliyorum, Saint-Jacques du-Haut-Pas civarnda bir yerde oturuyorsunuz, nk her gn yini dinlemeye oraya gidiyorsunuz, yalnz hangi sokakta olduunuzu bilmiyorum. Durumu anladnz gryorum. Adnz saklamadnza gre, adresinizi de saklayp yanl adres vermeyeceksiniz. Kendiniz yazn onu buraya." Tutsak bir an dnceli kald, sonra kalemi alarak yazd: "Matmazel Fabre, M. Urban Fabre'm evinde, Saint-Dominique-d'Enfer Soka, No. 17." Thenardier, hummal bir titreyile mektubu kapt. "Kancm!" diye seslendi. Thenardier kadn hzla kt. "Mektup ite. Ne yapacam biliyorsun. Aada bir araba var. abuk git, abucak gel." Sonra balyozlu adama: "Sen de maskeni kardna gre, bizim hanma elik et. Arabann arkasna binersin. Yk arabasn nerede braktm biliyorsun deil mi?" "Evet," dedi adam. Adam balyozu bir keye brakarak, Thenardier kadnn peinden gitti. Onlar giderlerken, Thenardier, kafasn kapdan dar kararak, koridorda bard: -365"Aman, mektubu kaybetme sakn! stnde iki yz bin frank tadn dn." Thenardier kadnn bouk sesi karlk verdi: "Sen merak etme. Onu ben mideme indirdim."

Bir dakika gememiti ki, bir kam aklamas duyuldu ve ses hemen azalp kayboldu. "Gzel!" diye homurdand Thenardier, "yi yol alyorlar. Bu drtnala gidile, bizim hanm krk be dakikada dner." skemlelerden birini mineye yaklatrd, oturup bacak bacak stne att ve amurlu pabularn mangala doru yaklatrarak. "Ayaklarm d," dedi. Thenardier ve tutsakla beraber izbe meknda ancak be haydut kalmt. Suratlarn kaplayan ve korkunun etkisine gre onlan kmrc, zenci ya da eytan yapan maskelerin ya da kara sakzn arkasnda bu adamlarn uyuuk ve kasvetli bir halleri vard ve bir su ilerken, onu bir imi gibi sakin, kzmadan ve merhametsizce, adeta can skntsyla iledikleri anlalyordu. Hayvanlar gibi bir keye ylm hi konumuyorlard. Thenardier, ayaklarn styordu. Tutsak yeniden sessizlemiti. Ksa bir sre nce bu sefil oday dolduran vahi kargaann yerini hazin bir sessizlik almt. evresinde geni bir mantar olumu olan mum koskoca izbe mekn pek az aydnlatabiliyordu. Ate kllenmiti. Btn bu ucube kafalar, duvarlarda ve tavanda biimsiz glgeler meydana getiriyordu. -366Szm uyuyan sarho ihtiyarn sakin soluk alndan baka hibir ses duyulmuyordu. Marius, her eyin biraz daha artrd byk bir endieyle beklemekteydi. Muamma her zamankinden daha aklanamaz hale gelmiti. Thenardier'nin ayn zamanda Tarla-kuu," dedii u "kk" de kimdi? Onun "Ursule" myd? Tutsak, bu "Tarlakuu," sznden hi de heyecanlanm grnmeye-rek, dnyann en doal haliyle; "Ne demek istediinizi anlamyorum," demiti. te yandan, U. F. harfleri aklanmt. Urbain Fab-re'd bu ve Ursule'n ad artk Ursule deildi. te bunu Marius gayet ak olarak gryordu. Adeta korkun bir by onu mhlam gibi yerinde tutuyor ve o oradan btn bu sahneyi hkim bir durumda gzlyordu. Orada, dnmekten, kmldamaktan hemen hemen aciz bir halde, yakndan grd bunca nefret uyandran eyin etkisiyle mahvolmu gibiydi. Bu olay sradan bir olay olmas umuduyla, kafasnda dnceleri toparlayama-dan, hangi tarafndan tutacan bilmeden, ylece bekliyordu. "Herhalkrda," diyordu kendi kendine, "Eer Tarlakuu o ise, onu greceim demektir, nk Thenardier kadn onu buraya getirecek. te o zaman olan olacak, gerekirse canm, kanm feda edip, onu kurtaracam! Hibir eyi beni durduramaz." Bylece yarm saate yakn bir zaman geti. Thenardier karanlk bir dnceye dalm -367grnyor, tutsaksa hi kmldamyordu. Ne var ki, Marius, birka dakikadr tutsan bulunduu yandan arasra kk, bouk buses duyar gibi oluyordu. Birdenbire Thenardier, tutsaa seslenerek konutu: "Msy Fabre, bakn imdiden size bir ey syleyeyim." Bu birka kelime bir aydnlanmann balangc olacaa benziyordu. Marius kulak kabartt. Thenardier devam etti: "Karm birazdan dner, sabrszlanmayn. yle sanyorum ki, Tarlakuu sahiden sizin kznz. Onu yannzda alkoymanz ok olaan buluyorum. Yalnz, dinleyin biraz. Karm sizin mektubunuzla onu bulmaya gidecek. Kanma grdnz elbiseyi giymesini syledim; sizin kkhanmm zorluk karmadan onu takip etmesini salayacak tarzda yani. kisi birden arabaya binecekler, arkadam da arkada olmak zere. ehir kylarndan birinin dnda bir yerde gayet gl iki at koulu bir araba var. Sizin kk hanm oraya gtrecekler. Arabadan inecek. Arkadam onunla birlikte br arabaya binecek, karm da buraya gelip, bize oldu, tamam,' diyecek. Sizin kkhanma gelince; ona hibir ktlk yaplmayacak; araba onu rahat edecei bir yere gtrecek ve siz u iki yz bin frank bana verir vermez, o size iade edilecek. Eer beni tutuklattracak olursanz, arkadam, Tarlakuu'nun iini bitiriverecek. te, hepsi bu kadar." -368Tutsak bir tek sz sylemedi. Bir duraklamadan sonra, Thenardier devam etti: "Gryorsunuz ya, gayet basit. Ktlk olsun istemezseniz, ktlk olmaz. in seyrini anlatyorum size. nceden haber veriyorum ki, bilesiniz." Durdu; tutsak sessizliini bozmad. Thenardier yine konutu: "Karm dnp de, bana Tarlakuu yolda," der demez sizi zeceiz, serbeste evinize gidip, yatarsuz. Grdnz gibi, hibir kt niyetimiz yok." Marius'n aklndan mthi dnceler geti. Ne demek! Karlan o gen kz buraya getirilmeyecek miydi? Bu canavarlardan biri onu karanlk bir yere mi gtrecekti? Nereye? Ya bu kz, o kzsa?" O kz olduu da aka anlalyordu. Kalbi duracak gibi geliyordu Marius'e. Ne yapmal? Tabancay atelemeli, bu sefiller gruhunu adaletin penesine teslim mi etmeli? Fakat o balyozlu korkun adam yine de gen kzla birlikte ele gememi olarak kalacakt ve Marius, Thenardier'nin

u sznn, ierdii lmcl tehtidi fark ederek dnyordu: "Eer beni tutuklattracak olursanz, arkadam, Tarlakuu'nun iini bitiriverecek." imdi kendisini artk yalnz albayn vasi-yetiyle deil, bizzat akyla, sevdii insann iinde bulunduu tehlikeyle babaa ve sorumluluk iinde hissediyordu. Bir saatten fazla sren bu dehet verici durum her an baka bir hal alyordu. -369Marius, en yrek szlatc olaslklan bir bir gzden geirecek gc toplayarak, bir umut kaps arad, ama bulamad. Dncelerinin karmakl, ekiya ininin uursuz sessizliiyle eliki oluturuyordu. Bu sessizliin ortasnda merdiven kapsnn ald ve kapand duyuldu. Tutsak, balarnn iinde bir hareket yapt. "te bizim hanm," dedi Thenardier. Gerekten de, szn yeni bitirmiti ki, Thenardier kadn al al, moru mor, soluk solua, gzlerinden alevler saarak odaya dald, iri ellerini iki kalasna birden vurarak haykrd: "Adres sahte!" Beraberinde gtrd haydut da onun gerisinde grnd ve gidip balyozunu ald. "Adres sahte ha?" diye Thenardier tekrarlad. "Hi kimse! Saint-Dominique Soka, on yedi numarada Msy Urbain Fabre diye bir kimse yok! Kim olduunu da bilmiyorlar!" Nefesi kesilerek sustu, sonra devam etti: "Msy Thenardier! Bu moruk seni uyuttu! Pek safsn, anladn m? Ben olsam, ie nce onun enesini datmakla balardm! Daha da huysuzluk ederse, diri diri piirirdim! Mutlaka konumas gerek, kzn nerede olduunu sylemeli, para ks nerede, sylemeli? te, ben olsam byle yapardm! Erkeklerin kadnlardan daha aklsz olduklarn syleyenler hakl! On yedi numarada kimse yok! Koskoca -370bir cmle kaps! Saint-Dominique Soka'nda Msy Fabre adnda kimse yok! Drtnala kotur, arabacya bahi ver, bir alay klfet! Kapcyla, karsyla konutum, iyice gl kuvvetli bir kadn, onlar da bilmiyorlar!" Marius, geni bir nefes ald. O, Ursule ya da Tarlakuu, adna ne diyeceimi bilemediim kz kurtulmutu. Kars isyan halinde barp arrken, Thenardier masann zerine oturmutu. Bir sre hi konumadan, masadan sarkan sa bacan sallayarak ve vahi bir yz ifadesiyle dalgn dalgn mangal seyrederek ylece durdu. Sonunda ar ve garip bir ekilde, yabani bir ses tonuyla tutsaa: "Sahte bir adres ha?" dedi, "yi ama, ne umuyordun ki?" "Vakit kazanmay!" diye tutsak gr bir sesle haykrd. Ayn anda balarn silkeledi; balar kesilmiti. Tutsak artk ancak bir bacayla bal bulunuyordu karyolaya. Yedi adam kendilerine gelip hamle etmeye vakit bulamadan, o minenin altna eilmi, elini mangala doru uzatm, sonra dorul -mutu. imdi Thenardier, kars ve haydutlar ani bir heyecann srklemesiyle izbenin dibine sinmi, aknlk iinde onun balarndan hemen hemen tamamyle kurtulmu olarak ve korkun bir durula, etrafa uursuz bir lt dken krmz keskiyi bann stne kaldrn seyrediyorlard. Gorbeau viranesindeki tuzan daha son-371ra yol at adli soruturmada tespit edildiine gre, polis baskn srasnda izbenin iinde, ortadan kesilip, zel bir ekilde ilenmi iri bir madeni metelik bulunmutu. Bu iri metelik, krek dam sabrnn karanlklar iinde, karanlklar iin meydana getirdii sanayi harikalarndan biriydi. Firar aletlerinden baka bir ey deildir bu harikalar. iirde argonun benzetmeleri neyse, olaanst bir sanatn bu ucube, bu narin eserleri de kuyumculukta olur. Dilde Villon'lar olduu gibi, krek damnda da Benvenuto Cellini'ler vardr. Kurtulua hasret eken talihsiz, bazen hi aletsiz, tahta sapl bir akyla, eski bir bakla bir metelii iki ince levha halinde ortadan kesmeyi, para iaretlerine hi zarar vermeden bu iki levhay oymay ve bunlar yeniden birbirine yaptracak ekilde metelik dilimlerine bir vida tertibat yapmay baarr. Bylece, metelik istendii zaman burularak alr ve kapanr; tpk bir kutu gibidir. Bu kutunun iine bir saat zemberei saklanr. Bu saat zemberei iyi kullanld takdirde, forsalar zincire rapteden kaln halkalar, demir parmaklklar keser. Sanrsnz ki forsa sadece bir metelie sahiptir; hi de deil, aslnda zgrle sahiptir. te, daha sonraki polis aratrmalar srasnda, o izbe yerde, pencereye yakn olan yatan altnda bu eit iri bir metelik alm olarak, iki para halinde bulundu. Ayrca bu iri meteliin iinde saklanabilecek mavi elikten kk bir de testere kefedildi. htimal, haydutlar tutsa aradklar esna-372-

da bu iri metelik onun stnde bulunuyordu; o bunu avucunda saklamay baarm ve sonra sa eli serbest kalnca, onu burup, aarak, kendisini balayan ipleri kesmek iin testereyi kullanmt. Marius'n fark ettii o hafif ses ve belli belirsiz hareketler de bylece aklanyordu. Tutsak, kendini ele vermek korkusuyla yere eilemedii iin sol bacann balarn kesememiti. Haydutlar ilk aknlklarndan syrlmlard. Bigrenaille: "Sakin ol," dedi Thenardier'ye. "Bacann biri hl bal, bir yere gidemez. Ben kefilim. O bacan ben baladm." Bu arada tutsak sesini ykseltti: "Sefil adamlarsnz siz, ama benim hayatm da o kadar korunmaya demez. Beni ko-nuturabileceinizi, yapmak istemediim eyleri bana yaptrabileceinizi, sylemek istemediim eyleri bana syletebileceinizi sanmanza gelince..." Sol kolunun yenini yukarya svad ve ekledi: "te, bakn." Bunu derken kolunu gerdi ve sa eliyle tahta sapndan tuttuu kzgn keskiyi plak etinin zerine yaptrd. Yanan etin cazrts iitildi, ikence odalarna mahsus koku yayld lo odann iine. Dehetle kendinden geen Marius salland, haydutlar bile bir rperti geirdiler, garip ihtiyarn yz belli belirsiz burutu, kpkr-373mz demir, duman tten yaraya gmlrken, o hi oral olmadan, adeta azametli, acnn sakin bir ihtiam iinde kaybolduu kinsiz gzel bakn Thenardier'ye dikilmi tutuyordu. Byk ve yksek yaratll kiilerde fiziksel acnn penesine den tenin ve duygularn isyan, ruhu yuvasndan kmaya ve annda kendini gstermeye zorlar; tpk disiplinsiz askerlerin isyannn kumandan ortaya kmak zorunda brakmas gibi. "Sefiller," dedi tutsak, "Sizden korkmuyorum, siz de benden korkmayn." Ve keskiyi yaradan ekerek, ak duran pencereden dar frlatt. Il l yanan korkun alet gecenin iinde dne dne kayboldu, uzaklarda bir yerde karn zerine derek snd gitti. Tutsak yine konutu: "Bana istediinizi yapabilirsiniz. Artk silahszd." "Yakalayn unu!" dedi Thenardier. Haydutlardan ikisi ellerini onun omuzuna koydular ve maskeli, karnndan konuur sesli adam en kk bir harekette elindeki anahtarlarla bir vuruta beynini patlatmaya hazr vaziyette karsna dikildi. Ayn anda Marius, altnda, blmenin dibinde, konuanlarn gremeyecei kadar yaknnda, alak sesle u karlkl konumay duydu: "Yaplacak tek ey var artk." "Gebertmek!" 'Tamam." -374Fikir alveriinde bulunan kan kocann sesiydi bu. Thenardier, ar admlarla masaya doru yrd, ekmeceyi at ve ba ald. Marius, tabancasnn kabzasn avucunda sktrp duruyordu. Grlmemi bir kararszlk iindeydi. Bir saattir, vicdannda iki ses konumaktayd. Bunlardan biri ona babasnn vasiyetine uymasn sylyor, bryse tutsaa yardm etmesini haykryordu. Bu iki ses mcadeleyi aralksz srdryor ve bu mcadele onu helak ediyordu; o ana kadar bu iki grevi uzlatrmann bir aresini bulabileceine pek de inanmadan bir ekilde ummutu, ama hibir imkn olumamt. Bu arada tehlike yaklatka yaklayordu; bekleyiin son snn da almt; Thenardier, tusam bir, iki adm tesinde, bak elinde dnyordu. Marius, aknlk iinde gzlerini etrafnda dolatnyordu; umutsuluun bilinsizce bavurduu son are! Birdenbire titredi: Ayaklarnn dibine, masann zerinde keskin bir dolunay bir kd adeta ona gstermek ister gibi aydnlatyordu. Marius, bu kdn zerinde, Thenardier'lerin byk kznn daha o sabah byk harflerle yazd u satn okudu. "AYNASIZLAR BURADA." Marius'n zihninden bir fikir, bir k geti. te arad are buydu, ona ikence edip duran bu uursuz problemin zm; hem katili hem de kurban korumann yolu buydu. -375Komodinin zerinde melip, kolunu uzatt, kd yakalad, blmeden usulcack bir para sva kopard, bunu kda sard ve hepsini birden yangn arasndan izbenin iine atverdi. Tam zamanyd. Son korkularn ya da son vicdan kayglann da yenen Thenardier, tutsaa doru ilerliyordu. "Bir ey dt," diye haykrd Thenardier kadn.

"Neymi o?" dedi kocas. Kadn atlp, svaya sarl kd yerinden almt. Onu kocasna verdi. "Nereden geldi bu?" diye sordu Thenardier. "Lafa bak!" dedi kad, "Nereden girsin istiyorsun? Pencereden geldi." "Oradan girerken ben grdm," dedi Big-renaille. Thenardier, kd acele aarak, muma yaklatrd. "Eponine'in yazs bu! Vay anasna!" Kansma bir iaret yapt, kadn telala yanma geldi. Thenardier, ona ktta yazl sat-n gsterdi, sonra bouk bir sesle ekledi: "abuk! Merdiven! Yemi brakp tyelim!" "Herifin boynunu koparmadan m?" diye sordu Thenardier kadn. "Vaktimiz yok." "Nereden?" dedi Bigrenaielle. "Pencereden," karln verdi Thenardier, "Epoine, kd pencereden attna gre, ev bu yandan sanlmam demektir." Karnndan konuur gibi ses karan mas-376keli adam, kocaman anahtarn yere koydu, iki kolunu havaya kaldrd, hibir ey sylemeden, ellerini hzla kez ap kapad. Bu, bir gemi tayfasna verilen arpmaya hazr ol iareti gibi bir eydi. Tutsa tutan haydutlar onu braktlar. p merdiven annda pencereden danya sallandnhp, iki demir kancayla pervaza skca tutturuldu. Tutsak, evresinde olanlara hi dikkat etmiyordu. Derin derin dnr ya da dua eder gibi bir hali vard. Merdiven yerine aslnca Thenardier haykrd: "Gel buraya, burjuva!" Sonra pencereye doru hzla atld. Fakat tam bacan dan atarken, Bigra-naille, sert bir hareketle onu yakasndan yakalad. "Dur bakalm, ihtiyar maskara! Bizden sonra!" Haydutlar: "Bizden sonra!" diye hep birden ulur gibi tekrarladlar. "ocukluk etmeyin!" dedi Thenardier, "Vakit kaybediyoruz. Aynaszlar ensemizde." Haydutlardan biri: "yleyse kura ekelim, bakalm kim nce kacak." Thenardier haykrd: "Delisiniz siz! Aklnz karmsnz! u enayi srsne bakn! Vakit kaybedelim, yle mi? Kura ekelim, yle mi? Parma slak olan! Ksa p eken! Adlanmz yazalm! Bir takkeye koyalm!" -377Kapnn eiinden bir ses bard: "apkam ister misiniz?" Hepsi birden dndler. Javert'di bu. apkasn elinde tutuyor, glmseyerek onlara doru uzatyordu. 21. nce Kurbanlar Yakalamaktan Balamal Daima Javert, gece bastrrken gerekli yerlere adamlar yerletirmi, kendisi de bulvarn br yannda, tam Gorbeau viranesinin karsna rastlayan Barriere des Gobelns Soka-'nn aalan arkasnda pusuya yatmt. e nce "cebini" ap, izbenin civarnda gzclk etmekle grevlendirilen iki gen kz oraya tkmakla balamt. Ama ancak Azel-ma'y "enseleyebilmiti". Eponine ise nbet yerinde deildi, kaybolmutu; onu ele geirememiti Javert, bundan sonra, kulan kararlatrlan iarete vererek tetikte durmaya balamt. Arabann gidi gelileri onu hayli heyecanlandrmt. Nihayet sabr tkenmi, orada bir yuva bulunduuna iyice emin olup ansnn iyi gittiinden hi kukusu kalmaynca; zellikle de ieriye giren haydutlarn ounu tanynca tabanca sesini beklemeden yukanya kmaya karar vermiti. Hatrlanaca gibi, Marius'n anahtar ondayd. Tam zamannda gelmiti. Haydutlar korku ve tela iinde ka srasnda oraya buraya braktktan silahlannm -378zerine atldlar. Bir saniyeden ksa bir zamanda bu korkun grnl yedi adam, biri eline balyozu, tekisi anahtan, bir bakas topuzu, dieri demirci makaslan, kskalar, ekilerle savunma durumunda kmelendiler. Thenardier ban kavramt. Thenar-dier kadn, pencerenin kesinde duran ve kzlara iskemle vazifesi gren koca bir kald-nm tan yakalad. Javert, apkasn bana yerletirip, odann iine doru iki adm att; kollann apraz kavuturmu, bastonu koltuunda, klc k-nmdayd. "Olduunuz yerde kaln!" dedi. "Pencereden deil kapdan kacaksnz. Bu salnz iin daha az zararldr. Siz yedi kiisiniz, bizse on be kiiyiz. Kaba tarallar gibi boumayalm. Kibar olalm." Bigrenaille, ceketinin altnda gizledii bir tabancay alarak Thenardier'nin eline tututurdu ve kulana:

"Bu Javert'dir," dedi, "Bu adama silah ekmeye cesaret edemem. Sen eder misin?" "Elbette," diye cevap verdi Thenardier. "yleyse ek." Thenardier tabancay Javert'e evirdi. adm uzakta olan Javert, ona dik dik bakt ve: "Ate etme hi! Vuramazsn," demekle yetindi. Thenardier tetie bast. Kurun skalad. "Sana sylemitim!" dedi Javert. Bigrenaille, zincirli topuzunu Javert'in ayaklan dibine at. -379"eytanlarn ahsn sen! Teslim oluyorum." Javert: "Ya sizler," diye sordu teki haydutlara. Hepsi birden: "Biz de," diye cevap verdiler. Javert, sakin bir tavrla karlk verdi. "Tamam, bu iyi. Sylyordum zaten, kibar insanlarz biz." Bigrenaille: "Yalnz bir isteim var," dedi, "Hcredeyken bana ttn vermemezlik etmesinler." "Kabul," dedi Javert. Sonra dnp, arkasna doru seslendi: "Artk girebilirsiniz!" Javert'in ars zerine kl elde bir manga inzibatla, coplu polis ieri dald. Haydutlar kskvrak balandlar. Tek bir mumun yla ancak bu kadar aydnlanan bu insanlar ekiya inini glgelerle dolduruyordu. "Hepsine parmak kelepesi!" diye bard Javert. Bir ses: "Cesaretiniz varsa, biraz yaklan da grelim!" diye haykrd. Bir erkek sesi deildi bu, ama kimse de "Bu bir kadn sesidir," diyemezdi. Thenardier kadn pencerenin kelerinden birine ekilip mevzilenmiti. Bu brty koparan oydu. nzibatlarla, polisler gerilediler. Kadn, aln srtndan atmt, ama apkas bandayd; arkasna melmi olan ko-380cas den aln altnda neredeyse kayboluyordu; kadn, bir kayay frlatmaya hazrlanan bir dev anas gibi yaylanarak kaldrm tam iki eliyle bann stne kaldrp vcuduyla ona siper etti. "Savulun!" diye bard. Herkes koridora doru ekildi. Odann ortasnda geni bir boluk meydana geldi. Thenardier kadn, kendilerini kskvrak balatan haydutlara yle bir gz atarak, grtlaktan, bouk bir sesle: "Reziller!" diye homurdand. Javert glmsedi ve Thenardier kadnn iki gzn hzla diktii bo alana doru ilerledi. "Yaklama! Defol!" diye bard kadn, "Yoksa ezerim seni!" "am yarmas gibi ey ha!" diye sylendi Javert, "Analk, senin erkek gibi sakaln varsa, benim de kadn gibi trnaklarm var." Ve geni odann iinde onlara doru yrd . Sa, ba dalm, dehet verici bir hal alm olan Thenardier kadn, bacaklarn ayrd, geriye doru eildi ve kaldrm tan ldrmacasna Javert'in bana doru frlatt. Javert eildi, ta zerinden geerek, dipdeki duvara arpt, geni bir sva parasn drdkten sonra, allahtan hemen hemen bo olan odann iinde keye arpp yuvarlanarak Javert'in topuklannin dibine gelip durdu. Ayn anda Javert de, Thenardier iftinin yanna gelmi, geni penelerinden biri kadnn omzuna, brn de kocasnn bana indirmidi. -381"Parmak kelepeleri!" diye bard. Polisler sr halinde ieriye daldlar; birka saniye iinde Javert'in emri yerine getirildi. Thenardier kadn bitkin ve perian, bir kendi balanan ellerine bir de kocasnnkile-re bakt, sonra kendini yere atarak, alayp, barmaya balad: "Kzlarm!" Javert: "Onlar delikte," dedi. Bu arada, polisler, kapnn arkasnda uyuyan sarhou fark etmi, onu drtkl-yorlard. Adam kekeleyerek uyand: "Bitti mi i Jondrette?" "Bitti," diye cevap verdi Javert. Balanan alt haydut da ayakta duruyordu, sahte yzleri hl zerlerindeydi; karalara brnm, de maskeliydiler." "Maskeleriniz dursun," dedi Javert. Il'nci Friedrich'in Postdam'da, bir geit resmindeki bakyla onlan teftiten geirerek, "ocak"ya: "Merhaba Bigrenaille, merhaba Brujon, merhaba Deux-Milliards," dedi. Sonra maskeli adama dnerek, bunlardan elinde balyoz tutana:

"Merhaba Gueulemer." Sopal adama: "Merhaba Babet." Karnndan konuana da: "Merhaba Claquesous," dedi. O srada haydutlarn tutsan grd. -382Adam polisler ieri girdiinden beri tek kelime sylememiti, ba nne eik duruyordu. "zn," dedi Javert, "Kimse de dar kmasn!" Bunu syledikten sonra, mumla yaz takmnn hl zerinde durduu masann bana azametle oturdu, cebinden damgal bir kt kard ve resmi zaptn yazmaya balad. Her zaman ayn szlerden ibaret olan ilk satrlar yazdktan sonra gzlerini kaldrd: "Bu msylerin baladklar msyy yaklatrn." Polisler etrafa bakmdlar. "Hani ya," diye sordu Javert, "Nerede o?" Haydutlarn tutsa M. Leblanc, M. Urba-in Fabre, Ursule'n, yahut Tarlakuu'nun babas, yok olmutu. Kap koruma altndayd, ama pencere yle deildi. Balan zlr zlmez, Javert zaptn yazmakla megulken, karklktan, danklktan, karanlktan ve dikkatlerin zerinde olmad bir andan yararlanarak, pencereden dar atlayvermiti. Bir polis pencereye kotu, bakt. Darda kimsecikler grnmyordu. p merdiven hl sallanmaktayd. "Allah kahretsin!" dedi Javert dilerinin arasndan, "En iyi para oydu muhakkak." -38322. tik Kitaptaki Baran Kk ocuk Hpital Bulvan'ndaki evde bu olaylarn getiinin ertesi gn, Austerlitz Kprs ynnden gidiyor gibi grnen bir ocuk bulvara paralel sadaki yan yola, Fontainebleau snr kapsna doru kyordu. Gece iyice bastrmt. Bu ocuk solgun, zayf, hrpani klkl, ubat aynda bez pantolonluydu ve avaz avaz ark sylyordu. Petit-Banquier Soka'nn kesinde ihtiyar bir kadn iki bklm olmu, sokak fenerinin nda, bir p ynn kartryordu. ocuk, geerken kadna arpt ve geri ekilirken haykrd: "Vay canna! Ben de bunu kocaman, koskocaman bir kpek sanmtm." Kocaman kelimesini ikinci defa tekrarlarken, burada byk harflerle olduka iyi ifade edilebilecek, alayl bir ses tonuyla telaffuz etmiti; kocaman, KOSKOCAMAN bir kpek! htiyar kadn fkeyle doruldu. "Hapishane kuu!" diye homurdand, "Eilmemi olsaydn, ayam nerene yerletireceini bilirdim!" ocuk o an biraz uzaktayd. "Keh! Keh! Anlalan pek yanlmamm," dedi. htiyar kadn, fkeden boularak, iyice doruldu, fenerin krmzms , kuruniye alar renkteki yzn btnyle aydnlatt; bu, kelerle, izgilerle oyulmu, aznn iki -384kenan kaz aya eklinde knklklarla dolu bir yzd. Bedeni karanlkta kayboluyor, ancak ba grlyordu. Bu yze gecenin iinde n kesip oyduu yalln ykmnn maskesi denilebilirdi. ocuk ona dikkatle bakt. "Madamn gzellii beni ekecek cinsten deil," dedi. Tekrar yoluna koyularak, ark sylemeye balad: Kral Coupdesabot Ava giderdi Karga ayna ... Bu dizeden sonra arksn kesti. 50-52 numarann nne gelmiti; kapy kapal bulunca, onu tekmelemeye balad. Grltl, yanklar yapan, cesur tekmelerdi bunlar; onun ocuk ayaklarndan ok, giydii erkek ayakkablarnn marifetiydi. Bu srada, ocuun Petit-Banquier Soka kesinde rastlad ihtiyar kadn feryatlar koparp, el kol iaretleri yaparak onun gerisinde kouyordu. "Nedir bu? Ne oluyor? Hey Tannm! Kapy kryorlar! Evi ykyorlar!" Tekmeler devam ediyordu. htiyar kadnn nefesi tkenmiti. "imdi binalara byle mi yaplyor?" Birdenbire durdu. Sokak ocuunu tanmt. "Ne! Yine o iblis mi?" -385-

"Vay! O kocakar," dedi ocuk, "Merhaba Burgonmuche. Atalarm grmeye geldim." htiyar kadn buna yzn buruturarak karlk verdi; yallk ykm ve irkinlikle de desteklenerek, o an bulunuvermi mkemmel bir nefret ifadesiydi bu, ama ne yazk ki karanlkta belli olmuyordu. "Kimse yok, hdk ey." "Hadi canm!" dedi ocuk, "Babam nerede?" "Force'da." "Bak hele! Ya anam?" "Saint-Lazare'da." "Peki, ablalarm." "Madelonnettes'de." ocuk, kulann arkasn kayarak, Ma'am Burgon'a bakt: "Ya!" dedi. Sonra topuklar zerinde dnd, kapnn eii zerinde ylece kalan yal kadn, onun, k rzgnnda titreen karaaalarn altna dalarken, przsz, gen sesiyle ark sylediini duydu. Kral Coupdesabot Ava giderdi Karga avna ... ki tahtaya binerdi Altndan geen herkes ki metelik derdi NOTLAR -38CBORDO-V'SYAH KLASK YAYINLAR fAM$6VLiWift. cA-r*V*$ 7^7lM <<^i*' TREND YAYIN BASIM DAITIM REKLAM ORGANZASYON SANAY TCARET LTD. T. KURULUUDUR rtibat: Caferaa Mahallesi Mhrdar Caddesi No:60/5 Posta Kodu 81300 Kadky/stanbul-TR Tel: (0216) 348 98 03 Pbx Faks: (0216) 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr Online alveri Bat edebiyatnn en byk klasiklerinden biri olan Sefiller, iki dzlemde byk bir ustaln, yaratc zek ve yetenein rneini sunuyor: Karakter portrelerinin iziminde ve tarihsel, sosyo-kltrel gerein titiz anlatmnda. Sefiller, okuru bilgilendirme, hatta eitme kaygs ar basan, "aydnlanmac" anlat geleneinin, bir ayayla romantizme, br ayayla natralizme, gerekilie dayand bir aamaya rastlar. Be ana blmden, saysz "kitap" ve alt blmden oluan bu roman, sama bir nedenle sulu duruma den Jean Valjean', sokak ocuu Gavroche'u, ktnn cisim bulmu rnei Thenardierleri, dzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnz adam Javert'i, dinsel bir ilenin simgesi, sokak kadn Fantine'i ve onun kz melek Cosette'i, yaklak 150 yldan bu yana dramatik kiilerin tapna iinde yaatmaktadr. Tapnan kapsn aralayan okur, 19. yzyl bandaki Fransa'ya geri dnecek, Waterloo Sava'nn unutulmaz tablolarn hayranlkla izleyecek, Jean Valjean'la birlikte Paris'in yeraltna inecek, manastrlarn karanlyla yoksulluun izbe meknlar iinde k arayacaktr. Sefiller: On dokuzuncu yzyl Fransas'nda karanlkla aydnln bulumas... | TKno 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-54-5 789758II68854811 12 000 000 TL 6 000 000 TL 6 YTL VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt3 Tarayan Yaar Mutlu 1 e-posta yasarmutlu45@gmail.com 2 e-posta mutlukitap@hotmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt3

VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt4 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt4 BORDO DNYA KLASKLER - ROMAN VICTOR HUGO SEFLLER IV. CLT TURKESI: SEMH ATAYMAN \w VICTOR HUGO (1802-1885) Romantik gerekiliin kurucusu olan nl romanlaryla deil, iirleri ve tiyatro oyunlaryla da tannmtr. 1848 devriminden sonra cumhuriyeti grleri savunan Hugo, srgnde yaad yllarda da verimli bir yaznsal etkinlik iinde olmutur. Hugo, eserlerinde toplumsal sorunlar, halkn hayatndan arpc kesitleri byk bir baaryla yanstmtr. Dnya edebiyat tarihinin en nemli romanlarndan olan ve yazarn bayapt saylan Sefiller'in (1862) yansra Deniz ileri (1866) Notre Dame'n Kamburu (1831) yazarn dier eserleri arasnda ilk akla gelenlerdir. Ayrca iirleri: Sular (1853), Seyirler (1856), byk ilgiyle karlanmtr. DNYA KLASKLER VICTOR HUGO SEFLLER IV. CLT TRKES SEMH ATAYMAN REDAKSYON ZEYNEP ATAYMAN TRKE REDAKSYON

FLZ GVER TASHH ESEN GRAY BORDO SYAH KLASK YAYINLAR BASK, STANBUL 2005 DZ TASARIMI KOORDNASYON H. HSEYN ARIKAN DNYA KLASKLER EDTR VEYSEL ATAYMAN TRK KLASKLER EDTR KEMAL BEK TK. NO 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-55-3 TREND YAYIN BASIM DAITIH REKLAM ORGANZASYON SAN. TC. LTD. T. MRK. MERKEZ EFEND MAH. DAVUTPAA CD. PEK MERKEZ 6/3 7-9-10-11 TOPKAPI/STANBUL B. CAFERAA MAHALLES MHRDAR CADDES NO: 60/5 81300 KADIKY/STANBUL TEL: (0216) 348 98 03 Pbx FAKS: (0216) 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr HUKUK SERVS TEL: (0216) 348 99 18 VICTOR HUGO SEFLLER IV. CLT TAMAMI V CLT TRKES: SEMH ATAYMAN BORDO--^siYAH ROMAN NDEKLER BRNC KTAP TARHTEN BRKA YAPRAK 1. yi Biilmi -132. Kt Dikilmi 21 3. Louis-Philippe -264. Temelin Altndaki atlaklar -375. Tarihin inden kt Ancak Bilmedii Olaylar -486. Enjolras ve Yaverleri -65KNC KTAP EPONNE 1. Tarlakuunun Tarlas -73-2. Hapishanelerin Kulukalnda Su Embriyonlarnn Olumas -8i3. Mabeuf Baha'ya Grnen Bir Hayal -884. Marius'e Grnen Hayal -94NC KTAP PLUMET SOKAINDAK EV 1. Srl Ev -101 2. Jean Valjean Milli Muhafz -108-3. Foliis Ac Frondibus -1124. Deien Parmaklkl Kap -117-5. Gl, Bir Sava Aleti Olduunu Fark Ediyor -1256. Sava Balyor -1327. Yan Yanya Paylalan Keder -1378. Forsa Zinciri -145DRDNC KTAP ALTTAN GELEN YARDIM

STTEN GELEN YARDIM OLABLR 1. Dta Yara, te yileme -16I2. Plutarque Ana Bir Olay ekinmeden Aklyor -165BENC KTAP BALANGICA BENZEMEYEN SON 1. Yalnzlk ve Klalar -1792. Cosette'in Korkular -1823. Toussaint'in Yorumlaryla Korkular Yeni Bir Boyut Kazanyor -1864. Tan Altnda Bir Yrek -1915. Mektuptan Sonra Cosette -1976. Yallar En Uygun Zamanda Gitmek in Vardrlar -200ALTINCI KTAP KK GAVROCHE 1. Rzgrn Kt Niyetli Bir Hilesi 207 2. Kk Gavroche'un Byk Napolyon'dan Ders Ald Nokta -2123. Bir Kan yi ve Kt Sonular -245YEDNC KTAP ARGO 1. Kken -263 2. Kkler -2713. Alayan Argo ile Glen Argo -281-4. ki Grev; Gzetlemek ve Ummak -287SEKZNC KTAP SEVNLER VE ZNTLER 1. Her Yan Ik -2932. Eksiksiz Mutluluun Verdii Badnmesi -301-3. Glge Balangc -3044. Kanck ngilizcede Yuvarlanr, Argoda Havlar -3095. Gece Olup Bitenler -3216. Marius, Cosette'e Adres Verecek Kadar Gereki Oluyor -3237. htiyar Kalbin Gen Kalple Karlamas -332DOKUZUNCU KTAP NEREYE GDYORLAR 1. Jean Valjean -349-2. Marius -3513. Msy Mabeuf -355ONUNCU KTAP 5 HAZRAN 1832 1. Sorunun Yzeyi -3632. Sorunun Temeli -369-3. Bir Cenaze Treni: Yeniden Dou Frsat -3784. Eski Zaman Kaynamalar -388-5. Paris'in Orijinalitesi -396ON BRNC KTAP ATOMUN KASIRGAYLA KARDE OLUU 1. Gavroche'un iirinin Kkenlerine Bak; Bir Akademi yesinin iir zerindeki Etkisi 401 2. Gavroche Yryte -4043. Bir Berberin Hakl fkesi -4104. htiyara aran ocuk -4135. Yal Adam -4156. Acemi Askerler -418ON KNC KTAP CORNTHE 1. Kuruluundan Bu Yana Corinthe'in Tarihi -42 i-2. Hazrlk Elenceleri 4293. Grantaire'in zerine Gece kmeye Balyor -4434. Dul Hucheloup'u Avutma Giriimi -4495. Hazrlklar -455-6. Bekleyi 4587. Billettes Soka'ndan Askere Alnan Adam -4628. Le Cabuc Denen, Ama Ad Belki de Le Cabuc Olmayan Biri Konusunda Bir Dizi Son areti 467ON NC KTAP MARIUS KARANLIA GRYOR 1. Plumet Soka'ndan Saint-Denis Mahallesine 475 2. Bayku Bakndan Paris -479

3. En U Snr -482 ON DRDNC KTAP UMUTSUZLUUN YARATTII BYKLKLER 1. Bayrak - Birinci Perde -4912. Bayrak - kinci Perde -4953. Enjolras'n Karabinasn Kabul Etseydi Daha yi Yapard Gavroche -4994. Barut Fs -5015. Jean Prouvaire'n Dizelerinin Sonu -5056. Hayatn Istrabnn Ardndan lmn Istrab 5087. Mesafeleri ok yi Hesaplayan Gavroche -514ON BENC KTAP LHOMME ARME SOKAI 1. Kurutma Kad, Gevezelik -5212. Iklara Dman Yumurcak -532-3. Cosette ve Toussaint Uyurlarken -5384. Gavroche'un gzarlklar -540IV. BLM AZZ DEN VE PLUMET SOKAININ HUZURU BRNC KTAP TARHTEN BRKA YAPRAK 1. yi Biilmi 1831 ve 1832 yllan, Temmuz Devrimi'ne dorudan doruya balanan bu iki yl, tarihin en olaand, en arpc anlanndan biridir. Bu iki yl, kendilerinden nce gelen ve kendilerini izleyen yllann ortasnda ykselen iki da gibidirler. Onlarda devrimin ycelii vardr. Gzler, onlarda sarp uurumlar fark eder. Bu yllarda bizzat uygarln temelleri olan toplumdaki insan kitleleri, birbirlerinin stne, birbirlerine kenetlenmi dnsz kar gruplan, eski Fransz sosyal dzeninin asrlk bulutlan arasndan her an bir grnp bir kaybolurlar. Bu grn ve kaybolulara direni ve hareket ad verilir. Gerein nn, insan ruhunu aydnlatan bu n orada ara sra parlad grlr. Olduka belli snrlan olan bu nemli evre, imdi artk ana hatlanyla onu kavramamza elvermeyecek kadar bizden uzaklamaya balam bulunuyor. Biz yine de bunu deneyeceiz. Restorasyon, tarif edilmesi g bir ara evre olmutu. Bu evrede ylgnlk, bitkinlik vard, homurtu, mnltlar, uyku, kargaa vard -13ve btn bunlar byk bir ulusun yeni bir gelime aamasna ulamasndan baka bir ey deildi. Bu gibi dnemler, kendine zgdrler; onlar kt niyetlerine alet etmek isteyen politikaclar yanltrlar. Balangta ulusun istedii sadece huzurdur; susuzluk duyulan tek ey bar ve huzurdur. Bu da rahat braklmak isteinin yansmasdr. Byk olaylar, byk tesadfler, byk maceralar, byk adamlar, Tanr korusun, bunlar yeterince grdk, hepsinden boyumuzun lsn aldk. Sezar' Prusias'la, Napoleon'u Yve-tot ile deitirmeye hazrz. "Ne iyi bir kralclkt o!" Gne doarken yola kmtk, imdi uzun ve zor bir gnn akamndayz. lk menzil Mirabeau'yla alnd, ikincisi Robespi-erre'le, ncs Bonaparte'la ve artk ayaklara karasular indi. Herkes bir yatak bulup yatmak istiyor. Eskimi, ypranm ballklar; yalanm kahramanlklar, tatmin olmu, doymu arzular; yaplm servetler, hepsi tek bir eyi aryor, istiyor, diliyor, dileniyor. Neyi? Bir barna. Ve sonunda bunu elde ediyorlar. Bara, huzura, keyfince geirilecek zamana sahip oluyorlar. imdi artk mutludurlar. Ne var ki, ayn anda baz olaylar ortaya kyor, kendilerini kabul ettiriyor ve bu sefer de onlar kapy alyor. Bunlar, devrimlerin, savalarn sonucu olan olaylardr, vardrlar, yaamaktadrlar, topluma yerlemek hakkna sahiptirler ve yerleiyorlar da. imdi, olaylar, olgular, ou zaman prensipleri barndrp, beslemekle grevli istihkm ve levazm subaylardr. -14imdi siyaset filozoflarnn gzne neler arptna bir bakalm: Yorgun insanlar rahat ve huzur isterlerken, onlara elik etmi olan olaylar, olgular da garanti istemektedirler. Olaylar iin garanti demek, insanlar iin rahat ve huzur demektir. ngiltere'nin, naiplikten sonra Stuartlar-dan, Fransa'nn imparatorluktan sonra Bo-urbonlardan istedii de buydu. Bu garantiler, zamanlan iin bir zorunluluktur. Olaylara, olgulara bu garantinin verilmesi gerekir. Hkmdarlar, bunlar 'ihsan ederler', ama gerekte olaylarn gcdr bunlar veren. Bu derin ve 'faydal gerek 1662'de Stuartlarm ve 1814'te Bourbonlarm akllarnn ucundan bile gemedi. Napoleon yklnca, alnlarnda Fransa'ya dnmek yazl olan aile, verenin kendisi olduuna ve verdiini de geri alabileceine saf saf inand; Bourbon hanedanl tanrsal hakka sahipti; Fransa ise hibir eye sahip deildi; XVIII. Louis'nin, art'nda ihsan edilen siyasi hakkn, tanrsal hukukun ulu aacndan Bo-urbon

hanedannca koparlp, halka ltfen verilen ve kraln keyfi istedii gn geri alabilecei bir dal parasndan baka bir ey olmayaca eklinde, hsrana uramaya mahkm, safa bir sanya kapld. Oysa Bourbon hanedanlnn, bu ban kendisinde uyandrd honutsuzlua bakarak, onun kendisinden gelmediini anlamas gerekirdi. Bu hanedanlk, on dokuzuncu yzylla birlikte hrmlap aksileti. Ulusun sesleni-15I I lerinden rahatsz oldu. Halkna surat ast. Halk, bunu grd. mparatorluun bir tiyatro sahnesi gibi ortadan kalkma bakarak, gl olduu kuruntusuna kapld. Kendisinin de Napoleon gibi getirildiini dnmedi ve Napoleon'u ortadan kaldran ayn glerin avucunda olduunu grmedi. Bourbonlar gemii temsil ettikleri iin, kkl olduklarn sandlar. Yaralyorlard; gemiin bir parasn oluturuyorlard, ama gemiin btn Fransa'yd. Fransz toplumunun kkleri Bourbonlarda deil ulustayd. Bu karanlk ve lmez kkler hibir zaman bir ailenin hakkn deil, bir halkn tarihini olutururlar. Bu kkler tahtn altndan baka her yerde idiler. Bourbon Hanedan, Fransa iin tarihinin nl ve kanl dnyd, ama artk kaderinin balca unsuru, siyasetinin zorunlu temeli deildi. Bourbonlardan pekl vazgeilebilirdi, nitekim yirmi iki yl sreyle vazgeilmiti, arada bir kesinti olmutu, onlar bunun farknda deillerdi. Nasl olsunlard ki? 9 ter-midor'da XVII. Louis'nin, Marengo gnnde de XVIII. Louis'nin saltanat banda olduklarn hayal ediyorlard. Tarihin balangcndan beri hkmdarlar hibir zaman olgular karsnda, olgularn ierdikleri ve ilan ettikleri tanrsal kudret paras karsnda bu kadar kr olmamlardr. Krallarn hakk denilen bu dnyevi iddia, hibir zaman semavi hakk bylesine inkr etmemitir. Bu aileyi, 1814'te 'balanan' gvencele-16re, kendi deyiiyle tavizlere el koymaya sevk eden byk hata. Ne hazin ey! Onun kendi tavizleri dedii, aslnda bizim zaferlerimizdi, tecavzlerimiz dedii de, haklarmz. Kendisi iin eref saatinin geldiini sanan Restorasyon, Bonaparte' yendiini ve lkede kklemi olduunu farz ederek, yani gl ve derin olduuna inanarak, birdenbire kararn verdi ve sonunu dnmeden darbesini indirdi. Bir sabah Fransa'nn karsna dikildi ve sesini ykselterek, topluluun sfatn da, bireyin sfatn da reddetti, yani ulustan hkmranl, vatandatan zgrl ald. Baka bir deyile, ulusun ahsnda onu ulus yapan eyi, vatandan ahsnda da onu vatanda yapan eyi inkr etti. te, Temmuz kararnameleri denen o nl belgelerin asl-esas budur. Restorasyon ykld. Hakl olarak ykld. Ancak Bourbonlann ilerlemenin her trlsne kar olduklar kesinlikle sylenemez. Onlarn destekledikleri byk iler de yaplmt. Restorasyon devrinde ulus, sakin, kavgasz tartmaya alt; cumhuriyette olmamt bu, bar iinde bykle alt; imparatorlukta bu da yoktu. zgr ve gl Fransa, Avrupa'nn teki uluslar iin cesaret verici bir manzara olmutu. Robespierre devrinde sz devrimindi. Bonaparte devrinde sz topundu; XVIII. Louis ve X. Charles devirlerinde ise sz sras akla geldi. Rzgr dindi, meale yeniden alevlendi. Sakin doruklarda dncelerin lekesiz, saf nn titretii -17grld. Ne muhteem, faydal ve gnl okayc manzarayd bu. On be yl boyunca, ban ve huzur iinde, halk meydanlarnda, dnr iin ok eski, devlet adam iin ok yeni olan u byk ilkelerin ileyiine tank olundu. Yasa nnde eitlik, vicdan zgrl, konuma zgrl, basn zgrl, yetenei olan herkesin her ie girebilme imkn. Bu 1830'lara kadar byle srd. Bour-bonlar, sonunda ilahi takdirin bir uygarlk aleti oldular. Bourbonlarn d, kendi asndan deil, ama ulus asndan muhteem oldu. Gururlu, ama otoritelerini kaybetmi halde terk ettiler taht; karanla gmlleri, tarihte hazin bir heyecan brakan tartmal silinilerden biri olmad. Ne I. Charles'in hayaleti andran sknetine, ne de Napole-on'un kartal haykrna benziyordu ayrllar. ekip gittiler; hepsi bu. Tac karp braktlar ve balarnn evresinde bir hle tutmadlar. Deerliydiler, ama byk, ihtiaml deildiler. Felaketlerin ihtiamndan bir lde yoksundular. X. Charles, Cherbo-urg'tan kt yolculuu srasnda yuvarlak bir masay drtke olarak kestirirken, ken monariden ok, tehlikeye den protokolle kaybedebilecei etiketine kayglanyor gibiydi. Bu klme, onlar seven vefal insanlar ve soylarna sayg gsteren ciddi kiileri zd. Halka gelince, o hayranla laykt. Bir sabah silah ve zorun saldrsyla, bir tr kral ayaklanmasyla kar karya kalan ulus, kendisini ylesine kuvvetli his-18-

setti ki, fkelenmedi bile. Kendisini savundu, soukkanl davrand, her eyi yerli yerine koydu, hkmeti kanun erevesine soktu, Bourbonlan srgne yollad, ama sonra durdu. Yal Kral X. Charles' vaktiyle XIV. Louis'yi barndran krsnn altndan ekip ald ve yavaa yere koydu. Kral ailesinden kiilere zlerek ve zenle el srd. Barikatlar gnnden sonra Guillaume du Va-ir'in o gururlu szlerini sanki hatrlar gibi olan ve btn dnyann gzleri nnde uygulayan tek bir kii deildi, birka kii de deildi, ama Fransa'yd bu, btn Fransa'yd- Zafer kazanm ve zaferinin sarholuu iinde olan Fransa'ydk Guillaume du Va-ir yle demiti: "Byklerin koruyuculuuna snmaya, daldan dala konan kular gibi, talihi ters gideni brakp, talihi yolunda gidenin safna katlmaya alk olanlar iin talihin yz evirdii hkmdarlarna kar asice davranmak kolaydr, ama benim iin krallarmn talihi, hele felakete urayanlarn talihi daima saygya layk olacaktr." Bourbonlar beraberlerinde sayg gtrdler, ama znt yaratmadlar. Sylediimiz gibi, felaketleri kendilerinden byk oldu. Ufukta kayboldular. Temmuz Devrimi btn dnyada annda dostlar ve dmanlar kazand. Kendi doasna gre kimileri heyecan ve sevinle ona koarken, kimileri de ondan yz evirdiler. Bu gndouunun baykular olan Avrupa hkmdarlar, nce yaral ve akn, gzlerini yumdular ve ancak tehditler savurmak iin -19yeniden atlar. Anlalabilir bir korku, balanabilir bir fke. Bu tuhaf devrim, sert bir ok darbesi olmutu; yeni den kralla dman muamelesi yapmak ve onun kann dkmek onurunu bile layk grmemiti. zgrln kendi kendisine iftira etmesinden daima fayda uman despot hkmetlerin gznde Temmuz Devrimi'nin hatas korkun olmak, ama yumuak kalmakt. Zaten ona kar ne bir harekete kalkld ne de gizlice tertipler hazrland. En memnun olmayanlar, en ok rkenler, en fazla titreyenler bile onu selamlyorlard. Bencilliklerimiz, kinlerimiz ne olursa olsun, olaylardan esrarengiz bir sayg kmakta ve bu saygda insan aan bir gle alan birisinin ibirlii kendini duyurmaktadr. Temmuz Devrimi, hakkn, olguyu, gerei yere seriinin zaferidir. htiam dolu bir eydir. Hak, gerei, olguyu yere serer, 1830 Devrimi'nin parlakl buradadr, yumuak kalplilii de yle. Zafer kazanan hakkn iddetli davranmaya hi de ihtiyac yoktur. Hak, doru ve hukuki olandr. Hakkn zellii gemiten gelecee gzel ve saf kalmaktr. En zorunlu grnen, a-dalannca en iyi kabul gren bir gerek bile, yalnzca gerek olarak kalp, iinde ok az hak barndryor, ya da hi banndrmyorsa zamanla mutlaka biimsiz, iren, hatta belki de korkun bir hal almaya mahkmdur. Gerein eriebilecei irkinlik derecesini bir bakta yzyllar tesindeki grnyle tes-20pit etmek isteyenler Machiavelli'ye baksnlar. Machiavelli, ne kt bir cin, ne bir eytan ne de alak ve sefil bir yazardr; o, gerekten baka bir ey deildir. Ve bu gerek, sadece talya'nn gerei deil, Avrupa'nn, on altnc yzyln gereidir. ren grnr ve on dokuzuncu yzyln ahlak anlay karsnda irentir de. Hak ile gerek arasndaki bir mcadele, toplumun douundan beri sregelmektedir. Bu kavgaya bir son vermek, salt, katksz dnceyi insanlk gereiyle kaynatrmak, bar yoldan hakk geree ve gerei de hakka nfuz ettirmek. Bilge kiilere den grev budur ite. 2. Kt Dikilmi Ama bilge kiilerin alma ve eserleri baka, muktedirlerin, yeteneklilerinki bakadr. 1830 Devrimi abucak durmutu. Bu devrim karaya oturur oturmaz, yetenekli muktedirler hemen karaya oturan paralamaya giriirler. Yzylmzda muktedirler kendilerine devlet adam sfatn vermilerdir. yle ki, sonunda bu devlet adam sz biraz argoya kaar olmutur. Geri, muktedirlerin bulunduu yerde hep kkln, aalklm bulunduunu da unutmamal; muktedirler demek, 'aalklar' demektir. Dolaysyla devlet adam kimileyin 'hain' anlamna gelir. yleyse, Temmuz Devrimi gibi devrimler, -21muktedirler asndan ahdamarlannm kesilmesi demektir. Bu damarlarn acilen balanmalar gerekir. Fazlasyla byk vaat edilen hak, huzursuzluk yaratr. Hak onaylanp kabul edilmise, devletin de yeniden onaylanp kabul edilmesi gerekir. zgrlklerimiz gvence altna alnmsa, bu kez g ve iktidar zerine kafa yormamz arttr. Burada bilge kiiler henz iini bilenlerden ayrlmamlardr, ama yava yava kukulanmaya balarlar. ktidar, kabul. Ama nce iktidar nedir? Sonra, kayna nedir? Muktedirler, mrldanlan itiraz duymamazlktan gelirler ve dalaverelerine devam ederler. Kendi karlarna dnk hayalleri, zorunluluk maskesi altnda tamakta usta olan bu politikaclara gre, bir devrimden sonra bir halk iin ilk ihtiya, eer bu halk kralcln hkim olduu bir ktada yayorsa, kendisine bir hanedan bulmaktr. O halk, devrimden sonra bar ve huzura ancak bu yoldan kavuur derler, yani yaralarn pansuman edip, evini onarabilir. Hanedan daraacm gizler; ambulans rter. Gelgeldim, bir hanedan bulmak her zaman kolay i deildir.

Zorda kalnrsa, rastgele ilk deha sahibi adam ya da hatta ilk servet sahibi kii bir kral yaplabilir. Birinci halde Bonaparte', ikincisinde trbide' elde edersiniz. Ama rastgele ilk aile bir hanedan kurmaya yetmez. Bir soyda belli bir miktar eskiliin bulunmas gerekir ve yzyllarn buruuklan yle kendiliinden olmaz. -22e 'devlet adamlar' gzyle baklrsa, her trl itiraz hakkmz sakl tutarak, bir devrimden sonra kacak kralda acaba ne gibi nitelikler bulunmaldr? sorusunu sorabiliriz. Bu kral, devrimci olabilir ve byle olmas da faydaldr, yani bu devrime katlm, onda pay olan, orada lekelenmi ya da n kazanm, onun baltasn kavram ya da klcn kullanm olmaldr. Peki, bir hanedanda aranan nitelikler nelerdir? Bu hanedan ulusal ve ulusu, yani uzaktan devrimci olmaldr, yaplan eylemlerle deil de, benimsenen fikirlerle. Gemiten meydana gelmeli, bir tarihi olmal, gelecek vaat edip, sevimli olmaldr. Btn bunlar, ilk devrimlerin neden tek insanla Cromwell veya Napoleon rneinde olduu gibi yetindiklerini, ikincilerinse neden Brunswick Hanedan ya da Orleans Hanedan gibi ille de bir aile bulmak istediklerini anlalr klar. Kral hanedanlar u Hint incirine benzer. Her dal topraa kadar eilip, orada kk salarak, yeni bir incir aac olur. Her dal bir hanedan olabilir. Bunun tek art halka kadar eilmektir. te, muktedirlerin teorisi budur. u halde, byk marifet udur: Bir baarya biraz felaket havas katmak ve bylece ondan kan olanlann da titremesini salamak, her ileri adma her trl korkuyu vermek, gei erisini ilerlemeyi yavalatncaya kadar uzatmak, bu afa soluklatrmak, heyecann sert yanlarn aka ktleyip gi-23dermek, sivrilikleri, trnaklan kesmek, zaferi pamuklara sarmak, hakk krklere br-mek, halk denen devi yumuak ynl bezlerle kundaklayp arabuk yatrmak, bu an sal perhize sokmak. Herkl' dinlenmeye almak, byk olay ilaca batrmak, idealle kargaa karm zihinlere ot zlerine bulan-dnlm nektar sunmak, an baarya kar tedbirler almak, devrimin ban bir abajurla sslemek. 1830 devriminde ynetim, daha nce ngiltere'nin 1688'de uygulad bu teoriyi kulland. 1830, yokuun yansnda durdurulmu bir devrimdir. Yanm ilerleme, yanm hak. Oysa, gne nasl mumu bilmezse, mantk da orta karar diye bir ey bilmez. Devrimleri kim yan yolda durdurur? Burjuvazi. Niin? nk burjuvazi doyuma ermi karlardr. Dn itaht, bugn alabildiine bolluktur, yann tkabasa doygunluk olacaktr. 1814'te Napoleon'dan sonra ortaya kan olay 183O'daX. Charles'dan sonra tekrarland. Burjuvaziyi yanl yere zel bir snf yapmak istediler. Burjuvazi, sadece halkn memnun edilmi ksmdr. Burjuva, imdi oturacak vakti olan insandr. Oturulacak sandalye bir kast deildir. Ama bir an nce oturmak isteini gerekletirmeye kalkarsak, insanln yryn engelleriz. ou zaman erken rehavete kaplmak burjuvazinin hatas olmutur. -24Smf snf yapan hata deildir. Hata yapmak, bir snfn grevi olamaz. Bencillik, sosyal dzenin blmlerinden biri deildir. Kald ki, bencillie kar da adil olmak gerekir. 1830 sarsntsndan sonra milletin burjuvazi denen ksmnn zledii hal, kaytszlk ve tembellikle kansan ve iinde biraz da utan bulunan adalet deil, ryalara ak, anlk bir unutma salayan uyku deil, bir molayd. Mola, garip ve elien iki anlamdan oluan bir kelimedir: Yry halinde bir birlik, yani hareket; durma, yani dinlenme. Mola, kuvvetlerin onanlmasdr, silahl ve uyank dinlenmedir; saa sola nbetiler diken, tetik stnde duran bir olaydr. Mola, hem dnk mcadeleyi, hem yarnki mcadeleyi iinde tar. Bu mola, aradr; 1830'la 1848 aras. Burada mcadele dediimiz eye ilerleme de denilebilir. u halde, burjuvaziye ve devlet adamlan-na u mola kelimesini syleyecek birisine ihtiya duydular. Mola; ara; bir 'ramen' ara verildi; nk... durumu vardr karmzda. ki yandan olumu bir bireysellik karma bir kiilik, hem devrimi, hareketi; hem de istikran, hareketsizlii iaret eden bir kiilik; baka bir deyile, gemi ile gelecein ahengini salayp imdiyi, bu an gvence altna alan bir teklik, bir bireysellik. Bu zellii tayan adam, elde hazrd. Ad da Louis-Philippe d'Orleans'd. 222'ler Louis-Philippe'i kral yaptlar. Lafayette tahta kma trenini stlendi. -25Louis-Philippe'e cumhuriyetilerin en iyisi adn verdi. Paris Belediye Saray, Reims Ka-tedrali'nin yerini ald. Bir yan tahtn tam taht yerine konulmas bylece '1830'un eseri' oldu.

ini bilen kiiler ilerini bitirince, bulduk-lan zmn muazzam kusuru annda snt-t. Btn bunlar katksz, mutlak hukukun erevesi dnda yaplmt. Mutlak hukuk haykrd: tiraz ediyorum! ve sonra -korkun eykaranla ekildi. 3. Louis-Philippe Devrimlerin kollan korkun, elleri uurludur, sert vururlar, ama iyi seerler. Hatta 1830 Devrimi gibi tamamlanmam, yozlam, soysuzlam, sradan ayaklanmalar derecesine indirilmi olsa bile, hemen daima vakitsiz gelmi olmadklarn gsterecek kadar ilahi takdirin aydnl kalr ilerinde. On-lann gne tutulur gibi glgede kalmalan, hibir zaman haklanndan feragat ettikleri anlamna gelmez. Ama fazla yksekten atp tutmayalm, devrimler de yanlrlar, nitekim vahim yanlmalar grlmtr. 1830'a dnelim. 1830 yolundan sapmakla talihli kt. Ksa kesilen devrimden sonra, dzen ad verilen kuruluta kral, krallktan daha iyiydi. Louis-Philippe ender rastlanr bir insand. Tarihin mutlaka hafifletici nedenler bulaca bir babann oluydu, ama bu baba, ayp-26lanmaya layk olduu kadar, saygya da laykt, zel erdemlerinin hepsine, kamuyu ilgilendiren erdemlerin de birouna sahipti; salna, servetine, ahsna, ilerine byk zen gsterir, bir dakikann bile deerini bilirdi, ama bir yln deerini her zaman bilmezdi; itidalli, sakin, uysal, sabrlyd; babacan adam, iyi bir prensti; eiyle yatard ve saraynda evlilik yatan burjuvalara gstermekle grevli uaklan vard, nk eskiden ailenin byk karde kolunun gayrimeru ilikilerini aka sergilemelerinden sonra, dzenli kan koca yatann iftiharla tehiri faydal olmutu; btn Avrupa dillerini bilirdi, daha ender grlm bir durumr btn imtiyaz ve karlann dillerini bilir, konuurdu; 'orta snfn olaanst bir temsilcisiydi, ama onu aard ve sonuta ondan daha bykt; kannn deerini takdir etmekle birlikte, zellikle kendi zdeerine gvenmek ve kendi soyu sorununda, bu ok zel sorunda Bourbonlar-dan deil, Orleanslardan olduunu ilan etmek dirayetini gstermiti; ancak Zat- Sani-leri iken soyunun en birinci prensiydi, ama majeste olduu gn gerek bir burjuva oldu; toplum iinde uzun ve dank, zel hayatnda ksa ve zl konuurdu; cimri olduu sylenirdi, ama bunun kant yoktu; aslnda kendi fantezileri ya da grevleri sz konusuysa, msriflie kar pek duyarl deildi; asilzadeydi, ama valye deildi; sade, sakin ve glyd, ailesi ve saray halk tarafndan ok sevilirdi, hosohbetti, doru yolda bir devlet adamyd, iten souktu, o an ilgi duyduu -27konuya kendisini tamamen verirdi, daima mmkn olduu kadar yakndan idare ederdi, kin duymak da, minnet duymak da elinden gelmezdi. stnleri sradan olanlara kar merhametsizce kullanrd, tahtlarn altnda sar bir uultuyla homurdanan o esrarl ittifaklar parlamento ounluklanyla oyuna getirmekte ustayd, akyrekliydi, bazen almakta ihtiyatszla kadar vard, ama bu ihtiyatszlk iinde bile fevkalade becerikliydi; tedbiri, ehresi, maskesi boldu; Fransa'y Avrupa'yla, Avrupa'y da Fransa'yla korkuturdu, lkesini sevdii kesindi, ama ailesini tercih ederdi; otoriteden ok, hakimiyete ve kibirden ok otoriteye deer verirdi, ki byle bir tutumun u felaket yan vardr: Her eyi baarya evirdiinden hileyi kabul eder ve alakl kesinlikle reddetmez, buna karlk u faydal yan da vardr: Siyaseti iddetli atmalardan, devleti kopmalardan, toplumu bela ve skntdan korur, titiz, drst, uyank, dikkatli, nfuzlu, yorulmak bilmezdi, bazen kendi kendini yok sayd, yalanlad olurdu; Ancne'de Avusturya'ya kar cesur, spanya'da ngiltere'ye kar sebatkrd, Anvers'i bombalad, Pritchard'a tazminat dedi; Mar-seillaise'i tam bir inanla sylerdi; yorgunlua, bitkinlie, gzellik ve ideal zevkine, cretkrca cmertliklere, topyaya, ham hayale, fkeye, bo gurura, korkuya yabancyd; g-zpekliin her trlsne sahipti; Valmy'de general, Jemmapes'da askerdi; sekiz defa su-ikaste urad ve hepsinden glmseyerek kt; bir humbarac kadar sert, bir dnr -28kadar cesurdu; sadece Avrupa'nn sarsntya uramas ihtimalleri karsnda endielenirdi, byk siyasi maceralara gre deildi; hayatn tehlikeye atmaya daima hazrd, ama eserini asla, kendisine bir kral olarak deil, bir zek olarak itaat edilmesini salamak iin iradesini etki klna sokard; gzlem yetenei vard, ama kehanet yetenei yoktu; dncelere pek nem vermezdi, ama insanlar deerlendirmesini bilirdi, yani hkm vermek iin grmesi gerekirdi; sratli ve keskin bir saduyusu, pratik bir zeks vard, kolay konuurdu, bellei ok glyd; Sezar, skender ve Napoleon'la tek benzer noktas olan bu gl bellekten daima yararlanrd; olaylar, ayrntlar, tarihleri, zel isimleri bilir, kitlenin eilimlerini, tutkularn, dehalarn, ruhlarn i zdeyilerini, gizli ve karanlk isyanlarn, tek kelimeyle, bilincin grnmez akmlar diyebileceimiz eylerin hibirini bilmezdi; Fransa'nn st tabakasnda kabul gryordu, ama alt tabakalaryla pek uyumu deildi; incelikle her iin iinden syrlrd, fazla hkmet eder, yeterince saltanat srmezdi; kendi kendisinin babakanyd; byk fikirlerin karsna kk gereklerden engel karmakta pek ustayd; uygarlk, dzen ve organizasyon konusunda ki yaratcln bir melekeyi, bir eit formalite ve ekime esprisiyle birletirirdi, bir hanedann kurucusu ve hakkn savunucusuydu; biraz Charlemag-ne'e, biraz da bir avukata benzerdi, ksaca yksek ve orijinal bir kiilikti. Fransa'nn kayglanmasna ramen gl devlet olmay -29-

bilen bir hkmdard. Louis-Philippe yzyln en sekin kiileri arasnda yer alacaktr ve an ve n biraz sevseydi, yararllk duygusuna sahip olduu kadar azamet duygusu da tasayd, tarihin en nl yneticileri srasna geerdi. Louis-Philippe genliinde yakklyd ve yallnda da zarif ve sevimli kalmt; ulus onu her zaman benimsenemiti, ama ounluk memnundu ondan. Byleme yetenei vard. htiam yoktu, ne kral olmasna ramen ta tard ne de ihtiyarlna ramen salar beyazd. Davranlar eski rejime, alkanlklar yenisine uygundu, 1830'a uygun bir ekilde soylu burjuva karmyd. Louis-Philippe gei devrinin hkmdaryd; eski telaffuz ve imla ekillerini muhafaza eder, bunlar modern dncelerin hizmetinde kullanrd; Polonya'y, Macaristan' severdi, ama Polonyallar yerine les Polonais diye yazar, Macarlar yerine les Hongrais diye telaffuz ederdi. X. Charles gibi milli muhafz niformas giyer, Napoleon gibi Legion d'honneur kordonu takard. Kiliseye az giderdi, ava hi gitmezdi. Operaya asla admn atmazd. Ne zangolar, ne zaar uaklar ne de danszler onu batan karabilirlerdi; bu, onun burjuvazi katndaki poplerliini salayan bir yanyd. Sarayl takm yoktu. Kolunda emsiyesiyle dar kard ve bu emsiye uzun sre onun ban ssleyen hle oldu. Biraz marangoz, biraz bahvan, biraz da doktordu; attan den bir srcden bedeninin bir tarafn yarp, zeri-30ne boynuz koyarak kan alrd; III. Henri hanerini almadan bir yere gitmedii gibi, Louis-Philippe de neterini almadan bir yere gitmezdi. Kralclar, ilk defa iyiletirmek iin kan dken bu komik kralla alay ediyorlard. Tarihin Louis Philippe'e ynelttii eletirilerde bir indirim yapmak gerekir; bunlarn bazlar krall, bazlar saltanat, bazlar da kral itham ederler; bu stunun her biri ayr bir toplam verir. Demokratik haklarn geri alnmas, ilerlemenin ikinci sradan bir ilgi konusu olmas, sokak protestolarnn iddetle bastrlmas, ayaklanmalarn askeri cezalara arptrlmas, isyanclarn silahtan geirilmesi, Transnonain Soka olay harp divanlar, kanun lkesinin gerek keyi yutmas, hkmetin yz bin imtiyazlya yan yanya ortak i grmesi, btn bunlar kralln iidir; Belika tahtnn reddi, ngilizlerin Hindistan' fethetmesi gibi, Cezayir'in ok sert ekilde, uygarlktan ok, barbarlkla fethi, Abdl-kadir'e verilen szn tutulmamas, Blaye'in, Deutz'n satn alnmas, Pritchard'a tazminat denmesi saltanatn iidir; milli olmaktan ok, ailevi olan politika ise kraln ii. Grld gibi, hesabn dkm yapldnda kraln yk hafifler. Onun byk hatas udur: Fransa adna alakgnlllk etmitir. Bu hata nereden geliyor? Syleyelim: Louis Philippe, fazlasyla baba bir krald, iinden hanedan kartlmak istenen bir ailenin bu kulukalk devri, her eyden korkar, -31rahatsz edilmekten holanmaz. te o an ekingenlikler bu yzdendir ve bunlar sivil geleneinde bir 14 Temmuz, askeri geleneinde de bir Austerlitz olan bir halk iin rahatsz edicidir. Kald ki, ilk nce yerine getirilmesi gereken kamu grevleri bir yana braklrsa, Lou-is-Philippe'nin ailesine kar bu derin sevgisine o aile laykt. Hayranlk verici bir ev halkyd bu. Erdemler, yeteneklerle atba beraber gidiyordu. Louis Philippe'in kzlarndan biri, Marie d'Orleans, soyunun adn sanatkrlar srasna koyuyordu, nasl ki Charles d'Orleans da bu ad airler srasna koymusa. Marie d'Orleans ruhunu bir mermerde ci-simletirerek, adna Jeanne d'Arc demiti. Louis Philippe'in iki olu, Mettemich'ten u demagojik vgy koparmlard; "Onlar hi grlmedik delikanllar ve grlmedik prenslerdir." te, Louis Philippe hakknda hibir ey gizlemeden, hibir eyi abartmadan sylenecek gerekler bunlardr. Eitlik prensi olmak, benliinde Restorasyonla Devrim'in elikisini tamak, yneten kiide gven verici bir hale gelen devrimcinin kayg verici yanma sahip olmak, 1830'da Louis Philippe'in talihini oluturmutur. Bir insanla bir olay arasnda bundan daha kusursuz bir uygunluk hibir zaman grlmemitir; bu iki ey iice geti ve bir cisimleme, bir tezahr ortaya kt. Louis-Philippe, insan haline gelen 1830'dur. stelik tahta kma konusunda byk bir tercih nedenine sahip-32ti: Srgn. Srlmt, yersiz-yurtsuzdu, fakirdi. Kendi emeiyle yaamt. Fransa'da en zengin prens mlklerinden faydalanma hakkna sahip olan bu adam, svire'de yiyecek bir ey bulabilmek iin yal atn satmt. Reichenan'da, kz kardei Adelaide nak iler, diki dikerken, kendisi de matematik dersleri vermiti. Bu kralla birlikte akla gelen bu anlar burjuvaziyi heyecanlandryordu. XI. Louis'nin yaptrd ve XV. Louis'nin kulland Mont Saint-Michel'deki son demir kafesi de kendi elleriyle ykmt. Dumouriez'nin yolda, Lafayette'in dostuydu; Jakobenler kulbnde ye olmu; Mirabeau, onun dosta srtna vurmutu;Danton ona, "Delikanl," demiti. Yirmi drt yandayken, 93'te, Msy de Chartre olarak, Konvansiyon'un kk bir locasnn dibinden, gayet yerinde bir deyimle, u zavall zorba denilen XVI. Louis'nin yarglanmasn seyretmiti. Devrimin kr basireti, kraln kiiliinde krall ve krallkla birlikte de kral ezerken ve fikrin vahice ezilii iinde bir insann da ezildiini hemen hi fark etmezken, mecliste esen muazzam

frtnaya soru soran, fkeli kamuya ne cevap vereceini bilemeyen Capet'ye, bu kayg verici esintinin altnda o ahane ban mthi bir aknlk iinde sallanna, mahkm edenler olsun, mahkm edilen olsun, herkesin bu felaket iindeki nispeten hissedilen masumiyetine, btn bu eylere bakm, bu belirtileri seyretmi ve yzyllarn, Konvansiyon Mahkemesi huzuruna karln grmt. XVI. Louis'nin, sorumlu yerine konulan bu talih-33sizliin arkasnda karanlklar iinde dorulan o muazzam san, monariyi grmt ve hemen hemen Tanrnn adaleti kadar kiisel kayglardan uzak halkn da yce adaletine kar, ruhunda saygl bir korku kalmt. Devrim, onda ok derin bir iz brakmt. Hatralar, bu byk yllarn aklna, dakikas dakikasna vurulmu canl bir damga gibiydi. Bir gn, doru szlnden phe edemeyeceimiz bir tann nnde, kurucu meclis yelerinin alfabetik listesinden btn A harfini ezbere dzelterek okumutu. Louis-Philippe, bir aklk, aydnlk kral olmutu. Uzun hkmdarl zamannda basn zgr, mahkemeler zgr, vicdan ve sz zgrd. Eyll yasalar, ii d bir yasalardr. In imtiyazlar zerindeki kemirici gcn bilmesine ramen, tahtn aydnla ak tutmutur. Tarih, onun bu drstln hesaba katacaktr. Louis-Philippe, sahneden ekilen btn tarihsel kiiler gibi, bugn insanlk vicdan tarafndan yarglanmaktadr. Davas henz ancak balang mahkemesinde bulunuyor. Tarihin o saygdeer ve zgr sesiyle konutuu saat onun iin henz almad; bu kral iin kesin hkmn verilecei an daha gelmedi; ciddi ve nl tarihi Louis Blanc bile onun hakkndaki ilk hkmn son zamanlarda yumuatt. Louis-Philippe, adna 221 ve 1830 denen buuklar tarafndan; yani ya-nm bir parlamento ile yarm bir devrim tarafndan seilmitir ve felsefenin yksek gr noktasndan baktmzda, yukarda syle-34diklerimizden de anlalaca gibi, biz onu burada ancak mutlak demokratik ilkeler adna snrl olarak yarglayabiliriz. Mutlan gznde, nce insan haklarnn, sonra da kamu haklarnn dnda kalan sahiplenmeler gasptr. Ama bu ekinceli kaytlar bir kere yapldktan sonra, unu hemen syleyebiliriz ki, ona ne trl bakarsak bakalm, zet olarak Louis-Philippe eski tarihin eski dilini kullanarak sylersek, insanlarn esenlii gz nnde tutulduunda imdiye kadar tahta gemi hkmdarlarn en iyilerinden biridir. Ondan, ona karm olan ey nedir? Taht. Louis Philippe'den kral karnz, geriye insan kalr. Ve bu insan, iyi bir insandr. Hatta bazen hayranlk uyandracak kadar iyidir. ou zaman, en vahim anlarn arasnda btn kta diplomasisine kar verilen bir mcadeleyle geen bir gnn sonunda, akam dairesine dner ve orada yorgunluktan bitkin, uykusuz bir halde ne yapard? Bir dosya alr ve gecesini bir cinayet davasn incelemekle geirirdi. Avrupa'ya kafa tutmann iyi bir i olduunu, ama bir insan celladn elinden kurtarmann daha da byk bir i olduunu dnrd. Adalet bakanna direnirdi; "Yasa gevezeleri," dedii savclarla giyotine giden yolun her adm iin ekiirdi. Bazen masasnn stn yn yn dosyalar kaplar, hepsini incelerdi. Hkm giymi bu zavall balan kendi hallerine terk etmek onun iin bir ikenceydi. Bir gn, yine az nce bahsettiimiz tana yle demiti; "Bu ge^ ce yedi kiiyi kurtarp onlardan aldm." H-35kmdarlnn ilk yllarnda lm cezas adeta kaldrlm gibiydi, idam sehpasnn yeniden kurulmas, kraln iradesine bir tecavz oldu. Hanedann byk evlat daimin iktidara gelmesiyle birlikte Greve Meydan ortadan kalktndan, Barriere Saint-Jacques adyla bir burjuva Greve Meydan kuruldu; 'pratik kiiler' yan meru bir giyotine ihtiya duydular; burjuvazinin liberal yanlarn temsil eden Casimir Perier'ntn zaferlerinden biri oldu bu. Louis-Philippe, Beccaria'nn eserine kendi eliyle notlar yazmt, Fieschi'nin suikastndan sonra yle haykryordu; "Yazk ki, yaralanmadm! Yoksa balayabilirdim." Bir keresinde, nazrlarnn kar koymalarna imada bulunarak, amzn en cesur simalarndan biri olan siyasi bir mahkm hakknda yle yazyordu; "Onu baladm, geriye artk bunu kabul ettirmem kalyor." Louis-Phi-lippe, tpk IX. Louis gibi yumuak, IV. Henri gibi iyi biriydi. imdi, bizim iin tarihte iyilik ender rastlanr bir cevher olduundan, iyi olan, byk olandan hemen hemen nde gelir. Louis-Philippe bazlarnca sert, bazlarnca da belki hain bir ekilde deerlendirilmitir. Byle olduuna gre, bu kral tanm ve bugn kendisi de bir hayaletten farksz olan birinin, tarih huzurunda onun hakknda tanklk yapmasndan daha doal bir ey olamaz. Bu tanklk, ne trden olursa olsun, her eyden nce ve hi phesiz kar gtmez bir tanklktr; bir l tarafndan yazlm kitabe samimidir; bir hayalet, baka bir hayaleti -36avutabilir; ayn karanlklar paylama ve birbirini vme hakkn verir. Gurbetteki iki mezar iin; u beriki, tekine dalkavukluk etti denilmesinde korkacak hibir ey yoktur. 4. Temelin Altndaki atlaklar

Anlatmakta olduumuz dramn, Louis-Philippe'in hkmdarlnn ilk zamanlarn rten trajik bulutlardan birine gmlmek zere olduu u srada herhangi bir yanl anlamay nlemek gerekiyordu, bu kitabn bu kral hakkndaki fikrini aklamas bir zorunluluktu. Louis-Philippe'in krallk otoritesini elde etmesi kendisi tarafndan hibir zorlama, dorudan hibir aba gsterilmeksizin, devrimci bir dnmle olmutur. Geri bu devrimin gerek amacndan ok farkl bir eydi, ama Orleans Dk'nn, buna hibir kiisel inisiyatifi yoktu. Prens olarak domutu ve kral seildiini sanyordu. Bu vekleti o kendi kendine vermedi, zorla da almad; sadece ona teklif etmiler, o da kabul etmiti; bu teklifin yaplmasn hak ettiine yapld ve bunu kabul etmenin de bir grev olduuna inanyordu, phesiz yanlt bu, ama inanyordu. Tahta iyi niyetle sahip kmas bu yzdendir. imdi unu tam bir vicdan huzuruyla syleyelim ki, Louis-Philippe halka sahip knda iyi niyetli olduuna, demokrasi de iyi niyetle hcuma kalktna gre, sosyal mcadeleden kan korkun olaylardan ne kral ne de demokrasi sorumludur. Prensiplerin arpma-37s, doa unsurlarnn arpmasna benzer. Okyanus suyu, kasrga havay savurur; kral krall, demokrasi halk savunur, grece olan, yani monari mutlak olana, yani cumhuriyete kar direnir; toplum, bu atma iinde kan kaybeder, ama onun bugnk strab, ilerde kurtuluu olacaktr. Her durumda mcadele edenleri lanetlememek gerekir. Taraflardan biri yanlmaktadr phesiz, hak, dev Rodos heykeli gibi iki kyya birden, yani bir ayayla cumhuriyete, br ayayla kralla basan bir ey deildir; o blnmezdir, tmyle bir yandadr, ama yamlanlar samimiyetle yanlrlar, bir Vendeeci haydut olmad gibi, bir kr de krlnden tr sulu olamaz. Onun iin, bu korkun atmalarn suunu eyann kaderinden baka bir eye yklemeye kalkmayalm. Bu frtnalar her ne olursa olsun, bunlara insan sorumsuzluu karmtr. Bu aklamay tamamlayalm: 1830 hkmeti iin hayat, annda ok zorlat. Daha dn domuken, bugn mcadele vermek zorunda kald. Daha kurulur kurulmaz, yeni yerine oturtulmu, daha salamlamam olan Temmuz yaps, zerinde her tarafta birden belli belirsiz birtakm ekitirme hareketleri hissetmeye balad. Direni hemen ertesi gn dodu; beki de bir gn ncesinden domutu. Dmanlk aydan aya byd, gizliyken apak hale geldi. Fransa dnda krallar tarafndan pek iyi -381 kabul grmeyen Temmuz Devrimi, sylediimiz gibi, Fransa'da da eitli ekillerde yorumlanmtr. Tanr kendi isteklerini, insanlara olaylar zerinden bildirir; bunlar karanlk metinlerdir, esrarl bir dille yazlmlardr. nsanlar hemen bunun evirilerini yaparlar; acele yaplm, doru olmayan, yanl, eksik ve mantkszlklarla dolu evirilerdir bunlar. Tann'nm dilini pek az kafa anlar. En ince, bilge grl, en sakin, en derin olanlar bile yava yava zerler bu dili, ama ellerinde metinleriyle ortaya ktklarnda i oktan olup bitmitir; ehir meydannda satlan yirmi eviri vardr artk. Her eviriden bir parti, her mantkszlktan da bir hizip ortaya kar; her parti, tek hakiki metnin kendisininki olduunu ve her hizip, hakikat nn elinde olduunu sanr. ok defa iktidarn kendisi de bir hiziptir. Devrimlerde akntya krek ekenler vardr, bunlar eski partilerdir. Tann'nn ltfundan gelen mirasa bal bu eski partilere gre devrimler, isyan hakkndan kt iin, onlara kar isyan etme hakk vardr. Yanl, nk devrimlerde kendisine isyan edilen halk deil, kraldr. Devrim, isyann tam aksidir. Her devrim, normal bir icraat olduundan, meruiyetini kendi iinde tar. Sahte devrimciler bazen bu meruiyetin onurunu lekelerler, ama o kirlense de varln korur, kana bulansa da baki kalr. Devrimler, bir tesadften deil, zorunluluktan karlar. Bir devrim, tasarmn geree dndr. Olur, nk olmas gerekir. -39Eski lejtimist' partiler, yanl muhakemeden fkran her eit iddetle 1830 Devrimine saldrmaktan geri kalmyorlard. Hatalar mkemmel birer mermidirler. Lejtimistler, devrimi byk bir ustalkla, vurulabilecek yerlerinden, zrhnn kusurlu, mantnn eksik olduu yerlerinden vuruyorlard. Bu devrimin krallna hcum ediyorlard. Ona ba-nyorlard: Devrim, bu kral da ne oluyor? Hizipler, doru nian alan krlerdir. Ayn haykr cumhuriyetiler de koparyorlar di. Ama onlardan gelince bu haykr mantkl oluyordu. Lejtimistlerde krlk olan ey, demokratlarda derin grllkt. 1830 halk aldatmt. fkeli demokrasi onu bunun iin yeriyordu. Gemiin saldrsyla gelecein saldrs arasnda Temmuz kurumu rpnp duruyordu. Devrim kurumu bir yandan monariyle geen yzyllar, br yandan ezeli ve ebedi hukukla ba dertte olan dakikay temsil ediyordu. Bundan baka, devrim, dta devrim olmaktan kp monari halini ald iin, 1830, Avrupa'ya nclk etmek zorundayd. Bar koruma gayreti, ileri bsbtn kartryordu. Manta aykr olarak istenen bir ahenk, ou zaman bir savatan daha pahalya mal olur. Durmadan gemlenen, ama durmadan da iin iin homurdanan bu gizli atmadan, ortaya silahl bir bar kt; kendi kendisin-

* Fransa'da Bourbon Hanedan'nn Orleans kolu (kk karde kolu) lehine 1830'da tahttan uzaklatrlan byk kolun taraftarlarna verilen ad. -40den devaml kukulanan uygarln ykc aresi. Avrupa kabinelerinin arabasna koulu olmasna ramen, Temmuz krall aha kalkyordu. Metternich ona bir kstek vurmay ok isterdi. Fransa'da ilerleyiin ittii krallk, bu sefer Avrupa'daki monarileri itmekteydi. Kendisi yedekteyken, bakalarn yedee alyordu. Bu arada, ierde yoksulluk, proletarya, cret, eitim, ceza sistemi, fuhu, kadnn kaderi, zenginlik, sefalet, cret, eitim, tketim, blm, mbadele, para, kredi, sermayenin hakk, emein hakk, btn bu sorunlar toplumun tepesinde reyip duruyordu; binaya gre atda olan, tehlikeli bir taknlkt bu. Asl siyasi partilerin dnda baka bir hareket daha boy gstermekteydi. Demokratik fermantasyona felsefi fermantasyon karlk veriyordu. Elit tabaka da kitle gibi rahatszlk duymaktayd; baka ekilde, ama ayn derecede. Mttefikler dnyor, onlar dnrlerken altlarndaki zemin, yani halk, devrimci akmlara kaplm, sanki belli belirsiz sara sarsntlar iinde titreyip duruyordu. Bu dnrlerden bazlar tek bana, bazlar toplu halde, adeta iman birlii etmiesine sosyal sorunlar bar bir tarzda, ama derinlemesine kartryor, elden geiriyorlar di. Umursamaz madenciler gibi, bir volkann derinliklerine doru dehlizleri sakin sakin kazp ilerliyorlar, sar sarsntlardan, kendini belli eden iddetli atelerden pek tedirgin grnmyorlard. -41Bu sknet, bu alkantl devirde hi de gzellii olmayan bir manzara oluturmuyordu. Bu adamlar, insan haklan sorununu siyasi partilere brakarak, mutluluk sorunuyla urayorlard. nsann refah, ite onlarn toplumdan elde etmek istedikleri buydu. Maddi sorunlar, tarm, sanayi, ticaret sorunlarn adeta bir din mertebesine karyorlard. Biraz Tanr, pek ok da insan tarafndan oluturulmu olan uygarlkta karlar, dinamik bir yasaya gre birleip, karp, kenetlenerek, hakiki sert bir kaya olutururlar. Siyasetin jeologlar olan iktisatlar, bu kayay sabrla incelerler. eitli adlar altnda gruplaan, ama hepsini sosyalistler diye bir tek adla gsterebileceimiz bu insanlar, ite bu kayay oyup, ondan en yce insan mutluluunun canl sularn fkrtmak iin urayorlard. almalar, idam sehpas sorunundan sava sorununa kadar her eyi kucaklyordu. Fransz Devrimi tarafndan ilan edilen insan haklarna, kadn ve ocuk haklarn da ekliyorlard. Sosyalizmin sorunlarn eitli nedenlerden dolay burada teorik olarak derinlemesine ele almaymz hayret uyandrmayacaktr sanrz. Sadece bu sorunlar belirtmekle yetiniyoruz. Sosyalistlerin ele aldklar problemlerin hepsi, kozmogonik grler, hayaller ve mistisizm bir yana, u iki belli bal soruna indirgenebilir. -42Birinci sorun: Servetlerin retilmesi. kinci sorun: Servetlerin bltrlmesi. Birinci sorun, emek konusunu ierir. kinci sorun, cret konusunu iinde tar. Birinci sorunda kuvvetlerin kullanlmas sz konusudur. kincisinde yararlanmalarn datlmas. Kuvvetlerin iyi kullanlmasndan kamu gc doar. Yararlanmalarn iyi datlmasndansa bireyin mutluluu kar. yi datmdan, eit datm deil adil datm anlalmaldr. En birinci eitlik, adillik-tir. Bu iki eyin birlemesinden darda kamu gc, ierde bireyin mutluluu; sosyal refah doar. Sosyal refah demek, mutlu insan, zgr yurtta, byk ulus demektir. ngiltere, bu iki sorundan birincisini zmtr. Serveti mkemmel bir ekilde yaratr; ama kt bltrr. Ancak bir yanyla tam olan bu hal tarz kanlmaz olarak u iki an uca varr: Korkun bir bolluk, korkun bir sefalet. Btn kazanlar bazlarna, btn yoksunluklar geri kalanlara, yani halka verilir. Oysa, imtiyaz, istisna, azaltmalar, feodalite hep emekten doar. Bu yanl ve tehlikeli durum, kamu gcn tek tek bireylerin sefaletine dayandrr, devletin bykln bireyin aclarna dayandrr. Bu bozuk karmn iinde btn maddi unsurlar birlemitir, ama hibir ahlaki unsur orada yer almaz. Komnizm ile Toprak Yasas da ikinci so-43runu zdklerini sanyorlar. Yanlyorlar. Onlarn bltrmesi, retimi ldrr. Eit paylatrma rekabet duygusunu, dolaysyla da almay yok eder. Bu, bir kasap bl-trmesidir; paylatrdn, kesip ayrdn ldrr. u halde, bu szmona zmler zerinde durmaya imkn yoktur. Serveti ldrmek, onu bltrmek olamaz. Bu iki sorunun iyi bir ekilde zlmesi iin birlikte zlmeleri gerekir. ki zm birletirilmeli ve tek bir zm meydana getirilmelidir. Bu sorunlardan sadece birincisini zerse-niz Venedik olursunuz, ngiltere olursunuz. Venedik gibi suni bir gcnz ya da ngiltere gibi maddi bir gcnz olur; kt zengin olursunuz. Ya Venedik gibi, iddet yoluyla

lrsnz ya da ngiltere'nin iine decei durum gibi, iflasa derek lrsnz. Btn dnya sizin lmenize, dmenize seyirci kalr, nk dnya bencillikten ibaret olan, insan soyu iin bir erdemi ya da bir fikri temsil etmeyen her eyin dmesine, lmesine sadece seyirci kalr. Kendiliinden anlalaca zere, burada Venedik derken, ngiltere derken, halklar deil, sosyal yaplan kastediyoruz; uluslarn zerine konmu oligarileri belirtmek istiyoruz, yoksa uluslarn kendisini deil. Biz uluslara daima sayg, sevgi duyarz. Venedik: Venedik halk yeniden doacaktr; ngiltere: Aristokrasi olarak decek, ama ngiltere ulus olarak ebediyen yaayacaktr. Bunu syledikten sonra devam edelim: -44Bu iki sorunu zn, zengini tevik edin, fakiri koruyun, sefaleti kaldrn, zayfn kuvvetli tarafndan hakszca smrlmesine son verin, basan yolundakinin baanya ulam olana duyduu adaletsiz kskanl gemleyin, creti emee gre matematike, kardee ayarlayn, ocuklann serpilip gelimesine cretsiz ve zorunlu eitimi, retimi katn ve bilimi erkeklik ann temeline koyun, kollan da megul ederek, zihinleri gelitirin, ayn zamanda hem gl bir halk, hem de mutlu insanlardan olumu bir aile olun, mlkiyeti lavederek deil, evrenselletirerek demok-ratlatnn ve bylece istisnasz her bir vatandan mlk sahibi olmasn'salayn, sanldndan daha kolaydr bu; iki kelimeyle serveti retmesini bilin, bltrmesini bilin, o zaman hep birlikte hem maddi bykle hem de manevi bykle sahip olursunuz ve kendinize Fransa demeye layk olursunuz. te, delalete dm birka tarikat mensubunun dnda sosyalizmin syledikleri bunlardr; ite, onun olaylarda arad, zihinlerde kabataslak izdii bunlardr. Hayran olunacak abalar! Kutsal giriimler! Bu doktrinler, bu teoriler, bu direniler, bir devlet adam iin beklenmedik bir ey olan filozoflarla hesaplamak mecburiyeti, belirsiz bir ekilde fark edilen gerekler, eski dnya ile uyuan, ama devrim idealiyle de bsbtn uyumamazlk etmeyen yeni bir politika yaratmak zorunluluu, Polignac' savunmak iin Lafayette'in kullanlmasn ge-45rektiren bir durum, ayaklanmann temelindeki ilerleyiin kendisini belirgin bir ekilde sezdirmesi, meclisler, sokakta geen ve dengelenmeleri gereken rekabetler; onun devrime olan inanc, belki de yksek, kesin bir hakkn belli belirsiz kabulnden doan bir tr kadere sessizce boyun ei, slalesine bal kalma iradesi, aile anlay, halka olan candan saygs, drst kiilii, btn bunlar Louis-Philippe'i adeta ac ac dndrmekte ve ok gl, ok cesur olmasna ramen, zaman zaman kral olmann zorluu altnda ezilmesine yol amaktayd. Ayaklarnn altnda korkun bir dal hissediyordu, ama Fransa her zamankinden ok Fransa olduundan, bu dal yine de bir toz-toprak olu deildi. Ufku, karanlk kmelenmeler kaplamaktayd. Garip bir glge gittike yaklaarak yava yava insanlarn, eyann ve fikirlerin zerine yaylyordu. fkelerden, sistemlerden gelen bir glgeydi bu. Telala bastrlm, boulmu olan her ey kmldamakta, fermantasyona uramaktayd. Safsatalarn gereklere kart bir havada ylesine bir sknt vard ki, namuslu insann vicdan bazen nefesini tutmak zorunda kalyordu. Sosyal huzursuzluun iinde zihinler, yaklaan frtna karsndaki yapraklar gibi titreiyorlard. Elektrik ykl gerginlik ylesine bykt ki, baz anlar rastgele birisi, bir mehul kii, aydnlk sayordu. Sonra yine ortala alacakaranlk -kyordu. Ara sra kopan derin ve kula sar . eden grltler, bulutlarda ykl bulunan -46yldnmlann miktar hakknda bir fikir verebilirdi. Temmuz Devrimi'nin zerinden ancak yirmi ay gemiti, 1832 yl, yakn bir tehlike ve tehdit manzaras gstererek balamt. Halkn sefaleti, ekmeksiz iiler, karanlklar iinde kaybolan son Conde Prensi, Paris'in Bourbonlan kovmas gibi Bruxelles'in de Nassau'yu kovmas, Belika'nn bir Fransz prensine teklif edilip, bir ngiliz prensine verilmesi, Nikolay'm Rus kini, arkanzda gneyin iki eytan, spanya'da Ferdinand, Portekiz'de Miguel, talya'da topran sarslmas. Metternich'in elini Bolonya'ya uzatmas, Fransa'nn Avusturya^y Ancne'de horlamas, kuzeyde Polonya'y tabutuna mhlayan ekicin uursuz sesi, btn Avrupa'da Fransa'y gzleyen fkeli baklar, sendeleyeni itmeye, denin zerine atlmaya hazr, pheli mttefik ngiltere, Ayan meclisinin, drt tane kafay yasaya teslim etmemek iin Becca-ria'mn arkasna snmas, kraln arabasndan zambak ieklerinin silinmesi, Notre-Da-me'in koparlan ha, Lafayette'in nfuzunun azalmas, Laffitte'in iflas, Benjamin Cons-tant'n yokluk iinde lmesi, Casimir Peri-er'nin iktidar yorgunluundan gmesi; kralln biri dncenin ehri, br emein ehri olan iki bakentinde birden siyasi hastalkla sosyal hastaln bir arada patlak vermesi; Paris'te sivil sava, Lyon'da kleci sava; her iki ehirde de ayn cehennem ateinin ; halkn alnnda bir krater kzll; Gney'de taassup, Bat'da karklk, Berry -47Desi'nin Vendee'ye gitmesi, komplolar, gizli rgtler, ayaklanmalar, kolera, fikirlerin karanlk grltsne olaylarn karanlk hengmesini ekliyordu.

5. Tarihin inden kt, Ancak Bilmedii Olaylar Nisan sonlarna doru her ey vehamet kazanmt. Fermantasyon kaynamaya balamt. 1830'dan beri yer yer kk isyanlar oluyordu, abuk bastrlan, ama yeniden doan bu isyanlar, alttan alta hazrlanan geni bir yangnn habercisiydiler. Korkun bir ey kuluka devrini yayordu. Olmas beklenen bir devrimin henz pek belli olmayan, iyice aydnlanmam kaba izgileri fark ediliyordu. Fransa, Paris'e, Paris de Saint-Antoine d mahallesine bakyordu. Gizliden gizliye snan Saint-Antoine d mahallesi iten ie kaynamak zereydi. Charonne Soka meyhaneleri, bu iki sfatn birarada meyhaneler iin kullanlmas garip grnrse de, ciddi ve frtnalydlar. Buralarda dpedz hkmetin varl sz konusu ediliyordu. Buralarda aktan aa ne iin dvlecei ya da ne iin rahat durulaca tartlyordu. Baz dkkn arkalarnda ilk alarm iaretinde sokakta bulunacaklarna ve 'dmann sayma bakmadan dveceklerine" dair yemin ettiriliyordu. Bir kere sz verildi mi, meyhanenin bir kesinde oturan bir adam sesini grletirerek, "Anlyorsun ya! Yemin ettin!" diyordu. -48Bazen birinci katta kapal bir odaya klyor ve orada adeta masonvari sahneler oluyordu. Yeni katlana, ona ve aile babalarna yardm etmek iin yeminler ettiriyorlard. Bask tavanl salonlarda 'bozguncu' brorler okunuyordu. Devrin gizli raporlarndan birinde 'hkmeti aalyorlar' deniyordu. Aynca, buralarda una benzer szler iitiliyordu: "eflerin adlarn bilmiyorum. Bizler, hangi gn olacan ancak iki saat nce reneceiz." Bir ii yle diyordu, " yz kiiyiz, her birimiz on metelik koysak, kurun ve barut yapmak iin yz^ elli frank eder." Bir bakas, "Ben alt ay istemiyorum, iki ay da istemiyorum. On be gne kalmadan hkmetle baaba olacaz. Yirmi be bin kiiyle kar klabilir." Bir bakas daha, "Hi yatmyorum, nk geceleri fiek dolduruyorum." Zaman zaman burjuva klkl, iyi giyimli baz adamlar geliyor, tafra satp, emir verir tavrlar taknarak en nemlilerin ellerini skyor, sonra ekip gidiyorlard. Hibir zaman on dakikadan fazla kalmyorlard. Alak sesle anlaml konumalar yaplyordu: "Komplo olgunlat, i kvamnda." Byle bir konumaya tank olanlardan birinin deyiiyle, "bu sz orada bulunanlarn hepsi tarafndan uultuyla tekrarlanyordu." Heyecan o derecedeydi ki, bir gn meyhanenin ortasnda bir ii haykrd: "Silahmz yok!" Arkadalarndan biri karlk verdi, "Askerlerin var ya!" Bylece farknda olmadan Bonaparte'n Italya'daki -49orduya yapt konumay taklit etmi oluyordu. Bir raporda ayrca yazldna gre, 'pek gizli bir eyleri olduunda, bunu ortada birbirlerine sylemiyorlard.' Onun iin, szlerini syleyip bitirdiklerinde neyi gizlemi olabilecekleri asla anlalmyordu. Toplantlar bazen belli aralklarla yaplyordu. Bazlarnda hibir zaman sekiz ya da on kiiden fazlas olmuyordu ve orada bulunanlar hep ayn kiilerdi. Baka baz toplantlara ise isteyen girebiliyordu ve salon o kadar doluyordu ki, ayakta durmak zorunda kalnyordu. Kimisi bu toplantlara heyecan ve tutkularndan, kimisi de ie giderken yollan oraya dt iin katlyorlard. Devrimin zamannda olduu gibi, bu meyhanelerde yeni katlanlar kucaklayp pen vatansever kadnlar vard. Baka baz anlaml olaylar da grlyordu: Adamn biri, meyhanenin birine giriyor, ikisini iiyor, sonra da, "arap, borlan devrim deyecek," diyerek kp gidiyordu. Charonne Soka'ndaki bir meyhanede devrimin gizli grevlileri^tayin edilmekteydi. Oylamalar, kasketlerin iinde yaplyordu. Baz iiler, Cotte Soka'nda gsteriler yapan bir eskrim hocasnn evinde toplanyorlard. Evde, tahtadan ift elle kullanlan byk kllardan, deneklerden, bastonlardan, flrelerden ibaret bir silah koleksiyonu vard. Bir gn flrelerin ucundaki dmeleri kardlar. Bir ii yle diyordu; "Yirmi be kiiyiz, -50ama bana gvenmiyorlar, nk bana makine gzyle bakyorlar." Bu makine daha sonra Quenisset oldu. Gizlice yaplmas tasarlanan herhangi bir ey, giderek garip bir ekilde dillere dyordu. Kapsnn nn spren bir kadn, baka bir kadna yle diyordu; "Uzun zamandr olanca gayretimizle fiek yapmaya alyoruz." Sokak ortalannda, eyalet milli muhafz-lanna hitaben yazlm bildiriler okunuyordu. Bu bildirilerden biri u imzay tayordu. "Burtot, arap taciri." Bir gn Lenoir pazarndaki iki satclann-dan birinin kapsnda ember sakall, talyan iveli br adam bir tan stne km, gizli bir iktidardan ortaya kma benzeyen garip bir yazy yksek sesle okuyordu. evresinde gruplar olumu, alk tutuyorlard. Kalabal en fazla heyecanlandran ksmlar derlenip, kaydedilmitir. "...Doktrinlerimiz engellendi, bildirilerimiz yrtld, bildiri asanlanmz gzetlenip, hapse atld..." "Pamuk piyasasnda meydana gelen iflaslar, birok aracy bizden yana evirdi." "... Halklann gelecei bizim karanlk saflanmzda hazrlanmaktadr." "... te, ortaya konulan sloganlar; etki veya tepki, devrim ya da

kar-devrim. nk amzda artk uyuuklua, hareketsizlie inanlmyor. Ya halktan yana ya da halka kar, sorun bu. Bundan bakas da yok." "...Artk iinize gelmediimiz gn bizden kopun, ama o gne kadar yolumuzda gitmemize yardm edin." Btn bunlar gpegndz oluyordu. Baka baz cretkrca olaylar *se, srf c-51retlerinden tr halk tarafndan kukuyla karlanyordu. 4 Nisan 1832 gn sokaktan geenlerden biri, Sainte-Marguerite Soka'mn kesindeki tan zerine km, baryordu; "Ben Babefym!" Ama halk Babefn altnda Gisquet'nin kokusunu alyordu. Bu yolcu, baka baz eyler arasnda unlar da sylyordu: "Kahrolsun mlkiyet! Solcu muhalefet korkak ve hain. Hakl kmak istedii zaman devrimi ptler. Dayak yememek iin demokrat olur, dvmemek iin de kralc kesilir. Cumhuriyetilerin hepsi kmes hayvan. Cumhuriyetilerden saknn emeki vatandalar." "Kes sesini casus vatanda!" diye bard bir ii. Bu bar, nutkun sonu oldu. Esrarengiz olaylar meydana geliyordu. Gn batarken, iinin biri kanal yaknlarnda, 'kerliferli bir adam'a rastlyor, adam ona, "Nereye gidiyorsun vatanda?" diyordu. "Msy, sizi tanmak erefine eriemedim," diye cevap veriyordu ii. "Korkma, ben seni pekl tanyorum." Ve ekliyordu adam; "Korkma, komitenin ajanym ben. Senin pek gvenilir biri olmadndan kukulanyorlar. unu bil ki, herhangi bir eyi ifa edecek olursan, btn gzler zerinde." Sonra iinin elini skyor ve "Yaknda yine greceiz," diyerek uzaklayordu. Kula kirite olan polis yalnz meyhanelerde deil, sokakta da tuhaf konumalar kaydediyordu. -52"abuk sen de giriini yap," diyordu bir dokuma iisi, bir mobilya iisine. "Niin?" "Yaknda silahlar patlayacak da." Pejmrde klkl iki sokak yolcusu, aikr Jacquerie* haberleriyle ykl u dikkate deer konumay yapyorlard: "Bizi kim idare ediyor?" "Msy Philippe." "Hayr, burjuvazi." Jacquerie kelimesini burada kt anlamda kullandmz sananlar aldanrlar. Jacqu-eslar, fakir insanlard. Baka bir defa, yoldan geen iki adamdan birinin brne yle dedr duyuluyordu. "Gzel bir hcum planmz var." Trne ehir kapsnn yuvarlak meydanndaki bir hendee melmi drt adam arasnda geen gizli bir grmeden ancak u szleri iitmek mmkn oluyordu. "Onun bir daha Paris'te dolaamaz olmas iin elden gelen her ey yaplacak." Kimdi o? Tehditkr karanlk. D mahalle ahalisinin deyiiyle, 'ba efler" geride duruyorlard. Aralarnda grmek iin, Saint-Eustache Burnu yaknlarndaki bir meyhanede toplandklar sanlyordu. Mondetour Soka'ndaki Terziler Yardmlama Dernei Bakan olan Aug... adnda biri, eflerle Saint-Antoine d mahallesi arasnda esas arac olarak tannmaktayd. Ama yine de * Jaquerie: le-de-France kyllerinin, ya da Jacqueslann asillere kar 28 Mays 1358 tarihinde balattklar ayaklanmaya verilen ad. -53bu efler her zaman iin koyu karanlkta kalmlardr. yle ki, daha sonra Ayan Meclisi Yce Divan huzurunda bir sann verdii u cevaptaki olaand gururu boa karacak hibir kesin kant bulunmamtr: "efiniz kimdi?" "Hibirini tanmyorum, hibirini de ef olarak kabul etmiyordum." Geri kuru szden baka bir ey deildi bunlar, anlam ak, ama yine de belirsiz birtakm szler; bazen havada lakrdlar, demilerdi ki'ler, iitmitim ki'ler. Ama baka belirtiler de ortaya kyordu. Bir marangoz, Reuilly Soka'nda, bir evin ina edildii bir arsann etrafna ekilen tahta perdenin tahtalarn karrken, arsada yrtk bir mektup paras bulmutu. Mektupta u satrlar hl okunabiliyordu: "...Komitenin eitli dernekler iin ubelerden adam devirmeyi nlemek zere tedbirler almas gereklidir." Ve not olarak da unlar vard. "Faubourg Poissonniere Soka, No: 5 (mkerrer)'de avludaki bir silahda be alt bin adet tfek olduunu haber aldk. ubenin elinde hi silah yok." Marangozu heyecanlandrp, onu bu kt parasn yanndakilere gstermeye sevk eden, asl birka adm tede, yerde byle yrtlm, ama daha da anlaml bir baka kt paras daha bulmu olmasyd. Bu kt parasnn zerindeki ekli, bu garip belgelerin tarihi deeri nedeniyle aaya aynen alyoruz: -54-

9 c D E Bu listeyi ezberleyin. Sonra yrtn. yelii kabul edilen adamlar da kendilerine emirler bildirdiimizde ayn ekilde hareket edeceklerdir. Kardee selamlar. u og aje L. O zaman bu kefin srrn paylam olanlar, bu drt byk harfin gizli anlamnn; qu-inturions, centurions, decurions, eclaireur* olduunu ve uog aje harflerinin anlamnn da bir tarih olup, bunun 15 Nisan 1832 tarihi olduunu ancak ok sonra renebildiler. Byk harflerden her birinin altna baz isimler yazlm ve bu isimlerin yanna olduka karakteristik bilgiler eklenmiti. rnein; "Q. Bannarel 3 tfek, 83 fiek." "D. Rollet 1 flre, 1 tabanca. 1 libre barut." "E. Tessier. 1 kl, 1 fiek antas. Szne sadk." "Terreur. 8 tfek. Cesur." vs. Ve nihayet yine marangoz, hep ayn kapal arazide, zerine kurunkalemle, ama gayet okunakl bir ekilde, aadaki liste yazl esrarl nc bir kt daha buldu: Birlik. Blanchard: Arbre-Sec. 6. Barra. Soize. Salle-au-Comte. Kosciusko. Aubry-le-Boucher? J. J. R. Caius Gracchus. Gzden geirme hakk. Dufond. Four. Girondinlerin d. Derbac. Maubuee. Washington. Pinson. 1 pist. 85 cart. Marseillaise. * Quinturions: Be yz kiiye komuta edenler; Centurions: Yz kiiye komuta edenler; Decurions: On kiiye komuta edenler; Eclaireurs: zciler. CTrkeye evirenin notu.) -55Halkn hk. Michel. Quincampoix. Kl. etele. Marceau. Platon. Arbre-Sec. Varsovie. Tilly. Populaire'in rtkan. Bu listeyi elinde tutan namuslu burjuva bunun ne demek olduunu anlad. Grne gre bu, nsan Haklan Dernei'nin drdnc ile ubelerinin tam isim listesiydi ve ube eflerinin adlarn ve ikamet yerlerini gsteriyordu. Karanlkta kalm btn bu olaylar bugn artk tarihten ibarettir, yaynlanabilirler. Yalnz ilave etmek gerekir ki, nsan Haklan Dernei'nin kuruluu, bu kdn bulunduu tarihten sonraya ait gibidir. Belki de bu, sadece bir taslakt. Bu arada, kararlardan, szlerden, yazl kaytlardan sonra, parasal olaylar da uver-meye balyordu. Popincourt Soka'nda, bir hrdavat dkknnda, bir komodinin ekmecesi iinde, hepsi de uzunlamasna drde katlanm kuruni renkli yedi yaprak kt ele geirili-yordu. Bu ktlann iinde, ayn kuruni kttan drtke kesilip, fiek gibi katlanm yirmi alt para ile zerinde u yazlar okunan bir kart bulunuyordu. Gherile....................................12 ons. Kkrt.........................................2 ons. Kmr ..............................2 buuk ons. Su............................................... 2 ons. El koyma zaptnda, ekmeceden iddetli bir barut kokusu yayld da belirtilmekteydi. -56 gn sonunda evine dnen bir duvarc, Austerlitz Kprs yaknlanndaki bir srann zerinde kk bir paket unutmutu. Bu paket inzibat karakoluna gtrld. Kutu alnca, iinden Ldhautiere imzal iki adet baslm konuma, iler Birlesiniz' balkl bir ark ve bir de fiek dolu teneke kutu kt. Arkadayla iki ien bir ii, scaktan ne kadar bunalm olduunu gstermek iin arkadandan kendisine dokunmasn ister; br ceketinin altnda tabanca olduunu hisseder. Pera-Lachaise'le Trne Kaps arasnda, ssz bir yerde, bulvardaki hendeklerden birinde ocuklar oyun oynarlarken, tala ve p ynnn altnda, bir torbann iinde mermi kalb, fiek yapmaya yarayan ii bo, silindir eklinde tahta bir ubuk, av barutu dolu bir tahta anak ve iinde eritilmi kurun izleri aka grlen kk bir dkme tencere buluyorlard. Daha sonralan Barricade-Merry ubesine ye olan ve 1834 Nisan ayaklanmasnda len Pardon adnda birinin evine saat bete baskn yapan polisler, onu yatann yannda, ayakta, elinde imal etmekte olduu fieklerle yakalyorlard. ilerin dinlenme saati yaklat srada, Picpus Kaps ile Charenton Kaps arasnda, iki duvar arasndaki dar devriye yolunda kapsnn nnde siyam kukas oyun takm bulunan meyhanenin yannda iki adamn bu-lutuklan grlmt. Adamlardan biri, i gmleinin altndan kard tabancay b-57rne veriyordu. Adam tabancay tam verecei srada gsndeki terin, barutu bir miktar nemlendirmi olduunu fark ediyor, tabancann azndaki hazneye yeniden bir para barut daha ilave ediyordu. Sonra iki adam ayrlyorlard. Daha sonra, Nisan ayaklanmas olaylar srasnda Beaubourg Soka'nda ldrlen Gallais adnda biri, evinde yedi yz fiek ve yirmi drt tfek akma olduunu vnerek sylyordu.

Hkmet bir gn, d mahalleye iki yz bin fiek datld haberim ald. Ertesi hafta otuz bin fiek datld. in garip yan u ki, polis bu silahlarn tekini bile ele geiremedi. El koyulan bir mektupta yle deniyordu: "Drt saatte seksen bin yurtseverin silah altnda olaca gn uzak deildir." Btn bu kaynama alenen, telaszca denilebilecek bir ekilde olmakta, hemen yakndaki ayaklanma, hkmetin gz nnde rahat rahat frtnasn hazrlamaktayd. Henz yeraltnda olmasna ramen artk fark edilebilir hale gelen bu krizde her trl acayiplik vard. Burjuvalar, iilere sakin sakin olan bitenden bahsediyorlard. Sanki; karnz ne lemde der gibi, "syan ne lemde?" diyorlard. Moreau Soka'ndaki bir mobilyac, "E, ne zaman hcuma geiyorsunuz?" diye soruyordu. Baka bir dkkn sahibi de yle diyordu: "Yaknda saldracaksnz, biliyorum. Bir ay nce on be bin kiiydiniz, imdi yirmi be -58bin kiisiniz." Adam tfeini hibe ediyor, komusu da yedi franga satmak istedii kk bir tabancay veriyordu. te yandan, devrim atei yayldka yaylyordu. Ne Paris'in ne de Fransa'nn herhangi bir kesi bundan korunabiliyordu. Nabz her yerde atp duruyordu. Baz iltihaplanmalardan doan, insan bedeninde oluan anormal dokular gibi, gizli dernekler ebekesi btn lkede yaylmaya balyordu. Ayn zamanda hem aleni hem de gizli faaliyet gsteren Halkn Dostlar Dernei'nden doan nsan Haklan Dernei, gnlk emirlerinden birine; 'Pluvise ay, Cumhuriyet a yl 40' diye tarih atyor, feshini bildiren ar ceza mahkemesi kararlarna ramen varln srdryor ve ubelerine aadaki gibi anlamh adlar vermekte tereddt etmiyordu. Mzraklar. Tehlike an. Alarm topu. Frikya bal. 21 Ocak. Dilenciler. Serseriler. leri yry. Robespierre. Seviye. Gidecek byle. nsan Haklan Dernei'nden Eylem Dernei dodu. Bunlar, aynlp kopan sabrsz insanlard. Baka kurulular byk ana derneklerden taraftar toplamaya alyorlar, u-59be yeleri oradan oraya ekitirilmekten yaknyorlard. Bu kurulular arasnda Galya Dernei, Belediyeleraras Dzenleme Komitesi vard. Yine ayrca basm zgrl, bireyin zgrl, halk eitiminden yana, vastal vergilere kar dernekler vard. Sonra eitlik taraftan iler Dernei bulunuyordu; ve fraksiyona blnmt: Eitlik taraftarlar, komnistler, reformcular. Sonra asker tarafndan dzenlenmi bir eit lejyon olan Bastille Ordusu bulunuyordu. Burada her drt kiiye bir onba, on kiiye bir avu, yirmi kiiye bir astemen, krk kiiye bir temen komuta ediyordu; hibir zaman be kiiden fazlas birbirini tanmyordu. Tedbirle cretin bileimi olan bu kurulu, Venedik damgasn tamaktayd. Bataki merkez komitesinin iki kolu vard: Bunlardan biri Eylem Dernei, br Bastille Ordusu'ydu. Sadakat valyeleri diye bir lejitimist kurulu da bu cumhuriyeti dernekler arasnda faaliyette bulunmakta idiyse de, aa karlarak dar atlmt. Paris'teki dernekler belli bal ehirlere de dal budak salyorlard. Lyon, Nantes, Dille ve Marsilya'nn da kendi insan haklan, kendi Charbonniereleri, kendi zgr insanlar vard. Aix'de Cougourde adnda devrimci bir dernek vard. Bu ad daha nce anmtk. Paris'te, Saint-Marceau d mahallesi, hi de Saint Antoine d mahallesinden daha az uultulu olmad gibi, okullar da d mahallelerden daha az heyecanl deildi. Saint-Hyacinthe Soka'ndaki bir kahvehaneyle -60Mathurins-Saint-Jacques Soka'ndaki Sept Billards kk kahvesi rencilerin toplanma yeriydi. Angers'deki yardmlamaclar ve Aix'deki Cougourde ile balants olan ABC Dostlar Dernei, Musain Kahvesi'nde toplanyorlard. Ayn genler, sylediimiz gibi Mondetour Soka yaknlarnda, Corinthe ad verilen bir lokanta-meyhanede de bulumaktaydlar. Bu toplantlar gizliydi. teki toplantlar olabildiince ak yaplyordu. Sonraki bir davada yaplan bir sorgulamaya ait u paralar bu cretkrlklann derecesi hakknda bir fikir verebilir; "Nerede oldu bu toplant?" "Le Paix Soka'nda," "Kimin evinde?" "Sokakta." "Orada hangi ubeler vard?" "Bir tek ube vardr." "Hangisi?" "Manuel ubesi." "efleri kimdi?" "Ben." "Hkmete saldrmak gibi byle vahim bir karan tek banza alamayacak kadar gensiniz. Emirler size nereden geliyordu?" "Merkez komitesinden." Beford, Luneville ve Epinal hareketlerinin de daha sonra gsterdikleri gibi, ordu da halk gibi alttan alta oyulmutu. Elli ikinci alaya, beinci, sekizinci, otuz yedinci alaylara ve de Yirminci Hafif Piyade Alay'na gvenilmektey-di. Bourgogne'da ve gney ehirlerinde, 'zgrlk aac,' yani ucunda krmz takke olan bir direk dikiliyordu. Durum ite byleydi. Bu durumu, balarken de sylediimiz gibi, baka her insan topluluundan ok, Sa-int-Antoine d mahallesi hissedilir hale getirmekte, belirginletirmekteydi. En hassas nokta orasyd. -61-

Bir karnca yuvas gibi kalabalk, alkan, cesur ve bir an kovan gibi fkesi burnunda bir yer olan bu eski d mahalle, bir sarsntnn bekleyii ve zleyii iinde titremekteydi. alma hi kesintisiz devam etmekle birlikte, mahallede her ey alkantlyd. Bu canl ve kayg uyandrc ehreye dair hibir ey, bir fikir veremez. Bu mahallede, at odalarna gizlenen yrekler acs sefalet manzaralar vardr, ama ayn zamanda ateli, ender rastlanr zeklar da vardr. zellikle sefalet ve zek konusunda zt ulann bir araya gelmesi ok tehlikelidir. Saint-Antoine d mahallesinin rpermesi iin baka nedenler de vard; nk byk siyasi sarsntlarn ayrlmaz paras olan ticari krizlerin, iflaslarn, grevlerin, isizliklerin yanklarn zerinde hissediyordu. Devrim zamanlarnda sefalet ayn zamanda hem sebep hem de bir sonutur. ndirdii darbe, dnp kendisine gelir. Gurur ve erdemle dolu, gizli bir scaklkla iin iin yanmaya en yksek derecede eilimli, silahl gsterilere daima hazr, abuk feveran eden, fkeli, derin, alt oyulup, maynlanm olan halk, adeta zerine bir kvlcm dmesini bekler gibiydi. Olaylarn rzgryla savrulan baz kvlcmlarn ufukta uutuu grldnde, daima Saint-Antoine d mahallesi ve Paris'in kaplarna bu strap ve fikir cephaneliini yerletiren korkun tesadf ister istemez akla gelir. Yukarda kabataslak anlatlanlarda sz pek ok geen Antoine d mahallesi meyha-62neleri tarihi bir ne sahiptirler. Karklk zamanlarnda bu meyhanelerde araptan ok, szle sarho olunur. Bir tr kehanet esprisi, gelecee ait gizli bir akm bu meyhanelerde dolaarak, kalpleri doldurup iirir, ruhlar yceltir. Antoine d mahallesinin meyhaneleri Aventin* Tepesi'nde Sibylla'nn" Maaras stnde ina edilmi ve derinden gelen kutsal soluklarla balantl tavernalara benzer; masalar daima ayakl olan bu tavernalarda, Ennius'n, Sibylla'nn arab dedii araptan iilirdi. Saint-Antoine d mahallesi bir halk deposudur. Devrimin, bu deponun duvarlarnda meydana getirdii atlaklardan'halkn hkimiyeti akar. Bu hkimiyet ktlk yapabilir; btn bakalar gibi o da yanlabilir, ama yoldan kt zaman bile byk olarak kalr. Ona tepe gzl kr deve dendii gibi, ngens de denilebilir. 93'te, havada dolaan fikrin iyi ya da kt olmasna, gnn taassup ya da evk ve heyecan gn olmasna gre, Saint-Antoine d mahallesinden kh vahi lejyonlar, kh kahraman birlikler yola kyordu. 'Vahi,' dedik. Bu kelimeyi aklayalm. Devrim kaosu iinde dnyann yeniden yaratld gnlerde salan balarnda diken olmu, pejmrde bir halde, uluyarak, fkeyle, kafa kinci havada, mzrak yukarda, heyecan Roma'run yedi tepesinden biri. t. . 493'te Plebler, Pat-ricilere kar isyan ettiklerinde, ksmen bu tepenin stne ekilmilerdi. ** Eskilerin gelecekten haber verme kabiliyeti atfettikleri kadn khin. -63ve aknlk iinde Paris'e saldran bu adamlar ne istiyorlard? Bask ve eziyetin, zgrlk kstlamalarnn, zulmn, savan sona ermesini istiyorlard; erkee i, ocua eitim, kadna sosyal efkat istiyorlard; zgrlk, eitlik, kardelik, herkese ekmek, herkese dnce istiyorlard; dnya cennet olsun, ilerleme olsun istiyorlard ve bu kutsal, iyi, ho eyi, ilerlemeyi sabrlar tkenmicesine, kendilerinden gemicesine dehet verici bir halde, yan plak, elde topuz, azda brmeyle istiyorlard. Vahiydiler, evet, ama uygarln vahileriydiler. Hakk kudurmucasna ilan ediyorlard; yer sarsmtsyla, dehetle de olsa insanl zorla cennete sokmak istiyorlard. Grnte barbardlar, ama aslnda kurtarcydlar. Gecenin maskesini takm, aydnlk talep ediyorlard. Bu vahi -vahi olduklarn kabul edelim-ve korkun, ama iyilik urunda vahi ve korkun insanlarn karsnda baka birtakm insanlar vardr. Bunlar, glmseyen, ilemeli, yaldzl, eritli, parlak pullu, ipek orapl, beyaz tyl, san eldivenli, ayakkablan cilal, mermer bir minenin kesindeki kadife rtl masaya dirseklerini dayam, gemiin, ortaan, tannsal hukukun, taassubun, cehaletin, kleliin, lm cezasnn, savan srdrlmesi ve muhafazas iin sakin sakin srar eden, alak sesle ve nezaketle klcn, odunun ve idam sehpasnn vgsn yapan insanlardr. Bize gelince, biz, uygarln barbar lany la, barbarln uygarlan arasnda bir -64seme yapmak zorunda kalsaydk, barbarian seerdik. Ama Tann'ya kr ki, baka bir seim daha yapma imknmz var. Ne ne ne de arkaya doru hibir diklemesine d mecburiyeti yok. Ne despotizm, ne terrizm. Biz tatl meyilde ilerlemeyi istiyoruz. Tann bunu salyor. Tann'nn btn politikas meyillerin yumuatlmasdr. 6. Enjolras ve Yaverleri Yaklak bu tarihe doru Enjolras, kabilecek herhangi bir olaya kar hazrlkl olmak amacyla esrarl bir tr saym yapt. Hepsi, Musain Kahvehanesi'nde gizli bir toplantdaydlar. Enjolras, szlerine yan muammal, ama anlaml birtakm benzetmeler katarak, yle dedi: "Hangi noktada olduumuzu ve kimlere gvenebileceimizi bilmekte yarar var. Sava isteniyorsa bunlan yaratmak gerek. Darbeyi neyle vuracaksak, onu elde tutmaktan hi zarar gelmez. Yoldan geenler, eer

yolda kzler varsa, olmad zamana oranla daha ok boynuz yeme olaslyla kar karyadr-lar. u halde, srde ka kii olduumuzu bir sayalm. Bu ii yanna brakmak olmaz. Devrimciler daima aceleci olmak zorundadrlar. lerlemenin kaybedecek vakti yok. Beklenmedik durumlardan saknalm. Hazrlksz yakalanmamaya bakalm. Diktiimiz btn dikileri gzden geirmemiz, tutup tutmadk-65lanna bakmamz gerek. Bu i bugn esasl bir ekilde yaplmal. Courfeyrac, sen politek-nik okulu rencilerini grrsn. Onlarn k gnleri bugn. Feuilly, siz Glaciere'dekile-ri greceksiniz, deil mi? Combeferre bana Picpus'a gideceine sz verdi. Orada harika bir kaynama var. Bahorel, Estrapade' ziyaret edecek. Provaire, Masonlar yumuuyor-lar; bize Grenelle-Saint-Honore Soka'ndaki locadan haberler getireceksin. Joly, Dupuy-tren Klinii'ne giderek, tp rencilerinin nabzn yoklayacak. Bossuet, adliye saraynda ufak bir tur atp, stajyerlerle konuacak. Ben Cougourde'u zerime alyorum." "te, her ey ayarland," dedi Courfeyrac. "Hayr." "Ne var ki daha?" "ok nemli bir ey." "Neymi o?" diye Combeferre sordu. "Maine ehir kaps," diye cevap verdi En-jolras. Enjolras, bir an kendini dncelerine kaptrm gibi kaldktan sonra devam etti: "Maine ehir kapsnda mermerciler, ressamlar, heykel atlyelerinde alan iiler var. Heyecanl, ama hevesleri snmeye yatkn bir topluluk. Bir sredir neler dnyorlar, bilemiyorum. Sanrm baka eyler dnyor, vakitlerini domino oynamakla geiriyorlar. Hemen gidip onlarla biraz konumak gerekir. Richefeu'de toplanyorlar. Saat bir civarnda onlar orada bulmak mmkn. Kllerin stne flememiz gerekiyor. Bu i iin u dalgac Marius'e gveniyordum, iyi ocuktur -66ne de olsa, ama artk gelmez oldu. Maine ehir kaps iin bana bir adam gerekiyor, ama kimse yok." "Ya ben," dedi Grantaire, "ben buradaym ya ite." "Sen mi?" "Ben ya!" "Demek sen, cumhuriyetilere doktrin alayacaksn! Soumu yrekleri ilke adna stacaksn!" "Niin olmasn?" "Sen bir ie yarayabilir misin acaba?" "imde yle belirsiz bir istek duyuyorum, ama," dedi Grantaire. "Hibir eye inanmazsn ki." ' "Sana inanyorum." "Grantaire, bana bir hizmette bulunmak ister misin?" "Ne istersen. izmelerini bile cilalarm." "Sen Maine kapsna gidecek adam msn? Bunu yapabilir misin sen?" "Des Gres Soka'ndan inebilir, Saint-Mic-hel Meydan'n geebilirim, Monsieur-le-Prin-ce Soka'ndan vurup, Vaugirard Soka'na sapabilir, Carmes'dan geebilirim, Assas Soka'ndan dnp, Cherche-Midi Soka'na gelebilirim, Conseil de Guerre'i arkamda brakabilirim. Vieilles-TuiUeries Sokag'n arnlayabilirim, bulvar atlayp, Maine yolunu izleyip, ehir kapsndan geip, Richefeu'ye girebilirim. Btn bunlar yapabilirim. Pabularm bu maratona dayanabilecek kadar gl." "Richefeu'deki arkadalar biraz olsun tanyor musun?' -67"Fazla deil. Sadece senli benli konuacak kadar." "Onlara ne diyeceksin?" "Canm, Robespierre'den sz edeceim ite. Danton'dan, ilkelerden." "Sen!" "Ben. Ama hakkm teslim etmiyorsunuz. Ben bir ie sarldm m, mthi olurum. Prudhomme'u okudum, toplum szlemesini biliyorum, yl ki anayasas ezberimde: 'Vatandan zgrl, baka bir vatandan zgrlnn balad yerde biter.' Sen beni hdk yerine mi koyuyorsun? ekmecemde eski bir belgem var. nsan Haklan, halk hkmranl, hey Tanrm! Hatta ben biraz He-bert'iyimdir. Alt saat sreyle, elde saat, fevkalade eyler tekrarlayp durabilirim." "Ciddi ol," dedi Enjolras. "Ben vahiyim," diye cevap verdi Grantai-re. Enjolras, birka saniye dnd, sonra kararn veren biri gibi bir hareket yapt. Ciddi bir tavrla: "Grantaire," dedi, "Seni bir deneyelim. Maine kapsna gideceksin." Grantaire, Musain Kahvesi'nin hemen yannda mbleli kiralk bir odada oturuyordu. Dar kt, be dakika sonra dnd. Odasna gidip, Robespierrevari bir yelek giymiti. "Krmz," dedi ieri girerken gzlerini En-jolras'a dikerek. Sonra enerjik bir el hareketiyle yelein parlak krmz iki ucunu gsne bastrd. -68Enjolras'a yaklaarak, kulana: "Merak etme," dedi. apkasn kararl bir tavrla bana geirdi ve git. Bir eyrek saat sonra Musain Kahvesi'nin arka salonunda kimse kalmamt. ABC Dostlan'nn hepsi gitmilerdi, her biri kendi ynne, kendi iine yollanmt. Cougour-de'la ilgilenecek olan Enjolras en son kt. Paris'te bulunan Aix'li Cougourde yeleri o zamanlar Issy Ovas'nda, Paris'in bu yakasnda ok rastlanan, terk edilmi ta ocaklarndan birinde toplanmaktaydlar.

Enjolras, randevu yerine doru yol alrken, bir yandan da durumu gzden geiriyordu. Olaylarn vehameti aka grlmekteydi. Gizli bir tr sosyal hastaln habercisi olan olaylar ar ar seyrettikleri srada, en kk bir komplikasyon onlar durdurur ve kartrr. Ykllara, yeniden doulara yola-an bir olaydr bu. Enjolras, gelecein karanlk perdeleri altnda aydnlk bir ayaklanma grr gibi oluyordu. Kimbilir? Belki de vakit yaklamaktayd. Hakkna yeniden sahip kan bir halk, ne gzel bir manzaradr! Devrim bir kere daha ihtiamla Fransa'ya sahip olacak ve btn dnyaya; arkas yarn! diyecekti. Enjolras memnundu. Byk frn kzdka kzyordu. u an Paris'e dalm dostlardan oluan upuzun bir barut serpintisine sahipti. Combeferre'in felsefi, ie ileyici konuma becerisi, Feuilly'nin kozmopolit heyecan, Courfeyrac'n cokunluu, Bahorel'in gl, Jean Provaire'in melankolisi, Joly'nin -69bilimi, Bossuet'nin ac alaylan her tarafta birden ate alan bir tr kvlcm oluturuyordu kafasnn iinde. Hepsi ibamdayd. Hi phesiz, abalara deer bir sonu elde edilecekti. Bu iyiydi ite. Aklna Grantaire geldi. "Sahi," dedi kendi kendine, "Maine ehir kaps, beni yolumdan pek elmez. Richefe-u'nn yerine kadar uzansam. Hele u Gran-taire'e bir bakalm, ne yapyor." Enjolras, ttn tiryakilerinin yeri Richefe-u'ye vardnda, Vaugirard an Kulesi saat biri alyordu. Kapy itti, ieri girdi, kollarn kavuturup durdu, serbest brakt kap gelip omzuna arpt. Masalar, insanlar ve duman dolu salona bakt. Duman bulutu iinde bir ses nlyor, baka bir ses de iddetle onu kesiyordu. Biriyle tartan Grantaire'di bu. Grantaire, zerine kepek krntlar serpilmi, domino talan dalm Sainte-Anne mermerlerinden bir masaya, baka birinin karsna oturmu, mermeri yumruklayp duruyordu. Enjolras u szleri iitti: "ift altl." "Drt." "Kahretsin! Oynayamyorum." "in bitti. ki." "Alt." "." "Sra bende." "Drt say." "Th be!" -70"Sra sende." "Byk hata ettim." "yi gidiyorsun." "On be." "Yedi daha." "Bylece yirmi iki eder." (Dnerek) "Yirmi iki!" "ki alty beklemiyordum. Onu balangta koysaydm, btn oyun deiirdi." "Neyse, iki." "Bir." "Bir ha! Peki, be." "Elimde yok." "Sen koymutun, deil mi?" "Evet." "Sfr." "Ne ans olur ki! Ha! Bir ansn var!" (Uzun uzun dndkten sonra) "ki." "Yok." "Bein var, ne biri. Hap yuttun." "Domino." "Lanet olsun!" -71KNC KTAP EPONNE 1. Tarlakuunun Tarlas Marius, Javert'i iz stne sald tuzan beklenmedik sonucunu grmt; ama Ja-vert, tutsaklann arabaya doldurup, viraneden ayrlr ayrlmaz, Marius de evden dar szld. Saat henz akamm dokuzuydu. Marius, Courfeyrac'a gitti. Courfeyrac, artk Quartier Latin'in gedikli sakini olmaktan kmt; 'baz siyasi sebeplerle' Verrerie Soka-'na tanmt; o tarihlerde bu mahalle ayaklanmann ncelikle

yerletii mahallelerdendi, Marius, Courfeyrac'a "Sende yatmaya geldim," dedi. Courfeyrac, yatandaki iki ilteden birini ekip, yere serdi; "te, yat," dedi. Ertesi gn sabahn yedisinde Marius viraneye dnd, kiray ve Ma'am Bougon'a olan borcunu dedi, kitaplarn, yatan, masasn, komodinini ve iki sandalyesini bir el arabasna ykletti, adresini brakmadan ekip gitti. Bylece, Javert o sabah, bir nceki olaylar hakknda Marius' sorguya ekmeye geldiinde, kendisine "O tand!" diyen Ma'am Bougon'dan bakasn bulamad. Mam Bougon, Maris'n o gece yakalanan hrszlarla az da olsa su ortakl inancna varmt. Mahallenin kapc kadnlaryla birlikte olduu srada, "Kim derdi ki?" diye haykryordu, "Hal ve tavr kz gibi bir delikanl olsun da!" Marius'n byle alelacele tanmasnn iki nedeni vard: Birincisi, belki kt zenginden de daha korkun bir sosyal bozulmuluu, kt yoksulu en iren, en canavarca gelimesi iinde bu kadar yakndan grd bu evden artk nefret etmesiydi. kincisi, olayn arkasndan almas muhtemel herhangi bir davada boy gstermek ve Thenardier'nin aleyhinde tanklk etmek zorunda kalmak istemiyordu. Javert, adn hatrlayamad bu gencin korkup katn, ya da belki de tuzak srasnda evine bile gitmediini sanyordu. Yine de onu bulmaya alt, ama baarl olamad. Aradan iki ay geti. Marius, srekli Cour-feyrac'ta kalyordu. Adliye saraynn bekleme salonlarnda dolamak alkanlnda olan bir stajyer avukat araclyla, Thenardier'nin hcrede olduunu renmiti. Her pazartesi gn Force Hapishanesi Kalemi'ne Thenardi-er iin be frank gnderiyordu. Artk hi paras olmadndan, Marius, bu be franklar Courfeyrac'tan dn almaktayd. Marius mrnde ilk olarak bor para alyordu. Belli aralklarla gnderilen bu be franklar, hem onlar veren Courfeyrac iin hem de onlar alan Thenardier iin bir muammayd. "Kime gidebilirdi bu para?" diye Courfeyrac dnyordu. "Bu para bana nereden gelebilir ki" diye kendi kendine soruyordu Thenardier. -74Marius, son derece zgnd. Her ey, sanki yeniden yer yarlp iine girmiti. nnde hibir ey grmyordu; hayat tekrar o esrara gmlm, o da bu esrarn iinde el yordamyla oradan oraya dolap duruyordu. Bu karanln iinde bir an, sevdii o gen kz, onun babas gibi grnen o ihtiyar, kendisi iin tek ilgi merkezi, bu dnyada tek umut olan bu iki mehul varl ok yakndan grmt. Ne var ki, tam onlar ele geirdiini sand an, bir esinti btn bu glgeleri alp gtrvermiti. En korkun darbeden bile ortaya bir kesinlik, bir hakikat kvlcm sramamt. Hibir tahminde bulunmak mmkn deildi. Bildiini sand'd bile artk bilmiyordu. Yalnz uras muhakkakt ki, bu ad artk Ursule deildi. Tarlakuu ise bir lakapt. Peki, ya ihtiyar iin ne demeli? Gerekten saklanyor muydu polisten? Marius'n aklna nvalides civarnda rastlad ak sal ii gelmiti. Bu iiyle, M. Leblanc'n ayn adam olmas imdi muhtemel grnyordu. Demek klk deitiriyordu? Bu adamn kahramanca yanlan olduu gibi, pheli yanlan da vard. Niin imdat diye barp yardm istememiti? Niin kamt? Gen kzn babas myd, deil miydi? Nihayet, gerekten Thenardier'nin tandn sand adam myd? Thenardier, onu bakasna benzetmi olabilir miydi? kar yolu olmayan bir sr problem. Btn bunlar Luxembourg'da-ki gen kzn o byleyici melek gzelliinden hibir ey eksiltmiyordu phesiz. Kahredici bir keder sarmt Marius'; kalbinde tutku, -75gzlerinde gece vard. tilmiti, ekilmiti, yerinden kmldayamyordu. Her ey yok olmu, yalnzca ak kalmt. Ak bile igdlerini, ani nurlandnlann kaybetmiti. Genellikle bizi yakan bu alev, bizi aydnlatr da, zerimize bir para da olsa dars iin faydal bir k serper. Marius tutkunun bu sessiz tlerini artk duymuyordu bile. Hibir zaman kendi kendine. "uraya bir gitsem mi, unu bir denesem mi?" demiyordu. Adna artk Ur-sule diyemedii varlk bir yerlerdeydi phesiz, ama hibir ey, Marius'e onu hangi ynde aramas gerektiini bildirmiyordu. imdi btn hayat iki cmlede zetini buluyordu: Nfuz edilemez bir sis iinde, mutlak bir kararszlk. Onu tekrar grmeyi daima zlemle istiyor, ama artk hi mit etmiyordu. stelik sefalet de geri geliyordu. Bu dondurucu soluu hemen yanbamda, ensesinde hissediyordu. Btn bu iddetli frtnalar iinde, uzun zaman var ki almalarna ara vermiti. almaya ara vermek kadar tehlikeli bir ey yoktur; hemen kaybolup giden bir alkanlktr o. Bu alkanl brakmak kolay, yeniden edinmekse gtr. Biraz hayal kurmak iyi bir eydir, tpk temkinli uyuturucu madde gibi. Bu, alan zeknn bazen olduka inat atelerini yattrr ve saf dncenin ok sert kenar izgilerini dzelten, urada, burada baz boluklar, aralklar dolduran, btnleri birletiren, fikirlerin sivri kelerini yumuatan, gevek, serin bir buhar yaratr zihinde. Ama an hayal de batrr, boar. Kendisini btn btn -76dnceden ayrp, hayale atan zihin iisinin vay haline! Kolayca ykseklere kacan sanr, ama sonunda her eyin ayn olduunu syler. Byk hata! Dnce, zihnin emeidir, hayalse ehvetin. Dncenin yerine hayali koymak, zehiri gda ile kartrmak demektir. Marius, hatrlanaca gibi buradan balamt. Tutkusu ortaya km ve sonunda onu amasz, dipsiz, bo hayallerin iine yuvarla-mt. Byle olunca, artk insan evinden ancak hayal kurmak iin kar. Tembelce

yaratl. alkantl, ama durgun girdap. Ve alma azald lde ihtiyalar da artyordu. Bu bir yasadr. nsan hayalperestlikte genellikle cmert ve yumuaktr, geveyen dnce hayata skca sanlamaz. Bu tr yaayta iyilik, ktle karmtr, nk geveklik felaket getirici olsa da, cmertlik salkl ve iyidir. Ne var ki, cmert, asil ruhlu ve de almayan yoksul adam mahvolmu demektir. Kaynaklar kurur, zorunluluklar birbiri ardnca kendini gsterir. En drst, en azimli insanlarn bile en zayf ve en ktlerle birlikte yuvarlanp gittikleri bir lm bayn ki, sonunda u iki ukurdan birine vanr: Ya intihar, ya su. Hayal kurmak iin dar ka ka, sonunda yle bir gn gelir ki, insan kendini suya atmak iin dar kar. An hayal, Escousselan, Lebraslan* yaratr. * Birlikte yazdklar bir eserin baarszla uramas zerine yine birlikte intihar eden iki gen Fransz airi. (Trkeye evirenin notu.) -77Marius, gzlerinin artk grmez olduu gen kza dikilmi olduu halde, bu bayrdan aa ar ar iniyordu. imdi bu yazdmz belki garip grnr, ama dorudur. Kaybolu halindeki bir varln ans kalbin karanlklar iinde maya devam eder; ne kadar kaybolursa, o kadar ok parlar; umutsuz, karanlk ruh, ufukta bu aydnl grr; iteki gecenin yldzdr bu. Marius'n btn dncesi oydu. Baka hibir ey dnmyordu; eski elbisesinin artk giyilemez hale geldiini, yeni elbisenin ise eskidiini, gmleklerinin yprandn, apkasnn yprandn, ayakkablarnn yprandn, yani hayatnn yprandn belli belirsiz fark ediyor, kendi kendine. "lmeden nce onu bir kerecik olsun grebil-sem," diyordu. Kafasnda tek bir tatl fikir kalmt, bu onun kendisini sevmi olduu fikriydi; bunu onun bak sylemiti. Kz, onun adn bilmiyordu, ama ruhunu biliyordu ve bulunduu o yerde, o esrarengiz yer neresi olursa olsun, orada belki de hl seviyordu onu. Marius'n onu dnd gibi, onun da Marius' dnmediini kim bilebilirdi ki? Bazen her seven kalbin yaad o anlatlmaz saatlere benzer saatlerde ortada yalnzca ac duymak iin nedenler varken, yine de iinde bir sevin rpertisi duyarak, kendi kendine. "Bunlar, bana gelen onun dnceleri," diyor, sonra ilave ediyordu. "Belki benim dncelerim de ona gidiyordur." Bir an sonra ban sallayarak, bu hayalden uyanyor, ama yine de bu, onun ruhuna -78bazen umuda benzer klar serpmeyi baan-yordu. Zaman zaman, zellikle hayalperestleri en kedere boan akam saatlerinde akn beynine doldurduu en saf, en kiisel olmayan, en ideal hayalleri yalnz bu ite kulland bir defterin yapraklarna dkyordu. Bu ie, "ona mektup yazmak," diyordu. Bu sylediklerimize bakp, onun aklnda bir bozukluk olduu sanlmamaldr. Tersine, almak ve belli bir hedefe doru azimle ilerlemek melekesini geri kaybetmiti, ama dncesinin akl ve dzgnl her zamankinden fazlayd. Marius, gzleri nnde olup biten eyleri, hatta en ilgisi olmayan olaylar ya da insanlar bile, garip olmakla beraber sakin ve gerek bir aydnlk iinde gryordu; hepsi hakknda adeta drst bir bitkinlikle, safa bir ilgisizlikle en doru sz bulup, sylyordu. Vard hkmler, umuttan hemen tamamen kopmu bir halde, ykseklerde dolayor, szlyordu. Bu zihin durumu iinde hibir ey onun gznden kamyor, hibir ey onu aldatam-yordu; her an hayatn, insanln, kaderin srlarn kefediyordu. Tann'nn, bunalmlar iindeyken bile aka ve felakete layk bir ruh verdii insana ne mutlu! Bu dnyaya ait eyleri ve insan kalplerini bu ifte k altnda grmemi olan biri, hibir gerei grmemi, hibir ey bilmiyor demektir. Seven ve ac eken ruh, ycelik mertebesindedir. te yandan, gnler birbirini takip ediyor, yeni hibir ey ortaya kmyordu. Sadece, -79ona nnde kalan katedilecek karanlk mesafe her an biraz daha ksalyormu gibi geliyordu. Dibi bulunmayan sarp yamacn kenarn imdiden ak seik grr gibi oluyordu. "Nasl olur!" diye tekrarlayp duruyordu kendi kendine, "Onu bir daha gremeyecek miyim?" Saint-Jacques Soka'ndan yukarya doru gidip, ehir kaps yanda braklarak, soldaki eski i bulvar bir sre takip edilecek olursa, nce Sante Soka'na, sonra Glacie-re'e varlr ve kk Gobelins Irma'na gelmeden az nce bir araziye rastlanr. Buras, Paris'in uzun, tekdze bulvarlar kuanda ressam Ruysdael'in oturmak hevesine kaplaca tek yerdir. Oras gzelliin, nasl olduu bilinmeden ortaya kt bir yerdir: zerine boydan boya ipler gerilmi, yemyeil bir ayr, iplerde rz-grlanarak kuruyan paavralar, XIII. Louis zamannda ina edilmi, acayip tarzda at pencereleriyle delinmi kocaman dam olan eski bir sebze iftlii binas, harap tahta perdeler, sesler; ufukta Pantheon, sar, dilsizler aac, siyah, bodur, acayip, elenceli, muhteem Val-de-Grce ve dipte Notre-Dame'm kulelerinin ciddi, onurlu drtke tepeleri. Grlmeye deer bir yerdir buras, onun iin de kimse gelmez. eyrek saatte bir iki tekerlekli yaysz bir araba, ya da bir yk arabas ya geer, ya gemez. Marius'n tek bana yapt gezintiler, onu, bir defasnda su kenarndaki bu araziye -80-

gtrd. O gn, bu bulvarn stnde ender rastlanan bir ey, bir yolcu vard. Bu yerin adeta vahi gzelliinden belli belirsiz etkilenen Marius, yoldan geene sordu; "Burann ad nedir?" Yolcu cevap verdi: "Tarlakuunun tarlas." Arkadan ekledi: "vry'li oban kzn Ul-bach, burada ldrmt." Ne var ki, Marius, tarlakuu kelimesinden sonrasn artk hi duymamt. Hayalperestlikte byle tek bir kelimenin dourduu ani donmalar vardr. Btn dnce birdenbire bir fikrin etrafnda toplanp, younlar, baka hibir ey kavrayacak gc kalmaz. Tarlakuu, Marius'n melankolisinin' Serinliklerinde Ursule'n yerini alan isimdi. O esrarengiz iten konumalara zg mantksz aknlkla; "Bak hele," dedi, "Bu onun tarlasy-m. Burada onun oturduu yerdeyim." Sama bir eydi bu, ama kar konulmas imknszd. Bylece her gn tarlakuunun tarlasna gelmeye balad. 2. Hapishanelerin Kulukalnda Su Embriyonlarnn Olumas Javert'in Gorbeau viranesinde kazand zafer drtba mamur gibi grnyordu, ama aslnda hi de yle deildi. nce Javert, tutsa yakalayamamt; bu, onun balca kaygsyd. Svan bir maktul, katilden daha ok kuku uyandrr; haydutlar iin bu kadar deerli bir av olan bu kii-81nin devlet gc iin daha az deerli olmamas pek muhtemeldi. Sonra Montparnasse da Javert'in elinden kamt. Bu 'eytan zppesi'ni ele geirmek iin baka bir frsat beklemek gerekiyordu. Gerekten de, bulvarn aalan altnda gzclk yapmakta olan Eponine'e rastlayan Montparnasse, kzla Nemorin olmay, babayla Schin-derhannes olmaya tercih ettii iin, onu alp gtrmt. Byle yapmas kendi asndan iyi de olmutu. Serbestti. Eponine'e gelince; Javert, onu enseletmiti, ama zayf bir teselliydi bu. Eponine, Madelonnettes'de Azel-ma'yla bulumutu. Nihayet Gorbeau viranesinden Force Ha-pishanesi'nf kadar olan yolda, balca tutuklulardan biri olan Claquesous ortadan kaybolmutu. Bu iin nasl olduunu kimse bilemiyordu, memurlar, zaptiye avular "hibir ey anlayamyorlard", buhar olmutu, parmak kelepelerinden synhvermi, arabann atlaklar arasndan akp gitmiti, sanki araba yarlm, o da kamt; kimse ne diyeceini bilemiyordu, bilinen tek ey, hapishaneye gelindiinde Claquesous'un artk ortada olmadyd. Bu ite ya cinlerin perilerin parma vard ya da polisin. Suda eriyen bir kar tanesi gibi, Claquesous da karanlkta erimi miydi? Yoksa polislerle aklanmayan bir ibirlii iinde miydi? Dzensizlikle dzen arasnda ift tarafl bir muamma myd bu adam? Hem su hem de ceza ile ortak bir merkez zerinde mi bulunuyordu? Bu Sfenks'in n ayaklan -82suun, arka ayaklan devlet gcnn iinde miydi? Javert, bu gibi kombinezonlan asla kabul etmezdi, bu gibi uzlamalar karsnda diken diken kesilirdi, ama onun takmnda baka mfettiler de vard, bunlar onun altnda olmakla beraber, polis mdrlnn sr-lann belki de ondan daha fazla vakftlar ve Claquesous gayet iyi ajanlk yapabilecek karakterde bir alakt. Geceyle bylesine dalavereli iten iliki halinde olmak, haydutluk iin fevkalade uygun, polis iin de pek mkemmel bir eydir. Byle iki taraf keskin klca benzeyen alaklar vardr. Ksacas, ne olduysa oldu, kaybolan Claquesous bulunamad. Javert bu ie amaktan ok, fkelendi. Marius'e gelince; Javert, adn unutmu olduu 'korkuya kaplm olmas muhtemel o avukat enayisi'ni pek umursamyor du. Zaten bir avukat nasl olsa her zaman bulunabilirdi. Ama o sadece avukat myd? Soruturma balamt. Sorgu hakimi, gevezelik eder umuduyla Patron-Minette etesinin adamlarndan birini hcreye koymamay daha faydal bulmutu. Bu, Petit-Banquier Soka'ndaki uzun sal adam Brujon'du. Onu Charlemagne avlusuna salmlard, nbetilerin gz zerindeydi. Bu Brujon ad, La Force Hapishanesinin anlanndan biridir. Yeni binann avlusu denen, hapishane idaresinin Saint-Bemard avlusu, hrszlannsa Aslanlar ukuru adn verdikleri o menfur avluda, sol tarafta damlara kadar ykselen pul, yosun ve mantarlarla kapl duvarn zerinde, imdi haydutlann ya-83takhanesi haline getirilen La Force'un eski dukalk konana ait kk kiliseye alan eski pasl bir demir kapnn yannda, on iki yl ncesine kadar, taa iviyle kabaca oyulmu u imza grlyordu. BRUJON, 1811. 1811'deki Brujon, 1832'deki Brujon'un babasyd. Gorbeau tuzanda kendisini ancak yle bir grebildiimiz bu oul Brujon, hayli kurnaz ve becerikli, ama akn ve mzmz tavrl, din bir delikanlyd. Bu akn tavrna bakarak, sorgu hakimi, tecrit hcresinden ok, Charlemagne avlusunda ie yarayaca dncesiyle onu brakmt. Hrszlar, adaletin eline dtler diye ilerine ara vermezler. Bu kadarck bir ey iin hi istiflerini bozmazlar. Bir sutan dolay hapiste olmak, baka bir suun ilenmesine engel deildir. Onlar salonda bir tablolar dururken, atlyelerinde yeni bir eser zerinde almaktan geri kalmayan sanatkrlar gibidir.

Brujon, hapishanede arm gibi grnyordu. Bazen onu Charlemagne avlusunda saatlerce ayakta, kantinin penceresinin yannda durup, kantin fiyatlarn gsteren ve sarmsak 62 santim, diye balayp yaprak ci-garas 5 santim diye biten pis bir tabelay aptal aptal seyrederken gryorlard. Ya da vaktini, dilerini birbirine vurup titremekle, atei olduunu syleyip, hasta kouundaki yirmi sekiz yataktan birinin bo olup olmadn soruturmakla geiriyordu. -84Birdenbire, 1832 uba'nn ikinci yansna doru uyuuk Brujon'un, siparile i gren hapishane hademeleri araclyla kendi adna deil de, arkada adna ayn i sipari verdii renildi. Bunlar, ona toplam elli metelie malolmutu. Bu an masraf, hapishane mdrnn dikkatini ekti. Aratrma yapld, tutuklularn konuma yerinde asl sipari tarifesine baklarak, bu elli meteliin dkmnn u ekilde olduu renildi: sipariten biri Pantheon'a, on metelik; biri Val-de-Grce'a, on be metelik; biri de Grenelle ehir kapsna, yirmi be metelik. Bu sonuncusu, tarifenin en pahalsyd. Pantheon da, Val-deGrce da, Grenelte ehir kaps da ok korkun serserinin oturduklar yerlerdi. Bunlar; Kruideniers, nam- dier Bi-zarro; serbest braklm forsa Glorieux ve bir de Barre-Carrosse'du. Bu olay polisin dikkatini onlarn zerine ekti. Bu adamlarn, elebalarndan ikisinin, Babet'le Gueulemer'in, hapse atlm olan PatronMinette'le gizli balan olduu tahmin edilmekteydi. Brupon'un, ev adreslerine deil de, sokakta bekleyen kimselere gnderdii mesajlarda, tasarlanan baz muzr ilere dair haberler olduu sanlyordu. Elde baka baz belirtiler de vard; serseri yakalandlar. Bylece Brujon'un kurduu bir oyununun boa karld sanld. Bu tedbirler alndktan yaklak bir hafta sonra, bir gece yeni binann alt kat yatakhanesini kontrol eden gzc devriye, jetonunu kutuya ataca srada -gzclerin grevlerini tam olarak yerine getirdiklerinden emin ol-85mak iin kullanlan bir usuld bu; her saat banda, yatakhanelerin kaplarna akl kutularn hepsine birer jeton atlmas gerekiyordu- evet, bir gzc, yatakhane kapsndaki gzetleme deliinden, Brujon'un yatanda oturmu, duvardaki lambann nda bir eyler yazdn grd. Gardiyan ieri girdi. Brujon'u bir ay sreyle hcreye attlar, ama yazd eyi ele geiremediler. Polis de daha fazla bilgi salayamad. Yalnz, kesin olan u ki, bu olayn ertesi gn Charlemagne avlusundan Aslanlar u-kuru'na, ik avluyu ayran be katl binann zerinden bir 'posta' atld. Mahpuslarn posta dedikleri ey, sanatkrca yourulup, ekillendirilmi bir ekmek topadr. Bunu rlanda'ya, yani hapishanelerden birinin damnn zerinden, bir avludan brne gnderirler. Kelimenin etimolojisi udur: ngiltere'nin zerinden, bir topraktan brne, rlanda'ya. Bu topak avluya der. Onu yerden alan aar, iinde o avludaki mahkmlardan birine yazlm bir pusula bulur. Ekmek topan bulan bir mahpussa, pusulay sahibine verir, yok, bir gardiyan ya da hapishanelerde 'koyun', krekte 'tilki' denilen gizlice satlm mahkmlardan biriyse, pusula hapishane kalemine gtrlr ve oradan polise teslim edilir. Bu defa posta, gnderildii kii o srada tecritte olmasna ramen adresine ulat. Postann gnderildii kii, Patron-Minette'in drt elebasndan biri olan Babet'den bakas deildi. -86Postann iinde durulmu bir kt vard, zerinde sadece u iki satrlk yaz bulunuyordu: "Babet, Plumet Soka'nda yaplacak bir i var. Kaps demir parmaklkl bir bahe." Brujon'un gece yazd ey, buydu. Erkek ve kadn arayclara ramen, Babet pusulay Force'dan Salpetriere'de, yatan 'iyi bir kadn dost'una ulatrmann aresini arad. Magnon adndaki bu kz polis tarafndan skca gzlenmekteyse de, henz tutuklanma-mt. Okuyucunun adna daha nce de rastlam olduu bu Magnon'un, daha ileride belirtilecei gibi, Thenardierlerle ilikisi vard ve Eponine'i grmeye giderken Salpetrier.etfe Ma-delonnettes arasnda kpr ii grebiliyordu. te tam o sralarda Thenardier hakknda yrtlen soruturmada kzlar aleyhine yeterli delil bulunamadndan, Eponine'le Azelma tahliye edildiler. Eponine karken, Madelonnettes'in kapsnda onu bekleyen Magnon, Brujon'un Ba-bet'ye yazd pusulay ona vererek, iin aydnlatlmasn ona havale etti. Eponine, Plumet Soka'na gitti, parmaklkl kapy ve baheyi tand, evi inceledi, gzetledi, kollad ve birka gn sonra Cloche-perce'de oturan Magnon'a bir peksimet gtrd. Magnon da bunu Babet'nin Salpetriere'deki metresine ulatrd. Hapishanelerin karanlk sembolizminde peksimet: yok anlamna gelir. yle ki, aradan bir hafta gemeden, Babet ile Brujon, biri 'soruturma'ya gider, teki -87oradan dnerken, Force'un devriye yolunda karlatklarnda: "Burjon ne haber P Soka'ndan?" diye sordu. "Babet peksimet," karln verdi. Bylece Brujon'un La Force'da yavrulad bu su cenini boa gitti.

Ne var ki, bu boa giden cenin, Brujon'un programna bsbtn yabanc baz sonulara yol at. Bunlar az sonra greceiz. nsan ou zaman, bir iplii dmledii-ni sanrken baka bir iplii balar. 3. Mabeuf Baha'ya Grnen Bir Hayal Marius, artk kimseye gitmiyordu, yalnz ara sra Mabeuf Baba'ya rastlyordu. Marius, yeralt mahzenlerinin merdiveni diyebileceimiz ve insann bann stnde mutlu admlarn sesini duyduu ksz yerlere doru giden kasvetli basamaklar ar ar inerken, M. Mabeuf de ayn basamaklar kendi ynnden inmekteydi. Cauteretz'in Floras artk satlmaz olmutu. Austerlitz'deki, iyi gne grmeyen kk bahede, ivit aac yetitirme denemeleri baarl olmamt. M. Mabeuf, burada ancak rutubet ve glge seven birka nadide bitkiyi yetitirebiliyor, ama yine de cesaretini kaybetmiyordu. Botanik bahesinde 'masraf kendisine ait olmak zere' ivit aac yetitirme denemelerinde bulunmak iin iyi gne gren bir toprak paras elde etmiti. Bunun iin, Flora'smn bakrdan klielerini rehin -88sandna yatrmt. le yemeini iki yumurtaya indirmiti, bunun da birini, on be aydr cretini demedii yal hizmetisine brakyordu. le yemei de, ou zaman onun tek yemei oluyordu. Artk o ocuksu glyle glmyordu, aksi biri olmutu, ziyareti de kabul etmiyordu. Marius, ona gitmeyi dnmemekle iyi yapyordu. Bazen Msy Mabeufn botanik bahesine gittii saatte, yal adamla delikanl Hpital Bulvan'nda karlayorlard. Konumuyor, sadece zgn bir ba iaretiyle selamlayorlard. Sefaletin bir an gelip, dostluk balarn zmesi ne acdr! Eskiden iki dostken, imdi yoldan geen iki yaya olmulard. .^ Kitap Royol lmt. M. Mabeuf, artk yalnz kitaplar, bahesi ve ivit aacyla ilgileniyordu. Bunlar mutluluun, zevkin ve midin onun nazarnda ald ekildi. Yaamas iin bu kadar ona yetiyordu. Kendi kendine, 'Top top mavi ieklerimi elde edince zengin olacam," diyordu, "rehinden bakrlarm kurtaracam, hokkabazlkla, davul alarak, gazetelere ilan vererek, Florama yeniden rabet kazandracam. Pierre de Medi-ne'in 1559 basks, tahta kapakl Gemicilik Sanat kitabndan bir nsha satn alacam, nereden alacam da biliyorum." Bu arada gn boyunca ivit aac tarlasnda alyor, akamlan eve dndnde bahesini suluyor, kitaplarn okuyordu. M. Mabeuf o tarihte seksen yama yaklamt. Bir akam garip bir hayal grd: Evine dnmt, henz ortalk iyice ay-89dmlkt. Sal bozuk olan Plutarque Ana hasta, yatyordu. zerinde biraz et kalm bir kemik ve mutfak masasnn zerinde bulduu bir para ekmekle akam yemeini yemi, bahesinde sra vazifesi gren devrik bir tan zerine oturmutu. Bu srann yannda, eski meyve bahelerinde olduu gibi, kiri ve tahtalardan yaplma hayli harap kocaman bir tr dolap ykseliyordu; zemini tavan kmesi, st kat sebzelikti. Kmeste tavan yoktu, ama sebzelikte sadece birka elma vard: K iin saklananlardan arta kalanlar. M. Mabeuf, kendisini pek ilgilendiren, hatta -ya iin vahim ey- zihnini uratran iki kitab gzlnn yardmyla kartrmaya, okumaya koyulmutu. Tabiatmdaki ekingenlik, onu btl inanlar benimsemeye eilimli klyordu. Bu kitaplardan birincisi Bakan Delancre'm Cinlerin Deiken Mizac adl nl eseri, dieriyse Mutor de la Rubau-diere'in Vaavert eytanlar ve Bierre'in Cinleri zerine kitabyd. Bu son kitap, onu bsbtn ilgilendiriyordu, nk bahesi, zamannda cinlerin pek sk urad bir yerdi. Alacakaranlk yukarda olanlar aartmaya, aada olanlar da karartmaya balyordu. Mabeuf Baba, bir yandan okuyor, bir yandan da elindeki kitabn stnden bitkilerini ve zellikle muhteem katmerli bir zakkumu seyrediyordu; bu onun iine teselli veren eylerden biriydi. Saniyeliyle, rzgrla, gnele drt gn gemi, tek bir damla yamur dmemiti. Saplar bklyor, tomurcuklar eili-90yor, yapraklar dklyordu, hepsinin sulanmaya ihtiyac vard. zellikle katmerli zakkum pek mahzun duruyordu. Mabeuf Baba, bitkilerin de ruhu olduuna inananlardand. htiyar adam btn gn ivit aalan ekili toprak parasnda alm, yorgunluktan bitkin dmt; buna ramen yerinden kalkt, kitaplarn srann stne koydu ve iki bklm bir vaziyette, sarsak admlarla kuyuya kadar gitti, ama zinciri yakalad zaman, onu engelinden karacak kadar bile ekemedi. Bunun zerine geri dnd ve gzlerini derin bir zntyle gitgide yldzlarla dolan gkyzne doru kaldrd. Akam vaktinde, insanolunun aclarn bilmem nasl kasvetli ve ebedi sevin altnda ezen bir huzur vard. Gece de, gndz kadar kurak geecee benziyordu. "Her tarafta yldzlar var!" diye dnd ihtiyar, "en kk bir bulut bile yok! Bir damla su bile yok!" Bir an yukar kalkan ba, tekrar gsne dt. Ban yine kaldrd, mrldanarak gkyzne bir daha bakt: "Bir damla iy! Birazck merhamet!" dedi yalvarrcasna. Kuyunun zincirini bir kere daha kancasndan karmay denedi, ama yapamad. Tam o anda bir ses duydu; yle diyordu:

"Mabeuf Baba, bahenizi sulamam, ister misiniz?" Ayn zamanda itten vahi bir hayvan geiyormu gibi bir ses geldi, allarn arasn-91dan uzun boylu, zayf bir kzn ktn grd M. Mabeuf. Kz, ona korkusuzca bakarak karsna dikildi. Bir insandan ok, alacakaranlkta alan bir ekle benziyordu. Kolayca telalanan biri olduundan, az nce sylediimiz gibi, hemen korkuya kaplan Mabeuf Baba, daha verecek bir hecelik karlk bulamadan, karanln iinde acayip bir sertlikle hareket eden bu varlk, zinciri kancasndan karm, kovay kuyuya daldrp ekmi ve bahe szgecini doldurmutu bile. Adamcaz plak ayakl, partal eteklikli bu grntnn iek tarlalar arasnda kouup, evresine hayat dattn gryordu. Bahe szgecinin yapraklar zerinde kard ses Mabeuf Baba'nn ruhunu sevin ve hayranlkla dolduruyordu. Katmerli zakkum, ona artk mutluymu gibi geliyordu. Birinci kova boalnca, kz bir ikincisini, sonra bir ncsn ekti. Btn baheyi sulad. Simsiyah grnen siluetiyle onun byle tarhlar arasndaki yollarda, yrtk prtk aln keli uzun kollan zerinde sallaya sallaya yrmesinde, adeta yarasaya benzeyen bir hal vard. ini bitirince, Mabeuf Baba, gzlerinden yalar akarak kza yaklat ve elini onun alnna koydu. 'Tanr sizi takdir edecektir," dedi, "mademki ieklere zen gsteriyorsunuz, siz bir meleksiniz." "Hayr," diye cevap verdi kz, "ben eytanm, ama umurumda bile deil." -92htiyar, onun cevabn beklemeden ve duymadan haykrd: "Ne yazk ki, kt bahtl ve yoksulum! Sizin iin hibir ey yapamayacak durumdaym!" "Benim iin bir ey yapabilirsiniz," dedi kz. "Ne gibi bir ey?" "Msy Marius'n nerede oturduunu syleyebilirsiniz." htiyar hibir ey anlamad. "Hangi Msy Marius'n?" Fersiz gzlerini kaldrd, kaybolmu bir eyi arar gibi yapt. "Vaktiyle buraya gelen bir gen." Bu arada Msy Mabeuf, hafzasn yokla-mt. "Ha! Evet!" diye haykrd, "kimi demek istediinizi anlyorum. Durun bakaym! Msy Marius... Baron Marius Pontmercy, hay Tanrm! eyde oturuyor... Daha dorusu, artk oturmuyor... Ha, evet, bilmiyorum." Bunu derken bir katmerli zakkum daln balamak iin eilmiti, devam etti: "Bak, imdi hatrladm. Sk sk bulvardan geiyor, Glaciere tarafna doru gidiyor. Cro-ulebarbe Soka. Tarlakuu tarlas. Oraya gidin. Kolayca rastlarsnz." M. Mabeuf dorulduunda ortada hi kimse kalmamt, kz kaybolmutu. Elbette biraz korktu. "Dorusu, bahem sulanm olmasayd, bunun bir ruh olduuna inanrdm," diye dnd. -93Bir saat sonra yattnda, ayn ey yine aklna geldi, uykuya dalarken dncenin, denizi gemek iin balk olan masal kuu gibi uykuyu amak iin yava yava rya haline girdii o bulank anda, kendi kendine, dalgn dalgn yle diyordu: "Dorusu, btn bunlar Rubaudiere'in cinlere dair anlattklarna pek benziyor. Bu sakn bir cin olmasn?" 4. Marius'e Grnen Hayal Bir 'ruh'un Mabeuf Baba'y ziyaretinden birka gn sonra, bir sabah -gnlerden pazartesiydi, yani Marius'n Courfeyrac'tan Thenardier iin yz metelik dn para ald gnd- Marius paray cebine koymu, onu hapishane kalemine gtrmeden nce, dnte alabilmesini salayaca midiyle 'biraz gezinmeye' gitmiti. Zaten bu hep byle oluyordu. Yataktan kalkar kalkmaz biraz eviri yapmak zere bir kitapla, bir kdn bana oturuyordu. O tarihte, yapt i Almanlarn nl bir kalem kavgasn, Gans'la Savigny arasndaki tartmay Franszcaya evirmekti. Savigny'yi alyor, Gans' alyor, drt satr okuyor, bir satr yazmaya alyor, ama yapamyordu, nndeki ktla kendi arasnda bir yldz gryordu. Sandalyesinden kalkyor, "yle bir dar kaym. Bylelikle alabilirim," diyordu. Tarlakuunun tarlasna gidiyordu. Orada, o yldz bsbtn fazla, Savigny ile Gans' ise bsbtn az grv ordu. -94Sonra evine dnyor, iine devam etmeyi deniyor, ama bir trl baaramyordu; beyninde kopan tellerin hibirini yeniden balamaya imkn olmuyordu. O zaman kendi kendine; "Yarn dar kmayacam. almama engel oluyor," diyor, yine de her gn kyordu. Courfeyrac'n evinden ok, Tarlakuunun tarlasnda oturuyordu. Asl adresi uydu; Sante Bulvar, Croulebarbe Soka'ndan sonraki yedinci aa. O sabah bu yedinci aatan ayrlm, Go-belin Irma'nn korkuluuna oturmutu. Gne, taze am, prl pnl yapraklarn arasna keyifli keyifli szlyordu. ""

Marius, 'o'nu hayal ediyordu. Hayalleri yergi halini alp, kendi zerine dmekteydi. Benliini saran tembellii, bu ruh ktrmln ve her an gzlerinin nnde koyula-p kalnlaan, artk gnei bile ona gstermez olan gece karanln ac ac dnp duruyordu. Ne var ki, hareket gc son derece azald, kendini zntye brakacak kadar da gc kalmad iin, bir monolog bile saylamayacak olan bu karmakark fikirlerin ackl fkr arasnda, bu melankolik dalgnlk arasnda yine de d dnyaya ait duygular ona kadar ulaabiliyordu. Arkasnda, aasnda, rman iki kysnda, amarlarn itileyen Gobelin'in amarc kadnlarn, bann stnde ise kara aalarn iinde akyan kular duyuyordu: Bir yanda zgrln, mutlu tasaszln, kanatlanm bo zamann sesi; br yanda emein grl-95ts. Onu derin hayallere, hatta adeta tefekkre iten bir eydi bu iki neeli grlt. Vecd iinde yklml ortasnda birdenbire tandk bir ses iitti: "Hah! te orada!" diyordu. Gzlerini kaldrd ve bir sabah odasna gelmi olan o kt bahtl ocuu, Thenardier'le-rin byk kz Eponine'i tand. imdi artk onun adnn ne olduunu biliyordu. Tuhaf deil mi, kz hem yoksullam hem de gzellemiti. Oysa bu iki ynde de ileri tek adm atabilecek gibi grnmyordu. Aydnlk ve sefalet ynnde ifte ilerleme kaydetmiti. Kararl bir tavrla Marius'n odasna girdii o gnk gibi yine yalnayak, yine partal elbiseler iindeydi, ama elbiseler iki ay daha eskimiti; delikleri daha geni, limeleri daha irenti. Ses yine ayn ksk ses, aln scak, kuru yelin yakp krtrd ayn aln, ayn babo baklar; akn ve oynak. Yz ifadesinde eskisinden fazla olarak, hapse girmenin sefalete ekledii bir tr rknt ve acmdnclk vard. Salarnda saman ve ot krntlar gze arpyordu; Hamlet'in deliliinin bulamasy-la akln karan Ophella'da olduu gibi deil de, bir ahr samanlnda yatt... Ve btn bunlarla birlikte, gzeldi. Ey genlik! Ne muhteem bir yldzsn sen! Kz bu srada, kansz yznde bir para sevin ve glmseme benzeri bir Marius'n nnde durmutu. Bir sre sanki konuamyormu gibi kalakald ve sonunda: "Nihayet size rastlayabildim!" dedi. "Mabe-96uf Baha'nn hakk varm, bu bulvardayms-nz! Sizi ne kadar ok aradm! Bir bilseniz! Biliyor musunuz, ben ierdeydim. On be gn! Sonra salverdiler! nk bana yklenebilecek hibir su yoktu, hem zaten akl yama da henz girmedim. ki ay daha gerekiyor. Ah! Sizi ne kadar aradm! Alt haftadan beri. Demek artk orada oturmuyorsunuz, yle mi?" "Hayr," dedi Marius. "Ha! Anlyorum. O eyden tr. Byle zorbalkla soygunlar hi de ho deil. Siz de tandnz. Ama durun hele! Niin eski psk apkalar giyiyorsunuz! Sizin gibi bir gencin gzel elbiseleri olmal. Biliyor musunuz Msy Marius? Mabeuf Baba, size Baron Mrius bilmem ne diyor. Baron olduunuz doru deil, deil mi? Baronlar yal olurlar, Luxem-bourg'da, atonun nne, en gneli yere giderler, bir metelik verip, la Quotidienne okurlar. Bir keresinde, bir mektup gtrmek iin yle bir baronun evine gitmitim. Yz yandan fazlayd. Sylesenize, imdi nerede oturuyorsunuz?" Marius, cevap vermedi: Kz devam etti: "Ah! Gmleinizde bir delik var. Onu sizin iin dikmem gerekir." Gittike mahzunlaan bir ifadeyle sordu: "Yoksa beni grmekten memnun deil misiniz?" Marius susuyordu. Kz da bir an sessiz kaldktan sonra haykrd: "Ama eer istesem sizi memnun grnmeye zorlayabilirim!" -97"Nasl?" diye sordu Marius, "Ne demek istiyorsunuz?" "Yo! Bana biraz nce sen diyordunuz!" dedi kz. "Peki yleyse, ne demek istiyorsun?" Kz dudaklarn srd; tereddt eder gibiydi, sanki bir i mcadele geiriyordu. Nihayet kararn vermi grnd. "Bover, fark etmez. Kederli grnyorsunuz, oysa keyifli olmanz istiyorum. Yalnz, bana gleceinizi vaat edin. Gldnz ve 'Oh, iyi! Bu gzel ite!' dediinizi grmek istiyorum. Zavall Msy Marius! Hatrlyor musunuz? Bana ne istersem vereceinizi vaat etmitiniz..." "Evet! Konusana canm!" Kz, Marius'n gzlerinin iine bakarak: . "Adresi buldum," dedi. Marius, sapsar kesildi. Btn kan kalbine ekildi. "Hangi adresi?" "Benden istediiniz adresi!" Gayretle sylercesine ilave etti: "u adres... Hani, bildiiniz!" "Evet!" diye kekeledi Marius. "Kkhanmm adresi!" Bu sz syledikten sonra derin bir i ekti. Marius stnde oturduu korkuluktan yere atlad, heyecandan kendini kaybetmi-cesine kzn ellerine sarld. "Oh! Peki yleyse! Gtr beni! Syle bana! Ne dilersen iste benden! Neresi?" "Gelin benimle," diye cevap verdi kz, "so-

-98ka ve numaray iyi bilmiyorum, buraya gre tam aksi ynde, ama evi biliyorum, sizi oraya gtreceim." Elini ekti ve ekledi: "Ah! Ne kadar da memnun oldunuz!" Sesinin tonu, dardan bakan birini ze-bilirdi, ama sarho ve kendinden gemi bir halde olan Marius'e hi dokunmad. Marius'n alnndan bir bulut geti. Epo-nine'in kolunu yakalad. "Bana bir ey iin yemin et!" "Yemin mi edeyim?" dedi kz, "bu da ne demek oluyor? Bak hele! Yemin etmemi istiyorsunuz, yle mi?" Gld. "Baban! Sz ver bana Eponine! Yemin et bana ki, bu adresi babana vermeyeceksin!" K arm bir halde ona doru dnd. "Eponine! Admn Eponine olduunu nereden biliyorsunuz?" "Bana sz ver, dediimi yapacana dair!" Ama kz onu duyuyor gibi gzkmyordu. "ok gzel bu! Bana Eponine dediniz." Marius, onu iki kolundan birden yakalad. 'Tann akna bana cevap ver! Ama sylediime dikkat et, bildiin adresi babana sylemeyeceine bana sz ver!" "Babam m?" dedi kz, "Ha, evet, babam! Gnlnz rahat olsun. O hcrede. Zaten babam umurumda bile deil!" "Ama sz vermiyorsun bana!" diye Marius haykrd. Kz kahkahalarla glerek: "Canm, kollarm braksanza," dedi, "am-99ma da tartakladnz beni! Tamam! Tamam! Sz veriyorum size! Yemin ediyorum! Ne nemi var ki benim iin? Adresi babama sylemeyeceim. Oldu mu imdi? Bu muydu istediiniz?" "Baka birine de sylemeyeceksin, deil mi?" "Hi kimseye." "imdi beni oraya gtr," dedi Marius. "Hemen mi?" "Hemen." "Gelin" Ah! Ne kadar da memnun, ne kadar da memnun! diye kendi kendine sylendi. Birka adm attktan sonra durdu. "Beni ok yakndan izliyorsunuz Msy Marius. Brakn, ben nden gideyim, siz de hi belli etmeden, yle arkamdan gelin. Sizin gibi bir gencin, benim gibi bir kadnla birlikte grlmesi doru olmaz." Bu ocuun azndan kan bu 'kadn' sznn tad olanca anlam hibir dil ifade edebilecek gte deildir. On, on iki adm kadar sonra yeniden durdu; Marius, ona yetiti. Kz, ona dnmeden, yan tarafa doru konutu: "Aklma gelmiken syleyeyim, hatrlarsnz, bana bir ey vaat etmitiniz hani?" Marius ceplerini kartrd. Btn van you baba Thenardier'e verilecek be franktan ibaretti. Paray alp, Eponine'in eline tututurdu. Kz parmaklarn at, paray avucundan yere drd ve mahzun bir tavrla delikanlya bakarak, "Sizin paranz istemiyorum," dedi. -100NC KTAP PLUMET SOKAINDAK EV 1. Srl Ev Geen yzyln ortalarna doru Paris Yksek Mahkemesi'nin yuvarlak, siyah kadife takkeli bakanlarndan biri, bir metresi olduu ve bunu saklad iin -nk o devirde byk asilzadeler metreslerini' ele gne gsterdikleri halde burjuvalar saklarlard-Saint Germain d mahallesinde bugn Plu-met Soka denilen ssz Blomet Soka'nda, o zamanlar Combat des Animause adn tayan yerin yaknlarnda 'kk bir ev' ina ettirmiti. Bu ev tek katl bir kkt. Zemin katta iki salon, birinci katta iki oda, aada bir mutfak, yukarda kk zel bir salon, damn altnda bir at odas vard. Btn bunlar geni bir parmaklkla caddeye bakan bahenin gerisindeydi. Aa yukar be dnmlk bir baheydi bu. Yoldan geenlerin btn grebildikleri bundan ibaretti. Ama kkn arkasnda dar bir avlu ve avlunun sonunda alt mahzen, iki odadan ibaret alak bir daire, icabnda bir ocukla bir st ninenin gizlene-bilmesini salayabilecek eski bir yap vard. Bu yap, arka tarafndan, gizli ve ancak srr --on bilenlere alabilen bir kapyla, dar, uzun, ta deli, dolambal, st ak, iki yannda yksek duvarlar uzanan bir dehlize balanyordu. Bu dehliz de olaanst bir maharetle gizlenmiti ve btn kelerini, btn kvrmlarm takip ettii kapal bahelerin ve bostanlarn arasnda adeta kaybolmucasma uzayp giderek, yine srrn bilenlerce alabilen baka bir kapya varyordu. Bu, yaklak bin metre teden, hemen hemen baka bir mahalleye, Babylone Soka'nm tenha ucuna alan bir kapyd. Sayn bakan bu kapdan girerdi. yle ki, onu gzetleyip, takip eden ve her gn esrarengiz bir ekilde bir yere gittiini grenler olsa bile, bunlar Babylone Soka'na gitmenin, Blomet Soka'na gitmek demek olduunu asla akl edemezlerdi. Ustaca satn alnan arsalar sayesinde, kurnaz hakim bu gizli yol iini kendi topra zerinde, yani hibir kontrole uramakszm yaptrabilmiti. Daha sonra, bu dehlize bitiik toprak paralarn bahe ve ekim alan olarak kullanlmak zere kk parseller halinde yeniden satmt. Bu toprak

paralarnn sahipleri her iki tarafta da gzlerinin nndeki duvann mterek bir duvar olduunu sanyor ve iek tarhlar, meyve baheleri ortasndan iki duvar arasnda kvrlarak giden ta deli uzun yol eridinin varlndan phe bile etmiyorlard. Bu gariplii yalnzca kular gryordu. Geen yzyln alblblleriyle arkulan herhalde sayn bakan hakknda hayli dedikodu yapmlardr. -102Mansard tarznda tatan ina edilmi, Watteau tarznda lambri kaplanp denmi, iten barok, dtan eski stil, sra iek i-tiyle evrili olan kkn yksek mevkide olan bir hakime, onun ak hevesine yarar mahrem, uh ve ihtiaml bir havas vard. Bugn artk ortadan kalkm olan bu evle, dehliz on be yl ncesine kadar hl duruyordu. 93'te, bir sac ve bakr eya imalats bu evi yktrmak zere satn alm, ama bunun iin gerekli paray deyememiti; ulus, adam iflasa mahkm etmiti. Bylece, bakrc evi ykacana, ev bakrcy ykm oldu. O zamandan beri ev bo kald ve insan varlnn artk hayat alamad her mesken gibi yava yava harap oldu. Eski mobilyala-nyla deli, satlmaya ya da kiralanmaya daima hazrd ve Plumet Soka'ndan yol boyunca ancak geen on, on iki kii 1810'dan beri bahenin parmaklnda asl duran, okunmaz hale gelmi san bir tabelayla bu durumdan haberdar oluyorlard. Yine ayn gelip geenler, Restorasyon son-lanna doru bu tabelann ortadan kaybolduunu, hatta birinci kat pencerelerindeki pan-jurlann aldn fark ettiler. Gerekten de artk evde oturanlar vard. Pencerelere, ieride bir kadnn olduunu gsterecek ekilde 'sevimli kk perdeler' aslmt. 1829 yl Ekim aynda yalca bir adam -kagelip evi olduu gibi, pek tabii olarak arkadaki ek bina ve Babylone Soka'na alan dehlizle birlikte kiralamt. Bu geidin iki kapsnn gizli alp kapanma dzeneini de ye-103niden yaptrmt. Sylediimiz gibi ev hl mahkeme bakannn eski eyasyla deliydi. Yeni kirac baz onarmlar yaptrm, urada burada baz eksikleri tamamlatm, avluya talar, yerlere deme tulalar, merdivenlere basamaklar, yerlere parke tahtalar, pencerelere camlar koydurmu ve en sonunda bir gen kz ve bir yal hizmetiyle birlikte, grltsz patrtsz, evine giren birinden ok evinden ieri szlen biri gibi gelip yerlemiti. Komular hi dedikodu yapmadlar, nk zaten komu yoktu. Bu az eyal kirac Jean Valjean, gen kz da Cosette'di. Hizmeti ise, Jean Valjean'n hastaneden ve sefaletten kurtard Toussa-int adnda yal, taral, kekeme bir kzd; bu zelliinden dolay Jean Valjean, onu yanma almaya karar vermiti. Evi, gelir sahibi Msy Fauchelevent adyla kiralamt. Yukarda anlattmz btn olaylarda okuyucu hi phesiz Jean Valjean' tanmakta The-nardier kadar bile gecikmemitir. Acaba Jean Valjean, Petit Picpus Manast-n'ndan niin ayrlmt? Ne olmutu? Hibir ey olmamt. Hatrlanaca gibi Jean Valjean, manastrda mutluydu, o kadar mutluydu ki, sonunda vicdan bundan kayg duymaya balamt. Cosette'i her gn gryor, iinde babalk duygusunun doup gittike gelitiini hissediyor, btn ruhuyla bu ocuun zerine titriyordu. Cosette'in kendisine ait olduunu, hibir kuvvetin onu kendisinden ayramaya-can, bunun byle srp gideceini, her -104gn ufak ufak tevik edildiinden, sonunda onun mutlaka rahibe olacan, bylece manastan kendisi iin olduu gibi, onun iin de imdiden sonra btn lem demek olduunu, kendisinin burada ihtiyarlayacan, onun da burada byyeceini, kendisinin burada leceini, ksacas -tatl umut- hibir ayrlk ihtimali olmadn dnyordu. Jean Valjean bunlar dnrken tereddde dt. Kendi kendini sorguya ekti. Bu mutluluk, acaba tmyle kendine ait bir mutsuzluk muydu, yoksa baka birinin mutluluunun da bunda pay var myd? Bu yal haliyle o ocuun kendi mutluluuna da el koyup, almyor muydu? Kendi kendine; "Hayattan vazgemeden nce hayat tanmak bu ocuun hakk," diyordu. Btn sorunlardan onu kurtarmak bahanesiyle, pein pein ve adeta ona hi danmakszn, btn zevkleri onun elinden ekip almak, onda yapay bir yetenek filizlendirmek iin, onun cehaletinden ve kimsesizliinden yararlanmak, sonu olarak insani bir varl ucubeletirmek, Tan-n'ya yalan sylemekti. Kimbilir, belki de Cosette gnn birinde btn bunlann farkna varacak, rahibe olduu iin pimanlk duyacak ve ondan nefret edecekti? Bu son dnce, olduka bencil bir dnceydi, tekilerden daha az kahfamancayd, ama onun iin tahamml edilmez bir eydi. Manastrdan ayrlmaya karar verdi. Karar verdi ve bunun byle olmas gerektiini zlerek kabul etti. Buna kar yaplabilecek itirazlara gelince, hibir itiraz olamaz-105di. Bu drt duvar arasnda geen be yl, bu kaybolu, korku unsurlarn muhakkak ki yok etmi ya da datmt. Yeniden rahata insanlarn arasna girebilirdi. htiyarlam, her ey deimiti. Artk onu kim tanyabilirdi ki? Hem sonra, en kt ihtimalle, tehlike yalnz onun iin vard, kendisi kree mahkm edilmi olduu iin, Cosette'i de manastr hayatna mahkm etmeye hakk yoktu. Zaten grevler karsnda tehlike nedir ki? Nihayet, tedbirli olmaktan, onu alkoyan bir ey de yoktu. Cosette'in eitimine gelince, bu hemen hemen bitmiti.

Kararn bir kere verince, frsat kollamaya balad. Bu da kmakta gecikmedi. htiyar Fauchelevent ld. Jean Valjean, saygdeer barahibeden bir grme dileinde bulunarak, ona kardeinin lmyle kk bir mirasa konduunu, bunun, ona bundan byle almadan yaama imknn verdiini, bu yzden manastrdaki iinden ayrlacan ve kzn da birlikte gtreceini, ama Cosette henz rahibe olmadna gre, onun hibir cret alnmadan yetitirilmesinin doru olmadn, bu nedenle Cosette'in manastrda geirdii be yl iin bir tazminat olarak cemaate be bin franklk bir bata bulunmasna saygdeer barahibenin izin vermesini tam bir alakgnlllkle rica ettiini syledi. Jean Valjean, Ebedi badet Tarikat Ma-nastn'ndan ite byle ayrld. Manastn terk ederken, anahtarm stn-106den hi ayrmad kk valizi hibir taycya emanet etmeyerek, kendi kucanda tad. Bu valiz, iinden szan koruyucu kokulan yznden Cosette'in merakn gdklyordu. Hemen syleyelim ki, Jean Valjean bu valizi bundan sonra da hibir zaman yanndan ayrmad. Onu daima odasnda bulunduruyordu. Oradan oraya g ederken bile srasnda ilk ve bazen de tek tad ey buydu. Cosette buna glyor ve "Bu valiz aynlmaz para," diyor ve, "onu kskanyorum," diye ekliyordu. te yandan, Jean Valjean yeniden ak havaya karken, derin bir endie duymaktan kendini alamad. Plumet Soka'ndaki evi kefeder etmez, hemen orada kald. Artk, Ultime Fauchelevent adn almt. Ayn zamanda hep ayn mahallede oturarak dikkati ekmemek, kaplabilecei en kk bir kukuda, gerekiyorsa ortadan kaybolmak ve nihayet Javert'in elinden mucize kabilinden kurtulduu o geceki gibi hazrlksz bulunmamak iin Paris'te, iki apartman dairesi daha kiralad. Bunlar pek kt ve yoksul grnl iki daireydi: Birbirinden ok uzak iki mahallede, biri Ouest Soka-'nda, br Homme-Arme Soka'ndayd. Ara sra, Toussaint'i gtrmeden, Coset-te'le birlikte bazen Homme-Arme Soka'na, bazen de Ouest Soka'na giderek, orada bir ay ya da alt hafta kadar kalyordu. Hizmetini oralardaki kapclara grdryor ve kendi-107sini, bir aya ehirde olan taral bir gelir sahibi olarak tantyordu. Bu yce erdemli kiinin polisten kamak iin Paris'te ayr ikametgh vard. 2. Jean Valjean Milli Muhafz Ama Jean Valjean, asl Plumet Soka'nda oturuyordu ve buradaki yaayn yle dzenlemiti: Cosette, hizmeti kadnla birlikte kkte oturuyordu. Pencere aralarnda yalboya resimler olan byk yatak odas, duvarlarnda yaldzl ssler olan kk zel salon, mahkeme bakannn duvarlar hah kapl, geni koltuklu salonu onundu. Bahe de ona aitti. Jean Valjean, Cosette'in odasna renkten oluan eski am ipeiyle kapl kubbeli bir karyola, Figuier-Saint-Paul Soka'nda Gauc-her Ana'dan satn alnm eski gzel bir Acem hals koydurmu ve bu fevkalde antikalann ciddiyetini telafi etmek iin de, bu okazyon mallann arasna gen kzlara zg her trl neeli ve zarif kk eyay -etajer, kitaplk ve yaldzl kitaplar, yaz takm ve ktlar, kurutma tamponu, sedef kakmal i masas, altn yaldzl gmten nak kutusu, Japon porseleninden tuvalet takm- katmt. Birinci katn penceresinde karyoladaki gibi krmz zemin stne renkli am ipeklisinden uzun perdeler aslyd. Zemin katn pencerelerinde ise ilemeli ar perdeler vard. Btn k boyunca, Cosette'in evi yukandan aa stlyordu. Jean Valjean'a gelince; o, -108dipteki avluda, kapc kulbesine benzer bir yerde oturuyordu. Portatif bir karyola zerinde bir iltesi, beyaz tahtadan bir masas, iki hasr sandalyesi, iniden bir su testisi, tahta bir raf zerinde birka kitab vard. Kymetli valizi bir kede duruyordu. Hi ate yakmazd. Yemeklerini Cosette'le birlikte yiyordu. Sofrada onun iin daima siyah ekmek bulunurdu. Toussaint ilk geldiinde Jean Valjean, ona "Evin efendisi matmazeldir," demiti. "Peki ya siz m-s-y?" diye Toussaint aknlk iinde sormutu, "Ben, efendilikten ok daha iyi bir durumdaym, ben babaym." Cosette, manastrda ev ileri konusunda yetitirilmiti; onun iin zaten pek mtevaz olan ev masraflanna o bakyordu. Jean Valjean, her gn onu koluna alp gezmeye kyordu. Onu Luxembourg Park'nn en tenha yoluna gtryordu; her pazar da yin iin Saint-Jacques-du-Haut-Pas Kilisesi'ne. Bu kiliseyi ok uzak olduu iin semiti. Buras ok yoksul bir mahalle olduundan, bol bol sadaka datyor, yoksullar kilisede etrafn sanyorlard. Thenardierlerin para dilenmek iin yazdklan ktta; Saint-Jacques-du-Haut-Pas Kilisesi'ndeki 'hayrsever zta' hitab bu yzdendi. Jean Valjean, yoksullan ve hastalan ziyarete giderken Cosette'i de gtrmekten memnun oluyordu. Plumet Soka-'ndaki eve hibir yabanc girmezdi. Yiyecekleri Toussaint getiriyordu. Suyu da Jean Valjean kendisi bulvar zerindeki, hemen yakndaki bir emeden gidip alyordu. Odunu ve -109arab, Babylone Soka'na alan kapya yakn bir yerdeki yan topraa gml, duvarlar ta kapl bir eit kovua koyuyorlard. Buras vaktiyle bakan hazretlerine maara vazifesi grmt, nk lgnlklar ve Kk Evler Devri'nde maarasz ak olmazd.

