You are on page 1of 78

1:1.000.

000 ÖLÇEKLİ TÜRKİYE


COĞRAFİ TOPRAK VERİTABANI

4th APPROXIMATION

Hazırlayanlar

D. MURAT ÖZDEN, SEBAHATTİN KESKİN


Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi Merkezi, Ankara
&
URAL DİNÇ, SELİM KAPUR,
ERHAN AKÇA, SUAT ŞENOL, OĞUZ DİNÇ
Çukurova Üniversitesi, Toprak Bölümü, Adana

Ankara, Adana, Türkiye, 2001


ÖNSÖZ
1970 yılında (Dudal ve ark. 1970) 1/1.250.000 ölçekli İlk Avrupa Toprak haritasının
yapımından sonra 1985 yılında Avrupa Topluluğu Komisyonu Topluluk ülkelerini kapsayan
1:1.000.000 ölçekli bir toprak haritası yayınlamıştır. 1986 yılında, 1:1.000.000 (1:1M) ölçekli harita
sayısallaştırılarak CORINE (Çevre Bilgilerinin Koordinasyonu) projesi kapsamına girecek bir toprak
veritabanı oluşturulmuştur. Bu veritabanı, Avrupa Topluluğu Coğrafi Toprak Veritabanı (Soil
Geographic Data Base - SGDB) Versiyon 1. olarak adlandırılmıştır. Daha sonra Avrupa Topluluğu
bünyesinde MARS projesi çerçevesinde Toprak ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Destekleme Grubunun
yardımıyla en son SGDB Versiyon 4.0 tamamlanmıştır.
1:1.000.000 ölçekli Coğrafi Toprak Veritabanı’nın (CTVT) oluşturulma amacı, Avrupa ile
birlikte Avrasya ve Akdeniz ülkeleri arasında toprak ölçütlerinin uyumlu bir biçime
getirilerek, doğal kaynak kullanım modellemelerinde, verilerin bölgesel, ulusal veya kıtasal
boyutta kullanımlarının sağlanmasıdır. Bu bağlamda Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika,
Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda,
İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İtalya, Latviya, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Norveç,
Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Yugoslayva ve Yunanistan’a ait 1:1M ölçekli
CTVT’ları 1:1M SGDB Versiyon 4.0 de yer almıştır. Bu ülkeler dışında Belarus, Moldavya, Rusya
ve Ukrayna’nın haritalarının tamamlanmak üzere oldukları ancak aralarında Türkiye’nin de olduğu
Akdeniz ülkelerinden Cezayir, Fas, Filistin, İsrail, Lübnan, Malta, Mısır, Suriye ve Tunus’un bu
çalışmalara yeni başladığı SGDB Versiyon 4.0’da bildirilmiştir (Lambert ve ark. 2001).
Söz konusu bu ön rapor, Türkiye’nin 1:1M ölçekli CTVT’ nı SGDB’ ye uyumu için ilk adımı
oluşturmuştur. Daha sonra “Türkiye Toprak ve Su Kaynakları Veritabanı” projesi çerçevesinde bu
çalışma yeniden değerlendirilerek 1:1M, 1:250.000 ve 1:25.000 ölçeklerde güncel veri tabanları
oluşturulacaktır.
GİRİŞ
Dünyada tarımsal üretimin temel kaynağı topraklardır. Toprakların sahip oldukları özelliklere
göre kullanılması ve sürdürülebilir yüksek verimin alınması için fiziksel, kimyasal, mineralojik ve
biyolojik özelliklerinin çok iyi bilinmesi ve tanımlanması temel koşuldur. Toprakların özelliklerine
göre sınıflara ayrılarak gruplandırılması ve sınıflanan her bir farklı grubun çeşitli amaçlarla
yorumlanması toprak etüt ve haritalama çalışmaları ile yapılmaktadır. Her farklı grubun sahip
olduğu özelliklere bağlı olarak, kendine özgü kullanım biçimi ve yönetim isteği vardır. Çünkü
toprağın karakteristikleri, çok kısa uzaklıklarda bile büyük değişimler göstermektedir. Bu nedenle,
ülke düzeyinde toprak özelliklerinin tanımlanması ve veri tabanlarına dayalı toprak bilgi
sistemlerinin oluşturulması gerekmektedir. Toprak veritabanları kullanılarak; sürdürülebilir toprak
kullanım planlarının hazırlanması, sulama proje alanlarının sağlıklı seçimi, yöresel koşullara uygun
ekonomik nitelikli bitki deseni ve ekim sisteminin saptanması, uygun toprak yönetim şekillerinin
belirlenmesi zorunlu görülmektedir.
Türkiye toprak sınıflarının ve toprak bilgi sisteminin yeniden oluşturulması amacıyla ülke
düzeyinde varolan verilerinin gelişmiş teknolojiler kullanılarak değerlendirilmesi zaman ve
ekonomik açıdan en uygun yoldur.
Türkiye’nin kendine özgü bir toprak sınıflama sistemi bulunmamaktadır. Böyle bir sistemin
oluşturulabilmesi için öncelikle topraklarımıza ait bilgilerin çok daha zenginleştirilmesi gereklidir.
Harvey Oakes ve TOPRAKSU tarafından kullanılan ülke topraklarının tanımlanmasında kullanılan
1938 Amerikan toprak sınıflandırma sistemi, pedojenik bir sistem oluşu ve yeryüzünde yeni
tanımlanan birçok toprağın girebileceği katagorileri içermemesi nedeniyle, çoğu ülke tarafından
terkedilerek bunun yerini morfometrik sistemlere dayanan uluslararası sistemler (Toprak
Taksonomisi, SOTER ve FAO-UNESCO) kullanılmaktadır. Bu toprak sınıflama sistemlerinin
özellikleri ve arasındaki ilişkiler aşağıdaki çizelgede verilmiştir (Çizelge 1).
Türkiye’de tamamlanmış olan haritalama çalışmalarının uluslar arası sistemlere uygun
biçimde güncelleştirilmesi önemli bir adımı oluşturmaktadır. Bu durumda toprakların oluşumunda
etkili olan faktörlerle ilgili veri kaynaklarının günümüzün yeni teknolojilerinin kullanılarak, toprak ve
arazi kaynaklarıyla ilgili farklı düzeylerde ve belirli amaçlar için yeni veritabanlarının oluşturulması
farklı kullanıcılar için önem taşımaktadır.
2001 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi Merkezi
ve Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü tarafından başlatılan çalışmada
oluşturulan ve ilgili üniversitelerin katkısıyla geliştirilecek olan 1:1M ölçekli Türkiye CTVT’nı, 1:1M
Versiyon 4.0 ve Akdeniz ülkeleriyle bütünleşme sürecinin önemli bir aşamasını oluşturmaktadır.
Bundan sonra ki aşamalar ise 1:250.000 ve 1:25.000 ölçekli haritaların hazırlanması olacaktır. Bu
çalışma, Türkiye’nin Avrupa Topluluğu bütünleşme ölçütlerinin bir aşamasını da gerçekleştirmesi
açısından da önemli bir adımdır.
Çizelge 1. Değişik Toprak Sınıflama Sistemlerinin Kimi Özellikleri ve Haritalama Sistemleri
FAO-
Konu SOTER USDA ESB El kitabı
UNESCO
Ana Toprak Ordo
Taksonomik Arazi**
Gruplaması Altordo
hiyerarşi/THB- Toprak Kuşağı
Toprak Arazi
tanımlanaması* Büyük Grup
Birimleri Bileşeni**
Altgrup
Familya Toprak Birliği
Toprak
Toprak Bileşeni Toprak Serisi
Altbirimleri
Polipedon
Toprak Profili
Pedon
Sistemdeki en Taksonomik Harita lejantı ve Harita lejantı ve
yüksek düzeyin harita lejant veritabanı Taksonomik amaçlı veritabanı
amacı amaçlı amaçlı amaçlı
Başlıca ayrıcı Coğrafya, Morfoloji, Coğrafya,
Coğrafya
Ölçüt gelişim Gelişim, Bölgesellik Bölgesellik
En yüksek Ana Toprak
Arazi Toprak Ordosu Toprak Kuşağı
düzeyin adı Gruplaması
Tipik
Genellikle
haritalama 1:5.000.000 1:1.000.000 1:5.000.000
haritalanmamaktadır
ölçeği
Toprak
Sistemdeki en Haritalama birimi Toprak taksonomisi ve işlevselliği ile
Haritalama
küçük düzeyin ve veritabanı haritalama arasında haritalama
birimi
amacı girişi köprü birimi, veri girişi
arasında köprü
Toprak Bileşeni
En küçük Toprak
(=FAO Toprak (Poli)pedon Toprak Profili
birimin adı altbirimi
altbirimi)
Tipik
1:100.000 1:100.000 Haritalanma- Haritalanma-
haritalama
1:1.000.000 1:1.000.000 maktadır maktadır
ölçeği
*THB=Toprak harita birimi **Nesnelerin pedolojik doğası bulunmamaktadır

KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

Avrupalı Toprak Bilimciler, 1952’ lerden başlayarak toprak haritalama metotlarının


standardizasyonu ve toprak sınıflama sistemleri üzerine çalışmışlardır. Çoğu Avrupa ülkelerinde
sistematik toprak etütleri 1950’li yıllarda başlamış, metodoloji, sınıflandırma sistemleri ve ölçekler
ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir. Avrupa’lı Toprak Bilimciler 1952 yılında Belçika’nın Ghent
şehrinde bir araya gelerek farklı toprak sınıflandırma sistemlerinin tek bir sistem biçimine getirme
olasılıklarını tartışmışlardır. Bu toplantı sonucunda FAO bünyesinde 1955 yılında Toprak Etüt ve
Sınıflandırma Çalışma Birimi oluşturulmuştur. Bu çalışma grubu 1957 yılında Bonn’da ilk
toplantısını gerçekleştirerek, yeterli toprak verisinin olmayışı nedeniyle Avrupa’nın 1:2.500.000
ölçekli toprak haritasının yapılmasına karar vermiştir. 1959 yılında ikinci kez toplanan aynı çalışma
birimi ana toprak gruplarını, arazi ve ana materyal verisini içeren 1:2.500.000 ölçekli taslak toprak
haritasını sunmuşlardır. Daha ileri bir çalışma olarak 1:5.000.000 ölçekli Dünya Toprak Haritalama
çalışması FAO-UNESCO tarafından 1961’de başlatılmış ve 1971’de yayınlama aşamasına
geçilmiş ve Avrupa bölümüne ait harita 1981’de basılmıştır. FAO-UNESCO Dünya Toprak Haritası
ile Avrupa toprak sınıflama sistemlerini içeren kıtasal düzeyde bir lejant oluşturulmuştur.
1:2.500.000 ve 1:5.000.000 ölçekli toprak haritalarındaki toprak birlikleri, arazi kullanım
planlamaları için uygun olmaması nedeniyle 1965 yılında 1:1.000.000 ölçekli Avrupa Toprak
Haritası Çalışması başlatılmıştır. 1973’e kadar temel materyaller toplanarak bir araya getirilmiş ve
düzenlenmiştir. Bu harita, 1:1.000.000 ölçekte Avrupa Birliğinin Tarım Komisyonu tarafından
desteklenerek 1985’te yayınlanmıştır. 1986 yılında CORINE projesi kapsamında sayısallaştırılarak
mevcut arazi kullanım durumunun belirlenmesi ve çevre koruma çalışmaları için veri tabanı
oluşturulmuştur. 1987’de Avrupa Birliği Uzaktan Algılama ile tarımın izlenmesi amacıyla MARS
programını başlatmıştır. Bu amaçla iklim ve toprak verisini içeren tarımsal meteorolojik modeller
geliştirilmiş ve Avrupa Birliğinin 1:1.000.000 ölçek bazında ilk toprak veri tabanı oluşturulmuştur.
Bu veri tabanına çevresel ve bitki gelişimine ait ölçütler de eklenmiştir. 1994’de devam eden toprak
veri tabanı çalışmalarını güncellemek amacıyla Avrupa Birliğinin konu ile ilgili artan gereksinimlerini
belirleyebilmek için Toprak Bilgi Odak Noktası (SIFP) oluşturulmuştur. Eldeki modelleme
çalışmalarının uygulamaya konulmasında kalitatif toprak verisine olan gereksinimin artması ve
1:1.000.000 ölçekte hazırlanan veri tabanının yeterli olmaması sonucu 1:250.000 ölçekte toprak
kaynakları veri tabanı oluşturulması gerektiği 1989 yılında Silsoe ve 1994 yılında Orleans’da
yapılan Avrupa Birliği’nin toprak etütleri konulu toplantılarında ortaya konulmuştur. Bu toplantılar
ışığında toprak bilgi sistemi geliştirme çalışma grubu (SISD) ve 1996’da Avrupa Toprak Bürosu
oluşturulmuştur. Avrupa Toprak Bürosu, üye ve birliğe komşu ülkelere ait toprak veritabanlarının
güncelleştirme ve entegrasyon çalışmalarına devam etmektedir.
Türkiye’de modern toprak bilimi ve etüt haritalamanın öncülüğünü yapan değerli bilim
adamı Prof.Dr. Kerim Ömer Çağlar çalışmalarını “Türkiye Toprakları” kitabında özetlemiştir. Bu
çalışma Amerikan Zonal-Azonal toprak sınıflamasına (Baldwin ve ark. 1938, Cline, 1949)
dayanmaktadır ve söz konusu sınıflandırma da Koyu Kestane, Koyu Sarı renkli topraklar, Ege ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kırmızı Toprakları, Kuzey Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgesi
Toprakları ile diğer kimi koyu renkli toprakların bulunduğu toplam 11 toprak sınıfı şematik olarak
gösterilmektedir (Çağlar, 1949).
Daha sonra Oakes (1958) tarafından 1:800.000 ölçekli Genel Türkiye Toprak Haritası
yapılmıştır. Çok kısa bir sürede üretilen bu çalışmada altlık olarak jeolojik ve topoğrafik haritalar
kullanılmış ve ülke toprakları 1938 toprak sınıflama sistemine göre sınıflandırılmıştır. Oakes (1958)
çalışmasında eğim, taşlılık, drenaj ve tuzluluk fazlarını kullanmıştır.
1966-1971 yılları arasında Topraksu Genel Müdürlüğü (Bugünkü Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü) tarafından Türkiye Geliştirilmiş Toprak Haritası (TGTH) etütleri çalışması ile tüm ülke
toprakları 1:25.000 ölçekli topoğrafik haritalar kullanılarak istikşafi düzeyde incelenerek
haritalanmıştır. Bu çalışmada haritalama ünitesi olarak 1938 Amerikan sınıflama sisteminin büyük
grupları ile arazi gözlemleriyle saptanan bunların önemli fazları derinlik, eğim, taşlılık, aşınım
derecesi, arazi kullanımı ve benzer özellikler haritalara işlenmiştir. Elde edilen veriler
değerlendirilerek her bir il için 1:100.000 ölçekli Toprak Kaynağı Envanter Haritası ve Raporu,
ayrıca ülkemizde mevcut 26 Büyük Su Toplama Havzası’ ndan 19’ si için 1:200.000 ölçekli Havza
Toprak Haritası ve Raporu şeklinde yayınlanmıştır. Ülke topraklarının ve kullanımlarının ilk kez
orijinal arazi etütleri ile geniş anlamda incelenerek haritalandığı çalışmada aynı zamanda
toprakların önemli sorunları ve bunların dağılım alanları da ortaya konmuştur. Bu çalışma halen
Türkiye toprakları, sorunları ve kullanımları hakkında başvurulabilecek başlıca kaynak niteliği
taşımaktadır.
Toprak Taksonomisinin (Soil Survey Staff, 1975) Türkiye’de ilk kullanımı de Meester (1970)
ile Boxem ve Wielemaker (1972) tarafından Konya Ovası (Orta Anadolu) ve Küçük Menderes
Vadisinde (Batı Anadolu) gerçekleştirilmiştir.
KHGM tarafından 1982-1984 yılları arasında ‘Türkiye Toprak Potansiyelleri Etütleri ve
Tarım Dışı Amaçlı Arazi Kullanımı Planlamaları Projesi’ ile Türkiye Geliştirilmiş Toprak Haritası
Etütleri’ yenilenmiştir. Bu çalışmada, bütün illerde araziye çıkılarak büyük toprak gruplarında
görülen farklılıklar; derinlik, taşlılık, toprakların aşınım düzeyi ve yayılım alanlarındaki meydana
gelen değişimler, drenaj, tuzluluk ve alkalilik sorunları, arazi kullanımında ve arazi kullanım
kabiliyet sınıflarında görülen farklılıklar 1:25.000 ölçekli toprak haritaları üzerine yeniden aktarılarak
ülkenin tamamında güncelleştirilmiştir.
Özellikle 1970’li yıllardan sonra KHGM ile Üniversiteler tarafından çok sayıda bölgesel ve
yerel boyutta bir çok Toprak Etüt Haritalama çalışması uluslararası sistemler kullanarak
gerçekleştirilmiştir. Bu raporun hazırlanmasında kullanılan söz konusu çalışmalar günümüzde de
yaygın olarak sürmektedir (Dinç, 1970, Dinç, 1974, Dinç et al. 1990, 1991a, 1991b; Uluç, 1992;
Günal, 1995; Dengiz, 1998; Atatanır, 1999; Akça, 2001, Akça, 2002).
ESB/WRB ölçütlerine göre hazırlanan Türkiye Topraklarının 1:1M ölçekli haritası ve veri
tabanı daha önce yapılmış olan çok sayıda söz konusu haritalar ile birlikte (Dinç ve Şenol, 1998),
diğer jeoloji, iklim, coğrafya, erozyon, topoğrafya ve agroekolojik kuşak haritalarının bir araya
getirilmesiyle oluşturulmuş ve ilki Çağlar’ın (1949) haritası olmak üzere Oakes (1958),
TOPRAKSU’nun 1966 ile 1970 yılları arasında hazırladığı toplam üç Türkiye Toprak Haritasından
sonra 4. harita olma özelliğindedir.
Bu haritanın hazırlanmasında KHGM Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi Merkezi ile
Çukurova Üniversitesi Toprak Bölümü ve Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi Toprak
Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından 1996-2001 yılları arasında arazide yürütülen toprak korelasyon
çalışmalarından elde edilen bilgiler kullanılmıştır (Şekil 1). Buna karşın, Karadenizin orta ve
doğusundaki Luvisol, Alisol ve Acrisoller, Doğu Anadolu’daki Andosoller ile yüksek rakımlardaki
Kastonezemlere ait yeterli bilginin sağlanması için ek toprak profili tanımlama ve analizleri
gerekmektedir.
Bu rapor eldeki bilgilerin değerlendirilmesiyle hazırlandığından ve ölçekteki kısıtlamalar
nedeniyle bir takım ek bilgiye gereksinim göstermektedir. Bu bilgilerin ilgili kurum ve kişiler
tarafından KGHM Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi Merkezine ulaştırılması durumunda rapor
daha sağlıklı bir biçime gelecektir. Bu iyileştirme çalışmaları, farklı bir çok kaynak kullanılarak
Avrupa ve Akdeniz ülkeleri için de geçerlidir. Bundan sonraki adım ise Üniversitelerin de desteği
alınarak 1:250.000 ölçekli Coğrafi Toprak Veri Tabanının hazırlanması olacaktır.

MATERYAL
Türkiye Coğrafi Toprak Veri Tabanı’nın hazırlanması için aşağıda veriler kullanılmıştır;
a. 1:2.000.000 ölçekli Jeoloji Haritası (MTA)
b. 1:500.000 ölçekli Jeoloji Haritası (MTA)
c. İklim Verileri (Meteoroloji Genel Müdürlüğü)
d. 1:800.000 ölçekli Türkiye Toprak Haritası (Oakes, 1958)
e. 1:1.000.000 ölçekli Türkiye Erozyon Haritası (KHGM, 1981)
f. 1: 4.000.000 ölçekli Türkiye Eğim Haritası (KHGM, 1987)
g. 1:25.000 ölçekli Topraksu Bölge Haritaları (KHGM, 1960-1971)
h. 1:100.000 ölçekli Topraksu Bölge Haritaları (KHGM, 1971-2003)
i. 1:200.000 ölçekli Havza Raporları (KHGM, 1971-1979)
j. 1:25.000 ölçekli GAP Sulama Alanları Toprak Haritaları (KHGM, 1987-1996)
k. 1:25.000 ölçekli Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Toprak Haritaları (Ç.Ü.Z.F. Toprak
Bölümü, 1988-2001)
l. Çeşitli ölçekte hazırlanmış Toprak Etüt ve sınıflandırma ile ilgili Yüksek Lisans ve
Doktora tezleri
Bu veriler dışında raporu hazırlayan ekip tarafından 1996 ile 2001 tarihleri arasında yapılan
arazi gözlem çalışmalarından elde edilen verilerde kullanılmıştır (Şekil1).

Şekil 1. 1996-2001 Yılları arasında yürütülen toprak korelasyon çalışmaları


YÖNTEM
Bu rapor “Avrupa Akdeniz Ülkelerinin 1:1.000.000 ölçekli Coğrafi Toprak Veritabanının
Detaylandırma Kullanım Kitapçığı, “Versiyon 4” (Lambert ve ark. 2001) ölçütlerine göre
hazırlanmıştır.
Kullanılan veriler Çukurova Üniversitesi Toprak Bölümü Uzaktan Algılama Laboratuvarı ve
KHGM Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi Merkezinde sayısallaştırılmıştır. Daha sonra her
poligona ait jeoloji (anamateryal), fizyoğrafya (eğim), iklim verileri (yağış ve sıcaklık) ve toprak
verilerine (toprak kuşakları, toprak birlikleri ve toprak profil verileri) ait öznitelik verileri veri tabanına
girilmiştir. Coğrafi Toprak Veri Tabanındaki bu veriler üst üste getirilerek yapılan değerlendirmeler
sonucunda 1:1M ölçekli Türkiye Genel Toprak Haritası oluşturulmuştur.

