Professional Documents
Culture Documents
4th APPROXIMATION
Hazırlayanlar
MATERYAL
Türkiye Coğrafi Toprak Veri Tabanı’nın hazırlanması için aşağıda veriler kullanılmıştır;
a. 1:2.000.000 ölçekli Jeoloji Haritası (MTA)
b. 1:500.000 ölçekli Jeoloji Haritası (MTA)
c. İklim Verileri (Meteoroloji Genel Müdürlüğü)
d. 1:800.000 ölçekli Türkiye Toprak Haritası (Oakes, 1958)
e. 1:1.000.000 ölçekli Türkiye Erozyon Haritası (KHGM, 1981)
f. 1: 4.000.000 ölçekli Türkiye Eğim Haritası (KHGM, 1987)
g. 1:25.000 ölçekli Topraksu Bölge Haritaları (KHGM, 1960-1971)
h. 1:100.000 ölçekli Topraksu Bölge Haritaları (KHGM, 1971-2003)
i. 1:200.000 ölçekli Havza Raporları (KHGM, 1971-1979)
j. 1:25.000 ölçekli GAP Sulama Alanları Toprak Haritaları (KHGM, 1987-1996)
k. 1:25.000 ölçekli Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Toprak Haritaları (Ç.Ü.Z.F. Toprak
Bölümü, 1988-2001)
l. Çeşitli ölçekte hazırlanmış Toprak Etüt ve sınıflandırma ile ilgili Yüksek Lisans ve
Doktora tezleri
Bu veriler dışında raporu hazırlayan ekip tarafından 1996 ile 2001 tarihleri arasında yapılan
arazi gözlem çalışmalarından elde edilen verilerde kullanılmıştır (Şekil1).
ii- Her bir TTB ait özgün özellikleri içeren TTB veri seti
iii- THB’leri ile TTB’ler arasında ilişkiyi tanımlayan TTB.ORG, ile TTB.ORG ve TTB veri
setleri ile birlikte oluşturdukları semantik veri setleri.
Horizon, toprak profili, toprak peyzajı ve toprak bölgelerinin özelliklerini kapsayan semantik
veri setinin yapısı;
Toprak profil tablosu; toprak profil kodu, coğrafi koordinatı, yüksekliği, eğimi, drenaj sınıfı,
inflitrasyon oranı, yüzey taşlılığı, erozyon derecesi, kök gelişimini engelleyen derinlik vb gibi toprak
profil özelliklerini kapsamaktadır.
Horizon tabloları toprak profilinin her bir horizonuna ait karakteristiklerini kapsayan
tablolardır.
Toprak horizon tablosu; toprak profil kodu, toprak horizon kodu, laboratuvar kodu, horizon
derinliği ve kalınlığı, tekstür, organik madde, KDK, hacim ağırlığı, kil tipi, tarla kapasitesi, solma
noktası, pH, EC vb. gibi toprak horizon özelliklerini kapsamaktadır.
Küme No:2 Oluşumu insanlar tarafından düzenlenen mineral topraklar (özel ANTHROSOLLER
bir bölgeye ait olmayan)
Küme No:3 Oluşumları ana materyal tarafından düzenlenen mineral
topraklar
• Volkanik materyalden oluşan topraklar ANDOSOLLER
ARENOSOLLER
• Kumlar üzerinde gelişen topraklar VERTISOLLER
• Şişme-büzülme gösteren killer üzerinde gelişen topraklar
Küme No:4 ♦ Arazinin topoğrafyası/fizyoğrafyası tarafından oluşumu FLUVISOLLER
düzenlenen mineral topraklar GLEYSOLLER
♦ Düz topoğrafyada çukur alanlarda (ıslak alanlar) oluşan LEPTOSOLLER
topraklar REGOSOLLER
♦ Düz olmayan topoğrafyada yüksek arazide oluşan topraklar
Küme No:5 Oluşumu zaman tarafından düzenlenen topraklar (özel bir CAMBISOL
bölgeye ait olmayan)
Küme No:6 Oluşumu iklim tarafından -(alt-) humid tropikal- düzenlenen PLINTHOSOLLER
topraklar FERRALSOLLER
NITISOLLER
ACRISOLLER
ALISOLLER
LIXISOLLER
Küme No:7 Oluşumu iklim tarafından –kurak ve yarıkurak- düzenlenen SOLONCHAKLER
topraklar SOLONETZLER
GYPSISOLLER
DURISOLLER
CALCISOLLER
Küme No:8 Oluşumu iklim tarafından –step ve step benzeri- düzenlenen KASTANOZEMS
topraklar CHERNOZEMS
PHAEOZEMS
Küme No:9 Oluşumu iklim tarafından -(alt-) humid tropikal- düzenlenen PLANOSOLLER
topraklar ALBELUVISOLLER
LUVISOLLER
UMBRISOLLER
Küme No:10 Oluşumu iklim tarafından -daimidonma- düzenlenen topraklar CRYOSOLLER
PEDOLOJİK
VERİTABANI
THB 1
-Poligon 2 tarafından Geometric olarak tanımlanmış
-TTB 10 ve 11’ in birleştirilmesi ile oluşmuş
THB 2
-Poligon 1 tarafından Geometric olarak
tanımlanmış
12 nolu TTB’nin oluşumu
THB 3
-Poligon 2 tarafından Geometric olarak
tanımlanmış
- TTB 10 ve 11’ in birleştirilmesi ile oluşmuş
THB 4
-Poligon 2 tarafından Geometric
olarak tanımlanmış
-10 nolu TTB’nin oluşumu
M
G
R
E
V
E
E
T
L
İ
ALAN THB
M
R
S
E
V
E
E
T
L
İ
KONUMLANDIRILMIŞ
VERİTABANI
THB
THB
TTB.ORG TTB ÖZNİTELİK
KARADENİZ
MARMARA
EGE DENİZİ
0-500m 1000-2000-m
500-1000m >2000m
Şekil 3. Türkiye’nin Denizden Yüksekliği (İzbırak, 1975 ve Darkot and de Agostini, 1980’den
sadeleştirilmiştir)
B. JEOLOJİ
Toprak oluşumunda en önemli etmenlerden biri olan ana materyali oluşturan jeolojik
oluşumlar Türkiye’de çok geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Bunun başlıca nedeni Türkiye’nin Alp
orojenez kuşağı etkisinde olmasıyla birlikte, Tetis denizinin jeotektonik evriminden de etkilenmiştir
(TÇMKKU, 2001).
Türkiye'yi de içerisine alan Alpin sıradağlar bölgesinde, Kuvaterner (yaklaşık 2 milyon yıl)
ile birlikte, Paleozoik, Mesozoik ve Tersiyer yaşlı, birimler orojenik evreler geçirerek ileri derecede
bozunuma uğramıştır (Ketin, 1983). Bu süreçler sonrasında oluşan dağ hareketleri sonrasında
yükselen araziler akarsular tarafından özellikle Pleyistosen de oluşan iklim salınımları sonrasında
(Kapur ve ark. 1998) akarsular tarafından aşındırılmış ve taşınarak göreceli olarak düz eğimli
arazilerde, göllerde ve denizlerde birikmiştir.
Türkiye’de Birinci Jeolojik Zamanda (Paleozoik) oluşmuş metamorfik ve tortul araziler
Trakya'daki Yıldız (Istranca) Dağları'nda, Güneydoğuda Toroslar'da ve Batı Anadolu'daki Menderes
masifinde bulunmaktadır.
İkinci Jeolojik Zamanda (Mesozoik) Türkiye'nin büyük bir bölümünde, özellikle Anadolu'nun
kuzey ve güney kesimlerinde Tetis Denizi yer almaktaydı. Tetis Denizine yüksek bölgelerden gelen
materyaller ile birlikte deniz canlılarının çökelmesiyle killi ve kireçli materyaller oluşmuştur. Ayrıca
Afrika ve Arap Kalkanının bundan sonra da devam eden etkisi sonucu deniz tabanında lavlar
ortaya çıkmıştır. Bu çökelen materyal ile mağmatik kayaçlar daha sonraki yer hareketleri ile
kıvrılarak Kuzey Anadolu ve Toros dağ kuşaklarını oluşturmuştur. Kuzey Anadolu'daki denizin sığ
yerlerinde ise, kumlu ve kireçli malzemelerin birikmesi sonucunda Samsun ile Zonguldak arasında
kumlu ve kireçli tabakalar, doğu kesiminde ise tortullarla birlikte, volkanik kökenli oluşumlar yer
almıştır.
Üçüncü Jeolojik Zamanın (Tersiyer) en önemli özelliği Anadolu'nun kara haline gelmesidir.
Bu zamanın başlarında Anadolu'ya sıcak ve kurak bir iklim hakim olmuş ve Ankara-Çankırı-Sivas
arası ile Kuzey Anadolu'daki kapalı havzalarda buharlaşma sonucu tuzlu ve jipsli (evaporitler)
tortullar meydana gelmiştir. Bu zamanın ortalarına doğru ise, Alp dağ oluşum hareketleri ile Kuzey
Anadolu ve Toros dağları belirgin bir duruma geçmiştir. Üçüncü Jeolojik Zamanın sonlarına doğru
Anadolu'nun iç kesimlerinde çökme olmuş ve çukur alanlar göllerle kaplanmıştır.
Dördüncü Jeolojik Zamanda (Kuvaterner) Türkiye aşağı yukarı bugünkü görünümünü
almıştır. Bu zamanın başlarında göllerle kaplı olan Ege Denizi'nin bulunduğu saha tektonizma
sonucu çökmüş sonuçta Ege Denizi oluşmuştur. Ayrıca iklim salınımlarının meydana getirdiği
yağışlı evrede denizlerde yükselmeler olmuştur (Atalay, 2001). Avrupa’da buzulların oluştuğu
Anadolu’da ise kurak iklimin etkin olduğu günümüzden yaklaşık 20.000 yıl önce Anadolu'nun
yüksek kesimleri buzlarla kaplanmış ve deniz seviyeleri çok düşmüştür. Günümüzden yaklaşık
10.000 yıl önce (Holosen) klimatik optimuma ulaşıldığında denizlerde yükselmeler oluşarak
Akdeniz suları Ege üzerinden Karadeniz'e ulaşmıştır. Bu devirde meydana gelen volkanik olaylar
sonucu Ağrı, Süphan, Nemrut ve Erciyes dağları oluşmuştur (TÇMKK, 2001).
Karadeniz Bölgesi
Bu bölgenin doğu kesiminde, değişik (daha çok Üst Tebeşir ve Eosen) yaşlı bazalt, andezit,
dazit, trakit, porfirit ve dolerit lav, tüf ve anglomeraları ile kiltaşı, kireçtaşı, fliş, marn ve metamorfik
kayaçlar yaygındır. Bölgenin batı kesiminde Üst Tebeşir veya Eosen yaşlı çeşitli püskürük ve
metamorfik kayaçlar ile değişik yaşlardaki kireçtaşı, kiltaşı, kumtaşı, marn, marnlı kireçtaşı, fliş,
konglomera, alçıtaşı ve yaşlı alüvyon gibi gevşek tortullar yaygındır. Çarşamba ve Bafra ovaları ile
daha küçük ovalarda Holosen evresinde oluşan çökeller yer almaktadır.
Marmara Bölgesi
Trakya'da Tekirdağ ve Gelibolu Yarımadası’ nda çoğunlukla kireçtaşı, kumtaşı, fliş ve marn
gibi tortul kayaçlar bulunmaktadır. Edirne’de çeşitli tortul kayaçlar, Istrancalar’da metamorfikler ve
Kırklareli’nde kireçtaşı baskındır. Trakya’da genellikle Üçüncü Zamana ait çakıllı, kumlu ve killi
çökeller, marn, fliş, kireçtaşı, konglomera, kumtaşı, şeyl ve kil gibi tortul kayaçlar yaygındır. Meriç
ve Ergene ile bunların kolları boyunca uzanan şeritler halinde ve Trakya’nın batı ve güneybatısında
eski göl yataklarında genç alüvyonlar da vardır. İstanbul ve Kocaeli'nde çoğunlukla kireçtaşı,
kumtaşı, fliş ve marn gibi tortul kayaçlar yer almaktadır. İzmit Körfezi ile İznik Gölü arasında ise ana
kaya fliş, marn ve konglomeradan oluşmaktadır. Güney Marmara ve adalarda çoğunlukla volkanik
tüf, aglomera, andezit, granit, granodiyorit ve diyorit gibi püskürük veya mermer, kristalleşmiş
kireçtaşı, şist, gnays, grovak ve fillat gibi metamorfik ve kireçtaşı, marn, dolomit, fliş, kumtaşı,
konglomera, kil, kum ve çakıl gibi tortul kayaçlar yer almaktadır.