Babylone Soka'ndaki orta boy kapda mektup ve gazeteler iin kumbara kutu vard. Ancak Plumet Soka'ndaki kkn sakini ne gazete ne de mektup aldklarndan, bir vakitler kara cppeli bir zamparaya patanlk ve srdalk eden bu kutu, imdi ancak vergi tahsildarlarnn ihbarnameleriyle Milli Muhafz Tekilat'nm bildirilerinin konulmasna yaryordu. nk gelir sahibi M. Fauchelevent, Milli Muhafz Tekilat'ndand; 1831 nfus saymnn dar delikli andan ka-amamt. O tarihte belediyece yaplan istihbarat Patit-Picpus Manastr'na kadar uzanm ve nfuz edilmesi imknsz, kutsal topluluun iinden Jean Valjean, belediye bakanlnn gznde saygya deer, yani muhafzlk yapabilmeye layk bir kii olarak kmt. Jean Valjean, her yl drt defa niformasn srtna geirip, nbetini tutmaya gidiyordu. Bu ii seve seve yapyordu; bu kyafet onun tannmamasna yaryordu; hem onun mnzevi yaayna dokunmuyor hem de onu halkn iine kartryordu. Jean Valjean, askerlikten yasal muafiyet a olan altm yama artk gelmiti, ama ellisinden fazla gstermiyordu ve zaten baavuundan kamaya ve Lobau Kontu ile ihtilafa dmeye de hi -110niyetli deildi; nfus kd yoktu, adn saklyordu, kimliini saklyordu, yan saklyordu, her eyi saklyordu ve de sylediimiz gibi, iyi niyetli bir milli muhafzd o. Vergisini deyen herhangi birine benzemek, onun balca arzusuydu. Bu adamn ideali, ite melek, dta burjuva olmakt. Bir noktay daha kaydedelim: Jean Valjean, Cosette'le birlikte kt zamanlar anlattmz gibi giyiniyordu ve eski bir subay andran bir havas vard. Yalnz kt zamanlar ise -ki genellikle akamlan oluyordu budaima srtna bir ii ceketiyle, bir ii pantolonu giyiyor, bana da yzn gizleyen bir kasket geiriyordu. Bu bir tedbir miyi, yoksa alakgnlllk m? Her ikisi birden. Kaderinin muammal yanma artk alm olan Cosette, babasnn garipliklerini pek fark etmiyordu. Toussaint'e gelince, o, Jean Valje-an'a tapyor ve yapt her eyi doru buluyordu. Jean Valjean' grm olan kasap, bir gn Toussaint'e "Garip bir adam," dedi. Kadn cevap verdi, "O bir azizdir." Gerek Jean Valjean, gerek Cosette, gerekse Toussaint, yalnzca Babylone Soka'ndaki kapy kullanyorlard. Demir parmaklkl bahe kapsndan grlmedikleri takdirde, onlarn Plumet Soka'nda oturduklarn tahmin etmek pek gt. Bu parmaklkl kap hep kapal dururdu. Dikkati ekmemesi iin, Jean Valjean, baheyi bakmsz brakmt. Byle yapmakla yanlyordu belki de. -1113. Foliis Ac Frondibus' Bir yzyldan fazla zamandr byle kendi haline braklan bu bahe pek olaand, pek sevimli olmutu. Bundan krk yl ncesine kadar oradan geenler, yolda durup bu baheyi serin, yeil derinlikleri gerisinde saklad srlardan habersiz seyrederlerdi. Tepelerinde anlalmaz arabesk alnlklar bulunan yeermi, yosun balam iki stuna bal, asma kilitli, eri br, sallantl khne kapnn parmaklk ubuklar arasndan pek ok hayalperest, o devirde gzlerini ve dncelerini defalarca saygsz bir merakla ieriye daldrmlard. Bir kede, bir ta sra, yosun tutmu bir iki heykel, zamanla ivileri km, duvarda ryen birka kafes vard; ne yol, ne imen kalmt, her taraf aynkotu brmt. Bahe sanat gitmi, doa geri gelmiti. Yabani otlar dolup tayordu. Zavall bir toprak paras iin olaanst bir macerayd bu. ebboylarn cmb pek muhteemdi. Bu bahede hibir ey eyann hayata doru kutsal hamlesini engellemeye kalkmyordu. Tapnmaya deer serpilip gelime burada, kendi evindeydi. Aalar brtlenlere doru alalm, brtlenler aalara doru ykselmi, bitki trmanm, dal eilmi, yerde srnen havada alanla bulumaya gitmi, rzgrda uuan yosunlar srklenenlere doru secde etmi, gvde, dal, yaprak, lif, tutam, filiz, sarmak, diken, hepsi birbi* Yapraklardan, yaprakl dallardan bir perde. -112rine karm, gemi birbirleriyle evlenmi, karmt; bitkiler sk ve derin bir kucaklama iinde, yaratann memnun baklar altnda, yz kadem karelik bu kapal yerde, insanln kardelik sembol olan kendi kutsal kardelik srrn gerekletirmiti. Bu bahe, artk bir bahe deil, devasa bir allkt; yani bir orman gibi iine girelemez, bir ehir gibi kalabalk, bir yuva gibi rpertili, bir katedral gibi lo, bir iek demeti gibi kokulu, bir mezar gibi yalnz, bir kitle gibi canl bir eydi. Nisan ve Mays aylarnda demir parmaklkl kaps ve drt duvar arkasnda zgr olan bu muazzam allk, evrensel filizlenmenin sessiz almas iinde kzgnlk devrine girerdi. Doan gnein altnda adeta kozmik akn akmlarn soluyan, damlalarnda Nisan zsuyunun ykselip kaynadn hisseden bir hayvan gibi rperir ve muazzam yeil salarn rzgrda dalgalandrarak nemli topran, anm heykellerin, kkn yklmaya yztutmu giri merdiveninin stne, hatta ssz sokan kaldnm talannn stne yldz gibi iekler, inci tanesi gibi i damlalan, bereket, gzellik, hayat, sevin ve kokular saard. le vakti, binlerce beyaz kelebek buraya snrd. Burada kar taneleri gibi girdaplar meydana getirerek uumalan, yazn bu

canl kan grenler iin tannsal bir manzara olutururdu. Yeilliin bu neeli karanlklar iinden masum sesler, ruha tatl tatl konuur, cvltlann sylemeyi unuttuklann vzltlar tamamlard. Akamlan baheden bir -113hayal buhar yaylp, onu kaplar, sisten bir kefen, semavi, sakin bir hzn onu brrd. Her yandan, hanmellerin, kahkaha ieklerinin sarho edici kokusu, nefis ince bir zehir gibi yaylrd. Dallarn arasnda uykuya varmak zere olan aakakanlarn, kuyruksalla-yanlarm son armlar duyulurdu. Burada insan kula aa arasndaki kutsal samimiyeti hissederdi. Gndzleri kanatlar yapraklan sevindirir, geceleri yapraklar kanatlan korur. Kn, allk kapkara, slak, diken diken ve titrek olurdu ve evin grlmesine imkn tanrd. Dallarda iekler, ieklerde i taneleri yerine san yapraklann souk, kaim hals zerinde salyangozlann ektikleri gmten uzun eritler grlrd. Her durumda, her grn altnda; her mevsimde, ilkbaharda da, kn da, yazn da, sonbaharda da, bu kapal kk bahede melankoli, seyir, inziva, zgrlk, insan yokluu, Tann varl bir nefes gibi dolard ve paslanm parmaklkl eski kap, sanki bu bahe benimdir, der gibiydi. Varsn Paris'in kaldnmlan evreyi sarm olsun. Varennes Soka'nn klasik, azametli otelleri iki atm tede bulunsun, nvalides'in kubbesi ta yaknda grnsn, millet meclisi hi uzakta olmasn, varsn Bourgogne Soka-'nm, Saint-Dominique Soka'nn karoala-n hemen yaknlarda tantanayla dolasn, sa-n, kahverengi, beyaz, krmz yolcu arabalan az tedeki yol kavandan karlkl gelip gesinler, Plumet Soka yine sszd. Eski -114mal sahiplerinin lm, gelip geen bir devrim, eski servetlerin yklmas, insanszlk, unutulmuluk, krk yl kendi haline brakl-mlk, dulluk, btn bunlar ereltiotlann, srkuyruklann, baldranlan, civanperemlerini, ykskotlann, soluk yeil uhadan geni yaprakl byk nakl bitkileri, kertenkeleleri, donuzlan bceklerini ve kukulu, ayana abuk daha bir sr haarat bu imtiyazl baheye geri getirmeye yetmiti; bilmem nasl bir vahi ve yabani ululuu topran derinliklerinden kanp, bu drt duvar arasnda gzler nne sermeye kfi gelmiti. nsanolunun adice dzenlerini boa karan, bir kanncadan bir kartala kadar yayld her yere daima tam olarak yaylan doa, bylece Paris'in kk, kt bir bahesinde, yeni dnyann bakir bir ormanndaki kadar sertlik ve hametle alp salmt. Aslnda hibir ey kk deildir; doann derin szntlarn iinde duyan herkes bunu bilir. Geri felsefe iin mutlak bir tatmin hibir zaman mmkn deildir. Sonucu olduu kadar nedeni de snrlandrmaya imkn yoktur, ama yine de varln seyrine dalan biri, btn bu kuvvet dallannn sonunda birlie vardn grmekle snrsz bir ekilde kendinden geer. Her ey, her ey iin alr. Matematikteki cebir, bulutlar iin de geerlidir; yldzn yayd k, gle fayda salar; hibir dnr akdikenin kokusunun takmyldzlan iin yararsz olduunu sylemeye cesaret edemez. Kim bir molekln yrngesini hesap edebilir ki? Dnyalann ya-115radlmda kum tanelerinin dnn belirleyici olmadn nereden biliyoruz? Sonsuz bykle sonsuz kk'n karlkl med ve cezirlerini, varln uurumlarnda, nedenlerin yanklanm ve yaradln uurumlarn kim biliyor ki? Minik bir kurt nemlidir, kk byktr, byk kktr; her ey zorunluluk iinde dengededir; dnce iin mthi bir grnt. Canl varlklarla eya arasnda mucizevi ilikiler vardr; gneten glbitine kadar bu usuz bucaksz btnlk iinde kimse kimseyi horgremez; herkes birbirine muhtatr. Ik, yeryznn kokularn gkyzne ne yaptn bilmeden alp gtrmez; gece, uyuyan ieklere yldzlarn esansn datr. Uan kularn hepsinin ayaklarnda sonsuzluun ipi baldr. Filizlenme, bir gktann patlamasndan, yumurtasn kran bir krlangcn gaga darbelerinden etkilenir ve ayn zamanda hem bir solucann douunu hem de Sokrates'in dnyaya geliini tayin eder. Teleskobun bittii yerde mikroskobun ii balar. Bu ikisinden hangisinin gr alan daha byktr? Siz sein. iee gre bir kf, galaksi iindeki takmyldzdr. Bir nebula ise, yldzlarn kaynat bir karnca yuvasdr. Zekya ait eylerle maddeye ait olanlar arasnda da ayn artc sarma dolalk; hem de daha harika bir ekilde yer alr. Elementlerle ilkeler, maddi lemle manevi lemi ayn aydnla kavuturacak ekilde birbirleriyle karr, birleir, evlenir ve oalrlar. Fenomen, ezeli ve ebedi bir kendi zerine dntr. Engin -116kozmik takaslarda, evrensel hayat kimsenin bilmedii miktarlarda gider gelir ve bu gidi geli srasnda her eyi akmlarn grlmez esrarnda yuvarlar, her eyi kullanr, tek bir ryay, tek bir uykuyu bile harcamaz, buraya bir minicik hayvan serper, uraya bir yldz ufalar, sallanr, kvrlr, bir kuvvet haline getirir, dnceyi bir element yapar -dank, ama blnmez, ben denilen o geometrik nokta dnda her eyi iinde eriten bir element- her eyi atom-ruha dntrr, her eyi Tann'dan ieklendirir, btn eylemleri, en ycesinden en bayasna kadar hepsini, badndrc bir mekanizmann karanlnda kartrp yourur, bir bcein uuunu dnyann dnne balar, kim bilir, belki de yasann aynl dolaysyla, kuyrukluyldzn uzaydaki hareketini bir tek hcrelinin su damlas iindeki dnne baml klar. Zihinden yaplm bir makine. Muazzam bir ark sistemi ki, ilk motoru sinek yavrusu, son ark ise Zodyak'tr. 4. Deien Parmaklkl Kap

Vaktiyle apknlk srlarn gizlemek iin yaplan bu bahe sanki imdi deimi, masum srlan barndrmaya yarar olmutu. Artk ne ardaklar, ne imenlikleri, ne kameriyeleri ne de maaralar grnyordu; her raftan bir tr gibi sarkan karmakark muhteem bir loluu vard. Baf ehri yeniden * nl bir Vens tapma bulunan Kbrs'n bir ehri. -117Aden olmutu. Tvbekarn biri, bu inziva yerini sala kavuturmutu. Bu iek sergisi imdi ieklerini ruha sunuyordu. Bir zamanlar n hayli lekelenmi olan bu bahe yeniden bekaret ve mahremiyet, namus yoluna girmiti. Bir mahkeme bakanyla yardmcs bir bahvan, yani Lamoignon'un* geleneini srdrdne inanan bir adamla Le N6-te'un" geleneini srdrdne inanan baka bir adam, bu baheyi erevelemiler, kesmiler, bimiler, cicilibicili sslemiler, gnl maceralarna uygun bir biime sokmulard. Doa ise onu yeniden ele alm, glgelerle doldurmu, aka uygun bir dzene koymutu. Bu inziva iinde hazr bekleyen bir de yrek vard. Aka yalnzca kendini gstermek kalyordu; burada onun iin yeillikten, ottan, yosundan, kularn i ekilerinden, yumuak karanlklardan, heyecanl dallardan kurulmu bir tapnak ve tatllktan, inantan, saflktan, umuttan, zleyiten ve hayalden ibaret bir ruh vard. Cosette, manastrdan henz ocuk denilebilecek bir ada kmt; on drdnden biraz fazlayd, 'nankr yata'yd. Daha nce de sylediimiz gibi, gzleri dnda, gzelden ok, irkine benziyordu. Buna ramen hibir ho olmayan izgisi yoktu, ama acemi tavrl, ekingen ve ayn zamanda cretliydi, ksacas byk bir kk kzd. * nl bir Fransz hakimi. Paris Yksek Mahkemesi'nin ilk Bakan. " Fransz bahe ve park desinatr (1613-1700). -118Eitimi tamamlanmt; yani ona dini, hatta ve zellikle dinin uygulamaya balln, 'tarih'i, yani manastrda tarih denilen eyi, corafyay, grameri, fiilden tretilmi sfatlar, Fransa krallarn, biraz mzii, surat asmay, vs. retmilerdi, ama bunun dnda hibir ey bilmiyordu; bu hem sevimli hem de tehlikeli bir eydi. Bir gen kzn ruhu karanlkta braklmamaldr; bir sre sonra orada, tpk bir karanlk odada olduu gibi ok ani, ok iddetli seraplar meydana gelir. Onun yava yava, ihtiyatla, gereklerin dorudan ve sert yerine, yansmala-nyla aydnlatlmas gerekir. ocuka korkulan datan, dleri nleyen zarif bir ekilde ciddi ve faydal bir yar aydnlk. Bu yan aydnln nasl ve neden ibaret olacan, ancak bakirelik anlanyla kadnlk tecrbesinin iinde birletii analk igds, o harikulade sezgi bilebilir. Hibir ey bu igdnn yerini tutamaz. Bu gen kzn ruhuna ekil verme konusunda dnyann btn rahibeleri bir araya gelse, bir annenin yerini tutamaz. Cosette'in annesi olmamt. Onun ancak birok anneleri olmutu. Jean Valjean'a gelince, geri efkatlerin her trls olduu gibi, ihtimamlann her trls onda vard, ama ne de olsa o hibir ey bilmeyen yal bir erkekti. Oysa, bir kadnn hayata hazrlanmas gibi ciddi eitim iinde, masumiyet denilen byk cehalete kar savamak iin ne derin bir bilime ihtiya vardr! -119Hibir ey manastr kadar gen bir kz tutkulara hazrlamaz. Manastr, dnceyi bilinmeyene doru evirir. Kendi zerine kapanan yrek, samimiyetle iini dkemedii iin oyulur, alamad iin derinleir. te o hayaller, varsaymlar, tasarlanan romanlar, zenilen maceralar, akl almaz kurgular, ruhun i karanlnda kurulan koca koca yaplar -demir parmaklkl kap alr almaz, tutkularn hemen iinde kendilerine bir barnak bulduklar karanlk ve gizli meskenler-hep buradan kaynaklanr. Manastr insan kalbi zerinde yle bir baskdr ki, stn gelebilmesi iin btn mr boyunca srmesi gerekir. Cosette manastrdan ayrldnda, Plumet Soka'ndaki evden daha canayakn ve daha tehlikeli bir yer bulamazd. nzivann, zgrln balangcyla birlikte, devamyd bu. Kapal bir bahe, ama hain, zengin, ehvetli ve kokulu bir bahe; manastrdaki hayallerle ayn hayaller; ama sadece aralktan grlebilen gen erkekler; demir parmaklkl bir kap, ama sokaa bakan bir kap. Ama unu tekrar edelim ki, Cosette buraya geldiinde henz bir ocuktu. Jean Valje-an, bu bakmsz baheyi ona verdi. "Burada ne istersen yap," diyordu. Cosette'i elendiriyordu bu, bahedeki btn al demetlerini, btn talan yerinden oynatyor, ilerinde, altlarnda 'hayvanlar' aryor, oynuyordu, ama orada hayal kuraca gnler de gelecekti; bu baheyi ayaklarnn altnda, otlarn arasnda bulduu bcekler iin seviyordu, -120ama bann stnde, dallarn arasnda grecei yldzlar iin onu sevecei gnler de gelecekti. Sonra babasn, yani Jean Valjean' btn ruhuyla, saf bir evlat sevgisiyle seviyordu. Bu sevgi, yal adam onun iin arzulanan sevimli bir arkada yapmaktayd. Hatrlanaca gibi, Msy Madeleine ok okurdu, Jean Valje-an da bunu devam ettirmi ve bylece iyi konuur olmutu. Kendi kendini yetitirmiti, kltrl ve alakgnllyd; onda gerek bir zeknn gizli zenginlii ve iyi bir konuma yetenei vard. Ancak iyiliine eni katacak kadar bir hainlii kalmt, etin bir kafa, yumuak bir yrekti. Luxembourg Parkfhda babaa konumalarnda her eyi uzun uzun aklar, bunu yaparken bazen okuduklarndan, bazen de ektii aclardan yararlanrd. Onu dinlerken Cosette'in gzleri dalgn dalgn etrafta dolard.

Bu sade insan Cosette'in dncesine yettii gibi, bu vahi bahe de onun gzlerine yetiyordu. Kelebeklerin peinden epeyce kotuktan sonra, soluk solua onun yanma gelir; "Ah! Ne kadar ok kotum!" der, Jean Val-jean onu alnndan perdi. Cosette bu iyi adam taparcasna seviyordu. Daima onun peindeydi. Jean Valjean neredeyse, rahat ve huzur da oradayd. Jean Valjean ne kkte ne de bahede oturduundan, Cosette, ieklerle dolu baheden ok, ta deli arka avluda; kapitone koltuklarn yasland, duvarlar kymetli hallarla kapl byk salondan ok, hasr sandalyelerle d-121seli kk dairede bulunmaktan holanyordu. Jean Valjean, bazen rahatsz edilmenin mutluluu iinde glmseyerek ona, "Hadi, sen kendi evine git bakaym! Beni biraz yalnz brak!" derdi. Gen kz, ona evladn babaya yapabilecei sitemlerin btn incelik ve zerafetini tayan efkat dolu, sevimli sitemlerde bulunurdu: "Babacm, sizin evinizde ok yorum, niin bir hal serip, bir soba kurmuyorsunuz?" "Sevgili yavrum, benden daha deerli nice insan var ki, balarmm stnde bir damlar bile yok." "yleyse, niin benim evimde ate ve gerekli her ey var?" "nk sen bir kadnsn ve de ocuksun." "Olsun! Erkeklerin yp, rahatsz yaamalar m gerekir?" "Baz erkeklerin." "yi yleyse, ben de buraya o kadar sk gelirim ki, siz de burada ate yakmak zorunda kalrsnz." Gen kz yine ona yle diyordu: "Babacm, niin hep byle adi ekmekler yiyorsunuz?" "nk kzm..." "Peki yleyse, siz yerseniz, ben de ondan yerim." O zaman, Cosette kara ekmek yemesin diye, Jean Valjean beyaz ekmek yiyordu. Cosette ocukluunu hayal meyal hatrlyordu. Hi tanmad annesi iin sabah ak-122am dua ederdi. Thenardierler aklnda rya gibi iki korkun ve iren ehre olarak kalmt. 'Bir gn, gece vakti,' bir ormana su almaya gittiini hatrlyordu. Sanki hayata bir uurumun dibinde balam, Jean Valjean gelip, onu oradan ekip karm gibi geliyordu. ocukluu onun zerinde, evresinde krkayaklarn, rmceklerin, ylanlarn dolat bir dnem etkisi yapyordu. Akamlar uyumadan nce dndnde, Jean Val-jean'n kz olduuna, onun kendi babas olduuna dair pek ak bir fikri olmad iin, annesinin ruhunun bu iyi adama getiini ve gelip onunla birlikte oturduunu hayal ediyordu. Jean Valjean otururken gelip, yanan onun beyaz salarna dayar ve zerlerine sessizce bir damla gzya aktrken, kendi kendine; "Belki de benim annem bu adam!" derdi. Sylemesi gariptir, ama Cosette, manastrda yetimi bir kzn derin cehaletini paylayordu; bakirelikte analk tamamen anlalmaz bir ey olduundan, ne kadar mmknse, o kadar az annesi olduuna karar vermiti sonunda. Bunu Jean Valjean'a sorduu her defasnda Jean Valjean susuyordu. Sorusunu tekrarlayacak olursa, o bir glmseyile karlk veriyordu. Bir keresinde srar etti; Jean Valjean'm glmsemesi bir damla gzyana dnd. Jean Valjean'm bu suskunluu, Cosette'in annesi Fantine'i bir gece karanlna brndryor du. Bu bir ihtiyatllk myd? Bir sayg belirtisi -123miydi? Yoksa o ad kendisininkinden baka bir bellein geliigzel hatrlamalanna teslim etmenin verdii bir korku muydu? Cosette kkken, Jean Valjean hi ekinmeden ona annesinden bahsediyordu, ama gen kz olunca, Jean Valjean iin bu artk imknszd. Artk buna cesareti olmadn hissediyordu. Acaba Cosette yznden mi? Yoksa Fantine yznden mi? Bu hayali Cosette'in dncesine sokmaktan, lm kadn nc bir kii olarak kaderlerine kartrmaktan adeta dini bir korku duyuyordu. Bu hayal, ona kutsal grnd lde korkun da geliyordu. Fantine'i dnyor ve kendisini sessizliin arl altnda ezilmi hissediyordu. Karanlklar iinde, bir azn zerinde bir parmaa benzer eyler grr gibi oluyordu. Fantine'de bulunan ve yaay srasnda zorla ondan ekilip karlm olan btn o namus, lmnden sonra tekrar gelip onun zerine konmutu da, infial iinde bu lnn huzurunu kolluyor, fkeyle mezarnda ona bekilik mi ediyordu? Jean Valjean, farknda olmadan bunun basksn m zerinde hissediyordu? lmn srlarna inanan biri olarak, biz bu esrarl aklamay kabul etmeyeceklerden deiliz... te, Fantine adn Cosette'e bile syleyemem enin nedeni buydu. Bir gn Cosette, Jean Valjean'a: "Babacm," dedi, "Bu gece ryamda annemi grdm. ki byk kanad vard. Annem, salnda azizelik mertebesine ermi olmal." -124"Byk aclar pahasna," diye karlk verdi Jean Valjean. Aslnda Jean Valjean mutluydu.

Cosette onunla sokaa ktnda gururla, mutlulukla, tam bir i huzurla onun koluna yaslanyordu. Jean Valjean, yalnz kendisinde tatmin bulan bylesine bir sevginin btn bu belirtileri karsnda haz iinde eridiini hissediyordu. Zavall adam, bir melek gibi sevincinden uuyor, titriyordu, vecd iinde bunun mr boyunca byle srp gideceine kendi kendini inandryor, aslnda bylesine byk bir mutluluu hak edecek kadar ac ekmemi olduunu dnyor ve onun gibi bir sefilin masum varlk tarafndan bu derece sevilmesine izin verdii iin ruhunun derinliklerinden Tann'ya krediyordu. 5. Gl, Bir Sava Aleti Olduunu Fark Ediyor Bir gn Cosette tesadfen aynasna bakt ve "Tuhaf ey!" dedi kendi kendine. Kendisini adeta gzel bulmutu. Bu, onu garip bir huzursuzlua drd. O ana kadar gzel mi irkin mi olduunu hi dnmemiti. Geri kendisini aynada gryordu, ama bakmyordu bile. Sonra ona birok defalar irkin olduunu sylemilerdi. Yalnz Jean Valjean, alak sesle, "Yok canm! Yok canm!" diyordu. Her ne hal ise, Cosette daima irkin olduuna inanm ve ocukluun uysal kabul-lenii iinde bu dnceyle bymt. te, birdenbire aynas ona tpk Jean Valjean gi-125bi; "Yok canm," diyordu. Btn gece uyumad. "Ya gzelsem," diye dnyordu, "gzel olmam ne kadar da garip olur ya!" Ve manastrda gzellikleriyle skse yapan baz arkadalarn hatrlyor, iinden; "Nasl," diyordu, "ben de matmazel filanca gibi miyim yani!" Ertesi gn yine kendine bakt, ama tesadfi bir bak deildi bu ve pheye dt; "Bunu da nereden uydurdum," dedi, "hayr, irkinim ite." Sadece iyi uyumamt o kadar, gzleri yorgun ve altlan morarm, yz de solgundu. Bir gn nce kendini gzellemi sandnda pek fazla bir sevin duymamt, ama artk byle sanmaz olmak onu zd. Bir daha kendine bakmad ve on be gn sreyle aynaya srtn dnerek salarn yapmaya alt. Akamlan, yemekten sonra genellikle ya salonda nak iler ya da manastrda rendii baka bir el iini yapar, Jean Valjean da onun yannda kitap okurdu. Bir seferinde gzlerini el iinden kaldrd ve babasnn tasal tasal kendisine baktn grerek ard. Baka bir defa sokakta giderken gremedii birinin arkasndan; "Gzel kadn, ama kt giyinmi," dediini duyar gibi oldu. "Adam sen de," diye dnd, "bu ben olamam. Ben iyi giyimli ve irkinim." O sra banda pel apkas, srtnda da merinos kumandan elbisesi vard. Nihayet, bir gn bahedeyken zavall ihtiyar Toussaint'in: "Msy, fark ediyor musunuz, kznz ne kadar gzelleti?" dediini -126iitti. Cosette, babasnn verdii karl duyamad, ama Toussaint'in bu szleri onu pek heyecanlandrd. Hemen baheden kap odasna kt, doruca aynaya kotu, ay oluyordu ki hi aynaya bakmamt. Bir lk kopard. Kendi gzellii, kendi gzlerini ka-marmt. Hem gzel hem de sevimliydi; Toussaint'le ve aynasyla ayn fikirde olmaktan kendini alamyordu. Vcudu ekillenmi, teni beyaz-lam, salan pnl pnl parlam, mavi gzlerinde bilinmez bir ihtiam panlts belirmiti. Bir anda, doan byk bir gn gibi, gzelliinin olanca bilinci zihnine doldu. Bakalan da zaten bunu fark ediyordu, Toussaint gzel olduunu sylyordu, sokaktan geen adam da muhakkak ki onu kastetmiti, bundan artk kukusu yoktu. Tekrar baheye indi, kendisini kralie gibi hissediyor, kulann akd-n duyuyordu, -mevsim kt-, gkyzn altn yaldzl, aalan gneli, allan iek-lenmi gryordu, kendini kaybedercesine heyecanl, lgn, anlatlmaz bir sevin cokunluu iindeydi. Dier yanda Jean Valjean, derin, tarife smaz bir yrek daralmas duyuyordu. Gerekten de Jean Valjean, bir sredir Cosette'in sevimli ehresinde her gn biraz daha parlak bir ekilde kendini gsteren bir gzellii dehetle seyretmekteydi. Herkes iin ho, onun iin hazin bir gn douuydu bu. Cosette, kendisi farkna varmadan epey zaman nce gzellemiti. Ama yava yava ykselip, gen kzn btn kiiliini azar azar -127kaplayan bu beklenmedik aydnlk daha ilk gnnden Jean Valjean'm mahzun gzka-paklann yaralad. Bunun, mutlu bir hayatta gelien bir deiiklik olduunu hissetti. O kadar mutlu bir hayatt ki bu, onda bir eyleri bozaca korkusuyla yerinden kprdamaya bile cesaret edemiyordu. En ac skntlar geirmi olan, kaderin at yaralan hl kanayan, hemen hemen tam bir gaddarken, neredeyse tam bir azize dnen, krek damnn zincirini srkledikten sonra, imdi de sonsuz bir derdin grnmeyen zincirini srkleyen bu adam, kanunun penesi yakasn bir trl brakmayan, her an yeniden yakalanp, erdeminin karanlndan gelen lanetin gn na karlmas mmkn olan bu adam, her eyi kabul ediyor, her eyi hog-ryor, her eyi balyor, her eye krediyor, her eye raz oluyor, ama Tann'dan, insanlardan, yasalardan, toplumdan, doadan, dnyadan yalnz tek bir ey diliyordu: Coset-te'in kendisini sevmesini! Cosette, onu sevmeye devam etsin! Tanr, bu ocuun kalbini hep kendisine yneltmekten, hep kendisinde kalmaktan alkoymasn! Cosette tarafndan sevilmekle o kendisini iyilemi, dinlenmi, yatm, tatmin olmu, dllenmi, talanm hissediyordu. Cosette tarafndan sevilmekle, kendini ok iyi hissediyordu. Daha fazlasn istedii yoktu. Eer ona; "Daha iyi olmak ister misin?" diye soracak olsalar, "hayr," diye

cevap verirdi. Tann ona, "Cenneti ister misin?" diye soracak olsa, karlk olarak, "orada zararl karm," derdi. -128Bu durumda, yzeyde bile olsa, dokunabilecek her ey, bir baka durumun balang-cym gibi onu titretiyordu. Bir kadn gzelliinin ne demek olduunu hibir zaman bil-memiti, ama bunun korkun bir ey olduunu igdsyle anlyordu. Yanbamda, gzleri nnde, ocuun o masum, o korku veren ehresinde gittike daha kendine gvenen, daha grkemle abp ieklenen bu gzellie; kendi irkinlii, yall, sefillii, lanetlenmilii, ezilmilii iinden dehetle bakyordu. Kendi kendine, "Ne kadar da gzel! lerde ne olacak benim halim," diyordu. Onun efkatiyle, bir annenin efkati arasndaki fark ite buradan geliyordu. Onun endieyle grd eyi, bir ana sevinle grrd. lk belirtiler kendini gstermekte gecikmedi. Cosette, kendi kendine; "Gzel olduum kesin," dedii gnn ertesinden itibaren giyimine ve ssne zen gstermeye balad. Yoldan geen adamn, "gzel, ama kt giyinmi" demesini hatrlad. Bu sz, bir khin soluu gibi onun yanndan geip kaybolmu, ama bir kadn olarak daha sonra btn hayatn dolduracak olan iki tohumdan birini; ss merakn yreine ekmiti. br tohum aktr. Gzelliine olan inanla, btn kadnlk ruhu onda iekleniverdi. Merinos kuma elbisesinden nefret etti, pel apkasndan utan duydu. Babas, ondan hibir zaman -129hibir eyi esirgememiti. Yakan apkann, elbisenin, mantonun, ayakkabnn, manetin, kuman, uygun rengin olanca bilgisini, Parisli kadn bu kadar sevimli, bu kadar derin, bu kadar tehlikeli yapan o bilgiyi hemen ediniverdi. Azimli kadn sz, zaten Paris'li kadn iin icat edilmiti. Daha bir ay gemeden kk Cosette, bu mnzevi Babylone Soka'nda, Paris'in yalnz en gzel kadnlarndan biri olmakla kalmad, -ki bu az bir ey deildir- ayn zamanda 'en iyi giyinen' kadnlarndan biri oldu -ki bu ok nemli bir eydir.O 'yoldan geen adam'a rastlamay, imdi onun kendisi iin ne diyeceini grmeyi, 'ona ders verme'yi pek isterdi. Gerek u ki, her bakmdan byleyiciydi ve Gerard'n elinden kma bir apka ile Herbaut'nun elinden kma bir apkay mkemmelen ayrt edebiliyordu! Jean Valjean, btn bu tahribat endieyle gzlemekteydi. Kendisinin her zaman ancak emekleyebileceim, olsa olsa yryebileceini hissederken, Cosette'in kanatlandn gryordu. Beri yandan, Cosette'in sadece ssn gzden geirmekle bile, bir kadn, onun annesiz olduunu hemen fark ederdi. Cosette baz kk ayrntlar bilmiyor, baz zel greneklere hi uymuyordu. rnein, bir anne, bir gen kzn hibir zaman am ipeklisinden elbise giymeyeceini ona sylerdi. Cosette, siyah am ipeklisinden robu, pelerini ve beyaz krepten apkasyla ilk dan 130kt gn keyifle, nee saarak, pembe te-niyle, marur, pnl prl gelip Jean Valjean'n koluna girdi, "Babacm," dedi, "beni byle nasl buluyorsunuz?" Jean Valjean, kskan bir adamn ac sesine benzer bir sesle, "Pek gzel!" diye cevap verdi. Gezinti srasnda her zamanki gibi davrand. Eve dndklerinde Cosette'e sordu: "Hani u robunla apkasn artk hi giymeyecek misin?" Bu konuma Cosette'in odasnda geiyordu. Cosette, eski yatl okul kyafetinin asl . durduu elbise dolabnn asklna doru dnd. "Bu klksz eyi mi?" dedi. "Babacm, ne yapaym ben onu? Aman Tanrm! Hayr, bu berbat eyleri bir daha hi giymeyeceim. Kafamda bu acayip nesneyle Madam Chien-fon'ya benziyorum." Jean Valjean derin derin iini ekti. O andan itibaren farkna vard ki, eskiden hep evde kalmak isteyen, "Babacm, burada sizinle daha iyi eleniyorum," diyen Cosette, imdi artk hep dan kmak istiyordu. Gerekten de, kimseye gstermedikten sonra gzel bir yze, k bir giyime sahip olmak neye yarar? Jean Valjean bir eyi daha fark etti. Cosette artk arka avludan eskisi kadar holanmyordu. imdi bahede olmay tercih etmekte, parmaklkl kapnn nnde dolamaktan adeta zevk almaktayd. Vahi karakterdeki Jean Valjean baheye adm atmyordu. Bir kpek gibi arka bahede duruyordu. -131Cosette, gzelliini bildibileli, bunu bilmedii zamanki holuunu kaybetmiti, yani holuun en nefisini. nk holukla bezenmi bir gzellii ifade edecek kelime bulunamaz ve elinde, bilmeden cennetin anahtanyla dolaan gz kamatrc bir masum kz kadar hayranla deer bir ey yoktur. Ne var ki, Cosette, masum holuktan kaybettiini, dnceli, arbal cazibeyle telafi etti. Genliin, masumiyetin, gzelliin sevinleriyle dolu olan btn kiiliinden ahane bir melankoli havas yaylyordu. te bu tarihtedir ki, Marius, alt aylk bir aradan sonra onu Luxembourg'da yeniden grd. 6. Sava Balyor

Tpk Marius gibi, Cosette de kendi lo kesinde her an patlamaya hazrd. Tutkunun frtnal elektrik ykleriyle dolu, bu ykle bitkin dm bu iki varl, yldrm tayan iki bulut gibi ak tayan ve bulutlarn bir imekle birleip karmalar gibi bir bakla birleip karacak olan bu iki ruhu kader, o esrarl, o hedefinden amaz sabnyla birbirine doru ar ar yaklatrmaktayd. Ak romanlarnda bak o kadar ktye kullanld ki, sonunda itibarn kaybetti. imdi iki insann baktklar iin birbirlerini sevdiklerini sylemeye kimse pek cesaret edemiyor. Oysa insanlar birbirlerini byle ve yalnzca byle severler. st taraf, sadece st taraftr ve arkadan gelir. ki ruhun aralarnda alp -132verdikleri bu kvlcmla birbirlerinde yaptklar bu byk sarsntlar kadar gerek bir ey yoktur. Cosette'in farknda olmakszn Marius' heyecanlandran o bakla bakt o an, Marius, kendisinin de Cosette'i ayn ekilde heyecanlandran bir bakla baktn aklndan bile geirmezdi. O da ona ayn ktl, ayn iyilii yapt. Cosette, uzun zamandan beri Marius' gryor ve kzlar nasl baka yere bakarak grp incelerlerse, o da delikanly ylece baka yere bakarak inceliyordu. Marius, henz Cosette'i irkin, Cosette ise daha o zamandan Marius' yakkl buluyordu. Ama delikanl ona hi aldr etmez grndnden o da onu umursamyordu. Buna ramen delikanlnn gzel salar, gzel gzleri, gzel dileri, arkadalaryla konuurken duyduu ekici bir sesi olduunu, belki biraz kt bir tavrla da olsa kendine zg bir zerafetle yrdn, hi de aklsz birine benzemediini, btn kiiliinde asalet, yumuaklk, sadelik ve arballk olduunu ve nihayet yoksul grnmekle birlikte, iyi bir ifade tadn dnmekten kendini alamyordu. Gzlerin karlaarak, baklarn kekeleyerek o ilk karanlk ve dilegelmez eyleri nihayet birdenbire birbirlerine syledikleri gn Cosette nce bir ey anlamad. Jean Valje-an'm, deti olduu zere alt hafta kalmak iin geldii Ouest Soka'ndaki eve dnceli bir halde dnd. Ertesi gn uyandnda, -133bunca zamandr ilgisiz ve souk durduktan sonra, imdi onunla ilgilenilmi gibi grnen bu mehul genci dnd ve bu ilgi ona hi de ho gelmedi. Daha ok bu kibirli, gzel gence kar iinde biraz fke vard. Kalbinde bir sava arzusu dodu. En sonunda ona cn alacakm gibi geldi ve bundan ocuka bir sevin duydu. Gzelliini bildiinden, belirsiz bir ekilde de olsa elinde bir silahn olduunu sezinliyordu. ocuklar nasl baklaryla oynarlarsa, kadnlar da yle gzellikleriyle oynarlar. Ve de oyunda kendi kendilerini yaralarlar. Marius'n tereddtleri, arpntlar, korkulan hatrlanacaktr. Srasnn zerinde donakalyor, yaklaamyordu. Bu da Cosette'i ac ac fkelendiriyordu. Bir gn Jean Valje-an'a, "Babacm, biraz da u tarafa doru gezinelim," dedi. Marius'n kendisinden yana gelmediini grnce, o Marius'ten yana gitti. Bu gibi durumlarda her kadn Muhammed'i anmsatr. Hem sonra gariptir, gen bir adamda gerek akn ilk belirtisi ekingenlik, bir gen kzda ise gzpekliktir. artc gelir, ama aslnda bundan normal bir ey olamaz. Bunlar birbirlerine yaklamak isteyen iki ayr cins olduklarndan, birbirlerinin zelliklerini alrlar. O gn Cosette'in bak Marius' deli etti. Marius'n bakysa Cosette'i titretti. Marius gvenle ayrld. Cosette'se endieyle. O gnden sonra birbirlerini taparca sevdiler. Cosette'in ilk hissettii kark, derin bir hzn oldu. Ona bir gnden ertesi gne ru-134hu kapkara kesilmi gibi geldi. Ruhunu tan-yamyordu ark. Gen kzlarn, soukluktan ve needen meydana gelen ruh beyazl kara benzer. Gnei aktr, bunu grnce eriyiverir. Cosette, akn ne olduunu bilmiyordu. Bu kelimenin dnyevi anlamyla sylendiini hi duymamt. Manastra giren din d mzik kitaplarnda amour* szc kaldrlp yerine tambour" ya da pandour*" konmutu. Bu durum, byk kzlarn hayal etme gcn tahrik eden bilmeceler oluturuyordu: "Ah! Ne ho ey u tembour! Ya da Merhamet bir pandour deildir!" gibi. Ama Cosette, manastrdan daha pek kk yata ayrldn-" dan, 'tambour'la pek megul olamamt. Onun iin imdi hissettii bu duyguya ne ad vereceini bilmiyordu. Ama insan, hastalnn adn bilmiyor diye hasta olmamazlk edebilir mi? Cosette, bilgisizlii lsnde byk bir tutkuyla seviyordu. Bunun iyi mi, yoksa kt m, yararl m, yoksa zararl m, gerekli mi, yoksa ldrc m, srekli mi, yoksa geici mi, dini adan sakncal m, yoksa yasak m olduunu bilmiyordu; yalnzca seviyordu. Eer birisi kp da, ona "Uyku uyumuyor musunuz? Ama bu yasak! Yemek yemiyor musunuz? ok kt! Kalbinizde daralmalar, arpntlar m var? Ama bu doru deil! Yeillik bir yolun ucunda siyahlar giyinmi biri belirdii zaman yznz bir kzanp bir sara** Trampet. *** Gaddar adam, talana. -135nyor mu? Ama bu ok ayptr!" dese, o pek arrd. Bu szlerden hibir ey anlamaz, u karl verirdi; "yi ama, elimden hibir ey gelmeyen, hibir ey bilmediim bir konuda benim ne suum olabilir ki?" Karsna kan bu ak, tam da onun ruh haline uygun geleniydi. Bir tr uzaktan tapnmadan ibaret, sessiz bir seyir, mehul bir kiinin tannlatnlmasyd bu. lk genliin, ilk genlie grnmesiydi, gecelerin ryasnn

roman olmas, ama yine rya olarak kalmasyd, zlenen hayaletin nihayet gerekleip ete, kemie brnmesi, ama henz ne ad, ne hatas, ne lekesi, ne talebi, ne de kusuru olmasyd; ksacas, uzaklarda olan, idealde kalan bir sevgili, ekillenmi bir hayaldi. Daha elle tutulabilir, daha yakn herhangi bir karlama henz manastrn her eyi by-tc sisine yan yarya gml olan Cosette'i, bu ilk devrede rktebilir di. ocuklarn btn korkulan, rahibelerin btn korkulanyla kanm, hl onun iindeydi. Be yl boyunca varlna ilemi olan manastr ruhu btn kiiliinde henz yava yava buharlamakta ve evresindeki her eyi titretmekteydi. Bu durumda ona bir sevgili, bir k deil, bir hayal gerekiyordu. Marius', gnl okayc, kl, ama eriilmez bir eyi sever gibi, taparcasna sevmeye balad. En an saflk, en an uhlukla bir yerde bulutuundan, Cosette aktan aa Mari-us'e glmsyordu. Her gn gezinti saatini sabrszlkla bekliyor, orada Marius' buluyor, kendisini tarife -136smaz bir mutluluk iinde hissediyor ve Jean Valjean'a: "Bu Luxembourg ne ahane bahe," derken, btn dncesini en samimi ekilde dile getirdiini sanyordu. Marius'le Cosette, birbirleri iin karanlklar iindeydiler. Konumuyorlar, selamlam-yorlar, sadece birbirlerini gryorlard ve milyonlarca kilometrelik mesafenin ayrd yldzlar gibi bakarak yayorlard. te, Cosette byle yava yava kadnlamakta, gzel ve sevdal, gzellii hakknda bilgili, ama ak hakknda bilgisiz gelimekteydi. stelik de masumluktan gelen bir uhluu vard. ' 7. Yar Yarya Paylalan Keder Btn durumlann kendi igdleri vardr. Yal, ezeli tabiat ana Jean Valjean' iten ie Marius'n varl hakknda uyanyordu. Dncesinin en karanlk kelerinde rpertiler geiriyordu. Geri hibir ey grmyordu, hibir ey bilmiyordu, ama yine de sanki bir yanda bir eyin kurulup, br yanda bir eyin ykldn hissediyormu gibi, iinde bulunduu karanlklan inat bir dikkatle gzlyordu. Marius de, Tann'nn derin yasas gereince yine bu tabiat ana tarafndan uyanlm 'baba'dan saknmak iin elinden geleni yapyordu. Buna ramen, Jean Valje-an'm ara sra onu fark ettii oluyordu. Marius'n davranlan doal olmaktan tamamen uzakt. Kuku uyandnc tedbirleri, acemice -137cretkrlklar vard. Artk eskisi gibi yaknlara kadar gelmiyor, uzakta duruyor ve kendinden gemicesine olduu yerde kalyordu. Elinde bir kitap vard, onu okurmu gibi yapyordu; niin okurmu gibi yapyordu? lk zamanlar eski elbisesiyle gelirdi, imdi her gn yeni elbisesini giyiyordu. Salarn kvrp, kvrmadndan pek emin olunamazd, gzleri bir tuhaf bakyor ve eldiven giyiyordu. Ksacas, Jean Valjean, bu delikanlya kar yrekten nefret duyuyordu. Cosette hibir ey belli etmiyordu. Ne olduunu tam olarak bilmemekle birlikte, bunun saklanmas gereken bir ey olduunu gayet iyi hissediyordu. Cosette'de kendini gsteren sslenme hevesiyle bu bilinmedik kiide ortaya kan yeni elbise giyme alkanl arasnda Jean Val-jean' rahatsz eden bir paralellik vard. Belki bir tesadft bu, phesiz, muhakkak yleydi, ama tehdit edici bir tesadft. Bu mehul kii hakknda hibir zaman azn ap bir kelime sylemiyordu Cosette'e. Yalnz bir gn dayanamad ve felaketinin derinliini lmek iin belirsiz bir umutsuzlukla birden bir yoklama yaparcasna ona, "te, ukala tavrl bir delikanl!" dedi. Bir yl nce olsa, ilgisiz kk kz Cosette, buna u cevab verirdi "Yok canm, hi de yle deil, pek sevimli." On yl sonra olsa, kalbinde Marius'n akyla u karl verirdi, "Ukala ve tahamml edilmez grnl! ok haklsnz!" Ama hayatnn ve kalbinin o andaki durumunda, olaanst bir sknetle -138"u delikanl m?" karln vermekle yetindi. Sanki ona mrnde ilk defa bakyordu. "Ben de ne budalaym," diye dnd Jean Valjean, "onu daha fark etmemi bile. Ona ben gsterdim." Ey yallarn safl! ocuklarn okbilmiBu taze strap ve tasa yllarnn, ilk akn ilk engellere kar zorlu mcadelelerinin bir yasas daha vardr: Gen kz kendini hibir tuzaa kaptrmaz, delikanl ise hepsine bir bir der. Jean Valjean, Marius'e kar gizli bir sava balatmt, ama Marius, tutkusunun ve yann yce sersemlii iinde bunun asla farkna varmad. Jean Valjean ona bir sr tuzak kurdu. Geli saatini deitirdi, oturduu sray deitirdi, mendilini unuttu, Luxembourg'a yalnz geldi. Marius, gz kapal, btn tuzaklara dt; Jean Valjean tarafndan yolu stne dikilen bu soru iaretlerinin hepsine saf saf "evet" karln verdi. Bunlar olurken, Cosette, grnteki tasaszl ve sarslmaz sknetiyle iine kapanmt; yle ki, Jean Valjean u sonuca vard. Bu enayi Cosette'e deli gibi k, ama Cosette onun varlndan bile habersiz. Ama yine de kalbinde arl bir rperti duyuyordu. Cosette'in- birisini sevecei dakika her an gelip atabilirdi. Zaten her ey kaytszlkla balamaz m? Yalnz bir defasnda Cosette bir hata yapt ve onu dehete drd. saatlik bir oturutan sonra Jean Valjean, parktaki sradan

-139kalkyordu ki, Cosette, "Bu kadar abuk mu?" dedi. Jean Valjean, tuhaf kaacak bir ey yapmak istemedii ve en ok da Cosette'i kukulandrmaktan ekindii iin, Luxembourg gezintilerine ara vermemiti, ama iki sevgili iin bunca tatl olan saatlerde Cosette glmsemesini Marius'e gnderir ve Marius de, kendinden gemi bir halde, yalnz glmsemeyi fark eder, gz dnyada artk bu taplas nurlu yzden baka hibir ey grmezken, Jean Valjean, ate saan korkun gzlerle Marius'e bakp duruyordu. Artk kt niyetli bir duyguya kaplmann kendisi iin imknsz olduuna inanan Jean Valjean'm, Marius orada olduu zaman yle anlar oluyordu ki, tekrar vahi ve yrtc hale geldiini sanyor ve ruhunun, bir vakitler fke dolu olan eski derinliklerinin bu delikanlya kar yeniden aldn, galeyana geldiim hissediyordu. Ona adeta iinde bilinmez birtakm yanarda azlan oluuyor gibi geliyordu. "Nasl! Bu yaratk yine buradayd ha! Ne yapmaya geliyordu? Dolanmak, koku almak, incelemek, denemek iin geliyordu. 'Bu ne yani? Niin olmasn?' demeye geliyordu. Onun, Jean Valjean'm hayat evresinde dnp dolamaya geliyordu! Mutluluunun evresinde, onu alp gtrmek iin dolamaya geliyordu!" Jean Valjean, "Evet, bu i byle!" diye ekliyordu, "Ne aramaya geliyor? Bir macera! Ne istiyor? Bir gnl elencesi! Bir gnl elencesi ha! Peki, ya ben? Ne yani! nce insanla-140rn en sefil, sonra da en karabahtls olaym, mrmn altm yln dizlerimin zerinde srnerek geireyim, ekilebilecek btn aclan ekeyim, genliimi grmeden ihtiyarlayaym, ailesiz, akrabasz, dostsuz, kadnsz, ocuksuz yaayaym, btn talarn, btn allarn zerinde, btn snr iaretlerinde, btn duvar boylarnda kanm brakaym, bana kar gsterilen sertlie kar yumuak, ktle kar iyi olaym, her eye ramen tekrar namuslu, drst bir insan olaym, yaptm ktlkten pimanlk duyaym ve bana yaplan ktl balayaym... Tam bunun mkfatn grdm an, btn bun-lann bittii an, hedefe dokunduum an-, stediim eye eritiim an, tam iyi, l, kefaretimi dedim, kazandm derken, koca bir ahman keyfi Luxembourg'da seyre kmay istedi diye btn bunlar gidecek, her ey yok olacak, Cosette'i, hayatm, sevincimi, ruhumu kaybedeceim, yle mi?" O zaman gzbebeklerini kasvetli ve olaand bir lt dolduruyordu. Bu bir insan, bakan bir insan deildi; bir dmana bakan bir dman da deildi; bir hrsza bakan bir buldogtu. Gerisini biliyoruz. Marius, dncesizlie devam etti. Bir gn Cosette'i Ouest Soka'na kadar izledi. Baka bir gn kapcyla konutu. Kapc da Jean Valjean'a konutu ve "Msy, merakl bir gen sizi sordu, kimin nesiydi acaba?" dedi. Ertesi gn Jean Valjean, Marius'e, onun nihayet fark edebildii o bak frlatt. Sekiz gn sonra Jean Valjean -141evden tanmt. Bir daha ne Luxembourg'a ne de Ouest Soka'na adm atmayacana yemin etti. Plumet Soka'na dnd. Cosette ikyet etmedi, hibir ey sylemedi, soru sormad, hibir neden renmeye kalkmad, insann, srrna vkf olunacandan, artk kendini elevereceinden korktuu devreye girmiti. Jean Valjean'n byle ackl durumlar hakknda hibir tecrbesi yoktu; bunlar yegne gzel olan ve onun yegne tanmam olduu ackl durumlard. Bu yzden, Cosette'in suskunluunun vahim anlamn hi anlamad. Yalnz onun zgn bir hal aldn fark etti ve derin bir kedere gmld. Her iki taraf iin de tecrbesizlikler sz konusuydu. Jean Valjean bir defa bir deneme yapt. Cosette'e: "Luxembourg Park'na gitmek ister misin?" diye sordu. Cosetet'in solgun yz birden aydnland. "Evet," dedi. Gittiler. Aradan ay gemiti. Marius, artk oraya gitmiyordu. Marius orada yoktu. Ertesi gn Jean Valjean, Cosette'e yine sordu: "Luxembourg Park'na gitmek ister misin?" Kz, zgn ve yumuak bir sesle cevap verdi: "Hayr." Bu zgnlk Jean Valjean' yaralad, bu yumuaklk onu kedere bodu. imdiden bu kadar sr vermez olan bu -142I gencecik zihnin iinden neler geiyordu acaba? Orada neler oluyordu? Cosette'in ruhuna olanlar neydi? Jean Valjean, bazen yatacak yerde, ban elleri arasna alarak, karyolasnn yanna oturup kalyor, geceler boyunca kendi kendine, "Cosette ne dnyor?" diye soruyor ve onun dnebilecei eyleri dnmeye alyordu. Ah! Bu anlarda manastra nasl da ac dolu baklarla bakyordu, iffetin ve o yce zirvenin, o melekler diyarna, erdemin o eriilmez buzdana! Hayalinde manastrn bahesini, nasl da umutsuz bir hayranlkla

seyre dalyordu; mehul ieklerle, kapatlm bakirelerle dolu, btn kokularn, btn'ruhla-nn dosdoru gkyzne ykseldii o yeri! Kendisi, kendi isteiyle iinden kp deliler gibi yeryzne indii ve artk ebediyete kadar kapanan o cennet diyarna nasl da tapnyordu! Cosette'i dnyaya geri getirmekle gsterdii feragata, aklszla nasl da piman oluyordu! Kendi feragatinin tuzana den, yere serilen zavall fedakr kahraman! Nasl da kendi kendine, "Ben ne yaptm," diyordu. Ama bunlarn hibiri Cosette'e yansmyordu. Ne fke, ne sertlik. Daima ayn sakin, ayn iyi yz, Jean Valjean'n davranlar her zamankinden daha sevecen, daha babacand. Daha az neeli olduunu tahmin ettirecek bir ey varsa, o da artan iyilii, balaycl-yd. Cosette'e gelince; o iin iin eriyordu. Tam olarak bilmeksizin, garip bir ekilde, Mari-us'n varl ona nasl sevin verdiyse, yoklu-143u da ylesine ac ektiriyordu. Jean Valjean, onu her zamanki gezintilere artk gtrmez olduu zaman, bir kadnlk igds kalbinin derinliklerinden ona, Luxembourg'a gitmekte srarl grnmemesi gerektiini, bu konuda ilgisiz durduu takdirde babasnn onu yine oraya gtrmeye balayacan fsldamt. Ama gnler, haftalar, aylar birbirini kovalad. Jean Valjean, Cosette'in sessizce gsterdii boyun eii, sessizce kabul etmiti. Cosette piman oluyordu. Ama artk ok geti. Luxembourg'a dnd gn, Marius artk orada deildi. Demek Marius kaybolmutu; her ey bitmiti, ne yapacakt? Acaba onu bir daha bulabilecek miydi? Kalbinde bir trl gevemeyen, her gn biraz daha artan bir sknt duyuyordu. Artk mevsim k m, yoksa yaz m, hava gneli mi, yoksa yamurlu mu, kular tyor mu, yoksa tmyor mu, yldz ieklerinin vakti midir, yoksa g-negzlerinin mi, Luxembourg Park m daha gzeldi, yoksa Tuileries bahesi mi, amarcnn getirdii amarlar fazla m kolalan-mt, yoksa az m, Toussaint 'alveriini' iyi mi yapmt, yoksa kt m, hibir ey bilmiyordu. Dalgn, bezgin, dikkati tek bir dncede toplanm, iinde bir hayaletin grnp kaybolduu karanlk, derin bir meydanla bakar gibi baklar belirsiz ve sabit ylece duruyordu. Jean Valjean'a, solgunluundan baka hibir ey belli etmiyor, ona tatl yzn gstermeye devam ediyordu. Ama bu solgunluk Jean Valjean' kayg-144landrmaya yetiyordu. Bazen kza, "Neyin var?" diye soruyordu. O da, "Bir eyim yok," diye cevap veriyordu. Ve bir sessizlikten sonra Jean Valjean'n da zgn olduunu sezinlediinde, bu defa o: "Ya siz babacm, bir eyiniz var m?" diyordu. "Benim mi? Hibir eyim yok," diyordu Jean Valjean. Srf birbirini sevmi, hem de son derece dokunakl bir sevgiyle sevmi ve bunca zamandr birbirleri iin yaam olan bu iki varlk, imdi yan yana, birbirleri yznden, birbirlerine sylemeden, gcenip, darlmadan, glmseyerek ac ekiyorlard. 8. Forsa Zinciri kisinden en mutsuzu Jean Valjean'd. Genliin zntlerinde bile, daima bir aydnlk vardr. Jean Valjean baz anlar ylesine ac ekiyordu ki, ocuklayordu. Erkein iindeki ocuk yann ortaya karmak, acnn zelliidir. Cosette'in kar konulmas imknsz bir ekilde elinden katn hissediyordu. Buna kar mcadele etmek, onu tutmak, dtan gzalc bir eyle onu heyecanlandrmak istedi. Dediimiz gibi bu ocuka ve ayn zamanda yalanm dnceler, yine bu ocuksu taraflar dolaysyla, srma eritlerin, sslerin gen kzlarn hayal gc zerindeki etkilerine dair olduka doru bir fikir uyandrd onun -145kafasnda. Bir keresinde, bir generalin Paris'in komutan Kont Coutard'm, aaal niformasyla at zerinde yoldan geiini grm, yaldzl srmalar iindeki bu adama gpta etmiti. Deeri phe gtrmez bir ey olan bu kyafeti tayabilmenin kendisi iin ne byk bir mutluluk olacan dnd; Cosette onu byle grse gzleri kamard, bu klkta Cosette'i koluna alp Tuileries'nin demir parmaklkl kaps nnden geecek olursa ona selam dururlard, bu da Cosette'i tatmin eder, delikanllara bakma fikrini onun kafasndan silerdi. Bu hazin dncelere beklenmedik bir sarsnt kart. Yaadklar inziva hayatta, Plumet Soka-'na gelip yerletiklerinden bu yana, bir det edinmilerdi. Ara sra kendilerine elence dzenliyor, gnein douunu seyretmeye gidiyorlard; hayata girenlerle hayattan kanlara pek uygun den tatl bir zevk trdr bu. Yalnzl sevenler iin sabahn krasnda gezinmek, gece gezinmeye eittir, doann neesi de cabas. Sokaklar sszdr, kular trler. Kendisi de ku olan Cosette seve seve erkenden uyanyordu. Bu sabah gezintileri bir gn ncesinden hazrlanmaktayd. Teklif Jean Valjean'dan geliyor, Cosette kabul ediyordu. Bir komplo gibi hazrlanyordu bu i, gn domadan nce evden kyorlard. Bu geziler Cosette iin bir sr kk mutluluk kaynayd. Byle masum acayiplikler genliin houna gider. Bilindii gibi, Jean Valjean'm eilimi, gelip -146-

geeni az olan yerlere, ssz kelere, unutulmu mahallelere gitmekti. Paris'in ehir kaplan civarnda o zamanlar yer yer ehre karm tarla benzeri yoksul topraklar vard. Buralarda yazn clz bir buday yetiir, sonbaharda hasat yapldktan sonra, hasat yaplm gibi deil de, adeta yolunmu gibi dururlard. Jean Valjean buralara sk sk byk bir zevkle gelirdi. Cosette de hi sklmazd. Buralar Jean Valjean iin yalnzlk, Cosette iin zgrlkt. Buralarda o yeniden kk kz oluyor, koabiliyor, adeta oynuyordu. apkasn karp Jean Valjean'n dizleri stne koyuyor, demet demet iekler topluyordu. i-eklere konan kelebekleri seyrediyor, ama onlan yakalamyordu. Akla birlikte merhamet ve efkat duygusu onlan tutmasn engelliyordu. Gen kzlarda akla beraber merhamet ve efkat duygulan doar ve iinde titrek, masum bir ideal tayan gen kzlar kelebein kanaanna acr. Cosette gelincik ieklerinden elenkler ryor, bunlan bana koyuyor; solan gnete tutumucasma kzaran elenkler bu pespembe taze ehreyi adeta kor dkm ateten bir tala sslyordu. Hayatlarna keder ktkten sonra bile, bu sabah gezintileri detini korumulard. Bylece, bir ekim sabah, 1831 sonbahan-nn kusursuz huzur ve sknunun sihrine kaplarak evden kmlard. Gn aanrken Maine ehir kaps yaknlanndaydlar. afak skmek zereydi henz gne domaya balamamt. Byleyici ve vahi dakika. Solgun, derin gkyznn urasnda burasnda -147birka yldz kmesi, yeryz kapkaranlk, gkyz bembeyaz, otlarda bir rperme, her tarafta alacakaranln o esrarl heyecan. Yldzlara karm gibi duran bir tarlakuu badndrc bir ykseklikte tyor, sanki kkln sonsuzlua sald bu name, snrsz bykl yattryordu. Douda, Vall-deGrce, bir elik ltsyla parlak ufkun zerinde karanlk kitlesinin eklini izmekteydi. Bu kubbenin gerisinden prl prl ykselen oban yldz karanlk bir yapdan kaan bir ruha benziyordu. Her ey sakin ve sessizdi; osede kimseler yoktu; aalarda ancak fark edilebilen tek tk baz iiler ilerine gidiyorlard. Jean Valjean anayola paralel arka yolda bir antiyenin kaps nne konulmu kerestelerin zerine oturmutu. Yz yola, srt doan gne dnkt; domak zere olan gnei unutmu, btn zihni tek noktada toplayan, bak bile hapseden, tpk drt duvara benzeyen o derin dalgnlklardan birine dmt. Dnceye diklemesine denilebilecek bir eit dal vardr; dibinde bulunduunuzda, tekrar yeryzne dnebilmeniz vakit ister. te Jean Valjean bu tr dncelerden birine inmiti. Cosette'i, onunla kendi arasna hibir ey girmedii takdirde mmkn olabilecek mutluluu, onun hayatna doldurduu aydnl, ruhunun soluu olan o aydnl dnyordu. Bu dnce iinde adeta mutluydu. Cosette onun yannda ayakta durmu, pembeleen bulutlan seyrediyordu. Cosette, birdenbire haykrd: -148"Baba, uradan gelenler var gibi." Jean Valjean gzlerini o yne evirdi. Cosette haklyd. Eski Maine kapsna giden ose bilindii gibi Sevres Soka'nn uzants olup, i bulvar tarafndan bir dik a eklinde kesilir. oseyle bulvarn dirsek yapt yerden, kavak noktasndan, byle bir saat iin aklamas zor bir grlt duyuluyordu; belirsiz bir karklk bagostenyordu. Ne olduu mehul ekilsiz bir kitle, bulvardan gelerek oseye girmekteydi. Gittike de byyordu, dzenli bir ekilde hareket ediyor gibiydi, ama diken diken ve titrekti; bir arabaya benziyordu, ama yk fark edilemiyordu. Atlar, tekerlekler, hayk-nlar vard; krbalar saklyordu. Karanlklara gmlm olmasna ramen ana hatlan gittike belli oldu. Gerekten de, bir arabayd bu, bulvardan gelerek yola dnmt, Jean Valjean'n yan banda durduu ehir kapsna doru ynelmiti. Bu arabay bir ikincisi, sonra bir ncs, daha sonra bir drdncs izledi, arka arkaya yedi araba skn etti; atlann balan arabalann arkasna deiyordu. Arabalann stnde birtakm siluetler kmldyor, alacakanlkta plak kllan andran kvlcmlar grlyor, yerinden oynatlan zincirlere benzer angrtlar iitiliyordu. Arabalar ilerliyor, sesler gittike byyordu. Ryalarn maarasndan kar gibi mthi bir eydi bu. Yaklatka ekillendi, aalann gerisinde bir hayalet, solukluu iinde kabataslak belirdi; kitle aard; yava yava aaran gn, -149ayn zamanda hem mezardan kan, hem canl olan bu kaynamann stn donuk bir kla kaplyor, siluetlerin kafalar birer l yzne dnyordu. Sorun uydu: Yolda arka arkaya yedi araba ilerliyordu. lk altsnn garip bir yaps vard. Fclarn, dar, uzun kenarlar parmaklksz arabalarna benziyorlard. ki tekerlek zerine konulmu bir tr uzun merdivendiler. Merdivenlerin n ular arabalarn ifte okunu oluturmaktayd. Her fc arabasna, daha dorusu, her merdivene uc uca drt at koulmutu. Bu merdivenlerin zerinde garip insan salkmlar gtrlyordu. Azck gn nda bu insanlar grlemiyor, sadece tahmin ediliyorlard. Her arabada yirmi drt taneydiler, her bir yanda on ikier kii olarak srt srta vererek oturmulard, yzleri yoldan geenlere dnk, ayaklan havada sallanyordu. Byle gidiyordu bu adamlar ve srtlarnn arkasnda an gibi ses karan bir ey vard; bir zincir, boyunlarnda da bir ey parlyordu; bir lale. Her birinin lalesi ayryd ama zincir hepsi iin ortakt.

yle ki, bu yirmi drt adam arabadan inip yryecek olsalar, amansz bir yekpareliin penesine yakalanp, topran zerinde adeta omurgas zincirden bir krkayak gibi kvranp dururlard. Her arabann nnde arkasnda eli tfekli iki adam ayakta duruyor ve her biri ayann altnda zincirin bir ucunu tutuyordu. Laleler drt keydi. ki yan parmaklkl, ama st rtsz geni bir furgon olan yedinci araba drt tekerlekli ve alt atlyd; -150grltl sesler karan bir sr demir kazanlar, dkme tencereler, maltzlar ve zincirler arasnda smsk balanm, boylu boyunca yatan ve hastaya benzeyen birtakm adamlar tayordu. Dtan baknca ii tamamen grlen bu furgon, eskiden ikence iin kullanlm gibi grnen eski saz eleklerle denmiti. Arabalar yolun ortasndan gidiyorlard. Bunlarn iki yannda, iki sra halinde, sefil klkl muhafzlar yryordu. Balarnda Direk-tuvar askerleri gibi keli apkalar vard;. lekeli, delik deik, kirli apkalar, srtlarna yan kuruni, yan mavi renkte, neredeyse lime lime olmu gazi niformalar ve cenaze memuru pantolonlan geirmilerdi. Krmz apoletli, san silah askl, kasatural, tfekli ve sopalydlar. Askerle babozuk aras bir eydi bunlar. Bu 'insan konvoyu' dilencinin pes-payeliiyle, celladn otoritesinden olumu bir kompozisyon sunuyordu. Balan olduu anlalan birinin elinde gzc krbac vard. Alacakaranln glgeledii btn bu ayrntlar, aaran gnle birlikte gittike belirginlei-yordu. Konvoyun banda ve sonunda atl jandarmalar byk bir ciddiyetle, elde kl yrmekteydiler. Bu kortej o kadar uzundu ki, birinci araba ehir kysna ulatnda, sonuncusu bulvardan daha yeni kyordu. Paris'te pek sk grld gibi, nereden kt bilinmeyen bir kalabalk, gz ap kapayncaya kadar osenin iki yanma yldka ylyordu. Yakndaki kk sokaklardan -151birbirini aran insanlann banmalan ve grmek iin kouan bostanclann tahta pa-bulannn sesleri duyuluyordu. Arabalara istif edilmi olan insanlar hi ses karmadan sarslp duruyorlard. Sabah serinliinden mosmor kesilmilerdi. Hepsinin pantolonlan bezdendi, ayaklan, tabanla-n tahta pabulann iinde plakt. Eldivenlerinin eskiyenlerden geri kalan ksm sefaletin keyfine kalmt. Klklannda tiksindirici bir uygunsuzluk vard. Paavralar iindeki bir palyoodan daha hazin bir ey olamaz. km apkalar, katranlanm kasketler, berbat yn takkeler, ksa ii gmlei yannda dirsekleri delinmi siyah ceketler. Birounun banda kadn apkas, bazsnda ise sepet vard. Elbiselerin yrtklanndan kll gsler, dvmeler ak tapnaklan, tutumu yanan kalpler, kk ak tannlan fark ediliyordu. ki- tanesi, arabann tahtalanna balanp zengi gibi altlanna sallandrlm samandan bir ipe ayaklarn dayamlard. Bir tanesi elinde tuttuu kara bir taa benzer bir eyi ara sra azna gtrp snr gibi yapyordu; yemee alt bir ekmekti bu. Orada feri snm ya da kt bir kla parlayan kuru gzler vard sadece. Muhafz ktas svp sayyor, zincire vurulmulardan ses soluk kmyordu, arada srada krek kemiklerinin zerine ya da kafalara inen bir sopann sesi iitiliyordu. Bu adamlardan bazlan esniyordu; hrpani kyafetler mthiti; ayaklar sallanyor, omuzlar gidip geliyor, balar birbirine vuruyor, demirler tmgrdyor, gz-152bebekleri vahice parlyor, yumruklar sklyor ya da l eli gibi hareketsiz alyor; kafilenin peinde bir sr ocuk kahkahalar atyordu. Bu araba katan, ne olursa olsun hazin bir manzarayd. Hi phesiz yann ya da bir saat sonra bir saanak patlayabilirdi, arkasndan bir bakas, sonra bir bakas daha gelebilirdi; o zaman sular bu lime lime elbiselerin iine geecek ve bu insanlar bir kere slannca bir daha kuruyamayacak, bir kere buz kesince bir daha smamayacak, bez pantolonla-n saanakla birlikte kemiklerine yapacak, sular pabulannm iine dolacak, kam darbeleri enelerin takrdamasn nleyemeye- cek, zincirler bu insanlar boyunlanndan kavramaya devam edecek, ayaklan yine bolukta sallanp duracakt. Birbirine balanm, sonbahann souk bulutlan altnda aciz bir halde, aalar, talar gibi yamura, ayaza, havann her trl azgnlna terk edilmi bu insanlan grp de titrememek imknszd. Sopa darbeleri, yedinci arabada iplerle balanm hareketsiz yatan, sefalet dolu uvallar gibi oraya atlma benzeyen hastalara bile inmekten geri kalmyordu. Birdenbire gne kt; dounun muazzam fkrd ve sanki btn bu vahi balan atee verdi. Diller zld; bir glme, kfr ve ark yangn ortal sanverdi. Geni yatay gne , ba ve gvdeleri aydnlatp, ayaklan ve tekerlekleri karanlkta brakarak btn kafileyi ikiye bld. Dnceler, yzlerde ortaya kt; korkun bir an oldu bu; maskesi -153dm, gzle grlr olmu iblisler, rlplak yrtc ruhlar. Bu gruh, aydnland zaman bile karanlk kald. Neeli olan bazlar, azlarndaki tyden borulara zerlerindeki haarat, zellikle kadnlar nian alarak, kalabala doru flyorlard. afak, glgelerin siyahlyla bu acnas ehreleri bsbtn tedirginletiriyordu. Bu yaratklar iinde bir tane bile yoktu ki, sefaletin etkisiyle irkinle-memi, biimsizlememi olsun. yle bir ucu-belikti ki bu, gnein aydnln imek na evirdii sylenebilirdi.

Kafilenin ban eken arabadakiler, Desangiers'nin o zamanlar pek nl olan bir potpurisini, 'La Vestale'i, vahi bir neeyle avaz avaz sylemeye balamlard. Aalar hazin hazin titreiyor, yan sokaklarda burjuva ehreleri, hayaletler tarafndan okunan bu ak seik nameleri aptalca bir memnuniyetle dinliyorlard. Btn felaketler karmakark bir halde bu kafilenin iindeydi. Btn hayvanlarn yzleri vard orada; yallar, yeniyetmeler, dazlak kafalar, kr dm sakallar, haysz ucubeler, kavgac kabullenmiler, akaklarnda sa lleleriyle gen kz bana benzer balar, ocuksu ve korkun ehreler, zerlerinde sadece lmn eksik olduu sska iskelet suratlar. Birinci arabada bir Zenci grlyordu; belki de eskiden kle olan bu Zenci, klelik zinciriyle, forsahk zincirini birbiriyle kyaslayabilir di. Korkun aalk seviye ve utan, bu alnlara damgasn vurmutu. Alalmann bu derecesinde, hepsi de en son derinliklerde en son deiikliklere uramlard -154ve alklk halini alan cehalet, umutsuzluk halini alan zekya eitti. Gzlere, amurun kaymak tabakas olarak grnen bu insanlar arasnda bir seme yapmaya imkn yoktu. Besbelli ki, bu tiksindirici alayn mehul dzenleyicisi, bu insanlar bir snflandrmaya tabi tutmamt. Bu mahlklar, belli ki alfabetik dzensizlik iinde karmakark eleti-rilip balanm ve rastgele bu arabalara yklenmilerdi. Ama bir araya getirilen irkinliklerden daima sonunda bir sonu elde edilir; birok bedbahtn toplanmas daima bir yekn verir; bunun iin her zincirden bir ortak ruh yaylyordu. Her arabann ayr bir fizyonomisi vard. ark syleyen arabann yanfn-da bir bakas uluyor, bir ncs dileniyor, bir tanesinin dilerini gcrdatt grlyor, bir dieri gelip geenleri tehdit ediyor, dier biri Tann'ya kfrediyor, sonuncusu ise mezar gibi susuyordu. Dante grse, cehennemin yedi dairesi yryor sanrd. Lanetlilerin cezalarna doru gidileriydi bu, ama Apokalipsin yldrmlar saan mthi arabas zerinde deil de, daha hazin bir ekilde yzka-ralannn arabas zerinde uursuz bir gidi. Sopasnn ucunda kanca olan bir muhafz, ara sra bu insandan p ynlarn kartrr gibi yapyordu. Seyirci kalabalnn arasndaki yal bir kadn, be yalarnda kk bir olan ocuuna parmayla mahkmlar gstererek: "Haylaz, bak bu sana ders olsun!" diyordu. arklar, kfrler gittike arttndan refakat birliinin kumandan gibi gzken biri -155krbacn aklatt. Bu iaret zerine yedi arabann da yolcular zerine, mthi bir sopa daya, bir dolu saana sesi kararak, hor ve merhametsiz inmeye balad. Birou haykrlar kopardlar, kuprdler, bu da, bu gibi yaralarn stne en sinek srsnn; etraftan koup gelen sokak ocuklarnn neesini bir kat daha artrd. Jean Valjean'n gzleri korkun bir hal almt. Gzbebekleri, gzbebei olmaktan km; baz talihsizlerde bakn yerini alan, gerekten habersiz gibi grnen ve iinde korkularn, felaketlerin yansmalar ldayan o camdan derinlik olmutu. Bir sahneyi seyretmiyor, bir hayalin etkisini yayordu. Kalkmak, kamak, kurtulmak istedi ama ayan bile kmldatmad. Bazen, grlen bir ey insan yakalar brakmaz. Jean Valjean da mhlanm, ta kesilmi, sersemlemi bir halde kalakal-mt. Kendi kendine kark, anlatlmaz bir bunalt iinde, bu kabir azabnn ne demek olduunu, peini bir trl brakmayan bu cehennemi grntnn nereden ktn soruyordu. Birdenbire, benliini aniden toparla-yanlann her zaman yaptklar bir hareketle, elini alnna gtrd; gerekten de burann gzergh zerinde olduunu, Fotainebleau yolu zerinde daima krala rastlama ihtimali olduundan, bundan kanmak iin bu dolambal yolun kullanldn, otuz be yl nce kendisinin de bu kapdan getiini hatrlad. Cosette'in korkusu baka trl olmakla birlikte, Jean Valjean'mkinden aa deildi. Olup bitenlerden hibir ey anlamyor, solu-156u kesiliyordu; grdkleri ona imknsz eylermi gibi geliyordu; nihayet seslendi: "Babacm, ne var bu arabalarn iinde?" Jean Valjean cevap verdi: "Forsalar." "Nereye gidiyorlar?" "Krek cezasna." O srada, yzlerce elin katld sopalama ii bsbtn gayrete geldi, kl yanyla indirilen darbeler de ie kart, adeta bir kl ve sopa frtnas koptu. Krek mahkmlar iki bklm oldular, ikenceden ortaya iren bir itaat kt, hepsi zincire vurulmu kurdun baklaryla sustular. Cosette'in btn bedeni titriyordu: "Babacm, hl insan m bunlar?" "Bazen," diye cevap verdi sarsnt iindeki adam. Gerekten de gn domadan nce Bicet-re'den yola kp, kraln bulunduu Foutai-nebleau'dan gememek iin Mans yoluna sapan zincirlerle birbirine balanm mahkmlar kafilesiydi bu. Bu sapma korkun yolculuu drt gn daha uzatyordu, ama bu saygdeer adamn gzlerini bir eziyet sahnesini grmekten esirgemek iin bu yolculuk daha da uzatlabilirdi.

Jean Valjean perian bir halde eve dnd. Bu gibi rastlantlar darbe etkisi yapar ve braktklar an, bir sarsntya benzer. Fakat Jean Valjean, Cosette'le birlikte Babylone Soka'na dnerken, onun az nce grm olduklarna dair sorduu baka sorulan hi fark etmedi; belki de perianl iinde -157onun sorularn duyup cevaplandramayacak kadar dalgnd. Yalnz, gece, Cosette yatmak iin yanndan ayrlrken, onun alak sesle, kendi kendine konuurmu gibi: "Bana yle geliyor ki, yolda bu adamlardan biri karma ksa, Tanr korusun, onu daha yanmda grr grmez lrm," dediini iitti. Bereket versin ki, bu trajik gnn ertesinde, resmi bir tren dolaysyla Paris'te enlikler oldu, Champ-deMars'ta geit treni, Seine Nehri'nde sust mzrak dvleri yapld, Champs-Elysee'de tiyatro oyunlar oynand, Etoile Meydan'nda havai fiekler atld, her taraf klarla donatld. Jean Valjean alkanlklarn zorlayarak, Cosette'i oyalayp, onu bir gn ncesinin ansndan uzaklatrmak, gzleri nnde geen o iren grnty Paris'in kahkahal havas iinde zihninden silmek iin onu bu elencelere gtrd. enlii renklendiren geit treni dolaysyla, niformal insanlarn ortalkta dolamas gayet normal karlanyordu. Jean Valjean da gizlenen bir adamn bulank i duygusuyla milli muhafz elbisesini giydi. Bylece, bu gezintiden gdlen maksada grnte ulalm oldu. Babasn memnun etmeyi bir yasa sayan ve zaten her trl seyir ve grnt kendisi iin yeni olan Cosette, elenceyi ilk genliin verdii uysallkla kabullendi; halk enlii denilen o nee karavanasnn karsnda fazla kmseyici bir tavrla dudak bkmedi. yle ki, Jean Valjean baarya ulatna, o irkin grntden artk hibir iz kalmadna inand. Birka gn sonra, bir sabah, hava gnlk -158gnelik olduundan ikisi de baheye inen merdivenin sahanlndaydlar. Bu durum, gerek Jean Valjean'm kendisi iin Cosette'e edindirdii, odasnda kalma detine baka bir aykrlkt. Cosette sabahlyla, gen kzlar sevimli bir ekilde saran ve yldzn stnde bir bulut gibi duran gnn ilk saatlerine zg o mkemmel kyafetle ayakta duruyordu. Ba gne iinde ve iyi uyuduu iin yz pembe pembeydi. Duygulanan yal adamn efkatli baklar altnda, bir papatyann yapraklarn yoluyordu. Cosette, o byl efsaneden habersizdi; seni seviyorum, biraz, lgnca, vs. kim retebilirdi ki bunu ona? Cosette, igdsyle masumca, bir pa-"" patyanm yapraklarn yolmann, bir kalbi yolmak demek olduunu hi bilmeden oynuyordu bu iekle. Hzn adn tayan drdnc bir Gzel* daha olsayd ve glmseseydi, Cosette ite bu Gzel'e benzerdi. Jean Valjean, iein zerindeki bu kk parmaklarn seyriyle bylenmi, bu ocuun sat k iinde her eyi unutmutu. Yandaki allkta bir saka kuu cvldayp duruyordu. Gkyznden neeli neeli beyaz bulutlar geiyordu; sanki zgrlklerine yeni kavumu gibiydiler. Cosette, iein yapraklarn dikkatle koparmaya devam ediyordu; bir ey dnr gbiydi; ama sevimli bir ey olmalyd bu. Birdenbire ban bir kuunun zarif yaval-yla dndrd ve Jean Valjean'a sordu: "Babacm, nedir u krek mahkmlar?" * Yunan mitolojisinde gzellii temsil eden tanraya gnderme yaplyor. (.N.) -159DRDNC KTAP ALTTAN GELEN YARDIM STTEN GELEN YARDIM OLABLR 1. Dta Yara, te yileme Bylece hayatlar yava yava kararmaktayd. Eskiden bir byk mutluluk olan bir tek elence kalmt imdi. Bu da alara yiyecek, ulsuzlara giyecek tamakt. Cosette'in Jean Valjean'a elik ettii bu fukara babal grevi, birbirlerine adeta eskiden olduu gibi yeniden yaklamalarna, i dkmelerine imkn hazrlyordu. Kimi zaman da, gn verimli getiyse, pek ok sknty gidermi aresiz ocuklar sevindirmilerse, biraz olsun neeleniyordu akama Cosette. Bu arada Jondret-telerin o pis odasn da grmeye gittiler. Bu ziyaretin ertesi gn Jean Valjean sabahleyin her zamanki gibi sakin bir halde ortaya kt. Ne var ki sol kolunda yana benzer bir yara vard: Derin ve irin dolu berbat bir yarayd bu. Hibir aklamada bulunmad Jean Valjean. Bir ay akn bir sre srf bu yara yznden ateler iinde yatt, evden kamad. Doktora grnmek de istemiyordu stelik. Cosette zerine dnce: -161"Veterineri ar istersen," diye geitiriyordu. Cosette, sabah ve akamlan olmak zere gnde iki kez ylesine zenerek, yaraya adeta tanrsal bir efkatle ve ancak meleklere zg bir mutluluk duyarak pansuman yapyordu ki, Jean Valjean'n btn o eski neesi geri geliyor, korku ve kayglan havaya uuyor ve kzn seyrederken yle diyordu kendi kendine: "Bin yaasn bu gzel yara! Ve bu gzel hastalk!" Cosette babasnn hastal zerine kk brakm, kk evi ve arka avluyu yeniden sevmeye balamt. Neredeyse sabahtan akama kadar btn gnn Jean Valjean'n yannda geirmekte, ona kitaplar

okumaktayd. Genellikle gezi kitaplanyd bunlar. Jean Valjean yeniden dnyaya geliyor gibiydi: Dile gelmez klar iinde canlanyordu mutluluk. Luxembourg Park, evrelerinde fr dnen o delikanl, Cosette'in soukluu ve isteksizlii, ruhunu saran btn bulutlar dalp gitmekteydi; kendi kendine: "Btn bunlar durup dururken icat ettiim birer hayaldi. Ben yal bir budalaym," dedi. "Hepsini ben yarattm! Yal delinin biriyim ben," diyordu kendi kendine. Mutluluu ylesine bykt ki, Jondret-telerin o pis odalarnda Thenardierlerin hi umulmadk bir ekilde ve korkun bir etki yaratarak meydana klar bile kayp gitmiti zerinden. Kurtulmay baarm ve izini kaybettirmiti ya, gerisi umurunda deil-162di! Ancak acyarak hatrlyordu o sefilleri: "imdi artk hapishanedeler, bundan byle kimseye zarar veremezler!" diye dnmekteydi. "Fakat ne yrek paralayc bir zavalllar topluluu." Maine Kaps'ndaki o iren manzaraya gelince. Cosette bir daha hi sz etmemiti bundan. Manastrda rahibe Sainte-Mechtilde, Co-sette'e mzik retmiti. Cosette'te bir sere sesi vard; ama ruhu olan bir sereydi bu. O gsterisiz evde yank arklar sylyordu arada srada. Bunlar da Jean Valjean' derinden mutlu klmaktayd. Bahar geldi. Yln bu mevsiminde bahe ylesine gzel, ylesine grkemliydi ki, Jean Valjean: "Baheye hi kmyorsun," dedi bir gn Cosette'e, "Git, gezin biraz." "Nasl istersen babacm," diye cevap verdi Cosette. Ve onun szn dinlemi olmak iin yeniden bahedeki gezintilerine balad. ou kez tek bana dolayordu Cosette, nk daha nce de belirtmi olduumuz gibi, Jean Valjean oraya hemen hemen hi gelmiyordu. Yoldan geenlerin parmaklkl kapdan kendisini grp tanmalarndan ekiniyordu phesiz. Jean Valjean'n yaras, hayatlarnda eni konu bir deiiklik yaratmt. Cosette, babasnn aclannm dinmeye yz tuttuunu, iyilemeye baladn ve rahatla-163dn grnce tatl bir sevin duydu. Ama bu ylesine yava ve doal bir ekilde olmutu ki, farkna bile varmad. Ayrca bir etken daha vard: Aylardan Mart't, gnler uzuyor, k gidiyordu. K mevsimi zntlerimizin bir parasn alr gtrr daima. Ardndan yazn douu demek olan Nisan ay geldi. Btn gndoulan gibi serin, btn ocukluk alan gibi neeli bir ayd. Yalnz, yeni domu ocuklar gibi olduundan gz yalyd bazen. Nisan aynda doadan, gkten, bulutlardan, aalardan, ayr ve ieklerden szlen pek tatl klar vardr ki, dorudan doruya insann iine iler. Cosette kendisine pek benzeyen bu Nisan sevincinin etkisinde kalmaktan kurtulamayacak kadar genti. Dolaysyla da iindeki karanlk dnceler yava yava ve kendisi bile farkna varmadan uzaklap gitmiti. lkbaharda zgn ruhlar da aydnlanr. leyin bodrumlarn bile aydnlanmas gibidir bu. Cosette bile ok zgn deildi artk, ama gen kz bunu anlayamyordu. Sabahlan kahvalt sonrasnda, saat ona doru, babasn bir eyrek saat iinde baheye karmay baard ve onu hasta koluna destek olarak merdivenin nnde gnete dolatrd vakit, her an glmsediinin ve mutlu olduunun farknda deildi. Jean Valjean, Cosette'in yeniden yzne renk geldiini ve tazelik kazandn gryordu. Bu da onu bir kat daha mutlu klyordu. Ve alak sesle tekrarlyordu hep: "Bin yaasn bu gzel yara!" -164Ve Thenardierlere mteekkirdi. Yaras iyileince, alacakaranlkta tek bana kt gezintilere yeniden balad. Paris'in tenha semtlerinde byle tek bana dolap da, tatsz bir macera yaamamak hemen hemen mmkn deildir. 2. Plutarque Ana Bir Olay ekinmeden Aklyor Azna bir lokma yemek girmemiti o akam kk Gavroche'un. Bir gn nce de bir ey yememi olduunu hatrlad. Durum usandnc bir hal alyordu. Karnn gzelce bir doyurmaya karar verdi ve Salpetrie'nin' yukansndaki ssz yerlerde dolamaya kt. Hi umulmadk byk nimetler vardr oralarda. Kimsenin olmad yerlerde daima bir eyler bulunur. Ky andnr bir yerlere kadar uzanmt kk bylece. Geldii yeri, Austerlitz kyne benzetti. Daha nceleri buraya yapt gezintilerde, iinde sadece yal bir adamla, yal bir kadnn yaad eski bir bahe fark etmiti. Bu bahede bir elma aac vard. Elma aacnn yannda da stnkr kapanm bir yemilik... Sandktan bir elma alabilirdi pekl. Bir elma demek, bir akam yemei demektir. Hayattr bir elma. Adem Peygamber'i perian eden ey, Gavroche'u kurtarabilirdi. Bahenin bir tarafna ta denmemiti, evler yaplmadan nce allklarla dolu ssz bir yan sokakt. Baheyi sokaktan bir it ayrmaktayd. -1651

Baheye yneldi Gavroche. Yan soka buldu. Elma aacn grd. Yemilii saptad. iti inceledi. Bir it, bir admda alabilir rahata. Gn batmak zereydi. Bir tek kedi bile yoktu sokakta. Vakit son derece uygundu. Gavroche, tam br tarafa gemeye hazrlanrken durdu. Konumalar geliyordu baheden. itin aralndan ieri bakt. br yanda, iki adm ilerisinde ve tam iinden gemeyi tasarlad deliin kendisini karaca noktada, sra olarak kullanlan, yere yatrlm bir ta vard. Bahedeki o yal adam oturuyordu tan zerinde. Yal kadn da onun karsnda, ayakta duruyordu. Kadm homurdanarak bir eyler sylemekteydi. Grgl bir ocuk deildi Gavroche. Dinledi. "Msy Mabeuf," diyordu yal kadn. 'Mabeuf,' diye dnd kk Gavroche, 'Ne gln bir ad!' Yal adam oral deildi. Yal kadn tekrarlad: "Msy Mabeuf..." Yal adam, hep yerdeki ayn noktaya bakarak cevap verdi: "Syleyin Plutarque Ana." Platurque Ana, sz tekrarlam ve yal adam da konumay kabullenmek zorunda kalmt: "Ev sahibi hi de memnun deil durumdan." "Neden?" " taksit kira borcunuz var da, ondan." " ay sonra drt taksit borcum olacak." "Sizi sokaa atacan sylyor." -166"Sokakta yatarm." "Meyveci kadn para istiyor. Odun vermiyor artk. Bu k neyle snacaksnz. Yakacanz yok." "Gne var." "Kasap da veresiyeyi kesti, et vermiyor artk." "Bu iyi ite. Eti zaten hazmedemiyorum. Ar geliyor." "Peki, akam yemeinde ne yiyeceksiniz?" "Ekmek." "Frnc, alacana mahsuben bir miktar para istiyor, yoksa ekmek vermeyeceini sylyor." "Bu da iyi." "Ne yiyeceksiniz?" "Aata elma var ya." "Evet ama msy, byle be parasz da yaanmaz ki!" "Ne yapaym? Param yok ite!" Yal kadn gitmi, adam tek bana kalmt. Dnyordu imdi. Gavroche da kendi asndan dnmekteydi. Karanlk, hemen hemen zifiri karanla dnmt artk. Gavroche'un dnmesinin ilk sonucu, itten geecei yerde, itin altna oturmas oldu. alln alt ksmnda, dallar bir para seyrekleiyordu. inden: 'te yatacak bir yer!' diye geirdi Gavroche. Ve oraya bzld. Srtn hemen hemen Mabeuf Baba'mn srtna yaslam gibiydi. Soluk alp veriini iyice duyuyordu seksenlik ihtiyarn. -167Yemek yerine uyumay tercih ediyordu Gavroche. Ama tavan uykusuydu bu: Tek gz kapal tetikte uyunan bir uyku. Nitekim bir yandan ii gemekte ama te yandan da evreyi gzetlemekteydi. Akamn alacakaranlnda gkyznn beyazl yeryzn de aartyor, dar sokakta iki sra karanlk, alln arasnda kuruni bir izgi meydana getiriyordu. te bu beyazms izgi zerinde birdenbire iki karalt belirdi. Karaltlarn biri nden gitmekte, br biraz arayla arkadan gelmekteydi. Gavroche: "Al sana iki yaratk," diye mrldand. Neredeyse beli bkm, dnceli, alabildiince sade giyimli, yal olduu iin yava yava yryen, herhalde yldzlarn nda akam gezintisine km bir adamd birinci karalt. kincisi dimdik, salam ve zayft. tekinin admlarna uydurmutu admlarn. Ama bu istemeye istemeye ar yryte bile eviklik ve atiklik sezilmekteydi. Bu karaltda kayg verici bir halin yan sra, o devirde zarif denebilecek kimselerin klk kyafeti de vard: apkas modaya uygundu, redingotu siyaht, iyi dikilmiti. Byk bir olaslkla pahal bir kumatand. Gl bir tavrla ban dik tutuyordu. apkann altnda ve gecenin o vaktinde seilebildii kadaryla, soluk bir delikanl yz vard. Bu yzn aznda da bir gl grlyordu. Bu ikinci karalty ok iyi tanyordu Gavroche: Montparnasse't bu. tekine gelince, onu ta-168nrmyordu, herhangi bir ey de syleyemezdi onun hakknda. Sadece yal bir adamcazd, o kadar. Gavroche, hemen gzetlemeye koyuldu. Bu iki yolcudan ikincisinin bryle ilgili kt niyeti olduu anlalyordu. Olup bitecekleri rahata grebilecei bir yerdeydi Gavroche. Uyuma yeri ayn zamanda bir pusu olmutu imdi. Byle bir saatte ve

byle bir yerde Montparnasse'n av peine dmesi pek hayrl bir durum saylmazd dorusu. Nitekim sokak ocuunun yrei ndeki yal adam iin acma duygularyla doldu birdenbire. Ne yapsayd acaba? e karsa myd? Bir gsz, bir baka gszn imdadna kouyor! Olacak i miydi bu? Montparnasse pek holanrd byle bir durumdan: Bu on sekiz yandaki mthi haydut iin, o yal adamla kendisi ancak iki kk lokma saylrd. Gavroche bir trl karar veremezken korkun saldn bir anda gerekleiverdi... Kaplann yaban eeine, rmcein sinee saldryd bu: Montparnasse birdenbire azndaki gl atp, ihtiyarn zerine srad; yakasna yapt, yakalayp sk skya kavrad. Bir l glkle zaptedebildi Gavroche. Bir an sonra iki adamdan biri, bitkin bir halde hrldayp rpnarak brnn altna dt. brnn mermer gibi dizi vard gsnn zerinde. Yalnz bu i, Gavroche'un dnd gibi olmamt kesinlikle: Yere yklan Montparnasse't, stte olan da o yal adamcaz. -169Btn bunlar Gavroche'un sadece birka adm tesinde olup bitiyordu. Yal adam yumruu yemi, ama hemen karlk vermiti. Ve ylesine hzl bir karlkt ki bu, gz ap kapayncaya kadar saldranla saldnlan rol deitirmilerdi. Gavroche: 'Dorusu yaman bir ihtiyarm!' diye geirdi iinden. Kendini tutamayp alklamt. Ne var ki boa gitti bu alk: Mcadele halinde olan ve soluklan birbirine kansan iki adama ulamad. Bu arada bir sessizlik olmutu. rpnmay brakmt Montparnasse. Gavroche: 'Yoksa ld m?' dedi kendi kendine. Yal adam btn bu mcadele boyunca lk atmak bir yana, tek sz bile sylememiti. Doruldu sadece: Sonra Gavroche, onun Montparnasse'a: "Ayaa kalk!" dediini iitti. Kalkt Montparnasse. Ama adam onu tutuyordu. Gen haydut, bir koyun tarafndan alt edilmi bir kurt gibi utan ve fke iindeydi. Gzlerini, kulaklanyla yedekleyerek bakyor ve dinliyordu Gavroche. Dorusu iyi eleniyordu! Bu dikkatinin dln de almakta gecikmedi. Karanlktan dolay trajik bir havaya brnen bu konumann tan oldu. Yal adam sordu ilkin, Moutparnasse cevap verdi. "Ka yandasn?" "On dokuz." -170"Pekl gl, kuvvetlisin. Neden almyorsun?" "almak skar beni." "Meslein ne?" "Yok. Bo gezenin bo kalfasym." "Doru konu! Belki sana bir yardmda bulunabilirim. Syle, ne olmak istersin?" "Hrsz." Bir sessizlik oldu yeniden. Yal adam derin dncelere dalp gitmiti. Hi kmldamadan duruyor, Montparnasse' da brakmyordu. Gl ve evik gen haydut, zaman zaman tuzaa dm bir hayvan gibi sn-yor, sarslyor, elme takmaya alyor, lgnca kollann, bacaklann hareket ettiriyor, kurtulup kamaya alyordu. Btn bunla-nn hi farknda deilmi gibi duruyordu yal adam: Ac kuvvetin kendinden emin kaytszl iindeydi. Tek eliyle tutuyordu haydu-tun kolunu ve brakmyordu. Adam bylece birka dakika dnd. Sonra Montparnasse'a dikkatle bakarak, sesini yavaa ykseltip, karanln iinde konutu. Gavroche, bu sylevin tek kelimesini bile karmamt: "Bak olum! Tembellik yapmakla kendini ok feci bir hayata srklyor sun. Bo gezenin bo kalfassn, yle mi? almaya hazrlan. Hani hadde makinesi diye korkun bir makine vardr, bilmem grdn m? ok dikkatle saknmak gerekir bu makineden; sinsi ve yrtc bir eydir nk. Ceketinin ucundan kapmayagrsn, bir anda alverir seni arkla-171nnm arasna ve paralar, atar. Aylaklk ve isizlik de bu makineye benzer ite. Daha henz vakit varken ayan denk al ve kurtar kendini! Yoksa iin tamamdr; ok gemez, kendini arklarn arasnda bulursun! Bir kere yakalandn m, hibir umuda yer kalmaz artk. Yorgunlua hazrlan, tembel adam! Dinlenmeyi unut bundan byle: Amansz almann demirden eli kavrad seni! Hayatn kazanmak, bir i sahibi olmak, bir grevi yerine getirmek... Bunlar istemiyorsun demek? Bakalar gibi olmak ve almak canm skyor dedin ha? O zaman sen de baka trl olursun: almak bir yasadr; onu can sknts olarak reddeden, ikence olarak kabul edecektir. i olmak istemeyen, kle olur. , br taraftan yakalamak zere bu taraftan

brakr seni: Dostu olmak istemezsen, klesi olursun. Elbette ya! nsanlarn drst yorgunluundan katn, ama ok gemeden lanetlilerin teriyle kaplanacaktr btn bedenin. Bakalarnn ark syledii yerde sen inleyeceksin. Uzaktan greceksin teki insanlarn altn, aadan greceksin ve o alanlar, dmleniyorlarm gibi gelecek sana. ifti, ekin biici, gemici ve demirci, aydnlklar ortasnda, eriilmez bir cennetin konuklar gibi grnecekler... Ne gzel bir lts vardr rsn! ift srmek, ekinleri demet demet balamak; sevinlerin en bydr bu! Rzgra kaplan bir kayk, mutlulua gtrr insan! Oysa sen, tembel adam, abala, srkle, yuvarla, yr hep! ek yularn, cehennem arabasna koulmu yk hayvansn artk -172sen! Elbette ya! Hibir ey yapmamakt deil mi hedefin? Hadi bakalm, muradna erdin ite; yorulmadan geen ne bir hafta, ne bir gn, ne bir saat yok artk! Hibir eyi skntsz kaldramayacaksn. Geen her dakika senin kaslarn biraz daha mncklayacak. Bakalar iin ty olan eyler, senin iin birer kaya haline girecek. En basit eyler senin nnde birer diren kayna olup kacak. Senin evrende canavar kesilecek hayat. Gitmek, gelmek, soluk alp vermek: Btn hepsi korkun birer alma haline gelecek senin iin! Kendi cierlerin sana yz libre arlnda bir yk gibi gelecek. Orada yrmek yerine, urada yrmek, zlmesi gereken bir sorun halini alacak. Dar kmak isteyen bir kimse, kapsn iter itmez dar km olur. Oysa sen d-an kmak istersen, duvar delmen gerekecek! Sokaa kmak isteyen herkes ne yapar? Merdivenden aa iner, sense yatak araflarn yrtacaksn, paralayp bir ip receksin ondan, sonra pencereden ap, kendini bir uurumun zerine sarktacaksn o iple: Vakit gece olacak, sen orada, frtna ve tipi ortasnda, dinmez yamur altnda... p ksa gelirse, bir tek yol kalr sana inmek iin; o da dmektir! Geliigzel uurumun iine brakmak kendini! O ykseklikten neyin zerine deceksin acaba? Aadaki eyin zerine, yani bilinmezin! Ya da kendini yakmak pahasna bacadan trmanacaksn ya da lamdan geeceksin, iinde boulmay gze alp! rtmek gereken deliklerden, gnde yirmi kere kaldrp, yirmi kere yerine koymak gereken talar-173I dan, ot ynlarnn iine gizlemek gereken sva dkntlerinden sz etmiyorum sana henz!.. nne bir kilit kar. ehirlinin cebinde ilingir tarafndan yaplm olan bir anahtar bulunur. Sense onu amak istiyorsan, korkun bir bayapt yaratmaya mahkmsun: Kaln bir madeni para alp, ikiye keseceksin. Hangi aletlerle mi? Onlar sen icat edeceksin; o da senin iin olacak! Sonra bu iki parann dn dikkatle koruyarak, iini oyacaksn, bir vida helezonu aacaksn kysna; yle ki, bir gvdeyle bir kapan skca birbirine uymas gibi, bu iki paray birbirine raptedecek. Alt st bylece vidalannca hi kimse bir ey anlamaz: Nbetiler iin -nk sen gz hapsin-desin stelik- bu bir paradr; senin iinse, kutu olacak. Ne koyacaksn peki kutuya? Kk bir para elik. Bir ine boyunda olan, bir maden para iine gizlenen bu testereyle kilidin dilini, srgnn ucunu, asma kilidin kprsn, pencerende bulunmas gereken parmakl, bacanda takl duran halkay keseceksin. Oluturduun bu aheser, tamamlayp bitirdiin bu harika, btn bu sanat ve hner, btn bu ince zek ii, ustalk ve sabrla yaratlan bu mucize gerekletii vakit, bunun yaratcsnn sen olduu anlalrsa, dln nedir, biliyor musun? Zindan! te senin gelecein bundan ibaret! Tembellik, zevk ve sefa: Ne korkun bir felaket uurumu! Hibir ey yapmadan durmak, uursuzluk getirir. Toplumu kemirerek tembelce yaamak! Yararsz, yani zararl olmak! Dosdoru sefaletin dibine gtrr bu insan! -174Asalak yaamak isteyenin vay haline! Bcek olur kar! Ya ne sandn? almak houna gitmiyor demek? Demek bir tek istein var bu dnyada: Gzelce yiyip iip, bir dilberin koynunda yatmak? Hayr efendim, yama yok! Ac su ieceksin, kara ekmek yiyeceksin; bir tahtamn zerinde yatacaksn, kollarna ve ayaklarna, gece vakti soukluunu teninin zerinde duyacan demirler perinlenmi olarak yatacaksn hem de!.. Bu demirleri krp kaacaksn sonra. yi! Yzkoyun allarn arasnda srneceksin, ormandaki hayvanlar gi-, bi ot yiyeceksin. Sonra da yakalanacaksn elbette! O zaman yer altnda, karanlk rutubetli bir zindanda, bir duvara gmlm olarak kalacaksn yllarca... Su testini el yordamyla arayp bulacaksn; kpeklerin bile dnp kok-lamayacaklan ekmei, karanlklarn ekmeini kemireceksin; senden nce kurtlarm yedii rk baklalar yiyeceksin! Tespih bcei olacaksn bir mahzende... Elbette ya!.. Bak daha gensin, yirmi yl bile dolmam daha stnine-nin stn emdiinden bu yana, annen belki de hl sadr... Ac kendine ey zavall sefil ocuk!.. Yalvarrm sana, szm dinle, gel vazge asalak yaamaktan!.. En iyi dokunmuundan halis ynl siyah kumalar, parlak rugan ayakkablar giymek, salar kvrp dalgalandrmak, buklelerine gzel kokulu yalar srmek, insanlarn houna gitmek, gzel olmak istiyorsun, yle deil mi? Bunun yerine salarn dibinden tra edilecek; srtnda krmz kazak, ayaklarnda tahta tabanl pabular olacak! Parmana bir yzk m istiyorsun ayn-175ca? Al boynuna bir halka geir bakalm! Yanlp, bir kadna bakacak olursan bir araba sopa yersin. Oraya yirmi yanda girip, elli yanda kacaksn: u prl prl genliinle, pespembe krpe tenin, parlak gzlerin, bembeyaz dilerin, gr delikanl salarnla gireceksin oraya; krlm, bklm bir beden, burumu bir

surat, ou dklm rk diler ve bembeyaz salarla kacaksn! Elbette ya, ne sandn sen! Zavall yavrum, yolunu armsn: Aylaklk ve isizlik sana kt tler veriyor, kt eyler telkin ediyor. lerin en korkuncudur hrszlk! Szm dinle, girme sakn tembellik mesleine: Son derece zahmetli, katlanlmaz bir itir o... Namussuz olmak kolay deildir! ok daha az zahmetlidir drst bir insan olmak! Hadi git imdi, git de sana sylediklerim zerinde iyice bir dn. Ha, dur, birden aklma geldi: Ne istiyordun sen biraz nce benden? Parayd, deil mi? Al, ite para kesem!" Montparnasse' brakp, para kesesini, delikanlnn avucuna koymutu yal adam. Haydut, keseyi bir sre tartt elinde sonra da ona verilmemi de, keseyi o alm gibi mekanik bir dikkatle redingotunun arka cebine yerletirdi. Bu arada yal adamcaz srtn dnm ve gezintisine devam etmek zere uzaklamt oradan. Montpamasse, onun arkasndan: "Bunak!" diye mrldand. Kimdi acaba bu adam? Okur onu herhalde tanmtr. akna dnmt Montpamasse. Gece-176nin iinde gzden kaybolmasn bekledi adamn. te bu bekleyi ona hayr getirmeyecekti. nk yal adam uzaklarken Gavroche yaklamaktayd. Yan bir bakla, Mabeuf Baba'nm hl srasnn zerinde oturduunu grmt Gavroche. Belki de uyukluyordu. Sonra allarn arasndan kt sokak haylaz, yerde srnerek, karanlkta hi kmldamadan duran Montparnasse'm arkasna doru ilerledi. Grlp, iitilmeksizin Montparnasse'a kadar sokuldu bylece. Elini gen haydutun pahal siyah ynl redingotunun arka cebine yavaa sokup, keseyi ekti ve gene yerde srnerek, bir ylan gibi kayboldu karanln iinde. Kula tetikte olmak iin hibir gerekesi yoktu Montparnasse'm. Hayatnda belki de ilk kez dnmekteydi. Dolaysyla da hibir eyin farkna varamad. Gavroche, Mabeuf Baba'nm bulunduu yere gelince, itin zerinden frlatt keseyi. Sonra da taz gibi koarak kat. Mabeuf Baha'nn tam ayann zerine dmt kese. Seksenlik ihtiyar bu sarsntyla uyand. Eilip keseyi yerden ald. Hibir ey anlayamad. Ap bakt: ki gzl bir keseydi bu; gzlerden birinde bir para ufak para, ikincisinde ise alt tane Napolyon Altn vard. armakla rkmek arasnda bir sre gidip geldi Msy Mabeuf. Sonra keseyi gtrp khya kadna verdi. Plutarque Ana: "Ksmetimiz gkten dyor," dedi. -177BENC KTAP BALANGICA BENZEMEYEN SON 2. Yalnzlk ve Klalar Cosette'in drt be ay nce katlanlamayacak kadar iddetli olan acs, kendisi de pek farkna varmadan iyileme dnemine girmiti imdi. Doa, bahar, genlik, babasna besle- dii sevgi, kularn ve ieklerin neesi... Btn bunlar bu gencecik, el dememi ruha bir duygu alyordu. indeki ate hepten snyor muydu, yoksa sadece klleniyor muydu? Gerek uydu ki; actan ve kavuran hemen hemen hibir ey kalmamt artk iinde. Bir gn birdenbire Marius' hatrlad: "Olur ey deil bu!" dedi kendi kendine. "Artk onu hi dnmyorum." Gene o hafta iinde bir gn, bahe kapsnn nnden geen ince belli, gz alc niformal, gen kz yanakl, kolunun altnda klc ve parlak byklan olan, gsterili apkal, ok gzel mzrakl bir svari subay grd. San salan, masmavi gzleri, yuvarlak, kibirli ve hatta biraz da kstah ve ok gzel bir yz vard subayn. Marius'n tam tersiydi. Aznda bir yaprak sigaras tayordu. Bu su-179bayn Babylone Soka'ndaki klada bulunan alaya mensup olduunu dnd Coset-te. Ertesi gn onun gene getiini grd. Saati aklnda tuttu. Sonra da aa yukar her gn getiini grd subayn. Acaba basit bir tesadf myd bu? Subayn arkadalar, bu 'bakmsz' bahede, bu irkin rokoko kapnn arkasnda gzelce bir yaratn varlm fark etmekte gecikmediler. Sz konusu yaratk, okurun hi de yabancs olmayan Theodule Gillenormand adndaki yakkl temenin her geiinde hemen hemen hep orada beliriyordu. "Dursana!" diyorlard temene arkadalar. "Bak, urada sana gz szen kk bir kz var!" Mzrakl svari de u cevab veriyordu: "Bana bakan btn kzlara bakacak kadar vaktim var m benim?" Olay tam da Marius'n ok ciddi bir ekilde can ekimeye doru srklendii sralarda geiyordu. "lmeden nce onu bir kerecik daha grebilsem!" te byle diyordu Marius. Ama dilei yerine gelip de, o

anda Cosette'i bir mzrakl svari subayna tatl tatl bakarken grm olsayd, herhalde tek kelime bile syleyemeden orackta son nefesini verirdi! Burada su kimindi? Hi kimsenin. Marius kederlere dalp orada kalan insanlardand! Cosette'se zntye dp oradan kurtulanlardan. Cosette, kendi haline terk edilen kadnn -180hayallerinin tehlikeli bir dnemini geirmekteydi. Gerekten de bu ada yalnz kalan bir gen kzn kalbi, tesadflerin akntsna gre ya bir mermer stunun balna ya da bir meyhanenin direine sarlan asma filizlerine benzer. Bir gen kz iin ve bu gen kz ister yoksul, ister zengin olsun -nk zenginlik kt bir seimi hibir vakit engelleyemez!- kesin sonular getirebilecek bunalmlarla rl bir dnemdir bu. Tutup, hi dengi olmayan biriyle evlenir. Gerek uyumazhksa, ruhlar arasndaki uyumazlktr. Nasl hi hretsiz, adsz, asaletsiz, hi servetsiz pek ok delikanl yce duygulu ve stn d'n-celer tapmana destek olan mermer birer stun bal iseler; ayn ekilde, parlak izmeleri ve cilal szleri olan ve her istei yerine gelmi kibar evre erkei de dna deil, iine; yani kadna ayrlm olan yanna bakldnda grlr ki, tekinsiz iddetin etkisinde, tutkularn anlalmaz biimde penesinde kvranan zavall hdn biridir. Tam bir meyhane sn. Cosette'in ruhunda neler vard peki? Durulmu ya da uyumu bir tutku; kararsz bir ak; belirli bir derinlikte bulank, daha aada karanlk bir ey... Yakkl subayn hayali yzeye vuruyordu. Daha derinde bir an var myd acaba? Belki, ama Cosette bilmiyordu. Tam o srada birdenbire benzersiz bir olay meydana geldi. -1812. Cosette'in Korkulan Nisan'n ilk on be gn iinde bir yolculua kt Jean Valjean. Bilindii gibi, ok uzun aralarla zaman zaman kt oluyordu byle yolculuklara. Nereye gidiyordu? Hi kimse, hatta Cosette bile bilmiyordu bunu. Sadece bir keresinde gen kz, kesinde La Planchette kmaz yazl bir ara sokaa kadar arabayla yannda gtrmt. Jean Valjean inmi, araba da Cosette' gerisin geri eve getirmiti. Jean Valjean, bu ufak yolculuklar, genellikle evde para suyunu ektii zaman yapyordu. Szn ksas, evde yoktu Jean Valjean: " gn sonra dneceim," deyip gitmiti. Akam salonda yalnzd Cosette. Oyalanmak iin piyanosunun bana oturmu, bir yandan alarken, bir yandan da Euryanthe'm "Ormanda Gezinen Avclar!" arksn sylemeye koyulmutu. Btn mziklerin en gzel paras belki de bu arkdr. arky bitirdikten sonra uzunca bir zaman dalgn ve dnceli kalmt gen kz. Sonra birdenbire bahede bir ayak sesi duyar gibi oldu. Babas olamazd, nk yolculuktayd. Toussaint de olamazd, nk oktan yatmt. Saat gecenin onuydu. Salonun kapal duran panjuruna gidip, kulan dayad ve dinledi. Bir erkek yry gibi geldi ona bu ses. Ama yryen kimse ok yava ve sessiz ilerliyordu. Birinci kata, yatak odasna kt abucak. -182Pencereyi ap, baheye bakt. Ayn on beine yaklayorlard. Gndz gibi aydnlkt ortalk. Bahede kimseler yoktu. Pencereyi at, bahe derin bir sessizlie gmlmt. Grebildii kadaryla, sokak da her zamanki gibi sszd. Yanldn dnd Cosette. Ses duymam, duyar gibi olmutu herhalde. Weber'in ihtiaml korosunun yaratt bir kuruntu olsa gerekti bu. Gerekten o para, akln karsna rktc derinlikler aar, alacak karanlkta, avclarn kaygl admlan altnda kuru dallarn trdad bir ormandaymsnz gibi banz dndrr. Cosette bu konuda fazla dnmedi. Zaten yle pek rkek yaratlta deildi. Damarlarnda, yalnayak dolaan ingeneler'in, servencilerin kan dolayordu. Hatrlanaca zere beyaz gvercinden ok, tarlakuuydu o: Vahi ve cesur bir yaps vard. Ertesi gn daha erken saatte, henz gn batarken bahede geziniyordu. Kafasn kurcalayan belirsiz bir ses duyar gibi oluyordu: Sanki aalarn altnda kendisine pek yakn yryen biri vard. Ama otlar zerinde yryen birisinin ayak sesine, kendiliinden yerinden oynam iki daln kard hrt kadar hibir eyin benzeyemeyeceini dnp, pek aldr etmedi. Dahas hibir ey grmedi. 'allktan ayrld'. Kkn merdivenlerine ulamak iin kk bir ayrdan gemesi gerekiyordu. Sk aalarn arasndan knca, -183arkasnda ykselen ay, ayrn zerine gen kzn glgesini sermiti. Birden dehet iinde durdu Cosette. ayrn zerine ay, onun glgesinin yanna, garip ekilde bir baka glgeyi de sermiti ayn zamanda. Banda yuvarlak apka bulunan ve pek belirgin duran bir glgeydi bu. Sk aalarn bitiminde, Cosette'in hemen bir-iki adm arkasnda, ayakta bekleyen bir adamn glgesine benziyordu.

Bir an, ne konuabildi, ne barabildi, ne seslenebildi, ne yerinden kmldayabildi, ne de ban evirebildi. En sonunda btn cesaretini toplad ve dnp arkasna bakt. Kimseyi gremedi. Yere bakt, glge kaybolmutu. alla dald yeniden. Ky buca cesaretle aratrd. Bahe kapsna kadar gitti. Hibir ey bulamad. Ama korkudan donmu gibiydi. Gene bir kuruntu muydu bu yoksa? Ama iki gn art arda? Bir kuruntu neyse, ama iki kuruntu? in endie verici yan uydu ki, kesinlikle bir hayalet olamazd o glge: Hayaletlerin yuvarlak apka giydii grlmemitir! Ertesi gn Jean Valjean yolculuktan dnd. Cosette, ona hemen iittiini ve grdn sand eyi anlatt. Babasnn omuzlarn silkip: "Sen kk lgn bir kzsn, o kadar!" diyeceini umuyordu. Jean Valjean kaygland: "Hibir ey olmasa gerek," dedi kza. Sonra bir bahane uydurup, gen kzn ya-184nndan ayrld ve baheye indi. Babasnn byk bir dikkatle bahe kapsn incelediini grd Cosette. Gen kz gece yans birdenbire uyand. Bu sefer emindi artk; merdivenin pek yaknnda, penceresinin tam altnda birinin yrdn ak ak duyuyordu. Koup hemen pencereyi at: Gerekten de bahede, elinde kaln bir sopa tutan bir adam vard. Tam haykraca srada ay adamn yzn aydnlatt; babasyd bu. inden, 'Demek ki o da endieli', dedi ve yeniden yatana uzand. Jean Valjean, o geceyi de, ondan sonraki iki geceyi de hep bahede geirdi. Panjurun deliinden izliyordu onu Cosette. nc gece ay iyiden iyiye klmeye balamt. Ve artk bir hayli ge douyordu. Saat gecenin biriydi. Uzun bir kahkahann ardndan babasnn sesi ykseldi aadan: "Cosette!" Gen kz hemen yataktan frlad. Srtna sabahln geirip, pencereye kotu. Babas aada, ayrn zerindeydi: "in rahat etsin diye uyandrdm zellikle seni," diyordu. "Bak, ite senin yuvarlak apkal glge!" Ve gerekten de ayrn zerinde, oraya vuran ay nn ekillendirdii bir glgeyi gsterdi: Banda yuvarlak apka tayan bir adam pek andran, yaknlardaki bir damn zerinde ykselen, balkl, satan bir ocak bacasnn meydana getirdii bir glgeydi bu. Biraz dikkatle baknca hemen anlalyordu. Cosette de glmeye balad. Btn korku-185lan silinmiti. Ertesi gn babasyla kahvalt ederken, soba borusu glgelerinin urak yeri olan baheyle alay etmekteydi. Jean Valjean yine eski huzuruna kavumakta gecikmedi. Cosette'e gelince; soba borusunun, gerekten grm olduu ya da grdn sand glgenin ynnde durup durmadn, ayn da gkte, ayn noktada olup olmadn aratrmad pek. Sust yakalanmaktan korkan ve glgesine baklnca geri ekilen bu acayip soba borusu zerinde fazla durmad. Oysa arkasn dnnce glge yok olmutu: Bundan kesinlikle emin olduunu sanyordu. Artk iyice ferahlamt. Babasnn giritii belgeli dorulama ii kusursuz gibi grnmt ona. Akam ya da geceleyin bahede yryen birinin olduu dncesi tamamyla aklndan utu gitti. Ne var ki birka gn sonra yeni bir olay olacakt. 3. Toussaint'in Yorumlaryla Korkular Yeni Bir Boyut Kazanyor Sokaa alan parmaklkl kapnn yannda, bir ta sra vard bahede. Bu sray bir grgen fidanl merakl baklardan gizlerdi; ama gene de yoldan geen birinin kolu, gerekirse parmaklklar ve grgenler arasndan oraya uzanabilirdi. Nisan aynn daha sonraki bir akam, Jean Valjean sokaa kmt. Cosette de gne battktan sonra ite o srann zerine oturmutu. Gittike iddetlenen bir esinti -186vard aalarn arasnda. Cosette dnyordu. Nedensiz bir hzn yava yava yaklayordu; akamn verdii, kimbilir, belki de o saatlerde hep yan aralk duran mezann esrarengizliinden gelen o kar konulmaz hzn. O glgenin iinde belki de Fantine vard. Ayaa kakt Cosette. iden srnlsklam olmu otlann zerinden yryerek, iine gmld kederli bir uyurgezerlik hali arasnda: "Bu saatte baheye kmak iin gerekten de tahta tabanl pabu gerekli," diye sylendi. "Nezle olmak iten bile deil!" Bahenin evresini doland ar ar. Sonra ta sraya dnd yeniden. Tam oturacakt ki, biraz nce aynlm olduu yerde, daha nce kesinlikle orada bulunmayan bir hayli byk bir ta gzne arpt. Bunun ne anlama geldiini dnerek dikkatle bakt. Birdenbire aklna bir ey geldi; bu ta oraya kendiliinden gelmi olamazd, olsa olsa birisi yerletirmi olabilirdi. Yani parmaklkl kapnn arasndan bir kol uzanmt! Korktu.

in phesi falan yoktu nk: te ta oradayd. Dokunamad bile. Arkasna bakmaya cesaret edemeden kap eve snd. Merdivenin kapsn, penceresinin panjurunu, kol demirini, srgsn kapatt. Sonra da: "Babam dnd m?" diye sordu Toussa-int'e. "Henz dnmedi, matmazel." Toussaint'in kekeme olduunu belirtmitik daha nce. Bundan byle bu konu zerin-187de durmamamza izin verilsin: Bir sakatl srekli ortaya srmek hi de ho olmuyor... Dalgn, dnceli, gece gezmeyi seven biriydi Jean Valjean. ou zaman eve ge vakit dnerdi. Cosette: Toussaint," dedi. "Akamlan hi deilse bahedeki panjurlan kol demiriyle sk skya kapa. Panjurlan kapatan halkalann iine o kk demir eyleri iyice yerletirmeyi ihmal etmiyorsun, deil mi?" "Siz hi merak etmeyin matmazel," dedi Toussaint. Gerekten de bunu hi ihmal etmezdi. Cosette de bunu ok iyi bilirdi. Ama yine de: "nk buras ylesine ssz bir yer ki!" demekten kendini alamad. Toussaint: "ok doru!" diye cevap verdi. "nsan sesini karmaya frsat bile bulmadan ldrlebilir. Bir de stelik beyefendi evde yatmyor..." Ksa bir sessizlikten sonra ekledi Toussaint: "Ama siz gene de korkmayn kkha-nm! Pencereleri hapishane penceresi gibi smsk kapatyorum hep... Ne de olsa yalnz kadnlanz, yle deil mi? Elbette ki rkeceiz! Gznzn nne getirin hele bir: 'Kes sesini!' diyerek sizi tavuk boazlar gibi boazlamaya kalkan adamlarn odanza girdiini grmek kolay m yani? lmek bir ey deil, nasl olsa gnn birinde hepimiz lp gideceiz. Bunu elbette biliyoruz, ama o cins adamlann size el uzattn grmek iren bir ey! Sonra..." -188Sahneyi gznn nnde canlandnyor-mu gibi bir an durdu sonra iini ekerek: "Sonra," diye devam etti. "Onlann bakla-n da iyi kesmiyordur eminim! Aman Tannm, sen bizi koru!" Cosette: "Sus!" dedi. "Her yeri kapat smsk." Toussaint tarafndan ayakst uydurulan melodramn ve geen haftaki glge olaylannn etkisi altnda dehete urayan Cosette, artk kadncaza: "Srann zerinde bir ta var, gidip bir ba-kver ne olur!" diyemedi. Bahenin kapsnn yeniden almasndan ve 'adamlar'n birdenbire ieri doluvermesin-' den korkuyordu. Btn kap ve pencereleri smsk kapattrd yetmiyormu gibi, evi de mahzenden at arasna kadar kontrol ettirdi Toussaint'e; sonra odasna kapand, kapsn srgledi, yatann altna bakt ve yatp uyudu. Ama rahat bir uyku deildi bu. Btn gece boyunca ryasnda o ta grd; bir da kadar bymt ta ve ii maaralarla doluydu. Gne doduunda -doan gnein zellii, bizi, geceki korkulannzn hepsine gl-drmesidir; glmz de, kapldmz korkuyla doru orantldr- kapld korkuyu bir kbus gibi grd: "Neler grdm byle?" dedi kendi kendine. "Geen hafta geceleyin bahede iittiim ayak sesleri gibi! Soba bacasnn glgesi gibi! imdi bir de dlek mi olacam yani?" Panjurlarn arahklanndan ltlarla sz-189len ve perdeleri parlak kzla boyayan gne, ylesine bir gven alad ki gen kza, btn kuruntular uup gitti bir anda. Ta bile nemsemiyordu artk: "Nasl ki bahede yuvarlak apkal adam yoksa, srann zerinde de ta yoktu. Btn brleri gibi, ta da hayal ettim!" Giyinip, baheye indi. Sraya seirtti soluk solua ve oraya geldiinde buz gibi ter kaplad vcudunu: Ta oradayd. Ama bu sadece bir an srd: Geceleyin korku veren, gndz merak konusu olur. "Mademki yle, bakalm neymi!" dedi Co-sette. Ve kaldrd o bir hayli byk grnen ta. Tan altnda mektuba benzer bir eyler vard. Beyaz bir zarft bu. Alp bakt Cosette: Ne adres yazlmt ne de mhr baslmt zarfa, ama ii doluydu. Zaten akt, aralndan bir deste kt grlmekteydi. Zarfn kapan iyice kaldrd Cosette. Korku gitmiti, merak da kalmamt artk. imdi bir i sknts balamaktayd. Kk bir defter vard zarfn iinde. Defterin btn sayfalan srayla numaralanmt ve sayfada olduka gzel bir yazyla yazlm -ya da gen kza yle geldi- birka satr grlmekteydi. Bir isim arad Cosette, bulamad. mza da yoktu. Kime yollanmt bu peki? Byk bir olaslkla ona yollanmt; teki trl paketi niin onun srasnn zerine brakacaklard ki? yleyse kimden geliyordu? Bylenmiti -190-

birden; nnde durulmaz bir eydi bu. Elinde titreyen yapraklardan ayrmak istedi gzlerini; gkyzne, sokaa, kla ykanan akasyalara, komu evlerin damlannda uuan gvercinlere bakt. Sonra baklan birdenbire yapraklara yneldi ve bunlarda yazl olan bilmesi gerektiini syledi kendi kendine. Okumaya koyuldu: 4. Tan Altnda Bir Yrek Evrenin tek bir varla indirgenmesi, bu tek varln yaylp Tann'ya kadar genilemesi: te ak. ' *** Meleklerin yldzlara selamdr ak. *** Ruh aktan dolay kederliyse, nasl da kederlidir! Tek bana dnyay dolduran varln eksiklii ne byk bir boluktur! Sevilen varln Tann'ya dnt ne kadar dorudur! Her eyin babas bizzat evreni aikr bir ekilde ruh iin, ruhu da ak iin yaratmam olsa, Tann'nm bunlan kskanm olabileceini dnebiliriz. *** Ruhun dlerin sarayna girmesi iin, leylk rengi kurdeleli bir beyaz brmck apkann altndan yle bir grlen bir glmseyi yeterlidir. *** Tann her eyin arkasndadr, ama her ey -191Tann'y gizler. Nesneler siyahtr, yaratklar saydamlktan yoksundur. Bir varl sevmek, onu saydam klmaktr. *** Baz dnceler birer duadr. yle anlar vardr ki, vcudun duru ekli ne olursa olsun, ruh, diz km bir haldedir. *** Ayr den klar, yokluu binlerce kuruntu ve bo hayalle doldurmaya abalarlar; ama bu kuruntu ve bo hayallerin de kendi gereklikleri vardr. klarn birbirlerini grmeleri engellendiinde, yazamazlar ve bir alay gizemli ara bulurlar haberlemek iin. Kularn trksn, ieklerin kokusunu, ocuklarn gln, gn n, rzgrn i ekilerini, yldzlarn nlarn, tm yaratl yollarlar birbirlerine. Niye olmasn ki? Tan-n'nn btn yaptlar aka hizmet iin yaplmlardr. Ak, tm doay kendi habercisi klabilecek kadar gldr. Ey ilkbahar, ona yazdm bir tr mektupsun sen! *** Gelecek hl akldan ok, kalplere aittir. Sevmek, ite ebediyeti doldurabilecek olan biricik ey. Sonsuza, tkenmezlik gereklidir. *** Ruhun ayrlmaz parasdr ak. Ruhla ayn doadandr. Tpk ruh gibi, ak da tanrsal kvlcmdr; tpk ruh gibi, ak da kirletilemez, blnemez, ortadan kaldrlamaz. Bizde var olan bir ateten noktadr ak; hibir eyin s-nrlayamayaca ve hibir eyin sndreme-192yecei, lmsz ve sonsuz bir ateten nokta. Kemiklerin iliklerinde bile onun yandn ve gkyznn dibinde bile onun ldadn hissedersiniz. *** Ey ak! Ey hayranlk dolu tapnmalar! Birbirini anlayan iki akim ve mantn, birbirine geien iki kalbin, birbirine ileyen iki bakn ehveti! Bana geleceksiniz deil mi, mutluluklar! Yalnzlklarda ikili gezintiler! Kutlunun kutlusu kl gnler! Ben zaman zaman dledim ki, meleklerin haya-, tndan birtakm saatler kopup gelmekte ve bu dnyadaki insanlarn kaderine katlmaktadr. ' *** Tanr birbirlerini sevenlerin mutluluuna, onlara sonsuz sreyi vermekten baka bir ey ekleyemez. Akla dolu bir hayattan, aklla dolu bir ebediyetten sonra, bu gerekten de bir ayr batr. Ama akn ruha daha bu dnyada balad o dile gelmez yce mutluluun iddetini artrmak olanakszdr. Tanr iin bile. Tanr, gkyzn doldurandr; ak da, insan doldurandr. ** ki nedenden tr bakarsnz bir yldza: nk k saar ve gizemi zlmez. Oysa hemen yanbamzda kadn durmaktadr: Yldzdan ok daha tath bir nm ve ok daha byk bir gizem. *** Hepimiz, kim olursak olalm, solunum aygtlarna sahibiz. Bu aygtlar olmazsa, hava -193 alamaz ve bouluruz. En korkun olan, ak yokluundan lmektir. Ruhun boulmas.

*** Ak, bir varl meleklere zg ve kutsal bir birlik iinde eritip i ie geirdiinde, hayatn gizemi onlar iin bulundu demektir; onlar artk ayn kaderin iki ucundan baka bir ey deildirler; ayn zihnin iki kanaddrlar. Sevin ve uun gklerde! ** nnzden geen bir kadn, yrrken k yayd gn iiniz bitik demektir; seviyor-sunuzdur. Ve artk bir tek ey kalr size; onu, o da sizi ayn younlukla dnmek zorunda kalacak kadar younlukla dnmek. *** Akn balatt ve ak balatan ey, ancak Tanr tarafndan bitirilebilir. *** Gerek ak, kaybolmu bir mendile ya da bulunmu bir eldivene kahrolmak ya da lgnca sevinmektir ve gerek akn, ballnda ve umutlarnda ebediyete ihtiyac vardr. Gerek ak, hem sonsuz bykten hem de sonsuz kkten olumaktadr. *#* Tasanz, bitkiyseniz, duygusal olunuz; insansanz, k olunuz. *** Aka hibir ey yetmez. Mutlusunuzdur, cenneti istersiniz; cennete sahipsinizdir. Tan-n'y istersiniz. Ey sevienler, btn bunlar aktadr. Orada arayp bulmay bilin. Ak, gkyz kadar -194smrsz derin dncelere imn verir; gkyznden fazla olarak da, ehvete sahiptir. *** '"Yine geliyor mu, Luxembourg'a?' 'Hayr msy." 'Pazar yini iin kiliseye gidiyor, deil mi?' 'Artk gelmiyor." 'Hep bu evde mi oturuyor?" 'Hayr, tand." 'Nereye gitti peki nerede oturuyor imdi?" 'Sylemedi.'" Ne byk felakettir ruhunun adresini bilmemek! *** Akn ocuklar vardr, br tutkularn kklkleri. Kahrolsun insan klten tutkular, yaasn onu ocuk klan tutku! Garip bir ey bu, biliyor musunuz? Dipten dorua gecenin iindeyim. Birisi vard, gkyzn de alp gtrd giderken. *** Oh! Ayn mezarda yan yana, el ele yatmak ve zaman zaman dipsiz karanlklarn iinde karlkl bir parmamz okamak: Bu, benim lmszlme yeterdi. *** Sevdikleri iin ac eken sizler, daha ok seviniz. Aktan lmek, aktan yaamaktr. *** Seviniz. Karanlk ve yldzl bir deiim karmtr bu ikenceye. Can ekimenin iinde vecd de vardr. *** Ey kularn sevinci! Yuvalan olduu iin sarklan vardr kularn. Ak, cennet havasnn solunmasdr. *** -195Derin kalpler, bilge zihinler, Tann'mn yapm olduu gibi aln hayat; uzun bir snavdr hayat, bilinmeyen kadere akl almaz bir hazrlktr. Bu kader, gerek kader, insan iin mezara iniin ilk basamanda balar. O zaman bir eyler gzkr ona ve kesin olan ayrt etmeye balar. Kesin olan, unutmayn bu szc ve zerinde dnn. Yaayanlar sonsuzu grrler; kesin olansa, ancak llere gsterir kendini. Bu arada sevin ve ac ekin, umun ve seyredin. Ne mutsuzdur o, sadece bedenleri, biimleri, grnleri seven! lm her eyi alacak demektir onun elinden. Ruhlar sevmeyi deneyin, onlar yeniden bulacaksnz. *** Sokakta ok yoksul bir delikanlya rastladm seven. apkas eski, giysisi anmt, dirseklerinde delikler vard; su ayakkablarndan ieriye szyordu; yldzlarsa ruhundan. *** Ne byk eydir sevilmek! Ve ne kadar daha byk eydir hl, sevmek! Tutku sayesinde kahramanlar insan yrei. Saflktan baka hibir eyden olumaz o, dayanam artk sadece ycede ve bykte bulur. Nasl bir bitki, bir buzulun zerinde filizlenmezse, soysuz bir dnce de o yrekte filizlenemez. Sradan tutku ve heyecanlarn kesinlikle ulaamad marur ve dingin ruh, bu dnyann bulut ve glgelerinin, lgnlklarn, yalanlarn, kinlerin, bbrlenmelerin, sefilliklerin zerine ykselerek, gkyznn mavisinde -196-

eleir ve alnyazsnn derin ve dipten sarsntlarn hisseder artk sadece. Depremleri nasl dalarn doruu hissederse. Seven bir kimse olmasayd, gne snerdi. 5. Mektuptan Sonra Cosette Bunlar okurken yava yava hayallere dalmt Cosette. Tam gzlerini defterin son satrndan kaldrd srada, o yakkl subay, zafer kazanm bir komutan havasyla geti parmakln nnden. Cosette birdenbire onu iren buldu. Defteri seyretmeye koyuldu yeniden: "Hayranlk verici bir yaz bu," diye dnd. Ayn el yazmt btn cmleleri; ama bazen hokkaya yeni mrekkep konulduunda olduu gibi simsiyah, bazen de beyaza alar bir mrekkeple; yani deiik gnlerde yazmt. Dolaysyla da, btn bir dnce, tek tek i ekilerle, dzensiz, amasz, herhangi bir seme yapmakszn, rastlantya braklm bir ekilde sergilenmekteydi. Cosette, o gne kadar buna benzer hibir ey okumamt. Aydnlk noktalarn, karanlk noktalardan daha fazla olduu bu el yazmalar, kaps aralanm bir tapnak etkisi uyandrmt onda. Bu gizemli satrlarn her biri gen kzn gzlerinde ldamakta ve kalbini garip bir kla sarmalamaktayd. O gne kadar alm olduu eitim hep ruhtan sz etmiti ona; aktan sz etmemiti hi; tpk -197alevden sz etmeksizin yangndan sz eden biri gibi. Bu on be sayfalk yaz, hi umulmadk ve tatl bir biimde; btn ak, acy, kaderi, hayat, sonsuzluu, balangc, sonu ap seriyordu Cosette'in gzlerinin nne. Bir el almt sanki o anda ve ona bir avu k serpmiti. Bu satrlarda yce ve en cmert duygularla, yanp tutuan drst bir ruhun, kutsal bir iradenin, dipsiz bir acnn ve bir o kadar dipsiz bir umudun, cendereye alnm bir kalbin, doruuna ulam bir vecdin varln hissediyordu. Neydi peki bunlar? Bir mektup. Adressiz, adsz, tarihsiz, imzasz, arl insann zerine ken, ama hi kar gzetmeyen, bir dizi gerekten, bilinmezliklerden oluan bir mektup. Bir melein tayp getirmesi ve bir bakirenin okumas iin hazrlanm bir ak mesaj, yeryz dnda verilmi bir randevu, bir hayalet tarafndan glgeye yazlm bir ak nmesi. Aya mezarda, eli gkyznde bir insan yazmt bu mektubu. Kdn zerine teker teker dm olan bu satrlarn birer ruh tanesi olduklar sylenebilirdi. Peki ama kimden km olabilirdi bu sayfalar? Kim bunlar yazm olabilirdi? Bir an bile duraklamad Cosette: Bir adam. O! Zihni berraklamt birden. Her ey yerine oturmutu. Bilinmedik bir sevin ve derin bir bountu duyuyordu. Oydu! Oydu ona yazan! Oydu orada olan! Kolunu u parmaklktan ieri sokmu olan oydu! Az kalsn unutu-198yordu onu, oysa o srada o, onu bulmutu! Ama gerekten unutmu muydu onu Cosette? Hayr, asla! Bir lgnlk annda yle sanmt belki! Yoksa hep sevmiti onu, hep tap-nrcasma sevmiti. Kllenir gibi olmutu ate, ama bir yandan da daha derine oturup yerlemiti ve imdi yeniden fkryor, onu tm varlyla saryordu! teki ruhtan kopup, onun ruhuna den bir kvlcm gibiydi bu defter. inde yangnn yeniden baladm hissediyordu. Defterin her szcn iine sindiriyordu: "Evet, evet," diyordu. "Hepsini hatrlyorum! Btn bunlar onun gzlerinde okumutum ben zaten!" Defteri nc kez okuyup bitiriyordu ki, Temen Theodule belirdi parmakln nnde. Mahmuzlan kaldrm talarnn zerinde sakrdaynca Cosette gzlerini kaldrd ister istemez ve onu yavan, ahmak, tatsz, yararsz, kstah, bo ve irkin buldu. Frsat dse, kafasna bir ey atabilirdi. Oradan kap, eve snd; odasna kapand, defteri yeniden okumak, ezberlemek ve zerinde uzun uzun dnmek iin. yice okuduuna emin olunca, pt ve korsesinin iine yerletirdi. Olan olmutu! Cosette tekrar o derin meleklere zg aka dmt. Cennet uurumu yeniden almt. Btn gn sersemce bir aknlk iinde dolanp durdu gen kz. Doru drst d-nemiyordu bile, dnceleri karmakarak olmu, bir yumaa dnmt, hibir eyi tam kestiremiyordu, ne olduunu kendisinin -199de karamad belli belirsiz birtakm eyler umuyordu, o kadar. Hibir ey hakknda sz veremiyordu kendi kendine, hibir eyden de vazgemek istemiyordu. Durup dururken sa-ranyor, durup dururken rperiyordu. Bir hayal dnyasna girmi gibi hissediyordu kendini zaman zaman ve kendi kendine soruyordu: "Gerek mi bu?" Hemen giysisinin altndaki defteri yokluyor; yreine bastryordu onu smsk; kelerini teninin iinde hissediyordu. Jean Valje-an, onu o anda grm olsa, gzlerinden taan bu k dolu ve hi rastlanmadk sevin karsnda rperirdi. 'Evet, evet!' diyordu iin iin Cosette. 'Bu o! Ondan bana geliyor bu!' Tanrsal bir rastlant sonucunda onu bulan meleklerin, alp onu kendisine getirmi olduklarna inanmaktayd.

Ey, akn brnd biimler! Dler! Bu Tanrsal rastlant, meleklerin araya girmesi Charlemange'm masasndan La Fosse aux Li-ons'a; La Force'un damlan zerinden bir hrszn bir baka hrsza frlatt bir ekmek parasndan ibaretti aslnda. 6. Yallar J2n Uygun Zamanda Gitmek in Vardrlar Akam olduunda Jean Valjean evden kt, Cosette giyindi. Kendisine en iyi giden ekilde taramt salarn; st ksm boynunu biraz fazla ak brakan bir elbise giymiti, ki buna o zamann gen kzlarnn deyiiy-200le 'azck uygunsuz' denebilirdi. Hi de uygunsuz deildi aslnda; teki tarza gre daha gzeldi, o kadar. Btn bunlar yapmt, ama nedenini bilmeden yapmt Cosette. Dar m kmak istiyordu? Hayr... Bir ziyareti mi beklemekteydi yoksa? Yoo... Akamzeri baheye indi. Toussaint, arka avluya bakan mutfakta kendi iine dalmt. Dallarn altndan yrmeye koyuldu. Zaman zaman elleriyle ayordu dallan, nk alak dallar oktu. Bylece sraya geldi. Hl oradayd ta. Orada kalmt. Oturdu; adeta onu okamak ve ona teekkr etmek istercesine tan zerine koydu kk beyaz elini. Birden, arkasnda birinin ayakta durduunu, onu grmeden hissettiiniz andaki o tanmlanmaz izlenime kapld. Ban evirip doruldu hemen. Oydu. Ba akt. Solgun ve zayf grnyordu. Zar zor seiliyordu siyah giysisi. Alacakaranlk gzel alnn soldurmakta ve gzlerini siyah bir renkle rtmekteydi. Esiz bir tatllk ve yumuaklk perdesi altnda, lme ve geceye ait bir ey tayordu sanki. Yz, sona ermek zere olan gn ve gitmekte olan bir ruhun dncesiyle aydnlanmt. Henz hayalet haline girmemi, ama artk insan olmaktan da uzaklam gibi grnyordu. -201I apkasn birka adm tedeki allarn iine atmt. Baylmak zereydi ama lk atmad Co-sette. Yava yava geriledi sadece; nk ileri doru ekildiini hissetmekteydi. O hi kmldamyordu. Dile gelmez bir hznle sanlyd adeta; gen kz gzlerini grmyordu onun, ama bakn hissediyordu. Bylece gerileyen Cosette'n srt bir aaca dedi ve ona yasland. O aa olmam olsa derdi. Sesini o zaman iitti. Gerek anlamda hibir vakit iitmemi olduu bu ses, yapraklarn hrtsn bir nebze olsun amakta ve mrldanmaktayd : "Buradaym diye beni balamazlk etmeyin, ne olur. im dolu, hep o halde yaayp gidemezdim, onun iin geldim. uraya, srann zerine brakm olduumu okudunuz mu? Beni bir para hatrlyor musunuz? Korkmayn benden. Uzun zaman geti aradan, biliyorum. Bana baktnz gn hatrlyor musunuz? Luxembourg Park'nda, gladyatr heykelinin yan bandayd. Sonra belki nmden getiiniz gn de hatrlarsnz? O iki gn? 10 Haziran ve 2 Temmuz gnleriydi. Neredeyse bir yl olacak. Ne kadar uzun zamandr grmedim sizi! skemle kiralayan kadna sordum, o da sizi artk grmediini syledi. L'Quest Soka'nda, yeni bir evin nc katndaki n dairede oturuyordunuz. Biliyorum, gryorsunuz ki! Sizi izliyordum. Elimden ne gelirdi ki baka? Sonra birdenbire ortadan kayboldunuz. Bir -202keresinde, L'Odeon'daki kemerlerin altnda gazete okurken sizin getiinizi sandm. Kotum. Ama hayr, siz deildiniz. Size benzer apkas olan biriydi. Geceleri buraya geliyorum. Korkmayn, beni hi kimse grmyor. Gelip pencerelerinizi seyrediyorum yakndan. itmeyesiniz diye ok yava ve sessizce yryorum, nk belki de korkarsnz. Geen gece arkanzdaydm, dndnz, katm. Bir seferinde de ark sylerken dinledim sizi. Bilseniz, nasl mutluydum! Benim, sizi ark sylerken dinlememin size bir ktl , dokunmaz herhalde? Ne ktl dokunabilir ki? Gryorsunuz ite. Meleimsiniz benim; brakn da gelip gideyim arada bir buraya. yle sanyorum ki lmek zereyim... Bilseniz! Tapyorum size! Balayn beni ne olur! Konuuyorum ite byle, aklma geleni sylemekteyim, ne dediimi de bilmiyorum ve belki de kzdryorumdur sizi, fkelen diri -yorumdur, kimbilir? Syleyin, kzdryor muyum?" "Aman allahm, bana bir eyler oluyor!" dedi Cosette. Ve ylr gibi oldu durduu yerde. lyordu sanki. Delikanl tam dmek zereyken tutmutu onu. Yapt iin bilincinde olmakszn, kollarna almt gen kz; smsk gsne bastrmt. Ona destek olurken kendisi de sendelemekteydi. Kafas dumanla dolu gibiydi, imekler akyordu kirpiklerinin arasnda; dnceleri bulamyordu. Dinsel bir ayin yaparken kurallar iniyormu -203duygusu vard iinde. Kald ki, btn bedenini gsnde hissettii bu esiz kadn iin en ufak bir arzu duymamaktayd. Aktan sarhotu. Elini ald Cosette delikanlnn ve kalbine bastrd. Oradaki kd hissetti delikanl. Kekeleyerek sordu:

"Demek beni seviyorsunuz?" ylesine yava bir sesle cevap verdi ki Cosette, sesi ancak iitilen bir soluk gibiydi: "Sus! Bunu biliyorsun!" Ve kpkrmz kesilen ban saklamak istercesine yakkl delikanlnn gsne gmd. Onun yanna, srann zerine dt delikanl. Syleyecek szleri yoktu artk. Yldzlar ldamaya balyordu. Nasl oldu da dudaklar birleti? Ku nasl olur da ark syler peki? Kar nasl erir, gl nasl aar, Mays nasl serpilir, tepelerin rperen doruunda ve siyah aalarn ardnda gn nasl aarr? Bir pme: te bu hepsi! kisi de dipden dorua titremilerdi ve karanln iinde, l l gzlerle birbirlerine baktlar. Artk hibir eyi alglamyorlard. Ne gecenin serinliini, ne tan soukluunu, ne yerin nemini, ne otun slakln... Birbirlerine bakyorlard sadece, kalpleri dncelerle doluydu. El eleydiler farknda olmakszn. Baheye nereden ve nasl girdiini sormuyordu, sormay aklndan bile geirmiyordu Cosette ona. Orada, yannda olmas ylesine basit ve doald ki! -204Zaman zaman Marius'n dizi Cosette'in dizine deiyordu ve ikisi de rperiyorlard. Bir ara bir kelime kekeliyordu Cosette. Bir i damlas, bir iein zerinde titrer gibi, ruhu titriyordu dudaklarnda. Derken konumaya baladlar yava yava. Doluluk demek olan sessizliin ardndan al geldi. zerlerinde, dingin ve grkemli gece vard. Tanrsal varlklar gibi saf olan bu iki varlk her eyi sylediler birbirlerine: Dlerini, sarholuklarn, cokularn, delidolu hayallerini, zaaflarn, birbirlerini uzaktan nasl seyrettiklerini ve birbirlerine nasl hayran olduklarn, birbirlerini nasl arzuladklarn ve sonunda nasl umutsuzlua kapldklarn. Artk hibir eyin arttrp, eksiltemeyecei bir yaknlk iinde, birbirlerine en gizli ve en gizemli yanlarn anlattlar. Bu iki kalp birbirine ylesine geti ki, bir saat sonra delikanl, gen kzn, gen kz da delikanlnn ruhuna sahip olmutu: Bylemilerdi birbirlerini. Bylece her eyi syleyip tkettikten sonra gen kz, ban delikanlnn omzuna yaslad ve sordu: "Adnz ne?" "Marius," dedi delikanl. "Ya sizin?" "Benim adm Cosette." -205ALTINCI KTAP KK GAVROCHE 1. Rzgrn Kt Niyetli Bir Hilesi 1823'ten beri, Montfermeil'deki meyhane bir iflasn uurumunda deil, ama bitmek tkenmek nedir bilmeyen borlann batanda ar ar kp giderken, Thenardierlerin iki ocuu daha dnyaya gelmiti. kisi de"' erkekti. Bylece ikisi kz, olan olmak zere be ocuklar olmutu. Bu kadar ocuk fazlayd. Thenardier kadn, son iki ocuu henz pek kkken bandan att, bundan da eni konu mutluluk duydu. Bandan att: Gerekten de durumu en iyi anlatan szck budur. Yaratltan sadece kk bir para dmt bu kadnn nasibine. Bu, ayrca pek ok rnei bulunan bir olaydr: Tpk Mareal De la MotheHoudan-court'un kars gibi, Thenardier'nin kars da kzlarna anneydi sadece. Anal orada bitiyordu. nsan soyuna duyduu kin balyordu oullaryla birlikte. Ktl, oullarnda dikey bir hale giriyordu. Karanlk bir sarp yama vard kalbinin o noktasnda. Bildiimiz gbi, byk olundan tiksinmekteydi. br ikisindense dpedz nefret ediyordu. Neden -207peki? nk, gerekelerin en korkuncu ve cevaplarn en tartma gtrmezi geliyordu burada: "nk," diyordu bu ana, "Benim bir alay ocua ihtiyacm yok!" Thenardierlerin son iki ocuklarn balarndan atmay nasl baardklann ve bundan nasl kar saladklarm anlatalm imdi: Birka sayfa yukarda szn ettiimiz u Magnon Kz, dnyaya getirdii iki ocuuna Gillenormand tarafndan maa balattrmay baaran kzn ta kendisiydi. Les Celestins rhtmnda, kt hretini ne yapp edip gzel kokuya dntrm olan Le Petit Muse (Kk Misk) Soka'nm kesinde oturuyordu. Otuz be yl nce Paris'te, Seine kysndaki mahalleleri kasp kavuran kupalaz salgnn okurlar herhalde hatrlayacaktr. Bugn uygulanan tentrdiyot srme yntemi yerine, o dnemde burun ve grtlaa ap fleme yntemine bavurulmaktayd ve bilim, byk apta bir deney olarak bu salgndan yararlanmt pek hakl olarak. te o salgnda Magnon Kz da, birini sabah, brn akam olmak zere, ayn gn iki ocuunu birden yitirdi. Bu felaket onu iyice sarsmt. len iki ocuk, analar iin gerekten byk bir deer tayordu: Onlar ayda seksen frank demekti. Bu paray Msy Gillenormand adna, onun gelirlerini toplayan Msy Barge adnda eski bir mahkeme ktibi getirip kendisine veriyordu hi aksatmadan. ocuklar lnce, gelir de kesilmi oldu. Ve Magnon Kz, bu can skc duruma bir are arad. Ken-208disinin de mensubu bulunduu o karanlk ve pis iler loncasnda oldum olas yeler birbirlerinin her eyini bilir. Karlkl sr saklar ve birbirine yardm ederdi. Dert de, are de ortadayd aslnda: Mangon'a iki ocuk

gerekiyordu ve bu iki ocuk Thenardier'nin karsnda vard. Hem de ayn cinsten ve ayn yata. Birisi iin derde bulunmaz ila, br iin iyi bir yatrm. Bylece kk Thenardierler, kk Mangonlar oldu. Hemen ardndan Les Celestins rhtmndan ayrld Magnon Kz. Gidip Clocheperce Soka'na yerleti. Paris'te, insanlar bir sokaktan brne tannca, kimlik deitirirler. Btn bu olup bitenlerden kesinlikle-habersiz bulunan nfus memurluu hibir itirazda bulunmad. Bulunmasna da olanak yoktu zaten, nk ocuk deitirme ii kendiliinden, olaan bir ekilde gereklemiti. Yalnz, dn verilen iki ocuk iin ayda on frank istemiti Thenardier. Magnon Kz bunu kabul etmi, ilk on frang da derhal demiti. Msy Gillenormand, sylemeye bile gerek yok, demeye devam ediyordu. Her alt ayda bir de grmeye geliyordu kkleri. Deiikliin farkna varmad. Magnon, ona: "Size ne kadar benziyorlar bilseniz msy!" diyordu. Hibir frsat karmayan Thenardier de bu frsattan yararlanp Jondrette oldu. Kzlar ve Gavroche, iki kk kardeleri olduunu hemen hemen fark etmemi gibiydiler. Sefalet belirli bir dzeyi amca, insan garip bir kaytszla der, gerekleri gremez, varlklar birbirinden ayrt edemez olur. yle ki, si-209zin iin en yaknlarnz bile karanlkta bulank ekiller gibidir; onlar hayatn bulutumsu zemininden glkle ayrabilirsiniz; ayrlr ayrlmaz da grlmezin belirsizliine yeniden karp gitmeleri bir an meselesidir. ki ocuunu bir daha geri almamak kouluyla Magnon Kz'a teslim ettii gnn akam, Thenardier Kadn utanr gibi oldu ya da yle grnd. Kocasna: "Evet ama, buna adyla sanyla ocuklarn terk etmek derler!" dedi. Souk ve buyurgan bir sesle karlad bunu Thenardier: "Jean-Jacques Rousseau ok daha beterini yapmt!" Bu arada Thenardier Kadn utantan, kukuya gemiti bile: "yi ama, ya bir de polis yakamza yapacak olursa? Yaptmz i, yasal bir i mi yani Msy Thenardier?" "Yaplan her ey yasaldr bu dnyada. Bu ii hi kimse kurcalamaz. Zaten kim urar be para getirmeyecek iki ocukla?" Magnon Kz, su leminin bir tr kibaryd. ddial ve elbette sefilce denmi olan dairesini, Franszlam bir ngiliz hrszla blmekteydi. Artk Paris'li diye kabul edilen ve son derece zengin tandklar olan bu ngiliz kadn daha sonralar adliye kaytlarnda bir hayli yer kaplayacakt. Mamselle Miss olarak anlyordu o devirde. Magnon Kz'a verilen iki kk, aslnda talihli saylmalyd. Arkalarnda seksen frankn destei bulunduu iin, btn smrlenler gibi baklmaktaydlar. st balan iyiydi, yiyip imeleri iyiydi, neredeyse birer 'k-210k bey' muamelesi yaplyordu; sahte annenin yannda, gerek annenin yannda olduklarndan ok daha rahattlar. stelik Magnon Kz, hanmefendi roln oynuyor ve ocukla-nn nnde argo konumuyordu. Bylece ocuklar birka yl geirdi. The-nardier'nin keyfine diyecek yoktu dorusu. O kadar ki, bir gn kendisine aylk on frang deyen Magnon'a yle dedi: "Baba'nm o-cuklan biraz eitimden geirmesi gerekecek." O gne kadar kara bahtlan tarafndan bile yle byle korunmu olan bu iki zavall yavru, birdenbire yerlerinden kopanlp, hayatn iine frlatlacak ve gerek hayata balamak zorunda kalacakt. ' Jondrettelerin tiksindirici evinde olduu gibi, azl sulularn kitle halinde ieriye tkl-malan ve bunu izleyen arama taramalar ve tutuklamalar, toplumun alt katnda saklanm yaayan, o meum kar toplum bakmndan mthi bir felkettir; ara tutuklanmay izleyen arama taramalar ve hapis kararlan bir kat daha kantnr ortal. Bylece bir macera bu karanlk dnyada art arda kntlere yol aar. Nitekim Thenardier'nin urad felaket, Magnon Kzn da felaketiyle sonuland. Magnon'un, Plumet Soka ile ilgili kd Eponine'e vermesinden ksa bir sre sonra Clocheperce Soka'na ani bir baskn yapt polis. lk aamada Magnon Kzla Mamselle Miss yakalandlar, pheli olan btn ev halk da gzaltna alnd. Kk olanlar bu srada arka avlulardan birinde oynuyorlard, dolaysyla da baskndan haberleri olmadanEve dndkleri zaman da kapy kapal buldular. Kar dkkndan bir ayakkab tamircisi ard ocuklar; 'anneleri'nin onlara brakm olduu bir kd ellerine tututurduktan sonra: "Artk burada oturmuyorsunuz," dedi. "Yeni evinize gideceksiniz. Uzak deil, hemen urackta. Bu kd gsterip, yolu sorun." Kdn zerinde bir adres vard: 'Msy Barge, gelir tahsildar. Le Roi-de-Sicille Soka, No. 8.' Byk, kendilerine yol gsterecek olan kt da elinde olduu halde, k elinden tutup gitti. Byk olan yordu. Parmaklan souktan uyumutu. Kck parmaklaryla zaten kd iyice sktrp tutamyordu. Clocheperce Soka'n dnerken kan kuvvetli bir rzgr, kd elinden kapt gibi alp gtrd. ocuk arand, ama hava karardndan hibir ey bulamad. O sokak senin, bu sokak benim dolamaya balad. 2. Kk Gavroche'un Byk Napolyon'dan Ders Ald Nokta Baharda insan tenden de te, dondurup kavuran ac poyrazlara Paris'te pek sk rastlanr. En gzel gnlerin keyfini karan bu rzgrlar, tpk bir pencerenin ya da iyi kapanmam bir kapnn aralklarndan

scak bir odaya dolan souk hava esintilerine benzerler: Sanrsnz ki kn karanlk kaps aralk kalmtr da, bu rzgrlar oradan gelmek-212tedir. te 1832 ylnn ilkbahar mevsiminde, bu yzyl Avrupas'ndaki ilk byk salgnn ortal kasp kavurduu gnlerde bu rzgrlar allmtan ok daha sert ve iddetliydi. Kn kapsndan ok daha dondurucuydu bu aralk kap: Mezarn kapsyd! Kolerann soluu sezilmekteydi bu souk rzgrlarda. Meteorolojik adan, yksek elektrik gerilimini kesinlikle ortadan kaldrmamak gibi bir zellii vard bu souk rzgrlarn. Nitekim o gnler boyunca imekli, gkgrltl art arda frtnalarn patladna tanklk ettik. Gene bir akam bu poyrazlardan biri ocak ay geri gelmicesine olanca sertliiyle eserken ve burjuvalar yeniden paltolarna brnmken yrtklar iinde tir tir titreyen ama neesini asla yitirmeyen kk Gavroche, L'Orma Saint-Gervais yaknlarnda bir berber dkknnn nnde durmu, hayranlk iinde camekn seyrediyordu. Ynl bir kadn al vard boynunda. Nereden bulunduu belirsiz bu al atk olarak kullanmaktayd. Camn arkasnda, zerine ak renk bir giysi, bana limon ieinden bir ta geirilmi balmumundan bir bebek, iki gaz lambas arasnda gelip geenlere glmsemekteydi dnerek. Gavroche, ilk bakta byk bir hayranlkla bu bebei seyreder grnyordu geri; ama asl amac, dkknn nndeki peykeden bir kalp sabun armakt; bunun iin de ierisini gzetliyordu. O sabunu, hemen koturup, d mahallelerden birinde, bir baka berbere satacakt. Zaman zaman bir yemek paras kard oluyordu bu yolla. Byk -213yatknlk ve beceri gsterdii bu ie, 'berberleri tra etmek' tanmn yaktrmt. Bir yandan yeni gelin bebei, bir yandan da sabun kalbn seyredip gzetlerken: "Sal," diye homurdanyordu kendi kendine. "Bugn sal... Hayr, deil... Acaba? Sal m, deil mi?.. Belki de saldr? Ama olmayabilir de... Evet, evet, bugn sal!" Bu konumann neye ait olduu hibir zaman renilemeyecekti. Eer son kez yemek yedii gne aitse, aradan gn gemi demekti; nk gnlerden cumayd o gn. Berber, kocaman bir sobann iyice stt dkknnda bir yandan mterisini tra ederken, bir yandan da dmann; u came-knn nndeki souktan donmu, ama kstahln yitirmemi, elleri ceplerinde, ama akl knndan frlam sokak ocuunu gzetlemekteydi. Gavroche, balmumundan gelini ve Vind-sor sabunlarn inceleyedursun, biri yedi, br be yalannda iki ocuk ekine ekine kapnn tokman evirip, ieri girdiler. Olduka temiz kyafetliydiler. niltiyi andran bir sesle, ikisi birden konuuyorlard. Yardm istedikleri belliydi. Szleri anlalmyordu; nk kn sesini hkrklar kesmekte, b-ynse souk, dilerini takrdatmaktayd. Berber, fkeli, korkun bir suratla onlara dnd, usturay elinden brakmakszn, sol eliyle by, diziyle de k iterek, ikisini de bir anda kap dar etti. Sonra da: "Durup dururken, dkkn buzhaneye evirip insanlan tmenin ne anlam var ya-214ni!" diye sylenerek kapy kapatt arkalann-dan. ki ocuk alayarak yrmeye baladlar. Bu arada bir bulut geldi. Yamur yamaya balamt. Kk Gavroche ocuklann arkasndan seirtti, yanlanna sokulup sordu: "Neyiniz var sizin, bacakszlar?" By: "Nerede yatacamz bilmiyoruz," diye karlk verdi. Gavroche: "Hepsi bu mu?" dedi. "Amma da dert ha! Bu kadarck bir ey iin alanr m yani? Ne acemi aylakmsmz siz!" Alayc bir tavrla tepeden bakarak konuuyordu, ama bu stnlkte acyan bir yaknlk ve efkatli bir koruma tavr da vard: "Hadi bakalm bacakszlar," dedi. "imdi gelin benimle!" ocuklann by, "Peki efendim," dedi. ki ocuk, bir bapiskoposun ardndan gider gibi, onun ard sra yrmeye koyuldular. Artk alamay brakmlard. Gavroche, Saint Antoine Soka'ndan Bas-tille'e doru gtryordu onlan. Giderken berber dkknna ban evirip fkeyle bakt: "u mezgit suratl berberde de hi acma yokmu!" diye homurdand. "ngiliz bozmas, ne olacak!" Yoldan geen bir kz, en nde Gavroche, ocuun art arda yrdn grnce kahkahay bast. Bu kahkaha, toplulua kar hi de hak edilmemi bir saygszlk gsterisiydi. -215"Gnaydn Matmazel Omnibus!" dedi Gav-roche, ona ayn alayclkla. Sonra aklna berber geldi yemden. "Yanl hayvan setim!" diye sylendi. "Mezgit bal deil, ylan o! Grrsn sen, berber! Gidip bir ilingir getireceim ve senin kuyruuna ngrak taktracam!"

Bu berber onu iyice saldrgan yapmt. Bir su birikintisi zerinden atlarken, elinde sprgesiyle orada duran ve Brocken Da-'nda Faust'a rastlamaya layk cinsinden cadlar andran sakall bir kapc kadna seslenmekten alamad kendini: "Sokaa atnzla birlikte kyorsunuz demek hanmefendi?" Ardndan da, yoldan geen adamn boyal ayakkablarna amur sratt. "t kopuk ite!" Gavroche burnunu kaldrd, alnn zerinden: "Msy bir ikyetiniz mi vard yoksa?" dedi. Yolcu: "Var, evet!" diye bard. "Senden ikyetim var!" "Daire kapand!" dedi Gavroche, "Artk ikyet kabul etmiyorum." Sokakta ilerlerken, bir parte-cochere* altnda souktan buz kesmi, on on drt yalarnda bir dilenci kz grd. Kzn srtnda yle ksack bir giysi vard ki, dizleri grnmekteydi. Boy attndan, elbisesi ksal-m olmalyd. Bymenin insana oynad Parte-cochere: Kap. -216oyunlardan biridir bu, plakln yakk almamaya balad anda etek ksa geliverir! Gavroche: "Zavall kz!" dedi. "Ayanda donu bile yok! Neyse, imdilik unu al hele..." Byle diyerek, boynundaki o scack, gzelim ynl kuma ekmi ve dilenci kzn morarm sska omuzlarnm zerine atmt. Ereti boyun atks yeniden al oluyordu bylece. Kk kz afallayarak ona bakt ve al sessizce kabul etti: Ac ve skntnn, insan iyilie teekkr etmeyi bile unutturacak kadar sersemlettii bir derecesi de vardr... Gavroche, iini bitirdikten sonra: ^ "Brrr!" demiti. Aziz Martin'den daha ok titremekteydi. yle ya; paltosunun yansn kendine ayrmt o hi deilse! Bu 'brrrr' zerine fkesi artan saanak iyice iddetlenmiti. Kt havalar, iyi ileri azaltr daima. "Vay canna!" diye haykrd Gavroche. "Bu da neyin nesi yahu? Gene yamur yayor! Byle giderse, ben bu iten vazgeerim!" Sonra yrmeye balad. aln altna bzlen dilenci kza bir gz atmt bu arada: "imizde hi deilse gzel giyinmi biri var!" dedi. Yamur bulutuna bakarak bard hemen ardndan: "Ona fiyakan skmez artk!" ki ocuk hep arkada, admlarn ona uydurarak yrmekteydiler. -217Bir ekmeki dkknn belirten o kaln demir ubuklu kafeslerden birinin nnden geerlerken -nk ekmek de tpk altn gibi demir kafeslerin arkasnda saklanmaktadr-Gavroche geriye dnd: "Durun hele bacakszlar!" dedi. "Yemek yedik mi biz?" ocuklarn by: "Biz sabahtan beri hibir ey yemedik efendim," dedi. Gavroche, hametli bir tavrla: "Demek ki, ananz, babanz yok sizin" dedi. ocuk: "Affedersiniz efendim," dedi. "Annemiz, babamz var, ama nerede olduklarn bilmiyoruz." Bir filozof olan Gavroche bir an dndkten sonra: "Bazen bunu bilmemek, bilmekten daha iyidir," dedi. Byk olan devam etti: "ki saattir yryoruz. Her kede bir eyler aryoruz hep, ama hibir ey bulamyoruz." "Bilmez olur muyum hi!" dedi Gavroche, "kpekler her eyi siler sprr, yiyecek hibir ey brakmazlar insana..." Bir sre sustuktan sonra konumasn srdrd: "Sahiplerimizi kaybettik demek? Onlarn ne yaptklarn, nerede olduklarn bilmiyoruz? yle mi? te bu olmaz ocuklar! Yal bal insanlar kaybetmek, dpedz aptallk-218tr. Drt bir yan didik didik edip, aramal onlar!" Baka bir ey sormad artk. Yersiz yurtsuz kalmak; bunda anlalmayacak ne vard ki? ocukluun o geici tasaszlna dm olan yumurcaklarn by konutu yine: "Dorusu, pek garip bir durum var ortada!" diye haykrd. "Bizi, byk perhizin son pazar kutsanm imir almaya gtreceini sylemiti annem..." Gavroche: "Ona martaval derler!" diye alay etti.

Byk olan: "Ama bizim annemiz, Matmazel Mis$]e oturur," dedi. "Ddk!" diye cevap verdi Gavroche. Bu arada durmu, partal giysisinin btn ky bucan kartrp yoklamaya koyulmutu. Bir zaman sonra kaldrd ban. Yznde, sadece memnuniyetini gstermek isteyen, ama onun da tesinde, zafer kazanmln sevincini yanstan bir ifade vard: "zmeyin tatl cannz ocuklar!" dedi. "Akam yemei masrafmz karlanm bulunmaktadr." Bir metelik karmt ceplerinin birinden. Ve iki k, aracak zaman brakmakszn nne katp, iteleyerek soktu ekmeki dkknna. Parasn tezghn zerine brakp: "Garson! diye bard. "Be metelik kadar ekmek bize!" Dkknn sahibiydi 'garson'. Bir bak ald, be metelik kadar ekmek kesmek iin. -219Gavroche, azametle: "Garson!" ayr para olacak!" dedi. " kiiyiz!" Bu 'kiiyi' iyice inceledi ekmeki. Sonra uzanp, esmer bir ekmek ald. Gavroche, bunu grnce fkeyle haykrd ekmekiye: "Bu ne byle?" "Ekmek," dedi dkknc. "ok gzel bir ikinci snf ekmek!" Aalayan bir bakla, sakin ve souk: "Yani kara ekmek demek istiyorsunuz?" diye sordu Gavroche. "Ben beyaz ekmek isterim, garson! Has ekmek isterim! Ziyafet veriyorum!" Ekmeki dayanamayp glmsemiti. Ekmei keserken de acyan bir bak att onlara. Bu da, Gavroche'u iyice sinirlendirmeye yetti: "u frnc rana bak hele sen!" diye bard. "Bizi byle yukardan aaya tarayacak neyimiz varm ki?" Oysa, birden u uca eklense, bir kula ya tutar, ya tutmazlard! Ekmek istedikleri gibi kesilip, ekmeki paray ekmeceye indirdikten sonra Gavroche: "Dileyin bakalm!" dedi iki ocua. Kkler akn akn baktlar. Gavroche glmeye balad: 'Tabii ya! Bunlar daha acemi aylak, hibir ey bilmiyor ki bunlar! ki yumurcak ite!" Bu sefer her birine birer para ekmek uzatarak: "Yiyin!" dedi. ocuklarn byn kendisiyle konumaya daha deer buluyordu. Nitekim bu o-220lann bir para yreklendirilmeyi hak ettiini, aln gidermekte gsterdii kararszlklarn ortadan kaldrlmas gerektiini dnerek, en byk paray ona verdi: "unu indir bakaym midene!" brne de uzatt aynn. En kk paray kendine ayrmt. de ok ackmlard. Byk bir itahla dileyip kopanyorlard ekmeklerini. Oysa parasn alm olan ekmekinin ii bitmiti ve can skntsyla bakyordu imdi onlara; nk artk bo yere adamn dkknn igal etmekteydiler. "Sokaa kalm," dedi Gavroche. kp, gene Bastille'e doru yrdler. En kk olan, aydnlk dkknlarn vitrinleri nnde ara sra durup, boynuna bir sicimle asl teneke saate bakyordu. 'Tam bir acemi aylak ite!" diyordu kendi kendine Gavroche. Sonra da dilerinin arasndan homurda-nyordu: "Neme gerek! Bunlar benim ocuklarm olsayd, ok daha iyi bakardm elbette!" Ekmeklerini bitirmilerdi. La Force Hapis-hanesi'nin bask ve ask suratl kapsnn ald o kasvetli Les Bellets Soka'nm ke-sindeydiler imdi. Ve tam o srada birisi: "Dur bakaym!" dedi. "Sen misin o Gavroche?" Hemen ayn anda Gavroche da haykrmt: "Vay! Montparnasse, sen misin?" Kocaman bir delikanlyd yanlarnda biti-221veren. Klk deitirmi, mavi gzlkler takmt, ama Gavroche yine de hemen tanmt bu delikanly; Montparnasse'm ta kendisiydi... Gavroche, devam etti: "Kerataya bak! Srtnda kyak bir giysi, gzlerinde de doktor gzl! Nereden kt bu yeni racon?" "it!" dedi Montparnasse. "Sesini ykseltme bakalm!" Ve Gavroche'u hemen dkknlardan vuran n dna doru ekti. ki kk el ele tutumu onlarn peinden gelmekteydiler. Nihayet bir kapnn karanlk kemeri altna snp da, yamurdan korununca sordu Montparnasse: "Nereye gittiimi biliyor musun?" diye sordu. "dam sehpasna," dedi Gavroche.

"Maskara!" dedi Montparnasse. Sonra devam etti: "Babet'yi bulmaya gidiyorum." "Demek kadnn ad Babet?" dedi Gavroche. Montparnasse sesini alaltt: "Kadn deil, erkek o." "Ya! Babet?" "Babet, evet." "oktan ieri tkld diye biliyordum onu ben." "yleydi ama, kurtuldu," dedi Montparnasse. Ve anlatt: "Dediine gre, Babet, daha o -222sabah soruturmann tamamlanmas iin tutukevine getirildiinde, sorgu yargcna gtrlrken, sa yerine sol koridora sapvermi ve bylece kurtulmay baarm." Gavroche, bu ustal pek beenmiti: "Pes dorusu!" dedi. "Cerrah gibi adam desene!" Montparnasse, Babet'nin ka konusunda birka ayrnt daha verdikten sonra, yle bitirdi: "Elbette hepsi bundan ibaret deil." Gavroche, Montpamasse' dinlerken, delikanlnn elindeki bastonu alm ve mekanik bir hareketle st ksmn yukan doru ekmi ve bylece bir kasatura ucu belirmiti birdenbire. "Vay canna!" dedi Gavroche, ba hzla iterek. "Demek nbeti subayn da yannda getirdin? Hem de sivil giyinmi!" Montparnasse gz krpmakla yetindi. Gavroche: "Desene hesapta aynaszlarla tokumak da var?" Montparnasse nemsemez bir tavrla: "Hi belli olmaz bu iler!" dedi. "Onun iin stnde daima bir toplu ine tayacaksn!" Gavroche stelendi: "Nereye gidiyorsun bu akam, sylesene? Montparnasse konumaktan ok, homurtuyu andran bir sesle cevap verdi: "Uzatma ite," dedi. "Bir yerlere!" Ve birdenbire konuyu deitirdi: "Dinle... "Syle," dedi Gavroche. -223*****';*! "Geen akam bir i geldi bama ki, akln almaz! Yolda bir burjuvayla karlatm. Bana bir nutuk ekti ve kesesini armaan etti ardndan. Keseyi cebime koydum. Hemen bir dakika sonra cebime el attmda, kesenin yerinde yeller esiyordu." Gavroche: "Nutuk sende kald m bari?" diye sordu. Montparnasse, konuyu deitirdi yeniden: "Peki, sen imdi nereye gidiyorsun?" ki yumurca gsterdi Gavroche: "Bu yavrucaklar uyutacam." "Nerede?" "Benim orada." "Senin oras nere ki?" "Benim oras, benim ora." "Yani bir evin var?" "Evet, var." "Nerede peki?" "Filin iinde," dedi Gavroche. Montparnasse, armaya pek alkn olmad halde kk bir lk atmaktan alamad kendini: "Filin iinde ha!" Gavroche hi nemsemeksizin cevap verdi yine: "Filin iinde, evet. Ne var ki bunda aacak?" Gavroche'un tavr, Montparnasse' sakinlie ve saduyulu olmaya srklemiti. Sokak ocuunun oturduu 'ev' konusunda daha anlayl davranr gzkerek: "Fil, yle ya!" dedi. "Rahat m bari filin ii?" -224-

I "Hem de nasl!" dedi Gavroche. "Kpr altlarndaki gibi rzgr falan esmiyor katiyen! Havadar deil." "Peki, nasl giriyorsun?" "Giriyorum ite." Montparnasse merakla sordu: "Demek ki bir delik var?" "Elbette! Ama her nne kana sylemek olmaz. n bacaklarn arasnda delik var." "imdi anladm!" "Elinle yle bir dokunuyorsun: Trik-trak! Ve i tamamdr." Bir an sustuktan sonra ekledi Gavroche: "Yumurcaklar iin bir merdiven bulmak gerekecek elbette..." Montparnasse glmeye balamt: "Nereden buldun bunlar?" diye sordu. Dnyann en sade sesiyle cevap verdi Gavroche: "Bunlar, bana bir berberin armaan." Bu arada Montparnasse, birdenbire dalp gitmiti. "Hemen, grr grmez tandn beni," diye mrldand. Sonra iki kk ey kard cebinden; pamua sanl, iki, ii bo kuty sapyd bunlar. Tylerin her birini bir burun deliine soktu. Bylece ikinci burnu varm gibi oluyordu. Gavroche: "Yakt sana!" dedi. "Neredeyse gzelle-tin diyebilirim, bana kalrsa hi karma bunu suratndan." Aslnda yakkl ve gzel bir delikanlyd -225Montpamasse, ama Gavroche alay etmeden duramazd. Montpamasse sordu: "aka bir yana, beni nasl buluyorsun, syle?" Apayr bir ses tonuyla sylemiti bunu. Kala gz arasnda tannmaz bir hale girivermiti. "Oh, ne olursun kukla oynat bize!" diye bard Gavroche byk bir heyecanla. O ana kadar pek bir ey dinlemeksizin, parmaklarn burunlarna sokarak Montpar-nasse' taklide alm olan yumurcaklar, kukla szcn iitir iitmez yaklamlard hemen. Sevin ve hayranlk dolu baklarla beklemeye koyuldular. Ne var ki Montpamasse kayg ve kuku iindeydi. Elini Gavroche'un omzuna koydu ve kelimelerin zerine basa basa konutu: "Sana syleyeceklerimi iyi dinle ocuk. Btn bu oyun takmmla birlikte panayr alannda olsam ve siz de bana on metelik atsanz seve seve yapardm istediini. Ama bugn bayram deil, anlyor musun? Ha?.." Cmlenin bitii Gavroche zerinde garip bir etki uyandrmt. Hemen arkasna dnd ve kk parlak gzlerini byk bir dikkatle evresinde gezdirdi. Birka adm tede, kendilerine srt dnk duran bir zabta memuru grd. "Anladm!" diye haykracak oldu birden ama tuttu kendini. Montparnasse'n elini tutup sallayarak: "Tamam, iyi akamlar," dedi. "Ben ocuk-226larm alp filime gidiyorum. Gnn birinde bana iin derse, nerede bulacan biliyorsun. Asma katta oturuyorum, unutma. Kapc yok; Msy Gavroche diye barman gerekecek!" 'Tamam," dedi Montpamasse. Bu sz zerine ayrldlar. Montpamasse, La Greve'e, Gavroche da gene Bastille'e doru gitti. Gavroche'un srkledii be yandaki ocuk, 'kukla'c Montparnasse'n gidiini grmek iin ban evirip duruyordu arkaya. Montpamasse, zabta memurunun varln kendilerine zg bir deyile bildirmiti Gavroche'a. Demiti ki: "...sij'etais sur lapla-ce, avec mon dogue, ma dague et ma digue.^." Onun bu konumasnda, eitli ekillerde telaffuz edilmi olarak be alt kez dig hecesi gemekteydi. Ve bu hece, bir cmlenin iine ustaca kartrlnca: Dikkatli olalm, rahat konuamayz, anlamna geliyordu. Yirmi yl nce, Bastille Alan'nn gneydou kesinde, eski kale hendeinin iine alm kanal barnann yannda, bugn artk Parislilerin belleinden silinmi olan acayip bir ant vard. Aslnda hatrlarda kalmay hak eden bir antt bu; nk 'Be Akademi Birlii yesi ve Msr ordusu bakomutan'nn bir fikriydi. Ant diyoruz, ama aslnda sz konusu ant, kaba bir modelden baka bir ey deildi. Ne var ki, Napolyon'un fikrinin grkemli kadavras, gz alc bir msveddesi durumunda olan ve rzgnn iki ya da baanl darbesiyle bizlerden biraz daha uzaa tan-227m ve savrulmu bulunan bu kaba model, tarihsel bir karaktere brnm ve geici grne zt den kesin bir yan kazanmt. Srtnda evi andran bir de kulesi vard. Bir vakitler geliigzel bir badanac tarafndan yeile boyanm olan bu kule, imdi gkyz, yamur ve gne tarafndan karaltlmak-tayd.

Meydann bu ssz kesinde, devin geni aln, hortumu, dileri, kulesi, muazzam karn, her biri birer stuna benzeyen drt aya, geceleri, yldzl gkyz zerinde insan afallatan korkun bir siluet oluturuyordu. Bunun ne anlama geldii bilinmiyor, pek kavranlmyordu. Halkn gcnn ve kudretinin bir eit simgesiydi bu. ylesine karanlk, muammal ve muazzamd. Bastille'in grnmez hayaletinin yannda, ayakta duran grnr bir hayaletti. Pek az yabanc ziyaret ediyordu bu ant; gelen geenler arasnda durup da bakan bile yoktu. ylece, kendi kesinde, krk dkk bir halde duruyordu. Sarho kapclar iiyordu rm tahta parmaklklarna. Karn, yarklarla delik deikti. Karnndan bir tahta frlamt darya. Bacaklarnn arasnda otlar bitmiti insan boyu. Burjuvann gznde iren, itici, pis ve rktc; dnrn gznde ise sadece melankolikti. Sprlmesi an meselesi olan bir pislik ve kafas kesilmesi kesinlemi bir hkmdar gibiydi. Daha nce de belirttiimiz gibi, geceleri deiiyordu grnm. Karanlk ve bulank olan eylerin gerek ortamdr geceler. Ger-228ekten de ortalk kararr kararmaz, yal fil dnme uramaktayd: Zifiri karanln o mthi dinginlii iinde huzurlu ve korkun bir ekil alyordu. te Gavroche, o iki yumurca, meydann uzak bir fenerin yla ucu ucuna aydnlanan bu kesine doru srklemiti. Burada bir an durup, basit bir gerei izlemekte olduumuzu hatrlamamza izin verilsin; Bundan yirmi yl nce bir ocuk, Bastille filinin iinde yatp kalkyor diye, bir ant zorla igalden yarglanm ve mahkm edilmiti. Bu olguyu belirttikten sonra devam edebiliriz. Dev yapnn yanna gelince, sonsuz byn sonsuz kk zerinde uyandrabilecei etkiyi kavrayan Gavroche: "Sakn korkmayn yavrular!" dedi ocuklara. Sonra fili kuatan kazkl duvarn bir boluundan ieri szlp, br yana geti ve ocuklarn da o tarafa gemelerine yardmc oldu. ki kk, bir hayli rkm olmakla birlikte tek kelime sylemeksizin izliyorlard Gavroche'u. Onlara ekmek vermi ve bir barnak vaat etmi olan Gavroche, paavralar giyinmi kk bir tanr gibiydi ocuklarn gznde. Kazkl duvar boyunca uzatlm duran bir merdiven vard, yandaki antiyenin iileri kullanyordu gndzleri bu merdiveni. Gavroche inanlmaz bir rahatlkla merdiveni kaldrp, filin n bacaklarndan birine dayad. Merdivenin dayand noktann yaknlarnda, -229devin karnnda belli belirsiz siyah bir delik seilmekteydi. Konuklarna merdiveni ve delii iaret etti: "Trmann ve ieri girin!" dedi. Dehete uram gzlerle bakt kkler. Gavroche: "Korkuyorsunuz deil mi tabanszlar!" diye bard. Ardndan ekledi hemen: "Nasl kldn imdi grrsnz." Filin bacana sarld ve merdiveni kullanmaya bile tenezzl etmeksizin, kendini yukar doru eke eke adeta bir anda delie ulat ve bir ylan gibi delie dald, gmld. Bir an sonra deliin aznda beyazms, belli belirsiz kafas belirdi. Bard aaya: "Ne bakp duruyorsunuz yle yumurcaklar! ksanza yukar! Greceksiniz, buras ne kadar rahat!" Yavrucaklar kmldamyorlard. Gavroche byne seslendi: "Sen nce! Hadi, korkma, elimi tutarsn." Kkler birbirini ne doru itip duruyorlard. Sokak ocuu onlar hem korkutmu hem de onlara gven vermiti, ardndan berbat bir yamur indi. Byk, tehlikeyi gze ald; kk, aabeyinin aaya inip kendini bu devasa hayvann penelerinden kurtarmasn bekliyor; alamak istiyor ama cesaret edemiyordu. Byk, yalpalaya sendeleye trmanyordu merdivenin basamaklarn. Gavroche, onu, bir kl hocas rencilerini nasl tevik eder-230 se, ylece yreklendirmeye almaktayd. Ama o bir trl gelmeyi gze alamyordu. "Korkma!" 'Tamam, ite yle!" "Ha gayret!" "Bak ne kadar kolay!" "Ayan oraya bas!" "uray tut elinle!" "Yaa sen!" ocuk, onun el erimine gelince de, kolundan smsk yakalayp, kendine doru ekti: "Bitti bu i!" dedi. Gerekten de ocuk, aralk yerden ieriye geti.

Gavroche memnun: "imdi beni- bekle," dedi. "Buyurun, oturun msy. Ltfen!" Ve kolaylkla girdii delikten kp, filin aya boyunca aa kaymaya balad. Bir an sonra aadaki otlarn arasndayd. Be yandaki k tuttuu gibi merdivenin stne oturttu. Onu alttan iterek karmaya hazrlanrken, yukardaki byk olana bard: "Kardeini ben iteceim, sen ekeceksin!" Ve kk ne olup bittiini anlayamayacak kadar ksa bir sre iinde yukar itilip, delie ekilmi, ieri alnmt. Girmeden nce topu-uyla merdiveni itip, arkasna devirdi Gavroche. Sonra da ellerini rparak alklad kendini ve haykrd: 'Tamam! Yaasn General Lafayette!" Bu coku an geince ekledi: "Yavrucaklar, imdi benim evimdesiniz." Gerekten de kendi evindeydi Gavroche. -231Ey, yararsz eylerden gelen o hi beklenmedik yarar! Devlerin iyilii! mparatorun bir dncesini barndrm olan bu devasa ant, imdi bir sokak ocuunun kutusu olmutu. Sokak ocuu, dev tarafndan kabul edilmiti ve korunmaktayd. Pazar giysileriyle Bastille filinin nnden geen burjuvalar, zavall hayvan yerlerinden uram gzleriyle szp yle bir: "Bu ne ie yarar ki?" derler. Anasz, babasz, ekmeksiz, giysisiz, bannaksz bir kk varl souktan, yamurdan, kn souk rzgrndan korumaya, ateli humma douran amur iinde yatmaktan ve lm douran karn iinde uyumaktan korur. Onun yaran, toplumun bandan att masuma ulamak, onu korumakt. Onun yaran, kamunun suunu hafifletmekti. Btn kaplann kapal olduu bir yavrucaa ak duran bir maara, bir indi o adeta. Sanki bu sefil dev hayvan, her trl kir ve kusurla yaral bir mastodont, orada bir iyilik gzetir, bak bir sadaka bekler gibi bekleyen bu kocaman dilenci, br dilenciye, yalnayak ba kabak ocua, nne atlanla yetinip beslenmek zorunda olan yersiz yurtsuza Gavroche'a acmt. Bastille fili ite bu ie yanyordu. Napoleon'un insanlar tarafndan kmsenen fikrini Tann almt ele, Tann benimsemiti. mparator, dehalara zg bir sezgiyle, bu dev yapl ve evresine enlik samaya adanm verimli hayvan halkn bir simgesi olarak oraya dikmeyi tasarlamt. Tann ise daha da byk bir i iin yaratmt onu: Bir ocuu banndrmak iin. -232Gavroche'un ieriye szld delik, daha nce de belirtmi olduumuz gibi, filin karnnn altnda gizli kaldndan ve ancak kedilerle, sokak ocuklannn geebilecei kadar geni olduundan, dandan baklnca grnmyordu. Gavroche: "Kapcya evde bulunmadmz bildirmekle balayalm ie," dedi. Bunu sylerken, evini iyi tanyan bir insann amazlyla karanln iine uzanp bir tahta paras alp delii kapatt. Gavroche yeniden karanln iine dald. ocuklar, fosforlu ieye daldnlan kibritin hltsn duydu. Kimyasal kibrit o ada henz icat edilmemiti; fumade akmayd o dnemde ilerlemenin simgesi. Anszn keskin bir kla gzleri kamat. Aslnda bu, zayf bile saylmayacak bir kt: 'Mahzen faresi' ad verilen, reineye batnlm sicimin ulanndan birini yakmt Gavroche. Ik vermekten ok, is karan 'mahzen faresi', filin iini yle byle aydnlatmaktayd. Gavroche'un iki misafiri evrelerine ba-kndlar ve Heidelberg'teki byk arap fsna kapanan biri gibi ya da daha dorusu, balinann karnndaki Yunus Peygamber gibi boucu bir duyguya kaplmlard ve bir rperti geirdiler. Gzlerinin nnde kendilerini epeevre saran dev bir iskelet vard. Kahverengi, uzun bir kalas uzanyordu yukanda; bu kalastan, belirli aralklarla, filin kaburga ke-mikleriyle, bel kemiini temsil eden kaln gemi omurgalan inmekteydi ve orada, hayvann i organlann andran, svadan yaplma sar-233ktlar aslyd. Alabildiine geni rmcek alan, bir kaburgadan brne, tozlu brmce benzer ekiller oluturmaktayd. Yer yer de, u ya da bu kede ilk bakta cansz gibi duran, ama birdenbire rkek bir atlla oradan oraya kaan iri, siyah lekeler vard. Filin srtndan kopup, karnna dm olan dkntler oradaki boluu doldurmu ve zerinde az ok rahata yrnebilecek bir zemin yaratmt. Aabeyine doru sokuldu kk: "Buras kapkaranlk," dedi alak sesle. Bu sz, Gavroche'u ileden karmaya yetecekti. Aslnda bu iki ocuu yle bir sarsmak gerekiyordu. ine dtkleri korkudan kurtarmak iin: "Ne drdrlanyorsunuz?" diye bard Gavroche. "Dalga m geiyoruz sandnz siz? Kibarlk budalas msnz yoksa? Yoksa sizi Tuileries Saray'nda m arlamam gerekiyordu? Cevap verin bana, susmayn! Hemen syleyeyim ki, ben yle sandnz gibi bir budala deilim! Siz de kendinizi papa soyundan saymayn, anlyor musunuz acemi aylaklar!" Korkuya kaplanlar bir para azarlamak daima iyi sonular verir. Gven kazanr, yatrlar. Nitekim iki ocuk, terslenince Gavroc-he'e yaklamlard hemen. Gavroche, duygulanmt bu gven gsterisinden, ciddi tavrn brakp, yumuad. Ke dnerek:

"Bana bak kaz kafal!" dedi onlar kollayan bir sesle. "Asl karanlk neresi, biliyor musu-234nuz? Dars! Darda yamur yayor, burada yamur diye bir ey yok, dars buz gibi souk, buras deil, darda ne id belirsiz bir yn insan var, burada sadece biz varz, darda ay bile yok, burada hi deilse benim kandilin var! Haksz mym budala?" ki ocuk, smaklarna daha az korkuyla bakyorlard imdi, ama Gavroche, evrelerini uzun sre seyretme zevkini brakmad onlara: "Hadi bakalm, abuk!" dedi. Ve bizim 'odann dibi' demek mutluluunu tattmz yere doru itti onlar. Orada kendi yata vard. Gavroche'un yata, kusursuz bir yatakt: ilte, yorgan ve bir de cibinlikten olumaktayd. ilte, bir hasrd, yorgan da olduka geni, kuruni kaba ynden, ok scak tutan ve adeta yepyeni bir atkyd. Yatan bulunduu yerse; filin karnndaki molozun iine sokulup, smsk tutturulmu, ikisi nde, biri arkada ve tepelerinden bir piramit meydana getirecek ekilde bir iple birletirilmi bir hayli uzun srkt. Bu piramidin zerinde, oraya rastgele konmu, ama gayet iyi yerletirilmi bir kafes teli vard. sr da iyice rtecek ekilde demir tellerle tutturulmutu bu tel. epeevre iri talardan meydana gelen bir erit kafes telini yere balyordu. Aslnda bu kafes teli, kmeslerin zerine ekilen bakr tellerden baka bir ey deildi. Ve bir ku kafesinin iindeymi gibi, ite bu tel rgnn iindeydi Gavroche'un yata. Topluca bakl-235dnda, bir Eskimo adrn andran bu yatakta tel, cibinlik iini gryordu. Gavroche, ndeki tel rgy tutan talan biraz kmldatt, telin birbiri zerine den iki ucu ayrld: "Mmes dizlerinizin ve ellerinizin zerinde gireceksiniz," dedi Gavroche. Ve konuklarn zenle kafesin iine soktu. Kendisi de onlarn ardndan, srnerek ieri girdikten sonra, talan yaklatnp, aral smsk kapatt. de hasnn zerine uzanmlard. Ne kadar kk olurlarsa olsunlar, hibiri ayakta duramazd burada. 'Mahzen faresi' hl Gavroche'un elindeydi. Onu gstererek: "imdi uyuyun artk," dedi. "amdan sndreceim!" Olanlann by: "Bu nedir acaba efendim?" diye sordu. Teli gsteriyordu eliyle. Gavroche ciddiyetle cevap verdi: "Sanlar iin. Hadi uyuyun bakalm." Ama dayanamad, bu kk yaratklann eitimi iin ufak bir aklama yapmaya giriti: "Btn bunlar botanik bahesinin," dedi. "Yrtc hayvanlar iin kullanlyor bunlar. Bir dkkn dolusu var. Almak istiyorsan, duva-nn zerine kp pencereye trmanacaksn ve kapnn altndan geeceksin, hepsi o kadar. Orada istediin kadar var bunlardan." Bir yandan konuuyor, bir yandan da k rtyordu yorgann ucuyla. Kk: -236"Oh, ne gzel!" dedi. "Smscak buras." Memnun baklann yorgann zerine dikti Gavroche ve devam etti: "Bu da botanik bahesinden. Maymunlardan aldm bunu." Sonra, zerine uzanm olduu kaln ve ustaca rlm hasn gsterdi byk olana: "Bu, zrafanm hasn, bak," dedi. Bir sre sustuktan sonra, yeniden anlatmaya giriti: "Btn bunlar hayvanlannd ite. Hepsini onlardan aldm. Hi zlmediler. 'Fil iin alyorum,' dedim onlara." Yine bir sre sustuktan sonra: "Duvann zerinden geer, hkmeti iple-mezsin," dedi. "Olur biter!" ki ocuk, tpk kendileri gibi yersiz yurtsuz, onlar gibi tek bana ve yine elimsiz olan yarat rkek ve akn baklarla szyorlard. Hem sefil hem de mutlak bir kudrete sahip gibiydi Gavroche, doast bir varlk gibi grnyordu onlara. Yznde yal bir soytannn btn mimikleri, en saf ve en tatl glmseyie kanmaktayd. Cesur ve yaratc bir varlk ite... ocuklann by: "Peki, polisten korkmuyor musunuz efendim?" diye sordu ekine ekine. "Biz ona 'aynasz' deriz!" diye cevap verdi Gavroche. Kk, hi sesini karmyordu ama gzleri akt. O, hasrn ucunda byk olan or-tasndayd. Gavroche, uzanp onu bir anne efkatiyle yeniden rtt, bann altndaki -237hasn eski paavralarla ykseltip, yastk yapt. Sonra byk olana dnp sordu: "Nasl? Buras iyice rahat, yle mi?" Kurtarlan bir melek ifadesiyle Gavroche'a bakt ocuk:

"ok," dedi. Srlsklam olan zavall ocuklar yeni yeni snmaya balamlard. Gavroche birdenbire hatrlayarak sordu: "Durun hele!" dedi. "Siz neden alyordunuz bakalm?" K, aabeyine gsterdi: "Bunun gibi bir yumurcak hadi alyor diyelim, ama senin gibi koskoca bir delikanl iin alamak aptallktr! Danalar gibi br-lr m hi?" Byk olan: "Alamayp da ne yapacaktk ki," dedi. "Gidecek evimiz yoktu." "Ona ev deil ban sokacak delik denir," diye dzeltti Gavroche. Byk olan devam etti: "Sonra geceleri yapayalnz kalmaktan korkuyorduk." "Gece deil, 'sargue' deriz biz." ocuk: 'Teekkr ederim efendim," dedi. Gavroche: "Dinle bak," diye srdrd konumasn. "Bundan byle ne iin olursa olsun kesinlikle zrlama e mi? Ben size bakarm. Bilsen nasl eleneceiniz birlikte! Yazn bir arkadam, Navet'yi de alr, Glaciere'e gideriz, mendirekte ykanrz. Austerlitz Kpr -s'nn zerinde koarz rlplak. Bilir misiniz, kudurtur bu orada amar ykayan ka-238dnlan! Cyak cyak barrlar artk bize, hi aldrmayz. Sonra gider, iskelet adam grrz. skelet ama, l deil, dipdiri. Champs-Elysee'de. Nasl zayf, bilseniz! Sonra da tiyatroya gtrrm sizi. Frederick-Lemaitre'i seyretmeye. Cebimde daima bilet bulunur benim, oyuncular da tanrm, hatta bir piyeste de rol aldm. Evet, evet, yksek mmes bir bezin altnda koturdular bizi; bylece denize. Sonra gider, vahileri grrz. Vahi dediysem, gerek vahi deiller elbette. Krmz donlar var, o kadar. Akamlan operaya gideriz. Parayla tutulmu akaklarla birlikte gireriz ieri. Sonra da gidip giyotini seyrederiz. Cellad gsteririm size. Marais Soka'nda oturuyor Msy Sanson. Kapsnda bir posta kutusu var. Grrsn, lgnlar gibi eleniriz!" Parmana reine damlamt bu arada, bu ona hayatn gereklerini hatrlatt: 'Th kr eytan!" dedi. "Fitil tkeniyor. Dikkat! Aydnlanmak iin bir metelikten daha fazla para ayramam ocuklar! Onun iin yatar yatmaz uyumanz gerekecek. Sonra k sokak kapsnn aralklanndan dan szabilir. Aynaszlar grecek olursa, halimiz dumandr!" Gavroche'la konumaya cesaret edebilen byk olan: "Sonra da," dedi, "belki de bir kvlcm der samann iine, kimbilir! Evi yakmamaya dikkat etmek gerekir." "Evi yakmak denmez ona," diye kt Gavroche. Biz ona deirmeni fitillemek denir. Btn sonularn Gavroche'un bir on do-239kuzuncu yzyl filozofu olarak kabul ettii bu yaklamakta olan frtna imalarn, ani, mthi bir k patlamas izledi; k ylesine gz kamatrcyd ki, ondan gelen bir eyler yarklardan geip fil iskeletinin stne dt. Ve ayn anda gk grlts korkun bir ekilde patlayverdi. ki kk ocuk bir lk koyverdiler ve yerlerinden ylesine frladlar ki, altlarndaki somyams kafes yerinden kp devrildi; ancak Gavroche, hi korku ifadesi olmayan yzn onlardan yana evirip gk grltsnn sesinden yararlanarak bir kahkaha patlatt: "Sakin olun ocuklar," dedi. "Binay ykmayalm! Cici bir imekti bu; biraz daha yolla bize. Aptalca bir k patlamas deildi bu. Bravo sana Tanr baba. Ambigu Tiyatro-su'nda bile bu kadar gzel gk grlts sesi karlmaz!" Bunu syledikten sonra ocuklarn yatann altn yeniden dzeltti, iki ocuu nazike yatan bana doru ekti, dizlerine basarak bacaklarn uzatt ve aklamaya giriti: "Tanr baba, amdann yaktna gre, ben, benimkini sndrebilirim artk," diye devam etti. "Hadi bakalm ocuklar uyumadan olmaz, benim kk adamlarm uyumamak ok ktdr; pis pis kokarsnz sonra; byk bceklerin dedii gibi, aznz le gibi kokar. Yorganlarnza iyice sanln bakalm! Lambay sndryorum. Tamam m?" "Evet" diye mrldand byk olan. "yiyim; bamn altnda tyler varm gibi geliyor bana." -240"Ona ba deil 'kelle' denir." ki ocuk sokuldular birbirlerine. Gavroche, onlar hasrn zerine iyice yerletirdikten sonra, rty burunlarna kadar ekti. nc kez emir verdi kendi kutsal diliyle: Hadi, 'Piouehez' dedi. Ve fitili fledi. Ik daha henz snmt ki, altnda yattklar kafes teli garip bir titreme ile sarslmaya koyuldu. Bakr tellerin zerinde peneler, diler gcrdyormu gibi madeni bir ses karan bouk bir srtnmeydi bu. Bu bouk sese aynca kk, ince, keskin lklar da karyordu.

