You are on page 1of 57

SASTEK Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri San.

ve Tic. A.Ş.

İLKYARDIM
EĞİTİMİ
DERS NOTLARI
İçindekiler

1. Genel ilkyardım bilgileri


3

2. Olay yeri ve Hasta/ yaralının değerlendirilmesi


10

3. Temel Yaşam Desteği


13

4. Kanamalar
18

5. Yaralanmalar
22

6. Yanıklar,Donmalar ve Sıcak çarpması


25

7. Kırık, Çıkık ve Burkulmalar


29

8. Bilinç bozuklukları
33

9. Zehirlenmeler
37

10. Hayvan ısırmaları ve yaralamaları


39

2
11. Göz, Kulak ve Burun yabancı cisimleri
41

12. Boğulmalar
42

13. Hasta/ Yaralı taşıma teknikleri


43

Bu ders notları;
Sağlık Bakanlığı İlkyardım Eğitimi Ders Notları referans
alınarak düzenlenmiştir.

Düzenleyenler
Fatma KARCI ÇEŞTEPE
Naci ÇEŞTEPE

Bölüm 1
GENEL İLKYARDIM BİLGİLERİ
İLKYARDIM
Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda; sağlık
görevlilerinin yardımı sağla -nıncaya kadar, mevcut araç ve gereçleri
kullanarak, yaşamın sürdürülmesi yada durumun kötüye gitmesini
önleyebilmek amacı ile olay yerinde yapılan ilaçsız uygulamalardır.

- İlkyardım yapan kişi mutlaka bu konuda eğitimli olmalıdır. Aksi takdirde


hasta/ yaralıya zarar verebilir.
- Taşıma sırasında hasta / yaralıya zarar verme olasılığı yüksek olduğu için,
ilkyardım mutlaka olay yerinde yapılmalıdır.
- Olay yerinde bulunan her türlü malzemeden faydalanılabilir. Örneğin,
mendil, eşarp, sert ve düzgün tahta gibi malzemeler, yaralanmalarda ve
kanamaları durdurmak için kullanılabilir.
- Gerek ilkyardım yapan kişinin sağlık görevlisi olmaması, gerekse her
yerde tıbbi malzeme bulun-maması sebebiyle, genel kural olarak
ilkyardımda tıbbı malzeme ve ilaç kullanılmaz.
- Durumu iyi görünen bir yaralı yada hastanın genel durumu birkaç dakika
sonra hızla bozulabilir. Bu nedenle ilkyardımcı, hasta/ yaralıyı sağlık
görevlilerine teslim etmeden olay yerinden ayrılmamalıdır.

3
İlkyardımın öncelikli amaçları
İlkyardım belli bir amaçlarla yapılan uygulamalardır.Bunlar:
1. Tehlikeyi ortadan kaldırmak. Yani yaşamı tehdit eden tehlike her ne ise
önce o ortadan kaldırılmalıdır. Elektrik çarpmasında önce elektrik
akımını kesmek gibi.
2. Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak. Yaralının soluk
almasını ve kalbin vücuda kan pompalamasını sağlayıcı müdahalelerle
canlılığın devam etmesi sağlanır.
3. Hasta/yaralının durumunun kötüleşmesini önlemek. Kanamayı
durdurarak, yaralının kan kaybı sonucu durumunun kötüleşmesi
önlemek bu amaca örnek verilebilir.
4. İyileşmeyi kolaylaştırmak.

İlkyardımın temel uygulamaları


İlkyardım KBK olarak ifade edilen 3 temel
uygulamadan oluşur.
1 Koruma: Olay yerinin güvenliğini sağlayarak
ikinci bir kazaya karşı alınacak önlemleri kapsar.
İşaretlerle diğer sürücüleri uyarmak, aracın
kontağını kapatmak, el frenini çekmek, olay
yerinde sigara içimini engellemek, yardımı engelleyebilecek kişilerin
uzaklaştırılması,kapalı ortamın havalandırılması,elektrik akımının
kesilmesi gibi….
2 Bildirme: 112’nin aranarak tıbbi yardım istenmesidir. Bildirme sırasında
sakin olmak, kendinizi tanıt
mak ve hangi numaradan aradığınızı söylemek, olay yerini kolay
anlaşılır şekilde tarif etmek, olayı tanımlamak, hasta ve yaralı sayısı ve
durumları hakkında bilgi vermek, 112’ deki görevliden önce telefon
kapatmamak ambulansın olaya zamanında ve yeterli sayıda gelmesini
sağlar.
3 Kurtarma: Sakin ve hızlı bir şekilde gerekli ilkyardımı yapmaktır. Bu
sırada, H/Y ‘ları değerlendirip, öncelikleri belirlemek, diğer yardımcıları
organize etmek,H/Y’yı zorunlu olmadıkça hareket ettirmemek ve sıcak
tutmak, yarasını görmesine izin vermemek gerekir.

İlkyardımın ABC’si
İlkyardım sırasında önce bilinç kontrol edilir; Bilinç kapalı ise aşağıdakiler
hızla değerlendirilir.
A: Hava yolu açıklığının sağlanması (Baş-Çene pozisyonu)
B: Solunumun değerlendirilmesi (Bak-Dinle-Hisset yöntemi)
C: Dolaşımın değerlendirilmesi (Nabız kontrolü ile)
Bu üç işleme ilkyardımın ABC’si denir.

Nabız resmi
konacak
4
İlkyardımın A’sı İlkyardımın B’sı
İlkyardımın C’sı

İLKYARDIMCI
Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda; Sağlık
görevlileri müdahale edinceye kadar, hasta ve yaralıların hayatta
kalmalarını sağlamak ve durumlarının kötüleşmesini önlemek amacıyla,
olay yerindeki mevcut araç ve gereçleri kullanarak, ilkyardım uygulamaları
yapabilen, bu konuda eğitim almış kişi yada kişilerdir.

İlkyardımcıda bulunması gereken özellikler


Bir ilkyardımcı;
- İnsan vücudu ve ilkyardım uygulamaları ile ilgili temel bilgilere sahip
olmalı,
- Çevredeki kişileri organize edebilmeli ve onlardan yararlanabilmeli,
- Sakin, kendine güvenli ve pratik olmalı,
- Önce kendi can güvenliğini korumalı,
- Mevcut olanakları iyi değerlendirebilmeli,
- Olayı, en kısa zamanda ve doğru olarak 112 ye haber verebilmeli,
- İyi bir iletişim becerisine sahip olmalı.

Bir ilkyardımcı müdahale sırasında şunları yapar.


Hasta ve Yaralıların :
- durumlarını değerlendirir ve öncelikli müdahale edilecekleri belirler,
- korku ve endişelerini giderir, onlara moral verir,
- yaralarını görmelerine izin vermez,
- gerekli müdahalelerde bulunur,
Hasta ve Yaralıları:
- sıcak tutmaya çalışır,
- gerekmedikçe hareket ettirmemeye çalışır,
- en uygun yöntemlerle en yakın sağlık kuruluşuna sevkini sağlar.
Kendisine yardımcı olacak kişileri organize eder.

ACİL TEDAVİ
Hasta ya da yaralılara;
1. Hastane, ambulans gibi acil tedavi ünitelerinde,
2. doktor ve sağlık personeli tarafından,
3. ilaç ve tıbbi malzeme kullanılarak,
4. iyileştirme amacıyla yapılan tıbbi müdahalelerdir

5
Acil tedavi çoğu zaman ilkyardımla karıştırılır. Halbuki tamamen farklı
uygulamalardır. Daha anlaşılır olması için arasındaki farkları
karşılaştırmakta fayda görülmektedir. Bu farklar aşağıdaki gibidir.

lkyardım Acil tedavi


1. İlkyardım eğitimi almış herkes 1. Yalnızca sağlık görevlileri
yapabilir, yapabilir.
2. Olay yerinde yapılır. 2. Sağlık ünitelerinde ( hastane ve
3. Mevcut malzemelerden ambulans gb)
faydalanılır. 3. İlaç ve tıbbi malzeme kullanılır.
4. Hayat kurtarmak amacıyla 4. İyileştirmek amacıyla yapılır.
yapılır.

HAYAT KURTARMA ZİNCİRİ

Hayat kurtarmak, dört temel uygulama ile gerçekleşir. Bu işlemler birbirini


belli bir sırayla takip ettiği için bir zincirin halkaları olarak
değerlendirilmiştir. Bu halkalar:
1.Halka - Sağlık kuruluşuna haber vermek,
2.Halka - Olay yerinde yapılan Temel Yaşam Desteği,
3.Halka - Ambulans ekiplerince yapılan müdahaleler,
4.Halka - Hastane acil servislerinde yapılan tedavi.

Notlar

İNSAN VÜCUDU

6
Nasıl ki bir teknisyenin işini yapabilmesi için kullandığı veya üzerinde
çalıştığı makineyi tüm parçalarıyla tanıması ve çalışma mekanizmasını
bilmesi gerekiyorsa, bir ilkyardımcının da öncelikle müdahale edeceği
insanın anatomik yapısını, organ ve sistemlerin yerlerini, görevlerini ve
işleyişlerini, birbirleriyle ilişkilerini bilmesi, en azından yeterli bilgiye sahip
olması gerekir.

Tüm canlılarda olduğu gibi insan vücudunun en küçük canlı birimleri


hücrelerdir. Hücreler çıplak gözle görülemeyen ancak mikroskop altında
incelenebilen yapılardır. Her doku ve organın hücreleri farklı yapı ve
büyüklükte olmakla birlikte, beslenme ve çoğalma özelliğine sahiptirler.

Aynı özellikteki hücreler bir araya gelerek dokuları oluştururlar. Kemik, kas,
yağ, deri, zar, sinir dokusu gibi. Bu dokulardan bazıları bir araya gelerek,
kendine özel görevleri olan organları oluştururlar. Kalp, göz, mide, beyin
gibi. Her organın vücutta ayrı bir görevi vardır.

Fakat bazı organlar bir görevle ilgili olarak birbirini tamamlayıcı rol
oynarlar. Bu organ guruplarına sistem denir. Örneğin, mide, bağırsaklar,
karaciğer, safra kesesi gibi organların her birinin kendilerine özgü görevleri
vardır. Ancak bu görevler sindirim işlemiyle ilgili olup, birbirini tamamlayıcı
niteliktedirler. Bundan dolayı bu organların hepsine birden sindirim sistemi
organları denir.

İnsan vücudu birbiri ile ilişki içersinde olan bir çok sistemin bir araya
gelmesi ile oluşmuştur. Her bir sistem vücudun önemli bir bölümünü
oluşturur. Her sistem canlılığın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak
ilkyardımcı olarak bizi yakından ilgilendiren sistemler;
- Sinir sistemi,
- Kan dolaşımı sistemi,
- Solunum sistemi,
- İskelet sistemi, olmak üzere 4 tanedir.
Bu sistemlerden ilk üç tanesi; ani gelişen ve yaşamı tehdit eden
durumlarda, kısa sürede müdahale edilmesi gereken, yaşamsal önemi
olan sistemlerdir. İskelet sistemi ise daha ziyade yaralanmalardan çok
etkilenen sistem olup, bir ilkyardımcının bu sistemler hakkında mutlaka
yeterli bilye sahip olması gerekir.

SİNİR SİTEMİ
Vücuttaki bütün olayların ana kontrol merkezidir.
Birbiriyle ilişkili 3 ana yapıdan oluşur.
-Kafatası içersinde yer alan Beyin,
-Omurga içersinde yer alan Omurilik,
-Beyin ve omurilikten çıkarak tüm vücuda dağılan ve
haberleşmeyi sağlayan çok sayıda Sinir dalları.
Beyin
Kafatası içersinde yer alan, vücudu kontrol eden bir
organdır. Bilinç merkezidir. İsteyerek yada istek dışı
yaptığımız bütün hareketleri, alğıladığımız ve

7
verdiğimiz bütün bilinçli tepkileri beyin kontrol eder. Görme, konuşma,
düşünme, koşma, yazma, okuma , kalbin çalışmasının kontrolü, soluk
alıp verme gibi tüm olayları beyin düzenler. Bu öneminden dolayı
kafatası içersinde dış darbelere karşı korunur şekilde yer almaktadır.
Omurilik
Omurga içersinde yer alan ve korunan bir yapıdır. Beyinden çıkan
sinirlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Beyinle organlar arasındaki
haberleşmeyi sağlar ve refleks hareketleri kontrol eder. Omurga kanalı
boyunca yer alır.
Sinir dalları
Beyinden ve omurilikten çıkıp, vücudun her noktasına uzanan ve beyin ile
organ ve dokular arasında iletişimi sağlayan sinir lifleridir. Bir ağacın
dalları gibi, uç dokulara gittikçe incelerek dağılır ve her noktaya ulaşırlar.
Sinirlerin ana dalları derinlerde, kemiklere komşu seyrederler. Böylece
yaralanmalara karşı bir derece korunmuş olurlar.

Sinir sistemi doku ve organları iyi korunmakla birlikte, özellikle kemik


kırıklarının oluştuğu kazalarda yaralanabilirler. Bir kısmıda yaralının yanlış
ve dikkatsizce taşınması sırasında olur.

DOLAŞIM SİSTEMİ
Kanın vücutta dolaşmasını sağlayan sistemdir. Üç ana bölümden oluşur.
Kalp , damarlar ve kan.
Kalp:
Göğüs boşluğu içinde, her iki akciğer arasında, göğüs
kemiğinin hemen arkasında, orta hatta bulunur. Özel
kaslardan yapılı içi boş bir organdır.
Kasılarak akciğerden gelen temiz kanı atardamarlar
içinde tüm vücuda ve vücuttan gelen kirli kanı
akciğere pompalar. Özel kas yapısından dolayı
isteğimiz dışı çalışır, ancak çalışması beyin
kontrolündedir. Normalde dakikada 60-100 arası kasılır.
Ancak beyin başta olmak üzere organların ve
dokuların oksijene ihtiyacı arttıkca( bedensel çalışma,
ateşli hastalıklar, kirli hava, kan kayıpları gibi) çalışma
sayısı artar, istirahat sırasında azalır.
Damarlar:. Damarlar elastik yapıda ve içi boş boru
şeklinde dokular olup, kalp ile tüm doku ve organlar arasında uzanarak,
kanın taşınmasını sağlarlar. Vücudumuzda üç çeşit damar vardır.
-Atardamarlar : Temiz kanı kalpten organlara taşıyan,
-Toplardamar :Kirli kanı organlardan kalbe taşıyan,
-Kılcal damarlar : ise atardamar ve toplar damarların ince uzantıları olup,
hücrelerle madde ve oksijen alışverişini sağlayan damarlardır.
Kan : Oksijenin, besin maddelerinin ve atık maddelerin taşındığı, kalp-
damar sistemi içersinde, kalbin pompalaması ile dolaşan akışkan bir
maddedir. Erişkinde ortalama 5-8 litre arası, çocuk ve bebeklerde ise
vücutlarına orantılı olarak daha az bulunur. Yani çocuklarda erişkinden az,
bebeklerde ise daha da azdır. Özellikle canlılığın temel ihtiyacı olan
oksijenin taşınmasını sağladığı için, vücutta yeterli miktarda bulunması

8
gerekir. Yaralanmalar sonucu kanamalara bağlı olarak miktarı kısa sürede
azalırsa, beyin oksijen ihtiyacını karşılayamaz ve hayati tehlike başlar.
NABIZ:: Kalpten atardamara pompalanan kanın,atardamar duvarına
yaptığı basınçtır. Vücudun belirli noktalarında elle hissedilebilir. Kalbin
çalışma sayısı ve düzeni hakkında bilgi verir.Normal nabız, yetişkin bir
kişide, dinlenme sırasında dakikada 60-100 arasıdır. Bedensel hareketler,
ateşli hastalıklar, kirli hava, kan kayıpları gibi durumlarda artar.

