You are on page 1of 237

H U K U K T A R H R A T IR M A L A R I A

ve V A K IF M E S S E S E S
OrdPraf.

slm veTrk

M.Fuad Kprl

lk defa kitap haline getirilen bu makaleler hakknda bir nsz, bz notlara ilveler ve tahlili bir ndeksle yaymlayan Dr; Orhan F. KPRL ndiana niversitesi Osmanl Tarihi Eski Assoc. Profesr

YAYIN NU: 176 KLTR SERS: 38

NDEKLER

tken Neriyat A.. Klodfarer Cad. 40/7 Divanyolu - stanbul Kapak Dzen}: Nur ve Olcay Okan Kapak Bask: Tu Matbaas Dizgi-Tertip-Bask: nal Matbaas Cilt: Yedign Mcellithanesi STANBUL 1983

NSZ
(VIIVIII) SLM ve TRK HUKUK TARHNE AT UMM MESELELER (1101)

Ortazaman Trk Hukuk Messeseleri islm Amme Hukukundan Ayr Bir Trk Amme Hukuku Yok mudur?
(335) (Franszcasi: Les institutions juridiques turques au Moyen ge .Belleten, 1938, nr: 56, s. 4176)

Ortazaman Trk-slm Feodalizmi (3650) (Belleten, nr; 19, Istanbul,1941, s. 319 334. Eyll 1938'de Zrich'de toplanan Trih limler Kongresi'ne verilen franszca muhtrann trke tercmesidir.) Ortazaman Trk Devletlerinde Hukuk Senbollerdeki Motifler (5170) (Trk Hukuk ve ktisat Trihi Mecmuas, c. II, stanbul, 1938, s. 33 52) Trk ve Mool Sllelerinde Hanedan Azasnn damnda Kan Dkme Memnuiyeti (7179) (Trk Hukuk Tarihi Dergisi, say: 1, stanbul, 1938, s. 19-, talyancasi: La proibizione di versare il sangue nell' esecuzione d'un membre della dinastia presso i Turchi ed i Mongol, Annali del R. insttutio Superiare Oriantale di Napoli, Nuova Serle, I., 1940, s. 1523 Proto-Bulgar Hukukuna Dir Notlar
(8086)

(Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas, c. II, stanbul, 1938, s. 16; Franszcasi: Notes sur le droit proto-bulgar, Revue intemationale des etudes balkaniques,........... c. II.)

Eski Trk Unvanlarna Ait Notlar


(87101) (Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas, c. II, stanbul, 1038, s. 1731; Almancasi: Krsi csoma Archivum, 1.4.1938, S. 327344). SLM ve TRK HUKUK TARHNE AT UNVAN ve ISTILAHLAR (103307)

Amd/105, mil/107, Arif/113, Arslan/114, Arz/135, As/142, Ata/146, Ayn/159, Azab/160, Azd/162, Baba/164, Bc/167, Bahdr/173, Bayrak/177, Berd/215, Btey/231, avu/235, Daruga/247, Fkh/253, Hce/ 280, Hcib/287, Hdim/300, H'at/303.
(Bu maddeler slm Ansiklopedisl'nin ait olduu ciltlerinde, 10411050 yllan arasnda neredilmitir.) VAKIF MESSESESNE DR ARATIRMALAR (300120)

NSZ
Merhum babamn ok eitli yerlerde. km ve dank bir halde bulunan ilm makalelerinin bir klliyat hlinde baslmas Trk Tarih Kurumu Yenia Kolu'nun 22 kasm. 1058 tarihinde yapt bir toplantda karara balanmt. Bu karar zerine Kprl, bu klliyatta yer alacak makalelerini, mevzularma gre drt ksmda mtalann yerinde olacan, Edebiyat tarihi ile alkal ilmi tetkiklerini bir araya toplayan ve sayn F. A. Tan-sel'in yardmyla vefatndan az nce 1966'da yaymlanm olan, Edebiyat Aratrmalarnda belirtmiti. O, ayn nszde drt ciltten birisinin de Hukuk tarihi aratrmalarna ayrlacan aklamt1. Ne yazk ki bu ciltte yer alacak makalelerin seimi ve bunlarn nasl bir tasnife tbi tutulaca hakknda herhangi bir hazrlkta bulunmamt. Uzun yllar sonra tken Neriyat A..'nin himmetiyle imdi kaln bir kitap halinde okuyucularn istifdesine sunduumuz bu ciltte, hukuk tarihiyle alkal makaleler kronolojik bir sraya konulmayarak, babamn Edebiyat Aratrmalarnda tuttuu yol takip edilmee allmtr. Onun, Trk hukuk tarihi ile alkal ummi mhiyetteki aratrmalar Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas, Belleten, ve Trk Hukuk Tarihi Dergisi gibi yerlerde km olup, bu eit incelemeleri 2 birinci blmde Umm Meseleler ad altnda bir araya getirilmitir.3 1 Prof. Dr. Fuad Kprl, Edebiyat Aratrmalar (TTK, Ankara, 1066), s. XI. 2 Kprl'nn Trk Hukuk tarihi ile alkal ilk byk aratrmasn tekil eden Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri Hakknda Bz Mlahazalar, Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas (stanbul, 1031, I., s. 165313)'nda yaymlanm olup, uzun yllar sonra tarafmzdan kitap hlinde (Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri, stanbul, 1081, tken Neriyat A..) neredilen incelemesi tabiatiyle bu cilde alnmamtr. 3 Fuad Kprl'nn Hayat Mecmuas (Ankara, 7 nisan 1927, say: 19, s. 377378)'nda km olup Trk Hukuk Tarihi adm tayan makalesi ila bunu takiben yine ayn mecmuada nerolunan yazlar ok umm mhiyette olduklar iin buraya alnmamtr.

Vakf Messesesi ve Vakf Vesikalarnn v Tarih Ehemmiyeti!


(311310) (Vakflar Dergisi, say: I, stanbul, 1038, s. 16; franszcasi: L'Institution de Vakf et l'importence bistorique documents de Vakf, Ankara, 1938.)

Vakfa Ait Tarih Istlahlar Meselesi


(320331) (Vakflar Dergisi, say: I, stanbul, 1038, s. 131138)

Vakfa Ait Tarih Istlahlar: Ribt


(332350) (Vakflar Dergisi, say: II, istanbul, 1042, s. 267278) Vakf Messesesinin Hukuk Mhiyeti ve Tarih Tekml f$i (351408) (Vakflar Dergisi, say: II, stanbul, 1042, s. 135) Sultan Baybars'a snad Edilen Bir Vakfiye (400420) (Vakflar Dergisi, say: V, stanbul, 1962, s. 18)

VIII/slm ve Trk Hukuk Tarihi slm ve Trk hukuk tarihine ait Unvan ve Istlahlar iso eserin ikinci blmn tekil etmektedir. Buradaki makalelerin heps 1941-1950 yllar arasnda islm Ansiklopedisinde nerolunmutur. Bunlardan kk bir ksmnn hukuk tarihi ile alkas ya hemen hi yok veya pek azdr. Ancak vahdeti bozmamak iin bu mahzuruna ramen unvan ve stlahlara ait makaleler bir btn hlinde burada bir araya toplanmtr. Bu makaleler klliyatnn nc ksmn ise, merhum babamn Vakf messesesi hakknda Vakflar Dergisi'ne yazm olduu makaleler meydana getirmektedir. Bu ksmdaki aratrmalar arasnda bulunan Ribat makalesine bu ciltte yer verip vermemek hususunda epeyce tereddtlerim olmusa da btnle halel getirmemek iin hu inceleme de kitaba alnmtr. Bu klliyattaki son makalede iee, sahte vakfiyelerin tarih ilminin kulland metodlarla nasl aka anlalabileceinin mahhas bir misli gzler nne serilmektedir. Kprl, dier kitap ve makalelerinde olduu gibi, burada yer alan incelemelerinde de gen aratrclara hangi mevzular hakknda ve hangi esaslara riayet ederek almalar gerektiini gayet ak bir ekilde gstermektedir. Onun zerinde uratn syledii birok,, konu 4 ise yetiecek genler tarafndan yeniden ele alnacaklar zaman beklemektedir. Ancak zlerek belirtmek isteriz ki, bugn saylarnn 27'yi bulmas iftihar vesilesi olan niversitelerimizden sdece Ankara niversitesi'nin Hukuk Fakltesinde Trk Hukuk Tarihi, okutulmakta ise de, bunun daha ok ekli olduunu kolayca syleyebilirle.' istanbul niversitesi ise, 1926'da ihdas edilen ve bir mddet sonra da kaldrlan Trk Hukuk Tarihi krssn mazisinde brakmtr. Kprl'nn Fkh makalesinin sonundaki Trkiye'de kanuninaslar deil, fakat hakiki hukuk limleri yetitii ve imdiye kadar tamamiyle ihmal edilmi bulunan Trk hukuk tarihinin tesisi yolunda cidd gayretler sarfedildii takdirde Ifkhl memleketimizde de ok zengin bir tetkik sahas olarak tekrar lyk olduu ehemmiyet ve kymeti kazanacaktr eklindeki temennisi ne yazk ki bugn de btn tazeliini komaktadr. Babam hayatta olsayd bu kitaba Trk Hukuk Tarihi adn m verir, yoksa benim koyduum ismi mi seerdi, bunu bilemiyorum. Ancak, kitabn iindeki makalelerin muhtevas dnlecek olursa, bu cilde slm ve Trk Hukuk Tarihi Aratrmalar ve Vakf Messesesi adnn daha uygun dt sylenebilir. Kitabn sonuna eklediimiz geni indeks hem yazar, nair ve mtercimleri, hem de istifde edilen kitap, makale ve mecmualar iine almaktadr. Bir takm arapa ve farsa kitaplar.ayn zamanda yabanc dillerde de yaymland cihetle, bu gibi eserlerin orijinal ad yannda, yabanc dildeki yazllarna da indeks'te yer verilmitir. Ancak deiik imlnn okuyanlar artmamasn ve irtibat salamak iin bu hususlar gerekli atflarla belirtilmitir. Dr. Orhan F. Kprl Indana niversitesi Osmanl Tarihi \:'j; Eski Assoc. Profesr- 4 Mesel bk. s. U, 25, 31, 57, 378, 386.

SLM ve TRK HUKUK TARHNE A\T UMM MESELELER

ORTAZAMAN TRK HUKUK MESSESELER

SLM AMME HUKUKUNDAN AYRI BR TRK AMME HUKUKU YOK MUDUR? I. Mes'elenin Bugnk Hli I. Oh asrdan fazla bir zaoaandanlberi, Trkler, slm lemi dediimiz din ve kltrel camia (communauti) 'nn iinde, onun en mhim unsurlarndan biri olarak, bulunuyorlar. XI. asrda Byk Seluklu tmparatorluu'nun kuruluundan sonra bu lemin siys hegemonyasn ellerinde tutan Tfkler'in tarihi, imdiye kadar, yalnz asker ve siys bakmdan tetkik olunduu iin, onlarn bu husustaki hkim rolleri azok tebarz etmi bulunuyor. Fakat, kltr tarihi bakmndan, Trkler'in slm medeniyeti'nin teekklndeki rollerinin mahiyeti daha anlalmam yahut, yeni yeni anlamya balamtr. Messeseler tarihi ve bilhassa al (mevzulunuzu tekil eden hukuk messeseler tarihi'ne gelince, bu hususta ortazaman mslman hukukularnn dar re ematik nazariyelerinden dar kmam, yni, Trkler de dhil olmak zere btn mslman kavimlerde mterek ve meneini dinden ald cihetle deiemez bir slm hukuku telkkisinden ileri gidilememitir. Bu dogmatik telkki erevesinden kamyanlar iin, islm hukuku dairesinde fakat ondan ayr bir ortazaman Trk hkuku'n-dan bahsetmee, Trk hukuki vicdannn dourduu hukuk messeselerin mevcudiyetini kabul etmee imkn yoktur. te hukukularmz arasnda u son senelere kadar hkim olan kanat, bundan ibaretti II. slm hukuku hakknda tetkiklerde bulunan ndir bz garp hukukular ve msteriklerle, slm ve Trk tarihi zerfncje alrken siys messeseler (yni amme hukuku) hakknda da tetkiklerde bu-

4/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/5 uzun uzun izah ve tenkit etmitik2. Burada ayn eyleri tekrarlamay zait gryoruz. Ancak, Trkler'in kltr tarihine ait birok mes'eleler gibi, bu mes'elede de garp limlerini yanl ve menf neticelere evke-den balca sebepleri ksaca izah edebiliriz: A,. Trkler hakkndaki menf telkkiler. Malesef birok ilim adamlarnn bile istemiyerek esiri olduklar bu prejuge'lere gre, Trkler hertrl meden tekilttan mahrum ve gebe an'anelerinden kurtulamam basit askerlerdir; idar ve siyas tekiltlarn bile bakalarndan almlar, ve malp ettikleri kavimlere mensup f erdler sayesinde bu tekilt tatbik edebilmilerdir (Nldeke, Houtsma, Ram-bad ve sairlerinin nokta-i nazarlar). Bu noktadan hareket eden bir tarihi veya hukuku iin, slm kltr dairesinde Husus bir Trk hukuku aramya imkn yoktur 3. Esasen btn bu gibi limler, Trkler'in daha slmiyet diresine girmeden evvel huss bir kltr sahibi olduklarm da, tabiatiyle hatrlarndan geilmemilerdir.1 B. Tarih ve sosyolojik kltrden mahrumiyet. imdiye kadar Trk hukuku tarihiyle, dorudan doruya veya dolaysiyle, azok uram olanlar, ya metinlerin filolojik tenkit ve izahndan ileri geemiyen mahdut grl filologlar, yahut, bilhassa slm hukuk sisteminin tet-kikiyle uraan hukukulardr. Geni manisiyle tarih ve sosyolojik kltrden mahrum olan bu gibi aratrclar, ortazaman slm hukuku erevesinde bir Trk hukukunun mevcut olup olmadn aramak iin nasl hareket lzm geldiini phesiz dnemezlerdi. Sahalar itibariyle hi olmazsa siyas ve idar messeselerle (yni amme hukukiyle) azok itigl etmeleri icap eden tarihilere gelince, bunlar tarihin daha fazla asker ve diplomatik hadiseleriyle dier tbir ile institutionnel deil accidentel vakalarla megul olduklarndan, itima tarih tetki-katna girimek iin icap eden hazrlktan, yni bugnk geni manisiyle tarihi ve sosyolojik kltrden mahrumdurlar. Ortazaman ark ta-rihi'ne ait tetkiklerin mesel ortazaman garp tarihine ait tetkiklere nisbetle henz nekadar geri bir safhada bulunduunu birka yl evvel
2 M. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te' siri Hakknda Bz Mlhazalar, Trk Hukuk ve ktisat Tarihi'Mecmuas, c. 1. 1931. [ikinci basks, Orhan F. Kprl'nn nsz'ylo ve bibliyografyasna yaplan bir ilve ile geni bir indeks de eklenerek tken Neriyat tarafndan 1981'de neredilmitir!. 3 Ayn eser, s. 177-178. 4 Ayn eser, s. 181. v!?

lunmaa mecbur olan bz tarihilerin bu husustaki kanatleri de, netice itibariyle, bundan hemen hemen farksz gibidir. Trk hukuku hakknda Avrupa ilim leminde yerlemi olan bu menf telkkiyi, mesel en yeni bir hukuk ansiklopedisinde Trk hukuku maddesini yazm olan P. Bisoukides'in bu hlsasnda aka grebiliriz: ona gre Trk milletinin hayatndan ve Trk rf ve detlerinden domu bir Trk bu-' kuku yoktur; slm kadrosu iinde yayan Trkler'in husus hukuku (droit priv), slm hukukundan ibarettir; amme hukukuna (droit pub-c) gelince, bu hususta mellif byk devre ayryor. Vm. asrdan XIX. asr ortalarna yni Tanzimat'a kadar gelen ilk devirlerde, stanbul fethine kadar, Trkler, slm hukukunun snn - hanef mezhebi ahkmna tbi olmulardr; stanbul'un fethiyle Trkler'in Bizans'tan birtakm amme messeseleri aldklar grlr; ve nihayet Kanun Sleyman devrinde, hayat zaruretler sebebiyle, din hukuktan nazar deilse bile hi olmazsa fi'I olarak biraz ayrlmak icap etmi, yeni birtakm kanunlar ortaya kmtr ki, bunlar, daha fazla, amme hukuku shasmdadr. Ancak bu devrede yni Sleyman'm te'si-sat devresindedir ki, Osmanl TrkJeri'ne has bir hukuktan bahsedilebilir.1 te P. Bisoukides'in, ksmen ahs dncelerinin mahsl olmakla beraber daha ziyde, bu mes'ele hakkndaki mterek kanatlerin bir ifadesi olarak vard netice, bundan ibarettir. TU. Maksadmz burada bu veya u mellifin yanllklarn dzelt, mek veya teferruat mes'elelerinin tenkidine girimek deildir. Esasen burada P. Bisoukides'in makalesinden bahsetmemiz, onun ortazaman Trk hukuku hakkndaki mterek fikirlere tercman olmasndan dolaydr. Yoksa, daha birok msterik, hukuku ve tarihilerin eserlerinde ayn esas fikirlere tesadf ederiz: mesel Osmanl mparatorluu'nun stanbul fethinden sonra Bizans'n birok messeselerini aynen ald, uzun zamanlardanberi birok garp htt muahhar Trk mellifleri tarafndan tekrar edilip durmutur; bunun gibi, yalnz huss hukuk sahasnda deil amme hukukunda da Trkler'in hibir hususiyet gsternyerek yalnz taklit ve iktibas ile iktifa ettikleri dima iddia edilip durmutur. stanbul fethinden sonra Osmanl messeselerine Bizans messeselerinin te'siri iddiasn tetkik iin vaktiyle neretmi olduumuz eserde, ilm tahlillere deil, pr^juo^'lere ve evvelce edinilmi fikirlere (idies prconues) istinad eden bu gibi menf kanatlan
1 Fritz Stier-Somlo und Alexander Elfter, Hadwrterbuch der Rechtswissenschaft, Band VI, Berlin 1928 e. 100

B/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/7

kan bir eserimde aka gstennitim8. Bu devrin birok byk ve esasl mes'eleleri, halledilmek yle dursun, henz bir problem halinde ortaya konmamtr. Btn bu artlar iinde, garp tarihi ve hukukular arasnda bir Trk hukuku mevcut olmad tarznda menf bir kanatin ne sebeple yerlemi olduu kolayca anlalr. II: Usl Mes'elesi IV. Ortazaman Trk hukukunu tetkik iin, umumiyetle hukuk tarihi tetkiklerinde ittib edilen usle ve tarihi-filolojik muhtelif yardmc disiplinlere mracaat tabiidir. Bu alma iin sistematik hukuk bilgisi nekadar zarur ise, muhtelif mhiyette tarih kaynaklarn sa lam bir tarzda kullanlabilmesi iin, filoloji ile beraber tarihin yar dmc ilimleri dediimiz tal ubelerin bilinmesi de o kadar zarurdir. Bilhassa ortazaman Trk tarihi gibi henz en belli bal kaynaklarnn mhiyet ve kymeti lykiyle tesbit edilmemi, byk bir ksm henz yazma halinde kalm, tenkidli basmalarna balanmam yni iruditm mesisi henz pek geri bir saha iin bu zaruret bsbtn kendini gs terir. Her tarih almann ilk adm analylique safha iin zarur olan bu hazrlklardan sonra, synthetique mesi iin de, btn itima instiiutiem'lar tarihini kucaklyan geni bir tarih kltr'e ihtiya vardr: bu arada, ortazaman'da Trkler'le madd ve manev sk mnsebetlerde bulunan muhtelif kavimlerin geni mnsiyle tarihini ve bilhassa hukuk messeseleri tarihini bilmek byk bir ehemmiyeti hizdir: kl tr tarihinde esasi bir ehemmiyeti olan' mtekabil te'sirler mes'elesini anlamak baka suretle kabil olamaz. V. Maamafih btn bu bilgiler kuvvetli bir sosyoloji kltrne yni hukuk sosyoloji'ye dayanmadka, dima eksik kalmya mahkm dur. Bir taraftan tarih'e, dier taraftan hukuk etnografya'ya daya narak, umumiyetle hukuk messeselerin mhiyetini ve tekmln izaha alan bu ilim ubesi, sosyolojinin ir ubeleri gibi, henz ba lang hlinde bulunmakla beraber, imdiye kadar elde ettii netceler, hukuk tarihiyle uraauarca asla ihml olunamycak kadar mhim5 M. Fuad Kprl, Les Origines de l'Empire ottoman, Paris 1035, p. 31-32. [Bu eserin yni bir trke basm, Kitap ve Kprl hakknda O. F.Kprl'nn bir yazs, bz notlara ilveler ve ndekslerle birlikte ve Kprl'nn Osmanl mparatorlugu'nun Etnik Menei Mes'eleleri. Kay Kabilesi Hakknda Yeni Notlar isimli tarihi tetkikleriyle beraber Osmanl mparatorluunun Kuruluu ad altnda tken Neriyat tarafndan 1081'de neredilmitir.]

dir. ir btn tarih tetkiklerde olduu gibi hukuk tarihi tetkiklerinde de, vesikalarn eksik veya mbhem brakt birtakm cihetleri ikml etmek, yahut, herhangi bir metnin ifde ettii messesenin hakik mhiyetini anlayabilmek ancak bu sayede kabil olur. Bilhassa ortazaman Trk hukuk messeseleri zerinde alanlar, bu husustaki vesikalarn azl ve mbhemlii karsnda hukuki jjsyolojinin yardmna fevkal'de muhtatrlar. Hukuk etnografya'ya gelince, ortazaman Trk tarihinin huss tekml neticesi olarak, bu ubenin, Trk hukuku tarihini te'sis bakmndan huss bir ehemmiyeti vardr: malmdur ki Trkler ortazaman esnasnda byk nisbette slm dinini kabul etmekle beraber, biribirlerinden ok uzak sahalarda ve madd ve manev ok farkl artlar dairesinde yaamlardr; hatt bz uzak sahalarda, mtecerrit kalm bz kk Trk ubeleri, son zamanlara kadar, eski paganizm'i ve onunla mterafk messeseleri, kabile an'a-nelerini muhafaza etmilerdir. Bugne kadar devam eden bu vaziyet, yni muhtelif Trk ubeleri arasnda itima tekmln muhtelif safhalarm temsil edenlerin mevcudiyeti Trk hukuk messeseleri, nin tekmln takip hususunda Trk etnografyasna ok ehemmiyet vermitir. Bu sayede, tarih vesikalarn lykile tesbit edemedii herhangi bir hukuk messeseyi anlamak ve tekml safhalarm takip etmek kabil olduu gibi, hrici te'sirler mes'elelerinin tetkikinde de sk bir kontrol imkn elde edilmi oluyor. Demek oluyor ki Trk hukuk tarihini te'sis iin, geni mnda hukuk etnografya'nn yardmndan baka, bilhassa Trk hukuk etnografya'snn donnee'lerinden azam nisbetle istifade imkn vardr. Bu artlar iinde, comparatif metod'u "bz sosyologlar gibi mbhem ve pheli bir ekilde, tarihi zihniyetine uygun olarak, yni muhtelif Trk ubelerinin muhtelif zaman ve mekanlardaki messeselerini birbiriyle karlatrmak iin, dar fakat salam bir ekilde kullanmak imkn da kolaylkla tahakkuk edebilir. Aadaki m'ruzatmzm kolay anlalmas im, bu aratrmalarda ne gibi mdr fikirler: idies directrcese tebaiyet ettiimizi byle en ksa bir ekilde hlsay zarur grdk. III. Geriye Bir Bak VI. Trkler'in slm kltr erevesinde kendilerine has bir amme hukuku yaratp yaratmadklar mes'elesinin tetkikine girimeden evvel, ona tekaddm eden dier bir mes'elenin aydnlatlmas zarurdir: Trkler Islmiyeti kabul etmezden evvel, kendilerine has huku-

8/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/9

k messeselere mlik deiller miydi? Hukuk tarihini yalnz kamn metinlerinin erhinden karmak isteyen bz garp melliflerine gre, Trkler ancak mslman olduktan sonra hukuk bir kltre mlik olmulardr ki, bu da slm hukukundan baka bir ey deildir. Biraz evvel bu menf kanatlari ve bunu douran balca sebepleri ksaca izah etmitik (Paragraf: UT). En basit bir sosyoloji bilgisiyle mcehhez olan bir kafa bile, iptida cemiyetlerin dahi kendi bryeleriyle mtensip hukuk messeselere mlik olduunu bilir. Trkler gibi eski zamanlardanberi byk siyas hey'etler kurmu bir milletin ise, yalnz husus hukuk deil bilhassa amme hukuku bakmndan da kendine has messeseler vcda getirmi olmas gayet tabidir. Sosyolojik dorme'lere dayanan bu mantk istidlali, tarih vesikalarla teyit maksadiyle mevzuumuzun dna kmamak iin yalnz ortaza-man erevesine mnhasr kalmak rere Trkler'in slmiyet'ten evvelki hukuk kltrlerine ve bilhassa amme hukuklarna umm bir gz atalm: vTJ. Ortazaman Trkleri'nden bahseden tarihiler, hemen umumiyetle, Trkler'in gebe hayat geirdiklerini ve ancak slmiyet'ten sonra yava yava yerleik hayat ekline getiklerini bir mtearife gibi kabul ederler. Hlbuki bu devirdeki btn Trkleri gebe telkki etmek tammiyle yanltr: Eftalitler, Bulgarlar, Cenub Uygurlar gibi Trk ubelerinin sdentaire olduklarn btn kaynaklar tasrih eder. Hayat tarzlar itibariyle ortazaman'da gebe veya yar gebe Trk zmreleri de mevcut olmakla beraber, mmadisme'i slmiyetken evvelki Trk cemiyetleri iin esa bir karakter gibi telkki etmiye imkn yoktur. Mamafih, coraf artlar ve iktisad zaruretlerle sk skya alkal olan ve birbirinden ok farkl ekilleri bulunan nomadisme' in, itima tekml bakmndan, geri bir safha olduunu ve gebe kavimlerin madd ve manev yksek bir kltrden hukuk ve tekilttan mahrum bulunduklarm zannetmemelidir7. Tarih ve sosyoloji tetkik6 Eftaliflertn ehirlerde yaadklar, Menandre ve Procope'un eserlerinde aka sylenir (E. Drouin, Memoire sur les Huns Ephtalites. 1805, p. 0). Bulgar hakknda (fbn Fadln'n ehd&ti, Uygurlar in ise. tarihi vesikalardan baka u aon otuz krk senedenberi yaplan kazlarn neticeleri zikrolu-nabihr. Hiyung-Nu ve Tu-kiie'lerin ekincilikle itigl ettikleri ve ehirleri olduu, o devre ait tarih kaynaklarda aka grlr. ~M JL ma tek&mul bakmndan birbirinden ok farkl gebelik ekilleri olduunu unutoamahdn-. Onun ban ileri ekillerinin, ekincilikten daha yuk-taraf^n v teM merhalesi olduu, u son yllarda birtakm limler tarafndan kuvvetle mdafaa olunmaktadr.

lerlnin bugnk neticeleri, bu yaay tarznda da yksek bir kltr seviyesine erimek mmkn olduunu meydana koymu", hatt, yukarortazaman'da Avrupa'nn yerlemi halknn, kltr bakmndan, Eurasia'nn gebe kavimlerinden ne gibi iktibaslarda bulunduunu gstermitir*. Bilhassa asker tekilt, harp letleri ve teknii gibi hususlarda fikiyetleri, kendilerine dman kavimlerin kronikileri tarafndan bile tiraf edilmi10, bz gebe Trk zmrelerinin, bu ftih ve istilc atl gebelerin, dahil tekilt yni idar ve siyas messeseler bakmndan da ileri bir derecede olmalar gayet tabidir. Biraz aada, hukuk tarihi bakmndan bunun ehemmiyetini tebarz ettireceiz. Yalnz burada mphem bir meseleyi aydnlatmak istiyoraz trl isimler altndaki Trk ubeleri tarafndan yaplm istil hareketlerini hikye eden Avrupa kronikileri, onlarn hayat tarzlarn ve kltr seviyelerini, rialit'ye tammiyle aykr olarak, ok geri bir ekilde gs-termiye almlar11, hatt bu sebeple ok defa kendi kendileriyle tenakuza dmlerdir. Aym hli, Trklere muhasm in annalcilerinde aynen grdmz gibi0, Cengiz istilsndan bahseden muasr islm ve Hristiyan kaynaklarnda da mahede etmekteyiz". Balkanlar'daki madd, manev byk kltrel te'sirleri cidd Balkan limleri tarafn8 A. Rasovkij (Les Comans et Byzance, Bulletin de I'lnstitut archeologi-que bulgare tome IX, 1935, p. 346-354), bunu, Komanlar'dan bahsederken ok iyi tebarz ettirmektedir. Asrlardanberi Karadeniz imlindeki geni bozkrlardan geen Trk ubeleri hakknda tetkiklerde bulunan limler bu hakikati te'yid etmektedirler (mesel:. Bulletin of the International Committee of Historical Sciences, nr. 35, 1936, p. 529). 9 Buna ait en son ve mhim tetkiklerden Andre-G. Hudricourt'un, De Toriine de l'attelage moderne adl mhim makalesiyle, Marc Bloch'un buna medhl olarak yazd sahifeleri zikredebiliriz. (Annales d'Histoire economi-que et sociale, vol. VIII, nr. 42, 1936, p. 513-522).
10 Ortazaman kaynaklarnn sathi bir tetkiki bile bu hkm vermee kfidir. A. Rasovskij'nin yukardaki makalesine baknz. 11 Yunan, Ltin ve Rus kaynaklar, birbirini taklid ederek, Hunlar, Pe-enekler, Komanlar hakknda hemen hemen aym eyleri tekrar ederler. Trih hakikate uymayan bu' tavsiflerin, Karamzin gibi eski tarihiler deil Vasili-evskij, Uspenskij, Marquart gibi cidd limler tarafndan nasl tenkitsizce kullanldn, A.Rasovskij, ok doru Ur grle anlatyor (ayn eser, s. 346-347). 12 Bunlarn en sath 'bir tetkiki, birok tenakuz rnekleri gsterebilir.

13 Nesev ve bn'l-Esir'in ifadeleriyle, Kragos ve Vartan gibi Ermem kronikilerinin tavsiflerim bir misal olarak gsterebiliriz.

10/lslm ve Trk Hukuk Tarihi dan aka itiraf edilen Osmanl mparatorluu'nu**, hibir iz brakmadan geen bir gebe seli gibi tasvir eden birtakm muasr tarihileri de grdkten sonra15, malup kavimlere mensup ortazaman kronike-rinin Trkler hakkndaki ifdelerini nasl byk bir ihtiyatla kullanmak lzm geldiini daha iyi anlyabiliriz. vm. Yukan ortazaman'da Asya ve Cenub- ark Avrupa'mn muhtelif sahalarnda Tukiie, Uygur, Hun, Eftalit, Hazar, Avar, Bulgar v.s. gibi trl isimler altnda grdmz Trk devletlerinin hukuk messeseleri hakknda henz hibir cidd tetkik yaplm deildir. Fakat, imdiye kadar malm kaynaklarda bu hususa dair para para tesadf edilen dank ve kifayetsiz malmat dahi, bunlarn hi de iptida say-lamyacak bir hukuk tekml merhalesinde bulunduklarm gstermiye kfidir. Bzlar byk imparatorluklar halinde inkiaf eden bu siyas uzviyetlerin amme messeseleri, iyi tanzim edilmi ve muntazam iler bir mhiyette idi. Daha eski zamanlardanberi tekiltlkla ve devlet kuruculukla taranm olan Trkler'in vcde getirdikleri bu devletlerin hukuk messeseleri birbiriyle mukayese edilince, aralarnda birok benzeyiler, hatt ayniyetler olduu derhl grnyor: amme hukukuna ait birtakm conception'lar ve onlarla Ibal birtakm hukuk ekiller, sonra bir takm rtbe (dignite) veya me'muriyet (fonction publique) isimleri, bzan asrlarla fasla ile, birbirlerinden ok uzak sahalardaki Trk devletlerinde gze arpyor. Bundan asrlarca sonra birtakm mslman Trk devletlerinin slm hukuk kltr erevesindeki mmasil messeselerinde de ayn hukuk telkkilerin ve ekillerin, ayn idar an'anelerin, ayn unvanlarn yaadn gryoruz. Kk fakat ok dikkate lyk bir iki misl e bunu gznne koyalm: IX. Hiyung - Nu tekiltnda on ikisi sa on ikisi sol olmak zre yirmi drt byk me'muriyet vard; memuriyetlerin byle sa ve sol diye fidye ayrln Tu-kiie'lerde grdmz gibi, sonradan mesel Ouzlar'in itima tekiltnda, Moollar'da, Hrizmhlar'da, Menkler'-de, AkKoyunlular'da, Safevler'de de gryoruz18. Macar limi And-rs Alfldi, in serhdlerinden Cenub Rusya bozkrlarna kadar muh14 J. vanoff, La Question macedonienne, Paris 1020. p. 224; Revue internationale des ftudes balkanimes'de bu mes'ele hakknda nhim yazlara tesadf olunuTi bilhassa: P. Skok, Bestes de la Iangue turtpie dans les Balkans. 1 ere annee, p. 247-260. *IS M. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri Hakknda Bz Mlhazalar, s. 284. 16 Ayn eser, s. 193-194.

Ummi Meseleler/ll telif sahalarda kurulmu muhtelif Trk devletlerinde mevcudiyetini iddia ettii ifte Hkmdar messesesini de bununla alkal bulmaktadr". Onun islmiyet'ten evvel birok Trk devletlerinde varln gsterdii bu hukuk telkkinin devamm, daha asrlarca sonra, mslman Trk devletlerinde de takip etmek kabildir". Yine eski Trk-ler'deki hkimiyet telkkisi'yle bal bir deti, hkmdar bir kilim zerinde yukar kaldrarak clusunu iln etmek eklindeki merasimi, M.S. 532 de, o srada in'de hkmran olan ve Trklklerinden hi phe edilmiyen Toba sllesinde grdmz gibi, V. VII. asrlarda Cenub Moolistan'n Tarbagatay mntakasndaki Trkler'de ve bunlardan ok sonra Cengiz ocuklarnda, Kerman Karahitaylar'nda. zbekler'de ve daha sonra Kasm hanlar ile Kazak - Krgz hanlar'nn clus mersimi'nde gryoruz1*. Bir rtbe veya me'muriyet ifde eden Trk unvanlarn da, ayn suretle, birbirinden ok uzak sahalarda teekkl etmi Trk devletlerinde asrlarca fasla ile mahede etmek kabildir. XI. asrda mslman Karahanhlar devleti'nde, XH. - XIII. asrlarda da Hindistan Trk devletleri'nde mevcut olan yugru unvann, Avarlar'da da gryoruz; demek oluyor ki bu unvan muhtelif Trk ubeleri arasnda daha Avarlar'n Cenub- ark Avrupa'ya muhaceretlerinden evvel mevcuttu ve islmiyet'ten sonra da devam etti**. Tu - kiielerde ve Uygur'lardaki bz protocolaire unvanlara Karahanhlar, Seluklular, Artuklular, lhanllar gibi muahhar sllelerde tesadf edilmesi de amme hukuku sahasnda eski an'anelerin devamna bir delildir. Hukuk continuite'yi gsteren bu gibi daha birok misller zikretmek kabilse de, bu kk tetkikin dar erevesinden kmamak iin onlardan bahsetmiyoruz. Huss hukuk sahasna gelince, geri 17 A ketts kralysag a nomadoknal, (Gebelerde ikiz hkmdarlk). Budapet 1933. Deerli limin Hkmdarlk Messesesinin imal Asya Atl Kavimlerinde Teekklne Ait Tetkikler adl mhim aratrmalarnn ikincisini tekil eden bu makaledeki bz mtalalarn, dndklerimize uygun olmadn kaydedelim. Bunlar Trklerde Hkimiyet (souverainete) Telkkisinin Tekml hakknda hazrladmz bir eserde etrafiyle zah frsatn bulacaz. [Bu etd neredilmemitirl. 18 Bu husustaki tafsilt o eserdedir. 19 Alfldi Andrs, Ayn eser, p. 36 da da Toba'lardaki bu detten bahsediyor. Sonraki Trk devletlerinde bu detin devam hakknda tafsilt, biraz evvel bahsettiimiz eserimizdedir. 20 Fazla tafsilt iin u makalemize baknz: Eski Trk Titlature'ne Ait Notlar 1 (yaknda Krsi Csoma - Archivum mecmuasnda almanca olarak kacaktr). (Bahis konusu makalenin trkesi b.u kitaptadr.)

12/tslam ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/13

buna ait tarihi malzeme amme hukukuna ait malzeme ite mukayese edilemiyecek kadar az olmakla beraber, Trkler'in hukuk etnografyasna ait bilgilerin yardmiyle, bu hususta da azok vazh neticelere varmak kaabil olacaktr midindeyiz. X. Ortazaman Trk devletlerinin bilhassa amme messeseleri hakknda verilen bu izahattan sonra, bir sual kendiliinden hatra gelir: hukuk tarihinin mterifelerindendir ki iktibaslar ve taklitler huss hukuk'tan ziyde amme hukuku'nda daha fazla gze arpar. Acaba Trkler, daha yukan-ortazaman'da mtekmil bir hlde grdmz hukuk messeselerini, dahil hayatlarnn bir tekml neticesi olarak m, yoksa, daha fazla, mnsebette bulunduklar muhtelif kltr direlerinden iktibas ve taklit suretiyle mi vcda getirmilerdir? Geri herhangi bir iktibas ve taklit imkn' iin de muayyen birtakm artlarn vcudu lzmdr; ve birbirleriyle temasta bulunan kavimler, kltr seviyeleri ne kadar yksek olursa olsun, dier sahalarda olduu gibi hukuk ve bilhassa amme hukuku sahasnda da birbirlerinden dima iktibaslarda bulunmulardr; bu tibar ile, ortazaman'da birbirlerinden ok uzak coraf muhitlerde, ok farkh madd ve manev artlar iinde tekml eden Trk hukuk messeselerinin, Trkler'le mnsebette bulunan muhtelif kavhnlerin mmasil messeseleriyle karlkl te'sir ve aksi te'sirlerde bulunmalar pek tabidir. Fakat, hertrl idie preconue'denuzak olan bu m telkki ile, Trkler 'i her trl hukuk kltrden mahrum, ve btn messeselerini hriten almya mecbur addeden menf telkk arasnda ne bariz bir tezat vardr. Trkler'de bulunan btn mevk ve vazife isimlerinin mutlaka baka kavimlerden alndn jsbat iin zoraki etimoloji oyunlarna mracat eden bz limler, srf bu gibi prijge'lerm kurban olmulardr*1. imdi biz, tammiyle objektif olarak, mevcudiyetlerini tebarz ettirdiimiz ortazaman Trk hukuk messeselerinin ne dereceye kadar dahil bir tekml neticesi veya bir iktibas mahsul olduklarn ve bunlarn Trkler'e komu kavimler zerinde bir te'sir brakp brakmadklarm ksaca aratralm. XI. Yukar - ortazaman'daki Trk devletlerinden mesel Tu-kiie* terden bahseden in annaUeri, bunlarn kenderine mahsus rf ve detleri ve kanunlar olduunu kaydederler. Yunan, Ltin ve slm kaynaklarnda da muhtelif Trk ubelerinden ve devletlerinden bahsedilirken bunute'yid eden kaytlara, ve gerek amme hukuku
21 Tafsilt in bu zikrettiimiz makaleye baknz.

gerek hususi hukuk bakmlarndan mhim malmata tesadf olunur. Btn bu dank malzeme, basit bir annalist gziyle deil, yukarda ksaca izahna, altmz usl ile (Paragraf: IV - V) tetkik edilince, Tflrk devletiliinin hukuk cephesini ve umm karakterlerini kavrayabilmek kabil olacaktr. Devlet kurmak, amme messeseleri yaratmak demek olduuna gre, byk Trk imparatorluklarnn kuvvetli tekilt yni salam hukuk messeseler vcde getirmi olmas pek tabidir. Yukar - ortazaman'n en muntazam ve salam tekilta mlik bir imparatorluu olan Ssnler'in, komular olan Trk imparatorluklarnn idar ve asker tekilt hakknda byk bir takdir besledikleri buna bir delil olarak zikredilebilir23. Hakikaten, muayyen kaideler ve formllere mlik bir chancellerie sahibi olduunu bildiimiz Tu - kiie imparatorlu-u'nun bu takdire lyk olduu ok aktr23. Yirminci asrda ark Trkistan kazlarnda meydana kan malzeme arasndaki birtakm hukuk vesikalar, byk bir ksmnn hangi asrlara ait olduu nk ilerinde XIV. hatt daha muahhar asrlara ait olanlar da vardr taayyn edememekte beraber, herhalde olduka eski hukuk an'aneterin bakiyyesi gibi de telkk olunabilir34. KezTk, Proto - Bulgarlar'n yni Trk Bulgarlar'n paralar halinde intikal eden bz kanunlar9', hukuk
22 El-Ikdi'l-Ferd, c. I, s. 101-106; baka Arap kaynaklarnda da bunu te'yid eden kaytlar vardr. 23 Cha-po-lio Han'n 584'de in imparatoruna yollad bir mektubun cince tercemesi mevcuttur ki, P. Pelliot, bunun, trke aslndan sadkatle terceme edildiini, zira yazl; tarznda in usllerine muhalif olarak trihin bata olduunu ehemmiyetle kaydediyor ve cince transkripsiondan Han'n trke unvanlarm istidlal ediyor (Neuf notes sur des questions d'Asie Cent-rale, p. 209-2111. Bu mes'eleler hakknda tafsilt, yukarda bahsettiimiz eserdedir. 24 Bu hukuki Uygur vesikalar balca Radloff, Le Coq, Malov taraflarndan neredilmitir. Bu hususta malmat iin: A. Caferolu, Uygurlarda Hukuk ve Mliye Istlahlar, Trkiyat Mecmuas, c. IV. s. 1-3; bu aratrmadan baka, Heinrich Herrfahrdt'm Das Formular der uigurischen Schuldurkunden, Zeltschrift fr verglelchende Rechtwissenschaft, Band XI. VIII. a. 93-103. Bu sonuncu mellif bu vesikalar X.-XIII. asrlara ait saymakta ise de, vesikalarda 'bunu gsterecek hibir kayt yoktur. Ancak, XII. asrdan evvele irca edi-lemiyen bu vesikalarda, daha eski devirlerin hukuk an'anelerinden bakiyye-ler bulunmas pek tabidir. Bu vesikalar en toplu olarak u eserde bulmak kabildir: W. Radloff, Uigurische Sprachdenkmaeler, Leningrad 1928. Bu vesikalar arasnda XTV. asr ortalarna ait birini Rahmeti Arat (Trk Tarih Arkeologya ve Etnografya Dergisi, 1936, say III, s. 101-112) daha doru olarak neretmitir. 25 Proto-Bulgar ham Kurum'un Kanunlan'ndan 5 madde, Bizansl leksikograf Suidas (X. veya XI. asr) vstasiyle intikal etmitir; tafsilt iin bk.

14/lslm ve Trk Hukuk Tarihi trihi bakmndan da mhim bir vesika olan Kk-Trk kitabeleri, btn bu mahdut ve ndir bakiyyeler, yukar-ortazaman Trkleri'nin hukuk haytm ve bilhassa amme messeselerim anlatmya yarayan mhim vesikalardr. te btn bu messeselerin birbiriyle ve aa -ortazaman'daki mmasil Trk messeseleriyle mukayesesi, biraz evvel bz misllerle gsterdiimiz vehile (Paragraf: IX), bunlarn herhangi bir taklit ve iktibas eseri olmaktan ziyde Trklere has bir hukuk haytn mahslleri olduunu meydana koymaktadr. XII. Bunu te'yid eden en kuvvetti bir delil olarak, Trkler'le komu yaam muhtelif kavimlerin amme hukuku zerindeki Trk nfuzunu zikredebiliriz. Ruslar'n, Srplartn, Macarlar'n siyas ve hukuk tarihleri hakknda tetkikatta bulunan limler, bunu aka gstermilerdir. Savlar zerindeki Trk te'siri hakknda Peisfcer'in nazariyesini ok mfrit bulanlar bile, mesel Slav hukukunun mruf tarihisi Karel Kadlec gibi, Avarlar'dan Ibalyarak Bulgarlar'n, Hazarlar'n, Peenek ve Komanlar'n Slavlar zerindeki kltrel ve hukuk te'sirlerini kabul ediyorlar56- Prof. Iorga Balkanlar'da iki asr hkmran olan (VI. - VTJI.) Avarlar'm tbiyetlerindeki kavimler ve bilhassa Slavlar zerindeki nfuzundan bahsettii gibi27 bu devri en' iyi bilenlerden M. Alfldi de Avar messeselerinin te'sirini tesfoit etmektedir28. Proto - Bulgarlar'daki btn Trkler'le mterek birtakm messeselerin, Balkan Slavlar zerinde messir olduu malmdur. Trk amme messeselerinin Cengiz istilsndan Karel Kadlec, ntroduction l'etude comparative de l'histoire du droit public des peuples slaves, Paris 1033, p. 75. 36 Ayn eser, p. 20-21. ek alimi J. Peisker'in mehur nazariyesine gre, eski Slavlar devlet kurmak kabiliyetinden mahrumdular. Onlar iptida TrkTatar esareti altnda kalmlardr. K. Kadlec, Slavlar'm henz birbirlerinden ayrlmam olduklar en eski devirler iin Trk te'sirini kabul etmemekle beraber, ayrldktan sonra, bu te'siri kabul ediyor; ve en bata Avar nfuzunu zikrediyor. Vareg-Ruslar'daki Kogan unvannn Hazarlar'daki Kagan-Hakan'dan alndn, Peisker ve ir slavistlerle beraber W. Barthold de kabul etmektedir (Orta Asya Trk Trihi Hakknda Dersler, 1827, s. 55). Ekser slavistlerce kabul edilen bu gibi mislleri daha oaltmak kabildir. 27 N. Iorga, le Caractere conunun des institutions du Sud - Est de I' Europe, Paris 1929, p. 63-69. Slavlar'da Bolyar=Boyra, Ban, Zupan unvanlar da Avarlar'dan gelmedir, fakat Boyar'n Bolad'dan geldii hakknda Iorga tarafndan byk bir kat'iyetle ileri srlen iddiann ne tarihi ne de filolojik bi Ur mas yoktur. 28 Bulletin of the International Committee of historical Sciences, nr. 32. 1836 p. 384. Attldi'ye gre Avarlar'm siyasi messeselerinin nkiaf,' Slavlar ia byk bir ehemmiyeti hiz olmutur.

Ummi Meseleler/15 sonra Rusya'da ve Cenubi ark Avrupa'daki mhr, te'sirlerinden ise biraz sonra bahsedeceiz. Macar hukuk tarihileri, ilk Macar krallnn teekkln tetkik ederken, Macar devlet doctrine'i zerinde Trk hukukunun te'sirini aka gstermilerdir ki28, Slav hukuku tarihileri, ayn telkkileri Proto - Bulgarlar'da da bulmaktadrlar*9. te, ksaca iaret ettiimiz btn bu vakalar, yukar ortazaman'da, kklerini mzden alan kuvvetli Trk hukuk messeselerinin mevcudiyetini, ve bunlarn ir komu ve tbi kavimler zerindeki te'sirini anlatmaa kfidir sanrz. imdiye kadar hemen tammiyle ihml edilmi olan Trk hukuk trihi hakknda cidd tetkiklere balamlrsa, bu messeselerin mhiyeti ve icra ettikleri te'sirin derecesi daha sarih olarak anlalacaktr. Ancak, daha imdiden, bu sraladmz trihi ahadetlere ve yabanc hukuk trihleri tet'kikatndan kan, neticelere dayanarak kat'iyyetle sy-liyebiliriz ki, Trkler, islmiyet dairesine girdikleri zaman, eski ve kuvvetli bir hukuk kltre mliktirler. IV. Mslman Trk Devletlerinde Amme Hukuku Xin. Daha yukar - ortazaman'da kuvvetli amme messeselerine mlik olduklarn grdmz Trkler, Islmiyeti kabulden sonra ms-lman hukuku esaslar zerinde muhtelif devletler kurdular. Acaba bunlarn amme messeseleri, umumiyetle iddia edildii gibi, mnhasran islm amme hukuku esaslar zerine imi dayanmaktadr? Dier bir ifde ile, bu Trk devletleri, kendilerinden evvelki veya muasrlar olan slm devletlerinin mmasil messeselerini sdece taklit ile mi iktifa etmilerdir? Bu sulin cevabn verebilmek iin iptida slm hukuk messeselerinin ve bilhassa slm amme hukukunun mhiyet ve inkifna trih bakmdan sr'atli bir gz atmak zarurdir. 28 Joseph Deer, I'Ancienne- Royaut hongroise, P. Nouvelle Revue de Hongrie, Juillet 1834, p. 138-146. Bu mhim makale, mellifin 1934'de Szeged'de nerettii Heidnisches und Christliche in der altungarischen Monarchie eserinin gzel bir hlasasdr. O, mukayese metodu ile ilk Macar krallnn esasnda, Trk kltr dairesindeki btn kavimlerde mterek olan otorite prensibi'ni meydana karmtr (ayrca bakiniz: Revue historique, tome CLXXVIII. nr. 363, 1836, p. 51-52), Bu hususta tafsilt, yukarda bahsedilen eserimizdedh*. 30 Proto-Bulgarlar'da memleketin hanedan zas arasnda taksim edilmediini kaydeden K. Kadlec, aksi takdirde bunun btn Trk ubelerinde mterek bir kaide olan Hkmdarlk kuvvetinin temerkz ettirilmesi (Concentration) usulne mugayir olacam syler (Ayn eser, s. 641.

16/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Ffcth denilen slm hukuku sistemi, meneini dinden almakla beraber, slmiyet'i yayld ve yerletii yeni sahalardaki mahall hukuk an'anelerinin de te'airleri altnda muhitin,itima-iktisad zaruretlerine tetbuk ederek teekkl etmitir. Emevler zamannda bahyan bu nazar Ortodoks sistematizasyon, bilhassa Abbasler zamannda, onlarn snn mezhebini kuvvetlendirmeyi istihdaf eden siyas gayelerle yaptklar tevikler ve onu nazar sahadan adl tatbikat sahasna geirmeleri sayesinde, tamamland. mme hukuku sahasnda da, fi'l vaziyeti din esaslara balamak gayretiyle, ilk nazar' construction'lar yine bu zaman, da vcda getirildi. Muahhar compilateur'lerin tarih realiteye hi uy-myan srf nazar ve sistomatik eserlerinden alnarak Osmanl mpa-ratorluu'nun son gnne kadar memleketimizde hukuk tedrisatnn mukaddes esasm tekil eden Fkh'm31 trih teekkl, Ondokuzuncu asr sonunda bilhassa Schnouck - Hurgaronje ve Goldziher gibi iki byk islmiyat tarafndan hi olmazsa umm hatlariyle izah olunmutur31. Onlar takip eden dier limlerin mesisi sayesinde bu trih inkifn mhiyeti ve bunda messir olan yabanc hukuk sistemlerinin 31 Cumhuriyet devrinden evvel, hukuk fakltelerimizle mlkiye mekte. binde' bu fkh tedrisat (Usl-i Fkh, Mecelle, Vesy ve Friz, Ahkm- Arazi ve Evkaf Dersleri) tammiyle ortazaman zihniyetiyle, dogmatik ye teolojik bir ekilde yaplm, muahhar snn-hanef kompilatrlerin ematik kadrolarndan kurtularak daha eski hukuki ve trihi kaynaklara kadar kmak hatra gelmemi, slm hukukunun da ir bu gibi sistemler gibi trihi bir teekkl olduu dnlmemi, garp'tabun* ait yaplan tetkikler, o devrin en mehur ve modernist hukuk stad saylanlar arasnda bile tammiyle mehul kalmtr. Sawa Paa'nn Etde sur s th6orie du droit musulmans, (II vol., Paris 1891 - 98) adl eseri, bu dogmatik, ortodoks zihniyetin bir mahsldr ki, Goldziher ve Schnouck-Hurgronje'nin hakl tenkitlerine uramtr. Tahsilleri itibariyle garp hukuk telkkleriyle istinas etmeleri icap eden daha sonraki hukukularmzn eserlerinde slm hukukuna dir ara sra verilen malmatn ve ileri srlen fikirlerin, eski teolojik medrese telkkilerinden dar kamamas, anlalamaz bir garibedir M, muahhar Osmanl hukukuluunun iflsna bundan ak bir misal olamaz. te, memleketimizde bir milli hukuk meslei teesss edememesinin balca millerinden biri de budur. 32 Bu hususta umm malmat ve bibliyografya iin Encyclopedie de I'tslm'da Goldziher tarafndan yazlan Fkh maddesine (bu kitabn ikinci blmne) baknz. Bu lim ve ondan evvel Schnouck-Hurgronje, slm hukuku kaynaklarn eski ve salam vesikalara istinad ettirdikleri halde, Sawa Paa, XI.-XV. asrlarda tesbit edilmi ananelere tbi olmutur. E. Lambert, Roma hukuku tarihinin kaynaklan hakknda bunlarla mukayese edilecek mahiyette aratrmalar mevcut olmadm iddia etmektedir. (La Fonotion du droit civil compare, Paris 1903, p. 393-396). 1

Umm Meseleler/17 te'sir dereceleri yava yava daha iyi anlalmakla beraber, tetkiki cap eden mes'eleler daha oktur. Amme hukuku sahasnda ise bu tet-kikat henz pek iptida bir mhiyette bulunuyor. C. H. Becker'in bz parlak tecrbelerinden sonra33, son zamanlarda A. Mez'in Abbsler'in ilk asrlarna, G. Demombynes ve Livi - Provenal'in Endls ve imal Afrika slm devletleriyle Memlkler mparatorluu'nun amme messeselerine ait nerettikleri monografiler34 ehemmiyetle zikre lyk olmakla beraber, messeseler trihine ait bu cins salam travaylar henz pek azdr35. Maamafih bu mahdut tetkiklerden karlabilecek neticelerden de haberi olmyan, ve trih realiteyi gsteren trih kaynaklara deil, sdece ideal konstrksiyonlar ifde eden hukuki metinlere dayanan bz mellifler, slm hukuku'nun, Atlas kylarndan in hudutlarna kadar, btn mslman memleketlerinde hkim ve deimez bir sistem olduunu iddia etmektedirler. Bu dar telkkiye gre, muhtelif slm devletlerinin amme messeseleri, ayn esaslar zerine kurutmu olmak icap eder; nk bunlarn ligislation faaliyeti slm prensiplerle sk skya tahdit edilmitir; geri Hanef mezhebindeki istihsn (approbation ve Mliki mezhebindeki istislh prensipleri, devletin legislatif otoritesine nazar olarak da azok bir serbesti temn eder; ve devlet bu prensipe dayanarak, amme menfaati bahis mevzuu olduu zaman fakhlerin fcys (analogie methodique)ine muhalif harekette bulunabilir; fakat din mhiyette yni tekemml edemez (imperfeetible) bir ligislation iin bu serbestinin ne kadar mahdut olaca meydandadr. te, ekser hukukularda hkim olan bu formaliste telkkiye gre, slm amme messeseleri btn, mslman 33 Onun iki ciltte toplanan muhtelif yazlarna baknz. 34 G. Demombynes, La Syrie & l'6poque des mameouks, Paris 1923; Maslik el Absr fi Mamlik el Amsr I. I'Afriqu3, moins TEgypte, Paris 1927. LeVi - Provenal, I'Espagne musulmane au X eme siecle, institution et vie sociale, Paris, 1932. 35 Muhammed Nzm'm The life and times of Sultan Mahmud of Gazna adl eseri, Mahmud devri tekilt hakknda olduka salam, malmat verebilir. lshwari Prasad'n A History of the Qaraunah Turks in ndia, (1936) sm-da da bu devir amme- hukukunu alkadar eden ksmlar bulunur. Agha Mah-di Husain'in Le Gouvernement du Sultanat de Dehli, (Paris 1936) adl kitab ok sathdir. Kimi azok kymetli ve byk bir ksm kymetsiz olmak zre byle birok eser zikrolunabilir. Bu mevzulara ait ve daha fazla hukuk mhiyetteki Avrupa hukuk fakltelerinde yaplm bz doktora tezleri, her bakmdan ok sathdir. Mesel M. Chaygan'n, Essai sur l'histoire du droit public musulman, (Parts 1984) adl tezi, bu husustaki en mhim tetkikler bile bi bilinmeksizin yazlmtr.

18/slam v Trk Hukuk Tarihi devletlerinde, ayn nene'den km yni birbirinden farksz yahut pek az farkl olmak cab eder ki, bu takdirde mslman Trk devletlerinin amme hukukundaki hususiyetleri aramak mnsz olur. Yukarda sylediimiz vehile (paragraf II) Bisoukides'm istanbul fethine ve Kanun Sleyman zamanna kadar Osmanl amme hukukunda hi yenilik olmadn iddia etmesi, ite byle bir lojik istidlal mahsldr. XIV. Trih zihniyetin asla kabul edemiyecei bu formalist telkki, slm hukukunun tarih teekkl hakknda - hatt imdiye kadar elde edilmi neticelerle de hi bir suretle te'lif edilemez. slm hu. kuku trihi hakknda yukarda zikrettiimiz limlerin mesisi sayesinde biliyoruz ki, meneini Kitap ve'Snnet'ten yni iptida Arap rfiyle Hz. Muhammed'in kanun koyucu ahsiyetinden almakla beraber, bu hukuk, muhtelif yabanc hukuk sistemlerinden mteessir ol-mu.ve bilhassa Jurisprudence'm yaratc faaliyeti slm hukukundaki tabiriyle itihd sayesinde, o devirlerin iktisad ve itima zaruretlerini karlayan geni bir sistem hlini almtr. Bu sistemi vcde getiren unsurlar iinde Kitap ve Snnet'in hissesi Van Kremer'in ok zaman evvel syledii vehile, ancak yzde birdir. Buna ramen nazar sistem olarak, Fkh, din mhiyetini asla kaybetmemitir. Tatbikata gelince, Schnouck - Hurgronje ve Goldziher trih delillerle gsterdiler ki slm' m ilk patriyarkal devri istisna edilecek olursa, bu nazar ve ideal sistem hibir'zaman tam olarak tatbik edilememi, Emev ve Abbas hkmdarlar birok defalar devlete grlen zaruret karsnda Peygam-ber'in vaz'ettii ahkma mugayir hkmler isdrna mecbur kalmlardr. Biz bunu te'yid iin, daha patriyarkal devirde be, itima veya siyas zaruretler hsl olduu zaman mesel mer gibi bir devlet reisinin bile amme hukukuna ait mes'elelerde buna mmasil hareketlerde bulunduunu ilve edelim36. Emev hkmdarlar, II. mer' in ksa zaman istisna edilecek olursa,' hareketlerini dn ahkmiyle 36 Messeselerin mukayeseli trihi sahasnda XIX. asrn en tannm Mimlerinden saylan Joseph Kohler ile Schnouck - Hurgronje ve Goldziher arasnda slm hukuk sisteminin tekml proses hakknda cereyan eden mnkaalarda, bu son iki lim bu hususiyetleri tebarz ettirmilerdi (Goldziher, Muhammedanisch.es Recht in Theorie und Wirklichkeit, Zeitschrift fr verg. R. W. 1889 p. 405-423. Bu mnkaalar hakknda izahat iin, E. Lambert'in yukarda zikredilen eserine baknz (p. 378-380). Hakikaten H. Lammens'in de syledii gibi. Man, mevzuu ideal bir hukuk olan speculatif bir ilim, tammiyle skolastik bir onstruction haline gelmitir lslm, croyances et institutions, Paris 1926, p. 103).

Umumi Meseleler/19 telif etmeyi bi dnmemilerdir; ve fikih, onlarn devrinde asla bir msbet hukuk (droit positiv) kymetini alamyarak daha fazla teolo-jik bir speklasyon mhiyetinde kalmtr. Aktan aa teokratik bir ruh ile mcehhez olan Abbas devrindedir ki bu nazari hukuk, yava yava geniliyerek ve muhitin artlarna tetbuk ederek, resmen hukuk hayat kaidesi olarak tannmtr. Fakat bu devrede bile, sistematik fkh kitaplarnda grdmz btn ahkmn f'len tatbik olunduu zannna dmemelidir. tima ve iktisad zaruretler, iki trl jurtdiction'm teekkln cap etmiti: slm hukukunu tatbiki ile mkellef ve devlete mansup kadlarn er' kaza (jridic-tion eclesiastique ou religieuse)'sndan baka, yine devlete mansup selhiyettar memurlarn rf kaza (juridiction laique)s vard ki, devletin yksek otoritesinden kyordu37. Ortazaman mslman devletlerinde biri cismn dieri ruhan mhiyette olan bu juridiction'larn selhiyet sahalar, birbiriyle mnsebetleri, bunlar tatbika memur tekiltlarn mhiyetleri, muhtelif zaman ve meknlarda trl trl ekiller almtr ki, burada, mstakil bir tetkik mevzuu olan bu mes'eleden bahsetmiye imkn ve lzum yoktur. slm memleketlerinde XIX. asrda birbirinden farkl miller le'siriyle Avrupa hukuku te'siri balamadan evvel de bu iki cins kaz'nn birbirinin yannda devam ettiini grrz8*. XV. Maks fikirlere ramen, slm devletlerinin daha ilk asrlar-danberi olduka geni bir legislation faaliyeti gsterdikleri, yukarki izahattan anlalyor. Hrici tesirlere daha ok mruz olan ve devlet irdesinin daha ok istimalini cap ettiren amme hukuku sahasnda ise bu faaliyetin daha kuvvetli olmas pek tabidir. Kk slm cemaati (communaute) Emev sllesinin idaresi altnda geni bir imparatorluk eklinde inkiaf ettikten sonra, bedevi an'anelerinin imparatorluk messeselerini kuracak bir hukuk kifayet gsteremyecei muhakkakt. Sukutuna kadar tribal mhiyetini muhafaza eden bu devlet, merkez idaresini, Suriye'deki Bizans hukuk an'anelerine gre tanzim etmi, daha dorusu, eski idare makinesini aynen alp kullanmt. Msr, Mezopotamya, ran gibi eski bir kltre mlik sahalarda da, slm fthatm37 E. Lambert, Ayn eser, s. 387. -Goldziher'in Encycl. de I'tslam'dakl Fkh maddesi - A. Mez, Die Renaissance des slm, 1922, kadlk hakkndaki bahse baknz. 38 E. Lambert, Ayn eser, p. 357-358. -Seyyed Tagh Nasr, Essal sr I'histoire du droit persan, Paris 1933, p. 227. - Joseph Karst, Code georgien du Rol Vokhtang VI, Strasbourg 1934, p. 49.

20/slm ve Trk Hukuk Tarihi dan evvelki messeseler devam ediyordu. Mesel vergiler, mahall idare tekilt, fetihten evvelki gibi idi39, islm ordular, huss kararghlarnda, dahil.ve haric emniyeti muhafaza ediyor, ve merkez idare mmessili, vergileri am'a gndermekle iktifa eyliyordu. Ancak Abbas imparatorluu'nun kuruluundan sonradr ki, Ssn an'anelerinin de byk te'siri altnda, slm amme messeselerinin salam bir tarzda teekkle baladm gryoruz. Merkez idare ve vilyetler tekilt, asker tekilt, adl teklt, ml tekilt vcde getiriliyor.; amme hizmetlerinin vazife ve salhiyetleri tesbit olunuyor; hulsa idare makinesi muntazam bir tarzda kuruluyor. Badad saray, Ssn ve Bizans saraylar rnek tutularak, btn debdebe ve ihtimiyle, en ince noktalara kadar dnlm terifat kaideleriyle, hukuk, senbolleriyle teesss ediyor. slm din hukukunun tabi snn eklinin siste-matizasyoniyle hemzamn olan bu lejislasyon faaliyeti, Abbas hkmdarlarm, onlara meriyyet verdirmek amme messeselerini hi olmazsa nazar olarak din hukuk ile te'lif etmek iin hukukular te-vka sevkediyor: Eb Ysuf, Hrn'r-Red'ta, El-Hassf ise El-Meh-d'nin emriyle amme hukukuna dir eserlerini yazyorlar: ve bu cins eserler yava yava oalyor. Abbas hkmdarlarnn bu gayretini tabi grmek cap eder: nk onlar kendilerini yalnz bir imparatorluun cismn hkmdar deil, islm mmetinin (Eglise) ruhan reisi, yni bir souverainpontife addetmektedirler ki, asl slm zihniyetine yabanc olan ifte hkimiyet mefhumunun Bizans ve ran messeselerinden uursuz bir ekilde alndn G. Demombynes hakl olarak sylemektedir40. Muahharen Mdverd'nin El - Ahkm's - Sultnvyye adh mehur eserinde sistemaze edilmi olan slm amme hukuku da, o ematik ekli altnda, tammiyle nazar ve ideal bir construction'dm baka bir ey deildir; ve trih realite ile alkas da, zamanndaki fi'l vaziyeti er' esaslarla te'life almasna ramen, ok azdr". Nitekim 39 Corci Zeydn'n Medeniyyet-i Islmiyye Trihfne baknz. 40 Gaudefroy-Demombynes, Les Institutions musulmanes, Paris 1921, t. 168. 41 M. 1058'de Mverd, slm mmetini, siyasi bakmdan da bir5 vahdet gibj telkki ederek bu ideal devletin idare arhlann, faaliyet tarzn, varidat ve masarifinin tahsil ve sarf ekillerini izaha almaktadtf. Hlbuki o srada islm lemi muhtelif devletlere ayrlm, ve daha asrlardanbert siyas bir vahdet olmakdan kmt. Onun yalnz siyas hukuk ve idare hukuku deil, ceza hukuku, ve ticret hukuku hakkndaki fikirleri de rea-Hte e I* tetbuk etmiyordu (H. Lammens. Ilslme, croyances et Institutions. p. ra). x. asirda men hklm olan 8lm ^^ hukuk Mu

Umm Meseleler/21 bn Haldun gibi nafiz grl bz mtefekkirler, daha asrlarca evvel, btn bu gibi gayretlere ramen, bir takm Abbas messeselerinin, hukuk nazariyecilerinin gstermek istedikleri gibi din mene'den deil, yabanc kltrler'den geldiini grmlerdi0. Maamafih, menei ne olursa olsun, bu byk imparatorluun amme messeseleri mhim bir inkiaf gstermi ve ondan ayrlan paralar zerinde kurulan muhtelif devletler iin de bir iptida kadro vazifesi grmtr. Bundan dolay, ortazaman mslman Trk devletlerinin amme messeselerini' tetkik ederken, Abbaslerin mmasil messeselerini dima gz nnde bulundurmak, aradaki benzeyi ve ayrllar tebarz ettirmek iin, bjr zarurettir. Yalnz, bu tetkiki yaparken, Abbas messeselerinin trih teekkln ve ileyi tarzm, trih usl ile, reali-te'de olduu gibi tesbit etmek ve hukuk menblarn idel ve nazar konstruksiyon'larna aldanmamak lzmgeldiini asla unutmamaldr. XVI. slm hukuku ve bilhassa amme messeseleri hakkndaki bu umm mlhazalardan sonra, mslman Trk devletlerinin er' hukuk haricindeki legislatif faaliyetleri ve bilhassa, siyas ve idar messelerini kurarken Mslmanlktan evvelki hukuk an'anelerden ne dereceye kadar mteessir olduklarn en umm hatlariyle aratarabi-liriz. Abbsler'in ilk devirlerinde imparatorluun en yksek mevkilerine ykselen bz Trk eflerinin ve daha sonra Trk emr'l-mer'larmn, er' hukuktan ziyde devletin hkim otoritesinden doan lik hukuk'a kymet verdiklerini gsteren bz deliller vardr: Msr'da Tolunlular sllesinin messisi olan Ahmed b. Tolun zamannda, cisman mahkemeler, ikame edilen dvalar o kadar dilne hallederdi ki, kad'ya hi kimse mracaat etmezdi; bu suretle Msr'a yedi sene kad tyin olunmamt4'. Bunu, Trk devlet adamlarnn psikolojik bir hususiyeti addedebiliriz. Bu tibar ile manl olmakla beraber ferd mhiyette kalan bu hdiseleri bir tarafa brakarak, slm imparatorluu'nun ark sahalarnda kurulan devletlerin messeselerindeki Trk te'sirlerini en umm bir ekilde ve hi tafsilta girmeksizin gzden geirelim. verdl'nin bu nazar ve ideal sistemiyle anlamaa ve izaha almak, trihi zihniyetle taban tabana zd bir hareket olur. Bu devirdeki slm devletlerinin dier devletlerle ve teb'alariyle mnsebetlerini tanzim eden msbet hukuk kaidelerini dorudan doruya trihi vesikalardan karmak lzmdr. Mverdi'nin bu nazar ve ideal sistemi, dini prensiplere dayand cihetle, o devir ve daha sonraki devirler legislateur'leri iin sdece mnevi bir nfuza mlikdi. 42 bn Haldn.Mukaddime, Arabca metin, c. I, s.' 208. 43 A. Mez, Die Renaissance des Islms, 1922, Kadlar hakkndaki ksm.

22/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Eski Trk idare an'anelerinin te'sirlerini, Smnler'e ve bilhassa onlarn ordu tekiltnda grmekteyiz; lkin bu da son hkmdarlar zamannda yni orduda Trk unsurunun ehemmiyeti arttktan sonra olmutur**. slm ftuhatndan evvel asrlarca Kk-Trk hkimiyeti altnda kalan Mvern'aNehr'de, onlarn idri an'anelerinden birtakm bakiyyeler kalmas tabi olmakla beraber, Smn tektnda bu izlere pek tesadf olunmuyor. Smnler'in ksmen Tbiri ve Saffrler vs-tasiyle ve ksmen de dorudan doruya Abbas tekiltn iktibas ve taklit etmeleri bu hususta messir olmutur. Gazneliler'e gelince, iptida Smnler'e tbi bir devlet olarak kurulmakla beraber, vaktiyle asrlarca Eftalit mparatorluu'nun hkimiyeti altnda kalm kesf Trk un-surlariyle meskn sahalar da kendisine ilhak suretiyle inkif eden bu mparatorluk'ta, Trk hkmet an'anelerinin te'sirlerini daha kuvvetli olarak grmek mmkndr. Geri, mutaassp bir Snnlik siyseti takip eden ve Badad saray ile ok samim mnsebetlerde bulunan bu devlet, amme messeselerini Abbas - Smn modeline gre, tanzim etmekle beraber, ordu tekiltnda, rtbe ve me'muriyet adlarnda, bilhassa Trk kableleriyle olan hukuk mnsebetlerinde, Kk-Trk ve Eftalit hukuk an'anelerinden de mteessir olmutur. O devre ait Arap ve Fars diliyle yazlm menblarda, ekseriyetle arapa ve farsaya mtercem ekiller altnda be, eski Trk Titulature'nn bakiyyelerini grmek kabildir; bu menblarn, imdiye kadar hi dnlmemi olan bil bakmdan sk bir tetkiki, bu hususda, tam olmamakla beraber az ok mspet neticeler verebilir*5. Gazneli hkmdarlarnn, slm siysetlerine ramen, devlet otoritesini ve lgistlatif 'kuvvetlerini dima kullandklar, ml siysetlerinde fikh'm tahdidi hkmlerine hi aldr-myarak rf teklif koyduklar, kadlarn din juridiction'u hricinde devlet organlarnn rf juridtction'larnn mevcudiyeti, Trk kabileleri arasnda er' deil rf hukukun hkim olduu, hlsa, nazar slm hukukunun hi bir suretle tecviz edemiyecei birok eylerin Gazneli mparatorluumda kuvretle yaad muhakkaktr*". 44 M. Fuad Kprl, Trkiye Trihi, 1922, s. 86. 45 Birka misl : Gaznelilere ait frisi metinlerde bir takm me'muriyet isimlerinin banda geen farsca buzurg kelimesi, Trk unvanlarnda ok geen ulug tbirinin karldr; yine farsoa Sipebslr, trke S-ba mukabilidir- Eftalitler'deki Tigin gibi eski Trk unvanlar bunlarda da vardr. Bu devre it trih kaynaklarla edeb eserlerin sk bir tetkiki daha bu gibi birok misller verebilir. 46 Sonraki slm melliflerinin ideal bir mslman hkmdar gibi gsterdikleri ve eriate riyatkrh hakknda trl efsneler rivayet et-

Ummi Meseleler/23 XVII. Eski Trk hkmet an'anelerinin te'sirini, en ak ve kuvvetli ekilde, Kardhanhlar devletinin amme messeselerinde grmek kabildir, tik kurulu safhalar hakknda trih kaynaklarn hibir sarih malmat vermedikleri bu devlet, dorudan doruya Kk-Trk ve Uygur siys ve idar an'anelerini devam ettiren bir teekkldr ki, muahha-ren hkmdarn ve tebeasmn slm dinini kabul etmeleri zerine, yava yava amme messeselerim de slm prensiplerine uydurmaya ve ve bir slm devlet mhiyetini almaya almtr. Karahanhlar devletinin amme messeselerine at elimizde bulunan vesikalar, ancak XI. asrn son yarma yni bu devletin Mver'n-Nehr'i zaptettikten ve en ark sahalarna kadar kuvvetli bir slm te'siri altnda kaldktan sonraki devresine aittir*7. Fakat buna ramen, amme hukukuna ait birtakm esas prensiplerde, saray tekilt'nda, orduda ve idre'de, vergilerde ve me'muriyet isimlerin'de, adl mekanizma'da, baz hukuk semboller'de, hlsa hukuk haytn btn tezahrlerinde Kk-Trk ve Uygur devletlerinden kalm hukuk messeseler'in ksmen muahhar devirlerinde slm dini te'siri altnda bz tahavvllere uramakla beraber devam edip gittiini gryoruz48. Din juridiction tikleri Sultan Mahmud, phesiz byk bir devlet adam ve bir legislateur idi; vergi vaz' ve tahsili hususunda tammiyle rf hareket ettii gibi, devlet otoritesini asla- dini kaidelerle tahdid ettirmiyor, dini, sdece, emperyalist siysetine bir vsta olarak kullanyordu. Gazneli trihinde buna ait bir ok misller vardr. Devletin resm kronikcileri olmakla beraber Utb ve Beyhak bu gibi.eyleri yazmakta bar mahzur grmemilerdir. 47 Bu devre tiyen en mhim iki menba, Kutadgu Bilig ile DvnLgti't-Trk'dr ki, her ikisi de XI. asrn ikinci yarsnda yazlmtr; ve her ikisinde de kuvvetli slm te'siri gze arpar. Sdece bir malzeme kitab olan birinci eser iin bu bir kusur tekil etmez; fakat, srf ideolojik bir eser olan Kutadgu Bilig'i o devrin ve hatt slm'dan evvelki devirlerin hukuk telkkilerini gsteren bir kaynak gibi mtala edenler tammiyle yanlmaktadrlar. Bir bn Sina akirdi tarafndan Aristo felsefesine gre yazlm olan bu eserde Trklere has ahlki ve hukuki telkkiler ok azdr: orada kadn hakkndaki telkkinin asl Trk telkkisine ne kadar zd olduunu vaktiyle gstermitim. (Trk Edebiyat Tarihi, 1928 s. 197). Bu eserden, yalnz, rtbe ve memuriyet isimleri ile o devir Kgar Trk cemiyetinin itima tekml derecesini yni muhtelif itima tabakalar anlamak bakmndan, byk mikyasda istifde olunabilir. Yoksa bu ideolojik edeb eserden o devir Trklerine hs hukuki telkkiler -karmaa almak, eserin hakik mhiyetini anlamamak demektir, ve trih zihniyete tammiyle mugayirdir. 48 Buna ait misller o kadar ok ve o kadar barizdir ki, burada onlardan bahse lzum grmyoruz. Karahanhlar devri - Trk messeseleri hakknda hazrladmz bir tetkikte btn bu mes'eleler tahlili bir surette izah edilmitir.

24/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Umm Meseleler/25

hricinde, devletin rfi juridiction'u bunlarda da mevcuttu. XI. asrda bu devletin Tiyenan dalarnn tesindeki ark ksmlarnda bulunan iktisad - kltrel I byk merkezlerinde tslm dillinin kuvvetle yerlemi olduu, buralardaki medreselerin byk faaliyetle slm kltrn yaymaya alt malmdur; fakat buna ramen, kuvvetli kklere mlik olan eski amme messeselerinin hi olmazsa byk bir ksmnn yeni din tarafndan birdenbire sklp at-lamad, ve onlarn ancak dhili bir tekml neticesinde yava yava slmi nazariyelerle te'lif edilebildii gze arpmaktadr. Karahan-hlar'n Semerkand' payitaht edinen Garp besi'nde, coraf artlarn dourduu kltrel mnsebetler, slm hukukunun burada daha abuk ve kuvvetli bir te'sirini intc etmitir; fakat Kgar ve Balasa-gun'daki ark besi'nde, bu slm te'sir, phesiz daha tedric olmutur ki, yine bunu da coraf artlarn kltrel neticeleriyle zah edebiliriz. slmiyeti kabul etmemi ark-Asya kavimlerine kar slm leminin ark hudutlarn mdafaa eden ark Karahanhlar'da, din hislerin ok samim, ok canl ve kuvvetli olduu malmdur; fakat buna ramen, islm bir cila altmda, eski hukuk an'ahelerin devam edip gitmesi de pek tabi idi. te bundan dolay bu devir, bu transitton devri, ortazaman Trk hukuku trihinin her bakmdan ok mhim bir safhasn tekil eder. XVII. Maamfih Trk messeseleri trihi'nih en mhim devri, bu messeselerin slm kltr dairesindeki kavimler zerinde bariz te'-sirler brakmas bakmndan da, phesiz, Byk Seluklu mparatorluu devridir. Karahanllar, coraf mevkilerinin de tesiriyle, ortazaman sark trihinde siys bakmdan byk bir rol oynayamadklar gibi, Trk hkmet an'anelerini baka mslman kavimlere vermek hususunda da pek messir olmamlard. Hlbuki, Abbas halifelerini madd hkimiyetleri altna aldktan sonra, Msr ve Suriye gibi i Fttm halifelerinin nfuz sahalar ve imal Afrika mstesna olmak zere, Ya-kra-ark tslm dnysnn hegemonyasn ele geirmi olan Seluklu mparatorluu, siys te'siriyle mtensip olarak, hukuk kltr bakmndan da geni ve devaml bir nfuz icrasna muvaffak oldu. XL asr sonlarnda muntazam bir hkmet cihazna, idar ve ml mtekemmil tekilta, ve muntazam bir asker kuvvete mlik olarak grdmz bu byk imparatorluun hukuk enstifeyralantoy mene'lerinden balyarak muhtelif tekml safhalarnda - yni imparatorluun merkez nfuzu mahvolduktan senra ona vris olan muhtelif devletlerde nasl devam ettiklerini - takip edecek olursak, bunu ol-.

duka ak olarak grebiliriz. Bu mulk, mes'eleler hakknda imdiden kati hkmler kabil olmamakla beraber, Seluklu messeselerinin muhtelif hukuk mene'lerden geldii muhakkaktr: Gazneliler tekilt vstasiyle intikal eden Abbs-Smn an'aneleri, Gazneliler ve Karahanhlar'dan intikal eden Ef tolit, Kk - Trk ve Uygur an'aneleri, ve nihayet imparatorluun asl kurucusu olan Ouzlar'm kable an'aneleri; ite btn bu muhtelif hukuk unsurlarn birbiriyle karmasdr ki, Seluklu messeseleri dediimiz complexus'\ vcde getirmitir. Bu messeselerden herhangi birinin mene'inde nasl bir unsurun daha hkim bulunduu ve muahhar tekml safhalarnda u veya bu artlar altnda daha baka ne gibi unsurlarn messir olduu, ancak uzun tahlil ve mukayeseler neticesinde tespit olunabilir; fakat imdiden syliyebiliriz ki, Seluklu mparatorluu'nun ilk devirlerinde Trk hususiyetleri pek barizdir: hkimiyet telkklsi'nde4' ve senbolleri'nde50, hkmdarlar tarafndan verilmesi mtad umm ziyafetler gibi din mene'den gelip hukuk bir mhiyet alm bz detlerde", rtbe ve me'murfyet ismleri'nde, asker tekilt'ta Karahanhlar'da grdmz hkmet an'aneleriyle, tribal mhiyette Ouz an'a40 Seluklular'da hkimiyet telkkisinin daha Turul Bey zamannda geirdii sr'atli tekaml, birdenbire kurulan devletin ok abuk bir imparatorluk haline gemesinden ilari gelmitir. TrM bakmlardan byk bir ehemmiyeti olan bu mes'ele, Trkler'de Hkimiyet Telkkisinin Tekml hakkndaki eserimizdedir. [Bu kitap yaynlanmamtr. 1 50 imdiye kadar ne tarihi, ne hukuki bakmlardan tetkik edilmi olan bu hukuk senboller mes'elesinin, hukuk tarihi bakmndan byk bir ehemmiyeti, vardr. Seluklular'da grdmz hkimiyet senbollerinin byk bir ksm, slmiyet'ten evvelki Trk devletlerinde mevcuttur; dier bir ksm senboller ise, mslman devletlerinden gemedir. Yukarda bahsedilen eserimizde bu hususta ok uzun ve mukayeseli izahat vardr. Yalnz, Ouz an'anesinden gelen senbollerin, balangda pek bariz olduunu syleyelim: Turul Bey nmna baslan sikkelerde ok ve yay resmi bulunduu gibi (A. Tevhid, Meskkt- Kadme-i slmiye: Katalogu, s. 58-59), yine Turul'un .tevki yni turasnn bir omak eklinde olduunu Ravendi syler (The Rahat - us - Sudur, GMS, 1921, p. 98). Bizans mparatoru, Seluklu ordusuna esir olan byk bir emirim Turul'un serbest brakmasna mukabele olarak Bizans'taki eski camii tamir ettirdii zaman, mihrabna bir ok ve y a y resmi koydurduunu biliyoruz ki (bn - al - Ethir, Vol. X. 455) bunun da Turul'un almet-i mahssas okluu tabiidir. 51 Seluklular'daki bu detin slmiyet'ten evvelki muhtelif Trk devletlerinde ve Karahanhlar'da da mevcut olduunu syleyelim. Bu hususta tafsilt ve baka kavimlerdeki mmasil messeselerle mukayeseler, zikredilen eserimizdedir.

26/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/27 ler, Seluklu tekiltnn bu hususiyetlerinden tammiyle gafil kalmlardr57. Geri Melikah'dan itibaren Seluklu hkmdarlarnn mesel Turul ve Alp Arslan zamanlarndaki gibi eski Ouz detlerine yle ok riayetkar olmadklarn88, asker ve siyas kudreti ahsnda temsil eden Trk efi'nden ziyde ark saraylarnn kark ve debdebeli saray protokollar iinde kaybolmu Sasn - Bizans tipinde bir slm imparatoru mhiyeti aldklarm, ve bununla hemhenk olarak amme messeselerinin de tedricen daha islm bir renk altmda kaldn gryoruz. Fakat btn bu deimelere ramen, gerek Seluklu mparatorluu'nda, gerek vrislerinde, yukarda bahsettiimiz Trk hukuk an'aneleri dima mevcudiyetini gstermi, hatt Grcler, Ermeniler, Bizansllar

neleri ok ak grnr: yabgu, inal, inan, kutlug, tekin, suba, gibi eski Trk unvanlar, gerek bunlarda gerek Seluklu an'anesi'ni devam ettiren muahhar Trk devletlerinde dima mevcuttur8*. Abbasiler'deki in dvn'nm Seluklular'da ve bu imparatorluun vrislerinde Ouz an'anesi te'siriyle tura dvdm'na tahavvl ettiini daha Makriz be tespit etmiti53. Kezlik, daha ilk zamanlardan beri slm devletlerinde grdmz ikt meselesinde Seluklu mpa-ratorluu'nun koyduu yeni esaslarn ehemmiyeti vaktiyle C. H. Becker tarafndan parlak bir ekilde meydana karlmt54. Seluklu mparatorluu'nun muhtelif ubelerinde, onlara vris olan Atabeylerde, Hrizmhlar mparatorluu'nda, Eyybler'de, Msr -Suriye Memlk mparatorluu'nda., Artuklular, Danimendler ve Anadolu Seluklular'nda, hatt XII. asrn ikinci yarsnda, Badad'da-ki Abbas devleti tekiltnda, Byk Seluklular'daki amme messeselerinin devanun grmemek imknszdr55. Hibir zaman Seluklu hkimiyeti altnda kalmyan Hindistan Trk devletleri'nde, Seluklu-lar'dan bilvasta intikal eden hukuk te'sirler (bulunduu gibi, imal Afrika slm devletlerinde de Seluklular'dan yine bilvasta intikal etmi mesel nbet alnmas, hkmdarlarn balarnda tutulan semsiye gibi hkimiyet senbolleri'ne tesadf olunmaktadr58. Btn bu izahlardan anlyoruz ki, geni ve kuvvetli nfuzu muahhar asrlardaki siys teekkller zerinde de devam eden Seluklu messese-leri'nde Trk amme hukukunun hissesi byktr. Ouz kabilelerini byle bir imparatorluk kuracak' hukuk kabiliyetlerden mahrum addettikleri iin, btn bu tekilt ranl yezr Nizm'l - Mlk ile arkadalarnn dhiyane idarelerine isnad eden Th. Houtsma gibi birtakm msterik52 O devirlere ait kaynaklarn sath bir tetkiki bile bunu kafi olarak gstermee kfidir. imdiye kadar Seluklular'da mevcudiyetini bilmediimiz, Uygurlar'da ve Karahanhlar'da mevcut "lek" unvannn Seluklular'da da kullanldn, muasr Ermeni kroniklerim - imdiye kadar izah edilememi olan Alpihlag adn izah ederek-meydana koymutum (Belleten, nr. 1, 1937, 308) 53 Makriz, Kitb al-Khitat, Msr basmas, c. II, p. 226. 54 C. H. Becker, Steueapacht und Lehnwesen, Der slam, 1914, V. 82-92.
55 Bizans messeselerinin Osmanl messeselerine tesiri mes'elesini tetkik ederken, birtakm mme messeselerinde byk Seluklu mparatorluu'nda kalan hukuk an'anelerin sonraki Trk devletlerinde nasl devam ettiini gstermitim. Orada tetkik edilmemi olan sair birtakm messeselerde de bu devam mahede etmek kabildir. 5d Ayn eser, s. 184 Tafsilt Trklerde Hkimiyet Telkkisinin Tekml'ndedir. v&T^:

57 The Houstma, Recueil de textes relatifs I'histoire des Seldjoucides vol. II. 1889, p. VII - V13I. Msterik olmadklar cihetle, bu gibi mes'elelerde ister istemez onlarn fikirlerine tbi olan btn garp tarihileri, umumiyetle bu fikirdedirler. Onlar bu hususta yanl hkmlere sevkeden sebepler kolayca anlalyor. Fakat W. Barthold gibi bu devre alt kaynaklar iyi bilen bir limin, Seluklu devletini kuran Ouzlar'm devlet' tekilt esaslarna mlik olmadklarm sylemekle beraber bunlarn en kuvvetli ve devaml devletler kurmalarn garip bulmas anlalmaz bir muamm'dr (Ortaasya Trk Tarihi Hakknda Dersler, 1927, s. 92). Yine ayni mellifin Trkmenistan, -(rusca-, Leningrad, 1928) adl eserinde Trkmen Tarihi hakkndaki makalesinde de ayn mtlaya tesadf olunuyor. 58 M. Fuad Kprl, Trkiye Tarihi, s. 173-176. Alp Arslan'n Ma-lazgird meydan muharebesine balamadan evvel beyazlar giyinmesi ve atnn kuyruunu balamas, eski Smni an'anelerinin devamn kat'iyetle gstermektedir. Bu gibi an'aneler, Seluklu, saraylarnda yava yava azalp ehemmiyetini kaybetmekle beraber, hibir zaman bsbtn ortadan kalkm deildir. Gerek Nizm'l-Mlk'n Siysetnme'sinde, gerek ir tarihi kaynaklarda malzemenin btn kifayetsizliine' ramen bunu grmek kabildir. Tahta kan hkmdarlarn yeni ad almalar gibi Tu-kiie ve (Jygur'lardaki .eski bir an'ane, herhangi bir sebeple ldrlen hanedana mensup prensiplerin kanlarnn aktlmyarak ok kiriile boulmalar gibi paganizm bakiyeleri yalnz Seluklu hkmdarlarnda deil, sonraki Trk devletlerinde de dima grlr. lk Seluklu reisleri, daha bu devlet kurulmadan evvel, kendilerine tbi Ouz kabilelerini toplamak iin onlara birer ok gnderirlerdi (Ravendi, Rhtu's-Sudur, s.. 39). Bundan iki asr sonra yni XII. asrda Artuklu prensi Davud'un birok Trkmen kabileleri zerinde byk bir nfuzu olduunu, lzumunda onlar davet iin ok gnderdiini ve hu emre byk bir sevinle taat olunduunu gryoruz. (Recueil des Historiens des Croisades, Historiens orientaux, vol, II, p. 70.) Maa-mafih, asrlaraca devam eden bu an'anenin yalnz Ouzlar'a ve Ouz devletlerine mnhasr kalmayp Karahanhlar'da da mevcut ok eski bir Trk adeti olduunu ilve edelim' (Mecm'l-Ensb'da galiba Beyhaki'den naklen mevcut bir kayda gre; Mecelle-i Mihr, vol. III nr. 8, p. 798).

28/lslm ve Trk Hukuk Tarihi gibi komu veya tbi devletlerin messeseleri zerinde bile azok te'sir etmekten geri kalmamtr59. Seluklu messeselerinde, ilk bakta Is-lm yahut tran bir mene'den gelmi zannolunan birok eylerin, eski Trk dnhkuk telkkilerine bal olduu, sk bir tahlil ve mukayese neticesinde meydana kyor. Btn mslman Trk devletlerinde olduu gibi Seluklu mparatorluu'nda da devletin Mgisation faaliyeti daha ziyde amme hukuku sahasnda tecell etmektedir. Meden hukuk sahasnda, hkmetin nas-bettii snn mezhebindeki kadlarn eriat ahkmna gre Verdikleri hkmler muteber idi. Maamafih Melikah, phesiz Nizm'l-Mlk'n tevikiyle, byk hukukulardan mrekkep bir heyet toplad; ve meden hukuka ait o asrda byk ihtilflar mucip olan birtakm mes'e-Ieler hakknda sarh ve kat' hkmleri ihtiva eden bir MeceUe (Code) vcde getirerek brtn imparatorluk memleketlerinde tatbikim emretti". mparatorluun byk kltr merkezlerinde kurulan medreseler, din juridiction iin hkmetin muhta olduu unsurlar hazrlyordu. Fakat, bunun hricinde, devletin muhtelif tekiltna it lik bir juridiction da mevcuttu. Asker maksatlarla imparatorluun muayyen sahalarnda yerletirilmi ve bu vazife mukabilinde bz hukuk imtiyazlar verilmi olan birtakm Trk kabileleri arasnda, hatt Trk kylerinde, meden hukuk sahasnda er' kanunlar'n deil rf ve det hukuku'nuu mer' olduu tabidir. Hrizmhlar'da lik juridiction'-la megul bir yksek mahkeme bulunduunu ve byk rtbede bir Trk kumandannn "buna riyaset ettiini biliyoruz ki, Seluklu devletinde ve ona vris olan ir Trk devletlerinde de bu trl messeseler bulunduu phesizdir. Celleddin Hrzemah'n mverrihi Nesev'am ir slm devletlerindeki mmasil messeselere benzeterek Dvn'l-Mezlim diye izah etmek istedii bu mahkeme, Celled-din'in ordusunda vazife grmekte idi. Maamafih, devlet merkezinde, ve hatt byk asker merkezlerde bu cins messeselerin mevcudiyeti kolayca tahmin edilebilir. Bu mahkemelerin rf ve det'e ve devletin rfi kanunlarna gre hkm verdii de pek tabidir. XHL. asarsa ak mparatoriuu'nda ve Grcler'de, Seluklular ve vrislertn-deki Atabey mansbnn bulunduunu bir misl olarak syleyelim (M. SaintMartin, Memoires historiques et geographiques sur I'Aratenie, Tome Et, 1819, p. 251). fenik mparatorluu'ndaki ilk lala yni atabey, galiba mristiyan bir Trk't ve bey unvanm da tayordu. 80 Kari Sssheim, Das Geschenk aus der Seldschukengeschichte, Leidan 1909, p. 81-62, 69-71.

Umm Meseleler/29 dan balyarak muhtelif Trk devletlerinde grdmz ordu kadtl, her hlde bu eski messesesinin sim bir renk alm devamndan baka bir ey olmamaldr. Badad'a ilk girdii zaman, slm hukukularnn kurduklar nazar amme hukuku sistemine tammiyle mugayir ve devlet menfaatine uygun bir hatt- hareket takibinden ekinmiyen Turul Bey'den balyarak, amme hukuku sahasnda, Seluklu hkmdarlarnn serbest bir lejislatif faliyet gsterdikleri kat'iyyetle sylene-bilir. Seluklular'dan sonra, slm dinine en fazla riayetkar saylan Trk hkmdarlar bile, bu sahada devlet otoritesini her eyin fevkin-. de tutmulardr. Trk emirlerinde hemen umumiyetle grlen bu devletilik temaylnn muasrlar olan birtakm din limleri ve o zihniyette bz tarihiler tarafndan iddetle tenkid edildiim' grmekteyiz61. Seluklu idare an'anelerini devam ettiren Trk devletlerinde bu messeselerden her birinin muhtelif miller tesiriyle mruz kald deiiklikleri, mahall ve yabanc tesirlerin derecesini, hlsa, itima ve iktisad zaruretler neticesindeki dahil tekmllerini burada en ksa ekilde izaha imkn yoktur. Yalnz, Seluklu devresinde grdmz bu umm 'karakterlerin, vrislerinin hukuk haytnda da mevcut olduunu syliyebiliriz. XIX. Trk amme messeseleri tarihinde, te'sirinin genilii ve devam itibariyle, Seluklu devrinden sonra en mhim safha, Cengizliler devridir. Yalnz ortazaman ark tarihi deil cihan tarihi bakmndan da siys ve kltrel neticeleri olan bu devrenin, Trk enstitsyonlar tarihinde de bu kadar byk ehemmiyeti olaca kendiliinden anlalr. Bu, ykc ve geici bir istil deil, Asya'nn XII. asr sonundaki anarik vaziyetini dzelterek yahnz Asya'ya deil Orta-Avrupa ve Balkanlar kadar Eurasia'ya da salam bir nizam veren siys ve asker bir ftuhat devresidir. XD3. asr sonlarnda birbirleriyle muhasm . byk imparatorluklara ayrlm ve merkeziyetim* kaybetmi olan bu kuvvet, hkim olduu sahalarda byk bir tekilt kudreti gstermi, mkemmel leyen siys ve idar messeseler kurmutur. Birbirinden ok farkl sahalarda, birbirinden tammiyle farkl byk kltr direleri iinde, ve bsbtn deiik itima ve ktisad artlar altnda tekml eden bu muhtelif ubeler, ayn merkeziyeti imparatorluktan ayrlm 61 Ravendi, .yn eser? s. 381-382. XIV. asrda eriat ahkmna riyet' le mruf olan Trk aslndan Melik Muiz^'d-din Hseyin Kert'in He-rat'ta birok gayr- er' kanunlar koyduunu ve onlardan bir ksmnn XV. asr sonunda bile hl devam ettiini biliyoruz (Dawlatshh, The Tadhklratu' shShu'a'r, edited by E. Brovne, 1901, s. 209).

30/Islm ve Trk Hukuk Tarihi paralar olduu ii, bunlarn amme messeselerinde ve onlar douran hukuk telkkilerde bilhassa balang!ta derin bir benzerlik hatt ayniyet gze arpar; hkimiyet telkkisi'nde ve senboller'inde, rtbe ve memuriyet isimleri'nde, devletin lejislatif organlarnn tanzi-mi'nde, siys hukuk'a ait mes'elelerde, idar ve asker tekilt'ta, ml lejislasyon'da bunu aka grrz. Kurultay, yarg mahkemeleri, devlet postalar, anslleri hususiyetleri, Cengiz'in ve ona halef olan byk hanlarn hukuk te'sist ve hukuk mhiyetteki hkmleri (yni Yasa ve Bilig), vergiler, itima ve siys hteerarchte'yi tanzim eden kaideler, birbirinden farkszdr" 2. Eski Uygur ve Karahtay hukuk an'a-, neleri'yle, ksmen Trk kable rfleriyle mterek gebe Mool rf ve detlerinin Uzak-ark ve Yakn-ark kltr . direlerinden yni Budist ve slm kltrlerinden alnm unsurlarla imtizacndan hs olan bu complerus'e, bu devrin btn kltrel haytnda olduu gibi, en byk mevki eski Trk hukuk an'aneleri'ne aittir"; Maamfih, bu Budist ve slm tehirlerinin de yine Trkler vstasiyle olduu malmdur. Prof. P. Pelliot, daha bu ilk devirde bile, birok stlahlarn trke olmasndan dolay, trke'yi imparatorluun enternasyonal dili addediyor64; biz bu mtlay, byk bir ksm hukuk stlahlara da tem ederek, fikirlerimizi yeni bir delil ile te'yid edebiliriz. XIV. asrn ilk yarsnda, slm kltr sahasndaki Cengizliler devletlerinde slmiyet artk hkim din ve d e v l e t dini imtiyazn kazanmlar. Bilhassa, hkmet messeseleri hakknda olduka etrafl malmata sahip olduumuz Mtnordu ve lhanl imparatorluklarnda, bu islmlama'nn hukuk sahasndaki te'siflerini, tespit mmkndr; onlar, slmiyet devlet dini olmadan, hkmleri altnda yaayan muhtelif din 62 Bu muhtelif ubelere ait tarihi kaynaklarn sath bir tetkiki bile bunu gsterebilir. imdiye kadar bu devletlerden bzlarnn idri messe-seleleri hakknda bz limlerin mesel, lhanllar'a dir D. Ohsson'un, onlarn tekiltn aynen devam ettiren Celyirliler'e dir Hammer'in, Altyor-du'ya dir bilhassa Berezin'in birtakm huss tetkikleri varsa da, bu muhtelif messeselerin btn Cengizliler devletlerinde mukayeseli bir surette tetkikine giriilememitir. Bz teferruat mes'elelerine dir yaplm byle mukayeseli kk tetkikler ise, ok az ve ekseriyetle ok sathidir. 63 Bu hususta sylenecek pek ok ey varsa da, makalemizin kadrosu buna ait en ksa izahata dahi msid deildir; yalnz Prof. W. Kotwicz'in u mhim tetkikini ehemmiyetle tavsiye etmek isteriz: (Formules iaitiales des documents mongels aux XIII et JOV'e. ss, Rocznik Orjentalistyczny, c. X Lwow 1934). 64 P. Pelliot, T'oung pao, c. XXVII, s. 101. 208.

Umm Meseleler/31 cemaatlar gibi mslmanlar da din jundiciion'larna tebiyette serbest brakmakla beraber, asl byk selhiyeti rf mahkemelere ve muhtelif hkmet organlar'na vermilerdi; slmiyet'i kabulden sonra, kadlar ve kad mahkemeleri eskisine nisbetle daha fazla bir ehemmiyet kazand; eriat hkmlerine riyet edilmesi hakknda baz hkmdarlar tarafndan daha ilk cluslarnda verilen emirler bu te'siri gsterir*'. Aftnordu'da, slmiyet lhanllar shasndakinden daha eski kklere mlik olmakla beraber, hukuk sahada daha az messir olmutur. Maamfih btn bu gibi tezahrlere ve mesel Yosa'nn aman itikadlariyle alkadar bz hkmlerinin tatbik edilmemesine ramen, bilhassa amme hukuku'na ait mes'elelerde Yasa'ya yni devletin lik kanunlar'na iddetle riyet* olunuyordu. Byk iejislatr Gzn, yine Yasa esaslarna ve Seluklu idareleri'ne dayanarak birok mhim tekilt ve tensikat yapmt86. Adl idarede eskidenberi mevcut olduunu bildiimiz ikilik, (bunlar zamannda da devam ediyordu: Hrezm'de, ran'da, Irak'ta kadlarn er' mahkemelerinden baka, bir de lik mhiyette yargu mahkemeleri bulunduunu biliyoruz6', Bu devir amme messeselerinin te'sirini, Cengizliler'in hkimiyeti altnda kalm geni sahalarda, ve yalnz XIV. asrda, deil, XV. ve 69 Bilhassa Gzn devrinde, kadlarn ve er'i mahkemelerin ehemmiyeti artmakla beraber, bunlar devletin sk bir kontrol altna konmutu. Vassf ile Red'd-Din'in kroniklerinde buna it uzun tafsilta tesadf olunur. 66 Balca bu zikrettiimiz mverrihlerin kroniklerine istinaden D'Ohsson tarafndan verilen malmat, olduka iyi bir hlasadr. (Histoire des Mongols, tem, IV. p. 370-477). Kuvvetli bir tahlil ile, Gzn'n te'sistnda muhtelif kaynaklardan gelen tesirlerin derecesi ve menei kolaylkla meydana karlabilir. 67 Defremery et Sanguinetti, Voyages d'bn Batoutah, tom. III, p. II Vaktiyle Goldziher'in de dikkat etmi olduu bu -rivayeti tamamlayacak ve izah edecek daha bir takm tarihi kaytlara tesadf olunur. Yargu ve Yar-gucular hakknda yaknda huss bir tetkik neredeceimiz cihetle burada hatt ksaca izahata girimek istemiyoruz. . Yargu kelimesine XIV.-XV. asrlar Trk ve ran irlerinin eserlerinde tasdf ediyoruz; bn Mhenn yargucu kelimesini hkim, kad diye tercme etmekte ise de,, bunun, rfi kanunlara gre hkm veren 'bir hki molduu sarihdir. Badad'da (1357 = 758 H.) ylna it bir cami kitabesi, er' kaza ile Yarguculann kazasn sarahaten ayrmak" suretiyle bunu te'yit ediyor (L. Massignon, Mission en Mesopotaime, II, Le Caire 1912, p. 15). Yargu divnnn ve Yarguculuun XVI. asra kadar hatt daha sonra Cengizliler devletlerinde ve vrislerinde devam ettiini syleyebiliriz. Bu kelime hakknda M. Quatremere'in izahat mhim deildir (Histoire des Mongols de la Perse, Paris 1832; p. 122).

32/lslam ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/33

hatt daha sonraki asrlarda grmek kabildir: lhanhlar'n vrisi ola Celj/rtiler'in onlarn hkmet messeselerini hemen aynen devam ettirdiklerini bdiimiz gibi*8, Orta - Anadolu'da XIV. asrda lhanlar'n idar ve ml sistemlerinin devam ettiini de, Sivas sultan Kad Burhaneddin'in teolojik zihniyetiyle buna kar bir aksTamel yapmak istemesinden anlyoruz"; fakat buna ramen, XV. asr ortasnda Anadolu'da lhanl devri vergi sistemi'nin hl devam ettiini gsteren vesikalar vardr. Bilhassa Orto-Asyo'da, AUmordu'dsL, Kmm ve Kazan hanlklarnda, Seybniler'e ve Orta-Asya'nn daha muahhar siys teekkllerinde, bu te'siri son asrlara kadar mahede etmek kabildir. Timur imparatorluu, muhtelif bakmlardan, Cengizliler'in aman an'ane-lerine kar slmiyet'in bir aksl'ameli mhiyetinde grnmekle beraber, amme enstitsyonlar itibariyle, bu kadro hricine kamam, Cengiz Yasas'nn deta kuds mhiyetini kabule mecbur olmutur. Timur'un Tzkt'mda., ok sarh slm temayllerle beraber, Yasa'nn ruhu hkimdir. Tnurlular, ahruh zamamnda bahyan Yasa aleyhdarl'na. ve slm te'sirlerinin mtemdi artmasna ramen, XVI. asrda bile onun nfuzundan kurtulamamlardr'1; BabrTe bahyan Hind Timur68 Tarihi kaynaklardan baka, Hammer'in ekseriyetle yanh olarak bz paralarn tercme ettii (Geschichte der Golden Horde, Pesth 1840. s. 463-ffil6) mehur bir eser. Muhammed Hinduh'm Dstr'l-Ktib fi Ta'yn'l - Mertib adl resmi mneat mecmuas, Celyirliler devri tekiltn hatt ona rnek olan lhanl tekiltnn son safhasn anlamak iin birinci derecede mhim bir kaynaktr. Onun sathi bir tetkiki bile yu-kanki mlhazamz isbata kfidir. Avrupa'da mteaddit nshalar bulunan bu yazmann stanbul'da da nshalar vardr (mesel: Esad Efendi Ktphanesi, nr. 3346'da). XIV-XV'nci asr Msr menbalar da lhanllar ve Celyirliler tekilt hakknda mhim malmat ihtiva eder. 60 Aziz b. Arder Esterbdi, BezmRezm, stanbul 1928, s. 233. Mellif, Kad Burhaneddin'in clusundan bahsederken, onun eriat hkmlerine uymyan her bid'ati, yni Moollar'dan kalma nizmlar ve Yargu'yu kaldrdn sylyor. 70 Halil Edhem, Karaman-oullar Hakknda Vesik-i Mahkke, Tarih-i Osman Encmeni Mecmuas, say 14 (Nide'de Karaman-Oullan'ndan Pir Ahmed ve Kasm Beyler nmna 874 tarihli bir kit&be, bunu gster mektedir.) 71 ahruh, bir mektubunda babasmn Cengiz kaidelerini ve yargu'yu kaldrdm sylerse de (bu mektubun farsca metni; E. Blochet'nin Introduction & I'histoire des Mongols (p.- 248-261) adl eserindadr-, tercmesi: Milli Tetebbu'lar Mecmuas, Say 5 s. S57), bir takm slm limlerinin' Timur'u Yasa'ya kymet verdiinden dolay tekfir ettiklerini de unutmamaldr (bn Arabah, Acib'l-Makdr, . 212). Herat'tft ahruh'un babasndan

lular'nn tekiltnda bile bunun izlerini grmek kabildir. Celyirliler'e halef olan Kora-Koyunlular'la Ak-Koyunlular'da, hatt Safev devletinin ilk tekiltmda, bu messeselerin bakiyeleri kolaylkla bulunabilir. Dorudan doruya Cengizliler'in hkimiyeti altna girmemi olan Suriye - Msr Memlk mparatorluu ile XIV. asr Hindistan Trk devletlerinde bu te'sir o kadar ok gze arpmaz'2. Cengizliler devrinin ve bilhassa Altnordu messeselerinin en byk te'siri, Moskof devleti zerinde kendini gstermitir. Yukarda Avarlar'dan balyarak muhtelif Trk ubelerinin Rus kltr zerindeki te'sirinden bahsetmitik (XH. paragraf). Altnordu mparator-luu'nun kuruluundan sonra, bu te'sirin bsbtn artt, hemen umumiyetle kabul edilmitir: Vernadskfye gre Mbsfco/lar'daki hkimiyet telkkisi, asker sistem, posta, vergi sistemi, idare sisteminin bahca ansr hep bu devirden kalmadr'3. F. Lot gibi bz tarihilerin bu nfuz diresini daha dar gstermelerine ramen'4, idar ve ml tekilt zerindeki bu derin te'sirden, Rambaud'dan A. Eck't kadar birok eski ve yeni mellifler, srarla bahsetmektedirler". N. lorga, Mool hkimiyetinin Ruslara yeni bir imparatorluk mefhumu getirdiine inanyor". Yine ayn tarihi, Moldavya'daki .gmrk sistemini'nin yine Moollar'dan iktibas edilmi olduunu zikrederken, Altnordu messeselerinin mkemmelliini aka sylemektedir77. u son senelerde yaplan arkeoloji ve tarih tetkikleriyle ortazaman Cenub- arki Avrupa tarihindeki siyas ve kltrel rolnn ehemmiyeti hergn daha iyi renilen Altnordu mparatorluu, yukanki izahattan ok iyi anlalyor ki, hukuk
ok daha kuvvetli Yasa aleyhdarljna ramen, Semerkand'da Ulu Bey'in, bi olmazsa askeri ilerde, Cengiz kanunlarna ittiba ettiini gryoruz (W. Barthold, Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Dersler, s. 205). 72 Buna ramen Msr'da ve Hind'de Cengizliler te'sirinin bsbtn yok olduu zannna dmemelidir. Bilhassa Memlkler'de, bu te'sir muhtelif miller dolaysile Hind'dekinden daha fazla olmutur. 73 Laszlo Rsonyi, Contribution & I'histoire des premieres cristalli-setlon d'Etat des Roumains, l'Origine des Bassaraba. Arcbivum Europan Centro Orientalis, tome I, 1935, p; 242. 74 Ferdinand Lot, Les invasions barbares, II, Paris 1937, p. 29. 75 A. Rambaud, Histoire de la Russie, 7 eme ed., 1918, p. 138-147; Alexandre Eck, Le Moyen-ge russe, Paris 1933, p. 344. 78 N. Iorga, Cinq Conferances sur le Sud-Est de l'Europe, Paris 1924, p. 45-47. 77 N. Iorga, Le Caractere commun des institutons du Sud-Est de l'Europe, Paris 1929, p: 96 - 97.

34/lslam ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/36

messeseleri vstasiyle de Moskof devletinin tekilt zerinde messir olmutur. Altnordu devletini iptida bir barbar cemiyeti gibi telkki eden E. Bloche'nin nekadar aldand bu delillerle bsbtn meydana fayor. Joseph Karst'm son tetkiklerine gre, CengizHler messeselerinin uzun mddet onlarn hkimiyeti altnda kalan Cffircler'in hukuk messeseleri zerinde de ksmen dorudan doruya, ksmen Safevler vstasiyle kuvvetli izler braktm ilve edecek olursak, bu devrenin Trk amme hukuku tarihindeki mstesna ehemmiyeti bsbtn tebarz eder. XX. Ortazaman Trk messeseleri tarihinin son safhasn Osmanl devri tekil eder. Fakat zten lzumundan fazla uzayan mruztm daha uzatmamak iin, mevzumu burada kesiyorum. Osmanl messe selerini, mene'lerinden stanbul fethine kadar geirdikleri tekml safhalar hakknda vaktiyle hussi bir analitik aratrma neretmi ol duum iin, burada aym mevzuun velev hulasaten tekrarm zait bulu yorum. Anadolu Seluklu saltanatnn idri an'aneleri'ne vris olarak ilhanllar ve Memlkler mparatorluklar messeselerinin de te'sirleri altnda ok muntazam bir hkmet makinesi vcde getiren bu Trk mparatorluu, XV. asrda Avrupa'nn ilk mutlaktyeti devlet tipini orta ya koymu ve yeni zaman tarihinin siysi tekml bakmndan bir farika sn tekil eden bu rejimin Avrupa'da ilk rnei olmutur. Son zamanlarda bz Avrupa mektep kitaplarna kadar giren bu gr tarz80, mutlakyyeti devlet rejiminin ilk rneini, Paleologlar devrinde tammiyle feodal bir mhiyet alm ve merkeziyetiliini kaybetmi XIV. - XV. asr Bizans mparatorluumda aramaktan elbette daha mantkdir; ve tarih realiteye uygundur. j Ortazaman Trkleri'nin bu suretle yeni zaman Avrupa'sna mutlakyeti devlet rejiminin ilk rneini vermeleri, Trkler'de amme hukuku'nun ve siys kltr'n sratli inkiafn gstermek itibariyle ok bariz bir stnlk ifde eder. Daha protoistorik devrelerde beeriyetin k siys teekkl kadrolarn yaratmak suretiyle amme hukukunun vzn olduklar etendolaji tetkikleriyle anlalan Trkler'in, ortazaman'da.
78 E. Blochet, yukarda ad geen eser, s: 217. 79 Joseph Karst, Code georgien du Rot Vakhtang VI., Strasbourg 1934. 80 M. Lheriter, L'histoire byzantine dans les manusls francais, Bulletin du
Comit6 International des Sociences historiques, nr. 0, 1930, p: 687; N. Iorga. Y-a-t-i-il eu meyen-go byzantin, Bulletin de la Section historiquo del 'Academie reumaine, tom. XIII, p: 9; N. Iorga, Essai de synthese de l'histoire de l'humanite, I. p. 560.

slm dini diresine girdikten sonra bile dn! slm hukukunun devlet otoritesine serbest bir faaliyet tanmayan dar ve geri nazariyelerine ramen, byle ileri bir siysi tekml derecesine ykselmelerini, hay retle karlamamak icap eder; nk, ok realist olan bu devlet kuru cular yukadanberi sraladmz delillerle anlalmtr ki, samimi mslman olmakla beraber, devletin otoritesi yni ammenin menfaati mevzuu bahsolduu zaman, slm hukukularnn hayal sistemlerine as la kymet vermemiler, ve ok eski hukuk an'anelerine gre, serbest bir legislation faaliyeti gstererek aa ortazaman'm en byk impa ratorluklarm kurmulardr. Ortazaman Trkleri'nin bu devlet kurucu luk sfatlarnn atalardan gelen bir kaabiliyet olduunu protoistorik de lillerle te'yitten sonra, szm bitirmek iin bunun ortazaman'dan bu gne kadar nasl devam ettiini de en kat' bir delil ile gstermek iste rim; bu suretle hli mz! ila izah eden genetique metod gibi mzyi hl e izah eden retrospectif metod'un da doruluu* anlalacaktr. te Trk'n devlet kuruculuk seciyesinin en byk mmessili olan Atatrk, ite onun kurduu yeni Trkiye Cumhuriyeti! Bu Byk Ydrattc'mn ve yaratt Byk Eser'in karsnda, her Trk ve her insan gibi, son suz bir sevgi ve sayg ile eilirim. '

Umml Meseleler/37

ORTAZAMAN TRK - SLM FEODALZM Bu yaz, 1938 eyllnde Zurich'de toplanan son Tarihi limler Kongresi'nde okuduum franszca muhtrann trke asldr. Ortazaman Trk-lslm Feodalizmi hakknda hazrlamakta olduum bir kitabn mukaddimesi mhiyetinde olan bn yazda, bu mesele hakknda imdiye kadar yaplm elan tetkiklerin neticeleri tenkidi bir tarzda gsterilmi, ve mevzuun nasl bir zihniyetle ve ne gibi metodolojik prensiplere gre tetkiki lazm geldii, en umumi izgileriyle anlatlmtr. Hazrladm eser, burada zah edilen umum esaslara gre yazlmakta olduundan, bu mevzu ile alkalananlar, bu kk makaleden eserimizin mahiyeti - daha dorusu, onun ne gibi metodolojik prensiplere gre hazrlanmak istendii - hakknda olduka ak bir fikir edinebilirler midindeyiz.

chem'in eserlerini bu meyanda zikredebiliriz. Bu cins aratrmalara XX. asrda da devam edilmitir ki, balca C. H. Becker'in, A. Gur-land'n, W. H. Moreland'n ve u son senelerde de Sobernheim'in, G. Demombynes'in, J. Deny'nin, Yakubowski'nin, P. Wittek'in, A. N. Poliak'n tetkiklerini hatrlatabiliriz. ite gerek bunlar, gerek oryantalistlerin ortazaman slm tarihinin muhtelif meselelerine dir nerettikleri monografiler ve umm mhiyette eserler, uzun zamandanberi, im leminde phesiz garp feodalizmine benzetme yoliyle bir slm feodalizmi'nden 'bahsedilmesini intc etmitir. Yalnz slmiyatlar deil, umumiyetle tarihiler, hukukular, komparatis'tler, slm feodalizmi'nden, bir mterife gibi bahsediyorlar: Maxime Kovalewsky, daha yarm asr evvel, riime domanial nazariyesinin Guerard'dan evvel mbeiri sayabileceimiz Fustel de Coulanges'm fikrine dayanarak, feodal sistemin yalnz Cermen lemine mahsus olmadn ve her trl istil'nm hricinde olarak teekkl edebileceini sylerken, oryantalistlerin eserlerine dayanarak, Hristiyan leminde olduu gibi slm leminde de feodal sistemin mev. cdiyetinde phe olmadm emniyetle tekrarlyordu. u son senelerde Otto Hintze, Feodalitenin Mhiyeti ve Yayl adl mukayeseli tetkikinde, feodalite hakkndaki telkkisine gre hakik feodal cemiyetler olarak ortazaman Garbi Avrupa'siyle yine ortazaman slm devletlerini, Japonya'y ve Rusya'y kabul ediyor. Ortazamanda bir slm feodaliziminin mevcudiyeti hakkndaki bu kat' kanaati mesel A. Esmein'in mehur kitab gibi hukuk tarihi manellerinde bile gryoruz. Filhakika oryantalistler ve tarihiler arasnda, bir slm feodaliZr minin mevcudiyeti kanaati kuvvetle mevcuttur. Yalnz, bu feodal sistemin mhiyeti, menei, tekml zerinde messir olan miller hakkndaki grler birbirinden farkldr. XIX. asrdan balyarak bugne kadar bu hususta ileri srlen trl faraziyeleri burada srahya-cak

XIX. asr esnasnda slm tetkiklerinin Avrupa'da mazhar olduu inkif, ortazaman islm dnyasnn siys ve itima bnyesini az ok aydnlatacak tetkiklerin meydana gelmesini intc etti. Yalnz ilm gayeler deil, byk Avrupa devletlerinin mstemleke idarelerinin amel ihtiyalar da bunda messir olmutur. te bu siklerde, toprak mlkiyeti meselesinin tarih ve hukuk bakmlardan oryantalistler iin mhim bir aratrma sahas tekil ettiini, ve M. D'Ohsson'un XVIII. asr sonlarnda kan umm mhiyetteki Tableau de l'Empire ottoman'mdan sonra, yalnz Osmanl mparatorluu'na deil umumiyetle slm sahasna dair olmak zere bu meseleye ait muhtelif monografilerin meydana geldiini gryoruz: Slvestre de Sacy'nin, Von Hammer'in, Belin'in, Vorms'n, Tischendorf'un, Bernhauer'in, Van Ber-

deiliz. Ancak, bu bir buuk asrlk almaya ramen bu meselenin henz nekadar karanlk kaldn anlatmak iin, bz mutezat nazariyeleri ksaca zikredelim: mesel Von Hammer'e gre Trk-Islm feodalitesinin teekklnde Iran tefsiri birinci derecede mhimdir. Sca-la, lhanl hkmdar Gzn'n ihdas daha dorusu yeniden tanzim ve tensik ettii asker timar sisteminde, Partlar ve Ssanler devrindeki ran feodalizm sisteminin te'srini grmektedir. Jacques de Morgan da en eski devirlerdenberi ran'da hkim olan feodal sistemin slm istilsndan sonra da deimediini syliyerek btn bu mtalalar

38/slam VB Trk Hukuk Tarihi te'yid etmektedir. Hlbuki Von Kremer Arap (islm) feodalitesinin teekklnde iran'n hibir rol olmad kanaatindedir. islm-Trk feodalizminin mhiyeti ve onunla alkal muhtelif meseleler hakkndaki bu gibi gr farklarm daha fazla sralamaa lzum grmyoruz. Yalnz, bir buuk asrdanberi bu hususta yaplan tetkiklerle elde edilen neticeleri ksaca hulsaya alalm: slm feodal sisteminin mhiyeti ve tekml hakkndaki ummi ve terkibi mhiyette tetkikleri C. H. Becker'e borluyuz. Onun bu husustaki grlerini P. Wittek, 1936'da neredilen La Fodalit musulmane adl makalesinde en vazh ekilde hulsa etmitir. Becker bu tetkiklerinde, XI. asrdan balyarak islm dnyasnda gze arpan asker feodalizm sisteminin nasl teekkl ettiini, ondan evvelki devirlerin bilhassa Abbasler zamannn itima, iktisdi ve siys artlariyle izaha almtr; o, islm hukuk nazariyecilerinin ve bilhassa Mverd (X-XI)'nin izah ettii kt' sisteminin tekmln tarih muht iinde tetkik ettikten sonra, Byk Seluklu mparatorluu'nun kuruluunu mteakip bunun ne suretle Eyybler'de ve Memlkler'de bir asker feodalite'ye inklb ettiini anlatm ve maamafm bunun Garp feodalite-'yle hi mnsebeti olmadm da sarahatle sylemitir. Memlkler imparatorluu messeseleri hakknda ok mhim bir eser neretmi olan M. Gaudefroy Demombynes de, Memlk feodalizmi ile Garp feodalizmi arasndaki ayrlklarn benzeyilerden ok daha fazla olduunu ehemmiyetle tespit ederek Memlkler'de fiyef: \e fief* ile tbilik rabtas: le lien de la vassalitimin bulunmadm gstermi ve Mem-Ikler'deki fci'n asla Garp'teki fiej'e benzemiyen bir dotatm fon-cre olduunu sylemitir. C. H. Becker, islm feodal sistemini balca iki byk devreye ayrmaktadr: Byk Seluklu Imparatorluu'nun kuruluu yni Trkler'in islm lemi hegemonyasn elde etmeleri, ikinci devrin balangcm tekil ediyor ki, bu Trk devri Msr'da Ftmfer'ja skutiyle yni Salhaddin e balamaktadr. M. N. Poliak, bu tefrikin Mofcrz'deki bir kayda dayandm ve Becker'in bundan mlhem olduunu ileri sryorsa da, hakszdr. nk Seluklu tarihine ait muhtelif kaynaklarda ve Nizml-Mlk'n Siysetnme'sinde bu hususta sarh kaydlar bulunduu gibi, daha Becker'den evvel de bu meseleye dikkat edenler olmutu: De Slane, Recue des historiens des eroisades, historiens orientmuc'nun 1872'de kan birinci cildine yazd bir haiyede, phesiz cermanist mektebin t*sri altnda, Seluklu tkt' sistemini ortazaman Av-

Umml Meseleler/38 rupa'smn bnefice militaim lerine benzetmi ve onlarn daha Ceyhun(?) imalinde (Yaxarte olacak) yaarken tpk eski Cermenler gibi feodal detlere mlik olduklarm ve Seluklu Imparatorluu'nun kurukiyle bu sistemi iran'a getirdiklerini, muahharan bunun Zeng ve Nreddin e Suriye'ye, Salhaddin ile de Msr'a girdiini sylemiti. u son senelerde slm! feodalite hakknda tetkiklerde bulunan M. N. Poliak'a gre, mslman memleketlerinde (bilhassa Arab ve Garb Trk) muhtelif zamanlarda muhtelif feodal sistemler mevcut olmutur. Ona gre, asker karakterleri mstesna olmak zere, Eyyb feodalite si e Memlk feodalitesi arasnda bile o kadar ok mterek hatlar yok tur; Becker'in ileri srd taksimin, btn islm memleketleri in bile doru olmadn syliyen bu mellif, sdece, slm leminin muh telif feodal sistemlerini mukayese ederek, aralarndaki balca mte rek ve mutezat hatlar tebarz ettirmee alyor. Ona gre bu- m terek hatlar unlardr: '^
a) Yabanc men.e'den olan feodallerin ehirlerde temerkz. Bunu Becker'in iddias kadar ifrata vardrmaa lzum yoktur; nk gerek Memlkler'de gerek Osmanllar'da kendi topraklar zerinde yaayan feodaller, az olmakla beraber, mevcuttur. b) Feodal ile hkmdar arasndaki mnsebetler meselesi. .Mellife gre Abbasler devrindeki kt? (la ferme), Roma mparatorluu'ndaki "location emphytheotique'in bir devamndan ibaret olduu halde, asker fiyef lerin vcde gelmesinde en ziyde Trk - Mool nfuzunu aramak lzmdr; ona nazaran bu asker fiyefler ibtid Mahmud. Gaznev tarafndan te'sis olunmu ve sonra Seluklular tarafndan kabul ve tamim edilmitir; maamafih muahhar fiyef lerin ilk rneini Seluklular'da aramak, ona, doru gibi gzkyor; nk Memlkler'deki fiyef sistemi, Moollarn incu dedikleri Mool fiyef sistemine baldr. Bunlar Atabeyler'de olduu gibi irs, yahut Memlkler'deki gibi muvakkat olabilir. Bu slm feodalitesinde yalnz toprak deil, herhangi bir varidat menb da, bir hizmet mukabili yahut bir mkfat olarak, kt' olunabilir: nitekim toprak kt' da, sdece,,bir varidat menb olduundan dolaydr; c) slm feodal cemiyetinde bir himaye prensibi.vardr ki, bir ferdi veya bir cemiyeti, bz artlarla, kuvvetli bir ferdin veya cemiyetin himyesi altna almaktan ibarettir. Bunun neticesi olarak, slm leminde bir feodal hiyerari vcde gelmitir. Maamafih Garp feodalizmindeki itima hiyerari ile bunun arasnda byk bir fark vardr:

40/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Umm Meeeleler/41

arkta iyef sahibi bunu ahs senyornden deil dorudan doruya merkezi idare'den alyordu. Mellif buna sebep olarak, feodallerin ehirlerde temerkzn gsteriyor. d) Kyllerin vaziyeti. Mellife gre, slm feodalizminde kyl ile feodalin mnsebetlerini tanzim eden umm bir kaide yoktur. Muhtelif zaman ve meknlara gre, hatt ayni devletin muhtelif memleketlerinde bu mnsebetlerin mhiyeti dima biribirinden farfcl'dr. A. Gurland, Avrupa'daki servage'a. mukabil, kylnn ahs hrriyetine sahip olmasn islm feodalizminin bir ayrc vasf olarak gsteriyor; hlbuki slm feodalizminde mesel Memlklar devrinde Msr'da servage mevcuttur. Mellife gre, bunun da Mool mparatorluu'ndan alnm olmas melhuzdur. Yalnz, feodaller topraklarm kendileri iletmeyip sdece vergi almakla iktifa ettikleri iin, angarye usl ndirdi. Seluklu Devleti zamannda, Osmanl imparatorluu zamannda da olduu gibi, timar sahipleri yalnz muayyen bir vergi almaktan fazla birey yapmaa salahiyetli olmadklar iin, kyl serbestti. Mellif, btn bunlardan sonra, slm alemindeki bu muhtelif feodal sistemler, den yalnz birinin, yni Abbasler devrine ait olan ve Mverd'de izah edilen tkt' sisteminin Islm mhiyette olduunu, fakat bunun muahhar sistemler zerindeki nfuzunu fazla byltmemek lzm geldiini sylyor; ve btn bu muhtelif sistemlerin bilhassa hepsinde umm olan feodallerin ehirlerde temerkz kaidesi sebebiyle mterek br iz tadm ilve ediyor. M. N. Poliak, Memlklerin feodal sistemi hakknda nerettii dier bir yazsnda, bu sistemin Mool, slm ve Garb Avrupa feodal sistemlerinin, ihtiltndan hsl olmakla beraber, ana prensiplerin Mool mparatorluu'ndan iktibas edildiini iddia etmektedir. Bu husus-, taki balca delili, fiyeflere ait dvalarn kadlar tarafndan slm esaslarna gre ryet edilmeyip, asker hkimler tarafndan Cengiz Yasas' na istind eden kanunlara gre ryet edildii hakknda Mofcrz'nin rivayetidir. O, bu suretle, yukarki hulsada iaret ettiimiz Mool te'sri iddialarm tavzih ve te'yide almaktadr. Garp feodalizminin te' irini ise, Suriye'ye Hallar tarafndan getirilen feodal messeseler vstasiyle kabul ediyor. Memlkler devri kt'lanna ait olduka dikkate lyk tafsilt ihtiva eden bu notlar, ir yazlan gibi, mellifin bilhassa bu devir tarihi ile uratn gstermektedir. . Yakubowsky'nin Vm.-K. asr kt'lanna dir yazd imdiye kadar ileri srlm fikirlerden fazla bir ey ifde etmiyen

bz mtalalar Prof. J. Deny'ni Osmanl timar sistemine ait yazd iddiasz, mtevaz fakat dolgun ve salam tetkikleri, ve P. VVittek'in yukarda zikrettiimiz kk fakat vazh hulsas da ilve edilecek olursa, u son senelerde dorudan doruya Trk ve slm feodalizmine ait yaplan tetkiklerin yeknu meydana km olur. te bu kk bilano gsteriyor ki, slm feodalizmi baklandaki tetkikler, henz ok iptida bir merhalededir; hele, azok umm mhiyetteki son tetkiklerle elde edilen yahut elde edildii iddia edilen neticeler ise, hemen imdi izahna girieceimiz vehile, ok pheli, ve en basit bir tenkide dayanamyacak kadar zayftr.

n
Btn bu sraladmz tetkikleri mevzular itibariyle yle bir gz den geirecek olursak, pek z istisna ile, balca u hususiyetler gz mze arpar: $$ I. Trk-slm feodalizmine dir yaplan tetkikler, hemen hemen toprak mlkiyeti meselesine aittir. Bu tetkiklerde, slm hukukular nn toprak mlkiyeti ve ona bal ir hukuki ye siys meseleler bak landaki nazar konstruksiyonlarndan istifde edildii gibi, buna ilve olarak, XI. asra kadar Irak, Suriye ve Msr shalanmn siys, i timi ve iktisad artlarn gsterebilecek tarih vesikalar da az ok gznnde tutulmutur. II. Bu meselelerin XI. asrdan yni Byk Seluklu mparatorluu'nun kuruluiyle balyan Trk hegemonyas devrindeki inkiaf tarz hakkndaki tetkikler, Suriye ve Msr shalan mstesna olmak zere, yok denecek kadar az ve toplu deil, para para mhiyettedir. De Sacy'den Becker ve Poliak'a kadar btn aratrclar, hemen s dece, bu meselelerin, Eyybler'in ve Memlkler'in Suriye-Msr imparatorluklarndaki birtakm tezhrleriyle megul olmulardr. III. Bu hususta yaplan tetkiklerin mhim bir ksm da sdece Osmanl mparatorluu sahasna ve imparatorluun feodal mhiyette addedilen messeselerine mnhasr kalmtr. lk bakta gze arpan bu noktalar, slm feodalizmi hakkndaki bilgimizin neden o kadar az ve rk olduunu izaha kfidir. Bir defa toprak mlkiyeti ekilleri ve bunun dourduu hukuk ve iktisdi mnsebetler meselesi, itima bnyenin renilmesi iin birinci derecede

42/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

r ;y*isi:*v ;*!--\-

Ummi Meseleler/43

mhim olmakla beraber, eer bu tbir caizse sim feodalizminin mhiyetini ve tarih inkiafm yalnz onunla anlamaa imkn yoktur; bu itimai realitenin, bu canl kompleks'in dinamizmini muhtelif zaman ve meknlarda takip edebilmek iin nelere muhta olduumuzu, yni ortazaman slm tarihinin henz ortaya bile konulmam balca meselelerini biraz aada ksaca arzedeceiz. Yalnz yukarki izahlarmz gsteriyor ki, Abbasiler devrinde toprak mlkiyeti meselesiyle ona bal meselelerden bahsedenler, mesel ran', Afganistan', Mvernnnehr'i yni ark slm lemini asla gznne almamlardr. Thirler, Saffrler, Smnler, Gaznevler, Karahanhlar, hatt Byk Seluklu imparatorluu ve arktaki halefleri Hrizmhlar mparatorluu gibi en mhim siys teekkller zamannda, ark islm alemindeki siys ve itima mnsebetler, nedense, tammiyle ihml olunmutur. Hlbuki feodal messeselerin tetkiki bakmndan, bu sahalar, Msr ve Suriye'den ok daha mhimdir. Orta - Asya, ran, imal Hind gibi, uzak ve yakn ark'n muhtelif medeniyetlerinden kalntlar tayan bu sahalarda ortazamanda vukua gelen muhtelif muhaceretler, istillar, siys teekkller, itima ve iktisad tarih bakmndan ok tetkike yn vaziyetler vcde getirmitir. Byk Seluklu mparatorluu ve onun istitaleleri, daha sonra Mool istils ve ondan doan yeni siys nizm, btn bunlar, ark Akdeniz slm memleketlerinin tarih mukadderatm anlamak iin de birinci derecede mhim meselelerdir. Hlbuki, mesel slm Hind'in toprak vaziyeti hakknda W. H. Moreland'n monografisi gibi bz tetkikler istisna edilecek olursa, slm feodalizmiyle uraanlarn btn bunlan ihml ettiklerini gryoDemek oluyor ki imdiye kadar slm feodalizmi hakknda yaplan tetkikler, yalnz bz zaman ve mekanlardaki toprak mlkiyeti meselesine ve asker kt'lara ait aratrmalardan ibaret kalmtr. Seleflerinin meydana koyduu neticelerden de istifade ederek bu hususta ksm bir sentez tecrbesi yapm olan Becker'in tetkiklerine sratli bir gz atarsak, biraz evvel arzettiimiz boluklar derhl kendini gsterir. Mesel Becker, Seluklu veziri Nizm'l-Mlk'n ilk defa irsi asker fiyefler ihdas ettiini, ve bu sistemin sonradan Osmanl timar sistemine kadar muahhar Trk devletleri tarafndan iktibas edildiini, Eyybler'le Msr'a idhl olunduunu syler; ve bunu, Seluklu devletinin salam idare tekiltna mlik olmasiyle izah eder. Bu kadar ehemmiyetli bir meselenin yalnz Bondr ve Mcfcrz'nin ksa ifdelerine istind ederek bu kadar sath bir ekilde izah, elbette salam bir usl deildir. Vaktiyle bir eserimde, Osmanl timar sisteminin meneini

tetkik ederken, mnsebet getirerek bu Seluklu ikt' sistemi'nden epey etraflca bahsetmitim. Fakat derhl itiraf edeyim ki bu mhim mesele, daha geni ve huss bir tetkike muhtatr: De Slane'n vaktiyle bir tetkik netkesi deil, fakat sdece bir intuition mhiyetinde "olarak ileri srd mlhaza, yani Seluklu mparatorluu'nu kuran Ouzlar'n eski Cermenler gibi feodal (bir tekilta mlik olduklar ve Seluklu ikt' sistemindeki hususiyetin bundan ileri geldii dncesi ne dereceye kadar dorudur? slmiyet'ten evvel Asya'da ve Avrupa'da kurulan muhtelif Trk devletlerinde, Hun-lar'da, Avarlar'da, Eftalitler'de, Tu-keler'de, Uygurlar'da, Hazarlar'da byle bir sistem mevcut muydu? Mslman Karahanhlar devletinde, buna tesadf ediliyor mu? te bir yn suller ki, bunlarn cevabm vermeden Seluklu sisteminin hakik mhiyetini ve meneini yahut men-e'lerini anlamaa imkn yoktur. Dier bir sul daha: Seluklu Devleti, ilk kuruluunda Gazneli mparatorluu'nun byk bir ksm arazsine sahip olmutu. Acaba Gazneliler devrinde toprak mlkiyeti ve asker fct'lar meselesi ne mhiyet arzediyordu? M. N. Poliak, sdece Nizm'l-Mlk'n Siysetnme's&ne dayanarak, asker fiyeflerin iptida Mahmud Gaznev tarafndan ihdas edildiini Becker'i tenkiden sylemekle beraber, t^k onun gibi, bu meselede Trk-Mool nfuzunu (Mool ne iin?) kabul ediyor. Hlbuki, Siysetnme'nin bu kayd, olduka mphemdir; Gazneli devrine ait ir tarihi kaynaklardan karlacak malmat ile tamamlanmadka bu hususta kat' bir hkm verilemez. Ondan baka, Gazneli messeseleri tetkik edilirken, Thirler, Saffrler ve bilhassa Smnler gibi ayn sahalarda daha evvelce hkmrn olmu devletlerin mmasil messeseleriyle mukayese arttir. Btn bunlara ilve olarak, her ikisi de Trk devleti olmakla beraber, Gazneli devletiyle Seluklu devleti arasnda itima ye siys bnye ve etnik teekkl farklar da asla unutulmamak icap eder: Gazneliler, ran'n cenub- arksinde ve bugnk Efganistan'da daha es-kidenberi yerlemi birtakm Trk kabilelerine istinad etmekle beraber, bilhassa Trk kleleri'nden mrekkep asker kt'alara istinaden ye Ssn-slm an'anelerine gre kurulmu bir devlettir; halbuki Seluklu mparatorluu, kesif Trk kabilelerinin muhacereti neticesinde teesss etmi ve kable an'anelerini hi olmazsa ilk devirlerde muhafaza etmi bir devlettir; gebe Trk kabilelerini iskn zarureti, Seluklu hkmdarlar iin dima birinci plnda ehemmiyetini muha-

44/slm ve Trk Hukuk Tarihi faza eden bir mesele olmutur; Gazneli devleti iin ise byle bir mesele mevcut deildi. Bu devletlerin tkib ettikleri toprak siyseti'aia mhiyetini kavrayabilmek iin, btn bunlar aratrmak mecburiyeti vardr. Btn bu mlhazalara ramen, Becker'in mesisini, bu hususta yaplm en verimli ve en anlayl bir tecrbe olarak kabul etmek mecburiyetindeyiz. Bilhassa, mevzuunu, iktisd artlar birinci plnda tutarak tetkik etmesi ve geni grlerden mahrum olmamas, onun balca meziyetini tekil eder. Tpk Becker gibi balca Suriye - Msr Memlk mparatorluu tarihi zerinde alt anlalan M. N. Foliak'n slm feodalite hakknda yukarda hulsa ettiimiz ok yeni tetkikine gelince, mevzunun ok vdetmesine ramen, verdii netice hemen hemen hi mesabesindedir! Geri mellif hareket noktas olarak bir iki mhim prensibe dayanyor: btn slm dnyasnda mterek bir feodal sistem deil, muhtelif feodal sistemler olduunu kabul etmesi, tarih realitenin dinamizmini anladna bir misldir. Bu muhtelif sistemleri birbiriyle karlatrarak mabih ve mutezat cihetleri tebarz ettirmee almas, mukayese usl'niin byle mahdut bir direde ihtiyatla kut lanlmasnn, tarihiye te'min edecei faydalar kavradm gstermektedir. Buna ramen, burada, ne Becker'deki sk mantk ve geni grleri, ne de mesel J. Deny'nin tetkikindeki salam ve metodik documentation'u gryoruz. Geri mellif arada srada ortazaman slm dnyasnn itimi ve iktisdi tarihine ait birtakm meselelere temas ediyor: ehir tarihi, itima snflar meselesi, kylnn tbi olduu artlar bahis mevzuu oluyor. Fakat btn bunlar ok sath, ok para para, deta tesadfen uradan buradan alnm be mahdut notun karmakark sralanmasndan ibaret gibidir: Mesel slm ehirleri hakkndaki basit mtlalar, ehirlerdeki itimi tabakalar hakkndaki sath izahlar, kylnn hukuk ve itimi vaziyeti hakkndaki acele hkmler, bunu aka gsteriyor. Seluklu ve Osmanl devirlerinin itima tarihi hakknda ok sath bilgisi olduu anlalan mellifin, btn bu meselelerde ekseriyetle aldand grlmektedir. Bundan dolay, meseleyi ortaya koyu tarz ok vuzuhsuz, mantk ok gevek, neticeler ekseriyetle mtereddit ve phelidir. Filhakika ortazaman slm dnyasnn itima ve iktisdi tarihi henz yazlmamtr. Birou henz yazma, ndir metinler zerinde sistematik bir surette alarak malzeme toplamak, sonra onlan tasnif, tetkik ve. tefsir ederek herhangi devirdeki herhangi Trk-lslm cemi-

Umm Meseleler/45 yetinin i bnyesini anlamak, ok zahmetli, ok uzun bir megaledir. Melliften bunu beklemek, belki fazla istemek olurdu. Byle olmakla beraber, bu mevzuu az ok aydnlatabilecek bz mahdut tetkiklerden A. Mez, W. Barthold, L. Massignon vesaire istifde etmemesi de mazur grlemez. Esasen asl hat, bukadar mahdut malzeme ite byle geni} ve kark bir mevzua girimekte ve hatt Garp feodalitesiyle de mukayeseler yaparak illiyet izahlar: explication causalena kalkmaktadr! Byle bir teebbsn neticesini tahmin, hi de mkl deildir. M. N. Poliak'm gerek bu umm mhiyetteki tetkikinde, gerek Memlk feodalizmi hakkndaki dier bir eserinde ileri srd bir iddiay burada ksaca tahlil ve mnkaa etmek istiyoruz. Bu, essnda dikkate lyk olan bu iddiann hakik mhiyetini anlamak hususunda olduu kadar, onun alma tarzn gstermek itibariyle de faydasz olmyacaktr: Memlkler feodalitesinin teekklndeki Mool te'sri iddiasl Msr Memlkleri'nin Altn-Ordu Mool mparatorluumla sk dostluk mnsebetleri ve bil'akis ran Mool hkmdarlariyle mtemadi mcdeleleri, uzun zamandanberi tarihiler iin bir aratrma mevzuu tekil etmitir. Son zamanlarda yeniden tarihilerin dikkatini celbeden bu mhim mevzu, M. N. Poliak' da alkalandrm olacak ki, buna ait kk fakat olduka dikkate lyk bir makale neretti. Memlkler devletini Karadeniz yukarsmdaki memleketlere yni Altm-Ordu'ya mensup feodallerin ve tacirlerin kolonyl imparatorluu telkki eden mellif, ir birtakm te'srler yannda, Memlk feodal prensipleri'nin de Moollar'dan geldiini iddia etmektedir. Bu husustaki balca delilleri, Mafcrz'nin yukarda zikrettiimiz kaydiyle, Memlk feodalizmin-deki rawk denilen bir hususiyetin Altn-Ordu'nun tabii ve vrisi olan Moskova prenslii'nde mevcudiyetidir. Mellif, Mool toprak sistemi hakknda sarh malmata sahip olmad cihetle, bu sonuncu mabeheti, iddiasna bir delil olarak zikrettiini sylyor. Halbuki bu deliller, asla kanaat verici bir mhiyette olmad gibi, Memlk devri hara sisteminin Moollar'daki kalan adl sistemden geldii hakkndaki iddiann da hibir sarh delili yoktur. Msr'daki servage usln bile yine hibir delile dayanmadan Moollar'a isnd eden mellif galiba MakrzV ye kaplarak, umumiyetle Mool te'srini haddinden ok fazla byltmektedir. Esefle tiraf etmeliyiz ki M. N. Poliak bu Mool te'sri meselesinde de, mspet bir netceye varacak kadar mcehhez deildir. slm feodalite makalesinde Mool fiyefinin daha ziyde Mool incu sistemi'ne

46/lslm ve Trk Hukuk Tarihi balanacak sylerken, hibir del zikrederek sadece okuyucu lan biraz evvel zikrettiimiz Memlk Devtetmm Kohnyl Karakteri makalesini okumaya davet eden mellif, orada da icu Sistemi hakknda hibir ey sylememekte, ve yalnz Memlkler'in roa* sistemiyle mms Moskof messeselerinin mukayesesi*]* kanaat eylemektedir. Hlbuki, Altn-rdu'daki toprak sistemi hakknda malmat olmad* iddias, tammiyle yanlta; Alt^Ordu, byk Cengiz Imparatorluu'nun bir ubesi olmak itibariyle, ummiyeUe Moollar devrinin siys ve itima messeseleri hakkndaki malmatmz, Altn-Ordu'ym ait mmasil meseleleri az ok tenvire yarayabilir. Bilhassa ran Moollar tarihi hakknda mlik olduumuz olduka mebzul vesikalar, onlarn bir devamndan baka bir ey olmyan Celyirliler'le XV. yzylda Timurlular hakkndaki kaynaklar, bize Moollar devrinde Yakn ve OrtaAsya'nn itima ve iktisad artlarn ve toprak meseleleri'ni anlatacak kadar zengindir. Hammer ve D'Ohsson'dan bakyarak W. Barthold'a kadar birok mtehassslar, bu meselelerle megul olmulardr. u son senelerde L. 1. Duman'n <XVIII inci yzylda ark Trkistan'da Mevcud anitsi Adl Feodal Messese adl makalesi bu incu meselesini -hatt muahhar ekillerini bile olduka tenvir ettii gibi, I. P. Petruewsky'nin ark Mver-yi Kafkas'n tim-ktisd Trihi Kay naklarndan Hamdllah- Kazvnh adl mhim makalesinde de incu'dan ve llhanhlar devrindeki toprak meseleleri'nden bahsolunmu^tur. Btn bunlara ilve olarak, Mool feodalizminin mhiyetini ve meneini, umm tekmln esasl bir surette anlamak iin, mteveffa Rus mongolisti Vladimirev'in Moollar hakkndaki mkemmel eserinin ehemmiyetini de kaydedelim. Btn bu kaynaklardan ve tetkiklerden istifde edilmiyerek yaplan bir mukayese'nin, ne dereceye kadar inanlmaa yn olabilecei kendiinden anlalr!