Be yandaki kk olan bu grlty iitince korkudan donmutu adeta. Aabeyini drtt hemen dirseiyle. Ama byk, Gav-roche'un emrine uyarak 'zbarm't. Kk, korkuya artk dayanamayp, Gavroche'a seslenmeye ancak o zaman cesaret edebildi. Ama gayet alak, soluk tutularak yaplan bir sesleniti bu. "Efendim..." Gzlerini daha yeni yummutu Gavroche: "Ne var?" dedi. "Bunlar nedir acaba?" Gavroche, ban hafife kaldrarak: "Sanlar," diye karlk verdi! Ban gene hasrn zerine koydu ve uyumaya hazrland. Gerekten de filin iskeletinde kum gibi binlerce san kaynamaktayd. Daha nce szn ettiimiz o siyah canl lekelerin ta kendi-241siydi bunlar. Kandil yand srece, k onlar uzakta tutmutu, ama kendi lkeleri olan bu mahzen karanla gmlr gmlmez, masalc Perrault'nun deyiiyle 'taze et kokusu' aldklarndan, Gavroche'un adrna sr halinde saldrm ve tepeye kadar trmanmlard. Telleri delip, koparmaya alarak, bu yeni moda sivrisinek adrn kemirmekteydiler. Bir trl gzne uyku girmeyen kk: "Efendim," dedi yine. Gavroche: "Ne var?" diye sordu. "San dediiniz, nasl bir eydir?" "San dediimiz, faredir." Bu karlk, ocuu biraz olsun rahatlatmt. nk daha nce beyaz fareleri grm ve korkmamt. Ama yine seslenmekten kendini alamad: "Efendim..." "Ne var?" diye sordu Gavroche, yine. "Niin bir kedi almyorsunuz?" Gavroche: "Bir tane alm, buraya getirmitim ama, onu da yediler." Bu ikinci aklama, birincinin rahatlatc etkisini sfra indirmiti. Kk, yeniden titremeye balad ve seslendi: "Efendim!" "Syle." "Kimi yediler?" "Kediyi." "Kediyi kimler yedi?" "Sanlar!" "Fareler mi yani?" -242"Evet, sanlar!" Kedi yiyen bu fareler dehete drmt ocuu: "Bu sanlar bizi de yerler mi acaba efendim?" diye sordu tir tir titreyen bir sesle. Gavroche: "Vallahi yerler!" dedi. "Hi dinlemezler." ocuun korkusunu sezen Gavroche, onu yattrmaya alt: "Hi korkma sen! eri giremezler ki! Hem sonra bak, ben buradaym. Al, elimi tut. Ve sesini kes artk, zbar!" Bunu sylerken, aabeyinin zerinden uzanp elini tutmutu kn. Bu eli smsk, gsnn zerine bastrd ocuk ve ancak bylece gvene kavutu. Cesaretle kuvvetin ite bu ekilde gizemli bir geii, yayl vard. Derin bir sessizlik dolmutu bir an iin ortala. Konumalar fareleri rktm ve uzaklatrm olmalyd. Birka dakika sonra geri gelip, grlt karmaya devam ettiler, ama artk uykuya dalan ocuklar hibir ey iitmiyordu. Gecenin saatleri ilerlemekteydi. Koyu karanlk koca Bastille Meydan'n penesine alyordu. Yamura kansan bir k rzgr esiyordu derin soluklar halinde. Kol gezen polisler, kap aralklarna varncaya kadar btn ke buca denetlemekte ve 'gece kulan'n aramaktaydlar. Filin nnden getiler bu arada sessizce. Ve canavar dimdik ayakta, hi kmldamakszn, gzlerini geceye dikmi, yapt iyiliin mutluluu iindeymiesine -243-

yoksul yavrunun uykusuna kanat germi, beklemekteydi. Gelecek olaylar iyi kavrayabilmek iin, o tarihlerde Bastille Karakolu'nun meydann br ucunda olduunu ve filin yannda ortaya kacak olan eyleri nbetinin grp, ii-temeyeceini hatrlamalyz. Gn douundan hemen nceki saatin bitimine doru Saint Antoine Soka'ndan bir adam kt koarak, meydan geti. Temmuz Stunu'nun geni tahta perdelerini doland, parmaklklarn arasndan szld ve filin karnnn altna ulat. O anda bir k bu adam aydnlatabilseydi, iliklerine kadar slanm halinden, geceyi yamur altnda geirmi olduu anlalrd hemen. Filin altna gelir gelmez, insan dillerinden hibirine ait olmayan, ancak bir dudu kuunun karabilecei bir lk att adam: "Kirikikvuuuu!" Sonra ayn l bir kere daha tekrarlad. Bu ikinci la, filin karnndan ykselen berrak, neeli, taze bir ses cevap verdi: "Evet! Hemen ayn anda delii kapatan tahta yerinden oynam ve filin ayandan aaya doru kayan bir ocua yol vermiti. ocuk gelip, ustaca bir eviklikle adamn tam yanna dt. ocuk, Gavroche'tu, adam da Montpar-nasse. Kirikikvuuu'ya gelince, ocuk bu lkla; Gavroche'u istiyorum anlamna gelen bir parolay dile getirmiti. -244Nitekim o l iitir iitmez de yatandan frlam ve aaya komutu. Gecenin karanlnda sessizce tandlar birbirlerini. Montparnasse: "Sana ihtiyacmz var," demekle yetindi. "Bize yardm edeceksin!" Sokak ocuu baka bir aklama istemedi: "Ben hazrm," dedi sadece. Her ikisi de Montparnasse'in biraz nce km olduu Saint Antoine Soka'na yneldiler. O saatte sebze haline gitmekte olan sebze arabalarnn uzun dizisi arasndan hzla saa sola kvrlarak ilerliyorlard. Bostanclar salata ve sebzeler arasnda melmi, yan uyuklar bir haldeydiler arabalarnda. iddetli yamur dolaysyla gzlerine kadar keelerinin iine gmlmlerdi. Ve bu yabanc yolculara bakmyorlard bile. 3. Bir Kan yi ve Kt Sonulan te yine ayn gece La Force Hapishane-si'nde olup bitenler: Babet, Brujon, Gueulemer ve Thenardier arasnda -her ne kadar Thenardier tek bana ayr bir hcreye kapatlm idiyse de- bir firar planlanmt. Babet, ii daha o gn kendi adna dzenlemeye koyulmutu. in bu yann Montparnasse'in Gavroche'a anlattklarndan renmitik. Montparnasse, dardan onlara yardm edecekti. Brujon, tek bana bir ay hcre cezas ektii iin hem ip rmeye hem de plann geli-245tirmeye zaman olmutu. Eski devirde hapishane disiplininin tutukluyu kendi bana brakt bu insafsz sert yerler drt ta duvarla, ta bir tavan, ta deli bir zemin, demirden bir karyola, demir parmaklkl kck bir at penceresi ve yine demir bir kapdan ibaretti. 'Zindan hcresi denilirdi bunlara. Zamanla bu deyim insanlara pek korkun gelmeye balad. imdi sz konusu hcre yine demir bir kap, demir parmaklkl kk bir pencere, demir bir karyola, ta deli bir zemin, ta bir tavanla drt ta duvardan meydana gelmektedir; ama ad artk 'zindan hcresi deil, 'ceza odas'dr. leye doru ieri biraz k girer, o kadar. Anlalaca gibi, artk 'zindan hcresi' olmayan bu 'ceza odalan'mn tek sakncal yanlan, altnlmas gereken insanlann orada dnmeye braklmalandr. Nitekim Brujon da dnmt bir hayli. Ve ceza odasndan bir iple kmt. Charle-mange avlusunda pek tehlikeli diye n sald iin yeni binaya yerletirdiler onu. Yeni binada bulduu ilk ey, Gueulemer oldu, ikinci ey de bir ivi; Gueulemer, yani su; ivi, yani zgrlk. Brujon hakknda bir fikir edinme zaman geldi. Narin denecek kadar ince yaplyd. nceden inceye dnlp tasarlandktan sonra oynanan bir bitkinlik iindeydi. Terbiyeli, okayan bakl, yrtc gll, son derece akll ve sinsi bir delikanlyd. Baklann iradesinden almt, gl yaratltan. Sanatnda ilk alma alan damlar olmutu; atlan -246soyan ve yamur oluklann sr ikembesi denen yntemle skp alan kurun skc-lk meslei, byk ilerlemeler kaydetmiti onun sayesinde. Bu ka giriimini gerekletirebilir hale getiren bir nokta daha vard; tam o srada dam aktanclar, hapishane damlanndan bir ksmn elden geirip, yeni lehimlerle kaynak yapp onarmaktaydlar. Saint Bernard avlusu, Saint Louis avlusuyla, Charlemange avlusundan kesin olarak aynlmamt henz. Yani onu kurtulua gtrebilecek kpr ve merdivenler vard. u dnyada grlebilecek svalan en fazla atlakl, en eski yaplardan biri olan yeni bina, hapishanenin en zayf noktasyd. Duvarlar ylesine gherileyle yenmiti ki, yatakhanelerin kubbelerini tahtayla kapamak zorunda kalmlard; nk yukardan kopan svalar mahkmlann zerine dyordu. Ve btn bu eskilie

ramen yeni binaya en tehlikeli sanklarla mahkmlar kapatmak, hapishane diliyle 'zorlu davalar' hep oraya yerletirmek gibi bir hata ilemekteydiler. Yeni binada st ste drt yatakhane, bir de ak hava dedikleri bir tavanaras vard. Zemin kattan balayp, btn yatakhaneleri kateden yayvan bir kalas ve geni bir bacayla donanmt yeni bina. Ve bu baca, ayn genilikte dama alyordu. Gueulemer'le Brujon ayn yatakhanedeydiler. nlem olarak alt kata yerletirmilerdi onlan. Bir rastlant sonucu karyolalannn ba taraf bacaya dayanyordu. Thenardier de -247ite tam onlarn tepesindeki ak hava denilen tavanarasndayd. tfaiye klasn geip de, Culture-Sainte-Catherien Soka'nda duran yolcu, iekler ve aalklarla ssl bir avlu grr. Jean-Jacques'm grd bir ryay andran yemyeil yuvarlak bir avluydu bu. On yl nce bu avlu simsiyah, korkun bir duvarla evriliydi. Force Hapishanesi'nin gzetleme yeriydi bu. Zaten yksek olan bu duvarn ardnda, ondan daha da karanlk ve yksek bir dam seiliyordu: Yeni binann dam. Orada da drt tavanaras penceresi grlmekteydi: Ak havann pencereleriydi bunlar. Dam delip geen bir mine vard: Yatakhaneleri ikiye blen geni bir bacayd bu da. Bu at kat, tavanaras ekline sokulmu demir parmaklklar ve kocaman ivili demir kaplarla kapatlan byk bir sofray andryordu. Buraya kuzey ucundan girildiinde, solda drt at penceresi, sada ve pencerelerin tam karsnda da olduka geni aralkl, dar koridorlarla birbirlerinden ayrlan ve insan boyunda duvarla, sonra da dama kadar demir parmaklkla evrili drtke birer hcre bulunmaktayd. 3 ubat gecesinden beri ite bu hcrelerden birindeydi Thenardier. 'Uyuturucular' etesinin nl kld; iine uyutucu bir madde katlan araptan hangi su ortaklarnn yardmyla bir ie ele geirip de, oraya nasl gizlemeyi baard hibir vakit renilemedi. Hapishanelerin ounda grevlerine ihanet eden grevliler bulunur. Yan gardiyan, -248yan hrszdr bunlar; firarlara yardmc olur, polise sadakatsizlik gstererek mahkmlarn kendilerini tayan arabalardan kamalarn kolaylatrr. Bylece hizmetlerini, deerinin ok stnde satarlar. Kk Gavroche'un ocuklar evine ald gece Brujon'la Gueulemer, Babet'nin sabahtan katn ve kendilerini Montparnasse'la birlikte sokakta beklediini bilmekteydiler. Sessizce kalkp, Brujon'un nceden elde ettii iviyle, yataklarnn dayand bacay delmeye koyuldular. Svalar Brujon'un yatann zerine dkld iin grlt duyulmuyordu. Gk grltsne kansan saanak, kap-lann menteelerini sarsmaktayd. .Kamaya hazrlananlann iine pek yarayan bir uultu hkimdi ortala. Tutuklulardan uyanm olanlar, uyur gibi yaptlar. Gueulemer'le Brujon'un ilerini yrtmelerine gz yumdular bylece. Brujon becerikliydi. Gueulemer de gl. Koutan k alan parmaklkl hcrede yatan nbetiye en ufak bir ses bile ulamadan duvar delinmi, ocak geilmi, bacann stndeki delii kapatan demir tel rg zorlanm ve iki ekya dama kmlard. Yamur ve rzgr iddetini artnyordu, dam tamamyla kayganlamt. Brujon: 'Tahtalkye gitmek iin dorusu bulunmaz bir gece!" dedi. Alt ayak geniliinde ve seksen ayak derinliinde bir uurum, devriye yolunun duvarndan aynyordu onlan. Uurumun dibinde, -249nbetinin ldayan tfeinin namlusunu grmekteydiler. Brujon'un zindanda rm olduu ipin bir ucunu bacann az nce bktkleri demir ubuklarna balayp, br ucunu devriye yolunun duvan zerinden attlar ve bir srayta uurumu atlar. Kirie tutunup duvan getiler ve birbirlerinin ard sra ipten aa, hamamn bitiiindeki damn zerine kaydlar; sonra ipi kendilerine ekip, hamamn bahesine atladlar, avluyu getiler, kapnn kordonunu ektikten sonra atlar ve kendilerini sokaa attlar. Daha eyrek saat nce ivileri ellerinde, planlan kafalannda, karanlklar iinde yataklanndan kalkmlar, birka dakika nce de o yaknlarda dolaan Babet'yle Montpar-nasse'n yanna gelmilerdi. pi ekerken koparmlar, bir paras damdaki bacaya bal kalmt. Bundan ve bir de avulannm iyice yzlmesinden baka hibir zarar grmemilerdi. Yine o gece, bir trl nasl olduu bilinmeyen bir ekilde Thenardier'ye de haber verilmiti. O da uyumuyordu. Saat sabahn birine doru, penceresinden gecenin zifiri karanlnda, youn saanak altnda, damn zerinden iki glgenin getiini grd. Glgelerden biri pencerenin nnde bir an durdu, sadece bir an; Brujon'du bu. Thenardier tand onu. Ve hemen anlad. Bu ona yetiyordu. Her gn leden sonra bir gardiyan, yannda iki buldog kpeiyle onun hcresine -250-

gelip. yatann yanna iki kara ekmek, bir testi su ve bir anak da orba brakyordu; iinde birka tane ingene baklas yzen etsiz, yasz bir orbayd bu. Ayandaki elli lib-relik prangalan demir parmaklklara arparak hcreyi gzden geiriyordu gardiyan. Ay-nca geceleri iki defa daha geliyordu kpekleriyle. Thenardier, 'farelerden korunma' gerekesiyle ekmeini duvardaki bir atlaa ivilemek iin kulland demir cvatay yannda alkoyma iznini koparmt. Kendisini sk gz hapsinde bulundurduklarndan, bunda bir saknca grmemilerdi. Ne var ki, bir gardiyann; "Aslnda'ona sadece bir tahta takoz braklsa daha iyi olurdu!" dedii sonradan hatrland. Sabahn saat ikisinde, yal bir asker olan nbetiyi deitirip, yerine acemi bir asker koydular. Birka dakika sonra da kpekli gardiyan yoklad hcreyi. ki saat sonra, saat drtte nbetten almaya geldiklerinde, acemi eri Thenardier'in hcresinin yan banda bir kle gibi ylp uyumu bulacaklard. Thenardier ortalarda yoktu. Yerde knlan prangalar gze arpyordu. Hcresinin tavannda bir delik vard; onun da zerinde, damda bir baka delik daha grlmekteydi. Karyolasnn bir tahtas kopanlmt, gtrlm olmalyd, nk bulunamad. Askeri uyutan uyuturucu arabn yanya kadar boalm iesi hcrede ele geirildi. Askerin sngs de bouna arand. Bunlar meydana kt srada Thenardi-251er'nin yakalanmasnn olanaksz olduuna karar verdiler. Oysa gerek farklyd; geri artk yeni binann iinde deildi Thenardier, ama hl bir hayli tehlikedeydi. Firar tamamlanmamt henz. Yeni binann damna ulatnda, Bru-jon'un ipinden arta kalan, bacann demir kapanda asl duran ipi bulmutu Thenardier, ama bu para ok ksa kaldndan, Brujon'la Gueulemer gibi devriye yolunun zerinden kaamamt. Les Ballets Soka'ndan Le Roi-de-Sicile Soka'na dnldnde, sada bir girinti grlr hemen. Geen yzylda orada bir ev vard. Bugn o evden ancak komu binalarn arasnda, nc kat hizasna kadar ykselen bir dip duvar kalmtr. Bu yknty bugn de iki drtgen eklindeki pencerelerinden tanyabilirsiniz hemen. km evin sokakta brakt boluk, bir kazk duvaryla yan yarya doldurulmutur. Be kocaman taa dayal rk kalaslardan oluan bu itin arkasnda, srtn o yknt dip duvara yaslam olan kk bir baraka vardr. itin bir de daha birka yl ncesine kadar sadece bir kolla kapanan kaps vard. te Thenardier, sabah saat henz geerken, bu dip duvarn zerine ulamt. Nasl gelebilmiti oraya? Bu konu ne anla-labildi ne de aklanabildi. Kan yaratt mucizeler her zaman anlalmaz, gizemlidir adeta. Kaan adam, bir eit esinlidir. Kan esrarengiz nda yldzlar doar, imekler akar. Kurtulua -252doru abalay, ycelie doru kanat rpmay andrr bir bakma. Kaan bir hrsz iin; "Bu damdan nasl atlad acaba?" diye sormak, tpk Corneille iin, "O lmsz dizeyi nereden bulup da yazd?" diye sormaya benzer. Uzatmayalm; Thenardier srlsklam, iliklerine kadar yamur yemi, giysileri lime lime halde, ellerinin derisi yzlm, dirsekleri kan iinde, dizleri neredeyse patlam bir halde ykk duvarn zerine kadar gelmi ve boylu boyunca uzanmt. Artk gc kalmamt, bitkindi. nc kat yksekliinde dimdik bir duvar, onu sokan kaldrmndan ayrmaktayd. Yanndaki ip ok ksayd. Solgun, tkenmi, her trl umudunu yitirmi bir halde bekliyordu orada. Gnn neredeyse aaracan dnmekte; yakndaki Saint-Paul'n saatinin neredeyse drd alacan hesaplayarak titremekteydi dehetten. Nbet deitirmeye geleceklerdi o saatte ve onu kanlmaz biimde greceklerdi; fenerlerin nda, ykk duvarn tepesinde, altnda korkun bolua umutsuzluk iinde bakar bir halde, ayn zamanda hem lm, hem zgrlk demek olan o slak ve simsiyah kaldrma gzlerini dikmi bir halde, evet. su ortann kamay baarp baaramadklarn soruyordu kendi kendine. Onu iitmi olup olmadklarn, iittilerse, yardma gelip gelmeyeceklerini... Bir devriye kolu hesaba katlmazsa, o oraya gelip tnediinden beri sokaktan hi kimse gememiti. Tam o srada saat drd ald. rperdi -253Thenardier. Birka saniye sonra da hapishaneden firar edildiinin anlalmasn izleyen o rktc uultu ykselmiti. Alp kapanan kaplarn grlts, menteeleri zerinde dnen parmaklklarn gcrts, muhafzlarn bartlan, nbetilerin bouk sesleri, avlularn talarna vurulan tfek dipiklerinin yankla-n ona kadar geliyordu rahata. Yatakhanelerin demirli pencerelerinde inip kan klar gryordu. Ayn zamanda da Bastille tarafndan havann belli belirsiz maya yz tuttuunu seer gibi oluyordu. Bitkindi. Sanda ve solunda birer uurum vard. Hi kmldayamadan, her an aaya yuvarlanabilecei dncesinin verdii dehetle iki dnce arasnda rpmyordu. u iki dnce arasnda mekik dokuyordu akl: "Dersen ldn, kalrsan enselendin!"

Bu sknt iinde debelenirken birdenbire gzne bir adam arpt. Hl karanlk olan sokakta, duvar boyunca szlerek Pave So-ka'na doru geliyordu. Ve bylece gelip, Thenardier'in adeta zerinde asl kald girintinin iinde durdu. Hemen ardndan onun yanma bir ikinci, bir nc, bir drdnc adam geldiler. Ayn temkinle yryorlard hepsi. Bunlar bir araya gelince, aralarndan birisi tahta perdedeki kapnn mandaln kaldrd, br barakann bulunduu avluya girdiler. Thenardier'nin asl kald yerin tam altndaydlar. Bu girintiyi yoldan geenlere ve birka adm tede, La Force Hapishanesi'nin kaps nndeki nbetilere grnmeden konuabilmek iin zellikle setikleri belliydi. -254I Sir yardmclar daha vard; nbetiyi kulbesine hapsetmi olan iddetli yamur. Thenardier, adamlarn yzlerini seeme-dii iin, mahvolduunu, her eyin bittiini sezen aresiz bir zavallnn umutsuz dikka-tiyle adamlarn konutuklarna kulak kabartt. Demeye kalmadan, bir umut uyand iinde; bu adamlar argo konuuyorlard! Birincisi alak ama ak seik anlalr bir sesle: 'Tyelim buradan," diyordu. "Belamz m aryoruz yani?" kincisi: "eytann lambasn bile sndrr anasn sattmn yamuru," diye homurdand. "Devriyeler neredeyse akma balar. Oradaki nbetiyi gryorsunuz deil mi? Durup dururken enselenmeyelim burada!" Bu konuma, Thenardier iin yeterli bir iaretti. Umutla titredi birdenbire. Bu arada nc adam sze kart: "Pek o kadar acelemiz yok imdilik. Biraz daha bekleyebiliriz. u anda bize ihtiyac olabilir pekl!" Hibir argo unsuru tamayan bu ksa cmle, Thenardier'de en ufak bir phe brakmad; Montparnasse't bu. Btn argolar anlayan, ama hibirini konumama kibarlndan vazgemeyen Montparnasse... Drdnc geri susuyordu hep, ama geni omuzlan onun da Thenardier tarafndan tannmas iin yeterliydi: Guuelemer'di bu. O srada Brujon sze girdi: "Ne diyorsun yahu sen! Kamay becere-255memitir bizim hanc, meslei bilmiyor daha! Gmleini yrtp, yatak arafn paralayarak ip yapacak kendine, kaplara delikler aacak, sahte evrak dzenleyecek, maymuncuk icat edecek; nerede bizim ihtiyarda bu kadar hner? Kaamamtr diyorum sana! Ne gc yeter, ne de kafas!" Babet de ayn fikirdedi. Brujon'un renkli, yeni, cesur argosu yannda tamamyla klasik kalan (Andre Chenier'nin kulland dil yannda, Racine'in dili nasl klasik kalrsa) eski oturakl argosuyla balad konumaya: "Senin hanc daha ie el atarken vermitir yakay ele. Anasnn gz olmak gerekli byle iler iin. Oysa seninki daha henz rak bile deil. Hi uzatmayalm Montparnas-se! Hapishaneden ykselen sesleri iitiyor-sundur herhalde? Ard arda yanan mumlan da grmsndr umanm? Bana yle gelir ki, bize yapacak bir ey kalmad. Onu kurtaralm derken, biz gideceiz okkann altna. Hi gcenme aslanm! Yr gidelim buradan; bir ie arap devirdik mi, keyfimiz yerine gelir!" "nsan, arkadan byle gnde silkeler mi birader!" diye homurdand Montparnasse. Ama artk balangta olduu gibi gl kmyordu sesi; o da umudu kesmeye balamt anlalan. Bir an daha gese gideceklerdi belki de; Thenardier, frtnal okyanusun ortasnda alkalanan kck bir salda gibi hissediyordu kendini. Ama onlara seslenmeye cesaret edemiyordu; iitilen bir lk her eyi mahvedebilirdi. Son bir are geldi aklna, son -256bir k; yeni binann bacasnda bulduu ip parasn cebinden kanp, aa att. Adam-lann ayaklannn dibine dt ip. Babet: "Bir ip!" dedi. Brujon, tand hemen: "Bu benim ipim!" Montparnasse: "Meyhaneci burada!" diye tamamlad. Balann kaldrdlar. Thenardier de gcnn yettiince uzatmt ban. Montparnasse: "abuk!" dedi ksk bir hayknla. Ve sordu: "pin br ucu sende mi Brujon?" "Bende." "ki ucu birbirine dmle! Ona atanz, o da duvara ilitirir. Aa inmesine yeter." Thenardier, sesini ykseltmeye cesaret edebildi nihayet:

"Dondum ben burada," dedi. "Istrz seni, merak etme." "Yerimden kmldayacak halim yok ki!" "Kendini ipten aa kaydr, yeter. Biz seni tutarz." "Souk ellerimi uyuturdu, korkun!" "Sen ipi duvara bala hele." "Yapamayacam, inann!" Montparnasse, bir an dndkten sonra: "Birimizin duvara trmanmas gerekli!" dedi. Brujon, yukan doru baktktan sonra: " katl bir bina ykseklii!" dedi. -257Eskiden barakada ate yakmaya yarayan bir sobann bacas duvar boyunca uzanmakta ve aa yukan Thenardier'nin bulunduu yere kadar ykselmekteydi. Daha o vakitler bile atlak ve svas dkk olan bu boru yklmtr ama izi bugn de grlr. Montparnasse: "Birimiz buradan kabiliriz," dedi. Babet, haykrmamak iin zor tuttu kendini: "Bu borudan m? Bir adam kesinlikle tr-manamaz bu borudan! Ancak bir velet yapabilir bu ii." Gueulemer sordu: "Evet ama, u saatte o veledi nereden bulacaz?" Montparnasse atld hemen: "Durun biraz! Ben bulurum!" Yavaa aralad tahta perdenin kapsn. Sokaktan kimsenin gemediine iyice emin olduktan sonra dar szld usulca, arkasndan kapy kapayp, koa koa Bastille Meydan'na yneldi. Thenardier'ye sekiz yz bin yl gibi gelen yedi sekiz dakika geti aradan. Babet, Brujon ve Gueulemer, azlarn amyorlard. Nihayet yeniden ald kap ve Montparnasse grnd soluk solua. Yaranda Gav-roche vard. Yamur sayesinde hl sszd sokak. Kk Gavroche avluya girince sakin sakin bakmt haydutlarn yzne. Salarndan sular szlmekteydi. -258Gueulemer: "Bana bak ocuk!" dedi. "Sen erkek misin?" Omuzlarn silkti Gavroche: "Benim gibi bir ocuk elbette erkek saylr," dedi. "Sizin gibi erkekler nasl ocuk saylrsa!" Babet: "Ne enesi dk ey bu yahu!" diye sylendi. Brujon yorumlad: "Paris veletleri saman pnden yaplmad!" Gavroche: "Syleyin, ne istiyorsunuz?" diye sordu. Montparnasse boruyu gsterdi: "uradan yukan trmanacaksn." Babet, ipi uzatt: "u iple." Brujon: "Pencerenin parmaklk tabanna," diye ekledi. "Ve ipi balayacaksn." Babet tamamlad: "Duvann st tarafna." Gavroche sordu: "Peki, sonra?" Gueulemer: "O kadar!" dedi. Gavroche boruyu, duvan, pencereleri inceledikten sonra kmseyen bir ses kard dudaklanyla. Hazrland. "Bu kadar ha?" Montparnasse: "Orada bir adam var," dedi. "Onu kurtaracaksn." -259Brujon sordu: "Elbette istersen?"

Soruya, bugne kadar hi iitmedii tuhaf bir sz duymu gibi, alayl bir sesle cevap verdi ocuk: "aylak!" Ve ayakkablarn kard. Gueulemer, Gavroche'u smsk kavrayp kaldrm ve barakann damna koymutu. Dam gcrdad. Ardndan Montparnasse'm yokluunda Brujon'un dmledii ipi de uzatt ocua. Gavroche, tavana deen geni bir yark sayesinde girebileceini gzne kestirdii boruya doru ilerledi. Tam trmanmaya balayaca srada kurtuluun ve hayatn yaklatn gren Thenardier, duvarn kenarndan ban uzatmt. Gnn ilk klan ter kapl alnn, soluk akaklarn, uzun, ince, vahi burnunu ve aarm sakaln aydnlatyordu. Grr grmez tand onu Gavroche: "Bak hele!" dedi. "Babamm. Bover canm, iimi grmeme engel deil bu!" Ve ipi dilerinin arasna sktrp, trmanmaya balad. ok gemeden yukarya ulamt. Ata biner gibi oturdu duvara ve ipi, pencerenin st pervazna sk skya balad. Bir an sonra Thenardier sokaktayd. Daha ayaklan kaldnma deer demez, kendini tehlike dnda hisseder hissetmez ne yorgunluk kalmt haydutta, ne uyuukluk, ne titreme. Yaam olduu btn o korkun macera bir anda uup gitmiti sanki ve yrt-260c zeks uyanmt bir anda. Hemen yrmeye hazrd. Nitekim ilk sz u oldu: "imdi kimi yiyoruz?" Ayn zamanda ldrmek, paralamak, soymak anlamna gelen bu mthi effaf szc aklamaya girimek sanrz bounadr. Brujon: "zetleyelim," dedi. " kelimelik iimiz var, sonra da hemen aynlnz. Plumet Soka-'nda, tatl gibi gzken bir i vard; ssz bir sokak, tek bana bir ev, baheyi kuatan eski bir parmaklk, bir arada yaayan iki kadn." Thenardier: "yi ya ite!" dedi. "Daha ne istiyorsunuz?" Babet, cevap verdi: "Senin kz, Eponine, gidip grd durumu." "Ve iyi bir t verdi!" diye ekledi Gueulemer. " kmaz oradan, diyor!" "Benim kz pek aptal deildir," dedi Thenardier. "yi koku alr. Ama yine de gidip bir gz atmakta yarar var." Brujon: "Doru, evet," dedi. "Gidip bir gz atalm." Bu arada Gavroche, tekilerin hibiri onu fark etmeksizin kazk duvannm zerine oturmutu. Birka saniye, belki de babasnn ona dnp bakmasn bekledikten sonra ayakka-blann ayana geirdi ve sordu: 'Tamam m? Bana ihtiyacnz yoktur artk beyler? iniz halloldu. Ben gidiyorum. Yumurcaklar beni bekler!" Ve yryp uzaklat. -261Gavroche, Les Ballets Soka'nm kesini dnnce Thenardier'yi bir keye ekti Babet: "Bu ocua iyi baktn m?" diye sordu. "Hangi ocua?" "Demir duvara trmanp, sana ip getiren ocua." "Yoo... Dikkat etmedim pek!" "Bilmem, ama galiba senin olun o." Thenardier: "Bover!" dedi. "Fark etmez." -262mmam YEDNC KTAP ARGO 1. Kken Mthi bir szcktr Pigritia. Bir dnyay, hrszlk anlamna gelen peg-re'i ve bir cehennemi, alk anlamna gelen pegrenne'i dourur. Grld gibi, tembellik bir "anadr. Bunlarn anas. Bir olu vardr, hrszlk; bir de kz, alk. Biz, imdi hangi alanda myz? Argo ala-nmdayz. Ne midir argo? Ayn zamanda hem ulustur, hem yerel, zel, deyi; azdr. 'Hrszlk' szcn iki ynden gryoruz burada; biri halk, br ise genel dil ynnden. Bu ar ve karanlk hikyenin yazar, bundan tam otuz drt yl nce bu yaptla ayn amac gden Bir Mahkmun Son Gn adl yaptna argo konuan bir hrsz koydu diye byk aknlk olmu ve amata

kopmutu: "Ne demekmi!" diyorlard. "Nasl olurmu! Argo mu? ren bir eydir argo! Zindanlarn, kreklerin, hapishanelerin, toplumda ne kadar korkun ve tiksindirici ey varsa, onlarn dilidir!" Bu tr itirazlarn anlamn hibir vakit kavrayamamzdr biz. O tarihten bu yana -263iki kudretli romanc, insan kalbinin derin bir gzlemcisi olan Balzac'la cesur ve atlgan bir halk dostu olan Eugene Sue haydutlar, tpk 1828'de, Bir Mahkmun Son Gn'nn yazarnn yapt gibi, onlar kendi diliyle konuturunca ayn ikyetler ykseldi yine: "Ne demek oluyor bu?" diye barld yeniden. "Ne istiyor bu yazarlar bizden? ren bir dil deil mi argo? nsann tylerini diken diken eden bir dil deil mi?" Kim inkr ediyor ki bunu? Elbette yle. Bir yaray, bir uurumu ya da bir toplumu aratrp incelemek sz konusu olunca, iin dibine gidilebildii kadar gitmek ne zamandan beri su saylyor? Biz bu konuda yle dnegelmitik hep: Sunulan devi kabullenip, yerine getirmek bir cesaret iidir; hi deilse sade ve yararl bir itir ve dikkatle yerine getirilmeye deer. Her eyi didik didik edip incelememek, her eyi korkmadan aratrmamak, yan yolda durup kalmak niye? Durmak aratrlann parasdr, aratrmacya ait deildir. Toplumsal dzenin en alt tabakalarna inmek, yerin bitip, amurun balad noktaya varmak, o geni ve kaim dalgalan delik deik edip, her yanndan irkef fkran o iren dili izleyip, yakalayarak yere arpmak, hi de yle i ac ve rahatlk verici bir i deildir phesiz. Akim dncesi nda, argonun o korku veren ar ar yryn bu nl-plak haliyle grmekten daha zc hibir ey olamaz. Argo gerekten de gece iin yaratlm lamdan danya uram, zel kor-264kun bir hayvan trne benziyor. rktc, canl, diken diken bir fundalk grr gibiyiz; sarslp, titreip duruyor; hareket ediyor; pel-teleiyor; karanlna geri dnmek istiyor; gzlerini dikmi, tehdit ediyor. (...)* (...) kim ne derse desin, argoyu bu ekilde anlayp, deerlendirmek, iin ucunda bir yaygnlatrma, bir genellemedir ve btn herkesin bunu kabul etmesi beklenemez. Nitekim biz bu deyimin eski ve belirli anlamn zenle korumakta ve onu ancak kendi anlamnda kullanmaktayz. Gerek argo, halis argo -'halis' ve 'argo' szcklerini yan yana koymak ne kadar yakk alrsa- bir zamanlar bal bana bir lem, btn bir dnya olmu olan o argo, tekrar ediyoruz, sefilliin o irkin, endieli, sinsi, hain, zehirli, zalim, ikiyzl, kalle, derin ve uursuz dilinden baka bir ey deildir. Btn alalmalann, btn ykmla-nn en u noktasnda, bakaldran ve mutlu olaylarla, genel haklarla savaa giren bir son sefillik, orada ikiyzl, fkeli, en zararl ve en yrtc bir ekilde, ktln ineleri ve suun topuzlanyla saldmr toplum dzenine. te bu mcadelenin gereklerini karlamak zere sefilliin icat etmi olduu bir dildir argo. nsanolu tarafndan konuulmu olan ve Bu blmlerin evirisi, bir "kltr ii" sorunu baka bir dilde varetne gibi, aslnda imknsz bir giriime tipik bir rnek olabilir. "Argo"nun ancak dil ii evirisi mmknken, byle bir giriim, olsa olsa, baka bir kltr ortamnn okuruna snrl bir fikir vermekten teye gitmemektedir. Dolaysyla, metnin bu blmndeki bu "i evirTye ait yerler atlanm ve (...) eklinde belirtilmitir. -265I her an ortadan kalkabilecek olan herhangi bir dilin hi deilse bir parasn; yani uygarl iyi kt oluturan elerden birini unutulmaktan kurtarp yaatmak, toplumsal gzlem ve aratrmann verilerini yaygnlatrmak demektir; dolaysyla da uygarla hizmet anlamna gelir. Plautus, belki pek farknda olmadan iki Kartacal askeri Fenikelilerin diliyle konutururken ite bu hizmeti yerine getirmekteydi. Kiilerin birounu yerel dillerle konutururken Moliere'in yapt da buydu. in bu noktasnda itirazlar tazeleniyor hemen; Fenike diline bir diyeceimiz yok! Levanten az da iyi! Hatta eitli yerel diyalektlere de amenna! Btn bunlar belirli ulus ya da lkelere zg eylerdir. Peki, ama argo ne oluyor? Onu koruyup yaatmann ne gibi bir faydas var? Buna u karl vereceiz: Bir halkn, bir blgenin konutuu dili ilgiye deer bulan insann gznde, sefaletin dili hi phesiz ok daha ilgiye deer olmaldr. Fransa'da drt yzyl akn bir sredir sadece bir tek cins sefaletin deil, her trl sefaletin konutuu dildir argo. zerinde srarla durduumuz bir nokta daha var; toplumdaki irkinlikleri ve kusurlar incelemek ve bunlan iyiletirmek amacyla ortaya sermeye alrken, 'ille de u yol dorudur" diyemeyiz; btn yollar iyidir. Gelenekler ve dnceler tarihisinin grevi, vaka tarihisinin iinden hi de yle daha az ciddi olamaz. Vaka tarihisi, uygarln yzeyini ele alp inceler; hanedanlarn mcadelesi, -266hkmdarlann doup evlenmeleri, gn -ndaki devrimler; yani dta olan btn ne varsa; aratrp yazar. br tarihi, gelenek ve dnceler tarihisi ise, ii ve derindekini ele alr; alan, ac eken, beklentileri olan halk, ezilen kadn, can ekien ocuu, kiiler arasndaki sessiz mcadeleleri, karanlk zulmleri, nyarglar, bile isteye yaplan adaletsizlikleri, hukukun, yasann alttan alta reaksiyonlarn, ruhlarn dipten dibe gelimesini, ynlarn ilk bakta grnmeyen titreyilerini, alktan len, yalnayak gezen, st basz yoksullar, nasipsizleri, kimsesizleri, kszleri, talihsizleri, alak ve rezilleri, karanlklarda yaayan btn

gnahkr Ve acl kiileri; yrei hem acmayla hem de aman-szlkla dolu olarak, bir aabey gibi, ama ayn zamanda bir yarg gibi, vurulup yaralananlarla vuranlarn, alayanlarla alatanlarn, a kalanlarla tm nimetleri silip sprenlerin, ktle katlananlarla ktle yol aanlarn i ie srndkleri o dipsiz mahzenlere kadar inmesi gerekir teki tarihinin. Ruhlarn tarihini yazann grevi, d olaylar yazan tarihinin grevinden daha m hafiftir yani? Dante'nin syleyecekleri, Makyavel'in dediklerinden daha m az sanrsnz? Uygarln alt daha derin ve daha karanlk diye, stnden daha m nemlidir? Maaray bilmeden da anlama olana var mdr? unu da belirtelim; yukardaki szlerimizden, iki tr tarihi arasnda kesin bir ayrlk bulunduu dncesinde olduumuz sonucu kabilir. Oysa bu, aklmzn ucundan bile -267gemiyor. Hi kimse, ayn zamanda ve belirli bir lde halkn o derin ve gizli hayatnn da tarihisi deilse, plak gzle herkesin grd genel hayatn tarihisi yani iyi bir tarihi olamaz. Ve yine hi kimse, gerektiinde d grnn tarihisi olmay beceremiyorsa, iyzn iyi bir tarihisi deildir. Gelenek ve dncelerin tarihi ile olaylarn tarihi birbirini etkilemektedir. Birbirini btnleyen, birbirine balanan ve ou zaman birbirini douran deiik olaylarn iki ayn biimidir bunlar. Kader tarafndan bir ulusun yzeyine izilmi btn izgilerin karanlk, ama belirli balantlar dipte de vardr; dipteki btn sarslmalar, yzeydeki devinimleri koullandrr. Gerek tarih her eye karm, bulanm olduu iindir ki gerek tarihi de her eye karr. Tek merkezli bir daire deildir insan, ift eksenli bir elipstir; bu eksenlerden birini olaylar, ikincisini ise dnceler oluturur. Bir vestiyerden baka bir ey deildir argo; birtakm kt iler yapmaya hazrlanan dil, bu vestiyerde klk deitirmekte, apaul kelimelerden oluan maskelere brnmektedir. Bylece, tanmakta zorluk ekilen korkun bir hal almaktadr. Bu gerekten yce insan dili, Fransz dili midir? Artk sahneye kmaya, sulan adlandrmaya, ktlk listesinin gerektirdii btn ileri yapmaya elverili bir durumdadr bu dil. Yrmemektedir artk; sarsak bir biimde, de kalka ilerlemekte, Cow des Miracles'in (plk) koltuk denei zerinde topallamaktadr. Dilencilik ve serseriliktir ad; ona elbiselerini giydirmi -268olan btn hayaller, suratn krk ve buruuklarla dolu hale sokmulardr. Yerlerde srnr, sonra dorulur; bir srngenin ikili ilerleyiidir bu. Btn roller iin biilmi kaftan gibidir; nk kalpazan onu gven vermez hale sokmu, zehirleyici paslandrm, kundak karartm, katiller de krmzya boyamtr. Drst insanlarn tarafnda toplumun kapsna doru kulak kabarttmzda danda-kilerin konumalarn duyarz. Sorular ve cevaplar iitir, insan sesi gibi tnlayan, ama szden ok ulumaya benzeyen iren bir homurtu seer gibi oluruz; iittiimiz argodur ite. Szckler biimsizlemi, hayal gcn aan bir hayvansallm izlerine bulanmtr. ok bal ejdarhanm konumasn duyar gibi olursunuz. Karanln iinde anlalmaz olandr bu. Gcrdar, fsldar, mrldanr; alacakaranla bir de muamma ekler bylece. Mutsuzluk karanlkla doludur; su ise bir kat daha karanlktr. Birleen bu iki karanlktr ite argoyu meydana getiren; havada karanlk, davranlarda karanlk, seslerde karanlk... Yamurdan, geceden, alktan, ktlkten, yalandan, hakszlktan, plaklktan, havaszlktan, ktan doan sisin, sefiller asndan tam gn ortas demek olan o dipsiz kuruni sisin iinde canavar gibi kmldayan, gidip gelen, zplayan, srnen, tkrk ve salya saan korkun dil! Acyalm cezallara! Biz kendimiz neyiz ki, ne yazk! Kimiz ki? u sizinle konumakta -269olan ben, kimim? Kimsiniz, u beni dinleyen sizler? Nereden geliyorsunuz? Doru mu acaba domadan nce hibir ey yapmam olduumuz? Dnyann, zindan andran birtakm yanlan vardr. Belki de kutsal bir sabkaldan baka bir ey deildir insan, kim-bilir? Bir para yakndan bakn hayata; yle bir yaps vardr ki, her yanndan ceza kokusu salmaktadr. te bir mutlu insan dedikleri kimse, aslnda her gn kederli bir insan demektir. Her gnn kendine gre byk bir znts ya da kk bir tasas vardr. Daha dn sizin iin byk deer tayan birinin sal iin endieliydiniz; bugn kendi salnz korkutuyor sizi; yarn para skntsna debilirsiniz; br gn bir iftiracnn ac sz; daha br gn bir dostunuzun felaketi; sonra, o gnk hava; sonra knlan ya da kaybolan bir ey; daha sonra vicdannzn ya da belkemiinizin size balamad bir keyif; baka bir gn lke ilerinin bozuk gidii. Kalp anlann hesaba katmakszn; byle srer gider bu. Bir bulut dalr, bir bakas gelir yerine. Yz gnde bir belki, ancak tam nee, tam mutluluk ve tam aydnlk olur. Ve siz, bu dzeye ulaan mutlu aznlktansnz! brlerine gelince; durgun karanlk kmtr onlann zerine... Dnmeyi sevenler, bu 'mutlular', 'mutsuzlar' szcklerini pek az kullanr; bir baka dnyann bekleme odas olduunu kesinlikle bildiimiz bu dnyada, mutlular diye bir ey yoktur. -270Gerekte, insanlar ikiye aynlr; aydnlkta olanlar, karanlkta olanlar. Aydnlkta olanlann saysn artrmak, karanlkta olanlann saysn azaltmak; ite hedef budur. Ve ite bunun iin biz; eitim ve bilim! diye barmaktayz. Okuma, yazma renmek; ate yakmak demektir. Hecelenen her kelime, bir kvlcmdr.

Kald ki, k her zaman sevin demek deildir. Ikta da ac eker insan, anlk yakar. Alev, kanadn dmandr. Umaya ara vermeksizin yanmak; ite dehann mucizesi budur. Tanyp bildiiniz ve sevdiiniz zaman da ac ekeceksiniz. Gn, gzyalaryla doar. Hi deilse karanlktakiler iin alar ktaki-ler. 2. Kkler Karanlktakilerin dilidir argo. Ayn zamanda hor grlen ve bakaldran bu gizemli yerel az karsnda, dnce, en karanlk derinliklerine kadar rperir heyecandan ve toplum felsefesi, kendisini en derinden saran dncelere srklenir. Gzle grlen ceza ite buradadr. Her hece, iaretlenmi gibidir burada. Halk dilinin szckleri, burada; celladn kzgn demiriyle bzlm ve sertlemi olarak ortaya kar. Hele baz szcklerin duman hl tter gibidir. Falan cmle, birden alveren, dalanm bir hrsz omzu gibi grnr size. Dnce, bu sabkal szckler araclyla dile gelmeyi -271reddeder adeta. Bu dilde benzetmeler bazen ylesine hayasz, ylesine kstahtr ki, bunlarn ilhi bir cezaya arptrlp arptrlmam olduklarn kim bilebilir? Btn bunlara ramen ve belki de btn bunlardan dolay bu garip dilin de, edebiyat denilen ve iinde altn madalyonlar kadar kf tutmu meteliklere de yer bulunan byk tarafsz sicil dosyasnda hakl olarak bir yeri vardr. Raz olunsun olunmasn, kendine gre bir dilbilgisi de vardr argonun, bir iiri de. Argo, bir dildir. yle bir dil ki, baz szcklerin biimsizliinden haydut Mandrin'in aznda gevelendii, baz szcklerin parlaklndan da Villon'un azndan kt anlalr. u esiz ve nl dize, argo yazlmtr: Mais o son les neiges d'antan?' 'Antan' -ante annum-, Thunes argosunun bir szcdr; geen yl anlamna, genelletirme yoluyla da bir zamanlar anlamna gelir. Bundan otuz be yl nce 1824'teki byk mahkm kafilesinin gidiinden sonra Bicetre Hapishanesi'nin zindanlarndan birinde, kree mahkm bir Thunes (plk) kralnn iviyle duvara kazd u nl sz hl okunmaktayd: Les dabs d'antan trimaient siempre pour la pierre du Coesre. Anlam udur bu cmlenin; "Bir zamanlar krallar gidip hkmdarlklarn takdis ettirirlerdi." Sz konusu kraln dncesinde takdis, krek cezas ekmektir. Ar ykl bir arabann hzla ilerleyiini anlatan decarade szc de, dendiine gre Ama nerede o eski karlar? -272Villon'undur. Villon'a lyktr da... Her hecesinden kvlcm saar bu szck La Fontai-ne'in u hayranlk verici dizesinin btnn ahane bir yansma iinde zetler: Six forts chevawc tiraient un coche.* Salt edebiyat asndan bakacak olursak, argo zerine yaplacak bir incelemeden daha merak uyandran ve daha verimli pek az inceleme vardr. Batan sona, dil iinde ayr bir dildir argo. Hastalkl bir ur, zararl bir a daldr. Kkleri eski Galya gvdesinde bulunan bir bitki, bir asalak meydana getirmitir; bunun uursuz yapraklan da dilin btn bir yann trmanp sarmtr. Bu, argonun birinci yan, genel yan denerr eydir. Ama bu dili, incelenmesi gerektii gibi inceleyenlere, yani jeologlarn topra inceledikleri gibi inceleyenlere gerek bir alvyon tabakas olarak grnr argo. ok ya da az derin kazlna bal olarak, argoda eski halk Franszcasmn altnda tara lehesi spanyolca, talyanca, Akdeniz kylarnn Levanten denilen dili, Msr ve Asya dilleri, ngilizce, Almanca, deiik ekliyle Roman dili, Latince, en sonunda da Bask ve Kelt dilleri bulunur, derin, karanlk, acayip bir oluum. Btn sefillerin katk ve elbirliiyle kurulan bir yeralt binas. Her lanetlenmi soy, kendi katmann brakmtr oraya; her ac kendi tan koymu, her yrek kendi akln atmtr. Hayatn iinden geerek, gidip lmszlkte kaybolan bir yn kt, baya, fkeli ruh, korkun bir szck bii Alt gl at ekiyordu bir arabay. -273minin altnda adeta hi eksiksiz olarak grlebilir. (...) Argonun yukarda belirtilen kkleri dnda, ok daha doal ve dorudan doruya insan kafasndan kma kkleri de vardr: Bunlarn birincisi, szcklerin kendiliinden yaratlmasdr. Dillerin esrarengizlii de burada yatar zaten. Bir eyi, nasl ve niin olduu bilinmez birtakm hayaller uyandran szcklerle belirtmek. Bu, her dilin ilksel esasdr; buna dilin temelindeki granit tadr diyebiliriz. Argoda bu tr szckler pek oktur. Kimin tarafndan ve nasl olduu bilinmeyen bir ekilde, kksz, benzersiz, trevsiz, tek bana, vahi, bazen iren, ifade gc olaanst boyutlara ulaan, canl, tek bana olarak yaratlm szcklerdir bunlar. (...) kincisi, mecazdr: Hem her eyi syleyen, hem her eyi gizleyen bir dilin temel zellii, betimlemelerle dolu olmasdr. Vurgun hazrlayan hrszn, firar tasarlayan tutuklunun iine gizlendikleri bir bilmecedir mecaz. Ve hibir dil, argo kadar bol mecazl deildir. Argoda, hindistancevizinin vidalann skmek, boynunu krmak; kvrmak, yemek yemek; demetlenmek, mahkemeye kmak; fare, ekmek hrsz; mzrak yayor, yamur yayor anlamlarna gelir. Hele u sonuncu deyim, denebilir ki, kendi tarihini yannda tayan eski bir benzetmedir. Yamurun uzun eri izgilerini, XV. yzyldaki cretli piyadelerin kaln eik mzraklarna benzetiyor. Bazen ar-274-

i go birinci dnemden ikinci dneme doru ilerledike, szckler de vahi ve ilkellikten kp, mecazl hale geer; eytan rabouin olmaktan kp, boulanger olur; yani frnc, frna atan. Bu, daha nktelidir ama, o kadar parlak deildir. Corneille'in yannda Racine, Aikhlos'un yannda Euripides gibi bir eydir. Her iki dneme katlan, hem vahi hem de mecazl yaratlm baz cmleler de vardr ki, fantasmalara benzer: Gececiler aydan direk yrtecekler, yani 'serseriler gece at alacaklar.' Bu bir hayaletler topluluu gibi geer insann kafasndan, ne grdnz anlayamazsnz. ncs, anlk are araydr. Buna ihtiya da diyebilirsiniz. Asl dilin srtndan geinir argo. Ondan diledii gibi yararlanr, geliigzel bir ekilde szckler alr; ounlukla da, gereksindii vakit, ksaca ve stnkr bir ekilde deiiklie uratmakla yetinir asl dili. Bazen de argo szcklerle kartrlan gnlk szcklerden, gerekten pek sevimli deyimler ortaya kar: Daha nceki iki enin, kendiliinden yaratl ile mecazn i ie geii sezilir bunlarda. (...) Bozuk yaratll insanlarn dili olduundan ok abuk bozulur argo. Ayrca, daima . bir eyler gizlemek istedii iin, anlaldn, ifresinin zldn sezer sezmez deiir. Bitkilerde olup bitenin tersine, burada gn zerine dt her eyi ldrmektedir. Dolaysyla da argo, durmakszn deierek ve nep yeni batan oluarak srp gider. Hi -275duraklamayan, gizli ve hzl bir alma. Asl dilin on yzylda katettii mesafeyi argo on ylda alr. (...) Bu hareketlilik sonucu, arada bir de eski deyimlerin yeniden ortaya kt grlr. Belirli merkezlerde tutunur bunlar, yeni saylarak kullanlrlar. Ama argonun temel yasas gene de deiikliktir. Bir filozof, durmadan uup dalan bu dili incelemek zere bir an durdurabilse, hem ackl, hem yararl dncelere dalard. nk hibir inceleme ibret verici olmas asndan bundan daha etkili ve daha verimli olamaz. Argonun bir tek deyimi, bir tek trevi yoktur, ki iinde bir ibret dersi, bir kssadan hisse bulunmasn! Bu dilde dvmek demek, "yalancktan yapmak" demektir. Birisi bir hastal dvmekte, yani yalancktan hasta grnmektedir. Gcn hileden alr bu insanlar. Onlarn dnya grnde insan fikri, 'karanlk' fikrinden kesinlikle ayrlmaz. Geceye sorg [sorgue); insana org (orgue): nsan, gecenin bir trevidir, o kadar. Toplumu, kendilerini ldrp bitiren bir ortam olarak, uursuz ve sinsi bir g olarak grme alkanlmdadrlar; zgrlklerinden de, bir insan salndan sz eder gibi sz ederler. rnein, tutuklanan bir adam, onlarn dilinde hasta'dr; mahkm edilen bir adamsa, l. Drt ta duvar arasnda gml bir mahpus iin en korkun ey bir tr dondurucu perhizdir. Bundan dolaydr ki 'zindan'a 'ile ekilen yer' anlamnda kasts [castus) adn -276verirler. O gaml yerde d dnya, dardaki hayat, canayakn bir ekilde yansr daima. rnein mahpusun zincirleri vardr ayaklarnda. Bundan tr siz belki de sanrsnz ki mahpus, ayaklarla yrndn dnmektedir? Hayr; ayaklarla dans edildiini dnr o, yle geirir hayalinden. Ve bylece, zincirini koparmay baarabilirse ilk dnd ey, artk dans edebilecei olur. 'Ege'nin adn, meyhane balosu koymutur nitekim. Onun dilinde 'ad', merkez'dir. Ne derin benzetirme! Haydutun iki ba vardr; birincisi, davranlarn tasarlayan ve mr boyunca ona nderlik eden ba; ikincisi de, ld gn omuzlarnn zerinde -tayaca ba. Dolaysyla, kendisine suu tleyen bana, Sorbon [Sorbonne) adn verir; onun kefaretini deyen, baa da ktk der. 'Serseri' szcn kullanmaz argo, prtk deyip geer. Tersanede krek cezas nedir? Bir lanetlenme atei, bir cehennem. Nitekim forsann ad, a rp demetidir, hapishanenin ad da okul Koca bir ceza sistemini sadece bu szckten hareketle kurabilirsiniz. Krek arklarndan ounun, zel szlkte lirlonfa'lar denilen nakaratlann nereden yetiip serpildiini bilmek ister misiniz? Dinleyin bakn: Paris'te, Chtelet'de byk ve upuzun bir mahzen vard. Bu mahzen Seine Irma'nm dzeyinden sekiz ayak aadayd. Penceresi olmad gibi, en ufak bir hava delii de yoktu. Sadece bir kaps vard, o kadar: nsan girebilirdi bu mahzene, ama hava kesinlikle gi-277remezdi. Bir ta kubbeydi mahzenin tavan, taban ise on parmak kalnlnda amur. Zamannda zemin ta deliydi, ama szan sulardan deme ok gemeden atlayp, rmt. Bu yeralt zindann, yerden sekiz ayak ykseklikte, uzun ve tek para bir kalas boydan boya katediyordu. Yer yer ayak uzunluunda zincirler sarkyordu bu kiriten; zincirlerin ucunda da halkalar vard. Krek mahkmlarn, asl ceza yerleri olan Tou-lon'a gnderinceye kadar ite bu mahzene kapatmaktaydlar: Bo zincirleri karanlkta sallanarak bekleyen o kalasn altna iterlerdi onlar. Sarkan birer kolu andran zincirlerle, ak birer eli andran halkalar bu zavalllar boazlarndan yakalard. ivileyip, orada ylece brakrlard onlar. Zincir ok ksa olduu iin yatamazlard. Kiriin altnda, sanki aslmcasna, kmldamadan dururlard bu karanlk mahzende. Ekmee ve testiye uzanp, yararlanabilmek iin korkun bir aba harcamak zorundaydlar. Yukarda ta kubbe, aada, diz kapaklarna kadar ykselen amur. Dklar baldrlarndan szlrd yere. Yorgunluktan bitkin derlerdi daima. Kalalar kvrlr, dizleri bklrd. Bir nebze dinlenebilmek umuduyla zincire

aslrlar, sadece ayakta uyuyabilirler, halkann bo-masyla her an irkilerek uyanrlard. Bir ksm da uyanmazd hi. amurun iine frlatlan ekmei karnlarn doyurabilmek iin to-puklanyla tutup, bacaklarnn zerinde, yukar doru ite ite ykseltirlerdi ellerine kadar. Ne kadar m kalyorlard bu halde? Bir ay, iki -278ay, bazen alt ay. lerinden biri tam bir yl kald. Kreklerin bekleme odasyd buras. Kraln topraklarndan bir tavan alanlar bile buraya kapatlrd. Ne yaparlard bu cehennem mezarda peki? Diri diri gmlen bir mezarda ne yaplrsa; ark sylerlerdi. nk hi umut kalmayan yerde arklar kalr. Malta sularnda bir kalyon yaklarken, ark duyulurdu krek seslerinden nce. Chtelet'te-ki bu mahzen hapishaneden geen ruhsatsz avc zavall Survincent yle diyor: "Beni uyak'lar ayakta tuttu." iirin bounal. Uyak neye yarar ki? Argo arklann hemen hepsi ite bu mahzende domutur. Montgomery kalyonunun o hazin mi hazin nakarat Ttmaloumisaine, timoulamison Paris'in Grand Chtelet Zindan'ndan kmadr. ou mthi hznldr bu arklarn. Ancak birka neeli, sadece bir tanesi sevecenlik doludur. Kk okunun' Tiyatrosu buras Ne yaparsanz yapn, insan kalbinin lmsz mayas olan ak yok edemezsiniz! Bu karanlk iler dnyasnda, srlar daima saklanr. Herkesin maldr sr. Bu sefiller iinse, aralarndaki birliin temelini oluturan badr: Sim ele vermek demek, bu vahi srnn her bir yesinden bir para koparmak demektir. Nitekim argoda, 'ihbar etme'ye paray yemek denir. hbarc adeta tmnn znden bir eyi ekip almakta, her birinin bir para etiyle beslenmektedir. Oku: Cupido (Roma ak tanrs). -279Bir tokat yemek nedir peki? Sradan mecaz buna, gznde imek akmak der. Argo ise u cevab verir; kandil ya da mum. Bunun zerinedir ki gnlk dil, 'amar' yerine mum szcn de kullanr. Bylece, aadan yukarya doru uzanan bir etkiyle, lye smaz bir yol katederek, mahzenden Fransz akademisine kadar ykselir bu dil ve mumumu yakam diyen plk, unu yazdrr Volta-ire'e: Langleviel La Beaumee yz mumu bir gzel hak etti dorusu. Argoda bir arama tarama, bir kaz; her admda yeni bir keif demektir. Bu garip dilin derinliine incelenmesi, dzenli toplumla, lanetli toplumun kesitikleri o gizemli noktaya ulatrr insan: Argo, kree mahkm edilmi szdr! nsanolunun dnme geleneinde ar-go'nun bu derece aaya itilmi olmas ve kaderin bilinmez gaddarlyla grtlandan smsk balanm bir halde o uurumda srnmeye braklmas: artc olan bu ite! Ey sefillerin zavall dncesi! Bu karanlk iinde debelenen insan ruhunun imdadna hi kimse komayacak, maalesef! lknn mzran daima bo yere mi yardmna arp duracak insan ruhu? Uurumun dibinden ktln dehet saarak geldiini iitmeye, iren suyun altnda lm saan o ba ve o kpk ineyen eneyi, o penelerin, trnaklarn, kabartlarn ylan gibi dalgalanmasn gitgide biraz daha yaknnda grmeye mi mahkm edildi hep? Ve burada hep ksz, umutsuz, bu korkun yaknla-280maya terk edilmi olarak, canavarn belli belirsiz kokusunu ald, rperen, perian ve ezik, karanlklarn kayasna zincirlenmi, o bembeyaz ve rlplak Andromeda'nn m kalmas gerekecek! 3. Alayan Argo ile Glen Argo Grld gibi argo, tamamen, drt yzyl ncesininki gibi, bugnnk de, her szce kimi zaman ackl, kimi zaman rktc bir grnm veren gizemli karanln sembolik ruhuyla doludur. Haydutlar Yata'nda, plk'te, kendilerine zg ktlarla iskambil oynayan -ki bu oyunlardan tenisi gnmze kadar gelmitirbtn o dilenci ve it kopuk takmnn vahi kederi duyulur bu szcklerde. rnein, sinek sekizlisinde, zerinde kocaman sekiz yonca yapra olan byk bir aa resmi vard; bu, ormann fantastik bir ekilde canlandnlyd. Bu aacn dibine yaklm bir atete, bir avcy ie geirmi kzartan tavan grlmekteydi; arkada, bir baka atein zerinde de duman tten bir kazan, kazann iinde de bir kpek ba vard. zerinde kaaklarn kzartlaca- odun ynlanyla, iinde sahtekrlarn kay-natlaca kazanlar, iskambil ktlarnn stne izerek yaplan bu misilleme kadar hazin bir ey olamaz. Argo lkesinde, dncenin brnd eitli ekillerin hepsinde, arkda, alayda, hatta tehditte hep o gsz ve yorgun karakter gze arpar. Btn arklar -ki bunlarn bazlarnn melodileri bugn -281de elimizdedir- insan alatacak kadar alakgnlllkle dolu ve dokunakldr. Hrszlar, zavall hrsz takm diye anlr hep; oldumo-las gizlenen tavan, kaan fndk faresi ve uup giden ku olarak betimlenirler. Bu arklarda pek az szlanlr, i ekmekle yetinilir ou zaman. niltilerinden biri bize kadar ulamtr: nsanlarn babas olan Tanr'nn, nasl olup da ocuklarna ve torunlarna ikence edebildiini ve kendisi de ikence grmek-sizin onlarn haykrlarn iitmeye nasl katlanabildiini kesinlikle anlamyorum. Sefil, dnme frsat bulabildii her seferinde, kendini yasa karsnda kltr ve toplum karsnda elimsizletirir. Kann st yatar, yalvarp yakarr, acnmak ister: Kendine hakszlk yapldn bildii hissedilir hemen.

Geen yzyln ortalarna doru bir deiiklik oldu. Hapishane sarklan, hrsz naka-ratlan bir eit kstahla brnd. Alayp szlayan mature'nin yerini larifla ald. Gerekten de on sekizinci yzyln hemen btn krek ve forsa arklarnda eytani ve muammal bir nee grlr. Ve hep u tiz, u fosforlu bir ltyla aydnlanm gibi gzken nakarat iitilir: Mirlababi surlababo Mirliton ribonribette, Surlababi miriababo, Mirliton ribonribo. Mahzende ya da bir orman kuytusunda birini boazlarken sylenen ark nakaratyd -282bu. Ciddi belirti. On sekizinci yzylda bu kederli snfn o kadim melankolisi kaybolmaya yz tutar. Onlar artk glmeye balarlar. Tann ile ve kralla alay bile ediyorlar. Fransa Kral XV. Louis'e 'Pantin Markisi' adn takyorlar. Neredeyse neeli olduklan bile ileri srlebilir. Vicdanlannn arln artk hissetmez gibidirler. Hafif bir k yaylmaktadr bu sefillerden. Karanln bu iler acs temsilcileri, artk sadece eylemlerin ie yaramaz cretini deil, zihnin kaygsz cretini de gs-terebiliyorlar. Cani olduklan duygusunu yava yava yitirdiklerinin ve kendilerine tam pek farknda olmasalar da, dnrler arasnda bile destek bulmaya baladklannvbe-lirtisidir bu. Hrszln ve yamann yava yava doktrinlere ve felsefelere de szp gemeye baladnn ve eer son anda bir artma hareketi araya girmezse, yaknda verimli bir rn beklenebileceinin belirtisidir bu. Bir an duralm hele. Kimi sulamaktayz biz burada? On sekizinci yzyl m? O yzyl felsefesini mi? Elbette hayr. On sekizinci yzyln yapt salkl ve iyi bir yapttr. Diderot bata olmak zere, ansiklopedistler, Turgot bata olmak zere fizyokratlar, Voltaire bata olmak zere filozoflar ve Rousseau bata olmak zere topistler; ite drt kutsal takm. nsanln a doru hzla ilerleyiini onlara borluyuz. lerleyiin drt ana ynne doru yryen insan trnn drt ncs-dr bunlar; Diderot gzele, Turgot yararlya, Voltaire doruya, Rousseau adaletliye doru. Ama filozoflann yannda ve altnda safsatac-283lar, sofistler vard: Salkl bitki rtsne bulam zehirli otlard bunlar, bakir ormann iindeki zehirli bitkilerdi. Cellat, adalet saraynn avlusunda yzyln byk kurtarc kitaplarn atee verirken, bugn unutulmu yazarlar, kraln da izin ve desteiyle, garip bir ekilde dzen bozucu olan ve sefiller tarafndan hararetle okunan birtakm yazlar yaynlamaktaydlar. artc bir ayrnt: Bir prens tarafndan finanse edilen sz konusu yaynlarn bazlar Gizli Kitaplkta bulunmaktadr. Bu derin, ama inkr edilen olgularn yzeyde farkna vanlamyordu. Bazen bir olgu iin en byk tehlike, o olgunun karanlndan gelir. Karanlkl da yeraltnda oluundan. Btn yazarlar arasnda ve ynlarda, en salksz dehlizi kazan belki de Restif de la Breton-ne'du o ada. Btn Avrupa'da yaanan bu olay Almanya'da, br lkelere oranla daha fazla ykntya yol at. Schiller tarafndan nl dram Haydutlafda zetlenen; belirli bir dnem boyunca Almanya'da hrszlk ve yamaclk, mlkiyete ve emee kar bir protesto olarak ykseldi; baz yanltc ve yanl, grnte doru, ama gerekten sama fikirlere szd; bu fikirlerle rtnp, soyut bir ad ald ve teori oldu ve bylelikle, karm hazrlayan temkinsiz kimyaclarn ve ila olarak kabul eden ynlarn haberi bile olmakszn, alkan, acl ve drst kitleler arasnda rabet buldu. Byle bir olgu ne zaman ortaya karsa ksn, ciddidir. Istrap, fkeyi dourur ve refaha erien snflar krleirken ya da uyku-284ya dalarken, talihsiz snflarn nefreti bir kede hayal grmekte olan zavall bir beyinde bir meale yakverir ve toplumu incelemeye koyulur o kimse; nefretin incelenmesi ne korkun eydir! Bir vakitler kyl ayaklanmas diye adlandrlan o korkun sarsntlar ite byle doar. Salt siyasal alkantlar birer ocuk oyunu gibi kalr bunlarn yannda; nk bunlar, ezilenin ezene kar mcadelesi deildir artk, huzursuzluun refaha kar ayaklanmasdr. Ve o zaman btn her ey alt st olur, devrilir. Kyl ayaklanmalar, halk depremleridir. On sekizinci yzyl sonunda muhtemelen Avrupa'da tetikte bekleyen bu tehlikeyi Fransz Devrimi, o snrsz doruluk ve drstlk eylemi yetiip nledi ite. Kl kuanm idealden baka bir ey olmayan Fransz Devrimi dimdik ayaa kalkt ve bu ani hareketle ktln kapsn kapatp, iyiliin kapsn am oldu. Soruyu cevaplam oldu bylece; gerei ortaya karm, irkef yok etmi, yzyl arndrm, halka ta giydirmi oldu. Denilebilir ki, insan, ona ikinci bir ruh vererek, hukuku vererek, onu ikinci kez yaratt. On dokuzuncu yzyl onun yaptn miras almtr ve imdi bu yapttan yararlanyor. Nitekim bugn, biraz nce iaret ettiimiz felaketin olmas imknszdr. Byle bir tehlikeden bugn sz aan krdr, korkan da budala! Kyl ayaklanmasnn asdr devrim. -285Devrim sayesinde toplumsal koullar deiti. Artk feodaliteye ve kralla zg hastalklar kanmzdan sklp atld. Yapmzda Ortaa diye bir ey kalmad. Korkun sarsntlarn birdenbire ortal sard,

ayaklarmzn altnda souk bir grltnn karanlk ilerleyiini iittiimiz, kstebek yuvalarnn uygarln yzeyini istila ettii, ortal maaralarn kaplad ve yerden iren canavar balarnn fknp kt alan geride braktk. Devrim duygusu, bir ahlak duygusudur. Hukuk duygusu ve anlay gelitike, grev duygusu ve anlay da geliir. Herkesin yasas zgrlktr ve zgrlk, Robespierre'in o hayranlk verici tanmna gre; bakasnn zgrlnn balad yerde biter. 1789'dan beri btn halk, yceleen bireyde geliip yayld. Alktan len insan, kendi iinde Fransa'nn onurunu hissediyor. Vatandan onur ve gururunun ykseklii bir i zrhtr. Hakkna kavuup da, a da kavumam yoksul kimse yoktur. zgr olann vicdan rahat, drsttr. Oy veren, hkm srer. rmeye, yozlamaya baklk buradan kaynaklanyor ite; hastalkl zlemler bu sayede zararsz hale getirilebiliyor; ar tutkular karsnda gzler bundan dolay kahramanca kapanabiliyor. Devrim yle taze hava katt ki lkemize, 14 Temmuz ya da 10 Austos gibi bir kurtulu gnnde ayaktakm sokaa dklyor artk. Ia kavuan ve byyen kalabalklarn ilk l: 'Hrszlara lm!' oluyor. 1848'de Tuileri-286es Saray'nm eyalaryla ykl furgonlarn koruyan kimdi? Evet, Saint-Antoine Mahal-lesi'nin aputulan; paavralar iindeki muhafzlar korudu hazineleri. plak ayaklaryla otuz milyonluk krallk tacnn nnde nbet tuttular. Szn ksas, kyl ayaklanmalar tarihe kart artk. Bu konuda hl umut besleyenler iin zgnm. Son etkisini de gsterip ykld o eski rknt ve bir daha siyaset alannda kullanlamaz. Kzl hayaletin byk zemberei krld. Bugn bunu herkes biliyor. Korkuluk korkutmuyor artk. Kular alt, rahata tnyorlar zerine. Burjuvalar da glp geiyor. 4. ki Grev; Gzetlemek ve Ummak Bu byledir de, her trl sosyal tehlike ortadan kalkm mdr? phesiz hayr. Artk kyl ayaklanmas olmayacak kesinlikle. Toplum bu bakmdan gvence altndadr. Kan tepesine kmayacak bir daha. Ama imdi soluk alp verme ekliyle ilgilenmek gerekiyor. Beyin kanamas korkusu kalmad, ama verem hl karmzda duruyor. Toplumsal veremin ad da; sefalet. Yldrm arpmasyla da lr insan, iin iin kemirilip, yenerek de lr. Tekrarlamaktan bkp usanmayacaz; her eyden nce, ksmetsiz ve acl ynlar dnmek, onlarn aclarn dindirmek, yklerini hafifletmek, onlar aydnlatp sevmek, ufuklarn amak, eitim ve renim olanak-287i lan yaratmak, tembellik deil, alma konusunda rnek olmak, zenginlii snrlamaks-zn yoksulluu snrlamak, geni kamu ve halk etkinlik alanlar amak, Briaree gibi zayf ve gszlere drt bir yandan uzanacak yzlerce ele sahip olmak, kolektif kudreti; btn yoksullar iin atlyeler, btn yetenekliler iin okullar ve btn zekiler iin la-boratuvarlar ama yolunda harekete gemek, creti artrp, zahmeti azaltmak, grevle hakk dengeli klmak, abaya zevk, ihtiyaca doyumu katmak, sosyal aygttan strap ve cehalet iinde olanlar yararna daha ok aydnlk ve daha ok refah salmas iin almak gerekiyor. Kardee ykmllklerin ilki ite bu. Ama egoist yrekler de bilmeli ki, bu, siyasal zorunluluklarn da ilkidir. Ve hemen syleyelim, btn bunlar bir balangtr ancak. Gerek sorun udur; almann bir yasa olabilmesi iin, nce bir hak olmas gereklidir. Israr etmeyeceiz, buras yeri deil. Doann kayrc olmas lsnde, toplum da ngrl olmaldr. Entelektel ve ahlki gelime, maddi iyilemeden hi de daha az gerekli deildir. Bilmek bir dayanaktr insan iin, dnmek bir ilk zorunluluktur, hakikat ve doru da, tpk ekmek gibi bir besindir. A midelere olduu kadar, a zihinlere de acmalyz. Ekmeksiz kald iin can ekien bir vcuttan daha da ackl olan ey, kszlktan len bir ruhtur. Btn ilerleme, zmler bulma eilimiyle yol alyor. Bir gn arp kalacaz. Sefalet -288blgesinden insan tr ykseldike, derindeki tabakalar kendiliinden kacaktr. Sefaletin ortadan kalk, basit bir dzey ykselmesi yoluyla gerekleecektir. Bu mutlu zmn gerekleeceinden phe edersek yanl yaparz. Gemiin de henz olanca gcn koruduu dorudur. aknlk verici bir ekilde genleiyor o kadavra. Yryp gelmeye balyor. Muzaffer gibi grnmekte stelik. Kr inanlar denilen ordusuyla, despotizm denilen klcyla ve cehalet denilen bayrayla ilerliyor. Son zamanlarda bir dizi sava kazand. Tehdit ediyor, keyifle srtyor, kaplarmza dayanm durumda ama biz gene de umudumuzu yitirmiyoruz. Biz ki inanlyz, bizi ne korkutabilir? Irmaklar nasl gerileyemezse, fikirler de gerileyemez. Ama gelecei istemeyenler bu konuda iyi dnmelidir, ilerlemeye hayr derken, mahkm ettikleri gelecek deil, kendi kendileridir. Gemi denilen karanlk hastala tutulmaktalar. Yarn reddetmenin bir tek ekli vardr: lmek.

imdi, bedenin mmkn olduu kadar ge lmn, ruhunsa hi lmemesini arzu ediyoruz. Muamma szn syleyip zlecek, evet, sfenks konuacak, problem zlecektir. On sekizinci yzyln balatt halk dediimiz yapt, on dokuzuncu yzyl tarafndan tamamlanacaktr, hi pheniz olmasn! Evrensel refahn gelip yerlemesi, ilahi biimde kanlmaz bir olgudur. Sonsuz byklkteki itici gler insan -289hayatn ynetir ve bunlar insanl mevcut bir tarihsel dnemde mantk aamasna, yani dengeye, yani hakseverlie yneltirler. Toprak ve gkyznden oluma bir g kyor insanlktan ve onu ynetiyor, bir mucizeler yaratcs bu g. Bilimin de yardmyla, sradan bir bakla olanak d gibi grnen elikili problemler karsnda panie kaplmyor. Gnn birinde Dou ile Bat'y bir mezarn dibinde yz yze getiren ve imamlarla Bona-parte'a byk piramidin iinde diyalog kurduran bu gizemli ilerleme gcnden ok byk iler beklenebilir. Bu arada, zihinlerin ileri doru o muhteem yrynde kesinlikle mola, duraklama ve durma olmamal. Toplumsal felsefenin temelinde bilim ve bar duruyor. Antagoniz-malann incelenmesi yoluyla fkeleri datp ortadan kaldrmak; toplumsal felsefenin amac ite budur ve sonucu da ite bu olmaldr. Arar, gzlemler ve zmler bu felsefe; sonra yeni batan oluturup kurar. ndirgeme ynetimiyle i grr: Nefreti karp atar nndeki her eyden. Bir toplumun insanlarn zerine ken rzgrla sarslp uuruma yuvarland pek ok kere grld. Halklarn ve devletlerin uradklar kazalarla doludur tarih. Treler, yasalar ve dinler: Gnn birinde frtna kve-riyor birden hepsini silip spryor. Hint, Kaide, Pers, Asur, Msr uygarlklar birbiri ardnca gp gittiler. Niin? Bilmiyoruz. Sebepleri neydi bu felaketlerin? Kesinlikle bilmiyoruz. Kurtanlamaz myd bu toplumlar? -290Kendi hatalarnn kurban m oldular? Bu korkun lmlerdeki intihar pay nedir? Btn bu sorular cevapsz. lme mahkm uygarlklar glgeler gelip rtyor. Battklarna gre suyun zerindeydiler, btn syleyebileceimiz bundan ibaret. Babil, Ninova, Tarsus, Tebai, Roma denilen o muazzam gemilerin, yzyllar denilen dev dalgalarn ardndan, gemi denilen okyanusun dibini boyla-ylann rkntyle kark bir aknlkla seyrediyoruz: Karanlklarn btn azlarndan fkran korkun soluun fleyiiyle devrilip gidiyorlar, evet. Ama orada karanlk varsa, burada da aydnlk var. Eski uygarlklarn hastalklarn bilmiyoruz ama kendi uygarlmzn sakat yanlarn pekl bilmekteyiz. Onun zerine her yerde k tutma hakkmz var. Gzelliklerini seyrettiimiz kadar, biimsizliklerini de aa karabiliyoruz. Aryan yerini yoklamaya giriiyoruz hemen; acy saptadktan sonra nedenine eiliyoruz, bu da bizi ilacn kefine gtryor. Yirmi yzyln yapt olan uygarlmz hem bir canavar, hem bir harikadr ve kurtarlmaya deer. Ve kurtarlacaktr. Onun acsn gidermek az i midir? Baardk bunu yava yava. Aydnlatmay da baarmaktayz. Sosyal felsefenin btn almalar bu amaca doru ynlendirilmelidir. Bugn byk bir grev dyor dnre; kulan dayayp, uygarl dinlemek. Tekrarlyoruz; bu dinleme, yreklendirici, cesaret verici olmaktadr. Acl bir dramn sadece perde arkas olan u sayfalan, yreklendirme konusunda srar ederek kapatmak is-291temekteyiz. Sosyal lmlln altnda hissettiimiz, insann lmszldr. Halk hastalklar ldrmyor insan. Gelecek, gelecek mi? Bunca korkun karanl grdke, bu soruyu kendi kendimize yneltmeye hak kazanmaktayz. Bencillerle sefillerin i karartc karlamas. Bencillerin orada nyarglar var, zengin eitiminin karanlklar, gittike artan bir kendinden geme itah, bunaltc bir refah aknl, kimilerinde ac ekenlerden nefret etmeye kadar varan bir ac ekme korkusu, amanszca bir doygunluk arzusu, ruhu kapatacak derecede ikin bir benlik var. Sefillerde ise kskanlk var, tekilerin zevk iinde yaadn grmekten doan kin, insann hayvan yannn doyumlara doru derin sarsntlarla uzanlar, sisle rtl kalpler, hzn, ihtiya, zorunluluk, kaamazlk, kirli ve basit cehalet var. Gzlerimizi gkyzne doru kaldrmaya devam etmek gerekir mi acaba? Orada seer gibi olduumuz kl nokta, snecek noktalardan m? dealin byle kck, tek bana, belli belirsiz, parlak, ama evresine ylm btn o muazzam siyah tehditlerle kuatlm olarak derinliklerde yitip gittiini grmek elbette korkun bir ey. Ama gene de biliyoruz ki, ayn ideal, bulutlarn kocaman azlan iindeki bir yldzdan daha fazla tehlike altnda deil. -292SEKZNC KTAP SEVNLER VE ZNTLER 1. Her Yan Ik: Eponine'in, Magnon tarafndan yollanm olduu Plumet Soka'nda oturan gen kz demir parmakln ardndan bakp da, snr tanmaz sokaktaki haydutlar oradan uzaklatrmakla ie baladn, ardndan Mari" us' oraya gtrdn, sonra da Marius'n -demiri mknatsa, da sevgilisinin evinin yaplm olduu talara doru iten o gle srklenerek- tpk Juliette'in bahesine giren Romeo gibi, Cosette'in bahesine

girdiini anlamtr okur. Hatta Marius'n girii, Romeo'nunkinden de kolay olmutu. nk Romeo, bir duvara trmanmak zorundayd; oysa Marius, parmaklktaki pasl yuvasndan yal insanlarn dileri gibi sallanp duran demir ubuklardan birini hafife zorlayp ka-nvermiti. nce yapl olduundan rahata geti aralktan. Sokakta hemen hibir zaman hi kimse olmad ve Marius da baheye zaten yalnz geceleri girdii iin grlme tehlikesi yoktu. Bir pcn bu iki ruhu nianlad o kutlu ve tanrsal andan itibaren Marius, her akam geldi oraya. Hayatnn o dneminde -293Cosette, kendi zevkinden baka bir ey dnmeyen, rezil bir adamn eline dm olsayd eer, perian olup gitmiti. Her eyiyle kendilerini veren cmert insanlar vardr hani; Cosette de onlardan biriydi ite. Kadn ycelten yanlarndan biri de, kendini teslim edebilmesidir. Mutlaklk kazand o dorukta ak, iffetin soylu bir krlemesiyle karmaklar. Ne trl tehlikelerle kar karya bulunduunuzu bir bilseniz ey gnl yce kadnlar! Sizin verdiiniz yrektir ou zaman, bizim ald-mzsa beden. Yreiniz sizde kalr ve rpere-rek seyredersiniz onu karanlkta. Akta orta yol yoktur; ya mahveder insan, ya kurtarr. nsann tm yazgs bu ikilemden ibarettir ite: Mahvolu ya da kurtulu; hibir zorunluluk ak kadar kanlmaz bir ekilde karmza koyamaz bu ikilemi. Hayattr ak, eer lm deilse. Beiktir, ayn zamanda tabut. Ayn duygu hem evet, hem hayr der insan kalbinde. Tann'nm yaratt insan kalbi, en fazla k ve en fazla karanlk saandr. Cosette'in karsna kan akn, ite o kurtaran aklardan biri olmasn istemiti Tanr. 1832 ylnn btn o Mays ay boyunca her gece o kk, bakmsz bahenin her gn biraz daha byyp, gzel kokular saan otlan zerinde tm saflk ve tm masumluklardan meydana gelmi, gkyznn tm mut-luluklanyla donanm, insanlardan ok, ba-meleklere yakn, tertemiz ve drst, akla sarho, karanlklar iinde birbirleri iin ldayan o iki sevgili vard. Marius'n banda -294bir ta varm gibi geliyordu Cosette'e; Mari-us'e de, Cosette'in ba bir nur aynasyla ev-riliymi gibi gelmekteydi. Birbirlerine dokunuyor, bakyor, ellerini alp okuyor, smsk sanlp ylece kalyorlard. Ama bir snr vard ki, onu kesinlikte amyorlard. Sayg duy-duklanndan deil, byle bir snnn varlndan habersiz olduklanndan. Bir set hissediyordu Marius, Cosette'in saflyd bu; Cosette de bir destek hissediyordu, o da Marius'n drstlyd. lk pck, ayn zamanda son pck olmutu. O andan sonra Marius, dudaklanni Cosette'in eline ya da earbna ya da salanna dedirmekten teye gememiti. Bir kadn deildi onun iin Cosette, bir par--' fmd. Kokluyordu onu. Hibir ey yoktu gen kzn reddettii, delikanlnn talep ettii bir ey de yoktu. Cosette mutluydu, Marius doygun. Bir ruhun, bir ruhla kamamas diye bileceimiz bu byl hal iinde yaamaktaydlar. ki bekretin maneviliin bannda o szlere smaz ilk kucaklamasyd bu. Jung-frau zerinde karlaan iki kuuydular. Akn bu saatinde kendinden geiin snrsz gc karsnda ehvetin kesinlikle sustuu bu saatte Marius, melek yrekli saf Marius, Cosette'in giysisini ayak bileinin hemen stne kadar dahi kaldrmaktansa, tm safln ineyip, bir fahienin koynuna girmeyi gze alabilirdi. Bir seferinde, ay nda, yere dm bir eyi almak iin eilmiti Cosette ve yakas hafife alm, boynunun alt ksm ortaya kar gibi olmutu. Gzlerini br yana evirmiti Marius. -295Neydi peki bu iki varlk arasnda olup biten ey? Hi denecek kadar basit bir ey; tapyorlard birbirlerine. Geceleri, iinde bulunduklar bahe onlara canl ve kutsal bir yermi gibi geliyordu. evrelerinde tm iekler ayor ve onlara kokularn yolluyorlar di; onlar da ruhlarn ap ieklere serpmekteydiler. Bu iki masum varln evresinde bitkiler, zsuyu ve sarholukla dolup titriyordu. Ve onlar, birbirlerine aalan rperten ak szleri sylyorlard. Neydi peki bu szler? Sz deil, soluktu bunlar. Birer soluk sadece. Bu soluklar, btn o doay heyecana bomaya yetiyordu. nsann, aalarn altnda rzgr tarafndan alnp datlan dumanlan andran bu konumalan bir kitapta okumu da olsa, anlamakta glk ekecei byl bir kudretti. Ruhtan taan ve bir saz gibi onlara elik eden o ezgiyi kann iki sevgilinin mnltlanndan, bir glge kalr geriye. Nasl olur? diyeceksiniz, hepsi bu kadar m bunun? Bu kadar, evet. ocuka taklmalar, tekrarlar, bir hi iin glmeler, bo ve anlamsz szler. Ama bunlar, ayn zamanda dnyann en ince ve en derin, sylenmeye ve dinlenmeye en deer eyleridir! Bu bo, sudan eyleri, bu geliigzel szleri hayat boyunca hi iitmemi ve hi sylememi olan insan, bir ahmaktr ve kt bir insandr. "Biliyor musun..." Titriyordu Cosette. (Btn bu hay huy iinde ve o gksel bekret sayesinde ne biri, ne de teki nasln -296bilmeden, kendiliklerinden sen demeye balamlard birbirlerine.) "Biliyor musun? benim adm Euphrasie."

"Euphrasie mi? Yok canm, senin adn Cosette." "Hayr, hayr! Cosette, ben kkken ylesine taklm bir ad. Ama asl adm Euphrasie. Yoksa sen Cosette'i, Euphrasie'den daha ok mu seviyorsun?" "Ama... Daha ok seviyorum, evet." "yleyse ben de daha ok seviyorum. Gerekten de gzel bir ad bu Cosette! Bundan byle hep Cosette de bana..." Ve gen kzn ekledii glmseyi, bu diyalogu tadna doyulmaz bir ak arks haline getirmekteydi. Bir baka seferinde de ona uzun uzun baktktan sonra yle demiti: "ok gzel, ok yakkl, ok zeki, ok akll, ok bilgili, benden kat kat daha bilgili bir insansnz msy. Ama u bir tek szle size meydan okuyorum; seni seviyorum!" Ve Marius, gklere umutu adeta; yldzlar tarafndan okunan bir iir dinlemi gibiydi. Ya da ksrd iin srtna vuruyor ve yle diyordu: "ksrmeyin msy. Benim evimde, benim iznim olmadan ksrlmesinden holanmam. ok irkin bir ey bu, ksrp, beni telalandrmak! yi olman istiyorum senin, nk her eyden nce, sen iyi olmazsan, ben ok mutsuz olurum. Elimde deil, ne yapaym?" Ve tek kelimeyle Tannsal bir gzellikteydi. -297Bir seferinde de Marius, Cosette'e yle dedi: "Dnebiliyor musun ki, uzun bir sre ben, senin adnn Ursule olduunu sandm!" Btn gece boyunca gldler buna. Bir baka konumann tam orta yerinde de hayknverdi Marius: "Bilsen, bir gn de ben, Luxembourg Par-k'nda, bir sakat haklayacaktm az kalsn!" Devam edemeyip, durdu burada. Cosette'e jartiyerinden sz etmesi gerekiyordu; bu da olanak dyd onun iin. Bilinmeyen bir yan yana geli, bir srtn sz konusuydu ve bu olaslk karsnda o masum, muazzam ak, kutsal bir dehetle geriliyordu. Cosette'le birlikte yaanacak hayat baka hibir ey olmakszn byle tasarlyordu Marius: Her gece Plumet Soka'na gitmek, parmakln gevek demir ubuunu yuvasndan karmak, bu bankn zerinde dirsek dirsee verip oturmak, yapraklarn arasndan henz inmeye balayan gecenin ldaym seyretmek, pantolonunun diz kvrmn Cosette'in geni yayvan eteiyle yanda klmak, iaret parmann trnan okamak, ona sen demek, ayn iei koklamak ...birbirinin ard sra, sonsuza kadar durmakszn koklamak. Bu arada bulutlar geiyordu balarnn zerinden. Her esite rzgr, gkyznden kopard bulutlardan ok daha fazla d koparp gtrmekteydi insanlardan. Bu neredeyse yabani denecek kadar tertemiz aka hi mi apknlk karmyordu yani? Karyordu elbette. Sevdiine 'kompliman -298yapmak', onu okamann bir ilk eklidir; kendi kendini snayan bir yan cesaret gsterisidir o. Pee zerinden kondurulan bir pce benzer kompliman. ehvet, gizlenmekle birlikte, acnn tadn katar ona. Yrein karsnda ehvet, daha iyi sevebilmek iin gerilemektedir. Btn hayat, insanlk, delikanlnn elinden gelen tm olumlu eyler karyordu Marius'n hayal ykl yaltaklanmalarna. Maarada sylenendi bu, yatak odasnda sylenecek olann bir nszyd. Marius, mrlt halinde bir sesle: "Ah, bilsen ne kadar gzelsin sen!" diyordu. "Cesaret edemiyorum sana bakmaya. Onun iindir ki, seni sadece seyrediyorum. Bir ba, bir ltufsun bana. Neyim var, bilemiyorum. Sen yrrken, eteinin altlan perian ediyor beni. Sonra, hani dncelerini bana araladnda ne kadar byleyici bir kla ykanyor ortalk! aknlk verici bir ekilde akln dilini konuuyorsun sen! Bazen bir ryamsn gibime geliyor. Konu, ne olur! Seni dinleyeceim hayranlk iinde. Ah, Co-sette! ok garip bir ey bu ve tadna doyulmaz bir ey! Deli gibi deil, deliyim ben gerekten! Ve siz, tapmlas bir varlksnz matmazel. Mikroskopta ayaklann, teleskopta da ruhunu incelemekteyim." Ve Cosette cevap veriyordu: "Geen her dakikada seni biraz daha sevdim." Bu diyalogda olduu gibi, sorular ve cevaplar doal olarak hep akn evresinde tkezleyip duruyor; ama sonunda hacyatmaz gibi ayaklan stne dikiliyorlard. -299Cosette'in btn kiilii batanbaa saflk, yrei temizlik, saydamlk, aklk, klk-t. Cosette iin berrak diyebilirdiniz. Bir nisan ve gn douu duygusu uyandryordu grenlerde. Gzlerinde i vard. Cosette afak nn kadn ekline girip younlam olanyd. Marius zaten tapyordu ona, hayran olmasndan daha doal ne vard! Ama iin aslnda, manastrdan henz km olan bu kk kz, zaman zaman alabildiine gerek ve zarif eyler sylemekteydi byk bir kavrayla. Cvlts, konuma oluyordu. Hibir konuda aldanmyordu, amaz bir sezgisi vard. Bu amazl yreinden alr kadn. Hi kimse hem doru, hem derin eyler sylemesini bir kadn kadar beceremez. Tatllk ve derinlik; ite kadn, ite gkyz.

Bu dopdolu mutluluk iinde her an yalarla buulanyordu gzleri. Ezilmi bir bcek, bir yuvadan dm bir kuty, krlm bir ab dal zntye bouyordu onlan ve hafif melankoliye bulanan cokulan ancak byle bilenmekteydi. Akn en nde gelen belirtisi, bazen katlanlmaz hale gelen bir duygulanmadr. Ve bunun yan sra -btn bu elikiler, akn imek oyunlardr- durup durup glmekteydiler. lerinden tap gelen bir glle, tam bir zgrlk iinde. Ve ylesine itenlikle, ylesine teklifsizce glyorlard ki, bazen iki erkek ocuk havasna brnyor-lard. Gelgeldim, iffetle sarho yreklere ra-300men insann doas asla unutturmaz kendini, hep oradadr. Kaba ve yce hedefiyle oradadr hep ve ruhlar ne kadar masum olursa olsun, en edepli babaa konumada bile k bir ifti, bir ift dosttan ayran o gizemli ve tadna doyulmaz nans hemen sezersiniz. Tannlatnyorlard birbirlerini. Srekli ve deimez olan da varl koruyordu. Seviir, glmser, glr, el ele ve parmak parmaa tutuur syleirsiniz, ama btn bunlar sonsuzlua ve lmszle engel deildir. Gecenin iinde, grubun iinde, grnmezin iinde, kularla ve gllerle birlikte saklanr iki k, karanlkta, gzlerinin iine yerletirmi olduklan yrekleriyle bylerler birbirlerini; fsldarlar, hafif hafif konuurlar. Ve btn bu zaman boyunca sonsuzluu, bitimsiz yldz salnmlan doldurmaktadr. 2. Eksiksiz Mutluluun Verdii Badnmesi Mutluluktan akna dnm ve rkm bir haldeydiler, bulank ve kopuk yayorlard. Tam o srada Paris'i kasp kavuran koleradan haberleri bile yoktu rnein. Btn srla-nn amlard birbirlerine, ama bu al, adlarn sylemekten teye gememiti pek. Marius, ksz olduunu, adnn Marius Pont-mercy olduunu, avukat olduunu, hayatn kitabevleri iin birtakm eyler yazarak kazandn, babasnn albay ve bir kahraman olduunu, ok zengin olan bykbabasyla -301arasnn ak olduunu sylemiti Cosette'e. Bir de, baron olduundan sz etmiti biraz; ama bu, Cosette'in zerinde hibir etki yaratmamt. Marius baron? Anlamamt gen kz. Baron szcnn ne anlama geldiini bilmiyordu. Marius, Marius't, o kadar! Co-sette de ona, Petit-Picpus Manastn'nda byyp yetitiini, tpk Marius'n annesi gibi, kendi annesinin de lm olduunu, babasnn Fauchelevent adnda ok iyi bir insan olduunu, fakir fukaraya ok yardm ettiini, ama kendisinin bir fakir hayat yaadn, ondan hibir ey esirgemeyip, kendisini her eyden yoksun braktn sylemiti. in garibi, Marius'n Cosette'i grmeye balayal beri iinde yaad senfoni leminde en yakn gemi bile onun iin ylesine bulank ve uzak bir hale girmiti ki, gen kzn anlatt eyler yetmi de, artmt ona. O viranedeki gece macerasndan, Thenardierler-den, yanktan, babasnn garip tavrndan ve daha da garip kandan ona sz etmek aklna bile gelmedi. Bir sre iin unutmutu btn bunlar. Sabah ne yaptn, nerede kahvalt ettiini, kiminle konutuunu bile akam hatrlamyordu; onu btn br dncelere sar klan arklar vard kulanda, sadece Cosette'i grd anlarda yayordu. O vakit de gkyznde olduu iin, yeryzn unutmasndan daha doal bir ey olamazd. Maddeye smaz, ehvetlerin dile gelmez arln tayorlard birlikte. k denilen bu uyurgezerler zaten hep byle deiller midir? Ne yazk! Btn bunlar duymam olan -302var mdr diye bir an gelip klr bu gk mavisi lemden ve niye hayat sonra da devam edip gider? Neredeyse dnmenin yerini tutar sevmek. Ak, btn br eyleri ateli bir ekilde unutmaktr. Gelin de tutkuyla mantktan sz an! Nasl ki gkmekaniinde kusursuz bir geometrik ekil yoksa, insan kalbinde de mutlak mantksal zincirlenme yoktur. Coset-te'le Marius iin, Marius'le Cosette'in dnda hibir ey yoktu. Bir ukura yuvarlanmt evrelerinde evren. Bir altn dakika iinde yayorlard. Ne nnde ne de arkasnda hibir ey yoktu bu dakikann. Cosette'in bir babas olduunu bile zar zor hatrlyordu Marius. Beynindeki kamama her eyi silip gtrmt. Nelerden sz ediyordu peki bu klar? Grm olduumuz gibi, ieklerden, leyleklerden, batan gneten, doan aydan, btn nemli eylerden. Her eyi sylemilerdi birbirlerine. Bir tek ey kalmt: Her ey. klarn her eyi hitir, ama baba, gereklikler, o batakhane, o haydutlar, o macera neydi, btn onlar? Gerekten yaand m o kbus? Hayr! Sadece ikisi vard ve tapyorlard birbirlerine. Baka hibir ey yoktu dnyada, olamazd. Arkamzda, cehennemin yokolu-vermesi pek mmkndr ki, cennete geliin blnmez bir paras olsun! Cin iblis gren var m hi? Var m byle bir ey? Grnce, korkudan titrenir mi? Kimbilir. Pembe bir bulut var imdi btn hepsinin zerinde. Evet, bu iki k byle yayorlard ite; doadaki btn inanlmazln ortasnda, yce-303de. Ne cehennemin en dibinde ne de Tann'nm bulunduu gkyz katnda insanla melek arasnda, irkefin zerinde, esirin altnda, bulutta. Ucu ucuna etle kemik, tepeden trnaa ruh ve cokuydular. Yerde yryemeyecek kadar incelip ycelmilerdi oktan, ama gk mavisine karp gidemeyecek kadar da insanlkla yklydler henz. kelmeyi bekleyen atomlar gibi askdaydlar. Alnyazsnn alan dndaydlar

grnte. Dn, bugn, yarn denilen n bilmiyorlard. Hayranlk, geveklik, dalgalan iindeydiler. Bazen sonsuza kaabilecek kadar hafif hissediyorlard kendilerini; lmsz uua hazrdlar adeta. Bu sallan iinde uyank uyuyorlard. Tinseli yklenmi olan gerein grkemli baygnl! Cosette'in olanca gzelliine ramen Mari-us, onun nnde gzlerini yumuyordu bazen. Ruha bakmann en iyi ekli, gzlerini yummaktr. Bunun kendilerini nereye gtreceini dnmyordu Marius'le Cosette. Gidecekleri yere oktan gelmi gibi gryorlard birbirlerini. nsanlarn garip iddialarndan biri de, akn bizi ille de bir yerlere gtrmesini istemektir. 3. Glge Balangc Btn olup bitenlerden habersizdi Jean Valjean. Marius'ten biraz daha az hayal dkn olan Cosette, en akrakt yine hep; bu da Je-304I an Valjean'n mutlu olmasna yetiyordu. Cosette'in kaygl dnceleri, ruhunun Mari-us'n hayaliyle dolu oluu, o tertemiz gzel alnnn esiz saflndan hibir ey eksiltmiyordu. Bakirelerin aklarn, meleklerin zambaklarn tadklar gibi tad adayd Cosette. Dolaysyla da Jean Valjean'n ii rahatt. Hem sonra biliyordu ki kendi aralarnda anlam olan iki k iin hibir sorun yoktur; onlarn akn bulandrabilecek bir nc kii, belirli birtakm nlemlerle safd braklabilirdi daima. Nitekim Cosette'den Jean Valjean'a hibir itiraz ykselmiyordu. Gitmek mi istiyordu? Elbette babacm. Kalmak m istiyordu? Aman ne iyi. Geceyi Cosette'in yannda-m geirmek istiyordu yoksa? Mutluluklarn en by! En ge saat onda kendi odasna ekildii iin, yle gecelerde Marius, saat ondan sonra ve ancak Cosette'in d merdiven kapsn atn iittiinde giriyordu baheye. Hi phesiz, gndzleri Marius'n yzn gren olmuyordu. Marius'n varln bile unutuyord Jean Valjean. Sadece bir keresinde, bir sabah unlar sylemiti Cosette'e: "Srtnda beyaz bir leke var senin!" Bir gece nce, cokunluk iinde Marius duvara yaslamt Cosette'i; leke oradan geliyordu. Erken yatan ve iini bitirince uykudan baka bir ey dnmeyen ihtiyar Toussaint de, tpk Jean Valjean gibi habersizdi her eyden. Evin iine kesinlikle ayan atmyordu Marius. Cosette'le birlikte olduklar vakit d -305merdivenin yanmdaki bir girintinin iine girip oturuyor, bylece sokaktan grlp, iitil-meksizin saatlerce oturuyorlard orada. ou zaman hibir ey konumuyorlard zaten; aa dallanna bakarak dakikada belki yirmi kere birbirlerinin elini skmakla yetiniyorlard. Byle zamanlarda birbirlerinin hayali iinde ylesine erimi oluyorlard ki, ayak ularna yldrm dse farkna varmazlard. Duru ve saftlar. Hep birbirinin ayn olan bembeyaz saatler iinde yayorlard. Bu tr aklar, zambak yapraklanyla gvercin tylerinden oluan bir koleksiyona benzer. Sokakla aralarnda bahe uzanyordu. Marius, her giri knda, durumun farkna varlmamas iin demir parmakln ubuunu zenle yerine takyordu yine. Genellikle gece yansna doru oradan ay-nlmakta ve Courfeyrac'a gitmekteydi. Courfeyrac: "nanr msnz ki, bizim Marius, sabaha kar birlerde dner oldu artk eve!" diyordu Bahorel'e. Bahorel, buna: "N'eylersin?" diye cevap veriyordu. "Her gen papazn iinde bir iblis yatar!" Bazen Courfeyrac, kollarn gsnde aprazlama kavuturuyor, ciddi bir havaya brnyor ve: "Yoruluyorsunuz delikanl!" diyordu Mari-us'e. Pratik bir adam olan Courfeyrac, Mari-us'n byle durup dururken bir grnmez cennete dtn pek hayra yoramyordu. -306Durumu gereklii iinde bilmek iin sabrszlanmakta ve zaman zaman Marius' sktrmaktan da geri kalmamaktayd. Nitekim bir sabah yle bir uyarmada bulundu Marius'e: "Azizim," dedi. "Ay'da yayor gibi bir duygu uyandnyorsun bende. Dler lkesinin sabun kp bakentinde yayor gibisin. nad brak da syle, ad ne kzn." Ama hibir ey konuturamamaktayd Marius'. Trnaklarn skseler sylemezdi o heceden oluan esiz ad; Cosette'i. Gerek ak, afak gibi kl, mezar gibi sessizdir. Ne var ki, Courfeyrac'm gznde Marius'teki deiiklik yle zetlenebilirdi: Ik saat bir suskunluu vard delikanlnn. Marius ile Cosette, o tatl mays ay boyunca u dipsiz mutluluklan tattlar i ie. Sadece ve sadece, sonradan sen diyebilmek iin atmak ve siz demek birbirlerine. Kendilerini hi mi hi ilgilendirmeyen insanlar hakknda ve en ince aynntlanna va-nncaya kadar uzun uzun konumak; bylece, ak denilen bu byleyici operada librettonun hemen hibir nem tamadn bir kere daha ispatlamak.

Marius asndan, Cosette'in giysiler hakknda konumasn dinlemek. Diz dize verip, Babylone Soka'ndan geen arabalann sesine kulak kabartmak. Uzaydaki ayn yldz ya da otlann arasndaki ayn ate bceini birlikte dnmek. Birlikte susmak; konumaktan da byk bir haz kaynadr bu. -307Vs., vs. Ve btn bu arada eitli terslikler de yola km, yaklamaktayd. Bir akam Marius, Invalides Bulvan'ndan gelmekteydi randevuya. Her zamanki gibi ba eik yryordu. Tam Plumet Soka'nn kesini dnecekken, yan banda bir ses iitti: "yi akamlar Msy Marius." Ban kaldrp bakt ve hemen tand Epo-nine'i. Garip bir duyguya kapld birden. Onu Plumet Soka'na getirmi olan bu gen kz o gnden sonra ne dnm ne de grmt. Eponine, tamamyla kp gitmiti aklndan. Ona sadece minnet borcu vard; ona borluydu u anki mutluluunu, ama yine de onunla karlamak rahatsz etmi, skmt Marius'. Tutkunun ve akn, saf, mutlu olduu vakit insan bir yetkinlie gtrdne inanmak hatadr; sadece unutmaya gtrr insan, grm olduumuz gibi. Bu durumda kt olmay unutur insan, ama iyi olmay da unutur. Minnet, grev, temel ve canl anlar, btn hepsi uup gider. Bir baka zamanda Marius, Eponine'e kar ok daha baka davranabilirdi. Tepeden trnaa Cosette'le dolu olduundan, bu Eponine'in Eponine Thenar-dier olduunun, babasnn vasiyetnamesinde yazl bir ad tadnn ve birka ay nce olsa bu ad iin kendini seve seve feda edebileceinin farknda bile deildi henz. Olduu gibi gstermekteyiz Marius'. Akn ruhuna sat gz kamatrc aydnlk altnda babas bile grnmez hale giriyordu. -308Belli bir aknlk iinde cevap verdi: "Aaa! Siz misiniz Eponine?" "Niye bana 'siz' diyorsunuz? Size bir ey mi yaptm yoksa?" "Yooo, hayr," dedi Marius. Gerekten de, kzgnlk ve fke yle dursun, en ufak bir krgnl bile yoktu ona kar. Yalnz, Cosette'e "sen" derken, Eponine'e "siz" demekten baka bir ey yapamayacan kesinlikle biliyordu. Susuyordu. Haykran bir sesle konutu Eponine: "Sylesenize, ne oluyor size?" Durdu birden. Bir vakitlerin bu kaygsz ve atak kz, imdi gerekli szleri bulamyordu anlalan. Glmsemeyi denedi, baaramad. "Peki yleyse," diyebildi ancak. Yeniden sustu ve bir sre gzleri yere eik olarak kald. Sonra birdenbire: "yi akamlar Msy Marius," dedi. Ve uzaklat oradan. 4. Kanck ngilizcede Yuvarlanr, Argoda Havlar Ertesi gn 3 Haziran'd. 3 Haziran 1832. O devirde Paris'in ufkunda yamur ykl bulutlar gibi asl duran vahim olaylardan tr, zellikle belirtilmesi gerekli bu tarihin. Akam oktan olmutu: Ve Marius, iinde hep ayn cokuyla, gene ayn yolu izlemekteydi. Caddenin aalan arasndan kendisine doru ilerleyen Eponine'i grd birden. ki -309gn st ste fazlayd artk. Hzla geri dnd, yol deitirip, Monsieur Soka'na sapt; oradan kacakt Plumet Soka'na. Bunun sonucu, Eponine'in onu Plumet Soka'na kadar izlemesi oldu. Byle bir eyi o gne kadar hi yapmamt; Marius'le karlama frsatn bile gzetmeksizin onu grmeyi tesadflere brakmakla yetinmiti hep. Sadece dn konumay denemiti onunla. Eponine onu izliyordu, evet. Marius de bunun farknda deildi. Parmakln ubuunu kaldrp, baheye szldn grd: "Vay canna!" dedi. "Eve giriyor!" Parmakla yaklap, ubuklar yoklad ve Marius'n yerinden kard ubuun yokluunu hemen fark etti. Ksk ve karanlk bir sesle mrldand: "te bu i baka, kzm!" Parmakln tam komu duvara bititii kedeki duvara oturdu. Grnmez bir muhafz gibiydi o karanlk kede. Bir saate yakn bir zaman hi kmlda-makszm ve hi ses karmakszm kald orada. Dnceleriyle ba baayd. Saat gecenin onuna doru, Plumet Soka-'nda oturan ve evine ge kalm yal bir burjuva, parmaklk boyunca ilerleyerek gelip de, onun bulunduu keye yaklanca, bouk ve tehdit dolu bir ses iitti:

"Her geceye buraya geliyorsa, hi amam!" evresine baknd adam, kimseyi gremedi. O karanlk keye bakmaya da cesaret edemeyip, hzland korku iinde. Hzlanmak-310la ok iyi etmiti. nk birka dakika gemeden, birbirlerinden ayr ve belirli aralklarla duvar boyunca ilerleyen alt adam girdi sokaa. Bunlara ilk bakta bir devriye kolu da diyebilirdiniz. Adamlardan en nde ilerleyeni, bahenin parmaklna ulanca durdu ve brlerini bekledi. Birka saniye sonra hepsi bir araya gelmilerdi. Alak sesle konumaya koyuldular kendi aralarnda: "Yer, ite buras," dedi birisi. Bir bakas sordu hemen: "Macun ve elmas da sende deil mi?" "Evet." Sanki karnndan konuur gibi sesi olan birisi: "Parmaklk kolay," dedi. "Neredeyse dklecek." "Daha iyi ya ite!" kinci adam sylemiti bunu. Devam etti: 'Testerenin altnda czrdayp durmaz, bir an nce keser atarz." O ana kadar azn hi amam olan altnc adam, ubuklar teker teker yoklaya-rak, demir parmakln dayankllk derecesini snamaya giriti. Tpk biraz nce Eponine gibi, Marius'n yerinden oynatt ubua kadar geldi bylece. Tam o ubuu tutaca srada karanln iinden birdenbire frlayp ortaya kan bir el yapt koluna. Sonra da gsnn ortasndan iddetle geriye itildiini hissetti adam. Ayn anda bouk bir ses iitti: -311"Bahede bir kpek var!" Solgun benizli bir kzn, karsnda, ayakta durduunu grd adam. Her umulmayan olayn verdii iddetli heyecanla irkildi. Tyleri diken diken oldu. Korkuya kaplan vahi hayvanlarn dayanlmaz ekilde iren bir grnm vardr ve onlann korkmu halleridir asl korkun olan. Geri ekilmiti adam. Kekeleyerek ve kendi kendine konuur gibi sordu: "Kim bu llk?" "Kzn." Gerekten de Thenardier ile Eponine kar karryaydlar. Eponine, beklenmedik ekilde ortaya kar kmaz, br be adam da sessizce ve gece insanlarna zg, sinsi ve ar admlarla yaklamlard. Claquesous, Gueulemer, Ba-bet, Montparnasse ve Brujon'du bunlar. Ellerinde ne olduu pek fark edilmeyen aletler vard. Gueulemer, hrszlarn 'maymuncuk' dedikleri eri demir manivelalardan biriyle oynuyordu. Thenardier, alak sesle ne kadar barabi-lirse o kadar bararak: "Vay anasn!" dedi. "Ne aryorsun burada sen? Delirdin mi yoksa? Bizden ne istiyorsun?" Eponine glmeye balamt. Babasnn boynuna sarld: "Sadece burada olduum iin buradaym sevgili babacm!" dedi. 'Talarn zerine oturup dinlenmek yasak m yoksa? Asl sizin burada bulunmanz tuhaf, yle deil mi? Ni-312ye yle duruyorsun babacm? psene beni! Seni grmeyeli ne kadar uzun zaman geti! Demek dardasm?" Eponine'in kollarndan kurtulmaya abalarken Thenardier, "yi dorusu!" diye mnl-danmt. "Tamam ite, bana sarlp ptn. Dardaym, evet. Yani, grdn gibi ierde deilim. Tamam! Hadi imdi yollan bakalm!" Ama Eponine gitmeye hi de niyetli deildi; onu brakmyor, tersine, adama daha sk sarlyordu. Bir yandan da soru yadrmaktayd: "Bu ii nasl basardn babacm? Sahi, nasl basardn? Oradan kurtulabilmek ancak ok akll insanlarn harcdr, yle. deil mi? Ne olur anlat bana! Sonra annem nasl? Nerede annem, babacm? Tanr akna, hepsini syle bana!" "Annen de iyi," diye homurdand Thenardier. "Daha dorusu, bildiim yok! Hadi artk brak yakam! Git diyorum sana, git!" Ama gen kz brakmyordu onu: "Gitmek istemiyorum babacm," dedi mark ocuk sesiyle. "Sen beni bandan savmak istiyorsun, ama dn ki ben tam drt aydr senin yzn grmedim! zin ver de doya doya sanlaym sana!" Zorla sarld adamn boynuna. Babet: "f be!" diye sylendi. "Artk iyice can skt!"

Gueulemer: "Elimizi abuk tutalm!" dedi. "Bakarsn bir aynasz gemeye kalkar yoldan!" Kamndan konuan, bir ark tutturmutu: -313Bayram deil seyran deil Bu pmeler byle nedir? Eponine haydutlara dnd: "Aaa! Bak hele kimler de varm," dedi. "Msy Brujon bu! Bu da Msy Babet! Vay anasn! Gnaydn Msy Claquesous! Yoksa beni tanmadnz m Msy Gueulemer? Ya sen naslsn Montparnasse?" Thenardier sabrszlkla: 'Tandlar, tandlar!" dedi. 'Tanmaz olurlar m hi! Ama artk yeter! yi akamlar ve gnaydn, tamam artk! Hadi rahat brak bizi ve imdi git!" Montparnasse: 'Tilkilerin i vakti, tavuklarn deil!" dedi pis bir sesle. Babet ekledi: "Buraya almaya geldik, gryorsun!" Eponine, Montparnasse'n elini tutmutu. Montparnasse: "Dikkatli ol!" dedi. "Sustalm ak, elini keseceksin!" Eponine, alabildiine tatl bir sesle konutu: "nsanlara gvenmek gerekir sevgili Montparnasse!" diyordu. "Ben bu konuda kimbilir belki de babama ekmiimdir. Olay aydnlatma iini bana verdiler Msy Babet. Evet, evet, Msy Gueulemer!" Eponine'in klhanbeyi argosu kullanmad hemen fark ediliyordu. Marius' tandndan beri o korkun dil gen kz iin katlanlmaz bir ey olup kmt. -314Gueulemer'in aniden yakalad sert parmaklarn, bir iskelet elini andran kupkuru, kemikli ve zayf elinin iinde skarak devam etti konumaya: "Aptal olmadm ok iyi bilirsiniz. Genellikle de inanrsnz bana. Size bir hayli hizmetim dokundu, yle deil mi? te imdi de taze bilgi veriyorum size; bo yere tehlikeye atyorsunuz kendinizi, yemin ederim ki bu evde size i yok!" Gueulemer, kendinden emin bir sesle: "Sadece kadnlar oturuyor bu evde!" dedi. "Hayr, buradan tand onlar." Babet, tam o srada aalarn zerinde fark ettii, tavan arasnda dolaan bir Eponine'e gstererek: "Ama bak, amdanlar daha tanmam!" dedi. Henz yatmam olan ve tavan arasna amar sermeye gelen Toussaint'di bu. Son bir abayla konutu Eponine: "yi, gzel de, bunlar ok fakir insanlar," dedi. "Metelie kurun atan cinsinden! Tamtakr bir virane buras!" Thenardier: "Cehennem ol git buradan abuk!" diye bard bouk bir sesle. "Evi alt st ettikten, bodrumu st kata, tavan arasn aaya tadktan sonra, iinde neler olduunu syleriz sana! Paralarn altn m, gm m, yoksa bakr m olduunu o zaman renirsin!" Kz hoyrata itip teye gemiti. Eponine, Montparnasse'a dnd: -315"Sevgili dostum Msy Montparnasse!" dedi. "Siz arbal bir insansmzdr, girmeyin ltfen ieri!" "Dikkat et, elin kesilecek!" diye cevap verdi Montparnasse. Thenardier, kararl bir tavrla: "ekil git surdan kz!" dedi. "Brak da, erkekler i grsn!" Montparnasse'n yeniden yakalam olduu elini brakt Eponine ve o da kararl bir tavrla sordu: "Demek bu eve ille de girmek istiyorsunuz? Demek kararlsnz?" Kamndan konuan adam: "Eh, bir para!" diye cevap verdi srtarak. "Peki yleyse," dedi. "Ben de girmenizi istemiyorum!" , Alt adamn alts da aknlk iinde duraklamt. Kamndan konuan adam srtmyordu artk. "Arkadalar, beni iyi dinleyin!" diye devam etti kz. "Sorun bambaka! Size doruyu syleyeceim artk. Bu baheye deil girmek, daha kapya dokunduunuz takdirde avazm kt kadar barrm, belediye avularn arrm buraya, kapy yumruklar, ierdeki -leri uyandrrm ve altnz birden yakalatrm! Anlald m?" Thenardier, karnndan konuan adamla Brujon'a doru dnerek:

"Vallahi yapar!" dedi alak sesle. Eponine, ban sallayarak: "Hem de nce babamdan balarm!" dedi. -316Sinsice yaklamakta olan babasna dnd hafife: "Yaklarken dikkat etsen hi fena olmaz!" Thenardier, kendi kendine konuur gibi homurdand: "Nesi var acaba bunun? Neyine gveniyor?" Geri ekilirken: "Pis kpek!" dedi. Glmeye balamt Eponine. Hem de katla katla glyordu: "yle olsun bakalm!" diye cevap verdi Thenardier'ye. "eri girmek yok! Sonra ben kpek kz deil, kurt kzym. Ama siz de alt kiisiniz, gryorum elbette. Gryorum ve umurumda bile deil." Bir yandan kahkahalarla glyor, bir yandan da konumaya devam ediyordu. "Siz erkeksiniz. Alt erkek! yi ya ite, ben de kadnm. Ne olmu yani! Hem sonra sizler beni ok iyi tanrsnz! Bu eve giremezsiniz diyorsam, giremezsiniz demektir. nk ben bu eve girmenizden holanmyorum. Yaklaacak olursanz havlarm hemen! Syledim size; burada kpek benim. Umursadm bile yok sizi! Hem artk canm skyorsunuz, kalkp gidin buradan, hadi! Nereye cannz ekerse gidin, ama buraya gelmek yok! Yasakladm bu evi size. Siz baklarla, ben terliimle. Ama zarar yok, isterseniz yle bir yaklan da grelim bakalm!" Bunu sylerken haydutlara doru bir adm atm ve durmutu. Gerekten rknt veren bir hali vard. Glmeye koyuldu birden: -317"Kesinlikle korkmuyorum sizden! Bu yaz ala talim edeceim, evet; kn da belki donacam souktan, ne kar yani! u erkekler de, kk kzlar korkuttuklarn sanrlar hep, nereden gelir acaba bu aptallklar? Aaa, yle ya! Kfr bastnz vakit karyolann altna saklanan o zavall metresleriniz veriyor size bu duyguyu... Ama bana skmez, hibir eyden korkmam ben, hibir eyden, anlyor musunuz!" Sustu ve ban bir an iin babasna doru evirdi Eponine: "Senden bile!" Sonra hayalet gzlerini andran kanl gzlerini br haydutlarn zerinde gezdirerek konutu ar ar: "Bir de bakarsnz, Plumet Soka'nn kaldrmlarnda babamn kamasyla kevgire dnm bir halde yatar bulurlar beni yarn. Bir yl sonra da bulabilirler Saint-Cloud lamlarnda ya da Cygnes Adas'nda, bir yn kokumu sprntyle boulmu kpek leleri arasnda! Ne olmu yani, ne kar?" Devam edecekti, ama szn kesmek zorunda kald; kuru ksrk nbeti tutmutu birden. Darack, zayf gsnden kesik hrltlar halinde kyordu soluu. Ama bu uzun srmedi. Toplad kendini ve konutu yeniden: "Bir lm yeter, anlyor musunuz? Herkes koar gelir buraya! Siz alt kiisiniz, tamam. Ama ben herkesim!" Ona doru bir harekette bulundu Thenar-dier. -318"Yaklama!" diye bard Eponine. Hemen durmutu haydut. Tatllatrmaya alt bir sesle: 'Tamam, tamam, yaklamyorum," dedi. "Bu kadar yksek sesle konuma, ne olur kzm! Hem sonra anlamyorum, neden bizim almamza engel oluyorsun? Bizim de hayatmz kazanmamz gerek, yle deil mi? Hi baba sevgisi kalmad m artk sende?" Eponine: "Canm skyorsun ama!" demekle yetindi. "Ama kzm, bizim de yaamamz gerekli. Karnmz doyurmazsak, nasl yaarz?" Eponine'in cevab ksa ve kesindk "Geberin!" Bir trk tutturarak bahe kapsnn dibine oturdu sonra: Kollarm, yle tombul Bacaklarm da dzgn Ama yok artk zaman Dirseini dizine dayamt, enesini avucu-na. Kaytsz bir tavrla ayan sallyordu. Zayf kprck kemikleri grnyordu yrtk elbisesinden. Biraz ilerdeki sokak feneri onu tamamen aydnlatyordu: Bu kk kzdan daha kararl bir kimse grmek, dorusu zordu. Alt haydut, Eponine karsnda uradklar yenilginin aknl iinde, fenerin altna ekilip bir toplant yaptlar. Utan ve fkeyle durmadan el kol hareketleri yaptklar, omuz silkip, yolu tekmeledikleri grlyordu. Epo-nine'se vahi bir bakla szyordu onlar. -319Babet:

"Bu ite bir bit yenii var muhakkak!" dedi. "Durup dururken niye byle davransn yani? Yoksa k m? Bu ii karrsak yazk olur dorusu! ki kadn, bir de arka avluda oturan yal bir adam. Btn ev halk dediin topu topu bu ite! Perdelerin gzelliine diyecek yok. Pintinin teki olmal ihtiyar. Ben buradan iyi i kacana kalbm basarm arkadalar!" Montparnasse balad konumaya: "Bu i tamamdr yleyse! Siz ieri girip balayn almaya. Ben burada kzla kalrm ve en ufak bir harekette bulunacak olursa..." Fenerin na doru hafife kaldrarak, ak tuttuu sustaly gsterdi. Her istenileni yapmaya hazr duygusunu uyandran bir sessizlik iinde duruyordu Thenardier. Elebalar Brujon'du anlalan. Grm olduumuz gibi, 'i'i ortaya atan oydu. Ama yleyken, daha hi konumamt. Dnceli bir tavr vard. Hibir eyden korkmazl, hibir engelin nnde gerilemezlii ile n salmt Brujon. Srf kabadayln anndandr diyerek bir polis karakolunu soyuu efsane gibi'anlatlrd. iir yazmas, beste yapmas da vard stelik. Bu da ona fazladan bir saygnlk salamaktayd. "Sen bir ey demeyecek misin Brujon?" Babet'ydi bunu soran. Brujon sustu gene. Birka saniye sonra ban sallamaya balad. Bir sre devam etti sallamaya. Sonunda yle konutu: -320"Ben yle dnyorum; bu sabah kavga etmeye hazr iki pis herifle karlatm, imdi de ngar karmaya hazr bir kz kyor yoluma. Ktye alamet bunlar! Durmayalm hi, gidelim buradan!" Hzl admlarla uzaklamaya koyuldular. Montparnasse: "Eer brakm olsalar, ban ucundan bir para tattnrdm o kk zilliye!" diye mrldanyordu. "Ben kesinlikle yle bir ey yapamam," dedi Babet. "Bir kadna mmkn yok el kaldramam!" Sokan kesinde durup, ksk sesle u gizemli konumay yaptlar: . "Bu gece nerede yatacaz peki?" "Pantin'in* altnda elbette..." "Parmaklkl kapnn anahtar zerinde mi Thenardier?" "Elbette zerinde!" Onlar gzden karmam olan Eponine, geldikleri yola geri saptklarn grr grmez kalkt ayaa. Duvarlar ve evler boyunca arkalarndan seirtti ve caddeye kadar izledi onlar. Haydutlar orada birbirlerinden ayrldlar. Bu alt erkein, karanlklarn iine dalp adeta eridiklerini grd Eponine. 5. Gece Olup Bitenler Haydutlar gittikten sonra Plumet Soka, her geceki sakinliine kavumutu yeniden. Plumet Soka'nda u akp geen olaylar, bir Pantin, Paris. -321orman artmazd kesinlikle. Byk aalar, baltalk aalar, fundalklar, i ie gemi dallar, yksek otlar, hepsi kaygl ve kukulu bir hayat yaar bunlarn. Vahi kaynama, burada gzle grlmeyenlerin birden ortaya klarn salar. nsann altnda yer alan, sislerin arasndan belirip gelerek insann stnde yer alandan ayrt edilir burada. Biz canllarn bilmediimiz eyler de, yine burada, gecenin koynunda arpr dururlar birbirleriyle. Yrtc doann, iinde doast bir yan sezinledii baz yaklamalardan rkt fark edilir hemen. Birbirlerini ok iyi tanmaktadr karanln gleri. Aralarnda gizemli dengeler vardr. Ele gemez olan eyden daima korkagelmitir peneler. Kana susayan hayvanslk, hep av ardnda koan a ve doymak bilmez itahlar, trnaklar ve ene kemikleriyle silahlanm, kayna da, hedefi de sadece mide olan igdler, btn bunlar bir kefenin altnda dolaan ve onlara dehetli bir hayat sryormu etkisi yapan duygusuz, dsel izgilere bakar ve kokusunu alrlar onlarn. Salt maddeden ibaret olan btn hayvansal eyler, bilinmez bir yaratkta derlenen sonsuz karanlkla atmaya girmekten mthi rkerler. yledir: Geidi tkayan bir karalt, gl ya da gsz olan, o saat durdurur vahi hayvan. Maaradan kp gelen, mezardan kp gelenin karsnda aresizdir daima; arr, afallar, korkar, dehete der. Uursuz ve lmcl olan, yrtc ve amansz olan kesinlikle yener. Yollarna kan bir gulyabaninin karsnda kurtlarn yapt tek i, geri ekilmektir. -3226. Marius, Cosette'e Adres Verecek Kadar Gereki Oluyor Hani o insan yz tayan dii kpek bahe kapsnda nbet tutar ve bir baka deyile; alt haydut, bir gen kzn karsnda yenilgiyi tadarken, Marius de Cosette'in yanndayd. Gkyz bylesine parlak yldzl ve bylesine canayakm, aalar bylesine duyarl, otlarn kokusu bylesine ie ileyici olmamt hi. Ve hibir zaman kular bundan daha tatl bir cvltyla uykuya varamam, hibir zaman evrensel huzurun temelindeki uyumlar bundan daha denk dmemiti-akn gizli mziine ve hibir zaman Marius, bundan daha tutkun, bundan daha mutlu, bundan daha cokun olmamt.

Gelgeldim Cosette'i zgn bulmutu Marius. Cosette alamt. Kpkrmzyd gzleri. Birlikte dalm olduklar olaanst ryann zerine ilk buluttu bu. "Neyin var senin?" Marius'n ilk sz bu olmutu. "Hi," diye cevap vermiti gen kz ona. Sonra titreyerek merdivenin yanndaki srann zerindeki oturmu; Marius de titreyerek onun yanma, her zaman oturduu yere otururken aklamt: "Babam bu sabah hazr olmam syledi bana! leri dolaysyla belki de buradan gitmemiz gerekecekmi." Tepeden trnaa rpermiti Marius. mrn sonuna ulaanlar iin lmek, git-323mektir; mrn bandakiler iinse gitmek, biraz da lmek anlamna gelir. Marius, alt haftadan beri her gn azar azar, biraz daha, derece derece sahip oluyordu Cosette'e. Maddesel sahip olula hibir ilikisi bulunmayan bir sahip olutu bu; ok daha derin bir sahip olu. Bir vesileyle belirtmi olduumuz gibi, ilk akta bedenden ok daha nce ruha sahip olunur. Ve bazen de ruh hi mi hi elde edilemez. Faublaslar ve Prudhommelar unu ekliyor bu konuda hemen: nk ruh diye bir ey yoktur. Ne mutlu ki bu ac alay, Tann'ya bir kfr olmaktan teye gereklik tamyor! Dediimiz gibi, Cosette'e sahipti Marius; ruhlarn sahip olduu gibi sahipti. Btn ruhuyla evreliyor, kuatyordu onu; akl almaz bir inan ve kskanlkla zaptediyordu. Glne, soluuna, kokusuna, o masmavi gzlerinin esiz ltsna, teninin eliyle dokunduu zamanki yumuaklna, boynundaki o gzelim bene ve btn dncelerine, duygularna, aklndan geen her eye sahipti onun. Uykuya dalmadan nce bile birbirlerini dnmeye sz vermilerdi; tutmulard da bu szlerini. Dolaysyla Marius, Cosette'in btn ryalarna da sahipti. Gen kzn ensesindeki kck sa kvrmlarna bakyordu durmadan; arada bir de soluuyla dokunuyordu onlara ve bunlarn her birinin kendisine ait olduunu sylyordu iin iin. Cosette'in kulland ne varsa; kurdelesini, eldivenini, kolkapaklanm, ayakkablarn, hep kendisine ait kutsal eylermi gibi seyrediyor ve tapyordu onlara. -324Gen kzn salarna geirdii sedef taraklarn da sahibi olduunu dnyor; dahas, yeni belirmeye balayan ehvetin bulank ve bouk kekelemeleri ona: "Bir tek eridi, orabnn bir tek ilmei, korsesinin tek bir kvrm yok ki sahibi sen olmayasn!" diye fsldyordu. Cosette'in yannda, malnn, eyasnn yanndaym, hem efendisinin hem klesinin yanndaym gibi hissediyordu kendini. Ruhlarn karlkl olarak ylesine benimsemi, o derece birbirine geitirmilerdi ki, imdi tutup da geri almak isteseler, hangisi, hangisinin bilip karamazlard. "Bu benim." "Hayr, benim o." "Yemin ederim ki yanlmaktasn. te bu benim." "Sen, o senin- sanyorsun, ama aslnda benim." Marius, Cosette'in bir parasyd, Cosette de Marius'n. Cosette'in kendi iinde yaadn hissediyordu Marius; Cosette'e sahip olmak, soluk alp vermekten farkszd onun iin. "Buradan gitmemiz gere-kecekmi!" szleri, ite bu derin inancn, bu snrsz egemenliin ortasna dmt birdenbire. Gerein amansz sesi: "Cosette senin deil!" demiti ona. Uyanmt Marius. Belirtmi olduumuz gibi, alt haftadr hayatn dnda yaamaktayd ve imdi "gitmek!" szc, onu adeta yumruklayarak hayata dndryordu. Syleyecek hibir ey bulamad ilkin. Delikanlnn ellerinin birdenbire buz gibi kesildiini hissetti Cosette, o kadar. Ve: "Neyin var?" diye sordu. Marius, ylesine alak sesle cevap verdi ki, ancak iitebildi Cosette: -325"Ne dediini anlayamyorum." Bir daha anlatt Cosette: "Bu sabah babam her eyi toplamam, hazr olmam, bana verecei amarlarn bir sanda yerletirmemi syledi. Bir i gezisi yapmak zorundaym, gidecekmiiz. Kendim iin byk, onun iin de kk bir sandk bulmam, btn bunlar da bir hafta iinde hazrlamam syledi. Belki de ngiltere'ye gidecekmiiz." "Ama bu korkun bir ey!" diye haykrd Marius. O anda Marius'n gznde hibir iddet ve g uygulamasnn, en korkun ve zalim zorbalarn hibir irenliinin, Busiris'in Ti-beris'n, VIII. Henry'nin hibir eyleminin alaklkta ve vahette bu giriime denk olmas mmkn deildi. Buna, yani; Msy Fauche-levent'in ileri dolaysyla kzn ngiltere'ye gtrmesine! Titreyen bir sesle sordu: "Peki, ne zaman gidiyorsun?" "Bilmiyorum." "Ne vakit dneceksin?" "Bir ey sylemedi." Ayaa kalkmt Marius. Souk bir sesle sordu: "Gidecek misiniz Cosette?" Gzel gzlerini birdenbire derin bir kayg brd Cosette'in. aknlk iinde:

"Nereye?" dedi. "ngiltere'ye." Tekrarlad sorusunu hemen: "Gidecek misiniz?" "Niin 'siz' diyorsun bana?" -326"ngiltere'ye gidecek misiniz diye soruyorum!" Ellerini kavuturdu Cosette: "Elimden ne gelir ki?" "Demek gideceksiniz, yle mi?" "Babam giderse?" "Gideceksiniz demek?" Cevap vermedi Cosette, Marius'n elini tuttu sadece ve skt: Marius: "Peki," dedi. "yleyse ben de baka yere giderim." Bu szn ne demeye geldiini kavramaktan ok, hissetti Cossette. Yz bembeyaz kesildi karanlkta. Kekeledi: "Ne demek istiyorsun?" Marius, nce ona bakt, sonra da gzlerini ar ar gkyzne doru kaldrd: "Hi!" dedi. Yeniden gen kza baktnda, kendisine glmsediini grd onun. Sevilen kadnlarn glmseyiinde geceyi aydnlatan bir k vardr. "Ne kadar budalayz!" dedi Cosette. "Bir fikrim var." "Nedir?" "Biz gidersek, sen de gelirsin! Nereye gideceimizi bildiririm sana. Gideceim yere gelir ve beni bulursun!" imdi artk tamamyla uyanmt Marius. Yeniden gecenin iine dnmt: "Sizinle mi geleyim?" diye sordu bararak. "Sen deli misin? Bunun iin para gerekir, benimse meteliim yok! ngiltere'ye git-327mek, yle mi? u anda ben, tam bilmiyorum ama, senin tanmadn bir arkadama, Co-urfeyrac'a on altndan fazla borluyum. frank bile etmez eski bir apkam, n dmeleri kopuk bir elbisem var. Gmleim yrtk iinde, dirseklerim delik, ayakkablarm su alyor. Alt haftadr bunlar dnyorum hep. Sana hi almadm Cosette! Sefilin biriyim ben! Sen beni sadece karanlkta grdn iin akn veriyorsun, gn nda grsen, elime sadaka verirsin. ngiltere'ye gitmek! Ne diyorsun sen? Benim pasaport alacak param bile yok!" nndeki aaca atld. ki kolu bann zerinde, aln aaca dayal, derisini zedeleyen gvdenin sertliine ve akaklarn zonklatan atee aldr etmeden, hareketsiz, her an devrilmeye hazr bir umutsuzluk heykeli gibi durup kald orada. Uzun bir sre kmldamad. Byle uurumlarda sonsuza kadar kalnr. Dnd nihayet. Bouk, yumuak, kederli ve knk bir ses iitmiti. Arkasnda hkran Cosette'in sesiydi bu. Dnceye dalm olan delikanlnn yannda uzun sredir alamaktayd. Ona yaklat Marius. Diz kt nnde. Ar ar yere kapanarak, giysisinin altndan belli belirsiz kan ayann ucunu alp pt. Hi ses karmad Cosette, engel olmad ona: zgn, boynu bkk bir Tanra gibi, akn tapnmasn kabul ettii anlar vardr kadnn. "Alama," dedi Marius. Mrlty andran bir sesle konutu Cosette: -328"Mademki ben gidiyorum, sen de gelemi-yorsun." "Beni seviyor musun?" Cosette, gzyalar arasnda hkrarak, ancak cennette iitilebilecek olan u szle cevap verdi: "Sana tapyorum." Marius, anlatlmaz bir okaya benzeyen ses tonuyla: "Alama," dedi yine. "Benim hatrm iin alama. Syle, alamayacaksn deil mi?" Cosette sordu bu sefer: "Sen, beni seviyor musun?" Marius, onun elini tuttu: "Cosette, imdiye kadar ben hi-kimseye eref sz vermedim. O sz beni korkutur nk, ama ite sana en kutsal eref sz vererek sylyorum; sen gidersen, ben lrm." ylesine derin bir hzn vard ki sesinde, titredi Cosette. Gerek ve kayg verici bir eyin geerken brakt souu hissetti. Alamay kesti aknlktan ve korkudan.

Marius: "imdi dinle," dedi. "Yarn beni bekleme." "Neden?" "br gn bekle beni." "Peki, ama niye?" "Grrsn." "Seni hi grmeden btn bir gn geirmek! Olmaz bu!" Marius: "Belki de btn bir hayat kazanmak uruna bir gn feda edebiliriz," dedi. -329Alak sesle, kendi kendine konuur gibi ekledi sonra: "Alkanlklarn hi deitirmeyen bir adamdr. Sadece akamlan misafir kabul eder." "Kimden sz ediyorsun?" diye sordu Co-sette: "Ben mi?" dedi Marius. "Ben bir ey sylemedim." "Peki, yleyse ne planlyorsun?" "br gne kadar sabret ne olur." "Byle mi istiyorsun sahi?" "Evet Cosette, yle istiyorum." Marius'n ban ellerinin arasna ald Cosette, onun boyuna yetiebilmek iin ayaklarnn ucunda ykseldi ve gzlerinin iine bakt; oradaki umudu grmek ister gibiydi. Marius: "Az kalsn unutuyordum," dedi. "Adresimi bilmen gerek. Bir bakarsn hi beklenmedik eyler oluverir. Ben, hani sana szn ettiim arkadamn, Courfeyrac'm evinde oturuyorum Verrerie Soka, 16 numarada." Elini cebine atm kartryordu bir yandan da. aksn karp, duvar svasnn zerine; 16, Verrerie Soka diye kazd onunla. Cosette, hep onun gzlerinin iine bakyordu: "Dnceni syle ne olur Marius," dedi. "Aklndan geirdiin nedir, syle bana. Rahat bir gece geirmemi istiyorsan, syle!" "Dndm u; Tanr bizi ayrmak isteyemez! Beni br gn bekle, greceksin." -330Cosette: "O zamana kadar ne yaparm ben!" dedi. "Sen dardasm, gidiyor, geliyorsun. Erkekler ok mutlu insanlar! Ben burada yapayalnz kalacam imdi. Nasl zleceim bilsen! Peki, ama yarn akam ne yapacan syleyemez misin bana?" "Bir ey deneyeceim Cosette." "yleyse ben de sen dnnceye kadar oturup baarman iin Tann'ya dua ederim. Madem istemiyorsun, ben de hibir ey sormuyorum artk. Sen benim efendim deil misin! Yarn akam senin o ok sevdiin, bir akam pencerenin altna gelip dinlediin, hani o Euryanthe arksn syleyerek geiririm. Ama br gn biraz erken gel, ne olur. Gece bastrrken, saat tam dokuzda burada ol. Gnlerin uzun oluu ne kadar kt, Tanrm! Anlyorsun deil mi? Saat dokuzu alarken ben bahede olacam." "Ben de," dedi Marius. Ve hi konumadan, iki sevgiliyi birbirlerine srekli bal klan elektrik akmnn etkisiyle ve aclarnn iinde bile hazdan sarho bir halde kollarna atldlar birbirlerinin. Hem yalarla, hem de sonsuz bir zevkle dolu gzleri yldzlan seyretmek zere gkyzne doru kalkarken dudaklannn birletiini fark etmediler bile. Marius, baheden ayrldnda sokak bombotu; Eponine'in alt haydutu caddeye kadar izledii sraya rastlyordu bu. Ba aaca dayal dnrken bir fikir uyanmt aklnda Marius'n. Kendisinin bile -331lgnca ve gereklemesini olanak d grd bir fikirdi bu. Mthi bir karar almt Ma-rius. 7. htiyar Kalbin Gen Kalple Karlamas Gillenormand Baba, doksan bir yan doldurmutu o ada. Kz Matmazel Gille-normand'la birlikte o eski evde oturuyordu yine. Kendisi, hatrlanaca gibi, lm ayakta bekleyen, yan bkemeyip ezdii, hatta kaderin bile boyun ediremedii o artk soyu tkenmi kocamlardand. Yalnz, kz bir sreden beri hep, "Babam gitgide biraz daha kyor," demekteydi iin iin. Gerekten de Gillenormand Baba, eskisi gibi hizmeti kadnlar tokatlamyordu artk ve Basque, kapy amakta geciktii vakit, eskisi gibi merdivenin sahanlnda bastonunu iddetle yere vurmuyordu. Onu ancak alt ay kadar ileden karabilmiti Temmuz Devrimi. O topu topu alt szckten kurulu "M. Humblot-Conte, Fransz Senato yesi" ibaresini neredeyse sakin sakin okumutu Moniteufde. Aslna baklrsa, bitkin bir durumdayd ihtiyar. Eilmiyordu, teslim olmuyordu, onun ne maddi ne de manevi yapsnda yoktu byle ey, ama iin iin kuvvetten dtn hissediyordu. Tam drt yldan beri, akl almaz bir ekilde ayak direyerek Marius'

beklemekteydi. Gnn birinde kapy alacandan emindi o kk haylazn. Ne var ki imdi artk baz kasvetli -332anlannda; eer biraz daha kendini bekletecek olursa diye dnmeye koyulduu da oluyordu. lm deildi onu rkten, Marius' bir daha hi grememekti. nk M. Gillenormand, torununu, hibir zaman hibir eyi, hatta hibir kadn sevmedii kadar seviyordu. Bunu kendi kendine bile itiraf etmiyordu, itiraf etmekten utanyordu, ama gerek buydu. Odasnda, karyolasnn bau-cunda, uyanr uyanmaz grmek istedii tek ey oymu gibi, kz Madam Pontmercy'nin on sekiz yandayken yaplm bir portresini koydurmutu. Ona bakyordu hep. Bir gn portreyi seyrederken: "Ona benziyor," dedi. ^ Kz: "Kardeime mi?" diye sordu. "Elbette benziyor!" "Oluna da benziyor!" dedi ihtiyar. Bir keresinde de, dizlerini bititirmi, gzleri yan kapal, bitkin bir halde otururken, kz: "Babacm," dedi. "Ona hl eskisi kadar kzgn msnz?" Daha ileri gitmeye cesaret edemeyip sustu. htiyar: "Kime?" diye sordu. "Zavall Marius'e." Ban hmla yukar kaldrd Gillenormand Baba. Buruuk yumruunu masaya indirirken, en fkeli, en gr sesiyle: "Zavall Marius m dedin!" diye bard. "Haylazn biridir o msy, kt bir adamdr! -333Bir klhanbeyi, nankr bir zppe, kalpsiz, ruhsuz, kibirli bir adam!" Ve gzlerindeki ya kzna gstermemek iin arkasn dnd. gn sonra, drt saat sren bir sessizlikten birdenbire kp, kzna yle dedi: "Matmazel Gillenormand'm bana ondan hi sz etmemesini rica etmek erefine ermitim." GiUenormand Teyze, bunun zerine her trl anlama giriiminden vazgeti ve duruma u derin tehisi koydu: "O aptallndan sonra kz kardeimi hibir vakit ok sevmedi zaten babam. Besbelli ki Marius'ten nefret ediyor." 'O aptallndan sonra'nn anlam, albayla evlendikten sonrayd. Kald ki, Matmazel GiUenormand, kendi favorisi mzrakl svari subay Theodle' Marius'n yerine geirtmeyi de baaramamt. Btn niteliklerinde bir hata vard subayn ve bu durum, onu katlanlmaz hale getiriyordu. Ve GiUenormand Baba, en sonunda: "Theodle'n kendine sakla!" deyiver-miti. Kz son bir atakta bulunup: "Ama o da sizin kk yeeniniz," diye itiraz etti. Gelgeldim trnaklarnn ucuna varncaya kadar bykbaba olan Msy GiUenormand, hi mi hi byk amca olmaya niyetli deildi! Kafal bir adamd iin aslnda, karlatrma yapmay becerebiliyordu. Bu durumda da -334Theodule, Marius' bsbtn zlemesine yaramt ancak. O akam, gnlerden 4 Haziran olmasna ramen bu, GiUenormand Baba'nn minesinde harl bir ate bulunmasna engel deildi. Yal adam, kzndan kendisini yalnz brakmasn istemiti ve GiUenormand Teyze, yandaki odada diki dikiyordu. GiUenormand Baba, odasnda yalnzd; ayaklarn minenin zgaralarna yaslam, dirseini ye bir abajurun altnda, iki mumun yanmakta olduu masasna dayamt. Elinde bir kitap vard, ama okumuyordu. Marius' dnyordu GiUenormand Baba, sevgiyle ve ac ac. Ve her zaman olduu gibi, acs, sevgiyi bastrmaktayd. Ve yine her zaman olduu gibi, sevgisi giderek fkeye dnyordu sonunda. Bilmem kanc kez aklyordu ki kendi kendine; Marius'n geri dnp gelmesi iin hibir sebep kalmamtr artk ve artk beklemekten vazgemek gerekmektedir. Bu iin burada bittiine ve "o msy"y grmeden leceine altrmaktayd kendini. Ama bir trl baarama-maktayd; btn varl isyana kalkyordu. "Nasl olur!" diyordu. "Nasl olur da dnmez!" Kahredici bir nakaratt bu onun iin. Dazlak ba gsne dmt; ac ve kzgn baklarn ocaktaki kllere dikmi, ylece duruyordu. Tam o srada yal ua Basque girdi ieri: "Efendim, acaba Msy Marius' kabul edebilir mi?" diye sordu. Oturduu yerde doruldu yal adam. Sap-335-

j, v san kesilmiti. Elektrik okuyla ayaa kalkan bir lye benziyordu. Btn kan kalbine hcum etmi gibiydi. Sordu kekeleyerek: "Hangi M. Marius?" Basque: "Bilmem," dedi. Efendisinin halinden rkm ve aknla dmt. "Kendisini grmedim," diye devam etti. "Az nce Nicolette, 'Kapda bir delikanl var. M. Marius gelmi dersiniz,'" dedi. Gillenormand Baba, ksk bir sesle konutu: "eri al." Ba titreyerek, gzleri kapya dikili kala-kalmt orada. Kap ald. Bir delikanl girdi ieri. Marius't bu. arlmay bekler gibi durdu. Odadaki lolukta, adeta sefil haldeki kyafeti pek fark edilmiyordu. Sakin, ciddi, ama garip bir ekilde zgn yz seilmekteydi sadece. Gillenormand Baba, sevinten sersemle-miti. Bir hayaletle karlam gibi, karsnda bir ktan baka bir ey grmeden bakyordu. Baylmak zereydi. Bir gz kamamas arasndan seebiliyordu Marius'. Gerekten de oydu, evet; Marius'n ta kendisiydi! Tam drt yl sonra! Ama yine de kr! Batan ayaa szd torununu bir tek bakta; yakkl, gzel, soylu, kibar, sevimli buldu. Kusursuz, olgun bir erkek duruyordu karsnda. Kollarn ap, torununu kucaklamak istedi hemen. Hayranlktan ii erir gibi oluyor, yreinde toplanan sevgi szleri tamaya hazrlanyordu. -336Ve dudaklarnn ucuna kadar ykseldi bu efkat dalgas. Ama tam o anda, yaratlnn temelindeki ztln oyunuyla anlamsz bir sertlik kt ortaya. Ters ve kaba bir sesle: "Ne iiniz var burada? Ne aryorsunuz?" diye sordu. Duraksad Marius. Sonra da: "Efendim," diye balayacak oldu. Msy Gillenormand'n istedii bir tek ey vard o anda; Marius'n kollarna atlp, onu kucaklamas. Bu olmaynca, hem torununa, hem kendi kendine kzd. Kendisinin sert, Marius'n souk davrandn kavramt. inden sevgiyle dolup tatn hissedip de, dtan kat grnmek; en -katlanlmaz, en ileden karc huyuydu bu Gillenormand Baba'nm. Birdenbire katlamt ite yeniden. Bir homurtuyla Marius'n szn kesip: "u halde niin geldiniz?" dedi. "u halde"nin anlam; neden koup bana sarmyorsuridu. Dedesinin sararan benzine, mermerden oyulmuu andran yzne bakt Marius. Yeniden konumay denedi: "Efendim..." Yeniden onun szn kesti ihtiyar. Ve gene sert bir sesle: "Benden af dilemek iin mi geldiniz?" diye sordu. "Hatalarnz kabul ettiniz mi nihayet?" "ocuk"u yola getireceini, ona bylelikle boyun edireceini sanyordu ihtiyar. Marius rperdi. Babasn inkr etmesi isteniyordu kendisinden. Gzlerini yere indirdi: -337"Hayr, efendim." fke dolu bir acyla haykrd yal adam: "Peki, yleyse ne istiyorsunuz?" Ellerini kavuturdu Marius. Bir adm ilerledi ve zayf, neredeyse titrek bir sesle: "Bana acyn msy" dedi. Bu sz Msy Gillenormand' harekete geirdi. Biraz nce sylenmi olsa o saat yumuatrd ihtiyar, ama ok geti artk. Kalkt Msy Gillenormand. Elleriyle bastonuna yaslanyordu. Bembeyaz kesilmiti dudaklar. Konutu: "Size acmak m dediniz msy! Bir delikanl, tam doksan yandaki ihtiyardan kendisine acmasn istiyor! Siz hayata henz girmektesiniz, bense veda ediyorum. Siz tiyatroya, baloya, kahveye, bilardoya gidiyorsunuz, zekisiniz, kadnlar holanyor sizden, bense yaz ortasnda ksrkten iki bklm yayorum. Siz, en gerek zenginliklere sahipsiniz, ben yalln tm yoksulluklarn tayorum. Yirmi iki ya-ndasnz, salam bir mideniz var, gcnz kuvvetiniz, salnz yerinde, neenize diyecek yok, gr salarnz simsiyah. Benimse ak salarm bile yok artk, tm dilerim dklm, bacaklarm tutmuyor, belleim almyor. Ik dolu koca bir gelecek bekliyor sizi, bense dipsiz bir karanln iinde srkleniyorum. Siz elbette ksnz ve sylemeye gerek bile yok, seviliyorsunuz elbette, beni ise seven bu dnyada bir tek kii bile yok. Ve siz benden acma bekliyorsunuz! Hadi canm, Moliere'i de atnz siz glnlkte! Eer Adalet Saray'nda da byle akalayorsanz, dorusu bravo." -338Bir an sustu doksanlk ihtiyar, sonra yine ayn fkeli sesle sordu soluk solua:

"imdi syleyin, ne istiyorsunuz benden?" "Varlmn sizi rahatsz ettiini biliyorum efendim," dedi. "Sizden sadece bir ey istemek iin geldim, sonra da ekip gideceim." Yal adam: "Aptall brakn!" diye haykrd. "Sizden ekip gitmenizi isteyen kim?" Ruhunun derinliklerindeki u sevgi dolu cmlenin eviriiydi bu sz; benden af dilese-ne sersem! Sanlsana boynuma! Marius'n birka dakika sonra kendisini brakp gideceini, sert tavrnn ve kt karlamasnn delikanly sinirlendirdiini ve kartacan hissetmiyor deildi Msy Gillenormand, ama aresizdi; acs hemen fkeye dnt iin, katl durmadan artyordu. Anlamasn istiyordu Marius'n, ancak o anlamyordu. Bu da kudurtuyordu adamcaz. fkeyle devam etti: "Bana kar geldiniz! Bana, bykbabanza! Nereye gittiinizi sylemek gereini bile duymakszn terk ettiniz bu evi. Teyzenizi zntden perian ettiniz. Tahmin etmek zor deil; bekr hayat yaamak iin gittiniz! Hovardalk etmek, aklnza estii gibi yaamak, sorumluluk duymamak, gnnz gn etmek iin! En ufak bir haber bile ulatrmadnz bana, yaptnz borlan dememi bile istemediniz! Rezalet zerine rezalet kardnz! Ve drt yl sonra evime geliyorsunuz da, bana syleyecek baka bir ey bulamyorsunuz, yle mi?" Torununu almaya, sevgisini gstermeye -339yneltmek iin bavurduu bu iddet yolu, Marius'n bsbtn sessizlie gmlmesinden baka hibir sonu vermedi. Kollarn kavuturdu Msy Gillenormand; bu, onda pek gsterili bir davrant. Ac bir ifadeyle konutu yeniden: "Uzatmayalm! Yanlmyorsam, benden bir ey istemeye geldiinizi sylemitiniz? Syleyin, nedir o istediiniz? Sizi dinliyorum." Marius, uuruma yuvarlanmak zere olduunu sezen bir adamn snk bakyla: "Sizden evlenmek iin izin istemeye geldim efendim," dedi. Zili ald Msy Gillenormand. Basque kapy aralad. "Syleyin kzma, buraya gelsin!" Bir saniye gemeden yeniden ald kap. Matmazel Gillenormand belirdi aralkta. eri girmeden bekledi. Marius, sessiz, kollan bir sulu gibi iki yanma dm, ayakta duruyordu. Odann ortasnda, bir boydan bir boya gidip gelen ihtiyar, kzma dnd: "nemli bir ey yok," dedi. "Msy Marius gelmi. yi gnler dileyin kendisine. Msy evlenmek istiyor. Hepsi bu kadar ite. Artk gidebilirsiniz!" htiyarn kararl ve bouk sesi, mthi bir fke patlamasna gebeydi. Marius'e doru rkek bir bak att teyze, zar zor tand onu. Ne bir harekette bulundu ne de ses karabildi. Babasnn emri zerine, kasrgaya kaplan bir saman pnden de abuk kaybolup gitti. -340Bu arada Gillenormand Baba, gelip ocaa yaslanmt: "Demek evleneceksiniz," diye balad konumaya. "Hem de yirmi bir yanda evleneceksiniz! Her eyi ayarladnz, sadece bir izin istemeniz kald geriye demek? Can skc bir formalitenin yerine getirilmesi kald, yle ya! Oturunuz msy. Pekii, sizi son defa grmek erefine erdiim gnden bu ana bir devrim oldu. Ve cumhuriyetiler iktidara geldi bu devrim sayesinde. Herhalde mutluluk duymusunuzdur? Hem baron, hem de cumhuriyetisiniz, yle deil mi? Badatrabiliyor musunuz bu ikisini? Cumhuriyet, baronlua eitlik katyor! Uzatmayalm, evet; 'demek ki imdi evlenmek istiyorsunuz? Gzel! Saygszlk olmazsa, kiminle evleneceinizi sorabilir miyim?" Durdu bir an, ama Marius'n bir ey sylemesine frsat vermeden devam etti fkeyle: "Durun bakaym! Evleneceksiniz, ama nasl? Bir mevkiiniz ya da bir servetiniz var m? Avukatlk meslei size ne kadar kazan salyor?" Son diren knntsyla, adeta vahi bir azimle cevap verdi Marius: "Hi." "Hi mi? Nasl hi? Benim size verdiim bin iki yz frank dnda geim kaynanz yok mu yani?" Karlk vermedi Marius. Msy Gillenormand devam etti. "Anlar gibi oluyorum; demek ki kz zengin deil!" -341"Benden fark yok." "Nasl? Drahomas da yok mu?" "Yok." "lerisi iin herhangi bir umut?" "Hi sanmyorum." "rlplak m yani? Babas ne i yapyor?" "Bilmiyorum." "Ad ne kzn?" "Matmazel Fauchelevent." "Fauche ne bier?"* "Fauchelevent." Bir el hareketiyle: "Ge efendim!" dedi ihtiyar. Marius haykrd: "Efendim!"

Msy Gillenormand, hi oral olmakszn, kendi kendine konuur gibi devam etti: "Ya yirmi bir, i g hak getire, ylda ancak bin iki yz frank gelir var. Bu durumda ne olur peki? Pontmercy Baronesi gibi manavdan iki metelie ancak maydanoz alabilir, o kadar!" Yitip giden son umudun aknl iinde: "Efendim!" diye haykrd Marius, 'Tekrar rica ediyorum, yalvaryorum msy! Tanr adna diz kp yalvaryorum, ayaklarnza kapanyorum. Onunla evlenmeme izin verin!" htiyar adam tiz ve uursuz bir kahkaha atmt. Bir yandan konuuyor, bir yandan da ksryordu imdi. "Elbette ya! yle demisinizdir kendi Fauchelevent'in szck anlam, "rzgr bier'dir. Burada ihtiyar, aalama maksadyla soruyor; "Ne bier?" -342kendinize; 'yasalara gre izin alman gerekiyor! aresi yok, gidip u ihtiyar mankafaya bavuracaz izni koparabilmek iin. Oysa yirmi be yanda olsam, sorun kalmyordu! Ve beni yeniden grmenin mutluluuna karlk izni nasl olsa kopannm bizim ihtiyar fosilden!' Hadi git iine yavrum! Kendi elinle bala tasmay kendi boynuna! Poussele-vent'mla ya da Coupelevent'mla* git kendin evlen! Benden sana izin yok!" "Babacm!" dedi Marius, son bir rpnla. "Asla!" Bu "asla"nn syleni tarz, Marius'te hibir umut brakmamt. Odann br ucuna, kapya doru gitti yava yava. Ba nne eikti, neredeyse decek ekilde sallanyordu. Giden bir kimseden ok, len bir insana benzemektedi. Gillenormand Baba, gz ucuyla izliyordu torununu. Tam Marius kapy ap da dan kaca srada, mank, soylu yallarn o umulmadk canllyla frlayp ilerledi, yakasndan yakalad torununu ve iddetle odann iine ekip, bir koltuun zerine frlatt: "Anlat bakalm unu bana!" dedi. Bu efkat devrimini yaratan, Marius'n azndan fkran o 'babacm' szc olmutu. akn gzlerle bakt yal adama Marius; Msy Gillenormand'm yznde yine sert, ama bu sefer aka sevgi dolu bir ifade dalgalanyordu: Ayn aalama! "Rzgr iter" , "rzgr keser". -343"Konu diyorum sana!" diye devam etti. "Akn anlat bana, olduu gibi anlat, hadi!" "Babacm," diye balad Marius, yeniden: htiyarn yz ldamt birden: "Baba de bana, evet!" dedi. "Bylesi iyi ite!" Bu hoyrata szlerde imdi ylesine iyi, ylesine yumuak, ylesine ak ve ylesine babacan bir yan vard ki, Marius, cesareti krlmlktan umuda doru ani bir geile sarho gibi oldu. Masann yanna oturmutu. Elbisesinin perianl grlyordu mumlarn nda. Gillenormand Baba, aknlk iinde seyrediyordu torununun kyafetini. "Evet babacm," diye devam etti Marius. Gillenormand Baba, onun szn kesti: "Gerekten metelie top mu atyorsun yani? Hrszlar gibi giyinmisin!" Masann ekmecelerinden birini ap, bir kese kard ve torununun nne koydu: "Al u yz luiyi," dedi. "Kendine bir apka satn al ilk i olarak." Marius, devam etti: "Benim iyi yrekli babacm, bilseydiniz onu nasl sevdiimi! Onu ilk defa Luxembo-urg'da grdm vakit. Hep oraya geliyordu. Bilemezsiniz! Balangta pek yle dikkat etmiyordum dorusu, sonra nasl olduunu hi bilmiyorum, birden k oluverdim ite! Bilseniz nasl da mutsuz etti bu beni! Neyse, onu artk her gn gryorum. Kendi evinde. Babas bilmiyor. Dnn ki, gidecekler buradan. Akamlan bahelerinde buluuyoruz. Babas ngiltere'ye gtrmek istiyormu onu. -344Bunun zerine dndm ben de ve kendi kendime dedim ki, 'Ben de gider bykbabam grrm ve ona her eyi anlatrm,' dedim. Deli olacak gibiydim ilkin, lecektim kahrmdan, kendimi nehre atmay bile dndm. Onunla mutlaka evlenmeliyim, yoksa ldracam! te btn gerei anlattm size, herhangi bir ey unuttuumu sanmyorum. Plu-met Soka'nda, demir parmaklkl kaps olan bir evde oturuyor. Invalides yaknlarnda." Gillenormand Baba, torununu sevinle dinlerken durmutu birden. Akl bir eye taklm gibiydi: "Plumet Soka m?" diye sordu. "Plumet Soka m dedin? Dur hele biraz! Oralarda bir kla vard yanlmyorsam! Pek nl bir sokaktr o! Evet, evet. Eski ad Blomet Soka-'yd. Demir parmaklkl kapnn ardnda oturan o kk kzdan da sz ettiler bana. Bir bahenin iinde. Kk bir dilber! Evet, evet. Aferin

olum! Zevk sahibisin dorusu! Bak Marius, senin gibi kusursuz bir delikanlnn k olmas kadar normal bir ey yoktur. Yann gerei bu! Seni cumhuriyeti bilirken, sadece k grmek inan ki ok daha houma gitti! O kk kza gelince. Ona kur yapan bakalar da var iittiime gre. Ama bu yalan da olabilir. Burada nemli olan, kzn seni kendi babasndan habersiz ieri almas! Bu ilerin yntemi budur. Benim de buna benzer maceralarm olmutu genliimde; bir baba icat ederler ve ondan gizli olarak ieri alrlard beni de. Bu durumda ne yapmak gerekir bilir misin? Hi telaa kaplmamak ge-345rekir. Sakin olmal, hemen belediye bakanna komamal. i evlenmeden srdrmeye bakmal byle durumlarda aslanm! Genlie den nedir? Hovardalk. htiyarlk belini b-knceye kadar elbette! Ben de getim bu yollardan, sen de yalanacaksn. Hadi olum, al sana iki yz frank, git elen! Sras gelince bunu benim adma kendi torununa dersin! Evlenmemek hibir eye engel deildir. Anlyorsun deil mi ne demek istediimi?" Anlyordu Marius ve ta gibi donup kalmt. Tek bir sz syleyecek halde deildi. Bayla bir "hayr" iareti yapabildi, o kadar. htiyar adam bir kahkaha savurdu, gz krpt neeyle ve Marius'n dizine vurarak: "Aptal!" dedi tatl bir sesle. "Kz kendine metres yap, olsun bitsin! Tamam m?" Sapsar kesilmiti Marius. Bykbabasnn sapttn sanmt ilkin; "Samalyor adamcaz" demiti kendi kendine, ama bu saptma Cosette iin ldrc bir hakaret olan bir szckle son buluyordu; kz kendine metres yap sz bir haner gibi saplanmt delikanlnn kalbine. Ayaa kalkt Marius. Gvenli admlarla kapya doru yrd. Kapya gelince durdu, dnp yerlere kadar eilerek selamlad bykbabasn. Dorulunca da: "Be yl nce babama hakaret etmitiniz," dedi. "Bugn kanma hakaret ediyorsunuz. Bundan byle sizden hibir ey istemiyorum msy. Hoa kaln!" Afallam bir halde azn at Gillenor-mand Baba, bir eyler sylemek istedi, ama -346baaramad. Kollarn uzatt sonra, yerinden kalkmaya alt, ama bu arada kap alp kapanm ve Marius yok olmutu. Bir sre hi kmldamadan, yldnm arpm gibi kald yal adam. Sanki bir pene boazn skyordu; konuamyor, soluk bile alamyordu. En sonunda kopard kendini oturduu koltuktan, doksan bir yanda ne kadar abuk koulabilirse, o kadar abuk koup yetiti kapya, at: "mdat! mdat!" diye bard. Kz yetiti imdadna ilkin, sonra da uaklar kotular. Gillenormand Baba, hnlty andran bir sesle: "Koun ardndan unun!" dedi. "Yakalayp dndrn eve! Ben ona ne yaptm ki, Tannm! ldrd yine! Yine gidiyor ve bu sefer artk geri dnmeyecek!" Sokaa alan pencereye seirtti. Titreyen elleriyle at cam. Yan beline kadar sarkt. Basque ve Nicolette koup, arkadan tuttular onu. "Marius!" diye hayknyordu. "Marius! Marius! Marius!" Marius duyamazd artk onu; tam o srada Saint-Louis Soka'nm kesini dnyordu. Doksanlk ihtiyar, ellerini akaklanna gtrd dehet iinde; sendeleyerek ekildi pencereden ve bir koltua yld kle gibi. Nabz dm, sesi kslm, gz pmarlan kurumutu. Sadece ba titremekte ve dudakla-n kmldamaktayd, o kadar. Gzlerinde ve ruhunda, geceyi andran alabildiine karanlk, derinlemesine karanlk bir ey kalmt. -347DOKUZUNCU KTAP NEREYE GDYORLAR 1. Jean Valjean Ayn gn leden sonra saat drde doru Jean Valjean, tek bana Champ de Mars'taki en ssz bayrlardan birine oturmutu. ster temkinlilik, ister bir vicdan muhasebesi yapma arzusu, ister zamanla her, insanda hi farkna vanlmakszn yer etmeye balayan deiik alkanlklar sonucu olsun, pek ender kmaya balamt Cosette'le. i ceketiyle, gri ince bir pantolon vard zerinde. Bana, yzn gizleyen uzun siperli kasketini geirmiti. Cosette konusunda ii rahatt imdi, mutluydu; bir sre iin onu rktm ve kayglandrm olan ey ortadan yok olmutu; ama bir iki haftadan beri baka trden kukular buruyordu iini. Bir gn bulvarda gezinirken Thenardier tanmamt onu. Ama o gnden sonra Jean Valjean, Thenardier'yi sk sk grr olmutu ve imdi artk adamn mahallede dolandndan emindi. Bu da onun byk bir karar almasna yol at. The-nardier'nin ortalkta byle boy gstermesi demek, akla gelebilecek btn tehlike ve tuzaklarn her an gerekleebilir olmas de-349mekti. Aynca, Paris de tekin deildi; siyasal alkantlar nedeniyle polisin son derece pheci ve buluttan nem kapar kesilmesi, hayatnda gizleyecek eyleri bulunanlar iin byk bir saknca dourmaktayd. Gerekten de polis, Pepin ya da Morey gibi birinin izini srerken, Jean Valjean gibi birini yakalayabilirdi pekl. Paris'i ve hatta Fransa'y da terk edip, ngiltere'ye gemeye karar vermiti Jean Valjean. Cosette'i de uyarmt bu

konuda. En ge sekiz gn sonra gitmi olmalyd. Ve ite Cham de Mars'ta, bayra oturmu, kafasnda binbir dnceyle dalp gitmiti; Thenardier, polis, yolculuk, pasaport almann glkleri. Btn bunlardan ayn ayr kayglanyordu. En son olarak da, aklayamad bir olguyla kar karya kalm ve enikonu telaa dmt. nk o gn sabah erken kalkmt. Cosette'in odasnn panjurlar almamt henz. Ve Jean Valjean bahede dolarken, herhalde bir iviyle duvara kazlm olan u satr arpmt gzne birden: 16, Verrerie Soka. Herhalde yeni yaplmt; duvardaki kararm harcn iinde alm kertikler bembeyazd, yerdeki srganlarn zerine de taze al tozu dklmt. Geceleyin yazlm olsa gerekti oraya. Neydi bu? Bir adres mi? Bakalar iin bir iaret mi? Yoksa dorudan doruya ona, Jean Valjean'a ynelik bir uyan m?9 Her ne hal ise, bir tek nokta kesindi; -350bahe kaps alm ve bilinmeyen birtakm insanlar girmiti ieriye. Daha nce de evi velveleye vermi olan acayip olaylar hatrlad. Uzun uzun dnd. Duvarda yazl satrdan kesinlikle sz etmedi Cosette'e; onu rktmekten korkuyordu. O bu dncelere dalp gitmiken, hareket halinde bir glgeden, birisinin bayrn tepesinde ve hemen onun arkasnda durduunu fark etti. Dnp bakacakt ki, drde katlanm bir kt dt dizlerinin arasna; bir el bu kad bann tam zerinden oraya atmt sanki! Alp at hemen ve kurun kalemle byk harfle yazlm olan u satn okudu: . 'EVNZ DETRN' Hemen frlamt Jean Valjean, ama bayrda hi kimse yoktu. evresine baktnda, bir ocuktan biraz daha byk, bir yetikin dense biraz daha kk bir yaratn, srtnda gri bir kazak, ayanda toz rengi bir kadife pantolon tayan bir yaratn korkuluu ap, Champ de Mars hendeine szldn grd. Derin dncelerle dolu olarak hemen evine dnd Jean Valjean. 2. Marins Msy Gillenormand'm evinden son derece zgn aynlmt Marius. Kck bir umutla girmiti zaten o eve, imdi snrsz bir umutsuzlukla kyordu. Kald ki -insan kalbinin ilk rpnlarn -351gzlemlemi olanlar bunu kolayca anlayacaklardr- mzrakl svari subay, avanak adam, yeeni Theodule, en ufak bir glge bile brakmamt kafasnda. Bir dram airi, dedenin torununa birdenbire yapt bu aklamadan, birtakm kargaalklar kacan umabilir pekl. Ama bu tr kargaalklardan dram ne lde kazanl karsa, gerek de o lde yitirir. Ktlk konusunda hibir eye inanlmayan bir yatayd Marius. Bu a, her eye inanlan a izler. phe ve kukular, aln krklklarndan baka bir ey deillerdir aslnda. lk genlik tanmaz krklklar. Otello'yu perian eden ey, Candide'e vzgelir. Cosette'den phe etmek! Buna gelinceye kadar, Marius'n ok daha kolayca ileyebilecei binlerce cinayet vard. Ac eken herkesin yapt gibi, sokaklarda geliigzel yrmeye koyuldu. Sonradan hatrlayabilecei hibir ey dnmyordu. Courfeyrac'm evine geldiinde saat sabahn ikisiydi. Soyunmadan att kendini yatan zerine. Dnceleri beyinde uyandrp ldren o ar ve pis uykuya daldnda gne domutu. Uyand vakit, Courfeyrac, Enjol-ras, Feuilly ve Combeferre'i odada, ayakta grd. apkalarn giymi, kmaya hazrlanmaktaydlar; ok telal bir halleri vard. Courfeyrac: "General Lamarque'in cenazesine geliyor musun?" diye sordu ona. Marius'e, Courfeyrac ince konuuyormu gibi geldi. -352Onlardan hemen sonra o da kt. 3 ubat serveni srasnda Javert'in kendisine emanet ettii tabancalar da cebine yerletirmiti. Doluydu silahlar. Kafasnda hangi karanlk dnceyle onlar yanna aldn sylemek zordu. Btn gn boyunca geliigzel doland durdu. Bazen yamur yayor, ama o bunun farkna bile varmyordu. Bir metelik verip, frndan bir baston ekmek ald, cebine koydu ekmei ve unuttu. Hi bilincinde olmakszn Seine'de banyo yapm gibiydi. yle anlar vardr ki, kafamzn altnda bir cehennem atei kaynyormu gibi gelir bize. te o anlardan birini yayordu Marius. Hibir beklentisi yoktu artk ve hibir korkusu yoktu. Hummal bir sabrszlk iinde akam beklemekteydi. Bir tek berrak dnce kmldyordu kafasnda; saat dokuzda Cosette'i grecekti. Bu son mutluluk, btn geleceiydi imdi. Sonras karanlkt. Arada bir, ok ssz caddelerde yrrken acayip grltler iitir gibi oluyordu Paris'te. Hayallerinden ban karp soruyordu kendi kendine; dv m balad yoksa? Gece karanl basarken, saat tam dokuzda Cosette'e sz verdii gibi Plumet Soka-'ndayd. Parmakla yaklanca her eyi unuttu; krk sekiz saattir grmemiti Cosette'i ve imdi yeniden grecekti! Btn dnceler silindi birdenbire, bir tek esiz ve derin bir sevin kald iinde. Yaarken, insana koca bir yzyl yayormu gibi gelen bu dakikalarn yce ve hayranlk uyandnc yanlann-