Nabız alınan bölgeler:


- En iyi şah damarında hissedilir*** ( Boyun önünde bulunan adem elması
kemiğinin her iki yanı)
- Kol damarı (Kolların üst-iç bölgesi)
- Ön Kol Damarı (Bilekler)
- Bacak Damarı (Ayak sırtı)

VÜCUT ISISI:
- Normali 36.5 c’ dir.
- 41-42 üstü ve 34.5 altı tehlikeyi işaret eder.
- 41.0 ve altı ölümcüldür.
- lkyardımda vücut ısısı daima koltuk altından öçülmelidir.
SOLUNUM SİSTEMİ
Soluma işlemi yaparak, vücudun ihtiyacı olan oksijenin alınmasını, atık
maddelerin (karbondioksit) vücuttan atılmasını sağlayan
sistemdir. Havayolları ve Akciğerlerden oluşur.
Havayolları: Ağız ve burun deliklerinden akciğerlere
kadar olan mesafedir. Havanın giriş-çıkışını sağlar.
Bunun için açık olması gerekir. Tıkayıcı bir etken, hava
girişini engelleyerek hayati tehlikeye neden olur.
Akciğerler: Göğüs içersinde bulunan ve iki parçadan
oluşan organdır. Solunan hava içersindeki oksijenin kana
karışmasını, kandaki atık madde karbondioksidin ise
atılmasını sağlayan organdır. Sağlıklı bir erişkinde
dakikada 12-20 kez soluma işlemi yapar. Ancak kalpde
olduğu gibi,beyin başta olmak üzere organların ve
dokuların oksijene ihtiyacı arttıkca( bedensel çalışma, ateşli hastalıklar,
kirli hava, kan kayıpları gibi) soluma sayısı artar, istirahat sırasında azalır.
Kalbin aksine çalışması belli oranda kontrol edilebilir. Yani nefesimizi kısa
bir süre tutabilir yada daha sık nefes alabiliriz.

BOŞALTIM SİSTEMİ
Kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını
sağlayan sistemdir. Şu organlardan oluşur:
-Böbrekler: Bu sistemin en önemli organlarıdır. Karın
boşluğu içersinde bel seviyesinde arka duvara
yaslanmış olarak iki tane bulunur. Dolaşım sistemi
içindeki kan böbreklerden geçerken süzülerek içindeki
zararlı maddeler ve bir miktar su tutulur ve idrar
oluşur.

9
-İdrar kanalı: Böbreklerde oluşan idrarın idrar torbasına taşınmasını
sağlayan ve her böbrekten idrar torbasına uzanan organlardır.
-İdrar torbası: Böbreklerden gelen idrarın biriktiği esnek, içi boş organdır.
Karın boşluğunun alt-ön kısmındadır. İdrar miktarı belirli seviyeye gelince
idrar borusu kanalıyla atılır.
İdrar borusu: İdrarın vücuttan dışarı atıldığı kanaldır. Genital organların
içinde yer alır. Bu organların yaralanmalarında ilkyardımcı tarafından
yapılabilecek özel bir müdahale yoktur. Genel karın yaralanmaları
doğrultusunda hareket edilir.

SİNDİRİM SİSTEMİ
Ağızdan alınan besinlerin sindirilmesi ve içindeki şeker, protein ve vitamin
gibi vücudun ihtiyacı olan maddelerin,kan dolaşımı vasıtasıyla vücuda
alınmasını sağlayan sistemdir.
Şu organlardan oluşur:
 Ağız ve dişler,
 Yemek borusu,
 Mide,
 İnce ve kalın bağırsaklar,
 Makat.
 KC ve Safra Kesesi
 Pankreas
Sindirim sistemi kısaca şöyle çalışır: Besinler ağız
içersinde dişlerle parçalanarak, yemek borusu
kanalıyla mideye inerler. Midede bulunan sindirim
maddeleri desteği ile iyice parçalanırlar ve ince
bağırsaklara geçerler. Burada karaciğerden kelen
maddelerle karışarak, bağırsaklardan emilebilir hale gelirler ve vücut için
gereken maddeler emilerek kana geçerler. Kalanlar kalın bağırsağa geçer
ve çok azda orada emilir ve geri kalanı dışkı olarak makattan dışarı atılır.

HAREKET SİSTEMİ
Çok sayıda kemik, eklem ve kaslardan oluşan
bir sistemdir. Vücudun hareketlerini sağlar,
şeklini verir ve destekler. Kazalardan çok
etkilenir. Kemiklerdeki kırılmalar ve
eklemlerin yerinden çıkması,
özellikle yanlış ve dikkatsizce
yapılan müdahalelerinde
etkisiyle, sinir sistemi
organlarında hasara yol
açarak kalıcı sakatlanmalara
( felç) neden olabilirler.

10
Notlar

Bölüm 2
OLAY YERİ ve H/Y
DEĞERLENDİRİLMESİ

OLAY YERİ DEĞERLENDİRMESİ ve AMAÇLARI

İlkyardım, olay yerinin değerlendirilmesi ile başlar. Bu değerlendirme olay


yerinin ,ilkyardımcının ve yaralının güvenliği ile ilgili alınacak tedbirleri ve
ilkyardımın hızlı ve doğru yapılmasını kolaylaştırıcı tedbirleri kapsar.

11
İlkyardımcı, öncelikle olay yerinde yeni bir kaza olma riskini ortadan
kaldıracak tedbirlerin alınmasını sağlar. Böylece hem yaralının hem de
kendisinin güvenliğini sağlamış olur. Kendini güvende hissederek çalışır. Bu
amaçla;
- Kazaya uğrayan araç, mümkünse yolun dışına ve güvenli bir alana
alınır.
- Olay yeri, yeterince görünebilir biçimde
işaretlenir.
- Aracın kontağı kapatılır, el freni çekilir.
- Yardımı güçleştirebilecek veya engelleyebilecek
meraklı kişiler olay
yerinden uzaklaştırılır.Olay yerinde sigara içilmesi
engellenir.
- Gaz varlığı söz konusu ise ortam havalandırılır, ateş yakma ve
elektrik gibi patlamaya neden olabilecek şeylerden kaçınılır.

Olay yerindeki hasta ve yaralıların sayısı ve yaralarının ağırlık derecesini


belirlemekte olay yeri değerlendirmesinin amaçlarındandır. Durumu daha
ağır yaralılara müdahalede öncelik sağlamayı kolaylaştırır.

Olay yeri değerlendirmesinin bir diğer amacı da yardımcı olabilecek diğer


kişileri belirlemektir. Olay yerinde bulunan bir çok insan çoğu kez sadece
meraklarını gidermek için bulunurlar, hiçbir yardımları olmaz. Hatta
gereksiz telaş yaratarak ilkyardımı engelleyebilecek tutumlarda
sergileyebilirler. Bu nedenle mutlaka işe yarayacak kişileri tespit edip
diğerlerini uzaklaştırmak gerekir.

Son olarak, olay yerinde bulunan ve ilkyardımda faydalanılabilecek


malzemeleri ve yapılacak müda-haleleri planlamak gerekir.

Bütün bu amaçlar doğrultusunda yapılan ilkyardım kuşkusuz daha yüz


güldürücü olacaktır.

HASTA ve YARALININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Olay yeri değerlendirmesiyle ilkyardımcının ve yaralının güvenliğini


sağlandıktan sonra hızla hasta veya yaralının değerlendirmesine başlanır.
Amaç;
- Hastalık ve yaralanmanın ciddiyetini belirlemek,
- İlkyardım önceliklerini belirlemek,
- Yapılacak ilkyardım yöntemini belirlemek,
- Güvenli bir müdahale sağlamaktır.

Hasta / yaralının değerlendirilmesi ikiye ayrılır. İlk önce, hızla yaşamsal


önemli olan ve erken müdahale gerektiren sinir sistemi, solunum sistemi
ve dolaşım sistemi kontrolleri yapılır. Buna ilk değerlendirme denir. İkinci
değerlendirmede ise önem derecesi az olmakla birlikte müdahale
gerektiren vücudun diğer bölümleri kontrol edilir.
Hasta / yaralının ilk değerlendirme aşamaları

12
Hızlı bir şekilde şu sıralama ile yapılır.
1. Bilinç kontrolü: Bir hasta yada yaralıda ilk yapılması gereken bilincini
değerlendirmektir. Bilincin
açık yada kapalı olması, ilkyardımcı için önemli bir yönlendirici faktördür.
Yaralının bilincinin açık olması, ilkyardımcının işini kolaylaştırır. Çünkü yaralı
olayların farkındadır, ağrı, uyuşukluk gibi şikayetlerini söyleyebilir. Ayrıca
kendini bazı tehlikelerden koruyacak durumdadır. Örneğin, ağzındaki kanı,
kusmuğu dışarı tükürebilir. Bilincin açık olması, aynı zamanda yaralıda
hemen müdahale gerektirenbir solunum ve kalp problemi olmadığını da
gösterir.

Bilincin kapalı olması ise, yaralının kendini olası tehlikelerden savunmaktan


yoksun olduğunu, dil kökünün yada ağız içersindeki kan, kusmuk, diş kırk
parçaları gibi maddelerin solunum yollarını tıkayabileceğini ifade eder.
Ayrıca yaralı şikayetlerini ifade edemeyeceği için ilkyardımcıyı daha
dikkatli olmaya zorlar.

Bilinç kontrolü çocuk ve erişkin hasta/ yaralıda omuzlara dokunarak ve


seslenerek, bebeklerde ise öncelikle ayak tabanlarına vurarak yapılır. Tepki
alınırsa bilincin açık olduğu, aksi takdirde kapalı olduğuna karar verilir.
İyimisiniz ?
Beni
duyuyormusunuz
?

2. Havayolu açıklığının kontrolü: Bilinç kaybı olanlarda dil kökü , kan,


kusmuk, sakız, kırık diş parça-
ları gibi yabancı cisimler havayolunu tıkayabilir. Bu nedenle bilinci kapalı
hasta/ yaralıda hızla ağız içinin temizlenmesi ve
soluk yolunun açıklığının sağlanması gerekir.
Bu amaçla:
a) Önce ağız içi CIMBIZ
yöntemiyle

13
temizlenir. Yani baş ve işaret parmak ları ile ağız içinde görünen yabancı
maddeler alınır.

b) Sonra bir el alına konulur, diğer elle de çene öne-yukarıya


kaldırılarak, çene kemiği yere 90 derece olacak şekle getirilir. Böylece
havayolu açıklığı sağlanmış olur. Buna BAŞ-
ÇENE pozisyonu denir. Bebeklerde, boyun kısa
olduğu için çene fazla yukarı kaldırılırsa hava
yolu tamamen
tıkanabilir. Bu
nedenle
yüzün yere
parelel olması
yeterlidir.

3. Solunum varlığının kontrolü: Solunum


yollarının açıklı-
ğı sağlandıktan sonra hasta / yaralının soluk
alıp almadığı kontrol edilir. Bunun için
ilkyardımcı hasta/yaralının baş-çene
pozisyonunu bozmadan, yüzüne doğru
eğilerek kulağını ağzına yaklaştırır. Böylece
hem solunum sesini duymaya çalışır,hem
nefes sıcaklığını hissetmeye çalışır hem de göğüs hareketlerini izleyerek
hasta/ yaralının soluk alıp almadığından emin olur.Buna BAK-DİNLE-HİSSET
yöntemi denir.

4. Dolaşım varlığının kontrolü: Kalbin çalışıp çalışmadığının nabız


aracılığı ile kontrolüdür. Pratikte beyne kan taşıyan atardamarlar olan,
şah damarlarında nabız kontrolü ile anlaşılır. Bunun için bir elin orta,
işaret ve yüzük parmakları ile adem elması kemiğinin her iki tarafında
da bulunan şah damarları kontrol edilerek nabız bakılır. Ancak solunu-
mu olmayan hasta/ yaralıda bu kontrole gerek kalmaz. Hemen temel
yaşam desteğine başlanır.

Hasta / yaralının ikinci değerlendirme aşamaları

Önem derecesi az olmakla birlikte müdahale gerektiren vücudun diğer


bölümleri kontrol etme işlemidir.
İkinci değerlendirmeye; bilinci açık hasta /yaralılarda bilinç kontrolünden
sonra, bilinci kapalı olan hasta veya yaralılarda ise solunum normal ise
başlanır. Şu şekilde yapılır.
• Hasta/ yaralının bilinci açıksa;
o İlkyardımcı önce kendini tanıtır,

14
o H/Y’nın ismini öğrenir ve adıyla hitap eder,
o Hoşgörülü ve nazik davranarak güven sağlar,
o H/Y’nın endişelerini gidererek rahatlatmaya çalışır,
o Olay hakkında ve kullanılan ilaçlar ve alerjinin varlığı gibi konularda
bilgiler öğrenilir.
o Sonra Baş-Boyun-Gövde-Sırt-Kol ve Bacakları sırasıyla;
- Yara, bere, kanama,
- Kırık- çıkık belirtileri,
- Delici cisim batması,
- Solunum sayısı ve düzeni,
- Nabız sayısı ve düzeni,
- Cilt rengi ve vücut ısısı, gibi değerler bakımından kontrol
eder.
• Hasta/ yaralının bilinci kapalı ancak solunumu varsa; konuşarak bilgi
edinmek mümkün olmaz. Bu
durumda hasta/yaralıyı;
o Baş-Boyun-Gövde-Sırt-Kol ve Bacakları sırasıyla;
- Yara, bere, kanama,
- Kırık- çıkık belirtileri,
- Delici cisim batması,
- Solunum sayısı ve düzeni,
- Nabız sayısı ve düzeni,
- Cilt rengi ve vücut ısısı, gibi değerler bakımından kontrol
eder.