Ege Bölgesi
Bölge’de daha çok kiltaşı, (çoğunlukla 3. ve 4. Zamanlara ait) yumuşak kireçtaşı, marn gibi
kil ve kireçce zengin tortul kayaçlar/kalişler, konglomera, çakıllı depozitler ve molozlar, pekişmiş
tüfler, volkan külleri gibi dış püskürük veya mermer ve diğer metamorfik kayaçlar bulunmaktadır.
Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Akarçay ırmakları ile bunların kolları boyunca
uzanan geniş ovalarda Kınık, Bergama, Çivril, Simav, Kütahya, Altıntaş, Afyon ve Bolvadin ovaları
ile daha küçük birçok ovada veya ince şeritlerde genç Holosen yaşlı alüvyonlar yer almaktadır.
Akdeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi'nde sert, kristalli veya yumuşak kireçtaşı, marn, kiltaşı, kumtaşı, kireçli kil,
traverten, kalişler, akarsu ve çamur akıntısı konglomeraları ve çakıllı depozitler gibi tortul kayaçlar,
bazalt ve volkan külü gibi dış püskürükler ve diyorit gibi iç püskürükler ile mermer, serpantin, şist ve
killi şist gibi metamorfik kayaçlar yer almaktadır. Seyhan ve Ceyhan akarsuları ile Tarsus Çayı’nın
getirdiği alüvyonlardan oluşmuş olan Çukurova’da, Amik, Kahramanmaraş ve Silifke ovalarında
Holosen yaşlı genç alüvyonlar bulunmaktadır. Çukurova’da dağ etekleri ile ova arasında yer alan
çamur akıntılarında kalişler yaygındır (Kapur ve ark. 1998).
C. İKLİM
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların uzanışı ve yeryüzü şekillerinin
çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin doğmasına yol açmıştır. Türkiye’nin kıyı
bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Kuzey Anadolu Dağları ile
Toros Sıradağları, deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engeller (DMİGM, 2002). Buna karşın
Türkiye, başlıca birbirine zıt iki iklimin etkisi altındadır. Bunlar yıl boyunca yağış alan ılıman iklim
ile kurak yaz aylarının etkin olduğu Akdeniz iklimidir. Topoğrafyanın etkisi nedeniyle bu iki ana
iklime bağlı olarak ülkede 10 alt sınıf iklim bulunmaktadır (İzbırak, 1975) (Şekil 4).
Karadeniz
Marmara
Van Gölü
Tuz Gölü
Akdeniz
AKDENİZ
Marmara Tipi İç Anadolu Tipi
Trakya Tipi Tipik Akdeniz
Karadeniz Tipi Güneydoğu Tipi
Kuzeydoğu Anadolu Tipi Doğu Anadolu Tipi
Orta-Batı Anadolu Tipi Ege Tipi
Şekil 4. İklim Bölgeleri (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM, 2002’den
sadeleştirilmiştir)
Yağış
Türkiye’de 700 mm ile 2300 mm arasında değişim gösteren en yüksek yağışlar dağlık
bölgelerin kıyılara bakan eğimlerinde kaydedilmektedir (Şekil 5). Buna verilebilecek en iyi örnek
yıllık 2300 mm’yi aşan yağışı yaklaşık 170 günde alan Doğu Karadeniz Bölgesidir (DMİGM, 2002).
Nemli batı ve kuzey batı rüzgarlarının kıyılara paralel veya dikey olan dağlardan karaya ulaştığı
bölgelerde yağış artış göstermektedir. Karasal bölgelere doğru yağış azalarak 600 mm’ye
inmektedir. Ülkenin yaklaşık 2000-3000 m yüksekliğindeki dağların arkasında yer alan daha doğu
ve iç bölgelerinde ise yıllık yağış 300–450 mm’ye düşmektedir. Örneğin Karapınar’ın (Konya) yıllık
yağış ortalaması 298.1 mm/yıldır (Akça, 2001). Akdeniz’de, Ege ve Karadeniz bölgesine benzer
biçimde kıyılarda 1300 mm olan yağış yükseltilerde 2000 mm’ye ulaşmaktadır. Ancak, iç
kesimlerde yıllık yağış 450-600 mm arasında değişim göstermektedir. Türkiye’de yağışlar kıyı ve
bu bölgenin etkisinde kalan bölgelerde çoğunlukla yağmur biçiminde düşerken yüksek bölgelerde
yağış kar biçiminde olmaktadır.
Yıllık Yağış
250-300mm
350-500mm
500-1000mm
1000-1500mm
>1500mm
Şekil 5. Yıllık Yağış Dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980; DMİGM, 2001’den
sadeleştirilmiştir)
Sıcaklık
Akdeniz’in kıyı bölgelerinde ortalama Ocak sıcaklık değeri 10 °C’den yüksek iken Ege,
Marmara ve Karadeniz kıyılarında 5 °C’ye düşmektedir. Kıyıların hemen iç kesiminde bu sıcaklık 0
°C’ye inmektedir. Ülkenin iç bölgelerinde ise sıcaklık –5 °C ile 0 °C arasında değişirken ülkenin en
soğuk bölgesi olan Doğu Anadolu’nun ortalama Ocak sıcaklığı –10 °C ile –15 °C arasındadır
(Şekil 6).
Türkiye’de ortalama Temmuz ayı sıcaklığı Güney ve Güney Anadolu’da 30 °C’den
yüksektir. Ege Bölgesinde akarsuların açtığı vadilerde sıcaklık 25 °C ile 30 °C arasındadır. Kıyıların
ardındaki bölgelerde 20 °C ile 25 °C, ana tektonik kuşakların oluşturduğu derin vadilerle Karadeniz
Kıyıları ve Doğu Anadolu’da sıcaklık 15 °C – 20 °C’dir. Bununla birlikte Kuzey Anadolu ile Toros
Dağlarının 1500 – 2000 m’den daha yüksek bölgeleriyle Doğu Anadolu’nun kimi kesimlerinde 10 ile
15 °C’lik düşük sıcaklıklara da rastlanmaktadır (Şekil 7).
>+10°C -5°-0°C <-15°C
+5°-+10°C -10°-5°C
0°-5°C -10°-15°C
Şekil 6. Ocak Ayı sıcaklık dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM,
2001’den sadeleştirilmiştir)
25-30°C 10-15°C
20-25°C <-10°C
15-20°C
Şekil 7. Temmuz ayı sıcaklık dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM,
2001’den sadeleştirilmiştir)
LEPTOSOLLER
Genç veya zayıf toprak gelişimi olan topraklardır. Çoğunlukla 30 cm’ den sığ ve altında ana
materyalin çok kireçli birikimler veya yüzeyden 30 cm’ den az bir derinlikte kesintisiz çimentolanmış
bir tabaka bulunan ya da bunların dışında 75 cm içerisinde ağırlıkça %10’dan daha düşük düzeyde
ince toprak materyali (silt+kil) içeren topraklardır (Driessen ve Dudal, 1991, FAO, 1988).
Leptosollerde mollic1, umbric2, ochric3 veya vertic4 A-horizonu dışında başka yüzey horizonu
bulunmamaktadır. Dünyada en yaygın toprak sınıfıdır ve yaklaşık 2.260 milyon hektarlık bir alana
yayıldığı sanılmaktadır (FAO, 1988). Leptosoller genellikle genç topraklardır ve toprak oluşumu
genellikle yeni oluşan bir B-horizonu üzerinde veya doğrudan ana kayaç üzerinde yer alan ince bir
A-horizonuyla tanımlanmaktadır. Leptosollerin büyük bir bölümünde horizon dizilimi A-(B)-R
biçimindedir. Leptosollerde drenaj ve tuz sorunu bulunmamasına karşın sığ olmaları, taşlılıkları ve
düşük su tutma kapasiteleri bu topraklarda üretimi ve kullanımı sınırlayıcı etmenlerdir. Karbonatça
varsıl olan Leptosollerin doğal bitki örtüsü asidik Leptosollerden daha yüksektir. Bu nedenle asidik
Leptosollerin tarım amacıyla kullanımları çok düşüktür ve daha çok otlatma ve ormanlık alanlarda
yaygındır. Leptosollerdeki en büyük sorun sığ olan toprakların erozyonun baskısı altında olmasıdır.
Aşırı eğimli arazilerde sığ ve taşlı topraklarda taşların toplanarak bunların teraslamada kullanımı
erozyon etkisini önemli oranda azaltmaktadır. Anadolu’da teras/seki uygulamaları binlerce yıldan
bu yana devam etmektedir (Akça ve ark. 2002).
Türkiye’de Leptosollerin yaygın olması Anadolu’da Miyosenden bu yana devam etmekte
olan tektonik hareketlerin neden olduğu eğimli topoğrafyadır. Bu eğimli arazilerde kaçınılmaz
biçimde ana materyalin ayrışmasından oluşan topraklar erozyonla taşınmakta ve geride sığ
toprakların kalmasına neden olmaktadır (Erol, 1981) (Şekil 8).
Haplic5 Kastanozmlerle birlikte bulunan karbonatlı çökel ve püskürük kayaçların üzerinde
yer alan Dystric6 Leptosoller Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığı 8 °C-15 °C ve yağışı 350 - 1400
mm arasında olan ılıman soğuk iklime sahip olan kuzeydoğu bölgesinde yaygındırlar (Şekil 9).
Cambisol, Vertisol ve Andosollerle birlikte bulunan diğer Leptosoller ülkenin doğu bölgelerinde
volkanik ve metamorfik kayaçlar ile Vertisol ve Fluvisollerin baskın olduğu havzalarda yer
almaktadır (Şekil 9).