-353dan biri de, yree kelimenin tam anlamyla dolup, tamalardr. Parmakl ap baheye dald Marius. Cosette, her vakit onu bekledii yerde deildi. Otlan ap, kapnn yanndaki girintiye yneldi. "Beni orada bekliyordur herhalde," diyordu iinden. Cosette orada da yoktu. Ban yukar kaldrnca, evin btn pencere kanatlarnn kapal olduunu grd. Baheyi doland, sszd. Eve dnd yeniden ve aktan deli gibi, acdan ve kukudan panik iinde, evine gereinden fazla ge dnen bir ev sahibi gibi kanatlara vurdu. Bir daha, bir daha vurdu. Pencerenin alp, babann fkeli bir yzle; ne istiyorsunuz, diye sormas halinde decei rezillii gze almt oktan; bu rezillik, sezinledii felaketin yannda hi kalyordu. Pencereye vuruu da bir sonu vermeyince, Cosette'i armaktan baka are bulamad Marius. Sesini hafife ykseltip: "Cosette!" diye seslendi. Cevap yoktu. Emreden bir tonla bard bu sefer: "Cosette!" Haykrarak tekrarlad: "Cosette! Cosette!" Cevap gelmiyordu, hayr. Her ey bitmiti. Ne bahede ne de evde hi kimse yoktu. Umutsuz baklarn karsndaki uursuz eve dikmiti Marius. Bir mezar kadar karanlk, sessiz ve botu bu ev. Cosette'in yannda unutulmaz saatler geirmi olduu ta sraya bakt. Kap merdiveninin basa-354maklanndan birine oturdu. Birden, snrsz bir tatllk ve bir o kadar snrsz bir kararllkla doldu yrei. Akn kutlad. Ve Cosette artk gitmi olduuna gre, lmekten baka aresi kalmadn syledi kendi kendine. Birden sokaktan gelen bir ses iitti. Aalarn arasndan ykselmiti ses ve baryordu: "Msy Marius!" Doruldu Marius: "Ne var? Ne oluyor?" diye sordu. , "Orada msnz Msy Marius?" "Buradaym, evet!" yle devam etti ses: "Dostlarnz Chanvrerie Soka barikatnda sizi bekliyorlar." Tanmad bir ses deildi bu. Eponine'in kaim ve bouk sesini andryordu. Parmakla kotu Marius, gevek ubuu kaldrp, ban geirdi aralktan ve bakt. Ona bir delikanl gibi grnen birisi koarak karanln iine gmld. 3. Msy Mabeuf Jean Valjean'm kesesi, Msy Mabeuf n iine yaramad. Msy Mabeuf, o ocuksu ve tapnlas sadelii iinde kabul etmemiti gkten den bu armaan; bir yldzn, altn paralarla llebileceini akl almyordu. Gkten den eyin, aslnda Gavroche'tan geldiini tahmin edememiti. Mahallenin polis komiserine gtrmt keseyi ve kese, ka-355yp eyalar arasna alnd. Gerekten de kaybedilmiti kese; nitekim hi kimse o keseyi talep etmeye gelmedi. Dolaysyla da Msy Mabeuf e hibir yaran dokunmad. Kald ki, de devam etmiti Msy Mabeuf. Botanik bahesinde ivit zerine giritii deneyler, kendi Austerlitz Bahesi'ndeki deneylerinden daha verimli olmamt. Geen yl khya kadnn aylklarn yatrmt bu ie; bu yl da grdmz gibi aylk kiralarn yatrmaktayd. Emniyet sand, on aylk sre dolunca, Fiore'unun bakr kalplarn satmt hemen. Kimbilir hangi kazanc bir tencere yapmt imdi o gzelim bakrlar! Ardndan, elindeki takmlarn eksiklerini tamamlayacak durumda olmadndan, baz takmlar eski kitaplar alp satan bir tccara adeta bedavaya satmt. Btn hayatn adam olduu eserden hemen hibir ey kalmamt elinde. Bu kitaplarn parasn yemeye koyulmutu. Bu kstl kaynan kurumakta olduunu grnce, bahesini de ilememeye balad. Zaman zaman yedii iki yumurta ile bir para sr etinden vazgeeli bir hayli oluyordu. Ekmek ve birka patatesle kapatyordu akam yemeini. Son mobilyalarn da satmt; yatak, yorgan, giysi ve rtlerinin iftlerini de. Ardndan botanik ve estamp koleksiyonlar da gitmiti. Ama en deerli kitaplarn elden karmamt. Bunlar arasnda gerekten pek ender bulunan paralar vard: 1560 basks Les Quadrains historiques de la Bible; Pierre -356de Besse'in La Concordance des Bibles'i; Jean de la Haye'in Navarra Kraliesi'ne ithafl Les Marguerites de la Marguerite'i; Villiers-Hotman'm De la Charge et dignite de Vam-bassadeur kitab; 1644 basks bir Florilegi-um rabbinicum venetiis, in oedibus Manutia-nis eklindeki grkemli yazt tayan 1567 basks bir Tibulle ve nihayet esiz bir Dioge-ne Laerce; 1644'te Lyon'da baslm olan bu yapt, Vatikan'daki on nc yzyldan kalma 411 sayl el yazmasnn nl varyantlarn, Henri Estienne'in daima bavurduu 393 ve 394

sayl iki Venedik el yazmasn ve ancak Napoli kitaplnn nl on ikinci yzyl el yazmasnda bulunan Dorik diyalektle kaleme alnm btn paralan da iermekteydi. Msy Mabeuf odasnda ate yakmyor, mum yakmamak iin de erkenden yatyordu. Komusu da kalmam gibiydi artk; evden kt zaman, komulan grmezlikten geliyordu onu; o da bunun farkndayd. Bir ocuun sefaleti bir anneyi ilgilendirir, bir delikanlnn sefaleti de bir gen kz, ama bir yalnn sefaleti hi kimseyi ilgilendirmez. Yok-sulluklann en buz gibi souudur bu. Bununla birlikte Mabeuf Baba, o ocuksu safln henz tamamyla yitirmemiti. Ki-taplanna bakt vakit gzleri ldyor; hele baklann o biricik Diognene Laerce nshasna evirdiinde byk bir mutluluk duyarak glmsyordu. Caml kitap dolab, en gerekli eyalar dnda, kyp da satamad tek mobilyayd. -357Bir gn Plutarque Ana: "Akama yiyecek almaya param yok," dedi ona. Akam yemeinden- amac, bir ekmekle, drt be patatesti. "Veresiye alsak?" diyecek oldu Msy Ma-beuf. "Biliyorsunuz ki vermiyorlar artk." Kitap dolabn at Msy Mabeuf, kitaplarn birbiri ard sra seyretti uzun uzun. ocuklarndan birini lme terk etmek zorunda braklan bir baba gibiydi. Sonra ilerinden birini hzla ekip, koltuunun altna yerletirdi ve kt. ki saat gemeden dndnde koltuunun alt botu. Otuz metelik koydu masann zerine. "Bununla akam yemeini halledersiniz," dedi. O andan itibaren Plutarque Ana, ihtiyarn saf ocuk yzne karanlk bir perdenin indiini fark etti. Bu perde bir daha hi kalkmayacakt artk. Ertesi gn, daha ertesi gn ve ondan sonra her gn yeniden balamak gerekti kitap satma iine. Msy Mabeuf, koltuunda bir kitapla kyor, avucunda biraz parayla dnyordu. grd btn sahaflar, onun satmak zorunda kaldn fark ettikleri iin, daha nce yirmi franga kendilerinden satn ald kitaplar imdi yirmi metelie geri alyorlard. Bylece btn kitaplk erimekteydi cilt cilt. Zaman zaman, "Ne de olsa artk seksen yandaym," diyordu kendi kendine. Kitaplar tkenmeden nce mrnn tkenece-358ine dair bir son umut besler gibiydi. Ama kederi de her gn artyordu. Gene de bir sevinli gn yaad bu arada; bir sabah bir Robert Estienne'le kt koltuunda, kitab Malaqua-is rhtmnda otuz be metelie satt ve Gres Soka'nda krk metelie ald bir Aide'yle dnd eve, Plutarque Ana'ya: "Be metelik borluyum," dedi sevin iinde. O gn akam yemei de yemedi. Bahvanlar Dernei'ne yeydi Mabeuf Baba. inde yzd sefaleti renmi olan dernek bakan ziyarete geldi kendisini ve durumu Tarm ve Ticaret Bakan'na bildireceini vaat etti. Vaadini de yerin&-getirdi hemen. "Nasl olur!" diye barmt bakan. "Yal bir bilgin! Bir botanik bilgini! Hi kimseye zarar dokunmayan bir adam stelik. Ona mutlaka bir eyler yapmak gerek!" Ertesi gn Msy Mabeuf, bakan tarafndan akam yemeine davet edildi. Davetiyeyi sevinten eli aya titreyerek gstermiti Plutarque Ana'ya: "Kurtulduk artk!" Davet gn bakann evine gittiinde, buru buru kravatnn, eski giysisinin ve cilal eski ayakkablarnn kapclar arttn grmeden edemedi. Hi kimse konumad onunla. Bakan bile. Gecenin onuna doru -o hep kendisine bir sz yneltilmesini beklemekteydi- bakann bir trl yanma yaklaa-mayan dekolte giyimli gzel karsnn kendisini iaret ederek: -359"Kim bu yal adam?" diye sorduunu iitti sadece. Evine yaya dnd. Vakit gece yansyd ve yamur yayordu bardaktan boanrcasna. Davete arabayla gitmek iin o sabah bir Elzevir satmt. Her akam yatmadan nce Diogene Laer-ce'inden birka sayfa okuma alkanln edinmiti imdi. Elindeki metnin zelliklerinin keyfini karmaya yetecek kadar eski Yunanca biliyordu. karaca bir baka keyif de yoktu artk. Bylece birka hafta geti. Sonra Plutarque Ana hastaland birden. u dnyada ekmek paras bulamamaktan daha hazin bir ey varsa, o da hastasna ila paras bulamamak olsa gerektir! Bir akam hayli pahal bir ila yazd doktor. Ayrca hastalk da vahimlemekte ve bir bakc gerekmekteydi. Kitapln at Msy Mabeuf, hibir ey gremedi. Son cilt de o sabah yolcu olmutu. Kala kala bir tek Diogene Laerce kalmt elinde. O bir ei daha bulunmayan nshay koltuunun altna alp kt Msy Mabeuf. Gnlerden 4 Haziran 1832'ydi. Saint-Jacques Kaps'ndaki sahafa gitti ve cebinde yz frankla dnd geriye. Paralan yal hizmetinin masasnn zerine brakt ve hibir ey sylemeden odasna yneldi. Ertesi gn gndoumuyla birlikte bahesindeki ykk snr tann zerine oturmutu. itten balann uzatp bakanlar, le vaktine kadar hi hareketsiz ylece kaldn grdler; ba nne eikti hep, bulank baklan -360-

karmakank olmu tarhlara dikiliydi. Zaman zaman yamur iseliyor, ama ihtiyar bunu fark etmiyordu. leden sonra hi allmadk trden grltler patlak verdi Paris'te. Tfek seslerine benzeyen sesler ykseldi. Byk insan topluluklannn kard uultu da iitilmekteydi. Ban o vakit kaldrd Mabeuf Baba. Yoldan geen bahvana seslendi: "Ne var, ne oluyor?" Kreini srtnda tayan bahvan rahat bir tavrla cevap verdi: "Ayaklanma var." "Ne demek ayaklanma?" "Bal gibi ayaklanma ite. Vuruuyorlar." "Niye vuruuyorlar peki?" "O kadann da bilmen gerekir!" dedi bahvan sabrszlkla. Msy Mabeuf, sordu yeniden: "Ne tarafta bu vuruma?" "Cephane deposunun oralarda bir yerde." Mabeuf Baba evine girdi, apkasn ald nce, sonra koltuunun altna sktrmak zere bir kitap arad, bulamad; "yle ya!" dedi kendi kendine ve dalgn bir ekilde kp gitti. -361ONUNCU KTAP 5 HAZRAN 1832 1. Sorunun Yzeyi Nedir isyan-kargaa, neden ibarettir? Hibir eyden ve her eyden. Yava yava yaylan bir elektrik dalgasndan, birdenbire fkran bir alevden, babo dolaan bir gten, geip giden bir rzgrdan. Bu rzgr, konuan dillere, d gren beyinlere, ac eken ruhlara, yanp tutuan tutkulara, uluyan sefalete rastlar ve kendisiyle birlikte srkler onlar. Nereye? Nereye olursa. Devletin iine doru, yasalarn iine doru, refah, zenginliin ve kstahln iine doru srkleyip gtrr. Sivrileen nyarglar, aclaan cokular, bilenen fkeler, younlaan sava igdleri, drtlen gen cesaretler, cmertleen krlkler; merak, deiiklik arzusu, beklenmedik eylere duyulan susuzluk, yeni bir oyunun afiini okurkenkine benzer bize zevk veren ve tiyatrodaki suflrn ann ho karlanan bir sedaya eviren duygu, bulank kinler, hnlar, boa kan umutlar, alnyazsnn kara olduu inanc; rahatszlklar, ham hayaller, yksek duvarlarla ev-363rili hrslar, bir kten bir k yolu ummalar ve nihayet btn hepsinin en altndaki turba,* ate alan o amur: te ayaklanmann temel unsurlar. te isyann elementleri byledir. En byk, en yce, en kk, en aalk olan ne varsa, her eyin dnda dolanp duran ve bir frsat kollayan aylaklar, hrszlar, drtyolaz serserileri, geceleri gkyznn soluk bulutlarndan baka dam olmayan evlerden kurulu bir lde uyuyanlar, her gn ekmeklerini emekten deil tesadften almay umanlar, sefalet ve yokluun bilinmeyen temsilcileri, kolu plaklar, yalnayak, baka-baklar. te btn bunlar, isyankargaaya giren elerdir. Devletin, hayatn ya da kaderin herhangi bir yanna, herhangi bir olgusuna kar ruhunda gizli bir isyan tayan herkes isyan-kargaanm kycnda bulunmaktadr ve patrt kopar kopmaz rpermeye, kendisini kasrgayla havalanm hissetmeye balar. syan-kargaa, sosyal atmosferdeki belirli hava koullan iinde birdenbire oluan bir tr hortumdur. Amansz girdab iinde ykselir, koar, grler, koparr alr, ykar, ezer, iner, paralar; kkler, gszlerin yan sra glleri de, saman pnn yan sra, aa gvdesini de srkleyip gtrr. Srkleyip gtrdne olduu kadar, gelip tosladna da; ne yazk ki ikisini de birbirlerine vurup paralar. Bitki kalntlarndan oluan ve yakt olarak kullanlan, siyaha yakn renkte, hafif sngerimsl kmr. -364Yaraladklanna esrarengiz olaanst bir kudret iletir. lk nne kan olaylarn gcyle doldurur, rastlad her eyi bir mermi haline sokar. Bir moloztan glleye dntrr, bir hamal bakomutana. Kimi sinsi politikaclarn kehanetlerine kulak asacak olursanz, hkmet asndan, azck isyan-kargaa daima arzu edilir. Gerekte; isyan-kargaa ykamad hkmetleri pekitirip, glendirir. Orduyu snayp biler, burjuvazinin dikkatini uyank tutar, polisin gevekliini giderir, sosyal erevenin gcn ortaya serer. Bir jimnastik antrenmandr, her zaman mikrop ldrcdr. Bir isyan-kargaadan sonra g ve kudret, tpk bir masaj sonrasndaki bir insan gibi, daha zinde ve daha salkl hisseder kendini. syan-kargaa, otuz yl nce daha baka gr alarndan da tasarlanp dnlmekteydi. Her eyin bir teorisi vardr; bu teori de kendini 'saduyu' olarak ilan eder; Alceste'e kar Philitinde; gerek ile sahteyi ayrt etmek zere sunulan dolaym; kfr ve zrle kark olduu iin kendini bilgelik sanan, ama ou zaman ukalalktan baka bir ey olmayan, biraz da lml hkmet diye adlandrlan koca bir siyaset

okulu buradan kmtr. Souk ile scak su arasnda lk su partisidir bu. Nedenlere asla ykselmeksizin sonulan didik didik eden bu okul, tamamyla yzeyde kalan sahte derinliiyle bir yan-bilimin tepesinde, kamusal alanlardaki alkantlan azarlamaktadr. -365yle der bir okul: "1830 olgusu, kartrp bozan isyan-kar-gaalar, bu byk olaydaki saf yann bir ksmn alp gtrmtr. Temmuz Devrimi, gzel bir halk rzgryd, g masmavi klan bir rzgr. syan-kargaalar, bulutlan geri getirdi; zerinde herkesin fikir birlii halinde olduu bu devrimi bir ekime haline sokup yozlatrd. Ksa aralkl sarsntlarla gerekleen her ilerlemede olduu gibi, Temmuz Devrimi'nde de gizli atlaklar meydana gelmiti; isyan-kargaalar, bu atlaklar grlr ve elle tutulur bir hale soktu. nsanlar Temmuz Devrimi'nden sonra kurtuluu hissediyordu; isyan-kargaalann ardndansa felaketi hissettiler. "Her ayaklanmada dkknlar kapanr, borsa altst olur, ticaret durur, iler yrmez olur, art arda iflaslar patlak verir; piyasa altst olur, servet sahiplerini endie kaplamtr, devlet kredileri ilemez, sanayi aknlk iindedir, yatrmlar geriler ya da hepten durur, emein kapsam ve kapasitesi der, ortal korku sarar; btn kentlerde tepkiler bagsterir. Bundan da uurumlar doar. Fransa'ya bir ayaklanmann ilk gnnn yirmi; ikinci gnnn krk; nc gnnn de altm milyon franga patlad hesapland. gnlk bir ayaklanma yz yirmi milyona patlyor; yani sadece mali adan ortaya kan sonu bile altm sava gemisinin batt bir bozgun anlamna geliyor: Bu byk bir felakete eittir. "Hi phe yok ki, tarihsel adan kendi-366lerine zg bir gzellii oldu isyan-kargaala-nn. Kaldrm sava, allk savandan hi de daha az grkemli ve daha az paletik deildir. Birinde ormanlarn ruhu vardr, brnde kentlerin kalbi. Ayaklanmalar Paris karakterinin en zgn knt ve sivriliklerini kanl, ama grkemli bir kla aydnlatt. zveri, fedakrlk, nee taan pervaszlk; yiitliin, zeknn bir paras olduunu ispatlayan renciler, sarslmak nedir bilmeyen muhafz alay, dkkn sahipleriyle dolu ak ordughlar, ocuklardan oluan kale duvarlar, yoldan geenlerin bile lm aalamas. Okullarla tmenler arpmaktayd. arpanlar arasnda sadece ya fark vard, o Kadar; ayn rktandlar. Yirmi yanda fikirleri, krk yanda aileleri uruna hazin bir ekilde can veren ayn kahramanlard. savalarda daima hazin bir rol oynayan ordu, crete temkinli davranarak cevap veriyordu. syan-kargaalar, halkn gzpekliini ortaya serdikleri gibi, burjuvalarn cesaret eitiminden gemesini de salamlard. "Btn bunlar iyi, gzel de, akan kana deer mi? Kararan gelecei, tehlikeye giren ilerlemeyi, en iyimserleri bile saran endieyi, umutsuzlua den namuslu liberalleri, devrimin kendi eliyle kendini yaralamasndan mutluluk duyan yabanc mutlakiyeti-leri, imdi zafere ulaan ve: 'Biz dememi miydik!' naralar atan 1830 yeniliklerini akan kana ekleyin. Belki bym Paris'e karlk hi phesiz klm Fransa'y ekleyin. Burada her eyi sylemek gerekiyor: -367Gz dnm hale gelen dzenin, zrdeli haldeki zgrlk karsndaki zaferini ou zaman lekeleyen krmlar ekleyin; Btnne baktmzda ayaklanmalar hep felaket olmutur. Hemen hemen halk demek olan burjuvazinin seve seve yetindii yan bilgelik, ite byle konumaktadr. Bize gelince, biz, bu gereinden fazla geni kapsaml ve dolaysyla gereinden fazla kolay kullanml isyan ve kargaa szcn kullanmyoruz. Halk hareketi var, halk hareketi var: Ayrt etmek gerekli. Bir isyankarga-ann, bir ayaklanmann bir sava kadar pahalya mal olup olmad da bizi ilgilendirmiyor. lk nce sorumuz, bir muharebe, atma neye hizmet eder sorusudur. Bu da bizi, sava nedir sorusuna gtrr. syan, ayaklanma bir bela, bir dert de, sava ondan daha m az bir musibet, bir felaket? 14 Temmuz, yz yirmi milyona mal olursa ne kar yani? V. Philippe'in spanya tahtna oturmas Fransa'ya tam iki milyara patlad. 14 Temmuz da ayn paraya patlam olsayd, biz yine onu tercih ederdik! Kald ki, bu rakamlar da kesinlikle kabul etmiyoruz. Bo szckler bunlar, hibir ey aklamayan szckler. Biz bir isyan-kargaay ele alp, kendi gereklii iinde inceliyoruz. Yukarya aktardmz teorik itirazlarda sadece sonulardan sz ediliyordu. Biz, nedenini arayacaz. imdi ileri belirginletirelim: -3682. Sorunun Temeli syan ve kargaa baka ey, halk ayaklanmas baka ey. ki fkedir bunlar: Biri hakszdr, br hakl. Adalet zerine kurulu biricik rejim olan demokratik devletlerde, iktidarn bazen bir fraksiyon tarafndan gasp edildii olur; o vakit herkes ayaa kalkar ve zorunlu olan hak savunmas, silah kuanmaya kadar dayanabilir. Halkn egemenliine ait btn sorunlarda, btnn fraksiyona kar sava, ayaklanmadr. Fraksiyonun btne saldrmas ise, isyan-kargaadr. Tuileries'de kral oturuyorsa urad saldn hakl. Convention oturuyorsa urad saldn haksz olacaktr. Halk ymlanna evrilmi ayn top 10 Austos Gn haksz, 14 Vendemiaire Gn ise haklyd. Birbirine benzer grnen, ama z olarak farkl iki olay. svireliler yanl, Bonapart doruyu savunuyordu. Genel oy'un zgr ve egemen bir ekilde yapm olduu ey, sokak

tarafndan bozulup atla-maz. Durum, uygarlk konulannda da ayndr: Ymlann daha dn apak gren igds, pekl yann bulank grebilir. Ayn kudurgan fke Terray'e kar yasal, Turgot'ya kar samalktr. Makine krmalar, ambar yamalan, ray paralamalar, nhtm ykmalar, halkn ilerleme karsndaki adaletsizlikleri, renciler tarafndan ldrlen Ramus, talarla svire'den kovalanan Rousseau: Bunlar hep kargaa ve isyandr. Musa'ya kar srail, Phocion'a kar Atina, Scipion'a kar Roma isyandr; Bastil'e kar Paris ise halk -369ayaklanmasdr. skender'e kar askerler, Kristof Kolomb'a kar gemiciler, hep ayn isyandr; haksz isyan. Neden mi? skender'in Asya iin klla yaptn Kristof Kolomb, Amerika iin pusulayla yapt: Tpk Kristof Kolomb gibi, skender de yeni bir dnya bulmutu. Yeni bir dnyann uygarla katklar yle bir k artlardr ki, buna kar giriilen her direni su olur. Bazen de halk kendi kendine ihanet eder. rnein, tuz kaaklarnn o uzun ve kanl ayaklanmasndan daha garip bir ey dnlebilir mi? Sonulanaca srada tersine dnen bir isyan ve kargaa tam bir halk zaferiydi, bunlar bilgisizliin bayaptlardr! Tutku ve bilgisizlik yrrken, ilerlemenin kard sesi karmaz. Harekete giriin, tamam, ama byk olan iin. Bana hangi yne doru gittiinizi gsterin: Halk ayaklanmas ancak ileriye doru olur. Bunun dnda kalan her trl hareket ktdr; geriye doru atlan her sert adm; isyan ve kargaadr, gerilemek insan trne kar su ilemektir. Gerein fke krizine tutulmasdr isyan ve kargaann yerinden ettii kaldrm talarndan hakkn kvlcm fkrr. Ayn talar sadece amurlarn brakr isyana. XVI. Louis'ye kar Danton, halk adna ayaklanmadr; Danton'a kar Hebert, isyan ve kargaadr. Ayaklanmann, belirli durumlarda, Lafa-yette'in dedii gibi; en kutsal grev olmasna karlk, isyann en korkun suikast olmas bundan ileri gelir. Atein iddet derecesi de belirli bir ekilde -370farkldr. Ayaklanma; ou zaman volkandr, isyan ve kargaa ise ou zaman saman alevi. syan, belirtmi olduumuz gibi, bazen de iktidarn iinde vardr. Polignac bir isyankrdr; Camille Desmoulins, hkmet etmektedir. Halk ayaklanmas, bazen de bir dirili olur. Her eyin genel oyla zm bulmas kesinlikle modem bir olgudur; bu olgudan nceki dnemi kaplayan tarih de, batan sona drt bin yldan beri, halklarn alnm hakk ve acsyla doludur. Dolaysyla, tarihin her devrinin kendi asndan en mmkn protesto eklini bulduunu grrz. Sezarlann egemenlik dneminde ayaklanmalar yoktu, ama Jvenalis vard. Sezarlann egemenlik dneminde Assuan srgn vard; ama Yhklafm yazan da vard. Neronlar karanlk bir ekilde hkm srer, dolaysyla da, karanlklan iinde betimlenmeleri gerekir. Sadece yaz kalemiyle izilecek portreleri soluk kalr bunlann; kalemin at yana, snc youn bir nesir katmak art vardr. Despotlar, dnrlerin kendilerini gelitirmesinde enikonu rol oynamtr. Zincire vurulmu szler, korku verici olur. Bir zorba tarafndan halka sknet empoze edildiinde, yazar, slubunu bir kat daha, iki kat, kat daha younlatnr. Bu sessizlikten, gizemli bir doluluk kar; szle szle dncede tunlaan bir doluluk. Tarihte bask, ta-371rihide ksa ve zl anlatm getirir. nl bir tarih yazarnn slubundaki granitsel salamlk, aslnda bir zorbadan gelen sktrmann rndr. Zorbalk, yazan, eserinin apn ksaltmaya iter; bunlar, g artlardr. Cmle ksalrken, vurgusu oalr ve belirginleir. Tacitus byle dnr ve yazar. Gnl yce bir yazarn adalet ve gerekle younlaan drstl, darbesini ynelttii kimseyi yldrm arpma evirir. Bu vesileyle unu da syleyelim ki Tacitus, Sezar'la ayn dnemde yaamamtr. Karlamalar, yzyllarn mizanseninde, giri ve klar dzenleyen tarafndan adeta istenmemitir. kisi de byk adamdr: Sezar da, Tacitus da. Tanr, birbirine tokuturma-makla, bu iki bykln ikisini de esirgemi gibidir. Sezar' baklayan hak gdc-s, gereinden fazla vurup, adaletsizlik yapma durumuna debilirdi. Tanr bunu istemez. Afrika ve spanya'daki byk savalar, Kilikya korsanlarnn yok edilmesi, Galya ve Germanya'ya uygarln gtrlp yerletirilmesi... Rubicon'u bunca erefli i, pekl affettiriyordu. Burada ilahi adaletin bir zera-fet gsterisi var adeta: Mthi tarihiyi, byk bir gaspn zerine salmaya gnl raz olmuyor; onu Tacitus'un elinden kurtaryor; dehaya; hafifletici nedenler maddesini uyguluyor. Despotizm, hi phe yok ki, dhi despot dneminde de despotluk olarak kalr. Kokumuluk ve ahlak bozukluu nl tiranlarn -372saltanat dnemlerinde de vardr. Ama ahlak knts, alak zorbalarn saltanat dneminde bir kat daha ilginleir. Byle dnemlerde utanc hibir ey glgeleyemez ve -Tacitus olsun, Juvenalis olsun- ibret

sunucular, bu tartma gtrmez alakl insanln gzleri nnde ok daha yarar salayc bir ekilde tokatlayabilirler. Roma, Vitellius dneminde, Sylla dnemindekinden ok daha pis kokar. Claudius ve Domitianus dnemlerinde, tiranlarn irkinliine tpatp denk den eri br bir alaklk vardr. Klelerin irenlii, despotun dolaysz rndr. Efendiyi yanstan bu kokumu vicdanlardan daima br"irkef kokusu ykselir. Caracalla saltanatnda bu byledir, Commodius saltanatnda da byledir. Oysa Sezar dneminde Roma senatosundan, sadece ve sadece, kartal yuvalarna zg bir ku pisliinin kokusu kar. te bundan trdr ki, Tacitus ve Juve-nalisler grnrde ge gelmektedir: Koroba, sahneye perde kapannca kar. Ama Juvenalis ve Tacitus demek, tpk Tevrat anda Asya ve Ortaa'da Dante gibi, insan demektir. Oysa isyan ve ayaklanma kitledir; bazen hakl, bazen haksz olan kitle. syan, en olumlu halinde bile maddesel bir olgudan kar; ayaklanma ise daima manevi bir olgudur. syan, Masaniello'dur; ayaklanma, Spartacus. Ayaklanma, zihinle ilikilidir; isyan-kargaa, mideyle. Sinirlenir Gas ter; ama Gaster, hi phesiz ki, her za-373man haksz deildir. Alk sorunlarnda Bu-zanais'nin, isyan-kargaanm gerek, acl ve hakl bir k noktas vardr; ama isyan ve kargaa olarak kalr yine de. Niin mi? Temelde ve zde hakl olup da biimde haksz dt iin. Haklyken amansz, gl olduu halde hiddetli davranm ve geliigzel vurmutur; kr bir fil gibi yrmtr, yolunun zerine kan ne varsa ezip geerek; ardnda ihtiyar, kadn ve ocuk lleri brakmtr; nedenini bile bilmeksizin, hi zararsz ve masum insanlarn kann dkmtr. Halk beslemek iyi bir amatr. Ama bu amaca ulamak iin, ayn halk krmdan geirmek kt bir yoldur. Btn silahl protestolar, en hakl ve en yasallar, 10 Austos ve 14 Temmuz bile, hep ayn aknlk ve karklkla balar. Halk syrlp ortaya kncaya kadar ortada grlt ve kpk vardr. Balangta ayaklanma, isyan-kargaadr; rmak nasl balangta elale ise. Ve rmak genellikle, devrim denilen okyanusa ular. Ama bazen de bu ayaklanma; adalet, bilgelik, akl, mantk, halk gibi, vicdan ve bilin ufuklarn evreleyen en yce dalardan inip gelmi ve idealin en an karlarndan yo-urulmu olan bu ayn ayaklanma, kayadan kayaya sren uzun bir dten sonra, zafere doru ilerleyiinde gkyzn saydamlnda yanstp yzlerce kolla byyp geniledikten sonra... Bir burjuva yangnda birdenbire kaybolup gidivermi, tpk Ren'in bir bataklkta kaybolmas gibi. Btn bunlar gemite kalm eyler. Ge-374lecek ise bambaka. Genel oy'un hayranla deer yan, isyan-kargaay daha ilerisi iin de zp datmas; ayaklanmann da, ona nceden oy hakkn tanyarak, silahn elinden almasdr. Savalann, sokak savalannn olduu kadar snr savalannn da, ortadan kalkmas: Kanlmaz, nne geilmez ilerleme ite budur. Bugn ne olursa olsun, ban Yann'dr. Kald ki ayaklanmann hangi adan is-yan-kargaadan farkl olduunu burjuva dediimiz kimse pek bilmez: Onun bu tr nanslara akl ermez. Burjuvann gznde hepsi birdir: Ara bozucudur, bozgunculuktur, adyla ve sanyla hepsi isyandr. Kpein efendisine isyandr, srma denemesidir; bu kudurganl da mutlaka cezalandrmak gerekir. Ne var ki burjuva bu sakat dncede direnedursun, birdenbire yan karanlkta kpek bann yerini bir aslan ba al-verir. te o vakit burjuva: "Yaasn halk!" diye hayknr. Bu aklamay yaptktan sonra artk sorabiliriz: Acaba Haziran 1832 hareketi tarih iin nedir? syan-kargaa mdr, yoksa bir ayaklanma m? Ayaklanmadr. rkn bir olayn anlatm srasnda bazen isyan szcn kullanabiliriz; ama bu daima yzeydeki olgulan nitelemek iindir ve daima isyan ve kargaa demek olan biim ile ayaklanma demek olan z arasndaki fark gzeterek yaparz bunu. -375Bu 1832,* hareketi, gerek aniden patlamasnda, gerekse hazin hastalsnda ylesine bir ycelik iermekteydi ki, hareketi sradan bir isyan ve kargaa olarak grenler bile ondan sayg duyarak sz ediyorlard. Onlarn gznde bu, 1830'un bir kalnts gibiydi. Heyecana kaplan hayali gler bir gnde yatmaz, diyordu. Napoleon, Msr dnnde Direktr' devirince, 1789 Devriminin rn anayasann yerine yeni bir anayasa hazrlatt. 1802'de Napoleon mr boyu Konsl, 1804'te bir halkoylamasyla mparator ilan edildi. Toplumsal alanda burjuvazi geliirken, emekilerin gelecei belir-sizlemeye yz tutmutu. Ordunun asl asker kayna olan kyller, yoksulluk ve sorunlarla bouuyordu. Napoleon'un igalinden endielenen ngiltere, Kara Avrupas'nda Prusya ve Avusturya ile koalisyon kurdu. Trafalgar'da ngilizlere yenilen Napoleon, ngiltere'nin mttefiklerine saldrd. 1810'da imparatorluk 130 Fransz "departmanna" blnm, sra Rusya'ya gelmiti. 1812'de Moskova'dan feci bir ricat balad. Bunu, Lt-zen, Bautren, Leipzig yenilgileri izledi. Napoleon, 1814'te tahttan indirildi. 1814-1815 aras, XVI. Lou-is'nin kardei (Yz Gn) XVIII. Louis, mttefik glerce tahta kartlan Louis, devrim ncesi politikalara dn yapmaya kalknca, halkn ayaklanmas zerine

Paris'ten kat. Napoleon, bir kez daha ansn denedi; ancak bu kez de Belika'ya yenildi. Fransa bir kez daha igal edildi. Napoleon, Aziz Helena Adas'na srgn edilip, orada ld. 1815-1824 aras iki Restorasyon Dnemi yaand. eilim bu dneme hakim oldu: Eski rejime (Ancien Regime) dnmek isteyen kralclar, merutiyetiler ve liberaller. Bu nc bek iinde devrimciler ve Bonaparte-clar yer alyordu. 1815 Austosu'nda kralc an muhafazakrlar iktidar oldular. 1820-1822 arasnda devrimci bir hareket ortaya ktysa da, baarl olamad. 1824'te, XVIII. Louis lnce, X. Charles adyla Artas Kontu kral oldu. Kral, liberallerin gznde an muhafazakrln simgesiydi. Basn zgrl snrland, meclis datld, oy hakk burjuva-kapitalist snf lehine snrland. Paris halk ayaklannca, Louis Philippe kral oldu. Kral Louis Philippe 1830'da ant iti. Yeniden liberallemeye gidildi, oy verme hakkna getirilen snrlandrmalar kal-dnld. Burjuva kkenli krallk rejiminin karsnda -376Parislilerin belleinde, isyan ve kargaalar a diye yer etmi olan ada tarihin bu pa-tetik bunalm, hi phesiz yzylmzn frtnal anlarndan biridir. Hikyeye dnmeden nce bir ift sz daha: imdi anlatlacak olaylar, vakit ve yer darl dolaysyla tarihinin bazen ihmal ettii bu dramatik ve canl gereklie aittir. Ama bu konuda srarlyz, hayat buradadr, atan nabz buradadr, soluyan insan buradadr. Kk ayrntlar -snrsz, daha nce de syledik bunu-, byk olaylarn dal, yapra gibidir bir tr ve tarihin uzak kylarnda gzden silinir giderler. syan-kargaalar a denilen bu tr, ayrntlar asndan alabildiine zengindir. lk soruturmalar, tarihd birtakm nedenlerden tr, btnyle henz aklanmam olduu gibi, derinlemesine incelenmi de deildir. Dolaysyla da biz burada, bilinen ve yaynlanm olan zelliklerin yan sra, kimilerinin unutmas, kimilerinin de lmesi sonucunda hi bilinmemi olarak kalan eyleri de gn na karacaz. Bu dev boyutlu sahnelerde rol alm olan aktrlerin ou, bugn artk ortada yoklar. Zaten daha olayn ertesinde susmaya balamlard. Ama bizim anlatacaklarmz, yaam olanlarn anlattklardr. Baz adlan deitireceiz (nk tarih, ihbar etmez, anlatr), ama gereklerden sz l bir muhalefet vard: Merutiyetiler, Bonaparteclar ve cumhuriyetiler. Rejim yandalan, "hareket partisi" ve "direni partisi" olarak ikiye blnd. Ancak ayaklanma ve huzursuzluklar bastnlamad. (Lyon ipek fabrikas iileri ayaklanmas; 1832. Paris Saint Merry Mahallesi ayaklanmas; 1834). (.N) -377edeceiz. Yazdmz kitabn erevesi iinde, 5 ve 6 Haziran 1832 gnlerinin sadece bir yann (ama hi phesiz en az bilinen yann) gstereceiz. Ama bu ii yle bir tarzda yapacaz ki, okur, kaldracamz siyah rtnn altnda, bu korkun kamu serveninin gerek yzn rahata grebilecektir. 3. Bir Cenaze Treni: Yeniden Dou Frsat 1832 baharnda Paris, btn zihinlerin aydr kolera ile dolu olmasna ve insanlar oktan saran heyecann yerini geici bir kaygya brakm olmasna ramen, bir amataya hazrd. Daha nce de belirtmi olduumuz gibi, byk kentler topa benzer: Doluy-salar, ate almalar iin kck bir kvlcmn dmesi yeterlidir. te bu kvlcm, 1832 Haziran'nda, General Lamarque'nin lm oldu. Lamarque, nl olduu kadar da etkili bir adamd. Art arda mparatorluk dneminde ve Restorasyon'da, her iki a iin de gerekli ve kanlmaz olan iki kahramanla -birincisinde sava alanlarndaki kahramanlna, ikinci dnemde de Millet Meclisi krss kahramanlna- ermiti. Davranlar kadar konumalar da yiite ve gzeldi: Konumalarnda bir kvlcmn vurucu etkisi duyulurdu. Askerlikte, yerini ald General Foy gibi komutanlk erefini ycelttikten sonra, imdi de zgrl yceltmekteydi. Meclis'te an solla sol arasnda oturuyordu. Gelecein imkan-378lar getireceini kabul ettii iin halk tarafndan, imparatora iyi hizmet etmi olduu iin de kitlelerce sevilmekteydi. Tpk Kont Gerard ve Kont Drouet gibi, o da Napoleon'un gnlndeki mareallerden biriydi. 1815 antlamalarn dorudan doruya kendi ahsna yaplm bir hakaret gibi grmekte, derin zntsn her frsatta dile getirmekteydi. Wellington'dan nefret ettiini aka sylemesi, halkn ayrca houna gidiyordu. On yedi yldan beri, ara olaylara ancak gerei kadar ilgi duyarak, grkemli bir ekilde hep ngilizlere yenildikleri Waterloo'nun hznn iinde saklamt. Can ekitii son bir saat boyunca, 'Yz-Gn' subaylarnn kendisine armaan etmi olduu bir klc gsne smsk bastrarak kalmt. Napoleon, ordu diyerek lmt, Lamarque da vatan diyerek can verdi. Beklenen lmn halk bir kayp olarak, hkmetse bir frsat olarak rknt iinde beklemekteydiler. Bu bir yas oldu. Ac olan her ey gibi, yas da isyana dnebilir. Nitekim yle oldu. Lamarque'm defin gn olarak 5 Haziran kararlatrlmt. Cenaze alaynn geecei Saint-Antoine Mahallesi, daha 4 Haziran gnnden itibaren korkun bir grnme brnd. 5 Haziran sabah ise bu grn bsbtn artt. Grltl bir sokaklar a oluturan koca mahalle eitli sylentilerle alkalanmaktayd. Herkes elinden geldiince silahlanmt. Marangozlar 'kaplan krmak iin' tezgah mengenelerini yanlarna almt. Ara-379larmdan birisi de bir engeli, kancasn krdktan sonra demiri bileyleyip iyice sivrilterek haner ekline sokmutu. 'Saldn' nbetine tutulmu olan bir bakas, gndr elbisesiyle yatmaktayd. Lombier adl

dlgere, yolda rastlad bir arkada soruyordu: "Nereye gidiyorsun?" "Baksana, silahm yok." "Peki ne olmu?" "Pergelimi almaya antiyeye gidiyorum." "Ne yapacaksn pergeli?" "Bilmem," diyordu Lombier. Jacqueline adnda igzar bir adam, rast-gele oradan gemekte olan iilere yaklap aralanndan birine geliigzel: "Sen de gel!" diyordu. Bir bardak arap smarladktan sonra soruyordu: "in var m?" "Hayr." "Montreuil Kaps ile Charonne Kaps arasndan Filspierre'in oraya git, sana i verirler." Filspierre'in orada fiek ve silah datyorlard. Baz tannm efler, postaclk yapmaktaydlar, yani kendi adamlann toplayabilmek iin oradan oraya koup duruyorlard. Trne Kaps yaknlanndaki Barthelemy'nin meyhanesiyle Petit-Chapeau'daki Capel'in meyhanesindeki mteriler ciddi bir tavrla birbirlerine ylyorlard. Aralannda srekli yle konumalar geiyordu: 'Tabancan nerede?" -380I "nlmn altnda. Ya seninki?" "Gmleimin altnda." Traverslere Soka'nda Roland'n atlyesinin ve Maison-Brlee'nin avlusunda demirci Barnier'in atlyesinin nnde toplanan in-sanlann fsldatklan grlmekteydi. Mavot adndaki bir ii, ilerinde en atelisi olarak hemen gze arpyordu. Bu ii, hibir atlyede bir haftadan fazla kalmamasyla n salmt: Patronlan, "her Allah'n gn onunla kavga etmek gerektii iin" ondan yaka silki-yorlard. Ve Mavot, ertesi gn, Menilmontant Soka'ndaki barikatta ldrlecekti. Yine ayn mcadelede can veren Pretot, Ma-vot'ya yardm ediyordu -ve: "Amacn nedir?" sorusuna hep ayn cevab veriyordu: "Ayaklanma." Bercy Soka'nn kesinde toplanm olan iiler, Saint-Marceau Mahallesi'nin devrim temsilcisi olan Lemarin adnda birini bekliyorlard. Parolalar neredeyse artk aktan aa sylenmekteydi. 5 Haziran gn, yamurla gnein i ie getii bir havada, General Lamarque'in, alnan nlemlerle biraz daha byyen cenaze alay, Paris'i askeri trenle katetti. Davullan yas tlleriyle kapl, silahlan baaa, iki taburla kllan yanda on bin kiilik muhafz birlii ve muhafz ktasnn topu bataryalan iki sra halinde tabutun yan sra ilerliyordu. Cenaze arabasn genler ekmekteydi. Hemen arkadan, ellerinde defne dallanyla, sava gazisi subaylar geliyordu. Sonra da alkantl, garip ve muazzam bir kalabalk: Hal-381kn Dostlar Dernei'ne bal blge temsilcileri, Hukuk Okulu, Tp Okulu, her lkeden gmenler, hepsi eik olarak tanan spanyol, talyan, Alman, Polonya ve Fransz bayraklar, akla gelebilecek her trl sancak, yeil dallar sallayan ocuklar, tam o srada grev yapmakta olan ta iileriyle dlgerler, kt balklarndan tannan basm iileri... Btn bunlar ikier er yrmekte; hemen hemen hepsi birer sopa, bazlar da birer kl tamakta ve bunlar rahata sallamakta; bazen amatac bir kalabalk, bazen de dzenli bir tabur olmaktaydlar. Dzensiz, ama tek bir ruh gibi yryorlard. Kimi takmlar kendilerine lider seiyordu. Belinin iki yannda gizlemeye hi gerek grmedii iki tabanca tayan bir adam, nnde saygyla ikiye ayrlan baka birtakm adamlar denetliyordu. Yan sokaklarda, dallarda, aalarda, balkonlarda, pencerelerde kadn, erkek, ocuk balan ka-nncalar gibi kaynamaktayd. Gzler kayglyd. Silahl bir kalabalk geiyor, ylgn bir kalabalk bakyordu. Kendi asndan hkmet de durumu dikkatle gzlyordu. Eli klcnn kabzasnda gzlemekteydi. XV. Louis Meydan'nda, yrmeye hazr durumda, palaska ktkleri fiek dolu, tfek ve karabinalan srgl, at srtnda ve borazanclan bata drt svari bl vard. Quartier Latin'de ve Botanik Bahe-si'nin yaknlarnda, sokak sokak belediye zabtas mevzilenmiti. Bir dragon svari Halle-aux-Vins'de, 12. hafif svari blnn yans Greve Meydan'nda, yans Bastille Meyda-382n'nda; 6. dragon* svarileri Celestins'deydi. Louvre Saray'mn avlusunu batanbaa topu alay doldurmutu. Ayrca, klalarda emir bekleyen askeri birliklerin dnda Paris ya-knlanndaki alaylarda da izinler kaldnlmt. Kayg ve tela iindeki iktidar, bakentteki yirmi drt bin askerle banliydeki otuz bin askeri rktc kalabaln tepesine nbeti dikmiti. Cenaze alaynda eitli sylentiler dolamaktayd. Bourbon hanedan yandalannn tertiplerinden sz ediliyordu. Halkn kendisini imparatorlua setii anda Tann'nm lme adad Reichstadt Dk'nden konuuyorlard. Kimlii belirlenemeyen biri de, davaya kazanlan iki ustabamn kararlatnlan saatte bir silah fabrikasnn kaplann halka amaya hazr beklediklerini haber veriyordu. Ak alnlarda skntyla glgelenen bir cokunluk dalgalanyordu. Alabildiine iddetli ama soylu heyecanlann tutsa haline gelmi bu kalabaln iinde, yer yer, "Yamalayalm!" diyen iren azlar ve gerek haydut yzleri de seilmekteydi. Bataklklann dibini kantran ve suyun yzne amur bulutlan karan alkantlar da vardr. 'yi rgtlenmi' polisin hi de yabancs olmad bir olaydr bu.

Cenaze alay lnn evinden Bastille Mey-dan'na kadar, iin iin kaynayan bir yavalkla ilerledi. Ara sra yamur serpitiriyor ama bu, kalabal etkilemiyordu. Tabutun, * Dragon: Eskiden Bat ordularnda bulunan bir asker snf -383alayn getii yol zerindeki Vendme stununun etrafnda dolatrlmas, bir balkonda apkasn karmadan duran Fitz-James D-k'ne atlan talar, bir halk bayrandan koparlp amurlar iine srklenen Galya horozu, Saint-Martin Kaps'nda klla yaralanan bir belediye zabta memuru, yksek sesle "Ben cumhuriyetiyim!" diyen XII. Hafif Svari Alay subay, cenazeye katlmalar yasakland halde birdenbire kp gelen Poli-teknik Yksek Okulu rencileri ve "Yaasn Politeknik! Yaasn cumhuriyet!" haykrlar. Yolun bu paras katedilirken meydana gelen bellibal olaylar ite bunlard. Bastille Meydan'nda, Saint-Antoine Mahallesi'nden inen uzun ve rktc merakl kafileleri gelip alaya katldlar ve mthi bir kaynama bu byk halk kalabalm dalgalandrmaya balad. Bir adamn, bir bakasna unlar syledii iitildi: "u kk kzl sakally gryor musun? Ne vakit ate edileceini ite o bildirecek!" Dendiine gre ayn kzl sakall, daha sonra, yine ayn grevle bir baka isyan srasnda, Quenisset olaynda da ortaya kmtr. Cenaze arabas Bastille Meydan'n geip kanal boyunca ilerledi ve Kk Kpr'y aarak Austerlitz Kprs'nn nndeki meydana ulat. Orada durdu. O anda bu kalabalk kubak seyredilebilseydi, ba bu meydanlkta olan, Bourdon Rhtm'na alp Bastille Meydan'n kaplayan kuyruu ise -384bulvar boyunca Saint-Martin Kaps'na kadar uzayan bir kuyrukluyldza benzedii grlrd. Cenaze arabasnn evresinde bir halka meydana gelmiti. Kalabalk bir anda susmutu. Lafayette sz ald, Lamarque'a veda etti. Bu dokunakl ve yce duygularla dolu bir and. Btn apkalar karlm, btn yrekler hzla arpmaya koyulmutu. Tam o srada ve birdenbire kalabaln ortasnda, karalar giyinmi ve at srtnda bir adam belirdi. Elinde kzl bir bayrak tutuyordu. Kimilerine gre tuttuu, ucuna 1789'un en ateli devrimcilerine zg kzl klah geirilmi bir mzrakt. Lafayette ban evirmiti. Excelmans kafileyi terk etti. Bu kzl bayrak tam bir frtna yaratt ve yine o frtnann ortasnda kaybolup gitti. Bourdon Bulvan'ndan Austerlitz Kprs'ne kadar uzayan kocaman dalgalara benzer o uultulardan biri halk coturup harekete ge-. irdi. ki olaanst lk ykseldi: "Lamar-I que Pantheon'a! Lafayette Belediye Sara-y'na!" Ayn anda ie kovulan delikanllar, halkn alklan arasnda cenaze arabasn Austerlitz Kprs'ne, bir atl arabaya bindirdikleri La-fayette'i de Morland Rhtm'na doru ekmeye baladlar. Lafayette'i evreleyip alk tutan kalabalk arasnda, herkesin birbirine gsterdii bir adam vard: Bu adam daha sonra yz yan akn len Ludwig Snyder adnda bir Alman-385di; 1776'da Amerikan Bamszlk Sava'na katlm, Washington'in komutasnda Tren-ton'da ve Lafayette'in komutasnda da Brand-ywine'de savamt. Bu arada rman sol yakasnda bekleyen belediye svarisi harekete geti ve gelip kprnn yolunu kapad. Sa yakada Celes-tins'den kan dragon svarileri de Moriand Rhtm boyunca yaylmaya balamlard. Lafayette'i gtren halk, rhtmn kesinde birdenbire onlar grd: "Dragon svarileri!" diye haykrd. Dragonlar, tabancalar eyer kuburluunda, kllar knda, karabinalar tfeklikte, sessiz ve karanlk bir bekleyi havas iinde ar ar ilerliyordu. Lafayette'i tayan araba onlara kadar geldi, yol verip geirdiler ve yeniden saflarn annda kapadlar. O anda dragonlarla kalabalk gs gse gelmek zereydi. Kadnlar dehet iinde kamaya balad. O uursuz dakika boyunca ne olup bittiini hi kimse bilemez ve hi kimse syleyemez. Bu an, iki bulutun i ie geitii karanlk andr. Kimisinin anlattna baklacak olursa, Arsenal tarafndan hcum borusu alnmt; kimisine gre de bir ocuk, bir dragon svarisini baklamt. Olay, birdenbire ykselen el atele balad. Kurunlardan birincisi, blk komutan Cholet'yi; ikincisi, Contres-carpe Soka'nda penceresini kapatmakta olan yal sar bir kadn ldrd. nc kurun da subaylardan birinin apoletini yakt. -386Bir kadn, "Bu i ok erken balad!" diye bard. Ve birdenbire, Morand Rhtm'nn ters ynnde, klasnda bekleyen bir dragon birliinin, drtnala ve yaln kl, Bassompierre So-ka'yla Buordon Bulvan'ndan halkn zerine doru atld ve nne kan her eyi silip sprerek ilerledii grld. Artk ok yaydan kmt! Tam anlamyla patlayan frtnann iinde talar yayor, tfekler patlyor, insanlarn bir ksm yamatan aa atlayarak Seine Nehri'nin bugn doldurulmu olan kk kolunu gemeye abalyordu. Doal geni bir barikat andran Louviers Adas'ndaki antiyeler, yerden biter gibi ortaya kan binlerce savayla dolmutu.

Kazklar s- klyor, tabancalar sklyor, hemen bir ba-j rikat hazrlna giriiliyordu. Geri pskrtlm olan delikanllar, cenaze arabasyla birlikte Austerlitz Kprs'n koarak geip, ehir muhafzlarna ate atlar. Bu arada jandarmalar da yetimi, dragonlar sngye sarlmt. Kalabalk drt bir yana dald; bir sava uultusu, adeta kanatlanp uarak Paris'in drtbir yann sard. Bir haykr ykseldi: "Silah bana!" imdi herkes koumakta, arpmakta, kamakta, direnmekteydi. Rzgr, atei nasl yayp srklerse, fke de isyan yayp s-rklyordu. -3874. Eski Zaman Kaynamalar Hibir ey isyan-kargaann ilk kaynamas kadar olaanst deildir. Her ey her yerde ve ayn anda patlar. Seziliyor muydu bu patlamann gelii? Evet. Hazrlanm myd bu patlama? Hayr. Nereden kt peki? Kaldrmlardan. Nereden dp geldi? Bulutlardan. Ayaklanma, belli bir yerde suikast nitelii tar; baka bir yerde kendiliinden bir giriim olur kar. lk ie koyulan, bir de bakarsnz, halkn bir eilimini yakalam onu istedii yne srklemektedir. Balang mthi bir neenin kart bir korkuyla doludur. lkin uultular ykselir; dkknlar kapanr, sokak satclar sergileriyle birlikte ortadan yok olur; sonra tek tk tfek sesleri gelir ve insanlar kamaya balar; dipikler evlerin kapsn tokmaklarken, avlularda hizmeti kzlarn glp yle dedikleri duyulur: "Yine patrt kopacak!" Aradan henz bir eyrek saat bile gemeden, ite Paris'in yirmi ayr noktasnda ve hemen hemen ayn anda olup bitenler: Sainte-Croix-de-la-Bretonnerie Soka'n-da uzun sal ve sakalh yirmi kadar delikanl bir meyhaneye daldlar. Bir sre sonra da ellerinde zeri siyah yas tUeriyle rtl Fransz bayra ve balarnda biri kll, biri tfekli, ncs de mzrakl kiiyle meyhaneden ktlar. Nonaindieres Soka'nda, klk kyafeti yerli yerinde, gbekli, gr sesli, dazlak kafal, geni alnl, siyah sakall ve kaln burma b-388ykl bir burjuva, yoldan geenlere alenen fiek datmaktayd. Saint-Pierre-Montmartre Soka'nda plak kollu adamlar, zerinde beyaz harflerle "ya cumhuriyet ya lm" yazl bir siyah bayra dolatrmaktaydlar. Les Jeneurs, Le Cadran, Montorgueil ve Mandar sokaklarnda, zerinde bir numara ve yaldzl harflerle kesim szc yazl bayraklar sallayan topluluklar grlyordu. Bu bayraklardan biri krmz maviydi; bu iki eridin arasnda da belli belirsiz beyaz bir erit vard. Saint-Martin Bulvan'nda bir silah fabrikas yama edilmekteydi. Biri Beaubourg Soka'nda, biri MichelleComte oka'nda, biri de Temple Soka'nda olmak zere silah dkkn da oktan yama edilmiti. Kalabaln o binlerce eli birka dakika iinde, hemen hepsi iki ateli olan iki yz otuz tfei, altm drt klc ve seksen tabancay kapm, gtryordu. Aynca bakalann silahlandrmak amacyla birer tfekle birer sng de alyorlard. Greve Rhtm'nm karsnda karabinal delikanllar, ate amak iin evlere, kadmla-nn yanma yerleiyorlard. Bu delikanllardan birinin elinde, alaybozan denilen fitilli bir tfek vard. Kapy alp ieri giriyor, fiek yapmaya balyorlard. Bu kadnlardan biri sonradan unlan syledi: "Kartuun ne olduunu bilmiyordum, kocam syledi de rendim." Les Vieilles-Haudriettes Soka'nda bir topluluk, bir antikac dkknnn kapsn k-389np ierdeki yataanlarla br Trk silahlarn almt. Ayrca hemen her yerde, sa yakada, sol yakada, rhtm ve caddelerde, Quartier Latin'de ve Halles'de soluk solua adamlar, iiler, renciler, eitli kesimlere bal belediye muhafzlar bildiriler okumakta ve: "Silah altna!" diye barmaktaydlar. Sokak fenerlerini deviriyorlar; arabalarn altlarn zyor, sokak talarn skyor, evlerin kaplarn kryorlard. Aalan skmekte, arap mahzenlerini aratrmakta, flan yuvarlayp talan, molozlan, eyalan, tahtalan ymakta ve barikatlar kurmaktaydlar. Burjuvalan kendilerine yardma zorluyor-lard. Kocalar darda olan kadnlara evleri atnp giriyor ve silah namna ne bulurlarsa alyorlard. Sonra da kapya, beyaz boyayla: "Silahlar teslim edilmitir," diye yazyorlard. Bazlan, alnan tfek ve kllar iin makbuz da veriyor ve bunlan "kendi adlanyla" imzaladktan sonra kadnlara yle diyorlard: "Kocalannz bunlan yann belediyeden alabilir!" Sokaklarda tek bana kstrdklan nbeti askerlerin ve dairelerine giden belediye zabta memurlannn silahlann da alyorlard. Subaylann apoletlerini skyorlard. Cimeti-ere-Saint-Nicolas Soka'nda sopa ve melerle silahl bir kalabaln kovalad bir muhafz birlii subay zar zor bir eve snmt ve ancak gece karanlnda, o da klk deitirmek kouluyla kp kurtulabilmiti. Saint-Jacques Mahallesi'nde bir alay -3901

renci, otellerinden kp Saint-Hyacinthe So-ka'ndaki Progres Kahvesi'ne kyor ya da Les Mathurins Soka'ndaki Les Sept-Bil-lards Kahvesi'ne iniyorlard. Orada, hemen kaplann nnde, binek talannn zerinde ayakta bekleyen delikanllar silah datmaktayd. Barikat kurmak iin Transnonain Soka'ndaki antiyeyi yama ediyorlard. Sadece bir yerde direni vard: Saint-Avoye ve Si-mon-le-Franc sokaklannn kesinde oturanlar, kurulu barikat kendi elleriyle ykmaktaydlar. Ve isyanclar sadece bir tek yerde geri ekiliyordu: Temple Soka'nda kurmaya giritikleri barikat, bir muhafz birliine ate atktan sonra terk etmek zorunda kalm ve Corderie Soka'ndan aaya doru kamaya koyulmulard. Birlik, barikatta kzl bir bayrakla bir paket fiek, yz tane de tabanca mermisi ele geirdi. Askerler bayra parampara etti ve snglerinin ucuna takp gtrd. Bizim imdi burada yava yava ve birbiri ard sra anlattmz btn ne varsa, ayn anda kentin her yerinde ve youn bir uultunun ortasnda olup bitiyordu. Tpk tek bir gkgrlts boyunca akan bir yn imek gibi. Sadece Halles Mahallesi'nde bir saatten daha ksa bir zamanda yerden tam yirmi yedi barikat bitti. Merkezde, Jeanne'la yz alt yoldann kalesi olan o nl 50 numaral ev vard. Ve, bu ev bir yannda SaintMerry barikat, br yannda Maubuee Soka barika-tyla, soka, Les Arcis, Saint-Martin ve -391Aubry-le-Boucher sokaklarn hkimiyeti altnda tutuyordu. Gnye biimindeki iki barikattan biri Montorgueil Soka'nda Grande-Truanderie'ye, teki de Geoffroy-Langevin So-ka'ndan Sainte-Avoye Soka'na kvnlmak-tayd. Paris'in geri kalan yirmi mahallesindeki saysz barikat hesaba katmyoruz. Mara-is'de vard, SainteGenevieve Da'nda vard. Menilmontant Soka'nda vard: Bu sonuncusunun iinde menteelerinden koparlm bir sokak kaps da grlmekteydi. Bir bakas da polis mdriyetinden hemen yz adm tede, Htel-Dieu'deki kk kprnn yaknnda, atlan zlp devrilmi bir sko arabasndan olumaktayd. Les Menetriers Soka'ndaki barikatta tertemiz klkl bir adam iilere para datyordu. Greneta Soka'ndaki barikatn nnde ortaya bir atl kt; barikatn komutan sand savaya para tomanna benzer bir kt tornan verip, yle dedi: "Aln bunlan, arap, iecek gibisinden birtakm masraflar karlar." Boyunbasz sanm bir delikanl, parolay aktarmak iin bir barikattan brne seirtiyordu. Bir bakas da elinde kl, banda mavi polis klah, nbetileri seip yerletirmekteydi. Barikatlann iinde kalan meyhanelerle kapc kulbeleri karakol haline getirilmiti. Zaten isyan, en denenmi askeri taktik anlayna gre yrtlmekteydi. Hayranlk verici bir isabetle sava iin hep dar, dolambal, ok keli ve ok dnemeli, karga-392ck burgack sokaklar seilmiti. Bu arada zellikle de, bir ormandan daha karmak bir a oluturan Halles dolaylan tercih edilmiti. Sainte-Avoye Mahallesi'nde ayaklanmann ynetimini, dendiine gre, Halkn Dostlan Dernei ele almt. Yine dendiine gre, Ponceau Soka'nda ldrlen bir adamn zerinden Paris'in plan kmt. Aslnda, isyann ynetimini ele alm olan o gne kadar bilinmeyen bir taknlkt: Havada dolanan bir taknlk, bir cokuydu. Ayaklanma, bir eliyle barikatlar birdenbire kuruvermiti, br eliyle de garnizonun hemen btn karakollann yakalayp kavray-vermiti. syanclar, daha saat bile dolmadan ate alan bir barut serpintisi gibi yaylp, sa yakada tersaneyi, Royale Meydan belediyesini, btn Marais'yi, Popincourt silah fabrikasn, Galiote'u, Chteau-d'Eau'yu, Halles dolaylarndaki tm sokaklan; sol yakada ise Les Veterans klasn, Sainte-Pelagie'yi, Ma-ubert Meydan'n, Les Deux-Moulins baruthanesini ve btn kaplan tutmulard. Akamn saat beinde Bastille'e, Lingerie'ye, Les Blancs-Manteaux'ya hkim durumdaydlar. ncleri Les Victoires Meydan'nda ulam; Banka'y, Les Petits-Peres klasn ve Merkez Postanesi'ni tehdit etmeye balamlard. Paris'in te biri isyanclarn elindeydi. Artk her yerde byk bir mcadeleye giriilmiti. Askerlerin silahszlandnlmasm-dan, evlere girilmesinden, silah dkknlan-nu ncelikle ele geirilip yamalanm olmasndan kan kesin bir sonu vard: Talarla -393balayan dv, imdi tfeklerle devam ediyordu. Akamn saat altsna doru Saumon geidi de sava alan olmutu: syanclar geidin bir uundayd, askerler br ucunda. Bir parmaklktan brne karlkl ate ediliyordu. Bu yanarda yakndan grmeye gitmi olan bir gzlemci, bir hayalperest, bu kitabn yazan, geitte iki ate arasnda kald. Kurunlardan korunmak iin, dkknlarn arasndaki yanm stun kntlarndan baka sma yoktu ve yanm saate yakn bir sre bu nazik durumda kald. Bu arada toplan borusu alyordu. Askerler aceleyle giyinip silahlanmaktayd. Belediyelerden jandarmalar kyordu, klalardan alaylar. Ancre Geidi'nin tam karsnda bir davulcu eri hanerleniyordu. Bir bakas da Le Cygne Soka'nda otuz kadar delikanlnn saldnsna urad: Davulunu patlatp, elinden klcn aldlar, yani ucuz kurtuldu. Bir ncs Grenier Saint-Lazare Soka'nda vuruldu. Michel-le-Comte Soka'nda ise

birbiri ard sra subay dp lmt. Les Lombards Soka'nda yaralanan birok belediye muhafz geri ekilmekteydi. Cour-Batave'n nnde bir milli muhafz birlii, zerinde Cumhuriyet Devrimi, no: 127 yazl bir kzl bayrak buldu. Acaba bu gerekten de bir devrim miydi? Ayaklanma, Paris'in merkezini iinden klmaz, dolambal, dev yapl bir tr kale haline getirmiti. Kaynak oradayd, sorun da elbette orada -394I olacakt. Gerisi sadece nemsiz birer atmayd, o kadar. Karann orada verileceini ispatlayan konu da, arpmann orada henz balamam olmasyd. Baz alaylarda askerler kararszd. Bu, bunalmn rktc karanln bsbtn art-nyordu. Temmuz 1830'da tarafszln ilan eden 53. alayn halk tarafndan nasl lgnca alklandn hatrlamaktaydlar. Komuta edenler, byk savalarda snav vermi iki korkusuz askerdi; Mareal De Lobau ile General Bugeaud, Lobau'nun emrindeydi. Bu-geaud ehir Muhafzlan'nn tm birlikleriyle kuatlm taburlardan kurulu byk devriye kollan, balannda bir polis komiseriyle ayaklanan sokaklan kefe gitmekteydi. Kendi a-lanndan isyanclar da, inanlmaz bir cretle drtyol azlannn kelerine nbeti yerletiriyor, barikatlann dna devriye gnderiyor-lard. Taraflar karlkl olarak birbirini gzetlemekteydi. Hkmet, elinde koca bir ordu olduu halde tereddt ediyordu. Neredeyse gece bastracakt. Artk Saint-Merry Kilise-si'nin tehlike canlan almaya balamt bile. Devrin Harbiye Bakan olan ve Austerlitz'e katlm olan Mareal Souit bu durumu derin bir kaygyla izliyordu. Dzenli manevralara alm olan ve taktikten, savalann bu pusulasndan baka hibir kaynak ve klavuza sahip olmayan bu yal denizciler, "halkn fkesi" denilen muazzam dalga karsnda afallayp kalmlard. Devrimlerin rzgnna yn vermek elde deildi. Banliyde yl kuvvetler, dzensiz bir e-395kilde ve aceleyle ehre aktarlyordu. 12. hafif piyade alaynn bir taburu koar adm Saint-Denis'den geliyordu. 14. alay Courbevoie'den yola kmt. Harbiye'nin bataryalar Carrou-sel'de mevzilenmiti. Vincennes'den byk bir grltyle toplar iniyordu. Tuileries Saray sszlayordu. Louis-Phi-lip ise huzur iindeydi. 5. Paris'in Orijinalitesi Belirttiimiz gibi, Paris iki yldr bir dizi ayaklanma yaamt. Ayaklanan mahalleler dnda hibir ey, Paris'in bir isyan srasndaki ehresi kadar artc bir ekilde sakin olamaz. Paris, her eye ok abuk alr; buysa sonuta bir ayaklanmadr ve Paris'in yapacak yle ok ii vardr ki, bu kadarck bir ey iin tutup da rahatn bozmaz. Ancak bu dev kentler sunabilir bu trden manzaralar. Ve ancak bu muazzam alanlar ayn zamanda hem i sava hem de u akl almaz sakinlii iice banndrabilir. Genel olarak, ayaklanma balayp da trampet sesleri ykselince: Dkkn sahibi, "Saint-Martin Soka'nda dalama var galiba," demekle yetinir nce. Yada: "Saint-Antoine Mahallesi'nde mi yoksa bu i?" der. ou zaman da kaytszlkla ekler hemen: "Oralarda bir yerde ite!" Ama biraz zaman geip de yaylma atele-riyle takm atelerinin kulak patlatc uursuz grlts fark edilir olunca: -396"Desene azttlar!" der ayn dkkn sahibi. "Gittike kzyor!" Bir an sonra da isyann yaygnlap yaklatn sezerse, alelacele dkknn kapatr ve hemen niformasn giyer: Yani canm tehlikeye atp, maln gvence altna alr. Bir drtyol aznda, bir geitte, bir kmaz sokakta arplmaktadr: Barikatlar alnr, verilir, yeniden geri alnr. Kan akar, mermiler evlerin cephesini delik deik eder, kurunlar insanlar yataklarnda bulur, yollar cesetlerle dolup taar. Ama birka sokak tede de kahvehanelerde oynanan bilardolarn top sesleri duyulmaktadr. Tiyatrolar aktr, vodvilleri gidip rahata seyredebilirsiniz. Merakllar, sava alan haline gelmi sokaklarn iki adm tesinde konuup glmektedirler. Faytonlar yollan tkamakta, insanlar akam yemeine gitmektedir. Bazen yemek iin, vuruulan mahallede bir lokanta seildii bile olur. 12 Mays 1839 ayaklanmas srasnda Saint-Martin Soka'nda, zeri Fransz bayrann renklerini tayan bir bezle rtl ve ii meyan erbeti dolu srahilerle ykl bir el arabasn zar zor srkleyen sakat ve ufak tefek bir ihtiyar, barikattan mfrezeye, mfrezeden barikata gidip gelerek bir hkmete bir anariye tam bir tarafszlk iinde serinletici iecek sunuyordu! Bundan daha artc ne olabilirdi ki? Paris isyanlarnn baka hibir bakentte rastlanmayacak orijinal karakteri de budur ite! Ve bunun iin iki ey gereklidir: Paris'in b-397-

ykl ve neesi, Voltaire ile Napoleon'un kenti. Bir arada, i ie. Gelgeldim bu kez, 5 Haziran 1832 ayaklanmasnda bu byk kent, ilk olarak belki kendinden de gl bir ey hissetti. Ve kork-tu. Her yerde, en uzak ve en "kaygsz" mahallelerde bile kap, pencere ve panjurlarn daha gndzden kapand grld. Cesaretliler silahlanrken dlekler gizlenmiti. Tasasz ve telasz iine giden yolcu ortadan kaybolmutu. ou sokak, le vakti, saat sabahn drd gibi bombotu. Ortal ayaa kaldran ayrntlar anlatlmakta, uursuz haberler yaylmaktayd: Banka'y ele geirmilerdi; sadece SaintMerry Manastn'nda, kilisenin iinde mevzilenmi alt yz kii vard; hat hi de emin deildi; Armand Carrel, Mareal Clausen gidip grm ve Mareal ona: "nce bir alay kurun," demiti; yine Lafayette hastayd, ama onlara yine, "Ben sizin emrinizdeyim. Oturacak bir sandalye bulabileceim her yere de arkanzdan gelirim," demiti; daima uyank durmak gerekmekteydi; geceleyin Paris'in ssz semtlerindeki evleri basmaya hazrlananlar vard (biraz da Paris polis mdrnn hayal gcnn rnyd bu); Aubrly-le-Bo-ucher Soka'na da bir batarya yerletirilmiti. Lobau'yla Bugeaud anlam durumdaydlar ve geceyans ya da en ge gn rken, biri Bastille'den, ikincisi Saint-Martin Kap-s'ndan, ncs La Greve'den, drdncs de Les Halles'den gelmek zere ayaklanmann merkezine drt kol birden ayn zamanda yryecekti; belki de askeri birlikler Pa-398ris'i boaltp Champ de Mars'a ekileceklerdi; bu sefer iin nasl sonulanaca belli deildi, ama ok ciddi olduu belliydi. Mareal So-ult'un tereddtlerini gidermeye alanlar vard; sanki niin hemen saldrya gemiyordu; kesin olan bir ey varsa, o da marealin derin dnceler iinde rpndyd: htiyar aslan, bu karanln arkasnda bilinmeyen bir canavarn kokusunu almt, grnen oydu. Akam oldu ve tiyatrolar almad. Devriyeler fke iinde dolayorlard. Yollardan gelip geen herkesin st aranmakta, pheliler hemen tutuklanmaktayd. Saat dokuzda sekiz yz akn insan tutuklanm, polis mdrl dolmutu. Hele Conciergerie Ha-pishanesi'ndeki Paris Caddesi ad verilen uzun mahzene saman denkleri doldurulmutu; bunlarn zerinde yatan tutuklu ynlarna da Lyonlu Lagrange yiitlike sylev veriyordu. Onca insann arl altnda ezilen saman demetlerinden iddetli bir saanak hrts ykselmekteydi. br hapishanelerdeki tutuklularsa avlularda, ak havada ve birbirlerinin zerinde yl yatyorlard. Her yerde kayg ve tela vard. Havada Paris'in hi alk olmad bir titreme dolanyordu. Evlerde bile barikatlar kurulmaktayd, kadnlar ve analar endie iindeydiler. "Aman Tanrm! Eve hl dnmedi!" te sadece bu szler iitilmekteydi. Uzaktan uzaa birdenbire araba sesleri geliyordu. Kaplarn eiine gizlenip grlt-399leri, iniltileri, bartlan, uultular, bouk ve anlalmaz biimde karmakark yanklan dinliyor ve birbirlerine unlan sylyorlard: "Svariler geliyor!" "Bunlar cephane tayan arabalar!" Bu arada zellikle Saint-Merry Kilisesi'nin anlanm duymaktaydlar. lk top sesini bekliyorlard. Sokaklann kelerinden birtakm adamlar frlamakta: "Evlerinize girin!" diye hayknp, ortadan yok olmaktaydlar. Ve tela iinde kaplan srgleyip, birbirlerine soruyorlard: "Peki, ne olacak bu iin sonu?" Paris, gece ilerledike, isyann o mthi ltsyla her dakika biraz daha lmcl bir renge brnyordu. -400ON BRNC KTAP ATOMUN KASIRGAYLA KARDE OLUU 1. Gavroche'un iirinin Kkenlerine Bak; Bir Akademi yesinin iir zerindeki Etkisi Halkla askerin, tersane nnde gs gs e karlamasndan --doan ayaklanmann, tabutu izleyen kalabalk iinde nden arkaya doru bir harekete yol at anda -btn yollar boyunca bu kalabalk, cenaze alaynn tepesine km durumdayd- korkun bir geri ekilme oldu. Kalabalk sarsld, birden sralar bozuldu ve herkes koumaya balad: Kimileri hcum naralan atarak, kimileri de korkudan kayorlard. Caddeleri kaplayan o koca rmak gz ap kapayncaya kadar blnm; saa sola tap yklan bir edden sular boalr gibi, tam iki yz sokaa insan seli yaylmt. O srada, elinde Belleville tepelerinden kopard bir sarsalkm dal bulunan hrpani klkl bir ocuk, Menilmontant Soka'ndan aa doru inerken, oradaki bir hrdavat kadnn dkknnn nndeki sergide eski bir tabanca grd. Hemen iekli dal kaldmma frlatt ve kadna seslendi: -401"ey ana, eyinizi dn alyorum!" Tabancay kapmasyla, frlayp kamas bir olmutu.

ki dakika sonra, Amelot ve Basse sokaklarndan dehetle kaan bir burjuva topluluu, tabancasn sallaya sallaya ark syleyen bir ocukla karlaacakt: Gece herey karanlk Gndz herey aydnlk Uydurma bir yazya aar kalr burjuva Biraz erdemli yaa Tak baa sivri apka ocuk Kk Gavroche'tu. Savaa gidiyordu. Caddeye knca tabancann horozu olmadn fark etti. Yryn dzenlemeye yarayan bu arky kim yazmt acaba, aklna estiinde syledii btn br arklar? Bilmiyoruz. Belki de hepsi onun yaptlaryd, kimbilir! Zaten Gavroche tutulan btn halk arklann bilirdi ve onlara kendine zg bir cvlt katp kartrrd. Doann sesleriyle Paris'in seslerini i ie geitirip yepyeni bir mzik yaratyordu. Kularn repertuanyla atlyelerin repertuarn evlendiriyordu. Ressam raklarm iyi tanrd; bunlar kendi kabilesine komu kabiledendi. Bilindii kadaryla ay mret-tip rakl yapmt. Bir gn akademi yesi M. Baour-Lormian'a bir hizmette bile bulunmutu. Gavroche, tam bir edebiyat velediydi. Gavroche, fil evine o iki yavruca ald -402berbat yamurlu gecede kendi z kardelerinin imdadna kotuunu bilmiyordu. Akam kardeleri, sabah babas: te byle gemiti gecesi! afak skerken alelacele Les Ballets Soka'ndan ayrlp file dnmt. ki k oradan adeta bir sanat gsterisi yaparak karmt ve yine orackta uyduruverdii bir kahvalty onlarla blmt. Sonra da onlar, kendisini de yetitirmi olan iyiler iyisi Sokak Ana'ya emanet edip gitmiti. Akam yine onlara, ayrlrken ayn yerde bulumak zere sz vermiti. Bir de u veda sylevini ekmiti: "Ben imdi dmeni kryorum, yani czla-m ekiyorum. Ya da sarayllar gibi konuacak olursak, svmaktaym. Ananz, babanz bulamayacak olursanz, akam yine buraya gelin bebekler. Karnnz doyurur ve sizi yatrrm." Ama ocuklar geri dnmedi: Ya belediye zabtas bulup nezarete atmt, ya herhangi bir sokak soytars almt; ya da muazzam bir in bilmecesine benzer Paris sokaklarnda kaybolmulard. ada toplum leminin alt tabakalar, bu trden kayp izlerle doludur hep. Gavroche, onlar bir daha grememiti. O gecenin zerinden ay gemiti ve Gavroche, birok kez ban kayarak; "Benim o iki hergele ne cehenneme gittiler acaba?" diye dnmt kendi kendine. Bu arada Gavroche, elinde srekli tabancas, Le Pont-aux-Choux Soka'na ulamt. Btn sokakta sadece bir tek dkknn ak kaldn grd. zerinde dnmeye deer bir nokta da, sz konusu dkknn bir pasta-403c dkkn oluuydu: Bu bilinmeyen bir leme dalmadan nce elmal bir pasta yiyebilmek iin bulunmaz bir frsatt. Durup ceplerini yoklad, tersyz etti, yelek cebini kartrd. Hibir ey bulamad. Tek bir metelii yoktu. Gavroche, avaz kt kadar haykrd: "mdaaat!" Son pastay yiyememek insana gerekten ac verir. Yine de yoluna devam etti. ki dakika sonra Saint-Louis Soka'nday-d. Le Parc-Royal Soka'ndan geerken, az nce elde edemedii pastann cn almak isteiyle birden kvrand ve tiyatro ilanlarn byk bir zevkle yrtt. Biraz ileriden salkl, iyi giyimli birtakm insanlar geiyordu. Gavroche, bunlar byk gelir sahiplerine benzetti, omuzlarn silkti ve rastgele bir tkrk halinde u az dolusu felsefi safray savurdu. "Ne pis, ne yal heriflerdir u zenginler! Durmadan tknrlar, nefis yemekler iinde adeta debelenirler! Bunlar paralan nereye mi harcar? Kendileri de bilmez ki! Yerler parala-nn, yerler! Adyla sanyla yerler ite! Mideleri ald kadar!" 2. Gavroche Yryte Horozu olmayan bir tabancann elde sallanmas; onun sokan ortasnda elde tanmas, ylesine bir kamusal ilevdir ki, Gavroche, att her admla ruhunun biraz daha -404ykseldiini hissetti. Syledii Marsaillaise'in dizeleri arasnda banyordu: "Her ey yolunda, keyifler keka! Sol ayam ok anyor, bir yere arpp romatizmam krdm herhalde. Ama yine de ok mutluyum yurttalar! Burjuvalar rahat dursun, yoksa suratlanna yrtc drtlkler aksnnm! Polis hafiyeleri mi dediniz? Bissr kpek ite! Kpolu kpekler! Yava gel olum, bari kpeklere hakaret etmeyelim! Amma da horozlanyorlar be! Hey Tannm, imdi de horozlara hakaret ediyoruz, iyi mi! Laf aramzda, dorusu imdi tabancamda horoz olsun isterdim! Ana yoldan gelmekteyim arkadalar, i kzyor. Ortalk fkr fkr kaynamaya balad, ar ve emin fkrtlarla piip, kvama girmekte: Tencerenin kpn alma vaktidir! Yiitlerim, ileri! Pis kanlar evlekleri sulasn biraz! Hayatm yurduma baladm, sevdiimi bir daha gremeyeceim! Hey gidi yavrum, hey gidi! Umurumda bile deil artk! Yaasn sevin! Aslanlar gibi vurualm haydi, zorbalktan bktm usandm!"

Tam o srada oradan geen mzrakl bir svari, atyla birlikte yere yuvarlanmt. Gavroche, tabancasn kaldnma brakt, gidip adam kaldrd, sonra da atn kalkmasna yardmc oldu. Ve tabancasn alp yoluna devam etti. Thorigny Soka'nda batan baa ban ve sessizlik hkimdi. Marais semtine zg bu duyarsz uyuukluk, evreyi kaplayan geni uultuyla elimekteydi. Bir kapnn eiinde ene alan drt kadn vard. skoya'nn -405cad llerine karlk Paris'in zevzek hatun drtlleri vardr ve "Kral olacaksn!" kehaneti, Armuyr allnda Macbeth iin ne kadar uursuzsa, bir o kadar Baudoyer drtyol aznda da Bonapart iin uursuzdur: Bu kehanet her iki durumda da ayn karga sesini karr. Thorigny Soka drtls sadece kendi ileriyle meguldler. Bu drtl, kapc kadnla, srtnda kfesi, elinde kancas bir paavrac kadndan oluuyordu. Her biri ihtiyarln kknlk, tiritlik, bunaklk ve hzn ad verilen drt kesinden birinde ayakta durur gzkmekteydi. Paavrac kadn, iyilik bilir bir kadnd. Kapc kadnlara, glmsemeye hi mi hi benzemeyen o kendine zg sntyla hep glmserdi! Aralarnda aa yukar una benzer konumalar geerdi: "Syleyin hele, sizin kedi yine edepsizlik ediyor mu?" "Aman canm, bilmez misiniz ki kediler bu dnya kuruldu kurulal kpeklerin dmandr! Kpekler hep ikyet eder durur." "nsanlar... insanlar da ikyet eder oldu artk!" "Gelin grn ki kedi piresi insanlarda barnmaz." "Oras yle ama kpekler tehlikelidir. Hatta bir yl, hi unutmam, o kadar ok kpek tremiti ki gazeteler bile yazmt! Bu Tuileri-es'de Roma Kral'nm o kck arabasna koulan kocaman koyunlarn olduu devirdeydi. Roma Kral'n hatrlyorsunuz, deil mi?" -406"Ben Bordeaux Dk'n ok severdim." "Ben XVII. Louis'yi hatrlyorum. Ne yalan syleyeyim, onu daha ok severdim!" "Yine etin yanma yanalmyor Patagon Bac!" "Aman hi szn etmeyin, kasaplarn yanna yaklaabilene akolsun! Sakatatla avunmaktayz vallahi!" Burada paavrac kadn konumaya girdi: "ler durgun hanmlar, hem de pek durgun! p ynlarndan hibir ey kmaz oldu. Artk pe kimse bir ey atmyor, herkes her eyi kendisi yiyor!" "Sizden daha yoksullar da var, rnein Vargouleme Bac." Paavrac kadn saygyla karlk verdi: "Doru lafa can kurban!" dedi. "Benim ne de olsa bir mevkiim var." Bir sre sustular. Sonra paavrac kadn, insann yaratlnda bulunan gsteri ihtiyacnn etkisiyle ekledi: "Sabahleyin eve dner dnmez kfeyi bir gzel ayklarm, nce kendi ayklamalarm yaparm. Bunlar odamda ayn ayr ynlar halinde durur: Paavralar bir sepete, sebze koanlarn bir kovaya, amarlar dolaba, ynlleri konsola, eski kt paralarn pencere kenarna, yenebilecek durumda olanlar benim ksenin iine, cam krklarn ocaa, eski paavralarla terlikleri kapnn arkasna, kemikleri de karyolamn altna yerletiririm." Arkalarnda durmu onlar dinlemekteydi Gavroche: -407"Hey ihtiyarlar," dedi. "Siz de mi siyasetten konumaya baladnz?" zerine hakaret lklarndan oluan az dolusu bir kfr boald: "Aln ite bir hergele daha!" "Ne tutuyor elinde o yle? Tabanca m?" "Pis, dilenci velet, kim olduunu merak ediyorum!" "Hkmeti devirmezlerse, hibir zaman rahat edemezler ki!" Gavroche, btn bu kfr yamuruna karlk, burnunun ucunu baparmayla kaldrp, elini amakla yetinmiti. Byk bir almla. Paavrac kadn bard: "u baldn plaa bakn!" Patagon Bac dedikleri kadn, byk bir znt iinde fkeyle iki elini birbirine vurdu: "Bu gidile bamza ta yaacak!" dedi. "Bamza ne faleketler gelecek, grrsnz! Hani u bitiikte oturan kei sakall uursuz var ya, ite o her sabah kolunda pembe hotozlu bir tazeyle kar giderdi; bu sabah baktm, kolunda bir tfekle gidiyor. Bacheux Ba-c'nn dediine bakarsan, geen hafta yine bir devrim olmu! eyde olmu... eyde canm... Neredeydi? Hah, Pontoise'da! Sonra da bakn ite bu iren serseri elinde tabancasyla karmzda alm satyor! Dediklerine gre Celes-tins Mahallesi azna kadar topla doluymu. Dnya lemi huzursuz etmek iin bir sr pis icat karan bu alak domuzlara kar hkmet ne yapsn? Bunca felaketin ardndan -408biraz olsun soluk alr gibi olmutuk. Hey Tannm! Ne korkun gnlerdi onlar! O zavall dilber kralienin mahkmlar arabasnda giyotine gtrln hatrlyorum da! imdi btn bunlar yeniden ttn fiyatlarn

artracak! Buyrun bakalm, alaklk deil de nedir bu, syleyin! Seni hnzr namussuz seni! Hi aklndan karma, sehpada kellen kesilirken ben gelip seni seyredeceim!" "Burnunu ekiyorsun kocakar, koca burnunu smkrsene!" dedi Gavroche. Sonra yryp uzaklat. Pavee Soka'na girerken birden aklna paavrac kadn geldi ve kendi kendine yksek sesle dnmeye koyuldum "Devrimcilere hakaret etmekle yanlmaktasn kaldrm cads! Elimdeki tabanca senin karnadr. Onu ben kfende yiyebilecein daha ok ey bulunsun diye tayorum!" Tam o srada arkasndan bir ses ykseldi. Dnp bakt, kapc Patagon Kadm' grd: Onu izlemi olmalyd. imdi durmu, uzaktan yumruunu sallayarak barmaktayd: "Pisin sen, pi! Pisin, anlyor musun?" "Ha, u mu?.." dedi Gavroche, "Bilmem neyimin kkne kadar!" Az sonra Lamoignon Kona'nn nnden geerken bard: "Btn herkes savaa, ileriiii!" Birden iine bir keder kt. Elindeki tabancaya, onu insafa getirmek ister gibi sitemle bakt: "Ben yryorum, ama sen yrmyorsun," dedi. -409Bir acy, ancak bir baka ac unutturabi-lir. Yanndan sska kk bir kpek geiyordu. Gavroche merhamete geldi: "Zavall olan!" dedi. "Frtnaya m tutuldun da byle cascavlak kaldn?" Sonra da L'Orme-Saint-Gervais'ye doru uzaklat. 3. Bir Berberin Hakl fkesi Gavroche'un, kendilerine filin babacan kocaman karnn at iki yumurca oradan kovmu olan saygdeer berber o anda dkknnda, imparatorluk dneminde hizmet etmi Legion d'Honneur nianl eski bir askeri tra ediyordu. Laf laf ayordu. Zaten berber dkknlarnda hep byle olmaz m! Berber, yal emekli askere nce ayaklanmadan, sonra da General Lamarque'tan sz etmi, La-marque'tan Napoleon'a gelmiti. Bylece ber-ber-asker diyalogu balyordu. yle ki, Prud-homme orada olup da konuulanlar dinlemi olsa, bunu hakkyla ssleyip psler, stne de u bal koyard: Ustura ile klcn diyalogu. lkin berber sormutu: "mparator ata nasl binerdi efendim?" Yal emekli asker u cevab vermiti: "Kt binerdi, kt! Dmesini bilmezdi, onun iin de attan hi dmezdi." "Gzel ve soylu atlan vard herhalde? mparator bu! Olmas gerekir, yle deil mi? Gzel soylu atlan olmas gerekir?" "Bana nian takt gn atn yakndan -410grdm. St beyaz bir kou hayvanyd. Bir ksrak! Kulaklan aynk, beli ierlekti. Alnnn ortasnda siyah bir yldz olan ince bir ba, ok uzun bir boynu, pek gl diz eklemleri vard. Omuzlan yuvarlak, sans alabildiine glyd. Boyu on be kantan biraz daha uzundu diyebilirim." "Dorusu gzel atm!" dedi berber. Askerin cevab ksa ve kesin oldu: "Elbette, imparatorumuzun atyd!" Berber bu cevap zerine bir sre susmann uygun dtn sezinlemiti. Nitekim yle de yapt. Sonra yeniden sordu: "mparator hazretleri sadece bir kez yaralandlar deil mi efendim?"- " Yal emekli asker, olaya tanklk etmi olanlann sakin ve grkemli sesiyle cevap verdi: 'Topuundan! Ratisbonne'da! Onu hibir zaman o gnk kadar gzel giyinmi grmemitim! Gm para gibi pnl pnld!" "Peki ya siz! Sizin alm olduunuz yarala-nn haddi hesab yoktur herhalde?" "Benim mi? Hayr! Ben ok yaralanmadm! Marengo'da enseme iki kl yedim, Austerlitz'de sa koluma bir kurun, bir kurun da Iena'da sa kalama. Friedland'da nah uraya bir sng. Moskova'da geliigzel yedi mzrak, belki de sekiz. imdi iyi hatrlyorum! Lutzen'de bir mermi paras bir parmam ezdi. En son da Waterloo'da bal-dnma bir kurun sapland. te hepsi bu kadar!" Tumturakl bir sesle bard berber: -411"Sava alannda lmek ne gzel ey! Size namusum zerine yemin ederim ki, bir dekte, hastalktan inleyerek, ar ar, her gn biraz daha eriyerek, ilalarla, yaklarla, rngalarla, doktorlarla gp gitmektense; karnmn ortasna bir glle dsn isterim!" "Siz de kestirmeden gitmeyi seviyorsunuz."

Emekli yal asker szn henz bitirmiti ki, dkkn korkun bir atrd sarst: Penceredeki koca camlardan biri angrdayarak yere inmiti. Berber sapsar kesildi: "Tanrm!" diye haykrd. "te bir tane!" "Nedir?" diye sordu emekli yal asker. O da sararmt. "Bir top mermisi!" "te o top mermisi burada!" Yal asker bunu sylerken yere eilmi ve yuvarlanmakta olan bir eyi yakalamt. Bu kk bir ta parasyd. Berber hemen krk cama doru kotu ve Saint-Jean pazarna doru tabanlar yalam kaan Gavroche'u grd. Gerekten de o iki yumurcan acsn hl yreinde duyan Gavroche, dkknn nnden geerken berbere kk bir merhaba demekten kendini alamam ve ilk bulduu ta camlara frlatmt. Rengi beyazdan mora almaya balayan berber, imdi ulur gibi bir sesle haykryordu: "una bakn una! Srf ktlk olsun diye ktlk ediyor! Bu sokak serserisine kim, ne yapt ki?" -4124. htiyara aran ocuk Bu srada Gavroche, karakolu oktan silahtan arndrlm bulunan Saint-Jean pazarnda, Enjolras, Courfeyrac, Combeferre ve Feuilly tarafndan ynetilen bir toplulukla birlemiti. Aa yukar silahlanm durumdaydlar. Bahorel'le Jean Prouvaire de onlara katlmt, bylece topluluk daha da genilemiti. Enjolras'ta ift akar bir av tfei vard; Combeferre eline, zerinde alay numaras tayan bir muhafz tfei almt; ayrca kayna, dmeleri zk redingotunun altndan grnen iki tabanca sallandrmt. Jean Prouvaire kendisine eski bir svari filintas, Bahorel bir karabina yaktrmt. Courfeyrac, knndan syrlm ili bir baston almt. Elinde plak bir haner tutan Feuilly, en nde yrmekte, bir yandan da avaz kt kadar barmaktayd: "Yaasn Polonya!" Soluk solua Morland Rhtm'ndan geliyorlard. zerlerinde ne boyunbalan vard ne de apkalar. Yamurdan bir hayli slanmlard. Gzleri l l parlyordu. Gavroche, sakin bir hava iinde onlara yaklat ve sordu: "Nereye gidiyorsun?" Courfeyrac: "Gel," dedi. Feuilly'nin hemen ardndan Bahorel yryordu. Buna yrmekten ok zplayp srayarak ilerliyordu demek gerekir. zerinde koyu krmz bir yelek vard. Yoldan geenlerden -413birine hzla arpt. Yere devrilen adam dehetle bard: "Kzllar geliyor!" "Kzllar ha!" diye karlk verdi Bahorel. "Bu ne biim korku byle sayn burjuva? Oysa ben bir gelincik ya da bir lale grnce asla titremem. Gelin, u kzl korkusunu boynuzlu hayvanlara brakalm sayn burjuva!" Birden gzleri dnyann en bar kadnn asl durduu bir duvar kesine taklmt. Paris Bapiskoposu tarafndan ktta "cemaaf'ine yazlm bir yumurta yeme fetvas vard. Bararak konutu Bahorel: "Cemaatmi! 'Kaz srs demenin terbiyeli ekli'!" Ve duvardan kd yrtp ald. Bu hareket, Gavroche'u fethetmeye yetmiti. O andan itibaren Gavroche, Bahorel'i incelemeye koyuldu. Enjolras sze kart: "Hakszsn Bahorel," dedi. "Yerinde rahat brakacaktn o kt parasn. Bizim iimiz onunla deil ki! fkeni bouna harcyorsun. Her eyin sras var. Saf dndan ate almaz; ne tfekle ne de yrekle!" "Herkesin kendine gre bir slubu vardr," diye karlk verdi Bahorel. "Bu piskoposlarn emirleri sinirime dokunuyor, ben izin verilmeden yumurta yemek isterim. Kald ki, fkemi harcadm falan da yok, daha yeni kzmaktaym. Ve de o emri, Hercle! itahm alsn diye yrttm..." Gavroche'un bu Hercle szc dikkatini ekmiti. Bir eyler renmek frsat kt m, -414hi karmazd; stelik bu afi yrtcsna da sayg duyuyordu. Yaklap sordu: "Hercle ne demek?" Bahorel: "Latincede 'Lanet olsun' demektir" diye karlk verdi. Bahorel bir pencerede onlarn geiini seyreden soluk benizli ve siyah sakall gen bir adam grmt. ABC Dostlan'ndan biri olmalyd. Hemen ona bard: "abuk fiek yollayn bize! Para bellum."* Onlara rencilerden, sanatlardan, iilerden ve liman emekilerinden oluan bir kalabalk elik ediyordu. ounun elinde sopa ve sngler vard. Kimisi de, Combeferre gibi, pantolonuna bir tabanca yerletirmiti.

Topluluun arasnda ok yal grnen bir adam da yryordu. Silah yoktu ve dnceli olduu halde, onlardan geri kalmamak iin acele ediyordu. Gavroche, Courfeyrac'a sordu: "Bu da kim oluyor?" "Grdn gibi, yal bir adam ite." Msy Mabeuft o yal adam. 5. Yal Adam Ne olup bittiini anlatalm: Enjolras'la arkadalar, dragonlar hcuma kalktnda Bourdan Bulvan'ndaki tahl ambarlarnn yakmmdaydlar. Enjolras, Co-urfeyrac ve Combeferre: "Barikatlara!" diye bararak Bassompie Sokag'na dalmlard. ' Savaa hazr ol. (.N.) -415I Lesdiguieres Sokag'nda ar ar ilerleyen bir ihtiyarla karlatlar. Dikkatlerini eken, adamcazn tpk sar-homu gibi yalpalayarak yrmesi olmutu. Ayrca leye kadar hemen hi durmadan yamur yam olduu ve tam o srada da bir hayli kuvvetli yad halde adam apkasn giymemiti. Courfeyrac, Mabeuf Baba'y tanmakta gecikmedi. Onu, Marius' defalarca kapsna kadar geirmi olduu iin tanyordu. Yal kitap kurdunun yumuak huylu ve rkek bir insan olduunu biliyordu. Adamcaz bu kargaaln iinde, svari hcumlarnn hemen iki adm tesinde, bir yaylm ateinin neredeyse ortasnda, yamur ve kurunlar altnda ba ak grnce afallam ve yanna komutu. Ve seksenlik ihtiyarla, yirmi be yandaki isyanc arasnda yle bir konuma geti: "Evinize dnn Msy Mabeuf." "Niin?" "Patrt kacak." "yi ya." "Sngler syrlacak, tfekler patlayacak Msy Mabeuf." "yi ya." 'Toplar da ate aacak." "yi ya. Siz nereye gidiyorsunuz?" "Hkmeti yere sermeye gidiyoruz." "ok gzel." Ve onlar izlemeye koyulmutu. O andan beri de azndan tek bir kelime kmamt. Admlar birdenbire kararl atmaya balamt. iler yardm iin koluna -416girecek olmular, ama o bir ba iaretiyle reddetmiti. Stunun neredeyse ilk srasnda ilerliyordu. Bu ihtiyarda yryen bir adamn hareketiyle uyuyan bir adamn yz bir araya gelmiti. renciler kendi aralarnda onu gstererek saygyla fsldayorlard: "Amma da fkeli bir dedeymi!" Kalabalkta sylentiler dolayordu. htiyarn eski bir Konvansiyon yesi ve dolaysyla da bu rejimin yeminli dmanlarndan biri olduu ileri srlmekteydi. Topluluk imdi La Verrerie Soka'na sapmt. Kk Gavroche en nde yryordu. Avaz kt kadar bararak syledii arkyla sanki bir tr borazan olmutu: Bak ite ay douyor biz Ne zaman ormana gideceiz? Sordu Chariot Charlette'e Tu tu tu Chatou iin Chatou Tek bir tanrm var, tek bir kralm, tek meteliim, tek papucum Sabah sabah iki sere Dadanmvt iye kekie glp eleniyorlard Zi zi zi Passy iin Passy Tek bir tanrm var, tek bir kralm, tek meteliim, tek papucum -417Ve bu iki zavall kurt Sarho olmutu krktk Gld onlara bir kaplan Don don don Meudon iin Meudon Tek bir tannm var, tek bir kralm,

tek meteliim, tek papucum Biri svd biri vd Ne zaman ormana gideceiz? Chariot Charlette'e sordu Tin tin n Pantin iin Pantin Tek bir tanrm var, tek bir kralm, tek meteliim, tek papucum Saint-Merry'ye doru ilerlemekteydiler. 6. Acemi Askerler Topluluk her an biraz daha byyordu. Onlara Les Billetes Soka'na doru, salar aarmaya yz tutmu uzun boylu bir adam katld. Courfeyrac, Enjolras ve Combeferre, adamn sert hatlar olan cesur yzn hemen fark etmilerdi, ama hibiri tanmyordu adam. Kendini tamamyla ark syleyip, slk almaya, en nde oradan oraya seirtmeye, horozsuz tabancasnn dipiiyle dkkn kaplarn gmbrdetmeye vermi olan Gavroc-he da bu adama dikkat etmemiti. Tam bir rastlant sonucu, La Verrerie So-418ka'na dalp Courfeyrac'n kapsnn nnden getiler. "te bu iyi denk dt," dedi Courfeyrac, "Kesemi evde unutmutum, stelik apkam da yolda kaybettim." Topluluktan ayrlp, hzla evine dald. Kesesiyle eski apkasn ald. Ayrca, kirli amarlarnn iinde sakl duran kk bir kasay da ald. Koarak aa indi. Yine koarak sokaa frlyordu ki, kapc kadn seslendi: "Msy de Courfeyrac!" Courfeyrac, sert bir sesle karlk verdi: "Hanmefendi, sizin adnz ne?" Kadn afallayp kalmt. Bir an ne cevap vereceini kestiremedi, ama ok gemeden toparland: "Gayet iyi biliyorsunuz ki, ben kapc kadnm," dedi. "Adm da Veuvain Ana." 'Tamam ite," dedi Courfeyrac, "Hani siz beni u soylular gibi admn ekiyle aracak olursanz, ben size o zaman De Veuvain Ana derim, olur biter. imdi syleyin, ne var?" "Sizinle grmek isteyen biri var." "Kim?" "Hi tanmyorum." "Nerede peki?" "Benim orada." "Hey Tannm!" dedi Courfeyrac. Kapc kadn hemen aklamaya koyuldu: "Ama neredeyse bir saattir gelmenizi bekliyor." O srada kapc odasndan gen, iiye benzer biri kt: Clz, soluk benizli, ksa boy-419lu, yz krmz ve illi biriydi. zerinde delik bir ceketle, yamal kadife bir pantolon vard. Courferac'a yaklarken, "Msy Marius'le mi konuuyorum?" diye sordu. Sesi, yznn tersine, hi de bir kadn sesini andrmyordu. Courfeyrac: "Burada yok," dedi. "Akam gelir mi acaba?" "Bilemem." Courfeyrac ekledi: 'Tek bildiim, ben dnmeyeceim, o kadar." Kk adam onu bir an szd, sonra sordu: "Niin dnmeyeceksiniz?" "Niini yok." "Peki, nereye gidiyorsunuz?" "Bundan sana ne?" "Kasanz ben tayaym isterseniz?" "Barikatlara gidiyorum." "Ben de sizinle gelebilir miyim?" "stersen gel!" dedi Courfeyrac. "Sokak serbest, kaldrmlar herkesin." Ve arkadalarna yetimek iin frlad. Kasay tasn diye onlardan birinin koluna tututurdu. Biraz nceki gencin onu izlemi olduunu ancak bir eyrek saat sonra fark etti. Kalabalk bir topluluk, ille de istedii yere gitmez. Bu tr topluluklarn rzgrla srklendiini aklamtk. Nitekim onlar da Sa-int-Merrey'yi getiler ve nasl olduunu bilmeden, kendilerini Saint-Denis Soka'nda buldular. -420i ON KNC KTAP CORNTHE 1. Kuruluundan Bu Yana Corinthe'in Tarihi Bugn Rambuteau Soka'na Halles tarafndan giren Parisliler, hemen salarnda, Mondetour Soka'nm karsnda bir sepeti dkkn greceklerdir. zerinde mparator Byk Napeleon'un gstergesi olan bir sepet bulunan tabelada u ifade yer almaktadr: NAPOLEON BATAN BAA SORGUN AACINDANDIR

Bugnk Parisliler, bu yerin bundan henz otuz yl nce yaam olduu korkun sahneleri akllarnn ucundan bile geiremezler. Eski kaytlarda Chanvrerie diye yazl olan ve La Chanvrerie Soka ile Corinthe adl nl meyhane ite oradayd. Bu noktada kurulmu olan ve Saint-Merry barikatnn yannda olduka snk kalan barikat hakknda daha nce sylenenler herhalde unutulmamtr. Biz imdi burada, bugn artk derin bir karanla gmlm olan o mthi Chanvrerie Soka barikatnn zerine bir para k serpmeye alacaz. -421Anlatmzn berrakl adna okur, daha nce Waterloo iin kullanm olduumuz usule bavurmamza herhalde izin verir. O ada Saint-Eustache Tepesi yaknnda, bugn Rambuteau Soka knn yer ald, Paris Hallesi'nin Kuzeydou asnda ykselen evler ynn gereine uygun bir ekilde tasarlamak isteyenler, gzlerinin nne Saint-Denis Soka'na Halles'in st ve alt ksmlarndan deen bir N harfini getirsinler. Bu N harfinin dikey izgilerini La Grande-Truanderie ile La Chanvrerie sokaklar, enlemesine izgisini de La Petite Truanderie Soka oluturur. Eski mi eski Mondetour Soka, bu N harfinin izgisini en ters, en arpk alarla keser. yle ki, bu drt sokan labirenti andran karmakl, Halles'le, SaintDenis Soka arasnda, teki ynde de Le Cygne ve Les Precheurs sokaklar arasnda, yaklak iki yz metrekarelik bir mekn zerinde, acayip grnl ve deiik byklkte evlerden oluan yedi adack meydana getirir. Bunlar tpk bir antiyedeki ta bloklar gibi, geliigzel bir biimde yanlamasna konulmu ve birbirlerinden darack yarklarla ucu ucuna ayrlm evlerdi. Darack yarklar diyoruz: nk her birinde sekiz katl viranelerin ykseldii bu karanlk, skk ve kntl sokaklar hakknda daha doru bir fikir vermek pek kolay deil! Virane dediimiz inler ylesine knt iindeydi ki, rnein evlerin cepheleri La Chanvrerie ve La Petite-Truanderie sokaklarnda, ayakta durabilmek iin, bir binadan brne uzatlm kalaslara dayanmaktayd. -422Sokak dar, ortadaki dere geniti; yoldan geenler mecburen slak kaldrmlardan yryor, mahzeni andrr dkknlarn nnden geiyor, demir emberlerle evrili binek talar, byk p ynlar ve yzyllk demir parmaklkl kaplarla karlayorlard. Rambuteau Soka ite btn bunlar ortadan kaldrd. Mondetour ad, birer plk halindeki bu sokaklar kusursuz bir ekilde belirtir. Bu sokaklar, biraz daha tede, Mondetour Soka'na alan Pirouette Soka ile daha da i ie gemiliklerine kusursuz bir anlatm bulurlar. Saint-Denis Soka'ndan 'La Chanvrerie Soka'na sapan bir yolcu, sokan gittike daraldn grr ve uzun bir huninin iine girmi gibi olurdu. Olduka ksa olan bu sokan sonunda da, geidin Halles tarafndan, bir dizi yksek evle kapandn fark ederdi. Sada solda dalp kaabilecei iki akl grmeyecek olursa, kendisini bir kmaz sokakta sanrd. Bu, bir yandan Les Precheurs Soka'na, br yandan da Le Cygne Soka ile La Petite-Truanderie Soka'na ulaan Mondetour Soka'yd. te bu kmaz sokaa benzer yerin bitiminde, sa koldaki hendein kesinde, sokak zerinde bir burun oluturan ve tekilerden daha alak olan bir ev grlrd. yz yldan beri nl bir meyhane ite bu iki katl eve yerlemi ve orada keyif iinde yaamtr. Koca Theophile'in: -423Kendini asm zavall bir n Korkun iskeleti sallanyor orada. dizeleriyle szn ettii bu meyhane yerin tam ortasnda enlikli bir grlt yaratyordu. Yer bir meyhane iin biilmi kaftan olduundan, babadan oula geiyordu. nl hiciv airi Mathurin Regnier zamannda bu meyhanenin ad Pot-aux-Roses'du; armas da, resimli bulmaca modas uyarnca pembe boyanm bir direkti. Geen yzylda, bugn sanat evrelerinin kmsedii nl bir resim ustas olan Nato-ire, bu meyhanede ve ou zaman da Regni-er'nin oturduu masada defalarca sarho olmu; bir seferinde de pembe direin zerine, kran duygusuyla bir Korinthos zm salkm izmiti. Buna pek sevinen meyhaneci de dkknn adn deitirip, salkmn stne yaldzla: Au Raisin de Corinthe yazdrmt. te meyhanenin bugnk ad Corinthe oradan kalmadr. Sarholar iin kestirme konumaktan daha doal bir ey olamaz. Nitekim, Corinthe, zamanla Pot-aux-Roses'u yerinden skp att. O kadar ki, slalenin son meyhanecisi durumunda olan Hucheloup Baba, gelenekten tamamyla habersiz olduundan, direi maviye boyatt! Alt katta tezghn yer ald, st katta da bilardonun olduu birer salon vard. Ayrca, tavan delen helezon biiminde bir merdiveni de unutmayalm. Ve duvarlardaki duman isleriyle gpegndz yanan mumlan. te meyhane! Son bir nokta: st kapal bir merdi-424ven, alt kattaki salondan arap mahzenine iniyordu. kinci katta da Huchelouplar oturmaktayd. Bir merdivenle daha dorusu, bir el mer-diveniyle klyordu oraya: Tek girilecek yeri, birinci kattaki gizli bir kapyd. Damn altnda ikiye blnm bir tavanaras vard: Buras hizmeti kzlarn yuvasyd. Mutfak ve tezghl salon zemin katn blmekteydi.

Kimbilir, Hucheloup Baba, belki de anadan doma bir kimyagerdi. in belkisiz yan, esiz bir a oluuydu. Onun meyhanesinde sadece iki iilmezdi, yemek de yenirdi. stelik Hucheloup sadece ona zg olan ve sadece onun dkknnda yenilebilen nefis bir yemek icat etmiti: Kendisinin carpes au gras diye adlandrd bir tr sazan dolmasyd bu. Bu yemek bir mum ya da XVI. Louis devrinden kalma bir gaz lambas nda ve zerine rt yerine muamba tutturulmu masalarda yeniyordu. Taa uzaklardan yemee gelenler oluyordu. Hucheloup, bir sabah aklna esmi ve "spesiyalite"sinden haberdar etmek istemiti yoldan geenleri: Tpk kendine zg yemekleri olduu gibi, kendine zg bir imlas da vard ve siyah boya anana daldrd frayla, "yada sazan' anlamna gelen carpes au gras yerine duvara unlar yazvermiti: CARPES HO GRAS Sonra bir k boyunca yaan sulu kar ve yamurlar ilk szcn sonundaki S harfiyle son szcn bandaki G harfini silip gtrmlerdi. Geriye u kalmt: CARPE HO RAS -425Bylece, kar ve yamurun da yardmyla basit bir yemek ilan, derin bir t haline giriyordu. Ve yine bylece Hucheluop Baba, Fransz -cay renmeden Latinceyi renmi, felsefeyi mutfaktan kaynaklandrm ve sadece Ka-rem'i (Byk Perhiz) silmek isterken Horavti-us'la eitlemiti. in bir baka garip yan da, bunun, ayn zamanda: "Kabareme giriniz" anlamna geliyor oluuydu! Bugn bunlarn hibiri artk yok. Monde-tour labirentini daha 1847'de delik deik edip genilettiler. La Chanvrerie Soka ile Corint-he ise, Rambuteau Soka'nn kaldrm talar altnda yok olup gitti. Biraz nce sylediimiz gibi, Corinthe, Co-urfeyrac ve arkadalarnn bir toplant yeri deilse bile, toplandklar bir yerdi. Corinthe'i ilk Grantaire kefetmiti ve meyhaneye Carpe Horas ad nedeniyle girmiti. Carpes au Gras nedeniyle de mdavimi olmutu. Yeniyor, iiliyor, grlt yaplyordu. Az paraya klyor, veresiye iiliyor, bazen hi para verilmiyordu, ama gelenler daima gleryzle karlanyordu: Hucheloup Baba, yrei gibi, eli de ak bir adamd. lgin bir deiiklii de, bykl bir kabare iletmecisi oluuydu. Srekli somurtur, mterilerini rktmek ister gibi davranr, ieri girenlere homurdanrd: Hizmet etmekten ok, kavga etmek ister gibi bir hali vard. Ama btn bu grne ramen, tekrarlyoruz, ieri giren herkes gleryzle karlanmaktayd. Bu tuhaf terslik, dkkna mte-426ri eken bir zellik olup kmt. Gerekten de ou gen, biraz da Hucheloup Baha'nn nasl heyheylendiini grmek iin gelirdi. Hucheloup Baba, eski bir eskrim ustasyd. Kahkahay birdenbire basard. inin saflna hi yaramayan rktc, kaln bir sesi vard. Biim trajik, ierik komikti bu adamda. En sevdii eylerden biri, insanlar rktmekti. Tabanca biimindeki enfiye kutular gibiydi: Patlayacak sanrdnz, bir aksrk ii tirdiniz sadece. Kars Hucheloup Ana, sakall ve alabildiine irkin bir yaratkt. Hucheloup Baba, 1830 ylma yaklarken ld. Onunla birlikte sazan dolmalarnn srr da br dnyaya gt. Dul kars, biraz da tasasndan olacak, meyhaneyi iletmeye devam etti. Ama mutfak gn getike yozlat; zaten kt olan arapsa aza alnmaz oldu. Ama Courfeyrac ve arkadalar yine de Co-rinthe'e gitmeye devam ettiler: Bossuet'nin deyiiyle; acdklar iin. "Restoran" diye adlandrlan birinci kattaki salon, tabureler, sandalyeler, sralar ve masalarla tkabasa dolu, byk ve uzun bir odayd. Bir de dokunsan yklacak trnden bir bilardo masas vard. Buraya helezon eklindeki merdivenle klyordu: Salona, gemilerdeki ambar azlarna benzer, drt ke bir delikten girilmekteydi. Darack tek bir pencereden ve daima yanar braklan eski bir gaz lambasndan k alan bu salon, insanda bir at kat duygusu uyandryordu. erdeki btn drt ayakl e-427yalar sanki ayaklymcasna i grmekteydiler. Kirele badanalanm duvarlarda ss olarak sadece, Hucheloup Ana erefine yazlm olan u drtlk yer alyordu: On admda aar, iki admda korkar Tehlikeli burnunda bir etbeni yatar Her an titrersin stne smkrecek diye Bir gn burnu azna decek diye Bu dizeler duvara kmrle yazlmt. Hucheloup Ana, ite bu drtln nnde, hi aldr etmeksizin sabahtan akama kadar gider gelir i grrd. Matelote ve Gi-belotte adl iki hizmeti (bir ikinci adlan da olduunu duyan olmamt), Hucheloup Ana'nn kkrtl arap testilerini ve a doyuran yasz orba dolu toprak kseleri masalara yerletirmesine yardm ederlerdi. Merhumun eski gzdesi olan Matelote, ikoluu, ksa boyu, kzl salar ve crtlak sesiyle, herhangi bir mitoloji canavanndan ok daha irkindi; ama yine de, hizmetilerin ev sahibesinin daima bir adm geride durmalann emreden kural uyannca, kesinlikle Hucheloup Ana kadar irkin deildi. Uzun, ipince, hastalkl denecek kadar bembeyaz, gzlerinin etraf mor halkal, gz kapaklan daima yan kapal, daima yorgun ve bitkin bir kadn olan Gibelotte, herkese, bu arada br hizmetiye de, sessizce ve tatllkla, yorgunluktan belli belirsiz uykulu bir glmsemeyle hizmet ederdi. Corinthe'te, yataktan ilk kalkan ve en son yatan oydu.

Restoran salonuna girmeden nce, Cour-428feyrac tarafndan tebeirle kapnn zerine yazlm olan u dizeyi okurdunuz: Ziyafet; eer mmknse, yemek; gzn yiyorsa 2. Hazrlk Elenceleri Laigle de Meaux, bildiimiz gibi baka herhangi bir yerden ok, Joly'nin yannda yayordu. Kuun dal gibi, onun da bir kulbesi vard; iki dost birlikte yaamakta, birlikte yemekte, birlikte uyumaktaydlar. Her eyleri ortakt, hatta Musichette bile. 5 Haziran sabah yemee Corinthe'e gittiler. Nezleden burnu tkanm olan Joly'nin nezlesini yava yava Laigle de paylamaya balyordu. Hav dklm giysiler vard Laigle'in zerinde, ama Joly'nin kyafeti dzgnd. Meyhanenin kapsn atklannda yaklak saat sabahn dokuzuydu. Birinci kata ktlar. Onlan Matelote'la Gibelotte karlad. Laigle: "istiridye, peynir ve jambon," dedi. Ve oturdular. Meyhane botu. erde ikisinden baka kimse yoktu. Joly ile Laigle'i hemen tanm olan Gibelotte masaya bir ie arap koydu. Henz ilk istiridyeleri mideye indiriyorlard ki, bir ba belirdi ambar aznda ve bir ses: Tam sokaktan geerken harika bir peynir kokusu aldm ve geliyorum," dedi. Grantaire'di bu. -429O da bir tabure ekip masaya kuruldu. Grantaire'i gren Gibelotte, hemen iki ie arap daha getirdi. Bylece masada ie arap oldu. Laigle, "Sen imdi bu iki ieyi iecek misin?" diye sordu Grantaire'e. Grantaire, cevap verdi: "Herkes kurnaz, ama sizler safsnz. ki ienin bir adam artt hi grlmemitir daha." tekiler yemekle balamlard ie, Grantaire imekle balad. Ve ilk giriimde ielerden birini yanlad. Laigle yeniden sordu: "Midende bir delik falan m var kuzum?" "Delik diye senin dirseindekine derler," diye cevap verdi Grantaire. Bardandaki arab da yuvarladktan sonra ekledi: "Hey gidi atba Laigle, hey! Elbisen iyice yalanm." "Elbette yaland," diye cevap verdi Laigle. "Bu, onunla iyi geindiimiz anlamna gelir. Benim btn krklklarm ald, hibir ekilde bana engel olmuyor, bir kalp gibi oturdu btn biimsizliklerimin stne, her hareketimi kolaylatrd. Beni stmasa, adeta farkna bile varamayacam. Eski elbiseler, eski dostlara benzer." Burada konumaya Joly de katld: "ok doru," diye bard. Laigle sordu: "Grantaire, bulvardan m geliyorsun?" "Hayr." -430 "Joly'yle birlikte kalabaln ban grdk az nce." Joly: "Esiz bir manzarayd," dedi. "Bu sokak ne kadar sakin," dedi Laigle. "Kim diyebilir ki u anda Paris'in alt stne gelmekte? Bir zamanlar burada batan sona manastrlar olduu nasl da belli oluyor! Du Breul'le Sauval manastrlarn tam listesini veriyorlar, Barahip Lebeuf de keza veriyor. Karnca gibi kaynarm btn buralar, papazdan geilmezmi: Dazlandan baldn plana, dilencisinden karabana, yalsndan tyszne, perhizcisinden arapsna... Her trden varm! Kaynarm dedim ya..." "Papaz, bu konuyu ama-ne olur," dedi Grantaire, "nsana kant veriyor!" Sonra da birden bard: 'Tuh! Az evvel pek kt bir istiridye yuttum: Lanet olsun! Hastalk hastalm tutuyor yine. stiridyeler bayat, hizmetiler irkin. Tiksiniyorum u insan rkndan. Biraz nce Richelieu Soka'ndaki kitabevinin nnden getim. Kitaplk dedikleri o istiridye kabuklan ynn dnmek bile bktnyor beni! Ne muazzam kt salatas Tannm! Ne kadar ok mrekkep, ne kadar ok yaz var! O kadar ey hi enmeden nasl yazlr! Hangi budalayd o, insan tysz bir iki ayakldr diyen? Ve kime rastladm bilir misiniz? Tandm bir gen kza. Gen ve gzel. lkbahar gibi gzel. Ad Floreal olsa yeridir! Nasl da mutluydu grseniz. Uuyordu sevinten, az kulaklanna vanyordu fukarann. Neden mi? Dn, iek bozuu suratl pis bir bankaca -

c ltfedip kendisini yatana buyur etmi de, ondan! Kadn dediin ota da konuyor, boka da, yazk! Daha iki ay ncesine kadar bir at katnda uslu uslu diki diken, kay gibi yatanda gnde be saat uykuyla yetinen o haspa birdenbire bankac metresi olmu! Bu dnm dn gece gereklemi. Kurban hatuna bu sabah rastladm. in korkun yan, en az dnk kadar gzeldi yosma! Yzne baknca bankacs gzkmyordu. Gllerin, kadnlardan eksii ya da fazlas ne?: zerlerinde trtllarn brakt izlerin grlr olmasdr bu fark. Ah, ah, ah! Ahlak diye bir ey yok bu yeryznde. Akn simgesi mersini, savan simgesi defneyi, barn simgesi zeytini, ekirdeiyle Adem'i boulacak hale getirmi elmay ve jponlarn dedesi inciri buna tank gsterebilirim! Hak hukuka gelince: Nedir o, bilmek ister misiniz? Galyallar Clu-se' ele geirmek iin can atyorlarm; Roma da koruyor Cluse' ve soruyor Galyallara: "Cluse size ne yapt?" Brennus cevaplyor: "Alba size ne yaptysa, Fidena size ne yaptysa, Ekualar, Volkslar ve Sabinler size ne yap-tlarsa, Cluse de bize ayn hakszlkta bulundu. Btn u saydklarm sizin komulan-nzd, Cluseller de bizim komulanmzdr. Ve biz komuluu, tpk sizin anladnz gibi anlamaktayz: Siz Alba'y aldnz, biz de Cluse' alyoruz." "Cluse' alamazsnz" dedi Roma. Bunun zerine Brennus Roma'y ald ve haykrd: "Vbe victic!" (Altta kalann can ksn!) diye. Hak ve hukuk ite bu! Ne kadar ok av hayvan var bu dnyada ve ne kadar -432ok kartal kuu var! nsann tyleri diken diken oluyor. Joly'ye uzatmt bardan. Joly barda doldurdu. ti Grantaire, sonra da itiinin farkna kendi bile varmakszn, hibir ey olmam gibi devam etti: "Roma'y alan Brennus bir kartaldr, bizim mahalle dilberini alan bankac da yle. Ne orada, ne burada utanp arlanma aramayacaksn. Demek ki neymi; herhangi bir eye inanmak kadar bouna bir i olamaz. Bir tek gereklik vardr arkadalar: O da imek. Fikriniz ne olursa olsun, ister Uri kantonu gibi clz horozu tutun, ister Claris kantonu gibi etli horozu tutun, hibir nemi yoktur. Yeter ki iin! Bulvardan sz ayorsunuz bana, kalabaln yry falan gibisinden laflar ediyorsunuz. Yani bir devrim olacak demeye getiriyorsunuz, yle mi? Tann'nm elinde bylesine az ara bulunmas, dorusu beni afallatyor: Her an yeni batan, olaylarn arkn yeni batan yalamas gerekiyor! nk her an ark taklyor ve ilememeye balyor. Hemen bir devrim gelsin! Tanr Baba'nn elleri bu kararm makine yandan daima kirlenmitir. Ne yalan syleyeyim, onun yerinde olsam ok daha sade davranrdm: Makineyi her an yeni batan onarma yoluna gitmez, insan rkn kem km etmeksizin ynlendirirdim. Olgular halka halka, teker teker rer; olaanst durumlara izin vermezdim. Sizin ilerleme dediiniz ey, iki motorla alr: nsanlar ve olaylar. Ama ne yazk ki arada bir istisnai olan zorunluluk kazanyor. Tpk in-433sanlar iin olduu gibi, olaylar iin de, her zamanki dzenli asker yetmeyiveriyor: Bu durumda insanlar arasndan dhiler kmas gerekiyor, olaylar arasndan da devrimler. Byk rastlantlar yasaya dnyor ve bu rastlantlar evrenin dzeninde var ve kuyrukluyldzlar grdke, insann gkyznn bile byk apl yedek oyunculara ihtiyac olduuna inanas geliyor. Hi beklemediimiz bir anda bir de bakyorsunuz ki Tanr Baba, gkyz duvarna bir meteor asm. Aniden ardnda muazzam bir kuyruk tayan acayip bir yldz kp geliyor. Ve bu da bir baka Sezar' ldryor. Bruts'n bak darbesine karlk Tanr Baba'nm kuyrukluyldz darbesi! Tak, diye bir ses ve ite aln size, bir kutup afa, aln size bir devrim, aln size byk bir adam. Byk harflerle 83. barolde Napoleon, 1811 kuyrukluyldzn da afiin en st ksmna koyun olsun bitsin! Batanbaa hi beklenmedik ltlarla sslenmi masmavi gzel afiim benim! Bum bum bum! Bu seyir baka seyir! yi bakn, sersemler! Her ey darmadan ite, dram gibi yldz da. Hem ok fazla, hem yetersiz. stisna torbasndan alnan kaynaklar, bereket gibi gzkyor ve ayn zamanda yoksulluk getiriyor. Size bir ey syleyeyim mi dostlarm? Tanr henz iin deneme aamasnda. Bir devrim neyi ispatlar? Tann'nn skntda olduunu, aresiz kaldn ve o zaman da bir hkmet darbesi ayarladn; nk imdiki zamanla gelecek zaman arasnda sreklilik olmas gereklidir ve nk o, Tanr, bir an -434iin de olsa iki ucu birletirememek tehlikesiyle kar karyadr. Aslnda btn bunlar hep benim Tann'nn serveti konusundaki grlerimi dorulayan eyler. Ve gerek yukarda, gerek aada bunca rahatszl, yiyecek bir dan tanesi bulamayan kutan, ylda yz bin altn gelir bulamayan benceize vannca-ya kadar gkyznde ve yeryznde bunca ikiyzll, hokkabazl ve yoksunluu, eskilikten yrtk prtk hale girmi insan yazgsn ve hatta -aslan Conde Prensi'nin tanklk ettii gibi- dosdoru ipe giden krallk yazgsn, tepede rzgnn stmze indii bir yrtktan baka bir ey olmayan k, sabahn tepelerin zerine serili o kzl giysisinde bile beliren bunca yamay, i taneleri dediimiz o sahte incileri, yamal boha halindeki insanl ve knk dkk olaylar dizisini, gneteki bunca lekeyle aydaki bunca delii ve btn yerde uzanp duran sefaleti grdke, Tann'nn, hani u dendii kadar zengin olup olmadndan pheye dyorum. Zengin grnmesine grnyor, evet; ama eli de darda, mthi sknt var: Bunu hissetmemek elde deil! te o zaman da, kasas tamtakr duruma den tccar nasl bir balo verirse, o da tutup bir devrim dzenliyor. Tan-nlan grne bakarak yarglamamak gerekir. Gkyznn altn yaldzl rts, korka-nm yoksul bir evren gizliyor. Yaratm iflasn eiinde. te ben bundan dolay honut deilim. Bakn bugn

hazirann bei ve ortalk neredeyse kapkaranlk; sabahtan beri gnn domasn, n gelmesini bekliyorum ama -435gelmiyor, gelmedi ite ve btn gn boyunca da iddiaya girerim gelmeyecek. Dk cretlilerin bavurduklar trden bir gecikme bu. Evet, evet, doru drst yryen hibir i yok; her ey kt dzenlenmi. Hibir ey, hibir eye uyarlanmyor. Bu durumda bendeniz muhalefete geiyorum. nk dayanamayacam, kudurmak iten deil! Ayrca Laigle Meaux denilen u dazla grmek de kederlendiriyor beni: Bu ykntyla ayn yata olduumu dndke hayflanyorum. Sakn yanl anlalmasn; hakaret ettiim falan yok, sadece eletiriyorum. Dnya ne ise odur. Hibir kt niyet tamakszn ve srf vicdanm rahat etsin diye konuuyorum burada, sayglarm ltfen kabul buyurun. lmsz Babamz! Tm Olimpos ermileri adna ve tm cennet tanrlar adna yemin ederim ki Paris'li olmak iin yaratlmadm ben, yani iki raket arasndaki top gibi, ayak-takmmdan yaygaraclar takmna sekip durmak iin domadm! Trk olmak iin yaratldm ben, btn gn boyunca Doulu dilberler tarafndan yaplan o ehvetli, i gdklay-c danslar seyretmek iin. Ya da bir Orta Fransa kyls olmak iin, ya da cici hanmlarla evrili bir Venedik taciri olmak iin, ite bylesi yazglar iin yaratldm ben aslnda! Trk dedim evet az nce ve szm geri almyorum. Trklere genellikle kt gzle baklmasn da anlamyorum! Pekl iyi yanlan var Muhammed'in: Hurili saraylar ve odalk-l cennetlerin icatsna sayg gsterilmesini talep ediyorum. Mslmanla hakaret etme-436yelim: Bir kmesle* ssl olan biricik din odur! Ve bir de ime konusunda srarlym, dostlarm. Byk bir ahmaklklar toplamndan baka bir ey deil bu yeryz. Anlaldna gre btn bu ahmaklar yine gidip dvecekler; gzel bir yaratkla krlarda koturup iek koklamak dururken, u gzelim Haziran gneinde gidip birbirlerini gebertecekler yine! Ahmakla bir trl doyamyorlar! Biraz nce bir eskicide grdm krk bir lamba bir fikir uyandrd bende: nsan rkm aydnlatmann vakti geldi de geiyor bile. te yeniden keder bast beni, gryor musunuz! Bir istiridye ile bir devrimi ters ynnden yutmann ceremesi btn bunlar! Hadi bre sefil dnya! alyorum, ylyorum, lyorum derken alyorsun her eye, bitip gidiyor!" Grantaire, bu tantanal konuma nbetinin hemen ardndan iyice hak edilmi bir ksrk nbetine tutulmutu. Bu arada Joly: "Devrim denilince aklma geldi," dedi. "Sylendiine gre Marius k olmu." "Kim acaba biliyor musun?" diye sordu Laigle. "Hayr." "Demek bilmiyorsun?" "Bilmiyorum dedim ya!" Grantaire sze kart: Kmes ve cennet, ayn zamanda Franszlarn, tiyatrolarn ucuz biletle girilen st kat galerilerine verdikleri addr. Grantaire, burada, Mslmanln yoksul insanlara da cennete girme hakk taradn sylemek istiyor. (.N.) -437"Maris'n aklar!" diye bard. "Ne sonu vereceini grr gibiyim bu iin: Mari-us'le Marie'si ya da Maria's ya da Mariette'i ya da Marion'u: Harika bir ift olur dorusu; tam seyirlik! ylesine kendilerinden geerler ki, pmeyi unuturlar; gkyznde nasl olsa iftleecekleri iin yeryznde el ele tutumalar bile gerekmez! Duygularla donatlm iki ruh ite! Yldzlarda ancak koyun koyuna yatacaklardr." Grantaire, byle diyerek ikinci ieye ve belki de ikinci tantanal konuma gsterisine balyordu ki, merdivenin drt ke deliinde yeni bir yaratk belirdi: On yanda bile olmayan bir erkek ocuuydu bu. San benizli, ksacak boyluydu, st ba dklmekteydi. Buna karlk cin gibi baklar ve gr salar vard. Yamurdan srlsklam olmutu ama halinden hi de ikyeti olmad belliydi. nn iinden, hibirini tanmad halde, tereddtsz Laigle de Meaux'yu seip yaklat ve sordu: "Msy Bossuet siz misiniz?" "O benim kk adm. Syle bakalm, ne istiyorsun?" "Bulvarda uzun boylu, sansn bir adam: 'Hucheloup Ana'nn oray biliyor musun,' diye sordu bana. Ben de, 'Evet,' dedim. 'Chan-vrerie Soka'ndaki ihtiyann dulu olan Ana'y deil mi?' O vakit o sanm bana dedi ki: 'Oraya gider Msy Bossuet'yi bulursan ona benim adma A-B-C dersin.' Size tatsz bir aka yapyorlar, yanlmyorsam? Bana da bunun iin on metelik verdi." -438"Joly, bana on metelik ver," dedi Laigle. Sonra da Grantaire'e dnd: "On metelik de sen ver." Ve Laigle, ocua yirmi metelik verdi. 'Teekkr ederim," dedi ocuk.

Laigle sordu: "Adn ne senin?" "Navet, Gavroche'un arkadaym." "Kal burada," dedi Laigle. Grantaire: "Bizimle yemek ye," diye ekledi. ocuk: "Olmaz," dedi. "Alayda benim de yerim var; 'Kahrolsun Polignac!' diye baran benim." Ve ayan arkasna doru uzatabildii kadar uzattktan (mmkn olan selamlann en sayglsyd bu) sonra gitti. Laigle, dnceye dalmt, kendi kendine konuur gibi alak sesle: "A-B-C," dedi. "Yani; Lamarque'nin cenazesi." Grantaire: "Uzun boylu, sanm. Bu Enjolras'tr." Bossuet sordu: "Gidecek miyiz?" "Yamur serpitiriyor," dedi Joly. "Ben savamaya sz verdim, slanmaya deil. Nezleyi azdrmak istemem." "Ben kalyorum," dedi Grantaire. "ieyi, tabuta tercih ederim." Laigle balad: "Sonu; kalyoruz. yleyse ielim. Kald ki cenaze trenini karmak demek, ayaklanmay karmak demek deildir." -439"Ooo, ayaklanmaya daima vanm!" diyerek bard Joly. Laigle ellerini ovuturuyordu: "Desenize 1830 Devrimi rtutan geirilecek! Zaten ceket halka biraz dar geliyordu!" Yine Grantaire konutu: "Sizin devriminiz benim umurumda deil," dedi. "Bugn ibanda bulunan hkmetten nefret ettiim sylenemez. Bu hkmet pamuklu klahla lmlatnlan demir bir ta; elinde emsiye tayan bir korkuluk. Gerekten de u yamurlu havada ne dnyorum, bilir misiniz? Krallndan, iki ama dorultusunda birden yararlanabilir Louis-Philippe: Korkuluu halka kar yayarken, emsiyeyi ge kar amak!" Salon iyice karanlk olmutu. Burada da gkyznde yamur ykl bulutlarn varl hissediliyordu. Meyhanede olduu gibi, sokakta da hi kimse kalmamt; herkes "olup biteni grmeye" gitmiti. "Vakit le mi, yoksa gece yans m?" diye bard Bossuet. "Gz gz grmyor yahu! Giboulette, k getir!" Grantaire, kederli kederli imeye devam ediyordu: "Beni hor gryor Enjolras," diye mrldand kendi kendine. "yle dnmtr, eminim; Joly hasta demitir, Grantaire de ayya. Onun iin Bossuet'ye yollad o ocuu. Oysa bana yollam olsa, hemen kalkp giderdim ocuun ardndan. Enjolras, yanl hesabnn cezasn eksin! Gitmeyeceim ite cenazesine!" -440Karar alnmt artk. Bossuet, Joly ve Grantaire meyhaneden dar adm atmadlar. Oturduklar masa, leden sonra ikiye doru bo ielerle tepeleme dolmutu. Masay iki mum aydnlatyordu: Birisi tamamyla pas tutmu bir el amdanna oturtulmutu, br de krk bir srahinin boazna. Grantaire, Bossuet ile Joly'yi araba, Bossuet ile Joly de Grantaire'i neeye doru ekmilerdi. leden beri arap imiti Grantaire: arap pek de geerli bir d kayna deildir; ciddi ayyalarn gznde yaklak bir deer tar. akrkeyiflik aamasnda da karaby ile akby durumu vardr: Ancak arap, iin akbysdr. Grantaire, hayaller ien bir maceracyd. nnde aralk duran korkun bir sarholuun karanl, onu durdurmak yerine, ekerdi. ieleri brakm, sopa uzanmt imdi. op, uurum demekti. Ne afyon ne de esrar vard elinin altnda, oysa iyice kafay bulmak istiyordu; bunun iin de ister istemez, korkun uyuukluklar yaratan o rak, bira ve aspent karmna bavurmutu. ayr karanlk oluturur bunlar. Yarasa kanatlarnda belli belirsiz younlaan zanms bir dumann iinde ayr dilsiz ve kudurgan tutku, uyuyan Psyche'nin zerinde kanat rpmaya balar; kbus, gece ve lm. Grantaire henz bu lmcl uursuz aamadan ok uzaklardayd. Alabildiine neeliydi; Bossuet ile Joly de ayn cokunluk iinde katlyorlard ona. Durmadan kadeh tokuturmaktaydlar. Grantaire, sz ve fikirleri kendine zg bir ekilde vurgularken, jestle-441rin anlaml birleiminden yararlanmay da ihmal etmiyordu. Sol yumruunu gsterili bir tavrla dizine dayam, kravatn zmt. Bir taburede oturmaktayd. Sa elinde kadehi, iman hizmeti Matelote'a laf dokunduruyordu imdi: "Sarayn btn kaplarn asnlar! Herkes Fransz Akademisi yeliine alnsn ve Madam Hucheloup'yu kucaklayp pme hakkna sahip klnsn! elim." Madam Hucheloup'ya dnp ekliyordu sonra da:

"Eski eyalar gibi deerli olan ve deerini kullanm gcyle ispatlam bulunan kutsal kadn, yakla da yle bir doya doya seyredeyim seni!" Joly baryordu: "Batelote! Gibelotte! Grantaire'e artk iki vermeyin! lgnca para harcyor, baksanza! Bu sabahtan beri tam iki frank seksen be santimi bou bouna harcad." Ve devam ediyordu Grantaire: "Benim iznim olmadan o yldzlan oradan kim kopard ve mum yerine masann zerine kim koydu?" Bossuet de iyice sarho olmutu, ama sakinliini koruyordu. Ak pencerenin pervazna oturmu, srt yamurdan srlsklam, arkadalarn seyretmekteydi. Birdenbire arkasndan bir uultu, lklar ykseldi art arda: "Herkes silaha sarlsn!" "Silah bana!" -442Hemen dnd Bossuet ve Saint-Denis So-ka'nda, Chanvrerie Soka'nm tam ucunda, Enjolras'm getiini grd. Elinde karabinas vard. Onu, elinde tabancasyla Gavroche, elinde haneriyle Feuilly, elinde klcyla Co-urfeyrac, elinde filintasyla Jean Prouvaire, ellerinde tfekleriyle Combeferre ve Bahorel ile btn o silahl ve cokun kalabalk aceleyle izlemekteydi. Chanvrerie Soka, bir karabina erimi kadar uzundu ancak. Bossuet, iki elini aznn evresinde birletirip, bir boru yaparak haykrd sokaa doru: "Courfeyrac! Courfeyrac! Heyyyy!" itmiti Courfeyrac. Bossuet'yi grd ve Chanvrerie Soka'na doru bir iki adm att. Onun "Ne istiyorsun?" l Bossuet'nin "Nereye gidiyorsun"uyla kart yan yolda. "Bir barikat kurmaya!" diye cevap verdi Courfeyrac: "yleyse buradan iyi yer bulamazsn, gel burada kur!" "Doru Aigle!" diye haykrd Courfeyrac. Ve onun bir iareti zerine btn kalabalk byk bir hzla Chanvrerie Soka'na dald. 3. Grantaire'in zerine Gece kmeye Balyor Yer, bir barikat iin gerekten de biilmi kaftand: Girii geni, dibi dard sokan ve Corinthe, bir eit kmaz sokak durumu oluturuyordu. Mondetour Soka'nm sa-443dan soldan kapatlmas ok kolayd. Dolaysyla da sadece Saint-Denis Soka tarafndan bir saldn yaplabilirdi; yani cepheden ve aktan aa. akrkeyif Bossuet, orulu Anibal kadar yerinde bir karar vermiti. Topluluun dalyla birlikte, btn sokaa dehet kmt. Btn yoldan geenler hemen ortalktan kayboldu. Gz ap kapayncaya kadar sren bir zaman aralnda, dipte, sada, solda, her trden dkkn ve tezgh ve her boydan kap, pencere, bodrum boluu adna ne varsa, zemin katlardan damlara kadar smsk kapatld. Yal bir kadnn yaylm ateinden korunmak iin ak penceresine bir araf gerdii bile grlmekteydi. imdi sadece meyhanenin bulunduu ev ak kalmt; o da, btn kalabalk dorudan doruya buraya hcum edip dolduu iin akt. "Aman Tanrm, aman Tanrm!" diye gs geiriyordu Madam Hucheloup. Bossuet, Courfeyrac' karlamak zere aa inmiti. Pencerede onun yerini alan Joly barmaktayd: "Bir emsiye almalymsn yanna Cour-feyrac! Korkarm nezle olacaksn." Bu arada meyhanenin nndeki parmaklktan yirmi demir ubuk koparlm, sokan yirmi metrelik ksmndaki btn kaldrm talan da sklmt. Gavroche'la Bahorel, oradaki bir kire imalatsnn yk arabasna el koyup, yolun ortasna devirmilerdi. Ara-444bann iindeki koca fy da ta ymlan-nn altna yerletirmekteydiler. Enjolras, mahzenin taban kapan kaldrmt ve Hucheloup Ana'nm ne kadar bo fs varsa, gidip kire flann berkitmeye yolland. Feuilly, ince yelpaze tabakalann resimleyip boyamaya alk parmaklanyla, kire flann ve yk arabasn iki kocaman moloz ta ymyla payandalamt. Tpk br malzemeler gibi, molozlan da geliigzel bir ekilde oradan buradan derlemilerdi. Bunlan nereden aldklann bile bilmiyorlard. Komu evlerden birinin cephesindeki payandalar sklp alnm ve dzlemesine fla-nn zerine yatnlmt. Bossuet ve Courfey-rac dnp baktklannda, sokan neredeyse yans, insan boyunu aan bir tabyayla kapanmt. Ykt eylerden, yeni bir ey kurup ortaya karma konusunda halkn eli kadar usta baka hibir ey yoktur! Matelote ile Gibelotte da emekilere yardm etmeye koyulmulard. Gibelotte, kuca moloz artklanyla dolu oradan oraya gidip geliyordu: Bkknl barikata yanyordu. Hep ayn uykulu hava iinde, kaldnm talan tayordu arap testileri tar gibi. Sokan ucunda iki beyaz atn ektii bir omnibs belirdi.

Bossuet bir anda frlayp kotu arabaya, yetiti; ofr durdurdu; hanmlara, ellerinden tutup yardm etmeyi de unutmayarak, yolculan indirdi, sonra da atlan dizginlerinden yakalayp, arabay sokaa ekti: "Yolcu arabalan Corinthe'in nnden ge-445mez," dedi. "Non licet omnibus adire Corint-hum." ok gemeden de koumlar zlm atlar Mondetour Soka'ndan kendi balanna inip gitmekte; yanlamasna yere uzatlm om-nibs de sokaktaki baraj tamamlamaktayd. Neye uradn aran Hucheloup Ana, birinci kata snmt. Gzleri a olmutu adeta, grmeden bakyor ve baryordu; ama alak sesle barmaktayd: lklar haneresinden kmaya cesaret edemiyordu sanki: "Dnyann sonu bu," diyebiliyordu ancak. "te, nihayet kyamet gn geldi att!" Joly, bir pck kondurdu kadnn kaln ve krklklarla dolu gerdanna; sonra da Grantaire'e dnp: "Azizim," dedi, "Ben teden beri bir kadnn boynunu alabildiine ince ve zarif bir ey olarak kabul edegelmiimdir." Bu arada Grantaire lirizmin en yce rneklerini sralamaktayd. Birinci kata km olan Matelote'u belinden kavram ve pencereye sktrmt. Kahkahalarla glerek baryordu: "Matelote irkindir, evet! irkinliin bir d haline girmi eklidir Matelote. Bakn nasl domutur, douunun srr nedir; katedral oluklar yapan bir gotik Pygmalion, gnlerden bir gn bu oluklardan birine zil zurna k olmu. Hem de ilerinden en korkuncuna. Onu canlandrsn diye yalvarm ak tanrsna. Ve ite Matelote bylece domu! imdi iyi bakn bu kadna, yurttalar: -446Tpk Ttiano'nun metresi gibi kurun rengi salar vardr ve iyi kzdr. Ve ben onun ok iyi savaacana kefilim: nk her iyi kzn iinde bir kahraman yatar! Hucheloup Ana'ya gelince: O da yiit bir ihtiyardr, hi pheniz olmasn! Byklarna bakn yeter. Bu byklar kendisine kocasndan miras kald. Bir hafif svari gibi yaman savadr, greceksiniz! Sadece ikisi btn banliyye dehet saarlar. Yoldalar, hkmeti devireceiz. Margarik asitle formik asit arasnda tam on be ara asit bulunduu nasl doruysa, hkmeti devireceimiz de bir o kadar dorudur! Zaten bana gre hava ho! Babam benden tiksinirdi dostlarm; nk matematie bir trl aklm ermezdi. Ben sadece aktan ve zgrlkten anlarm. Anadan doma saf Grantaire'im ben; hibir vakit param olmad iin paraya bir trl alamadm; dolaysyla da hibir vakit paradan yoksun kalmadm. Ama ben zengin olsaydm, yoksul diye bir ey kalmazd u dnyada! Grrlerdi, hem de nasl! Ah ah! yi yreklilerin keseleri dolu olsayd btn iler nasl da yoluna girerdi annda! sa'y Rothschild'in servetine sahip olarak gzmn nnde canlandryorum da: Ne kadar iyilik yapard! Sanln hadi bana, Matelote! Siz aslnda ehvetli bir kadnsnz, ama rkeksiniz, o kadar. Geri yanaklarnz bir karde p arzular, ama dudaklannzm bekledii bir k pcdr!" Courfeyrac: "Kes artk znlty arap fs!" dedi. Grantaire, hemen karlk verdi: -447"Bendeniz Toulouse kentinin Belediye Bakanym," dedi. "Ve kentimin nl edebiyat yarmasn ben ynetirim!" Setin tepesinde elinde bir tfekle ayakta duran Enjolras, onlara doru ban kaldrmt: Yan Spartal, yan sofu ifadeli gzel, ciddi yz grnd. Enjolras bir an bile duraksamadan, Leonidas'la birlikte Termopil'de lr, Cromwell'le birlikte Drogheda'y yakard. "Grantaire!" diye bard. "Kalk git hemen buradan, baka bir yerde sz! Burada sadece sarholua yer var, ayyala yok. Barikatn erefine glge drme!" Bu fkeli szler Grantaire'in zerinde garip bir fke yaratmt: Bandan aa bir kova souk su boaltlmt sanki! Birdenbire aylmt. Pencerenin yanndaki bir masaya oturup dirseklerini dayad, szcklere smaz bir yumuaklkla bakt Enjolras'a: "Sana gvendiimi bilirsin," dedi. "Git buradan!" "Brak da burada uyuyaym." Enjolras bard: "Git baka yerde uyu!" Grantaire hl sevgi dolu bulank gzlerle ona bakyordu: "Brak da burada uyuyaym," dedi. "Burada lnceye kadar!" Enjolras, kltc bir bakla onu szd: "nanmak, dnmek, istemek, yaamak yeteneinden yoksunsun sen Grantaire!" Grantaire, ciddi bir sesle karlk verdi buna: -448"Grrsn."

Birka sz daha dkld azndan, ama bunlann ne olduu anlalamad: Ba btn arlyla birlikte masann zerine dmt. Enjolras'm onu byle birdenbire iine yuvarlad ikinci sarholuk dneminde hemen hep rastlanan bir olayd bu. Bir dakika sonra da uyumutu. 4. Dul Hucheloup' Avutma Giriimi Bahorel, barikata hayranlk ve coku iinde bakyor ve banyordu: "te sokak soyundu! plaklk ne kadar da yakt!" Courfeyrac, bir yandan meyhanenin az-buuk altn stne getirirken, bir yandan da dul meyhaneci kadn avutmaya abalamaktayd: "Daha geen gn, Gibelotte pencereden bir rt silkeledi diye hakknzda zabt tutulduundan ve ceza kesildiinden ikyet eden siz deil miydiniz Hucheloup Ana?" "Evet. Aman Tannm! Masay da m koyacaksnz yoksa btn o eylerin zerine? Hem rt hem de tavanarasndan sokaa den bir iek sakss yznden hkmet bana tam yz frank ceza kesti! Bu alaklk deildir de nedir Tann akna?" "Daha ne istiyorsunuz Hucheloup Ana? Biz de sizin cnz alyoruz bakn ite!" Hucheloup Ana, bu almann kendisine salayaca yaran bir trl kestiremiyor gi-449biydi. Hani kocasndan tokat yemi bir Arap kadncazn yks vardr: Doru babasna koup: "Babacm, kocam senin kzn tokatlad! Bu hakaretin cn mutlaka almalsn!" diye barm. Babas sormu: "Hangi yanana att tokad, syle bakaym?" Sol yanan gstermi kadncaz. Babas da bunun zerine onun sa yanana bir amar aketmi ve yle demi; "Git kocana syle, o benim kzm tokatlad, ama ben de onun karsn tokatladm!" Hucheloup Ana'nm cnn alnmasndan duyduu memnunluk da ite bu trden bir memnunluk olsa gerekti. Bu arada yamur dinmiti. Yeni kuvvetler geliyordu: iler ceketlerinin altnda bir f barut, bir sepet dolusu kezzap, bir dizi karnaval mealesi, bir kfe dolusu da "kraln bayramndan kalma" enlik feneri getirmiti. Sz konusu enlik 1 Mays'ta olduuna gre, aradan pek fazla bir zaman gemi saylmazd. Btn bu malzemeyi Saint-An-toine Mahallesi'nde Pepin adl bir bakkaln yollad syleniyordu. Bir yandan da Chanvrerie Soka'nn tek fenerini krmaktaydlar. Bunu, Saint-Denis Soka bata olmak zere, btn evre sokaklardaki; yani Mon-detour, Le Cygne, Grande ve Petite-Truan-derie sokaklarmdaki fenerlerin krlmas izledi. Btn ileri Enjolras, Combeferre ve Co-urfeyrac ynetmekteydi. imdi her ikisi de Corinthe Meyhanesi'nin bulunduu binaya dayanan ve bir gnye biiminde olan iki barikat daha kurmaktayd: Bunlarn en by -450Chanvrerie Soka'n, br ise Cygne Soka ynnden Mondetour Soka'n kapatacakt. Pek dar olan sonuncusu sadece f ve talarla rlmt. Yaklak elli ii almaktayd ve bunlarn aa yukan otuz kadar silahlyd: Btn o silahlan yoldaki bir silah dkknndan dn almlard! Bu topluluktan daha acayip, daha renkli, daha eitli bir ey dorusu az bulunur. Birinde ksa bir ceket, bir svari klc, iki de tabanca vard. Hemen yanndakinin zerinde sadece bir gmlek vard, banda bir melon apka, yamna da bir barut kesesi almt. Bir ncs ise gsne dokuz tabaka kuruni kt sarm ve bir sara bz'yla silahlanmt. Bir bakas: 'Kklerini kazyalm ve sngmzn ucunda can verelim!' diye baryordu, ama sngs yoktu. Bir tanesi redingotunun zerine bir kay takm geirmi, kapana krmz ynle 'Kamu dzeni' ilenmi bir muhafz antas sarmt. Alay numaras tayan bir alay tfek, birka apka, gzalabildiine plak kol, birka mzrak grlmekteydi. Sadece boyunba yoktu. Ve bunlara btn yalan, btn yzleri, soluk benizli ocuklar, gneten yanm liman iilerini ekleyin. Ve hepsi acele ediyordu. Bir yandan birbirlerine yardma komakta, bir yandan da eitli olaslklardan sz etmekteydiler: Sabahn ne doru yardm gelecekti, bir alayn kendilerine katlmas kesin gibi bir eydi, Paris ayaklanacakt. Yrekten taan neelerle rtl mthi konumalard bunlar. Hepsini karde sanrdnz. Birbirlerinin -451adlarn bile bilmiyorlard. Btn tehlikelerin gzel yan da budur ite: Yabanclar arasndaki derin kardelii ortaya karr. Mutfakta ate yakmlard. Bir mermi kalbnda gmler, kak ve atallar, yani meyhanenin gm saylabilecek tm kalaylan eritilmekteydi. Bu arada iki de iilmekteydi. Kapsller ve iri domuz samalan, arap bar-daklanyla karmakank bir halde masalann zerini kaplamt. Bilardo salonunda Huc-heloup Ana, Matelotte ve Gibelotte, korkudan her biri deiiklie uram, biri alklam, biri soluk solua, br uyank bir halde, eski bezleri yrtp, sarg bezi hazrlamaktaydlar. Onlara salan sakallan kanm babayiit isyanc yardm ediyordu. Heyecandan titriyorlard. Courfeyrac, Combeferre ve Enjolras'm, Billetes Soka'mn kesinde toplulua yaklarken grdkleri uzun boylu adam kk barikatta almakta, dorusu pek de yararl olmaktayd. Gavroche barikatlann

bynde grevlendirilmiti. Courfeyrac' evinde bekleyip Marius' soran delikanl ise, omni-bs devirdikleri srada ortadan kaybolmutu. Gavroche son derece neeliydi, adeta sevinten uuyordu. nsanlan gayrete getirmekle grevli klmt kendini: Gidiyor, geliyor, iniyor, kyor, oradan oraya kouyor, ortala k ve cesaret sayordu. Onu byle harekete geiren bir itici g olsa gerekti. Vard da: Yoksulluu. Kanatlan da vard: Sevinci. Bir kasrgayd sanki; herkes srekli -452grmekteydi onu, srekli iitmekteydi. Her yerde birden olduu iin havay dolduruyor-du. Neredeyse sinir verici bir durum yaratmaktayd bu: Onunla olunca bir an bile durma imkn yoktu ki! Koskoca barikat onun varln hissediyordu zerinde: Aylaklan iteliyor, tembelleri yreklendiriyor, yorgunlan canlandrnyor, dnceye dalanlan drtk-lyordu. Kimilerini neeye bomakta, kimilerini meraa gmmekte, kimilerini de fkelendirmekteydi. Ama hepsini mutlaka harekete geiriyordu. Bir renciyi ineliyor, bir iiyi snyor, durduu yerde durmuyor; grltnn ve abann zerinde uuyor, mnldan-yor, vzldyor, ondan ona zplyordu. Herkesi hrpalamakta, kkrtmakta ve srekli sarsmaktayd sanki; devrim denen posta arabasnn sineiydi. Clz kollan srekli oynamakta, kck cierleri srekli ses retmekteydi: "Ha gayret yurttalar! Bir para daha ta getirin! Birka f daha gerekli buraya! Biraz da ey verin, ne olur! Nerede var ondan? eyden canm, eyden! Tamam, ite ondan! Bu delii tkamak iin bir kfe moloz ister. Sizin barikatnz da amma kkm haa! Bunu biraz ykseltmeli. Her eyi oraya atn, oraya frlatn, hep oraya yn! Knn, paralayn evi! Gibou Ana'nn ay demektir bir barikat! te bakn, size caml bir kap!" Orada alanlar bant bunun zerine: "Caml kap m? Caml kapy da ne yapacaz biz, yumurcak?" Gavroche'ta cevap hazrd: -453"Sizsiniz yumurcak! Bir barikatta caml kap kadar gzel ey az bulunur. Saldry engellemez, ama zorlatrr. zerinde cam krklar serpili bir duvar ap, elma almadnz m siz hi? Caml kap, barikatn zerine trmanmak isteyen askerlerin nasrn bier; camda acma duygusu diye bir ey aramayn! Sizde de hayalgc diye bir ey pek bol deil galiba yurttalar!" Bir yandan da horozsuz tabancasna ate pskrmekteydi. Drt dnyordu barikatn iinde: "Bir tfek!" diyordu. "Bir tfek istiyorum! Niin bana bir tfek vermiyorsunuz sanki?" "Sana m tfek vereceiz?" dedi Combefer-re. "Hadi canm!" "una da bak! Neden vermeyecekmiiniz ki? 1830'da X. Charles'la dvld vakit pekl tfeim vard benim!" Enjolras omuz silkti: "Byklerden arta kalrsa, ocuklara da veririm," dedi. Gavroche, azametle dnd: "Sen, benden nce lecek olursan, senin-kini ben alrm!" Enjolras: "una bak hele!" dedi, "kk kabaday!" "Sen de byk acemi aylak!" diye cevap verdi Gavroche. Tam o srada sokan ucunda tkrldm bir adam belirmiti, yolunu arm olsa gerekti. Barikattakiler birdenbire bu kl yadrgad. Gavroche, adama seslendi: -454"Ne duruyorsun orada delikanl? Sen de katlsana! u zavall yurdumuz iin kck bir fedakrlk da m yok?" tkrldm hzla uzaklat. 5. Hazrlklar Devrimci gazeteler, 'hemen hemen hi ele geirilemez' bir yap olarak niteledikleri Chanvrerie Soka barikatnn bir birinci kat yksekliine eritiini yazarken aldanmaktayd. Aslnda barikatn ykseklii iki metreyi pek amyordu. Ama yle yaplmt ki, savalar, istediklerince ve durumun gerektir-diince, arkasna gizlenebildikleri gibi, zerine karak da i grebiliyor, ya da i tarafta st ste konan basamak tarznda dzenlenmi drt sra ta sayesinde durumu tepeden de izleyip, duruma hkim olabiliyorlard. Barikat, dtan bakldnda ta ynlar ve kire imalatsnn arabasyla yolcu arabasnn tekerleklerinin arasndan geirilen kiriler ve kalaslarla birbirine balanm flardan meydana gelmiti. Cephesinin de insan afallatan girintili kntl bir grn vard. Evlerin duvarlanyla barikatn meyhaneden en uzak ucu arasnda dar kabilmeyi salayan, ancak bir kii geebilecek genilikte bir aralk braklmt, o kadar. Yolcu arabasnn oku diklemesine yerletirilmi ve iplerle tutturulmutu; bunun tepesine balanan bir kzl bayrak sallanyordu barikatn zerinde. Mondetour Soka'ndaki kk barikat, meyhanenin bulunduu evin arkasna gizlen-455-

mi olduundan grnmyordu. ki barikat bir araya gelince tam bir sahra istihkm halini almaktayd. Enjolras ve Courfeyrac, Mon-detour Soka'nn Precheurs Soka'ndan geerek, Halles'e alan br parasn bir baka barikatla kapatmay uygun bulmamlard: Besbelli ki daryla ilikilerini toptan kesmek istemiyorlard. Aynca da darlndan dolay tehlikeli ve geilmesi zor olan Precheurs Soka'ndan saldrya uramaktan da pek uzun boylu korkmamaktaydlar. Folard'n stratejik adan "dar, uzun bir yol" olarak niteleyebilecei geidi oluturan bu k deliini ve bir de Chanvrerie Soka'na alan darack aral hesaba katarsak, barikatn ii her yandan kapal bir drtgen biimini almaktayd. Meyhane de bu drtgen iinde bir knt meydana getiriyordu. Byk barikatla, sokan bitimindeki yksek evler arasnda yirmi adm kadar bir ara vard; dolaysyla da barikatn bu evlere dayal olduu sylenebilirdi. Evlerin tepeden trnaa btn pencere ve kaplan kapalyd; oysa hepsinde oturanlar vard. Btn bu i, hibir engelle karlamaks-zn, bu bir avu mert insan tarafndan ne bir asker serpuunun ne de bir sngnn ortalkta belirdiini grmeden, bir saatten ksa bir zamanda kotarlmt. Ayaklanmann o aamasnda Saint-Denis Soka'na girebilme cesaretini hl gsteren tek tk kentliler de Chanvrerie Soka'na bir gz atp da, barikat grr grmez hemen admlarn sklatrrp oradan uzaklamaktaydlar. -456Barikatlar tamamlanp diree de bayrak ekilince, darya meyhaneden bir masa kardlar. Courfeyrac masann zerine kt. Enjolras drt ke sand getirdi. Courfey-rac'n at sandk fiek doluydu. Fiekler grnnce en yiitler bile yle bir rpermek-ten kendilerini alamadlar. Bir an derin bir sessizlik oldu. Courfeyrac fiekleri glmseyerek datmaya balad. Adam bana otuz fiek aldlar. ounda barut da vard. Kalplara dklen kurunlarla aynca fiek yapmaya koyuldular. Barut fs ise kapnn yannda, bir masann zerinde duruyordu. Onu yedek olarak saklamaya karar verdiler. Askerin toplanma trampeti hi durmadan almakta ve btn Paris'i dolanmaktayd. Ama sonunda, hi kimsenin aldm etmedii tekdze bir grlt olup kmt bu ses. znt verici dalgalanmalarla bir uzaklayor, bir yaklayor, ama hi kesilmiyordu. Elbirliiyle ve hi tela etmeksizin, tfekleriyle karabinalann adeta bir tren ciddilii iinde doldurdular. Bu arada Enjolras, bari-katlann bana nbeti de dikmiti. Chanvrerie Soka'na bir, Precheurs Soka'na bir ikinci, Petite-Truanderie Soka'nn kesine de bir nc nbeti olmak zere kii. Barikatlar kurulmu, karakollar belirlenmi, silahlar doldurulmu, nbetiler dikilmiti ite. Artk hi kimsenin gemedii bu ssz ve rknt veren sokaklarda, iinde hibir canlnn kmldamad l gibi sessiz evlerle evrili ve kmeye balayan akam ka-457ranlmm gittike artan glgeleriyle sanl olarak, ortasnda bir eylerin ilerledii sezilen ve sinsi, uursuz, trajik bir hal tayan bu karanlk ve sessizlik ortasnda yapayalnz, silahl, sakin ve kararl bekliyorlard. 6. Bekleyi Bekleyi saatleri boyunca neler yaptlar? Deil mi ki bu bir tarihtir, anlatmamz gerekiyor: Erkekler fiek yapyor, kadnlar sarg bezi hazrlyordu. Kurun kalplar iin eritilen kalay ve kurun dolu geni bir kazan, kor dolu bir maltzn zerinde ttmekteydi. Nbetiler, silah elde, barikatn zerinde grev basndaydlar. Oyalanmak nedir bilmeyen Enjolras, nbetilere gzkulak oluyordu. Bu arada Combeferre, Courfeyrac, Jean Prou-vaire, Feuilly, Bossuet, Joly, Bahorel ve daha birka kii, birbirlerini arayp, bir kede okul dnlerindeki o en rahat gnlerindeki gibi toplandlar. Kale bodrumu haline getirilen meyhanenin bir kesiydi bu ke. Kurmu olduklar sahra istihkmndan iki adm tede, yeni doldurulmu silahlar sandalyelerin arkalna dayal, hayatlarnn sonuna artk iyice yaklam olan bu delikanllar, imdi ak dizeleri okumaya koyulmulard. Nasl m dizeler? te, siz de okuyun: Gemiteki gzel gnlerimizi anmsa ylesine gentik ki seninle biz ikimiz -458steimiz yoktu muu olmaktan baka Sevmek ve sevilmekti btn derdimiz Senin yan benim yama kattmda Krk bile etmiyordu ikisinin toplam O kck, alakgnll yuvamzda K da olsa mevsim, biz yaardk bahar Ne gnlerdi, Manuel arbal, ciddiydi Paris kenti kutsal lenlerin merkeziydi Foy yldrm saard ve senin bluzunun zerindeki ine hep elime batard Herkes hayrand sana, ben davasz avukat Prado'ya akam yemeine gtrrken seni Gller kadar gzeldin, gller kadar zarif Alamazdm senden bir an bile gzlerimi itirdim, 'bu nas gzellik' derdi gren Salar dalga dalga, kokusu elvan elvan Sanki bir ift kanat var mantosunun altnda O sevimli apkas gonca gibi banda Ellerini tutardm gezinirken birlikte Gelip geenler sanrd ki akn bys Evlendirdi bu mutlu iftin tanklnda Tatl nisan ayyla gzel mays ayn Kaplarmz rtm yayorduk mutlu Akla besleniyorduk, o yasak meyve ile Azmdan tek bir szck bile kmyordu ki Kalbin nceden vermemi olsun yantn

Sorbonne kr iirlerinin ana vatanyd Hayranlkla bakardm sabah akam ben sana Ancak byle sevdal bir gnl uyarlard Akn haritasn o latin lkesine -459Ey Maubert meydan, ey Dauphine meydan Taze baharn dolduu yoksul evimizde Giyerken gzel bacana sen orabn atmzdan bir yldz seyrederdim ben de ok Eflatun okudum, iz brakmad bende sen bana uzattn tek bir iekle oysa Malebranche'dan da, Lamennais'den de ok Kantladn tanrsal iyilikleri bana taat ederdik ikimiz de birbirimize. O yaldzl atda, gzelliini grmek Alnn incelerken o eskimi aynanda Tan zaman odada turlaman izlemek Aklmdan karabilir miyim hi gemii O tan zamanlarn, gkyz gnlerim Kurdelalar, iekler, allar ve hareleri Akn tatl bir argo di geveledii Bir lale sakss gibiydi bahelerimiz Pencerenin camn bir etekle rterdin Bir kaseyi alrdm ben topraktan yaplm Sana ise bir japon fincann verirdim Glerdik bamza gelen ansszlklara Krkn yanar, eldivenin kayboluverirdi Bir akam yemei iin satmtk nasl da Hatrlar msn Shakespeare'in kutsal portresini Bir hrsz gibi gizlice perdim kolunu Sen bir hayrseverdin, bense bir dilenci Bir yn kestaneyi yerdik mutlu mutlu Masa yapp kendimize Dante'nin kitabn Bu mutlu ve yoksul evimde nasl da ilk kez O ateten dudaklarndan seni pmtm -460Giderken sen, yzn kzarm, san dank yle solgun kalr ve Tanrya snrdm Hatrlyor musun hi mutlu gnlerimizi imdi aputa dnm o ba rtlerini u hznl yreimizin i ekileri Getirir mi sonsuz ge gidenleri geri Arada bir akla gelen genlik anlan, gkte parlamaya koyulan birka yldz, ssz sokaklarn hzn verici dinginlii, hazrlanmakta olan amansz macerann yaknl ve kanlmazl, daha nce de belirttiimiz gibi hassas bir air olan Jean Prouvaire'in alacakaranlkta mrldanan dizelerine dokunakl bir gzellik, beklenmedik bir by katyordu. Kk barikatta bir fener yaklmt bu arada. Byk barikatta da, karnaval mevsiminde Courtille'e giden maskelilerle dolu arabalarn nnde grlen balmumu mealelerden biri yakld. Bildiimiz gibi, SaintAntoine Mahallesi'nden geliyordu bu mealeler. Byk barikattaki meale, rzgrda korunmak amacyla, yan kapal olarak talardan yaplm bir kafesin iine yerletirilmiti. Ve ylesine konmutu ki, btn k bayran zerine salmaktayd. Koyu bir karanla gmlmt sokak ve barikat. Kocaman bir gemici feneriyle mthi bir ekilde aydnlatlm bulunan bayrak grnyordu sadece. Bu k, bayran krmzlna, szlere smaz trnden dehetli bir kzllk eklemekteydi. -4617. Billettes Soka'ndan Askere Alnan Adam. Gece artk iyiden iyiye bastrmt. Ama henz hibir ey olduu yoktu. Sadece belli belirsiz birtakm uultular geliyor, arada srada da ate sesleri iitiliyordu; o da pek seyrek, ksa ve uzaktan uzaa. Arann uzamas, hkmetin vakit kazandn, kuvvet topladn gstermekteydi. Altm bin kiiyi bekliyordu bu elli adam. Korkun olaylarn arifesinde gl ruhlar saran sabrszla kapldn seziyordu En-jolras. Alt kattaki salonda Gavroche, masalarn zerine salan barut dolaysyla temkinli davranarak tezghn zerine konan iki mumun bulank titrek nda kartu yapmaya koyulmutu. Onun yanma gitti Enjolras. Buradaki mumlarn dar hi szmyordu. st katlarda da hi k yakmamaya dikkat etmiti isyanclar. Enjolras geldiinde pek meguld Gavroche. Ama kartularla deil. Billettes Soka'ndan alnan adam salona girmi ve gidip en ksz masaya oturmutu. Payna dm olan byk boy tfei bacaklannm arasnda tutuyordu. O zamana kadar binbir eit "elenceli" eyle oyaland iin, bu adam fark etmemiti Gavroche. Adam ieri girince, gzleriyle dalgn dalgn izledi onu bir sre. Silahna hayranlkla bakt. Sonra birdenbire, adam oturunca, ocuk ayaa kakt. Bu adam o ana kadar birisi gzetlemi olsa, onun gerek barikat, gerekse is-462yanclan garip bir dikkatle incelediini hemen grrd. Ama salona girdiinden beri derin bir dnceye dalmt adam, farknda deilmi gibiydi olup bitenlerin. Ve kk kabaday, adama yaklat; uyandrmaktan ekinilen bir kimsenin yannda nasl yrnrse, yle, ayaklarnn ucuna basa basa, onun evresinde dnmeye balad. Ayn zamanda da, hem kstah, hem ciddi, hem uan, hem dnceli, hem neeli, hem de tasal olan bu ocuun yznde; u ifadeler vard; 'bover gitsin! Yok canm, rya gryorum. Yoksa doru mu? Gerek mi bu yoksa? Evet, evet, galiba! Hayr, o olamaz! Nasl olamaz, bal gibi o ite!' Topuklannn zerinde sallanyordu Gavroche; ceplerinde yumruklann skyor, bir ku gibi boynunu oynatyor, alt dudanda belirginleen btn keskin grlln lszce bir kvnmda harcyordu. akn, kararsz, gvensiz, afallam, arm bir haldeydi. Sanki esir pazanndaki tombul kzlar arasnda,

birdenbire bir Vens kefeden kz-laraasnn yz, bir yn sradan tablo iinde aniden bir Raffaello'yu tanyveren bir resim meraklsnn hali vard ocukta. Kafasnda her ey seferber olmu, almaktayd. Koku alan igd ve tasanmlayan akl. Bir eyler oluyordu Gavroche'a, besbelliydi bu. te bu derin daln en yksek noktasnda Enjolras gelmiti yanna: "Sen kksn," dedi. "Seni grmezler. Barikatlardan dan kacaksn, evler boyunca szlp, sokaklan yle bir dola, neler olup bittiini gel anlat bana!" -463Gavroche, doruldu: "Demek kkler de bir ie yaryormu!" dedi. "Ne mutlu! Gidiyorum hemen! Bu arada size bir t: Kklere gvenin, byklerden ekinin." Bunu syledikten sonra ban kaldrp, sesini alaltarak Billettens Soka'ndaki adam iaret etti ve sordu: "u by iyice gryor musunuz?" "Evet, ne olmu?" "Bir ajan o." "Emin misin?" "Hem de nasl! Daha on be gn nce Royal Kprs'nde hava alrken beni birden kulamdan yakalayp kaldrd." ocuun yanndan hemen ayrld Enjol-ras. Biraz ilerde bulunan iskele iilerinden birinin kulana alak sesle birka kelime syledi. i salondan kt, birka dakika sonra da yannda kiiyle geri dnd. Bu drt geni omuzlu hamal, adamn dikkatini ekmemeye alarak, gidip onun oturduu masann arkasna yerletiler. Gerektiinde adamn zerine atlmaya hazrdlar. Enjolras, ite o zaman adama yaklat ve sordu: "Kimsiniz siz?" Adam bu tepeden inme soru karsnda elinde olmayarak irkilmiti. Baklarn En-jolras'm lekesiz gzbebeklerinin taa derinlerine dikti bir an, orada gen adamn dncesini yakalar gibi oldu. Ve u dnyada grlebilecek glmseyilerin en horlayan, ama ayn zamanda en gls ve en kararl-464syla glmsedi. Kibir taan bir sesle cevap verdi: "Anlar gibiyim. Evet, yle! Yanlmyorsu-nuz." "Ajan msnz?" "Hkmetin bir memuruyum." "Adnz?" "Javert." Enjolras, arkadaki drt iiye iaret etti ve Javert, gz ap kapayncaya kadar, arkasna dnp bakmaya bile vakit bulamadan yakalanp yere yatrld eli, aya balanp, zeri arand. zerinde iki cam arasna yaptrlm, yuvarlak, kk bir kart bukilar. Kartn bir yznde Fransa Hkmeti'nin armasy-la gzetleme ve uyanklk szckleri, br yznde de unlar yazlyd: "JAVERT, polis mfettii, elli iki yanda." Altnda da devrin polis mdr M. Gisquet'nin imzas okunuyordu. Ayrca bir saati ve iinde birka altn bulunan bir para kesesi vard. Bunlar ona braktlar. Yelek cebini yokladklarnda, ellerine zarf iinde bir kt geti. Enjolras zarf at ve ktta polis mdrnn kendi el yazsyla yazd u satrlar okudu: "Polis Mfettii Javert, siyasal grevi sona erince, zel bir gzetleme greviyle, Iena Kprs yaknlarnda, Seine Nehri'nin sa kysndaki yamalarda azl kiilerin dolap dolamadklarn aratracaktr." Arama ilemi bitince, Javert'i ayaa kaldrdlar; kollarn arkasna, kendisini de salonun -465ortasndaki diree; hani u vaktiyle meyhaneye adn vermi olan nl diree baladlar. Sahneyi batan sona seyreden Gavroche, sessiz sessiz ban sallayarak, btn bu olup bitenleri onaylamt. Balandktan sonra Javert'e yaklat: "Bu sefer de fare, kediyi tuttu," dedi. Btn bunlar o kadar hzla gereklemiti ki, meyhanenin evresindekiler iin farkna vardklannda her ey olup bitmiti. Javert hi barmam, itiraz bile edememiti. Bata Courfeyrac, Bossuet, Joly ve Com-beferre olmak zere, barikatlara dalm olan isyanclar, Javert'i diree bal grnce hemen koutular. Ajan srt diree yapk ekilde dayal, iplerle hi kmldayamayacak biimde smsk sarlmt. mrnde hi yalan sylememi bir adamn korkusuz sakinlii iinde ban dimdik tutuyordu. Enjolras, arkadalarna aklad: "Bir ajan bu!" Sonra Javert'e dnd: "Barikat ele gemeden iki dakika nce kuruna dizileceksiniz," dedi. Javert emir vermeye alk ses tonuyla sordu: "Niye daha nce deil?" "Barutu bo yere harcamamak iin." "yleyse iinizi bakla gremez misiniz?" Enjolras, olanca gzellii iinde: "Bana bak ajan!" dedi, "Bizler yargcz, katil deil." Sonra Gavroche'a seslendi: "Dediklerimi yap." -466"Gidiyorum hemen!" diye bard Gavroche. Tam frlamken, birden durdu:

"Sahi, aklma geldi!" dedi, "Onun tfeini bana versenize. algcy size brakyorum, ama algy ben isterim!" Asker gibi bir selam akp, sevin iinde byk barikatn araln at. 8. Le Cabuc Denen, Ama Ad Belki de Le Cabuc Olmayan Biri Konusunda Bir Dizi Soru areti Aa yukar Gavroche'un oradan ayrlmasndan hemen sonra meydana gelen epik, ama ayn zamanda vahi bir dehetle dolu olay buraya aktarmam olsaydk, izmeye altmz trajik tablo eksik olur, okur da rpnlar ve eforu ayn anda ieren toplumsal lohusaln ve devrimci douun o yce anlarn kesin ve gerek belirimleri iinde grmekten yoksun kalrd. Topluluklar, bilindii zere a benzer; yuvarlanrken bir alay uultulu insan toplar. Bu insanlar birbirlerine, nereden geldiklerini sormazlar. Nitekim Enjolras, Combeferre ve Courfeyrac'm ynettikleri toplulukta bir araya gelen insanlarn arasna, srtnda omuzlar anm hamal ceketi bulunan biri de katlmt: Geni el kol hareketleri yapyordu bu adam, fkeyle ve avaz kt kadar bararak konuuyordu. Yznde vahi ve sarho bir ifade vard. Ad ya da takma ad Le Cabuc olan bu adam, onu tandklarn syleyenler -467iin bile yabancyd. Alabildiine sarhotu ya da kasten yle grnmekteydi. Yannda birka kiiyle, meyhaneden dar tadklar bir masann bana oturmutu. Bir yandan birlikte olduu insanlann iki imeleri iin srar etmekte; bir yandan da dikkatle Saint-Denis Soka'nn tam karsndaki be katl ve btn sokaa hkim olan, barikatn en sonundaki byk evi incelemekteydi. ok gemeden birdenbire haykrd: "Bakn arkadalar, bizim ite u evden ate amamz gerekir. O evin pencerelerine yerletiimiz takdirde, hi kimse bu sokaa adm bile atamaz! Yoksa kellemi keserim!" enlerden biri itiraz etti: "Belki, ama ev kapal." "Kapy vurur, atrrz!" dedi adam. "Amazlarsa?" "Krarz!" Ve bunu demesiyle birlikte frlamt ayaa. Kapya kotu. Kapnn iri tokman yakalayp vurmaya balad. Kap almyordu. Bir daha, bir daha vurdu Le Cabuc. Hi kimse ses vermedi. Bard bu sefer: "erde kimse yok mu?" Yoktu anlalan. Ya da vard, ama ses karmamaya kararlydlar. O zaman Le Cabuc, eline bir tfek ald ve tfein dipiiyle kapy dvmeye giriti. Som meeden, ieriden bir sac levhayla ve demir ubuklarla kapl, hapishane kaplarn andran, kemerli, alak, dar ve salam eski kaplardan biriydi bu. Evi ve btn soka inleten dipik vurular onu sarsmyordu bile. So-468nunda evdekiler rkm olmallar ki, nc katta kk bir pencere aydnland. ok gemeden de pencere ald ve nce bir mum, sonra da kr sal bir adamn rkek ba grnd. Kapcyd bu. Le Cabuc durmutu. Kapc sordu: "Ne istiyorsunuz baylar?" Le Cabuc kararlyd: "Kapy a!" dedi. "Yapamam baylar." "A diyorum sana!" "mknsz baylar! Aamam." Kapya yaslam olduu tfei omuzlad Le Cabuc ve kapcya nian ald. Ama kendisi aada ve ortalk da zifiri karanlk olduundan, kapc onu grmemiti. Yeniden sordu: "Ayor musun, amyor musun?" "Hayr baylar, aamayacan!" "Bir daha syle!" "Aamam diyorum benim iyi yrekli..." Szn tamamlayamamt adam. Ate etmiti Le Cabuc. Kurun kapcnn enesinin altndan girmi ve ah damarndan getikten sonra ensesinden kmt. htiyar adam kk bir inilti bile karmakszn pencereye ylp kalmt. ok gemeden mum devrildi ve snd. imdi orada, pencerenin pervazna dayal ve hi kmldamadan duran bir bala, dama doru ykselen beyaz bir duman parasndan baka bir ey grlmyordu. Le Cabuc, tfein dipiini yere dayarken: "Bu i burada biter!" dedi. -469Bunu henz sylemiti ki, bir elin kartal penesi arlyla omuzlarna ktn hissetti. Ayn anda kendisine hitap eden sesi iitti: "Diz k!" Katil dnd. Karsnda Enjolras'm bembeyaz, buz gibi yzn grd. Gen adamn elinde tabanca vard. Hemen silah sesine gelmiti. Sol eliyle Le Ca-buc'n yakasn, gmleini ve asksn smsk yakalamt. Tekrar etti:

"Diz k!" Henz yirmi yandaki bu narin delikanl, kesin bir tavrla o tknaz, gl kuvvetli hamal saz gibi bkp, amur ortasna diz k-trd. Direnmek istemiti adam, ama insanst bir gcn boyunduruu altndayd sanki. O anda Enjolras'm soluk benzi, akta grnen boynu, darmadan salar ve kadns yzyle Themis'i andran bir grnm vard. Kabarm burun delikleri ve yere eik amansz baklar, yzne eski a anlayyla adalete pek uygun den bir fke ve drstlk ifadesi veriyordu. Barikattakilerin hepsi koup gelmiler ve sonra biraz alp, ikisinin evresinde halka oluturmulard. Grmek zere olduklar eyin karsnda tek bir kelime sylemenin bile imknszln hissediyorlard. Le Cabuc artk kesinlikle yenilmi ve direnmekten vazgemiti; ama btn vcudu titremekteydi. Enjolras onu brakt, saatini eline ald. -470"Toparlan," dedi. "Dua et ya da dn. Bir dakikan kald." "Merhamet!" diye mrldand katil. Sonra ban edi. Anlalmaz birtakm yeminler dkld dudaklarndan. Enjolras gzlerini hi saatten ayrmamt. Tam bir dakika dolunca, saati yelek cebine yerletirdi. Sonra, adeta uluyarak dizlerine sarlan Le Cabuc' salarndan tutup, tabancasnn namlusunu adamn kulana dayad. Maceralarn en korkuncuna gzlerini bile krpmakszm atlm olan bu gzpek insanlarn birou balarn evirdi. Tabancann patlad iitildi sonra. Ve katil yzkoyun yere dt. Enjolras doruldu; inan dolu sert baklarn evresinde dolatrd bir an. Sonra ly ayayla iterek: "Dar atn unu!" dedi. kii ilerledi. Sona eren hayatn mekanik kaslmalanyla sarslan adamn lsn kaldrp, barikatn zerinden Mondetour So-ka'na yuvarladlar. Enjolras dnceye dalmt. Korkun sessizliinin zerine hangi yce karanlk yaylyordu kimbilir? Birden ykseldi sesi. Hepsi susmu, hi kmldamadan onu dinliyordu. "Yurttalar!" dedi. "Bu adamn yapt korkun bir eydi, benim yaptmsa iren bir ey. Adam ldrd o, ben de onu bundan tr ldrdm. Bunu yapmak zorundaydm, nk ayaklanmann da disiplini olmaldr. Adam ldrmek, her yerden ok, burada sutur. Devrimin baklar altnda bulunuyoruz; cumhuriyetin sahipleriyiz biz, grev -471kurbanlaryz. Savamza iftira ettirmemeliyiz. Dolaysyla da ben bu adam yargladm ve lme mahkm ettim. Bunu yapmak zorunda kalan, bunu tiksine tiksine yapan kimseye; yani bana gelince, kendimi de yargladm; kendimi nasl bir cezaya mahkm ettiimi az sonra greceksiniz." Dinleyenler rpermilerdi. Combeferre: "Senin alnyazm paylaacaz!" diye bard. Enjolras: "yle olsun," dedi. "Bir kelime daha; bu adam idam ederken, zorunlulua boyun edim ben. Ama zorunluluk, eski an bir canavardr; ad da yazgdr. lerlemenin yasasy-sa, canavarlarn, meleklerin nnde yitip gitmesi, yazgnn kardelik karsnda yok olmasdr. Ak szcn azmza almak iin pek uygun bir zamanda deiliz belki; ama ne olursa olsun, onu, Ak' anyorum ben ve onu yceltiyorum. Sen gelecek zamansn ey Ak! Ey lm, senden yararlanyorum, ama nefret ediyorum! Yurttalar! Gelecekte ne karanlk, ne yldrm arpmas, ne yrtc cehalet ne de kanl bir bulunmayacak. Deccal olmayaca iin Mikail de kalmayacak. Gelecekte hi kimse, hi kimseyi ldrmeyecek, dnya l l olacak, sevgiye boulacak insanolu. Gelecek... Yurttalar! Her eyin anlama, uyum, k, sevin, hayat kayna olaca o gn gelecek. Ve bizler ite onun gelmesi iin leceiz burada. Enjolras susmutu, gen kz dudaklar ka-472panmt. Kan dkt yerde, ayakta, mermer gibi hareketsiz kald bir sre. Hep ayn noktaya dikilmi olan gzleri, evresindeki herkesi alak sesle konumaya zorlamaktayd. Jean Prouvaire'le Combeferre, sessizce birbirlerinin ellerini skyor; barikatn kesinde birbirlerine dayanm, iine biraz da acma duygusu kansan bir hayranlkla, bu delikanlya; hem cellat, hem rahip olan, billur gibi k saan, ama ayn zamanda da kaya gibi olan bu ciddi delikanlya bakyorlard. Hemen syleyelim ki, ilerde, ller olaydan sonra morga tanp zerleri arandnda, Le Cabuc'n cebinde polis grevlisi kart bulundu. Bu konu hakknda polis mdrlnce 1832'de hazrlanan zel rapor, 1848'de bu kitabn yazarnn eline gemiti. unu da ekleyelim ki, garip, ama hi phesiz bir temele dayanan bir polis sylentisine inanmak gerekirse, gerekte Claqueso-us'ydu Le Cabuc. Karmzda bununla ilgili, Le Cabuc ldrldkten sonra Claquesous'dan bir daha sz edilmedii gerei de var. Claquesous'nun kayboluuna ait hibir iz bulunmad; kelimenin tam anlamyla kayplara karmt. Hayat karanlkt, lm zifiri karanlk oldu. Btn topluluk orackta soruturmas yaplp sonulandrlan bu trajik davann hl srp giden heyecan iindeyken, Courfey-rac, sabahleyin evine gelip Marius' soran kk delikanly grd yeniden. Yiit ve tasasz bir grn olan ocuk, gece gelip isyanclara katlmt.

-473ON NC KTAP MARIUS KARANLIA GRYOR 1. Plumet Sokandan Saint-Denis Mahallesi'ne Alacakaranln iinden kendisini barikata aran o ses, alnyazsnn sesi gibi gelmiti Marius'e. lmek isterken, frsat ayana geliyordu ite. Mezarin kapsn almt; karanlklar iinden bir el ona, ite o kapnn anahtarn uzatyordu. Umutsuzlarn yolunda alan bu i paralayc aralklar byk bir ekicilik tar. Kendisini bunca zaman baheden ieri geiren parmakl itip, dar kt Marius. Kendi kendine: "Hadi gidelim!" dedi. Kafasnda acdan deliye dnmt. Temelli, salam, dayankl hibir ey hissetmiyordu. Genliin ve akn sarholuu iinde geen bu iki aydan sonra kederden herhangi bir ey kabul edecek halde deildi. Umutsuzluun btn hayalleri altnda ezikti. Bir tek istei kalmt sadece: Bir an nce lmek. Hzla yrmeye koyuldu. Javert'in iki tabancas da zerindeydi; silahlyd yani. Bir an grr gibi olduu delikanly sokakta gzden kaybetmiti. Plumet Soka'ndan kt. Esplanade' geti. Invalides Kpr-475s'n, Chmaps-Elysee'yi ve XV. Louis Meyda-n'n ap, Rivoli Soka'na ulamt. Oradaki maazalar akt. Kemerlerin altnda gaz lambalar yanmaktayd. Kadnlar alveri ediyordu. Laiter Kahvesi'nde dondurma yiyenler vard. ngiliz Pastanesi'nden kk pastalar almyordu. Sadece Les Princes Oteli ile Meurice Oteli'nden drtnala uzaklaan birka yolcu arabas grlyordu. Marius, Delorme Geidi'nden Saint-Honore Soka'na girdi. Burada dkknlar kapalyd. Satclar aralk kaplarn nnde konumakta, yolcular dolamaktaydlar. Sokak fenerleri yanmt. Birinci katlardaki btn pencereler her zamanki gibi aydnlatlmt. Palais-Royal Meydan'nda, svariler gze arpyordu. Marius, Saint-Honore Soka'nda ilerlemeye balad. Palais-Royal'den uzaklatka aydnlk pencereler azalmaktayd! Dkknlar kapalyd, kaplarn eiinde konuan kimseler yoktu. Sokak kalabalklayor, ayn zamanda da kalabalk younlayordu. nk yoldan geenler artk tam bir topluluk haline gelmiti. Hi kimse konumuyordu. Ama yine de bouk ve derin bir uultu duyulmaktayd. L'Arbre-Sec emesi'ne doru birtakm 'toplanma'lar, gidip gelenler arasnda bir akarsuyun iindeki talara benzeyen, hareketsiz, ama kaygl kk gruplar vard. Kalabalk Les Prouvaires Soka'mn giriinde artk yrmyordu. Aralarnda alak sesle konuan, birlemi, gl, youn ve iine girilmez bir kitleydi bu. Aralarnda hemen -476hemen hi siyah elbise ve melon apka grlmyordu: Kyl nlkleri, ii ceketleri, kasketlerin iinde toz topraa bulanm dimdik sal balar... Gecenin sisi iinde belli belirsiz dalgalanyordu bu kalabalk. Bir rperiin bouk sesi vard fsltsnda. Hi kimse yrmyordu; ama amurlarda srekli bir ayak sesi duyuluyordu. Ve bu kalabaln tesinde, Le Roule Soka'nda, Les Prouvaires Soka'nda, Saint-Honore Soka'nn devamnda, bir mum nn parlad tek bir pencere bile yoktu. Btn bu sokaklarda tek tk ve gittike azalan fener dizeleri seiliyordu sadece. O devrin fenerleri, iplere asl iri krmz yldzlara benzerdi. Kaldrmlara den glgeleri de kocaman rmcekleri andrrd. Bu sokaklar ssz deildi. atlm tfekler, kmldayan sngler, karargh kurmu topluluklar seiliyordu her yerde. Ve hibir merakl kp da bu snn amyordu. Gidi geli orada sona ermekteydi. Orada halk bitiyor, ordu balyordu. Marius, artk hibir umudu kalmam insanlara zg o amaz iradeyle kararn vermiti; onu armlard, gitmesi gerekliydi. nce kalabal at, sonra da binbir glkle askeri kuvvetler kararghn. Devriyelerden gizlendi, nbetileri atlatt. Bu arada yolunu deitirmi, Bethisy So-ka'na sapmt. Halles'e doru yneldi. Les Bourdonnais Soka'nn kesinde artk ldayan tek bir fener bile yoktu. Marius, halkn doldurduu blgeyi atktan sonra, askeri birlikler snrn da gemi-477r ti. Korkun bir yalnzln iindeydi imdi; ne bir yolcu, ne bir asker, ne bir k! Sadece hilik, o kadar. Yalnzlk, sessizlik, gece insan aniden yakalayan, tariflere smaz bir souk. Burada bir sokaa girmek, bir mahzene girmek demekti. lerlemeye devam etti. Birka adm atmt ki, yanndan koarak biri geti. Bir erkek miydi bu? Yoksa bir kadn myd? Ya da bir deil, birka kii miydiler? Syleyebilecek durumda deildi: Kaybolup gitmiti her kimse. Bylece ilerleyerek, imdi Poterie Soka olduunu tahmin ettii bir ara sokaa gelmiti. Bu sokan ortasnda bir engele toslad. Hemen ellerini uzatt: Devrilmi bir yk araba-syd bu. Su birikintilerini, yoldaki ukurlar, dank bir ekilde oraya buraya yl talan fark etti ayaklan. Balanp, yanm braklm bir barikat olsa gerekti bu. Marius, talann zerinden ap, setin br yanna geti. Binek

talannm hemen yan sra yryordu; bylece evlerin duvarlan ona klavuzluk etmi oluyordu. Barikatn biraz ilerisinde karsna bir beyazlk kt. Yava yava yaklat ve o beyazlk bir ekil ald: ki beyaz at. Sabahleyin Bossuet tarafndan yolcu arabasndan zlen atlar btn gn boyunca sokak sokak geliigzel dolam ve sonunda orada durmulard. Kaderin davranlanndan insanlar nasl hibir ey anlamyorlarsa, hayvanlann sabn da, insanlann davranlanndan hibir ey anlamyordu herhalde! Atlan geride brakmt Marius. Tam Con-478trat-Social Soka'na yaklarken, bir tfek sesi karanl yard ve bir kurun, kulann dibinden vzldad. Bu kurun, Marius'n bann zerinden arkasndaki berber dkknnda asl duran bakr tra tasn delecekti. Ve delik tas, 1846'da Contrat-Social Soka-'nda, hal direklerinin kesinde hl grlmekteydi. Bu tfek sesi de hayat demekti aslnda. Ve Marius, o andan itibaren artk hibir eye rastlamad. Btn bu bitmeyen yol, simsiyah basamaklardan bir inie benzemekteydi. Marius, yine de ilerlemekten geri kalmad. 2. Bayku Bakndan Paris O srada Paris zerinde bir yarasa ya da bayku kanadyla uan birisi olsa, baklan-mn altnda pek zc bir grnm serili bulurdu! Kent iinde balbana bir kent demek olan Halles Mahallesi, o kimseye Paris'in ortasnda kapkaranlk bir delik olarak grnrd. Burasn batanbaa Saint-Denis ve Sa-int-Martin sokaklan kesiyordu ve binlerce ara sokak burada i ie gemekteydi. te burasn kendilerine istihkm ve cephanelik yapmt isyanclar. Burada baklar adeta bir uuruma dalmaktayd. Burada knlan sokak lambalan ve smsk kapanan pencereler sayesinde her trl aydnlk, her trl hayat, her trl ses ve hareket bitiyordu. Ayaklanmann gzle grlmez polisi nbet tutmakta; -479yani geceyi srdrmekteydi. Ayaklanmann kanlmaz taktii belirli ve snrl saydaki insan geni bir karanlkla sarmak ve her savay bu geni karanln banndaki olanaklarla oaltmaktr. Gn batannda, mum yanan her pencereye ate almt, bylece k snm, bazen n banda oturan da ldrlmt. Dolaysyla da hibir ey kmldamyordu artk. Tm evlerde korkudan, yastan, aknlktan baka hibir ey yoktu. Sokaklarda da kutsal bir dehet hkimdi sadece. Uzun pencereler, kat dizileri, ocak bacalar, damlarn trtllar, amurlu slak kald-rmlardaki belli belirsiz parltlar bile seilmiyordu. Sisli, ar ve hznl bir karanlklar gl halindeydi her ey. Ve bu gln zerinde, hareketsiz, hazin birer karalt halinde, Saint-Jacques Kalesi, Saint-Merry Kilisesi gibi, insanlarn devletirdii, gecelerinse birer hayalete dntrd iki yap ykseliyordu o kadar... Paris'e gene bayku bak bakan o ayn gz, bu ssz ve rknt verici dehlizin evresinde, bakentin trafiinin henz yok edilmemi yerlerinde, tek tk sokak lambalarnn ldad mahallelerde, havada av arayan kl ve snglerin madensel parltsn, top arabalarndan ykselen bouk tekerlek seslerini ve taburlarn her an biraz daha artan kaynamasn rahata fark edebilirdi: Ayaklanmann evresinde gittike daralp kapanan korkun bir kuakt bu. Ertesi gn her eyin bitmi olmas, zaferin bu ya da br yanda kalmas ve ayaklanma-480nn bir devrim ya da sradan bir arpma olarak sonulanmas gerekmekteydi. Sokaktaki yurttatan partilere ve hkmete kadar herkes bunu anlyordu. Her eyin karara balanaca bu mahalledeki koyu karanla kansan derin ac da bundan douyordu ite. Bir ykmn gerekleecei besbelli olan bu sessizliin evresinde gittike artan kayg bundand. Bir tek ses iitiliyordu imdi orada: Bir lm hrlts gibi i paralayc, bir uursuzluk bildirisi gibi rktc bir ses... Saint-Merry Kilisesi'nin tehlike canlan... Hibir ses ve hibir grlt, karanlklar iinde alman bu lgnca umutsuz an sesleri kadar dondurucu olamazd. ou zaman rastland gibi, doa da sanki kendini insann yapaca eye uyarlamt. Bu birliin uursuz uyumunu hibir ey bozmuyordu. Yldzlar silinip gitmi, yamur ykl bulutlar zc knklklanyla btn ufku doldurmulard. Cansz sokaklann zerinde kapkara bir gkyz ykselmekteydi: Bu sonsuz mezann zerine atlm sonsuz bir kefen gibiydi. Daha nce nice devrim olayna tanklk etmi olan bu yerde ilkeler adna genlik, gizli dernekler, okullar ve karlar adna orta snf kucak kucaa gelip, ykmak zere birbirlerine yaklarlarken ve henz tamamyla siyasal bir savama hazrlanrken; her iki taraf da bu uursuz mahallenin uzanda, sefil Paris'in, mutlu ve zengin Paris'in grkemi altnda silinip gittii o dipsiz oyuklarda hazrlanan son ve kesin bunalmn geliini hzlandrmak -481iin abalarken, halkn bouk sesinin uultusu dipten dibe duyulmaktayd. Hayvann kkremesiyle Tann'nm kelamndan oluan, rkn ve kutsal bir sesti bu. Yoksullar yerle bir edip, bilgeleri uyaran; hem aslann kkreyii gibi aadan, hem gk grlts gibi yukardan gelen bir ses. 3. En U Snr

Marius, Halles'in olduu blgeye varmt. Komu sokaklara oranla, burada her ey ok daha durgun ve hareketsiz, ok daha karanlkt. Mezarn dondurucu sakinlii topran altndan km da, gkyznn altna serilmiti sanki. La Chanvrerie Soka'n Saint-Eustache'a doru kapatan evlerin yksek damlan, bu simsiyah zemin zerine hafif bir kzllk iziyordu sadece. Bunu Corinthe barikatnda yanan mealenin yaratmaktayd. Ve Marius, ite bu kzlla doru ynelmiti. Bu k onu La Marche-aux-Poirees'ye gtrmt. Les Precheurs Soka'nm oluturduu karanlk geidi hayal meyal grm ve oraya dalmt. Dolaysyla da sokan br banda bekleyen, isyanclarn nbeti olarak koyduklar adam onu grmedi. Marius aramaya geldii eyin hemen yan-banda bulunduunu seziyor ve ayaklarnn ucuna basa basa yryordu. Okur hemen anlayacaktr. Enjolras'm hakimiyeti altnda bulunan ve dansyla tek ulam yolu olan Mondetour Soka'nm o ksacak ksmnn -482f dirseine gelmiti. Solundaki son evin kesinden ban uzattnda Mondetour Soka'nm o parasn grd. Kk sokakla, Chanvrerie Soka'nm biraz ilerisinde, talarn zerinde birtakm klar vard: Meyhanenin bir blm arpt gzne. Daha sonra, yerde, acayip bir kabn iinde gz krpp duran bir kandil seer gibi oldu. En sonunda da yere melmi, dizlerinin zerinde tfek tutan birtakm adamlar grd. Kendisinden topu topu on kula tedeydi btn bunlar. Barikatn iiydi bu. Sokan sandaki evlerse meyhanenin geri kalan ksmn, byk barikat ve bayra gizlemekteydi. Marius'n bir adm atmas yeterdi artk. Ve ite o zaman bir tan zerine oturdu bu bahtsz delikanl, kollarn kavuturdu gsnde, babasn dnd. Alabildiine gsterili bir askerdi Albay Pontmercy. Cumhuriyet ynetiminde Fransa'nn snrlarn korumu, imparatorun emri altnda Asya snrlarn zorlam, Cenova'y, skenderiye'yi, Torino'yu, Madrid'i, Viyana'y, Dresden'i, Berlin ve Moskova'y grmt. Marius'n de damarlannda tad ayn kan serpmiti Avrupa'nn btn zafer alanlanna. Salann emir vererek ve emir alarak, ama hep disiplin iinde, vaktinden nce aartm-t. Kl kemeri belinde, apoletleri gsne sarkm, kokard baruttan kararm, aln miferden knm olarak, kimi zaman adr altnda, kimi zaman ak havada, kimi zaman da seyyar hastanelerde yaamt. Yirmi yl -483boyunca bir dizi byk savaa katldktan sonra da yananda bir kl yarasyla, gler-yzl, sade, sakin bir ocuk kadar saf ve temiz dnmt Fransa'ya. Elinden gelen her eyi yapmt yurdu iin, ona hi kar kmamt. imdi bu kahraman Albay Pontmercy'yi dnyordu ite Marius. Biliyor ve derinden seziyordu ki, u anda kendi gn de gelmi, kendi saati de almt. Babas gibi o da, yiit, korkusuz, cesur davranacakt. Kurunlara doru koacak, gsn snglere gerecek, kan dkecek, dman arayp bulacakt. lme atlacak, amanszca arpacak, sava alanna inecekti. Sava alanna? Bu sava alan. Sokaktaki bu sava alan! Katlaca sava da, i sava! nnde i savan bir kasrga hortumu gibi aldn, kendisinin de oraya yuvarlanmak zere olduunu grd birden. rperdi. Dedesinin tutup bir antikacya satm olduu babasnn klcn dnd. Nasl da ii yanmt! O kahraman ve lekesiz klcn onun elinden kurtulup, karanlklara fkesiyle birlikte gmlmekle ne kadar iyi etmi olduunu dnd. Byle kap gittiine gre, akll ve gelecei gren bir kl demekti: Ayaklanmay, dereler savan, kaldrmlar savan, mahzenlerin hava deliklerinden alacak yaylm atelerini, arkadan indirilecek vurular sezmiti ve Marengo'yu, Friedland' grm bir kl olarak La Chanvrerie Soka'na gelmek istememiti; baba ile yaptklarndan sonra oul ile yapacaklar ona pek ar gelmiti her-484halde. O kl imdi burada olsayd ve Marius onu alp da Franszlar arasnda yaplacak bu gece savama gitseydi, ellerini yakard mutlaka. Marius, o klcn bugn yurdun barna saplanmasndansa, kaybolup gitmi olmasnn mutlu, sevinilecek bir ey olduunu dnd. Dedesi onu satmakla, aslnda babasnn erefini korumu oluyordu! Ardndan ac ac alamaya balad. Korkuntu bu. Ama elinden ne gelirdi ki? Cosette'siz yaamak: Bunu yapamazd. Co-sette gitmi olduuna gre, onun da lmesi gerekiyordu. Zaten ona leceine dair namus sz vermemi miydi? Bunu bilerek gitmiti Cosette; demek ki Marius-'n lmesini istemekteydi. Byle gittiine, hibir haber vermeden, tek bir kelime bile yazmadan gittiine gre artk onu sevmiyor demekti. Adresini de biliyordu! Bu durumda ne anlam vard daha uzun yaamann! Gerekten de buraya kadar geldikten sonra gerilemek! Tehlikeye yaklap, kamak! Barikatn iine bakabilecek kadar ilerledikten sonra: "Tamam, bu kadarn grdm yeter ite! sava ve ben de ekip gidiyorum," diyerek ortadan silinivermek! Onu bekleyen, belki de ona ihtiya duyan bir orduya kar bir avu olan dostlann yzst brakmak; akna, dostluklarna ve szne ayn anda

ihanet etmek! dlekliine yurtseverlik grnm vermek. Ama bu imknszd! Eer babasnn hayaleti orada, karanlkta olsa ve onun byle gerilediini grseydi, klcnn kabzasyla dverdi Marius' ve "Yr, korkak!" diye haykrrd. -485Ba nnde, dncelerinin akna brakmt kendini. Birden ban kaldrd. Ruhuna ahane bir akm yayld. Mezara yaklanca bir dnce genilemesi olur: lme yakn olmak, , insana gerei gsterir. inde girmek zere olduunu hissettii eylemin hayalinde ekil-lenii, ona zc deil, tam tersine muhteem bir ey olarak grnd. Sokak sava birdenbire ruhun anlatlmas imknsz i dinamii sonucunda birden nitelik deitirmiti. Hayalinde biriken btn o soru iaretleri yn halinde ve uultuyla geri geldiler. Ama artk onu sarsamadlar. Hibirini cevapsz brakmad. Babas neden fkelenecek ve kendini onuru krlm sayacakt? Ayaklanmann bir grev deiimine eritii durumlar hi yok mudur? Albay Pontmercy'nin olu iin balayan bu savata kltc ne vard? Bu, Montmi-rail ya da Champaubert deildi artk, bu baka bir eydi. Kutsal bir toprak deildi imdi sz konusu olan, bir kutsal fikirdi. Yurt ikyeti olabilirdi yaplan iten, kabul, ama insanlk alklyordu. Kald ki, yurdun ikyeti olduu da doru muydu acaba? Fransa kanyordu, ama zgrlk glmsyordu. Ve zgrln glmseyii karsnda, yarasn unutuyordu Fransa. Sonra, duruma biraz yukardan baklacak olsa, i savatan nasl sz edilebilirdi? sava? Ne demek bu? Ne demek d sava? Yabanc, d bir sava var m? nsanlar arasndaki her sava, aslnda bir kardeler -486aras sava deil mi? Ne d sava vardr, ne de i sava! Sadece hakl ve haksz sava vardr! nsanlar arasnda yce bir uzlam gerekleinceye kadar sava. Hi deilse, ekip gitmek bilmeyen gemie kar gelmekte acele eden gelecein abas olarak sava. Elbette zorunlu olabilir. Byle bir sava neyle sulanabilir ki? Sava, hakk, ilerlemeyi, akl, uygarl ve gerei, doruyu ldrrse, bir utan olur ve kl, hanere dnr. O zaman da ister i, ister d sava olsun, hakszdr o sava! Zaten onun ad sava deildir artk, "su"tur. En kutsal ey olan adaletin dnda, savan bir ekli, bir teki eklini ne hakla hor grebilir? Camille Desmoulins'in mzran hangi hakla inkar edebilir Was-hington'm klc? Yabancya kar Leonides, zorbaya kar Timoleon: Biri savunucu, biri kurtarc; bunlarn bykl birbirinden ayrt edilebilir mi hi? Amac hi gz nnde tutmakszm, site iinde her trl silaha sarlma knanabilir mi? O zaman Bruts' de, Marcel'i de, Arnold de Blankenheiem' da, Coligny'i de alaklkla sulayn! allk sava? Sokak sava? Neden olmasn? Ambiorix'in, Artevelde'in, Marnix'in, Pelage'm sava, kabul. Ama Ambiorix Ro-ma'ya, Artevelde Fransa'ya, Marnix spanya'ya, Pelage Manpllara kar savamaktayd. Hepsi da kar, hepsi d sava. Peki, yleyse o zaman rahata syleyebiliriz: Monari de dtr, bask ve zulm de d, Tanrsal hukuk da d! Nasl istilalar corafyann snnn inemekteyse, despotizm de ahlak snrn -487inemektedir. lkeden ister zorbay srp karmsnz, ister ngiliz'i. Her iki durumda da lkenizi geri alyorsunuz demektir. yle bir an gelir ki, itiraz etmek hibir ie yaramaz; felsefenin ardndan eylem gelmelidir; fikrin baladn ac kuvvet bitirir; zincire vurulmu Prometheus balar, Aristogiton tamamlar; Ansiklopedidir ruhlar aydnlatan, ama ayn ruhlar harekete geiren 10 Aus-tos'tur. Aiskhlos'tan sonra Thrasiblos, Di-derot'dan sonra Danton. Ynlar bir efendi kabullenmeye daima eilimlidir. Kitleleri hareketsizlik dourur. Onlan harekete geirmek, itmek gerekir; insanlar kendi kurtulular adna zorlamak gerekir: Gerein n gzlerinin iine avu dolusu savurmak gerekir. Kendi kurtululanyla arplm gibi olmaldrlar, ancak bu k oku uyandrr onlar. Savalar biraz da bunun iin zorunludur. Byk savalarn ayaa frlayp uluslar a bomas, Tanrsal hukukun, kayzer aydnlnn, kaba kuvvetin, banazln, sorumsuz iktidarlarn ve mutlak hkmdarlarn bu kederli insanl sarsmas gerekiyor. Yere batsn zorbalar! Ama zorba deyince, kimden sz etmekteyiz? Louis-Philippe zorba myd? Hayr, XVI. Louis de zorba deildi. Tarihin "iyi hkmdarlar" diye adlandrd kiilerdendi bunlar. Ama ilkeler paralanmaz, gerein mant dz ilerler ve gerein zellii, hatr gnl gzetmemesidir. Demek ki dn vermek diye bir ey sz konusu deildir, olamaz; insan inemeye ynelik her giriim bastnlmaldr. XVI. Louis'de Tanrsal hukuk -488vard; Tanrsal hukuk, Louis-Philippe'de de vard, srf Bourbon olduu iin vard. Her ikisi de belli bir lde hukukun gaspn temsil etmekteydiler ve evrensel gasp yeryznden silebilmek iin, onlan da ortadan kaldrmak gerekiyor. Bu bizim iin gerekli. nk Fransa daima, ilk balayandr. Efendinin Fransa'da alaa edilmesi demek, her yerde alaa edilmesi demektir. Hangi dava bundan daha adaletli, hangi sava bundan daha byk bir dava uruna verilmi olabilir ki? Bu savalar, bar getiren savalardr. Bugn bu yeryznde daha hl kin ve nefret kuleleriyle pekitirilmi, nyarglardan, ayrcalklardan, yalanlardan, haralardan, yolsuzluklardan, basklardan, hakszlklardan ve cehaletlerden kurulu muazzam bir kale var. Bu kaleyi yerle

bir etmek gerekiyor. Austerlitz Sa-va'n kazanmak byk bir itir, evet; ama Bastille'i almak, lye smayacak kadar byk bir itir. Herkes bunu fark etmitir: Ru'nun en iddetli arlklar iinde, neredeyse buz gibi bir akl yrtme yetenei vardr; yle ki, perianla dm tutku ve derin umutsuzluk, en karanlk monologlara girdikleri anda bile, birtakm konu ve tezleri konuup tartabilirler. Mantk rpnla i ie geer ve syllogizmin' zinciri, dncenin karanlk frtnasnda kopmakszm uzanp gider. Marius'n dnceleri ite bu ak iinde srkleniyordu. Gen adam ezik, ama kararlyd. Ama yine de iinde bir eliki vard. Genelden zele adml akl yrtme. -489Yapmaya hazrland ey karsnda rperdi nihayet ve gzlerini barikata evirdi yeniden. syanclar hi kprdamakszm, alak sesle konuuyorlard. Bekleyiin son annn gelip attn belirten o yan sessizlik dalgalanyordu havada. Marius, onlarn hemen stnde, nc katn bir penceresinde, bir seyirci ya da tank bulunduunu grd birden. Adam, ona allmadk bir dikkatle bakyor gibi geldi: Le Cabuc tarafndan ldrlen kapcyd bu; ba, aadan baknca, talar arasndaki mealenin nda belli belirsiz grnmekteydi. Bu donuk yan aydnlkta, diken diken olmu salar, hep ayn noktaya dikili kalm ak gzleri, aralk duran azyla, bu morarmaya yz tutmu, hareketsiz ve akn ehreden daha garip bir ey zor bulunurdu: lm olan, lecek olanlar seyrediyordu sanki. Yarasndan akm olan kan, krmz eritler halinde, evin birinci katna kadar inmi ve orada durup kalmt. -490ON DRDNC KTAP UMUTSUZLUUN YARATTII BYKLKLER 1. Bayrak - Birinci Perde Hibir ey olmamt hl. Saint-Merry Kilisesi saat onu almt ki, Enjolras'la Combe-ferre, karabinalar ellerinde olduu halde, gidip byk barikattaki yarn yanma oturdular. Konumuyorlard. En bouk, en uzak ayak sesini bile yakalayabilmek iin ortal dinlemekteydiler. Bu hzn dolu sessizlik iinde, Saint-De-nis Soka'ndan, dupduru, gen ve neeli bir ses ykseldi birden. Bu ses, eski nl halk trks 'Aymda Dostum Pierrot'nun ezgi-siyle bir ark tutturdu; ark, horoz sesini taklit eden bir lkla bitiyordu. Burnum yalar iinde Sevgili dostum Bugeaud Hazr et jandarman Bir szm var onlara Mavi kaput iinde Asker apkal tavuk te sana banliy r r! Enjolras'la Combeferre el sktlar. -491"Gavroche geliyor," dedi Enjolras. Combeferre: 'Taze haber var," dedi. Telal bir kou kartrd ssz soka. ok gemeden de, yolcu arabasnn tepesinde, bir cambazdan daha evik bir yaratk belirdi. Gavroche'tu bu: "Tfeim nerede? Geliyorlar!" dedi soluk solua. Ve barikattan ieri dald. Btn barikat elektrikli bir titreyi dolat batanbaa. Tfekleri arayan ellerin kard ses duyuldu sadece. "Benim karabinay ister misin?" diye sordu Enjolras, kk kabadayya. "Byk tfei istiyorum," diye karlk verdi Gavroche. Bunu sylerken, Javert'in tfeini almt bile. Nbetiler de bu arada geri ekilmi, aa yukar Gavroche'la ayn anda ieri girmilerdi. Gelenler sadece iki nbetiydi: Sokan ucundaki ile Petite-Truanderie'deki. Preche-urs Soka'ndaki nbeti ise yerinde kalmt. Bu da, Kprler ve Halles tarafnda imdilik hibir tehlike olmadn gsteriyordu. Bayra aydnlatan kta talarndan ancak bir ksm seilebilen Chanvrerie Soka bir dumanla sarmalanm gibiydi: syanclara belli belirsiz ak duran simsiyah bir dehliz eklinde grnyordu. Herkes nerede duracan kestirmi ve yerini almt. -492Enjolras, Combeferre, Courfeyrac, Bossu-et, Joly, Bahorel ve Gavroche'un da ilerinde bulunduu krk isyanc, balan setin tepesiyle ayn dzeyde kalmak kouluyla, tfek ve karabinalarnn namlularn mazgal deliklerini andran talarn zerine dayayarak byk barikatn iine diz kmlerdi. Sessiz, atee hazr ve tepeden trnaa dikkat kesilmi durumdaydlar. Feuilly'nin komutasndaki alt kii, meyhanenin ikinci katndaki pencerelere yerlemi, nian alm ve beklemeye koyulmulard. Bylece bir sre daha geti. Sonra Saint-Leu tarafndan dzenli, ar ve kalabalk ayak sesleri duyuldu. nce pek hafif gelen, sonra ar ve grltl olan bu ses, yava yava, hi durup dinlenmeksizin, sakin ve korkun bir sreklilikle

yaklayordu imdi. yle ki, ok gemeden ortalkta bu sesten baka bir ey duyulmaz oldu. Bir hayaletler topluluu yaklayor gibiydi. Yaklat, yaklat ve durdu. Sokan banda yzlerce adamn soluk alp verii iitiliyordu artk. Ama hibir ey grnmyordu. Ta dipte, koyu karanln barnda, ine gibi incecik bir yn tel vard sadece: Zorlukla seilebilen bu teller kmldyor, uykunun ilk sisleri arasnda, kapal gzkapaklannn evresinde, hemen uyumadan nce fark edilen o szlere smaz fosfor parltl alar andryorlard. Uzaktaki mealenin aydnlnda belli belirsiz ldayan sngler ve tfek namlularyd bunlar. -493Her iki yanda da bir beklenti vard. Bir duraksama sezilmekteydi. Bir sre daha srd bu durum. Sonra birdenbire bu karanln derinlerinden, hi kimse grnmedii iin bir kat daha korkunlaan, dorudan doruya karanln kendisi konuuyormu hissini uyandran bir ses ykseldi: "Kim var orada?" Ayn anda nian alan tfeklerin akrts duyuldu. Enjolras, vakur ve gr sesiyle verdi cevab: "Fransz Devrimi!" Ses yeniden ykseldi: "Ate!" Bir frnn kapa birden alp kapanm gibi oldu: Bir imek soka boydan boya kzl renge boyad. Barikatn zerinde korkun bir patlama dalgaland. Kzl bayrak yere dt. ylesine iddetli ve youn bir yaylm ateiydi ki bu, bayran gnderini ikiye bimiti: Yani yolcu arabasnn okunu krmt. Bu arada evlerin at saaklarndan seken kurunlar barikata girmi ve birok kiiyi yaralamt. Bu ilk yaylm atei isyanclar zerinde dondurucu bir etki yaratt. Saldn gerekten iddetliydi. En gzpeklerini bile dndrmt. Btn bir alayla kar karya olduklar belliydi. "Arkadalar!" diye bard Courfeyrac, "Barutu ziyan etmeyelim, karlk vermek iin sokaa girmelerini bekleyelim!" -494"Her eyden nce bayra ykseltelim!" diye atld Enjolras. Tam ayaklarnn dibine dm olan bayra eilip yerden ald. lerden tfeklerin iindeki harbilerin sesi gelmekteydi; askerler yeniden silahlarn dolduruyorlar di. Enjolras sordu: "Aranzda en cesur kim? Barikatn zerine bayra yeniden hanginiz dikecek?" Hi kimse karlk vermedi. Yzlerce tfein namlusuna hedef olan barikatn zerine kmak demek, dpedz lm demekti. Bundan hi birinin en ufak bir phesi yoktu. Ve en yiit kii bile kendim-bile bile mahkm ederken bir para duraklar. Nitekim Enjolras da rpermekteydi. Bir daha sordu: "Yani hi kimse yok mu?" 2. Bayrak - kinci Perde Corinthe'e gelinip de, barikatn kurulmasna balandndan beri Mabeuf Baba'ya pek dikkat eden olmamt. Oysa Msy Mabeuf topluluktan ayrlmamt. Sadece meyhanenin zemin katma girmi ve tezghn arkasna oturmutu. Burada adeta bir tr bilin kay-bna uramt. Ne gryor ne de dnyor gibi bir hali vard. Courfeyrac'la daha birka kii yanma gidip, srarla oradan ekilmesini sylemi; ama o btn bu sylenenleri hi iitmemi gibi davranmt. Oysa kendisiyle konuulmad zaman birinin so-495rulanna cevap veriyormucasma dudaklan kprdyor, ama kendisine bir ey sylenir sylenmez az hareketsizleiyordu, gzleri de zaten pek az olan canlln yitirmekteydi. Szn ksas, barikatn saldrya uramasndan birka saat nce ald durumu hi terk etmedi: Yumruklan dizlerinin zerinde, bir uuruma bakyormu gibi ba hep nne eik beklemekteydi. Hibir ey ayramamt onu bu oturutan, dncesi sanki barikatta deildi. Herkes kalkp savaaca yeri aldnda, salonda yalnz diree bal Javert'le onu bekleyen yaln kl bir isyanc, bir de Mabeuf kalmt. Tam saldr srasnda, yaylm atei aldnda bir sarsntyla toparlanp, birdenbire ayaa kalkt, salonu geti. Ve Enjolras'm: "Hi kimse yok mu yani?" diye sorduu srada meyhanenin kapsnda belirdi. Varl topluluk zerinde derin bir etki yaratmt. Sarsntya benzer bir etkiydi bu. Yabanclar arasndan bir haykn ykseldi: "Semen bu! Konvansiyon yesi! Halk temsilcisi!" Ama o belki de bunu bile iitmemi ti. En-jolras'a doru ilerledi, isyanclar, dindarca bir saygnn kant rkeklikle ekilip yol veriyorlard. Mabeuf Baba, bayra adeta ta kesilerek gerileyen Enjolras'm elinden kapt. Onu durdurmaya hi kimse cesaret edemedi ya da hi deilse ona bir yardmda bulunmaya. Ve bu seksenlik adam, ba titreyerek, ama salam admlarla barikatn ta merdivenini ar ar trmanmaya balad. ylesine

-496hznl, ama ayn zamanda ylesine ycelik esinleyen bir sahneydi ki bu, evresindekilerin hepsi haykrdlar: "apkalar ksn!" Her adm sayg ve dehet uyandnyordu. Bembeyaz salan, km yal ehresi, bumburuuk aln, birer oyuu andran gzleri, ak az ve bayra kaldran incecik koluyla karanlktan yava yava synlyor ve synldka mealenin kanl nda byyor-du; insan, elinde terrn bayrayla 93 hayaletinin topraktan ktn grr gibi oluyordu. Bu titrek ve korkun hayalet sonuncu basaman zerine gelip de, bu ykntlar zerinde, bin iki yz tfein karsnda ve lmn nnde sanki ondan da gly-mcesine dikilince, karanlklar iinde birdenbire doast dev bir azamet kazand barikat. O vakit ortala ancak mucizeleri izleyen sessizliklerden biri kt. Yal adam elindeki kzl bayra ite bu sessizlik iinde sallayarak haykrd: "Yaasn devrim! Yaasn cumhuriyet! Kardelik! Eitlik! Ve lm." Barikatn iinden, duay bir an nce bitirmeye uraan telal rahibin mnltsm and-nr ksk ve hzl bir mnlt ykseldi. Belki de, sokan br ucunda yasal uyanlan yapan komiserin sesiydi bu. Sonra da, "Kim var orada?" diye barm olan tiz ses yine duyuldu: "ekilin oradan!" -497Sapsar kesilmiti Msy Mabeuf un yz, vahi bir hal almt. Gzbebekleri kendini kaybetmiliin lmcl alevleriyle ldyordu. Bayra bann zerine kaldrarak yeniden haykrd: "Yaasn cumhuriyet!" Ve ses: "Ate!" dedi. Misket ateine benzer ikinci bir yaylm atei kt barikatn zerine. Yal adamn dizleri bkld. Ama sonra doruldu yeniden, bayra elinden brakt ve bir tahta gibi boylu boyunca, kollarn iki yana ap, srtst kaldrmn zerine yuvarland. Vcudundan uzun eritler halinde kan akyordu. Soluk ve hznl yal ehresi gkyzne bakar gibiydi. Enjolras: "u krallk dmanlar ne mthi adamlar!" dedi. Courfeyrac, arkadann kulana eildi: "Bunu sadece sana sylyorum," dedi, "Cokunluk havasn gevetmek istemem. Ama bu ihtiyar, yle sandn gibi krallk dman falan deil. Ben onu tanyorum, ad Mabeuf Baha'dr. Ahmak, ama drst bir adamd. Kafasna baksana." "Kafas yle olabilir, ama yrei Bruts yrei," diye cevap verdi Enjolras. Sonra sesini ykseltti: "Yurttalar!" dedi, "htiyarlarn genlere sunduu bir rnekle kar karyayz. Biz du-raksamtk, o kt geldi. Biz geriliyorduk, o ilerledi. te, kocamlktan titreyenlerin, kor-498kudan titreyenlere verdii ders bu! Yurdumuzun gznde bu atann yce bir yeri vardr. Uzun yaad, grkemli ld! imdi onun lsn kaldralm. Ve her birimiz bu ly yaayan babamz savunalm. Ve bu lnn aramzdaki varl da barikatmz alnmaz klsn!" Candan bir onaylama mrlts izledi bu szleri. Enjolras, ihtiyarn, eilip ban kaldrd, gzleri alev saarak alnndan pt. Sonra byk bir zen ve efkatle kollarn aarak srtndan ceketini kard. Kan szan delikleri herkese gsterdi. Ve: "te, bayramz!" dedi.' 3. Enjolras'n Karabinasn Kabul Etseydi Daha yi Yapard Gavroche Mabeuf Babann stne Hucheloup Ana'nm uzun siyah allanndan birini atmlard. Alt isyanc tfekleriyle bir sedye oluturdular. Ve ly sedyenin zerine yerletirdiler, trensel, ar admlarla aa salondaki byk masann zerine tadlar. Kendilerini tamamyla yaptklar ciddi ve kutsal ie vermi olan bu adamlar, iinde bulunduklar tehlikeli durumu dnmez olmulard. l, soukkanlln hep korumu olan Javert'in yanndan geirilirken Enjolras: "Birazdan senin de sran gelecek!" dedi Javert'e. -499Btn bu sre boyunca yerinde kalm ve ortal gzetlemeye devam etmi tek isyanc kk Gavroche, kedinin avna yaklat gibi sessiz admlarla barikata yaklaan adamlar grd ve hemen haykrd. "Dikkat edin!"