Veritabanının Genel Tanıtımı ve Yapısı


ESB/WRB Toprak veri tabanı farklı özelliklere sahip olan toprakları tanımlayan bir dizi
horizon, toprak serisi, toprak birliği ve toprak kuşaklarını içeren bir yapıya sahiptir (Şekil 2). Buna
karşın 1:1.000.000 ölçekli haritanın temelini Toprak Tipolojik Birimleri -TTB- (Soil Typological Units)
oluşturmaktadır. TTB’ler toprakların tekstür, nem rejimi, taşlılık vb gibi doğasının ve özelliklerinin
tanımlandığı birimlerdir. Coğrafi haritalama ölçeği olarak 1:1.000.000 seçilmiştir. Bu ölçekte her
TTB’nin belirtilmesine olanak yoktur, bu nedenle TTB, Toprak Haritalama Birimleri -THB- (Soil
Mapping Unit) içerisinde gruplandırılarak toprak birlikleri (Toprak Bölgeleri - Soil Regions)
oluşturulmuştur. Toprakları gruplandırma ve THB’ni ayırmada jeolojik ve pedolojik sistemlerin
araziyle olan işlevselliği göz önüne alınarak yapılmıştır.
Bu bölümde Şekil 2’de tanımlanan veritabanının kavramsal ve mantıksal yaklaşımı ile
Arc/Info veri tabanının yapısı özetlenmektedir (Lambert et al. 2001).
Örtü: Toprak örtüsü, ARC/INFO veri tabanında toprak haritasının sayısal biçimidir. Örtü,
coğrafi birimlerin şekil ve yerlerini poligonlar biçiminde içeren bir geometrik data kümesi ile bu
görünümlerin karakteristik özelliklerini (toprak özellikleri veya değişkenleri) içeren bir anlamsal veri
kümesinden oluşmaktadır. Anlamsal veri kümesi toprak poligon değişkenleri gibi (SOIL.PAT)
karakteristik çizelgelerle birlikte STU.ORG ve STU çizelgeleri gibi ilgili çizelgelerden oluşmaktadır.
Poligonlar: Haritalanmış kapalı her çevre çizgisi poligon olarak adlandırılır. Zorunlu olmasa
da ESB/WRB haritalarında poligon alanlarının 25 km2’den büyük olması istenmektedir. Her poligon
tek bir THB’ne ait olmalıdır ancak bir çok poligon aynı THB’ne ait olabilir. Böylece her poligon,
toprak poligon özellikleri çizelgesinde (Soil.pat) bir THB numarasıyla karakterize edilmektedir. Etütü
yapılmayan (coğrafi veritabanı sınırları dışında olan alanları kaplayan poligonlar) poligonlara
negatif THB numarası verilmelidir. Diğer tüm poligonlar Stu.org çizelgesinde kendini tanımlayıcı bir
gösterge olacak bir THB numarası ile etiketlenmiştir.
Toprak Haritalama Birimleri (THB): Her THB tek bir tam sayı ile tanımlanmıştır. Her THB
harita üzerinde en az bir poligonla temsil edilse de genellikle bir çok poligon bu birimden
oluşmaktadır. Her THB’de en az bir Toprak Tipolojik Biriminden (TTB) oluşmuştur (eğer tek TTB
varsa THB’nin yalnız kendisi adlandırılmıştır). Ancak bu çalışmada da olduğu gibi her THB birçok
TTB içermektedir ve bu nedenle THB bir “toprak birliği” olarak kabul edilmiştir. ESB Versiyon 4.0’da
STU.ORG çizelgesinde THB’nin TTB’nin bileşimi dışında başka bir özelliği bulunmadığı
bildirilmektedir. Yüzey alanı, içerdiği poligon ve TTB adedi gibi diğer başka THB özelliklerinin veri
tabanının bu aşamasında kullanışlı olmadığı ve bunların daha sonra Coğrafi Bilgi Sistemi
ortamında kolaylıkla hesaplanabilecek veriler olduğu belirtilmiştir.
Toprak Tipolojik Birimleri (TTB): Bir TTB, belirli bir alanda, bir küme tekdüze özelliklere
sahip bir toprağı tanımlamaktadır. Farklı ada sahip TTB’nin farklı özellikleri bulunmaktadır. Örneğin
iki TTB birden fazla THB’de bulunabilmektedir. Bu düzen STU.ORG çizelgesinde TTB’nin
tanımlandığı TTB tablosunda verilmektedir. Her TTB tek bir gerçek sayıyla tanımlanmıştır ve bu
sayı STU.ORG çizelgesinde ilgili kayıtlar için bir göstergeyi oluşturmaktadır.
Toprak Tipolojik Birimler Organizasyonu (STU.ORG): THB ile bunlara bağlı TTB
içerikleri STU.ORG çizelgesinde tanımlanmıştır (TTB’nin THB içerisinde organizasyonu). Bu bilgi
her THB içerisine katılan ve onu karakterize eden listelenmiş TTB’ni içermektedir. THB içerisindeki
TTB’nin sayısı sınırlı değildir ancak en fazla 5 adet TTB’nin kullanılması önerilmektedir. Listedeki
her eleman STB’nin THB içerisinde kaplamış olduğu yaklaşık alanla ilgili bilgi içermektedir. Verilen
THB içerisinde TTB’inin toplamı %100’e eşittir. Her TTB toplam THB içerisinde en az % 5’lik bir
alanı kaplamaktadır. Bu düzeyin altındaki değerler göz ardı edilmiştir. Avrupa Toprak Birliğinin
1:1.000.000 ölçekli harita çalışmasındaki veritabanındaki çalışma düzenindeki her nesne için en
genelden en özele doğru gidilmiştir.
Bu nedenle her nesne için:
• Poligonun örtme düzeyi
• Öznitelik tabloları
• Öznitelikler
• Ve öznitelik ait değerleri veritabanında bulunmaktadır.

Coğrafi toprak veri tabanı üç veri setinden oluşmaktadır (Şekil 2);

i- Poligonların ve bunlara bağlı THB’lerini tanımlayan geometrik veri seti

ii- Her bir TTB ait özgün özellikleri içeren TTB veri seti

iii- THB’leri ile TTB’ler arasında ilişkiyi tanımlayan TTB.ORG, ile TTB.ORG ve TTB veri
setleri ile birlikte oluşturdukları semantik veri setleri.

Horizon, toprak profili, toprak peyzajı ve toprak bölgelerinin özelliklerini kapsayan semantik
veri setinin yapısı;

1. Toprak profili (Soil Body) tanım tablosu

Toprak profil verisi, toprak profillerin sınıflandırılmasında kullanılan öz nitelikleri içeren


tablolardan oluşur. Toprak profil verileri, arazi çalışmaları sonucunda oluşturulmaktadır. Her toprak
profili, toprak profil kodu, FAO (WRB), ana materyal, derinlik ve tekstür vb gibi tarif edilen özellik
değerlerinin bileşimi ile karakterize edilmektedir.

Toprak profil tablosu; toprak profil kodu, coğrafi koordinatı, yüksekliği, eğimi, drenaj sınıfı,
inflitrasyon oranı, yüzey taşlılığı, erozyon derecesi, kök gelişimini engelleyen derinlik vb gibi toprak
profil özelliklerini kapsamaktadır.

2. Toprak horizon tabloları

Horizon tabloları toprak profilinin her bir horizonuna ait karakteristiklerini kapsayan
tablolardır.

Toprak horizon tablosu; toprak profil kodu, toprak horizon kodu, laboratuvar kodu, horizon
derinliği ve kalınlığı, tekstür, organik madde, KDK, hacim ağırlığı, kil tipi, tarla kapasitesi, solma
noktası, pH, EC vb. gibi toprak horizon özelliklerini kapsamaktadır.

3. Toprak Birliği (Soil Scape) tanımlama tablosu

Toprak Birliği Tanımlama Tablosu; toprak profillerinin oluşturduğu arazi ünitelerini


tanımlayan öz nitelikleri kapsayan tablolardır. Bu tablolar toprak birliği kodu, baskın toprak tipi, ana
arazi yapısı, eğim , minimum, maksimum yükseklik, hakim arazi kullanım tipi, doğal bitki örtüsü,
ana materyal vb gibi özellikleri kapsamaktadır.

4. Toprak kuşakları (Soil Region) tanımlama tablosu


Toprak kuşakları tanımlama tablosu; iklim ve ana materyal kombinasyonu sonucu oluşan
tabloları kapsamaktadır. Bu tablolar toprak bölge kodu, hakim ana materyal, yıllık ortalama
maksimum sıcaklık, yıllık ortalama minimum sıcaklık, yıllık ortalama yağış, maksimum ve minimum
yükseklik vb gibi özellikleri kapsamaktadır.
Toprak Kuşaklarındaki adlandırmalar WRB’nin 10 ayrı kümeye ayrılan Ana Toprak Grupları
kullanılarak verilmiştir (Çizelge 2).
Çizelge 2. WRB’de 10 ayrı kümeye ayrılan Toprak Gruplarının dağılımı ve başlıca oluşum
etmenleri
Küme No:1 Organik Topraklar HISTOSOLLER

Küme No:2 Oluşumu insanlar tarafından düzenlenen mineral topraklar (özel ANTHROSOLLER
bir bölgeye ait olmayan)
Küme No:3 Oluşumları ana materyal tarafından düzenlenen mineral
topraklar
• Volkanik materyalden oluşan topraklar ANDOSOLLER
ARENOSOLLER
• Kumlar üzerinde gelişen topraklar VERTISOLLER
• Şişme-büzülme gösteren killer üzerinde gelişen topraklar
Küme No:4 ♦ Arazinin topoğrafyası/fizyoğrafyası tarafından oluşumu FLUVISOLLER
düzenlenen mineral topraklar GLEYSOLLER
♦ Düz topoğrafyada çukur alanlarda (ıslak alanlar) oluşan LEPTOSOLLER
topraklar REGOSOLLER
♦ Düz olmayan topoğrafyada yüksek arazide oluşan topraklar
Küme No:5 Oluşumu zaman tarafından düzenlenen topraklar (özel bir CAMBISOL
bölgeye ait olmayan)
Küme No:6 Oluşumu iklim tarafından -(alt-) humid tropikal- düzenlenen PLINTHOSOLLER
topraklar FERRALSOLLER
NITISOLLER
ACRISOLLER
ALISOLLER
LIXISOLLER
Küme No:7 Oluşumu iklim tarafından –kurak ve yarıkurak- düzenlenen SOLONCHAKLER
topraklar SOLONETZLER
GYPSISOLLER
DURISOLLER
CALCISOLLER
Küme No:8 Oluşumu iklim tarafından –step ve step benzeri- düzenlenen KASTANOZEMS
topraklar CHERNOZEMS
PHAEOZEMS
Küme No:9 Oluşumu iklim tarafından -(alt-) humid tropikal- düzenlenen PLANOSOLLER
topraklar ALBELUVISOLLER
LUVISOLLER
UMBRISOLLER
Küme No:10 Oluşumu iklim tarafından -daimidonma- düzenlenen topraklar CRYOSOLLER
PEDOLOJİK
VERİTABANI

THB 1
-Poligon 2 tarafından Geometric olarak tanımlanmış
-TTB 10 ve 11’ in birleştirilmesi ile oluşmuş

THB 2
-Poligon 1 tarafından Geometric olarak
tanımlanmış
12 nolu TTB’nin oluşumu

THB 3
-Poligon 2 tarafından Geometric olarak
tanımlanmış
- TTB 10 ve 11’ in birleştirilmesi ile oluşmuş

THB 4
-Poligon 2 tarafından Geometric
olarak tanımlanmış
-10 nolu TTB’nin oluşumu
M
G

R
E

V
E

E
T

L
İ

POLİGON ÖZNİTELİK TABLOSU

ALAN THB
M

R
S
E

V
E

E
T

L
İ

KONUMLANDIRILMIŞ
VERİTABANI
THB
THB
TTB.ORG TTB ÖZNİTELİK

THB TTB ALAN TTB TOPRAK TEXT

Şekil 2. 1:1M Ölçekli Coğrafi Toprak Veri Tabanı Yapısı


TÜRKİYE’NİN TOPOĞRAFYA, JEOLOJİ VE İKLİM ÖZELLİKLERİ
A. Topoğrafya
Türkiye’nin iklimi, bitki örtüsü, nüfusu, ekonomik yaşamı ve özellikle toprakları ülkenin çok
çeşitlilik gösteren topoğrafyası tarafından önemli biçimde etkilenmektedir. Topoğrafyadaki bu
çeşitliliğin başlıca nedeni yakın geçmişte oluşan tektonik hareketler ile faylardan ortaya çıkan
volkanik ürünlerdir. Bu jeolojik olaylar Anadolu’nun ortalama 1132 m yüksekliğe ulaşmasına yol
açmıştır (Dinç ve ark. 1997). Bu nedenle büyük bir bölümü 0 ile 250 m arasında yüksekliğe sahip
ovalar Türkiye’nin yalnızca %10’luk bölümünü oluştururken, denizden yüksekliği 800 m olan
araziler ülkenin 2/3’ünün kaplamakta ve 1000 m’den yüksek alanlar ise ülkenin yarısını
oluşturmaktadır (İzbırak, 1975; Dinç ve ark. 1997) (Şekil 3).
Türkiye’de dağların büyük bir bölümü Alp Orojenizine bağlı olarak batıdan doğuya
uzanmaktadır ve büyük kavisli yükseltiler biçimindedirler. Bu yükseltilere ülkenin kuzey, güney,
doğu ve batısı olmak üzere her bölgesinde rastlanmaktadır. Bu tip yükseltilere güneydeki Toroslar
ile Kuzey Anadolu Dağları örnek verilebilir. Aralarında Ağrı, Nemrut, Karacadağ, Süphan, Erciyes,
Uludağ, Hasandağı’nın da bulunduğu bir çok dağ orojenik hareketler sonucu değil volkanik
aktiviteler sonucu oluşmuştur. Kısaca, çok çeşitli tektonik ve volkanik faaliyetler sonucunda oluşan
Türkiye dağları, ülkenin engebeli bir topografyaya sahip olmasının temel nedenidir (Atalay, 2000).

KARADENİZ

MARMARA
EGE DENİZİ

Tuz Gölü Van Gölü

0-500m 1000-2000-m
500-1000m >2000m

Şekil 3. Türkiye’nin Denizden Yüksekliği (İzbırak, 1975 ve Darkot and de Agostini, 1980’den
sadeleştirilmiştir)
B. JEOLOJİ
Toprak oluşumunda en önemli etmenlerden biri olan ana materyali oluşturan jeolojik
oluşumlar Türkiye’de çok geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Bunun başlıca nedeni Türkiye’nin Alp
orojenez kuşağı etkisinde olmasıyla birlikte, Tetis denizinin jeotektonik evriminden de etkilenmiştir
(TÇMKKU, 2001).
Türkiye'yi de içerisine alan Alpin sıradağlar bölgesinde, Kuvaterner (yaklaşık 2 milyon yıl)
ile birlikte, Paleozoik, Mesozoik ve Tersiyer yaşlı, birimler orojenik evreler geçirerek ileri derecede
bozunuma uğramıştır (Ketin, 1983). Bu süreçler sonrasında oluşan dağ hareketleri sonrasında
yükselen araziler akarsular tarafından özellikle Pleyistosen de oluşan iklim salınımları sonrasında
(Kapur ve ark. 1998) akarsular tarafından aşındırılmış ve taşınarak göreceli olarak düz eğimli
arazilerde, göllerde ve denizlerde birikmiştir.
Türkiye’de Birinci Jeolojik Zamanda (Paleozoik) oluşmuş metamorfik ve tortul araziler
Trakya'daki Yıldız (Istranca) Dağları'nda, Güneydoğuda Toroslar'da ve Batı Anadolu'daki Menderes
masifinde bulunmaktadır.
İkinci Jeolojik Zamanda (Mesozoik) Türkiye'nin büyük bir bölümünde, özellikle Anadolu'nun
kuzey ve güney kesimlerinde Tetis Denizi yer almaktaydı. Tetis Denizine yüksek bölgelerden gelen
materyaller ile birlikte deniz canlılarının çökelmesiyle killi ve kireçli materyaller oluşmuştur. Ayrıca
Afrika ve Arap Kalkanının bundan sonra da devam eden etkisi sonucu deniz tabanında lavlar
ortaya çıkmıştır. Bu çökelen materyal ile mağmatik kayaçlar daha sonraki yer hareketleri ile
kıvrılarak Kuzey Anadolu ve Toros dağ kuşaklarını oluşturmuştur. Kuzey Anadolu'daki denizin sığ
yerlerinde ise, kumlu ve kireçli malzemelerin birikmesi sonucunda Samsun ile Zonguldak arasında
kumlu ve kireçli tabakalar, doğu kesiminde ise tortullarla birlikte, volkanik kökenli oluşumlar yer
almıştır.
Üçüncü Jeolojik Zamanın (Tersiyer) en önemli özelliği Anadolu'nun kara haline gelmesidir.
Bu zamanın başlarında Anadolu'ya sıcak ve kurak bir iklim hakim olmuş ve Ankara-Çankırı-Sivas
arası ile Kuzey Anadolu'daki kapalı havzalarda buharlaşma sonucu tuzlu ve jipsli (evaporitler)
tortullar meydana gelmiştir. Bu zamanın ortalarına doğru ise, Alp dağ oluşum hareketleri ile Kuzey
Anadolu ve Toros dağları belirgin bir duruma geçmiştir. Üçüncü Jeolojik Zamanın sonlarına doğru
Anadolu'nun iç kesimlerinde çökme olmuş ve çukur alanlar göllerle kaplanmıştır.
Dördüncü Jeolojik Zamanda (Kuvaterner) Türkiye aşağı yukarı bugünkü görünümünü
almıştır. Bu zamanın başlarında göllerle kaplı olan Ege Denizi'nin bulunduğu saha tektonizma
sonucu çökmüş sonuçta Ege Denizi oluşmuştur. Ayrıca iklim salınımlarının meydana getirdiği
yağışlı evrede denizlerde yükselmeler olmuştur (Atalay, 2001). Avrupa’da buzulların oluştuğu
Anadolu’da ise kurak iklimin etkin olduğu günümüzden yaklaşık 20.000 yıl önce Anadolu'nun
yüksek kesimleri buzlarla kaplanmış ve deniz seviyeleri çok düşmüştür. Günümüzden yaklaşık
10.000 yıl önce (Holosen) klimatik optimuma ulaşıldığında denizlerde yükselmeler oluşarak
Akdeniz suları Ege üzerinden Karadeniz'e ulaşmıştır. Bu devirde meydana gelen volkanik olaylar
sonucu Ağrı, Süphan, Nemrut ve Erciyes dağları oluşmuştur (TÇMKK, 2001).

Karadeniz Bölgesi
Bu bölgenin doğu kesiminde, değişik (daha çok Üst Tebeşir ve Eosen) yaşlı bazalt, andezit,
dazit, trakit, porfirit ve dolerit lav, tüf ve anglomeraları ile kiltaşı, kireçtaşı, fliş, marn ve metamorfik
kayaçlar yaygındır. Bölgenin batı kesiminde Üst Tebeşir veya Eosen yaşlı çeşitli püskürük ve
metamorfik kayaçlar ile değişik yaşlardaki kireçtaşı, kiltaşı, kumtaşı, marn, marnlı kireçtaşı, fliş,
konglomera, alçıtaşı ve yaşlı alüvyon gibi gevşek tortullar yaygındır. Çarşamba ve Bafra ovaları ile
daha küçük ovalarda Holosen evresinde oluşan çökeller yer almaktadır.

Marmara Bölgesi
Trakya'da Tekirdağ ve Gelibolu Yarımadası’ nda çoğunlukla kireçtaşı, kumtaşı, fliş ve marn
gibi tortul kayaçlar bulunmaktadır. Edirne’de çeşitli tortul kayaçlar, Istrancalar’da metamorfikler ve
Kırklareli’nde kireçtaşı baskındır. Trakya’da genellikle Üçüncü Zamana ait çakıllı, kumlu ve killi
çökeller, marn, fliş, kireçtaşı, konglomera, kumtaşı, şeyl ve kil gibi tortul kayaçlar yaygındır. Meriç
ve Ergene ile bunların kolları boyunca uzanan şeritler halinde ve Trakya’nın batı ve güneybatısında
eski göl yataklarında genç alüvyonlar da vardır. İstanbul ve Kocaeli'nde çoğunlukla kireçtaşı,
kumtaşı, fliş ve marn gibi tortul kayaçlar yer almaktadır. İzmit Körfezi ile İznik Gölü arasında ise ana
kaya fliş, marn ve konglomeradan oluşmaktadır. Güney Marmara ve adalarda çoğunlukla volkanik
tüf, aglomera, andezit, granit, granodiyorit ve diyorit gibi püskürük veya mermer, kristalleşmiş
kireçtaşı, şist, gnays, grovak ve fillat gibi metamorfik ve kireçtaşı, marn, dolomit, fliş, kumtaşı,
konglomera, kil, kum ve çakıl gibi tortul kayaçlar yer almaktadır.

Ege Bölgesi
Bölge’de daha çok kiltaşı, (çoğunlukla 3. ve 4. Zamanlara ait) yumuşak kireçtaşı, marn gibi
kil ve kireçce zengin tortul kayaçlar/kalişler, konglomera, çakıllı depozitler ve molozlar, pekişmiş
tüfler, volkan külleri gibi dış püskürük veya mermer ve diğer metamorfik kayaçlar bulunmaktadır.
Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Akarçay ırmakları ile bunların kolları boyunca
uzanan geniş ovalarda Kınık, Bergama, Çivril, Simav, Kütahya, Altıntaş, Afyon ve Bolvadin ovaları
ile daha küçük birçok ovada veya ince şeritlerde genç Holosen yaşlı alüvyonlar yer almaktadır.

Akdeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi'nde sert, kristalli veya yumuşak kireçtaşı, marn, kiltaşı, kumtaşı, kireçli kil,
traverten, kalişler, akarsu ve çamur akıntısı konglomeraları ve çakıllı depozitler gibi tortul kayaçlar,
bazalt ve volkan külü gibi dış püskürükler ve diyorit gibi iç püskürükler ile mermer, serpantin, şist ve
killi şist gibi metamorfik kayaçlar yer almaktadır. Seyhan ve Ceyhan akarsuları ile Tarsus Çayı’nın
getirdiği alüvyonlardan oluşmuş olan Çukurova’da, Amik, Kahramanmaraş ve Silifke ovalarında
Holosen yaşlı genç alüvyonlar bulunmaktadır. Çukurova’da dağ etekleri ile ova arasında yer alan
çamur akıntılarında kalişler yaygındır (Kapur ve ark. 1998).

Güneydoğu Anadolu Bölgesi


Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde genellikle kireçtaşı, marn, kiltaşı, kumtaşı, konglomera ve
fliş gibi tortul; bazalt gibi volkanik lav ve agromeralar ve mermer, ofiyolit şist, gnays ve serpantin
gibi metamorfik kayaçlar yer almaktadır. Akarsu vadilerinde Holosen yaşlı genç alüvyonlar
bulunmaktadır. Bölgedeki karbonatça zengin yükseltilerden kaynaklanan çamur akıntılarında kaliş
oluşumları gözlenmektedir (Kapur ve ark. 1998).

Doğu Anadolu Bölgesi


Bu bölge daha çok 4. Zamana ait kireçtaşı, marn ve kiltaşı, kumtaşı, konglomera ve fliş gibi
tortul kayaçlar; Ağrı ve Muş illerinin Van ve Bitlis’e komşu kısımlarında olduğu gibi, volkan külü ve
yumuşak tüfler, bazalt ve başka kimi püskürük kayaçlar ile serpantin, şist ve gnays gibi metamorfik
kayaçlardan oluşmuştur.
Bölgede Iğdır, Erzincan, Erzurum, Pasinler, Muş, Elazığ, Malatya, Ağrı, Doğubeyazıt,
Muradiye, Çaldıran, Özalp, Yüksekova ve benzeri alüviyal ovalarda Holosen yaşlı genç alüvyon
bulunmaktadır. Erzurum çevresinde, Erzincan ve Iğdır (Aralık)’ın güneyinde ve Ovacık (Tunceli)’nin
kuzeyinde geniş alanlar halinde kolüvyaller (çamur akıntısı) görülmektedir.

Orta Anadolu Bölgesi


Bu bölgede kireçtaşı, marn, marnokalker, kiltaşı, konglomera, kumtaşı ve alçıtaşı gibi tortul
kayaçlar; kireçli ve çakıllı gevşek çökeller; kireçli, çakıllı ve killi Neojen çökelleri ve 3. Zamana ait
kireçtaşı gibi tortul kayaçlar bulunmaktadır. Konya'da kireçtaşı ve kumtaşı, kumtaşı ve kumlu
depozitler, su ve yerçekimi ile oluşmuş bağlantısız depozitler ile kireçli, killi ve fosilli 4. Zamana ait
göl tortulları ile bunlardan gelişen kumullar özellikle Karapınar bölgesinde çok yaygındır
(Kuzucuoğlu ve ark. 1988; Akça, 2001) bulunmaktadır. Karapınar ve Aksaray arasında bazaltik
lavlar ile yer yer volkanik tüflerde bulunmaktadır. Niğde ve Aksaray'da da su ve yerçekimi ile
oluşmuş bağlantısız depozitler görülmektedir. Ankara ve Nevşehir'de gri veya beyazımsı marn
veya eski göl alüvyonları yeralmaktadır. Nevşehir'de ayrıca volkan külleri ve lapiller bulunmaktadır.
Bölgede alüvyonlar Kayseri, Yeşilhisar, Kırşehir, Derinkuyu, Ilgın ve Şereflikoçhisar
dolaylarında; Akşehir ve Seyfe gölleri çevresinde ve ince şeritler halinde akarsu boylarında da
görülmektedir. Bu bölgede bazı püskürük kayaçlar ile şist, mermer ve gnays gibi metamorfik
kayaçlar da yer almaktadır (TÇMKK, 2001).