Ummi Meseleler/47 lara girimemek iin, iptida, kullandmz herhangi stah'tan ne anladmz kat'iyetle tesbit etmek icab eder. Feodalizm''den anladmz mn, Garp'taki ortaa mtehassslarnn yni olduka eskimi bir tbir ile historien historisant'lann anladklar vehile, Garp Ortazamanm karakterize eden itimi ve siys rejime mi inhisar ediyor? Bu takdirde, bu tarih stlah, baka hibir zaman ve mekna tatbik edilememek cab eder; ve mesel bir slm feodalizminden, bir Japon feodalizminden bahsedildii zaman, M. J. Calmette'in syledii gibi bunu mnalogie yoliyle kullanlan bir mecaz ifde gibi telkki eylemek lzm gelir. Eer bu stlah byle dar mnda alnmyarak, sosyologlarn, mukayesecilerin, tarihi terkib taraftarlarnn anladklar tarzda geni mnda anlalacak olursa, o vakit bir slm feodalitesinden bahsetmek belki caiz grlr. Belki diyoruz, nk bunlar arasnda da feodalite mefhmunu anlay tarznda birlik yoktur. Mesel Richard Thurnwald'a gre mtecanis olmyan tabakal (stratifie) cemiyetlerde, itima ve iktisad zaruretlerin te'sriyle ve siys artlara tbi olarak feodalite zuhur eder; ve bunun muhtelif ekilleri vardr. Otto Hintze'ye gre feodalizm, klanlar medeniyeti' ile kelimenin modern mnsiyle devlet arasnda mutavasst bir merhale olmakla beraber, geilmesi zarur bir merhale deildi; a a- yukar btn ' kavimler klandan devlete getikleri halde, bunlardan yalnz drd feodalite devresini geirmilerdir ki, bunlar arasnda ortazaman slm devletleri de dahildir. Henri Berr'e gre, bir imparatorluk dald, umumiyetle, devlet kuvvetten dm bir halde bulunduu zaman, geni sahalarda anari hkmran olunca, bu zaruretlerin neticesinde feodal sistem divonement du vassal, patronage du suzerain doar. Yalnz u birka misl bile, feodalite kelimesinin henz nas mphem bir ekilde kullanldm gstermee kfidir. Marc Bloch'un dedii gibi, feodal sfatnn kendisi iin consacr bir vasf olarak kullanld garbi Avrupa cemiyeti hakknda bile henz birok gr ayrlklar varken, ilk yahut orta alarda trl trl feodalite'-lerden bahsedenlerin, bu unvan altnda biribirinden ok farkl mefhumlar kastettikleri tabi deil midir? O halde, bir slm feodalitesi veya feodal sistemleri bulunduunu kabul edecek miyiz, etmiyecek miyiz? Muhtevas lykiyle tyin edilmemi kark manl stlahlar zerinde oynamayacak kadar akll olalm. Ortazaman Trk ve slm cemiyetlerinin siys ve itima bnyeleri baklandaki malmatmz, yukarda izah ettiimiz vehile, henz bu kadar eksik ve yanl, bir halde bulunurken, onlara feodal sfatnn verilip verilmiyeceini mnkaa o

m
Ksa ve ister istemez kuru Wr mise au point mhiyetinde olan bu tenkid hulsamzn sonuna geldikten sonra, kendi kendimize sorabiliriz: Acaba bir slm feodalizmi'nden, bir Trk feodalizni'nden, bir Mool feodalizminden, mesel Garp feodalizminden bahsedildii gibi bahsetmek doru mudur? 'Biz bu sulin cevabm vermekte hi glk ekmeyeceiz: Feodalite kelimesinden anlalacak mefhma gre slm Trk Mool feodalitelerinden bahsetmek doru veya yanl olabilir' Tanh terninolojisinin bugnk hazin vaziyetinde, neticesiz mnkaa-

Umm Meseleler/49 48/lsUavo Trk Hukuk Tarihi

husustaki trih bilgilerimiz yeknuna mspet hibir ey ilve etme* CM^ag 1 birTrih alma iin lzm esas artiardan mahrum TSS fakat temelsiz yazlar, o mevzuda mtehasss olmayan mukayesecileri armaktan baka bir eye yaramaz. 0*azaman^m cemiyetlerine feodal etiketini yaktrmak veya yaplmamak. makasndn evvel, o cemiyeeri objektif olarak tetkik edelim Ne gibi siys ve itima artlar dhilinde tekml ettiklerini renelim. Salam tahlillere dayanan ksm terkipler yapalm. Ancak bundan sonradr ki mhiyetini rendiimiz bu cemiyetleri baka cemiyetlerle mukayese imkn hsl olur; ve ancak o zaman bunlara -filn veya filn mnda olarak feodal sfat verilip verilmiyecei anlalr. slm feodalizmiyle uraanlar, imdiye kadar - yukarda sylediimiz gibi ok satiri bir ekilde - sdece toprak meselesi ile ve tahsisen asker timarlar'h megul oldular. Hlbuki Garp feodalizminde bile, fiyef, btn bu siys ve itima sistemin mmeyyiz almeti olacak hkim bir karaktere mlik deildir. Binaenaleyh ortazaman slm cemiyetlerini hukuk, iktisad ve itima bakmlardan da tetkike alalm. ehir hayt ve ehir tekilt, ehir halknn, kylnn, gebenin iktisad ve hukuk artlar yni hukuk ve itima hiyerari meselesi, iktisad faaliyetin muhtelif ekilleri, ayn iktisat ve para iktisadnn karlkl nisbetleri, vergi sistemi, devletin mhiyeti ve fonksiyonlarnn mul sahas, istillar ve isknlar vesir bu gibi imdiye kadar ihml olunmug birok meseleler vardr M, ortazaman Trk-slm tarihinin tetkikinde birinci derecede mhimdir. Mesel, imdiye kadar Seluklu tarihinden pek ok bahsedilmitir; hatt Seluklularla slm feodalitesinde yeni bir devrin balad iddia olunmutur. Hlbuki, o devrin itima ve iktisad tarihinden baka, Seluklu devletinin amme messeseleri ve Seluklu devletinde hkimiyet telkkisi gibi en esasl hukuk meseleler hallolunmadan, Seluklu feodalizminden bahse imkn var mdr? Eski kaynaklar bu gibi yeni gr zaviyelerinden dikkatle ve sabrla tetkik olununca, Seluklular'da iptida kabile an'aneleri'nin ok kuvvetli olduu grnr. Devlet, saltanat ailesinin mterek maldr; devletin banda byk sultan bulunmakla beraber, memleket ailenin btn efrad arasnda taksim olunmutur; henz kk yataki prensler bile, kendilerine ait vilyetlerde, kendi saraylarnda yaarlar; eski ve nfuzlu emirlerden biri atabey yni vas, mrebb sfatiyle prensin nmna hkmeti idare eder; bu prensler dahil idarelerinde tammiyle serbesttirler; asl byk sultann, hepsi zerinde smeraineti'si bulunmakla beraber, dier prensler gibi, dorudan doruya ken-

di idaresine tbi eyletleri de vardr; ayrca, imparatorluun hkimiyetini tanm birtakm byk tbi devletler, kk mahall beylikler de vardr. Alp Arslan ve bilhassa Melikah devrinde, vezir Nizm'l-Mlk yni onun en mkemmel ekilde temsil ettii slm brokrasisi Ssn-Mslman hkmet an'anelerinin te'sri altnda Seluklu imparatorluumu mtemdi surette merkezletirmee almakla beraber, bu tribal mhiyetdeki hkimiyet telkksi'ni bsbtn ykmaa muktedir olamamtr. XIV. yzylda Anadolu beyliklerine kadar birok Trk devletlerinde devam eden bu telkkinin, btn teferruatn ve siys ve itima hayattaki tecelllerini burada izaha ne imkn ve ne de lzum vardr. Fakat bunu bilmeden Seluklu mparatorluu'nun feodal mhiyetini anlamak kabil olamy.cca pek sarihtir. Bu hususta ok ehemmiyetli olan dier bir mesele de, imparatorluk dhilinde, coraf ve demografik msait artlara mlik sahalarda yaayan gebe Ouz kabilelerinin hukuk ve itima vaziyetleridir. Seluklu hkmdarlar, rs reislerinin emir ve irdesi altnda yaayan ve devletin kuruluunda birinci derecede rol oynayan bu kableri, kk paralara ayrarak ayr ayr sahalarda iskn etmee, hudutlara sevkederek yeni ftuhat iin kullanmaa almlardr. Fakat buna ramen, kendilerine tahsis edilen geni sahalarda kesif ktleler halinde yaayan Ouz kabileleri vard ki, hkukan az ok imtiyazl bir mevkie mliktiler. Bunlarn bandaki nfuzlu reislerin, Seluklu hkmetini ve onun me'murlarn tanmayarak, dorudan doruya hkmdarn ahsna bal olduklarm gsteren deliller vardr. Esasen, Seluklularn byk asker kumandanlar ki, Atabey mevkiine ykselenler de bunlardr iptidalarda eski kabile reislerinin yni Seluklu hanedannn eski silh arkadalarnn ocuklarndan mrekkeptir. Ve slmiyet'ten evvelki btn Trk devletleri gibi, Seluklu devleti de balangta tam-miyle asker aslet'e istinad eden aristokratik bir teekkldr. Muah-haran, Seluklu merkez idaresi bu hali bozmaa ok ahmasa da, mesel Fars'taki Salgurlar devleti gibi bz Trk devletlerinin kable reisleri tarafndan kurulmas, bu kable asabiyeti''nin kuvvetini bsbtn kaybetmediine bir delil olabilir. XIV. - XV. asrlarda Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri de ayn suretle teekkl etmilerdir. Seluklu mparatorluu'nun ksaca arzettiimiz bu ikinci hususiyeti de, onun feodal mhiyetini anlamak hususunda olduka yeni grlere meydan aabilir zannmdayz; nk, hi olmazsa ilk zamanlarda, ftih ktlenin nasl bir itima hiyerariye tbi bulunduunu ve muhtelif snflar arasndaki rabtalarn bir mme hukuku mnsebeti mhiyetinde olmak-

50/lslam ve Trk Hukuk Tarihi tan ziyde hussi karakterde ahs bir mnsebet olduunu anlatmaktadr. ite btn bu tenkitlerden, izahlardan aka anlalmtr ki, ancak, ortazaman Trk ve Mslman cemiyetlerinin tarihi, fcfcufc, iktisdi, itima bakmlardan cidd surette tetkik edilmek artiyle, islm feodalizmi meselesi yava yava aydnlanabilir. Hakik ve salam almann mnsn ve metodunu bilen her mdekkik, feodalizm kelimesine verecei huss mnya gre, kendisince /eodolite'nin ne gibi karakteristik messeseleri varsa onlarn mmasillerini muayyen zaman ve mekanlardaki Trk ve islm cemiyetlerinde arayabilir. Gerek benzeyi gerek ayrl cihetlerini tyin ederken, sath mmselet-lere aldanmayarak nasl ve niin'leri muhayyilesindeki fantezist konstrksiyonlardan deil, hdiselerin mantkndan kararak tesbite alr. Yoksa, islm ve Trk feodalitesi meselesi gibi, bir ok cepheleri olan tarihi bir kompleks'i yalnz en esas ehemmiyette olmayan bir cephesinden tetkik ile anlamaa almak, ebediyyen neticesiz kalmaa mahkmdur, ilk kaynaklar zerinde kfi malmat olmad halde hrfc benzeyiler zerine sath mukayeseler yaparak Mde tamimler ve ind izahlarla bu gibi mulk meseleleri halletmi gibi grnenlere gelince, onlarn yazlar oryantalist olmyan tarihileri ve komparatistleri artmaktan baka hibir eye yaramaz. Yukarda verdiimiz misller, bu son hkmlerin doruluunu ispat etmitir sanrz.

ORTAZAMAN TRK DEVLETLERNDE

HUKUK SENBOLLERDEK MOTFLER Umumiyetle hukuk tarihinde senbolism'in mn ve mhiyetini izaha lzum yoktur. lk devirlerdenberi yalnz huss hukuk sahasnda deil, mme hukuku sahasnda da ehemmiyeti malm olan hukuk semboller, hukuk tarihinin ehemmiyetli bir ubesini tekil eder. Hlbuki, Trk hukuku tarihine ait btn meseleler gibi, Trkler'deki hukuk senboller meselesinin de tammiyle mehul kalm olduunu, derin bir teessfle itiraf etmeliyiz. Ortazaman Trk devletlerinde hkimiyet (souveraineti) telkkisinin tekmln tetkik ile uratm srada, zarur olarak, bilhassa mme hukukuna taallk eden hukuk senboller hakknda da olduka uzun aratrmalar yapmak mecburiyetini duymutum. Eski Roma'da ve ortazaman Avrupa'snda olduu gibi, ortazaman islm ve Trk devletlerinde de bu senboller byk bir ehemmiyet arzeder; bunlarn mene meselesini anlamak iin, Emevler ve Abbasler devrinde bilhassa Bizans ve Ssn te'sirlerini aramak, Mslman Trk devletlerinde ise, bunlara ilve olarak, eski Trk devletlerinden intikal eden te'sirlerle kable rflerini ve Uzak-ark kltr diresi nfuzunu yni in ve Hind te'sirlerini gz nnde bulundurmak zarurdir. Bylece, umm kltr tarihinin- erevesi iinde, mukayeseli hukuk tarihi bakmndan yaplacak metodik aratrmalar sayesinde, bu senbollerin mhiyeti ve onlara bal hukuk mefhumlar aydnlatlabilir; ve Trk mme hukuku tarihinin ilm bir ekilde ins iin lzm gelen mhim bir ksm malzeme hazrlanabilir. Bu yazmzda ortazaman Trk mme hukukuna taallk eden hukuk senbollerden dorudan doruya bahsedecek deiliz. Maksadmz daha basit ve mtevazdr: Mesel bayrak, etr, v.s. gibi ortazaman islm ve Trk devletlerinde hkimiyet timsli olarak kullanlan sen-

52/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/53

boller zerinde, yahut, bastrlmas hkmdara mahsus bir hak olan sifcfce'ler zerinde, yahut, herhangi bir hkmdar tarafndan yaptrlm bir bind'da, veya onlarn kullanmasna mahsus mdeni ey ve kumalar zerinde trl trl ekillere tesadf edilmektedir: bunlar hl, gne. tW gibi astral yni ncma ait resimler, yahut, onikl burca ait #msdIter'dir,. yahut, ok - yay, kl gibi bz asker letlerdir; yahut, arslan, kurt gibi yrtc hayvanlar veya turul, kartal, ifte fcartal gibi yrtc ku ekilleridir; yahut, dragon, ifte dragon, Mm gibi mitik (mithiaue) mhiyette almetlerdir; yahut, arslan ve gne ($r u hortd) gibi mrekkep ekillerdir; yahut, bz fcable tamgalar'du. Bu sonuncular mstesna olmak zere dierlerinin alelade bir tezyini motif ati, yoksa bir hkmdarn ahsna veya bir slleye mahsus hukuk bir senbol m olduu, uzun tetkiklere muhta bir meseledir. imdiye kadar slm san'at tarihiyle ve slm nmismatik'iyle uraan bz limler, dorudan doruya olmasa bile. dolaysiyle bu ekillerden bzlariyle megul olmulardr1 fakat bunlar meselenin hukuk bakmdan tetkikini ok ihml ettikleri gibi, umumiyetle tarih bakmdan da ok defa sath kalmlar, ve bunun neticesi olarak hemen umumiyetle birtakm ind faraziyelere saplanmlardr. Lane Poole ve Kara'baek gibi byk limlerin bile, geni ihatalarna ramen, bu meselelerde bazen ne kadar sath kaldklarn grmekteyiz*. Hlbuki bu hususta, heraldik, arkeoloji, nmismatik kadar sijil1 E. Droun, Les Symboles astrologique sur les monnales de Perse (Gazette belge de Numismatique, Bruxelles 1901). 2 Bu mevzua ait gelecek yazlarmzda bu hususta bibliyografik izahat verilecektir. Bu hususta yaplan ilk tetkiklerden bilhassa paralar zerindeki ekillere ait olarak u makaleyi zikredebiliriz: H. Ntzel, Embleme und VVappen auf muhammedanischen Mnzen (Festschrift zur Feier des funfzigjhrigen Bestehens der Numismatischen GeseDschaft zu Berlin. Ber Un 1803). pp 3'Biraz aada ortazaman slm ehirlerine mahsus armalann mevcut olup olmad* meselesinden bahsederken, buna da temas edilecektir dfl^t W? mbhem Ve haar nf "W"*, bunuttfyid ede birok misllere tedi ldi hT^ ^^^dan bir nmne: Trk eser-STTL ^ T? motiflerine **** eden limlerden birou bunu derhal Tottmisme bakiyesi olarak kabul etmilerdir. Hlbuki dnTarmi Ue ve
1

lografi, diplomatik, kltrel etnoloji, mitoloji, din tarihi, itima tarih gibi disiplinlerin de yardmna mracaat etmek ve bilhassa hukuk tarihi'nin verdii malmat dima gz nnde tutmak birinci arttr. imdiye kadar yalnz nmismatlar, arkeologlar ve epigrafistler tarafndan dar bir grle tetkik edilen bu meselelerin, arzettiimiz ekilde tetkiki, yalnz hukuk tarihine ait birtakm problemleri zmekle kalmyacak, tarihin muhtelif ubelerini alkadar eden birok cihetleri de aydnlatacaktr. Mesel Karabaek ve Lane Poole bz ekilleri bz ehirlere mahsus armalar olarak kabul etmilerdi; hlbuki Van Berchem bunun yanlln kat'i delillerle gstermitir; hukuk bakmndan dnlecek olursa, bir.ehrin armas yahut amblemi olmas, onun personnaliti. juridique'i hiz bulunmas demektir; buna mlik olmyan bir ortazaman slm ehrinin amblemi olmyacai ise meydandadr. Van Berchem'in zikrettii madd delillerden hibiri elde bulunmasa bile, ileri srdmz bu hukuk mlhaza, yukarda ad geen limlerin bu hususta yanldklarn isbata kifayet ederdi4. te bu yazmzn mevzuunu tekil eden hukuk senbollerdeki motifler meselesi, imdiye kadar, byle dank, mahdut ve deta tesadf! denecek bir tarzda tetkik olunmutur. Yalnz, Msr ve Suriye

-*- * ?<>" asnsrss:


rin totemik bir meneden reldiHni JBH YT 1 .

motifle-

unu isbat etmek lazmdr. Hlbuki bu limlerden hibiri bu suretle hareket etmemiler, ve - muhtelif teorilere gre muhtelif mnlar ifde eden bu mphem stlah, bir izah gibi kullanmlardr (bu hususta .birok misller, uzun zamandanberi hazrlamakta olduum Trkler'de Totemisin Var mdr? adl aratrmada tesbit edilmitir). Her hayvan semboln mutlaka totemisin ile izah etmenin ne kadar mnsz olduu, ve eski Roma'da askeri kt'alara mahsus hayvan timsllerinin totemik mene'den gelmedii, daha 1908'de iddetli mnkaalarla meydana konulmutu (tafsilt iin: Dumezil, Hind- Avrupai lemde Totemcilik'in Peszinde survivant ekilleri, lahiyat Fakltesi Mecmuas, Birinci sene, say 2, 1926). 4 Max Van Berchem - J. Strzygowski, Amida, Heidelberg 1910, p. 94 - 95. Bununla beraber Van Berchem sllelere yahut (Ct6) ehirlere ait arma yahut amblemlerin mevcudiyetini bsbtn reddetmemektedir. Biz, sllelere ait (dynastique) amblemlerin ndir olmakla beraber mevcudiyetini kabul ediyoruz; fakat ehirlere ait hakk mnsiyle amblemlerin mevcudiyetine inanmyoruz. nk bu ihtimalin tahakkuku iin, ehrin hukuki bir ahsiyet mhiyetinde olmas lzmdr. Burada uzun bir mnakaaya girimek istemiyoruz. Yalnz unu syleyelim ki gerek Van Berchem'i (Notes d'archlologie arabe, III, p. 75), gerek Ntzel'i (yukarda ad geen eser, s. 17) artan cihet, bz ehirlerin mlhakatiyle beraber bz zamanlar mahalli bir sllenin elinde bulunmas, yni; dinastik amblemin ehre mahsus zan-nedilmesidir.

54/lsIm ve Trk Hukuk Tarihi rk devleeri'nde, yni Seluklu an'anesini kuvvetle devam ettiren ve Byk Seluklu mparatorluu'nun istitalesi sayabileceimiz Eyy-bler ve bilhassa Memlkler devrinde, Memlk emirleri tarafndan kullanlan blason'lar dier tbir ile armalar ve amblemler hakknda, mebzul miktarda malzeme mevcut olduu iin, olduka tetkikat yapldm syliyebiliriz. Prisse d'Avenne, Karabaek, Rogers, Yakoub Artin, Van Berchem, Lane Poole, Sarre, Khnel, Mitwoch, Mayer ve irleri tarafndan bu hususta yaplan tetkikler sayesinde bu hususta olduka geni malmata sahip bulunuyoruz*. Memlk emirlerinin reng ad verilen bu armalar zerinde hayvan!, nebat, geometrik trl basit veya mrekkep ekiller, tamgalar, kse, kl, v.s. gibi muhtelif eya resimleri mevcuttur. Lkin btn bu tetkikler, daha fazla heral-dik aratrmalar mhiyetinde kalm, meseleye yukarda izah ettiimiz etraf h gr .zaviyelerinden baklamamr. Bir nevi Trk valye m/'nn ve onun banda yksek bir asker orisfofcrasi'nin teek-kliyle bal olan bu problemin mhiyetini ve bilhassa henz pek karanlk olan mene meselesini iyice anlamak iin, ortazamamn daha evvelki devirlerine kmak zarureti meydandadr. slm paralarnda ok eskidenberi tesadf edilen bu gibi birtakm ekiller ve onlarn bir amblem veya arma yni hukuk bir senbol olup olmad meselesi de, Ntzel, Van Berchem ve daha irlerinin. mesisine ramen, henz pek az tetkik edilmi bulunuyor'. Bilhassa'
BU h SUSta bWiyografik A\, c malmat iin u eserdeki cetvele bakinizi L. A. Mayer, Saracenic Heraldy, Oxford, 1933 8 TO Dr n yUkand cok J2SS2*? * **redUen eserlerine mracaat. Bir2 XeWe blL 0lf T mUht6lf ****** >u mevzulara tesadf edilmekle beraber, yukankilerden baka, azok ummi mhiyette mo nograflar henz mevcut deildir, islm paralarnda ve bilha^sT fs T

Ummi Meseleler/95 mme hukukunu alkadar eden bu gibi ahs veya dinastik senbollerin, yni islm-Trk devletlerindeki reng: iar: 'almet: nisan meselesinin, ir&z, tevki', tura, pene, tamga, mhr, bayrak, tu, etr meseleleriyle birlikte tetkik edilmesi arttr7. Muayyen rtbelere veya memuriyetlere bal olan senboller iin de bu mecburiyet vardr8. Birbirfaza etmi, onu devam ettirmitir. (M. Defremery, Memoires d'histoire ori- i entale, I. Paris 1854, p. 180-181). Yalnz Gazneliler'e mahsus olmyan bu muhafazakrlk, iktisadi ve ml sebeblerle, teknik icaplarla ve halkn itiyadn bozmamak gibi psikolojik bir sebeble izah olunabilir. Bu millerin, bir mslman devleti sikkelerinde Brahmanism senbollerini muhafaza ettirecek kadar kuvvetli olduunu grdkten sonra, herhangi bir ortazaman slm devletine mahsus senbollerin, onun yerine geen dier bir islm devleti zamannda da kullanlmasn kolaylkla anhyabiliriz. 7 Bunlara ilve olarak, XIII.-XIV. asr Mool devletlerinde, hatt onlardan evvel Karahitay devletinde mevcut Uzak ark kltr dairesinden getirilmi birtakm hkimiyet timsllerinin tetkiki de byk bir zarurettir. Esasen Seluklular gibi slm sahasnda kurulmu byk Trk mparatorluklarnn kullandklar senboller arasnda da, dorudan doruya Uzak ark kltr dairesinden getirilmi birok eyler vardr: Tu, Tura, Tamga v.s. gibi. Sonradan Cengizliler'in devletlerinde de grdmz mesel Payza, Buysa gibi alametlerin tetkiki de bu yukanki meselelerle sk skya baldr. Btn bu meseleler geni ve umumi bir surette tetkik edilmedike, ilerinden yalnz birisinin anlalmasna imkn yoktur. Prof. Sa-moilovi, Payza hakkndaki mekalesinde (trke tercmesi: Trk Hukuk' ve ktisat Tarihi Mecmuas, c. II) bu ihtiyac pek iyi hissetmise de, bununla alkadar meseleler hakknda etrafl tetkikler mevcut olmad gibi kendisi de dorudan doruya o meseleler zerinde ahsi tetkiklerde bulunma- dndan, msbet neticelere varamamtr. Aaki notlarda gstereceimiz vehile, yukarda isini geen hukuki senboller hakknda aratrmalarda bulunan garp limleri de yine ayn sebebden dolay mevzularn ly-kiyle aydnlatmaa muvaffak olamamlardr. 8 Gerek eski Trkler'de, gerek mslman Trk devletlerinde muhtelif rtbe ve memuriyetlere mahsus birtakm senbollerin mevcudiyetini biliyoruz: mesel mslman devletlerinde vezir'in almeti . divan'n yni brokrasinin miri olduuna iaret olarak bir divit'di (Kprlzde Fuad, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te*siri Hakknda Bz Mlahazalar, Trk Hukuk ve iktisat Tarihi Mecmuas, I. a. 188). Hrizmah-lar'da memuriyetlerin almetleri vard. (G. Demombynes, la Syrie d'6po-que des Mamelouks, Paris 1923, p. XCII-III). Msr-Suriye Memlk mparatorluumda da byle senboller olduunu, ve hatt, bir emrin memuriyeti deitike armasnn deitiini yahut eski armasna yeni memuriyetinin senbol olan yen; bir ekil ilve olunduunu grmekteyiz (Yakoub Artin Contribution a l'etude du blason en Orient; Londres 1902, p. 43. Ayrca A. Mayer'in yukarda zikredilen eserine bakna). Eski Trkler'de de,

larda daha evvel hkmran oC Z/^ *m ""T coraf shaolabihr; mesel Bra^l^ntta^ S^TT **** * leri zerindeki Siva kttz msiZIt ^ hukumdarlannn sikkelannm sikkelerinde S^S^^vTT9 ""* Ga2neU suItan-tumalar yapnn olan E. TnomJm^S d!Vet parala^ zerinde ara--arda eskidenbe* mevcut Sra ZZ J^MS*

kmdann bir ^^Ty^linZ^** "

hal tonuna batanz) MuhTeltf S J^ ^lamiyye Katalogu, med-nan bu gibi resim ve VetaSL devletlermn Paralannda tesadf olu-nk bz ekiuer LS^0Zn6im ayn ay" **<* eta<* =** d toUB h

" '

56/lslm ve Trk Hukuk Tarihi leriyle sla skya bal olan bu problemlerden yalnz birini tetkik edip anlamaa imkn yoktur. Hlbuki bu husustaki aratrmalar henz pek geri bir vaziyette bulunuyor. Elde edilen madd vesikalarn nisb bolluu sayesinde trz meselesi Karabaek'den Grohmann'a kadar bJr-ok limler tarafndan olduka aydnlatlmtr"; lkin dier meseleler hakknda, mesel tura ve pene hakknda Babinger Kraelitz ve J. Oeny'nin makaleleri 10, etr baklanda G. Demombynes'in bilmn-sebe verdii malmat", sonra slm ve Trk Bayraklar hakknda muh- telif melliflerin yazdklar eyler11, tamga'lar hakkndaki bz neribuna mmasil olarak, rtbe ve memuriyetlere mahsus senboller olduunu, hatta bunlardan bzlarnn slmiyet'ten sonraki Trk devletlerinde de devam ettiini grmekteyiz. (Yaknda Krsi Csoma - Archivum'da kacak olan Eski Trk Titlatrne Aid Notlar adl makalemize baknz). Herhalde, amme hizmetlerine mahsus byle birtakm hukuki senbollerin gerek Uzak ark kltr dairesinde, gerek Ssni ve Bizans mparatorlklan'nda mevcut olduunu biliyoruz. 9 Encylopedie de l'lslam'da Grohmann tarafndan yazlm olan Trz maddesine baknz. 10 Bu yazlann en sonu ve en toplusu, J. Deny'nin Encyclopedie de rislam'daki Tughra maddesidir. Esasen Ouzlar'a ve Seluklular*dan ba layarak o an'aneyi takip eden devletlere mahsus olan bu almet, nian, aslnda hkmdara mahsus bir chiffre, embleme graphique iken, sonralar yalnz hkmdarn ismi deitirilmek ve ekli muhafaza edilmek sure tiylebir devlet armas halini almtr. Bu mesele hakknda, ayrca bir tetkik neredeceim. nJ1 ^^ ^be acUan da venIen bu * ski ve ok mhim h-Srl- Tf L^T** 5tadlye k,dar ""^ ** yaplmam,to. Bil-hassa imali Afrika devletleri ktot merkezini tekil etmek zere G. fceFatU A n a l m a rMasUk el i

Ummi Meseleler/57 yat13, ok basit ve iptida Ur mhiyettedir. Btn bu tetkiklerin, neir ve tetkik edilmi kitabeler ve sikkelerle, umm ve huss koleksiyonlarda bulunup tavsif -ve nerolunmu madd eserlere, yni hazrlanm malzemeye istinad ettikleri, yazma hatt basma tarih kaynaklardan ve edeb metinlerden kfi derecede istifde olunmad aka gze arpmaktadr. * Btn bu izahat, mevzumuzun mhiyetini ve ilk bakta ok basit grnmesine ramen tetkikinde nasl zorluklar bulunduunu gstermi, ve takip edilmesi icap eden ilm usl de azok tebarz ettirmitir sanyorum. Ortazaman tslm ve Trk devletlerinde mevcut ve bilhassa hkimiyet fikriyle alkadar balca hukuk senboller hakknda neredeceim aratrmalar silsilesinde14 bu yazlarmz aydnlatacak hukuk meselelere de temas olunacaktr. Bunun iin bu kk balangta onlardan bahsetmeyi lzumsuz gryorum. Yalnz burada, metodoloji bakmndan mhim bir iki meseleden bahsetmek isterim. Muhtelif asrlara ait slm kaynaklarnda mteradif gibi kullanlan iar, almet, nian, gibi stlahlar altnda, bir hkmdarn yahut bir devletin remzi, timsli olan senboller kasdolunur: mesel Abbas hanedannn iar siyah renktir; ve halife deitike bayraklar, tr zlar, sikkeler zerinde yeni halifenin ad yazlr. Bzan hkmdarn imzas, mhr, veya imza makamnda kulland bir deuise'idir, yni yine o metinlerdeki tevki' stlahnn mteradifidir; bzan bir tamga veya tura'da. Bzan bir hayvan veya bir ku resmi'dir. xm. - XV. asrhakknda uzun zamandanberi hazrladm eserde bu hususta btn tafsilt verilmitir. [Kprl'nn bahsettii bu eser. tslm Ansiklopedisi'nin Bayrak maddesi olup, bu kitapta ayr bir makale halinde yer almtr.] 13 Smoilovi'in yukarda zikredilen makalesinde tamga hakknda verilen malmata mracaat. Maamafih burada verilen bibliyografya, ok eksiktir. Bu hususta yazlan muhtelif eylere ramen, bu mesele henz kfi derece aydnlatlmaktan ok uzaktr. Bilhassa hukuki bakmdan mesele tammiyle mehuldr. Bu mhim mesele hakknda hazrladm bir tetkiki de ayrca neredeceim. Orada meselenin her cephesi ayn ayn aratnl-mi9tn\_ 14 Bu seri. Ta, Taht, Kemer, s, Kadeh, etr, Bayrak, Tu, Tura, Mhr, Tamga, Nbet v.s. gibi muhtelif hukuki senboller hakknda ayn ayn monografilerden teekkl edecektir. [Kprl'nn yazma dnd bu monografilerden sdece As ve Bayrak makaleleri slm Ansiklopedisinde iki ayn madde halinde neredilmi ve bu kitaba da alnmtr.}

JEfS^ LVn-UOV) daha evvelce Qatremere ve bilhassa Inostransev * -^ ' *** Pans 1927, p. Hn'^fJ^
^ T1** lmatz tamamlamakla beraber, cok kifRe Srk -* timsllerinden bahsederken bu hususta da ayrl bSlk^t Saylan olduka fazla olan bu^laV^L^ T * neSrol*tur. rimek uzun srer. ^^SS^S^S^ *?*" **"* * de yaplan tetkikler daha Lde OsTa l, ^5 mem Ieketimiz-ise daha fazla slm smcaSInd^f ,TCaWanna itr' Avrupa'da lar, hemen istisnasz, TSET^^SSTE^ **"** btn bun-zaman Trk devleerineatpekaz^S^-l^J"*"* 0Up orta-de l'lslam'n buna ait maddelerindi um^" "** Encyclopedie verilen malmatn ne kadar s^SivTSn,JX T*""1 hakklnda -m ne kadar do. oldu^ meydaTZ.IsS ve^ba^n

58/lslam ve Trk Hukuk Tarili

Umm) Meseleler/59

larda Msr ve Suriye'de kullanlan reng stlah ise sdece hkmdarn ve emirlerin emblinu'i demektir ki, blason, armoirie mnlarn ifde eder. Bu bakmdan, tarih metinlerde tesadf edilen ve hibir zaman bir stlah olarak medlulleri tesbit edilmemi bulunan bu mteradif, mphem tbirleri dima ayn ekilde anlamamak ve- mhiyetlerini iyice tyine almak lzmdr. Bilhassa bu tbirleri garp heraldik'inde muayyen ve kati mnlar ifde eden stlahlarla tercme ederken, bu tercmenin dima takribi olacam, ve bu gibi tarihi stlahlarn hibir zaman shhatle tercme edemiyeceini unutmamaldr15. Van Berchem'in de kabul ettii gibi, daha Eyybler'den ve Memlkler'den evvel, Byk Seluklu imparatorluu devrinde, hatt belki daha evvel, slm ve Trk devletlerinde birtakm amblemler bulunduu muhakkaktr. Hrizmhlar'da muhtelif memuriyetlere mahsus amblemler olduu hakkndaki malmatmz, bunu daha evvelki devirlere de temile msaittir. Fakat hkmdarla ait senbollerin, ekseriyetle, dinastik olmaktan ziyde hkmdarlara ahsna ait olduu sylenebilir. Bununla beraber, dinastik bz sembollerin mevcut olduu da anlalyor ki, bunu bilhassa bayraklarn, etr'lerin, trz'larm renklerinde grmekteyiz". Geri hkmdardan baka dier hanedan azasna, byk kumandanlara mahsus baka renkte bayraklar, etrler de mevcuttu. Beride Hkimiyet Senbolleri hakkndaki tetkiklerimizde bu mesele btn teferruatiyle izah edilecektir: Mesel Karahanhlar'da hkmdara mahsus renk turuncuya myil krmz idi; Seluklular'da sir yah'. slm devletleri, galiba din te'sir altnda, iptida hayvan sefcilerini senbol olarak kullanmadlar. Lkin, Trkler slmiyet diresine girmeden evvel kurduklar devletlerde kurt, turul gibi hayvan motif lerini hatt dinastik bir senbol olarak kullandklar cihetle, sonra teekkl eden mslman Trk devletleri de eski hukuk an'anelerhi saklayarak - bu trl- senboUer kullanmakta'bir mahzur grmediler Hunlar'da, Tukeler'de, Eftalitler'de hkimiyet almetleri zerinde muayyen senbollerin mevcudiyeti, byle bir faraziye ileri srmee mve ILId Si^* veTDemombynes' barda zikredilen eserlerinde l l IdhTJT,-^ CULenr8 hatOna,es de rE^te n^lmane, !!' ^ risalesinde ve bU da kfi derecede eserlerde bu renkler medaha ir bz d ^ ^rr H^ T \ ^ arastm^ayZ e,te Senb U8,Bl me Smdir ^ ' *zumuz balonundan pek yide at

sittir". Bu makale silsilesinde hukuk senbol olarak Trkler arasnda ok ehemmiyeti olan ok - yay, hill, gne, kurt, arslan, arslan ve gne, turul, kartal, ifte kartal gibi motiflerden birer birer bahsedilecektir. Bunlara nisbetle ok ehemmiyetsiz olan ejderha: dragon hakkndaki tetkiki ise, en sonra neretmek niyetindeydim. Lkin u son aylar zarfnda ejderha'y Anadolu Seluklular'nn armas olarak gstermee alan bz yazlar okuyunca, bu meseleyi dierlerinden daha evvel neretmeyi faydal grdm. I EJDERHA (DRAGON) Hasan Fehmi Turgal, imzasz olarak nerettii Seluk Armas Hakknda Notlar adl kk bir yazsnda Sadr- Mutatabbib nmiyle mehur tabip ve mn Konyal Eb Bekir'in Ravzat'l - Kttb adl mneat mecmuasnn Ankara Ktphanesindeki nshas sonunda mevcut bir mersiyenin bir paras zerine nazar- dikkati celbetti". Galiba Mu'n'd-dn Pervane ile taraftarlarnn Moollar tarafndan dam (mnsebetiyle sylenmi olan bu mersiyeyi, iptida Abdlkadir Erdoan'n trke tercmesiyle beraber Konya'da kan Babalk gazetesinde nerettii yine o makaleden anlalyor. Bu mersiyede Mu'in'd-dn Pervne'nin, sonra Melik's-sevhil Hoca Yunus'un, ve sonra Melik's^sevhil Baha''d-dn Mehmed'in debdebeli zamanlar derin bir teessrle anlmaktadr. te Baha''d-dn'e ait olan parann sonundaki msra' iptida Hasan Fehmi'nin dikkatini celbetmitir. Burada: O davullar, borular, kaslar, bayraklar nereye gitti? mnsndaki msra'dan sonra: O ipekli kuma zerine nakedilen ejderhalar nerede? mnsndaki msra' gelmektedir19.
17 Bu makaleler silsilesinde,' bu ekillerden ayr ayr bahsederken lzm gelen tafsilt vereceiz. 18 Konya, say 5, s. 294-296 kinciknun 1937, Konya. 19 Muharrir, daha bu makalenin nerinden evvel, bu paray bana hussi olarak yollamak ltfunda bulunmutu:

' ljS*l CJJ ij/. jVV jl Jjy *S* $ .U. ti 3 ClU%? $ J>

J> fc%jf tfjp 4"if> t\f CJ.<1. *- S i -l t Al j t# AT jf

Ummi Meseleler/61 60/slm ve Trk Hukuk Tarihi Muharrir buna dayanarak u mtlay yrtyor: Mersiye'de geen her ismin yarandaki vasflar o ahsn hususiyetini gsterirse de, bu alt satr iinde geen eyler hep ummdir. Herhalde bu umumiyet iinde Baha''ddn Mehmed'in bir hususiyeti olacak ki onun vasflar arama sokulmu bulunuyor. Mellif Sadreddin'in' kendtagrle ilgisi pek oktu. Eserinde ona yazlm mteaddit mektuplarn sureti grlr. Yalnz burada yeni bir timsl ^derha'dr. Acaba .bahr armalar da m bulunuyordu? Buras tetkike deer.. Hasan Fehmi, bu mlhazadan sonra, Ktib elebi'nin Cihannmd'sna naklettii Kanunnme-i Ht adl eserindeki bir kayda dayanarak: in Trkistan'ndaki Trk hakanlarnn ejderha amblemini kullandklarn sylyor20; Seluklular'n bunu bayraklarda m yoksa etrlerde mi kullandklar sualini soruyor; ve Ayasofya'daki Mufassal tbn-i Bb nshasmdaki bir kayda gre Seluk hkmdarlarnn etr-leri zerinde 'ukab resmi bulunduunu zikrederek tbn'l-Esr'e ve Houtsma'nn bastrd Kerman Seluklular Tarihi'ne istinaden Byk Seluklular'da ofc ve yay'm bir amblem olduunu anlatyor. Hasan Fehmi'nin ileri srd bu meseleler, ayr ayr tetkik edilecek eylerdir. Muhtelif Trk devletlerinde asrlardanberi kullanlan hkimiyet timslleri hakkndaki aratrmalarm srasiyle nerettiim zaman bunlardan da uzun uzun bahsedeceim iin, imdilik bunlar bir tarafa brakyorum. Burada, sdece, ejderhann Anadolu Seluklula-r'nda bir amblem 'olarak kullanlp kullanlmadn aratracam. nk Hasan Fehmi'nin, hibir iddiada bulunnuyarak, hatt imzasm 20 Ali Ekber Htyi adl bir tacirin hicri 922'de stanbul'da f ris olarak yazd Htaynme adl eser m. Murad zamannda Kanunnme-i in Ht ismiyle trkeye tercme edilmi, hatt 1280'de stanbul'da litografya ile baslmtr. Msteriklerin uzun zamandanberi dikkatini ekmi olan bu eser hakknda vaktiyle bir makalemde izahat vermitim. CMHI Tetebb'lar Mecmuas, say 5. fc 354-355). te Ktib elebi in hakkndaki malmatn ksmen bu eserden ve ksmen de yine aym makalede uzun uzun bahsettiim Gyasd-du Nakka Sefretnamesi'nden almtn-; B. Hasan Fehmi'nin *tibas etmi olduu kayd, birinci eserden deil ikinci eserden nakledil" mistu, burada D&y Mag ahruh ve atlas perdeleri zerinde ejderha naktan o .mhrnde Ue olu 2KCT h"?aBhr - ' " P onSla m l?l ^^*f*r. Ve bu ejderh amblemi de iTTrSl kTHantw T SS tapM-atorlan^ * bir amblemdir, JS tan Trklerine isnd gibi tkb^bS:;a^m^leml ** ^ faile koymyarak, sdece bir mlhaza eklinde ileri srd bu yaz, bazlarn ejderha'y Anadolu Seluklularnn armas olarak kabule kadar sevketmitir!... Baknz nasl: u son aylarda intiar eden Mev-ln'nn Mektuplar adl eserin mukaddimesini yazan Feridun Nafiz Uzluk, burada, yukarda bahsedilen mersiyenin metnini ve tercmesini nerederken, orada zikredilen ejderha'mn Seluklular'n resm armas olduunu kat'iyetle yazm ve imdi Konya Mzesi'nde bulunan kabartma bir ejderha resmini de buraya ilve etmitir21. Yine ayn muharrir, bilmem ne mnsebetle, Trk Tp Tarihi Arfcii'nde Konya M-zesi'ndeki dier bir kabartma ejderha fotorafyas da nereder, altna Tabip Konyak Ebu Bekir'in mersiyesindeki sze gre Seluklular armasdr cmlesini yazmtr22. Muharriri bu kadar cr'etli bir hkme sevkeden sebepler nedir? Bu hususta ne burada, ne de evvelki yazsnda hibir delil yoktur. Anlalyor ki muharrir ark'n kt bir itiyadndan kurtulamyarak, hi bahsetmemesine ramen Hasan Fehmi'nin yazsn okumu, ve onun sdece bir ihtiml eklinde ileri srd, Ejderha'mn Seluklu bahriyesine ait bir arma olmas fikrini Konya Mzesi'ndeki ejderha kabartmalar ile, ankr ve Kastamonu Dar'-iflar kaplarndaki ylan kabartmalarn hatrlya-rak ta'mim etmi, ve bundan Ejderha'mn Anadolu Seluklular'nn armas olduu hkmn karvermistir! Bir mersiyenin bir msrndaki kayttan byle byk bir hkm karmak, tarihi alma usllerini en iptida ekilde bile bilmemek, hatt bundan daha fazla olarak, tenkit fikrinden tammiyle mahrum olmak demektir. Ortazaman Trk devletlerinde ve slm saltanatla-rndaki trl hkimiyet senbollerini etrafiyle bilmeden, byle bir hkm vermek deil, hatt bir faraziye ileri srmek bile imknszdr. Makalemezin banda sylediimiz gibi, Trkler'de hukuk senboller meseleleri, henz pek az ve pek sath olarak tetkik edilmitir. Bu meseleleri aydnlatabilecek kk ve ok dank kaytlar, tarih ve 21 Mevln'nn Mektuplar, stanbul 1037, mukaddime, s. 20 - 22. 22 Trk Tb Tarihi Arkivi, yl 2, say 6, Birinci Terin 1837, s. 63. Bu mevzuun Trk tb tarihiyle alkasn anlyamadmz gibi, bu kadar mhim bir mevzuun deta bir reete yazar gibi, drt satrla kat'i surette kesilip atlmdaki safdilce dogmatisme de bir trl akl erdiremedik! Biraz aada grlecei vehile; Feridun Nafiz Uzluk'un btn dnyaca mehul zannederek fotorafyalann nerettii bu Konya'daki dragon resimleri, daha yllarca evvel neredilmi ve zerlerinde allmtr. (F. Sarre, Er-zeugnisse islamischer Kunst, Teil, II, Leipzig 1909, ekil 15 ve 16).

82/lslm ve Trk Hukuk Tarihi edeb kaynaklardan toplamak, ilk bakta tahmin edildiinden ok g& uzun ve zahmetli bir almaya baldr. Simdi, ortazaman Trk devletlerinde bu ejderha motifinin hukuk bir senbol olarak kullanlp kullanlmadm renmee alalm.

Ummi Meseleler/63 bir san'at motifi olarak kullanlan dragon, dima bir hukuk senbol yni ahs veya dinastik bir amblem, bir arma deildir; Bbu't-Talism'da Abbas devrine ait dragonlar, Halife Nsr'n iki dmann temsil ettii gibi, benim fikrime gre Anadolu'daki dar'if larda grlen ylan resimleri de, sdece, onlarn bir tbb messese olduklarm anlatan senbollerdir; ve btn bunlar, hukuk mhiyette bir senbol olarak tetkike altmz dragon motifiyle kartrmamaldr. Artuklular'da, bilhassa Kara Arslan'n sikkelerinde de grdmz iin, ifte dragon'un bir hukuk senbol olarak kullanld tahmin edilebilir. Fakat bunun srf bu hkmdara ait ahs bir arma m, yoksa hanedana ait bir amblem mi olduu kestirilemez. te, slm san'at eserlerinde grlen dragon motifi hakknda imdiye kadar ilim leminin elde ettii neticeler, Van Berchem'in mkemmel hulsasna gre; bundan ibarettir. imdi, dragon motifinin, hukuk bir senbol olarak Ortazaman Trk devletlerinde mevcut olup olmad hakkndaki ahs aratrmalarmzn neticelerini arzedelim.

n
Ortazaman slm - Trk san'at eserlerinde tesadf edilen ejderha: dragon motifi, epey uzun zamandanberi arkeologlarn dikkatini ekmiti: Badad'da Bbu't-Talism zerinde, Diyarbekir'de Halep Kaps zerinde, Kahire'de Memlk sultam Melik M'eyyed eyh'in trbesinde, Erzurum'da ifte Minare kapsnda, Halep Kalesi'nin bir kapsnda, bz kumalar ve mden! eya zerinde ve X. asra ait birtakm sikkelerde, v.s... bu dragon motifine tesadf edilmi, Sarre, Van Berchem, Karabaek gibi limler tarafndan bu hususta muhtelif fikirler ileri srlmtr. slm epigrafyasnn en byk stad olan merhum Van Berchem, bir eserinde, bu husustaki tetkiklerin bir hulsasn yaparak buna kendi dncelerini de ilve etmitir ki, biz nce bunu hulsa ile ie balayacaz: Karabaek'in fikrine gre, ifte dragon, Artuk hanedanndan Kara Arslan'n sikkelerinde de bulunan bir amblemidir; sonra o vasta ile Keyfa ehrinin amblemi olmutur. Hlbuki, onu bu mlhazaya sevkeden dncelerin yanlln Van Berchem ak bir surette meydana koyuyor. Ona gre, ortazaman slm ehirlerinin kendilerine mahsus bir armalar yok gibidir. ifte dragon, belki Artuk hanedanna mahsus bir armadr; yahut sdece Kara Arslan'n ahs armasdr. Nitekim yine bu hanedandan Mahmud'un ahs armas olan ifte ku (veya ifte kartal) da XB3: asrda Anadolu Seluklulan'nn veyahut sdece I. Keyfcubd'n armasdr. Badad'da Bbu't-Talism'deki dragon, lara gelince, burada bulunan Abbas halifesi Nsr'n 618=1221 tarihli kitabesine nazaran, Sarre bunlarn Halife'nin iki dmanm, yani H-rezmah Mehmed ile Moollan, Van Berchem ise Hrezmah ile B-tnler'i temsil ettiini kabul etmektedirler23. Grlyor, ki, neticelerinde dima ok ihtiyatl olan Vah Berchem bu dragon motifi hakknda da ayn ilm ihtiyat gstermitir. Bir defa! und J. Strzygowskl. Amida, Heidelberg 1910, p.

m
Ortazaman mslman Trk devletlerine ait herhangi bir itima messeseyi tetkik ederken, bilhassa onun menei meselesini anlamak iin, bir taraftan Eski in'e, dier taraftan Ssn ran'na kadar uzanmak mecburdir. Bilhassa dragon gibi Uzak ark kltr diresinin ok karakteristik bir motifi bahis mevzuu olunca, bu lzum daha kuvvetle kendini duyurur24. Bilindii vehile, Eski in'in din ve hukuk haytnda dragon'un mevkii ok mhimdir: ilk an'anev hkmdar sllesi olan Hio'lann heraldik amblemleri ve byk cedleri dragon'du25. Eski in sllelerinden Yin'lerin byk bayraklar zerinde dragon resimleri vard36. in'de en son Manu hanedan zamannda bile dragon'un bir amblem olarak hl kullanld dnlrse, yalnz bir san'at mo24 Eski Da'lann harbe giderken kumatan bir ejderha ekli gtrdkleri malmdur. Bunu, sdece, bu eklin baka kltr sahalarnda da malm olduunu gstermek maksadiyle zikrediyoruz. Eski Yakn ark ve Akdeniz medeniyetlerinde dragon'un mevkii hakknda burada izahata girimek, mevzulunuzun dndadr. Nitekim bu motifin Avrupa blazoularnda istimali hakknda bilinen eyleri tekrara da lzum grmyoruz. 25 Marcel Granet, Danses et 16gendes de la Chine ancienne, Paris 1926, vol. n, p. 550. 26 Ayn eser, c. 1, s. 120. -!ffl&

64/lslm ve Trk Hukuk Tarihi tjfi olarak de meneini en iptida kozmogonik tasavvurlardan alan hukuk bir senboi olarak da ehemmiyeti ve devam daha kolay anlalr". Dragon motifini Ssnler devri ran'nda da bayraklar zerinde grmekteyiz; Firdevs'nin Sehnme' Ssnler devrine ait kaynaklara dayanlarak yazld iin o devir bayraklar hakkmda mevsuk bir kaynak olarak kullanlabilir28. Orada mesel Keyhusrev ordusunu tekil eden asker kt'alar ayr ayr bayraklan ile tasvir olunurken, stnde yedi bal dragon bulunan bir bayraktan bahsedilir:

Ummi Meseleler/es slmiyet'ten evvelki Trk devletlerinin bayraklar hakkndaki malmatmz ok mahdut olduundan, dragon eklinin onlarda mevcut olup olmad hakknda imdilik hibir ey syleyemeyiz. Mslman Trk devletlerine gelince, bunlarm bayraklan hakkmda nisbeten daha fazla malmatmz olmakla beraber, bu husustaki tarih kaynaklar'da, dragon eklinin bayraklarda kullanldna dir hibir kayda tesadf edemedik. Nmizmatik vesikalarna gelince, yukarda Van Berchem'in bahsettii paralar mstesna olarak, dragon nakl sikkelerin mevcudiyetini de bilmiyoruz32. Hlbuki Artuk hanedan, tarafndan bastrlm muhtelif sikkelerde ifte kartal, r u horsd, hatt Ouzlar'n Kay boyuna mahsus tana gibi iaretler mevcuttur; bu itibar ile dragon'u dinastik de ancak ahs bir timsl addetmekten daha ileri gidemeyiz3*. Mslman Trk devletlerinin bayraklarnda ejderha eklinin mevcudiyetine ait kaydlar, ancak edeb metinler's buluyoruz: Ortazaman Iran irlerinin manzumelerinde tesadf ettiimiz ejdeh-y ryet, ej-deh-y 'alem tbirleri, pek ehemmiyetli ve vazh olmamakla beraber, bize azok bir ip ucu veriyor. Bdhr-i 'Acem sahibi bu tbiri bayraklara resmedilen ejderha tarzmda izah ettikten sonra, Hoca Cemleddin Selmn, Evhade'd-dn Enver, Zahr-i Fryb'den misller getiriyor; Ferheng-i u'rt'e Hoca Selmn ve Seyf-i Esfereng'den aym tarzda misller zikrediyor38. Nizm'nin Hejt Peyker'inde de ejderh-y 'alem tbirine rast geliyoruz34. Kezlik Vassf Torihi'nde de 'dlem-i ejdeh-pey-ker tbirini buluyoruz33. Lzumunda daha da oaltlabilecek olan btn bu misller, bize, Byk Seluklular zamanndan lhanllar devrine kadar yni XI. - XIV. asrlarda Trk ordularnda zerinde ejderha resmi bulunan bayraklar kullanldn gsterebilir. Btn bunlara ilve olarak, Anadolu Seluklularnn tarihini yazan mehur bn Bb'nin mufassal nshasnda tesadf ettiimiz dier bir kayd da zikredelim: Orada Abaka Han nmna yazlm sekiz beyitlik bir medhiyede yine ejdeh-yt ryet tbirine tesadf ediyoruz33. Bu ms32 Fatihin 858 tarihli bir bakr sikkesinin arkasnda, dragon'dan ziyde ylana benzeyen bir ekil vardr: Halil Edhem, Meskkt- Osmaniyye, 1334, s. 104. 33 Ejderh-y ryet, ejderh-y 'alem, ejderha kelimelerine baknz. Kezlik, Zahir-i Frybi'nin Basma Dtvn'mda, s. 42. 34 H. Bitter und J. Rypka, Heft Peiker, 1934, p. 19, n. 35. 35 Tarih-i Vassf, Hind tab, & 510. 36 Ajasofya Ktphanesindeki yegne yazma nsha, nr. 2985, s. 703k Ejderh-y ryet ez bd- zafer cn yaftel

V u l l e r , II, 788, N. 355.357. Bunun gibi, Sstanl Rstem ile olu Farmorz'un dre/s-t ejderhpeyken inden bahsolunur2*. Esed'nin Gersspnme'siade zerinde si-, yah dragon bulunan ipekli bir bayraktan bahsolunduu gibi", yine ora. da dragon gibi siyah bayrak bahsi de geer". Esed'nin eseri de, Firdevsitunki gibi Ssn kaynaklanndan almp yazld cihetle, bu ka-ydlan da Ssnler devrine, ait telkki etmek tabidir. Ssnler'de her asker kt'ann kendisine mahsus bir bayra vard; bunlarm renkleri trl trl olduu gibi, hill, gneg, aralan, fccp. ta, kurt, f,. geyik gibi trl hayvan ve ku resimleri de kh bayran stnde islenmi, kh mcessem olarak bayran gnderinde aslm bulunurdu. Ssnler'in mill bayra olan mehur diref-i-kviyn'ye ait bUgerimiz, onda byle bir timsl bulunmadm gstermektedir. Demek oluyor ki ejderha, Ssnler devrinde byk bir ehemmiyet kazanmam, bz asker kt'alarm bayraklarna mnhasr kalmtr.
Mir ba lannda ca^H^"^^ * * ** On'd. bu senboln mev-cudyetm grmtk. 28 MeceBe.1 Mlhr. c. 2, nr. 5-6. Tahran 1934; kezlik: Yacoub Artin'in

P. m. ST * GerehSP' PUbW * *** <* M Huart. Paris 1926, \ 31 Ayn eser, s 188, a. 2370.

66/tslm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/67 muhtemeldir. Byk Seluklular'dan sonra, onlarn getirdikleri eski Trk kltr bakiyyeleriyle beraber bu Uzak ark motifinin de tekrar yaylm olduu ve bilhassa bayraklarda kullanld, olduka kuvvetle iddia olunabilir. O devir irlerinden balayarak lhanllar zaman irlerinin eserlerine kadar birok filolojik deliller bunu kat'iyyetle gstermektedir. Maamafih hibir zaman hi olmazsa ksa bir mddet iin bir devlet amblemi mhiyetim' almamtr. Yalnz, Byk Seluklu mparatorluumun istitalelerinden olan Artuklular zamannda binalarda ve sikkelerde bu motifin azok, hukuk bir senbol mhiyetinde olarak kullanld anlalyor. Ouz'larn Kay boyuna mensup olduklar bz sikkeleri zerindeki Kay tamgasndan anlalan37 bu sllenin, ir birtakm ekiller daha kullanmalar, dragon'un onlarda da asla dinastik bir .arma mhiyeti alamadm aktan aa anlatmaktadr. C. Anadolu Seluklu hkmdarlarnn, Mool istilsndan evvel, bayraklarnda dragon motifi bulundurup bulundurmadklarn bilmiyo ruz. Fakat Byk Seluklu mparatorluu an'anesi te'siriyle bz Sel uklu bayraklarnda bu motif kullanlm olsa bile, bundan byk bir netce karlamaz. Xnj. asrda, Anadolu Seluklular, binalarnda ve sikkelerinde trl trl motifler kullanmlardr; mesel iki hasl kartal motifi, I. Keykubd zamannda, dragon motifi ile mukayese edilmiyecek kadar fazla ehemmiyet kazanmt. Birok zaman ve meknlarda kul lanlmas dolaysiyle heraldik tetkikleri bakmndan ok ehemmiyetli olan bu motifi, Van Berchem gibi, Anadolu Seluklularnn dinastik ar mas deilse bile I. Keykubd'n ahs armas addedenler de oktur38. Hlbuki dragon motifinin Anadolu Seluklularnda iki bal kartal, hi ll, gne ve arslan motifleriyle mukayese edilemiyeceini, o motifi tayan hibir sikke bulunmamas ile de isbat edebiliriz. D. Mool istilsnn, Uzak ark kltr diresinden birok yeni un surlar Yakn Asya sahasna getirdii malmdur. ran'da ve ark Ana37 Galip Edhem, Meskkt- Trkmaniyye Katalogu, s. 25, 26, 28, 34, 55, 65. Bu slalenin muhtelif hkmdarlarnn sikkelerinde tesadf edilen bu tamgann Kaylar'a mahsus tamga olduunu mellif tesbit edememitir. 38 Heraldik bakmndan ok mhim olan bu iki bal kartal hakknda imdiye kadar pek ok tetkikat yaplm olmakla beraber, henz kafi neticelere varlm deildirr Van- Berchem'in Amida eserinde buna tahsis ettii kymetli sahifelerden sonra, A. V. Solovief'in Seminarium Kondakovianum (vol. VII, 1935, 118-164)'da neredilen Les Emblemes heraldiques de Byzance et les Slave adl mhim makalesinde de bundan bahsedilmitir (bunun hlsasn grmek iin baknz: F. Kprl, lk, Say 41, s. 366-367, 1936). Bu makaleler serisinde /bu mesele hakkmda ayn bir tetkik neredeceim.

ra, bize, lhanllar ordusunda zerinde dragon nakl bayraklarn kullanldn gstererek, lhanllar mverrihi Vassf'in ve o devir airlerinin bu husustaki ifdesini te"yid ediyor. imdi burada dier bir ihtiml hatra geliyor: RazvatiPl-Kttb mellifinin mersiyesinde iaret edilen ejderha nakl ipek bayraklar, Mu'n'd-dn Pervane zamanna yni Anadolu Seluklularnn llhanhlar'n yksek hkimiyeti altnda bulunduklar zamana aittir; bu bakmdan, bayrak zerine dragon resmi konulmas deti, Anadolu Seluklularnda Mool tahakkm devrinde balam olabilir. Maamafih Byk Seluklular devri irlerinin bayraktardaki ejderhalardan bahsettikleri, Artuk sikkelerinde ve binalarnda dragon ekline tesadf edildii dnlnce, bu ihtiml olduka zayflyor. IV te dragon motifinin Ortazaman Trk devletlerindeki hukuk bir senbol olarak kullanlmas meselesi hakknda gerek Avrupa limlerinin aratrmalar, gerek bizim ahs tetkiklerimiz, ancak bu kadar malzeme meydana karm oluyor. Bu kadar mahdut malmat ile bu hususta sarih ve kat' neticelere varmak ve bu kark problemi tammiyle aydnlatmak, phesiz, mmkn olamaz. Maamafih, Avrupa limlerinin sdece arkeolojik ve nmizmatik malzeme ile izaha altklar bu problemi, yukarda izah ettiimiz filolojik ve tarih yeni malzemeye dayanarak, ve umumiyetle Trkler'deki hukuk senboer hakkndaki tetkiklerimizden istifde ederek, biraz daha aydnlatmak kaab olacak sanyoruz: A. Dragon motifi, bilhassa Uzak ark kltr diresine ait olup, Eski , n de_hukuk senbol olarak da asrlarca kullanlmtr.. Ssnler dev rinde ran bayraklarnda - ir bz hayvan ekilleri gibi - buna tesa df edhr. Bunun ran'a mtikalinin, Orta Asya'da kurulmu Trk dev letler, vstasiyle olmas ihtimlden uzak deildir. Fakat bu hususta sara bu- Sey bilmiyoruz. slmiyet'ten evvelki Trk devletlerinin bayIdlST HTY?* t*U gW ** ha* tekillerine tesdi

ekm edi

d ' **"hakkmda g* ** ah* W

B. Islmiyet'ten.sonraki Trk devletlerinde dragon motifinin kul

68/tslm ve Trk Hukuk Tarihi

Umm Meseleler/69

dolu'da daha bu istildan evvel malm olan bu dragon motifi lhanllar devrinde yeniden canlanm olabilir3. lhanhlar'n bayraklar zerinde bulunan birtakm timsller arasnda ejderho'mn bulunduunu yukarda syledik. Maamafih lhanl nmizmatifinde, bunun bi kullanlmadn ilve edersek, hukukt bir senbol olarak bunlarda da ehemmiyet kazanamadn anlatm oluruz. E. Bilhassa bir Uzak ark motifi olan ejderha ile, alelade yihm' birbirine kartrmamak icap ettii gibi, sdece bir san'at motifi olarak kullanlan ejderha ile hukuk senbol mhiyetinde yni bayraklarda, armalarda kullanlan ejderha'y da birbirinden ayrmak lzmdr40. Herhangi bir motifin bir slle yahut bir hkmdar tarafndan dinastik veya ahs arma gibi kullanld, o ekle, binalarda, bayraklarda, sikkelerde, tarazlarda sk sk tesadf olunmakla anlalabilir. Yahut herhangi hkmdarn veya sllenin u veya bu motifi bir senbol olarak kullandna dir itimada lyk tarih kaynaklarda sarih kaydlara tesadf edilmek suretiyle buna hkmedilebilir: mesel ilk Seluklu sultam Turul Bey'in ve haleflerinin armas ok ve yay'd; muhtelif tarih kaynaklar bunu gsterdii gibi, ondan sonra da sair muhtelif Seluklu hkm39 Grumm - Grshimailo'nun verdii malmata gre, Uranhay samanlarnn kullandklar mukaddes eya arasnda eles dedikleri (Mogollar'a ait farisi menbalardaki ali) bir bayrak vardr ki, onun yukarsna bazen mdenden birtakm timsller konur: gne, hill, ylan timslleri gibi (Zapad-naya Mongoliyai Uryaaxaayskiy Kray, III. Part. 2, s. 143). Acaba bu ylann ejderha ile bir mnasebeti var mdr? Her ne olursa olsun, bunlarn daha fazla Uzak ark kltr diresine mensup ekiller olduu anlalyor. Binenaleyh lhanllar devrinde bu motiflerin yeniden ehemmiyet kazanmalar ihtimali, olduka kuvvetli bir faraziyedir. 40 Mevzumuzu dorudan doruya alkadar etmedii iin dragon'un bir san'at motifi olarak Hind'de ve in'deki ehemmiyetini, inlilerin Kouei dedikleri dragon e fao-fie dedikleri boynuzlu canavar, sonra Hindlilertn Naga's ile inlilertn Loung dedikleri dragon'u ve Budist mitolojisinde Nga' larn ehemmiyetini burada tekrarlamay lzumsuz gryoruz (bu sonuncu mesele hakknda: Abel Remusat, Foe Koue Ki, Paris 1836, p 181-163; A Grn-7?*h M holo le * 8 * Buddhisme au Tibet et n Mogolie, Leipzig, 1900 in-deksde Nga maddesine batanz). Bu Uzak ark motiflerinin art animalier " VeJT Zaman:rda a?e0l*lar TO prehiStor^a ^ehsir arasnda mene ve mhiyeti bakmndan uzun tetkik VB mfii, mevs *U eden eski Trk sanatndaki meTw SZ dTbf? T liyecek deiliz. Mevzumuzu sdece OrtazamanTU7^ ^7 Sy" tifin sdece hukuk senbol olara*"jSSSbl?^",^^ ^ is ettiimiz cihetle, gerek mevzumuzu^ Ltl ^ ^ meselesine ** htiSasnuz bu meseleleri t^^^Z^Z^ fanda *ahu>

darlarnn paralarnda yine bu almete tesadf ediyoruz41. Kezlik, Anadolu Seluklu hkmdar II. Gys'd-dn Keyhusrev'in paralarnda grdmz arslan ve gne'in neyi senbolize ettiini yine tarih kaynaklardan biliyoruz41. Memlk sultam Baybars'n arma olarak arslan eklini kullandm ve sonra olu Mehmed'in de ayn armay kullanmakta devam ettiini gerek arkeolojik ve nmizmatik vesikalardan, gerek tarihi kaynaklardan reniyoruz43. Fars Atabeleri veya Salgur sllesi diye mruf devletin, Ouz'larn Salur boyuna mensup Trkmenler tarafndan kurulduunu, vaktiyle Encyclopedie de l'Tslam'a. yazdm Solur maddesinde sylemitim. te bu slleye mensup hkmdarlarn paralarnda tesadf edilen ve imdiye kadar nmizmatlar tarafndan mhiyeti bir trl anlalamayan bir eklin, Dvn-t Lgat'de ve Cmi''t-Tevrh'de tesbit edilen Salur tamgas olduunu kat' surette ileri srebilirim44. Ouz'larn Baytndr boyu'na mensup olduklar iin Bayndriyye devleti diye de anlan Akkoyunlular'n sikkelerinde Bayndr boyuna ait olan yine Mahmud Kgar ve Red'd-dn'in eserlerinde tesbit edilmi Bayndr tamgasm grdmz gibi, bayraklarnda da koyun resmi bulunduunu yine inanlmaa lyk tarih kaynaklardan anlyoruz45. Burada bu gibi mislleri daha oaltmaa lzum yoktur. Yalnz buna kysen hkmedebiliriz ki, Anadolu Seluklularnda dragon motifinin hukuk bir senbol yni ya dinastik yahut ahs bir arma olarak kullanldna dir hibir tarih kayd bulunmamas, ve yalnz bz
41 Ok ve yay hakknda yaknda bu seride neredeceimiz tetkikte bu hususta etrafl malmat vardr. Bununla Knk boyunun tamgas olan omak arasndaki mnsebet meselesi orada izah edilmitir. 42 XIX. asr esnasnda ran'n resmi armas olarak grdmz r O hord (arslan ve gne) hakknda da yine bu seride huss bir tetkik neredeceiz. Orada, Kisrawi-i Tebrizi-nin Tarihe-i ir-u Khorid, Tahran, 1930 adh gzel risalesinde verdii malmat tamamlyacak izahat vardr. 43 Yacoub Artin'in yukarda zikredilen Contribution'ma baknz. Arslan motifi hakknda bu seride neredeceimiz tetkikte, bu meseleden de bahsedilmitir. [Bu makale slm Ansiklopedisinin Arslan maddesi olarak km ve bu kitaba da alnmtr.] , 44 Lane Poole, The Coins of the Turkmn Houses in the British Museum, London 1877, p. 244, 246, 248, 249. 45 Ahmed Tevhid, Meskkt-i Kadme-i Islmiyye Katalogu, s. 475, 477, 478, 481, 483, 506, 519. Bayraklarndaki koyun resimleri hakknda, Trk VB slm bayraklar hakkndaki eserimizde izahat verilecektir. [Bu kitaptaki Bayrak makalesine baknz.!

70/lslm ve Trk Hukuk Tarihi bayraklar zerinde bu ekle tesadf edilmesi, lhanhlar'da olduu gibi bunlarda da bu motifin bir ehemmiyet kazanamadna en byk delildir. Dragon'un, Seluklu bahriyesine ait bir arma olmas mlhazasna gelince, tbni Bb'mn Abaka'ya medhiyesinde Dragonlu lhanl bayraklarndan bahsetmesi ve bu hususta yukandanberi verilen uzun izahat, artk bu ihtimali de ortadan kaldrm bulunuyor.

>

TRK VE MOOL SLLELERNDE


HANEDAN AZASININ DAMINDA KAN DKME MEMNYET

I. J, G. Frazer, mehur eserinde, muhtelif tabu'lardan bahsettii srada, kann tabu olmas mes'elesini de muhtelif misallerle gsterir ve izah eder. Bu malmata gre, birok kavim ve kabilelerde, yalnz insan deil hayvan kanma kar bile bir ekinme hissi vardr; bunun neticesi olarak, kam yere aktmak, yahut, kana temas etmek memnu'-dur: ruhun (l'me) kanda bulunduu itikadnn tabi neticesi olarak, kann dkld yer tabu veya scr addedilir. Mellifimizin bu sosyolojik izahn bir tarafa brakarak, sadece, toplam olduu vakalar gz nne alnca, bunlardan bilhassa bir ksmnn asl mevzuumuzla alkadar olduunu gryoruz: Bir hkmdar yahut hkmdar ailesine mensup bir ferdi lm cezasna arptrmak icabettii zaman, bir damla kam bile yere dklmemek lzmdr. J. G. Frazer, XILT. asrda in Mool mparatoru Kubily'n si amcas Nayan' esir ettii zaman, bir keeye sardrp yerden yere vurulmak suretiyle ldrttn, XVLT. asrda Siyam Kralnn da kam aktlmadan idam edildiini, Birmanya saraynda da bu detin car olduunu zikrettikten sonra, Ricold ve Mar-co Polo'nun bunu te'yid eden ifdelerini de naklediyor. Onun izahna gre, bu memniyet umumiyetle, kann tabu olmas nn hussi bir ha-

idirl

LT. Frazer'in toplad vakalardan anlalyor ki, kann tabu olmas, dnyanm muhtelif kt'alarndaki kavimler arasmda tesadf olunan bir Vakadr; halbuki hkmdarlarn ve hkmdar sllelerine mensup 1 The Golden Bough'un Lady Frazer tarafndan yaplan muhtasar tercemesine baknz: le Rameau d'Or, Paris 1923 p. 214 i 215. Biraz aada (not 21) Noyan'm Kubily'n amcas olmad grlecektir.

72/slm ve Trk Hukuk Tarihi olanlarn ldrlmesinde kan dklmemesi deti, daha ziyade Uzak ark kltr evresinde XIH. asrda in Mogollan'nda, XVII. asrda Siyam'da, Birmanya'da gze arpyor. Bu det, mellifin izah vehile, kan tabu'sunun yni umum vahann husus bir hali olsa be, hukuk tarihi balonundan yine ayr bir ehemmiyeti hizdir. Biz bu kk tetkikimizde, muhtelif Trk ve Mool sllelerinde bu usln mevcudiyetini gsteren birtakm tarih vakalar sraladktan sonra, hukuk tarihi tibariyle bundan kacak neticeleri tesbite alacaz. Lkin, mene'i itibariyle, umumiyetle kan tabusu e alkas sarih olan bu tarih izaha girimeden evvel, etnografyann, Trk ve Mool kabilelerinde kan tabusu'na ait verdii malmat' ksaca gzden geirmek istiyoruz. Bir kavmin din veya dinsihr akdeleriyle hukuk telkkileri arasnda bilhassa ilk devirlerde ok sk rabtalar bulunduu cihetle hukuki telkkilerin mene'ini ve mhiyetini anlamak hususunda bunun byk yardm olaca muhakkaktr. T. slm te'siratndan uzak kalm muhtelif Trk ve Mool kable-ri arasnda tetkiklerde bulunan muhtelif Rus etnograflar, bilhassa din merasimde kurban edilen hayvanlarn kanlarnn yere dklmemesi kaidesine riyet edildiini kaydederler. Verbistkiy'ye gre, Altay Trkleri, kurban edilen atn belkemiini krarlar, burun deliklerini ve azlarm (akarlar2. Adrianow'a gre, Kara Tatarlar cenaze mnsebetiyle kurban ettikleri at kan dkmeden ldrrler*. Altay Trklerinin samanlna dair mhim bir eser neretmi olan Anohin, kurbanlk hayvann boulmak suretiyle ldrldn syler4. Katanov'a gre Beltir'-ler len bir erkein atan kurban ederken yine kann aktmyarak ldrrler8. Yine Beltir'lerde Tanr'ya (yni gke) kurban merasimini tavsif eden Maynagoev, bu merasimde kurban edilen koyunlarn kanlarnn yere damlatlmamasna dikkat edildiini bilhassa kaydeder*. 2 V. . Verbitskiy, Altayskie innorodsti (Altay gayri Ruslar) Moskova 1893, p. 50. 3 A. V. Adrianow, Putesestviye na Altay i za Sayan y soverennoe (Altay ve Sayanlarn arkasna seyahat) Saint - Petersbourg 1888 p 188 .1*,*' Y-Anohln' y Po amanstvu u Altaytsev (Altayhlarn Sa manlna dair materyaller), Petrograd 1914 p 82 m $a

Ummi Meseleler/73 F. Miller'in verdii, malmata gre, uvalar kurban ettikleri hayvanlarn kam dklmemesine dikkat ederler7. Yakovlev'e gre, cenub Yenisey vadisindeki Trkler de koyun kurban ederken hayvan kan dklmiyecek tarzda ldrrler6. Muhtelif Trk kabilelerine ait olan bu mahedelere ilve olarak, Moollar'n da hayvanlar kan dkmeden ldrdklerini, bilhassa kurbanlar grtlaklarna basarak bomak suretiyle hareket ettiklerini syliyelim; bu malmat veren mehur Rus seyyah Grumm-Grshimailo, bugnk Moollar arasnda mevcut bu detle, Cengiz Yasas'nda hayvan boazlanmas hakknda mevcut hkm pek doru olarak mukayese etmektedir*. Btn bu mahedeler bize gsteriyor ki, slm te'siri'nden uzak kalm ve eski mn an'anelerini muhafaza etmi Moollar ve Trkler arasnda kurbann kann yere damlatmamak deti hl mevcuttur. Asrlardanberi slmiyeti kabul etmi ve slm kltrnn kuvvetli te'siri altnda kalm Trk ubelerinde ise, bunun tammiyle unutulmu olduunu gryoruz. Buna ramen bz halk masallarnda ve halk itikatlarnda bu kan ta busu 'nun bakiyesini grmek mmkndr: Abdl-kadir nan'n bana verdii malmata gre, mslman Bakurt hikyelerinde devler ve sihirbaz kahramanlar ldrlrken kan damlatlma-maa alld gze arpar; artk eski kan tabusu itikadn unutmu olan halk, bunu, her kan damlasndan tekrar yedi sekiz dev meydana gelecei iin, kan damlatmaktan ihtiraz edildii tarznda zah etmektedir. Herhalde Trkler arasnda, daha slm dini dairesine girmezden 7 F. Miller, Opisanie Zivucich v Kazanskoj gubernii jazestkich narodov (Kazan vilyetinde yayan uva, eremis ve Votyaklara dair), SaintPetersbourg, 1791. p. 7. 8 . K. Yakovlev, Etnografieskij obzor inorodeskogo neselenija doli-ny juznago Jeniseja, (Cenub Yenisey vadisi yabanc ahalisinin etnografik tetkiki) Minusinsk, 1900, p. 102. 9 Grumm - Grshimailo, Puteestrie v Zapadinju Mongoliju, (Garbi Moolistan'a seyahat), Petersbourg, vol. III, p. 93-94. Bu mellif diyor ki: Kurban ldrlmesinin bu tan ihtiml ok eskidir. Cengiz Han Yasa'snn bir maddesi yle diyor bir hayvan yenmek iin ldrlrse, ayaklarm balamak, karnm amak ve kalbini elle hayvan lnceye kadar skmak lzmdr. Ancak bu takdirde eti yenir. Eer bir kimse hayvam Mslmanlarn kestikleri vehile keserse, idam edilmelidir. Cengiz Yasa'smdaki bu kayt hakknda burada izahata lzum yoktur. bn'l-Fakli'in Profesr Zeki Veldi tarafndan Mehed'de bulunan nshasnda mnderi bn Fadln Seyahatnamesinde, Ouzlarn hayvanlar kesmiyerek balarna vurmak suretiyle ldrdkleri tasrih ediliyor ki, bununla Mool deti arasndaki mnasebet pek barizdir. (Bulletin de l'Academie des Sciences de Russie, 1924, p. 237-248).

52. 1937, Ankara.

eomtr: r Mecmuas, nr.

74/lslm ve Trk Hukuk Tarihi evvel, bu kurban kann yere damlatmamak detinin umumi surette mevcut olduu kolaylkla kabul olunabilir. Maamafih, yukarda zikrettiimiz etnorafik mahedeler, bu detin btn ldrlen hayvanlar iin deil, daha ziyde kurbanlar iin mevcut olduunu gsteriyi. Demek oluyor ki, bu, umum mhiyette bir kan tabusu olmaktan ziyde, kurbann yni esasen mukaddes: sacri* bir canl cismin kanna ait memnuiyettir. Bu ehemmiyetli fark byle ksaca tebarz ettirdikten sonra, bunun neticelerini makalemizin sonunda mnkaa etmek zere, imdilik asl mevzuumuza geelim; ve onu alkadar eden bz tarihi vakalar sralyalm. IV. islm medeniyeti dairesine girmi olmakla beraber, paganizm devrinden kalma bz detleri hl muhafaza eden Seluklu sllesi zamannda, hkmdar ailesine mensup prens ve prenseslerin ldrlmesinde kan dklmediini gsteren birok tarih kaytlar vardr. Bunlardan bzlarn, ve her bakmdan Seluklu idare an'anelerinin bir vrisi olan Hrizmahlar devriyle Anadolu Seluklularna ait bz vakalar zikredelim: 1 Sultan Mdikah, kendisine isyan eden amcas Kavurd'u malp ve esir ettii zaman, vezir Nizm'1-Mlk, bir rivayete gre onu zehirletmi10. Dier bir rivayete gre de keman kiriiyle bodurmutu11. 2 Alp Afslan'n olu Tutu, Suriye Ouzlarnn banda bulunan -iv ismindeki byk Trkmen kabilesinin reisi Melik Atsz' keman kiriiyle bodurmutu0. 3 - Sultan Berkyaruk, amcas Tk', mkerrer isyan teebbslerinden sonra, Frat'a atp bodurmak suretiyle ldrtmt1*. 10 Ravendi, Rhatu's-Sudr, G. M. N. S., II, p. VSt11 Muhammed brahim, Kerman Selukton ' Tarihi,'s 13 (Recui.il <fe l B 48> Eb L A S Z ; T ZS * ? * " * '* ehsm'de i tab' cTs 135) Ahbartt'd-Devletl's-Seluklye'de (Lahor tab', s. 58> bu suretledir Hatt keman luriiyle boulduu da tasrih ediliyor suretledir. Hatt 12 History of Damas, By bn al-Qalnis, edited by H F Amrf>, T den 1908, p. m. Arab tarihlerinde trl ekterdT vLlarf'vt^ ' ^ lara kadar Seluklu B SOn zam trihiyle ujrrasan nUM^t^r * . n-bu Trk kabe adnn va"ttoSE^SS1?kaSm" ^ *" olmadm vaktiyle en baka bir sylemitim (Bellek c t A v ^ 13 ftm'1-Esir ve Eb'l-Ferec'den *"* lm' a *" le regne de Defrtme Barkiarok, Paris 1863 p af ^- Recherehes sur

Umm Meseleler/75 4 Sultan Berkyaruk'un annesi Zbeyde Htn, Sultan Mehmed veya veziri Meyyid'1-Mlk tarafndan bodurulmak suretiyle ldrlmt14. 5 Alp Arslan'n olu Arslan Arguh, kardei Bri Bars' malp ettii zaman, bir sene esaretten sonra onu bodurmutu19. 6 Melikah'n torunu Sultan Sleyman b. Mehmed hal' ve hapsedildikten sonra, bir rivayete gre eceliyle lm, bir rivayete gre zehirlenmi, dier bir rivayete gre de keman kiriiyle foodurulmutu16. 7 Hrizmahlar devleti, Mgol darbesiyle sarsldktan sonra, ehzadelerden Gyseddin, Kerman Meliki Barak Hacib'in yanna iltica etmiti. Barak, gerek onu, gerek annesini bodurmak suretiyle ldrtt17. 8 Anadolu Seluklu Sultan II. Gyseddin Keyhusrev, I. Keyku-bd'n zevcesi Melike dile'yi keman kiriiyle bodurmutu18. 9 Anadolu Seluklu ricalinden bzlar, Mool tahakkmnden is. tifde ederek, kendisinden korktuklar Sultan Rkneddin'i keman kiriiyle ldrmlerdi19. Seluklu ve Hrizmah imparatorluklarna ait olarak zikrettiimiz bu vakalardan sonra, slm medeniyeti dairesinden uzak kalm ve eski mn an'anelerini muhafaza etmi olan Cengiz mparatorluu'nda da buna mmasil bz vakalar hatrlatalm: 1 Cengiz, emellerinin tahakkuku iin bir yardmc olarak kulland mn Gke' Moollar arasndaki lkabiyle Tab Tangn yi keeye sardrarak yerden yere arpmak suretiyle ldrtm, yni kann aktmamt5*. 14 Muhtelif menbalara istinaden,' yine ayn eser'de, s. 87-68. S Yine ayn eser, s. 48; Bundr, Houtsma tab', s. 257 (Recuell de textes, II); Ahbr'dDevlet'is-Selukiye, s. 86. 16 Ravendi; s.279; Bundr (s. 296) de zehirlendii, bn'l-Esr'de (c. XI, s. 170) ve Ahbr'd-Devleti's-Selukye (s. 144) 'de boulduu tasrih olunur. 17 Cihan-guy- Cuvayn, c. 2, Leyden 1916, s. 206 (G. M. S. XVI; 2). 18 bn-i Bibi, forsa metin, s. 212 (Recueil de textes, IV). Bu hususta tafsilat iin: Halil Edhem, Kayseriye ehri, stanbul 1334, s. 87. 19 bn-i Bb, farsca metin, s. 303; Kayseriye ehri, s. 97; Makrizi, Kitab's-SIk, c, 1 ksm 2, -Kahire 1936, s. 572. 20 Cihan-guy- Cuvayn, c. 1, Leyden 1912, s. 29 CG. l/L. S. XVI; 1), D'Ohsson, Histoire des Mongols, Amsterdam 1852, vol. I, p. 100. Burada ve ekseriyetle ark metinlerinde But Tangn diye okunmas yanltr (Grousset, l'Empire des Steppes, 274).

76/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/77

2 - Kuby, kendisine isyan eden Nayan' malp ve esfr ettii zaman, onu keeye sardrarak. yerden yere arpmak suretiyle ldrtmt0. 3 Hlg Badad' zaptederek Abbas Halifesi Musta'sm' esir ettii zaman, onu, kam yere dklmiyecek ekilde, yni bir uvala veya keeye sardrarak yerden yere arpmak suretiyle ldrtmt . 4 lhanl hkmdar Gaykhatu, bir ziyafette sarholuk esnasnda yine hanedandan Baydu'yu dayakla ldrmelerini emretmise de, bu emrini geri almta**. 5 - Gaykhatu'yu hal'eden Mool emirleri, onu bir keman kiriiyle bomak suretiyle ldrmlerdi**. 6 lhan Argun, Anadolu Seluklu hkmdar D3. Gyseddin Keyhusrev'i, yine bir keman kiriiyle bodurmutu*. 21 D'Ohsson, Histoira des Mongols, II, p. 458-459. Bu husustaki malumat Marco Polo'dan alm olan Frazer. makalemizin banda da yazdmz gibi. Nayan' Kubily'n amcas olarak gsterir. D'Ohsson uzun bir haiye ile bu yanll tashih etmekte ve bilkis Kubily'n onun babasnn amcas olduunu tasrih eylemektedir. 22 Son Abbasi halifesinin nasl ldrldn, muhtelif tarihi menba-lar trl ekillerde nakil ve tefsir ederler. Bu mesele hakknda ahiren kymetli bir tetkik nereden ranl lim Mirza Abbas kbal (Mecelle-i Mihr, c 2, nr. , s. 22-25), hemen btn menbalardan istifade etmi ve bu hususta yukardaki neticeye varmtr. Tabakat-i Nasr sahibi, lbn'1-Fti, Vassf, bn Haldun, Nihyet'1Arab mellifi Nuveyri, onun ldrln ufak tefek farklarla anlatrlar; fakat hepsinin mttefik olduu nokta, onun, kan dklmiyecek surette ldrlm olduu meselesidir. Marco Polo onun alktan ldrldn syler (M. G. Pauthier, Le Livre de Marco Polo, L Paris, 1886, p, 60). Pauthier bu hususta D'Ohsson'un verdii malmattan (c. 3, 's. 242-243) istifade etmi ve Nayan vakasn da, Nuveyri'nin ifdesini teyid eden bir delil olarak zikretmitir. Ebft'1-Fid da, bu hususta muhtelif rivayetler naklediyor. Maamafih btn bunlar, halifenin, kam dklmiyerek ldrldnde -yukarda zikrettiimiz menbalarla- mttefiktirler. Halife e olunun birer uvala konularak atlarn ayaklan alfanda inetilmek suretiyle ldrldn syliyen Nuveyri'nin -kezalik Barhebroeus ve Eb'1-Meh sin'in bu mtalasn, D'Ohsson, galiba en ok itimada yn grerek kitabna almbr. Bz! mverrihler, Hulg'nun, halifenin kanm yere dkmekten ihtiraz ettii iin byle hareket ettiini yazarlarsa da, Nuveyr pek do* ?- , -Moollarn ldrdkleri hkmdar ve ehzadelerin kanm ye dkmemek detinde olduklarm* tasrih etmitir. 23 D'Ohsson, Histoire des Mongols, IV, p. 107. 24 Ayn eser, p. 113. 25 Ayn eser, p. 203-204; Halil Edhem, Kayseriye ehri, S. 101'.

7 Gzn Han'n Beylerbeyi Emir oban, lm cezasna mahkm olduu, zaman, kendi dilei zerine boulmak suretiyle ldrlmt1*. Yazmz daha fazla uzatmamak iin, bu tarihi vakalarn sralanmasna burada nihayet veriyoruz. Yoksa, muhtelif coraf sahalarda muhtelif zamanlarda hkm sren Trk sllelerinde buna benzer daha birtakm vakalar daha bulunabilir: Mesel Osmanl mparatorluu zamannda, yak edilecek prens ve prenseslerin dima boulmak suretiyle ldrldn pek iyi biliriz". Maamafih bu zikrettiimiz tarih vakalarn da, mevzuumuzu kfi derecede aydnlatabilecek kadar ok ve manl olduunu-mit ediyoruz. V. Yukardanberi sraladmz etnorafik mahede ve tarih vakalar dikkatle gzden geirildikten sonra, neticeler kendi kendine meydana kyor; aka gryoruz ki, XI.' asr sonlarndan balyarak mslman Trk devletlerinde ve onlar ta'kb eden Mool sllelerinde, hkmdar ailelerine mensup ahsiyetlerin ifnasnda kan dkmemek essna riyet olunuyor. Bu kaide, kk bir hkmdar mhiyetinde olan yni asl bir kandan gelen byk kabile reislerine mil olduu gibi, Moollar devrinde grdmz vehile, tbi devletlerin bandaki hkmdarlara da temil ediliyor*8.
2a Hafz Abr, Chronique des rois mongols en ran, traduit par K. Bayn, Paris 1838. p. 105. 27 Osmanl tarihine dair btn menbalarda, kroniklerde, seyahatnamelerde, raporlarda buna ait sarih ve kafi malmat vardr. Bir misal: Kanuni Sleyman, olu ehzade Mustafa'y ldrttkten sonra, onun olu kk ehzade Mehmed'i de bodurmak suretiyle ldrtmt (Lettres de Baron de Busbec, Tome I, p. 106, Paris 1748). 28 M. G. Pauthier, Marco Polo seyahatnamesine yazd haiyelerden birinde, Nayan'a tatbik edilen kan dklmeden ldrmek detinin Abbasi halifesine de tatbik edildii hakknda Arab mverrihi Nuveyri'nin verdii malmat pheli gryor; ve Ermeni mverrihi Guiragos'un buna mugayir ifdesini daha doru buluyor (Le Livre de Marco Polo, I. 249). Marko Polo bu kaidenin yalnz Cengiz Ailesi efradna mnhasr olduunu tasrih ettii cihetle, bu sarahat Pauthier'y aldatmtr. Halbuki Mogollar'm Seluklu hkmdarlarn da ayn ekilde idam ettirdiklerini bilse, byle bir hatya dmezdi. Halifenin ldrl ekli hakknda biraz evvel verdiimiz izahat da, Pauthier'nin teredddne yer vermiyecek kadar kafidir. Frazer de eserinde Marco Polo'nun ve onu teyid eden Frere Ricold'un ifadelerini aynen almtr (Le Bameau d'Or, p. 214). Marco Polo'nun yeni erhli tercemesini nereden A. J. H. Charignon da, Pauthier'nin yukarki yanl mtalasn tekrarlamaktan baka bir ey yapmamtr (La Livre de Marco Polo; II. Pekin 1928, p. 10).

78/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Cengiz'in mehur bir smanh ldrtmek hususunda da> kaideye riayet etmesi gsteriyor ki, ldrlecek ahsta W kudstUk tasavvur edildii zaman, kan dkmemek lzmdr. Trk ve Moollar'n kurbanlarda kan dklmemesi esasna sdk kaldklarn gsteren etnorafik mahedeler, bu tarih vakalarn nasl bir itikada dayandn izah edecek mhiyettedir: Anlalyor ki bu detin mene'i, yukarda ksaca sylediimiz vehile, dorudan doruya umum mhiyette bir kan tabusu dep, mhiyeti tibariyle phesiz onunla alkal olmakla, beraber, esasen sacri olan canl cisimlere rt bir memniyettir. Kurbanlk hayvan mukaddestir; binaenaleyh kam yere dklemez. Ayn suretle, hkmdar sllesi de mukaddestir; tabi bu kudsiyetten hissedar olan hanedan efradnn kam da yere dklemez. Grlyor ki, bizim Frazer'in izahndan farkl olan bu izahmz, Trk ve Mool devletlerinde hanedan zasndan birinin idamnda kan dkmemek detini, yalnz kan tabusu'na. deil, ondan daha fazla Trklerin hkimiyet- hakkndaki ok eski din - hukuk telkkisine balamaktadr. Balbana ok mhim bir tetkik mevzuu olan bu mes'ele hakknda burada en basit izahata girimee bfle imkn yoktur. Yalnz unu sylemekle iktifa edelim ki, Trklerde, ir birok kavimlerde de olduu gibi49, hkimiyetin ve hkmdarn kuds bir mene'den geldii telkkisi ok eski zamanlardanberi mevcuttur30 Hiyung-nu'larda, Uy-gurlar'da, Tuke'lerde, ve XIV. asrda slm tikadlarm kuvvetli te'siri altna dnceye kadar Mogollar'da31 mevcut olan bu eski ve umum telkki, onlarda esasen mevcut kan tabu'su tikadiyle de birleerek, hkmdar hanedanna mensup olanlarn sacri bir mhiyeti olduu telkkisini ve netice olarak onlarn idamnda kanlarnn dklmemesi detini meydana getirmitir. Trk ve Moollar'n, slmiyeti kabul ve tslm kltrnn kuvvetli te'sri altnda kaldktan sonra bile, bir survivance halinde olarak bu eski paganizm detini muhafaza etme29 Bu hususta J. Frazer'in Les Origines magiques de la Royaute'si. A. Moret'nin Fir'avunlar hakkndaki tetkikte!, Marc Bloch'un les Rois thaumaturges (1925)'i birdenbire hatra gelecek en mhim tetkiklerdir. 20 Trklerde Hkimiyet Telkkisinin Tekml adiyle hazrlad mz byk bir eesrde bu mesele btn teferruatyla izah edilmitir M Fuad Kprl, Notes relatives l'histoire du droit des peuples balkaniques I (Revue intem. d. etudes balkaniques. Beograd 1938. H annee, tome U *. 313-318). " ** n!* K?CZ' l1* * encore sur les lettres des -Khans de Perse, Wno 1938, p. 15-16 (Collectanea orlentalia, nr. 10).

Ummi Meseleler/79 leri de gayet tabidir32. Ok-yay'm eski Trk hayatmdaki ehemmiyeti dnlrse, yukarda geen ldrme ekilleri arasnda, keman kirii ile bomann en eski ekil olduu tahmin olunabilir*1. Yukardanberi verdiimiz zahata gre Trkler'in paganizm devrindeki dini - sihri itikatlarna ve onlara bal hukuk telkkilerine istinat ettii tebarz eden bu kan dkmemek deti, slmiyetten evvel kurulmu Trk devletlerinde hatt daha kuvvetle mevcut olmak icabe-der. Bu yazmzda bu hususta hibir tarih vaka zikretmemekliimiz, bunun aksine bir delil saylamaz. Onlara it tarih menbalar kfi derecede zengin olmamakla beraber, onlarn bu bakmdan tetkiki, pek muhtemeldir ki bunu te'yit edecek birtakm vakalar meydana karsn. Yalnz, ark Tu-kiileri'nde hkmdarn tahta icls mersimindeki bir hususiyetin bununla alkal grndn ksaca syliyelim: in kaynaklarnn verdii malmata gre, han iln olunacak prensi bir kee stne koyup kaldrrlar ve dokuz defa arktan garba doru devir yaparlar ve bu srada devlet ricali dokuz defa eilirler; sonra han bir ata bindirirler ve bir ipek kumala boazm kuvvetlice skarlar. deta boulacak raddeye gelen hkmdar biraz ayhr aylmaz, ka sene hkmet sreceini sorarlar ve onun o dalgnlk esnasnda syledii szlerle tefe'l ederler. Dier bz eski Trk zmrelerinde ve XiU. asrda Kerman Karahitaylar'nda tesadf ettiimiz bu det 34 ve bilhassa orada grdmz boma taklidi, herhangi sebeple vcudu kaldrlmak istenen hkmdarlarn boulmak suretiyle* ifna edildiklerini ma edebilir sanyorum. Son bir mes'ele daha: Frazer, Siyam'da ve Birmanya'da da hkmdar sllelerine mensup olanlarn kanlar dklmiyerek ldrldn kaydediyor; son asrlara ait olarak gsterilen bu det, oralarda acaba eski an'anelere mi dayanyor? Yoksa, in Mogollar'nn te'siri altoda sonradan m vcude gelmitir? Bu suale cevap vermek dorudan doruya mtehassslara aittir. Esasen maksadmz, bu mes'ele hakknda mukayeseli ve geni bir tetkik yaparak Frazer'i itmam ve tashih edecek umum bir zah yapmak deil, mstakbel tetkiklere malzeme tekil etmek zere, sdece Trk hukuk tarih bakmndan, onun tek bir cephesini tenvire almaktr. 32 Gerek dini hayatta, gerek hukuk messeselerde bu paganizm bakiyelerine tesadf edildiini bz makalelerimde gstermitim. Influence du chamanisme turco-mongol sur les ordres mystiques musulmans, stanbul, 1929; Les nstitutions juridiques turques au Moyen-ge, stanbul; 1837. 33 Bu mesele hakknda yaknda hususi bir tetkikname neredeceim. 34 F. Kprl, Les nstitutions juridiques turaues au Moyen-ge, p. 13-14.

Ummi Meseleler/81

PROTO BULGAR HUKUKUNA DAR NOTLAR* I HKMYET TELKKS Prof. Karel Kadlec, IntroduCtm l'itude comparative de rhistoire du droit public des peuples slaves (Paris 1933) adl mhim eserinde, Proto-Bulgar hukukundan bahsederken, Yunan kaynaklarnda Omortag ve Melemir'e verilen Souverian par la grce de Dieu unvannn mevcudiyetini tesbit ettikten sonra, bunun meneini gstermek iin u mtlay ilve ediyor: Bundan u netice karlabilir ki VDI. asrdanberi Bulgar hanlarnn saraynda Hristiyanlar vard. Geri Melemir'ia vaziyeti phe verici mhiyettedir: Bu hkmdar bir taraftan Hristiyanlar aleyhinde harekette bulunurken dier taraftan bir hristiyan unvann kullanyordu. Mesel, kardei Nravota'y Hristiyanla temayl olduu iin ldrtmt. (s. 63). Yunan kaynaklarndaki bu unvan, Bizans hukuk telkkilerinin, te' siri altnda bulunan o devir kronikcilerinin Bulgar hkmdarlarna snad ettikleri bir unvan mdr? Yoksa protocolaire yni hukuk mhiyeti olan bir unvann rumca tercmesi midir? Madara kitabeleri meydanda iken, birinci ihtiml asla bahis mevzuu olamaz; ancak bu unvann mevcudiyetini, VHI. asrda Bulgar saraykrndaM Hristiyanlarn te'sirine atfetmek, bana tamamen yanl grnyor. Nitekim Melemir'in Hristiyanlar aleyhinde takibatta bulunduunu syleyen
S1ZCaS1 Be ue m annee, Tome ^(8) de kmtr.ktematlonale des etudes battaniraes J II * M ^1 " unu,

mellif de, kard neticenin doruluu hakknda biraz mtereddit gibi davranmaktadr. Milletlerin hkimiyet hakkndaki din! - hukuki telkkileriyle sk skya alkal olan bu titulature mes'elelerile biraz uraanlar pek iyi rilirler ki, bilhassa hkmdarlara mahsus olan bu gibi unvanlar yle kolay kolay deiemez. Ancak, mesel yeni bir dinin kabul, yeni bir kltr dairesinin madd ve manev nfuzu gibi hi olmazsa cemiyetin yksek itima tabakalarnn madd ve mnevi hayat zerinde messir olacak derin deiiklikler netice-sindedir ki, resm titulature'de deiiklikler olabilir; ve yeni hukuki telkkilerin neticesi,olan yeni unvanlar iktibas olunabilir. Proto - Bulgarlar gibi, Trk aslndan gelen ir kavimlerle mterek institutions publigues'lere mlik, yni, eski bir jridik kltrn mirass olan bir devlette, ir Trk kavimlerinde olduu gibi hkmdarlara mahsus unvanlarn mevcudiyeti tabidir. u vaziyete nazaran, henz Hristiyanl kabul etmemi, hatt ona aleyhtar, hkmdarlarn Kadlec' in fikrine gre sarayda mevcut Hristiyanlarn te'siriyle byle bir hristiyan unvanm kabul etmeleri, hukuk tarihi bakmndan asla mdafaa edilemiyecek bir iddiadr. Bu olduka kark problemi zmek iin, umum Trk hukuk tarihinin yardmna mracaattan baka re yoktur. Slavistik tetkiklerine malesef yabanc olduum iin, bu mes'ele hakknda K. Kadlec'den sonra herhangi bir tetkik yaplp yaplmadm bilmiyorum. Yalnz, M. Geza Feher'in Les Monuments de la cl-turie proto bulgare (Archaeologia Hungarica, VH, Budapest) adl eseriyle, yine ayn mellifin Les Titre des Kahns bulgare s, d'apris Vin&-cription d Cavalier de Madara unvanl makalesinde (L'Art byzantin ches les Slaves, premier receuil dedie la memoire de Th. Uspens-kij, Paris 1930, p. 3-8) bu problem', eski Trk hakanlarnn unvanla-riyle mukayese edilerek tetkik olunmutur. Geza Feher Souverain ins-titui par Dieu diye tercme ettii rumca unvan, Orhon kitabelerinde zikredilen Kk-Trk Haninin unvaniyle - pek doru olarak i mukayese ediyor; nk bu eski Trk kitabelerinde, Trk hakan ^Tengri teg

tengri yaratm; Tengri teg tengirde bulm unvamn tamaktadr ki, Geza Feher'in de kabul ettii gibi Onstitui par Dieu, semblable Dieu diye tercme olunabilir. Burada Trk filolojisinin ince teferruat nok-atlarna girmemek iin, Thomsen, Radloff, Melioranskij ve daha ir bu kitabelerin tercmesiyle uram limlerin bu unvan trecmelerin-deki bz farklarn tetkik ve tenkidine giriecek deilim, te Geza Feher, Orhon kitabelerinde Kk-Trk hakanlarna verilen btt unvan ile Bulgar hanlarnn rumca unvanlar arasndaki analojiye istinad ede-

82/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/83

rek, Madara'daki unvan da ayn surette Melemir (mstitui) Khan par Dieu, semblable Dieu tarznda tercme etmektedir. Yalm Orhon kitabelerinde deil Kk-Trkler'e ait in kaynaklarnda da, hakanla rn gk'den yni Gk Tonrtsj'ndan doduklarm yni hkimiyetlerini semav Mr menee istinad ettirdiklerini ifde eden unvanlara tesadf olunur (P. Wieger, Textes historiques, IH eme edition, p. 1247). Trfcler'de hkimiyet telkkisinin kuds, semav bir mene'den geldiini gsteren bu gibi unvanlar hakknda daha eski devirlere kmak mevzuumuz iin lzumsuzdur. Yalnz bu gibi unvanlar, din sistemlere ba l olduu iin unu sylemekle iktifa edelim ki, Kk-Trkler zamannda Trk paganizmi bir nevi vumoth&isme yahud dier bir ifde ile, pseudo-monotheisme derecesine ykselmiti. Ir* imdi, Geza Feher'in ok doru mukayesesini bsbtn kuvvetlendirmek iin Vm. asr Uygur hanlarnn resm unvanlarnda da ayn telkkinin mevcud olduunu, yni onlarn da Tengride kut bulm; Tengride bulm: par le Ciel, ayant obtenu la majeste gibi unvanlar tadklarm zikredelim (Ed. Chavannes et P. Pelliot, Un traite mani-cheen retrouvi en Chine, Paris 1913, p. 189). Uygur hakanlar Mani-heizmi kabul ettikleri zaman bu titlatr yine deimemi, yalnz, yeni dinin te'siriyle Tengri yerine Ay Tengri kaim olmutur. (F. W. K. Ml-ler, Uigurische Glossen, Festeschrift lr F. Hirth, s. 189); Maamafih A. Alfldi, bunda Maniheizm'm bir nfuzu olmasn kabul etmemekte Ve bunda da Trklere mahsus bir halk itikadnn tesirini grmektedir ki, bence daha dorudur. (Alfldi'nin biraz aada s. 85'de zikredilen makalesine mracaat.) Xm. asr Mool hkmdarlarnn da slm olmadan evvel ayn: suretle hkimiyetlerinin meneini Gfc'e yani GoTfc Tannst'na istinat ettirdiklerini ve bunun hricinde hibir parlak unvan kullanmadklarm, Mool ansllerisinden km resm vesikalardan anhyoruz. (W. Kotwitcz, En morge des lettres des il-khans de Perse, Lww, .1933, p. 4-5). Btn bu mukayeselerden sonra, Proto -Bulgarlar'daki hkimiyetin menba telkkisinin re onun ifdesi olan unvanlarn K. Kadlec'in iddias gibi Hristiyanlk'tan gelmeyip,-ffiyung -Nu'lardan Mogoar'a kadar btn Trk devletlerinde grdmz eski ve mterek bir din-hukuk telkkinin tecellsinden , ibaret olduu kat' surette meydana km oluyor.

n
BOYARLARDA VE DI TAKSMt Constantin Porphyrogenete, Proto Bulgarlar'da Boyar'larm cfr; intirieur ve d: 4rt&rieur diye iki snfa ayrldn syler. K. Kadlec yukarda bahsettiimiz gzel eserinde, bu taksimin mhiyeti hakknda birey bilinmediini syledikten sonra, Drinov ve Blagoev'in bu husustaki mtalalarn naklediyor. Drinov, -Boyar'larn merkezde saray ve yksek idare hizmetlerinde kullanldm, D-Boyar'larn ise taradaki memurlar olduunu kat' olarak sylemektedir. Blagoev'e gelince, ona gre I-Boyar'lar asker veya idar memurlardr, ki payitahtta merkez! hkmete itirak ediyorlar, ve Bulgaristan'n dahil vilyetlerini idare eyliyorlard; D-Boyar'lar ise Bulgar devletinin hu-dud mntkalarn idare eden zabitler ve memurlard; bu hudud mntkalarnn idaresi vazifesi gayet,ehemmiyetli ve mesuliyetli olduundan, memlekette yksek br: mevkii olan ve hkmdarn byk timadn kazanm bulunan en ehemmiyetli Boyar'lara tevcih ediliyordu; yni DBoyar'lar hudud muhafaza ktalarnn kumandan idiler. (K. Kadlec, ayn esr. p. 67 - 68). Demek oluyor ki Drinov -Boyar'larn daha yksek bir mevki igal ettiklerine kan olduu halde, Blagoev bilkis D-Boyar'larn onlardan daha mhim olduunu iddia etmektedir. Bu iki zd nazariyeyi hlsa eden K. Kadlec bunlardan hangisine daha taraf dar olduuna dir hibir ey sylemiyor. Proto-Bulgarlar'n hukuk tarihiyle uraan mtehassslarn bu mesele hakknda ne gibi tetkikler yaptklarndan malesef haberdar deilim. Hatt K. Kadlec'in hlsa ettii iki d nazariye sahihlerinin, iddialarn ne gibi tarihi delillere isnad ettirdiklerini de bilmiyorum. Yalnz, iki mtehasssn byle birbirine zd fikirlerde bulunmalar ve Kadlec'in bitarafne sktu bu mes'ele hakknda henz aratrmalara ihtiya olduunu hissettirmektedir. Proto Bulgar'm hukuk tarihine ait birok mes'eleler gibi, bu mes'elenin hallinde de umum Trk tarihine ait tetkiklerin byk bir yardun olacana kan olduum iin, ir Trk kavimlerinde bu i ve d taksiminin mevcut olup olmad ve bu taksimin mhiyeti hakknda u atolar yazmay faydal buluyorum. Evvel unu syleyim ki, imdiye kadar trkologlar taraf nidan hi tetkik edilmemi olan bu mes'ele hakkmda tarihin ve etnografyann bize verdii malzeme ok azdr. XTV. asrda ark - Anadolu'da yaayan Ouz kabilelerinin hayat levhalarn bize gstermekle beraber

84/Islftm ve Trk Hukuk Tarihi daha eski devirlerin birtakm itima an'anelerini de saklayan Dede Korkut Kitab'nda, Hann maiyetindeki yirmi drt Ouz Beyi'nden bahsolunurken, bunlarn t-Ouz Beyleri ve D-uz Beyleri diye ikiye ayrld grlr. Hlbuki Ouzlar'n siyas - itima tekiltndan bahseden btn eski tarihi ve etnografik kaynaklarda umumiyetle tesadf edilen tasniflere gre bunlar Ook - Bozok diye ikiye ayrlrlar. 12 ok kabilesi sa kol'u, ve 12 Bozok kabilesi sol fcol'u tekil eder; ve sa kol, terifat bakmndan sol kola fiktir. Dede Korkut Kitab'nda okf-'' Bozok tbirlerine ancak bir defa XH. hikyede tesadf olunur; dier yerlerde hep i Ouz- D Ouz tbiri geer. Fakat XTL. hikye dikkatle okununca, buradaki -Ouzlar'n oklar, D-Ouzlar'n ise Bozoklar olduu kolaylkla anlalmaktadr. (M. Fuad Kprl, Trkiye Tarih, stanbul 1922, beinci mebhas; Ouz Trklerinin Tarih ve Etnolojisi). Ouz kabile konfederasyonunda grdmz bu i - d taksimini, yine bu yirmi drt kabileden biri olan Salur kabilesinde gryoruz (Encylopedie de Z'Islam'daki Salur makalemize baknz). XVI. asr balarna ait bir kaynak, Manklak Yarmadas'nda yaayan bir ksm Salur Trkmenlerinden bahsederken, - Salurlar'n deniz kenarnda, D - Salurlar'n ise bunlarn arkmda yaadklarda kaydediyor. Eb'1-Gz Bahadr Han da Cenub Trkmenistan'daki dier bir ksm Salurlar'n da ayn taksime tbi olduunu, Horasan Trkmenleri'nin -Salur, ve Teke, Sarig, Yumut kabilelerinin ise D Salur addedildiini gsteriyor. Yine ayn mellife gre, XVI. asrda bu I-Salurlar, D-Salurlar'dan daha kalabalk ve daha ehemmiyetli idiler; nk. Hrezm Sultanlarna dierlerinin iki misli vergi veriyorlard (Trkmenistan, Leningrad 1930 rusca mecmuasnda W. Barthold'un Trkmen Kavmi Tarihine Ait Taslak adl mhim makalesine baknz: s. 43 - 44, 47). Bu i ve d taksimi, Osmanllar devrinde Cenub- ark Anadolu'da iki byk sahaya verilen t-l, Ta(d)-h isimlerinde de aktan aa grmekteyiz,.Mahdud olmakla beraber, bu izahat gsteriyor M, Proto-Bulgarlar'daki bu i - d taksimi, hatt ayn tbirle, Ouzlar'n siyaat - itima tekiltlarnda da mevcuttur. Buna ilve olarak, Knm Hanl tekiltnda da bu ic -d tasnifine tesadf edildiini syleyelim: Krm hanlarnn bz yarlklarnda iki nger - dask noger tbirleri mevcuttur. (Veliaminof Zernof .tarafndan neredilen Krm Hanlar Yarlklar Klliyat'na, mesel s. 4,5). Bunun esasn., daha Hiyung - Nu'lardan balayarak bugnk Trk ve ^A^S^^ET-" ifciKta^earaSLbeder Prof. A. Alfold Hkmdarlk Messesesinin SmarAsya Atl Kavim-

Ummi Meseleler/85 terinde Teekklne Dair Aratrmalar adl kymetli tetkiklerinin ikincisi olan Gebelerde ifte Hkmdarlk (A. Ketts Krlysg a nomdoknl, Budapest 1933) adl mhim makalesinde, bu hususta ok dikkate lyk mtalalar ileri srmtr. Burada bu tasnifin menei ve en eski din telkkilerle alkas hakkndaki ahs dncelerimizin izahna girimek bizi asl mevzuumuzdan ok uzaa gtrebilir. Binenaleyh burada, ksaca, bu izahattan kan ve Proto-Bulgarlar'daki mmasil taksimin mhiyetini azok aydnlatabilecek olan neticeleri tesbit ile iktifa edelim: A. Proto-Bulgarlar'daki bu tasnif, daha Hiyung - Nu'lardanberi he men btn Trk ubelerinde grdmz ikili siyas - itima tasnifden baka birey deildir; Ouzlar daha slmiyeti kabulden evvel, Seyhun boylarnda otururken aralarnda mevcut eski an'aneleri ihtiva eden Dede Korkut Kitabnda bunun mmasilini gryoruz. B. t - d tbirleri, menei itibariyle, coraf veya idar bir vaziyetin deil, din-itima bir telkkinin ifadesidir: Tpk bunun m teradifi ve dier bir ekilde ifdesi olan sa - sol tbirleri gibi. Fakat sonradan, siyas ve asker tekilt, asrlardanberi gelen bu din d n tarznn te'siriyle, buna gre yaplmtr: Mesel eski Trk dev letlerinde sa kol kabileleri harpte sa cenah, sol kol kabileleri sol cenah tekil ediyordu; resm ziyafetlerde sa kol kabile reisleri h kmdarn sanda, sol kol kabile reisleri solunda mevki alyorlard: ve kesilen hayvann - ki menei itibariyle bir fcurban'dan baka bir ey deildir - muayyen yerlerini yiyorlard. Kabilelerin, fethedilen memleketin muhtelif yerlerine iskn hususunda da ayn esaslara riyet olunuyordu: Proto-Bulgarlar, yeni vatanlarn fethettikleri zaman, Bul gar kabileleri belki de bu esaslara gre iskn edilmilerdi. Bz ka vimlerde ve Trkler'in bz ubelerinde sa tarafn, bzlarnda, sol tarafn faik olmas, kltrel etnoloji bakmndan ok ehemmiyetli olan Orientation meselesiyle sk skya alkaldr. C. Yukanki izahata gre, -Boyarlar'n D Boyarlar'a mevki itibariyle faik bulunduklar, hkmdar nezdinde ve hkmet merkezin de daha nfuzlu olduklar kendiliinden anlalyor. Ibn Fadln'n Tu na Bulgarlar'nda Islmiyetin kabulnden evvel sol tarafn daha mhim olduunu sylemesine nazaran, Balkanlara gelen Proto-Bulgarlar'da da sol tarafn daha makbul olmas lzmdr. Bu nokta-i nazardan -Boyar'larn ve onlarn banda bulunduklar Bulgar kabilelerinin sol

86/lslam ve Trk Hukuk Tarihi

kol'u tekil ettikleri sylenebilir. Hkmdar Krum'un hafidi olup ksa bir mddet onun yerin geen Toukos'un <<itzourgou (iirgu) boulia unvann ald hakknda M. H. Gregoire tarafmdan ileri srlen fikir (Byzantion, IX, p. 784) bu mtalamza kuvvetli bir delil olabilir.

ESK TRK UNVANLARINA AT NOTLAR*

Yalnz dil tarihi bakmndan deil, umumiyetle kltr tarihi ve bilhassa Trk mme hukuku tarihi bakmndan ok byk ehemmiyeti haiz olan eski Trk unvanlarna (la titulature) ait tetkikler henz ok ibtida bir hlde bulunuyor. Hlbuki Hiyung-Nu'larda, Eftalitler'de, Avar-lar'da, Tu - kiieler'de, Uygurlar'da, ve daha birok eski Trk devletlerinde, siyas veya itima bir mevki (dignite) veya bir mme vazifesi (fonction publique) ifde eden birtakm unvanlar mevcuttur ki, bunlarm metodik bir tarzda tetkiki sayesinde, eski Trk cemiyetlerinin itima bnyesini ve hukuk tekiltn anlamak imkn hsl olacaktr. Muhtelif zaman ve meknlarda, birbirinden bazen ok farkl medeniyet direleri iinde yaayan Trk devletlerinde bu unvanlardan her birinin mukayeseli bir ekilde tetkiki, yalnz muhtelif Trk ubelerinin deil, ir altaik kavimlerin de mukayeseli mme hukuku tarihini meydana karmak bakmndan ok mhim neticeler verecektir. Birbirinden ok uzak coraf muhitlerde, ok farkl madd ve manev artlar iinde tekml eden Trk hukuk messeselerinin, temasda bulunduklar muhtelif kavimlerin hukuk messeseleriyle karlkl te'sir ve ak-si-te'sirlerde bulunmalar pek tabidir. te bunun mhiyetini ve derecesini lykiyle takdir iin de byle mukayeseli bir usl tatbiki zarurdir. Fakat meselenin btn mkilt ve onunla mtensib olarak btn ehemmiyeti de buradadr. Tetkik sahamz tahdid ve tavzih iin yalnz ortazaman gz nne alsak bile, mevzumuzun mul diresinin ne kadar geni olduunu grrz: Uzak ark, Hind, Iran, Bizans, Avrupa, tslm kltr daireleriyle
(*) Bu yaznn almancas (Krsi csoma - Archivum 1.4.1038, p. 327-344) mecmuasnda kmtr. sR4

88/lslam ve Trk Hukuk Tarihi

'?Xp:

Ummi Meseleler/80 etimoloji tecrbeleri'nen ibaret gibi kalmtr; mesel ok eski bir Trk unvan olan beg kelimesinin menei hakknda eskidenberi tetki-katta bulunan limlerden bir ksm bunun rn mene'den geldiini (en son defa C. Brockelmann, 1929'da kan Hofsprache in Altturkestan adl makalesinde) iddia ettikleri hlde, bu hususta en son ve en etrafl tetkiki nereden Prof. Kotwicz, meselenin henz daha tetkike muhta olduunu itirafla beraber, bunun in meneinden geldiini ve muhtelif altaik kavimlerin birbirlerinden ayr olarak bu in unvanm iktibas ettiklerini'sylemektedir (jContributions au etde s altaiques, A. B., Wilno 1982, p. 38-54). Hlbuki merhum Barthold, vaktiyle Encyclopdie de l'lslam'a yazm olduu begr maddesinde, bu bheli ve ekseriya neticesiz mene, meselesine hi girimeden, sdece, bu unvann itima ve siys tekilt bakmndan mhiyetini anlatmakla iktifa etmiti. Burada bu mislleri daha oaltmaa lzum grmemekle beraber, bir nokta zerinde biraz durmak isterim: Eski Trk titlatr ile megul olan Sinolog ve iranistler, hatt birtakm trkologlar ve altayistler, bu unvanlarn mutlaka hriten gelmi olacan, bir idie preconue olarak kabul ettikten sonra, onlarn yabanc meneini aratryorlar. Eski Trk cemiyetlerinin siys ve kltrel inkiaf derecesi hakkndaki menf fikirlerin neticesi olan bu telkkilerin, ilm aratrmalar iin ne kadar zararl olduu bir mterifedir. Eski Trk titla tr nde, hi b-hesiz, hriden gelmi birtakm unvanlar mevcuddur. Fakat bunlarn hepsini de hriten gelmi addetmek, ok basit bir dnce olur. Mesel Prof. Barthold, Tu-kiie titlatr'nden bahsederken, bunlarn umumiyetle hriten geldiini iddia etmiti1. Halbuki Prof. Pelliot'ya gre bu unvanlar onlar (Juan-Juan) Avarlar'dan iktibas etmilerdir2. Ahiren Kotwiez'in de hakl olarak syledii gibi, bu unvanlardan bir ksmnn meneini To-pa (Wei)'larda veya Siyen-Pi'lerde Hiyung-Nu'larda aramak daha doru olur3. Maamafih, unu tekrar edelim ki, bz unvan1 V. Barthold, Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Dereler, istanbul 1927, s. 8. - Th. Mentzel'in almanca tercemesi, s. 13. 2 P. Pelliot, Neuf notes sur des questions d'Asie Centrale, (T'oung pao, p. 228). O, bu fikrini yani Tu-kiieler'in birok messeselerini Avarlar'dan aldklarn daha 1915'denberi muhtelif yazlarnda ve konferanslarnda meydana koymusa da (T'oung pao, vol XVI, 1915-1916, p. 687), henz bu hususta ayr bir tetkik neretmemitir. Bu byk alimin bu husustaki tetkikatnn biran evvel nerini sabrszlkla bekliyoruz. 3 W. Kotwicz, Contributions aux etudes altaique, A-B Wilno, 1932, p. 38. Maamafih P. Pelliot bu fikri daha evvelce muhtelif yazlarnda ileri srmtr. (Yukanda zikredilen birinci makalenin aym sahifesinde; ikinci makalede s. 689, not 2'de).

temasda bulunan ortazaman Trk dnyas, btn kltr sahalarnda olduu gibi hukuk sahasnda da phesiz bunlardan mteessir olmutur. Fakat bu te'sir derecelerim shhatle tyin iin, muhtelif coraf muhitler deki Trk siys teekkllerinde mterek olan, yni, daha evvelki devirlerde bir mterek mene'den gelmi bulunan hukuk messeseleri tefrik ve tesbit etmek arttr. Mesel mslman Trk devletlerinden Karahanllar' ele alalm: bunlarn hukuk messeselerinde, islmiyet'ten evvelki Trk devletlerinden kalma orijinal unsurlardan baka, yine onlar vstasiyle intikal etmi in' te'sirt, tslm hukuk te'sirt, yine o vsta ile gemi Ssn te'sirt mevcuttur ki, bunlar hakik nisbetleriyle tesbit etmek cidden mkil bir idir. slm dnyasnn byle en ark bir sahasnda de, daha garb sahalarnda ve daha muahhar devirlerde yaayan Trk devletlerini, mesel Seluklu-lar' ve onlarn muhtelif ubelerini ve istillerini de tetkik edecek olursak, bunlarn mme hukuku sahasnda - hatt Ortazaman'n son zamanlarnda be - slm'dan evvelki birtakm hukuk an'aneleri devam ettirdiklerini aka grrz i mesel Tu - kiie'lerde ve Uygurlar' daki bz protocolaire unvanlar, Karahanhlar, Seluklular, Artuklular, llhnlar'da mevcd olduu gibi, yine mesel Eftalitler'de grlen birtakm mevki ve vazife unvanlarna da muhtelif mslman Trk devlet-, terinde aynen tesadf olunur. slm hukukunun ok ezici te'sirlerine ramen, bilhasa mme hukuku sahasnda, eski Trk hukuk ananelerinin bu devam, bize, Trk messeselerinin, Trkler'le tarih mnsebetlerde bulunan muhtelif kavimler zerinde de bariz izler brakacaklarn vHorique bir dnce e de tahmin ettirebilir. Hakikaten bu husustaki tetkikler henz yok denecek kadar az olmakla beraber' ge rek birtakm, felm devletlerinin mme messeselerinde (testitutions publmes), gerek, Macarlar, Ruslar, Cenub Slavlar, Rumenler gibi Trklerle sk mnsebetlerde bulunan komu kavimlerin mme hu-kukunda Trk hukuk te'sirteri gnden gne daha iyi anlalmaktadr. ite eski Trk tUlatr meselesinin ehemmiyeti, yukarki izahat ^aka meydana kmakta^. Son zamanlarda ek^rkc^nVe.