Courfeyrac, Enjolras, Jean Prouvaire, Combeferre, Joly, Bahorel ve Bossuet, byk bir grltyle meyhaneden frladlar. Sete ulatklarnda i iten gemek zereydi: Pnl prl snglerden oluan geni bir erit dalgalanmaktayd barikatn stnde. Hepsi de uzun boylu belediye muhafzlar, kimisi devrilmi yolcu arabasnn zerinden atlayarak, kimisi de aralktan szarak, barikatn iine girmek zereydiler. Bir muhafz aralkta nbet tutan Gavroche'u itiyordu. Kk kabaday gszlk iinde geriliyor, ama kamyordu. Durum kritikti. Suyun set dzeyine kadar ykselip de, dar tamaya balad ilk baskn anyd bu. Bir saniye daha gecikilmi olsa, barikat debilirdi. Bahorel, ieri girmekte olan ilk muhafzn zerine atld hemen ve adam karabinas neredeyse gsne deecek mesafeden ate ederek ldrd. kinci muhafz da Bahorel'i ldrecekti bir sng vuruuyla. Bir ncs Courfeyrac' yere devirmiti. "Yardm edin!" diye baryordu Courfeyrac. Saldrganlarn en irisi olan dev yapl bir muhafzsa, elinde sngsyle Gavroche'un zerine yrmekteydi. Yavrucak incecik kol-500lannm arasna Javert'in kocaman tfeini ald, nianlayp tetie bast. Ama tfek ate almamt. Muhafz byk bir kahkaha att ve sngsn ocuu bimek iin kaldrd. Ama sng henz Gavroche'a demeden nce muhafz, alnnn ortasna yedii bir kurunla srtst devriliyordu. kinci bir kurun da Courfeyrac'n iini bitirmek zere olan teki muhafz gsnden vurup, d taraftaki talarn zerine frlatmt. Ate eden, barikata henz girmi olan Ma-rius't. 4. Barut Fs Hep Mondetour Soka'nn dirseinde gizlenmi bulunan Marius, atmann ilk aamasnda kararsz ve neredeyse korkak bir tank olarak kalmt. Bununla birlikte, uurumun ars olarak adlandrabileceimiz o gizemli badnmesine daha uzun sre direnemedi. Tehlikenin beklemezlii ortadayd. Msy Mabeuf n daha ok uursuz bir muammay andran lm, Bahorel'in ldrlm oluu, Courfeyrac'n yardm isteyen l, lm tehdidi altnda kalm olan o kk ocuk, yardmlarna komas ya da lerini almas gereken dostlar... Btn bunlar en ufak bir duraksamay yasaklyordu! Nitekim Marius, elinde iki tabancasyla kavgaya atlm; bir kurunla Gavroche'u, ikinci bir kurunla da Courfeyrac' kurtarmt. Tfek sesleri ve yaral muhafzlarn lklar zerine saldrganlar siperi trmanmaya -501koyulmulard. Nitekim imdi istihkm tepesinde, ellerinde tfekleriyle muhafz ve askerler belirmiti. Ve bunlar, setin neredeyse te ikisini kaplam durumdaydlar. Ama barikatn iine atlayamyorlard. Aada bir tuzak vardr korkusu iinde, tepede asl kalm, bekliyorlard. Barikatn karanlna, bir aslan inine bakar gibi bakyorlard. Mealenin sadece sngleri, serpular ve kayg taan ehrelerin st ksmlarn aydnlatyordu. Marius imdi silahszd. Boaltt tabancalar elinden atmt. Ama ayn anda, aa salondaki kapnn yannda duran barut fsn grmt. Tam o yana bakmak zere yarm dnmt ki, birdenbire bir asker, tfeinin namlusunu yanana dayad. Ve asker tfeini ateleyecei srada bir el, nereden yetitiyse yetiti, namluyu kapverdi. Kadife pantolonlu gen iinin eliydi bu! Tfek ate ald. Kurun o eli deldi geti. Hatta ayn mermi belki iiyi de delip gemiti ve ii devrilmiti. Ama kurun Marius'e isabet etmemiti. Ve btn bunlar tam bir bulanklk iinde olup bitti. yle ki, alt salona henz giren Marius, ancak iin sonradan farkna varabildi. Ama yine de kendisine evrilen tfek namlusunu ve bu namluyu tkayan eli belli belirsiz grm ve kurun sesini isitmiti. birden gafil avlanm, ama panie kaplmam olan isyanclar abucak toparlanm ve yeniden birlemilerdi. Enjolras: -502"Durun! Sakn geliigzel ate etmeyin!" diye barmt. Gerekten de o ilk kargaalk iinde birbirlerini rahata yaralayabilirler di. ou birinci kattaki pencerede ve at katnda nbete girmilerdi. Buradan saldrganlara tamamyla hkimdiler. lerinde en kararl olanlar; balarnda Enjolras, Courfeyrac, Jean Prou-vaire ve Combeferre olmak zere, gururlarn inetmeyerek en dipteki evlere srtlarn dayam ve barikatn tepesinde reklenen askerlerle muhafzlara hedef olmulard. Btn bunlar, byk mcadelelerden nce gelen ve o inanlmaz ve lmcl ciddilik iinde, hi telasz gereklemiti! Her iki taraf da birbirlerine ylesine yaknd ve bunu ylesine iyi biliyordu ki! Tam kvlcm parlamak zere olduu anda, boynunda ferahi ve omuzunda kocaman apoletler tayan bir subay, klcn karsnda tek sra halinde, elde tfek bekleyen isyanclara doru uzatt ve: "Silahlar aa!" dedi. Enjolras cevap verdi: "Ate!" Her iki taraftan da aa yukar ayn anda ate almt ve her ey bir anda duman iinde kalmt.

Ar ve hafif yarallarn bouk ve ksk iniltilerle iinde srnd geniz paralayc bir dumand bu. Ve duman daldnda her iki taraftan savaanlarn arta kalanlarnn, yerlerinde dimdik ve sessizce yeniden silahlarn doldurduklar grld. -503Tam o srada birdenbire bir ses grledi: "Gidin buradan! Yoksa barikat havaya uurum!" Herkes sesin geldii yere dnd. Marius, aa salona girmi ve barut fsn almt. Sonra da karlkl yaylm ateinin yaratt duman ve koyu sisten yararlanp, barikat boyunca, mealenin tutturulmu olduu yere kadar szlebilmiti. yle ki, mealeyi oradan kapp fy atelemek Marius iin iten bile deildi. Ve imdi barikatn br ucunda mevzilenmi btn o muhafz, subay ve askerler, aknlk ve dehet iinde yz o geri dnlmez kararn gururuyla ldayan adama bakyorlard. Barut fsn grmekteydiler, st paralanmt; mealeyi de grmekteydiler, fya gittike biraz daha yaklayordu. Ve Marius baryordu: "Gidin diyorum! Yoksa barikat havaya uururum!" Seksenlik ihtiyardan sonra, bu ayn barikatn zerinde Marius'n belirmesi, yal devrimin ardndan gen devrimin ortaya k demekti. avulardan biri: "Barikat havaya m uurursun?" dedi. "Yani kendini de havaya uurursun, yle mi?" Marius'n cevab kesindi: "Kendimi de!" Ve mealeyi biraz daha fya yaklatrd. Ama ayn anda setin zeri boahvermiti: Saldrganlar, l ve yarallarn brakm, darmadan bir halde sokan br ucuna ka-504makta ve karanln kucanda yitip gitmekteydiler, her biri gemisini kurtaran birer kaptand. Barikat kurtulmutu. 5. Jean Prouvaire'n Dizelerinin Sonu Hepsi Marius'n evresini almt. Cour-feyrac, arkadann boynuna atlayp sarld: "Geldin ite!" Combeferre: "Ne byk mutluluk!" dedi. 'Tam zamannda yetitin!" diye ekledi Bossuet. Courfeyrac sz yeniden ald: "Sen olmasan, ben imdi yoktum!" Gavroche ekledi: "Beni de oktan yolcu etmilerdi!" Marius sordu: "Lider kim?" Enjolras: "Sensin," dedi. Btn gn boyunca Marius'n kafasnn iinde kaynayan bir kazan vard. imdi bu kazan yerini bir hortuma brakmt. Aslnda kendi iinde dnp duran bir hortum, onda, onun dmdaym ve onu da srklyormu gibi bir duygu uyandryordu. Hayattan alabildiine uzaklamt sanki. O sevin dolu iki k ve ak aynn gelip, bu uuruma birden dayanmas, Cosette'in ortadan kayboluu, bu barikat, Msy Mabeuf n cumhuriyet uruna kendini lme at ve onun da isyan-505alarm nderi haline gelii. Btn bunlar, ona korkun bir kbus gibi geliyordu! imdi evresinde bulunan eylerin gerek olduunu kavramak iin kafasn toparlamak zorundayd; insana en yakn eylerin imknsz eyler olduunu ve hibir vakit aklda olmayan eyin, aslnda hep gz nnde tutulmas gerektiini bilecek kadar ok yaamamt. Kendi dramn anlalmayan bir oyun gibi seyretme aamasndayd. Btn dncesini saran sis iinde Javert'i tanmaya bile frsat bulamad. Hep diree bal duran Javert, barikata kar giriilen saldn srasnda ban bile k-mldatmamt. Hem bir yargcn grkemi hem de bir mazlumun boyun emiliiyle bakyordu evresinde kaynaan ayaklanmaya. Marius onu fark etmemiti. Saldranlarn btn hevesi krlm gibiydi, yerlerinden kmldadklar bile yoktu artk. Sokan ucunda hareket ettikleri duyuluyordu, ama oraya giremiyorlard. Ya emir ya da yedek kuvvet bekliyorlard. syanclar gerekli yerlere yeniden nbeti yerletirmilerdi. Tp rencisi olan birka da yarallara pansuman yapmaya koyuldular. zerinde sarg bezleri ve fiek bulunan iki masa ile Mabeuf Baha'nn yatrld masa dndaki btn br masalar meyhaneden dar atm, barikata eklemiler; alt salona da, onlarn yerine, Hucheloup Ana'yla hizmetilerinin iltelerini koymular, zerlerine yarallar uzatmlard. Corinthe Meyhanesi'nde o -506 zavall yaratn ne olduunu bilmiyorlard; onlar en sonunda gizlenmi olduklar mahzende buldular.

Kurtulan barikattaki sevin havas uzun srmedi. ok gemeden havada bir keder dalgaland: Yoklama yaplm ve isyanclardan biri eksik kmt. Hem de hangisi? En sevilenlerden, en cesurlardan biri olan Jean Prouvaire! Onu son bir umutla yarallar arasnda aradlar, bulamadlar. Besbelli ki esir dmt. Bunun zerine Combeferre, Enjolras'a yle dedi: "Dostumuz onlarn elinde, ama onlarn adam da burada, bizim elimizde. Bu ajann lmne nem veriyor musun?" Enjolras: "Elbette" dedi, "Ama Jean Prouvaire'in hayat kadar deil!" Bu konuma alt salonda, Javert'in bal bulunduu direin yannda geiyordu. Combeferre: "Peki yleyse" dedi. "Mendilimi bastonuna balar, onlara eli giderim. Arkadamza karlk adamlarn geri vermeyi teklif ederim." Enjolras, elini Combeferre'in omuzuna koydu: "Dinle," dedi. "Sokan ucunda bir tfek akrts var." ok gemeden oradan mert ve gr bir ses ykseldi: "Yaasn Fransa! Yaasn gelecek gnler!" Prouvaire'in sesini hemen tandlar. Bir -507w imek akt sonra ve bir silah patlad. Yine ortala sessizlik kt. Combeferre haykrd: "Onu ldrdler!" Enjolras, Javert'e bakt: "Dostlarn seni kuruna dizdiler!" dedi. 6. Hayatn Istrabnn Ardndan lmn Istrab Byle savalarn bir acayiplii de udur: Barikatlara saldn daima n taraftan yaplr. Saldrganlar ya pusulardan korktuklan ya da dolambal yollara girmekten ekindikleri iin genellikle bir evirme hareketi yapmaktan kanrlar. te bunun sonucu olarak imdi burada da isyanclann btn dikkati, srekli tehdit altnda olan ve arpmann amaz ekilde yeniden balayaca tek yer olan byk barikata ynelmekteydi. Oysa Marius, kk barikat dnd ve orann yolunu tuttu. Kk barikat sszd. Onu ancak, talar arasnda titreyen fener koruyordu. Mon-detour Soka ile Petite-Truanderie ve Cygne sokaklannn yol azlan derin bir sessizlie gmlmt. Marius, denetimini bitirip ekilmek zereyken, karanln iinde glkle iitilecek kadar zayf bir sesin adn sylediini iitti: "Msy Marius!" Marius rperdi. nk daha iki saat nce Plumet Soka'ndaki bahe kapsndan kendisini aran sesi tanmt. Bir farkla; ses imdi ancak bir soluk gibi geliyordu. -508Marius baknd, ama kimseyi gremedi. Yanldn dnd. Bu da evresinde arpan olaanst gereklere zihninin ekledii bir hayal olsa gerekti. Barikatn olduu girintiden kmak zere bir adm atmt ki, ses yeniden iitildi: "Msy Marius!" Bu sefer phe edemezdi artk, sesi apak bir ekilde duymutu. Bakt, yine bir ey gremedi. Ses: "Ayaklannzn dibindeyim," dedi. Marius eildi ve karanlkta kendisine doru srklenen hayal meyal bir ey seti. Ta-lann zerinde srklenerek ilerliyordu. Ona seslenen buydu ite. Fenerin titrek nda bir ii ceketi, aba kadifeden bir yrtk pantolon, plak ayaklar ve kan birikintisine benzer bir ey grnmekteydi. Marius, kendisine doru uzanan soluk bir ba fark etti. Bu ba ona: "Beni tanmadnz m?" diye sordu. "Hayr." "Eponine." Marius hemen eildi. Gerekten de o zavall ocukcazd bu. Sadece erkek klna brnmt, o kadar. "Siz buraya nasl geldiniz? Burada ne yapyorsunuz?" "lyorum," dedi gen kz. Bitkin insanlan uyaran szler ve olaylar vardr. Marius srar gibi oldu ve haykrd: "Yaralsnz! Durun sizi salona gtreyim. Yaranz orada sararlar. ok mu ar? Acaba -509cannz actmamak iin sizi nasl tutmak gerek? Nereniz acyor? Tanrm, sen yardm et! Buraya ne yapmaya geldiniz kuzum?" Kolunu onun altndan geirmeye urarken, eli eline dokundu. Hafif bir lk att kz.

Marius, hareketini yanda keserek: "Cannz m acttm?" diye sordu. "Biraz." "Ama elinizden baka bir yerinize dokunmadm ki!" Eponine, elini delikanlnn gzlerine doru kaldrd. Marius, elin ortasnda siyah bir delik grd. "Elinizde ne var yle?" dedi.''* "Delindi." "Delindi mi dediniz?" "Delindi, evet." "Peki, ama neyle?" "Kurunla." "Nasl?" "Size nian alan bir tfek grdnz m?" "Evet. Onu tkayan bir de el grdm ayrca." "Benim elimdi o." Titredi Marius: "Ne lgnlk!" dedi. "Zavall ocuk! Ama bir bakma iyi. Hepsi buysa pek bir ey deil! Durun, ben sizi bir yataa gtreyim de yaranz sarsnlar. nsan, delinen bir el yznden lmez!" Gen kz: "Kurun elimden girdi, ama srtmdan kt," diye mrldand. "Beni buradan kaldrmann hibir yaran yok. Size, beni bir cerrahtan -510ok daha iyi nasl tedavi edebileceinizi syleyeyim mi? Yanmdaki u tan zerine oturun." Marius oturdu. Kz, ban onun dizlerinin zerine koydu ve sonra ona hi bakmadan konutu: "Oh, ne iyi oldu! Bilseniz ne kadar rahat ettim! Bakn, artk ac ekmiyorum." Bir sre sustu. Sonra glkle yzn dndrp Marius'e bakt: "Bilir misiniz Msy Marius? O baheye girmeniz beni rahatsz ediyordu. Aptalca bir ey. nk evi size ben gstermitim. Sonra da tutmu kendi kendime diyordum ki; sizin gibi bir delikanl..." Yeniden sustu. Zihnine taklan birtakm zc eyleri atlamak istedii anlalyordu. paralayan bir glmseyile sordu: "Beni irkin buluyorsunuz deil mi?" Ve cevap beklemeksizin anlatmaya koyuldu: "Bakn, siz mahvoldunuz artk! imdi hi kimse barikattan dan kamayacak. Biliyorsunuz ki, sizi ben getirdim buraya. leceksiniz! Bundan eminim. Oysa size nian alndn grr grmez, tfein namlusunu elimle rttm. Ne garip ey! Sizden nce lmek istiyordum da, ondan! Kurunu yiyince buraya kadar srklendim. Beni hi kimse grmedi. Sizi bekliyordum. Acaba gelmeyecek mi, diye hep iim iimi yiyordu. Bilseniz, ceketimi snyordum durmadan, o kadar ac ekiyordum ki! Ama imdi iyiyim ite! Sizin odanza girip de, aynanza baktn gn ha-511trlyor musunuz? Kular ne gzel tyordu! Aradan yle pek uzun bir zaman gemedi. Bana yz metelik vermitiniz, ben de size, 'Sizin paranz almam!' demitim. Bari o paray yerden alsaydnz! Zengin deilsiniz. Almanz sylemek o gn aklma gelmedi. Harika bir gne vard, hava lkt! Hatrlyor musunuz Msy Marius? Oh, ne kadar mutluyum! Herkes lecek!" Dalgn, ciddi, keder verici bir duruu vard. Yrtk ceketinden gs grnyordu. Konuurken, delik elini gsne, tpas ak bir fdan arap akar gibi arada bir kan fkran bir baka deliin zerine bastryordu. Marius, kucandaki bu bahtsz yarat derin bir acyla seyrediyordu. Kz birden: "Ah, yine balyor!" diye inledi. "Bouluyorum!" Acdan kvranarak ceketini srd. Bacaklar talarn zerinde geriliyordu. Tam o srada barikatn iinde kk Gav-roche'un gen horoz sesi ykseldi. Tfeini doldurmak iin bir masann zerine kmt. Sevinle o dnemde pek tutulan bir trky sylyordu: Lajayette'i grnce Taklr kalr jandarma: Kaalm! Kaalm! Kaalm! Eponine, dorulup dinledi bir sre. Ve mrldand: "O, evet." Sonra Marius'e dnd: -512"Kardeim orada," dedi. "Beni grmesin, azarlar!" Marius, kalbinin en acl, en kan alayan yerinde babasnn Thenardierlere kar ona vasiyet etmi olduu grevi hatrlamt: "Kardeiniz mi?" dedi. "Kardeiniz kim?" "u kk." "ark syleyen mi?"

"Evet." Delikanl davranacak gibi oldu bir an. Kz atld: "Sakn gtmeyin!" Marius durdu. Eponine, titreyen bir sesle ekledi. "Ne olur! Zaten uzun srmez." imdi sakinlemiti. Ama sesi ok hafif kyor, srekli hkrklarla kesiliyordu. Bu sesi arada bir lm hrlts bouyordu. Yzn elinden geldiince Marius'n yzne yaklatryordu. Bir sre bylece abalad. Sonra garip bir ifadeyle konumaya balad: "Dinleyin beni... Sizi aldatmak istemem! Cebimde size yazlm bir mektup var... Dnden beri duruyor... Postaya vermemi sylemilerdi, ben yanmda sakladm... nk sizin elinize gemesini istemiyordum... Ama dndm ki, biraz sonra bulutuumuzda belki bana darlrsnz! Gene greceiz, deil mi? Mektubunuzu aln imdi..." Delik eliyle Marius'n elini yakalamt titreyerek. Artk ac ekmiyor gibiydi. Delikanlnn elini gmleinin cebine soktu. Marius'n parmaklar gerekten de bir kda dedi. -513Kz: "Aln," dedi. Marius, mektubu ald. Eponine, memnun olduunu belirten bir iaret yapt: "imdi," dedi. "Bu hizmetime karlk bana sz verin." Durup bekledi. "Hangi konuda?" diye sordu Marius. "Bana sz verin!" "Sz veriyorum." "ldm zaman, beni alnmdan peceksiniz! Ben hissederim..." Ba delikanlnn dizlerinin zerine dmt. Gzkapaklan indi. Marius, bu zavall ruhun utuunu sezer gibi oldu. Eponine, hi hareketsiz kalmt, ama birdenbire ve tam Marius, onun sonsuz uykuya daldna hkmettii anda, kz, ilerinde lmn ac derinlii seilen gzlerini ar ar at ve artk imdiden bir baka dnyann yumuakln tayan sesiyle: "Sonra bakn Msy Marius," dedi. "Galiba size ktm." Glmsemeye alt. Ve son nefesini verdi. 7. Mesafeleri ok yi Hesaplayan Gavroche Marius szn tuttu; zerinde souk ter tanelerinin boncuk boncuk olduu morarm alnn pt. Bu asla Cosette'e bir ihanet deildi. Bahtsz, yoksul bir ruhla, zc ve acma dolu bir vedalamayd. Delikanl, Eponine'in verdii mektubu -514alrken titremiti. Bu mektubun bir olay gizlediini hemen sezmiti. Ve okumak iin sabrszlanyordu. nsan kalbi byledir ite; kzcaz gzlerini henz yummutu ve Marius, kd amay dnmekteydi! Eponine'i yavaa yere brakp, oradan uzaklat; iinden bir ses, mektubu bu lnn yannda okuyamayacan sylyordu. Alt kattaki salonda yanan mumlardan birine yaklat; kadnlara zg o zarif zenle katlanp, mhrlenmi kck bir ktt bu. Adres de yine ayn zenle, zarif bir kadn yazsyla yazlmt: 'Verreire Soka, no. 16'da, Msy Cour-Jeyrac'n evinde, Msy Marines'e.' Mhr ap okudu: 'Sevgilim, ne yazk ki babam hemen gitmemizi istiyor. Bu akam L'Homme-Arme Soka, no. 7'de olacaz. Sekiz gn sonra da ngiltere'deyiz. COSETTE. 4 Haziran.' ylesine lekesiz ve masum bir ak yayorlard ki, Marius, Cosette'in elyazsn bile tanmyordu! Olup, bitenleri birka kelimeyle aktanve-relim: Her eyi Eponine yapmt. 3 Haziran gecesinden sonra aklna iki fikir birden gelmiti: Babasyla br haydutlarn Plumet Soka-'na ait planlarn gerekletirmelerine engel olmak ve ayn zamanda Marius'le Cosette'i birbirlerinden ayrmak. Eponine, erkek klna girebilmek iin, srtndakileri, kadn giysilerine brnmeye baylan birisiyle (ilk nne -515kan delikanlyd bu) deitirmiti. Jean Val-jean'a Champ Mars'ta; evden tann diyen, ite o delikanlyd. Nitekim Jean Valjean da derhal eve dnm ve; "Bu akam buradan kyoruz" demiti. "Toussanit'le birlikte hepimiz L'Homme-Arme Soka'ndaki eve gideceiz. Gelecek hafta da Londra'da olacaz." Bu beklenmedik darbeyle perian olmutu Cosette ve alelacele Marius'e o bir iki satn yazmt. Yalnz ortada bir sorun vard; mektubu postaya nasl verecekti? Cosette sokaa tek bana kmazd. Toussaint'e gelince, byle bir durumda karsnda hi phesiz afallar ve ilk i olarak mektubu Msy Fauchele-vent'a gsterirdi. Cosette,

ite bu umarsz durumda kvranrken, gzne, bahe kapsnn parmaklklar arasnda, srtnda erkek elbiseleriyle durmadan evin evresinde dolaan Eponine iliti. Hemen bu "gen ii"yi ard. Ona be frankla birlikte, mektubu verdi: "Bu mektubu zerindeki adrese gtrn," dedi. Eponine, mektubu cebine koydu. Ertesi gn 5 Haziran'd. Eponine, Courfeyrac'n evine gitti: Marius'e mektubu vermek iin deil, srf "grmek" iin (seven ve kskanan her kalbin anlayaca bir eydir bu). Orada Marius' bekledi ya da hi deilse Courfeyrac'. Gene srf "grmek" iin. Courfeyrac, kendisine "Barikata gidiyoruz," dedii zaman da aklna bir fikir geldi: Herhangi bir lme atlr gibi lme atlmak ve Marius' de oraya srklemek. Courfeyrac'n ardndan ite bu amala gitti, barikatn nerede kurulduunu rendi. Bu arada Marius'n doal olarak hibir ey-516den haberi yoktu. nk mektubu Eponine alkoymutu; dolaysyla da delikanl gn ba-tmndan sonra Cosette'le her akamki buluma yerine gidecekti. Ve Eponine, Plumet Soka'na gidip, Marius'n gelmesini bekledi; ve delikanlya dostlarnn kendisini barikatta bekledikleri haberini iletti. Marius'n Coset-te'i bulamaynca iine decei umutsuzlua gvenmekteydi. Yanlmyordu da. te bu gvenle Chanvrerie Soka'na geldi. Orada ne yaptn biliyoruz. En sonunda, "Ona artk hi kimse sahip olamayacak!" diyerek, kendileriyle birlikte sevdikleri kimseyi de lme srkleyen kskan ruhlarn o buruk sevinciyle ld. Marius, Cosette'in mektubunu uzun uzun pt. Demek ki onu seviyordu! Demek ki onu sevmezlik etmemiti hibir zaman! Bir an iin, artk lmemesi gerektiini dnd. Ama sonra; "Gidiyor" dedi iinden. "Babas ngiltere'ye gtryor. Bykbabam da benim evlenmemi kabul etmiyor. Felaketin deien bir yan yok ki!" Marius gibi hayale kaplanlar, bu trden sonsuz hayal krklna urarlar. Ve bu tr kntlerden de daima umutsuz kararlar kar. Yaamak yorgunluu dayanlr ey deildir. lm, ilk akla gelen aredir. Bu durumda yerine getirilmesi gereken iki grevi olduunu dnd; Cosette'e leceini bildirip, son vedalann yollamak ve u ocuu, Eponine'in kardeini, yani Thenardia-er'nin olunu, artk kanlmaz hale gelen o pek yakndaki felaketten kurtarmak. -517zerinde bir czdan vard; Cosette'in esinledii ak dncelerini bir deftere yazyor, defteri de bu czdann iinde saklyordu. Oradan bir kat ald, kurunkalemle u birka satn karalad: 'Evlenmemiz imknsz. Bykbabamdan izin istedim. Vermedi. Benim servetim yok. Senin de yok. Hemen evinize kotum. Seni orada bulamadm. Sana verdiim sz biliyorsun; szm tutuyor ve lyorum. Seni seviyorum. Sen bunu okuduun zaman, ruhum senin yannda olacak ve sana glmseyecek.' Mektubu mhrlemek iin bir ey bulamadndan, kd drde katlamakla yetindi ve zerine u adresi yazd: 'L'Homme-Arme Soka, no. 7'deki Msy Fauchelevent eliyle Matmazel Cosette Fauche-levent'a.' Mektubu katladktan sonra bir sre dalgn kald. En sonunda defteri yeniden at ve ayn kurunkalemle ilk sayfaya u satrlar yazd: "Adm Marius Pontmercy. Cesedimi Mara-is'de, Filles-du-Calvaire Soka, no. 6'da oturan bykbabam Msy Glenormand'a gtrn." Czdan yine ceketinin cebine yerletirdi ve Gavroche'u ard. Kk kabaday, Ma-rius'n sesini duyar duymaz, hemen o sevin ve fedakrlk taan yzyle koup gelmiti. Marius: "Benim hatrm iin bir ey yapar msn?" diye sordu. "stediiniz her eyi yaparm!" dedi Gav-518roche, "Tanrm! Siz olmasaydnz, ben imdi oktan czlam ekmitim!" "u mektubu gryorsun deil mi?" "Evet." "Al bunu ve hemen barikattan dar frla." Gavroche birdenbire tasalanmt. Kulan kamaya balad. Marius devam etti: "Mektubu yarn sabah erkenden zerindeki adrese gtrr ve Matmazel Cosette'e teslim edersin, anlald m?" Kahraman ocuk: "Gzel ama," dedi, "O vakte kadar barikat der, ben de burada bulunamam olurum!" "Durum yle gsteriyor- ki, barikat ancak gn doarken saldrya urar, leden nce de dmez!" Gerekten de saldranlarn isyanclara tandklar bu yeni sre durmadan uzayp gidiyordu. Gece arpmalarnda pek sk rastlanan o aralardan biriydi bu da. En iddetli saldrlar hep byle aralardan sonra balard. Gavroche sordu: "Mektubunuzu yann sabah gtrsem olmaz m peki?" "Olmaz, nk barikat sarlr ve btn sokaklar klmaz hale girer, anlyor musun? Onun iin hemen imdi git."

Gavroche, ite buna verecek bir karlk bulamad. Bir sre kararszlk iinde duraklad. zntl bir tavrla kulan kayordu. Sonra birdenbire kendine zg o yavru ku davranlarndan biriyle mektubu ald: "Madem yle, olsun bakalm!" dedi. -519Ve koarak uzaklat Mondetour Soka-'nda. Aklna onu bu karara ynelten bir fikir gelmiti; ama fikrini, Marius itiraz eder korkusuyla aklamamt. yle demiti kendi kendine; "Vakit henz gece yans bile deil. Homme-Arme Soka da pek uzak saylmaz. Mektubu hemen gtrr ve dner gelirim!" -520ON BENC KTAP L'HOMME-ARME SOKAI 2. Kurutma Kd, Gevezelik Ruhun isyanyla karlatrldnda, kentlerin sarslmas ne ifade eder ki! nsan, halktan da byk bir derinliktir. Tam o srada korkun bir devrimin tutsayd Jean Val-jean. indeki btn uurumlar yeniden almt. Tpk Paris gibi, o da dehetli ve kapkaranlk bir devrimin eiinde titriyordu. Ve bunun iin sadece birka saat yetmiti. Birdenbire kaderini ve bilincini koyu bir karanlk kaplamt. Tpk Paris iin olduu gibi, onun iin de, iki ilkenin kar karya olduu sylenebilirdi; Ak melekle kara melek, uurumun kprs zerinde kyasya arpacaklard. Acaba hangisi hangisini aa yuvarlayacakt? Hangisi stn gelecekti? Jean Valjean, 5 Haziran gecesi, yannda Cosette ve Toussaint olduu halde L'Homme-Arme Soka'ndaki eve yerlemiti. Ve onu orada byk bir macera beklemekteydi. Cosette, Plumet Soka'ndan hibir direnme gstermeksizin ayrlm deildi. Yan yana yaadklarndan beri ilk defa farkl grlere sahip kmaktaydlar ve ekimedilerse de, elimilerdi. Bir yanda itiraz belirmiti, br -521yanda ise kararndan caymazlk. Bir yabancnn; "Evden tann!" eklindeki ani d, iradesini mutlak klacak derecede telalandrmt Jean Valjean'. zini bulup, ardna dtler sanyordu. yle ki, Cosette, sonunda boyun emek zorunda kald. Her ikisi de L'Homme-Arme Soka'na varncaya kadar tek kelime konumadlar. kisi de kendi dncelerine dalmlard. Jean Valjean, Cosette'in zntsn grmeyecek kadar kaygl, Cosette, Jean Valjean'm kaygsn fark etmeyecek kadar zntlyd. Jean Valjean, hi yapmad bir eyi yapm, Toussainfi de birlikte gtrmt: Plu-met Soka'na belki de bir daha hi dnmeyeceini dnmekteydi. Ve ne arkasnda brakabiliyordu Toussainfi ne de ona srnn aabiliyordu. Onun fedakr ve gvenilir biri olduunu anlamt. Hizmetiden efendiye ihanet, merakla balar. Toussaint ise sanki tam Jean Valjean'a hizmeti olmak iin yaratlmt; hi mi hi merakl deildi. Plumet Soka'ndan adeta kaar gibi ayrlrken, Jean Valjean, yanna Cosette'in ayrlmaz eya olarak niteledii kokulu kk antasndan baka hibir ey almamt. Dolu sandklan tamak iin hamal gerekir; hamallar da birer tanktr. Evin kapsna bir kira arabas ektirmiler ve binip gitmilerdi. Toussaint bir-iki kat amarla, bir yedek giysi ve birka para gerekli eyay paketleyip, yanna alma iznini byk zorlukla kopa-rabilmiti. Cosette ise yanna sadece mektup ktlaryla kurutma kdm almt. -522Jean Valjean, bu kayboluun tekcilliini ve muammal yann artrmak iin, gece balarken evden ayrlmak zere hazrlk yapmt. Bu da, Cosette'e Marius'e o pusulay yazmak iin yeterli zaman salamt. L'Homme-Arme Soka'na geldiklerinde gece iyiden iyiye bastrmt. Hemen yattlar. L'Homme-Arme Soka'ndaki konak, arka avluya bakyordu. Ayn arka avluya bakan bir de ikinci kat vard. ki yatak odasndan, bir yemek odasndan ve yemek odasna alan yksek sekili bir mutfaktan olumaktayd yer. Sekide bir bez yatak vard, o da Toussa-infin payna dmt. Yemek odas, ayn zamanda sofayd da; iki yatak odasm ayran bir boluk oluturuyordu. Dairede gerekli btn ara ve gereler vard. nsann tela ve kaygya kaplmamas nasl lgnca olursa, yeniden gven duymas da bir o kadar lgncadr. Nitekim Jean Valjean, L'Homme-Arme Soka'na gelir gelmez alm ve sknts yava yava dalmt. Zihin zerinde adeta mekanik bir biimde etki gsteren yattrc birtakm semtler vardr. Karanlk sokaklarda oturan insanlar ou zaman bardr. Sokak durgunlam bir unutulua gmlmt. Ve Jean Valjean orada soluk ald. lk ii, antasn yanma yerletirmek oldu. Jean Valjean gayet iyi uyudu. Geceler, iyi bir tdr derler. Eklenebilir; gece iyi bir yattrcdr da. Nitekim ertesi sabah adeta neeli uyanmt. Aslnda iren olan yemek odasn pek sevimli buldu; odada yuvarlak -523eski bir masa, kurt yenii dolu bir koltuk ve zerlerinde Toussaint'in paketlerinin yer ald birka sandalye vard. Bu paketlerden birinin aralndan Jean Valjean'm muhafz niformas seilmekteydi. Cosette, odasna, Toussaint'e, et suyu getirtmiti. Ancak akam olunca ortalkta grnd.

Toussaint, kendini tamamen bu kk yerlemeye vermiti. Durmadan oradan oraya gidip geliyordu. Saat bee doru yemek odasndaki masann zerine souk bir pili brakmt. Cosette, babasna saygszlk olmasn diye ete ilgi gsterdi. Sonra da gemek bilmeyen bir ba arsn ne srp, Jean Valje-an'a iyi geceler diledi ve yatak odasna kapand. Jean Valjean, pilicin bir ksmn itahla yedikten sonra masaya dirseklerini dayad; yava yava sakinlemekte, gven duygusuna yeniden kavumaktayd. Bu sade yemek boyunca Toussaint, iki kere: "Grlt ykseliyor. Paris'in iinde arpyorlar," demiti ona kekeleyerek. Ama Jean Valjean bunu sadece belli belirsiz iitir gibi oldu, o kadar. Ya da iittiyse bile, zihni bir yn dnceyle dolu olduundan, pek aldr etmedi. Ayaa kalkt. Gittike biraz daha sakinlei-yordu. Bir sre kapdan pencereye, pencereden kapya gidip geldi. Sakinletike; zihnini teden beri tek temel dncesi olan Cosette dolduruyordu. Kzn u ba arsna zldnden deil. Asla! Gayet iyi biliyordu ki, o -524ba ars kk bir sinir bunalmndan, bir gen kz ksknlnden ibaretti: Bir anlk bir buluttu, iki gn sonra izi bile kalmazd. Jean Valjean gelecei dnyordu. Ve gelecei, her zaman olduu gibi, tatllkla dnmekteydi. Mutlu hayatlarnn yeniden eski halini almas iin hibir ciddi engel grmyordu. Kendisini bir sredir rahatsz eden her eyden syrlmt. Youn karanlklardan geldii iin, biraz olsun gkyz grmeye susam ve buna da kavumutu. Plumet Soka-'ndan hibir sorun olmadan, kazasz belasz ayrlm olmak bal bana bir nimetti. Bu durumda belki de-en iyisi bir sre daha ortada grnmemek iin Londra'ya gitmekti. Gidilecekti, evet, yle gerekiyordu. O Coset-te'in yannda ve Cosette onun yannda olduktan sonra ister Fransa, ister ngiltere'de oturmu, ne deiirdi ki! Onun lkesi ve ulusu, Cosette'ti. Mutlu olmasna yetiyordu Cosette, ama onun, Cosette'in mutlu olmasna yetmedii dncesi, bir vakitler kendisine uykularn kartan bu dnce imdi aklna bile gelmiyordu. Snrsz bir iyimserlik iindeydi. Cosette'in yannda bulunmas demek, Cosette'in ona ait olmas demekti; byle optik yanlmalarna herkes urar. Cosette'le birlikte ngiltere'ye gitme planlarn ayrntl ekilde tasarlamaktayd. Bylece kendi hayal lemi iinde mutluluunu yeniden kuruyordu. Yava admlarla odada bir boydan bir boya yryp dururken, baklar birdenbire garip -525bir eye takld. Tam karsnda, bfenin zerinde eri olarak asl duran aynann iinde, pek belirgin bir ekilde u satrlar okudu: "Sevgilim, ne yazk ki babam hemen gitmemizi istiyor. Bu akam L'Homme-Arme Soka, no. 7'de olacaz. Sekiz gn sonra da ngiltere'deyiz. COSETTE. 4 Haziran." Jean Valjean, afallam bir halde durdu. Eve geldiinde Cosette, kurutma kdn bfenin zerindeki aynann nne brakm ve hep kendi acsyla dolu olduu iin de kd orada unutmutu. stelik de kd, Ma-rius'e yazm olduu birka satn kurutmak iin bastrd sayfada ak brakarak unutmutu. Ve yaz kurutma kdna olduu gibi gemiti. Ayna da yazy yanstmaktayd. Geometride bakml imge dediimiz olay meydana geliyor ve kttaki ters yaz, aynada dz olarak grnyordu. Cosette'in bir gn nce Marius'e yazm olduu mektup ite bylece Jean Valjean'n gzlerinin nne serilmiti. Durum bu kadar basit ve bu kadar ser-semleticiydi. Jean Valjean, yemden aynann yanma gitti. O birka satn yeniden okudu, ama kesinlikle inanmad. Bir imek aydnlnda belirmi etkisi uyandnyordu satrlar onun zerinde. Bir hayal, bir sannyd bu. Doru olamazd. Alglama gc yava yava belirginleti; bu sefer Cosette'in kurutma kdna bakt ve gerek olduunu anlad. -526"Buradan geliyor bu," dedi. Kad alp inceledi. Ama oradaki satrlar ters olduundan hibir anlam tamamaktayd: "yi, ama burada yle yazl hibir ey yok," dedi kendi kendine. Ve byk bir i rahatl duyarak derin derin soludu. Korkun anlarda byle aptalca sevinlere kaplmayan insan var mdr? nsan ruhu, btn hayalleri deneyip de, ie yaramaz olduklann grmedike kendini umutsuzlua teslim etmez. Kurutma kdn elinde tutuyor ve aptalca bir mutluluk iinde, kendisini avlayan sannya kahkahalarla glmeye hazr, seyrediyordu. Gzleri birdenbire yeniden aynaya iliti. Ve yansy bir daha grd. Satrlar, inkar edilmez bir netlikte duruyordu. Ve bu sefer serap yoktu, gerein ta kendisiyle kar karyayd. Anlamt. Jean Valjean sendeledi. Elinden kurutma kdn brakt. Bfenin yanndaki eski koltua adeta ylp kald. Ba nne dm, gzleri donuklamt. Kendi kendine durumu tm akl iinde kabul etmek gerektiini syledi; Cosette, bunu birine, bir erkee yazmt; dnyann artk sonsuza kadar snmt.

Yeniden korkun bir nitelik kazanan ruhunun, karanlklar iinde bouk bouk kkrediini iitir gibi oldu. Aslann elinden kafesinin iindeki eti ekip alacak olursanz, baka ne yapar! in garip ve hazin yan, o srada Mari-us'n Cosette'in mektubunu henz almam -527olmasyd. Jean Valjean, mektubu tesadfen Marius'ten nce okumutu. Hibir ac Jean Valjean' o gne kadar bylesine yememiti. Korkun ikenceler ekmiti; kara baht, btn hkmler ve btn sosyal zorlamalarla donanm olarak srtna amanszca yklenmiti. Btn bunlar karsnda ne gerilemi, ne eilmiti. Gerektiinde her eyi kaybetmeyi gze alm, ortaya kellesini koymutu. Dmanln akla gelebilecek her trl saldnsyla bilenmi olan vicdannn artk kesinlikle sarslmaz olmas gerekirdi. Oysa u anda birisi onun i dnyasn grm olsa, bu sarslmazln ortadan kalktn hemen fark ederdi. Byleydi; nk alnyazsnn bu uzun sorun boyunca ona ektirdii en zorlu ikence buydu. O gne kadar hi bylesine amansz bir mengeneye dmemiti. u anda en derin hassas tellerinin titrediini hissediyordu: Yazk! En korkun ikence, dahas, biricik gerek ikence, sevilen varln kaybedil-mesidir. Elbette zavall Jean Valjean, Cosette'i sadece bir baba gibi seviyordu. Gelgeldim, yukarda da belirtmi olduumuz gibi, hayatn dolduran boluk, btn hayat boyunca dul yaam olmas, bu babalk sevgisine tm aklar ortak etmiti; hem kz gibi seviyordu Cosette'i, hem anas gibi, hem kz kardei gibi. Ama o gne kadar hi sevgilisi ve kars olmad iin ve de doa hibir itiraz kabul etmeyen bir alacakl olduu iin, duygularn en yitirilmezi olan bu duygu da belli belirsiz, bi-528linsiz, gksel, meleklere zg, kutsal, krlemenin verdii saflkla karmt bu sevgiyle. Bir duygudan ok, bir igdyd bu; bir igdden ok, ucu ucuna farkna vanlabilen grnmez, ama gerek bir srkleniti. Ve kelimenin tam anlamyla ak, Cosette'e besledii snrsz sevginin iinde, koca bir dadaki madenin altn daman gibiydi. zetle ve daha nce de birka kere srarla zerinde durduumuz gibi, sonunda yce bir erdeme ulaan btn bu i kaynama ve i ie geme, Jean Valjean'm Cosette iin baba olmasna yol amt. Dededen, ouldan, aabeyden ve kocadan oluan garip bir baba. Hatta iinde bir annenin de bulunduu bir baba. Cosette'i taparcasna seven bir baba. Cosette'in kendisi iin hem k, hem ban-nak, hem aile, hem yurt hem de cennet demek olduu bir baba. te btn bu durumun sonucudur ki, Cosette'in ellerinden synlp gittiini, bir sevgiliye adanm olduunu, kendisinin de bir babadan baka hibir ey olmadn kavraynca dayanlmazn da tesinde bir ac duydu; tarifi imknsz bir ac!! O ana kadar yapm olduklanndan sonra, bir anda hi durumuna dyordu! Ve ite o zaman isyan ederek, tepeden trnaa titredi. ten ykllar vardr. Ac, o dereceye ulatnda, bilincin btn gleri bir anababa gn haline girer. Sonulan bakmndan uursuz bunalmlardr bunlar. Aramzdan pek az bu tr bunalmlardan benliini korumu ve devlerine sadk olarak kar. Acnn -529snn aldnda, en sarslmaz erdem bile sarsntya urar. Eilip, yerden kurutma kdn ald ve bir daha kesinlikle emin oldu. Amansz bir gereklikle gzlerinin nnde serili satrlara eilmi kalmt. Tm varln, btn ruhu iinden devrilip yklyormucasma bir bulut kaplamt. Grnrde sakindi, korkun biimde sakin. nsann sakinlii bir heykel soukluuna ulatnda ortaya rkn bir ey kar. Kendisi hi farkna varmadan alnyazsnn atm olduu dehet verici admn sonularn hesaplamaya alt. Yeniden bir nceki yaz ekmi olduu korkulan hatrlad; nnde yeniden o badndrc uurumu grd. imdi de ayn uurum vard ite. Ama bu sefer Jean Valjean bu uurumun eiinde deil, dibinde bulunuyordu. in en inanlmaz ve yrek szlatc yan da, farkna varmadan dm olmasyd. Gnei grdn sanan bu adamn tm hayatnn snp gitmiti. gds hi duraksamad. Belirli birtakm durumlan, belirli birtakm tarihleri, Co-sette'in belirli kzanp gitmelerini ve saranp solmalanni yan yana koyup karlatrd ve bu, odur! dedi kendi kendine. Umutsuzluun getirdii kehanet, gizemli bir ekilde doruyu bulur daima. Jean Valjean da, daha ilk tahmininde Marius'e ulamt. Adn bilmiyordu, ama hemen kim olduunu bulmutu. Anlann o amaz zemini zerinde ak seik grd Luxembourg'da babo dolaan -530o serseriyi, kk kzlann ardndan koan o ala, o ruh sefilini. nk yanlannda onla-n seven babalaryla yryen gen kzlara gz szmek, alaklk ve ruh sefillii deil de, neydi! Bu durumun temelinde o delikanlnn olduunu ve her eyin ondan geldiini kesinlikle saptadktan sonra Jean Valjean, o kendi kendini yeni batan yaratm olan adam, o btn hayat, btn sefaleti ve btn

mutsuzluu akn iinde zmlemek iin bunca aba harcam ve baarm olan adam, dnp kendi iine bakt ve orada bir hayalet grd: Kin. Byk aclar iinde bitkinlik vardr. Byk aclar, insana cesaretsizlik alar. ine byk bir acnn girip yerletii insan, kendisinden bir eylerin ekilip ktn hisseder. O byle kara kara dnedursun, ieri Toussaint girmiti. Jean Valjean ayaa kalkt ve sordu: "Hangi taraftan geliyordu o grlt, bilmiyor musun?" Toussaint afallamt: "Ne buyurdunuz efendim?" diyebildi ancak. Jean Valjean aklad: "Demin Paris'te arpmalar olduunu sylemediniz mi bana?" "A, yle ya," dedi Toussaint, "Saint-Merry tarafndan efendim." En derin dncemizden bize ramen uzanp gelen mekanik hareketler vardr. Jean Valjean, kendisi de bilincine varmakszn, i-531te bu trden bir hareketin itiiyle phesiz, kendini be dakika sonra sokakta buldu. Ba plakt. Evinin kapsndaki ta basamaa oturmutu. Ortal dinler gibiydi. Gece bastrmt. 2. Iklara Dman Yumurcak Bylece ne kadar zaman geti? Bu trajik dnceye daln ykseli ve alallar nedir? Doruldu mu? ki bklm m kald hep? Krlacak kadar eik miydi? Yine doru-labilir ve yeniden salam bir eylere dayanarak bilincine kavuabilir miydi? Kendisi bu sorularn cevabn veremezdi byk olaslkla. Sokak sszd. Hzla evlerine dnen birka burjuva onun orada olduunu bile fark etmediler. nsan tehlike anlarnda kendinden baka hi kimseyi dnmez. Fenerci, her zamanki saatinde gelip, tam 7 numaral kapnn karsndaki feneri yakp gitti. Bu karanlkta ona dikkatlice bakan birisi, kolay kolay Jean Valjean iin yayor diyemezdi. Kap tama oturmu, orada hi hareketsiz, donmu gibi duruyordu. Umutsuzlukla donup kalma da vardr. Frtnal uultularn iinden doru, alarm canlan iitilmekteydi. Ayaklanmaya karm kilise annn btn bu rpnmalar arasnda Saint-Paul'n saati on biri vurdu. Vaktin geiyor oluu Jean Valjean' hibir ekilde etkilemiyordu. Nitekim kmldamad. Aa yukar o saate doru Halles'den ani bir patlama iitildi; bunu, daha da iddetli bir -532ikincisi izledi. Bunlar Marius tarafndan ps-krtldn grdmz La Chanvrerie Soka barikatna dzenlenen saldrnn sesleri olsa gerekti. Gecenin uyuukluu iinde sarsnts bir kat daha artan bu ifte yaylm atei Jean Valjean' titretti. Grltnn geldii tarafa doru kalkt ilkin, sonra yeniden kendini tan zerine brakt, kollarm kavuturdu ve ba ar ar yeniden gsne dt. Kendi kendisiyle balam olduu karanlk diyalogu brakt yerden alp srdrd. Birden gzlerini kaldrd. Sokakta yryen biri vard, yanbamda ayak sesleri iit-miti. Bakt ve fenerinnda, Les Archi-ves'e alan sokak tarafnda, soluk, gen ve yan bir ekil grd. L'Homme-Arme Soka'na gelmiti Gav-roche. Yukarlara doru bakarak, bir eyler aranyordu. Jean Valjean' gryor, ama fark etmiyordu. Gavroche, yukarlara doru baktktan sonra, aalara doru bakmaya balamt. Parmaklarnn ucuna basarak ykseliyor ve zemin kat kaplaryla pencerelerini yokluyordu. Hepsi smsk kapal, kilitli, srglyd. Be alt evi bylece yokladktan sonra omuzlarn silkti ve kendi kendisiyle konumaya balad: 'Th be! Vay canna!" Yeniden havaya bakmaya koyulmutu. Jean Valjean'n biraz nce iinde bulunduu ruhsal durumda hi kimseyle konu-533mayaca, herhangi bir kimseye cevap bile vermeyecei kesindi. Ama bu ocukla konumak iin kar konulmaz bir arzu duydu ve sordu: "Neyin var senin kk?" "Karnm a," dedi Gavroche, aka. Sonra ekledi: "Kk diye size derler!" Jean Valjean, elini yelek cebine atm ve be frank karmt. Ama bir davrantan bir baka davrana p diye geebilen Gavroche, tam o srada yerden bir ta alm ve feneri nianlamt: "una bak imdi!" dedi. "Sizin fenerleriniz hl salam, yle mi? Yasalara aykr bir i bu dostlarm. Buna adyla sanyla dzensizlik denir. Krn unu hadi, bir daha gzm grmesin!" Ve ta fenere att. Fenerin cam ylesine bir patlad ve dt ki, kardaki evde perdelerinin arkasna snm burjuvalar: "93 geri geldi!" diye haykrmaktan kendilerini alamadlar.

Fener bir gz krpp snmt. Birdenbire sokak simsiyah oldu. "Ha yle ihtiyar sokak," dedi Gavroche, "Geir srtna u geceliini!" Ardndan da Jean Valjean'a dnp sordu: "Sokan ucundaki u dev anta arivler diyorsunuz? O koca hayvan gibi stunlar devirip, ne cici bir barikat karrdm oysa ben ortaya!" Jean Valjean ocua yaklamt. Alak sesle ve kendi kendine konuarak: -534"Zavall yavrucak!" dedi. "A demek ki!" Ve be frang ocuun avucuna koydu. Gavroche, ban kaldrmt, parann irilii artmt onu. Kaldrp karanlkta bakt, parann bu sefer de beyazl gzlerini ka-marmt. lk defa gryordu be frang, ama bu paralarn nn iitmiti. Bu kadar yakndan grmek, ayrca onu memnun etti: "Kaplam seyredelim hele!" dedi. Birka saniye cokuyla paraya bakt. Sonra Jean Valjean'a dnerek paray uzatt ve marur bir edayla: "Msy burjuva," dedi, "ben fener krmay tercih ederim. Aln u vahi hayvannz geriye. Beni yoldan karamazsnz. Be trna var bunun, ama beni trmalayamaz." "Senin annen var m?" diye sordu Jean Valjean. Gavroche: "Belki sizden de fazla," dedi. "yi ya, yleyse o paray annen iin al, sakla!" Gavroche duygulanr gibi olmutu. Ayrca, biraz nce kendisiyle konuan adamm apkas olmadn fark etmiti; bu da ona gven alyordu. "Bunu bana fener krmam nlemek iin vermediinizden eminsiniz deil mi?" diye sordu. "stediini kr yavrum." "Siz mert bir insansnz," dedi Gavroche. Paray cebine koydu. imdi adama iyice gveniyordu. Dolaysyla da sormakta saknca grmedi: -535"Bu sokakta m oturuyorsunuz?" "Evet, ne vard?" "Bana 7 numaral evi gsterebilir misiniz?" "Ne yapacaksn 7 numaral evi bakaym?" Durdu ocuk. Gereinden fazla konumu olmaktan korkuyordu. Enerjik bir hareketle elini salarnn iine daldrd: "Hi," demekle yetindi. "yle ite!" Jean Valjean'n kafasnda birden bir fikir uyand. Bountu, insan bazen akgrl klar. ocua sordu: "Beklediim mektubu bana getiren sen misin yoksa?" "Size mi?" dedi Gavroche, "Siz kadn deilsiniz ki?" "Mektup Matmazel Cosette iin, yle deil mi?" "Cosette mi?" diye homurdand Gavroche, "Evet, o acayip add galiba!" 'Tamam ite!" dedi Jean Valjean, "Mektubu kendisine teslim etmekle grevli olan kimseyim ben. Ver." "Beni barikattan yolladklarn bilmiyorsunuz herhalde?" "Bilmez olur muyum hi!" dedi Jean Valjean. Gavroche, elini cebine atm ve drde katlanm bir kt karmt. Asker selam verdi: 'Telgrafa saygmz sonsuzdur!" dedi. "Geici hkmetten geliyor." "Ver hadi," dedi Jean Valjean. "Sanmayn bu bir ak mektubudur! Bu -536mektup bir kadn iin, ama asl halk iin. Biz savalarn insan cinselliine saygmz vardr." "Ver." "Gerekten de mert bir adamsnz gibime geliyor," dedi Gavroche. "abuk ver." "Aln." Ve mektubu Jean Valjean'a uzatt: "abuk olsun msy, ey," dedi, "nk Matmazel eycik bekliyor." Kendinden memnun bir hali vard. "Cevab Saint-Merry'ye mi gtrmek gerekecek?" diye sordu Jean Valjean. ocuk neredeyse bararak konutu: "Orada sadece rek satarlar! Bu mektup Chanvrerie Soka barikatndan geliyor, ben de imdi oraya dnyorum. yi akamlar yurtta!"

Gavroche bunu syler sylemez gitti. Daha dorusu, kaak ku uuunu geriye doru srdrmeye koyuldu. Bir mermi hzyla karanla dald yeniden. Ve L'Homme-Arme Soka yeniden sessizlie ve sszla brnd. Glge ve d taycs bu garip ocuk, karanlklar iinde bir duman gibi, gz ap kapayncaya kadar kayboluvermiti. Ve onu tpk bir duman gibi havada dald sanabilirdiniz. Eer kayboluundan birka dakika sonra bir sokak feneri byk tngrtyla kaldrma yuvarlanp, fkeli burjuvalar tatl uykularndan uyandrm olmasayd! O srada Chaume Soka'ndan geiyordu Gavroche. -5373. Cosette ve Toussaint Uyurlarken Jean Valjean, Marius'n mektubuyla eve dnd. Merdiveni el yordamyla kt. Avn pene-lemi bir bayku gibi karanlklardan honuttu. Sessizce kapy at ve ieri girip kapad. Ortalkta herhangi bir grlt deil, en ufak bir trt olup olmadn dinledi. Ve Cosette'le Toussaint'in kesinlikle uyuduklanndan emin olunca, fumade akmak hokkasn tututurmaya giriti. Eli titriyordu; kvlcm gelinceye kadar drt kibrit gitti. Ortalk aydnlandnda, masaya dirseklerini dayad, katlanm kd at ve okudu. nsan, iddetli heyecan anlarnda elinde tuttuu kd okumaz; ezer paralar, bir dman yakalam gibi buruturur, trnaklar, fke ya da sevincinden mncklar, yrtar, yok eder. Sonunu okumak, en sonda ne sylediini anlamak ihtiyacndadr; kelimeleri atlar, cmleleri atlar, dikkati bir ate nbeti haline girer; yazlanlarn kabataslan anlar, yaklan, zn anlar ve bir tek noktay yakalaynca, btn arta kalan silinmi, yok olmutur. Nitekim, Jean Valjean, Marius'n Coset-te'e yazm olduu mektupta, sadece ve sadece u szckleri okuyup anlamt: "... lyorum. Sen bunu okuduunda, ruhum senin yannda olacak." Bu iki satn okuyunca korkun bir n ortasna gmld: indeki heyecan deiiminin altnda ezilip kald. Marius'n mektubuna sarhoa bir aknlkla bakyordu; gzle-538rinin nnde ulalmaz bir grkem vard: Nefret ettii varln lm! inden mthi bir sevin l ykseldi. Bitmiti bu i! Bitmiti, evet! Sonu onun ummaya cesaret edemeyeceinden de abuk gelmiti. Mutluluuna engel olan yaratk ortadan kalkyordu ite, hem de kendi zgr iradesiyle ekip gidiyordu. O, Jean Valjean hibir ey yapmadan, elini bile oynatmadan, en ufak bir su ilemeden "o adam" lecekti. Belki lmt bile! Burada hummal birtakm hesaplar yapmaya giriti; hayr, daha l-memiti. Elindeki mektubun Cosette tarafndan ertesi sabah okunmak zere yazld belliydi. Saat on birle gece yans arasnda ise o iki yaylm atei dnda hibir ey olmamt; barikat ciddi ekilde ancak gnbatmnda saldnya urayacakt. Ne var ki durum ne olursa olsun, "o adam" bu savaa katlmt bir kere, kendini arka kaptrmt; bu da "o"nun kesinlikle mahvolmas demekti! Jean Valjean, kurtulduunu hissediyordu: Cosette'le gene ba baa kalacakt! Rekabet bitiyor; gelecek yeniden balyordu. O mektubu cebinde saklamas yeterdi. Bunun iin Cosette, "o adam"m ne olduunu, nereye gittiini, nasl bir sona uradn hibir zaman renemeyecekti: "Olaylan kendi aklanna brakmal," dedi kendi kendine. "Kurtulmaz. 'O adam' henz lmediyse bile, mutlaka lecektir. Ne mutlu bana!" Btn bunlan dnp tandktan sonra zerine zntl bir hal kt. Sonra aa-539ya inip, kapcy uyandrd. Yaklak bir saat sonra, zerinde muhafz niformasyla ve silahl olarak sokaa kyordu. Kapc kyafetinde eksik olanlan yaknlarda bir yerden kolayca bulup tamamlayvermiti: Elinde dolu bir tfek, belinde fiek dolu bir palaska vard. Halles'e doru yrd. 4. Gavroche'un gzarlklar Bu arada Gavroche da bir macera yaamaktayd. Le Chaume Soka'ndaki feneri bilinli bir ekilde talayp krdktan sonra, Les Vieilles-Haudriettes Soka'na girmi, ortalkta canl "bir kedi bile" gremeyince de, gnlnce ark sylemenin tam sras olduuna hkmetmiti. Yry arkyla yavalayaca yerde bsbtn hzlanmt. Uyku ya da korku iinde yzen evler boyunca u kundak dizeleri dktrmeye giriti: Bir ku fidanlklarda Diyordu ki Atala Dn kat rus bir adamla Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya tp duruyorsun dostum sere nk geen gn tklatp cam Bana seslendi Ma Nereye gider gzel kzlar. Oraya buraya -540Ne ho u hoppa kadnlar Beni byleyen zehirleri Bay Orfila'y da sarho eder Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Ak gibi ak kavgalar da gzel Agnes de gzel, Pamela da gzel Hem kendini hem beni yakan Lise de

Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Bir zamanlar grmtm allaryla Grmtm Suzette'i ve Zeay Karmt ruhum aln kvrunyla Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Ak, ldadn o karanlkta Glle sslyorsun ban Lola'nn Beni cehennemde mi yakacaksn? Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Jeanne giyiniyor, karsnda ayna Kalbim, havalanyor gzel bir gne Sonra gidip konuyor Jeanne'a Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Akam olup gn sona erdiinde Stea'y gsteriyorum yldzlara Diyorum ki 'iyi bakn ona' Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya -541Gavroche bir yandan ark sylyor, bir yandan da tiyatro oynuyordu: Nakaratn dayanak noktas hareket deil midir? Kk kabadaynn tkenmez bir maske hazinesi olan yz, iddetli rzgrda savrulan bir amarn deliklerinden ok daha oynak ve ok daha deiken ekiller almaktayd. Ne yazk ki gece karanlnda ve yapayalnz olduundan, onu kimse gremedi. Grlemezdi de. Ona benzer ne deerler vardr yitip giden! Gavroche, birdenbire durmutu: "arky keselim hele!" dedi kendi kendine konuur gibi. Zifiri karanlkta grme asndan kedi gzlerini hi de aratmayan gzleri, bir kapnn girintisinde, ressamlarn deyiiyle bir "btn" semiti: Yani bir yaratk ve bir eya. Eya, bir el arabasyd; yaratksa, arabann iinde uyuyan bir taral. El arabasnn kollan kaldrma dayalyd; taral da arabann n tahtasna ban dayamt. Gvdesi eik dzeyin zerinde bkl kalmt, ayaklan yerdeydi. Bu dnya ilerinde engin tecrbe sahibi olan Gavroche, hemen adamn sarholuktan szm olduunu anlad; belli ki ok ien ve arabuk zilzurna olan hamallardan biriydi bu. "Yaz gecesi de bir ie yarasn artk!" diye aklndan geirdi Gavroche, 'Taral ne gzel uyuyor! Arabay cumhuriyet iin alp, ona krall armaan ederiz, olur biter." Kafas birden parlak bir fikirle aydnlanmt; bu el arabasnn yeri, barikatn tepe-siydi, oraya pek yakacakt! Taral durmadan horluyordu. Arabay -542yavaa arkadan, kyly de nden; yani ayaklanndan ekti. Adam bir dakika sonra, ayn rahatlk iinde kaldnma serilmi, uyumaktayd. Kk kabaday el arabasna el koymutu. Gavroche her trden umulmadk olaya kar daima hazrlkl bulunmaya alk olduundan, zerinde hep eitli ara gere bulundururdu. Nitekim ceplerinden birini ka-ntmp, bir kt parasyla, rastgele bir dlgerden arm olduu ufack bir krmz kalem kard ve yazd: "Fransa Cumhuriyeti. "Araba teslim alnd." Ve bast imzay: "GAVROCHE." Sonra da kd hl horlayan kylnn kadife yeleinin cebine bir gzel yerletirdi. Ve iki eliyle smsk yapt el arabasn anl bir zafer patrts iinde itip koturarak Halles'e doru gitti. Aslnda yapt i tehlikeliydi. nk biraz ilerdeki Krallk Basmevi'nde bir devriye karakolu vard. te, Gavroche bunu dnmemiti. O gece banliy muhafz erleri konaklyordu bu karakolda. Art arda knlan iki sokak lambas ve avaz avaz sylenen o ark, akam basar basmaz uyumak isteiyle mum-lann sndren bu rkek sokaklann kaldramayaca kadar an bir grltyd. Kk serseri bu sakin mahallede tam bir saatten beri bir ienin iindeki sinein yapt patrty yapyordu. Banliyden getirilen mangann avuu, kulak kabartm dinlemekteydi. Temkinli bir adamd. Bekliyordu. Ama el ara-543basnn grltyle srlmesi, bu bekleyiin ksa kesilmesiyle sonulanacakt. Nitekim avu, bir keif denemesinde bulunmaya karar verdi. "Bu koskoca bir ete olsa gerek!" dedi kendi kendine. "Dikkatli ve usul usul ilerleyelim." te, anari canavar kutusundan km, mahallenin altn stne getirmekteydi. avu sessiz admlarla yrmeye balad. Gavroche arabay ite ite ilerliyordu. Tam Les Vieilles Haudriettes Soka'ndan kmak zereydi ki, birdenbire bir niforma, bir asker kasketi, bir tu, bir de tfekle kendini yz yze buldu. kinci defa durdu: "Vay canna!" dedi, 'Ta kendisi. Gnaydn toplum dzeni!" Gavroche'un aknlklar ksa srer, abuk geerdi. "Nereye gidiyorsun serseri?" diye bard avu. Gavroche, ciddi bir sesle: "Baknz yurtta," dedi, "Ben size henz 'burjuva' demedim ki, niin bana hakaret ediyorsunuz?" avu: "Kopuk!" diye bard bu sefer. "Nereye gidiyorsun, syle!" Gavroche glmsedi: "Siz belki de dn zeki bir adamdnz, ama anlaldna gre bu sabah azledilmisiniz!" "Nereye gittiini soruyorum sana, it!" "Ne kadar nazik konuuyorsunuz!" dedi Gavroche, "Ayrca hi yanz gstermiyorsu-544-

nuz. Btn salarnz tanesi yz franktan satmanz gerekir. Bylece tam be yz frank kazanabilirsiniz!" Artk avu ileden kmt: "Haydut!" diye haykrd. "Sana son defa soruyorum; nereye gidiyorsun?" "Nedense konuurken hep hrn szckler seiyorsunuz," dedi Gavroche. "Bundan byle size st emzirenlerin aznz daha iyi silmeleri gerekecek sannm." Sng att avu: "Sefil!" dedi zor zaptedilen bir fkeyle. "Nereye gittiini syleyecek misin, sylemeyecek misin?" Gavroche buna da-u karl verdi: "Kannn doum sancs tuttu da, ebe getirmeye gidiyorum generalim!" avu karakola dnerek haykrd: "Silah bana!" Gl insanlarn yaratt bayaptlardan biri de, kendilerini mahveden eylerin sayesinde tehlikeyi savuturmaktr. Gavroche, bir bakta durumu lp, kararn vermiti; araba onu elevermiti, yine araba kurtarmalyd. avu tam zerine saldraca anda koca bir mermi haline giren araba hzla savrulup, onun zerine doru yuvarland. Karnnn ortasna isabet alan avu, silah boa giderken, yerdeki su birikintisinin iine yzkoyun devrildi. Bu srada karakoldakiler de avuun haykr zerine dar frlamlard. Tfek sesi, rastgele bir yaylm ateine yol at. Sonra si-545lahlar yeniden dolduruldu ve yeniden atee baland. Bu krebe atei bir eyrek saat kadar srecek ve birka pencere camnn lmyle sonulanacakt. Gavroche da lgnca oradan oraya saptktan sonra, be alt sokak tede durmu ve Les Enfants-Rouges'un kesindeki binek tama soluk solua oturmutu. Bir sre ortala dikkatle kulak kabartt. Bylece dinlendikten sonra yaylm ateinin olanca iddetiyle devam ettii yne dnp, sol elini burnunun hizasna kaldrd ve sa eliyle bann arkasna vurarak, sol elini ne doru sallad kere art arda. Paris ocuklarnn bu kente zg btn ac alay iinde barndran tipik jesti budur; yarm yzyldan beri srekli olarak kullanlmas da, ne kadar etkili olduunu gsterir. Bu byk neeyi ac bir dnce bozacakt: "Evet," dedi Gavroche yksek sesle kendi kendine, "Glyorum, hem de kahkahadan katlrcasma glyorum, ama bir yandan da gideceim yere gidemiyorum. stelik imdi de yol deitirmem gerekecek! Bari iimin bana vaktinde yetiebilsem!" Ve yeniden hzla komaya balad. Bir yandan da kendi kendine soruyordu: "Nerede kalmtk bakalm?" lk sokaa dalarken, arky da brakt yerden srdrmeye koyulmutu. Sesi karanln iinde gittike azalarak kaybolup gitti: -546Oysa zorbalk yok olmad daha Bir gn bir son vereceim buna Dzen vereceim btn topluma Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Dalya oynamak isteyen var m? Yklp gitti oysa eski dnya Byk bir bilye yuvarlandnda Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Gzel halkm koltuk deneklerinle Monarinin kol gezdii bu kentte Ykalm u Louvre'u birlikte Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Zorladk demir parmaklklar nlerde 10. Charles vard Kar koyamyordu halka Nereye gider gzel kzlar, Oraya buraya Karakoldaki olay sonularn vermekte gecikmeyecekti! Araba kahramanca ele geirildi, sarho tutukland. Birincisi mahzene kapatld; ikincisi, isyanclarn su orta san-syla harp divanlarna srklendi. Devrin ileri Bakanl yetkilileri, toplum dzenini koruma konusunda nasl yorulmaz bir ekilde aba harcadklarn bu vesileyle bir kez daha ispatladlar. -547I Gavroche'un maceras, Marais semtinde oturan ihtiyar burjuvalarn en korkun anlarndan biri olarak kald; gerekten de Temple Mahallesi gelenekleri arasnda yer alan bu macera, "Krallk Basmevi'ne yneltilen gece baskn" olarak anlacakt hep. -548NOTLAR II BORDO'SYAH KLASK YAYINLAR WW 6W.WIW ^r^.* v*yn *;avi.i TREND YAYIN BASIM DAITIM REKLAM ORGANZASYON SANAY TCARET LTD. T. KURULUUDUR rtibat: Caferaa Mahallesi

Mhrdar Caddesi No:60/5 Posta Kodu 81300 Kadky/stanbul-TR Tel: (0216) 348 98 03 Pbx Faks: (0216) 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr On-line alueri Bat edebiyatnn en byk klasiklerinden biri olan Sefiller, iki dzlemde byk bir ustaln, yaratc zek ve yetenein rneini sunuyor: Karakter portrelerinin iziminde ve tarihsel, sosyo-kltrel gerein titiz anlatmnda. Sefiller, okuru bilgilendirme, hatta eitme kaygs ar basan, "aydnlanmac" anlat geleneinin, bir ayayla romantizme, br ayayla natralizme, gerekilie dayand bir aamaya rastlar. Be ana blmden, saysz "kitap" ve alt blmden oluan bu roman, sama bir nedenle sulu duruma den Jean Valjean', sokak ocuu Gavroche'u, ktnn cisim bulmu rnei Thenardierleri, dzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnz adam Javert'i, dinsel bir ilenin simgesi, sokak kadn Fantine'i ve onun kz melek Cosette'i, yaklak 150 yldan bu yana dramatik kiilerin tapna iinde yaatmaktadr. Tapnan kapsn aralayan okur, 19. yzyl bandaki Fransa'ya geri dnecek, Waterloo Sava'nn unutulmaz tablolarn hayranlkla izleyecek, Jean Valjean'la birlikte Paris'in yeraltna inecek, manastrlarn karanlyla yoksulluun izbe meknlar iinde k arayacaktr. Sefiller: On dokuzuncu yzyl Fransas'nda karanlkla aydnln bulumas... TKno 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-55-3 14 000 000 TL 7 000 000 TL 7 YTL VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt4 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt4

VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt5 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt5 DNYA KLASKLER - ROMAN VICTOR HUGO SEFLLER V. CLT TRKES: SEMH ATAYMAN VICTOR HUGO (1802-1885) Romantik gerekiliin kurucusu olan nl romanlanyla deil, iirleri ve tiyatro oyunlaryla da tannmtr. 1848 devriminden sonra cumhuriyeti grleri savunan Hugo, srgnde yaad yllarda da verimli bir yaznsal etkinlik iinde olmutur. Hugo, eserlerinde toplumsal sorunlar, halkn hayatndan arpc kesitleri byk bir baaryla yanstmtr. Dnya edebiyat tarihinin en nemli romanlarndan olan ve yazarn bayapt saylan Sefiller'in (1862) yansra Deniz ileri (1866) Notre Dame'n Kamburu (1831) yazarn dier eserleri arasnda ilk akla gelenlerdir. Ayrca iirleri: Sular (1853), Seyirler (1856), byk ilgiyle karlanmtr. BORDO->^S YAH DNYA KLASKLER VICTOR HUGO SEFLLER V. CLT TRKES SEMH ATAYMAN REDAKSYON ZEYNEP ATAYMAN TRKE REDAKSYON FLZ GVER TASHH

ESEN GRAY BORDO SYAH KLASK YAYINLAR BASKI, STANBUL 2005 DZ TASARIMI KOORDNASYON H. HSEYN ARIKAN DNYA KLASKLER EDTR VEYSEL ATAYMAN TRK KLASKLER EDTR KEMAL BEK TK. NO 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-56-1 TREND YAYIN BASIM DAITIM REKLAM ORGANZASYON SAN. TC. LTD. T. MRK. MERKEZ EFEND MAH. DAVUTPAA CD. PEK MERKEZ 6/3 7-9-10-11 TOPKAPI/STANBUL B. CAFERAA MAHALLES MHRDAR CADDES NO: 60/5 81300 KADIKY/STANBUL TEL: (0216) 348 98 03 Pbx FAKS: (0216) 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr HUKUK SERVS TEL: (0216) 348 99 18 VICTOR HUGO SEFLLER V. CLT TAMAMI V CLT TRKES: SEMH ATAYMAN BORDO-^SYAH ROMAN NDEKLER BRNC KTAP DRT DUVAR ARASINDA SAVA 1. Saint-Antoine Mahallesi Yamuru ve Temple Mahallesi Dolusu -13-2. Uurumda Konumaktan Baka Ne Yaplr -253. Ik ve Karanlk -3i4. Be Eksik, Bir Fazla -335. Barikatn stnden Grlen Ufuk -43-6. Marius Bitap Dm, Javert Hl Veciz Konuuyor -49-7. Durum Vahimleiyor -528. Topular Ciddi Bir zlenim Veriyor -589. u Eski Kaak Avc Becerisinin Yarar ve 1796 Mahkmiyetini Etkilemi Olan O amaz At -6210. afak -6411. Hibir eyi Iskalamayan, Ama Kimseyi de ldrmeyen At -6912. Dzensizlik, Dzenin Bir Yanda -7 i-13. Geip Giden Parltlar -7514. Burada Enjolras'n Metresinin Adn Okuyacaksnz -7815. Gavroche Darda -8 i16. Karde, Nasl Baba Olur -8517. Mortuus Pater, Filium Moriturum Expectat -9618. Av Olan Akbaba -9819. Jean Valjean cn Alyor -1O420. ller Hakl

ve Yaayanlar Hatal Deil -o821. Kahramanlar -12022. Adm Adm -12623. Orestes Perhiz Yapyor; Pulades Kafay Bulmu -13124. Tutsak -135KNC KTAP LEVIATHAN'IN BAIRSAI 1. Denizin Yoksullatrd Toprak -1392. Lamn Tarihi -1443. Bruneseau -149-4. Bilinmeyen Aynntlar -1545. ada lerlemeler -159-6. Gelecekteki lerlemeler -16INC KTAP AMUR AMA RUH 2. Lfujm we Beklenmedik Olaylar -1692. Aklama -1773. zlenen Adam -I804. O da Kendi Han Srtnda Tayor -I865. Kumun da Kadnlar Gibi Hain Bir ncelii Vardr -I9i6. Toprak knts -1987. nsan Bazen Karaya ktn Sand Yerde Karaya Oturur -2018. Yrtlm Elbisenin Etei -2049. ten Anlayan Birine Marius lm Gibi Grnyor 21110. Hayatna Katm Hovarda Bir ocuun Dn -21711. Kesin Bir Sarsnt -220-12. Dede -223DRDNC KTAP RAYDAN IKAN JAVERT 1. Raydan kan Javert -231BBNC KTAP TORUN ve BYKBABA 1. inko Kapl Aacn Yeniden Grlmesi -2512. Marius, Savatan kp Aile Savana Hazrlanyor -2553. Marius Saldryor -2624. Matmazel Gillenormand, Sonunda Fauchelevent'n Koltuunun Altndaki eyle eri Girmesinin O Kadar da Uygunsuz Bir ey Olmadn Dnyor -2675. Paranz Falanca Notere Yatrmaktansa, Filanca Ormana Yatrn -2746. ki Yal Adam Her Biri Kendi Tarznda Cosette Mutlu Olsun Diye Her eyi Yapyorlar -276-7. Mutluluk ile Harmanlanan Rya Etkileri -288-8. Bulunmas mknsz ki Adam -292ALTINCI KTAP UYKUSUZ GEEN GECE 1. 16 ubat 1833 299 2. Jean Valjean'n Kolu Hl Askda -3123. Ayrlmaz Olan -3264. lmsz Jecur -329YEDNC KTAP KADEHTEK SON DAMLA ZEHR KSESNN SON YUDUMU 2. Yedinci Dnence ve Sekizinci Gk -3372. Bir tirafn Tayabilecei Karanlklar -361SEKZNC KTAP ALACAKARANLIIN K 1. Aadaki Oda -373-2. Geriye Doru Daha Baka Admlar -380-3. Flumet Soka'ndaki Baheyi Hatrlyorlar -383-4. eki ve Sn -390DOKUZUNCU KTAP YCE KARANLIK, YCE GN DOUU 1. Mutsuzlara Acmak, Mutlular Ho Grmek -393-2. Yasz Kandilin Son Titreyileri -396-

3. Fauchelevent'n Yk Arabasn Kaldrana, Bir Kalem Ar Geliyor -3994. Bir Leke ki, Sadece Aklamaya Yarar -4025. Arkasnda afak Bulunan Gece -430-6. Otlar rter, Yamurlar Siler -445s S BRNC KTAP DRT DUVAR ARASINDA SAVA 2. Saint-Antoine Mahallesi Yamuru ve Temple Mahallesi Dolusu Toplumsal belalarn ve sorunlarn gzlemcisinin dikkatimizi ekecei iki en unutulmaz barikat, bu kitaptaki olayn getii dneme girmemektedir. Her ikisi de korkun bir durumun iki ayn ynden simgesi olan bu iki barikat, tarihin grp grecei en byk sokak sava diyebileceimiz o kanlmaz Haziran 1848 ayaklanmas srasnda yoktan var oldu. Ayaktakm denen o umutsuzlar umutsuzu yaratn bountularnn, ylgnlklarnn, yoksunluklarnn, atelerinin, felaketlerinin, aclarnn, kara cahilliklerinin ve karanlklarn dipsiz derinliinden, protestoya, bazen ilkelere, hatta zgrle, eitlik ve kardelie, hatta genel oya ve herkesin herkes tarafndan ynetimine aykr ekilde, o byk lgnn, o gruhun, umutsuzluklarnn derinliklerinden, cesaretlerinin, heveslerinin krlmlklarndan, cehaletlerinden ve karanlklarn dipsiz derinliklerinden harekete geip halka kar sava at grlr. Serseriler kamu hukukuna saldrr, sefiller halka kar ayaklanrlar. -13t karartc gnlerdir bunlar; nk bu lgnlkta bile belli bir lde hak hukuk, bu delloda bir intihar pay vardr ve birer hakaret yerine geen "ayaktakm", "sefiller", "alt tabaka", "dilenci tayfas" gibi btn o szckler, aslnda dknlerden ok, egemenlerin, bahtsz ve nasipsizlerden ok, imtiyazllarn hatasn dile getirmektedir. Bize gelince, bu szleri her syleyiimizde ac ve sayg duymaktayz; nk felsefe, bu szcklerin denk dt olgular enine boyuna incelemeye giritiinde, ipe sapa gelmez eylerin yan sra, ou zaman yce eyler de bulur. Atina bir sefiller devletiydi, Hollanda'y dilenci tayfas yaratt, Roma'y ayaktakm kurtard ve sa'nn yolundan gidenler hep alt tabakann insanlaryd. Alt tabakann mkemmel ve hayranlk duyulacak yanlarn zaman zaman seyre dalmam tek bir dnr yoktur. Ermi Hieronymus o gizemli Fex urbis, lex orbis szn sylerken, iinden havarilerin ve din ehitlerinin yetiip geldii o ayaktak-mn, btn o fakir fukaray, btn o serserileri, btn o sefilleri kastediyordu phesiz. Ac eken bu yaral kalabaln fkeli saldrlan, kendi hayatn temellendiren ilkelere ters den iddet gsterileri, hakk hukuku darmadan etmeye ynelik atlmlar, halk tarafndan gerekletirilmek istenen bir hkmet darbesidir aslnda; dolaysyla da bas-tnlmahdr. Drst insan, bunlar bastrmaya kendini adayan insandr ve onu harekete geiren, dorudan doruya ayaktakmna -14duyduu sevgidir. Ne var ki, ayn drst insan, kafa tuttuu o takmn balanabilirlii-ni hissetmeden edemez! Ve ona, daha kar koyarken derin bir hayranlk duyar ve adeta tapnr! Grevimizi yaparken bizi allak bullak eden ve daha ileri gitmemizi engelleyen garip bir duyguya kapldmz ender anlardan birini yaamaktayzdr; yaptmz eyin gerekliliine ve doruluuna inanarak yolumuza devam ederiz. Ama ok gemeden vicdan rahatlmz hzn rengine brnr ve grevimizi yerine getirmi olmann huzuru bir yrek daralmasna dnp nitelik deitirir. Sylemek gerekiyor ki, Haziran 1848, tarih felsefesi iinde snflandrlmas hemen hemen imknsz olan bal bana bir olguydu. Hakkn isteyen emein kutsal kaygsn hissettiimiz o olaanst ayaklan sz konusu olduundan, u ana kadar ettiimiz btn szlerin bir yana braklmas gerekir. Grevimiz ayaklanmay bastrp yenmekti; nk o, cumhuriyete kastetmekteydi. Ama iin asl dnlecek olursa, Haziran 1848 neydi? Halkn kendi kendisine kar giritii bir ayaklanma deil de, neydi? Konu gz nnde tutulduu srece ondan uzaklam saylmayz. Dolaysyla da bir an iin okurun dikkatini, az nce szn ettiimiz, kesinlikle baka bir rnei bulunmayan ve bu ayaklanmaya karakterini veren o iki barikat zerine ekmemize izin verilsin. Bunlarn birincisi Saint-Antoine Mahalle-si'nin giriini tutarken, ikincisi Temple Mahallesi civarn savunmaktayd. savan bu -15iki rktc bayaptn o masmavi parlak Haziran g altnda karlarna dikilmi olarak grenler, onlar asla unutmayacaklardr. Saint-Antoine barikat lye smaz byklyle hemen dikkati ekiyordu; barikat evlerin nc katlarna kadar ykselmekteydi. Genilii iki yz elli metre kadard: Mahallenin sokaktan oluan zaten geni giriini bir keden brne rahata kapatyordu. Hendekli, trtll ve delik deik koca bir

yarkla mazgallanm ve birer bur oluturan ynlarla desteklenmiti. Bylece, srtn mahallenin evlerinden oluan iki byk gce vermi oluyordu. 14 Temmuz'u yaam olan bu korkun meydann dibinde, ayaklanm bir devi andrmaktayd. te bu ana barikatn gerisinde, sokaklarn ilerine doru aralklarla tam on dokuz barikat daha sralanmaktayd. Faubourg'da endie hzla felakete doru kotuunda, dorua ulam olan snrsz zntnn verdii eziyeti, srf bu barikatlara bakarak grebilirdiniz. Peki, bu barikat nelerden yaplmt? Bir sylentiye gre, daha ok, hemen orackta yklan altar katl evin enkazndan; bir baka sylentiye gre ise, tm fkelerin mucizesinden. Gerekten de, onda kin ve nefretin harcyla yorulmu btn yaplarn iler acs grn vard: Kelimenin tam anlamyla, bir viraneydi! "Bunu kim yapt?" diye sorulabilirdi, "Bunu kim ykt?" diye de... Kendiliinden ortaya km kanamayd bu. Hele hele! u parmaklk! u kepenk! u per-16vaz! Ve u krk maltz! Ve u atlak tencere! Verin hepsini! Ve hepsini atn, yuvarlayn, kaldrn ortadan! Hepsini devirin, hepsini! Altn stne getirip ykn! Bu ta ve molozun, kalasn ve demir ubuun, paavrann, sklm pencerenin ve hasn lime lime edilmi sandalyenin, lahana koannn, parampara elbisenin ve daha dn giysi denilen p-lprtmm ve lanetin ve bedduann ibirliiydi bu; hem bykt hem de kk. Kargaaln hemen orackta ve alay edercesine kopya etmeye giritii uurumdu... Atomla kitlenin kaynamas; koparlan duvar, knlan anak; btn dkntlerin tehdit dolu yan yanal; Sisiphos kayasn atmt oraya, Eyp de k-nk anan. Korkuntu szn ksas. Yok-sullann kalesiydi. Devrilmi yk arabalan, girintili kntl bir hale getirmiti yamac; dingili gkyzne doru uzanm bir ekilde yatan kocaman bir yk arabas, bu grltl yzeyde bir yara izi gibi duruyordu. Bu vahetin mimarlan, dehete afacanl da eklemek istercesine, bir yolcu arabasn ite kaka yman tepesine kanp oturtmulard ve araba, atlardan boalm okunu, gkteki hayali atlara doru uzatmaktayd. Ayaklanmann tortusu olan bu muazzam yn, akla btn devrimlerin st ste devrilerek oluturduu bir da getiriyordu; 89'un zerinde 93, lOAustos'un zerinde 9 Thermidor, 21 Ocan zerine 18 Brumaire, Prairial'in zerinde Vendemiaire, 1830'un zerinde 1848. Meydan, bu iin zahmetine deerdi; barikat tam da Bastille'in yok olduu noktada kuru-17lacak bir barikatt. Okyanusa set ekilebilseydi, o da bu kadar muazzam olurdu. Bu bi-imsiz ynn zerinde lgn bir dalgann etkisi grlyordu. Nasl bir dalga m? Binlerce insann oluturduu dalga. Grdnzn, grltnn talam hali olduunu, o barikatlarn zerinde, kovanlar zerinde anlarn dolatklarn dnrdnz; gce, zora dayal ilerlemenin dev byklndeki kara anlarnn vzltlann bile duyduunuzu sanrdnz. Bir allk myd bu? Yoksa bir sarholar cmb myd? Ya da bir kale miydi? Ba dnmesi, kanat vurulanyla kurmutu bunu sanki. Bir irkef vard bu tabyada ve Olimpos tannlanna yarar cinsten bir ycelik sezilmekteydi bu enkaz ynnda. at kirilerinin, boyal kt kapl at pencerelerinin, btn camlanyla birlikte ykntnn iine saplanm pencere erevelerinin, umutsuzluk dolu bir kargaa iinde top ateini bekledikleri grlyordu. Sklm bacalar, masalar, sralar, avaz kt kadar uluyan, inleyen bir kargaa. Dilencilerin bile almaya tenezzl etmeyecei, ilerinde hem fke hem de hilik barndran o binbir eit yoksulluk nesneleri. Bir halkn plprt haline gelmi giysisi denebilirdi buna: Tahtadan, demirden, tuntan, tatan oluan bir plprt. Sanki Saint-Antoine Mahallesi dev boyutlu bir sprgeyle bunlan oraya, kapsnn nne itmi ve bir barikat halinde kendi sefaletini ymt. Cellat ktn andnr kmeler, kopup dalm zincirler, daraac biiminde keresteler, ykntlar arasndan grlen devrik -18tekerlekler; btn bunlar, bu anari grntsne halkn daha nce ekmi olduu ikencelerin karanlk ve kaygl yzn eklemekteydi. Saint-Antoine barikat her eyi silah olarak kullanyordu: savan toplumun basma frlatabilecei btn her ey oradan kmaktayd. arpma deildi bu, hayr: lgnln son kertesiydi. Bu tabyay koruyan karabinalar ve azlan boru gibi geni tfekler, mermi yerine porselen knntlan, ufak kemik paralan, elbise dmeleri, bakrdan yapldklan iin tehlikeli birer kurun yerini tutan mobilya tekerlekleri yadrmaktaydlar. Bu barikat, fkeden ldrmt adeta: Bulutlu gkyzne szcklere smaz bir yakarma ile bir ho mutsuzluk hayknyor; kimi zaman da orduyu korkutacak cinsten bir kalabala ve frtnaya dnp kendini rtyordu; alevler saan bir balar kmesi bu kalabaln tepesine ta gibi oturuyor, kaynaan bir kalabalk barikat dolduruyordu. Tfeklerden, kllardan, sopalardan, baltalardan, mzraklardan ve snglerden diken diken olmu bir doruu vard. Byk krmz bir bayrak dalgalanyordu rzgrda. Sk sk komut bartlan, taarruz trkleri, trampet sesleri, kadn hknklan, alktan lenlerin gizemli kahka-halan iitilmekteydi. Evet, barikat son derece bykt; son derece canlyd da: Elektrik akmna tutulmu bir hayvann srt gibi, yl-dnm kvlcmlan fknyordu bedeninden. Tann'nm sesine benzer o halk sesinin grle-dii bu tepeyi, devrimin ruhu, bulutlarla rtmt; bu muazzam enkaz ynndan garip -19*

bir grkem yaylyordu. Bir yn sprnty-d bu karnzda ykselen, ama ayn zamanda da Sina Da'yd. Yukarda da belirttiimiz gibi, bu barikat devrim adna saldryordu da, neye, kime saldryordu? Devrime. Rastlant, dzensizlik, tela, korku, anlamazlk ve bilinmeyenden kurulu olan bu barikatn karsnda Millet Meclisi vard, halk egemenlii vard, genel seim, ulus ve cumhuriyet vard: Bu barikat, ulusal mara kar ykselen ve meydan okuyan Marseillaise'di. Nasl lgnca ama nasl kahramanca bir meydan okuyu! nk bu eski Faubourg Mahallesi bir kahramandr! Mahalle ve istihkm birbirlerine yardm ediyorlard. Mahalle barikata, barikat da mahalleye yaslanm durmaktayd. Barikat Afrika generallerinin stratejilerinin gelip paraland sarp bir ky gibi gz alabildiine uzanyordu. Maaralar, trl girinti ve kntlar, siilleri ve kambur-lanyla sanki suratn buruturuyor, dumanlar altnda alayl alayl srtyordu. Misket atei, biimsizlik iinde yitip gidiyordu. Mermiler oraya saplanyor, sonra hemen gmlp batyordu. Glleler ancak zaten var olan delikleri delmekteydiler. Bir hercmerci topa tutmak neye yarar ki? Savan en dayanlmaz, en vahi grntlerine bile erbetli alaylar, dev yapl vahi bir hayvana benzeyen bu istihkma enikonu kaygl gzlerle bakmaktaydlar. Hemen bir buuk kilometre tede, Chte-au-d'Eau yaknndaki caddeye alan Temple Sokag'nn Dallemagne maazasnn vitriniyle -20meydana gelen kesinden cesaret edip de ban uzatabilenler, uzakta, kanaln tesindeki Belleville Yokuu'na ykselen sokakta, yokuun da tepesinde acayip bir duvar fark ediyorlard. Bu duvar, evlerin ikinci katlan hizasm-dayd, sa yakadaki evlerle sol yakadakileri birletiriyordu. Sanki sokak aniden kapanmak iin, en yksek duvarn kendiliinden ikiye katlamt. Duvarlar tatan rlmt. Bu soukluk etkisi uyandracak kadar dmdz ve dosdoru bir dikey duvard: Gnye ile dzeltilmi, alay ipiyle ekilmi ve duvarc e-klyle izilmiti adeta. Geri imentoyla rlmemiti; ama bu, baz eski Roma duvarlarnda da grld gibi, sert mimarisine ters dmyordu. Derinlii, yksekliine baklarak kolayca tahmin edilebilirdi. st taban, alt tabanna matematik bir kesinlikle paraleldi. Kuruni yzeyinde, yer yer siyah iplikleri andran mazgallar grlyordu. Bu mazgallar, eit aralklarla ayrlmlard. Sokak gz alabildiine sszd. Btn kap ve pencereler kapalyd. Ve en dipte, soka tam bir kmaz sokak haline getiren bu duvar ykseliyordu: Hareketsiz, sakin duvar... Orada hi kimse grnmyordu. Ve ortalk dipsiz bir sessizlie gmlyordu: Grlty bir yana brakalm, bir soluk bile ykselmiyordu. Adeta bir mezar. Ve parlak Haziran gnei, bu rktc eyi a bouyordu. Bu da, Temple Mahallesi barikatyd. Gelip de grnce, bu gizemli hayalet karsnda derin dnceye dalmamak imknszd; en ataklar, en gzn budaktan saknmazlar iin bile... yice ayarlanp dzene -21m konmu, derli toplu istiflenmi, hizaya sokulmu, uyumlu bir hali vard, ama ayn zamanda hazindi de. Fen ile gizem el ele, i ieydi burada. Barikat komutannn hem matematik bilgini hem de bir hayalet olduu daha ilk bakta fark edilmekteydi. nsanlar bu barikat grr grmez, kendiliklerinden fsltyla konumaya balyorlard. Arada bir bir Tanr kulu (er, subay ya da halk temsilcisi) bu ssz yolu katetmeyi gze alacak olursa, hemen kar yandan tiz bir slk ykseliyordu ve cesur yolcu, yaral ya da l olarak yere yuvarlanyordu. Ya da yolcu bir mucize sonucu kurtulduunda, slk sesiyle gelen merminin rastgele, kapal bir panjura, bir duvar alsna, talar arasndaki harca sapland grlyordu. Gelen, mermi yerine bazen de bir misket oluyordu; nk bari-kattakiler, demirdkme iki havagaz borusunun birer ucunu ktk ve kille tkamak suretiyle, iki kk top yapmay da baarmlard. Asla bo yere barut harcamyorlard: Hemen hemen her at tam isabet kaydediyordu. Duvar diplerinde ller, kaldrmlar zerinde kan birikintileri vard. Beyaz bir kelebein salma salma uutuunu anmsyorum: Yaz mevsimi hakkn aramaktan vazgememiti. Btn kap nleri yarallarla doluydu. Grnmeyen birileri size nian alyormu duygusuna kaplyor ve hemen, boydan boya btn caddenin hedef tutulduunu anhyordunuz. 'Hcum Birlii,' mahallenin giriindeki kemerli kanal kprsnn meydana getirdii balk srtnn arkasna toplanmt. Askerler -22lm saan bu kasvetli istihkm, bu rktc hareketsizlii ve bu aldatc ilgisizlii kaygyla seyrediyordu. Bazen biri, kasketinin kardan grnmemesine dikkat ederek, kemerin tepesine kadar yzkoyun srnyordu. Gzpek Albay Monteynard, barikata r-pererek, ama hayranlkla bakyordu. Yanndaki temsilciye: "Nasl da yapmlar!" dedi. "Ne bir eksik, ne bir fazla ta var. Tpk porselen gibi." Tam o srada bir kurun gsndeki nian paralam, kendisi de yere yklmt. "Korkaklar!" diyorlard. "Skyorsa meydana ksnlar hele! Biri grnsn bakalm! Ama nerede o cesaret! Bunlar hep byle saklanp duracak!" Sadece seksen kiinin koruduu, buna karlk tam on bin kiinin saldrd Temple Mahallesi barikat gn dayand. Saldrganlar drdnc gn Cezayir kentlerini ele geirmek iin yaptklarn yapt: Evleri delip

damlardan geldiler. Ve barikat alnd. O seksen 'korkaktan biri bile kamay dnmedi. Biraz sonra szn edeceimiz komutan Barthelemy dnda btn hepsi ld. Saint-Antoine barikat, gkgrltsyd; Temple barikat, sessizlik. Bu iki smak arasndaki fark, korkun ile uursuz arasndaki farkt. Birincisi, sanki bir canavar azyd; br ise, bir maske. O karanlk, gizemli ve muazzam Haziran ayaklanmasnn bir fke ile bir bilmeceden meydana geldiini kabul ettiimiz takdirde, -23birinci barikatn iinde ejderhann, ikincinin arkasnda ise sfenksin varln duyabiliriz. Bu iki kale, biri Cournet, br Barthelemy adnda iki adam tarafndan kurulmutu. Cournet Saint-Antoine; Barthelemy de Temple barikatn dikmiti. Ve her barikat, kendini kurmu olan yanstmaktayd. Cournet, uzun boylu bir adamd. Geni omuzlu, krmz yzlyd. Ezici yumruklan, cesur bir yrei, mert bir ruhu, saf ve dayanlmaz baklar vard. Korkusuzdu, glyd, fkeli ve heyecanlyd. nsanlarn en iteni ve savalarn en korkuncuydu. arpma, sava, dv, soluduu hava gibiydi; enlendirirdi onu. Deniz subayl yapmt. Enginlerden ve frtnalardan kp geldii davranlarndan ve sesinden anlalrd. Zaten savata da kasrgay srdryordu. Deha hari, Danton'dan bir eyler vard Cournet'de; tpk Danton'da da tanrsallk hari, Her-kl'den bir eyler olduu gibi... Barthelemy ise zayf, elimsiz, soluk benizli ve sessiz bir adamd. Kkken trajedilere layk bir ocuktu: Bir belediye avuu kendisini tokatlamt; gzetledi, pusu kurdu, bekledi, ldrd onu, on yedi yanda kree mahkm edildi. Oradan knca da bu barikat yapt. Sonradan, kaderin cilvesine bakn ki, ikisi de Londra'da srgn yaarken, Coumet'yi ldrd Barthelemy. Karlamalar uursuz bir dello oldu. Bir zaman sonra da Barthelemy, tutkularnn rol oynad o karanlk maceralardan birinin arkna kaplp Fransz -24adaletinin hafifletici nedenler bulduu, ngiliz adaletinin ise lmle cezalandrlmas gerektiini dnd felaketlere yol at iin idam edildi. Karanlk ve iler acs toplumsal yapnn sonucu olarak, bir yandan maddesel yokluk, te yandan ahlak dkl yznden, hi phesiz gl ve hatta belki de byk bir zekya sahip olan bu zavall yaratn Fransa'da krekle balayan serveni ngiltere'de, daraacnda son buluyordu. Barthelemy skya geldiinde yalnzca korsan bayra ekerdi. 2. Uurumda Konumaktan Baka Ne Yaplr syan ve bakaldrnn yeralt eitiminde on alt yl konumaktadr ve bu tecrbeleri Haziran 1848, Haziran 1832'den daha iyi anlamtr. Dolaysyla da Chanvrerie Soka-'ndaki barikat, az nce yle bir anlattmz dev barikatn yannda bir taslak, ancak bir embriyo saylabilirdi; ama yine de o dneme gre korkuntu. Enjolras'm denetimi altnda, nk Mari-us'n artk hibir eye bakt yoktu, isyanclar geceden iyiden iyiye yararlanmlard: Barikat sadece onarlmakla kalmam, ayn zamanda berkitilmiti; imdi yarm metre daha yksekti. Kaldrm talarnn arasna saplanm olan demir ubuklar, savrulmay bekleyen mzraklara benziyordu. Drt bir yandan tanp getirilen her trl moloz ve yknt artklar, dtaki kargaay bir kat daha artn-25yordu. Tabya, ieriden duvarla, dardan da alyla yeniden ustaca rlp yaplmt. Bir kale duvarna kar gibi yukarya kmay salayan ta merdiveni de yeniden kullanlr hale getirmilerdi. Barikat dzene sokmulard: Alttaki alak tavanl salonu boaltm, mutfa seyyar hastane haline getirmi, yarallarn pansumann tamamlam, yerlere ve masalarn zerine dklm olan barutu toplam, kurunu eritmi, mermi yapm, sarg bezlerini hazrlam, den silahlan datm, tabyann iini temizlemi, dkntleri kaldrm, lleri gtrmlerdi. lleri, hl ellerinde tuttuklar kk Montedour Soka'na ydlar. Buradaki kaldrm talan uzun sredir kpkrmzyd. ller arasnda taradan gelme drt de muhafz askeri vard. Enjolras, bunlarn niformalan-n bir kenara kaldrtt. ki saat uyumalann tlemiti Enjolras. Onun d, emir demekti. Ama ancak drt kii yararland bu emirden. Feuilly, bu iki saati meyhanenin karsndaki duvara u szleri kazmakla geirdi. YAASIN TM HALKLAR! Sva zerine kazlm olan bu szck 1848'de hl oradayd ve okunmaktayd. Kadnlardan , bu gece molasndan yararlanp bsbtn ortadan kaybolmutu. Bu da isyanclarn daha rahat soluk almalann salad. Kadnlar, komu evlerden birine snma olana bulmutu. -26Yarallann birou dvebilirdi, dvmek istiyorlard da. Seyyar hastane haline getirilen mutfakta, ilte ve saman demetlerinden yaplm bir sedyenin zerinde, ikisi muhafz askeri olmak zere be ar yaral vard. lkin muhafz askerlerini tedavi ettiler. Artk siyah rts altndaki Mabeuf le diree bal Javert'den baka hi kimse kalmamt alt salonda.

Enjolras: "Buras ller salonu," dedi. Mum yla aydnlanan bu lo salonun en dibine, direin arkasna yatay olarak yerletirilen masann zerinde yatan Mabeuf n cesediyle, ayakta duran Javert, belli belirsiz byk bir ha ekli oluturuyordu. Geri yolcu arabasnn oku yaylm atei altnda knlmt ama yine de bir bayrak tayabilecek kadar salam grnyordu. Ve Enjolras, dediini daima yerine getiren gerek bir bakan yapsna sahipti: Hemen, ldrlen ihtiyarn delik deik kanl ceketini gndere balad. Bundan byle herhangi bir ey yemek sz konusu deildi: Ne ekmek vard, ne et. Barikattaki elli kii, orada bulunduklan on alt saat iinde, meyhanenin zaten yetersiz yiyeceklerini son krntlara kadar silip sprmlerdi. Saldnya dayanan her barikat gibi buras da, belirli bir anda ve kanlmaz bir ekilde, tamtakr kuru bakr hale girivermiti: Ala katlanmak gerekiyordu. Saint-Merry barikatnda o kahramanlara layk 6 Haziran gnnn ilk saatlerindeydi-27ler. syanclar Jeanne'n evresini kuatm, ekmek istiyorlard. Ve Jeanne, "yiyecek" diye baran btn o savalara: "Niin?" diyordu. "Saat . Ve drtte hepimiz lm olacaz!" Enjolras, artk herhangi bir ey yemek sz konusu olmadndan, ikiyi de yasaklad. arab kaldrd, alkol karneye balad. Mahzende, azlar zenle kapatlp mhrlenmi on be kadar ie bulmulard. Enjolras'la Combeferre, bunlar incelediler. Combeferre, mahzenden yukar dndnde: "Bunlar, ie bakkallktan balayan Huc-heloup Baba'nn eski sermayesinden arta kalanlar olsa gerek!" dedi. Bossuet: "Halis arap bunlar," diye aklad dncesini. "Bereket versin ki Grantaier uyuyor! O imdi ayakta olsayd, biz bu ieleri kurtarmakta bir hayli glk ekerdik!" Enjolras, eitli itiraz mrltlarna kulak asmayarak, vetosunu ieler iin kulland. Ve onlar, hi kimsenin dokunmamasn salamak zere bir tr kutsallatrmak amacyla, Mabeuf Baba'nn yatt masann altna koydurdu. Sabahn saat ikisine doru saym yaptlar: Hl otuz kiiydiler. Tanyeri yava yava aarmaya balamt. Yeniden ta kafesine yerletirilmi olan mealeyi henz sndrmlerdi. Barikatn ii, yani sokaktan alnan o avlu gibi yer, kapkaranlkt. evrede ykselen alacakaranln insana dehet veren bulankl ortasnda, kazaya uram bir geminin -28gvertesini andryordu. Srekli hareket halindeki savalar, birer karalt gibi kmldyorlard imdi. Bu korkun glge yuvasnn zerinde sessiz evlerin katlan mosmor belirmekteydi. Daha da yukarlarda bacalar aan-yordu. Gkyzn yer yer beyaza, yer yer maviye alan, i ac bir renk kaplamt. Kular mutlu cvltlarla uuuyorlard. Barikatn dip tarafn oluturan yksek ev douya doru dnk olduundan, damnda pembe bir parlt belirmiti. Sabah meltemi, nc katn kk penceresindeki l adamn kr salarn okamaktayd. Courfeyrac, Feuilly'ye: "Mealeyi sndrdkleri ok iyi oldu," d-"^ yordu. "Rzgrda yle rpnp duruu canm skyordu." Korkar gibi bir hali vard. Mealelerin korkaklann bilgeliine benzer, titredii iin iyi aydnlatamaz. Gndoumu, kular gibi onlann zihinlerini de uyandrmt. Herkes konumaktayd. Joly, saakta dolaan bir kedi grmt, bunun felsefesini yapyordu: "Kedi nedir?" diye sordu bararak. "Bir dzelticidir. Tann fareyi yaratnca, Tuh, bir yanllk yaptk!' demi ve sonra kediyi yaratm. Farenin dzeltiliidir kedi. Fareyle kedi, yaratln yeniden gzden geirilmi ve dzeltilmi eklidir." Combeferre, evresini alm olan rencilerle iilere, llerden, Jean Prouvaire'den, Bahorel'den, Mabeuften, hatta Le Cabuc'ten ve Enjolras'n amansz kaderinden sz ediyordu. yle diyordu: -29"Harmodius ve Aristogiton, Brutus, Che-reas, Stephanus, Cromwell, Charlotte Cor-day, Sand, btn bunlar, ba sapladktan sonra, bir an iin de olsa, kedere kapldlar. nsan yrei ylesine heyecana hazrdr ve insan hayat ylesine bir bilmecedir ki, siyasal bir cinayette bile, kurtarc bir cinayette bile, byle bir cinayet varsa tabii, bir insan vurmu olmann yol at vicdan azab, insanla hizmet etmi olmann sevincini bastrr." Ve bylece, laf laf aa aa, sz Jean Pro-uvari'in dizelerine gelip dayand. Combeferre, oradan da Vergilius'un yapt Georgiques'in evirilerine sz getirdi. Raux ile Cour-nand'n, Cournand ile Delille'i karlatrdktan sonra Malflltre'in evirdii baz paralar ve bu arada zellikle de Sezar'n lmndeki mucizeli yanlan anlatan para zerinde durdu. Sezar'n ad geer gemez de, konuma Brutus'a dnd: "Sezar'n ldrlmesinde alacak bir yan yok," diyordu Combeferre. "Ciceron, ona kar amanszca davranyordu. Ve haklyd. Bu iddet asla bir knama, bir yerme, bir aalama deildir aslnda. Ama Zoile ve

Ciceron farkldr. Zoile Homeros'a, Maevius Virgili-us'a, Vise Moliere'e, Pope Shakespeare'e, Fre-non Voltaire'e hakaret ederken, eski bir kskanlk ve kin yasas gereklemi oluyordu; dehalar svgy eker, byk adamlar az ya da ok hakarete uramlardr her zaman. Ciceron, Brutus'un adaleti klla yerine getirdii yerde, fikirle savunmasn yapar adaletin. Ben kendi payma u birinci adaletin, yani k-30lcn aleyhindeyim. Ama Eskia bunu kabul ediyordu. Sezar, Rubincon'u amakla, halktan gelen nian ve rtbeleri kendisinden geliyormu gibi datmakla, Senato yeleri toplantya girerken ayaa kalkmamakla neredeyse bir zorba gibi davranm oluyordu. Byk adamd, yazk! Ya da, ne iyi!.. nk ibret, en iyi derstir!" Bossuet, bir ta ynnn zerine kmt. Tepeden bakyordu konuanlara. Sonra birden bard: "Ey Cydathencum, ey Myrrhinus, ey Pro-balinthe, ey Aeaintide'nin gzelleri!.. Ah, Ho-meros'un dizelerini bir Lauriumlu ya da Edapteonlu Eski Yunanl gibi okumak kudretini bana kim bahedecek?.." 3. Ik ve Karanlk Enjolras kefe kmt. Kk Mondetour Soka'nda, evlerin duvarlarna snarak sessizce yrd. Hemen belirtelim ki, isyanclar umut iindeydi. Gece saldrsn pskrtmeleri, afak skerken balayacak saldry neredeyse kmsemelerine yol amaktayd. Davalarna inandklar kadar, kazanacaklarna da inanmaktaydlar. Kald ki kendilerine mutlaka bir yardm da gelecekti. Hesaplarn ona gre yapyorlard. Fransz savasnn gcnn kayna olan o khince sezgi gcyle, balayacak olan gn, evreye blmekteydiler: Saat altda, 'oktan davaya kazanlm' bir alay, onlarn safna geecekti aka; -31le vakti tm Paris ayaklanm olacakt; gne batarken de devrim tamamlanm olacakt. Saint-Merry'nin dnden beri bir dakika bile susmayan alarm an yine iitilmekteydi: Bu, byk barikatn, Jeanne'n barikatnn hl aslanlar gibi dayandn gsteriyordu. Enjolras yeniden grnd. D karanlktaki tasal kartal gezisinden dnyordu. Bir an, kollarm kavuturup arkadalarnn umut dolu konumalarn dinledi. Sonra, artk iyice belirginleen sabah aydnlnda dipdiri ve canl bir sesle konumaya balad: "Savaa btn Paris ordusu katlyor. Bu ordunun te biri, sizin iinde bulunduunuz barikata yklenmekte. Ayrca muhafz askerleri de var. Bu arada, beinci taburun kasketleriyle altnc alayn bayraklarn rahata seebildim. Bir saate kadar stmze saldracaklar. Halka gelince: Dn kaynayan halk, bu sabah kmldamyor bile. Beklenecek ya da umulacak en ufak bir ey yok. Yardma gelecek bir alay olmad gibi, ayaklanacak bir mahalle de yok. Sizi yzst braktlar." Sava kmelerinin zerine ken bu szler, bir saanan ilk damlalarnn bir an srs zerindeki etkisini yaratmt: Hepsi durdular. lmn kanat rpnlarnn bile duyulabilecei, anlatlmaz bir sessizlik oldu. Bu an ok ksa srd. Sonra kmelerin dibinden, karanlktan gelen bir ses birdenbire ykseldi: "yle olsun! Barikat alt metreye ykseltelim. Ve hepimiz burada kalalm. Yurttalar, -32bunu lerek protesto edelim! Halk, cumhuriyetileri yzst braksa bile, cumhuriyetilerin halk yzst brakmayacaklarm ispatlayalm!" Bu szler, herkesin zihnini bireysel kayglarn ar bulutundan kurtarmt. Heyecanl bir alk koptu. Bu konumay yapm olan adamn ad hibir zaman renilemeyecekti: Herhangi bir iiydi belki; belki de bir yabancyd; sradan biri, ya da kahraman bir yolcuydu. Belirli anlarda son sz yce bir ekilde syleyen, daima insana zg bunalmlara ve toplumsal doulara katlp, bir imein aydnlnda bir dakika iin ahlk ve Tann'y temsil ettikten sonra karanlklar arasnda kaybolan, o soylu ve kutsal adszlardan biriydi ite! Bu sarslmaz karar, 6 Haziran 1832'nin havasn yle doldurmutu ki, isyanclar hemen hemen ayn saatte Saint-Merry barikatnda da, mahkeme tutanaklarna geen u tarihsel l ykseltiyorlard: "Bize yardma ister gelsinler, ister gelmesinler, ne kar! Burada, en sonuncumuza kadar kendimizi lme atalm!" Grld gibi, mekn ve madde bakmndan birbirinden farkl olan bu iki barikat, ayn ruh yceliini blmekteydi. 4. Be Eksik, Bir Fazla lerek protesto etme kararn alan o adsz sava konuup da ruhlar birletiren tat ortaya koyduktan sonra, tm gslerden -33anlalmaz ekilde mutlu, korkun ve ackl, zafer ykl bir haykr ykselmiti: "Yaasn lm! Hepimiz buradayz!" "Niin hepimiz?" diye sordu Enjolras. Ayn haykr ykseldi: "Hepimiz! Hepimiz!" Enjolras:

"Yer iyi, barikat salam," dedi, "otuz kii yeter. Neden krk kiiyi feda edelim?" Buna hep bir azdan: "nk buradan hibirimiz gitmek istemiyoruz!" diye cevap verdiler. Enjolras: "Yurttalar!" diye bard. Sesinde fkeli bir titreme de vard. Ayn sesle devam etti: "Cumhuriyet insandan yana savurganca harcamalar yapacak kadar zengin deildir. Kibir demek, israf demektir. Bazlar iin buradan gitmek bir grevse, bu grev de, herhangi bir baka grev gibi yerine getirilmelidir." Enjolras ilkelere bal bir adamd. Bundan dolay da dindalan zerinde mutlak bir hkimiyeti vard. Ve mutlak hkimiyete ramen o anda mrldanmalar oldu. Gelgeldim, Enjolras, tepeden trnaa bir komutan olarak yaratlmt. Memnun kalnmadn grnce ayak diredi ve azametli bir tavrla sordu: "Otuz kii kalmaktan korkanlar kimler?" Mrldanmalar artt. Sava gruplarnn birinden gelen bir ses: "Buradan gidin demek kolay," dedi, "barikat her yandan kuatlm durumda!" -34Enjolras'n buna cevab hazrd: "Hal tarafnda deil. Montedour Soka-'nda kimse yok. Precheurs Soka'ndan geilerek, Innocents ars'na ulalabilir." Bir baka ses: "nsan orada da yakay ele verir," dedi. "Bir alayn ya da bir ileri karakolun kucana dersin. Srtnda ii ceketi, banda kasketle geerken grp durdururlar seni, nereden geliyorsun bakalm, diye sorarlar. Sakn barikatlardan olmayasn, sonra da ellerine bakarlar, barut kokuyorsun derler ve kuruna dizerler." Enjolras buna hi karlk vermedi. Com-beferre'in omzuna dokundu sadece. kisi alt salona indiler, ok gemeden yukarya dndklerinde. Enjolras, ileri doru uzatt ellerinde, daha nce bir kenara ayrtm olduu o drt niformay tutuyordu. Combeferre de palaskalar, kaylar ve tyl asker kasketlerini kucanda tayarak arkasndan gelmekteydi. Enjolras: "Bu niformayla insan askerlerin arasna karp kolayca kaabilir!" dedi. "te drt niforma." Byle diyerek, niformalar talan sklm sokaa att. Savalarda yine hibir kmldama grlmedi. Bunun zerine Combeferre konumaya balad: "Hadi bakalm, biraz acma duygulannz harekete geirin! Hem burada sz konusu olan nedir, bilmiyor musunuz? Kadnlarla -35ocuklardr. Bunu iyi belleyin: Bu dnyada kadnlar var m, yok mu? ocuklar var m, yok mu? Ayaklaryla beik sallayarak bir yn yavru byten analar var m, yok mu bu dnyada, syleyin! ocuunu emziren bir kadnn gsn hi grmemi olan var mdr aramzda, varsa parman kaldrsn! Siz kendinizi ldrtmek istiyorsanz, tamam. imdi size seslenen ben de onu istemekteyim. Ama ben, evremde kollan iki yana den, aresiz kadn hayaletleri grmek istemiyorum... "ln, tamam; ama ldrmeyin. Birazdan burada gerekleecek olana benzer trden intiharlar, yce giriimlerdir. Ama intihar olaynn kendisi dardr, geniletmeye ve yaygnlatrmaya gelmez. Hele yaknlarnz da iine ald zaman, intiharn ad cinayet olur. Kk sarn kafalar ve aarm salar dnn. Dinleyin beni. Biraz nce Enjolras bana anlatt, Le Cygne Soka'ndaki binalardan birinin beinci katndaki bir pencerede, mum nda bir ihtiyar kadn ba grm; btn geceyi beklemekle geirmi olan o kadn belki de aranzdan birinin anasdr. te ben de diyorum ki, iimizdeki o kimse hemen gitsin. Gitsin ve anasna: 'Anacm, ite ben geldim!' desin. Ve ii rahat etsin: Bilsin ki burada kalanlar gerekeni kusursuz biimde yapacaklardr. nsan emeiyle yaknlarn destekliyorsa, kendini feda etme hakkna sahip olamaz. Ve hele kz ocuu olanlar! Ve hele kz kardei olanlar! Dnebiliyor musunuz? Siz kendinizi ldrteceksiniz, lp gideceksiniz, -36iyi, pekl. Peki yann ne olacak? Yiyecek ekmek bulamayan gen kzlar; korkun bir durumdur o! Erkek dilenir, kadn kendini satar. O arklar syleyen, akyan, canl birer parfm gibi evlerimizi ssleyen, gurur veren o tapnlas zarif yaratklar, bakirelikleriyle meleklerin varln ispatlayan o esiz varlklar, o Jeannette'ler, Lise'ler, Mimi'ler... Dnn bir kere!.. Yann hepsi a kalacak! Daha ne sylememi istiyorsunuz? Bu dnyada bir insan eti pazan da var ve sizler, onlann o pazara girmelerini l ellerinizle engelleyemezsiniz! Soka dnn, gelen geen erkeklerle tklm tklm dolu kaldnmlan getirin gzlerinizin nne ve orada yan plak bir halde a-murlann iinde bekleen kadmlan hayal edin. Dnn ki onlar da bir vakitler tertemiz varlklard... Sefalet, fuhu, ahlak zabtas, hapishane: te o Mays iekleri gibi taptaze ve pnl pnl kz kardeleriniz ve ocuklarnzn decekleri yerler! Siz kendinizi l-drttnz, yle ya! yle ya,

burada deilsiniz artk! Halk, kralln boyunduruundan kurtarmak istediniz; kzlarnz polise teslim ediyorsunuz! Dostlanm, beni dikkatle dinleyin: Kadnlar, o talihsiz kadnlanmz dnmek pek det olmamtr. Onlann erkek eitiminden gememi oluu bizlerce bir gven kaynadr. Okuyup yazmalan engellenir, dnmeleri engellenir, politikayla uramalan engellenir; ama ayn kadmlann bu akam morga gidip sizin llerinizi tehis etmelerini engelleyebilir misiniz? Evet, arkadalanm! inizde aile sahibi olanlann bize yardm edip -37buradan gitmeleri ve bizi bu ii tek bamza grmeye brakmalar gerekli. Biliyorum, gitmek cesaret ister; gitmek zordur. Ama zor olduu oranda da ereflidir, inann! Sonra bir de bu iin yarn var; gitmediiniz takdirde siz o yarn gremeyeceksiniz, ama dnn ki aileleriniz grecek. Hem de ne aclarla! imdi gzlerinizin nne bir ocuk getirin. Salkl, gzel, cici, elma yanakl, glen, oynayan bir ocuk: O ocuk kaderine terk edildii zaman ne hale geliyor bilir misiniz? Ben biliyorum, yle terk edilmi bir ocuk grdm. Babas lmt, komular yanlarna almlard, ama onlarn da kendi yiyecekleri yoktu. ocuk at, mevsim karakt. Hi alamyordu ocuk. Durmadan sobann yanna gidiyordu, oysa soba yanmamaktayd; ama boru, hep bildiiniz gibi, killi toprakla svanmt. ocuk, ite o topraktan kck parmaklaryla paralar koparp yiyordu. Bouk hrltlar karmaktayd soluk yerine, yz bembeyazd, bacaklar tutmuyordu, karn davul gibi iti. Hibir ey sylemiyordu. Konuuyorlard, hi cevap vermiyordu. Ve sonunda ld. Nbeti doktor olduum Necker Hastanesi'ne getirdiler, orada gzlerimin nnde ld. Midesini atklarnda amur gibi bir topak kardlar. imdi aranzda baba olanlar, bir an o ocuun kendi ocuu olduunu hayal etsin! Ve yreklerinin sesini dinlesinler. statistikler, terk edilmi ocuklarda lm orannn yzde elli be olduunu ortaya koymakta... "Bir daha sylyorum: Burada sz konusu olan, kadnlar, analar, gen kzlar ve o-38cuklardr. Size, sizden sz eden yok! Tek tek sizin ne olduunuzu gayet iyi biliyoruz. Nasl kahramanlar olduunuzu daha dn renmi deiliz! Yceler ycesi amacmz uruna lmenin zafer sevincini ruhlarnzda tadnz bilmeyen yok! Yine hepimiz biliyoruz ki, hepiniz de hakl olarak, yararl bir ekilde lmenin mutluluunu tatmak istiyorsunuz: Zaferdeki paynza smsk ve hakl olarak balsnz! Bunu da biliyoruz. Ama bu dnyada siz yalnz deilsiniz, dnmeniz gereken bakalar var. Ve bilmeniz gereken bir de gerek var: Size bencillik yaramaz!" Kaygl bir tavrla balarm nlerine emilerdi. Bu doruk anlarnda insan yreinin akl almaz elikileri vardr. Yukardaki szleri syleyen Combeferre ksz deildi. yleyken bakalarnn analarn hatrlamakta, ama kendi anasn unutmaktayd! Ve kendini ldrtecekti. Yani o da 'bencil'di... Marius at, atei vard. Birbiri ard sra btn umutlara veda etmi; batlarn en dipsizine, kadere dalmt. Sonunun yaklatn seziyordu ve bu, ona derin bir heyecan veriyordu. Gnll olarak kabul edilen lm saatini nceleyen hayal lemine benzer aknln iine gmlp gitmiti. Kederin ve mutsuzluun da sonsuz bir zevki vardr. Marius, ite o noktaya gelmiti. Btn her eye, sanki kendisi onlarn dn-daym gibi bakyordu. Gzlerinin nnde akp geen olaylar, ona pek uzaklarda olup biten eylermi gibi geliyordu. Btn kavn-39yordu, ama ayrntlar alglamyordu. Bir parlt arkasndan gryordu gidip gelenleri. Ve sesleri bir uurumun dibinden ykseliyor-mu gibi iitmekteydi. te bu duygulanma iinde bir tek tasas, artk gerekletirmek istedii bir tek dncesi vard: lmek! Ve bu dnceden asla ayrlmak istemiyordu. Yalnz, bu derin uyurgezerlik iinde kendisini lme atarken, aniden kavrad ki, bakalarn kurtarmak hi de yasak deildir: "Enjolras'la Combeferre'in haklan var," dedi. "Durup dururken fedakrlk etmek olmaz! Ben de onlara katlyorum. stelik elimizi abuk tutmamz gerek." Combeferre kesin konutu: "Aranzda ailesi, anas, kz kardei, kars, ocuklar olanlar saflardan ksn!" Yine kimse kmldamad. Marius haykrd: "Evli erkekler, aile direi olanlar, saflardan dar!" Marius'n sz geerdi. Enjolras, barikatn komutanyd, ama Marius kurtarcyd. "Emrediyorum!" diye bard Enjolras. "Sizden rica ediyorum," dedi Marius. Ancak o zamandr ki, Combeferre'in szleriyle heyecanlanan, Enjolras'm emriyle sarslan, Marius'n ricasyla da duygulanan bu kahraman savalar birbirlerini uyarmaya baladlar. Nitekim bir delikanl, olgun bir adama: "Evet, doru," diyordu. "Sen aile babas-sn, git buradan." -40-

Adamsa: "Asl senin gitmen gerekli," diye ona karlk veriyordu; "Avucuna bakan iki kz kardein var senin de!" Bylece inanlmaz bir ekime patlak veriyordu: nsanlar, kendilerini mezarn kapsndan kovdurmamak iin, iitilmedik bir aba yansna giriiyorlard. "abuk olalm," dedi Courfeyrac, "neredeyse i iten gemi olacak!" Enjolras sorunu zmeyi nerdi: "Yurttalar! Burada cumhuriyet var, dolaysyla da genel oylama her eyin stndedir. Gitmesi gerekenleri dorudan doruya siz kendiniz sein!" Bu neri kabul edildi. Birka dakika sonra da oybirliiyle seilen be sava saflardan ayndlar. "Ama bunlar be kii!" diye bard Marius, "oysa ortada topu topu drt niforma var." Be savadan biri hemen atld: "Bu durumda elbette birimizin kalmas gerekiyor!" Ve lm kuyruuna girme yans yeniden balad: "Seni seven bir ein var, onu brakamazsn!" "Ama senin de yal bir anan var!" "Peki ya senin kardein ne olacak?" "Sen de be ocuk babassm, unutma!" "Sen daha on yedi yandasn. Yaamak en doal hakkn, git buradan!" Bu byk devrim barikatlan, kahramandlklann el ele verdii yerdi. En inanlmaz eyler bile annda olaanlk kazanyordu burada. "abuk olun!" diye tekrarlad Courfeyrac. Grup Marius'e bard: "Kalmas gerekeni siz sein!" Artk hi heyecan duymadn sanan Ma-rius, lme gidecek bir adam seeceini dnnce sarsld ve sapsar kesildi. Kendisine glmseyen be adama doru ilerledi. Her birinin gzlerinde hep o yce zveri alevi parlamaktayd. Marius ne yapacan bilemiyordu. Bir onlara, bir de yerdeki drt niformaya bakyordu. Ve tam o srada hi beklenmedik bir ey oldu: Bir beinci niforma, gkten der gibi, br niformalarn stne dt: Beinci adam kurtulmutu! Marius, ban kaldrd, M. Fauchelevent' tand. Jean Valjean barikattan ieri girmiti. Nasl geldii belli deildi. Mondetour Soka-'ndan geerek ilerlemiti. zerindeki muhafz niformas sayesinde sokaktan kolayca gemiti. syanclarn Mondetour Soka'na yerletirdikleri nbeti, tek bana gelen bir muhafz askeri iin alarm vermeyi gereksiz bulmu olmalyd. Jean Valjean'm istihkma girdiini de hi kimse fark etmemiti: Btn gzler, be lm aday ile yerdeki drt niformaya dikiliydi. Dolaysyla da, Jean Valjean, her eyi grp iitmiti ve sessizce elbisesini karp br niformalarn zerine atmt. Heyecan iindeydi. -42"Kim bu adam?" diye sordu Bossuet. Combeferre, "Bu, bakalarn kurtaran adamdr," dedi. "Ben tanyorum," diye tamamlad Marius, alak sesle. Marius'n ona kefil olduunu duyunca ilerine su serpilmiti. Enjolras, Jean Valjean'a dnerek: "Hogeldin yurtta," dedi. Ve ekledi: "leceimizi biliyorsunuz deil mi?" Jean Valjean, ona cevap verme gereini duymakszn, kurtard savann niformay giymesine yardm etti. 5. Barikatn stnden Grlen Ufuk Bu ldrc saatte ve bu amansz yerde, sonu olarak herkesin durumu Enjolras'm yce hznnde dile geliyordu. Enjolras, kiiliinde devrimin snrsz gcn temsil ediyordu, ama kendisi tam bir btnlk oluturmuyordu; mutlan olabilecei kadar kompleydi o. Saint-Just'a ok fazla yapmt, ama Anacharsis Cloots'a* yeterince bal deildi; bununla birlikte ABC Dostlar Dernei iinde, Combeferre'in dncelerinin olduka etkisinde kalmt. Bir sreden beri yava yava dogmann dar biiminden kurtuluyor, ilerlemenin geniliklerine * Prusya kkenli siyaseti; 1789 Jakobenler Kulb'nn ateli devrimcilerinden. Hristiyanlktan anlma eyleminin en byk savunucusuydu. Roberspierre tarafndan 1794'te giyotine yolland. -43doru yryordu. Bylece, byk Fransz cumhuriyetinin bir insanlk cumhuriyeti ekline gelmesini, belirleyici ve olaanst bir gelime olarak kabul etmeye balamt. Hemen bavurulmas gereken areler konusunda bir iddet durumu sz konusu olduunda nlemlerin de iddetli olmas gerektiini dnyordu; doksan szcnn zetledii o destans, o korkun ekole bal kalmt. Enjolras, bir dirsei karabinasnn namlusunun zerinde, ta merdivende ayakta durmaktayd. Dnyor, esintide kalm gibi rperiyordu. lmn bulunduu yerler insana byle etki yapar. Derin bir ie bakla dopdolu olan gzlerinden, boulmu atee benzer eyler akyordu. Birdenbire ban kaldrd, yldzlardan yaplm zafer

arabasna binmi melein salarn andran san salar arkaya savruldu, rkm bir aslann parlak, ayla eklindeki yelesine benzedi. Ve: "Yurttalar!" diye haykrd. "Gznzn nne gelecei getirebiliyor musunuz? Kentlerin a boulmu sokaklar, kaplarn eikleri zerinde yemyeil dallar, karde uluslar, adil insanlar, ocuklara hayr dualar eden yallar, bugn seven gemi zaman, tam bir zgrlk iinde dnrler, tam eitlie kavumu inanllar, Tanr dini uruna: Tanr ile kul arasnda arac yok, tek mihrap var; insan vicdan; artk kin yok; iyerinde de, okulda da kardelik; ceza da, dllendirme de aka belli; her eyde aklk; herkese i, herkese hak; herkese bar; huzur; kan dkmek yok, sava yok, analar mutlu! Maddeye -44boyun edirmek sadece bir balangtr, birinci adm budur, ikinci adm, ideali gerekletirmektir. lerlemenin imdiye kadar gerekletirdii eyleri dnn! Bir vakitler ilk insan rklar, sulan pskrterek yzen deniz canavarn, ate kusarak ilerleyen ejderhay ve gklerde dehet saarak uan kartal bal kaplan dehetle izlerlerdi. Btn bu iren yaratklar hep insann stndeydiler, insandan stndler. Ama insanolu tuzaklann birer birer kurdu ve canavarlar avlad: Zeknn tuzaklanyd bunlar, deniz canavan bize boyun edi, buharl gemi oldu; ejderha bugn lokomotif; kartal bal kaplana da boyun edirmek zereyiz, edirdik bile saylr: Gzlerinizin nne balonu getirin! Prometheus'a layk bu yapt tamamlanp da insanolu eski canavan iradesinin arabasna kesin olarak kounca, suyun, atein ve havann mutlak efendisi durumuna gelecektir: Eski tann-lar onun iin ne idiyse, insan da canl yara-tklann kendi dnda kalanlannm hepsi iin o olacaktr ite! Cesaret ve ilerleme! Nereye gidiyoruz yurttalar? Hkmet haline gelen bilime, tek kamu gc haline gelen eyann gcne, yaptnmn ve yldncln kendi iinde tayan doa yasasna, gn douu yerine geen gerein douuna gidiyoruz. Halklann birliine, insann btnlne gidiyoruz: Hurafelerin ve asalaklann olmad dzene gidiyoruz! Gerein dorularca ynetilmesi: te ama! Uygarlk, oturumlanm ilkin Avrupa'nn doruunda yapacak, sonra da ktalann merkezinde kurulacak olan byk -45bir akl parlamentosunda. Bu daha nce de grld: Eski Yunan halk meclisleri ylda iki kez toplanrlard; Tanrlar diyar Delf'de ve kahramanlar diyar Termopili'de. On dokuzuncu yzyln doum sancsn ektii ilerleme, ite budur. Eski Yunan'n baladn tamamlamak imdi Fransa'ya dyor. Sen Fe-uilly, yiit emeki, halk adam, halklarn adam, dinle beni. Sana tapnsam yeridir! Sen, gelecek alan apak gryorsun, evet, haklsn. Senin ne baban vard Feuilly ne de anan: Ana olarak insanl setin kendine, baba olarak da hakk ve adaleti. Ve burada leceksin, yani burada zafere ulaacaksn. Yurttalar! Bugn bizim burada yapacamz, bozguna da urasak, zafere de ulasak, bir devrimdir. Yangnlar nasl btn kenti aydnlatrsa, devrimler de btn insan soyunu aydnlatr. Ve size biraz nce hangi tarz bir devrim yapacamz da syledim: Dorunun devrimim yapacaz! Siyasal adan bir tek ilke vardr: nsann kendi zerindeki egemenlii. Bu egemenliin ad da zgrlktr. te bu egemenliklerin ikisinin ya da birkann bir araya gelip birletii yerde devlet balar. Ama bu bir araya gelite hi kimsenin hibir hakkndan vazgemesi sz konusu olamaz. Her egemenlik, kamu hukukunu oluturmak zere, kendi varlnn bir parasn kendi iradesiyle kamuya aktarr. Ve bu paradan herkese eit pay der. te bu, birbirimize hakkmzdan eit lde taviz vermenin sonucundaki zdeliin ad da eitliktir. Kamu hukuku demek, tek tek bireylerin hakknn -46btn herkes tarafndan korunmas demektir. Btn herkesi ieren bu korumann ad da kardeliktir. Toplum, btn bu egemenliklerin kesime noktasdr. Bu kesime noktas bir dmdr; nk bir birleme yeridir. Toplumsal ilikilerin ba da buradan kar. Bazlar buna 'toplum szlemesi' de der; bu toplumsal ba ile ayn anlama gelir; nk szleme demek, birbirine balanma demektir. Eitlik konusunda anlamamz gerekiyor; nk zgrlk doruksa, eitlik temeldir. Yurttalar! Eitlik, btn bitkilerin ayn dzeyde olmas anlamna da gelmez; byk ot demetleriyle kk boy aalardan oluan bir toplum anlamna da gelmez; eitlik, birbirini boazlayan bir kskanlklar ortam da deildir. Eitlik, siyasal adan, btn oylarn ayn arl tamas; dinsel adan, btn vicdanlarn ayn hakka sahip olmas; toplumsal adan da btn yeteneklere ayn gelime frsatnn tannmas demektir. Eitlii salamann bir vastas vardr: Parasz ve zorunlu eitim. Okuma yazma renme hakk: e buradan balamak gerekiyor. lkokul herkes iin zorunlu olacak, yksekokul, isteyen btn herkese sunulacaktr. te yasa budur! Eit toplumun kayna, eitimde frsat eitliidir. Eitim, evet! Ik! Her ey ktan gelir ve her ey a dner! Yurttalar! XIX. yzyl ycedir, XX. yzyl mutlu olacaktr. O zaman eski tarihe benzeyen hibir ey kalmayacak. Bugn olduu gibi, artk korkulacak bir fetih, bir istila, bir zorla alma, uluslar arasnda silahl yarma, krallarn evlilii nedeniyle uy-47garla ara verme, babadan oula geen ti-ranlklarda doumlar, kongrelerde blnen uluslar, hanedanlklarn kmesiyle meydana gelen paralanmalar, blnmeler, sonsuzluun kprs zerinde karlaan iki kei gibi kar karya gelen iki dinin sava kalmayacak. Artk ktlktan, smrlmekten, yoksulluk sonucu fuhutan, isizlik sonucu sefaletten, daraacndan, hanerden, savatan, olaylar ormannda keyfi ekyalklardan korkulmayacak. 'Hibir olay olmayacak,' bile denebilir. nsanlar mutlu

olacak. Dnyann kendi yasalarna uymas gibi, insanlk da yasalarna uyacak; ruh ile yldz arasnda yeniden uyum kurulacak. Yldzn, k evresinde dnmesi gibi, ruh da gerein evresinde dnecek. Dostlar, iinde bulunduumuz bu saat karanlk bir andr; ama gelecei yaratmann korkun bedeli de byledir. Devrim, bir giri kapsdr. Ah! nsanlk kurtulacak, ykselecek, teselli bulacak! Biz bunu insanla bu barikatn zerinden beyan ediyoruz. Ak l, zverinin doruunda ykselmeyip de nerede ykselecek! Ey kardelerim! te buras dncelerle ac ekenlerin birleme yeridir; bu barikat ne tala, ne kirile, ne demirle yapld; iki yndan yapld: Bir dnce yn, bir de ac yn. Sefalet burada idealle karlar. Burada gndz geceyi kucaklar. Seninle birlikte leceim, sen de benimle birlikte yeniden doacaksn der. Btn byk zntlerin kucaklamasndan inan fkrr! Aclar buraya can ekimenin strabn getirirler, dnceler de lmszlkleri-48ni. Bu can ekimeyle lmszlk birleecek ve bizim lmmz oluturacaktr. Kardeler, burada her len, gelecein lts iinde lr; bizler, afan aydnlatt bir mezarn iine giriyoruz." Enjolras sustu: Sanki konumasn kendi kendine srdryormu gibi, dudaklar sessizce kmldyordu; bundan dolay evredekiler onu duyabilmek iin dikkat kesilmilerdi. Alklayan olmad; ama uzun sre fsldat-lar. Szler birer esinti olduundan, zeklarn hrts, yapraklarn hrtsna benzer. 6. Marius Bitap Dm, Javert Hl Veciz Konuuyor Marius'n dndklerini anlatalm: inde bulunduu ruhsal durumu anmsayn. Biraz nce de belirttiimiz gibi, onun iin artk her ey grntyd. Kavray bulankt. Bunda srar edelim: Can ekienlerin zerine alm olan geni, gizemli, bulank kanatlarn glgesi altndayd. Kendini mezara girmi gibi hissediyordu; canllarn yzn, artk sadece bir lnn gzleriyle gryordu. M. Fauchelevent oraya nasl gelmiti? Neden gelmiti? Ne yapmaya gelmiti? Marius bu sorulann hibirinin zerinde durmad. Zaten zntlerimizin, kendimizle birlikte bakasn da iine almas gibi bir zellii olduundan, oraya herkesin lmek zere gelmi olmas ona pek mantksal grnyordu. Yalnz, yrei szlayarak Cosette'i dnd. -49M. Fauchelevent onunla konumad, ona bakmad, hatta Marius, "Ben tanyorum," demek iin sesini ykselttii zaman bile onu iitmiyormu gibi davrand. M. Fauchelevent'm bu tutumu Marius'e hem rahatszlk veriyor hem de gizli gizli, houna gidiyordu. Kendisi iin hem kukulu hem de sayg uyandran bu gizemli adamla konumak, ona teden beri imknsz gelirdi. stelik, uzun zamandan beri de onu grmemiti; bu da kendisinin ekingen, temkinli yaradl asndan, imknszl daha da artryordu. Saptanan be kii Mondetour Soka'n izleyerek barikattan ktlar. Aynen milli muhafzlara benziyorlard. lerinden biri alamaktayd! Enjolras, hayata geri yollanan bu be kii gittikten sonra, lm mahkmunu hatrlad. Mahkmun bulunduu salona geti. Diree bal Javert dnmekteydi. Enjolras, "Bir eye ihtiyacn var m?" diye sordu. Javert cevap verdi: "Beni ne zaman ldreceksiniz?" "Biraz bekle, u anda kurunlarmzn hepsine ihtiyacmz var." "yleyse bana iecek bir ey verin," dedi Javert. Enjolras, kendi eliyle ona verdii bir bardak suyu. Javert smsk bal olduundan, imesine de yardm etti. Enjolras, "Hepsi bu kadar m?" diye sordu. -50"Bu direkte ok rahatszm," dedi Javert, "bana btn geceyi burada geirteceinize gre, pek de efkatli saylmazsanz. Beni istediiniz gibi balayn, ama hi olmazsa br gibi bir masann zerine yatrn." Bayla Mabeufn lsn gsterdi. Anmsanaca gibi, salonun dier ucunda, zerinde kurunlann eritilip mermilerin iinin barutla doldurulduu byk, uzun bir masa vard. Btn mermiler hazrlanm olduundan ve barut da bittiinden, o masa botu. Enjolras'n emri zerine, drt isyanc Ja-vert'i direkten zdler. Bu srada beinci bir kii de sngsn onun gsne dayal tutmaktayd. Ellerini arkasna bal braktlar, ayaklarn da daraacma karlanlarda olduu gibi, ancak ksa bir adm atabilecek ekilde iplerle skca baladlar, sonra salonun dibindeki masaya kadar yrterek masaya yatrdlar, belinden smsk baladlar. Gvenlii daha da artrmak iin, boynuna sabit bir kiri geirerek, onu kaamayacak hale getirdiler. Bu, hapishanelerde 'kelepser' adyla anlan bir yntemdir: Ba enseden balar, karnn zerinden ikiye ayrlr, bacaklar arasndan getikten sonra yine ellere ular. Javert'i sk skya baladklar srada, kapnn eiinde durmu bir adam dikkatle onu izliyordu. Bu adamn glgesini gren Javert, ban evirdi. Gzlerini kaldrd ve Jean Val-jean' tand. rpermedi bile. Azametle gzlerini yumdu: "Bu basit bir ey," demekle yetindi. -51-

7. Durum Vahimleiyor Gne hzla ykseliyordu. Ne var ki, ne bir pencere alm ne de bir kap aralanmt; bu gn douuydu, uyanma deil. Chan-vrerie Soka'nm barikata kar olan ucunu, nceden de szn ettiimiz gibi, askeri birlikler boaltmlard; sokak bo grnyordu, uursuz bir sessizlikle, gelip geenlere akt. Saint-Denis Soka, Thebes'deki Sfenks Caddesi gibi sessizdi. Gne klarnn aartmakta olduu drtyol azlarnda bir tek yaratk yoktu. Issz sokaklardaki bu aydnlk kadar hzn verici bir ey yoktur. Hibir ey grlmyor, ama iitiliyordu. Bir yerlerde esrarengiz bir kmldama vard. nemli ann yaklatna kuku yoktu. Bir akam ncesinde olduu gibi, devriyeler dnp geldiler; ama, bu kez hepsi. Barikat ilk saldrda olduundan daha glyd. Be kiinin ayrlmasnn ardndan barikat daha da ykseltmilerdi. Enjolras, Halles blgesini gzetleyen devriyenin fikrinden yola karak, arkadan gelebilecek beklenmedik bir saldndan endielendii iin nemli bir karar ald: O zamana kadar ak kalan Mondetour Soka'nm dar giriine de barikat kurdurdu. Bu i iin birka ev boyunca sokan talarn sktler. Bylece, sokaktan, yani solda Cygne Soka ile Petite-Truandarie Soka'ndan, sada Mondetour So-ka'ndan kapatlnca, barikat gerekten de hibir saldryla ele geirilemez bir duruma gelmiti. cephesi vard ama, k yeri yoktu. -52"Kale ama, fare kapan gibi!" dedi Enjolras glerek. Sonra, Bossuet'nin "fazladan sklm" dedii otuza yakn kaldnm tan meyhane kapsnn yanna ydrd. Saldnnn gelecei ynde sessizlik ylesine derindi ki, Enjolras, herkesi mevzilendirdi. Herkese ayn miktarla brandi datld. Bir saldnya kar koymaya hazrlanan bir barikat baka hibir eye benzemez. Herkes, tiyatroda olduu gibi kendi yerini seer. Yan-lanna, dirseklerine, omuzlanna yaslanmlardr. Kimileri kaldnm talanndan kendilerine kk odacklar yapar. urada bir yerde onlan kzdran bir duvar kesi vardr; ondan uzaklarlar; burada, belki koruma salayabilecek iki istihkm siperi; bunun iini snak olarak kullanrlar. Solaklar ok deerlidir; bunlar tekiler iin zor, belal olan yerleri tutarlar. Birou kendilerini oturarak arpmaya hazrlar. ldrrken zahmete girmekten kaarlar; lrken de rahatlan bozulmasn isterler. 1848'in lmcl savanda kt niyet tayan ve bir damda, terasn tepesinde dven bir asi, yukanya Voltaire tarz bir koltuk tamt; bir hcum mfrezesi onu orada bulmutu. ef, tayfann savamaya hazr olmasn emreder etmez; dzensiz, laubali btn hareketler annda 'ok' diye kesilir; artk kimse birbiriyle dalamaz; bundan byle iki taraf arasnda heyetler gidip gelmez; saldrgann beklenii srasnda artk deiiklikler yaplmaz. Tehlikeden nceki bir barikat; kaostur; -53tehlikenin iindeki barikat ise, disiplin. Tehlikeye maruz kal, dzen retir. Enjolras ifte patlar karabinasn alp ayrd mazgall bir siperde yerini alr almaz, herkes sessizleti. Kaldrm talarndan oluan duvar boyunca, karmakark, hafif, kuru bir patrt duyuldu. Misketlerini hazrlyorlard. Dahas, tavr ve davranlar nce olduundan ok daha sert, kat ve kendinden emindi. Fedekrln, kendini kurban etmenin u hali, bir tr destektir; artk umutlan kalmamt; bunun yerine umutsuzluklar, hayal krklklar vard. Umutsuzluk, hayal krkl, en son silah, bazen zafer getirir. Vir-gil demitir bunu. En st dzeydeki g ve kaynaklar, an, u zmlerden kar. lmn gemisine binmek, kimileyin bir gemi kazasndan kamann yoludur ve tabutun kapa kimileyin gven verici, salam bir kalas olur. nceki akam olduu gibi herkesin dikkati baka yne evrilmiti ve diyebiliriz ki, ar caddenin imdi klandnlm ve grlebilen ucuna kaymt. Fazla beklemek zorunda kalmadlar. Saint Leu ynnde ok belirgin bir canllk kendini gsterdi; ancak ilk saldn hareketine benzemiyordu bu seferki. Zincirlerin akrts, bir ktlenin tehdit edici sarsnts, kaldnm talan zerinde seke seke yol alan madenin ta-krtlan; heybetli bir gmbrt dev gibi demir bir ktlenin yaklatn haber veriyordu. Sava tekerleklerinin dev gmbrtleri iin de-54il de insan karlannn ve fikirlerin verimli dolam iin ina edilmi, birbirini kesen bans dolu, sessiz caddelerin gbeinde bir sarsntdr gidiyordu. Btn savalann, caddenin olaanstlne evirdikleri baklan vahileti. Bir top grnd. Topulann ittii bu top atelenmeye hazr durumdayd; n tekerlekleri aynlmt. ki kii topun kundan tutuyor, drt kii tekerleklerin yan sra yryor, tekiler cephane sandyla birlikte arkadan geliyorlard. Yanan fitilin tten duman grlyordu. "Ate!" diye haykrd Enjolras. Btn barikat ate at. Patlama korkuntu. Bir duman ktlesi, topu ve adamlan rtp, yok etti. Birka saniye sonra bulut dald, top ve adamlar yeniden belirdi. Topular ar ar, dzenli biimde, kankla yol amadan, topu barikatn tam karsna yerletiriyorlard. lerinden bir teki bile vurulmamt. Ardndan, topu

birliinin komutan, topu ykseltmek iin kundana abanarak ve teleskopunu ayarlayan bir gkbilimci arball ile nian almaya koyuldu. Bossuet, "Bravo topular!" diye haykrd. Ve btn barikat alklad. Bir sre sonra top, sokan tam orta yerine gzelce yerletirilmiti; ortadan, tekerleklerin arasndan akan bir su birikintisi vard ve top atee hazrd. Barikatn zerine doru korkun bir canavar azyla almt. Courfeyrac: "Hadi bakalm Courfeyrac. te vahet -55karmzda. Fiskeden sonra gelen yumruk. Ordu koca penesini bize doru uzatyor. Barikat nemli lde sarslacak. Tfek yoklar, top ele geirir." Combeferre de: "Yeni model, tuntan, sekizlik bir top bu," diye ekledi. "Bu toplar yz l bakra on l kalay koyarak yaplr; l birazck ald m, derhal infilak eder. Kalayn ok olmas bunlar pek yumuak bir duruma getirir. Byle olunca, ilerinde boluklar, delikler oluur. Bunu gidermek amacyla, belki de atei takviye etmek iin, XVI. yzylda kullanlan bir ynteme, emberlemeye; yani topu dndan, kundandan namlusuna kadar lehimsiz elik halkalarla kaplama yntemine bavurulmaldr. imdilik bu eksiklii elden geldiince gidermek iin zm aratrlyor, toptaki deliklerin, ukurlarn yerini belirlemek iin ok peneli demir ubuklar kullanlyor. Ama daha iyi bir yol var; o da Gribeavu-aVin" hareketli yldzdr." "XVI. yzylda toplara yiv yaparlard," diye sze kart Bossuet. "Evet," diye cevap verdi Combeferre, "bu, topun gcn artrr, ama isabeti azaltr. Ayrca, ksa mesafeden yaplan atlarda merminin yolu istenilen kesinlikte olmaz, parabol an gider, merminin yolu dorudan hedeflere vuracak biimde dz deildir; bu ise, dmann yaknl, atn hz orannda nemi * Gribeauvual: Fransz generali; 1776'da kendi adyla anlan bir topuluk sistemi kurdu. Top kundaklarnda nian alma ve ykseltme mekanizmasn uygulamaya koydu. -56artan bir sava gereidir. XVI. yzyln yivli toplarnda, bu merminin izdii erilik, topa konulan barutun azlndan douyordu; bu tr toplara az barut koymak, balistik zorunluluklardan tr kanlmaz bir durumdu, tpk top kundaklarnn korunduu gibi. Ksacas, top denilen bu despot her istediini yapamaz, byk eksiklikleri vardr. Bir top gllesi saatte ancak alt yz bin km. yol alr; k saniyede yz bin kilometre gider. te Napoleon'a kar Tann'nn stnl!" "Silah doldur," dedi Enjolras. Acaba barikat top gllelerine dayanacak myd? Vurular gedik aabilecek miydi? Btn sorun buradayd. syanclar tfeklerini yeniden doldururken, topular da topu dol-duruyordu. Barikatta derin bir kayg vard. Ate edildi, top patlad. "Buradaym!" diye haykrd neeli bir ses. Gllenin barikata dmesiyle, Gavroche da ieri dald. Cygne Soka'ndan geliyordu. Petite-Truandarie kesinin karsndaki ek barikat bir kedi evikliiyle avermiti. Gavroche, barikatta glleden daha byk etki yaratt. Glle enkaz ynlarnn arasnda kaybolmutu. Gllenin verdii zarar, yolcu arabasnn bir tekerleini krmaktan, Anceau'nun eski arabasn tmyle paralamaktan teye gidememiti. Bunu gren barikattakiler glmeye baladlar. "Bir daha!" diye haykrd Bossuet, topulara. -578. Topular Ciddi Bir zlenim Veriyor Gavroche'un evresini sardlar. Ama ocuk bir ey anlatmaya imkn bulamad. Marius, titreyerek onu bir kyya ekti: "Buraya ne yapmaya geldin?" "Hele una bak!" dedi ocuk, "peki siz?" Ve Marius'e destanlara yarar bir gururla, gzn krpmadan bakt. ri gzleri, baklarndaki azametli prltyla daha da irilei-yordu. Marius, sert bir sesle devam etti: "Kim dedi sana dn gel diye? Mektubumu adrese ulatrdn m bari?" Mektup konusunda Gavroche'un ii pek rahat deildi. Barikata acele geri dnmek iin acele ettiinden, onu yerine vermekten ok, bandan atmt. Mektubu rasgele, yzn bile ayrt edemedii bir yabancya vermi olduunu kendi kendine itiraf etmek zorundayd. Adamn apkasnn olmad bir gerekti, ama bu yeterli deildi. Gavroche kendi kendine kzyor, Marius'n azarlamasndan da korkuyordu. Bu iten syrlmak iin en doal areye bavurdu, ok kt yalan syledi: "Mektubu kapcya verdim yurtta. Hanm uyuyordu. Mektubu uyannca alacak."

Marius'n bu mektubu yollamakta iki amac vard: Cosette ile vedalamak ve Gav-roche'u kurtarmak. steinin yansyla yetinmek zorunda kald. Ardndan, hem gnderdii mektubu hem de M. Fauchelevent'm barikatta bulunuunu dnd; ikisi arasndaki -58balant aklna takld. Gavroche'a, M. Fauc-helevent'i gsterdi: "Bu adam tanyor musun?" "Hayr," dedi Gavroche. Gerekten de, az nce anmsad gibi, Jean Valjean' ancak gece karanlnda grmt. Marius'n kafasndaki o bulank ve mara-zi dnceler dald birden. M. Fauchele-vent'in grlerini biliyor muydu ki? Belki de o cumhuriyetiydi ve bu arpmada bulunmas da pek doald. Bu arada Gavroche: 'Tfeim!" diye haykrarak barikatn br ucuna gitmiti bile. Courfeyrac ona tfeini geri verdirdi. Gavroche, "arkadalar"a -onlara her zaman yle der- barikatn sarlm olduunu haber verdi. Gelmekte ok glk ekmiti. Bir tabur, silahlarn Petite-Truandarie Soka-'na atm, Cygne Soka'n gzetliyordu; te yandan ehir muhafzlar Precheurs Soka'n tutmutu. Ordunun btn kuvvetleri ise tam kardayd. Onlara bu bilgiyi veren Gavroche ekledi: "Bunlara esasl bir ders vermenizi istiyorum!" Bu srada, mazgalndan ayrlmayan Enjol-ras kulak kabartm, ortal gzetliyordu. Saldrganlar, gllenin yaratt etkiden pek honut kalmadklar iin, bir daha ate etmemilerdi. Sava durumundaki bir piyade bl, topun arkasnda, sokan ucunu tutmutu. Askerler sokan talarn skyor, bu talar-59la alak bir duvar ryorlard. Bu, tam barikatn karsnda, ancak iki kan yksekliinde olan bir tabyayd. Duvarn sol kesinde de, Saint-Denis Soka'nda toplanm olan bir tara taburunun ilk saflar grlyordu. Enjolras, gzetleme yerinde, misket kutularnn sandklarndan kanlrken kan sesi duyar gibi oldu; topu birliinin komutannn hedef noktasn deitirdiini, topun azn hafife sola doru ediini grd. Sonra, topular topu doldurmaya baladlar. Komutan fitil sngn yakalad, topu falya deliine yaklatrd. "Banz ein, duvara sokulun!" diye haykrd Enjolras. "Ve hepiniz barikat boyunca diz kn." syanclar dank biimde meyhanenin nnde duruyorlard, Gavroche gelince sava yerlerinden aynlmlard; imdi, karmakan-k bir halde, barikata doru kotular; ama Enjolras'n komutu yerine getirilmeden, top, bir misket, atnn korkun grltsyle patlad. Bu, gerek bir misket ateiydi. Barikatn atlana yneltilmi olan topun att misket duvann zerinden sekmiti ve sonuta, iki l, de yaral vard. Bu byle srerse, barikatn korunmas imknsz olacakt. Misket atei ieri giriyordu. Bir aknlk ve korku uultusu oldu. "kinci vurua engel olalm," dedi Enjolras. Karabinasn edi, o srada topun kunda zerine eilmi, nian noktasn kesin olarak saptamakta olan topu komutanna ni-60an ald. Komutan gencecik, sansn, sevimli, yakkl bir topu avuuydu; korkunluunu gelitire gelitire ileride savaa son verdirecek olan bu tarihsel silaha pek yakan, akll bir grn vard. Combeferre, Enjolras'n yannda ayakta durmu, bu delikanly inceliyordu. "Ne yazk!" dedi Combeferre. "Bu kan dkmeler rezalet. Hadi bakalm, bu yeryznde hi kral kalmaynca, sava da kalmaz." Enjolras, "Sen bu avua nian alyorsun ama ona bakmyorsun. Dn ki, pek sevimli bir delikanl! Gzpek biri; kafasnn da alt belli. Topu snfnn bu delikan-llan ok bilgilidirler. Anas, babas, ailesi vardr mutlaka; belki sevgilisi de vardr. Olsa olsa yirmi be yanda; senin kardein olabilirdi." "yle," dedi Enjolras. "Evet," diye srdrd Combeferre, "benim kardeim de olabilirdi. yleyse onu ldrmeyelim." Enjolras: "Brak beni! Gereken yaplmal!" dedi. Heykeli andran yznden bir damla gzya ar ar szld. Ayn anda da karabinasnn tetiini ekti, bir imek akt. Topu avuu, kollan ne doru uzanm, havay solumak istercesine ba yukan kalkk, iki kez bulunduu yerde dnd, sonra topun zerine yanlamasna dt, kmldamadan ylece kald. Srtnn orta yerinden dereler gibi kan akyordu. Kur-Un gsn delip gemi, avu lmt. -61Onu dt yerden alp gtrmek, yerine bakasn koymak gerekiyordu. Bu da birka dakika zaman kazanlmasn salayacakt. 9. u Eski Kaak Avc Becerisinin Yarar

ve 1796 Mahkmiyetini Etkilemi Olan O amaz At Barikat iinde grler arpyordu. Top atei yeniden balayacakt. Bu misket ateine on be dakika bile dayanamazlard. Mutlaka darbelerin hzn kesmek gerekiyordu. Enjol-ras, u emri verdi: "uraya bir ilte koymak gerekir." "iltemiz yok," dedi Combeferre, "zerinde yarallar yatyor." Jean Valjean, meyhanenin bir kesinde, binek tann zerinde, tfei bacaklarnn arasnda oturuyordu. O zamana kadar olanlarn hibirine karmamt. evresindeki savalarn; "te hibir ie yaramayan bir tfek!" dediklerini duymuyordu bile. Enjol-ras'm verdii emir zerine ayaa kalkt. Anmsanaca gibi, isyanclar topluluu Chanvrerie Sokag'na geldiinde yal bir kadn, atlacak kurunlan hesaplayarak penceresinin nne iltesini koymutu. Bu tavana-ras penceresi, barikatn biraz dnda kalan alt katl bir evin dammdayd. ilte yanlamasna konulmutu; alttan amar asmaya yarayan iki sna dayanm; stten de, pencerenin pervazna akl iki iviye iple tutturulmutu. Bu iki ip gkyznde iki tel sa gibi grnyordu. -62"Biri bana ift atan bir karabinay dn verebilir mi?" dedi Jean Valjean. Enjolras, karabinasn daha yeni doldurmutu, ona uzatt. Jean Valjean, tavanarasma nian ald ve ate etti. iltenin iki ipinden biri kopmutu. ilte imdi tek bir ipe bal olarak sallanyordu. Jean Valjean bir kez daha ate etti. kinci ip pencerenin camna hzla arpt. ilte iki sink arasndan kayarak sokaa dt. Barikattakiler alkladlar. Hep bir azdan: "te bir ilte!" diye bardlar. "Evet, kim gidip onu getirecek?" dedi Combeferre. Gerekten de ilte barikatn dna, san-lanlarla saranlar arasna dmt. Topu avuunun lm birlii kzdrm olduundan, askerler birka dakikadan beri ykselttikleri ta siperin arkasnda yzkoyun yatmlar, hizmete hazr oluncaya kadar susan topun bu zorunlu sessizliinin eksikliini kapamak iin, barikata kar tfek atei amlard. syanclar bu atee, cephanelerini bouna harcamamak iin karlk vermiyorlard. Tfek atei barikatta knlyordu, ama kurun yamuruna tutulan sokan hali korkuntu. Jean Valjean yanktan kt, sokaa girdi, kurun yamurunu geti, ilteyi yerden alarak barikata dnd. Yana ilteyi topulann gremeyecei ekilde koydu. Bu i bittikten sonra arapnel atn bek-63lediler. ok gemeden, top korkun bir sesle domuz samas paralarn kustu. Ama bu sefer isabet tamd. Misketler iltenin zerinde etkisiz kald. Amalanan sonu elde edilmi, barikat korunmutu. Bossuet hayranlkla glyordu. Haykrd: "Bir iltenin bu kadar gl olmas ahlaka uygun deil! Bu, teslim olann, yldrm yadrana kar zaferidir. Ama ne olursa olsun, yaasn topun etkisini yok eden ilte!" 10. afak Tam o anda Cosette uyanyordu. Odas dar, temiz ve evin arka avlusuna bakan penceresiyle gzden uzakt. Cosette'in Paris'te olup bitenlerden haberi yoktu. Bir gn nce orada deildi. Toussa-int'in: "enlik balyor galiba," dedii zaman Cosette oktan odasna ekilmiti. Birka saat uyumutu, ama dinlenmiti. Pek tatl ryalar grmt; belki bu da kck yatann bembeyaz olmasndan ileri geliyordu. Gzleri klar iinde birisini grmt; Marius't bu. Gzne giren gnele uyand; nce bunu ryann devam sand. Bu ryadan uyanr uyanmaz ilk dncesi neeli olduuydu. Kendini gvende hissediyordu. Birka saat nce Jean Valjean'da olduu gibi, o da hi felaket istemeyen bir ruh hali iindeydi. Neden olduunu bilmeden, btn gcyle bir eyler umut etmeye balad. Sonra iini bir sknt kaplad. Tam gndr Marius' grmemiti. Ama mektubu-64nu alm olacan, nerede olduunu bildiini dnyordu; Marius ok akllyd, mutlaka ona ulamak iin bir are bulurdu. Hem de o gn, belki de o sabah gelecekti. Ortalk iyice aarmt, ama gne eik geliyordu, vakit erken olsa gerekti. Ama yine de, Marius' karlamak iin kalkmalyd. Marius'suz yaayamayacan hissediyordu. Bunu anlamas bile ona yeterdi; Marius gelecekti. Muhakkak gelecekti. Hibir itiraz kabul edemezdi. Kesindi bu. gndr ac ekmek korkun bir eydi. Marius gndr yoktu; iyi Tann'nm katnda korkuntu bu. Tann'nn bu lgn elencesi bitmiti artk. Marius geliyordu ve iyi haberler getirecekti. Genlik byledir ite; gzyalarn abucak siler, acy faydasz bulur, onu kabul

etmez. Genlik; bilinmeyen bir varla gelecein g-lmsemesidir. Mutlu olmak doaldr onun iin. Sadece umut solur gibidir genlik. Zaten Cosette, Marius'n bir gn srecek yokluu hakknda neler sylediini, kendisine nasl bir aklama yaptn bir trl hatrla-yamyordu. Yere den bir parann nasl bir ustalkla yuvarlanp gizlendiini, kendisini nasl ince bir sanatla bulunmaz hale getirdiini herkes bilir. Bize ayn oyunu oynayan dnceler de vardr: Beynimizin bir kesinde bzlp saklanrlar; artk bitmi, kaybolmulardr; bellein onlar ele geirmesi imknszdr, Cosette belleinin gsterdii bu faydasz abaya fkeleniyordu. Bunun kendisine hi yakmadn, Marius'n syledii szleri unuttuu iin sulu olduunu dnyordu. -65Yataktan kt; ruhunu ve vcudunu temizlemeye koyuldu: Duasn etti ve kendine ekidzen verdi. Okur, gerektiinde bir gerdek odasna sokulabilir; ama bir bekret odasna asla! Buna ancak iir cesaret edebilir, nesir bunu hibir zaman yapmamaldr. Henz gonca halinde bir iein iidir bu; karanlk iinde bir beyazlktr; gne grmedike erkek gznn de grmemesi gereken, kapal bir zambak ieinin en gizli hcresidir. Tomurcuk halindeki kutsallktr. Alan u masum yatak, kendi kendinden korkan u yan plaklk, bir terliin iine snan u beyaz ayak, utanarak rtnen u gs, atrdayan bir mobilya ya da yoldan geen bir araba, zerine doru kalkp omzunu rtme telana kaplan u gecelik, balanan kordonlar, iliklenen dmeler, sklan balar, o titremeler; souktan, utangalktan doan o kk rpertiler, tm davran-lardaki o tatl rkeklik, korkulacak hibir ey bulunmayan yerlerde bile adeta kanatlanan o kayg, giyinme srasnda tanyerinin bulutlan kadar sevimli ve srekli deiik haller, btn bunlann anlatlmas hi yakk almaz; hatta onlan belirtmek biraz an gitmektir. nsan gz, bir gen kzn yataktan kalk karsnda, bir yldzn douu karsnda olduundan daha ok sayg duymaldr. Ulama imkn, sayg artna dnmelidir. eftalinin hav, eriin incecik buusu, kar tanesinin parlak kristali, kelebein incecik toz serpilmi kanad, saflndan haberi bile olmayan bu iffetin yannda pek kaba eylerdir. -66Gen kz sadece bir hayal dr, daha bir heykel olmamtr. Onun yata idealin karanlk kesiminde gizlidir. Bakn saygsz dokunuu bu belli belirsiz alacakaranl incitir. Onu seyretmek, gnaha girmektir. Biz de Cosette'in uyannn bu tatl kk kargaalndan hibir ey gstermeyeceiz. Bir Dou masalna gre Tann, gl beyaz olarak yaratmt, tam araland srada Adem Peygamber ona bakt iin utand ve krmzlat. Biz, saygya layk olduklar iin, gen kzlann ve ieklerin karsnda aknla urayan kimselerdeniz. Cosette abucak giyindi, salann tarad, o tarihlerde kadmlann buklelerini, sa rglerini kk destekler, borularla kabartp salannn iine tel emberler koymadklann-dan, pek kolay yaplrd. Sokan bir parasn, evin bir kesini, kaldnmm bir ucunu, Marius'n geliini grebilmek umuduyla pencereyi at, baklann evrede dolatrd. Ama danda bir ey grebilmek imknszd. Arka avlu olduka yksek duvarlarla evrilmiti, manzara olarak ancak birka bahe grnyordu. Cosette, bu bahelerin korkun bir grn olduunu kabul etti; hayatnda ilk defa iekleri irkin buluyordu. Sokak banda bir irkef derecii olsa onun daha ok iine yarard. O da gkyzne bakmaya karar verdi. Sanki Marius'n oradan geleceini dnyordu. Anszn hngr hngr alamaya balad. Bu ruh deiikliinden deil, bezginlikle paralanan umutlanndan tryd. Belli belir-67siz, dile gelmez, korkun eyler hissetti. Gerekten de baz eyler havadan geerler. Hibir eyden emin olmadn, birbirini grmenin, birbirini kaybetmek demek olduunu geirdi aklndan; Marius'n gkyznden gelecei dncesi artk ona sevimli deil hazin grnd. Byledir bu bulutlar. Sonra sessizlie, umuda ve bilinli olmakla birlikte Tann'ya gvenen bir glmseyie kavutu. Evde herkes yatyordu. Bir lm sessizlii hkm sryordu. Hibir panjur almamt. Kapcnn kulbesi kapalyd. Toussaint kalkmamt. Cosette doal olarak, babasnn da uyuduunu dnd. ok ac ekmiti; hl da ok ac ekiyor olmalyd, nk babasnn kt davrandn dnyordu. Sadece Marius'e gveniyordu. Byle bir k hibir zaman kararmazd. Dua etti. Zaman zaman, uzaktan uzaa birtakm sarsntlar duyuyor, kendi kendine: "Sokak kaplarn bu kadar erken ap kapamalar grlmemi bir ey!" diyordu. Ama bunlar, barikat dven top sesleriydi. Cosette'in penceresinin biraz altnda, duvarn kapkara saanda bir krlang yuvas vard. Bu ku yuvas saaktan biraz dan tayordu; yle ki, yukardan o kk cennetin ii grlebiliyordu. Ana ku oradayd; yavrularnn zerine kanatlarn yelpaze gibi germiti; baba ku uup gidiyor, dnte gagasnda yiyecekler ve pckler getiriyordu. Doan gn bu mutlulua altn tozu serpiyordu. Doann o yce "oalmz" yasas burada g-68-

leryzl ve grkemliydi; bu tatl bilmece sabahn zaferi iinde alyordu. Cosette salar gnele, ruhu hayallerle ykanm; iinden akla, dndan gnle aydnlanmt. Dalgn bir tavrla ve de Marius' dndn itirafa cesaret edemeden, dar doru eildi; bu kulara, bu aileye, bu erkekle diiye, bu ana ile yavrulara, bir ku yuvasnn bir gen kza verdii derin heyecanla bakmaya balad. 11. Hibir eyi Iskalamayan, Ama Kimseyi de ldrmeyen At Saldranlarn atei sryordu. Top ve tfek ateleri gerekte pek zarar vermeden, birbirini kovalyordu. Corinthe Meyhanesi'nin cephesinin st ksm harap olmutu; iri samalar ve kk demir gllelerle delik deik olan ilk katn penceresiyle tavanaras penceresi yava yava biimini kaybediyordu. Burada mevzilenen savalar ekilmek zorunda kalmlard. Barikat saldrlarnn bir taktiidir bu; isyanclar karlk verme gafletine derlerse, cephanelerini tketmek iin uzun zaman ate ederler. At hznn kesilmesiyle, isyanclarn kurunlan ve barutlar kalmadnn anlald anda saldrya geilir. Enjolras bu tuzaa dmemiti, barikat kar atee gemiyordu. Gavroche, her atta, stn gelmi gibi bir alay iareti olarak diliyle yanan iiriyor, "ahane," diyordu, "yrtn bakalm bezleri, sarg bezine ihtiyacmz var." Courfeyrac, misket ateinin etkisinin neden az olduunu soruyor ve topa: -69"Adamcazm, laf pek uzatyorsun!" diyordu. Baloda olduu gibi savata da tasalanacak eyler vardr. Hi phesiz, barikatn bu uzun suskunluu kuatanlara tasa vermeye balyor, beklenmedik bir olay olacakm korkusu uyandryordu. Bu ta ynnn arkasn grmek, hi tepki gstermeden yumruklar yiyen bu duygusuz duvarn ardnda ne olup bittiini anlamak ihtiyacn hissetmekteydiler. syanclar aniden komu bir damn zerinde, gnete parlayan bir mifer grd: Bir itfaiye eri yksek bir bacaya yaslanm nbet bekler gibi duruyordu. Baklar diklemesine barikatn iine dalyordu. "te insan rahatsz eden bir gzc!" dedi Enjolras. Jean Valjean, Enjolras'm karabinasn geri vermiti, ama kendi tfei vard. Tek kelime bile sylemeden, itfaiye erine nian ald ve bir saniye sonra mifer, kurunu yemi, grltyle sokaa dyordu. Asker de rkmt, abucak ortadan kayboldu. kinci bir gzc onun yerini ald. Bir subayd bu. Jean Valjean, tfeini yeniden doldurarak yeni gelene nian ald, subayn miferini de, erin miferinin yanna yollad. Subay direnmedi, hemen geri ekildi. Bu defa uyan anlalmt. Damn zerine kimse kmad; bylece barikat gzetlemekten vazgetiler. Bossuet, Jean Valjean'a "Herifi niin ldrmediniz?" diye sordu. Jean Valjean karlk vermedi. -7012. Dzensizlik, Dzenin Bir Yanda Bossuet, Combeferre'in kulana fsldad: "Soruma cevap vermedi." 'Tfek atlarnda iyilik ve merhamet gsteren adam bu," dedi Combeferre. Artk uzakta kalan o dnemi unutmam olanlar, tara milli muhafzlarnn saldrlarna kar kahramanca davrandn bilirler. zellikle de Haziran 1832 gnlerinde pek inat, pek korkusuzdular. Pantin, Vertus ya da Cunette meyhanelerinin sahibi, ayaklanmann iletmeyi mterisiz braktn, dans salonunun ssz kaldn grnce aslan kesiliyor, meyhanenin temsil ettii dzeni kurtarmak iin kendini lme atyordu. Ayn anda hem burjuva hem de kahramanlklar olan bu devirde, koruyucu valyelere sahip bulunan fikirler karsnda, karclarn da macerac silahrleri vard. Motifin hayal gcnden ve iirsellikten yoksunluu, hareketin kahramanca olma zelliini asla azaltamaz. Para kmesindeki bir d, bankerlerin Marsiellaise'i sylemelerine yol amt. Tezgh uruna kanlarn iirsel bir biimde dktler. Yurdun son derece kltlm bir modeli olan dkkn bir Spartal cokunluuyla korudular. Gerekte btn bunlarda pek ciddi bir yan yoktu. Bunlar dengeye girecekleri bekle-yiiyle mcadeleye srklenen sosyal unsurlard. Bu devrin bir baka belirleyici iareti de parlamenter hkmet rejimine karm -71anarizmdi (drst partiye verilen barbar isim). Dzen adna disiplinsizlik yaplyordu. Ulusal muhafz alaynn falanca albaynn emriyle trampet, beklenmedik bir zamanda keyfi olarak toplanma emrini bildirir; falan yzba, aklna eser, ate atrr; filan muhafz askeri 'akldan,' kendi hesabna dvrd. Bunalml zamanlarda 'harektta, komutanlardan ok, igdlerin tlerine uyulurdu. Geri dzenli orduda babozuk askerler vard; kimisi, Fannicot gibi ordudand; kimisi de, Henri Fonfrede gibi edebiyat adamyd. Ne yazk ki bu devirde uygarlk, ilke sahibi bir zmre tarafndan temsil edilecek yerde, bir karclar topluluu ile temsil edilmekteydi; bunun iin, tehlikedeydi ya da kendini tehlikede sanyor ve tehlike l kopanyordu; kendini merkez sanan herkes onu aklna estii gibi savunuyor, yardm ediyor, koruyordu; her nne gelen toplumu kurtarma grevini zerine alyordu.

gzarlk bazen imha etmeye kadar varyordu. Falanca muhafz ktas, kendi yetkisine dayanarak kendini askeri mahkeme ilan ediyor, esir alman bir isyancy be dakikada yarglayp idam ediyordu. Jean Prouvaire'i de buna benzer bir topluluk yarglayp ldrmt; vahi lin yasas. Bundan dolay hibir partinin brn sulamaya hakk yoktu, nk bu yasay Avrupa'da krallk, Amerika'da da cumhuriyet kullanyordu. Bazen yanlmalar da karyordu bu lin yasasna. Bir ayaklanma gnnde, Paul-Aime Garnier adndaki gen bir airi gsne dayadklar -72sngyle Royale meydannda kovaladlar; ancak alt numaral evin kapsna gizlenerek kurtulabildi. "te Saint-Simon'culardan biri daha!" diye hayknp onu ldrmek istiyorlard. Koltuunun altnda Saint-Simon'un anlar kitab vard. Bir milli muhafz askeri bu kitabn zerinde Saint-Simon kelimesini okumu ve; "lm!" diye haykrmt. 6 Haziran 1832'de yukarda sz edilen Yzba Fannicot komutasndaki bir tara muhafz mfrezesi, sonsuz bir d ve hevesle, Chanvrerie Soka'nda kendini lme att. Bu olay, ne kadar garip olursa olsun, 1832 isyanndan sonra alan adli soruturmada saptanmtr. Sabrsz ve gzpek bir burjuva, az nce karakterize ettiimiz trden bir devirme subay; fanatik ve itaatsiz bir hkmet yanls olan Yzba Fannicot, vaktinden nce ate amak, tek bana kendi mfrezesiyle birlikte barikat ele geirme isteine kar duramad. Krmz bayraktan sonra, siyah bayrak sand o eski elbisenin ortaya kmasna sinirlenmi, generalleri, komutanlar yksek sesle eletiriyordu: Bu generaller, komutanlar toplantlar yapyor; ama bir trl kesin saldn zamannn geldiine karar vere-miyorlard; ilerinden birinin nl deyimiyle, "ayaklanmay kendi haline" brakmlard. Yzba ise barikat olgunlam gryordu ve olgunlaan her eyin dmesi gerekiyordu ve denedi. Yzba Fannicot, kendisi gibi kararl adamlara, bir tandn syledii "kudurmulara" komuta ediyordu. Mfrezesi, air Jean -73Prouvaire'i kuruna dizen taburun, ke bana mevzilendirilen birinci mfrezesiydi. Yzba hi umulmadk bir anda adamlarn barikatn zerine saldrtt. Stratejiden ok, iyi niyetle yaplan bu hareket Fannicot mfrezesine pahalya mal oldu. Sokan te ikisine gelmeden, kendilerini barikattan gelen bir yaylm atei karlad. nden koan en gz-pek drt kii, tam barikatn duvar dibinde, ok yakndan isabet alarak vuruldular. Son derece cesur ama askeri dzenden yoksun kimselerden olumu bu atak ulusal muhafz kalabal, biraz durakladktan sonra, kaldrm talarnn zerinde on be ceset brakarak geri ekilmek zorunda kald. Bu duraklama, isyanclara silahlan yeniden dolduracak kadar zaman kazandrmt; pek ldrc olan ikinci bir yaylm atei, sna olan ke bana ulaamadan mfrezeyi yakalamt. Mfreze, bir an iin iki ate arasnda kalmt. Emir almad iin ate kesmemi olan misketin yamuruna hedef oldu. Korkusuz, ihtiyatsz Fannicot da bu misket ateiyle lenlerden biriydi. Top, dzen tarafndan ldrlmt. Ciddi olmaktan ok, fkeli olan bu saldn Enjolras' kzdrmt. "Budalalar!" dedi, "bo yere hem kendi adamlann ldryorlar hem de bize cephane harcatyorlar!" Enjolras, ayaklanmann gerek generali gibi konuuyordu ve gerekten de yleydi. Ayaklanma ve bastrma giriimi eit silahlarla arpmaz. Ayaklanma byk bir hzla tkenebilir; dolaysyla da skacak kurunu, -74harcayacak adam sayldr. Boalan bir fiek torbasnn ve len bir adamn yeri bakasyla doldurulamaz. Elinde ordu bulunan bastrma gleri ise adamlannm saysna bakmaz ve Vincennes'i olduundan, att toplan saymaz. Barikatta ka kii varsa, bastrma glerinin o kadar alay, barikattaki fieklik kadar da cephanelii vardr. Onun iin bunlar tek'in yze kar arpmasdr ve hep barikatlarn ezilmesiyle sonulanrlar. Ancak devrim aniden ortaya karak, terazinin kefesine alev alev yanan kurtanc melek klcn atmaya gelmise, i deiir. Olur bu. O zaman her ey ayaa kalkar, kaldnm talan oynamaya balar, halk barikatlan her yan kaplar, Paris lsz bir titremeye kaplr, quid divinum' saylr, havada bir 10 Austos vardr, bir 29 Temmuz vardr; mucizevi bir k belirir, kuvvetin ak canavar az geriler ve ordu, bu aslan; kendi nnde, ayakta ve sakin bu peygamberi, Fransa'y grr. 13. Geip Giden Parltlar Bir barikat savunan duygular ve tutkular kargaas iinde her ey vardr; kahramanlk, genlik, eref anlay, heyecan, ideal, kumarbaz inad ve zellikle de ara sra parlayan umutlar vardr. te bu kesik kesik, bu belli belirsiz umut rpertilerinden biri, aniden, hi umulmadk bir anda Chanvrerie Soka barikatndan da geti. * Lal.: Kutsal ey. -75Enjolras hl gzetleme yerindeydi, birdenbire bard: "Dinleyin, bana yle geliyor ki Paris uyanyor!" syan, 6 Haziran sabahnda, bir iki saat sreyle biraz daha iddetlenmiti. Saint-Merry annn inat, imdat sesi baz zayf iradeleri canlandrmt. Poirier Soka ve Gran-villiers Soka'nda barikatlar yaplmaya baland. Bir delikanl, Saint-Martin kaps nnde elinde bir karabina tek bana bir svari taburuna saldrd.