C. İKLİM
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların uzanışı ve yeryüzü şekillerinin
çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin doğmasına yol açmıştır. Türkiye’nin kıyı
bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Kuzey Anadolu Dağları ile
Toros Sıradağları, deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engeller (DMİGM, 2002). Buna karşın
Türkiye, başlıca birbirine zıt iki iklimin etkisi altındadır. Bunlar yıl boyunca yağış alan ılıman iklim
ile kurak yaz aylarının etkin olduğu Akdeniz iklimidir. Topoğrafyanın etkisi nedeniyle bu iki ana
iklime bağlı olarak ülkede 10 alt sınıf iklim bulunmaktadır (İzbırak, 1975) (Şekil 4).

Karadeniz

Marmara

Van Gölü

Tuz Gölü

Akdeniz

AKDENİZ
Marmara Tipi İç Anadolu Tipi
Trakya Tipi Tipik Akdeniz
Karadeniz Tipi Güneydoğu Tipi
Kuzeydoğu Anadolu Tipi Doğu Anadolu Tipi
Orta-Batı Anadolu Tipi Ege Tipi

Şekil 4. İklim Bölgeleri (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM, 2002’den
sadeleştirilmiştir)

Yağış
Türkiye’de 700 mm ile 2300 mm arasında değişim gösteren en yüksek yağışlar dağlık
bölgelerin kıyılara bakan eğimlerinde kaydedilmektedir (Şekil 5). Buna verilebilecek en iyi örnek
yıllık 2300 mm’yi aşan yağışı yaklaşık 170 günde alan Doğu Karadeniz Bölgesidir (DMİGM, 2002).
Nemli batı ve kuzey batı rüzgarlarının kıyılara paralel veya dikey olan dağlardan karaya ulaştığı
bölgelerde yağış artış göstermektedir. Karasal bölgelere doğru yağış azalarak 600 mm’ye
inmektedir. Ülkenin yaklaşık 2000-3000 m yüksekliğindeki dağların arkasında yer alan daha doğu
ve iç bölgelerinde ise yıllık yağış 300–450 mm’ye düşmektedir. Örneğin Karapınar’ın (Konya) yıllık
yağış ortalaması 298.1 mm/yıldır (Akça, 2001). Akdeniz’de, Ege ve Karadeniz bölgesine benzer
biçimde kıyılarda 1300 mm olan yağış yükseltilerde 2000 mm’ye ulaşmaktadır. Ancak, iç
kesimlerde yıllık yağış 450-600 mm arasında değişim göstermektedir. Türkiye’de yağışlar kıyı ve
bu bölgenin etkisinde kalan bölgelerde çoğunlukla yağmur biçiminde düşerken yüksek bölgelerde
yağış kar biçiminde olmaktadır.
Yıllık Yağış
250-300mm
350-500mm

500-1000mm

1000-1500mm

>1500mm

Şekil 5. Yıllık Yağış Dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980; DMİGM, 2001’den
sadeleştirilmiştir)

Sıcaklık
Akdeniz’in kıyı bölgelerinde ortalama Ocak sıcaklık değeri 10 °C’den yüksek iken Ege,
Marmara ve Karadeniz kıyılarında 5 °C’ye düşmektedir. Kıyıların hemen iç kesiminde bu sıcaklık 0
°C’ye inmektedir. Ülkenin iç bölgelerinde ise sıcaklık –5 °C ile 0 °C arasında değişirken ülkenin en
soğuk bölgesi olan Doğu Anadolu’nun ortalama Ocak sıcaklığı –10 °C ile –15 °C arasındadır
(Şekil 6).
Türkiye’de ortalama Temmuz ayı sıcaklığı Güney ve Güney Anadolu’da 30 °C’den
yüksektir. Ege Bölgesinde akarsuların açtığı vadilerde sıcaklık 25 °C ile 30 °C arasındadır. Kıyıların
ardındaki bölgelerde 20 °C ile 25 °C, ana tektonik kuşakların oluşturduğu derin vadilerle Karadeniz
Kıyıları ve Doğu Anadolu’da sıcaklık 15 °C – 20 °C’dir. Bununla birlikte Kuzey Anadolu ile Toros
Dağlarının 1500 – 2000 m’den daha yüksek bölgeleriyle Doğu Anadolu’nun kimi kesimlerinde 10 ile
15 °C’lik düşük sıcaklıklara da rastlanmaktadır (Şekil 7).
>+10°C -5°-0°C <-15°C

+5°-+10°C -10°-5°C

0°-5°C -10°-15°C

Şekil 6. Ocak Ayı sıcaklık dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM,
2001’den sadeleştirilmiştir)

25-30°C 10-15°C
20-25°C <-10°C
15-20°C

Şekil 7. Temmuz ayı sıcaklık dağılımı (İzbırak, 1975; Darkot and de Agostini, 1980 ve DMİGM,
2001’den sadeleştirilmiştir)

TÜRKİYE TOPRAKLARININ 1:1M VERSİYON 4.0 GÖRE SINIFLAMASI


Toprak Haritalama Birimleri (Soil Mapping Units-SMUs)- Toprak Birlikleri
Türkiye toprakları ESB/WRB toprak sınıflamasına göre 32 toprak birliğinden oluşmaktadır.
Her bir birlik içerisinde en az iki, genellikle üç adet Toprak Tipolojik Birimi içermektedir (Çizelge 1).
Türkiye’de baskın toprak sınıfı ülkenin çok eğimli bir topoğrafyaya sahip olması nedeniyle,
Leptosollerdir. Leptosolleri Calcisoller, Fluvisoller, Cambisoller, Vertisoller, Kastonozemler,
Chernozemler, Regosoller, Arenosoller, Luvisoller izlemektedir. Ülkede ayrıca küçük alanlarda
Andosol, Podzol, Solonchak, Gleysol, Solonetz, Alisol, Acrisol ve Gypsisol türü topraklarda
bulunmaktadır.

LEPTOSOLLER
Genç veya zayıf toprak gelişimi olan topraklardır. Çoğunlukla 30 cm’ den sığ ve altında ana
materyalin çok kireçli birikimler veya yüzeyden 30 cm’ den az bir derinlikte kesintisiz çimentolanmış
bir tabaka bulunan ya da bunların dışında 75 cm içerisinde ağırlıkça %10’dan daha düşük düzeyde
ince toprak materyali (silt+kil) içeren topraklardır (Driessen ve Dudal, 1991, FAO, 1988).
Leptosollerde mollic1, umbric2, ochric3 veya vertic4 A-horizonu dışında başka yüzey horizonu
bulunmamaktadır. Dünyada en yaygın toprak sınıfıdır ve yaklaşık 2.260 milyon hektarlık bir alana
yayıldığı sanılmaktadır (FAO, 1988). Leptosoller genellikle genç topraklardır ve toprak oluşumu
genellikle yeni oluşan bir B-horizonu üzerinde veya doğrudan ana kayaç üzerinde yer alan ince bir
A-horizonuyla tanımlanmaktadır. Leptosollerin büyük bir bölümünde horizon dizilimi A-(B)-R
biçimindedir. Leptosollerde drenaj ve tuz sorunu bulunmamasına karşın sığ olmaları, taşlılıkları ve
düşük su tutma kapasiteleri bu topraklarda üretimi ve kullanımı sınırlayıcı etmenlerdir. Karbonatça
varsıl olan Leptosollerin doğal bitki örtüsü asidik Leptosollerden daha yüksektir. Bu nedenle asidik
Leptosollerin tarım amacıyla kullanımları çok düşüktür ve daha çok otlatma ve ormanlık alanlarda
yaygındır. Leptosollerdeki en büyük sorun sığ olan toprakların erozyonun baskısı altında olmasıdır.
Aşırı eğimli arazilerde sığ ve taşlı topraklarda taşların toplanarak bunların teraslamada kullanımı
erozyon etkisini önemli oranda azaltmaktadır. Anadolu’da teras/seki uygulamaları binlerce yıldan
bu yana devam etmektedir (Akça ve ark. 2002).
Türkiye’de Leptosollerin yaygın olması Anadolu’da Miyosenden bu yana devam etmekte
olan tektonik hareketlerin neden olduğu eğimli topoğrafyadır. Bu eğimli arazilerde kaçınılmaz
biçimde ana materyalin ayrışmasından oluşan topraklar erozyonla taşınmakta ve geride sığ
toprakların kalmasına neden olmaktadır (Erol, 1981) (Şekil 8).
Haplic5 Kastanozmlerle birlikte bulunan karbonatlı çökel ve püskürük kayaçların üzerinde
yer alan Dystric6 Leptosoller Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığı 8 °C-15 °C ve yağışı 350 - 1400
mm arasında olan ılıman soğuk iklime sahip olan kuzeydoğu bölgesinde yaygındırlar (Şekil 9).
Cambisol, Vertisol ve Andosollerle birlikte bulunan diğer Leptosoller ülkenin doğu bölgelerinde
volkanik ve metamorfik kayaçlar ile Vertisol ve Fluvisollerin baskın olduğu havzalarda yer
almaktadır (Şekil 9).

1
Koyu renkli, iyi yapıda, yeterince kalın baz doygunluğu %50’den fazla olan organik maddece varsıl, sert olmayan yüzey horizonu
2
Kalın koyu renkli organik maddece varsıl bazları yıkanmış yüzey horizonu
3
İyi bir yapısı olmayan, açık renkli veya derin olmayan organik maddece yoksul ve kuru iken masif veya çok sert olan yüzey horizonu
4
Kil içeriği yüksek, kurak dönemlerde çatlama gösteren horizonlar
5
Belirgin bir özelliği olmayan
6
Baz doygunluğu %50 veya daha fazla olan
Çizelge 3. Türkiye Topraklarının 1:1M Versiyon 4.0 Göre Haritalama
Birimlerinin (THB) Dağılımı
THB DAĞILIMI(%)
Calcaric Cambisol/Eutric Leptosol 12,941
Calcaric Fluvisol/Vertic Cambisol/Calcic Vertisol 7,012
Calcaric Regosol/Calcaric Cambisol 0,071
Calcic Vertisol/Calcaric Fluvisol 0,161
Calcic Vertisol/Luvic Calcisol/Petric Calcisol 0,417
Calcic Vertisol/Petric Calcisol/Luvic Calcisol 1,214
Chromic Luvisol/Haplic Alisol/Haplic Acrisol 1,679
Eutric Cambisol 0,008
Eutric Cambisol/Eutric Regosol/Eutric Leptosol 0,676
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol 0,283
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol/Eutric Leptosol 0,029
Eutric Cambisol/Haplic Luvisol/Mollic Leptosol 0,091
Eutric Cambisol/Rendzic Leptosol 0,028
Eutric Fluvisol 0,146
Eutric Leptosol / Haplic Cambisol/Eutric Vertisol 2,961
Eutric Vertisol/Vertic Cambisol 1,192
Haplic Andosol 0,134
Haplic Arenosol 0,150
Haplic Calcisol/Mollic Leptosol 1,074
Haplic Calcisol/Vertic Cambisol 5,325
Haplic Kastanozem/Haplic Cambisol 2,941
Haplic Luvisol/Eutric Cambisol/Eutric Leptosol 0,218
Haplic Luvisol/Eutric Regosol/Eutric Cambisol 0,207
Haplic Luvisol/Eutric Vertisol 0,087
Lithic Leptosol 8,311
Lithic Leptosol/Chromic Luvisol 3,524
Luvic Calcisol / Calcic Vertisol 0,485
Luvic Calcisol / Eutric Leptosol 0,757
Luvic Calcisol/Haplic Cambisol 16,971
Luvic Calcisol/Petric Calcisol 0,567
Luvic Calcisol/Petric Calcisol/Calcic Vertisol 2,250
Mollic Fluvisol/Eutric Vertisol 0,172
Mollic Leptosol / Haplic Cambisol / Haplic Andosol 0,480
Mollic Leptosol / Petric Calcisol/Calcic Vertisol 1,993
Mollic Leptosol / Vertic Cambisol / Calcic Vertisol 0,164
Mollic Leptosol/Lithic Leptosol 14,962
Rendzic Leptosol/Calcaric Regosol 0,010
Rendzic Leptosol/Haplic Cambisol/Luvic Kastanozem 7,016
Salic Fluvisol/Eutric Vertisol 0,109
Umbric Leptosol/Dystric Cambisol 1,583
Vertic Cambisol 0,600
Su Alanları 1,004
Bataklık 0,009
Şekil 8. Leptosol ve Luvisol Birliği (G.Antep, Midyat Formasyonu)

Şekil 9. Türkiye’deki Leptosollerin Genel Dağılımı


Batıda ve Güneyde Toroslarda Chromic Luvisollerle birlikte bulunan Lithic Leptosoller
çoğunlukla karbonatları yıkanmış kaolinitçe varsıl ileri derecede ayrışmaya uğramış Kırmızı
Akdeniz Topraklarıdır (Şekil terra rossa) ve Manchini’nin (1966) Akdeniz Havzasında 500 -1000 m
yükseklikte ve yıllık 500 – 1000 mm yağış alan bölgelerde kristalen kireçtaşı üzerinde geliştiğini
ileri sürdüğü topraklardır. Lithic ve Mollic Leptosoller yıllık ortalama sıcaklığı 8 – 14 ºC yağışı 400 -
1500 mm olan Oligo-Miyosen karstik arazilerde terra rossa veya Kırmızı Akdeniz Toprakları olarak
tanımlanmaktadırlar. Çeşitli jeolojik evrelerde oluşmuş ara tabakalarında çeşitli sedimanlar bulunan
yumuşak ve kristalen kireçtaşları üzerinde oluşmuş, Haplic Cambisol ve Luvic Kastonozemlerle
birlikte bulunan Rendzic Leptosoller ülkenin batı ve kuzeybatısında yer almaktadır (Dinç ve ark.
1997).
Mollic Leptosoller, Petric Calcisoller ile bunların jeomorfolojik olarak alt düzeylerinde yer
alan Calcic Vertisol toprak birlikleri Güneydoğu Anadolu’da kolüvyal materyaller üzerinde gelişen
Kırmızı-Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz Topraklarıdır. Bu topraklar GAP bölgesinde sulama projesi
havzalarında yer alan yaygın topraklardır (Dinç ve ark. 1997).

CALCISOLLER
Bir calcic7, petrocalcic8 horizon veya yüzeyden ilk 125 cm içerisinde yumuşak kireç
birikimleri içeren, ochric A-horizonu, cambic B-horizonu veya kalsiyum karbonatla çimentolanmış
agric B-horizonu dışında başka tanımlayıcı horizon içermeyen, Vertisoller veya Planosolleri
tanımlayacak özellikleri olmayan ayrıca ilk 100 cm içerisinde salic veya gleyic özellikler
göstermeyen topraklardır. Ancak Calcisollerdeki en önemli olay, ve adını aldıkları süreç, kalsiyum
karbonatın yüzey horizonundan yıkanıp alt horizonlarda birikmesidir. Oluşum yaşı yönünden yaşlı
olan Calcisollerde toprak oluşumunu geciktiren olay geçmiş jeolojik dönemlerde iklim salınımları
nedeniyle gerçekleşen kurak dönemler ve günümüzde kararlı olarak süregelen kurak ve yarı kurak
iklim özellikleridir. Bu dönemlerde özellikle kil oluşturacak kimyasal ayrışma yavaşlamaktadır. Bu
nedenle Calcisollerde çoğunlukla bir ochric horizon bulunmaktadır (FAO, 2001). Toprak analiz
verilerinin yetersizliğinden dünyadaki Calcisollerin dağılım alanları kesin olarak belirlenmiş değildir,
ancak söz konusu toprakların yaklaşık 1 milyar hektarlık alanı kapladığı sanılmaktadır. Bu da
dünyadaki kurak ve yarı-kurak alanların tamamının birincil veya ikincil düzeyde Calcisollerle
kaplandığı anlamına gelmektedir (FAO, 2001). Calcisollerin çoğu hafif koyu ve/veya sarımsı
kahverengi kireç benekli yüzey altı horizonu üzerinde yer alan ince kahverengi veya açık
kahverengi yüzey horizonları bulunmaktadır. Calcisollerin yüzey horizonlarındaki organik madde
düzeyleri seyrek, bitki örtüsü ve bitki kalıntılarının hızlı bozunması nedeniyle düşüktür.
Calcisollerin tarım yapılmayan büyük bir bölümü doğal çalı ve otlaklarla kaplıdır ve bu
topraklarda yoğun otlatma yapılmaktadır. Kuraklığa dayanıklı olan bitkiler, örneğin ayçiçeği bir veya
iki yıllık nadas uygulamaları sonrasında sulama yapılmadan yetiştirilebilmektedir. Ancak sulama
Calcisollerin verimini belirgin bir düzeyde arttırmaktadır. Akdeniz havzasında sulanabilen
Calcisollerin çoğu buğday, kavun-karpuz ve pamuk yetiştirme amacıyla kullanılmaktadır. Yem
bitkilerinden sorgum ve yonca yüksek kalsiyum düzeylerine dayanıklı olduklarından bu topraklarda
kolaylıkla yetiştirilebilmektedir. Calcisollerde karıkla yapılan sulama salma sulamadan daha
yararlıdır. Çünkü yüzeyde kaymak tabakası oluşumu engellenerek tohum çıkma düzeyi arttırılmış
olur (FAO, 2001). Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaygın olan Calcisoller’de (Harran Serisi, Dinç
ve Kapur, 1992) yürütülen karşılaştırmalı karık ve aralıklı (kesikli) karık sulama denemelerinde,
aralıklı sulama sırasında oluşan mikro erozyonun azaldığı ve pamuk bitkilerinin sudan daha fazla
yararlandığı saptanmıştır (Kanber ve ark. 2001). Petrocalcic horizonun yüzeye yakın olduğu
yerlerde ortaya çıkan taşlılığın sorun yarattığı ileri sürülse de söz konusu taşlar yağmurun darbe
etkisini azaltmakta ve yüzey akışı etkisini düşürerek suyun profile infiltre olmasına yardım ettiği
7
Kalsiyum karbonatın teksel veya nodüller biçimde biriktiği horizon
8
Kalsiyum karbonatla çimentolanmış sert calcic horizon
dikkate alınmalıdır (Akça ve ark, 2002). Söz konusu petrocalcic veya sert kaliş horizonunun
ve/veya kalişli kolon horizonunun yaygın olduğu yüksek arazi (teras-seki) Calcisollerinde, ülkenin
batısında, güneyinde ve güneydoğusunda yüzlerce yıldır geleneksel olarak geliştirilen ve
günümüzde doğanın korunması yönünden çok özel bir önemi olan bir zeytin-antepfıstığı-
keçiboynuzu (harnup) – bağdan oluşan bir agroekolojik yönetim sistemi oluşmuştur (Dinç ve ark.
2002). Bu sistem tüm Akdeniz Havzası ülkelerinde yaygın olarak görülmektedir.
Calcisoller, ülkenin kurak bölgelerinin, özellikle eski göl havzalarında ve Kuvaternerde
tektonizma sonucu gelişen çamur akıntısı sekilerinde yaygın topraklarıdır (Dinç ve ark. 1991c).
Calcic Vertisollerle birlikte Luvic ve Petric Calcisoller ülkenin Arap Kalkanının tektonik olarak
etkilediği güney-güneydoğusu ile benzer tektonizmalar etkisinde kalmış iç bölgelerinde yaygın
biçimde bulunmaktadır (Şekil 10). Luvic ve Petric Calcisoller Vogt (1984) ile Kapur ve ark
(1998)’nın sert kalişli ve Gile ve ark (1996)’nın k-horizonlu olarak tanımladıkları, Alt Pleyistosen ve
Üst Holosendeki iklim salınımları sırasında oluşan topraklardır. Luvic Calcisoller çoğunlukla
ayrışmış veya bozulmamış sütün biçimli kaliş9 (Kapur ve ark. 1987) horizonlu paligorskit kil
mineralince zengin olan topraklardır (Verrechia ve Le Coustumer,1996). Benzer topraklar Akdeniz
Havzasının kuzey ve güney bölgelerinde yer alan ülkelerde de yaygındır. Calcisol sınıfına giren
topraklara sahip ülkenin iç, batı, güney ve güneydoğusundaki topraklar Tersiyer killer ile kireççe
zengin ana materyallerden kaynaklanan çamur akıntıları üzerinde gelişmişken Güney (Antalya) ve
Batısının kimi bölgelerindeki Kırmızı Akdeniz Toprakları olarak tanımlanabilecek Calcisoller
traverten ve/veya Miyosen kireçtaşları üzerinde oluşmuştur. İç Anadolu’da Cambisollerle birlikte
bulunan Haplic Calcisoller sularının Holosen boyunca çekilmesiyle kuruyan Tuz Gölü olarak kalmış
olan Eski Konya Gölünün (İç denizinin) gölsel killi çökelleri üzerinde gelişmişlerdir. Bu bölgede yıllık
yağış 200 ile 400 m arasında sıcaklık ise 8 °C ile 12 °C arasında değişmektedir. Denizel
kireçtaşları, göl çökelleri ve volkanik ana materyaller üzerinde Akdeniz iklimi ile ılıman, kurak ve
soğuk bölgelerde yıllık yağış ortalaması 200 ile 800 mm arasında değişen Luvic Calcisol/Haplic
Cambisol birlikleri Türkiye’de geniş alanları kaplamaktadır (Şekil 11). Ülkenin güneydoğusunda
yaygın olarak Leptosollerle birlikte bulunan Calcisoller karbonatlı, kristalen sert kireçtaşları ile
alüviyal çökeller üzerinde oluşmuşlardır (Dinç et al. 1997).

9
Karbonatça zengin Tersiyer ve Kuvaterner çökellerin/toprakların üst bölümlerinden yıkanan karbonatlarca varsıl çözeltilerin alt
katmanlarda yeniden kristallenerek sütün konumunda dikey biçimde birikmesi sonucu oluşan horizon/katman
Şekil 10. Çamur Akıntısı üzerinde gelişim göstermiş Calcisol (Sarıçam, Adana)

Şekil 11. Türkiyedeki Calcisol’ lerin Genel Dağılımı


FLUVISOLLER
Fluvisoller, fluvic10 toprak özelliklerine sahip olan genç topraklardır. Başka bir deyişle
düzenli olarak oluşan seller sonucu yeni materyal birikimi olan topraklardır ve katmanlaşma ile
düzensiz organik madde birikimi gösterirler. Ochric, mollic, umbric, histic11 veya sülfürik12
horizonların biri dışında başka bir tanımlayıcı horizon içermeyen veya yüzeyden 125 cm içerisinde
sülfidik13 materyal içeren topraklardır. Akarsuların üst bölümünde yer alan Fluvisoller dar alanlarda
yer alırken, sel ovalarının yaygınlaştığı orta ve alt bölgelerde sırasıyla kaba ve ince tekstürlü
Fluvisoller oluşmaktadır. Denizel çökellerin bulunduğu bölgelerde göreceli olarak daha kaba
tekstürlü Fluvisoller akarsu setlerinde yer alırken akarsuyun kıyıya yaklaştığı bölgelerde ince ve
ağır tekstürlü topraklar gelişmektedir. Fluvisoller genellikle A-C horizon dizilimli zayıf horizon
gelişimi olan ve suyla doygun değilse çoğu zaman kahverengi aksi durumda gri renkli profillere
sahiptir. Fluvisollerin bir çoğunda birbirini izleyen indirgen ve yükseltgen koşulların oluşturduğu pas
lekeleri bulunmaktadır. Ancak, gri renk yüzeyden ilk 50 cm içerisinde saptanırsa bu topraklar
Gleysol olarak tanımlanmaz çünkü bu topraklarda fluvic özellik daha baskındır. Fluvisoller dünyada
her iklimde oluşmaktadır ve yaklaşık 350 milyon hektarlık bir alanı kaplamaktadırlar. Fluvisoller
başlıca akarsu ve göl kenarlarında, deltalarda ve yakın geçmişe ait olan denizel çökellerin olduğu
alanlarda oluşmaktadırlar.
Fluvisoller genç topraklar olmasına karşın verimliliği yüksek olan topraklardır ve eski
çağlardan bu yana insanların su kaynaklarının yakın olması nedeniyle yerleşim alanı ve buna bağlı
olarak tarım alanı olarak kullanılmışlardır. Tropikal bölgelerde Fluvisollerde çeltik tarımı oldukça
yaygındır. Kıyıya yakın alanlarda tuza dayanıklı mangrov tarımı yapılmaktadır. Bununla birlikte iyi
bir drenaj kontrolü ile Fluvisollerde uygun iklim koşullarında bir çok tarım ürünü kolaylıkla
yetiştirebilmektedir.
Fluvisoller Türkiye’de akarsu vadileri, havzaları ve göl kıyılarında yaygın olarak bulunan
THB’leridir. Ancak, ülkenin güneydoğu bölgelerinde Arap Kalkanının neden olduğu tektonik
aktiviteler sonrası yükselen alanlardan materyal taşınması sonucu bu genç topraklar örtülmüştür.
Bu nedenle Türkiye’de Vertic Cambisol ve Calcaric Vertisollerle birlikte geniş alanlara yayılmış
Calcaric Fluvisoller şiddetli ve sık aralıklarla oluşan tektonik alanlardaki toprak yayılımına iyi bir
örnek oluşturmaktadırlar (Şekil12,13).