1
Koyu renkli, iyi yapıda, yeterince kalın baz doygunluğu %50’den fazla olan organik maddece varsıl, sert olmayan yüzey horizonu
2
Kalın koyu renkli organik maddece varsıl bazları yıkanmış yüzey horizonu
3
İyi bir yapısı olmayan, açık renkli veya derin olmayan organik maddece yoksul ve kuru iken masif veya çok sert olan yüzey horizonu
4
Kil içeriği yüksek, kurak dönemlerde çatlama gösteren horizonlar
5
Belirgin bir özelliği olmayan
6
Baz doygunluğu %50 veya daha fazla olan
Çizelge 3. Türkiye Topraklarının 1:1M Versiyon 4.0 Göre Haritalama
Birimlerinin (THB) Dağılımı
THB DAĞILIMI(%)
Calcaric Cambisol/Eutric Leptosol 12,941
Calcaric Fluvisol/Vertic Cambisol/Calcic Vertisol 7,012
Calcaric Regosol/Calcaric Cambisol 0,071
Calcic Vertisol/Calcaric Fluvisol 0,161
Calcic Vertisol/Luvic Calcisol/Petric Calcisol 0,417
Calcic Vertisol/Petric Calcisol/Luvic Calcisol 1,214
Chromic Luvisol/Haplic Alisol/Haplic Acrisol 1,679
Eutric Cambisol 0,008
Eutric Cambisol/Eutric Regosol/Eutric Leptosol 0,676
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol 0,283
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol/Eutric Leptosol 0,029
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol/Mollic Leptosol 0,091
Eutric Cambisol/Rendzic Leptosol 0,028
Eutric Fluvisol 0,146
Eutric Leptosol / Haplic Cambisol/Eutric Vertisol 2,961
Eutric Vertisol/Vertic Cambisol 1,192
Haplic Andosol 0,134
Haplic Arenosol 0,150
Haplic Calcisol/Mollic Leptosol 1,074
Haplic Calcisol/Vertic Cambisol 5,325
Haplic Kastanozem/Haplic Cambisol 2,941
Haplic Luvisol/Eutric Cambisol/Eutric Leptosol 0,218
Haplic Luvisol/Eutric Regosol/Eutric Cambisol 0,207
Haplic Luvisol/Eutric Vertisol 0,087
Lithic Leptosol 8,311
Lithic Leptosol/Chromic Luvisol 3,524
Luvic Calcisol / Calcic Vertisol 0,485
Luvic Calcisol / Eutric Leptosol 0,757
Luvic Calcisol/Haplic Cambisol 16,971
Luvic Calcisol/Petric Calcisol 0,567
Luvic Calcisol/Petric Calcisol/Calcic Vertisol 2,250
Mollic Fluvisol/Eutric Vertisol 0,172
Mollic Leptosol / Haplic Cambisol / Haplic Andosol 0,480
Mollic Leptosol / Petric Calcisol/Calcic Vertisol 1,993
Mollic Leptosol / Vertic Cambisol / Calcic Vertisol 0,164
Mollic Leptosol/Lithic Leptosol 14,962
Rendzic Leptosol/Calcaric Regosol 0,010
Rendzic Leptosol/Haplic Cambisol/Luvic Kastanozem 7,016
Salic Fluvisol/Eutric Vertisol 0,109
Umbric Leptosol/Dystric Cambisol 1,583
Vertic Cambisol 0,600
Su Alanları 1,004
Bataklık 0,009
Şekil 8. Leptosol ve Luvisol Birliği (G.Antep, Midyat Formasyonu)
CALCISOLLER
Bir calcic7, petrocalcic8 horizon veya yüzeyden ilk 125 cm içerisinde yumuşak kireç
birikimleri içeren, ochric A-horizonu, cambic B-horizonu veya kalsiyum karbonatla çimentolanmış
agric B-horizonu dışında başka tanımlayıcı horizon içermeyen, Vertisoller veya Planosolleri
tanımlayacak özellikleri olmayan ayrıca ilk 100 cm içerisinde salic veya gleyic özellikler
göstermeyen topraklardır. Ancak Calcisollerdeki en önemli olay, ve adını aldıkları süreç, kalsiyum
karbonatın yüzey horizonundan yıkanıp alt horizonlarda birikmesidir. Oluşum yaşı yönünden yaşlı
olan Calcisollerde toprak oluşumunu geciktiren olay geçmiş jeolojik dönemlerde iklim salınımları
nedeniyle gerçekleşen kurak dönemler ve günümüzde kararlı olarak süregelen kurak ve yarı kurak
iklim özellikleridir. Bu dönemlerde özellikle kil oluşturacak kimyasal ayrışma yavaşlamaktadır. Bu
nedenle Calcisollerde çoğunlukla bir ochric horizon bulunmaktadır (FAO, 2001). Toprak analiz
verilerinin yetersizliğinden dünyadaki Calcisollerin dağılım alanları kesin olarak belirlenmiş değildir,
ancak söz konusu toprakların yaklaşık 1 milyar hektarlık alanı kapladığı sanılmaktadır. Bu da
dünyadaki kurak ve yarı-kurak alanların tamamının birincil veya ikincil düzeyde Calcisollerle
kaplandığı anlamına gelmektedir (FAO, 2001). Calcisollerin çoğu hafif koyu ve/veya sarımsı
kahverengi kireç benekli yüzey altı horizonu üzerinde yer alan ince kahverengi veya açık
kahverengi yüzey horizonları bulunmaktadır. Calcisollerin yüzey horizonlarındaki organik madde
düzeyleri seyrek, bitki örtüsü ve bitki kalıntılarının hızlı bozunması nedeniyle düşüktür.
Calcisollerin tarım yapılmayan büyük bir bölümü doğal çalı ve otlaklarla kaplıdır ve bu
topraklarda yoğun otlatma yapılmaktadır. Kuraklığa dayanıklı olan bitkiler, örneğin ayçiçeği bir veya
iki yıllık nadas uygulamaları sonrasında sulama yapılmadan yetiştirilebilmektedir. Ancak sulama
Calcisollerin verimini belirgin bir düzeyde arttırmaktadır. Akdeniz havzasında sulanabilen
Calcisollerin çoğu buğday, kavun-karpuz ve pamuk yetiştirme amacıyla kullanılmaktadır. Yem
bitkilerinden sorgum ve yonca yüksek kalsiyum düzeylerine dayanıklı olduklarından bu topraklarda
kolaylıkla yetiştirilebilmektedir. Calcisollerde karıkla yapılan sulama salma sulamadan daha
yararlıdır. Çünkü yüzeyde kaymak tabakası oluşumu engellenerek tohum çıkma düzeyi arttırılmış
olur (FAO, 2001). Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaygın olan Calcisoller’de (Harran Serisi, Dinç
ve Kapur, 1992) yürütülen karşılaştırmalı karık ve aralıklı (kesikli) karık sulama denemelerinde,
aralıklı sulama sırasında oluşan mikro erozyonun azaldığı ve pamuk bitkilerinin sudan daha fazla
yararlandığı saptanmıştır (Kanber ve ark. 2001). Petrocalcic horizonun yüzeye yakın olduğu
yerlerde ortaya çıkan taşlılığın sorun yarattığı ileri sürülse de söz konusu taşlar yağmurun darbe
etkisini azaltmakta ve yüzey akışı etkisini düşürerek suyun profile infiltre olmasına yardım ettiği
7
Kalsiyum karbonatın teksel veya nodüller biçimde biriktiği horizon
8
Kalsiyum karbonatla çimentolanmış sert calcic horizon
dikkate alınmalıdır (Akça ve ark, 2002). Söz konusu petrocalcic veya sert kaliş horizonunun
ve/veya kalişli kolon horizonunun yaygın olduğu yüksek arazi (teras-seki) Calcisollerinde, ülkenin
batısında, güneyinde ve güneydoğusunda yüzlerce yıldır geleneksel olarak geliştirilen ve
günümüzde doğanın korunması yönünden çok özel bir önemi olan bir zeytin-antepfıstığı-
keçiboynuzu (harnup) – bağdan oluşan bir agroekolojik yönetim sistemi oluşmuştur (Dinç ve ark.
2002). Bu sistem tüm Akdeniz Havzası ülkelerinde yaygın olarak görülmektedir.
Calcisoller, ülkenin kurak bölgelerinin, özellikle eski göl havzalarında ve Kuvaternerde
tektonizma sonucu gelişen çamur akıntısı sekilerinde yaygın topraklarıdır (Dinç ve ark. 1991c).
Calcic Vertisollerle birlikte Luvic ve Petric Calcisoller ülkenin Arap Kalkanının tektonik olarak
etkilediği güney-güneydoğusu ile benzer tektonizmalar etkisinde kalmış iç bölgelerinde yaygın
biçimde bulunmaktadır (Şekil 10). Luvic ve Petric Calcisoller Vogt (1984) ile Kapur ve ark
(1998)’nın sert kalişli ve Gile ve ark (1996)’nın k-horizonlu olarak tanımladıkları, Alt Pleyistosen ve
Üst Holosendeki iklim salınımları sırasında oluşan topraklardır. Luvic Calcisoller çoğunlukla
ayrışmış veya bozulmamış sütün biçimli kaliş9 (Kapur ve ark. 1987) horizonlu paligorskit kil
mineralince zengin olan topraklardır (Verrechia ve Le Coustumer,1996). Benzer topraklar Akdeniz
Havzasının kuzey ve güney bölgelerinde yer alan ülkelerde de yaygındır. Calcisol sınıfına giren
topraklara sahip ülkenin iç, batı, güney ve güneydoğusundaki topraklar Tersiyer killer ile kireççe
zengin ana materyallerden kaynaklanan çamur akıntıları üzerinde gelişmişken Güney (Antalya) ve
Batısının kimi bölgelerindeki Kırmızı Akdeniz Toprakları olarak tanımlanabilecek Calcisoller
traverten ve/veya Miyosen kireçtaşları üzerinde oluşmuştur. İç Anadolu’da Cambisollerle birlikte
bulunan Haplic Calcisoller sularının Holosen boyunca çekilmesiyle kuruyan Tuz Gölü olarak kalmış
olan Eski Konya Gölünün (İç denizinin) gölsel killi çökelleri üzerinde gelişmişlerdir. Bu bölgede yıllık
yağış 200 ile 400 m arasında sıcaklık ise 8 °C ile 12 °C arasında değişmektedir. Denizel
kireçtaşları, göl çökelleri ve volkanik ana materyaller üzerinde Akdeniz iklimi ile ılıman, kurak ve
soğuk bölgelerde yıllık yağış ortalaması 200 ile 800 mm arasında değişen Luvic Calcisol/Haplic
Cambisol birlikleri Türkiye’de geniş alanları kaplamaktadır (Şekil 11). Ülkenin güneydoğusunda
yaygın olarak Leptosollerle birlikte bulunan Calcisoller karbonatlı, kristalen sert kireçtaşları ile
alüviyal çökeller üzerinde oluşmuşlardır (Dinç et al. 1997).
9
Karbonatça zengin Tersiyer ve Kuvaterner çökellerin/toprakların üst bölümlerinden yıkanan karbonatlarca varsıl çözeltilerin alt
katmanlarda yeniden kristallenerek sütün konumunda dikey biçimde birikmesi sonucu oluşan horizon/katman
Şekil 10. Çamur Akıntısı üzerinde gelişim göstermiş Calcisol (Sarıçam, Adana)
10
Yakın geçmişte belirli aralıklarla yeni materyal katılımı olan, akarsu, deniz ve göl çökelleri
11
Yüzeyden ilk 40cm içerisinde 20 ile 40cm kalınlıkta olan, hacim olarak %75 ve daha fazla organik materyal içeren horizon
12
15cm kalınlığında pH’ısı 3.5’ten düşük, 2.5Y veya daha fazla hue değeri ile kroması 6 veya daha fazla olan jarosit (KFe3(SO4)2(OH)6,
Potasyum Demir Sülfat hidroksit) lekeleri olan horizon.
13
Suyla doygun koşullardaki mineral veya organik topraklarda hacmin %0.75 veya daha fazlası sülfit formunda kükürt içeren
materyal
Şekil 12. Alüviyal ovada sığ taban suyu olan Fluvisol (Çukurova)
VERTİSOLLER
Kısaca yüksek düzeyde kil içeren ve çatlayan topraklar olarak tanımlanan Vertisollerin
yüzeylerindeki ilk 18 cm’lik bölümü karşılaştığında, ilk 50 cm içerisinde % 30 veya daha fazla kil
içerirler. Ayrıca kurak mevsimlerde yüzeyden 50 cm’lik derinliğe kadar ulaşabilen 1 cm
genişliğindeki çatlaklar ile kayma yüzeyleri ve kama-biçimli paralel yapı birimleri oluşturmaktadır
(Wilding ve Puentes, 1988; Kapur ve ark. 1997). Bu oluşumlar kimi zaman yüzeyden 100 cm
aşağıda da saptanabilmektedir. Vertisoller çoğunlukla ince tekstürlü ve yüksek düzeyde smektit
içeren çökeller ile ayrışma ürünü olarak smektit kili oluşturan, özellikle bazaltik kökenli kayaçların
(Kapur ve ark, 1977, 1997) üzerinde oluşmaktadırlar. Vertisoller çöküntü alanları, düzden dalgalıya
değişen nemli ve kurak mevsimlerin birbirini izlediği tropik, yarı-kurak ve Akdeniz ikliminin baskın
olduğu alanlarda yaygındır (Driessen ve Dudal, 1991). Vertisoller dünyada yaklaşık 335 milyon
hektarlık bir alanı kaplamakta ve çoğunlukla Luvisol, Cambisol, Gypsisol ve Solonchaklarla birlikte
bulunurlar (FAO, 2001).
Vertisollerin otlatma amacıyla kullanımı düşüktür ancak sulama olanağı olan bölgelerde
Vertisollerde yoğun tarım yapılmaktadır. Ancak Vertisollerin ağır killi olmaları, ıslakken plastik
(yapışkan), kuru iken de çok sert olmalarına yol açtığı için, tarımsal yönden kullanımları sorunlara
yol açabilmektedir. Bu nedenle Vertisollerin işlenme süresi toprağın su durumuna bağlı olarak
oldukça kısa bir dönem içerisinde olmaktadır. Özellikle toprak nemliyken mekanik işlemeler
topraklarda çok ciddi pulluk altı katmanların gelişmesine yol açmaktadır (Yeşilsoy ve ark. 1977).