Caddenin ortasnda bir dizini yere koydu, silahn omuzlad, ate ederek tabur komutann ldrd. "te, artk bize zarar veremeyecek olanlardan biri daha!" diyerek dnd. Saint-Denis Soka'nda bir kadn muhafz askerlerine ate ediyor, her atta panjur tahtalarnn titredii grlyordu. Cossonnerie Soka'nda cepleri fiek dolu on drt yanda bir ocuk yakaland. Birok karakol saldrya urad, Bertin Poire Soka'nm aznda, hi umulmadk bir anda bir yaylm atei, banda General Cavaignac de Barague'm ilerledii bir svari alayn karlad. Planche-Milbray Soka'nda, damlarn zerinde askerlerin tepesine krk anak mlek ve daha bir yn ey attlar; iyiye alamet deildi. Bu olay Mareal Soult'a bildirdiklerinde Napolyon'un yal yaveri, Zarago-za'da Suchet'in syledii szleri hatrlayarak dnceye dald: "Yal kadnlar oturaklarn bamza boalttklar vakit mahvolmuuz demektir." syann mevziletii sanld anda kendi-76ni gsteren bu genel belirtiler, yzeye kan bu fke nbeti, Paris mahalleleri denen o derin ve tutuan kitleler zerinde urada burada uuan kvlcmlar, komutanlar kukulandrd. Telala, bu yangnn nn almaya altlar. Fknp gelen prltl atrtlar bas-nlncaya kadar yalnz onlarla uramak, hepsini bir rpda bitirebilmek iin Maubu-ee, Chanvrerie, Saint-Merry barikatlarna yaplmas dnlen saldry ertelediler; kaynama halindeki sokaklara askeri mfrezeler yolland; bunlar bykleri sprd. Kkleri sada solda, bazen temkinli, yava yava, bazen de saldn admyla temizledi. Askerler ate aan evlerin kaplarn kryor, svari manevralar da caddelerdeki topluluklar datyordu. Ayaklanmann bastrlmas, orduyla halk arasndaki atmalarda hep rastlanan grltl gerginlik olmadan yaplamad. te Enjolras'n mermi atlar arasnda iittii bunlard. Ayrca sokan dier ucundan sedyeler zerinde gtrlen arapnelle yaralananlar grmt. Courfeyrac'a, "Bu yarallar bizim taraftan deil," diyordu. Umut ok gemeden snverdi. Yarm saate kalmadan, havada bulunan ey yok oldu; s yayan bir lt gibi bir eydi bu. syanclar, halkn ilgisizliinin direnenler zerine att o kurun gibi kaftann tepelerine indiini sezdiler. Geniler gibi grnen genel harekt sekteye uramt. Savunma bakannn dikkati ve generallerin stratejisi, artk ayakta kalan drt barikatn zerinde younlaabilirdi. -77Gne ufukta ykseliyordu. Bir isyanc Enjolras'a seslendi: "Biz burada az. Gerekten de a m leceiz?" Enjolras hl dirsekleri mazgala dayal duruyordu. Sokan ucundan gzlerini ayrmadan, bayla bir onaylama iareti yapt. 14. Burada Enjolras'n Metresinin Adn Okuyacaksnz Courfeyrac, Enjolras'n yannda bir tan zerine oturmu, hl topa kfrediyordu: Adna misket denilen o karanlk mermi bulutunun vahi, mthi bir grltyle her geiinde bir alay dalgasyla karlamaktayd: "Nefesini tketiyorsun, zavall kaba ihtiyar! Senin durumuna iim paralanyor. Yaptn grlt bolukta kayplara karyor. Gkgrlts deil bu, bir ksrk sadece." Etrafndakiler glyordu. Courfeyrac'la Bossuet'nn, tehlike arttka, neesi de artmt. Madam Scarron gibi, akay besin yerine koyuyor, arap yerine nee sunuyorlard. "Enjolras'a hayranm!" diyordu Bossuet, "sarslmaz cesareti beni artyor. Yalnz yayor, onu bir para kederli yapan da belki bu. Kendisini dullua mahkm eden stnlnden ikyet ediyor. Bize gelince, bizi ldrtan, yani yreklendiren sevgililerimiz var. nsan k olursa, en azndan arslanlar gibi vuruur. O kk sevgililerimizin bize attklar oklarn cn almann bir yoludur bu. -78Roland, Angelique'i sinirlendirmek iin kendini ldrtr. Btn bu kahramanlklarmz kadnlarmzdan geliyor. Kadnsz bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir. Erkei ateleyen kadndr. te byle, Enjolras'n kadn yok. k deil, ama yine de cesur olmann aresini buluyor. Buz gibi souk, ate gibi cesur olmak duyulmu bir ey deildir." Enjolras dinler gibi grnyordu, ama yannda birisi olsayd, onun alak sesle; "Vatan!" diye mrldandn duyard. Bousset hl glerken, Courfeyrac haykrd: "Ne haber!" Ve sonra anons yapan bir mbairin ses tonuyla ekledi: "Sekizlik top derler adma." Gerekten de sahneye yeni bir oyuncu girmiti. Bu, ikinci bir toptu. Topular gereken manevray abucak yaptlar, bu ikinci topu ilk topun yanma yerletirdiler. Sonun balangcyd bu. Birka saniye iinde doldurulan her iki top da barikata kar cepheden ate at, ehir muhafzlanyla tara askerlerinin yaylm atei de top ateini desteklemekteydi.

Biraz tede ise baka bir top sesi duyuluyordu. Chanvrerie Soka'ndaki barikata iki top birden yklenirken, biri Saint-Denis, dieri Aubry-le-Boucher Soka'na dikilen iki ayn top Saint-Merry barikatna ate yadrmaktayd. Drt top karlkl olarak ac ac yanklanyordu. Savan endieli kpekleri birbirlerine havlyorlard. imdi Chanvrerie Soka'ndaki barikat -79dven iki toptan biri misket yadryor, br glle savuruyordu. Glle atan top yukar doru evrilmiti ve atei yle hesaplamt ki, barikatn tam st tarafna vuruyordu. Tabyann tepesini tahrip ediyor, talan ufalayarak, misket mermisi gibi isyanclarn zerine serpiyordu. Bu biim atein amac, savalar istihkmn tepesinden uzaklatrp ieriye tklmaya zorlamakt; yani bu at, saldry haber veriyordu. Barikatn tepesindeki savalar glleyle, meyhanenin pencerele-rindekiler misketle uzaklatrldktan sonra, hcum kollan, silahlara hedef olmadan belki de grlmeden sokaa girebilecekler, barikat tpk bir akam nceki gibi aniden aacaklar, belki de artmaca yaparak ele geireceklerdi. Enjolras: "Bu toplann yaratt tehlikeyi mutlaka azaltmalyz," dedikten sonra. "Topulara ate!" diye haykrd. Zaten hepsi hazr bekliyordu. Bunca zamandr susan barikat, lgncasna ate at. Bir eit fkeyle ve sevinle yedi sekiz ate birbirini kovalad. Soka gzleri kr edici bir duman doldurdu. Birka dakika sonra da, batan sona alevden izgilerle dolan bu sisin iinden, topulann te ikisinin toplann tekerlekleri altnda yere serildiklerini hayal meyal grdler. Ayakta kalm olanlar, amansz bir sessizlik iinde toplan doldurmaya devam ediyorlard, ama atn hz yavalamt. Bossuet, Enjolras'a: -80"te bu iyi oldu," dedi. "Baardk!" Enjolras, ban sallad: "Basan on be dakika daha srerse, barikatta on tane bile fiek kalmaz," dedi. Herhalde Gavroche, bu sz iitti. 15. Gavroche Darda Courfeyrac aniden barikatn dibinde kurun yamuru altnda birini grd. Gavroche, meyhaneden ie tamaya yarayan bir sepet alm, sakin sakin barikatn yamacndaki l askerlerin dolu fiek anta-lann, elinde bulunan sepete boaltyordu. "Sen ne anyorsun orada?" dedi Courfeyrac. Gavroche ban kaldrarak cevap verdi: "Sepetimi dolduruyorum yurtta." "Misket ateini grmyor musun?" Gavroche cevap verdi: "Evet, yamur yayor," dedi, "ne var bunda?" "Gir ieri!" diye haykrd Courfeyrac. "Az sonra," dedi Gavroche. Ve bir srayta sokaa frlad. Hatrlanaca gibi, Fannicot mfrezesi geri ekilirken arkasnda ller brakmt. Sokak boyunca, urada burada talann zerinde yirmiye yakn l yatyordu. Gavroche iin bunlar yirmiye yakn fiek demekti; barikat iin de bir yn cephane. Sokaktaki duman sis gibiydi. ki yaln kaya arasndaki da geidine inen bir bulutu grm olan biri, yksek evlerin arasnda iki -81koyu izgi halinde adeta kalnlaan, younlaan duman gznn nne getirebilir. Duman yava yava ykseliyor ve durmadan yenileniyordu; bu yzden gn n bile soluk-latran bir kararma oluyordu. Sokak uzun deildi, ama savaanlar yolun bir ucundan dierine birbirlerini belli belirsiz grebiliyorlard. Barikat zerine yaplacak saldry ynetecek olan komutanlarn belki de tek istedikleri ve tasarladklar bu karanlk Gavroche'a yarad. Bu duman rtsnn kvrmlar arasnda, kck gvdesi sayesinde grlmeden, sokaktan epeyce uzaa kadar gidebildi. lk yedi sekiz kiinin antasn hibir tehlike olmadan boaltt. Yzkoyun emekliyor, ellerinin ve dizlerinin zerinde doruluyordu. Sepeti dileriyle yakalyor, kvrlyor, kayyor, dalgalanyor, bir lden brne szlyordu. Olduka yaknnda bulunduu barikattan bakanlar, dikkatleri onun zerine ekmekten korkarak, geri dnmesi iin barmaya cesaret edemiyorlard. Gavroche bir onbann cesedi zerinde bir barut torbas buldu, onu cebine koyarken: "Susuzlua kar!" dedi. leri doru giderek, tfein ate sesinin hafifledii noktaya kadar ulat, yle ki kaldrm talarndan rlm siperlerin arkasndaki mfrezenin avclanyla sokan kesine ylm tara mfrezesinin avclar, aniden, dumann iinde kmldayan bir eyi birbirlerine gsterdiler. Gavroche, bir binek tann yannda yatan -82avuu fieklerin yknden kurtard srada lye bir kurun isabet etti. "Vay canna!" dedi Gavroche, "imdi de benim llerimi ldryorlar."

kinci bir kurun kaldrm tan kvlcm-landrd. Bir ncs sepeti devirdi. Gavroche atein tara mfrezesinden geldiini grd. Ayaa kalkt; salar rzgrda, elleri kalalarnda, gzleri ate eden milli muhafz askerlerine dimdik bakarak trk sylemeye balad. Narterre'de herkes irkin Voltaire, sulusu bunun Aptaarsa Palaiseau'da Rousseau'nun suu bu da Sonra sepetini yerden ald, birini bile kaybetmeden, yere dklen fieklerini iine koydu, tfek ateine doru ilerleyerek, bir baka fiek antasn boaltt. Drdnc kurun da hedefini bulmad. Gavroche trksne devam etti: Ben bir noter deilim Voltaire sulusu bunun Ben kck bir kuum Rousseau sulusu bunun Ona trksnn nc parasn syletmekten baka bir eye yaramad beinci kurun: Mutluluktur kimliim Voltaire sulusu bunun Yoksulluktan gelirim Rousseau sulusu bunun -83Bir zaman bylece devam etti bu. Manzara hem korkun, hem de gzeldi. Gavroche ate yamuruna tutulmuken bu atele alay ediyordu. Keyifleniyor gibi bir hali vard. O, avclar gagalayan bir sereydi. Her ata trkden bir drtlkle cevap veriyordu. Ona durmadan nian alyor, ama hep karavana atyorlard. Askerler nian alrken ona glyorlard. Yere yatyor, sonra doruluyor, bir kapnn kesinde kayboluyor, sonra sryor, yeniden kayboluyor, yeniden grnyordu. Bu arada fiekleri yama ediyor, fiek torbalarn boaltyor, sepetini dolduruyordu. syanclar kaygdan, acdan soluklan kesilmi onu izliyorlard. Btn barikat halk korkudan titriyor, o ise trk sylyordu. Bu ocuk, bir insan deil, kabaday klnda bir peri padiahnn oluydu sanki; savalarn kurun ilemez ccesiydi o. Kurunlar peinden kouyordu, ama o bu kurunlardan daha atakt. lmle gizemli korkun bir saklamba oynuyordu. Hayaletin dost yz kendisine her yaklatnda, ona bir fiske vuruyordu. Ne are ki iyi nian alnm bir kurun, en sonunda bu atebcei ocua isabet etti. Gavroche'un sarsld grld, sonra yere yld. Barikattan bir lk koptu. Yalnz, bu curcunada bir Antaios vard. Bu kk kabaday iin kaldrma dmek, devin topraa serilmesi gibiydi. Yeniden dorulmak zere dmt. Dizlerinin zerine oturdu; uzun bir kan sznts yzn iziyordu. ki kolunu havaya kaldrarak kurunun geldii yne doru trk sylemeye balad. -84Yeryzne dmm Voltaire sulusu bunun Irmak iinde burnum Sulusu bunun... Sonunu getiremedi. Ayn niancnn ikinci bir kurunu onu aniden durdurdu. Bu sefer yzkoyun kaldrma dt ve artk kmldamad. Bu kck yce ruh kanatlanmt. 16. Karde, Nasl Baba Olur Tam o anda Luxembourg Park'nda -nk dramn gz her yerde hazr olmakdr-elele tutuan iki ocuk vard: Biri yedi yanda, br de be. Yamurdan slanm, parkn gneli yollarnda yryorlard. Aabey, ke yol gsteriyordu. kisinin de giysileri eski, benizleri soluktu; rkek kulara benzi-yorlard. Ufa, "ok acktm," diyordu. Aabey, daha o yata kardeini himaye eden bir tavr taknmt, sa elinde bir denek vard, kardeini sol eliyle gtryordu. Issz parkta yalnzdlar, ayaklanma nedeniyle gvenlik olarak demir parmaklklar konmutu. Oraya konaklam olan askerler, savaa katlmak zere ayrlmlard. Bu ocuklar nasl olup da burada bulunuyorlard? Kaps aralk kalan bir karakoldan kamlard belki; belki de o civarlarda Enfer Kaps'nda ya da Observatoire meydannda ya da cephesinde: nvenerunt parvulum pannis involution yazl bir ant bulunan yol kava-ndaki bir sokak cambaznn barakasndan -85tymlerdi; belki de bir akam nce, kapanma saatinde, park bekilerinin gznden kurtulup, geceyi gazete okunan u nbeti kulbelerinden birinde geirmilerdi. Gerek olan, u iki babo ocuun dolamasyd. Babo dolamak, serbest olmak, kaybolmu olmakt. Bu zavall kkler gerekten de kaybolmulard. Bunlar, Gavroche'un merak ettii ve okurun hatrlayaca ocuklard. Thenardierler tarafndan Magnon'a kiralanan ve M. Gille-normand'n sanlan ocuklar: imdi btn bu kksz dallardan den ve rzgrla yerlerde yuvarlanan yapraklar gibiydiler. Mag-non zamannda temiz pak, M. Gillenormand'a kar birer belge niteliinde olan elbiseleri paavra haline gelmiti. Bu yaratklar artk polisin Paris kaldrmlarnda grp toplad, kaybedip yeniden bulduu o 'terk edilmi ocuklar' istatistiine aittiler. Byle bir heyecan gerektiriyordu bu kk sefillerin bahede bulunmas. Yoksa bekiler onlar grm olsayd, bu paavralar kovard: Yoksul kkler parka giremez! Oysa ocuk olarak onlann da ieklerde hakk vard. Bunlar kapal kaplar sayesinde buradaydlar. Yasalara aykr davranmlard. Baheye gizlice girmiler ve orada kalmlard. Kapanan demir kaplar, park bekilerinin oradan ayrlmasna izin vermiyor, gzetlemenin devam etmesi gerekiyordu. Ama onlar da geviyor, dinleniyor, kaygyla heyecanlanyorlard. eriden ok, daryla ilgilendikleri iin -86artk parka bakmyorlard. Bu nedenle su ileyen bu iki ocuu grmemilerdi.

Gece yamur yam, hatta sabahleyin de bir para sepelemiti. Ama haziran aynda saanan ne hkm olur ki. Frtnadan bir saat sonra, bu gzel gnn alam olduu anlalmazd. Yazn toprak, bir ocuun yana kadar abuk kurur. Yazn en uzun gnlerinde le gnei her eyi ac verecek kadar yakar, kasp kavurur: Topraa sanki emer gibi yapr. Sanrsnz ki gne susamtr. Bir saanak, bir bardak sudur. Yamur hemen iilir. Sabahleyin her ey srlsklam, leden sonra ise her ey toz iindeydi. Yamurla ykanan ve gne yla kuruyan yeillik kadar gzel ey olamaz, scak serinliktir bu. Baheler, ieklerinde gne olduundan, birer buhurdan haline gelir; btn kokulan ayn zamanda yayar. Her ey glp trk syler ve kendini sunar. nsan tatl bir sarholuk duyar, ilkbahar geici bir cennettir. Gne insann sabrl olmasna yardm eder. Hibir ey istemeyen insanlar vardr. Gkyznn mavisine sahip olanlardr bunlar. "Bu yeter," derler. Evrensel mucizenin emdii hayalcilerdir bunlar. Doaya olan aklann-dan iyi ve kt karsnda kaytsz kalrlar. Kinatn hayran seyircisi, derin dncelere dalan kimselerdir bunlar. Aalar altnda hayal kurmak dururken, onun bunun alyla, susuzluuyla, kn yoksulun plaklyla, nemsiz bir omurga eikliiyle, kuru bir ot -87yatan, samanln, zindann ve souun etkisiyle titreyen gen kzlarn giyisileriyle ilgilenenlerden kesinlikle ayrdrlar. Ban iinde, huzurlu, korkun ruhlardr bunlar; merhametten, acma duygusundan yoksundurlar. Tuhaf, anlalmaz bir ey olan sonsuzluk yeter onlara. nsann o byk ihtiyacn, birbirine sarlma ihtiyacn mmkn klan son-luluu inkr eder, grmezlikten gelirler; o yce abaya, ilerlemeye imkn veren sonluluu akllarna getirmezler. nsan ile tanrsaln, sonlu ile sonsuzun birlemesinden domu olan tanmlanamazhk, belirsizlik, onlardan kaar. Sonsuz, snrsz olan ile yz yze geldiklerinde, glmserler. Hi coup neelenmezler, sadece kendilerinden geerler. Onlar iin insanlk tarihi fragmenter halindeki, blk prk bir plandan baka bir ey deildir. Tarihte 'btn'lk yoktur. Gerek 'btn' tede bir yerdedir. nsan denilen u sradan olay ile uramak neye yarar? nsan ac ekiyor olabilir, ama u doan Debe-ran yldzna bakn. Anann hi st yokmu, doan yavru lyormu! Bu konularda hibir fikrim yok, ama siz bu am aac kozalann enine kesitinin mikroskop altndaki o harika ekline bir bakn! Bu dnrler sevmeyi unuturlar. Burlar onlar ylesine etkiler ki, alayan ocuu gremez olurlar. Tann, ruhlarn karartr. Byle akllar; zeklar hem kk hem de byk olanlardan olumu bir 'aile' vardr. Horatius bunlardand, Goethe bunlardand, belki La Fontaine de. Hava gzel olursa Neron'u gremeyen, sonsuzluun -88I muhteem bencilleri, ac ve strabn kaytsz, sakin seyircileri; bunlar giyotini ancak bir k olayn yakalamaya alarak seyrederler, ne lm hrlts ne de matem anlar duyarlar. Mademki mays ay vardr, onlar iin her ey iyidir. Balarnn zerinde kzl, altn ans bulutlar bulunduka memnundurlar ve tkeninceye kadar mutlu olmaya karar vermilerdir. Karanlk parlaklklardr bunlar. Acnacak durumda olduklannn farknda deildirler. Hi phesiz acnacak haldedirler. Alamayan grmez. Ayn zamanda hem gece, hem gndz olan, kalannn altnda gz olmayan, alnnn ortasnda bir yldz bulunan yarata nasl hayran olursak, bunlara da yle hayran olmak ve acmak gerekir. Kimilerine kalacak olursa, bu dnrlerin kaytszlklannda stn bir felsefe yatmaktadr. Olabilir. Ama bu stnlkte bir sakatlk vardr. nsan lmsz ve ktrm olabilir. Vulcain rnein. nsandan fazla da olunabilir, eksik de. Gnein kr olmadn kim bilebilir? yleyse, ne? Kime gveneceiz? Solem qu-is dicere Jalsum audeatT Demek ki dehalar, "pek yce" kiiler, nl insanlar bile aldana-biliyor. Yukanda, tepede, Zenit'teki yeryzne k gnderen ey, demek ki az grecek, kt grecek, hi grmeyecek. Bu znt verici bir durum deil midir? Hayr. yleyse gneten stn ne vardr? Tann. Lat: Gnein sahte olduunu sylemeye kim cesaret edebilir? -896 Haziran 1832'de sabah saat on bire doru Luxembourg sszd ve pek sevimliydi. Aa sralan, iek tarhlar, n ortasnda kokular ve prltlar yoUuyorlard birbirlerine. le aydnlnda lgna dnen dallar birbirleriyle kucaklamak iin abalyor gibiydiler. Firavun inciri aalarnda bir blbl cmb vard, sereler zafer lklar atyordu. Btn iekler zamban yasal hkmdarln kabul etmiti: Kokularn en grkemlisi, beyazdan kandr. evreye karanfillerin yakc kokusu yaylyordu. Marie de Medicis'in yllanm kuzgunlar ulu aalarda ak iinde yzyorlard. Gne, iek haline gelmi alevin deiik eitlerinden baka bir ey olmayan lalelere altn prltlar serpiyor, onlar alevlendiriyordu. Lale tarhlarnn evresinde bu alevden ieklerin kvlcm olan anlar uuuyordu. Her ey, hatta dmesi yakn olan yamur bile zerafet neesiydi. nci iek-leriyle hanmellerinin yararlanaca ikinci saanakta korkulacak bir ey yoktu.

Krlanglar alaktan uuyordu; buradaki her eyde mutluluk solunuyordu. Hayat gzel kokuyordu; gkten dklen dnceler bir ocuun plen kck eli gibi yumuackt. Aalann altndaki plak ve beyaz heykellerin kla oyulmu glgeden elbiseleri vard. Bu tannalar gneten yaplma paavralar iindeydiler, her yanlannda klar sallanyordu. Byk havuzun evresindeki toprak, ate kesilircesine kurumutu. Ik bolluu gven verici bir etki yapyordu. Her tarafta, hayatn z ve scaklk, ko-90kvlar sayor; her eyi kaplyordu. Yaradln yan sra, kaynann snrsz bykl du-yumsanyordu. Ak dolu btn bu esintilerde, yansmalann gel-gitinde ve knlp dal-malannda, n demetlerinin bu artc ya-ylmalannda, erimi altnn bu sonsuz aktl-mda bitmez tkenmez olann cmertlii vard. Ve bu grkemin ardnda, bir alev perdesinin arkasndaym gibi duran o yldz milyoneri Tann fark ediliyordu. Kum sayesinde en ufak bir amur lekesi yoktu. iek demetleri ykanmt. Yamurun sayesinde bir tek toz bile yoktu. Topraktan iek eklinde fkran btn kadifeler, btn satenler, btn mine ilemeleri, btn altnlar kusursuzdular. Binbir mzik yerine geen tanrsal sessizlik, ku yuvalannn cvlts, an kmelerinin vzlts, esintinin arpnts. Mevsimin btn uyumu zarif bir btnlk iinde geliiyordu. lkbahar belirli bir dzen iinde oluuyor, leylaklar bitiyor, yaseminler balyordu. Gelimi birka iek, erken gelmi birka bcek, maysn beyaz kelebekleri aralannda kardelik kuruyorlard. narlar elbiselerini yeniliyor ve rzgr, at kestanelerinin yceliinde dalgalar oluturuyordu. Her ey mkemmeldi. Demir parmaklklar arasndan bakan komu klaya bal bir asker: "te, tren niformasyla selam duran ilkbahar," diyordu. Btn doa sabah kahvaltsndayd; yaradl sofraya oturmutu; byk, mavi rt gkyzne serilmiti, byk yeil rt de -91yeryzne; gne parlak bir kla ortal aydnlatyordu Tanr, evrensel yemei datyordu. Her varlk bundan paym alyordu. Her ey az ok birbirini yemekteydi. Bu da, iyiye kansan ktnn bilmecesidir. Olsun, hibir hayvann midesi bo deildi. Terk edilmi iki kk, byk havuzun yanma gelmi ve btn bu aydnlktan biraz afallamlard; bu grkem karsnda, yoksulluk ve gszln igdsyle saklanmaya alyor ve kuularn barakasnn arkasnda duruyorlard. Ara sra, rzgr esince urada burada bellli belirsiz haykrlar ve bouk vurular duyuluyordu. Top sesleriydi bunlar. Uzakta seslenir gibi grnen bir an alyordu. ocuklar bu grlty duymuyorlard. Bazen alak sesle, "Karnm a!" diyordu kk. ki ocukla ayn anda, iki kii daha kk havuza yaklamaktaydlar; elli yalarnda bir adamla, onun elinden tuttuu alt yalarnda bir ocuktu bunlar. Bir baba ve oluydu. Alt yalanndaki kk ocuun elinde bir rek vard. O ada, Madame ve Enfer Soka'ndaki baz evlerde Luxembourg Park'nm anahtan vard; bylece kiraclar bahe kapal olduu zaman parktan yararlanyorlard. Bu hak sonralan kaldnlmtr. Bu baba ve oul belli ki bu evlerin birinden gelmekteydiler. ki kk fakir, "bu beyefendi"nin geldiini grdler ve biraz daha saklandlar. Bir burjuvayd bu. Marius de, ak nbetine yakaland gnlerden birinde, ayn byk -92havuzun yannda, bir adamn oluna 'an-lklar'dan kanmasn tlediini duymutu, belki de bu gelen o adamd. Nazik, vakur bir hali, hi kapanmad iin srekli glen bir az vard. ene kemiinin iri olmasndan ve dudaklann inceliinden oluan bu glmseme ruhtan ok, dileri gsteriyordu. ocuk bir trl bitiremedii snlm reiyle tka-basa doymu gibiydi. syan yznden milli muhafz niformas giydirilmi, baba da tedbirli davranarak ehirli kyafetiyle kalmt. Baba ile oul, kuunun oynad havuzun yannda durmulard. Bu burjuvann kuulara kar zel bir hayranl var gibiydi. Bir bakma onlar gibi yrd iin onlara benziyordu. Kuular yzyorlard o anda ve bu, onla-nn asl becerileridir; yzerken ok grkemlidirler. Eer iki kk yoksul, konumay dinle-seler ve duyduklann anlayacak yata olsalard, ciddi bir adamn u szlerini iitirlerdi. Baba, oluna yle diyordu: "Akll insan azla yetinerek yaar. Beni gznn nne getir olum. atafatl hayattan holanmam. Hibir zaman srmal, ilemeli elbiseler giymedim. Bu sahte panltlan kt ekillenmi ruhlara braktm." Szn burasnda, Halles civanndan gelen derin hayknlar, an seslerinin uultusunun artmasyla gmbrder gibi oldu. "Bu ne?" diye sordu ocuk. Baba, "Sokak elenceleri," diye cevap verdi. -93Aniden hrpani klkl iki ocuu grd: "te balang," dedi.

Ve bir sre sustuktan sonra: "Anari bu parka da giriyor," diye ekledi. Bu arada ocuk rei srd ve tkrd, sonra alamaya balad. Babas, niin aladn sordu. "Karnm tok," dedi ocuk. Babas glmseyiini artrarak: "rek yemek iin karnnn a olmasna gerek yok ki," dedi. "Bu rek houma gitmedi. Bayatlam." "Yemeyecek misin?" "Hayr." Baba, kuular gstererek: "uradaki kulara atver," dedi. ocuk duraklad. nsan reini artk yemek istemeyebilir, ama bu, onu bakasna vermek iin bir neden deildir. Baba devam etti: "yi yrekli ol. Hayvanlara acmak gerekir," dedi. Olunun elinden rei alp havuza att. rek kyya olduka yakn dt. Kuular kendi havalanndayd. Ne adam ne de rei grmediler. Burjuva rein batma tehlikesine dtn grm, bu aresiz battan duygulanmt, telegrafik iaretlere giriti, en sonunda kuularn dikkati ekti, suyun zerinde yzen eyi fark ettiler ve gemi gibi dmen krarak kendilerine yaraan bir grkemle ree doru ar ar ilerlediler. Burjuva, zeksyla vnr gibi: "Kuular iaretten anlyor," dedi. -94O anda ehrin uzaktan gelen grlts aniden artt. Mthi ve korkuntu. Rzgrn esintileri anlamlyd. Park ynndeki esinti tm sesleri aka getiriyordu. Bu durum, gnei aniden gizleyen kara bulutun belirdii zamana rastlad. Kuular hl ree ulamamlard. "Dnelim," dedi baba, "Tuileri'ye saldryorlar." ocuk: "Kuular benim rei yerken seyretmek istiyorum," dedi. 'Tedbirsizlik olur," dedi babas ve kk burjuvasn alp gtrd. ocuk kuular grmek iin parktan kncaya kadar ba havuza evrili yrd. Bu arada kuularla birlikte iki kk serseri de ree yaklatlar. Kk, yzen ree bakyor, byk ise uzaklaan burjuvaya. Baba ile oul Madame Soka'mn yanndaki korulua kan byk merdivene doru dolambal yollara dalmlard. Onlar gzden kaybolunca aabey suya decek gibi eilerek, elindeki sopay ree doru uzatt. Kuular dman grnce telala ilerleyip, gsleriyle, sonucu kk avcya yarayan bir hareket yaptlar; kuularn nndeki su dalgaland. Bu dalgalardan biri rei yavaa ocuun deneine doru itti. Tam kuularn geldii srada rek denee dokundu. ocuk denei hzla suya vurdu, rei kendine doru yaklatrd, kuular rktt, avn kapt ve doruldu. Islanmt, ama onlar da a ve susuzdular. By re-95i ikiye ayrd; biri iriceydi, br ise daha ufak; kk paray kendine ald, by kardeine verdi. "unu mideye indir bakalm," dedi. J 7. Mortuus Pater, Filium Morituum Expectaf Marius barikattan dar frlam, Combe-ferre de onun peinden atlmt, ama artk i iten gemi, Gavroche lmt. Combeferre fiek sepetini, Marius ocuu getirdi. "Yazk!" diye dnyordu. Gavroche'un babasnn Marius'n babasna yaptn Marius, onun oluna dyordu; yalnz Thenar-dier onun babasn sa olarak getirmiti, kendisi ocuu l olarak geri getiriyordu. Marius kucanda Gavroche'la barikattan ieri girdiinde, ocuunki gibi kendi yz de kanlar iindeydi. Gavroche'u yerden kaldrmak iin eildiinde bir kurun ban syrmt; bunun farknda bile deildi. Courfey-rac, Marius'n boyunbam zerek, alnna sard. Mabeuf le Gavroche'u ayn masaya yerletirdiler, her iki lnn zerine de siyah bir al rttler. al, ihtiyarla ocua yetecek kadar geniti. Combeferre, getirdii sepetteki fiekleri datmt. Bu, adam bana on be at salyordu. Jean Valjean, hl ayn yerde, binek tanda hi kmldamadan oturuyordu. Combe Lot.: len baba, lmeye hazrlanan oluna bakyor. -96ferre, ona fiekleri uzatnca hayr dercesine ban iki yana sallad. Combeferre alak sesle Enjolras'a: "te ender rastlanan garip bir adam!" dedi, "bu barikatta savamamann yolunu buluyor." Enjolras, "Ama bu barikat korumasna engel olmuyor," diye cevap verdi. Combeferre:

"Kahramanln garip temsilcileri vardr," diye fikir yrtt. Courfeyrac da iitmiti konumay. "Mabeuf Baha'nn bir baka trls!" dedi. Barikat dven ate, ieride pek az kargaalk yaratyordu. Bu tr savalarn kasrgasndan hibir zaman gememi olanlar bu heyecanlara kansan garip sessizlik dakikalarn asla anlayamazlar. nsan gelir, gider, aka eder, konuur, avare avare dolar. Tandklarmzdan biri, top ateinin ortasnda bir askerin unlar sylediini duymutu; "Biz burada delikanllar lenindeyiz." Chanvrerie Soka'ndaki istihkm, ierden baknca pek sakin grnmekteydi. Bavurulacak btn imknlar tkenmiti ya da tkenmek zereydi. Durum tehlikeliyken korkulu olmutu, belli ki ok gemeden umutsuz bir ekle girecekti. imdi kahramanlk , barikat daha ok aydnlatyordu. Yaln klcn Epidotas'm dehasna adayan gen bir Spartal tutumuyla ciddi, arbal Enjolras, barikatta szne hkmrand. Combeferre, nnde bir nlkle yarallara -97pansuman yapyor, Bossuet ile Feuilly de Gavroche'un l onbandan ald barutla fiek hazrlyorlard. Bossuet, Feuilly'ye: "Yaknda baka leme gitmek iin posta arabasna bineceiz," diyordu; Courfeyrac, Enjolras'n yannda kendine birka kaldrm ta ayrm, btn cephanesini, kll bastonunu, azdan dolma iki tfeini, kk cep tabancasn; bir gen kzn deerli eyalarn yerletirirken gsterdii zenle sralyor, hazrlyordu. Jean Valjean, sessiz sessiz karsndaki duvara bakyordu. Bir ii, Huchelo-up Ana'nm geni hasr apkasn alm, dediine gre gne arpmasndan korktuu iin bir kordonla bana yerletirmiti. Cougourde d'Aix Dernei'ne bal delikanllar, sanki son defa kendi lehelerini konumak iin acele ediyorlarm gibi aralarnda neeyle syleip akalamaktaydlar. Joly duvardan Huchelo-up kadnn aynasn alm, dilini inceliyordu. Birka sava bir ekmecenin iinde bulduklar kflenmi ekmek kabuklarn itahla attrmaktaydlar. Marius, eer yaasayd babasnn kendisine neler syleyebileceini dnerek kayglanyordu. 18. Av Olan Akbaba Barikatlara zg psikolojik bir olay zerinde duralm. Bu artc sokak savan ka-rakterize eden unsurlarn hibiri bir yana braklmamal. Az nce szn ettiimiz o acaip sessizlik -98ne olursa olsun, barikat iinde bulunanlar iin yine eninde sonunda bir grntdr. savata bir maher vardr: O vahi alevlere karr, bilinmezliin btn sisleri, devrimler Sfenks'tir, barikattan geen biri, bir rya leminden getiini sanr. Marius konusunda belirttiimiz ve ilerde de greceimiz gibi, o yerlerde hissedilenler, hayattan fazla ya da hayattan daha azdr. Bir barikattan ktktan sonra insan orada neler grdn hatrlayamaz. Mthi bir ey yaamtr ve bundan haberi yoktur. Barikattayken, insan yzl sava ideleriyle evrilmitir. Ba gelecein iindedir. Ayakta duran grntler, yere uzanm cesetler vardr. Saatler gemek bilmez, sonsuzluk saatlerine benzer. lm iinde yaanlr. Glgeler geip gittiler. Kimlerdi onlar? Orada kana bulanm eller grd; sar edici korkun bir grlt vard; korkun bir sessizlikte baran ak azlar, susan baka ak azlar vard; duman iinde, belki de gece karanlnn iindeydiler. Bilinmez derinliklerin uursuz szntlarna elinin dokunduunu sanrd insan. Trnaklanndaki krmz eye bakyordu ve artk hibir ey hatrlamyordu. Chanvrerie Soka'na dnelim. Birden iki ate arasnda, uzaktan bir saat sesi duyuldu. "le vakti," dedi Combeferre. On ikinci vuru daha bitmemiti ki, Enjol-ras ayaa frlad, barikatn zerinden gr sesiyle emir verdi: "Evin iine biraz kaldrm ta tayn! Pencereleri bu talarla takviye edin! Adamla-99nn yans talarn bana, br yans da tfek bana! Kaybedecek bir dakika bile yok!" Sokan br banda, omuzlannda baltalarla sava dzeninde bir itfaiye takm belirmiti. Askeri saldn kolunun bandan baka bir ey deildi bu. Barikat ykmakla grevli itfaiyecilerin, onu amakla grevli askerlerin nnden gelmeleri gerekiyordu. Besbelli ki B. De Clermont-Tonnerre'in 1822'de, "Boyunduruun boyna dolanp bklmesi" adn verdii ana gelinmiti artk. Enjolras'm emri, kamann imknsz olduu iki sava ve atma alannda, gemide ve barikatta det olduu hzla yerine getirildi. Bir dakikadan daha ksa bir zamanda, Enjolras'm Corinthe Meyhanesi'nin kapsna ydrm olduu kaldran talanmn te ikisi birinci kata, tavanarasma kanlmt. kinci bir dakika gemeden, birbiri zerine byk bir ustalkla yerletirilen bu talardan birinci katla tavana-ras pencerelerinin yansna kadar ykselen siperler yapld. Bu siperleri yapan Feuilly, zenle birka mazgal da hazrlamt, bu deliklerden tfeklerin namlulann geirebilirlerdi. Misket atei kesildii iin, pencerelerin dzenlenmesi

olduka kolay oldu. imdi her iki top bir delik, hatta mmkn olursa, saldn iin bir gedik aabilmek amacyla duvann tam merkezine glle yadmyordu. Enjolras, son savunmaya aynlan kaldrm talan yerine konunca, Mabeuf n bulunduu masann altna koydurduu arap ielerini birinci kata tatt. -100Bossuet sordu! "Bunlan kim iecek?" "Onlar," diye cevap verdi Enjolras. Sonra alt katn penceresini salamlatrdlar ve meyhanenin kapsn ierden kapamaya yarayan demir ubuklar hazrladlar. Kale tamamd. Barikat surlan, meyhane de burlan temsil ediyordu. Kalan kaldnm talanyla da yang rttler. Barikat koruyuculan cephaneleri tutumlu harcamak zorunda olduklar ve de bunu bildikleri iin, kuatanlar hazrlklann sinir bozucu bir arlkla yapar, kendilerini vaktinden nce atele kar karya brakrlar; ama bu daha ok grntedir; hi tela etmezler. Saldn hazrlklan metoyntem araynn gerektirdii bir yavalkla yaplr, ondan sonras ise yldnm hzyla yrr. Bu yavalk Enjolras'a her eyi gzden geirme, her eyi yapma frsat verdi. Mademki bu vurumada insanlar leceklerdi, lmleri aheser olmalyd. Marius'e: "kimiz de komutanz," dedi, "ben ierde son emirleri vereceim. Sen danda kal, oraya gzkulak ol!" Marius barikatn tepesindeki gzetleme kulesine yerleti. Enjolras, anmsanaca gibi seyyar bir hastane olan mutfan kapsn iviletti. "Yarallara tehlike bulamasn," diyordu. Alt salondan, son emirleri kesin, ama son derece sakin bir sesle bildirdi. Feuilly, onu dinliyor, herkesin adna cevap veriyordu. -101"Baltalar burada m? Birinci katta merdiveni kesmek iin baltalar hazr m?" "Evet," dedi Feuilly. "Ka tane?" "ki balta ve bir oduncu baltas." "Pekl. Ka tfek var? Yirmi alt kiiyiz." "Otuz drt tfek var." "Sekiz tanesi fazla. Bu sekiz tfei de elimizin altnda bulunduralm. Tabancalar ve kllar belde olacak. Alt kii, kaldrm talarnn arasndaki mazgallardan, kuatanlara ate etmek zere tavanarasma, birinci kat pencerelerine, yirmi kii de barikata gitsin. Bo duran hi kimse kalmasn. Hcum borusu birazdan abnca, aadaki yirmi sava barikata kosun. lk gelenler en iyi yerleri tutacaklar." Bu hazrlklar bittikten sonra Javert'e dnd. "Seni az daha unutuyordum," dedi. Tabancasn masann zerine koyarak ekledi: "Buradan en son kan, ajann kafasn patlatsn." Bir ses: "Burada m?" diye sordu. "Hayr, bu cesedi bizimkilere kartrmayalm! Mondetour Soka'na bakan ve ykseklii ancak bir metre kadar olan bu kk barikat kolayca alabilir. Adamn eli aya skca bal; onu oraya gtrp hkm orada infaz etmeli." O anda Enjolras'tan daha kaytsz duran biri vard; Javert'di bu. -102Burada Jean Valjean gzkt. syanc gruplarn arasndan kt ve Enjol-ras'a: "Komutan siz misiniz?" dedi. "Evet." "Az nce bana teekkr ettiniz." "Cumhuriyet adna. Barikatn iki kurtarcs var; Marius Pontmercy ve siz." "Bir dl hak ettiimi dnmsnz-dr?" "Elbette." "yleyse bir dl istiyorum." "Nasl?" "Kurunu bu adamn beynine ben skaym." Javert ban kaldrd, Jean Valjean' grd, belli belirsiz bir hareket yapt. "yi olur," dedi. Enjolras'a gelince, karabinasn doldurmaya balamt. evresine baknd. "Kar kan var m?" diye sordu. "Ajan teslim aln." Jean Valjean, gerekten de masann ucuna oturarak Javert'i teslim ald. Tabancay eline ald ve hafif bir tkrtyla emniyeti at. Ayn anda bir boru sesi iitildi. Marius barikatn stnden, "Silah bana!" diye haykrd. Javert, kendine zg o sessiz glyle isyanclara dik dik bakarak:

"Sizin durumunuz da benimkinden iyi deil!" dedi. -103"Herkes dar!" diye haykrd Enjolras. syanclar grltyle saldrdlar; kapdan karken, Javert onlarn arkasndan: "Az sonra grrz!" diyordu. 19. Jean Valjean cn Alyor Jean Valjean, Javert'le yalnz kalnca, tutsa belinden balayan, masaya dmlenmi ipi zd. Kalkmas iin ona iaret etti. Javert, zincire vurulmu otoritenin stnln ve hkimiyetini zmseyip younlatran o tanmlanmas imknsz srtla ona itaat etti. Jean Valjean, bir yk hayvannn boyunduruundan tutar gibi, kayndan tuttu ve onu pei sra srekleyerek ar ar meyhaneden kt. Javert, ayaklan bal olduu iin ancak kk admlarla ilerleyebiliyordu. Jean Valjean'm tabancas elindeydi. Barikatn i trapezinden getiler. Beklenen saldnya kendilerini hazrlayan isyanclar baka yne bakyorlard. Yalnz Marius barikatn sol ucunda, yanda duruyordu, onlarn getiini grd. Cellatla mahkmun oluturduu bu topluluk ruhundaki lm yla aydnland. Jean Valjean, smsk bal Javert'le birlikte glkle, ama onu bir saniye bile gzden uzak tutmadan Mondetour Soka'ndaki kk siperden atlad. Buradaki duvan trmandktan sonra, her ikisi de sokakta yalnz kaldlar. Artk kimse onlan grmyordu. Evler, onlan isyanclar-104dan gizliyordu. Barikattan kanlan ller birka adm ileride korkun bir yn oluturmutu. ller yn iinde morarm bir yz, zlm salar, delik deik bir el ve yan plak bir kadn gs fark ediliyordu. Eponine'di bu. Javert, lye yle bir bakt ve alak sesle: "Bu kz tanyor gibiyim," dedi sakin bir ses tonuyla. Sonra Jean Valjean'a doru dnd. Jean Valjean, tabancay koltuunun altna koydu ve gzlerini Javert'in zerine yle bir dikti ki, "Javert, bu benim!" dediini anlamak iin sze gerek yoktu. Javert cevap verdi: "cn al." Jean Valjean, yelek cebinden bir bak kard ve at. "Bir haner!" diye haykrd Javert. "Haklsn, bu daha uygun olur." Jean Valjean, Javert'in boynundaki kay, sonra da bileklerindeki, ardndan eilip ayaklanndaki ipleri kesti ve dorularak: "Serbestsiniz," dedi. Javert, kolay kolay armazd. Kendine iyice hkim olmakla birlikte, heyecann zap-tedemedi. Az ak ylece kalakald. Jean Valjean, devam etti: "Buradan sa kurtulacam sanmyorum, ama tesadfen kurtularsam, Fauchelevent ad altnda HommeArme Soka 7 numarada oturuyorum." -105Javert, aznn bir kesini aralayan bir kaplan gibi srtt ve dilerinin arasndan mrldand: "Koru kendini!" Jean Valjean: "Hadi," dedi. Javert: "Fauchelevent, Homme-Arme Soka dedin, yle mi?" "7 numara." Javert, alak sesle tekrarlad: "7 numara." Redingotunu ilikledi, omuzlarn bir asker gibi dikletirdi, yarm dnd ve Halles ynne doru yrmeye balad. Jean Valjean onu izliyordu. Birka adm sonra Javert arkasna dnd, Jean Valjean'a seslendi: "Canm skyorsunuz! Derhal ldrn beni." Javert, artk Jean Valjean'a "sen" diye hitap etmediinin kendisi de farknda deildi. Jean Valjean: "Defolun buradan!" dedi. Javert ar admlarla uzaklat. Bir an sonra Preheurs Soka'nm kesini dnmt. Javert gzden kaybolunca, Jean Valjean tabancasn havaya skt. Sonra barikata dnd ve:

"Bu i tamam," dedi. Bu arada olup bitenler yle olmutu: Marius, ieriden ok daryla ilgilendii iin, o zamana kadar salonun karanlk kesinde bal duran ajana dikkatle bakmamt bile. -106Onu gn nda, lme gitmek zere barikat atlarken grd ve tand. Kafasnda birden bir an canland: Pontoise Soka'ndaki polis mfettiini, kendisine vermi olduu ve kendisinin de bu barikatta kulland tabancay hatrlad; adamn yalnz yzn deil, adn bile hatrlamt. Ama btn dnceleri gibi, bu ans da sisli ve bulankt. Bu bir kendi kendini dorulama deildi. Kendi kendine bir soru yneltti: "Bu, bana adnn Javert olduunu syleyen polis mfettii mi yoksa?" Belki de bu adam kurtarmak iin ie girimek zaman gememiti, kimbilir? Ama nce onun Javert olup olmadn renmek gerekiyordu. Marius, barikatn br ucuna yerleen Enjolras'a seslendi: "Enjolras!" "Ne var?" "O adamn ad ne?" "Kimin?" "Polis memurunun. Adn biliyor musun?" "Elbette. Bize syledi." "Nedir ad?" "Javert." Marius doruldu. Tam o srada bir tabanca sesi iitildi. Jean Valjean grnd ve haykrd: "Bu i tamam." Marius'n yreini derin bir soukluk brd. -10720. ller Hakl ve Yaayanlar Hatal Deil Barikatn can ekimesi balamak zereydi. Bu yce ann trajik grkemine her ey yardm ediyordu. Havada yzlerce esrarl grlt vard; harekete geirilen silahl kitlelerin soluu; svarilerin aralkl nal sesleri; topularn ar ateleri, top sesleri, damlarn zerinde ykselen sava dumanlan, her yanda korkun imekler. Saint Merry'nin artk hkrk sesini andran imdat an, mevsimin tatll, gne ve bulut dolu gkyznn grkemi; gnn gzellii, evlerin dehet verici sessizlii. Bir akam ncesinden beri, Chanvrerie Soka'nm iki sra evleri iki duvar kesilmiti: rkek duvarlar, kapal kaplar, kapal pencereler, kapal panjurlar. inde yaadmz adan ok farkl olan o gnlerde artk yle bir an gelmiti ki, halk, uzun zamandr srp giden bu durumdan, verilecek bir imtiyazla ya da seim hakkyla, artk kurtulmak istiyordu; btn havaya genel bir fke yaylmt, ehir, sokaklarn ayaklanmasna raz olmutu. Ayaklanma, burjuvazinin kulana parolay fsldayarak onu g-lmsetmiti. Durum daha olgunlamamsa, ayaklanma kesin olarak kabul edilmemise, kitleler hareketi yalanlyorsa, savalara olan oldu demekti; isyann evresindeki ehir le dnerdi; snaklar kapanr, ruhlar buz kesilir ve sokaklar, barikat ele geirmekte orduya yardm etmek zere bir geit olurdu. -108Bir halk, iradesinin dndaki ok hzl bir ilerleme srecine aniden srklenemez. Onu zorlamak isteyenin vay haline! Bir halk zorla kullanlmasna izin vermez. O zaman o halk ayaklanmay kendi haline brakr. syanclar, lanetlenmi kiiler olarak grlr. Bir ev dik bir yamatr, bir kap bir inkr oluverir, bir evin yz bir duvardr. Bu duvar grr, duyar ve istemez. sterse aralanabilir ve sizi kurtarabilir. Hayr. Bu duvar, bir yargtr; size bakar, sizi mahkm eder. u kapal evler ne hazin eylerdir! lm grnrler, ama canldrlar. Orada durdurulmu gibi grnen hayat aslnda devam etmektedir. Yirmi drt saattir evden kimsenin kt grlmemitir, ama kimse de kayp deildir. Bu koca kayann iinde giderler, gelirler, yatarlar, kalkarlar; orada aile iindedirler. Korku, bu mthi konuksevmezlii mazur grr; hafifletici bir neden, telal bir dehet de karr ie. Hatta korku, bunu zaten grdk, bir tutku olur; endie, tedirginlik, korku, gazaba, fkeye dnr; tedbirli, dikkatli davran, yerini hma, fke patlamasna brakr. u "akl banda deliler" sz buradan gelir. fkenin hznl bir duman gibi kt, devasa dehet parltlar vardr. "Bu insanlar ne istiyorlar? Zaten hibir zaman memnun olmazlar. Sakin insanlar da tehlikeye atyorlar. Sanki devrimlerden bklmam gibi! Buraya ne yapmaya geldiler? Buradan gitsinler! Oh olsun onlara! Kendi kabahatleri. Bizim umurumuzda deil, ne halleri varsa grsnler! te zavall sokamz kurunlarla delik deik oldu. Bir -109-

alay serseri. Aman, sakn ha kapy amayn!" Ev bir mezar grnmne brnr. syanc bu kapnn nnde can ekimektedir; misket ateinin, yaln klcn geldiini grr; ba-rsa, kendisini iiteceklerini, ama kimsenin gelmeyeceini de bilir. Kimi sulamal? Hi kimseyi ve herkesi. inde yaadmz, kusurlarla dolu, mkemmel olmayan a. topyann her zaman isyana ve apulculua dnme ve felsefi bir protesto olmaktan kp, silahl bir protesto olma tehlikesi vardr. Minerva iken Pallas olur. Sabrszlanan ve ayaklanmaya dnen topya, kendisini neyin beklediini bilir ve beklenen ey daima ok erken gelir: O zaman zafer yerine felaketi itirazsz kabul eder. Kendisini inkr edenlere bile, hi ikyet etmeden ve onlar sulamadan hizmet eder; onun gnl ycelii, yzst braklma ya raz olmaktr. Engele kar acmaszdr ama, nankrlk karsnda yumuaktr. Peki, bu nankrlk mdr? nsanlk asndan evet. Birey asndan hayr. lerleme, insanln ayrlmaz niteliidir. nsan trnn genel hayatnn ad ilerlemedir; ilerleme yrr, semavi ve tanrsal olana doru klan insansal ve dnyasal geziyi, o byk yolculuu gerekletirir. Geciken srleri toplamak iin duraklan vardr. Anszn ufkunu aan parlak bir Kennan karsnda, tefekkre dald istasyonlar vardr. Uyuduu geceleri -no vardr. Bu uyuyan ilerleyii uyandrmadan insan ruhunun zerindeki glgeyi grmek, karanlklar el yordamyla yoklamak, dnrn en zc kayglarndan biridir. lerlemeyi Tann'yla kartran, dolaysyla da hareketinin aksamasn, kesintiye uramasn, Yaratan'm lm sanan Gerard de Nerval, bu satrlarn yazarna gnn birinde: "Tanr belki de lmtr!" demiti. Umutsuzlua kaplan hakszdr. lerleme, eninde sonunda uyanr. Ve uyurken bile yol almtr; nk artm, bymtr. Onu ayakta grnce boy atm olduu anlalr. Daima huzur iinde ve dingin, hareketsiz olmak, bir nehir gibi, ilerlemenin de elinden gelmez; ilerlemeyi engellemeyin, onu kayalara frlatmayn. Engel, suyun kabarmasna, insanln galeyana gelmesine yol aar. Dertler, belalar bundan kaynaklanr; yine de bu bunalmlar srasnda bile bir yol olumu olduunu fark ederiz. Evrensel bartan baka bir ey olmayan dzen yerleinceye kadar, birlik ve uyum hkim oluncaya kadar, ilerlemenin aamalar devrimler olacaktr. yleyse ilerleme nedir? Dediimiz gibi: Halklarn srekli, kesintisiz hayatdr. Oysa, bazen bireyin ksa hayat, insanln lmsz, sonsuz hayatna kar direnir. ekinmeden syleyelim ki, bireyin kendi farkl kan vardr ve birey saldrganlamadan, ilerlemenin karsna dikilmeden bu -karlann savunabilir; iinde bulunulan ann olaan saylabilecek bir bencillik pay vardr, u anki hayatn kendi hakk vardr ve insan -111hep gelecek uruna kendini feda edemez. u anda, yeryz zerinde kendi mrn srmekte olan kuak, daha sonra gelecek olan, kendisine ait kuaklar uruna, kendi haklarn kstlamaya zorlanamaz. Ad Herkes olan bu biri; "Ben varm," diye mrldanmaktadr, "Gencim ve seviyorum, yalanyorum ve dinlenmek istiyorum; aile babasym, alyorum, zenginim, iyi iler yapyorum, kirada evlerim var, devlet tahvilim var, mutluyum, eim ve ocuklarm var, btn bunlardan holanyorum, yaamay seviyorum, beni rahat brakn." Belirli tarihsel dnemlerde insan soyunun yce gnll ncleri zerine derin bir soukluun kmesi bundandr. Hem unu kabul etmek gerekir ki, topya, k saan o alannn dna, ancak savaarak kar. O, yani yarnn dorusu, kendi srecini, sava yntemini dnn yalanndan alr. topya, yani gelecek, gemi gibi davranr. topya, yani salt ide bir g ve iddet edimine dnr, topya, kahramanln bir iddetle uzlatnr; bunun cevabn verebileceini syler; ilkelere kar olan, frsatln ve aresizliin iddetidir bu ve topya bu iddetin cezasn muhakkak grr. Ayaklanma biimine giren topya, yani yumrua, kaba gce dayanan eski militer yasa, casuslar kuruna dizer, hainleri idam eder, canl yaratklar ortadan kaldrarak bilinmeyen karanlklara frlatr. lmden yararlanr: ok ciddi bir eydir lm; sanki kar konulmaz ve yozlatn-lamaz gcn, n huzmeleri iinde yitirmitir. Klla vurur, oysa hibir kl kt de-112gildir. Her klcn keskin iki yan vardr; bir yanyla yaralayan, br yanyla kendisi yaralanr. Bu eletirini hakkn, hem de btn ciddi-liiyle kullandktan sonra, baarya ulasnlar ulamasnlar, gelecein anl savalarna, hayata inanmlara hayran olmamak mmkn deildir. Baarszla urasalar bile, yine de saygdeerdirler; belki de ycelikleri baarszlklarndan daha da byktr. Zafer, ilerlemeyle uyum salad ana denk dt durumlarda halklarn alkn hak eder; ama kahramanca bir yenilgi de, sevgiye, vgye layktr. Biri gsterilidir, br yce. deallerinin ve ilkelerinin baars uruna lm ve ikenceyi yeleyen John Brown, Washington'dan daha byktr; Pisacane de, Garibaldi'den daha ycedir. Elbette birilerinin maluplardan yana olmas gerekir.

nsanlar, gelecee ilikin deneylere kalkm olan bu kimseleri baarsz olunca, haksz ekilde onlarn karsnda yer alrlar. Devrimciler korku salmakla itham edilirler. Her barikat bir suikast gibi grnr. Teorilerine itiraz edilir, amalarndan phelenilir, art dncelerinden korku duyulur, vicdanlar mahkm edilir. Genel toplumsal olana kar sefaletten, acdan, hakszlktan, kinden ve umutsuzluktan oluan bir ktleyi ykseltmek, dzenlemek ve ymakla, mazgallar meydana getirip savamak iin, alt tabakalardan karanlk kitleleri koparmakla sulanrlar. Onlara, "Cehennemin talarn -113skyorsunuz!" diye barrlar. Onlar buna yle karlk verebilirler: "te bunun iin barikatmz iyi niyetten yaplmtr." phesiz, en iyi yol, barsever olandr. Kabul edelim ki, insan, kaldrm tan grnce nasrn anmsar. Bu, toplumu endielendiren iyi niyettir. Ama kendi kendini kurtarmak toplumun elindedir; biz onun kendi saduyusuna sesleniyoruz. iddet gerektiren hibir areye gerek yok. Ktl dosta, gnl rzasyla incelemeli, nce enikonu saptamal, sonra iyiletirmeli. te biz, toplumu buna armaktayz. Her ne olursa olsun, dm bile olsalar (hele dmlerse), dnyann drt bir yanndaki, gzleri Fransa'ya evrilmi, amacnn eilmez mantyla yce eser iin arpan bu insanlar ulu kiilerdir. lerlemeye hayatlarn ba olarak veriyor; Tann'nn dileini yerine getiriyor; dinsel bir harekette bulunuyorlar. Vakti gelince, sahne sras gelen bir oyuncu kadar bovermilikle, kaderin senaryosuna uyarak mezara giriyorlar. Bu umutsuz sava, bu metanet ve cesaretle yok olmay, 14 Temmuz 1789'da kar klmaz bir ekilde balayan hareketi de evrensel, parlak, yce amalarna ulatrmak iin kabul ederler. Bu askerler din adamdrlar. Fransz devrimi, Tann'nm bir edimidir. te yandan, daha nce akladmz bir ayrntya unu da eklemeliyiz: Devrim denen, benimsenmi ayaklanmalar vardr; isyan ad verilen reddedilmi devrimler vardr. Patlak veren bir isyan, halk nnde snav veren bir -114fkirdir. Halk siyah oy verirse fikir baarszla uram demektir; isyan da nemsiz bir kavga olur. Her arda ve topyann her istedii anda savaa girmek, halkn harc deildir. Halkta her zaman, her saatte, kahramanlarn, fikir ehitlerinin cokusu yoktur. Halk olumludur. Deney birikimi bile gerektirmeyen bir sezgiyle isyandan nefret eder; nk bir kere, sonu ou zaman bir felakettir; ikinci olarak da, k noktas daima soyut bir fikirdir. nk -ite bu gzeldir- zveride bulunanlar her zaman ideal iin, ancak ideal iin kendilerini feda ederler. syan bir heyecandr. Heyecan bazen fkeye kaplabilir; silahlanmalar ondan doar. Ama bir hkmete ya da rejime nian alan her isyan, daha yukary hedefler. rnein -bu konuda srar edelim- 1832 isyannn komutanlarnn, zellikle Chanvrerie Soka'ndaki genlerin sava atklar, tam olarak Louis-Philippe deildi. Ak kalple, itenlikle konutuklarnda, bu yan devrimci, yan krallk yanls kraln yeteneklerini birou kabul ediyordu. Hibiri ondan nefret etmiyordu. Ama nasl ki daha nce X. Charles'n kiiliinde kralln byk koluna saldrd ise, Louis-Philippe'in kiiliinde de kk kola saldnyordu; Fransa'da krall devirirken ykmak istedii, (daha nce de belirtmitik) btn dnyada insann insan zerindeki zorbal, tahakkm ve hukuksal imtiyazyd. Kralsz Paris'in, despotsuz dnya anlamna geldiini dnyorlard. phesiz hedefleri ok uzaktayd, belki de belirsizdi, bulankt; -1151 abalamalar ve byk gayretler karsnda geriye ekiliyordu, ama bykt. Bu byledir ite. Ve insanlar kendilerini feda ederler bu grnt, hayal uruna ve idealin ehitleri iin hayaller, yanlsamalar, ol-dumolas hayalden, yanlsamadan baka bir eydir; bunlar btn insanln ciddiyetiyle harmanlanmtr. syanc isyann iir haline sokar, yaldza bular. nsan, giriecei abalarn badndrclyle bu feci ilerin iine dalar. Kimbilir, belki de baarya ulaabilirler. Onlar aznlktadr; karlarnda btn bir ordu vardr; ama hem hakk, doal hakk, feragat kabul etmeyen herkesin kendi zerindeki egemenliini, hem de adaleti, gerei korurlar, gerekirse o yz Spartal gibi lrler de. Akllarna Don Kiot'u deil, Leonidas' getirirler. Doru ve hakl olduuna inandklar yolda dosdoru ilerler; o yola da bir kere girince, artk geri dnmezler; iitilmemi bir zaferi, tamamlanan devrimi, zgrle kavuturulan ilerlemeyi, insanln yceltilmesini, evrensel kurtuluu umarak, gzleri kapal ileri atlrlar; en kt ihtimalle Termopil'i umarlar. lerleme uruna giriilen bu silaha sarlmalar ou zaman baarya ulaamaz; nedenini de akladk: Halk kitleleri, kahramanlarn kkrtmasna direnir. Ar halk kitleleri, kalabalklar, arlklar yznden kolay krlabilir olduklar iin, maceraya kalkmaktan ekinirler; ama idealde de hep macera vardr. unu da akldan karmamak gerekir: Ortada, amacn ve duygunun pek fazla dostu ol-116mayan karlar vardr. Bazen mide, kalbi felce uratr.

Fransa'nn bykl, gzellii teki uluslardan daha az gbeklenmesindedir; Fransa kemeri daha kolaylkla skabilir. Fransa ilk uyanan ve uykuya en son dalandr. nde gider, araycdr. Sanat oluun-dandr bu. Yetkinlik gerein dostu olduu gibi, ama da mantn doruundan baka bir ey deildir. Sanat halklar ayn zamanda en tutarl halklardr. Gzellii sevmek, aydnl istemektir. Avrupa'nn, yani uygarln mealesini bu nedenle nce eski Yunanistan tad, sonra onu talya'ya geirdi, o da mealeyi Fransa'ya devretti. Ik saan kutsal halklar! "Vitae lampada tradunt. "* Hayranlk verici nokta: Bir halkn iiri, onun ilerlemesinin temel unsurudur. Uygarlk, hayal gcyle doru orantldr. Yalnz uygar olan bir halk, gl bir halk olarak kalmaldr. Korinthos, evet; Sybaris," hayr. Geveyen rk soysuzlar. Ne amatr ne de virtz olmal; sadece sanat olmal. Uygarlk konusunda inceltmek deil yceltmek nemlidir. nsanla idealin ablonu ancak bu koulla verilir. ada ideal, sanatta modelini, bilimde olanaklarn buluyor. airlerin u byk hayali olan sosyal gzellik, ancak bilimle gerekletirilebilir. Cennet A + B ile yeniden ya* Hayat n ele geirdiler. ** Lat: Eski Yunanistan'da Korinthos bir sanat ehriydi, Sybaris ise ehvet yaamyla nlyd. -117ratlacaktr. Uygarln ulat noktada doruluk ve kesinlik, ahanenin vazgeilmez bir unsurudur; bilim sadece sanat duygusuna hizmet etmez; ayn zamanda onu tamamlar; hayal, hesap da bilmelidir. Mcadeleci sanatn dayanak noktas, her zaman yryen bilim olmaldr. ada ruh ve esin, Yunanistan'n dehasdr; onun da tat Hindistan olmutur; kesin dncelerle katlam ya da kar kaygsyla ahlak bozulmu rklar, uygarl ynetmeye uygun deildir. Putun ya da parann karsnda diz kmek, yryen kaslar ve ilerleyen iradeyi kreltir. Ruhbanla ya da ticarete dalmak, bir ulusun parltsn azaltr; seviyesini drerek ufkunu daraltr. Misyoner halklar yaratan, evrensel hedefin hem o insanca, hem de tanrca zeksn ondan geri alr. Bab'in amac yoktur; Karta-ca'nn amac yoktur. Oysa Atina'da ve Ro-ma'da yzyllarn kaln karanlklar arasnda bile seilebilen uygarlk odaklan vardr, onla-n bugn de ellerinde tutuyorlar. Fransa da, eski Yunanistan ve talya gibi ayn halk zelliini tayan bir lkedir: Mkemmellikle Atinaldr, ycelikle de Romaldr. stelik iyidir de. Kendini feda eder. Baka uluslardan daha ok vefakr, zveride bulunacak yaradltadr. Yalnz, bu fikirler gelir geer. te bu, o yrmek isterken koanlar, o durmak isterken yryenleri bekleyen en byk tehlikedir. Fransa'nn materyalizm hevesinin depretii anlar vardr; kimi zaman bu yce beyni tkayan fikirlerin, Fransz bykln hatrlatan hibir yan-118I lan yoktur; o fikirler bir Missouri ya da Gney Carolina lsndedir. Buna ne are bulmal? Dev, ccelie zenir, engin Fransa'nn da kendine zg ocuumsu hevesleri vardr. Hepsi bu. Buna kar sylenecek sz yoktur. Yldzlar ve gne gibi, halklann da tutulup kararmaya haklan vardr: In geri gelmesi, kararmann bsbtn geceye dnmemesi kouluyla yine her ey yolundadr. 'afak' ve 'yeniden dou' eanlamldr. In yeniden belirmesi, 'ben'in devam etmesiyle bir ve ayn eydir. Bu gerekleri rahatlkla belirtelim. Barikatta lm ya da srgnde mezar: Bunlar zverinin benimseyebilecei seeneklerdir. zverinin gerek anlam kiisel bencillik duygusundan annm olmaktr. Yzst braklanlar brakllanna, srgnler srgn edililerine katlansnlar, biz de byk halklann gerilediklerinde ok uzaklara kadar gerilememelerini rica etmekle yetinelim! Doru yola geri dnmek bahanesiyle yokuta ok aalara inmemek gerekir. Madde vardr; anlar, uraklar, karlar vardr, mide de vardr; ama, midenin tek bilgelik olmamas gerekir. Geri anlk, gnlk hayatn hakk vardr, onu kabul ediyoruz; ama srekli hayatn da kendi haklan vardr. Ykselmi olmak, ne yazk ki dmeyi nleyemez. Tarihte bunun ok rnei var. Bir ulus nldr; ideali tadar, sonra ple eilir ve bundan da haz duyar. Kendisine Fals-taff uruna Sokrates'ten neden vazgetii so-119rulduunda: "nk devlet adamlarn severim," der. Barikat savama dnmeden nce, bir sz daha: u anda anlattmz gibi bir atma, ideal ynnde iddetli, sarsc bir harekettir. Engellenen lerleme, hastalanmtr. Korkun sara nbetleri vardr. lerleme'nin hastal olan i savaa yolumuzun zerinde rastladk. Ekseni bir toplum lanetlisi, gerek ad da 'lerleme' olan dramn uursuz blmlerinden biri, hem perdesi, hem perde arasdr bu. lerleme! Sk sk attmz bu lk bizim btn dncemizin ifadesidir. Bu dramn bulunduumuz noktasnda, iindeki fikir daha birok deiiklie urayacandan, hi olmazsa n aka ortaya koymamza belki izin verilir. u anda okurun eli altnda bulunan kitap, eksikleri, stn ya da zayf yanlan ne olursa olsun, batan sona, btnnde de, ayrntlarnda da, ktlkten iyilie, adaletsizlikten adalete, sahteden geree, geceden

gndze, kr tutkudan vicdana, rmlkten hayata, canavarlktan greve, cehennemden cennete, hilikten Tann'ya doru bir yrytr. k noktas madde, vard nokta ruhtur. Balangta canavar, sonuta melektir. 21. Kahramanlar Hcum borusu aniden ald. Saldn iddetliydi. Bir akam nce karanlkta, bir boa ylan gibi sessizce, barikata yaklamlard. -120Bu geni sokakta gpegndz, aniden balan yapmak imknszd; askeri kuvvet aka ortaya km, toplar birden ate amaya balamt. Ordu barikata saldrd. Gl bir piyade kolu, milli muhafzlar ve ehir muhafz-lanyla da yer yer takviye edilerek, grlmeyen ama iitilen byk kitlelere yaslayarak, trampetlerini ve borularn alarak, sngler atlm, nde baltac erler olmak zere, koar adm sokaa girdiler, mermi yamuru altnda, sakin ve telasz, dosdoru barikatn zerine yrdler. syanclar iddetle ate amt. Barikatn imekten bir yelesi vard sanki. Saldn ylesine zorluydu ki, barikat bir an iin saldranlarla doldu, ama hemen sonra, aslann kpekleri silkelemesi gibi askerleri silkeledi. Hcum kolu geri ekilmek zorunda kalnca, sokakta, akta, olanca dehetiyle, korku iinde kald ve istihkma korkun bir atele karlk verdi. Havai fiek grm olan herkes 'buket' ad verilen ve k akmalarnn kesimesinden oluan demeti hatrlar. Bu demeti dikine deil de yatay olarak, ate fskiyesinin her ucunda bir kurun, bir domuz samas, bir mermi tayan, gkgrltl sal-kmlannda lm sralanan bir demet olarak dnn: te, barikat byle bir atein altndayd. Her iki tarafta da istek ve kararllk eitti. Buradaki kahramanlk, vahete kadar van-yordu. Bir milli muhafz askerinin bir Zuhaf gibi savat devirdi. Askeri kuvvet kesin sonuca varmak; isyanclar arpmak istiyordu. -121Bu arpmada herkeste lm saatinin ycelii vard. Sokak llerle doldu. Barikatn bir ucunda Enjolras, dier ucunda Marius bulunuyordu. Enjolras, btn barikatn komutas kendisinde olduu iin, kendini koruyordu, siperdeydi; bulunduu mazgaln altnda, onu fark etmeden asker ld. Marius kendini mermilere hedef etmi, akta savayordu. Bir ryadaym gibi savaa atlmt. Ate eden bir hayalet sanrdnz onu. Kuatlm olanlarn fiekleri tkeniyordu; ama ac alaylar hl sryordu. inde bulunduklar kabrin burgal rzgrlan iinde glyorlard. Courfeyrac'n banda apkas yoktu. Bossuet: "apkan ne yaptn?" diye sordu. Courfeyrac: "En sonunda onu benden glle ata ata aldlar!" dedi. Ya da yce eylerden sz ediyorlard. Feuilly ac ac: "Bize katlacaklarna, bize yardm edeceklerine dair ant ien, eref sz veren bu adamlar anlamaya imkn var m?" diyordu. "Bize komutan oldular, sonra yzst braktlar bizi!" Bu arada birtakm adlar da sayyordu: Bunlar, eski ordudan herkesin tand, birou nl kimselerdi. Combeferre, ciddi bir glmseyile u karl vermekle yetiniyordu: "eref kurallarna, yldzlan inceler gibi, ok uzaktan bakan kimseler vardr." -122Barikatn iinde yrtlp atlan o kadar ok fiek vard ki, yerlere kar yam gibiydi! Kuatanlarda sayca stnlk, kuatlanlarda ise durum stnl vard. Bir duvann tepesindeydiler, yarallarla llere ayaklan taklan, dik duvara arpan askerleri menzilden ate yamuruna tutuyorlard. Gerekten bu barikat, yapl ekliyle de, olaanst destekleniiyle de, bir avu adamn bir orduyu bozguna uratabilecei bir durumdayd. Ne var ki, srekli takviye alan, kurun yamuru altnda gittike byyen hcum kolu kar konulmaz bir ekilde yaklayordu; ordu imdi, azar azar, adm adm, ama kesinlikle vidann mengeneyi sktrmas gibi, barikat sk tnyordu. Saldnlann ard arkas kesilmiyor, dehet gittike artyordu. te o zaman bu ta yn zerinde, bu Chanvrerie Soka'nda Troya surlanna layk bir sava balad. Bu solgun ehreli, yorgun, yirmi drt saatten beri yemek yememi, uyku uyumam, ancak birka atmlk fiei kalan, hemen hepsi yaral, ba ya da kolu, kan iinde, rengi karaya alan bir bezle sanl, elbiselerinde kan akan delikler bulunan, kt tfekler, az entikli eski kllarla yanm yamalak silahl adamlar, birer dev kesildiler. Barikata on defa yaklald, etraf sanld, zerine tnnanld, ama asla ele geirilemedi. Bu arpma hakknda bir fikir edinmek iin, bir yn korkun cesaretin ate an gz nne getirmeli ve yangn seyretmeli. Bu bir fnnd, sava deil: Azlardan soluk yeri-123ne alev fknyordu; yzler olaanst bir haldeydi; insan, insanlktan kmt; savalar alev alevdi. Bu kpkrmz duman iinde, bu semenderlerin gidi geliini grmek korkun bir eydi. Bu mthi boazlamann

birbirini kovalayan sahnelerini betimlemekten vazgeiyoruz. Bir savala on iki bin dize doldurmaya ancak destanlarn hakk vardr. Veda'nm "Kllar orman" adn verdii o Brahmanlk cehennemi on yedi uurumun en korkuncu ite buydu denilebilir. Gs gse, adm adm, klla, tabancayla, yumrukla, uzaktan yakndan, yukardan aadan, her yandan; evlerin damndan, meyhanenin pencerelerinden, bir ksmnn siperlendii bodrum pencerelerinden vuruuyorlard. Altma kar bir kiiydiler. Yan yarya yklan Corinthe'in cephesi korkuntu. Kurunlarn dvmeler oluturduu pencerede ne cam kalmt, ne ereve. Pencere artk, korkun bir grltyle talarla tkanan bi-imsiz bir delikten ibaretti, o kadar. Bossuet ld; Feuilly ld; Courfeyrac ld; Jolly ld; yaral bir askeri kaldrrken gsne sng yiyen Combeferre, can vermeden nce ancak gkyzne bakacak zaman bulabildi. Marius hl arpmaya devam ediyordu. Bandan yle kt yaralanmt ki, yz kanlar iinde kaybolmu, krmz bir mendille rtlm gibiydi. Yalnz Enjolras vurulmamt. Artk silah kalmad iin elini saa sola uzatyordu; isyanclar avucuna ne tututurursa, silah -124yerine onu kullanyordu. Elinde ancak drt lallk bir demet kalmt; Marignan Sava-'nda, I. Franois'nn elinde kalanlardan bir fazla. Homeros der ki: "Diomedes, mutlu Aris-ba'da oturan Teunthras'n olu Aksylos'u boazlad; Mekistea'nm olu Euryalos Dresos'u, Opheltios'u, Aisepeos'u, deniz perisi Abarpa-ree'nin kusursuz Bukolion'dan olan olu Pe-dasos'u ldrd; Odysseus Perkosa'l Pidy-tes'i devirdi; Antilokhos, Ableros'u; Polyboi-tes, Astyales'i; Polydamas, Kyllenelia'l Otos'u; Teukros da Aretaon'u. Kahramanlarn kral Agamemnon, grltl Satnoeis Ir-ma'nn sulad sarp yaln kayalk ehirde doan Elatos'u haklad." Bizim eski destanlarmzda Esplandiane, dev gibi Swantibore Markisi'ne atete kzdrlm baltayla saldrr, o da kendini korumak iin temelinden skt kalelerle valyeyi ta yamuruna tutar. Eski duvar resimlerimiz Bretagne ve Bourbon dklerini, silahl, armal, savaa hazr, at stnde, elde sava baltas, demir maskeli, demir izmeli, demir eldivenli, birinin srtnda krk, dieri mavi atlaslar iinde, birbirlerine yaklarken gsterir. Bretagne Dk'nn tacnn iki atal arasnda aslan kabartmas vardr. Bourbon Dk'nn miferi gneli kocaman bir zambak ieidir. Ama, grkemli olmak iin Yvon gibi dukalk miferi giymeye, Esplandian gibi elinde canl alev tamaya, Polydamos'un babas Phylas gibi, Ephyre'den, kraln Euphetes'in adamlarna hediyesi olan bir zrhla -125dnmeye hi gerek yoktur; bir inan ya da drstlk uruna hayatn vermek yeter. Belinde bir asker kamasyla Luxembourg Par-k'ndaki dadlarn evresinde dolaan dnk Beauce ya da Limousin kyls olan u kk askeri, sakaln makasla kesen sansn delikanly, bir anatomi paras ya da bir kitap zerine eilmi soluk benizli u gen renciyi ele alp, bunlara bir grev duygusu esinleyin, Boucherat drtyol aznda ya da Planche-Mibray kmaz Soka'nda kar karya getirin; biri sanca, dieri de ideali iin savasn, her ikisi de yurdu iin arptn dnsn. Karlama muazzam olur ve insanln mcadele ettii o byk destans alan kaplayan bu mavi ceketin ve parampara kemiklerin glgesi, kaplanlarla dolu Lik-ya'nn Kral Megaryon tannlarla eit koskoca Ajax'la gs gse savatnda ortaya kacak glgeyle ayn olur. 22. Adm Adm Barikatn iki ucundaki Enjolras ve Mari-us'ten baka hibir komutan kalmaynca, uzun sre Courfeyrac'm, Jolly'nin, Bossu-et'nin, Feuilly'nin, Combeferre'in destekledii merkez geri ekildi. Top, geilebilecek bir gedik aamamsa da, istihkmn ortasnda olduka geni bir yank amt. Duvann stn glleler ykm, yok etmi; bir ksm ieri, bir ksm dan den molozlan ylarak, en sonunda, barikatn her iki yannda da, biri ieride, biri danda iki yama meydana ge-126tirmiti. D yama barikata yanalabilecek eik bir alan oluturmutu. Son hcum oradan yapld ve bu saldn baanya ulat. Ritmik admla saldran kitle, snglerle diken diken, kar konulmaz bir ekilde geldi, hcum kolunun sava cephesi dumanlarla kapl dik duvann iinde grnd. Bu sefer her ey bitmiti. Merkezi koruyan isyanclar topluluu karmakank bir ekilde geri ekildi. O zaman, karanlklara gmlm bazla-nnda bir yaama sevgisi uyand. Bu tfek ormannn nianna hedef olunca pek ou lmek istemedi. Korunma igdsnn lklar kopard ve insandaki hayvann ortaya kt andr bu. stihkmn dibini oluturan alt katl yksek eve kadar ekilmiler, oraya sktnlmlard. Barikat haline getirilmi ev, kurtululan olabilirdi. Sanki yukardan aa rlmt. Sava birlii istihkmn iine girmeden bir kap alp kapanacak kadar zaman bulunabilirdi; bir imek akm zaman buna yeterdi; bu evin birdenbire aralanp hemen kapanveren kaps, bu umutsuzlar adamlar iin hayat demekti. Bu evin arkasnda, sokaklarda, kama imkn, kurtulu vard. Dipiklerle, bararak, yakararak kapya vurmaya baladlar. nc kattaki kk pencereden l bir ba onlara bakyordu.

Enjolras'la Marius ve onlara katlan yedi sekiz kii ileri atlmlar, kaardan koruyorlard. Enjolras, askerlere, "lerlemeyin!" diye barm, bir subay sz dinlemeyince de Enjolras onu ldrmt. imdi barikatn k-127k avlusundayd; Corinthe Meyhanesi'ne srtn dayam, bir elinde karabina, dier elinde kl, saldranlarn yolunu keserek, meyhanenin kapsn aralk tutuyordu. rpnanlara: "Bir tek ak kap var! O da bu!" diye bard. Onlara gvdesini siper ederek, bir tabura kar tek bana durdu. Hepsi oraya daldlar. Enjolras, artk bir sopa gibi kulland karabinasn drt bir yana savurarak, nlerindeki, yanlarndaki sngleri devirdi, kendisi de en sonda ieri girdi. Askerler ieri girmek, isyanclar kapy kapatmak isterken korkun bir ey oldu: Kap aniden yle hzl kapand ki, bir askerin oraya skan be parma grnd. Marius darda kalm, bir kurun, kprck kemiini krmt. Dtn, bayldn biliyordu; gzleri kapandktan sonra da kendisini yakalayan gl bir elin sarsntsn duydu. ine dt o baygnlk, Cosette'in son hatrasna kansan u dnceye ancak zaman brakt: "Esir alndm, kuruna dizileceim." Meyhanede bulunanlar arasnda Marius' gremeyen Enjolras da ayn eyi dnd. Ama herkesin ancak kendi lmn dnd bir andaydlar. Enjolras kapy srgle-di, anahtar iki defa evirdi, asma kilidi de engellere takt. Bu srada, dardaki askerler dipikle, itfaiye erleri baltalarla kapya iddetle vuruyorlard. Saldranlar, kapnn nnde toplanmlard. -128imdi meyhanenin kuatlmas balyordu. unu da syleyelim: Askerler fke iindeydiler: Topu avuunun lm onlan kzdrmt; ayrca da -daha berbat olan- saldrdan nceki bir iki saat iinde, isyanclarn esirleri yaralad, meyhanede bir askerin basz lsnn bulunduu sylentisi kmt. Bu tr uursuz uyduruk haberler i savalarn her zamanki sylentileridir; buna benzer yanl bir haber de, daha sonra Trans-nonain Soka felaketine sebep olmutur. Kap sk sk kapandktan sonra Enjolras: "Postu pahalya satalm!" dedi. Sonra Mabeufle Gavroche'un yattklar' masaya yaklat. Siyah rtnn altnda biri byk, biri kk, dimdik, dmdz iki ekil grnyordu; kefenin souk kvrmlar arasnda iki yz hayal meyal fark ediliyordu. Kefenin altndan bir el km, yere doru sarkmt. Bu, ihtiyarn eliydi. Enjolras eildi, bu saygdeer eli pt: Hayat boyunca verdii ilk ve son pckt bu. Ksa kesmek zorundayz: Barikat Teba-i'deki bir kap gibi mcadele etmiti. Meyhane ise Zaragoza'da olduu gibi kar koydu. Bu tr direnmeler zorludur. Af yoktur. Hibir anlama imkn yoktur. Herkes lmek ister; yeter ki ldrsnler. Suchet, 'Teslim olun!" dedii zaman Palafox, 'Topla savatan sonra, bakla sava!" diye karlk verir. Hucheloup Meyhanesi'nin zaptedilmesinde hibir ey eksik deildi. Pencerelerden, damdan saldranlarn zerine yaan, korkun -129ezilmelere neden olduu iin askerleri fena halde fkelendiren ta yamuru; tavanara-sndan, bodrumdan alan ate, saldrnn iddeti, savunmann fkesi, kap krldnda histeri haline gelen ldrme cinnetleri. Hepsi tamamd. Meyhaneye saldran erler, knlan ve yere serilen kapnn paralarna ayaklan taklp sendeleyerek meyhaneye girdiklerinde, tek bir sava bile bulamadlar. Baltayla knlarak devrilen helozonik merdiven alt salonun ortasnda yatyor; birka yaral son nefesini veriyordu; ldrlemeyen kim varsa birinci kattayd. Orada, tavandan, merdivenin k yeri olan delikten korkun bir ate balad. Bunlar son fieklerdi. Bunlar da bitip can ekienlerin artk cephaneleri kalmaynca, her biri eline, Enjolras'n ayrtm olduu, daha nce de szn ettiimiz, o ielerden ikier tane ald; korkun derecede narin olan bu balyozlarla, merdiven aznda, yukanya saldranlara kar direndiler. Bunlar, kezzap ieleriydi. Bu boazlamann ac olaylarn, gerekte olduu gibi, hibir ey gizlemeden anlatyoruz. evresi sanlp aresiz kalan -ne yazk ki- her eyi silah olarak kullanr. Bizanshann Rum atei Arkhimedes'in erefini lekelemedi; erimi zift Bayard'n erefine glge drmedi. Btn savalar dehet doludur, seme hakk yoktur. Kuatanlann tfek atei aadan yukanya doru olduu iin hayli zorlua uramt; yleyken yine de ldrcyd. Tavandaki deliin evresi, az sonra duman tten, zerinden krmz iplik eklinde -130kanlar akan l balanyla doldu. Grlt anlatlamazd. Dehetin bylesini anlatmak iin insan yeterli kelime bulamyor. imdi cehennemi bir hal alan bu savata artk insan kalmamt. arpanlar devler, dev gibi adamlar deildi artk. Bu sahne Homeros'tan ok, Milton'u, Dante'yi hatrlatyordu: Cinler saldnyor, hayaletler kar koyuyordu. Bu, canavarlaan kahramanlkt. 23. Orestes Perhiz Yapyor; Pulades Kafay Bulmu Sonunda, yirmi kadar milli muhafz askeri, ehir muhafzlan, birbirlerine arka vererek merdivenin iskeletinden yararlanp duvarlara trmandlar ve tavana aslarak birinci katn salonuna girdiler, direnmeye devam eden son adamlar da yaraladlar. Darmadanktlar; pek ou bu korkun trmanma srasnda yzlerindeki yaralarla tannmaz hale gelmiti; akan kanla gzleri krlemi, fkelenmi, vahilemilerdi. Orada ayakta

duran bir tek adam vard; Enjolras. Fieksiz ve klszd; elinde sadece, dipiini, ieri girenlerin kafasnda krd karabinann namlusu kalmt. Saldranlarla arasna bilardo masasn alm; salonun kesine kadar geri ekilmiti; baklan gururla, ba dimdik, elinde o silah koanyla, kimsenin yanna yaklamaya cesaret edemeyecei kadar korkun grnyordu. Bir ses ykseldi: "te komutan bu! Topuyu ldrd. im-131di tam sras. Onu hemen urackta kuruna dizelim." Enjolras: "Beni kuruna dizin!" dedi. Krk karabinay atarak kollarn kavuturdu, gsn akta brakt. Korkusuzca lmenin verdii cesaret insanlar daima duygulandrr. Enjolras da, sonunu kabul ederek kollarn kavuturunca, salonda arpmann grlts son buldu; bu altst olu, bir mezar karsndaki kutsal tavrda olduu gibi, duralad. Silahsz ve kmldamadan duran Enjolras'm rktc heybeti, bu grltnn zerine km gibiydi; yarasz tek kii olan, grkemli, kanlar iinde, son derece sevimli, yaralanmas mmkn olmayan biri gibi ilgisiz duran bu delikanl, adeta baklarnn kudretiyle, bu uursuz kalabal kendisini saygyla ldrmek zorunda brakt. O andaki gururuyla daha da artan gzellii bir parltyd, sanki o geen korkun yirmi drt saatten sonra yaral olmad gibi, yorgun da olamazm gibi, yanaklar al al, pembe beyazd. Daha sonra askeri mahkeme nnde konuan bir tank: "Adnn Apollon olduunu duyduum bir isyanc vard!" derken, belki de ondan sz ediyordu. Enjolras'a nian alan milli muhafz: "Bir iei kuruna dizecekmiim gibi geliyor bana!" diyerek silahn indirdi. Enjolras'n bulunduu kenin tam karsndaki on iki er takm oldular, sessizce tfeklerini hazrladlar. Sonra bir avu bard: -132"Nian al!" Bir subay ie kart: "Durun!" dedi. Sonra Enjolras'a dnd: "Gzlerinizin balanmasn ister misiniz?" "Hayr." "Topu avuunu ldren gerekten siz iniydiniz?" "Evet." Grantaire uyanal birka dakika olmutu. Hatrlanaca gibi, bir gn ncesinden beri meyhanenin st salonunda bir sandalye zerinde, masaya ylm uyuyordu. 'l gibi sarho" deyimini btn iddetiyle duyumsu-yordu. Berbat pelin arab onu yan l hale getirmiti. Kk masay, barikata yararl olamayaca iin kendisine brakmlard. Hl ayn ekilde oturmaktayd: Gsn masann zerine yaslam, kavuturduu kollarnn zerine kafas dayanmt; evresinde iki kupalar, ieler vard. Souktan uyumu bir aynn ya da iyice doymu bir sln o ar uykusuyla uyuyordu. Hibir ey, ne kurunlar, ne glleler, ne iinde bulunduu salonun penceresinden giren misket paralan ne de saldrnn korkun grlts onu rahatsz ediyordu. Yalnz, top sesine arada srada bir horultuyla karlk veriyordu. Bir merminin gelip kendisini uyanmak zahmetinden kurtarmasn bekler gibiydi. evresinde bir yn l, uzanm yatyordu; ilk bakta onu bu lm uykusundakilerden ayrt etmek imknszd. Sarhou grlt uyandrmaz, sessizlik uyandrr. Bu garip olay ou zaman grl-133mtr. evresindeki her eyin yklmas Grantaire'in perianln artryordu. knt ona ninni gibi geliyordu. Grltnn En-jolras karsnda bir ara kesilmesi, bu ar uyku iin bir sarsnt yerine geti. Drtnala giden bir arabann birdenbire durmas nasl bir etki yaratrsa, bu da yle olmutu. Uyuyanlar ite byle uyanr. Grantaire srayarak doruldu, kollarn uzatt, gzlerini ovuturdu, bakt, esnedi ve anlad. Sona eren sarholuk, yrtlan bir perdeye benzer; gizledii eylerin hepsi btnyle, ilk bakta grlr. Her ey birden canlanr o bellekte; yirmi drt saattir neler olup bittiini bilmeyen sarho, gzlerini aar amaz, kendisini hemen olayn iinde bulur. Her eyi birden aka hatrlar; dima rten bir buhar olan sarholuun buusu ortadan kalkar, yerini gereklerin duru, eksiksiz kaygsna brakr. Grantaire bir kenara ekilmi, bilardonun arkasna snm gibi grnd iin, gzleri Enjolras'a dikili olan askerler onu fark etmemilerdi bile. avu, "Nian al!" emrini tekrarlamaya hazrlanyordu ki, aniden yanlarndan gr bir sesin ykseldiini duydular: "Yaasn cumhuriyet! Ben de onun yanndaym." Grantaire ayaa kalkmt. Yznde ve parlak gzlerinde, yetiemedii, katlamad btn savan sonsuz parlts belirdi. Tekrar, "Yaasn cumhuriyet!" diye bard.

Sert admlarla salona geti, Enjolras'm yannda, tfeklerin karsnda ayakta durdu. -134"Bir tala iki ku vurun!" dedi. Sonra tatl bir tavrla Enjolras'a doru dnd: "zin verir misiniz?" Enjolras, glerek onun elini skt. Bu g-lmeme daha tamamlanmamt ki, ate sesi duyuldu. Enjolras sekiz kurun yedi, kurunlar bedenini oraya ivilemi gibi, duvara dayal kald. Sadece ban ne edi. Grantaire, yldrmla vurulmu gibi onun ayaklarnn dibine ylmt. Birka dakika sonra askerler son isyanclar bulunduklar yerden karyor, hl canl olan yarallar da l sanp pencereden aaya atyorlard. Srtnda ii elbisesi olan bir adam, karnnda bir sng yarasyla frlatlm, yerde can ekiiyordu. Paralanan bir yolcu arabasn dorultmaya alan iki hafif piyade eri tavanarasndan atlan iki karabina kurunuyla lmt. Bir askerle bir isyanc, damn kiremitleri zerinden kayyorlard; vahice kucaklam bir durumda birbirlerini smsk tutarak dmekteydiler. Bodrumdaki savan da bundan fark yoktu. Barmalar, tfek ateleri, fkeli ayak sesleri ve sessizlik! Barikat ele geirilmiti. Askerler yakndaki evleri aramaya ve kaanlar kovalamaya baladlar. 24. Tutsak Marius, gerekten Jean Valjean'n tutsayd. Tam yere derken onu arkadan ku-cakleyen el, Jean Valjean'n eliydi. Jean Valjean arpmaya kendisini gzden -135kartacak biimde katlmamt. O olmasayd, can ekimenin bu son blmnde yarallar hi kimse dnmezdi. arpmann her tarafnda tanrsal bir varlk gibi hazr bulunan Jean Valjean sayesinde denler kaldrlyor, alt salona gtrlerek yaralan sarlyordu. Ama bir atee, bir saldrya ya da zel savunmaya benzer hibir ey onun elinden kmad. Susuyor, sadece yardm ediyordu. Vcudunda birka syrk vard. Kurunlar onu istememiti. Bu mezara gelirken, hayal ettii eyler arasnda kendini ldrmek dncesi var idiyse de, o konuda baarya ulaamamt. Jean Valjean, arpmann youn bulutu iinde Marius' grmyor gibiydi; gerekte ise gzlerim ondan hi ayrmyordu. Bir kurun Marius' yere devirdii an Jean Valjean bir kaplan evikliiyle Marius'e doru frlad ve onu alp gtrd. O anda hcumun kasrgas Enjolras'la meyhanenin kaps zerinde yle bir iddetle younlamt ki, baygn Marius'e kollaryla destek olan Jean Valjean'm, barikatn talan sklm avlusunu geerek Corinthe Meyha-nesi'nin dirsei arkasnda kaybolduunu kimse grmedi. Sokakta bir burun oluturan bu ke hatrlardadr; bu ke birka kanlk yeri kurunlardan, mermilerden ve gzlerden koruyordu. Bazen yangnlarda da yanmayan bir oda, en dalgal denizlerde, bir burun tesinde ya da slk bir kk koyun dibinde, sakin kk bir ke vardr. Eponine barikatn ite bu kvnm gibi yerinde can ekimiti. -136Jean Valjean orada durdu. Marius' yere kaydrd, srtn duvara dayad, evresine yle bir baknd. Durum dehet vericiydi... imdilik, belki de iki dakika iin bu duvar bir smakt, ama acaba buradan nasl kurtulmalyd? Sekiz yl nce Polonceau So-ka'nda duyduu kaygy, sonra nasl kurtulduunu hatrlyordu; o zaman zordu, bugn ise imknsz. nnde, pencereden sarkan l adamdan baka kimse yokmu gibi grnen o merhametsiz, sar, alt katl ev; sanda Petite TYuanderie'yi kapatan hayli al- ak bir barikat vard; bu engeli amak kolay gibi geliyor, ama setin zerinden bir sra sng grnyordu. Bu, barikatn tesini gzetlemek iin konulan sava birliiydi. Hi phesiz barikat amak, kendini mfreze ateinin iine atmak olurdu; ta duvann tepesini amay gze alan her ba, altm tfein ateine hedef olacakt. Solunda sava alan vard. lm, duvann ardmdayd. Buradan ancak bir ku kurtulabilirdi. Ne var ki hemen karar vermeli, bir are bulmalyd. Birka adm ilerisinde arplyordu; bereket versin hepsi bir noktaya, meyhanenin kapsna inatla saldnyorlard; bir erin, tek bir erin aklna evi dolanmak ya da yandan saldrmak dncesi gelseydi her ey bitmi olurdu. Jean Valjean, karsndaki eve ve yanndaki barikata bakt; sonra, son ann iddetiyle, lgncasna, sanki gzleriyle orada bir delik amak istiyormu gibi yere bakt. Birka adm tesinde dtan amanszca korunan, -137gzlenen kk setin dibinde, onu yan yarya saklayan bir ta dkntsnn altnda, toprak hizasnda, dmdz konulmu bir demir zgara grd. Uzunlamasna kaln ubuklardan yaplm olan bu zgara iki kan kadard. Onu tutan ta ereve kopanlm, adeta yerinden sklm gibiydi. Parmaklklar arasnda ak bir karanlk, bir ocak bacasna ya da sarn azna benzer bir ey grnyordu. Jean Valjean atld. Kama konusundaki eski ustal beynini bir imek gibi aydnlatt. Talan ekmek, zgaray kaldrmak, baygn Marius' omuzlanna almak, srtnda bir ykle, dirseklerinin, dizlerinin yardmyla, bereket versin ki pek derin

olmayan bu kuyuya benzer yere inmek ve sonra zerine yerinden oynayan talann dt ar demir kapa bann stnde eski yerine yerletirmek ve yerin metre altnda ta deli bir zemine ayak basmak... Btn bunlar taknlk iinde, bir dev gcyle ve bir kartal hzyla yaplan iler gibi yerine getirildi; her ey sadece birka dakika srd. Jean Valjean, hl baygn olan Marius'le birlikte, kendini uzun bir yeralt koridorunda buldu. Orada derin bir durgunluk, kesin bir sessizlik, gece vard. Bir vakitler sokaktan manastra atlad zaman yaad duygular, iinde yeniden uyand. Yalnz, bugn tad Cosette deil, Marius't. imdi, meyhanedeki saldn sonucu oluan mthi grlty bann zerinde belli belirsiz bir mnlt gibi glkle iitiyordu. -138KNC KTAP LEVIATHANIN BAIRSAI 1. Denizin Yoksullatrd Toprak Paris, ylda yirmi be milyonu suya atar. Hem de mecazi anlamda deil. Nasl ve ne ekilde? Geceli, gndzl. Ne amala? Hi amasz. Hangi dnceyle? Hi dnmeksizin. Ne yapmak iin? Hi. Hangi uzvuyla? Barsayla. Nedir onun barsa? Lam. Bu konuyla uraan bilim hesaplanmn ortalama olarak ortaya koyduu saylann en azdr yirmi be milyon. Uzun aratrmalardan sonra, insan gbresinin, gbrelerin en verimli ve etkilisi olduunu bilim artk biliyor. inliler -utanarak syleyelim- bunu, bizden nce biliyorlard. Eckeberg'in sylediine gre, hibir inli kyl, iki ucunda bizim pislik diye adlandrdmz eyle dolu iki kova bulunan kamn getirmeden ehre gitmez. Bu gbre sayesinde de in topra bugn hl Hz. brahim dnemindeki gibi tazedir. in topra bire yirmi drt verir. Verimlilik konusunda hibir ku gbresi, bir bakentin srkledikleriyle boy lemez. Gbreliklerin en glsdr byk kent. Ovann gbrelenmesinde ehirden yararlanmak en baanl bir zm olacaktr. -139Eer altnmz gbre ise, gbremiz de altn deerindedir. Bu altn gbre ne yaplr? Uuruma sp-rlr. Deniz rdei ve penguen pislii toplamak iin Gney Kutbu'na byk masraflarla gemiyle kafileler yollanr da, hemen el altnda bulunan zenginlikler denize aktlr. Dnyann yitirdii insan ve hayvan gbresi denize atlacana topraa verilmi olsayd, herkesi beslemeye yeterdi. Yol kenanndaki o p ymlan, gece sokaklardan sarslarak geen o amur arabala-n, o korkun sprnt flan, kaldran ta-lannn sizden gizledii o pis kokulu yeralt balk akntlannm ne olduunu bilir misiniz? ieklerle dolu ayr, yemyeil ot, yani kekik, adaaydr; av hayvan, hayvan srleridir; akam vakti kocaman srlann memnun brtsdr; mis kokulu kuru ot, altn ans buday, masanzn stndeki ekmektir; damarlannzdaki scak kan, salktr; needir, hayattr. Yeryznde biim deiimi, gkyznde ruh deiimi olan o esrarl yaradl bunu istiyor. Bunu yeniden byk potaya koyun; oradan bolluk ve bereket kacaktr. Ovalann beslenmesi, insanlann besinini oluturur. Siz bu serveti yitirmekte, stelik de beni gln bulmakta zgrsnz. Bu ancak cahilliinizin bir bayapt olur. statistikler yalnzca Fransa'nn, rmakla-nyla her yl Atlas Okyanusu'na yanm milyar dktn saptadlar. unu da gzden kar-140mamak gerekir ki, be yz milyonla bte harcamalannm drtte biri denebilir. u insan beceriksizlii byledir ki, bu be yz milyonu rmaa atmay daha ok ister. Lamlarmzla rmaklara ulaan sefil kusmuk, r-naklanmzla okyanusa akp giden muazzam kusmuk, urada damla damla, orada ise dalga dalga halkn z maddesini alp gtrr. Lam ukurlannn her hkn bize bin franga mal olur. Bylece iki sonuca vanlr: Yoksullaan toprak ve kirlenen su. Saban izinden kan alk, rmaktan ykselen hastalk. u anda Thames Irma'nn Londra'y zehirlemekte olduunu herkes bilir. Paris'e gelince, son zamanlarda lam azlanndan byk bir ounluunu aalara, son kprnn altna kadar uzatmak zorunda kaldlar. ngiltere'nin birok yresinde, akcierlerimizde olduu gibi basit ve ilkel bir boaltma yntemi vardr; pistonlu, supapl, emme-bas-ma dzenli, ift borulu bir dzenek, krlarda-ki an ve temiz suyu kentlerimize iletip, kentlerin zengin suyunu tarlalara gndermeye yeterli olacakt; hibir zorluu olmayan bu gi-di-geli, dan attmz be yz milyonun yurdumuzda kalmasn salard. Bugnk yntemle iyilik yaplmak istenirken ktlk yaplyor. Ama iyi, ancak sonu ac. Kentin temizlii, halkn yoksullatmlma-sna mal oluyor. Bir lam, bir anlamazl getiriyor. Basit olmakla birlikte yoksullua neden olan lam yerine, her yerde, aldn geri veren o ift grevli boaltma yntemi kul-141lanlsa, bu yntem ekonomik kurallarla birlikte yrtlse; topraktan elde edilen rn on kat artar, yoksullar sorunu da alacak biimde hafifler. Asalaklarn ortadan kalkmasyla da yoksulluk sorunu zlm olur. u

durumda kamu serveti rmaa gidiyor, yani israf sryor. Tam yerinde bir szck israf. Avrupa, bylece tkeniyor, iflas ediyor; ksaca mahvoluyor. Fransa'daki btn zararn miktarn daha nce belirttik. Paris ise btn Fransz nfusunun yirmi bete birini barndrdndan, gbresinin de hepsinin iinde en verimli olmas gerektiinden, Fransa'nn her yl dar att yanm milyann iinde Paris'in kaybnn yirmi be milyon olarak hesaplanmas, gerek miktann ok altnda kalr. Bu saptanan yirmi be milyon, yann ba olarak Paris iin kullanlsa, kentin grkemi byk lde artar. Oysa ki kent, bu geliri lam suyu olarak yitiriyor. Sonu olarak denebilir ki, Paris'in israf, avu dolusu altnn aktlmas, grkem ve atafat, yani tm zenginlii lamdr. Bylece, kt bir ekonomik yntem yznden, refah salayacak zenginlikler suyun akntsnda, girdaplannda yok olmakta ve buna gz yumulmakta. Kamu servetini korumak iin orada Saint-Cloud'nun alannn bulunmas gereklidir. Ekonomik adan zetlenebilir ki, Paris msriftir. Her ulusun bir kopyasn yapmaya alt rnek kent, Paris, iyi dzenlenmi kentlerin modeli, idealin bakenti, zel teebbs, her trl atlmn, denemelerin yce -142yurdu, yaratcln merkezi, gelecein kovan, Babil'le Korinthos'un mkemmel kanm; sz ettiimiz bu konuda Fo-Kian'n bir kylsne parmak srttrd. Paris'i model olarak aln, iflas edersiniz. Belki de bu, ezelden beri sregelen, hibir mant olmayan anlamsz tketim de Paris'i izliyordur. Bu artc beceriksizlikler yeni bir ahmaklk rnei deildir. Eskiden de byle dav-ranld. Liebig'in dedii gibi; "Roma'nn lam-lan Roma kylsnn btn refahn yuttu." Roma, tarlalann kendi lamyla yok ettikten sonra, talya'y da mahvetti, kendi irkefne bodu, oradan Sicilya'y, sonra Sardunya'y, sonra Afrika'y mahvetti. Roma lam btn dnyay yuttu. Bu irkef ukuru hem kendi kentlerini hem de evreni iine ald. Pek ok eyde olduu gibi, Roma, bunda da rnek alnr. Paris de, retici deiimci kentlere zg o aptallkla Roma'y izlemitir. zerinde aklama yapmaya altmz ilemin gerektirdii ihtiyalann karlanmas iin, Paris'in altnda bir baka Paris daha kurulmutur; bir lam Paris'i. Onun da sokak-lan, kavaklan, meydanlan, kmaz sokaklan, ana caddeleri, sadece insan eklinin bulunmad, balktan oluan bir trafii vardr. Bylece hibir eye, hatta byk bir ulusa bile dalkavukluk etmemek gerektii ortaya kar; her eyin bulunduu yerde, yceliin yannda alaklk da vardr; Paris'te, k kenti Atina, kudret kenti Tir, erdem kenti Sparta, mucize kenti Ninova olduu gibi, amur ken-143ti Lutecia da vardr. Zaten Paris gcn de buradan alr; tarih boyunca Machiavelli, Bacon, Mirabeau gibi birka adamn ortaya koyduu u garip 'yce kklk' ilkesini onay-larcasma, kentin dev yapl batakhanesi, grkemli antlar arasnda ykselir. Gzmz Paris'in bodrum katnn iine kadar ileyebilseydi, koloniler halindeki grkemli polip tarlalarm grebilirdi. Bir sngerde bile, eski byk kentin bulunduu alt fersahlk toprak ynmdakinden daha ok geit delik ve yol yoktur. Her biri ayr bir bodrum olan cenaze mahzenlerini, havagaz borularnn aprak kafeslerini, kk emelere varncaya kadar ime suyu datlan boru ebekesini sz konusu etmezsek; bunun dnda lamlar her iki kyda da kark, esrarl ve olaanst, balbama bir a olutururlar; lamn aknts eiminde giden aprak yollar. Paris'in dourduunu varsayabileceimiz fareler, orada, o slak sis iinde ortaya karlar. 2. Lamn Tarihi Paris'in bir kapak gibi kaldrld gz nne getirilsin. Lamlarn yeralt ebekesi, tepeden, her iki kvda da kente alanan byk bir dal gibi grnr. Bu daln gvdesi sa rhtmdaki ana lam oluturur, daha kk boyda olanlar ve kmaz sokaklardakiler de kk dallardr. Bu benzetmede yan yarya gereklik var-144I dr; nk bu tr yeralt ebekelerinde grlen dikaya, bitkilerde ok az rastlanr. Bu anlamsz geometrik plana daha yakn bir fikir edinmek iin, karanlk zemin zerinde dzensiz bir kent gibi karmakark bir Dou alfabesi dnn; bu alfabenin ekilsiz harfleri, belirli, ama anlalmayan bir dzensizlik iinde, adeta tesadfen, bazen birer kelerinden, bazen ularndan birbirine perinlenmi gibidir. Yeraltnda oluan bu bataklklarn ve lamlarn, Ortaa'da, Bizans mparatorlu-u'nda, eski a Dou lkelerinde ok nemli ilevleri vard. Veba buradan doar, siler de burada lrlerdi. nsanlar bu kokumu yataklara, lm kokan bu korkun beiklere adeta dini bir korkuyla bakarlard. Bena-res'in bcekli kuyular, Babil'in aslanl kuyusundan daha az badndrc deildi. Eski Musevi kitaplar Teglath-Phalasar'n Ninova'daki yeralt batakl zerine ant itiini yazar. Leyden'li Jan'm yapma ay'n Munster lamndan karmas gibi, onun Doulu benzeri olan, Horasan'n peeli peygamberi Mu-hanna da, yapma gneini Kehefin irkef kuyusundan karyordu.

irkefliin tarihi, insanlk tarihinin bir yansmasdr. kence ekerek lenlerin sergilendikleri Gemoniae'leriyle, Roma anlatlr. Paris lam ise eskiden beri korkunluunu srdrr. Mezar olur, snak olur. Buras sulularn, toplumun tepkisine uramlarn, zgrlklerin, dnce ve yasalarn kovala-145makta ya da kovalam olduu kiilerin gizlendii bir deliktir. XIV. yzylda, VI. Char-les'n amcalarnn ynetimi srasnda, vergi basksna kar ayaklanan Parisliler, XV. yzylda palto alan gece serserileri, XVI. yzylda Protestanlar, XVII. yzylda Tanr sevgisine tutulmu Morin divaneleri, XVIII. yzylda ateiler... Yzyl nce, hanerler oradan ekilirdi, tehlikede olan hrsz oraya szlrd; ormandaki maara yerine Paris'in lam vard. u Galyal serseriler ve dilenciler gruhu tarafndan, lam, Serseriler Yata'nn bir ubesi olarak benimsenmiti. Bu dzenbaz kabadaylar akamlan Maubuee'deki pislik akntlarnn altna, yatak odalarna girer gibi girerlerdi. Gnlk almalarn Vide-Gousset k-maz'nda ya da Coupe-George Soka'nda yrtenlerin, geceleri mesken olarak Chemin-Vert Kprs'n ya da Hurepoix'yi semeleri ok olaand. Bu dnemden bir yn an kald. Bu uzun ve tenha geitlerde her trden hayalet vardr, her yan kokumuluk, pislik birikintileri ile doludur, urada burada, ierdeki Villon'un dardaki Rabelais ile konutuu delikleri grmek mmkndr. Lam eski Paris'te btn birikimlerin, denemelerin buluma yeridir. ktisat bilimi orada bir dknt grr, toplum felsefesinin bulduu ise bir tortudan ibarettir. Kentin vicdandr lam. Buras her eyin yneldii ve karlat yerdir. Bu hareketsiz yer karanlklar iindedir ama, hibir srr yoktur. Her eyin en yaln grnm ya -146da hi deilse kesin grnm vardr orada. Pislik ynlarnn hibir yalan barndrmamalar iyi yanlardr. Saflk oraya snmtr. Basille'in maskesi orada bulunur, ama mukavvas, sicimleri ortada, ii de d gibi grnr, drst bir amurla daha belirgindir. Onun yannda da Scapin'in takma burnu bulunur. adaln btn pislii artk kullanlamaz duruma gelince, toplumsal evrimin sonuland bu gereklik ukuruna der ve gmlrler, ama yaylarak. Bu kar-makanklk bir itiraftr. Orada yapay grnler yoktur; hibir yann rtlmesinin imkn yoktur artk; pislik giysilerini karr; tartmasz bir plaklk, dlerin geriye ka... Artk, biten bir eyin korkun yzne brnm gerekten baka hibir ey yoktur. Gerek ve yok olma. urada grlen bir ie gibi, sarholuu gizleyemez, bir sepetin sap, uaka bir hayat anlatr; burada, eskiden edebi dnceleri olan bir elma koan, yeniden elma koan grnmne brnr; madeni parann zerindeki kabartma, grnr bir ekilde pas tutar; Kayfa'nm tk-r Falstaffm kusmuuna karr, kumarhaneden gelen Louis altn, ucunda intihar ipinin salland iviye toslar; geen karnavalda pera'da dans etmi olan, telli tllerle sanl mosmor bir cenin yuvarlanr durur; eskiden Margoton'un eteklii olan rm paavrann yannda, insanlar yarglam olan bir yargcn bal uzanr; kardelikten de te bir samimiyettir bu. Eskiden ssl psl olan her ey burada kirlenir. Son rt -147kapatlmtr. Lam, bir kinikidir. Her eyi anlatr o. Pislikteki bu itenlikten holanrsnz, ruhunuzu dinlendirir. nsan btn mr sresince, hkmet kararlarnn gerekelerine, yeminlere, siyaset felsefesine, adalete, meslek ahlakna, katlklara, ayartlamaz yarglarn takndklar azametli tavrlar seyretmeye katlandktan sonra bir lama girdiinde, hepsine uygun olan bal seyredince avunmaya balar. Bunun ayn zamanda retici bir yan da vardr: Az nce sylediimiz gibi, tarih lamdan geer. SaintBarthelemy'ler orada, talarn arasndan damla damla szarlar. nemli soykrmlar, siyasal ve dinsel boazlamalar hep adaln yeraltndaki bu blmnden geer, cesetlerini de oraya srkleyerek. Dnrn gznde, eski katiller oradadr; tiksindirici alacakaranlk diz km, kefenlerinin bir ucunu nlk olarak kullanarak, yaptklar ii silerler hazin hazin. XI. Louis Tris-tan'la, I. Francois de Duprat ile oradadr; Lo-uvois da, Letellier de orada, Hebert'le Mail-lard oradadr; talan kazyarak, yaptklarnn izini rtmeye uraarak. Bu hayallerin sprge sesleri duyulur, kubbelerin altnda. Kelerdeki kzlmtrak parltlar, kanl ellerin ykanm olduu korkun sudan yansmaktadr. Toplumbilimciler bu karanlklara girmelidir. Bunlar, onun laboratuvannm bir blmdr. Felsefe, dncenin mikroskobudur. Her ey ondan kamak ister, ama hibir ey -148kurtulamaz. etrefil yollara kamak bounadr. etrefil yollara sapan insan hangi yzn gsterir; utanlas yzn. Felsefe drst baklaryla ktl defeder, uzaklara kamasna izin vermez. Silinip kaybolan, k-lp yok olan her eyi tanr. Paavradan saltanat hrkasn, bez parasndan da kadn yeniden oluturur. irkefle kenti yeniden kurar; balkla gelenekleri yeniden yaratr. Krk paralarndan bile antika ana, testiyi bilir. Judengasse Yahudilii'nin Ghetto Yahudili-i'nden farkn, bir yaz derisinin zerindeki trnak izinden bulur. Geriye kalanlardan; iyinin, ktnn, yapayn, dorunun, sarayn kan lekesiyle, maarann mrekkep lekesinin, genelevin ya damlasnn, katlanlan eziyetlerin, ho karlanan drtlerin, kusulan sefaletlerin, kiilerin boyun eerek edindikleri krklklarn, ruhlarnn kabalklar yznden

srklendikleri namussuzluklarn, Roma hamallarnn ceketlerinin zerinde Messalina'nm dirsek vurulan izlerinin neler olduunu anlar. 3. Bruneseau Ortaa'da Paris lam efsanelemiti. XVI. yzylda II. Henri orada, baanszha urayan bir aratrma yaptrd. Mercier'nin tanklna gre, bundan yzyl nce bu ir-kef ukuru kendi haline braklmt. stedii kalba giriyordu. Kavgalara, kararszlklara, bilinsizliklere braklan o eski Paris ite byleydi ve uzun -149zaman byle kald. Daha sonra 1789, kentlerin nasl bilinlendiini gsterdi; ama o gzelim eski zamanlarda bakent pek akll deildi; ilerini ne somut ne de soyut anlamda srdrebiliyordu, pislii temizlemesini bilmedii gibi, ktlkleri de temizleyemiyordu. Bunu engelleyebilmesi iin gereken her ey bir sorun oldu. rnein lam, hibir plana uymazd. Bu plkte ynn bulmak gt, tpk kentte insanlarn birbirini anlamasnn gl gibi; yukarda anlamazlk, aada iinden klmazlk; dillerin karkl altnda, mahzenlerin karkl; Babil'e eklenen dolambal yollar. Bazen Paris lam tamaya kalkrd; sanki fkelenmiti bu deeri anlalmayan Nil. ren ey, ama lam sulan ortal basard. Zaman zaman adaln bu midesi bozulur, kusmuk gerisin geriye kentin grtlana akard. Her yan kendi amurunun tad kaplard. Lamla vicdan azabnn bu benzemesinde bir hayr vard; bunlar bir uyarmayd, ama yeterince deerlendirilmesi beklenemezdi. Kent, pisliin bu densizliine fkelenir, geri dnmesini kabul etmezdi. Onu k-mamacasma defedin! 1802 lam baskn, seksen yandaki Parislilerin anlarnda tazeliini yitirmemitir. XIV. Louis heykelinin bulunduu Victoires Meydan'na ha eklinde yaylan balk, Champs-Elysee'deki bir iki lam azndan Saint-Honore Caddesi'ne, Saint Florentin lamndan Saint Florentin Soka'na; Sonnorie lamndan Pierre-Possion Soka'na; Che-150min-Vert lamndan Popincourt Soka'na; Lappe Soka'ndaki lamdan Roquette Soka'na girdi, Champs-Elysee'de caddenin ta oluklarn iki kar kalnlnda kaplad; gneyde Seine Irma'nn azn aksi yne evirerek Mazarin Caddesi'ne, Echaude Caddesi'ne, Marais Caddesi'ne dald. Yz dokuz metre uzunlukta bir yeri kaplamakla birlikte, tam da eskiden Recine'in oturduu evin birka adm berisinde durdu, sanki kraldan ok, XVII. yzyl ozanna sayg gsteriyordu. En yksek dzeye Saint-Pierre Caddesi'nde eriti; orada, oluk azndan talarn ayak yukarsna kadar ykseldi, en geni alana da Saint-Lobin Caddesi'nde eriti, iki yz otuz sekiz metre uzunluunda yayld. Bu yzyl balarnda da Paris lam hl srrn koruyordu. amurun hibir zaman iyi bir gn yoktur, ama burada dehete kadar varabiliyordu. Paris, altndaki korkun mahzenin varln, belli belirsiz de olsa biliyordu. Thebai'de, iinde be metre boyunda krkayaklarn kaynat bir bataklk varm, Be-hemoth'un banyo yapabilecei trden korkun bir bataklk; Paris lamna da, sz edilen bu bataklk gibi baklyordu. Lamclarn izmeleri, bilinen birtakm noktalardan teye hi gidemezdi. Hi de uzak olmayan alarda, zerinde Sainte-Foux'la, Crequi Markisi'nin dostluk kurduklar p arabalarnn dorudan doruya lama boaltld bilinirdi. Temizlik ii yamurlara emanet edilmiti; o da temizlemekten ok, yollan tkyordu. Roma, irkef kuyusuna, biraz iirsel bir -151havayla 'Gemoniae' adn vermiti, Paris ise kendisininkine 'Pis Kokulu Delik' adn vererek hakaret etmiti. Bilimle bo inan dehet konusunda ortak nokta bulmulard. Pis kokulu delik, hem salk, hem de efsane asndan irenti. Gulyabani, Mouffetard lamnn pis kokulu kemerinin altnda grnd, Marmousetlerin cesetleri Barillerie lamna atlmt. Fagon, 1685 ylndaki o korkun hummann nedeni olarak, Saint-Louis Cad-desi'nde 'Messager Galant' levhasnn hemen hemen tam karsnda 1833'e kadar ak kalan byk bir boluu, Marais lamnn azn gsterir. Mortellerie Soka'ndaki lam az, oradan kan pisliklerle nldr; o uursuz sokakta, bir sra dii andran sivri ulu demir parmaklklanyla bu lam az, cehennemdeki alevleri insanlarn stne doru pskrten bir ejderha azn andryordu. Paris'in bu bulak ukuru, halkn d-gcyle, iren ve bilinmez bir sonsuzlukla ssleniyordu. Lamn ucu buca yoktu, ekya yatayd buras. Bu pis yaral yerleri de demek polisin aklnn ucundan gemiyordu. Bu bilinmezlii demek, bu karanl iskan-dillemek, bu uurumu kefe kalkmak. Buna kim cesaret edebilirdi ki? Bu dehet verici bir eydi. Sonunda biri ortaya kt. irkef kuyusunun Kristof Kolomb'u kendini gsterdi. 1805 ylnda bir gn, imparatorun Paris'te pek seyrek grnd gnlerden birinde, ileri Bakan -Decres ya da Crete adnda biri- efendisinin yataktan kalkabildii t-152rene katld. Byk cumhuriyetin, yce imparatorluun o muhteem askerlerinin kl akrtlar iitilmekteydi. Carrousel'de, Napo-leon'un kapsnda byk bir kahramanlar kalabal vard: Rhin'den, Escaut'dan, Adige'den, Nil'den gelenler, Joubert'in, Desa-ix'nin, Merceau'nun, Hoche'un, Kleber'in arkadalar; Fleurus'un baloncu askerleri, Ma-inz'in humbaraclan, Cenova'nm kprc askerleri, piramitlerin seyrettii hafif svariler, Jenot'nun gllelerinin serpintilerine urayan topular, Zuyderzee'de demir atm donanmay

basknla ele geirmi olan zrhl askerler. Kimisi Bonaparte'la Lodi Kpr-s'ne, kimisi de Murat'yla Mantua Boaz'na gitmiti; kalanlar da Montebello hendeklerine Lannes'dan nce gelmilerdi. O an btn ordusu orada, Tuilleries Saray'nm avlu-sundayd; ya bir takmla ya da mangayla temsil ediliyorlar, dinlenmekte olan Napole-on'u koruyorlard. Bu dnem, Byk Ordu'nun arkasnda Marengo'nun, nnde Austerlitz'in bulunduu o en parlak dnemdi. ileri Bakan, Napoleon'a, "Yce kralm," diyordu, "dn imparatorluumuzun en korkusuz adamn grdm." Napoleon, birdenbire, "Kim bu adam?" diye sordu, "yapt i nedir?" "Bir ey yapmak istiyor." "Ne yapmak istiyor?" "Paris lamlarn dolamak." Gerekten de byle bir adam vard ve ad da Bruneseau'ydu. -1534. Bilinmeyen Ayrntlar Lamlar gezildi. Bu mthi bir yolculuk oldu; vebaya ve havaszla kar bir gece sava, ayn zamanda bir keif seferi oldu. Daha bundan birka yl ncesine kadar, bu yolculua katlanlardan bugn sa kalan biri -o dnemde ok gen olan akll bir ii- ok ilgi ekici eyler anlatyordu. Bruneseau, bu anlattklarn, Polis Mdr'ne verdii rapora, resmi yazya uygun grmedii iin koymam. O devirde mikroplara kar kullanlan ilalar ok ilkeldi. Bruneseau yeralt ebekesinin ilk blmlerini geer gemez, yanndaki yirmi iiden sekizi daha teye gitmek istemediler. Yaplacak i olduka karkt: Bu gezinti, temizlik yaplmasn gerektiriyordu, dolalan yerler hem temizlenecek hem de llecekti; su yollarnn giri yerlerini bulmak, zgaralar saymak, ana yoldan ayrlan kollan uzun uzun yazmak, kavak noktalanndaki akmtlan belirtmek, birok blgeden her birinin snrlann izmek, ana lama eklenen yan lamlan iskandillemek, lam ve kubbelerinin, hem zgaralann balangcnda hem de bitiminde yksekliini, geniliini lmek, su yollan girilerinin lam kanal tabanna ve sokak dzeyine olan uzaklklann bildirmek gerekiyordu. Byk glklerle yol almyordu. Birok yerde merdivenlerin ayak derinliinde bataa gmld oluyordu. El fenerleri pis havada can ekiiyordu. Arada srada baylmalar oluyordu. Baz noktalarda da uurumlar vard. Zemin km, deme -154talan ortaya kmt, lam tam bir dipsiz kuyu grmndeydi. Ayak basacak yer bulmak imknszd. Birdenbire bir adam kayboldu, adam byk zorluklarla kurtardlar. Fo-urcroy'nm tlerine uyarak, yer yer bulduk-lan temiz saylabilecek kelerde, byk kafesler iinde, reineye batnlm stp yakyorlard. Duvarlarda zaman zaman ekilsiz kabanklklara rastlyorlard, insan bunlan ur sanabilirdi. Bu havasz yerde talar bile hasta gibi grnyordu. Bruneseau akntnn bandan kavaa" doru ilerlemeye balad. Grand-Hurleur'n iki su borusunun olduu noktada, knt gibi duran bir tan zerinde 1550 tarihini okudu. Bu ta, II. Henri tarafndan Paris yeralt yollann dolamakla grevlendirilen Phi-libert Delorme'un durduu yeri gsteriyordu. XV. yzyln lamda brakt bir damgayd bu ta. Bruneseau, XVII. yzyl iiliine 1600-1650 yllan arasnda kubbeleri yaplan Ponceau kanal ile, Vieille-du-Temple Cadde-si'ndeki kanalda rastlad; ana yolun batsnda, duvan ve kubbesi 1740'ta rlen kesimde de XVIII. yzyl iiliini buldu. Bu iki kubbe, hele 1740'ta yaplan yenisi, 1412'de rlen evre lam duvarlanndan daha harap durumda ve atlakt. Bu tarihte Menilmon-tant Irma'nn temiz sulan, Paris'in ana lam mertebesine ykselmiti; bir kylnn kraln ba ua olmasna benzer bir ykseli, Gros-Jean'm Lebe] olmas gibi bir ey. Sada solda, zellikle de Adliye Saray'nn altnda, lamn iine kadar uzaman eski zin-155dan hcrelerini buldular: ren lm hcreleri. Bu hcrelerden birinde, demir bir halka grdler. Tm duvar rlerek kapatld. Rastladklar baz eyler pek garipti; rnein bu arada, 1800'de Hayvanat Bahesi'nden kaybolan orangutann iskeleti bulundu. Bu hi phesiz XVII. yzyln son ylnda Ber-nardins Soka'nda grld anlatlan eytann kayboluuyla ilgiliydi. Zavall eytan sonunda lam sularnda boulmutu. Arche-Marion'a ulaan kemerli uzun geitte, ustasn bile hayran brakacak kadar mkemmel ve iyi korunmu bir paavrac kfesi bulundu. Artk lamclarn korkusuzca kartrmaya altklar baln her tarafnda bir yn deerli eya, altn, gm, ss eyas, kymetli talar, paralar vard. Bir dev, bu bal bir szgeten geirebilse, yzyllardan beri birikmi bir servetin sahibi olurdu. Temple Soka ile Saint-Avoye Soka'nm ayrld noktada garip bir Protestan madalyas bulundu; madalyann bir yznde banda kardinal apkas bulunan bir domuz vard, dier yznde ise banda papalk tac bulunan bir kurt... En artc eyle ana lamn giri yerinde karlatlar. Bugn sadece rezeleri kalm olan parmaklk, eskiden burasnn kapatldn gsteriyordu. Bu rezelerden birinde, geerken oraya takld phe gtrmez pis bir paavra sallanyordu, karanlkta yzyor, gittike de yrtlyordu. Bruneseau, el fenerini yaklatrarak paavray inceledi. Bu ok ince bir patiska parasyd; en salam kalabilmi -156-

kesinde okunabilen yedi harfin -LAVBESP harflerinin- zerine ilenmi bir asalet tacndan arta kalanlar grlebiliyordu. Bu bir marki tacyd ve o yedi harf de Laubespine anlamna geliyordu. Gzlerinin nndeki ey, anlald ki Marat'nm kefeninden bir parayd. Marat'nn genliinde ak maceralar olmutu. Olay Artois Kontu'nun yannda has ahrlarn veterineri olarak bulunduu gnlerde geer. Asilzade bir hanmla yaad, tarihe geen bu aktan kendisine bir an olarak ancak sz geen yatak araf kalmt. ldnde de, onu evinde bulunan en iyi cins araf olan bu kuma parasyla kefenlemilerdi. htiyar kadnlar, u 'halkn dostu' zavally, gmlmek zere, ehvet izleriyle dolu arafa sarmlard. Bruneseau pek ilgilenmedi, geti gitti. Paavray bulduklar yerde braktlar, tmyle yok etmediler. Bu, aalamak m, yoksa sayg myd acaba? Marat her ikisini de hak etmiti. Sonra, kader, orada insann dokunmaya ekinecei biimde izini brakmt. Zaten br dnyaya ait bulgular, kendi setikleri yerde brakmak en dorusudur. Ksacas, buluntu ilginti; bir markiz onun iinde uyumutu, Marat ise orada rmt; ayn bez Pentheon'u geerek, lam farelerine kadar ulamt. Vaktiyle Vatteau'nun btn kvrmlarm byk bir zevkle izebilecei bu yatak odas kuma, en sonunda Dante'nin sabit baklarna layk olacak bir duruma gelmiti. Paris'in yeralt pln bir utan bir uca dolamak 18O5'ten 1812'ye kadar tam -157yedi yl srd. Bu gezinti srasnda Brunese-au, nemli ileri saptyor, almalar ynetiyor, hatta sonulandryordu: 1808de Ponceau zgarasn alakt; 1809'da da lam, yeni hatlar atrarak, Saint-Denis Caddesi'nin altndan Innocent emesine kadar bytt, 1810'da Froid-Manteau Soka'nn, Salpetre-re'in altna kadar blm, 181 l'de Veuve-de-Petits-Peres, Mail, Echarpe sokaklarnn, Ro-yale Meydan'nn, 1812'de Paix Soka'nn, Antin yolunun altlan da lam ebekesinin uzantlar haline geldiler. Bu ileri yaparken btn a dezenfekte ettiriyor, temizletiyordu. kinci yldan sonra ise yanna yardmc olarak damad Nargaud'yu almt. Bylece, bu yzyln banda eski toplum, lamn ssleyerek astarn temizlemi oldu. Hi olmazsa bir para ayklanmt. atlak talan sklm ekilsiz ukurlarla dolu anlamsz engebeler ve garip dirsekler, pis kokulu, vahi, yabani dehliz, demeler yara bere iinde, duvarlar ise delik deik, korkun, karanlk bir dehliz... te Paris'in eski lam gemite byleydi. Her yne aynlan kollar, birbirini kesen hendekler, ana borudan aynlan kk hatlar, birleen yollar, barsaklar, kmaz sokaklar, gherileli kubbeler, pis kokulu ukurlar, eperlerde balgaml szntlar, tavanlardan den damlalar, usuz bucaksz karanlk. Babil'in sindirim aygtna benzeyen o yeralt mezannn verdii rknty verebilecek baka hibir ey bulamayz; bir ukur, bir maara, sokaklarda alm bir uurum, dev bir kstebein at bir yuvadr -158bu; insan orada, karanlklar arasnda, zamannda bir grkem belirtisi olan pln iinden gemi olduu sylenen kocaman kr bir kstebein dolatn grr gibi olur; hl ie yarayan eski bir yuvadr buras. Tekrar ediyoruz; bu, eski devrin lamyd. 5. ada lerlemeler Bugn artk lam temiz, souk ve kusursuzdur. ngiltere'de 'saygdeer' kelimesinin verdii anlam tar. Arbaldr, kuruniye yakn bir rengi vardr, adeta iki dirhem bir ekirdek saylabilecek ekilde eki dzen verilmitir. Bir mteahhidin Dantay yeliine seilmesine benzer. erisi olduka iyidir. Balk usludur. lk bakta, 'halkn kraln sevdii' o eski dnemlerdeki gibi, hkmdarlarla prenslerin kamasna yarayan yeralt geitlerine benzetilebilir. Bugnk lam gzeldir, saf bir grnm vardr; iirden kovulup da mimariye snma benzeyen klasik on iki heceli l, bu uzun, esrarl, beyazms kubbenin her tana sinmi gibidir; her savak bir kemerdir; Rivoli Caddesi'nin bir benzerini bu irkef ukurunda grmek mmkndr. Zaten, byk bir kentin gbre hendei, geometrik formlann tam yerine oturduu yerlerdir. Orada her ey en ksa yola balanmaldr. Bugn lam, artk bir yere kadar resmi bir grnm almtr. Bazen kendisinin konu edildii polis raporlan bile, artk ona saygszlk yapmyor. Resmi dilde tarif edildii kelimeler arbaldr. Eskiden 'lam' denilen eye imdi -159'galeri' diyorlar; 'delik' denen eyin ad imdi 'baca' olarak geiyor. Villon bile eski yedek barnan grse, imdi tanyamaz. Bu mahzen ebekesinin bilinmeyen alardan beri orada olan kemirgen halk, her zamankinden ok daha kalabalktr. Arada srada bir fare, bir kocam asker, kafasn lamn penceresinden uzatr, Paris'lileri szer; ama, bu yeralt sarayndan honut olan o zararl hayvan bile imdi evcillemekte. Bu irkef ukurunun eski vahiliinden pek bir ey kalmamakta. Eski devirde lam kirleten yamur, imdi temizliyor. Yine de pek gvenmemek gerekir. Orada hl mikroplu pis bir hava vardr. Kusursuz bir ikiyzllk hkm srer. Polis mdrl ve salk mdrl ellerinden geleni yaptlar. Ama lam, btn temizlik yntemlerine ramen, Tartufe'n, suunu itiraf ettikten sonraki durumuna benzer; belli belirsiz, pheli bir koku yaymaktadr.

Her eye ramen, itiraf edelim ki, temizliin, lamn uygarla bir sayg gstermesi olduunu syleyebilir, Tartuffe'n vicdann Augias'n ahrna* tercih eder ve bylece de Paris'in lamnn adam edildiini kabul edebiliriz. Bu, sadece bir ilerleme deil, bundan daha da fazlas, bir deimedir. Eski lamn bugnk haline gelmesi bir devrimdir. Bu devrimi kim yapt? Hi kimsenin hatrlayamad ve bizim imdi adn akladmz adam: Bruneseau. Efsaneye gre kral, 300 srn olduu ve 30 yl hi temizlenmeyen ahrlarn sahibidir. -1606. Gelecekteki lerlemeler Paris lamnn ortaya kmas hi de kk bir i deildi. Son on yzyl boyunca, tpk Paris'i bitiremedikleri gibi, bunun da zerinde altlar ama bitiremediler. Gerekten de lam, Paris'in gelimesinden etkileniyordu. Yerstndeki kent bydke, yeraltnda da bin kollu ahtapot gibi bir ey byyor. Kente yeni alan her sokaa lam da bir kol uzatr. Eski krallk devrinde ancak yirmi bin yz metre lam yaplabilmiti, 1 Ocak 1806'da Paris'te varlan nokta buydu. Biraz ileride yine szn edeceimiz bu devirden sonra almalar byk bir gayretle, balad ve devam etti. u rakamlarn garipliine bakn: Napoleon drt bin sekiz yz metre, XVII. Louis be bin yedi yz dokuz metre, X. Charles on bin yirmi metre, 1848 Cumhuriyeti yirmi bin yz seksen bir metre ve imdiki ynetim yetmi bin yz seksen bir metre lam yaptrd; hepsinin toplam iki yz yirmi alt bin alt yz on metre tutuyor. Paris'in muazzam barsa. Hi durmadan alan, srlarla dolu a, sonsuz bir yap. Grld zere, Paris'in yeralt dehlizleri imdi, yzyln bana gre on kat daha byktr. Lam, olduka mkemmel olan bugnk durumuna getirebilmek iin ne kadar sabr ve aba gerektiini dlemek bile kolay deildir. 1806'dan nce alan yirmi be km'lik lam, eski krallk ynetimiyle, XVIII. yzyln son on ylnda ynetimde olan devrim belediyesi tarafndan byk glk-161lerle almt. almann ilerlemesini engelleyen bir yn etken vard; topran cinsiyle ilgili engeller bir yana, Paris'in emeki halknn nyarglar da ie sekte vuruyordu. Paris toprann, kazmaya, apaya, iskandile, insan eline alacak derecede kar gelen bir yaps vardr, kent ok sert bir zemine oturmutur. Paris denen o olaanst tarihsel yapnn oturduu o jeolojik yapy oymak ve iine girmek kadar zor bir ey olamaz; alma u ya da bu ekilde balayp, bu balkl tabakaya gelindiinde yeraltnda direnmeler, engeller artar. Erimi halde bulunan kil tabakas, su kaynaklan, sert kayalar, konuyla ilgilenen bilim dalnn 'hardal' adn verdii yumuak ve derin balk yap, bu engellerin balcalandr; ince lleci amuru damarlar ve istli katmanlarla birlikte... dem'den nceki okyanuslara eklenmi istiridye kabuklarndan oluan tabakalarla kireli katmanlarn birbirleri zerine yerleerek oluturduklar bu topraklarda sivri kazmalar pek zor ilerler. Bazen, yaplmakta olan bir kubbeyi bir dere alr gtrr, iiler selin ortasnda kalr; ya da iinde kire bulunan bir balk aknts ortaya kar ve bir alayan hzyla saldrarak, en kaim destek direklerini bile cam gibi krar atar. Bir baka olay da pek yaknlarda Villette'te oldu; kanal boaltmadan ve seferleri kaldrmadan ana lam Saint-Martin kanalnn altndan geirmek gerektiinde, kanaln dibinde bir atlak olutu ve her taraf sular kaplad, suyun gc, yeralt antiyesinin ve pompalarn gcnn ok s-162tndeydi; bir dalg atlan nedenini aratrmakla grevlendirildi; byk havuzun dar liman aznda oluan atlan kapatlmas ise byk glklerle gerekleti. Baka yerlerde, Seine yaknlarnda, hatta rmaktan epeyce uzakta, rnein Belleville'de, Grande-Rue'de, Lumiere Geidi'nde, insann iine gmlp gz gre gre kaybolduu dipsiz kumlara rastlanr. Bir de, pis kokulardan boulmalar, ykntlar altnda kalmalar, birdenbire oluuveren kmeler ve iileri yava yava saran tifs... Bugn ustaba Monnot lm bulunuyor. Monnot, on metre derinlikte, Ourcq ana su borusunu da iine alan hendek eklindeki Clichy galerisini at; genel-" likle pis kokulu olan ykntlar arasnda alarak, kazklar, lam payandalar hazrlad ve Seine'e kadar uzayan Hpital Cadde-si'ndeki Bievre kubbesini yapt; Paris'i, Montmartre'dan gelen sel sularndan korumak amacyla, Martyrs kaps yaknndaki bu dokuz hektarlk durgun gle aknt verdi; Blanche kapsndan Aubervilliers yoluna kadar uzayan lam hattn, drt ay gece gndz alarak on bir metre derinlikte dedi; imdiye kadar grlmemi bir ey uygulayarak, Bare-du-Bec Caddesi'nde, hendek yapmadan, yerin alt metre altna bir lam yapt. Bugn, Mimar Duleau da lm bulunuyor. Duleau, Traversiere-Saint-Antoine Cad-desi'yle Lourcine Caddesi arasndaki bin metrelik lamn zerine, kentin bir noktasnda bir kubbe yapt. Censier-Mouffetard kavan yamur sellerinden kurtarmak iin -163Arbalete'in ana boruya balanmasn salad; kaygan kumlarn iine atlan temeller ve betonlar zerine Sainte-Georges lamn kurdu; Notre-Dame-de-Nazareth kolundaki olaanst byk zgarann alaltlmas iini ynetti. Bu kahramanlklar, resmen bildirilmedi; oysa ki bunlar, sava alanlarndaki budalaca boazlamalarn ok daha stnde, yararl eylerdir. 1832'de Paris lam ebekesi, bugnk durumundan ok uzakt. Bruneseau'nun balama iaretini vermesine ramen, sonraki byk ebekenin ortaya kmas iin kolerann bagstermesi gerekmiti.

Sylesek aarsnz; kentin dn epeevre saran, Venedik'te olduu gibi Byk Kanal diye adlandrlan lamn bir blm Gourdes Cadde-si'nde st ak, pis kokular yayan durgun bir gl grnmndeydi. Bu aybn rtlmesi iin gereken iki yz altm alt bin seksen frank alt santim, ancak 1823 ylnda bulunabildi. Savaklar, aygtlar, ukurlar, yan kollaryla, Combat, Cunette, Saint-Mande'de-ki kuyu ancak 1836'da tamamlanabildi. Paris'in i yollan yeniden yapld ve belirttiimiz gibi, bir eyrek yzyl iinde on kat byd. Otuz yl nceki 5-6 Haziran ayaklanmas srasnda, birok yerde hl eski lamlar vard. Bugn hafif bombeli yollarn byk bir ksm, o devirde yer yer delik deik oselerdi. Genellikle bir caddenin ya da kavan ulat eimli noktalarda, gelip geenlerin ayaklan altnda parlak bir hale gelen, kaim demir -164parmaklkl, geni drt ke zgaralar grlr, arabalar iin tehlikeli ve kaygan olan bu zgaralar, zaman zaman atlann dmesine neden olurdu. Yollar ve Kprler daresi'nce kullanlan resmi dilde, bu eimli noktalardaki zgaralann, 'ters oluk' gibi anlaml bir ad vard. 1832'de birok caddede, Etoile, Saint-Louis, Temple, Vieille-du-Temple, Notre-Da-me-du-Nazareth, Folie Mericaurt caddelerinde, Fleurs nhtm caddesinde, Petit-Musce, Normandie, Pont-aux-Biches, Marais, Notre-Dame-des-Victories caddelerinde, Saint-Mar-tin Mahallesi'nde, Montmartre Mahallesi'nde, Grange-Bateliere Caddesi'nde, Champs-Elye-es'de, Jacob Caddesi'nde, Tournon Caddesi'nde, bu eski gotik yapl kuyu, ekinmeden, az ak bekliyordu. Bunlar, bazen evresi binek talanyla rl, ahane bir umarszlkla yerlemi byk bouklar eklindeydi. 1806'da Paris'in lam says, 1663 May-s'ndaki kaytlara tpatp uyuyordu; be bin yz yirmi sekiz kula. 1 Ocak 1832'de ulalan krk bin yz metre, Bruneseau'dan sonra gerekleenlerdi. 1806-1831 yllan arasnda ylda ortalama yedi yz elli metre lam yaplmtr; o zamandan beri de her yl sekiz bin, hatta on bin metre, beton temeller zerinde su kireci kanmyla tahta galerilerden oluan sistem yapld. Bugnk Paris lam, iki yz yirmi alt bin yz on metre byklyle, metresi iki yz franktan krk sekiz milyon eder. Batan beri sz ettiimiz ekonomik gelimelerin yan sra, ok byk bir yap olutu-165ran Paris lamlar, olduka nemli salk sorunlaryla da iiedir. Paris iki tabaka arasnda yer alr: Bir su tabakas, bir de hava tabakas. Olduka derinde yer alan, ama yine de iki defa delinerek yoklanan su yata, tebeir ve jura kireci arasnda, yeil kumlu ta tabakasndan olumutur. Bu tabaka, yz yirmi be kilometre yarapnda bir daire iinde yer alr. Toprak katmanlan arasndan szan bir yn rmak ve dere sulan orada birikir. Grenelle kuyusundan iilecek bir bardak suyun iine Seine, Marne, Yonne, Oise, Aisne, Cher, Vienne, Loire rmaklan kanmtr. nce gkten, sonra da topraktan gelen su tabakas sala uygundur. Ancak hava tabakasnda ayn salktan sz edemeyiz. Lamn btn pis kokula-n, buharlar, ehrin soluduu havaya kanr. Bilimsel adan u tespit edilmitir ki, bir gbreliin zerinde solunan hava, Paris'te alnan havadan ok daha temizdir. Gelime salandka, belirli bir srenin sonunda, deiik yntemlerle berraklk elde edilebildii zaman, havay temizlemek iin su tabakasndan yararlanlacak; yani lam ykanabilecektir. Bilindii gibi, lamn ykanmas, topran balkla temizlenmesi, yani gbrenin krlara, tarlalara aktanlmas demektir. Bu kadar basit olmasna ramen bu olay yapldnda, tm lkelerde yoksulluun azalmasn, saln dzelmesini salayacaktr. inde yaadmz u dnemde, Louvre bu vebal pisliin hareket noktas olarak kabul edilirse, Paris'te hastalklar iki yz elli kilometrelik bir alana yaylr. -166On yzyldan beri lam, Paris'in hastaldr denilebilir. Kentin kanma ilemi bir ktlk. Halkn igds burada hi yanlmamtr. Bu lamclk ii, eskiden tehlikeli ve tiksinti verici bir iti, tpk mezbaha iilii gibi. Bir duvarc, ancak ok yksek bir cret karlnda bu pis kokulu yere inmeye raz oluyordu; kuyucu, merdivenini oraya indirmeye ekinirdi; "lama girmek, mezara girmektir" deyimi benimsenmiti. Sylediimiz gibi, bu muazzam bataklk zerine birok iren sylentiler yaylrd; hem yeryzndeki evrimler hem de insanlann yaptklan devrimlerin izlerini tayan rktc bir bataklkt; yle ki, Tufan'dan kalma istiridye kabuklanndan Ma-rat'nn paavrasna kadar btn deiimin izlerini bulmak mmknd burada. -167NC KTAP AMUR AMA RUH 1. Lam ve Beklenmedik Olaylar Jean Valjean, Paris lamndayd. Paris'le deniz arasndaki benzerliklerden biri daha: Burada da dalan biri boulabilir. Bu deime hi rastlanr cinsten bir ey deildi: Jean Valjean kentin gbeinde, kentten ayrlmt; hem de kala gz arasnda, bir kapan alp kapanma sreci iinde, gn ndan zifiri karanla, le zamanndan geceyansma, grltden sessizlie, gkg-rltsnden mezar dinginliine, sonsuz bir tehlikeden mutlak bir gvenlie gemiti; Po-lonceau Caddesi'nde daha nce hi grlmemi bir olayla. Birdenbire bir karanla d; Paris'in yeralt zindannda kaybolma; lmn kol gezdii bu sokaktan, hayat izleri tayan bir mezara gei. Olduka garip bir dakikayd bu. Birka saniye duraksad, akn akn

evreyi dinliyordu. Kurtuluun kapa, altnda birdenbire alvermiti. Tann'nn merhameti onu adeta hile yaparak kurtarmt onu kaderin ho tuzaklar! Yaralda hibir kprdama yoktu. Jean -169II Valjean, bulunduu ukurda, tad eyin canl m, l m olduunu bilmiyordu. lk hissettii ey, ani bir krlemeydi, birdenbire hibir ey gremez oldu. Bunu bir anlk sarlama izledi. Hibir ey iitmiyordu. Birka adm stndeki iddetli boazlamann grltsn, sz ettiimiz topran kalnl engelliyor, ona ancak ok hafif, belli belirsiz, derinden gelen bir uultu gibi geliyordu. Sadece ayan bast zeminin salam olduunu anlamt, o kadar; ayrca bu da onun iin yeterliydi. nce bir kolunu, sonra tekini uzatt, duvar her iki yandan da hissetti, bylece geidin olduka dar olduunu anlad; aya kayd, zeminin talan slakt. Bir delik, ukur ya da uurum bulunabileceinden korkarak bir ayan ihtiyatla ileri att; ta deme devam ediyordu. Kokulu bir esinti de nerede olduunu haber verdi. Krl birka dakika srd, imdi evresini grebiliyordu. eri szld delikten ok az k szyordu. Gzleri mahzene alt, bir eyler fark edebiliyordu. ine sakland koridor -bulunduu yeri hibir kelime bundan daha iyi anlatamaz- arkada duvarla rlyd. Kendi dilinde 'ana borudan ayrlan kol' diye adlandrlan o kmaz sokaklardan birindeydi. nnde baka bir karanlk duvar daha vard. Yukardaki delikten szan k, Jean Valjean'm bulunduu yerin on on iki adm tesinde bitiyor, birka metrelik bir uzaklkta donuk bir beyazlk yatyordu, onun tesinde karanlk artyordu. Yola koyulmann rktc bir yan vard; denize batmak gibi -170bir eydi bu. Oysa ki, bu sis duvarnda kaybolabilirdi, hem de kaybolmalyd; hatta acele etmeliydi. Talarn altnda fark ettii o zgaray askerlerin de grebileceini, her eyin bu rastlantya bal olduunu dnd. Onlar da bu dehlize girebilirler, aratrma yapabilirlerdi. Kaybedecei bir dakika bile yoktu. Yere brakt Marius' ald -bu da tam yerinde bir szdr- yeniden srtlad, yrmeye balad, karanlklar iine byk bir kararllkla dald. Jean Valjean'm sezinledii kurtuluun henz gereklemedii akt. Onlar daha ncekiler kadar byk, ancak baka trl tehlikelerle dolu bir yolculuk bekliyordu. Savan iddetli kasrgasndan sonra ulalan yer pis bataklklar, tuzaklarla dolu geitler, onca karklktan sonra bir irkef ukuruydu. Jean Valjean, sanki bir cehennemden brne dmt. Elli adm yrdkten sonra durmak zorunda kald. Ortada bir sorun vard: Geit bir baka dar, uzun yola ulap, onu yanlamasna kesiyordu ve ortada iki yol vard. Acaba hangisine sapmalyd? Saa m, yoksa sola m dnmeliydi? Bu karanlklar iindeki dehlizde ynn nasl bulmalyd? Daha nce de belirttiimiz gibi, bu dehlizlerde, eim tek yol gstericidir. Eimi izlemek, rmaa ulamak demektir. Jean Valjean, bunu hemen anlad. Halles lamnda olduunu, soldaki yolu seip eimi izlerse, bir eyrek saate kadar Pont-auChange ile Pont-Neuf arasnda, Seine zerinde bir kavaa ulaacan, bunun da gpegndz Paris'in en kalabalk bir noktasn-171da ortaya kmak anlamna geldiini dnd. Bir kavaktan kma ihtimali de vard: Ayaklarnn dibinden kanlara bulanm iki adamn kmasyla yolcularn decei aknlk, belediye avularnn birdenbire kp gelmeleri, yakndaki karakol askerlerinin silaha sarlmalar. Daha dar kmadan yakalanrlard. En iyisi karanlklara dalmak ve gven duygusunu yitirmemek, bir yerlerde ortaya kmak iin de Tann'ya teslim olmakt. Eimin ters ynne, saa sapt. Keyi dner dnmez, zgaradan gelen uzak artk gremez oldu, karanlk bir perde zerine yeniden kapand, Jean Valjean yeni bir krle gmld. Yine de yoluna devam etti, hem de hi duraksamadan. Mari-us'n iki kolunu boynuna dolamt, ayaklan da arkasnda sallanyordu. Jean Valjean bir eliyle iki kolu tutuyor, br eliyle duvar yokluyordu. Marius'n kanl yana yanana yapyordu. Yaraldan szan lk bir derenin zerine aktn ve elbiselerinden iine doru szdn hissediyordu. Yaralnn az kulana dedike de, slak bir scaklk duyuyor, bu da onun soluk aldn, yani yaadn haber veriyordu. Jean Valjean, imdi birincisinden ok daha dar bir koridorda yol alyordu. Burada yrmek olduka zordu. Bir gn nce yaan yamurun sulan, ark tabannn ortasnda kk bir sel oluturmutu; ayaklann suya sokmamak iin olabildiince duvara doru sinmek zorunda kalyordu. Bylece karanlklar iinde yryor, yeraltnda kaybolmu, g-172rnmezlikler iinde el yordamyla yolunu bulmaya alan gece yaratklanna benziyordu. Ancak, zaman getike ya uzaklardaki deliklerin bu youn sis iine yollad titrek ktan ya da gzleri karanla altndan, giderek belli belirsiz bir gre kavutu. Bazen dokunduu duvan, bazen de altndan getii kubbeyi hayal meyal seebiliyordu. Geceleri genileyen gzbebekleri, sonunda bir seer; bunun gibi, felaket iinde de ruh geniler ve sonunda Tann'y bulur.

Lam iinde yn bulmak olduka zordu. Dehlizlerin planlan, zerinden geen yollara gredir. O devrin Paris'inde de iki bin iki yz sokak vard. Buna bir de lam denen o karanlk kollar an ekleyin. O devirde lam yollan u uca eklense elli be kilometre ederdi. Daha nce de szn ettiimiz gibi, son otuz yldaki zel abalar sayesinde, bugnk ebeke yz kilometreyi gemitir. Jean Valjean, yanlmaya balamt. Sa-int-Denis Caddesi'nin altnda olduunu sand; orada olmay da gerekten zcyd. Saint-Denis Caddesi'nin altnda XIII. Louis dneminden kalma eski bir ta lam vard; bu lam douda, byk lam denen ana boruya ular, sada eski Serseriler Yata hizasnda tek bir dirsekle balanr, bir kol olarak da Saint-Martin lamnn kolunu alr ve drt kol ha biiminde kesiir. Yalnzca, girii, Corinthe Meyhanesi'nin yannda olan Petite-Truanderie'nin dar lam kanal Sa-int-Denis ile birlemez, Montmartre lamy-la birleir. te, Jean Valjean'n u an izledi-173i yol buydu. Montmartre lam, eski ebekenin en kark lamdr. Ancak Jean Val-jean bir yn karmakark geometrik planl yelken direi biiminde grlen Halles lamn arkada brakmt, ama nnde bir yn soru iareti gibi duran pek ok sokak kesi ve can skc rastlantlar vard, evet gerekten bunlar birer sokaktrlar. Birincisi, solundaki geni Pltiere lam, karmakank bir bilmece gibi durmakta; birtakm T ve Z'ler izerek postane ve buday halinin altndan geer ve Seine'e ular, Y yaparak sona erer; ikincisi, sanda her biri birer kmaz sokakla sonulanan dili Cadran Cadde-si'nin eri koridoru; ncs, yine solunda hemen girite bir atalla kark olan, zigzag -h yapsyla her tarafa dalarak Louvre'un byk yeralt mezarna varan Mail kolu; yine sada, Jeneurs Soka'nn kmaz sokak dehlizi; bu byk lam kollarnn yan sra, sada solda kk blmeler olmakla birlikte, bu evredeki lam onu gvenli bir ka ulatrabilecekti. Burada anlatlanlar hakknda Jean Valje-an'n en kk bir bilgisi olsayd, Saint-Denis Soka'nn yeralt galerisinde bulunmadn anlamas iin sadece duvarlar yoklamas yetebilirdi. Elimin altnda, lam iinde bile grkemli, tantanal olan eski ta iilii yerine, tasarruf olsun diye tercih edilen, bugnn ucuz iiliini hissederdi; eski yap da maliyet, granitten temel talan, yal kire harcyla kulac sekiz yz franga gelirdi; bugn yaplan ucuz i ise, beton zerine hamam de-174mesinde kullanlan talar ve sulu harla metresi iki yz franga mal olur. Bu anlatlanlann tmnden habersiz olan Jean Valjean hibir ey grmeden, bilmeden kendini kadere ve tesadflere brakarak kaygyla, ama metanetini koruyarak yoluna devam ediyordu. Ancak unu da belirtmek gerekir ki, giderek iine bir dehet yaylmaya balamt. evresindeki karanlk, dncelerini de etkiliyor, evresini saran bilinmezlik iinde yryordu. inde bulunduu irkef korkun ve ba dndrecek kadar karmaktr. Karanlklar Parisi'ne dalm olmak hazin bir eydir. Jean Valjean grmeden yolunu bulmak, her admda onu yeniden yaratmak zorundayd. Bu srlar iinde att her adm son adm olabilirdi. Acaba buradan nasl kurtulacakt? Bir k yeri bulabilecek miydi? Ya da k yerini zamannda bulabilecek miydi? Delikleri tatan olan bu muazzam yeralt sngerini delip gemenin imkn var myd acaba? Yoksa hi beklenmeyen, karanlk bir dmle mi karlaacakt? Onu iinden kamayaca, almaz bir glk m bulacakt? Burada, Marius kan kaybndan, kendisi de alktan m lecekti? Her ikisi de karanlklar iinde kaybolup, bir kede iskelet mi olacaklard? Bilmiyordu. Bunlann tmn kendine soruyor, ama bir cevap bulamyordu. Paris'in barsa uuruma benzer. Peygamber gibi, o da canavann karsndayd. Anszn hi ummad bir ey fark etti. Dmdz yrrken, hi beklemedii bir anda, artk yukanya doru kmadn, ortadaki -175derenin ayak ularna gelen su dzeyinin imdi topuklarna kadar ykseldiini sezdi. Zemin artk aa doru iniyordu. Niin? Yoksa birdenbire kendini Seine Irma'nda m bulacakt? Tehlike bykt, ama geri ekilmenin getirecei tehlikenin daha fazla olacan dnerek yoluna devam etti. Hayr, Seine'e doru gitmiyordu. Paris'in oturduu zeminin, rman sa yakasndaki blm srt eklindedir; bu srtn bir yan Seine'e, br de byk lama dklr. Bylece doruk noktas, sularla geliigzel bir ekilde ikiye blnm olur. Akntlarn ikiye ayrld en yksek nokta Sainte-Avoye lamnn Michel-LeComte Caddesi'ne rastlayan blmnn tesine der, Louvre lamnda bulvarlarn yaknnda, Montmartre lamn-daysa Halles'in yaknndadr. te Jean Valje-an bu en yksek noktaya ulamt. evredeki lama doru ilerliyordu. Bilmeden, doru bir yolda yryordu. Yeni bir kola rastladka keleri yokluyor, bulunduu koridordan daha kk kollara hi girmiyordu; ok doru bir yaklamla, her kk dehlizin bir kmazla sonulanacan, bunun kendisini hedeften uzaklatracan hesaplayarak yoluna devam ediyordu. Bylece, daha nce szn ettiimiz o drt dehlizin karanlkta kendisine kurduklan drtl tuzaa dmemi oldu. Bir an geldi ki, Paris'in ayaklanmalarn olduu blmnden getiini anlad; o blmde, barikatlar nedeniyle yollardaki trafik durdurulmutu. Birden bann stnde, ok de-176-

I rinden gelen, srekli uultuya benzer bir ses duydu. Bu, araba tekerleklerinin kard bir sesti. Kendi yapt hesaba gre, yarm saate yakn bir sredir yryordu, dinlenmeyi aklna bile getirmemiti; yalnzca Marius' dier eliyle tutmaya balamt. Karanlk, her zamankinden koyu ve derindi; ne var ki, ona gven veriyordu. Birdenbire nne den glgesini grd. Glge, ayaklarnn dibindeki ark tabann, bann zerindeki kubbeyi ve sandaki, solundaki kaygan koridor duvarlarn aydnlatan, ok hafif ve titrek, krmzmtrak n zerine dyordu. aknlkla arkasna dnd. Arkasnda, koridorun biraz nce getii ksmnda, uzak olduunu sand mesafede, kendisine gzlerini dikmi gibi grnen korkun bir yldz, karanlklar iinde ldyordu. Polisin kasvetli yldzyd bu; lamn iinde domu, kayg verici bir yldz. Arkasnda ise rknt verici belli belirsiz sekiz on karalt, dzensizce kmldyordu. 2. Aklama 6 Haziran gn lamlarda bir aratrma yaplmas iin emir verilmiti. Ayaklanmada yenilenlerin orada barnmalarndan korkuluyordu. General Bugeaud grnrdeki Paris'i ayklarken, Vali Gisquet de gizli Paris'i aratrmak zorunda kald; bu, st dzeyde ordunun, daha aada polisin temsil ettii devlet -177gcnn ifte i blmn gerektiren, birbiriyle ilintili iki eylemdi. Polis memurlar ve lamclardan kurulu takm, Paris'in yeralt geitlerini aratrdlar; birincisi sa kyy, ikincisi sol kyy, ncs Cite Adas'n; polis memurlar karabinalar, lobutlar, kllar ve hanerlerle donatlmlard. O srada Jean Valjean'm zerine doru ynelmi olan k, sa kynn devriye feneriydi. Bu devriye, Cadran Caddesi'nin altndaki kmazla yuvarlak galeriyi aratrmt. Fenerin titrek bu kmazlarn iinde dolarken, Jean Valjean, yolunun zerinde rastlad bu galeriye, iinde bulunduu koridordan daha dar olduu iin girmemi, atlayp gemiti. Polisler Cadran galerisinden dnerlerken, evredeki lamlardan gelen bir ayak sesi duyar gibi olmulard. Gerekten de bunlar Jean Valjean'm ayak sesleriydi. Devriye baavuu fenerini yukar kaldrm, dierleri de sisin iine, sesin geldii yne doru bakmaya balamlard. Bu, Jean Valjean'm unutamayaca bir dakikayd. Bereket versin, feneri iyi grebilmesine karlk, fener onu iyice aydnlatam-yordu. Fener kt, o ise karanlk. ok uzakta olduu iin bulunduu yer karanlktan ayrt edilemiyordu, adeta karanla karmt. Duvarn dibine bzld, hareketsiz kald. Zaten arkasnda yanan eyin ne olduunu anlayamamt. Uykusuzluk, alk ve heyecandan periand; bir parltyla birlikte kara kara hayaletler grmeye balamt. Neydi bu acaba? Anlayamyordu. -178Jean Valjean'n durmas grlty de sona erdirmiti. Devriyeler dinliyorlar, ama hibir ey duyamyorlard; bakyorlar ama hibir ey gremiyorlard. Aralarnda fsl-datlar. O dnemde Montmartre lamnn o noktasnda, yamur sularnn birikerek kk bir i gl oluturduklar 'servis meydan' denilen bir kavak vard, bu yzden daha sonra kaldrld. Devriye ite bu alanda topland. Jean Valjean, o gnahkr ruhlarn bir halka oluturduklarn grd. Yaklaan buldog balan fsldat. Beki kpekleri bu toplantnn sonunda yanldklarna karar verdiler; hibir grlt olmamt, orada kimse grnmyordu, evre lamlara dalmann bir anlam yoktu, zaman kayb olurdu; aksine, Saint-Mery'ye doru gitmek iin acele edilmeliydi; yaplacak eyleri varsa, yakalanacak bir 'bousingot' ise, mutlaka oralarda bulunabilirdi. Siyasi partiler, eski svglere yeni bir kalp bulurlar. 1832'de 'bousingot' szc, eskimi, 'jacobin' szcyle, o dnemde henz kullanlmayan, ancak o gnden bu yana epeyce ie yarayan 'demagog' kelimesi arasnda yer alyordu. avu, Seine yamacna doru, sola dnlmesini emretti. ki mangaya ayrlarak iki ayr yne gitmeyi akl edebilselerdi, Jean Valjean yakalanrd. Ve bu az daha oluyordu. Merkezin emrine gre, bir arpma ya da kalabalk sayda isyanc grubu olmas ihtimaline kar, devriyenin ikiye blnmesi yasaklanmt. Bu -179yzden devriye, ona arkasn dnerek yoluna devam etti. Jean Valjean, btn bu olan bitenden hibir ey anlamamakla birlikte, fenerin aniden geri dndnde kaybolmas, tek fark edebildiiydi. Tmyle ekip gitmeden nce, avu, polis vicdannn rahatl iin, geriye, Jean Val-jean'a doru karabinasyla bir el ate etti. Silah sesi, mahzende bu dev barsan gurul-tusuymu gibi yank yapt. Jean Valjean birka adm tesinde dereye derek suyu krdatan bir sva parasndan, kurunun bann zerindeki kubbeye arptn anlad. Bir sre ark tabannda, tekdze ar admlarn sesi duyuldu, admlar uzaklatka da gitgide silindi; siyah ekiller grubu dald, bir k titreyerek kubbede gittike azalan krmzmtrak bir izgi eklinde uutu ve kayboldu. Sessizlik ve karanlk yeniden derinleerek tamamland, krlk ve sarlk usuz bucaksz karanlklar yeniden kaplad. Jean Valjean, kmldamaya cesaret edemeyerek, uzun zaman duvara dayal,

ylece kald; gz-bebekleri iyice bym, kula kirite, uzaklarda kaybolup giden bu hayalet devriye koluna bakyordu. 3. zlenen Adam O devirdeki polisin bir konuda hakkn teslim etmek gerekir: En kritik anlarda bile devriye gezmek, ortal gzetlemek grevini hi aksatmadan yerine getiriyordu. Onlara gre bir ayaklanmada hibir zaman sululan -180babo brakmaya, hkmet tehlikede diye toplumu ihmal etmeye hi gerek yoktu. Olaanst durumlardaki alma temposunun yan sra, gnlk hizmetler de aksamadan yaplyor, hi kesintiye uramyordu. Beklenmedik bir siyasi olay ortasnda, her an patlayacak bir karkln basks altnda bile, ayaklanma ve barikatla oyalanmadan, bir memur bir hrsz 'izleyebiliyordu'. Hazirann altnc gn leden sonra Sei-ne'in sa yakasndaki ky yolunun Invalides kprsnn biraz tesine den yannda buna benzer bir olay geiyordu. Bugn orada bir ky yolu yok. Manzaras deiti... Bu ky yolunda, iki adam olduka uzak bir mesafeden birbirlerinden kanarak, ama birbirlerini gzetler gibiydiler. ndeki uzaklamaya, arkadaki ise yaklamaya abalyordu. Bu, uzaktan sessizce oynanan bir satran oyununa benziyordu. Ne biri ne de teki acele ediyordu. Her ikisi de, sanki birbirlerini hzl gitmeye zorlamaktan korkarcasma yava yryorlard. Bu bir avcnn hi belli etmeden bir av kovalamasna benziyordu. Avc sinsiydi ve tetikteydi. Kapana kslm bir sansar ile peinden koan av kpei arasndaki orant, burada da korunuyordu. Kurtulmaya alann durumu pek iyi deildi; olduka elimsiz bir grnm vard; oysa ki, kovalayan uzun boylu bir delikanlyd, grnnn sertliinden, onunla karlamann da sert olaca anlalyordu. -181Birincinin kanda, zayf olduunun bilinci vard, buna ramen fkeliydi, onu inceleyen kii, gzlerindeki kaygl dmanl, korkunun verdii cesareti grebilirdi. Ky yolu olduka sszd, gelip geen hi kimse yoktu; yle ki uraya buraya yanam kayklarda bile ne kayk vard ne de hamal. Bu iki adam daha rahat grebilmek iin kar kyda olmak gerekirdi; o uzaklktan bunlar izleyen birine, ne birinci adam, paavra gibi olmu bir ii ceketi altnda titreyen, sa sakal birbirine karm, hrpani klkl, kt dnceli, tasal biri gibi grnr; ne de teki, srtndaki beylik redingotu enesine kadar iliklenmi, olaan resmi bir kii gibi. Okuyucu bu iki adam biraz daha yakndan grebilse belki onlar tanyabilirdi. kincisinin hedefi neydi? Belki nden gidene daha scak tutacak bir eyler giydirmek. Resmi elbise giyen bir adam, eski psk giyimli bir adam takip ederse, ona da paras devlet tarafndan denecek bir elbise giydirmek niyetinde olduu anlalr. Ancak btn sorun renktedir. Mavi elbise onur vericidir. Halbuki krmz elbiseyi giymi olmak ho bir ey deildir. O zamanlar Fransa'da memurlar mavi niforma, mahkmlar krmz gmlek giyinirdi. Bununla beraber halka ait mor elbise de vardr. Dieri onun nden gitmesine gz yumuyor ve hl onu yakalamyorsa, grne gre, ndekinin, nemli bir buluma yerine, bir av topluluuna ulatn grme umudunu tayor demektir. -182n ilikli adamn, ky yolunda, rhtm caddesinden geen bo bir arabay grnce arabacya iaret etmesi, bu ihtimali kuvvetlendirdi. Arabac anlad, iaret edeni tand belliydi. Arabay evirdi, rhtmdan giderek, iki adam izlemeye balad. nden giden, o phelenilen, hirpani klkl adam bu olay fark etmedi. Araba Champs-Elysee'deki aalar boyunca ilerliyordu. Korkuluun stnden, arabacnn elindeki kamsyla gvdesi grnyordu. Zabta memurlarna verilen gizli emirlerden birinde u madde yer alr: Tedbir olarak, daima elinizin altnda kiralk olarak kullanlan bir araba bulundurun.' Her biri kendi oyununu kusursuz bir ekilde oynayan bu iki adam oyunu srdrrken, rhtmdaki hafif srta doru yaklayorlard. Yokuun kyya kadar inmesi, o devirde, Passy'den gelen araba srclerine, rmaa gelerek atlarna su iirme imkn salyordu. O gnden bugne, gzellik uruna bu srt yok edildi; atlar susuzluktan atlyor, ama gzler bu gzellii grmekten memnun. i ceketli adamn kap kurtulmasn salayacak aalarla bezeli Champs-Elysee'ye ulamak isteyecei, bunun iin de bu hafif yokuu trmanaca akla en yakn zmd. Evet, orasnn aal olmasna karlk polislerin youn olduu da bir gerekti; br kolaylkla yardm edecek birini bulabilirdi. Bu yre, 1824'te Albay Brach tarafndan Moret'den kopya edilerek yaplan ve I. Fran-183ois'nn evi denilen evden pek de uzakta deildi. Hemen oralarda bir de karakol vard. zleyeni artan bir ey oldu; izlenen adam, sz geen bu yola sapacana, rhtm boyunca kydan yrmeyi srdrd. Durumu olduka tehlikeliydi. Seine sularna kendini atmazsa, acaba ne yapabilirdi? Artk rhtma kabilmek iin hibir yol kalmamt, ne o yoku ne de merdiven; hem de kynn o noktas, Iena Kprs'ne ok yaknd ki, burada ky gitgide daralarak ince bir erit olur ve kaybolur. Artk hibir kar

yol yoktu, sanda dik duvar, solunda ve karsnda rmak, peinde de hkmet gleriyle kuatlm olacakt. Ancak, kynn bitiminde, alt yedi ayak yksekliinde, hangi ykntdan geldii pek belli olmayan bir moloz ynnn olduu biliniyordu. Ama adam bu moloz ynnn ardnda gizlenmenin kendisine bir yaran olacan m sanyordu? Bu zm pek ocuka olurdu. Bunu aklna bile getirmedii kuku gtrmez. Hrszlar o kadar saf deillerdir. Kydaki moloz yn, rhtmn duvarna kadar burun eklinde uzanan bir knt oluturmutu. zlenen adam, bu szn ettiimiz yere geldi, oray geti, bylece br onu gremez oldu. O da gremedii iin kendinin de grlmediinin bilincinde, gizlenmeyi brakp hzl hzl yrmeye balad. Birka dakika sonra moloz ynnn yanndayd, etrafn doland. Byk bir aknlkla durdu. Kovalad ii ceketli adam kaybolmutu. -184Moloz ynnn bitiminde ky yolu ancak otuz adm kadar daha sryor ve sonra gelip rhtmn duvarn dven suyun altnda kayboluyordu. Kaan kii, kendini izleyene grnmeden ne Seine Irma'na atlayabilir ne de rhtma trmanabilirdi. yleyse olan biten neydi? Redingotu ilikli adam yolun sonuna kadar yrd; orada bir sre yumruklan skh, gzleriyle evreyi yoklayarak dncelere dald. Birdenbire eliyle alnna vurdu. Kynn bitip suyun balad noktada geni, alak kemerli, salam bir kilidi ve ar rezesi bulunan demir bir zgara grmt. Rhtmn altndaki bir kapya benzeyen bu zgara, rmaa olduu gibi, kyya da alyordu. Altndaki kapkara dere Seine'e boalyordu. Pasl parmaklklarn iinden, tedeki karanlk koridor fark ediliyordu. Bu gerek, parmakl yerinden oynatmaya alan adamn zihninde imek gibi akt, fkeden titrerken yle bard: "Pes dorusu! Devletin bir anahtan onun elinde olsun ha!" Sonra birdenbire sakinleti ve alayl bir sesle mnldand: "Vay! Vay! Vay! Vay!" Bunlan syledikten sonra bilinmez bir umutla ya giren adamn geri kmasn ya da baka birilerinin giriini izleyebilmek iin, bir av kpei fkesiyle moloz ynnn ardna yerleerek gzetlemeye koyuldu. te yandan, onun davranlanna gre kendini ayarlayan araba, korkuluun yannda onun yukansnda durmutu. Uzun bir -185bekleyi olabileceini hesaplayan arabac da, atlarn bana alt nemli yulaf torbasn geirdi. Szn burasnda belirtelim: Parisliler bu yem torbasn ok iyi bilirler, nk hkmetler de bazen onlarn bana byle torbalar geirirler. ok az da olsa Iena Kprs'nden geen yolcular, uzaklamadan nce deimez manzarann u iki ayrntsna: Ky yolunda bekleyen adamla, rhtmdaki arabaya bakmak iin bir an balarn eviriyorlard. 4. O da Kendi Han Srtnda Tayor Jean Valjean yremeye balam ve bir daha da durmamt. Ancak yry gittike zorlaryordu. Tavann ykseklikleri hep ayn deildir; ortalama ykseklik bir metre yetmi santim kadar; yani bir adamn boyuna gre alnmtr. Jean Valjean, Marius'n tavana arpmasn nlemek iin eilmek zorundayd; her dakika eilip dorulmak, bu arada durmadan duvar yoklamak. Rutubetli talar ve kaygan ark taban, el ve ayaklar iin kt bir dayanak noktasyd. Jean Valjean, kentin iren gbrelii iinde sendeleyecek, glkle ilerliyordu. ok uzun aralklarla bodrum pencerelerinin aydnl beliriyordu. Ancak bu, gne aydnln ay aydnlna dntrecek biimde, ylesine solgundu ki, onun gerisindeki her ey pis kokulu buhar, donukluk ve zifiri karanlkt. Jan Valjean ackm ve susamt; zellikle de susamt. Bulunduu yerdeki su ise, deniz suyu gibi, iilmeyen tr-186dendi. Bilindii zere, olaanst gibi grnen, temiz ve azla yetinir tavr ona, yalanmasna ramen eksilmeyen bir g kazandrmt. Ancak yine de bu g imdi gevemeye balyordu. Jean Valjean gittike yoruluyor, gcnn azalmas, yknn arlnn artmasna neden oluyordu. Belki de, Marius lm ve cansz vcudu arlamt. Jean Valjean onu, gs rahat bir durumda, soluk alabilecek ekilde tutuyor, o srada farelerin bacaklarnn arasndan hzla kaydn hissediyordu. Hele bir tanesi onu sracak kadar" rkmt. Ara sra lam bacalarnn aralklarndan temiz hava geliyor, bu da onu biraz olsun canlandryordu. leden sonra, yaklak sularnda olsa gerek, evre lamna geldi. nce, bulunduu yerin birdenbire genilemi olmasna ard. Kendini, iki elinin duvarlara yetimedii bir koridor ve kendini, bann demedii bir kubbe altnda buldu. Hissettii zere, byk lamn eni iki buuk, ykseklii ise iki metre kadard. Montmartre lamyla byk lamn birbirine kavutuu noktada iki yeralt galerisi -Provence Caddesi'nden gelenle, mezbahann lam- bu kava olutururlar. Daha az kararl biri olsa orada durur kalrd. Jean Valjean en geniine, evre lamna sapt. Yalnz burada da ayn soru gndeme geldi: kmal m, inmeli mi? Skk bir durumda olduunu, her eyi gze alp Seine Irma'na ulamak; yani inmek gerektiini dnerek sola dnd.

-187Yapt i son derece yerindeydi. nk 'evre' sznden hareketle onun Paris'in sa yakasn evirdiini sanmak, Bercy ve Passy'ye doru iki k olduunu dnmek ok hatal olurdu. Hatrlamakta yarar var: Byk lam, eski Menilmontant deresinden baka bir ey olmayp, yukan doru kld zaman, bir kmaz yola, yani balangta Menilmontant tepeciinin dibindeki eski k noktasna vanr. Popincourt Mahallesi'ni balang olarak alp, Paris sulann toplayan, Se-ine'e eski Louviers adasnn zerindeki Ame-lot lamyla dklen kolla hibir ilintisi yoktur. Ama lamn tamamlaycs olan bu kol, tam Menilmontant Soka'run altnda, sulann aa ya da yukan doru aynldm belirten salam bir yapyla ana lamdan aynlr. Jean Valjean eer geitten yukan doru kmay seseydi, onca glkten sonra yorgunluktan bitkin, soluk solua, kapkaranlk bir duvara ulaacakt. Bu, onun mahvolmas demekti. Gerekirse biraz geri dnerek, Boucherat kavanda duralayarak, Fillus-du-Calvaire dehlizine girer, SaintLouis geidini, solda Saint-Gilles dar koridorunu geebilir, saa saparak, Saint-Sebastien galerisini atlayarak Amelot lamna varabilirdi; orada da, Bastil-le'in altndaki o F'ye benzeyen yerde yolunu armamak kouluyla, Seine zerinde tersane yannda bulunan k yerine gelebilirdi. Ama btn bunlar, lam diye adlandnlan o kocaman ahtapotun btn dallan ve btn delikleriyle iyice tannmasn gerektirir. Oysa -bu konuda srarl olmalyz- yol ald bu -188korkun lam hakknda hibir ey bilmiyordu. Eer neyin iinde olduu kendisine sorulsayd, "Gecenin karanlklan iinde," derdi. Ona yol gsteren, igdsnn iyi olmasyd. nmesi, gerekten de kurtulu yolu olabilirdi. Lafitte Caddesi'yle Saint-Georges Cadde-si'nin altnda pene gibi dallanp budaklanan ilk geidi ve d'Antin osesinin atall koridorunu ardnda brakt. Madeleine kolu olduunu sand bir kolun az tesinde mola verdi. Byk bir yorgunluk hissediyordu. Anjou Caddesi'nin lam bacas olmas muhtemel genie bir zgaradan epeyce parlak bir k szyordu. Marius', yaral kardee aabeyin gsterecei yumuak bir tavrla lamn yksek kaldnmma yerletirdi. Yukandan den beyaz k altnda Marius'n kanl yz bir mezardaym gibiydi. Gzleri kapalyd, sa-lan ise, krmz boya iinde kurutulmu fralar gibi akaklanna yapmt, sarkan elleri cansz, kollan ve bacaklan souktu, bir kan izi, dudaklannn kenannda kurumutu. Bo-yunbamm dmnde bile kurumu kan phts birikmiti; gmlei yaralann iine giriyor, alm olan yaralann kanl etlerine de elbisenin kuma deiyordu. Elbiseleri aralayarak elini Marius'n gsne koydu, kalbi hl arpyordu. zerindeki gmlei yrtarak, elinden geldiince yaralan sard, akan kan durdurdu; bu yan aydnlkta, henz aylma-m, adeta nefes almayan Marius'n zerine eildiinde, baklannda anlatlamaz bir kin vard. Marius'n giysilerini ekitirirken ceple-189rinde iki ey bulmutu; bir gn ncesinden kalma ekmekle, Marius'n czdan. Ekmei yedi, sonra da czdan at. lk sayfada Marius'n bir kda yazd yazy buldu. Hatrlardadr: "Adm Marius Pontmercy. Cesedimi Marais de Filles-Calvaire Soka, No. 6'da oturan dedem Msy Gillenormand'a gtrn." Jean Valjean, bu drt yazy, yukardan gelen n altnda okudu. Bir an kendi dncelerine dalmcasna, alak sesle: "Fil-les-du-Calvaire Soka, numara alt, Msy Gillenormand," diye tekrarlad. Czdan Marius'n cebine yerletirdi. Yedii ekmek ona yeni bir g katmt; Marius' yeniden srtna ald, ban yavaa omzuna dayad ve inmeyi srdrd. Ana lam, Menilmontant vadisinin su toplanma hattna gre ynlendirilmi olup, yaklak on kilometre uzunluundadr. Yolun byk bir ksm ta denmitir. Jean Valjean'n yerin altnda srp giden bu yryn okuyucuya daha iyi anlatabilmek iin kullandmz bu sokak adlarn, o bilmiyordu. Kentin hangi blgesinden getiini, evresinde ne kadar yol aldm belirleyen hibir ey gremiyordu. Yalnzca, arada srada karlat k szntlarnn etkisini kaybetmesiyle, gn batnmn pek de uzak olmadn anlyordu; bann stnden gelen grltlerin de giderek seyreklemesinden, sonra da neredeyse kesilmesinden, artk Paris'in merkezinde olmadn, d yollara ya da utaki nhtmlara yakn ssz blgelerden -190birine yaklatn tahmin ediyordu. O taraflarda daha az ev ve daha az sokak olduundan, lama alan pencereler daha azdr. Bu yzden, Jean Valjean'n bu yzden evresindeki karanlk younlamaya balad. El yordamyla yrmeye devam etti; youn karanlk gittike korkunlayor du. 5. Kumun da Kadnlar Gibi Hain Bir ncelii Vardr Artk suda bulunduunu, ayaklannm al-tndakinin de ta deil, balk olduunu seziyordu. Britanya'da, skoya'nn baz kyla-nnda yryen birinin -bir yolcunun, bir balknn- sular ekildii zaman, kydan uzakta, kumsalda ilerlerken, birdenbire uzunca bir sredir zorlukla adm attn fark ettii olur. Ayaklannm altndaki kumlar adeta zift gibidir; taban yapr kalr; artk kum deil, ksedir bu. Kumsal kupkurudur, ama her adm atta ayan kalkmasyla oluan izin iine su dolar. Balangta gzler, bu deiikliin farknda deildir; usuz bucaksz kumsal dmdz ve durgundur; kumun grn ayndr; salam ve kaygan topra

ayrt edici hibir ey grnmez ortada; deniz sineklerinin neeli kk bulutu ayaklannm stnde uuup durur. Adam yoluna devam eder, yere basarak dosdoru kyya yaklamaya alr. Kaygl deildir. Neden kayglanacaktr ki? Ama sanki her admnda ayaklannm arl artyor gibidir. Birdenbire gmlmeye balar; nce bu sadece iki parmaktr. Do-191ru yol zerinde olmad phe gtrmez, ynn bulmak iin durur. Birden ayaklarn grr; ayaklan kaybolmu, kum onlan rtmtr. Ayaklarn kumdan ekerek geri dnmek ister; dner ama daha da derine batar. Kumlar ayak bileklerine gelir, kendini oradan da kurtarr, sola atlr, artk kumlar bacann yansndadr; saa atlr, kumlar dizlerine kadar kar. te o zaman, tanmlanamaz, tarif edilemez bir dehetle anlar ki, yryen kumlara dalmtr, altnda, baln yzemeyecei, insann ise hi yryemeyece-i kadar korkun bir zemin vardr. Varsa, ykn hafifletir, frtnaya tutulup batmak zere olan bir gemiye benzer biimde zerinde ne varsa frlatp atar. Ne var ki, artk yaplacak hibir ey yoktur; kum dizlerin zerindedir. Seslenir, apkasn, mendilini sallar; kumlara daha fazla gmlr. Kumsal sszsa, kara da uzaktaysa, kum tabakasnn kt bir n varsa, yaknlarda da kahraman biri yoksa, her eyin sonu geldi demektir. Kuma gmlmeye mahkmdur. Bu, kurtuluu imknsz, amansz, uzun, korkun bir gmlmedir; ne geciktirmenin ne de abuklatrmann imkn vardr. Saatlerce srer ve bir trl bitmek bilmez. Sizi ayakta, serbest, sapasalam yakalamtr. Ayaklarnz tutmutur, giritiimiz her aba, attnz her lk biraz daha gmlmenizi salar, direnmeniz, artan bir kucaklanma ile cezalandrlr gibidir. Aalara, ufka, yemyeil ayrlara, ovadaki kylerin dumanlarna, denizdeki gemilerin yelkenlerine, uan ve akyan kulara, gnee, gkyzne bol bol ba-192kabileceiniz zaman da brakarak sizi ar ar eker ve sonunda kuma gmer. Kuma gmlmek, denize benzeyen topran derinliklerinden canl insana doru ykselen bir mezara girmektir. Her dakika, kanlmaz bir l gmcdr. Zavall insan, oturmay, yatmay, emeklemeyi dener; yaplan her hareket onun biraz daha gmlmesini salar; dorulur, gmlr, battn anlar. lk atar, yalvarr, bulutlara seslenir, kollaryla kvranr, periandr. te, artk kumlar gbeine kadar gelmitir; gsn kaplar; imdi ancak omuzlan grnen bir heykeldir. Ellerini kaldrarak korkun iniltiler kopanr. Trnaklann kuma gmer, tutunmak ister, bu gevek klftan kurtulabilmek iin dirseklerine dayanr, lgncasna alar. Kum ykselir, omuzlanna kar, boynuna gelir. imdi ancak yz ortadadr, baran az kumlarla doludur. Sessizlik. Gzler hl bakar, kum onlan da kapatr ve karanlk. Sonra aln klr, kumun zerinde bir tutam sa titrer. Bir el kar, kumsaln yzn delerek kmldanr, sallanr, kaybolur. Bir adamn korkun bir ekilde yok oluudur bu. Bazen atyla birlikte bir svari, bazen de arabasyla bir arabac kuma gmlr; kumun altnda her ey kaybolur gider. Bu, sudan baka bir yerde gmlmektir. nsan boan ey, topraktr. Usuz bucaksz grnmdeki toprak, aslnda bir tuzaktr. Grnts ova gibidir, oysa su gibi yanlr. Uurumun da byle hainlikleri vardr. Denizde ya da herhangi bir kumsalda her -193zaman baa gelebilecek bu trden ac serven, otuz yl nce Paris lamnda da olabilirdi. 1833'te balam olan nemli almalardan nce, Paris yeralt dehlizlerinde aniden kntler oluuyordu. Hele alttaki toprak tabakas yumuaksa, su szabiliyordu; ark taban da, ister eski lamlarda olduu gibi ta deli olsun, ister yeni galerilerdeki gibi beton ve su kireciyle yaplsn, desteini kaybettii iin kyordu. Bu tr demede her knt bir atlaktr; atlak da yknt demektir. Ark taban belli bir uzunlukta kntye uruyordu. Bir amur deryasnda ukurun zel ad 'toprak knts'dr. Peki, toprak knts nedir? Deniz kylarnn kaygan kumlarna yeraltnda rastlanmasdr. Bir lamdaki Mont Saint-Michel kumsaldr. Sular iindeki toprak kaygandr; btn moleklleri yumuak ortamn yaratt bolukta yzer gibidir. Bu toprak deildir, su da denemez. Bazen ok derindir. Bu durumda rastlantnn daha korkuncunu dnemezsiniz. Bu ne id belirsiz karmn su oran fazlaysa, lm ok abuk gelir, boulma olur, toprak orannn fazla olmas durumunda ise lm yava yava gelir, sonuta kuma gmlmek vardr. Byle bir lm gznzn nne getirebilir misiniz? Kumsalda bile korkun grnen kuma gmlme olaynn, bu irkef ukurunda nasl olabileceini tahmin edin! Ak, prl prl bir hava, gnn ortas, u aydnlk ufuk, urada iitilen byk grlt, hayat yadran zgr bulutlar, uzakta fark edilen sandallar, her trl kalba giren u umut, ge-194lebilecek yolcular, kurtulma ihtimali, hatta son dakikaya kadar... Btn bunlarn yerine sarlk, krlk, kapkara bir kubbe, lmeden bir mezarn iini hissetmek, bir kapak ardndaki amur iinde lm, pislikle yava yava boulmak, havaszln, amurlu penesiyle sizi grtlanzdan yakalad ta bir kutu; lm hnltsyla birlikte hissedilen pis koku, kumsal yerine bataklk, kasrga yerine sl-frl hidrojen, usuz bucaksz grnt yerine pislik! Hibir eyden habersiz olan kent, banzn zerinde dururken, seslenmek, di gcrdatmak, kvranmak, debelenmek ve sonunda can vermek!