90/Islm ve Trk Hukuk Tarihi larm yabanc menei hakkndaki mtalalar hemen hemen kafi ve msbetbir mhiyette telkki etmekle beraber, dier birok unvanlarn yabanc menei hakknda sinologlarn ve iranistlerin verdikleri hkmleri ok acele ve ihtiyatsz addetmek mecburiyetindeyiz: Mesel, hemen umumiyetle Trkler'e hs olduu kabul edilen bz unvanlarn, mesel Kaan ve Kotun unvanlarnn iran ve sod menei baklanda H. H. Schaeder ve W. Bang tarafndan4, yabgu unvannn toharca'dan geldii hakknda Marquart ve Bang tarafndan ileri srlen fara2iyeler gibis. Eski Trk unvanlar hakkndaki bu mene ve etimoloji tetkikleri bhesiz ok mhim olmakla beraber, bu husustaki aratrmalar yalnz filolojik sahada brakmak elbette doru deildir; yukarda da sylediimiz gibi, bu tetkikleri muhtelif Trk devletlerinin mukayeseli mme hukuku'nu aydnlatacak bir yola sokmak sayesinde bhesiz daha ms-bet neticeler elde edilebilir*. Maamafih, eski Trk titlatr'ne dir hatt sdece filolojik tetkikler bile ok azdr: F. W. K. Mller, A. V. le 4 Bang, Unga, Jahrb., V, s. 248. 5 Bang, Unga. Jahrb., VI, s. 102; Marquart, Eranahr, s. 204. 6 Prof. Alfldi Andrs'n Tarhan unvan mnsebetile yazd mhim makaleyi burada bilhassa zikretmek isterim (Magyar Nyel, XXVIII, 7-8, 1932). Kymetli lim, gerek bu yazsnda, gerek onun mtemmimi olan dier bir makalesinde (A. Ketts kralysg a nomadoknl 1033). Trk mme hukuku* tarihine dir yeni fikirler ileri srmtr. kezlik Berezin, 1862'de Petersburg'da neredilen Cuei Ulusu'nun Dahili Tekiltna Dair Monografi adh eserinde (Trudiz Voston. Otdel.. tom. VIII) onlara ait titulature malzemesinden de istifde ederek, enstitsyonlar tarihine it, zamanna gre ok deerli, bir mahsl vermitir. Radloff'un ve Barthold'un da bu cins malzemeden istifde ederek yazdklar tarihi bz tetkikler de yok deildir. Fakat btn bunlar, adeta bir istisna mahiyetindedir. 7 F. W. K. Mller: Der Hofstaat eines Uiguren - Knigs (Festschrift W. Thomsenlda; yine onun Ulgurische Glossen (Festschrift F Hirth))deonun muhtelif yazlarnda bilmnsebe bu unvanlar meselesine temas eden eyler mevcuddur. A. V. le Coq'un da muhtelif yazlarnda bu mevzua temas edilir. Ayrca onun Trkische Namen und Tttel ta Indien (Aus indien Kultur, Festschrift Richard V. Garbe) adh makalesi ok sathdir W Kot Tarkhan. ve .Tarkhan and Tanntaius. (J. BAS., 1917, 1918) adh sath yazlarm Barthold'un Encyclopedie de -'islam'daki -Be. ve KagL ladde bu meseleyi tenvir ^IT 1g " J
U taraflndan

Umm Meseleler/Ol Coq, ve W. Kotvicz'in bz yazlar istisna edilecek olursa1, dorudan doruya bu mevzua ait yazlan yazlar hemen hemen yok gibidir. Geri Marquart, Radloff, Thomsen, Chavannes, Hirth, Shiratori, Pelliot, Bang, Ramsted, Vladimirev ve daha birtakm limler, muhtelif yazlarnda, mnsebet dtke eski Trk unvanlarndan bahsetmilerdir3. Kezlik C. prockelmann Karahanllar devri saray lisan hakkndaki bir makalesinde Mahmd Kgar'deM. bz unvanlar hakknda malmat vermitir9. Ayrca, cenub- ark Avrupa'ya gelen bz Trk ubelerindeki unvanlar hakknda da bz Macar limleri ve slavistler taraf ndan yazlm yazlar yok deildir10; Trkler'in slm devrine ait bz epigrafi ve nmismatik eserlerinde 11, sonra, imdiye kadar neredilmi lhnl-lar'&, Altn Ordu'ya, Kvrm'a. ait birtakm yarlglar hakkndaki tetkiklerde de12 bu titulature meselesine temas olunmutur. 8 Eski Trk titulature' tetkikleri iin cidden ok faydal ve esasl bir aratrma mevzuu tekil edebilecek olan bu mesele, bu makalemizin dar erevesinden haritir. 9 Hofsprache in Altturkestan, Verzameling van opstellen, 1929,. s. 222227. 10 Mesel Geza Feher'in proto - Bulgar unvanlar hakkndaki muhtelif makaleleri gibi. Eski Macarlardaki Trk unvanlar hakknda en mkemmel toplu malmat Prof. Nemeth Gyula'nn A honfoglalo magyarsag kialkulasa, (Budapest 1930) adl eserinde bulmak kabildir, slv kavimlerine geen Trk unvanlar hakknda Karel Kadlec'in ntroduction I'etude comparative de l'histoire du droit public des peuples slaves, (Paris 1933) adh mhim eserine baknz. 11 Epigrafik vesikalar, ihtiva ettikleri unvanlar itibariyle, phesiz, sikkelerden daha mhimdir. Karahanllar, Gazneliler, Seluklular gibi mslman Trk devletlerine ait epigrafik vesikalar, bunlar arasnda slmiyet'ten evvelki eski Trk unvanlarnn nasl devam ettiini gstermektedir. slm epigrafisinin vz olan byk lim Max van Berchem'in Mslman Trk sllelerine ait epigrafik tetkiklerinde, bazen, eski Trk titulature' bakmndan mhim malmata tesadf olunur. Bu itibarla, eski Trk titla-tr ile uraanlar, ir btn tarihi vesikalar gibi, epigrafya ve numis-matik'in verdii salam malzemeden de mstani olamazlar. 12 En ziyde Rus trkololarna borlu olduumuz bu tetkikler hakknda burada bibliyografik malmat verecek deiliz. slmiyet'ten evvelki ve bilhassa sonraki Trk unvanlariyle uraanlar, bu tetkiklerden mstani kalamazlar. Maamafih, Cengiz sllesinden evvelki mslman Trk devletlerine ait.diplomatik vesikalarda da titulature meselesi hakknda olduka mebzul malzemeye tesadf edileceini unutmamak lzmdr, llhnllar'n Avrupa hkmdarlar ile ve papalarla muhabereleri hakknda u son senelerde P. Pelliot, Kotwicz, Kliyukin gibi limle tarafndan neredilen tetkiklerden de bu hususta istifde edilebilir.

neredilen makalenin

92/sIm ve Trk Hukuk Tarihi

Ummi Meseleler/93

Olduka uzun bir liste tekil edecek olan ttn bu yazlara ramen, eski Trk titlature* probleminin henz ok ibtida bir safhada olduunu srar e tekrar 'edebiliriz. Bunun balca birka sebebi vardr; birincisi, bu bahsettiimiz yazlarn, baka mevzulara ait her hangi bir kitab veya bir makalenin birdenbire gze arpmyacak her hangi u be cmlesi veya her hangi bir notu iinde skp kalma; ikincisi, btn bunlarn sinolog, indiyanist, iranist, mongolist, trkolog, islmo-log, slavist, hungarolog gibi muhtelif disiplinlere mensup limlerin yazlarnda para para bulunmas ve bunlara birbklerinin yazlarndan ekseriyetle haberdar olmamalar; ncs ve en mhimmi de, imdiye kadar hi kimsenin bu eski Trk titlatr meselesiyle dorudan doruya ve mstakil bir mevzu olarak itigl etmemesi. Geri, btn bu dank ve tesadfi olarak verilmi malmat, bu byk ve karjk problemi halletmee asla kfi deildir; ve her unvan hakknda gerek dil, gerek tarih bakmlarndan ayr ayr tetkiklerde bulunmak ve onlarln meneini, yaylma sahalarm, her sahada ne gibi semantik tahavvllere mruz kaldklarm inceden inceye aratrmak lzmdr. Fakat bundan evvel, bu unvanlardan her. biri hakknda imdiye kadar muhtelif ihtisas sahalarna mensup limler tarafndan yazlm eyleri bilmek icab eder M, ancak bu suretle metodik bir tetkik iin bir hareket noktas elde edilmi olur. ite bu prensiplere kaabil olduu kadar riyet ederek, imdiye kadar hi tetkik edilmemi veya pek az tetkik edilmi olanlardan balamak zre, bz eski Trk unvanlar hakknda topladm notlan nere balyorum. Eski Trk, Arab ve Acem menblannm her trl yazl vesikalar, kronikler, her eit edeb ve lisan! mahsller, kitabeler, sikkeler... gibi tetkiki ile elde ettiim malzemeyi, kaabil olduu kadar, baka sahalara ait yaplm tetkiklerle de karlatrmak suretiyle elde edilen bu neticelerin, eski Trk titlatr ile veeski Trk messeseleri tarihi ile uraanlar iin faydasz olmyacan mid etmekteyim. Maksadm, muhtelf filolojilerin mterek yardm ile hallolunabilecek kark problemleri halletmek deil, Trk, Arab ve Acem filolojilerinin bu problemlerin halli iin verebilecei malzemeyi kaabil olduu kadar tenkidli ve tasnifli bir ekilde ortaya koyarak buna bjr yol amaktr Bu notlarn, dar mns ile foU>jtk bir tetkik deil, daha ziyde muh-tehf devirlerde muhtelif coraf sahalarda ve muhtelif medeniyet direlerde yaam muhtelif Trk devletlerinin mvkayeseli mme hukuk* tarMm kurmaa yarayabilecek malzeme mhiyetinde olduunu da il-

I SAUN - KK SAGUN Prof. Barthold, Emcyclopidie de Vlslam'a. yazd Balosagun maddesinde, Karahanllar devletinin mhim merkezlerinden biri ve Kutadgu Bilig mellifi Yusuf Has. Hcib'in doum yeri olan bu ehir isminin, Trk leheleriyle izah edilemediini sylemiti. Muahharen Mahmd Kgar'nin eserinden istifde ettikten ve orada hekim mnsna gelen ata sagun kelimesini grdkden sonra, byk lim, eski menf hkmn terketmekle beraber, teredddden kurtulamam, ve bu ehir adnn sonundaki Sagun kelimesinin mns hakknda pheli davranmtr13. Hlbuki ben 1919'da kan Trk Edebiyatnda tik Mutasavvflar'da Barthold'un Encyclopedie de I'Islam'daki mndemi makalesndeki mtlasn tenkid etmi ve Mahmd Ksgar'ye dayanarak, Karluk reislerine Sagun unvan verildiini14 ve in melihalarnda Se-Kin eklinde tesadf edilen unvann da ayn ey olduunu syleyerek, Balasagun ehir ad. nn tammiyle trke olduunu iddia etmitim15. Muhtelif Trk ubelerinde kullanldn in menblarndan rendiimiz Se-Kin veya Ssi-Kin unvan hakknda burada hi izahata girimiyerek, sdece E. Cha-vannes18, ve F. W. K. Mlter" in yazlarna iaretle iktifa eyliyeceim; ve bu eski Trk unvannn, mslman Trk' slleleri zamannda da kullanldna dair imdiye kadar hi kimsenin dikkatine arpmayan bir misl vererek tik Mutasavvflar''da verdiim malmat ikml ve Mahmd Kgar'nin ifdesini %te'yid edeceim. Mahmd Kgar'deki saray lisan ve Trk unvanlar hakknda mhim bir tetkik nereden Prof. C. Brockelmann da18 her nedense bu Sagun unvanndan bahsetmedii cihetle, bu kk yaz bir nokta-i nazardan onu da tamamlam olacaktr: Karahanllar devletinin merkezleri Semerkand olan garb ubesine mensup hanlarn tarihi, bugne kadar ok az ve ok fena tetkik edil13 W. Barthold, Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Dersler, stanbul 1927 s. 73; Mentzel'in almanca tercemesi. s. 81. 14 Arabca metin c. I, s. 337; Brockelmann, Mittelt., Wortschatz, 169. 15 Kprlzde M. Fuad, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 154, not. i. [Ankara 1966, 3. basm Ankara 1976.1 16 Document sur les Tou-Kiue occidentaux, indeks'e mracaat. 17 Festschrift fr F. Hirth, 1920, s. 317. 18 Hofsprache n Alttrkestan, verzameling van opstellen, 1929, s. 222-5827/

94/lslm ve Trk Hukuk Tarihi mitir iste bunlardan, Hicr: 511-Mild: KMa hkmdar olan Celleddin 'AH bin Hasan Tekin'in >L f diye maruf olduunu Cveyn bilhassa tasrih etmektedir19. Bu unvan, o devre ait bz vesikalarda, J>*L* i!/eklinde dr grlmektedir20. Ne Cveyn'mn lim nairi Mirza Muhammed Kazvn, ne Barthold, ne de, ahiren Redddn Vatvt'n, Had'ku's-Sihr } Daka'tk'i'r adl merini bastran21 gen ran limi 'Abbs kbl, bu unvann mhiyetini gerei gibi anhyabilmi-lerdir. Hlbuki bunun Kk sagun olduu kolaylkla anlalmaktadr. Barthold'un her nedense fark edemedii bu eski Trk unvannn ite bu suretle tesbiti, birka meseleyi birden aydnlatyor: 1 Karahanlar devletinin yalnz ark ubesi deil garb ubesi de XII. asr sonlarna kadar eski Trk devlet an'anelerini ve unvanlarn muhafaza etmektedir- Barthold, bu Semerkand hanlarnn, tpk Moolistan'daki eski Tu-kiie hakanlar gibi tahta geince lkab deitirdiklerini ve Trk unvanlarm muhafaza ettiklerini sylemiti22. Bu yazmz Barthold'un bu fikrini te'yid ediyor. 2 Mahmd Kgar'mn bilhassa Karluk reislerine mahsus olduunu syledii Sagun unvanna, bana eski Trk an'anelerine tam-miyle uygun surette Kk sfatnn da ilvesiyle daha yksek bir mhiyet verilerek, Semerkand sultanlarndan birinin unvan olarak tesadf edilmesi, Karahanllar devletinin etnoloji bakmndan Karluk ve Yama Trk unsurlarna isfnd ettii hakkndaki fikrimizi te'yid etmektedir28. 3 ~ Sagun kelimesinin byle eski bir Trk unvan olduu anlaldk tan sonra, Balasagun ehrinin Barthold'un okuduu gibi Balsgun deil bir Trk ehri olduu ve Barthold'un bunu Sogd'lu muhacirler tarafndan kurulmu bir ehir addetmesinin yanll kendiliinden meydana kacaktr. Mahmd Kgar'nm, Trklerin Balasagun ehrine baka adlar da verdiklerini, ve bu ehir halknm trke ile beraber sogdca da bildiklerini sylemesi, Sagun kelimesinin mhiyetini anlaya mayan byk tarihiyi bu yanl neticeye sevketmiti. Hlbuki, vak tiyle de yazm olduum gibi, Balasagun ehrine vaktiyle Sogd'lu muhcirler gelmi olmas, sarahaten Trk ad tayan bu ehrin daha mu19 Gibb Memorial, vl. XVI, 2, p. 14. 20 W^ Barthold, Turkestan, Gibb Memorial, New Seriw, V 1928 D 333 2i P Tahran, 193^. Mukaddime, ma, not 4 * 22 Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Denrfer, s. 020-121 23 Kprlzde M. Fuad, Trk Edebiyat Tarihi, I, stanbul 1926, s. !80.

Umm Meseleler/95 hceretten evvel Trkler tarafndan kurulmu olmasna bir mni tekil etmez24. Sogd'lu muhacirler tarafmdan kurulan bir ehre trke ad verilmi olmas ise asla kabul edilemiyecek bir iddiadr25.-' II YUGRU Mahmd Kgar'mn bahsettii unvanlar arasnda yugru unvan bilhassa tetkike lyktr. C. Brockelmann yukarda bahsettiimiz makalesinde bunu da zikretmekte ve Mahmud'un buna ait izahatn ksaca nakletmektedir26. Buna gre: Trkler arasnda, slm devletlerindeki vezir mertebesinde bulunan zta hkmdar ailesine veya aristokrasiye mensub olmad takdirde bu unvan verilir; bir asker kumandan, maiyeti ne kadar ok olsa ve mevkii ne kadar mhim olsa, bu lkab alamaz. Yugru, hkan'dan bir derece aadr (tslm devletlerindeki vezir gibi). Ona ipekli kumadan siyah bir adr verilir ki, yamurlu, karl veya scak havalarda banda tutulur ve bu onun al-met-i farikasdr27. 24 Kprlzde M. Fuad, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 144-145. 25 M. Van Bechem, Anadolu'daki Artuklular hanedanna ait bir kitabeyi ihtiva eden mehur Insbruck kupas hakkndaki bir tetkikinde, kitabedeki bir kelimeyi kendisi de pheli olduunu tasrih etmekle beraber -.c-jL* > eklinde okumu ve muhtelif aatay lgatlerine mracaat ederek bu kelimeyi coursier diye terceme etmiti (Amida, Heidelberg, 1910, p. 120-122). Byk tslm epigrafisti eer eski Trkler'de Sagun unvannn mevcudiyetini bilseydi, bu hususta hi tereddt gstermiyerek kelimeyi bu ekilde okuyacakt. Hlbuki bu kelimenin yine eski bir Trk unvan olan yinan'dan baka bir ey olmad, kitabdaki fotorafyadan aka anlalyor; esasen, bu kelimenin bandaki alp unvan ile birlikte alp yinan unvan, sair birok Trk slleleri gibi Artuklu'lann titulature'nde de sk sk kullanlmtr (M. van Berchem, Arabische inchriften aus Armenien und Diyarbekr, Lehmann Haupt, Materialien, Berlin 1910, s. 148). Yalnz kitabelerde deil, bu slleye mensub bz hkmdarlar nmna yazlm ki-tablarda da onlarn elkab arasnda bu alp inan unvanna tesadf olunur. Burada inan'n yinan eklinde yazlmas, byk epigrafisti artmtr. Nerine baladmz bu notlarn kincisinde alp ve inan unvanlar hakknda uzun malmat vereceiz. Bu izahat, eski Trk titulature' meselesinin mslman Trk devletlerinin epigrafyas iin de ne kadar mhim olduunu gsterir sanrz. ' 26 Hofsprache in Alttrkestan, s. 225. 27 Arabca metin, c. III/s. 31, Brockelmann, Mittelt. Wrt, s. 96.

96/slm ve Trk Hukuk Tarihi' Umm Meseleler/? Mahmud'un bu ifdesi, XI. asr Karahanhlar tekiltnda yugru un mhiyetini anlatmaktadr. Filhakika Kutadgu Bilig'de bu kelime-tfn mevcudiyeti (117,4) hakkndaki malmatmz28 'bunu te'yid ediyor. Bu mhim unvann bir nevi senbol olan siyah ipek adr hakknda Mahmud Kgar arabca fcubbe kelimesini kullanmaktadr ki, bu kelime Ortazaman slm tarihine ait metinlerde tetr, emsiyye, mizalle kelimeleriyle mteradif olarak kullanlmaktadr. X. asrda ark Asya' dan imal Afrika'ya kadar btn slm devletlerinde bir hkimiyet senbol olarak kullanlan bu etr de parasoh meselesi hakknda imdiye kadar cidd ve etrafl bir- tetkik yaplmamtr; yalnz, Ftmler'de ve imal Afrika devletleri'nde bunun mevcudiyetinden bahseden Inostrantsev ve ona istinaden Gaudefroy - Demombynes, bu eski Asya detinin slm dnyasna yaylmasnda Trklefin fnhim rol olduunu tahmin etmilerdi29. Uzun ve etrafl bir tetkike lyk olan bu mesele hakknda yaknda mstakil bir tetkiknme neredeceim iin burada izahata girimei yersiz buluyorum; yalnz u kadar syliyeyim ki, bu tahmin, eldeki vesikalarla kat' surette isbat edilebilir. Karahanllar'da hkmdara ve prenslere mahsus etr, krmz renfkde idi; yugru'lara mahsus olan etr'in siyah renkde olmas, onlarn asilzadeler snfna mensub olmadklarn ve Kara-budun denilen halk kitlesine alkalarm gstermektedir. Eski Trk devletlerinin demokratik mhiyette bir teekkl olduunu iddia eden Barthold'un ve ona ittib eden bz limlerin bu iddialar hilfna, tammiyle aristokratik bir mhiyette olduklarna emin olduumuz eski Trk devletleri gibi, mslman Karahanllar devleti de aristokratik bir teekkld. Eski Trkler'de halk kitlesine dima <kara sfata verilmesi hakkndaki an'ane, Karahanllar devrinde de devam ettii iin,. yugru* a mahsus etr de kara renkli olmutur. imdi, bu izahat tamamlamak iin, slm devrine ait tarih menbalarda, bu yugru kelimesine ait rast geldiim bir iki kayd zikredeyim: 'Avf, takriben 1221'de yazd Lubob'kElbb adl eserinde Hindis tan'daki Trk Memlk sultanlarna mensub olan ve kendisine *j > lkab verilen brinden bahsetmektedir ki, tbi tarafndan mahiyet an latamad cihetle matbu metinde bu ekde braklan kelimenin j*S yugru olduu kolaylkla kesdirebilir80. Oradaki zhat, 28 Radloff. II, 547. 29 Gaudefroy - Demombynes, Maslik El Absr hIAfri<Iue mow r Af Hm- - rEgypte, Paris M27, p. LXH-LXHI. ^T^ ' 30 Edited by E. Browne. London 1903, vol. n, p. 429. bu ztn galiba vezir veya vetir derecesinde biri olduunu gsteriyor. Filhakika Hindistan Trk devletlerinin balca istinadghlar olan Hala* lar arasnda bu unvann kullanldm te'yid eden daha baka deliller de vardr: Memlk Sultanlarn takip eden Hala Sultanlarnn ilki saylan ve yetmi yanda tahta kan Sultan Celleddin Frz ah (clsu-1290)'n babas, byk Hala emirlerinden olup Melik Yugru Halac nmiyle maruldu31. Bu hkmdar tahta ktnca, kendisinden evvelki sultanlarn krmz etrlerini beyaza tebdil etmi, ve kardeine bir unvan- iftihar olarak Yugru Han lkabm vermiti32. Yine ayn menbalar, ayn hkmdarn, devletin byk mevkilerine getirdii akrabasndan bzlarna bu gibi trke unvanlar verdiini kaydetmektedirler. Dier bir misl olarak Hala sultanlarndan 'Aleddn'in amcazadesi olup (718 Hicr-1318 M.) de katledilen Melik Esedddn'in babasnn da Yugru Han lkabm tadn zikredelim33. Ankara'da Marif Vekleti Ktphanesinde mevcut ne zaman yazld malm olmyan El-Vjiyye 'IrKfiyye adl arafo gramerinin mukaddimesi, eserin ithaf olunduu ztn byk babasnn da bu yugru unvann tadn gstermektedir. bare aynen udur: yyJ^ ijj^lij *^Vi l>u j-)i j^u^Ul j&\ j*^ .J^ ^ - *> j$s *>. ,J *-'JU*r [Ul C5U JsJlj c:JI w*U Jjjjllj
J

Yahya b. Celleddin brahim b. Yugru Bilg Melik ismini tayan ve byk bir vezir ailesine mensub olduu anlalan bu adamn kim olduunu ve ne zaman yaadn bilmediimiz gibi, biraz evvel bahsettiimiz yugru lkabl Hala emirleriyle mnsebeti olup olmadm da tyn edemiyoruz. Yalnz bu kayd, bize, yugru unvannn, hakan ve slm unvanlar arasnda onunla aym derecede olan sultn unvan31 Trikh-i Ferishta, Bombay 1831, vol, I, p. 152. - bu metinde ifj*. eklinde yazlan kelimenin yugru olduu pek sarihtir; nitekim Badoni' de (The Muntakhab al-Tavrikh, Calcutta 1868, vol, X, p. 168)'de *-0*L eklinde doru olarak kaydedilmitir. . 32 T&rikh-i - Ferishta, ayn cild, s. 135, Burada doru olarak cf->**-

eklinde yazlmtr. 33 Bdaonl, Muntakhab al-Tavrikh, c. I, s. 200-210.

98/lslm ve Trk Hukuk Tarihi lanndan bir derece aa olduunu ve slm unvanlar arasnda melik unvanna tekabl ettiini anlatyor. Hindistan'da yugru lkabn tayan byk Hala reislerine melik unvan da verildiini, yukarda 2ikret-tiimiz tarih menblarda aka grmekdeyiz. Btn bu zahattan kan neticeler unlardr: 1 Daha Avarlar arasmda mevcud olduunu bildiimiz yugru unvan34, XI. yzyllarda Karahanllar devletinde mevud olduu gibi, XH.-XIV. yzyllarda da Hindistan Trlderi arasnda mevcudd ve b%k Haa reisleri bu unvan tarlard. Demek oluyor ki bu unvan, muhtelif Trk ubeleri arasnda, daha Avarlar'n cenub- ark Avrupa'ya mu haceretlerinden evvel mevcudd. '$&$ 2 Hindistan'daki byk Hala reislerinin bu unvan tamlar, onlarn Trk an'anelerine ne kadar bah olduklarn! anlatmaktadr. Filhakika, Hindistan'da gerek 'Halag Hkmdarlar zamannda, gerek ir Trk slleleri devrinde, slm te'sirlerin kuvvetine ramen; Trk devlet an'anelerinin ehemmiyetle muhafaza edildiini gryoruz: Bu devirlere ait tarih menblarn sath bir tetkiki bile bunu aka gstere bilir. Yalnz, eldeki malzemenin azlndan dolay imdilik halline im kn bulamadmz bir meseleye iaret etmeden gemiyelim: Yugru unvan acaba byk Hala reislerine mahsus bir unvan mdr? Yoksa, XII. - XIII. asrlardaki Hala reisleri bu unvan, sultandan sonra devtetin en mhim adam olduklar iin mi almlardr? Biz imdilik bu ikin ci ihtimali daha kuvvetli gryoruz. Eski slm menblarnda, bz bQyk Trk kabilelerinin reislerine hussi unvanlar verildii hakknda bz kaydlar varsa da, Halalar hakknda byle bir kayda tesadf et mediimizi ilve edelim.

Umm Meseleler/ diy kadar, Radloff, Hirth, Thomsen, F. W. K. Mller, Ramstedt, Kot-wicz, Samoilovi taraflarndan muhtelif fikirler iteri srlmt. Son defa olarak bu meseleden bahseden Prof. P. Pelliot, KkTrk Hka-ni e-Po-Lo (veya Cha-PoLo veya Cha-Po-Lio)mn adnn da bundan baka bir ey olmadn, btn bunlarn biribirinden ayr kelimeler saylamayacam, hatt Proto-Bulgarlar'a ait A&parukh adnn da bunun. la alkal olduunu iddia etti35. Ahiren t. A. Klyukin, Tordu ve Tles'-ler Hakknda Yeni Malmat adl makalesinde36, tpk Kotwicz gibi, bunun bir kabile ad olduunu ve in menblarnda l-i-po ve Yu-irpey ekilleri altnda buna tesadf edildiini kaydetmise de, bir unvan olarak tetkikine girimemitir. Hlbuki, Hirth, daha ok evvel, bu kelimenin; in menblarnda tesadf edilen i-ipo'ya. mudil olduunu sylemi, ve maamaf ih bunu Tardu hakanlarndan birinin ismi olarak kabul etmiti. Bu unvann bir kabile ismiyle izahm pek doru bulmayan Prof. Pelliot, ir birok trkologlar gibi, Trkler arasmda kullanlan titreklerden ekserisinin yabanc menblardan geldiine kani olduu iin, bu unvann trke eklini aramaa lzum grmemi, fakat bu unvann yabanc meneden geldii hakknda bsbtn kafi bir hkm de veremiyerek, muhtelif Trk lehelerinde telffuzu deiebilecek olan byle bir kelimenin cince transkripsiyonunda bir Idbiale sourde'in bir sonore yerine kullanlmasndaki garabeti bu suretle zaha almtr. Dorudan doruya sinolojiye ait bir meselenin halline karmak iddiasndan tammiyle uzam. Yalnz, sdece bir suggestion mhiyetinde olmak zere bir fikir ileri sreceim: Hirth'in ve ondan naklen Prof. Pelliot'un zikrettii bir in menb e-po-lo (ipara). kelimesinin kahraman: brave mnsna geldiini tasrih etmektedir. Buna gre trke ap'den gelen ve tpk alp kelimesi gibi kahraman, muharip,svari mnlarm ifde eden apar kelimesini bunun .as} trke muadili, olarak kabul etmek doru deil inidir? Muhtelif Trk lehelerinde eskiden-beri mevcut olan ve ayrca apgun, apav, apavul, apul...% gibi muhtelif mtaklar da bulunan bu pek malm kelime hakknda burada izahata girimei zait buluyorum37. Yalnz apar kelimesinin, tpk alp gibi, 35 P. Pelliot, Neuf notes sur des questions d'Asie Centrale, Toung pao, vol. XXVI, p. 210-211. 36 Uzak ark Rus Akademesi Haberleri, nr. 1*3, Vladivostok, 1032. 37 Bundan gelen sair birok mtak kelimeler hakknda muhtelif. Trk lgatlerinde uzun malmat vardr ki, burada onlarn tekrar faydaszdr. Yalnz bu apar kelimesinin tarihi bir stlah mhiyetinde iki mns var-

m
APAR

Eski Trk inskripsiyonlarnda ve Uygur yazarnda isb(a)ra sb(a) T*, (%)para, para, (i)para, Apara ekillerinde tesadf edilen keh iletKdk-

Trktitulatrnde rastlanan (para kelimesi hakknda im34 Tafsilt ve bibliografik malmat iin balcm*, VA^ ~ Honfoglalo M^ar.ag Kialakulasa, BudapeTlS TlKTT^fS* A
Devri Macarmn Teekkl)

- ^ Yurttanma

100/slm ve Trk Hukuk Tarihi kahramanlara verilen bir unvan olarak eskidenberi kullanldn bildiren en kuvvetli delil olarak, Dede Korkud hikyelerini gstereceim: Burada ikinci hikyede, Ouz beylerinin harbe girii tasvir olunurken,

Umm Meseleler/101 bunlarn hepsinin apar lkabn tadklar grlyor38. Esasen bir unvan olduu halde has isim olarak da kullanlan alp kelimesi gibi bu apar unvan da hs isim olarak kullanlmtr: Mool ehzadelerinden apar'm ismini buna bir misl olarak gsterebiliriz. Bu kelime ile, Peenek kabilelerinden, birinin ad olan aban (veya oban, opan) ad39, kezalik Ouz boylarndan epni (ebeni)'levin ki eski menblar-da kahraman mnsna zah olunmaktadr40 tad isim arasnda da bir mnsebet olduu aka grlmektedir. Trkede , sesleri arasndaki tebdl de nazar- itibare alnacak olursa, apafm gerek unvan ve gerek kabile ismi olarak kullanld, ve yukarda muhtelif in menblarndaki muhtelif ekillerini gsterdiimiz Q)para kelimesinin de bundan baka bir ey olmad, hi olmazsa olduka kuvvetli bir faraziye olarak, ileri srlebilir. Bu apar unvan e opan (oban, upan) unvan arasnda mnsebet olup olmad meselesi ise, ayrca tetkike muhtatr.

du- k burada k^aca onlardan bahsedeyim: 1) Bu kelime, ulag. yam- kelimeleri ile mteradif olarak devlet postas, svari postac, posta at ok koan at. mnalarnda kullanlr ve posta menzili mnasnda apar-khane tbiri de mevcuttur. Galiba Safever devrinden balayarak bugne kadar bilhassa ran ve Efganistan sahalarnda bu tbir ok kullanlmtr, ve hal da kullanlmaktadr. Yalnz, tarih merblarda deil, XVI. asrdanberi ran hakknda yazlan Avrupa seyahatnamelerinde de bu kelimeye tesadf olunur. Bugnk frisi'de apar kelimesi coureur, courrier, postillon, postier, poste mnlarnda kuUamlmaktadur (Said Naficz, Dictionnaire francais-persan, Teheran 1930) Anadolu sahasna gelince, Kitb- Dede Korkud'da kelimenin bu mnd kullanldn gryoruz (stanbul tab', s. 651. Anadolu'daki ky isimleri arasnda yam, ulakc gibi devlet postas teskiltiyle alkadar birtakm isimler olduu gibi, Uak'n, Sivasl nahiyesinde apar-damlar adn tayan bir ky de vardr ki, bu ismin buradaki eski bir posta menzilinden kalm olduu pek serindir, - 2) Farsa yazlm XIII.-XVT. asrlara ait tarihi metinlerde apar . veya eper - kelimesine tesadf olunur (mesel bn Bib'de, erefddin Yezd'nin Zafer-Nme'sinde, Hasan Be Rumlu'nun Ahsenu't-Tevrih'inde). Bu kelime eski faris lgatlerde halka, dire, al rpdan yaplm divar, aatay lgatlerinde ise byk kalkan, kemend, siper, mania tarzlarnda izah olunmaktadr. Gerek bu lgatlerde gerek onlara istinad eden avrupah lgatilerin kitablannda,iki ayn kkden gelen kelimenin biribirine kantnldm zannediyorum. M. Charmoy, 1835 de nerettii bir makalesinde, bu kelimenin izahna kalkmsa da, o da bf ummi yanllktan kurtulamamtr. (Memoires de I'Academie imperiale des Sciences de St-Petersbourg, serie VI, vol. III. p. 155). Bence, ap'dan gelen apar kelimesi, Koba: Beer* denilen harb letinin ismidir; daha Ssn-Bizans harbleri esnasnda Hunlar'n icad ettikleri kullamlmas kolay ve hafif bir nevi Beherlerin istimal edildiini biliyoruz (V. Chapot, La Fontiere de FEufrate, de Pompee a la conqte arabe, Paris 1903, p. 194) Daire di-ren mdar evirmek, mnlarna olan epcev. kelimesiyle alkadar olan epe kelimesine gelince, bu, gerek lgatlerden ve gerek tarih metinlerden anladma gre bir ordugh eviren ve al rp ile toprakdan yaplm hut^L^ZTd' 2, ^ .""^T1* 6derken onun etraf evrilen bu; tarzda bir^mdafaa sedd. mnsmdadrki, muhharan mns genileyerek umumiyetle bu tarzda yaplm duvarlara da ikolunmutur veKVXV ir ran irleri tarafndan da bu mnda - bazen de vezin^I-~ ^^S"1 ^"^tr. Sclun^rMoIT ? ^^ z^retiyle ep-ress* <ye tarif edilmesinin sebebi f u* La^de bu kelimenTn Eski gebe Trk kabilelerininbu ^ ** iyi anlasa nd. *A_ tt_o _ A^Jek,_^dafaa tertibat kullaSS

38 Kitb- Dede Korkud, stanbul tab', s. 35-37. Bu kelime br eklinde ve kaabiliyetli, sr'atli mnsna muhtelif Trk lehelerinde (Radloff, III, 197) ve Moolca'da (Kowalewski, 2118) mevcuttur. Ouz lejandnda da bu kelime geer. (W. Bang-R. Rahmeti, Die leende von Oghuz Qaghan, 1932, 18,252). 39 J. Nemeth, Die nschriften des schatzes von Nagy-Szent-Miklos, 1932, s. 12. Yine ayn mellif: Les inscription du trsor de Nagyszentmiklos, Revue des tudes hongroises, Nouvelle Serie, nr. 1-2, 1933, p. 10). Anadolu ve ran Trkleri arasnda apan, isim olarak eskidenberi kullanlr. Anadolu'daki mehur derebeyi apanolu ile, Safev ricalinden apan Sultan isimlerinde olduu gibi. 40 Kprlzde Mehmed Fuad, Ouz Etnolojisine Dir Notlar (Trkiyat Mecmuas, c. 1, s. 260).

SLM ve TRK HUKUK TARHNE AT UNVAN ve ISTILAHLAR

AMD

'AMD, ortaada, yakn ark slm . Tric devletlerinde kullanlan bz unvanlarda ve memuriyet isimlerinde tesadf edilen bir tbirdir. 'Aind, 'Amd'l-Cy, fmr-i 'Amd, 'Amd'1-Mlk, 'Am-d'd-Devle, 'Amd'd-Dn gibi. Bu tbirin muhtelif devletlerde nas ve ne mnada kullanld hakknda henz hi bir tetkik yaplmam olduundan, burada bu hususta vereceimiz izahatn kat' mhiyette olmadn ibtidda syleyelim. imdilik bildiimize gre, bu tbire ibtid Smnler'de tesadf edilmektedir: Narah, Buhara'mn tarih ve topo-grafik tavsifi hakkndaki eserinde, Smn hkmdar Nasr b. Ahmed zamannda Buhara'daki devlet direlerinden (dvn) bahsederken, bunlar arasnda 'amd'l-mlk dvnn da zikrediyor (Description topogr. et histoire de Bouhara, nr. Ch. Schefer, Paris, 1892 s. 24). Bu kayd W. Barthold da mehur eserinde Smn tekiltndan bahsederken, iktibas etmitir (Turkestan down to the mongol invasion, GMS, new series V, 1928, s. 229). Ancak elimizdeki eserin Narah'nin 332 (943) de ikml ettii asl arapa metin olmayp, onun 522 (1128) deki farsa muhtasar tercmesinden 574 (1178) te yaplm ikinci bir hulsa olduunu dnrsek bu tbirin asl mellif tarafndan kullanlp kullanlmad hakknda ihtiyatl davranmamz icabeder. Maamfih yine X. asr sonlarnda Bveyhler'de ordu kumandanna 'amd'l-cy unvan verildiini bildiimiz iin (bk. slm Ansiklopedisi, al-Hasan b. Ustaz Hormuz) Smnlerde de 'amd'l-mlk dvnnm mevcudiyeti, byk bir ihtiml ile, kabul edilebilir. Bir de Gazneliler'de byk vilyetlerin idri ve mal tekiltnn banda 'amd unvanl ve geni salhiyetlere mlik bir memur bulunduunu gryoruz (Davlath, Tazkara, nr. Browne, s. 139: Horasan 'Amd'i).
/

106/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Byk Seluklu mparatorluumda ve onun dar ananelerine vris olan muhtelif devletlerde, 'amd tbiri ile tekil edilmi Unvanlara tesadf ediyoruz: Turul Bey'in veziri Eb Nasr'l-Kundur'nin lkab 'Amd'1Mlk idi; Nizm'l-Mlk'n dmd Eb Mansr Muhammed, 'Amd'dDevle lkabm tayordu ; atabeg Zengt'nin ve. sili al-Eberz 'Amd'd-Din lkabn hizdi. Gorlular devletinde de emr-i 'amd unvann tayan bir memurun mevcudiyetini biliyoruz (Nizam al-Arz al-Samarkand, Chahar magala, GMS, XI, s. 52). X.-XI. asrlarda slm devletlerinde pek ziyde ummleen, daha dorusu ibtizle den unvanlar, resmi lkaplar hakkndaki bilgilerimize uygun olarak, 'amd tbirinin ed-dn ile birlikte istimalinin atabegler zamannda baladm grmekteyiz. Btn bu izahat, gerek memuriyet ismi ve gerek unvan olarak kullanlan bu tbirin mhiyetini vazh bir surette meydana koyamyor. Lkin Seluklular'in mehur veziri Nizm'l-Mlk'n Siysetnme adl eserinde lkaplar hakknda verdii malmat, yukarki tarih kaytlar ile birletirince, bu hususta istidlal tariki ile bz neticelere varmak kaabil olacaktr. Onun verdii malmata gre, 'amd kelimesi, hce ve mutasarrf tbirleri gibi, asker deil idri ve ml tekilta mensup bir ksm memurlara verilen bir isimdir; ve brokrasiye mensup olan bu gibi memurlara 'Amd'd-Devle unvan verilir. Maamafih bz ehemmiyetsiz idare ve mliye memurlarnn 'Amd'1-Mlk unvanm da tadk, lan grlyor ki, ite Nizm'1-Mlk bundan ikyet etmektedir. Yine onun verdii malmata gre, Seluklular devrinde Badad, Horasan, ve Hrizm'de 'amd'ler mevcuttur; filvaki Melikh zamannda Horasan ve Badad'da Seluklu devletinin en byk memuru sfat ile birer 'Amd bulunduu hakknda eski kaynaklatn verjdii malmat da (Recueil de teztes relatifs l'histoire des Seldjoucides, II, 74) Nizm'l-Mlk'n ifdesini te'yit etmektedir (Siyset-nme, nr. Syyid 'Abd al-Rahm Halhali, Tahran, 1310, s. 107, 114 v.d.; bu eserin Schefer tarafndan 1891 da Paris'te bastrlan nshasnda, yalnz Badad ve Horasan 'Amd'. lerinden bahsedilmektedir, s: 137; smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, stanbul, 1941, adl eserinde Seluklu tekiltndan bahsederken, vilyetlerdeki bu 'Amd'leri hara ve tahsil memuru olarak gsteriyor, s. 45; hlbuki Siyset-nme 'nin ok yanl bir tercmesini yapan Schefer, bu kelimeyi daha doru olarak gouverneur, yani vali diye tercme etmiti, s. 203). Lkaplarn suiistimal edilmesine aleyhdar olan Nizm'1-Mlk, vezir Tur', Mustavf, Ariz ile, Badad,

Unvan ve Istlahlar/107 Horasan, Hriztn 'amd'lerinden baka hi bir memurun el-mlk ile tekil edilmi unvanlar kullanmamasn istemektedir. Yukardan beri verdiimiz btn bu malmattan imdilik u neticeleri karabiliriz: a ptida X. asrda, Smnlerde grdmz 'amd tbiri, idar . ve ml iler ile uraan byk memurlara verilen bir isimdir. Sm-nler'deki 'amd'l-mlk vazifesi, Bveyhler'de ordu kumandanna verildiini bildiimiz 'amd'l-cy ismi ile Gorlular'daki galiba asker ve sivil salhiyetleri ahsnda toplayan bz byk memurlara verilen emr-i 'amd tbiri, birer lkap deil, sdece memuriyet addr. Byk Seluklularda 'amd kelimesi sivil bir memuriyet ad olarak, 'm kelimesinin mteradifi mhiyetinde, kullanlmaktadr. Muhtelif memleketlerde bulunan 'amd'ler, oradaki idr-ml iler ile ve bu arada idar tekiltn en mhim vazifesi olan muhtelif vergilerin tahsili ile mkelleftirler; yalnz bu son vazifelerime bakarak, onlar sdece mliye memuru sanmak, tammiyle yanltr; nk 'amd, idr-ml vazifeler ile megul sivil tekiltn banda bulunan byk memurdur. mparatorluk memleketlerindeki btn 'amd'ler arasnda drd, yani Badad, Horasan, Irak-i Acem, Hrizm 'amd'leri, idare ettikleri coraf sahann genilii ve ehemmiyeti itibariyle, dier 'amdlerden daha yksek bir mevki sahibidirler ve merkezdeki byk memurlara yakn bir mevkileri Vardr. Nizm'l-Mlk'n ifdesi, bunu ok sarih bir surette gstermektedir. b Unvan ve lkap olarak, daha Seluklular'da kullanlmaa balyan 'amd'l-mlk lkab, sonradan 'amd'd-devle ve daha sonra 'amd'd-dn eklinde olarak devletin byk memurlarna, byk 'amd' lere, hatt Atabegler zamannda grdmz vehile vezirlere de verilmi bir unvandr. Maamafih bz ikinci derecede 'amd'lerin de bu unvan kullandklar Nizm'l-Mlk'n ifdesinden anlalyor. Bibliyografya i imdiye kadar hi tetkik edilmemi olan bu tbir hakknda mracaat edebileceimiz balca kaynaklar ma kale iinde gsterilmitir. fflj AML AML, Kur'n bir tbir olup (IX, 60) , slm devlet tekiltnda, daha ilk arlardan beri, tesadf edilir ki, muhtelif devirlere ait muhtelif tarih kaynaklarda birbirinden farkl mnlarda kullanlm, hatt b-

108/sm ve Trk Hukuk Tarihi ayn mellif tarafndan bile muhtelif mefhumlar ifde etmek iin istimal edilmitir. imdiye kadar hi tetkik edilmemi olan bu kelime hakknda, yanl ve ind malmat vermemek iin, istifde ettiimiz muhtelif kaynaklardaki kaytlar kronolojik surette sraladktan sonra, bunlarn mukayesesinden kan neticeleri ksaca tesbit edeceiz. *m (cem'i 'umml) kelimesi, Taber gibi eski kaynaklarda sk sk geer ve umm olarak memur, vazife sahibi mnsn ifde eder. O devirlerde, devletin en mhim ii vergilerin tahsili olduundan, bu kelime ile, en ok, bu i ile megul memurlar kasdolunur. Maamafih, 241 (855)'de bir sefere memur edilen kimseye de 'mili 'ate'Vharb de nildiini gryoruz (Taber, m, 1340). Valilerin maiyetinde bulunan mliye ileri ile megul millerin Haccc devrinde vazedilen kaideye gre Mansr devrinde de ayda yz dirhem aldklarm ve bu usln Me'mn zamanna kadar devam ettiini Taber kaydetmektedir (bk. Gaudefroy-Demombynes, Le Monde musulman et byzantin, jusq'aux Croisades, nr. M. E. Cavaignac, Bistoire du monde, VII, I, 336). XI. asm ilk yarsnda, Badad'da yaayan Mverd (Ahkm's-Sultniye, tab. Kahire, 1909, s. 173) 'Umml'lMeslih tbirini Worms ve van Berchem'in tercme ettikleri gibi, amme hizmetini gren memurlar, bilhassa mliye memurlar mnasnda deil, E. Fagnan'n doru mtalas vehile daim olmayan herhangi bir vazifeyi if edenler mnsnda kullanmtr (E. Fagnan, Les Statuts gouvernementaur ou rig-les de droit public et adminisiratij', Alger, 1918 s. 424). Metnin ok sarih olan delleti, 'mil kelimesinin, tek bana kullanld zaman, umumiyetle memur mnsnda kullanldn gsteriyor. Maamafih ayn mellif, eserinin dier bir yerinde (metin ayn. tab., s. 184-187), devlet tekiltnda, millerin vazife ve salhiyetlerinden, tahsisatlarndan, tyin, tefti ve azil suretlerinden, hiz olmalar icab eden vasflardan uzun uzun bahsederek, bu tbirin o asrdaki muhtelif mnlarn lyk ile aydnlatmaktadr:
M

Unvan ve Istlahlar/109 den baka, bilhassa msrif (mfetti) ve shib'l-bertd (posta ve istihbarat memuru) bu vergi tahsili ile muvazzaf milleri kontrol etmekle mkelleftirler. Mverd, tpk vezret gibi 'imlet(millik)'i de 'im-Iet-4 tefviz ve 'imlet-i tenfz diye ikiye ayr maktadr: geni salhiyeti hiz ve bir ok ilerde kendiliinden karar vermee mezun olan byk millerin vazifesi, 'imlet-i tefviz mahiyetindedir; bunlarn kle olmamalar ve slm dininde bulunmalar arttr. Hlbuki mahdut bir salhiyeti hiz ve muayyen bir ii grmee memur olan ikinci ksm kk miller, kle ve mslmanlktan baka bir dine mensup olabilirler. Abbsleri takip eden ve idare tekiltlarnn rneklerini dorudan doruya ve dolaysiyle onlardan alan muhtelif Trk-slm devletlerinde, 'mil kelimesinin yukarda zikredilen muhtelif mnlarda kullanldm gryoruz: Smnler'de (msl. Narh, Trh-i Buhr, nr. Schefer, s. 25; umumiyetle memur mnsnda) bu stlah mevcutta. Horasan sipehslr gibi byk emirlerin, dorudan doruya, kendileri tarafndan tyin edilen ve kendilerine mahsus vergileri tahsil eden memurlarna da, 'mil unvan verilirdi (Gardizi, Kitb Zainu 'hAkhbr, nr. Muhammed Nzim, Berlin, 1928, s. 51); Gazneliler'de de umumiyetle memurlara ve bilhassa mliye memurlarna bu isim veriliyordu (Gardizi, ayn. esr., s. 162). Byk air Ferruh, Mahmd Gaznev'nin vefat mnsebeti ile yazd mersiyesinde, Gazne'de dvn halknn teessrlerini anlatrken, hciplerden ve hcelerden sonra milleri zikretmektedir: (Dvn- Ferruh-i SsttA, nr. 'Al bn, Tahran, 1311, s. 92; ayrca Nizm-i 'Arz, Chahar Maqala GMS, XI, s. 48, Ts mili; Kabusnme, 42. bab., Nes mili). Seluklu tmparatorluu'nda kelimenin, umumiyetle memur bilhassa mliye memuru, bzan da vali mnsnda kullanldn gryoruz (msl. Nizm'1-Mlk, Siyset-nme, Tahran, s. 15, 33, 114; bn al-Balh, Farsnma, nr. G. le Strange ve R.A. Nicholson, GMNSrIf 1921, s. 116, 121, 157; Efzal'd-Dn Kermn, 'kd'l-Ul, Tahran, 1811, s. 58). Seluklu mparatorluu'na vris olan ve onun idar tekiltn iktibas eden muhtelif devletlerde, mesel H-rizmahlar'da, bu stlaha tesadf ediyoruz. Onlara ait resm vesikalardan anlaldna gre, 'mil, Hrizmahlar'da mutasarrf veya nib mrdifi olarak kullanlmakta ve bilhassa vergileri tahsil eden ve bz idar salhiyetlere de mlik olan byk memur mnasn ifde etmektedir (Bah'd-Dn Muhammed b. M'ezzed Badad, et-Tevessl il't-Tevessl, Tahran, 1313, s. 34, 46, 93, 117; Cveyn, Trh-i Jahn Gua, GMS, XVI, II, s. 38). Kelimenin, ayn mnay ifde etmek zere, Hindistan Trk devletlerine de gemi olduu, XIV. asrda Tulukah-

a) 'Am, bir az evvel sylediimiz gibi, umumiyetle muvakkat veya dimi bir vazifenin ifs ile mkellef memur mnsna geliyor; b) Muayyen bir mntakada hara, r, himaye, ganimet gibi vergilerden birinin veya bir kann veya hepsinin tahsili ile mkellef mliye memuru mnsndadr; c) Byk bir idri sahann yahut byk bir ehrin umm idaresine memur ve mme vilyetini hiz byk memura 'mil ismi verilir. Fakat ekseriyetle, 'mil denildii zaman, vergi tahsili e mkellef mliye memuru kasdolunmaktadr. Abbas tekiltnda, sultan (hkmdar) ile vezir ve mme vilyetini hiz 'mil (vali)'

110/slm ve Trk Hukuk Tarihi lar'da bu unvana tesadf edilmesinden anlalyor (shwari Prasad, A History of the uarannah Turks in India, I, Allahbd, 1936, s. 263, 278). Memlklerde hesap ilerine bakan kk memur mnsnda kullanlan bu kelimenin (bk. G. de Mombynes, La Syrie l'ipoque des Memlouks, Paris, 1923, s. LXXII), ilhanllar ve Celyirliler devrinde en ziyde mliye memuru mnsn ifde ettiini ve sonradan Timurlular devrinde de ayn mnda kullanldm gryoruz (bk. Davlath, Tazkara, nr. Browne, Leyden, 1901, s. 422). Kelimenin aym mnda XV. asrda Krm hanlnda da kullanldm biliyoruz (Abdullah-olu Hasan, Mengli Giray Han L Yarl, TM, IV, 104) XVI. asrda Saf evi devletinde geni salhiyetler ile byk bir memleket idaresine memur byk emirlerin maiyetinde bulunan vezirin mesel Horasan vezirinin maiyetinde vergilerin tahsili iinde kullanlan miller vard (Ha-san-i Rumlu, Ahsan altavrh, nr. Seddon, Baroda, 1931, I, 355). Ab-bsler'den beri hemen btn Mslman-Trk devletlerinde grdmz bu stlah, Osmanl mparatorluumda da vergi tahsili ile muvazzaf memur yahut mltezim veya mltezim nmna tahsilat yapan huss memur mnsnda kullanlmtr (Byezid II.'in bir emirnamesinde 'umml tbiri gemektedir: F. Kraelitz, Osman. Urkunden in trk. Sprache, Wien, 1922, s. 65; Peev, Trh, I, 8,126; bu mltezim-miller XV.XVII. asrlarda ekseriyetle yahud idiler: Ak Paa-zade, Trh, istanbul, s. 192; Kou Bey, Risale, nr. Ebzziya, 1303, s. 65). 'Amil kelimesinin Osmanllar'da tpk 'ameldr kelimesi gibi mltezim mnasnda da kullanldm 1417 (875)'de sancak beyi Hamza Bey'in bir buyurultusu aka gstermektedir (Belleten, say 17/18, s. 133). 'Amil kelimesi, farsann, devlet dili ve edeb dil olarak, ehemmiyet kazand ark memleketlerinde, 'ameldr, krdr, krdan, krkunn gibi, yine ayn mnay ifde eden faris ekiller alm, ve tammiyle 'mil, yani mliye memuru mrdifi olarak, eski zamanlardan beri kullanlmtr. Mesel 'ameldr kelimesine daha X. asr sonlarnda Gazne-liler'de tesadf ediyoruz (Trth-i Sistn, tab. Melik'-u'ar' Bahar, Tahran, 1914, s. 358: Sstn ameldan); kelime burada, ml iler tabia-tiyle en mhim vazifesini tekil eden geni salahiyetli idare memuru, yni vali makamnda kullanlmtr. 'Ameldr kelimesinin Gazneliler'-den sonra Hindistan Trk devletlerine de getiini, ir tarih ve edeb metinlerden baka Husrev-i Dihlev'nin Tuluk-Nme adl mesnevisinden de anlyoruz (tab. Hind, s. 102, beyit 1962). XIV. asrda Trk iri Kutb'un Altnordu'da yazd Husrev ilin mesnevisinde memur mnsna kullanlan bu kelimenin XV. asrda Timurlular sllelerinde ok

Unvan ve Istlahlar/l il kullanld, Devleth Tezkere'si ile (s. 179 v.d., 292) Hondmr'in Dstr'I-Vzerd'sndan anlalyor (tab. Sa'td Nefisi, Tahran, 1317 ems, s. 413 v.d. Burada, Hseyn-i Baykara devrinde, devlete ait paray zimmetlerine geiren 80 'amelddr'dan, yani tahsildardan bahsolunmakta-dr). Krm hanlnda kullanldn Hac Giray Han'n 1453 (875) tarihli bir yarlnda grp anladmz bu tbir (bk. Akdes Nimet Kurat, Topkap Mzesi Arivindeki Altn Ordu, Krm ve Trkistan Hanlarna Ait Yarhg ve Bitikler, istanbul, 1940, s. 64, satr 24; nair, tahsildar mnsnda olan bu kelimeyi, yanl olarak, ii diye tercme etmektedir), bu ekilde eski Osmanl kroniklerinde de mevcuttur (Ak Paa-zde, Trh, stanbul, s. 99; nr. Giese, s. 88: Gelibolu ameldr. stanbul tab'n nereden li Bey, elindeki yazmalarda doru olarak 'ameldr eklinde yazlan bu kelimeyi yanl olarak 'alemdar diye tashih etmitir ki, iptida M. Arif <bu yanlla dikkat eylemiti; MTM, nr. IV, s 181, 185). Osmanllar'daki bu tbir hakknda bk. F. Kraelitz, ayn. esr., s. 65, not. 3; Giese'nin Vngar, Jahrb. mecmuasndaki makalesi (1831, XI, cz 3, s. 279, not 5), 'Amil kelimesinin mrdifi olan bu 'ameldr kelimesinden baka, tammiyle farsa krdr, krdan, krkunn gibi mrdiflerine de Gaz-neli tarihinin en eski meniblan olan Beyhak (Hind tab., s. 620) ve Gardz (Kitab zayn al-dhbr, nr. M. Nzm, Berlin, 1928, s. 8, 91)'de tesadf ettiimiz gibi, Hind ve ran devletlerinden bahis daha sonraki tarih ve edeb metinlerde de tesadf ediyoruz (Bah'd-Dn Muham-med b. Mu'ezzed-i Badad, ayn. esr., s. 114'te krkunn, tammiyle 'mil mrdifi olarak kullanlmtr). Osmanl metinlerimde bunun tercmesi olarak i tutan, i eri tbirleri ile igzr ve maslahatgzar tbirlerine rastlanmaktadr. Btn bu izahattan balca u neticeleri karabiliriz: mil, umm olarak bir i ile mkellef olan adam manasnadr. Kelimenin mns sonradan genileyerek, memur mefhumunu ifde etmitir. Ortaa slm ve Trk devletlerinde, vergi tahsili devletin en mhim iini tekil ettiinden, mil kelimesi, kk tahsil memuru (tahsildar) yahut onlarn miri olan daha byk mliye memuru, ve nihayet muayyen bir idar sahann mlk ve ml idaresine memur vali mnlanda kullanlmtr. ark islm dnyasnda olduu gibi, Garp slm leminde (fi-ml Afrika ve Endls) idar bir stlah olarak, bu muhtelif mnlar ifde eden mil kelimesi, vali, yani idar bir sahann en byk sivil memuru, mnsnda kullanld zaman, asker kumandandan, yani emrden, tammiyle ayrdr ve nfuz itibariyle ondan aadr. Maa-

112/slm ve Trk Hukuk Tarihi mafih merkezi idarenin bu iki byk mmessili birbiri ile uyutuktan zaman, vergi tahsilatn aralarnda taksim ediyorlar ve merkezin emirlerini hie sayyorlard. Abbasler devrinde, bzan, bu iki vazifenin ayn adamn uhdesinde birletiini ve o vakit yar mstakil denecek derecede nfuz kazandn gryoruz ki, Ahmed b. Tolun buna bir misldir. Ancak byle vaziyetlerde mil unvannn kullanlmayp, emir unvannn tercih olunduu pek tabiidir. Abbsler'den ayrlp, istiklllerini kazanan ve slm tarihinde mlk't-tavif diye anlan kk devletler, hemen umumiyetle, sivil ve asker! salhiyetleri ahsnda toplayan valiler tarafndan kurulmutur (bk A. Mez, Die Renassance des slms, Heidelberg, 1922, idare tekilt bahsi). Grlyor ki, kelimenin her trl kullanlnda ya dorudan doruya cibyet veya vergi tahsilatn umm surette kontrol mnlar mevcuttur. Eski slm idare sistemindeki iltizam ve ktav gibi usller sebebi ile, her hangi br mltezim veya kta' sahibi, kendisine t vergi* hisselerini dorudan doruya tahsil iin, huss miller de tyin edebilirdi: Nizm-i 'Arz {ayr. e$r s. S), kendisine ihsan edilen her hangi bir yerii muayyen bir yla it muayyen bir nevi vergi bedelini tahsil iin, huss bir mil tyin etmiti. Eski Arap ve Fars edebiyatlarnda, bu mil (tahsildar) 'lern suiistimalleri ve insafszlklar hakknda, hicviyeler mevcuttur (msL 'Avf, Lubb al-albby nr. Browne, I, 147). lk slm devletlerinden balyarak, Osmanllar, Safevler ve Hindistan Timurlular'na (W. H. Moreland, The agrarian system of moslem ndia, Cambridge, 1923, s. 272) kadar devam eden bu tbirin, sonraki asrlarda eski ehemmiyeti?:. kaybederek, sdece vergi tahsil memuru mnsnda kullanldn gryoruz. Bibliyografya t Bu mesele hakknda zikre &yn hemen hi bir tetkik mevcut olmadndan, bu makaleyi yazarken, istifde edilen kaynaklar makale iinde birer birer gsterilmitir; yalnz, Dozy'nin Suppl, aux diction, arabes'nda (II, 175 v.d.), bu kelime hakknda, eski tarih metinlere ve muahhar lgat kitaplarna istinaden, etrafl malmat verildiini ilve edelim. Be-lzori, lbn Hatb, bn Cbeyr, lbn Battta ve Makkri gibi metinlerden istifade etmekle beraber, Dozy bu kelime haKkn-da, bilhassa lgat bakmndan, malmat vermi, fakat tarih izahata girimemitir.
ARF

Unvan ve Istlahlar/119

ARF (A., cem. 'uraja), umumiyetle her hangi bir topluluun, her hangi bir tekiltn banda bulunan reis, mir ve kumandan mnsna gelen eski bir tbirdir, Araplarn eski kabile hayatnda, kabile reisinden sonra, 'bu ariflerin ehemmiyeti vard. Daha Peygamber zamannda, gazvelerde askere kumanda iin, arifler tyin edildii M-verd (aUAhkm al-Sultnya> Kahire, 1909, s. 30, trc. Fagnan, s. 73 v.d.) rivayet ettii gibi, arifliin arfa) Peygamber devrinde mevcut olduunu gsteren hadsler de vardr (Ahmed b. Hanbel, Msned. tab. Msr, 1313, IV, 133; Taylis, Msned, hads 2526). Abbasiler devrinde de on kiiden mrekkep en kk askeri takmn kumandanna bu isim veriliyordu: 'artf al 'aerat (on ba), 'drf'l-mi'a (yz ba) gibi. iptida slm ordusunun asker karargh olarak kurulan Kfe'de muayyen "bir askeri kt'ann karargh olan mahallenin kumandanna 'arif ve bu tekilta, yni bu mahalleye ve onun asker amirliine, 'arfa deniliyordu. Asker tekiltlarn ark halifeliinden aldklar rnekler zerine kuran Endls Emevleri, 8 neferden mrekkep en kk asker taknm basma bir nazr ve 40 kiiden mrekkep daha byk taknan bana da bir 'arif tyin ediyorlard. Maamafih daha I. Abdu'r-RahTnn zamannda, kelimenin umumiyetle kumandan mnsnda kullanld malmdur: Zenciler'den mrekkep asker kt'a kumandanlna 'ar-fat's-sd deniliyordu. Onun torunu I. Hakem zamannda, saraya bitiik klada dima hazr bulunan 2.000 kiilik svari kuvvetinin 100 kiilik blklere ayrldm ve her bln banda da bir 'arif bulunduunu biliyoruz. Kelimenin Mverd zamamnda (XI. asr) bile en ku-k asker mir mnsnda kullanlmas, bu tbirin yava yava eski ehemmiyetini kaybettiini gsterebilir. Muhtelif devrelere it edeb ve tarih Arap kaynaklarnda, 'arif kelimesinin trl trl mnlarda kullanldn grmekteyiz; msl.: cretli askerlerin yahut tav (hadim)'nin veya muhtelif esnaf tekiltnn, kale harplerinde istihkm bamda bulunanlara bu unvann verildii anlalyor. XI. asrda biliye'de, hkmdar asker tefti edecei zaman, saflarn intizamm muhafazaya memur olan kimseye 'ar-fil's-arta deniliyordu Esnaf tekiltnn bamda bulunanlara sdece 'arf yahut emir denildii, umumiyetle Ortaa slm ehirlerinde, esnaftan her birine mahsus, ayr bir sokak bulunduu iin 'arij's-sk yahut eyh's-sk ad veriliyordu. Ayrca kadlarn adalet meclislerin-

U/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/116 arslan adn vermi olmalar, onu tandklarna, yni ya Trk memleket. lerinde yahut Trkler'in, hkimiyet veya komuluk dolaysiyle, sk mnsebetlerde bulunduklar memleketlerde arslann mevcudiyetine ak bir delildir. Esasen Trk mitolojisinde, san'atnda ve hukukunda mhim bir yeri olmas da, Trkler'in onu daha slmiyet'ten evvelki devirlerde tanm olduklarn anlatabilir, Maamafih Trkler arasnda eskiden beri kullanlan on iki hayvan takviminde arslann da mevcut olduu hakknda ileri srlen bz mtalalarn doru olmadm (W. Barthold, Tur-kestan down to Mongol invasion, GMNS, 1928, V, 286; ayn, mil., Orta Asya Titrk Tarihi Hakknda Dersler, stanbul, 1926, s. 80), hatt Marco Polo'da tesadf edilen arslan yl tbirinden de bu neticenin karlamayaca, nk bu seyyahn arslan kelimesini dima kaplan yerinde kullandm Pelliot (Notes sur le Turkestan de M. W. Barthold, Tuong-Pao, 1930, XXVII. 17, nr. 1), hatt ondan evvel de E. Chavannes (Le cycle turc de douze animaux, Leyde, 1906, s. 11; T'oung-Pao, II. ser., VII, nr. l'den ayr basm) meydana koymulardr. Arslann eski zamanlardan beri Trk ve slm memleketlerinden hangilerinde bulunduu baklanda ilk tetkik, Ouatremere (Histoire des Mongols de la Perse, Paris, 1836, s. 152 -156) tarafndan yaplmtr. slm hkmdarlarnn arslana verdikleri ehemmiyet ve onlarn arslan avlar hakknda bz tarih kaytlar da ihtiva eden bu mhim tetkiki, Encyclopedie de Vslam'da. Asad maddesini yazan Hell naslsa grmemi ve ite bundan dolay verdii malmat, bilhassa tarih bakmdan, ok eksik kalmtr (ayrca bk. tslm Ansiklopedisi, mad. Arabistan, s. 478, st. 2). Quatremere'in aratrmalarna gre, arslan, Ceyhun arkndaki memleketlerde, in, Tibet ve Moulistan'da mevcut deildir; geri Marco Polo Tibet civarndaki mntakalarda arslann mevcudiyetinden bahsetmekte ise de, yukarda da sylediimiz gibi, bunlann arslan olmad muhakkaktr. Moullar'n ve Manular'm memleketlerinde arslan bulunmad, onlar sonradan rendikleri bu hayvan adlandrmak iin, trke arslan kelimesini alm olmalarndan da istidlal olunabilir. Moulistan'daki Moul hakanlarnn tertip ettik* leri byk srgn avlarnda, sonra, Mvernnehr hkmdarlarnn ve Timur'un avlarnda arslandan hi bahsolunmamaktadr. Geri Barheb-raes (=Eb'l-Ferec)fun srynce vekyinmesinde, Meng (1251-1259) devrindeki suikasttan bahsedilirken, bir arslann kamas hikye olunur; hlbuki Quatremere'in hakl olarak syledii gibi, bu ok sarih bir yanllktan ibarettir; bu hususta Cveynf nin Trih-i Cihng'sim hemen satr satr nakleden Barhebraeus, istifde ettii yazmada mev-

de, yni er't mahkemelerde de, intiaam muhafaza iin, elinde kams ile hazr bulunan inzibat memuruna da 'arif unvan verilirdi. Mimarlara, sokak algclarna, kabilelerin ileri gelenlerine ve hatt talebe derslerini mzkere etmek vazifesini yapan snf baslara da 'art/ denildiini gryoruz. Btn bu izahlarn Trk ve Iran memleketlerine ve devletlerine deil, arapann hkim olduu memleketlere ve Arap devletlerine it olduunu ehemmiyetle kaydetmeliyiz. Farsa kaynaklarda bu tbire, pek ndir olarak, sdece ilk Arap istilsna it zamanlardan bahsedilirken, tesadf olunur.
Bibliyografya: Bu kelime hakknda, bilhassa Endls'e ve Magrib'e it, muhtelif edebi ve tarihi kaynaklara dayanlarak, verilmi en geni izahat iin bk. Dozy, Suppl, auz diction, ara* bes mad. 'ARF; buna ilve olarak, Taber (tab. Leyden), s. 1798 v.d.; elMverdi, el-Ahkm's-Sultniye (Msr, 1909), s. 180; frans. trc. G. Fagnan (Alger, 1915), s. 440, Corc Zeydan, Medeniyet-! slmiye Tarihi (trk, trc. Zeki Megmiz), I, 153 v.d.; Levy Provenal, L'Espagne musulmane au Xme sicle (Paris, 1932), s. 13a 141, 180, 187; E. Tyan, Histoire de lorganisation judiciaire en pays d'islam (Paris, 1938), I, 382 (Uzcandi, el-Fat-v'ul-Hindiye, IH. 301 'den naklen); I. Goldziher, Abhandlungen zur arab, philol.; I, 21 v.d. (kelimenin hadislerde kullanlmas hakkndaki malmat M. erefeddin Yaltkaya'ya borluyuz). ARSLAN

ARSLAN, Araplar'm esed, farlarn r dedikleri, yrtc hayvann trke ad. Muhtelif Trk lehelerinde arslan, arslan, arslan, asttan, attan, areslan, artan, ar s ekillerinde (bk. Gombocz Zaltn, Honfoglalseltti Trk jvevenyzszvaink, Budapest, 1908, s. '72) de tesadf edilen bu kelimenin itikak hakknda aratrmalarda bulunan Bang (ber die trkischen Namen einiger Grosskatzen, Keleti Szemle, 1916 -1917, s. 126 v.d.)'in fikrine gre, kelimenin asl arts (arstl, arsul kelimesi 3e de alkal) olup, - -lan ekinin birlemesi ile (kaplan ve srtlan kelimelerinde olduu gibi), bu ekli almtr. Trklerde, erkek ad olarak kullanld gibi, ayrca unvan olarak da tesadf edilir. Trk ve slm san'at eserlerinde sk sk rastlanan arslan motifi, Trk resmi unvanlar arama (titulature), Trk mitolojisine girmi ve bz Trk - slm devletlerinde hukuk! bir timsl ve bir remiz olarak da kullanlmtr. slmiyetten evvelki ve sonraki Arap ve Fars edebiyatlarnda olduu gibi. Trk edebiyatnda da arslan kuvvetin ve ecaatin balca timslidir. Trkler'in bu hayvana ok eskiden beri trke olan

18/slam ve Trk Hukuk Tarihi cut utur kelimesini jftr okuyarak, arslan diye tercme etmitir; hlbuki gerek Cveyn'de, gerek ondan istifde eden ir eski kaynaklarda kelime umumiyetle sutur, yni devedir. in'de arslan bulunmad in kaynaklarnda tasrih edildii gibi, muahharen Portekizliler'in in mparatoruna, ndir bir hediye oterak, bir arslan takdim etmelerinden de anlalyor. Quatremere'in in'e ait bu izahatm Eberhard'n verdii u malmatla tamamlayabiliriz: in'de arslan bulunmamakla beraber, inlilerin bu hayvan ok eskiden beri tandklar ve milttan evvel bu hayvana hsn-i daha sonralar da shih-tse adn verdikleri malmdur; in kaynaklar ran'dan bahsederken, burada arslanlar bulunduunu gerek ranllardn gerek Toharlar'n T'ang devrinde, hara olarak, in sarayna arslanlar gnderdiklerim kaydederler; yine bunlarda Semer-kand cenubundaki bir dada ve daha bz yerlerde arslanlar bulunduu baklanda malmat vardr (W. Eberhard, in Kaynaklarna Gre Orta ve Garb Asya Halklarnn Medeniyeti, TM,' VII, 136, 140, 147, 155, 158 v.d.) in'de daha T'o-pa (VVei)'lardan evvel hkm sren Lianglar devrine it olup, Nan-King'de bulunan tatan arslan heykelleri, inli-ler'in arslan ok eskiden beri tandklarna baka bir delildir (G.-P. Fitzgerald, Li Chie-Min, Paris, 1J35, s. 22). Ceyhun arkndaki memleketlerde arslan bulunmad neticesine varan Quatremere, Redddn' in bir kaydna dayanarak, Xlii: asrda Ceyhun kenarlarnda arslanlara tesadf edildiini sylyor ve Marco Polo'nun Belh civarnda arslan-larn okluundan bahsetmesini ayr bir delil olarak gsteriyor. Sind nehri kylarnda Gucerat'a kadar olan l sahalarnda arslanlara dima tesff olunur imal Hind'de bu hayvann mevcudiyeti, sanskrite "arslan" mnsna gelen singha kelimesinin mevcudiyetinden de istidlal olunabilir. O havalideki bir takm prenslerin isimlerinde bu kelimeye tesadf olunmas, onun, kahramanlk ifde eden bir unvan gibi, kullanldm da anlatyor. Bburnme'e arslandan hi bahsolunmamak-la beraber, erefddn Yezd'nin Zafernme''sinde Timur'un bu mmta- -kalarda arslan avlad ve Mlgan civarnda da arslanlann mevcudiyeti tesbit edilmektedir. Ekber ah'n arslan avlarndan bahseden Eb'L Fazl'n ifdeleri de bunu te'yit ediyor. Efganistan'da Gazne civarnda, arslan bulunduunu, ecaat ve kuvveti ile mruf olan Sultan Mes'd b. Mahmud Gaznevl'nin bir arslan ldrd hakkndaki tarih! ve edeb kaytlardan biliyoruz; mesel, bu hanedann mehur kasidecisi Ferruh, dvnndaki iki kasidede bu hdiseden aka bahsetmektedir (Dvn-i Farmh4 Sstn, Tahran, 1311, s. 154, 303; 8. Kazimirski, Menoutchehri, Paris, 1887, s. 134; daha

Unvan ve Irtlahlar/117 bu gibi muhtelif kaytlar mevcuttur). Esasen, in kaynaklarnda ilk zikrounan arslann Wu-i-shan-li lkesine, yni hemen hemen imdiki Afganistan sahasna, it to tavsifte gemesi (Han~shu, 96 a, 6 b)'de dikkate lyktr. Arslan'a ran'n garbi sahalarnda, Krdistan dalan-da, Badad civarlarnda, Dicle ve Frat kylarnda eskiden beri tes df olunur. Fars nahiyelerinden Kam rz ormanlarnn arslanlar ile dolu olduunu bn'lBelh kaydetmektedir (Farsnme, ner. G. le Sfcrtfnge ve R. A Nicholson, GMNS, 1, 1921, s. 124 v.d.). X-XI. asrlarda, Kazern civarndaki ormanlarda, kzl tyl arslanlara tesadf edildiini, Kazerniyye tarikatna .mensup bir eyhe isnd edilen bur keramet hdisesinden anlamaktayz (Kitb-% Firdevsil-Mridiyye f sri's-Samediyye, stanbul 1942, s. 423). Daha slmiyetin zuhurundan evvel, muhtelif zamanlarda imal Hind, Efganistan ve Horasan sahalarnda muhtelif siysi teekkller vcda getiren Trkler'in, arslan bu sahalarda grp rendikleri ve ona trke ad verdikleri kolaylkla tahmin olunabilir. Trk ve slm ricali ve hkmdarlar, arslan avna kma, saraylarnda huss yerler yaptrp, orada arslan beslemei, bzan yanlarnda ehliletiriLni arslan bulundurma, bzan, merasimde itimaa heybet ve dehet vermek iin, zincirler ile bal ir yrtc hayvanlar ile beraber, arslanlara da yer vermei det etmilerdir: Haccc, Irak'ta Kesker'deki.bir mfce, en kuvvetli ve en yrtc bir arslan bulun kendisine gndermesini emretmiti. Hrn'r-Red'in saraynda arslan beslenirdi. Onun Mezopotamya vs imal Suriye'yi idare eden Mu'te-min adl gen olunun ehliletirilmi iki arslan vard. Endls Eme-vleri'nden H. Abdu'rRahmn'n hayvanlar bahesinde arslanlar bulunurdu. Abbas halifesi Muktedir (305=917)'in de, Bizans imparatorunun sefaret heyetini kabul esnasnda, yapt byk merasimde, yz arslan, huss 'bekilerinin nezreti altnda geit resmi yapmlard (Corc Zeydn, Medeniyet-i slmiye Tarihi, trk, tere, V. 257). B-veyhlerden 'Azud'd-Devle, kendi dvnnda taht zerinde oturduu zaman, halka heybet ve dehet vermek iin, zincirler iinde arslanlar, kaplanlar ve filler getirilip, dvnn kenarlarna balanrd (Corc Zey-dn, ayn. esr., V, 273 v.d.) Arslan merak, Msr'daki Tolun hanedannn ikinci hkmdar Humrveyh'te pek bykt: onun arslan avlar ve atslanhnesi hakknda tarih kaynaklarda uzun tafsilta tesadf edilir (Makrizi, Hitat, Kahire, I, 217; E. Quatremre, M4moire gogr, sur VEgypte, n, 469-473). Maamafih ehlestirilmi arslanbn, bzthS-kmdarlarn adet sdk bir muhafz gibi, gece gndz yanlarndan

lia/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ayrmadklarn da biliyoruz: Humryeyh'in, mavi gzl olduu iin, Zreyk adm verdii bir arslan vard ki hi, kimseye dokunmad iin sarayda serbeste dolar, yemekte hkmdarn sofrasnda bulunur, u>uduu zaman ba ucunda nbet bekler ve kimseyi oraya sokmazd. SAmn hkmdar Ahmed b. tsm'il'in geceleri kapsnda bekleyen ehli bir arslan vard. (Gardiz, Kitb zayn al-ahbr, ner. Muhammed N-zim, Berlin, 1928, s. 25; Quatremre bu vak'ay Nveyri'den naklen kaydetmektedir). Her iki hkmdar da, yanlarnda arslan bulunmad sralarda, suikaste kurban gitmilerdir. ran'da Ssnler devrindeki av merak ve hkmdarlarn byk srgn avlar, sonra saraylarnda trl trl hayvanlar ve o arada ars-lanlar beslemek an'anesi (tafsilt iin bk. A* Christensen, L'ran sous les Sassanides, Paris 1936, s. 463, v.d.), yukarda sylediimiz vehile, Ortaan btn slm ve Trk devletlerine gemi olduu gibi, daha sonraki devirlerde de muhafaza olunmutur (XII. asrda eyzer civarndaki arslan mntakalarnda 'Usme b. Munkz'in arslan avlar hakknda bk. H. Derenbourg, Usma b. Munkidh, 1, ksm., Paris 1889, s. 165 v.d.). Safevlerde, mehur seyyah Chardin'in rivayetine gre, ahn dvna kt gnlerde sfahan'daki saray kapsnn nnde, mkemmel donatlm atlardan baka, arslanlar, kaplanlar, bbrler, filler, gergedanlar, kolar, kurtlar, ceylnlar ve hatt horozlar bulundurulurdu. Halk elendirmek iin, umm! arslan ve boa greleri tertip edilirdi; bu grelerde evvelden hazrlanm bz adamlar, baltalar ile boaya hcum ederek, arslann galebesine yardm ederlerdi; nk boann arslan malp etmesi uursuz saylrd (Voyages du chevalier Chardin en Perse, nr. Langtes, Paris, 1811 IH, 172, 181, 393). Yine ayn seyyah, Saf evi hkmdarlarna mahsus, byk srgn avlar tertip edildiini ve avlanan turlu trl hayvanlar arasnda arslan da bulunduunu sylyor. Arslan beslemek detinin Hindistan'daki Trk saraylarnda da devam ettiim, Bernier (II, 41, 242) sylemektedir. Bu arslan beslemek ve saraylarda arslanhne bulundurmak detini, Osmanl mparatorluumda da gryoruz; gerek Osmanl kaynaklarnn ifdeleri, gerek Avrupal seyyahlarn Sultanahmed'de yklan hapishane binas yerindeki brahim Paa saray civarnda eski bir kilisenin alt ksmnda, ve yine o civardaki bz yerlerde mahedeleri, buralarda trl trl hayvanlar bulundurulduunu ve bunlara arslanhne denildiini anlatmaktadr. Bus-bec (Lettres du Baron de Busbec, Paris 1748, I, 118 v.d.) burada muhtelif vahi hayvanlar grm, fakat trl trl marifetler gsteren bir fil ile adet ehliletirilmi arslanlar bilhassa hayretini mucip olmutu.

Unvan ve Istlahlar/118 Stochove (Voyage d'Halie et du Levant, Rouen 1670, s. 54) de bu arslanhneyi grmtr. 1653'te stanbul'u ziyaret eden Antakya patriki Macaire (Voyage du patriarehe Macaire d'Antioche, bk. Basile Radu, Patrologia orientalis, Paris 1930 XXII, I, 99) de buray gezmi ve dier vah hayvanlar arasnda, biri Cezayir'den, dier de imparatorluun arie memleketlerinden getirilmi drt arslan grmt. Arslanlar pek seven Abdlaziz de sonradan Topkap saray iinde ve Beylerbeyi saraynda birer arslanhne yaptrmtr. Msr'da 1854'te Said Paa'mn hidivliine kadar Kahire kalesine kan yokuun altnda, azaplar kapsnn solunda, hl Arslanhne ismini saklayan yerde, demir kafesler iinde, arslanlar besleniyordu (Jacoub Artin, Cortribution fitude du basons en Orient, London 1902, s. 64). I. nsan adlarnda. Tarih kaynaklara gre, kuvvetli yrtc hayvanlarn ve avc kularn eski Trk hayatnda, daha avclk devirlerinden beri, hiz olduu byk ehemmiyet ve onlara kar duyulan samim alka ve hrmet dolaysiyle, (bunlarn ahs ismi olarak, ok eski zamanlardan beri kullanld malmdur. te bu sebeple arslan kelimesine asrlardan beri Trkler arasnda,.has isim olarak, tesadf ediyoruz: 726' da in sarayna, sefir olarak gelen Buhara hkmdar Tu-d'n kardei Arslan (in kaynaklarnda A^-si-lan ta-fu tan-fa-l), 738'da Fergana hkmdar olan Arslan Tarhan (in kaynaklarnda A-si-lan ta-kan)^ bu ismi tayorlard. Bizans mverrihi Menandre'n Tu-kiie imparatorluunun sekiz byk reisinden biri olarak kaydettii Arsilas isminin de arslan kelimesinin bozuk bir ekli olduu tahmin olunabilir (bk. E. Chavan-nes, Documents sur les Tu-kiie, (Turcs) occidentaux, Petersburg, 1903, s. 138, 240, 249, 294 v.d.; Bizans mverrihi Nicetas Choniates de Kl Arslan ismini Kl Astlan eklinde yazmaktadr). Maamafih, daha Hiyung-nu'lar zamannda, mildn ilk asr sonlarnda, iyi ve cesur bir kahraman hretini kazanan sol Hsien kiralnn cince Shih-tse, yni trke Arslan, adm tadm, biliyoruz (bk. W, Eberhard, Hun Tardti-ne Kronolojik Bir Bakt, Belletef, nr. 16, s. 361). Hkmdarlara veya byk kable reislerine verildiini grdmz bu arslan adnn has isim mi, yoksa bir unvan m olduu, aada bz mslman Trk hanlarnn bu unvan tadklarn grdkten sonra, hakl olarak dnlebilir. Maamafih Trkler'de unvanlarn has isim olarak da kullanldn bildiimiz iin, bu ihtiml, arslan kelimesinin isim gibi kullanld hakkndaki fikrimizi deitiremez. slmiyet'ten sonra, Arslan isy Trkler arasnda dima kullanld: Mesel Mahmd Gaznev'nin klelerinden birinin ad Arslan idi (Bay-

120/Islm ve Trk Hukuk Tarihi haki. Trih, Tahran, s. 127). Daha Smnler ve Gaznevler'den balayarak, Seluklular, Karahnler, Hrizmahlar, Atabegler, Artuklu-lar, Anadolu Seluklular ve Krm hanlarnda hkmdarlarn, prenslerin, byk emirlerin, bz kabile reislerinin bu ad tadklarn gryoruz. Umumiyetle halk arasnda da bu isme tesadf edilmektedir: Ah-med Yesev'nin eyhi Arslan Bab, eyh Arslan Dimek [yk. bk.]. Kelime bzan byle yalnz olarak, bzan da Alp Arslan, Kl Arslan, Ar-tuk Arslan, Yavlak Arslan, Arslan domu gibi, mrekkep olarak kullanlmtr (bk. Hamd Allah Kazvn, Trth-i gzide; Nicholson tarafndan yaplan ingilizce hulsasnn sonundaki endeks). Trkler arasnda eskiden beri ok yaylm olan bu ad, Trkler ile mnsebette bulunan ve Trk hkimiyeti altnda yaayan muhtelif kavimler tarafndan, has isim olarak da alnm ve Araplar'da olduu gibi Reslan veya Arslan, Ermenilerce Aslan veya Arslan, Ulahlar'da Aslan (L. Rasonyi-Nagy, Vlacho-Turcica, aus den Forschungsarbeiten der Mitgli-eder des ungarischen nstitvts in Bertin, 1927, s. 4 v.d.) Bulgar ve Srplar'da Reslan veya Arslan, Macarlar'da Oroszln, Slovenler'de Oroslan, ve Arnavutlar'da Arslan ekillerinde kullanlmtr (bk. Kari Lokotsch, Etymologisches Wrterbuch, Heidelberg, 1927). Karadeniz yukarsndan Avrupa'ya gelen muhtelif Trk ubelerinde de (mesel Kumanlar'da) bu ismin kullanldm biliyoruz (L. Rasonyi-Nagy, Tuna Kumanlar, Belleten, say 11-12, s. 400: Arslan Aba). Arslan kelimesinin eskiden beri bu ekilde mi yoksa aslan eklinde mi telffuz edildii meselesine gelince, bir taraftan epigrafik vesikalar, dier taraftan bu ismi tayan hkmdarlara muasr irler tarafndan takdim edilmi manzumeler sayesinde, bunu kat' olarak kestirmek kaabildir : mesel Melikah'a it kitabelerde babasnn ad Al-barslan eklinde yazlm olduu gibi ('bk. M. van Berchem J. Str-zygowski, Amida, Heidelberg, fil, s. 38, 41), Alp Arslan, Kzl Arslan ve Arslan Turul'dan bahseden ran irleri (mesel Zahir-i Fryb, Mucr-i Beylekan, Esr'dDn Ahsiket ve daha bir oklar) de m ismi dima Arslan eklinde kullanmlardr (Rvand, Rahat al-sudr, GMNS, II, 121, 310; Ch. Schefer, Chrestornathie persane, I, 115; Dev-leth, Tezkire, s. 81 v.d.) Mevln, Mesnev'sinde, gerek Alp Arslan ismini, gerek muhtelif yerlerde kulland arslan kelimesini, hep bu ekilde tesbit etmitir (M. erefeddin, Mevln'da Trke Kelimeler ve Trke iirler, TM, IV, 4 v.dd.). Bunu te'yit eden daha pek ok misller getirilebilir. Umumiyetle erkeklere verilen Arslan adnn ok ndir olarak, kadnlara da verildiini, Seluklu prenseslerinden birinin

Unvan v Istahlar/121 Arslan Htn adm tamasndan anlyoruz (bk. al-Bondr, Histoire des Seldjoucides de Vlraq, nr. Th. Houtsma, Leyden 1889, indeks).
II. Yer Adlarnda. Trkiye'nin bir ok vilyetlerinde (Ktahya, Kastamonu, Kocaeli, Samsun, Balkesir, sparta, Sivas, Yozgat, Seyhan, zmir, ankr, Giresun, Konya, Malatya, Urfa, Bayezid) Arslan-apa, Arslandede, Arslanbey, Arslanbeyli, Arslandomu, Arslaye, Arslanhacl, Arslanca, Arslanky, Arslanlar, Arslanl, Arslanayr gibi, isimler tayan kyler mevcuttur, yle grnyor ki, bu yer adlarndan bir ou, isimlerini herhangi bir ahs adndan almlardr; bzs da, belki, o civarda bulunan bir arslan heykelinden^ yahut oralardaki bir kaya parasnn arslana benzetilmesinden dolay verilmitir (Kylerimiz, Dhiliye Vekl. nr., stanbul 1933). Her hlde bu hususta sarih malmatmz olmad gibi, Trklerin yaadklar baka sahalarda bu trl yer adlar olup olmadn da tetkik imknm bulamadk. Yalnz Irak Seluklu hkmdar Arslan b. Turul'un, Kazvn havalisindeki Btinler'e it Cihngy adl mehur bir kaleyi zaptettikten sonra, buraya Arslangy kalesi adm verdiini biliyoruz (C-veyn, TrV-i Cihngy, II, 43 v.d.; Ravendi, ayn* esr., II, 289 v.d.). III. Mitoloji'de* XIV. asrda Msr'da yetien tarihilerden Eb Bekr b. 'Abdillah b. Aybeg el-Devdr, Kenz'd-Drer adl byk tarihinin yedinci cildi (Topkap Saray, Ahmed m. Ktp.) ile, bu eserin muhtasar olan Drer't-Tcn (brahim Paa Ktp., nr. 913) adl eserlerinde, Cengiz'in zuhurundan bahsederken, Mool-Tatarlar'n mene'ine ve Cengiz'in ecdadna it, bz efsneler nekletmektedir. Yine o arada, Ouzlarn Ouz-Nme adl ve mill an'anelerini ihtiva eden bir kitaplar olduunu syleyerek, Dede Korkut hikyelerinden bz nakillerde bulunan bu mellif, Mool-Tatarlar'a it rivayetleri Ulu Han Ata Bitigi (bitii?) adl bir kitap ile Sleyman b. 'Abdil-Hakk b. rf-Pehlivn zer-baycn'nin buna yazd bir zeyilden aldn iddia etmektedir. Mellifin ifdesine gre, bu kitap iptida trke yazlm olup, sonradan farisiye tercme edilmi ve daha sonra mehur Bahtiya* ailesinden Cebr'l tarafndan (211=826/827) arapaya evrilmi ve XIII. asrda Sleyman tarafndan tezyil olunmutur (bk. Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda tik Mutasavvflar* s. 279 v. dd.). Btn bu malmatn esas kayna olduu iddia eden Ulu Han Ata Bitigi'mn, farsasnm mehur ran filozofu Bzrgmihr'e it olup, onun neslinden olduunu iddia eden Eb Mslim'e intikal ettii ve Cebrail'in bu nshay arapaya tercme ettii hakkndaki iddia, acaba doru mudur; yoksa XIII. asrda ran Moollar sahasnda bu kitab teyzl eden Sleyman jbtn eseri, batan baa m

122/lslAm ve Trk Hukuk Tarihi uydurmutur? Eer byle ise, bu uydurma iini yaparken, bz eski kaynaklara ve ifah rivayetlere dayand m? Burada esasen yeri olmayan bu mnakaal ve uzun meseleye giriecek deiliz. Yalnz bizi bu neticeye sevkeden sebepleri hatt ksaca anlatamamakla beraber, unu syleyelim ki, Eb Bekr'in naklettii rivayetleri tammiyle serbest bir hayl mahsl saymak doru deildir. Bu neticeye vardktan sonra, bu eserde, arslan mevzuu ile alkal efsneyi nakledelim:. Yukar in diyarnn etrafnda kara tatan, zerinde ot bitmeyen yksek bir da vardr ki, ad Ulu Karada'dr. Dan garp cihetindeki yamatan byk sular kar. Bu sular birleerek, muhiti yetmi fersahtan ibaret, bir gl tekil ederler. Nehir, dan yamacna muvazi olarak, krk fersah mesafeye kadar devam eder. Burada iki byk ehir vardr. On yedi fersah imtiddnda, siyah tatan yaplm krk kapl ve krk burlu birer kale ile evrilmi olan bu ehirlerin aras yedi fersahtr. Sun' cedveller ile de sulanan bu feyizli ve gzel arazide trl trl kavimler yaar ki, bunlar bu iki ehrin padiahnn idaresi altndadr ve bu hkmdara Altun Han derler. ok iyi, ne'eli bir hayat sren ve ok yaayan bu insanlarn byk cetleri Ulu Ay Ata'dr. O, Ulu Karada'daki bir maaradan' km ve yine kendisi gibi oradan kan Ulu Ay Ana ile evlenmitir. Btn bu halk ile pdihlar olan Altun Han, ite onun neslindendir. Maamafih bu halkn saadeti de devam etmedi. Baka bir kavim bunlara hcum ederek, krd geirdi ve kalanlar kle yapt. Bu vak'a yle olmutur: ika zikrettiimiz nehir civarnda yrtc hayvanlar ve deve byklnde, siyah arslanlar vard. Bir gn komu Tibet memleketinden bir gebe kadn, odun toplamak zere, buralara geldi; fakat ars tutarak, dourdu. ocuunu sarmak iin etraftan ot toplamaa gittii esnada byk bir yrtc ku (nesr, kerkes) gelerek, ocuu kapp havaland ve Karada'n eteine indirdi. ocuk oradan br alla yuvarland. O esnada alln iinde iki yavru yavrulam bir dii arslan bulunuyordu. Bunu gren yrtc ku, ocuu oradan almaa cesaret edemeyerek, uup gitti. Dii arslan bu ocuu da, kendi yavrularndan zannederek, onlar ile beraber emzirdi, bytt. Yz ars-lana benzeyen ve arslanlardan daha kuvvetli olan bu ocuk, onlar da yakalayp yedii iin, bu vahi hayvanlar bile ondan .korkuyorlard. Bir gn gln kenarnda gezinirken, kadn, erkek ve bir kzdan mrekkep bir kafilenin arslanlar tarafndan evrilmi olduunu grd. Kendisine benzeyen bu mahlklara kar iinde bir sevgi duyarak, bir' nra att. Arslanlar hemen korkup katlar. ocuk bu insanlar ile uzun mddet beraber bulunarak, yava yava insanln anlad ve arkadalarnn

Unvan ve fotlahlar/123 dman hcumundan kap kurtulmu Tatarlar olduunu rendi. Sonra o kz ile evlenerek, ondan bir ocuu oldu; ona Tatar Han dediler; ars-lann bytt kahramana da Alp Kara Arslan Bala (yavrusu) adn verdiler. Saylar artan ve oradaki arslanlarn soyunu tketen bu kavmin banda Tatar Han vard. Onun oluna da byk babasnn adn vererek, Alp Kara Arslan Bala dediler. te Cengiz Han bu nesilden gelmi ve sonradan Altun Han' yenmitir (bu efsne hakknda bk. Zeki Vedi, Trk Efsnelerinde Mill Almetler, Trk Yurdu, terin H, 1341; yukarki hulsa dorudan doruya Eb Bekr'in metinlerinden yaplmtr). Bu efsnenin dier Trk ve Moul efsneleri ile, Cengiz'e it rivayetler ve bilhassa Ergenekon efsnesi ile mnsebetini tetkik edecek deiliz. Burada, mevzumuz itibariyle, bizi asl alkalandran cihet, ilk ceddi arslan sd emen, arslanlar ile beraber byyen bir hkmdar sllesinden bahsedilmesidir. Efsnenin Moullar'a deil, dorudan doruya Trkler'e it olduu ve Sleyman tarafndan Cengiz'e isnad edildii kolaylkla tahmin olunabilir. Sleyman okuduu yahut iittii bir Trk efsnesini bu ekle koymu olmaldr. Moullar'n arslam tanmadklar ve bu hayvana verdikleri ad bile Trkler'den aldklar dnlrse, 'bu cihet daha iyi anlalr. Aada Karahanllar devletinde arslan kelimesinin, resm bir unvan olarak, asrlarca kullanldn gstereceiz. Gerek bu, gerek arslan adnn Trkler arasnda daha slmiyet'ten evvelki zamanlardan beri nasl yaylm olduu hakkndaki izahlarmz da, bu fikri kuvvetlendirecek mhiyettedir. Ouzlar'm daha slmiyet'i kabulden evvelki bz an'anelerini ihtiva eden Dede Korkut kitabnda tesadf edilen bir kayt, bize, yukarda hulsa ettiimiz efsne ile alkal grnyor: bu kitabn muhtelif hikyelerinde merkez bir mevkii olan Salur Kazan'm tavsifinde u ibarelere tesadf olunur: - Emet suyunun arslam, Karacuun kaplan {Orhan Saik Gkyay, Dede Korkut, stanbul, 1938, s. 13 vd., 78). Bu tavsif, yukarki efsnede grdmz Ulu Karada ile onun eteklerinden kan ve kylarnda arslanlar yaayan nehre iaret olabilir sanyorum. Bundan baka yine bu eserdeki Basat-Tepegz rivayetinin kahraman olan Oruz Koca olu Baat da, bir dman baskn esnasnda, adrda unutulup, sonradan bir arslan tarafndan emzirilerek, bytlmtr (Kitb-t Dede Korkut, s. 130). Bu kitabn muhtelif hikyelerinde sazlktan kan arslanlardan bahsedildii gibi, yine bu hikyelerde kahramanlar hakknda sk sk kaan arslan tbiri kullanlmaktadr. (Kitb-% Dede Korkt, s. 103 v,d., 125, 129). XIV. asrdan XVIII. asra kadar bir ok tarih ve edeb metinlerde bu tbire tesadf etmekteyiz (Danimend-Nme yazmalar;

124/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/125 arasnda bir mnasebet olduu meydandadr. Bu hanlart tahta geerken, eski Tu-kiie hanlar gibi, yeni bir lkap alrlard ki, bu lkaplarn o hanedana mahsus titulature uslne uygun olmas artt. te bundan dolay Karahanhlar'da ayn unvan tayan Bura Han, Arslan Han gibi muhtelif hanlara rastlamaktayz. Bir taraftan ayn ahsn muhtelif lkaplar tamas, dier taraftan ayn lkaplarn muhtelif ahslar tarafndan kullanlmas, Karahanllar tarihine Ait aratrmalar ve hanedann muntazam bir kronolojisinin tertibini ok zorlatrmaktadr. Her Her hlde Arslan unvannn bu hanedana mensup muhtelif prensler tarafndan kullanld kat'iyetle sylenebilir. Bunlardan Sultan Sencer'-n kayn pederi Muhammed b. Sleyman, Semerkand tahtna getii zaman (495 = 1102), Arslan Han unvanm almt. Karahanllar ailesinden bu unvan tayan dier hkmdarlar hakknda, W, Barthold'un Turkestan dotvn to the Mongol invasion adl eserinde malmat vardr (bk. indeks). Dorn (Collec. sctent. de l'Instutut des ang. orient. du minis-tire des aff. Ur., IV, 97 v.d.), Karahanllar'a it paralar tetkik ederken, bunlar zerinde Arslan unvannn ok kullanldm grm ve tetkikine ilve ettii bir lahikada (Monnaies de differentes dynasties mu-sulmanes, fas. 2, Petersburg 1881, s. 227 v.dd.) bunlar bir araya toplamtr. Cengiz'in zuhurunda ona tab olan Kayai hkmdar Arslan Han'm da bu unvan tad tahmin olunabilir (Cveyn, Cihng, II, 56, 58). Dier mslman Trk devletlerinde arslann, resm bir unvan olarak, kullanldna tesadf etmiyoruz. Yalnz Artukoullar'nda arslann bir unvan gibi kulland tahmin olunabilir. V. Arkeolojide. Arslan motifine, Trk san'at eserlerinde ok eskiden beri tesadf edilmekte olduundan, Trklerin 'bunu slm medeniyeti diresine girdikten sonra kullanmaa baladklar dnlemez. Arkeologlarn son zamanlarda hayvan slbu (style animal) veya hayvani slp (style animalier) adn verdikleri ve cenub-i ark Avrupa bozkrlarndan Ordos'a kadar uzanan geni sahalarda yaplan muhtelif kazlarda meydan karlan san'at eserlerinde, ndir olmakla beraber, arslan motifine de tesadf edilmektedir. Milttan evvelki asrlara it olan bu mahslleri Massaget, Hm, Sarmat ve Skit gibi bzsnn etnik hviyeti ok mnakaal kavimlere isnat eden arkeologlarn btn almalarna ramen, mesele henz olduka mehul olup, salam bir kronolojiye balanmaktan ok uzaktr. Kklerini Smer-Mezopotam. ya san'atndan alan, eski ran san'at ile mnsebeti olan in san'at zerine Harpi 'Krallklar devrinde (650200 M. .) tesir eden bu bozkr sanatnda, her ne olursa olsun, Trklerin belki daha doru bir tbir ile "proto-Trkler'in mhim Irir hissesi olduu muhakkaktr.

Yazc Ali, Seluk-Nme, Houtsma, Seluk Metinleri, s. 60; Ktib Ferd, Mardin Mlk-i Artukye Tarihi, stanbul, 1331, s. 16; Usl, Dvn, kr. msra: ey Usl ul Kaan Arslan'a ak olsun deriz; Silhdar, Trth, stanbul, II, 32; Evliya elebi, Seyahatname, II, 355: Kaan Arslan adl bir blk basdan bahseder). Edeb ve sun' bir ifde tarz deil, eski (Trk destan dilinden kalma bir mecaz olan bu tbir de, yle sanyorum d, arslann Trk efsnelerindeki ehemmiyetini gsteren bakiyelerden biridir. Hasan b. Mahmd Bayat'nin, bir ksm eski Ouz an'anelerini ihtiva eden, Cm-i Cem-ytn (nr. Ali Emri, stanbul, 1331, s. 38)'inde de Ouz beylerinin arslan avlarna ait bir kayt vardr, islm evliyasnn kerametlerini ve menkbelerini ihtiva eden bir takm hajiyografik eserlerde de, bunlarn arsanlara nasl tahakkm ettiklerini, onlar nasl kendi hizmetlerinde kullandklarn gsteren rivayetlere tesadf olunur. Bu bahsi bitirmeden evvel, TOrkler'deki arslan lejandar ile alkal grdmz bir meseleyi de zikredelim: in kaynaklarnda, ilk defa T'ang'lar zamanna ait olmak zere, bir arslan raksndan bahsolunur. Bu devirde yazlm bir manzumede u kayt vardr: Maskeli Hu barbarlar arslanlar temsil ederler; bunlarn ba aatan, kuyruu ipektendir; gzler altn kakmal, diler gm kaplamaldr. Gvdeleri saa sola sallanr; iki kulaklar da sallanr (Pai-shih ch'ang-ch'ing-chi, 4). Dier bir manzumedeki tavsif de buna pek benzer (Yvan-shih ch'ng-ch'ing-chi, 24). Buna gre, bu rakslar Kansu eyletinde Hsi-liang'da ukur gzl- ve krmz sakalh Hu barbarlar tarafndan icra edilmitir ki, bunlarn Sogdlular olmas muhtemeldir. Bugn arslan raks in'de' bilhassa yl balarnda oynanmaktadr (tou malmat da W. Eber-hard'a borluyum). Bu dansn, Sogdlular vstas ile in'e getirilmi eski bir Trk oyunu olmas ihtimli de vardr, sanyorum. 7V. Hkmdar Unvanlarnda (titulature). slmiyet'ten evvelki Trk devlet an'anelerini ir mslman Trk devletlerinden daha kuvvetle saklayan Karahanhlar'da, arslan kelimesinin hkmdarlar tarafndan, bir unvan olarak, alndm gryoruz. in kaynaklar, ark Trkistan'da Kua hkmdarnn arslan eklinde bir taht zerinde oturduunu ve bu sebeple Uygurlar'n bir kolu olan bu memleket halknn hkmdarna Arslan Han denildiini kaydediyor (kr. W. Eberhard, ayn. esr., TM. VII, 133) Kua kiralnn, budist keii Kumarajiva iin, altndan bir arslanl taht yaptrd da malmdur (Kao-seng-chuan = T' P' Kch 89=cilt VII, 2 a). Bu rivayet ile mslman Karahanllar'*, gerek ark ve gerek garp ubelerine mensup hanlar tarafndan, Bura, Arslan gibi isimlerin de bir unvan olarak alndm gsteren tarih kaytlar

126/slm ve Trk Hukuk Tarihi te bu bozkr san'at mahsllerinde, ndir olmakla beraber, arslan motifine tasdf edilmektedir: Kelermeste kan san'at eserleri arasnda bir keiyi paralayan bir arslan tasvir eden altn bir kupa vardr ki, mtehassslar tarafndan, Skit eseri olmaktan ziyde, Babilonya san'at diresine mensup addediliyor; kemer tokas olduu tahmin edilen ve Tibet'in iml-i arksinde bulunan bir plka zerinde, ban sola evirmi ve bacaklar zerine oturmu, gr yeleli bir arslan resmi vardr. Demek oluyor ki, Trkler eskiden beri arslan bir san'at motifi olarak kullanmlardr (bu hayvan slbu meselesi hakknda balca bk. M. t. Ros-tovtzeff, Le centre de VAsie, la Russie, la Chine et le stye animal, Semi-narum Kondakovianum, Prag, 1929. Eurasia Septentrionalis mecmuasnda, bu mesele hakknda, en mhim tetkiklere tesadf olunur. Rene Grousset, L'Empire des steppes, Paris, 1938'de bu hususta olduka iyi bir hlsa ve bibliyografik malmat vermitir). Ssnler devrindeki ve daha evvelki ran san'at eserlerinde arslan motifinin ehemmiyeti malm olduu gibi, slm ftihleri tarafndan bir tlsm zannedilen ve bulunduu ehir kapma bbu'l-esed ismini verdiren Hemedan'daki arslan heykeli de mehurdur (Mes'd, Muruc alZahab, nr. Barbier de Meynard, IX, 21 v.d.). Halep'te bir kaz esnasnda bulunan siyah tatan bir arslan heykeli de ayn suretle bir tlsm addedilmiti (bn ihna, al-Durr al~muntahabft trih mamlakat Halap, Beyrut, 1909, 66, 125). Budist resimlerinde, Tibet stpalarnda da arslan motifinin son zamanlara kadar kullanld mehul deildir (Georges de Roerich, Sur les pistes de VAsie Centrale, Paris 1933, s. 15, 133). Btn bu izahlardan sonra, slmiyet'ten evvelki Trk san'atnda arslan motifine ehemmiyet verilmi olmasnn sebepleri kendiliinden meydana kyor. Yalnz Orta Asya'daki Trk ubelerinde deil, garba ve cenub-i garbiye gelen Trk ubelerinde de arslann bir san'at motifi olarak kullanldn, proto-Bulgarlarn (yni TrkBulgarlar'n) braktklar bz eserlerden anlyoruz (Geza Feher, Les Monuments de la culture protobulgare, Archaeologia Hungaaica, Budapest 1931, Vm, 115). Trkler, slmiyet diresine girdikten sonra da, hkim olduklar yerlerde arslan motifi kullanmaktan geri durmadlar: Ahmed b. To-lun, IX. asrda yaptrm olduu Kataya kalesinin yedi kapsndan birine iki arslan heykeli koydurduu gibi (Makrz, Hitat, I, 314-316), XII. asrda Melik'zZhir Baybars, bahesinin kapma, ayn suretle iki heykel koydurmutu ki, bunlar imdi Kahire'de Arap san'at mzesinde tehir edilmektedir. Aada greceimiz vehile, arslan ahs arma olarak kabul eden bu hkmdarn koyduu bu heykeller, belki

Unvan ve Istlahlar/127 bununla da alkaldr (Yakoub Artta, ayn. esr., s. 60). Anadolu Seluklular devrine it tatan bir arslan heykeli (bk. H. Glck, Die betden sasanldischen Drachenreliefes (Grundagen zur seldzchukischen Skulptur), Neriyat- mze-i hmyun, IV, stanbul, 1917, levha V, I), sonra Anadolu'da muhtelif devirlere it Trk mimar bidelerinde rastlanan arslan kabartmalar, btn bunlar yukarki mtalalar kuvvetlendiren delillerdir. VI. Hukuk Timsllerde (embleme). Trkler'in, arslan, sdece bir san'at motifi deil, hukuk bir timsl olarak da, bayraklar, sikkeler ve armalar zerinde kullandklarn biliyoruz. Trkler'den baka bz kavimlerin de arslan motifini bu yolda kullandklar, mesel mithraiz-min senbolleri arasnda arslann bulunduu malmdur. Firdevs, eh-ndme'de, eski ran kahramanlarnn cenklerini anlatt srada, onlardan bzlarnn, zerinde arslan resmi bulunan bayraklar tadn syler (msl. Gdarz'n bayra; bk. frans, trc. J. Mohl, II, 134, 604). Esed, Gersbnme'de, zerinde siyah bir ejderha resmi ve gnderinde, banda bir ay bulunan, altmdan bir arslan eklini muhtevi bayraktan bahseder (bk. CI. Huart/ Le livre de Gershasb, Paris, 1926, I, 136). Maamafih srler'de ve Hititler'de olduu gibi, Ahamenler'den Ssnler'in son zamanlarna kadar, ran san'atnda da ok kullanlan bu motifin, her hangi bir sllenin veya hkmdarn almeti olduuna dir, hi bir delil yoktur. Acaba Firdevs, kendi zamannda kullanlan muhtelif Gazneli bayraklarn grerek, ran destannn kahramanlarna o trl bayraklar m isnad etti? Gazneli ordusunda stnde arslan resmi bulunan bayraklar kullanldn* bildiimiz iin, Ferdevs'nin byle bir anakronizm yapmasna pek l ihtiml verilebilir. Acaba Gaz-neliler bunu hkim olduklar sahalarda her hlde devam eden Ef-talit ananelerinden mi aldlar? Yoksa, kendilerini ran ehinahlarnn vrisi saydklar iin, Ssnler'den mi iktibasta bulundular? Bu hususta imdilik kat' bir ey sylenemez. Geri M. Reinaud (Description des monuments musultnans, Paris 1828, n, 431 v.d.), arslann ok eski zamanlardan beri iran'n timsli gibi sayldm Chardin'e de istinaden, sylemektedir; hatt Zendavesta'ya gre, hayatn senbol ve ilk yaratlm mevcut olan boa ile arslann mcdelesini gsteren eski san'at eserlerinde arslann dima muzaffer olarak gsterilmesini de buna isnat etmektedir. Lkin bu hususta, mithraizm sembolleri arasnda arslann da bulunduundan baka bir ey bilmiyoruz. Bu bakmdan Gazneli bayrak* Bu hususta tafsilt iin bk. bu kitaptaki Bayrak makalesi.

128/lslm ve Trk Hukuk Tarihi lanndaki arslan timslinin nereden geldii pheli kalyor. Bunun gibi, Msr'da Ftimler devrinde hkmdarn almetlerinden hill'in iinde, san ve krmz renkte arslan resimli kuma bulunduunu biliyorsak da, bu hukuk bir timsl olmayp, belki de Tolunlular devrinden kalma bir an'anedir (nostrantsev, Zapis. vosto. otdel. imp. rus. arheol. ob., Petersburg, 1906/1907, XVII, fi. 72). W. Eberhard'n, in kaynaklarndan kararak, bana vermek lt-funda bulunduu bz mhim kaytlar, ilk mslman Trk sllelerinde arslanm hukuk bir remz veya sdece bir san'at motifi gibi kullanlmasnda, Ssn tesirinden baka, islmiyet'ten evvelki Trk devletlerinin tesirini de aramak lzm geldiini anlatyor. Yukarda, unvanlardan bahsederken, Kua hkmdarnn altn bir arslan taht zerinde oturduunu sylemitik (Weishu, 102, s. 2128 a). in kaynaklarnda, 450 (M. S.) senesine it olan bu kayda ilve olarak, yine ayn yllarda Orta Asya'da Su-lo hkmdarnn altn arslanl bir klah tadndan (ayr. eir., 102, s. 212* b), mild 530 senelerinde T'u-y-hun hkmdarnn altndan bir arslan taht zerinde oturduundan (ayn. e$r., 102, -2126 a), T'ang sllesi zamamnda, arslan maskesi giyilerek, yaplan bir arslan dansndan da bahsedilmektedir. Btn bu vesikalar, mslman Karahanllar'da grdmz arslan unvannn mene'ini aydnlatt gibi, arslanm hukuk bir remz veya sdece bir san'at motifi olarak kullanlmasnda, yalnz Ssn an'anesinin deil, eski Trk an'a-nesinin belki daha kuvvetli olarak hesaba katlmas lzm geldiini isbat edebilir. Byk Seluklular ve halefleri devrinde Seluklu ordularnda kullanlan trl trl bayraklar arasnda, zerinde arslan resmi bulunan bayraklarn da bulunduunu, onlar ile muasr Iran irlerinin bir ok iirlerinden anlyoruz. Hatt yine ayn irler, o devirde etrlerin, serperdelerin, hallarn ve duvara aslan kumalarn zerinde de ayn motife tesadf edildiini, adrvanlarda (hl arslan az dediimiz) tatan bz eya zerine de mdenden arslan heykelcikleri konulduunu sylyorlar (Ezrak, Enver, Ceml'd-Dn 'Abd'r-Rezzk, Keml tsfahn, Es'ad-i Grgn, Emr *fmd, Nizam, Sa'd v.s.). Orta a Avrapa'sndaki bir deti takliden, ahs arma kullanan Memlk emirleri ve hkmdarlar arasnda, MelikVZhir Baybars'n arslan, orta ada bir ok garp hristiyan sllelerinde ve Balkan devletlerinde olduu gibi, arma olarak kullanldn biliyoruz. Bars'n arslan ile alkas gz nne alnrsa, arslan gibi dima muzaffer ulan bir kahraman hkmdarn neden, arma olarak, bu yenilmez hayvan tercih ettii ko-

Unvan ve Istlahlar/129 layca anlalr. Baybars, bu arslan eklini yalnz yaptrd binalarda ve kendisine mahsus eyada deil Makrz'nin ifdesine gre, bastrd gm paralarda da kullanmtr. Maamafih bu deti, yni ahs armann sikkeler zerine konulmasn, yalnz slmlar'da deil, hristiyan devletlerde de gryoruz. Kk Ermenistan'da Rupenler ailesine mensup krallardan Leon (yni arslan) adn tayanlar, bu hayvan arma olarak kabul etmiler ve bunu sikkeleri zerine de koymulardr (kr. J. de Morgan, Histoire du peuple a-rmenien, Paris 1919f s. 183). XIV. asrda skenderiye ehrine mahsus bayran stnde grlen siyah arslan naknn her hlde Baybars arslan ile bir alkas olmad muhakkaktr (Book of the Knowledge, Works issued by the Hakluyt Society, 2. ser., nr. XXIX, London 1912, levha II). Sikkelerin zerine arslan resmi konulmas, slm sllelerinde bilhassa Trkler ile balar. Anadolu'daki Dnimendliler'in bz sikkelerinde arslan bulunduu gibi, Artuklular'dav lhanllar'da, hatt Osmanllar'da (iptida Ftih devrinden balyarak), Safevler ve Kaarlar'da arslan nakl sikkelere tesadf olunur (bk. stanbul Arkeoloji Mzesi meskukt kataloglar). Fakat bunun ne sllenin, ne de hkmdarn huss bir remzi, bir almeti olmad, hemen kat'iyetle, sylenebilir (ark tetkiklerinin henz ilerlememi olduu bir devirde, fransz msteriki Petis de la Croix, Moul sikkeleri zerindeki bu hayvan resimlerinin ye o arada arslanm, bu paralarn basld yl on iki hayvan takvimine gre gsteren bir iaret gibi telkki etmi ve sonradan Tiesen-hausen gibi bzlar da buna ihtiml vermilerse de, bunun esasszl meydandadr; bk. Osman Turan, On fet Hayvanl Trk Takvimi* stanbul, 1941, s. 58 v.d.). nk ayn sllenin, hatt ayn hkmdarn, zerinde trl trl naklar ihtiva eden sikkelerine rastlanmaktadr: ejderha, at, tavan, kartal iki bal kartal, ay, gne, yldz, yahut arslan ile baka hayvanlar, arslan ile gne (r u hurd) v.s. Arslan ile gnein kullanlmasndan, bir az aada, ayrca bahsedeceiz. Trk sikkelerinde asl hukuk mhiyette olan remzler, sllenin mensup olduu kabilenin almeti olan damgalardr: Salgurlar'n sikkelerindeki Salur damgas, Zengler'in sikkelerindeki Avar damgas, Artuklular'n sikkelerindeki Kay damgas, Akkoyunlu sikkelerindeki Bayndr damgas, Krm hanlarnn sikkelerindeki Tarak damga v.s. gibi. Bir de bz sllelerin sikkelerindeki turalar, hkmdarn ahs almeti olmak zere, hukuk bir timsl mhiyetini hizdir. Bayraklarn zerinde de, mesel Karakoyunlu bayraklarmdaki kara koyun ve Akkoyunlu bayrakla-rndaki ak koyun resimleri, sllenin mensup olduu boy ve oyman birer remzi olmak bakmndan, hukuk mhiyeti hiz saylabilir.

l30/tsl&m ve Trk Hukuk Tarihi Lkin yukardan beri verdiimiz malmat, Sultan Baybars'm ahs armas mstesna olmak zere, slm devletlerinde sikkeler ve bayraklar zerindeki arslan resimlerinin hi bir zaman hukuk bir remz say* lamayacam aka gstermektedir. Bunu, mithrairm tesiri ile, slm'dan evvelki ran'da ehemmiyet kazanan bir an'anenin slmiyet devrinde de, bir san'at motifi olarak, devam eklinde izah etmek daha dorudur. Maamafih Trkler arasnda arslana byk ehemmiyet verilmesi ve onun Trk efsnelerine ve hkmdarlarn titlatrne girmesi gibi sebepler, bu Ssn an'anesinin kolaylkla ve kuvvetle kabul edilmesinde elbette mhim bir mil olmutur (slm olmayan Trkler arasnda da arslamn ehemmiyeti hakknda u kk misli verelim: XXXI. asr balarnda Macar Krallma iltica eden Kumanlar'n armas, stnde yldz ve altnda dolmaa yaklam bir ay bulunan yeil bir seminde, hcum vaziyetinde tal bir arslandan ibarettir. 1235'te tahta geen Macar kiral Bela IV. Kumanlar Kiral (comaniae rex) unvann da alnca, Macaristan armalan arama Kumanlar'n armasn da ithal etti. Macarlar'da bu Kuman armasnn 1608 ve 1746 yllarnda kullanldna dir kayt vardr (yarfas Istvn, Jszkunok Trtenete, II, Kecskemet, 1873, s. 257). Moullar devrinde payzalarn zerine mcessem arslan resimleri konulduunu ve bunlara arslan bal payza (farsa kaynaklarda: pyize-i serr) denildiini biliyoruz ki, bu, ir bir ok eylerde olduu gibi, bu hususta da slm Trk medeniyetinin Moullar zerindeki tesirini gstermektedir.) VH. Arslan ve gne (tr u hurd), Arslan motifinin gne ile birlikte kulamlmas, yni r u hurd, mene'i en eski Mezopotamya medeniyetlerine kadar kan bir an'anedir ki, bunun astrolojik mhiyeti E. Drouin (Les Symboles astrologiques sur les monnaies de Perse, Ga-zette Belge de numismatique, 1901) ve E. Herzfeld (Der Thron des Khosro, Jahrb, d. Pr. Kunstsammlungen, 1920, s. 123) gibi limler tarafndan izah olunmutur. Mezopotamya ve Msr'dan Yunan ve Roma'ya kadar yaplan ve ortaada btn slm dnyasna hkim olan.bu astrolojik telkkiye gre, gne, ay ve gne manzumesine dhil ir yldzlar, on iki burcu temsil eden hayvanlarn biri ile alkaldr ve ite gnein arslan (esed) burcu ile alkal olmas, bu iki motifin birlikte kullanlmasnn asl sebebidir. Eski Msr'da da esed burcu gnein evi diye mruftur. Bu suretle gne esed burcunda bulunduu srada doanlarn zyicesi, arslan ve gne mrekkep motifi ile alkal olur ki, Nemrud danda Antiochus'a it olan oyulmu arslan ve gne resmi, bu telkkiyi gsteren eski bir zyiceden baka bir ey deildir Herzfeld tarat

Unvan ve Iatlahlar/131 fndan izah edilmi olan Cezire barlyefleri de yldzlarn burlar ile mnsebetini gsteren bir vesikadr. Bu an'anenin mslmanlarda da devamn biliyoruz (mesel, A. Galland, Kitb'l-Mansb adl farsa bir kitapta, gnein yannda bir arslan resmi olduunu sylyor; bk. Journal d'Antoine Galland, Paris 1881, I, 46 v.d.). slmiyet'ten evvel bz ran sllerinin sikkelerinde grlen arslan ve gne mterek motifinin, gerek san'at eserlerinde, gerek sikke ve bayrak gibi resm mhiyeti hiz eylerde mevcudiyetini, slmiyet'ten sonra iptida Seluklular zamannda gryoruz: Houtoum Schindler, Ker. man Seuklulan'nn hkimiyeti altnda bulunmu olan Kay? adas harabelerinde bulunan bir vazo stnde bu timsle tesadf edildiini sylyor. Artukoullar'nn Mardin ubesine it bz sikkelerde rastlanan bu timsl, Anadolu Seluklu sultam Gys'd-Dn Keyhsrev'in (12361246 =634 644) gm paralarnda da mevcuttur. Bunun, ikinci zevcesi olan Grc prensesine kar besledii akn bir remzi olduunu ve srf bu maksat ile sikkelere konduunu syleyen mverrih Eb'l-Ferec (Muhtasar al-duval, Beyrut 1890, s. 447)'in bu ifdesi, mverrihlerin ve mes-kktlarn eskiden beri dikkatini ekmitir. Bugn ran'n mill almeti saylan r u hurd'in mene'ini burada bulduunu zanneden Kesrev Tebrz (Trihe-i fir-t hurd, Tahran, 1309; bunun bz ilveler ile bir hulsas, Walter Hinz tarafndan, ZDMG. 1937,1, 91'de neredilmitir; bu hulsann trke tercmesi iin bk. lk, 1938, XII, say 68, s. 101108) 'den evvel bu kaydn iptida A. Mioonn tarafndan meydana karldm syleyen Mehd Behrm, bunun Y. Artin tarafndan ve daha evvel de smail Glib Bey tarafndan neredildiini ve Deguignes (Recherches sur les carreauz de rivetement lustri dans la ceramique persane du XIIIe au XVe siecle, Paris 1937, s. 105) zamanndan beri umumiyetle malm olduunu bilmiyor. Maamafih Eb'l-Ferec'in bu izah bir efsneden ibaret olup, Seluklu hkmdarnn bu hususta ya eski an'aneye ittib ettii yahut astrolojik dnceler ile hareket eyledii tahmin olunabilir; esasen bu sikkenin zerinde Ayrca iki iri yldz nak bulunmas da bunu te'yit etmektedir. Bu sikkeden sonra, kronoloji sras ile, arslan ve gne motifini 665 (1267) tarihli bir ini zerinde grmekteyiz (Behrm, ayn. esr., s. 104). Mellif, ekil benzeyii itibariyle de, bugnk ran r u hurd'inin esasm buna istinad ettirmektedir. Bunlardan sonra lhanl hkmdarlarndan Ulaytu ile Eb Sa'd'in sikkelerinde arslan ve gne motifine tesadf edilir. Behrm, ems-i Kan tarafndan XIV. asr balarnda yazlan eh-

132/lslm ve Trk Hukuk Tarihi nme-i tlhnVnin Paris Mill Ktphanesindeki yazmasnda mevcut bir minyatrde bulunan st r u hurd resimli bir bayraktan da bahsediyor; ona gre, bu nsha her ne kadar 14221423'te istinsah edilmise de, minyatrler asl orijinal nshann aynen taklidi olduundan, bu bayran da o devre aidiyeti icp eder ve esasen tertip ekli itibariyle! btn bu ilhanl devri r u hurd'leri birikirinden farksz gibidir (ayn, esr. s. 106). Hlbuki istanbul'da Hamidiye Ktphanesinde (Lala Vakf, nr. 354) dier bir nshas bulunan bu eserin o nshadaki mkemmel minyatrleri arasnda Moul bayram gsteren bir levha vardr kif zerinde arslan ve gne motifi mevcut deildir. XIV. asrda yaplm Moul tarihine Ait * bz minyatrlerdeki bayraklarda bu motife rastlanmad gibi muhtelif Moul imparatorluklarnn 'bayraklarna it tarih! rivayetlerde de buna tesadf olunmuyor. Bu bakmdan, Behrm'nin bu mtalas tammiyle rktr. Buna ramen, lhanl sikkelerindeki bu motifin bz lhanl bayraklar zerinde bulunmas, hatt Celyirliler'in ve Timurular'n bz bayraklarnda da ayn an'anenin devam ettirilmi olmas imknsz deildir. Nitekim, Timur devrine it olarak, Castilia kiralnz sefiri Clavijo'nun mhim bir rivayetini biliyoruz; o, Semerkand'-da Timur'un yaptrd saraylarda, mselles eklinde istif edilmi kk dire stnde arslan ve gne almeti grdn kaydetmektedir (Clavijo, Embassy to Tamerlan, trc. G. le Strange, London 1928, s. 208, 357); Hinz, Clavijo'nun Histork del Gran Tamerlan (Sevilla, 1582) adl eserine dayanarak, Ke (ehr-i Sebz)'teki sarayn kapsnn stnde gne ierisine resmedilmi bir arslan tasviri grdn sylyor. Ad geen makalede ne Kesrev ne de Behrm bu rivayeti grmemilerdir. Bu kayda dayanarak, ir hurd'in Timur'a it bir arma olduunu iddia eden L. Bouvat (Essai sur la Civilisation des Timourides, JA, ni-san-haziran 926. s. 202; tafsilt iin bk. bu kitaptaki Bayrak makalesi) phe yok ki, aldanmtr. ran' fetheden Timur, bu almeti, belki de ran Moullar'nn da vrisi olduunu gstermek maksad ile, benimseyip kullanmtr. Timur'dan sonra, Akkoyunlular'dan Erzincan Emri Kl Arslan'in bir sikkesi zerinde bu motifi grmekteyiz (bk. Ahmed Tevhd, Meskkt-i Kadme-i Islmiyye Katalogu, stanbul 1321, s. 511). Bu ehzade, Akkoyunlu devletinin messisi Karaylk Osman'n kardei Ahmed' in oludur. Bu sikkeden haberi olmayan Hinz, bu sllenin ikinci hkmdar Hamza b. Osman'n Berlin'deki bir sikkesi zerinde arslan ve gne motifi bulunduunu syleyerek, bunu hayrete yn bir keif addediyor. Akkoyunlular'n sikkelerinde umumiyetle' kullanlan damgann bunlarn mensup olduu Bayndrlar'a it ok eski bir Ouz damgas olduunu anlamayan Hinz, r a hurd motifini ran memleketinin bir

Unvan ve stlahlar/133 timsli addetmekle, ok garip bir mantkszla dmektedir: bir taraftan bu motifi tayan sikkelerin 4371444 (bu yllar yanltr, bk. slm Ansiklopedisi, Akkoyunlular maddesi)'te Akkoyunlu hkmdar olan Hamza b. Osman'a it olduunu sylerken, dier taraftan bu timslin, Ka_ rakoyunlu hkmdar Cihnh'n Uzun Hasan taraf ndan malp edilerek, ran Akkoyunlu hkimiyetine getikten sonra (1467) kullanlmaa baladn ve binenaleyh ran'n bir remzi olduunu ifde etmesi, pek ak bir tenakuzdur. Yukardan beri verilen izahattan kolayca anlalabilir ki, arslan ve gne, ne Akkoyunlular'n ne de ran'nn bir almeti deildir; onlar, bz sikkelerinde bu eski astrolojik motifi tesadfen kullanmakla, sdece eski bir an'aneyi devam ettirmilerdir, Bunu hukuk bir timsl deil,, belki de darphnede alan ustalarn keyfine bal bir san'at motifi saymak, phesiz daha doru olur. Akkoyunlular'n hakik remzleri, umumiyetle kullandklar Bayndr damgas ve ak koyun eklidir. Safevler devrinde arslan ve gne motifinin istimali hakknda Kesrev mhim malmat vermektedir. Ona gre, ah* smail devrinde bu motife tesadf edilmiyor; halefi ah Tahmasb'n gne ve ko motifli bz bakr sikkeleri, onun zyicesinin, Trihi Cihn-r'da da tasrih edildii gibi, Hamel burcuna tesadf etmesinden dolaydr (Hind hkmdar Cihangir'in de ayn motifi tayan bir sikkesinden W. Hinz bahsediyor). Demek oluyor ki, bu motif tammiyle astrolojik bir mhiyettedir ye hkmdarn zyicesini temsil etmektedir. Safevler'de, iptida byk ah Abbs zamannda, arslan ve gne motifine rastlyoruz. Sikkeleri zerinde arslan, baka hayvanlar ile beraber gsteren motiflerden baka, fil, tavus v.s. hayvan resimleri de mevcut olan bu hkmdar, anlalyor ki, bu arslan ve gne motifini, eski an'anenin bir devam olarak kabul etmitir. nk tlii Snble burca ile alkal olduuna nazaran, bunu bir zyice timsli olarak telkki edemeyiz. Bundan sonraki hkmdarlar zamannda, bu motifi tayan bz bakr sikkelere tesadf edilmesi, yukardan beri anlattmz vehile, darphnelere mahsus bir an'anenin devamndan baka bir ey deildir. XVIII. asr balarnda bir Safev bayra zerinde - tpk Reyhsrev II.'in sikkesindeki tarzda arslan ve gne motifine rastlanmas (bk. Maurice Herbette, Une Am-bassade persane sous Louis XIV, Paris 1907; burada Safev bayram ihtiva eden iki resimden birisi, daha evvel Bopp'un Les Introducteurs des Arribassadeurs, Paris ,1907 adl eserinde de neredilmitir), bunun Safevler'e it bir timsl olduunu gsteremez ve sikkelerde olduu gibi, bunda da eski bir san'at motifi an'anesinin devamndan fazla bir ey

134/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/135

grlemez. Behrm, seyyah Adam Olearius'un XVII. asrda sfahan'da ve baka yerlerde bir takm binalar zerinde r u hurd tasvirine rastladn sylyor (bk. Journal de Tihran, nr. 951; maamafih ayd mellif yukarda ad geen eserinin bir haiyesinde, yine Olearius'tan naklen, ran'n mill almeti olarak, yalnz arslan gsteriyor, s. 106). Yukardan beri verdiimiz malmattan sonra, yabana seyyahn bu mtalasn cidd olarak telkki edemeyi. Nitekim Safevler'den sonra Ef-ganl Erefin 1138 (1725/1726)'de Badad'ta baslm bir sikkesinde de bu motifin bulunmas, onun hukuki bir almet olduuna delil tekil edemez. Mehur seyyah Chardin (Voyages, , 181)'in sdece arslan ran'n timsli saymas da Olearius'un iddias kabilinden olup, bizim bildiimize gre, baka vesikalar ile te'yit edilmemektedir. ran'da Kaar hanedannn hkimiyet tesisine kadar geen uzun asrlar esnasnda, ndir ve tesadfi olarak, kh bir san'at motifi, kh bz hkmdarlarn zyicelerinin timsli gibi, kullanlan ve hi bir suretle bir sllenin yahut bir memleketin resm mhiyette almeti olpa-yan arslan ve gne motifi, iptida Feth Ali (1797 -1834) tarafndan, ran'n resmi almeti olarak, kabul edildi; ve hukuk bir timsl mhiyetini ald. Elimizde bunu kat' surette gsteren muhtelif vesikalar vardr: Langles (Natices sur Vitat actuel de la Perse, Paris 1818, s. 192 v.d.), arslan ve gnein, ran devleti iin, bir nian", arma" olup, bu. nun eski ran'n ate ve gne ibdetinden geldiini ve nihayet Feth Ali ah'n Osmanl devletini taklit ederek, ecnebilere mahsus olmak zere, mihr u lr adl bir nian ihdas ettiini sylyor. Bundan sonra Dubeux (La Perse, Paris 1841, s. 462), ran sancaklarndan bahsederken, bunlarn zerine r hurd ile z'1fikar resimleri konulduunu, pdihn saraynda da bu iki resme tesadf diktiini, ran ahnn ran bykleri ile ecnebilere verdii nianlarn stnde bu naklarn bulunduunu kaydediyor. Bu niann sonradan nasl r hurd adm aldm ve zerindeki arslan resminde ne gibi deiiklikler yapldm anlatan H. Schindler, bu niann ihdasna it nizmnmede, gne esed burcunda bulunduu zaman kemline vsl olduu cihetle, arslan ve gne motifinin bu azamet ve irtifa bir timsl olmak zere kabul edildiine dir bir kayt bulunduunu tasrih eylemekte ve ir ran nianlar ile bayraklar zerindeki arslan ekillerinden bahsetmektedir (Y. Artin, ayn. esr., s. 68 v.dd.) Feth Ali ah'tan balayarak,1 sikkeler zerinde de tesadf edilen bu arslan ve gne motifi, sonradan arslann eline bir kl (zlfikar) verilmek suretiyle, son ve kafi seklini alm ve ran devletinin resm almeti olmutur ki, Kesrev bunun Nsireddin ah devrinde

olduunu sylyor (ayn. esr., s. 28). Evvelce yere yatm olan arslann ayakta ve elinde kl ile birlikte nakedilmesi ise, 1842'de balamtr. Buna ramen, garp medeniyeti tesiri altnda, devletin resm armas olmak zere, eski arslan ve gne motifinin Feth Ali ah devrinden beri kullanlmaa baland muhakkaktr. Kaarlardn ilk devirlerinde -ran bayra zerinde nakedilen tr u hurd'in eklini anlamak iin bk. Kotzebe,'Voyage en Perse, trc M. Breton, Paris 1819, s. 90. Ne Kesrev ne de Hinz bu gzel ve mhim vesikay grebilmilerdir. Feth 'Ali ah devrinde r u hurd'in bayraklarda kullanlmasna dir edeb bir vesikay ihtiva eden u kk makaleyi de zikredelim: Mecelle-i ark, nr. 5, zilhicce, 1349, s. 285 v.d.. Bibliyografya: Mevzuumuzu gerek dorudan doruya ve gerek doaysiyle alkalandran eserler, makale inde ayr. ayn gsterilmitir.