10
Yakın geçmişte belirli aralıklarla yeni materyal katılımı olan, akarsu, deniz ve göl çökelleri
11
Yüzeyden ilk 40cm içerisinde 20 ile 40cm kalınlıkta olan, hacim olarak %75 ve daha fazla organik materyal içeren horizon
12
15cm kalınlığında pH’ısı 3.5’ten düşük, 2.5Y veya daha fazla hue değeri ile kroması 6 veya daha fazla olan jarosit (KFe3(SO4)2(OH)6,
Potasyum Demir Sülfat hidroksit) lekeleri olan horizon.
13
Suyla doygun koşullardaki mineral veya organik topraklarda hacmin %0.75 veya daha fazlası sülfit formunda kükürt içeren
materyal
Şekil 12. Alüviyal ovada sığ taban suyu olan Fluvisol (Çukurova)

Şekil13. Türkiye’deki Fluvisol’lerin Genel Dağılımı


CAMBİSOLLER
Cambisoller renk, yapı veya karbonat içeriğinin değiştiği horizon farklılaşmalarının
başlangıcının görüldüğü topraklardır. Başta orta ve ince tekstürlü kolüviyal, alüviyal veya rüzgar
çökelleri olmak üzere bir çok kayaç üzerinde gelişebilmektedirler.
Bir cambic14 B-horizonuna ve ochric veya umbric A- horizonu dışında tanımlayıcı başka bir
horizona sahip olmayan, veya baz doygunluğu % 50’den daha düşük olan bir cambic B-horizonu
üzerinde yer alan bir mollic horizonu olan ve Vertisol veya Andosol özellikleri ile ilk 50 cm’de gleyic
özellikler göstermeyen topraklardır. Profil dizilimi çoğunlukla A-Bw-C biçimindedir. Cambisoller ana
materyalin orta derecede ayrıştığı ancak kil, organik madde ve Al-Fe bileşiklerinin yıkanmalarının
görülmediği topraklardır. Cambisoller içerisinde bulunan ayrışabilir mineral varlığı ve ileri pedojenik
olayların görülmemesi bu toprakların henüz toprak oluşumunun ilk evrelerinde olduğunu gösteren
olgulardır. Kimi Cambisollerde baz yıkanması saptansa da bu yıkanma düzeyi çok yüksek değildir.
Cambisollerin ochric, mollic veya umbric horizonlarının altında yer alan cambic B-horizonu
genellikle sarımsı kahverengindedir, ancak kimi zaman koyu kırmızı renkte de olabilmektedir. Bu
topraklarda kil yıkanmaları saptansa da A-horizonunda kil düzeyi daha yüksektir.
Cambisoller dünyada yaklaşık 1.5 milyar hektarlık bir alanı kaplamaktadır (Driessen ve
Dudal, 1991; FAO, 2001). Cambisoller her tür iklim koşulunda ve bitki örtüsü altında düzden dağlık
arazilere kadar bir çok alanda gelişebilmektedirler. Cambisollerde çok çeşitli tarım
yapılabilmektedir. Ancak topoğrafik koşullar, sığ profil derinliği, taşlılık ve düşük baz doygunluğu
kullanımda sınırlayıcı etmenler olabilmektedir. Eğimli arazilerdeki Cambisollerde çoğunlukla
otlatma ve ormancılık yapılmaktadır. Dağlık alanlardaki erozyon ve çökelme olayları Cambisollerin
oluşumunda oldukça etkindir.
Cambisoller verimli tarım topraklarıdır ve yoğun biçimde kullanılmaktadır. Ilıman
bölgelerdeki Eutric Cambisoller dünyanın en verimli toprakları arasındadır. Daha düşük verimli de
olsa Dystric Cambisoller tarım ve otlatma amacıyla kullanılmaktadır. Eğimli arazilerdeki
Cambisollerin orman örtüsü altında kalması bu toprakların erozyondan korunması için en uygun
arazi yönetimi olarak kabul edilmektedir. Kurak bölgelerdeki sulanabilen Vertic ve Calcaric
Cambisoller yiyecek ve yağ bitkilerinin tarımında çok yoğun biçimde kullanılmaktadır. Aluviyal
ovalarda oluşan Gleyic Cambisoller çeltik tarımında oldukça yüksek verim sağlamaktadırlar. Humid
tropiklerdeki Dystric ve Ferralic Cambisoller besin yönünden yoksul topraklardır ancak birlikte
bulundukları Acrisol veya Ferralsollerden daha yüksek katyon değişim kapasitesine sahip olmaları
nedeniyle söz konusu topraklardan daha iyi durumdadırlar (FAO, 2001).
Türkiye’de Cambisol toprakları (Şekil 13) Akdeniz bölgesinden çok, daha ılıman alanlarda
Leptosol ve Kastanozemlerle birlikte yaygın biçimde bulunmaktadırlar. Ayrıca Calcisollerin kuzey
sınırlarında da yaygındırlar (Şekil 14). Akdeniz Bölgesinin yıllık yağış ortalaması olan 500-1000
mm’den daha yüksek düzeyde yağış alan ve yıllık ortalama sıcaklığı 13 – 15 °C arasında olan
14
Ayrışmış argilik, nitric veya spodic B-horizonu özelliği göstermeyen, histic horizon kadar koyu renkli, organik maddece zengin ve
yapısında olmayan horizon
ılıman bölgelerde Calcisollerden çok Cambisoller yaygındır (Dinç et al. 1997).

Şekil 13. Cambisol (Trakya)

Şekil 14. Türkiye’deki Cambisol’lerin Genel Dağılımı

VERTİSOLLER
Kısaca yüksek düzeyde kil içeren ve çatlayan topraklar olarak tanımlanan Vertisollerin
yüzeylerindeki ilk 18 cm’lik bölümü karşılaştığında, ilk 50 cm içerisinde % 30 veya daha fazla kil
içerirler. Ayrıca kurak mevsimlerde yüzeyden 50 cm’lik derinliğe kadar ulaşabilen 1 cm
genişliğindeki çatlaklar ile kayma yüzeyleri ve kama-biçimli paralel yapı birimleri oluşturmaktadır
(Wilding ve Puentes, 1988; Kapur ve ark. 1997). Bu oluşumlar kimi zaman yüzeyden 100 cm
aşağıda da saptanabilmektedir. Vertisoller çoğunlukla ince tekstürlü ve yüksek düzeyde smektit
içeren çökeller ile ayrışma ürünü olarak smektit kili oluşturan, özellikle bazaltik kökenli kayaçların
(Kapur ve ark, 1977, 1997) üzerinde oluşmaktadırlar. Vertisoller çöküntü alanları, düzden dalgalıya
değişen nemli ve kurak mevsimlerin birbirini izlediği tropik, yarı-kurak ve Akdeniz ikliminin baskın
olduğu alanlarda yaygındır (Driessen ve Dudal, 1991). Vertisoller dünyada yaklaşık 335 milyon
hektarlık bir alanı kaplamakta ve çoğunlukla Luvisol, Cambisol, Gypsisol ve Solonchaklarla birlikte
bulunurlar (FAO, 2001).
Vertisollerin otlatma amacıyla kullanımı düşüktür ancak sulama olanağı olan bölgelerde
Vertisollerde yoğun tarım yapılmaktadır. Ancak Vertisollerin ağır killi olmaları, ıslakken plastik
(yapışkan), kuru iken de çok sert olmalarına yol açtığı için, tarımsal yönden kullanımları sorunlara
yol açabilmektedir. Bu nedenle Vertisollerin işlenme süresi toprağın su durumuna bağlı olarak
oldukça kısa bir dönem içerisinde olmaktadır. Özellikle toprak nemliyken mekanik işlemeler
topraklarda çok ciddi pulluk altı katmanların gelişmesine yol açmaktadır (Yeşilsoy ve ark. 1977).
Vertisollerdeki diğer bir sorunda su alınca şişen smektit tipi killerin gözenekleri tıkaması nedeniyle
ortaya çıkan drenaj sorunudur. Vertisoller potansiyel olarak verimli topraklar olmalarına karşın su
ve arazi işleme tekniklerine çok dikkat edilmesi gereken topraklardır. Uluslararası Yarı-Kurak Tropik
Bitki Araştırma Enstitüsü (ICRISAT) araştırma merkezinin uzun yıllara dayalı çakılı tarla denemeleri
sonucunda Vertisollerin kullanımı yönünden oluşturdukları özel ürün rotasyon, düşük düzeyde
sürüm ve organik tarım yöntemleri bir Vertisol kullanımı modelinin başka bir deyişle bir “Vertisol
Teknolojisi” kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu özel Vertisol teknolojisi
kavramının Türkiye’deki Vertisolleri yaygın olarak içeren ovalarda (Harran, Muş, Trakya vb),
bölgeye uygun yerel tarımsal yöntemlerle modifiye edilerek, kullanılması yararlı olacaktır.
Türkiye’de Vertisoller (Şekil 15) özellikle ova ve çöküntü alanlarında yer alan yaygın birincil
(ana kaya üzerinde oluşan) veya ikincil (taşınma sonrası yerinde oluşum gösteren) topraklardır
(Şekil 16). Calcic Vertisollerde çatlaklar ve yüzey ondüleliğinin (gilgai) fazla belirgin olmaması bu
topraklara Kuvaterner çamur akıntıları yüzeyleri üzerinde oluşmuş Petric Calcisollerden taşınan iri
kalsit ve paligorskitlerin smektitin şişme büzülme potansiyelini azaltmasından kaynaklanmaktadır
(Dinç et al. 1991a; Kapur ve ark. 1990, 1991, 1993a). Ülkenin iç ve güney bölgelerindeki akarsular
eski ve günümüz yatakları boyunca taşıyıp biriktirdikleri alüviyal çökellerle Calcic Vertisollerin
oluşmasına neden olmuşlardır. Kuzeybatı bölgelerinde yer alan Eutric Vertisoller, Balkanların bir
çok bölgesinde olduğu gibi, volkanik alanlardan taşınan düşük karbonatlı ve yüksek kil içerikli
Vertisollerdeki tipik çatlama ve ondüleli yapıyı göstermektedirler (Dinç et al. 1986; Kapur et al.
1987; Dinç et al. 1997).
Şekil 15. Vertisol (GAP Bölgesi)

Şekil 16. Türkiye’deki Vertisol’lerin Genel Dağılımı

LUVISOLLER
Luvisol toprak grupları, yüzey horizonunda killerin yıkandığı alt horizonlarda ise biriktiği
başka bir deyişle toprak profili içerisinde tekstürel farklılıkların olduğu topraklardır. Luvisollerin
yüzeyaltı horizonu argic horizondur. Bu topraklarda yüksek aktiviteli killer olarak tanımlanan
smektit, montmorillonit ve klorit kil mineralleri bulunmakta ancak Planosoller gibi keskin tekstürel
değişime, Albeluvisols gibi albeluvic15 dillerin oluşumuna, step toprakları gibi mollic yüzey
horizonunun saptanamadığı topraklardır. Luvisoller, yüzeyden ilk 100 cm içerisinde veya daha
kaba materyallerle (tınlı kum veya daha kaba) örtülmüş ise ilk 200 cm’de, 24 cmol/kg’a eşit veya
daha fazla KDK’ne sahip argic horizonlu toprakları simgelemektedirler. Söz konusu topraklar buzul
tili, eolian16, alüviyal ve kolüviyal ana materyallerleri üzerinde gelişim göstermektedirler. Buna
karşın Türkiye’de kristalen kireçtaşları üzerinde de geliştikleri bilinmektedir (Dinç ve ark. 1997).
Luvisollerin oluşumu için üç önemli aşama gerekmektedir:
a. yüzey horizonunda killerin mobilizasyonu
b. killerin birikim horizonuna taşınması/yıkanması
c. taşınmış/yıkanmış killerin immobilizasyonu.
Yukarıdaki süreçlerden de anlaşılacağı üzere kil agregatları alt horzonlara taşınmadan önce
dispers (çözünmüş) olması gerekmektedir. Bu nedenle Vertisoller gibi çatlaklardan ve
gözeneklerden kil agregatlarının alt katmanlara taşınımı yüzeyaltı horizonunu kilce
zenginleştirmez.
Luvisoller, kahverengiden kuvvetli kahverengiye değişen veya kırmızı olan yüzeyaltı
horizonu üzerinde yer alan kahverengi-koyu kahverengi yüzey horizonlu, A-Bt(argic)-C biçiminde
horizon dizilimine sahip topraklardır. Alttropikal bölgelerde, Luvisolerde kırmızımsı kahverengi argic
horizon içerisinde veya altında calcic horizon veya yumuşak kireç ceplerine rastlanabilmektedir.
Serin iklimlerde oluşan Luvisollerin renkleri ılıman iklimlerde oluşanlara oranla daha açık kırmızı
olmaktadır. Yağışlı bölgelerde ise yüzeydeki aşırı kil ve serbest demiroksitlerin yıkanması
nedeniyle koyu ancak ince A-horizonu üzerinde grimsi bir yıkanma horizonu gelişimi görülmektedir.
Luvisoller orta düzeyde ayrışmış ve tropikal bölgelerdeki benzerleri olan Lixisollerden daha az AL,
Fe ve Ti-oksitler içeren topraklardır.
Bir çok ana materyal ve iklimde oluşmaları nedeniyle bu topraklar dünyanın bir çok yerine
yayılmış durumdadır. Buna karşın daha çok düz ve düze yakın eğimler ile serin ve ılıman iklimlerde
daha yaygındırlar (FAO, 2001). Granüler veya kırıntılı strüktürde olan yüzey horizonları nedeniyle
gözenekli ve iyi havalanma gösteren, argic horizondaki kil nedeniyle alınabilir su depolama
kapasitesi yüksek olan, yarı köşeli, köşeli strüktürlü alt horizonlarının iyi drenaj kapasiteleri, orta
düzeyde ayrışmış olmaları ve yüksek baz doygunlukları nedeniyle bir çok tarımsal amaçla
kullanıma potansiyel olarak uygun topraklardır.
Dünyada ılıman bölgelerdeki Luvisollerde tahıl, şeker pancarı ve yem bitkileri yetiştirilirken
eğimli arazilerdeki Luvisollerde bahçe tarımı ve otlatma yapılmaktadır.
Luvisoller, Türkiye’de baskın olarak yağışın killeri yüzey horizonundan disperse edip
yıkadığı ancak tüm profilden (Şekil 17) uzaklaştıramadığı D. Karadeniz bölgesinde, diğer
bölgelerde ise Calcisol ve Vertisollerle birlikte ikincil veya üçüncül konumda bulunmaktadır (Şekil
18). Luvisoller Türkiye’de iklim koşullarına bağlı olarak özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde
15
Albic horizon renginde (Munsell renk skalasında 7-8 değerine, 3 veya daha az kromaya, veya 5-6 değerine ve 2 veya daha düşük
kromaya sahip horizon) genişliğinden daha çok derin olan, üstteki argic horizonun ilk 10cm’inin %10’undan fazla haciminde olan
diller biçiminde birikmiş/yıkanmış horizon
16
Rüzgarla taşınmış
seracılık, diğer bölgelerde ise bahçecilik amacıyla kullanılmaktadır.

Şekil 17. Sütün strüktürlü Luvisol (Kütahya)

Şekil18. Türkiye’deki Luvisol’lerin Genel Dağılımı

ACRİSOLLER
Acrisol sınıfı topraklar düşük aktiviteli (kaolinit, halloysit, metahalloysit) killerin argic17 bir
horizonda biriktiği ve düşük baz doygunluğuna sahip topraklar olarak tanımlanmaktadırlar.
Acrisoller, KDK’sı 24 meq/100g olan ve baz doygunluğu % 50’den düşük hafif geçirgen bir argic B-
horizonunun üzerinde bir E-horizonunun yer aldığı, alt horizonlarda diller biçiminde kil dağılımı
olmayan topraklardır (FAO, 2001). Acrisoller ileri düzeyde ayrışmış asit reaksiyonlu topraklardır.
Çoğunlukla asidik kayaçlar üzerinde gelişirler. Horizon dizilimleri A-E-Bt-C biçimindedir.
Acrisollerdeki değişimler daha çok oluştukları alana bağlıdır (drenaj, su) ve sığ koyu renkli tam
17
Üstünde yer alan horizondan belirgin düzeyde daha çok kil içeren yüzey altı horizonu. Bu fark üst horizondan killerin yıkanarak
birikmesi veya üst horizondaki killerin bozunması veya erzonla yıkanması sonucu oluşabilmektedir.
bozunmamış organik madde içeren bir A-horizonuna sahiptirler. Bu horizonun altında yer alan Bt-
horizonu E-horizonuna oranla daha koyu kırmızı veya sarımsı renktedir. Kurak mevsimlerin olduğu
bölgelerdeki Acrisollerin bir çoğunun ince, kahverengi, ochric yüzey horizonu vardır ve yıl boyunca
toprak neminin yüksek olduğu bölgelerde organik maddenin birikimi sonucu daha koyu renkler
baskındır. Acrisollerde ayrışabilecek çok az mineral bulunmakta ve kil fraksiyonunda ayrışmanın
ileri evrelerinde olan topraklara özgü iyi kristalize olmuş kaolinitle gibsit mineralleri bulunmaktadır.
Korunmuş orman örtüsü altında yer alan Acrisollerin yüzey horizonları geçirgendir. Eğer
orman örtüsü kaldırılırsa verimli olan A-horizonu bozularak (degrade olarak) sert bir yüzey katmanı
oluşur. Bu sert kabuk tabakası yağışlarla gelen suyun profile sızmasını engelleyerek suyun yüzey
akışına geçmesine ve erozyona uğramasına neden olmaktadır.
Acrisolleri tarım amacıyla kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu yüzeydeki
organik madde düzeyinin korunmasıdır. Asidik reaksiyonlu olan Acrisollerde düşük girdili tarım
yapmak oldukça zordur. Çünkü bu topraklar kireçleme ve eksik olan bazlar için uygun gübreleme
gerektirmektedir. Türkiye’de Karadeniz bölgesindeki çay ekim alanlarında olduğu gibi özellikle
asitliğe dayanıklı bitkilerin ekilmesi gerekmektedir. Ancak, Türkiye’de de olduğu gibi Acrisollerin bir
çoğu orman örtüsü altındadır ve özellikle eğimli arazilerde bu örtünün korunması veya tarım
ormancılığı (agroforestry) yapılması bu toprakların daha uygun kullanılmış olmasını sağlayacaktır.
Acrisoller Türkiye genelinde yıllık yağışın çok yüksek olmaması nedeniyle yaygın olmayan
topraklardır (Çizelge 3, Şekil 19). Yıllık yağışın 1500-2000 mm, sıcaklığın ise 12 °C – 15 °C
arasında değiştiği ülkenin Karadeniz kıyısındaki Kuzeydoğu Bölgesinde yer alan Haplic18 Acrisoller
çoğunlukla Eutric Cambisollerle birlikte bulunmaktadırlar. Ancak, ayrıntılı toprak etüt çalışmaları
yapılarak (1:250.000 ölçekli harita çalışması sırasında) bölgede bulunma olasılığı yüksek Podzol
ve Acrisollerin iyi tanımlanması gerekmektedir.

Şekil 19. Türkiye’deki Acrisol’lerin Genel Dağılımı

18
Tipik, belirli bir ayırt edici özelliği olmayan
ALİSOLLER
Yüksek aktiviteleri (smektit, vermikulit, 2:1 tabakalı) killerin toprağın alt horizonlarında
birikim gösterdiği kuvvetli asidik topraklardır. Bu sınıfa ait topraklar çoğunlukla humid (alt) tropik ve
ılık bölgelerde belirli düzeyde durağanlaşmamış içerisinde alüminyumlu mineraller içeren ana
materyaller üzerinde gelişim göstermektedirler. Bu minerallerin sürmekte olan hidrolizleri ortama Al
salınımına neden olmakta ve katyon değişim kapasitesinin yarısını bu element tarafından
doldurulmaktadır. Alisoller bu nedenle adlarını alüminyumdan almışlardır.
Birçok ana materyal üzerinde gelişim gösterse de Alisollerde A-Bt-C profil dizilimi
bulunmaktadır. Alisollerde profiller arasındaki farklılıklar erozyon nedeniyle A horizonunun
aşınmasından kaynaklanmaktadır. Alisollerin çoğunlukla ayrışma sonrası smektit ve vermikulit
oluşturan bazaltik kayaçlar üzerinde geliştiği saptanmıştır (FAO, 2001).
Alisoller düşük düzeyde bitki besin elementleri içerirken çözünebilir inorganik Al toksik
düzeyde bulunmaktadır. Bu topraklarda kireçleme ve tam gübreleme olasılığı yoksa ekimi
yapılacak bitki türlerinin düşük besin içeriğine ve yüksek serbest Al düzeylerine dayanıklı olması
gerekmektedir. Bu nedenle Alisoller üzerinde çoğunlukla çay, kauçuk ve palm (hurma) tarımı
yapılmaktadır. Türkiye’de Alisoller (Kırmızı Sarı Podzolik Topraklar) üzerinde yeterli bilgi
olmamasına karşın Doğu Karadeniz bölgesinde Haplic Luvisol-Chromic Luvisol-Haplic Acrisollerle
birlik oluşturmaktadır (Şekil 20).