Bölüm 3
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
Ani bir hastalık yada yaralanma sonucu, solunumu durmuş hasta/
yaralılara, hayatta kalmalarını sağlamak için, belirli kurallar dahilinde ve
bir sıralama ile yapılan suni solunum ve kalp basısından oluşan ilkyardım
uygulamasıdır. Hasta/yaralının ilk değerlendirmesinde bilincin kapalı
olduğu ve solunumun olmadığı fark edildiğinde, zaman kaybetmeden
Temel Yaşam Desteğine başlanır.

Temel Yaşam Desteği, her yaş grubunda aynı kurallar ve sıralama dahilinde
yapılmakla birlikte, teknik olarak bazı farklılıklar göstermektedir. Bunlar
yeri geldikçe belirtilecektir.

Temel yaşam desteği uygulamasında yaş gurupları:


• 0-12 ay :……….Bebek,
• 12 ay- 8 yaş :…Çocuk,
• 8 yaş üzeri:……Erişkin

15
TYD’ne başlamadan önce:
1. Olay yerinin güvenliği sağlanır
2. Bilinç kontrolü yapılır
3. Tıbbi yardım istenir.
4. Yaralı sert bir zemin üzerine yatırılır.
- Yanına diz çökülür,
- Kravat, kemer gibi sıkan giysiler’i gevşetilir.
5. Havayolu açıklığı sağlanır.
6. Solunum kontrolü yapılır.Solunum yoksa hızla TEMEL YAŞAM DESTEĞİNE
başlanır.

1. Olay yeri güvenliği sağlanması:


İlkyardımcı,olay yerinde yeni bir kaza olmasını
engelleyecek tedbirler
alarak, hem kendi güvenliğini hem de H/Y’nın
güvenliğini sağlar.

2. Bilinç kontrolü yapılması:


-Erişkinde ve çocuklarda omuzlara dokunarak ve seslenerek,
-Bebeklerde, ayak tabanına vurarak yapılır. Ancak ayakkabıları varsa
kesinlikle çıkartılmaz, elleri veya
vücudunda başka noktalara dokunarak
kontrol edilir.
Kontrol sonucu :
• bilinç açıksa……….ikinci
değerlendirmeye geçilir.
• bilinç kapalıysa……tıbbi yardım istenir.

3. Tıbbi yardım istenmesi :


Hasta/yaralının bilinci kapalıysa, ilkyardımcı, zaman kaybetmemek için
yanındaki kişiye 112’yi araması-
nı söyler.Kendisi ilkyardıma devam eder.

Ancak ilkyardımcı yalnız ise;


- Bebek ve Çocuk hasta/yaralıların hepsinde,
- Erişkin hasta/yaralılarda ise suda boğulma ve travma durumlarında
30/2 göğüs basısı / suni solunum uygulamasını( temel yaşam desteği) 5
tur yaptıktan sonra 112’yi kendisi arar.
4. Yaralının sert bir zemine yatırılması:
-Tıbbi yardım istendikten sonra hasta ve yaralı ilkyardım uygulanacak
pozisyonda değilse, dikkatlice sert bir zemin üzerine uygun pozisyonda
yatırılır. Hasta/yaralının sırtüstü,düzgün yatırılması değerlen-dirmeyi
kolaylaştırır.Zeminin sert olması ise temel yaşam desteği uygulanabilmesi
için gereklidir. Çünkü yumuşak bir zeminde kalp basısı sırasında hasta/
yaralı esneyeceği için kalbi ,kaburgalar ile omur ara-sında sıkıştırabilmek
mümkün olmaz.
-Yanına diz çökülür, dizler hasta/ yaralıya temas edecek kadar yanaşılır, bir
engel yoksa kolu bacaklar arasına alınır. Bu hasta/yaralıya iyice yakın
olmayı kolaylaştırır.

16
-Kravat, kemer gibi sıkan giysiler’i gevşetilir.

5. Havayolu açıklığının sağlanması:


Hasta/ yaralının ilk değerlendirilmesinde anlatıldığı şekilde, önce cımbız
yöntemiyle ağız içindeki hava yollarını tıkayabilecek yabancı maddeler
çıkartılır, sonra nazikçe baş-çene pozisyonu verilir. Bu sırada boyun
omurlarında ve omurilikte zedelenme olası-lığına
karşı, dikkatli davranmak gerekir.

6. Solunum kontrolünün yapılması:


Solunum yollarında tıkayıcı bir engel olmadığından emin olunca, hasta/
yaralının nefes alıp almadığına, ilk değerlendirme
konusunda anlatıldığı gibi Bak-Dinle-Hisset
yöntemiyle bakılır.

Kontrolde solunum varlığı anlaşılırsa


hasta/yaralının önce ikinci değerlendirmesi yapılır,
sonra Koma Pozisyonuna getirilerek ağız içersinde
olabilecek yabancı cisimlerin solunum yollarını tıkama riski ortadan
kaldırılır. Tıbbi yardımın gelmesi beklenir.

 Solunum yoksa hızla Temel Yaşam Desteğine başlanır.

TEMEL YAŞAM DESTEĞİ


Bilinci kapalı ve solunumu olmayan hasta/yaralının, hayatta kalmasını
sağlamak amacıyla, ihtiyacı olan oksijenin suni solunumla akciğerlere
verilmesi, kalp basısı ile de kan dolaşımının sağlanmasıdır. Aşağıdaki
sırayla yapılır.
1) Temel Yaşam Desteği kurtarıcı soluk vermekle başlar. Amaç
hasta/yaralıya zaman kaybetmeden ihtiyacı olan oksijeni vermektir.

Bunun için;
• Erişkin ve çocuklarda baş-çene pozisyonu bozulmadan, alına
konulan elin baş ve işaret parmakları ile burun delikleri kapatılır.
Alınan nefes ağızdan ağza, göğsü yükseltecek kadar 2 kez verilir.
• Bebeklerde ise yüz küçük olduğu için, soluk bebeğin ağzı ve
burnu ilkyardımcının ağzı içine alınarak, ağız dolusu verilir. Bu
işlem 5 kez tekrarlanır. Her soluk bir saniyeden uzun sürmelidir ve
her soluktan sonra göğüs hareketleri izlenmelidir.

2) Göğüste kalp basısı yapılacak nokta tespit edilir. Büyüklerle

17
bebeklerde teknikler farklıdır.

• Erişkin ve çocuklarda, iki elin baş ve işaret parmakları ile bi-


tişik iki “ C “ oluşturularak, işaret parmaklarından birisi iman tah-
tası kemiğinin üst ucu, diğeri ise alt ucuna konularak başparmakların
denk geldiği seviye bası noktası olarak tespit edilir.

• Bebeklerde ise, iki meme ucunun altından geçen hayali çizginin


ortası bası noktasıdır. Baş ve orta parmaklar her iki meme ucu üze-
rine konularak, işaret parmağı göğüs kemiği üzerine getirilir. Burası
bası noktasıdır.

3) Göğse bası uygulanır.( Kalp basısı).


Amaç yandaki resimde de görüldüğü gibi kalbi göğüs
kemiği ile omurga arasında sıkıştırarak içindeki kanın
atardamarlar yoluyla vücuda atılmasını
sağlamaktır.Bu işlem erişkinde, çocuklarda ve
bebeklerde farklı şekillerde yapılır.
• Erişkinde, kuvvetli olan el bası noktası üzerine el
ayası aşağı gelecek
şekilde konulur. Diğer el de üzerine konularak
parmaklar kenetlenir. Kollar dik olacak şekilde ve göğüs 4-5 cm çökecek
şekilde 30 kez bası uygulanır.
• Çocuklarda bu işlem tek elle yapılır ve yine kollar dik olarak, göğüs 2.5-
5 cm çökecek şekilde 30kez bası yapılır.
• Bebeklerde ise iki parmakla, parmaklar dik olacak şekilde ve göğüs1-1.5
cm çökecek şekilde 30
bası uygulanır.
• Daha sonra tekrar 2 solunum/ 30 kalp basısı şeklinde ;
*- Hasta/ yaralı canlılık belirtisi gösterinceye kadar, yada
*- Tıbbi yardım ( ambulans) gelinceye kadar, yada
*- İlkyardımcı yoruluncaya kadar bu işleme devam edilir.

• Temel Yaşam Desteğinde kalp basısı dakikada 100 olacak bir tempoyla
yapılmalıdır.

Notlar

18
HAVAYOLU TIKANMALARI
Solunum yollarının, herhangi bir seviyede katı veya sıvı maddelerle,
havanın akciğere giriş-çıkışına engel olacak şekilde tıkanmasıdır. Sıklıkla
yeme-içme sırasında, yemek parçalarının soluk yollarına kaçmasıyla
olabilir. Çocuk ve bebeklerde ise ağızlarına bilinçsizce aldıkları yabancı
maddeler tarafından tıkanma olayları daha sık görülür. Tıkanmalar,kısmi ve
tam tıkanma şeklinde olabilir.

Kısmi tıkanma: Çok küçük yiyecek kırıntıları veya içecek maddelerinin


soluk yoluna kaçması ile oluşan, “gıcık” diye ifade edilen ve kısa süren bir
öksürükle kendiliğinden geçen tıkanmalardır.
BELİRTİLER
- Hastada aniden tıkanma belirtileri başlar, nefes almakta ve konuşmakta
güçlük çeker, ancak güçte olsa nefes alır ve konuşabilir.
- İlk anda panik oluşur,
- Gözleri yaşarır,
- Yüzü kızarır,
- Gıcık tarzında öksürük başlar,
- Bilinç açıktır.
İLKYARDIM
- Ağızdaki cisimler çıkartılmaya yardım edilir,
- Hasta öksürmeye teşvik edilir, böylece öksürükle yabancı cismi atarak
rahatlar.

Tam tıkanma: Solunum yollarının, havanın geçişine izin vermeyecek


şekilde tıkanmasıdır.
BELİRTİLER
- Hasta nefes alamaz,
- Konuşamaz, öksüremez,
- Eller boyunda nefes alma çabası içersindedir,
- Yüzü morarmıştır,
- Gözler “yuvasından fırlamış” görünümdedir,
- Bilinç başlangıçta açıktır. Ancak tıkanıklık devam ederse birkaç dakika
içinde kapanır.
İLKYARDIM
Bilinci henüz açık olan hastalarda HEİMLİCH tekniği ile yabancı cisim
çıkartılmaya çalışılır. Çıkartıla-
maz ve bu arada bilinç kaybolursa Temel Yaşam Desteğine başlanır.

HEİMLİCH TEKNİĞİ
Bilinci açık, havayolu tam tıkanmış hastalara uygulanır. Büyüklerde ve
bebeklerde uygulanışlar farklıdır.
Genel anlamda akciğerlere basınç yaparak , havayollarını tıkayan
maddenin dışarı atılması işlemidir.

Büyüklerde( Çocuk ve Erişkinler) HEİMLİCH TEKNİĞİ

19
1.Arkadan sarılarak hastanın gövdesi kavranır,
2.Bir elin baş parmağı midenin üst kısmına,
göğüs kemiği altına gelecek şekilde yumruk
yaparak konur.
3.Diğer el ile üzerinden kavranır,
4.Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır,
5.Bu hareket ritmik olarak (5-7) kez yabancı
cisim çıkıncaya kadar tekrarlanır,
6.Cisim çıkmaz ve hasta bilincini kaybederse
yere yatırılarak Temel Yaşam Desteğine başlanır.

Bebeklerde HEİMLİCH TEKNİĞİ

1. Bebek, ilkyardımcının bir kolu üzerine ters


olarak yatırılır,
2. Baş parmak ve diğer parmakların yardımıyla
bebeğin çenesi kavranarak Baş-Çene
pozisyonu korunur,
3. Bebek yüzüstü pozisyonda iken baş hafif
aşağıda tutulur.
4. Diğer elin topuğu ile bebeğin sırtına; kürek kemikleri arasına 5 kez
hafifçe vurulur.
5. Diğer kolun üzerine başı elle kavranarak, sırtüstü çevrilir,
6. Yabancı cismin çıkıp çıkmadığı kontrol edilir.
7. Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak
şekilde sırtüstü tutulur,
8. 5 kez göğüs kemiğinin orta kısmına, 45
derece eğik bir şekilde 2 parmakla baskı
uygulanır. Bu işleme yabancı cisim çıkana
kadar devam edilir.
9. Cisim çıkmaz ve bebek bilincini kaybederse
yere yatırılarak Temel Yaşam Desteğine
başlanır.

İnsanlar tek başlarına iken yaşamlarını tehlikeye


sokan bir tıkanma durumlarında, kendi kendilerine
yardım edebilirler. Tek yapılması gereken sandalye
gibi karın bölgesi seviyelerinde bir yere karınlarını
bastırarak, yabancı cismi çıkartabilirler. Bunun için
soğukkanlı olmaları gerekir.

Hamilelerde Heimlich yaparken dikkatli olmalı, hem


bebeğe zarar vermemek için hemde akciğerlere

20
daha iyi basınç uygulayabilmek için resimde görüldüğü gibi mümkün
oldukça karnın üst kısmından bası yapmak gerekir.

Notlar

Bölüm 4
KANAMALAR
Kanama, kanın damar dışına çıkmasıdır. Kesici, delici yada ezici
yaralanmalar sonucu meydana gelir. Kaybedilen kanın hızına ve miktarına
göre değişik belirtiler gösterir.

Kanamalar, kanayan damarın türüne ve kananın aktığı yere göre değişik


isimler alır.
a) Kanayan damarın türüne göre:
-Atardamar kanaması,
-Toplar damar kanaması,
-Kılcal damar kanaması.
b) Kanın aktığı yere göre:
-İç kanama,
-Dış kanama,
-Doğal deliklerden olan kanamalar diye isimlendirilir.
Atardamar kanamaları: Atardamarlar temiz (oksijenli) kan taşıdıkları
için, yaralanmalarında akan kan parlak renkte olup, kalbin kasılmasına
paralel olarak kesik kesik, fışkırır tarzdadır. Kalbin pompalama gücüyle
aktığı için, hem kısa sürede fazla kan kaybına neden olur, hemde
durdurulması daha zor bir kanamadır.
Toplar damar kanamaları: Daha koyu renkte olup, aynı tempoyla akar.
Durdurmak daha kolaydır.
Kılcal damar kanamaları: Küçük kabarcıklar şeklinde olup, kan kaybına
neden olmaz.

21
Dış kanamalar: Dışardan gözle görülen kanamalardır. Bu nedenle erken
fark edilip, müdahale edilebilir.
İç kanamalar: Vücut içindeki boşluklara olan, gözle görülemeyen
kanamalardır. Bu nedenle de ilkyardımcının dikkatli olmasını gerektirir.
Ancak dışardan izlenen bir takım belirtilerle olası bir tahminde
bulunulabilir.
Doğal deliklerden olan kanamalar:
Kulak, burun, ağız, anüs, üreme ve idrar organlarından akan, gözle
görülebilen kanamalardır.