Bu tr bir lmn tarife smaz deheti! lm, kimi zaman byk bir vakarla kur-kun gaddarln hafifletir. Ate ynnn zerinde ya da batan bir gemide insan yce-leebilir; deniz kpndeki gibi alevler iinde bile onurlu davranabilir; insan oralarda bitip tkenirken yce bir deiiklie urar. Ama burada asla! Burada lm pistir. Son nefes, byk bir utanla verilir. Uuan son hayaller hep irenlik zerinedir. Balk, utanla eanlamldr. Bu irkin, aalk, alak bir eydir. Clarence gibi bir ton arabn iinde lmek deil de, Escoubleau gibi sprnt ukurunda lmek; ite, dehet verici olan budur. Pislik iinde rpnmak ilgintir; bir yandan can verirken, bir yandan da tereddde der insan. Cehennemi bir karanlk vardr, mundarlk ukuru saylacak kadar da pis bir amur; lmekte olan kii bir hayalete mi dneceini, yoksa kara bir kurbaa m olacan -195nceden kestiremez. Baka bir yerde mezar uursuz grnr, burada ise ok irkindir. Szn ettiimiz bu kntlerin derinlii, uzunluu ve younluu, en altta bulunan topran az ya da ok kt cins olmasna gre deiiyordu. Bir kntnn derinlii bazen drt aya, bazen de sekiz on aya bulurdu; bazen de dibi bulmak imknszd. Balk orada olduka sertti, burada ise suya benziyordu. Luniere kntsnde, adamn yok olmas iin bir gn yeterliydi, Phelippeaux ukurunda ise be dakikada yutulup giderdi. Batakln etkisi, younluunun az ya da ok oluuna balyd. Bir adamn kaybolduu yerde bir ocuk kurtulabilir. Kurtulmann da ilk art, zerindeki her trl yk boaltmaktr. Ayann altndaki topran yumuadn sezer sezmez, her lamc, avadanlk antasn, kfesini, kovasn atmakla balard ie. Bu toprak kntleri deiik nedenlerle olumulardr; yumuak toprak, ok derinlerdeki bir yknt, iddetli yaz saanaklar, hi bitmek bilmeyen k yamurlar, hafif ama ok uzun sren yamurlar. Bazen de killi ya da kumlu toprak zerine kurulu evlerin arlyla kubbelerin biimi bozulur ya da bu ezici bask altnda ark taban atlar, yarlrd. Yzyl nce, Pantheon'un basncyla, Sainte-Gene-vieve Da'ndaki mahzenlerin bir blm byle kapanmt. Bazen de, sokaklarn deme talarnn testere dileri gibi ayrlmasndan, bir lamn evlerin basncna dayanamayarak ykld anlalrd. Kubbe uzunluunca eri br izgilerle gelien bu atlaklar, hastalk -196belirlendiinden, kolaylkla onarlabilirdi. ou zaman da yeraltndaki kmelerde hibir d atlak grlemezdi. Bylesi durumlarda vay lamclarn haline! ken lama hibir nlem almadan girdiklerinde kolaylkla kaybolabilirlerdi. Eski kaytlar toprak knts nedeniyle bu ekilde amurlara gmlp giden birka kuyucudan sz eder. Ayrca isim de belirtirler; bu isimler arasnda, Careme-Pre-nant Soka'nn kesindeki bir lam kntsnde gmlp giden Blaise Poutrain adndaki lamc da vardr. Bu Blaise Poutrain, 1785'te tarihe kansan, Masumlar Evi diye bilinen ve 1785'te tarihe kansan mezarln son mezarcs olan Nicolas Poutrain'in kardeiydi. Aynca daha nce szn ettiimiz Esco-ubleau Vikontu bata ipek oraplar ve kemanlara kar giriilen Lerida kuatmasnn kahramanlanndan biri olan u gen, sevimli vikont- da ad geenler arasndayd. Bir gece, daysnn kz Sourdis Desi'nin evinde dk tarafndan baslnca, ondan kurtulmak iin snmak zorunda kald Beautreillis la-mndaki bir bataklkta bouldu. Des, bu lm kendisine anlatld zaman, kk esans iesini isteyerek onu koklaya koklaya alamay kesti. Bu durumlarda akn pek nemi yoktur, irkef onu yok eder. Hero, Le-andro'nun lsn ykamaya yanamaz, Thisbe de Pramos'un karsnda burnunu tkayarak "pf der.* * Artemis rahibesi Hero ile Leandro, yine Thisbe ile Babi-lonlu delikanl Pramos, Grek ozan Musaios'n ve Latin ozan Ovidius'un iirlerinde yarattklar, birbirlerine son derece bal sevgililerdir. -1976. Toprak knts Jean Valjean, ite bu trden bir toprak kntsyle kar karyayd. Buna benzer kntler, o devirde Champs-Elysee'nin altndaki toprak tabakasnda pek sk grlrd; nk bu yrede topran yaps, suyu iletmeye hi de uygun deildir, an geirgenlii, akkanl nedeniyle, yeralt yaplarn pek koruyamaz. Buradaki akkanlk, Saint-Georges Mahallesi'nin kumlarndan bile fazladr; suyun iine kurulan beton temeller sayesinde, bu kumullarn ve Martys Mahallesi'nin pis gazlarla dolu balk tabakalarnn akkanlklar engellenebilmitir. Bu balk tabakalarnda su oran o kadar fazladr ki, Martyrs galerisinin altndaki geit, ancak dkme bir boru sayesinde alabilmitir. Jean Valjean'm o srada iinde bulunduu lamn Saint-Honore Mahallesi'nin altna gelen blm, 1836'da, yeniden yaplmak zere yklm, ancak, Champs-Elysee'nin Seine Irma-'na kadar olan blmnn zeminindeki akkan kum yznden almalar -o yaknlardaki, zellikle konaklarda oturan arabal zenginlerin btn feryatlarna ramen- alt ay sreyle ertelenmek zorunda kalmt. almalar zahmetli olmaktan da te, tehlikeli oldu. Drt buuk ay sreyle yamur yad, bu yzden Seine'in kez tat da bir gerekti. Jean Valjean'm rastlad knt, bir gn nceki yamurdan tryd. Zemine iyice oturtulmayan talarn kmesi nedeniyle -198-

tkanklk olmutu. eriye kadar szan sularn oluturduu yknt yznden, ark taban paralanarak batakln iine kmt. Ne uzunlukta? Sylemek imknsz. Buradaki karanlk daha youndu. Kapkara bir maarada bir amur deliiydi bu. Jean Valjean artk ayann altndaki talan hissedemez olmutu. Baln iine iyice girdi. Balk, yzeydeki su tabakas ve dibindeki bataklktan olumutu. Gemek gerekiyordu, geri dnmek imknszd. Marius can ekiiyordu ve Jean Valjean da yorgunluktan bitmiti. Gidebilecek baka neresi vard ki? lerledi. lk admlarda amur tabakas pek derin deil gibiydi. Adm attka ayaklan gmlmeye balad. Ksa zaman sonra, bacak-lannm yarsna kadar amura ve dizlerinin stne kadar suya gmlmt. Marius' kaldrabildii kadar su stnde tutarak yryordu. imdi ise amur dizlerine kadar gelmi, sular da beline ykselmiti. Artk dnmek iin ok geti. Gitgide daha ok amura gmlyordu. Bir insann arln ekemeyecek kadar youn olan balk, hi phesiz iki kiiyi tayamazd. Marius ve Jean Valjean, ayr ayr geebilselerdi belki kurtulabilirlerdi. Jean Valjean, belki de lm olan bu hareketsiz adam mmkn olduu kadar yksekte tutarak ilerlemeyi srdryordu. Sular koltuklanna kadar ykselmiti; dibe doru ekiliyor, yrmeye alt amurun derinliinde glkle ilerliyordu. amurun younluu yrmesine engel oluyordu. -199O ise hl Marius' kaldryor, grlmemi bir abayla tayordu, ama gittike batarak. Artk suyun dnda sadece ba kalmt, iki koluyla Marius' kaldrmaya devam ediyordu. Eski fetlerin gsterildii resimlerde, ocuunu byle tutan bir anne figr vardr. Daha da gmld; suyun engellemesini azaltmak, soluk alabilmek iin ban arkaya doru devirdi. Onu bu karanlkta bir gren olsayd, karanlkta yzen bir maske sanrd. Jean Valjean, Marius'n, zerinde sallanan ban, morarm yzn belli belirsiz grebiliyordu. Umutsuz bir son abayla ayan ne doru att. Parmak ular sert bir eye arpt. Bir dayanakt bu. Tam zamanyd. Son bir abayla lgnca hamle yaparak, bu dayanak noktasna tutunmay baard. Bu, onu hayata dndren bir merdivenin ilk basamayd. Bataklk iinde son anda rastlad bu dayanak noktas, kanal tabannda ken blmn br ucuydu; krlmadan eilmi, bir tahta gibi, tek para halinde su altna sarkmt. Salam yapl ta demeler, bir kubbe olutururlar ve bundan tr dayankldrlar. Bir blm su altnda kalm ama salamln kaybetmemi olan bu ark taban, gerek bir binek tayd; bir kez oraya kendini attktan sonra kurtuldun demekti. Jean Valjean bu rampaya kt ve batakln te yanna geti. Sudan karken bir taa arpt ve dizlerinin zerine dt. krederek, ruhu Tanr'ya -200ulatrp ulatrmad bilinmez szler mrldanarak bir sre orada kald. Souktan donmu, titreyerek, pislik iinde, tayp durduu bu can ekien insann yk altnda iki bklm olmu, zerinden amurlar aka aka, ama garip bir kla dolu ruhuyla ayaa kalkt. 7. nsan Bazen Karaya ktn Sand Yerde Karaya Oturur Yeniden yola koyuldu. Bataklkta can vermemiti, ama btn gcn kaybettii belliydi. Bu son aba, onu tketmiti. u anda ylesine yorgundu ki, her drt admda bir, Marius'n durumunu deitirmek zere yandaki setin zerine oturmak zorunda kald ve her defasnda tekrar dorulamayacan sand. Ancak, bedensel gc tkenmekle birlikte manevi gc yerindeydi. Her seferinde yeniden ayaa kalkt. aresizlik iinde epeyce hzl yrd; bu halde, ban bile kaldrmakszn, hemen hemen soluk bile almadan, yz adm kadar ilerleyebildi ve birdenbire bir duvara arpt. Lam bir dirsek veriyordu; sa solu gzle-medii iin keye gelince duvara rastlamt. Ban nihayet kaldrd ve koridorun tam ucunda, ok uzaklardan gelen bir k demeti sezdi. Bu kez rastlad, nceki gibi tehlike habercisi bir k deildi; iyi ve beyaz bir kt bu, gn yd. k yerini grebiliyordu. Atein ortasndayken, cehennemin k -201kapsn birdenbire gren gnahkr bir ruh da, Jean Valjean'm hissettiklerini hissedebilir, yanm kanatlaryla lgncasna kapya doru uabilirdi. Jean Valjean'm yorgunluu aniden uup gitti; Marius'n arln bile hissetmiyordu. elik gibi kaslarna yeniden kavutu, yrmyor deta kouyordu; ilerledike, k noktas daha da belirginleiyor-du. Kemerli bir kpr kyd bu; kubbe gittike alalarak daralyordu; kubbenin alal-masyla daralan galeriden daha da dard. Tnelin bitimi huniye benziyordu; bu, hapishane kaplarndan rnek alnm tehlikeli bir daralmadr, hapishanedekinin bir mant vardr, ama lam iin olduka mantk d bir zm; o zamandan beri de bu kusur dzel-tilmemitir. Jean Valjean ka vard. Orada durdu. Bu, kmann imknsz olduu bir k yeriydi. Kaln, salam bir parmaklkla kapalyd; pas tutmu rezelerine baklrsa, ok az kaldrld anlalan parmaklk, pas nedeniyle kpkrmz kocaman bir tulaya dnen kaln bir kilitle ta ereveye tutturulmutu. Anahtar delii de, demir kilit yuvasna derin bir biimde oturmu olan salam kilit de grnyordu. Grne baklrsa, anahtar iki kez evrilerek kilitlenmiti. Eski Paris'te, zindanlarda kullanlan kilitlerden biriydi bu.

Parmakln tesinde, ak ve temiz hava, rmak, aydnlk, darack olmasna ramen yrmeye elverili ky yolu, uzaktaki rhtmlar ve Paris, insann iinde kolayca kaybola-bilecei o karmaa, geni ufuk ve zgrlk 202vard. Sada, rman aasna doru Iena Kprs; solda, daha yukarda Invalides Kprs grnyordu. Geceyi bekleyip kolayca kaabilecei bir yerdi buras. Paris'in en ssz yerlerinden biriydi; Gros-Caillou'nun tam karsndaki ky yoluydu. Sinekler demir parmaklklarn arasndan girip kyorlard. Vakit, akamn sekiz buuu sulan olmalyd. Gn batyordu. Jean Valjean, Marius' duvarn dibinde, daha kuru olan ark tabanna brakt. Sonra parmakln yanma giderek, demir ubuklan yumruklan arasnda skt. iddetle sallad, ama hibir sarsnt olmad. Izgara yerinden bile oynamad. Jean Valjean, en zayfn koparabilmek umuduyla demir ubuklan teker teker zorlad, belki de bununla kapy yerinden kaldrmak ya da kilidi krmak mmkn olabilecekti. Ancak hibir ubuk yerinden kmldamad. Bir kaplann dileri, bundan daha salam olamazd. Kaldra olmadka yeterince yklenemiyordu. Karsndaki engel yenilmez cinstendi. Kapy amasnn hibir yolu yoktu. Orada lecek miydi? Geriye dnmek, getii o korkun yolu yeniden amak zorunda kalmamak iin ne yapmalyd? Aynca buna hi gc kalmamt... Zaten, mucize sonucu kurtulduu o bataklktan yeniden nasl geebilirdi ki? Bataklktan baka bir de ikinci kez kurtulmas mmkn olamayacak o polis devriyesi yok muydu? Sonra, nereye gitmeli? Ne yana ynelmeliydi? Yoku yukan kmak, he-203defe ulamak demek deildi ki. Bir baka ka ulasayd bile, onu da ya bir tkala ya da bir parmaklkla kapal bulaca belliydi. Btn klar muhakkak bu ekilde kapanmt. eri girebildii zgara kilidini tesadfen skebilmiti ama, phesiz, lamn dier bacalar kilitliydi. Kaa kaa ancak bir hapishaneye ulaabilmiti. te her ey bitmiti. Jean Valjean'm btn yaptklar yararszd. Tanr istememiti. Her ikisi de lmn kapkara, sonsuz anda debeleniyordu. Jean Valjean, korkun rmcein o kapkara iplikler zerinde, karanlkta titreyerek kendisine doru kotuunu sezebiliyordu. Oturmaktan ok ker durumda srtn parmakla dnd ve hl kmldamadan yatan Marius'n yanma, talarn zerine yld, ba dizlerinin arasna dt. k yoktu. Acnn en byyd bu. Bu derin bitkinlik annda acaba kimi dnyordu? Ne kendini ne de Marius'. Sadece Cosette'i dnyordu. 8. Yrtlm Elbisenin Etei Bu perianln iinde, omzuna bir el kondu, alak sesle konuan biri: "Yan yarya," dedi. Bu karanln iinden birisi mi kmt? Umutsuzluk, en ok ryaya benzeyen bir eydir. Jean Valjean, rya grdn sand. Ayak sesi duymamt. Bu olacak ey deildi-204Gzlerini kaldrd, karsnda bir adam duruyordu. zerinde bir ii ceketi olan adamn ayaklan plakt; ayakkablarn sol elinde tutuyordu; herhalde Jean Valjean'm yrdn duymamas iin karmt. Jean Valjean bir an bile duraksamad. Ne kadar beklenmedik bir rastlant olursa olsun, bu adam tanyordu. Thenardier'ydi! Adeta srayarak uyanmasna ramen, Jean Valjean ani basknlara alk olduu, beklenmedik olaylara hazrlkl bulunduu iin, dnme gcn hemen toparlad. Zaten durumu bundan daha kt olamazd. Felaket, artk artamayaca bir dereceye gelir. Thenardier bile bu karanla bir ey ekleye-mezdi. Bir an sessizlik oldu. Thenardier sa elini alnna gtrerek, gzlerine siper etti. Sonra da, gzlerini krptrarak kalarn att. Hafif bir az bkmesinin de eklenecei hareket, bir adamn baka bir adam hatrlamak iin harcad abay belirtir. Hatrlayamad. Belirttiimiz gibi, Jean Valjean'm srt a dnkt; ayrca o kadar kir iindeydi ve o kadar amura bulanmt ki, gndz gzyle bile tannmaz bir durumdayd. Thenardier ise aksine tam kardan, parmaklktan gelen kla aydnlanyordu; aslnda mor renkli bir mahzen aydnlyd bu ama, morluu iinde bile o olduu kesinlikle belliydi. Onun iin, Thenardier, -o yayvan, basmakalp deyimi kullanalm- Jean Valjean'n hemen gzne arpt. Konumlardaki bu eitsizlik, bu iki durumla -205iki adam arasnda balayacak olan gizemli bir arpmada Jean Valjean lehine baz stnlkler salamaya yeterdi. Karlama, maskeli Jean Valjean ile maskesiz Thenardier arasnda gerekleecekti. Jean Valjean, Thenardier'nin kendisini tanmadn hemen anlamt. Birbirlerini tar-tarcasma bu alacakaranlkta bir sre baktlar. nce Thenardier sessizlii bozdu. "Buradan kurtulmak iin ne yapacaksn?" Jean Valjean buna hi karlk vermedi. Thenardier devam etti. "Kapy maymuncukla amak imknsz. Oysa buradan mutlaka kman gerekecek." "Doru," dedi Jean Valjean. "Pekl, yleyse yan yarya." "Ne demek istiyorsun?" "Sen adam ldrdn; peki. Anahtar bende. -

Thenardier parmayla Marius' gsteriyordu-. Seni tanmyorum, ama yardm etmek istiyorum, dostlardan biri olmalsn." Jean Valjean, anlamaya balyordu. Thenardier, onu katil sanyordu. Thenardier: "Bak, dinle arkada!" dedi, "sen bu adam herhalde ceplerinde neler olduuna bakmadan ldrmedin. Benim paym verirsen, sana kapy aarm." Delik-deik ceketinin altndan koskoca bir anahtar yarya kadar ekip ekledi. "Bu ka gerekletirecek anahtar nasl bir ey, grmek ister misin? Bak ite!" Jean Valjean, "afallad kald", grd eyin gerek olduuna inanamayacak kadar derindi aknl. Bu, ya kaderin korkun -206yz ya da Thenardier klnda yerden biten kurtarc melekti. Thenardier, ceketinin altndaki gizli geni bir cebe elini sokarak bir ip kard, Jean Val-jean'a uzatt. "Al," dedi, "ayrca sana ip de veriyorum." "Bu ip ne ie yarayacak?" "Sana bir de ta gerekecek, ama onu dardan da salarsn. uralarda bir moloz yn var." 'Ta ne ie yarayacak?" "Budala, bu ly rmaa atacana gre bir ta, bir de ip ister; yoksa suyun stnde yzer." Jean Valjean ipi ald. Zaman zaman bir eye bylesine boyun ememi hi kimse yoktur. Thenardier, aklna birdenbire bir fikir gelmi gibi parmaklarn aklatarak: "Bana bak arkada! Balk ukurundan kurtulmak iin ne yaptn kuzum? Ben denemeye bile cesaret edemedim. Pf! Hi de gzel kokmuyorsun," dedi. Thenardier biraz sustuktan sonra yine sze balad: "Sana bir sr ey sorduum halde cevap vermemekte haklsn. Bu, hkimin karsnda geirecein zorlu dakikalara hazrlk olur. Sonra, hi konumayan insann gevezelik etme tehlikesi de yoktur. Her neyse, senin yzn grmyor, adn da bilmiyorum diye, ne olduunu ve ne istediini bilmediimi sanma. Belli ki u adam birazck buruturmusun; imdi de onu bir yerlere tkmak istiyorsun. -207f Bunun iin de sana, o sr saklamay bilen rmak gerekir. Seni bu skntdan kurtaracam. Ba dertte olan iyi bir insana yardmdan holanrm." Jean Valjean'n susmasn doru bulmakla birlikte, onun konumasn salamaya alt da gzden kamyordu. Yzn yandan grebilmek iin omzunu evirdi ve sesini ykseltmeden bard: "u amur ukuru aklma geldi. Koca bir hayvansn sen! Herifi niin oraya atmadn?" dedi. Sert bir ses tonuyla. Jean Valjean, yine sesini karmad. Thenardier, boyunba gibi kulland paavray grtlana kadar ykseltti, bu ciddi bir adamn kendinden emin havasn tamamlayc bir davrant. "Aslnda belki de akllca hareket ettin. Delii kapamak iin gelen iiler, kl krk yararak, belki de oradaki ly bulabilirlerdi ince eleyip sk dokuyarak izini srerler ve sonunda seni bulurlard. Birisi lamdan gemi. Kim? Nereden kt? karken gren oldu mu? Polis olduka aklldr. Lam kalletir, seni ele verir. Byle bir ie ok az rastlanr, dikkat ister. Pek az kimse birtakm ileri iin lam kullanr, oysa, rmak herkesin maldr. Irmak gerek bir mezardr. Bir ay sonra adam Saint-Cloud'daki alardan karabilirler. Bunun hibir nemi yoktur. Olsa olsa rm bir cesettir, o kadar. Bu adam kim ldrd? Paris. Soruturma amaya gerek bile duymazlar. yi ettin!" Thenardier'nin gevezelii lsnde Jean -208Valjean susmay srdryordu. Thenardier, yine omuzlarn silkti: "imdi iimizi bitirelim. Paray blelim. Sen bendeki anahtar grdn, imdi bana paray gster." Thenardier vahi, pheli, hatta biraz da tehdit eder gibi konumasna ramen yine de samimiydi. Ancak garip bir ey, davranlar doal deildi; iinin rahat olduu sylenemezdi; esrarl bir hava takmmamakla birlikte, alak sesle konuuyor; ara sra da elini dudaklarna gtrerek susmasn iaret ediyordu. Neden byle yaptn tahmin etmek zordu. nk orada ikisinden baka kimse yoktu. Jean Valjean, belki de pek uzakta olmayan bir kede baka haydutlarn gizlenmi olabileceini, Thenardier'nin paray onlarla blmek istemediini dnd. Thenardier yeniden: "Bitirelim artk," dedi, "unun ceplerinde ne kadar para vard?" Jean Valjean ceplerini aratrd. Hatrlanaca zere, yannda para bulundurmak onun alkanlklar arasndayd. Mahkm olduu, o aclarla dolu kaak hayatnda bunun bir zorunluluk olduunu biliyordu. Ne var ki, bu kez hazrlksz yakalanmt. Bir akam nce, milli muhafz niformasn giyerken, kafas ac bir biimde megul olduu iin, czdann almay unutmutu. Yeleinin cebinde otuz frank kadar bir ey vard. amur iindeki cebini iyice yoklad, bir Louis altn, iki madeni be frank, be alt bozuk para karp, arkn yksek ta demesi zerine koydu.

-209-3 Thenardier, gizli bir anlam olan dudak bkmeyle at dudan ileriye doru uzatarak: "Yok pahasna ldrmsn," dedi. Sonra, byk bir laubalilikle Jean Valje-an'n ve Marius'n ceplerini kantrmaya koyuldu, Jean Valjean ise, her eyden ok, n srtndan gelmesini salamak kaygsyla onu rahat brakmay tercih ediyordu. Thenardier, Marius'n elbisesini ellerken, bir yankesicinin el abukluu ile, Jean Valjean farkna bile varmadan, kumatan bir para koparp cebine atma frsatn buldu; daha sonra, len adamla onu ldreni tanmak iin bu kuma parasndan yararlanacan dnyordu besbelli. Otuz franktan baka bir ey bulamad. "Doru," dedi, "al birini, vur tekine. kinizde de bundan baka hibir ey yokmu." "Yan yanya" szn unutarak, ne bulduysa ald. Bozuk paralann karsnda bir an duraklad. Biraz dndkten sonra, homurdanarak onlan da ald: "Ne olursa olsun, yok pahasna insan ldrmek de buna denir." Sonra, ceketinin altndaki anahtan kard. "te imdi buradan kabilirsin arkada. Panayrlarda olduu gibi, burada da paray karken verirler. Paran verdin, artk k." Glmeye balad. Elindeki anahtarla bir yabancya yardm etmek, bu delikten bir bakasnn kmasn salamak, bir katili kurtarmak gibi temiz, karsz, yardmseverlikle mi -210doluydu acaba? te bu konuda phemizin olmas en doal hakkmzdr. Thenardier, Jean Valjean'a Marius' yeniden srtlamas iin yardm etti; sonra arkasndan gelmesi iin Jean Valjean'a iaret ederek, parmaklkl kapya doru yrd. Da-nya bakt, parman dudaklanna gtrp, sus iareti yaparak birka saniye durdu. D-any gzden geirdikten sonra anahtan kilide soktu. Kilidin dili kayd, kap dnd. Ne atrt duyuldu ne de gcrt. Kap yavaa ald. zenle yalanan menteelerinden, bu parmaklkl kapnn sanldndan da sk ald belli oluyordu; bu yumuaklk, insana korkun eyler anmsatyordu; bu yumuaklkta gece insanlannm gizli geli gidileri, sessizce giri klar, suun sessiz admlan seziliyordu. Belli ki lam, bir eteyle su ortakl yapyordu. Bu sessiz demir kap, bir hrsz yata olarak kullanlyordu. Thenardier kapy ancak Jean Valjean'n geebilecei biimde aralad; sonra kapad ve anahtan iki kez evirdi, bir soluktan bile daha sessizce karanlklarda kayboldu. Kaplann kadife ayaklan ile yrr gibiydi. Bir dakika sonra, bu iren kurtanc, grnmez bir dnyaya dalmt. Jean Valjean artk dandayd. 9. ten Anlayan Birine Marius lm Gibi Grnyor Marius' kydaki yola yere brakt. Dandaydlar. -211F Pis kokulu dumanlar, karanlk ve dehet dolu anlar artk arkada kalmt. Darda temiz, saf, canl, neeli, rahata soluk alman bir hava vard. evreye masmavi gkyznde batan gnein sevimli sessizlii sinmiti. Alacakaranlk bastrmak zereydi; byk kurtarc; aclardan kurtulmak iin glgelere snmak isteyenlerin dostu olan gece yaklayordu. Gkyznn her yannda bir dinginlik vard. Irmak, bir pck gibi ayaklarna ulayordu. Champs-Elysee'nin kara aalann-daki ku yuvalarnn birbirlerine iyi geceler dileyen konumalar, havada yaylarak ona kadar ulayordu. Gn ak mavisinde, yalnzca hayali geni olanlarca grlebilen birka yldzda bu sonsuzluk iinde ancak fark edilebilen kk prltlar vard. Akam Jean Valjean'n bann zerinde, sonsuzluun btn gzelliklerini yayyordu. Bu an, ne evet ne de hayr diyen, kararsz, olaanst gzel bir and. Uzaklarda insann iinde kaybolabileceini hissettii karanlk, yaknda ise insanlarn birbirlerini tanyabilecei bir aydnla dnmt. Jean Valjean, birka saniye btn bu grkem ve okayc sessizlie kar koymakszn durdu. nsanlarn byle kendini brakt anlar vardr; aclar, zavally hrpalamaktan vazgeer, zihinden her ey silinir, deni bir gece gibi huzur kaplar, ruh da, parldayan alacakaranlk iinde yan gkyzn taklit eder, yldzlarla dolar. Jean Valjean, zerindeki bu aydnlk geni glgeyi seyretmekten kendini alamad; kafasndaki dncelerle, -212lmsz gkyznn grkemli skneti iinde kendinden geiyor, dualarla doluyordu. Sonra aklna yapmas gereken bir grevi hatrlar gibi, birdenbire Marius'e doru eildi, avucuna su doldurarak, yavaa onun yzne birka damla aktt. Marius'n gzkapak-lan kmldamad, ancak aralk azndan soluk ald belli oluyordu. Jean Valjean, elini yine rmaa daldrmak zereyken, birdenbire iinde anlamsz bir sknt duydu; hani insana, grmedii halde arkasnda birisi varm gibi geldii olur ya, tpk yle. Herkesin bildii bu duygudan daha nce sz etmitik. Arkasn dnd.

Gerekten de, hissettii gibi, arkasnda biri vard: Uzun boylu, uzun redingotlu bir adam; kollarn gsnde kavuturmu, sa elinde, kurun yuvarla gibi grnen bir lobut tutuyordu, Marius'e doru melmi olan Jean Valjean'n birka adm arkasnda, karanln da yardmyla bir hayalet gibi duruyordu. Saf bir adam alacakaranlk yznden, akll bir adam da lobut yznden ondan rkerdi. Jean Valjean, Javert'i tamd. Thenardier'yi adm adm izleyip sktrann Javert'den bakas olmadn herhalde okuyucu tahmin etmitir. Hi ummad bir biimde barikattan kurtulan Javert, doru polis mdrlne gitmi, szl raporunu ksa bir grmeyle polis mdrne aktarm, sonra hemen grevine balamt. Yakalandnda zerinden kan notlardaki yaz hatrlanrsa, bu grevi bir sreden beri polisin dikkatini eken, sa yakadaki ky yolun -213dan Champs-Elysee'ye kadar olan blgeyi gzetlemekti. Orada Thenardier'yi grm ve peine taklmt. Sonrasn biliyoruz. Jean Valjean'm nne, bylesine yumuaklkla alan o demir parmaklkl kapnn da Thenardier'nin hilesinden baka bir ey olmad anlalyordu. Thenardier, Javert'in hl oralarda olduunu kestiriyordu. Gzetlenen bir adamn pek fazla yanlmayan bir koku alma becerisi vardr; bir av kpeinin nne bir kemik atma istei. Hem de bir katil... Ne nimet! Bu frsat karmaya gelmezdi. Thenardier, kendi yerine Jean Valjean' dar kararak, polise bir av veriyor, bunun karlnda kendi izini kaybettiriyordu; daha nemli bir olayla kendini unutturuyor, Javert'in bekleyiine karlk, bir armaan veriyordu; bu da, bir ajann ok houna gider; kendisine gelince, bu alveri sayesinde kurtulacan hesaplamt. Jean Valjean bir badireden kp, dierine dmt. st ste gelen iki rastlant, nce Thenardier, daha sonra Javert'le karlamak, dorusu pek ard. Sylediimiz gibi, Jean Valjean eski haline hi benzemiyordu. Javert bile onu tanmad. Kollarn gsnden zmeden, belli belirsiz bir hareketle lobutu avucunda emniyete ald ve sordu: "Kimsin sen?" "Ben." "Sen kimsin?" "Jean Valjean." Javert, lobutu dilerinin arasna kstra-214rak, dizlerini bkt, eildi, gl ellerini Jean Valjean'n omuzlarna koydu; omuzlar bir mengene ile sklm gibiydi. Onu inceledi ve tand. Artk yzleri birbirlerine deecek kadar yaknd. Javert'in baklar korkuntu. Jean Valjean ise, bir vaan penesi altndaki aslan gibi Javert'in ellerinin basks altnda kmldamadan kald. "Mfetti Javert," dedi. "te imdi eliniz-deyim. Zaten bu sabahtan beri kendimi sizin esiriniz olarak gryordum. Elinizden kurtulmak iin adresimi vermedim. Beni tutukla-yn. Yalnz bir ltufta bulunun." Javert hibir ey duymuyor gibiydi. Baklar Jean Valjean'n zerine dikilmi, enesi kaslm, dudaklarn burnuna doru itiyordu; bu da vahi bir dncenin belirtisiydi. Nihayet Jean Valjean' brakt, bir hamlede doruldu ve lobutu avucuna ald, konumaktan ok, sayklamay andrr gibi: "Burada ne yapyorsunuz? Bu adam da neyin nesi?" diye sordu. Jean Valjean'a gene, "Siz" diye hitabedi-yordu. Jean Valjean, yle bir ses tonuyla karlk verdi ki buna, sesindeki havayla Javert'i dald ryadan uyandrr gibi oldu: "te, size bu adamdan sz etmek istiyorum. stediiniz an emrinizdeyim, ama nce onu evine gtrmem iin bana yardm edin. Sizden istediim tek ey bu." Javert'in yz, ancak dn verebilecei anda grld biimde gerildi, "Olmaz" demedi. Yeniden eildi, cebinden bir mendil -215kard, suya batrarak Marius'n kanlar iindeki alnn sildi. Kendi kendine konuur gibi, yava bir sesle: "Bu adam barikattayd," dedi, "Marius dedikleri, ite buydu." leceini hissettii anda bile, her eyi inceden inceye szen, dinleyen, iiten, her eyi aklnda tutan birinci snf bir polis; can ekiirken bile gzetleyebilir; mezarln ilk basamana dirseklerini dayayarak her eyi not etmiti. Marius'n elini yakalad, nabzn yoklad. "Yaral," dedi Jean Valjean. "l," dedi Javert. Jean Valjean, cevap verdi: "Hayr, daha lmedi." Javert: "Demek onu barikattan bu yana tayorsunuz?" diye sordu. Son derece dnceli olduu, lamdan gelen bu kukulu kurtulmann zerinde durmamasndan anlalyordu. Sorduu eye Jean Valjean'm cevap vermediini fark etmedi.

te yandan, Jean Valjean da sanki tek bir eyi dnr grnyordu: "Marais'de, Filles-du-Calvaire'de, dedesinin evinde oturuyor. Adn bilmiyorum." Marius'n elbisesini kartrarak, czdann kard, karalam olduu sayfay at, Javert'e uzatt. Ortalkta, okumaya yetecek kadar hafif bir aydnlk vard. Ayrca Javert'in gzleri gece kularnn sinsi fosforlu ile doluydu. Marius'n yazd birka satn okudu: "Gillenor-216mand, Filles-du-Calvaire, numara 6," diye homurdand. Sonra, "Arabac!" diye seslendi. Ne olur, ne olmaz diye bekletilen arabay unutmadnz umarm. Javert, Marius'n czdann vermedi. Bir dakika sonra araba, sulama rampasndan aa inmi, ky yoluna varmt. Marius, dipteki sraya yerletirilmi, Javert ndeki sraya, Jean Valjean'm yanma oturmutu. Kaps kapanan araba rhtmdan Bastille'e doru hzla uzaklat. Birtakm sokaklara saptlar. Arabac, kapkara bir hayal gibi yerinde oturmu, sska beygirleri kamlyor, arabann iindeyse byk bir sessizlik hkm sryordu. Marius, dipteki keye dayal bedeni, gsnn zerine dm ba, sarkk kollan, dimdik ba-caklan ile kmldamadan duruyordu; tabut bekler gibi bir grn vard. Jean Valjean bir glgeydi, Javert ise herhangi bir ta ve sokak lambasnn nnden her geite, imek akm gibi ii bir moranp, bir aaran karanlk arabada, rastlant bu ya, bu trajik grnty bir araya getiriyor ve trajik bir ekilde birbirleriyle birletiriyordu: ly, hayaleti ve heykeli... 1O. Hayatna Karm Hovarda Bir ocuun Dn Arabann talar zerinde her sarslnda Marius'n salanndan bir damla kan damlyordu. Araba, Filles-duCalvaire Soka'ndaki -2176 numaraya ulatnda artk gece iyice bastrmt. nce Javert indi. Sokak kaps zerindeki numaraya gz att. Eski modaya uyularak, kafa kafaya gelmi bir teke ile kr tanrs fig-ryle sslenmi ar tokma kaldrarak, hzl hzl vurdu. Kap kanad araland ve Javert itti. Uyand belli olmayan bir kapc, elinde bir mumla, esneyerek ortaya kt. Evde herkes uyuyordu. Marais'de, zellikle ayaklanma gnlerinde erken yatlr. Bu kocaman eski mahallede, devrimden korkulduu iin, tpk c gelecei sylendiinde balarn abucak yorgann altna sokan ocuklar gibi uykuya snlr di. Bu srada Jean Valjean ve arabac, Mari-us' arabadan dar karyorlard, Jean Valjean, onu koltuklarndan, arabac da dizlerinin altndan tutuyordu. Marius' bylece gtrrken, Jean Valjean epeyce yrtk olan elbisesinin altna soktuu eliyle onun gsn yoklad, kalbinin hl attndan emindi, hatta Marius'n kalbi, sanki arabann sarsntsndan etkilenmiesine canllk kazanm, eskisinden biraz daha kuvvetli arpar olmutu. Javert, bir asinin kapcsnn karsnda olmann verdii stnlkle, hkmet grevlisine yaraacak bir ses tonuyla kapcya seslendi: "Burada Gillenormand adnda biri var m?" "Burada. Ne istiyorsunuz?" "Ona olunu getirdik." -218Kapc byk bir aknlkla: "Olu mu?" diye sordu. "l." Jean Valjean ise, Javert'in arkasndan, o hrpani klyla kanlar iinde geliyordu. Kapc ona dehetle bakyordu. Jean Valjean ona, bayla "hayr" anlamna gelen bir iaret yapt. te yandan, kapc ne Javert'in szlerini ne de Jean Valjean'n iaretini anlamama benziyordu. Javert: "Barikattayd. te byle," diye srdrd. "Barikatta m?" diye hykrd kapc. "Kendini ldrtt. Gidin babasn uyandrn." Kapc aknlkla yerinden kmldayam-yordu. "Gitsene, hadi," diye steledi Javert. Ve ekledi: "Yarn cenaze merasimi var." Javert'e gre hayatn iindeki btn olaylar snflandrlmalyd. Bu da ileriyi grmenin, gzetlemenin ilk aamasyd; her ihtimalin ayn bir yeri vard; olabileceine inandmz btn olaylar, bir bakma birer ekmecenin iindeydiler; gerektii zaman oradan deiik miktarlarda karlard; sokaklarda her zaman grlt, ayaklanma, karnaval ya da cenaze alay bulunabilirdi.

Kapc, Basque'i uyandrmay yeterli buldu. Basque, Nicolette'yi uyandrd, Nicolette de Gillenormand Hala'y. Bykbabaya gelince, onu uyandrmadlar, nasl olsa olay renecekti. -219Komular farkna varmadan, Marius' birinci kata kardlar, bekleme odasndaki eski bir kanepenin zerine yatrdlar. Basque, doktor armaya gittii, Nicolette ise amar dolabn at srada Jean Valjean, omuzunda Javert'in elini hissetti. Anlayarak aa indi; arkasnda Javert'in ayak seslerini duyuyordu. Kapc, onlarn gidilerini, gelilerinde olduu gibi ayn uykulu dehetle seyretti. Arabaya bindiler. Arabac da yerine geti. Jean Valjean: "Mfetti Javert," dedi, "bana bir ltufta daha bulunur musunuz?" Javert, sert bir sesle: "Nedir o?" diye sordu. "Bir anlna eve gitmeme izin verin, ondan sonra bana ne yaparsanz yapn." Javert bir sre enesi redingotunun iine girmi, sessizce durdu, sonra ndeki cam indirip: "Arabac," dedi, "Homme-Arme Soka, yedi numara." 11. Kesin Bir Sarsnt Yol sresince azlarn bile amadlar. Jean Valjean ne istiyordu? Balad eyi tamamlamak; Cosette'e haber vermek, Mari-us'n yerini bildirmek, belki de iine yarayacak baz bilgiler vermek, yapabildii takdirde birtakm son hazrlklarda bulunmak. Kendini ilgilendiren eylere gelince, her ey bitmi, Javert'in eline dmt, ayrca, buna da kar koymuyordu. Bir bakas onun yerinde -220olsa, bylesi bir durumda ilk dnecei ey, belki de Thenardier'nin verdii ip ve hapishanenin parmaklklar olacakt; ama Jean Val-jean'da, piskopostan beri, her suikast karsnda, kendi aleyhinde bile olsa -bu konuda srarlyd- derinden hissettii dinsel bir kararszlk vard. Bilinmezlie kar zm imknsz bir iddet eylemi demek olan ve iinde ruhun lmn tayan intihar, Jean Valjean'm yapamayaca bir eydi. Yolun, arabalarn giriini engelleyecek biimde dar oluundan dolay araba Homme-Arme Soka'nn giriinde durmak zorunda kald. Javert ile Jean Valjean indiler. Arabasnn Utrecht kadifesinden yaplma demesinin, ldrlen adamn kanyla ve katilin amuruyla kirlendiini gren arabac, bunu mfetti beye acizane bir ekilde bildirdi. Anlad tek ey buydu. Kendisine bir tazminat verilmesi gerektiini sylyordu. Cebinden bir kt paras kararak, mfetti beyden "bunun byle olduuna dair kk bir belge" yazvermesini rica etti. Javert, arabacnn defterini eliyle iterek: "Bekleme cretiyle birlikte ne kadar istiyorsun?" diye sordu. "Yedi saat, bir eyrek," dedi arabac. "Kadifem de yepyeniydi. Tm seksen frank ediyor mfetti bey." Javert, drt Napoleon altn kard cebinden ve arabay gnderdi. Bunun zerine Jean Valjean, Javert'in kendisini yaknlardaki Blancs-Mantaux ya da -221Archives karakollarndan birine yryerek gtreceini dnd. Sokaa girdiler. Her zamanki gibi sessizdi. Javert, Jean Valjean'n arkasndan yryordu. Bylece 7 numaraya geldiler. Jean Valjean, kapy ald. Kap ald. Javert: "Pekl," dedi. "kn." Sanki byle konumaya kendisini zorlu-yormucasna garip bir tavrla ekledi. "Sizi burada bekliyorum." Jean Valjean, Javert'e doru ban evirdi. Bu tr davranlar Javert'in alkanlklarndan deildi. Ama mademki imdi kendine sonsuz bir gveni vard -penesinin uzanabildii yere kadar fareye bir serbestlik tanyan kedinin gveniydi bu- Jean Valjean da teslim olup, bu ii artk bitirmeye kararlyd; dorusu bu Javert'in hi de araca trden bir ey olamazd. Kapy itti ve ieri girdi. Kapc yatmt, bu yzden de kapnn ipi yuvasndan ekilmiti. Jean Valjean, "Ben geldim!" diye seslendi ve merdivenden yukar kmaya balad. Birinci kata gelince duraklad. Acyla kat edilen tm yollarn duraklan vardr. Merdiven sahanlnn srme penceresi ak braklmt. Eski evlerin byk bir ounluunda olduu gibi merdiven, n ve manzarasn sokaktan alyordu. Tam kardaki sokak lambas basamaklan biraz da olsa aydnlatyor, bu da k parasndan tasarruf salyordu. Jean Valjean, ya hava almak iin ya da -222dalgmlkla, hi dnmeksizin ban pencereden kard ve sokaa doru eildi. Sokak dar olduu iin fener tmn aydnlatabiliyordu. Jean Valjean'n aknlktan gzleri karard; sokakta kimsecikler yoktu, Javert gitmiti. 12. Dede

Marius, getirildiinde yatrdklan kenepe-de hl kmldamadan yatyordu. Basque ile kapc onu salona tadlar ve hemen bir doktor armaya kotular; doktor da abucak bulundu. Matmazel Gillenormand da kalkmt. Dehet iinde, ellerini kavuturmu, "Tan-nm, olur ey deil," demekten te bir ey yapmadan oradan oraya gidip geliyordu. Arada srada azndan, "Her ey kana bulanacak," szckleri kyordu. lk andaki panik geince, bile bir durum deerlendirmesi yapma istei uyand; u szleri zetleyebildi: "Sonunda byle olaca belliydi." Bereket versin ki, bu trl durumlarda det olduu zere; "ben zaten demitime" kadar ulamad. Doktorun emri zerine kanepenin yanma bir de karyola kondu. Nabznn att, yaralnn gsnde hibir derin yara olmad, dudaklardaki kann ise burun deliklerinden geldii doktor muayenesi sonucunda anlaldktan sonra, soluk aln kolaylatrmak iin yastksz olarak, dmdz, bayla bedeni ayn hizada, hatta ba biraz daha aada, belden yukans plak, srt st yataa yatnld. -223Marius'n elbiselerinin karld srada Gil-lenormand Teyze odasna ekildi ve tebih ekmeye balad. Marius'n bedeninde iten hibir yara ve bere yoktu; cebindeki czdan nedeniyle hz kesilen kurun, yolunu deitirmi, kt bir yrtk aarak kaburgalar dolamt, ama pek derin bir yara amamt, tehlikesizdi. Ancak, yeraltndaki uzun yry srasnda krk kprck kemii tamamen dalmt, o blgede nemli bir hasar ve kollarnda da kl yaralan vard, ama yznde hibir yara izi yoktu. Banda ise nemli yaralar ve izikler vard. Bandaki bu yaralarn nemi neydi? Yzeysel miydi, yoksa kafatasnn iine kadar ilemi miydi? Bu konuda henz bir ey sylenemezdi. nemli bir belirti vard; hasta baygnd ve bu baylmalardan hibir zaman aylmak da mmkn olmayabilirdi. stelik kan kayb yznden hastann gc nemli lde azalmt. Vcudunun belden aasn ise barikat korumutu. Basque ile Nicolette araflan yrtarak, sarg bezi hazrlyordu. Sarg bezleri yetmedii iin, doktor yaralardaki kan pamuk tamponlarla geici olarak durdurabilmiti. Yatan yanndaki cerrahi aletlerle dolu masada mum yanyordu. Doktor, Marius'n yzn ve salann souk suyla ykad. Kovann iindeki su, birden kpkrmz kesildi. Kapc, elindeki mumla k tutuyordu. Doktorun yznde derin bir dncenin izlerini grmek mmknd. Arada srada bayla yapt olumsuz bir iaret, sanki kendi -224sorusuna kendisi yant verir gibiydi. Doktorun esrarengiz, kendi kendine konumalan, hasta iin pek hayra alamet deildi. Hastann yzn kurulayan doktor, hl kapal duran gzkapaklanna parmayla hafife dokunurken, salonun dibindeki kap alarak, soluk benizli uzun yzl biri ieri girdi. Gelen dedeydi. ki gndr sren ayaklanma, Msy Gille-normand' heyecanlandrm, fkelendirmi, btn zamann almt. Bir gece boyunca hi uyuyamam, btn gn de atei kmt. Akam olunca da, evde her yerin kilitlenmesini ve srglenmesini emretmi, erkenden yatm, yorgunluktan da hemen uyuyakalmt. Yallann uykusu hafif olur. Msy Gil-lenormand'm yatak odas salonun bitiiin-deydi, alman btn nlemlere ramen, grlt nedeniyle uyanmt. Kapsnn altndan szan k onu artm, yatandan kalkarak el yordamyla gelmiti. Bir eli kapnn tokmanda, ba azck ne doru eik, rpe-rerek akn baklarla eikte ylece duruyordu; zerinde, kefene benzer knksz beyaz bir entari vard; bu haliyle, bir mezann iini gzleyen bir hayalete benziyordu. Dede, nce karyolay, sonra da iltenin zerinde parlak bir k altnda, kanlar iinde yatan hareketsiz delikanly ve onun mum gibi bembeyaz yzn, kapal gzlerini, ak azn, soluk dudaklann, yan plakln ve her taraf kzl yaralar iindeki bedenini fark etti. skeletlemi kol ve bacaklarndan beklenecek derecede iddetli bir rpermeyle batan -225aa titredi; ilerleyen yann getirdii aklan sararm gzlerini donuk bir lt kaplad; yz bir anda topraklam keli bir kurukafa grnm ald, kollan iki yana dt, duyduu aknl, titrek iki elindeki btn par-maklannn almasyla kendisini gsterdi; beyaz kllarla kapl zavall plak bacaklan, entarisinin nnden ne doru bkld. "Marius!" diye mnldand. Basque: "Beyefendi," dedi, "kkbeyi az nce getirdiler. Barikata gitmi." Yal adam, korkun bir sesle: "lm!" diye haykrd. "Ah haydut!" Sonra da korkun bir deiiklikle bu, yzyllk ihtiyar, bir delikanl gibi dimdik oldu. "Msy, siz doktorsunuz. Bana nce unu syleyin; ld, deil mi?" Doktor, son derece saygl bir tavrla susuyordu. Msy Gillenormand, korkun bir kahkahayla ellerini ovuturdu. "ld! ld demek! Kendini barikatlarda ldrd! Benden nefret ederek! Bunu bana inat yapt! Ah vampir! Bana bu halde dnyor! Hayatm zehir etti! ld!" Sonra pencereye gitti, boulurmucasma cam sonuna kadar at, karanln karsnda durarak, sokaktaki karanla doru konumaya balad:

"Delik deik olmu, kltan geirilmi, boazlanm, bitmi, didiklenmi, paralanm! u serseriyi gryor musunuz? Onu beklediimi, odasn hazrlattm, ocukluk resmini -226baucuna koydurttuumu pekl biliyordu! Sadece gelmesinin bana yeteceini, uzun yllardr onu ardm, akamlan ocak banda ellerim dizlerimde ne yapacam bilmeden oturup kaldm, bir budala gibi onu beklediimi biliyordu! Bunlan biliyordun sen! Eve gelip, 'te ben geldim' demenin yeterli olacan da. Evin efendisi sendin, bense sana boyun emeye razydm. u ihtiyar mankafa deden ne istersen onu yapacakt. Bunlann hepsini biliyordun, biliyordun ama, 'Hayr, o kral taraftandr, oraya gitmem!' dedin. Barikatlan tercih ettin. Bana ktlk olsun diye canna kydrttm! Sana, Berry Dk iin syledikle-rim yznden cn almak iin! Buna alaklk derler! Hadi yatn artk, rahata uyuyun. lm. te uyandm artk." Doktorun kaygs bu kez ift ynl olmutu, bir an iin Marius'den ayrlarak, Msy Gillenormand'm yanna gitti, kolunu tuttu. Dede, ona doru dnd, bym ve kanlanm gibi duran gzleriyle bakt, sakin bir tavrla: 'Teekkr ederim efendim," dedi, "sakinim, kayglanmayn. Ben bir erkeim, XVI. Louis'nin lmn grdm, olaylara dayanmasn bilirim. Yalnz korkun olan bir ey var ki, o da, btn bu ktln sizin gazetelerinizde ktn bilmek. Yazar bozuntula-nnz, szcleriniz, avukatlannz, hatipleriniz, krsleriniz, tartmalarnz, ilerlemeniz, klannz, insan haklannz, basn zgrlnz olabilir, ama ite bakn, ocuklannz evlerinize nasl dnyor. Ah! Marius! Kor-227kun bir ey bu. Katledilmek! Benden nce lmek! Bir barikat! Ah haydut! Doktor, galiba siz bu mahallede oturuyorsunuz? Oh! Sizi tanyorum. Penceremden arabanzla getiinizi gryorum. Bakn, size syleyeyim, beni fkeli sanyorsanz yanlyorsunuz. nsan bir lye fkelenemez. Bu ok aptalca bir ey olur. O benim yetitirdiim bir ocuktur. Daha kckken ben olduka yalydm. Tuil-leries'de, kk kreiyle, kk sandalyesiyle oyunlar oynard, ben de bekiler azarlamasnlar diye, onun krekle toprakta at delikleri bastonumla kapatrdm. Bir gn; 'Kahrolsun XVIII. Louis!' diye bararak kalkt gitti. Benim hibir suum yok. Pespembe, sarsn bir ocuktu. Annesi ld. Btn kk ocuklar sansn olurlar, hi dikkat ettiniz mi? Bu neden byle acaba? Loire haydutlarndan birinin oludur o. Ama ocuklar babalarnn gnahlarn tamamaldrlar. Onu u kadarckken hatrlyorum. Bir trl 'd'leri syleyemezdi. Ku tne benzer tatl ve kark bir konumas vard. Bir kez, hatrlyorum, Farnese Hercules'in heykeli karsm-dayken, herkes onun evresinde toplanm, hayranlk dolu baklarla szyorlard, o kadar gzel bir ocuktu! Tablolardakine benzer bir yz vard. Onu bazen azarlar, bastonumla korkuturdum, ama aka olduunu bilirdi. Sabahleyin odama girdii zaman sylenir dururdum, ama onun ieriye girii bir gnee benzerdi. Bu yumurcaklara kar insan kendini koruyamaz ki. Sizi yakalamalar, elde etmeleri ok kolaydr. Gerek u ki, bu o-228cuktan daha sevimlisi olamaz. imdi artk onu ldren Lafayette'lerinize, Benjamin Constant'lannza, Tirecuir de Corcelles'lerini-ze ne dersiniz? Bu i byle yrmemeli." Marius hl renksiz ve hareketsiz yatyordu, doktor yeniden onun baucuna gelmiti. Msy Gillenormand, Marius'e yaklat, ellerini ovuturmaya balad. Bembeyaz kesilen dudaklar, istem d oynar gibi kmldyordu: "Ah! Kalpsiz! Ah alak! Ah! Rezil! Ah sep-tempriseur!" Bunlar can ekien birinin, bir lye alak sesle kmalaryd. Heyecanlar ve taknlklar, ne yaparsanz yapn da vurur; onun iin kelimeler yava yava birbiri ardna eklenmeye balad, ama bykbabann onlar syleyecek gc artk kalmamt; sesi son derece bouk ve snkt, yle ki, uurumun te yakasndan gelir gibiydi: "Cehenneme kadar! Ben de leceim eninde sonunda. Koca Paris'te bu sefili mutlu etmekten mutlu olacak bir kz bulunmaz myd? Elenip, keyif ataca yerde, gidip savaarak hayvan gibi kendini kurunlatan bir alak bu! Hem de kimin iin, ne iin? Cumhuriyet iin! Delikanlln gereklerini yerine getirip, Chaumiere'de dans edecei yerde! Yirmi yama yazk! Cumhuriyetiymi. Gzel bir aptallk dorusu! Zavall analar, gzel gzel ocuklar dourmaya bakn siz. Hadi bakalm, artk lm. Kapdan iki cenaze kacak. O General Lamarque'in hatr uruna kendini bak ne hallere sokmusun! O General La-229marque sana ne iyilik etti ki? Kaba bir asker! Bir boboaz! Bir l uruna kendini ldrt-tn! nsan deli olmaz da ne olur? una bakn, daha yirmi yanda! Hem de arkasnda bir ey brakp brakmadna bakmak iin ban bile evirmeden! te imdi yapayalnz lmek zorundalar, zavall ihtiyarcklar. Kede geber, bayku! Neyse, aslnda belki de daha iyi... Ben de bylesini umuyordum. Bu, beni aniden ldrr. ok yalym... Yz bin yandaym... oktan lm olmalydm. Bu darbeyle bu i de oldu demektir. Her ey bitti demek? Ne mutlu! Bu amonyakla ilalan ona koklatmak ne ie yarar ki? Bunca emek bouna budala doktor! Hadi, ite, ld, hepten ld. Ben de bir l olduum iin bu iten ok iyi anlarm. O ii yanm brakmamtr mutlaka. Evet, devir alaktr, alak, alak... te, sizler, sizin gibiler, sizin doktorlarnz, yazar

msveddeleriniz, serseri filozoflarnz... Altm yldan beri Tuilleries'deki karga srsn korkutan devrimler hakkndaki dncelerim ite bunlar! Mademki byle can vereceksin, kendine acmadn, ben de lmne zlmeyeceim, anladn m katil!" Tam o srada Marius ar ar gzkapakla-nn kaldrd, hl baygnln etkisiyle buulu olan baklar Msy Gillenormand'm zerinde durdu. htiyar adam, "Marius!" diye bard, "Marius! Marius! Yavrum! Olum! Benim sevgili olum! Gzlerini atn, baktn bana, yayorsun... Sa ol!" Ve dp bayld. -230DRDNC KTAP RAYDAN IKAN JAVERT 1. Raydan kan Javert Javert, Homme-Arme Soka'ndan ar admlarla uzaklamt. mr boyunca ilk kez ba eik yryordu ve yine ilk kez elleri arkasndayd. O gne kadar, Napoleon'un durularndan en ok kararllk sembol olan; kollar gste kavumu olann benimsemiti, kararszlk simgesi olan ellerin arkada kavumas, onun iin ok yabancyd. Oysa ki imdi bir deiiklik olmutu; iinden klmaz, anlalmaz bir grnm alan kiilii kaygyla doluydu. Sessiz sokaklara dald. Ne var ki, yine de bir yn tutturmutu. Kestirmeden Seine'e doru yolland. Ormes rhtm caddesine ulat, ky boyunca yrd, Greve Meydan'n geerek, Notre-Dame Kprs kesinde Ch-telet Meydan'ndaki karakolun biraz tesinde durdu. O yrede Seine, bir yanda Notre-Dame Kprs ile Pont au Change arasnda, te yanda da Megisserie rhtm caddesiyle Fleurs rhtm arasnda, ortasndan bir akntnn getii drt ke bir gl oluturur. Seine'nin bu noktas, rmak gemicilerinin en korktuu yerdir. Kprdeki deirmenin -2311 arklannm basncyla daha da skp artan bu aknt olduka tehlikelidir; deirmen bugn yklmtr. ki kprnn de birbirine bu kadar yakn olmas, tehlikeyi daha da artryor; kemerlerin altna iddetle saldran sular, orada mthi byk dalgalar oluturuyor, toplanp ylyor, skp koparmak istercesine kprnn ayaklarna ykseliyordu. O blgedeki suya den kiiler, en iyi yzclerden bile olsalar bir daha su yzne kamazlar. Dirseklerini korkulua dayam olan Ja-vert, enesini ellerinin iine alm, farknda olmadan trnaklaryla favorilerini kartrrken, bir yandan da dnyordu. Benliinin ta derinliklerinde bir deiim, bir devrim, bir sarsnt olmutu; kendi kendine zmesi gereken bir eyler vard. Birka saattir tm doall kaybolmu, allak bullak olmutu. Btn krlne ramen yine de berrak olan beyni, effafln kaybetmiti. Bu berrakln yan sra birtakm bulutlar da dolayordu. Vicdan, ona, grevinin ikiye blndn sylyordu. Seine kysnda anszn Jean Val-jean'la karlat zaman iinde avn yeniden yakalayan bir kurtla, sahibini bulan bir kpek gibi birbirine zt iki ayr duygu uyanmt. Dmdz olmakla birikte, nnde iki yol vard; hayatnda sadece tek bir doru yol tanm olduu iin, bu durum olduka korkutucu grnyordu. Asl ac yan, o iki yolun tamamen birbirine zt olmasyd. Bu yollardan birini semek, dierini terk etmek anla-232mna geliyordu. Gerek olan hangisiydi? ine dt bunalm anlatlr gibi deildi. Hayatn bir caniye borlu olmak, bu borcu kabul etmek ve onu demek iin de, bir sabkal ile ayn dzeyde olmak, onun kendisine yapt iyilii, bir baka iyilikle demek, kendisine "hadi git" dedirterek, ona "zgrsn" diyebilmek, grev denilen ve genellikle byk bir ciddilikle yklendii bu sorumluluu, kiisel nedenlerle feda etmek. Ancak bunu yapm olmakla birlikte, zel sayd nedenlerde ok nemli, belki de grev duygusundan daha yce bir eyler olduunu sezmek... te btn bu samalklarn gelip kendisini bulmas onu ileden karyordu. Jean Valjean'n onu balamas gerekten ok artcyd; onun da Jean Valjean' balamas en az bu kadar artcyd. Peki, ne olmutu? Kendini aryor, ama bulamyordu. imdi ne yapmalyd? Jean Valjean' teslim etse olmaz, serbest braksa yine olmazd. Birinci durumda bir hkmet adam, bir krek mahkmunun karsnda kk dyor ikincisindeyse bir krek mahkmu yasadan daha stn saylyor, ayayla zerine basyordu. Her iki durum da Javert iin bir erefsizlikti. Alnacak btn kararlar, bir dn izlerini tayacakt. Kaderin bazen btn imknszlklar tayan byle ular vardr, onlarn tesinde ise hayat bir uurumdan farkszdr; Javert, ite bu ulardan birindey-di. Dnmeye bylesine zorlanm olmas -233skntlarnn en nemlilerinden biriydi. Btn bu birbirine zt heyecanlarn iddeti, onu dnmeye zorluyordu. Oysa ki bu, onun iin kullanlmayan ve kullanldnda ac veren bir eydi. Dncede her zaman biraz iten ie bir isyan havas sezilir. Javert, kendinde de buna benzer eylerin olmasna fkeleniyordu.

Grevinin kapsam dndaki konularda kafa yormak, ona her zaman gereksiz ve bouna bir yorgunluk gibi gelirdi, hele geen gn yaad eylere ait dnceler adeta bir ikenceydi. Ancak, bu tr sarsntlardan sonra, insann vicdanyla babaa kalp, kendi kendinin hesabn, yine kendine vermesi gerekirdi. Yapm olduu ey onu hl rpertiyordu. O, Javert, btn polis kurallarna, toplum ve adalet ilkelerine, yani yasalarn tmne kar gelerek bir suluyu brakmaya karar vermi, bu da ona yaplmas gereken en doru bir i gibi grnmt. Kendi zel ileri, grevlerinin yerine gemiti, bu irkin bir ey deil miydi? Yapm olduu bu anlamsz hareketin her eletirisinde batan aa titriyordu. Sonunda neye karar vermeliydi? Tek are vard: En ksa zamanda Homme-Arme Soka-'na dnerek, Jean Valjean' yakalamak. Yaplmas gerekenin bu olduu akt. Ama hayr, yapamazd. Anlayamad bir ey o yolu tkyordu. Bir ey mi? Ne olabilirdi bu bir ey? Bu dnyada mahkemelerden, uygulanan yasalardan ve hkmetten baka bir ey olabilir miydi ki? Javert'in aknl anlatlamaz. Kutsal bir -234I krek mahkmu! Adaletin yakalayamayaca bir forsa! Hepsi de kendi yznden! Javert'le Jean Valjean, cezalandrmak iin yaratlm bir adamla, cezaya katlanmak iin yaratlm bir insan; yani her ikisi de yasann mal olan iki adam, yine yasalarn tne kabilmilerdi... Bu korkun bir ey deil miydi? Yani bu ne demekti! Bunca densizlikten sonra hi kimse ceza grmeyecekti, yle mi? Toplum dzeninden daha gl olan Jean Valjean serbest kalacakt da, Javert hkmetin ekmeini yemeyi srdrecekti, yle mi? Dnceleri yava yava korkunlamaya balamt. Bu dnceleri arasnda bir de, Filles du Calvaire Soka'na isyanc konusuna da dnerek, kendini eletiriyordu, ama onu pek dnmyordu. Kk su, bynn iinde kayboluyordu. Zaten bu isyanc, phesiz lmt; yasalara gre, lm olduunda kovuturma derdi. Jean Valjean... dncesini ezen btn arlk ite buydu. Jean Valjean, onu artyordu. Hayatnn dayanak noktasn oluturan ve deimez gibi grnen tm gerekler bu adamn karsnda kyor, Jean Valjean'n kendisine gsterdii yce gnlllk karsnda eziliyordu. Belleini yokladka, eskiden yalan ve delice diye nitelendirdii baka olaylar imdi birer gerek olarak karsna dikiliyor, sonra Msy Madeleine yeniden beliriyordu. Jean Valjean'n arkasnda ve bu her iki yz, Javert'in zihninde saygdeer tek bir yz oluyor-235du. Korkun bir ey olarak nitelendirdii olay bana gelmiti ite, bir forsaya hayranl ruhuna kadar ilemiti. Bir krek mahkmuna hayranlk... Olacak i midir? Bundan rper-mekle birlikte, kendini kurtarmas da artk imknszd. Elinden geldiince rpmyor, ama yine ta iinden, bu sefilin yceliini itiraf etmek zorunda kalyordu. Bu, iren bir eydi. yiliksever bir 'kt adam', acma duygusuyla dopdolu, iyi kalpli, balayc, ktle kar iyilik yapmay, kine kar da affetmeyi bilen, acmay c almaya tercih eden, dmann yok etmektense kendini feda eden, kendine vuran kurtaran, erdemin doruuna diz ken, insandan te melee yakn bir forsa. Javert byle bir canavarn varln itiraf etmek zorundayd. Bu byle sremezdi. phesiz, bu konuda srar ediyoruz, amakla birlikte fkelendii bu canavara, bu alak melee, bu iren kahramana diren-meksizin teslim olmamt. Jean Valjean'la birlikteyken, iinde yer alan, ona atfedilen kaplan yirmi kez kkremiti. Yirmi kez Jean Valjean' zerine atlarak yakalamak, yutmak, ksaca tutuklamak istemiti. Bundan daha kolay bir ey yoktu. nnden geilen ilk karakola gidip, "te, hapishaneden kaan bir sabkal!" diye barmak, jandarmalar arp, "te imdi bu adam sizindir," demek ve ekip gitmek, bu lanetlenmi adam orada brakp gerisini hi umursamamak, hibir eyle ilgilenmemek. Bundan byle bu adam lnceye kadar yasalarn esiri olacak-236t, yasalar ne isterse onu yapard. Bundan daha adil bir zm olamazd. Javert btn bunlar iinden geirmi, umursamadan eyleme geip, adam yakalamak istemi, ama imdi olduu gibi, o zaman da yapamamt; Jean Valjean'n yakasna elini titreye titreye her uzatta kendini byk bir yk altnda hissetmi ve geriye ekilmiti, beyninin derinliklerinden gelen bir sesin, "yi, iyi! Hayatn kurtaran teslim et, sonra da Pontius Pi-latus'un tasn getirterek penelerini yka!" diye bardn hissetmiti. Sonra, dnceleri yine kendine yneldi. Byyen Jean Valjean'd, kendisi ise gittike klyordu. Velinimeti, bir krek mahkmuydu. Peki, o halde bu adamn kendisini ldrmemesine nasl gz yummutu. O barikatta lmeyi hak etmiti. Bu hakk kullanmalyd. Jean Valjean'a ramen teki isyanclar yardma arp, kendini zorla kuruna dizdirmesi, ok daha yerinde bir davran olurdu. in ac taraf, kesin yarglarnn ve inanlarnn yok oluuydu. Kendini, kklerinden koparlm gibi gryordu. Yasalarn karsnda ancak bir koan saylabilirdi. imdiye kadar tanmad vicdan kayglarla

doluydu. Tek l olarak kabul ettii yasal kesinlikten farkl duygular iindeydi. Eski, bildik bir drstln snrlan iinde olmak artk ona yetmiyordu. Beklenmedik bir sr gerek onu etkisi altna almt. Ruhunda yepyeni bir dnya douyordu, kabul edilip geri verilen iyilikler, fedakrlk, acma, hogr; mer-237hametin iddete stnl, kiilerin de artk var olduu, kesin sulamalarn bounah, lanetlemenin yok oluu, yasann da gznn yaarabilmesi ve insan adaletinden te bir Tanr adaletinin varl. Sonsuz karanlklar iinde bilinmez bir manevi gnein korkun douunu grebiliyordu; ondan korkuyor, gzleri kamayordu. Kartal baklarna zorlanan bir bayku. Hkmet kuvvetlerinin de kararszlk iinde kalaca baz kural d durumlarn olabileceini, bir olay karsnda kurallarn yetersiz kalabileceini, her eyin yasa erevesi iinde olmadn, beklenmedik olaylar karsnda insann boyun eebileceim, bir krek mahkmunun bir memurdan daha erdemli olabileceini, canavara benzeyen birinin bir melek ve kaderin bylesine artc tuzaklar olabileceini dnyor, kendisinin de bu beklenmedik olaylar karsnda aresiz kaldn itiraf ediyordu. yiliin var olduunu kabul etmek zorundayd, bir forsa ona iyilik etmiti; kendisi de az nce iyiliine karlk vermiti; olacak i deildi bu. yleyse raydan kmak zereydi. Kendini bir alak olarak gryor ve ireniyordu. Javert iin sekin insan olmak, byk ve yce-erdemli olmak deil, kusursuz olmakla eanlamlyd, tte hata yapmt. Nasl olmutu da o duruma dmt? Btn bunlar, byle aniden nasl olmutu? Kendine bile bunu aklamaktan acizdi. Ban ellerinin arasna alm, ne yaparsa yapsn hibir eye bir anlam veremiyordu. -238Kanlmaz bir biimde, tutsa olduu yasalara Jean Valjean' teslim etmek niyetindeydi. Onu tutuklad srece, salvermeyi bir an olsun dnmemiti. Ancak kendisi bile farkna varmadan eli gevemi ve onu salvermiti. Gzlerinin nnde trl trl soru iaretleri beliriyordu. Kendine sorduu sorulara, yine kendi cevap vermeye alyor, ancak verdii karlklar onu rktmekten te bir yarar salamyordu. yle diyordu; "kence edercesine kovaladn bu forsa, seni ayann altna alm, alabilecek durumdayken, hatta hem iindeki kin hem de gvenlii asndan almak zorundayken, seni affetmekle, hayatn balamakla ne yapmaya alt? Grevini mi? Hayr, ondan da yce bir eyi... Ya ben, onu balarken ne yapmaya altm? Grevimi mi? Hayr. Daha yce bir eyi. yleyse, grevden de stn bir ey mi var?" te burada korkuya kaplyordu, terazisinin dengesi bsbtn bozuluyor, bir kefesi uuruma derken, dieri gklere ykseliyordu, Javert aadakinden, alt kesimden yukardaki kadar kayglanyordu. Hi de, bir Volta-ire'ci, bir inansz deildi, tam tersine, kiliseye igdsel bir saygnl vard, ama ite onu ancak toplumun kutsal bir paras olarak biliyordu; kurulu dzen onun iin bir dogmayd ve bu da ona yetiyordu, szcn gerek anlamyla, erkeklik ve daha sonra memurluk ana geldiinde rahip olur gibi polis mfettii olduundan, btn dini inanc polis meslei olmutu. Bir amiri vard, Msy Gisquet; -239o gne kadar teki amiri, Tann'y pek dnmemiti. Bu yeni amir, Tanr, kendisini ona hissettiriyor ve onu akna eviriyordu. Bu beklenmedik durumda yolunu armt. Bu amire kar nasl davranmas gerektiini karamyordu, oysa ki bir memurun daima sadakat gstermesi, bakaldrma-mas, eletirmemesi, tartmamas gerektiini biliyor, ancak kendisini aknla uratan bir amir karsndaki tavrn, memurun istifasndan baka bir ey olamayacan kestire-biliyordu. Peki ama Tanr'ya istifasn nasl sunabilecekti. Nereden balarsa balasn, dnp dolap ayn noktaya geliyordu, ona gre her eyden stn bir olay vard; korkun bir su ilemiti. Hapishane kaa bir sabkalya gz yummu, bir krek mahkmunu zgr klmt. Yasalara ait olan bir adam, yine yasalardan almt. Bunu yapmt ite. Artk kendi kendini anlama gcnden yoksundu. Var olduundan bile emin deildi. Davranlarnn nedenlerini de anlayamyor, sadece ba dnyordu. O zamana kadar belirsiz bir drstlk olan o kr inancn iinde yaamt. imdi ise o inan kendisini brakp gidiyor, eref ve haysiyet yok oluyordu. nand her eyi kaybediyordu. stemedii birtakm gereklerin hmna uramt. Bundan byle baka bir insan olmas gerekecekti. Gzndeki perde, aniden yaplan ameliyatla ortadan kalkan bir vicdann acsyla kvranyordu. Grmekten -240irendii her eyi gryordu. Kendisini koflam, yararsz, gemiinden kopuk, iinden atlm biri gibi gryordu. indeki otorite korkusu yok olmutu. Korkun bir durumla kar karyayd, duygulanmt. Hem granitten yaratlm olmak hem de kukular duymak; yasa kalbndan, tek para, dkme bir ceza heykeli olmak ve de tun gsnn altnda birdenbire bir yrein varln, anlatlmaz bir ey bulunduunu fark etmek! O gne kadar bu iyiliin, aslnda ktlk olduunu kendi kendine sylemekle birlikte, iyilie iyilikle karlk verecek duruma dmek! Beki kpei olduu' halde, sraca yerde yakalamak! Buz olup

erimek! Kska iken, el oluvermek! Parmaklarnn birdenbire aldn hissetmek! Tuttuu eyi salvermek! Korkun bir ey! Yolunu arp geri tepen insan klmdaki bir mermi! Sonunda unu kendi kendine itiraf etmek zorundayd ki, yanlmazlk da yanlabilir. Her trl inanta aldanma pay vardr, bir yasa konutuunda son sz sylenmemi olabilir, toplum kusursuz deildir, otorite dalgalanmalarla, kararszlklarla, sarslmaz olan da atrtlarla dolu olabilir, yarglar da insandr, yasalar yanlabilir, mahkemeler de alda-nabilir! Bu, gkyznn billur gibi mavisinde bir atlak grmek gibi bir eydir. Javert'in iinden geenler dmdz, soru sormayan bir vicdann, bir ruhun yoldan kmas, amaz bir dz hat zerinden frlatlan ve gidip Tann'da paralanan kat bir drst-241ln ezilmesiydi. Kukusuz, bu ok garip bir eydi. Dzenin amaz yolunda giden demir at zerindeki ocaks ve otoritenin makinisti bir yldrm arpmas sonucu yere dsn! Yasann dokunamad; dorulukta, amaz, etkilenmez, kusursuz biri eilebilsin! Lokomotif iin bir am yolu bulunsun! Kiide her zaman bulunan ve hibir etkiyle bozulmayan Tanr duygusu: Aldatan vicdana kar gerek vicdan; kvlcma snmeyi yasaklayan, a gnei hatrlatan, artc ve dsel mutlakla karlaan ruha, gerek mutla gsteren; kaybedilemeyecek bir insanlk, tartlamayacak bir insan yrei demek olan u harika olay, belki de i mucizelerin en gzeli... Javert, acaba bunu anlyor muydu? Ona eriebiliyor, farkna varyor muydu? Elbette ki hayr. Ancak bu, anlayamad, kar kamad eyin basnc altnda beyninin aralandn da seziyordu. Bu inanlmaz olayn deiimine urayan bir kiiden ok, onun bir kurbanyd. zerindeki etkiye de ancak ileden karak katlanabiliyordu. Btn olan bitende, ancak sonsuz bir yaama gl gryordu. Bundan byle artk soluk almas glemiti. Tepesinde bilmedii bir eyin dolayor olmasna alk deildi. imdiye kadar kendisini kuatan her eyi baklaryla, ak, yaln, duru bir biimde alglyordu; orada bilinmeyen, karanlk hibir ey yoktu; evresinde, belirli, dzenli, birbiriyle ilikili, kesin olarak izilmi ya da bitirilmi olann dnda hibir ey bulunmuyordu; her ey onun dnda nceden dnlm ve planlanmt, oto-242rite dmdz bir eydi, hibir sapma ve arma olamazd. Javert beklenmedik, bilinemez olan yalnzca aa tabakada grmt. Dzen d, beklenilmeyen eyler, karmakank-lk, bir uuruma dme ihtimali, btn bunlar ancak alt tabakalara, isyanclara, ktlere zg olaylardr. u anda Javert tepetaklak devrilmi, u duyulmam grntnn karsnda birdenbire korkuya kaplmt; zirvenin uurumu. Ne demek oluyordu bu? Neye gvenmeliydi? yice yklm, kmt! Her ey boa gitmiti! nand her ey parampara oluyor; kyordu. Vay canna! Tepeden trnaa felce mi uramt! Kesinlikle aresiz miydi! Neye gvenecekti? Admz gibi bildiimiz ey, kof, rk kyordu! una bak! Demek toplumun kuand zrhtaki hatay yce ruhlu bir sefil grebiliyor, ortaya kartyordu. yleyse yasalarn drst bir ua, kendisini, birdenbire bir adam elinden karmak suu ile onu tutuklamak biimindeki iki su arasnda bulabilirdi. Demek ki devletin, memura verdii grev ve talimatlardaki her ey, yle emin olunabilecek, kesin, doru eyler deildir. yleyse grevde birtakm kmaz sokaklar da vard. Peki, diyelim ki var; ne yapacaz? Lanetlenmi, mahkm edilmi, boyun edirilmi yal, eski bir mahkmun bakaldrmas ve sonuta hakl olmas mmkn myd? Gerek miydi bu? nanlr ey deildi! ekli deien bir suun karsnda yasalarn zr dileyerek geriye ekilebildikleri durumlar var myd? Evet, byle durumlar vard. Ve Javert, bu-243nu grmt. Ve Javert, byle bir duruma demi, dokunmutu. Hem de deil kar kmak, onu onaylyordu. Gereklerdi bunlar. Gerein bylesine biimsizce ortaya kmas berbat bir eydi. Gereklikler ve olgular zerlerine deni yerine getirdiklerinde, yasann, hukukun tart ta olmaktan memnun olabilirler; gerekler ve olgular; onlar yollayan Tanr'dr; peki, yleyse yasalar gereklikle sarsarak, anariyi yaratan Tanr m? Sknt ve zntnn yaratt salkszlk, duygularna hkim olmasn engelliyor, toplum, insanlk, evren, artk gznde sadece iren izgilere brnyordu; ceza yntemleri, hkmler, yasal meruiyet yce divanlarn ilamlar, memurluk, yarglk, hkmet, sululuk, suu nleme, cezalandrma, idari bilimler, hukukun yanlmazl, hkmetin szne gvenirlilik, siyasetin ve gvenliin dayand kurallar, egemenlik, adalet, yasalarn mant, toplumun mutlak ve genel gerekleri btn bunlar bir harabe, bir plk, bir kaostu. Dzenin bekisi, asayi hizmetinde batan kmazlk timsali, toplumu koruyan buldog kpei Javert yenilmi, yere serilmiti, btn bu ykntnn zerinde, banda yeil bal, alnnda halesiyle ayakta duran bir adam, ite sonunda vard karmaa; ite ruhundaki korkun manzara. nsan buna nasl dayanabilirdi? Hayr, dayanamazd. Karlalabilecek en iddetli bir durumdu bu. Kurtulmann ise ancak iki yntemi vard: Biri, karar verip, Jean Valje-244an', krek mahkmunu yeniden zindana gndermek; br ise...

Javert parmaklktan ayrld; bu kez ba yukardayd, Chtelet Meydan'nn kelerinden birinde karakolun nnde bir avu grd ve oraya doru yryerek ieri girdi. Polis mensuplar birbirlerini bir karakolun kapsn iti ekillerinden tanyabilirler. Javert, avua adn bildirdi, kimlik kartn gsterdi, zerinde bir mum yanan karakol masasna oturdu. Masann zerinde bir kalem, zabtlar, gece devriyelerinin raporlan iin ktlar vard. Hasr sandalyeyle tamamlanan bir masa bir tesis demektir; zerinde testere tozu dolu, imirden yaplma bir tabak ve balmumu desteleri dolu bir mukavva kutu hi deimez eyadandr, btn karakollarda vardr ve resmi slubun en aa dzeyini olutururlar. Devlet edebiyat onlarla balar. Javert, kalem ve bir tabaka kt alarak unlar yazmaya balad: GREVN YARARINA BAZI GZLEMLER "Birincisi: Sayn polis mdrnn bir gz atmasn rica ederim. "kincisi: Soruturma tamamlanarak gelen tutuklular, ayakkablarn kararak, zerlerinin aranmas srasnda talarn stnde yalnayaktrlar. Hapishaneye girdiklerinde pek ou ksryor, bu da salk masraflarn artryor. "ncs: zleme yntemi, belirli aralklarla memur konmasyla daha iyi olacaktr, ama nemli olaylarda, en az iki memurun -245birbirini gzden kaybetmemesi gerekir, bu da bir memurun herhangi bir nedenle hizmet srasnda gcnn kesilmesi annda, brnn onun yerini almasn salayacaktr. "Drdncs: Madelonnettes Hapishane Ynetmelii'nin, paralarn deseler bile, mahkmlara bir sandalye verilmesine neden engel olunduu bir trl anlalamamaktadr. "Beincisi: Madelonnetes'teki kantinde sadece iki parmaklk bulunuyor, bu durum da mahkmlarn kantinde alan kadnn elini tutmasna imkn salyor. "Altncs: Dier mahkmlar grme odasna aran ve rtkan denilen mahkmlar, adlarn daha anlalr biimde barmak iin her mahkmdan iki metelik alyorlar. Bu hrszlktr. "Yedincisi: Dokuma atlyesinde kaan bir iplik iin mahkmdan on metelik kesiliyor, bu, mteahhidin bir yolsuzluudur. nk kumalar olduka iyi dokunmaktadr. "Sekizincisi: Force Hapishanesi'ndeki ziyaretilerin, Sain te Mene l'Egytienne grme odasna giderken sbyan avlusundan gemeleri ho bir ey deildir. "Dokuzuncusu: Jandarmalar, polis mdrlnn avlusunda tutuklulann her gn sorgu yarglar tarafndan yaplan sorgulamalarn anlatyor. Kutsal bir yaps olmas gereken jandarmalann soruturma odasnda duyduklann anlatmalan, nemli bir dzensizliktir. "Onuncusu: Henri drst bir kadndr ve -246kantini ok temizdir, ancak bir kadnn gzetleme hcrelerinin kapsnda bulunmas doru deildir. Bu, uygar olmas gereken Conci-egerie Hapishanesi'ne yakr bir ey deildir." Javert, yukandaki satrlan byk bir itinayla, en dzgn yazsyla, tek virgl bile atlamadan, kalemini kadn zerinde gcrdatarak yazd. Son satnn altna da imzasn att. "JAVERT Chatelet Meydan Karakolu'nda, 1. snf Mfetti. 7 Haziran 1832, saat sabahn birine doru." Yazy kurutarak, kd mektup gibi katlad, mhrledi, zerine; 'ynetim iin not,' diye yazd ve masann zerine brakt, karakoldan kt. Caml ve parmaklkl kap ardndan kapand. Yeniden Chatelet Meydan'n geti, nht-ma dnd, dalgn ama kararl bir tavrla bir eyrek saat nce aynld yere dnd; dirseklerini dayad, korkuluun ayn yerinde, ayn durumdayd. Oradan hi aynlmam gibiydi. Ortalk zifiri karanlkt. Geceyansndan sonraki mezar ortamn hatrlatan and bu. Buluttan olumu bir kubbe yldzlan gizliyordu. Gkyz uursuz bir grnm almt. Cite'deki evlerde tek bir a rastlanmyordu; hi kimse yoktu, grnen btn sokaklar ve nhtmlar sszd; Notre Dame Kilisesi ve Adliye Saray'nm kuleleri, gecenin siluetleriy-247di. Uzakta, bir sokak fenerinin rhtmn ucunu kzla boyad seiliyordu. Kprlerin siluetleri, birbiri arkasndan sisin iinde bozuluyordu. Yamur nedeniyle rmak sulan kabarmt. Javert'in dayand yer, hatrlanaca zere Seine'deki akntlann younlat blmde, sonsuz bir burgu gibi bklp, yeniden zlen korkun sarmaln ta tepesindeydi. Ban eerek aa bakt. Her ey kapkarayd, hibir eyi seemiyordu. Irman varl aadan gelen bir kpk sesinden anlalyordu. Bu badndrc derinlikte zaman zaman bir k beliriyor, belirsizce kvranyordu. ok karanlk gecede bile suyun, nereden geldii bilinmeyen bir alarak ylan gibi bir grnt olumasn salad bilinir. Daha sonra k kayboluyor, her ey yine belirsiz bir ekle dnyordu. Sonsuzluk oradayd. nsann altndaki ey su deil, bir uurumdu. Rhtmn duvan ise, belli belirsiz, siste kaybolmu, sanki sonsuzluun dik bir yamac gibiydi.

Hibir ey grnmemesine ramen, suyun dmanca soukluu, slak talann kokusu seziliyor, uurumdan gelen vahi bir esinti yukanya kadar ulayordu. Irmak sulannm grlmeyen, ama sezilen kabarmas, dalgala-nn trajik fsldamalan, kpr kemerlerinin uursuz bykl ve sonunda bu karanlk bolua dme tehlikesi, btn bunlar rktcyd. Javert, karanlkta alan bu kocaman az bir sre hi kmldamadan izledi, bu grn-248mez boluu, dikkatli ve hi armayan baklarla seyrediyor, dalgalann sesi iitiliyordu. Birdenbire apkasn kard, nhtmm ucuna koydu. Bir sre sonra, oralardan geen, varaca yere gecikmi bir yolcunun hayalete benzetebilecei uzun, kara bir figr, korkuluun zerinde, ayakta grnd. Seine sulanna doru eildi ve sonra, yeniden dorularak, dimdik, karanlklara doru dt. Bouk bir su aprts oldu; suyun atnda kaybolan bu belirsiz eklin gizli kvnmlann yalnzca karanlk grd. 1 -249BENC KTAP TORUN ve BYKBABA 2. inko Kapl Aacn Yeniden Grlmesi Anlattmz bu olaylardan bir sre sonra, Msy Boulatruelle iddetli bir heyecana kapld. Msy Boulatruelle, kitabn karanlk blmlerinde daha nce grdmz Mont-fermeil'deki yol bakcsdr. Boulatruelle, hatrlanabilecei gibi, bir yn dertle ve eitli ilerle bouan bir adamd. Ta krar ve ana yolda yolculara zarar ziyan verirdi. Kazc ve soyguncu; onun bir hayali vard; Montfermeil Orman'nda gml defineler olduuna inanyordu. Gnn birinde, bir aacn dibinde, topraa gml bir para bulacan umuyor, ama o zamana kadar paray, gelip geenlerin cebinden alyordu. Ama gene de imdilik dikkatli davranyordu. Tehlikeden gbela kurtulmutu. Bilindii zere, kendisi gibi daha baka haydutlarla birlikte Jondrette'lerin o pis evinde yakalanmt. Bir pisliin yaran; sarho olmak, onu kurtarmt. Onun orada bir hrsz olarak m, yoksa soyulanlardan biri olarak m bulunduu bir trl akla kavumamt. Ayn gece, ak seik belli olan sarholuuna dayanarak mahkeme karan ile serbest braklm -251ve hemen ortalktan kaybolmutu. Ba nnde, olduka dnceli, az daha mahvolaca hrszlk iinden biraz soumu, ama kendisini kurtaran araba daha byk bir sevgiyle balanarak, devlet hesabna ynetimin gzetimi altnda, Gagny'den Lagny yoluna ta deme iine dnmt. Yol bakm barakasnn otlarla rtl damnn altna sndktan sonra duyduu heyecana gelince: Bir sabah Boulatruelle, her zamanki gibi gn douundan az nce iine, belki de gzetleme grevine giderken dallarn arasnda bir adam grd, ancak srtn grebilmesine ramen, o uzaklktan grebildii kadaryla ona pek de yabanc gelmedi. Ayyat, ama amaz ve canl bir bellei vard; bu da, yasalarla aras bir para bozuk olan bir kii iin vazgeilmez bir savunma silahdr. Kendi kendine, "u adama benzer eyi hangi cehennemin dibinde grdm acaba?" diye sordu. Ancak bu soruya pek kayda deer bir cevap veremedi; zihninde belli belirsiz izi kalm biriydi. Tanyamad bu kimliin yan sra, birtakm hesaplar yaparak bir eyler kartmaya alyordu. Adam bural deildi; dardan gelmiti. O saatlerde Montferme-il'den geen bir yolcu arabasna rastlamak mmkn deildi. Btn gece yrm olmalyd. Nereden geliyordu? Herhalde pek uzaktan deildi, nk ne yol antas vard ne de bir kn. Mutlaka Paris'ten geliyordu. Niin bu ormandayd? Neden bu saatte buradan geiyor, ne yapmaya geliyordu? -252Boulatruelle defineyi dnd. Belleini zorlayarak, yllarca nce bu adama benzer biri yznden bunun gibi bir telaa kapldn belli belirsiz hatrlad. Dncelerinin yk altnda ban emiti, bu, doal bir ey olmakla birlikte, pek de akllca saylmazd. nk ban kaldrdnda, hibir ey gremedi. Adam, ormann karanl iinde kaybolup gitmiti. "Hay kr eytan," dedi. "Onu mutlaka bulmalym. Kim olduunu anlarm. Bu adamn, karga bokunu yemeden buralarda gezinmesinin mutlaka bir nedeni olmal, onu renmeliyim. Benim ormanmda, benden habersiz hibir sr barnamaz." Sivri kazmasn ald. Homurdanarak, "te," dedi, "bu, hem topra hem de bir adam deip, aratrmaya yeter." Yz adm gitmiti ki, gittike ykselen gnein ona yardmc olmaya balad. Kumun zerinde ya da yer yer grlen ayak izleri, ezilmi otlar, knlan fundalar, allar arasnda bklen ve uykudan uyanmakta olan bir gzelin kollan gibi zarif bir bkl-meyle dorulan krpe dallar ona ipulan veriyordu. Bu izleri izledi, sonra kaybetti. Vakit ilerliyordu. Ormann daha da derinliklerine kadar ilerledi, ykseke bir yere vard. Bir avc Guillery arksn slkla alarak uzaktaki bir kei yolundan yryordu; aklna bir aaca trmanma dncesi geldi. Yalyd, ama evikti. Vergilius'un oban gibi, Boulatruel-le'e layk yksek bir kayn aac vard. Aa-253cm, elinden geldiince en yksek noktasna trmand.

yi bir fikirdi. Ormann en sk ve vahi kesimini gzleriyle aratrrken, birden adam grd. Grr grmez de, onu tekrar gzden kaybetti. Adam ormann yksek aalarla kapl, olduka uzak, aklk bir yerine girmi, daha dorusu kayvermiti. Oray iyi bilirdi, nk orada kocaman bir deirmen ta ynnn yannda, gvdesine bir inko levha ivilenmi yal bir kestane aac grmt. Bu aklk alan eskiden Blaru arazisi denilen yerdi. Otuz yl nce orada kefedilen ve hangi ite kullanld kesinlikle saptanamayan o ta kukusuz hl oradayd. Bir ta ynnn kalclna hibir ey ayak uyduramaz; kazkl bir baka parmaklk oraya ylesine, geici olarak konulmutur. Kalc olmas iin amma da gereke deil mi? Bouletruelle duyduu sevincin hzyla aatan kendini atarcasma indi. n bulunmutu, imdi hayvan ele geirmesi sz konusuydu. Hayal ettii o nl hazine kesinlikle oradayd. Binlerce kvrmdan olumu kei yollarndan geerek oraya ulamas iin bir eyrek saat isterdi. Dosdoru gittii takdirde, alacak derecede sk dikenli, hain bir grnm olan ormandan gemesi gerekecekti ki, bu da en az yarm saatini alrd. te Bou-latruelle'in anlamamak gafletinde bulunduu ey buydu: Dosdoru gitmesi gerektiine inand; saygn bir grn yanlmas, pek -254ok insan mahveder. Ne kadar diken olursa olsun, sk orman ona en uygun zm olarak grnmt. "Kurtlarn getii Rivoli yolunu kullanmalym," diyordu. Oysa ki zigzagh yolda gitmeye alknd, bu kez doru gitmek gafletinde bulundu. Byk bir azimle allklarn arasna dald. oban psklleri, srganlar, akdikenler, yaban gllle-ri, devedikenleriyle, fkeli brtlenlerle arpmak zorunda kald. Her yan fena halde trmaland. Sel yatandaki suyu da gemek zorunda kald. Sonunda, krk dakika sonra srlsklam, ter iinde, soluk solua, her taraf yara bere iinde, olduka vahi bir grnmle aklk yere vard. Ancak hi kimseyi bulamad. Ta ynna doru kotu. Yerindeydi, onu gtrmemilerdi. Adam ise, ormann iinde yok olup gitmiti. Kamt. Nereye? Ne yana? Hangi yne? Kestirebilmek imknszd. Asl hayflanacak ey, ta ynnn arkasndaki inko levhal aacn nnde, taptaze, yeni alm toprak ve unutulmu ya da braklm bir kazma ve ukur vard. Ancak ukur botu. Boulatruelle, iki yumruunu havaya doru sallayarak, "Hrsz!" diye bard. 2. Marius, t Savatan kp Aile Savana Hazrlanyor Marius, uzun sre ne l, ne de canl bir durumda kald. Haftalarca sayklamalar iinde yksek atele yatt, en ok da bandaki -255yaralar yznden olduka ciddi rahatszlk belirtileri gsterdi. Atein getirdii ackl gevezelikle, can ekimenin kayg verici durumuyla geceler boyu Cosette'i sayklad. Baz byk ve derin yaralar onun iin tehlikeliydi. Byk yaralarn biri iltihaplanarak, baz hava koullan altnda hastay ldrebilirdi; onun iin, her hava deiiminde, en ufak bir frtnada doktor kayglanyor, "Aman hasta sakn heyecanlanmasn!" diyordu. nsanlarn giysilerinin ve bandajlann yapkan bantlarla tutturulmas o deride henz bilinmediinden Nicolette, 'tavana kadar uzayan' byk bir araf gazl bez olarak kulland. Klorrl losyonlar ve gm nitrat bir hayli zorlukla kangreni yendi. Tehlike devam ettii srece, torununun ba-ucundan aynlmayan Msy Gillenormand da Marius gibiydi; ne l ne de canl. Her gn, hatta bazen gnde iki kez kapcnn tarifine gre ak sal, temiz giyimli biri gelip yaralnn ne durumda olduunu soruyor, pansuman iin bir paket gazl bez brakyordu. Nihayet, 7 Eyll'de Marius'n dede evine koma halinde getirildii gnden tam drt ay sonra doktor tehlikenin artk atlatldn bildirdi. Artk iyileme dnemi balyordu. Ancak knk kprck kemiinin oluturduu aksaklklar yznden Marius iki aydan fazla bir sre daha ezlongta yatmak zorundayd. Hastay, pansumanlann sresini uzatt iin isyan ettiren ve kapanmak bilmeyen ve srekli pansuman gerektiren bir son yara vardr. -256I Ancak bu uzun sren hastalk ve iyileme dnemleri, Marius' izlenmekten kurtard. Fransa'da alt ayn sndremedii hibir fke yok gibidir, bu, genel bir fke bile olsa. Toplumun iinde bulunduu durumda, o kadar ok kiinin hatas vard ki, arkalarndan bir yere kadar gz yummak kanlmazd. Aynca, doktorlan, tedavi ettikleri her yaraly bildirmeye mecbur eden o yakksz Gisquet emri yalnzca halk deil, kral bile kzdrd iin, bu fke yarallan ispiyondan korudu; askeri mahkeler savata esir aldklanmn dnda hi kimseyi rahatsz etmeyi gze alamadlar. Bylece Marius'e dokunulmad. M. Gillenormand, bataki btn skntlardan sonra btn coku dnemlerinden de geti. Her geceyi yaralnn yannda geirmesine engel olunmak istendiyse de, byk koltuu Marius'n yanma getirtti; kzn, evin en gzel araflanndan kompres ve sarg bezi hazrlamaya zorlad. Gillenormand Teyze de akll, uslu bir insan olarak, dedeyi, emirlerinin yerine geldiine inandrmakla birlikte, o gzel araflan da koruyabildi. M. Gillenormand, sarg bezi olarak ince patiskann kaln dokuma bezden, yeni ketenin de eski kullanlm ketenden daha az uygun olduuna dair hibir aklamaya kulak asmad. Kznn utanarak uzaklat her

pansuman izliyor, lm etlerin makasla kesimesi srasnda "Ay, ay!" diye bamyordu. Yal ellerin o tatl titremesiyle, yaralnn ay fincann tutmaya almas kadar dokunakl bir ey olamazd. Doktora, hep ayn sorulan sordu-257unu fark etmeden soru stne soru yadryordu. Doktorun kendisine, Marius'n tehlikeyi atlattn bildirdii gn adamcaz lgnlar gibi sevindi. Kapcya altn bahi verdi. Akam, yatak odasna girince baparmayla orta parman krdatarak oynad ve u trky syledi: Jeanne Fougere'de dodu Kadn obanlar yuvas Ne gzeldir onun haval Etei Ak, sen onda yayorsun Onun gzbebeklerine Sadan koyuyorsun Sinsi sinsi Jeanne' syler arklarm Diane'dan ok seviyorum Hele de o memelerini Diri diri Sonra bir sandalyenin zerine diz kt ve Basque, onu aralk kapdan gzetlerken, yakanyor sand. M. Gillenormand o ana kadar Tann'ya pek inanmamt. Bykbaba, gitgide belirginleen her yeni iyileme aamasnda sama sapan eyler yapyor, lgnca hareketlerde bulunuyordu. Nedenini bilmeden basamaklar inip inip kyordu. Olduka gzel bir bayan olan komusu, bir sabah koca bir buket iek alnca pek ard; bunu ona M. Gillenormand gndermiti. Kocas kskanarak, karsyla kavga etti. Msy Gillenormand, Nicolette diz k-258trmeye alyor, Marius'e Msy Baron diyor, "Yaasn Cumhuriyet!" diye baryordu. Dakika gemiyordu ki doktora, "Artk hi tehlike kalmad deil mi?" diye soruyordu. Marius'e bir nine gibi bakyor, yemek yerken gzlerini onun zerinden ayrmyordu. Kendini artk unutup gitmi; kendine gvenmez olmutu. Marius, evin efendisiy-di; sevincinde, bulunduu konumdan vazgeme vard; o artk kendi torununun torunu olmutu. Yreinin bu apaydnlk haliyle, en yal, en saygdeer ocuktu o. yilemekte olan hastay yormaktan, tedirgin etmekten ekindiinden, ona glmsemek gerektiinde yatan arkasna geiyordu. Honut, neeli, hayran, sevimli bir gen olmutu. Ak salar yzndeki sevinli aydnla tatl bir hamet katyordu. Yzdeki krklklara incelik karnca bir hayranlk uyandrr bu. Yallkta anlatmas zor bir afak aydnl vardr. Marius'e gelince, kendini pansumanlara ve bakma brakrken kafasnda sabit bir fikri vard: Cosette. Yksek ateten ve sayklamadan kurtulduundan beri bu ad anmyordu ve artk onu dnmyormu gibi grnyordu. Suskunluunu, sakinliini koruyordu, nk kesinlikle ruhu oradayd. Cosette'nin ne durumda olduunu bilmiyordu. Chanvrerie Soka'nda geen btn olay hayal meyal hatrlyor, dncesinde belli belirsiz dler dolayordu: Eponine, Gavroche, Mabeuf, Thenardier'ler, ackl bir -259biimde barikatn dumanna karan btn dostlar. Bu kanl macera arasndan, M. Fauchele-vent'n bu tuhaf geii, ona frtna iinde bir bilmece gibi geliyordu. Hibir ey anlamyor-du; nasl kurtulduunu, kendisini kimin kurtardn bilmiyordu; evresindekilerden de bunu bilen yoktu, kendisine btn sylenenler, bir gece arabayla Filles du Calvaire Soka-'ndan getirildiiydi. Gemi, bugn, gelecek ve btn her ey, onun iinde belirsiz bir dnce sisi gibiydi, yalnz bu sisin iinde hareketsiz bir nokta vard; belirli, kesin bir izgi; granit gibi salam bir ey; bir karar, bir istek; Cosette'i bulmakt bu; kendisi iin hayat dncesi Cosette dncesinden ayn, farkl bir ey deildi; iinden, biri olmazsa tekini kabul etmeyeceine karar vermiti; onu yaamaya zorlayacak olan her kim olursa olsun, bykbabas, kaderi, cehennem, Marius yi-ten cennetin geri getirilmesini ondan istemeye kesinlikle kararlyd. Ama, engeller bulunduunu da grmezlikten gelmiyordu. Burada u noktay belirtelim: Bykbabasnn btn zenine, sevgisine ramen biraz olsun yumuamam, hi deimemiti. Bir defa, bu sevginin ve zenin nedenini arlamyordu; sonra, belki de hl atein etkisinde olan hasta dnceleriyle, kendisini aldatma amacn gden garip, yeni eylermi gibi, tm yumuak ve efkatli davranlardan kukulanyordu. Davranlar souktu. Bykbaba, o zavall ihtiyar, gln bo yere harcyordu. -260Marius iinden, tm bunlarn, onunla konumad, onu istediini yapmakta zgr brakt srece mmkn olacan dnd; ama Cosette sz konusu olunca bir baka tavrla karlaacan, ite o zaman bykbabann gerek yznn ortaya kacan tahmin ediyordu. Durumun biraz daha sertleecei akt; aile sorunlarnn hatrlanmas, durum karlatrmalar, btn ince alaylar, kar koymalar, Fauchelevent, Coupelevent, servet, g, yoksulluk, sefalet, ensesindeki ta ve gelecek, btn bunlar ortaya serilecekti, direni; sonu; reddedilme. Marius buna daha batan kendini hazrlyordu. Ve sonra, yeniden hayata dndke, eski dargnlklar ortaya kyor, belleinde kalan eski yaralar deiliyordu. Gemiini dnyordu. Albay Pountmercy, yeniden M. Gille-normand'la Marius'n arasndaki eski yerine yerleiyordu. Kendi kendine, babasna kar bunca haksz ve sert tavr koymu olan birinden

hibir gerek iyilik umulmayacam sylyordu. Ve saln yeniden kazandka, dedesine kar duyduu tepki yeniden beliriyor-du. Yal adam sessiz bir ac iindeydi. Msy Gillenormand, bu konuda hibir ey belli etmemekle birlikte, Marius'n eve getirildiinden ya da kendine geldiinden beri ona bir kez olsun babacm dememi olduunu gryordu. "Msy," demiyordu, doru, ama konumalarn evirip evirerek, ne birini ne de tekini sylememeyi baanyordu. Beklenen bunalmn ok uzakta olmad kukusuzdu. -261Marius, bu gibi durumlarda her zaman olduu gibi, kendini snamak iin asl savaa balamadan nce ufak arpmalar yapt. Buna, zemini yoklamak denir. yle oldu ki, M. Gillenormand, eline den bir gazete yznden konvansiyon hakknda bir sabah biraz ileri geri laflar etti ve Danton, Saint Just, Robespierre zerine kral yanls bir nutuk ekti. Marius, sert bir tavrla: "93'n insanlar birer devdi," dedi. htiyar susarak gn boyunca azn amad. Marius'n aklnda hep o eski yllarn kat ve hogrsz bykbabas kald iin, bu sessizlikte, younlamakta olan bir fkeyi sezer gibi oldu, bundan da iddetli bir sava patlayacana inanarak, dncesinin arka kelerinde kmas muhtemel bir savaa kar hazrlklarn artrd. Olumsuz herhangi bir cevapta, tm aletleri kracana, bandajlarn skeceine, kprck kemiini datacana, btn yiyecekleri geri evireceine dair kesin bir karara vard. Yaralan, onun sava malzemeleriydi. Ya Cosette'e kavuacak ya da lecekti. Hasta bir insann sinsi sabnyla uygun bir an bekledi ve o an geldi. 3. Marius Saldryor Bir gn, kz komodinin mermeri zerindeki ieleri ve flncanlan dzeltmeye urat srada, M. Gillenormand, Marius'e doru eilmi, ona en efkatli sesiyle unlan sylyordu: -262"Bak Mariusm, ben senin yerinde olsam imdi balktan ok, et yerdim. yileme dnemindeki bir insan iin dil bal ahanedir, ama bir hastann ayaa kalkmas iin bir pirzoladan daha iyi bir ey dnemiyorum." Marius, btn gcn toplayarak oturduu yerden doruldu, yumruklann skarak yatak araflannn zerine bastrd ve dedesinin yzne bakt, yz korkuntu: "Bu beni size bir ey sylemeye zorluyor," dedi. "Neyi?" "Evlenmek istediimi." "Bu bilinen bir ey," dedi bykbaba bir kahkaha atarak. "Nasl, bilinen ey mi?" "Evet, bilinen ey. Kzcazna kavuacaksn." Marius arm, bu aknlk onu bitkin drmt, btn bedeni titredi. Msy Gillenormand, konumasn srdrd: "Evet, o gzel dilberine kavuacaksn. Yal bir adam olarak, her gn gelip senden haber alyor. Sen yaralandndan beri btn zaman alamak ve sarg bezi yapmakla geiyor. Aratrdm; Homme Arme Soka'nda 7 numarada oturuyor. Ya! te asl konuya geldik. Sen onu istiyorsun. yi ya, alrsn. Yakalandn. Kendi kendine bir dzen hazrlamtn, iinden yle dnyordun; 'Bykbabaya, Regence'in ve Directoire'n u mumyasna, u eski hovardaya, imdi pinponlam u eski apkna aka sylerim, onun da zamannda -263birtakm hafiflikleri, sevgilileri, Cosette'leri olmutur, o da gsteri yapt, onun da kanatlar vard, ilkbahar nimetlerinden tatt, imdi bunlar hatrlamas gerekir. Greceiz.' Sava... Ah! Sen mays bceini boynuzlarndan tuttun, bu iyi. Ben sana pirzola ye diyorum, sense bana, 'Sz almken evlenmek istiyorum,' diyorsun. Bir sz deitirmek diye buna derler ite. Ya! Demek sen incir ekirdeini doldurmaz bir kavgaya hazrdn! Benim ko-cam bir korkak olduumu biliniyordun. imdi ne diyeceksin bakalm? Hayal krklna uradn ite! Dedeni, kendinden daha aptal buluyorsun. Bunu hi beklemiyordun. Bana verecein nutku unuttun avukat bey! Pek ho dorusu! Olsun, bana ne, senin bilecein i. stediini yapyorsun ite, seni arttm budala! Dinle. Ben de aratrma yaptm, ben de kurnazn biriyim. Kz ok sevimli ve akll. Mzrakl svari de doru deil. Bir yn sarg bezi yapt. Prlanta gibi bir kz. Ayrca sana da delice k. Eer sen lseydin, kii olacaktk; onun tabutu da bana elik edecekti. Sen biraz iyileir iyilememez onu senin bana oturtmay dndm, ama gen kzlar ilgilendikleri yaralilann yanma teklifsizce ancak romanlarda sokarlar. Yaplacak gibi deildi. Teyzen ne derdi sonra? Zamannn drtte nde tamamen soyunuktun yavrucam. Nicolette yanndan bir dakika bile ayrlmad, ona sor da, bak, senin yanma bir kadn almann imkn var myd? Sonra, bu ie doktor ne diyecekti? Gzel bir kz, bir hastaln gemesini salamaz. -264-

"Neyse, iyi ite, artk bu konuyu kapatalm, konuuldu ve bir anlamaya varld. Al onu. Benim canavarlm byle ite. Gryor musun bak, beni sevmediini biliyordum; kendi kendime, 'acaba u hayvann beni sevmesi iin ne yapabilirim," diye sordum. Sonra 'Elimin altnda Cosette var ya, onu kendisine verirsem, o zaman beni biraz olsun sever, sevmezse de, neden olduunu sylemesi gerekir,' dedim. Senin dncene gre ihtiyar kyametleri koparacak, barp aracak, doan bu gnein zerine bastonunu kaldracakt. Hi de yle deil. Cosette mi, ak m, peki. Oysa ki, benim de istediim buydu. Ltfen evlenmek zahmetine katlann msy. Mutlu olmalsn sevgili yavrum." Sonra hkra hkra alamaya balad. Marius'n ban kollaryla gsne bastrd. Her ikisi de alamaya baladlar. te bu, yce mutluluklardan biriydi... "Babacm!" diye bard Marius. "Ya! Demek ki beni seviyorsun?" dedi ihtiyar. Szle anlatmayacak bir and. kisi de konuamyor, adeta bouluyorlard. Sonunda yal adam kekeledi: "Hadi bakalm! te sonunda ald ve bana babacm dedi." Marius, ban dedesinin kollarndan kurtararak, alak sesle: "Ama babacm," dedi. "Artk iyiletim, bana, onu grebilirim gibi geliyor." "Bu da dnld. Yann onu greceksin." -265"Babacm!" "Ne var?" "Neden bugn deil?" "Pekl, bugn. Hadi bugn olsun. Bana kez babacm dedin. Dorusu buna deer. Ben hemen bu ile ilgilenirim. Onu sana getirirler. Sana dnld dedim ya. Bunu zamannda iire de dkmlerdi. 'Gen Hasta' adl atn sonudur. Andre Chenier yazmt. Canilerin... 93 aslanlarnn boazladklar Andre Chenier." M. Gillenormand, Marius'n kalarn hafife attn grr gibi oldu, oysa Marius hayranlktan kendinden getii iin, 1793 konusunda sylenenleri pek duymuyor sadece Cosette'i dnyordu. Bykbaba, Andre Chenier'yi pek uygunsuz bir ekilde araya kartrdndan ii r-pererek, sznn arkasn abucak getirdi. "Boazland, tam yerinde bir szck deil. Gerek olan u ki, byk devrimci dehalar her zaman kt insanlar deildirler, bu inkr edilemez phesiz, kahramandrlar! Yalnz, Andre Chenier'yi bir para kendilerini rahatsz eder gibi gryorlard, onu bylesine; yani, o byk adamlar, 7 Termidor'da, genel kurtulu uruna Andre Chenier'den bu dnyadan gitmesini istediler..." M. Gillenormand kendi szleriyle kskvrak balanmt; sznn arkasn getiremedi: Szlerini ne bitirebilir, ne de srdrebilirdi. Kz, Marius'n arkasndaki yast dzeltirken, bylesine heyecanla sarslan yal adam, yann elverdii hzla yatak odasndan -266kendini dar att, arkasndan kapy kapatt; mosmor olmutu, boulur gibi az kp-rerek, gzleri yuvalarndan uram bir ekilde yandaki odaya dald, ayakkablar parlatan zavall Basque'la burun buruna geldi. Basque'm yakasna yaparak iddetli bir fkeyle onun suratna doru haykrd: "Yz bin eytana lanet olsun ki bu haydutlar onu katlettiler!" "Kimi msy?" "Andre Chenier'yi!" Basque, rkerek: "Evet msy," dedi. 4. Matmazel Gillenormand, Sonunda Fauchelevent'n Koltuunun Altndaki eyle eri Girmesinin O Kadar da Uygunsuz Bir ey Olmadn Dnyor Cosette ve Marius yeniden grtler. Grmenin nasl getiinden sz etmek istemiyoruz. yle eyler vardr ki, -gne gibi-bunlann resmini izmeye almamak gerekir. Cosette ieri girdii anda, Basque ve Nico-lette de dahil olmak zere, btn aile Marius'n odasnda toplanmt. Cosette, eikte grnd zaman bir k emberi iinde gibiydi. Tam o srada burnunu silmek zere ayaa kalkan bykbaba, mendili burnunda, ylece Cosette'e bakakald. "Hayranlk verici!" diye bard, sonra da burnunu grltl bir biimde sildi. Cosette kendinden gemiti, hayran ve r-267-

kekti, gklerde uuyordu. Bir insan mutluluktan ne derece korkarsa, o da o derece korkmutu. Yz sapsar kesilmi, kekeliyordu. Marius'n kollarna atlmak istiyor, ama cesaret edemiyordu. Bu kalabaln karsnda sevmekten utanyordu. Mutlu sevgililere herkes acmasz davranr, onlarn en fazla yalnz klmak istedikleri anda, bir trl oradan ayrlmazlar. Onlarn ise, o anda insanlara gereksinimleri yoktur. Cosette'le birlikte ieri ak sal, ciddi, yine de glmseyen, ama anlaml, belli belirsiz ve dokunakl bir ekilde glmseyen bir de erkek girmiti. M. Fauchelevent'd bu; Jean Valjean'd... Kapcnn syledii gibi iyi giyinmiti gerektende, siyah elbisesi yepyeniydi, kravat ise beyaz. Kapc, belki de noter olan bu dzgn kyafetli burjuvada, 7 Haziran gecesi aniden kapda beliren, amur iinde, pis ve iren, akn, surat kan ve amurla kapl, kucanda baygn Marius' tayan, o korkun l taycy grmekten olduka uzakt; bununla birlikte kapclk duygusu uyanarak, karsna, alak sesle, unlar da sylemekten kendini alamamt: "Neden bilmem, bana yle geliyor ki, ben bu yz daha nce grdm." M. Fauchelevent, Marius'n odasnda, onlardan ayrym gibi, kapnn yannda duruyordu. Kolunun altnda ise, kitab andran, kda sanl bir paket vard. Paketin kd kfl grnml, yeilimtrakt. Matmazel Gillenormand, kitaplar hi sevmezdi. Nicolette'e alak sesle sordu: -268"Bu msy, hep byle, kolunun altnda kitap m tar?" M. Gillenormand, bunu duymutu, o da sesini aaltarak: "E, bilgin bir adam. Ne varm bunda? Adamn suu mu? Bir zamanlar tandm M. Boulard da sokaa kitapsz kmazd; onun da yreinin zerinde daima bir kitap bulunurdu." Sonra yeni geleni selamlayarak, yksek sesle: "Msy Tranchelevent!" dedi. Gillenormand Baba bunu kastl yapmyordu, ama soyadlarn aklnda tutmamak, onda bir tr kibarlk alkanlyd." "Msy Tranchelevent, torunum Baron Marius Pontmercy adna kznz istemekten onur duyuyorum." Msy Tranchelevent' eildi: "Durum byle," dedi. Sonra kollarn uzatarak onlar kutsar gibi, Marius'le Cosette'e doru dnd: "Artk birbirinizi sevebilirsiniz," dedi. Genler bu sz tekrarlatmadlar. Derhal, hemen cvlt balad. Alak sesle konuuyorlard. Marius, ezlonga kollarn dayam, Co-sette de onun yannda ayaktayd. Cosette: "Aman Tanrm," diye mrldand. "Seni yeniden grebildim. Gerekten hurdasn. Sensin! Kalkp arpmaya gitmek! Ama, neden? Bu korkun bir ey. Drt aydr l gibiyim. Ah! Savaa gitmek ne haince bir ey! Ben size ne yapmtm ki? Seni balarm, ama bir -269daha yapmazsan. Biraz nce bizi armaya geldiklerinde yine leceimi sandm, ama bu kez sevinten! yle kayglydm ki, giyinmeye bile zaman bulamadm. Beni bu berbat kyafetle grnce ailen ne der sonra? Bir eyler sylesene, ben kendi kendime konuuyorum. Biz yine Homme-Arme Soka'ndaki evdeyiz. Sylediklerine gre, omzun ok ktym. ine bir yumruun sabileceini sylyorlard. Sonra da, etlerini makasla kesmiler, te asl bu ok korkuntu. Aladm ama artk gzyam tkendi. Dorusu byle ac ekmek ok garipti. Bykbaban ok iyi bir insana benziyor. Rahatsz olma, dirseine yaslanma, dikkat et, bir yerini inciteceksin. Ah! Ne kadar mutluyum! Demek ki artk felaket bitti. Aptallatm. Size bir sr ey sylemek istiyordum, ama hepsini unuttum, hibirini anmsamyorum. Beni hl seviyor musun? HommeArme Soka'nda oturuyoruz, bahemiz yok. Durmadan sarg bezi hazrladm; ite, bak, su sende, parmaklarm nasr balad." "Melek," dedi Marius. Melek, dilin hibir zaman eskimeyen szcdr. Baka hibir szck, sevgililerin amanszca kullanmasna onun kadar dayanamaz. Sonra, odada bakalar olduunu anmsayarak sustular, yavaa ellerini dokundurmakla yetindiler, tek bir sz dahi sylemeden ylece kaldlar. M. Gillenormand odadakilere dnerek: "Aman biraz yksek sesle konuun! Siz-270ler, sahne dndakiler, yani grlt yapn! Hadi bakalm canm, biraz patrt! u ocuklar rahatlkla cvldaabilsinler." Sonra Marius ile Cosette'e yaklaarak, olduka alak bir sesle: "Rahata konuun, ekinmeyin," dedi.

Gillenormand Teyze, evdeki k basknn aknlkla seyrediyordu. Bu aknlkta saldrgan bir yan yoktu; bu hi de iki kumruyu seyreden baykuun rezilce ve utanm grnen o kskan bak deildi, elli yedi yandaki zavall bir masumun aptal bakyd; baarszla uram bir hayatn aka, zafere bakyd. Babas: "Matmazel Gillenormand," diyordu. "Bana bir gn byle bir eyin geleceini sana sylemitim." Bir sre susmu ve sonra eklemiti: "Bakalarnn mutluluuna bak." Sonra Cosette'e doru dnd: "Aman ne kadar gzel kz! Ne gzel! Greu-ze'n bir tablosu! apkn, demek bunu sen yalnz bana alacaksn, ha? Ah! Seni yaramaz seni! Dorusu elimden iyi kurtuldun. anslsn. On be ya daha gen olsam, onu elinden almak iin kl klca vuruurduk. te bakn matmazel size m! Bu kadan da normaldir. Bu sizin hakknzdr. Ah! Ne gzel, ne ho, ne tatl dn olacak! Bal olduumuz kilise SaintDenis De Saint-Sacre-ment'dir, ama papadan zel izin alrm. Sa-int-Paul Kilisesi'nde evlenirsiniz, o kilise daha iyidir. Cizvitler yaptrd, daha zariftir. Bi-rague Kardinali emesi'nin karsnda. Ciz-271vit mimarisinin bayapt Namur'dedir. Ad da Saint-Loup'dur. Evlenince oraya gitmelisiniz, yolculua deer. Ben tamamen sizden yanaym matmazel; sizlerin evlenmesini isterim. Onlar bunun iin yaratlmlardr. Ermi Catherine diye biri var, ben onu hep ba ak grmek istedim. Bakire kalmak gzeldir, ancak souktur. ncil yle der: 'oahnz.' Ulusu kurtarmak iin Jeanne d'Arc ister, ulusu yaratmak iinse Gigogne Ana arttr. Onun iin gzeller, evlenin. Dorusu bakire kalmann ne ie yaradn hi anlamyorum. Kilisede ayr bir yerleri olduunu, Meryem birliine dahil olduklarn iyi biliyorum, iyi ama, hay Allah! yi bir koca, namuslu bir insan... Bir yl sonra da sanm, koskoca bir bebek, kuvvetle meme emen, tombul bacakl, afak mutluluu iinde glerek pembe kk peneleriyle gsnz mncklayan bir yavru, akam dualannda mum tutarak Turn's eburne-al! ilahisi sylemekten daha iyidir". Topuklannm zerinde bir fmldak gibi dnen bykbaba, boalan bir yay gibi konumaya balad. "Bylece dlerinin akn snrlyorsun Alcippe, doru mu, sen de evleniyor musun?" "Aklma geldi." "Nedir babacm?" "Senin samimi bir dostun yok muydu?" "Evet, Courfeyrac." "O ne oldu?" "ld." "Pekl." -272Yanlanna oturdu, ellerini; onlann yal, buruuk ellerinin arasna ald. "Bu, ok zarif, sevimli, kk bir ey. Bu Cosette bir bayapt! Hem minimini bir kk hanm hem de soylu bir bayan. Soyluluk derecesi decek, ama bir barones olacak; oysa markiz olarak domu. u kirpiklere bakn! ocuklanm, unu iyice aklnza koyun, gerein tam iindesiniz. Birbirinizi sevin. Aktan serseme dnn. Ak, inanlann aptall, amaTann'nn ruhudur. Birbirinize tapn. Yalnz..." Birdenbire zgn bir tavrla ekledi: "Ne felaket! te imdi dnyorum da! Ben lnceye kadar varlmn yansndan ou benim; ben sa olduka bu byle srer, aa-yukan yirmi yl sonra, ben lnce, ah zavall evlatla-nm, bir meteliiniz bile kalmayacak! Madam barones, o gzel elleriniz metelie kurun atacak!" Burada ciddi, sakin bir ses duyuldu: "Matmazel Euphrasie Fauchelevent'in alt yz bin frang var!" Bu, Jean Valjean'n sesiydi. O ana kadar bir tek szck bile sylememiti, orada olduunun kimse farknda bile deildi. Btn bu mutlu insanlann arkasnda, ayakta, kprdamadan duruyordu. Bykbaba telalanarak: "Kimmi o sz konusu olan Matmazel Euphrasie?" diye sordu. "Ben!" diye sze katld Cosette. "Alt yz frank," diye cevap verdi M. Gille-normand. -273"Belki de on drt, on be bin frank eksiktir," dedi Jean Valjean. Gillenormand Teyze'nin kitap zannettii paketi masann zerine koydu ve at. Bu, bir deste banknottu. Kartrdlar, saydlar. Be yz tane bin frankla, yz altm sekiz tane be yz frank vard. Tm birden be yz seksen drt bin frank ediyordu. M. Gillenormand: "te gzel bir kitap," dedi. "Be yz seksen drt bin frank!" diye mrldand teyze. Bykbaba:

"Mademoiselle Gillenormand, bu birok eyi zer deil mi?" diye yine sze balad. "u yaramaz Marius, hayal aacndan bir milyoner bulup karm. Haydi, imdi gelin de delikanlnn sevgisine gvenin bakalm. Okullu delikanllar, okullu milyoner kzlar buluyorlar. Toy bir delikanl, Rothschild'den daha iyi i gryor." Matmazel Gillenormand, alak sesle: "Be yz seksen drt bin frank!" diye tekrarlyordu. "Be yz seksen drt m? Alt yz bin demek daha doru olur, deil mi?" Marius ve Cosette'e gelince... Onlar srekli birbirlerine baktklar iin bu ayrnt dikkatlerini ekmedi. 5. Paranz Falanca Notere Yatrmaktansa, Filanca Ormana Yatrn Uzun uzun aklamalara gerek kalmadan, elbette anlamsnzdr: Jean Valjean, Champ-274mathieu olayndan sonraki birka gnlk kanda Paris'e gelmi, Montreuil- sur-Mer'den M. Madeleine ad altnda kazand paray Laf-ftte'ten tam zamannda ekmiti; ancak, yeniden yakalanmaktan da korkuyordu, nitekim, az bir sre sonra byle de olmutu, bu paray Montfermeil Ormam'nda, Blaru arazisi denen yere gmmt. Alt yz bin frank olan banknot halindeki para az yer tutuyordu, bir kutuya snt, ama kutuyu nemden korumak iin, ii kestane aac yongasyla dolu olan mee aacndan bir kasaya, dier serveti olan piskoposun amdanlanyla birlikte koymutu. Anmsanaca zere, Montreuil-sur-mer'den kaarken bu amdanlan da yannda gtrmt. Bir akam Bouletruelle tarafndan ilk kez grlen adam, Jean Valjean'd. Daha sonralar Jean Valjean, paraya her gereksinimi olduunda, gelip ormandan alyordu. te, szn ettiimiz ortadan yok olmalar bunlard. Orada, fundalarn arasnda, yerini yalnz kendisinin bildii gizli bir yerde kazmas vard. Marius'n iyileme dnemine girdiini duyduunda, bu paralarn artk yararl olabileceini dnerek gidip almt. Bouletraul-le'in ormanda grd oydu ama bu kez akam deil sabaht ve kazma ona miras kalmt. Gerek miktar be yz seksen drt bin be yz frankt. Jean Valjean, be yz frang kendisine ayrd. inden: "Sonra dnrz," diyordu. Bu miktarla Laffitte'ten ekilen alt yz -275frank arasndaki fark, 1823 ile 1833 yllan arasndaki on yln masrafyd. Manastrda kald be yl iinde ancak be bin frank harcamt. Jean Valjean, iki gm amdan ocan zerine koydu, onlar prl prl parladka To-ussaint hayran hayran bakyordu. Jean Valjean, artk Javert'ten kurtulduunu biliyordu. ntihar ettiini anlatmlar, kendisi de Moniteur gazetesinden okumutu: Javert adnda bir polis mfettii Pont-au-Change'la Pont-Neuf arasnda, bir amarc kaynn altnda boulmu olarak bulunmutu. Amirlerinin ok takdirini kazanm olan bu kusursuz adamn brakt bir yaz, onun aniden bir lgnla kaplp intihar ettiini dndryordu. Jean Valjean da yle dnd: "Gerekten de, elinde olduum halde beni serbest braktna gre, mutlaka daha o zaman ldrm olmal." 6. ki Yal Adam, Her Biri Kendi Tarznda, Cosette Mutlu Olsun Diye Her eyi Yapyorlar Evlilik iin her eyi tamamladlar. Dantklar doktor, ubatta olabileceini bildirdi. Aralk ayndaydlar. Mutlulukla dolu gzel birka hafta gemiti. Bykbaba onlardan daha az mutlu deildi. Cosette'in karsna geip saatlerce onu izliyordu. "Harika gzel kz!" diye haykryordu. "Ve de ne kadar iyi bir insan! Canmn iinden -276baka syleyecek tek sz yok dorusu; hayatmda grdm en sevimli kz bu. Sonralar meneke kokulu zellikleri de kacaktr ortaya. Bir ltuf bu, yle ya! Byle bir yaratkla ancak bir soylu hayat yaanr, Marius, olum, baronsun, varlklsn, avukatlk yapma, yalvarrm." Cosette ile Marius birdenbire bir mezardan kp cennete gemilerdi. Gei pek hazrlksz olmutu; gzleri kamamam olsayd, bu gei onlar serseme dndrrd. Marius, Cosette'e: "Sen bundan bir ey anlyor musun?" diyordu. Cosette de: "Hayr," diyordu. "Yalnz, bana, Tanr bize bakyormu gibi geliyor." Jean Valjean her eyi yapt, her eyi yoluna koydu, her eyi uzlatrd, her eyi kolaylatrd. Cosette'in mutluluuna Cosette'in kendisi kadar abuklukla, sevinle kouyordu. Gemite belediye bakanl yapm olduundan, srrn kendisinden bakasnn bilmedii ince bir konuyu; Cosette'in kimlik iini zebildi. Gerei aka sylemek, kim-bilir, belki de evlenmeyi engelleyebilirdi. Co-sette'i tm glklerden kurtard. Hibir itirazla karlamamak iin, ona, hepsi lm kiilerden bir aile dzenledi: Cosette, snp giden bir ailenin son ocuuymu. Kendi z ocuu deilmi, ama bir baka Fauchele-vent'm kzym. ki

Fauchelevent karde Pe-tit-Picpus Manastn'nda bahvanlk yapmlar. O manastra gittiler, bu konuda gayet g-277zel bilgiler aldlar, saygdeer szler duydular. Saf rahibeler, babalk konularna pek akllan ermedii ve bu gibi konulara ilgi duymadklar iin, hileden, dalavereden anlamadklarndan, kk Cosette'in iki Fauchelevent'den hangisinin kz olduunu hibir zaman tam olarak kestirememilerdi. stenileni sylediler. Hem de byk bir aba ve istekle sylediler. Resmi bir belge dzenlendi. Cosette yasalar karsnda Matmazel Euphraise Fauchele-vent oldu. ksz olduu yazld. Jean Valje-an, kendisinin Fauchelevent ad altnda Co-sette'e koruyucu atanmasn salad. Gille-normand da ikinci vsi oldu. Be yz seksen drt bin franga gelince; bu paray adn bildirmek istemeyen lm birisi Cosette'e miras brakmt. Asl miras be yz doksan drt bin frankt, ama on bin frank Euphrasie'nin eitimine kullanlm, bunun da be bin frang manastra denmiti. Bir nc kiinin gvencesine verilen bu miras, Cosette'e ergenlik yama geldiinde ya da evlendiinde verilecekti. Grld gibi, tm bunlar onaylanabilir eylerdi, hele hele ortada yarm milyondan fazla para olunca. Ortada baz gariplikler yok deildi, ama onlar grmediler; ilgililerden birinin gzleri akla, tekilerin de alt yz bin frankla balanmt. Cosette, uzun sredir baba dedii bu ihtiyar adamn kz olmadn rendi. Ne var ki, bir akrabann, bir baka Fauchelevent'in kzym. Baka zaman olsa, bu olaydan ok zlrd, ama iinde bulunduu anlatlmaz saatlerde bu ancak bir para glge, hafif bir -278karart olabildi; ylesine neeli ve sevinliydi ki, bu bulut pek ksa srd. Onun Marius' vard. Delikanl geliyor, yal adam siliniyor-du. Hayat byledir. Ve uzun yllardr evresinde bilmeceler grmeye almt; gizemli ocukluk devresi geirmi olan her insan baz zverilere katlanmaya hazrdr. Ama Jean Valjean'a yine "Baba," diyordu. Kzcaz gklerde uuyordu. Bu arada, Gil-lenormand Baba'y da pek seviyordu. Gerek olan u ki, o Cosette'i iirlere, armaanlara bouyordu. Jean Valjean, Cosette'e toplum iinde doru drst bir konum, her trl tehlikeden uzak bir kimlik sunmaya alrken, M. Gillenormand da eyizle ilgileniyordu. Eli ak olmak kadar hibir ey onu memnun etmezdi. Bu arada, Cosette'e, bykannesinden kalma bir giysi de vermiti. "Bunlar yeniden moda oluyor," diyordu. "Antikalar pek ilgi gryor; yallmn gen kadnlar, ocukluumun yal kadnlar gibi giyiniyorlar." Yllardan beri almam olan yuvarlak karnl Coromandel lake konsollarn boaltyor: "Bu ihtiyarlarn gnahn kartalm," diyordu, "bakalm iri gbeklerinde neler var!" Btn elerinin, metreslerinin, btn ninelerinin eyalan ile dolu olan ekmeceleri paldr kldr yamalyordu. in canfesi, am ku-malan, ipekliler, menevili kumalar, yanardner kaln Tours ipeklisinden giysiler, ykanabilir srma tellerle ilenmi Hint mendilleri, tersi yz bir iekli ipekliler, Cenova Alen279on dantelleri, antika bilezikler, mini mini sava betimlemeleri ile bezenmi fildii ekerlikler, ssler, kurdeleler... Cosette'e hibir ey esirgemeden her eyi veriyordu. Cosette de hayranlk iinde, Marius'e k, M. Gille-normand'a minnetle dolup taarak, satenler, kadifeler giyinmi sonsuz bir mutluluk dlyordu. Ruhu, gklere dantelden kanatlarla ykseliyordu. Dediimiz gibi, byk babann hayranl, sevgililerinin mest olmasna eitti. Filles-du-Calvaries Soka'nda enlik vard sanki. Her sabah bykbabadan Cosette'e balar yayordu. Akla gelen her trl ss, gen kzn evresinde grkemli bir biimde alp salyordu. Marius, mutluluunun arasnda ciddi konumalar da yapyordu. Bir sabah, bilmem hangi olaydan tr unlar syledi: "Devrimin adamlar ylesine byktrler ki, Cato gibi, Phocion gibi, yzyllarn saygsn imdiden kazanmlardr; onlarn her biri eski antik bir an gibidir." Yal adam: "Eski zaman ii menevili kuma!" diye haykrd, "saol Marius. te bu tam benim aradm ey!" Ertesi gn eski zaman ii menevili kumatan ay rengi grkemli bir giysi Cosette'in eyizine ekleniyor, bykbaba bu eski kumalardan birtakm bulular yapyordu: "Ak, iyi bir ey, ama yannda bunlar da ister. Mutlulukta, yararsz eylere de ihtiya vardr. Mutluluk, sadece asl, z, temel olandr. Onu gereksiz znde olmayanla ssle-280yin bana. Abartk ssl bir saray ve bir yrek, onun yreiyle Louvre Saray. Onun yreiyle Versailles'in byk sulan. oban kzn verin bana ve uran da des olsun. Banda peygamberieklerinden tacyla Philis'i getirin, ona yz bin livre de gelir ekleyin. Mermer stunlar arasnda bana gza-labildiine bir kr hayat gsterin. Ky hayatna da, mermer ve altn cmbne de razym. Kuru mutluluk, yavan ekmee benzer, insan doyar, ama yemek yemi olmaz. Ben gereksizi, ok olan, ar olan, hibir ie yaramayan isterdim. Strasbourg Katedra-li'nde, katl bir ev yksekliinde, saati bildiren, ama hi de bu i iin yaplma benzemeyen bir saat grdm anmsyorum; leyi, gece yansn, gnein saati olan leyi, akn saati olan geceyarsm ya da istediiniz herhangi bir saati aldktan sonra, size ayn yldzlan,

topraklan, denizi, kular, balklar, Phebus ve Phebe'yi bir yuvadan kan ynla eyi, on iki havariyi, mparator Char-les-Quint'i, Eponine'le Sabinus'u, daha bir sr yaldzl, stelik de trampet alan kk adamcazlan gsteriyordu. Neden bilinmez, her durumda evresine yayd neeli sesler de cabas. Saatleri gstermekten baka hibir marifeti olmayan bu kt kadran, bu kadar eye deer mi? Ben Strasbourg'un kocaman saatiyle ayn dncedeyim, onu Fortet-Noire'm guguklu saatine tercih ederim." M. Gillenormand, zellikle de dn konusunda iyice samalyordu; karmakank -281szlerinde XVIII. yzyla ait btn khne fikirler kendini gsteriyordu: "Siz elence sanatn bilmiyorsunuz! Byle zamanlarda bir elence gn yaratmasn bilmiyorsunuz!" diye haykryordu. "Sizin XIX. yzylnz gsz, abasz. Onda arlk eksik. Zenginlii bilmiyor, soyluluu bilmiyor. Her konuda dibinden krplm. Sizin halk tabakanz tatsz, kokusuz, renksiz bir ey. Evlenen kadnlarmzn btn d, onlarn dedii gibi syleyeyim: Pelesenk aacndan eya ile, hassa kumayla yeni sslenmi sevimli kk bir salon. Savrulun! Savulun, Msy Grigou, Matmazel Grippe-sou ile evleniyor. Ne aaa, ne soyluluk! Mumlardan birine bir altn yaptrdlar! te devir bu. Sar-matlardan daha teye kamak istiyorum. Ah! Daha 1787'de, Len Prensi, Chabat Dk, Montbazon Dk, Soubise Markisi, Thouars Kontu, Fransa Senato yesi, Rohan D-k'nn Longchamps'a tahtrevanla gittiini grdm gn, her eyin ykldn hemen anlamtm; meyvelerini verdi ite. Bu yzylda herkes i gryor, borsa oyunlarna katlyor, para kazanyor, cimrilik yapyor. D grn temizlenip cilalanyor; herkes iki dirhem bir ekirdek; ykanm, sabunlanm, tra olmu, cilalanm, dzeltilmi, parlatlm, fralanm, temizlenmitir; ama hep dtan; bir akl ta parlaklnda, az sk, saygl, ama ayn zamanda da yemin ederim ki vicdann derinliklerinde, eli ile smkren sr oban kzn rktecek gbre ynlar, irkef ukurlar tayarak. Bu yzyla ben -282'kirli temizlik' adn veriyorum. Marius, izin ver de konuaym. Halkna kar sylediim szler ite boazmda takld. Brak da burjuvaya bir tokat ataym. Ben de onlardanm, kii sevdiine ac sylermi. imdi bak, aka sylyorum; bugn evleniyor, ama evlenmesini bilmiyorlar. Ah! Gerek bu, eski geleneklerin sevimliliini zledim. Her eyi zledim: O gzellik, o valye ruhu, o ince, gzel davranlar, herkeste neeli bir sslenme; mzik, dnn bir parasdr, yukarda senfoni, aada trampet, danslar, sofra basma kurulmu keyifli yzler, szme iirler, arklar, havai fiekler, iten glmeler, kocaman kurdelenden fiyonklar. Gelinin orap lastiini zledim. Gelinin orap lastii Vens kuayla karde ocuu olur. Troya Sava'nn dayand ey nedir? Kukusuz, Helena'nm orap bana dayanr. Niin arpyorlar, niin kutsal Diomedes on sivri ulu tun miferi Merionea'nn banda krmtr? Niin Akhile-us'la Hektor koca mzraklarla birbirlerine saldryorlar? nk Helena orap ban Paris'e kaptrd. Cosette'nin orap lastii ile Ho-meros, lyada destann yaratrd. iirine benim gibi bir geveze yerletirir, adn Nestor koyard. Eski devirde, o sevimli eski devirde, insanlar sanat gibi evlenirlerdi dostlarm. Salam bir szleme yaplrd, sonra da yenip iilirdi. Cujas kar kmaz Gamache girerdi. Ama ne yaparsnz? Mide -alacan isteyen, kendisi de bayram etmek isteyen mide- sevimli bir aptaldr. Eksiksiz len olurdu; masada, yanbanzda gerdann pek saklama-283yan, dantel yaka kullanmayan gzel bir hanm olurdu. Oh! O glen geni azlar! O devirde herkes ne kadar neeliydi! Genlik bir iek demeti gibiydi; her delikanl szn bir leylak dal ya da bir demet glle bitirirdi; sava bile olsalar, gnl obanydlar; Dragon svari yzbas idiyseler, Florian adn tamann bir yolunu bulurlard. Gzel olmaya nem verirlerdi. lemeler, ssler kullanrlard. Bir beyefendi, iee benzerdi, bir marki, deerli ta gibiydi. Pantolonlarn ayak kay yoktu, izme giyen yoktu. Delikanllar, parlak, menevili, mor renkli kumalarla pek zarif giyinirlerdi, daldan dala konan, sevimsiz zppeler gibiydiler, ama bu, kl tamalarna engel deildi. Dili, peneli sinekkuu. O zaman Indes Galante'lann zamanyd. Yzyln bir yan zarif, br yan grkemliydi ve inann herkes elenirdi. Bugn insanlar ask yzl. Burjuva eli skdr, burjuva erdem taslar; sizin yzylnzn kaderi kt. Hani neredeyse perilerini bile giysilerinin yakalan ok ak diye kovacaklar. Ne yazk! Gzellii bir irkinlikmi gibi gryorlar. Devrimden beri her ey pantolonlu, danszler bile. Meydan soytans ask yzl olmak zorunda. Sizin dans havalannz papaz klkl. Grkemli olmak gerekir. Bir delikanlnn enesi, boyun-bamm iinde olmazsa zlyorlar. Evlenen yirmi yandaki haylazn amac Msy Royer-Collard'a benzemektir. Ve bu grkemle insan nereye ular bilir misiniz? Kk olmaya. unu renin: Sevin ve nee yalnz needen ibaret deildir, byktr. Neeyle tutkunla-284m! Evlenin bakalm, evlendiiniz zaman da ateiyle, lgnlyla, grltsyle, patrtsy-la evlenin! Kilisede arballk, peki. Ama, tren biter bitmez yeni gelinin evresinde bir dler evreni savrulmal. Bir evlilik treni grkemli olduu kadar da dlerle dolu olmaldr; evlenme kendi trenini Reims Katedra-li'nden Chanteloup pagoduna tamaldr. Korkak bir dnden hi holanmam. Hi olmazsa o gn Olimpos Da'nm doruuna kn, tannlam! nsan, cin, ak ve oyun tann-s. Byk skender'in koruma askeri olabilir; ama onun yerine birer pinti oluyorlar! Dostla-nm, her damat Aldobrandini Prensi olmaldr. Hayatn bu tek

gzel anndan yararlanmak, ertesi gn kurbaalarn kentsoyluluuna dmek bedeli de olsa, kuularla, kartallarla birlikte tannlann bulunduu yedinci kat gkyzne uun. Dn konusunda cimrilik etmeyin; onun prltlarn kemirmeyin; dnz bir gnn zerine pazarlk etmeyin. Dn treni, ev ynetmek deildir. Ah! stediimi yapabilseydim ok ho olurdu; aalardan bile keman sesleri gelirdi. te benim programm; gk mavisi, gm rengi cmbe kr tannlann katardm; orman perileriyle su perilerini de amrdm. Deniz Tannas Amp-hitrite'nin dn, pembe bir bulut; ssl, mlplak periler; tannaya dizeler sunan bir akademi yesi; deniz canavarlannn ektii bir zafer arabas. Denizkz giderken pullarndan ses kar Hayran olur bu gzel sesleri tm duyanlar -285"Aln size gzel bir dn program. Ya da ben hi bir iten anlamyorum demektir, atn p sepetine!" Bykbaba iirsel cokunlua dalm, kendi sylediini kendi dinlerken, Cosette ile Marius birbirlerini zgrce seyretmenin sarholuuna dalmlard. Gillenormand Teyze btn bunlar o sarslmaz sknetiyle izliyordu. Be alt aydr epeyce heyecan geirmiti; dnp gelen Marius, kan iinde getirilen Marius, bir barikattan getirilen Marius, l, sonra da canl Marius, baran Marius, nianlanan Marius. Onu en son artan, alt yz frank olmutu. Ondan sonra ilk defa dinsel ayine katlan masum kzcaz yine ayn ilgisizliine dnmt. Hi karmadan kilisedeki ayinlere gidiyordu; evdeyken de tebihini ekiyor, dua kitabn okuyordu; evin bir kesinde / love you diye fsldarken, br kesinde Ave duasn mrldanyordu. Marius ile Cosette'i belli belirsiz iki glge gibi gryordu. Oysa asl glge kendisiydi. Cansz bir dindarlk hali vardr ki, ruh, uyuukluun elinde ntralize olur. Yaamak sorunu diyebileceimiz eye yabanclar; depremlerin, felaketlerin dnda hibir insanca duygu hissetmez; ne hoa giden duygulan ne de kederli olanlar. Gillenormand Baba, kzma, "Bu tr dindarlk," diyordu, "nezleye benzer. Hayatn kokularn alman engeller. Ne kt kokulan alabilirsin, ne de gzel kokulan." Aynca alt yz bin frank yal kzn karar-286szlm bsbtn derinletirmiti. Babas onu o kadar az hesaba katmaya almt ki, Marius'n evlilii konusunda onun grn sormamt bile. Alkanl gerei birden heyecanl davranm; zorbayken kle olmutu, Marius' honut klmaktan baka hibir eyi dnmyordu. Teyzeye gelince, babas onun varln, onun da bir dncesi olabileceini aklna bile getirmemiti ve kz, kuzu gibi bir insan olmasna ramen, bu, teyzeyi gcendirmiti. Belli etmese de olduka fkelenmi, isyan etmiti, ama dtan zntsn hi belli etmemiti. Kendi kendine, "Babam, evlenme konusunu bensiz hallediyor; ben de miras sorununu onsuz zerim," diyordu. Gerekten de kendisi zengindi, babas deildi. O da kararn bu konuya saklamt. Bu evlilik yoksul bir evlilik olsayd, onu ylece o yokluun iinde brakabilirdi belki. "Oh olsun yeenime! Bir dilenciyle evleniyor, o da varsn dilenci olsun," derdi. Ama Cosette'nin yanm milyonu teyzenin houna gitti, bu da sevgililere kar onun i dnyasn deitirdi. Alt yz bin frank, sayg grmeye deerdi. Demek ki artk ona ihtiyalan yoktu, varln bu genlere brakmaktan baka bir ey yapamayaca belliydi. iftin, bykbabann evinde oturmalan kararlatnld. M. Gillenormand evin en gzel odas olan kendi yatak odasn onlara vermekte srar etti. "Bu beni genletirir," diyordu. "Bu, eski bir taandr. Odamda cmb yapmak, her zaman dndm bir eydi." Bu oday bir yn eski bibloyla ssledi. Tava-287n yeniletti, duvarlar pek deiik bir kumala kaplatt; kendisinde para halinde, Utrech kuma sand bir kuma vard, bu kuma, parlak san zerine kadifeden iek serpili bir kumat. "La Roche-Guyon'da Anville Desi'nin karyolas ite bu kumala kapl," diyordu. Ocan zerine, Saxe porseleninden plak karnnn zerinde manon tayan bir heykel koydu. M. Gillenormand'm ktphanesi, Marius iin ok gerekli olan avukat yazhanesi oldu; anmsanaca gibi, bu yasal bir zorunluluktu. 7. Mutluluk ile Harmanlanan Rya Etkileri Sevgililer her gn gryorlard. Coset-te, M. Fauchelevent'le birlikte geliyordu. Gil-lenormand: "Dnya tersine dnd," diyordu. "Gelin, damadn evine gelsin de, kendine kur yaptrsn!" Marius'n iyileme devri bunun byle olmasna yol amt. Ayrca, Filles-du-Calvaire Soka'nda oturduklar koltuklar babaa kalmak iin, Homme-Arme Soka-'ndaki koltuklardan daha rahat olduundan, bu bir alkanlk olmutu. Marius ile M. Fauchelevent birbirlerini grdkleri halde konumuyorlard. Sanki kararlatrlm gibiydi. Her gen kzn bir koruyucuya ihtiyac vard. M. Fauchelevent olmasayd, Cosette dar kamazd. M. Fauchelevent, Marius'n gznde Cosette'in ayrlmaz bir parasyd. Bunu kabulleniyordu. Siyasal konula-288r, belirsizce, st kapal bir ekilde, toplum yazgsnn dzelmesi asndan ele alyorlard. Evet ya da hayr dnda da bir eyler syleyebiliyor lar di. Bir keresinde eitim konusunda uyutular; Marius, eitimin parasz ve zorunlu olmasn, herkese hava ve gne gibi bol bol verilmesini, zetle; btn halkn eitimden yararlanmasn savunuyordu. Buradan giderek M. Fauchelevent'n iyi, hatta biraz da stn bir dille

konutuunu fark etti. Yalnz onda adn koyamad bir eksiklik vard: M. Fauchelevent'da bir hayat adamndan hem eksik hem de fazla bir eyler vard. Marius dncesinin derinliklerinde, kendisine kar iyi niyetli, ama souk davranan M. Fauchelevent' eitli sessiz sorularla kuatyordu. Zaman zaman kendi hatrladklarndan bile kukulanyordu. Belleinde bir delik, kapkara bir yer; drt ay sren komann yaratt bir uurum vard. Pek ok ey orada kaybolmutu. Bu kadar ciddi, sakin bir adam olan M. Fauchelevent'n, barikatta grd adamla ayn adam olup olmadn konusunda kuku duyar hale gelmiti. Bu, gemiin bir grnp, bir kaybolmasnn onda brakt tek ey aknlk deildi. Hayatta, memnun ve mutlu bile olsak belleimiz bizleri zgn zgn geriye doru bakmaya zorlar. Marius de belleinin bu kayglarndan tmyle kurtulmu deildi. Kaybolan ufuklara doru dnmeyen bir kafada ne dnce ne de ak olabilir. Marius, ara sra ban ellerinin arasna alyor, belli belirsiz -289I ve grltyle, gemi zaman, beyninin alacakaranlnda canlanyordu. Mabeufn dtn gryor, Gavroche'un top atei altnda trk sylediini iitiyor, Eponine'in alnnn soukluunu dudaklarnda hissediyordu. Enjolras, Courfeyrac, Jean Prouvaire, Combeferre, Bossuet, Grantaire, btn dostlar nce karsna dikiliyor, sonra da kayboluyordu. Btn bu sevgili, yiit, sevimli ya da trajik yaratklarn hepsi birer hayal mi olmulard? Gerekten yaamlar myd? Ayaklanma, her eyi bir sis bulutu iine yu-varlamt. Byk cokunluklarn byk hayalleri vardr. Kendi kendine sorular soruyor, kendini yokluyordu, btn bu gereklerin yok olmas onu arpyordu. Neredeydiler hepsi? Acaba hepsinin ld doru muydu? Karanlklarn iine yuvarlanma, kendisi hari her eyi ondan uzaklatrmt. Btn bunlar ona bir tiyatro perdesinin arkasnda kaybolmu gibi geliyordu. Hayatta byle perdelerin indii zamanlar da vardr. Tanr, piyesin bir perdesini kapatp, dier perdesine geer. Peki, kendisi gerekten ayn adam myd? Eskiden yoksulken imdi zengindi; kimsesizken imdi bir ailesi vard, umutsuzlua boulmuken, imdi Cosette'le evleniyordu. Sanki bir mezardan gemi, oraya kapkara girmi, bembeyaz kmt. Dierleri ise bu mezarda kalmt. Kimi zamanlar, gemiteki btn bu insanlar geri gelip onun evresinde halka oluyor, onu kayglandryorlard; o zaman Cosette'i dnyor, yeniden sakinlei-290yordu. Ama o felaketi unutturmak iin gerekli olan tek ey byle bir mutluluktu. M. Fauchelevent da, hemen hemen bu kaybolan insanlar arasndayd. Barikattaki Fauchelevent ile Cosette'in yannda ylesine arballkla oturan, bu etten ve kemikten yaplm Fauchelevent'm ayn insan olduuna Marius bir trl inanamyordu. Birinci Fauchelevent, hi kukusuz sayklama anla-nndaki kbuslarndan biriydi, kald ki her ikisi de zor insanlar olduklarndan, Mari-us'n M. Fauchelevent'a bir ey sormas imknszd. Bu fikir onun aklna bile gelmedi. Bu dikkate deer noktay daha nce de belirtmitik. Ortak bir srr olan ve bu konuda sessiz bir anlamayla hibir ey konumayan iki erkee sanldndan da az rastlanr. Marius, bir defasnda bir giriimde bulundu; sz Chanvrerie Soka'nda getirdi ve M. Fauchelevent'a dnerek: "O soka bilirsiniz deil mi?" diye sordu. "Hangi soka?" "Chanvrerie Soka'n!" M. Fauchelevent, dnyann en doal sesiyle: "Bu sokan adn bile duymadm," dedi. Sokan yalnz adyla ilgilenen, sokan kendisinden hi sz etmeyen bu cevap, Mari-us'e olduundan daha da inandrc grnd. "Mutlaka d grdm," diye dnd, "hayal grm olmalym. Sanrm ona benzeyen biriydi. M. Fauchelevent deildi." -291S. Bulunmas mknsz ki Adam Byl sevin ne kadar byk olsa da, Marius'n zihninde baz dnceleri sileme-di. Evlenme hazrl iinde kararlatrlan tarih beklenirken, geriye dnk zor ve dikkatli aratrmalar yapt. Pek ok ynlerden minnet borcu vard; hem babas hem de kendi adma. Thenardier vard ve ayrca kendini bykbabasna getiren o yabanc adam vard. Marius, bu iki adam bulmaya ok nem veriyor, evlenip mutlu olduunda bile onlar unutmay kesinlikle dnmyordu. Bu denmeyen borlarnn bundan sonra da, ne kadar aydnlk olursa olsun, hayatna glge drmesinden korkuyordu. Btn bu geciken borlan geride, srncemede brakmak onun iin imknszd; gelecee neeyle girmeden nce gemiin btn hesabn temizlemek istiyordu. Thenardier'nin bir alak olmas, onun Albay Pontmercy'yi kurtarm olmas olgusunu deitiremezdi. Marius dnda, Thenardier herkes iin bir hayduttu. Marius da, Waterloo sava alanndaki gerek sahneyi bilmedii

iin, iin u garip tarfmdan habersizdi; babas -acayip bir durum- Thenardier'ye hayatn borluydu, ama teekkr borcu yoktu. Marius'n grevlendirdii adamlardan hibiri Thenardier'nin izini bulamamt. Bu adan kaybolma tamd. Thenardier'nin kars soruturma srasnda hapishanede lmt. O yrekler acs topluluktan geri kalan iki kii; Thenardier ile Azelma karanlklara g-292mlmlerdi. Toplumun bilinmezlik girdabnda kaybolmulard. Girdabn yzeyinde o noktaya bir eyin dtn, oraya bir iskandil atlabileceini haber veren o karanlk i ie halkalar, o titreme, o rperme bile grnmyordu. Madam Thenardier'nin ld, Boulatru-elle dava d brakld, Calqu, Esous, kaybolduu, nemli sanklar da hapishaneden kat iin, Gorbeau viranesindeki pusu davas da aa yukar dmt. Olay olduka karanlkta kalmt. Cinayet mahkemesi ikinci derecedeki sulularla Manchaud, nam-di-er Bahar iei ya da Sarmsak ve Demi-Liard nam-dier ki Milyar' yarglayp, bunlara hkm giydirmekle yetinmek zorunda kald. Bunlar onar yl kree mahkm oldular. Kaan dier su ortaklarna ise gyaben mebbet hapis cezas verildi. Eleba olan Thenardier de gyaben lme mahkm edilmiti. Bu mahkmiyet Thenardier'ye ait tek eydi; bir tabut tama sedyesinin yanndaki mum gibi, gmlm olan o isme uursuz n sayordu. Ayrca bu mahkmiyet, yeniden ele gemek korkusu iindeki Thenardi-er'yi en derin karanlklara itiyor ve bu adam rten esrarengiz karanl daha da artryordu. Dierine, Marius' kurtaran bilinmeyen adama gelince balangta aratrmalar baz sonular verdi, sonra birdenbire kesildi. 6 Haziran gecesi, Marius' Filles-du-Calvaire Soka'na getiren araba bulundu. Arabacnn anlattna gre, 6 Haziran g-2931 n bir polis memurunun emriyle leden sonra saat ten geceye kadar Champs-Ely-see nhtmmda, ana lamn k noktas zerinde beklemiti, akam saat dokuza doru ky yoluna bakan lam kaps alm, srtnda lye benzeyen birini tayan bir adam dar kmt; o noktay gzetleyen memur, canl adam tutuklam, ly de ele geirmiti; memurun emri zerine, arabac, "btn bu kalabal" arabasna almt; nce Fillos-du-Calvaire Soka'na gitmiler, l adam oraya brakmlard; l adam dedii Marius't; her ne kadar bu defa 'canl' idiyse de, arabac onu tanmt; ondan sonra yine arabaya binmiler, atlarn krbalamt; Archives Kaps'nm birka adm tesinde durmasn sylemiler, orada onun parasn vermiler ve ayrlmlard; memur, dier adam alp gtrmt. Bundan baka bir ey bilmiyordu, nk hava ok karanlkt. Marius, dediimiz gibi, hibir ey anmsamyordu. Yalnzca barikatta, srtst derken kuvvetli bir elin kendisini arkadan yakaladn anmsyor; ondan sonra da her ey si-liniyordu. Ancak M. Gillenormand'n evinde kendine gelebilmiti. inde kaybolduu bir sr tahminler yrtyordu. Kendi kimliinden kukuya dmesi imknszd. O halde nasl oluyordu da yolu Chanvrerie Soka'na dyordu ve kendisini bir polis mfettii, onu Invalides Kprs yannda, Seine kysnda buluyordu? Halles Mahallesi'nden Champs-Elysee'ye onu birisi -294tamt, ama nasl? Lamdan. Duyulmam bir zveri! Birisi. Kim? Marius'n arad o mehul adamd. Kurtarcs olan adamdan hibir haber, hibir iz yoktu; en kk bir ipucundan bile yoksundu. Marius, bu yandan her ne kadar byk bir dikkat gstermek zorundaysa da, aratrmalarn polis mdrlne kadar uzatt. Baka yerlerde olduu gibi, burada elde edilen bigiler de hibir netlik salamad. Polis mdrl bu konuda arabacdan daha az ey biliyordu. 6 Haziran'da lamn demir kapsnda yaplan herhangi bir tutuklamadan haberleri yoktu; bu olay hakknda hibir grevliden rapor alnmamt; bu konuya bir masal gzyle bakyordu. Bu masaln uydurulmasn arabacya yklyorlard. Bahi koparmak isteyen bir arabac her eye yatkn olabilir; hatta dlere bile. Oysa olay gerekti, Marius, daha nce de dediimiz gibi kendi kiiliinden kukuya dmedike, bundan da kukulanamazd. Bu garip bilmecede hibir ey anlalr gibi deildi. Arabacnn, srtnda baygn Marius' tayarak ana lam kapsndan ktn grd, polis grevlisinin de bir isyancy kurtard diye tutuklad o adam, o esrarengiz adama ne olmutu? Ayrca, polise ne olmutu. Polis niin susmutu? Adam kaabilmi miydi? Yoksa polisi rvetle batan m karmt? Bu adam, kendisine her eyini borlu olan Marius'e niin hayatta olduuna dair hibir -295-

iaret vermiyordu? Kendi menfaati peinde olmamas da fedakrlndan daha az alacak ey deildi. Belki her trl dln stndeydi, ama hi kimse borluluk duygusunun stnde olamaz. Acaba lm myd? Acaba ne biim adamd? Yz nasld? Hi kimse, hibir ey sylemiyordu. Arabac, "Gece ok karanlkt," diye cevap veriyordu. Basque ve Nicolette armlar, ancak kanlar iindeki kk beylerine bakmlard. Marius'n ackl geliini mumuyla aydnlatan kapc, sz konusu adam fark eden tek insand, onun verdii tanm da uydu: "O korkun bir adamd!" Marius, kendisini dedesine getirdiklerinde, stnde bulunan kanl giysilerini aratrmalarnda yararlanmak zere saklatt. Giysiyi incelerken, bir eteinin garip bir biimde yrtlm olduunu fark edebildi: Bir paras eksikti. Bir akam Marius, Cosette'le Jean Valje-an'm yannda, btn bu garip maceradan elde ettii saysz bilgilerden, abalarnn boa ktndan sz ediyordu. 'Feuchelevent'm souk yz delikanlnn sabrn tketti. Sanki fkeden titreyen bir iddetle haykrd: "Evet, bu adam, kim olursa olsun, yce ruhlu bir insandr! Ne yapt, biliyor musunuz? Koruyucu bir melek gibi yetiti. Savan ortasna atld, beni alp kard, lam at, beni oraya srkledi, srtnda tad. Korkun bir irkefte yedi buuk kilometreden fazla yol ald. Hem de srtnda bir cesetle. Hem de ne -296amala? Bu cesedi kurtarmak amacyla. O ceset bendim. Kendi kendine, 'Belki hl bir hayat vardr, bu zavall kvlcm iin kendi hayatm tehlikeye atacam,' diyordu. Hayatn bir defa deil, yirmi defa tehlikeye att. te kant; lamdan kar kmaz tutukland. Bu adam btn bunlar yapt, biliyor musunuz? Hibir dl beklemeden! Ben neyim? Bir asi. Ben neydim? Bir malup. Ah! Cosette'in alt yz bin frang benim olsayd." Jean Valjean: "Onlar sizin," diye szn kesti. Marius: "Evet," diye srdrd, "o adam bulmak iin hepsini verirdim!" Jean Valjean, hi sesini karmad. -297i ALTINCI KTAP UYKUSUZ GEEN GECE 1. 16 ubat 1833 1833 ylnn 16-17 ubat gecesi kutsal bir geceydi. Gecenin karanlnn- zerinde ak gkyz, bu Marius'le Cosette'in dn gecesiydi. Gn ok gzel gemiti.' Bu, bykbabann hayal ettii mavi enlik, yeni evlilerin ba zerinde, ak perile-riyle meleklerin uutuu, bir zafer takn sslemeye layk tablolan andran bir dn deildi; ama tatl ve gler yzl bir dnd. 1833'te dnler bugnkler gibi deildi. Fransa, karsn karmak, kiliseden kar kmaz savumak, mutluluundan dolay utanla saklanmak, bir iflasn yol at davran, kutsal arklarla kombine etmek gibi incelikleri henz, ngiltere'den kapmamt. Cennetini posta arabasnda sarsmann, kendi gizemini nallann tak tak sesleriyle bozmann, meyhaneli bir otel yatan gelin yata olarak almann ve gecesi u kadardan sradan bir yatak odasnda hayattaki anlannn en kutsaln yaamak iin sabrl kondktr ile otel hizmetisinin babaa kalmalann -299kollamann iffetli ve gzel, ahlkl bir ey olduu henz anlalmamt. XIX. yzyln iinde olduumuz u ikinci yansnda belediye, rahip, yasa, Tanr artk yetmiyor; bunlar Longiumeau srcsyle tamamlamak gerek: Yenler ve yakas krmzl mavi ceket, ngrakl dmeler, kolda plaka, deri yeil pantolonlar, kuyruu bal Nor-mandiya atlarna sallanan kfrler, sahte srmalar, muamba apkalar, pudra kokulu salar, uzun bir kam, salam izmeler. Fransa, zerafeti ngiliz 'kibarl' derecesine ulaarak, yeni evlilerin bindii posta arabasna, tabanlar patlam terlikler, eski pabular yadrmak durumuna gelmemiti daha; bu det, daha sonralar Marlborough ya da Malbrouck olan Churchill'in evlendii gn fkeli bir teyzenin, kendisine uurlu gelen saldrsnn ansndan kalmadr. Pabular, terlikler evlenme trenlerimize daha katlmamt; ama, sabredin biraz; saduyu yaylmaya devam ettiine gre, pek yaknda o da gelir. 1833'te alelacele dnler yaplmyordu. Garip ama, o devirde, evliliin toplum iinde zel bir elence olduu dnlyordu; bykbabann evindeki ziyafet ailenin erefine glge drm saylmazd, neenin an bile olsa mutlulua, drst, namuslu olduktan sonra hibir ktl dokunmazd; yeni bir ailenin doaca bu iki kaderin birlemesinin evin iinde balamas, gelin odasnn yuvann tan olmas, pek saygya deer, yerinde bir eydi. -300-

Bu dncelerle, herkes kendi evinde evlenme aybn ilemekteydi. Bylece, Cosette'le Marius'n dnleri de, imdi artk khne, saydam bir modaya uyarak M. Gillenormand'n evinde yapld. u evlilik olay ne kadar doal ve olaan bir ey olursa olsun, yaynlanacak ilanlar, hazrlanacak szlemeler, kilise ve belediye, insanlara daima birtakm glkler karr. Hazrlklar 16 ubat'tan nce bitirilemedi. Sadece gerei yanstmak iin, 16 u-bat'm karnavaln son gn olduunu da ekleyelim. zellikle Gillenormand Teyze'den gelen kuruntular ve tereddtleri... "Karnavaln son gn!" diye haykrd bykbaba. "Aman ne iyi! Bir atasz vardr: Karnavaln son gnnde evlen ocuun hayrsz olmaz o zaman "Kulak asma, 16's olduuna, tamam. Dn ertelememizi ister misin Marius." "Elbette hayr!" dedi gen k. "yleyse evleniyorsunuz," dedi bykbaba. Bylece dn ayn 16'snda nee iinde yapld. O gn yamur yayordu; ama geri kalan tm evren bir emsiyenin altndan ibaret bile olsa, yine de gkyznde yalnz k-lann grd, mutluluun emrinde kk bir mavi ke vardr. Bir gn nce Jean Valjean, Marius'e, Msy Gillenormand'n yannda, be yz seksen drt bin frang vermiti. Evlenme mal birlii esasna dayandndan, szlemeler pek sade oldu. -301Artk Jean Valjean'm Toussaint'e ihtiyac yoktu. Cosette'e miras kald; o da onu kendi hizmetine ald. Jean Valjean'a gelince, Gille-normand'ann evinde kendisi iin zel olarak denmi gzel bir oda vard, Cosette de ona srarla, srekli, "Babacm, rica ederim! Ne olur burada kaln," demiti ve Jean Valjean, orada oturacana hemen hemen sz vermek durumunda kald. Dn gnnden birka gn nce Jean Valjean'n bana bir kaza geldi; sa elinin ba parmam biraz ezmiti. Pek nemli bir ey deildi; hi kimsenin ilgilenmesine, pansuman yapmasna, yarasn grmesine izin vermemiti, hatta Cosette'e bile. Yalnz, bu yara onun elini bir bezle sarp, kolunu boynuna asmak zorunda brakm, bir ey imzalamasna engel olmu, Cosette'in vsi vekili olarak, onun yerine M. Gillenormand imza atmt. Okuru ne belediye dairesine ne de kiliseye gtrmeyeceiz. Hibir zaman iki sevgilinin ardndan oraya kadar gidilmez; gsne damat ieini yerletirir yerletirmez yaanlan drama srtn evirmek det olmutur. Biz, sadece dn halknn fark etmedii bir olay anlatmakla yetineceiz; bu olay, Filles-du-Calvaire Soka'ndan Saint-Paul Kilisesi'ne kadar olan yolculua damgasn vuran olaydr. O tarihte Saint-Louis Soka'nn kuzey ucuna kaldrm denmekteydi. Parc-Royal Soka'ndan yukars ulama kapatlmt. Dn arabalarnn doruca Saint-Paul'e git-302mesi imknszd. Yolu deitirmek gerekiyordu, en dorusu da caddeden dolamakt. Davetlilerden biri, karnaval enlikleri dolaysyla, orada yolun arabalarla tkal olacan hatrlatt. Gillenormand Baba: "Niin?" diye sordu. "Maskeliler yznden." Bykbaba, "yi ya ite!" dedi, "oradan geelim. Bu genler evleniyor; hayatn ciddiyetiyle yzyze gelecekler. Bir para maskaralk grmek, onlar ciddiyete daha iyi hazrlar." Bulvara saptlar. lk dn arabasnda Cosette'le Gillenormand Teyze, M. Gillenor-mand'la Jean Valjean vard. Marius, det yle olduu zere, nianlsndan ayn oturuyordu; ikinci arabadayd. Dn alay, Fillesdu-Calvaire Soka'ndan knca, Madeleine'den Bastille'e, Bastille'den Madeleine'e kadar uzun bir konvoy oluturan bir araba kafilesinin iine dald. Gerekten, bulvarda maskelilerden geilmiyordu. Ara sra yamur yamasna ramen Paillase, Pantalon ve Gille direnmekteydiler. Paris, bu 1833 knn neesi iinde Venedik klna girmiti. Bugn artk o karnavallar kalmad. nk artk her ey karnaval oldu! Ara yollarda bir yn yolcu, pencerelerde de merakllar doluydu. Tiyatrolarn giri yerlerini ssleyen teraslara seyirciler sralanmt. Maskelilerden baka, Longchamp'da olduu gibi, karnavala da zg eit eit araba defilesini seyrediyorlard. Btn bu de-303iik trdeki arabalar, polis kurallarna uyarak uc uca eklenmi de, raylarn zerinde gidiyormu gibi bir dzen iinde ilerliyordu. Bu arabalardan herhangi birinde bulunan biri, hem seyredilen, hem seyredendi. Belediye avular, birbirine ters ynlerde giden bu iki sonu gelmez konvoyu caddenin d taraflarnda tutuyordu, biri aaya, br yukarya, biri Antin osesine, br Saint-Antoine Ma-hallesi'ne doru akan bu iki araba selinin ift ynl akn hibir eyin engellememesi iin zellikle aba harcyorlard. Senato

yeleriyle elilerin armal arabalar yolun ortasn kaplam, serbeste gidip gelmekteydiler. Grkemli ve neeli kafilelerden bazlar, zellikle Bosuf Gras ayn ayrcalktan yararlanyordu. Paris enliinin iinde ngiltere, kamsn aklatyordu; Lord Seymour'un arabas ayak-takmnn arasndan, byk bir grltyle geip gitti. Belediye zabtasnn, oban kpekleri gibi yanlarnda drtnala yol ald bu ift araba konvoyunda, byk teyzeler ve ninelerle dolu aile yaknlarnn kap ve pencerelerinde kyafet deitirmi krpe ocuklar salkmlar gibi sarkmlard; yedi yanda soytar olanlar, alt yanda paskal kzlar, canayakm minicik yaratklar; hep bu genel enliin ve neenin bir paras olduklarn farkndaydlar; mas-karalklannmn arln kavram ve bir memur ciddiyeti taknmlard. Arada srada, araba dizisinin bir yerinde bir zorluk, bir tkanklk oluyor ve dm -zlnceye kadar iki yan srann birinden biri -304duruyordu; geride kalan bir araba btn sray durduruyor, sonra yeniden yrmeye koyuluyorlard. Dn arabalar, caddenin sandan Bas-til'e doru giden kuyruktayd. Pont-aux-Cha-ux Soka'nn banda bir sre durdu. Hemen hemen ayn anda bulvarn kar tarafnda, Madeleine'e doru giden sra da durdu: Srann orasnda maskelilerin bindii bir araba vard. Bu arabalar, daha dorusu araba dolu maskeler, Paris'te pek nldr. Bir karnavalda ya da Byk Perhiz'de grnmeyecek olsalar ktye yorulur ve hemen, "Mutlaka iin iinde bir i var. Galiba hkmette deiiklik olacak!" denir. Cassandre'lar, Arlequin'ler ve Colombine'ler yn yolculara tebelle olurlar. Trk'ten vahiye kadar, akla gelen her trl gln klk; markizi havaya kaldran Herkller, Rabelais'ye bile kulaklarn tkatacak az bozuk bayanlar, Aristofanes'i bile utandrp, nne baktracak ahlaksz kadnlar; kenevir tiftiinden perukalar, pembe etekler, k zppe apkalar, a gzlkleri, bir kelebein konup tadna bakt ke Janot apkalar; yayalara savrulan lklar, kalalara dayanm yumruklar, cretkr pozlar, plak omuzlar, maskeli yzler, zincirden boanm hayaszlklar, ba ieklerle ssl bir arabacnn dolatrd kstahlklar kargaas; ite bu enlik budur. Eski Yunanistan'n Thespis'in el arabasna ihtiyac vard. Fransa'nn da Vade'nin kiralk arabasna ihtiyac vardr. -305Her ey taklit edilebilir, taklit bile. Eski a gzelliinin bir yz buruturmas olan Saturn enlikleri, kabalaarak karnaval haline gelir; ok eskiden yaprakl asma dallaryla sslenen, gnele ykanan, kutsal bir yan plaklk iinde mermer gslerini gsteren eski arap enlikleri bugn Kuzey'in slak paavra elbiselerinin iinde biimini kaybetmi ve maskara maskesi adn almtr. Maskeliler arabas gelenei, monarinin en eski dnemlerine kadar uzanr. XI. Louis maliyesi, saray vekilharcna 'drt yol azla-nndaki maskara arabas iin yirmi metelik denek' verirdi. Gnmzde gnll insan ymlan genel olarak tepesine dolutuk-lan rastgele eski bir arabayla dolamakta ya da tentesi indirilmi bir irket arabasn amata yapan topluluklarla doldurmaktalar. Alt kiilik bir arabaya yirmi kii tkr. Sra-lann zeri, alr kapanr iskemleler, tentelik-ler, arabalann oklan insanla doludur. Arabann fenerlerine bile binenler vardr. Ayakta olanlar, yatanlar, oturanlar, dizlerini bken-ler, bacaklarn sallayanlar. Kadnlar, erkeklerin dizlerini igal eder. Uzaktan, balann kaynamas zerinde onlann oluturduu lgn piramitler grnmektedir. Bu arabalar kalabaln ortasnda nee dalan gibi durur. Bunlardan kabaday azyla bir kat daha zenginleen Colle, Panard, Piron dklr. Halkn zerine aalk szler tkrlr gibi yadn-lr. Yknn fazlalyla alabildiine byyen araba bir fetih seferine katlm havas tar. Grlt nde, kargaa arkadadr. Orada avaz -306avaz banlr, lk atlr, hayknlr, kahkahalar koyverilir, mutluluktan kvranlr, nee ler grler, alaylar alevlenir, gne gibi alm apkay iki uyuz beygir tar; bu, kahkahann zafer arabasdr. Rahat, doal olmayacak kadar alayc bir kahkaha. Gerekten de bu gl kuku uyandnr. Bu gln gizli bir grevi vardr. Paris'lilere karnaval ispat etmek! lerinde anlatlmaz karanlklar sezilen bu ayaktakm arabalan filozof iin pek dndrcdr: lerinde hkmet vardr. Halk adamlanyla kt kadnlann esrarl benzerlii orada artk elle tutulur bir hal almtr. Biribiri zerine kurulu rezaletlerin bir elence grnm vermesi, alakln yz ka-rasyla el ele tutuup, bir halkn itahn kabartmas, fuhua bir tayc olarak gizlice hizmet eden aldatclm kafa tutarak ymla-n elendirmesi, halkn bir arabann drt tekerlei zerinde bu hrpani ve yan pislik, ya-n k olan ve hem uluyup, hem ark syleyen canavanms korkun canl ynn geiini grmekten holanmas, btn ayplann bir araya geliiyle olumu bu zafere el rplmas, kalabalklann, ancak polisin o yirmi bal sevin ejderini aralannda dolatrd vakit cmb yapmas elbette hazin bir eydir. Ama elden ne gelir? Kurdeleli, iekli amur arabalan nce hakarete, sonra halkn kahka-hasyla affa urar. Herkesin kahkahas genel bir

kn su ortakldr. Baz zararl enlikler vardr ki, halkn balann kopann, onu ayaktakm yapar; zorbalara olduu gibi, -307ayaktakmma da soytarlar gereklidir. Kraln Roquelaure'u var, halkn Paillase'. Paris, o byk ve soylu yce kent olmad zamanlarda, byk lgnln kentidir. Orada karnaval, siyasetin bir parasdr. Paris, itiraf edelim ki, alakln komedisini gnl holuuy-la kabul eder. Efendilerinden -efendileri olduu zaman- bir tek ey ister: amuru sslemelerini. Roma ayn yaratltayd. Roma, Neron'u severdi. Neron dev bir karnaval soy-tansyd. Yukarda dediimiz gibi, dn alay tesadfen bulvarn sanda dururken, bu maskeli kadnlarla erkeklerin meydana getirdii, byk bir arabann tad biimsiz salkmlardan biri de sol tarafta durdu. Maskelilerin olduu araba, bulvarn br ucunda gelin arabasn grd. Maskelilerden biri: "Bak, bak!" dedi, "bir dn alay!" "Yalanc bir dn alay!" dedi bir baka maske. "Gerek dn alay bizimki." Dn alayna seslenemeyecek kadar uzakta bulunduklarndan, ayrca inzibatlarn da dikkatini ekmekten korktuklarndan, iki maske baka tarafa baktlar. Birka dakika sonra araba dolusu maskelilerin ba derde girdi. Halk, onlar yuhalamaya balamt; bu, halkn maskaralklar okaydr. Az nce konuan iki maskeli, arkadalaryla birlikte halka kar koymak zorunda kaldlar; halkn korkun az dalana karlk vermek zere, sokak edebiyatnn olanca cephanelii seferber edildi. Maskelerle -308halk arasnda korkun bir hazrcevaplk alverii yaand. Bu arada, ayn arabadaki iki maskeli, ihtiyar tavrl, kocaman burunlu, uzun bykl bir spanyol'la, yznde kadife maske bulunan, sska, alt tabakadan, ok gen bir kz da gelin arabasn grmlerdi; arkadalar gelip geenlerle kfrleirken, aralarnda alak sesle konumaya baladlar. Onlarn bu gizli konumalar grltyle karyor, kayboluyordu. Yamur, st ak arabay slatmt. ubat rzgr scak deildir. spanyol'a karlk verirken, gs bar ak sokak kz souktan titriyor, glyor, ksryordu. te konuma: "Baksana." "Ne var daroni?"* "u moruu gryor musun?" "Hangi moruu?" "urada, ilk dn arabasnda, bizden yana olan." "Kolu siyah bir boyunbana asl olan m?" "Evet." "Peki, ne olmu?" "Onu tandma eminim." "Ya!" "Ben bu Parisliyi tanmyorsam kellemi kessinler." "Paris, bugn bakent oldu." "Biraz eilirsen, gelini grebilir misin acaba?" * Daron: Baba; babalk. -309"Hayr." "Ya damad?" "Bu arabada damat yok." "Amma yaptn ha!" "Yo, damat br ihtiyarsa, dorusu diyecek szm yok." "yice eil de, gelinin yzn grmeye al." "Gremiyorum." "Bo ver. Yakasnda bir ey olan u ihtiyar tanyorum, buna eminim." "Tanrsan ne olacak?" "Belli olmaz... Bazen..." "Moruklar benim hi umurumda deil." "Onu tanyorum!" "Cann istedii kadar tan!" "Acaba nasl olmu da dne katlm?" "Biz de dn alayndayz ya!"

"Bu dn nereden geliyor acaba?" "Ne bileyim ben!" "Dinle!" "Ne var?" "Bir ey yapmalsn." "Ne?" "Bu arabadan inip, o dn alaynn peine takl!" "Neye yarar?" "Nereye gittiini, neyin nesi olduunu renirsin. abuk iniver. Ko kzm, sen gensin." "Arabadan ayrlamam." "Nedenmi?" "Kiralandm." "Vay canna!" -310"Btn gn polis mdrlnn hesabna alacam." "Doru." "Arabadan aynhrsam, beni gren ilk polis mfettii derhal enseler. Bunu sen de biliyorsun." "Evet, biliyorum." "Bugn beni hkmet kiralad." "Bo ver. u moruk canm skyor." "Moruk cann m skyor? Ama sen de gen kz deilsin ya!" "lk arabada oturuyor." "Ne olmu yani?" "Gelinin arabasnda." "Peki, sonra?" "Demek gelinin babas o." "Beni ilgilendirmiyor!" "Kzn babas diyorum sana!" "Ondan baka baba yok deil ya!" "Dinle." "Ne var?" "Ben sokaa ancak maskeli kabilirim. Burada saklanyorum, kim olduumu kimse bilmiyor. Ama yarn, artk maske yok. Karnavaln ertesi aramba karnaval bitiyor. Yakay ele verme tehlikesi var. Yeniden deliime girmem gerekiyor. Sense serbestsin." "E, peki, sonra?" "Bu dn alaynn nereye gittiini renmeye almalsn." "Nereye gittiini mi?" "Evet." "Ben biliyorum." "Nereye gidiyor yleyse?" -311"Cadran-Bleu'ya." "Bir kere Cadran-Bleu bu tarafta deil." "yleyse Rpee'ye." "Ya da baka bir yere." "Nereye giderse gitsin. Dnler serbesttir." "Bildiin gibi deil. Bana u ihtiyarn katld bu dnn kimin dn olduunu, bunlarn nerede oturduunu renmeye almalsn diyorum sana." "Amma da yaptn! Tuhaf i dorusu! Paris'te karnaval gnnde olan bir dn sekiz gn sonra bulmak kolay m? Bu, zaman ambannda ine aramaya benzer! mkn var m?" "Ne olursa olsun, renmeye almalsn. Anladn m Azelma?" Her iki konvoy da bulvarn iki yannda yeniden birbirine ters ynde yola koyuldular. Maskelilerin arabas, gelin arabasn gzden kaybetti. 2. Jean Valjean'n Kolu Hl Askda Hayalini gerekletirmek; bu kime ksmet olmutur ki? Bunun iin gkyznde seim yaplmas gerekir; biz, seimin bilinsiz adaylaryz. Co-sette'le Marius adaylar arasndan seilmilerdi. Cosette, kilisede de, belediye dairesinde de gz kamatrc ve ekiciydi. Onu Nicolet-te'in yardmyla Toussaint giydirmiti. nce dantelden elbisesi, beyaz tafta bir etek zeri-312-

ne kk ieklerle ilenmi duva, deerli inci gerdanl ve limon ieinden de bir tac vard; btn bunlar beyazd, Cosette bu beyazlk iinde k sayordu. Kendini bir berrakla doru genileten ve dntren ince, zarif bir itenlikti. Hani, tanra olmak zere olan bir bakireyi andryor denebilirdi. Marius'n o gzel salarna kokular srlmt; dalgal gr salar arasnda, yer yer barikatn yara izleri olan soluk izgiler grnyordu. Tuvaletinde her zamankinden daha ok, Barras devrinin btn inceliklerini birletiren bykbaba gururlu ve azametli bir grnmle Cosette'e elik ediyordu. Boynunda asl kolu yznden, gelinin elini tutmasna imkn olmayan Jean Valjean'a veklet etmekteydi. Jean Valjean, glmseyerek siyah elbiseleriyle arkadan geliyordu. Dede, ona, "Msy Fauchelevent," diyordu. "te, ahane bir gn! Dertlerin, kederlerin, zntlerin bitmesi ynnde oyumu kullanyorum ben. Bundan byle herhangi bir yerde herhangi ac ve znt olmasn. Tanr akna! Neelenilrnesini emrediyorum. Ktln varolma hakk bulunmamaktadr." "Yeryznde felaketlere uram insanlarn bulunmas, gkyznn mavisine yakmaz. Ktln, gerekte iyi olan bir insandan geldii sylenemez. Btn sefaletlerin bakenti cehennemdir; yani eytann Tuilleri-es Saray. imdi de samalamaya baladm, demagoji yapyorum. Artk hibir siyasal -313inancm yok aslnda. Btn insanlar zengin, neeli olsunlar, bu da benim iin yeter." Yaplan btn trenlerin sonunda, belediye bakanyla rahibin karsnda gerekli btn evet'leri deyip, belediye ve kilise ktne gerekli imzalar atldktan sonra yzklerini taktlar. Buhurdann duman arasnda ilemeli beyaz rtl masann altna diz ktler. Elele tutuarak, herkesin hayran baklar arasnda Marius, siyahlar, Cosette beyazlar iinde, nlerinde kargsn deme talarna vuran albay apoletli kilise kavas olduu halde, hayranlktan kendinden gemi misafirlerin arasndan getiler. Arabaya binmek iin, ardna kadar alan kilisenin kapsna geldiler. Her eyin bu kadar abuk olup bitmesine Cosette hl inanamyordu. Marius'e bakyordu, bir ryadan ve uyanmaktan korkar gibiydi. zerindeki akn ve kaygl hali ona daha esrarengiz bir hava veriyordu. Dnte, ikisi de ayn arabaya bindiler. Marius, Coset-te'nin yanndayd, M. Gillenormand'la Jean Valjean onlarn karsnda oturuyorlard. Gil-lenormand Teyze bir adm gerilemiti, ikinci arabada oturmaktayd. Bykbaba: "te imdi siz, yllk geliri otuz bin frank olan Baronla ve Barones oldunuz evlatlarm," diyordu. Cosette de Marius'e kulan okayarak fsldad: "Demek gerek bu. Artk adm Marius. Madam Marius yani." Bu iki varlk, etraflarna gz kamatrc klar sayorlard. Kefedilmesi, bulunmas mmkn olmayan, bir kez bulunduktan son-314ra da artk deitirilemez bir anda btn genliin sevinciyle doruk noktasmdaydlar. Jean Prouvaire'in msran canlandryorlard. Bu iki zambak birbirlerini grmyorlar. Cosette Marius' bir parlt ve ihtiamn iinde, Marius Cosette'i bir mihrabn stnde seyrediyordu. Ve o mihrabn stnde ve o ihtiamn iinde iki kutsal varlk, Tanr ve Tanra, geri dzlemde, esrarengiz bir ekilde, Cosette bir bulutun arkasnda, Marius patlayan bir alevin iinde birbirine karp teklei-yorlard; orada ideal vard; gerek; pmelerin randevusu; hayal, d; zifaf yatann yast. Yaam olduklar btn skntlar; ektikleri onca eziyet, cefa onlara bir esriklik olarak geri dnmt. Sanki kederleri, uykusuz geirdikleri gnler, ac gzyalar, korkular, umutsuzluklar, imdi okaylara dnmler, yaklaan saati daha da gzelletiri-yordu, sanki zntler neeyi ssleyen birer hizmetiydiler. Ne gzel ey ac ekmek! Geirmi olduu zdraplar u anda mutluluklarna k samaktayd. Aklarnn uzun can ekimeleri, imdi bir ykselile sonulanyordu. Her ikisinde de ayn sevin vard: Mari-us'deki ehvetle, Cosette'de utanla renkleniyordu. Sessizce birbirlerine; "Plumet Soka-'ndaki kk bahemizi grmeye gideriz," diyorlard. Byle bir gn hayalle gerein anlatlmaz bir karmdr. stediinizi elde etmisinizdir; hayal edebilirsiniz artk. Tahminde bulunmak iin insann nnde uzunca bir vakit -315vardr. O gn, le saatinde olup da, geceyi dnmek anlatlmaz bir heyecandr. Bu iki yrein duyduu zevk, kalabaln zerine tayor, yoldan geenlere de nee veriyordu. Saint-Paul Kilisesi'nin nnde, arabann camlan arkasndan Cosette'nin bandaki portakal ieklerinin ahenkli salmn izlemek iin arabay durdurdular. Sonra Filles-du-Calvaire Soka'na, evlerine dndler. Her ikisi yan yana, daha nce kendisini yan l bir halde srkleyerek karttklar o merdivenden bu kez mutlu ve zafer kazanm bir komutan havasyla klar saarak kt. Kapnn nnde biriken, onlarn serptii paray paylaan yoksullar onlara dualar ediyorlard. Her yanda iekler vard; evde en az kilise kadar koku dolmutu. Tts kokusunun ardndan gller. Sonsuzluklarda ark syleyen sesler duyar gibi oluyorlard. Sanki Tanr, onlarn yre-indeydi ve kaderleri onlara yldzl bir tavan gibi grnyordu; balarnn zerinde doan bir gne n gryorlard. Aniden

saat ald. Marius, Cosette'in sevimli plak koluna, danteller arasnda belli belirsiz fark edilen pembeliklere bakt. Onun bakn fark eden Cosette, gzlerinin aklarna kadar kzard. Gillenormand ailesinin ok saydaki eski dostlar davetliydi. Herkes Cosette'nin etrafn sarmt, ona 'Madam Barones' demek iin adeta bir yar balamt. imdi yzba olan Theodule Gillenormand, Chartes'dan dne katlmak iin gel-316miti. O da yakkllnn kadnlarca srekli sz konusu edilmesine alt iin, herhangi bir kadn gibi, Cosette'i de hi hatrlamad. Gillenormand Baba, iinden: "Bu mzrakl svari hikyesine kanmamakta ne kadar haklymm!" dedi. Cosette, Jean Valjean'a kar hibir zaman bu kadar efkatli olmamt. Ve bu efkati Gillenormand Baba'yla ayn dzeydeydi: Byk baba evresini tatl konumalar ve ataszleriyle yceltirken, Cosette de gzel bir koku gibi sevgi, nee ve iyilik sayordu. Mutlu olan, herkesi mutlu grmek ister. Jean Valjean'la konuurken kk bir kz olduu zamanlardaki ses titreimlerine geri dnyordu. Glmseyiiyle adeta onu okuyordu. Ziyafet sofras yemek odasna hazrlanmt. Bol bir k, byk bir sevincin zorunlu ssdr. Mutlu olanlar, karanl kesinlikle kabul etmez, kapkara olmaya raz olmazlar. Gece, evet, gece ve korkun karanlk, asla benimsenemez. Gne yoksa, onu yaratmal. Yemek odas, neeli eyler ocayd. zeride mumlarn bulunduu ortadaki bembeyaz prl prl masann zerine mavi, mor, krmz, yeil kular konmutu. Tavandaki avizenin evresinde amdan kollan, duvarda be kollu aplikler, aynalar, kristaller, cam eya, yemek tabaklan, porselenler, ini tabaklar, toprak anaklar, altn ve gm takmlar, btn bunlar bir renk cmb iinde etrafna k sayordu, hepsi sevin iindeydiler. -317amdanlar arasndaki boluk iek demetleri ile doldurulmutu. yle ki, k olmayan yerde iek vard. Yandaki odada kemanla bir flt Haydn'dan paralar alyordu. Jean Valjean salonda kapnn arkasnda, bir iskemlede oturuyordu. Kap onu hemen hemen gizleyecek ekilde arkaya kvrlmt. Sofraya oturmadan birka dakika nce, sanki aklna esmi gibi Cosette geldi, iki eliyle gelinliinin eteklerini yayarak, derin bir referans yapt, tatl ve muzip bir bakla: "Memnun musunuz babacm," dedi. "Evet," diye cevap verdi Jean Valjean, "Memnunum." "Peki, gln yleyse." Jean Valjean, glmeye balad. Bir sre sonra Basque yemein hazr olduunu bildirdi. Konuklar, kolunda Coset-te'le nden giden M. Gillenormand'm arkasndan yemek odasna getiler; gereken pro-tokola uyarak masaya oturdular. Gelinin sanda, solunda iki byk koltuk vard, birincisi M. Gillenormand, ikincisi Jean Valjean iindi. Ve Gillenormand yerine oturdu, her nedense br koltuk bo kald. Herkes gzleriyle "Msy Fauchelevenf' arad. Ancak o grnrlerde yoktu. M. Gillenormand, Basque'yi ard. "Msy Fauchelevent nerede, biliyor musun?" "Ben az nce, rahatsz olan elinin kendisine strap verdiini, Baronla, Baronesle birlikte yemekte bulunamayacan size syle-318memi bildirdi efendim. Yarn sabah gelecekmi, darya kt." Bu bo koltuk dn yemeinin sevincini ksa bir sre iin sndrd. M. Fauchelevent yoktu ama, M. Gillenormand oradayd. Bykbaba etrafna iki kiilik nee sayordu. M. Fauchelevent'in rahatszlndan tr erken yatmakta hakl olduunu sylyordu ve bu aklama yeterli grld. Zaten byle bir nee taknl iinde yle karanlk bir noktann ne hkm olabilirdi ki? Cosette ile Ma-rius mutluluu hissetmekten baka hibir duyguya yer olmayan, bencil, ama kutsal anlardan birindeydiler; derken, M. Gillenormand'm aklna bir ey geldi. "u koltuk bo. Gel; buraya otur Marius. Halann senin zerinde hakk var, buna izin verir. nk bu koltuk senin iin. Bu hem hakl hem de ho bir ey olur. Bayan mutlunun yannda bay mutlu!" Btn masann bu szleri alklamasndan sonra Marius, Cosette'in yannda, Jean Valjean'n yerini ald. Cosette, Jean Valjean'n yokluundan dolay nce zld, ancak iler ylesine bir dzene girdi ki, sonunda sevindi. Cosette, o anda Tann'y bile aramazd, Jean Valjean'n yerine gelen Marius olduktan sonra! Cosette, Marius'n ayann zerine beyaz saten iskarpinli sevimli, narin ayan koydu. Koltua bir bakas oturunca M. Fauchelevent zihinlerden silindi; hibir eksik kalmad. Ksa sre sonra, masada bulunanlar unutmann verdii cokunlukla glp eleniyordu. -319M. Gillenormand, yemein sonunda, elinde, -doksan iki yan verdii titremelerin ta-rmamas iin- ancak yarya kadar dolu ampanya kadehi ile dorularak ayaa kalkt, yeni evlilerin salna iti.