Vertisollerdeki diğer bir sorunda su alınca şişen smektit tipi killerin gözenekleri tıkaması nedeniyle
ortaya çıkan drenaj sorunudur. Vertisoller potansiyel olarak verimli topraklar olmalarına karşın su
ve arazi işleme tekniklerine çok dikkat edilmesi gereken topraklardır. Uluslararası Yarı-Kurak Tropik
Bitki Araştırma Enstitüsü (ICRISAT) araştırma merkezinin uzun yıllara dayalı çakılı tarla denemeleri
sonucunda Vertisollerin kullanımı yönünden oluşturdukları özel ürün rotasyon, düşük düzeyde
sürüm ve organik tarım yöntemleri bir Vertisol kullanımı modelinin başka bir deyişle bir “Vertisol
Teknolojisi” kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu özel Vertisol teknolojisi
kavramının Türkiye’deki Vertisolleri yaygın olarak içeren ovalarda (Harran, Muş, Trakya vb),
bölgeye uygun yerel tarımsal yöntemlerle modifiye edilerek, kullanılması yararlı olacaktır.
Türkiye’de Vertisoller (Şekil 15) özellikle ova ve çöküntü alanlarında yer alan yaygın birincil
(ana kaya üzerinde oluşan) veya ikincil (taşınma sonrası yerinde oluşum gösteren) topraklardır
(Şekil 16). Calcic Vertisollerde çatlaklar ve yüzey ondüleliğinin (gilgai) fazla belirgin olmaması bu
topraklara Kuvaterner çamur akıntıları yüzeyleri üzerinde oluşmuş Petric Calcisollerden taşınan iri
kalsit ve paligorskitlerin smektitin şişme büzülme potansiyelini azaltmasından kaynaklanmaktadır
(Dinç et al. 1991a; Kapur ve ark. 1990, 1991, 1993a). Ülkenin iç ve güney bölgelerindeki akarsular
eski ve günümüz yatakları boyunca taşıyıp biriktirdikleri alüviyal çökellerle Calcic Vertisollerin
oluşmasına neden olmuşlardır. Kuzeybatı bölgelerinde yer alan Eutric Vertisoller, Balkanların bir
çok bölgesinde olduğu gibi, volkanik alanlardan taşınan düşük karbonatlı ve yüksek kil içerikli
Vertisollerdeki tipik çatlama ve ondüleli yapıyı göstermektedirler (Dinç et al. 1986; Kapur et al.
1987; Dinç et al. 1997).
Şekil 15. Vertisol (GAP Bölgesi)
LUVISOLLER
Luvisol toprak grupları, yüzey horizonunda killerin yıkandığı alt horizonlarda ise biriktiği
başka bir deyişle toprak profili içerisinde tekstürel farklılıkların olduğu topraklardır. Luvisollerin
yüzeyaltı horizonu argic horizondur. Bu topraklarda yüksek aktiviteli killer olarak tanımlanan
smektit, montmorillonit ve klorit kil mineralleri bulunmakta ancak Planosoller gibi keskin tekstürel
değişime, Albeluvisols gibi albeluvic15 dillerin oluşumuna, step toprakları gibi mollic yüzey
horizonunun saptanamadığı topraklardır. Luvisoller, yüzeyden ilk 100 cm içerisinde veya daha
kaba materyallerle (tınlı kum veya daha kaba) örtülmüş ise ilk 200 cm’de, 24 cmol/kg’a eşit veya
daha fazla KDK’ne sahip argic horizonlu toprakları simgelemektedirler. Söz konusu topraklar buzul
tili, eolian16, alüviyal ve kolüviyal ana materyallerleri üzerinde gelişim göstermektedirler. Buna
karşın Türkiye’de kristalen kireçtaşları üzerinde de geliştikleri bilinmektedir (Dinç ve ark. 1997).
Luvisollerin oluşumu için üç önemli aşama gerekmektedir:
a. yüzey horizonunda killerin mobilizasyonu
b. killerin birikim horizonuna taşınması/yıkanması
c. taşınmış/yıkanmış killerin immobilizasyonu.
Yukarıdaki süreçlerden de anlaşılacağı üzere kil agregatları alt horzonlara taşınmadan önce
dispers (çözünmüş) olması gerekmektedir. Bu nedenle Vertisoller gibi çatlaklardan ve
gözeneklerden kil agregatlarının alt katmanlara taşınımı yüzeyaltı horizonunu kilce
zenginleştirmez.
Luvisoller, kahverengiden kuvvetli kahverengiye değişen veya kırmızı olan yüzeyaltı
horizonu üzerinde yer alan kahverengi-koyu kahverengi yüzey horizonlu, A-Bt(argic)-C biçiminde
horizon dizilimine sahip topraklardır. Alttropikal bölgelerde, Luvisolerde kırmızımsı kahverengi argic
horizon içerisinde veya altında calcic horizon veya yumuşak kireç ceplerine rastlanabilmektedir.
Serin iklimlerde oluşan Luvisollerin renkleri ılıman iklimlerde oluşanlara oranla daha açık kırmızı
olmaktadır. Yağışlı bölgelerde ise yüzeydeki aşırı kil ve serbest demiroksitlerin yıkanması
nedeniyle koyu ancak ince A-horizonu üzerinde grimsi bir yıkanma horizonu gelişimi görülmektedir.
Luvisoller orta düzeyde ayrışmış ve tropikal bölgelerdeki benzerleri olan Lixisollerden daha az AL,
Fe ve Ti-oksitler içeren topraklardır.
Bir çok ana materyal ve iklimde oluşmaları nedeniyle bu topraklar dünyanın bir çok yerine
yayılmış durumdadır. Buna karşın daha çok düz ve düze yakın eğimler ile serin ve ılıman iklimlerde
daha yaygındırlar (FAO, 2001). Granüler veya kırıntılı strüktürde olan yüzey horizonları nedeniyle
gözenekli ve iyi havalanma gösteren, argic horizondaki kil nedeniyle alınabilir su depolama
kapasitesi yüksek olan, yarı köşeli, köşeli strüktürlü alt horizonlarının iyi drenaj kapasiteleri, orta
düzeyde ayrışmış olmaları ve yüksek baz doygunlukları nedeniyle bir çok tarımsal amaçla
kullanıma potansiyel olarak uygun topraklardır.
Dünyada ılıman bölgelerdeki Luvisollerde tahıl, şeker pancarı ve yem bitkileri yetiştirilirken
eğimli arazilerdeki Luvisollerde bahçe tarımı ve otlatma yapılmaktadır.
Luvisoller, Türkiye’de baskın olarak yağışın killeri yüzey horizonundan disperse edip
yıkadığı ancak tüm profilden (Şekil 17) uzaklaştıramadığı D. Karadeniz bölgesinde, diğer
bölgelerde ise Calcisol ve Vertisollerle birlikte ikincil veya üçüncül konumda bulunmaktadır (Şekil
18). Luvisoller Türkiye’de iklim koşullarına bağlı olarak özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde
15
Albic horizon renginde (Munsell renk skalasında 7-8 değerine, 3 veya daha az kromaya, veya 5-6 değerine ve 2 veya daha düşük
kromaya sahip horizon) genişliğinden daha çok derin olan, üstteki argic horizonun ilk 10cm’inin %10’undan fazla haciminde olan
diller biçiminde birikmiş/yıkanmış horizon
16
Rüzgarla taşınmış
seracılık, diğer bölgelerde ise bahçecilik amacıyla kullanılmaktadır.
ACRİSOLLER
Acrisol sınıfı topraklar düşük aktiviteli (kaolinit, halloysit, metahalloysit) killerin argic17 bir
horizonda biriktiği ve düşük baz doygunluğuna sahip topraklar olarak tanımlanmaktadırlar.
Acrisoller, KDK’sı 24 meq/100g olan ve baz doygunluğu % 50’den düşük hafif geçirgen bir argic B-
horizonunun üzerinde bir E-horizonunun yer aldığı, alt horizonlarda diller biçiminde kil dağılımı
olmayan topraklardır (FAO, 2001). Acrisoller ileri düzeyde ayrışmış asit reaksiyonlu topraklardır.
Çoğunlukla asidik kayaçlar üzerinde gelişirler. Horizon dizilimleri A-E-Bt-C biçimindedir.
Acrisollerdeki değişimler daha çok oluştukları alana bağlıdır (drenaj, su) ve sığ koyu renkli tam
17
Üstünde yer alan horizondan belirgin düzeyde daha çok kil içeren yüzey altı horizonu. Bu fark üst horizondan killerin yıkanarak
birikmesi veya üst horizondaki killerin bozunması veya erzonla yıkanması sonucu oluşabilmektedir.
bozunmamış organik madde içeren bir A-horizonuna sahiptirler. Bu horizonun altında yer alan Bt-
horizonu E-horizonuna oranla daha koyu kırmızı veya sarımsı renktedir. Kurak mevsimlerin olduğu
bölgelerdeki Acrisollerin bir çoğunun ince, kahverengi, ochric yüzey horizonu vardır ve yıl boyunca
toprak neminin yüksek olduğu bölgelerde organik maddenin birikimi sonucu daha koyu renkler
baskındır. Acrisollerde ayrışabilecek çok az mineral bulunmakta ve kil fraksiyonunda ayrışmanın
ileri evrelerinde olan topraklara özgü iyi kristalize olmuş kaolinitle gibsit mineralleri bulunmaktadır.
Korunmuş orman örtüsü altında yer alan Acrisollerin yüzey horizonları geçirgendir. Eğer
orman örtüsü kaldırılırsa verimli olan A-horizonu bozularak (degrade olarak) sert bir yüzey katmanı
oluşur. Bu sert kabuk tabakası yağışlarla gelen suyun profile sızmasını engelleyerek suyun yüzey
akışına geçmesine ve erozyona uğramasına neden olmaktadır.
Acrisolleri tarım amacıyla kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu yüzeydeki
organik madde düzeyinin korunmasıdır. Asidik reaksiyonlu olan Acrisollerde düşük girdili tarım
yapmak oldukça zordur. Çünkü bu topraklar kireçleme ve eksik olan bazlar için uygun gübreleme
gerektirmektedir. Türkiye’de Karadeniz bölgesindeki çay ekim alanlarında olduğu gibi özellikle
asitliğe dayanıklı bitkilerin ekilmesi gerekmektedir. Ancak, Türkiye’de de olduğu gibi Acrisollerin bir
çoğu orman örtüsü altındadır ve özellikle eğimli arazilerde bu örtünün korunması veya tarım
ormancılığı (agroforestry) yapılması bu toprakların daha uygun kullanılmış olmasını sağlayacaktır.
Acrisoller Türkiye genelinde yıllık yağışın çok yüksek olmaması nedeniyle yaygın olmayan
topraklardır (Çizelge 3, Şekil 19). Yıllık yağışın 1500-2000 mm, sıcaklığın ise 12 °C – 15 °C
arasında değiştiği ülkenin Karadeniz kıyısındaki Kuzeydoğu Bölgesinde yer alan Haplic18 Acrisoller
çoğunlukla Eutric Cambisollerle birlikte bulunmaktadırlar. Ancak, ayrıntılı toprak etüt çalışmaları
yapılarak (1:250.000 ölçekli harita çalışması sırasında) bölgede bulunma olasılığı yüksek Podzol
ve Acrisollerin iyi tanımlanması gerekmektedir.
18
Tipik, belirli bir ayırt edici özelliği olmayan
ALİSOLLER
Yüksek aktiviteleri (smektit, vermikulit, 2:1 tabakalı) killerin toprağın alt horizonlarında
birikim gösterdiği kuvvetli asidik topraklardır. Bu sınıfa ait topraklar çoğunlukla humid (alt) tropik ve
ılık bölgelerde belirli düzeyde durağanlaşmamış içerisinde alüminyumlu mineraller içeren ana
materyaller üzerinde gelişim göstermektedirler. Bu minerallerin sürmekte olan hidrolizleri ortama Al
salınımına neden olmakta ve katyon değişim kapasitesinin yarısını bu element tarafından
doldurulmaktadır. Alisoller bu nedenle adlarını alüminyumdan almışlardır.