CİDDİ KANAMALAR
Bütün kanamalar aynı riski oluşturmazlar. Damarın büyüklüğü, türü,
kanama bölgesi, yaralının yaşı, kanamanın hızı ve miktarı gibi faktörler
riskin derecesini belirler.
-Atardamar kanamaları,
-Büyük damar kanamaları,
-Uzuv kopmalarına bağlı çok sayıda damar kanamaları,
-Boyun bölgesi ve kasık bölgesi yaralanmalarına bağlı oluşan kanamalar,
-Göğüs ve karın boşluğu içersine olan kanamalar,
-Yaşlılarda ve hastalardaki kanamalar,
-Hamilelerdeki kanamalar,
-Bebek ve çocuklardaki kanamalar,
-% 20 üzeri kan kayıpları, ciddi kanamalar olarak kabul edilir.

Kısa sürede gelişen ileri derecede kan kayıpları, hayati fonksiyonları olumsuz
etkiler. Bu nedenle;
KANAMALARDA
ZAMAN KAYBETMEDEN
DIŞ KANAMALARDA İLKYARDIM
İLKYARDIMA BAŞLANMALIDIR.
Dış kanamalarda ilkyardım uygulamaları kanamanın türüne, hızına, damar
büyüklüğüne, kanın aktığı bölgeye ve yaralının genel durumuna göre
değişir.

1. İlkyardıma, olay yerinin güvenliği sağlanarak başlanır.


2. Sonra zaman kaybetmeden, yaralının ilk değerlendirmesi yapılır. Yani
bilinç kontrolü, havayolu açık-
lığının sağlanması, solunumun kontrolü yapılır. Çünkü olası bir solunum
problemi kanamaların birço-ğundan daha önceliklidir.
3. Tıbbi yardım istenir(112)
4. Yara ve kanama değerlendirilerek, müdahale de yararlanılabilecek
malzemeler ve müdahale şekli
belirlenir.
5. Kanama kontrol altına alınmaya çalışılır.
a- Kanayan yer üzerine temiz bir bezle bastırılarak kanama durdu-
rulmaya çalışılır,
b- Kalbin, kan akımı üzerindeki basıncını azaltmak ve kanamayı
yavaşlatmak için kanayan bölge yukarı kaldırılır ve kalp seviyesinin
üzerinde tutulur.

22
c- Kanama durmazsa; birinci bezi kaldırmadan, üstüne ikinci bir bez
konularak basınç artırılır. İlk konulan bez kaldırılırsa kanama tekrar
başlar. Bu nedenle hiçbir şekilde ilk konulan bezi kaldırmamak gerekir.
d- Kanama durmuyorsa bandaj ( sargı) uygulayarak, kanayan bölge
üzerine basınç uygulanır.

e- Kanayan yere en yakın


bası
noktasına bası uygulanır, Vücudun belli yerlerde bası
noktaları dediğimiz, dışardan bastırıldığında atardamarı,
deri ile kemik arasına sıkıştırarak kan akışının
azaltılabileceği noktalar vardır.
Bası noktaları:
Şah damarları,
Koltukaltı ve kasık bölgesi,
Köprücük kemiği üstü,
Kol ve uyluğun iç kısımlarıdır. Kanamanın olduğu
tarafdaki bası noktalarına bastırılarak kanama azaltılabilir.

6. Kanama durmamışsa son çare olarak Turnike uygulanır. TURNİKE


kanamayı durdurmak için atar
damarları kemik ile sargı arasında sıkıştırmaya dayalı tekniktir. Turnike
uygulamasında olay yerinde bulunabilen kravat, kumaş parçası, şal gibi
yumuşak her türlü 8-10 cm genişliğindeki malzemeler kullanılabilir. Alttaki
dokulara zarar vereceği için, ip, tel gibi ince malzemeler kesinlikle
kullanılmazlar.

Turnike: Kol, uyluk ve parmak gibi tek kemikler


üzerine uygulanır. Organ kopmasında, önkol ve
bacağa da uygulanabilir. Turnikenin ucunda kalan
dokularda beslenme bozukluğu oluşmasını
engellemek için turnikenin 15-20 dakikada bir
gevşetilmesi gerekir. Bu nedenle turnike
uygulanan yaralının görünür bir yerine mutlaka turnike yapıldığı ve yapılış
saati yazılmalıdır.

Turnike, uygulandığı bölgede doku hasarına neden olabileceği için yalnız şu


durumlarda uygulanır:
-Yaralı çok, ilkyardımcı tek ise,
-Uzuv kopması varsa,
-Engebeli ve uzun yol gidilecekse,
-Kanama diğer yöntemlerle durdurulamıyorsa

23
durdurulamıyor ise uygulanır.
7. Yaralı çok kan kaybedilmişse yaralı ŞOK pozisyonuna getirilir.
Yaralının üstü örtülür.

ŞOK, Organlara yeterli kan taşınmasının bozulması sonucu ortaya çıkan


tablodur. Kalp yaralanmaları, Kan kayıpları, Sıvı kayıpları, Mikrobik
hastalıklar, İlaç alerjisi gibi nedenlerle kan dolaşımı yetersiz hale gelir.
Başta beyin olmak üzere organların ihtiyacı olan kan ve oksijen temin
edilemez ve hayati tehlike gelişir.
Şok belirtileri:
-Oksijen eksikliğine bağlı huzursuzluk ve endişe,
-Beyinden gelen emirle, organlara oksijen yetiştirmek için akciğerlerin ve
kalbin çabasına bağlı olarak çarpıntı ve hızlı soluma,
-Damarlardaki dolaşan kandaki yetersizliğe bağlı olarak gelişen, soğuk ve
nemli deri, solukluk ve morarma,
-Susama hissi,
-Bakışlarda donuklaşma
-Ve Bilinç kaybı.
Şokta ilkyardım:
-Hasta sırtüstü yatırılır, ayaklar yerden
30 cm kadar yükseltilerek beyin, kalp
ve akciğer gibi organlara kan gitmesi
sağlanır.
-Kusarsa solunum yollarının tıkanmasını
engellemek için baş hafifçe yana
çevrilir.
-Sıcak tutmak için yaralının üstü
örtülür.
-Tıbbi yardımın gelmesi beklenir.
8. Yaşam bulguları sık aralıklarla kontrol edilir.
9. Turnike uygulanmışsa saati yazılır. Hastanın yanına bırakılır.

ORGAN KOPMALARINDA İLKYARDIM


Organ kopmaları birçok damarın aynı anda kanaması sonucu, kısa sürede
aşırı kan kaybı nedeniyle hayatı tehdit edebilir. Hızla
kanamayı durdurmak gerekir.
Yaralıya yapılan ilkyardım:
1 Yaralı sırtüstü yatırılır,
2 Organın koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri
bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye Turnike
uygulanır
3 Bacaklar 30 cm yükseltilir,
4 Yaralının üstü örtülür.
Kopan organla ilgili yapılması gerekenler:
1. Kopmuş parça, bir plastik torbaya konur.
2. Bu torba, içerisinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir
torbaya yada kovaya konulur. (kopmuş parçanın buz ile direkt teması
önlenir)
3. Torbanın üzerine yaralının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir,

24
4. Yaralı ile aynı araca konarak en geç 6 saat içerisinde sağlık kuruşuna
sevki sağlanır

İÇ KANAMALAR
Vücuttaki boşluklarına olan ve dışardan görünmeyen
kanamalardır.Kazalarda, yüksekten düşmelerde, delici ve kesici alet
yaralanmalarında akla gelmelidir.. Sıklıkla KC, dalak, böbrekler gibi
organların kanaması ile oluşur. Dışardan görünmediği gibi belirtiler geç
ortaya çıkabilir. Bu nedenle , yüksekten düşmelerde, delici ve kesici alet
yaralanmalarında yaralıları dikkatlice değerlendirilmek ve izlenmek
gereklidir.
İç kanama belirtileri: Başlangıçta hiçbir belirti olmayabilir, hatta yaralı
kendini çok iyi hissedebilir. Ancak ilerleyen zaman içinde yaralının kendini
iyi hissetmeme gibi şikayetleriyle başlayan ve bilinç kaybına kadar değişen
belirtiler görülmeye başlar. Bu belirtiler kan kaybıyla orantılı olarak değişir.
Bu belirtiler, kan kaybı arttıkça aşağıdaki sırayla kendini gösterir.
- Halsizlik
- Baş dönmesi
- Çarpıntı
- Hızlı nefes alma
- Deri renginde solukluk
- Üşüme- Soğuma
- Soğuk terleme
- Gözlerde donuklaşma
- BİLİNÇ kaybı
İç kanamalarda ilkyardım:
- İlkyardımın ABC’si değerlendirilir.
- Yaralı sırt üstü yatırılarak, kusma riskine karşı
başı yan çevrilir.
- Beyin, kalp ve akciğer gibi organların kan
ihtiyacını karşılamak
için ayakları 30 cm yukarı kaldırılır, ( Şok
pozisyonu)
- Üzeri örtülerek sıcak tutulur,
- Hareketsiz kalması sağlanır,
- Tıbbi yardım istenir (112),
- Asla yiyecek ve içecek verilmez.. Yaralı yalnız bırakılmaz.

BURUN KANAMASI
Her yaşta sık karşılaşılan ve ilkyardım gerektiren bir kanamadır. Burnun
toplardamarları, burun mukozasının hemen altında olup çok kolay kanarlar.
Ateş yükselmesi, burnun tahrişi, sıcağın etkisi, baş ve
yüze alınan darbeler, yüksek tansiyon gibi
nedenlerle kanayabilir.
İlkyardımda:
- Hasta / yaralı sakinleştirilir,
- Oturtulur ve baş hafifçe öne eğilir.
- Burun kanatları 5 dakika süre ile sıkılır.
- Durmazsa doktora gitmesini sağlanır.

25
KULAK KANAMASI
Sıklıkla kafatası yaralanmaları sonucu oluşur. Kulak yoluyla beyine mikrop
girme riski taşıdığı için önemlidir.
İlkyardımda:
- Hasta / yaralı sakinleştirilir,
- Dış kulak çıkışı temiz bir bezle temizlenir,kan pıhtıları alınır.
- Kanama ciddi ise kulak tıkanmadan temiz bezle örtülür,
- Yaralının bilinci yerinde ise sırt üstü yatırılır, bilinci yok ise kanayan
kulak üzerine yan yatırılır. Böylece kanın dışarı akması sağlanır. Aksi
takdirde kuruyan kan pıhtısı yoluyla beyne mikrop girme şansı vardır.

Bölüm 5
YARALANMALAR
Vücudumuzdaki doku ve organların, ezilme, kesilme, delinme gibi olaylar
sonucu, bütünlüğünün bozulmasına YARA denir. Yaranın,delici ve kesici
aletlerle yada ezilme sonucu doku ve organ bütünlüğünün bozulmasına ise
YARALANMA denir. Yaralanmalarda; Kan damarları, adale ve sinir gibi
dokular da zarar görebilir. Derinin koruyucu özelliği ortadan kalkar.

Yaralar;
• Ezik , kesik , delik ve parçalı olabilirler.
• Derin veya yüzeysel olabilirler,
• Temiz, kirli veya şüpheli olabilirler.

Yaralar;
• 6 saatten eski ise,
• Kenarları düzgün değilse,
• Kirli ise,
• Derin ise,
• Ateşli silah yaralanması ise,
• Isırma veya sokma ile oluşmuşsa,
• Dikişleri ayrılmış ise; MİKROP KAPMA RİSKİ YÜKSEK YARALAR
olarak kabul edilirler.

Bir yara;
 Kenarları birleşmeyen veya 2-3 cm den büyük olan,
 Kanaması durdurulamayan,
 Kas veya kemik parçaları görünen,
 Delici aletlerle oluşan,
 Yabancı cisim saplanmış olan,
 Hayvan veya insan ısırmasıyla oluşan,

26
 Görünürde iz bırakma ihtimali olan tüm yaralar; CİDDİ YARA olarak
kabul edilirler.

Yaralanma belirtileri: Ağrı, Kanama ve Yara kenarlarının ayrılması (doku


bütünlüğü bozulması), bütün yaraların ortak özelliklerini oluşturur.
Yaralanmalarda ilkyardım:
1. İlkyardımın ABC’si değerlendirilir,
2. Yara değerlendirilir. Yaranın yeri, derinliği, oluş şekli , süresi, kanama
durumu, içinde yabancı cisim olup olmadığına bakılır,
3. Kanama varsa, uygun yöntemlerle durdurulur,
4. Kirlenmesini önlemek için yaranın üzeri temiz bir bezle kapatılır,
5. Sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır.

 Batmış cisim kesinlikle çıkartılmaz,


 Yaralı, Tetanoz aşısı konusunda uyarılır.

Delici göğüs bölgesi ve karın bölgesi yaralanmaları ile kafatası ve omurga


yaralanmaları önemli yaralanmalar olup her birinin ilkyardım uygulamaları
da farklıdır.

DELİCİ GÖĞÜS YARALANMALARI


Trafik kazaları başta olmak üzere, ateşli silah yaralanması, delici alet
yaralanması şeklinde günlük hayatımızda sık karşılaştığımız yaralanma
türüdür. Bu tür yaralanmalarda ,göğüs bölgesinde olan yaralanma yanında
göğüs boşluğunda bulunan kalp, akciğer ve büyük damarlar gibi
organlarda da hasara neden olur. Buna bağlı olarakta iç kanamaya bağlı
şok gelişerek hızla öldürücü olabilir.
Belirtiler:
 Şiddetli ağrı vardır,
 Akciğerlerin yaralanmasına bağlı soluma güçlüğü ve
nefes darlığı ve morarma,
 Yine akciğerlerde yaralanmaya bağlı kan tükürme,
 Yaralı bölgeden ( delik) nefes alıyormuş gibi fokurtu ve
köpüklenme,
 Halsizlik, baş dönmesi, çarpıntı, hızlı nefes alma, deri
renginde soluklu,üşüme, soğuk terleme gibi iç kanama
belirtileri görülür. Kanama çok fazla ise bilinç kaybı ve şok gelişir.
İlkyardım:
 İlkyardımın ABC’si değerlendirilir,
 Batmış cisim varsa asla çıkartılmaz.
 Açık yarada yara üzerine plastik bir parça, temiz bir bezle sarılarak
kapatılır, ( **Bir taraf açık kalacak şekilde).Böylece delikten göğüs
boşluğuna hava girişi önlenir ancak göğüs boşluğundaki havanın dışarı
çıkmasına imkan verilir. Bu işlem akciğerlerin sönmemesi için gereklidir.
 Karın içi organlarının akciğere bası
yapmaması ve yaralının rahat soluk
alabilmesi için,yaralı yarı oturur
pozisyonda yatırılır.