Şekil 20. Türkiye’deki Alisol’lerin Genel Dağılımı


REGOSOLLER
Regosoller, WRB’de herhangi bir toprak sınıfına girecek özellikleri taşımayan topraklardır.
Regosoller çok zayıf gelişim gösteren topraklardır ve Leptosoller kadar sığ, Arenosoller kadar
kumlu ve Fluvisoller kadarda fluvic özelliklere sahip değildirler. Regosoller tanımlanırken içerdikleri
özelliklerden çok içermedikleri özellikler göz önüne alınmaktadır. Regosoller yıl boyu toprağın
donmadığı her iklim ve yükseklikte oluşabilmektedir, ancak çoğunlukla kurak ve yarı-kurak
bölgelerdeki dağlık arazilerdeki aşınmış alanlarda yaygındırlar (FAO, 2001).
A-C dizilimli profillere sahip olan Regosollerde yalnızca ochric horizon bulunmaktadır. Profil
gelişimi genç topraklar olmaları ve/veya yavaş toprak gelişimi nedeniyle çok düşüktür. Regosoller
çok farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Bu toprakların çoğu düşük yoğunlukta otlatma amacıyla
kullanılmaktadır. Dağlık bölgedeki Regosollerde ise en iyi arazi kullanımı bu toprakların orman
örtüsü altında bırakılmasıdır (FAO, 2001). Yeryüzünde Regosoller yaklaşık 260 milyon hektarlık bir
alanı kaplamaktadır.
Türkiye’de Calcaric Regosol ve Calcaric Cambisol birlikleri diğer birliklere oranla küçük bir
alanı kaplamaktadır (Şekil 21, 22). Bu toprak birlikleri Akdeniz Bölgesindeki Lithic
Leptosol/Chromic Luvisol birlikleriyle benzer iklimlerde oluşmaktadır (Dinç et al. 1997).

Şekil 21. Kaliş üzerine taşınarak gelmiş Regosol (Çukurova)


Şekil 22. Türkiye’deki Regosol’lerin Genel Dağılımı

ARENOSOLLER
Arenosoller kuvarsça varsıl eski toprak materyalleri veya kayaçların yerinde ayrışmasıyla
veya taşınarak çökelmiş kum veya kumullar üzerinde gelişen topraklardır. Bu nedenle tınlı veya
kaba tekstürlü topraklardır. Ancak bu materyalin fluvic veya andic19 özellik göstermemesi
gerekmektedir. Ayrıca yüzeyde ochric A, albic20 E, veya plinthic21, petroplinthic22 veya salic-
horizonu dışında başka tanımlayıcı horizon içermemelidir. Arenosoller kuraktan nemli iklime, aşırı
soğuktan sıcağa kadar tüm iklimlerde ve genç kumullar, kıyı kumulları ve kumlu ovalarda
oluşabilmektedir. Arenosollerde profil dizilimi genellikle A-(E)-C biçimindedir. Kurak bölgelerde
yüzeyde yalnızca ochric horizon bulunurken yağışlı bölgelerde albic horizon gelişimi
görülebilmektedir. Arenosollerin kurak bölgelerde otlatma amacıyla kullanılmalarına karşın
günümüzde kumullarda sulamayla özel ürünler başarıyla üretilebilmektedir. Çevre dostu
sürdürülebilir arazi yönetimi yaklaşımına göre biyoçeşitlilik alanı olarak ayrılması gereken bu
oluşumlar, verimli tarım topraklarının kentleşme ve endüstrileşme nedeniyle kullanım dışı kalması
nedeniyle özellikle Çukurova’da kıyı bölgelerinde karpuz, kavun ve yer fıstığı tarımı bu topraklar
üzerinde gerçekleştirilmektedir. Günümüzde yüksek kazanç sağlayan bu uygulama, Arenosollerin
aşırı geçirgenliği nedeniyle yakın gelecekte taban ve yeraltı sularının kimyasal gübre ve ilaçlar
nedeniyle kirlenerek ürün verimlerinin düşmesine ve kıyı alanlarının aşırı tuzlanmasının yanısıra
denizdeki balık yaşamınında sona ermesine neden olacaktır. Arenosoller dünyada yaklaşık 900
milyon ha alan kaplamaktadır. Başka bir deyişle dünyanın % 7’si Arenosollerle kaplıdır.
Türkiye’de küçük bir alanı kaplayan Haplic Arenosol birlikleri günümüz veya eski akarsu
19
Volkanik kökenli materyal içeren horizon
20
Kil ve demir oksitler yıkanarak uzaklaşmış açık renkli yüzeyaltı horizonu.
21
Demirce varsıl humusça yoksul killerin kuvarsla bir arada bulunduğu sert horizon
22
Süreklilik gösteren demirin önemli bir çimentolayıcı olduğu organik maddenin bulunmadığı sert tabaka
yataklarının ülkenin kıyı bölgelerine yığdıkları kumullar ile İç Anadolu’da eski göl yataklarında,
özellikle Karapınar bölgesinde gelişmişlerdir (Dinç et al. 1978; Dinç et al. 1997, Akça, 2001) (Şekil
23, 24).

Şekil 23. Eski göl kumulları üzerinde gelişmiş Arenosoller (Karapınar, Konya)

Şekil 24. Türkiye’deki Arenosol’lerin Genel Dağılımı


ANDOSOLLER
Volkanik alanlardaki siyah renkli topraklar olarak tanımlanan Andosoller, yüzeyden ilk 25 cm
içerisinde vitric23 veya andic24 horizonla birlikte histic, fulvic, melanic, mollic, umbric, ochric, duric
veya cambic horizon dışında (eğer 50 cm’den daha çok gömülmemiş ise) başka tanımlayıcı
horizon içermeyen topraklardır (FAO, 2001). AC veya ABC profil dizilimli olan Andosoller
çoğunlukla volkanik tüf üzerinde gelişseler de tüf ve pumis üzerinde gelişmeleri de olasıdır.
Gözenekli yapıda olan volkanik materyalin hızlı ayrışması, durağan organo-mineral bileşikleri ile
kolay ayrışabilen alofan, imogolit ve ferrihidrit benzeri minerallerin oluşmasına yol açmaktadır.
Andosoller dünyada aktif tektonik fayların oluşturduğu volkanik bölgelerde yaygındırlar. Bu nedenle
Andosoller her iklim ve yükseklikte oluşabilmektedir. Ancak, volkanik bir dağın en üst bölgesinde
Andosol, orta eğimli bölgesinde Cambisol ve eğimin azaldığı yerde de Vertisol oluşumu görülebilir.
Andosollerin yüzey horizonları çok geçirgen, dağılgan ve granüler yapıdadır. Kimi Andosollerde
yüzeydeki toprak yağımsı veya kaygan bir his vermektedir. Andosoller tipik fiziksel özellikleri
nedeniyle suyla doygun Andosol toprak parmaklar arasında ezildiğinde kaygan bir his vermekte,
bırakıldığında jelimsi bir kıvamda olup suyunu bırakmaktadır. Andosollerdeki uygun agregat
stabilitesi ve yüksek geçirgenliği bu toprakların erozyona dayanıklı olmasına neden olmaktadır.
Volkanik cam içeriklerinin yüksek olması nedeniyle Andosollerin hacim ağırlığı çoğunlukla 0.9
g/cm3 olmasına karşın 0.3 gr/cm3 değere sahip Andosollerde bulunmaktadır. Söz konusu bu
özellikte Andosollerin sınıflandırılmasını sınırlamakta ve güçleştirmektedir.
Andosollerin yüksek verim potansiyelleri bulunmasına karşın fosfot tutma değerlerinin
yüksek olması ve aşırı ayrışma sonucu KDK’lerinin düşük olması tarımsal amaçlarla
kullanılmalarında sınırlayıcı etmenlerdir.
Türkiye volkanik oluşumlar yönünden zengin bir ülke olmasına karşın Andosoller ile ilgili çok
az çalışma yapılmıştır (Kapur ve ark. 1980; Dinç ve ark. 1997). Bunun başlıca nedeni yeterli arazi
çalışması yapılmaması ve Andosol özelliklerini tanımlayacak laboratuvar analizlerin zor oluşu
yanında fiziksel tanımlama ölçütlerinin tartışma konusu olmalarındandır. Buna karşın Haplic
Andosol THB’leri ülkenin doğusu, kuzeydoğu, güney ve batı bölgelerinde tanımlanmıştır. Ancak, bu
topraklarının dağılımlarının tam olarak belirlenmesi için daha ayrıntılı çalışma gerekmektedir (Şekil
25).

23
Volkanik cam ile volkanik püskürük kökenli minerallerin baskın olduğu yüzey veya yüzeyaltı horizonu
24
Allofanlarca zengin horizon
Şekil 25. Türkiye’deki Andosol’lerin Genel Dağılımı

DİĞER ANA TOPRAK GRUPLARI


Türkiye’de değişken topoğrafya/fizyoğrafya, iklim ve bitki örtüsü nedeniyle oluşan ancak
1:1.000.000 ölçekli haritada boyutlarının yeterince büyük olmaması nedeniyle gösterilemeyen diğer
ana toprak grupları arasında Gleysol (Akarsu ve lagünlerdeki çukur alanlarda, Samsun), Histosol
(Kahramanmaraş Türkoğlu, Van Gölü), Solonchak (Tuz gölü), Gypsisols (Karapınar, Konya),
Solonetz (Ereğli), Umbrisol (Doğu ve Batı Karadeniz) bulunmaktadır. Bu toprak özelliklerine
aşağıda kısaca değinilmiştir.

HISTOSOLLER
Histosoller organik toprak25 materyalinden oluşmuş topraklardır. Bu topraklar çoğunlukla
boreal26, arktik ve altarktik bölgelerde, ılıman bölgelerde, humid tropiklerde torf, saz, yosun, orman
kalıntısı birikintileri üzerinde oluşmaktadırlar. Histosoller her enlemde oluşabilmektedir ama büyük
çoğunlukla çukur alanlarda gelişim gösterirler.
Histosollerde yüzeyde lithic veya paralithic dokanağa kadar 10 cm veya daha kalın histic27
veya folic28 horizon bulunmaktadır. Histosoller normalde oluşum gösterdikleri boreal, arktik ve
altarktik bölgeler dışında fena drenajlı alanlar ile çöküntü, bataklık, sazlık gibi sığ taban suyu
bulunan alanlarda oluşmaktadırlar. Bu alanlar dışında yağış/evapotransprasyon oranı yüksek olan
dağlık alanlarda oluşabilmektedirler.
25
Yüzeyde biriken organik birikintilerin baskın olduğu mineraller bileşenlerin toprak özelliklerini belirgin olarak etkilemediği oluşumlar.
26
Kışıların soğuk, yazların ılıman olduğu , vejetasyon süresinin yılda 80-120 gün olduğu dağ ve kutupaltı iklimi
27
Organik toprak materyali içeren torflu yüzey veya sığ derinlikteki yüzeyaltı horizonu
28
İyi havalanmış organic toprak materyali içeren torflu yüzey veya sığ derinlikteki yüzeyaltı horizonu
Histosollerin sürdürülebilir kullanımı için tarım yapılmaması daha uygundur, buna karşın
tarım yapılacaksa düşük girdili ve taban suyunu fazla düşürmeyecek yönetimler yapılmalıdır.
Türkiye’de Histosoller Avrupa ülkelerinde olduğu gibi iklimsel koşullar nedeniyle geniş yayılım
göstermemektedir. Buna karşın çöküntü alanlarında (Aksaray, Türkoğlu, K. Maraş, Develi,
Kayseri), dağlık bölgelerde (Van, Bolu, Karadeniz, Amanoslar), göl kenarlarında (Van Gölü,
Pazarcık-Gölbaşı) 1:1.000.000 ölçekli haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanlarda
rastlanmaktadır. Ancak, bu oluşumların yakıt, seralardaki organik madde gereksinimi karşılamak ve
arazinin drene edilerek tarıma açılması gibi sorunlar nedeniyle çok hızlı bir yok oluş sürecine giren
bu toprakların en kısa sürede belirlenerek biyoçeşitliliğe bırakılması gerekmektedir.

GLEYSOLLER
Gleysoller drenajları yapılmadığında yıl boyunca gleyic29 renk deseni oluşturmaya yetecek
düzeyde suyla doygun topraklardır. Gleysollerde yüzeyden ilk 50 cm içerisinde gleyic özellikler
bulunmaktadır. Gleysoller, Pleyistosen ve Holosen yaşlı, konsolide olmayan, çoğunlukla fluviyal,
denizel ve gölsel kökenli ana materyaller üzerinde gelişim göstermektedirler. Gleyisoller bu ana
materyallerin çöküntü ve çukur arazilerde çökeldiği ortamlarda bulunmaktadırlar.
Gleyisollerde A-(Bg)-Cr veya H-(Bg)-Cr profil dizilimi görülmektedir. Gleysollerde ana
sınırlayıcı etmen profilin suyla doygun olmasıdır. Bu topraklar boş değillerse çoğunlukla bataklık
vejetasyonuyla örtülüdür veya otlatma yapılmaktadır. Yapay yollarla drene edilen Gleysoller
işlemeli tarım, hayvancılık ve bahçecilik amacıyla kullanılabilmektedir.
Türkiye’de taban suyunun yüksek olduğu ancak organik materyalin Histosol oluşturacak
kadar yüksek olmadığı çöküntü alanlarında (Muş Ovası, Aksaray, Van Gölü Kıyıları) (Akça ve ark.
2002), akarsu kenarlarında yayılmış Gleysoller bulunmaktadır, ancak bunlar 1:1.000.000 ölçekli
haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanları kaplamaktadırlar.

GYPSİSOLLER
Gypsisoller ikincil jipsin birikim gösterdiği topraklardır (CaSO4.2H2O) ve kurak iklimin en
kuru bölgelerinde oluşum göstermektedirler. Söz konusu bu topraklarda yüzeyden ilk 100 cm
içerisinde gypsic veya petrogypsic horizonla birlikte jips veya kalsiyum karbonatla tutturulmuş
ochric, cambic, argic, vertic veya calcic veya petrocalcic horizon dışında başka tanımlayıcı horizon
bulunmamaktadır. Gypsisoller kurak bölgelerde çoğunlukla pekişmemiş alüviyal ve kolüviyal
çökellerin bulunduğu düz ve çöküntü alanlarında eski iç göllerin bulunduğu alanlarda gelişim
göstermektedirler. Bitki örtüsü ise seyrek ve xerofitik çalı ve ağaçlar ile otlardan oluşmaktadır (Şekil
26).
Gypsisollerde A-B(t)-C horizon dizilimi görülmektedir. Kalsiyum sülfat ve/veya karbonat
birikimi B-horizonunun altında olmaktadır. Gypsisollerde sarımsı kahverengi ochric yüzey horizonu
açık kahverengi beyazımsı bir cambic yüzey altı horizonu üzerinde yeralmaktadır.

29
Sığ tabansuyu nedeniyle toprak profilinde oksidasyon ve reduksiyon nedeniyle kırmızımsı (pas rengi) ve mavimsi gri renk oluşumu
Derin ve su kaynaklarına yakın Gypsisollerde bir çok ürün yetiştirilebilmektedir. Ancak,
petrogypsic horizonun yüzeye yakın olduğu topraklarda üründe önemli kayıplar olmaktadır. Bunun
dışında besin dengesizliği, taşlılık ve jipsin toprak yüzeyinde sulama sonucu düzensiz dağılımı
tarımı kısıtlayan önemli etmenlerdir. Dünyada Gypsisollerin büyük bir bölümü otlatma amacıyla
kullanılmaktadır.

Şekil 26. Karapınar (Konya)’da Gypsisol vejetasyonu (Akça, 2001)

Türkiye’de Gypsisoller iklimin en kurak olduğu İç Anadolu Bölgesiyle Iğdır Bölgesinde


görülebilmektedir. Özellikle eski bir göl tabanı olan Karapınar’daki Gypsisollerin B-horizonun da
çok iri kristalli ikincil jipsler saptanmıştır (Şekil 27, 28).

Şekil 27. Karapınar’daki Gypsisollerin B-horizonundaki ikincil jips mineralleri (Akça, 2001)
Şekil 28. Karapınar’da yer alan Gypsisol Profili (Akça, 2001)

SOLONCHAKLAR
Solonchaklar yılın belli zamanlarında yüksek konsantrasyonda çözünebilir tuz içeren
topraklardır. Tuzun yüzey altından kurak mevsimlerde kapillarite ile yüzeye taşındığı Solonchaklar
kurak ve yarı-kurak iklimlerin baskın olduğu iklim kuşakları ile iklim farkı gözetmeksizin kıyı
alanlarında gelişim göstermektedirler.
Solonchaklar herhangi bir pekişmemiş toprak materyalinde gelişim gösterebilir. A-C veya A-
B-C horizon dizilimine sahip Solonchaklarda çoğu kez gleyic özelliklerde bulunmaktadır. Çukur
alanlarda sığ taban suyu bulunan yerlerde yüzeyde tuz birikimi çok kuvvetlidir ve bunlara dış
Solonchaklar adı verilmektedir. Buna karşın taban suyunun derin olduğu bölgelerde tuzlar
yüzeyden daha aşağılarda birikmektedir ve bunlara iç Solonchaklar adı verilmektedir.
Solonchaklar ancak tuza dayanıklı bitkilerin tarımı yapıldığı topraklardır ve çoğunlukla
düşük düzeyde otlatma yapılmakta veya tamamen biyoçeşitliliğe bırakılmışlardır.
Türkiye’de eski göl tabanlarının yaygın olduğu İç Anadolu Bölgesi ile kıyı alanlarında
Solonchak toprak özelliklerini taşıyan topraklar bulunmaktadır. Bunun dışında ülkemizde yapılan
yoğun ve plansız sulamalarla doğal tuzlu topraklar dışında ikincil tuzlu toprakların oluşumu tehlikeli
boyutlara ulaşmıştır. Bunlara örnek olarak Gediz, Harran, Çukurova ve Tarsus ovaları verilebilir.
Türkiye topraklarının kil içeriğinin çoğunlukla smektit yapıda olması nedeniyle (Kapur ve ark.
1993b) tuzlanma olduktan sonra profilden uzaklaştırılması büyük iş ve harcama gerektiren
iyileştirme çalışmalarından kaçınılabilmesi için sulama programlarına dikkat edilmelidir (Kapur ve
ark. 2003),

SOLONETZLER
Solonetzler yoğun, kuvvetli yapılı, yüksek oranda adsorbe sodyum ve/veya magnezyum
iyonları içeren kil yıkanma horizonuna sahip topraklardır. Serbest soda içeren Solonetzler (Na2CO3)
kuvvetli alkali topraklardır (pH>8.5). Bu nedenle bu topraklar alkali topraklar olarakta
tanımlanmaktadır. Solonetzler düz arazilerde yer alan pekişmemiş ince tekstürlü materyaller
üzerinde sıcak, kuru yaz iklimine sahip bölgelerle yüksek oranda sodyum iyonu içeren kıyı
çökellerinde gelişim göstermektedirler.
A-Btn-C ve A-E-Btn-C horizon dizilimli yüzeyden ilk 100 cm içerisindeki bir natric30 horizon
üzerinde yer alan siyah veya kahverengi yüzey horizonuna sahip topraklardır.
Solonetzlerdeki yüksek değişebilir sodyum iyonları Na-toksisitesi nedeniyle bitki gelişimini
engellemektedir. Buna karşın ılıman iklimlerdeki Solonetzlerin organik maddece varsıl olması
bunların otlatma veya sınırlı tarım yapılmasına olanak tanımaktadır.
Türkiye’de Ereğli (Konya), Aksaray ve Iğdır Bölgesinde Solonetzler bulunmaktadır. Buna
karşın Solonetzler 1:1.000.000 ölçekli haritada gösterilemeyecek kadar küçük alanları
kaplamaktadırlar.