Birçok ana materyal üzerinde gelişim gösterse de Alisollerde A-Bt-C profil dizilimi
bulunmaktadır. Alisollerde profiller arasındaki farklılıklar erozyon nedeniyle A horizonunun
aşınmasından kaynaklanmaktadır. Alisollerin çoğunlukla ayrışma sonrası smektit ve vermikulit
oluşturan bazaltik kayaçlar üzerinde geliştiği saptanmıştır (FAO, 2001).
Alisoller düşük düzeyde bitki besin elementleri içerirken çözünebilir inorganik Al toksik
düzeyde bulunmaktadır. Bu topraklarda kireçleme ve tam gübreleme olasılığı yoksa ekimi
yapılacak bitki türlerinin düşük besin içeriğine ve yüksek serbest Al düzeylerine dayanıklı olması
gerekmektedir. Bu nedenle Alisoller üzerinde çoğunlukla çay, kauçuk ve palm (hurma) tarımı
yapılmaktadır. Türkiye’de Alisoller (Kırmızı Sarı Podzolik Topraklar) üzerinde yeterli bilgi
olmamasına karşın Doğu Karadeniz bölgesinde Haplic Luvisol-Chromic Luvisol-Haplic Acrisollerle
birlik oluşturmaktadır (Şekil 20).
ARENOSOLLER
Arenosoller kuvarsça varsıl eski toprak materyalleri veya kayaçların yerinde ayrışmasıyla
veya taşınarak çökelmiş kum veya kumullar üzerinde gelişen topraklardır. Bu nedenle tınlı veya
kaba tekstürlü topraklardır. Ancak bu materyalin fluvic veya andic19 özellik göstermemesi
gerekmektedir. Ayrıca yüzeyde ochric A, albic20 E, veya plinthic21, petroplinthic22 veya salic-
horizonu dışında başka tanımlayıcı horizon içermemelidir. Arenosoller kuraktan nemli iklime, aşırı
soğuktan sıcağa kadar tüm iklimlerde ve genç kumullar, kıyı kumulları ve kumlu ovalarda
oluşabilmektedir. Arenosollerde profil dizilimi genellikle A-(E)-C biçimindedir. Kurak bölgelerde
yüzeyde yalnızca ochric horizon bulunurken yağışlı bölgelerde albic horizon gelişimi
görülebilmektedir. Arenosollerin kurak bölgelerde otlatma amacıyla kullanılmalarına karşın
günümüzde kumullarda sulamayla özel ürünler başarıyla üretilebilmektedir. Çevre dostu
sürdürülebilir arazi yönetimi yaklaşımına göre biyoçeşitlilik alanı olarak ayrılması gereken bu
oluşumlar, verimli tarım topraklarının kentleşme ve endüstrileşme nedeniyle kullanım dışı kalması
nedeniyle özellikle Çukurova’da kıyı bölgelerinde karpuz, kavun ve yer fıstığı tarımı bu topraklar
üzerinde gerçekleştirilmektedir. Günümüzde yüksek kazanç sağlayan bu uygulama, Arenosollerin
aşırı geçirgenliği nedeniyle yakın gelecekte taban ve yeraltı sularının kimyasal gübre ve ilaçlar
nedeniyle kirlenerek ürün verimlerinin düşmesine ve kıyı alanlarının aşırı tuzlanmasının yanısıra
denizdeki balık yaşamınında sona ermesine neden olacaktır. Arenosoller dünyada yaklaşık 900
milyon ha alan kaplamaktadır. Başka bir deyişle dünyanın % 7’si Arenosollerle kaplıdır.
Türkiye’de küçük bir alanı kaplayan Haplic Arenosol birlikleri günümüz veya eski akarsu
19
Volkanik kökenli materyal içeren horizon
20
Kil ve demir oksitler yıkanarak uzaklaşmış açık renkli yüzeyaltı horizonu.
21
Demirce varsıl humusça yoksul killerin kuvarsla bir arada bulunduğu sert horizon
22
Süreklilik gösteren demirin önemli bir çimentolayıcı olduğu organik maddenin bulunmadığı sert tabaka
yataklarının ülkenin kıyı bölgelerine yığdıkları kumullar ile İç Anadolu’da eski göl yataklarında,
özellikle Karapınar bölgesinde gelişmişlerdir (Dinç et al. 1978; Dinç et al. 1997, Akça, 2001) (Şekil
23, 24).
Şekil 23. Eski göl kumulları üzerinde gelişmiş Arenosoller (Karapınar, Konya)
23
Volkanik cam ile volkanik püskürük kökenli minerallerin baskın olduğu yüzey veya yüzeyaltı horizonu
24
Allofanlarca zengin horizon
Şekil 25. Türkiye’deki Andosol’lerin Genel Dağılımı
HISTOSOLLER
Histosoller organik toprak25 materyalinden oluşmuş topraklardır. Bu topraklar çoğunlukla
boreal26, arktik ve altarktik bölgelerde, ılıman bölgelerde, humid tropiklerde torf, saz, yosun, orman
kalıntısı birikintileri üzerinde oluşmaktadırlar. Histosoller her enlemde oluşabilmektedir ama büyük
çoğunlukla çukur alanlarda gelişim gösterirler.
Histosollerde yüzeyde lithic veya paralithic dokanağa kadar 10 cm veya daha kalın histic27
veya folic28 horizon bulunmaktadır. Histosoller normalde oluşum gösterdikleri boreal, arktik ve
altarktik bölgeler dışında fena drenajlı alanlar ile çöküntü, bataklık, sazlık gibi sığ taban suyu
bulunan alanlarda oluşmaktadırlar. Bu alanlar dışında yağış/evapotransprasyon oranı yüksek olan
dağlık alanlarda oluşabilmektedirler.
25
Yüzeyde biriken organik birikintilerin baskın olduğu mineraller bileşenlerin toprak özelliklerini belirgin olarak etkilemediği oluşumlar.
26
Kışıların soğuk, yazların ılıman olduğu , vejetasyon süresinin yılda 80-120 gün olduğu dağ ve kutupaltı iklimi
27
Organik toprak materyali içeren torflu yüzey veya sığ derinlikteki yüzeyaltı horizonu
28
İyi havalanmış organic toprak materyali içeren torflu yüzey veya sığ derinlikteki yüzeyaltı horizonu
Histosollerin sürdürülebilir kullanımı için tarım yapılmaması daha uygundur, buna karşın
tarım yapılacaksa düşük girdili ve taban suyunu fazla düşürmeyecek yönetimler yapılmalıdır.
Türkiye’de Histosoller Avrupa ülkelerinde olduğu gibi iklimsel koşullar nedeniyle geniş yayılım
göstermemektedir. Buna karşın çöküntü alanlarında (Aksaray, Türkoğlu, K. Maraş, Develi,
Kayseri), dağlık bölgelerde (Van, Bolu, Karadeniz, Amanoslar), göl kenarlarında (Van Gölü,
Pazarcık-Gölbaşı) 1:1.000.000 ölçekli haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanlarda
rastlanmaktadır. Ancak, bu oluşumların yakıt, seralardaki organik madde gereksinimi karşılamak ve
arazinin drene edilerek tarıma açılması gibi sorunlar nedeniyle çok hızlı bir yok oluş sürecine giren
bu toprakların en kısa sürede belirlenerek biyoçeşitliliğe bırakılması gerekmektedir.
GLEYSOLLER
Gleysoller drenajları yapılmadığında yıl boyunca gleyic29 renk deseni oluşturmaya yetecek
düzeyde suyla doygun topraklardır. Gleysollerde yüzeyden ilk 50 cm içerisinde gleyic özellikler
bulunmaktadır. Gleysoller, Pleyistosen ve Holosen yaşlı, konsolide olmayan, çoğunlukla fluviyal,
denizel ve gölsel kökenli ana materyaller üzerinde gelişim göstermektedirler. Gleyisoller bu ana
materyallerin çöküntü ve çukur arazilerde çökeldiği ortamlarda bulunmaktadırlar.
Gleyisollerde A-(Bg)-Cr veya H-(Bg)-Cr profil dizilimi görülmektedir. Gleysollerde ana
sınırlayıcı etmen profilin suyla doygun olmasıdır. Bu topraklar boş değillerse çoğunlukla bataklık
vejetasyonuyla örtülüdür veya otlatma yapılmaktadır. Yapay yollarla drene edilen Gleysoller
işlemeli tarım, hayvancılık ve bahçecilik amacıyla kullanılabilmektedir.
Türkiye’de taban suyunun yüksek olduğu ancak organik materyalin Histosol oluşturacak
kadar yüksek olmadığı çöküntü alanlarında (Muş Ovası, Aksaray, Van Gölü Kıyıları) (Akça ve ark.
2002), akarsu kenarlarında yayılmış Gleysoller bulunmaktadır, ancak bunlar 1:1.000.000 ölçekli
haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanları kaplamaktadırlar.
GYPSİSOLLER
Gypsisoller ikincil jipsin birikim gösterdiği topraklardır (CaSO4.2H2O) ve kurak iklimin en
kuru bölgelerinde oluşum göstermektedirler. Söz konusu bu topraklarda yüzeyden ilk 100 cm
içerisinde gypsic veya petrogypsic horizonla birlikte jips veya kalsiyum karbonatla tutturulmuş
ochric, cambic, argic, vertic veya calcic veya petrocalcic horizon dışında başka tanımlayıcı horizon
bulunmamaktadır. Gypsisoller kurak bölgelerde çoğunlukla pekişmemiş alüviyal ve kolüviyal
çökellerin bulunduğu düz ve çöküntü alanlarında eski iç göllerin bulunduğu alanlarda gelişim
göstermektedirler. Bitki örtüsü ise seyrek ve xerofitik çalı ve ağaçlar ile otlardan oluşmaktadır (Şekil
26).
Gypsisollerde A-B(t)-C horizon dizilimi görülmektedir. Kalsiyum sülfat ve/veya karbonat
birikimi B-horizonunun altında olmaktadır. Gypsisollerde sarımsı kahverengi ochric yüzey horizonu
açık kahverengi beyazımsı bir cambic yüzey altı horizonu üzerinde yeralmaktadır.
29
Sığ tabansuyu nedeniyle toprak profilinde oksidasyon ve reduksiyon nedeniyle kırmızımsı (pas rengi) ve mavimsi gri renk oluşumu
Derin ve su kaynaklarına yakın Gypsisollerde bir çok ürün yetiştirilebilmektedir. Ancak,
petrogypsic horizonun yüzeye yakın olduğu topraklarda üründe önemli kayıplar olmaktadır. Bunun
dışında besin dengesizliği, taşlılık ve jipsin toprak yüzeyinde sulama sonucu düzensiz dağılımı
tarımı kısıtlayan önemli etmenlerdir. Dünyada Gypsisollerin büyük bir bölümü otlatma amacıyla
kullanılmaktadır.
Şekil 27. Karapınar’daki Gypsisollerin B-horizonundaki ikincil jips mineralleri (Akça, 2001)
Şekil 28. Karapınar’da yer alan Gypsisol Profili (Akça, 2001)
SOLONCHAKLAR
Solonchaklar yılın belli zamanlarında yüksek konsantrasyonda çözünebilir tuz içeren
topraklardır. Tuzun yüzey altından kurak mevsimlerde kapillarite ile yüzeye taşındığı Solonchaklar
kurak ve yarı-kurak iklimlerin baskın olduğu iklim kuşakları ile iklim farkı gözetmeksizin kıyı
alanlarında gelişim göstermektedirler.
Solonchaklar herhangi bir pekişmemiş toprak materyalinde gelişim gösterebilir. A-C veya A-
B-C horizon dizilimine sahip Solonchaklarda çoğu kez gleyic özelliklerde bulunmaktadır. Çukur
alanlarda sığ taban suyu bulunan yerlerde yüzeyde tuz birikimi çok kuvvetlidir ve bunlara dış
Solonchaklar adı verilmektedir. Buna karşın taban suyunun derin olduğu bölgelerde tuzlar
yüzeyden daha aşağılarda birikmektedir ve bunlara iç Solonchaklar adı verilmektedir.
Solonchaklar ancak tuza dayanıklı bitkilerin tarımı yapıldığı topraklardır ve çoğunlukla
düşük düzeyde otlatma yapılmakta veya tamamen biyoçeşitliliğe bırakılmışlardır.