27
 Sıcak tutmak için üstü örtülür,
 Asla yiyecek-içecek verilmez,
 Yaşam bulguları sık sık kontrol edilir,
 Tıbbi yardım istenir (112)

DELİCİ KARIN YARALANMALARI


Göğüs delici yaralanmaları gibi, karnın delici yaralanmaları da sık görülür.
Bu tür yaralanmalar, karın boşluğunda bulunan organlarda da
yaralanmaya neden olur. İç kanama ve şok riski nedeniyle önemli olup,
hızla öldürücü olabilir.
Belirtiler:
 Karın ağrısı ve karında sertlik vardır,
 Yara büyükse iç organlar dışarı çıkmış olabilir,
 Kusmukta, dışkıda, idrarda kan görülebilir,
 Halsizlik, baş dönmesi, çarpıntı, hızlı nefes alma, deri renginde
soluklu,üşüme, soğuk terleme gibi iç kanama belirtileri görülür. Kanama
çok fazla ise bilinç kaybı ve şok gelişir.
İlkyardım:
 İlkyardımın ABC’si değerlendirilir,
 Dışarı çıkan organlar içeri sokulmaz, üstü
temiz bezle örtülür,
 Batmış cisim varsa asla çıkartılmaz.
 Karın içindeki basıncı azaltmak için bacaklar
bükülerek sırtüstü yatırılır, üstü örtülür,
 Yiyecek-içecek verilmez,
 Yaşam bulguları sık sık kontrol edilir,
 Tıbbi yardım istenir (112)

KAFATASI ve OMURGA YARALANMALARI


Trafik kazaları ve yüksekten düşmelerde saçlı deri ve yüzde yaralanma,
kafatasında kemik kırıkları , beyinde hasar ve omurgada zedelenme
sonucu omurilik hasarı oluşabilir. Ayrıca bilinçsizce yapılan ilkyardım ve
yaralı taşıması da omurilikte ciddi yaralanmalara neden olabilmektedir.
Genellikle felçlerle sonuçlanır.
Belirtiler:
- Bilinç düzeyinde değişmeler dikkat çeker. Yaralının bilinci bazen açılır
,sonra yine kapanır. Bu durum beyinde bir kanama yada hasarın belirtisidir.
- Kafa yaralanmalarında dikkat çeken diğer bir belirti de solunum
sıkıntısıdır. Bilinç bozukluğu ile birlikte gürültülü solunum ( horlar gibi)
vardır.
- Boyun / bel kemiğinde şekil bozukluğu.
- Burun ve kulaktan sıvı / kan gelmesi,
- Dıştan görülen yara bere.
- Yaralının bilinci açıksa, baş, boyun ve sırt bölgesinde ağrı, elde, ayakta
uyuşmalar, his ve hareket kaybı tarif edebilir.
İlkyardım:

28
- Bilinç kontrolü ve ilkyardımın (ABC)’si değerlendirilir,
- Tıbbi yardım istenir,
- Kanama kontrolü yapılır.
- Yaranın üzeri temiz bezle örtülür veya sarılır.
- Yaralının hareket etmemesi sağlanır,
- Baş-Boyun-Gövde eksenini korumak ve taşınma sırasında
yaralıyı sarsmamaya özen göstermek, yaralının geleceği
açısından çok önemlidir.
- Yaralı asla yalnız bırakılmaz.

*Yaralıda hiçbir belirti yoksa bile;


- Yüz ve köprücük kemiği yaralanmaları,
- Tüm yüksekten düşme vakaları,
- Trafik kazaları,
- Bilinci kapalı tüm yaralılar, Kafa ve Omurga yaralanması varmış
gibi kabul edilir ve öyle
değerlendirilir.

Notlar

Bölüm 6
YANIKLAR, DONMA ve SICAK
ÇARPMASI
YANIKLAR
Yanık;ısıya maruz kalma sonucu oluşan doku bozulmasıdır. Isının
derecesine göre değişen doku tahribi oluşur. Sıklıkla; sıcak su ve çay
dökülmesi, soba yanığı, buhar yanığı gibi ev kazaları şeklinde, güneş yanığı
gibi plaj kazaları şeklinde ayrıca yangınlarda alev yanığı, elektrik yanığı,
sanayide çalışanlarda daha fazla görülen kimyasal madde yanığı ve
radyasyon yanıkları şeklinde oluşur.

29
Yanıklar iki çeşittir.
1. Fiziksel Yanıklar
- Isı ve Alev yanıkları,
- Elektrik yanıkları,
- Radyasyon yanıkları,
- Sürtünme yanıkları,
- Donma yanıkları.
2. Kimyasal Yanıklar
- Asit ve Alkali maddelerle oluşan yanıklar.

Bir yanığın;
• Derinliği,
• Yaygınlığı,
• Bölgesi,
• Temizlik derecesi,
• Solunum yoluyla verdiği zarar,
• Yaralının yaşı,
• Önceden var olan hastalıkları, yanığın ciddiyetini belirleyen
faktörlerdir.. Yanık, ne kadar derinse yada geniş bir alanı etkilemişse o
kadar ciddidir. Genital bölge, boyun ve yüz bölgesinin yanıklarıda ciddi
yanıklardır. Kirlenmiş yanıklarda ciddi kabul edilir. Ayrıca solunum
yoluyla zarar vermişse, yani sıcaklık nefes alma sırasında solunum
yolunu ve akciğerleri etkilemişse çok daha ciddi sonuçları olur.
Yangınlarda, kişiler kurtarılsa bile sıcak hava soluduğu için solunum
yollarında hasar oluşur ve iyileşme güçleşir. Yanıkların ciddiyetinde
yaralının yaşı ve vücut direncini düşüren hastalıklarda, iyileşmeyi
zorlaştıracağı için önemlidir.

Yanık dereceleri ve belirtileri


Yanıklar hasar durumuna göre 3 dereceye ayrılırlar.
1. Derece yanıklar: Güneş yanıkları örnek verilebilir.
Deride kızarıklık, ağrı ve yanık bölgede hafif şişlikle
belirti verir.
2. Derece yanıklar: Kaynar suyla haşlanma, sobaya dokunma gibi
nedenlerle oluşan yanıklardır. Ağrılıdır ve deride içi su dolu
kabarcıklar oluşur.
3. Derece yanıklar: En ağır yanık biçimidir. Deri, kaslar, sinirler ve
damarlar etkilenmiştir. Çoğu zaman kemik dokuya kadar hasar
vermiştir. Bu derece yanıklarda, sinirler de zarar gördüğü için
ağrı hissi kaybolur ve yaralı ağrı duymaz.

Yanıkların, organ ve sistemlerde işleyiş bozuklukları, ağrı ve sıvı kaybına


bağlı şok gelişmesi ve vücuda mikrop girişini kolaylaştırıcı olumsuz
etkileri vardır.

Isı yanıklarında ilkyardım


• Yaralının panik yapması engellenir. Yanma devam
ediyorsa söndürülür.(üstü örtülerek veya
yuvarlayarak)

30
• Yaşam belirtileri kontrol edilir. İlkyardımın ABC’sine bakılır,
• Solunum yolunun etkilenip etkilenmediğine bakılır,
• 1.Derece yanıklarda soğuk su ve buz uygulamak ağrıyı azaltmak için
yeterlidir,
• Yanığın etkisiyle ilerleyen zaman içersinde o bölge şişebilir, bu nedenle
kan dolaşımının bozulmaması için, yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar varsa
çıkartılır.
• Yanmış alandaki giysiler çıkartlır,
• Sabunlu suyla dikkatli bir temizlik yapılır.
• Su toplamış yerler varsa (2. derece yanıklar)
kesinlikle patlatılmaz. Patlatmak, hem vucudun su-
tuz dengesi hem de vücuda mikrop girişi
bakımından risklidir.
• Temizliğe dikkat edilir, üzerine bir şey sürülmez,
• Yanık alan temiz bir bezle örtülür,
• Bilinç açık hastaya ağızdan sıvı verilebilir ( tuz +
karbonat )
• Tıbbi yardım istenir (112)

Kimyasal yanıklarda ilkyardım


• Kimyasal madde ile temas kesilir,
• Bölge bol suyla 15-20 dakika yıkanır,
• Giysiler çıkarılır,
• Yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar çıkarılır,
• Yaralı alanın üstü örtülür,
• Tıbbi yardım istenir( 112)

ELEKTRİK ÇARPMASI ve YANIKLARI


Evde ve işyerlerinde sık karşılaşılabilen yaralanmalardandır. Yüksek
elektrik voltajına çıplak tenle temas sonucu oluşur.Elektrik çarpmasının
yanık oluşturabilmesi için bir başka noktadan çıkıp toprağa geçmesi
gerekir. Bu nedenle elektrikle ilgili bir iş yaparken iletken olmayan lastik
terlik ve ayakkabı yada eldiven giymek doğru olur.
Elektrik çarpması vücutta aşağıdaki şekilde etkiler yapar. Bunlar:
1- Giriş ve çıkış noktasında yanık, (Çıkış noktası yanığı her zaman
daha büyük olur),
2- İç doku ve organlarda hasar (dışardan görünenden daha büyüktür),
3- Kalp durması ve solunum durması.

Elektrik çarpmalarında ve yanıklarında ilkyardım


• İlkönce yaralıya dokunmadan elektrikle teması
kesilir. Bunun için ıslak ve iletken olmayan, ağaç
parçası, lastik, gazete gibi malzemelerden
faydalanılır.
• Yaşam belirtileri değerlendirilir( İlkyardımın ABC’si)
• Solunum durması varsa Temel Yaşam Desteği
uygulanır.
• Kesinlikle su ile müdahale edilmez.

31
• Yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar çıkartılır,
• Yaralının üstü temiz bir bezle örtülür,
• Tıbbi yardım istenir( 112)

SICAK ÇARPMASI
Uzun süre aşırı güneşte yada kapalı sıcak ortamda kalma sonucu oluşur.
Vücut ısısını ayarlayamaz ve terleme ile sıvı + tuz kaybederek, bazı
şikayetlerden ölüme kadar değişebilen bir tablo oluşur. 5 yaş altı çocuklar,
65 yaş üstü yaşlılar, gebeler, tansiyon ve kalp hastaları, şeker hastaları ve
böbrek hastaları sıcaktan daha çok etkilenirler.
Belirtiler:
• Kol ve bacaklarda kramplar,
• Karın ağrısı (kramp tarzında) ve bulantı/kusma,
• Güçsüzlük, yorgunluk
• Baş dönmesi,
• Davranış bozukluğu, sinirlilik,
• Solgun ve sıcak deri,
• Bol terleme. (Terleme daha sonra azalır)
• Hayal görme,
• Hızlı nabız.
• Bilinç kaybı
İlkyardım:
• Hasta, ilkönce serin ve havadar bir yere alınır, ıslak bezle veya ılık duşla
soğutulur.
• Giysileri çıkarılır,
• Sırt üstü yatırılarak, kol ve bacaklar yükseltilir ( Kan, sıcağın etkisiyle kol
ve bacak gibi bölgelerin da-
marlarındaki genişleme sonucu buralarda artış gösterir. İç organlarda
azalır. Bu nedenle kollar ve ba- caklar hafif yukarı kaldırılarak kanın kalp
ve beyin gibi organlara dönüşü sağlanır.)
• Bilinci açıksa su ve tuz kaybını gidermek için su, tuz, karbonatla
hazırlanan sıvı yada soda içirilir.
Sıcak çarpmasından korunmak için tedbirler:
• Uzun süreli güneş altına ve sıcakta kalmamak,
• İnce açık renkli giyinmek,
• Bol sıvı tüketmek,
• Düzenli gıda almak,
• Gereksiz ilaçtan kullanmamak,
• Kapalı mekanları düzenli havalandırmak gerekir.

DONMALAR
Aşırı soğuğa uzun süre maruz kalma sonucu, öncelikle açıkta ve uçlarda
kalan dokularda, dolaşım bozukluğuna bağlı meydana gelen tabloya donuk
denir. Soğuğun etkisiyle o bölgelerdeki damarlar büzülür, kan dolaşımı
yavaşlar. Tedbir alınmazsa damarlarda pıhtılaşma meydana gelir ve kan
dolaşımı tamamen durur. Donan bölgede doku oksijenlenmesi ve beslenme
bozulur ve gangren oluşur.
Soğuğun etkisi uzun sürerse;

32
• Önce kalp ritmi ve kan dolaşımı yavaşlar, sinir sistemi soğuğu
hissedemez hale gelir, uyuşukluk
olur ve uyuklama başlar.
• Uyku sırasında kalp ritmi iyice düşer ve normalin altına inince kalp
durması ve ÖLÜM meydana gelir.

Donma dereceleri ve belirtileri


Donmalarda yanıklarda olduğu gibi 3 dereceye ayrılır.
1.Derece:Deride solukluk, soğukluk, uyuşukluk,
halsizlik, iğnelenme görülür.
2.Derece: Donan bölgede gerginlik ve şişlik başlar.
İçi su dolu keseler oluşur.
3.Derece:Donan yer siyahlaşır.Sınırlar belli bir
siyahlık oluşur. Bu o bölgenin kan dolaşımının
tamamen bozulduğunu ve dokuların canlılığını
kaybettiğini gösterir. ( Gangren ). Tekrar iyileşme söz
konusu değildir.

Donmalarda ilkyardım
• H/Y ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilir,
• Sakinleştirilir,
• Kesin istirahat ettirilir hareket ettirilmez,
• Kuru giysiler giydirilir, sıcak içecekler verilir,
• Su toplamış bölgeler patlatılmaz üstü örtülür,
• Donuk bölge ovulmaz kendi kendine ısınması sağlanır ,
• El ve ayak doğal pozisyonda tutulur,
• Tıbbi yardım istenir (112).

Notlar

33
Bölüm 7
KIRIKLAR, ÇIKIKLAR ve
BURKULMALAR

KIRIKLAR
Kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Esneme kabiliyeti olmayan kemikler,
kazalarda alınan darbeler yada kemik erimesi hastalığı sonucu kırılırlar.
Kırıklar, çatlak yada çok parçalı olabilirler.

Kırıklar;
-Direk darbelerde kuvvetin uygulandığı yerlerde,

-Yüksekten düşme gibi durumlarda, herhangi bir yerde


olabilir.

Kırık kemik uçları; komşu kas, sinir ve damarlarda


yaralanmaya, korudukları iç organlarda hasara neden
olabilirler. Bu durum İLKYARDIM SIRASINDA
DİKKATLİ OLMAYI GEREKTİRİR.