ARZ

ARZ. (A.). Bu kelimenin eski ve yeni arapa, farsa ve trfce lgat kitaplarnda izah edilen trl trl mnalar ve bu kkten gelen arzuhal arz-i hl), ariza ariza; Hrizm, Mafth al-'ulm, nr. van Vloten, 1895, s. 55-58), mruza, (ma'rza) ve arz tezkeresi gibi kelimeler hakknda izahat verecek deiliz. Burada yalnz bu kelimeyi, slm iclare tekiltnda daha Abbasler zamanndan beri kullanlan bir stlah olarak, tetkike alacaz. Arz kelimesi, stlah olarak, muayyen zamanlarda askerin teftii, daha dorusu geit resmi esnasndaki umm yoklama ve ayn zamanda geit resmi mnlarn ifde eder. Farsa metinlerde geen bu kelimeden yaplan 'arzgh (tefti ve geit merasiminin yapld saha), 'arznme (bu merasimi tasvir eden yaz risale) gibi, mrekkep kelimelere de tesadf olunur. Senenin muayyen zamanlarnda, hem askere tahsisatn datmak, hem de ordu defterlerini ve askerin tehizat ve levazmn tefti eylemek maksad ile, bir geit resmi tarznda yaplan bu merasim, slm devletlerine ir bir ok mmasil merasim gibi . Ssnler'den gemitir. Maamafih eserini XII. asrn ilk yllarnda yazan bir slm mellifi, kendi zamannda dvn-i *nrz adn tayan ordu dvnnn iptida Geyniyn sllesinden Lohrsp tarafndan tertip edildii hakkndaki rivayeti de kaydetmektedir (bn al-Bal-hif Farsnama, nr. G. le Strange ve R. A. Ncholson, GMNS, 1921,1, 48).

136/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Abbsler'de, daha ilk asrlardan balayarak, bir dvnl-'arz vard ki, ordu mensuplarnn defterlerini tutar, tahsisatlarn datrd (Taberi, Index, s. GCCLVII). Abbasler 'de asker ilerine bakan bu dvna dvn'l-cey ismi de verildii, bu dvnn muhtelif ubeleri olduu, hassa askeri ile vilyetlerden gnderilen asker kt'alara it muamelelerin hu ss idareler tarafndan yapld malmdur (fak. A. Mez, Die Renaissance des Islams, Heidelberg, 1922, idare tekilt bahsinde); Bu dire nin banda bulunan byk mire, shib dvnii'l-arz veya shib dvni'l-cey denirdi. Bu tekiltn ve bu stlahn Abbsler'den Msr'a ve oradan imali Afrika mslman devletlerine getii malmdur (bk. Gaudefroy-Demombynes, Maslik al-absr, L'Afriqte moins l'Egypte, Paris, 1927, XLI, 205); Bu tekilt ve bu unvan Endls Emevleri'nde de grmekteyiz. Shib'l-'arz veya 'riz unvann tayan bu byk me mur, ordunun maa ve levazm ileri ile megul oluyordu; X. yzyl so nunda, esasen Magribli olup, Endls ordusunda hizmet eden askerlerin ileri ile megul olan ve yine ayn unvan tayan dier bir memurun daha mevcut olduunu biliyoruz; bu tekilt, spanya'daki hristiyan dev letleri tarafndan da taklit edilmi ve bunun bandaki memura da mestre racional" unvan verilmiti (Levi-Provenal, L'Espagne musumane au Xime siecle, Paris, 1923, s. 141 v.d.). W Abbsler'de dvn'l-'arz (ve dvn'Varzi'l-cey) tbirinin. Moullar'm Badad' istillarna kadar, devam ettii trih kaynaklardan anlalmaktadr. 1208 (604)'de bu direnin banda bulunan Eb Glib Hibetu'llah azledilerek, yerine Ceml'd-Dn 'Ali b. 'Abdi'Uh tyin edilmiti (bnu's-S', el-Cmi'u'l~Muhtasar, Badad 1934, IX, 228 v.d.); daha sonra al-Mustansr zamannda kadlktan bu dvnn basma getirilen bir lmin 667 (1268)'de ldn kaydeden tbn'l-Fuvat'nin ifadesi de bunu te'yit etmektedir (el-Havdi$i'l-Cmi'a, Badad, s. 362). Abbsler'in ark memleketlerinde, yni ran, Horasan, Mvern-nehr sahalarnda, kurulan slm devletlerinde de bu idar an'anenin devamn gryoruz: Saffr hkmdar 'Amr b. el-Leys, ordusunun kuvvet ve intizamna byk ehemmiyet verdiinden, askerine ayda bir maalarn datrken, ok sk bir tefti yapard. O gn davullar alnarak, asker, at, silh ve her trl tehizat ile arzgha toplanrd. Arz yere oturarak, askere datlacak paray nne koyar, ktibi, ordu defterinde kaytl isimleri, rtbelerine gre, sras ile okurdu. smi okunan asker, arzn nne gelir, eer arz teftiinden memnun kalmsa, maan verirdi. Defterin banda, ordunun kumandam sfat ile 'Amr b. Leys'in ad bulunduundan, iptida o gelir ve arzn teftiinden geerdi. Onun r-

Unvan ve Istahlar/137 z Sehl b. Hamdan isminde biri idi (Gerdiz, Kitb zayn al-hbr, nr. M. Nzm, Berlin, 1928, s. 19). Bu tekiltn, Smnler devrinde de her hlde daha muntazam bir tarzda devamm gryoruz: Bart-hold, Narah'ye dayanarak, Smnler'in merkez tekiltndan bahsederken, Buhara'daki dvn- shib-i surat (smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhl, stanbul, 1941, s. 480'de, Barthold'un bu parasnn eksik bir tercmesinden yanllkla dvn- shib-i al-a-vrit diye yazlmtr)'in Abbsler'de Trk askerleirnin ilerine bakan dvna muadil olduunu ve bu dvn mirinin maiyetinde ordunun maa defterlerini tutan ve maa datan bir arz bulunduunu sylyor (Tur-kestan dovrn to tie Mongol invasion, GMNS, V, 230). Hakikaten Smnler devrinde (306=918) de Buhara shib-i urat', Muhammed b. Eched (Gerdz, ayn. esr., s. 27)*i ve emr Ism'l'in $hib4 urat' Hseyn b. el-'Alhi (Narah, Trthri Buhr, nr. Ch. Schefer, a. Tl'ji bildiimiz gibi, Semerkand'da da ayr bir shib-i surat bulunduunu (gst. yer., s* 78) reniyoruz; hatt sm'l, Buhr'ya giderken, yollan kesen bir takm serserilerin te'dibine bunu gndermiti. Emr Nasr zamannda iptida Ebl-Hasan 'Ali b. Muhammed adl bir arza tesadf ediyoruz (Gerdz, s, 23). Yine ayn kaynak, Nh b. Nasr'n, Muhammed b. Ahmed el-Hkim'i vezir tyin ettii zaman, ordunun aylklarn vermek vazifesini de ona verdiini tasrih ediyor (gst. yer., s. iffi). Smn devrinden bahseden muhtelif kaynaklar, vezir dvnndan sonra dvn-i shib-i rislet (dvn-i r&s'il veya dvn-i in)*to ehemmiyetini gsterdii gibi {Trh-i Beyhak, tab. Tahran, s. 101), bu dvnn ismi aynen Gazneliler'de de devam ettiinden, Barthold'un bu dvna Smnler'de. dvn- 'amtd'l-mlfc ad verildiini sylemesi, sdece Narah'nin daha muahhar devirlere it hulsasna dayanmaktadr. Smnler'in idare an'anelerini devam ettiren Gazneliler'de, dvn- 'arzn banda bulunan byk memurlardan bzlarna 'amd'1-mlk lkab da verildiinden Smn arzlarn dvn-i shib-i surata bal addetmekten ise, di-vn-i 'amd'l-mlk'n dvn-i 'arz vazifesini grdn, daha dorusu dvn- arz sahibine 'amd'1-mlk lkab verildiini ve Narah'nin bu sebeple arz dvnna dvn- 'amd'1-mlk adn verdiini kabul etmek belki daha doru olacaktr. Dvn-i shib-i surat ise, btn slm devletlerinde grdmz urta vazifesi ile mkellef bir dvn olmaldr. Maamafih merkez idaredeki dvn-i 'arz sahibinden baka, muhtelif merkezlerdeki asker kuvvetlerin iae, tehiz ve maa ileri e mkellef, daha kk rtbedeki arzlar da mevcut idi. Smnler'de, tpk Saffarler'de grdmz ekde, asker teftiler ('arz) icra edildiini bildiimiz gibi (Sa'd Nefs, Ahvl ve E'r-i Rdek, Tah-

138/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ran, 1310 I, 431; Gerdz, s. 23), Sem'n'nin mhim bir fkras da Smnler'de bu arz vazifesinin mevcudiyetini, mhiyet ve ehemmiyetini gstermekte ve 344 (955) 'te len Eb Salih Muhammed b. Muhammed el-' Ariz adl mhim bir ahsiyetten bahsetmektedir (Kitb a-ansb, GMS, 1912, XX. 378; Barthold, Turkestan..., adl eserinin rusa ilk tabna zeyil olarak nerettii metinler ksmnda, bu fkray bir az ksaltarak almtr 8. 62). Ch. Schefer'in Smnler devrine it telkki ettii Zafernme adl eserde de, vezir, emr4 dd, vekl-i der, emir hcib ve msriften sonra 'riz ile shib-i berd'in mlik olmalar lzm gelen vasflardan bahsedilmi ve arzn mkrim, halm, iyi huylu, maiyetine kar mfik, devlet maln koruyucu, kibir, sefahat ve fuhutan uzak olmas lzm geldii tasrih olunmutur (Chrestomathie persane, Paris, 1883, I, 20). Maamafih ben bu eserin bu devre deil, Seluklular devrine, yni hi olmazsa XII. asra it olduu kanaatindeyim; nk zikrettii bu memuriyet adlarndan bzlar, Smnler devrinde mevcut deildir. Bu tekilt ve bu nz tbiri, idri an'anelerini Abbsler'den alan Bveyhler'de, daha ilk zamanlardan beri, mevcuttu: Hasan b. B-veyh'in tein 'Ali b. Kasim el-'Ariz (Gardz, 8. 45), ile Gazneli mverrihi 'Utb'ye gre, Fahrd-Devle zamannda bu vazifeyi gren stad Eb 'Ali 'Ariz (Narah, Trihi Buhr, s. SO; Hamdullah Mustavf, TrhH Gzide, GMS, I, XIV, 387)', bu hususta delil olarak, zikredebiliriz. Smnler'in s sipehsln Ta ld zaman, maiyetindeki askerlerden bir ksm Fahr'l-Devle'nin hizmetine girmi, bir ksm da, kendilerini deftere kaydedip, tahsisatlarn tesbit edecek emir-i nz beklemee lzum grmeden, Horasan'a dnmlerdi. Bu izahat, Bveyhler'de nzlk vazifesinin ehemmiyetini ve mhiyet itibariyle de daha evvelki tslm devletlerindekinden farksz olduunu gstermee kfidir. dare tekiltm esas itibariyle Smnler'den alan Gazneli devletine it muhtelif kaynaklar, merkez dvnlar arasnda dvn* 'arz'n da bulunduunu ve bunun bandaki byk memura shib-i dvn-i 'arz veya 'riz ('riz-i leker, 'riz-i siph) denildiini gsteriyor. Askerin tahsisat defterlerini tutmak, sulh ve harp zamanlarnda levazm ve tehizat, menzil meseleleri ile uramak, ordunun vaziyetim ve mevcudunu muayyen zamanlarda tefti etmek ve harpte ganimetleri taksim eylemek, rzm balca vazifesi idi (Beyhak ve 'Utb gibi balca kaynaklara gre; bunlardan naklen: M. Nzm, The life and times of Sultan Mahmud of Ghazna, Cambridge 1931). Merkez idarede bu vazifenin byk bir ehemmiyeti olduu ve bu ie hkmdarn itimadn

Unvan ve Istlahlar/139 kazanm en liyakatli adamlarn tyin edildii anlalyor (Beyhak, tab. Tahran, s. 154). Memleketin asker merkezlerinde, bu dvna merbut muhtelif arzalar bulunduu gibi, sipehslrn, yni ordu bakumandannn, emri altndaki nz da (ayn. esr s. 124) yine ona tbi idi. Bu devrin mehur iri Ferruh, Mahmd Gaznev'nin nz Hce Eb Bekr 'Ali b. Hasan Kohistn ile Mes'd'un nz Hce B Sehl Ham-devl (Trh'i Beyhak'de Hamdn eklinde yazl yanltr) hakknda kasideler yazd gibi (Dvn-i Ferruh-i Sstn, nr. 'Ali Aban, Tahran 1311, s. 171, 197, 319, 325), ir Minihr'nin de Mahmd'un Son shib-i dvn-i arz Eb'l-Kasm Kesr (Tdrh-i Beyhak, s. 2) hakknda medhiyesi malmdur (Kazimirsky, Menoutchehri, Paris 1887, s. 349). Burada en ziyde dikkate arpacak olan, Ferruh'nin bu iki nz hakknda da 'amd'l-mlk lkabn kullanm olmasdr. Gerek bunlarn, gerek yine Gazneliler devrinde bu vazifede bulunan Eb'l-Hasan Musf ir b. el-Hasan'n Arap dil ve edebiyatnda byk bir kudret sahibi olmalar, nzlk vazifesinin ehemmiyetini gsterebilir (Eb Mansr es-Sa'lib, Kitbu Tetmmeti'lrYetme, Tahran 1353, II, 60, 68, 73; bu mellif, gerek bunlar ve gerek Gazneliler devrinin ir bir takm byk ricali hakknda, 'amd lkabm kullanmaktadr). Byk suiistimallere ok msait olan bu mhim memuriyete, en itimada lyk adamlar geirilirdi. Smn ve Gaznev tekiltm byk mikyasta devam ettiren Seluklularda da arzlara tesadf ediyoruz, Nizm'1-Mlk, son zamanlarda lkaplarn iptizale uradndan bahsederken, sonu mlk" ile biten lkaplan tamas caiz olan byk memurlar arasnda vezir, tur' ve mstevfVden sonra, sultann arzn da zikrediyor (Siyset-nme, tab. Tahran, 41. fasl, s. 115, nr. Schefer, 40. fasl, s. 13?). Yine bu devre it tarihi kaynaklarda, dvn- arzdan, ve 'riz, 'rizl-cey unvanm tadklarna gte, bu memuriyette bulunduu anlalan bz adamlardan (msl. Melikah devrinde Eb'1-Riz el-*Ariz ile onun yerine tyin edilen Sedd'1-Mlk Eb'l-Ma'l, Mes'd b. Muhammed zamannda 'Azud'dDn el-'riz v.s. gibi. Alp Arslan devrinde Sa'd'd-Devle Gevher Ayn'in nzlk vazifesinde bulunduunu syleyen smail Hakk Uzunar, Osm. Devleti Tekil. Medhl. s. 48'de Rvend'eki bir fkray yanl nakletmitir; Badad ahnesi olan bu zat, Alp Arslan Badad'da orduyu tefti ederken, maiyetindeki kuvvetleri ona arzet-miti. Yoksa Sa'dii'd-Devle hi bir zaman nzlk vazifesinde bulunmamtr) bahsedilmektedir (Bondr, Th. Houtsma tarafndan neredilen < Seluklular tarihine it metinler, II, 94, 214; Rvand, Rahat al-sudr, GMNS, II, 136). Daha evvelki slm devletlerinde olduu gibi, Seluk-

140/slm ve Trk Hukuk Tarihi lular'da da, merkez idaredeki dvn- arzn banda bulunan 'riz-i sultdn'dan baka, onun maiyetinde olmak zere, gerek arz dvnnda ve gerek byk asker merkezlerde, ayrca arzlar bulunduu grlmektedir. Maamafih terifat bakmndan, arz dvnnn, mesel Gazneli-ler devrindeki, ehemmiyetini kaybettii, dier divnlardan ekserisinin ona tekaddm etmesi 'ile de anlalyor (Bondr, ayn. est,, s. 100). Bu tekiltn ve bu stlahlarn yine bu ekilde Anadolu Seluklularnda da devam ettii ve arzlara 'riz'l-cey unvam da verildii, tbn Bb! ve Kalkaand gibi kaynaklarda grlmektedir (smail Hakk Uzunar-l, ayn. esr., s. 105). Byk Seluklular tmparatorluu'nun bir istitlesi olmak bakmndan, onun idare an'anelerini devam ettiren Hrizmahlar devletinde, arz divn ve bunun banda arz ile maiyetinde gerek merkezde ve gerek mhim asker kuvvetlerin bulunduu yerlerde ktib mhiyetinde arzlar mevcut idi : sultan Tk zamannda Hamd'd-Dn 'riz (Cveyn, Trih-i Cihngy, II, 45)' bildiimiz gibi, son hkmdar Cell'd-Dn zamannda da, vezirden sonra, mstevf, msrif ve 'riz merkez idarenin en mhim rknleri idi (Muhammed al-Nasav, Srat al-sultn Cal al-Din, Arapa metin, nr. O. Houdas, Paris, 1891, s* 190; frns. trc. s. 316). Ordunun idri ve ml btn ilerine ve asker ktlara, Seluklularda olduu gibi, Hrizmahlar'da da arz dvn bakyordu. Bu devre it resm vesikalar bunu ok sarih surette gstermektedir. (Bah'M-Dn Muhammed b. M'eyyed Badad, et-Teves-sl il't-Teressl, nr. Behmenyr, Tahran, 1315, s. 91 -98, 119). lhanllar devletinde, Gzn Hn'n yapt idar ve ml byk slahat esnasnda, bilhassa asker ktlara tanzim ve tertibi,, iin, tyin edilen bitikilere ran'da, asrlardan beri devam eden brokratik an'anenin tesiri ile, riz unvan verildiini gryoruz; bunlarn vazifesi, Gzn tarafndan konulan kanunlara gre, ktlara tanzim ve tesbiti ve her yl bunlarn teftii idi; yaplan defterlerden bir nshas byk dvna yni devlet merkezine gnderilerek^* Gzn'm by): bir ehemmiyette tesis ettii devlet arivine konulacak, bir nshas alkal Hezre [bk. slm Anskl.] emirlerine, yni Moul kumandanlarna, verilecekti (Ra-id al-Din, Trihi mubrak-i Gzni, nr. Kari Jahn, GMNS, XIV, London, 1940, s. 307 v.d.). Hindistan'daki Trk sllelerinde de arz dvnnn mevcudiyetini gryoruz: Grys'd-Dn Balaban (1265*1287) zamannda, bu dvna dvn-i arz ve vezrebi 'arz ad veriliyordu. Asker ktlann defterlerini tutmak ve kt sahiplerinin harplere itirak edip etmediklerini tef-

Unvan ve Istlahlar/141 ti etmek gibi, suiistimale ok msait ilere bakmakla mkellef olan bu dvnn ilerini, Balaban dorudan doruya murakabe ve tanzim ediyordu (Ziy''d-Dn Baran, Trh-i Frzh, s. 24, 60-64); sultan 'Al''d-Dn Halac zamannda bu dvnn bandaki memura, *TM4 Tnemlih (yni shib4 *raf-i memlik) veya n'ib4 'arz yahut 4riz4 leker unvan veriliyordu (ayn, esr., s. 240). Kutb'd-Dn (1316-1320) zamannda, devletin btn tekilt gibi, dvn- arz ileri de tammiyle bozulmutu (ayn. esr., s. 384). Gys'd-Dn Tuluk ah (1320-1325) zamannda, bu dvnn banda Melik Bah''d-Dn bulunuyordu (ayn. esr., s. 423). Muhammed b. Tuluk ah (1325 - 1351}'u, bu dvna byk bir ehemmiyet verdiini, hatt vezirini hu dvn ilerine mdhaleden menettiini biliyoruz ('Afif, Trh-i Frzh, Calcutta, Bibi. ndica. 1890, s. 278). bn Battta'nn yine bu devirde Denli Sultanlnda mevcudiyetinden bahsettii melikil'l-'arz unvan da, bu devlette byk emrlere melik lkab verildii dnlrse, ifdemizi te'yit etmektedir (Voyages d'Ibn Batoutah, Paris, 1855, m, 44). Kaynaklarn sarih ifdesi, bu tekiltn daha evvelki slm devletle-rindekinden hemen tammiyle farksz olduunu ve ayn vazifeleri grdn, aka gstermektedir (lshwari Prasad, ilk cildi 1936'da Alla-hbb'da kan, A History of the Qaraunah Tvrks in India adl eserinde (s. 65) ariz-i lakar*lt yanl olarak, ordu kumandan" diye tercme etmektedir. Aa Mehd Hseyn de, Le Gouvernement dit Dehli (Paris, 1936, s. 41) adl eserinde, bu tekilttan pek ksaca bahsederken, nisbeten daha doru malmat veriyorsa da, 'driz'a Balaban zamannda 'imd'l-mlk lkab verildii ve rawat4 'arz denildii hakkndaki mtalalar esasszdr. 'mad'1-mlk, Balaban devrindeki bir arzn unvandr; nitekim 'Al''d-Dn'in arz da Zafer Hn unvann tayordu. Rawat~i 'arz tbirine gelince, bu, vezret4 'arz kelimesinin yanl tertip edilmesinden doan bir matbaa hatasdr) w Bibliyografya: imdiye kadar hi bir ciddi tetkike mevzu tekil etmeyerek sdece bir ka kk notta (balca bn Battta'nn franszca tercmesine (III, 458) ilve edilen bir notta ve yine ondan stifade edilerek, Dozy'nin Supplement aux dicti-onn,. arabeskinde) ksaca zikredilen bu stlah hakkndaki b-^ *]- tn kaynaklarmz makale iinde ayr ayr gstermei, okuyanlarn kontrol imknm kolaylatrmak iin, daha doru bulduk.

142/lslm ve Trk Hukuk Tarihi


ASA

Unvan ve Istlahlar/143 lan bilinmiyor. mparatorlar da bunlar tarlard. Sonralar as konsllere mahsus almetler arasna da girmiti. Asann Cermen hukukundaki senbolik mnsm ve garb Germanya'da kaz' kuvvetin bir timsli gibi telkki olunduu, skit hkmdarlarnn kendilerine dorudan doruya tanr tarafndan gnderilmi gibi telkki edilen muhtelif hkimiyet almetleri arasnda asann da bulunduu (bk. Heredo-te'tan nakton, J. G. Frazer, Les Origines magktues de la royaunte, Paris, 1920, s. 134; M. Rostovtzeff, Tebleaux de la vie anttque, Paris, 1936, s. 38, 44) dnlrse, bunun mhiyeti ve uml daha iyi anlalr. te bu ksa izahat, slmiyet'ten evvelki Arap kabilelerinde ve daha onlardan evvel brnler'de mevcut asann din-sihr mhiyetini ve meneini anlatmaa kfidir. Harun'un ve Musa'nn asas, Peygamber'in anezesi de bunlardan farkl bir ey deildir. Emevler zamannda Peygamtoer'den kalan minber ve asann Medine'den am'a nakli iin sarfedilen gayretler (Taber, n, 92), bunlarn slm mmetinin banda bulunan hkmdar, yni emr'l-m'minn iin ne kadar ehemmiyetli birer timsl olduunu ve Emevler'ia bunlara sahip olmak sureliyle, hkimiyetlerine mer'iyet vermek istediklerini gstermee kfidir. Yerini sonralar klca (bzan harbeye) brakan 'as yahut kazb'in Emevler, Abbasler ve Fatmler'de, halifeye mahsus en mhim bir almet gibi telkki edildiini gryoruz. Him b. 'Abd'l-Melik, halife olur olmaz, Peygamber'dep kalm olan mhr le asay, resm posta tekilta vstasiyle, derhl getirtmiti (G. Demombynes, Le monde musulman et byzantin, Histoire du monde, 1931, VII, I. ksm, s. 220). Abbas halifeleri, alaylarnda, Emevler! taklit ederek, elinde harbe bulunan byk bir memuru kendi nlerinde yrtrlerdi. Veliahtlarn yahut byk emirlerin alaylarnda da bu usle riyet edilirdi. Halife el-Mtevekkil, Peygamber'e it olan *aneze*yi ele geirdikten sonra (bn'1-Esr, VII, 32), alaya ktka, nnde giden memura bunu tatyordu. Fatm halifeleri ise, alaylarnda, hilfet timsli olan fcazb'i ellerinde tayorlard. Elmas ve jtaci te sslenmi olan bu kazb'in bir-buuk ibr (kar) uzunluunda olduunu Kalkaand syler. bn Haldun, Peygamber'e it olan hrka ile asay, Abbas halifelerinin balca hilfet timsli olarak gsteriyor ki, pek dorudur; buna mukabil Fa-tmler'de en mhim timslin etr (veya mizelle veyahut kubbe) olduunu G. Demombynes sylemektedir (bk. slm Anskl. madd. Hrka ve etr).

As (A., deynek, sopa); gerek burada ve gerek Aneze maddesinde verilen malmata ilve olarak, asann hukuki bir timsl, bir hkimiyet almeti gibi, slmlarda ve Trkler'de kullanlmas meselesini de bir az aydnlatmak lzmdr. Malm olduu zere, C.H. Beckert slmlar'daki as yahut kazb (veya onun daha ksas ve Peygamber taraf ndan kullanlan 'aneze adh harbe)'in mene'ini, eski Araplar'da adli salhiyeti hiz hkim hatiplere mahsus bir almet olan asadan aldn meydana koymu ve bunun yine Peygambere mahsus minber ile beraber, slmlar'da, hilfet timsli olarak, kullanldn ve bu ikisine birden 'udeyn (el-udn) ad verildiini sylemiti (Ferezdak, bir beyitinde, htem (mhr), ile minber ve asann halifenin almetleri olduunu tasrih etmektedir; bk. Divn, nr. Boucher, m, 154) Bir az aada izah edilecei vehile, mslmanlar bu hususta nasl chiliye an'anelerini devam ettirmi-lerse, chiliye Araplar'nm da bir ok eski kavimlerde mevcut eski bir telkkiye itirak ettikleri gze arpmaktadr. Bugn hemen umumiyetle kabul edildii gibi, asann iptida din-sihr, daha sonra siys veya adl bir kudret ve salhiyet timsli olarak kullanlmas, galiba eski Msr'da yaam ve oradan yakn ark memleketlerine, sonra da eski Yunanllar'a ve Romallar' gemitir: Homer'in tasvir ettii Achaia reislerinin birer asalar vardr ki, yalnz asker hkimiyetlerinin deil, adalet icra etmek, yni hkimlik yap mak, salhiyetlerinin de timslidir (R. Dareste, Etudes, de Vhistoire du droit, Paris, 1920, E, 1 -11). Eski vazolar zerindeki mbd resimleri, bunlarn da asalar olduunu gsteriyor. Hkimiyetin, eski kavimlerin mterek telkkilerine gre, ilh bir mene'den geldii de dnlnce, iptida mbdlara mahsus olan asann, sonradan onun muhtelif kuvvetlerinin ve tecelllerinin mmessili olanlara (msl. rahip, khin, hkim, peygamber, hkmdar) intikl edecei kolaylkla anlalr. Esasen din veya hukuk senboller, balangta; herhangi bir kudret ve salhiyetin yalnz hrici bir tezahr, madd bir grn mhiyetinde olmayp, bal bana onu tekil eden ve ona mer'iyet veren eylerdir; onlara kim sahip olursa, kudret dorudan doruya onun eline geer ve ite bu senbollerin tetkikindeki lzum ve ehemmiyet de balca bundan dolaydr. Romallar'da as, bir ok mbdlara ve bilhassa Jpiter'e mahsus bir timsldir. Bu, ok defa banda mcessem bir kartal tasviri bulunan, fildii bir asadr, tik Roma kurallarnn, Tarquinius Priscus'tan evvel, byle kartal bal as tayp tamadk-

144/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Galiba dorudan doruya hilafet timsli olduu iin, Abbas ve Fatm halifeliklerinde de grdmz bu timsle, byle bir rhn kudrete mlik olmak iddiasnda bulunmayan dier muasr slm ve Trk devletlerinde tesadf etmiyoruz. Halifelie mahsus iarlardan, yni saltanat almetlerinden, bir oklar dorudan doruya halifeler tarafndan "mlk't-tav'if" denilen ve ilerinde, mesel Seluklu sultanlar gibi, kudretli imparatorlar da bulunan sftir slm hkmdarlarna verildii hlde, hilfet fcaztb'inin yalnz halifelere mnhasr braklmas, bunun ehemmiyetini gsteren bir vakadr. Badad'da Abbas hazinesinde bulunan Peygamber'e ait kazb Caneze) ile hrkann, sultan Sencer tarafndan, elMsterid-bi'llah'tan alndn, fakat sonra el-Muktef zamannda iade olunarak, Moul istilsna kadar, orada bulunduunu Kalkaand sylemektedir. Hakikaten, ir slm ve Trk devletlerinde hkimiyet ve saltanat tim&li olarak, tesadf edilen trl trl eyler arasnda (msl. taht, tac, klah, etr, bayrak, klt traz, nevbet, giye v.*, gibi), asadan hi bahsedilmemektedir. Badad halifelii, Moullar tarafndan kaldrldktan sonra da, slm hkmdarlarnda asaya rastlanmamaktadr; Msr'n fethinden ve Peygamber'den~ kald iddia olunan mukaddes emnetlerin stanbul'a naklinden sonra bile, Osmanl padiahlarnda byle bir timsle tesadf olunmuyor. slmiyet'ten evvel Asya Trk devletlerinde, hkmdarla mahsus almetler arasnda, asadan hi bahsedilmemektedir; esasen umumiyetle uzak ark medeniyeti evresinde ve bu kltrn en mhim ve eski mmessili olan inliler'de buna rastlanmamas, bunun sebebini daha iyi izah edebilir. Geri in'de Han sllesi zamannda. Kin-vu adl bir denek tayan bir snf polis memurlar vard. Hatt Kotwicz, Orhun'daki bz mezar heykellerinde grlen asalarn bunlar temsil ettiini zannetmiti (Roc. Orient., IV, 259, 285). Kl-Tigin'in matem merasimine itirak iin gnderilen in heyetinin bandaki ztn Kin-vu generali" unvanm tamas, onu byle bir dnceye sevketmisti. Hlbuki Pelliot bunun doru olmadn, T'ang sllesi zamannda, Kin-vu adnn imparatorun has ordusuna mensup bir kt'aya verildiini sylyor (Neuf no-tes sur des questions d'Asie centrale, Toung Poo,XXVI. s. 235). Yalnz bu devirde sefirlerin elinde tsic denilen bir nevi denek (as) bulunduunu ve bunun da sefaret heyetlerine mahsus bir almet olduunu biliyoruz (gst. yer,). 740'ta in imparatoru, Takent hkmdar Bagatur Tudun'a, hizmetlerine mkfat olarak, yeni bir unvan vermi ve pskller ile sslenmi halkal bir as gndermiti (Ed. Chavannes, Notes addiarmees sur Us Turcs occidentaux, T'oung Pao, 2. ser., V, s. 62). Bunlardan anlalabildiine gre, as in'de memuriyetlere tahsis edi-

Unvan ve Istlahlar/145 len ve imparatora tbi kk hkmdara da, taltif maksad ile, verilen bir almettir. Mslman Trk devletlerinde de hkmdarn saraynda hizmet eden, merasimde ve alaylarda mhim bir mevkileri olan dr-b adl bir snf saray hademesinin ellerinde altn ve gmten' asalar bulunduunu ve bu asalara da ayn ismin verildiini biliyoruz. Seluklu mparatorluumdan balayarak, muhtelif Trk devletlerinde, Cengiz ve Timur sllerine mensup hanlklarda, Hindistan'daki Hala sultanlnda, dr-b, avu, yasavul, nakb gibi, trl trl isimler altnda tesadf ettiimiz bu saray hademesinin ellerinde altn veya gm asalar bulunmas art di. Hkmdarlar veliahtlarna ve slleye mensup prenslere, ara sra bz byk emirlere, hussi bir imtiyaz olarak, maiyetlerinde altm ve gm asal hademe kullanmak salhiyetini verirlerdi (msl. bk. Molla 'Abd alBak Nahavand, Ma'sir-i Rahm, Calcutta, 1910,1,125). Asann bunlardan baka eski Trk aman (kam)'lan ve sonraki mslman Krgz bakslar (bk. Revue des etudes i$lamique, nr. I, s. 67) tarafndan da kullanldn ve bir nevi din-sihr te'siri hiz, mukaddes bir let hkmnde olduunu gryoruz. Ayrca gezginci slm dervidilencilerinin de eskiden beri ellerinde trl ekillerde asalar bulundurduklarn bilmekteyiz (bk. slm Ansiklopedisi, Apdal, Dervi ve Kalender maddeleri). ran ve Trk dervilerinin bu detini, bir taraf, tan eski Trk amanizminin tesirine (bk. Fuad Kprl, Influence du Chamanisme turco-mngol sur Tes ordre mystiques musulmans, istanbul 1929), dier taraftan da yalnz uzak arkta deil, Orta Asya ve ran'da da kuvvetli izlerine tesadf edilen Budizm nfuzuna balamak icap eder. Umumiyetle bilindii gibi, budist dilenci-rhiplerinin kendilerine mahsus asalar vardr ki, budist edebiyatnda, bunun mhiyet ve ehemmiyetine it, zengin malzemeye tesadf olunur (Abel Remusat, Foe Koueki ou relation des royaumes bouddhiques, Paris 1836, s. 93). Bibliyograf ya i Makale iinde gsterilenlerden baka, Musa e Harun'un asalar hakknda bk. D; Sidersky, Les origines des legendes musulmanes dans le Coren et dans les vies des prophetes, Paris, 1933, s. 78 v.dd. slm'da minber ve as hakknda imdilik en mkemmel tetkik olan C.H. Becker'in Aneze maddesinde zikredilen makalesi, sonradan onun Islamstudien (Leipzig, 1924) adl, iki ciltli makaleler mecmuasnn ilk cildinde de ayrca baslmtr. Corci Zeydn, Medeniyet-i Islmiye Tarihi, trc. Zeki Megmiz, I, 114 ve V, 246, 250; Kalkaand, Subh'1-A', Msr tab., III, 274, 472.

146/tslm ve Trk Hukuk Tarihi


ATA

Unvan ve Istlahlar/14? At'nin bu mahlas da, ata kelimesinin sonuna arapa nisbet eki getirilerek yaplmtr ki, kaideye aykr olan bu mahlas baka hi bir ir tarafndan kullanlmamtr. Atabeg. Ata-beg kelimelerinden mrekkep olan bu trke unvan, imdilik bildiimize gre, ilk nce Seluklular devrinde ortaya kmtr. Bu unvan tayan ilk adam, mehur Nizm'l-Mlk'tr. tbn'1-Esr (Msr tab., s. 33 vA)f 465 yl hdiselerinden bahsederken, Sultan Me-likh'n btn ileri tam (bir istikll ile ona brakarak, ir bz unvanlar ile beraber, atabeg unvanm da verdiini syler (ondan naklen Eb'l-Fid', Trih, II, I98;.Kalkaand, SuVh'U'A', IV, 18; Suyt, Trh'l-Hulej, Msr, 1305, s. 109). Mrhond ise, Malazgirt zaferinden sonra, Alp Arslan'n Nizm'l-Mlk' olu Melikh'n atabegliine tyin ederek, ona ilig (ilek, bk. slm Ansiklopedisi, lefc" maddesi), ata, hce, atabeg gibi unvanlar verdiini syler (Ravzetal-saf', Bombay tab., IV, 108; burada ilig unvan yoksa da, bu eserden naklen Mrhond'n Dstr'U Vzer', Tahran, 1317, s. 156'daki ifdesinde bu unvan da mevcuttur). Seluklulara it daha eski kaynaklardan istifde ettii dnlrse, Ravzatu's-Saf'mn bu kayd daha doru olarak kabul edilebilir. Her ne olursa olsun, Nizm'l-Mlk'fm atabeg unvanm tad, o devre it kitabelerden anlalmaktadr: am'da 475 ylma it bz kitabelerde, Abbas halifesi ile Melikh'n ve kardei Tutu'un isimlerinden sonra, Ni-zm'lMlk'n ad vezir^ eyhu'1-ece, nizm'1-mlk atabeg" eklinde geer (bk. Ripertoire chronol. de Vipigraphie arabe, VE, 1336, nr. 2734 2737.) Acaba bu atabeg lkab sdece bir unvan mdr, yoksa muayyen bir memuriyetin ve bir vazifenin ad mdr? Nizm'1-Mlk hakknda zikrettiimiz rivayetlerin birincisinden bunun sdece bir unvan, ikincisnden ise, muayyen bir vazife ad olduu grlyor. Hlbuki tarih kaynaklarn verdii malmat sayesinde, atabegliin Byk Seluklu mparatorluumda ok yksek bir vazife olduu ve sonradan da yksek bir unvan mhiyetini ald anlalmaktadr. Msl. Mrhond (Ravzat al-saf'P IV, 263), Lristan atabeglerinden bahsederken, bunlarn hakik atabeg-ler olmayp, sllenin messisi olan Eb Thir'in kendi kendine bu unvan aldm ve asl atabeglerin "Seluklular'm serhad emirleri olup, hkmdarlarn, ocuklarnn terbiyesi vazifesini bunlara verdiklerini" sylyor. Btn kaynaklarn Seluklu idare sistemi hakkndaki ifdelerine gre, sultanlar, imparatorluk topraklarnn muhtelif paralarm aile efradna dattklar srada, henz yalan kk olan prenslere, vas ve mrebb sfat ile, bir atabeg tyin ediyorlard. Bunlar, byk

ATA, Eski ve yeni Trk lehelerinde "baba" mnsna gelen bir kelimedir; mfret ve cemi olarak, "ecdat" mefhumunu da ifde eder. "Atadan kalma" yahut "atalardan kalma" tbirlerinde olduu gibi; ata sz, "dedelerden gelen sz, darb- mesel" demektir. "Ouz atalar" tbiri, "Ouzlarn eski dedeleri, bykleri" mnsnda kullanlr ki (maL gofca'tfc zeyli, s. SSL), franszca "patriarene" mukabildir. Ouz an'anesinde, Korkut ta, Irkl ta v.s. gibi, bir takm menkbev ahsiyetlerden bahsedilir (Red'd-Dn, Cmiut-Tevrh, Ouzlar'a it ksm); bunlar, halk arasmda byk bir hrmet, hatt kutsiyet kazanm halk bilginleri, irleri ve hakimleri, yni byk kamlar (amanlar)'dr. Eski darb- mesel mecmualarna Ouznme ad verilmesi, onlarn Ouz atalardan kalma", yni ok eski halk hikmetlerini hv olmalarndan dolaydr. Trkler arasmda tasavvuf cereyam kuvvetlendikten sonra, Trk eyhlerine bb, baba ve ata lkaplar verilmee baland. Bu, byk Trk saflerinin, halk grne gre, adet eski byk Trk kamlar gibi telkki edilmesinin bir neticesidir. Yesevlik tarkatinin bilhassa H-rizm'deki byk eyhlerine ata lkabnn verildiini gryoruz: Hakm Ata, oban Ata, Zeng Ata, Mansur Ata v.s. gibi (bk. Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda tik Mutasavvflar, stanbul, 1919). Yesevlikten gelen ve kklerini, byk bir nisbette, eski Trk paganizminden alan bir takm heterodoks zmre ve tarikatlerde (msl. Babaler'de, Bektaler'de), ata yerine baba tbirinin kullanldm gryoruz. Esasen Yesevlikten gelmekle beraber, ortodoks Iran ehir kltrnn bir mahsl olan nakibendliin yaylmasndan sonra eyh, hce tbirleri bunun yerini tutmutur ki, Ahmed Yesev'ye verilen hce unvan da bu sonraki cereya-' nn bir eseridir. Orta Asya'nn muhtelif yerlerinde, Hrizm ve Krgz bozkrlarnda, hl yer ad olarak saklanan, Evliya Ata, Adun Ata gibi, coraf isimler* orada kabirleri bulunan Trk evliyasnn isimleri e adlandrlm ky ve kasabalardr. Esterbd e Hive arasndaki lde yaayan Trkmenlerin byk kabilelerinden Yomutlar'n ubeleri arasmda da, Ata isimli, 90 adrlk kk Wr ube vardr (G. Melgunof, Das sdliche Ufer des Kaspischen Meeres der die Nordprovinzen Persien's, Leipzig 1868, s: 88). Has isimlerin sonuna ilve edilen ata sfat, bzan hekim" mnsna gelen ata sagun kelimesinde (Dvn Lgti't-Trk, I, 337) olduu gibi, baa da getirilebilir ki, Atatrk adnn ve atabeg unvannn bu suretle tekil edildiini gryoruz. XV. yzyln tannm aatay iri

148/lslm ve Trk Hukuk Tarihi vazifelerde bulunan eski ve nfuzlu Ouz beyleri arasndan yahut sultanlarn memlklerinden olup, deerU hizmetleri ile sadkat ve kudretlerini gstermi ve byk emirlik derecesine ykselmi askeri kumandanlar arasndan intihap olunuyordu. Alp Arslan'n, henz pek kk ve tecrbesiz veliahtine, askeri ricalden olmayan veziri Nizm'l-Mlk' atabeg tyin etmesi, Nizm'l-Mlk'n ehemmiyet ve nfuzunu gsteren bir istisnadr. Grdmz dier misller, atabeglerin umumiyetle byk kumandanlardan seildiini kat'yetle anlatmaktadr. Sultan Berk-yaruk'un, kardei Mehmed'e Gence ve havalisini verdii zaman, Emir Kutlug Tigin'i atabeg tyin ettiini biliyoruz; yine ayn hkmdar, lmnn yaklatm hissedince, henz 5 yan doldurmam olan olu Melikh' veliaht semi ve Emir Ayaz1) da atabeg tyin etmiti (M. Defremery, Recherches sur le rigne de Barkiarok, Paris, 1853, s. 66, 138). Bu emir, Melik Arslan'm da atabegliinde bulunmutur. Kirman Seluklularnda da atabeglik vazifesinin mevcudiyetini ve byk ehemmiyetini (msl. Turul devrinde Atabeg Aleddin Bozku, Behram ah ve Arslan ah devirlerinde Atabeg Reyhan ve Atabeg Kutb'd-Dn Muhammed b. Bozku gibi) gryoruz. Anadolu'daki Seluklular da bu an'aneye sdk kalmlard; vilyetlerin idaresine memur edilen ehzadelerin yanma byk emirlerden bizi, sultan tarafndan, atabeg olarak, tyin ediliyordu; Keykubd I., ehzade Gys'd-Dn Keyhsrev'i yeni zaptedilen Erzincan ve havalisinin idaresine memur ettii zaman, Mbriz'd-Dn Ertok' atabegliine tyin etmiti; Mbriz'd-Dn Ar. maan.ah, 'zz'd-Dn Keykvus Il.'un atabei idi; Atabeg Arslan Domu, Atabeg Mecd'd-Dn gibi, bir takm emirlerin de bu unvan tadm gryoruz; muhtelif kaynaklar, Moul tahakkmnden sonra da bu vazifenin ve unvann mevcudiyetini ve bz zamanlarda merkezi idarenin bandaki en byk mire ,,atabeg-i zam" lkab verildiini gsteriyor (bk. tbn Blb ve tercmesi, Mektbt- Mevln, Eflk, Aksaray! gibi kaynaklar ve muhtelif kitabe mecmualar; sonuncusu mstesna olarak, dier ikisinin fihristleri ve Eflk'nin Cl. Huart tarafndan yaplan, olduka mhim yanllklar muhtevi tercmesi, Les Saints des derviches tourneurs, Paris, 1918). Kk ehzadelerin vas ve m-rebbsi olan ve dorudan doruya byk sultana, yni Seluklu mpa-ratoru'na bal bulunan bu atabegler, banda bulunduklar geni idri sahann adet yar mstakil bir hkmdar naibi mhiyetinde idiler; idar, ml ve asker btn salhiyet ellerinde toplanyordu. Btn emirler gibi ve tabi onlardan daha byk bir nisbette imparatorluun muhtelif sahalarnda zengin gelirli ifctd'lara mlik olan, a-

Unvan ve totlahlar/Ji4fl hslarna bal gulm yni klelerden mrekkep ve kalabalk bir nu-hafz kuvveti besleyen, eski Ouz reislerinden birinin neslinden geldikleri takdirde, bir takm Trkmen kabilelerine de hkmeden bu atabeglerin, gerek iktlarnda, gerek kendi idare sahalarnda, gerek devlet merkezinde, kedhd, yni mmessilleri ve ayrca da milleri ve tahsildarlar bulunurdu, len bir atabein yerine, bzan olunun atabeg tyin edildii grlr ki, bu, ortaa slm-Trk devletlerinde umumiyetle grlen bir prensibe, yni memuriyetlerin hemen hemen irs olmas essna baldr; o devirlerin itima ve iktisad artlar gibi madd millerden baka, onlarla alkal ahlk ve siys telkkileri, yni mnevi. miller de, byle bir idrasker aristokrasinin teekkl ve devamm icap ettiriyordu (bk. Th. Houtsma tarafndan neredilen Seluklu metinleri, I, Krman Seluklular Tarihi, 41, 86 ve dier kaynaklar). Sultann en ok itimadn kazanm tecrbeli ve kudretli emirler arasndan seilen bu atabegler, her hangi bir tevike kaplan muhteris ehzadelerin hkmdara kar isyan karmamalarna da nezret ederlerdi; hatt bz prenslerin, bu gibi emellerine engel olacak ata-begleri, her hangi bir frsatta, ldrdkten sonra, isyana kalktklarn da biliyoruz. Bununla beraber, Seluklular'da saltanat veraseti salam kaidelere bal olmadndan, hemen her hkmdarn lmnde meydana kan taht kavgalarnda, bu atabeglerden bzlarnn, grnte, naibi bulunduu kk prensi tahta karmak, hakikatte ise, btn imparatorluun idaresini ellerine almak iin, dahil harplere. sebebiyet verdiklerini grmekteyiz. Bu devirlere it tarih kaynaklarda daha bir ok benzerlerini gsterebileceimiz btn bu kaytlar, atabeglik messesesinin mhiyeti hakknda Mrhond'm yukarda geen ifdesini kuvvetlendirip tamamlamakta ve atabeg tbirinin, sdece bir unvan deil, mhim bir vazife ad olduunu gstermektedir. Geri tarihin her devrinde, yaa kk hkmdarlara vas, naip seildii, ehzadelere mrebbler tyin edildii malmdur; lkin slm dnyasnda ilk defa Seluklular'da grdmz bu atabeglik messesesinin ok huss bir karakteri vardr ki, bunun eski Trk an'anesinden geldiini kuvvetle tahmin ettiriyor. Bu messesenin Seluklular'dan sonraki tekmln tetkike girimeden evvel, daha eski devirlerde mevcut olduunu ve bu siys messesenin yine eski Trk aile hukukuna dayandn izaha alalm. Atabegliin, Seluklular'dan evvelki mslman Trk devletlerinde, yni Karahanlar'da ve Gazneliler'de, mevcudiyeti hakknda hi bir bilgimiz yoktur. Karahanllar sllesi ve bilhassa bunlarn ark ubesi

150/lslm ve Trk Hukuk Tarihi iin, kaynaklarn azli* bu bilgisizlie bir sebep olsa bile, Gazneller hakknda kf derecede malmatmz olduundan, onlarda bu messesenin bulunmadn syleyebiliri*. Gazneler devleti, Tflrk memlkler tarafndan kurulup, Smn idare tekilt an'anelerine dayanan bir devlet olduundan, Trk idare ve siyset an'anelerinin bunlarda, mesel Karahanblar'da yahut Seluklular'da olduu derecede, kuvvetli ve bariz bulunmamas kolayca anlalr. Ouz an'anelerine sdk fcyk kabilelere dayanmak suretiyle, imparatorluklarnn esasn kuran Seluklu sllesinin, bu atabeglik messesesini, daha islmiyet'ten evvelki Trk devletlerinden, aldklar yahut daha eski devirlerden kalan bir n'aneyi bu suretle devam ettirdikleri, Wr faraziye eklinde olsa bile, ehemmiyetle dnlebilir. Yoksa, bu kadar ehemmiyetli bir messesenin, daha* ilk Seluklular zamannda kendi kendine ve birden bire teekkl edivermesi, kolay kolay kabul olunamaz. u son yllarda Rus msteriklerinden N. N. Kozmin, Orhun kitabelerinde, kitabelerin muharriri olarak ad geen Yollug Tigin'in kendi kendisine verdii Kl Tigin atisi" lkab zerinde durarak, imdiye kadar bu kitabelerin tercmesi ile uraan Thomsen, Radloff ve Melioranskiy gibi limlerin pheli olarak braktklar bu lkabn, zerinde durduumuz ,,atabeg" mnsna geldiini isbata almtr (bk. S. F. Oldenburg erefine karlan makaleler mecmuas? Trk, tro. lk, Ankara, 1937, IX,, say 53^ s. 349358). Bizim dndklerimize de uygun olan bu izah tarzna gre, atabeglik messesesinin, daha slmiyet'ten evvel ark Tu-kiie (Trk) devletinde mevcut olduunu syleyebiliriz. Bu messesenin eskilii ve yalnz bunlarda deil, dier Trk siys teekkllerinde ve kabile konfederasyonlarnda bulunmas ihtimli, bu messeseyi eski Trk aile hukukuna balayan bz etnografik mahedelerle de kuvetlenmektedir. Kafkasya'da muhtelif kavimlerin aile hayatlar hakknda tetkiklerde bulunan bz limler, bir takm Trk zmrelerinin, ocuklarm daha kk iken yabanc bir e iinde terbiye ettirdiklerini ve bu yabanc e reisine atalk ad verildiini ve bylece bu iki aile arasnda bir nev sun' ve hukuk akrabalk vcda geldiini sylyorlar. Kafkasya'da, Osset, yni eski As'lar ve erkesler gibi, bz kavimlerin de Trklerin bu detini tatbik ettikleri ve tpk Trkler gibi, buna atalk ismini verdikleri grlyor (M. Kovalewsky, Coutume Contemporaine et loi ancienne, Droit coutumier ossetien iclair par Vhistoire compare, (Paris, 893), s. 189192- avn mil., Kafkasya'da Kanun, rf ve detler (rusa), Moskova, 1890 I 5 bab, s. 183218; bu hususta daha" fazla malmat iin bk. J. Castagn

Unvan ve Ifftlahlar/151 Le droit coutumier famial des montagnards du Caucase et des Tcherkesses en partielier (Par], 1929) adl eser ve btn bunlardan ve baka melliflerden istifade eden Karst, Code giorgien du roi Vachtang VI, commentaire, livre II (Strasbourg, 1937), s. 145 V.d. Krm hanlarnn da ehzadelerine tatbik ettikleri bu detin menei ne olursa olsun, bunda atabeglik siys messesesinin itima kklerini grmek kolay* lkla kabildir. te bylece, bu messesenin Seluklular devrinde vcda gelmi olmayp, Trkler'e mahsus eski bir itima-siys messese olduunu ve Byk Seluklu mparatorluunda tekrar meydana ktn rendikten sonra, bunun tarih tekmln takip edelim. Bu imparatorluun btn ubelerinde varln grdmz bu messese, onlara halef olan muhtelif Trk devletlerinde de, ayn karakteri muhafaza ederek, devam etti. Hrizmh ehzadelerinden Sencer h'm, Mengli Bey adl atabei olduunu, Tki'in Rey ve havalisini olu Yunus Han'a verdii zaman, Miyack' ona atabeg tyin ettiini, yine onun sfahan idaresine torununu memur ettii zaman, byk emirlerden B-gu'yu, atabeg sfat ile, braktm, Irak idaresini olu Rkn'd-Dn Gursant'ya brakan sultan Muhammed Hrizmh'm onu atabeglii vazifesini de 'tmd'1-Mlk Sv'ye verdiini biliyoruz (bk. Cuvayn, Cahn guy, II, 23, 33, 39, 209; Mrhond, Ravzt'sSaf'm Hrizm-ahlar'a ait ksm, Chrestomothie orientale, Paris, 1842, fars. metin, s. 20, 29, 34). Yine bu devre it metinlerde tesadf ettiimiz ulug lala beg tbirinin de (Bah''d-On Muahmmed b. Meyyed b. Badad, et-T- -vessl il't-Teressl, nr. hmed Behmenyar, Tahran 1315, s. 234: Bedr'd-Dn Ulug Lala Beg) atabeg mrdifi olduu sylenebilir. Nitekim Byk Seluklu mparatorluu'nda ve ubelerinde lala unvanl emirlere tesadf ediliyor (msL Muhammed b. Melikah devrinde hkmdarn en yakn adamlarndan olan Lala Kara Tigin gibi; bk. R-vand, Rahat al-sudur, GMNS, II, 163). Anadolu Seluklularnda bu iki unvan beraber tayan adamlara tesadf edilmesi (msl. Ceml'd-Dn Ferruh Lala Atabeg gibi; bk. smail Hakk Uzunarl, Kitabeler, I, 100), Kirman Seluklularnda atabeg yerinde lala beg tbirinin de kullanlmas (bk. Houtsma, Recueil des textes relat, d Vhist. des Seldjouci-des, I, 123), Hrizmhlar'daki ulug lala tbirinin atabeg-i zam (ulug atabeg) mrdifi olduunu anlatmaktadr. Osmanl hkmdarlarnn vezr-i zamlara lala" diye hitap etmeleri ve daha XIV. yzyldan balayarak, Lala ahin Paa gibi, bu unvan tayan nfuzlu kuman-danlara tesadf edilmesi (daha sonraki zamanlarda Lala Mustafa Paa V3.) de. bu lala unvannn devamn gsterebilir. Aada, Safev-ler'den bahsederken, bu unvann ran saraylarnda nasl bir tekml

152/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/163

geirdiini anlatacaa; maamafih Osmanhlar'da atabeglik messesesinin, feodal ve tfibal an'aneleriai muhafaza eden dier Trk devletlerindeki ekilde, y* Seluklular'daki ilk rneine uygun olarak, vcut bulamamasnn sebebi, kolay anlalr. Seluklu mparatorluunda byk sultann, yni merkez idarenin, nfuzu devam ettii mddete, atabeglerin aktan aa bir stikll temayl gsteremeyecekte! ve imparatorun yksek hkimiyetim taramak mecburiyetinde kalacaklar tabi idL Lkin bilhassa sultan Sencer'in lmnden sonra, atabeglerden 'bir ou, vas ve naibi bulunduklar Seluklu ehzadelerinin yerine hkimiyeerini dorudan doruya kendi namlarna icra etmee baladlar, yni epey zamandr devam eden ffl vaziyetlerine artk hukuk bir ekil de verdiler. te bylece, ortaa slm tarihinde, Seluklu sllesine halef olarak umm surette tabegler denilen muhtelif slleler teekkl etti. am atabegleri (Brfler), Musul ve Halep atabegleri (Zengler), Azerbaycan atabegleri (lldenizliler), Fars atabegleri (Salgurlular) v.b. hep byle teekkl etmi siyas heyetlerdir. Atabeg unvan, sonradan, bu vazifede bulunmayan bz emirlere, sdece bir unvan olarak, tevcih edildii gibi, yukarda bahsettiimiz byk Lristan" (Luristan-i fbuzurg) hkimi ve Hezresbler sllesinin messisi. Eb Tbir de 'bu unvan kendi kendine almt. Bu devirlerde atabeglere mensup byk emirlerin bzan kendilerini atabeg diye sfatlandrdklarn biliyoruz (bfc Halil Edhem, DvelA slmiye, stanbul, 1927, s. 22^-567; maamafih, mellif burada, Hrizmahlar da dhil olmak zere, Seluklular'a halef olan btn slleri, tabegler nam altnda toplamtr ki, bu*. slm tarmerinin tasnif tarzlarna uygun deildir ve hi bir zaman bunlarn resm lkaplarnda atabeg unvan kullanlmamtr). Atabeg sllelerinden en mhimmi Zeng sllesi olup, hatt ilk defa hkmdarn banda bayrak gezdirmek" gibi, o zamana kadar yalnz Seluklu sllesine mahsus olan bir Mkimiyet tezahrne, iptida Seyf'4-Dn Gai . Zeng zamannda tesadf ediyona; hlbuki o zamana kadar atabeglerden hi biri, meru imparator sllesi olan Seluklu, hanedanna fairmet olmak zere, byle bir eye teebbs etmemiti (kr. Recueil des'historiens de$ Croisades, Historiens orientaux II, t tara, s. 167; tbn'l-Edr'in tabegler tarihindeki bu kayt, sonraki tarihiler tarafndan tekrar olunmutur; msl. bn Tuln el-Leme'ti'lBerkye, am, 1348, s.. 13; Quatremre bu hususta Eb't-Mehsin'in eserine istinat ediyor). 'md'd-Dn sfahn'ye gre, yalnz Alp Ars-

lan b. Mahmd b. Muhammed'in deil kardei Ferruh-ah'n da atabei olan ve ok byk siys ve asker nfuz kazanan Zeng, Sultan Mes'd'dan korktuu iin, bu fi'l hkimiyetine hukuk bir mhiyet izafesinden ekinerek, btn emirlerini onun nmna veriyordu (bk. ayn. esr., s. 126). Eyybler'in ve Msr-Suriye Menklerinin bu imparatorluun bir istitlesi olduunu dnrsek, XII. XIII. yzylardaki byk tarih hdiselerde bunlarn, dorudan doruya veya dolaysiyle, ne byk 'bir rol oynadklarn daha iyi anlarz. Umumiyetle eski Seluklu tekiltn devam ettiren tabegler slleleri yava yava kuvvetlendikten sonra, mstakil hkmdarlara mahsus daha mhim unvanlar da (ekseriyetle melik, bzan sultan) almlardr; hlbuki ilk tabegler, henz bu kadar yksek unvanlar almaa cesaret edemedikleri zamanlarda, ,,emr'l-isfehslr, emr'l-cy" gibi unvanlarla beraber, alp, inan, bilge, tugrul tigin ve daha fazla kutlug ve ok defa kutlug atar beg gibi, eski Trk unvanlarm kullanyorlard ki, bu an'aneyi Seluklularn istitlelerinden olan kk Trk devletlerinde de grmekteyiz (bk, slm Ansiklopedisi, Artuk-Oullan maddesi)* Atabeglik messesesi ve atabeg unvan, atabeg sllelerinden sonra da devam etti; Eyybler devletinde ve Memlkle^'de. bunu-iyice gryoruz; Salhaddn'in olu MelikfftFzl 'Ali, am'dan Msr'a giderek, Melik'lMansr Muhammed b. 'Azz'in atabeglii vazifesini grmt (Makriz, Ritb's-Slk, Kahire, 1934, s. 146). Atabegliin Yemen Eyyblerrnde de mevcudiyetini, yine ayn kaynaktan, reniyoruz (s. 180). Fakat bunun sonradan tamamiyle asker bir vazife ve unvan mhiyeti aldm grmekteyiz; Melik Mu'izz'd-Dn Aybeg, eceret'd-Drr zamanmda, atabeg'l-*askir" tyin edilmiti. Msr'da asker kuvvetin idaresini elinde bulunduran bu mhim vazife, Memlk mparatorluumda , saltanat nibliinden sonra, devletin en yksek ve en nfuzlu makam idi. XIII. yzyln ikinci yarsnda bu vazifede bulunanlara sdece atabeg veya atabeg'l-cy denirdi (Mufazzal b. Abi'l-Faz'ii, nr. Blochet, Patrologia orientalis, Paris, 1920, XH, 3; XIV, 3, s. 307, 31fi). Emr Moncuk, 776'da bu vazife e nib-i saltanat- erfe" sfatn ahsmda birletirmiti. Emr eyhnVmer zamannda, ilk defa olarak, atabeg'l-'askir'e emr-i kebr denilmee baland ve bu zamandan itibaren atabeglere. hil'at verilmesi det oldu. Hlbuki o zamana kadar emr-i kebr unvan en yal emr tarafndan kullanlyordu ve resm bir mhiyeti yoktu (fok. Quatremere, Eb*kMehsin'den naklen). Ba izahlardan anlaldgma gre, atabeglik Eyybler'de ve Memlklarla*ilk devirlerinde, Seluklular devrindeki mhiyetini daha

154/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/155

bsbtn kaybetmemiti. Msr'daki merkez tekiltna benzer tekilta mlik olan am ve Halep naipliklerinde, ayrca bir atabegVas-kir vard. Saltanat nibliinden sonra devletin en byk makam olan atabeglik mevkiinde bulunanlara beylerbeyi dahi denildiini Hal**Zhir sylyor ki (Zoubdat kachf el-mamlik, nr. Ravaisse, Paris, 1894, metin, s. 112), bunun, llhanhlar'da ve Aln-Ordu'da emr'1-mer'lara verilen beylerbegi unvannn tesiri altnda kullanld pek Sarihtir. Atabeglik messesesi hakknda, Eb'l-Fid'dan naklen, malmat veren Kalkaand, bu trke kelimeyi emrlerin babas" diye izah etmekle, kendi devrinde bu messesenin hakik mnsnn ne kadar unutulmu olduunu anlatmaktadr (Subhu'hA', IV, 18). Byle olmakla beraber, XV. yzyla kadar ehemmiyetini muhafaza eden bu memuriyet, bu asrda birden bire ehemmiyetten dm, emr-i kebrlik, nc derecede mhim bir makam olarak, ayrlm, terifat balonundan, altnc derecede bir vazife sahibi olan emr-i meclisler^ ayn zamanda, atabeg'l-'askir vazifesini de grmee balamlard (kr. G. Demombynes, La Syrie V4poque des Mamelouks, Paris, 1923, LVI, LVII), dre tekiltnda byk Seluklu imparatorluu an'anelerinin te'si* ri altnda kalan ran Moular'nda da bu messeseyi gryoruz. 01-caytu, olu Eb Sa'd'e daha doduunun sekizinci gn Emr Sevin'i atabeg olarak tyin etmi ve daha dokuz yan gemeden, Horasan idaresini ona vererek, Emr Sevin refaketinde, oraya yollamt. Eb Sa'd tahta karken, bir elini emrl-mer Emir tfban, dier elini de Emr Sevin tutmulard; ehzade tahta lanca, devletin en byk mevkii olan emr'l-mer'h eski atabeine vermek istemise de, Emr Sevin, byk bir nfuz ve kudret sahibi olan Emr oban ile arasnn almamas iin emral-mer'lann, vazifeleri icab dima hkmdarm yannda bulunamayacam bahane edip, bunu kabul etmemiti (Hondmr, Habb's-Siyer, m, dfa I, 113). manllardn, idri tekilat bakmndan, deta devam sayabileceimiz Celyirliler'de atabeg unvannn emrlumer'lara verildiini gryoruz. Sultan veys'in emr'Lmer'la (beylerbeyilie) tyin ettii Emr Sleyman, bundan sonra Sleyman Atabeg diye hret kazanmt (Ravzat al-safa', tab. * , ^ Karakyunlu aletinde de atabeglik messesesi mevcuttu; msL Pr Budak'n atabei Emr Kara'y biliyoruz (M. Defrfmery * H T *Jh8t0Hen> P> *> * 248). Akkoyunlular dev tinde de atabeglgn mevcudiyetini Mkrimin HalU sylyor 1Uanhlar SP,!^ ^Paratorluu'nun Seluk-Mogul dre unsurlarnn birlemesinden" hsl okn Te

nce Timurlular, sonra da Trkmen kabileleri an'anelerine sdk Akkoyunlular tarafndan devam ettirilen, yar feodal" mhiyette, idare tekiltna sahip idiler. Siys bnyelerinin mhiyeti itibariyle, ah 'Abbs zamanna kadar, airet an'anelerine ok bal kalan bu sllede atabeglik messesesinin kuvvetle devam ettiini, bilhassa XVI. yzylda, aka gryoruz. ah smail I., daha kk yataki ehzadelerini memleketin bilhassa hudutlardaki en mhim vilyetlerinin idaresine memur ettii zaman, emr'l-mer* unvann hiz ve ekseriyetle byk kabilelerin irs reisleri olan nfuzlu, tecrbeli ve emniyetli bir kumandam, yukarda Seluklu ubelerinde ve Hrizmhlar'da mevcudiyetin grdmz, lala unvan ile ve ehzadenin mrebb ve nib sfat ile onlarn yanma tyin ediyordu (msl. ah Tahmasb'm daha clusundan evvel lalas olup sonra emr'Kimer'la tyin edilen Div Sultan Rumlu; kardei am Mirz'nn lalas Durmu Han amlu; onun lmnde yerine lala tyin edilen Hseyn Han amlu: Memoirs of ah Tahmaps, fars. metin, Calcutta, 1912, s. 2, 3; ayn esr.; Tazkara-i ah Tahmasb, Berlin, 1343, s. 9; ah Ism'il devrinde Tebriz'de emr'l-mer' Hseyn Beg Lala, Emr 'Abdullah Lala, 91Fde Horasan vilyeti Simnn'dan Ceyhun kysna kadar ehzade Tahmasb'm idaresine verildii zaman, yanma lala olarak tyin edilen Emr Han Trkmen, bk. Hasan Rumlu, Ahsan alTavrih, fars. metin, nr. N. C. Sddon, Baroda, 1931, s. 110, 154). Bu tafsilt, Seluklular'dan beri bir ok ms-lman Trk devletlerinde grdmz atabeglik messesesinin, Safev-ler'de de bilhassa XVI. yzylda, ayn ehemmiyetle ve ayn ekilde devam ettiini pek iyi gstermektedir. Sonralar muhtelif ran sllelerinde bu messesenin mhiyeti deimekle beraber, lala unvannn son zamanlara kadar devam ettiini biliyoruz. ran'da son Trk sllesi olan Kaarlar saraynda, ehzade mrebb ve muallimlerinin en byne lala ba" deniliyordu ve XIX. yzyl mehur ran mellifi Hidyet de bu unvan tayordu. Yine bu devirde atabeg-i zam unvannn kullanldn ve Nsir'd-Dn h'n ba vezirine bu unvann verildiini biliyoruz (J. de Morgan, Histoire du peuple armnien, Paris, 1919, s. 289). Hindistan'da kurulan Trk devletlerinden bzlarnda atalk ve atabeg unvanlarna tesadf ediliyorsa da, imdilik bu hususta fazla bir ey syleyemeyeceiz. Yalnz, Gys'dDn Tuluk-h'm kardeinin olu ve halefi Sultan Frz-h'n 759'da daha pek kk olan ehzade Feth Han'a bir ok hkimiyet almetleri verdii srada, atalk ve ata-begler de tyin ettiini biliyoruz (Trih-i Ferishta, nr. J. Briggs, Bombay, 1831, fars. metin, I, s. 264). Atabeg tbirinin, sonradan, byk ailelere mensup genlerin vas ve mrebblerinden bahsedilirken de

156/slm ve Tk Hukuk Tarihi kullanlchm, Menkb sahibi Eflk'nin Seyyld Burhn'dan bahsederken, onu Mevln'nn atabei unvan e zikretmesinden anlyoruz (Cl. Huart trc I 64). Atabeglik messesesi ve atabeg (lala) unvan, Trk devletleri ile sk mnsebetlerde bulunan ortaa ark hristiyan devletleri aerin-de de tesirsiz kalmamtr. XII. yzylda iznik mparatorluumda gJfcdmz ilk lala, galiba hristiyan bir Trk idi ve beg unvanm tayordu (k. Fuad Kprl, Orta-Zaman T&rk Hukuk Messeseleri, B*l* leten, nr. 5~$, s. 64, not 59; fou kitapta s. 28, not 9), Atabeg memuriyet ve unvanm Grc Kralh tekiltnda da gryoruz: M. J. Saint Martin bu messesenin Grc krallar tarafndan, Seluklu tekilt taklit edilerek, kurulduunu, bu makamda bulunanlarn galiba btn dahil ileri idare ettiklerini syleyerek, Haproth'tan naklen, Ahal-h denilen, yukar Grcistan'a, XIX. yzylda hl Sa-Atabago, (atabeg mlk") denildim ve bu sahann, galiba vaktiyle Grc atabegleri tarafndan dorudan doruya idare edildii iin, bu ismi aldm ilve ediyor; yine ayn mellif (Mmoires sur VArmenie, Paris, 1819, II, 164, 251, 298), muhtelif Ermeni ve Grc kaynaklarna dayanarak, atabeg emr-i sipahslr" unvanm tayan Sadun (1273) adl birinden ve daha bz atabeglerden bahsediyor. Bu hususta Joseph Karst daha sarih malmat vermektedir. XIII. yzyla kadar balca drt byk memur (vekil, nazr) var iken, 1212'de kralie Thamara, bunlara, beinci olarak, bir de atabeglik (atabei) ilve etmiti ki, asker-idr mhiyette bir vazife olmakla beraber, asker mhiyeti daha fazla idi; bir terifat risalesine gre, kraldan sonra, sras e, kralie, patrik, bavekil ve atabeg geliyordu (Code giorgien de Rol Vakhtang VI, CommentaHt, livre I, Strasbourg, 1935, a. 211, v.d.). Bu vazife ve unvann XVI. yzylda da devam ettiini 1545*te Imerethie kiral Bagrat m/m Wr fermanndan reniyoruz (bk. J. Karst, Droit ecclesiastique carthvelien, Atehi-ves d'histoire du droit oriental, I, Bruxelles Paris, 1S7, s. 378). XIII. yzylda Trk hukuk messeselerinin komu hristiyan devletler zerindeki bu tesirim, Byk Seluklu mparatorluuma ve bilhassa Moul tahakkm devresine kadar, onun idare usllerim, hemen hemen hi farksz olarak, devam ettiren Anadolu Seluklu devletine isnat etmek lzumu, kronoloji ve corafya bakmlanndan pek aktr. Sdece Klaproth'tan istifde eden Rus Ansiklopedisi'nh (nr. Brokgauz-Efron) atabeg kelimesini Moul istilsndan sonra Grcler tarafndan kullanlm gibi gstermesi yanltr. ran ve Osmanl melliflerinin, hkmdarlar zerinde messir olan baz nfuzlu adamlardan bahsederken kullandklar atabeg-i saltanat"

Unvan ve Istlahlar/157 gibi tbirler, sdece edebi bir tbir olup, hi bir hukuk mhiyeti hiz deildir. Atabeg unvannn son izlerini, bugn Anadolu'da hl ,,Atabegiye" adm tayan bz mimar eserlerinde grdmz gibi, az olmakla beraber, bz yer adlarnda da buluyoruz Bugn sparta ve Malatya vilyetlerinde Atabeg isimli iki kasaba mevcuttur (Kylerimiz, istanbul, 1933). Buna ilve olarak, Hazar-tesi Trkmenleri arasnda Atabay (veya Atanan) adl kk bir kable bulunduunu syleyelim (Melgunof, ayn. esr., s. 86, 97, 91, 92; Rza Quoly Khan, Relation de Vambassade au Kharezm, nr. Ch. Schefer, Paris 1879, s. 58, 181, 193 v.d.). Bu kable isminin, Eb'l-Gz'de ad geen Atabay ile mnsebeti hakknda bir ey sylemek kaabil deildir (ecere-i Trk, Kazan 1825, s. 137). Atalk. Atalk kelimesinin, eski Trk aile hukukunda nasl mhim bir messeseyi ifade ettiini ve bunun yalnz Trkler'de deil, Trkler e ok eski zamanlardan beri sk mnsebetlerde bulunan muhtelif Kafkas kavimlerinde mevcudiyetini yukarda sylemitik. Bu kelime, siys tekilt bakmandan da, atabeg ve lala tbirleri gibi bir mn ifde etmi ve ata]lk kelimesi tammiyle atabeg mrdifi olarak kullanlmtr. Bir az evvel, XIV. yzyllarda Hind Trkleri'nde bu tbire tesadf edildiini grdmz gibi, Timur sllesinden mehur Sultan H-seyn-i Baykra'nn olu Bed''z-Zamn Mirz'nm, Emr eyh 'AH To-gay adl atal olduunu da biliyoruz (Molla 'Abd al-Bk Nahvand, Ma'str-i Rahimi, Bibi. Indica, Calcutta 1924, II, 2, s. 279). Yine ayn kaynaa gre, Hindistan'da Tarhan kabilesine mensup Tarhan emirleri (veya sultanlar) arasnda da bu an'ane, yine atalk ismi altnda, mevcuttu (ayn. esr., s. 343). Hind Timurlular'nm (yni Babur sllesinin) mehur emirlerinden trke iirleri ile de tannm Bayram Hn, hn- hnn (hanlar han) unvan ile beraber, han baba unvanm da tamakta idi ki, bu ztm atabeg yahut atalk olduuna dellet etmektedir. Atabegliin eybnler sllesinde de mevcut olduunu Eb'1-Gz* den reniyoruz (ecere-i Trk, s. 137). Atalk unvan, son asrlarda Orta Asya'daki kk Trk hanlklarnda huss bir mn ve ehemmiyet almtr. Umumiyetle bilindii gibi, XVin. asrdan beri Buhr'da asl fi'l hkimiyet, Cengiz neslinden olan hanlarda, yni asl hkmdarlarda deil, atalk unvann tayan beylerden, yni zbek prenslerinden, birinin elinde bulunurdu. Mangtlar'dan Atalk Muhammed Rahim bir aralk han unvann almsa da, selefi tekrar bunu brakarak, b (< bey) ve atalk unvanlarm kullanm ve onun olu Mir Ma'sm'dan balayarak, Buhara h-

158/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/lS tekmlnden hi bahsetmeyerek, Quatremere ve Vullers'in notlarna iaret e iktifa etmitir. Gerek Dozy (Suppl. aux diction. arabesJ'de ve gerek H. Derenbourg (Ousma ibn Mounkdh, 1. ksm, Paris 1889, s. 6, not 5)'da Cuatremere'in hulsasndan fazla bir ey yoktur. G. DemomJ>ynes'in (La Syrie l*epoque des Mamelouks, Paris 1923, a. XXVII, 1X1 LXII) Memlkler'de atabeg tbiri hakknda verdii malmat da bir ka satrdan ibaret bir hulsadr. Bunlardan baka Gibb (Damascus Chro-nicle, a, 23 v.d.J'de ve Encyclopedie de Fslam'ndaki atabeg maddesinde verilen malmat ok basittir. 1. H. Uzunarl (Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, stanbul, 1941,) Byk Sel-uklular'da, Anadolu Seluklularnda, llhanllar'da ve Memlkler'de bu messesenin mhiyeti hakknda, muhtelif kaynaklar, dan, olduka zengin, nakillerde bulunmutur (bilhassa 50, 66, 210, 375). Atalk tbiri hakknda ise, en kk bir nota -bile tesadf edemedik. Btn bu saydmz yazlarn ok mahdut ve ksmi kalmas ve bu messesenin hukuk mene'i ve mhiyeti ve muhtelif Trk devletlerindeki tekml hakknda terkibi bir fikir vermekten ok uzak bulunduundan, bu ilk terkip tecrbesinde btn kaynaklarmz yerli yerinde gstermei zaruri bulduk.

kmdarlar sdece emr unvann tamlardr (bk. JWm Ansiklopedisi, Buhr mad.) Hrizm, yni Hve Hanlmda atalk unvamnn XVm. - XIX. yzyllarda mevcut olduunu gryoruz; Cengiz netimden birini han n ederde, oram nmna hkmet sren zbek beyleri atalk unvanndan ziyde, inak unvann kullanmlard M, bu vaziyet 1804 te Kongrat kabilesinden tzer'in kendini han n etmesine kadar devam etmitir (Rz Kuli Hlft, ayn. esr., XVI, 137; Mr 'Abdl-Kerm Buhr, Orta Asya Tarihi, Bulak 1290, s. 83). XIX. asrda Buhr hanlarnn atalk unvanm, bir rtbe gibi, verdiklerini de biliyorua (VP. Nalivkin, Histoire du Khanat de Khkand, trc. Aug. Dozon, Paris 1889, s. 68). Yine bu asrda Kgar emri Ya'kub Beg de, bilindii gibi, Atalk Gz" mvam ile tannmt. Cengiz istilsndan sonra, Orta Asya Trkleri arasnda hanln Cengiz nesline it sayld ve hatt Timur gibi Jbir cihangirin toile han unvanm almaa cesaret etmeyerek, sdece bey ve emr lkablarn kulland, hatt bir zamanlar, yannda Cengiz nesline mensup bir kukla hkmdar bulundurarak, kendisi onun vekili sfat ile hkm'srd ve bylece meruiyet esasna tabi, sdece eklen riyet ettii dnlrse, Buhr ve Hve'deki bu atalk ve naklk messesesinin, Trk mme hukukunun ne gibi esaslarna dayand daha iyi anlalr (kkleri, Macar limi A. Alfldi'nin son zamanlarda ortaya att gebe kavimlerde ifte hkmdarlk messesesi ile de alkal olan bu mesele hakknda tafsilt iin bk. slm Ansiklopedisi, Han ve Hazar maddeleri).
Bibliyografya: Gerek ata kelimesi, gerek atabeglik messesesi ve atabeg stlah hakknda imdiye kadar hi bir cidd tetkik yaplmamtr. k defa M. Quatremere, Makrz'nia Kitb's-Slk tercmesinde, bu tbirin bilhassa Msr'da kullanl hakknda Mrhond, Eb'l-Mehsin, Makriz, Hallii'z^Zhir ile P. Martyr ve SaimVMartin'den istifde ederek, kk bir not yazmtr (Histoire des sultans Mamlouks, Paris 1837, I, a 2 v.dL). Ondan sonra Hondmir tarihinin Seluklular ksmm almancaya tercme eden Vullers'de (s. 75, not), yine aym eserin atabegler ksmm, onlara ait sikkelerin tavsifleri ile beraber, nereden W. H. Morley'in eserinde, ve buna ait bir tenkit yazan Defrmery (Memoires d'histoire orientale, Paris 1854 116 I26)'de Seluklu devri atabeg sistemi hakkmda ehemini' yetsiz izahat vardr. - bn al-Asrln Trh-i davlat al-atabekva mulk alMavil (Recueil des historiens des Croisades klliyat)'^ neir ve tercme eden de Slane, bu klliyatn slm tarihlerine it birinci cdinin bir haiyesinde (Historiens orien taut, Paris, HT/2, I, 7S7, Seluklular-daki bu messese hakim" da kk bir not ilve etmi, lkin bu stlahn sonraki mn

AYAN
YN (A.; mfredi: 'ayn)t arapa ve fara edeb ve trih metinlerde, her hangi bir ehir, bir zmre veya bir devrin ileri gelenleri, belli ballar ve 'bykleri" mnsnda olarak, dima kullanlr. Yine ayn mnda kullanlan vch, emsil, eraf, erkn, 'uzem ma*arif (mruflar) ve ekbir kelimelerinin tamamiyle mteradifidir. Msl. 'Utb'nin Horasan yu" tbirini kullanrken (Barthold, Turkestan, DMNS, V, 282), kastettii mn ile, bir iirinde kendinin yn neslinden olduunu syleyen Ruh Velvlic'nin bu kelime ile anlatmak istedii mefhum ayndr (<bk. 'Avf, Lubb al-albb, nr. G. Browne, II, 168). Yine oradaki Mvernnehr ym" (ayn. esr., s. 208) yahut Horasan fzllarnn yn"veya cihan yn** (I, 151, 159) gibi tbirler de bunu teyit eder. bn'l-Kalnis'de tesadf edilen ^*yn'r-ra'ye" veya a'yn'l-beled" gibi tbirler (Zayi Trih Dimak, nr. H. F. Amedroz, Leyden, 1908, s. 189, 193) de aym mnda kullanlmtr. Bu mellif, ordudan yahut ordunun yardmc kuvveti olan Trkmenlerden (bahsederken, yn" tbirini, emrlerden ve mukaddemlerden sonra zikretmek suretiyle (ayn- esr., s. 213, 232), bunun mhiyet ve

160/slAm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/161 II, 299 ve ). Mas Latrie, adapides kelimesinin ramca bir kelimeden km olmasn, bir ihtiml olarak, ileri srmektedir. Bizans kahramanlk destanlarnda atzypades veya atzoupades ekillerinde geen kelime ile ltin kaynaklarndaki adapides'in ayn ey, yni azab kelimesinin Yunan ve Ltin metinlerinde zikredilen iki bozuk ekli, olduu akla gelebilirse de, Henri Gregoire (L'Epopee byzantinei et ses rapporis aees l'epopee turque et Vipope romane; Bulletin de la classe des letters et des sciences morale s et politiques de VAcadimie royale de Belgique, 1931, XVII, 436493), yunancadaki bu kelimenin X.-XI. yzyllarda tesadf edilen atzypas, yni hcib (Bu kitaptaki Hcib maddesine baknz) kelimesinden alndn, hatt Bizans destanndaki aopar veya achopar kelimesinin de ayn ey olduunu iddia etmektedir. Grlyor ki, trih bir stlah olan azab kelimesinin mene'i ve. ne zamandan beri kullanld meselesi, halledilmi olmaktan uzaktr. imdilik kat* olarak bildiimiz ey, bu kelimenin daha XIV. yzyl kaynaklarnda muhtelif ekillerde kullanlm olmasdr. Buna gre, azab kelimesinin, donanmada hizmet eden muayyen bir asker! snfn ad olarak, hi olmazsa, XIII. hatt XIV. yzyldan beri mevcut olduu sylenebilir. Hakkaten elimizdeki ark kaynaklan da, daha Osmanllardan evvel, Aydn-oullan beyliinde azablann bulunduunu gsteriyor. Enver'nin Dstrn&me (nr. Mkrimin Halil, stanbul, 1925, metin, s. 29 27, 3134)'sine gre, Umur Bey'in filosunda, balarna ubuk brk giyen azablar, yni bir snf bahriye askeri, mevcuttu ki, bunlar deniz kylarndaki kyller arasmdan toplanrd. Byk bir ihtimlle bu kelimenin, daha XIII. yzylda, deniz kuvvetlerine mlik dan sahil beyliklerinde ve Anadolu Seluklularnn filolarnda, ayn mnda kullanld ve Aydn-oullar'nn da bu an'aneyi devam ettirdikleri sylenebilir. XV. yzylda Akkoyunlu devletinde, hassa nkerleri arasnda azab ismini tayan bir snfn bulunduu grlyorsa da, bunlarn vazifeleri ve mhiyetleri hakknda imdilik malmatmz yoktur (Cell Devvn, 'Arz<nme, trk. trc. iin bk. MTM, V, 202). Akkoyun-lu'larn, bu tbiri, Osmanllar'dan alm olduklar tahmin edilebilir; Os-manular'a gelince, onlar bu hususta XH. ? XIV. yzyllardaki sahil beyliklerinde esasen mevcut bir tekilt taklit ve iktibas etmi ve bunu sonradan geniletmi ve tanzim etmi olmaldrlar.

muln daha iyi anlatyor. Bu kelimenin eski Osmanl metinlerinde de tamntfyle bu mnda kullanldn gryoruz. Mverrih Al, JVasthatu's-Setn (muhtelif yazmalar vardr; bk. slm Ansiklopedisi, l maddesi)'nde o devirde halk ile devlet tekilt arasnda peyda olan ve maslahat-gzar yahut i-eri temi ile anlan tufeyli zmreyi de mem-liki mahrusa ayanndan" olarak gsteriyor ki, resm direlerde i takibi ile megul olan bu snfn, ehirlerde belli bal bir zmre tekil ettii dnlrse, bunlarn da ayandan addedilmesi doru saylabilir. Maamafih bu kelimenin, Osmanl mparatorluumda, muayyen bir mefhumu ifde eden idar bir stlah mhiyeti almas, XVIII. yzyln ikinci XIX. yzyln ilk yarlarmdadr.

AZAB

AZAB. (A.), bekr, evli olmayan erkek veya kadn" mnsna gelen bu kelime ile, yine ayn kkten kp, ayn mny ifde eden dier kelimeler hakknda R. Dozy, arkta ve garpta yazlm balca Arap kamuslarna dayanarak, izahat vermekte ve Niebuhr (XVm. yzyl)'un Arabistan seyahatnmesi'nde bu kelimenin ehirlerdeki yerli asker" tarznda izah edildiini ylemekted&r. E. Fagnan {Additms aux dietionnafres mvbes, Paris 1923), buna ilve olarak, Desk (IV, 259)'ye ve Bianchi lgatine istinaden, Msr'daki askeri kuvveti tekil eden 7 taifeden bifle bu adn verildiini, bunlarn bilhassa ehir muhafazasnda kullanldm ve evlenemeyeceklerini syler. Kelimenin bu eserlerde zikredilen Klah mns, Osmanl hkimiyeti devrine it olup, bu hususta bir az aada izahat verilmitir (ayrca bk. Jean Deny! Sommaire des Archive Turques du Caire, Kahire, M80, s. 23, 224; burada, Kahire'deki Azablar kapsndan da bahsedilir). Kelimenin bekr erkek ve kadn" mnsnda farsada da kullanld BehrH 'Acem1 de tasrih edilerek, Heratl dervi Vlih'n bir beyiti misl getirilmektedir. XIV. - XVI. yzyl Bizans, Ltin ve talyan kroniklerinde adapi asapi, azapi, axapi kelimelerinin ok defa korsan, deniz haydudu"' bzan da - Osmanllardan bahsedilirken yenieri kelimesi ile beraber kullanldna gre - bir smf Osmanl askeri" mnsna kullanld grlyor <N. farga, La politique vinitienne dans les eaux de la Mer Ntre; Bulletm tfe ta Section historique de VAcadimie romafoe H anrfe, nr. 2-*, Bucarest, 1914, s. 319; Mas Latrie, Histoire de Chypre,

162/slm ve Trk Hukuk Tarihi AZAD ZD, veya AZADE (F.; cemi: zdn, zdegn), eski ekli zte olup, slm devri frissinde hr, serbest, esir olmayan mnlarna gelir; tarih metinlerde ise, muayyen bir itima snf ifde eder. ran'da daha Partlar devrinde mevcut olup, Sftsnler'in ilk devirlerinde de devam eden itima bir taksime gre, zdn, yni hr adamlar, cemiyetin mhim br tabakasn tekil ediyordu. pr I.'a it olan mehur Hacbd kitabesinde ehrdrn (kk hkmdarlar, prensler), msphrn (byk ailelerin reisleri ve belki de btn fetleri; Arap metinlerinde ehl%bytt) ve vzrgn (bykler, ileri gelenler; Arap metinlerinde eraf, el-'uzem)''dan sonra zdn (hr kimseler, asilzadeler) zikredilmektedir. Bu stlahn mhiyeti ve uml tammiyle kat' bir surette tesbit edilemiyor. A. Christensen, bu stlahn, iptida, ran' istil eden Ar rktan ftihlerin ailelerine verildiini, lkin sonradan bu ftihlerden mhim bir ksmnn, trl miller tesiri ile, bu asilzadelik sfatm kay bederek, dier halk snflan arasna kartm, .bir ksmnn da yk sek aristokrasiyi tekil eden vespuhrn snfna getiini sylyor. Her hlde bu zdn veya zdegn tbiriuja ky asilzadelerine verildii ve Ssn ordusunun en mhim kuvvetini tekil eden svari snfmn bu ky valyelerinden, teekkl ettii tahmin olunabilir. Ssnller dev rinin sonlarna doru ummleen ve slm ftuhatndan eonra da de vam eden dihkan (dhkan) tbirinin ifde ettii ky aalan da, her hlde, bu zdn snfna mensup idiler. i A. Christensen, bu stlahn slm ftuhatndan sonra devam hakknda, hi Mr ey sylemiyorsa da, bu devre it eski edeb ve trih metinlerinde buna tesadf edildii grlmektedir; Firdevs, zd, z*fe, zdeg kelimeleri gibin zdn ve zdegn (bzan zdegnn) stahlanm da dimi kullanr; ara sra bzrgn (vzrgn)'dan sonra dzdegn' zikretmesi, yukanda bahsettiimiz itima tasnifi pek fyi bildiini gstermektedir. TrhH Sstn mellifi, 311 (923)'de emr S Cafer'e bi'at edildiini anlatrken, ordunun Mevl (kleler) ser-hengn (as askerler) ve zdegn'ian mrekkep olduunu sylemektedir ki, ta sonuncularn, Ssnler'm son devirlerinde olduu gibi ky lerdeki kk asilzadeler olduu tahmin olunabilir. ir Rdek' yine bu emre takdim ettii bir kasidede, onu mih-i zdegn diye tavsif et inektedir k, bu kullan tarz, yukandan beri verdiimiz izahat teyit ediyor. Kyl e hkmet tekilt arasnda bir nevi mutavasst vazi

Unvan ve Istlahlar/163 fesi gren, yni halka kar hkmeti, hkmete kar halk temsil eden bu snf, slm devrinde de devam etmi, fakat sonraki tarih metinlerde daha ziyde dehkan ismi altnda zikrolunmutur. zd kelimesini, yalnz olarak, yahut trih kaynaklarda veya eski iran romanlarndaki bir takm kahramanlarn isimlerinde olduu gibi (msl. zdbaht, zdserv, zdhr, zdmerd ekillerinde) ( mrekkep olarak gryoruz (Ethe-Geiger, Grund. d. ran. Phhd., H, 145, 322 v.d.; Hamd Allah Mustavf, Nuzhat al-kulb, GMS, s. 125: Haccc zamannda Nesa ehrinin mili zdmerd ismini tayordu; bk. bir de F. Justi, irem. Namenbuch). Av ve msikye iptils ile mehur olup, Hindistan'dan ingene algc ve arkclar getirten (F. Spiegel, Era-nisehe Alterthumskunde, , 550, 833) Ssn hkmdar Behram Gr'un cariyesi ve algcs Azdvr'm maceras mehurdur (al-Sa*lib, His-toire des rtris des Perses, trc. Zotenberg, Paris, 1900, s. 542 v.d.) ran'n muhtelif sahalarnda bu trl yer adlarna da tesadf ediliyor: Azerbaycan'da pamuk ve arab'ile mehur Azd kasabas (Nzhet'l-Kulb, s. 89), Horasan'da, German yolu zerinde, gzel ve mmur Azdvr kasabas (Hudd al-'lm, trc. Minorsky, GMNS, s. 102), Sebzvr civarnda mmur bir ky olan Azd Mencr (Trh-i Beyhak, Tahran, 1317)'den baka, Mzendern ve Esterbd'da bu gibi isimler tayan yerlerin hl bulunduunu biliyoruz (bk. Rabineau, Mzendern ve Esterbd, GMS, fihrist). ran musikisinde zdvr adh huss bir beste veya makam bulunduunu Burhn-i fclt'da gryoruz. Acaba bu makam, yukarda ismi geen coraf mevkilerden birine nisbetle mi bu ad almtr, yoksa Behram'n algc cariyesinin ismi ile mi alkaldr? Bunu tyin iin, elimizde hi bir ey bulunmuyor. Yalnz Ali r Nev'nin Irak Trkmenleri arasnda yaylm olduunu syledii zdvr (bz yazmalara gre, erzvr; Hseyin Kzm lgatindeki bsbtn yanl ekli ile erzvd) ile Burhn-i Kt"daki bu ismin m ey olduunu zannediyoruz [bk. slm Ansiklopedisi Aruz (tirk) maddesi]. Bugn Trkiye'nin cenub-i ark vilyetlerindeki Trkmenler arasnda kullanlan vuzva adh saz e (bk. Ali Rza, Trkmen alglar), Nev'nin bahsettii beste ismi arasnda bir mnsebet varsa, o vakit bunun erzvr eklinde okunmas daha dour olur ve bunun zdvr adl beste ile mnsebeti olmad anlalr. Edebiyat stlah olarak, zd veya zde, ba ve sonu olmayan tek msraa veya beyite verilen isimdir. Kelime, tasavvuf stlah olarak

164/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Islahlar/165

da kullanlr; tasavvuf akideleri ran'da yayldktan sonra, dnya ile alkalarn kesmi, yni mnevi hrriyetlerini kazanm olanlara da bu sfatn verildiini gryoruz. Tasavvuf edebiyatnda tesadf edilen zdn, zdegn'dan maksat, hakk sufler ve dervilerdir. Kelime bu mns ile, bilhassa, XV, yzyldan sonra, bn ran ve Hind irleri tarafndan da, mahlas olarak, kullanlmta; msl. Gulm *Ali Bil-grm daha ziyde mahlas ile Azad Bilgrmi diye tannm olduu gibi, bugn Hind Mill Kongresi riyasetinde bulunan Eb Kelm zd da bu mahlasla tannmaktadr.
Bibliyograf ya Makale iinde gsterilenlerden baka bk. A. Christensen, Liran sous les Sasanides (Copenhague, 1936), s. 05, 105 v.d. ayn. mil., l'Empire des sasanides (Copenhague 1907), s. 44, v.d.; Fritz Wolff, Glossar zu Firdosis Schahname (Berim, 1935); F. Justi, Iranisches Namenbuch (Marburg, 1895); Trih-i Sstn, ner. Melik'Su'ar: Bahar (Tahran, 1314), s. 312, 319.

BABA

BABA, Trk, Fars ve Berber dilerinde ata" mnsnda kullanlan bir kelimedir ki, Rus ve Rumen dillerine de gemitir. Mecaz olarak, hrmete lyk yal adamlara da baba diye hitap olunur. Her hangi br zmrenin, bir teekkln banda bulunan kimseye de, yal olmasa bile, hrmet maksad ile, baba denilir. Marib Trk gemicilerinin reisi olan Orue,*eise, Baba Oru ve esnaf tekiltnn banda bulunanlara, Ah Baba (galat olarak, Ahu Baba) denildii gibi, gemicilerin kendi kaptanlarna hl baba diye hitap etmeleri de, bundan dolaydr. Hd hkmdar Ekber ah'n vezri mehur Bayram Han'a Baba-Han lkabnn ve ran Kaar hkmdar Feth 'Ali h'a da ayn unvann verilmesi, hep bu sebeptendir. hrh devri emirlerinden Hasan Koan, Emr-Baba lkabn tayordu; Rstem Paa'nn byk hrmetine mazhar olduu iin, XVI. yzylda istanbul'da bfiyk 'bir nfuz kazanan eyh ffe mderris Filibeli Mahmud Efendi de, yine bu sebeple, Baba Kendi diye hret bulmutu. Kelime sonradan dorudan doruya has sim olarak da kullanlmyor; Kran hanlar ailesinden Baba Giray (dorusu Gferey), XIX. yzyl Azer irlerinden, $kir mahlsh Baba Beg gibi. Baba kelimesine, tasavvuf klah olarfe, fe lfflazsa Sfelcuk lular devrinden balayarak, tarih kaynaklarda tesadf ediyoruz. -

rul Bey Hemedan'a geldii zamara, orada Baba Ca'fer ve Baba Thir adlx iki sfiye tesadf etmi, bilhassa Baba Thir'in na-sihatlarn dinleyerek, hayr duasn almt. Bu devirden balayarak, iran'da ve daha sonra Anadolu'da ve Rumeli'de, Baba lkabm tayan bir ok meczuplara, eyhlere ve sf irlere rastlanmaktadr : ir ve sf Baba Efzal-i K, Baba Keml Hocend, Timur'un Andhod'da ziyaret ettii Baba Sng ve Baba lkabm tayan halifeleri, yine bu asrda Sebzvr'da Baba ems-i Miskin, XV. yzylda Abverd'de Baba Sevd', Baba, Hudaydd, ir Baba Fign, Baba Kh, Baba' Ni'me-tullah Nahivn v.s. gibi. Ceml-i Kar, 1273*te lp, Cend'de medfun bulunan eyh Keml'd-Dn Hrizm'ye, Trkmenler arasnda, eyh Baba denildiini sylyor ki, bundan, baba tbirinin Iran arkndaki Trk memleketlerinde da yaylm olduu istidlal olunabilir. Trkler arasnda ok yaylm olan yesevlik tarkatinin ve Ahmed Yesevi'nin tesiri ile, ata kelimesi ile mteradif olarak, baba ve bunun ksaltlm eklinden baka bir ey olmayan bb tbirlerinin Trkler arasnda ok yaylm olduu dnlrse, bu kendiliinden anlalr. Her ne kadar Barthold, arapa kap mnsna olan bb kelimesinin Trkistan'da islm dinini neredenlere verUen bir unvan olduunu iddia ederse de, bunu te'yid edecek hi bir vesika yoktur. Baba unvanl s-filere, iran'da, bilhassa XII. yzyldan balayarak ve en fazla da cenub Azerbaycan'da ve Tebriz'de rastlamaktayz. Baba Hasan Surh,b, Baba Ahmed, Baba 'Abidn, Baba *Aff, Baba Mezd, Baba Ferec, Baba oban Mer, Baba Kui Erdebil, Baba Tlib Trk ve daha bir oklar gibi. Ravzatu'lCennt mellifi, Mahmd ebuster'nin Sa'datn-me'sinde hrmetle zikredilen byk eyh Surhabl Baba Hasan (lm. 610)'m yannda 72 baba bulunduunu syleyerek, isimlerini saymaktadr ki, bunlardan bir ounun Trk olduu adlarndan da anlalmaktadr. Mevln menkibi mellifi Eflk Dede'nin XIH. yzylda Anadolu'da Seluklular saraynda nfuzundan bahsettii Baba Merend, isminden anlalaca vecihle, bu Azerbaycan babalarna mensup olduu gibi, bu aSrn sonunda ilhanllar devrinde az ok siys bir rol de oynayan mehur Barak Baba da yine bu zmreye mensup olmaldr. Maamafih Azerbaycan'dan Anadolu'ya yaylan bu derviler tekiltnn en mhim simas, Gys'd-Dn Keyhusrev II. zamannda bb-ler isyan'r nm ile mruf olan byk hareketi hazrlayan Baba Ishak (kendi tarafdarlar arasndaki lkab ile Baba Reslu'llah)'tr (tafsilt iin bk. tslm Ansiklopedisi Bektaiye mad.). Bunun mridi olan Hac Bekta'a nisbetle, bektaiye adm alan Trk tarkatine mensup eyhler de umumiyetle Baba lkabm kullanmlardr. Bir taraftan Horasan'daki

166/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/167 di, Zafarnme (Bibliotheca Indica, I, 310); Davlat-ah, Tazkira (nr. E. Browo), s. 286, 421, 463; Havand, Rahat al-udur (GMS, s. 98 v.d.); Cl. Huart, Les Saints des derviches tourneurs (Paris, 1922), I, 113 v.d.; Sa'd Nefisi, Rub'iyt-i Baba Efzali- K (Tahran, 1311 h. .) s. 4; Tezkire-i Thir-i Nasrbd (nr. Vhid Dest-gerdi, Tahran, 1317 s. 141, 210. v.d. 284; Muhammed Ali Terbiye*, Dnimendn-i zarbycn (Tahran, 1314), s. 58, 61; 'Ali ir Nev', Nes'im'l-Mehabbe (Nefeht-i Cm'den tercme; Paris Milli Ktphanesi yazmalar arasnda); Me'sir-i Rahim, , s. 1250, 1202; Lmi', Nefeht-i Cami Tercmesi (stanbul, 1289), s. 480 v.d.; 'At\ Trih, I, 302; Osman Nuri, Mecelle-i Umr-i Belediye, I, 540 v.d.; W. Barthold, Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Derlser (stanbul, 1927), s. 171; Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda tik Mutasavvflar (stanbul, 1010), s. 108; G. Demombynes, La Syrie & l'Epoque des Mamelouks (Paris, 1923), s. IH; J. Deny, Sar Saltq et le nom de la ville de Baba dagh (Melanges offerts a M. Emile Picot, Paris, 1013, II, 115).

eski melmetiye akidelerinin, dier taraftan btinik ve i'ilik esaslannn din Trk an'andsri ile rttndan hsl olan kalenderye, hayderiye tarkatlerinde de eyhlere ve dervilere baba unvannn verildiini grmekteyiz. Osmanl devletinin ilk asrnda grdmz Geyikli Baba gibi bir ok derviler, buna bir delildir. Baba stlahnn ran'da, XV. yzyldan sonra da, devam efeliini gsteren bir ok vesikalar vardr: sfahan'da Baba RknUDn ve Baba Bayat adl eyhlerin yaadm, XVI. XVH. yzyllarda iraz'da Baba Receb-i Meczb, Baba Asli-i Demvend, Baba Sultn Kalender-i Kum ve Baba Tftlib-i sfahn gibi, sf irlerin ve meczuplarn bulunduunu biliyoruz. XVII. yzylda ran'n bir ok yerlerinde tesadf edilen ve Hayder-hne ad verilen hayder tekkelerinin eyhlerine, bektlerde olduu gibi, baba unvan veriliyordu, gh 'bbs I. sfahan'da ehr-ba'daki hayder tekkesinin eyhliine Baba Sultan Kalender'i tyin etmi, sonra da sras ile Baba Haydar, olu Baba Saf ve dier olu baba Raz bu makama gemilerdir; Kazvin'deki Hayder-hne'nin eyhi de yine baba lkabn tayordu. Baba kelimesine, idri stlah olarak, Msr-Suriye Memlk Sultanh'nda ve Osmanl mparatorluumda tesadf ediyoruz. Kalkaand, Tat-hne'nin miri olan mehterlere, hrmet maksad ile, baba unvannn verildiini, sonradan XIV. asrda bu tbirin umumiyetle Tat-hne memurlarna temil edildiini sylyor. Osmanl saraynda da harem diresinin 40 kapucusuna bu unvann verildiini ve bunlarn mirlerine Aa babas" denildiini biliyoruz. Sarayda bir de Aa Baba oca vard ki, bunlarn kouu orta kap altnda bulunur ve saraya lzm olan hamallar kefil alarak kayd ve terbiye ederlerdi. Tasavvuf stlah olmak zere, baba kelimesinin Trkler arasnda byle eskiden beri yaylmasnn neticesi. olarak, Trk sahalarnda yayan yer adlarna da tesadf ediliyor. Msl. Baba Da kasabas, ismini, orada mezar olan Sar Saltk Baba'dan almtr. Hve'den Krasnovodsk'a giden yol zerinde Zeng Baba kasabas, sonra Trakya'da Baba Nakka ky, Babaeski kasabas, ayrca Baba-da, Baba-bumu gibi isimler, vaktiyle buralarda yerlemi olan Trk dervilerinin htrasn saklamaktadr.
Bibliyografya: Mtercim Asm, Burhan-i Kat* Tercmesi-Barbier de Maynard, Suppl.. I, 251; Dozy, Suppl. aux Dictionnaires arabes, I, 47; Kari Lokotsch, Etymologisches Wrterbuch der europaischen Wrter orintaliscnen UrspruTigs (Heidelberg 1927)-Justi, ranisches Namenbuch (Marburg, 1895); eref'd-Din YwJ

BAC BC, farsa bj kelimesinin, slm hkimiyeti devrinde, Arap telffuzuna uydurulmu eklidir (Es-Seyyd Edd r, Kitbu'l-Elfzi'l-Frisiyyei'l-Mu'arrebe, Beyrut 1908). ehnme'de ekseriyetle foj ve bzan da bc eklinde getii gibi ok defa bj- sv eklinde, yni sv kelimesi ile mterafik olarak da kullanlr ; yine orada geen bj-i rm, ark Roma hkmdarlarnn malbiyet devirlerinde ranllar'a verdikleri vergi ve tazminat mnsndadr (Fritz Volff, Glossar m Fit-dosis Schahname, Berlin, 1935). Gazneliler devri irlerinden Behrm de kelimeyi bj eklinde kullanmaktadr. Esed (Lugt4 FUTS, nr. P. Hora, Berlin, 1894) lgatinde bu kelime sdece hara ile izah edilmitir. 'Abd'l-Kaadir Badad (Abdulqadiri Bagdadenss lexicon ah~ nmlanum, nr. Salemann, Petersburg, 1895) kelimeye gmrk, uur ve hara mnlarm vermekte ve eh-nme'e tesadf edilen bj-bn, bjhh ve bjdr kelimelerini, bac isteyen, gmrk ve bjgh kelimesini de gmrk alman yer olarak izah etmektedir. BurhnH Kt* tercmesinde uurf, hara, gmrk mnlar ile beraber, metbun tbi hkmdarlardan ald para ve hediyeye de bu isim verildii tasrih edilmektedir ki, esasen harc kelimesi de bu mnyj ifde etmektedir. X. asrdan XIV. asra kadar daha ziyde bj eklinde kullanlan bu kelime, -sonralar bc olarak kullanlm (msl. XV. asr irlerinden Ba-

168/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/169

ba Fign'de; bk. Emin Ahmed Rz, Heftlktkm, I, 387, Bibi Indica, Calcutta, 1939) ve trkeye de bu ekilde gemitir ki, Osmanhlar'n Balkanlar'a yerlemesinden sonra Bulgarlar ve Srplar da bu kelimeyi iktibas etmiler ve ayn mnda kullanmlardr (Kari Lokotsch, Etymolog. Wrterbuch, Hei^elberg 1927). Kelime Ermenicede de ayn ekilde ve ayn mnda mevcuttur (Horn, Grundriss der Neupersischen Etymologie, Strassburg, 1893, s. 34). Trke metinlerde bc kelimesinin, tpk farsada olduu gibi, ayn mnlarda kullanldn ve umumiyetle mutlak surette vergi mefhumunu ifde ettiini gryoruz Gazneliler'den ve Seluklulardan balayarak, bir ok Trk devletlerinin ran sahasnda kurulmas ve Seluklu idare tektnn Smn-Gaznev an'anelerine dayanmas, Trkler arasnda bc kelimesinin, ml bir stlah olarak, eskiden beri kullanlmasna sebep olmutur. Osmanl ftuhat neticesinde bu kelimenin Balkan slavlaran dillerine gemesi XIV. asrda Osmanl mliyesinin umumiyetle vergi mnsnda bu stlah kullandn aka gstermektedir. Anadolu'da, gerek Seluklular'n ve gerek hanllar'n hkimiyeti esnasnda, resm dilin farsa olduu dnlrse, bunun sebebi kolayca anlalr. Elimizdeki trih metinlerden, kelimenin, ml stlah olarak, huss bir mn ifde etmedii ve umm surette vergi mnsna geldii anlalmakla beraber, muhtelif cins vergilerden bahsedilirken, bunlara bc denildii de gze arpmaktadr. Msl. ir Nsir Husrev, mehur Sejer-nme (nr. Ch. Scnefer, Paris, s. lfl)*sinde, Halep ehrini tavsif ederken, bu ehrin am, Rm, Diyarbekir Msr ye Irak ehirleri arasnda bir bcgh olduunu ve bu memleketlerden Ur ok tacir ve bezirganlarn buraya geldiini syleyerek kelimeyi gumruk mnsnda kullanlyor. Nasr'd-Dn Ts ise, sfcys ve "ml dncelerinii hv olarak, lhanl hkmdar Abaka'ya takdim ettii bir rs esinde (Jerefeddin Yaltkaya, Hhanler Devri dar Tekiltna Dir Unireddn TM nm Bir Eseri, Trk Hukuk ve ktisat Tarki Mecm U 13; M. Mnov ve V, Minorsky, Nasral-Dn Ts on Firance BSOS X V tam. 1941, s. 763) kelimeyi umm olarak, vergi, mns'nda kllim mistir; bir az mphem olan bu cmledeki bc kelimesini S Yaltkava gumruk, diye tercme etmise de, gmrk resmi ok eski zLanlaSan ben alma gelen bir vergi olduundan, bunun byk hkmdarlaST ayp tekil etmeyecei muhakkaktr; buna gre Nasr^Tn^
ve e ilhanllar sahasndaki kervan yollarnda ve gller 7PT-L f 9 asayiin muhafazas mukabilinde alnan v^mZ^^r^/ rahdr (yol muhafazas resmi) olmaldr ve ^ Z ^ T '1 * " mtalas dorudur. minorsky nn bu husustaki

Bc kelimesine ilhanllar devri tarihisi Red'd-Dn (Tdrtft-4 *brak-i Gzni, rr. Karl'Jahn, GMNS, London 1940, s. 280 v.d.)'io eserinde de tesadf ediyoruz: Gzn devrinde, byk kervan yollarnn emniyetini korumak iin alman tedbirlerden bahsedildii srada, muayyen yerlerde muayyen bir tarifeye gre, yolculardan bc alnd kaydedilmek sureti ile, kelime, vergi, resim" mnsnda kullanlmtr. Yine ayn mellif, Gzn'n ziraat ilerini slah iin koyduu esaslardan bahsederken, l/a nisbetinde alnan bir vergi hakknda da bc tbirini kullanyor (s. 348). Bundan bir asr sonra mverrih eref'd-Dfe - Yezd, bc kelimesini, svt harc ve cizye kelimeleri ile birlikte, yni mphem ve umm olarak vergi, resim" mnsnda kullanmaktadr (Zafer-nme, Bibi. Indica, Calcutta, 1888, II, 378). Yine bu asr sonunda tarihi Hondmr (Dustr %Vzer't nr- Sa'kl Nefs, Tahran 1317, k- s. 463), tacirlerden alman tamga, zekt ve hara gibi vergiler ile beraber, bdc' da zikretmekte ise de, bunun mhiyeti hakknda fazla br ey sylemediinden, burada da muayyen bir vergi mnsnda bir stlah olarak deil, umm bir kelime olarak kullanld grlyor, tik Safevl tarihilerinden Hseyn Rumlu oa Herat civarndaki bz kabilelerin erat hkimlerine eskiden beri bc verdiklerini sylemek sureti ile, kelimeyi umumiyetle vergi" mnsnda kullanmaktadr (Ahsan al-tavrih, I, nr. C.N., eddon, Baroda, 1931, s. 337). Bc kelimesinin mnsn tesbite yaramak bakmndan, hukuk metinler, phesiz dier trih metinlerden daha mhimdir; flbu hususta elimize geebilen en eski kanun-nmeler, nihayet, XV. yzyla kabiliyor ki, Akkoyunlular'a it olan bu hkmlerin de asl nshalar bize kadar gelmemi ve ancak, daha sonraki Osmanl kanunlar iinde muhafaza edilebilmitir. Eskiden Akkoyunlular'a tbi olup, bu sllenin inkrazndan sonra Safev devletinin eline geen ve daha sonra Osmanl mparatorluu tarafndan zaptedilen ark Anadolu vilyetlerine it Osmanl mliye kanunlarnda, Uzun Hasan devrindeki bir takm ml hkmlerin, ya aynen yahut bz kk tdiller ile muhafaza edildii aka sylenmektedir. Ortaa Trk ve slm devletlerinin hukuk bnyeleri hakkndaki bilgilerimiz, bunlarn umumiyetle eski idar ve ml an'anelere ok bal olduklarn ve onlar hemen ayniyle devam ettirdiklerini kat' olarak anlatr. Her yeni siys teekkln, eski itima ve iktisad nizm bozmamak hususundaki bu siyseti, ortaa devletlerinin, hemen umumiyetle asker bir asalet snfna (tabi veya sun' ka-ble teekkllerine yahut klelerden mrekkep bir hassa kuvvetine ve yahut her ikisine birden) dayanan, bir st teekklden ibaret olmasndan ve sivil' idarenin, bir brokrasi asaleti eklinde, muhtelif slleler

70/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/171

devrinde devam etmesinden eri gelmektedir. te Osmanl devleti tarafndan, ya aynen yahut kk tdiller ile, devam ettirilen Akkoyun-lu kanunlarnda bc tbirine sk sk tesadf ediliyor, fik defa bu kanunlardan (bahseden smail Hakk Uzunark (Osmanh DevleH Tekiltna Medhl, stanbul, 1941, s. 213, 276, 302), bunlarda tesadf edilen, bac tamga ve Mc-t bsrg gibi tbirleri izaha almtr. Ferheng-i u'r ve eref-nme'ye dayanarak, tamga'ma hayvanlara vurulduunu ve bc'm kara gmrklerine mahsus bir vergi (resim) olduunu splemekte ve bac Mzrg'n tbi hkmdar ve beylerden alnan vergi ile transit olarak geen ticret mallarndan ve kyden ehre getirilen eyadan alman iki nevi Verginin ad olduunu kaydederek, bcdr tbirini de Onardlar devrinde, yollarn emniyetini tenim mukabilinde, kervanlardan para alan yol muhafz" tarznda izah etmektedir. Hlbuki bcdr, yol muhafz" demek olmayp, tlhanllar'da ve sonra Celyirliler'de yol emniyetini temin mukabilinde, muayyen yerlerde merkez idare tarafndan tesbit edilen muayyen tarif ye gre, para alan vergi tahsildar" demektir. Yol muhafzlarna ise, tutkavul (fars-a rhdr) denilir ki, tammiyle ayrdr; bunlarn tahsisat merkez idare tarafndan temin edilip, merkezdeki byk bir asker mirin emri altndadrlar. Ancak merkez idarenin zayf olduu devirlerde, yollar zerinde bir takm zorbalar treyerek, kendilerine bu sfat verirler ve kervanlardan, kendi keyiflerine gre, para alrlard ki, bu suretle hem rhdrhk hem bcdrlik sfatlarn ahslarnda toplarlard (bk. slm Ansiklopedisi Tutkavul mad.). Yollarda alman bu kalarn muayyen bir tarifesi olduunu, lhanllar devrinde ark ticreti hakknda mhim malmat veren talyan kaynaklarndan da reniyoruz (bk. G. J. Bratianu, Recherches sur le Commerce* genois dans la Mer Noire au XIII* steele, Paris, 1929, s. 184,189). smail Hakk Uzunarh tarafndan bc-i tamga ve bc-i bzrg stlahlar hakknda verilen izahatn ok mphem ve kark olmas bu hususta, kanun-nmelerden ziyde, lgat kitaplarna istinad edildiini aka gstermektedir. Hlbuki mer Ltfi Barkan (Osmanl Devrinde Akkoyunlu Hkmdar Uzun Hasan Bey'e Ait Kanunlar Tarih Vesikalar, I, say 2, s. 91 - 106; say 3. s. 184-197)'m. nerettii, Akkoyunlular devrine fc, bir takm kanun metinleri sayesinde, bu hususta daha sarih ve daha doru bir fikir edinmek kaabildir. lhanllar devri idare an'anelerinin tesiri alfanda yasa ad verilen bu kanunlar Dlya*bekir, Mardin, Ergani, Urfa, Erzincan, Harput, ermik ve Arapkir sahalarna ve umumiyetle Uzun Hasan devrine aittir. te bu metinlerin

tetkiki ve birbiri ile karlatrlmas bize unlar anlatyor: bc kelimesi, umumiyetle vergi4* mnsnda kullanlyor; bc-i tamga tbirinde olduu gibi ki, t,tamga vergisi" demektir. Tamga'mn mns da tammiyle sarih olup, ehirde alnp satlan her nevi mallardan, dokunan kumalardan ve kesilen hayvanlardan alman verginin addr; buna ekseriya ,,kara tamga" (tamga-i siyah) dahi deniliyor. Transit olarak memleketten geen yahut memlekette kalmak zere gelen mallardan alnan gmrk resminin ad bc-i bzrg (byk bdc")'tr; bu ikinci ksm mallar, pazarda satlrken, ayrca damga resmine (bc-i tamga) de tbidir. Ergani kanununda emlk alm satmnda dahi tamga alnd tasrih edilmektedir ki, tamga kelimesi burada umumiyetle bc mnsnda kullanlmtr. Grlyor ki, bc kelimesi, bu kanm* nmelerde, umumiyetle, vergi ve resim" mnsm ifde etmekte olup, huss bir stlah deildir. Bc kelimesinin edebi Osmanl metinlerindeki kullanl tarz da bu mtalay kuvvetlendirmektedir; msl. Hoca Sa'd'd-Dn (Tc't-Tevrh, I, 214) XIV. yzyldat Diyr- Rm'da bc ve haracn", ran'daki gibi, ar olmadn kaydederken, kelimeyi mutlak olarak vergi" mnsnda kulland gibi, ir bir ok Osmanl irleri de bu kelimeyi, ekseriyetle, harc ile mteradif olarak, bc harc eklinde ve yine umm mnda kullanmlardr. Maamafih bz trih metinlerde ve bilhassa ilk kanunnmelerde kelimenin, stlah olarak, kullanldn grmekteyiz. k Paazade (Trh, s. 19; nr. F. Giese, s. 2J) Osman Gzt devrinde, Karacahisar pazarna getirilip satlan eyann her yknden iki ake bc alndn kaydederek, bunun ehirlere mahsus bir nev belediye vergisi mhiyetinde olduunu anlatyor ki( tlhanllar'da ve onlarn ml an'anelerini devam ettiren muhtelif devletlerde grdmz tamga adl vergi de bundan baka bir ey deildir. Fatih Ka-nun-nmesi'nde bc kelimesinin umumiyetle vergi, resim" mnsndan baka, ayrca ,.ehirlere mahsus bir alm satm vergisi" mnsnda kullanldn gryoruz : arsa, ev, dkkn, deirmen gibi mlklerden bc alnmayp, bunun pazarlarda ve arlarda satlan mallardan alndm ve kylerde ise, her ne satlrsa satlsn, bc alnmadn tasrih "eden bu kanun-nmede, her cins eyadan ve slm hukukuna gre, menkul mal hkmnde olan esir satndan alnacak bclar ayr ayr tyin edilmi ve bunun bzan yalnz bir taraftan ve bzan da alc ve satcdan ayrca alnaca tasrih olunmutur 1 Bu kanun-nmede kylerden veya ir Osmanl ehirlerinden getirilecek eyadan baka, yar banc memleketlerden (msl. Frenk'ten) ve Dobrovenedik (Dubrovnik =

172/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/173 BAHADIR

Raguzayten getirilecek eyadan abnacak bc mikdar, umumiyetle % 20 olarak, tesbit edilmekle beraber, bunun o memleketler te yaplan mukaveleler hkmlerine gre olacan anlatan bir fkra var ise de, metin biraz pheli ve bozuk olduundan, fcat' bir ey sylemek kaabil olmuyor (bk. F. Kraelitz, Kanunnme Sultan Mehmeds des Eroberers, MOG, Viyana, 1921, I, 26, 3fr v.d.). Maamafih bunun, eya huduttan ie-ri girerken alman gmrk resmi olmad sylenebilir; nk yine Ftih devrine it bir takm resmi vesikalarda gmrkM tbirinin mevcut olduu ve gmrk resmine tbc" denilmedii grlyor (bk. ayn. mlL, Osmanische Urkunden in trkischer Sprache, Viyana, 1922, nr. 2, 4). Buna gre, gmrk resmi verilip Osmanl memleketine giren mallarn herhangi bir ehre gtrlp satld zaman, ayrca bc resmine tbi olduu tahmin olunabilir. Bc kelimesi, Sleyman Kanun-nmesi'nde de tpk XV. asrda olduu gibi, ayn mnda kullanlm ve hatt bc a it bz maddeler, aynen Ftih Kanun-nmesi'nden alnmtr (kr. Kanun-nme-i AlH 'Osman, TOEM, ilve stanbul, 1329, s, 21 v.dd.; kr. Ftih Kanun-nmesi, s. 30 v.d.). Maamafih Sleyman Kanun-nmesi {s. 23 v.dd., 26 vJL)'nde bu hususta daha baka hkmler de mevcuttur. Her hlde kelimenin bu iki kanun-nmedeki kullanl ekline gre, hem muayyen bir ehir vergisi (intisap rsumu), hem de umm surette vergi, resim mnsm ifde ettii aka grlmektedir: bc-i bzr, bc-i agnm ve bc-i tamga gibi, mrekkep tbirlerde, kelimenin bu umm mns ile kullanld pek sarihtir. Bc kelimesi, ark Trkistan'daki Trkler arasnda da hl, umm olarak, vergi ve resim mnsnda kullanlr (kr. F. Grenard, Le Turkestan et le Tibet, Paris, 1898, s. 263, 265).
Bibliyograf ya Bc kelimesi hakknda imdiye kadar hi bir tetkik yaplmad iin, kaynaklarmz makale iinde gstermei zaruri bulduk; yalnz Osman Nuri (Mecelle-i Umr-i Bele-diyei istanbul, 1922, I, 364.370), intisap rsumundan bahsederken. Ak Paa-zade, Neri ve Sleyman Kanun-nmesi ile, asrn tesbit etmedii dier Wr kanun-nmeden bu resimlere it paralan nakil ile iktifa etmitir.