"ki vaiz dinlemekten kurtulamazsnz!" diye haykrd. "Sabahleyin rahibi dinlediniz, imdi de bykbabay dinleyeceksiniz. Beni dinleyin, sizlere bir nasihat vereceim: Birbirinizi sevin, ben bir sr cilve yapacak deilim, doruca hedefe giderim, mutlu olunuz. Btn bir evrende kumrulardan daha zek yaratk yoktur. Filozoflar yle der; 'Neenizi ll tutun." Bense diyorum ki, neelerinizi serbest brakn. eytanlar gibi k olun. lgnlasn. Filozoflar samalyorlar. Onlarn grlerini grtlaklarna tkmak isterdim. Hayatta hi fazla koku, fazla yeil yaprak, yeni am fazla gl, akyan fazla blbl, fazla afak olur mu? Sevmenin de fazlas olur mu? Birbirinden holanmann fazlas olur mu? Dikkatli ol, Estelle, sen an gzelsin! Dikkat et, Nemorin, sen an yakklsn! Ne aptalca ey! nsan birbirini an byler mi, fazla nazlandm m, fazla sever mi? nsan an canl olabilir mi? Mutluluun fazlas olur mu? Sevincinizi kstlayacakmsmz! Aman! Kahrolsun filozoflar! Bilgelik, neenin coma-sdr. Sevinin, sevinelim. Mutlu olduumuz iin mi iyiyiz, yoksa iyi olduumuz iin mi mutluyuz? Sancy dedikleri elmas, Harley De Sancy'e ait olduu iin mi Sancy adn almtr, yoksa yz alt krat olduu iin mi? Bu konuda hibir ey bilmiyorum. te hayat byle -320sorularla doludur. nemli olan, Sancy dedikleri elmasa ve mutlulua sahip olmaktr. Tartmadan mutlu olmak! Gnee krlemesine itaat edin. Gne nedir? Aktr; ak diyen, kadn demektedir. Evet! Evet! te sarslmaz g; kadndr bu. u demagog Marius'e sorun bakalm. u kk zorba Cosette'in tutsa deil mi? stelik kendi isteiyle, dlek hain! Kadn! Buna kar duracak bir tek Robespierre yoktur; kadnn sz geer, ben ise o kralln kralcsym. Adem kimdir? Havva'nn saltanat. Havva iin 89 diye bir ey yoktur. stnde zambak iei olan kral asas vardr. zerinde bir kre bulunan imparator asas vardr. arlman'n demirden asas, Louis Le Grand'n altn asas vard; devrim onlan be parma ile iaret parma arasnda bkt, tpk iki paralk saman p gibi. Her ey bitti; krld, yere devrildi, artk asa yok; ama u mis gibi kokan ilemeli kk mendile kar devrim yapn da greyim! Bir deneyin. Bu neden dayankldr? Bir kuma paras olduu iin. Ah! Siz XIX. yzyl msnz? E, sonra? Biz de XVIII. yzyldk! Bizler de aptaldk. eylerin adn deitirmekle dnyada byk deiiklikler yaptnz sanmayn! Kadmlan daima ok sevin! Ve bu yoldan aynlmay size yasak ederim ki, o eytancklar bizim melek-lerimizdir. Evet, ak, kadn, pme bir dairedir, onun iinden kmayn. Bana gelince, ben onun iine yeniden girmeyi pek isterdim. Uurumun ulu gzeli okyanusun Celimene'i olan Vens yldznn, hkm altndaki her eyi yattrarak bir kadn gibi dalgalara ba-321karak sonsuzluklar iinde doduunu hanginiz grmtr? Okyanus, ite hrn Alceste, ama bo yere homurdanr durur. Vens yldz grnnce glmsemeden duramaz. Ona boyun eer. te hepimiz byleyizdir. fke, frtna ve yldrm; gklere kadar ykselen kpk. Bir kadn sahneye girer, bir yldz doar; hemen yerlere kapanrz; alt ay nce Marius arpyordu; bugn evleniyor. ok gzel oldu, evet Marius, evet, Cosette, haklsnz. Cesaretle birbiriniz iin yaayn, ok seviin, sizler gibi yapamadmz iin de bizi kudurtun; birbirinize tapn. Gagalarnza dnyadaki btn mutluluk krntlarn aln, onlarla kendiniz iin bir hayat yuvas kurun. Sevmek ve sevilmek genliin en gzel mucizesidir! Bunu sizler icat ettiniz sanmayn. Ben de hayal ettim, dndm, iimi ektim, benim de ay gibi bir ruhum vard. Ak, alt bin yanda bir ocuktur. Ak, uzun beyaz bir sakal tamaya hak kazanmtr. Cupdon'un yannda Mathusalem ocuk kalr. Altm yzyldan beri erkekle kadm severek iin iinden syrlyorlar. Kurnaz eytan erkekten nefret etti, ondan daha da kurnaz olan erkek de kadn sevmeye balad. Bylece, kendi kendine, eytann ona yapt ktlkten daha ok iyilik yapt. Bu incelik, yeryz cenneti kurulduunda kefedilmiti. Dostlarm, keif eskidir, ama hl yepyenidir. Dolaysyla ondan yararlanmaya bakn. Philemon'la Baulcis oluncaya kadar Daphnis'le Chloe olun. Bir arada olunca hibir eksiiniz olmayacak ekilde davrann birbirinize; Cosette, Marius'n -322gnei, Marius de Cosette'nin evreni olsun. Cosette, senin iin gzel hava, einin gl olsun; Marius, senin yamurun da einin gzyalar olsun. Yuvanzda hi yamur yamamasn dilerim. kramiyenin byn buldunuz; evliliinizi ak zerine kurdunuz; ite, size en byk ikramiye kt. Bu ikramiyeyi iyi kullann ve geliigzel harcamayn. Birbirinizi taparcasna sevin, gerisine aldr etmeyin. Btn bu sylediklerime inann. Deneylerimin sesidir bu. Gereklerin sesi. Gerekler ki yalan sylemez. Birbiriniz iin bir din kadar kutsal olun. "Tanr'ya herkes kendine gre tapnr. Tann'ya tapnmann en iyi yolu eini sevmektir. Seni seviyorum! Benim kateizmim budur. Kim seviyorsa, orta-dokstur. IV. Henri'nin yemini, kutsall oburluk ile sarholuun arasna yerletirir. Ventre-Saint Gris! Ben bu yeminin dininden deilim. Orada kadn unutulmutur. IV. Henri'nin yemininin bu blm beni artyor. Dostlarm, yaasn kadn. Kulama geldii kadaryla ben ihtiyarmm, kendimi ne kadar genlemi hissettiimi bilseler aarlard. Ormana gidip gayda dinlemek isterdim. Gzel, mutlu olmay baaran bu ocuklar benim bam onduruyor. steyen biri olsa, hemen evlenirdim. Tann'nn bizi taparcasna sevmek, kumrular gibi guguklamak, sslemek, gvercin olmak, sabahtan akama kadar dudak dudaa cvldamak, sevimli kk eimizde kendi hayalimizi grmek, gururlanmak ve gevezelik etmekten baka bir ey iin yaratm olduunu dnmek imknszdr; -323-

hayatn amac sadece bunlardr. te, siz ne derseniz deyin, bizler genken byle dnyorduk. Ah! O tarihlerde ne gzel kadnlar, ne sevimli yzler, ne zarif endamlar vard! Ben de nice basanlar elde ettim. Ksaca seviniz. nsanlar sevimeseydi, ilkbahar neye yarard ki . Bana gelince, Tann'dan dilerim ki bize gsterdii tm gzel eyleri bir araya getirsin, bizden alsn, iekleri, kulan, gzel kzlan, kutusuna saklasn. ocuklanm, bu yal adamn hayr dualann kabul edin." Gece, canl, neeli, gzel ve ok neeli geti. Bykbabann canl neesi geceye bayram havas verdi ve herkes kendini bu yzyllk samimiyete gre ayarlad. Biraz dans edildi, ok glld; saf, temiz, neeli bir dn oldu. Oraya, pekl "Gemi Zaman" adndaki adamcaz da anlabilirdi. Zaten o, Gille-normand Baba'nm kiiliinde temsil edilmekteydi. Grlt ve sonra sessizlik. Gen evlilerin kaybolmasyla birlikte, gece yansndan az sonra Gillenormand'n evi sessizlie brnd. Burada duralm. Gerdek gecelerinin eiinde, bir parma dudaklannda, bir melek ayakta durur. Ruh, akn ayini yapld bu tapmak karsnda hayranla dalar. Bu evlerin zerinde mutlaka klar vardr. Onlardaki sevin, duvar talarnn arasndan kap karanlklan belli belirsiz aydnlatyor dur. Bu kutsal, kanlmaz enliin, lmszle Tann'dan bir pnlt yollamamas imknszdr. Ak, kadnla erkein iinde eridii bir kaptr! -324nsann l varl buradan kar. ki ruhun bir tek olarak domas, karanlklar iin bir heyecan kaynadr; k bir rahiptir; kendinden gemi bakire korkudan donmutur. Bu sevincin bir paras Tann'ya gider. Gerekten evlilik olan yerde, yani ak olan yerde, hayal de vardr. Bir gerdek yata karanlklarda bir afak yaratr. nsan gz, yce hayatn korkun, sevimli hayallerini grebilseydi, belki de gecenin ekillerini, bilinmez kanatlann, grnmez mavi yolculann, kapkara balar gibi, aydnlk evin etrafnda, birbirlerine yeni gelin bakireyi sevinle gstererek, hafife rkek, kutsal yzlerinde insanlk mutluluunun aydnln tayarak eildikleri grlrd. O ulu anda ehvetle aran, hayrete den eler kendilerini yalnz sandklan odala-nn dinleselerdi belli belirsiz kanat sesleri duyarlard. Byk mutluluk, meleklerin ibirliine dayanr. Bu kk karanlk yatan tavan btn gkyz, btn cennettir. Akn kutsallatrd iki dudak; yaratmak iin birbirine yaklatklannda bu anlatlmaz pmenin zerinde, yldzlann sonsuz suskunluu iinde bir rperme olmamas imknszdr. Gerek mutluluklar, bu gibi mutluluklardr. Bu sevinlerin dnda baka sevin yoktur. Orada ak, cokunun birliidir. Geri kalan her ey alar. Sevmek ve sevmi olmak. Bu kadan yeter. Gerisi? Baka bir ey istemeyin. Hayatn karanlk kvnmlan iinde bulunacak baka inci yoktur. Sevmek bir tamamlanmaktr. -3253. Ayrlmaz Olan Ne olmutu Jean Valjean'a? Cosette'in kendisini uyarmas zerine gldkten sonra, kimse kendine dikkat etmezken, ayaa kalkm, fark edilmeden bekleme odasna gemiti. Buras sekiz ay nce tamamyla amur, kan ve barut iindeki torunu dedesine getirdiinde girdii odayd. Eski tahta kaplamalar yapraklarla, ieklerle sslenmiti. algclar o gece Marius' zerine yatrdklan kanepede oturuyorlard. Basque, siyah elbisesi, ksa pantolonu, beyaz oraplar, beyaz eldivenle-riyle sofraya gtrlecek tabaklarn kenarlarna gller yerletiriyordu. Jean Valjean, ona boynuna asl kolunu gstererek, gidiini aklamasn tembih etti ve kt. Yemek odasnn pencereleri sokaa bakyordu. Jean Valjean, bu k saan pencerelerin altnda karanlkta birka dakika durdu. Dinliyordu. Belli belirsiz grltler ona kadar geliyordu. Bykbabann yksek, emredici sesini, kemanlar, tabaklarn, bardaklarn akrtsn, kahkahalar, btn bu neeli uultu arasnda Cosette'nin tatl, neeli sesini seebiliyordu. Jean Valjean Filles-du-Calvaire Soka'n arkasnda brakp, Homme-Arme Soka'na sapt. Oraya gelmek iin Saint-Luis, Culture-Sa-int-Carherine, Blancs-Manteaux sokaklarndan geti. Yol biraz uzundu, ama bu, Vielle-du-Temple Soka'nn amurlarndan, tkanklndan kurtulmak iin aydan beri Co-326I sette'le hergn Homme-Arme Soka'ndan Filles-du-Calvaire Soka'na giderken getii yoldu. Cosette'in getii bu sokaklar baka her yolu dlyordu. Jean Valjean, evine girdi. Mumu yakt, yukarya kt. Ev bombotu; Toussaint bile ortalarda yoktu. Jean Valjean'm ayak sesleri her zamankinden daha grltl kyordu. Btn dolaplar akt. Cosette'in odasna girdi; yatakta araf yoktu. Klfsz, dantelsiz keten yastk, dokuma yz grnen, artk kimsenin yatmayaca iltenin ayak ucuna ylm, braklm battaniyelerin zerinde duruyordu. Cosette'in nem verdii butun o kk kadnca eyann hepsi gtrlm, sadece byk eyayla drt duvar kalmt. Toussaint'in yata bozulmutu. Bir tek yatak hazrlanmt, birini bekler gibi duruyordu. Bu, Jean Valjean'm yatayd.

Duvarlara bakt, ak olan dolaplarn kapan kapad, odalar arasnda dolamaya balad. Sonra kendisini odasnda buldu; mumu masann zerine koydu. Sarglan kolundan kard; sa elini de sanki ac ekiyormu izlenimi vererek kullanyordu. Yatana yaklat, gzleri; kim bilir belki bir rastlant sonucu belki de isteyerek Cosette'in kskand o eyin, yanndan aynlmaz olann, Jean Valjean', hi yalnz brakmayan, kk bavulun zerinde durdu. 4 Haziran'da Homme-Arme Soka'na gelir gelmez onu baucundaki bir sehpann zerine koymutu. Telala o sehpaya doru yrd; cebinden -327anahtar kararak bavulu at. inden, on yl nce Cosette'in Montfermeiel'den ayrldnda srtna geirdii elbiseleri kard. ncelikle, kk siyah elbisesini, daha sonra siyah atksn ve kaba ocuk ayakkablarn ald; Coset-te, bunlar bugn bile giyebilirdi; ayaklan ylesine ufackt; sonra kaim pazen gmleini, yn etekliini, yn oraplarn kard. Hl kk bir bacan biimini koruyan bu oraplar, Jean Valjean'm elinden daha uzun deildi. Bunlarn hepsi siyaht. Bu giyecekleri Mont-fermeil'e kendisi gtrmt. Onlar bavuldan karp tek tek yatan zerine yayd. ocuk souk bir aralk aynda, hrpani elbiseler iinde yan plak souktan titriyordu; souktan morarm o zavall ayaklan tahta tabanl pabular iindeydi. Kendisi, Jean Valjean, ona o dkk elbiseleri kanp bu matem kyafetini giydirmiti. Kzn matem kyafetleriyle gren anas mezannda memnun olmutur ama, daha ok, stnde elbise olduu ve snd iin sevinmitir. Jean Valjean, Montfermeil Orma-n'm dnyordu. Oradan birlikte gemilerdi. O gnk havay, yapraksz aalan, ku-suz orman, gnesiz gkyzn dnyordu. Bu kk eyay yatan zerine yerletirdi; atky etekliinin, oraplan ayakkablan-nn, gmlei etekliin yanna koydu ve hepsine tek tek bakt. Boyu ksacakt; ama kucanda kocaman bebei vard, altn parasn o nln cebine koymutu, ocuk glyordu, el ele tutuarak yryorlard ve ocuun dnyada ondan baka kimsesi yoktu. O zaman, kutsal ba yatan zerine d-328^ I t; bu yal kalp parampara oldu ve yz Cosette'in elbiselerinin iine gmld. O anda merdivenlerden biri geseydi hknklann herhalde duyard. 4. lmsz Jecur eitli aamalarn grm olduumuz eski korkun mcadele tekrar balamt. Yakup, melekle bir gece savat, oysa Jean Valjean'n sonsuz karanlklarda vicdany-la kar karya gelerek onunla lgncasna mcadelelere girdiini ka kere grdk! Grlmemi sava! Bazen ayaklar kayar, bazen de toprak ker. yiye lgnca sanlan bu vicdan, ka kez onu yakalam, ezmiti. Ka defa amansz gerek onu yere vurup, dizini gsne bastrmt. Ka kez kendisini yere seren ktan aman dilemiti. Ka kez piskoposun onun iinde, zerinde yakt o k hibir ey grmek istemedii anlarda zorla onun gzlerini kamatrmt. Ka kez savata ayaa dikilmi, kayalara tutunmu, safsataya yaslanm, topraklar iinde srnmt; bazen de topraa ait olarak! Ka kez yaad bir elikiden nce bencilliin aldatc itirazndan sonra, fkelenen vicdannn, kulana, "elme atma sefil," diye bardn duymutu. Ka kez, kaamak yapan dncesi, yapmas gereken grevinin kanlmazl karsnda titreyerek inlemiti. Tann'ya direni. Ecel terleri. Kanadn sadece kendi duyduu nice gizli yaralar. ler acs hayatnda nice kesikler, synklar. Ka kez kan iinde, yaral, para -329para, nurlanm, yrei keder iinde, ruhu huzura kavumu olarak dorulmutu. Yenildii halde kendini, yenmi gibi gryordu. Vicdan, onu paraladktan sonra, zerine dikilir, korkun, prl prl, sakin bir sesle ona, "imdi, huzur iinde yr," derdi. Ama, byle korkun bir mcadeleden karken ne ac bir huzurdu o, hayret! Jean Valjean, bu akam son mcadelesini yaptn anlyordu. Yreine ileyen bir soru kendisini gsteriyordu. Aln yazlarnn izgilerinin hepsi dz deildir. nsann nnde dmdz caddeler gibi alp gelimez; kmaz sokaklar vardr, kr dmleri vardr, karanlk dnemeleri, birok yola alan korkulu drt yol azlan vardr. Jean Valjean, u anda yol kavaklarnn en tehlikelisinde mola vermiti. yi ile ktnn son yol ayrmna gelmiti, o kapkaranlk kesime noktas gzlerinin nndeydi. Daha baka ackl olaylarda olduu gibi, bu kez de nnde iki yol alyordu: Biri ekici, br korkuntu. Hangisini semeliydi? Onu dehete dren ey, gzlerimizi glgeye her dikiimizde hepimizin alglad o yol gsterici parmak tarafndan nerilmiti. Jean Valjean, bir kere daha o korkun smak ile glmseyen tuzak arasnda bir seim yapmak durumuna gelmiti. Demek bu doruydu? Ruh iyileebilir, ka-derse dzelmezdi. Kendini gsteren soru; Cosette'le Mari-330-

us'n mutluluklarnda Jean Valjean nasl davranacakt? Bu mutluluu kendisi istemi, kendisi yaratmt. Onu kalbine kendisi sap-lamt; ona dikkatle baknca, kalbinden kard kan damlayan ban zerinde kendi emeinin markasn gren silahnn duyaca ac sevinci duyabilirdi. Cosette'in Marius' vard, Marius, Coset-te'e sahipti. Her eyleri vard, hatta servetleri bile. Bu da kendi eseriydi. Mademki bu mutluluk artk yaratlmt ve imdi karsndayd, Jean Valjean nasl bir tutum taknacakt bu mutluluk karsnda? Bu mutlulua kendini zorla m kabul ettirecekti? Ona, kendine aitmi' gibi mi davranacakt? Geri Cosette bir bakasnnd ama, Jean Valjean, Cosette'den elde edebilecei kadarn isteyecek miydi? O gne kadar olduu gibi, yine ara sra farkna varlan, ama sayg gren bir baba durumunda kalacak myd? Sakin sakin Cosette'in evine yerleebilecek miydi? Bu gelecee, gemiini tayabilecek miydi? Bu aydnlk yuvada kendini saklayarak oturabilecek miydi? Bu iki masumun ellerini glmseyerek kendi yrekler acs ellerinin arasna alabilecek miydi? Gille-normand'n salonundaki sakin ocak demirlerine, kanunun yz kzartc glgesini arkasndan srkleyen ayaklarn dayayabilecek miydi? ansn ve alnyazsn Cosette'le Ma-rius'nkiyle birletirebilecek miydi? Ksacas, bu mutlu iki yaratn yannda kaderin uursuz dilsizi gibi mi olacakt? Baz sorular zihnimizde korkun ve ac -331plaklyla belirdiinde, gzlerimizi aralaya-bilmeye cesaret edebilmemiz iin, bu sorularn uursuzluklarna, rastlan ularna alk olmak gerekir. yiyle kt, bu ciddi soru iaretinin arkasndadr. Sfenks soruyordu: Ne yapacaksn? Jean Valjean, mahkemelere alkt. Sfenks'e gzlerini krpmadan bakt. Bu amansz konuyu btn ynleriyle kafasnda tartt. O sevimli varlk, Cosette, bu adamn, bu kazazedenin deniz ortasndaki salyd. Ne yapmalyd? Ona sarlmal m, yoksa uzatt eli brakmal myd? Ona satlrsa, felaketten syrlacak, yeniden gn na kacak, elbiselerinden, salarndan ac sulan aktacak; kurtulacakt; yaayacakt. Onun elini brakacak olursa? te o zaman, alsn nnde uurum. te dnceleri ile ac bir muhasebe yapyor, tartyor, daha dorusu, mcadele ediyordu; korkun bir fkeyle bazen iradesine, bazen inanlarna saldryordu. Alayabilmi olmas, Jean Valjean iin iyi oldu. Bu, belki de onu aydnlatt aydnlatmasna, ama balang ok vahiceydi. Kendisini vaktiyle Arras'a srkleyen frtnadan daha iddetlisi patlak verdi. Gemi, bugn ile yz yze geliyordu. kisini karlatryor, hkrarak alyordu. Gzyalarnn bendi alnca talihsiz adam ac ekiyordu. Gitmekten alkonduunu hissetti. Yazk! Bencilliimiz ile grevimiz arasndaki bu lesiye ekimede, deimez idealimiz karsnda byle akn, inat, boyun e-332mekten hrs duyarak, mevkiimizi korumaya alarak, mmkn bir ka umarak, bir kurtulu yolu arayarak adm adm gerilediimiz de, arkamzdaki duvar, birden, uursuz bir ekilde direnir! Yolu kapayan kutsal glgeyi hissetmektir. nsafsz grnmezlik; ne korkun bir taknt. Vicdanmzla hesaplamay hi brakmayz. Yolunu vicdanna kulak vererek se Br-ts; yolunu vicdanna kulak vererek se Ca-to! Vicdan, Tanr olduu iin, sonsuzdur. Bu kuyuya insan btn hayatnn emeini atar, servetini atar, zenginliini atar, baarsn atar, zgrln ya da yurdunu atar, rahatn atar, mutluluunu atar. Atar da atar! Vazoyu boaltn, kab ters evirin! En sonunda oraya kalbini atmak gerekir. Eski cehennemlerin sisleri iindeki bir yerlerde buna benzer bir kuyu vardr. nsan sonunda reddetmekle affa uramaz m? Tkenmezliin bir hakk olabilir mi? Sonsuz zincirler insan gcnn stnde deil midir? Sisyphe'le Jean Valjean': Yeter artk, dedikleri iin kim ayplayabilir? Maddenin itaati srtnmeyle snrldr, peki ruhun boyun emesine hibir snr yok mudur? Mademki devaml hareket imknszdr, devaml fedakrlk zorunlu olabilir mi? lk adm hibir ey deildir, zor olan sonuncusudur. Cosette'in evlenmesi ve bu evliliin sorunlar yannda Champmathieu ii neydi ki? Yoksullua dmenin yannda, kree dmek nedir ki? -333Ey aa indiren ilk basamak, sen ne kadar kasvetli, boucusun! Ey ikinci basamak, sen ne kadar karasn! Bu kez ban baka yere evirmeden edebilecek gibi deildi. Dava urunda lmek, bir ycelitir, yakc bir yceli. nsan, kutsallatran bir ikencedir. Bu ilk anda ona raz olur, kzgn demirden tahtn zerine oturur, alnna kzgn demirden tac yerletirir, kzgn demirden kreyi kabul eder, kzgn demirden asay eline alr, ama alevden gmlei giymek de gerek. Sefil tenin isyan ettii ikence tahtndan feragat edilen bir an yok mudur? Jean Valjean, en sonunda yorgunluun sakinletirici havasna girdi. Tartt, dnd, kla glgenin esrarl terazisinin btn ihtimallerini dikkatle inceledi. Ik saan bu iki ocua kendi krek mahkmiyetini empoze etmek ya da aresiz batn kendi elleriyle balatmak. Bir yanda Cosette'in, te yanda kendinin kurban edilmesi.

Hangi zmde karar kld? Nasl bir karar ald? Kaderin atlatlamaz sorusuna kendi iinden nasl bir karlk verdi? Acaba hangi Kapy amaya karar verecek? Acaba hayatn hangi yann yakalayp, mahkm etmeye karar verdi? Onu evreleyen btn bu almaz dik yamalar arasnda acaba hangisini seti? Hangi sonucu kabul etti? O uurumlardan hangisini iaret etti bayla? Badndrc dnceleri btn gece srd. -334I Sabaha kadar orada, ayn durumda, yatan zerinde iki kat olmu, kaderin arl altnda ezilmi, yumruklan sklm bir halde, kollan armha ivilenip yzkoyun yere atlm bir insan gibi, kollan ak ylece kald. On iki saat, uzun bir k gecesinin on iki saati, souktan donarak, ban kaldrmadan, bir tek kelime sylemeden orada kald. Dncesi kh yerlerde yuvarlanr, kh bir kartal gibi havalarda uarken, o, bir l gibi hareketsizdi. Onu gren l sanrd. Birdenbire titreyerek rperiyor, Cosette'in elbiselerine yapan dudaklan onlan pyordu. te bunlara tank olan biri onun yaadn grebilirdi. Kimdi gren peki? Jean Valjean yalnz olduuna ve orada kimsecikler bulunmadna gre? Karanlkta olan tek kii; o. -335YEDNC KTAP KADEHTEK SON DAMLA ZEHR KSESNN SON YUDUMU 2. Yedinci Dnence ve Sekizinci Gk Dnlerin ertesi gn tenha olur. Mutlu insanlarn yalnzlna sayg gsterilir. Bir de, biraz geciken uykularna. Ziyaretlerin ve kutlamalarn grlt patrts daha sonra balar. 17 ubat sabah, Basque, bekleme odasn toz beziyle temizlemekte iken, kapnn hafife vurulduunu iittiinde vakit leyi geiyordu. Kapnn ngra almmamt, byle bir gnde saygl bir davrant bu. Basque, kapy at Msy Fauchelevent'i grd. Onu, hl dank, alt stne gelmi, bir gn nceki cmbten sonra imdi sava alanna benzeyen salona ald. "Gryorsunuz msy, ge uyanyoruz da!" "Efendiniz kalkt m?" "Kolunuz nasl oldu?" diye cevap verdi Basque. "Daha iyi. Efendiniz kalkt m?" "Hangisi. Eskisi mi, yenisi mi?" "Msy Pontmercy." "Baron mu?" diye dikleti Basque. Baron, her eyden nce evdeki uaklar -337iin barondur. Bundan uaklara bir eyler yansr; bir filozofun dedii gibi, 'unvann ser-pitirilmesi' gibi bir eydir bu. Pohpohlanm olurlar bylelikle. Marius, -yle geererken deinelim- militan bir cumhuriyetiydi; bunu da ispat etmiti; imdi ise kendisine ramen barondu. Bu unvan konusunda, ailede kk bir devrim olmutu. Msy Gillenormand bu unvana sarlrken, Marius u anda onu hafife alyordu. Ama Albay Pontmercy: "Olum unvann tayacaktr!" demiti. Marius, buna boyun eiyordu. Sonra, Co-sette de iinde yava yava kadnlk filizlenmeye balad iin, barones olmaktan mutluydu. "Baron mu? Gidip bakaym, geldiinizi kendisine bildireyim." "Hayr, Msy Fauchelevent geldi demeyin. Kendisiyle zel olarak grmek isteyen birinin geldiini syleyin." "Ya!" dedi Basque. "Kendisine bir srpriz yapmak istiyorum." "Ya!" diye tekrarlad Basque, ama bu ikinci "ya"y syleyiinde kendisine ynelik bir aklama vard adeta. Uak km, Jean Valjean yalnz kalmt. Dediimiz gibi, salon karmakarkt. Parkenin zerinde elenklerden ve kadnlarn salarndan dm her eitten iekler vard. Diplerine kadar yanm mumlar avizenin kristallerine mumdan uzantlar ekliyordu. Btn eyann yeri deimiti. Kelerde birbirine yaklatrlp, daire biimine sokulmu er ya da drder koltuk hl bir sohbeti sr-338I drr gibiydiler. Sonu olarak neeliydi buras. l bir festivalin iinde hl belli bir ze-rafet vard. Birbirine karm odann iindeki sandalyelerin zerinde, u solan ieklerin arasnda, u snm klarn altnda insanlar sevin dleri grmt. Gne u anda avizenin yerini almakta ve salonu neeyle aydnlatmaktayd . Aradan birka dakika geti. Jean Valjean. Basque'm kendisini brakt yerde duruyordu. Rengi soluktu, gzleri ukurlam; uykusuzluktan kaybolmu duygusunu uyandracak kadar derinlemesine yuvalarna gmlmlerdi. Siyah kostmnde gece srttan karlmayan bir elbisenin krklklar vard. Jean Valjean, ayaklarnn dibine, parkenin zerine gnein izdii pencereye bakyordu.

Kapda duyduu sesle irkildi. Marius, ba yukarda, dudaklarnda glmseyi, yznde bilinmez bir k, aln parlak, bak zafer dolu ieri girdi. O da uyumamt. Jean Valjean' grr grmez: "Babacm, siz misiniz?" dedi. "u sersem Basque esrarl havalar taknmt! ok erken geldiniz. Daha saat yanm. Cosette uyuyor." Marius'n Msy Fauchelevent'a syledii bu; "Babacm," sz yce bir mutluluk demekti. Bilindii gibi, aralarnda srekli soukluk, gerginlik, krlmas ya da eritilmesi gereken buzlar olmutu. Marius, mest olmamn aralarndaki bariyerleri ykt, buzlan eritmeye balad bir dzeye kmt. Msy Fauchelevent, Cosette iin olduu kadar, onun iin de bir baba olmutu. -339"Sizi grdme ne kadar sevindim! Bilseniz dn sizi ne kadar ok aradk. Eliniz nasl oldu? Daha iyi deil mi? kimiz de sizi andk. Cosette, sizi fazlasyla seviyor; odanzn burada olduunu sakn unutmayn. Artk Hom-me-Arme Soka'n istemiyoruz. Bozuk, grltl, irkin, bir ucunda parmaklk olan, insan ten, iine girilemeyen yle bir sokakta nasl da oturabildiniz? Buraya yerleeceksiniz. Hem de u andan itibaren. Bakn haber vereyim. Cosette ikimizi de parmann ucunda oynatmak istiyor. Odanz grdnz deil mi? Bizimkinin yan banda, bahelere bakan bir penceresi var. Her ey sizin iin hazrland, geriye sadece gelmeniz kald. Cosette, yatanzn yanna Utrecht kadifesiyle kapl byk bir koltuk yerletirdi. Pencerenizin karsndaki akasya aalarna iki aya kalmaz blbl gelir. Onun yuvas solunuzda, bizimkisi ise sanzda. Gece blbl akr, gndz de Cosette konuur. Cosette, odanzn gneye bakan ksmna kitaplarnz yerletirir. Kaptan Cook'un gezileri, bir de br, Vancouver'inkini. Galiba sizin ok nem verdiiniz kk bir valiz varm; onun iin de zel bir yer ayrdm. Bykbabamla iyi uyuuyorsunuz. Hep beraber yaarz. Whist oyununu bilir misiniz? te o zaman bykbabam mutlu edersiniz. Benim, adliyede megul olduum gnlerde Cosette'i siz gezdirirsiniz. Eskiden Luxembourg'da olduu gibi ona kolunuzu takarsnz. Biz, fazlasyla mutlu olmaya karar verdik. Siz de bizim mutluluumuza katlacaksnz babacm, anladnz -340m? Elbette bugn yemekte bizimle berabersiniz, deil mi?" "Msy, size syleyecek bir ift szm var. Ben eski bir krek mahkmuyum!" Duyulabilecek tiz seslerin snn kulan iinde alabilir, zihin iin de. u, Msy Fa-uchelevent'm azndan kan, Marius'n kulana giren "Ben eski bir krek mahkmuyum" sz de, duyma algsnn snrlarn ayordu. Marius duymad. Kendisine bir ey sylendii izlenimini edindi, ama ne olduunu anlayamad. O zaman kendisiyle konuan adamn korkun bir grn olduunu fark etti. Kendi parlak ruhsal durumunda, o ana kadar karsndaki korkun soukluu fark etmemiti. Jean Valjean, sa kolunu tutan siyah gra-vat zd, eline sanl bezleri at, baparman aa kard, Marius'e gsterdi: "Elimde bir ey yok." Marius, baparmaa bakt: "Zaten parmama bir ey olmamt. Sizin evlenmenizde bulunmamam gerekiyordu. Elimden geldii kadar da bulunmadm. Bir sahtekrlk yaparak, evlenme anlamamz geersiz klmamak iin, imza atmaktan kamak amacyla bu yaray uydurdum." Marius, kzararak sordu: "Ne demek istiyorsunuz?" "Bunun anlam u," diye cevap verdi Jean Valjean, "Kree mahkm olmutum." "Beni delirtiyorsunuz!" diye haykrd Marius, dehetle. Msy Pontmercy, on dokuz yl krek-341teydim, hrszlktan. Sonra mebbet hapis, hrszlktan, sabkadan. imdi ise hapishane kaaym." Marius iin gerek karsnda gerilemek, olguyu reddetmek, aikr olana direnmek bo-unayd. Geree teslim oluncaya zorlanyordu. Byle durumlarda her zaman olduu gibi, kavray dorunun, hakikatin kklerine kadar uzand. ren bir olayn ortaya kmasnn korkunluunu duydu. Aklndan bir dnce geti, titredi. Kendisi iin rktc bir kader grr gibi oldu. Bararak. "Hepsini anlatn, anlatn. Siz Cosette'in babassnz." Anlatlmaz bir kurku ve endieyle, iki adm geriye ekildi. Jean Valjean, ylesine bir tavrla bam dorulttu ki, neredeyse tavana deecek sanrdnz. "Burada bana gvenmeniz gerekir msy. Her ne kadar bizlerin ettii yemin adliyece geerli saylmasa da..." Bir sre sustu. Sonra yce ve gizemli bir otoriteyle hecelerin zerine basa basa sznn arkasn getirdi. "Buna inanacaksnz. Ben Cosette'in babas mym? Ulu Tann huzurunda yemin ederim ki, hayr. Baron Pontmercy, ben Faverol-les'l bir kylym. Aa budayarak geimimi salyordum. Adm Fauchelevent deil. Benim adm Jean Valjean. Cosette'in hibir eyi olmuyorum. Dolaysyla iiniz rahat etsin.

-342Marius: "Bunu kim ispat edebilir?" "Mademki sylyorum, ben." Marius, adama bakt, ackl ve sakin bir hali olduunu grd. Bylesine sakin bir insann yalan sylemesi imknszd. Ve bu sakin yzde gerek sezilmekteydi. "Size inanyorum." Jean Valjean, bunu bir sz verme sayyor-mu gibi ban edi: "Cosette iin ben neyim? Bir yolcu. Onun on yl nce varlmdan haberi bile yoktu. Doru olan, onu sevdiimdir. Yal bir insan, kk bir ocuu grrse sever. Yalannca kendini btn ocuklar iin bir bykbaba gibi grr. Elbette, bende de kalbe benzer bir ey olduunu kabul edebilirsiniz. Ne anas vard, ne babas. Bir babaya ihtiyac vard. te bundan dolay onu kendi ocuummu gibi sevmeye baladm. ocuklar o kadar aresizdir ki, ilk karlat, hatta benim gibi biri bile onlarn koruyucusu olabilir. Ben de bana rastlayan Cosette'e kar bir grevi yerine getirdim. Benim yerimde olan herkesin yapabilecei bir davran iin iyi bir davran denemez sanyorum. Ama iyi bir davransa, diyelim ki iyi davrandm. Bu hafifletici nedeni kaydedin. Bugn Cosette hayatmdan kyor, ikimizin de yollan aynlyor. Bundan sonra onun iin bir ey yapmak elimden gelmez. O artk Madam Pontmercy'dir. Btn hayat deiti. stelik bu deiiklik Cosette'e yarad da. Artk her ey yoluna girdi. Alt yz bin franga gelince, siz ondan sz etmiyorsunuz, -343ama ben sizin dncenize karlk vereyim. O bir emanettir. Bu emanet benim elime nasl geti? Bunu dnmeyin. Ben emaneti geri veriyorum. Dolaysyla benden isteyebileceiniz baka bir ey yok. Bu ilemi, gerek adm syleyerek tamamlyorum. in bu yan da beni ilgilendirir. Benim kim olduumu bilmenizi arzu ediyorum." Jean Valjean, dorudan Marius'n yzne bakt. Marius'n btn duygulan, frtnal, elikiliydi. Kaderin buna benzer esintileri ruhumuzda byle dalgalar yaratr. Hepimizin, iimizdeki her eyi datan byle kark anlan olmutur. Aklmza ilk gelen eyleri syleriz; oysa onlar her zaman tam olarak sylenmesi gereken eyler deildir. nsann dayanamayp anszn yapt birtakm aklamalar vardr ki, uursuz bir arap gibi insan sersemletirler. Marius, karsna kan bu yeni durumda akna dnmt; konumasndan dolay bu adama fkelenmi gibiydi. "Peki, ama btn bunlan bana niin anlatyorsunuz? Hangi nedenler sizi bu aklamay yapmaya zorluyor? Bu srn aklamayabi-lirdiniz. Ne sizi kovalayan ne de zorlayp sktran var. Bu kadar rahat bir ekilde itirafta bulunmak iin bir nedeniniz olmal? Bu itiraf ne maksatla yapyorsunuz? Tamamlayn." "Ne maksatla m?" Bunu sylerken, alak ve bouk bir ses tonu kullanmt. Marius'ten ok, kendi kendiyle konuur gibiydi. -344"Bir krek mahkmu neden bu itiraf yapyor? Bunun nedeni gariptir. Namuslu olan kaygsndan dolay. Bakn, urada, yreimde beni balayan bir ban bulunmas, iin en akl yandr. Hele insan ihtiyarlaynca bu balar daha da salamlar. Etraftaki btn hayat dalr, zlr, ama bu balar dayanr. Bu ba koparabilseydim, dm ze-bilseydim, ya da kesebilseydim, uzaklara gi-debilseydim kurtulurdum. Bouloi Soka'nda posta arabalan vardr. O ipi koparmay ok denedim, ama kopmad, onunla birlikte kalbimi de yolladm. Dedim ki, buradan baka yerde yaayamam. Kalmam gerekir. Ben bir budalaym, aptaln tekiyim. Oturup kalsam ya! Evinizde bana bir oda veriyorsunuz. Madam Pontmercy beni ok seviyor; u koltuu, 'ona kollann uzat' diyor. Bykbabanz beni byk bir sevgiyle karlyor. Onunla ok iyi anlayoruz. Hep beraber oturacaz ve ayn eyleri paylaacaz, Cosette'i, pardon, alkanlk, Madam Pontmercy'yi yanma alp, gezmeye gtreceim. Her eyi, ama her eyi birlikte paylaacaz. Bu sevintir, bu mutluluktur. Ailece yaayacaz." Jean Valjean, bu sz zerine garip ve rktc bir hal ald. Kollann kavuturdu, ayaklannm ucundaki demeye adeta uurum kazacakm gibi dikkatle bakt, ses tonu birdenbire ykseldi: "Ailece! Hayr," dedi. "Ben hibir aileden deilim. Sizin ailenizden deilim. Ben, insanolu ailesinden deilim. Ben, insanlann babaa bulunduklan yerlerde fazlalm. Ai-345leler var, ama bunlar benim iin deil. Ben bahtsz biriyim, dardaym. Acaba annem ve babam oldu mu? phe ediyorum. Bu ocuu evlendirdiim gn her ey bitti. Onu sevdii kiinin yannda mutlu grdm. Burada iyi yrekli bir ihtiyarla iki melein yuvasnn olduunu, btn sevinlerin bu evde bulunduunu, her eyin yolunda gittiini grdm. Kendi kendime, 'senin bu mutlu kiiler arasnda olman doru deil' dedim. Yalan sylemeye devam edebilir, hepinizi aldatarak, Msy Fauchelevent olarak kalabilirdim. Onun hatn iin yalan syleyebilirdim. Bu sefer de kendim iin yalan sylemi olurdum. Buna da hakkm yok. Sesimi karmamak yeterliydi. Her ey eskisi gibi srp giderdi. Evet! Beni konumaya neyin zorladn soruyorsunuz? Vicdanm. Susmak o kadar kolay olmad. Btn geceyi kendimi kandrmakla geirdim. Siz

bana gnah karttryorsunuz. Size burada anlattklarm o kadar olaanst eyler ki, byle davranmakta haklsnz. Evet, btn gece bir neden bulmaya uratm. Kendi kendime bir sr bahane buldum. Elimden geleni yaptm, ama baaramadm iki ey vard: Ne beni kalbimden yakalayan ipi koparabildim ne de yalnz benimle konuan o sesi susturabildim. te bu nedenle her eyi size anlatmaya geldim; aa yukar her eyi. Yalnz beni ilgilendiren eyi sylemekte bir fayda yok, onu kendime saklyorum. Asl olay biliyorsunuz. Bylece bilmecemi alp size getirdim. Sizin, gzlerinizin nnde srrm akladm. Pu, kolayca alnan bir karar deil. -346Btn gece kvranp durdum. Bu bir Champ-thieu olay deildi. Adm saklayarak, kimseye ktlk etmemitim. Fauchelevent adn bana o vermiti. Bu ad yine kullanabilirdim. Bana ayrdnz o odada mutlu olabilir, hi kimseyi tedirgin etmezdim. Bir kede durur, siz Cosette'e sahipken, ben de onunla ayn evde olmann dncesiyle avunabilirdim. Bunlar dnmedim mi sanyorsunuz? Herkes kendine gre mutlu olurdu. Msy Fauchelevent olmaya devam etmek her eyi hallediyordu, evet, yalnz benim ruhum bir yana. Benim dmda her yerde sevin vard, ama ruhumun derinlikleri kapkarayd. Mutlu olmak yetmez, memnun olmak da gerek. Bylece sizin aydnlk gelimeniz karsnda benim bir srrm olurdu. Sizin gn nz karsnda benim sonsuz karanlklarm olurdu. Bylece, size hi haber vermeden, rahat rahat, yuvanza krek mahkmluumu sokacaktm. Sofranza benim kim olduumu bilseler kovarlar dncesiyle oturacaktm. Bilseler, 'ne iren ey' diyecek olan uaklarnz bana hizmet edeceklerdi. stememekte hakl olduunuz dirseimi size dokunduracaktm. Elinizi skarak, erefinizi alacaktm. Evinizde saygya deer ak salarla lekelenmi ak salar arasnda sayg ikiye blnecekti. En gizli saatlerinizde, btn kalpler birbirleri iin btn derinliklerine kadar aldnda, drdmz bir arada olduumuz zamanlarda dedeniz, siz ikiniz, ben ve orada yabanc biri olacakt. Sadece hayatnzda sizinle omuz omuza olacak, o korkun kuyunun kapan 347oynatmamaya alacaktm. Bylece bir l olan ben, canl olan sizlere kendimi kabul ettirecektim. Siz, Cosette ve ben, yeil baln iinde bal olacaktk. Bu sizi tedirgin etmiyor mu? imdi, insanlarn en ac olan iken, o zaman en zalimi olacaktm. Bu suu da hergn ileyecek, o karanlk grn her zaman yzmde tayacaktm. Alnmdaki lekeden size de den pay azar azar verecektim. Siz sevgililerime, siz evlatlarma, masumlarma. Susmak bir ey deil, yle mi? Sessiz kalmak kolay, yle mi? Hayr, kolay deil. Yalan syleyen bir sessizlik vardr. Ben de yalanm, sahtekrlm, ktlm, alaklm, ihanetimi, suumu damla damla iecektim. Onu tkrp, sonra yine iecektim, geceyansm bitirip, leyin yeniden balayacaktm. Gnaydnlarm, iyi gecelerim yalan syleyecekti; ben de o yalanla uyuyacaktm; onu ekmeime katk edecektim. Coset-te'in gzlerinin iine bakacak, onun melek glmsemesine karlk lanetlenmiin g-lmsemesiyle karlk verecek, iren bir hile-kr olacaktm. Ne iin? Mutlu olmak iin. Benim mutlu olmaya hakkm var m acaba? Ben bu hayatn dnda kalan biriyim msy." Jean Valjean durdu. Marius dinliyordu. Buna benzer bir dnce, bir ac zinciri aniden kesilmez. Jeal Valjean, yeniden ses tonunu alaltt. Bu, artk bouk bir ses deil, korkun bir sesti. "Niin itirafta bulunduumu mu soruyorsunuz? hbar eden, kovalayan, sktran yok -348diyorsunuz. Evet! hbar edildim, kovalanyorum, sktrlyorum. Kim tarafndan? Kendi tarafmdan. Kendi yolumu kapayan yine benim. Kendi kendimi srklyorum, kendi kendimi itiyorum, kendimi yakalyorum, hkmm yerine getiriyorum, insan kendi kendini yakalaynca, kolay kolay salvermez." Kendi yakasn tutup Marius'e doru ekti. u yumruu gryor musunuz? u yakay bir daha brakmamak zere yakaladn biliyor musunuz? te, vicdan da byle bir bilektir. nsan mutlu olmak istiyorsa, stne den grevin ne olduunu anlamak zorundadr. nk anlar anlamaz, grev de byyp o ba edilmez hale gelir. Sanrsnz ki anladnz iin sizi cezalandryor. Yo, hayr, anladnz iin sizi dllendiriyor, nk grev sizi hemen yannzda Tann'y hissettiiniz bir cehenneme yerletirir. nsan kalbini paralar paralamaz kendi vicdanyla ban yapar Msy Pontmercy, bu manta aykn bir ey, ama ben drst bir adamm. Kendimi sizin gznzde alaltarak kendi gzmde ykseltiyorum. Bu bir kere daha bama geldi. Yalnz o bu kadar ac olmamt, o hibir ey deildi. Evet, drst bir insanm. Benim yzmden siz, bana sayg gstermekte devam etseydiniz drst olmazdm, ama mademki imdi beni hor gryorsunuz, namuslu bir adamm. Benim yle bir kaderim var ki, alnm bir itibardan baka, itibanm olmad iin, bu sayg beni kk dryor. Kendi kendime sayg duyabilmem iin, bakalannn -349beni hor grmeleri gerek. te o zaman kendi gzmde drst biri oluyorum. Ben kaderime boyun een bir krek mahkmuyum. Bunun pek akla yakn bir ey olmadn biliyorum, ama ne yapabilirim, bu byle. Kendime kar sorumluluklarm var, onlan yerine getiriyorum. Bizi balayan karlamalar, bize den, grevimizi yapmaya srkleyen tesadfler vardr. Bilseniz Msy Pontmercy, hayatta bama neler geldi."

Jean Valjean, bir sre duraklad. Sanki szleri aznda ac bir tad brakm gibi glkle yutkundu, sonra yeniden balad. "nsann zerinde byle bir dehet olunca, onu hibir eyden haberi olmayan bakalaryla paylamaya hakk yoktur. Kendileri farknda olmadan onlan da uurumuna srklemeye hakk yoktur, kendi krmz kazan onlann zerine geirmeye hakk yoktur, kendi sefaletiyle bakalannn mutluluunu kapmaya hakk yoktur. Salam insanlara yaklap, karanlkta, grnmez yaralann onlara srmek iren bir eydir. Fauchelevent, istedii kadar adn bana vermi olsun, onu kullanmaya hakkm yok; o bana adn verebilir, ama ben kabul edemem. Bir ad, bir kiiliktir. Bakn msy, bir kyl olmama ramen ben biraz dndm, biraz okudum; bylece, olaylan anlayabiliyorum. Dzgnce konuabildiimi de gryorsunuz. Kendime gre kendimi eitebildim. te byle evet, bir ad almak, onun altnda gizlenmek namussuzluktur. Etiyle, kemiiyle sahte bir insan olmak, canl maymun olmak, namuslu insan-350lann kilidini maymuncukla aarak, onlann evine girmek, aka bakamamak, iinden daima alak olmak. Hayr. Ac ekmek, yrei yanmak, alamak, tmaklanyla etinin derisini koparmak, ikenceler iinde geceler boyu kvranmak, kalbini, ruhunu kemirmek daha iyidir. te bunun iin her eyi size anlattm! Gnl rahatlyla, sizin sylediiniz gibi." Glkle soluk ald, u son sz syledi: "ok eskiden, yaamak iin ekmek aldm; bugn yaamak iin bir isim almak istemiyorum." Marius: "Yaamak iin mi?" diye onun szn kesti. "Yaamak iin bu isme muhta deilsiniz sannm?" Jean Valjean, ban iki yana sallayarak: "Ah! Ne dediimi bilirim ben!" diye karlk verdi. Bir sessizlik oldu. kisi de ayn ayr bir dnce girdabna dalm, susuyordu. Marius, bir masann yarana oturmu, kivnk parmak-lann aznn kenarna dayamt. Jean Valjean, gidip geliyordu. Bir aynann nnde durdu, kmldamadan ylece kald. Sonra, sanki bir i konumaya karlk veriyormu gibi, grmeden bakt o aynaya doru: "imdi ferahladm," dedi, yine yrmeye balad, salonun br ucuna kadar gitti. Tam dnd srada, Marius'n yryn seyrettiini grd. O zaman ifade edilemeyen bir ses tonuyla: "Bacam biraz srklyorum. Neden olduunu imdi anladnz," dedi. -351Sonra Marius'e doru dnd: "Ve imdi unu dndm msy; diyelim ki size hibir ey sylemedim. Fauchelevent olarak kaldm, evinizdeki yerimi aldm, sizlerden biri oldum; yatak odamdaym, sabahleyin, ayamda terlikle, kahvalt ettim; akam mz birlikte tiyatroya gidiyoruz, Madam Pont-mecry'ye Tuileries'de, Royale Meydaru'nda elik ediyorum; hep bir aradayz, beni denginiz sanyorsunuz; gnn birinde, ben buradaym, siz urada, sohbet ediyoruz, glyoruz. Aniden bir sesin haykrdn duyuyorsunuz; "Jean Valjean!" O korkun el, polis, karanlktan birdenbire maskemi koparp alyor!" Yine sustu. Marius, rpererek ayaa kalkmt. Jean Valjean sznn arkasn getirdi: "Evet, buna ne diyorsunuz?" Marius'n sessizlii yeterli bir cevapt. Jean Valjean devam etti: "Gryorsunuz ya, susmakta haklym. Bakn, mutlu olun, gklerde uun, bir melein melei olun, gnete yaayn, onunla yetinin, zavall bir lanetlinin kalbini paralay-yla, grevini yerine getiriiyle hi tasalanmayn. Karnzda sefil bir adam var." Marius, yava yava yrd, Jean Valje-an'm yanna gelince elini uzatt. Uzanmayan eli kendisi tutup, kaldrmak zorunda kald. Jean Valjean, elini brakt; Marius'e mermerden bir el skyormu gibi geldi. Marius: "Bykbabamn dostlar var, affedilmenizi salayabilirdim," dedi. Jean Valjean: -352"Faydasz, beni ld sanyorlar, bu yeter. ller gzetlenmez. Onlarn rahat rahat rmeleri beklenir. lm, afla ayn eydir." Ve Jean Valjean, Marius'n tuttuu elini ekerek, gururla: "Grevimi yerine getirmek; ite benim bavurduum dost; bir tek affa ihtiyacm var; vicdanmn affna," dedi. O srada salonun br ucundaki kap yavaa araland. Cosette'in ba grnd. Salar karmakarkt; gzkapaklan hl uykuluydu. Ban yuvadan uzatan bir ku gibi, nce kocasna bakt, sonra Jean Valjean'a; insan, bir gln iindeki glmsemeyi grr gibi oluyordu; glerek onlara seslendi. "ddiaya girerim ki politikadan sz ediyordunuz! Ne sama ey, yanma gelmek varken!" Jean Valjean, titredi. "Cosette!.." diye kekeledi Marius. Durdu. ki suluya benziyorlard.

Cosette, k ve nee saar gibiydi. Srayla bir ona, bir tekine bakmaya devam ediyordu. Gzlerinde cennet grntleri vard. "Sizi sust yakaladm," dedi. "Kapnn arkasndan Fauchelevent Baba'nn 'vicdan... grevi yerine getirmek,' dediini duydum. Politikadan konuuyordunuz, biliyorum. Ama istemiyorum. Dnn hemen ertesi gn siyaset konuulmamak. Hi doru deil." Marius: "Yanlyorsun Cosette! konuuyoruz. Senin alt yz bin frang daha iyi bir ie yatrmaktan sz ediyoruz." -353Cosette: "Hi sanmyorum," diye onun szn kesti. "Geliyorum ite. Beni aranzda istiyor musunuz?" Kararl bir halde eii ap, salona girdi. Srtnda, boynundan ayaklarna kadar inen, uzun, bol kollu, bir sr kvrmlar olan, geni, beyaz bir sabahlk vard. Eski gotik tablolarn altn gklerinde, iine bir melek konacak byle antalar vardr. Byk bir aynada kendini batan aaya seyretti, sonra anlatlamaz bir hayranln verdii taknlk haykrd: "ok eski zamanlarda bir kralla, bir kralie varm. Ah! Ne kadar mutluyum!" Bu szlerden sonra, Marius'le Jean Valje-an'n nnde eilerek selam verdi. "te byle," dedi. Sizin yannzda bir koltua yerleeceim. Yarm saat sonra le yemei yenecek. Ne isterseniz syleyebilirsiniz. Erkeklerin konumalar gereklidir, bunu biliyorum, ben de uslu uslu otururum." Marius, onun kolunu tuttu, sevgi dolu bir sesle: "Biz i konuuyorduk," dedi. Cosette, buna karlk: "A, sahi, aklma geldi, penceremi atm, az nce baheye bir yn soytar girdi. Maskeli soytarlardan deil; sadece kular. Bugn karnavaln ertesi gn, ama kular iin deil elbette." " konutuumuzu sana syledim Coset-teciim. Bizi yalnz brak, rakamlarla urayoruz. Senin cann sklr." "Bu sabah ok gzel bir boyunba tak-354msm Marius. Pek ksnz msy. Hayr, hi de canm sklmaz." "nan ki sklrsn." "Hayr. Mademki konuan sizlersiniz. Konutuklarnz anlamasam da dinlerim. nsan sevdii sesleri duyduu zaman ne sylediklerini anlamaya ihtiyac yoktur ki, burada, hep bir arada olmak, btn istediim bu. Sizin yannzda kalyorum ite." "Sen benim sevgili Cosetteciimsin! Olmaz!" "Olmaz m?" "Evet." "Pekl," dedi Cosette, "Size verilecek bir sr haberim vard. Bykbabamn hl uyuduunu, teyzenin ayinde olduunu, Fa-uchelevent Baba'nn ocann tttn, Ni-colette'in ocaky getirttiini, Toussaint'le Ni-colette'in daha imdiden kavga ettiklerini, Ni-colette'in kekemeliiyle alay ettiini syleyecektim. yi ya ite, hibir ey renemeyeceksiniz. Ya! Olmaz, yle mi? Ben de size olmaz derim efendim, bak grrsnz! Bakalm hangimiz zararl karz! Rica ederim Marius-m, brak da burada, ikinizin yannda kalaym." "Yemin ederim ki ikimizin yalnz kalmas gerekiyor." "Peki, ama ben herhangi biri miyim?" Jean Valjean, bir tek kelime sylemiyordu. Cosette, ona doru dnd: "nce babacm, gelip beni pmenizi istiyorum. Orada ne yapyorsunuz, benden yana kacak yerde, aznz ap tek kelime syle-355mediniz, acaba byle bir babay bana kim verdi? Gryorsunuz ki aile hayatnda ok mutsuzum. Kocam beni dvyor. Hadi bakalm, hemen beni pn!" Jean Valjean yaklat, Cosette, Marius'e doru dnd. "Size gelince, size surat asyorum!" Sonra alnn Jean Valjean'a doru uzatt. Jean Valjean, ona doru bir adm att. Cosette geriledi. "Babacm, yznz sapsar. Kolunuz mu acyor yoksa?" "Kolum iyileti," dedi Jean Valjean. "Yoksa iyi uyumadnz m?" "Yo." "Kederli misiniz?" "Hayr." "pn beni. Salnz yerindeyse, iyi uyuyorsanz. Memnunsanz, ben de sizi azarlamam." Yeniden ona alnn uzatt. Jean Valjean, tanrsal prltlar iindeki bu aln pt.

"Glmseyin." Jean Valjean, bunu da yerine getirdi. Bu, bir hayaletin glyd. "imdi de beni kocama kar koruyun." "Cosette," dedi Marius. "fkelenin babacm. Burada kalmam gerektiini ona syleyin. Benim yanmda pekl konuabilirsiniz. Demek beni bu kadar aptal buluyorsunuz ya da syledikleriniz o kadar alacak eyler! ler, parann bir bankaya yatrlmas, gibi nemli eyler! Zaten erkekler bir hi iin esrarl havalara brnrler. Ben -356burada kalmak istiyorum. Bu sabah ok gzelim; bana bak Marius." Tatl bir omuz oynatyla anlatlmaz nefis bir gcenme iinde Marius'e bakt. Sanki bu iki yaratk arasnda imek akt. Orada birisinin olmas hi nemli deildi. "Seni seviyorum," dedi Marius. "Sana tapyorum," dedi Cosette. Kar konulmaz bir atlla birbirlerinin kollarna dtler. Cosette, sabahlnn kvrmn dzelterek, zafer kazanm bir tavrla dudak bkt: "imdi artk kalyorum!" dedi. Marius, yalvaran bir sesle: "Olmaz. Bitirilecek bazi ilerimiz var!" diye cevap verdi. "Yine mi hayr?" Marius, ciddi bir sesle: "nan Cosette, imknsz!" dedi. "Ah! Bakyorum imdi de erkek tavryla konumaya baladnz msy. Peki, peki, gidiyorum. Babacm, siz beni desteklemediniz. Sayn eim, sayn babam, ikiniz de zalimsiniz. Bunu bykbabama syleyeceim. Yine geleceim, boyun eeceimi sanyorsanz, yanlyorsunuz. Ben azimliyimdir. imdi ben, sizi bekleyeceim. Ben olmaynca bakn ne kadar sklacaksnz! te gidiyorum, iyi oldu." kt. ki saniye sonra kap yine ald. Co-sette'in kzaran krpe ba iki kanadn arasndan bir kere daha uzand. "Fena halde fkelendim!" diye bard. Kap kapand, ortal tekrar bir karanlk -357kaplad. O, yolu kesilen gne gibiydi; hi farknda olmadan, birdenbire karanln iinden geiveren gne . Marius, kapnn iyice kapandna emin olduktan sonra, "Zavall Cosette! Gerei rendii vakit!" diye mrldand. Bu sz zerine Jean Valjean batan aa titredi. Marius'e akn akn bakt. "Cosette! Oh! Evet, doru. Bunu Cosette'e syleyeceksiniz. Haklsnz, bak hele, bunu hi dnmemitim. nsan bir ey iin kendinde g buluyor da, baka bir ey iin bulamyor. Yalvarrm size, rica ederim, bana namus sz verin; ona bundan sz etmeyeceksiniz. Sizin bilmeniz yetmez mi? Bunu ben kendiliimden, hi kimse beni zorlamadan syledim, herkese, btn dnyaya da syleyebilirim, umurumda bile deil. Ama, o bunun ne demek olduunu bilmiyor; bu, onu dehete drr. Bir forsa da neymi? Bunu ona aklamak, kalyonlarda zincire vurulan bir adam demek gerekecek. Bir gn onlardan bir ksmnn getiini grmt. Aman Tanrm!" Bir koltuun zerine kt, yzn iki elinin arasna ald. Sesini ayarlad, ama omuzlarnn sarslmasndan alad belli oluyordu. Sessiz gzyalar, korkun gzyalar. Hkrkta bir boulma vardr. Onu bir boulma yakalad; sanki soluk almak istermi gibi koltuun arkasna yasland. Gzyalaryla srlsklam olan yzn Marius'n gzlerinden saklayamad. Marius, onun sonsuz bir derinlikten gelircesine, ok alak bir sesle mrldandn duydu." -358"Ah! lmek isterdim!" Marius: "Gnlnz rahat olsun. Srrm yalnz kendime saklayacam," dedi. Belki de olabileceinden daha az duygulanmt; yalnz bir saatten beri bu korkun ve hi ummad, srad duruma almak zorunda kalmt; gzlerinin nnde Msy Fauchelevent'in yerini yava yava bir krek mahkmunun aln seyretmi; bu ac gerei ar ar kavram, durumun doal akna kaplarak, bu adamla kendisi arasna yerlemi mesafeyi belirlemeye yneldi. "Sizin bana o kadar sadakatle, drstlkle teslim ettiiniz emanet konusunda size bir eyler sylemeden duramayacam," diye ekledi. "Bu, son derece drst bir davran. Size bir dl verilmesi yerinde olur. Ne kadar istediinizi siz belirleyin, size o miktar denecektir. Miktar yksek tutmaktan ekinmeyin." Jean Valjean, buna tatl bir sesle: 'Teekkr ederim msy," diye cevap verdi. Bir sre dnceli kald, sonra sesini ykseltti. "Her ey aa yukar sonuca baland. Benim iin son bir ey kalyor."

"Neymi o?" Jean Valjean, son bir kez duraklad; sesi tkanarak, adeta soluk bile almadan, konumaktan ok, mrldand. "imdi gerei rendiniz; evin efendisi de sizsiniz; Cosette'i bir daha grmemem gerektiini mi dnyorsunuz?" -359Marius, souk bir tavrla: "ylesi daha iyi olur sanrm," dedi. "Bir daha onu grmem," diye mrldand Jean Valjean. Ve kapya doru yrd, elini kapnn topuzuna doru uzatt. Geebilmek iin kapy at; bir saniye kmldamadan durdu, sonra kapy kapad. Marius'e doru dnd. Yz morarmt. Gzlerinde ya deil de korkun bir alev vard. Sesi yine garip bir ekilde dur-gunlamt. "Bakn, isterseniz onu grmeye gelirim. nann ok istiyorum. Cosette'i grmeye nem vermeseydim, size bu itiraf yapmaz, kar giderdim; Cosette'in bulunduu yerde kalmak istediim, onu grmeye devam etmek istediim iin, drste, her eyi size anlattm. Dncelerimi anlyorsunuz deil mi? Bunlar kolay anlalacak eylerdir. Bakn, dokuz yldan fazla bir zamandr o benim yanmda. nce caddedeki o virane evde oturduk, sonra manastrda, sonra Luxembourg yaknnda. Siz onu ilk defa ite orada grdnz. Mavi kadife apkasn hatrlarsnz. Ondan sonra In-valides Mahallesi'nde, kaps demir parmaklkl olan baheli eve tandk; Plumet Soka. Kk bir arka avluda oturuyordum, oradan onun piyanosunun sesini duyuyordum. Birbirimizden hi ayrlmyorduk. Bu bylece dokuz yl, birka ay srd. Onun babas gibiydim, o da benim ocuum; bilmem beni anlyor musunuz? Msy Pontmercy. imdi ekip gitmek, onu bir daha grmemek, onunla bir daha konumamak, her eyden yoksun kal-360mak, bu ok zor. Sizce bir sakncas yoksa, arada srada gelip Cosette'i grrm. ok uzun zaman kalmam. Beni zemin kata almalarn tembih edersiniz. Arkadaki uak kapsndan da girebiliriz ama, belki bu bakalarn kukulandrr. Herkesin girdii kapdan girmek daha uygun sanrm. Cosette'i tekrar grmek isterdim. stediiniz kadar seyrek. Kendinizi benim yerime koyun. Ondan baka hibir eyim yok. Hem dikkatli olmak gerek; hi gelmeyecek olsam, kt bir etki yapar, garip karlanr. Mesela yle yapabilirim; akam, ortalk karardktan sonra gelirim." "Her akam gelebilirsiniz, Cosette sizi bekleyecektir." "ok iyi yreklisiniz," dedi Jean Valjean. Marius, Jean Valjean' selamlad; kapya kadar uurlad. ki adam birbirlerinden ayrldlar. 2. Bir tirafn Tayabilecei Karanlklar Marius altst olmutu. Cosette'in yannda grd bu adama kar eskiden beri besledii uzaklk duygusu imdi akla kavumu oluyordu. Bu adamda garip bir ey vard; Marius, bunu igdsyle sezinliyordu. Bu bilmece meerse ayplarn en irenci olan, krek mahkmluuymu; bu M. Fauchelevent, forsa Jean Valjean'm. Mutluluunun ortasnda byle bir sr bulmak, kumru yuvasnda akrep bulmaktan farkszd. Marius'le Cosette'in mutluluklar, bundan -361byle bu dostlua mahkm mu edilmiti? Bu bir oldu bitti miydi? Bu adamn kabul edilmesi, daha yeni balayan evlilik hayatnn bir paras myd? Yaplacak baka bir ey kalmam myd? Marius, ayn zamanda bir forsayla da m evlenmiti? nsan istedii kadar k ve neeyle evrilmi olsun, hayatn parlak yce saatini, mutlu ak istedii kadar tatsn, bu gibi sarsntlar, kendi halindeki bir melei, zafer iindeki yan tanry bile titretirdi. Ortaya kan yeni gerekler karsndaki gr deitirmelerde hep olduu gibi, Marius da, "Acaba hatal m davrandm," diye soruyordu kendi kendine. Uzak grllkten mi yoksundu? htiyatl m deildi? Elinde olmayarak tedbirsizlik mi etmiti? Evet, biraz, belki de, Cosette'le evlenmesine kadar varan bu ak macerasna, etraf aydnlatmak iin yeterli dikkati gstermeden mi girimiti? Kendimize ait hayat bizi adm adm cezalandrr, evet, yaratln hayalci ve tuhaf yann, ou yaratklara zg o bir eit deruni bulutu gryordu, o bulut ki, ihtiras ve acnn son kertesinde, ruh hararetinin deimesinden tr geniler ve insanolunu, sisler iinde yzen bir vicdandan ibaret bir ey haline getirerek tamamen sarar. Marius'n kiiliin-deki bu kesin zellii pek ok defa belirttik. Anmsyordu; aknn sarholuu iinde, Plumet Soka'nda, u heyecan dolu yedi, sekiz hafta iinde, Gorbeau viranesinde geen o olayda kurban olan kimsenin, btn mca-362i dele sresince garip bir sessizlie brnd-n, sonra da acayip bir ekilde ortadan kaybolduunu Cosette'e hi anlatmamt. Nasl olmutu da, Cosette'e bunu hi sylememiti? Oysa, o kadar yaknda olmu, o kadar korkun bir eydi ki! Nasl olmutu da ona Thenardier'lerin adn bile anmamt, hele Eponine'e rastlad gn? O zamanki suskunluunu imdi kendine aklamakta zorluk ekiyordu. Yalnz bir eyin farkndayd; unutkanlnn. Cosette'in verdii sarholuu hatrlyordu; ak her eyi yutuyordu; hayal

iinde birbirlerini kanyorlard. Belki de iinde, hem iddetli hem de sevimli ruh haline kansan az miktardaki dnce gibi, sar, belirsiz bir igd vard; dokunmaktan bile rkt, iinde hibir rolnn bulunmasn istemedii o korkun maceray saklamak istiyordu; ondan kanyordu, nk sulanan olmakszn bu macerann ne anlatcs olabilirdi; ne de tan. Zaten o birka hafta imek hzyla gemiti; birbirlerini sevmekten baka hibir eye vakitleri olmamt. u da var ki, lp, tasarlayp, inceledikten sonra, Grobeau tuzan Cosette'e anlatsayd, Thenardier'lerin adn syleseydi, kendisi de Jean Valjean'm eski bir forsa olduunu ke-fetseydi, ne olacakt? Marius'n dncelerini deitirecek miydi, bu, Cosette'i deitirecek miydi? Marius gerileyecek miydi? Hayr. Meydana gelen olaylarda bir deiiklik yapacak myd? Hayr. Demek ki kendilerini sulayacak ve piman olacak hibir konu yoktu. Her ey yolundayd. klar denen u sar-363holar iin bir tek Tann vard. Marius, gz kapal olarak da, akl bandayken de gidecei yoldan yrmt. Ak onun gzlerini balamt; nereye gtrmek iin? Cennete. Ne var ki, bu cennet bundan byle bir cehennemin yaknlyla karmaklamt. Marius'n bu adama, Jean Valjeanlaan bu Fauchelevent'e kar eskiden beri duyduu uzakla imdi rknt karyordu. Bu rkntde hemen syleyelim ki biraz acma, bir para aknlk bile vard. Bu sabkal hrsz bir emaneti, yerine teslim etmiti. Alt yz bin frank. Emanetin srrn yalnz o biliyordu. Hepsini alkoyabilirdi, ama hepsini geri evirmiti. Bunun dnda, durumunu da kendiliinden aklamt. Onu zorlayan hibir ey yoktu. Kim olduu biliniyorsa, bildiren kendisiydi. Bu itirafta hor grlmeyi kabul etmekten ok, tehlikenin kabul edilmesi vard. Bir mahkm iin maske, maske deil, bir barnaktr. O, bu barnaktan vazgemiti. Sahte ad bir gvenliktir; o bu sahte ad reddetmiti. Onun gibi bir krek mahkmu, namuslu bir aile yuvasnda sonsuza kadar gizlenebilirdi; o bu i-drtye kar koymutu. Hem de niin? Vicdan rahatl iin, bunu kendisi gerekliin kar durulamaz etkisiyle aklamt. Sonu olarak, bu Jean Valjean her kim olursa olsun, itiraz kabul etmez bir ekilde, uyank vicdand. Bu davranta balam olan esrarl bir dzelme vard; hatta btn grne baklrsa, vicdann sesi uzun zamandr bu adama hkmediyordu. Drstlk ve iyiliin byle nbet-364leri aalk yaratltaki kimselerde grlemez. Vicdann uyan, ruhun yceliidir. Jean Valjean samimiydi. Kendisine verdii acyla bile belli olan samimiyet, gzle grlen, elle tutulan bu samimiyet, aratrmalar gereksiz hale sokuyor, bu adamn syledii her eye bir g kazandryordu. Bu arada Marius iin pek garip bir durum deiiklii vard. M. Fauchelevent, neyi telkin ediyordu? Gvensizlii; Jean Valjean'dan evreye yaylan neydi? Sonsuz gven. Marius, Jean Valjean iin zihninde hazrlad esrarl bilanoda aktife bakyor, pasifi inceliyor, bir denge kurmaya alyordu. Yalnz, btn bunlar bir frtnann iinde gibiydi. Bu adamn hakknda apak bir fikir edinmek isteyerek, Jean Valjean' dncesinin derinliklerine kadar kovalayarak, bazen uursuz bir sis iinde kaybediyor, bazen de ele geiriyordu. Drste geri verilen emanet, itirafn doruluu... Bunlar iyi eylerdi, bulutlar arasnda bir aydnlk yaratyordu. Sonra bulut yine kapkaranlk oluveriyordu. Marius'n dnceleri ne kadar bulank olursa olsun, yine de baz glgeleri hatrlayabiliyordu. u Jondrette'nin kulbesindeki macera aslnda neydi? Polis gelince, bu adam ikyet edeceine niye kamt? Marius, buna verilecek karl bulabiliyordu; nk bu adam hapisten kaan bir sabkalyd. Baka bir soru: Bu adam niin barikata gelmiti? Marius, imdi hatralarnn, atee tutulan -365gizli bir mrekkep gibi, heyecanlarnn arasndan aka ortaya ktn gryordu: Bu adam barikattayd. Savamyordu. Oraya ne yapmaya gelmiti? Bir hayalet, bu sorunun karsna dikiliyor ve cevab meydana getiriyordu: Marius, imdi Jean Valjean'm eli kolu bal, Javert'i barikatndan dna srkleyen o uursuz hayalini mkemmel bir biimde hatrlyor, Mondetour Soka'nn dirsek arkasndan gelen korkun silah sesini iitiyordu. O ajanla bu krek mahkmu arasnda, grnte kin vard. Biri brn tedirgin ediyordu. Jean Valjean, barikata almak iin gelmiti. Yalnz ge kalmt. Belki de Javert'in orada tutsak edildiini biliyordu. Korsikalla-nn kan davas baz alt tabakalara sinmitir, orada kanun yerine geer; bu o kadar olaandr ki, yan yarya iyilie ynelen kiiler bile buna hi amazlar; bu kalpler ylesine yaplmtr ki, pimanlk duymaya balayan bir sulu, hrszlk konusunda sert davranr. Jean Valjean, Javert'i ldrmt. Hi deilse yle grnyordu. Son bir soru, bunun cevab yoktu. Bu soru, Marius'e bir kska gibi geliyordu. Nasl oluyor da Jean Valjean'm varl bunca zamandr Cosette'ininkiyle yan yana yryordu? Kaderin hangi garip cilvesi bu ocuu bu adamla birletirmiti? Yukarda da byle iki ipin ucunu balayan zincirler mi vard? Tanr, melekle eytan yan yana getirmekten holanyor muydu? Demek, sula susuzluk, sefaletin esrarl kreine kou arkadal

-366edebiliyordu, yle mi? nsan kaderi denilen o mahkmlar kafilesinde biri temiz, br korkun, biri afan kutsal beyazlyla aydnlanm, br sonsuz bir imein panltsy-la ebediyen sararm iki yz birbirlerinin yanndan geebilir miydi? Bu akl almaz dzeni kim tasarlam, kim kararlatrmtr? Ne ekilde, hangi mucize sonucu bu tanrsal kk kzla, bu lanete uram ihtiyar adam arasnda hayat birlii kurulabilmiti? Kuzuyu kurda kim balayabilmiti? Daha da anlalmaz ey, kurdu kuzuya kim benzetmiti? nk kurt, kuzuyu seviyordu. Vahi yaratk, zayf yarata tapyordu, dokuz yl boyunca melein dayanak noktas bu canavar olmutu. Cosette'in ocukluunu, gen kzln, ortaya kn, hayata, aydnla doru bakir gelimesini bu irkin, fedakrlk korumutu. Burada sorular, denilebilir ki, saysz bilmecelere blnyordu, uurumlarn dibinde uurumlar alyordu. Marius, Jean Valje-an'a doru artk ba dnmeden eilemiyor-du. Bu uurum adam, neyin nesiydi acaba? Evrenin kuruluuna ait eski semboller ebedidir; insan toplumunda, daha byk bir n onu deitirecei gne kadar, deimez iki insan vardr: Biri stn, br aalk; iyilik yolunda olan Habil'dir; ktlk yolunda olan Kabil'dir. Bu sevgi dolu Kabil neyin nesiydi? Bir bakirenin sevgisine, kendini dine verir gibi kaptran, onu gzeten, yetitiren, koruyan, kutsallatran, kendisi kirliyken onu temizlikle evreleyen bu ekya nasl biriydi? Bu masumiyeti, zerine bir tek leke -367drmeyecek ekilde kutsallatran bu ir-kef neyin nesiydi acaba? Cosette'i eiten bu Jean Valjean kimdi? Tek tasas, bir yldzn douunu her trl glgeden korumak olan bu karanlk yz nasl bir eydir? te Jean Valjean'm srr buradayd; Tan-n'nn srr da oradayd. Bu ifte sr karsnda Marius geriliyordu. Bir bakma birisi, ona brnden daha ok gven veriyordu. Bu macerada Tanr da Jean Valjean kadar gzle grlebilir bir haldeydi. Tann'nn aralar vardr, istei arac kullanr. nsan karsnda sorumlu deildir. Tann'nn nasl davrandn biz bilebilir miyiz? Jean Valjean, Cosette iin almt. Onun ruhuna bir dereceye kadar biim vermiti. Bu inkr edilemezdi. Peki, sonra? i korkuntu, ama eser ahaneydi. Tanr, mucizelerini istedii gibi yaratr. u sevimli Cosette'i yaratmt, bu ite de Jean Valjean' kullanmt. Bu garip yardmcy semek houna gitmiti. Biz O'na hesap m soracaz! lk defa m gbrelik, gln yaratlmas iin bahara yardm ediyor. Marius, kendi kendine sorulan sorulara bu cevaplan veriyor, bunlann yerinde tespitler olduunu dnyordu. aret ettiimiz btn noktalarda Jean Valjean', kendi kendine itiraf etmemekle birlikte, sktrmaya cesaret edememiti. Cosette'e tapyordu, Cosette'i elde etmiti. Cosette tertemizdi. Bu ona yetiyordu. Baka hangi aydnla ihtiyac vard ki? Cosette, kendisi bir kt. In aydnlanmaya ihtiyac var mdr? Her eye sahipti; daha ne isteyebilirdi? Her ey, yetmez mi? Jean -368Valjean'n zel ileri onu ilgilendirmezdi. Bu adamn uursuz glgesinin stne eilerek o sefilin u kesin aklamasna drt elle sanl-yordu. "Cosette'in hibir eyi deilim. On yl nce onun varlndan bile haberim yoktu." Jean Valjean, gelip geen biriydi. Bunu kendisi sylemiti. Peki, ite geip gidiyordu. Her kim olursa olsun, rol bitmiti. Bundan byle Cosette'in yaranda Tann'nn ilerini yerine getirmek zere Marius olacakt. Cosette, gkte kendi benzerini, n, ulu erkeini bulmutu. Kanatlanp biim deitirerek uarken yerde, arkasnda bo iren kozasn, Jean Valjean' brakyordu. Marius, hangi dnce ember iinde dnerse dnsn, hep Jean Valjean'a ynelen bir rkntyle karlayordu. Belki de kutsal bir rkntyd bu; nk, belirttiimiz gibi, bu adamda Quid divinum" seziyordu. Ama ne yaplrsa yaplsn, ne trl hafifletici neden aranrsa aransn, hep unun zerine dnmek gerekiyordu: O bir forsayd; yani toplum merdiveninin son basamann altnda olduu iin, yeri bile olmayan bir yaratk. nsan-lann en alandan sonra forsa gelir. Forsa, denilebilir ki, artk canllann benzeri deildir. Yasalar ondan bir insandan alabilecei btn insanl almtr. Marius, bu ceza maddeleri konusunda demokrat dnceli olmakla birlikte, yine de yrrlkteki sisteme balyd. Yasann vurduu insanlar konusunda yasa gibi dnmekteydi. unu da syleyelim, daha henz * Lat: Kutsal bir ey. -369btn aamalar tamamlayamamt. Kul eliyle kazlanla, Tann'nm yazdn, yasayla hakl olan ayrdedecek duruma gelmemiti. nsann geri alnamaz, tamir edilemez eyi, istedii gibi kullanma hakk olduunu asla incelememi, tartmamt. Kovuturma kelimesi onu isyan ettirmiyordu. Yalnz, yasann maddelerine aykn davrananlarn sonsuz cezaya arptrlmasn pek olaan buluyor, toplumun lanetlenmesini uygarln gerei olarak kabul ediyordu. Marius imdi bu noktadayd, ama yaradlnn z iyi olduundan, daha sonra kanlmaz bir ekilde mesleinde ilerleyecei beklenebilir. Bu dnce erevesi iinde Jean Valje-an, ona irkin ve iren grnyordu. O, cehennemlik bir forsayd. Bu kelime onun gznde adaletin sesiydi; Jean Valjean' uzun sre dikkatle inceledikten sonra, en son hareketi ban evirmek oldu. Vade retro.' Marius, kabul etmek, hatta srar etmek gerekir ki, Jean Valjean'a, "Bana gnah karttryorsunuz!" dedirtecek derecede sorguya ekmesine ramen kesin iki, sorudan baka hibir ey sormamt. Aklna

gelmedii iin deil, korktuu iin sormamt. Jondrette viranesi? Barikat? Javert? Kimbilir aklamalar nereye kadar dayanacakt? Jean Valjean gerileyecek adama benzemiyordu. Kimbilir, belki de Marius, onu konumaya zorladktan sonra durdurmak isteine kaplacakt. Baz durumlarda, bir soru sorduktan sonLat: "Geri ekil!" anlamna gelen bu sz ncite gre sa, eytana sylemitir. -370ra karln iitmemek iin kulaklarmz tkamak, hepimizin bana gelmi bir ey deil midir? Hele insan sevdii zaman bu alaklklara bavurur. Byle uursuz durumlarda an derecede sorguya ekmek, hele hayatmzn blnmez bir paras buna kanlmaz bir ekilde karmazsa, pek akllca bir i deildir. Jean Valjean'm umutsuz aklamalarndan birtakm korkun klar kabilirdi. Bu iren n Cosette'e kadar sramayacan kim bilebilirdi ki? imein serpintisi yine yldrmdr. Kaderin byle ballklar vardr, onlarda, masumiyetin kendisi bile, renkli klarn karanlk yasas sonucunda, suun izlerini tar. En temiz yzler bile korkun bir yaknln lekesini sonsuzlua kadar tayabilir. Hakl ya da haksz, Marius korkmutu. Zaten gerekenden fazlasn renmiti. Jean Valjean, gzlerini yumarak Cosette'i kucana alp, lgnlar gibi kayordu. Bu adam bir geceydi; canl, korkun bir gece. nsan onun dibini aratrmaya nasl kalkabilir ki? Glgeyi sorguya ekmek bir kbustur. Kimbilir nasl karlk verir! afak, bundan dolay kararabilirdi. Bu ruh hali iinde, bu adamn Cosette'le bundan byle herhangi bir temasta bulunabilecei dncesi Marius iin iler acs bir aknlk yaratyordu. nnden kat, belki de iinden amansz, kat bir kararn kaca bu korkun sorulan sormad iin imdi de adeta kendi kendine kyordu. Kendini gerekenden daha iyi, pek yumuak, hatta zayf buluyordu. Bu zayflk, onu ihtiyatsz bir tavize -371srklemiti. Duygulanmaya elverili davranm, ama hata etmiti. Jean Valjean' kaytsz-artsz reddetmeliydi. Evini bu adamdan temizlemeli, kurtarmalyd. Kendi kendine kzyordu, kendisini sarlatran, krletiren, srkleyen bu heyecan kasrgasnn iddetine kzyordu. Kendi kendinden memnun deildi. imdi ne yapmalyd? Jean Valjean'm Co-sette'i grmeye gelmesinden hi holanmyordu. Bu adamn evinde ne ii vard? Burada kendini oyalyordu. Marius; demek, derinletirmek istemiyordu; kendi kendini derinlemesine aratrmak istemiyordu. Sz vermiti; sz vermeye kendini mahkm etmiti. Jean Valjean, ondan sz almt. Bir forsaya bile verilen sz yerine getirmek gerekirdi. Ama muhakkak ki ilk grevi Cosette'e karyd. Ksacas, btn bunlara eklenen bir tiksinme onu isyan ettiriyordu. Marius, birinden brne geerek ve hepsinde sarsntya urayarak bu dnceleri zihninde evirip eviriyor, bundan da derin bir huzursuzluk duyuyordu. Bu huzursuzluk ve endieyi Cosette'ten saklamak kolay olmad, ama ak, bir sanattr; Marius bunu baard. stelik, hibir eyden kukulanmayan Cosette'e birtakm sorular sordu; ona ocukluundan, gen kzlndan laf at; bir insanda bulunabilecek ne kadar iyilik, babalk ve saygdeer bir ey varsa, bu forsann da Cosette'e kar yle davrandna gitgide daha ok inand. Marius'n fark ettii, tahmin ettii eylerin hepsi gerekti. O uursuz srgan, bu zambak ieini sevmi ve korumutu. -372SEKZNC KTAP ALACAKARANLIIN K 1. Aadaki Oda Jean Valjean ertesi gn akam olmak zereyken, Gillenormand'lann kapsn alyordu. Onu Basque karlad; sanki emir alm gibi tam zamannda bahedeydi. Zaman gelir ki bu hizmetiye; falanca msy geldiinde gzetleyeceksiniz denir. Basque, Jean Valjean'n kendisini toparlamasna frsat vermeden: "Baron hazretleri, beyefendinin yukar kmak m, yoksa aada kalmak m istediklerini sormam emrettiler!" dedi. Jean Valjean: "Aada kalmak isterim," dedi. Basque, son derece saygl bir uakt, alt kattaki salonu at. "Madama haber vereyim," dedi. Jean Valjean'n girdii oda alt katta, rutubetli, kubbeli bir yerdi. Gerekirse kiler diye kullanlyordu; caddeye bakyordu, taban krmz talarla denmiti, demir parmaklkl pencereden pek az k alyordu. Geni geni yaylan, l sineklerle ssl, kapkara gzel bir rmcek a pencerenin camlarnn birinde bir yldz meydana getirmiti. Bask -373tavanl bu kk oda bir keye ylan bir sr bo ieyle denmiti. Sar badanal duvarlar lekelerle doluydu. Dipte siyah boyal tahtadan, dar kenarl bir ocak vard. inde ate yaklmt; bu da gstermekteydi ki, Jean Valjean'dan, 'aada kalacam' cevab bekleniyordu. Ocan iki yanna birer koltuk konmutu. Koltuklarn arasna hal yerine, eski bir karyola nne konacak kilim serilmiti. Onun da, ynden ok iplii kalmt. Odada k diye ocan ateiyle pencerenin alacakaranlndan baka bir ey yoktu.

Jean Valjean yorgundu. Gnlerden beri ne yemek yiyor ne de uyuyordu. Koltuklardan birine ylverdi. Basque dnp geldi, ocan zerine yanan bir mum brakt, geri ekildi. Jean Valjean'n ba nne dm, enesi gsne deiyordu; ne Basque'i ne de mumu fark etti. Aniden srayarak doruldu. Cosette arkasnda duruyordu. Onun girdiini grmemiti, ama sezinlemiti. Arkasn dnd. Co-sette'i seyretti. ok gzeldi. Yalnz onun derin bakyla seyrettii gzellik deil, ruhtu. Cosette, "A! Bu iyi!" diye bard. "u dnceye bakn! Babacm, garip yaradlnz biliyordum, ama dorusu bu kadarn hi beklemiyordum. Sizi burada grmemi istemisiniz. Marius syledi." "Evet, ben istedim." "Byle diyeceinizi biliyordum. Gzel. Sizinle kavga edeceim, haber vereyim. Bandan balayalm. pn beni babacm." -374Yanan uzatt, Jean Vajean kmldamadan duruyordu. "Yerinizden kmldamyorsunuz, farkndaym. Bu bir sulunun davran, ama zarar yok, ben sizi balyorum. sa ne demiti; 'br yananz uzatn!" te buyurun." br yanan uzatt. Jean Valjean, yine kmldamad. Sanki ayaklan yere mhlanm gibiydi. Cosette: "Bu sorun nem kazanyor," dedi. "Size ne yaptm? Sylyorum size, kstm. Bana zr borlusunuz. Akam yemeine kalacaksnz." "Yemek yedim." "Doru sylemiyorsunuz. Sizi M. Gillenor-mand'a ikyet edip azarlanmanz salayacam. Bykbabalar, babalara kmak iin yaratlmlardr. Hadi bakalm. Benimle yukarya, salona gelin. Derhal!" "Olmaz." Burada Cosette biraz yenilgiye uradn anlad. Emir vermekten vazgeerek, soru sormaya balad. "Ama niin? Beni grmek iin de evin en irkin odasn seiyorsunuz. Buras berbat bir yer." "Biliyorsun ki..." Jean Valjean kendini toparlad. "Bilirsiniz ki madam, ben garip yaradll bir insanmdr. Kendime gre isteklerim vardr." Cosette, o kck ellerini birbirine vurdu. "Madam!.. Bilirsiniz ki!.. Bir yenilik daha! Ne demek bu?" -375Jean Valjean, arada srada taknd o kederli glyle bakt. "Madam olmak istediniz. te oldunuz." "Ama sizin iin deil babacm." "Bana artk baba demeyin." "Nasl?" "Bana Msy Jean deyin. sterseniz sadece Jean deyin." "Siz artk benim babam deil misiniz? Yoksa ben artk Cosette deil miyim? Msy Jean m? Ne demek btn bunlar? Ama buna devrim derler! Ne oldu? yice yzme bakn. Bizimle bir arada oturmak da istemiyorsunuz! Benim odama kmak da istemiyorsunuz! Size ne yaptm? Yoksa bir ey mi oldu?" "Hi." "Peki, syleyin." "Her ey yine eskisi gibi." "Adnz niin deitiriyorsunuz?" Jean Valjean: "Siz pekl deitirdiniz ya!" dedi, yine ayn glmseyile. "Mademki siz Madam Pont-mercy'siniz, ben de Msy Jean olabilirim," dedi. "Hibir ey anlamyorum. Btn bunlar budalaca eyler. Sizin Msy Jean olmanz iin kocamdan izin isteyeceim. Umarm ki raz olmayacaktr. Beni ok zyorsunuz. nsann garip huylan olur, ama Cosetteciini byle zmez. Bu ok kt bir ey. Siz ki iyi bir insansnz, ktlk etmeye hi hakknz yok." Jean Valjean cevap vermedi. -376Cosette, iddetle onun ellerini yakalad, kar konulmaz bir hareketle onlar yzne doru kaldrarak, boynuna, enesinin altna bastrd. "Ah! Biraz iyi olsanz ne olur!" dedi ona. "Bununla bakn ne demek istiyorum: Sevimli olun, gelip burada oturun, eski gezintilerimize yeniden balayalm. Plumet Soka'nda olduu gibi, burada da kular var. Bizimle kalrsnz. Homme-Arme Soka'ndaki o izbeden ayrlrsnz. Bizi bilmece zmeye zorlamayn. Herkes gibi olun, bizimle akam yemei yer, le yemei yer, yine babam olursunuz." Jean Valjean ellerini kurtard: "Babaya ihtiyacnz yok, kocanz var." Cosette fkelendi: "Artk babaya ihtiyacm yok mu? Byle eylerin akla uyar bir yan yok, dorusu insan ne diyeceini aryor." Jean Valjean, kuvvetli kantlar arayan, her dala yapan bir insan gibi: "Toussaint burada olsayd, benim hep kendime gre birtakm davramlanm olduunu kabul ederdi. Yani hibir ey yok. Ben hep karanlk kemi tercih ettim." "Ama buras souk. Etraf seilemeyecek kadar karanlk, Msy Jean olmak istemenize gelince, o berbat bir ey. Bana siz demenizi istemiyorum."

"Az nce, buraya gelirken Saint-Louis Caddesi'nde bir mobilya grdm," dedi Jean Valjean, "Gzel bir kadn olsaydm, onu kendime alrdm. ok gzel bir tuvalet masas; -377r imdiki modaya uygun. Sizin galiba gl aac dediiniz eyden. Kakmal. Olduka byk bir aynas var. ekmeceleri de var. Pek gzel." "Hh!" diye cevap verdi Cosette. "Huysuz kurt!" Ve son derece sevimli bir hareketle dilerini skp dudaklarn aarak Jean Valjean'a doru tslad. Kedi taklidi yapan bir zerafet tanrasyd bu. "Fena halde sinirlendim," dedi. "Dnden beri hepiniz beni aldatyorsunuz. ok kzyorum. Hibir ey anlamyorum. Siz beni Marius'e kar korumuyorsunuz. Marius, beni size kar desteklemiyor. Yapayalnzm. Pek gzel bir oda dedim. Elimden gelse, bu odann iine Tann'y yerletiririm. Marius ise anasnda kalyor. Kiracm verdii sz tutmuyor. Nicolette'e gzel bir yemek hazrlamasn emrediyorum. 'Sizin yemeinizi istemiyorlar, madam!" diyor. Fauchelevent babacm kendisine Msy Jean dememi, kendisini berbat, eski, kfl bir mahzende karlamam istiyor. Duvarlarnda sakallar km, kristal vazolar yerine bo ieler perde yerine rmcek alar kullanlan berbat bir bodrum! Garip yaradllsnz, onu kabul ediyorum; bu sizin yaradlnz ama, daha yeni evlenen insanlara biraz zaman braklr. Hemen garip yaradlnza dnmemeliydiniz. Demek ki o iren HommeArme Soka'nzdan honut yaayacaksnz. Ben orada pek umutsuzdum. Bana neden tavrlsnz? Beni ok zyorsunuz. Yazklar olsun." -378Ve aniden ciddileerek, gzlerini Jean Valjean'a dikti. "Mutlu olduum iin mi bana danldnz?" Saflk ou zaman farknda olmadan ok etkileyici olur. Cosette iin pek sade olan bu soru, Jean Valjean iin ok derindi. Cosette, trmalamak istemiti, paralyordu. Jean Valjean sarard. Karlk vermeden, bir sre sonra anlatlmaz bir sesle kendi kendine konuarak mrldand: "Onun mutluluu benim hayattaki tek amacmd. imdi Tanr, dn kdm imzalayabilir. Cosette, sen mutlusun; benim vaktim tamamland." "Ah! Bana sen dediniz!* diye bard Cosette. Ve hemen Jean Valjean'm boynuna sarld. Jean Valjean, lgnlar gibi onu barna bast. Onu adeta geri alyormu gibiydi. Cosette: 'Teekkr ederim babacm!" dedi. Kendini brakmas Jean Valjean iin ok ackl olacakt. Yavaa Cosette'in kollarndan syrld, apkasn ald. "Ne var?" diye sordu Cosette. Jean Valjean: "Sizden ayrlyorum hanmefendi, sizi bekliyorlar." Sonra kapnn eiinde ekledi, "Size 'sen' dedim. Einize syleyin, bunu bir daha tekrarlamayacam. Beni affedin." Cosette, bu acayip ayrlmadan akna dnmt. Jean Valjean, onu o halde brakarak kt. -3792. Geriye Doru Daha Baka Admlar Ertesi gn ayn saatte Jean Valjean geldi. Cosette ona bir ey sormad, amad, dn sylemedi, salondan sz etmedi. Ne baba ne de Msy Jean diyemedi. Onun kendisine "siz" demesine ses karmad. Madam demesine gz yumdu. Yalnz, belirli bir keyifsizlik vard; kederli olmak elinde olsa kederli kalacakt. yle konumalar vardr ki, sevilen erkek can istedii gibi konuur, hibir ey aklam olmaz, ama sevilen kadn yine de bununla yetinir; belki de Marius'le Cosette arasnda bu konumalardan biri gemiti. klarn merak kendi aklarndan pek uzaa gitmez. Alt kattaki oda biraz sslenmiti. Basque ieleri, Nicolette de rmcekleri ortadan kaldrmt. Ondan sonraki btn gnler, Jean Valje-an' ayn saatte oraya srkledi. Marius'n szlerini harfi harfine kabul etmekten baka bir yol bulmaya gc yetmediinden, her gn geldi. Marius, ilerini Jean Valjean geldii saatlerde evde bulunmayacak ekilde dzenledi. Ev halk M. Fauchelevent'm bu yeni tutumuna alt. Bunda Toussaint'in de yardm oldu. "Beyefendi hep byledir," diye tekrarlyordu. Bykbabaysa, "Bu, orijinal bir adam," diye hkm verdi. Her ey sylenmi oldu. Zaten, doksan yanda, artk iliki imknszdr, her ey birbirine eklenir; her yeni gelen bir tedirginliktir, artk yer yoktur; btn alkanlklar yer etmitir. M. -380Fauchelevent ya da M. Tranchelevent, her kimse, Gillenormand Baba "bu adarrTdan kurtulmu olmaktan pek memnundu. Ve ekliyordu. "Byle orijinal adamlar pek nadir deildir. Her trl gariplii yaparlar. Neden? Nedeni yok. Canaples Markisi en beteriydi. Ahrnda oturmak iin bir saray satn ald. Bunlar, insanlarn fantastik grnleridirler."

Hi kimse konunun korkun iyzn fark etmedi. Zaten byle bir eyi kim tahmin edebilirdi ki? Hindistan'da bataklk vardr; su olaanst gzel, anlatlmaz derecede gzel grnr; rzgr olmad halde rpertilidir; durgun olmas gereken yerler dalgaldr. Yzeydeki bu yersiz kaynamalara baklr, dipte srnen ejderha fark edilmez. nsanlarn ounda da byle gizli bir ejder, iin iin besledikleri bir dert, ilerini kemiren bir canavar, gecelerine yerleen bir keder vardr. Adam bakalarna benzer; gider, gelir. Falan adam filan adamlara benzer. Kimse bilmez ki, o sefilin iinde yaayan ve onu ldren, bin dili, korkun bir zehirli asalak vardr. Kimse bilmez ki, bu adam bir gayya kuyusudur. Durgun ama derindir. Arada srada yzeyinde nedeni anlalmayan bir karklk olur. Esrarl bir buruuk kar, yok olur, sonra yeniden belirir; bir hava kabarc ykselir, patlar. Bu kk bir eydir, ama korkuntur. Bilinmeyen ejderin soluk aldr. Herkesin gitmeye balad bir saatte gelmek, bakalar kendini gsterirken ortadan kaybolmak, duvar rengi diyebileceimiz pal-381t toyu srtndan karmamak, ssz yolu aramak, tenha soka tercih etmek, konumalara hi katlmamak, kalabalklardan, enliklerden kanmak, zengin gibi grnp fakir gibi yaamak, ok zengin olduu halde cebinde anahtar, kapcda mumu bulunmak, arka kapdan girmek, gizli merdivenden yukar kmak gibi baz acayip alkanlklar, krklar, hava kabarcklar, yzeydeki kaamak buruuklar ou zaman rktc bir derinlikten kar. Bylece haftalar geti. Yeni bir hayat yava yava Cosette'i sard; evliliin meydana getirdii ilikiler, ziyaretler, ev ileri, elenceler. Cosette'in elenceleri pahal deildi, sadece tekti; Marius'le birlikte olmak, onunla gezmek, onunla evde kalmak. Hayatnn btn urasyd bu. Yalnz Cosette'in bir derdi oldu: ki yal kz anlaamayacandan, Tous-saint, Nicolette'le anlaamad, ekip gitti. Bykbabann sal yerindeydi. Marius zerine birka dava almt. Gillenormand Teyze, yeni evlilerin yan banda, kendisine yeten o yan hayat sakin sakin srdryordu. Jean Valjean her gn dzenli olarak geliyordu. Samimi konuma kaybolmutu; Jean Valjean'in Cosette'i kendisinden ayrmak iin ald tedbirler baarl oldu. Cosette, gittike daha neeli, daha az duygusal oluyordu; oysa onu hl ok seviyordu, Jean Valjean da bunu seziyordu. Bir gn Cosette, aniden ona dedi ki: "Eskiden babamdnz, artk babam deilsiniz; amcamdnz, artk amcam deilsiniz; -382Msy Fauchelevent'tmz, imdi Jean'snz. Siz neyin nesisiniz? Btn bunlar hi houma gitmiyor. Ne iyi bir insan olduunuzu bilmesem, sizden korkardm." Jean Valjean, Cosette'in bulunduu mahalleden uzaklamaya bir trl karar veremediinden, hl HommeArme Soka'nda oturuyordu. lk zamanlar Cosette'in yannda ksa bir sre kalyor, sonra gidiyordu. Yava yava daha uzun sre kalmaya balad. Sanki gnlerin uzamasndan yararlanyordu; daha erken gelip daha ge gidiyordu. Bir gn Cosette'in azndan "Babacm," sz kat. Jean Valjean'in yal, zgn yzn bir sevin aydnlatt. Cosette'e kt: "Jean deyin bana!" Cosette bir kahkahayla karlk verdi: "Peki! Sahi, Msy Jean!" "Bu iyi ite! Jean Valjean." Gzlerini sildiini Cosette grmesin diye ban evirdi. 3. Plumet Soka'ndaki Baheyi Hatrlyorlar Bu son oldu. O ktan sonra, tam bir snme meydana geldi. Artk aralarnda eski teklifsizlik yoktu, bir pce elik eden gnaydn szleri; "Babacm!" deyiler hep bitti. Jean Valjean, kendi isteiyle, teker teker btn bu mutluluklardan uzaklatrlmt; Cosette'i bir gnde kaybettikten sonra, onu yeniden para para kaybetmenin acsna da katland. -383Gzler en sonunda mahzenin aydnlna alyor. Ne de olsa, her gn Cosette'in bir hayalini grmek Jean Valjean'a yetiyordu. Btn hayat bu saatte younlayordu. Onun yannda oturuyor, sessizce onu seyrediyordu ya da ona eski yllardan, ocukluundan, manastrdan, o zamanki kk arkadalarndan bahsediyordu. Bir gn leden sonra -nisan aynn, hava artk snm olmakla birlikte, yine de serin olan ilk gnlerinde, gnein byk nee anlarndan birinde; Marius'la Cosette'in pencerelerini evreleyen bahelerde uyann heyecan vard- Marius, Cosette'e dedi ki: "Plumet Soka'ndaki bahemizi grmeye gideceimizi sylemitik. Hadi gidelim. Nankrlk etmeyelim." ki krlang gibi bahara doru uutular. Plumet Soka'ndaki o bahe onlara gn douu gibi geliyordu. Onlann hayatlarnda ak bahan saylacak, arkalannda braktklan bir ey vard: Plumet Soka'ndaki ev kontratla tutulmu olduundan hl Cosette'e aitti. O eve, o baheye gittiler. Orada birbirlerini buldular,

kendilerini unuttular. Akam her zamanki saatte Jean Valjean, Filles-du-Calvai-re Soka'na geldi. Basque, ona: "Madam, msyyle birikte dar kt, daha dnmedi!" dedi. Jean Valjean sessizce oturdu, bir saat bekledi. Cosette dnmedi. Jean Valjean boynunu bkt. Cosette, "kendi baheleri"ne yapt gezin-384tiden yle sarho, "gemiinden bir gn yaad" iin yle mutluydu ki, ertesi gn o gezintiden baka bir eyden sz etmedi. Jean Val-jean'la bir akam nce grememi olduunun farknda bile deildi. "Oraya nasl gittiniz?" diye sordu Jean Valjean. "Yayan." "Peki, nasl geri dndnz?" "Kiralk arabayla." Bir sreden beri Jean Valjean, yeni evlilerin kapank bir hayat yaadklannn farkndayd. Buna zlyordu. Marius'n eli pek skyd. Kiralk araba sznn anlam Jean Valjean iin kesindi. Az arad. "Niin kendi arabanz yok? Gzel bir kupa arabas size ayda be yz franga mal olur. Siz zenginsiniz." "Bilmiyorum," dedi Cosette. "Toussaint konusu da yle!" diye tekrarlad Jean Valjean, "Sizin yannzdan aynld, yerine bakasn almadnz, niin?" "Nicolette yetiyor." "Ama size bir oda hizmetisi ister." "Marius var ya, yetmez mi bana?" "Kendi eviniz, kendi uaklannz, arabanz, tiyatroda locanz olmal. Hibir gzellik size fazla deildir. Servetinizden niin yararlanmyorsunuz? Zenginlik, mutluluu tamamlar." Cosette hibir cevap vermedi. Jean Valjean'm ziyaretleri de ksalmyor, tam tersine, uzuyordu. Jean Valjean, ziyareti uzatp saati unutturmak istedii zaman Marius' vyor; -385onun ok yakkl, asil, cesur, esprili, gzel konuan, iyi huylu biri olduunu sylyordu. Cosette de ona katlyor, bire bin katyordu. Jean Valjean yeniden balyor, lafn sonu gelmiyordu. Bylece, Jean Valjean daha uzun bir sre kalabiliyordu. Cosette'i grmek, onun yannda her eyi unutmak, ona o kadar tatl geliyordu ki! Yarasnn ilacyd bu. Pek ok kere, Basque'in st ste gelip, yemein hazr olduunu barones hazretlerine hatrlatmak iin, "Beni Msy Gillenormand gnderdi," dedii gnler oldu. O gnlerde Jean Valjean evine ok dnceli dnerdi. Marius'n aklndan geen u "koza" benzetmesinde gerek bir taraf var myd acaba? Jean Valjean gerekten de, gelip kelebeini grmekte direnen bo bir koza myd? Bir keresinde her zamankinden daha uzun bir sre kald. Ertesi gn ocaktaki atein yanmadn fark etti. Vay canna! diye dnd. Ate yok. Ve kendi kendine bir aklama buldu; yle ya. Nisandayz. Artk souklar geti. Cosette ieri girer girmez: "Tanrm! Buras ok souk!" diye bard. "Yok, hayr," dedi Jean Valjean. "Oca yakmamasn Basque'a siz mi sylediniz?" "Evet. Neredeyse maysa giriyoruz." "Ama hazirana kadar ate yanar. Hele bu mahzende btn bir yl yakmak gerek." "Atee gerek olmadn dndm de." Cosette: -386"te bu da garip dncelerinizden biri!" dedi. Ertesi gn ate yanmt, ama iki koltuk odann br bana, kapnn yanna yerletirilmiti. Jean Valjean: "Bu da ne demek byle!" diye dnd. Koltuklan alarak, ocan yanndaki yerlerine koydu. Atein yeniden yaklmas ona cesaret vermiti. Konumay ondan nceki gnlerden daha da uzatt. Tam gitmeye hazrlanrken ayaa kalkmt ki, Cosette: "Kocam bana dn ok garip bir ey syledi!" dedi. "Nasl, neymi o?" "Dedi ki, 'Cosette ylda otuz bin frank gelirimiz var. Senin yirmi yedi, de bykbabamn bana verdii.' Ben de, 'Otuz eder,' dedim. ' binle yaamak cesaretini gsterebilir misin?" dedi. 'Evet, hi gelirimiz olmasa bile yaarm, seninle bir arada olduktan sonra,' dedim. Sonra, 'Bunlar bana niin soruyorsun?' diye sordum. 'Bilmek istedim de,' dedi." Jean Valjean, syleyecek bir sz bulamad. Cosette, belki de ondan bir aklama bekliyordu; Jean Valjean kaygl bir ekilde onu dinledi. Homme-Arme Soka'na dnd; yle derin dncelere dalmt ki, kapy ard, kendi evi yerine bitiikteki eve girdi. Ancak iki kat ktktan sonra yanl anlad, gerisin geriye indi. Zihni her trl ihtimallerle dolmutu. Belliydi ki, bu alt yz bin frangn nereden geldii hakknda Marius kukulanmt, belki de

-387drst olmayan bir kaynaktan gelmi olmasndan korkuyordu. Kimbilir, bu parann Jean Valjean'dan geldiini bile kefetmiti de, bu pheli servet karsnda tereddt ediyordu. Kendisinin de, Cosette'in de gaynmeru bir zengin olmalanndansa, fakir kalmalarn tercih ediyor ve o paraya el srmeyi istemiyordu. Ayrca Jean Valjean, belli belirsiz bir ekilde kap dar edildiini anlamaya balyordu. Ertesi gn, alt kattaki odadan ieri girince sarsld; koltuklar odadan yok olmutu, tek bir sandalye bile yoktu. "A, bu ne?" diye haykrd Cosette, ieri girerken, "Koltuklar yok! Nereye gitti?" "Artk koltuklar kalkt!" dedi Jean Valjean. "Bu kadar da fazla!" Jean Valjean kekeledi: "Onlar kaldrmasn Basque'a ben syledim." "Neden?" "Bugn ancak birka dakika kalacam da." "Az kalmak, ayakta durmak iin bir neden deildir." "yle sanyorum ki, Basque'in koltuklara salonda ihtiyac vard." "Niin?" "Belki bu akam misafiriniz vardr." "Kimseyi beklemiyoruz." Jean Valjean baka bir ey sylemedi. Cosette omuzlarn silkti. "Koltuklan kaldrdnz! Geen gn de atei sndrttnz. Ne kadar garipsiniz!" -388Jean Valjean, "Hoa kal," diye mrldand. "Hoa kal Cosette," demedi, ama "Hoa kal madam," demeye de gc yetmedi. Yklm bir halde kt. Bu sefer anlamt. Jean Valjean ertesi gn gelmemiti. Cosette ancak ge vakit farkna varmt bu durumun. "Bak hele," dedi, "Msy Jean bugn gelmedi." Yreinde hafif bir sknt duydu, ama pek farknda olmad. Marius'n bir pc onu hemen oyalayvermiti. Daha sonraki gn Jean Valjean yine gelmedi. Cosette pek dikkat etmedi. Akam geirdi, gece her zamanki gibi uyudu, ancak uyand zaman olay aklna geldi. "O kadar mutluydu ki!" dedi. Msy Jean'm hasta olup olmadn renmek iin Nicolette'i yollad. Nicolette, M. Jean'm verdii cevab getirdi. Hasta deilmi, ileri varm, en ksa zamanda gelecekmi; zaten bir yolculua kacakm; arada srada yolculua kmak onun detiymi. Tasa etmesinler, onu dnme-sinlermi. Nicolette, Jean'm evinden ieri girince, hanmn szlerini ona tekrarlamt. Madam, "Msy Jean'm dn niin gelmediini" renmek istiyordu. Jean Valjean tatl bir sesle, "Ben gelmeyeli iki gn oldu," dedi, ama Nicolette bundaki anlam kavrayamad. Bu konuda Cosette'e de hibir ey sylemedi. -3894. eki ve Sn 1833 baharnn son gnleriyle, yazn ilk gnlerinde, Marais Mahallesi'nden tek tk geenler ve dkkn sahipleri, temiz giyinmi yal bir adamn, her gn ayn saatte, hava kararmaya balarken, Homme-Arme Soka'nn Sainte-Croix-de-la Bretonnerie ynnden ktn, Manteaux Blancs'n nnden getiini, Culture-Sainte-Catherine Soka'na saptn, Echarpe Soka'na gelince sola kvrlp Saint-Louis Soka'na dndn gryorlard. Adam, ba ne eilmi, hibir ey grmeden, hibir ey iitmeden, gzleri hep bir noktaya dikili, ar admlarla yryordu. Buras, ona yldzlanm gibi grnen Filles-du-Cal-vaire Soka'nn kesinden baka bir yer deildi. Bu sokan kesine yaklatka baklar parlyordu; sevince benzer bir ey gzbe-beklerini bir gne gibi aydnlatyordu. Bylenmi, duygulu bir hali vard; sanki grmedii biriyle konuuyormu gibi dudaklar gizlice kmldyordu. Belli belirsiz glmsyor ve elinden geldii kadar yava ilerliyordu. Kendisini eken o sokakla arasnda ancak birka ev kalnca admlarn yavalatyordu, o kadar ki, zaman zaman artk yrmyor sanlrd. Bann titreyii ve gzlerinin bir noktaya dikilii, kutbu arayan bir pusulann gstergesini hatrlatyordu. Oraya varmay ne kadar ge-ciktirirse geciktirsin, sonunda oraya gelmesi gerekiyordu. Fillesdu-Calvaire Soka'na gelince duruyor, titriyor, kaygl bir ekingenlik-390le son evin kesinden ban uzatyor, sokaa bakyordu. Bu ackl bakta imknszln hayranl ile kaps kapal bir cennetten vuran parlakla benzer bir ey vard. Sonra, gzpmarlarmda yava yava biriken, decek kadar irileen bir damla gzya yanandan aaya kayyor, bazen aznda duruyordu.

htiyar adam bu damlann ac tadn duyuyordu. Sanki bir ta parasym gibi birka dakika bylece kalyor; sonra ayn yoldan, ayn admlarla geri dnyordu; uzaklatka da baklar karanyordu. Bu yal adam Filles-du-Calvaire Soka'nn kesine kadar gitmekten yava yava vazgeti; Saint-Louis Soka'nda, yan yolda duruyordu. Bazen biraz daha uzakta, bazen biraz daha yaknda. Bir gn CultureCatherine Soka'nn kesinde durdu, uzaktan Filles-du-Calvaire Soka'na bakt. Sonra sessizce ban saa sola sallad; sanki kendi kendine bir eyi reddediyordu. Geri dnd. Ksa bir zaman sonra Saint-Louis Soka'na kadar bile gelmemeye balad. Pavee Soka'na kadar geliyor, ban sallyor, geri dnyordu; daha sonra Trois-Pavillons Soka-'ndan teye gemedi. Sanki, artk kurulmayan bir sarkat da, sallanmas, gidip gelmesi git gide ksalyordu. Her gn ayn saatte evinden kyor, ayn yolu yryordu, ama artk tamamlamyor, belki de farknda olmadan hep ksaltyordu. Btn yz u tek dnceyi belirtiyordu: Neye yarar ki? Gzbebekleri snmt. Gz-pnarlannda artk ya birikmiyordu; kaygl -391gzleri kpkrmzyd. Ba hep ne doru uzanmt; arada srada enesi kmldyordu, zayf boynunun buruukluklar insana hzn veriyordu. Bazen, hava bozuk olduu zaman koltuunun altnda hi amad bir emsiye vard. Mahallenin yal kadnlar, "Zararsz bir adam," diyorlard. ocuklar glerek peine taklyorlard. DOKUZUNCU KTAP -392YCE KARANLIK, YCE GN DOUU 2. Mutsuzlara Acmak, Mutlular Ho Grmek Korkun bir eydir mutlu olmak! Onunla nasl da yetinilir! Nasl da onun yeterli olduu sanlr! Yaamn yalanc amac olan mutluluu elde edince, gerek ama olan grev nasl da unutulur! Yalnz, unu da sylemek gerekir ki, Mari-us' sulamak hakszlk olur. Marius, sylediimiz gibi, evlilik ncesinde M. Fauchelevent'a hibir ey sormamt; evliliin ardndan da Jean Valjean'a sormaya ekinmiti. Kendini koyverip ardndan srklendii o sz verdiine piman olmutu. zntye bu kadar dn vermekle yanlm olduunu kendi kendine sk sk tekrarlamt. Jean Valjean' yava yava evinden uzaklatrmakla, elden geldiince onu Cosette'in zihninden silmekle yetinmiti. Bir bakma, srekli Cosette'le Jean Valjean'n arasna girmiti; bylelikle Cosette'in Jean Valjean' gremeyecei, onu asla dnmeyecei konusunda kukusu yoktu. Silinmekten de te bir eydi bu: Yok olmalyd. -393Marius, gerekliliine ve doru olduuna inand eyi yapyordu. Jean Valjean', hibir sertlik gstermeden, ama gsz de davranmadan uzaklatrmak iin imdiye kadar grdmz, ileride daha bakalarn da greceimiz nemli nedenler olduuna inanyordu. Savunmasn zerine ald bir durumada tesadf, Laffitte kuruluunun eski bir grevlisini karsna kardndan tr, istemeyerek, kimi ilgin bilgiler elde etmiti; yalnz, saklamaya sz verdii o srra sayg duyarak, Jean Valjean'm sakncal durumunu da korumaya alarak, bu bilgileri derinletirmek istememiti. Tam o srada yerine getirilmesi gerektiine inand nemli bir grevi olduunu dnyordu: Son derece zenli bir biimde aratrd birisine alt yz bin frangn geri verilmesi ii. O ana gelinceye kadar o paraya el srmekten kamyordu. Cosette'e gelince, bu srlarn hibirini bilmiyordu, bundan tr onu sulamak gt. Marius'ten kendine ynelen ok gl bir ekim vard; igdsyle ve sanki iradesinin dnda, Marius'n belirli bir istei olduunu seziyor ve ona uyuyordu. Kocas ona hibir ey sylememiti; Cosette onun sessiz dncelerinin, net olmayan ama kesin basksn hissediyor, buna kr krne boyun eiyordu. Burada boyun eme, Marius'n unuttuunu kendisinin de anmsamamasyd. Bunun iin gsterecei bir aba da yoktu. Nedenini kendi de bilmeden, ortalkta onu sulayacak hibir ey olmakszn, ruhu ylesine kocasnn ruhu olmutu ki, Marius'n zih-394ninde glgelenen herhangi bir ey, onun zihninde de karanyordu. Yalnz, pek ileri gitmeyelim; Jean Valjean konusundaki bu unutma, bu silinme sadece yzeydeydi. Cosette, unutkan olmaktan ok, dalgnd. Gerekten uzun sre "baba" adn verdii kiiyi ok seviyordu; ama kocasn daha ok seviyordu. Yreinin dengesini bir lde bozan, bir yana een de bu olmutu. Arada bir Cosette'in Jean Valjean'dan sz at, gelmeyiine at oluyordu. Byle durumlarda Marius onu yattryordu: "Burada deil sanrm. Bir yolculua kacan sylememi miydi?" Doru diye dnyordu Cosette. Byle ortadan kayboluvermek onun detidir. Yalnz bu kadar uzun srmezdi. ki, kez Nicolette'i Homme-Arme Soka-'na yollayp M. Jean'n dnp dnmediini sordurmutu. Jean Valjean, "Dnmemi," dedirtti. Cosette de ondan sonra pek stelemedi, nk onun yeryznde bir tek gereksinimi vard: Marius. unu da sylemek gerekiyor; Marius'le Cosette de kentten uzaklamlar, Vernon'a gitmilerdi. Marius, Cosette'i babasnn mezarn ziyarete gtrmt.

Marius, Cosette'i yava yava Jean Valjean'm elinden almt. Cosette de kar koymamt. Kald ki, baz durumlarda, pek sert davranmaktan doan, ocuklarn deer bilmezlii denilen ey, yle sanld gibi sulanacak bir ey deildir. Yaradln deer bilmezliidir bu. Baka bir yerde de sz ettiimiz gibi, yaradl "kendi nne bakar." Yaradl -395canl varlklar ikiye ayrr: Gelenler, gidenler. Gidenler karanla doru dnmlerdir, gelenler a dnktr. te, yallar iin kanlmaz ve genler iin irade d olan uzaklklar burada oluur. Balangta fark edilmeyen bu uzaklk, her dal srgnnde olduu gibi yava yava oalr. Dallar aatan ayrlmamakla birlikte, ondan uzaklarlar. Bu, onlarn suu deildir. Genlik, sevincin olduu yere, enliklere, parlak klara, tutkulara doru gider. Yallk ise sona doru. Birbirlerini gzden kaybetmezlerse de, artk kucaklama yoktur. Genler yaamn soukluunu hissederler, yallar ise mezarn kimi! Bu zavall ocuklar sulamayalm! 2. Yasz Kandilin Son Titreyileri Bir gn Jean Valjean basamaklar indi, sokakta adm gitti, bir binek tann stne, Gavroche'un kendisini 5-6 Haziran gecesi, dnceli otururken bulduu tan stne oturdu. Birka dakika orada kald, ardndan yine yukar kt. Bu, sarkacn son sallants oldu. Ertesi gn evinden dar kmad. Daha ertesi gn yatandan dar kmad. Onun, biraz lahana ya da birka patates ile bir para domuz yandan ibaret etsiz yemeklerini hazrlayan kapc kadn, siyah toprak anaa bakt, haykrd. "Ama dn aznza hibir ey koymamsnz zavall efendim." Jean Valjean: "Basbaya yedim!" diye karlk verdi. -396"anak azna kadar dolu duruyor." "Su testisine bakn. O bombo." "Bu, su itiinizi kantlar; yemek yediinizi deil." Jean Valjean: "Peki, ne olur?" dedi. "Canm sadece su istediyse, elden ne gelir?" "Susamak derler buna; insan srf bununla yetiniyor ve yemek de yemiyorsa, bunun ad yksek atetir." "Yann yerim." "Ya da hibir zaman! Niin bugn deil? Yann yerim denir mi hi? Piirdiimiz yemei el srmeden brakmak olur mu? Pek de lezzetli olmutu." Jean Valjean yal kadnn elini tuttu. Duygulu sesiyle: "Hazrladnz o gzel yemei yiyeceime sz veriyorum," dedi. Kapc kadn: "Sizden hi memnun deilim," diye karlk verdi. Jean Valjean'm bu yal kadndan baka canl bir yaratk grd yoktu. Paris'te, kimselerin gemedii sokaklar, kimselerin girmedii evler vardr. Jean Valjean bu sokaklardan, bu evlerden birindeydi. Sokaa kabildii sralar, birka metelie bir bakrcdan kk bakr bir ha alp, yatann karsna ivilemiti. Bu ha srekli grmek yararldr. Jean Valjean odasnda bir adm bile atmadan bir hafta geti. Hep yatyordu. Kapc kadn, kocasna: "Yukandaki adamcaz yataktan hi kalk-397myor artk," diyordu, "Hi yemek yemiyor. ok dayanmaz. ok byk zntleri var besbelli. Kznn hi de iyi bir evlilik yapmad dncesini kimse kafamdan karamaz benim." Adam baskn kocalk tavryla karlk verdi: "Zenginse doktor getirsin, deilse getirmesin. Doktoru yoksa lr." "Ya doktor getirirse?" Kapc: "Yine lr," dedi. Kapc kadn, avlunun talan arasnda biten otlan eski bir bakla kazmaya balad. Bir yandan da syleniyordu: "ok yazk! Ne de temiz bir dedecik! Pili gibi bembeyaz." Yolun br bandan geen semt doktor-lanndan birini grd; kendiliinden, ona yu-kan kmasn rica etti. "kinci katta," dedi. "Kapy ap girersiniz. Adamcaz yatandan kmldamad iin, anahtar hep kapnn zerindedir." Doktor, Jean Valjean' grd, onunla konutu. Aa indiinde kapc kadn ona seslendi: "Ne haber doktor?" "Hastanz hi iyi deil."

"Nesi var?" "Hem hibir ey, hem her ey. Grne gre, bu adam ok sevdii birini elinden karm. nsan ldrr bu." "Size ne syledi?" "Salnn yerinde olduunu." "Yine gelecek misiniz doktor?" -398"Evet," dedi doktor. "Ama benden baka, birinin daha gelmesi gerekir." 3. Fauchelevent'n Yk Arabasn Kaldrana, Bir Kalem Ar Geliyor Bir akam Jean Valjean dirseklerinin zerinde dorulmakta glk ekti. Kendi bileini tuttu, nabzn buldu. Yrei ksa aralklara vuruyor, arada bir hissedilmiyordu. imdiye kadar hi bylesine gsz olmadn dnd. Bununla birlikte, belli ki olaanst bir dncenin itkisiyle aba gsterdi, oturduu yerde doruldu, eski ii elbisesini giydi. Artk sokaa kmadndan, hep bu elbisesini seiyordu, yeniden ona dnmt. Giyinirken sk sk dinlenmek zorunda kald; ceketinin koUann geirirken bile alnndan ter boanyordu. Yalnz kalndan bu yana, bu ssz evde elinden geldiince az yer tutmak iin, karyolasn sokak kapsnn yanndaki odaya yerletirmiti. Valizi at, Cosette'in giysilerini kard. Yatan zerine yayd. Piskoposun amdanlan ocan zerindeki yerlerindeydiler. Bir ekmeceden iki mum ald, amdanlara takt. Sonra, yaz dnemi olduu iin ortalk aydnlk olduu halde, mumlan yakt. llerin bulunduu odalarda, gpegndz byle yanan amdanlar grlr. Bir eyadan tekine giderken soluu kesiliyor, oturmak zorunda kalyordu. Bu, gc yenilemek zere tketen sradan yorgunluk-399lardan deildi; bir insann yapabilecei eylemlerin son knntsyd; bu, bir daha gerekletirilemeyecek abalarla damla damla szp tkenen bir yaamd. zerine yld sandalyelerden biri, aynann nne -kendisi iin o kadar uursuz, Marius iin o kadar kurtarc olan, Cosette'in kurutma kdndaki yazsn tersinden okuduu aynann nne- konmutu. Grntsn aynada grd, tanmad. Seksen yandayd; Marius'n evlenmesinden nce, ancak elli yanda gsteriyordu; bu bir yl otuz yl gibi gemiti. Alnndaki krklar, yallktan deildi; bunlar, lmn gizemli belirtisiydi. Orada, amansz trnan kaznts seziliyordu. Yanaldan sarkyordu; cildi daha imdiden, stnde toprak var dedirten bir renk almt; aznn iki kenar, eski mezarlarn zerine kazdklar o maskedeki gibi aa sarkyor; honutsuzluunu belirten o yce trajik varlklardan birini andryordu. Gszln, son demleri olan yle bir durumu vardr ki, znt artk akmaz olur; o da bu duruma gelmiti; o an znt sanki phtlamtr; ruhun zerinde zgnlk phts gibi bir ey vardr. Gece olmutu. Bir masa ile eski koltuu ocan yanma glkle ekti, masann zerine bir kalem, mrekkep ve kt koydu. Ardndan bir baygnlk geirdi. Kendine geldiinde susamt. Testiyi kaldramyordu; azna doru glkle edi, bir yudum su iti. Sonra yataa doru dnd ve oturduu yerden -nk ayakta duracak halde deil-400di- kk, siyah elbise ile btn o sevgili eyalara bakt. Bylesi seyirler srasnda, saatler sanki birka dakika gibi hzla geer. Birdenbire rperdi. Kendini souun sardn hissetti. Piskoposun amdanlarnn aydnlatt masaya dirseklerini dayad, kalemi ald. Kalemle mrekkep uzun sredir kullanlmadklar iin, kalemin ucu kvrlm, mrekkep kurumutu; ayaa kalkmas, mrekkebe birka damla su koymas gerekti. Bunu iki, kez duraklamadan, oturmadan yapamad; yazy da kalemin arkasyla yazmak zorunda kald. Arada srada alnn sili-yordu. Eli titriyordu. Ar ar u birka satn yazd: "Cosette, seni kutlar, sana Tann'dan mutluluklar dilerim. Bak, sana aklayaym: Uzaklamam gerektiini kocan bana dokundurmakta haklyd, sansnda bir lde yanl var, ama yine de haklyd. O, olaanst biri. Ben ldkten sonra onu ok sev. Msy Pontmercy, siz de benim sevgili yavrumu ok sevin. Cosette, bu kd ben ldkten sonra bulacaklardr. te sana sylemek istediim; saylan hatrlayacak gc kendimde bulursam, onlan sen de greceksin. yi dinle; o para senindir. Bak, btn sorun u: Beyaz kehribar Norve'ten gelir, siyah kehribar ngiltere'den, siyah cam boncuklar da Almanya'dan. Kehribar daha hafif, daha deerli, daha pahaldr. Fransa'da da Almanya'daki gibi bir rsle, mumu yumuatmak iin bir ispirto oca ister. Mum, eskiden reineyle duman isinden yaplrd, libresi drt franga gelirdi. -401Ben onu gomalak ve terebmentinle yapmay dndm. Artk sadece otuz metelie kyor, hem de ok daha stn nitelikte oluyor. Kpeler mor camdan yaplr, kara demirli bir ereveye bu mumla yaptrlr. Demirden ss eyas iin cam boncuklar mor olmaldr, altndan ss eyas ise siyah. spanya bunlardan ok ykl miktarda satn alr. Oras siyah kehribar lkesidir."

Burada duraklad. Kalem, parmaklarnn arasndan dt, ruhunun derinliklerinden ykselen acyla ykl hkrklar boazn tkad. Adamcaz ban elleri arasna alp dnd. "Ah!" diye haykrd (yalnz Tann'nn duyduu) iten bir acyla; "Her ey bitti! Onu bir daha gremeyeceim." Bir glmseme gelip geti yznden. "Onu yeniden gremeden karanlklara gireceim. Ah! Bir dakikack, bir an iin sesini duymak, giysisine dokunmak, ona bakmak, ona, yani melee, sonra da lmek! lmek bir ey deil, korkun olan onu grmeden lmek. Bana glmser, hi deilse bir kelimecik sylerdi. Bunun kime ne zarar dokunurdu ki? Hayr, her ey bitti, sonsuza kadar! te yapayalnzm. Ulu Tanrm! Ulu Tanrm! Onu artk gremeyeceim." 4. Bir Leke ki, Sadece Aklamaya Yarar Ayn gn, daha dorusu ayn akam Mari-us sofradan kalkp bir dosyay incelemek iin alma odasna girmiti ki, Basque ona bir -402mektup uzatarak; "Mektubu yazan bekleme odasnda," demiti. Cosette, bykbabann koluna girmi, bahede dolayordu. Bir mektup, bir insan gibidir; kimi zaman kt grnr. Kaim bir kt ve kaba bir katlan; kimi mektup daha ilk bakta hoa gitmez. Basque'm getirdii mektup da bu trdendi. Marius mektubu ald. Ttn kokuyordu. Hibir ey anlan koku kadar uyandrmaz. Marius bu ttnn kokusu tand. zerindeki adrese bakt: 'Msy Baron Pontmercy. Kendi konanda. Ttn kokusu ona yazy da anmsatt. aknla dmenin, imek aktrd ileri srlebilir. Marius, bu imeklerden biriyle aydnlanr gibi oldu. Gizemli bir anmsatc olan koku duyusu onda, btn bir evreni canlandrmt. Bu, kesinlikle o ktt; ayn katlama biimi, mrekkebin ayn soluk rengi, ayn bilinen yaz; hele o ttn. Jondrette'in tavanaras gznn nne geliyordu. te, tesadfn anlalmaz bir oyunu! O kadar arad iki izden biri, daha ok yaknlarda bulmak iin bunca emek tkettii, bulunmamak zere kaybolduunu sand iz, kendiliinden ortaya kyordu. Mektubu telala ap okudu: "Sayn Baron, Ulu Tanr bana o yetenekleri verseydi, ben Bilimler Akademisi yesi Baron Thenard olabilirdim, ama olamadm. Sadece onunla ayn -403ad tayorum. Bu adn yardmyla sizin cmertliinize nail olabilirsem ne mutlu bana! Bana balayacanz iyilikler karln grecektir. Biriyle ilgili bir sr biliyorum. Bu kii, sizi ilgilendiriyor. Size yararl olabilmek erefine erimek isteiyle bu sim emrinize sunmak iin bulunduruyorum. Madam Barones, byk bir ailenin yesi olduundan, aranza katlmaya hakk olmayan o kiinin erefli ailenizden kovulmas iin, pek kolay olan bir yol gstereceim. Erdemin kutsallndan feragat etmeden, uzun sre sula birlikte ayn at altnda bulunulmaz. Bekleme odasnda Msy Baron'un emirlerini bekliyorum. Sayglarla." Mektup "THENARD" imzasn tayordu. mza sahte deildi; sadece biraz ksaltlmt. Bu ad, uydurma bir ad deildi. te yandan, kark yaznn yan sra, kuralsz yazm, bu aklamay tamamlyordu. Ailenin kkenine ilikin belge eksiksizdi. Hibir kukuya yer yoktu. Marius ok heyecanlanmt. lk aknl getikten sonra byk bir sevin hissetti. imdi, arad br adam, Marius', yani kendisini kurtarm olan adam bulsa, artk isteyecek baka hibir eyi kalmayacakt. alma masasnn ekmecesini at, biraz para ald, cebine koydu, ekmeceyi kapad, zili ald. Basque kapy aralad. Marius, "Bekleyen adam getir," dedi. Basque seslendi: "Msy Thenard!" -404eri bir adam girdi. Bu, Marius iin baka bir srprizdi. eri giren adam onun iin tamamyla yabanc biriydi. Bu yal bir adamd. Kocaman bir burnu, boyunba iine gmlm bir enesi, gzlerinde ifte siperlikli yeil gzlkler vard; salar yksek tabakaya hizmet veren ngiliz arabaclarnn balanna taktklan peruklar gibi, kalanna kadar alnna doru taranm, yas-sltlmt. Ak salyd. Batan ayaa karalar giymiti; ok anm, ama temiz, siyah bir giysiydi bu yelek cebinden sarkan bir deste incik-boncuk, madalya, orada bir saat olduunu belli ediyordu. Elinde eski bir apka tutuyordu. Biraz kamburdu, selam verirken yerlere kadar eilmesiyle srtnn eiklii daha da artyordu. k bakta gze arpan uydu: Dikkatle iliklenmi olduu halde ok bol olan giysisi, onun llerine gre hazrlanmam gibiydi. Burada ksa bir sz aras gerekir: O dnemde Paris'te, Arsenal yaknlannda, Beautreillis Soka'nda, phe uyandran bir evde, ii, herhangi bir ahlaksz namuslu adam klna sokmak olan kurnaz bir Yahudi vard. Bu deiiklik pek uzun bir sre iin

yaplmazd, nk uzun sre iin olsayd, o ahlaksz iin tedirgin edici bir ey olurdu. Deiiklik, creti nceden denmek zere, gndelii otuz metelikten, bir iki gn iin, drst kiilerinkine elden geldiince benzeyen bir giysiyle yaplyordu. Bu giysi kiralaycsna Changeu ad veriliyordu, ona bu ad Paris yankesicileri vermiti, baka ad olup olmad-405n da bilmiyorlard. Olduka eksiksiz bir gardrobu vard. nsanlarn stlerine geirdikleri eski giysiler giyilebilir durumdayd. Spesiyaliteler ve deiik kategorileri vard; maazasnn her ivisinde kullanlm, eskimi bir sosyal durumun ifadesi aslyd: Burada bir memur giysisi, urada bir rahip giysisi, tede bir banker giysisi, baka bir yerde bir yazar, daha tede bir devlet adam giysisi. Bu adam, dzenbazln Paris'te oynad usuz bucaksz dramn kostmcsyd. yeri, hrszln girip dolandrcln kt bir kulisti; hrpani klkl bir serseri bu vestiyere gelir, otuz metelik brakr, o gn oynamak istedii role gre kendine uyan giysiyi seerdi; serseri, basamaklar inerken artk yeni bir kiilik kazanm olurdu. Ertesi gn giysiler sadakatle geri getirilirdi. Hrszlara her eyi teslim eden Changeur imdiye kadar hi soyul-mamt. Yalnz bu giysilerde bir eksiklik vard; "uymaz"lard; giyenlere gre yaplmadklarndan, kimine dar gelir, kiminin srtndan dklrlerdi; kimselere uymazd bu giysiler. Boyutlarn ortalama insan aan hibir dzenbaz, Changeur'n giysilerinin iinde rahat olamazd. iko ya da sska olmamak gerekirdi. Changeu sadece, ortalama insanlar gz-nne almt. llerini ne ok iman, ne ok ince, ne ok iri, ne ok kk olan, sradan serseriye gre almt. Bundan tr bazen glkler kyor, alclar bu durumdan ellerinden geldiince syrlmaya alyorlard. l d olanlar balarnn aresine baksn! rnein boydan boya siyah olduu iin her-406kese pek uygun olan devlet adam giysisi; Pe-tit'e ok geni, Castelcicale'e ise ok dar gelirdi. Devlet adam, Changeur'n katalogunda aadaki biimde belirtilmiti; olduu gibi veriyoruz: "Siyah uhadan ceket, siyah ynlden pantolon, ipekli yelek, potin, amar." Giysinin yannda, "eski bykeli" yazlyd, ayrca, yine olduu gibi verdiimiz u yaz vard: "Ayr bir kutuda, gzelce hazrlanm bir peruka, yeil gzlkler, saat kstei iin madalyalar, burnun biimini deitirecek iki kk boru." Sonuncular, eskiden bykeli olan devlet adamnn giysileri iindeydi. Tm bu giysiler, deyim yerindeyse bitikti; dikiler aarm, dirseklerden birinde przl bir delik belirmiti; stelik, giysinin bir dmesi eksikti; ama bu kk bir eksiklikti; devlet adamnn eli ceketin iinde, yreinin zerinde durmas gerektiinden, eksik dmeyi gizlemek onun iiydi. Marius'n Paris'in gizli kurulularyla yaknl olsayd, Basque'm ieri ald konuun stnde Changeur'n eskici dkknndan dn alnm devlet adam giysisi olduunu derhal anlard. Beklediinden baka birinin ieri girdiim grnce, Marius'n urad aknlk, honutsuzlua dnt. Adam, selamlamak iin yerlere kadar eilirken, onu batan ayaa inceledi, emreder bir sesle sordu: "Ne istiyorsunuz?" Adam, timsah glmsemesini andrr bir srtmayla cevap verdi: "Sayn Baron'u, daha nce sosyetede gr-407memi olmam imknsz gibi geliyor bana. Kendileriyle birka yl nce, daha ok Prenses Bagration'un konanda ya da Fransa Senato yelerinden Senyr Vikont Dambray'n salonlarnda karlatm sanyorum." Hi tanmadklar kimseleri ok iyi tan-yorlarm gibi davranmak, dzenbazlarn srekli kullandklar iyi bir taktiktir. Marius, bu adamn konumasn byk bir ilgiyle izliyordu. Sesini, davranlarn gzlyordu, ama urad d krkl da giderek artyordu; bu, duymaya hazrland keskin, sert sesten apayr, burundan gelen bir konumayd. Marius ok armt. "Ne Madam Bagration'u ne de Msy Dambray' tanyorum," dedi, "mrmce hibirinin evine admm atm deilim." Bu szler ask bir yzle sylenmiti. Adam yine de nazik bir tavrla srar etti: "yleyse sizi Chateaubriand'larda grm olacam. Chateaubriand' iyi tanrm. Pek kibardr. Bazen bana, Thenard dostum, 'benimle iki imez misiniz?' der." Marius'n yz hatlar gittike daha sertle-iyordu. "Msy de Chateaubriand'n evine buyur edilmek onuruna hi erimedim. Ksa keselim, ne istiyorsunuz?" Adam, gittike sertleen sesin karsnda daha da kibarlaarak: "Beyefendi," dedi, "Beni dinlemek yceliinde bulunun. Amerika'da, Panama yaknlarnda Joya adnda bir ky vardr. Bu ky, bir tek evden ibarettir. Bu drt ke, byk, -408katl bir evdir; gnete kurutulmu tulalardan yaplmtr; drt kenin her yan yz elli metredir; her kat, altndaki kattan drt metre ierlek olup, nnde, yapy epeevre bir balkon kuatr; ortada, erzak, cephane bulunan bir i avlu vardr; hi pencere yoktur, mazgal vardr; kap da yoktur, duvara dayanan iskeleler vardr; yerden birinci kata kmak iin, birinci kattan ikinci kata kmak iin, ikinci kattan nc kata kmak iin bir

sr iskele. avluya inmek iin de iskeleler, odalarn kaps yoktur, kapak vardr; odalarda da merdiven deil, asma merdivenler vardr; akam olunca kapaklar kapanr, iskeleler ekilir, mazgallara karabinalar yerletirilir; girmek imknszdr; gndz ev, gece kaledir buras. Orada sekiz yz insan yaar. te bu, byle bir kydr. Bylesine korunma neden? nk bu lke tehlikeli yerdir; insan eti yiyen yamyamlarla doludur. yleyse oraya niin gidiyorlar? nk bu lke olaanst bir yerdir; orada altn vardr!" "Sz nereye vardrmak istiyorsunuz?" diye onun szn kesti Marius. D krklndan sabrszla gemiti. "uraya sayn baron: Ben yorgun den eski bir diplomatm. Eski uygarlk beni ok hrpalad. Bir de vahileri denemek istiyorum." "Sonra?" "Bencillik yeryznn yasasdr msy. Gndelikle alan kyl kadn posta arabas geerken ban evirir, kendi tarlasnda alan mlk sahibi kyl kadn ban evirmez. -409Yoksulun kpei, zenginin arkasndan havlar, zenginin kpei, yoksulun arkasndan havlar. Herkes kendisi iin yaar. kar, ite insanlarn amac. Altn, ite mknats!" "Sonra? Sonuca gelin." "Gidip Joya kyne yerlemek istiyorum. Biz kiiyiz. Karm, bir de kzm var, ok gzel bir kz. Yolculuk uzun ve pahal. Biraz paraya ihtiyacm var." Marius: "Bunun benimle ne ilgisi var?" diye sordu. Yabanc adam, akbaba gibi boynunu bo-yunbamdan dar uzatt, gittike genileyen bir glmsemeyle: "Sayn baron, mektubumu almadlar m yoksa?" diye sordu. Bu ok doruydu. Gerek uydu ki, ktta yazlanlar Marius'te iz brakmadan kaybolup gitmiti. Mektubu okumaktan ok, yazya dikkat etmiti; iinde ne olduunu bile anmsamyordu. Bir sreden beri yeni bir nokta, szleri onu uyarmaya balyordu. u satn fark etmiti: 'Karm, bir de kzm.' Adama ilgiyle bakyordu. Bir sorgu yargc bundan daha esasl bakamazd; onu sanki gzetliyordu. "Aklayn," demekle yetindi. Adam iki elini yelek ceplerine soktu, srtn dorultmadan ban kaldrd, o da gzlnn yeil cam ardndan, kendi asndan Marius' inceliyordu. "Peki beyefendi. Aklyorum. Size satacak bir srrm var." "Bir sr m?" -410I "Bir sr." "Beni mi ilgilendiriyor?" "Bir para." "Nedir bu sr?" Marius onu dinlerken, bir yandan da adam incelemeyi srdryordu. "nce bedava olan srdan balyorum," dedi adam. "Bakn, greceksiniz, ne kadar ilginizi ekeceim." "Konuun." "Beyefendi, evinizde bir hrsz, bir katil var." Marius rperdi: "Evimde mi? Hayr!" dedi. Yabanc adam yavaa, hi'istifini bozmadan, dirseiyle apkasnn tozunu ald. "Hem katil, hem de hrsz. Dikkatinizi una ekmek isterim ki, burada eski, deerini ve nemim kaybetmi, geersiz, yasalar karsnda zamanamna uram ve Tanr gznde affa uram olaylardan sz etmiyorum. Yeni olaylardan, bugnk olaylardan, yargnn u saatte bilmedii olaylardan sz ediyorum. Srdryorum; bu adam sizin gveninizi kazand ve ailenize uydurma bir adla girdi; onun gerek adn size syleyeceim." "Dinliyorum." "Asl ad Jean Valjean'dr." "Biliyorum." "imdi de, yine hibir ey istemeden kim olduunu syleyeceim." "Syleyin." "O eski bir forsadr." "Biliyorum." -411"Size bildirme erefine eritiimden beri biliyorsunuz." "Hayr. Daha nceden de biliyordum." Marius'n souk sesi; u, ifte "biliyorum" cevab gibi, konumay srdrmeye davet etmeyen ksa cevaplan adamn iinde bastrd bir fke uyandrd. Marius'e, gizliden, abucak snen korkun bir ifadeyle bakt. Bu

bak ne kadar abuk olursa olsun, bir kez grnce hemen anmsanan trdendi; bu Marius'n gznden kamad. Dncenin aynas olan gzbebeklerine den kimi panltlar ancak kimi ruhlardan gelebilir, onunla alevlenir; gzlkler hibir eyi gizleyemez; cehenneme cam takn bakalm! Adam iini ekerek srdrd: "Beyefendiyi yalanlamak gzkaraln gsteremem. Yalnz ne olursa olsun, iyi bilgilere sahip olduunu gryorsunuzdur. Size imdi aklayacam eyi benden baka bilen yoktur. Bu sr baronesle ilgilidir. Olaanst bir srdr, satlktr. Bunu ncelikle size neriyorum. Hem de ok ucuz; yirmi bin frank." Marius: "Bu srn da, tekiler gibi biliyorum," dedi. Adam, istedii tutan biraz indirmek gereini duydu. "Beyefendi, on bin frank verin de syleyeyim." "Bana anlatacak hibir eyiniz olmadn size tekrarlyorum. Sizin sylemek istediiniz her eyi biliyorum." Adamn gzlerinde yeniden bir imek belirdi. -412"yi, ama bugn kamm doyurmam gerek!" diye haykrd. "Olaanst bir sr diyorum size! Konuacam. Konuuyorum. Bana yirmi frank verin." Marius, ona dik dik bakt: "Sizin o olaanst smnz biliyorum," dedi. "Jean Valjean'm adn bildiim gibi, tpk sizin de adnz bildiim gibi." "Benim adm m?" "Evet." "Bu zor bir i deil. Onu size yazmak, azdan sylemek erefine eritim. Thenard." "Dieri." "Nasl?" "Thenardier." "O da kim?" Tehlike belirince kirpi, dikenlerini kanr, domuzlan bcei de l taklidi yapar, eski muhafzlar kale dzenine geerler; bu adam da glmeye balad. Sonra bir fiskeyle ceketinin kolundaki bir toz tanesini sprd. Marius, szlerine devam etti: "Siz ayn zamanda ii Jondrette, komedyen Fabantou, ozan Genflot, spanyol Don Al-vares, bir de Balizard Kadn'smz." "Ne kadn dediniz?" "Montfermeil'de, bir bar ilettiniz." "Bar m? Asla!" "Size Thenardier olduunuzu sylyorum." "Kabul etmem." "Ve de bir serserisiniz. Aln!" Marius, cebinden bir banknot kard, adamn yzne frlatt. -413"Mersi! Pardon! Be yz frank m?" Ve adam altst oldu. Yerlere kadar eilirken paray yakalayarak inceledi. ararak: "Be yz frank!" diye tekrarlad. Alak bir sesle kekeledi: "Bu yaman bir papel!" Sonra birdenbire: "Peki, yle olsun!" diye haykrd. "Rahatmza bakalm." Bu szlerden sonra, bir maymun evikli-iyle salarn arkaya att, gzln kard; az nce bu kitabn baka yerinde de sz geen iki pamuklu boru parasn burnundan karp gizledi; adeta apka karr gibi gerek yzn ortaya kard. Baklar parlad; dzensiz derin krklklar iinde, yer yer kam-burlam, iren bir biimde burumu aln ortaya kt; bir yrtc ku gagasn andran burnu eski durumuna dnd; adamn vahi, kurnaz yz ortaya kt. Artk burundan gelmeyen net bir sesle: "Beyefendinin hakk var. Ben Thenardi-er'im," dedi, imdi srtnn kamburluu dzelmiti. Thenardier -evet, gerekten de bu adam oydu- arp kalmt; elinden gelse kaygla-nrd. Buraya aknlk uyandrmaya gelmiti, aknla kendisi dyordu. Bu yenilgi ona be yz frank kazandrmt; iyi hesaplaynca, bunu yeterli buluyordu; ama yine de aknlktan sersemlemi gibiydi. Baron Pontmercy'i ilk kez gryordu; deiik giyimine ramen Baron Pontmercy onu tanyor, hem de iyice tanyordu. Bu baron, -414-

yalnz Thenardier olayn deil, Jean Valjean olayn da biliyordu. Bylesine souk, bylesine eli ak, herkesin adn bilen, herkesin btn adlarn bilen, onlara kesesini aan, dzenbazlar bir savc gibi tartaklayan, ama yine de bir gafil gibi para veren bu toy delikanl acaba neyin nesiydi? Thenardier, anmsanaca gibi Marius'n komusu olduu halde, Paris'te ou kere olduu gibi, onu hi grmemiti; eskiden kzlarnn, ayn evde oturan Marius adnda pek yoksul bir delikanldan sz ettiklerini yle bir duymutu. Kendisini tanmadan, bildiimiz mektubu ona yazmt. Ona kalacak olursa, o Marius ile bu M. Baron Pontmercy arasnda hibir iliki yoktu. 16 ubafta gerek yeni evlilerin peine katt kz Azelma yoluyla, gerekse kendi aratrmalarna dayanarak ok ey renebilmi, sonsuz karanlklarn derinliklerinden pek ok gizemli ipucu ele geirebilmiti. Gnn birinde ana lamda karlat adamm ne biim bir insan olduunu teknik yoldan kefetmi ya da en azndan tmevanmc karsama yoluyla tahmin etmiti. Adamdan isme varmt kolaylkla. Barones Pontmercy'nin Cosette olduunu biliyordu. Yalnz, bu konuda azn sk tutmaya kararlyd. Cosette kimdi? Gerekten bunu kendisi de tam olarak bilmiyordu. Ancak ortada bir pilik meselesi olduunu seziyordu. Fantine yks ona teden beri kukulu grnmt; ama ondan sz etmek neye yarard ki? Sus pay koparmaya m? Daha pahal bir srn var-415di ya da yle sanyordu. Sonra da tmyle grne dayanarak, delilsiz, ispatsz Baron Pontmercy'e gelip de, karnz pitir diye aklamada bulunmak, belinin ortasna tekmeyi yemekten baka bir ie yaramazd. Thenardier'in dncesine gre Marius'le konuma daha balamamt bile. Gerilemek, stratejisini deitirmek, bir durumdan dierine gemek, cephe deitirmek gerekmiti, ama die dokunur hibir ey olmamt; be yz frank da cebindeydi. Ayrca daha syleyecei kesin bir eyi vard, stelik bylesine iyi bilgi sahibi, iyi silahl olan u Baron Pont-mercy'ye kar bile kendini gl gryordu. Thenardier'in yaradlnda olanlar iin her konuma bir arpmadr. Az sonra balayacak olan arpmada durumu neydi? Jminle konutuunu bilmiyordu, ama ne konutuunu biliyordu. inden, kendi glerini abucak gzden geirdi. 'Ben Thenardier'yim,' dedikten sonra bekledi. Marius dnceye dalmt. Demek nihayet Thenardier elindeydi! Bulmay bylesine istedii adam imdi karsndayd. Artk Albay Pontmercy'nin tlerini yerine getirebilirdi. yle bir kahramann byle bir hayduta bir ey borlu olmas, babasnn mezardan yollad polienin bugne kadar geri evrilmi olmas onu kk dryordu. stelik Thenardier'le ilgili dncesinin iinde bulunduu kark durumu da. Albayn bylesi bir alak tarafndan kurtarlm olmas gibi bir kara yazgnn cn almak gerektiini dnyordu. Her ne olursa olsun, mera-416nundu. En sonunda albayn ruhunu bu alacakldan kurtarabilecekti, ona yle geliyordu ki, babasnn bor yznden tutsak olan ansn kurtaracakt. Bu grevinin yan sra, bir baka grevi daha vard; yapabilirse, Cosette'in varlnn kaynan aydnlatmak. Bu imkn karsna km gibiydi. Thenardier belki bir eyler biliyordu. Bu adamn iini grmek yararl olabilirdi. e oradan balad. Thenardier "yaman papeF'i yok edivermi-ti ve adeta iyiliksever bir yumuaklkla Mari-us'e bakyordu. Marius sessizliini bozdu: "Size adnz syledim Thenardier. imdi bana aklamak iin geldiiniz srrnz da syleyeyim mi, ister misiniz? Benim de soruturmalarm oldu. Greceksiniz ki sizden daha ok ey biliyorum. Jean Valjean, dediiniz gibi hem katil hem de soyguncu. Soyguncu, nk varlkl bir sanayiciyi, Msy Madelei-ne'i soydu, onu iflasa srkledi; katil, nk polis grevlisi Javert'i ldrd." Thenardier: "Anlayamyorum," dedi. "Anlatmaya alacam. Dinleyin, 1822 ylna doru Pas-de-Calais'nin bir yresinde, mahkemeyle eski bir anlamazl olan bir adam vard. Madeleine ad altnda belini dorulttu, saygnlk kazand. Bu adam, szn tam anlamyla doru drst bir kii olmutu. Bir sanayi, siyah cam boncuk fabrikas kurarak, btn bir kenti varla kavuturmutu. -417Kendi varlna gelince, onu da yapmt, ama ikinci derecede ve adeta tesadfen. Yoksul babasyd. Hastaneler kuruyor, okullar ayor, hastalan ziyaret ediyor, kszlere arka kyordu; lkenin koruyucusu gibiydi. Verilen nian reddetmiti, onu belediye bakan yaptlar. Serbest braklan bir forsa, bu adamn gemite arptrld bir cezay biliyordu; onu ihbar etti ve tutuklatt, yakalanmasndan yararlanarak Paris'e geldi, sahte imzayla -olay veznedarn kendisinden duydum- Msy Ma-deleine'e ait olan yarm milyondan fazla parann Banker Lafitte tarafndan kendisine verilmesini salad. Msy Madeleine'i soyan bu forsa Jean Valjean'dr. teki olaya gelince, onun hakknda da bana anlatabileceiniz hibir eyiniz yok. Jean Valjean, polis mfettii Javert'i ldrd; onu tabancayla vurdu. imdi sizinle konuan ben, oradaydm."

Thenardier malupken bir dakikada zafere erien ve btn kaybettiini yeniden kazanan bir adamn stn baklanyla Marius'e yle bir bakt. Sonra glmsemesine yeniden kavutu. Altta olan stn olan karsnda ancak gizli, belli etmeyecei bir zafer kazanabilir. Thenardier, Marius'e: "Yanl yoldasnz," demekle yetindi. Ve ksteindeki madalyonlan anlam saan bir fnldak gibi dndrerek, bu cmlenin altn izdi. Marius: "Nasl?" dedi. "Bunu dorulamyor musunuz? Bunlar gerek olaylardr." -418"Bunlar kuruntudur. Beyefendinin bana gsterdikleri gven, bana bunu kendilerine bildirme grevini verir. Her eyden nce gerek ve doruluk, tnsanlann gereksiz yere sulanmasn hi sevmem. Jean Valjean, Msy Madeleine'i soymad ve Jean Valjean, kesinlikle Javert'i ldrmedi." "te bu ilgin! Nasl oluyor?" "ki nedenden tr." "Hangi nedenle? Syleyin." "te birincisi; Msy Madeleine'in parasn almad, nk Msy Madeleine, kendisiydi." "Siz neler uduruyorsunuz byle?" "Ve ikincisi; Javert'i ldrmedi^ nk Javert'i ldren Javert'dir." "Ne demek istiyorsunuz?" "Javert, kendi kendini ldrd." Marius kendinden geerek: "Kantlayn! Kantlayn!" diye bard. Thenardier, szckleri antik bir uyak dzeninde hecelere ayrarak, szlerini yineledi: "Po-lis g-rev-li-si Javert, Pont-au-Chan-ge'da bir san-da-hn al-tn-da bo-ul-mu o-la-rak bu-lun-du!" "Kant gsterin yleyse?" Thenardier, yan cebinden, iinde katlanm, deiik boyda ktlar olduu izlenimini veren, kuruni renkli, geni bir zarf kard. Sakin bir tavrla: "Dosya yanmda," dedi. Sonra ekledi: "Msy baron, sizin yarannza ben bu Jean Valjean' iyice tanmak istedim. Jean Val-419jean'la Madeleine'in ayn insan olduunu ne sryorum; Javert'in Javert'ten baka katili olmadn sylyorum ve eer sylyorsam, kantlarm var demektir. El yazs kant deil, el yazs su gtrr, el yazs dilee gre i grebilir, yazl kantlarm var." Thenardier konuurken zarftan, sararm, solmu, ttn kokusuna boulmu iki eski gazete kard. Kat yerlerinden yrtlm, dklm durumda olan drt ke paralardan bir tanesi dierlerinden ok daha eskiye benziyordu. "ki olay, iki karat," dedi Thenardier. Ve kat yerlerini aarak, gazeteleri Marius'e uzatt. Okur bu iki gazeteyi iyi tanr. Bir tanesi, en eski olan, 25 Temmuz 1823 tarihli Drape-au. blanc'm bir nshas bu yaptn birinci cildinin ikinci blmnn ikinci kitabnn banda grlmt. Gazetenin bu says Madeleine'le Jean Valjean'n kimliini belirtiyordu. teki, 15 Haziran 1832 tarihli Moniteur, Javert'in kendini ldrdn kaydettikten sonra, unlar da ekliyordu: "Javert, polis mdrlndeki szl bir raporda Chanvre-rie Soka'ndaki barikatta tutsak edildiini, hayatn, tabancayla onu hedef olan, beynini datacak yerde kurunu havaya skan bir isyancnn yce yrekliliine borlu olduunu belirtmitir." Marius okudu. Bu, kesin bir kantt; belirli tarihler, inkr edilmez kantlar; bu iki gaze-**. Thenardier'in szlerini dorulamak amacyla zel bastnlmamt elbette. Moniteur'de -420yaynlanan haber polis mdrlnce resmen bildirilmiti; Marius artk kukulana-mazd. Veznedarn verdii bilgiler yanlt, kendisi de aldanmt. Jean Valjean birdenbire ycelmiti, bulutlar syrlyordu. Marius sevin ln tutamad: "yleyse, bu bahtsz adam hayranlk verici biri. Demek ki btn bu servet onundu! Btn bir lkenin koruyucusu Madeleine! Javert'in kurtarcs Jean Valjean! Bir kahraman! Bir ermi!" Thenardier: "Ne bir ermitir ne de bir kahraman," dedi. "O bir katil, bir soyguncudur!" Ardndan kendinde belli bir g duymaya balayan birimin davranyla ekledi: "Sakin olalm." Soyguncu, katil szckleri; Marius'n artk yok olduunu sand bu szckler yeniden ortaya karak, onun zerinde buz gibi souk bir du etkisi yapmt. "Hl m?"

"Her zaman," dedi Thenardier. "Jean Valjean, Madeleine'nin parasn almad, ama yine de soyguncudur. Javert'i ldrmedi ama, yine de katildir." "Krk yl nce iledii, sizin gazetelerinizin de belirttii, tmyle yanllardan arnm, el-etek ekmi, erdem dolu bir hayatla dedii o bahtsz soygunculuktan m sz etmek istiyorsunuz." "Beyefendi, katil ve soyguncu diyorum. Ve tekrar ediyorum, gnnzn olaylarndan sz ediyorum. Size aklayacam eyle-421ri kimse bilmiyor. Hibir yerde yaymlanmamtr. Belki de Jean Valjean'm madam baronese kurnazca verdii servetin kaynan orada bulursunuz. Kurnazca diyorum, nk byle bir bala, rahatln, varln paylat namuslu bir evin iine szlmek, ayn zamanda suunu gizlemek, soygunculuundan yararlanmak, adn gmmek, kendisine bir aile yaratmak pek beceriksizce bir i deildir." "Burada sznz kesebilirdim, ama srdrn." "dlm sizin cmertliinizin deerlendirmesine brakp her eyi anlatacam. Bu sr, bir kle altn deerindedir. Bana, niin Jean Valjean'a bavurmadn diyebilirsiniz. Anlalr bir nedenden tr. Servetini size braktn biliyorum; ama onun bu davrann da pek akllca bulmuyorum, be paras yok, ona ba vur sam, bana bombo ellerini gsterir. Oysa benim Joya yolculuu iin biraz paraya ihtiyacm var; her eyi ona ait olan sizi, hibir eyi olmayan ona tercih ederim. Biraz yorgunum, bir sandalyeye oturmama izin verin." Marius oturdu, ona da oturmasn iaret etti. Thenardier, kapitone bir sandalyeye oturdu. ki gazeteyi de geri ald, yeniden zarfn iine yeretirdi. Drapeau blanc' trnayla didikleyerek mrldand: "Bunu buluncaya kadar akla karay setim." Sonra sylediklerinden kukusu olmayan -422kiilere zg bir davranla bacak bacak stne att, arkaya doru kaykld, ardndan ar bir tavrla, szcklerin zerine basa basa konuya girdi: "Bundan yaklak bir yl nce, 6 Haziran 1832'de, ayaklanma gnnde, Invalides Kprs ile Iena Kprs arasnda, lamn Seine sularna dkld yerde, Paris ana lamnda bir adam vard." Marius birdenbire sandalyesini Thenardi-er'in sandalyesine yaklatrd. Thenardier bu davran yakalad, dinleyicisini kavrayan, szlerinin karsndakinde yaratt cokuyu sezen bir konumac yavahyla srdrd: "Gerekte siyasi olmayan nedenlerle gizlenmek zorunda olan bu adam, lam kendine mesken edinmiti, kendisinde orann bir anahtar vard. Tekrar ediyorum, bu, 6 Haziran gn oluyordu. Saat akam sekiz sularyd. Adam lamn iinde bir ses duydu. ok at, bir keye bzld, gzetledi. Bu bir ayak sesiydi; karanlkta yryen biri vard, ona doru geliyordu. lgintir, lamda ondan baka biri daha vard. Lamn demir parmaklkl k kaps uzak deildi. Oradan szlen hafif bir k yeni geleni tanmasna, bu adamn srtnda bir ey tadn grmesine yardm etti. Eilerek yryordu gelen kii. Eilerek yryen bu adam, eski bir forsayd, srtnda tad da bir lyd. Cinayet suundan yakalanmak da ancak byle olur. Soygunculua gelince... Sorun ortada; insan yok yere kimseyi ldrmez. Bu forsa bu ly rmaa atacakt. Belirtilmesi gereken ba-423ka bir olay udur ki, lamn telerinden gelen bu forsa, k parmaklna erimeden nce mutlaka yolunun zerinde korkun bir kntye rastlamt, ly oraya brakabilir gibi grnrse de, daha hemen ertesi gn, iiler kntde alrken, ly orada bulabilirlerdi; bu da sanrm katilin hi iine gelmezdi. O, srtndaki ykle knty gemeyi seti. Gsterdii aba korkun olmutur, insan, hayatn bundan daha fazla tehlikeye atamaz; oradan sa olarak kurtulmasn bir trl anlayamyorum." Marius sandalyesini biraz daha yaklatrd. Thenardier bundan yararlanarak derin bir soluk ald. Devam etti: "Beyefendi, bir lam eitim alan deildir. Orada insan her eyden, duracak yerden bile yoksundur. Orada iki kii varsa, karlamalar gerekir. Bu olayda da yle oldu. Lamda oturan ve oradan geen yolcular istemeyerek birbirlerine gnaydn demek zorunda kaldlar. Yolcu, oturana, 'Srtmdakini gryorsun, buradan kmam gerek; anahtar sende, onu bana ver,' dedi. Bu forsa ok gl bir adamd. Geri evirmek mmkn deildi. yleyken, anahtarn sahibi zaman kazanmak iin tartmaya balad. ly inceledi; iyi giyimli, varlkl grnen, yz gz kan iinde bir gen olduundan baka ey gremedi. Konuurken, katile sezdirmeden, ldrlen adamn giysisinin arkasndan bir para koparp alma imknn buldu. Anlyorsunuz ya; bu bir su kantdr, ipucu yakalamak, suluya kar suu kantlamann bir yoludur. -424Adam su kantn cebine koydu. Ondan sonra kapy at, srtndaki ykle adam dar kard, parmakl kapatt, bu servene katlmamak kaygsyla, daha ok da katil ldrd adam rmaa atarken orada bulunmamak iin kat. imdi anlyorsunuzdur. ly tayan Jean Valjean'd; anahtarn sahibi de u an sizinle konumakta, giysinin paras ise..."

Thenardier cmlesini bitirirken koyu renk lekelerle kapl, didik didik olmu siyah bir uha parasn cebinden karp iaret ve baparmaklar arasnda tutarak, gz hizasna kadar kaldrd. Marius, yz sapsar, zorlukla soluk alarak, gzleri siyah uha parasna dikili, tek szck sylemeden, bu paavradan gzlerini ayrmadan ayaa kalkmt. Duvara doru gidiyordu. Ardma uzanan sa eli, duvarda, el yordamyla, ocan yanndaki bir dolabn kilidinde duran anahtar aryordu. Anahtar buldu, dolab at, rkm baklarn Thenardi-er'nin havada tuttuu kuma parasndan ayrmadan kolunu dolabm iine soktu. Bu arada Thenardier konumay srdryordu: "Beyefendi, ldrlen delikanlnn ok zengin bir yabanc olduuna, byk bir para tadna, Jean Valjean tarafndan bir tuzaa drldne inanmam iin ortada ok gl nedenler var." Marius: "O delikanl bendim, ite giysi!" diye bard. -425Kan iinde eski bir siyah giysiyi demenin stne frlatt. Sonra Thenardier'in elinden kuma parasn kapt, giysinin yanma meldi, yrtlm paray yrtk yere yaklatrd. Yrtk tpatp uyuyor, para, giysiyi tamamlyordu. Thenardier aknlktan donakalm ti. te imdi hap yuttum, diye dnd. Marius titreyerek, bitik, sevin iinde doruldu. Cebini kartrd, bin frankla dolu yumruunu fkeyle Thenardier'nin suratna doru uzatarak, yrd. "Siz bir alaksnz! Siz bir yalancsnz, iftiracsnz, sefilsiniz! Bir adam sulamak iin gelmitiniz, onu akladnz; onu bitirmek istiyordunuz, ona eref kazandrmaktan baka bir ey yapamadnz. Asl soyguncu sizsiniz! Asl katil sizsiniz! Ben sizi Hpital Caddesi'ndeki o yerde grdm. Thenardier Jondrette. Hakknzda, sizi kree, istesem daha da uzaa gndermeye yetecek kadar ok ey biliyorum sefil, alak! Al u bin frang!" Ve Thenardier'ye bin franklk bir banknot att. "Ah, Jondrette Thenardier, alak namussuz! Bu sana ders olsun, sr eskicisi, sr satcs, karanlklar aratrcs, sefil! Be yz frang da al ve defol git. u anda seni Waterloo koruyor." Thenardier, be yz frankla bin frang cebine tktrrken: "Waterloo mu?" diye mrldand. -426"Evet katil! Orada bir albayn hayatn kurtarmtn." Thenardier ban kaldrarak: "Bir generalin," dedi. Marius fkeyle: "Bir albayn!" dedi. "Bir general iin metelik vermem. stelik buraya bir sr alaklk yapmaya geldin! Sana diyorum ki, ilemediin cinayet yok! Defol! Yok ol! Yalnz mutlu ol, btn isteim bu. Ah! Canavar! Al bin frank daha! Al sana! Yarndan tezi yok, kznla Amerika'ya gideceksin; nk karn ld, iren yalanc! Buradan gittiini greceim haydut! O zaman sana yirmi bin frank daha vereceim. Gider, ban baka yerde taa vurursun!" Thenardier eilerek, "Size ebediyen minnettarm," diye cevap verdi. Ve kt. Hibir ey anlamyordu, bu altn yamuru ve banknot yldnmyla arm, lgna dnmt. Gerekten de yldrm arpm gibiydi, ama memnundu da; bylesi bir yldnma kar yldrmsavar olsa, dorusu can sklrd. Bu adamla ilgili konuyu burada bitirelim. Thenardier, u anda anlattmz olaylardan iki gn sonra, Marius'n yardmyla, kz Azelma ile, uydurma bir ad altnda, yannda New York'ta denmek zere bir ekle Amerika'ya gitmek zere yola kt. Baarya ulaamam olan bu burjuvann duygusal kokumuluu onulmaz bir trdendi; Avrupa'da neyse, Amerika'da da yle kald. Kt bir adamn elinin demesi kimi zaman bir iyilii -427rtmeye, ondan kt bir sonu karmaya yeter. Thenardier, Marius'n parasyla zenci kle ticaretine girdi. Marius, Thenardier kar kmaz, Coset-te'in gezindii baheye kotu: "Cosette! Cosette!" diye bard, "Gel! abuk gel! Gidelim Basque, abuk bir araba! Cosette, gel. Aman Tanrm! Hayatm kurtaran oymu! Bir dakika olsun kaybetmemeliyim. aln al!" Cosette onun ldrdn sand ama itaat etti. Marius soluk alamyor, arpntsn bastrmak iin elini yreinin zerine koyuyordu. Byk admlarla gidip geliyor, Cosette'i pyordu. "Ah! Cosette! Ben bahtsz bir adamm!" diyordu.

lgna dnmt. u Jean Valjean'm nasl da eriilmez ycelikte, kederli bir yz olduunu gryordu. Gzlerinin nnde iitilmemi, stn deerde, koruyucu, sonsuzluun iinde alakgnll bir erdem beliriyor-du. Krek mahkmu, sa'nn yzne br-nyordu. Bu olaanstlk karsnda Marius'n gzleri kamayordu. Grd eyin ne olduunu tam olarak bilmiyordu, ama bykln kavryordu. Bir dakika iinde araba kapnn nne geldi. Marius Cosette'i bindirdi, kendisi de arabaya atlad. "Arabac!" dedi, "Homme-Arme Soka, numara 7." -428Araba hareket etti. "Ah! Ne mutluluk," dedi Cosette. "Homme-Arme Soka. Cesaret edip sana syleyeme-dim. M. Jean' grmeye gidiyoruz." "Senin baban! Cosette, o her zamankinden ok senin baban. imdi anlyorum Cosette. Gavroche'la sana yolladm mektubu almadn sylemitin. Onun eline gemi olmal. Cosette, beni kurtarmak iin barikata geldi. Bir melek olmak onun iin bir ihtiya olduundan, geerken bakalarn da kurtarm. Javert'i kurtarm. Beni de, sana vermek zere uurumdan o kurtarm. O korkun lamda beni srtnda o tam. Ah! Ben bir canavar, bir nankrm! Cosette, senin kurtarcn olduktan sonra, benim de kurtarc meleim olmu! Dn bir kez Cosette, korkun bir knt varm, yz kez boulaca, amur iinde boulaca bir ukur. Cosette! Beni oradan geirmi. Baylmtm; hibir ey grmyordum, hibir ey iitmiyordum, kendi bamdan geen olaylara ait hibir ey bilemezdim. Onu alp getireceiz; istese de, istemese de yanmza alacaz, bir daha da bizden ayrlmayacak. Yeter ki onu bulalm! Onu yeter ki bulalm! Hayatmn geri kalan blmn ona sayg gstererek geireceim. Evet, yle olmal, bak, grdn m Cosette? Demek ki Gavroche mektubu ona vermi. Her ey anlalyor. Anlyorsun, yle ya." Cosette hibir ey anlamyordu. "Haklsn," dedi. Ve araba yol alyordu. -4295. Arkasnda afak Bulunan Gece Jean Valjean kapsnn vurulduunu duyunca dnd, bitkin bir sesle: "Giriniz," dedi. Kap ald. Cosette'le Marius grndler. Cosette odaya dald. Marius kapnn pervazna dayanarak eikte durdu. "Cosette!" dedi Jean Valjean. Kollarn at, titriyordu, benzi soluktu, aknd, gzlerinde sonsuz bir sevinle sandalyesinde doruldu. Cosette heyecandan bouluyordu. Jean Valjean'm gsne kapand. "Babacm!" dedi. Jean Valjean altst olmu, son derece heyecanlanmt: "Cosette! O! Siz madam! Sensin! Ah! Tanrm!" diye kekeliyordu. Ve kendisini banna basan Cosette'in kollarnda: "Sen! Sen buradasn! Demek ki beni affediyorsun!" diye haykrd. Marius gzyalarna engel olmak iin gz-kapaklarm indirerek bir adm att, hkrklarn tutabilmek iin titreyerek, bzlen dudaklarnn arasndan mrldand: "Babacm!" Jean Valjean: "Siz de mi beni affediyorsunuz?" dedi. Marius syleyecek bir sz bulamad, Jean Valjean ekledi: 'Teekkr ederim!" -430Cosette aln kard, apkasn yatan zerine att. "Bunlar beni rahatsz ediyor!" dedi. Yal adamn kucana oturarak, sevimli bir hareketle onun beyaz salarn kaldrd, alnn pt. Jean Valjean akn bir haldeydi, ona engel olamyordu. Cosette olaylar ancak belli-belirsiz bir ekilde anlad iin, sanki Marius'n borcunu demek istermi gibi, giderek okamalarn artryordu. Jean Valjean: "nsan ne kadar aptal oluyor!" diye mrldand. "Onu bir daha gremeyeceimi sanyordum. Msy Pontmercy, dnn ki, tam siz ieri girdiiniz srada her ey bitti; ben sefil bir adamm, bir daha Cosette'i gremeyeceim diyordum. Bunlar, tam siz merdivenleri karken sylyordum. Ne kadar aptalm-m! te aptal byle olur. Tann'y hesaba katmadan da byle davranr. Ulu Tanr der ki: Terk edileceim diye dnyorsun, yle deil mi ahmak! ler senin bildiin gibi olmayacak. Hadi, urada bir melee ihtiyac olan

zavall bir adamcaz var.' Melek gelir ve insan, Cosette'ini yeniden grr ve de Coset-te'ciine yeniden kavuur! Ah! yle mutsuzdum ki!" Bir sre sessiz kald, sonra devam etti: "Cosette'i arada srada yle bir grmeye gerekten ihtiyacm vard. Yrek, kemirecei bir kemik ister. Ne var ki, aranzda lzumsuz fazlalk olduumu seziyor, bu duygularm hakl kartacak nedenler buluyordum; sana -431ihtiyalar yok, sen kendi kende otur, sonsuza kadar yaamaya hakkn yok diyordum. Ey ulu Tanr! Sana krler olsun, onu yeniden grdm! Cosette, kocan pek yakkl, bunu bilmiyor musun? Ah! lemeli gzel bir yakan var, bak bu iyi. Bu deseni ok severim. Onu kocan seti deil mi? Sonra sana kamir allar ister, Msy Pontmercy izin verin de ona sen diyeyim. Zaten ok srmeyecek." Ve Cosette: "Bizi ylece brakvermek ne ac vericiydi!" diyordu. "Nereye gittiniz? Niin uzun zaman kaldnz? Eskiden yolculuklarnz iki gnden fazla srmezdi. Nicolette'i gnderdim, her seferinde 'Burada yok,' dediler. Ne zaman dndnz? Niin bize bildirmedi-niz? Siz ok deitiniz, biliyor musunuz? Ah! Ne hain baba! Hastalandnzdan bizim haberimiz bile yok! Marius, tut bak, elleri ne kadar souk!" Jean Valjean, Msy Pontmercy'ye tekrar dnerek: "te siz de geldiniz! Demek ki beni baladnz!" dedi. Jean Valjean'in tekrarlad bu szler zerine Marius'n yrei doldu ve azndan u szler dkld: "itiyor musun Cosette? Bak ne duruma gelmi! Benden af diliyor. Oysa bana nasl yardm ettiini biliyor musun Cosette? Hayatm kurtard! Daha da fazlasn yapt. Seni bana verdi. Beni kurtardktan ve seni de bana verdikten sonra, kendini ne hale getirdi! Kendini feda etti! te byle biri, benim gibi -432unutkan, nankr, iyilik bilmez, merhametsiz bir suluya teekkr ediyor! Btn mrm bu adamn ayaklarnn dibinde geirsem, yine de az gelir. O barikat, o lam, o cehennem, o irkef ukuru, btn bunlar benim ve senin iin yapt Cosette! lmleri benden uzaklatrmak iin, kendini iine att btn lmlerden beni ekti, kard. Btn cesaretler, btn erdemler, btn kahramanlklar, btn kutsallklar bu adamda! Cosette, bu bir insan deil, bir melek!" Jean Valjean alak sesle: "Sus!" dedi. "Btn bunlar sylemeye gerek var m?" Marius sonsuz bir saygy ieren bir fkeyle: "Peki ya siz?" diye haykrd. "Siz niin sy-lemediniz? Sizin de suunuz var. Herkesin hayatn kurtaryorsunuz, sonra da bunu onlardan gizliyorsunuz! Daha da ileri giderek, iyznz aklamak bahanesiyle kendi kendinizi suluyorsunuz. Bu korkun bir ey!" "Ben gerei syledim," diye cevap verdi Jean Valjean. "Hayr!" diye tekrarlad Marius, "Gerek bir btndr, siz gerei sylemediniz. Siz Msy Madeleine'diniz, neden sakladnz? Size hayatm borluyum, neden sylemediniz?" "nk ben de sizin gibi dnyordum. Sizi hakl buluyordum. O lam olayn bilmi olsaydnz, beni yannzdan ayrmak istemeyecektiniz. Bu nedenle susmam gerekiyordu. -433Konumu olsaydm, herkesi skntya sokardm." Marius: "Neyi rahatsz edecekti? Kimi?" diye sordu. "Burada kalacanz m sanyorsunuz? Sizi gtreceiz. Ah Tanrm! Btn bunlar rastlantyla rendiimi dnyorum da! Sizi gtryoruz. Siz bizim bir par camzsnz. Cosette'in ve benim babamsnz. Bu berbat yerde bir gn daha kalamazsnz. Yarn burada olmay aklnzdan silin!" "Yarn," dedi Jean Valjean, "Burada olmayacam, ama sizin evinizde de olmayacam." "Ne demek istiyorsunuz?" diye cevap verdi Marius. "Oh! Hayr! Artk yolculua kmanza izin veremeyiz. Bizden hibir zaman ayrlmayacaksnz. Siz bizimsiniz. Sizi brakmyoruz." Cosette de: "Bu kez temelli gtryoruz," diye ekledi. "Aada araba bekliyor. Sizi kanyorum. Gerekirse zor kullanrm." Ve glerek ihtiyar adam kucaklad: "Evimizde odanz yine hazr bekliyor. Bilseniz, bu mevsimde bahe ne kadar gzel! Yabani zakkumlar pek gzel ayor. Yollar dere kumlanyla kapl; kk mor sedef kabuklar var. Benim suladm ilekleri yersiniz. Madam ve Msy Jean filan da yok artk; zgrlk devrindeyiz, herkes birbirine sen diyor, deil mi Marius? Ah babacm, bilseniz geen gn ne zc bir ey oldu! Duvardaki bir delie yuva kuran saka kuunu hnzr bir kedi yedi. Ban pencereye sokup bana ba-434kan zavall saka kuum. zntmden yle aladm ki! O kediyi ldrebilirdim. Ama artk kimse alamyor, herkes glyor, herkes mutlu. Bizimle geleceksiniz. Bykbaba ok sevinecek. Bahede sizin de bir tarhnz

olacak; oray siz ekip bieceksiniz! Bakalm sizin ilekler de benimkiler kadar gzel olacak m? Hem sizin her istediinizi de yapacam; ama siz de benim szm dinleyeceksiniz!" Jean Valjean onu duyuyor, ama dinlemiyordu. Szcklerin anlamndan ok, sesin namesini dinliyordu; gznde ruhun kederli incileri olan o iri gzyalanndan biri filizleniyordu. "Tann'nn iyiliinin kant; Cosette burada ite!" diye mrldand. "Babacm!" dedi Cosette. Jean Valjean devam etti: "Hepimizin birlikte yaamas gerekten de ok iyi olurdu. Kularla dolu aalar. Ben Co-sette'le dolardm. Yaayan, selamlaan, bahelerden birbirine seslenen insanlardan biri olmak ok ho bir ey! nsan sabahtan akama kadar beraber olur. Her birimizin ekip bitii bir kesi olurdu. Cosette bana ileklerinden yedirirdi, ben de ona gllerimden bir demet yapardm. ok ho olurdu. Yalnz..." Sustu. Alak sesle: "Yazk!" dedi. Gzya akmad, geri gitti, Jean Valjean glmsemeye alt. Cosette, ihtiyar adamn ellerini avularnn iine ald. "Aman Tanrm!" dedi. "Elleriniz daha da -435soumu. Yoksa hasta msnz? Bir yeriniz mi aryor?" Jean Valjean: "Benim mi? Hayr!" dedi. "ok iyiyim. Yalnz..." Durdu. "Yalnz, ne?" "Az sonra leceim." Cosette ve Marius rperdiler. "lmek mi?" diye haykrd Marius. "Evet, ama nemli deil!" dedi Jean Valjean. Soluk ald, glmsedi: "Cosette, biraz nce benimle konuuyordun, devam et, yine konu. Demek kk saka kuun ld? Konu ki, sesini duyaym." aknlktan donakalan Marius, ihtiyar adama bakyordu. Cosette yrek paralayc bir sesle haykrd: "Babacm, babacm benim! Yaayacaksn. Yaamanz istiyorum. Anlyor musunuz?" Jean Valjean ban hayranlkla kaldrd. "Belki de. Evet ya, bana lmeyi yasakla. Kimbilir, belki de boyun eerim. Geldiiniz srada lmek zereydim. Geliiniz beni durdurdu, bana sanki yeniden douyormuum gibi geldi." Marius: "Siz gl ve salklsnz!" diye bard. "nsan byle bir anda oluverir mi sanyorsunuz? zntleriniz oldu, ama bundan sonra artk hi olmayacak. Asl ben sizden af diliyorum, hem de nnzde diz kerek! Yaaya-436caksnz, hem de bizimle, uzun sre. Bundan sonra biz, btn dnceleri sizin mutluluunuzdan ibaret olan iki kiiyiz!" Cosette gzyalar iinde: "Gryorsunuz," dedi. "Marius sizin lmeyeceinizi sylyor." Jean Valjean glmsemeyi srdryordu: "Msy Pontmercy, beni geri alsanz bile, bu benim, durumumu deitirebilecek mi? Hayr! Tanr sizin ve benim gibi dnd, dncesini de deitirmiyor; gitmem yararl olacak. lm iyi bir dzeltme yoludur. Tanr, bize gerekli olan bizden iyi bilir. Siz mutlu olun. Cosette Msy Pontmercy'nin olsun, genlik sabaha uysun sizin evrenizde leylaklar, blbller olsun, ocuklarm; hayatnz gne dolu bir imenlik olsun, gkyznn btn gzellikleri ruhunuzu doldursun. Ve artk hibir ie yaramayan ben leyim. Elbette ki en iyisi budur. Bakn, gryorsunuz, makul olalm. Artk yaplacak hibir ey yok, her eyin bittiini seziyorum. Bir saat nce baygnlk geirdim. Geceden beri de sadece su iiyorum. Kocan ne kadar iyi bir insan Cosette! Benden ok ona yakyorsun." Kapdan bir ses geldi. Gelen doktordu. "Hogeldiniz ve hoakaln doktor," dedi Jean Valjean. "te benim evlatlarm." Marius doktora yaklat. Ona tek bir szck syledi: "Msy..." Ama syleyiinde koskoca bir soru iareti vard. Doktor soruya anlaml bir bakla karlk verdi. -437Jean Valjean:

"ler yolunda gitmiyor diye Tann'ya hakszlk etmek doru olmaz," dedi. Bir sessizlik oldu. Btn soluklar kesildi. Jean Valjean, Cosette'e dnd. Sanki ondan bir eyler alp sonsuzlua gtrmek istermi gibi onu izlemeye koyuldu. ndii karanlk derinliklerden Cosette'e bakarken, henz dnyevi dncelerde kalabiliyordu. Bu tatl yzn parlts, onun solgun yzn aydnlatyordu. Mezarn da kendine zg bir aydnl olabilir. Doktor, Jean Valjean nabzn yoklad. Ardndan Cosette ile Marius'e bakarak: "Ah! Ona gerekli olan sizlerdiniz demek," diye fsldad. Sonra Marius'n kulana eilerek, alak sesle ekledi: "ok ge." Jean Valjean, Cosette'ten gzlerini ayr-makszm, Marius'le doktora sakin sakin bakt. Azndan yarm yamalak u szlerin kt duyuldu: "lmek bir ey deil; korkun olan, hayattayken yaamamaktr." Birdenbire ayaa kalkt. Bu yeniden glenmeler, genellikle can ekimenin iaretidir. Gvenli admlarla duvara kadar yrd. Kendisine yardm etmek isteyen Marius'le doktoru engelledi. Duvarda asl olan kk bakr ha ald. Salkl bir insann btn rahatlyla gelip yerine oturdu, ha masann stne koyarken, yksek sesle: -438"te, ehitlerin en byne bakn!" dedi. Sonra gs ieri kt, sanki mezarn ba dndrc gzellii onu yakalam gibi ba salland, dizlerinin zerinde duran ellerinin trnaklaryla pantolonunun kuman trmalamaya balad. Cosette, onun omuzlarn tutuyordu. H-knyor, onunla konumak istemesine ramen bunu bir trl baaramyordu. Gzyalaryla birlikte gelen o ac hknklara u szckler karyordu. "Babacm! Bizi brakma! Seni kaybetmek iin mi bulduk, olacak ey mi bu!" Can ekimenin eri br bir yol izledii sylenebilir. Gider, gelir, mezara doru ilerler, yeniden hayata dner. lm srecinde el yordamyla ilerlenir. Jean Valjean, bu yan baygnlktan sonra toparland. Sanki karanlklan kovmak istiyormu gibi bam sallad, bilinci hemen tamamen yerindeydi. Cosette'in kol yeninin ucunu tuttu, pt. Marius: "Kendine geliyor doktor, kendine geliyor!" diye bard. Jean Valjean: "kiniz de ok iyi insanlarsnz," dedi. "Beni en ok zen eyin ne olduunu syleyeyim. Msy Pontmercy, benim en ok gcme giden, paraya el srmek istemeyiiniz oldu. Bu para olduu gibi kannzmdr. Yavrulanm, size anlataym, sizi grdme bunun iin seviniyorum. Siyah kehribar ngiltere'den gelir. Beyaz kehribarsa Norve'ten. Bunlar okuya-439canz u ktta batan sona yazl. Bilezikler iin lehimli sac halkalar yerine, karlkl birletirilmi sac halkalar yaptm. Bu hem daha gzel, hem daha iyi, hem de daha ucuza kan bir yntem. Bu sayede ne kadar para kazanlacan greceksiniz. Demek ki Coset-te'in serveti olduu gibi kendisinin. Bu aklamay yapyorum ki, gnlnz rahat etsin." Kapc kadn yukar km, aralk kapdan ieri bakyordu. Doktor ona gitmesini syledi; ama yine de bu igzar kadnn ortalktan kaybolmadan nce: "Rahip ister misiniz?" diye sormasna engel olamad. "Benim rahibim var," diye cevap verdi Jean Valjean. Parmayla bann stnde bir noktay gsterir gibiydi; sanki orada birini gryordu. Gerektende, belki bu can ekimede piskopos da hazrd. Cosette, yavaa onun srtna bir yastk yerletirdi. Jean Valjean konumay srdrd: "Msy Pontmercy, ekinmeyin, yalvarrm. Alt yz bin frank gerekten de Coset-te'indir. Siz ondan yararlanmazsanz, mrm boa gitmi demektir. Cam eyay pek mkemmel bir duruma getirmitik. Berlin taklan denen eylerle yanyorduk. Almanya'nn siyah camlanna eriilmez. Bin iki yz tane iyi yontulmu camn, iki dzinesi topu topu frankt." Bizim iin deerli olan bir insana, lecei anda, sanki ona yapan, onu tutmak isteyen -440gzlerle bakarz. Marius, Cosette'in ellerini tutmutu, acdan dilleri tutulmu, lme syleyecek sz bulamayarak, ikisi de znt iinde ylece duruyorlard. Jean Valjean, her dakika biraz daha k-yordu. Karanlk bir ufka doru gidiyordu. Soluu kesiliyor, zaman zaman hafif bir hnlty-la kanyordu. Kolunu oynatmakta zorluk ekiyordu. Ayaklanndaki tm kmltlar yok olmutu. Kollanndaki, bacaklanndaki bitkinlikle bedeninin yorgunluu artarken, ruhunun btn grkemi ykseliyor, yzne yaylyordu. Bilinmezlik evreninin daha imdiden btn yzne yaylmaktayd.

Yz saranyor, ayn zamanda glms-yordu. Artk bu yzde hayat yoktu, baka bir ey vard. Soluu azalyor, baklan gleniyordu. Bu, kanatlanmaya hazrlanan bir lyd. Cosette'e ve Marius'e, yaklamalan iin el etti. Hi phe yok, bu son saatin son daki-kalanyd; yle gsz bir sesle konumaya balad ki, sesi sanki ok uzaklardan geliyordu; sanki onlarla kendi arasnda bir duvar vard. "Yakla, yaklan ikiniz de. Sizi ok seviyorum. Oh! Bylesi gzel lmdr. Sen de beni seviyorsun Cosette'ciim! Zavall ihtiyar-cma her zaman sevgi beslediini biliyorum ben. Srtma koyduun u yastk ne iyi geldi! Arkamdan biraz alarsn, deil mi? ok alama. Byk zntlerin olsun istemiyorum. Benim yaptm kpelerin, tekilerden daha ok kazan getirdiini sylemeyi unuttum. -441On iki dzinesi on franga mal oluyor, altm franga satlyordu. Dorusu, bu ok krl bir i. Bu yzden alt yz bin franga amamak gerek Msy Pontmercy. Aln teriyle kazanlm namuslu bir paradr. Zenginliinizden dolay gnlnz rahat olsun. Bir arabanz olmal, tiyatroda bir locanz bulunmal; senin de Cosette'ciim, grkemli balo tuvaletlerin olmal. Sonra, dostlarnza sofralar donatmalsnz. Mutlu olmalsnz. Az nce Cosette'e mektup yazyordum. Mektubumu bulun. Ocan zerindeki iki amdan ona miras brakyorum. Som gmtendir, ama benim iin onlar altndandr, elmastandr; onlar, iine konan sradan mumlan en iyi kalite mum yaparlar. Onlan bana verenin yukanda benden memnun olup olmadn bilmiyorum. Elimden geleni yaptm. Yavrulanm, benim yoksul olduumu unutmayn, beni, geliigzel bir toprak parasna gmersiniz, yerimi belli etmek iin de baucuma bir ta dikersiniz. Zaman zaman Cosette yle bir urarsa memnun olurum. Siz de Msy Pontmercy. Sizi her zaman sevmediimi sylemem gerek; onun iin, sizden beni balamanz dilerim. Cosette'i mutlu ettiinizi biliyorum. Bilseniz ne gzel pembe yanaklan vard Msy Pontmercy! Benim en byk neemdi; onu bir para solgun grsem keyfim kaard. Konsolun ekmecesinde be yz franklk bir banknot var. Ona dokunmadm. Yoksullara verirsiniz. Cosette, urada, yatan zerinde duran minicik giysiyi gryor musun? Tandn m? Topu topu on yl bile olmad. Gnler na-442sl da akp gidiyor! kimiz ok mutluyduk. Artk bitti. Yavrulanm alamayn, ok uzaa gitmiyorum ki! Oradan sizleri yine grrm. Gece olunca bakar, benim glmsediimi grrsnz. Cosette, Montfermeil'i anmsyor musun? Ormandaydn, ok korkuyordun; su kovasnn sapn tuttuun zamand, anmsyor musun? Minicik elini ilk kez o zaman tuttum. Elin yle souktu ki! Ah! O zaman elleriniz kpkrmzyd, matmazel, bakn imdi bembeyaz olmu. Ve o kocaman bebek! Anmsyor musun? Sen ona Catherine adn vermitin. Onu manastra gtrmediine pek zlrdn! Zaman zaman beni de gldrrdn, benim tatl meleim! Yamur yadnda su dereciklerinde saman plerini yzdrr, onlann gidiini izlerdin. Bir gn sana hasr bir raket ve san, mavi, yeil tyl bir fnldak satn almtm. Sen bunlan unutmusundur. Kkken akac, canl bir ocuktun! Oyun oynardn. Kulaklanna kirazdan kpeler takardn. Bunlar tmyle gemi eyler. nsann yannda ocuuyla getii ormanlar, altnda gezindii aalar, gizlendii manastrlar, oyunlar, en, berrak ocuk kahkahalan, btn bunlar birer glge olur. Btn bunlar benim diye dnmtm. te, benim aptallm bu oldu. u Thenardierler pek ktydler. Onlar balamak gerek. Cosette, ite annenin adn sylemenin zaman geldi. Ad Fantine'di. Bu ad unutma! Fantine. Onu azna aldn her an diz k kzm. Annen ok ac ekti. Seni ok severdi. Senin mutlu olduun lde, o, felakete urad. Bunlar Tan-443n'nn paylatrmalardr. O her yerde grevdedir ve gzleyicidir; hepimizi grr. Byk yldzlarn arasnda, o ne yaptn bilir. te artk ben gidiyorum yavrularm. Birbirinizi sevin. Yeryznde gerek olan, deerli olan bundan te bir ey yoktur; birbirini sevmek. len u zavall ihtiyar zaman zaman dnrsnz. Oh! Benim Cosette'im, seni son zamanlarda pek grmedimse, su benim deildi; yreim paralanyordu. Sokan kesine kadar gidiyordum. Getiimi grenlerin zerinde garip bir etki brakyordum herhalde. Deli gibiydim. Bir kez sokaa apkasz bile ktm. Yavrularm, ite, artk pek iyi grmemeye baladm, syleyecek pek ok ey vard, ama nemli deil, beni az da olsa dnn. Siz, Tann'nn sevgisine ermi insanlarsnz. Neyim var bilmiyorum, bir k gryorum. Biraz daha yaklan. Mutlu lyorum. O deerli, sevgili balarnz bana uzatn, ellerimi zerlerine koyaym." Cosette ile Marius, dehet iinde gzyala-rma boularak, her biri Jean Valjean'n bir eline sarlarak, onun nnde diz ktler. Bu mbarek eller artk kmldamyordu. Jean Valjean arkasna yaslanmt, onu iki amdann aydnlatyordu. Bembeyaz yz gkyzne dnmt. Ellerini Cosette ile Marius'n pcklerine brakmt. lmt. Yldzsz, kapkaranlk bir geceydi. Kukusuz, karanln iinde kanatlan ak, ruhu bekleyen yce bir melek ayakta duruyordu. -4446. Otlar rter, Yamurlar Siler

Pere-Lachaise Mezarh'nda, yoksullar hendeinin yaknnda, bu mezarlar kentinin kibar mahallesinden uzakta, lmn irkin biimlerini sonsuzluk karsnda tehir eden ssl mezarlardan uzakta, ssz bir kede, eski bir duvarn dibinde, aynkotlanyla yosunlar arasnda, kahkahaieklerinin trmand ulu bir selvi aacnn altnda, bir ta vardr. Bu ta da, tekiler gibi zamann brakt izlerden, kften, yosundan, ku pisliklerinden kurtulamamtr. Su, onu yeile boyar, hava koullan karartr. Bu mezar hibir patikaya yakn deildir. O yana gitmeyi kimse istemez, nk otlar yksektir, insann ayaklan slanverir. Gne grnr grnmez kertenkeleler oraya r. Etrafta yabani yulaflann hrts duyulur. Baharda, aalarda alblblleri tr. Bu ta plaktr. Onu yontarken, ancak mezar iin gerekli olan kadan dnlm, ta ancak bir adam rtmeye yetecek lde uzun ve dar olarak dzenlenmekten te bir eye dikkat edilmemitir. zerinde hibir yaz yoktur. Yalnz, bundan yllar nce, bir el oraya, kurunkalemle, yamur ve toz altnda yava yava okunamaz hale gelen, belki de, bugn tmyle silinmi olan u drt dizeyi yazd: Uyuyor. Yazgs ona neler etti neler Yayordu. Melei gidince o da gitti. Herkes gibi onu da buldu bu sradan ey Gnn tkenip akarmn inii gibi -4452 S i* BORDO^V'SYAH KLASK YAYINLAR fWjofGW.I^L^k cAr^V'S V*V<* ^j-*H TREND YAYN BASIM DAITIM REKLAM ORGANZASYON SANAY TCARET LTD. T. KURULUUDUR rtibat: Caferaa Mahallesi Mhrdar Caddesi No:60/5 Posta Kodu 81300 Kadky/stanbul-TR Tel: (0216) 348 98 03 Pbx Faks: (0216) 349 93 45 E-mail: info@bordosiyah.com.tr Web: www.bordosiyah.com.tr Online alveri Bat edebiyatnn en byk klasiklerinden biri olan Sefiller, iki dzlemde byk bir ustaln, yaratc zek ve yetenein rneini sunuyor: Karakter portrelerinin iziminde ve tarihsel, sosyo-kltrel gerein titiz anlatmnda. Sefiller, okuru bilgilendirme, hatta eitme kaygs ar basan, "aydnlanmac" anlat geleneinin, bir ayayla romantizme, br ayayla natralizme, gerekilie dayand bir aamaya rastlar. Be ana blmden, saysz "kitap" ve alt blmden oluan bu roman, sama bir nedenle sulu duruma den Jean Valjean', sokak ocuu Gavroche'u, ktnn cisim bulmu rnei Thenardierleri, dzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnz adam Javert'i, dinsel bir ilenin simgesi, sokak kadn Fantine'i ve onun kz melek Cosette'i, yaklak 150 yldan bu yana dramatik kiilerin tapna iinde yaatmaktadr. Tapnan kapsn aralayan okur, 19. yzyl bandaki Fransa'ya geri dnecek, Waterloo Sava'nn unutulmaz tablolarn hayranlkla izleyecek, Jean Valjean'la birlikte Paris'in yeraltna inecek, manastrlarn karanlyla yoksulluun izbe meknlar iinde k arayacaktr. Sefiller: On dokuzuncu yzyl Fransas'nda karanlkla aydnln bulumas... TKno 975-8688-51-0 ISBN 975-8688-56-1 12 000 000 TL 6 000 000 TL 6YTL VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt5 www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas

ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com yasarmutlu45@gmail.com VICTOR HUGO _ Sefiller Cilt5

You might also like