Kırıklar; kapalı kırık ve açık kırık olmak üzere iki


çeşittir.
Kapalı kırık: Kırık kemik uçlarının dışardan görünmediği, deri
bütünlüğünün bozulmadığı kırıklardır. Kırıkların çoğu böyledir.
Açık kırık: Bu tür kırıklarda ise deri bütünlüğü bozulmuş olup, kırık kemik
uçları, komşu sinir ve damarları yaralamış ve deriyi delerek dışarı çıkmıştır.

34
Damar yaralanması dolayısıyla kanama vardır. Sinir kesisi nedeniyle
uyuşukluk ve hatta felç görülür. Açık yara olması ve kemiklerin dışarı
çıkması, kirlenme nedeniyle mikrop kapma riskini artırır.
Kır
ık belirtileri
• Hareketle artan ağrı,
• Ağrı nedeniyle hareket
kaybı,
•Kemik uçlarının
görünmesi. (Açık
kırıklarda )
•Kan kaybı belirtileri ( açık
ve büyük Kırıklar )
•His bozukluğu,
• Şekil bozukluğu ve şişlik,

Kırıklarda ilkyardım
• Kırık kol ve bacakta yüzük, saat, bilezik gibi sıkacak şeyler varsa çıkartılır,
• Açık kırık veya yara varsa temiz bir bezle kapatılır,
• Kırık bölgeye yumuşak malzemelerle destek yapılır,
• Kırık kemik uçlarının komşu sinir ve damarlara zarar vermesini
engellemek için, kırığın altında ve
üstünde kalan eklemleri içine alacak şekilde ATEL yapılır.( bak. Atel
konusu)
• Şişliği azaltmak için kırık kol ve bacak yukarı kaldırılır,
• Bölgede deri rengi, nabız ve ısı kontrol edilerek Tıbbi yardım beklenir.
• Not: Ayak bileğinde kırık varsa ,yaralının ayakkabıları kesinlikle
çıkartılmaz.Ancak şişme riskine karşı
ayakkabı bağları gevşetilir.

KIRIKLARA MÜDAHALE EDİLİRKEN


Asla:
Yaralı kişi ve yaralı bölge hareket ettirilmez,
Kırık-Çıkık uçlar yerine getirilmeye çalışılmaz.
Yaralanma ayakta ise ayakkabı / çizme çıkartılmaz

ÇIKIKLAR
Eklemlerin zorlanma sonucu, eklemi oluşturan kemiklerin kalıcı olarak
ayrılmasıdır. Eklemi oluşturan kapsülde, komşu sinir ve damarlarda da
hasar olabilir.

Çıkık belirtileri
•Eklemde ağrı,
•Hareket kaybı,

35
• Şekil bozukluğu ve şişlik,
• Morarma,
• Çıkan tarafta, sarkma.

Çıkıklarda İlkyardım
• Çıkık eklem bölgesinde yüzük, saat, bilezik gibi varsa çıkartılır,
• Eklem aynen bulunduğu şekilde tespit ( bak.Atel)edilir,
• Çıkık yerine oturtulmaya çalışılmaz,
• Bölgede nabız, deri rengi ve ısısı kontrol edilir,
• Tıbbi yardım sağlanır (112)

BURKULMA
Eklemlerin zorlanma sonucu, eklemi oluşturan kemiklerin bir anlık
ayrılmasıdır. Eklem zorlama sonucu,yerinden çıkar ve tekrar yerine
oturur.Bu sırada eklemi oluşturan kapsülde,
komşu sinir ve damarlarda da hasar
oluşabilir.
Burkulma belirtileri
• Burkulan eklemde ağrı,
• Şişlik,
• Kızarıklık – morarma
• Hareket kaybı.
Burkulmalarda İlkyardım
• Burkulan eklem bölgesinde yüzük, saat, bilezik gibi varsa çıkartılır,
• Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem tespit edilir,
• Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır,
• Yine şişmeyi engellemek için, burkulan eklem ve çevresine soğuk
uygulanır,
• Eklem hareket ettirilmez,
• Tıbbi yardım sağlanır (112).

ATEL (Tespit) TEKNİKLERİ


ATEL: Kırık kemik uçlarının komşu dokulara zarar vermemesi için kırılan
bölgenin hareketlerinin engellenmesi amacıyla yapılan işlemlerdir. Karton,
tahta gibi sert ve düzgün malzemeler ile üçgen bez, kravat, şal gibi sargı
görevi yapan malzemeler kullanılır.

• Tespit yapılırken yaralı bölge hareketsiz tutulmalıdır,


• Açık yara varsa, kirlenmemesi için, üzeri temiz bir bezle kapatılmalıdır,
• Tespit edilecek bölge önce yumuşak malzeme ile kaplanmalıdır, böylece
boşluklar kalkmış olur ve
kırık bölgenin alt ve üst tarafları hareket edemez.
• Yaralı bölge nasıl bulunduysa öyle tespit edilmelidir, düzeltilmeye
çalışılmamalıdır,
• Tespit , kırığın üstündeki ve altındaki eklemleri de içine alacak şekilde
yapılmalıdır.

36
• Parmaklar, kan dolaşımını kontrol edebilmek için mutlaka açıkta
kalmalıdır.
• En az 3 yerden bağlanmalı ve bağlantı yerleri aynı çizgi üzerinde
olmalıdır.

1- Önkol kemiği kırıklarında atel örnekleri

2- Kol ve köprücük kemiği kırıklarında atel örneği,

3- Diz bölgesi kırık-çıkıklarında atel örnekleri,

4- Leğen kemiği kırıklarında atel örneği,

37
5-Dirsek kırık-çıkıklarında atel örnekleri,

6-Ayakbileği kırık-çıkıklarında atel örneği,

Bölüm 8
BİLİNÇ BOZUKLUKLARI
Beynin normal faaliyetlerindeki bir aksama nedeni ile, beş duyu
organından gelen uyarılara cevap verememe haline BİLİNÇ KAYBI denir.

Beyin oksijen ve şeker yokluğuna uzun süre dayanamayan bir organdır.


Beyne gelen oksijen veya şeker, herhangi nedenle, ihtiyacı karşılayamazsa
beyin görevini yapamaz. Yani hasta/ yaralının algılama ve tepki verme
yeteneği hızla bozulur. Sık görülen nedenler arasında ani şeker düşmesi,
solunum yollarını tıkayıcı nedenler, kan basıncını düşüren nedenler

38
sayılabilir. Ayrıca kafa yaralanmaları sonucu oluşan beyin hasarı da bilinç
kaybı nedenleri arasındadır. Bilin kaybı, uyku halinden komaya kadar
değişebilir.

BAYILMA
Beyne giden kan akışının herhangi bir nedenle aniden azalması sonucu
oluşan; Kısa süreli ve geçici bilinç kaybıdır.
Nedenleri arasında: Aşırı heyecan, korku, aşırı sıcakta kalma, yorgunluk,
kapalı ortamda uzun süre kalma , kirli hava, aniden ayağa kalkma, kalp
ritim bozukluğu gibi çeşitli hastalıklar sayılabilir.
Bayılma belirtileri:
• Hasta ayakta yada sandalyede ise yere düşer, ancak koltukta oturan
hastalar, o pozisyonda baygın kalabilirler. Bu durum iki nedenle daha çok
hayati tehlike oluşturur. Birincisi, bu pozisyonda kaldığı sürece beyne kan
gitmez.Diğer neden ise, hasta bilincini kaybettiği için dil kökü veya
ağzındaki diş protezi, sakız, yemek parçaları gibi maddeler solunum
yolunu tıkayabilir.
• Bilinci kapalıdır,
• Çoğu kez çenesi kilitlenmiştir,
• Yüzü solgundur,
• Terli olabilir,
• Nabzı hızlı ve zayıftır.
Bayılmalarda ilkyardım: Amaç, beyne kan akışını kolaylaştırmak ve
solunum yollarını açık tutmaktır. Bu amaçla:
• Hasta sırtüstü yatırılır,
• Kravat, gömlek yakası ve kemer gibi sıkan
giysileri gevşetilir,
• Havayolu açıklığını sağlamak için Baş-Çene
pozisyonu verilir,
• Beyin ve kalbe kan gitmesini sağlamak için
ayakları 30 cm
yükseğe kaldırılır,
• Kusma varsa baş yana çevrilir,
• Dinlenmesi sağlanır,
• Yaşam belirtileri kontrol edilir.

KOMA
Uzun süreli bilinç kaybıdır. Ciddi hastalık yada yaralanmalar sonucu oluşur.
Nedenleri arasında;Kafa ve beyin yaralanmaları, zehirlenmeler, şeker
hastalığı, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, bo-ğulmalar gibi ciddi
durumlar sayılabilir.
Koma belirtileri:
• Komadaki hasta/ yaralının bilinci kapalıdır, ancak solunumu vardır.
• Yutkunma ve öksürük gibi refleksler kaybolur,
• Hasta dışkı ve idrarını kontrol edemez.
Koma durumunda ilkyardım:
• İlkyardıma,yaşam bulguları (İlkyardımın ABC’si) değerlendirilerek başlanır.
• Bilinç kapalı ancak solunum varsa; havayolu açıklığını sağlamak ve
devam ettirmek için, hasta KOMA

39
pozisyonuna getirilir.
• Tıbbi yardım( 112) istenir.
• Yardım gelinceye kadar hasta/yaralının yanında kalınır.

Koma pozisyonu
İlk değerlendirmesinde bilinci kapalı olup, solunumu olan hasta/ yaralılara
verilen yatış pozisyonudur. Bu pozisyonun amacı solunum yollarının
açıklığını sağlamak, olası solunum yolu tıkanmasını engellemektir.
Ancak yaralıyı koma pozisyonuna getirmeden önce mutlaka ikinci
değerlendirmeyi yapmak gerekir. Böylece kanama, yara bere, kırık çıkık
gibi müdahale edilmesi gerekli durumlar ihmal edilmemiş olur. Aynı
zamanda hasta/yaralının koma pozisyonuna uygun olup olmadığı anlaşılır.

Koma pozisyonu uygulama aşamaları


1. Hasta / Yaralının döndürüleceği tarafa diz çökülür,
2. İlkyardımcıya yakın kolu baş hizasında omuzdan yukarı uzatılır,
3.H/Y’nın karşı tarafta kalan kolu göğsü üzerine getirilir,
4. Karşı taraftaki bacağı dik açı yapacak şekilde kıvrılır,
5. Karşı taraf omuz ve kalçasından tutularak bir hamlede çevrilir,
6. Üstteki bacak kalça ve dizden bükülerek öne doğru destek yapılır,
7. Baş, uzatılan kolun üzerine yan pozisyon da konulur. Böylece hasta
/yaralı’nın ağzında olabilecek
kan, kusmuk gibi yabancı cisimler dışarı akarak boğulma riski ortadan
kalkar.
8. Hasta/ yaralı, tıbbi yardım (112) gelinceye kadar bu pozisyonda tutulur.
9.3-5 dakika ara ile solunum kontrolü yapılır.

(1)-(2) (3) (4)

(5) (6)-(7)
KOMA POZİSYONU

HAVALE
Beyindeki bir hasar sonucu, vücutta meydana gelen ve kontrol
edilemeyen kasılmalardır. Nöbetler halinde gelir. Halk arasında nöbet diye

40
bilinir. Kafa yaralanmaları, beyin hastalıkları, oksijensiz kalma ve yüksek
ateş belli başlı nedenleri arasındadır.

Çocuklarda görülen yüksek ateşe bağlı havale ile her yaşta görülebilen
Sara nöbeti daha sık karşımıza çıkar.
ATEŞ HAVALESİ
6 ay ile 6 yaş arası bebek ve çocuklarda, yüksek ateşe bağlı olarak gelişir.
Vücut ısısının 40 dereceyi geçmesi ile görülür.
Beyin oksije
Belirtiler:
• Yüksek ateşli hastalıklarda ateş 40 derecenin
üzerine çıkınca, çocuk
bir anda bilincini kaybeder, tüm vücutta kontrol
edilemeyen
kasılmalar başlar.
• Gözler yukarı kayar,
• Çocuğun çenesi de kasıldığı için dişleri arasından soluk alıp verir, bu
nedenle solunumu gürültülüdür.
• Çocuk idrarını ve dışkısını kaçırabilir,
İlkyardım:
Her havale nöbetinde mutlaka beyin biraz daha hasar görür. Bu nedenle
çocuklarda yüksek ateşli hallerde havale geçirmesini engellemek için
mutlaka ateş düşürülmelidir. Bu da ılık duş veya ıslak bezlerle soğutarak
yapılabilir.
Çocukta havale başlamışsa;
• Çocuk ıslak çarşafa sarılarak ateş düşürülmeye çalışılır.
• Hava yolunun açık olması sağlanır.
• Kusma varsa, başı yana çevrilmeye çalışılır. Bu arada boyunda kasılmış
olacağından fazla zorlan-
mamalıdır.
• Tıbbi yardım istenir.

SARA NÖBETİ
Sara bir beyin hastalığıdır. Nöbetler halinde gelen kasılmalarla kendini belli
eder. Açlık,yorgunluk, bazı ilaç kullanımı gibi sebepler nöbetleri
tetikleyebilir. Nöbet sırasında:
• Olmayan bir kokuyu hissetme, dudak emme, durgunlaşma gibin nöbet
öncesi belirtiler görülebilir.
• Hasta çığlık atarak bilincini kaybeder ve yere düşer. Düşerken kendini
koruyamaz ve yaralanabilir.
• Şiddetli kasılmalar olur,çenesi kilitlenir.
• 15-20 saniye nefes alamaz ve morarır.
• Daha sonra gürültülü nefes almaya başlar,ağzında köpük artışı olur.
• Bu sırada dilini ısırabilir,
• Kasılmanın etkisiyle başını yaralayabilir,
• İdrar ve dışkısını kontrol edemez.
İlkyardım: Hastanın ikinci bir yaralanmaya maruz kalmasını engellemek
ve hava yolu açıklığını sağla-maya yönelik tedbirleri kapsar. Bunun için:
• Olay yerinin (hastanın) güvenliği sağlanır ,

41
- Başın altına, yumuşak bir destek konulur ve yaralayabilecek şeyler
etraftan kaldırılır,
- Sıkan giysileri varsa gevşetilir,
• Kusmaya karşı dikkatli olunur ve havayolu açıklığı sağlanmaya çalışılır.
• Nöbet kendi sürecini tamamlamaya bırakılır.
• KESİNLİKLE; - Kilitlenmiş çene açılmaya çalışılmaz, dişler arasına
kaşık, kalem gibi sert maddeler konulmaz. Bu tür maddeler ya dişleri
kırarak, yada kendileri kırılarak ağız içine kaçar ve solunum yollarını
tıkayabilir. Hastaya soğan, kolonya gibi koklatmanında anlamı yoktur.
KAN ŞEKERİ DÜŞMESİ
Kandaki şeker oranı normalin altına düşünce görülen tablodur. İnsülin
kullanan şeker hastalarında, uzun süre aç kalanlarda, yorucu egzersiz
yapanlarda görülme riski artar.