ÖNERİ VE SONUÇ
Türkiye çok değişken iklim ve topoğrafik yapısıyla birlikte farklı ana materyallerin etkisi
sonucunda çok değişik tipte topraklara sahiptir. Yukarıda anılan toprak gruplarıyla birlikte
Türkiye’de Nitisol, Phaeozem, Planosol, Ferralsol, Durisol, Albeluvisol, Crysol topraklarının
varlığıyla ilgili yeterli bir bilgi bulunmamaktadır. Buna karşın Türkiye’de bu toprakların oluşumu için
uygun iklim ve topoğrafik koşullar bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda 1:1M ölçekli Türkiye
Coğrafi Toprak Veri Tabanı’nda yer alan başlıca Toprak Ana Grupları ile birlikte yukarıda anılan
diğer toprakların veritabanına eklenmesi için ayrıntılı ülke toprak etüt haritalama çalışmasına
gereksinim olduğu açık bir gerçektir.
Dünyadaki hızlı nüfus artışı doğal kaynakların, özellikle toprak ve suyun dünyada ki stratejik
önemini arttırmaktadır. Dolayısıyla yenilemeyen bu kaynaklar Türkiye’de sürdürülebilir biçimde
kullanılmamaktadır. Bu nedenle Toprak ve Su kaynaklarının özellikleri, disiplinler arası çalışmalarla
çok iyi tanımlanmalı ve farklı kullanım amaçlarına uygun veriler üretilmelidir. Bu bağlamda çok
amaçlı veri tabanlarının oluşturulması önem arzetmektedir. Türkiye Toprak Haritasının arazi
çalışmaları ve seçilmiş toprak örneklerinin laboratuvar analizleriyle çok kısa bir sürede
1:1.000.000’dan daha büyük ölçekli ayrıntılı çalışmalarla tamamlanması gerekmektedir.
Türkiye olarak üyesi olmak istediğimiz Avrupa Birliği’ne entegrasyon için önemli adımlardan
30
Üzerinde yer alan horizonlardan daha fazla kil içeren, yüksek değişebilir sodyum yüzdesine sahip genellikle sutünumsu veya
prizmatik strüktürlü topraklardır.
birisi olan bu çalışmanın Türkiye’nin önemli bir eksiğini giderdiği inancındayız. Ancak
unutulmaması gereken, bu haritanın 1:1.000.000 ölçekli olduğu ve özellikle bu çalışma için ayrıntılı
arazi etüt ve laboratuvar çalışması yerine var olan verilerin değerlendirilmesi sonucu üretilmesi
nedeniyle ilgili araştırmacıların görüş ve katkılarına açık olduğudur. Yapılacak görüş ve katkılarla
1:1M ölçekli Türkiye Coğrafi Toprak Veri Tabanı KHGM, Toprak ve Su Kaynakları Ulusal Bilgi
Merkezi (www.khgm.gov.tr, topraksu@khgm.gov.tr) tarafından güncelleştirilecektir.
KAYNAKLAR
Akça, E. 2001. Determination of the soil development in Karapinar erosion control station following
rehabilitation. University of Çukurova, Institute of Basic and Applied Sciences. Doctoral
Thesis. 195 P. Adana.
Akça, E., Çimrin, M.K., Şenol, M., Köse, O., Öner, T.Ç. and Kapur, S. 2002. The Geological
Settling of the Hasbey Plain Soils (Van, S. Turkey): A model for the Van Lake Basin. Doğu
Anadolu Çalıştayı. 2-6 Eylül 2002. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Özetler Kitapçığı.
Akça, E., Kapur, S. ve Serdem, M. 2002. Sarıçam (Adana) Orman İşletmesinde Tarım
Ormancılığı Yönünden Zeytin ve Fıstık Çamının Yetiştirilmesi Açısından Toprak ve
Jeomorfolojinin Uygunluğu. Adana Orman İşletme Genel Müdürlüğü Raporu. 28 S. Adana
Atalay. İ. 2000, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği, Ege Üniv. Basımevi, İzmir
Atatanır, L. 1999. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ayaş Araştırma ve Uygulama Çiftliği
topraklarının detaylı etüt ve haritalanması. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 89 S.
Baldwin, M., Kellogg, C.E. and Thorpe, J. 1938. Soil Classification. In: Soil and Man, USDA
Agriculture Yearbook.
Boxem, H.W. and Wielemaker, W.G. 1972. Soils of the Küçük Menderes Valley, Turkey.
Agricultural Research Reports. N. 785, Pudock, Wageningen.
Cline, M.G. 1949. The Basic Principle
Çağlar, K.Ö. 1958, Soil Science. Pub. of the University of Ankara, Faculty of Agriculture, Pub. No.
10. Ankara.
Darkot, B. and De Agostini, G.M. 1980. Modern Atlas of Turkey. Arkin Press, Istanbul, Turkey.
144 P.
De Meester, 1970. Soils of the Great Konya Basin, Turkey. Center for Agricultural Publishing and
Documentation. Wageningen. 290 P.
Dengiz, O. 1998. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü İkizce Araştırma Çiftliği topraklarının
detaylı etüt ve haritalanması. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 75 S.
Dinç, U. 1970. Reconnaissance Soil Survey of the Konuklar (Konya) State Farm. Ph.D. Thesis.
University of Ankara, Turkey.
Dinç, 1974. A Study on the genesis and morphological properties of the organic soils of the
Çukurova Region. University of Çukurova Pub.
Dinç, U., Yeşilsoy, Ş. M., Kapur, S., Berkman, A., Özbek, H. 1978. The Physical, Chemical and
mineralogical properties and the development of the Eastern Mediterranean Coastal Sand
dunes. University of Çukurova, Faculty of Agriculture Pub.No. 2. 81-105.
Dinç, U. et al. 1986. Soil Survey and Land Use Planning Turkgeldi State Farm. General
Directorate of Rural Affairs. Ankara. 58 P.
Dinç, U., Sarı, M., Şenol, S., Kapur, S., Sayın, M., Derici, M.R., Çavusgil, V.S, Gök, M., Aydin,
M., Ekinci, H., Agca, N. 1990. Soils of the Çukurova Region. University of Çukurova Pub.
Pub. No. 26. Adana, Turkey.
Dinç, U., Şenol, S., Sayın, M., Kapur, S., Yılmaz, K., Sarı, M., Yeğingil, İ., Yeşilsoy, M.Ş. Çolak,
A.K. Özbek, H. Kara, E.E. 1991a. The physical, chemical and biological properties and
classification-mapping of soils of the Harran Plain. In (Eds. U.Dinç and S.Kapur) Soils of the
Harran Plain. TUBITAK Pub. Project N. 534. Ankara. 1-10.
Dinç, U., Şenol, S., Kapur, S., Sarı, M., Derici, M.R. and Sayın, M. 1991b. Formation,
Distribution and Chemical Properties of Saline and Alkaline Soils of the Çukurova Region.
Southern Turkey. CATENA Vol. 18, Cremlingen, 173-183
Dinç, U., S. Şenol, S. Kapur, and M. Sarı. 1991c. Catenary soil relationship in the Çukurova
Region, Southern Turkey. CATENA Vol 18, Cremlingen 185-196.
Dinç, U., Şenol, S., Kapur, S., Cangir, C., Atalay, I. 1997. Soils of Turkey. University of
Çukurova, Faculty of Agriculture Pub. No. 51 Adana. 233.
Dinç, U. and Şenol, S. 1998. Soil Survey and Mapping. Univ. of Çukurova, Faculty of
Agriculture Pub No. A-50. Adana.
Dinç, U., Akça, E., O. Dinç, D.M.Özden, P. Tekinsoy, U. Alagöz, H.A. Kızılarslanoglu, B.
Köroğlu, M. Serdem, E. Gültekin, L. Zoroğlu, M. Fisunoglu, H. Eswaran, S. Kapur. 2002.
Soil Sealing: The Permanent Loss of Soil and Its Impacts on Land Use. First MEDRAP
workshop on Sustainable Management of Soil and Water Resources - Greece/European
Union Concerted Action to support the Northern Mediterranean RAP, 18-19 December 2001.
Athens, Greece (CD-Rom Publication).
DMİGM. 2001. Türkiye İklimi. www.meteor.gov.tr/webler/iklim/iklimmaster.htm (7.7.2002)
Driessen, P.M. and Dudal, R. 1991. The Major Soils of the World. Lecture notes on their
geography, formation, properties and use. Agricultural University Wageningen. 309 P.
Dudal, R., Tavernier, R. and Osmond, D. 1970. Soil Map of Europe. 1.250.000. FAO, Rome, Italy.
Erol, O. 1981. Neotectonic and Geomorphological Evolution of Turkey, Zeit. F. Geomorph. N. F.
Supp. Bd. 40: 193-211.
Erol, O. 1984. Neogene and Quaternary continental formation and their significance for soil
formation. p. 24-28. In: Proc. 1st at. Clay Sym. Univ. Çukurova, Turkey (in Turkish)
FAO. 1988. Soil Map of the World. Revised Legend. Reprinted with corrections. World Soil
Resources. Report 60. FAO, Rome.
FAO. 2001. Lecture notes for the Major soils of the World. ISBN 925-104637-9.
Gile, L.H., F.F. Peterson, and R.B. Grossman. 1966. The K horizon of carbonate accumulation.
Soil Sci., 99: 74-81.
Günal, H. 1995. Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüs alanı topraklarının detaylı toprak etüt,
haritalanması ve arazi kullanım planlaması. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. 164 S. Adana
Izbırak, R. 1975. Geography of Turkey. Directorate General of Press and Information. Ankara,
Turkey. 286.
Kanber, R., Köksal, H., Önder, S., Kapur, S., Sahan, S. 2001. Comparison of surge and
continuous furrow methods for cotton in the Harran plain. Agricultural Water Management. V.
47 - Issue 2. 119 - 135
Kapur, S., Dinç,U., Özbek, H. 1977. Doğu Akdeniz Bazaltlarında Derin Ayrışma. TÜBİTAK V. Bilim
Kongresi. TOAG Tebliğleri. S. 87-101.

Kapur, S., Dinç, U., Göksu, Y., Özbek, H. 1980. Genesis and Classification of the Ando-like Soils
overlying Basaltic Tephra in the Osmaniye Region (S. Turkey). University of Çukurova.
Annals of Faculty of Agriculture. Pub. No. 11. 1-4 Adana. Turkey.
Kapur, S., V.S. Çavuşgil, and E. A. FitzPatrick. 1987. Soil-Calcrete (caliche) relationship on a
Quaternary surface of the Çukurova Region, Adana (Turkey). In: N. Fedoroff, L.M. Bresson
and M. A. Courty (eds.), Soil Micromorphology. Association Française pour L'Etude du sol,
Paris, 597-603.
Kapur, S., Çavuşgil, V. S., Şenol, M., Gürel, N. and Fitzpatrick, E. A. 1990. Geomorphology and
Pedogenic Evolution of Quaternary Calcretes in the northern Adana Basin of southern
Turkey. Zeitschrift für Geomorphologie, No.34, S. 49-59
Kapur, S., Sayın, M., Gülüt, K.Y., Şahan, S., Çavuşgil, V.S., Yılmaz, K. and Karaman, C. 1991.
Mineralogical and Micromorphological Properties of Widely Distributed Soil Series in the
Harran Plain. Soils of the Harran Plain. Project No. 534. Ankara. 11-20.
Kapur, S., S.L. Gökçen, S. Yaman, and C. Yetiş. 1993a. Soil stratigraphy and Quaternary caliche
in the Misis area of the Adana Basin, Southern Turkey. CATENA, 20: 431-445.
Kapur, S., Gülüt, K. Y., Karaman, C., Akça, E., Kılavuz, M., 1993b. Clay Mineralogy of the
Southeastern Anatolia Region. 6th National Clay Mineralogy Symposium. 8-11 September
1993.Ankara. 279-290.
Kapur, S., Karaman, C., E.Akça., Aydın, M., Dinç, U., FitzPatrick, E.A., Pagliai, M., Kalmar, D.
and Mermut, A.R., 1997. Similarities and Differences Spheroidal Microstructure in Vertisol
from Turkey and Israel. CATENA, Vol: 28 No:3-4: 297-311. Netherlands.
Kapur, S., Saydam, C., Akça, E., Çavuşgil, V.S., Karaman, C., Atalay, İ., and Özsoy, T. 1998.
Carbonate Pools in Soils of The Mediterranean: A Case Study From Anatolia. In: Global
Climate Change and Pedogenic Carbonates (Eds. R. Lal, J.M. Kimble, B.A. Stewart). Lewis
Publishers. pp. 187-212.
Ketin, İ. 1983. Türkiye Jeolojisine Genel Bir Bakış. İstanbul Üniversitesi. 1259.
Kuzucuoğlu, C., Parish, R. and Karabıyıkoğlu, M. 1998. The dune systems of the Konya Plain
(Turkey): their relation to environmental changes in Central Anatolia during the Late
Pleistocene and Holocene. Geomorphology 23. 257-271.
Lambert, J.J., Daroussin, J., Eimberck, M., Jamagne, M., King, D. and Le Bas, C. 2001.
Instructions Guide for the Elaboration of the Soil Geographical Database of Euroasia and
Mediterranena Countries at 1:1 Million scale. INRA. Joınt Reserach Centre. 56 S.
Oakes, H. 1958. The Soils of Turkey. Ministry of Agriculture. Soil Cvonservation and Farm
Irrigation Divison. Pub. No. 1. 180P. Ankara, Turkey.
Manchini, F. 1966. Short Commentary on the Soil Map of Italy. Soil Map Committee of Italy.
Tipografia R. Coppini & C. Firenze. 80 P.
Soil Survey Staff, 1975. Soil Taxonomy. A Basic System of Soil Classification for Making and
Interpreting Soil Surveys. USDA. Agriculture Handbook 436.
USDA. 1999. Soil Taxonomy, A Basic System of Soil Classification for Making and Interpreting Soil
Surveys.USDA-NRCS, Agriculture Handbook No. 436. U.S. Government Printing Office. 870
P.
Türkiye Çölleşme ile Mücadele Ulusal Koordinasyon Kurulu. (TÇMUKK) 2001. Türkiye
Jeolojisi. www.ccdturkiye.gov.tr/cms/ueptaslak.htm (4.01.2001).
Uluç, M. 1992. Şanlıurfa il merkezi çevresindeki arazilerin çok amaçlı bölgesel planlama için toprak
etüt ve yorumları. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi. 135 S.
Verrechia, E. P. and M-N. Le Coustumer. 1996. Occurrence and genesis of palygorskite and
associated clay minerals in a Pleistocene calcrete complex, Sede Boqer, Negev Desert,
Israel. Clay Minerals V.31, N.2.
Vogt, T. 1984. Questions on the genesis of Quaternary calcretes. Bull. Centr. Rech. Explor. Prod.
Elf-Aquitanie 8: 209-221.
Wilding, L.P. and Puentes, R. (eds)1988. Vertisols: Their Distribution, Properties, Classification
and Management. Technical Monograph No. 18. Soil Management Support Services. USDA/
SCS.
WRB. 1998. World Reference Base for Soil Resources. FAO. Rome.
Yeşilsoy, M.Ş., Dinç,U., Berkman, A., Özbek, H. 1977. Pulluk Altı Katmanının Pamuk Bitkisinin
Kök Gelişimine Etkisi. Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Yıl. Sayı:3, S.217-232.
EKLER
Avrupa Birliği Entegrasyon programı çerçevesinde hazırlanan bu raporda Türkiye’de daha
önce TOPRAKSU Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Toprak Etüt Raporları
ile Çukurova, Ankara, Tekirdağ, Ege, Gaziosmanpaşa, Selçuk, Yüzüncü Yıl, Harran, Akdeniz,
Adnan Menderes Üniversitelerinin Toprak Bölümleri tarafından yapılmış ve yapılmakta olan proje,
yüksek lisans ve doktora tezlerinden alınmış olan topraklara ait analitik veriler Versiyon 4.0’a göre
hazırlanmıştır (EK-1).
Veri tablo sütunlarında İngilizce kısaltmaların kullanılmasının nedeni diğer ülkelere ait
verilerin değerlendirilmesi veya karşılaştırılmasında yardımcı olmak içindir. Bu bağlamda profillere
ait verilerin anlaşılabilmesi için EK-2 ve EK-3’de kullanılan rakamsal değerlerin karşılıkları aşağıda
verilmiştir.
EK-2 ’de verilen değerler toprak profillerine ait ölçülmüş değerler iken EK-3 ’de verilen
değerler aynı profillere ait tahminsel verilerdir. Buna karşın verilerin çok büyük bir bölümü
laboratuvar analiz sonuçlarından alınan verilerdir. Kimi veriler ise Version 4.0’a uyması açısından
orijinalinden çevrilerek verilmiştir. Buna örnek olarak % tuzluluk yerine EC (dS m-1)
değerinin verilmesi gösterilebilir.
Bu çalışma çerçevesinde ilgili araştırmacı, bilim adamları ve kurumların ellerinde var olan
toprak profili verilerini .topraksu@khgm.gov.tr e-posta adresine göndermeleri, ülkemize ait veri
bankasının zenginleştirmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
EK: 1:1M ÖLÇEKLİ VERSION 4.0 TOPRAK COĞRAFİK VERİTABANINA GÖRE
DETAYLI VERİTABANININ YAPISI

TTB’lerinin WRB TOPRAK ADLARININ Tanımları


• Avrupa Toprak Bürosu Bilimsel Komitesi Toprak Kaynakları için Uluslararası Toprak Bilimleri
Birliğinin önerdiği Dünya Referans Tabanı (World Reference Base - WRB) ile Toprak
Tipolojik Biriminin adını tanımlayan 1990 FAO-UNESCO Toprak Lejantınının kullanımını
kararlaştırmıştır. Ancak, WRB’nin bu harmonisazyon çalışmasında en önemli kaynak
olduğu unutulmamalıdır.
• Aşağıdaki üç özellik her TTB için WRB toprak kodunun tanımını sağlamaktadır.

WRB-GRP Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak Grubu
kodu
WRB-ADJ Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak Takı kodu
WRB-SPE Toprak Kaynakları için WRB’den alınan TTB’nin ait olduğu Toprak
Tamamlayıcı kodu

• Yukarıdaki üç özellik, TTB’nin WRB’ye uygun tam toprak kodunu oluşturmaktadırlar.

• Tamamlamak için, tam WRB toprak kodu an azından WRB-GRP ve WRB-ADJ değerlerini
içermelidir. Her ikisine ait veriler veritabanında verilmelidir. WRB-SPE biraz daha çok bilgi
eklenmesini sağlamaktadır.
• WRB-GRP (Toprak Grubu) özelliği aşağıdaki ilk çizelgeden, WRB-ADJ (Toprak takısı) ikinci
çizelgeden uygun olan kodlarla doldurulmalıdır. WRB-SPE özelliği üçünci çizelgeden
yararlanılarak doldurulmalıdır. Ancak, verilerde bu özelliğe ait takıyı kullanacak bilgi yoksa
ikinci çizelgede bulunan takılar kullanılabilir.
• Tam toprak kodu 3 aşamalı kodlamanın bir bileşenidir. Aşağıdaki örneklere bakınız.

Belirteç yok:
WRB-GRP = AC ve WRB-ADJ = fr ve WRB-SPE = boş → tam kod = ACfr = Ferrik Acrisol
Üçüncü çizelgeden tamamlayıcı kod için tek karakter alındığında:
WRB-GRP = AR ve WRB-ADJ = sz ve WRB-SPE = w → tam kod = ARszw = Hyposalic
Arenasol
Veya iki takı kullanıldığında:
WRB-GRP = CM ve WRB-ADJ = an ve WRB-SPE = dy → tam kod = CMandy = andic dystric
Arenosol
• WRB-GRP ve WRB-ADJ sütunu boş bırakılmamalıdır. Yalnız WRB-SPE bu düzeyde veri
bulunmazasa boş bırakılabilir.
• Her çizelgede toprak olmayan materyaller için kodlamalar verilmiştir

WRB -GRP kodları ve Tanımları


AC ACRISOL FL FLUVISOL PZ PODZOL
AB ALBELUVISOL GL GLEYSOL RG REGOSOL
AL ALISOL GY GPYSISOL SC SOLONCHAK
AN ANDOSOL HS HISTOSOL SN SOLONETZ
AT ANTHROSOL KS KASTANOZEM UM UMBRISOL
AR ARENOSOL LP LEPTOSOL VR VERTISOL
CL CALCISOL LX LIXISOL 1 Kent
CM CAMBISOL LV LUVISOL 2 İnsalar tarafından bozulmuş
toprak
CH CHERNOZEM NT NITISO L 3 Su Kütlesi
CR CRYSOL PH PHAEOZEM 4 Bataklık
DU DURISOL PL PLANOSOL 5 Buzul
FR FERRALSOL PT PLINTHISOL 6 Kaya
WRB –ADJ kodları ve Tanımları
Ap Abruptic eu Eutric hu Humic
Ae Aceric eun Endoeutric hum Mollihumic
Ac Acric euh Hypereutric huu Umbrihumic
Ao Acroxic euo Orthieutric hg Hydragric
Ab Albic es Eutrisilic hy Hydric
abh Hyperalbic fl Ferralic hk Hyperskeletic
abg Glossalbic flh Hyperferralic ir Irragric
ax Alcalic flw Hypoferralic
al Alic fr Ferric II Lamellic
au Alumic frh Hyperferric le Leptic
an Andic fi Fibric len Endoleptic
ana Aluandic fo Folic lep Epileptic
ans Silandic fv Fluvic li Lithic
aq Anthraquic fg Fragic lip Paralithic
am Anthric fu Fulvic Ix Lixic
ah Anthropic ga Garbic Iv Luvic
ai Aric ge Gelic Ivw Hypoluvic
ar Arenic gt Gelistagnic mg Magnesic
ad Aridic gr Geric mz Mazic
az Arzic gi Gibbsic me Melanic
ca Calcaric gc Glacic ms Mesotrophic
cc Calcic gl Gleyic mo Mollic
cch Hypercalcic gln Endogleyic na Natric
ccw Hypocalcic glp Epigleyic ni Nitic
cco Orthicalcic gs Glossic oh Ochric
cb Carbic gsm Molliglossic ohh Hyperochric
cn Carbonatic gsu Umbriglossic om Ombric
ch Chernic gz Greyic or Orthic
cl Chloridic gm Grumic oa Oxyaquic
cr Chromic gy Gypsic ph Pachic
cy Cryic gyh Hypergypsic pe Pellic
ct Cutanic gyw Hypogypsic pt Petric
dn Densic gp Gypsiric ptp Epipetric
du Duric ha Haplic pc Petrocalcic
dy Dystric hi Histic pd Petroduric
dye Epidystric hif Fibrihistic pg Petrogypsic
dyh Hyperdystric his Saprihistic pp Petroplinthic
dyo Orthidystric hib Thaptohistic ps Petrosalic
et Entic ht Hortic pi Placic
pa Plaggic sz Salic ty Takyric
pn Planic szn Endosalic tf Tephric
pl Plinthic szp Episalic tr Terric
plp Epiplinthic szw Hyposalic ti Thionic
plh Hyperplinthic sa Sapric tio Orthithionic
plo Orthiplinthic si Silic tit Protothionic
plr Paraplinthic sl Siltic tx Toxic
po Posic sk Skeletic tu Turbic
pf Profondic skn Endoskeletic um Umbric
pr Protic skp Episkeletic ub Urbic
rd Reductic so Sodic
rg Regic son Endosodic vt Vetic
rz Rendzic sow Hyposodic vm Vermic
rh Rheic sd Spodic vr Vertic
ro Rhodic sp Spolic vi Vitric
ru Rubic st Stagnic xa Xanthic
rp Ruptic stn Endostagnic ye Yermic
rs Rustic su Sulphatic yes Nudiyermic
WRB-SPE kodları ve tanımları
D Bathi r Para 1 Kent
C Cumuli t Proto 2 İnsanlar tarafından karıştırılmış toprak
N Endo b Thapto 3 Su Kütlesi
P Epi 4 Bataklık
H Hyper 5 Buzul
W Hypo 6 Kayalılık
O Orthi Bilgi Yol

TTB’lerinin FAO-UNESCO LEJANTI TOPRAK ADLARININ Tanımları


• Hatırlatma: Avrupa Toprak Bürosu Bilimsel Komitesi Toprak Kaynakları için Uluslararası
Toprak Bilimleri Birliğinin önerdiği Dünya Referans Tabanı (World Reference Base - WRB)
ile Toprak Tipolojik Biriminin adını tanımlayan 1990 FAO-UNESCO Toprak Lejantınının
kullanımını kararlaştırmıştır. Ancak, WRB’nin bu harmonisazyon çalışmasında en önemli
kaynak olduğu unutulmamalıdır.
• Aşağıda her TTB için FAO-1990 toprak kodları açıklanmıştır.