Türkiye’de eski göl tabanlarının yaygın olduğu İç Anadolu Bölgesi ile kıyı alanlarında
Solonchak toprak özelliklerini taşıyan topraklar bulunmaktadır. Bunun dışında ülkemizde yapılan
yoğun ve plansız sulamalarla doğal tuzlu topraklar dışında ikincil tuzlu toprakların oluşumu tehlikeli
boyutlara ulaşmıştır. Bunlara örnek olarak Gediz, Harran, Çukurova ve Tarsus ovaları verilebilir.
Türkiye topraklarının kil içeriğinin çoğunlukla smektit yapıda olması nedeniyle (Kapur ve ark.
1993b) tuzlanma olduktan sonra profilden uzaklaştırılması büyük iş ve harcama gerektiren
iyileştirme çalışmalarından kaçınılabilmesi için sulama programlarına dikkat edilmelidir (Kapur ve
ark. 2003),
SOLONETZLER
Solonetzler yoğun, kuvvetli yapılı, yüksek oranda adsorbe sodyum ve/veya magnezyum
iyonları içeren kil yıkanma horizonuna sahip topraklardır. Serbest soda içeren Solonetzler (Na2CO3)
kuvvetli alkali topraklardır (pH>8.5). Bu nedenle bu topraklar alkali topraklar olarakta
tanımlanmaktadır. Solonetzler düz arazilerde yer alan pekişmemiş ince tekstürlü materyaller
üzerinde sıcak, kuru yaz iklimine sahip bölgelerle yüksek oranda sodyum iyonu içeren kıyı
çökellerinde gelişim göstermektedirler.
A-Btn-C ve A-E-Btn-C horizon dizilimli yüzeyden ilk 100 cm içerisindeki bir natric30 horizon
üzerinde yer alan siyah veya kahverengi yüzey horizonuna sahip topraklardır.
Solonetzlerdeki yüksek değişebilir sodyum iyonları Na-toksisitesi nedeniyle bitki gelişimini
engellemektedir. Buna karşın ılıman iklimlerdeki Solonetzlerin organik maddece varsıl olması
bunların otlatma veya sınırlı tarım yapılmasına olanak tanımaktadır.
Türkiye’de Ereğli (Konya), Aksaray ve Iğdır Bölgesinde Solonetzler bulunmaktadır. Buna
karşın Solonetzler 1:1.000.000 ölçekli haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanları
kaplamaktadırlar.
ÖNERİ VE SONUÇ
Türkiye çok değişken iklim ve topoğrafik yapısıyla birlikte farklı ana materyallerin etkisi
sonucunda çok değişik tipte topraklara sahiptir. Yukarıda anılan toprak gruplarıyla birlikte
Türkiye’de Nitisol, Phaeozem, Planosol, Ferralsol, Durisol, Albeluvisol, Crysol topraklarının
varlığıyla ilgili yeterli bir bilgi bulunmamaktadır. Buna karşın Türkiye’de bu toprakların oluşumu için
uygun iklim ve topoğrafik koşullar bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda 1:1M ölçekli Türkiye
Coğrafi Toprak Veri Tabanı’nda yer alan başlıca Toprak Ana Grupları ile birlikte yukarıda anılan
diğer toprakların veritabanına eklenmesi için ayrıntılı ülke toprak etüt haritalama çalışmasına
gereksinim olduğu açık bir gerçektir.
Dünyadaki hızlı nüfus artışı doğal kaynakların, özellikle toprak ve suyun dünyada ki stratejik
önemini arttırmaktadır. Dolayısıyla yenilemeyen bu kaynaklar Türkiye’de sürdürülebilir biçimde
kullanılmamaktadır. Bu nedenle Toprak ve Su kaynaklarının özellikleri, disiplinler arası çalışmalarla
çok iyi tanımlanmalı ve farklı kullanım amaçlarına uygun veriler üretilmelidir. Bu bağlamda çok
amaçlı veri tabanlarının oluşturulması önem arzetmektedir. Türkiye Toprak Haritasının arazi
çalışmaları ve seçilmiş toprak örneklerinin laboratuvar analizleriyle çok kısa bir sürede
1:1.000.000’dan daha büyük ölçekli ayrıntılı çalışmalarla tamamlanması gerekmektedir.
Türkiye olarak üyesi olmak istediğimiz Avrupa Birliği’ne entegrasyon için önemli adımlardan
30
Üzerinde yer alan horizonlardan daha fazla kil içeren, yüksek değişebilir sodyum yüzdesine sahip genellikle sutünumsu veya
prizmatik strüktürlü topraklardır.
birisi olan bu çalışmanın Türkiye’nin önemli bir eksiğini giderdiği inancındayız. Ancak
unutulmaması gereken, bu haritanın 1:1.000.000 ölçekli olduğu ve özellikle bu çalışma için ayrıntılı
arazi etüt ve laboratuvar çalışması yerine var olan verilerin değerlendirilmesi sonucu üretilmesi
nedeniyle ilgili araştırmacıların görüş ve katkılarına açık olduğudur. Yapılacak görüş ve katkılarla
1:1M ölçekli Türkiye Coğrafi Toprak Veri Tabanı KHGM, Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi
Merkezi (www.khgm.gov.tr, topraksu@khgm.gov.tr) tarafından güncelleştirilecektir.
KAYNAKLAR
Akça, E. 2001. Determination of the soil development in Karapinar erosion control station following
rehabilitation. University of Çukurova, Institute of Basic and Applied Sciences. Doctoral
Thesis. 195 P. Adana.
Akça, E., Çimrin, M.K., Şenol, M., Köse, O., Öner, T.Ç. and Kapur, S. 2002. The Geological
Settling of the Hasbey Plain Soils (Van, S. Turkey): A model for the Van Lake Basin. Doğu
Anadolu Çalıştayı. 2-6 Eylül 2002. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Özetler Kitapçığı.
Akça, E., Kapur, S. ve Serdem, M. 2002. Sarıçam (Adana) Orman İşletmesinde Tarım
Ormancılığı Yönünden Zeytin ve Fıstık Çamının Yetiştirilmesi Açısından Toprak ve
Jeomorfolojinin Uygunluğu. Adana Orman İşletme Genel Müdürlüğü Raporu. 28 S. Adana
Atalay. İ. 2000, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği, Ege Üniv. Basımevi, İzmir
Atatanır, L. 1999. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ayaş Araştırma ve Uygulama Çiftliği
topraklarının detaylı etüt ve haritalanması. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 89 S.
Baldwin, M., Kellogg, C.E. and Thorpe, J. 1938. Soil Classification. In: Soil and Man, USDA
Agriculture Yearbook.
Boxem, H.W. and Wielemaker, W.G. 1972. Soils of the Küçük Menderes Valley, Turkey.
Agricultural Research Reports. N. 785, Pudock, Wageningen.
Cline, M.G. 1949. The Basic Principle
Çağlar, K.Ö. 1958, Soil Science. Pub. of the University of Ankara, Faculty of Agriculture, Pub. No.
10. Ankara.
Darkot, B. and De Agostini, G.M. 1980. Modern Atlas of Turkey. Arkin Press, Istanbul, Turkey.
144 P.
De Meester, 1970. Soils of the Great Konya Basin, Turkey. Center for Agricultural Publishing and
Documentation. Wageningen. 290 P.
Dengiz, O. 1998. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü İkizce Araştırma Çiftliği topraklarının
detaylı etüt ve haritalanması. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 75 S.
Dinç, U. 1970. Reconnaissance Soil Survey of the Konuklar (Konya) State Farm. Ph.D. Thesis.
University of Ankara, Turkey.
Dinç, 1974. A Study on the genesis and morphological properties of the organic soils of the
Çukurova Region. University of Çukurova Pub.
Dinç, U., Yeşilsoy, Ş. M., Kapur, S., Berkman, A., Özbek, H. 1978. The Physical, Chemical and
mineralogical properties and the development of the Eastern Mediterranean Coastal Sand
dunes. University of Çukurova, Faculty of Agriculture Pub.No. 2. 81-105.
Dinç, U. et al. 1986. Soil Survey and Land Use Planning Turkgeldi State Farm. General
Directorate of Rural Affairs. Ankara. 58 P.
Dinç, U., Sarı, M., Şenol, S., Kapur, S., Sayın, M., Derici, M.R., Çavusgil, V.S, Gök, M., Aydin,
M., Ekinci, H., Agca, N. 1990. Soils of the Çukurova Region. University of Çukurova Pub.
Pub. No. 26. Adana, Turkey.
Dinç, U., Şenol, S., Sayın, M., Kapur, S., Yılmaz, K., Sarı, M., Yeğingil, İ., Yeşilsoy, M.Ş. Çolak,
A.K. Özbek, H. Kara, E.E. 1991a. The physical, chemical and biological properties and
classification-mapping of soils of the Harran Plain. In (Eds. U.Dinç and S.Kapur) Soils of the
Harran Plain. TUBITAK Pub. Project N. 534. Ankara. 1-10.
Dinç, U., Şenol, S., Kapur, S., Sarı, M., Derici, M.R. and Sayın, M. 1991b. Formation,
Distribution and Chemical Properties of Saline and Alkaline Soils of the Çukurova Region.
Southern Turkey. CATENA Vol. 18, Cremlingen, 173-183
Dinç, U., S. Şenol, S. Kapur, and M. Sarı. 1991c. Catenary soil relationship in the Çukurova
Region, Southern Turkey. CATENA Vol 18, Cremlingen 185-196.
Dinç, U., Şenol, S., Kapur, S., Cangir, C., Atalay, I. 1997. Soils of Turkey. University of
Çukurova, Faculty of Agriculture Pub. No. 51 Adana. 233.
Dinç, U. and Şenol, S. 1998. Soil Survey and Mapping. Univ. of Çukurova, Faculty of
Agriculture Pub No. A-50. Adana.
Dinç, U., Akça, E., O. Dinç, D.M.Özden, P. Tekinsoy, U. Alagöz, H.A. Kızılarslanoglu, B.
Köroğlu, M. Serdem, E. Gültekin, L. Zoroğlu, M. Fisunoglu, H. Eswaran, S. Kapur. 2002.
Soil Sealing: The Permanent Loss of Soil and Its Impacts on Land Use. First MEDRAP
workshop on Sustainable Management of Soil and Water Resources - Greece/European
Union Concerted Action to support the Northern Mediterranean RAP, 18-19 December 2001.
Athens, Greece (CD-Rom Publication).
DMİGM. 2001. Türkiye İklimi. www.meteor.gov.tr/webler/iklim/iklimmaster.htm (7.7.2002)
Driessen, P.M. and Dudal, R. 1991. The Major Soils of the World. Lecture notes on their
geography, formation, properties and use. Agricultural University Wageningen. 309 P.
Dudal, R., Tavernier, R. and Osmond, D. 1970. Soil Map of Europe. 1.250.000. FAO, Rome, Italy.
Erol, O. 1981. Neotectonic and Geomorphological Evolution of Turkey, Zeit. F. Geomorph. N. F.
Supp. Bd. 40: 193-211.
Erol, O. 1984. Neogene and Quaternary continental formation and their significance for soil
formation. p. 24-28. In: Proc. 1st at. Clay Sym. Univ. Çukurova, Turkey (in Turkish)
FAO. 1988. Soil Map of the World. Revised Legend. Reprinted with corrections. World Soil
Resources. Report 60. FAO, Rome.
FAO. 2001. Lecture notes for the Major soils of the World. ISBN 925-104637-9.
Gile, L.H., F.F. Peterson, and R.B. Grossman. 1966. The K horizon of carbonate accumulation.
Soil Sci., 99: 74-81.
Günal, H. 1995. Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüs alanı topraklarının detaylı toprak etüt,
haritalanması ve arazi kullanım planlaması. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. 164 S. Adana
Izbırak, R. 1975. Geography of Turkey. Directorate General of Press and Information. Ankara,
Turkey. 286.
Kanber, R., Köksal, H., Önder, S., Kapur, S., Sahan, S. 2001. Comparison of surge and
continuous furrow methods for cotton in the Harran plain. Agricultural Water Management. V.