Beyin şekere karşı çok hassas bir organdır. Şeker ihtiyacı


karşılanmadığında kısa sürede hasar gelişir. Baş ağrısı ve huzursuzluktan
başlayıp, bilinç kaybına kadar değişen belirtilerle karşımıza çıkabilir.
Belirtiler:
• Baş ağrısı ve sinirlilik,
• Ani başlayan açlık hissi ve yorgunluk, bitkinlik hissi,
• Terleme, titreme, çarpıntı,
• Dikkatini toparlayamama, konuşma güçlüğü,
• BILİNÇ KAYBI
İlkyardım:
• İlkyardımın ABC’si değerlendirilir.
• Hastanın:
- bilinci açıksa; şekerli su/ gıda verilerek kan şekeri yükseltilir, hasta kısa
sürede kendini toplar.
- bilinci kapalıysa; hastaya ağızdan şekerli gıda vermek mümkün olmaz.
Bu durumda hasta KOMA pozisyonuna getirilir ve tıbbi yardım gelinceye
kadar izlenir.
• Tıbbi yardım istenir.

KALBE AİT GÖĞÜS AĞRILARI


Genellikle tıkayıcı damar hastalıkları, stres, yüksek tansiyon, tütün
kullanımı, aşırı kan kayıpları, kirli hava soluma gibi durumlar sonucu;
Kalbin ihtiyacı olan oksijen sağlanamaz ve buna bağlı göğüs ağrısı başlar.
Kalp yükünün arttığı durumlar bu ağrıyı tetikler.

Yüksek kolesterole bağlı Pıhtı oluşumu Daralmış damarın pıhtı ile


tıkanması
kalp damarında daralma
Kalbe ait göğüs ağrısının özellikleri
• Bedensel yorgunlukla, ağır yemeklerden sonra, stres
sırasında yada aşırı
soğuklarda başlar,

42
• Göğüs bölgesinde başlar, ancak sol kola, çeneye ,boyna, sırta, karın
bölgesine yayılabilir,
• Birlikte sıkıntı ve nefes darlığı vardır,
• Soluk alıp vermekle özelliği değişmez. Halbuki soğuk algınlığına bağlı
göğüs
ağrıları nefes almakla ve hareket etmekle artar.
• Yanıcı ve baskıcı tarzdadır,
• İstirahat etmekle ve dilaltı ilaçlar alınca azalır
• Birlikte bulantı/ kusma olabilir.
Göğüs ağrısı; dinlenmekle geçmiyorsa, yarım saatten fazla sürmüşse,
birlikte ciddi nefes darlığı, soğuk terleme, şiddetli kusma ve ölüm korkusu
gibi belirtiler varsa KALP KRİZİ DÜŞÜNÜLÜR.
Kalbe ait göğüs ağrısında ilkyardım
• Hastanın yaşam bulguları kontrol edilir,
• Kalbin oksijen ihtiyacını karşılamak için, havadar bir ortam sağlanır,
• Hareket etmek hastanın oksijen ihtiyacını artırdığı için, hasta dinlendirilir,
hareket ettirilmez,
• İç organlarının kalbe bası yapmaması ve hastanın rahat soluk alması için
yarı oturur pozisyon verilir,
• Kullandığı ilaçlar varsa alması sağlanır ve Tıbbi yardım istenir.

Bölüm 9
ZEHİRLENMELER
Vücuda alındığında, vücudun fonksiyonlarını bozan her türlü maddeye
ZEHİR, zehir etkisi gösteren maddelerin kazayla yada kasten vücuda
girmesi sonucu vücudun normal fonksiyonlarının bozulmasına ise
ZEHİRLENME denir. Bazen normal miktarlarda zararsız, hatta yararlı olan
bir madde yüksek miktarda alındığında zehir etkisi gösterebilir (ilaçlar l
gibi.)

Zehirler çok kez yanlışlıkla, bazen de intihar amacıyla alınabilir.

Zehirler vücuda 3 yolla alınırlar.


1. Ağız yolu: Bozuk besinler, ilaçlar, alkol ve asit maddeler gibi.
2. Solunum yolu: Gaz zehirlenmeleri( tüp, şofben gibi) ve duman (mangal,
soba, ekzost gibi)
3. Cilt yolu: Tarım ilaçları ve kimya sanayinde kimyasal maddeler gibi.

Zehirlenme belirtileri: Zehirlenme yoluna göre bir takım özel belirtiler


olmakla birlikte, zehirlenme düşündüren genel belirtiler dikkat çeker.
Bunlar:
• Bulantı / kusma
• Karın ağrısı ve ishal
• Baş ağrısı, uyuşukluk
• Havale, bilinç kaybı
• Nefes darlığı, morarma
• Solunum durması

43
• Nabız bozukluğu
• Kalp durması

Zehirlenmelerde ilkyardım: Bilinç durumuna göre değişir.

Zehirleme Bilinç AÇIK Bilinç KAPALI


yolu
• Ağız suyla çalkalanır. Zehirli • Tıbbi yardım istenir.
madde, asit değilse kusturulur. • İlkyardımın ABC’si kontrol
Ancak asit maddeler kusma edilir.
Ağız sırasındada dokulara zarar * Hasta soluk alıyorsa
vereceği için kusturulmaz. Bol KOMA pozisyonu verilir.
su içirilir. * Hasta soluk almıyorsa
• Tıbbi yardım istenir. TYD uygulanır.
• Zehirli madde ile ilgili bilgiler
öğrenilir. ( adı
miktarı, aldığı zaman gibi)

• Hasta temiz havaya çıkarılır


yada ortam
Solunum havalandırılır,
• Yarı oturur pozisyonda tutulur,
• Tıbbi yardım istenir.112 • Zehir bulaşmış giysiler
çıkartılır.
• Cildin zehirli madde ile teması
önlenir,
Cilt • Zehir bulaşmış giysiler
çıkartılır,
• Deri 15-20 dakika bol suyla
yıkanır,
• Tıbbi yardım istenir (112).

KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİ
Karbon monoksit (CO) renksiz, kokusuz tatsız zehirli bir
gazdır. Doğalgaz, odun ve kömür gibi maddelerin tam
olarak yanmaması sonucu ortaya çıkar. Özellikle lodos
havalarda, yeterli havalandırma tedbiri alınmamış
banyolarda ölümler görülür. Karbon monoksit, solunan
havayla akciğerlere girip, kanda oksijenin yerine
geçerek beyin , kalp gibi yaşamsal organları oksijensiz bırakarak zehir
etkisi oluşturur.

Belirtiler: Çok sinsidir.


• Baş ağrısı, baş dönmesiyle başlar,
• Kişi bir uyuşukluk ve halsizlik hisseder,
• Oksijen eksikliğine bağlı göğüs ağrısı ve sıkıntı hissi,
• Bulantı/kusma olabilir,

44
• Bir süre sonra kaslarda güçsüzlük ortaya çıkar, kişi durumu fark etse bile
hareket edemez ve yardım
isteyemez,
• Cilt ve dudaklar kiraz pembesi renk alır,
• Bilinç kaybı ve ÖLÜM meydana gelir.
İlkyardım:
• Kişi ortamdan uzaklaştırılır, temiz havaya çıkartılır.
• Vücudun ve önemli organların oksijen ihtiyacını artırmamak için, hareket
ettirilmez,
• Hava yolu açıklığı ve solunum kontrol edilir,
• 112 aranarak tıbbi yardım istenir.
İlkyardımcının alması gereken önlemler:
• Solunum yollarını korumak için maske veya ıslak bez kullanmalı,
• Patlama ve yangın riskine karşı elektrik düğmeleri ve ışıklandırma
cihazlarını kullanmamalı,
• Yoğun duman varsa, kendi güvenliği için beline ip bağlamalı.
• Derhal itfaiyeye haber vermelidir.(110)

Her türlü zehirlenme yada zehirlenme


şüphesinde;

114 ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ’ni


arayabilirsiniz.

Bölüm 10
HAYVAN ISIRMALARI

BÜYÜK HAYVAN ISIRMA ve YARALAMALARI


Isırılma olayları, en çok kedi, köpek gibi evcil hayvanlar, seyrek olarakta
diğer evcil hayvanlar ve yabani hayvanlar tarafından olur. Bu tür

45
ısırılmalarda, ilk akla gelen kuduz ve tetanos riskidir. Ayrıca yaralanmanın
büyüklüğüne paralel kan kayıpları ve ısırılan yerden vücuda mikrop girişi
de korkulan riskler arasındadırlar.
Hayvan ısırmalarında ilkyardım
• Yaralı ve yara değerlendirilir,
• Yara sabunlu ve soğuk su ile 5 dakika yıkanır. Amaç,
sabunla yara temizliğini
sağlamak, soğuk ile de bölge damarlarını daraltarak kan
dolaşımı yavaşlatıp yaraya bulaşmış mikropların kan
yoluyla vücuda girişini engellemektir.
• Kanama varsa durdurulur,
• Yaranın üstü temiz bir bezle kapatılır,
• Sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır,
• Kuduz ve Tetanos aşısı olması için uyarılır.
• Yaralanma ciddi ise 112 aranır,

Hayvanlar tarafından ısırılma ve yaralanmalarda, kuduz ve tetanos riski,


ihmal edilmeyecek kadar yüksektir.Ayrıca, her iki hastalığında tedavisi yüz
güldürücü değildir. Bu nedenle koruyucu tedbir olarak zaman
kaybetmeden aşı yaptırmak en doğrusudur.

ARI SOKMALARI
Arı sokmaları, günlük yaşamımızda her an karşılaşabileceğimiz bir
durumdur. Çok kez önemli bir zararı olmaz. Ancak:
• Bazı kişilerde alerji yaparak kişiyi şoka sokabilirler.
• Nadiren de olsa görülen ağız içi sokmaları, ölümcül olabilirler.
Belirtiler :
• Sokulan yerde ağrı ve şişlik,
• Kızarıklık,
• Bazı durumlarda arının iğnesi görülebilir.
• Ağız içi sokmasında; Solunum sıkıntısı belirgindir,
• Alerji yapmışsa: Şok belirtileri hızla gelişebilir.
İlkyardım:
• Yaralı değerlendirilir,
• Arının iğnesi görülüyorsa, nazikçe çıkarılır. İğne içindeki zehrin birden
boşalmaması için, iğneyi kırma-
maya ve parçalamamaya özen gösterilir. Bu nedenle cımbız kullanılmaz,
Bir kağıt paranın sert kenarı
bu işi için uygundur,
• Şişmeyi önlemek için, soğuk uygulama yapılır. Soğuk suya tutulur yada
üzerine buz konulur.
• Ağız içi sokmalarında, ağza buz alarak şişmeyi önlemek gerekir.
• Alerjik durum varsa veya çok sayıda arı tarafından sokulduysa 112 aranır.
Hastada şok tablosu
gelişmişse,hızla değerlendirilip şok pozisyonuna getirilir.

46
YILAN SOKMASI-AKREP SOKMASI -ÖRÜMCEK
ISIRMASI
Doğada bulunan yılan, akrep ve orümceklerin bir çoğu zehirsizdirler. Ancak
bazı türler ciddi sonuçlar doğurabilir.
Belirtiler:
• Küçük kırmızı ısırık yada sokma izi,
• Yılan ısırmalarında,nal şeklinde diş izleri görülür. Yılan zehirli
ise iki delik izi vardır.
• Isırığın çevresinde hafif ağrı veya acı,
• Şişlik,
• Hassasiyet,
• Ciltte kızarıklık,
• Isırılan yerden başlayan ve vucuda doğru yayılma gösteren uyuşukluk ve
karıncalanma gibi belirtiler
görülebilir.
• Yılan- Akrep- Örümcek zehirli ise:
 Burunda, boğazda, ve ağızda kaşınma,
 Hırıltılı nefes veya solunum güçlüğü,
 Kas spazmları,
 Karın ağrısı veya kramplar,
 Baş dönmesi,
 Ateş ve titremeler,
 Genel olarak halsizlik,
 Mide bulantısı ve kusma,
 Tükürüğün artması gibi durumun ciddiyetini gösteren belirtiler
görülür.
İlkyardım: Amaç öncelikle zehrin vücuda girişini engellemektir. Bunun
için;
• Yaralı değerlendirilir, sakinleştirilir,
• Kan dolaşımını hızlandırmamak için, sokmanın olduğu bölge hareket
ettirilmez, ovulmaz,
• Yaralı yatar pozisyonda tutulur,
• Isırılan bölge damarlarını daraltarak kan dolaşımı yavaşlatıp, yaraya
bulaşmış mikropların kan yoluyla vücuda girişini
engellemek için soğuk uygulanır.
• Isırılan yerin gövdeye yakın kısmına, kan
dolaşımını engellemeyecek şekilde, bandaj
uygulanır. Amaç toplar damar dönüşünü azaltıp,
zehrin vücuda girişini engellemektir.
• Yara üzerine, hiçbir girişim yapılmaz. Yarayı
emerek tükürme gibi yanlış uygulama,
ilkyardımcının zehirlenmesine neden olabilir. Bu nedenle yapılmamalıdır.
• Yaşamsal bulgular izlenir,
• Tıbbi yardım istenir.

DENİZ CANLILARI İLE YARALANMA


Deniz canlıları ile yaralanma, balıkçılık yapanlarda ve yüzenlerde yaz
dönemlerinde görülen durumdur. Deniz anası ile temas, deniz kestanesi
batması, bazı balıkların süzgeçlerinin batması şeklinde görülür.

47
İlkyardım: Genel olarak kara hayvanlarındaki gibidir. Yani;
• Yaralı ve yara değerlendirilir,
• Yaralı sakinleştirilir,
• Yara temiz tutulur,
• Yaralı bölge hareket ettirilmez.
• Batan diken varsa ve görünüyorsa çıkartılır.
• Etkilenen bölge ovulmaz..
• Tek fark; Kara hayvanlarıyla yaralanmalarda ki yara üzerine soğuk
uygulamanın tam tersi olarak, deniz hayvanları ile yaralanmalarda sıcak
uygulanır.

Bölüm 11
GÖZ-KULAK-BURUN YABANCI
CİSİMLERİ

GÖZ YABANCI CİSİMLERİ


Gözde olabilecek yabancı cisimler; Toz, karasinek gibi
zararsız maddeler olabileceği gibi, göze yabancı cisim
saplanması yada kimyasal madde kaçması şeklinde
olabilir.