FAO90-MG 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Ana Toprak Grubu kodu
FAO90-UNI 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Toprak Birimi kodu
FAO90-SUB 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantından TTB için alınan Toprak Alt-Birim kodu
• 1990 FAO-UNESCO Toprak lejantı kullanımından sonra yukarıdaki üç özellik TTB için tam
toprak kodunu oluşturmaktadır. Tam toprak kodu bu üç aşamanın bileşiminden
oluşmaktadır.
• Yeterli bilgi olabilmesi için yukarıdaki özelliklerden en azından ilk ikisinin bulunması
gereklidir. Zorunlu olmasa da FA90-SUB verisinin girilmesi topraklarla ilgili ek bilgi
sağlayacaktır.
• FAO90-MG ve FAO90-UNI veri sütunu boş bırakılmamalıdır. Ancak, yeterli bilgi
olmadığında FAO90-SUB sütunu boş bırakılabilir.
• Her çizelgede toprak olmayan materyaller için kodlamalar verilmiştir
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
AC Acrisol f Ferric
AC Acrisol g Gleyic Acrisol
AC Acrisol h Haplic Acrisol
AC Acrisol p Plinthic Acrisol
AC Acrisol u Humic Acrisol
AL Alisol f Ferric Alisol
AL Alisol g Gleyic Alisol
AL Alisol h Haplic Alisol
AL Alisol j Stagnic Alisol
AL Alisol p Plinthic Alisol
AL Alisol u Humic Alisol
AN Andosol g Gleyic Andosol
AN Andosol h Haplic Andosol
AN Andosol i Gelic Andosol
AN Andosol m Mollic Andosol
AN Andosol u Umbric Andosol
AN Andosol z Vitric Andosol
AT Anthrosol a Aric Anthrosol
AT Anthrosol c Cumulic Anthrosol
AT Anthrosol f Fimic Anthrosol
AT Anthrosol u Urbic Anthrosol
AR Arenosol a Albic Arenosol
AR Arenosol b Cambic Arenosol
AR Arenosol c Calcaric Arenosol
AR Arenosol g Gleyic Arenosol
AR Arenosol h Haplic Arenosol
AR Arenosol l Luvic Arenosol
AR Arenosol o Ferralic Arenosol
CL Calcisol h Haplic Calcisol
CL Calcisol l Luvic Calcisol
CL Calcisol p Petric Calcisol
CM Cambisol c Calcaric Cambisol
CM Cambisol d Dystric Cambisol
CM Cambisol j Stagnic Cambisol
CM Cambisol e Eutric Cambisol
CM Cambisol g Gleyic Cambisol
CM Cambisol i Gelic Cambisol
CM Cambisol o Ferralic Cambisol
CM Cambisol u Humic Cambisol
CM Cambisol v Vertic Cambisol
CM Cambisol x Chromic Cambisol
CH Chernozem g Gleyic Chernozem
CH Chernozem h Haplic Chernozem
CH Chernozem k Calcic Chernozem
CH Chernozem l Luvic Chernozem
CH Chernozem w Glossic Chernozem
FR Ferralsol g Geric Ferralsol
FR Ferralsol h Haplic Ferralsol
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
FR Ferralsol p Plinthic Ferralsol
FR Ferralsol r Rhodic Ferralsol
FR Ferralsol u Humic Ferralsol
FR Ferralsol x Xanthic Ferralsol
FL Fluvisol c Calcaric Fluvisol
FL Fluvisol d Dystric Fluvisol
FL Fluvisol e Eutric Fluvisol
FL Fluvisol m Mollic Fluvisol
FL Fluvisol s Salic Fluvisol
FL Fluvisol t Thionic Fluvisol
FL Fluvisol u Umbric Fluvisol
GL Gleysol a Andic Gleysol
GL Gleysol d Dystric Gleysol
GL Gleysol e Eutric Gleysol
GL Gleysol i Gelic Gleysol
GL Gleysol k Calcic Gleysol
GL Gleysol m Mollic Gleysol
GL Gleysol t Thionic Gleysol
GL Gleysol u Umbric Gleysol
GR Greyzem g Gleyic Greyzem
GR Greyzem h Haplic Greyzem
GY Gypsisol h Haplic Gypsisol
GY Gypsisol k Calcic Gypsisol
GY Gypsisol l Luvic Gypsisol
GY Gypsisol p Petric Gypsisol
HS Histosol f Fibric Histosol
HS Histosol i Gelic Histosol
HS Histosol l Folic Histosol
HS Histosol s Terric Histosol
HS Histosol t Thionic Histosol
KS Kastanozem h Haplic Kastanozem
KS Kastanozem k Calcic Kastanozem
KS Kastanozem l Luvic Kastanozem
KS Kastanozem y Gypsic Kastanozem
LP Leptosol d Dystric Leptosol
LP Leptosol e Eutric Leptosol
LP Leptosol i Gelic Leptosol
LP Leptosol k Rendzic Leptosol
LP Leptosol m Mollic Leptosol
LP Leptosol q Lithic Leptosol
LP Leptosol u Umbric Leptosol
LX Lixisol a Albic Lixisol
LX Lixisol f Ferric Lixisol
LX Lixisol g Gleyic Lixisol
LX Lixisol h Haplic Lixisol
LX Lixisol j Stagnic Lixisol
LX Lixisol p Plinthic Lixisol
LV Luvisol a Albic Luvisol
LV Luvisol f Ferric Luvisol
LV Luvisol g Gleyic Luvisol
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
LV Luvisol h Haplic Luvisol
LV Luvisol j Stagnic Luvisol
LV Luvisol k Calcic Luvisol
LV Luvisol v Vertic Luvisol
LV Luvisol x Chromic Luvisol
NT Nitisol h Haplic Nitisol
NT Nitisol r Rhodic Nitisol
NT Nitisol u Humic Nitisol
PH Phaeozem c Calcaric Phaeozem
PH Phaeozem g Gleyic Phaeozem
PH Phaeozem h Haplic Phaeozem
PH Phaeozem j Stagnic Phaeozem
PH Phaeozem l Luvic Phaeozem
PL Planosol d Dystric Planosol
PL Planosol e Eutric Planosol
PL Planosol i Gelic Planosol
PL Planosol m Mollic Planosol
PL Planosol u Umbric Planosol
PT Plinthosol a Albic Plinthosol
PT Plinthosol d Dystric Plinthosol
PT Plinthosol e Eutric Plinthosol
PT Plinthosol u Humic Plinthosol
PZ Podzol b Cambic Podzol
PZ Podzol c Carbic Podzol
PZ Podzol f Ferric Podzol
PZ Podzol g Gleyic Podzol
PZ Podzol h Haplic Podzol
PZ Podzol i Gelic Podzol
PD Podzoluvisol d Dystric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol e Eutric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol i Gelic Podzoluvisol
PD Podzoluvisol u Umbric Podzoluvisol
PD Podzoluvisol y Gypsic Podzoluvisol
RG Regosol c Calcaric Regosol
RG Regosol d Dystric Regosol
RG Regosol e Eutric Regosol
RG Regosol i Gelic Regosol
RG Regosol u Umbric Regosol
RG Regosol y Gypsic Regosol
SC Solonchak g Gleyic Solonchak
SC Solonchak h Haplic Solonchak
SC Solonchak i Gelic Solonchak
SC Solonchak k Calcic Solonchak
SC Solonchak m Mollic Solonchak
SC Solonchak n Sodic Solonchak
SC Solonchak y Gypsic Solonchak
SN Solonetz g Gleyic Solonetz
SN Solonetz h Haplic Solonetz
SN Solonetz j Stagnic Solonetz
SN Solonetz k Calcic Solonetz
FAO90-MG kodları ve FAO90-UNI kodları ve
açıklaması FAO90-MG koduyla
birleştirildiğinde açıklaması
SN Solonetz m Mollic Solonetz
SN Solonetz y Gypsic Solonetz
VR Vertisol d Dystric Vertisol
VR Vertisol e Eutric Vertisol
VR Vertisol k Calcic Vertisol
VR Vertisol y Gypsic Vertisol
1 Kent 1 Kent
2 İnsanlar tarafından 2 İnsanlar tarafından
bozulmuş toprak bozulmuş toprak
3 Su Kütlesi 3 Su Kütlesi
4 Bataklık 4 Bataklık
5 Buzul 5 Buzul
6 Kaya 6 Kaya

• Daha ayrıntılı haritalama ve bilgi için toprak alt-birimlerinin tanımının gerekliliği başka bir
deyişle üçüncü aşamanın tanımı şarttır.
• Tam toprak tanımı yukarıda açıklanan üç aşamanın kombinasyonuyla olasıdır. Örneğin Niti-
calcaric Cambisol, Cambisol Ana grubunda calcaric (toprak birimi) özellikli ve nitic
karakterlidir (toprak alt-birimi). Tam Toprak Tanımı başka bir deyişle:

FAO90-MG=CM ve FAO90-UNI=c ve FAO90-SUB=n → CMcn = Niti-calcaric Cambisol


biçimde tanımlanmaktadır.
• Üçüncü aşamayı tanımlayan küçük harfin anlamı FAO90-MG ve FAO90-UNI de
tanımlanan Ana Toprak Grubuna bağlı olark değişmektedir. Aşağıda buna örnekler
verilmektedir.

FAO90-SUB Kodları ve bunların FAO90-MG ve


FAO90-UNI’yle kombinasyonlarının anlamları
A Areni-Albic Lixisol (LXaa)
A Antraqui-stagnic solontez (SNja)
E Eutri-haplic Andosol (ANhe)
E Epi-gleyic Podzol (PZge)
U Umbri-humic Alisol (ALuu)
U Humi-dystric Cambisol (CMdu)
U Humi-dystric Podzoluvisol (PDdu)
..... Vb
1 Kent
2 İnsanlar tarafından bozulmuş toprak
3 Su Kütlesi
4 Bataklık
5 Buzul
6 Kaya
Bilgi bulunmamaktadır
TTB’lerinin EĞİMLERİNİN Tanımları
• Aşağıdaki iki özellik TTB’nin genel topoğrafyasını tanımlamakta kullanılmaktadır.
SLOPE-DOM TTB’ndeki baskın eğim sınıfı
SLOPE-SEC TTB’ndeki ikincil eğim sınıfı
• SLOPE-SEC özelliği TTB içerisinde baskın eğim dışında diğer eğimin arazi kullanımına
etki ettiği zaman kullanılan bir özelliktir. Ancak belirgin bir fark yoksa SLOPE-DOM’da
verilen değer olduğu gibi SLOPE-SEC sütununa aktarılmalıdır.
• SLOPE-DOM ve SLOPE-SEC ile ilgili eğim kodları ve tanımları aşağıda verilmiştir.

SLOPE-DOM ve SLOPE-SEC kodları ve tanımları
0 Veri bulunmamaktadır
1 Düz (baskın eğim % 0 ile 8 arasındadır)
2 Eğimli (baskın eğim % 8 ile 15 arasındadır)
3 Orta diklikte eğim (baskın eğim % 15 ile 25
arasındadır
4 Dik eğim (baskın eğim % 25’ten fazla)
TTB’lerinin DENİZDEN YÜKSEKLİKLERİNİN Tanımları
• Aşağıdaki iki özellik TTB’nin topoğrafyasına ait genel bir bilgi sağlamaktadır.
ZMIN TTB’nin denizden en düşük düzeyi (metre)
ZMAX TTB’nin denizden en yüksek düzeyi (metre)
• Aşağıdaki çizelgede ZMIN ve ZMAX özelliklerine ait kodlar ve tanımlamalar bulunmaktadır.

Z-MIN ve Z-MAX değerleri ve tanımları


-999 Veri bulunmamaktadır
..... ......
-2 <-2 metre
-1 -1 metre
0 0 metre
1 1 metre
2 2 metre
...... ......
5000 5000 metre

MORFOLOJİK GÖZLEM VE ANALİTİK ANALİZLERİ YAPILAN


TOPRAK PROFİLİ TANIMLAMALARI
Ek-1’de verilen ölçümü yapılna toprak profili listesindeki kısaltma ve kod tanımları aşağıda
verilmiştir.

Adı Tanımı Tipi Boyut


u
ÜLKE ISO Ülke kodu Harf 2
STU-ID Toprak Tipolojik Birimi tanımlama sayısı Tamsayı 6
WRB- Dünya Referans Tabanından (World Reference Base) Harf Dizini 2
GRP Toprak Kaynakları için alınan TTB Toprak Grubu kodu
WRB-ADJ Dünya Referans Tabanından (World Reference Base) Harf Dizini 2
Toprak Kaynakları için alınan TTB Toprak sıfat kodu
WRB-SPE Dünya Referans Tabanından (World Reference Base) Harf Dizini 3
Toprak Kaynakları için alınan TTB tamamlayıcı kodu
FAO-90 1990 FAO-UNESCO Toprak Lejandından alınan TTB Harf Dizini 2
MG Majör Toprak Grubu kodu
FAO 90- 1990 FAO-UNESCO Toprak Lejandından alınan TTB Harf Dizini 3
UNI Toprak Birimi kodu
FAO-SUB 1990 FAO-UNESCO Toprak Lejandından alınan TTB Harf Dizini 4
Toprak Alt-Birim kodu
LAT Enlem Gerçek Sayı 10
LONG Boylam Gerçek Sayı 10
ELEV Deniz seviyesinden yükseklik Gerçek Sayı 4
PAR-MAT Toprak Profilinin Ana Materyal Kodu Tamsayı 4
TWT Su tablasının Tipi Tamsayı 1
HGWL Tabansuyunun en yüksek düzeyi Gerçek Sayı 3
LGWL Tabansuyunun en düşük düzeyi Gerçek Sayı 3
USE-DOM TTB’nin baskın arazi kullanımı Tamsayı 2
Adı Tanımı Tipi Boyut
u
ROO Kök Derinliği Gerçek Sayı 3
ROC Kayaç Derinliği Gerçek Sayı 3
OBS Kök Gelişimini engelleyecek etken derinliği Gerçek Sayı 3
HOR FAO terminolojisine uygun horizon adı Harf Dizini 6
D-HOR Horizonun alt sınır derinliği Gerçek Sayı 3
STRUCT FAO terminolojisine uygun strüktür adı Tamsayı 2
M-COL Nemli Toprak Rengi (Munsel Renk Skalası) Harf + sayı 8
D-COL Kuru Toprak Rengi (Munsel Renk Skalası) Harf + sayı 8
CLAY Kil fraksiyonunun yüzdesi (standart üst sınır:>2 µm) Tamsayı 4
CLAY- Kil için üst sınırda olan diğer parçacık boyutu (µm) Tamsayı 1
ESD
SILT Silt fraksiyonu (standart aralık: 2 µm-50 µm) Gerçek Sayı 4
SILT-ESD Silt için üst sınırda olan diğer parçacık boyutu (µm) Tamsayı 3
SAND-1 İnce kum yüzdesi (standart aralık:5 0 µm-200 µm) Gerçek Sayı 4
SAND-1- İnce kum için üst sınırda olan diğer parçacık boyutu (µm) Tamsayı 3
ESD
SAND-2 Orta Kum Boyutu yüzdesi (standart aralık:200 µm-500 µm) Gerçek Sayı 4
SAND-2- Orta Kum Boyutu için üst sınırda olan diğer parçacık Tamsayı 3
ESD boyutu (µm)
SAND-3 Kaba Kum Boyutu yüzdesi (standart aralık:500 µm-2000 Gerçek Sayı 4
µm)
SAND-3- Kaba Kum Boyutu için üst sınırda olan diğer parçacık Tamsayı 4
ESD boyutu (µm)
ÇAKIL Horizondaki taş ve çakıl yüzdesi Gerçek Sayı 4
OC Organik Karbon Gerçek Sayı 4
OC-M Organik karbonun ölçüldüğü yöntem Gerçek Sayı 2
N Toplam Azot Gerçek Sayı 4
N-M Toplam Azotun ölçüldüğü yöntem Gerçek Sayı 2
TCA Total Kalsiyum Karbonat (CaCO3) Gerçek Sayı 4
TCA-M Total Kalsiyum Karbonatın (CaCO3) ölçüldüğü yöntem Gerçek Sayı 2
GYP Jips (CaSO42H2O) içeriği Gerçek Sayı 4
GYP-M CaSO42H2O içeriği ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
PH Horizon pH’ı Gerçek Sayı 4
PH-M pH ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
EC Elektriksel İletkenlik Gerçek Sayı 6
EC-M Elektriksel İletkenlik ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
SAR Sodyum Adsorpsiyon Oranı Tamsayı 6
ESP Değişebilir Sodyum Yüzdesi Gerçek Sayı 6
EXCH-CA Değişebilir kalsiyum Gerçek Sayı 6
EXCH- Değişebilir kalsiyum ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
CA-M
EXCH-MG Değişebilir magnezyum Gerçek Sayı 6
EXCH- Değişebilir magnezyum ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
MG-M
EXCH-K Değişebilir Potasyum Gerçek Sayı 6
EXCH-K- Değişebilir Potasyum ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
M
EXCH-NA Değişebilir Sodyum Gerçek Sayı 6
EXCH- Değişebilir sodyum ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
Adı Tanımı Tipi Boyut
u
NA-M
CEC Katyon Değişim Kapasitesi Gerçek Sayı 5
CEC-M Katyon Değişim Kapasitesi ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
BS Baz doygunluğu Gerçek Sayı 3
BS-M Baz doygunluğu ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
WR-1 WR-1-M (yüzde su hacmi)’de toprak su tutumu Tamsayı 3
WR-1-M WR-1 (kPA) ölçümü için emme değeri Gerçek Sayı 2
WR-2 WR-2-M (yüzde su hacmi)’de toprak su tutumu Tamsayı 3
WR-2-M WR-2 (kPA) ölçümü için emme değeri Gerçek Sayı 2
WR-3 WR-3-M (yüzde su hacmi)’de toprak su tutumu Tamsayı 3
WR-3-M WR-3 (kPA) ölçümü için emme değeri Gerçek Sayı 2
WR-4 WR-4-M (yüzde su hacmi)’de toprak su tutumu Tamsayı 3
WR-4-M WR-4 (kPA) ölçümü için emme değeri Gerçek Sayı 2
WR-FC Tarla Kapasitesinde Toprak Horizonunun Toprak Su Tamsayı 3
Tutumu
WR-FC-M WR-FC için emme değeri Gerçek Sayı 2
POR Total Gözeneklilik Tamsayı 3
POR-M Total Gözeneklilik ölçüm yöntemi Gerçek Sayı 2
BD Hacim Yoğunluğu Tamsayı 4
BD-M Hacim Yoğunluğu ölçüm yöntemi Tamsayı 2

• 0 ile 30 arasındaki sayılar verilen kodlar ölçümün tipi, yöntemi ve/veya ölçüm birimini
tanımlamaktadır. Örneğin CEC için CEC-M hücresindeki “21” değeri CEC’in pH 7.0’da
1NH4AOc ile ekstraksiyon yöntemiyle yapıldığını anlatmaktadır.
• Kimi durumlarda bu özellik için değer yoksa her iki hücreye de eksi bir değer girilmelidir
(örn. CEC ve CEC-M)

Veri kaydı olmadığında aşağıdaki kodlar kullanılmıştır.


-9: Eksik değer, belirli olmayan bir nedenden
-8: Uygulanabilir değil
-7: Herhangi bir analiz yapılmamıştır. -7 bilgi gerçekten yoksa kullanılmamalıdır

Kimi durumlarda belirli özellikler için yukarıdaki kodlar anlam taşımamaktadır. Örneğin R-horizonu
için tekstür ve değişebilir baz uygulanabilir olmadığından -8 kodu kullanılmalıdır.

• Türkiye ülke kodu için ISO’ya uygun biçimde TR kullanılmıştır.

Ölçümü yapılan Toprak Profilinin Yer Tanımı


• Coğrafik konum LAT, LONG ve ELEV verileriyle tanımlanmıştır.
LAT Enlem
LONG Boylam
ELEV Yükseklik
• Enlem (LAT) ve Boylam (LONG) Greenwich ve Ekvatora uygun derece ve dakika olarak
verilmiştir
• Denizden olan yükseklik (ELEV) metre olarak verilmiştir

Toprak Profilinin Ana Materyal Tanımı


Toprakların gelişim gösterdiği birincil ve ikincil ana materyaller için kullanılan kodların
karşılıkları aşağıdaki çizelgede verilmiştir.

Ana Grup Tür Alt tür


Sınıf Düzeyi Düzeyi Düzeyi
Düze
yi
0000 Bilgi Bulunma 0000 Bilgi Bulunmamaktadır 0000 Bilgi 0000 Bilgi
maktadır Bulunmamaktadır Bulunmamaktadır
1000 Konsolide- 1100 Pisepit veya Rudit 1110 Konglomera 1111 Puding taşı
klastik-çökel
kayaçlar Breş
1200 Pisammit veya arenit 1210 Kumtaşı 1211 Karbonatlı kumtaşı
1212 Demirli kumtaşı
1213 Killi kumtaşı
1214 Kuvarslı kumtaşı
Ortokuvarsit
1215 Mikalı kumtaşı
1220 Arkoz
1230 Grovak 1231 Feldispatik Grovak
1300 Pelit, lutit veya argilit 1310 Kiltaşı/silttaşı 1311 Kaolinit

1312 Bentonit
1320 Silttaşı
1400 Fasiyese bağlı kayaç 1410 Fliş 1411 Kumlu fliş
1412 Killi ve siltli fliş
1413 Konglomeratik fliş

1420 Moloz
2000 Çökel kayaçlar 2100 Kalkerli kayaçlar 2110 Kireçtaşı 2111 Sert kireçtaşı
(kimyasal
olarak
çökelmiş,
evaporitler,
veya
organokökenli
veya biyojenik
kökenli)
2112 Yumuşak kireçtaşı
2113 Marnlı kireçtaşı
2114 Tebeşirli kireçtaşı
2115 Detritik kireçtaşı
2116 Karbonlu kireçtaşı
2117 Gölsel veya tatlısu
kireçtaşı
2118 Traverten
2119 Kavern kireçtaşı
2120 Dolomit 2121 Kavern dolomit
2130 Marntaşı
2140 Marn 2141 Tebeşir marnı
2142 Jipsli marn
2150 Tebeşir
2200 Evaporitler 2210 Jips
2220 Anhidrit
2230 Halit
2200 Silisli kayaçlar 2310 Çört, çakmaktaşı,
boynuztaşı
2320 Diatomit radyolarit
3000 Püskürük 3100 Asitten nötre plutonik 3110 Granit
Kayaçlar kayaçlar
3120 Granodiyorit
3130 Diyorit 3131 Kuvars diyorit
3132 Gbaro diyorit
3140 Siyenit
3200 Bazik plutonik kayaçlar 3210 Gabro
3300 Ultrabazik plutonik 3310 Peridotit
kayaçlar
3320 Piroksenit
3400 Asitten nötre 3410 Riyolit 3411 Obsidiyen
volkanik kayaçlar
3412 Kuvars porfirit
3420 Dazit
3430 Andezit 3431 Porfirit
3440 Fenolit 3441 Tefritik fenolit
3450 Trakit
3500 Bazik ultrabazik 3510 Bazalt
kayaçlar
3520 Diabaz
3530 Olivinli-Bazalt
3600 Dayk kayaçları 3610 Aplit
3620 Pegmatit
3630 Lambdor

3700 Piroklastik kayaçlar 3710 Tüf/tüftaşı 3711 Aglomeratik tüf


(tefra)
3712 Blok tüf
3713 Lapilli tüf
3720 Tüfit 3721 Kumlu tüfit
3722 Siltli tüfit
3723 Killi tüfit
3730 Volkanik skorya/
Volkanik breş
3740 Volkanik kül
3750 İgnimbrit
3760 Pomza
4000 Metamorfik 4100 Düşük metamorfizma 4110 (meta-)şeyl / argilit
Kayaçlar kayaçları
4120 Sleyt 4121 Grafitik sleyt
4200 Asit bölgesel 4210 (meta-) kuvarzit 4211 Kuvarzit şişt
metamorfik kayaçlar
4220 Fillit
4230 Mikaşişt
4240 Gnays
4250 Granulit
4260 Migmatit
4300 Bazik bölgesel 4310 Yeşilşişt 4311 Prasinit
metamorfik kayaçlar
4312 Klorit
4313 Talk şişt
4320 Amfibolit
4330 Eklogit
4400 Ultrabazik bölgesel 4410 Serpantinit 4411 Yeşiltaş
metamorfik kayaçlar
4500 Kalkerli bölgesel 4510 Mermer
Metamorfik kayaçlar
4520 Talkşişt
4600 Kontak metamorfizma 4610 Kontak sleyt 4611 Nodüler sleyt
sonucu oluşmuş
kayaçlar
4620 Hornfeller
4630 Kalsilikat kayaçlar
4700 Tektogenik veya 4710 Tektonik breş
kataklasmik metamorfik
kayaçlar
4720 Kataklastik
4730 Milonit

5000 Konsolide 5100 Denizel ve gölsel 5110 Kuvaterner öncesi 5111 Tersiyer kumlar
olmayan kumlar kumlar
çökeller
(alüvyaller,
ayrışma
ürünleri ve
yamaç
çökelleri)
5120 Kuvaterner kum 5121 Holosen kavkılı
kıyı kumları
5122 Delta kumları
5200 Denizel ve gölsel kil 5210 Kuvaterner öncesi 5211 Tersiyer killer
ve siltler kil ve silt
5212 Tersiyer silt
5220 Kuvaterner kil ve 5221 Holosen killer
silt
Taşkınovası 5222 Holosen siltler

5300 Fluviyal (akarsu) 5310 Akarsu seki kum 5311 Akarsu seki kumu
kum ve çakıllar veya çakılı
5312 Akarsu seki çakılı
5320 Taşkınovası kumu 5321 Taşkınovası kumu
veya çakılı veya tın 5322 Taşkınovası çakılı
veya kil ve silt 5323 Taşkınovası tın
5324 Taşkınovası kil &
silti
5400 Fluviyal (akarsu) 5410 Akarsu kil ve siltleri 5411 Seki kil ve siltleri
killeri, siltleri ve
milleri 5412 Seki tınları
5420 Akarsu Setüstü 5421 Setüstü kil ve
çökelleri sitleri
5422 Setüstü mili
5500 Göl çökelleri 5510 Göl kumu ve delta
kumu
5520 Göl marnı, bataklık
kireci
5530 Göl silti
5600 Silikatlı kayaçlardan 5610 Artık mil 5611 Taşlı mi
artık ve yeniden
çökelmiş tınlar
5612 Killi mil
5620 Yeniden çökelmiş 5621 Hareketli tabanlar
kil

5700 Kalkerli kayaçlardan 5710 Artık kil 5711 Çakmaktaşlı killer


artık ve yeniden
çökelmiş killer
5712 Demirli artık killer
5713 Kalkerli killer
5714 Kalkerli olmayan
kil
5715 Marnlı kil
5720 Yeniden çökelmiş 5721 Taşlı kil
kil
5800 Yamaç çökelleri 5810 Eğim-yıkama
alüviyalleri
5820 Kolüviyal çökeller
5830 Talus birikintileri 5813 Tabakalanmış etek
çökelleri
6000 Konsolide 6100 Moren çökelleri 6110 İnce Boyutlu Buzul 6111 Çakıllı kil
olmayan buzul 6120 birikintisi
çökelleri, buzul Buzul debrisi
birikintileri
6200 Buzulfluviyal çökelleri 6210 Yıkanma kumu,
buzul kumu
6220 Yıkama çakılları,
buzul çakılları
6300 Buzulgölü çökelleri 6310 Varvlar
7000 Eoliyen 7100 Lös 7110 Tınlı lös
Çökeller
7120 Kumlu lös
7200 Eolian kumlar 7210 Kumul kumu
7220 Örtü kumları