BAHADIR (BAHDUR), Moulcada da kahraman, cengver ve yiit mnalarna gelen bagatur yahut Moullar'tn Gizli Tarihi ( 120) 'indeki ekli ile baatur (Kovalevskiy, II, 1058) kelimesinin farsaya ve ordu diline gemi eklidir. Kalmuklar bu kelimeyi batr seklinde telffuz ederler; Oyratlar'da da bu kelimenin cem'i olan batut adm tayan bir kabile hl mevcuttur (Ramstedt, KalmcMsches Wrterbuch, Helsinki, 1935). Bugnk muhtelif Trk lehelerinde batur, hatr, matur (aatay, Krgz, Kazak, Kazan ve Bakrt lehelerinde), pattr (uva-cada), pettir, mettir, (altaycada) ekillerinde ve Yenisey Ostyaklar'nda baha eklinde tesadf olunan bu kelime, macarcada da baior eklinde mevcuttur (Gomboez Zoltan, HonfogldldseltU Torak Jovinyszavaink, Budapest, 1908, s. 12). Bu kelime, Anadolu trkesinde yiit mnsnda ve bahadr eklinde kullanlr. Bagatur kelimesine, has isim, daha dorusu unvan olarak, daha Tufeeler zamannda tesadf oftmmaktadr. in kaymaklarnda Mo-hotu eklinde kaydedilen bu unvan tayan bz imal! Tu-kiie hkmdarlarndan birinin de Bagatur tunm unvanm tadn ve garp Trk hkmdarlarn bildiimiz gibi, Takent hakanlarna da bagatur yabgu denildiini aym kaynaklardan reniyoruz (E. Chavannes, Documents sur les Tou-kiue occidentaux, Petersburg, 1903, bk. fihrist; ayn. mil., Notes additionnelles sur Tou-kiue (Turcs) occidenttmz, T'oung Pao, 2. ser., V, 1904, s. 18, 32, 62.). P. Pelliot, moulca ba'atur, biur kelimelerinin Trider'e A var lar'dan geldii fikrindedir (JA, CCXVII, 55). A. Sten'n Tun-Huang'dan getirdii Orhun alfabesi le yazlm bir parada da, has isim olarak, bu kelimeye tesadf edilmektedir (V. Thomsen, Or. M. A. Stein's mss. in Turkt Runic sctipt Jrom Mirrm and Tun-Huang, JRAS., 451. knun II. I2f IV, 12; ayrca. T'oung Pao, XV, 1914, s. 450 v.d.). Maamafih daha evvelki zamanlarda da bu unvann kullanld tahmin olunabilir. Bagatur kelimesine, has isim veya unvan olarak, Proto-Bulgarlar'da (yni Tuna Trk Bulgarlar'nda) dahi tesadf edilmektedir: 927'de bu Bulgarlar'n reisi olan Alobogatur'un, ismini J. Marquart (Osteuropische und Ostasiatische Streifzge, Leipgiz, 1903, s. 150), pek doru olarak, Alp Bagatur eklinde izah etmiti, islv hukuk tarihilerinin tetkiklerine gre, Bulgar hanlarnn maiyetlerinde bagatur, yni kahraman, unvann tayan bir asl snf mevcuttu M, bilhassa hudutlarda mhim asker vazifeler grrler ve ara-sra hkmdarn yanna gelir-

174/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/175

lerdi (Karel Kadlec, Introuction d Vitude comparative de Vhistotr* du droit public des peuples slaves, Paris, 1933, s. 66). Bu kelime, cenub-i arki Avrupa bozkrlarnda asrlarca hkim olan Trk-Moul unsurlarnn tesiri altnda; Rus" destanlarna da bogatr eklinde gemitir ki, bunlar, umm karakterleri itibariyle, Tric destan ve hikyelerinin kahramanlarn yni baitr ve alp'lsn hatrlatrlar. Bz Rus limleri bu kelimenin sanskritee saadet ve talih sahibi mnsna gelen baghadhara'dan ktun iddia etmilerse de, hi bir tarihi delile dayanmayan bu iddia kymet kazanamam, hatt bz limler bu kelimenin Moul istilsndan sonra meydana ktn ve iptida Moul reisleri hakknda kullanldn ileri srmlerdir ki, bu takdirde kelimenin ancak XIII. XIV. asrlarda rusaya gemi olmas icabeder. Leh dilindeki bhottr kelimesi ise, rusadan alnmtr (Kari Lokotsch, Etymologisches Worterbuch9 Heidelberg, 1927, 15). Mild VII. asrdan beri Gk-Trkler'de, Proto-Bulgarlar'da, VEH. asrda Takend Trk hkmdarlarnda ve XII. asrdan beri Moullar'da mevcudiyetini grdmz m keli menin Trkler arasnda uzun zamandan beri kullanlan yksek bir un van olduu anlalyorsa da, itikak bakmndan, mhiyeti hakknda he nz kat' bir ey sylenemez. Ancak, yine ayn devirlerde Trkler ara snda tesadf ettiimiz baa unvan ile (bk. E. Chavannes, ayn esr.) bunun arasnda bir mnsebet olduu (baga+atnr) tahmin olunabilir Bagatur kelimesinin, daha dorusu, bunun f arsaya gemi olan bahdur eklinin orta ve garb Asya islm ve Trk memleketlerinde yaylmas, Cengiz istilsndan sonra, yni Xm. asrda olmutur: ZL XIV. asr tarihi ve edeb farsa metinlerinde kahraman, yiit mn larnda olarak bahdur ve kahramanlk mnsnda bahdur kelime lerine dima tesadf olunur (msl. Vassf, Red'd-Dn v.s.). Yuanao Bi-i, yni Moullar'm Gizli Tarihi'ne gre, Cengiz Han'n maiye tinde, bahadr unvanm tayan en seme kahramanlardan mrekkep 1000 kiilik bir -kuvveti vard. Harplerde byk yararlklar gsteren kahramanlara verilen bu unvann, dorudan doruya hkmdar tara fndan verildiini de biliyoruz: Abaka Han, Barak Han ile yapt harp te ve Gln seferinde kendisine ok byk yardmda bulunan Lristan atabei Yusuf ah (h. 2-688)'a bahdur unvan vermiti. te bundan dolay, Cengiz ailesinin kurduklar muhtelif imparatorluklarda bahdur unvanm tayan ahsiyetlere tesadf olunduu gibi (Cveyn, Vassf Redd-Dn tarihleri gibi kaynaklarda), yfee o devirlerde, Aaeriler ve Bieri gibi, Trk kabilelerine mensup bz reislerin de bu unvan aldklar grlyor (ms. bn Bb de ve Eb'l-Ferec'de ad geen 'Al

Bahdur; Moullar'm imat' kendisine ikt ettikleri ems'd-Dn Bahdur ve Bahdur b. HsmFd-Dn Bieri gibi (erafeddin Yaltkaya, Bay-bars TarM Tercmesi, stanbul 1941, s. 156, 158). Memlkler devletinde, Moul kltrnn kuvvetli tesirleri neticesi olarak, Memlk emirleri arasnda da Bahadr iim veya unvanm tayanlara ok tesadf olunuyor (bu hususta bk. Memlkler devrine ait baslm tarih kaynaklarn endeksleri; msl. en-Ncm'z-Zhire). Bilhassa Cengiz ocuklar tarafndan kurulan veya onlarn ananelerini devam ettiren devletlerde, asker eflere mahsus bir unvan olarak, bahadr unvan byk bir ehemmiyet kazanmtr. Mu'izz'l-Ensb'-d, her hkmdar devrine mensup devlet ricalinden bahsedilirken, ayrca bahadrlar da zikredilmektedir. Clavijo, Barbaro, Josaphat, Han-way gibi avrupal seyyablar da bu bahadrlardan bahsetmi, hatt Clavijo arap meclisinde en fazla ienlere bahadr denildiini tasrih eylemektedir. Ekbernme'de de bahadrlar adm tayan bir zmreden bahsolunmaktadr (M. Quatremere, Ristoire des Mongols de la Per-se, Paris, 1836, s. 307 v.d.), ran'da XIX. asr ortasnda hristiyanlardan tekil edilen bir asker kt'aya bahdur n ad verildiini biliyoruz; 1884' te de ran asker kuvvetleri arasnda bu ismi tayan piyade kt'alar mevcut idi (Muhammed Hasan Han, Matla''-ems, 2. ksm., s. 25). Hindistan'da, daha XV. asrda mevcud olmakla beraber, bilhassa XVI. asrda Baburlular devletinin kuruluundan sonra ok yaylm olan bahdur unvan, ngiliz istilsndan jnra da devam etmitir. Yine Hindistan'da, bahdur lkabn, mahlas olarak, kullanan irlere de tesadf ediliyor ('Abd al-By Nahvand, Ma'sri-i Rahrri, Bibi. Indica, Cal-cutta 1931, m, 1378). Bahdur lkabnn, XIV. asrdan balayarak, Trk hkmdarlarnn resm unvanlar arasnda yer almas, lhanl hkmdar Eb Sa'd ile balar: bir takm Moul emirlerinin kardklar byk br isyan bastrd srada ahsan harbe itirak ederek, byk kahramanlklar gsterdii iin (h. 718), bu unvan alm ve bundan sonra btn fermanlarda v.s. resm vesikalarda resm unvan es-Sultn'l-Adil Eb Sa'd Bahdur Hn tarznda yazlmaa balanmtr (Hafz Ebru, Zeyl-i Cmi''tTevrth-i Red, nr. Bayan, Tahran 1317, s. 103; Ratozat al-saf', V, 199; Yahy-i Kazvn, Lubb't-Tevrh, Tahran 1314, s. 147). Bundan sonra, bu unvann, Celyirliler, Timurlular, Karakoyunlu-lar, Akkoyunlular, Safevler, Hindistan'daki Timurlular (Baburlular), yine Hindistan'daki muhtelif Trk slleleri, Hrizm ile Mvernnehr-de ve ark Trkistan'da hkmet sren ir Trk hkmdarlar tara-

176/sIm v Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/177 hut halkn hrmeti ve muhabbeti arasnda ihtiyarlayarak haytn tamamlamas ile biter (fazla tafsilt iin bk. slm Anksiklopedisi Krgzistan maddesinin Krgz edebiyat ksm).
Bibliyografya t Bahadur fbagatur) kelimesi hakknda, imdi ye kadar hi bir cidd tetkik yaplmamlar. ptida Ouatremre, yukarda ad geen eserinde, bu hususta ksaca malmat vermi ve F. Hirth, Sinologische Betraege zur Geschichte der Trkvlker, I (Bull. de l'Acad. imp. des Sciences du St. Petersb., 1900, XIII, nr. 2, s. 248 261) adl tetkiklerinde, bu unvan hakknda etraflca izahata girimi ise de, bunlardan sonra da Cl. Huart Encyclo-p6die de [slam'daki Bahdur maddesinde, Ouatremere ve Hirth'n tetkiklerinden habersiz kalarak pek sath malmat vermitir. Bundan dolay, istifde ettiimiz btn kaynaklan makale iinde gstermei zarur bulduk. Yalnz, bu unvan resmi titlatr-erinde kullanan muhtelif slleler ve hkmdarlar hakkndaki balca kaynaklar gstermek makaleyi ok uzataca iin, bundan vaz gemek mecburiyetinde kaldk.

fndan Sanldn gryor**. Btn bu sllelere it tarihi kaynaklarda, bunlara mensup hkmdarlar tarafndan yazta resm vesikalarda ve kitabelerde, baka hkmdarlarn onlara gnderdikleri nmelerde bahdur unvannn kullanld dima grlfl*. Osmanl M-kmdarlamn resm lkaplar arasnda bu unvana hi tesadf edilmemektedir; yalnz, Orhan Gz'nin Bursa'daki bir kitabesinde bahdur- zaman tbirine tesadf edilmekte ise de (Beete*. yi , s. 280. Ot-manl titltrnde bu unvann ai bulunmad dnlrse, bunun sdece edeb Wr ifdeden ibaret olduu kolayca anlalr; maamafih bunda, lhanllar devri ananelerinin garb Anadolu'daki te'sirini grmek, hi de yanl deildir. Ancak, Xm. XV. asrlarda, ahs ismi olarak, bu kelimeye Anadolu Trkleri arasnda da tsdf edildiini biliyoruz (Evliya eleb, Seyahatnme, H, 267; ismail Hakk Uzunaril, Osmanl Devleti Tekiltna Medhl, stanbul, 1941, s. 172). Battr unvan Kazak-Krgzlarda son zamanlara kadar devam etmi ve Baranta (bk. slm AnsifclopedisyTarda kahramanlk gsteren yiitlere bu lkap verilmitir. Kazak-Krgz halk edebiyatnn en zengin, en gzel ve en orijinal mahslleri, batr destanlardr: ora Batr, Kublan-d Batr v.s. Bir ok batr menkbelerinde bu bozkr kahramanlarnn umm ve mterek seciyeleri kuvvetle canlandrlmtr. Alp, er, cigit (yiit) gibi unvanlar da alan bu batrlar ite, eski Ouz rivayetlerinde alp ve apar (bk. bu kitaptaki Eski Trk Unvanlarna Ait Notlar* balkl makale) diye anlan Ouz kahramanlarnn psikolojileri arasnda ok byk bir benzerlik gze arpar: battrtn balca ii, dmanlar e cenk etmek, apuar yapmak, hayvan srlerini srp gtrmek, kadn ve kzlar esir etmek, kabile rflerinin kendisini mecbur ettii intikam hareketlerini yapmaktr; batar, bzan da, gzel kzlar arayan bir ak mceracsdr. Bunlar yalnz bir kadn ile iktifa etmedikleri fcin, maceralar da o nisbette oalr. Batar, fena ve zlim bir adam, bir haydut deil-fir; A. de Levchine (Descriptm des hordes et des steppes des Kirghiz-Kazaks, Paris, W40, s. 350, 382)'in bu husustaki menf dncelerine ramen, bu mevzuda tetkiklerde bulunan Rus limleri bu hususiyeti tebarz ettirmilerdir. Bir arslangibi den, aranra dmanlarna kar hiyleler yapmaktan da ekinmeyen, takmlar kullanan batm balca arkada adr. Huss bir isim tayan bu at da bir kahramandr* bata, onsuz U tr ey yapamaz. Onun e mavere eder, konuur; tehlikeleri evvelden hissedip kahraman kaz eden hep odur- baran sihirbazlar bularak, len batn bu vsta e dirilten yine odur Bu destanlar, batnn, karsnn veya gelininin ihaneti yznden lmesi e ya-

BAYRAK

BAYRAK, Dvn Lgti't-Trk (I, 387, 14) 'te batrak eklinde yazlan bu kelime savalarda kullanlan ve ucuna bir ipek paras taklan mzrak" tarznda izah olunmaktadr ki, bunun ferd mcdelelerde hret kazanm kahramanlara (alp, bahadur) mahsus bir almet olduu anlalyor. Yine ayn eserdeki (m, 138, 9) bir manzumede kelime bayrak eklinde kullanlmakta ve Ouzlar arasnda bu suretle telffuz edildii kaydolunmaktadr. Yine bu eserde (I, 388, 4), erkek ad olarak, bir badruk -kelimesi de zikredilir ki, bunun da ayn kelimenin deiik eklinden baka bir ey olmad meydandadr; nitekim eski Uygur metinlerinde bayrak" mnsna badruk kelimesine tesadf edilmesi de, bunu aka gstermektedir (Mller-Gabain, Vigurica, IV, 8, 39; 20, 237). Kelimenin daha slmiyet'ten evvelki devirlere ait olan bu telffuz ekilleri, bz lehelerde daha sonra da devam etmi ve Ouzlar arasnda ise, dima bayrak ve bayrak ekilleri kullanlmtr. Seluklular ve Hrizmahlar devirlerinde yetien ran irleri tarafndan kelimenin bu son iki ekilde ve daha ziyd bayrak eklinde kullanlmas (insi. 'Avf, Lubab'l-Elbb, I, 242; II, 260; Kaml sfahan!, Dan, s. 18), Seluklu devrine it fara tarihlerde de bu kelimeye yine ayn ekilde tesadf edilmesi (msl. Ravendi, Rhatu's-Sudr,

178/slm ve Trk Hukuk Tarihi s. 288), kelimenin farsayaouzlar vstas e, yni byk Seluklu mparatorluu devrinde, getiini anlatmaktadr. Arapay. ve krteye de geen bayrak kelimesi (al-Sayyid Addl lr, Kitb al-atf* aljrisya al-mu'arraba, Beyrut, 1908, a. 32), Balkarar'da Osmanl hkimiyeti esnasnda bulgarcaya bayrak, srpaya baryak ve rumenceye bayrak (bairac) ekillerinde girmitir. (Kari Lokotsch, Efymologischts Wrt*rbueh der europaischen Wrter orientalischen Ursprungs, Heidelberg,1927, s. 16). Bad- kknden gelen ve d > y deimesi neticesinde, bayrak seklini alan bu kelimenin, semantik bakmndan, sancak (tslm An&iklopedisi'ndeki bu maddeye baknz.) kelimesi ile olan benzerlii pek aktr. Anlalyor ki, eski TtirMer'de bayrak, batrlacak, saplanacak bir silhn (msl. mzrak ve sng gibi) addr ki, savalarda bunun ucuna onu kullanan kahramann veya mensup olduu kabilenin almeti konuluyordu ve Mahmd Kgar devrinde (XI. yzyl) bu almet Ouzlar arasnda krmz ipek kumatan yaplyordu. Yine bu devirde Karahanhlar sllesine mensup Trk hkmdarlarnn bayraklar, al denilen turuncu ipekten idi ve onun hizmetinde bulunan yakm adamlarnn atlarnn eerleri bu kuma ile rtlyordu (I, 77,5). Bu al (ak krmz) ipek kumaa ayrca tamik ad verildii Ve bunun bayrak ucuna konulmas detinin harplere mahsus olduu (3H, 270, T) yine ayn kaynaktan anlalyor. bn Mhenn lgatinde sng ve urgu kelimelerinin bayrak mrdifi olarak kullanlmas, yukarki izahat te'yit etmektedir. Arapada sng ve mzrak mnsna gelen mitrad ve tarrda kelimelerinin de, eski kaynaklarda, bugnk mns ile bayrak makamnda kullanlmas (msl. TrhH Beyhak ve Tdrh-i Sstn), semantik bakmndan, ayn mhiyette bir vk'adr. Trk kahramanlarnn, daha eski devirlerde, yaban kznn, daha sonra atlarn kuyruundan ve nihayet ipekten yaplm bir almeti silhlarnn ucuna taktklar, muhtelif kaynaklardan anlalmaktadr ki, Mahmd Kgar'ye gre, buna Ouzlar perem ve dier Trkler de bekem derlerdi; on eklinde ahs ad olarak da kullanlan bu kelimenin farsaya, yine Ouzlar vstas ile, getii, Acem ir ve nairlerin bunu perem eklinde ve hemen dima bayrak" mnsm ifde eden kelimeler ile beraber yahut onlarla mteradif olarak kullanmalarndan anlalyor. Arapa ve farsa metinlerde, bunun arapa mrdifi olan turra kelimesi de kullanlr. Eski Trk kahramanlarnn, atlarnn boyunlarna da bu alameti taktklarn ve buna kutas denildiini biliyoruz U, Ibu da perem (tslm

Unvan ve Irtlahlar/17d Anaiklopedisl'ndeki bu maddeye bk.)'in yine trke bir mrdifidir. Yi ne Dvn Lgtt't-Trk'te atlarn boynuna kymetli talardan yahut arslan trna veya muska gibi sihr tesiri hiz eylerden mrekkep, bo yunluklar asld ve buna da munuk denildii zikredilir (I, 395, 9; II, 98, 8). Farsaya daha Gazneliler devrinde munck eklinde geen bu kelime de, Iran irleri tarafndan, bayrak ve perem mrdifi olarak kullanld gibi, Moollar arasnda da yine bayrak mnsm ifde eder; bu kelime Trkler arasnda ok eski zamanlardan beri ahs ad olarak da kullanlmtr. Yine bayrak, sancak mrdifi olarak tu ke limesinin de yaban kz veya at kuyruundan yaplan almetlere ad olduunu ve Moullarn XII. XIII. yzyllardan balayarak, ah ke limesini de, bunun mrdifi olarak, kullandklarn ve edersek, bu hususta daha ak bir fikir edinebiliriz. Dvn Lgti't-Trk'te, ks ve tabel" -mnsna geldii tasrih edilen tu'un bugnk bayrak mn snda kullanlmas ve byk hanlarn kumatan yaplm 9 tular ol duunun tasrih edilmesi, bunu anlatt gibi (H, 92), bn Mhenn lgatinde de tug kelimesinin arapa 'alem, yra bayrak mukabili ola rak gsterilmesi de, bunu te'yit etmektedir. Bakrtlar'n hl bugn bile tu kelimesini bizdeki bayrak mnsnda kullanmalar da bunun bir bakiyesidir. Sonraki Trk devletlerinde, msl. lhanhlar'da, Osmanl mparatorluu'nda ve Safevler'de ah =, tef? ile bayrak = sancak'm birbirinden tammiyle ayrlm olmas, yukarki mtalay asla kuv vetten dremez. Hkmdarn veya devletin hukuk senbol olarak, en eski devirlerde bu hayvan klndan yaplm tularn kullanld ve ku matan yaplm bayraklarn ondan ok sonra byle bir hukuk m hiyet alm olduu pek sarihtir (slm Ansifclopedisi'ndeki Tu madde sine bkz.). iyisi Btn bu izahlardan karlabilecek neticeler unlardr : bayrak, tannm cengverlerin savalarda tadklar mzran addr ki, ucuna, yak denilen yaban kz veya at kllarndan, yahut ipekli kumatan yaplm bir almet taklr; semantik bakmndan, sancak kelimesi de bundan farkszdr; perem^ kutas, muncuk, ah ve tu kelimeleri de, azok farklar ile, ayn mefhumu ifde eder; bunlardan bzlarnn huss bir mn almalar, daha sonraki devirlerdedir. Krgzlar tu kelimesinden baka, kumatan yaplm bayrak mnsna yalav kelimesini de kullanrlar. ptid alplara ve bahadrlara (slm Ansiklope-disi'ndeki bu maddeye bkz.) mahsus olan bu almet, pek tabi olarak, bunlarn ba olan hkmdarlarda da bulunur ve nihayet, devlet mefhumu ve devlet tekilt kuvvetlendike, hkmdrlarm ahs almetleri, devletin hiz olduu yksek hkimiyetin bir senbol mhiyetini

180/tslm ve Trk Hukuk Tarihi ahr; en sonra da, mill irdenin tecellsinden doan yeni devlet teekkllerinde, yalnz devlet hkimiyetinin deil, mill varln da remzi, timsli olur. slmiyet'ten nceki ve sonraki muhtelif Trk devletleri zamannda, Uzak ark ve Yakn Sark mslman medeniyetleri evrelerindeki sr devletler ile mterek olarak etr, as, tac, kemer, mhr* tamga, Urz, reng (ahs arma), tabi (veya tabJhne, yni asker muztka) v,s. gibi, bir takm madd hkimiyet senbolleri arasnda husus bir ehemmiyeti hiz olan bayrak (sanca/cj'n yalnz hkmdarn almeti olarak kullanlmadm, kabile reislerine, devletin byk memurlarna, asker eflere, orduyu tekil eden muhtelif zmrelere, harp gemerine, esnaf ' cemiyetleri ve tarkatler gibi itima ve din teekkllere mahsus ayr ayr bayraklar bulunduu da malmdur. imdi slmiyet'ten evvelki ve sonraki Trk kabilelerinde ve devlet teekkllerinde mevcut bayraklar hakknda tarih kaynaklardan karabildiimiz malmat, kronolojik bir surette, hulsaya alrken, muhtelif zmre ve teekkllere mahsus bayraklar hakknda da malmat vereceiz. 1. tslmiuet'ten evvel. Daha slmiyet'in zuhurundan evvel mevcut olan muhtelif Trk devletlerinde, tu veya bayrak gibi, hukuk senbot terin mevcut olduunu tarih kaynaklardan reniyoruz. Trkler^, henz atl gebe hayta srerlerken tekil ettikleri siys heyetlerde buna dh muhtelif kabilelerin ve kabile reislerinin huss almetlere, damga {islm Ansifetopedisi'ndeki bu maddeye bk.JTara sahip olduklar vebukafbleler ittihadnn banda bulunan hkmdarn, bu hkimiyeti temsil eden muhtelif hukuk senboller arasnda tu (bayraklara mlik bulunduu pdk tabidir. Esasen Trkler e ok sk siys ve meden m nsebetlerde bulunan eski in devletlerinde de, gerek, yak kuyruun dan yaplm tulam, gerek pekli kumatan yaplm muhtelif renkte bayraklarn kullanldm pek iyi biliyoruz; imparatorun binmesine mah sus arabann sol tarafna aslan tu (cince tu), hkmdarlk almeerndendi (L. Wieger, Teztes historiques, 1929, I, 324); miltta 110 yl evvel taral Wu*mm byk bir 'beyaz bayra olduu gibi Tcheu sl leinin haznesinde, eski bir zafer htras olarak, rerikr^nk yahut bir renk ipekten yaplm bayraklar muhafaza ediliyordu. AskerValara mahsus bayraklar, din merasimde ve bilhassa matem yinlerinde kul landan bayraklar vard. Bz bayraklarn stnde ejderha (dragon) tas virleri de bthmuyordu. TcheuTerin beyaz renkli byk bl bayrak vardJMarcel Granet, Danses et ligendes de la Chine anti^n^ rs, 7o). '

Unvan ve Istlahlar/181 Daha sonra muhtelif Trk devletleri ile daim mnsebetlerde bulunan Ssn ve ark Roma mparatorluklarnda da trl trl bayraklarn mevcudiyeti ve bunlarn hukuk bir senbol ve asker bir almet gibi kullanldklar malmdur. Kumatan veya mdenden yaplan bu almetler zerinde muhtelif ekiller bulunuyordu. Eski ran'da daha Arakiyn (Arsasid) devrine it sikkelerde, ran'n mill bayra olan diref-i kviynVnin resimlerine tesadf olunduu gibi (Ed. Dronin, Observa&ion sur le$ monnaies Ugendes en pehleviet pehlevi-arabe, Paris, 1886, s. 19), Ssnler devrinde de, gerek diref-i kviyn ve gerek ir ran bayraklar hakknda olduka etrafl malmata zhip bulunuyoruz; diref (yni bayrak) ad verilen Jher asker kta'nn ayr bayraklar olduu gibi, hkmdarn, byk kumandanlarn ve kahramanlarn da bayraklar vard; Ssn ordusu hcuma kalkaca zaman, ate renginde (krmz) bir bayrak ekiliyordu. Bu bayraklarn renk ve ekilleri, zerlerindeki motifler ve ir teferruat hakknda, Firdevs ve Esed gibi, daha sonraki asrlarda yazar ir ve melliflerin eh-detlerinden baka, bz muasr ehdetler ve arkeolojik vesikalar da vardr (A. Christensen, Viran sous Us Sassanides, Copenhague, 1936, s. 80, 205 v.dd., 496 vA). ark Roma'da da bayran byk bir ehemmiyeti olduu ve asker kt'alarn huss bayraklar tadklar malmdur, tmparator Hferacius'un 628'de Destgerd'de ele geirdii ganimetler arasnda, eski harplerde tranblar'n eline geip, zafer htras olarak, saklanm 300 Roma bayra da vard. te Ssn ve Bizans bayraklar hakknda verdiimiz bu ksa izahat, umumiyetle slm ve Trk bayraklar hakknda yaplacak mukayeseli tetkikler iin, bunlarn byk ehemmiyeti olmasndan dolaydr. Btn bu izahlardan sonra, Uzak ark ve Yalan ark medeniyetleri ile rabtalarm dima muhafaza etmi olan Trkler'in kurduklar devletlerde de tu ve bayrak gibi almetlerin mevcut olmamasna imkn verilemez. Hun (Hiung-Nu) mparatorluumda tu ve bayrak bulunduu malm olmakla beraber, bu hususta sarih ve etrafl malmat yoktur. Bunlarda, daha eski bir kltr bakiyesi olan tuun, hkimiyet timsli olarak, daha ok mhim olduu, lkin, inlilerce olduu gibi, ipekten bayraklar da kullanld tahmin olunabilir. Yalnz, Garp Hunlar'nn byk hkmdar Attila'nn, zerinde ba tal bir turul (bk. slm Anstklopedisiyva, yni Trkler arasndaki efsnev bir kuun, resmi bulunan bir bayra bulunduu, eski bir hristiyan kaynanda zikredilir. Tu-kiie'ler devrine it n akynaklannda, bu devir bayraklar hakknda epeyce malmata tesadf olunuyor: Tu-kiie hkmdarlar in mparatorluunun yksek hkimiyetini kabul ettikleri zamanlarda, kendilerine, ir bz almet-

182/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ter ve Hediyeler e birlikte, davul ve bayrak gnderiliyordu ki, bu bayran stnde altndan yaplm bir kurt ba taryordu;' bunlarn inliler e aralan bozulduu zaman, Tu-kitt hannn to hkmdarna isyan karanlara kurt bal bayrak gnderdii de malmdur. Tr* gi kabileleri arasnda bayrakdarlar bulunduu ve bunlarn bandaki byk asker kumandana byk bayrakdar" ad verildii de yine ayn kaynaklardan anlalmaktadr. in seyyah Hiuen-Tsang, TuJde hkmdar ehu Kagan'n adet asker bir manevra mhiyetinde olan bir av elencesinde, asker bayraklar tadn grmt. Tukiie'lerde ayrca bir bayrak klt" bulunduu anlalmakla beraber, bu hususta fazla bir ey bilinmiyor; yalnz bayraklar stne konulan kurt (bk. slm Ansiklopedisi')'un, bunlann efsnev ceddi olduu dnlrse, din mhiyeti daha iyi anlalr. Bu eski kurt klt'" nn isleri, Trfeler arasnda uzun mddet devam etmitir. Firdevs'nin, iki defa, .Turanllar'm kurt bal bayra'"ndan bahsetmesi (bk. h~ nme, nr. J. Mohl, IV, 382, 482), in kaynaklarm te'yit etmektedir. Yine in kaynaklan, Krgzlar'in bayraklar olduunu ve bunlarn krmz renge hrmet ettiklerini sylemek suretiyle, bu bayraklarn krmz renkte olduunu im etmektedirler. Hlbuki Arap seyyah Eb Du-lef, X. yzyl balarnda Krgzlarn yeil renkli bayraklar olduunu syler. XX. yzyl esnasnda ark Trkistan'da yaplan mhim keifler, Uygurlar zamanna it bayraklar hakknda da bizi bir az aydnlatmtr. Mesel Turfan'da Mani dinine mensup TfirUer'e mahsus, rerlerinde insan resmi olan iki din bayrak bulunduu gibi, Kua valyelerinin, zerlerine hayvan resimleri ilenmi bayraklar tadklar anlalmtr. Uygur medeniyetine it olarak, A. von Le Coq tarafndan neredilen atlasta, bz bayrak rneklerine tesadf olunur. Dier Trk zmrelerinden idil Bulgarlar'nda at kuyruundan yaplm tular bulunduu, bn Fadln'n rivayetinden anlalyor; Tuna Bulgarlar'na gelince, bunlarda da ayn tarzda tular bulunduu ve ancak ikinci imparatorluk devrinde sikkeler zerinde kumatan yaplm bayrak resimlerine tesadf edildii malmdur. Maamafih gerek idil ve gerek Tuna Bulgarlan'mn kumatan bayraklar kullanm olduklar kuvvetle tahmin olunabilir. Nitekim mhim bir Trk zmresi olan Peenek'le-rin bayraklar bulunduu, Gerdtat ve el-Bekr gibi islm mellifleri tarafndan te'yit edilmektedir; Bizans kasnaklar vstas fle bildiimiz Peenek fcable imlerindeki renge dellet eden kelimelere, belki de bunlann kullandklar bayraklarn renkleri dolaysiyle verilmi olduu fikri, u son yllarda bir Macar lim} tarafndan ileri sri srlmtr ki,

Unvan ve Istlahlar/183 bizce de olduka kuvvetli grnyor; bu fikrin doruluu tahakkuk ederse, Peeneklerin muhtelif renklerde bayraklar kullandklar da anlalacaktr. Nagy-szent-Miklos'ta bulunup, Avrupa'ya gelmi Trk zmrelerinden birine Proto-Bulgarlar'a veya Peenekler'e it olduu tahmin edilen eserlerden birinde bir prensin elinde bulunan bir bayrak ekli, Osmanl devrindeki yenieri bayraklarna benzemektedir ki, bu da, eski bir Trk bayrann eklini gstermekten baka, umumiyetle bayrak istimalinin btn bu kabileler arasnda eskiden beri yaylm olduunu anlatmak bakmndan mhimdir, ilk islm corafyaclarndan bn Rusta, ne renkte olduunu sylemeksizin, Hazarlarn bayraklar olduundan bahsettii gibi, Eb Dulef de Dokuz-Ouzlar'n siyah bayraklar olduunu syler. XII. XTTT. yzyllarda Kpak kabilelerinin bayraklar bulunduunu Mool devri islm mverrihleri kaydederlerse de, bunlann ne renkte olduunu sylemezler; hlbuki daha evvelce garba doru ilerleyerek, Ruslar ite bir ok harplerde bulunan bir ksm KpakKumanlar'n krmz ve beyaz bayraklar olduu, mehur Igor desiam'ndan anlalmaktadr. XIII. yzyl balarnda Macaristan'a iltica eden bir ksm Kumanlar'm ,,mv zemin zerinde arslan, yldz ve ay motiflerini muhtevi" bir armalar olup, Kumanlar'm kiral sfatn da resm unvanlarna ilve eden Macar kiralnn bu armay da kendi kr allk armas iin ald rivayet edilir; maamafih Kpak-Ku-man bayraklarnda bu motiflerin bulunduuna dir hi bir malmatmz yoktur (bkz. slm Ansifclopedisi'ndeki ,*Arslan" ve Ay" maddeleri). P. Pelliot'nun bildirdiine gre, XI. XII. yzyllarda in ile mnsebetlerde bulunan bir takm gebe Trk kabilelerinin bayraklar hakknda, eski in minyatrlerinden bir fikir' edinmek kaabildir. Eski Trk bayraklar hakkndaki bu kk hulsay tamamlamak iin, unutulmamas lzm gelen br meseleden daha bahsedelim: .Firdevs'nin Seh-nme'si, Esed'nin Gersp-nme'si gibi, eski Iran kahramanlk edebiyat eserlerinde, ran-Turan mcdelelerinden bahsolunur-ken, her iki taraf kahramanlarnn ve ordularnn tadklar bayraklar tasvir edilir. Bunlara gre, Trklerin ve byk.Trk hkmdar Efrs-yb'n bayra siyah renktedir; maamafih meneke, sar, krmz ve mv renklerde bayraklar da vardr. Bunlarn stnde kurt, ejderha (dragon), kaplan, arslan, kartal ve ay gibi trl trl ekiller bulunur. Acaba bu malmat tammiyle hayal bir mhiyette midir; yoksa bu irlerin istinat ettikleri eski kaynaklar, Trk bayraklarnn bu hususiyetlerini tesbit etmiler midir? Sonra, ranhlar ile mcdelelerinden bahsedilen bu Trkler, Tukiie'lar ve Eftalitler gibif Ssnler devrinde

lM/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Ietlahlar/185

onlar e mnsebetlerde bulunan devletler midir? Btn bu suallere kat*! cevaplar vermek, imdilik imknszdr. A. Christensen, eh-nme' de ran bayraklar hakknda verilen malmat tamnyle mevsuk addederek, o suretle kullanmakta ise de, bfe bu telkkiye tammiyle itirk edemiyoruz. Acaba Firdevs, Esed, Fahr'd-Dn Grgn gibi irler, eserlerindeki Trk veya ran bayraklar hakkndaki tavsiflerde, daha ziyde kendi devirlerinde kullanlan bayraklardan mteessir olmamlar mdr ? Biz bu son mlhazann kolay kolay reddedilemeyecei fikrindeyiz. nk, mesel Firdevs, Trk bayraklarnn renkleri ve zerlerindeki ekiller hakknda ne malmat vermise, ayn eyleri Iran bayraklar iin de tekrarlyor; yalnz bunlara ilve olarak, fil, hm, geyik ve yaban domuzu gibi ekillerden de bahsediyor. Hlbuki bir az aada, mslman Trk devletlerinin bayraklarndan bahsederken, greceimiz gibi, Firdevs devrinde, byle muhtelif renklerde ve zerlerinde muhtelif ekiller bulunan bayraklar mevcut idi. Bu bakmdan, Firdevs'nin ve dier ran irlerinin, eski Trk ve ran bayraklarm kendi devirlerindeki bayraklara -gre tasvir etmi olmalar ok yakn bir ihtimldir. Ancak btn bu tasvirlerdeki renkler ve ekillerin, daha eski devirlerden intikl etmi olmas imknm da gzden uzak tutmamaldr. Bu hususta gz nnde bulundurulacak dier bir mesele de udur : gerek Trk, gerek ran imparatorluklar, her devirde hkmdara, kumandanlara, kahramanlara ve ordunun muhtelif czlerine mahsus olarak, ayr renklerde ve ayr motifleri muhtevi, trl trl bayraklar kullanmlardr; bunlar arasnda hkmdarlara mahsus olan ve hakik mnas ile hukuk bir senbol mhiyetini muhafaza eden renkleri ve motifleri, dierlerinden dikkatle ayrmak lzmdr; Mesel Tu-kiie'lerdeki kurt bal sancak gibi. Eski din telkkilere ve tarih an'anelere dayanan ve senbolik bir mhiyet tayan ve yalnz bayraklarda deil, hkimiyet almeti olan ir eylerde de kullanlan bu renkler ve motifte ayr ayr uzun ve mukayeseli aratrmalarda bulunmadan, bu meselelerde msbet neticelere varmak asla kaah deildir. Bayrak meselesi, din tarihi ve messeseler tarihi ile beraber, arkeoloji, mmusmatik, heral-dik ve hatt diplomatik gibi, yardmc ilimlerin muaveneti olmadan, halledilebilecek basit bir mesele deildir., L slmiyet'ten sonra. Trkler, slm dinini kabul ederek, mslman medeniyeti evresine girdikleri zaman, slm dnyasnda Abbasler ve Smnler gibi, muntazam tekilta mlik, kuvvetti siys he-

yetler ile karlatlar ki, bunlarda, muhtelif hkimiyet sembolleri arasnda bayraklar da kullanlyordu. Bunun iin, memlk sfat ile Abbas devleti hizmetine girmi Trkler'den biri tarafndan kurulan Toun-lular devleti ile, Smnler hizmetindeki Trk memlkleri tarafndan kurulan Gazneliler devletinden balayarak, uzun asrlar esnasnda slm dnyasnn muhtelif sahalarnda kurulan muhtelif Trk devletlerinin bayraklar hakknda izahata girimeden evvel, slm bayraklar hakknda ksa ve umm malmat vermek zarurdir. Mslman Trk devletleri, kullandklar bayraklarda, her ne kadar kendi eski ananelerinin tesiri altnda kalmlarsa da, pek tabi olarak, slm medeniyetinin kuvvetli nfuzundan da kurtulamamlardr. lk slm devletlerinin, meden hayatn bir ok tezahrleri .gibi, hkimiyet senbolleri hususunda Ssn ve Bizans tesiri altnda kalmalar bu tesirlere esasen bs-btn yabanc bulunmayan Trklerin onlar kolaylkla iktibas etmelerine yardm etmi olmaldr. Arap kabileleri, daha slmiyet'ten evvel, bayrak kullanrlard. slmiyet'in zuhurundan sonra, Peygamber ve ilk halifeler zamanndan balayarak, bu det kuvvetlendi; Emevler ve Abbasler zamannda ise, trl renk ve ekillerde bayraklar kullanlmaa ve bunlara, eskiden de olduu gibi, trl trl isimler verilmee baland: 'ukkb, sihhb, zili, tivj e-hamd v.s. gibi huss isimler tayan muayyen bayraklardan ^aka, umm olarak, liva', 'alem, ryei, 'isbe, atfe, tarrde, mitrad, 'alme, bend, 'Ukde gibi, mnca birbirinden az - ok farkl veya mteradif muhtelif kelimelerde, muhtelif zaman ve meknlarda, muhtelif bayraklar ifade iin kullanld. Hkmdara, veliahda, byk ricale, ku-> mandanlara, asker Int'alara ve donanmaya mahsus ayr ayr bayraklar olduu gibi, muhtelif kabilelerin. Peygamber soyundan gelen sey-yidlerin, byk ehirlerdeki muhtelif esnaf teekkllerinin, syyrlar ve attrlar gibi, bir takm serseri zmrelerinin, slm leminde tasavvuf esaslarna dayanan muayyen tarkatlerin teekklnden sonra, her tarikatta, kendisine mahsus bayraklar vard. Vali ve kumandanlara, kendilerine verilen vazife ve salhiyetin bir timsah" makamnda olan bayraklarn teslimi, daha ilk halifeler zamanndan balayarak, gittike tantanal bir ekil alan byk merasimle yaplyordu. Abbas halifeleri, onlar halife olarak tanyan mstakil slm devletlerinin reislerine, menur ve hiFat gibi veska ve almetlerle beraber, siyah bayrak da gnde-riyorlard. Emevlerin (Endls Emevlerfnin de) beyaz bayraklarna mukabil, Abbasler bu rengi almlard. Yeil renk, daha ziyde, Fti-me'nin ocuklarn temsil eden bir renk saylyordu. Siyah renk, Abb-

186/lslAm ve Trk Hukuk Tarihi stterin ir hkimiyet almetlerinde dahi talanhyordu. Bayraklarn zerine hkmdara isim, unvan ve almetlerinin ilenmesi de usldendi. Emevler ve Abbasler devrinde, merkez idareye kars isyan karanlar, onlarn renklerinden ayr ve anlara zd renklerde bayraklar kul-% lanrlard; bu zmreler, ok' defa, kullandklar bayran rengine gre de adlandrlmlardr : msevvkLe, miibeyyiza, surh-alem (yni hanem dnye) zmreleri gibi. Maamafih byk slm imparatorluklarnda, hkmdarn, daha dorusu sllenin, resm rengindeki bayraklardan baka, trl trl renk ve ekillerde bayraklar da kullanlrd. i'lerin ta'ziye merasimi gibi, din yinlerde bayraklar kullanlmas, tekkelere ve trbelere tarkatlere mahsus bayraklar aslmas det olduu gibi, byk camilerdeki hatipler de kl ve bayrak kullanrlard. "Bayrak kaldrmak", umumiyetle, cenge hazrlanmak veya isyan etmek mnsn ifde ederdi. Beyaz bayran, teslim almeti olarak, kullanlmas deti de yaylmt( umumiyetle slm bayraklar hakknda daha etrafl malmat almak iin bk. slm Ansiklopedisi, Liva Mad.) Ortaa msl-man devletlerindeki bayraklar ve onlarn kullanl tarzlar hakkndaki bu umm malmat, slm dnyasnda kurulan Trk devletlerinde bayran mhiyet ve ehemmiyetini ve nerelerde kullanldn gstermek bakmndan, mevzumuzu dourdan doruya alkalandrmaktadr. Bundan sonra, mslmn Trk devletlerinin bayraklar hakknda toplayabildiimiz bilgileri, kronolojik ve coraf bir tertip dhilinde, hulsa edelim. Tolunlular ve Gazneler'de. ilk mslmn Trk sllesi olan TolunMar devrinde, bunlarn trl renklerde bayraklar kullandklarn, Ykub'den reniyorsak da, bu hususta fazla malmatmz yoktur. Smnler hizmetindeki Trk memlkleri tarafndan kurulan Gazneler mparatorluu'nda, bir taraftan Abbas - Smn, dier taraftan da eski Ssn - EftaKt an'anelerinin te'siri ile, bayran byk bir ehemmiyeti vard. Hkmdara, daha dorusu hanedana, mahsus resm bayrak bulunduu gibi, hkmdar ailesine mensup prenslere, kumandanlara, valilere ve yar mstakil yerli sllelerin reislerine, ir hkimiyet almetleri ile beraber, bayrak da veriliyordu. Asker lat'alarn, stnde huss almetler, ve ekiller tayan, bayraklar vard. Mesel saraya mensup olup, sonradan azad edilmi gulm (kle)'lardan mrekkep kt'alarn bayraklarnda arslan almeti bulunuyordu. Gazneler'in bayraklarnda ekseriya ay ve bm ekillerinin bulunduu edeb kaynaklardan anlahyorsa da, bunlarn bayrak stne srma ile ilenmi resimler mi, yoksa bayrak direinin tepesine konmu altodan ekiller mi

Unvan ve Istahlar/187 olduu, kat* ekilde sylenemez. Ekseriyetle uster ehrinde dokunmu kymetli ipek kumalardan yaplan, hkmdara mahsus, resm bayran dima siyah renkte olduu grnyor. Gazneliler'de, etr, klah ve hil'at gibi, bir takm hkimiyet almetlerinin de siyah renkli olmas, gerek Mahmd'un gerek oullar Muhammed ve Mes'ud'un saltanatlar zamannda dima siyah renkte bayrak kullanlmas, bu rengin hanedana, yni devlete mahsus resm renk olduunu kat' surette anlatmaktadr. Mahmd'un babas Sevk Tigin'in iptida l'l renkli etr kullandn biliyorsak da, bayrann rengi hakknda malmatmz yoktur. Maamafih bz kaynaklarn mphem ifdeleri, kumandanlara galiba krmz renkli kumatan bayraklar verildiini de im etmektedir ki, devletin resm bayrandan baka bayraklarda ayr ayr renkler kullanmas deti bir ok slm ve Trk devletlerinde det olduu cihetle, bu da pek tabi grlebilir. Bu bayraklar zerinde veya bunlardan bzlarnda, hkmdarlarn, kumandanlarn veya emirlerin isim ve lkaplarnn yazlm olmas da muhtemeldir. B. Kazimirsky'nin Smnler veya Gazneler devrinde maden bayraklar kullanldn sylemesi, ir Min. ihr'nin bir kasidesinde, etr kelimesi ile beraber, kulland kevkebe tbirini yanl anlamasndan ileri gelmitir. Gaznelier'de, sllenin i'ar, yni senbol olarak, siyah renk kabul edilmesinin sebebi, ehnamemde ve bz tarih kaynaklarda grdmz gibi, eski Trkler'de hi olmazsa, bz mhim Trk zmrelerinde bu rengin senbolik renk olmasndan dolay mdr, yoksa, Gazneler'in, siyah rengi i'ar ittihaz etmi olan Abbas halifeleri ile ok samim mnsebetlerde bulunmalarndan ve tahta kan her hkmdara Abbas halifesinin, menur ile birlikte, siyah hil'at ve bayrak gndermesinden dolay mdr, yni Gazneler bu suretle kendilerini halifenin meru mmessili olarak gstermek mi istiyorlard? Bu hususta kat' bir ey soylenemezse de, Gazneler devletinin takip ettii islm siyset gz nne alnnca, bu ikinci ihtiml daha kuvvetli grnr; maamafih birinci milin de bu hususta az-ok tesiri olmas ihtimli yok deildir. Bu devire it tarih ve edeb kaynaklarda, bayrak mnasna gelen trke kelimelerden munuk kelimesinin muncuk ekli le kullanlmas da dikkate lyktr. Bayraklar zerinde kullanaln arslan, hm ve ay ekillerinin ise, S-gfc ran'nda mevcut olmakla beraber, daha ziyde eski Trk an'ane-lerine dayanan motifler olduu sylenebilir. Kardhcmhlar'da.. Tammiyle Trkler ile meskn sahalarda kurulmu ilk mslmn Trk devleti olan Karahanlar devletindeki bayraklar hakknda fazla malmatmz yoktur. Yalnz makalenin banda sy-

188/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Unvan ve stlahlar/186 lediimiz gibi, bunlarn tu da kullandklarm, tu saylanmn, ahbmn kudret ve ehemmiyetine gre, deimekle beraber, Trk'lerin mukaddes says olan 9 taneden fazla olamadn ve bunun da byk hana mahsus bulunduunu, hkmdar bayraklarnn al denilen turuncu kumatan yapldn, bayrak ve teferruatna flit muhtelif trke kelimelerin bu devirde mhim bulunduunu Dvn Lgti't-Trk'ten reniyoruz. Bu eserde turuncu diye izah edilen al kelimesinin tazim bugn ayn kelimeden anladmz ak krmz renk olduunu ve yine orada bahsedilen kzl bayrakln ise, ya Ouzlar'a mahsus olduunu yahut eski ranhkr'da da olduu gibi, harp almeti saymak lzm geldiini syleyebiliriz. Karahanhlar ailesinden Semerkand ve civarlarna hkim olan Ali Tigm'in krmz bayra olduunu ve Karahanhlar devrinde de, Gaznelilerde olduu gibi, bayrakdarln yni bayrak tamak vazifesinin mhim bir memuriyet sayldn, muasr kaynaklardan reniyoruz. Eski Tu-kiie ve Uygur devlet an'anelerini islm medeniyeti kadrosu iinde devam ettirerek, bir ok eski rtbe ve memuriyet adlarm, tu, bayrak, asker muzika, etr gibi, hkimiyet almetlerini muhafaza eden Karahanhlar'da, bayran muhtelif ilerde kullanldm ve hkmdara mahsus bayraktan baka, hanedana mensup prenslerin, byk ricalin, kumandanlarn, kabile reislerinin ve asker kt'a-larn da ayr ayr bayraklar bulunmas pek tabidir. Hkmdarn mu-karriplerinin bindikleri atlarn eerleri stne, al denilen bayrak kumandan yaplm rtler kullanlmas, terifat usllerinin bu devlette ok inkiaf ettiini gsterir. Krmz renk hkmdarn ve hanedann bayrak ve etrlerine mahsus olmakla beraber, ayrca baka renkte bayraklar kullanld da tahmin olunabilir. Mesel, Divn Lg't-Turk (IH, 31)'te vezir mertebesinde olduu hlde, hanedana veya yksek aristokrasiye mensup Olmayanlara yuru unvan verildii zikredilirken, bunlara, mevkilerinin almeti olarak, siyah ipekliden yaplm bir etr verildii ilve olunmaktadr. Biz bu ifdeden, bunlara verilen bayran, hatt giydirilen MTatin siyah ipekten yapld neticesini de karabiliriz. nk btn ortaa slm ve Trk devletlerinde, her mevkie mahsus olan bu gibi almetlerin ayn renkten olmas, deimez bir kaidedir. Eski Trkler'in tammiyle aristokratik mhiyette olan itima tekiltlarna gre, halk tabakasna mensup olanlara kara sfat verildii iin (kara budun = avam), bu siyah rengin de, bu telakkinin neticesi olarak, seildii tahmin olunabilir. Karahanllar'n baka renklerde bayraklar olup olmadn bilmediimiz gibi, bunlarn zerinde bir takm ekiller bulunup bulunmad hakknda da bir kayda tesadf edemedik. Seluklularda. Henz Byk Seluklu mparatorluu kurulmadan evvel, muhtelif kabilelerin balarnda bulunan reislerin huss almetleri, yni bayraklar olduu, bu devri ok iyi bilen mverrih Beyhak*-deki iki mhim fkradan anlalyor. Siyah renkli olan bu bayraklar zerinde, her reise mahsus, ayr bir almet var m idi, yahut hepsinde mterek bir senbol, mesel bunlarn mensup olduklar Knk boyuna mahsus damga m mevcut idi? Bu hususta hi bir ey bilmiyoruz. Bu Ouz kableleri, nce Seyhun kenarlarnda ve sonra Buhr civarlarnda ve Horasan'da yaadklar sralarda, Smnler, Karahanhlar ve Gazneliler gibi, slm devletleri ile ve tslm medeniyeti ile sk temaslarda bulunmulard. Fakat buna ramen, gebe hayatnn eski an'anelerini sk sk saklamak temayl, bunlarn her hususta Ouz trelerine sdk kalmalarna sebep olduundan, bu ilk bayraklarn eski kable bayraklar olduu muhakkaktr. Horasan ve ran'da imparatorluun sr'atle kuruluu ve Abbas halifeliinin Turul Bey'in fil hkimiyeti altna girmesi, Seluklu messeselerinin, Abbs-Gaznev rneklerinin iktibas ve taklidi suretiyle, inkifna sebep oldu ve slm devletlerinde kullanlan btn hkimiyet senbolleri, Seluklular tarafndan da kullanld. Fakat, btn bunlara ramen, Seluklu messeselerinde eski kable ananelerinden gelen ve bilhassa ilk zamanlarda ok kuvvetle kendini gsteren bir takm hususiyetler gze arpmaktadr ki, bunu hkimiyet senbollerinde de grmekteyiz; mesel ilk Seluklu sikkelerinin stnde ok ve yay almeti bulunduu gibi, Turul Bey zamannda istanbul'daki eski mescit tamir edildii zaman mihrabna ayn almet konmutu. Turul, tevk almeti yni tura olarak da bir omak ekli kullanrd. Hlbuki sonralar, Alp Arslan'dan balayarak, sultanlarn tevkleri hep slm formllerdir. te bu bakmdan, hi olmazsa ilk Seluklu bayraklarnn stnde ok ve yay almetinin bulunduunu tahmin ediyoruz. Maamafih bu ok ve yayn Turul'un ahsna deil, btn hanedana it umm bir senbol olduunu gsteren baka deliller de vardr: Kirman Seluklu hkmdar Kavurd'un etrin. de ok ve yay resmi bulunduunu ve bu almetin fermanlarn banda tura makamnda da kullanldn bildiren bir kaynak, bunun Seluklulara mahsus bir almet olduunu bilhassa tasrih etmektedir. Daha Turul'dan balayarak, Abbas halifelerinden ir hkimiyet almetleri e birlikte siyah bayraklar alan Seluklularda trl trl bayrak ve sancaklarn kullanldm gryoruz. Malazgird meydan muharebesinde, Alp Arslan'm, zerinde feelime-i ehdet yazl, byk bir sanca vard; Urfal Mathieu*nn ifdesine gre, 408 (1095)'de

190/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Berkyaruk e Tutu arasndaki muharebede, Berkyaruk ordusunda Melikah'n sancam gren bir ok askerler, onun tarafna gemilerdi. Sultan Muhammed, Berkyaruk'a kar yapt bir harpte malp olarak, maiyetindeki 70 kii e beraber, kamaa mecbur olunca, bunlarn kendisinden ayrlmamas iin, ahsna mahsus bayra bizzat kendisi tamt. Byk Seluklu hnparatorluu'nda ve ubelerinde hkmdara, hanedan azasna, byk ricale, asker kt'alara mahsus trl renk ve eklerde bayraklar kullanld tabi olmakla beraber, bu hususta henz fazla malmatmz yoktur. Yalnz, ir Ezrak, Doan ah hakkndaki bir kasidesinde, ordu bayraklarnn krmz renkte olduunu im ettii gibi, mverrfl Rvend de Irak Seluklu hkmdar Arslan b. Turul'un ordusundaki krmz ipek bayraklardan bahseder. Turul Bey'n, iptida Npr'a girerken, banda krmz etr bulunduu ve bu rengin Karahanhlar'da resm renk olduu gibi, "bz Trk kabileleri arasnda da mukaddes renk telkki edildiini dnrsek, bu krmz renkli bayraklarn menei meselesi daha iyi anlalr. Byle olmakla beraber, bu krmz bayraklar hkmdarn (devletin) resm sanca deil, daha ziyde asker kt'alarm bayraklar olduuna gre, asl hkmdar sancann rengi mechl kalyor. Ancak ilk Seluklu reislerinin siyah al. met tadklar, Abbslerin ve Gazneliler'in resm renkleri siyah olduu, aada greceimiz gibi Byk Seluklulardn bir ok messeselerini hemen ayniyle devam ettiren Anadolu Seluklularnda ve Hrizmh'larda hkmdar sancaklarnn siyah renkli bulunduu dnlrse, umumiyetle Seluklu hkmdarlarnn Abbsler'e manev ballklarm gstermek ve bu Suretle btn slm dnyas zerinde meru ve siyas br hkimiyet iddia etmek iin de siyah rengi kullandklar kabul olunabilir. Enver, Ezrak ve Zahr-i Fryb gibi, bu devir irlerinin manzumelerinden, bayraklarn stnde ay, ejderha, arslan, pelenk, hm gibi ekiller bulunduu da anlalyor. Gazneliler'in bayraklarnda da grdmz bu ekillerin, bayran tepesine konulan san. madenden yaplm mcessem ekiller m, yoksa bayran zerine ilenmi veya nak edilmi resimler mi olduunu bilmiyorsak da, bz, vesikalarn delletine gre, her iki ihtimlin vrid olduu da sylenebilir. Emr-i alemlik, yni bayrakdarlk, vazifesi de Seluklu tekiltnda mhim bir memuriyetti. Anadolu Seluklular'nda. Bunlarda, Byk Seluklularda olduu gibi, daha iBc devirlerden balayarak, bayran hukuk bir senbol sfat e, ehemmiyeti grlyor, lk Hallar seferinde, znik Bizanshlar'a teslim edildii zaman, kale burcundaki Seluklu bayra yerine Bizans bayrann dikildii, bu sefer hakkndaki anonim vekayinmede zikre-

Unvan ve stlahlar/l dilirse de, Seluklu bayrann ekli ve rengi hakknda hi malmat verilmez. Bu devre it kaynaklardan, hkmdarn resm sancandan baka, yar mstakil beyliklere, byk ricale, kumandanlara ve asker kt'alara mahsus bayraklar bulunduu, ordudaki bayraklarn sar ve krmz renklerde olduu zikredilmektedir. Lkin yine bu kaynaklara gre, dier bayraklar ile hkmdarn resm sanca arasnda, hukuk senbol olmak bakmndan, byk bir fark bulunduu, her hangi bir kale Seluklular eline getii zaman onun burcuna resm saltanat sanca ekilmesinden anlalyor. bn Bb'nin, Khta fethinden bahsederken aka kaydettiine gre, bu sancak siyah renkli idi; hkmdar sefere ahsen itirak etmezse, bu sancak ordu kumandanna veriliyordu. Bu mverrihin eserinde trke muncuk, perem, bayrak kelimelerine sk sk tesadf edilmekle beraber, sancak, sancak- sultan, sancak- saltanat tbirlerinin daha ziyde devletin (hkmdarn) resm siyah bayra hakknda kullanlmas dikkate lyktr. Sancak- sultan tbirine Mevln'nn iirlerinde de tesadf edilmesi, bn Bb'nin bu tbirleri ayrmaktaki isabetini te'yit ediyor. Her hkmdar zamannda bu sancak zerine onun isim ve lkabnn yazld tahmin olunabilir. len hkmdarlarn etr ve sancaklar, bir hrmet almeti olaraka trbelerine konuluyordu. 'Ale'ddn Keykubad L'n etri ve sanca, Cimri hdisesinde, halkn bu hkmdarn htrasna ballndan istifde edilmek iin, kyamclar tarafndan alnp kullanlmt. Nitekim, Memlk sultam Baybars'n Anadolu'ya yapt yryte, Seluklu tahtna oturmas ve basma Seluklu sultanlarna mahsus etri tutturmas da ayn maksatla idi. Anadolu Seluklularnn ordularnda kullanlan trl renkli bayraklar zerinde, daha evvelki Trk devletlerinde olduu gibi, bir takm ekiller ve resimler bulunduu sylenebilir; elimizdeki bz vesikalar, bu devirde zerine ejderha resmi nakedilmi ipek bayraklar bulunduunu aka gstermektedir. Bu devir sikkeleri zerindeki ekillerden bzlarnn bayraklara da konmu olmas ok tabidir. Bu bayraklarn tepelerinde, altndan veya mdenden, hill ekilleri bulunduu da anlalyor. Anadolu Seluklularnn, Moullar' taklit ederek, bayraklarnda beyaz rengi kabul ettiklerine dir Hayrullah Efendi'nin iddias, hi bir vesikaya dayanmamaktadr. Ancak, o devirlerin detine gre, Anadolu Seluklular Moul tahakkm altna derek, istiklllerini kaybettikten sonra, lhanl bayraklarnn da Seluklu bayraklar ile beraber kullanlmas tabi idi. Bunlarda etrlerin siyah renkli olduunu biliyoruz. Yalnz Gyseddn Keyhusrev II., Sa'de'd-dn Kpek'in teviki ile, bunun rengini maviye evirtmi ve bu deitirilme Abbas halifeliince bir dmanlk almeti gibi karlanmt; hkmdara mah-

192/lslm ve Trk Hukuk Tarihi sus etr ile bayran ayn renkte olmas ortaada umm bir kaide olduu iin, saltanat sancann da maviye evrilmi olmas icap ederse de, kaynaklarda bu cihet tasrih edilmiyor. Nitekim, bu mavi rengin, Sa'deddn'in katlinden sonra veya baka bir zamanda, tekrar kaldrlp kaldrlmad da kaydedilmiyor. Her ne olursa olsun, bu izahat* siyah rengin Seluklular tarafndan, tpk Gazneliler'de olduu gibi, Abbsler'e ballklarm gstermek maksad ile kullanldm anlatmaktadr. Bayrakdar (mr-i alem)'lk vazifesi bunlarda da mhim bir memuriyetti. Hrizmhlar'da. Byk Seluklu mparatorluu'nun adet bir isti-talesi olan ve onun hemen btn messeselerini devam ettiren Hrizm-hlar devletinde de bayran byk ehemmiyeti vard. Hkmdara, veliahda, hanedan azasna, tbi kk devletlerin reislerine mahsus bayraklardan baka byk emirlerin kabile reislerinin, muhtelif asker kt'alara da huss bayraklar bulunurdu. Bu devlete mensup haclar kafilesinin nnde de, mensup olduklar devletin sancam tayan dier kafileler gibi, bayrak ekilirdi. Bu bayraklarn muhtelif renklerde ye ekillerde olmas tabu bulunmakla beraber, imparatorluun resm bayra, Celleddn Hrizmh'n mverrihi NesevTnin bir fkrasndan anlaldna gre, siyah idi, Eb'MTd'-daki bir kayda gre, Hrizmhlar'da byk ricalin, bulunduklar vazife ile bal huss almetleri olduundan, asker ricale mahsus bu gibi almetlerin bayraklar zerine nakedmi olmas muhtemeldir. Moullar'n Buhr muhasarasn gsteren bir ran minyatrnde Hrizmhlar'm bayra sar renkte gsterilmise de, muahhar bir devre it olan bu resmin hakikate -uygunluu iddia edilemez. Edeb vesikalardan anlaldna gre, bunlarn etrerina de siyah renkte olmas bu rengin devlete resm renk .olarak kabul eddiini anlatmaktadr ki, bu, Hrizmhlar'n kendilerini, bilhassa Sultan Sencer'in lmnden 'sonra. Byk Seluklu mparatorluumun meru vrisi gibi telkk etmelerinden ileri gelmi olmaldr. Celleddn Hrizmh'n koyu krmz renkli bayra olduunu, hi bir kaynak gstermeden, yazan Rza Nur her hlde, aldanm olacaktr; nk, Nesev sdece Cell'in siyah bayrandan bahsettii gfflri, fteld'd-dn'in Cmi'%Tevrh'mde de onun alem-i hass (huss bayrak)' zikredilmekle beraber bunun renginden bahsedilmez. Ondan evvelki devirlerde de siyah etrden bah edilmemesi, bu hususta hi bir tereddde yer brakmaz. Hrizmshlar' a ordularnda, Seluklularda olduu gibi, muhtelif renklerde TO zer lerinde trl trl motifler bulunan bayraklar kullanlm olmas pek

Unvan ve Istlahlar/193 tabidir. Ouzlar'n Begdili boyuna mensup olan bu hanedann bayraklarnda, bu kabileye mensup damgann bulunduu ve her hkmdarn isim ve lkaplarnn da resm sancaklar zerine yazld tahmin olunabilir. Bayrakdar (mr-i alem)'hk vazifesi bunlarda da mhim bir memuriyetti* Atabeler'de. Byk Seluklu mparatorluumun zayflayp paralanmas neticesinde vcda gelen ve Atabeler umm ismini alan muhtelif Trk devletlerindeki bayraklar hakknda pek az malmatmz vardr. tbn'1-Esr, ilk defa Seyfeddn Gz b. Zeng'nin banda sancak gezdirdiini ve ondan evvel, Seluklu hanedanna kar bir hrmet eseri olarak, byle bir eye cr'et edilmediini syler. Seluklular devrinde byk emirlerden her birinin bayra ve muzikas (tabi ve alem) olduunu kat' olarak bildiimiz iin, bundan atabeglerin Gz b. Zengr-den evvel bayraklar olmad neticesini karmamaldr. Bundan maksat, istikll almeti olan saltanat sancadr; nitekim, yine ayn adanan, sultanlara mahsus olan dier istikll almetlerini atabeler arasnda ilk defa olarak kullandm da biliyoruz. Mstakil bir devlet reisi sfat tayan bu Atabeler'in ordularnda, tpk Seluklular'da olduu gibi, muhtelif renk ve ekillerde trl trl bayraklar kullanld muhakkaktr. Ancak bunlardaki hkmdar sancaklarnn rengi hakknda yalnz bir kayda tesadf edebildik ki, o da, Ouzlar'n Salgur boyuna mensup olduklar iin Bu ismi alan ve sikkelerinde Salur damgas bulunan Fars Atabeleri'ne aittir; bu slleden Sa'd b. Zeng'nin kasidecilerinden Mecd-i'Hemger'in bir manzumesinde, omm siyah renkli bayra olduundan bahsolunuyor. zerinde Salur damgas ve hkmdarn ismi ve lkaplar bulunduu da tahmin edilen bu sancan siyah renkli olmas, Hrizmhlar'da olduu gibi, kendilerini Seluklu mparatorluunun meru vrisi saymalarndan ileri geliyordu. Dier atabeglerin de, ayn maksatla, bayraklarnda ve getrlerinde siyah rengi kabul etmi olmalar ok kuvvetle tahmin olunabilir. Eyybler'e. Musul Atabelii devletinin bir istitalesinden baka bir ey olmayan, hatt o devir mverrih ve irleri tarafndan aktan aa Trk devleti diye adlandrlan, Eyybler Devleti messeselerinin, Fatm ve Seluklu (Atabeg) an'anelerinin tesiri altnda teekkl ettii malmdur. Bu bakmdan, bunlarn kullandklar bayraklarda da, J)U izlerin gze arpmas pek tabidir. Salhaddin Eyyb, mstakil bir hkmdar sfatm taknd zaman, Ftmler'de ve Atabeler'de mevcut btn hkimiyet almetlerini de kabul etti. Eyybler'de, hkmdara

M/lslm v Trk Hukuk Tarihi mahsus saltanat sancandan baka, hanedana mensup prenslere, byk ricale, asker kumandanlara, asker kt'alara mahsus trl trl bayraklar vard. Yfi% Salhaddin'in saltanat sancandan bahsettii gibi, ir muasr kaynaklar da Kuds fethinde ordudaki sar bayraktan zikrederler. Esasen hkmdara mahsus sancan rengi de sar idi, Ma-amafih, daha sonraki Eyyb ordularnda san ve krmz bayraklarn mevcut olduunu bildiimiz gibi, Abbas halifelerinin Eyyb hkmdarlarna gnderdikleri siyah bayraklarn da kullanld tahmin olunabilir. Kahire'deki byk Eyyb sultan, imparatorluun baka sahalarnda hkm sren yan mstakil Eyyb prenslerine ir hkimiyet almetleri ile beraber sancak ve bayraklar da gnderirlerdi; bunlarn verilmesi, ortaan btn tslm ve Trk devletlerinde olduu gibi, dorudan doruya sultann salhiyeti cmlesindendi. Bayraklarn zerlerine, it olduklar prenslerin veya sultann adnn ve lkaplarnn yazlmas da detti. Yine sar renkte etrler kullanan Eyyblerin, kendilerine i'ar olarak sary semelerinde, hi phesiz, Fatm an'anesinin tehiri vardr; Msr ve hatt Suriye halk, imparatorluk rengi olarak, bunu tanyorlard. Bir taraftan eski metblanndan ayn bir renk kabul etmek, dier taraftan da ka asrlk Fatmi sllesinin meru vrisi olduklarn gstermek arzusu bu hususta mil olmutur. Eyybler devrinde hill almetinin garpllarn gznde tammiyle bir mslmanlk timsli olduu, Hallar devrine it bz Garp kaynaklarndan anlalyor. Memlk mparatOTuu'nda. Muhtelif miller tesiri ile yklmaa yz tutan feodal Eyyb tmparatorluu'nun, Trk memlkleri arasndan yetien kudretli ahsiyetler tarafndan merkezlerilerek, yeni bir hayata kavutalmasndan baka bir ey olmayan Msr^Suriye Memlk devleti devrindeki bayraklar hakknda elimizde olduka geni ve sarih malmat vardr. ok muntazam tekilta, btn teferruat inceden-in-ceye tesbit edilmi terifat usllerine mlik olan bu imparatorlukta, ir hkimiyet timslleri arasnda, bayran da mhim bir yeri vard Sultana (yni devlete) it rsm bayraklara senck- sultanye (sultana mahsus sancaklar) ad verilirdi. Hkmdarn banda gtrlen veya bulunduu yere dikilen san ipekten byk sancaa arapa 'isbe derlerdi ki, bunun ipek kumatan olan ksmnn ad atfa idi Maamafih bu kelime bazan 'isbe ite mteradif olarak da kuHanlmtr' San ipekten yaplan bu bayrak ve teferruat, elmaslar ve ir kymetti talar e sslenirdi. Hkmdarlar, tepesinde at klndan yaplm peremi bulunan dier byk bir bayra daha bulunduunu Kalkaand syler

Unvan ve Istlahlar/195 ki, buna da al (yni tu) derlerdi Bunun eski bir Trk an'anesi olduunu ve Moullar ile slm dnyasnda galiba yeniden canlandn syleyebiliriz. Her hlde Baybars devri bu gibi Trk-Moul an'anelerinin Memlkler devletinde yerlemesinde mhim bir safha tekil eder. Cal'n meydana karlmas, harp ilnnn bir timsli, bir sefer balangcdr. Saltanata mahsus olan dier bayraklara sancak ad verilir ve bunlar Kahire'de huss bir mahalde saklanrd ki, bunun, daha Ft-mier devrinde Hiznat'l-Bund denilen yerden baka bir. mahal olmad meydandadr. Her hangi bir sebeple saltanattan ekilen bir sultan, saltanat sancaklarm yeni hkmdara vermekle mkellefti. Hkmdara mahsus sancam stne, ir bir ok mslman ve Trk devletlerinde olduu gibi, hkmdarn ismi ve lkaplar alim srma ile ilenirdi. Bayraklar zerine hkmdara mahsus reng, yni almetin de ilendii ve mesel Baybars devrinde onun almeti olan arslan (veya bars) resmine, sikkelerde olduu gibi, bayraklar zerinde de tesadf edildii malmdur. Rtbelerine mahsus bayraklara mlik olan byk emirlerden her birinin, vazifesi ile mtensip, bir reng, yni almeti (armas) vardr ki, bunlarn bayraklar zerinde de kullanld tahmin olunabilir. Bayraklarn, bilhassa asker alaylarda, dier hkimiyet timslleri ile beraber, byk bir ehemmiyeti vard. Bu alaylarn mkemmel tavsiflerini brakm olan Msr tarihileri nin ifdelerine gre, hkmdara mahsus etrin iki yannda liv''l-hamd ad verilen iki byk sancak, altndan kllara sarih olarak, iki byk memur tarafndan hrmetle tanrd. Ayrca, sar ve krmz iki byk sancakla, zerine feth ve zafer yetleri yazlm 400' den fazla daha kk bayraklar da mevcuttu. Bunlarn tepelerinde altn veya gmten yaplm hilller bulunurdu. Sultann nnde onun husus sancan tayan memura sancakdar, dier saltanat sancaklarm tayan memurlarn mirine de alemdar derlerdi. Memlk sultanlarnn resm renkleri, Eyybler'de olduu gibi, sar idi; sultanlarn sancak ve etri hep bu renkte olurdu. Memlk bayraklarnda, E. Blochet'nin iddia ettii gibi, Bizans tesirini grmek tammiyle yanltr. Memlk sultanlar, Altn-Ordu hanlarna, ir bir ok hediyeler ile birlikte, Abbas halifesine mahsus olan siyah ve kendi san bayraklarndan da yollarlard; hatt bir defa, Srp kiralnn talebi zerine ona da srma ile ilenmi sri saltanat sanca yollanmt. Memlk sul-tanlan zaman zaman Anadolu'daki Trk beylerine de byle sancak yollamak suretiyle, onlarn lkeleri zerindeki hkimiyetlerini tasdik etmi ve bylece ona meruiyet baheylemi oluyorlard ki, bu hl, kendi yksek hkimiyetlerinin orada da tamndm gsteren diplomatik

196/lslm ve Trk Hukuk Tarihi bir muvaffakiyetti. XIV. yzyla mensup bir, spanyol fransiscain rahibinin seyahatnamesinde, o devirde Memlklere it olan am ehrinin bayra olarak sar zemin zerine bir beyaz hl nakedilmi bir bayrak resmi bulunduu gibi, iskenderiye geliri in de san zemin ortasnda siyah bir dire iinde bir andan resmi bulunan dier bir bayraa tesadf edilmektedir. Asl Msr bayra olmak zere ise, beyaz zemin zerinde mavi bir hill bulunan dier bir bayrak mevcuttur. zerinde bir takm bayrak resimleri bulunan Topkap Mzesi'nde mevcut eski bir tspanyol haritasnda da, Memlk bayra olarak, stnde bir krmz hill bulunan altn sars renginde tr sancaa, yine Memlkler'e it skenderiye ehri zerinde, altn sars bir zemin zerinde bir krmz direyi ihtiva eden dier br bayraa tesadf edilmektedir. Memlk bayraklarnda bu trl ekillerin mevcudiyeti hakknda tarih kaynaklarda bir kayda tesadf edemediimiz iin, bu hususta bir ey syleyemeyiz. skenderiye'ye it arslanl bayraa gelince, bunun Baybars devrinin bir htrasn saklamas epey uzak bir ihtimldir. Bundan baka, Msr bayra olarak beyaz renkli bir bayrak gsterilmesi tammiyle esassz olduu gibi, ortaa islm leminde huss ehir bayraklar bulunduunu bilmediimiz in, iskenderiye'ye it bayrak da bizi bs-btn pheye dryor. Her hlde, bu gibi vesikalar muasr tarih kaynaklar ile karlatrmadan kullanmak asla doru olmaz. Anadolu Beylikleri'nde. Xl. yzyln son yansndan itibaren Anadolu'nun muhtelif yerlerinde yava yava mstakil birer kk devlet mhiyetinde teekkle balayan Anadolu beyliklerinin tarihi hakkndaki kaynaklarn kifayetsizlii, onlarn bayraklar hakknda da bize hemen hi bir ey retmiyor. O devrin umm teamllerine gre, kendi adlarna sikkeler bastran, kitabelerinde mstakil hkmdarlara mahsus tantanah lkaplar kullanan bu kk beyliklerin, yava yava kendilerine mahsus bayraklar kullanm olmalar da pek tabidir. Mesel, Aydnoullar"ndan Gz Umur Bey'in gemisinde yeil sancak bulunduunu Dstr-nme-i Enver'den reniyoruz ki, bu renk belki de kuvvet bir cflad ruhu fle mcehhez bulunan Anadolu gzlerinin tercih ettikleri bir renktir. Maamafih bu rengin Umur Bey'e it olmas ve donanmasnda baka renkte bayraktar da bulunmas ihtimli vardr. Karaman beyleri, Moul tahakkmne kar Msr Memlkleri'nin sfy& yardmm temin ettikleri zamanlarda, kenderine Kahire'den bayraklar gnderildiini Msr kaynaklan bildiriyor; fakat, Memlk-ler'in yksek hkimiyetim tandklarm gsteren bu bayraktan baka,

Unvan ve Istlahlar/197 Karaman beyliinde, dier Anadolu beylikleri gibi, kendilerine mahsus sancaklar bulunuu muhakkaktr. Kbrs kralh tarihine it hristi-yan kaynaklarnda, Teke-oullart'nn, Aliye ve Manavgat beylerinin ayr ayr bayraklarndan bahsolunmaktadr; Aliye ve Manavgat beyleri, Kbrs krallmn yksek hkimiyetini tanyarak ona vergi verdikleri sralarda, kendi bayraklarnn stne krallk bayran asmak suretiyle bunu gsteriyorlard. Teke-oullar Antalya'y Kbrsllar'dan geri aldklar zaman, ehrin burlarna kendi bayraklarm asmlard. Menteeoullarndan Ahmed Gzl'mn Becin'deki bir- kitabesinde, elinde bayrak tutan bir arslan resmi mevcuttur ki, bu bayrakta Ahmed G-z'nin ismi yazldr. O devirdeki ttalyan cumhuriyetlerinde de tesadf edilen bu arslan resminin bir hususiyeti olmakla beraber, bayran stnde Ahmed Gz isminin yazl bulunmas, bu gibi sancaklar zerinde beylerin isim ve lkaplarnn da yazl bulunduunu gsteren bir delildir ki, ortaa tslm ve Trk devletlerinde bunun umm bir det olduunu sylemitik. Her hlde, Anadolu beylikleri bayraklarnn, umumiyetle, Memlkler'de, Anadolu Seluklularnda, tlhanlar'da tesadf edilen bayraklardan pek farkl olmad tahmin edilebilir. Yukarda bahsedilen tspanyol haritasnda, Sinop, Antalya, Aliye ehirleri zerinde bayrak resmi gze arpyor: Candar-oullar'na it olan-Sinop zerindeki bayrak, kmz zemin zerinde sola doru alm bir altn sars ay tamaktadr. Tekeoullar'na it bayrak, beyaz zemin zerinde krmz mhr-i Sleyman (alt keli yldz) tayan ve ucunda iki tane zikzakl yeil izgi bulunan bir sancaktr. Aliye sanca ise, beyaz zemin zerinde atal sakall bir ba tamaktadr. spanyol fransiscain rahibinin eserinde de yine Antalya'ya (Teke-ouHar'na) it iki bayrak vardr ki, beyaz zemin zerinde zikzakl koyuca izgileri ve bir mhr-i Sleyman eklini muhtevidir. Trkiye'ye, yni Anadolu'ya t drt bayrak var ki, zeminlerinin yars sar, yans beyaz olup, zerlerinde krmz renkte muhtelif ekiller vardr. Bu bayraklarn kimlere it olduu tasrih edilmiyor. Bzlar ha ve bir tanesi de kl eklinde olan bu iaretler, bu bayraklar hakknda kat' bir ey sylemee imkn brakmyor. Yalnz, Teke-oullar bayra zerindeki Mhr-i Sleyman her iki tspanyol eserinde de mterektir. Bu ekillere daha eski tslm ve Trk bayraklarnda tesadf olunmamas, bu hususta pheler uyandrmakta ise de, sonraki devirlerde sahil memleketlerine it bayraklarn zerinde insan kafas veya ir motiflere tesadf edilmesi ve bilhassa bu devirlere it tarih vesikalarn azl, imdilik kat' bir hkm vermei zorlatryor.

198/slm ve Trk Hukuk Tarihi DehU Trk Sultanl'nda. ptida Gorlular devletine tbi bir eyalet iken, Kutbed-Din Aybek'ten balayarak mstakil bir evlet mhiyetini alan ve bu byk ftuhat ile muazzam bir imparatorluk eklinde inkiaf eden Dehli Trk Sultanl, ir messeseleri gibi hkimiyet senbol-lerini de iptida Gartular'dan almt: Ancak son byk Seluklu imparatoru Sencer'e mensup olduklarm iddia eden, hatt etr kollanma da onlardan alan Gorlular'm, Gazneli ve Seluklu* messeselerini iktibas ve taklit ettikleri unutulmamaldr. Aybek'ten balayarak. Halac-llar ve Tuluklar gibi muhtelif Trk slleleri tarafndan devam ettirilen Dehli Sultanl'nda, Trk an'anelerinin kuvvetli tesirleri de gze arpar. Gorlular'n Mu'izz'd-Dn Muhammed b. Sm zamanndaki bayraklar hakknda Tabakat-t Nsir mellifinin verdii malmata gre, bunlarn 'bayraklar siyah ve l'l (parlak al) renginde idi; ordunun sa kolunu tekil eden Gor emirleri siyah, sol kolunu tekil eden Trk emirleri ise l'l bayrakjar kullanyorlard. Bu an'anenin Aybek ile balayan Memlk sultanlar zamannda da devam ettii ltutmu ve Nsir'd-Dn Mabmd devirlerine ait kaytlardan anlalyor. Tuluklar devrinde de bunun deimedii, Husrev-i Dehlev'nin Tuluk-nme*'sinde gze arpmaktadr. Buna gre, bunlardan evvelki Halallar zamannda da ayn renkte bayraklarn muhafaza edildiine hkmolunabilir. Tuluklar zamannda, belki de daha evvel, hkmdara mahsus sancaklara ayrca tavus tyleri taklyordu; harp esnasnda dmanlarn hkmdar bayran bakalarndan ayramamalar iin, btn byk emirlerin de bayraklarna tavus tyleri konulmas emredildi. Sancaklar zerinde, sair Trk devletlerinde olduu gibi bir takm resimler, ekiller mevcut olduunu, hatt Frz ah zamannda ksa bir mddet bu resimlerin bayraklardan kaldrldn biliyoruz; lkin bunlarn neferden ibaret olduuna dir sarih kaytlara tesadf edemedik. Bunlarn etelerinde de l'l ve siyah renkler kullanlyordu. Maamafih, rtbe ve memuriyet derecelerine gre krmz, yeil, beyaz renkli etrler de bulunduuna baklrsa, bu renkte bayraklarn da kullanld tahmin olunabilir. L'l ve siyah renklerden hangisinin asl hkmdarlara mahsus olduunu kat' surette syleyemeyiz; yalnz, Gorlular'n iptida siyah etr kullandklarm bdiirniz giJM, Tulukb? samannda da hkmdar etrinin siyah olduunu Husrev-i Dehlevl tasrih etmektedir. Ki rengin tercihinde, Seluklu an'anelerinin tesiri kabul olunabilir! etrlerin renginden, hkmdarlara mahsus bayraklarn da siyah olduu istidlal olunabilir. Franciscain rahibin kitabnda, ortasnda amd sar bir izgi bulunan beyaz bir bayrak Dehli Sultanlmn bayra olarak gsteriliyor , buradaki sar rengin bunlarn Memlkler ile mnasebetlerinin bir eseri olmas hatra gelebilir; lkin, tarih kaynak-

Unvan ve Ifitlahlar/199 lar ile hi tetabuk etmeyen bu bayrak hakknda pheli davranmak daha dorudur, Moul Devletlerinde. Cengiz Han imparatorluunun beii olan $Ioulistan'da, II. yzyl esnasnda ksmen eski Trk-Moul ve ksmen de in medeniyeti tesiri altnda yaayan muhtelif Trk ve Moul siys teekkllerinde, eski Trkler'de olduu gibi, yak kuyruundan yaplm bayrak (tu) kullanmak deti vard; paganizm telkkilerine gre, bu bayrakta korucuyu ruh (moulca : skide) bulunurdu. Bu kelimenin Moul dilinde hem tu ve bayrak, hem koruyucu ruh, hem de saadet ve refah gibi mnlara gelmesi bunu daha iyi.anlatr. Bunlar arasnda tu'un kmas, harp almeti idi (sonradan llhanllar'da, Msr Memlkler i'nde, Osmanllar'da olduu gibi). Cengiz devri iin en mhim kaynaklardan biri olan Yuanrc'ao pi~e'ye gre, Cengiz Hn'n sanca, yni tuu, "dokuz kuyruklu (yni peremli) beyaz tu" (moolcas: yesn kl-t aga'an tuk) idi. Ordunun koruyucusu edan ruhu tayan bu mukaddes almet,meydana lanca, iptida o ruha kurban kesilirdi. Bu kuyruklarn dokuz tane olmas, Trk ve Moullarca dokuz adedine kudsiyet isnat olunmasndan ileri gelir ki, Trk ve Moullar'da, daha evvelki ve daha sonraki zamanlarda, bu telkkinin izlerine dima tesadf olunur. Eski ran ve in minyatrlerine gre, bu kldan kuyruklar birbiri altna sralanrd. Hara-Davan adl muasr bir Kalmuk mellifinin 1929'da Belgrad'da rusa olarak nerettii Cengiz Han ve muakkip lerine dir eserde tasvir edilen Cengiz bayra (s. 15), bir az hayli bir mhiyettedir, inli Mong-Hong'un bahsettii dokuz kuyruklu ve beyaz zemin zerinde bir siyah hill ekli bulunan sancan Cengiz'e deil, Mukali'ye ait olduunu syleyen P. Pelliot, bu hill eklinin Cengiz bayra zerinde bulunuundan phe etmekte ve bunun Mukali'ye ait hususi bir almet olmas ihtimlini -ileri srmektedir. Hlbuki in Moullan'mn messisi Kubilay'n resm bayra zerinde gne ve ay ekillerinin bulunmas, sonra, aada greceimiz gibi, hill almetine ir Moul ubelerine it bayraklarda da tesadf edilmesi, payze'ler zerinde bu ekle rastlanmas, bunun Mukali'ye it husus bir almet olarak telkkisine imkn brakmamaktadr. Hakikaten, Altn-Ordu m-paratorluu'nun payitaht olan Saray ehrinde hkmdarn ikametgh zerinde bir altn hill bulunduu islm kaynaklarnda tasrih edildii gibi, bunlarn bayraklar hakkndaki malmatmz da bunu te'yit ediyor : franciscain rahibinin kitabnda, Saray ehri zerinde gsterilen Altan-Ordu bayra, beyaz zemin zerinde bir krmz hill ile yine bir krmz damga tamaktadr. Yukarda bahsedilen ispanyol haritasnda

200/slm ve Trk Hukuk Tarihi da ayn bayran mevcut olmas ve XV. yzylda Avrupa portuton larnda bu bayran yine ayn ekilde gsterilmesi, ayrca Kpak sik- < kelerinde de hill ve damgaya tesadf edilmesi, beyaz rengin ve hl eklinin btn Moul devletlerindeki ehemmiyetini ve mterek mhiyetini gsterebilir. Damgaya gelince, bu, Cuci ocuklarna it husus bir almet olarak kabul olunabilir ki, Krm hanlarnn sonradan asrlarca kullandklar tarak - damgann esas budur. Altn-Ordu hanlarnn yksek hkimiyetini tanyan Orda hanlarnn bayraklarnda, met-b hkmdarlara isim ve belki de almetlerinin -bulunduunu Red'd-dn zikreder. Moul tarihine it bz farsa eserlerin minyatri nshalarnda, mavi .zemin zerinde Kurt resmi bulunan bir Moul bayrana ve bugnk flamalar eklinde ve daha baka ekillerde bayraklara tesadf olunuyorsa da, bunlarn hakikate uygun olup olmadklarm anlamak iin tarih kaynaklar ile cidd mukayeselere ihtiya vardr, ilhanllar devrinde kullanlan bayraklar hakknda muhtelif tarih ve edeb kaynaklarn verdii malmat, bunlarn da, ir Moul devletleri gibi Cengiz an'anesini takip ederek, hkmdara mahsus sancak (tu-i bzrk = byk tu)'larda beyaz rengi kullandklarm gsteriyor. Hkmdardan baka, hanedana mensup prensler, asker kumandanlar da ayr ayr ahs bayraklar kullanyorlard; mesel, Hafz Ebr'daki bir kayda gre emr Ahmed Halac'n bayra krmz idi; bzan vezirlere, yni mlk ml tekiltn bandaki yksek memurlara da bayrak ve asker muzika (moulca tuk ve krge) verildiini gryoruz. Hkmdarn ahs sanca e dier saltanat sancaklarndan baka, orduda san, krmz ve ir renklerde trl bayraklar kullanlyordu. Bunlarn zerlerinde ejderha, arslan, karaku ve gne-arslan (r hurd) gibi trl trl resimler bulunmakta idi. Bayraklar zerinde husus damgalarn da kullanlm olmas pek muhtemeldir, ilhanllar bu suretle bir taraftan eski Trk-Moul an'anelerinin, dier taraftan Gazneliler ve Seluklular devrinden beri ran'da hkim olan yerli an'anelerin tesirinde kalm idiler. dar ve ml messeselerde olduu gibi, hukuk senboller ve almetler hususunda da Steluk medeniyeti tesirinin bu devam pek tabi idi. Bz Moul emirleri Eb Sa'd Bahdur Han'a isyan ettikleri zaman, hkmdar kendilerini affettii takdirde sulh almeti olmak zere ordusunda beyaz bayraklar ektirmesini istemilerdir; her zamanki harplerde orduda trl renklerde bayraklar kullanldna bu da kat' bir delildir. Bayraklarn tepelerinde mdenden bir hill (mhe-i 'alem) bulunurdu. XIV. yzylda franciscaio rahibinin kitabnda ran bayra olarak sar zemin ortasnda drt ke bir krmz damga bulunan bir bayrak resmi vardr ki

Unvan ve Istlahlar/201 bunun lhanhlar'a it olmas icap eder; ortadaki ekli, Moullar'n al damga (bk. slm Ansiklopedisi, Damga mad.)'s olarak kabul etsek bile, tarih kaynaklarda ran Moullah'mn hkmdar almeti olarak san bayrak kullandklarna dir hi bir iaret yoktur; maamafih bunun o devirde kullanlan bayraklardan biri olmas imknsz deildir. XV. yzyl banda yazlm farsa bir Moul ehnme'si nushasn-daki bir minyatrde, ortasnda gne-arslan resmi bulunan bir bayrak resmi mevcuttur ki, bunun, bz sikkeleri zerinde de ayn motifi kullanm olan lhanhlar'a it olduu muhakkaktr*. lhanhlar'a tbi yar mstakil mahall hanedanlarn da huss bayraklar olduu bilinmekle beraber mesel ncu hanedannn bayra olduu raz-nme'de tasrih olunmaktadr bunlarn renkleri ve ir hususiyetleri hakknda izahata henz tesadf edemedik. Yalnz, Cengiz hanedanndan prensler yahut Cengizliler'e mensup byk imparatorlar tarafndan tekil edilen bir takm devletlerde, hkmdar bayraklarnda beyaz rengin kullanldm syleyelim. Celyirlilerin beyaz bayrak kullandklar kolaylkla tahmin edilebilecei gibi, muasr kaynaklarn ifdelerine gre, zbek ham 'Ubeyd Han'n da beyaz bayra olduunu biliyoruz. Timurlular'da. Kendisini Cengiz mparatorluumun mer vrisi sayan Timur, ir hkimiyet almetleri gibi, bayrak hususunda da Moul an'anesini takip etti. Onun, hkmdara mahsus beyaz sancak (tug)'ndan baka, ordusunda trl renklerde ve bilhassa san, krmz, mor, beyaz bayraklar kullanld tarih kaynaklardan anlalyor. ehzadelerin, byk emirlerin, asker kt'alarn ayr ayr bayraklar vard. Timur'un torunu Mehmed Mirza, Anadolu seferkide, maiyetindeki kt'alarn her birini ayr renklerde elbise ve bayraklar ile tehiz etmiti. Tepelerinde maden hilller bulunan bu bayraklarn zerinde, lhanl bayraklarnda olduu gibi, trl trl ekiller (bulunduu bu devre it minyatrlerden ve tarih kaynaklardan anlalyor. Bunlardan baka, bayraklarn zerine bir takm damgalarn ilenmi olmas da kuvvetli br ihtimldir. nk, o devir kaynaklarna gre, byk emrlerden herbirinin huss damgalar olduu gibi, bizzat Timur'un da, ahsna (veya ailesine) mahsus damgas vard. Bu damga, mselles eklinde istif edilmi kk yuvarlaktan ibaretti ki, buna, Timur'un Fransa kiral Charles VI.'a gnderdii mehur mektupta tesadf olunmaktadr. Timur tarafndan yaptrlm bz binalarda gne ve arslan motifi ile beraber kullanld Kastilya kiralnn elisi Clavijo'mn ifdesinden anlalan * Bu kitaptaki Arslan makalesine baknz.

202/slm ve Trk Hukuk Tarihi bu yuvarlak, Timur'un asl damgasdr; bzlarnn, bu astrolojik gne w arslan motifini Timur'un armas gibi kabul etmek istemeleri tammiyle yanltr. AHan-Ordu'da ve daha sonra Krm Hanl'nda bayraklar zerine damga konulduu, hatt yine Krm'da irin ve Argun kabilelerine mensup mirzalarn da bayraklarnda kendi damgalarm kullandklar malm olduu cihetle, Timur devri bayraklarnda da bu gibi damgalarn mevcudiyeti tabidir. Timur'un ocuktan ve torunlar tarafndan idare edilen muhtelif siyas teekkllerdeki bayraklarn, renk ve ekil bakmlarndan, umumiyetle, Timur devrindekilerden farksz olduu sylenebilir. ,Timur devrine it en mhim kaynaklardan biri olan Zdfer-nme-i Yezd'nin mulk ifdelerini lykiyle anlayamayan Von Hammer'in Timur devri bayraklar hakknda verdii malmatn ekseriyetle yanl olduunu da ilve edelim. Hindistan'daki Timurlular devletinin byk kurucusu Bbur ah'n ordusunda btn Timurlular'da olduu gibi sar ve krmz bayraklar kullanldn biliyorsak da, asl hkmdar sancann rengi hakknda bir kayda tesadf edemedik. Karakoyunlular'da. Baranl airetine mensup bir slle tarafndan kurulmu olup, Celyirliler'in messeselerini iktibas ve taklit etmekle beraber, airet an'anelerin saklamaktan da geri durmayan bu Trkmen devletindeki bayraklar hakknda elde kfi derecede veska yoktur. Yalnz, bunlarn bayraklarnda, Karakoyunlu airetler ittihadnn bir almeti olarak kara koyun resimleri bulunduu rivayet edilir. Hkmdar bayrann beyaz zemin zerine nakedilmi bir kara koyun resmini ve beljri de hkmdarm ismini ve damgasn tad tahmin edilen bu devlette, dier Trk devletleri gibi, muhtelif emirlerin, kabile reislerinin, zerlerinde kendi damgalarn tayan trl renklerde ve ekillerde bayraklar kullandklar tabidir. Bunlardan baka, bir takm bayraklar zerinde fetih ve zafer yinlerinin, yahut bir takm resim ve ekillerin mevcudiyeti de tahmin olunabilir. Yukarda bahsedilen spanyol haritasnda Badad ehri zerinde gsterilen altm ans zemin zerinde drt keli krmz damga tayan bayrak, franciscain rahibin kitabnda ran (lhanl) bayra olarak gsterilen ekilden farkszdr ve belki de spanyol haritasna buradan kopye ederek alnmtr. Bu bakmdan bunun, Karakoyunlu bayra olamayaca kendiliinden anlalyor. Bunlarn i', hatt btm temyller besledikleri malm ise de, muhitterindeki kuvvetli Snnlik cereyanna kar, bayraklarnda veya ir hkimiyet almetlerinde bunu iahardan ekindikleri sylenebilir.

Unvan ve Istlahlar/203 Akkoyunlular'da. Ouzlar'm Bayndr boyuna mensup bir slle tarafndan kurulmu olan bu devlet, ksmen airet an'anelerini muhafaza etmekle beraber, Celyirler ve Timurlular messeselerini iktibas ve taklit ettii iin, bu devir bayraklarnda da ayn tesirlerin bulunmas pek tabidir. Tarih kaynaklar, Akkoyunlu hanedanna it sancan beyaz renkli olduunu tasrih ettikleri gibi, bunlarn, Akkoyunlu airetler ittihadnn bir almeti olarak zerinde akkoyun resmi bulunan bayraklar da kullandklarn syler. Byk emirlerin mayetlerindeki muhtelif asker kt'alann ayr ayr bayraklar olduunu bildiimiz gibi, hkmdarm ismi ile fetih ve zafer yetlerini, yahut, Bayndr damgasn tayan trl renklerde bayraklar da vard. zerinde Hasan Bahadr ismini tayan ve hl Topkap mzesinde bulunan bayrak (smail Hakk Uzunarl Anadolu Beylikleri, Ankara, 1937, resim 45), sikkelerinde Bayndr damgasn kullanan bu muntazam tekiltl devletin, ayn damgay bayraklar zerinde de kullanmas pek tabidir. Bu slleden bzlarnn sikkelerinde tesadf edilen gne ve arslan resminin, hukuk bir almet deil, sdece astrolojik bir motif olarak bz bayraklarda da kullanld tahmin olunabilir* ran'daki muhtelif Trk slleleri, zamannda bayraklar zerinde kullanlan ir ekillerin bunlar zamannda da kullanlm olmasna ihtiml verilebilir. tran Trk Slleleri'nde. Peygamber neslinden geldii, kendi devrinde deil fakat sonradan, iddia edilen byk mutasavvf eyh Safiy-yddn Erdebil ailesinden ah smail tarafndan kurulan Safevler devleti zamanndaki bayraklar hakknda malmatmz pek azdr. ah smail zamanna it edeb eserlerde mesel Kasim'nin eh-nme'sin-de onun yeil bayraklarndan bahsolunur ki Peygamber sllesinden olduunu iddia ve isna aeriye i'liini resm mezhep olarak kabul eden bu Trk hkmdarnn bu rengi intihap etmesi gayet tabidir. nk o asrlarda yeil renk, btn Yakn ark'ta Peygamber ailesinin i'an addediliyor ve btn slm dnyasndaki seyyid'ler yeil sank ve cbbeleri e dier halktan ayrlyorlard, llhanllar'dan beri ran'daki btn Trk devletlerinde kullanlan tu (cli) da Safevler'de, daha ilk zamanlardan beri, hkimiyet almeti olarak, mevcuttu (bk. slm Ansiklopedisi Tu maddesi). Safevler devrinde hkmdarm resm bayrandan baka, trl renklerde ve zerlerinde trl ekiller ve yazlar bulunan bayraklar da mevcuttu. Mehur seyyah Chardin, Safevler devrinde, zerinde Kur'n yetleri veya i' mezhebine it bz yazlar bulunan uzun ve ensiz bayraklardan bahsetmekte ve bayraklar zerindeki ekillerden yalnz Ali'nin d ulu zlfikar'm zikretmek-

204/Islm ve Trk Hukuk Tarihi tedir (nr. Langlis, Paris, 1811, V, 321). 1715'te Fransa kiral Lotus XIV. nezdine sefaretle gnderilen Mehmed Rza Bey'in sefaret alaynda, zerinde arsan ve gne resmi bulunan bir bayran onun ba zerinde gtrldn o devre ait bir tabloda grmekteyiz, ite Saf evi bayraklar hakkndaki bildiimiz, imdilik bundan ibarettir. XVm. asrda Avarlar devrinde^ sllenin byk kurucusu Ndir ah'tan balayarak ne renk ve ekillerde bayraklar kullanld, o devir kaynaklarndan lykiyle anlalamyor. Yalnz, Ndir'in lmnde Mehed'de kendisini ah iln ederek nmna sikke bastran yeeni li ah tarafndan gnderilen bir asker kuvvet Kelat kalesini, bir tesadf eseri olarak, zaptettii zaman, kale burcuna beyaz bayrak dikildiini biliyoruz. Kendisini Ndir'ia meru halefi addeden Ali ah ordusuna t bu beyaz bayrak'n, her hlde Avar sllesinin resm bayra olduu, yni Ndir ah zamannda da bu renkte bayrak kullanld, sylenebilir. Safevlerin din siysetine tammiyle muhalif bir siyst takip eden Ndirin, onlarn yeil rengini bu suretle beyaz'a evirmi olmas, belki de lhanllar devrinden Safevlere kadar, ran'da bu rengin imparatorluk rengi olarak kullanlmasndan dolaydr. Avarlar dev. rinde kollanlan dier bayraklar ve onlarn zerindeki ekiller hakknda imdilik baka bir ey bilmiyoruz. Ndir ah'n ahsna mahsus bayrakta isminin ve belki de Avarlar'a mahsus damgann kullanlm olduu da hatra gelebilir. Yalnz, Safev bayraklarnda olduu gibi, Av* ar bayraklarnn tepelerinde de maden hill ekilleri bulunduu edeb eserlerden anlalyor. Kaar kabilesine mensup Aka Muhammed Hn tarafndan kurulan Kaarlar sllesi zamannda ran'da trl tlr bayraklar kullanlmsa da, Malcolm ve Dubera'nin verdikleri malmata gre, Feth Ali ah zamanndan balayarak, bayraklar zerinde bilhassa zlfikar arslan ve gne ekillerinin resm bir almet olarak kullanldn ve Nasred-dn h zamannda ise, Zlfikarm aralann eline verilmesi suretiyle bu timslin kat' bir ek aldm biliyoruz. Safevlerin i'lik siysetini kuvvetk takip eden Kaarlar, bu surette, Safevler devri ananelerini her eyde olduu gibi, bayraklarda da tekrar canlandrmak m istivor' lard? Bu hususta kat' bir ey sylenemezse de, gerek zlfikar'm gerek arslan ve gne'A Safevler devrinde S hi olmazsa son zamanlarca - bayraklar zerinde kullanld dnlrse, buna hkmolunabilir Kaarlar^ Osmanh tmparatorluu'ndaki slhat hareketlerini taklit ederekf vcuda getirdikleri yeni usl asker kt'alara da r vehur&Hi

Unvan ve Istlahlar/205 bayraklar verdiklerini biliyoruz. XIX. asr balarna it bir bayrak albmnde, ran bayra olarak gsterilen sar zemin zerine mselles eklinde konulmu hVden mrekkep bayrak, Kaarlar devrinde belki de r ve huridli bayraklardan evvel kullanlm bir bayrak olmaldr. Vice-amiral Willaumez'nin Dictionaire de Marine (Paris, 1820) adl eserinde ran bayra olarak yine ayn ekle tesadf olunmaktadr; XX. asrn ilk yllarnda, yni Kaarlar'n son devirlerinde de ahlarn husus bayraklar budur. yle grnyor ki, r ve huridli bayrak ran devletinin resm bayra olarak umm surette kullanldktan sonra, ahlar, huss bayrak olarak bu hill'h sar bayra kullanmlardr. Osmanl mparatorluu'nda.. Trklerin orta ada kurduklar en ehemmiyetli ve en devaml siys teekkl olan Osmanl mparatorluu'. nun bayraklar hakknda, dier Trk devletlerininkiler ile kyas edilemiyecek kadar ok ve etraf l malmata mlikiz. XIV. asr hakkndaki kaynaklarn azl ve kifayetsizlii malm olmakla beraber, XV. asrn, bilhassa son yarsndan balayarak, bir yn tarih ve edeb kaynaklara, haritalara, resm vesikalara, minyatrlere, hatt Trk ve Avrupa mzelerinde muhafaza edilen Osmanl bayraklarna mlik bulunuyoruz, imparatorluun Garp ile sk ve daim mnasebetleri dolaysiyle, XVI. XIX. asrlara it Garp sefretnme ve seyahatnamelerinde verilen malmat ile, br vesika kymetinde olan br takm tablo ve gravrlerden de bu hususta tamamlayc malmat edinmek kaabildir. te bun-' dan dolay, Marsigli, D'Ohsson, von Hammer gibi XVIII.XIX. asrlara mensup mellifler, Osmanl mparatorluuma it eserlerinde, Osmanl bayraklar hakknda ayrca malmat vfermi olduklar gibi, slm armalarna dir mhim aratrmalarda bulunan Msrh Yakub Artin Paa'dan balayarak, u son yllara kadar, Osmanl bayrann rengi, zerindeki almetler, muhtelif devirlere it bayraklar hakknda bir takm makaleler ve monografi mhiyetinde eserler yazlmtr (bk. bibliyografya). Osmanllardan evvelki slm ve Trk bayraklar hakknda hemen hi bir esasl bilgiye dayanmadan ve bayrak meselesinin dier hkimiyet senbolleri v bununla aikah bir ok eylerle (renklerin senbolizmi, bayraklar zerinde kullanlan muhtelif motiflerin mhiyeti ve mene*leri, v.s.) mnsebeti hatra getirilmeden, tammiyle tenkitsiz bir tarzda yazlan bu eserler, bir ok yanh izahlar ve hkmler ile doludur. Bilhassa XVI. asrdan evvelki Osmanl bayraklar hakknda pek az ve

206/slam ve Trk Hukuk Tarihi kifayetsiz malzemeye dayanld gibi, bundan sonraki devirtere it kaynaklardan da pek az istifde edilmitir. te bu sebeple, btn bu neriyattan ancak ihtiva ettikleri malzeme bakmndan istifde olunabilecei unutulmamaldr. Biz bu kk hulsada, Osmanb bayraklar meselesini, hi tafsilta girimeden en umm izgileri ile anlatmaa alacaz. lk Osmanl pdihlarnn bayraklar hakknda sonraki Osmanl tarihlerinin verdikleri malmata gre, Konya'daki Seluklu hkmdarnn Osman Gz'ye gnderdii hkimiyet almetleri arasndaki bayrak, beyaz renkte idi. k Paazade ve Ner'de bu bayran rengi hakknda bir sarahat yoksa da, Oru Bey bu sancan "Peygambere mahsus sancak" olduunu syler. Biz bu rivayetin esas itibariyle aslsz olduuna ve sonradan uydurulduuna kaniyiz. Bu rivayetin doruluu farz olunsa bile, bunun Peygamber'e it sancak de, lhanhlar'a it beyaz bayrak olaca pek tabidir. Maamafih XV. asrda Osmanllar'm krmz bayraklar kullandklar, Ak Paa-zde'nin, Alaehir'de dokunan bir nevi kzl kumatan bayrak ve hil'at yapld hakkndaki kaydndan anlalyor. Fatih'in muasr Tursun Bey'in ifdelerinden, bu devirde Osmanl donanmasnda ve azab kt'alannda krmz, yenieri kt'alarnda beyaz bayraklar kullanld istidlal olunur. Her hlde, muhtelif kaynaklarn ifdelerinden pek iyi anlalyor ki, Osmanllar, daha XIV. asrdan balayarak, ir slm ve Trk devletlerinde olduu gibi, trl trlfi bayraklar kullanmlardr; XV. asrda, hkmdara mahsus sancaklardan baka, muhtelif kapkulu ocaklarna, byk devlet ricaline, beylerbeyi ve sancak beylerine, donanma kumandanna ve reislerine, azab ocaklarna, ticret.gemilerine mahsus trl.renklerde bayraklar vard ve bayraktarn zerinde muhtelif ekiller ve yazlar bulunurdu Yenieri ocann muhtelif ortalarnn kendilerine mahsus nianlan (apa, anahtar, balk, v.s.) vard ki, klalarn kaplarna, ortalarn bayraklarna bu almetler nakedilirdi; bunlara mensup olanlar kollarna ve baldrlarna bu almeti mrekkep veya barutla dvdrrler-di. Marsigli'de (ve ondan naklen Cevad Paa'nn Tarki Asker-i 0*-manf sinde) bu nianlara tesadf edilirse de, bu almetlerin iptida ne zaman kullandd malm deildir. Sonralar, topu, lamc, kumbarac ocaklar gibi asker snflarn bayraklarnda, top, kumbara gibi kendilerine mahsus huss almetler bulunduunu gryoruz Cell! eski yasnn, trl renklerde, zerlerinde trl ekiller ile beraber zorba" baslarn isimleri de yazl yzlerce bayrak kullandklarm Naim kaydeder. Yenieri ocann beyaz bayrak tamasn, ocan pri ve hmisi

Unvan ve Istlahlar/207 Hac Bekta Vel'nin i'lik temayllerine isnat eden Yakub Artin'in bu mlhazas, hi bir suretle kabul edilemez; bu renk, dorudan doruya Cengiz mparatorluklarnn resm rengidir ki, Anadolu'daki Moul hkimiyetinin tesiri ile, Osmanllar tarafndan kabul olunmutur. XV. XVI. asrlarda yenierilere ak bayrak, sipah blne krmz bayrak, silhdar blne sar bayrak, orta ve aa blklere alaca bayrak adlar verilmesi, bunlarn tadklar bayraklarn renginden dolaydr ki, bu detin eski Trkler'in asker mhiyetteki kabile tekiltnda da mevcut olduunu yukarda sylemitik. Dorudan doruya devirme'-lerden tekil edilen bu sipah blklerini timarl sipahisi ile kartran Fevzi Kurtolu'nun, bunlarn krmz bayrak tamalarm Trk halk an'anelerine istinat etmek istemesi, tammiyle yanltr. Yakub Artin'in, eskiden siyah rengi mill olarak kabul eden Trkler'in, Bizans hudutlarna yaklatka, krmz ve art renkleri hkmdarlara mahsus renk olarak kabul etmelerini Bizans {esirine atfetmek istemesi, Trk ve sa lmlar'daki renkler ve bayraklar hakkndaki bilgisizliinden ileri gelmektedir: siyah rengin umumiyetle Seluklular'm ve Anadolu Seluklularnn resm renkleri olduunu yukarda sylediimiz gibi, sar rengin de Memlk mparatorluumun rengi olduunu (Osmanllar'a Memlkler'den getii pek sarh olan bu sar rengin mene'ini r. Rza Nur*un in*de aramas doru deildir), krmz rengin ise muhtelif Trk kabilelerinde ve Karahanllar'da kullanldm bilhassa gstermitik. Btn bu renklere daha Osmanllar'dan evvelki Trk devletlerinin bayraklarnda tesadf edildiini dnrsek, Bizans yahut in tesiri iddialarnn manaszl daha iyi anlalr. Dorudan doruya pdiha mahsus bayrak, Fatih devrinde ak sancak idi ki, Byezid II., Selim I. ve Kanun Sleyman devirlerinde de bunun deimediini muhtelif kaynaklardan reniyoruz; Dr. Rza Nur'un bunu Kanun devrinde balam bir an'ane telkki etmesi tammiyle yanltr. Daha evvelki devirler hakknda bu hususta kat' ve sarh vesikalar henz malm deilse de, lhanllar devrinden beri Anadolu'da imparatorluk rengi olarak kullanlan ak sancan, Fatih'ten evvelki Osmanl padiahlar tarafndan da hi olmazsa Yldrm Bye-zid'den beri kullanld tahmin olunabilir. Osman Gz'ye beyaz sancak gnderildii hakkndaki rivayet de, tarih bakmdan mevsuk olmamakla beraber, beyaz sancan eskiliini gsteren bir an'ane olarak olarak kabul edilebilir. Daha sonraki asrlarda, esasen Peygamber'e it olup, sonradan Osmanl pdiahlarma getii iddia olunan sancak- erif yni mukaddes din bayrak, byk bir ehemmiyet kazanmt. Yenieri-

208/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve stlah! ar/20

lerin ak bayra ile svari ocaklarnn alaca, ka ve sar bayraktan, Kanun Sleyman'n ilk zamanlarnda da devam ediyordu. Mverrih li'nin ifdesi, imparatorluun XVI. asrdaki azametli inkiaf neticesinde, Kann'nin o zamana kadar drt renfcte olan bu bayraklar altya kardn anlatyor. Dorudan doruya hkmdarn hassa kuvvetini tekil eden bu kapkulu ocaklarnn tadklar bayraklar, umumiyetle, saltanat sancaklar saylrd. Kanun devrinde ilve edilen bu bayraklarn ye, siyah renklerde olduu sylenebilir. Geri bu iki rengin, daha evvel yeilin dima, siyahn ara-sra kullanldn pek iyi biliyorsak da, Kanun devrinde kapkulu ocaklarnda bu renk bayraklarn da kullanlmas usl ittihaz edilmi olsa gerektir. ir Talcak Yahya Bey'in Kann'nin ak, alaca, kzl ve yeil bayraklarndan bahsetmesi, yine ayn irin hkmdarn ak sancam zikreylemesi de, bu mtalalarmz kuvvetlendirir. Macaristan seferine kan orduya kumandan tyin edilen sadrzam brahim Paa'ya beyaz, yeil ve art renklerde sancakla, iki krmz ve iki tane de alaca bayrak verildii hakkndaki kaytlar, bunlarn, hkmdarn hassa kuvvetine mahsus sancaklar olduunu anlatyor. Netyic'l-Vuk't'tst vezirler ile beylerbeyilerin, saltanat rengi olan ak sancaklar tadklar hakkndaki ifdesi, her hlde tashihe muhtatr. nk beylerbeyilerin ve sancak beylerinin krmz sancak tadklar, XVI. asr irlerinden Hayal, Sz, amak Mehmed elebi'nin iirlerinden, kat' olarak anlalyor. Hkmdarlarn ak sancaktan baka, bilhassa kml sancak da kullandlar, Msr' fethettii zaman Selim I.'in otann nnde ak ve kzl iki sancak dikilmesinden anlalyor. Bunu zikreden Msr mellifi bn tys, bu beyaz sancan, harbe nihayet verildiine almet olduunu sylyorsa da, hakikatte bu asl hkmdar sancadr; kml sancaa gelince, bu da her hlde hkmdara mahsus dier bir sancakt. Nitekim aldran meydan muharebesinde de Selim I/in biri kml ve biri beyaz iki saltanat sanca bulunmas, bn ys'm izahndakl yanll kat' surette gstermektedir. Yine ayn tarihi, Byezid H.'in torunu Kasm Bey'in "Rm hkmdarlarmm, yni Osmanl sultanlarnn deti zre" yeil M krmz renkli ipek sanca olduunu da yazmaktadr. Ahmed Timur Paa bunu "krmz zemin zerinde yeil br dire" bulunan bir bayrak telkk etmekte ise de, bu izah tarzn te'yit edecek hi bir delil yoktur Osman ve Orhan devirlerinde saltanat bayra olan ak sancan Orhan veya Murad I. zamannda yeil'e ve Mehmed I. tarafndan da krmz'ya. tebdil edilerek ortaya bir yeil dire konulduu hakkndaki bz rivayetlerin doru olmad, XVI. asrda bile pdihlarn ak san-cak kullanmalarndan anlalyor. Maamafih, daha XVI. asrn balann-

da krmz saltanat sancann mevcudiyeti de muhakkaktr ki, bu, belki de Selim I.'den evvel de kullanlmtr. Osmanllarca yeil renkli sancan eskiden beri kullanld sylenebilir. Aydn-olu Umur Bey'in gemisine ekilen sancan yeil olmas, din mhiyette olan fou rengin, cihad ve gaza mefhumunu ifde ettiini pek iyi gsterir. aldran muharebesinde 'Bolu ve Kastamonu svarilerinin yeil sancaklar kullanmalar, Kanun devrinde kapkulu ocaklarnda bu lenk bayraklarn mevcudiyeti bunu belirtir. Yeil renkli sancaklarn gazilere mahsus olduunu ve bunun daha ziyde denizciler tarafndan kullanldn gsteren muhtelif deliller vardr: stanbul muhasarasnda, Ftih'in gemisinde yeil sancak bulunmas, XVI. asrn byk denizcisi Barbaros'un bayrann, zerinde zlfikar ekli ile fetih ve zafer yetleri bulunan, yeil kumatan olmas, nebaht (Lepant) muharebesinde Cezayir beylerbeyi Uuc Ali Paa'nn gemisinde zerinde beyaz b* pene ile fetih ve zafer yetleri nakedilmi yeil sancak bulunmas, Piyle Paa donanmasnn stanbul'dan hareketini tasvir eden bir frenk seyyahnn ifdesine gre, kumandan bayrann yeil olmas, Evliya elebi'nin ifdesine gre, frenk korsanlar! le daim sava hlinde bulunan Cezayir gemilerinin XVH. asrda belki de Umur ve Barbaros an'ane-lerini devam ettirerek yeil sancak tamalar, yine onun kaydettii gibi Rumeli serhadlerindeki kalelerde yaayan gazilerin o devrin an'a-nesine gre eteye yni akma, apula karken yeil bayrak kullanmalar yukardaki iddiamz isbata kfidir. Sonralar bayraklarda yeil rengl oaldn, bir az aada donanma bayraklarndan bahsederken, greceimiz gibi, Selim I. zamannda balayarak, orduda bu renk sancaklarn oaldn gryoruz1: Topraikl svarisinin bayraklar, yukars yeil ve aas krmizt renkte olmak zere, iki renkli id; drtblk bayraklar beyaz ve yeil izgili olduu gibi, delil bayrann da yukars yeil idi. Osmanl mparatorluu ordusunda olduu gibi, donanmasnda da trl renk ve ekillerde trl trl bayraklar kllanlmtf. Xtf. asrda bilhassa krmz bayraklar kullanld hlde (Ftih ve Byezid H. devirlerinde), XVI. asrda kumandana mahsus bayran yeil olduunu memleketin muhtelif mntakalarna mensup derya beylerinin de, beyaz, krmz, sar, sar - krmz ufki izgili (alaca) bayraklar kullandklar malmdur. Bu srada ticret gemilerinin beyaz bayrak tadklar bz edeb kaynaklardan anlalyor. XVHI. asrda da kaptan paalara mahsus bayrak yeil idi. Gerek bu asrda, gerek daha sonraki asrda gemi sancaklarnda en ziyde krmz (al) renk kullanlmakla beraber, yeil

ilO/tslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/li

bayraklar da oktu;' bunlara kimlere mahsus olduu (kaptan paalara, kapdanetere, patronalara, riylelere v.s.) flerlerindeki ekillerden <zL fkar, ylda veya ok-yayf pa v.s.) anlalrd. Maamafih Mahmud I. devreden sonra, donanmada en ziyde yeil sancaklar kullanlmaa baland; kalyonlarn k sancaklar yeil olduu gibi, amirallere mahsus forslar da yeil zemin zerinde zlfikar ve hill ekillerini ihtiva ederdi. D'Ohsson, bu asr sonlarnda, Osmanl ticret gemilerinin de yeil sancak Jeallandklam syler., 1207 (1793)'de kaptan Kk Hseyin Paa'nn teebbs ile gemi1 bayraklarnda daha ziyade ktrmtzt rengin kullanlmaa balandm ve yine o sralarda Selim IH.'in ordu ve donanmaya it muhtelif icraat arasnda, bayraklar zerindeki hill ekline sekiz keli yldz ilve olunduunu gryoruz. Hlsa, bu devre it muhtelif vesikalarda, bayrak meselesinin de muayyen usllere baland, byk gemilerin muhtelif direklerine ekilecek bayraklarn, bayraklar zerindeki ekillerin tes'bit edildiif hkmdara mahsus gemiye (taht gemisi) ekilecek krmz sancan stnde Selim'in turas bulunduu anlalyor. Selim m., Msr'n franszlardan geri alnmas mnsebetiyle, Kk Hseyin Paa'ya zerinde bir sorgu ve bir zlfikar ile, glib iskenderiye kalesini temsil eden, bir resim bulunan, bir krmz sancak vermiti. Yine bu devirlerden kalan bz albmlerden anlaldan gre, imparatorluun muhtelif ticret limanlarna (zmir: mavi ve iki beyaz ufk para; Girit: iki krmz ve bir beyaz ufk para), rey tccar gemilerine (iki krmz ve bir mavi ufk para), Karadeniz tccarlarna (mavi, beyaz, krmz, sar bir ok kk ms-tatillerden mrekkep), Akdeniz tccar kalyonlarna (alt -' alta mavi, sar, krmz ufk. para)f Unkapan tccarlarna ( kelif beyaz zemin zerinde, alt keli be mavi yldzla krmz've mavi renkte bir yuvarlak, ucunda mavi ve krmz M izgi), umumiyetle tccar gemerine (be mavi, drt beyaz, iki krmz, bir san ufk dar para) mahsus bayraklar kullanlyordu. Cezayir beylerbeyinin muhtelif bayraklar vard: st ksesinde beyaz renkte sarkl bir insan bas bulunan ktrmtz bayraktan baka, korsanlara mahsus olarak zerinde bir kafa iskeleti ile elinde kl plak bir kol bulunan krmz sancak. vard; ayn almetleri tayan mv renkli bayrak tccar gemilerine mahsustu; kumandan forslar yeil idi; beylerbeyilie i$ ticaret gemilerinin bayra beyaz, yeil, krmz ufk paradan mrekkepti. Tunus ve Cezayir tccar gemileri ortas yeil olmak zere, iki mv iki krmz be uflri paradan ibaretti. Trablus beylerbeyi e stanbul limanna mahsus sancak, hilalli yeil sancakt. Tunus Sanca krmz ve iki beyaz ufk paral, tccar gemileri bayra ortas yeil ve alt

st krmz olarak paral olarak gsterilmektedir. Grlyor ki, XVIII. asr sonlarnda bayrak ekilleri ve renkleri, olduka muntazam bir usle balanmt. Mahmud II. devrinde, Selim m. zamanndaki gibi, bayrak ekilleri hemen ayniyle devam etti. Kalelere ve hkmet binalarna ekilen resm sancan, bu devirde, ay yldzl alscncak olduu grlyor. Lkin, yenieri ocann kaldrlmas zerine, bunlara it huss bayraklarn kullanlmasna son verildii gibi, yenieriler arasnda ok yaylm olan bayrak kelimesi de yenierilii ve bektalii hatrlatacak baka bir takm kaimeler ile birlikte yasak edildi ve bunun yerine sancak kelimesinin kullanlmas iin her tarafa emirler verildi (Ltf, Tarrh^ I, 240). Yenierilerin son zamanlarnda, daha ziyde krmz renkte renkte olan bu bayraklardan, zerinde beyaz bir pene, bir zlfikar ve bir dire ekli bulunan atal l bir bayrak asker mzede mevcuttur. Selim m. devrinde Nizm- Cedit kt'alar iin ihdas edilen ortasna sar srma ile bir hilli yahut ortadaki hillden baka drt kesine de hilller ilenmi, krmz veya fes rengi bayraklardan bzlar, Topkap mzesinde saklanmaktadr. Mahmud II. tarafndan tekil edilen Askip-i Mansre-i Muhammediye'ye mahsus olarak zerinde Kelime-i ehdet veya Fetih yetleri bulunan siyah bayraklar yaplmt; bunlarda siyah renign tercihi, Peygamberin 'ukab adl mehur siyah bayrann rengini taklit maksad ile olmutur. kinci Merutiyet'in ilnna kadar, orduda, zerlerinde yetler yazl ve hkmdarlarn ortas tural armalarn hv srma, saakl trl trl alay sancaklar kullanlm ve ondan sonra da bu det devam etmiti; bunlarn rengi hemen umumiyetle krmz idi. Abdlhamid II. zamannda cuma namaz mnsebeti ile yaplan selmlk resminde hilfete mahsus bir bayrak kullanlrd. Bu, krmz atlas zemin zerine etraf beyaz klaptan e ilenmi drt ke bir ereve ierisinde bir tarafnda <inn fetahn sresi, dier tarafnda ise gne resmi bulunan srma saakl ve ucu hilalli bir sancakt. XIX. asrn ilk yansnda, zerinde hill ve yldz iareti bulunan krmz (al) sancan, o zamanki Garp devletlerinin resm bayraklar gibi Osmanl mparatorluumun resm ve umum timsli, yni mill bayrak olarak kullanld anlalyor. Abdlmecid zamanndaki imparatorluk bayraklarm gsteren bir albmde, eski bir an'anesi olan Trablusgarb'a mahsus yldzl yeil sancak mstesna olmak zere, dier bayraklar umumiyetle krmz renktedir ve ortalarndaki muhtelif almetler de beyaz dr. Pdiha mahsus tural san-

212/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/213

caktan baka, hkmdarn, gemileri ziyaretinde kullanlan ortasnda gne ve drt kesinde u'alar bulunan bir sancak daha vardr. Kan-tan Paa'ya mahsus sancakta bir hill ile sekiz keli yldz mevcuttu. Dier bz bayraktardaki yldzlar ise, be kelidir. Bunlardan baka Tophane'ye, kalelere, Galata Kulesi'ne, Bahriye Mektebime mahsus bayraklar bulunduu gibi, ticret gemileri iin de, sa st kesine bir yldz resmedilmi, ayr bir bayrak vardr. Tunus beyinin sancann ortasnda, krmz zemin zerindeki bir beyaz dire iinde krmz hill ve yldz ekli mevcuttur. mparatorlua tbi olan Srp, Eflk ve Bu dan beylerbeyileri ile Sisam adasna it huss bayraklarda Osmanl hkimiyetinin selmeti olan krmz renk ile beraber, mavi, san ve beyaz renkler de kullanlmt. st kelerinde, Osmanl hkimiyetinin timsli olmak zere, krmm zemin zerinde beyaz yldz bulunan sar Eflk bayra ile, mavi Bodan bayranda, birincisinde ifte kartal, ikincisinde de bir kz ba mevcuttur ki, bu d memleket bayraklarnda bu ekillerin mevcudiyetinden Evliya elebi de bahsetmektedir. Abdlmecid'in son devirlerinde sekiz keli yldz, be keliye tebdil edilmek suretiyle, bayramzdaki yldz ekli de tesbit edilmi oldu. Abdtil-aziz zamannda balayarak, pdihlara mahsus bayraklarn ortasndaki turalarn beyaz renkte sekiz u'ah beyz bir gne iine alnmas det oldu; sonradan bu bayran krmz rengi vine rne tebdil edilerek, bu saltanat sanca saltanatn kaldrlmasna kadar devam etti. Bu devirde ye rengin, haclara mahsus gemilerin bayraklarna tahsis olunduunu gryoruz. Osmanl tmparatorluu'nda, daha XIV. asrdan balayarak, tarkatlere mahsus (daha ziyde siyah ve ye renklerde) zerlerinde yetler ve pirlerin isimleri bulunan bayraklar kullanld gibi (mesel shaklerde olduu gibi), esnaf teekkllerinin de ayr ayr bayraklar olduunu biliyoruz. Trkiye Cumhurtyeti'nde. 1 terinisani 1922'de Trkiye Byk Millet Meclisi hkmeti tarafudan saltanatn kaldrlarak ayrca bir Hilfet makamnn ihdas zerine, halifeye mahsus olmak zere yeil zemin ortasnda sekiz suali beyaz bir gne indeki hthnm zeminde beyaz ay yldz ihtiva eden bir sancak kaJbl edilerek, saltanata mahsus bayrak kaldrld; lkin imparatorluk devrindeki mill bayrak muhafaza olun-u. 29 terinievvel 1923'te Cumhuriyet idresinin kuruluundan ve halifeliin kaldrlmasndan sonra, 22 terinievvel 1925'te bir sancak talimatnamesi neredilerek harp ve ticret gemileri hakknda muayyen esaslar kabul olundu. Bu talimatname, mill bayran eklini ktf su rette tesbit etmekle beraber, daha ziyde donanmann ihtiyalarna g-

re yapldndan, az ok husus bir mhiyeti hizdi. Bunun zerine, bu ml hkimiyet timsli meselesini daha umm br ekilde halletmek zere, 29 -mays 1936 tarihnde 2994 numaral Trk Bayra Kanunu Byk Millet Meclisi tarafndan kabul edilerek, 5 haziran 1936'da Resm Gazete'de neredildi ve icra vekilleri heyeti tarafndan, 28 temmuz 1937' de kabul ve 14 eyll 1937'de neredilen 7175 numaral kararname ile, bu kanunun tatbik suretini tesbit eden Trk Bayra Nizmnmesi tatbik edilmee baland. Trkiye CumhuriyetTnde kullanlan her trl bayraklar (mill bayrak, cumhurreisine mahsus bayrak, ordu ve donanmaya ve devletin ir ubelerine mahsus bayraklar) ile onlara it btn vasflar, en ince teferruatna kadar, tesbit eden bu kanun ve nizamname ile ayyldzl krmz Trk Bayra artk kat' ekli alm bulunuyor.
Bibliyografya : Bayrak kelimesine dir imdiye kadar filolojik hi bir tetkik yaplm olmad gibi, slmiyet'ten evelki Trk kabilelerinin ve devletlerinin bayraklar hakknda da cidd bir ey yazlmamtr. Trk bayraklar hakknda son zamanlarda kan baz eserlerde bunlara dir verilen malmat hem ok az, hem de ok yanltr. slmiyet,ten sonraki Trk devletlerinin bayraklar mevzuunda ise bu eserlerde hemen hemen hi bir eye rastlanmaz; tesadfi olarak verilen bir ka satrlk malmat da, ok defa doru deildir. Msterikler tarafndan slm bayraklar hakknda yaplan bz tetkiklerde de mslman Trk devletlerinin bayraklarndan pek az bahsolunmutur. Umumiyetle slm bayraklar ve onlara it kaynak ve tetkikler iin Encyclopedie de TIs-lam, Liva mad. Dr. Rza Nur'un I'Histoire du Croissant, Revue de Turcologie (1933, III, 232410) adl eserinde yalmz hillden deil, Trk ve daha dorusu Osmanl bayraklarndan da bahsolunmutur; ok tenki tsiz ve plnsz olmasna ve kard neticelerin ok defa yanllna ramen, burada stanbul ve Avrupa mzelerinde bulunan bir takm bayrak resimleri mevcuttur ki, bunlar, Osmanl bayraklar tarih ile uraanlar iin kymetli malzemedir. Fevzi Kurtolu'nun Trk Bayra ve Ay Yldz (Ankara, 1938, 166 s.) adl eseri, Osmanllar'dan evvelki Trk devletlerinin bayraklar hakknda pek az ve ekseriyetle yanl malmat vermekle beraber, Topkap ve Bahriye mzelerindeki bir takm bayraklar ile bz kymetli yazma albmlerden istifde edilmi olduu iin, XVI. XX. asrlar Osmanl bayraklar ve bilhassa deniz sancaklar hakknda olduka zengin malzemeyi ihtiva etmektedir. Bu eser, Rza Nur'un eserine nisbetle daha zengin tarih kaynaklara ve bz mhim vesikalara dayanlarak vcda getirilmi olmakla beraber, tammiyle tenkitsiz bir ekilde yazld iin, Osmanl bayraklar hakkndaki kymetli malmat mstesna, dier ksmlardan istifde olunamaz; hele en bata bayrak kelimesi hakkndaki filolojik tetkik, tammiyle ind ve hayaldir.

W4/slm ve Trk Hukuk Tarihi

, BERD

Unvan ve Istlahlar/215

Maamafih Osmanl kaynaklarnda ve Garp eserlerinde, Osmanl bayraklar hakknda daha pek ok malmat bulunduu unutul, mmaldr. Osmanl bayram hakknda bunlardan evvel miralay Ali Bey'-tn neretmi oldu&u Sancamz ve Ay Ydda Nak CTOEM, 1333/ 1334, m\ 46, 47, 48) adl makale, Osmanl tarihilerinin bu husustaki bir ok kaytlarn ltiv eden tenkitsiz Wr tetkik, daha dorusu bir toplamada* ki, yukanki eserlerde ve bilhassa Rza Nur un kitabnda dorudan doruya ondan istifde edilmi ve onun dndaki tarihi kaynaklara pek az mracaat olunmutur. Jean Deny'nn Encyclopddie de Flslam'daki sancak maddesi (1925'te kmtr) Trk bayraklar hakknda pek mahdut malmat ihtiva etmesine ramen, mkemmel bir filolojik tetkiktir ki, yukardaki melliflerce mechl kalmtr. Bunlardan baka Osmanl bayra hakknda o kadar ehemmiyetli olmayan daha bir takm makaleler, Fevzi Kurtolu'nun kitabndaki bibliyografyada zikredilmi olduundan, burada onlar tekrara lzum grmyoruz. Orada zikredilmeyen eserler arasnda az ok ehemmiyetli olanlar unlardr: Cemil, Sancak ve Sancamz (istanbul, 1341), 8. 34; Ahmed Timur Paa, Trih'l-Alemi'l-Osmn (arapa; Kahire, 1347, s. 180). XIV. asr'da yayan spanyan bir franciscain seyyahnn 1877* 'de neredilen eseri, 1912'de Sir Clements Markham tarafndan in-gilizceye tercme edilerek Book of the KnowIedge ismi altnda Hokluyt Society klliyat arasnda karlmtr k, burada, Osmanllardan evvelki bir takm Trk devletlerinin bayraklar hakknda bz malmat ve resimler vardr. Ayrca, Topkap Mzesinde yine bir spanyol tarafndan XV. asrda yapld anlalan bir harita zerinde de muhtelif Trk devletlerine ait bayrak resimlerine tesadf olunmaktadr. Gerek bu haritadaki, gerek franciscain seyyahnn eserindeki resimler bir takm izahlar ile u eserde nerolunmutur: brahim Hakk, Topkap Saraynda Deri zerine Yaplm Eski Haritalar (stanbul, 1936). Buradaki izahlar ok defa indi ve yanl olduu iin, bunun yalmt resimlerinden istifade edilebileceini ilve edelim. Buradaki malmat tamamlayacak mhiyette izahlar iin bilhassa slm Ansiklopedisi'ndeki u maddelere bk. Liva, Sancak, Sancak- erif, Tu& Bayraklar zerindeki ekiller iin bk. HUA1, Arslan, Zlfikr, v.s. (Ejderha motifi iin bk. Tuad Kprl, Ortazaman Trk Devletlerinde Hukuki Senbollerdeki Motifler, I, Ejderha (Trk hukuk ve iktisat tarihi mecmuas. 1938, 03352; bu kitapta bundan nceki makale). Renklerin senbolizmi iin Rang maddesine islm armalar hakknda Reng, Nian, Tam-ga maddelerine, sair hkimiyet alametleri hakknda da ait olduklar maddelere bk.