Gözler çok hassas organlarımızdır, bilinçsizce yapılan


müdahaleler telafisi mümkün olmayan sonuçlar
doğurabilir. Bu nedenle göze gereksiz müdahalelerden
kaçınmalı, ancak çok gerekli olanları yapmalıyız.
Belirtiler:
• Gözde yanma, batma hissi,
• Sulanma, gözyaşında artış,
• Batan cismin görülebilir,
• Yaralanma ileri derecede ise, görme bozukluğu olabilir.
İlkyardım:
• Toz ve sinek kaçması ise;
 Nemli temiz bir bezle çıkartılmaya çalışılır,
 Bol suyla yıkanır, temiz bir bezle kapatılır,
 Gözler kesinlikle ovuşturulmaz.
• Cisim batmış ise;
 KESİNLİKLE ÇIKARTILMAZ.
 Gözler kesinlikle ovuşturulmaz
 Gözlerin hareket etmemesi için, her iki göz
temiz bir bezle kapatılır.
 Tıbbi yardım istenir.
• Kimyasal madde ise:

48
 Bol suyla en az 20 dakika yıkanır ve temiz bir bezle örtülerek
hastaneye gitmesi sağlanır.
KULAK YABANCI CİSİMLERİ
Kulak yabancı cisimleri daha çok çocukların, nohut,
boncuk, leblebi gibi maddeleri oyun amacıyla dış kulak
yollarına sokmaları sonucu oluşur. Bu maddeler kulak
kiri ile ve kulağa su kaçması ile şişer ve işitmeyi
engeller.
İlkyardım:
• Kesinlikle sivri ve delici bir cisimle müdahale
edilmez., aksi takdirde
kulak zarı zarar görebilir.
• Su değdirilmez. Tıbbi yardım istenir.
BURUN YABANCI CİSİMLERİ
Yine çocuklarda sık görülür. Boncuk yada nohut,leblebi gibi
cimler burna sokulur.
İlkyardım:
• Diğer burun kapatılarak kuvvetli bir nefes vererek
(sümkürme) cismin atılmasına çalışılır,
• Çıkmaz ise tıbbi yardım istenir (112)
Bölüm 12
BOĞULMALAR
Havanın akciğerlere girişini engelleyen nedenlerle, oksijesiz kalma sonucu
gelişen tablodur. Kısa süre içersinde beyin ve kalp hücrelerinde hasar
oluşur ve ölüm meydana gelir.
Nedenler:
• Bayılma ve bilinç kaybı sonucu dilin geriye kaçıp soluk yolunu tıkaması,
• Nefes borusuna katı ve sıvı madde dolması,
• Asılma sonucu solunum yolunun tıkanması,
• Akciğerler yaralanmaları,
• Gaz ve duman soluma,
• Suda boğulma.
Genel belirtiler:
• Nefes alamama, sıkıntı hali,
• Gürültülü soluma,
• Yüzde, dudaklarda morarma,
• Ağızda köpüklenme,
• Gözlerin” Yuvasından çıkmış” hal alması,
• Bilinç kaybı,
• Kasılmalar.
Boğulmalarda İlkyardım:
• Boğulma nedeni ortadan kaldırılır. Örneğin,
boğulan kişi sudan çıkartılır.
• Bilinç kontrolü yapılır, bilinç yoksa,
• ABC değerlendirilir, solunum yoksa

49
• Temel yaşam desteği sağlanır,
• Derhal tıbbi yardım istenir (112),
• Yaşam bulguları izlenir.
• Not: Suda boğulmalarda, suyun soluk yoluna kaçmasıyla meydana gelen
kasılma sonucu, çok az su
akciğerlere girer. Akciğerlerde bir miktar hava hapsolur. Kişi bilincini
kaybettiği için harcanan oksijen miktarı azalır ve akciğerlerde hapsolan
oksijen bir süre daha vücudun ihtiyacını karşılayabilir. Bu nedenle suda
boğulmalarda ( özellikle soğuk havalarda ve tuzlu suda) 20-30 dakika
geçse bile temel yaşam desteğine başlanılmalıdır.

Notlar

Bölüm 13
HASTA / YARALI TAŞIMA
TEKNİKLERİ
Hasta ve yaralı taşıması, ilkyardım uygulamaları içinde başlıbaşına önemi
olan bir konudur. Çünkü bilinçsizce veya dikkatsizce yapılan taşıma, telafisi
mümkün olmayan kalıcı yaralanmalara ve sakatlıklara neden olabilir.

Bu nedenle genel kural olarak; hasta / yaralı’nın yeri değiştirilmez. Ancak


olağanüstü bir durum varsa, ( yangın, patlama, sel gibi) her türlü risk
göze alınarak ve acil taşıma teknikleri kullanılarak hızla güvenli bir yere
taşınırlar.

Hasta ve yaralı taşımasında, gerek ilkyardımcı ile ilgili gerekse hasta/ yaralı
ile ilgili uyulması gereken birtakım kurallar vardır. Çünkü ilkyardımcı aynı
zamanda kendi sağlığını da koruyacaktır. Bu kurallara uyulduğu takdirde,
sonuç iki taraf içinde yüzgüldürücü olur.

İlkyardımcının, kendi sağlığı için uyması gereken kurallar:


• Hasta/ yaralıya, mümkün olduğu kadar yakın mesafede çalışmalı,
• Diz ve kalça gibi güçlü eklemleri kullanmalı,
• Ayaklarından biri daima önde olmalı,

50
• Kalkarken ağırlığını kalça kaslarına vermeli,
• Başını her zaman düz tutmalı,
• Omuzlarını leğen kemiğine paralel tutmalı,
• Kollar ve uyluk gibi, daha uzun ve kuvvetli kas gurupları kullanmalı, belini
kullanmaktan kaçınmalı,
• Yavaş yürünmeli,
• Yön değiştirirken ani hareketlerden kaçınmalıdır.
Hasta/yaralı ile ilgili uyulması gereken kurallar:
• H / Y oldukça az hareket ettirilmeli, gereksiz hareketlerden kaçınılmalıdır.
• Baş-Boyun-Gövde ekseni baz alınarak en az 6 destek noktasından
kavranmalıdır.
• İlkyardımcılar arasında bir kişi lider olmalıdır. ( H/Y’nın başına yakın kişi
olur. )
Hasta/ yaralı taşımasında destek noktaları

Hasta/ yaralı; çok zorunlu hallerde, bulunduğu yere, fiziki yapısına ,yaşına
,bilinç durumuna, yarasının
yada hastalığının durumuna göre;
---Çeşitli şekillerde sürüklenerek,
---Tek yada iki ilkyardımcı ile hızlı taşınarak,
--- Sedye ile taşınarak,
---Araç içinden Rentek yöntemi ile çıkartılarak taşınabilir.

A. İlkyardımcı tek ise;


a) Ayak bileğinden tutup sürükleyerek,
b) Koltuk altından tutup sürükleyerek,
c) İtfaiyeci yöntemiyle sürükleyerek,
d) Kucakta hızlı taşıma,
e) Sırtta / omuzda( itfaiyeci yöntemi) hızlı taşıma,
f) Yan koltuk desteği ile hızlı taşıma yapabilir.
B. İlkyardımcı İki kişiyse;
a) Altın beşik yöntemiyle hızlı taşıma,
b) Yan koltuk desteği ile hızlı taşıma,
c) Sandalye ile hızlı taşıma,
d) Kollardan ve bacaklardan tutarak hızlı taşıma,
e) Sedye ile taşıma tekniklerinden birini kullanarak taşıyabilir.

Yukardakilerden ilk üçü ( A/a,b,c) hariç, diğerleri aynı zamanda hızlı taşıma
teknikleri olarak bilinir.

51
Ayak bileklerinden tutarak sürükleme;
- Eğer yüzey düzgün ve başın zedelenme, yaralanma riski yoksa,
- Ayaklarda ve bacaklarda kırık çıkık yoksa tercih edilir.

Koltukaltlarından tutarak
sürükleme:
- Eğer yüzey ayaklardan sürüklemeye
uygun değilse tercih edilir.

İtfaiyeci yöntemi sürükleme:


- Hasta/ yaralı, yapılı ise,
- Dar veya basık bir yerden geçirilmesi gerekiyorsa tercih edilir.

Kucakta hızlı taşıma:


-Çocuklar ve hafif yetişkinler için kullanışlı bir
yöntemdir.

Sırtta ve omuzda ( İtfaiyeci yöntemi) hızlı taşıma:


- Hasta/yaralının bilinci açık ise uygulanır.
-Omuzda taşıma yönteminde ilkyardımcının
bir
eli boştadır. Fener tutma, bir yere tutunma ve
kapı açma gibi işleri yapabilir.

Yan koltuk desteği ile hızlı aşıma:


-Ciddi bir yaralanması olmayan ve yürüyebilecek
durumda olan
hasta/yaralılar için uygundur.

Altın beşik yöntemi ile hızlı taşıma: üç elle altın


beşik dört elle altın beşik
-Bilinç açık ve ciddi yarası olmayan
H/Y da uygulanır. Üç elle ve dört
elle yapılabilir.
-Yaralının bir kolu yaralı ise, onu
desteklemek

52
için ilkyardımcılar üç elle altın beşik yaparlar. Bir yardımcı boşta kalan
eliyle yaralıyı omzundan tutarak destek olur.

Koltukaltı ve bacaklardan tutarak


hızlı taşıma ;
-İskelet sisteminde ve omurgada
ciddi bir yaralanması yoksa tercih
edilir,
Sandalye ile hızlı taşıma
-Bilinci açık H/Y da dar merdiven
inip-çıkılacaksa,
tercih edilir.

SEDYE HAZIRLAMA ve ÜZERİNE H/Y YERLEŞTİRME


TEKNİKLERİ

Sedye hazırlama tekniği:


İki kiriş ve bir battaniye ile kolayca sedye hazırlanabilir. Resimde görüldüğü
gibi üç aşamada yapılır.
1. Aşama: Battaniye yere serilerek kirişlerden biri 1/3 hizasına konur.
2. Aşama: Battaniyenin 1/3 kısmı kirişin üzerine gelecek şekilde örtülür.
Kenarına yakın diğer kiriş konulur.
3. Aşama: Battaniyenin diğer 1/3 kısmı ikinci kirişin üzerine örtülerek
sedye kullanılmaya hazır hale gelir.

53
Hasta/ yaralıyı sedye üzerine koyma teknikleri:
Üç ayrı teknikten biri kullanılarak hasta/yaralı fazla sarsmadan sedyeye
konmaya çalışılır.
1. Köprü tekniği:
Dört ilkyardımcı gerekir. İlkyardımcılardan üçü yaralıyı baş-boyun –gövde
eksenini bozmayacak şekilde yer-den kaldırır, diğer ilkyardımcı sedyeyi
yaralının altına sürer.
2.Karşılıklı durarak kaldırma tekniği:
İki kişi yaralının bir tarafına geçerek, birisi baş ve boyundan, diğeri ise
bacaklardan tutar. Üçüncü ilkyardımcı karşı tarafa geçerek yaralının bel ve
uyluk bölgesinden tutar. Yaralının başına yakın olan liderin komutlarıyla
yaralıyı yerden kal-dırıp, sedyeye koyarlar. İlkyardımcılar çöktüğünde
mutlaka dizler den biri yerde olur.

3.Kaşık tekniği:
Aslında karşılıklı durarak kaldırma tekniğinin aynısıdır. Ancak yaralıya tek
bir taraftan yanaşılabiliyorsa uygulanır. Üç ilkyardımcı tarafından yapılır.
Yine başa yakın olan ilkyardımcının komutlarıyla hareket edilir ve yaralını
baş- boyun-gövde ekseni bozulmaz.

SEDYE İLE TAŞIMADA GENEL KURALLARI


• Kuvvetli ilkyardımcı sedyenin baş tarafında olur ve liderlik yapar,
• H/Y battaniye veya çarşaf gibi bir şeyle örtülür,
• H/Y sedyeye bağlanır,
• H/Y ‘nın başı gidiş yönünde olur. Yalnız merdiven çıkarken ayaklar önde
olur,
• Sedye daima yatay tutulur ve sallamamaya gayret
gösterilir. Bunun içinde;
- İki kişi ile taşımada: Öndeki ilkyardımcı sağ ayakla,
arkadaki sol ayakla yürümeye başlar.
- Dört kişi ile taşımada: Soldakiler sol adımla,
sağdakiler sağ adımla
yürümeye başlarlar.

54
RENTEK
(ARAÇTAN
YARALI
ÇIKARMA
TEKNİĞİ)
Konunun hemen başında da söylendiği gibi, mecbur kalmadıkça yaralılar
yerinden hareket ettirilmez, ilkyardım bulundukları yerde yapılır. Ancak,
olağanüstü durumlarda yaralı olay yerinden taşınabilir. İşte, araç
içersindeki bir yaralının da;
• Araçta yangın, patlama, kayma gibi bir tehlike varsa,
• Yada yaralı soluk almıyorsa, özellikle omurgasının zarar görmeyeceği
şekilde dikkat edilerek hızla
araçtan çıkartılması gerekir. RENTEK bu amaçla kullanılan bir tekniktir. Şu
aşamalarda yapılır.

1. Aşama: İlkyardımcı önce olay yerinin


ve kendisinin güvenliğini sağlar.

2. Aşama: Yaralının omuzlarına dokunarak ve


seslenerek, bilincini
kontrol eder.

3. Aşama: Bilinç kapalıysa, yanında birisi varsa


112’yi aratır, yalnızsa kendisi arar.

4. Aşama: Yaralıyı bulduğu pozisyonda Cımbız yöntemiyle ağzını temizler,


nazikçe Baş-Çene pozis-yonu verir, Bak-Dinle-Hisset yöntemiyle solunum
varlığına bakar.

55
5. Aşama: Solunum varsa ikinci değerlendirmeye başlar, solunum yoksa
araçtan çıkartmaya karar verir.

6. Aşama: Yaralının emniyet


kemerini çözer, ayaklar
pedal aralarına sıkışmış ise
kurtarır.

7. Aşama: Yaralıya yan taraftan yanaşır, yaralının


karşı tarafta kalan elini kemeri içine sokar.

8. Aşama: Yaralının yakın olan kolunu karşı koltuk


altından geçirir. Yaralının arkasından uzanarak
bu kolu bileğinden yakalar.

9. Aşama: Diğer elini yaralının yakın olan koltuk


altından, geçirerek yaralının çenesini tutar,
başıyla yaralının başını destekler.

10. Aşama:Baş-Boyun-Gövde ekseni bozmadan, diz ve kalçadan destek


alarak yaralı araçtan çıkartır.
Bu işlemi iki hamlede yapar.
- İlk hamlede kendine çevirir.
- İkinci hamlede araçtan çıkartarak yavaşça yere yada sedyeye
bırakır. Temel yaşam desteğine
başlanır.

56
KAZA YAPAN ARAÇTA, YANMA ve PATLAMA RİSKİ
YÜKSEKSE
YARALI HİÇBİR KURALA BAĞLI OLMADAN
ARAÇTAN ÇIKARTILIR

57

You might also like