8000 Organik 8100 Pit 8110 Yağışla beslenen 8111 Folik pit
materyaller moor pit
8112 Fibrik pit
8113 Terrik pit
8120 Tabansuyuyla
beslenen bataklık
piti

8200 Slaym ve ooze (kıyı 8210 Gitya, sapropel


bölgelerdeki ince
boyutlu organik
maddesi %30’dan
fazla olan çökeller)
çökelleri
8300 Karbonlu kayaçlar 8310 Linyit (kahverengi
kömür)
8320 Taşkömürü
8330 Antrasit
9000 Antropojenik 9100 Yeniden çökelmiş 9110 Kum ve çakıl
çökeller doğal materyaller dolguları
9120 Tınlı dolgular
9200 Çöp çökelleri 9210 Çöp
9220 Endüstri kül ve
curufları
9230 Endüstri
kanalizasyon
9240 Endüstriyel atıklar
9300 Antropejenik organik
materyaller
TTB’lerindeki Arazi Kullanım Tanımları
TTB’leri içerisinde arazi kullanımı için aşağıdaki iki özelliğe ait kodlar kullanılmıştır.
USE-DOM TTB içindeki baskın arazi kullanımı
USE-SEC TTB içindeki ikincil arazi kullanımı

USE-DOM ve USE-SEC kodları ve tanımları


0 Bilgi bulunmamaktadır
1 Mer’a, otlak ve otlatma arazisi
2 Kavak
3 Ekilen arazi, tahıl
4 Bozuk alan, çalı
5 Orman, funda
6 Bahçe Bitkileri
7 Bağ
8 Garig
9 Çalılık, maki
10 Moor
11 Tuzcul otlak alan
12 Arıcılık, bahçe
13 Endüstriyel bitkiler
14 Çeltik
15 Pamuk
16 Sebze
17 Zeytin
18 Rekreasyon
19 Aşırı otlatma, kaba mer’a
20 Dehesa (İspanya’da orman parklarındaki aşırı otlatma sistemi)
21 Cultivos enerados (GD İspanya’da bahçecilik için yapay topraklı araziler)
22 Yaban hayatı, ağaç sınırı üstündeki araziler
TTB’deki tarımsal faaliyetleri sınırlayan etmenlerin tanımı
• TTB’leri içerisindeki tarımsal faaliyetleri kısıtlayan etmenlere tanımlamak için aşağıdaki iki
özellik kullanılmıştır.
AGLIM1 TTB içinde baskın sınırlayıcı etmene ait kod
AGLIM2 TTB içinde ikincil sınırlayıcı etmene ait kod

AGLIM1 ve AGLIM2 kodları ve tanımları


0 Bilgi bulunmamaktadır
1 Tarımsal kullanım için sınırlayıcı bir etmen bulunmamaktadır
2 Çakıllı (çapı 7.5 cm’den büyük % 35 çakıl varlığı)
3 Taşlılık (çağı 7.5 cm’den küçük taş varlığı, mekanizasyon için ygun değil)
4 Litik (ilk 50 cm içerisinde geçirimsiz ve sert kayaç)
5 Konkresyonlar (yüzeye yakın yerlerde çapı 7.5 cm’den küçük % 35
konkresyon varlığı)
6 Petrokalsik (100 cm içerisinde çimontolaşmış veya sertleşmiş kalsik
horizon)
7 Tuz (100 cm içerisinde elektriksel iletkenliğin 4 mS.cm-1’den yüksek olması)
8 Sodik (Na/T’nin 100 cm içerisinde %6’dan yüksek olması)
9 Buzul ve kar örtüsü
10 İnsanlar tarafından karıştırılmış topraklar (dolgular, kazılmış yüzeyler,
madenler)
11 Fragipanlar
12 Aşırı drenaj
13 Neredeyse herzaman sel
14 Aşınma fazı, erozyon
15 Feratik faz (sığ tabansuyu)
16 Duripan (silisyum ve demirle çimentolanmış alttoprak horizonu)
17 Petroferrik horizon (Demirce varsıl sertleşmiş horizon)
18 Permafrost (toprakta donma)
TTB’deki Tekstürün (Bünye) tanımı
• Topraklardaki tekstür sınıfları kil, silt ve kum boyutlu parçacıkların dağılımına bağlı olarak 5
ana sınıfa ayrılmıştır (Şekil 1). Bu şekilde kil boyutu için 2 µm, silt boyutu için 2-50 µm
arası, kum boyutu için 50-2000 µm arası kabul edilmiştir.
• Aşağıdaki 5 özellik TTB’lerinin tekstürü ve dağılımlarıyla TTB içindeki değişimlerinin
tanımlanması için kullanılmıştır.

TEXT-SRF-DOM TTB’nin yüzey horizonundaki baskın tekstür sınıfı


TEXT-SRF-SEC TTB’nin yüzeyindeki ikincil tekstür sınıfı
TEXT-SUB-DOM TTB’nin alt horizonundaki baskın tekstür sınıfı
TEXT-SUB-SEC TTB’nin alt horizonundaki ikincil tekstür sınıfı
TEXT-DEP-CHG Yüzey horizonundaki baskın veya ikincil tekstür sınıfındaki değişim
derinliği

Şekil 1. Tekstür sınıfları


Tekstür sınıfları tanımlama kodları
Kod Anlam Kil, silt ve kum içeriği değişim aralıkları
0 Bilgi bulunmamaktadır
9 Mineral tekstürü Pit topraklar
bulunmamakta
1 Kaba Kil>% 18 ve kum>% 65
2 Orta % 18<kil<% 35 ve kum≥% 15 veya
Kil<% 18 ve % 15<kum<% 65
3 Orta ince Kil<% 35 ve kum<% 15
4 İnce % 35<kil<% 60
5 Çok ince Kil>% 60

Tekstür değişim kodları ve tanımları


Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 Tekstürel değişim 20-40 cm arasında
2 Tekstürel değişim 40-60 cm arasında
3 Tekstürel değişim 60-80 cm arasında
4 Tekstürel değişim 80-120 cm arasında
5 20-120 cm içerisinde tekstürel değişim bulunmamaktadır
6 Tekstürel değişim 20-60 cm arasında
7 Tekstürel değişim 60-120 cm arasında

TTB’deki Derinlik Sınıfı ve Kök Gelişime Engel derinlik


• Köklerin gelişimine olumsuz etkisi olan yüzeyaltı horizonu engel olarak tanımlanmaktadır.
Bu engel litolojik (kayaç) veya pedojenik (fragipan, duripan, petrocalcic) kökenli olması
dışında toksik elementlerin birikimi veya su tablasının yüksek olması da engel
oluşturmaktadır.
• ROO özelliği TTB içerisinde köklere engel oluşturan etmenin derinliğini göstermektedir. Bu
özelliğe bağlı kodlar aşağıda verilmiştir

ROO kodları ve tanımları


Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 0-80 cm arsında kök gelişimine engel bulunmamaktadır
2 60-80 cm arasında kök gelişimine engel bulunmaktadır
3 40-60 cm arasında kök gelişimine engel bulunmaktadır
4 20-40 cm arasında kök gelişimine engel bulunmaktadır
5 0-80 cm arasında kök gelişimine engel bulunmaktadır
6 0-20 cm arasında kök gelişimine engel bulunmaktadır

TTB’deki Geçirimsiz tabaka varlığının tanımı


• Geçirimsiz tabaka olarak tanımlanan oluşum suyun profile girişini engelleyen yüzeyaltı
horizonudur. Bu tabaka litik (kayaç) veya pedojenik kökenli (kilpanı, duripan, petrocalcic,
veya petroferrik horizonlar) olabilir.
• IL kodu toprak profili içerisinde geçirimsiz tabaka varlığını gösteren bir özelliği ortaya
koymaktadır. Bu kodlar aşağıda verilmiştir.

IL kodları ve tanımları
Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 150 cm içerisinde geçirimsiz tabaka bulunmamaktadır
2 80-150 cm arasında geçirimsiz tabaka bulunmaktadır
3 40-80 cm arasında geçirimsiz tabaka bulunmaktadır
4 40 cm içerisinde geçirimsiz tabaka bulunmaktadır

TTB’deki Toprak Su Rejiminin tanımı


• Yıllık toprak su rejimi toprak neminin yıl boyunca olan durumunu tahmin etmekte
kullanılmaktadır.
• Yılık toprak su rejimi toprağın yıl boyunca nemli kaldığı sürece bağlı olarak
tanımlanmaktadır.
• WR, TTB içerindeki toprak profilinde baskın olan yıllık ortalama toprak su rejimini
tanımlamakta kullanılan özellik kodudur. Bu kodlar aşağıda verilmiştir.

WR kodları ve tanımları
Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 80 cm içerisinde 3 aydan fazla, 40 cm içerisinde 1 aydan
fazla ıslak değil
2 80 cm içerisinde 3 ile 6 ay arası ıslak ancak 40 cm 1
aydan fazla ıslak değil
3 80 cm içerisinde 6 aydan fazla ıslak ancak 40 cm 11
aydan fazla ıslak değil
4 40 cm 11 aydan fazla ıslak

TTB’deki Su Yönetim Sisteminin tanımı


• Su yönetim sistemi su noksanlığının (kurak koşullar) giderilemesine, tarımsal kullanım
için toprak koşullarının iyileştirilmesine (tuzluluk) veya suyla doyugun ya da sık
taşkınlara uğrayan alanlarda fazla suyu uzaklaştırmaya yönelik faaliyetlerdir. Kimi
durumlarda iki amaca yönelik su yönetimi olabilmektedir örneğin yazın kurak iken kışın
taşkın sorunu olan bölgelerde yazın su gerekli iken kışın suyun uzaklaştırılması
gerekebilmektedir.
• Su yönetimi aşağıda WM2 özelliğinde olduğu gibi tüm sulama ve drenaj
uygulamalarını kapsamaktadır.
• WM1 Tarım alanında var olan sulama sisteminin varlığı ve amacını tanımlayan kod

• WM2 Varolan sulama sisteminin kodu. Kod tanımlamaları aşağıda verilmiştir.


WM1 kodları ve tanımları
Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 Sulama yapılmaz (tarım yapılmamaktadır)
2 Su yönetimi sistemi bulunmamaktadır.
3 Suyla doygunluğu engellemek için bir su yönetimi
bulunmaktadır (drenaj)
4 Kuraklığı önlemek için bir su yönetimi bulunmaktadır (sulama)
5 Tuzluluğu önlemek için bir su yönetimi bulunmaktadır (drenaj)
6 Su yönetimi kuraklığı ve suyla doygunluğu önlemek amacına
yöneliktir
7 Su yönetimi tuzluluğu ve suyla doygunluğu önlemek amacına
yöneliktir

WM2 kodları ve tanımları


Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
1 Sulama yapılmaz (tarım yapılmamaktadır)
2 Su yönetimi sistemi bulunmamaktadır.
3 Pompa
4 Hendek
5 Boru drenaj sistemi
6 Yeraltı drenajı
7 Derin sürüm
8 Karık sulama
9 Taşkın sulama (çeltikte olduğu gibi kontrollu taşkınlarla
sulama)
10 Yağmurlama
11 Damla sulama

TTB’deki Uyumluluk Düzeyinin tanımı


• CFL özelliği TTB içerisindeki toprak özelliklerinin tanımlanmasında kullanılan tahmin ve
değerlerin kalite ve güven düzeyini tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. Bu özelliğin raporda
yer alma nedeni, 1:1 milyon ölçekli harita hazırlık aşamasında veri bankasındaki toprak
özelliklerinin, Türkiye’de de olduğu gibi ülke içindeki farklı kaynaklardan farklı zamanlarda
alınması sonucu verlerin güvenirlik düzeylerinin ortaya konmasını amaçlamıştır. Aşağıda
CFL kodlarının ve tanımlamaları verilmiştir. Bu kodlamanın harita hazırlayan veya kordine
eden kişi tarafından verilmesi daha doğru olacaktır.

CFL kodları ve tanımları


Kod Anlam
0 Bilgi bulunmamaktadır
H TTB tanımlamasında yüksek güvenirliklik
M TTB tanımlamasında orta düzeyde güvenirliklik
L TTB tanımlamasında düşük düzeyde güvenirliklik
V TTB tanımlamasında çok düşük düzeyde güvenirliklik
çünkü yorum kordinator tarafından yapılmıştır
Toprak Profilindeki Su tablasının Tanımı
• Toprak profilindeki su tablasının TWT olarak gösterilen özelliklerin kodlarını ve tanımlarını
gösteren liste aşağıda verilmiştir.

TWT kodları ve tanımları


Kod Anlam
0 Su tablası bulunmamaktadır
1 Değişken su tablası
2 Kalıcı su tablası

Toprak Profilindeki Tabansuyunun Tanımı


• Toprak profili içerisinde veya altında yer alan tabansuyu seviyesi zaman içerisinde değişim
göstermektedir. Bu özelliğin tanınması için iki farklı veri kullanılmıştır. Bunlar aşağıdaki
listede verilmiştir.

HGWL Ortalama en yüksek tabansuyu seviyesi kodu


LGWL Ortalama en düşük tabansuyu seviyesi kodu

Tabansuyu Seviye sınıfları ve bunların tanımları


0 Tabansuyu bulunmamaktadır
1 Tabansuyu seviyesi 0-50 cm arasında
2 Tabansuyu seviyesi 50-100 cm arasında
3 Tabansuyu seviyesi 100-150 cm arasında
4 Tabansuyu seviyesi 150-200 cm arasında
5 Tabansuyu seviyesi 200 cm’nin altında

Örn. Kışın tabansuyu ortalama derinliği 70 cm’de, yazın 190 cm’de ise
HGWL: En yüksek tabansuyu seviyesi :2
LGWL: En düşük tabansuyu seviyesi : 4 olarak kaydedilmelidir.

Toprak Profilinin Derinlik Tanımı


Topraklardaki köklenme derinliği 3 özellikle tanımlanmıştır.
ROO Köklenme derinliği
ROC Kayaç derinliği
OBS Diğer engelleyici etmen derinliği

• Normal toprak profilinin herhangi bir engel olmadan 200 cm derinliğe ulaştığı
öngörülmektedir.
• Kayaca kadar olan derinlik ROC altında tanımlanmıştır. Buna karşın kök gelişimini
sınırlayan herhangi bir horizon var ise bu değer OBS altında tanımlanmıştır.
Toprak Horizon Adının Tanımı
• Horizon adlarıo FAO sistemine uygun biçimde tanımlanmıştır. Örneğin bir Luvisol’deki
dizilim Ap, Bt, C biçimde verilmiştir.

Toprak Horizonun Derinlik Tanımı


• D-HOR olarak verilen toprak horizon derinliği değeri söz konusu horizonun alt sınır
değeridir ve cm olarak verilmiştir.

Toprak Horizonunun strüktür Tanımı


• Strüktür tipi FAO (1986) terminolojine uygun biçimde yapılmıştır. Aşağıda strüktürlerin
kod ve tanımları verilmiştir.

Tabansuyu Seviye sınıfları ve bunların tanımları


1 Levha
2 Prizmatik
3 Sutün
4 Köşeli blok
5 Yarıköşeli blok
6 Granüler
7 Kırıntı
8 Masif
9 Teksel
10 Kama biçimli

Toprak Horizonunun Renk Tanımları


• Raporda toprak renkleri Munsell Renk Iskalasına göre verilmiştir.
M-COL Nemli toprak rengi
D-COL Kuru toprak rengi

Toprak Horizonunda bulunan taş ve çakıl içeriği tanımı


• Topraktaki taş ve çakıl yüzdesinin yaklaşık değerleridir ve aşağıdaki kodlar
kullanılmıştır. Bu özellik toprakların mineralojisi, parçacık boyutu ve akrışma durumunu
tanımlamaya yönelik değildir.

Çakıllılık tanımlama kodları


0 Taş veya çakıl bulunmamaktadır
1 Çok az Hacmin % 5’inden az
2 Az % 5-15 arasında
3 Orta % 15-40 arasında
4 Çok fazla % 40-80 arasında
5 Baskın >80’den fazla
Toprak Horizonunun Organik Karbon İçeriğinin Tanımı
• Organik karbon içeriği (OC) hava kurusu toprakta g/100g olarak verilmektedir.
• Yüzde olarak verilen bu değer VAL sütununda noktadan sonra, % 3.8 örneğinde olduğu
gibi, tek haneyle tanımlanmıştır.
• OC-M sütünunda organik karbonun saptandığı yöntem tanımlama kodları aşağıda
verilmiştir.
1 Walkey-Black yöntemi
2 Leco Yöntemi Tabatabai ve Bremner (1970)
3 Diğer (ayrı bir sayfada tanımlanacaktır)
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Total AZOT İeriğinin Tanımı


• Total Azot içeriği (N) % olarak ve noktadan sonra tek hane biçiminde verilmiştir.
• N-M sütünunda, aşağıda kodu tanımlanmıştır, total azotun saptandığı yöntem
verilmiştir.
4 Yaş yakma (Kjeldahl yöntemi) (%)
5 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Total Kalsiyum Karbonat İçeriğinin Tanımı


• Toprağın 2 mm’den elenmiş boyutundaki total kalsiyum karbonat içeriği % olarak
belirtilmiştir.
• Tamsayı olarak verilmeli, kesirli sayı kullanılmamıştır.
• TCA-M sütünunda, aşağıda kodu tanımlanmıştır, total kalsiyum karbonatın saptandığı
yöntem verilmiştir.
6 Kalsimetre yöntemi (%) (açığa çıkan CO2’i ölçmektedir)
7 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Jips İçeriğinin Tanımı


• Toprağın 2 mm’den elenmiş boyutundaki jips (CaSO4.2H2O) içeriği % olarak
belirtilmiştir.
• GYP özelliği en yakın tamsayıya çevrişlerek verilmelidir.
• GYP-M sütünunda, aşağıda kodu tanımlanmıştır, jips içeriğinin saptandığı yöntem
verilmiştir.
8 Düşük miktarlarda jips içeren topraklarda: (USDA Handbook No
60. Diagnosis of Saline and Alkaline Soils, 1954)’da tanımlanan
suyla ektsrakt etme yöntemi
9 Çok yüksek jips içeren topraklarda: 40 – 110 °C arasındaki kristal
su kaybının ölçümü
10 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Asitlik Düzeyinin Tanımı


• pH değerleri noktadan sonra tek hane olacak şekilde gerçek sayı olarak verilmelidir.
• PH-M sütünunda, aşağıda kodu tanımlanmıştır, pH değerinin saptandığı yöntem
verilmiştir.
11 1:1 su (H20)
12 1:2.5 su (H20)
13 1:2.5 0.01 M kalsiyum Klorür (CaCl2)
14 1:2.5 1M potasyum klorür (KCl)
15 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Elektriksel İletkenliğinin Tanımı


• EC 25 °C’de dS m-1 olarak verilmiştir.
• EC-M sütünunda, aşağıda kodu tanımlanmıştır, EC değerinin saptandığı yöntem
verilmiştir.
16 Doygun örnek ekstraktında
17 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Sodyum Adsorpsiyon Oranının Tanımı


• Sodyum adsorpsiyon oranı (SAR) en yakın tamsayıya tamamlanarak verilmelidir.
• Humid (yağışlı) bölgelerde SAR genellikle 4’ün altındandadır. Bu bölgelere ait data
bulunmadığı sürece “<4” değeri girilmelidir.
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Değişebilir Sodyum Yüzdesinin Tanımı


• Toprak horizonundaki Değişebilir Sodyum (ESP) oranı Katyon Değişim Kapasitesinin
(KDK) yüzdesi olarak tanımlanır. Değer en yakın tamsayıya tamamlanarak verilmelidir.
• Humid bölgelerde ESP genellikle % 15’ten azdır ve “<15” olarak kaydedilmelidir.
NOT: Tanımlamalarda SAR veya ESP’ten birinin değeri verilmelidir.

Toprak Horizonunun Değişebilir Baz İçeriğinin Tanımı


• Değişebilir Ca, Mg, K, Na (EXCH-CA, EXCH-Mg, EXCH-K, EXCH-NA) değerleri 2
haneli olark kaydedilmelidir.
• EXCH-CA, EXCH-Mg, EXCH-K, EXCH-NA sütünu altında bazların ölçümünün yapıldığı
yöntemler aşağıdaki kodlarla tanımlanmıştır.
18 Nötr amonyum asetat (NH4AOc) ekstraktı, cmol+/kg
19 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Katyon Değişim Kapasitesinin Tanımı


• Katyon Değişim Kapsitesi (CEC) cmol/kg olarak belirtilmektedir
• Değerler noktadan sonr atek haneli kesirler biçiminde verilmiştir
• CEC-M sütünu altında verilen analitik yöntem kodları aşağıda açıklanmıştır.
20 Destialsyon yöntemi (cmol+/kg)
21 Değişebilir bazlar Ca+MG+K+Na+Değişen asitlik
22 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Baz Doygunluğunun Tanımı


• Baz doygunluğu KDK içerisinde bazların kapladığı yüzde hesaplanılarak verilmektedir.
• Baz doygunluğu değeri en yakın tamsayıya yuvarlanarak verilmelidir.
• BS-M sütünu altında verilen analitik yöntem kodları aşağıda açıklanmıştır
23 (Değişebilir Ca+MG+K+Na/KDK) x 100
24 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır

Toprak Horizonunun Toprak Su Tutma Değerlerinin Tanımı


• Toprak Su Tutma (WR) değeri, toprak horizonunda var olan suyun hacimsel yüzdesidir.
• Toprakların su tutma ölçümleri farklı emme düzeylerinde saptandığı için WR’nin ulusal
verilerinin 5 emme düzeyi (WR-1, WR-2, WR-3, WR-4, WR-FC) üzerinden verilmesi
istenmektedir.
• WR-FC Tarla Kapasitesindeki su içeriğidir ve WR-FC-M emme ölçümü değeridir.
• Değerler en yakın tamsayıya yuvarlanmıştır.
• Emme ölçümleri kPa olarak WR-1-M, WR-2-M, WR-3-M, WR-4-M, WR-FC-M
sütünlarına girilmelidir. Örneğin WR-1-M= 5 kPa; WR-2-M= 10 kPa; WR-3-M= 400 kPa;
WR-4-M= 1500 kPa
• Buna karşın en azından 5 ölçümle, bir toprak su emme eğrisi oluşturulabilir. Ara
değerler bu eğri kullanılarak tahmin edilebilir.

Toprak Horizonunun Toplam Gözenekliliğinin Tanımı


• Toplam gözeneklilik (POR) yüzde olarak en yakın tamsayıya yuvarlanarak verilmiştir.
• POR-M sütunu altında ölçüm yöntemelri aşağıda açıklanan yöntem kodlarıyla
verilmektedir.
25 (I-DB/DP) %, (DP parçacık yoğunluğudur: (2.55-2.65 g/cm3)
26 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır.

Toprak Horizonunun HACİM YOĞUNLUĞUNUN Tanımı


• Hacim yoğunluğu (BD) g/cm3 olarak verilmiştir
• BD değerleri noktadan sonra iki haneli olacak biçimde verilmiştir
• BD-M sütunundaki ölçüm yöntemi kodlarının tanımı aşağıda verilmiştir.
27 Laboratuvarda toprak parçağının ölçümü g/cm3
28 Arazide ıslak ölçüm, g/cm3
29 Diğer
• Veri bulunmadığında önceki sayfalarda belirtilen -9, -8 veya -7 kodlarından uygun olanı
yazılmalıdır.

You might also like