47 - Issue 2. 119 - 135
Kapur, S., Dinç,U., Özbek, H. 1977. Doğu Akdeniz Bazaltlarında Derin Ayrışma. TÜBİTAK V. Bilim
Kongresi. TOAG Tebliğleri. S. 87-101.
Kapur, S., Dinç, U., Göksu, Y., Özbek, H. 1980. Genesis and Classification of the Ando-like Soils
overlying Basaltic Tephra in the Osmaniye Region (S. Turkey). University of Çukurova.
Annals of Faculty of Agriculture. Pub. No. 11. 1-4 Adana. Turkey.
Kapur, S., V.S. Çavuşgil, and E. A. FitzPatrick. 1987. Soil-Calcrete (caliche) relationship on a
Quaternary surface of the Çukurova Region, Adana (Turkey). In: N. Fedoroff, L.M. Bresson
and M. A. Courty (eds.), Soil Micromorphology. Association Française pour L'Etude du sol,
Paris, 597-603.
Kapur, S., Çavuşgil, V. S., Şenol, M., Gürel, N. and Fitzpatrick, E. A. 1990. Geomorphology and
Pedogenic Evolution of Quaternary Calcretes in the northern Adana Basin of southern
Turkey. Zeitschrift für Geomorphologie, No.34, S. 49-59
Kapur, S., Sayın, M., Gülüt, K.Y., Şahan, S., Çavuşgil, V.S., Yılmaz, K. and Karaman, C. 1991.
Mineralogical and Micromorphological Properties of Widely Distributed Soil Series in the
Harran Plain. Soils of the Harran Plain. Project No. 534. Ankara. 11-20.
Kapur, S., S.L. Gökçen, S. Yaman, and C. Yetiş. 1993a. Soil stratigraphy and Quaternary caliche
in the Misis area of the Adana Basin, Southern Turkey. CATENA, 20: 431-445.
Kapur, S., Gülüt, K. Y., Karaman, C., Akça, E., Kılavuz, M., 1993b. Clay Mineralogy of the
Southeastern Anatolia Region. 6th National Clay Mineralogy Symposium. 8-11 September
1993.Ankara. 279-290.
Kapur, S., Karaman, C., E.Akça., Aydın, M., Dinç, U., FitzPatrick, E.A., Pagliai, M., Kalmar, D.
and Mermut, A.R., 1997. Similarities and Differences Spheroidal Microstructure in Vertisol
from Turkey and Israel. CATENA, Vol: 28 No:3-4: 297-311. Netherlands.
Kapur, S., Saydam, C., Akça, E., Çavuşgil, V.S., Karaman, C., Atalay, İ., and Özsoy, T. 1998.
Carbonate Pools in Soils of The Mediterranean: A Case Study From Anatolia. In: Global
Climate Change and Pedogenic Carbonates (Eds. R. Lal, J.M. Kimble, B.A. Stewart). Lewis
Publishers. pp. 187-212.
Ketin, İ. 1983. Türkiye Jeolojisine Genel Bir Bakış. İstanbul Üniversitesi. 1259.
Kuzucuoğlu, C., Parish, R. and Karabıyıkoğlu, M. 1998. The dune systems of the Konya Plain
(Turkey): their relation to environmental changes in Central Anatolia during the Late
Pleistocene and Holocene. Geomorphology 23. 257-271.
Lambert, J.J., Daroussin, J., Eimberck, M., Jamagne, M., King, D. and Le Bas, C. 2001.
Instructions Guide for the Elaboration of the Soil Geographical Database of Euroasia and
Mediterranena Countries at 1:1 Million scale. INRA. Joınt Reserach Centre. 56 S.
Oakes, H. 1958. The Soils of Turkey. Ministry of Agriculture. Soil Cvonservation and Farm
Irrigation Divison. Pub. No. 1. 180P. Ankara, Turkey.
Manchini, F. 1966. Short Commentary on the Soil Map of Italy. Soil Map Committee of Italy.
Tipografia R. Coppini & C. Firenze. 80 P.
Soil Survey Staff, 1975. Soil Taxonomy. A Basic System of Soil Classification for Making and
Interpreting Soil Surveys. USDA. Agriculture Handbook 436.
USDA. 1999. Soil Taxonomy, A Basic System of Soil Classification for Making and Interpreting Soil
Surveys.USDA-NRCS, Agriculture Handbook No. 436. U.S. Government Printing Office. 870
P.
Türkiye Çölleşme ile Mücadele Ulusal Koordinasyon Kurulu. (TÇMUKK) 2001. Türkiye
Jeolojisi. www.ccdturkiye.gov.tr/cms/ueptaslak.htm (4.01.2001).
Uluç, M. 1992. Şanlıurfa il merkezi çevresindeki arazilerin çok amaçlı bölgesel planlama için toprak
etüt ve yorumları. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi. 135 S.
Verrechia, E. P. and M-N. Le Coustumer. 1996. Occurrence and genesis of palygorskite and
associated clay minerals in a Pleistocene calcrete complex, Sede Boqer, Negev Desert,
Israel. Clay Minerals V.31, N.2.
Vogt, T. 1984. Questions on the genesis of Quaternary calcretes. Bull. Centr. Rech. Explor. Prod.
Elf-Aquitanie 8: 209-221.
Wilding, L.P. and Puentes, R. (eds)1988. Vertisols: Their Distribution, Properties, Classification
and Management. Technical Monograph No. 18. Soil Management Support Services. USDA/
SCS.
WRB. 1998. World Reference Base for Soil Resources. FAO. Rome.
Yeşilsoy, M.Ş., Dinç,U., Berkman, A., Özbek, H. 1977. Pulluk Altı Katmanının Pamuk Bitkisinin
Kök Gelişimine Etkisi. Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Yıl. Sayı:3, S.217-232.
EKLER
Avrupa Birliği Entegrasyon programı çerçevesinde hazırlanan bu raporda Türkiye’de daha
önce TOPRAKSU Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Toprak Etüt Raporları
ile Çukurova, Ankara, Tekirdağ, Ege, Gaziosmanpaşa, Selçuk, Yüzüncü Yıl, Harran, Akdeniz,
Adnan Menderes Üniversitelerinin Toprak Bölümleri tarafından yapılmış ve yapılmakta olan proje,
yüksek lisans ve doktora tezlerinden alınmış olan topraklara ait analitik veriler Versiyon 4.0’a göre
hazırlanmıştır (EK-1).
Veri tablo sütunlarında İngilizce kısaltmaların kullanılmasının nedeni diğer ülkelere ait
verilerin değerlendirilmesi veya karşılaştırılmasında yardımcı olmak içindir. Bu bağlamda profillere
ait verilerin anlaşılabilmesi için EK-2 ve EK-3’de kullanılan rakamsal değerlerin karşılıkları aşağıda
verilmiştir.
EK-2 ’de verilen değerler toprak profillerine ait ölçülmüş değerler iken EK-3 ’de verilen
değerler aynı profillere ait tahminsel verilerdir. Buna karşın verilerin çok büyük bir bölümü
laboratuvar analiz sonuçlarından alınan verilerdir. Kimi veriler ise Version 4.0’a uyması açısından
orijinalinden çevrilerek verilmiştir. Buna örnek olarak % tuzluluk yerine EC (dS m-1)
değerinin verilmesi gösterilebilir.
Bu çalışma çerçevesinde ilgili araştırmacı, bilim adamları ve kurumların ellerinde var olan
toprak profili verilerini .topraksu@khgm.gov.tr e-posta adresine göndermeleri, ülkemize ait veri
bankasının zenginleştirmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
EK: 1:1M ÖLÇEKLİ VERSION 4.0 TOPRAK COĞRAFİK VERİTABANINA GÖRE
DETAYLI VERİTABANININ YAPISI
WRB-GRP Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak Grubu
kodu
WRB-ADJ Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak Takı kodu
WRB-SPE Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak
Tamamlayıcı kodu
• Tamamlamak için, tam WRB toprak kodu an azından WRB-GRP ve WRB-ADJ değerlerini
içermelidir. Her ikisine ait veriler veritabanında verilmelidir. WRB-SPE biraz daha çok bilgi
eklenmesini sağlamaktadır.
• WRB-GRP (Toprak Grubu) özelliği aşağıdaki ilk çizelgeden, WRB-ADJ (Toprak takısı) ikinci
çizelgeden uygun olan kodlarla doldurulmalıdır. WRB-SPE özelliği üçünci çizelgeden
yararlanılarak doldurulmalıdır. Ancak, verilerde bu özelliğe ait takıyı kullanacak bilgi yoksa
ikinci çizelgede bulunan takılar kullanılabilir.
• Tam toprak kodu 3 aşamalı kodlamanın bir bileşenidir. Aşağıdaki örneklere bakınız.
Belirteç yok:
WRB-GRP = AC ve WRB-ADJ = fr ve WRB-SPE = boş → tam kod = ACfr = Ferrik Acrisol
Üçüncü çizelgeden tamamlayıcı kod için tek karakter alındığında:
WRB-GRP = AR ve WRB-ADJ = sz ve WRB-SPE = w → tam kod = ARszw = Hyposalic
Arenasol
Veya iki takı kullanıldığında:
WRB-GRP = CM ve WRB-ADJ = an ve WRB-SPE = dy → tam kod = CMandy = andic dystric
Arenosol
• WRB-GRP ve WRB-ADJ sütunu boş bırakılmamalıdır. Yalnız WRB-SPE bu düzeyde veri
bulunmazasa boş bırakılabilir.
• Her çizelgede toprak olmayan materyaller için kodlamalar verilmiştir
FAO90-MG 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Ana Toprak Grubu kodu
FAO90-UNI 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Toprak Birimi kodu
FAO90-SUB 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Toprak Alt-Birim kodu
• 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantı kullanımından sonra yukarıdaki üç özellik TTB için tam
toprak kodunu oluşturmaktadır. Tam toprak kodu bu üç aşamanın bileşiminden
oluşmaktadır.
• Yeterli bilgi olabilmesi için yukarıdaki özelliklerden en azından ilk ikisinin bulunması
gereklidir. Zorunlu olmasa da FA90-SUB verisinin girilmesi topraklarla ilgili ek bilgi
sağlayacaktır.
• FAO90-MG ve FAO90-UNI veri sütunu boş bırakılmamalıdır. Ancak, yeterli bilgi
olmadığında FAO90-SUB sütunu boş bırakılabilir.