BERD. Ltincede ,,posta hayvan" mnsna olan veredus'tan geldii kat'yete yakn bir ihtiml ile sylenebilecek olan bu kelime, daha slmiyet'in ilk asrndan balayarak, btn ortaa slm devletlerinde , posta hayvan, svari postac, devlet postas, posta menzili" ve nihayet, iki posta menzili arasndaki mesafe" mnlarnda da kullanlmtr. Kelimenin bu son mnsm madd bir l ile tesbit hususunda, lgatiler, hukukular ve corafyaclar arasnda, byk ihtilflar vardr. Sonunculara gre, bir svari postacnn bir gnde alabilecei mesafeye berd derler ki, ekseriyetle kabul edildiine gre, l sahas iin her biri 3'er millik 4 fersah, yni 12 mil, Horasan ve Suriye iin ise bunun yarsdr; fakat hukukular, l sahasnda bir svari postacnn, namaz vakitleri hesaba katlmamak zere, 4 berdlik, yni 48 millik, bir yol gidebileceini kabul ederler (tafsilt iin bk. M. H. Sauvaire, Mtiraux pour aervtr l'histoire et de la Metralogie mtsulmanes, JA, nov.-dec., 1886, s. 483 v.d.d.). Maamafih XIV. asr Msr mellifleri, posta menzil-' teri arasndaki mesafelerin birbirinden farkl olduunu/bOhassa l sahalarnda su kuyularnn mevcudiyeti gz nne alnarak yahut, yol stndeki her hangi mhim bir fey veya kasabann mevcudiyeti hesaba katlarak, menzillerin ona gre tertip edildiini sylerler &i, en dorusu budur. Semantik tekml bakmndan, iptida resm posta mnsnda kullanlan Ltin mene'li bu kelimenin, ilk slm ftihlerinin Suriye ve Msr'da tesadf ettikleri Bizans posta tekiltndan alnm olduu kendiliinden anlalyor. Sonraki slm mellifleri tslmlar'daki devlet postas messesesinin, ir bir ok eyler gibi, ranllar'dan alndn sylerlerse de, daha ziyde Abbasler devri, messeselerinde kendini gsteren Ssn tesirinin, Emevler devri posta tekilt iin vrid olamayaca, bu mefhumu ifde eden kelimenin, ark Roma JJmparatorluu'ndaki mmasil messesenin isminden alnm olmas ile de sabittir. Ltinceye deil, farsaya vkf olan Arap lgatilerinm, mesel Zemaher'nin, aslen arapa olmayan bu kelimeyi fara ,Jkesik kuyruklu" mnsna gelen berde-dum'dan alnm addetmesi (isn'l-Arab, IV, .53) ve mverrih Makrz'nin de bu uydurma itikaka inanarak, daha evvelki baka mellifler gibi, 'bu messesenin ranllar'dan alndn sylemesi, bu yanlln neden Heri geldiini anlatabilir. Geri eski slm tarihisi Belzur (Fthu'l-Bldn, s. 375), baka hayvanlardan kolayca ayrt edilmek iin, 'berd hizmetindeki hayvanlarn kuyruklarnn kesildiini Sylerse de buna dayanarak, kelimenin ve ifde ettii messesenin iran

216/lslm ve Trk Hukuk Tarihi mene'den geldiine hkmetmek doru deildir. Bu tekilt, berd iami altnda, ilk defa kuran Mu'aviye I.'nin, bu hususta eski Bizans tekiltm taklit veya iktibas ettii hakknda, Reino ve G. Demombynes'in fi-, kirlerine biz de tammiyle itirak etmekteyiz. Geni coraf sahalara hkim olan eski ark imparatorluklarnn, merkez toir idare kurabilmek iin, byle bir posta ve istihbarat tekiltna muhta olduklar, dnlrse, bunun kklerini ark Roma'dan daha evvelki devletlerde aramak icap eder. Hakikaten Dr I, zamannda ok muntazam bir idare tekiltna mlik olan Ahamenidler (Key-niyn) mparatorluu'ndk,' hkmdarn emirlerini her tarafa sr'atle yetitirmek ve imparatorluun her tarafnda olup biten eyleri ona en doru olarak bildirmek maksad ile, geni tekiltl muntazam bir devlet postas tekil edildiini slm mellifi bn'l-Belh rivayet ettii gibi (bk, The Farsnma of Ibnul-Balkhi, nr. G. le Strange ve R. A. Nicholson, GMNS, 1921, I, 55), Herodot bile Serahs zamannda bu tekiltn mevcudiyetinden bahseder. A. Christensen ({'Iran sous les Sassanides, Copenhague, 1936, s. 120, 123 v.d.), Ssnler devrindeki devlet postasnn da bundan pek farkl olmadn sylemekle beraber, posta idarelerinin bandaki memurlarn, Emevler ve Abbasler zamannda olduu gibi, (bulunduklar yerlerde olup biten eyleri hkmdara bildirmekle mkellef resm bir casus vazifesi grp grmedikleri hususunda kat' bir hkm veremiyor ve maamafih eski ran'da casusluun byk ehem. miyet kazandn gz nne alarak, bu ihtimli de uzak grmyor. Bu husustaki Ssn an'anelerinin, Abbasler devrinin berd tekilt zerinde nasl messir olduunu aada greceiz. Romallar, ran Imparatorluu'nun resm posta tekiltm taklid ederek, ayn tarzda bir messese kurdular. Yollarn tanzimine ve mnkale vstalarnn ikmline byk gayretler sarfeden imparatorluun vcda getirdii bu yeni messese, yni devlet postas (cursus publicus), muntazam menzil tekiltna, posta hayvanlarna, yolcularn ihtiyacn temin edecek vstalara mlik idi ve bundan yalnz hkmdar ve devlet adamlar, yahut hkmetten huss bir msaade alm olan ferdler istifde ediyordu (bk. Paul Huvelin, Etudes d'histoire de droit Commercu roman, Paris, 1929, s. 42 v.<L). mparatorluun bu veredus (posta hayvan) ve veradar (postac, berd) tekiltnn ark Roma devrin^ de de devam ettiini, yni daha Byk Constantin zamannda mevcut olduu gibi, sonradan Theodosius kanununda buna it hkmler konulduunu biliyoruz (Cod. Theod., Vm, V, 51). Ottun bu izahat, ran Roma imparatorluklarndaki devlet postas tekiltnn birbirlerine v e n

Unvan ve Istlahlar/217 kadar benzediini gsterdii gibi, aada greceimiz vecihle, ortaa slm devletlerindeki mmasil tekilttan da ne kadar farksz olduunu anlatacaktr. slmlar'da olduu gibi ark Roma'da da istihbarat, yni casusluk, ilerinin bu tekiltn en mhim vazifesini tekil etmesi, bunun Ssnler devrinde de ilk plnda bulunduunu gsterebilir. Justinianus zamannda bir aralk kaldrlan bu tekiltn (kr. P. Boissannada, Le Travail dans VEurope chritienne au Moyen ge, Paris, 1921, s. 66), sonradan, zarur ihtiyalar karsnda, tekrar canlandrld ve ml skntlar sebebiyle, eski intizamn bulamamakla beraber, bu cihazn her hlde ilk slm ftuhat esnasnda mevcut bulunduu muhakkaktr (bunun, Bizans idaresi zamannda Msr'da mevcudiyeti hakknda bk. G. Rouillard, YAdmtnstration ivile de PEgypte byzantine, Paris, 1928,s.ll3). j3| ark Roma devletinden zaptolunan meden sahalarda Bizans'n muhtelif idare cihazlarn, hatt bir, ksm memurlar ile beraber epey uzun mddet kendi hesabna kullanmak mecburiyetinde kaldn bildiimiz Emev devleti, berd tekiltnda da ayn yolu takip etmi olmaldr. Maamafih bir taraftan slm imparatorluunun dahil tekml, dier taraftan eski kltr an'anelerine mlik olan Ssn memleketlerinin (Irak, ran ve Horasan) Emev hkimiyeti altna dmesi neticesinde, btn messeselerde olduu gibi, berd tekiltnda da, hi olmazsa ark sahalarda ran tesirinin kendini gstermee balad tahmin olunabilir; Her ne olursa olsun, Emevler devrinde berd tekiltna byk ehemmiyet verildiini gryoruz, 'Abd'l-Melik to. Mervn zamannda, hem geni imparatorluk memleketlerindeki dahil kaynamalardan, hem de asker hareketlerden doru ve abuk haberler almak iin, bu tekilt byk nisbette geniletildi; Veld I., yaptrd binalar sslemek iin, muhta olduu mozaikleri Bizans'tan bu emin ve sr'atli vsta ile getirtiyordu.* mer L, Emev devletine dima zorluklar karan Arap kabilelerinin yaad Horasan'da merkez idarenin nfuz ve murakabesini temin iin berd tekiltn kuvvetlendirmi, ana yollar zerinde menzil binalar yaptrmt. Emev hazinesi bu tekilt iin, senede 4 milyon dirhem gibi, byk bir para sarfediyordu. 1933'te Semerkand civarnda Mug-Kale harabesinde yaplan hafriyatta meydana kan ve hicr 99 100 yllar arasnda yazlm resm bir vesika, berd tekiltnn yalnz Horasan'da deil, Mvernnehr'de Sogd havlisinde, yni Semerkand civarlarnda da mevcut olduunu meydana koymu ve mer IL'in bu ie memur ettii Sleyman b. EbVSr (Taber, n, 1364)'nin adma bu vesikada da tesadf olunmutur <Orta Asya'da Mug-Kale hafriyatnda bulunan vesikalar iin bk. Sogdiyskiy Sborntk, Leningrad, 1934; ese-

218/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/219

rin hulsas ve vesikann metni iin kr. Abdlkadir nan, BMeten, say 27, 1943, s. 615619). Berd' tekiltna it en eski paleografik vesika, bildiimize gre, imdilik budur ve Taber/nin ifdesini tammiyle te'yit etmektedir. Berd tekiltnn, Emevler'de ve sonra Abbsler'de olduu gibi, Endls Emevleri'nde de bulunduu anlalyor; trih vesikalara gre, H. asr ortalarnda bu tekiltn bandaki byk memura shibiTd* berd ad veriliyordu (G. Levi Provenal, VEspagne musulmane ou Xime siecle, Paris, 1932, s. 55). Elde vesika bulunmamasna ramen, bu messesenin daha evvelki zamanlarda da mevcudiyeti ihtiml dahilindedir. Abbasiler, daha el-Mansr zamanndan balayarak, posta ve istihbarat ilerine ok byk bir ehemmiyet verdiler. Rivayete gre, el-Mansr, devletin muntazam idaresi iin, adliye, mliye ve zabta ilerini muvaffakiytle evirecek 3 muktedir ve doru* memura ihtiya bulunduunu, fakat bunlarn her hareketini hkmdara doru olarak bildirecek bir shib'l-berd'm hepsinden daha kymetli ve ehemmiyetli olduunu sylemiti. Bununla beraber bu tekilt her hlde iyi ilememi yahut Kizumu kadar genilememi olacak ti, el-Mehd'nin, Bizansllar ile harpte bulunan olu Hrn'r-Red'den doru ve abuk haber almak $&, buna daha fazla ehemmiyet verdiini ve sonra da, Hrn devrinde, Yahya b. Bermek'in teviki e, bunun daha muntazam bir ekle sokulduunu gryoruz (sonraki trih kaynaklarn, bu tekiltn bzan bsbtn kaldrlp, sonra yeniden, kurdurulduu hakkndaki ifdelerini bu ekilde tefsir etmek zarurdir). Abbas hazinesinin bu tekilt iin 8 milyon dirhem sarfetmesi, verilen ehemmiyetin derecesini anlatabilir. Maamafih* Abbasler devrindeki berd tekiltnn, Emevler devrinde airiye ve Msr'da olduu vecihle, Bizans tesiri altnda deil daha ziyde Ssn idare an'anelerine gre tanzim edildii sylenebilir. Umumiyetle Blm melliflerinin bu mtalaada bulunmalar, Emevler'in deil, Abbsler'in tekiltm gz nne almalarndan ileri gelmektedir ve G. Demombynes, A. Christensen gibi limler de bu fikre itirak et. m ektedirler. Abbasler devrinde |bu resm posta ve istihbarat messesesinin mhiyeti, vazifeleri ve ileme tarz hakknda olduka geni malmata sahibiz. Badad'da merkez idareyi tekil eden.^vnlar arasnda merkezin vilyetler ile muhaberelerini tanzim etmek ve her tarafta olup biten ilerin ve bilhassa byk memurlarn hl ve hareketlerini tefti ve murakabe ederek, merkeze bdirmek vazifesi ile mkellef huss bir dre vard ki, buna dvrm'&berd ad verilirdi. Bunun banda s

Aib'l-berd, unvann tayan byk br mir bulunurdu ki, vazifesinin mhiyeti bakmndan, hkmdarn her suretle emniyet ve itimadn, kazanm olmas lzmd. An'aneye gre, Ssn hkmdarlar bu vazifeyi en itimat ettikleri ocuklarna verirlerdi. 358 (950)'de len Eb Ca'fer Ahmed b. Muhammed el-Gumms'n Stn'atu'drKttb adl eserinde, bu tekilt hakknda dvn ktiplerinin bilmeleri icap eden mhim tafsilt bulunduunu bildiimiz gibi, Hrizm (Meftih al-'ulm, nr. Van Vloten, s. 63; tab. Msr, s. 42) de bu dvnda kullanlan stlahlar hakknda bir az malmat vermektedir ki, bu stlahlar da bu messesenin Ssn an'anesine gre tanzim edildiini anlatmaktadr. Berd dvnnn ok ar ve mull bir vazife ile mkellef olduu ve bunu yapabilmek iin, hilfet memleketlerinin her tarafna yaylm muazzam bir tekilt ebekesine muhta bulunduu meydandadr. Abbas mparatorluumun geni topraklarnda, asker ve ticar bakmlardan birinci derecede ehemmiyetli yollar tanzim ve bu yollar zerinde syi ve emniyeti temin etmek, muntazam posta menzilleri vcda getirmek ve bu menzillerde dima harekete hazr at, katr ve hecin devesi gibi, vstalar bulundurmak lzmd; sahil memleketlerinde yahut byk gllerde ve nehirlerde gemilerden ve sallardan da istifde olunurdu; lkin en mkl ve masrafl mesele, kara yollarnn intizam ve emniyeti idi; bunun iin byk bir memur ve- hademe kadrosuna ihtiya vard. Abbasler devrinde btn bu yollar-zerinde asker faaliyetler eksik olmad gibi, bilhassa byk bir ticret faaliyeti mevcuttu; IX.X. asrlarda imparatorluk iinde muazzam bir inkiaf gsteren iktisad hayat, yalnz i ticrette deil, d ticrette de kendini gstermi ve mnakaltn mtemdi artmas, yollarn intizam ve asayii meselesini p plna geirmiti. Yalnz devlet postas iin deil, kalabalk ticret kervanlar iin de buna ihtiya vard. Berd hayvanlarnn, bakalarndan kolayca ayrlmas iin, kuyruklar kesilir ve boyunlarna anlar ve ngraklar aslrd. IX.5(1. asr slm corafyaclarnn eserlerinde, bu berd yollar, menziller ve hatt bunlarn idaresi iin sarfolunan paralar hakknda bir ok malmata tesadf olunur (msl, bn Hurdzbeh; bu hususta bk. Sprenger, Die Post - und Reiseruten des Orients, Leipzig, 1864). Berd* tekilt, merkez ile vilyetler arasndaki muhabereyi temin etmekten baka, hkmete veya saraya ait eyann nakli, resm vazife ile bir yerden baka bir yere gnderilen memurlarn evki gibi iler ile de urard. Lkin bunun mkellef olduu en ehemmiyetli vazife, memleketin her tarafndaki byk memurlarn (kumandanlar^ valiler, kadlar ve mliye memurlar) hl ve hareketlerini, hkmdara kar besledikleri niyetleri sk bir murakabe altnda bulundurarak, merkeze sr'atle bildirmekti.

220/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Resm bir tefti vazifesinden baka, hkmdarn huss casusluk ebekesi hizmetini-de gren bu tekiltn, btn vilyetlerde ve mhim ratar-kezlerde, ayr ayr memurlar bulunurdu. Merkez idarenin itimadn kazanm kimselerden seilen bu memurlarn byk nfuz ve salhiyet kri olduu iin, bilhassa merkezden uzak vilyetlerde idar ve ml byk yolsuzluklar yapan yahut fena niyetler besleyen asker ve idar mirler, bu vaziyeti merkeze bildirmemeleri iin, berd memurlarn trl vstalarla kandrmaa alrlard. Ancak resm postadan baka, kervanlar vstas ile de huss mektuplar gnderildii ii, her faangi bir hdiseyi uzun mddet saklamaa imkn yoktu. Fakat btn bunlara ramen, posta ve istihbarat memurlarnn, kendi menfaatlerini teminden baka bir ey dnmeyerek, merkezi yalan haberler ile oyaladklarn grmekteyiz. mm Eb Ysuf (113 182), mehur Kttdb'Z-Harc'mda, berd tekiltnn bozukluunu, bu ite kullanlan memurlarn namuslu insanlar olmadn, valiler, kadlar ve mliye memurlar ile uyuarak suiistimalleri sakladklarm, bu gibi adamlar tarafndan verilecek haberlere inanmak doru olmadm sylyor ve buna bir re olmak zere, bu memurlarn, her memleketin ve byk ehrin namuslu ve muteber adamlar arasndan seilerek hizmetlerine mukabil beytlmlden mnsip bir maa verilmesini, resm posta vstalarndan yalnz devlet memurlarnn istifde ettirilmesini ve vazifede sustimlleri grlenlerin iddetle cezalandrlmasn tavsiye ediyor (kr. Ab Ysuf, Le livre de VImpot foncier, trc. E. Fagnan, Paris, 1921, s. 286289). Thirler devletinin messisi olan Horasan valisi Emr Thir, istikll arzusuna derek, halifenin adm hutbeden kaldrnca, berd memuru kendisinden izahat istemi; vaziyetinden korkan Thir de bunun bir yanllk olduunu syleyerek, merkeze bildir-memesini rica etmiti; lkin bunun tekerrr zerine, berd memuru, bu haberin, huss mektuplar ile, Badad'a gideceini ve bu takdirde kendi mevkiinin tehlikeye deceini anlatarak, Thir'in de muvafakati ile, variyeti bildirdi. Bu vak'a, nfuzlu valiler e berd memurlar arasndaki mnsebeti anlatmak bakmndan, ok manldr. Bu gibi hllerde valiler, berd memurlarnn resmi raporlarn adet kontrol etmek ve bunu istedikleri gibi yazdrmak kudretine mlik olduklarndan bu memurlarn, gizli vstalara mracaat ederek, ayrca resm raporlarna tammiyle muhalif huss raporlar gnderdikleri de olurdu. Byle hllerde, merkez idare veya hkmdar e bu memur arasnda evvelce kararlatrlm huss bir iaret bulunmadka, gelen rapora hatt o memurun el yazs ile yazlm ve mhr e mhrlenmi olsa bile - itimad olunmazd. Her yerdeki berd memurunun maiyetinde

Unvan ve Itlahlar/221 istihbarat iin, kullanlan huss'adamlar (casuslar) bulunduu gibi, bz gizli mektuplar tamak iin, ksd, s' ve peyk gibi isimler verilen koucular da bulunurdu. Bunlarn ilk defa Bveyhler ailesinden Irak emri Mu'izz'd-Devle tarafndan kullanld rivayet edilir. Bunlar b-zan seyyar satc veya serseri dervi kyafetinde seyahat ederlerdi, syan ve istikll hevesine den valiler, derhl berd memurunun vazifesine son verirler ve merkez ile resm posta mnsebetini keserlerdi. Abbas mparatorluumdan ayrlarak, mstakil devlet mhiyetini alan siys teekkllerde, bu resm posta ve istihbarat ilerine ehemmiyetle devam eddiini grmekteyiz. Msr'daki Tolunlular sllesinde berd tekiltnn eski ekilde devam ettiini bildiimiz gibi (Zaki Mohammed, Les Toulounides, Paris, 1933, s. 199), Mvernnehr ve Horasan'da ok muntazam bir idare makinesi vcda getiren Smnler devletinde de aym tektn mevcudiyeti hakknda malmatmz vardr. Nasr b. Ahmed zamannda Buhr'daki merkez dvnlar arasnda, d-vn- shib-i berd de bulunuyordu (Nerchakhy, Description de Bouk-hata, nr. Ch. Schefer, Paris, 1892, s. 24, burada yanl olarak 4*j* w-^Lc> eklinde yazlmtr). Abbsler'de olduu gibi, vilyetlerde buna bal memurlar bulunup, olup biten ileri hemen merkeze bildirdiklerini *Avf nin Cevm''l-Hikyt'mdaM bir hikyeden reniyoruz (bk. w. Bart-hold'un Turkestan adh mehur eserinin rusa tabna zeyil olarak kard metinler mecmuas, s. 92). Muharriri malm olmamakla beraber, ilk yazlnn Ssanler devrine it olduu tahmin edilen bir eserde, shib-i berdin vazifelerinden ve hiz olmas lzm gelen vasflardan bahsolunurken, bunun dvalar dinleyip, hkmetmekle muvazzaf olduu iin, btfa er' meselelere vkf, zhid, muttaki, lim ve fakh olmas, her ii lykryle aratrmas, doru szl, iyi huylu ve herkesin hayrn isteyici olmas, hdiseleri arzederken, etrafl dnmesi icap ettii" kaydolunuyor (Ch. Schefer, Chrestomathie persane, Paris, 1883, I; Zafernme, s. 20). Berd tekiltnn bandaki mirin adl ilere deil, sdece istihbarat ilerine baktn bildiimiz iin, bu ifdenin ba taraflarm tefsir etmek bir az mkl grnmekte ise de, bunu mecaz bir ifde gibi kabul edince mesele aydnlanmaktadr: bir ok insanlar aleyhinde isnatlar hv jurnallar alan ve bu husustaki kanaatlerini M-kmdara bildirmekle mkellef olan bir adam, bu bakmdan, tetkik ettii evraka gre hkm veren bir hkim vaziyetinde telkki olunabilir. Nitekim yukardaki fkrann son ksmlar^ bunun, istihbarat ileri efine it olduunu aka gstermektedir. Her hlde Smnler devrindeki berd tekiltnn, gizli ve ak istihbarat ileri e bilhassa megul olduu anlalyor.

222/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve stlahlar/223

Umumiyetle Smn idare sistemini kabul etmi olan Gazneliler mparatorluu'nda, berd tekiltnn devamm ve istihbarat ilerinin, yni casusluun, byk ehemmiyet kazandm grmekteyiz. Bu devirde, Mahmd ve Mes'd zamanlarnda, her valinin yannda, merkez! idare tarafndan tyin edilip, adet onun ilerini murakabeye memur olan bir kethda (vali muavini)'dan baka, yine merkezden tyin edilen bir shib-i berd (yahut nib-i berd) bulunurdu ki, olup bitenleri hkmdara bildirmekle mkellef olan bu memurun, en ok gvenilir adamlar ara sndan seilmesi detti. Tpk berd kelimesi gibi (posta menzili, postac mnlarna da gelen) askdar denilen resmi posta ile gelen raporlar, bz zamanlar, valilerin emir ve tehdidi altnda yazld isin, berd me murlar bu gibi vaziyetlerde, ayrca gizli bir rapor yazarak, bunu der vi veya satc kyafetinde bir s'f ile gnderirlerdi. Bunlarn, ele ge memek iin, bzan bir mum iine yahut bir asa arama konmak gibi usller ile saklandn Beyhak'deki kaytlardan reniyoruz (Beyhaki, Trfh, nr. Sad Nefis, Tahran, 1309, I, 27, 386). Resm posta ise, Abbsler'de olduu gibi, deriden yaplm huss torbalar iine konarak, shib-i berdin mhr ile mhrlenir ve zerine, nereden geldiini anlat mak iin, bir halka konurdu. Sefere kan her orduya, merkez ile mu habereyi lemin iin, bir shib-i berd tyin ederek, maiyetine kfi mikdarda postac ve posta hayvanlar verilirdi. Bz mhim hdiselerde, Gazne'ye her gn posta geldiini ve bylece merkez idarenin vaziyeti gn-gnne takip ettiini gryoruz. Resm postann almas ve h kmdara ara hususunda, bunlarn mahrem kalp yaylmamas iin, muayyen sk usller vard ve vezir ile dvnn alkal bir ka byk memurundan baka, hi kimse bu ilere karamazd.; Gazneliler 'de, bilhassa Mahmd zamanndan balayarak, casusluun ok byk ehem miyet kazandm ve bu sebeple berd tektnn ok muntazam ojduunu yalnz Beyhak'nm ifdelerinden deil, baka tarih kaynaklardan da reniyoruz. Sfahmd'un saraynda olu Mes'd'un ve Mes'd'un saraynda da Mahmd'un casuslar bulunduunu bdiren Beyhak'den baka, Nizm'I-Mlk de onun Karahanhlar saraynda casuslar oldu unu sylemekte ve 'Avft 'n bir hikyesinden de, Hrizm valiliine tyin ettii Altnta'n yannda da casus bulundurduu anlalmakta dr, f^g Byk Seluklu mparatorluu'nua ilk kurulu yllarnda Gazneliler ve Bveyhtfer'den kalan ir bir takm idar messeseler gibi, bu m essesenin de bozulduunu ve bilhassa casusluk illerine hi ehemmiyet verilmediini gryoruz. XH. asr mellifi Semerkandh NizmH 'Arz l adanlan olan Seluklu reislerinin, eski hkmdarlarn riyet et-

tikleri saltanat kaidelerini bilmedikleri iin, padiahla mahsus detlerden ve messeselerden bir ounun bunlar zamannda ortadan kalktm ve memleketin iyi idaresi iin, vcdu zarur olan bir ok eylerin mahvolduunu" esefle sylemekte ve dvn- berdin kaldrlmasn buna bir delil olarak zikretmektedir (dhr maqla, GMS, XI, 24). Hakikaten, trih kaynaklarn mterek ifdelerine gre, casusluktan ve casuslardan nefret eden ve bunun hkmdarlar iin, faydadan ok zarar getireceine inanan Alp Arslan, bu tekilt kaldrmtr (Bondr, nr. Houstma, s, 67; trk. trc. Kvameddin Burslan, stanbul, 1943, s. 67). Seluklu imparatorluu iinde smaililer'in uzun mddet gizli faaliyetlerde bulunduktan sonra, birden bire o kadar kuvvetli ve geni bir tekilt hlinde ortaya kmalarn, o devir tarihileri, berd tekiltnn ortadan kaldrlm olmasna atfederler. Bir ok meselelerde Trk kabile hayatna has telkkilere sdk kalan Alp Arslan'n, casuslua kar duyduu derin nefreti, onun veziri Nizm'1-Mlk de te'yit etmekte ve bu hkmdar zamanmda shib-i haber (yni casusluk vazifesi ile mkellef shib-i berd) 'er mevcut olmadm anlatmaktadr. Kendisine bu hususta sorulan bir suale Alp Arslan'n verdii u cevap, casusluk tekiltnn sakat taraflarm anlatmak bakmndan, trih vakalara da uygundur : Bana dost olanlar, bu istihbarat memurlarna, pek tabi ehemmiyet vermezler; hlbuki dmanlarm, madd ve manev her vstaya ba vurarak, onunla uyuurlar. O da bana, dostlarm dman ve dmanlarm dost gsterecek haberler verir. yi ve fena szler, ok gibi tesirlidir; tekrar edile-edile inam dostlarndan soutur ve dmanlarna sndrr. Bunun neticesi olarak da, dostlar uzaklar ve dmanlar insann etrafm alr". Maamafih Ssn-Abbs idare an'ane-lerinin iddetti taraf dar olan Nizm'1-Mlk, Alp Arslan'n bu dncelerini kaydetmekle beraber, shib-i haberler kullanmann, yni berd tekiltnn esasl bir idare kaidesi olduunu, ancak bunlarn dindar, sdk ve doru insanlardan seilmesi lzumunu ilveden de kendini alamamtr (Siyset-nme, nr. Halhl, Tahran, 1310, fasl 10, s. 50 v.d.). . Sonradan, bir taraftan geni imparatorluk idresinin ihtiyalar, dier taraftan eski idare an'anelerinin git-gide artan tesirleri altnda, bu tekiltn tekrar vcda getirildii sylenebilir. Nizm'l-Mlk'n ilek yollar zerindeki merkezlere, kendi merkezleri etrafnda 50 fersahlk mesafelerdeki haberleri vermek zere, muayyen tahsisat Se peykler, yni istihbarat ve posta memurlar tyin etmek ve bylece her gn memleketin her tarafndan haber almak lzumu" hakkndaki ifdesi (ayn. esr., fasl XV, s. 63) bunu anlatt gibi, yine onun, berd tekiltnn lzumu ve bunun, gerek slmiyet'ten evvelki devletlerde (Ssn1.

224/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ler'de), gerek slm devletlerinde, mevcudiyeti hakkndaki mtalalar da tia ihtiyacn bir ifadesidir. Byk Seluklularda, daha Mekah devrinde, sultann ve Nkm'l-Mik'tin huss casuslar kullandklar, sultan Sencer'in Edrb Sbirt, casusluk vazifesi ile, Hirian't yollayp, onun gnderdii bir resim sayesinde kendisi aleyhine hazrlanm bir suikasttan kurtulduu (Devletah, Tezkire, nr. E. D. Browne, s. 93) ve daha bu gibi bir ok hdiseler, bunu aka anlatmaktadr. Ancak, bu tekiltn, evvelki devletlerde olduu gibi* merkezde, byk nfuz sahibi ricalin idaresi altnda huss bir berd dvnna bal olmad grlyor. smail Hakk Uzunarh (Osmanl Devleti Tekiltna Medhl, stanbul, 1941, s. 48), Byk Seluklular'da merkezde berd dvn bu. Umduunu, Siysetnme'ye dayanarak, kat' surette iddia ediyorsa da, Nizm'l-Mlk'n byle bir dvndan hi bahsetmedii ve bilkis Seluklularn bu meseleye ehemmiyet vermediklerini tasrih ettii dnlrse, bunun yanllna hkmedilebilir; Nizm-i 'Arz'nin yukarda nakledilen ifdesi de bu suretle tefsir* olunmak icap eder. Yoksa bu kadar kuvvetli ve geni bir imparatorluk idaresinde, merkez idare ite vilyetler ve byk sultan ile sair prensler arasnda sr'atle muhabereyi temin edecek resm posta tekiltnn ve her trl istihbarat vstalarnn (piyade postaclar, ate kuleleri TPJ.) bulunmamasna asla ihtiml verilemez. dare tekiltn dorudan doruya Smn-Gaznev an'anelerl zerine kuran iyk Seluklu mparatorluumda, eski tribal telkkiler testi ile vcda getirilmi olan bz ufak ve zahir deiiklikler arasnda (msl. eski in dvnnn tura dvn ismini almas gibi), merkezde berd dvnnn kaldrlmasn da saymak icap ediyorsa da, bu vaziyet, M bir suretle, resm posta tekiltnn ve menzil tertibatnn bozulduunu gstermez. Nizm-i 'Arz'nin ifdesini, Seluklular devrinde idare makinesinin gevediine, eski meden tesislerin bozulduuna ve yol emniyetinin azaldna bir delil gibi kullanmak, trih vakalar karsnda, imknszdr. Bu devirde bilkis idare tekilt genilemi, o zamana kadar hkmet kontrolnden uzak kalan, tekkeler ye medreseler gibi, din ve ilm messeseler bile muntazam tekilta balanarak, murakabe altna alnm ve devlet nfuzu eski devirlerden daha fazla kendini hissettirmitir. Melikah devrinde ran'daki arazi meselelerinin tanzimi hususunda bz kanunlar karlmas, imparatorluktaki btn yollan ve maaflleri teferruat* ile test* *den rehberler vcda getirilmesi m besf e llerinin tevhidi, eski vilyet taksimatnn daha Alp Arslan zamannda, yeni ihtiyalara gre, tanzim olunmas yel

Unvan ve Istlahlar/225 larm intizam ve emniyeti hususunda byk gayretler sarf edilerek, yeni yeni kprler, ribatlar (han,, kervansaray) yaplmas, byk sulama tertibatnn ihys, ehir hayatnn ve iktisad faaliyetin byk inkiaf, muasr tarih kaynaklardan aka anlalmaktadr. imdiye kadar her nedense byk bir ksm tarihilerin gzlerinden kam olan btn bu vakalar karsnda, imparatorluun i ve d siyseti iin, iddetle muhta olduu resm posta tekiltnn bozulduunu iddia etmek.mnsz olur. Bu mtalamz kuvvetlendirecek dier mhim bir delil, devlet postas ve istihbarat tekiltnn, Byk Seluklularn istitleleri saylabilecek ir Trk devletlerinde de devamdr. Kirman Seluklularndan Muhammed b. Arslan ah'n, yalnz kendi memleketinde deil, sfahan, Horasan ve btn civar memleketlerde casuslar (shib-i haber) vard ve o, bu tekilta'ok byk ehemmiyet veriyordu (Mehmed brahim, Kirman Selukleri Tarihi, nr. Houtsma, s. 29 v.d.). XII. asrda Abbas halifelerinin de casus ebekeleri vard; lkin bunlardan bzlarnn (msl. Mustancfd) hafiyelikten nefret ittikleri cihetle, yle zamanlarda bu tekiltn bozulduunu, NsirM-Dn Allah gibi, slm dnyasnda byk siys rol oynamak isteyenlerin ise, bunu kuvvetlendirdiklerini gryoruz. Maamafih bu vaziyet, gizi casusluktan baka vazifelerle de mkellef olan resm posta tekiltnn her zamanki gibi ilemesine mni tekil etmiyordu. Esasen XL Xm. asrlarda yazlan devlet idaresine it eserlerde, en dindar, hatt tasavvuf akidelerine bal melliflerin be, memlekette olup-biten her eyi hkmdara b-dirmek vazifesi ile mkellef bir istihbarat ebekesinin lzumunda mttefik olduklarn, yalnz bu ilerde kullanlacak kimselerin bir takm ahlk faziletlere sahip olmasn istediklerini gryoruz (bk. Necm'd-Dn Rz, Mirsd'lbd, Tahran, 1352, s. 259). Hrizmahlar'da bu tekiltn ve casusluk vazifesinin byk ehemmiyet kazandm bildiimiz gibi, Hallar ile mtemdi mcdelelerde bulunan Zengler ve Eyybler zamannda da, mnkale ve istihbarat vstalarnn tanzimi in, byk gayretler gsterildiine ahit oluyoruz. Nflr'dDtn Zeng *nin yollar zerinde kervansaraylar ve hudutlarda nbet ve iaret kuleleri yaptrmas, gvercin postas ihdas ettikten baka, sr'atli hecin develeri vstas ile, posta ilerinde sr'at teminine almas, idar ve asker zaruretlerin icab idi (kr. bn al-Asir, Musul ^tabegleri Tarihi, Recueil des historiens des Croisades, II. ksm., n, 3111). Eyybler de, bu an'ane ve zaruretler icab ile, kabil olduu kadar bu tekiltn muhafazasna gayret ettiler. Maamafih, glib Seluklu

226/lslm ve Trk Hukuk Tarihi an'anesinin te'siri ile bu devletlerde, merkez idaredeki dvnlar arasnda dvn-t betVfin mevcut olmadn ve bu tekiltn baka dvnlara bal bulunduunu gyoruz. Yalnz Anadolu Seluklularnda, Keykvtts: t; devrine it olan Konya'da Fefhnye mahallesindeki 615 tarihli bir mescit kitabesi, onun en yakn adamlarndan olup, sonradan tfeykubd I. tarafndan ldrlen Zeyn'dJDn Beara'nn emfcM berd-i sultan*' olduunu bildiriyor (Ahmed Tevhid, Yeni Fikir mecm., Konya, 14 ubat 1941, say IV). Maamafih ne kitabelerde, ne de tarih kaynaklarda Konya'daki dvnlar arasnda ayrca bir'dvn- berdin bulunduuna dir hi bir malmata tesadf etmiyoruz. Bu kitabe, posta ve istihbarat ilerinin bana hkmdarn en mahrem bir adamm koyduunu gstermek bakmndan da, ok dikkate lyktr. Esasen Anadolu Seluklularnn, gerek yollarn syi ve emniyetine, gerek istihbarat ilerine byk bir ehemmiyet verdiklerini btn trih kaynaklar da anlatmaktadr. Byk Seluklular zamanmdan balayarak, trih ve edeb eserlerde, arapa berd'in tam mukabili olan trke ulak, ulag kelimesinin kullanlmaa balandm gryoruz (bk. Fuad Kprl, Yeni Friside TYk unsurlar, TM, VE VDI, 9). Bu ok eski trke kelimenin Trk devletlerinde berd mukabili olarak kullanlmasnda, Seluklular kadar Kgar ve Semerkand Karahanllar'mn da tesiri olduu muhakkaktr. Yksek bir medeniyet seviyesine ermi olan cenup Uygurlan'mn bir ok idare ananelerini devam ettiren Karahanllar daha Mvernnehr'in istilsndan evvel bile, ulag ad verilen ve VII. asr bandan beri mevcudiyeti muhakkak olan eski Trk devlet postas tekiltna ve muhabere iin kullanlan ate kulelerine mlik bulunuyorlard (Fuad Kprl, Trkiye Tarihi, stanbul, 1923, s. 115 v.d.). Berd tekilt ve tekiltn banda merkez idarede byk bir mir bulundurulmas hususundaki eski Abbas an'anesi, Gazneliler ve Gorlular vstas ile Dehl Trk Sultanlna da intikl etmitir. Bu byk imparatorluun merkez dvnlar arasnda dvnii berdi'l-memdlik byk bir ehemmiyeti hizdi; resm posta ve istihbarat ilerine bakan bu dvnn, memeketin her kesinde gizli casuslar ve onlardan baka resm memurlar vard; muntazam mesafelerde kurulan menzillerde, dima harekete hazr sr'atli hayvanlar ve ayrca koucular bulundurulur, btn olup bitenler hkmdara gn-gnne bildirilirdi. Memurlarn bu husustaki fcfc bir ihmli, idama kadar giden ar cezalara arplmalarn icap ederdi. bn Battta (rrns/ trc., m, 95)'da bu tekilt hakknda* malmata tesadf edildii gibi, Baran flbi, muasr kaynaklarda da ok mhim tafsilt vardr (Agba Mahd Husayn, Le gouvernement du Sultanat de Dehli, Paris, 1936, s. 42; ayrca bk. Ishvari Prasad, A history of the

Unvan ve Itlahlar/22? Qaraunah turcs in lndia, Allahabad, I, 295 v.d.). Bu sultanlardan banlarnn casusluk tekiltna ok byk bir kuvvet vererek, btn ictinva tabakalara mensup insanlar arasndan binlerce casus tedrik ettiklerini ve bu hlin, umm huzuru bozacak kadar, korkun bir durum aldm yine muasr mverrihlerden reniyoruz (bk. slm Anskl. madd. Aleddin Halac ve Balaban). Maamafih bu hkmdarlar zamannda berd tekiltnn ok mkemmel bir hle geldiini ve byk bir intizam ile iediini de itiraf etmek lzmdr. Bunlar zamannda trke ulak stlah da berd mukabili olarak kulamlyordu. Resm posta tekilt yalan arkta, bilhassa Msr-Suriye Memlk mparatoruu'nda, byk bir inkiaf gsterdi. Hallar ile yaplan harpler esnasnda, bihassa Suriye'de, hemen tammiyle bozulmu olan berd tekiltm yeniden mkemmel bir surette tanzim etmek erefi, 659 (1261) * da, yni clusundan hemen bir yl sonra, Memlk sultan Melik'z-Zhir Baybars I.'a aittir. Gerek merkez idarenin nfuzunu her tarafta kuvvetle tesis etmek, gerek hricden gelecek tehlikeleri muvaffakiyetle nlemek iin, yollarn ve istihbarat ilerinin muntazam bir ekle konulmas, hem asker ve hem idar bir ihtiya idi. Devlet hazinesi iin ar bir yk olmakla beraber, Baybars'n asker ve siys muvaffakiyetlerinde bu tekiltn byk bir yardm olmutur. Alkal memurlar tarafndan verilen raporlar, haftann muayyen iki gnnde Kahire'ye geliyor ve bu sayede haric ve dahil tehlikelere kar gn-gnne tedbir almak kaabil oluyordu. Yollarda her trl emniyet tertibat alnmt muntazam menziller kurulmu, lzm gelen "binalar yaplm( su ve yiyecek meseleleri tanzim edilmiti; her menzilde sr'atli hayvanlar, hizmetiler, srcler ve koucular mevcuttu. Kahire'den am'a ortalama 4 gnde ve Halep'e de 5 gnde posta gidiyordu. Skk vaziyetlerde, am'a 3 gnde varld da oluyordu. Tyin edildikleri yerlere bu tekilt vstas ile giden memurlarn evki hizmetinde bulunmak zere, sevvkn ad verilen bir snf mstahdemler de mevcuttu. Yalnz ordularn evkinde deil, ticar mbadeleler hususunda da bu emniyetli ve muntazam yollarn byk hizmeti oluyordu. Lkin berd tekilt, daha evvelki devirlerde de olduu gibi; yalnz devlete it ilerde kullanlmakta idi. lhanhlar'm Suriye'ye kar yaptklar faslal fakat devaml asker hareketler neticesinde, bu tekiltn yava-yava bozulduunu ve imparatorluu ieriden j ve dardan sarsan trl gaileler arasnda bir daha eski intizamm bulamadn, mverrih Makrz (Hitat, I, 227) syler. Maamafih btn bu bozukluklar ile beraber, bu tekilt XIV. asrda da devam etmitir. Sultan Melik'l-Muzaffer Hacc'nin 747'de bu hu-

228/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/229

susta bz slhat yaptn Eb'l-Mahsin kaydeder. Yalnz merkez darenin urad ml zorluklar karsnda, zaman-zaman, bu masraflarn hi olmazsa bir ksmm yol stndeki ehirlere ykletmek uslne ba vurulmutur ki, bunun da, bir takm honutsuzluklara sebep olmas ve ar vergiler altnda ezilen halkn ikyetlerine yol amas pek tabi idi;, ite Trablusam'daki 826 tarihli bir Ktbe, Sultan Barsbay'm emri ile, bu ehir halkna ykletilmi olan berd vergisinin kaldrldn ve bunun hkmdar tarafndan deneceini anlatmaktadr (bk. CIA, n, ., nr. Sobernheim, 1909, s. 62). Kalkaand'nin 815 (1412)'te berd tekiltnn bozukluu hakkndaki ifdesi ve Makrz'nin 818 (1415)'de bunu te'yit eden szleri ve nihayet, yine Barsbay zamanna it, Maksid adl anonim kaynan, artk bu tekiltn mevcut saylmayaca'4 hakkndaki ahadeti, hakik vaziyeti aka gstermektedir. yle grlyor ki, Timur'un Suriye seferini takip eden yllarda, devlet postas intizamn bs-btn kaybetmi, eski tekilt bozulmu ve devletin posta ve istihbarat ileri, yol stndeki ky ve kasabalarda yaayan halkn hayvanlarm msadere etmek gibi, -ok eski zamanlardan beri tesadf edilen fena bir usl ile, iyi-kt temine allmtr. Bu vaziyette, hakik mns ile, bir berd tekiltnn bahis mevzuu olamayaca pek tabidir. Seluklulardan beri devam eden an'anenin tesiri ile, Memlklcjr'in merkez tekiltnda da mstakil bir berd dvn mevcut deildir. Baybafs devri gibi, buna en ziyde ehemmiyet verilen br devirde bile, tou tekiltn idaresi shib dvni'l-ted' (veya ktib's-strr) denilen byk mire verilmiti ve berd hizmetindeki memurlarn tyini ona aitti. Bu aebeple kendisie emr'l-toerd unvan da verilirdi. Memleketteki btn posta menzillerinin vaziyet^ yollar ve menziller arasndaki mesafeler; huss defterlerde en ince teferruatna kadar zaptolunmutu. Bu dvnda alm memurlar tarafndan, bu gibi resm vesikalara dayanlarak, yazlan muhtelif in kitaplarnda bu hususta ok etrafl malmat verilmektedir. Postann Kahire'den hareketi veya oraya muvasalat, muayyen Mr takm merasime tbi idi. Memleketin her tarafnda berd veya gvertfn postas ite gelen haberleri n'ib'l-memleke sultana bildirir "ve bunlara kar alnacak tedbirler hakknda, onun almeti e tevsik eden tahrir emirlerini atard. Bir posta geldii zaman postac, catdr, devadr ve ktibffs-svrr vastas ile, sultann huzuruna karlarak, yer per, mektubu devadra verir, o da sultana takdim ederdi. Sultan mektubu ktibVsrr'a vererek, yavaa okutup dinler ve ona gre icap eden emirleri verirdi. Bu srada eer stdtanm huzurunda baka emirler bulunuyorsa, onlarn ekilmeleri usldendi Yola

kan postaclarn boynuna, san ipekten bir kordel ile, bu vazife ile mkellef olduklarn bildiren st yazl bakr veya gm .bir levha taklrd. Postac, vazifesini bitirince, bu levhay alm olduu yerin dvnna verir ve bunlar, memur edilen postaclara verilmek zere, ktibs-srr'n nezreti altnda saklanrd. Bu levhalarn stnde sultann ismi ve lkaplar e it olduu naipliklerin ismi yazl bulunurdu. Daha evvelki devletlerde tesadf edilmeyen bu detin, uzak ark kltr diresine it olup, btn Moul devletlerinde tesadf olunan baysa (islm metinlerinde bayze, pa#ze)'larn (bunlar hakknda bk. Trk Hukuk ve iktisat Tarihi Mecm., 1939, II, 5371) taklidinden ibaret olduunu emniyetle syleyebiliriz. Berd menzilleri, bir emr-i hrun emri altnda olup, ayrca bunlarn teftii vazifesi ile mkellef add'lar dahi bulunurdu. Bz hkmdarlarn (mesel Melik smail Salih), bu berd masrafn karlamak zere, bir takm arazinin varidatn, vakfettii,- lkin sonra bunlarn byk bir ksmnn ktlara tahvil edilerek, vakf varidatnn azald trihi kaynaklardan anlalmaktadr. Resm posta ve istihbarat tekilt, ortaan ir byk Trk ve Moul devletlerinde mevcut olduu gibi, daha sonra da devam etmitir. Daha islmiyet'ten evvel Trk devletlerinde ulak, ulag nm altnda mevcut olan bu tekiltn, Moul devletlerinde de yam (yahut ula'a, yni ulak} ismi ile mevcut bulunduu ve bu stlahlarn, sonradan islm kltr diresine giren birok Trk ve Moul devletinde yine devam ettii malmdur. Seluklular devrinden balayarak, muhtelif Trk devletlerinde kullanlan ulak stlah, Osmanl devletinde berd kelimesinin yerine kaim olduu gibi, Moul mparatorluklarnn hkim olduklar sahalarda kurulan sonraki Trk devletlerinde, mesel Celyirler'de, Timurlular'da, Karakoyunlular'da, Akkoyunlular'da, Safevler'de, banlerde, Krm ve Kazan hanlklarnda, yam veya ulak ismi altnda, resm devlet postasnn bulunduunu biliyoruz. Yine bunlarda tpk yukarda bahseden slm ve Trk devletlerindeki s', ksd ve peyk gibi, koucu habercilere ve casus ebekelerine de tesadf edilmektedir. Bu ulak yahut yam (bz devletlerde apar) ismi altndaki tekiltn, tpk berld tekilt gibi, zaman zaman bz hkmdarlar tarafndan muntazam ve mkemmel br posta sistemi eklinde tanzim eddiini ve bz zamanlarda ise, yollar zerindeki ky ve kasabalar halkna ykletilmi bir angariye ve msadere eklinde1' devam ederek, bir ok suiistimallere ve ikyetlere yol atn gryoruz. Maamafih bu angariyeye, yni devlet postas iin halkn hayvanlarm zaptetmek uslne, yalnz slm ve Trk devletlerinde deil eski ran'da da tesadf edildiini

230/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/231 mecburiyetinde kaldk. Onlarn dnda olarak balca u tetkikleri gsterebiliriz: M. Quatremere, Histoire des Sultans Mamlouk (Paris, 1845), II, 2, s. 8790; A. v. Kremer, Kulturgeschichte des Orients unter den Chalifen (VVien, 1875) 11, 170, 192 v.d.; Corci Zey-dn, Medeniyetti Islmiye Tarihi Ctrk. trc, stanbul), 1328, I, 213217; Gaudefroy-Demombynes, La Syrie I'epoque des Mame-louks (Paris, 1923), s. 239249; A. Mez, Die Kenaissance des. Islan (Heidelberg, 1922; idare tekilt ksmmda; trk, trc. lk mecm., Ankara, 1937, s. 123 v.d.). Gvercin postalan (tayr) hakknda: Quatremere, ayn. esr II, s. 115120; G. Demombynes, ayn. esr., s. 250254, bu iki eserde, Memlkler devrine ait btn kaynaklar gsterildii iin, onlara ilve olarak, yalnz al-Kalkaand'-nin u hulsasn zikredeceiz: W. Bjrkman, Beitraege zur Ge-schichte der Staatskanzelei im ilamischen Aegypten (Hamburg, 1922); J. Sauvaget'nin ad geen makalesinde hazrladm syledii Suriye'de Memlklerin Berid Tekilatna Alt bideler ve Yollar adl eseri daha kmamtr. Ribt hakknda bk. bu kitaptaki en son makale.

(Sayyid Taghi Nasr, Essai sur Vhistoire du droit persan dis toriine VInvasion arabe, Paris, 1933, s. 219). Roma mparatorluumda da mevcut olan bu' usln bir aralk Hadrian tarafndan kaldrldn (bk. A. Bouehe-Leclercq, Manuel des institution romaines, Paris, 1931r & 220), Merovenjler zamannda da paravereda isini altnda devam ettiini <F. Lot, La fin du monde antique.r, Paris, 1927, s. 405) unutmamak lzmdr. Muhtelif zaman ve meknlarda, aym mhiyette idri ve ml zarafetlerin dourduu bu angariye uslnn birbirinden iktibas veya taklit edildiini tasavvur etmek mnsz olur. Maamafih muntazam bir idare tekilt kuran ve salam bir mliyeye mlik olan bz kudretli hkmdarlar ve devlet adamlar, bu fena deti kaldrarak, byk, masraflar ile, posta ve istihbarat ilerini de tanzime almlardr, ilhanllar mparatorlu'mm byk tekilts Gzn Han bu hususta Baybars'nkinden hi aa kalmayacak muntazam ve geni bir tekilt vcda getirmi olduu gibi (kr. Raid alJDin, Trih-i mubrak-i Gzni, GMNS, 1940, XIV, 270277), Osmanllar devrinde de muhtelif zamanlarda ve bilhassa Kanun devrinde, sadrzam Ltfi Paa tarafndan mhim slhat yaplm (Fuad Kprl, Ltfi Paa, TM, 1925, I, 1720), Safevler'de ise, $h 'Abbs tarafndan bu hususta byk gayretler sarfedilerek, muntazam yollar ve aparhneler (posta menzilleri) ycda getirilmitir. Osmanl imparatorluu, XVI. asrdan balayarak, bilhassa hacc yolunun emniyet v intizamn temin iin, byk bir faaliyet gstermi, menzillerde yolcularn her trl ihtiyacm temin edecek ekde ve adet mstahkem bir ehir minyatr mhiyetinde hanlar tesis etmitir ki, bunlar, plnn bykl ve san'at ruban ile, Memlkler'in mmasil messeseleri ile kyas edilemeyecek kadar, w& metli eserlerdir (J. Sauvaget, Les Caravanserails syriens du Hacc, An Ulamca, 1937, IV, 98121), Hkmdarlar veya devlet adamlar tarafndan tesis edilmi vakflar ile idare edilen bu gibi messeselere imparatorluun ana' yollar zeriride dima tesadf olunmaktadr (XIII. asrdan beri Moul ve Trk devletlerinde resm posta ve istihbarat tekilt Hakknda tafsilt iin bk. Ulam Ansiklopedisi, madd. Ulak, Yam. Bu mesele e ok sk alkas olan Han, Kervansaray, Riba maddelerine de mracaat edilmelidir). Trk ve islm-memleketlerinde, yalnz devletin deil, btn halkn ihtiyacn karlayacak ummi postalar, ancak XIX. asrda, garp medeniyeti te'-sirl altnda, vcda getirilmitir.

BEY

BEY (BEG), Trkmen lehesinde beg, ark trkesinde big, kazak lehesinde bi veya biy eklinde mevcud olan eski Trk unvannn. Osmanl lehesinde sonradan ald ekil. Daha Orhun kitabelerinde ve Uygur metinlerinde tesadf edilen ve mslmanln kabulnden evvel ve sonra muhtelif Trk ubelerime ve devletlerinde kullanld ark ve garp kaynaklarndan anlalan bu unvan ile Moulca begi, Jente bgin ve Manu dilinde beyle unvanlar arasnda, itikak bakmndan, kat' bir mnsebet bulunduu. Altay idilleri ile uraan limler tarafndan hemen umumiyetle kabul edilmektedir, E. Blochet (Introducton a Vhistoire des Mongols, GMS, 1910, XII, 92)Men W. Ktwicz'e kadar bir takm Iisanclar, bu unvann inliler'deki eski pek unvanndan alndn iddia ediyorlarsa, da, buna kar, kelimenin ,Ssan hkmdarlarna verilen baa (eski farsca ve sanskritce bhagah; pehlevice be)r yni AlIah", kelimesinden alnm olmas ihtimlini ileri srenler de vardr (bk. C. Brockelmann, Hofsprache in

232/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/233

Bu keHmenin daha (Mk-Trkler zamannda ifde ettii balca mefhumlar u suretle hulsa olunabilir; 1. Bu, kk kabilelerin yahut muhtelif kabilelerden mrekkep daha byk heyetlerin banda bulunan reislerin aldklar bir unvan olup, han veya kaan unvanndan daha aadr; Krgzlar'n reisi olan Bars Beg'e, Gk-Trk hkmdar tarafndan, kaan unvmnm verildiini biliyoruz. 2. Beyler mefhumu, Orhun kitabelerinde, alelade halk tabakas (&udun/dan farkl ve imtiyazl bir tabaka tekil eden asiller smfm ifde eder. Bu umm mnda, hkmdar ailesine mensup prensler de bu zmrenin iine girmektedir. 3. Byk veya kk her hangi bir nfuz ve salhiyet sahibi olanlar, yni memurlar (buyruk, buyuruk) da, umumiyetle bu unvan alrlar; kitabelerin bz fkralarnda, bunlar her ne kadar budundan ve beylerden ayr olarak zikredilmekte ise de, ayrca "buyuruk beyler" ifdesine de rastlanmaktadr (bk. kitabelerin Thomsen ve Rodloff taraflarndan neredilen metin ve tercmeleri). Bu kelime, yine ayn mnlarda, Uygurlar'da mevcud olduu gibi (kr. Mller, Bang v.s. tarafndan neredilen metinler), Hazarlarda da bu unvann bulunduunu, gerek Ibn Fadlan gibi ark kaynaklarndan, gerek Konstantinos Porphyrogenetos'tan renmekteyiz (bk. N&meth Gyula, A Honfoglalo Magyarsg Kialakulsa, Budapest, 1930, s. 212). Bu unvann Proto-Bulgarlarda da mevcud olduunu, byk bir ihtiml ile, sylemek kaabildir (kr. K. Kadlec, Introduetton Vetude comparative de l'histoire des peuples slaves, Paris, 1933, s. 68). Trkler, mslmanl kabul ederek, slm medeniyeti diresine gir. dikten, sonra da, bu unvan, eski zamanlarda olduu gibi ve hemen-hemen yine ayn mefhumlar muhafaza ederek, devam etti. Karahanllar devletinin byk memurlar bu unvan tadklar gibi (bk. mesel Semerkand hkmdar Ali-Tigin'in kethdas Mahmud Beg, Trh-t Bayhdk%x nr. Sa'd Nefs, I, 420), Seluklu mparatorluu'nu kuran ilk Ouz reisleri de iptida sdece beg unvann tayorlard (bk. Encyc de VIslam, Torul Beg mad.). XI. ve XII. asrlarda Ouz ve Karluk kabile reis. terinin beg unvanm tadklarm (Lan Beg, Tut vb.) tarihi kaynaklarda aka gryoruz. XI. asrda Karahanllar'da grlen bege unvanmn da beg kelimesi ile alkal olup, bunun tasgir ekli olduunu, Mahmd Kgari (I, 297 v.d.)'den reniyoruz. Bir arahk Sultan Sencer'in vezirliinde bulunan Kgarl Togar (veya Tagar) Beg'in Trk asilzadelerinden olduu, tad bu unvandan anlalyor; Byk Seluklulardan balayarak, muhtelif Trk devletlerinde beg unvannn, arapa emr mukabili olarak, kullamldn grmekteyiz:

emr't-cuy mukabilinde cuy begi, emr-dd yerine dd begi, emr% mer' yerine begerbegi (beylerbeyi") gibi. Eski devlet dvn an'anelerinin te'siri ile, idare messeselerinin eski arapa ve farsa isimlerini muhafaza etmelerine ramen, onlar le beraber, bu gibi trke isimlerin de kullanlmaa balanmas, konuma dilinin resmi dil zerinde az-ok tesir ettiini gsteren bir delil gibi telkki olunabilir ki, bu, Byk Seluklular devrinin ayrc vasflarndan bri olarak, kabul olunabilir, llhanllar'da ve Altn-Ordu'da bu tesir daha kuvvetlenmi ve beg unvan, emr karl olarak, daha fazla kullanlmaa balanmtr (ulus begi, tmen begi, min begi, yz begi ve on begi gibi). Karahanllar ve Seluklular gibi hakan, han, sultn [bk. slm Anksl,] unvanlarm tayan byk sllelere mensup hkmdarlarn yannda, bir takm kk Trk sllelerine mensup hkmdarlarn ve prenslerin daha ziyde emr ve beg unvanlarn kullandklarn gryoruz: msl. ilk Osmanl hkmdarlarnda, Anadolu beylerinde, Karakoyunlular'da olduu gibi (Aydn-oullar'nda, sllenin byk reisine ulu beg unvan verildii, Enver'nin Dstrnme'sinden anlalyor). XIV. asrda, Celyirliler gibi, bz sllelerde de beg unvannn kullanldn bildiimiz gibi, hatt Timur gibi, byk bir cihangirin bile, Cengiz soyuna mahsus saylan han unvanm kullanamayarak, sdece emr veya beg unvann almakla iktifa ettiine ahit olmaktayz. XV. asrda Timur ocuklarnn hkim olduklar sahalarda ve Trkmen devletlerinde, Trk asilzadelerine ve kabile reislerine beg unvan verildiini, yahut bunun arapa mukabili olarak emr veya mr kelime* lerinin kullanldn gryoruz. Yalnz trke unvan umumiyetle ismin sonuna getirildii hlde, bunun yerine arapas kullanld zaman baa getirilir: Mr *A r yahut 'Al r Beg gibi. Ancak beg kelimesi, unvan olarak kullanlmayp, Mrekkep bir has isim tekil ettii zaman, daha ziyde baa getirilir: Beg-Tigin, Beg-Timur isimlerinde olduu gibi; zengin" mnasna gelen bay kelimesi ile tekil edilen Bay-Tz, Bay-Kara ve Bay-Bars gibi isimlerin tekilinde de, bu kaideye riyet edildiini gryoruz [bk. tslm Anskl, Bay mad.]. Hindistan'da Trk* Moul neslinden gelenler, yni askeri aristokrasiye mensup olanlar, isimlerinin sonuna, asaletlerini gstermek zere, beg kelimesini ilve ederler. Han kelimesinin mennes ekli olan hanum (hanm) kelimesi gibi, beg kelimesinin mennesi olan begim kelimesine bilhassa Hindistan Trk saraylarnda ok tesadf olunur [bk. Bburnme], Maamafih beg kelimesinin kadn isimlerinde de kullanldn grmekteyiz: ilhanl hkmdar Olcaytu'nun kz Sat-Beg Han gibi. Bunun baka bir misline

234/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/235 Altay dillerinde mevcut ir bz unvanlar hakknda en mhim tetkik iin bk. Wladyslaw Kotwicz, Contributions aux etudes al-taiques, A-B (Collectanea Orientalia, Vilno, 1920, nr. 2, s. 3854). Moullar'daki begi unvan hakknda, burada verilen malmata ilve olarak, bk. B. Vladimirtsov, Moullann tima Tekilt; Gebe Feodalizmi (Leningrad, 1934, rusa; mellif burada begi (beki) Moul unvannn samanlk, yni sihirbazlk, ile siysi hkimiyeti ellerinde toplayanlara verildii hakkndaki eski nazariyesini Red'd-dn'deki bir fkra ilete'yit etmektedir.)

Anadolu Trkleri arasnda eskiden beri kullanlan Beg-Han isminde de tesadf edilmektedir. Beg unvan, Safevler devrinde, artk eski ehemmiyetini kaybetti; Safev hkmdarlar h unvanm kullandklarndan, devletin ileri gelenlerine sultn ve han unvanlarm vermee baladlar. Bu suretle, si ys rakipleri olan Osmanl sultanlarnn ve Orta Asya hanlarnn unvanlarn da kltm oluyorlard. Kabile reisleri ve yksek memurlar, beg unvann tamakla beraber, taltif ve terfileri icap edince, kendilerine nce sultn ve onun da stnde olarak, han unvanlar veriliyordu (kr. Ahsen't-Tevrth, 'lem r-yt 'Abbas ve daha ir Safev kaynaklan). Osmanhlar'da da kabile reislerine, asker ve mlk byk mt-. murlara ve byk devlet adamlarnn ocuklarna beg unvan verildiini gryoruz, Maamafih begler-begi unvan, Anadolu Seluklularnda ve tlhanllar'da olduu gibi, Osmanhlar'da ehemmiyetini asrlarca muhafaza etmi ve Tanzimat'tan sonra da, mlk rtbelerin kaldnlmasna kadar, vezir ve bl rtbelerinden sonra gelen bir rtbe olarak devam etmitir (Beglerbegi unvan hakknda bk. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri Hakknda Bz Mlhazalar, Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas, 1931, I, 190-195; tken Neriyat tarafndan yeni basks 1981'de yaplan eserde s. 46 vd.). Osmanl idaresinde devlet mteahhidi" mnasnda beyliki kelimesi XIX. asrda mevcut olduu gibi, merkez idarede sadret diresinin byk memuriyetleri arasnda da dvn- hmyun beylikilii vazifesinin saltanatn yklna kadar devam ettiini biliyoruz. Beg kelimesi, Trklerin tesiri ile, kurt kabile reisleri arasnda asr lardan beri bir unvan olarak kullanld gibi (bk. eref Hn Bitls, erefnme). Osmanl hkimiyetinden sonra, muhtelif Balkan dillerine de girmitir (Kari Lokotsch, Etymologisches Wrterbuch der europaischen W ter ortentalischen Ursprungs, Heidelfoerg, 1927, s. 24). XIX. asr or talarnda, iran'da Kaarlar devletinin asker tekiltnda big-zde un vanm tayan bir ksm zabitler vardr ki, yz kiiden mrekkep olan deste yni bKiklerin, sultan unvanl kumandanlarna veklet ediyorlardif. bunlar, yksek ailelere mensup olduklar iin, bu unvan almlard (A, Belin, Notiee sur les Chrestomathies orientales JA (1842) nr 2 s

AVU AVU, daha mslmanhktan evvelki zamanlardan balayarak, muhtelif Trk devletlerinde sarayda trl-trl hizmetlerde bulunan bir snf memurlara" verilen ve orduda kk bir asker rtbeyi" ifde eden ve bu son mnda hl kullanlan eski bir stlahtr. 12 asrlk uzun bir hayat olan ve kltr tarihi itibariyle de byk ehemmiyeti bulunan bu kelimeyi, nce filoloji bakmndan tetkik ettikten sonra, hukuk bir messese olarak tarih bakmdan da ayrca izah edelim. I. Filoloji. F.W.K. Mller, eski Uygur metinlerinde ab eklinde tesadf edilen (Ein Dopplbl. aus einem manischaischen Hymnenbuch, Mahmmag, Berlin, 1913, s. 11) kelimenin, Osmanl devrindeki avu kelimesinin eski ekli olmas ihtimlini ileri srerken (ayn, esr., s. 32), bize gere, hi aldanmamt. Ayn ihtimli kabul eden P. Pelliot (Neuf notes sur des questions d'Asie centrale, T'oung pao, 1929, XXVI, 237) da in kaynaklarnda, 735 ve 737 yllarnda in sarayna, Tu-kiie*ler tarafndan, sefr sfat ile gnderilen bir adamn tad -pi-e unvannn da bundan baka bir ey olmadn sylerken, bu kelimenin eskiliim te'yit etmi oluyordu. Bu kelimenin Kktrkler ve Uygurlar'dan Osmanlar'a kadar geen uzun asrlar esnasndaki tarihi hakknda- hi bir (bilgileri olmad hlde, her iki11 limin de vardklar bu netice, imdi vereceimiz izahat ile, artk tammiyle kat' bir mhiyet alacaktr. XI. asrda Mahmd Kgar'nin avu eklinde yazd bu kelime abt <avu < avu'tan baka bir ey deildir; uygurca ab kelimesi ite bunun ayn olduunu kat'yetle syleyebiliriz. J. N6meth (Die Inschriften des Schatzes vn Nagy-Szent-Mikls, Bibi. Orient. Hungarica, 1932, II, 56 v.cL)*in-bir ok misller ile isbat etmi olduu gibi, PeenekKuman lehelerinde e eklini alan bu kelime, macarcaya girerken, bu dilin umm kaidelerine gre, os ek-

3 8 ).

Bibliyografya : Makale iinde gsterilenlerden baka bk. W. Barthold. slm Ansiklopedisi (Leyden tab'). Ondan evvel A Belin. Ali r NevTnin Mahbbl-Kulb'u hakknda JA'da nerettii bir makalenin haiyesinde, bu hususta bir az malmat vermise de, ehemmiyetli delildir. Beg ve onunla alkal olara*

Jp

' '-

236/slam ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/237

fini almtr; yer ismi olarak, iBc defa 1093*te ve has isim olarak da, 1193'te bu kelimeye tesadf olunmaktadr (bk. Istvan Knyevfa, Magvar Nyelv, XXX, 193*. s. 104-100). Mahra Kgar (I, 107, ll)'de ordu-da sallar tertip ve tanzim eden ve askeri zulmden men'e memur olan adaraf\ yni bir aevi asker mir mnasnda izah edilen bu kelime, Kk-trkler, Uygurlar ve Peenekler arasnda da her hlde asker bir rtbe ve unvan olarak kullanlm olsa gerektir. Kk-trk sefirinin avu unvann tamas, bu snf memurlarn sefirlik vazifesinde de kullanildk-iarn anlatyor ki, buna asrlarca sonra Osmanllar'da da tesadf edilmektedir. Aada, trih stlah olarak, kelimenin geirdii safhalar anlatrken, bu semantik tekml de. etrafiyle izaha alacaz. Kk-trkler'de, Uygurlar'da, Peenekler'de ve Kumanlar'da yine Ur unvan olarak, avuyar eklinde Hazarlar'da mevcudiyetini bildiimiz bu kelimenin, daha Gazneliler ve Karahanllar devrinde farscaya girdiini ve yalnz vekayinmelerde, yabanc bir tbir olarak deil, fara bir kelime gibi, edeb eserlerde, iirlerde, kaside ve mesnevilerde de kullanldm ve Seluklular devrinde ise, bs-btn oaldn gryoruz. Mesel Gazneli Mahmd'a, Hrizm fethi mnsebeti ile, ir ' Unsur tarafndan takdim edilen mehur R'iye kasidesinde, Enver (Dvn, Tahran, ta basm,, s. 25, 190)'de Hakim Senft' (Shan ve S-hanvern, I, 289)'de Keml sfahn (Dvn, Tahran, ta basm., s. 19)'-de, Nizam (eref^nme, tab. Tahran, s. 130)*de ve Husrev Dehlev (Tuuknme, tab. Hind, beyit 1764 ve 2610)'de v ve vl (avuluk) Kelimelerine tesadf ediyoruz ki, bu mislleri daha oaltmak ve sonraki asrlara doru uzatmak kaabildir. Burhn- Kt'. FerhengH Reidi ve Behr-i 'Acem gibi, farsa lgat kitaplarnda da iaret edildii zere, bu kelime, acemce serheng ve drb kelimelerinin mrdifi olarak izah edilmektedir ki, tammiyle dorudur. sjL Irak, Suriye, Msr, imal Afrika ve Yemen gibi, muhtelif zamanlarda muhtelif Trk sllelerinin hkimiyeti altnda bulunmu olan Arap memleketlerinde bu kelimenin v veya v < v ekillerinde kullanldn biliyoruz (Dozy, Suppl. aux Dictionnaires arabes, I 167, 717, 718; Muhammed ben Cheneto, Mots turcs et persans conservsdans le parter algMen, Paris, 1922, s. 51). Tpk bunun gibi, asrlarca Osmanl hkimiyeti altnda kalm ve onlar ile meden mnsebetlerde bulunmu olan muhtelif Balkan ve cenub ark Avrupa milletlerinde yni Rumen, Bulgar, Srp, Leh ve Ukrayna dillerinde, bu. kelimeye, Osman-hca'daki muhtelif mnlar e, tesadf edilmektedir (bk. Kari Lkotsch Etymologisches Wrterbuch, Heidelberg, 1987, s. 83).

Bu kelimeninf daha Osmanllar'dan ok evvel, Trkler ile asrlarca siys ve meden mnsebetlerde bulunmu olan Bizans sarayna da getiini grmekteyiz. ptida Lebeau (Histoire du Bas-Empire, XIII, 339), "daha IX.- asrda Bizans saraynda, Trk saraylarnda olduu gibi, avular, hatt bir byk-avu bulunduunu" Seri srmse de, bunun ne filolojik ve ne de< trih bakmdan doru olmad ve Bizans'ta bu avu kelimesine daha sonra tesadf edildii tesbit olunarak, bu iddia red edilmitir (Byzantion, VIII, 483, not 3). Hammer (Histoire de VEmpire ottoman, trc. Hellert, I, 98, 380) ise, avu tekiltnn daha Anadolu Seluklularnda mevcut olduunu ve Konya Sultan'mn imparator Aleksis'e bir avu gnderdiini syleyerek, Bizans sarayndaki avu tekiltnn Anadolu Seluklularndan alndn ileri srmtr. Sonradan A. Rambaud ve Scala gibi bz tarihiler, Codinus'a dayanarak, Bizans saraynda avular ve hatt bir de byk avu bulunduunu ve bu messesenin sonradan Osmanllar tarafndan da taklit edildiini ileri srerek, Lebeau ve Hammer'in nazariyelerine taban-tabana zt bir iddiada bulunmulardr ki, bu rk iddiann yanll 1925'te Ernst Stein tarafndan, kat' olarak, isbat edilmitir: orta Bizans devrine it mandator'larh halefi olan bu avu tekiltnn ve bu kelimenin Trk-ler'den alnm olduunu ve bunlara il knce Manuel Comnenus zamannda tesadf edildiini kat' surette gsteren E. Stein (Untersuchungen zur spaetbyzantinischen Verfassung und Wirtschaftsge3chichte, MOG, 1925, II, 45)'in bu mtalas bizce de tammiyle dorudur. Bu ismin ve tekiltn daha XI. asrda Byk Seluklularda mevcudiyeti hakknda bir az aada verilen, izahat, bu mtalay bs-btn kuvvetlendirmekte ve bunun Bizans'a Seluklulardan getiini kat'yetle meydana koymaktadr. Eer bu kelime Bizanshlar'a Seluklulardan evvel, yni IX. asrda, gemi olsa idi bile, Hazar hakanlarnn saraylar ile Bizans saraylar arasndaki ok sk siys ve meden mnsebetler ve bu unvann Hazarlar'da mevcudiyeti gz nne alnnca, bunun onlardan alndna hkmedilebilirdi. ? .'-t Kelimenin etimolojisine gelince, bunun eski ve yeni bir ok'TFrk lehelerinde mevcudiyeti bilinen av kknden geldii hakknda, daha ok evvel Vmbry (agataische Spraehstudien, s. 276; Etymologisches Wrterbuch, s. 130) tarafndan ileri srlen mtalaya itirak etmemek imknszdr. "Barma, arma, ses, an ve hret" gibi, bir takm mnlar ifde eden bu ok es ve umm Trk kelimesinden gelen avu tbirinin bu etimolojisi, bunlarn vazifeleri hakknda aada verilen izahat ile de bs-btn kuvvetlenmektedir. Trk filolojisi hakkn-

238/lslm ve Trk Hukuk Tarihi dak iaigilerin, bugne nsbetle, ok geri bulunduu bir devirde* Vmbry^tin byle isabetli bir mtalada bulunmas, kuvvetli bir sezi kabiliyetine mlik olduunu gsteriyor. Buna.mukabil, bundan hi haberi olmayan E. Blochet (Patrologia orientalis, Paris, 1920, XIV, fas. 3, s. 664 v.d.)'nin, bu eski trke kelimeyi moulca tchagutcMden itikak ettirmek istemesi tammiyle hayal ve manaszdr. Yine ayn mellif dier bir eserinin bir haiyesinde de (Relation du voyage en Orient de Cariler de Finon, Reme de VOrient latin, Paris, 1920, XIIXIII, s. 96), bunun moulca traghadsa kelimesinden gelmesi ihtimlini de ileri srmtr ki, bunun da hi bir kymeti olmad meydandadr. L Hukuk Tarih. Her bakmdan bir asker devlet, yni ,,dima harbe hazr bir ordu", mhiyetini gsteren eski Trk devletlerinde, avu kelimesinin asker bir rtbe ad olduu Mahmd Kgar'nin ifdesinden aka anlalyor. Ordunun tertibine ve inzibatn muhafazasna memur olan avular, daha byk kumandanlarn ve bilhassa bakumandan olan hkmdarn emirlerini kt'alara yksek sesle bildirdikleri iin, yahut an ve eref sahibi insanlardan seildikleri iin, bu ismi alm olsalar gerektir. Mahmd'un ifdesi XI. asr Karahanhlar devrine it olmakla beraber, bu mslman Trk devletinin asker ve idar bir ok messeselerini, memuriyet, rtbe ve unvan adlarm daha mslmanhktan evvelki Trk devletlerinden ve bilhassa Uygurlar'dan aldn bildiimiz cihetle, avuluk rtbe ve vazifesinin, ayn ekil ve mhiyette olarak, Uygurlar'da ve KkJtrkler'de de mevcut olduunu ve eski Uygur ve in metinlerindeki abs ve -pi-e kelimelerini bu mnda anlamak lzm geldiini syleyebiliriz. Bu unvann eski metinlerde zikri ve bu vazifede bulunan bir adamm Kk-trk hakan tarafndan sef r olarak, in sarayna gnderilmesi, eski Trk devletlerinde bunun' ehemmiyetini gstermee kfidir. Bu devletlerin asker kuvvetinin esasm saray tekilt, yni dorudan-doruya hkmdarn ahsna bal olan saray a-damlar, tekil ettii iin, avularn bir nevi emir zabiti vazifesi grdk^ ve sulh zamannda da hkmdar tarafndan kendilerine verilen h^;t$rl vazifeleri if ettikleri tahmin olunabilir. Hazarkr'da, Pee-nekler'de ve Kumandanlar'da da mevcut olduu anlalan bu zmrenin yine ayn vazifeler e mkellef olduklar sylenebilir ki, bu Osmanllara kadar ir mslman Trk devletlerinde de ayn mhiyeti muhafaza etmitir. Bir 'Trk memlkleri devleti** olan Gaznelilerde avu unvan tam cut mu idi? Tfasur'nfcvbir kasdesinde avulardan bahsedilmesi bunlarn mevcudiyetini gstermekte vfe bu kelimeye SehTnin bir iirinde

Unvan ve Istlahlar/239 de tesadf olunmas bunu te'yit etmekte ise de, bu devreye it ir trih ve .edeb kaynaklarda buna rastlanmamas, bu hususta az-ok bir phe uyandrmaktadr. Maamafih belki Gazneliler'in saary ve ordularnda avular bulunmakla beraber, o farsa eserlerde bu trke tbir yerinde onun farsa mukabilleri olan serheng ve dr-ba kelimelerinin kullanlmas da imknsz deildir. Trke s-ba yerine, ok defa, si-pehslr kelimesinin kullanldna bu kaynaklarda dima tesadf etmekteyiz. XII. asra it olmakla beraber, Nizm'nin Hsrev ve Srn'in-deki bir para (bk. Hamse, Tahran, s. 141 v.d.), dr-b kdimesinin tammiyle avu mrdifi olarak, kullanldn gstermektedir. Esasen bu kelimenin Sen''de mevcudiyetini Seluklular devrinin bir te'siri olarak kabul etsek bile, .'Unsur'nin avula'rdan bahsetmesini baka suretle izah mmkn deildir. Yine onun ifdesinden, bunlarn Trkler'-den mrekkep olduu da anlalyor. Gazneliler'in ordu ve saraylarnda serheng'ler ile dr-bd$'larn mevcudiyeti hakknda ise, ok geni malmatmz vardr ki, bunlar sonradan hemen ayniyle Seluklular'da da gryoruz. Gazneliler devrinde slmiyet'ten evvelki bir takm Trk unvanlarna tesadf edildii dnlrse, bu ihtiml daha kuvvetlenir. Bilhassa Byk Seluklular'dan balayarak, onun istitleleri hkmnde olan btn Trk devletlerinde ve bunlarn siys ve meden te'siri altnda kalm muhtelif islm sahalarnda avu kelimesine tesadf ediyoruz: Alp Arslan i' olduunu itiraf eden bir memurunu saraydaki avulara dvdrm idi (Siysat-nma, nr. Ch. Schefer, s. 140; frs. trc. s. 207; Tahran, s. 117). Bunlar arasndan yetimi bz byk emirlerin sonradan da bu unvan tadklar, Sultan Mes'd'un byk ricalinden olup, onun Sencer e harbinde (recep 526) len emr Ysuf a-vu'un bu unvan muhafaza etmesinden anlalyor (bn al-Asr, frns. trc; Recueil des Historiens des Croisades, Historien* <yrientaux,. 11,78, 80; al-Bundri, nr. Hcutsma, s. 46, 159; Ahbr'd-Devleti's-Selukye, s. 70 v.d.). Btn Seluklu ubelerinde avularn mevcudiyetini, bn al-Kalnsi {Zayl-i trh-i Dimak, nr. H. F. Amedroz, Leyden, 1908, s. 232) ve bz kaynaklardaki kaytlar aka gsterdii gibi, yukarda bahsedilen ada Acem irlerinin grleri de bunu te'yit etmektedir. Seluklu messeselerini pek a farklar ile devam ettiren Hrizmahlar Imparatorlugu'nda avularn mevcudiyeti ise, Nesev'nin kaytlarndan anlalyor; Moullar'dan kaan 'Al''d-Dn Muhammed'in lm srasnda yannda bulunan emirlerden ems'd-Dn Mahmd, avu lkabm tayordu ki, bu onun avular zmresinden yetitiim gsterir (Siyrat al-Sultn Call al-Dn, nr. Houdas, s. 48; frns. trc. s. 81). Bu avular

240/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/241

zmresinin, imparatorluun son zamanlarnda, yni ell'd-Dn samannda da, mevcut olduunu yine ayn kaynaktan reniyoru* (s* 123; fim. tec., s. 205). EbTFid' (Trih, , 156)*mn ifdesine gre, bunlarn kendilerine mahsus armalar vard ki, yuvarlak bir adr eklinden ibaret idi XI. asrdan beri SeJuklular'n saray ve idare an'aneteri-nin -te'siri altnda kalan Badad Abbas halifelerinin saraylarnda da avular zmresinin mevcudiyetini gryoruz (brail-Fuvat, el-Havdisi'lCmVa, Bagdad, 1932, s. 94). Trk idare an'anelerini ve unvanlarn muhafaza eden Dehli Trk Sultanlnda avularn mevcudiyeti rfusrev Dehlev'nin Tugluk-nme'&men ve Trhi Frzh (Bibi. Indica, s. 116, 424)'delki bz kaytlardan anlalyor. avu tekiltnn, Seluklu an'anelerini takip eden sonraki siys heybetlerde ne mhiyet aldn izaha girimeden evvel, Seluklar ve Hrizmahlar devirlerinde bunlarn vazife ve ehemmiyetleri hakknda biraz malmat vermek, bu messesenin sonraki tekml safhalarn anlamak ve bir mukayese imkn elde etmek iin, zarurdir. Bz fara kaynaklarda serheng, dr-b kelimeleri ile de ifde edilen avular zmresi, bu iki imparatorlukta da, dorudan-doruya sarayda hkmdarn emri altnda bulunan askeri bir tekilttr. Hkmdarn hassa kuvvetini tekil eden ve umumiyette klelerden ve tabi en ziyde Trk klelerinden mrekkep olar zmreler arasnda, avular huss bir zmre hlinde bulunurlar: hkmdar tarafndan verilen her tr emirlerin icras ve teblii, kendilerine havale edilen muhtelif ilerin ifs bunlarn balca vazifeleridir. Her trl merasim esnasnda, alaylarda, bayramlarda, hkmdarn klarnda, bellerinde gm kemerler ve ellerinde altn veya gm yaldzlr kymetli murassa asalar bulunan bu avularn mevcudiyeti art idi. Hkmdar bir yere giderken, avular onun etrafn ahrar ve trke savulun (veya arapa tarrka' yahut dr veya dr-b) diye bararak, yol aarlard. Bunlarn elbiseleri ve klahlar, Esedrnin bir iirinden anlald gibi, siyah olduu im, bunlara siyt pn-t dergh yni sarayn kara elbiselileri de deniliyordu. Bahar* 'Acem (II, 137) mellifi, kendi zamannda bunlarn artk krmz kostm ve klahlar giydiklerini ilve ederek, eskiden siyah rengin tercih edilmesini "daha heybet grnmek" maksadna atfediyorsa da, bu tefsirin yanll meydandadr. Gazneliler ve Seluklular devrinde avularn siyah kostmler giymeleri, eski Sftsn-Abbas an'anesinin bir devamndan baka bir ey deildir. Bunlarn ellerinde tadklar, balarnda, boynuz eklinde, iki kvrk bulunan murassa asalara da dr-b ad verilirdi. Eski kaynaklarda gulmn- dergh, yni saray kkleri (Os

manllar'daki kapkullar tbiri bunun tam.karldr) nm da verilen saray mstahdemlerinin mmtaz bir zmresi olan bu avular, saltanat almetlerinden biri olarak telkki ediliyordu (getr, bayrak, nevbet, trz ve daha ir hkimiyet almetleri gibi). *Avf'nin sultan Sencer zamanna it .bir hikyesi bunu pek iyi gsterdii gibi (Cihanga-y Cveyn, I, 238), hkmdarlarn, taltif etmek istedikleri byk emirlerine getr ve dr-b verdikleri, yni balarnda huss bir emsiye ve maiyetlerinde elleri asal avular tamak imtiyazn bahettikleri hakkndaki yzlerce kaytlar da bunu te'yit etmektedir. Beyhak tarihinde ve Siyset-nme'ki mhim tafsilt sayesinde mhiyeti pek iyi anlalan ve Gazneliler'den evvel Smnler'de de mevcut olan bu tekiltn, az ok farklar ile eski Abbas ve Ssn saraylarnda, daha dorusu Bizans'tan- in'e kadar, saray terifatnn byk inkiaflar gsterdii btn eski ark imparatorluklarnda mevcudiyeti sylenebilir. Maamafih Seluklular devrindeki avu tekiltnn, vazifeleri ve kyafetleri bakmlarndan, Gazneliler devri serheng-dr-b'larnm bir devam olduu anlalyor. avu kelimesi ve tekilt, Seluklulardan sonra. Atabeyler ve Eyybler vstas ile, MsrSuriye Memlk mparatorluu'na da gemitir. 'tmd'd-Dn' sfahni (Kadh'l-Kas fi Fethi'l-Kudtyde grdmz bu kelime, Memlk devri kaynaklarnda v, v ekillerinde dima zikredilmekte ve muhtelif devirlere it olan bu kaytlardan onlarn vazifeleri hakknda sarih bir fikir edinmek kaabil olmaktadr. Eb'lMehsin'in bir kaydna gre, maiyetinde avular bulundurmak' hkmdarlk i'r yni almetlerinden biri idi ve Kahire'de sultanlarn, Suriye'de de'Sultan niblerinin maiyetinde avular bulunurdu (G. Demombynes, La Syrie Vepoque des Mamelouks, I, 232). Sultann resm klarnda nnde 4 avu giderdi ki, bunlar ikier-ikier ayr paralar tabi, du formlleri terennm ederlerdi. (E. Quatremere, Histoire des Sultans Mamelouks, I, 1. ksm, s. 135 v.d.). Maamafih bunlar baka zamanlarda da hkmdarlar tarafndan verilen muhtelif emirleri icra ederler, halka yaplacak tebligat yksek sesle bararak bildirirler ve yeni hkmdarn clusu merasiminde vesir alaylarda alk vazifesini (yni yksek sesle du formlleri sylemek) yaparlard (en-Nc-m'zZhire; bn lys, Bed' z-Zuhr, v.b.). Sultan Ahmed Celyir, Timur'dan kaarak, Msr'a geldii srada karlama merasiminde avularn da bulunduunu el-Menhal's-SfV'den reniyoruz (Ahmed Celyir bahsi). Memlkler'in son devirlerinde, yni 885'te, hl avular cemaatinin mevcut olduunu bn ys kaydediyor (Bibi. Islmiaa klli-

242/lslm ve Trk Hukuk Tarihi yat, 111,157). Bu kelime Msr'da Osmanl hkimiyetinden sonra da' tabiatiyle devam etti. Selim I. tarafndan tekil edilen asker ocaklarndan Mrisi aviye adm tayordu; XIX. asrn balarnda Msr'daki 7 asker ocandan biri olan bu aviye oca, mr ad verilen vergini tahsili ile mkellefti ve avu kelimesi umm olarak kavas, hademe mnsnda kullanlyordu (Quatremere ve Dozy tarafndan verilen malma, ta ilve olarak: Van Berchem, le Caire, CIA, I, Mem. Mis. Ateh. fime., XIX, 614; burada Description de VEgypte, XI. (s. 498, 510) ve XX. (s. 43, 112)'cildleri ile, Cabart, Marcel ve Norden'den istifde edilmitir). Osmanl hkimiyeti te'siri ile imal Afrika'da da yaylm olan bu kelimenin ve bu avu tekiltnn Yemen'de XIV. asrda Resller sllesi zamannda mevcut olduunu bn Battta'dan reniyoruz (Defr6-mery-Sanguinetti, nr. ve trc. Paris, 1853 1859, II, 174). Oradaki tafsilta gre, bunlarn vazifesi Seluklular ve Memlkler'dekinin ayndr ki, bunun Yemen Eyybleri vstas ile Resller'e gemi olmas pek tabidir. avu kelimesi, Seluklular devrinin bir ok idar an'anelerini devam ettiren lhanllar devrinde bs-btn unutulmam ise def eski ehemmiyetini muhafaza edememi ve onun yerine yasavul kelimesi kaim olmutur [Esad Efendi'nin Lehcet'l-Lgt'mda avu'un mrdifleri arasnda k'id ve serheng kelimelerinden baka, bu kelime de zikredilmekte ve "alay avuu" olarak tarif edilmektedir; hlbuki Nev''nin Mah-bb'l-Klb (8, fasl, s. 21)'unda verilen izahat, bunlarn daha ziyde adl tkiibat ile uratklarm, yni Osmanhlar'daki "dv avular" vazifesi grdklerini anlatmaktadr. Maamafih avular, daha Selfldu-lar devrinde bile, bu gibi ileri grmekte idiler], lhanllar devrine t olan bn Mhenn (nr. Kilisli Rfat, s. 156) lgatinde avu kelimesi, asker bir rtbe olarak, tarif edildii gibi, yine bu asra it 'Ubeyd Zk-h, Let'if (stanbul, 1303, s. 19)'inde de elleri omakl avulardan bahsedilmektedir. Vassf tarihinde bir defa iraz atabeklerinden szedilir-ken (1,182), bir defa da Gzn Hn'm clusu merasimi anlatlrken (IH, 324), avulardan bahsedilmekte ise de, bu devirde artk moulca yasavul tbirinin daha fazla kullanld muhakkaktr. Yalnz Seluklu an'anelerini az-ok muhafaza eden iraz saraylarnda avu unvannn muhafaza edildii tahmin olunabilir (bn Battt, Seyhat-nme, IV, 172). lhanllar devrindeki vaziyet Celyirliler ve Umurlular devrinde de devam etmi olmaldr; eref'd-Dn Yezd'nin, Timur devrindeki merasim sahnelerini anlatrken, ellerinde altn yaldzl' asalar tayan'avular ve yasavullar bulunduunu sylemesi ve ok

Unvan ve Istlahlar/243 defa sdece yasavullardan bahsetmesi 'bunu gsteriyor (Zafer-nma, Bibi Indica, I, 722; n, 3, 616). lhanllar devrindeki ir Pr BahM Cm'nin ve iki asr sonra Cmfnin iirlerinde bu kelimeye tesadf edilmesi (Ferheng-i u'r, I, 328 ve 335), nasl eski bir edeb an'aneye riyetten ileri gelmi ise, yukarki kullanlarn bir ksm da belki ayn mhiyettedir. 'Arz-nme (fars. metin, TM, say 5, s. 291; ingl. trc. V. Minorsky, A Civil and Military Review in Fars in 881/1476, BSOS, 1939, X, I, 171) adl risalesinde Ak-Kcyunlular tekilt hakknda mhim malmat veren Cell Devvn'nin avulardan bahsetmesi de bundan farkszdr ve Ak-Koyunlu tekiltnda avu adn tayan bir zmrenin mevcudiyetini gsterecek bir delil deildir. Celyirliler ve Timurlular tekiltna vris olan bu devlette artk yasavul tbiri iyice yerlemi, avu kelimesi sdece tarih bir htra olarak kalmt. Bunlarn mirass olan Saf evi devletinde de avu kelimesine pek tesadf edilmemesi, yukarki mtalalar bs-btn kuvvetlendirmektedir. avu kelimesi ve tekilt, Anadolu Seluklularnda da mevcuttur. bn Bb tarihinin Ayasofya ktphanesindeki mufassal nshasnda {tur. yer., msl. s. 88, 727) ve baslm muhtasar nshasnda (s. 47, iti, 137, 181) mevcut kaytlardan anlaldna gre, sarayda huss bir zmre tekil eden bu avularn vazifeleri hkmdar veya byk emirler tarafndan verilen emirleri, yksek sesle barp, halka anlatmak, merasim esnasnda alklarda bulunmak, memleketin iinde ve dnda kendilerine verilen vazifeleri yapmak gibi eylerdir ki, Byk .Seluklular 'dakinin ayndr. Bizans sarayna, sefir sfat ile, bz avularn gnderilmesi (Hammer, Tarih, I, 380) bu zmrenin ehemmiyetini gsterebilecek bir hdisedir. Memlk sultam Baybars'm Kayseri fethi hakkndaki resm 'bir vesikada Anadolu emirleri arasnda avuluktan yetimi olduu cihetle hl o lkab tayan bir emr Seyfeddin a-vu'tan bahsedildii gibi (Subhu'l-A', XIV, 160), Konya'da da Mevlna ile muasr avuoglu (bn avu) lkabm tayan bir adamn mevcudiyetini (Fhi m Jh, Tahran, s. 134 v.d.) biliyoruz. Mevln'nn iirlerinde bu kelimeye rastlanmas da, Anadolu'da ok yaylm olduunu anlatabilir (bk. erefeddin Yaltkaya, Mevln'da Trke Kelimeler ve Trke iirler, TM, IV, 1934). Bunlarn elbiseleri itibar ile de Byk Seluklular'dakinden farksz olduklar phesizdir. Konya Sultan-l'na vris olan muhtelif Anadolu Beyliklerinde de bu tekiltn ayn ekilde muhafaza edilmi olduu, Aydm-oullar'nda avularn mevcudiyetinden anlalyor (kr. Dstr-nme-i Enver, nr. Mkrimin Halil, s. 2631). Yine o devre it bz edeb eserlerde, mesel Sheyl ve "Nev-

244/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/245

bahar mesnevisinde, bunu te'yid eden kaytlar mevcuttur (nr. J. H. Mordtmann, 1924, s. 343 ve 369). avu kelimesi ve messesesi, i$te bu suretle, Osmanl mparatorluu'nun daha k kuruluundan beri, bir Seluklu miras olarak mevcut olmutur. Gerek Hammer ve gerek Trh-i Enderun mellifi Tayyrzde 'At' Bey bunun Seluklular'dan kaldn iddia ederlerken, asla aldanmamlardr. Osman Gz'nin silh arkadalarndan Samsa veya Samsama avu'un bu unvan daha evvelki devirlere it olmakla beraber, Orhan ve Murad I. devirlerinde saray ve ordu tekilt vcuda getirilirken, btn Anadolu Beyliklerinde mevcut olan avuluk messesesi de alnp, muayyen usle balanm olmaldr. lk defa, XIV. asrdan kalma bz hkmleri de ihtiva ettii muhakkak olan Ftih Kanunnmesi'ne bunlara it sarih kaytlara tesadf ediliyor. Buna gre, avularn miri olan avu-ba, dvnda oturmaz; vezirler, kazasker ve defterdar dvna geldikleri zaman, kapucular kethdas ile beraber, onlar karlar; gnde 60 ake tahsisat vardr. avulara gelince, bunlarn derecesi timar mteferrikalarndan aa olup, ktipler ile msavidir. avu oullarna 10.000 ake timar verilir. avular bayramlarda pdihn elini pebilirler. Bunlarn tyini defterdara aittir. Vezirlerin ve defterdarlarn maiyetine ayrca selm avuu tyin olunur (Kanunnmemi l-i 'Osman, TOEM, s. 15 v.d., 19, 21 v.dd., 25, 29, 31). Bayezid II. devrinde 100 avu bulunduunu, bunlarn orduda nizam ve intizam muhafaza ettiklerini, ellerindeki demir (maden) asalar ile kabahatlileri dvdklerini biliyoruz (Th. Spandouyn Cantacasin, Petit Trakeli de Vorigine des Turcq&, nr. Ch. Schefer, Paris, 1896, s. 125, v.d. 160). XVI. asra it garp seyahatnamelerinden, bu tekiltn sonradan daha byd ve saray ihtiamnn artt anlalyor; ellerinde altn ve gm yaldzl asalar bulunan 300 dvn avuu vard (Jean Ches-neau, Le voyage du Monseur d'Aramon, nr. Schefer, Paris, 1887, s. 41 v.d.). Sefirleri karlama merasiminde, ssl elbiseler ile,'mkellef atlara binmi avular bulunduu gibi, dvna girip-kan 'vezirlerin nnde de 2 avu bulunmas det idi. Pdihn resm klarnda, atl avulardan baka, pdihn at nnde yayan giden elleri asal avular yol aarlard. Hkmdarn huzuruna karken, sef ri karlamak avu-bann vazifesi idi. Bu gibi terifat ilerinden baka pdih veya vezirler tarafndan verilen her hangi bir emrin teblii ve mesel idam hkmlerinin icras, yahut her hangi bir sebeple ikametghlarndan iknalanjmeneden sefirlere nezret gibi iler de avulara aitti (Phppe du Fresne-Canaye, Le voyage du Levant, nr. H Hauser Pa

ris, 1897, s. 51, 58, 60, 66, 68, 77, 122, 145). Bunlar eli sfat ile yabanc hkmetler yanna gnderildikleri gibi, ieride de mesel bz mdenlerin iletilmesi gibi ilere memur ediliyorlard (smail H. Uzunarh, KapuJolu Ocaktan, II, 80, 81). Bunlarn zeamet ve arpalklarna ve aldklar bz harlara it o devir kanunnmelerinde bz hkmler mevcuttur (MTM, n, 323, v.d.). Bu dvn avularndan baka, bata yenieri oca olmak zere, muhtelif kap-kulu ocaklarnda da ba-avylar (bunlarn kendilerine mahsus bayraklar da vard), kk-avular, orta avular (avu-i miyne) ve avu vekil ve namzetleri de bulunuyordu (smail Hakk Uzunarh, ayn. esr., I, bk. jthrvsi). XVH.XVin. asrlara it yerli ve yabanc kaynaklarda da avular hakknda birok malmat ve tafsilta rastlanr. Dvn avularnn says bu asrlarda mtemadiyen artarak, 630'a kadar kmt. Bunlarn miri olan avuba, eskisi gibi, sadrzam dvnnn reis muavini hkmnde olup, dvndan kan hkmlerin icras ve sefirlerin kabul merasiminde onlara refakat gibi iler ona it idi; yni adl icra ve terifat isterinin en byk miri sfatm hiz bulunuyordu. Bundan baka merkezn emirlerini vilyet ve sancaklara tebli iin, maiyetinde 200 gedikli zam bulunduu igbi, maliknelerin teftii de1 ona it idi. Yenieri ocanda, 330 eski ve tecrbeli yenieriden mrekkep, bir avular zmresi vard ki, bunlar bir ba-avuun emri altnda olup, sulh zamannda habercilik ve harpte de yaverlik vazifesi grmekte idiler; yeak eri zabitlerine verilmi cezalarn icras da bunlara aitti (tafsilt iin bk. D'Ohsson, bibliyografya). Dorudan doruya saray (enderun) hizmetinde bulunan avular veya avu aalara gelince, bunlar ile mirleri olan ba-avularn vazifeleri, resm kyafetleri, tbi olduklar terakki ve tekad uslleri hakknda, 4At' Bey'in Enderun TarihVnie etrafl malmat vardr. avular balarna yelken klah denen bir nevi serpu (balk) giyip, ellerinde iki ucu kvrk gm asalar (evgn) tarlard; ba-avu ise, kon-tp krk ve paal kavuu giyip, beline elmas haner takard. avular arasnda istidad olanlar, enderunda seferli kouu civarndaki mekh-nede msik tahsil ederek, mezzin, hanende ve sazende snflarna ayrldklar (ayn. esr., I, 140), bunlarn bayram, srre ve ulufe ihrac alaylarndaki rolleri hakknda orada uzun izahat vardr (ayn. esr., s. 229, 234241, 243 v.d., 269 v.d.); Bunlardan imamla geenler ve ilmiye yoluna girerek kazaskerlie kadar ykselenler olduu gibi, musahiplik vazifesine ayrlanlar da bulunurdu (Hafz Jlys, Let'if-i Enderun, s. 264: avu Abdi Bey ve avu Aziz Bey gibi). Mahmud II. devrinde yaplan

246/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlara*

asker tekilt srasnda svari hassa askerlerinin kk zabitlerine avu vekili ve avu unvanlar verildii gibi, tersanedeki kalyoncu zabitlerine de avu deniliyordu ki (Trihi Enderun, I, 15 v.d.),bu Sonuncular 1243'te ilga edilmilerdir (Lufcf, Trih, I, 156, 250). 1241'den sonraki yeni asker tekiltta kk zabitlere verilen avu unvan ordumuzda bugne kadar devam etmektedir. III. tima Tarifi. Btn bunlardan ayr olarak, bz din zmrelerde, mesel yezidterin, din tekilt silsilesinde avu unvannn muayyen bir derece ad olarak kullanldn grdmz gibi, bz tarikatlarn, mesel rifillerin, i tekiltnda da avulara tesadf ediyoruz ki, tammiyle nakb stlahnn mrdifidir. Ftvvet esasna, yni tasavvuf! ahlk prensiplere dayanan Trk esnaf tekiltlarnda da avular mevcuttu (eski trke ftvvetnmelerde bu hususta tafsilt vardr). Evliya elebi-bu esnaf avularn yukarda bahsettiimiz dier avulardan ayrarak, bunlarn 415 kii olduunu ve prlerinin de Selmn Fris tarafndan kendisine edd kuatlan 'mer b. Haddm olup, kabrinin Yemen'de bulunduunu syler. Bu esnaf avularnn, lonca tarafndan verilen kararlarn icras vazifesi ile mkellef olduklar tahmin olunabilir. IV. Etnoloji, Trkler'in eski ve yeni kabile teekklleri arasnda bir takm rtbe ve unvan isimlerine nisbetle adlanm olanlar vardr ki, XVI. asr Safev devletinin askeri kuvvetleri arasnda grdmz avula oyma bunlardan biribiridir. XVI, asrda en byk ve nfuzla kzl-ba kabilelerinden biri olan Ustaclu kabilesini tekil eden daha kk oymaklar arasnda avulular'n da bulunduunu ada kay: nafclardan reniyoruz (Hasan Big Rumlu, Ahsan al-tavrih, nr. ed den, I, 199; iskender Mni, 'lem-r-yt 'Abbas, I, 141, 154 v.dd.; eref-nne-i Bittts, tab. Msr, s. 532; Farsnme-i Nsir, I 100, 174). Bu kk oyman, tyin edemediimiz bir devrede avu unvann ta yan her hangi bir reisin etrafnda topland ve XVI. asrda byk hir ehemmiyet kazanan Ustaclular'a katld tahmin edilebilir. Bu oyman XVIII. asrda hl mevcut olduu buna mensup olan Baba Han avularnn Lristan beylerbeyliinde bulunmasndan anlal yor. V. Toponimi. avu tbirinin Anadolu'da \ Seluklular zamanndan balayarak, Osmanllarn son devirlerine kadar her tarafta yaylm bu lunmas avulu, avular, ,avu-Ky, avu-Olu v.b. gibi isimler tayan 5060 kadar kyn mevcudiyetine sebep olmutur ki, bunlara

Anadolu'nun muhtelif yerlerinde tesadf edilmektedir (bk. Kyterimz, nr. Dhiliye Vekleti, 1933). Bunlardan bzlarnn belki de daha Seluklular devrinde kurulmu olduu, eski Osmanl tarihisi Ak Paazde'nin XV. asrdaki avu-Ky'nn adm Osman Gz zamanna ve Samsa (veya Samsama) avu'a kadar karmasndan istidlal olunabilir (Trih, nr. 'Al Bey, s. 24). avuh ismini tayan kylerden bzlarnn XVI. asrda ran'da grdmz kk avulu oyma ile bir mnsebeti bulunmas ihtimli yoktur.
Bibliyografya: avu kelimesi hakknda Cl. Huart'n Encyo-lopdie de 1'Islam'm Leyden nerinde mevcut ok basit ve yalnz Osmanl devrine it awsh maddesi bir tarafa braklrsa, umm mhiyetteki ilk tetkik iin bk. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri Hakknda Bz Mlhazalar (Trk Hukuk ve ktisat Tarihi mecm., s. 211215; ayrca bk. Otken Neriyat tarafndan yaplan yeni basks Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri, stanbul 1081, s. 8188); E. Quatremere ve Dozy'nin makalede adlar geen eserlerindeki malmat, daha ziyde Memlkler'e ve imali Afrika'ya mnhasr, kk notlar mahiyetindedir. Tayyar-zde 'Ata, Trh-i Enderun' unda, avular ve bilhassa dvn avular hakknda, nisbeten en etrafl malmat vermise de (bilhassa I, 169 v.d.), ne Cl. Huart ve ne de bu hususta bz notlar nereden Schefer ve Blochet gibi msterikler bundan hi istifde etmemilerdir, Abdurrahman Vefik (Teklif Kavaidi, stanbul, 1328, I, 224 v.d.) tarafndan verilen malmat ok sathi olup, Ahmed Vefik Paa'nn Lehce-i Os-mnTsinde kelimenin menei hakknda ileri srlen uydurma mtalalar burada da tekrar olunmutur. Osmanllar devri hak. knda Cevad Paa'nn Trh-i Asker-1 'Osmn'si ile smail Hakk Uzunarh'nn Kapu-kulu Ocaklar (I, II, istanbul 19431944) 'nda ve bilhassa XVIII. asr iin M. D'Ohsson (Tableau genral de l'empire ottoman, IV, 190; VII, 3344, 166324) 'dan istifde olunabilir. XIX. asr iin bk. Ubicini, Lettres sur la Turquie, I. 451; Lutf, Trih, I, 156, 250, 255, 266-, II, 62, 70. Bu makaleyi yazarken istifde edilen dier btn kaynaklar metin iinde ayr ayr gsterilmitir.

DARUGA

DARUGA veya DARUGAI, Moul idare tekiltnda idar ve ml, hatt siys salhiyetlere mlik bir ksm byk memurlara verilen bir isimdir ki, Moul istilsndan sonra onlann hkimiyeti altndaki geni

248/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/249

sahalarda kurulan imparatorluklarda ve sonradan bunlarn yerine, geen muhtelif Trk devletlerinde idar bir stlah olarak^ asrlarca devam etmitir. Bu kelimenin ifde ettii muhtelif mnlarn, yni darugalk'messesesinin, Xm.-XIX. asrlar esnasnda, hukuk tarihi bakmndan, ne gibi deiikliklere uradn tesbite girimeden evvel, ummi mhiyette, kk bir filolojik izaha ihtiya vardr. Farsa metinlerde ve lgat kitaplarnda umiyetle dorua eklinde zikredilen (mo. daruha ve daruhai) kelime moulcada skmak, sktrmak, daraltmak" ve mecaz olarak da "mhrlemek" mnlarm ifde eden daruhu filinden gelir (Kowalevskiy, Dict. Mongol-russe-franais, 8. 1871 v.d.) ki, Uygur metinlerinde tesadf edilen ve zabta memuru mnsna gelen yarkan, yargan kelimesi ile (V. Radloff, Uigurische Sprachdenkmaeler, s. 163; F. W. K. Mller, igurica, I, 9; Ramstedt, Zvei uigurische Rumenschriften.., 3r 6) bu daruha kelimesini birletirmek hususunda Ramstedt tarafndan ileri srlen fikre Poppe de itirak etmekte ve bunu eski trke ve moulca-daki jj=d sesi deimesi e izah eylemektedir (Ung. Jahrb,, IV, 103). Bu faraziye henz isbata muhta bulunmakla beraber, bu Moul kelimesinin, trke ayn mnlara gelen dar kk ile alkas, daha sarih olarak, gze arpmaktadr. Daha Moullann gizli tarihinde tesadf edilen bu daruha, daruhain kelimesi (Haenisch, s. 33), Moullar ara. snda bir memuriyet ad olarak, asrlarca devam etmi olduu gibi (Vladimirtsv, Moullann timi Tekilt, trc. A. nan, 1944, s. 204, 324), bugn dahi kk bir memuriyet ad olarak kullanlmaktadr (R. Grousset, VEmpire mongol, Paris; 1941, s. 528). Moullar'n Mvernnehr ve ran'daki hkimiyetleri zamannda trke ve farsaya da geen bu kelime hakknda, farsa ve agatayc? lgat* kitaplarnda ve onlardan aaMen Zenker, Vullers, VelyaminovZernov, Pavet de Oourteille,, Steingass ve Radloff gibi msteriklerin lgatlerinde izahata tesadf edilir (Almed Caferolu, Azerbaycan Yurd Bilgisi, nr. 25. s. 7/8'de, bu malmat olduka etrafl surette toplamtr; ayrca bk. bir de ayn, mil., TM, IV, 29, not I). Kelimenin muhtelif zamanlarda ve muhtelif sahalarda ifde ettii muhtelif mnlar-birbirine kartran bu eserler, tarih bir tetkik iin, hi bir suretle istifdeye lyk saylamaz. ark Trkistan'da dofga, Azer lehesinde darga ekillerini alan bu kelimenin, semantik bakmndan, ne gibi deiikliklere uradm anlayabilmek ve lgat kitaplarnda verilen muhtelif mnlarn hangi zamanlara ve hangi sahalara it olduunu kati surette tesbit edebilmek iin, tarih bir tetkike ihtiya vardr.

Hukuk tarihinde damga veya darugat kelimesine, idar.bir stlah olarak, ilk defa Moul istilsndan sonra tesadf olunuyor. 'ang-'un*un seyahatnamesinden anlaldna gre, 1221'de Almalg'da Moullar'm yksek hkimiyetini kabul etmi olan yerli Trk hkmdarnn yannda darugat denilen yksek bir Moul memuru bulunuyordu. Rus* sinologu Palladiy'in, Juan-chetn VII. babndaki izahata dayanarak, yerdii malmata gre, Moul hannn mmessili (yksek komiseri) olan damgacnn vazifeleri balca unlardr: 1. Nfus ve mal saym (vergi defterlerinin tanzimi iin), 2. Yerli halktan yardmc asker kt'alar tertibi, 3. Merkez idare ile muhabere ve mnakale vastalar inin (Moul stlahna gre, yam tekiltnn) tanzimi, 4. Vergilerin toplanmas (Moul hanna verilecek muayyen hissenin tahsili iin, vergi ilerinin murakabesi) ve 5. Varidatn hkmdara gnderilmesi (bk. Barthold, Turkestan, GMNS, V, 401). P. Ratschnevsky (Un code des Juan, Paris, 1937, s, 32), Juan-che'nin VII. babnda bu izahata tesadf etmediini sylemekte ise de, Moul devrine it slm ve Rus kaynaklarnn verdikleri malmat, Palladiy'in bu izahatn tammiyle te'yit ettiinden, bu hususta her hangi bir pheye yer kalmamaktadr. in'deki Moul hkmdarlar, yni Juan sllesi, zamanna it tarih resimlerde ve resm vesikalarda ta'h-hua-'e eklinde cince transkripsiyonuna tesadf edilen (msl. Meng Han zamanna it 1258 tarihli bir vesika iin bk. E. Chavannes, inseriptions et pieces de chancellerie chinoises, T'oung Pao, 1905, V, 389) bu damgaclarn, daha Cengiz zamanndan balayarak, fethedilen memleketlere ve Moul hkimiyetini kabul eden hkmdarlarn yanna, yksek komiser sfat ile, tyin edildiklerini biliyoruz. Bunlar, vazife ve salhiyetlerinin timsli olarak, birer huss mhr (nian, damga) takyorlar ve emirnamelerine bunu basyorlard. in Moul mparatorluuna it resm vesikalar, sayesinde, bu mhim vazifeye bilhassa Moullar'm, Uygurlar'm, mslman. larn, Nayman ve Tangutlar'n tyin edildiini ve bunlarn salhiyet derecelerini reniyoruz (Ratchnevsky, ayn. esr.,$. 3235). Moul hkimiyeti altna geen garp memleketlerinde de, daha Cengiz zamanndan balayarak, daruga (veya onun mteradifi olarak kullanlan baskak) unvanl memurlara tesadf ediyoruz; msl. Buhr zaptedildii zaman, idaresi iin byle byk bir memur tyin edilmiti (Cveyn, Cihngy, I, 83); 1257'de, Ruslar' ve Alanlar' idare etmek zere, Lan (moulca Nan) adli bir Moul beyi, darugac olarak, gnderilmiti (P. Pelliot, Apopos des Comans, 3A, avril-juin, 1920, s, 166) XIV.

250/slm v Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve stlahlar/251

asr balarna kadar, Moul hkimiyeti altndaki- moskof prensliklerin, de Altn-Ordu hanlarnn yksek komiseri mhiyetinde, byk salhiyetlere mlik memurlarn bulunduu Rus kroniklerinden anlalmaktadr ki, bunlar daha ziyde baskak unvan tayorlard (Grekov ve akoubovski, La Horde d'Or, Paris, 1939, s. 35, 211). Bu trke unvann moulca damga, daraac unvannn tam mteradifi olduu, bu devre it tarih kaynaklardan anlalmaktadr. Cveyn ve Red'd-Dn, hemen umumiyetle baskak tbirini kullanyorlar ki, bu lhanl ansllerisinin nce Uygurlar ve sonra da ran Trkleri te'siri altmda sr'atle trkletiini gsteren delildir; ayn stlahn Altn-Ordu hanlnda da byk ehemmiyet kazanmasn Bulgar ve Kpak te'sirine atfetmek kaabildir. Bu devre it arapa ve fara metinlerde bzan ahne tbirinin de damga ve baskak mukabili olarak kullanld -grlyor (Cveyn, ayr, esr., IH, 479). Byle olmakla beraber damga tbirinin btn Moul devletlerinde devam ettiini kat'yetle syleyebiliriz. lhanllar devrinde baskak = daruga'larm, idare ve syi mesele leri ile megul en byk memurlar olduu, trih metinlerden ve bil hassa Gzn tarafndan neredilen muhtelif yarlklardan ok ak ola rak anlalyor. Bunlarda zikredilen memurlar arasmda boskak'lar ilk olarak gelmektedir (Trh- mubarak Gzn, nr. Kari Jhan, XIV, GMNS, s. 225, 229, 253, 257). Ayn vaziyetin Altn-rdu'da da mevcut olduu rs kroniklerinden anlalyor. Hi bir asker mhiyeti olmayan bu memuriyeti asker valilik zanneden Hammer ve Berezin'in yanl dklar muhakkaktr; ancak asayii te'min vazifesi ile mkellef olduk lar iin, maiyetlerinde bir zabta kuvveti bulunmas tabi idi. Celyirliler devrinde, Seluklular ve Abbasler zamanna it idar an'anelerin te'siri altmda, bu vazifede bulunanlara ahne unvan verildii Dstr'l -Kb'den anlalmaktadr (Esad Efendi ktp., yazm., nr. 3346). Bas kak ve ahne unvanlarnn mteradif olduunu, hakl olarak, Heri s ren Hammer'e kar Berezin'in pheli davranmas tammiyle yersiz dir. v^C hanhlar'a vris olan Trk devletlerinde, msl. Celyirliler'de, Ti. murlular'da, Karakoyunlular'da ve Akkoyunlular'da danga tbirinin "her hangi bfe ehrin veya idar bir sahann idare ve inzibat ilerine bakan byk memur" mnasnda devam ettii, ada metinlerden ve trih ehdetlerden anlalyor (msl. Clavijo, ingl. trc, s. 30; eref 'dDn Yezd, Zafernme, I, 263, 327, 34*?; Ravzat's-Saf, VI 381 383 388, 402; Nev', Mahbb'l-Kulb, s. 50; Hasan Big Ruml, Ahsan aVtavar, nr. Seddon, I, 37; Hondmir, Dstr'l-Vzer', nr. Said

Nefis, s. 379). Bunlardaki izahata gre, yalnz byk ehirlerin deil, hatt kk kasabalarn da damgalar vard; asker ehemmiyeti hiz byk merkezlerde, en byk idare miri olan darugadan baka, asker mir ve kale kumandan vazifesi ile mkellef kotvl'lar da bulunuyordu. Maamafih bzan bu iki vazifenin bir adamda birletii de oluyordu (Ravzat's-Saf, VII, 48). Altn-Ordu, Krm ve Kasm hanlklarnda da bu tbirin ayn mnda kullanld, Toktam, Mengli Giray I. ve Hac Giray yarlklarndan anlalmaktadr (Berezin, Han Yarltklart, s. 45; Abdullah-olu Hasan, Birinci Mengili Giray Han Yarkt, TM, IV 104; Akdes Nimet Kurat, Topkap Saray Mzesi Arivindeki Yarlik ve Bitikler, stanbul, 1940, s. 69). Bunun zbekler'de de mevcut olduu, hatt eyban Han'n ah ismail'e gnderdii bir mektupta, tahkir maksad ile, ona smail Daru-ga diye hitap ettii malmdur (Ahsen't-Tevrh, I, 112). Moul hkimiyeti esnasnda Uygurlar'a gemi olan bu tbiref XVII. asra it Kgar vesikalarnda da tesadf ediliyor (G. Raquette, Eine Kaschgarische Wakf-rkunde, Lund, 1935). Darugalk memuriyetinin XIX. asrda Hive hanlnda hl mevcut olduunu gryoruz (Riza Qouly Khan, Relation de VAmbassae au Kharezm, nr. Schefer, Paris, 1879 s. 219). Baburlular devrinde Hindistan'da orduda muayyen bir vazifede bulunan memurlara da bu unvan veriliyordu (A. von Le Coq, Trkische Namenund Titel in Indien, 1917, s. 5). Damga kelimesi, bilhassa Safevler devrinden balayarak, iran'da ok kullanlmtr. Karakoyunlular ve Akkoyunlular vstas ile intikl eden llhanh-Timurlu idare an'anelerini byk nisbette devam ettiren Safevler devletinde, daha ilk zamanlardan balayarak, damga unvannn kullanldna ahit oluyoruz. Tarih ve edeb vesikalardan istidlal edilebildiine gre, byk ehirlere, kk kasabalara ve hatt kylere daruglar tyin ediliyordu. Merkez idarede byk vazifeler banda bulunanlara, tahsisatlarn arttrmak maksad ile, her hangi bir ehir darugalmn tevcihi de uslden idi; byle vaziyetlerde onun tarafndan tyin edilen bir vekil, onun naibi sfat ile, bu vazifeyi gryordu (Ahsen't-Tevrh, s. 82). Merkezdeki bz memuriyetlere muayyen ehirlerim darugal vazifesinin tahsis edildii de grlmektedir. Mesel hkmdarn klcn saklamak vazifesinde bulunanlara (korctger-i imir), Kum ehri darugalmn verilmesi uslden id (TezkireA Nasrbd, nr. Vhid Destgerd, s. 27). Tiyl [bk. tslm Anskl.] sahiplerinin, asl vazifeleri banda kalarak, tiyllerine birer daruga gnderme-

252/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/253

leri usl de bununla alkaldr {ayr. esr., s. 185). Safevler'e tbi kabilelerin idare ve murakabesi iin, kabilenin yaamakta bulunduu vilyetin hkimi tarafndan damga unvanl memurlar tyin edildiini de gryoruz (Ahsen't-Tevrh, I, s. 347, 397, 402; ZeyH 'lem r-y 'Abbas, nr. Suheyl Hnsr, Tahran, 1317, s. 272) ki, tarih kaynaklarda, bu vazifede bulunan memurlar hakknda tumal, kenter ve ahne unvanlar da, damga mteradifi olarak, kullanlmaktadr. Bir vilyet dahilindeki kk kasabalara ve kylere daruga tyini salhiyeti, dorudari-doruya o vilyetin banda bulunan valiye it idi. iraz gibi byk merkezlerde, damgadan baka onun mafevki olarak, Timurlu devrindeki kotvller gibi, bir de kenter bulunuyordu (Farsnme-i NsM, I, 207). imparatorluun ba ehrinde (nce Tebriz, sonra Isfahan ve Kazvin) bulunan darugann ehemmiyeti, bykt. Umumiyetle ehrin inzibat ve asayi ilerine hatt eski slm devletlerindeki muhtesibler gibi, ahlk zabta ve belediye ilerine bakan (bu darugalar, bu gibi hususlarda kaza salhiyetlere de mlik idiler ve sululara beden ve ml cezalar da verebiliyorlar ve hkmlerini derhl icra ediyorlard. Tah. masb I. Tebriz ehrindeki tacir ve san'atkrlara bir takm vergi muafiyetleri bahettii srada, damgalarn keyf hareketlerinden honut olmayan halk memnun etmek maksad ile, onlarn yanma, eriat hkmlerine gre hareket etmek ifeere, "kaz-i ahds" nm ile bir de kad tyin etmi ve damgalarn para cezas almalarm men'eylemiti (TrM 'lem r-y 'Abbas, I, 225). Maamafih bunun uzun mddet devam etmedii ve damgalarn tekrar para cezas almaa baladklar, daha sonraki kaynaklardan anlalyor. Safev Iran'nm 1660'taM idar teekkltna ve itima vaziyetine dir mhim bir eser brakm olan Raphael du Mans (VEtat de la Verse en 1660, nr. Ch. Schefer, Paris, 1890, s. 39 v.d.)'m verdii malmata gre, ba ehirdeki damga 400 tmen, maa alrd; bunun yanmda merrif, yni bir kontrol memuru, bulunurdu ki, darugann tahsil ettii para cezalarnn hesabm tutard. Asayii bozan her hangi bir ite, yahut her hangi bir ikyet zerine, maiyetindeki adamlar vstasiyle maznunu yakalatp, hapishaneye koydurur, kk alacak dvalarna bakar ve salhiyetinin dmda olan ileri de dvn beyine gnderirdi. Bu izahat da gsteriyor ki, daruga bz kaza salhiyetlere de mlik bir polsi mdrdr. Chardin'in mehur seyahatnme'sinde buna it ehemmiyetli tafsilta tesadf olunur (V. 263, 334; VII, 319; ayrca bk. Jhon Malcolm Histoire de la Verse, Paris, 1821 IV, 196 v.d.).

Safev tekiltna it olarak ahiren W. Minorsky tarafndan neredilen mhim metinde (Tazkira al-mulk, GMNS, XVI 77 v.d.) sfahan darugal hakknda verilen malmat, avrupah seyyahlarn izahatm tamamlamaktadr. Buna gre, daruga ve maiyetindeki adamlar, her gece ehrin muayyen mahallelerini dolamakla mkelleftirler. Ona bal olarak, her mahallede inzibat te'nn ile mkellef memurlar vardr. alman mallar bulunduu takdirde, daruga ve naibi ondan muayyen bir hisse alrlar; bulamadklar takdirde zarar tazmine mecburdurlar. Darugalar 300500 tmen araspda bir tahsisat alrlar. 512 tmene kadar olan dvalara dorudan-doruya bakar ve bundan fazlasn divan beyine gnderirler. Divan beyinin yahut adamlarnn el koyduu bir ie daruga mdhale edemez. Bunlardan baka, hkmdar sefere kt zaman, ordughn inzibat ve asayiini te'min ile mkellef olan bir "ordubazar damgas" bulunurdu ki, bu vazifenin ehemmiyeti bykt; bu ite bulunanlarn byk eyletler valiliklerine tyin edilme, leri bunu isfoat etmektedir (Farsnme-i Nasr, I. 195. Ndir ah zamannda) Yine Safevler devrinde, defterhne (mliye diresi) darugal, ferrahne darugal vazifelerinin de bulunduunu gryoruz. Defterhne damgalar, 1660'ta, mliye ilerinin en byk miri olan mustavfylmemlik'in 1/3'i nisbetinde, yni 200 tmen, tahsisat alyorlard (bk. Raphael du Mans, s. 26).
Bibliyografya [ Daruga kelimesi hakknda, bz kk notlar bir tarafa braklrsa, monografi mhiyetinde deil, hatt bir tas. lak eklinde bile hi bir tetkik mevcut olmadndan, istinat ettiimiz btn kaynaklan makale iinde, yerli yerinde gstermei zarur bulduk.

FIKIH

I. Umm Mlhazalar. Fkh dediimiz nazar hukuk sisteminin slm dnyasnda nasl doup, inkiaf ettii, S. Hurgronje ve I. Goldziher gbi, byk limler ile onlarn mesisini takip eden msterikler ve hukuk tarihileri tarafndan yaplan tetkikler sayesinde, umm hatlar ile anlalm ve I. Goldziher tarafndan yazlp 1914'te tiar etmi olan Fkh maddesinde (bk. Encyclopidie de Vslam) mkemmel surette izah olunmutur. Ancak o zamandan bu gne kadar geen uzun yllar zarfmda elde edilen yeni neticeleri ve bahis mevzuu maddede eksik veya mphem braklm bz ess meseleleri burada ksaca bildirmei lzumlu grdk.