• Her çizelgede toprak olmayan materyaller için kodlamalar verilmiştir
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
AC Acrisol f Ferric
AC Acrisol g Gleyic Acrisol
AC Acrisol h Haplic Acrisol
AC Acrisol p Plinthic Acrisol
AC Acrisol u Humic Acrisol
AL Alisol f Ferric Alisol
AL Alisol g Gleyic Alisol
AL Alisol h Haplic Alisol
AL Alisol j Stagnic Alisol
AL Alisol p Plinthic Alisol
AL Alisol u Humic Alisol
AN Andosol g Gleyic Andosol
AN Andosol h Haplic Andosol
AN Andosol i Gelic Andosol
AN Andosol m Mollic Andosol
AN Andosol u Umbric Andosol
AN Andosol z Vitric Andosol
AT Anthrosol a Aric Anthrosol
AT Anthrosol c Cumulic Anthrosol
AT Anthrosol f Fimic Anthrosol
AT Anthrosol u Urbic Anthrosol
AR Arenosol a Albic Arenosol
AR Arenosol b Cambic Arenosol
AR Arenosol c Calcaric Arenosol
AR Arenosol g Gleyic Arenosol
AR Arenosol h Haplic Arenosol
AR Arenosol l Luvic Arenosol
AR Arenosol o Ferralic Arenosol
CL Calcisol h Haplic Calcisol
CL Calcisol l Luvic Calcisol
CL Calcisol p Petric Calcisol
CM Cambisol c Calcaric Cambisol
CM Cambisol d Dystric Cambisol
CM Cambisol j Stagnic Cambisol
CM Cambisol e Eutric Cambisol
CM Cambisol g Gleyic Cambisol
CM Cambisol i Gelic Cambisol
CM Cambisol o Ferralic Cambisol
CM Cambisol u Humic Cambisol
CM Cambisol v Vertic Cambisol
CM Cambisol x Chromic Cambisol
CH Chernozem g Gleyic Chernozem
CH Chernozem h Haplic Chernozem
CH Chernozem k Calcic Chernozem
CH Chernozem l Luvic Chernozem
CH Chernozem w Glossic Chernozem
FR Ferralsol g Geric Ferralsol
FR Ferralsol h Haplic Ferralsol
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
FR Ferralsol p Plinthic Ferralsol
FR Ferralsol r Rhodic Ferralsol
FR Ferralsol u Humic Ferralsol
FR Ferralsol x Xanthic Ferralsol
FL Fluvisol c Calcaric Fluvisol
FL Fluvisol d Dystric Fluvisol
FL Fluvisol e Eutric Fluvisol
FL Fluvisol m Mollic Fluvisol
FL Fluvisol s Salic Fluvisol
FL Fluvisol t Thionic Fluvisol
FL Fluvisol u Umbric Fluvisol
GL Gleysol a Andic Gleysol
GL Gleysol d Dystric Gleysol
GL Gleysol e Eutric Gleysol
GL Gleysol i Gelic Gleysol
GL Gleysol k Calcic Gleysol
GL Gleysol m Mollic Gleysol
GL Gleysol t Thionic Gleysol
GL Gleysol u Umbric Gleysol
GR Greyzem g Gleyic Greyzem
GR Greyzem h Haplic Greyzem
GY Gypsisol h Haplic Gypsisol
GY Gypsisol k Calcic Gypsisol
GY Gypsisol l Luvic Gypsisol
GY Gypsisol p Petric Gypsisol
HS Histosol f Fibric Histosol
HS Histosol i Gelic Histosol
HS Histosol l Folic Histosol
HS Histosol s Terric Histosol
HS Histosol t Thionic Histosol
KS Kastanozem h Haplic Kastanozem
KS Kastanozem k Calcic Kastanozem
KS Kastanozem l Luvic Kastanozem
KS Kastanozem y Gypsic Kastanozem
LP Leptosol d Dystric Leptosol
LP Leptosol e Eutric Leptosol
LP Leptosol i Gelic Leptosol
LP Leptosol k Rendzic Leptosol
LP Leptosol m Mollic Leptosol
LP Leptosol q Lithic Leptosol
LP Leptosol u Umbric Leptosol
LX Lixisol a Albic Lixisol
LX Lixisol f Ferric Lixisol
LX Lixisol g Gleyic Lixisol
LX Lixisol h Haplic Lixisol
LX Lixisol j Stagnic Lixisol
LX Lixisol p Plinthic Lixisol
LV Luvisol a Albic Luvisol
LV Luvisol f Ferric Luvisol
LV Luvisol g Gleyic Luvisol
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
LV Luvisol h Haplic Luvisol
LV Luvisol j Stagnic Luvisol
LV Luvisol k Calcic Luvisol
LV Luvisol v Vertic Luvisol
LV Luvisol x Chromic Luvisol
NT Nitisol h Haplic Nitisol
NT Nitisol r Rhodic Nitisol
NT Nitisol u Humic Nitisol
PH Phaeozem c Calcaric Phaeozem
PH Phaeozem g Gleyic Phaeozem
PH Phaeozem h Haplic Phaeozem
PH Phaeozem j Stagnic Phaeozem
PH Phaeozem l Luvic Phaeozem
PL Planosol d Dystric Planosol
PL Planosol e Eutric Planosol
PL Planosol i Gelic Planosol
PL Planosol m Mollic Planosol
PL Planosol u Umbric Planosol
PT Plinthosol a Albic Plinthosol
PT Plinthosol d Dystric Plinthosol
PT Plinthosol e Eutric Plinthosol
PT Plinthosol u Humic Plinthosol
PZ Podzol b Cambic Podzol
PZ Podzol c Carbic Podzol
PZ Podzol f Ferric Podzol
PZ Podzol g Gleyic Podzol
PZ Podzol h Haplic Podzol
PZ Podzol i Gelic Podzol
PD Podzoluvisol d Dystric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol e Eutric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol i Gelic Podzoluvisol
PD Podzoluvisol u Umbric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol y Gypsic Podzoluvisol
RG Regosol c Calcaric Regosol
RG Regosol d Dystric Regosol
RG Regosol e Eutric Regosol
RG Regosol i Gelic Regosol
RG Regosol u Umbric Regosol
RG Regosol y Gypsic Regosol
SC Solonchak g Gleyic Solonchak
SC Solonchak h Haplic Solonchak
SC Solonchak i Gelic Solonchak
SC Solonchak k Calcic Solonchak
SC Solonchak m Mollic Solonchak
SC Solonchak n Sodic Solonchak
SC Solonchak y Gypsic Solonchak
SN Solonetz g Gleyic Solonetz
SN Solonetz h Haplic Solonetz
SN Solonetz j Stagnic Solonetz
SN Solonetz k Calcic Solonetz
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
SN Solonetz m Mollic Solonetz
SN Solonetz y Gypsic Solonetz
VR Vertisol d Dystric Vertisol
VR Vertisol e Eutric Vertisol
VR Vertisol k Calcic Vertisol
VR Vertisol y Gypsic Vertisol
1 Kent 1 Kent
2 İnsanlar tarafından 2 İnsanlar tarafından
bozulmuş toprak bozulmuş toprak
3 Su Kütlesi 3 Su Kütlesi
4 Bataklık 4 Bataklık
5 Buzul 5 Buzul
6 Kaya 6 Kaya
• Daha ayrıntılı haritalama ve bilgi için toprak alt-birimlerinin tanımının gerekliliği başka bir
deyişle üçüncü aşamanın tanımı şarttır.
• Tam toprak tanımı yukarıda açıklanan üç aşamanın kombinasyonuyla olasıdır. Örneğin Niti-
calcaric Cambisol, Cambisol Ana grubunda calcaric (toprak birimi) özellikli ve nitic
karakterlidir (toprak alt-birimi). Tam Toprak Tanımı başka bir deyişle:
• 0 ile 30 arasındaki sayılar verilen kodlar ölçümün tipi, yöntemi ve/veya ölçüm birimini
tanımlamaktadır. Örneğin CEC için CEC-M hücresindeki “21” değeri CEC’in pH 7.0’da
1NH4AOc ile ekstraksiyon yöntemiyle yapıldığını anlatmaktadır.
• Kimi durumlarda bu özellik için değer yoksa her iki hücreye de eksi bir değer girilmelidir
(örn. CEC ve CEC-M)
Kimi durumlarda belirli özellikler için yukarıdaki kodlar anlam taşımamaktadır. Örneğin R-horizonu
için tekstür ve değişebilir baz uygulanabilir olmadığından -8 kodu kullanılmalıdır.
1312 Bentonit
1320 Silttaşı
1400 Fasiyese bağlı kayaç 1410 Fliş 1411 Kumlu fliş
1412 Killi ve siltli fliş
1413 Konglomeratik fliş
1420 Moloz
2000 Çökel kayaçlar 2100 Kalkerli kayaçlar 2110 Kireçtaşı 2111 Sert kireçtaşı
(kimyasal
olarak
çökelmiş,
evaporitler,
veya
organokökenli
veya biyojenik
kökenli)
2112 Yumuşak kireçtaşı
2113 Marnlı kireçtaşı
2114 Tebeşirli kireçtaşı
2115 Detritik kireçtaşı
2116 Karbonlu kireçtaşı
2117 Gölsel veya tatlısu
kireçtaşı
2118 Traverten
2119 Kavern kireçtaşı
2120 Dolomit 2121 Kavern dolomit
2130 Marntaşı
2140 Marn 2141 Tebeşir marnı
2142 Jipsli marn
2150 Tebeşir
2200 Evaporitler 2210 Jips
2220 Anhidrit
2230 Halit
2200 Silisli kayaçlar 2310 Çört, çakmaktaşı,
boynuztaşı
2320 Diatomit radyolarit
3000 Püskürük 3100 Asitten nötre plutonik 3110 Granit
Kayaçlar kayaçlar
3120 Granodiyorit
3130 Diyorit 3131 Kuvars diyorit
3132 Gbaro diyorit
3140 Siyenit
3200 Bazik plutonik kayaçlar 3210 Gabro
3300 Ultrabazik plutonik 3310 Peridotit
kayaçlar
3320 Piroksenit
3400 Asitten nötre 3410 Riyolit 3411 Obsidiyen
volkanik kayaçlar
3412 Kuvars porfirit
3420 Dazit
3430 Andezit 3431 Porfirit
3440 Fenolit 3441 Tefritik fenolit
3450 Trakit
3500 Bazik ultrabazik 3510 Bazalt
kayaçlar
3520 Diabaz
3530 Olivinli-Bazalt
3600 Dayk kayaçları 3610 Aplit
3620 Pegmatit
3630 Lambdor
5000 Konsolide 5100 Denizel ve gölsel 5110 Kuvaterner öncesi 5111 Tersiyer kumlar
olmayan kumlar kumlar
çökeller
(alüvyaller,
ayrışma
ürünleri ve
yamaç
çökelleri)
5120 Kuvaterner kum 5121 Holosen kavkılı
kıyı kumları
5122 Delta kumları
5200 Denizel ve gölsel kil 5210 Kuvaterner öncesi 5211 Tersiyer killer
ve siltler kil ve silt
5212 Tersiyer silt
5220 Kuvaterner kil ve 5221 Holosen killer
silt
Taşkınovası 5222 Holosen siltler
5300 Fluviyal (akarsu) 5310 Akarsu seki kum 5311 Akarsu seki kumu
kum ve çakıllar veya çakılı
5312 Akarsu seki çakılı
5320 Taşkınovası kumu 5321 Taşkınovası kumu
veya çakılı veya tın 5322 Taşkınovası çakılı
veya kil ve silt 5323 Taşkınovası tın
5324 Taşkınovası kil &
silti
5400 Fluviyal (akarsu) 5410 Akarsu kil ve siltleri 5411 Seki kil ve siltleri
killeri, siltleri ve
milleri 5412 Seki tınları
5420 Akarsu Setüstü 5421 Setüstü kil ve
çökelleri sitleri
5422 Setüstü mili
5500 Göl çökelleri 5510 Göl kumu ve delta
kumu
5520 Göl marnı, bataklık
kireci
5530 Göl silti
5600 Silikatlı kayaçlardan 5610 Artık mil 5611 Taşlı mi
artık ve yeniden
çökelmiş tınlar
5612 Killi mil
5620 Yeniden çökelmiş 5621 Hareketli tabanlar
kil
8000 Organik 8100 Pit 8110 Yağışla beslenen 8111 Folik pit
materyaller moor pit
8112 Fibrik pit
8113 Terrik pit
8120 Tabansuyuyla
beslenen bataklık
piti
IL kodları ve tanımları
Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 150 cm içerisinde geçirimsiz tabaka bulunmamaktadır
2 80-150 cm arasında geçirimsiz tabaka bulunmaktadır
3 40-80 cm arasında geçirimsiz tabaka bulunmaktadır
4 40 cm içerisinde geçirimsiz tabaka bulunmaktadır
WR kodları ve tanımları
Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 80 cm içerisinde 3 aydan fazla, 40 cm içerisinde 1 aydan
fazla ıslak değil
2 80 cm içerisinde 3 ile 6 ay arası ıslak ancak 40 cm 1
aydan fazla ıslak değil
3 80 cm içerisinde 6 aydan fazla ıslak ancak 40 cm 11
aydan fazla ıslak değil
4 40 cm 11 aydan fazla ıslak
Örn. Kışın tabansuyu ortalama derinliği 70 cm’de, yazın 190 cm’de ise
HGWL: En yüksek tabansuyu seviyesi :2
LGWL: En düşük tabansuyu seviyesi : 4 olarak kaydedilmelidir.
• Normal toprak profilinin herhangi bir engel olmadan 200 cm derinliğe ulaştığı
öngörülmektedir.
• Kayaca kadar olan derinlik ROC altında tanımlanmıştır. Buna karşın kök gelişimini
sınırlayan herhangi bir horizon var ise bu değer OBS altında tanımlanmıştır.
Toprak Horizon Adının Tanımı
• Horizon adlarıo FAO sistemine uygun biçimde tanımlanmıştır. Örneğin bir Luvisol’deki
dizilim Ap, Bt, C biçimde verilmiştir.