254/slm ve Trk Hukuk Tarihi Tpk Roma hukuku gibi inkifn doktrinlere borlu olan nazar slm hukuku yri fkh, sistematik hukuk mevzuu olarak. Roma hukuku kadar zengin ve ok ilenmi bir hukuk mevzuudur. Mukayeseli hukuk sahasnn en salahiyetli mtehassslarndan bir limin syledii gibi, Roma hukuku tarihinin kaynaklar hakknda, slm hukukunun (fkh) inkif hakknda elde bulunan eski ve salam kaynaklar ile mukayese edebilecek kymette vesikalar mevcut deildir ve bundan dolay fkhn teekkl tarihi hakkndaki tetkikler, Roma hukuku kaynaklarna it tetkiklerden daha rnsbet neticeler vermitir (E. Lambert, La fonction du droit civil compare, Paris, 1903, s. 393396). te bu her iki itibar ite, fkhn tetkiki, umm hukuk kltr yni mukayeseli hukik bakanndan, hi (bir zaman ehemmiyet ve kymetini kaybetmeyecektir. Nazar sistem olarak din mhiyetini dima muhafaza eden ve din limleri tarafndan, dima bu gzle grlen fkhn, mevzuu "idel bir hukuk" olan speklatif bir ilim, tammiyle skolastik bir in mhiyetini ald malmdur (H. Lammens, L'Islam, Croyances et instituti-onst Paris, 1926, s. 103). Bu itibr ile ibdt, muamelt ve*kbt ksmlarn hep birden ihtiva eden fkh doktrinlerinde^ ister snn, ister haric veya i' olsun, huss hukuk ve mme hukuku gibi tefrikler asla mevcut olmam ve umm mhiyette codi/ication'lara gidilmemitir; icm' ve kys, zamana, mekna ve ahsiyetlere gre, dima deieceinden, sabit esas olarak, yalnz Kitb. ve Snnet ortada kalmaktadr ki, bunlarn da ok geni slm dnyasnn btn ihtiyalarm asrlarca yeknesak bir tarzda karlamayaca muhakkaktr. te slm dnyasnda muhtelif mezheplerin, yni hukuk mesleklerinin, zuhuruna sebep budur. Ayn mezhebe mensup byk limler arasnda be teferruata it meselelerde ictihad farklar (bulunduu dnlrse, umm cidification' larn zorluu daha kolay anlalr. Sistematik hukuk bakmndan deil de, hukuk tarihi ve ummyetle tarih bakmlarndan, fkhn inkiaf m ve itima hayatta ne dereceye kadar tatbik edildiini aratrmak, hi -phe yok, byk bir ehemmiyeti hizdir. Yalnz hukuk tarihi ve hukuk etnolojjsi deil umumiyetle sosyoloji ve medeniyet tarihi itibar ile de mhim neticeler verebilecek olan bu mhiyette tetkiklere henz yeni yeni balanlm bulunuyor. Hlbuki, bilhassa slm mme hukukuna it tarih tetkikler ilerilemedike, umumiyetle slm messeseleri tarihinin ve bunun neticesi ofarak slm tarihnin Iyk ile anlalmas kaabil olamayacaktr. te bu itbar ile, Goldziher'in yukarda ad geen makalesinde pek

Unvan ve stlahlar/2S5 muhtasar olarak geilen bz meseleler hakknda, burada biraz izahata girimek zaruretini duyuyoruz. Maksadmz, henz yeniden yeniye ortaya atlan bu gibi meselelerin ehemmiyetini tebarz ettirerek, umumiyetle slm ve ayrca Trk hukuk tarihleri sahasndaki balca tetkik mevzlarna iaret etmek ve bu hususta yaplan bz tecrbeler ile takip edilecek usller hakknda bir az malmat vermektir. S. Hurgronje ve I. Goldziher ile deerli muakkiplerinin pek tabi olarak daha ziyde hukuk metinler zerinde yaptklar tetkiklerden kardklar neticeleri, 35 seneden beri mhim inkiaflar kaydeden tarih aratrmalardan istifde ederek, bir az daha ileriletmee alacaz. Son olarak J. Sauvaget'nin de aka belirttii gibi, sdece fkh kitaplarnn ehdetine dayanarak, slm dnyasnn 14 asrlk hukuk hayatim vakalara uygun bir surette renmee asla imkn yoktur. Tammiyle nazar mhiyette olan bu idel hukuk kitaplarndaki kaidelerin umm hayatta tatbik edildii hayaline den bir tarihi, itima tarihi hakikatle te'lifi imknsz br mhiyette grecek, bilhassa messeseler tarihi hakknda tammiyle yanl fikirler edinecektir. Hlbuki, tarih tenkit sayesinde, mesel fkh kitaplarnda slm'n ilk devirlerinde hristiyanlar ile yahudilerin tbi olduklar hukuk ahkm hakknda verilen malmatn yanll sabit olmutur (J. Sauvaget, Introduction Vhistoire de VOrient musulman, Paris, 1943, s. 4547). Yine bunun gibi, mme hukukuna, devlet tekiltna, vergilere v.b. it, Eb Ysuf ve Mverd gibi, byk hukukular tarafndan yazlm ve slm dnyasnda asrlardan beri klsik bir mhiyet alm kitaplarn bile, tarih e'niyetle ok defa te'lifi imknsz hkmleri ihtiva ettikleri, tarihiler tarafndan, meydana konulmutur. El-Ahkm's-Sultnye mtercimi E. Fagnan (Les Statuts gouvernementauz ou riges de droit public et administratif, Alger, 1915; mtercimin mukaddimesi)'m bu husustaki mdafaalarna ramen, hakikat budur. (Lammens, ayn. esr., s. 103). Her hlde, btn bu gibi hukuk eserleri tarih bit kaynak olarak kullanrken, bunlarn nazar ve idel birer in mahsl olduunu asla gzden karmamak, asl tarih vesikalarn altnda bunlarn e'niyete mutabakat derecesini tyin etmek, hukuk tarihisinin ilk vazifesidir. Bu gibi nazar ve mcerret mhiyette eserler, bzan, mellifin ve iinde yaad itima muhitin ahs veya mterek ideolojilerini aksettirmek yahut fi'l Mr vaziyetin, nazar bakmdan, nasl tefsir ve mtala eddiini gstermek bakmlarnda^ ok faydal olabilirler. Fakat muhtelif mezhepler arasndaki ihtilflara it eserler ile muayyen

256/Islm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/257

zaman ve meknlara it bir takm fetva mecmualar, yer-yer mahhas meseleleri ve onlar hakkndaki hkmleri ihtiva ettiklerinden dolay, gerek hukuk tarihi, gerek itima tarih tetkikleri iin, daha kymetli malzemeyi ihtiva ederler.. Fkhn ve geni mns e slm hukukunun inkif ve tekmln yalnz bu husustaki hukuk kaynaklarn tetkiki ile izah etmek kaabil olmad, onun ilh mhiyeti ve deimezlii akidesine saplanp kalanlar mstesna olmak zere, daha S. Hurgronje'den beri kabul edilmi bir hakikattir. slmiyet'in ok sr'ai ve ok geni yayl, muhtelif sahalarda muhtelif din ve kltrlere sahip milyonlarca halkn trl miller te'siri ile bu yeni dini kabul etmeleri, oralardaki eski hukuk nizamn ve mill rf ve detleri elbette birdenbire ortadan kaldramam, ve bunlarn Ibir ksm, yava-yava slm bir renge boyanarak, kendiliinden slm rfne girmi, bir ksm da, iktibas veya taklid yollar ile, slm hukuk kaideleri arasnda yer tutmutur. Fkhn inkif ve tekmlnde elbette messir olmas icap eden bu miller, dorudan-doruya Kitap ve Snnet'e istinat iddiasnda bulunan fkh nazariyecileri tarafndan elbette kabul olunamazd. Bu hakikati anlayabilmek iin, islmlaan sahalarda evvelce hkim olan mahall rfleri ve eski hukuk sistemlerini slm hukuku ile karlatrmak mecburiyeti vard. te I. Goldziher, Encyclopedie de l'Islam'a. yazd Fkft maddesinde, o zamana kadar yaplm tetkiklere dayanarak, Roma hukukunun islm nazar hukuku yni fkh zerindeki te'siri hakknda bir az malmat vermitir. Biz burada iptida bu mesele hakknda tamamlayc bz izahatta bulunmak, ondan sonra da lurstiyan kilise hukukunun, Talmud hukukunun, Ssn hukukunun, fkhn teekkl zerindeki te'sirlerine dir ileri srlen mtalalardan ksaca bahsederek, slm hukukuna slm dndaki byk kltr evrelerinden giren gayr-i islm unsurlarn mhiyetini gstermek ve ayrca, slm hukukunun ir yabanc milletlerin hukuk messeseleri zerindeki nfuzunu belirtmek istiyoruz. L Roma-Bizans Te'siri. XIX. asrda bilhassa amel ihtiyalar ile slm hukukunu tetkike balayan garp limleri arasmda, fkhn Roma hukuku ile alkas hakknda bz fikirler ileri srlmee balanmtr. Geri bundan ok daha evvel de, bir takm Greko-Romen hukuk messeselerinin slm lemi tarafndan taklit veya iktibas edildii yolunda iddialarda bulunulmusa da, bunlar daha ziyde mme hukuku ile alkadar olup, "fkhn teekklnde Roma hukukunun te'siri" meselesine temas edilmemiti. talyan limi Nallino'ya gre, bu fikri ilk defa 1865'

te skenderiye'de nerettii Manuale di Diritto puplico e privato ottomano introduzione adl eserinde ne sren Gatteschi, dier bir eserinde de, "mslman vakf messesesinin Roma hukukundan alndn, yanl olarak, iddia etmiti (tafsilt ve bu iddiann 'tenkidi hakknda bk. Fuad Kprl, Vakf Messesesinin Hukuk Mhiyeti ve Tarih Tekml, Vakflar Dergisi, 1942, II, 7 [Bu makale elinizdeki kitapta ayni isimle mevcuttur]. Ondan sonra Hollandal Van den Berg, De Camiractu Do ut des jure Mohammadano (Leyden, 1868, s. 17 v.d.) adl eserinde, Dugat (Cours compUmentaire de geographie, histoire et legislation des etats muslmans, Paris, 1873, s. 33)'da ve von Kremer'in 1875'te Viyana'da neredilen Culturgeschichte d. Orients (I, 532 v.d.)'inde, H. Hughes'in La France judiciaire (1880)'de neredilen slm hukukunun mene'leri hakkndaki makalesinde (s. 252256) ayn fikri mdfaa etmiler, ve nihayet I. Goldziher'in bu husustaki muhtelif tetkikleri neticesinde, msterikler ve mukayeseli hukuk limleri arasmda, bu fikir hemen umumiyetle yerlemitir. Mesel, E. Lambert, (ayn. esr., s. 282 v.d., 355 v.d.), M. Morand, Introducon d Vetde du droit musulman algerien (1921, s. 65) ve Etudes de droit musulman algerien (1910, s. 254) adl eserlerinde, Hanef fkhnda Roma hukuku te'sirini (Goldziher'in ileri srm olduu vasilik meselesine istinaden; hlbuki, bu meselede fkhn Roma hukukuna faik olduu malmdur; bk: VAnne so-ciologique, XI, s. 335 v.d.) ve mslman fakihlerinin Jstiniyen devri Roma hukukuna vukuflarm kabul etmilerdir. slm hukukuna it nerolunan bir takm monografilerde de, bunu te'yit eder mhiyette, mukayeseler yaplmtr. Mesel, A. Marneur, Le Chefa (Paris, 1910) adl eserde, fkhtaki uf'a'mn Bizans hukukundaki protimesis ile benzerlii meydana konulduktan sonra, E. Bussi, Ricerche intomo aile relazioni fra retratto bizantion e musulmano (Milano, 1933) adl eserinde, bunu isbata almtr. Bunun gibi, bir taraftan M. Morand ve dier taraftan Becker, vakf messesesinin Bizans hukukundan alndn kat' deliller e gstermilerdir (tafsilt yukarda ad geen vakf hakkndaki makalemizdedir). E. Tyan (Histoire de l'organisation judiciaire en pays d'islam, Paris, 1938,1, 114138) slm memleketlerindeki adl tekilt tarihini tetkik ederken, Greko-Romen ve slm adl sistemleri arasndaki benzeyileri tebarz ettirmitir [Bk. Encyclopedie de VIs-lam, Kad ve Kd maddeleri]. talyan romanistlerinden E. Carusi de, muhtelif yazlarnda, slm fkhnn teekklnde Roma hukukunun te'? siri meselesinden, deta bir mterife gibi, bahsetmitir (tafsilt iin bk. E. Carusi, Roma Hukuku ve ark Hukuklar, Capitolium mecm., stanbul 1935, say 810, s. 201241). te btn bunlarn neticesi olarak, slm

&58/slm ve Trk Hukuk Tarihi messeselerine dir en salahiyetli limler tarafndan, 25 seneden beri neredilen umm mhiyette eserlerde (msl. G. Demombynes, Les ins* titutions musulmanes, s. 154 v.d.; H. Massa, l/Islam, s. 92 v.d., v.b.) ve bir takm umm tarih kitaplarnda ve ansiklopedi makalelerinde, ayn fikir, ufak-tefek bz farklar ile, tekrarlamp-durmutur. Bu hususta daha bir yn bibliyografik malmat vermek kaabse de, yaptmz kk hulsay kfi gryoruz. Btn bunlardan her naslsa habersiz kalan bz hukukularmzn, fkh ile Roma hukuku arasnda mabehet te'sisi fikrini 1938'de kan trke bir kitaba isnat etmeleri, cidden garip bir vakadr (Hfz Veldet, Kanunlatrma Hareketleri ve Tanzimat, Tanzimat, stanbul, 1940, s. 195). Fkhn ve usl-i fkhn inkifnda Roma hukukunun inkr4mknsz te'siri olduunu syleyen I. Goldziher'in ve muakkiplerinin bu mtalalarna kar, daha ihtiyatl davranmak ve bu kadar kat' bir hkme varmamak lzumunu syleyenler de olmam deildir. Fkh ile Roma hukuku arasnda bz amel neticelerde benzerlik olduunu teslim etmekle beraber, Kitap ve Snnet'e dayanmak itibr ile fkhn tammiyle ilh mhiyetinde ve haric bir te'sire mruz kalamayacanda srar eden Sava Paa'nm bu dogmatik telkkisini bir tarafa brakalm (Goldziher'in 1893'te Byzan. Zeitschr.'deki terikidine cevap olarak neredilen risale: Sawas Pacha, le droit musulman explique, Paris, 1896, s. 7e v.d.; ayn. mil., Etde sur la thorie du droit musulman, 1902, I, 20, 25, 27, 205). Fakat, Dareste gibi bir hukuk tarihi mtehasss, bz fkh nazariyeleri ile Roma hukukuna mahsus bir takm fikirler arasndaki benzerlii kabul ederek, "slm hukuku zerinde Roma hukuku te'siri olduu" neticesine varmakla beraber, bunun **slm hukukunun Roma kukukun-dan kt" tarznda anlalmamas lzumu zerinde durmu ve haric benzeyilerden ziyde ess ayrlklara ehemmiyet verilmesini tavsiye etmitir- (Etudes d'histoire du droit, 1889, s. 55 v.d.).Lambert, Roma-Bi-zans hukuku te'sirinin muhakkak olduunu kabul etmekle beraber metodoloji bakmndan, Hanef fakhlerinin kulland tekniin Roma hukuk uslnden geldii ihtimlinin henz kfi deliller ile isbat edilmediini belirtmitir (ayn. es*., s. 355). Son zamanlarda, fkhn tekmln daha ziyde kendi bnyesi ve ruhu dhilinde tetkik ve izah etmek isteyen Bergstrsser (Der islam, XIV, 76 v.d.), evvelce aksi fikirde bulunduu hlde, sonradan ona iltihak eden C.H. Becker (Erbe der Anke im Orient un Okzident, 1931) ve nihayet Nallino, Considerazioni sul rapporti tra diritto romano e diritto musulmano adl muhtrasnda Roma hukuk ilminin fkhn teekkl zerinde te'siri olmadm ileri srmlerdir (Ferid Ay-

Unvan ve Istlahlar/250 ter, Yabanc Hukuklarn Alnmas ve Milli Hukuk, istanbul hukuk fakltesince karlan Meden Kanunun 15. yldnm, 1943 s. 187). Fkhn nazar bir sistem olarak teekkl zerindeki Roma hukuku te'sirinin, daha ziyde, eskiden beri bu hukukun hkim olduu Suriye, Filistin ve Msr sahalarnn slmlar tarafndan fethini mteakip gnlk hayatn zarur bir neticesi olduu, bilhassa Kremer tarafndan ileri srlm, ve bunda Bizans devrindeki Beyrut ve skenderiye hukuk mekteplerinin ve hukuk eserlerinin de mhim hissesi bulunduu, Lambert ve bakalar tarafndan iddia olunmutur. Bz hukukular, Roma hukuku edebiyatnda "Snrige-Roma Hukuk Kitab" ismi ile mruf olup, mhiyet ve kymeti ok uzun mnkaalara yol aan skolastik mhiyetteki el kitabnn (Bruns ve Sachau, Das Syrisch-Rmisches Rechtsbuch, Leipzig, 1880) muhtelif tercmeleri sayesinde, Hanef fakhlerince tanndn ve bylece "muahhar Roma hukuku ile fkh arasnda bir irtibat hatt" vazifesini grdn kabul etmilerdir (bk. Esmein, Melanges d'histmre du droit, 1886, s. 409 v.d.). E. Carusi yukarda ad geen makalesinde buna dir malmat verdii gibi, Nallino da, Sul lbro Siro-Romanica e sul presunto diritto Sirico (Pavia, 1929) adl mhim eserinde, bu meseleyi izah. etmitir. V. asrda yunanca yazlp, VIII. asr1 ortasnda srynceye tercme edilen bu didaktik huss hukuk kitab, glibf Mezopotamya'da tercme edilmitir. Bundan maksat, slm idaresi altnda yaayan ve o zamana kadar byle bir hukuk mecelleden mahrum bulunan Asya hristiyanlarna hukuk bir rehber vermek idi. Srynceden arapa ve ermeniceye de tercme edilen bu kitabn ark hristiyan kiliselerinde asrlarca kullanldm, yni Habeistan, Msr, Suriye, Elcezre, Iran, Ermeni ve Grc kiliselerinin kanunu olduunu dnmek, tesirinin geniliini lmek iin, kfidir. Bu .eserin slm hukukularnca malm olup hatt Hanef mezhebinin veraset meselesi hakkndaki hkmlerinde ksmen bu eserden mlhem olduunu ihtiml diresinde gren Nallino, bir zamanlar tasavvuf edilen "orijinal bir Suriye hukuku"nun tammiyle hayal mahsl olduunu da aka sylemitir. Btn bu izahlardan sonra, tslm hukuku zerinde Roma hukukunun te'siri meselesine dir olduka sarih neticelere varmak kaabildir. Ve bu neticeleri burada tesbit etmek, bir az aada tslm hukuku zerinde messir olduklar iddia edilen Musev ve Ssn hukuklarnn tehirleri hakknda doru bir fikir elde etmek iin de ok faydal olacaktr. Yukarda da iaret ettiimiz gibi, nazar ve idel bir indan ibaret olan ve din mhiyetini dima muhafaza eden fkh, muhtelif mezheplere

260/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/281

gre, bir takm ayrlklar gstermekle beraber, hi bir j^aman, muhtelif islm kavimlerinin hukuk hayatlarn btn uml ile tanzim eden "msbet bir hukuk" mhiyetini almamtr. Bu itibarla, in'den ve ark Hind adalarndan Atlantik kylarna kadar, ok geni bir sahada asrlar boyunca yaayan yzlerce milyon mslmann huss hukuk ve bilhassa mme hukuku bakmlarndan, mnsebetlerini tanzim eden hukuk kaidelerinin, sdece fkh erevesi iine mnhasr kalmad pek tabi'dir. Kavm mene'lfcri ve mensup olduklar eski kltr evreleri bakmndan birbirinden ok farkl hukuk an'anelere mlik olan bu kavimlerin, mslman olduktan ve slm medeniyetinin mterek erevesi iine girdikten sonraki hukuk hayatlar ve yarattklar messeseler, elbette mslman hukuku kadrosu iinde ve o unvan altnda tasnif ve tetkik edilmek icp eder. Lkin "rf hukuk" diye adlandrabileceimiz >bu hakik ve tarih mefhm ile, fkh dediimiz ve "eriat ilmi" diye tarif edebileceimiz "er' hukuku" yni nazar ve idel mefhmu birbirine *kartrmamak lzmdr [bk. slm Anskl. mad. eriat], Bunu sylemekle.beraber, birincisi ok geni ve ikincisi ona nisbetle ok dar iki mefhmun birbiri ile tamamen mtezd yahud alkasz olduunu iddia etmiyoruz; bilkis, bu ikisi arasnda dima ok sk mnsebetler, karlkl hulul ve nfuzlar mevcut olmu, hatt bu ikincinin lehine olarak, fkhn ana prensipleri fi'len hi tatbik edilmese bile, nazar surette dima hkim mevkiinde kaldndan, hukuk e'niyete kymet vermeyen hukuk nazariyecileri ve fkh limleri, "islm hukukunun deimezlii" neticesine kadar varnulardr ki, kendi panfaklantm gre, hi de haksz deillerdir. te meseleyi bu gr zaviyesinden tetkik edince Roma hukukunun Jslm hukukuna te'siri meselesi hakknda birbirine aykr gibi grnen muhtelif fikirlerin az-ok telifi kaab olabilir. Fkh, nazar bir sistem olarak, gerek usl, gerek fr bakmlarndan, kendi bnyesi ve ruhu iinde, mstakil bir .tekml geirmi ve orijinal karakterini dim muhafaza etmitir. slm cemiyetinin siys inkiaf ve slm medeniyeti. nin tekml e mterfk olarak, sr'atle gelien bu byk ve ileri kltr evresinin mterek hukuk sistemi mhiyetini alan fkh GrekoRomen hukuk sisteminin bir taklidi veya istitlesi saymak tammiyle yanltr. Fkhn ve bilhassa Hanef fkhnn teekkl ve inkifnda gayr- islm unsurlarn ve o arada muahhar Roma hukukunun hi bir tes'iri olmadn iddia etmek istemiyoruz. Kuvvetle tesbit edilen bk ok benzeyiler, ister uurlu bir iktibas ve isterse tabi bir hulul mhiyetinde olsun, bunun aksini isbata kfidir. Fakat bu, hi bir zaman fk-

hm orijinal ve mstakil hviyetini deitirecek bir mhiyet areztmez. Bunun dnda, geni mns ile slm hukukunun Bizans hukukundan ve bilhassa Bizans mme messeselerinden byk bir nisbette mteessir olduu muhakkaktr. Emevler devrinden balayarak, Abbasler zamannda bs-btn kuvvetlenen bu te'sir, aada izah edeceimiz Ssn te'siri ile birlikte, slm medeniyetinin ir ubelerinde olduu gibi hukuk hayatta da iddetle messir olmutur. Devlet tekiltnda, saray hayat ve terifatnn inkifnda, vergi ve toprak meselelerinde, hulsa btn mme messeselerinde ve umm hayatn bir ok tezahrlerinde bunu aka grmek kaabildir. slm hukuk nazariyecilerinin bunlara din bir mene ve mhiyet atfetmek istemelerine kar bu messeselerin yabanc medeniyetlerden, Bizans'tan ve Ssnler'den geldiini syleyen Chiz (bk. Kitb't-Tc) ve bn Haldun (Mukaddime, arapa metin, I, 208) gibi melliflerde de tesadf edilir (tafsilt iin bk. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri, stanbul, 1981, s, 199-206). III. Talmd Hukuku Te'siri. Bu mes'ele, fkhn teekkl ve inkiaf hakkndaki bu umm mlhazalarn erevesi iinde mtala edilmek icp eder. slm dininin, ibdatta olduu gibi, muamelt ve ukbtta Musevlik'ten mhim iktibaslarda bulunduu, garp limleri ve hukukular arasnda, oktan beri kabul edilmi bir fikirdir. Th. Dulau ve J. Pharaon tarafndan, 1839'da neredilen ve o zamana gre, mmkn mertebe-mukayeseli hukuk esslarna riyet edilerek yazlan LigisUttions orientales, Droit musulman adl Hanef hukukuna ait eserde, zina crmne kar tatbik edilen recim cezasnn Musevlik'ten alnd ileri srlmt (s. 65)* JN- de Tornauw, slm hukukunun teekklnde Chiliye rf ile beraber, Hristiyanln, ran'n ve Musevliin te'sirin. den umm surette bahsetmiti (bu eserin frans. trc. Eschbach^ Le 'droit musulman, Paris, 1860, s. 13). islm dinine ve hukukuna it tetkikler ileriledikten sonra bu hususta daha vazh fikirler ileri srld. nce Von Kremer ve van den Berg ve sonra Lambert, Roma-Bizans hukukundan Hanef fkhna geen hukuk telkkilerden mhim bir ksmnn bile talmudik hukuk tatbikat vstas ile getii nazariyesini mdafaa ettiler (ayn. esr.f s. 355), Umumiyetle Talmud hukukunun slm hukukuna te'siri fikrini mdafaa edenler, daha slm'n ilk devrinde Medine Yahudiler'inin yksek bir kltr sahibi olduklarm ve bu ilk safhada balayan fikr ve manev te'irin (bk. Wellhausen, Skizzen und Vrarbeiten, IV, 13 v.d.) slm ftuhat geniledikten sonra da devam ettiini belirterek, yalnz yn ve ibdetlerde ve din tefekkr tarzla-

262/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/203

rnda deil, "aile tekilt, evlenme ekil ve arttan, veraset ve klelik meseleleri ile ceza hukuku ve ksas" hususlarndaki bir takm kuvvetli benzeyileri gstermilerdir. Satayra ve Cherbonnaud, daha 1873/ 1874'te (yni von Kremer'den (bir yl evvel) Paris'te neredilen Droit musumandu statut personnel et des succession adl eserlerinde bu hususta sarih misller vermilerdir (Lambert, ayn, esr., s. 283 v.d.). Daha sonralar slm hukuku meselelerine it monografilerde de bu te'siri tebarz ettiren kuvvetli delillere rastlanmaktadr (msl. W. Heffening, Dos islamische Fremdenrecht, Hannover, 1925? s. 117 v.d.). IV. Ssn Te'siri. Fkhn nazar bir sistem olarak teekklnde deilse bile, umumiyetle slm hukukunda ve bilhassa mme messeselerinin inkif ve tekmlnde iddetle messir olan dier esasl bir mil de, hi phesiz, Ssn'hukukunun te'siridir. ran ruhunun slm dini zerindeki tefsirlerine dir tetkiklerde bulunmu olan (msl. Islamis-me et parsisme, Rev. d. l'histoire des religions, XLIII, 1901, s. 129) I. Goldziher'in, Encyclopde de ^islam'daki Ftkh maddesinde, bunu sdece iaret edip gemesi, bizi bu mesele zerinde daha ehemmiyetle durmaa mecbur etti. Umm medeniyet tarihindeki byk ehemmiyeti gittike daha iyi anlalan eski ran te'sirinin, Anadolu ve Elcezre'nin Romallar tarafndan zaptndan sonra, mildn k asrndan balayarak, Roma'da nasl kendini gsterdii ve Ssnler devrinde ark Roma'da bu te'sirin nasl artt malmdur. Daha Islmiyetin zuhurundan evvel, Bizans ve Ssn imparatorluklarna tbi bz kk Arap beylikleri vstas ile de bu medeniyetler ile sk temaslarda bulunan Araplar, slm ftuhat neticesinde, Ssn medeniyeti sahalarm ele geirdiler. Bilhassa Abbas mparatorluu'nda kanlln ok eskiden beri malm olan te'siri, tarih tetkikler ile, her gn bir az daha iyi belirmektedir. te slm hukuku zerinde tetkiklerde bulunan limler, bu umm mlhazalar gz nnde bulundurarak, eskiden beri, Bizans ' nfuzu ile beraber, Ssn nfuzunun da mevcudiyetini kabul etmi^ lerdir. ran'dan m Bizans'a Bizans'tan m ran'a baka bir tbir ile, eski ark, imparatorluklarndan m garba, yoksa garptan m onlara getii sarahatle tyin olunamayan bir takm messeselerin slm dnyasnda da mevcudiyetini testoit eden limler, ilerinde bn Haldun'un da dhil olduu bir takm eski slm mellifleri gibi, bunu Ssn-^ Bizans nfuzuna atfetmekten baka bir re bulamamlardr. slm hukukunda Bizans te'sirinden bahsedenlerin, umumiyetle ran te'sirini de, bir mterife gibi, kabul etmelerinin bir sebebi de budur. Hlbuki asl sebep bakadr: Umumiyetle eski ran hukuku hakkndaki ml-

mat ok mahdut olduu gibi (bk. A. Christensen, Introduction bibliographique l'histoire du droit de Viran ancien, Archives d'histoire du droit oriental, 1938, n, 243257) t Ssnler devri hukuku da lyk ile tetkik edilmi deildir ve bu devrin mme messeseleri hakknda, daha ziyde, slm kaynaklarndan istifde edilmektedir. (A. Christensen, Viran som les Sassanides, 1936; bir az sath olmakla beraber, u eserden de istifde olunabilir; Seyyed Taghi Nasr, Essai sur, l'histoire du droit persan des origines a Vinvasion arabe, Paris, 1933). te bun-, dan dolay, Ssn hukukuna, nazar slm hukukunun teekklnde, Roma hukukuna atfolunduu gibi ahkm ve metodoloji bakmlarndan bir te'sir atfolunmam ve bu nfuz daha ziyde mme hukuku sahasnda aranmtr M, tammiyle dorudur. Ancak bu hususta imdiye kadar ileri srlen mtlalarn, hukuk tarihi bakmndan, cidd ve metodik aratrmalara dayanmaktan ziyde, tarihiler ve msterikler tarafndan> tesadfi olarak, temas olunan ve ekseriyetle eski slm melliflerinin bu husustaki, fikirlerinin tekrarndan ibaret kalan dank ve umm mhiyette dncelere mnhasr kald unutulmamaldr. Hlbuki, eldeki tarih malzeme sayesinde, bu hususta olduka esasl tarih tetkikler yaplmas kaabildir. Emevler'in daha ok Bizans te'sirinde kalmalarna mukabil, Abbas mparatorluumun, Ssn an'anelerini iktibas ve taklit suretiyle, saray ve idare tekiltm vcde getirdii, eski slm melliflerinin dikkatinden kamamtr. Kendilerini imparatorluun yalnz cismini hkmdar deil, ayn zamanda btn slm mmetinin rhn reisi sayan Abbas hkmdarlar, Peygamber'in halifesi, yni vekili, msl-manlarn emri ve imam sfatlarn ahslarnda toplamlard ki, bu, G. Demombynes'in mtlas vehile, eski ark imparatorluklarndan gele bir "ifte hkimiyet" telkkisinin, Bizans ve Ssn imparatorluklarna ve oradan da Badad sarayna intikali ile meydana gelmiti ve slm zihniyetine tammiyle yabanc idi. Goldziher (Le Dogme et la loi de Vlslam, s. 41)'in tammiyle Emevler'inkinden ayrlan ve "d ile devletin" tam bir ittihad telkkisine sdk kalan Abbslerin bu telkkisini Ssnler'den alnm addetmesi, phesiz, daha dorudur. Mverrih Mes'd, Abbsler'in Ssnler devri saraylarnn tekiltn taklit ettiklerini sylemek suretiyle, tarih bir hakikati ifde eder (Les Prairies d'or, II, fasl XXIV, s. 153). Belzur, Islmlar'da zimm ve mihr dvnnn, Emevler'in Irak valisi Ziyd tbn Ebh tarafndan "ran pdihlarnn mmasil messeselerini taklit suretiyle" vcda getirildiini anlatarak, Irak'ta Ssn te'sirinin Abbasler'den evvel

264/slm ve Trk Hukuk Trihi

|&g

Unvan ve Istlahlar/265 ile toprak ve vergi sistemlerinde, resm posta, casusluk, yol emniyeti, gmrk meselelerinde, ordu tekiltnda, ehir ve kylerdeki mme hizmetlerinde, hulsa itima hayatin hemen her ubesinde bu te'sirin mevcudiyeti, imdiye kadar yaplm tesadfi ve ok sath tetkikler ile dahi anlalm bulunuyor (M. Mezt E. Tyan, J. H. Kramers, Margoliouth ve daha bir oklarnn muhtelif yazlarnda). Henz dikkati ekmi olmamakla beraber, ceza hukukunda, ticret hukukunda ve sulama ilerinin tanzimi gibi, ziraat hukukunda da bu te'siri aramak ok yerinde olur. slm hukuku tarihini ve bilhassa siys ve idar messeselerin mense' ve tekmln anlayabilmek iin, bu gibi aratrmalara iddetle ihtiya olduu hlde, henz bu yolda hi bir ciddi adm atlmamtr. V. Hukuk Hayatta kilik Fkhn teekkl ve inkiafnda ve umumiyetle mslman milletlerin hukuk hayatlarnda ok messir olan mhim yabanc unsur hakkndaki bu izahlardan sonra, fkhn slm cemiyeti iinde ne dereceye kadar "msbet hukuk" mhiyeti ald meselesi zerinde durabiliriz. I. Goldziher ve S. Hurgronje gibi, fkhn nazar ve ideal mhiyetini ve hukuk e'niyet ile alka derecesini belirten iki byk lim ile mehur mukayeseli hukuk tarihisi J. Kohler arasnda bu mesele zerinde cereyan eden mnkaalar "msbet hukuk" mefhumunu her iki taraf m farkl anlayndan dolay, sarih bir neticeye balanamamakla beraber, mevzuun aydnlanmas bakmndan, ok faydal olmutur (tafsilt ve bibliyografik malmat iin fok. Lambert, ayn. esr., a. 378 v.d.). Zamann ve muhitin icplarm karlayabilmek iin, re'y ve kys'a, yni hukuk istidlale, kymet vererek, istihsn ve istislh prensipleri ile ve ictihd yolu. ile hayatin dinamizmine tetbuk imknn te'mine almakla beraber, ilh menei ve din mhiyeti itibr ile, nass'a. bal kalmak zorunda olan bir hukuk sisteminin btn hukuk mnsebetleri tanzime kfi gelemeyecei pek tabi'dir. Din hukuk hkmlerinin ancak ilk drt halife devrinde tammiyle tatbik edildiini iddiaya dahi imkn yoktur. nk halife mer'in bile islmiyet'i kabul etmeyen bz hristiyan Arap kabilelerinden cizye almadn (Ibn Kuteybe, el-Ma'rif, s. 193) biliyoruz. Daha sonralar, msl. Hindistan ftuhatnda Hindliler'e ehli kitab muamelesi edilmesi ve muhtelif isyan hareketlerinde mrtedlere kar er' ceznm tatbik edilmemesi de, ayn mhiyette hareketlerdir. Maamafih bunlar, siys zaruretlerden doan bir istisna olarak kabul etmek belki daha doru olur. Hareketlerini din kaidelere uydurmak lzumunu hi duymayan Emev-ler devrinde srf teolojik ve nazar mhiyette kalan fkh, ancak Abb-

baladn meydana koyar. CMz'in Kitb't-Tc .yahut Ahlku'VMlk adh eseri, bu bakmdan, ok dikkate ayandr. Ssn an'anelerini ok iyi ben ve onlara kar byk bir hayranlk gsteren bu mellif., Araplar'n idare usllerini ve devlet tekiltm Acemler'den rendiklerini syler. bn'l-Belh, Abbsler'de mevcut bir ok dvnlarn (idare ubeleri) ve vergilerin, eski ran hkmdarlar tarafndan te'sis edilmi olduu an'anesini, XII. asr balarnda dahi devam ettirir (Farsnme, GMNS, 1, 1921,). Nizm'l-Mlk'n Siyttnme'si bata olmak zere, XI.XH, asrlarda yazlan btn siyset ve idare kitaplar, Arap edebiyatnn daha evvelki asrlardaki mmasil mahslleri gibi, Ssn devri messeselerinin ve. siys-idr telkkilerinin birer mdafaanmesi mhiyetinde olup, bu huspsta ok kymetli malmat ihtiva ederler, slm devletlerinde saltanat icaplarndan saylan bir ok eylerin ran veya Bizans mensellerinden geldiini syleyen Ibn Haldun, daha kendisinden asrlarca evvel sylenenleri tekrardan baka bir ey yapm deildi. Abbas devri mellifleri, fkh limleri mstesna olmak zere, Ssn te'sirlerini kabul ve itiraf ettikleri hlde, hristiyan Bizans'n slm hilfeti messeseleri zerindeki nfuzunu bahis mevzuu etmek dahi istememilerdir (G. Demombynes, La Syrie l'epoque des Mamelouks, s. CXVI). Hrizm'nin Mefth'l-'Ulm'u gibi ansiklopedik eserler ile ran ehir veya sllelerine it vekyinmelerde de bu te'siri gsteren bir ok mhim kaytlara tesadf olunur. Abbasler devrinde slm mme hukukuna it, nazar mhiyette, ok mhim sistematik eserler vcda getiren Eb Ysuf ve Mverd gibi limlerin eserlerinde, bu gibi yabanc te'sirlerden hi bah-sedilmemesini ve her hkmn islm prensiplere istinat ettirilmek istenmesini tabi' grmelidir. u kk.hulsadan aka anlalaca gibi, Abbasler devrinin mme messeselerini tetkike kalkacak bir hukuk tarihisi, Ssn nfuzu meselesini ehemmiyetle z nnde bulundurmak zorundadr. Abbas mparatorluumdan ayrlarak istiklllerini kazanm muhtelif slm-Trk devletleri, Abbas tekiltn, ess kadro olarak, muhafaza etmi' ve mme messeselerini o mterek kadro diresinde inkif ettirmi olduklarndan, Abbas devri messeselerinin hukuk tarihindeki ehemmiyeti ok byktr. Hkimiyet ve idare mefhumlarnda, saray tekilt ve teriftmda nevruz ve mihrgn gibi slmiyet ite hi alkas olmayan ve Ir mene'den gelen umm bayramlarda, asker teftilerde, hkimiyet timsllerinde, unvan, elkab ve almetlerde, idare tekiltnda, merkez ve mahall dvnlarda, meskukt sistemi

266/lslm ve Trk Hukuk Tarihi sler'in teokratik siyseti sayesinde, sr'atli bir inkifa nail olarak, resmen bir "hukuk! hayat kaidesi" mhiyetini ald. Falat bu devirde de, fkh ahkmnn tammiyle tatbik olnamadm, er' hukukun yarmda mahall detlere dayanan rf hukukun daha byk bir ehemmiyet kazandn ve bylece hukuk hayatn tamaml iin," "er' kaza" yannda, bir de "rf kaza" 'nm yer aldn gryoruz. Devlet tarafndan tyin edilen kadlarn "er' kaza" sahalar, rf kazaya nisbet-le, ok mahdut idi; urta, hisbe, mezlim (bk. H. F. Amedroa, The Ma-zalim jurisdiction, JRAS, 1911; E. Tyan, ayr. <?sr*, II) ve daha bu gibi isimler altnda, muhtelif slm devletlerinde mevcut trl-tri kaz faaliyetler, mme nizmm te^is ve muhafaza hususundaki rolleri ve ceza mhiyetleri bakmndan, er' kazanmkmden ok geni bil! faaliyet ve nfuz sahasna mlik idiler. Hkmdarlarn yni devletin kanun koyma salhiyetine dayanan ve mahall rflerden geni nisbette istifde eden bu kaza uzuvlar, fkhn dini hkmlerile asla alkal olmadklar hlde, bilhassa "hisbe" mevzuuna it yazlan bz eserlerde bunlara bile din bir renk verilmee allmas, teolojik zihniyetin tezahrnden baka bir ey deildir. Her hlde, mslman kavimlerin hukuk tarihleri bakmlarndan, bu rf kaza messeselerinin byk bir ehemmiyeti vardr. Siys hukuk ve idar hukuk gibi, ticret hukukunda ve ceza hukukunda da fkhn rol ok az ve tesirsiz olmutur. Fkh kitaplarndaki bir takm er' cezalarn, msl. el kesmek yahut recim gibi; mme vicdanna uymadklar iin, ok ndir istisna hllerde tatbik edildiklerine dir bir yn tarih misllere mlik bulunuyoruz. Tpk bunun gibi, vergiler meselesinde de, "er' teklif" yannda, zaman ve mekna gre, trl-trl isimler altnda grdmz bir yn "rf teklif" vardr ki, fkh hkmlerine aykr olmalarna ramen, dima mevcut" olmulardr. Zaman-zaman bz slm hkmdarlarnn din bir gayret evki ile yahut bz siys ve idar mlhazalar ile, bu rf vergileri tamamen veya ksmen kaldrmak hususunda teebbse getikleri, muasr vekayinmelerden yahut bu husustaki bir takm kitabelerden anlalmakta ise de, bunun uzun mddet devam etmedii ve ml zaruretler sebebi ile onlarn tekrar konulduu yine ayn kaynaklardan renilmektedir. Her hlde muhtelif slm devletlerindeki fi'l vergi sisteminin, Aibbsler devri fkh kitaplarnda grdmz nazar v idel sistemden tammiyle farkl olduu muhakkaktr. Bizans devri vergilerinin, Msr ve Suriye'de slm ftuhatndan sonra da devam hakkndaki kat' malmatmz (bk. G. Rouillard, VAdministration ivile de l'Egypte byzantine, 1928, s. 78 v.d. 248; ayn. mil., Les Archives de Lavr<h Byzantion, m, 262), ve Abbas devrinde ve daha sonra muhtelif

Unvan ve Istlahlar/267 vilyetlere it vergi mevzuatna, er' deil, rf mhiyetini gstermek zere, kanun ad verilmesi, bunun bir delilidir. VI. Devletin Teri ve Kaza Faaliyeti. Bu verilen izahat ile sabit olmutur ki, slm devletlerinde ok eskiden beri fkhn dnda ve hatt onunla hi mukayyet olmayarak, geni bir ligislatton faaliyeti, bilhassa mme hukukunda, dima mevcut olmu, halfe nmna kaza vazifesi gren kadlar muntazam tekilta balanarak kazVl-kuzt veya akz'lkuzt ismini alan ve devlet merkezinde oturan en byk adalet memurunun altna konmutur. Onun salhiyeti dnda kalan rf kaza messeseleri ise,- erate deil, dorudan-doruya devlet otoritesine dayanyordu. Maamafih hkmdarlarn vakit vakit bu er' kaza meselelerine dahi messir mdhalelerde bulunduklarm gsteren tarih misller yok deildir. Msr'da Tolunlu hanedanm kuran Ahmed, IX. asr sonlarnda, kad ile aralarnda kan bir ihtilftan dolay, 7 sene kadlk vazifesini nziru'l-mezlim unvann tayan ve hi bir er' sfat olmayan sivil memura grdrml (Z. M. Hassan, Les Tultmides, Paris, 1933, s. 223 v.d.). Muhtelif Abbas halifeleri zamannda', miras meselesi hakknda muhtelif hkmler vazedilerek, kadlara buna gre'hareket etmeleri hakknda emirler verildiini biliyoruz (Hill's-Sb, Kitbu Tuhfeti'lUmer, Beyrut, 1901, s. 246 v.d. Suyt, Trih'lrHU" le/d'snda ve bn Tolun el-Leme'ti'l-Berkiyye'sinde. bundan ksaca bahsederler). Ftmler devrinde dahi, devletin miras meselesi hakknda hkmler koyduu malmdur (Hasan brhm Hasan, el-Ftimyn jl-Mtsr, Kahire, 1932, s. 193196). Bz hkmdarlar, umm ihtiyalarn evki,ile, bir takm hukuk kaideleri koymak lzumunu duyduklar zaman, devrin ileri gelen fakihlerine mracaat ederlerdi. 'Abdullah b. Thir, 224 ylndaki Fergana zelzelesinden sonra, Ferganallar ile Horasanllarn sulama ilerini hukuk bir essa balanarak iftiler arasndaki daim ihtilflara son verilmesi hususundaki taleplerine kar, mevcut fkh kitaplarnda ve hadslerde buna it bir ey bulunmadndan, Horasan fakihleri ile Irak fakihlerini toplayarak, Kitbu'l-Kin adl bir ahkm mecmuas tertip ettirmiti ki, eserini 440'ta yazan Gerdzl, bu hkmlere hl riyet edildiini sylemektedir (Zayn al-ahbr, nr. Mehmed Nzm, Berlin, 1928, s. 8). Srf siys sebepler ile, i' ve btn cereyanlarna kar iddetli bir Snnlik siyseti takip eden byk Seluklu hkmdarlarndan Melikh, vezir Nizm'lrMlk'n tavsiyesi e, devrin ileri gelen fakihlerini toplayarak, o srada byk ihtilflar mucip olan br takm hukuk meseleler hakknda sarih ve kat' hkmleri ihtiva eden bir mecelle tertft> ettirerek, btn imparatorluk mem-

268/lslm ve Trk Hukuk Tarihi leketlerinde bunun tatbikini emretti (al-Vrza f al-hikyat al-Salkl y, nr. K. Sssheim, Leyden, 1909, s. 69-81 trk. trc. M. erefeddin, Mill Tetebbtor Mecm). Mes'iU Melfkh diye mruf olan bu ahkmn Moul istilsna kadar tatbik olunduunu, hatt bunlardan bzsnn ran Moul Mkmdarlar tarafndan da te'yit olunmakla beraber yine ihml edildiini, ve nihayet Gzn tarafndan tekrar tatbik mevkiine konulduunu Red'd-Dn izah etmektedir (Trh-i mubrahi Gzn, nr. K. Jahn, GMNS, XIV, 1940, s, 235, 237, 238, 241). Melikh ile devrin mehur limi man Eb'l-Me'l Cveyn arasndaki bir hdise, hkmdarlarn kanun vaz' salhiyetleri hakknda o devir fakfllerinin dncelerini ve meden merkezlerdeki halkn din limlerine iti-.madlarnn derecesini gstermek bakmndan, ok manldr: Ramazann 29'unda Nipr'a gelen Melikh, hillin grldn bildiren adamlarna inanarak, ertesi gn bayram olduuna dir mndler karr. Bunu haber alan mm da ayrca mndler kararak bayram olmadn iln ettirir. Hemen huzura celbedilen mm'a neden bu harekette bulunduunu soran hkmdar u cevab alr : "Sultann fermanna, bal meselelerde ona itaat vaciptir; lkin fetvaya bal meselelerde, sultann ona riyeti vaciptir. Oru tutmak ve bayram etmek fetvaya taallk eder, fermana deil" (Tuhfet'l-Mtk, Tahran, 1317 h. ., s. 1517). Maamafih, takip ettikleri din siysete ramen, Byk Seluklu imparatorlar ve onlarn halefleri zamannda, rf kaza messeselerinin btn ehemmiyetlerini muhafaza ettii, bilhassa Trk kabileleri arasnda, eski kabile hukukunun devam eyledii, merkez idare tekilatndaki "dd-bey" 'lerin rf kazalara nezret ettikleri malmdur. H-rizmahlar devrinde, Cell'd-Dn'in mverrihi NesevTnin, eski slm devletlerindeki Dvn'l-Mezlim'e benzettii ve ordu iinde faaliyette bulunduunu syledii yksek mahkeme, ite bu rf kaza' messeselerinden biri ve siysidar bakmlardan onlarn en yksei idi (Srat al-sultn Call al-Dn, nr. Houdas, s. 167). Moullar'ra slm sahalarn istil ederek, Memlkler'in Suriye-Msr imparatorluu ve Dehli Sultanl hri olmak zere, dier sahalarda devletler kurmalar, o memleketlerin hukuk hayat zerinde derin ter brakt. Sayca ok olmayan Voul ftihlerinin yksek slm kltr evrelerinde r'atle trkleip islmlamalarna' ramen, Yasa denilen Mol kanunu ve Moul idar ve ml an'aneleri, Mvern-nehr, ran, Irak, ark Anadolu, Albn-Ordu sahalarnda te'sirini gsterdi. Yargu adl Moul mahkemeleri ve yarucu denilen hkimler, yasa hkmlerine gre, idar ve iys kaza vazifesi grmekte idiler (Fuad

Unvan ve Istlahlar/260 Kprl, Orta Zaman Trk HkvM Messeseleri, Belleten, say 5/6,1938, s. 68 [Bk. kitap, s. 3-35]). dre tekiltnda ve vergilerde de, uzak arktan gelen bz yeni telkkiler gze arpar. Moul istilsndan masun kalan Memlk mparatorluu'nda bile, trl sebepler ile orada yerlemi olan mslman Moullar veya Moul sahasndan gelmi Trkler, mahdut er' meseleler dndaki ihtilflarn yasa hkmlerine gre hallettirmek iin* hcib unvann tayan hkime mracaat ederlerdi (E. Quatremere, Cmi't-Tevrih tercmesi, s. IX, CXVIU; Makrz, Hitai, Bulak, m, 36.Suyt, Hsn'l-Muhzere, n, 95'te Moul te'sri-nin daha Baybars zamannda baladn kaydeder; ayrca: en-Nc-m'zZhire, VI, 268). Her hlde bu' Moul hkimiyeti devrinin, eriat hkmlerine kar rf ahkm daha kuvvetlendirmek ve geniletmek gibi, bir te'siri olduu sylenebilir. Maamafih XIV. asr balarnda Dehli Trk-Hala sultanlarndan 'Al'd-Dn'in, din ile devlet ilerini birbirinden. tamrniyle ayrarak, er' ahkma ve eriat mmessillerine hi kymet vermemesi, Msr Memlklerfnin byk asker ricalinden ve erke memlklerinden olup 804'te len Emr Lain'in "vakflar kaldrmak, eriat kitaplarm yakmak, din limlerini takibata uratmak, kz'd-kuzt (kadi'l-kudt)'lk vazifesini fkh ile hi mnsebeti olmayan bir Trk'e vermek" yolunda dnceleri (A. Poliak, Le Caractire colonial de Vtat mamelouk, REI, 1935, s. 244) gibi hdiseleri, daha ziyde, bunlarn ahs temaylleri tarznda tefsir etmek daha dorudur. nk, ne daha evvelki ne de sonraki asrlarda, mslman hkmdarlarnn, halkn dini hislerini incitmemek maksad ile, eriat limleri ile lzumsuz yere ak bir mcdeleye girimekten dima ekindiklerini gryoruz. Mesel Timur, bir taraftan yasa hkmlerini tatbik ederken, dier taraftan da ulem snfm gzetmekten geri durmuyordu. slm ilimlerine az-ok vkf olan eybn Han, 914'te Herat ve Buhr limleri ile "babas evvelce len torunun amcalar ile birlikte mirasa dhil olupolamayaca" meselesi zerinde uzun mnakaalar yaparak, bu husustaki icmn Kur'n ve hads'ten mesnedini istemi, ve onlarn ciz kalmas zerine, "Cengiz yasa's hkmlerine gre, bu gibi torunlarn mirasa girmeleri" hususunda, memleketin kadlarna hitaben bir de ferman hazrlatm ise de, bu husustaki icm'n BuharVdeki bir hadse dayand isbat edilince, onu geri alp, meseleyi kapatmt (Fazlullah Rzbehn, Mihmn-nme~i Buhr, Nuruosmaniye ktp. nr. 3431). Her hlde, eriat hkmlerine aktan-aa aykr meselelerde slm hkmdarlarnn din limleri ile mcdeleden ekindikleri muhakkaktr. Fakat srf mli mhiyette meselelerde, msl. rf teklif vaz'nda, onlar ile istiareye dahi lzum grmyorlard ki, bu daha Emevler devrin-

270/lslm ve Trk Hukuk Tarihi den beri srp gelen bir an'ane id. Buna ramen, bz dindar hkmdarlarn, srf ahs temayllerine uyarak, yahut bz siys ve. idar icaplar gt nne alarak, bir takm rf vergileri kaldrdklarn da gryoruz. Umm efkr zerinde fena te'sir yapabilecek.meselelerde eriat adamlarnn nceden muvafakatim* almak, hkmdarlarn sk-sk mracaat ettikleri bir. usl idi. Mjsr Memlk sultam Kansu, mcbir ml zaruretler karsnda, bir ksm evkaf varidatn da devlet hazinesine almak istedii zaman, Hanbel kads mstesna olarak, dier mezhep kadlarnn muvafakatini almaa muvaffak olmutu (G. Wiet, l'Egypte arabe, Paris, 1937, s. 613 v.d.). - Btn tslm devletlerinde, nazar olarak, eriat ahkmmn cri gibi grnmesine ramen, hakikatte, rf kaza messeselerinin er' kaza messeselerinden daha geni bir sahada faaliyet gsterdikleri muhakkiktir. Emevler devrinden balayarak, XV. asra kadar slm dnyasnn her tarafnda mahede edilen bu hdisenin, sonraki asrlarda da ayn ekilde devam ttiini bir ka tarih dell ile tevsik edelim: Safevler devri ran' hakknda en inanlr kaynaklardan biri olan Chardin'in Seyahatname1sinde, ran'da i' fhk ahkmm tatbik eden er' mahkemelerin dnda, rf ahkma gre hareket eden ir kaz messeseler bulunduu ve bunlarn devlete tyin edilen me'murlar tarafndan idare edildii tasrih olunmaktadr (bk. Voyages, nr. Langls, Paris, VI, fasl XVI, XVII). John Malcolm, Iran tarihi hakkndaki eserinde bu hususta bir az malmat verdii gibi (Histoire de la Perse, Paris, 1821, IV, 196 v.d.), ran'a it bir ok seyahatnamelerde ve tarih kaynaklarda da buna iaret edilmektedir. Daha Anquetil Duperron'un 1758' de Amsterdam'da neredilmi olan Legislation arientale (s. 6264) adl eserinde be, mellifin dikkatini ekmi olan bu muhtelif kaza messeseleri, onlarn vazifeleri ve salhiyet dereceleri^ bunlarn banda bulunan "kad, eyhlislm, dvn beyi, daruga, kelnter, v.s." gitji memurlar hakknda etrafl malmat iin bk. V. Minorsky, Tazkirat al-mulk (GMNS, XVI, London, 1943),). ran'da garp hukuku te'siri kendini gsterinceye kadar, bu vaziyetin ess itibariyle deimediini syleyebiliriz. i' ran'da grdmz bu muhtelif kaza messeseleri, er' mahkemelerde Hanef fkhm . ess tutan ve Msr-Suriye fethinden sonra, daha teokratik bir mhiyet alarak, eyhlislmlk messesesini kuran Osmanl mparatorluunda da dima mevcut olmu, ve devlet, daha ilk kurulu asrndan balayarak, huss kanunnmeler ile hukuki hayat tanzim etmi, kaza messeselerinin vazife ve salhiyetlerini ayrm, idar ve adl messeselerini kurmutur. ir slm devletlerinde

'i; $4'. Unvan ve Istlahlar/271 olduu gibi, er' kazann balca uzvu olan kadlarn bile din, hatt adliye mmessili olmaktan ziyde bir "idare adam" sfat ve salhiyetim' hiz olduklar Osmanl mparatorluunda, yalnz eriat deil, daha ziyde rf ve kanun hkmlerine gre faaliyette bulunan muhtelif kaza messeseleri hakknda, burada en ksa izahata girimee dahi imkn yoktur. Muhtelif din ve mezheplere ve kavmiyetlere mensup ve birbirinden ok farkl rf ve detlere sahip insanlar ile meskn kt'alara hkim olan bu imparatorluun, olduka mulk bir adl cihaza mlik olduunu ve buradaki hukuk hayatn yalnz Hanef fhk ile tanzim edilemeyeceim sylemek kfidir. Kk bir misl olmak zere, tmar sahibi sipahilerden ve s-balardan balayarak, sancak-beyi, beylerbeyi ve vezirlere kadar muhtelif derecedeki idare adamlarnn kaz salhiyetleri olduunu, asker ocaklar mensuplarna, Peygamber neslinden geldikleri kabul edilen seyyidlere mahsus ayr mahkemeler bulunduunu, esnaf loncalarna bir nevi kaza hakk tanndn ilve edelim. Vergi, ve toprak meselelerinde, eski det ve an'anelere uyarak, her eylete mahsus kanunlar vcda getirmek ve daha dorusu eski mevzuat ayniyle veya kk tdiller ile tatbik etmek suretiyle, "kanunlarn mahalllii" (la territorialit des Ipis) essna sdk kalan Osmanl mparatorluu, huss hukuk ve bilhassa aile hukuku meselelerinde her din cemaatin rf ve din an'anelerine gre hareketlerini kabul etmek suretiyle, adet bir nevi "kanunlarn ahslii" (la personnalite des lois) prensibini tatbik etmitir. mparatorluun, mahall rf ve detlere byk kymet veren bu adl siysetinin muvaffakiyet derecesini gstermek iin, mesel Bulgaristan'da, eski bulgarcada "det" mnasna olan btay kelimesinin halk arasnda tammiyle unutulup yerine,- det kelimesinin kaim olduunu sylemek kfidir (S.S. Bobev, Quelques remarques sur le droit coutumier bulgare, Revue tnt. d. etde s bacaniques, 1935,1, 45). Bulgar kyllerinin, erkek ve kadn arasnda miras msavat esasna gre hkmeden kilise mahkemelerine gitmeyerek, kadna daha az hak veren er' mahkemelere mracaat etmeleri, imparatorluun ne geni bir adl siyset takip ettiim ve slm hukukunun Bulgarlar zerindeki te'sirini gsteren delillerden biridir (A. Soloviev, Bogii en Bulgarie {1877], Revue int. d. etde s bakaniques, 1938, m, 549). Bu ksa izahat, Trkiye'de henz garp hukuku te'siri balamadan ok evvel, adl idarede bir "ikilik" bulunduunu ve hukuk nizamn yalnz eriat ve fkh esslarna gre kurulmam olduunu anlatmaa kfidir. VII. Mezheplerin Coraf Dal: slm mezheplerinin yahut dier bir tbir ile muhtelif fkh mesleklerinin bugn slm dnyasmda igal

272/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ettikleri coraf sahalar hakknda L Goldziher tarafndan verilen malmat tamamlamak iin, esM Osmanl jinparatorluu'nun Avrupa'daki memleketlerinde yaayan mslmanlar ile eski Rus arlnn Avrupa arei Asya'daki topraklarnda mevcut umslmanlarn hemen umumiyetle Hanef mezhebine mensup olduklarn, ve yalnz cenub Kafkasya'da eskiden ran ahlarna tbi sahalardaki l' mslmanlar arasnda i' fkhnn hkim bulunduunu ilve edelim. Bolevik ihtillinden sonra Rusya'da ve bugn Balkanlarda mslmanlarn hukuk hayat zerinde fkhn ne dereceye kadar messir olduu hakknda msbet bir ey sylenemez. Ancak unu ilve etmei unutmamalyz ki, mezheplerin coraf yayl sahalar hakknda gerek bizim gerek I. Goldziher'in verdiimiz malmat, byk ekseriyete gredir. Yoksa, Trkiye dhilinde bir ksm afi ve i'ler, ran'da da fi' ve Hanef mezheplerinde Snnler bulunduu gibi, Msr'da, Tunus'ta ve Cezayir'de de Hanefler'e tesadf olunur. Mslman kavimlerin din ve hukuk tarihleri imdiye kadar cidd surette tetkik edilmediinden, ibelli-bah snn ve i' mezheplerinin muhtelif asrlar esnasnda nasl bir tekml seyri takip ederek, bugnk yayl vaziyetine geldikleri lyik ile malm deildir. Gerek bunun ve gerek mezheplerin yaylma ve yerlemelerinde messir olan millerin cidd br surette tetkiki, slm kavimlerinin hukuk tarihlerini aydnlatmak bakmndan, mhim neticeler verecektir. ptida S. Hurgronje ve sonra M. Morand bu coraf daln sebepleri hakknda bz mtalalarda bulunarak, bu hdisenin daha ziyde birtakm "tesadf! ve arz" sebeplerden ileri geldiini izaha kalkm iseler de, bzan tesadfi mhiyet arzeden bir takm tarih millerin daha derin itima .sebeplere dayand da unutulmamaldr. ta Haldun'un bu husustaki mlhazalar, yni her hangi mezhebin teekkl muhiti ile sonra yayld muhitler arasnda fctkn' ve iktisad bnye bakmndan benzeyiler aramas, zamanna gre, ok eri bir illiyet dncesinin eseridir (M. Morand, Introduction a l'4tude du droit musulman algerien, Alger,1921* s. 6G-68). Maamafih, muhtelif slm kavimlerinin hukuk tarihlerine if tetkikler flerileyerek bu hususta msbet neticeler elde edilmeden bu gibi umum hkmlere varmak, ilm ihtiyata asla uygun deildir (bu coraf dal meselesi hakknda ayrca bk. L. Massignon. Annuaire du monde musulman, Paris, 1923 ve 1926). VIIL Yabanc Hukuklar zerindeki Te'sftler. I. Goldziher'in makalesinde her nedense hi bahis mevzuu olmayan bir meseleye, yni fkhm yahuttrdaha geni bir ifde ile, slm hukukunun baka milletlerin hukuk hayatlar ve hukuk sistemleri zerinde nasl bir te'sir icra etti-

Unvan ve Istlahlar/273 i meselesine de ksaca temas etmek istiyoruz. E. Canisi gibi, islm hukukuna da yabanc olmayan bir takm tannm romanistlerin "bu meselenin ehemmiyeti" zerinde srar etmelerine ramen, itiraf edilmek icap eder ki, henz bu hususta cidd tetkiklere giriilmi deildir. Mesel, Bizans hukukunun VIII. asra it mhim bir mahsl olan Ec-logue'vn 1932'de Sofya'da yeni bir tabn yapan N. P. Blagoev'in, bunun zerindeki ark tefsirleri arasnda fkhn te'sirinden de, mphem ve umm surette bahsetmesi kanaat verici bir mhiyette deildir (V. Moin'in tenkidi iin bk. Byzantion, 1933. VIII, 675). Hlbuki Bizans. mparatorluumun bilhassa son asrlar mme messeseleri zerinde, fkh sisteminin deilse bile, Bizans ile asrlarca mnsebetlerde bulunan mslman Arap ve Trk devletleri messeselerinin 'bz tefsirleri bulunduu malumdur (bk. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri..., s. 288290). Tpk bunun gibi, orta a spanya'snda, slm hkimiyeti ykldktan sonra, kurulan hristiyan devletlerinde, Kastil ve Aragon kr allklarnda, hemen btn idar, askeri, adl ve ml messeselerin, hatt ayni isimler altnda devam ettii, btn mtehassslarca kabul edilmitir (Levi-Pro-venal, VEspagne musulmane au Xme siecle, Parisf 1932, s. 98 v.d.) Sicilya'da IX. asrdan XI. asr sonuna kadar sren slm medeniyeti nfuzunun burada kuvvetle devam ettii, ve hukuk sahasnda da yalnz mme hukukunda deil, meden hukukta dah bu te'sirin mevcudiyeti, M. Amari (Storia dei Musulmani di Sicilia, 2. tab., nr. Nallino, 2 cild, Catane, 1933) 'nin tetkikleri sayesinde malmdur. Uzun asrlar slm hkimiyeti altnda yar mstakil bir hayat geiren yahut slm kavimleri ile ok sk meden ve siys mnsebetlerde bulunan kk hristiyan devletlerinin mme hukuku zerinde de muhtelif slm devletlerinin tefsirlerini grmek mmkndr. Henz bu hususta cidd tetkikler yaplm olmamakla beraber, Kbrs Kralh'nda muhtesiplik messesesinin mevcudiyeti (D. Hayek, Le droit Jranc en Syrie pendant les roisades, Paris, 1925, s. 106), znik Rum mparatorluu'nda ve Grcistan Kralh'nda Byk Seluklulardan gelen atabek unvanna tesadf edilmesi (M. Saint-Martin, Mmoires historiques et ge~ ographiques sur VArmme, 1839, n, 251), Ermenistan sllelerinde; emr, hcib ve sipehslr gibi, Abbsler'den ve Seluklulardan geen unvanlarn mevcut olmas (V. Langlois, Cartulaire de la chancellerie rvyale des Roupeniens, Venise, 1863, s. 41, 43, 45), Rumenlerin idri ve ml messeselerinin teekklnde nce Altn-Ordu'nun sonra da Osmanl mparatorluumun te'sirleri (M. lorga, Le Caractire commun des

274/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/275

inHtutions du Sud-Est de VEurope, Paris, 1929, a. 96 v.d.; ayn. mil., Anctens documents de droit roumain, 1931, 2 cilt), 'bu mevzuun ehemmiyetini anlatmaa kfidir. Altm-Ordu devletinin, Moskof'larn mme hukuku zerindeki ok byk te'siri, yni hkimiyet telkkisinden balayarak, hemen btn siys, idar, adl, ml ve asker tekiltn bu te'sir sayesinde meydana geldii, bz mterizlere ramen, en salht yetli islav tarihileri ve hukukular tarafndan tesbit edilmi bulunuyor (bu hususta bibliyografik tafsilt iin bk. Alexandere Eck, Introduc-tion bibliographique Vhistoire du droit russe, Archive d'histoire du droit ariental, 1938, n, 424 v.d.). Umumiyetle Grc hukuku zerinde tslm fkhnn ve Byk Seluklular'dan llhanhlar'a ve Safevler'e kadar, Iran ve cenub Kafkasya'da hkim olmu Trk devletleri hukuk messeselerinin ok derin ve geni nfuzu, Joseph Karst'm Grc hukuku hakkndaki mukayeseli tetkikleri sayesinde, artk iyiden-iyiye aydnlanm saylabilir. Bu nfuz, yalnz mme messeselerine mnhasr kalmayarak, hukuk hayatn her ubesi zerinde messir olmu hatt deniz ticreti hukukunda bile kendini gstermitir. dr messeselerde, vergilerde ve adl tekiltta ok bariz olan bu Mslman-Trk te'siri, yalnz hukuk tarihi deil, umumiyetle medeniyet tarihi bakmndan, ok dikkate ayandr (Code giorgien du Roi Vakhtang VI, . StrastHirg, 1934, 37, 3 cild). slmiyeti kabul etmekle beraber, kabile ve hayat tekiltm ve eski iptida kltrlerini muhafaza eden ve ehir medeniyetinden uzak kalan Kafkas dallarnn, imal Afrika berberlerinin, bir takm ran, Efgan ve Trk kabilelerinin, Balkanlar'da mslman Bonaklar ve Arnavutlarn rf ve det hukuklarnda, dorudan-doruya fkh ahkmnn te'siri altnda teekkl etmi bir takm detlere tesadf olunduunu da unutmamak lzmdr. Bulgarlar'n rf ve det hukukunda, Trkler vstas ile gemi ve mene'ini tammiyle fkh hkmlerinden alm bir yn eylere tesadf olunmas da, bu te'sirin muln gsterebilecek bir hdisedir. Maamafih bunlardan baka, fkhn ve umumiyetle tslm hukukunun imdiye kadar az-ok dikkati ekmi bz geni tefsirleri hakknda da bir ka sz sylemek icp eder. Hal seferleri neticesinde arkta kurulan kk hristiyan beylikleri e talyan deniz cumhuriyetleri ve garb Akdeniz limanlan arasnda teesss eden sk ticar mnsebetlerin dourduu milletleraras mhiyette saylabilecek Akdeniz ticret hukukunun teekklnde slm'dan evvelki Bizans hukuku ve daha ir bt taktn unsurlar ile beraber, tslm hukukunun da messir olduu hakkndaki fikirler malmdur (bk. Carusi'nin yukarda ad geen makalesi ve ayrca G. De-

mombynes, Les institutions musulmanes, s. 156). Kk Ermenistan vstas e Kafkas memleketlerine, Grcistan'a kadar intikal eden bu ticret hukukunda, Mitteis'in nazariyesine ramem, yerH unsurlar ile beraber, slm hukukunun da kuvvetle messir olduunu iddia eden Holldaclc'n nkta-i nazar J. Karst tarafndan da kuvvetle mdafaa edilmitir (ayn. esr., III, 314 v.d.). slm hukukunun ark kiliseleri hukuku zerindeki te'siri meselesi de eskiden beri dikkati ekmi, hatt M. Belin (Etudes sur la propriiti fonciire en pay s musulmans et sp&cialement en Twquie, JA, 1861, s. 514) daha ok zaman evvel, Msr hristiyan. larnn slm vakf sistemini taklid ederek, kiliseleri iin, vakflar te'sis ettiklerini belirtmiti. O zamandan beri yaplan muhtelif aratrmalar sayesinde, bu mesele bugn olduka aydnlanm bulunuyor. Melk ve Mrn kiliseleri, hukuk bakmndan, hi bir 'orijinal mahsl vcda getirmeyerek, sdece. kilise ahkm e mahall rf ve detlerin ve bilhassa slm hukukunun tatbiki ile iktifa etmilerdir. Ya'kb kilisesi, Eb'l-Ferec (Bar Hebraeus)'un tercmeleri sayesinde, fkh eserlerinden istifde etmitir. Nastr kilisesi, kaza vahdetini te'min iin sarfet-tii hukuk faaliyetinde ve tedvn hareketinde, ir muhtelif unsurlar arasnda, slm hukukundan da iktibaslarda bulunmutur. Msr-Habeistan hristiyanlarmn yni Kpt-Habe kilisesinin balca hukuki mahsl olup, XIII. asr ortalarnda tertip edilen arapa Mecma'l-Kavnn'in, sonradan, Fetha Nagast ad allnda, habeceye tercmesi Ue meydana gelen mehur mecellede dahi slm hukuk te'siri pek barizdir (bk. Nallino ve Carusi'nih yukarda ad geen makaleleri). IX. Adl Islahat ve nklplar. I. Goldziher, makalesinin sonunda Fransz hkmetinin Tunus ve Cezayir'de yeni yeni hukukulara kullandklar usller ile tslm hukukunda yeni bir tedvn (kanunlatrma codification) hareketi yaratmaa altn kaydederek, bu hususta bir az bibliyografik malmat veriyor. Hlbuki, garp medeniyeti Ue siys ve iktisad sk temaslar neticesinde, mstakil veya yat mstakil slm devletlerinin adl hayat ve tekiltnda, daha XIX. asrdan balayarak, mhim deiiklikler vcda gelmi, hele ticret ve ceza hukuklarnda garptan esasl iktibaslar yaplarak, Trkiye'de, Fransz kanunlarnn te'siri altnda 1850'de bir Ticret Kanunu ve 1858'de de bir Ceza Kanunu tanzim olunmu, ecnebilerin gayr-i menkllere tasarruflar hakknda bz yeni hkmler kabulne mecburiyet hissedilmi, siys hukukta ve idare hukukunda bir takm yeni mefhmlar ve yeni prensipler alnm, ve btn bunlarn stnde olarak, meden hukuk sahasnda da, fkh erevesi iinde kalmakla beraber, yeni artlar karlayabi-

276/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/277

lecek bir tedvn faaliyeti balamtr. ptid Osmanl tmparatorluu'nda 1869'da ve Msr ffidivlii'nde 1875'te balayan bu hareketler, mstemlekeci garp devletlerim kendi mstemlekelerinde de bu yolda hareketlere girimee sevketmitir. XX. asrda ran ve Efganistan'da da mmasil hareketler grlmee balam, ve nihayet Trkiye'de, cumhuriyet idresinin kuruluundan bir mddet sonra, svire Meden Kanunu'nun tercme ve tatbiki (17 ubat 1926) suretiyle, radikal bir inklp yaplarak, fkh ile btn alka kesilmi ve adl hayattaki eski ikilie de son verilmitir (tafsilt iin bk. slm Anskl, mad. MahkeTne, Kanun, Kanunnme ve Mecelle). Msr'daki hareketler hakknda bk. J. Schacht, UEvolution moderne du droit musulman en Egypte (M4langes Masp&ro, le Caire; I. F. A. o. IH). Fas'taki hareketler hakknda bk. A. Guiraud, La Justice chirifienne (Paris, 1930). Franszlarn Tunus ve Cezayir'deki tedvin (kanunlatrma) faaliyetleri hakknda M. Morand'nn u eserlerine bk. Etudes de droit musulman et de droit coutumier berbere (Alger, 1931); Introduction d Vetde du droit musulman algerten (Alger, 1921). ran'daki adil slhat hakknda bk. Amr Soleymn, La Formation et les ejfets des crontrats en droit iranien (Parts, 1936). X. Netice. Bugn slm dnyasnn bir ok sahalarnda, tammiyle deilse bile, ksmen "msbet hukuk" esaslarndan biri olarak yaayan, yz milyonlarca insann hukuk mnsebetlerini tanzim hususunda fi'l bir rol oynayan, ve bir ok mslman memleketlerinde "teri*!** (legislatif) faaliyetin balca mesnedini tekil eden fkhn, istikblde nasl 'Mr tekmle mruz kalaca hakknda imdiden bir ey sylenemez. Din esaslara dayanan nazar ve idel bir sistem olmas itibr ile, mhiyetinde mndemi bulunan deimezlik karakteri, her "msbet hukuk" hayat zaruretleri karsnda dimi bir tahavvle mruz kalacana gre, bilhassa ictihd kapsnn artk kapandn kabul eden snn mezheplerin aksine, bu kapy ak tutan mezheplerin hkim olduu yerlerde, yeni ictihadlar ile deierek bugnn itimi ve iktisad icaplarna uygun yeni bir mecra alacak m; yoksa, dier slm memleketleri de, Trkiye gibi, fkha dayanan eski hukuk an'aneler ile alkalarm kesmek gibi radikal bir inklp yapmak mecburiyetinde mi kalacaklar? Bu hususta bir jey sylemee imdilik imkn yoktur. Fakat her ne olursa olsun, insanhk tarihinin byk hukuk sistemlerinden biri olmak itibr ile, fkh tetkikleri, hukuk ehemmiyetlerini dima muhafaza edeceklerdir. Bundan baka, hukuk hayatla zerinde asrlarca messir olmas bakmndan, btn mslman milletlerin hukuk tarihlerini v-

cda getirebilmek iin de, fkhn, gerek sistematik ve gerek tarih bakmdan tetkiki, dima ilm bir zaruret olarak kalacaktr. Osmanl mparatorluu devrinde tatbik mevkiinde bulunurken, hemen hi bir objektif ve ilm tetkike mevzu tekil edemeyerek, daha ziyde bir takm basit ders kitaplar erevesi iine skp, Hanef mezhebi dndaki- mezheplere it tetfeiklere tammiyle yabanc kalan fkh tetkikleri, Trkiye' de kanuninaslar deil, fakat hakik hukuk limleri yetitii ve imdiye kadar tammiyle ihml edilmi bulunan Trk hukuk tarihinin te 'sisi yolunda cidd gayretler sarfedildii takdirde, memleketimizde de ok zengin bir tetkik sahas olarak, tekrar lyk olduu ehemmiyet ve kymeti kazanacaktr.
Bibliyografya: Gerek Goldziher'in yazd makalenin iinde ve sonunda, gerek yaptmz ilvenin metninde olduka bibliyografik malmat verilmi bulunuyor. Burada ayn eyleri tekrarlamadan, sdece, bu geni mevzua dir az-ok sistematik ve tamamlayc bir bibliyografya vermei faydal gryoruz. I. Ansiklopedik Hulsalar. Gerek umm, gerek mesleki m hiyette ansiklopedilerde slm hukukuna it tannm mtehas sslar tarafndan yazlm hulsalar mevcuttur. Bunlar arasnda Encyclopedia Britannica (1926)'da D. B. Macdonald tarafndan yazlan Islamlc institutions ve Mohammedan law maddeleri dik kate lyktr. Eneyclopaedia of the Social Sciences (cild. VIII) 'ta Joseph Schaht'n Islamic law makalesi, ak bir hulsadr. Encyclopedia Italiana (1933, cild. XIX)'da C. A. Nallino tarafn dan yazlan Islamismos makalesi ile yine orada B. Ducati tara fndan yazlan Diritto musulmano makalesi ksa, fakat ak hu lsalardr. F. Stier-Somlo ve A. Elfter tarafndan neredilen Handwrterbuch der Rechtswissenschaft (1928, cz 36)'ta P. Bi. soukides tarafndan yazlan Trkisches Recht maddesinde (s. 86114) umumiyetle slm hukukundan da geni surette bah sedilmekte ve eski Osmanl hukuku hakknda ok basit ve yan l bir tariheden sonra, XIX. asrda balayan garp hukuku te'siri altndaki yeni hareketler hakknda toplu ve faydal malmat ve olduka geni bir bibliyografya verilmektedir. J. Kohler, Kultur der Gegenwart, II, 7: Allgemeine Rechtsgeschicte (Leipzig, 1914, s. 82102)'deki hulsa itimada lyk deildir. II. Ummi Eserler, a. Muhtelif mezheplere gre vcda ge tirilmi umm mhiyette garp eserleri ve umumiyetle slm fk hna it metinler, tercmeler ve tetkikler hakknda, Th. W. Juynboll'n 1919'da kan ve fi'i fkhn ess tutan Handbuch des islamischen Gesetzes (felemenke asl metnin 3. tab 1925'te Leyden'de kmtr) adl eserinde olduka geni bir bibliyograf ya vardr. Bundan sonra kan bu mhiyetteki eserlerden, M-

278/Islm ve Trk Hukuk Tarihi lik mezhebine ait olarak, u n, ilkinin byk kymetini ehemmiyetle tebarz ettirerek, zikredelim: D. Santillana, Institu-zioni di diritto musulmano malichita con riguardo anche al sis-tema sciafiita (Roma 1926 1033), 2. cild; J. Lopez Ortiz, Derec-ho musulmano (Barcelona, 1932); G. H. Bousquet, Precis elemen-taire de droit musulman (Malekite et Algerien), Paris 1934; S. Vesey-'Fitzgerald, Muhammedan law. An Abridgement according to its various schools (Oxford, 1931), muhtelif mezheplere gre yazlm bir hulsadr. G. Bergstrasser tarafndan, Hanef fkhna gre, yazlp, lmnden sonra, Joseph Schacht tarafndan, neredilen Grundzge des islamischen Rechts (Berlin, 1935) adl kk , fakat ehemmiyetli eser, imdiye kadar bu gibi el kitaplarnda takip edilen amel ve tedrisi tasnif uslnden tammiyle baka bir tarzda ve onun pragmatik ve kasuistik mhiyetini belirtecek surette vcda getirilmitir. b. Dorudan-doruya slm hukukuna ait bulunan bu umu. mi mahiyette eserlerden baka, daha geni olarak, slmiyet'ten ve onun her trl messeselerinden bahseden terkibi mhiyette eski ve yeni eserlerde de slm hukuku ve onun esslar hakknda gzel ve toplu hulsalara tesadf edildii unutulmamaldr. Yukarki ilvemizde bunlarn en yeni ve en mhimlerinin isimleri zikredilmi bulunuyor. Onlara I. Goldziher'in u mkemmel eserini de ilve edelim: La Dogme et la loi de l'islam (trc. Felix Arin), Paris, 1920. m. Monografiler, Tercmeler ve Muhtelif Tetkikler. Encyclo-pdie de I'Islam'daki fkh maddesinin intiarndan, yni 1924'-ten beri kan bu cins tetkiklerden bir ksm, ilvemizin metninde zikredilmitir. Onlar lzumu derecesinde tamamlamak iin, unlar da ilve edelim: slm hukuku tetkiklerine yeni .bir istikamet veren S. Hurgronje'nin bu husustaki muhtelif makaleleri u cildde toplanmtr: Verspreide Geschriften (II, 1923). C.H. Becker'in muhtelif makalelerini de onun Islamstudien (I. 1924)'-inde bulmak mmkndr. C.A. Nallinonun bu husustaki muhtelif tetkikleri de 1939'dan beri nerine balanan u klliyat iinde toplamtr: Raccolta di eritti editi e inediti. Balca hukuk metinlerden unlar zikredelim: I. Guidi D. Santillana,. H "Muhtasar" o Sommario del diritto maleehita di Hal Ibn Ishk (Milano, 1918), 2. cild. -ok eskiden beri iddia edildii vecihle Zeyd b. Ali'ye aidiyeti kati surette anlalamamakla berbet, islm fkhna ait en eski mahsul olan mehur eser G. Griffini tarafndan neredmitir: "Corps jurle" di Zaid b *Ali (Milano, 1919); yine bu mesele hakknda bk. R. Strothmann, Das Problem der Uterarischen Persisnlichkeit Zaid Ura 'Ali (Di, XIII. 1923). J. Schacht tarafndan neredilen at-Tabari, Ikhtf al!* ^yd6n' 1933' FondatiOB de Goeje. nr. 10), bu eserin 1902de Kern tarafndan bastrlan nshasn tamamlamaktadr. - G. H. Bousquetnin islm hukukunun teekkl ve teceddd

Unvan ve Istlahlar/279 hakknda muhtelif metinlerin franszca tercmelerini ihtiva eden Le droit musulman par les textes (Alger, 1940)1 istifdeden hli deildir. mam afii'nin KitbT-mem adl mehur eserinin br parasn tekil eden Kitb*r-Risle'si hakknda bk. L. J. Graf, Al-ShfiTs verhandeling ver de wortelen van den Fikh (Leyden, 1934). Hanbeli fkh hakkn-, da bk. M. Mensing, De bepaalde straffen in het Hanbalietische reeht (Leyden, 1936). Ismiliye fkhna dir bk. Asaf A.A. Feyzee, Ismaili Law of Wills (Bombay, 1933). islm hukukunun teekklnde eski Arap ehirleri rfi hukukunun te'siri hakknda bk. G. Bergstraesser, Anfaenge und charakter des juris-tisehen Denkens im islam (Di, XIV, 1925). slm hukukunda vakfn mene' ve tekml hakknda izahat ve bu hususta geni bibliyografya malmat iin bk. Fuad Kprl, Vakf Messesesinin ttukuki Mhiyeti ve Tarihi Tekml, (VD, istanbul 1941, II, 1-35; dergide makalenin franszca tercmesi de vardr, (ayrca bk. bu kitapl). Hiyle-i seriye meselesi hakknda bk. J. Schacht, Die arabisehe hiyal-literatur (Di, XV, 1926); ayn. mil., Das Kitb al-hial des Abu Bakr al-Hassf (Han-nover, 1923), ayn. mil., Das Kitb al-hial des Abu Hatim al Qaz-vn (Hannover, 1924). slm mme hukukuna ait en mhim eserlerden biri olan MverdTnin el-Ahkm'sSultnye'sinin franszca tam tercmesi in bk. E. Fagnan, Les Statuts gouver-nementaux (Alger, 1915). Adl vazifeler hakknda bk. H. Bru-no ve G. Demombynes, Le Livre .des Magistratures d'el Wan-eherisi (Rabat, 1937), slm ml sistemi hakknda bk. N. Aghnides, Mohammedan Theories of Finances (New -York, 1916). mm Eb Ysuf'un Kitb 1-Harc'mn notlar ile tercmesi iin bk. E. Fagnan, Le Livre de l'impot fon-cier (Paris, 1921). Gayr-i mslimlerin hukuk vaziyetleri hak. knda bk. A. S. Tritton, The caliphs and their nonmuslim sub-jects (Oxford, 1930); ayn. mil., islam and the proteeted religions (JRAS, 1931, s. 311338). slm hukukuna ait muhtelif meseleler hakknda son eyrek asrda neredilen monografilerden unlar zikre ayandr: Jean Baz, Essai sur la fraude la loi en droit musulman (Paris, 1938); M. F. Boulos, La Succession en droit muulman (Paris, 1925); F. Peltier, et G. H. Bousquet, Les Successions agnatiques mitiges (Paris, 1933); Mehmed Bego-viteh l'Evolution du droit musulman en yougoslavie (Alger, 1930); pek ehemmiyetli olmamakla beraber, Yugoslavya'da slm hukuku tetkikleri hakknda bk. Revue intern. d. 6tudes balkaniques (II, 260 v.d.). islm hukuku tetkiklerinin bugnk vaziyeti ve gelecekte tetkik mevzuu olacak balca meseleler hakknda, J. H. Kramers'in Droit de l'islam et le droit islamique (Archive d'histoire du droit oriental, BruxeIIes, 1937, I, 401414) adl makalesi de dikkate ayandr. Daha geni bibliyografik malmat, islm Ansiklopedisi'nin islm hukukunu alkalandran muhtelif maddelerinde ayrca verilecektir.

280/lslm ve Trk Hukuk Tarihi HCE HCE, yeni farsada X. asrdan beri "efendi, sahip, ktip, tccar, muallim"'gibi muhtelif mnlarda kullanlan, klsik arapaya ve ark Arap lehelerine de "efendi" mnsna hupvca, huvvce, havce ek-killerinde geen bu kelimenin mtak ekli olan hceg kelimesine, Osmanl trkesinde olduu gibi, "tacir" mnsnda olarak, Sicilya vesikalarnda da tesadf ediliyor (M. Amari tarafndan neredilen vesikalar arasnda, 2, 212). Kelime hindustn ye Belc dillerine de hce eklinde girmitir. Bu kelime trkenin muhtelif lehelerinde "hoca" eklinde ve aa-yukar farsadaki ayn mnalar ifde etmek zere, asrlardan beri kullanlmaktadr. Garb Arap lehelerine Osmanl hkimiyeti devrinde ayn ekli ve mnlar muhafaza ederek geen bu kelimeye Binbir Gece hikyeleri'nde de tesadf edilmesi, Msr'daki Trk Memlkleri devrinin te'siri neticesi gibi telkki olunabilir (Dozy, SuppL, I). Bu kelimenin Romen, Srp, Bulgar ve Arnavut dillerine gemi olmas Balkanlardaki Osmanl hkimiyetinin, Rus diline gemi olmas ise, Altm-Ordu devletinin kuruluundan sonraki Trk te'sirinin neticesidir (Kari Lokoseh, Etymologisches Wrterbuch, Heidelberg, 1927). Hangi f ara kkten geldii malm olmayan hce kelimesinin esasen farsa m olduu, yoksa trke fcoca (muhtelif Trk lehelerinde mevcut k=h tebdl ile hoca) kelimesinden alnarak hce eklinde mi kullanld tetkike muhta br mes'eledir. Korkut Ata hikyeleri, Ouz kabileleri arasnda yal ve muteber kimselere, hoca, koca sfatnn verildiini ve bu sfatn ahs isimlerinin sonuna ilve edildiini gsterdii gibi (nr. Kilisli Rifat, s. 113: msl. Bayndr Han'n veziri Kazdk Koca; sonra v.b.f s. 36, 38, 98, 123, 142 "Oruz Koca, Kanl Koca") "Ak sa-kallu Ouz Kocalar"ndan bahseden (s. 35) eski Osmanl vefcayinme-lerinde de, ilk hkmdarlarn zamannda bu sfat tayan mhim ahsiyetlerin mevcudiyetine ahit olmaktayz: Aka Koca ve Kzl Koca gibi (msl. Ak Paa-zde, Trih, bk. fihrist). Moullar devrinde de Moul kabileleri arasnda yaayan an'anelerden alnarak yazlan hanedan tarihlerindeki ecerelerde ad geen an'anev cedler arasnda kacu, hoca ve koca sfatm tayanlara tesadf olunuyor (msl. Red'd-Dln, C-mi''t-Tevrh ve eref'd-Dn Yezd, Zafernme mukaddimesinde). lk seri rusaya tercme eden Berezin (trc. n, 152), Hdce'nin farsa bir mslman unvan olduunu dnerek, bunu "mslman fantazisi mahsl" olara ktelfck etmitir. Zeki VeUdi Togan, daha Turfan'daki eski Uygur yazmalarnda tesadf edilen ve F. W. K. Mller'in de ifde-

Unvan ve Istlahlar/281 sine gre, eski bir in lgatinde de bulunan bu hoca kelimesinin mhiyeti hakknda Berezin'in phesini yersiz bulmaktadr (Moullar, Cengiz ve Trkler, stanbul, 1941, s. 22). Eer Berezin, tercme ettii hu. byk eseri tamam ile okumu olsa idi, onun henz yazma hlinde bulunan Trih-i Ouz ve Trkn ve Hikyt-t Cihangiri (Topkap Saray, Ahmed III. ktp., nr. 1654 ve 2935)'nin ilk ksmnn balarnda Red'd-Dn'in u mtleasna tesadf edecek idi: "Trkede ihtiyarlara hce (hoca, koca) derler; hce lfz aslen trkedir, farsa ve arapa deil". Hakikaten gerek yukardan beri verdiimiz malmat, gerek trkenin muhtelif leheleri ile yazlm edeb eserlerde bu kelimeye tesadf edilmesi, ayrca bugnk trk lehelerinde de koca ve hoca ekillerinde yaamas, Red'd-Dn'in mtalasna hak verdirecek mhiyettedir (Samoilovi, AltmOrdu Edebi Bili, Trk Dili, Ankara, 1935, say 12, s. 43). Btn bunlara ilve olarak, Gk-Orda ve Ak-Orda hanedanlar ile aatay hanlar arasnda hce unvann tayan hkmdarlarn mevcudiyeti de, bunun muahhar bir slm te'sire deil, fakat ok daha eski bir Trk-Moul an'anesine dayandn daha ak bir surette .meydana koymaktadr. Ayrca, Kara-Koyunlular'm ceddi olan Bayram Ho-ca'nn isminde rastladmz hoca kelimesi de, yukarki mtalalar te'yit etmektedir (bu hkmdar isimleri ve zamanlar hakknda bk. Halil Ethem, Dveli slmiye, 1927). Maamafih btn bunlara ramen, farsadaki itikak mechl hoca kelimesinin mene'i mes'elesini henz kat' surette aydnlatlm sayamayz. Bunun orta farsa, yni pehlevdeki hutay (yeni farsada, hud) kelimesine tasgir edat olan -e'nin ilvesi ile teekkl ettii hakkndaki mtala da (MeUk'$-$u'-ar Bahar, Sebkri ins veya Trh4 TetavvufA Neir-i Fris, I, 183) kolayca kabul edilebilecek bir nazariye deildir. Henz tetkike muhta olan bu mene' ve itikak meselesini bir tarafa brakarak, hce kelimesinin yeni frisde asrlardan beri ne gibi mnlar ifde ettiini ve ran'da kurulan muhtelif tslm devletlerinin tekiltnda, tarih bir stlah olarak, nasl kullanldn, edebi ve tarih metinlerin ehdetine dayanarak, kronolojik surette izaha alalm. Cl. Huart, bu kelime hakknda Leyden'de kan Encyclopdie de Vlslam'a. yazd makalede, iptida Enver, Dvn'uda. (Xn. asrda) buna tesadf edildiini .sylyorsa da, biz daha Smnler devrinin byk iri R-dek'den balayarak (Sa'd Nefisi, Ahvl ve Eg'r-i Rudek-i Semerkan-d, II, 505, 509), Gazneliler devrinin ilk asrna mensup, mesel Ferruh, Minihr gibi byk irlerde ve mteakip Seluklu devri irlerinde

282/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/283

ba tbirin sk-sk kullanldn gryoruz. yle anlalyor ki, Smnler zamannda devletin ilen gelen ricali ve ehirlerin nfuzlu yn ve eraf hakknda kullanlan bu kelime, henz resm bir mhiyet almamtr. Geri Sa'd Nefs'nin 'Avf'nin yazma Cevmi'lHikyt'vt&n naklettii bir parada, Smnler devrinde vezire ve hatt ba-hcibe hce-i cell unvam verildii grlmekte ise de (ayn- e$r s. 436), 'Avf'nin bu tafsilt naklettii Nerah'nin Trh~i Buhr'snda. bu unvann eyh-i cell olduu tasrih edilmekte ve ba-hcip hakknda ise, sdece hsm'd-devle lkab kullanlmaktadr (nr. Ch. Schefer, s. 114). Saray ve ordu hizmetinde bulunan Trk emirlerine vezirlere mahsus unvan ve lkaplar verilmediini kat' olarak bildiimiz cihetle, 'Avf'nin ifdesini kabule imkn olmad meydandadr. Gerdz gibi itimada lyk tarih kaynaklarda da Smn vezirlerinde hce unvanna tesadf etmiyoruz; msl. Nh, b. Nasr'n clusunda (aban, 311) vezrete getirilen Eb'l-'Fazi Muhammed b. Ahmed el-H3kim hkimdi cell unvan ile hret kazanmta (bk. Zayn al-tbr, nr. Muhammed Nzim, Berlin, 1928, s. 32). Her hlde Smnlerin, Abbas halifeliindeki terifat ananelerine sdk kalarak, vezirler hakknda eyh-shib ve sadr gibi unvanlar daha ok kullandklar anlalyor. Hce unvan, bilhassa Gazneliler devrinde, byk bir ehemmiyet kazanarak^ dvnn yni sivil idarenin banda bulunan devlet ricaline tahsis edilmitir. Gerek o devir irlerinin bu rical iin yazdklar kasidelerden, gerek 'Utb ve Beyhak gibi muasr tarihilerin eserlerinden bunu kat' olarak anlamak kaabildir (Ferrh Divn', nr. 'Al Aban, s. 322, 323, 325, 333, 398, 402; Minihr Dvn', nr. Kazimirski, s. 36, 53, 64, 65, 102, 125). Terifatta hkmdardan sonra devletin en byk rkn olan vezire, hce-i bzrg denilirdi ki, bu unvan yalnz ona mnhasrd (Ferruh Dvn, s. 333; Trh-i Beyhk, nr. Sa'd Ne-fsf I, 182, 352; ahar makala, GMS, s. 191). Terifat kaidelerine gre, eyh'lecell, sadr, shib ve daha ir bu gibi tantanal lkaplar ve unvanlar tayan Gazneli vezirlerine hkmdarlar umumiyetle hce diye hitap ederlerdi. Byk Seluklu mparatorluu devrinde, Gazneli devleti zamanna it bu terifat usllerinin tammiyle tatbik edildiini gryoruz. Turul Bey devrinden balayarak, btn Seluklu vezirleri hce-i bzrg ve sivil idarenin byk adamlar da hce unvann tamlard. Bilhassa Melikh devrinde, imparatorluun ihtiam ile mtensip olarak, unvan ve lkaplarn da daha mblegal bir hl almasna, hatt NizmlMlk'n de hakl olarak ikyet ettii vecihle, Gazneliler devrindeki

sk kaidelerin ihml edilerek,' unvan ve lkaplarn adet iptizale uratlmasna ramen, vezire ve merkez dvnn balca erkn ile imparatorlua tbi devletlerin, Hrizm gibi byk vilyetlerin ve muhtelif sahalarda hkmrn olan Seluklu prenslerinin dvnlarnda ayn vazifeleri gren byk ricale verilen bu unvan deimedi, Atabeg gibi, kendisinden eVvel ve sonra hi bir vezire verilmeyen ve ancak byk Trk emirlerine mahsus olan bir unvan ve kitabelerde tesbit edilmi ok muhteem bir takm unvanlar tayan byk vezir Nizm'l-Mlk'e hce-i bzrg ve, sdece hce diye .hitap ediliyordu. Yalnz vekayinmelerde deil, dorudan doruya kendisine takdim edilmi olan kasidelerde dah bunu grmekteyiz (DvnH Lmi'-i Grgn, nr. Sa'd Nefs, s. 131). Hce-i bzrg unvam yalnz imparatorluun birinci adam ve byk sultann vekil-i mutlak olan vezire mahsus idi; dier ricale sdece hce unvan veriliyordu (Dvn-i Mu'iz-z%, nr. 'Abbs kbl, s. 40, 53,189, 205, 244; ahr makala, s. 61, 63, 228). Nizm'l-Mlk'n lmnden sonra, onun htras hce-i mazi diye taziz olunmakta idi (Dvnd Mu'izzi, s. 246). Nizm'1-Mlk, Siysetnme'&inde hce ve hcegn kelimelerini "devlet direlerinde alan me'mrlar" yni brokrasi mensuplar ve onlarn ileri gelenleri mnsnda kullanmakta ve bu snf sanayi ve ticret erbab (merd-i bzr) ile ky ayanndan (dihkan) ayrmaktadr; Alp Arslan'n lmnden sonra, eski usllerin bozulduundan ve asker snfa mensup Trkler'in hcegn'a mahsus lkaplar, hcegn'm da asker ricale has unvanlar kullandklarndan ikyet eden Nizm'lMlk "vezir, tur, mustavf, riz" gibif byk rical ile "Badad, Horasan, Irak, Hrizm amdleri" mstesna olarak hcegn zmresine mensup hi kimsenin sonu mlk ile biten lkaplar almayarak, sdece hce-i red, hce-i sa'd, hce-i kmil lkaplar ile iktifa etmesi lzumundan bahsediyor (nr. Halhali, s. 46, 107, 113, 115). Byk Seluklu tmparatorluu'nun istitleleri sayabileceimiz muhtelif Trk ve slm devletlerinde olduu gibi, Hrizmhlar devletinde de byk rical ve vezirlere hce denildiini, hkmdarn vezirlere bu suretle hitap ettiini, hatt byk vezire hce-i cihan unvan verildiini gryoruz (Nesev, nr. Houdas, metin, s. 101 v. dd.). Sonradan Hind devletlerinde de grlen bu unvann Hrizmhlar devletinin 'Al''dDn Muhammed devrinde byk bir imparatorluk mhiyetini almasndan sonra meydana kt tahmin olunabilir. XIII. asrda ilhanllar mparatorluu ran'da Byk Seluklular *n idare ve terifat an'anelerini

284/slm ve Trk Hukuk Tarihi geni bir nisbette benimseyip, devam ettirdii srada, vezirlerin ve brokrasinin banda bulunan byk ricalin hce-i bzrg ve hce unvanlarn almakta devam ettiklerini btn tarih ve edeb kaynaklardan renmekteyiz (msl. Cveyn, Vassf, Red'd-Dn ve dier vekayinmeler). lhanllarn inkrazndan sonra ran'da teekkl eden muhtelif devletlerde de bu vaziyet devam etmi ve hce tbiri bilhassa brokrasi erkn tarafndan kullanlmtr. Kirman Kara-Htaylan Sllesinin messsi Barak Hcib'in olu hce unvann tamakta idi. Nev-i ahsna mnhasr garip bir cumhuriyet idaresi mhiyetini tayan XIV. asr serbedrlar devletinde, hkmdarlardan bzlarnn hce unvann tamalar, onlarn brokratik riene'den gelmi olduklarnn bir almetidir. Timurlular zamannda, Kara-Koyunlular'da ve Ak-Koyunlular' da da devam eden bu unvan (Handmr, Dstr'l-Vzer, nr. Nefs, sdece fihristteki isimlerfe gzden geirilmesi bile kfidir), Safevlerin kuruluundan sonra, ran'da eski ehemmiyetini kaybetmi ise de, Hindistan'da ve Mvernnehr'de devam etmitir (Anadolu Trkleri hakknda bk. tslm Ansiklopedisi, mad. Hoca). Hce unvannn devlet tekiltnda ve terifattaki ehemmiyetini gsteren bu ksa izahattan sonra, bu kelimenin daha Gaz-neliler zamanndan beri geirdii semantik tekml hakknda da bir az malmat verelim. Gazneliler ve Seluklular devirlerine it metinlerin ve bilhassa XII. asrda Sultan Sencer'e kar Horasan'da vukua gelen Ouz isyanndan bir az sonra yazlm olan Esrr't-Tevhd f Maka-mti'-eyh Eb Sa'd (nr. Jukovskiy, Petersburg, 1889) adl menkib mecmuasnn tetkikinden anlaldna gre, hce kelimesi "sahip, efendi, tahsil grm adam" mnalarnda kullanlyor; ehir reislerine, kadlara, imamlara, hulsa itima mevki sahibi olan adamlara ve devlet tekiltnda vazifeli olanlara hce deniliyordu; bunlar balarna sark saryorlar, cbbe giyiyorlar ve bylece kyafetleri itibariyle de asker zmrelerden v.b. halktan ayrlyorlard (bk. msl. s. 70, 150, 154, v.b.). Bunlar arasnda san'at ve ticret ile itigl ettikleri tadklar unvanlardan anlalan bz kimselerin de mevcut olmas, az-ok tahsil grm ve ictinl bir mevki te'min etmi olanlara da hce dendiini gstermektedir. Biz bunu, XI. asrn ikinci yarsnda ve XII. asrn balarnda byk bir hret kazanm olan ir Hakm Sen''nin Dvn'ndam da anlamaktayz (Dvn, Tahran, 1320; msl. s. 140, 261, 452, 501, 753). Maamafih hcegn denilince, daha ziyde" brokrasiye mensup olanlar" ifde ediliyor; esnaf ve tccar takm iin ise, hce-i bzr tbiri de kullanlyordu ('Avf, Lubb'l-Elbb, E, 192), XII. asrn ikinci yarsn-

Unvan ve Istlahlar/285 da hret kazanan ir Ceml'd-Dn Isfahn, ehirlerde ve hatt kylerde az-ok servet ve itima mevki sahibi olanlara hce unvann vermekte ve onlarn aleyhinde bulunmaktadr (Dvn, nr. Edb Nibr, s. 225, 226). Ayn hce'dn maiyetinde yetimi, ondan gerek madd ve gerek manev istifde etmi olanlara bu kelimeye trke-ta, -da lahikasnn eklenmesi ile teekkl eden hce-ta deniliyordu (ayn. esr s. 167; Lubb'l-Elbb, H, 167). Daha Smnler zamannda grdmz (msl. hayUta gibi) bu cins mrekkep kelimelerden biri olan bu hce-ta tbirine, hud, hucda ekillerinde, Msr Memlkleri'nde de de tesadf etmekteyiz. Hce kelimesinin tasgir ekli olan, kk hce, kck hce mnasna gelen hcekek (Esrr't-Tevhd, s. 282), hc (bk. slm Ansiklopedisi) ekillerini de kaydedelim. XIII. asr Moullarnn mverrihi Vassf A hcegn ismi altnda o devir brokratlarn kasdederek onlar iddetle tenkit etmektedir (Trh-i Vassf, n, 363). XIV. asrda ran'n itima tarihini aydnlatacak mhiyette hiciv ve hezel eserleri yazm olan 'Ubeyd Zkn de, Dah Fasl adl trifat risalesinde, devlet adamlarndan, kadlardan, eyhlerden bahsettikten sonra, eserinin beinci fasln hcegn*a ve onlarn detlerine ayrm (Let'if-i 'Ubeyd Zkn, nr. Ferte, stanbul, 1303, s. 50) ve bunlar iddetle tenkit etmitir. Yine bu asr irlerinden Evhad'nin Cm-i Cem mesnevisinde, hceg kelimesi efendilik mnasnda ve kleliin zdd olarak kullanlm, itima mevki ve servet sahibi olanlara bu unvann verildii anlatlmtr (nr. Armaan, s. 89, 90, 104, 185). Bu asrda ve XV. asra it daha bir ok metinler ile te'yidi kaabil olan bu mlhazalar gsteriyor ki, hce kelimesi daha Gazneliler zamanndan balayarak, trl-trl mnlar alm, Safevler devrinde ise, snn mezhebindeki Anadolu ve Mvernnehr muhitleri ile Hindistan'da kymet ve ehemmiyetini muhafaza etmesine ramen, ran'da hadm aalarna ve mslman olmayan zengin tccarlara mahsus bir unvan mhiyetine dm ve son zamanlarda ise, bsbtn ortadan kalkmtr (Divn-i Minihrt, nr. Kazimirski, s. 308; ayrca Melik'-u'ar Bahar, ebk4 ins veya Trh-i Tetavvur-i Nesr-i Fris. I, M). slm devletlerinin saray tekiltnda eskiden beri mhim mevkileri olan hadmlara yni erkeklik kaabiliyetleri cerrah bir ameliye le yok edilmi saray hizmetkrlarna, daha XII. asrdan beri hce-ser unvan verildiini biliyoruz (Nerah, Trh-i Buhr, s. 7). Bu tbirin daha sonraki asrlarda devam ettii, lhanllar devrinde ve ran'da ona halef olan muhtelif Trk devletlerinde bu hadmlara hce lkab verildii

286/lslm ve Trk Hukuk Tarihi (msL Celyirliler devletinde byk nfuz kazanm olan Hce Mercan gibi) malmdur ('Abbsl-Azzv, Trhu'krk, H, Bagdad, 1936, bk. fihrist). DehH-Trk Sultanl'nda da, hce-ser tbirinin kullanldm ve bunlarn banda bulunan hadm aasnn mhim bir mevkii olup, melik unvann tadn Baran anlatyor (Baran, Trh-i Frzhl, Bibi. Indica, s. 380). Anadolu Seluklularnn saraynda da hadmlar hakknda hce tbirinin kullanldm bn Blbl'den reniyoruz (mufassal nsha, s. 178; hcegn-i saray. muhtasar nsha, nr. Houtsma, s. 70; bu metni Murad II. devrinde trkeye eviren Yazc Ali bu tbiri "hadm" diye tercme etmitir; nr. Houtsma, s. 158; muhtasar tbn Bb'nin yeni trke tercmesinde bu stlahn mnasn anlamayan mtercimin bunu "saray erkn" diye yanl tercnle ettiini gryoruz: Nuri Gen Osman, Anadolu Seluklu Devleti Tarihi (Ankara, 1941, s. 73). Safev saraylarnda XVI.XVIII. asrlarda hce-ser'-larn mevcudiyetini ve bunlara hce denildiini btn kaynaklar te'yit etmektedir (R. du Mans, Estat de la Perse en 1660, nr. Ch. Schefer, Paris, 1890, s. 20, Minorski, Tazkirat almulk, GMNS, 1943, XVI, 52, 56, 127). Hindistan'da, "sahip, efendi" mnsna, hrmet tbiri olan hce kelimesinden ayrmak iin, hadm klelere hoca denilmektedir {Mecellemi Yadigr, m, say 6/7, Tahran, 1917, s/l30). Hce ve hcegn tbirleri, yukarda zikrettiklerimizden baka, tarih stlah olarak, u mnlar da ifde eder: 1. Byk Trk sfsi Hoca Ahmed Yesev'nin sllesinden gelenler hce unvan tadklar gibi, Yesevlik'ten doan Nakbendlik tarikatine de "tarkat-i hcegn" derler ve bu tarkate mensup byk mridler, tarkatin messisi Bah''d-Dn Nakbend'den balayarak, umumiyetle hce unvanm tarlar. 2. Hce veya hoca unvan, Trkistan (Mvernnehr)'da Eb Bekr ve mer silsilesinden geldikleri kabul olunanlar ile 'Al'nin Fti-me'den olmayan ocuklarna mensup olanlara verilir (Defrenery, Me-moires d'histoire orientale, 1854, s. 407; J. Malcolm, Histoire de la Perse, frns. trc. IH, 348). XVII. asr sonunda yazlan Tezkire-i Nasrbd (nr. VaMd Destgerd, s. 67)'de Buhr'da seyyidlere hce denildii hakkndaki kaydn bu ekilde anlalmas icp eder. Ahmed Yesev'nin doduu Sayram ehrinde, mm Muhammed Hanef b. *AIJ neslinden geldiklerini iddia eden zmreye, hce urut ad verilmektedir ki (Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda tik Mutasavvflar, s. 69) bu da yukarki izahat te'yit eder. Daha eybnler devrinde, Buhr ve Semerkand gibi merkezlerde hce unvamn tayan mhim ahsiyetlere tesadf edilmektedir. Bunlar Nakibend tarkatine mensup idiler ve silsilelerini

Unvan ve Istlahlar/287

Eb Bekr'e veya 'Al'ye kadar karmakta idiler. Buhr ve Semerkand nakb'kerf lav eybnler devrincte umumiyetle hce unvann tayorlard [bk. aatay Edebiyat}. 3. smillerr.ubesine mensup olup, bugn Hindistan'da yaayan taife de hoca ismini tamaktadr.
Bibliyagrafya : Kazimirski ile Cl. Huart'n makale inde adlar geen kk ve ok sath tetkikleri bir tarafa braklrsa, imdiye kadar bu mevzua dir hemen hi bir ey yazlmamtr, denilebilir. Bu makaleyi yazarken istifde ettiimiz btn kaynaklar yerli-yerinde gsterilmi olduundan, burada onlarn tekrarna ihtiy grmyoruz.

HCP HCB. Lgat mnas eski ve yeni Arap szlklerinde tafsilt ile kaydedilmi olan bu kelime (hacebe "birinin bir yere girmesini men'etmek" ve bundan hib "kapc"), daha Emevler zamanndan balayarak, ark ve garptaki muhtelif slm devletlerinde asrlarca kullanlmtr. ptida hkmdar saraylarnda, Osmanl devletinin son yllarna kadar dveam eden tbir ile, mabeyinci mnasnda kullanlan ve saray vazife ve unvanlarnn sonradan devlet tekiltna ess olmas dolays ile, daha geni mnlar alan bu kelimenin, tarih bir stlah olarak, muh. telif zaman ve meknlarda geirdii tekml ksaca izba alacaz. Hciplik yni mabeyincilik vazifesinin daha Ssnler zamannda mevcudiyeti hakknda Siysetnme (Tahran tab., s. 21)*de bulunan kaytlar ile, yine bu devirde hciplik vazifesinin ehemmiyeti hakknda bn'l-Belh'nin Farsnme'sindeki bz ifdeler (GMNS, I, 92) ve bu ifdeleri Erdeir b. Bbek'e isnat eden Rhatu's-Sudr (s. 97) mellifinin beyn, slm melliflerinin bu messesenin mene'ini Ssnler devrine karmak istediklerini gsterir ki, ess itibr ile, yanl saylamaz. Mslmanlarda hcipliin nasl balayp, tekml ettii hakknda, bn Haldun (Mukaddime-i bn-i Haldun, trk. ire., II, 75)'un tarihi e'niyete uygun olmayan ve daha ziyde nazar bir mhiyet tayan ifdesi gibi, Kalkand (Subhu'l-A', m, 277)'nin de hcipliin Eb Bekr devrinden beri mevcut olduu hakkndaki rivayeti de ihtiyatla karlanmak lzmdr. Bu vazife ve unvann, Bizans ve Ssn te'sirleri altmda, Emevler devrinde, saray hayat baladktan sonra, meydana kt ko.

288/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/289

layca tahmin olunabilir. Bunun, faftz rivayetlere gre, Mu'aviye Ve dier bir rivayete gre de, slm mparatorluuma it bir takm messeselerin ilk kurulu /amam, olan 'Abd'l-Melik b. Mervn zamannda balad hakkndaki ifdelerden (ayn. esr., IV, 19) hangisinin daha doru olduu hakknda kat' bir ey sylenemezse de, son rivayet daha itimada lyktr. Hcipliin Emevler devrindeki ehemmiyeti hakknda sarh malmatmz olmamakla bterber, bu unvan ve vazifenin, gerek Endls Emevlerinde ve gerek daha ilk samanlardan balayarak, Abbas imparatorluunda mevcudiyetini, kat' olarak, biliyoruz. Halfelerin en mahrem ve itimatlarm kazanm adamlar olan hciplerin byk bir ahs nfuz elde ettikleri ve bunu zaman-zaman suiistimal eyledikleri de malmdur; ikinci Abbas halifesi el-Mansr'un hcibi Re-b' b. Ynus, Ya'kb b. Davud'u vezir tyin ettirmek iin, 100.000 dinar rvet almt (el-Fdhr, s. 166). A. Mez (bk. Die Renaissance des Is-lms, Heidelberg, 1922; saray hakkndaki fasl)'in halife el-Mu'tezid (892901) devrine it olarak verdii malmata gref onun zamannda' sarayda 25 hcip vard ve bunlarn ekserisi babasnn eski azadl klelerinden idi. Bunlarn maiyetinde hcip vekilleri (hulef'iVl-hccb) de vard ki, saylar 500 idi. Maamafih bu vekillere de umumiyetle hcib denilmekte idi. Abbas saraynn debdebe ve ihtiam arttka, hciplerin says da oald; Muktedir-billh zamannda (908932) sarayda 700 hcip mevcuttu (Subhu%A', IV, 120). Btn hciplerin miri olmak zere, hcib'lhccb'hk vazifesinin ihd iptida 940'ta olmutur (A. Mez, gst. yer.). Abslerin inkrazna kadar devam eden haciplik vazife ve unvannn, bu imparatorluun fi'l olarak paralanmas ile meydana kan muhtelif devletlerde de mevcudiyetini grmekteyiz, Msr'daki Tolunlular devleti saray ve idare tekiltn Abbas devletinden iktibas ettii iki, bunlarn saraylarnda da hciplerin bulunmas tabiidir; fakat trih vesikalarda yalnz Hrn devrinde Smcr adl bir Trk'n hcib-i kebr vazifesi grd anlalyor (bn Sa'd ve Eb'l-Mehsin'den naklen, Zeki Mohammed Hassan, hes Tuhnides, Paris, 1933, 193 v.d.). Her hlde Abbsler'de olduu gibi, Tolunlular'da da hcipliin bir saray vazifesi olmaktan ileri gemedii ve bunlarn banda bulunan kimseler Ibzan hkmdar nezdinde huss bir nfuz kazanm olsalar bile, bu unvann idare tekilt iinde byk bir ehemmiyet alamad anlalyor. Hlbuki Endls Emevleri'nde, bilhassa X. asrda, hcib kelimesinin, mabeyinci mnsn tammiyle (brakarak, ark tslm devletlerin-

deki vezire tekabl eden bir mn aldm yni mlk idarenin banda bulunup, hkmdarn emri ile onun btn salhiyetlerini temsil eden yni asker idareyi ve btn eyletler tekiltn da nfuzu altnda bulunduran en byk emre hcib denildiini gryoruz; bn Sa'd'n verdii malmata gre, hcib icp ettii zaman hkmdarn naiplii vazifesini de if ediyordu. Muhtelif idare ubelerinin banda birer vezir bulunup, bunlar ile hkmdar arasndaki temas te'min eden ve dorudan-doruya onun ile mnsebette bulunan en byk mire hcib denildiim syleyen bn Haldun'un ifdesi de bunu te'yid ediyor. Bahsettii bu tekiltn Endls Emevleri'nin inkrazna kadar bu tarzda devam ettiini sylemekle bn Haldun'un byk bir hatya dt muhakkaktr; lkin X. asrda vaziyetin byle olduu, 'Arb ve bn Hayyn gibi, o devir vak'anvislerinin ifadeleriyle de te'yit edilmektedir. Emr 'Abdullah bir aralk bu haciplik vazifesini kaldrm, lkin halefi Abdu'r-Rahmn IH., clusunda, bu mevkii yeniden te'sis etmiti. Onun 932'de yeniden haciplik vazifesini kaldrmasndan sonra, bu mevki 30 sene kadar bo kalm ve nihayet Hakem H. 962'de bu mevkie Ca'fer b. 'Abdu'r-Rahmn' tyin etmiti. Devletin bu en byk mevkiinin byle zaman-zaman bo braklmasnn sebebi, btn devlet nfuzunu ahsnda toplayan bir adamn, saltanata kk bir ocuk veya iradesiz bir hkmdar getii zaman, slle iin tehlikeli olabilmesi ihtimalinden ileri geliyordu. 'mirler devrinde daha byk bir ehemmiyet kazanan hcib unvan, Endls Emev mparator -luu'nun paralanmasndan sonra, eski an'aneyi muhafaza etmek isteyen kk sllelere mensup hkmdarlar tarafndan da kullanld ki, onlar bu suretle kendilerine hukuk bakmdan nazar bir meruiyet te'min etmek istiyorlard (Levy-Provenal, YEspagne musulmane aux X.ieme siecle, Paris, 1932, s. 6366). Magrib islm devletlerinde, gerek Msr*dan ve gerek Endls'ten gelen idar an'anelerinin te'siri altnda, hcip unvan ve vazifesinin mevcudiyetini gryoruz. bn Fazlu'llh 'mer'nin Meslik'l-Ebsr' nda bu hususta skit kalmas bir az garip olmakla beraber, bn Haldun ok yakndan bildii Beni Hafs saraynda haciplik vazifesinin mhiyetini izah etmektedir. Bu izahata gre, hcib devletin en byk me*-mrudur; vazife ve salhiyeti, tpk Endls Emevleri'nde olduu gibidir ve bu devletin son devirlerinde ona asker salhiyetler de verilmek suretiyle, nfuzu bs-btn arttrlmtr. Muvahhidler devletinde de, devlet genileyip kuvvetlendikten sonra, haciplik mevkii ihdas edilmi

290/slm ve Trk Hukuk Tarihi ve Eb Ya'kb Ysuf buraya kardeini tyin etmitir. En-Nsir zamannda ayn kimsenin hcip ve vezir sfatlarn tadn (Meslik'l-Ebsr; I, L'Afrique moins l'Egypte, trc. Gaudefroy-Demombynes, Paris, 1927,s.37-40). Hcib unvannn ve hciplik vazifesinin Emevler'de, Abbsler'de ve garp slm devletlerinde nasl bir tekml seyri takip ettiini bu suretle tesbi t ettikten sonra, Smn'ler'den balayarak, ark slm devletlerinde ve mslman-Trk imparatorluklarnda bu unvan ve vazifenin mhiyetini izaha alalm. Bu hususta Endls ve imal Afrika devletleri ile Msr ve Suriye Memlk imparatorluu, hakknda malmat veren bn Haldun, Kalkaand ve el-mer gibi, ksmen nazar mahiyette olsa bile, ok kymetli ve esasl kaynaklara mlik olmadmz iin, daha ziyde muasr vekayinmelerden v.b. edeb menblardan toplayabildiimiz malmatn ksa bir terkibini yapmak mecburiyetindeyiz. Abbas mparatorluumdan ayrlarak, Mvernnehr ye Horasan'da ilk devaml ve muntazam tekiltl bir devlet mhiyeti arzeden Smnler devleti, saray ve idare tekiltnda hemen tammiyle Abbas messeselerini rnek almt. Bz mahall an'anelerin ve hayatnn sonlarna doru da bz Trk an'anelerinin te'siri altnda kalmakla beraber, umumiyette Abbas messeselerinin taklit ve iktibasndan ibaret olan S-mn messeseleri, nce Gazneliler ve sonra da Byk Seluklular tekiltnn essn tekil etmek bakmndan, ark slm dnyas iin byk bir tarih ehemmiyet arzeder. Bilhassa vezir Eb 'Abdullah Muhamme el-Ceyhn zamanndaki tanzim ve tensik faaliyetlerinden sonra, saray ve idare tekilt sr'atli bir tekml gstermiti; bu srada Buhr saraynda hciplerin de bulunduu ve 'bu ehemmiyetli saray vazifesinin dier saray memuriyetleri gibi, daha ziyde hkmdarn klelerine (o zamanki tbiri ile gulm) verildii anlalryor. Smnler zamannda gulm sisteminin ok mkemmel bir tarzda tanzim edilmi olduunu syleyerek, bu hususta epeyce tafsilt veren Seluklu veziri Nizm'1-Mlk' n ifdesine gre, gulmlaf, kudret ve kaabiliytleri derecelerine gre, muayyen mevkilerden getikten sonra, ne kadar,kaabiliyetli olursa olsun, ancak 8 senelik bir hizmeti mteakip "otak-balk" vazife ve unvanm kazanabilir ve sras e "hayUb" ve nihayet hcib olurdu; saraydaki byk me'mriyetlere yahut valilik* kumandanlk gibi1 asker ve idar mhim vazifelere gemek, ancak bundan sonra kaabildi. Ni-zm'1-Mlk, bu sk yetitirme usl sayesinde, her hangi bir gulmn ne kadar kaabiliyetli olursa olsun, 35 yandan 'evvel emirlik, yni kumandanlk, vazifesine geemediini ve valiliklere tyin olunkmadn

Unvan ve Istlahlar/201 takdir ile anlatarak, o sralarda bu gzel usln artk bozulmu olduundan ikyet ediyor (Siysetnme, Tahran tab., 27 ve 28. fasllar; nr. Schefer, 27. fasl). Smn ve bilhassa Gazneliler devri vekayinmele-rindeki kaytlara tammiyle uygun olan bu malmata inanmamak iin hi bir sebep yoktur. Yine trih kaytlardan istidlal olunabildiine gre, hcib unvan, bu tekiltn banda bulunan ve hkmdarn ahs itimadn kazanm olan byk saray miri, yni foa-hcip ile hcipli: unvann aldktan sonra saray, ordu ve vilyet tekiltnda mhim vazifelere tyin edilen kimseler tarafndan tanmakta idi. Mesel 'Abd'-JVIelik b. Nh devrinde Hcib Alp-Tigin, hcib'l-hccb, yni ba-k-cip vazifesini grmekle beraber, umumiyetle hcib unvann tayordu ve devlet idaresindeki nfuzu ok byk idi. Hkmdar ona mnfail olarak, merkezden uzaklatrmak istedii zaman, en byk me'mriyet olan Horasan sipehslrhm vermek mecburiyetinde kalm idi. Mlk ve asker byk kudret ve selhiyetlere sahip olan bu vazife banda bulunanlar, merkez idareye it meselelerde bile, hemen-hemen vezire yakn bir nfuza mhk oluyorlard (Gerdz, Zeyn'l-Ahbr, s. 41 v.d.). Nh b. Mansr zamannda Ta Hcib sipehslrla, yni ordu ba-ku-mandanlna tyin edilerek, kendisine hsm'd-devle unvan verilmiti (ayn. esr., s. 49). Sonradan idbra urayarak, vazife ve unvanlarndan mahrum edildii zaman, sdece hcib unvann muhafaza etmesine msade edilmiti (Ch. Schefer tarafndan neredilen Descripti-on topographique et historique de Boukhara, Paris, 1892; bu metinler mecmuasnda Mahmd Nigb'nin Smnler'e it eseri, s. 135). Gerek bu verilen malmat ve gerek ir tarih kaytlar, Smnler devrinde ba-hciplik vazifesinin ehemmiyet ve nfuzunu, onlarn gulmlar ve bilhassa Trk gulmlar arasndan seildiini, kendilerine asker ve idar byk vazife ve me'mriyetler ve tantanal unvanlar verildiini, saraydaki vazifelerinden ayrlm olsalar dahi hcib unvann muhafaza ettiklerini aka anlatyor. Maamafih vezirlik mevkii, devletin en byk makam olarak, dima muhafaza edilmi, gulmlardan yetien hcipler yalnz ummi valilik ve kumandanlk gibi vazifelere tyin edilerek, merkez idaredeki dvnlarn yni brokrasinin dnda braklmlar ve hi bir zaman vezret mevkiine geememilerdir. Smnler'in saray ve idare messeselerini alarak, tekml ettiren Gazneliler devletinde bu unvan ve vazifenin mhiyeti hakknda, bilhassa Beyhak gibi, kymetli bir muasrn ok mhim {mahedelerinden istifde edebildiimiz iin, daha sarih ve kat' malmata sahip bulunuyoruz. Biz bu malmatn Smnler'in hi olmazsa son devirlerine de te-

292/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/203

mil olunabileceini kuvvetle tahmin etmekteyiz, gazneli saraylarnda, Smnler'de olduu gibi, gulmlardan ve bilhassa Tfirk gulmlarmdan yetien hacipler bulunduu muhakkaktr. Sultan Mes'd'un kasidecisi Minihr'nin, manzumesinde "hcifen hkmdar ile dorudan doruya temas ettiinin" ifde olunmas (nr. Kazimirski, s. 45), kelimenin Abbasler ve Smnler zamanndaki ayn mny muhafaza ettiinigsterir. Hkmdar sarayndan baka, hanedana mensup prensleri*!, vezirin, sipahslrn saraylarnda da hacipler, yni mabeyinciler, mevcut idi {Trh4 Beyhak, nr. Nefs, I, 153, 174, 295, 299); Gazneli-ler'in Hrizm'de umm valileri makamnda olan Hrizmhlar'n da hcipleri vard {ayn. esr., Tahran tab., s. 673). Siysetnme'm Smnler devrinde hciplik messesesi hakknda verdii malmatn Gazne-liler devrine de temil edilebilecei, hciplik unvannn tpk Smnler zamanndaki usle gre kazanld, bu hciplerin sonradan devletin idar ve asker mhim mevkilerine tyin edilmekle beraber, yine hcib unvanm tadklar, Beyha'k'nin ifdelerinden anlalyor. Gazneli tekiltnda, hce4 bzrg unvann tayan vezirden sonra en byk ahsiyet, hcib-i bzrg idi; idarenin ve brokrasinin banda bulunan vezir, sivil idarenin byk-kk btn me'murlar gibi "zdegn, ahrrn" ad verilen hr insanlar arasndan tecrbe ve hizmetleri ile ilim ve irfan ile temayz ederek, o mevkie ykselirdi; halbuki btn saray hizmetleri kumandanlk ve valilik gibi mhim vazifeler, gulmlardan ve bilhassa Trk gulmlarmdan yetimi Ve h-ciblik payesine ykselmi insanlara mahsustu; bunlar arasnda en mhim mevkii de hcib-i bzrg igal ederdi. Btn hacipler gibi siyah libs, iki atall klah {klh-i d ah) ve altn kemer tayan hcib-i bzrg, hkmdarn ferman ile tyin edilir, kendisine hil'at giydirilir, "ks, bayrak" gibi emirlik almetleri, ir hediyeler, kleler ve paralar verilirdi. Hcb-% bzrg, buna kar teekkrlerini ifde etmek iin, nce saraya giderek, tazimatn arzeder; sonra da dvna gelerek, veziriZiyaret ederdi. Bundan sonra btn saray ve dvn erkn onun sarayna giderek, tebriklerini arzederlerdi (Beyhak, nr. Nefs, s. 181; ayrca bk. s. 51, 343). Hkmdarn hassa askerini tekil eden saray gulmlarnn idaresi ve harp zamannda bunlara kumanda vazifesi "saray hcibi" veya "saray gulmlar hcibi" veyahut "hcib-i slf" ad verilen dier bir hcibe it idi {ayn. esr., Tahran tab., s. 144; 571, 610, 646). Maamafih sarayda hciplik payesine erimi baka byk me'mrlar da bulunur. Gerek saraydaki mhim vazifelere ve gerek kumandanlk ve valilik gibi mevkilere bunlar tyin edilirdi. Saraya men-

sbiyet ve hkmdarn itimadna mazhariyet gibi, mhim bir mn ifde eden bu hciplik unvannn, ndir olarak, saray hizmetlerinden yetimemi bir takm kimselere de tevcih olunduunu biliyoruz. Mes'd I.f hcib-i bzrg *AH*yi taltif maksad ile, kardeine, {ayn. esr., s. 51) ordusundaki fillere kumanda eden emr Bu'1-Nasr {ayn. esr., s. 343) fa, Hrizmh Altn-Ta'a kar yksek tevecchn ifde iin de onun oluna {ayn. esr., s. 393, 397) hciplik unvan vermiti. Byk Seluklu mparatorluumda ve onun istitaleleri sayabileceimiz ir bir takm Trk devletlerinde de mevcudiyetim* grdmz bu hciplik messesesinin, dorudan-doruya Sm-nGaznev te'siri altnda teekkl ettii muhakkaktr. Beyha-k'deki bir kayt, daha bu saltanat kurulmadan evvel, Seluklu reislerinden Davud'un hcibi olan bir Trkmenin, 2.000 svariden mrekkep kuvveti ile, Belh kaplarna kadar gelip, bz kyleri yama ettiim bildirmekte ise de (Tahran tab., s. 573), bu tbiri burada sdece kumandan mnasnda almak icp eder. Yoksa hciplik tekilt, ancak devlet kurulduktan sonra, Turul Bey zamannda balamtr. Muasr kaynaklarda, Turul devrinden balayarak, gerek byk hciplerin {hcib-i kebr, hcib-i bzrg, hcib'l-hccb) ve gerek ir hciplerin isimlerine rastlanmaktadr (bk. bilhassa Rhatu1s-Sudr). Yukarda sylediimiz gibi, Nizm'1-Mlk Seluklular devrinde hciplik baklandaki eski kaidelerin artk bozulmu olduunu itiraf etmekle beraber, ba-h-cipik vazifesinin en byk saray me'mriyeti olduunu ve saray tekiltnda byk ehemmiyeti olan ve kendisine "ks alem ve nevbet" gibi, emaret almetleri verilen emr- haras'in bile onun altnda bulunduunu anlatr (Siysetnme, Tahran tab., 40. fasl; burada, yanl olarak, caras eklinde yazlan kelime, Schefer nerinde 39. faslda doru yazlmtr). Tpk Gaznelilerde olduu gibi, vezirden sonra devletin en byk me'ru olan ba-hcip, trk gulmlarmdan hciplk mevkiine ykselmi ve sonra, ya saray hizmetlerinde yahut hride emirlik mertebesini kazanm kimseler arasndan seilirdi. Hkmdarn en yakn adam olan bu byk hacipler, terifat bakmndan, vezirin dnunda olmakla beraber, bunlardan bzlar zaman-zaman istediklerini vezire yaptracak derecede huss bir nfuza sahip olmulardr (el-Bondr, nr. Houtsma, s. 150). Muhammed b. Melikh devrinde emr-i bdr'lktan byk hcip-lie ykselen emr 'Al, hkmdarn hastal esnasnda, btn devlet ilerinin mutlak hkimi olmutu {ayn. esr., s. 117 v.d.). Byk hciplere bzan hcb-i hass unvan da verilmekte idi (Rahtu's-Sudr, s. 331). Maamafih yine Gazneliler'de olduu gibi, sarayda hcib unvann ta-

294/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/295

yan dier byk me'mrlar bulunuyor ve bunlar daha byk vazifelere tyin edildikleri zaman dahi bu unvan muhafaza ediyorlard. lk hkmdar Turul Bey'in hcibi olan 'Abdurrahmn l-Bozan'n aac unvann tamas, bz melliflerde bu trke kelimenin, kcib muka-bili olarak, kullanld zannn uyandrmtr. Daha Smnler zamannda, farsa ve arapa grleri ile mehur Eb'l-Hasan 'Al b. Ilys el-Buhr'nin aac lkabn tamas, sonra Mes'd Gaznev'mn $ara-ymda hdim-i hass aa'mn byk me'mrlar ile hkmdar arasnda temas vazifesini grmesi (Beyhak, Tahran tab., s. 165, 603, 608). Mirza Muhammed Kazvn'yi hakl olarak, bu dnceye sevketmitir (Lub-b'l-Elbb, I, haiyeler ksmnda, s. 297 v.d.). Maamaph bunun Gazneli-ler saraynda grdmz hdim-i hass'lardan yni hkmdarn huss hizmetinde bulunan vazifelilerden biri olduu, hciplerin bunlar ile kartrlmamas icp ettii Beyhak'den aka anlalmaktadr. Turul devrinden sonra bu unvan tayan hi bir hcibe tesadf edilmemesi, hcib kelimesinin bu kelimeyi unutturduunu gsteriyor. Dvn L-gti't-Trk'te, hcip mukabili olarak, tayangu kelimesi mevcuttur ki, mslman Trk devletlerinde hi rastlamadmz bu unvana ancak Kara-Hitaylar'da ve onlarn Mvernnehr'deki hkimiyetleri esnasnda tesadf ediyoruz. Rhatu1's-Sudr nairi Muhammed kbal'in Seluklu-lar'daki emr-i brlar hcipler ile kartrmas (s. 491) tammiyle yanltr. Hcipliin fevkinde olan bu vazifeye hcipler terfian tyin edilirlerdi; lkin byk hciplik mevkii bundan ve buna mmasil dier saray emirliklerinden ok daha yksek di. Byk Seluklu imparatorluu daldktan sonra, onun geni topraklan stnde yer-yer istiklllerini kazanan muhtelif Trk devletlerin-de, ir Seluklu messeseleri gibi, hciplik messesesinin de devam ettiini tarih kaynaklardan anhyonz. Bu devletlerin en ehemmiyetlisi olup, Moul istils karsnda yklmasndan bir az evvel byk bir imparatorluk mhiyetini kazanmak istidadn gsteren Hrizmhlar devletinde, Selukldar'daki usl ve kaideler devam etmekte, hacimlerden baka tair de hcib-i kebr ve hcib-i bzrg bulunmakta idi; Tk devrinde emr ihb'd-Dn Mes'd'un bu vazifede bulunduunu biliyoruz (Cihng-yt Ctoteyn, H, 23 45). Glib bu ba-hcibe, yahut ondan sonra gelen ikinci hcibe hass-hcib de denilmekte idi (a|/n; esr., s. 258). Daha Gazneler ve Seluklular devrinde pek ok kullanlan hass tbirinin Hrizmhlar devrinde devam pek tabidir. Kirman'da Moul himyesi altnda Kara-Hitaylar veya Kutlug-Hanlar devletini kuran Barak Hcib, Hrizmhlar saraynda hciplik unvanm kazanmt. M-

verrih Nesev, Cell'd-Dn Hrizmh devrinde, eref'1-Mlk lkab ile, vezirlie tyin edilen Cendii Fahr'd-Dn 'Al'nijn evvelce hciplik vazifesinde bulunduunu ve vezir olduktan sonra dahi hkmdar meclisinde onun karsnda yer alan hcipler arasnda durduunu ve vezirlere mahsus, terifat kaidelerinin onun hakknda tatbik edilmediini syler (Sirat al-saltn Call al-Dn, nr. Houdas, s. 103 v.d.). Yine ayn mellif Cell'd-Dn'in hciplerinden Bedr'd-Dn b. nan Han'n acem edebiyatna derin vukufundan hayretle bahseder (ayih esr., s. 187). Bu ifdeler hciplerin yetime tarz hakkndaki eski usllerin artk terkedildiini, onlarn yalnz saray gulamlan arasndan yetitirilmeyip, hricden bz kimselere ve Trk beylerinin ocuklarna da bu unvan ye vazifenin verildiini, hatt o zamana kadar hi emsali olmad hlde, bunlar arasndan vezir de tyin edildiini gstermektedir. Hrizmhlar devletinde Trk kabile hayatna ait an'anelerin son Seluklular devrinden daha kuvvetli ve daha canl bulunmasna ve muhtelif idare messeselerinde, Seluklu devrine nazaran, bir takm deiiklikler vcda gelmesine ramen, vezirlik devletin en yksek makam olmakta devam etmitir. Byk Seluklular tekiltn daha mtevz bir ekilde ve az-ok farklar ile devam ettiren btn Seluklu ubelerinde olduu gibi, Anadolu Seluklularnda da hciplik messesesinin mevcudiyetini gryoruz. Bu hususta hemen balca kaynak olan bn Bb'nin verdii malmat ok kifayetsiz olduu iin, sarih ve kat' bir ey sylemee imkn yoktur (smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, s. 86 v.d.'da bn Bb'nin Eyybler ve Hrizmhlar sarayndaki hcip-lere i-t verdii malmat, yanllkla, Anadolu Seluklularna isnat etmi ve hcipler ile perde darlar birbirine kartrmtr; hlbuki Abbasler ve Gazneliler'de olduu gibi, Seluklularda da bunlar tammiyle birbirinden ayrdr). Anadolu Seluklularnda ba-hciplere, eski anf-aneye gre, emr unvam verildii hlde, unvanlar iptizale urad sonraki zamanlarda, bunun yerine, melik'l-hccb tbiri kullanlmaa balanmtr (bn Bb( nr. Houtsma, s. 286; mufassal nshada da byledir; bk. s. 20). Buna ramen, ba-hcipliin msl. Gazneler ve byk Seluklular devrindeki ehemmiyeti kalmam, yni vezretten sonra devletin en byk me'mriyeti olmak mhiyetini kaybetmitir: Mu'-m'd-Dn Pervne'nin emr'l-hiiccb'hktan pervnelie terfi ettirilmesi bunun bariz bir delilidir (ayn. esr.f s. 288). Hciplerin ve ba-hciplerin bilhassa Trk gulamlan arasndan yetitirilmesi ve idr-asker mhim vazifelerin ve byk saray me'mriyetlerinin bunlara inhisar ettirilmek.

296/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/297

le beraber, brokrasiye yni divn ilerine kartrlmamalan hususundaki eski an'ane, Anadolu Seluktatan'nda artk tatbik edilmiyordu. Smnler'den balayarak, Hrizmhlar'a kadar devam eden ve gulm (memlk) sistemi ile, yni devletin i bnyesi ile, sk-skya alkal olan bu messese Anadolu Seluklulan'nda artk sona ermi ve ne Osmanllarda ve ne de ir Anadolu beyliklerinde devam etmitir. Bu messesenin ran Moullar'nda da devam etmemesi, lhanl nfuzunun Anadolu'daki ehemmiyeti gz nne alnrsa, bu hususta messir olmu denilebilir. Maamaf ih bunun en byk milini, XIV. asrda kurulan Anadolu Beyliklerinin i bnyelerinin hususiyetinde aramak daha dorudur. Hciplik unvanna, lhanhlar'dan sonra, ran'da ve Mvernnehr'de kurulan muhtelif Trk devletlerinde, Celyirliler'de, Timurlular'da, Kara ve Ak-Koyunlular'da ve Safvler'de de tesadf edilmemektedir. Hciplik messesesinin slm dnyasndaki tekml hakkndaki bu ummi izahat tamamlamak iin, Karahanhlar devleti ile Dehli Trk Memlk Sultank'ndaki vaziyete de ksaca temas edelim: Tarihleri umumiyetle ok karanlk olan ark Karahanllar'nda bu unvann mevcudiyetini, Kutadgu Bilig sahibi Yusuf'un hass hcib unvann tamasndan anlyoruz. Mahmd Kgr'nin hcib mnsnda zikrettii tayangu kelimesine ise, ancak XII. asrda Kara-Hitaylar devletinde rastgelmekteyiz ki, bunun ark Karahanllar'ndan alnm olmas pek tabi'dir. Gazneli ve Seluklu te'siri altnda kalan Semerkand Karahanllar'nda ise, hcib unvan ve vazifesinin mevcudiyetine kuvvetle hkmolunabilir. Dehli Memlk Sultanl hakkndaki tarih kaynaklar bize bu hususta olduka sarih malmat vermektedir. Gazneli Seluklu idare tekiltn ve saray an'anelerini kuvvetle devam ettiren bu Trk devleti, i bnyesinin gulm sistemine istinat etmesi dolays ile, hciplik messesesini ehemmiyetle muhafaza etmitir. Emr hcib veya ulu hass hcib unvann tayan ba-hciplerin sarayda ve umumiyette idarede byk nfuzlar vard; terifatta yalnz vezir de, naip ve daha bz byk rical de bunlara tekaddm ediyordu; asker veya idar her hangi bir vazife ile merkezden uzaklatklar zaman, merkezde bir naip brakyorlard (TabakatH Nsir, s. 173, 187, 182, 302). Bu an'ane, Hala sllesi zamannda da devam etti. Hasrhciplerin tadklar emir unvan da melik unvanna ykseltilmiti (Baran, Trh-i Frzh, s. 241, S?8). Tugluklar zamannda bu has-hciplere seyyid'lhccb dahi denilmekte idi (ayn. esr., s. 424, 528). Dehli saraynda XIV. asr sonlarna kadar devam eden bu messese hakknda bn Battta Seyahatnamesi ve Meslik'UEbsr gibi kaynaklarda mhim malmata tesadf olu-

nur (ayrca bk. shwari Prasad, A History of the araunah Turks in India, Allahbd, 1936, s. 299303). Bu kk hlsay tamamlamak iin, hciplik messesinin hussi bir tekml gsterdii MsrSuriye Memlk mparatoriuu'ndaki vaziyeti de ksaca tesbit edeceiz. Bu imparatorluk hakknda elde bulunan zengin tarih kaynaklar sayesinde, bu hususta olduka geni ve sarh bilgiler edinmek kaabil olmutur. Seluklu mparatorluu istitlelerinden biri olan Eyybler devletinin vrisi sayabileceimiz bu devlet, Ftim Seluklu an'anelerine dayanan Eyyb messeselerini, kendi i 'bnyesinin artlarna ve dardan gelen Moul tefsirlerine gre vcda gelen deiiklikler De, devam ettirmitir. Eyybler'den intikal eden hciplik ve ba-hciplik {emir hcib, hcib'l-hccb, e-h-cibVlkebr) vazifesi, bunlarda da memlklere inhisar ettirilmi ve asker mhiyetini dima muhafaza etmitir. Baybars (12601277) zamannda, merkez idaredeki naibil's-sultn'lavm vazifesini kolaylatrmak ve daha dorusu onlarn nfsunu azaltmak iin, emirler v.b. ordu men-, suplar arasndaki ihtilflarn halli vazifesi, naibin emr ve nezreti altnda, byk hci'be braklmt. Sonradan Kahire'deki naiplik vazifesi kaldrld zaman, ba-hciplik mevkii daha byk bir ehemmiyet kazand ve eskisi gibi, naibin deil, dorudan-doruya sultann emri altna girerek, eskiden naiplere it olan bir takm salhiyetler de ona intikal etti. Sultann riyaset ettii dr'Uad ictimlarnda, itimaa dhil olan emirlerin tekil ettii halkann arkasnda hcipler, devdrlar ile birlikte, ayakta dururlar, istidalar almak ve alkallar hkmdar huzuruna getirmek gibi, vazifeler grrlerdi (Subhu'l-A*, IV, 44; bu malmat Meslik'l-Ebsr'ddin almtr). Meslik'l-Ebsr, merkezde 5 hcip bulunup, bunlardan ikisinin hcib'lrhccb unvanm tadn sylyor. Maamafih bunlarn gerek saylar, gerek vazifeleri, gerek terifattaki mevkileri zaman-zaman deimitir: 802 (1399)'de 8 hcip vard ki, bunlarn yzler emirlerinden ve de tablhne emirlerinden idi; XV. asr ortalarnda mevcut 20 hcipten ikincisi onlar emirlerinden ve dierleri sdece cndlerden olmak zere, 20 hcip bulunuyordu (Eb '1Mehsin, II, 27). Zbde Kefi'lMemlik mellifi, binler emri olan bir hcib'l-hccb'dan sonra, tablhne emri olan ikinci bir hcibin, on veya yirmiler emri olan nc bir hcibin ve emr sfatn hiz olmayan dier on hcibin mevcudiyetinden bahsediyor (nr, Ravaiss, s. 114 v.d.). Maamafih XIII.XIV. asrlarda ba-hcipliin hiz olduu ehemmiyetin yava-yava azald grlmektedir; bunlar, Sultan Mu'-yyed eyh zamannda (815824) 8. ve Barsbay zamannda (825842)

298/lslm v Trk Hukuk Tarihi 12. dereceden saylyorlard; akmak zamannda (842857) dereceleri 7/ye ykselmi ve bu vaziyet XVI. asr balarnda dahi devam etmi ise de (bn ys, IV, 30), mesel Baybars zamanna nisbetle, bunun da bir ilerileme saylamayaca meydandadr. Hciplik messesesi, yalnz merkez-i idarede deil, am, Haleti ve Trablus-am gibi, mhim niyabetlerde ve Hama, Safed ve Gazze gibi, balca merkezlerde de mevcuttu. En-Nsir b. Kalavun zamannda am'da 3 hcip vard ki, biri hcib'l-hccb unvann tamakta ve merkez dvnndan yazlan tahrratlarda kendisine emir hcib diye hitap edilmekte idi. Binler emir i olan bu ba-hcip, sultann naibi unvann tayan umm validen sonra, en byk me'rar idi ve naibin gaybubetinde ona veklet ederdi. Dr'l-adVi idare eden, zabta ilerine bakan hcib'l-hccb'm maiyetindeki hcibler ki, saylar 3-6 kadar olurduemr unvanm hizdiler. Haleb niyabetinde de vaziyet hemen-he-men byle olmakla beraber, sultan naibinin bunlara kar daha byk salhiyeti vard; msl. hciplerden bir ksmnn tyini ona it idi. Trab-ls-am'da ise, hcib'l-hccb tablhne emirlerinden, yni krk kiiye kumanda eden frka emirlerinden, olurdu. Hama'da ve dier niyabetlerde de vaziyet hemen-hemen byle idi. Hciplik messesesinin MsrSuriye Memlkler mparatorluu'nda alm olduu mhiyetin en dikkate lyk taraf ve balca hususiyeti, bahciplerin kaza bir salhiyet kazanmalar ve dr'l-adl'in bana gemek suretiyle tebarz eden bu salhiyetin, onlara en yksek asker Tre idar kaza hkimi sfatn vermekle kalmayarak, sonradan herkesin mracaatna ak bir adl .kaza mercii ekline sokmasuhr. bn Haldun'un mphem surette temas ettii bu mesele hakknda, Makrz'de olduka geni ve vazh malmat vardr; askerler arasndaki ihtilflar dvalar, onlarn iktlarna it hususlardan doan ikyetleri hail ve' fasl etmekle vazifeli olan ba-hcipler ve yardmclar sonradan btn adl meselelere karmaa balamlard. Eskiden dorudandoruya kadlar tarafndan er' mahkemelerde halledilen alacak verecek dvalar, kar koca ihtilflar gibi hukuk-i ahsiye dvalar, Makrz zamannda, hcipler tarafndan halledilmekte idi. er' kaza yerine bylece rf kazann hkim olmas, mellifi ok mteessir etmi olmaldr ki, bu vaziyeti ^ tenkit etmekte ve bu mdhalenin yksek dva harlar almak gayretinden doduunu anlatmak istemektedir. Bir ksm hciplerin resmen ikt sahibi olmayp, sdece bu dva harclan ile geinmeleri de dikkate ayandr. Yine onun ifdesine gre, kadlar, er*! kazaya tbi

Unvan ve Istlahlar/299 olmas icap eden hdiselerde dahi, alkallarn hcip mahkemesine mracaatlarm men'e muktedir olamyorlard; hlbuki hciplik makamna bal nakipler, er' mahkemelere mracaat edenleri dahi, zorla beden ve nakd ceza tehdidi altnda, hcip mahkemesine gtryorlar, her ii rf surette hallediyorlard. Din limleri arasnda byk honutsuzluk douran bu vaziyetin Melik'l-Kmil a'bn I. zamannda (1345/1346) baladn syleyen Makrz, bunun mene'ini Moui te'sirine ve Cengiz Yasa'&na atfederek, hciplerin^ Yasa hkmlerine gre kararlar verdiklerini anlatmaktadr. Msr Memlkleri'nde daha Baybars zamanndan balayan yeni Moul-Trk te'sirinin bu ok bariz tecellsi ve hciplik messesesinin bu suretle ald yeni mhiyet daha Quatremere'-den balayarak, msteriklerin dikkatini ekmitir (Gaudefroy-Demom-bynes, La Syrie l'epoque des Mamelouks, 1923, LVHI/LIX,). Hcib unvannn daha Bagratlar sllesi zamannda (8851045) Ermeni prenslerinin sarayna girerek, eski senegabed unvan yerine kaim olduunu gryoruz M, bunda Abbas ananelerinin te'sir pek aktr. Kilikya Rupenler hanedan zamamnda Ltin te'siri altnda terk olunan bu unvan, .Ermener'e hecub eklinde gemiti (V. Langlois, CartuUzire de la ehemcellerie royale des Roupeniens, Venise, 1863, s. 41, 45; ayn. mil., Constitution sociale et politique de VArm&nie sous les rois de la dynastie roupinienne, Petersburg, 1860, s. 54). Bibliyografya s Hcib unvan ve hciblik messesesi hakkn da imdiye kadar btn slm devletlerine mil bir tetkik tecr besi dahi yaplmamtr. L. Provenal'in yukarda ad geen ese rinde Endls Emevleri'ne ait verdii malmat bir tarafa brak lrsa, imdiye kadar yaplan tetkikler, sdece Msr-Suriye Memlkleri'ndeki hciblik messesesine it gibidir ve bunlarn en iyisi de G. Demombynes'in yukarda ad geen eserindeki par alardr. M. Sobernheim'in Encyclopedie de l'Islam'n Leyden tab'ndaki Hcib makalesinde yalnz Memlkler devrinden bahsedil mektedir. Bu tetkiklerde Memlkler devrine it kaynaklar ve di er eski tetkikler uzun uzun zikredildii cihetle, bu makalemizde onlar tekrarlama zait grdk. Dier slam ve Trk devletlerinde bu messesenin tekmlnden bahsedilirken dorudan-doruya istifde edilen btn kaynaklar zikredildii iin, burada ayrca tekrarna lzum grlmedi. *O
/

300/slm ve Trk Hukuk Tarihi HADM HDM. (A.). Hizmetkr; bu kelimenin ifde ettii muhtelif mnlar arasnda, "huss bir ameliye ile, erkeklikten mahrum edilerek, saraylarda ve konaklarda trl-trl huss ve mhim hizmetlerde kullanlan hizmetkr" mns da unutulmamak icp eder. Osmanl devletinin son gnlerine kadar bunlara "hadm, hadm aas" unvan verilmekte, hatt bu' cerrah ameliyeye "hadm etmek" denilmekte idi. Arapa hadim kelimesinin hadm ekline girerek ald bu huss mna, aa, hoca ve tav [bk. Ulam Ansiklopedisi madd.] gibi, ayn mefhmu ifde eden kelimelerin mruz kald semantik tekmln bir neticesidir. Bu kelimelerin hi biri essnda bu mny yni arapa has kelimesinin ifde ettii "erkeklikten mahrum" mnsm tamadklar hlde sonradan, tarih bir tekml neticesi olarak, byle bir mn kazanmlar ve bir stlah mhiyetini almlardr. Hadm kehlesinin tav yni hadm edmi hizmetkrlar mnsnda kuUanna, iptida, Gaznev mverrihi Beyhak'nin tarihinde sklk tesadf ediyoruz. Oradaki "ha-rem-i sultan hadimleri" tbiri, phe yok ki, saray tavlerini ifde etmektedir. tslm dininin tavlii yalnz insanlar iin deil, hatt hayvanlar iin bile men'etmesine ramen (Mverd, el-Ahkm's-Sultnye, Msr, 1909, s. 223; frns. trc. E. Fagnan, s. 552), bu yetin islm.dnyasnda btn ortaa boyunca nasl yaylm olduu malmdur. slmiyet'in hkim olduu btn sahalarda, daha en eski alardan balayarak, bu det mevcuttu. in mparatorluu da dhil olmak zere, btn eski ark imparatorluklarnda, Roma'da, Bizans'ta ve ran'da saray hizmetlerinde tavlerin kullanldm ve bunlar arasnda en yksek mevkilere hatt hkmdarla ykselen ahsiyetlere tesadf edildiini biliyoruz. te btn bu te'sirler altnda ve bilhassa Ssn ve Bizans saraylarm takliden, iptida Emev saraylarnda tavler kullanlmaa baland. Mes'd'deki bir kayt, bunun balangcm Mu'viye devrine kadar irca etmektedir (Murc al-zahab, fns. trc., Vm, 148150)., Abbas devrinde bunlarn says ve ehemmiyeti, bilhassa Emn zamanndan balayarak, fevkalde artt. Halife el-Muktedr bi'llh'm beyaz ve siyah 11.000 tavsi mevcut idi (al-Fahr, nr. Derenbour, s. 352). Bir Bizans sefaret heyetinin Badad'da kabul esnasnda 4.000 beyaz ve 3.000 siyah tavnin merasimde mevcut olduunu gryoruz (Subhu'l-A, IH, 272; bu hususta tafsilt iin bk. A. Mez, Die Renaissance des Ulcm, fasl 20). Siyah renkli tavler bilhassa harem hizmetlerinde kullanb-

Unvan ve Istlahlar/301 yordu. Bunlardan bzlarnn liykat ve hizmetleri ile temayz ederek, byk mevkilere getikleri malmdur. Msr'daki Ahidler sllesi zamannda byk bir nfuz kazanarak, hatt sonunda hkmdarlk mevkiine de geen Kfur bunlardan biridir. Endls Emevleri'nin saraylarnda da tavlerin mevcudiyeti, hatt Fransa'da Verdn ehrinde tslav klelerini hadm ederek, Endls'e sevkeden ve Yahudi tacirler tarafndan idare edilen ticarethanelerin bulunduu malmdur (L. Pro-venal, VEspagne musulmans au Xieme siecle 1932, s. 29, 58). Msr'da Ftmler saraynda beyaz ve siyah tavlerin mevcudiyetini muhtelif trih kaynaklardan rendiimiz gibi, (msl. Subh'l~A, IH, 481, V, 489), bu husustaki mahedelerini anlatan ran iri Nsir Husrev de bunlar "ustadan, stdn" nm altnda zikretmektedir (Safernma, Berlin, 1341, 62, 66; bu tbir ile hce tbiri arasndaki mnsebet dikkate lyktr). Saray det ve an'anelerinde Abbsler'i taklit eden muhtelif tslm ve Trk devletlerinde, tavlerin mevcudiyeti trih kaynaklardan anlalyor. Smn saraylarnda bunlar grdmz gibi, Gazneliler devrinde de hkmdarlarn ve byk ricalin saraylarnda bunlarn mevcudiyetini mverrih Beyhak'nin ifdelerinden ve ir trih kaynaklardan reniyoruz. Sultan Mes'ud'un aac unvann tayan ve bu mhim vazifeyi gren tavsi ile Hrizmh Altunta'm eker isimli tavsi malmdur. Umumiyetle hadm diye zikredilen bu beyaz ve siyah tavlerden siyah renklilerin daha ziyde harem hizmetlerinde ve beyaz tavlerin ise, hkmdarn huss hizmetlerinde kullanldklar anlalyor. Saray tekiltlarnda Smn-Gaznev an'anelerini devam ettiren Byk Seluklular'da ve onun istitlelerinde ayn vaziyetin devam ettiini syleyebiliriz. Bu devirde bunlar umm olarak hadim ismi altnda zikrolunmakta idiler (al-Bondr, nr. Houstma, s. 286). Salh'd-Dn Eyyb'nin mehur veziri Karaku, bir tav id. Msr Memlk sultanlar devrinde, saraydaki tavlerin reislerine zimamdar unvan veriliyordu. Sultann harem ilerine, ailev hususlara o nezket ediyor, hricden alnacak eyleri o alyor ve hkmdar ailesine mensup prensesler yahut zd edilmi cariyelerin evlenmesi hususunda sultandan dorudan-doruya emr alyordu. Bb's-sitrg yni perde kaps hizmetinde bulunan btn tavler onun emri altnda idiler (Quatremire, Histoire des sultans Mamelouks, I, 2, ksm, 65). Yalnz Memlkler devrinde bunlara tav [bk. tslm Ansiklopedisi] denildiini grmekteyiz ki, bu tbir XIV.-XV. asrlarda Anadolu'da da yaylmtr. Sinop'ta, sfendiyar b. Bayezid zamanna it, 838 tarihli bir kitabede

302/slm ve Trk Hukuk Tariihi ismi geen ihb'd-Dn ahin el- Memlk el-T&v'nin, Ak Paazade tarihinde andar-olu famftil Bey'in veziri olarak gsterilen i-hb'd-Dn Aa olduu ve aa unvannn da belki tavlii dolays ile verildii kuvvetle tahnn donabilir. Btn ortaa slm ve Trk devletlerinde az-ok farklar ile devam eden bu saray an'anesine Osmanhlar'n da vris olaca pek tabi'-dir. Moul istilsndan sonra, islmlam Moul devletlerinde, mesel tlhanllar'da ve onlara vris olan sllelerde de devam eden bu an'-anenin Osmanl saraynda, hi olmazsa Bayezid I. devrinde, mevcudiyeti muhakkaktr. XV. XVI. asrlarda, imparatorluun inkif ile mterfik olarak, saray tekiltnn bymesi, Osmanl saraynda beyaz ve siyah tavlerin oalmas ve bunlarn muntazam bir tekilta rapt-olunmasnda tabiatiyle messir olmutur. Fakat kkleri Abbas ve Seluklu saraylarna kadar kan bu tavlik messesesinin Bizans sarayndan alnd hakknda, bir takm bizantinistler tarafndan, Heri srlen iddialarn (msl. E. Oberhummer, Die Turken und das osman. Re-rich, s. 55) hi bir essa dayanmad ve Osmanllar'daki dr's-sade aalt'nm Bizans sarayndaki certMeunuchos'\v$\m bir taklidi olmad, yukarki izahlardan sonra, kolayca anlalabilir. Bu arada u* noktay da ehemmiyetle belirtmek mecburiyetindeyiz ki, ne XV. ve hatt ne de XVI. asrlarda, saraydaki tavlerin devlet ileri zerinde messir olduklarna dir, elimizde hi bir kayt yoktur. 982'de kap-aas Habe Mehmed Aa, ilk defa, dr's-sade aas unvann alm ve ayrca Haremeyn vakflarna nezret vazifesi de uhdesine verilmiti. Saray kadnlarnn elinde bir oyuncak olan Murad TTT- devrinde dr's-sade aalnn byle bir ehemmiyet kazanmas pek tabidir, tte bu zamandan balayarak, H. Merutiyetin ilnna kadar, dr's-sade aalar arasnda memleketin umm hayatnda ekseriyetle me'm byk roller oynayan bir takm ahsiyetlerin yetitiini biliyoruz. Bibliyografya : Umumiyetle tavlik meselesi ve onun muhtelif meneleri (din, asker ve iktisdi) hakknda malmat almak in bk. R. Millant, Les eunuques travers les ges, (Paris, 1908) ve umm ansiklopediler; ortaada umm olarak kle ticreti ve hadm edilmi klelerin nasl tedrik edilip, nerelere satld hakknda W. Heyd'in u mehur eserinde mhim tafsilt vardr: Histoire du Commerce dulevant au Moyen-ge, II (Paris, 13); slm ve Trk saraylarnda taviler hakknda bk. Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri

Unvan ve Istlahlar/303 Hakknda Bz Mlhazalar (THITM, 1,1931, 208211; (bk. tken Neriyat tarafndan yaplan yeni basks, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri, stanbul, 1981 s. 7581] burada < Osmanl sarayndaki dr's-sade aal hakkndaki trih kaynaklar hakknda da tenkidi malmat vardr).

HLT HL'AT, arapa esvabn karmak mnasn ifde eden haV (cem. hila') kknden gelen bu kelime, stlah olarak, "hkmdarn taltif etmek istedii bir kimseye verdii kymetli libas" mnsnda kullanlr ki, Msr'da Memlk devrinde sk-sk tesadf edilen terif kelimesi bunun mrdifidir. Ortaa islm ve Trk devletlerinde bu usKfci umumiyetle mevcut olduunu gryoruz. Bz devletlerde, muayyen resm vazifelere mahsus muayyen fayfetlr var idi ki, bu vazifeye tyin olunanlara, hkmdar veya, ona vekleten, alkal mir tarafndan, muayyen merasim ile, verilirdi. ffiTat sdece bir libastan ibaret olmayp, bu muayyen " kostmden baka, me'mriyetin mhiyet ve ehemmiyetine gre, klah, kemer, hama'il, kl, at, asker muzika ve bayrak (tabi ve 'alem)t para gibi bir takm eyleri de ihtiva ederdi. Muhtelif devletlerde trl-trl ekillerde ve renklerde olan ve tetmmt itibr ile de biribirinden farkl bir mhiyet arzeden bu hil'atlerde, umumiyetle, hkmdarlarn isim ve almetleri bulunurdu. Bir ok slm devletlerinde <bu hiTatleri dokumaa mahsus imalthaneler (r'Utirz) mevcut olup, hil'atler burada yaplr ve hkmdarn almeti (tirz, i'r) de, ya dokuma iine konmak yahut dokunmu huss paralar eklinde sonradan kostme ilve olunmak suretiyle, hil'at vcda getirilirdi. HiTatin mtemmimi olan dier eyler de yine resm imalthanelerde yaplrd ve hkmdarn almetini ihtiva ederdi. Sarayda huss direlerde muayyen saray me'mrlarnn nezreti altnda muhafaza edilen bu hil'atlerin taklidi iddetle men'edilmiti. Hil'at vermek, ancak hkmdarlara mahsus hkimiyet haklarndan olup, vezirlerin yahut devlet merkezinden uzak yerlerde hkmdar temsil eden valilerin, vazife sahiplerine hil'at vermeleri, ancak hkmdara vekleten olurdu. Resm bir vazife tevcihinin madd almeti, timsali olan bu resmi hiTatlerden baka, hkmdarla-nn, her hangi bir kimseyi taltif maksad ile, hil'atler verdikleri yahut esasen vazifeleri banda bulunan byk me'mrlara bu trl ihsanlarda bulunduklar da olurdu. Byk zaferler, dnler, resm bayram-

304/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/305

lar *e askeri teftiler bunlara vesile tekil ederdi. Abbas halifeleri, rhn hkimiyetleri altnda bulunan slm hkmdarlan tahta ktklar zaman, onlarn fi'l hkimiyetlerini tasdik etmek, yni nazar olarak, kendisine it olan yksek hkimiyet haklarn vekleten onlara vererek, bu suretle mertiyetlerini te'min eylemek maksad ile, kendi tirzlarn tayan bir siyah h'ati, ir bir takm hkimiyet timsalleri ve hediyeler ile beraber, gnderirlerdi. Halife veya hkmdar tarafndan verilmi bir hil'ati kabul etmemek yahut evvelce verilmi byle bir hil'ati karmak, metbluk sfatn tanmayarak, meru kuvvete kars isyan etmek ve istikll dvasna kalkmak demek idi. Umm hatlar ile izah ettiimiz bu hil'at vermek detine, islm dnyasnda, Emevler'den balayarak, tesadf ediyoruz; Ssnler'de ve Bizansllar'da daha slmiyet'in zuhurundan evvel mevcut olan bu deti Emevler'in onlardan alm olmalar pek tabidir; eldeki btn vesikalar karsnda slmiyet'te hil'at vermek uslnn iptida Hrn'r-Red tarafndan ihdas edildiini syleyen mverrih Makrz'nin bu ifdesine elbette bir kymet verilemez. Nitekim bu det sonradan Endls Emevlerf ne ve onlardan da spanya'daki dier slm devletlerine gemitir (E. Lerez, l'Espagne musulmans en Kime siecle, Paris, 1932, s. 56). Bu detin, daha ilk devirlerden balayarak, Abbasler'de de mevcut olduunu ve hilfetin yklna kadar devam ettiini tarih kaynaklardan, btn teferruata ile, renmekteyiz (Corc Zeydn, Medeniyet-i tslmiye T&rihi, V, 255 y.d.; A. Mez, Die Renaissance des Islams, s. 118, 232234). Abbas mparatorluu'ndan ayrlan coraf sahalarda kumlan ve onlarn siys ve idar messeselerini tabiatiyle devam ettiren muhtelif slm ve Trk devletlerinde de bu detin, zaman ve mekna gre bz ayrlklar gstermekle beraber, devam ettiini syleyebiliriz: Thirlert Saffrler ve Smnler'de grdmz bu det (mesel Narah, Trh-i Buhr, nr. Ch. chefer, s. 86, 166, 197, Kabusnme, nr. Sa'd Nefs, s. 16?; Nizm-i Arz ahr makale, nr. Muhammed Kazyh, s. 76), Gazneliler devletinde, bilhassa Mahmd Gaznev devrinden balayarak, byk bir ehemmiyet kazanmtr. Bu devre mensup bz irlerin hkmdarn kendilerine h'at ihsan ettiinden bahsettiklerini gryoruz (Ferruh, Dvn, nr. *Al Aban, s. 376). Fakat daha ziyde huss mhiyette olan bu gibi hdiselerin dnda, devletin asker ve mlk byk ricaline verilen h'atler ve (bunlarn nelerden mrekkep olduu hakknda geni m-lmta da sahip bulunuyoruz (Trh4 Beyhk, nr. Kasm Gan ve Feyy2, s. 155, 159, 160, 265, 269( 294, 557 ve tr. yer.). Yine bu eser-

den, halifenin Gazneli sultanna gnderdii h'atler hakknda da etrafl malmat edinebiliyoruz (ayn. esr., s. 321). Hil'at vermek deti, Gazneliler'in siys ve idar an'aneleri te'sirinde kalan Grlular'da ehemmiyetini kaybetmi ve Dehli-Trk Sultanhi'nda da onun yerine, byk vazifelerde bulunan asker ve mlk ricale daha ziyde tabi ve 'alem, getr gibi hkimiyet timsalleri ve unvanlar vermek usl olmutur (abar kt-i Nsirt, s. 65 v.d.; 'Aff, Trh-i Frzh, s. 274'te halifeden gelen h'atler hakknda malmat vardr). Byk Seluklular mparatorluumda, hkmdarlarn taltif etmek istedikleri kimselere hil'at verdikleri (Dvn-i Mu'izz, nr. 'Abbs kbl, s. 157, 213) ve devletin byk ricaline, vazifelerine it senbolik almetler e (msl. vezirlere verilen altn divit gibi) birlikte h'atler verildiini, o devre it trih kaynaklardan renmekteyiz (msl. bk. el-Bondr, Zbdet'n-Nusre; yine bu kaynaklarda, halifelerin Seluklu mparatorlarna ve Byk Seluklu ricaline verdikleri h'atler hakknda da etrafI malmat vardr). Anadolu Seluklar da dahil olmak zere (bk. bn Bb'nin mufassal ve muhtasar nshalar), Byk Seluklu mparatorluu'nun btn istitlelerinde, Hrizmhlar'da, Atabeyler'de, Eyybler'de tesadf ettiimiz bu an'ane, bilhassa Msr-Suriye Memlk mparatorluumda byk bir ehemmiyet kazanmtr ki, bu devrin ok zengin tarih kaynaklar ve bilhassa Sbh'l-'A gibi dvn malmatn btn teferruat e tesbit eden ansiklopedik eserler sayesinde, bu hususta ok geni bilgere sahip bulunuyoruz (VIII, 339; bk. bir de Walter Bjrkman, Beitraege zur Geschichte der staatskanzlei in islamischen Aegypten, 1928, bk. fihrist; G. Demombynes, La Syrie Vepoque des Mamelouks, s. 139 v.d.). H'at uslnn Memlkler imparatorluunda kazanm olduu bu ehemmiyete ramen, imal Afrika mslman sllelerinde 'buna tesadf edilmiyor. Bu hkmdarlar, taltif etmek istedikleri kimselere, huss olarak elbiselik kuma vermekle iktifa ederlerdi (bk. bn Fazl Allah al-*Omari, Masalk al-absr, G. Demombynes tarafndan tercme edilen imal Afrika ksm, Paris, 1927, s. 124). Seluklu an'aneleri te'siri altnda kalan lhanhlar mparatorluu ile onu takip eden' ir Trk devletlerinde, Altn-Ordu'da [bk. slm, AnskL, mad. bn Battt], Timurlularda, (msl. Zafar-nma-i Yazd, nr. M. lahdd, Bibliatheca Indica, I, 290, 321, 547; Handmr, Dstr'l-Vzer, nr. Sa'd Nefisi, s. 439), Safevler'de, orta Asya ve Hind-Trk sllerinde, Osmanhlar'da bu h'at uslnn, muhtelif deiiklikler e, devam ettii grlyor (bunlara it trih kaynaklarda ve tetkiklerde lzm gelen tafsilta tesadf olunabilir ise de, henz bu mesele hakknda yazlm huss monografi-

306/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Unvan ve Istlahlar/307 da R. Rozy tarafmdan Amsterdam'da nerolunan Dictionnaire detaille des Noms des Vtements chez les Arabes adl eserde de hil'at meselesi hakknda, yine daha ziyde Memlk devri kaynaklarndan istifde suretiyle, malmat verilmitir. Bunlardan sonra Cl. Huart tarafndan Encyclopedie de ITsIam'da yazlan mad. Hil'at ve benim Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri Hakknda Baz Mlhazalar adl makalemde (Trk Hukuk ve ktisat Tarihi mecm. I, 273 276) bu hususta ksa malmat ve bibliyografya kaytlar vardr. Resm elbiselerin kudret ve hakimiyet timsli olarak [kullanlmas meselesi hakknda Cl. Huart tarafmdan zikredilen u eserlere bk. G. Melomi, Alcuni temi semantici (RSO, 1910, III, 533 v.d.); F. W. Buckler-Two Instances of Khil'at in the Bible (Journal of Theological Stu-dies, 1922, XXIII, 197 v.d.); ayn. m., The political theory of the Indian Mutiny (Transactions of the Royal Historical Society, 1922, V, 81); muhtelif slm devletlerinde hil'at meselesini tetkik iin mracaat zarur olan balca kaynaklar makale iinde gsterilmi olduundan, tal mhiyetteki bir ok eserlerden burada bahse lzum grlmemitir.

lere mlik bulunmuyoruz; Osmanhlar'da h'at meselesi hakknda bk. M. dX)hsson, Tdbleaux gniral de VEmpire Ottoman, VE, 199; smail Hakk Uzunarh, Osmanl Devletinin Saray Tekilt, Ankara, 1945, bk. fihrist). z $ t ~ Daha slmiyet'in k asrndan balayarak, mevcudiyetini grdmz bu hil'at messesesinin mene'i hakknda henz kat' bir ey sylemek kaabil olmamakla beraber, mslmanlrn bunu Bizans ve Ssn an'aneler taklit etmek suretiyle meydana getirdikleri tabi'dir. nk Ssnler'de bu an'anenin byk ehemmiyeti olduunu bildiimiz gibi (A. Christensen, Viran sous les Sassanides, 1936, s. 403), Bizansllarda da bu detin eskilii malmdur (G. Rouillard, VAdministration ivile de VEgypte Byzantine, 1923, s. 228; Ch. Diehl, Byzance, s. 57). Msr'da daha Fir'avunlar devrinde mevcudiyetini grdmz bu detin eski Bbil-sr medeniyetinden kaldn, yni ark mene'in-den geldiini iddia edenler olduu gibi (J. von Karabacek, Papyruspro-tokolle, s. 27), bunun eski Roma'daki clavus ile alkas olduunu, ranllarn V. VI. asrlarda bunu taklit ettiklerini ve bunun da eski Etrsk mene'inden geldiini iddia edenler de yok deildir (bk. Encyclopdie de Z'lsZam'da Grohmann tarafmdan yazlm olan Tir z maddesi). Eski ark mene'i ihtimlinin kolayca reddedilemeyeceini syleyen bu mellifin iddiasn te'yid iin, hil'at vermek detinin eski inliler'de de mevcut olduunu ve Trkler'in daha slmiyet'i kabulden evvel bu an'aneye vkf bulunduklarm ilve edelim. E. Chavannes'n tetkiklerine gre, in imparatorlar Trk prenslerine, bzan kendi srtlarndan kararak, hiTatler veriyorlard (Documents sur les Tou-Kiue occidentaux, 1903, s. 60). Bu hiTatler, Gazneliler'de ve Msr Memlkleri'nde olduu gibi, muhtelif vazife ve rtbelere gre, muhtelif renklerde idi ve yalnz elbiseden ibaret olmayp, ayrca bir takm teferruat da ihtiva ediyordu (ayn mellifin T'oung-Pao, II. seri, V, 15, 36, 42, 46-49'daki makaleleri). Maamafih Orta Asya'daki ilk mslman Trk devletlerinde ve mu-ahharen, Moullar'da uzak ark medeniyetinin bz tehirleri bulunmasna ramen, hil'at vermek uslnn slm ve Trk devletlerinde bu kadar kuvvetle yerlemesinde Bizans ve Ssn messeselerinin te'sirini kabul etmek icp eder. BibUyografya i Bu mesele hakknda M. Quatremere, bilhassa Memlkler devri kaynaklarndan iUfde etmek suretiyle, mhim ve etrafl bir not neretnitir (I'Histoire des Mamlouks, II, 2, 3, 72 v.d.). Bu notu muhtevi cildin ner yln-

VAKIF MESSESESNE DAR ARATIRMALAR

VAKIF MESSESES
ve VAKIF VESKALARININ TARH EHEMMYET

I Vakf messesesi, gerek hukuk bakmdan, gerek umumiyetle tarih bakmndan, orta ve yeni zamanlar Trk ve Mm dnyasn tetkik iin birinci derecede mhim bir meseledir. slm dnyasnda vakf messesesinin balangc hakknda deta klsik bir mhiyet alm birtakm rivayetlerin tarih hi bir esasa istinat etmedii muhakkak olmakla beraber, Suriye ve Msr'daki ilk slm ftuhatndan sonra yani hicretin birinci asrndan itibaren islm dnyasnda vakflar tesisine balandn gryoruz. kinci asrda, slm hukuk meslekleri teekkl ederek btn hukuk meseleler inceden inceye tetkik edildii zaman, vakf meselesi hakknda sistematik konstrksionlar yapld; ve daha sonraki devirlerde de, o muhtelif mesleklere mensup hukukularn yaptklar birtakm ilveler ve tdillerle, Hanef'lerin, afi'lerin, Mlik'-lerin, Hanbel'lerin, mam'lerin vakf hakkndaki hukuk sistemleri tedvin edildi. Muhtelif millerin tesiri altnda vakf messesesinin btn slm dnyasnda geni bir mikyas almas, yeni tima hayatn amel zaruretleri, bunun hukuk bir mevzu olarak ilenmesinde elbette messir olmutur. slm fkhna aid muhtelif mezheblere mensub limler tarafndan vcude getirilen maruf eserlerde bu hususta etrafl malmat olduu gibi, ayrlca sdece vakf messesesine ait kitaplar da tertip olunmutur: el-Hassf (lm: 261 H=875 M.)'in Ahkm'l-Vakf' (Kahire basmas, 1904), brahim b. Ms et-Tarbuls'nin (lm: 992 H. = 1516 M.) el-Is'f fi Ahkmi'l-Evkaf't (Kahire, 1296), Hill b. Yahya, (lm, 245 H. = 859 M.)'mn yeni baslan Kitb Ahkmi'hVakft (Haydarbad, 1355) gibi. Memleketimizde tabiatiyle Hanef esaslar-

312/lslAm ve Trk Hukuk Tarihi na gre yazlm olan mer Hilmi Efendinin Ahkm'hEvkaf'% ve Ali Haydar Efendinin AhkmtVukfvi son zamanlara kadar klsik bir eser hretini muhafaza etmilerdir. Bu son eserlerde, Osmanl mparatorluu'nun uzun hayat esnasnda, Trk hukukularnn tabi, byk imamlarn vazettikleri umm esaslardan hrice kamamakla beraber vakf meselesinin hallinde hayat zaruretlere gre yaptklar baz yenilikleri, ufak tefek tdilleri grmek kaabildir; fakat, yaadklar muhitin ve tadklar zihniyetin tazyiki altnda bu mellifler de, dar bir dogmatizmden kurtulamamlard. slm memleketlerinde bu suretle inkiaf eden vakf messesesi tetkikleri, bir asrdan beri Garp msterik hukukular arasnda da bir tetkik mevzuu olmutur. Vakf messesesinin yaad birtakm slm memleketlerini hkimiyetleri altna alan mstemlekeci devletler, orada mer'i slm hukukunu tetkik ettirdikleri srada tabiatiyle vakf messesesinin tetkikine de gayret ettiler, islm hukukuna dir Garpta yaplm tetkikler arasnda, bilhassa vakfa aid olduka mhim eserlere, makalelere tesadf edilmesi bundan dolaydr. dare ettii memleketi, halk tanmak, onlarn mnsebetlerini tanzim eden hukuk esaslar renmek, mstemlekeci bir devletin ilk megalelerinden birini tekil eder. te bu suretle Garpta bugn vakf messesesinin muhtelif meri-leketlerdeki vaziyetini ve muhtelif mezheblere gre vakf ahkmn! gstren birok eserlerin mevcudiyetini biliyoruz. Heffening'in Encuc-lopidie de Z'Jttam'daki Wakf makalesinde phesiz tam olmamakla beraber bu husustaki balca tetkiklerin bir bibliyografyasn bulmak kaabildir. Bizde imdiye kadar vakf meselesiyle uram olan hukukular, sdece muahhar devirlerde yetimi birtakm Compilateur'-lerin rf Hanef mezhebi esaslarna gre yazlm eserlerine mracaatla iktifa ettikleri cihetle, vakf meselelerinin baka mezheblere gre nasl hkmlere tbi olduunu aratrmay dnmemilerdi. Halbuki Garb msterik - hukukular, vakf messesesini muhtelif mezheblere gre tetkik etmiler, bazan mukayeseler yapmlar, hatt bazan mene' meselelerini aratrmaya kadar ilerlemilerdir. Cumhuriyet devrine ve son adl inklplara kadar slm hukuku esaslarna tbi olan memleketimizde btn bu tetkfclerin mehul kalmas, hayret ve ibretle karlanacak bir hdisedir. Maamafih, yanl bir telkkiye mahal vermemek 4in hemen ilve edelim ki, pek mahdut baz istisnalar bir tarafa braklacak olursa, vafaf messesesi hakknda yaplan Garb tetkikleri de henz olduka geri olup, dar mnasiyle hukuk ve dogmatik aratrmalardan ibarettir.

Vakf Messesesi/313 Bunlar, ekseriyetle, slm melliflerinin vazettikleri an'aneleri takibden kurtulamamlar, ve daha ziyde amel mhiyet ve kymette meselelerle uramlardr. Hukuku tarihe ve sosyolojiye dayanan bir ilim gibi deil, sdece bir adl teknik olarak telkki eden melliflerin vcde getirdikleri bu eserler, vakf messesesinin sdece hukuk bakmdan tekmln anlatmaa be kifayet edemezler. Demek oluyor ki, ark'-ta asrlardan beri yaplm tetkiklere ve Garp'te bir asrdan beri ortaya kan olduka mebzul neriyata ramen, henz vakf messesesinin hukuk cephesi bile lyikiyle aydnlatlm olmaktan ok uzaktr.

n
ir btn itima messeseler gibi, hukuk messeseler de, lyikiyle anlalabilmek iin mutlaka tarih bakmdan tetkik edilmek mecburiyetindedir. Tabu muhiti iine konmadan ve tarih inkiaf takip edilmeden, herhangi bir hukuk messesenin anlalmas imknsz olur. Demek oluyor ki sistematik hukuk bilgisi, tarih ve sosyoloji e tamamlanmad takdirde bugnk geni ve hakik mnasiyle Hukuk zihniyet l'isprit juridique in teekkl kaabil deildir. Bu umm kaideyi mevzumuza tatbik1 edince vsl olacamz netice udur: Vakf messesesi baklanda eski slm hukukularnn kurmu olduklar teorik sistemleri renmekle itima bir realite- olan 'bu messesenin hukuk mhiyetini lyikiyle anlam olmayz; bunun nasl doup inkiaf ettiini muayyen zaman ve mekanlardaki cemiyetler iinde takip edebilirsek, yani meselenin tarih tekml processus'n. kavrayabilirsek, ancak, o zaman gayemize ermi olabiliriz; ve ancak o zaman bu teorik sistemlerin amel kymetini, hayat ile tetbuk derecesini, srf nazar kalan cihetlerini, aralarndaki farklarn mhiyetini btn sebebleriyle renmi oluruz. Buna gre, vakf messesesinin, sadece hukuk bakmdan anlalmas iin bile, tarihi tetkiklerin birinci derecede mhim olduu meydana kyor. Hlbuki bunun hricinde olarak, srf tarih bakmdan da bu messesenin byk ehemmiyeti vardr: Bugnk geni devlet mefhumuna gre mme hizmetleri mhiyetinde olan birok itima vazifeler, vaktiyle vakf messesesi tarafndan if olunuyordu; yollar, kprler, sulama ileri gibi nfia ileri, hastahneler ve fakirlere yardm gibi itima muavenet ileri, medreseler ve ktphaneler, okutanlarn ve okuyanlarn maietini temin gibi kltr ileri, dorudan doruya vakflarla idare edilmekte idi. Btn bu ilerin mhiyetini, inkiaf derecesini, nasl bir tekilt tarafndan ne tarzda idare edildiini

314/lslm ve TCirk Hucuk Tarihi anlamak, itimi tarih bakmndan zarurdir. Acaba bu bakmdan vakf messesesi hakknda tarih aratrmalar yaplm mdr? Derin bir esefle itiraf etmek lzmdr ki ne memleketimizde, ne ir islm memleketinde, bu tarzda cidd tetkikler yok gibidir. ok dar bir hukuk ereve iindeki dogmatik tetkiklerin haricinde, yalnz, vakflarn idare tekiltna ait olarak mahdud baz aratrmalar yaplmtr ki, bunlar da bilhassa Garp msteriklerine borluyuz. Maama-fih bu aratrmalar da, daha ziyde Memlkler devrine ve ksmen de bz imal Afrika mslman devletleriyle Endls'e mnhasr gibidir. Baka devirlere ve sahalara nisbetle ok mebzul tarih! kaynaklara mlik olduumuz Memlkler devrinde vakflarn ne suretle idare edildiine dir sarih malmat edinmek kaabildir: Van Berchem, G. Wietr J. Sauvaget muhtelif yazlarnda bu meseleyle megul olduklar gibi G. Demombynes de Memlkler Devrinde Suriye la Syrie Vipoque de Marnelouks, Paris 1923 adl mkemmel eserinde buna dir toplu malmat vermitir. spanya slm devletlerine aid olarak da Levi Provenal'-in Mslman spanya VEspagne musulmane, Paris 1923 snda izahata tesadf olunuyor. Halbuki slm dnyasnn dier sahalarnda ve baka devirlerde vakf messesesini tarih bakmdan tetkik etmek, muhtelif devletlerin vakf ilerini nasl ve ne gibi tekilt ile idare ettiklerini anlamak, ne zamanlarda, nerelerde ve ne gibi vakflarn tesis edildiini renmek, yalnz hukuk deil, geni mnsile tarihi bakmdan bir zarurettir. Ve elimizde mevcut tarih kaynaklardan sk, dikkatli, metodik surette istifde etmek artiyle, bu karanlk meselelerin de az ok aydnlatlaca muhakkaktr. Byk Seluklu mparatorluundan balyarak, Hrizmahlar'da^ Uumlilar'da, CeZdyirlitef^de, Anadolu Seluklu Devleti'nde, Osmanl mparatorluu'nda., Safevler'de, Hindistan Trk devletleri'ne vakf messesesinin tarihini anlamak iin istifde edilebilecek muhtelif kaynaklar eksik deildir. Yalnz imdiye kadar orta ve yeni zaman Trk ve slm devletlerinin tarihi hakknda yaplan tetkikler ok az, ok kifayetsiz ve ekseriyetle usulsz olduu iin, btn itima tarih meseleleri gibi, vakf meselesi de tammiyle ihmal olunmutur. Demek oluyor d vakf messesesinin imdiye kadar ilm bir ekilde tetkik edilmemi olmasndan yalnz hukukular deil, onlar kadar tarihiler de mesuldr. u halde, vakf meselesini tarih bakmdan tetkik derek, bu hususta hem hukuk tarihini, hem de-itima tarihi aydnlatmak iin ne yapmak lzmdr, bunu ksaca izaha alalm..

Vakf Messesesi/315

in
Vakf messesesinin tarihini tetkik iin ilk mracaat edilecek kaynaklar, vekayinmeler* mneat mecmualar, mli idareye it pek mhim tafsilt ihtiva eden coraf eserler, seyahatnameler gibi edeb mhiyette yazlardr. Yar resm yekayinmeler, resm vesikalar tanzim ile mkellef byk memur ve ekseriyetle dvna mensup, yni resm vesikalarm tanzim ile mkellef byk memurlar tarafndan tanzim edilen mneatlar muhtelif memleketlerin iktisad ve ml hayatna alt resm kaytlardan toplanm mevsuk malmat muhtevi coraf eserler bu hususta birinci derecede mhimdir: Mesel lhanllar ye Celyirliler devri iin Reid'd-Dnln Cmi,'t*TevrWi, Nahcevant*-nin Dstr'lKtib'U Hamdullah Kazvn'nin Nzhet'l-Kulb'u bunlar iin gzel birer misal olabilir. Bunlardan .baka bibliyografik mhiyette eserler, evliya menkbelerine aid hagiographique mahsller de, bazan bu hususta kymetli malzeme ihtiva edebilir. Baz kronikler, hkmdarlar tarafndan tesis eden vakflara ait baz vakfiyeleri veya vakfiye paralarm da ihtiva etmek itibariyle pek kymetlidirler. Mesel Reid'd-Dn'in trihi, ir birok hususlarda olduu gibi bu hususta da her suretle itimada lyk mebzul ve kymetli malzemeyi ihtiva etmektedir. Bunlarn hricinde olarak vakf meselesinin tetkiki iin kullanlacak en mhim vesikalar, pek tabidir ki, dorudan doruya her hangi bir vakf tesisine ait olan vakf vesikalardr. Orta ve yeni zamanlar Trk ve slm devletlerinde, gerek merkez idarede, gerek ir idar merkezlerde arivler bulunduu, ve btn mme muamelt gibi vakf ilerinin de mme tekilt vstasiyle idare veya tefti edilmek dolayse bu arivlerde vakf alkadar eden vesikalarn da mevcudiyeti malmdur. Bu arivlerden bilhassa devlet merkezinde bulunanlarn ekseriyetle muntazam olduunu ve merkez idareden kan btn emirleri, talimatlar ve zaman zaman yaplan nfus, araz ve emval tahrirlerine ait vesikalar ihtiva ettiini biliyoruz. Turla trl hdiseler, harpler, istillar, ihtilller, yangnlar, maalesef bu arivleri ortadan kaldrm, ve ihtiva ettikleri resm vesikalardan hemen hi birey kalmamtr. Yalnz, baz devirlerde baa vesikalarn ve o arada vakf ilerine ait baz emirlerin yahud herhangi ibir vakf tesisine ait artlarn talar zerine kazdrlarak tesbit edildiini biliyoruz ki, zamann- tahribatna mukavemet eden bu gibi resm vesikalar, dorudan doruya vakflara ait en eski ve en itimada lyk kaynaklardr. Demek oluyor ki

316/lslm ve Trk Hukuk Tarihi bize vakf messesesinin dorudan doruya tetkiki iin birinci derecede mhim malzemeyi epigrajik vesikalar temin edecektir. slm epigrafyasnn esaslarn ilm bir tarzda kurmak erefini dima muhafaza edecek olan Van Berchem, asllar kaybolmu bir ok vakfiyeleri aynen olmasa bile en esasl artlarla muhafaza eden kitabelerin, hukuk tarihi bakmndan ne yksek bir kymeti hiz olduunu, daha ok zaman evvel tebarz ettirmiti (Matiriauz pour un corpus inscrtpttonum arabi-corum, Egypte, I, le Caire, p. VIII, Paris 1894). Bu vakf kitabeleri turla trldr: Bazlar herhangi bir vakfn tesisine ait artlar muhtevidir; bazlar herhangi bir vakfn idaresindeki yolsuzluklarn kaldrldm tesbit etmektedir. te, vakf messesesinin trl cephelerini alkalandran ve Msr'da, Suriye'de, Irak'ta, ran'da, Anadolu'da tesadf edilen bu kitabeler, vakf tarihiyle uraanlar iin en mhim malzemeyi tekil eder. islm epigrafyasna ait yarm asrdanberi yaplan aratrmalar neticesindeki mebzul neriyat sayesinde bu malzemeden istifde imkn azam derecede kolaylamtr. Kahire'deki Fransz ark Arkeolojisi Enstits tarafndan neredilmekte olan Arap Epigrafyasnn Kronolojik Repertuar (Rpertoire chronologique d'Epigraphie arabe) adl byk eser, bu itibarla, vakf messesesinin tarihini tetkik edecekler iin birinci derecede bir yardmc saylabilir. Vakf kitabelerinden sonra, naslsa zayi olmyarak bize kadar intikal edebilmi vakfiyeleri, vakf messesesinin en mhjm kayna olarak zikretmek lzmdr. Esasen vakf kitabelerinin ehemmiyeti de, onlarn asllar zayi olmu birer vakfiye paras, daha dorusu, hlsas olmasndan ileri gelir. Herhangi bir vakfa ait authentique ite vakfiyenin elimize getiini farzedelim: O zaman o vakfiyenin hlsasn ihtiva eden kitabe artk orijinsl bir vakf vesikas olmak mhiyetini kaybeder; ve ancak o vakfiyenin --eer varsa bozuk cihetlerinin kontrol iin bir yardmc derecesine iner. Esefle sylemeliyiz ki, imdiye kadar ele geen orijinal vakfiyeler hem ok mahdud, hem de nisbeten yalan zamanlara aittir. Burada orijinal sfatm kullanmaktan maksadmz, umumiyetle vakfiye nm altmda zikredilen vesikalarn, hakikatte biribirinden ok farkl bir mhiyet arzetmelerinden dolaydr: Baz vakfiyeler vardr U, dorudan doruya vkfn vakf tesis ettii zaman tanzim edilmi, hidler tarafndan imza olunmu, mevsuk ve mamlbih olduu resmen tasdik edilmitir. Yine baz vakfiyeler vardr ki orijinal bir nsha olmayp sdece onun bir kopyesinden ibarettir; yahut herhangi bir vakf vesikasnn veya vesikalarnn fltikatndan veya tercmesinden vcda getirilmi bir nshadr; yahud bir vakfiyenin bir

Vakf Messesesi/317 hlsas veya amel bir maksadla tanzim edilmi bir indeks mahiyetindedir; yahud evvelce her naslsa zayi olmu bir vakfiyenin, aradan bir az zaman getikten sonra, hidler vstasiyie resmen tevsik ettirilerek yeniden tanzim olunmu bir nshasdr. Btn bunlarn tarih kymet itibariyle biribirinden ok farkl vesikalar olduu, tarih metodolojisiyle biraz uram olanlar iin pek sarihtir. Bilhassa vakf meselesi gibi, madd ve amel byk neticeler ve menfaatler temin edebilecek meselelerin ne byk sahtkrhklara, suiistimallere sebebiyet verebilecei meydandadr. Orijinal vakfiye nshalarnn devlet arivinde bulundurulmas usl ittihaz edilmiyerek bunlarn mtevellilerin elinde muhafaza' edilmesi, arivlerdeki resm defterlerde sdece baz muahhar kopyelere tesadf olunmas, baz vakf larn tesisinden asrlarca sonra ibraz eden ve vsk derecesi asla ilmi bir surette tetkik edilmemi olan birtakm vakfiyelere istinad ettirilmesi, hlsa btn bu gibi birok eyler, vakflar tarihiyle uramak isteyenleri azam derecede artabilir. Vaktiyle Garp tarihiyle ve bilhassa ortazaman tarihiyle uraan Avrupa limleri de, tpk bu gibi mkilt e karlamlard. Fakat bilhassa XVIII. asrdan balyarak bir takm mtebahhirlerin ve limlerin muazzam mesisi neticesinde XIX. asrn ilk yarsnda artk iyiden iyiye teekkl etmi olan birtakm metodolojik disiplinler ve bilhassa Diplomatik ad verilen bilgi ubesi sayesinde, trih in iin kullanlacak malzemenin mhiyetini ve kymet derecesini amaz muherle tyin ve tesbite muvaffak oldular. Halbuki biz, tarihin (btn ubeleri gibi, vakf messesesinin tarihi hakknda da, henz kullandmz malzemenin mhiyetini ve kymet derecesini dnmekten ok uzak bulunuyoruz. Halbuki salam ve ilm bir almann birinci art budur. IV Bu artn tahakkuku iin balca re, ir mmasil tarih vesikalar gibi vakf vesikalarnn da mhiyet ve kymetini en salam ve objektif llerle tyin edebecek bir Trk - slm Diplomatik'inm tesisidir. Ortazaman Garp tarihiyle uraan mtebahhir ve limler, nasl kendi sahalarna ait -bir Diplomatik tesis etmilerse, orta ve yeni zamanlar Trk ve slm tarihiyle uraanlar da, ayni eyi yapmak mecburiyetindedirler, te vakf vesikalarnn, tarihin yardmc ilimlerinin bugnk umm objektif usulleriyle tetkiki, onlann karakteristiklerinin tyinini, bu muhtelif vesikalarn nas, ne gibi erait diresinde tanzim edildiinin ve ne gibi resm muamelelere tbi olduunun aydnlatlmas, yani

318/lslm ve Trk Hukuk Tarihi vakfa it*her trl metinler zerinde dikkatle allmas, Trk - slm Diplomatiini vcde getirmek iin birinci derecede mhimdir. Bunun iin ortazaman Garp tarihinin Diplomatik ve onun tenkd uslleri hakknda malmat sahibi olmak, daha dorusu bu uslleri kavranuf bulunmak birinci arttr; bundan sonra da, tetkik edilecek vakf vesikalarnn lisanm, "slbunu, hukuk ve tarih mhiyetini, yaz tarzlarn, kt cinslerini, uzun bir mmrese ve tecrbe ile tanmak lzmdr. Ancak bu iki esas art cemetmi olan mtebahhirler sayesindedir ki, Diplomatiksin tetkik diresine ir resm ve hukuk vesikalar gibi vakf vesikalarnn da haric ve dahil mhiyetleri, nevileri, karakteristikleri taayyn edebilecektir. te Trk Diplomatik'inin vcde gelmesi demek, imdiye kadar uzun mmrese ve tecrbelerle elde edilen bilgilerin, bundan sonra yetiecek gen aratrclara kolaylkla retilmesi, onlarn kendilerinden evvelkilerin dtkleri hatlardan kurtarlmas demektir. Biz bugn tarih usllerine uygun bir ekilde, Devlet Arivleri'yle Evkaf Umum Mdrl arivinde ve er' mahkeme sicillerinde bulunan vakf vesikalarm, mzelerde ve huss ellerdeki vakfiyeleri tetkik ve metodik bir ekilde neretmekle, Trk - slm Diplomatik''inin mhim bir ubesinin teekklne de yardm etmi olacaz. Yalnz filoloji'ye, hkuk'a, tarihin yardmc ilimlerine deil, geni mnsiyle tarihin muhtelif ubelerine ve onlarla alkal muhtelif disiplinlere vukuf u icb ettiren bu mesinin gl, vakf messesesinin tarihiyle uramak ve buna ait vesikalar neretmek isteyenleri cesaretsizlie sevketmemelidir. Her bilgi ubesi, muhtelif ahslarn deil, hatt muhtelif nesillerin birbirini tamamlayan ahmalaryle vcde gelebilir. Lkin bunun iin birinci art, alanlarn ayni ilm ve objektif usllere riyet etmeleridir. Bilhassa tahlil mhiyette almalarda, yani metin nerinde, tahiyesinde hemen btn dnyaca kabul edilmi kat' usller, kaideler vardr. Bu kaidelere riyet edilerek yaplan iler, biri-birini tashih eder, ikmal eder; ve bu suretle meydana kan salam malzeme, ilim adamlar tarafndan tarih in ve terkib iin emniyetle kullanlabilir. Halbuki ortazaman zihniyetine gre yaplan, usulsz, ind, tenkdsiz ilerin, o tarzda meydana konulan rk ye kymetsiz malzemenm, ilm bakmdan hi bir kymeti yoktur. Az malmatl Wr adamn metodik bir almas, ok mlmath birinin metodsuz syinden bin kere daha f aydandr. nk birincisinin yanllarn kontrol ve tashih etmek dima kaabildir; halbuki ikincisinin yazsndaki doru ve yanl taraflar tefrik etmee imkn yoktur. Bizim ark ilmi ile bugnk Avrupa ilmi arasndaki balca fark buradadr' V

Vakrf Messesesi/310

te bugnk ilim zihniyetine uygun olarak, tatbik ekilleri gnden gne daha ziyde katiyet ve mkemmeliyet kazanacak tenkidi usllere riyetle ortaya karlacak vakf vesikalar, neredilecek vakfiyeler, yalnz vakf messesesini hukuk ve tarih bakmlardan aydnlatmakla kalmyacaktr. O gibi salam neriyat sayesinde, tarihimizin her ubesini aydnlatabilecek yeni vesikalar elde etmi olacaz: ktisdi tarih, itima tarih, ehir trihi, iskn tariki, tarih topografya, idar ve ml tarih, din tarih, hlsa eski Trk cemiyetinin dhili bnyesini, muhtelif itima tabakalarn hayat artlarm, hukuk - itimi mnsebetlerini bize gsterecek btn tarih ubeleri bundan en byk istifdeyi temin edecektir. ehirlerin nasl iskn edildiini, yeni mahallelerin nasl teekkl ettiini, muhtelif sanat mensublarnn nerelerde temerkz ettiini, muhtelif ticar faaliyetlerin inkiaf derecesini, muhtelif halk tabakalarnn hayat seviyelerini, eya ve para kymetlerini, muhtelif vergilerin mhiyetini} ilm ve dini messeselerle itima yardm messeselerinin inkiafm bize bu vesikalar anlatacaktr. Daha ziyde asker ve siys vak'lar, hkmdarlarn ve byk ricalin hayat ve sergzetlerini anlatmakla iktifa eden kroniklerin, arada bir tesadf kabilinden bahsettikleri umm hayat yani cemiyetin hakik bnyesini asl bu vesikalar sayesinde renebileceiz. J. Sauvaget'nin, Suriye'deki Memlk emirnamelerini muhtevi kitabelerden bahsederken pek hakl olarak syledii gibi {Bulletin d'etudes orientaies, annee 1932, tome II, Fasc. I, p.2), biz bu vakf vesikalar sayesinde, kroniklerin sistematik bir surette ihml ettikleri alelade insanlarn, kyllerin, kk sanat ve ticret erbabnn, nasl yaadklarm anlayacaz. O halde mill tarihimizin birok mehul cephelerini bize gsterecek olan bu vakf vesikalar zerinde salam bir plnla almaa balayalm; ve bu birinci derecede mhim tarih kaynaklarn metodik bir ekilde nerederek tarihin muhtelif belerile megul olan mtehassslar ayr ayr bakmlardan iddetle alkalandracak bu zengin malzemeyi kaabil olduu kadar sratle meydana koyalm. Bu suretle yalnz mill tarihe deil, btn dnya tarihine byk bir hizmette bulunmu olacaz.

Vakf Messesesi/321

VAKFA AT TARH ISTILAHLAR MESELES Her ne mhiyette olursa ojsun umumiyetle tarih vesikalarn tahlil ve izahnda en mhim ve en mkl cihet, tarih slahlar'n lybyle anlalmasdr. Vakf vesikalarnn tetkiki hususunda da bu zorluk derhl kendini gsterir: muhtelif zaman ve meknlara ait vakf vesikalarnda mesel bir takm vazifelerden bahsedildiini sk sk grrz ki, bunlarn mhiyetini doru olarak anlamak, vakf messesesiyle uraanlar iin ilk arttr. Hlbuki, umumiyetle tarih stlahlarn huss HMflfaesini tekil eden bu vakfa ait stlahlar da, ir tarih stlahlar gibi imdiye kadar metodik bir tarzda tetkik edilmemitir. Bu ihmalin, tarih aratrmalar iin ne esasl bir eksiklik olduu v mill tarihimizin tetkiki iin bu stlahlar meselesini bir an evvel ciddiyetle ele almak lzumu dima tekrarlanan bir hakikattir. Fakat henz anlalamyan bir cihet varsa, o da bu meseleye ait metodik ve salam tetkiklerin nasl yaplacadr. Biz burada, bilhassa vakf vesikalarnda dima geen ve bu bakmdan deta vakfa ait tarih stlah mhiyetini alan kelimeler hakknda ayn ayr tetkik tecrbeleri neretmek niyetindeyiz. Ancak, bunun ne gibi metodolojik prensiplere gre yapldm anlatmak maksa-diyle, bu hususdaki mlhazalarmzn umm bir balang eklinde arzm zarur grdk. Bunun, yalnz vakf messesesine de, geni manasyle tarihin her ubesine ait stlahlara tetkki hususunda da faydasz olmyacam mit ediyoruz. Ortazaman Trk ve slm tarihine ait stlahlar hakknda umm eserler yle dursun hatt huss kk tetkikler be, gerek bizde gerek Avrupa da, henz yok gibidir. XK. yzyldanberi Avrupa'da neredilen Trk Arap, Fars metinlerinin tab' ve tercemelerinde arasra stlah mahiyetindeki kelimelerin izahna allmsa da, bu da olduka mahduttur; bu gibi haiyeler arasnda bilhassa E. Quatremere'in Memlk ve

Mogul devirlerine ait bz stlahlar hakkndaki haiyeleri, hl istifde ile okunabilecek kadar mhimdir. S. de Sacy, Von Hammer gibi byk msteriklerin eserlerinde de bu hususda kymetli tetkiklere tesadf olunur. Kezlik Van Berchem'in epigrafik tetkiklerinde de bz tarih stlahlar hakknda ok mhim notlar vardr. u son zamanlara kadar garpta neredilen muhtelif metinlerde, tercemelerde, monografilerde tarih stlahlar hakknda byle para para malmata tesadf olunabilirse de, bu hususta hibir bibliyografik rehber olmadndan, bunlar bilmek ve bulmak gayet mkldr. Bundan dolaydr ki, son asr msteriklerinden biroklarnn bile, kendi selefleri tarafndan yaplm bu gibi tetkiklerden haberdar olamadklarm, onlardan istifde edemediklerini sk sk grmekteyiz. Memleketimize gelince, 1908 denberi bilhassa Osmanl tarihi hakknda balam olan tetkikler arasnda, arasra bu tarih stlahlar meselesine de temas edilmi, bz monografilerde ve neredilen bz metinlerde zaman zaman bz stlahlarn izahna allmtr : merhum li'nin tk Paa-zde Tarihi*ne yazd haiyelerde, merhum Mehmed Arifin nerettii Osmanl Kanunnmeleri haiyelerinde ve daha bu gibi bz eserlerde buna rastgeliyoruz. Trh-i Osman Encmeni Mecmuasndaki muhtelif makalelerde, Halil Edhem'in epigrafik tetkiklerinde, bz stlahlar hakknda malmat verildiini gryoruz. u son senelerde tarih stlahlarna ait umm mhiyette bir iki lgate* hazrlandn duyduksa da, bunlardaki yalnz merhum M. Cevdet'in 96 sayfalk yarm kalm bir lgatesi lmnden sonra neredilmitir (1937 de Osman Ergin tarafndan karlan Muallim M. Cevdet adl eserin sonunda). Garp tetkiklerinden istifde etmifc olan Halil Edhem'in yazlarm istisna edecek olursak, tarih stlahlar hakknda dier btn yazlarda gayet ak bir metodsuzluun derhl gze arptn esefle itiraf etmek mecburiyetindeyiz. Umumiyetle mevzua ait ok mahdut bir bilgi ile yazld ve garp tetkiklerinden hi istifde edilmedii anlalan bu yazlarn en byk kusuru olan metodsuzluu gstermekliimiz ve onun zerinde srar etmekliimiz sebepsiz deildir: Bu yazlarn muharrirleri,

(*) Bu makalenin yazlmasndan sonra M. Zeki Pakaln'n Osmanl Trih Deyimleri ve Terimleri Szl (1946-1955) cilt hlinde Milli Eitim Bakanl tarafndan bastrlmtr. Kitabn bz yerleri mevcut yazlarn bir huls olmakla beraber yer yer orijinal almalara da rastlanmaktadr. O.F.K..

322/slm ve Trk Hukuk Tarihi mevzularna ait daha geni ve daha "etrafh malzemeye lik obayd lar bile, yine mevzuu vuzuh ve kat'iyetle aydnlatamryacaklard. nk filolojik ve tarihi tenkidin muayyen prensiplerim riyet edilmedike, meydana konan en zengin malzemeden bile istifde edilemea.ve sarfedilen mesi boa gitmi olur. Bu yazlardan herhangi birim, mesel tk Poa-zde Tarhi'nin veya Kanunnmeyim haiyelerini, yahut M. Cevdet'in yukarda bahsettiimi tarih trtifc'n veya aym cilt iindeki bz not larm okuyunuz : zah edilen her hangi bir stlahn hangi zamanda veya hangi meknda meydana ktn, geirdii mna tahavvllertai asla anlayamazsnz. Verilen malmat ne gibi kaynaklardan alnmtr? Aca ba muharririn yanl yahut mphem bir anlayndan m ibarettir? Bun lar kontrol etmek imknszdr. Osmanl devrinden evvelki devirler bak landa ekseriyetle byk birey bilmiyen bu muharrirler, yalnz Osmanl kaynaklarna mracaatla iktifa etmiler, hatt bunlar bile tasrihe l zum grmemilerdi. li merhumun k Paa-zde haiyelerini yazmak iin Kaamus, Burkan, Lehe-i Osman gibi lgatlere mrcaatle iktifa etmesi, M. Arif'in Ftih Kanunnmesi' ni nerederken tasrihe lzum grmeksizin XVI. - XVII. asrlara alt kaynaklar kullanmas, metodsuzluun bariz birer nmnesidir. Birka sene evvel Adliye Vekleti n mna Ftih Kanunnmesini yeni trk harflerile nereden Hseyin Na mk Orkun'un o haiyeleri mnlarm bozacak derecede tahrif ederek ve kelimeleri yanl okuyarak hlsaya kalkmas ve bunlar nere den aldm tasrih etmiyerek kendisine mal etmesi, eski tarihilerimizdeki metodsuzluun genlerimizde korkun bir bilgisizlikle ve intihal cr'etkrliyle mterfk olarak devam ettiini gsteren ac bir misl dir. Sgl Trk-islm dnyasna ait tarih stlahlar hakkndaki bu bilgisizliin, yalnz memleketimizde deil, garpte neredilen tetkiklerde de gze arptm ave edelim: Vakflar Dergisi'nm bu saysnda G. Raquettf-in eseri hakknda yazdmz tenkitte bu nokta zerinde ehemmiyetle srar edilmitir. Geri onlar, filolojik tarih teknik bakmndan, bizde yazlan yazlara phesiz ok fiktir; fakat bu nisbi faikyet, gerek metodoloji ve gerek malzeme yoksulluu bakmlarndan, onlarn da ekseriyetle ok iptida olduu hakikatini unutturamaz. Ortazaman Trk Devletlerinde Hukuk Senbollerdeki Motifler adl makalemizin [Bkz. elinizdeki kitap, s. 51 - 70] balangcnda, bu hususta olduka etrafl izahat vermi olduumu* gibi, muhtelif yazlarmzda da, mnsebet dtke buna temas etmekten ve misller vermekten geri durmamtk. Bundan dolay, tekrar bu nokta zerinde durmyarak, sdece, tarih stah-

Vakf Messesesi/323 larn tetkiki hususunda riyet edilmesi lzmgelen bz esaslar ksaca kaydedelim: Istlah mahiyetindeki her kelimenin iptida filolojik bakmdan tetkiki lzmdr. Kelime aslen hangi kkten gelmitir? Mtaklar nelerdir? Asl lgat mns nedir? Ne zaman ve nerede bir stlah mahiyetinde olarak kullanlmaa balamtr? Lgat mnsiyle stlah mns arasndaki mnsebetler nedir? Istlah olarak ne gibi coraf sahalara yaylmtr? Ne zamandan ne zamana kadar yaamtr? Bu muhtelif zaman ve meknlarda geirmi olduu semantik tahavvller nedir? Btn bunlar delilleriyle, vesikalariyle birer birer gsterilmek, mphem ve mehul kalm cihetler aka kaydolunmak lzmdr. Bu filolojik tetkikin zah ettiimiz tarzda yaplabilmesi iin, tamamiyle tarih bir kadro iinde ve bir tarihi zihniyetiyle hareket edilmek birinci arttr. Bilhassa hukuk mhiyetteki stlahlarda byk bir dk*, kat ve ihtiyat zarurdir: Geri Kanunnmeler gibi hukuk kaynaklarda bu hukuk stlahlar dorudan doruya veya dolaysiyle anlamaa yarayacak paralara tesadf olunabilir. Fakat gerek bunlarn gerek ir kaynaklarn tefsirinde dikkatsiz ve tenkitsiz hareketlerden, acele tamimlerden, hkmlerden ekinmek icap eder. Mesel iptida XVI. asrda Osmanl imparatorluumda kullanldn grdmz her hangi bir stlah, evvel, yine o asra ve Osmanl sahasna ait metinlerle izaha almak lzmdr; XVI. veya XVII. asrlara ait Osmanl metinlerinde yine aym stlaha tesadf edebiliriz; fakat kelimenin bu asrlardaki mns, mul her halde az ok deimi olabilir. Tpk bunun gibi, mesel ayn stlah XVI. asrda Safev devletine gemi olabilir; fakat oradaki mns Osmanl sahasndaki mnsndan her halde farkldr. Hulsa, memuriyet veya rtbe isimleri, siys ve idar tekilta ait kelimeler vergi isimleri, yni hukuka hatt umumiyetle tarihe, madd ve mnevi kltre ait byle birok stlahlarn daim bir semantik tahavvle mruz olduu asla unutulmamaldr. Bzan herhangi idri veya siys br vazifeye dellet eden bir kelimenin yerine -muhtelif sebeplerle- dier bir kelime gelebilir; mesel aslen trke bir kelime yerine onun arap-as veya farsasi kullanlr. Bu deime, bzan resm bir mhiyette olur. Bzan da herhangi bir mellif, hatt muasr bir mellif, eserini arabca veya farsa yazarken trke stlahn da arabca veya farsa mukabilini yazar. Bzan aym mellifin, eserinin muhtelif yerlerinde, ayni stlahn bzan aslm, bzan terceme edilmi ekillerini kulland da olur. Muahhar melliflerde de, eski devirlerden bahsedilirken, eski bir

324/lslm ve Trk Hukuk Tarihi stlah yerine, telif amannda o stlahn medluln Sde eden yeni bir tbirin kullanld grlr. Bzan da bunun zdd olarak, srf edeb bir archaisme tesirile, o devre ait bir stlah yerine onun medluln asrlarca evvel ifde eden eski bir stlahn kullanld da olabilir. Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri (2. basm tken Neriyat, stanbul 1981) adh eserimizde btn bu zikrettiimiz esaslara riyete altmz cihetle, yukarki htimllerin concrei misllerine orada tesadf etmek kaabildir. Yine orada ve Vakflar Dergisinin bu saysnda G. Raquelt'in bir eseri hakknda yazdmz tenkitte, gerek memleketimizde gerek Avrupa'da bu hususta yaplm birok tetkiklerin metodolojik bakmdan ne kadar kusurlu olduu ve bunun balca sebepleri misllerle izah olunmutur. M. Cevdet'in yukarda bahsettiimiz tarihi stlahlara ait eserinde, bzan ok mhim malmata tesadf edilmekle beraber, oradaki birok maddelerin umumiyetle pek sath br bilgi ile, ve ksaca zikrettiimiz metodolojik prensiplerden tammiyle gaflet edilerek yazld ve bu itibarla ekseriya fahi hatlara dld gze arpmaktadr. Yine ayn mellifin Vakflar Dergisi'rin bu saysndaki yazsnda, bir Seluklu vakfiyesini terceme ederken Sultan, Melik, Emr gibi tbirleri birbirinin mteradifi addettii hayretle gze arpmaktadr; hlbuki, birtakm eski mellif ler in( edeb kaynaklarda, arada bir bu kelimeleri mteradif gibi kullanmalarna ramen, resm stlah olarak bunlarn birbirinden tammiyle farkl hukuk mnlar ifde ettikleri, Ortazaman slm tarihiyle uraan herkesin malmudur; ve bilhassa o vakfiyede bu stlahlarn mteradif gibi deil bilkis aralarndaki hukuk farklar tammiyle gz nnde tutularak kullanld ak surette grnmektedir. Misllerle de zah ve te'yidine kalkld takdirde daha pek ok uzamak istidadmda olan bu kk balangc burada keserek, yukardaki metedolojik prensipleri gz nnde tutmak artiyle, vakf vesikalarnda sk k geen Mu'arrif stlahnn ahna alalm. M'ARRF I. Arabca 'arefe ('A.R.F.)den mtak olan bu kelimeye Arap lgatlerinde mesel Kaamus'da, tesadf olunmaz. Arapa'da Kaybolan, alman bir eyin yerini haber veren bakc mnsna gelen 'arrf m-rdifi olarak kullanlf (Goldziher, Abhandl zur arab. philologie, I, M] bn'tErir, en-Nihye, IV, 40; elChiz, VI, 62; el-Mes'd, JH9 352;

Va-kf Messe3esi/325 ayrca Endyclopidie de l'Islam'da A. Fischer'in yazd Khin meddesi-ne babnz), tbn Battt Seyahatnamesi'nde geen bu kelime hakknda iptida M. Defremery, Kafkasya ve Cenubi Rusya kavimleri hakknda Arab ve Acem tarihilerinin henz baslmam paralarn toplayp nerettii srada, bn Battt'dan ald parann tercemesine kk bir haiye ilve etmiti: Burada bu kelimenin bn Battt tarafndan M-zekkir kelimesiyle mteradif olarak kullanld sylenilerek aada bahsedeceimiz- XVII. asra ait bir Fransz seyahatnamesine istinaden, kelimenin o asrda ran'da kullanld ilve olunmaktadr (Jurnal. Asi* atique, juillet 1850, p. 61). Bundan sonra R. Dozy, sdece buna istinat ederek Mu'arrif kelimesini zikir ve tarif etmitir (Supp. aut dictionnaU res arabes, II, 118). te Avrupa'da bu kelime hakknda yaplm olan tetkik, eer buna bir tetkik denebilirse, bundan ibarettir. Muahharen, ben, bir makalemin haiyesinde bu stlahn Anadolu'da XVI. - XVII. asrlar zarfnda ne mnda kullanldn tabi btn vesikalariyle beraber gstermitim (Trkiyat Mecmuas, I, 1925 s. 8). Merhum M. Cevdet'in ariv mesisine ait notlar arasnda da bu kelime hakknda u bir satrlk sath malmat vardr: Camilerde Peygamber efendimize ve vkflara dir kaside ve ezkr syleyendir (Osman Ergin tarafndan neredilen M. Cevdet kitabnda s. 153). Salh'nin Kaanvs- OsmanV-sinde ve ir umm lgat kitaplarnda da kelime ayn suretle zah edilmektedir ki, bundan, M. Cevdet'in malmatn nereden aldn kolayca istidlal edebiliriz. Mu'arrif kelimesinin bu zikrettiklerimizden farkl bir mnda yani tahsildar mnsnda bz ark memleketlerinde kullanldn ve bilhassa Msr'da N zerinde nakliyat yapan gemilerden resim tahsiliyle mkellef memura bu ad verildiini Van Berchem bir haiyesinde kaydetmektedir (Corpus inscrip. arabicarum, I, fase. I, Le Caire, 1894. p. 59). te mu'arrif kelimesi hakknda imdiye kadar elde edilen malmat bundan ibarettir. Bu zarur bibliyografik mukaddimeden sonra, bu hususta imdiye kadar toplayabildiimiz malmat ve elde ettiimiz neticeleri arzedelim. II. Mu'arrif stlahna iptida Byk Seluklular devrine alt kaynaklarda tesadf ediyoruz: Byk sf Eb Sa'd Eb'l-Hayr'n menkbelerinden bahseden Esrr't-Tevhd adl mehur eserden, eyhin Nipr'da bir ta'ziye meclisine gittii zaman, mu'arriflerin det vehile eyh'i karladklarn, fakat detleri vehile onun hviyetini ve lkaplarn syliyecek yerde ardklarn reniyoruz (V. Jukowski tarafndan bastrlan nsha, 1899, Petersburg, s. 218). Demek oluyor ki mu'arrifler, mesel ta'ziye meclisleri gibi byk meclislerde ziyaretilerin adm,

326/lslm ve Trk Hukuk Tarihi hviyetini, unvanlarm yksek sesle bildirmek vazifesiyle mkellef bir nevi tantc, teriat'dr. Bu zikrettiimiz kaynak, yazl itibariyle Seluklular devrine ait olmakla beraber, bahsettii hdisenin Seluklulardan daha evvelki zamanlara ait olduunu dnrsek, mu'arrif stlahnn her halde XL asr balarnda hatt belki X. asrda Horasan'da mevcut olduuna tahmin edebiliriz. Mellifi mehul olup hi olmazsa Byk Seluklular zamannda yazld tahminjolunan eski bir SUtan Tarih'nde, Sstan haracnn nerelere sarfolunduu izah edilirken, Ramazan'da camilerde Kur'n okuyanlardan ve muhtelif memurlardan .sonra, mu'arriflerin de ad gemektedir; yalnz bunlarn mhiyetlerine ve vazifelerine ait hibir kayt yoktur (Tarih-i-Sistn, Tahran basmas, s. 32). Bu eseri cidden lmne bir surette tahiye eden Melik'-u'-ar Behr, bu stlah Muhtelif itimai tabakalara mensup insanlarn ahvlini bilenler tarznda mphem olarak erhe almtr ki, bundan, bu stlahn mnsn iyice anlayamadna hkmetmek kaabildir. XII. asrda Hemedan'n ileri gelenleri arasnda Salh'd-Dn Mu'arrif adl birinin mevcudiyetini gryoruz ki, bu da ran'n byk ehirlerinde mu'arriflerin mevcudiyetini anlatyor (Ravendi, GMNS, II, 1921, s. 384). Maamafih burada da bu stlahm mhiyetini gsterecek hibir kayt yoktur. Byk Iran edibi Sa'd'nin Bstn'mda, grdmz mu'arrif kelimesine (Der islm, VII, s. 101) XIV. asrda 'Ubeyd-i Zkni'de rastgeliyoruz: Mu'arrifleri dima eyhlerden ve vaizlerden, hatiplerden sonra ve onlarla beraber zikretmekte ve hepsiyle elenmektedir; hatt bir fkrasnda Hulg'nun Badad' zaptettii zaman onlar nehre attrdn ylemektedir (Letif, stanbul basmas* 1303, s. 16, 19, 44, 50). XIV. asrda, lhanllar ve Celyirliler devrinde ran'n garp sahalarnda da mu'arriflerin mevcudiyetini gsteren bu kaytlardan sonra, Hasan Big Rumlu Tartfci'ndeki bir kayt, 944 de Safev ordusunda Mr Feyri adl bir ordu mu'arrifi bulunduunu ve bu memuriyetin ehemmiyetini anlatmaktadr (Afsanu' T-Tawrl, Vol. I, Baroda 1931, p. 280). Bundan sonra XVII. asrda mu'arrif stlahnn ran'da mevcudiyeti ve bunlarn itima vazifeleri hakknda en geni malmat, Raphael du Mans'-n 1660 senesine ait olan mehur eserinde bulabiliriz. 1890 da Ch. Schef er tarafndan neredilen bu eserde (Estat de la Perse, p. 38), mu'arrif .kelimesi bilen diye terceme olunmaktadr: Mu'arrif, bir ehrin belli bal btn ricalini, onlarn halim*, tabiatini, evsafn bir; dnlerde veya kalabalk meclslerde mu'arriflerin hizmetinden istifde edilir: Gelenlerin kim olduunu, Onlarn nasl kabul icap ettiini ev sahibine gizlice syler. Bilhassa byk bir adam lnce, ta'ziyet meclislerinde mu'arrif bulunur: Ta'ziyet iin gelenlerin kim olduklarm, lenin gen

Vakf Messesesi/327 ocua bilemez. Mu'arrif, ona, gelenlerin kim olduunu, onlara mevkilerine gre nasl muamele edilmesi lzm geldiini retir. sfahan'da Kapsen rahiplerinin ba olan bu mellifin, mu'arrif stlah hakknda verdii bu malmattan, daha Defremery'den balayarak dima istifde olunmutur. ran sahasna ait olarak dorudan doruya edeb ve tarihi kaynaklardan kardmz bu malmattan sonra, muahhar farsa lgatlerden Behr-% 'Acem'de tesadf ettiimiz izahat nakledelim ki, bu gibi stlahlarn izahnda bu cins lgat kitaplarna ne kadar az inanmak lzmgeldii kendiliinden meydana ksn: O eserde mu'arrif kelimesinde verilen malmata gre, birisi tabi byklerden ve zenginlerden ld.zaman, nc veya drdnc gn, mu'arrif onun hakknda manzum veya mensur bir mersiye yazarak lnn evine gider ve hsm akraba nnde okuyarak onlardan para ve hediye alr. Yine ayn eserde Mu'arrijiyye kelimesinde verilen malmata nazaran, bu stlah sfahan'da bir kabilenin ismidir: hkmdarlardan veya emirlerden 'birinin yanma onun tanmad biri geldii zaman, onun hl ve snm tarif ederek bir nevi terifatlk yapan adama da mu'arrif derler. 1153'de yazlan ve 1916'da tab'olunan bu eserin mu'arrif stlah hakknda verdii 'bu malmat nereden veya nerelerden alnmtr? Eserin ba tarafnda muhtelif mehazlar zikredilmekle beraber, bu malmatn nereden alndn anlamak imknszdr. Mellif bu malmatn neye istinat ettiini baka bir maddede tasrif ettiini sylyorsa da, galiba tab' yanllndan olacak, o kelimeyi lgatte bulmak kaabil olamad. Maamafih bulunsayd bile, bir veya iki beyitten mrekkep bir mislden baka bir eye tesadf edilemiyecekti. IAgatinin dima yapt gibi kendi keyfine gre tefsir ve zah ettii bir iir parasile, tarih bir stlah izaha kalkmas karsnda pheye dmemek kaabil olamaz. Yukarda, zaman ve meknlar muayyen metinlere dayanarak, verdiimiz sarih izahat ile karlatrlnca Behr- Acem mellifinin verdii malmatn ne gibi istidlaller ve tahminler mahsul olduu kolaylkla anlalyor. Bu malmattan yalnz sfahan'daki Mu'arrifiye kabilesi hakkndaki ifadenin nereden alndn anlayamadmz itiraf edelim. Maamafih bunun da inanlmaa lyk olmadm ve mutlaka herhangi bir metnin yanl tefsirinden domu birey olacan kuvvetle tahmin etmekteyiz. nk bu eserde byle yanl ve ind tefsirlerden domu yanllklar pek oktur. IH. imdi ran sahasn brakarak, Mu'arrif stlahmm Anadolu'da ne zamandanberi ve ne mnda kullanldn anlamaa alalm. Benim grebildiime gre mu'arrif stlahna Anadolu'da iptida 641

328/Islm ve Trk Hukuk Tarihi (1243) tarihinde tanzim edilmi Divrii Cmi-i Kebri Vakfiyesinde tesadf ediyoruz: Orada, kendilerine evkaf varidatndan hisse ayrlan vazife erbab arasnda imam, hatip, mezzin, ferr, mtevelli, nazr, cz-han, kubbe-dr'dan sonra mu'arrif de zikredilmektedir (Van Berehem et Halil Edhem, Corp. inseri. arabicarum, III, Asie Minere. 1910, p. M). Bunun haiyesinde mu'arrif kelimesi Cami ve trbelerde dualar okumakla mkellef adam tarznda tarif olunmaktadr. Maamafih bu stlahn Anadolu'da XII. asrda da mevcut olduu tahmin edilebilir. XIII. asrda Konya'da Mevln ile muasr olan Kemal'd-Dn isimli mehur bir mu'arrif yayordu ki, Eflk'nin Menkb kitabnda ondan sk sk bahsedilmektedir: Buradaki kaytlar, mu'arrif in, byk ricalin ve bilhassa Pervne'nin tertip ettikleri toplantlarda bulunduunu, ve byklerden biri ld zaman, cenaze merasimine gelen bykleri kabul edip arlamakla muvazzaf olduunu anlatmaktadr (Cl. Hu-art, Les Saints des derviches tourneurs, Tom. I, Paris 1918 p. 84, 117, 133, 359-60), Eserin mtercimi CL Huart bu kelimeyi Defr&nery ve Dozy gibi nomenclateur diye terceme ediyor ki, dorudur. Mu'arrif'in cenaze mersimindeki bu vazifesini, Mevln'nm lmn anlatan Sipehslr menktbi'nen de renmekteyiz (Mithat Behr, Terceme-i Risle-i Sipehslr, stanbul 1331, s. 155 - 156). XIV. asrn ilk yarsnda bn Battt'mn verdii malmat, mhimdir: Bu Ar ab seyyah Kastamonu Emri Candarolu Sleyman Paa'nn cuma namaz merasiminden bahsederken, camide trke iir ile sultam ve mahdumunu sena ve haklarnda dua eden mu'arriflerin mevcudiyetini kaydeder (bn Battt Seyahatnamesi, erif Paa tercemesi, c. 1, s. 353). Mu'arriflerin o devirde Krm'da da mevcudiyetini yine ayn kaynaktan reniyoruz: Krm Emri'nin 'Al'd-Dn adl bir mu'arrifi olduunu syli-yen bn Battt, onun vazifesini de anlatyor: Bunun vazifesi, kabul diresinde Emr'in yannda bulunarak kad veya dier biri geldii zaman rtbe ve derecesine gre nam ve elkabm sylemek, yani bir nevi terifatlktr (Ayn eser, c. 1, s. 361 - 362). XIII - XIV. asrlarda Krm'n Anadolu ile sk mnsebetleri dnlrse, bunu tabi grmek icap eder. XIV. asrda Anadolu'da Mu'arrif-i Ldik adl bir mu'arrif - ir mlmumuzdur (bk. Encyclopdie de VIslam'dakL Osmanl "Edebiyat makalemiz). XV. asra ait Ftih Vakfiyesi'nde mu'arrif stlahna tesadf edildii gibi, onun vazifesini gsteren sarih kaytlara da rastlanyor. Bu zahata gre mu'arrifin vazifesi, cuma gnleri nce Allah'a, Peygamber'e, Aahb'a, sonra Pdih (vakf sahibine), sonra d btn mslmanlara

Vakf Messesesi/329 dua ederek sonunda Fatiha ile szn bitirmektir ve bu vazifesinden dolay yevmiye alt ake vazife alr (Tahsin z, Zwei Stiftungsurkunden des Suttan Mehmed II Ftih, istanbul 1935. p. 116, 131. - Ftih Vakfiyeleri, fatanbul 1938, s. 257, 309-310). Buradaki ifde, camilerde mu'arrif ligin eskidenberi mevcut olduunu tasrih etmektedir ki, yukandanberi zikrettiimiz malmat ile de tammiyle tetbuk ediyor. XVI. - XVII. asrlara ait birok Osmanl vakfiyelerinde de bu vazifenin mevcut olduu grlmektedir. Osmanl devrinde mu'arrifliin mevcudiyeti ve mhiyeti hakkndaki bu malmat, edeb kaynaklardaki bz mhim kaytlarla tamamlamak kaabildir. O kaytlardan anlaldna gre, mu'rrifler ekseriyetle gzel sedi ve gzel szl, ilm ve edeb kltr sahibi insanlar arasndan intihap olunuyordu. uar tezkerelerinde adlar geen bz irlerin, camilerde mu'arrif Hk ettiklerini reniyoruz: Seh Tezkeresinde Ayasof ya camii mu'arrif i Mecd ile (s. 71), kendisi de babas gibi Bursa cmflernde mu'arriflik ettii cihetle Du'y mahlasn alan dier bir ir zikredilmektedir (s. 93). Tezkereci Latf, Kastamonulu Sen', emsH Hisr, Da' mahlsl Kastamonulu irden bahsederken, bunlarn camilerde mu'arrif olduklarn, msikye derin vukuflar bulunduunu, bilhassa, Ftih devrinde stanbul'a gelen Da''nin tertip ettii birok Ta'rft'm mu'rrifler arasnda hl mehur olduunu kaydeder (Latf Tezkeresi, s. 113, 151, 208). Byezid II. devrinde saray hocalnda bulunan ir Sa'y'nin de camilerde okunmak zere birok menur ta'rift tertip ettiini de tezkereci 'k elebi (Huss ktphanemizdeki yazma nsha, varak 223), Latf (s. 191) ve Riyz (Huss ktphanemizdeki yazma nsha, s. 143) tekrar etmektedirler. XVI. asr irlerinden Kalkandelenli Fakiri de Risle-i Ta'rft adl manzum eserinde mu'arriflerin vazifelerini yukandanberi verdiimiz zahata uygun olarak anlatyor (Trkiyat Mecmuas, c. 1, s. 8). Evliya elebi, Kazasker alay iinde pdiha dualar ederek geen cami mu'arriflerinin saysn 3000 olarak gsteriyor (Seyahatname, c. I, s. 424). Latf'nin ifdesi ile ir Rh'nin mehur Terkib-i Bend'indeki Minberde hatip ola ve mahfilde mu'arrif msra, mu'arriflerin mahfilde oturduklarn, kh oturarak, kh ayaa kalkarak orada ta'rift okuduklarn, ve okurken msik kaidelerine riyet ettiklerini meydana karmaktadr. IV. Mu'arrif stlah hakknda buraya kadar verdiimiz malmat terkibi bir hulsa eklinde toplamadan evvel, buna bir yardmc olmak zere, bu stlah ile ok alkas olan dier bir stlah hakknda da ksaca izahat vermek faydasz olmyacaktr: Mzekkir. Daha XI. asrdan-

330/slm ve Trk Hukuk Tarihi beri bu stlahn ran'da mevcut olduunu 475 hicrde te'lif edilmi olan KaMta-nme'den reniyoruz: Burada mzekkir'in mescid minberinde halka vz ve nasihatle mkellef adam olduu anlalmaktadr (Kabus -nme, Sa'd Nefs basmas, Tahran 1312, s. 33). Yine ayn eserde, mellifin mzekkirlere bir takm mhim tavsiyeleri vardr ki, bu stlahn medluln lykiyle kavramak hususunda ok faydaldr: Anlalyor ki halkn rabetini ve hrmetini kazanmak iin, birok mahfuzt olmak, gzel sylemek, dinleyenlerin psikolojisine gre trl mevzulardan bahsetmek, arada bir hikyeler sylemek, dualar etmek, sorulan suallere maharetle cevap vermek, hasmn zayf olduunu anlamadan mbahaseye girimemek, halk ile fazla ihtilt etmemek, kendini ar tutmak lzmdr (Ayn eser, s. 114-115). Bu asrdan balayarak, XIV. asr tran irlerinden mehur bn Yemn'in divnna kadar birok edeb kaynaklarda minber'de vz'eden mzekkirlerden bahsedildiini gryoruz. Fakat bu hususta en mhim izahat, XIII. asrda Anadolu'da ikml edilmi olan eyh Necm'd-Din Rz'nin Mirsdul-tbd adl mehur eser indedir: Mellif burada zahir ulemsn mf t, mzekkir, kad olarak e ayrdktan sonra, mzekkirleri de ayrca e taksim ediyor.
1 Fassl'lar. Bunlar gayet san'ath, parlak ifdelerle peygamberlere ait hikyeler^ eyhlere dir menkbeler naklederler. Bz yetleri erh ve tefsir ederler. Bz, dua ve mnacatta bulunurlar. Beste ile iirler okurlar. Evvelce kendi adamlarna hazrlattklar suallere cevap verirler. Halkn taassubunu tahrik ederler. Hkmdarlar, byk emirleri, kadlar, zenginleri, zlimleri hasis menfaatleri uruna methederler. Yalan hadsler naklederler. Hlsa, cidd br limin, hakk bir dm adamnn, doru bir insann yapamyaca eyleri yaparlar. Maksatlar sdece kendi hasis menfaatlerinin te'minidir. Mellif bunlar kssa-han'la. ra yani halk hikayecilerine benzetiyor.

Vakf Messesesi/331 de Vslam'a yazm olduumuz Osmanl Edebiyat maddesine -XIV. asrbaknz. Mirsd'l-bd, Tahran 1352 Hicr, s. 281 - 284). bn Battt, Ldik'teki bir vaazdan bahsederken mzekkir stlahn vz mteradifi olarak kullanyor (Trke terceme, c. I, s. 319). Bu verdiimiz izahat, Anadolu camilerindeki mu'arrif 'lerin asl vaizlerden ziyade, bu birinci snf mzekkir'lere benzediini aka gstermektedir. V. Yukardanberi verdiimiz btn bu malmata dayanarak, mu'arrif stlahn mhiyeti ve semantik tahavvlleri hakknda yle bir neticeye varabiliriz: Mu'arrifler, X. asr sonlarndanberi iptida, bir nevi mzekkir, vz gibi camilerde, mescitlerde hizmet eden bir snft; byklerin toplantlarnda, bz dini merasimde, cenaze meclislerinde de onlar bulunurdu. Bu tbirler usun mddet birbiriyle mteradif gibi kullanld. Fakat XI. asrdan sonra yava yava mu'arrif ve mzekkirlerin vazifeleri ayrld. Her mu'arrif ve mzekkir, bir nevi avam vz idi; fakat her vz mu'arrif veya mzekkir deildi. Mzekkir veya mu'arrif, gzel sesli, msikye ve edebiyata vkf, devirlerinin siyas temayllerine hizmet eden, ahs maksatlarla halk tahrik edebilen, onlarn zevkine ve seviyesine gre lkrd syliyen, din ilimlerinde yalnz sath malmatlar olan adamlard; ve bundan dolay yalnz camide de, itima hayatn ir bz sahalarnda da rolleri vard. Anadolu'da bilhassa XI. asrda onlarn vazifeleri taayyn etti; Cuma gnleri camide ta'rift sylemek; ve bu vazife, sonraki arlarda da Osmanl mparatorluumda ayn suretle devam etti. ran'da da XIV. asrda mu'arrif ve onunla m-rdif olan mzekkir ile vzn vazifeleri ayrld. 'Ubeyd-i Zkn Leti-ji'nde bunlar birbirinden sarahaten ayrlmtr; mzekkir stlah yava yava mevkiini mu'arrif stlahna terketti: Safevler devrindeki ordu mu'arrih, bir nevi avam vaizidir. Fakat asl vz ile, cenaze meclislerin-deki mu'arrif vazife ve isimleri tammiyle ayrlmtr. Osmanl mparatorluunda ise mu'arrifin bu son vazifesi, daha XV. asrda kalkmtr. te bu kk tetkik ile, Osmanl vakf vesikalar'nda dima geen mu'arrif ftdahnn mhiyeti lykiyle anlalmtr midindeyiz.

2 Zahir ilmine lykiyle vkf, cidd vzlar. 3 Asl mzekkirler, yani zahir ve bto ilmine vkf eyhler. Bu tasnifin manev - ahlk bir tasnif olduu meydandadr; ve mzekkir denince bunlardan byk bir ksmnn birinci snfa mensup olduunu asla unutmamaldr. Nitekim Kabs-nme'de bahsedilen mzekkirler de bilhassa bu birinci snfa mensup olanlardr. XIV. asr sonunda yazd Kenz'l-Kber adl eserini Mirsd'l-bd'dan hulasaten terceme suretiyle vcde getiren eyholu Mustafa'nn bu eserinde de ayn tafsilta tesadf olunur (Bu eser ve muharriri hakknda Encycopidie

Vakf Messesesi/333

VAKFA AT TRH STILAHLAR; RBT I. Ribt kelimesi, yalnz vakfa ait vesikalarda yni sdece vakfiyelerde ve kitabelerde deil, Ortaa slm tarihine ait btn kaynaklarda dima tesadf edilen bir stlhdr. ispanya ve imal! Afrika'da grdmz en eski siysi teekkllerden balayarak Msr, Irak, Anadolu, ran, Efganistan ve Mvernnehr sahalarndaki slm ve Trk devletlerine ait btn kaynaklarda bu tbire dima tesadf olunur. Uzun asrlardanberi btn slm memleketlerine yaylm olan bu kadar mhim bir stlahn, slm tarihiyle ve arkeolojisiyle uraan limler tarafndan tetkik edilmemesi imknszd. Bu stlahn imal Afrika ve spanyadaki ehemmiyeti, bu saha ile uraan msterik ve limleri bu mes'-ele zerinde epey zamandanberi megul etti: ptida Quatremere ve Dozy'den balyarak G. Marais, Jaime Oliver Asin, H. Basset et H. Terrasse ve daha bakalar bu hususta mhim tetkiklerde bulundular. Bunlar arasnda en mhim ve toplu tetkik olarak, Georges Marais'nin 1925 de Paris'te neredilen Mlanges Reni Basset adl makaleler mecmuasnn ikinci cildindeki (s. 395-430) Berberistan'daki Ribtlar Hakknda Not adl tetkikini gsterebiliriz. Bu kymetli Fransz msterik, ve tarihisi, 1936'da Encyclopedie de Vlslam'da kan Ribt makalesinde de bu mes'ele hakkndaki tetkiklerinin neticesini, ksa ve fakat ak ve mkemmel bir surette gstermi ve buna ait bibliyografik malmat da vermitir. II. G. Marais'nin bu gzel hulsas, ribt messesesinin mene' ve mhiyetini, buna benziyen Bizans messeseleriyle alkasn, slm leminin baka yerlerinde mesel Suriye ve Mvernnehr'de ribt'larn mevcudiyetini, ribt'm asker ve din hviyetini, muhtelif zaman ve meknlarda ribt'larn ne ekle girdiini, buralardaki murbt (yni

mchid, gz)'larn hayat tarzlarm, ribt'n mimari hususiyetlerini etrafl bir surette anlatmaktadr. Fakat, ark slm dnyas memleketleri iin, yalnz X. - X. asr Arab corafyacariyle, bn Hallikn, bn Cbeyr, brm'l-Sftna'dan istifde eden G. Marais, ran ve Trkistan'daki Ribt'lar mes'elesini hemen tammiyle ihml etmi gibidir. Hlbuki W. Barthold, 1927'de nerettii Trkistan Medeniyeti Tarih adl eserinde (ikinci fasl, slmiyet devrinde Trkistan) bu hususta ksa olmakla beraber faydal malmat vermidi. G. Marais, rusadan baka br dile evrilmemi olan bu eserden istifde etmedii gibi, Johs. Pedersen'in 1931'de Encyclopedie de islam'da kan Masdjid makalesinde ribt ile hnkh, zaviye kelimeleri arasndaki farklara dir verilen izahata da dikkat etmemitir. Ancak, hemen unu da ilve edelim ki Pedersen'in istifde ettii kaynaklar ok- mahdud olduu gibi, Barthod'un sdece Trkistan ribtlar hakknda verdii malmat da, kk bir hulsadan baka birey deildir; ve G. Marais'nin Marib ribtlar hakkndaki hulsasiyle karlatrlacak olursa, olduka iptidi bir mhiyette kalr. Biz bu kk yazmzda, ribt hakkndaki btn bu aratrmalarn neticelerinden istifde ettiimiz gibi, bunlarda nedense istifde edilmemi olan bz limlerin fikirlerinden de ayrca istifde ettik; ve en zyde Yakn ark memleketlerine, ran ve Trkistan'a ait olup da W. Barthold'un istifde etmedii birtakm tarih kaynaklarda bulduumuz malzemeyi kullandk. te bu bakmdan, bu kk yaz, ribt mes'elesi hakknda imdiye kadar yaplan tetkiklerin neticelerini toplyan bir hulsa olmaktan km, ark slm dnyasndaki ribt'lar hakknda yeni ve olduka zengin malmat veren bir contribution mhiyetini de almtr. Maamafih, tarih bir stlahn izah maksadiyle yazlan bu kk tetkikin geni bir monografi mhiyeti almamas iin, hatt bz lzumlu yerlerde bile fazla malmat vermekden kanlm, arkeolojik tafsilt hemen tammiyle ihml edilmi, sdece, kendi aratrmalarmz neticelerinin 4zahna ve ve ribt kelimesinin trl zaman ve meknlarda ifde ettii mefhumun tahliline allmtr. Ancak, verdiimiz bibliyografya malmat sayesinde, bu mes'elenin trl cebheleri hakknda daha geni malmat edinmek kaabil olduunu da syliyelim. m. Arabca (R.B.T.) rabt kknden gelen ribt kelimesine Kurbn? da (Vm/60) tesadf edilmektedir: orada t>*"' J^*J eklinde bulunan bu

kelimenin kfirlerle cihda hazr bulunan svarilerin atlarn balyacak yer mnsnda kullanld grlyor. Buna gre, bu messesenin daha mene'inde mslmanlkdaki cihd yni din harbi vazifesiyle alkal yni din-asker mhiyette bir messese olduu grl-

334/lslm ve Trk Hukuk Tarihi mektedir. G. Marais bu messesenin tammiyle islm mhiyette olduunu sylemekle beraber, Bizans mparatorluu devrinde de iinde rhiblerin oturduu byle mstahkem dini mevkilere tesadf edildiini ilve ediyor ve Procope'un bahsettii Kartaca'da denize yakn bir yerdeki Mandrakion adl keihne'yi hatrlatyor. Maamafih buradaki rhiblerin asker bir vazife grdkleri, ok phelidir. Hlbuki ribtlar umumiyetle hudutlarda, stratejik ehemmiyeti olan balca yerlerde .kurulmu mstahkem mevkilerdir ki, bilhassa ilk zamanlarda, cihd iin gelen gnlller burada toplanrlar; dman hcumu karsnda, mdafaasz yerlerde yayan civar halk buralara gelip barnrlar. Tb-k Bizans hudutlarndaki kk mstahkem mevkiler gibi, slm rifot-lan da bir mdfaa duvariyle evrilmi, binalar, anbarlar, ahrlar ve bir tarassud ve iaret kulesini ihtiva eden ve iinde bir mescid ile bir hamam da bulunan bir birliktir; mevkilerinin ehemmiyetine gre bunlar muhtelif byklkde olurlar; ve hududlar zerinde bir mdafaa silsilesi halinde devam ederler. k zamanlarda ribtlarn daim muhafz kuvvetleri gnlllerden ibaretti; sonralar islm devletlerinin tek byyp kuvvetlendikten sonra, buralara muntazam asker kt'alar yer. ledirilmee balanm ve harb zamanlarnda ayrca gnlller de eskisi gibi buralarda toplanmaa devam etmilerdir. Stratejik mevkilerinin ehemmiyeti dolaysiyle bz ribtlarn, devlet tekiltnn kuvvetlendii sonraki zamanlarda deta byke br ehir haline geldii grlyorsa da, ak asrlardaki ribtlarn daha ziyde kk mikyasda bir mstahkem mevki olduu sylenebilir: Yalnz Mverannehr'de 10.000 ribt bulunduu hakknda bn Hallikn'n ifdesini ve eski corafyaclarn ribtlarn okluu hakkndaki kaytlarm, ancak bu suretle izah edebiliriz. Akdeniz'in ark ve cenub kylarndaki slm memleketlerinde ve EndlVde btn sahil boyunca ribtlar bulunduu gibi, kara hudud-lar da ayni suretle ribtlarla muhafaza edilmekte idi. Bu ribtlarn iinde veya dnda bulunan ate kuleleri vstasiyle, dmann herhangi bir hareketi derhl btn slm memleketlerine bildiriliyordu, iskenderiye'den Cevta'ya kadar bir gecede bu kuleler vstasiyle haber verilebildii hakkndaki ifde biraz mbalal olsa be, byle bir sratli haberleme sistemVnin mevcudiyeti muhakkaktr. Kgarl Mahmud'n ifdesi, V. asrda slm dnyasnn Uzak ark hudud bekisi demek olan Karahanllar'da da bu ate kulelerinin bulunduunu anlatmaktadr. Bu umm zah, ribt messesesinin ilk asrlardaki din - asker mhiyetini aydnlatmaa kfidir. IV. imal Afrika (Marib) ve Endls sahasndaki ribtlar hakknda balca me'hazmz olan G. Maraise'ye gre Afrika'da Tunus

Vakf Messesesi/335 sahilinde Monastir'de ilk ribt Abbas valisi Harseme b. A'yn (179 H. 795 M.) kurmutur. Hlbuki XVI. asr Osmanl melliflerinden Sigetvar'l Aleddin Ali Dede, Trih4 Hulef'dan naklen, ilk ribt'n 'Ukbe b. Nfi tarafndan mer'in halifelii zamanmmnda kurulduunu sylemektedir (Muhdarat'l-Ev', Bulak 1300, d. 143). IX. asrda ribtlarn oaldm gryoruz: Alebler, btn ark sahili koyunca mahraslar yapmak suretiyle kuvvetli bir'mdafa sistemi kurdular. Monasr'desr sonra Alebler'in 206 (821) senesinde kurduklar Sousse ribt daha byk bir ehemmiyet kazand ve Sicilya'y fetheden slm ordusu oradan yola #kia. slamlarn Afrikye, vilyeti nin dorudan doruya Bizans tehdidinde bulunan yahut deniz an ha reketlere bir istinad noktas tekil eden ark kylarna nisbetle, Berberistan'n dier ksmlar daha az ve daha zayf ribtlara mlikdi. Yalnz Marib-i Aks'da Nakr ve Arzila'da Normand korsanlarnn aknlarna, Sae'de ise Bergavt btmleriyle mcdeleyi kolaylatrmak iin ri btlar vcde getirilmiti. |pg| slm'n ilk asrlarnda, bilhassa daim bir .cihd sahas olan yerlerde ne gibi psikolojik hususiyetlerin hkim olduu kolaca tahmin olunabilir. Bundan dolay, servet sahihlerinin bu gibi kk ribtlar yap-dklarn, yahud mevcud ribtlarn mdafaa kudretini arttracak hayrl telislerde bulunduklarn, birok dindarlarn cihd farzm yerine getirmek iin hududlara koarak ribtlarda muvakkat veya daim surette yerlediklerini gryorum. Ribtlarda yaadklar iin murbtt adm alan bu gaziler, umumiyetle gnlllerden ibaretti; biroklar, muayyen bir zaman bu cihd vazifesini grdkden sonra, ana yurdlarna dnyorlard. Dman hcumu karsnda ate kuleleriyle uzaklara haber verildii gibi, civardaki ahliye de davullarla tehlike iareti veriliyor, ve herkes ribtda toplanarak mdfaa tanzim olunuyordu. Daha sonralar ribtlarda en ge XVI. asrdan bahyark devletten tahsisat alan daim bir muhafz kuvveti bulunduu ve gnlllerin bunlara yardmc kuvvet olarak iltihak ettii malmdur. G. Marais, ribtlarn mimar bakmndan nasl bir yap sistemi tekil ettii hakknda, gerek yukarda bahsettiimiz yazlarnda gerek Manuel d'Art musulman (I, 15-46) adl eserinde izahat vermektedir: Sonradan yaplan birok byk inaat ile eski mhiyetini kaybetmi ve mstahkem bir ehir haline girmi olan Monast&t ribtndan ziyde (Encyclopdie de Vlsam'da. yine ayn mellif tarafndan yazlm olan bu maddeye baknz.) Sousse ribtnn, messesenin eski karakterini daha ak olarak gsterdiini sylemektedir. Ribtlar XI. - XII. asrlarda bil-

336/lslm ve Trk Hukuk Tarihi hassa Hristiyan spanya ile daim harb halinde bulunan yni cihd an'anesini devam ettiren Uzak Magrib sahasnda askeri mhiyetlerini muhafaza etmekte idiler. Aa SenegaTin bir adasnda kurulan bir ribt, Lamtna Berberlerinin byk bir devletine esas olmu ve bu devlet, mene'inin htrasn sakhyan Murbttn (yani Murbtlar devleti) adn almtr ki, garb tarihileri bu ismi tahrif ederek Almoravides ekline sokmulardr. Hemen hemen cihd eklini alm bir mcdeleden sonra bu devleti yerine geen Muvakkidin (garb tarihilerindeki bozulmu ekliyle Almohades) devleti de yine mene'ini ribtlardan almtr. Bunlara ait olarak Tz ribt ile Ribt'l-Feth'i sayabiliriz ki, bu sonuncunun adm, Rabat ehri hl saklamaktadr; ispanya'ya geen slm ordular burada toplanrd. XIV. asrda Marib'de Hristiyanlarn aknlarna mni olmak iin kylarda Mahras yani mdafaa mevkileri ve iaret kuleleri yaplmaa devam ediliyor ve bunlara yine eskisi gibi ribt ad veriliyordu. Lkin, gnll mchidler deil tahsisath muhafzlar tarafndan mdafaa edilen bu mevkiler, mhiyetleri itibariyle eski ribtlardan ok farklyd. Maamafih XVI. asrda bile Marib'de Asfi ribtnn Portekizlilerce kar mcdelede mhim bir rol oynadn gryoruz. ark'tan gelerek XI. - XII. asrlarda btn Berber memleketlerini kaphyan dervilik cereyan'nn te'siri altnda, ribt kelimesinin artk baka bir mn ald gze arpyor: Ribt, artk, bir eyhin yahud bir eyhe mensub mezarn etrafnda toplanm dervilerden mrekkeb bir zmrenin yaad bir yer yni bir zaviye, bir tekkedir. Marib'deki Merni sllesinden EbT-Hasan'n vak'anvisi bn Merzuk, efendisinin yaptrm olduu zaviyelerden bahsederken, farsa hnakh kelimesinin ribt mnasna geldiini kaydederek, dervilerin stlahna gre ribtm cihda ve hudud muhafazasna mahsus bir messese olduunu, sflere gre ise, zikir ve ibdete mahsus tekkeye bu ad verildiini sylyor. Her hlde bu mellifin zamannda ribt kelimesinin daha ziyde bu son mnda kullanld anlalmaktadr: Telemsen civarnda mehur sf Sd B Medyen'in kabri etrafndaki messeselere Ribt'l-Ubbd ad veriliyordu. G. Marais bunu te'yid eden daha birtakm misller getiriyor. Mn tekmlnn bu hususiyetini ayn suretle murbt kelimesinde de gryoruz: Eskiden, Ribt'da oturan gnll mchid, gzb mnsna gelen bu kelime, sonradan, dervi, sf, vel mnlarnda kullanlmaa balanmt. Garb slm dnyasnda son cihd sahas olan Endls'de, hudud boylarnda ribtlar te'sis edilmi olduu tahmin edilebilir. Mslman

Vakf Messesesi/337 ispanya'nn asker mimarisi hakknda F. Hernandez ve H. Terressassee taraflarndan yaplmakta olan kymetli aratrmalarn neticesine kadar bu hususta kat' birey sylemek kaabil olmyacaktr. Endls tarihilerinden Mekkr'ye gre ribt daha ziyde Hristiyanlar'a kar yaplan mdafaa harblerinde kullanlmaktadr. J. Oliver Asin ispanyolcaya rebato eklinde geen bu kelimenin slm taktiine, gre bir svari mfrezesi tarafndan yaplan baskn mnsna geldiini sylyor. Maamafih ribt kelimesi eski mnsm kaybettikten sonra, yine onunla alkal bir kelime, rabta kelimesi bu sahada ok yaamtr. spanya toponimisinde Rpita, Rvira, Rbida gibi ekiller altnda hl htrasn sakhyan bu kelime, Berberistan'da da .-malmdur; ve bununla kendi mensublar ve adamlariyle beraber inzivaya ekilip yayan bir velnin oturduu yer yni onun zaviyesi, tekkesi ifde olunur. Biraz aada, ark slm alemindeki ribtlardan bahsederken etrafiyle anlatacamz vehile, mene'inde asker - din mhiyette ve cihd mef-hmiyle alkal bir messese olan ribt, slm dnyasndaki bu ft-hat cihd ruhu zayfladkdan ve tasavvuf cereyan muayyen tarikat-ler eklinde umm hayatta faal bir rol oynamaa baladkdan sonra, dervilerin zikir ve ibdetle megul olduklar yer yni tekke, zaviye, hnkh mnsn ifde etmee balamtr. ark slm alemindeki saf-, balarn biraz etraf h bir surette anlatacamz bu semantik tekmln, esas itibariyle imal Afrika ve spanya slm memleketlerindekinden pek az farkl olduunu greceiz. V. ark slm dnyasndaki ribtlar hakknda slm kaynaklarnda olduka zengin malmata tesadf edilmekle beraber, bu mes'ele hakknda henz hibir cidd tetkik yaplmamtr. Barthold'n Trkistan ribtlar hakkndaki birka sahifesi, mstakil bir aratrma saylabil-mekten ok uzaktr. Bizim imdi vereceimiz izahat, bu kelimenin mhiyetini ve semantik tekmln anlatmak bakmndan kfi derecede malzemeye dayanmakta ise de, Suriye, Filistin, Mezopotamya, ran, Mvernnehr ve daha ir ark tslm memleketlerindeki ribtlar hakknda btn tarih kaynaklardaki malmattan istifde edilerek yazlm mstakil bir monografi olmak iddiasnda deildir. Yalnz, bu kk yaznn erevesi iinde, ribt messesesinin tekml safhalar bugne kadar bilindiinden daha vazh bir surette gsterildii gibi, ayrca, slm medeniyeti tarihnin imdiye kadar hi gze arpmam bz esasl mes'eleleri de tebarz ettirilmitir. ark'taki slm ftuhat neticesinde Arablar Mezopotamya, ran, Mvernnehr sahalarm elde ettikten sonra, buralar hkimiyetleri

338/lslm ve Wbrik Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/336

altnda tutabilmek iin epey usun mddet uramaa mecbur kaldlar, Ssn ve Garbt Ifc-fce mparatorluklan ortadan kalktktan sonra Sark'da kendilerine kar ji koyabilecek byk bir siysi kuvvet kalmamt* Vur. asrdan sonra, artk in'in Mvernnehr ilerine karabi-lecek bir vaziyette bulunmadn biliyoruz. Garb'da kuvvetli Bizans imparatorluu bir tarafa braklacak olursa, slm devleti hududlann cidd surette tehdid edebilecek hibir siys teekkl yoktu. slm Halifeliinin Bizans hududlarnda vcde getirdii asker tekilttan bahsetmek, mevzumuzun dndadr. Lkin, henz slmiyet diresine yeni girmi, Mslmanl ya sath bir ekilde kabul etmi veya' henz et-mem olan ran ve Mvernnehr sahalarnda i mdafaa tertibatna lzum vard: stratejik ve iktisdi ehemmiyeti olan mnkale yollarn korumak, slm sahas dndaki steplerden veya dalardan gelecek a-pullar ve aknlar nlemek, dahil isyanlara meydan vermemek veya bunlar kolayca bastrmak imf yava yava, gerek slm sahas iinde gerek hududlarda bir mdfaa sistemi vcde getirildi. Askeri ve iktisdi bakmlardan ok mhim olan (byk ehirlere veya onlara hkim stratejik mevkilere daha ilk zamanlarda muhtelif Arab kabilelerine mensub zmreler getirilip yerledirildi. te ribt, bu suretle vcde getirilen mstahkem mdfaa mevkilerine verilen umm isimdir ki, imal Afrika'da da bu stlahn ayn mnda kullanldm biraz evvel sylemitik. Merv'de ve Semerkand'da. daha VIII. asrda ribtlar yapldm bildiimiz gibi yine bu asrda Abbas imparatorluu'nun Horasan ve Mvernnehr'de ribtlar insna byk ehemmiyet verdii, ve Horasan valiliinde bulunan Fadl b. Yahya'nn mescidler ve. ribtlar yaptrmakla hret kazand da malumdur (Barthold,' Trkistan Medeniyeti Ta-rftt, fasl II). Hrn'r-Red devrinde, hududlarda mhim mdfaa tekilt vcde getirildiini Nizml-Mlk syler (Siysetnme, s. 102). Elimizdeki tarih ve coraf kaynaklar, daha Vm. asrdan balyaark, K. X. asrlarda yni ran ve Mvernnehr'de birtakm yerli sllelerin hkimiyeti baladkdan sonra da ribatlann eskisinden daha byk bir hzla arttm gsteriyor: Mesel Mukaddes, Abverd, Nes, Serahs ribtlarndan bahsettii gibi (Kitb'l-Ekalm, s. 25, 27, 46). Istahr de kfirler diyar olan Gr .hududundaki Ribt Kervn' zikretmektedir (s. 272; W. Minorsky*nin Hudd'l-lem tercmesi endeksine baknz). Bilhassa Sem'n, Naheb karyelerinden Ksen'de (219 Hicr)' de bir Ribt yapldn bildiriyor (Kitb'lEnsb, s. 471 b). Yine ayni mellif, Thirler'den Abdullah b. Thir'in Horasan hududunda ehri-tane'de bir ribt yaptrdn zikrediyor (ayni eser', s. 241 b>. SaffrM-

kmdan 'Amr 1b. el-Leys'in yapt din hizmetlerden bahsedilirken, be yz tane cuma namaz klman cami ve bin tane ribt yaptrd zikredilir (Trihri Sstn, Tahran 1314 s, 268). Maamafih daha bundan" evvel, yni VIII. asrn ortalarndan evvel, bilhassa hudud mntakalarnda ribatlann oalm olduunu biliyoruz. Bozkr mntakalarna hudud olan byk merkezlerde, gebe Trk kabilelerinin hcumlarna man olmak maksadiyle birok ribtlar yaplyordu; Buhr civarndaki Nr (veya Nr-t Buhr) kasabasnda birok ribtlar vard ki, buralarda ilk slm ordulariyle gelen ve Tabin tabakasna mensub olan (birok mchidlerin kabirlerine tesadf ediliyordu "(Nerah, Th4 Bhra, s. 13). Buhr - Sogd yolunda byk ve zengin bir ticret merkezi olan ve gebe aknlarna mruz bulunan Bey-kent ehrinde, daha 240 (854/855) ylndan evvel 1000'den ziyde yni Buhr kylerinin saysnca ribt' bulunduu rivayet edilir; her ky, burada kendine mahsus birer ribt yaptrmt; bu ribtlardan her birinde oturan gazilerin maieti, mensub olduu ky tarafndan te'min ediilrdi; kn, bozkrlarda yayan gebe Trk kabilelerinin akn zaman olduu cihetle, bu ribtlar a btn kylerden gelip toplanan gaziler onlarla harb ederler, harbden dnnce kendilerine it ribtlarda yaarlard (ayn. eser, 16). X. asr sonunda corafyac Mukaddes (veya Makds)'nin bzlarn harab bir hlde grm olduu bu bine yakn ribatlann, btn Beykent ehri gibi, az zamanda harb olduunu, XII. asrda buray gezen Sem'n'nin ifdesinden reniyoruz: O, bu ehir harabelerinde yalnz bz Trkmen'lere tesadf etmi ve burada evvelce bine yakn ribt bulunduunu iitmi ve harabelerini grmt (ayn. eser, s. 100 a). Sem'n'nin bu kaydm daha 1893'de nerettii Mollar Devrinde Trkistan adl eserine ait metinler arama alm olan Barthold, bu ribatlann hafzlara yni Kur'n ezberleyicilere ait olduunu yazmaktadr. Sem'n'nin baslm nshasnda ;| iU J,|,j eklinde olan bu kelimeyi Barthold ^y J>lj eklinde yazm ve tercmesini buna gre yapmsa da, bunda bir istinsah hatas olduunu ve bu kelimenin ;1 j*U tarznda tashihi icap ettiini kuvvetle tahmin ediyorum; umumiyetle ribtlara ve ayrca Beykent ehrine ait btn tarihi kaynaklar, bence, byle bir tashihin zarur olduunu gstermektedir. Sem'n'nin, yine ayni eserinde ribt hakknda verilen ve Barthold tarafndan neredilen tarifi de, bu mtlamz bsbtn kuvvetlendiriyor: Sem'n burada ribatlann, ath gazilere mahsus bir mevzi* olduunu aka sylemi ve asla hafzlardan bahsetmemitir. Elimizde baka hibir delil olmasa

&40/slm ve Tric ukuk Tarihi

l|?
1

Vakf Messesesi/341 deil, artk harblere itirak edemiyecek ihtiyar gzler de vard; ve bunlar buralara ekilerek phesiz, ibdet ve tatle itigal ediyorlard. W. Barthold tarafndan, yukarda bahsettiimiz metinler arasnda neredilen dier bir rivayet de ok ehemmiyetlidir: IX. asr balarnda Semerkand'da yayan mehur kelm limi Eb Mansr Mturd ile muasr filozof Eb'l-Kasm Hakm-i Semerknd, oradaki Ribt- Gziyn'da kelm ve hikmet okutuyorlard. O sralarda Semerkand'da Mu'tezile ve Kerrmye mezhebleri mensuplar ve iler pek oalmt: ehirde bu ilk iki mezheb mensublarna ait on yedi medrese vard. Eb Mansr ve Hakm-i Semerkand, onlarla her zaman mbhase ediyorlar, lkin bir trl glib gelemiyorlard. Nihayet bir gn bunlar Ribt- Gziyn'da Hzr Peygambere rastgeldiler; onun dusiyle kelm ve hikmet mes'elelerini lykiyle rendiler; muhaliflerini malb ettiler ve bylece Semerkand'de ehl-i snnet ve cemat mezhebinin kuvvetlenmesine hizmet ettiler (Barthold Metinleri, s. 50). mm Mturd'nin Semerkand'da 339 (944)'da ldn dnrsek, herhalde onun genliine ait olan bu rivayetin X. asrn ilk yarsna ait olmas icab eder. Bu rivayetten karlacak netice udur: Byk merkezlerde, vaktiyle srf mchidlere mahsus olarak yaplan ribtlarda, artk slm ilimleriyle uraan genler de vardr; ve 'buralarda din ilimlerine ait mzkerelerde, mbhaselerde bulunulur; bunlarn ihtiya hlinde ehrin mdfaas iin asker bir kuvvet olarak kullanld da tabidir. Biraz evvel, ribtlarda yaadklar ifn Ribt lkabm alan birtakm limlerin Sem'n tarafndan zikredildiini sylemitik ki, bu da fikrimizi te'yid eden bir delildir. Maamafih bu hdiseden, artk ribtlann asker bir maksadla deil, srf dini bir hizmet iin yaplmaa baland neticesini karmak, doru olmaz. Merv'li Abdullah b. Mbrek'in orada biri fakhlere biri de hadsilere mahsus iki ribt yaptrm olmas da, bu messeselerde cihd fikrinin bsbtn kaybolduu tarznda tefsir olunmamaldr; nk kendisi de hem lim, hem mchid sfatlarn tayordu. Mahmud Gaznev'nin, Gazneliler tarafndan himaye edilen Kerrmye taifesinin reisi Eb Bekr Muhammed b. shak vstasile Ts'da he ribtn tamir ettirmesi, herhalde bu ribtn ondan sonra Kerrmler'e mensub bir messese haline gelmesini intc etmitir. Fakat hemen unu ilve edelim ki, Kerrmler, cihd yni slm dinini klla yaymak ve Btnler'i de klla ortadan kaldrmak prensipine ok byk ehemmiyet veren mcadeleci bir din zmre idi; Belu'lar, Gorlular, Efganlar, Hindliler gibi putperestlerle mtemdi harblerde bulunan Gazneli sllesinin bunlar himaye etmesinin en byk sebe-

bile yalnz ayni metnin ihtiva ettii bu ikinci tarif, bizjm tashihimki hakl gstermee kfidir (aym eser, s. 217 b. Sem'n burada Ribt lkabiyle tannm bz dih limlerinden de bahsetmektedir). IX.X. asrlarda Smnler ve Gazneliler zamamnda yeniden asker mhiyette ribtlar te'sisine yahud eski ribtlann tamir ve ihysna devam edildiini gsteren birok kaytlar vardr: Hicr 311'de Sstn'da Ribt- RabVden bahsedilmektedir (Trth-l Ststn, s. 310); bu devir ricalinden Kara Tekin'in spcp'da bir ribt yaptrdn ve sonra orada defnedildiini tbn'1-Esr syler (el-Kmil, c. VIII. s. 65). Buhr ehrinde Semerkand kaps iinde Isml-i Smn'nin bir ribt yaptrm olduu fakat sonradan bunun harabesinin bile kalmad Nerh'de zikredilir (Trh-i Buhr, s. 13). Gazneliler devrine ait kaynaklarda da ribtlardan sk sk bahsedildiini gryoruz, (mesel Beyhak, Tahran tab', s. 123). Nizm-i 'Ar-z mehur ir FerruhFnin hayatmdan bahsederken, aganiyn'daki eski bir ribt tan bahseder (ahr Maqala, s. 40). Mahmud Gaznev'nin Ts valisi Arslan Czib, Seng-i Bust'da. Nipr-Merv ve Ts-Herat yollarnn kavutuu noktada bir ribt yapdrm ve vefatnda oraya gmlmt (Rhat'sSudr, s. 92). Bu ribtn XV. asrda Ali r Nev tarafndan tamir ettirildiini ilve edelim (Devletah Tezkiresi, s. 176). ir Firdevs'nin kz, babasnn lmnden sonra Mahmu'un ehname caizesi olarak gnderdii paray almaktan istinkf edince, Mahmud bu parann Eb Bekr Muhammed b. shak- Kerrm'ye verilmesini ve bununla Ts hududunda Nipr ve Merv yolundaki he ribtmm tamir edilmesini emretmiti (ahr Maqala, s. 51). Nizml-Mlk, Mahmud Gaznev devrine ait bir hikyesinde, Rey-Isfahan yoh zerindeki Deyr - Gein (arabcas: DeyrlCass) ribtmda bir kervann soyulmasndan bahseder (Siysetnme, bab X), VI. Ribt stlahnn XI. asrdan balyarak nasl bir tekml geirdiini ve ne gibi mnlar ifde ettiini tetkke gemeden evvel, VIII. -XI. asrlar esnasnda ribt tbirinden ne anlaldm biraz aratralm. Mverrih Gerdz'nin Smni hkmdar Ahmed b. smil devrine yni K. asrn son yllarna ait bir rivayeti ok dikkate lyktr: Ordu efradna maalarm datan tekiltn miri bulunan 'Arz Eb'l-&san Ali ordudaki eski ve tecrbeli bir askere her nedense kzarak: artk ihtiyarladm, bundan sonra ie yaramyacan, binenaleyh bir ribta ekilip oturmas lzmgeldiin sylyor (Zeyn'VAhbr, Berlin 1928, s. 23-24). Demek oluyor ki o devirde ribtlarda yalnz gea mchidler

342/lslm Trk: Hukuk Tarihi

i>/7-

Vakf Messesesi/343 melidir. Kerrmler'in ribtlar gibi Kazernler'in ribtlar da, bu stlahn ilk zamanlarda ifde ettii gnll mchidlerin topland yer mefhumuna bsbtn aykr deildi. Hahlar'a ve Bizansllarda kar mhim birer harb sahas olan Msr, Filistin ve Anadolu'da, Hind putperestlerine kar mcdele eden slm ordularnda^ Kazern dervilerine XI. asrdanberi dima tesadf edilir (Bu tarikat hakknda benm Der islm, XIX'daki makaleme ve alman msterikler cemiyeti tarafndan bastrlan Firdevs al-Mridye adl menkb mecmuasna -baknz). Bu ribtlar, hemen umumiyetle, ribt messislerinin ve oraya mensub birtakm mchid-dervilerin mezarlarm da ihtiva ediyordu. Vm. - XI. asrlar arasnda slm din tran ve Mvernnehr shalarnda lykiyle kuvvetlenip yayldktan ve Trkler, Belcler, Efganlar gibi ekseriyetle gebe ve aknc kabileler slm diresine girdikten sonra, eskiden sdece asker mhiyette olarak kurulmu ribtlarn, bu mhiyeti azok saklamakla beraber, byle din ve sfiyne bir hviyet almas pek tabidi. Ribtn sonradan ald bu ekil ile hnkh denilen messese arasnda mhiyet itibariyle hibir fark olmamas ve bu iki stlahn X. - XI. asrlarda artk mteradif olarak kullanlmas ite bundan dolaydr. Byk yollar zerinde, bozkr veya da mntkalarndaki .tehlikeli yerlerde yolcular ve kervanlar barndran ve koruyan ribtlar ise, sonradan kervansaray, han, menzil gibi isimlerle, adlanan hayr ve emniyet messeselerinden baka birey deildi. Iran ve Mvernnehr sahalarnda kurulan olduka salam tekiltl yerli devletler, muntazam ordulara ve mstahkem mevkilerde daim muhafaza knalarna shib olmakla beraber, zaman zaman herhangi bir ihtiya karsnda, ribtlarda, hnkhlarda toplanan bu gnll mchidlerin yni, gazilerin yardmna. mrcaate mecbur kalyorlard. Maamafih sonralar, mesel Semerkand gibi artk hududlardan uzaklam byk merkezlerde, bu unvan altnda yalnz idealist derviler yahud slm ilimlerini renmekle megul talebe deilf her eit serseri ve kartrc unsurlar da mevcud idi ki, ok defa dahil karklklara se-beb oluyorlard (bu hususta imdilik Les Origirtes de Vempire ottoman, Paris 1935 Trke tercmesi: Osmanl mparatorluu'nun- Kuruhu, Ankara 1959; 3. basm ise tken Neriyat taraf ndan 1981'de yapld adl kitabmzdaki hulsaya ve slm Ansiklopedisi'iae yazm olduum Alp maddesine baknz. tima tarihin bu mhim mes'elesi ve bilhassa slm devletlerinde hudud tekilt hakknda yalanda geni bir tetkk neredeceim). Bu zahattan sonra, ribt stlahnn ne gibi miller te'siriyle nasl bir semantik tekmle urad, ve bunun, ark slm dn-

bini, Kerrmler'deki bu mucdhd misyoner ruhunda aramak lzmdr, Muhammed'in babas tshk'n, be bin kfiri mslman ettii rivayet olunur. Bunlarn Horasan, Mvernnnehr, ran'da (hatt Filistin ve Msr'da) kurduklar muhtelif toplant yerlerine, kaynaklarda umumiyetle farsa bir kelime olan hnkh ad verilir; lkin din bir gaye tkb etmekle beraber asker karakterden yni cihd ruhundan mahrum olmyan ve mild X. asrda hatt IX. asrn son yansnda olduka oalm bulunan hnkhlar hakknda ribt tbirinin kullanldm da gryoruz: Mahmud'un tamir ettirdii hrribt, herhalde Kerrm-ler'e mahsus bir hnkhdan baka birey deildi (bu zmre hakknda D. S. Margoliouhfun Encyclopedie de Z'Idam'daki Karrmya maddesine baknz. Maamafih, burada bu taifenin tarihi hakknda verilen malmat dzeltilmee ve tamamlanmaa muhtadr). Ribt stlahnn X. asrda artk hnkh tabiriyle mteradif gibi kullanlmas, olduka ummileti. IX. asrdan balyarak ark islm dnyasnn tbi olduu siys ve itima artlar, ilk slm ribtlannn karakterim yava yava deitirdii cihetle, bu stlahn ifde ettii mn da tabia tiyle genilemiti. X. asr sonlarnda ve XI. asrn ilk yarsnda ribt'n hemen tammiyle hnkh mrdifi olarak kullanldn gryoruz, iran'n Fars sahasnda mhim bir ticret merkezi olan Ka-zern'da 325 (963) 'de doan byk sf Eb shk Kazern (lm; 426 H. - 1034 M.) tarafndan galiba Kerrmler ve Bntler'ht haric tekilt tklid edilerek kurulan Kazernye (yahud shkiye veya Mridye) tarkatinin, daha eyhin hayatnda te'sis edilmi altm be ribt vard; sonradan coraf sahasn ok genileten ve tekkeleri pek oalan bu tarkate ait ilk kaynaklarda, bu tekkeler hakknda ekseriyetle ribt bazan hnkh nadiren de buk'ctr stlah kullanlmaktadr. ehirlerde, kasabalarda, kylerde bulunan bu kazern messeseleri, hazan tarkate mensub zenginler tarafndan, fezan eyh'i yardmiyle kuruluyordu; bz dervilerin kendi evlerini, ribt haline koyduklarm da biliyoruz. Kazern'daki byk derghda olduu gibi, her tarafdaki btn bu kazern ribt'larnda dervilere, yolculara, gariblere yer ve yiyecek veriliyor, zikir meclisleri tertip ediliyordu. Maamafih, tpk Kerrnlfer'de olduu gibi bu tarkatte de slmiyet'in ilk asrlarndaki cihd ruhu kuvvetle hkimdi; Seyh'in hayatnda olduu gibi lmnden sonra da, her yl Kazern derghnda mchid dervilerden mrekkeb bir gz kafilesi tertib edilerek kfirlerle harbe gnderilirdi. Bu bakmdan, mensublan arasnda gazilerin pek ok bulunduu bu tarkatin hnkhlarna ribt ad verilmesi pek tabi grl-

344/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Vakf Messeseai/345

yasnn VBH. ~ XI. asrlar arasnda geirdii maddi ve mnevi tekmln safhalarn nasl aksettirdii en ak bir surette anlalmtr sanrm. VII. Byk Seluklu mparatorluu'nun kurulusu ve Yakn ark'daki sflr'atli inkiaf, ribt messesesinin daha XI. asrdan evvel takibe balam olduu tekml yolunu deitirmedi. dr ve asker messeselerini sr'atle tanzim ederek, bir taraftan Gazneliler BveyhJler Ka-rahanllar arasndaki mcdelelerle, dier taraftan ve btnl unsurlarla, Snniler (hatt ayrca snn unsurlar) arasndaki ihtilflarla zayf den ark slm dnyasna yeni bir nizam getiren Seluklular zamannda, yeni ribtlar yapldn gryoruz; eskiden de olduu gibi, byk ve zengin ribtlar bilhassa hkmdarlar, prensler, byk devlet adamlar, byk tacirler tarafndan yaptrlp vakfediliyor ve masraflarn karlamak zere ehemmiyetli emlk ve araz! tahsis olunuyordu: Melikah'n Kasr- rin Badad yolunda yaptrd Cell ribt (Hamdullah Kazvn, NzhetulKulb, s. 175). Seluklularn Fars valisi Humar Tekin'in Horasan yolundaki ribt (ayni mellif, Trh-i Gzide, s. 447), XI. asrn son yarsnda Kgr'da vezirlik derecesine kadar ykselmi olan Fazl b. Hamek'in Kgr'dan gnderdii gaza malyla Beyhak civarndaki kynde yaptrd ribt (bn Funduk, Trh-i Beyhak, Tahran 1317, s. 151). Semerkand Karahanllar'ndan Arslan Han Mehmed b. Sleyman'n Buhr'da gariblere yni yabanclara mahsus olarak yaptrd ribt (Nerh, s. 13) gibi. Burada, Seluklular devrinde yaplan, yahud daha evvelki devirlerde yaplp Seluklular zamannda hl mevcud olduu tarihi kaynaklardan anlalan ribtlarm bir listesini yapmak deil, bu devirde ribt nm altnda mevcud messeselerin mhiyetini anlatmak istiyoruz. Niz-m'1-Mlk, bize 'bu hususta olduka mhim malmat vermektedir. Ona gre, byk yollarn mhim noktalarnda ribtlar yapmak hkmdarlarn balca vazifderindendir (Siysetnme, Tahran tab', s. 6). Biz, ayni mtlaya, daha sonraki melliflerde de tesadf ediyoruz: Xm. asr banda Fahrfi'd-Dn Mbrekh da yollarn mhim ve tehlikeli noktalarnda ribtlar yaplmasnn hkmdar iin bir bor olduunu sylemektedir (Trh-i Femi'd-Dn Mbrekh, London 1927, s. 17; bu mellif ve eseri iin Trk DM ve Edebiyat Hakknda Arattrmalar adl eserimize baknz). Yine Nizm'1-Mlk, ordunun yollarda yiyecek sknts ekmemesi ve civardaki ahliye zulm edilmemesi ln, menziller civarndaki araznin devlet mal olmasn, ve buradan alnacak mahsln ribtlar ve kyler yaknndaki aribarlarda toplanmasn tavsiye etmektedir (Aym eser, s. 71). Hakikaten, ordularn ok defa bu

ribtlar civarnda konakladklarn ve harblerin bu civarlarda olduunu grmekteyiz; Irak Seluklularnn son talihsiz hkmdar Turul ile Kutlu nan arasndaki harbin Simnan civarnda Kta-i Ser Rd ribt civarnda olduunu bir misl olarak gsterebiliriz (Ravendi, Rhutu's* Sudur, s. 371). Btn bu saydmz metinlerde ve yine Seluklular zamanna ait bn Belh'nin Fars-nme'm., Nasr Nusrev'in Seyahatname'si Muhammed ibrahim'in Kerman Selukleri Tarihi gibi eserlerde, ribt kelimesinin hemen umumiyetle kervansaray mnsnda kullanldm gryoruz. Geri Siysetnme'de Cend ribt'ndan bahsedilirken (s. 102), bununla, bozkr hududundaki mstahkem mevkiin kasdedildii muhakkaktr; fakat mellif burada ribt kelimesini umm surette bir stlah olarak kullanmam, Ribt-t Cend'i hs isim olarak zikretmitir. Muhammed ibrahim'in, Ouzlarda harbe giderken yolda len Atabek Reyhan'n gmldnden bahsettii Srcn'daki Hoca Al ribt da (s. 116) herhalde bir kervansaray idi. Hrizmahlar devri mverrihi Nesev'de dnyay bir ribta benzeten cmledeki ribt kelimesini Fransz msterik Houdas'mn le convent fortifii eklinde tercme etmesi (fransz-ca tercme, s. 80). yanltr; Nesev burada ribt' XII. asrdaki umm mnsiyla kervansaray mukabili olarak kullanmtr ki, dnyay birka gn konulup glecek bir kervansaraya benzetmek, slm edebiyatlarnda ve bilhassa Fars ve Trk edebiyatlarnda son zamanlara kadar devam etmi bir edeb an'anedir. Hrizmli melliflerin XIII. asrda da ribt ayni mnda kullandklarn, Mirsd'l-bd'daki bir fkra ile de te'yid edebiliriz (Tahran tab', s. 262). Maamafih, Hrizmahlar devrine ait bz metinlerde sk sk tesadf edilen Ribtt veya Ribtt- To-gann (yahud Ribt- Togann) bu imparatorluk iin birinci derecede mhim bir snr olan bozkr hududunda Barclig Kent ve Signak ile beraber mstahkem bir mdafaa hatt tekil eden mhim bir askeri mevkiin addr ki, mhim bir mdafaa kuvveti tarafndan igal edilmekte idi (Bah'd-Dn Badad, Et-Tevessl ila't-Teressl, Tahran, 1315, s. 40, 43, 155, 159, 175; nair, kitabn ndeks'inde bunlar iki ayr mevki zannetmitir). Bu hudud mdfaa mevkiine ribt adnn verilmesi, bu asra ait olmayp daha evvelki asrlardan gelen bir an'anedir. Vm. Yakn ark slm lemi Mo istilsna uradktan ve muhtelif sahalarda kurulan Moul devletleri Jslmladktan sonra, ribt kelimesinin kervansaray mnsnda kullanlmas bsbtn ummleti. Daha Seluklular zamanndan bahyarak slm memleketlerinde mte-

346/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf MesseseSi/347

mad surette artan tasavvuf tarkatlerine mahsus messeselere ran ve Mvernnehr'de artk daha fazla hnkh, zaviye (nadiren buk'a ve tekye) adlar veriliyordu. Ticret yollarnn emniyetine byk ehemmiyet veren ran MouUan zamannda, gerek hkmdarlar gerek byk emirler tarafndan yeni ribtlar yaptrldn, biliyoruz; Hamdullah Kazvn, bilhassa ran yollar zerindeki bu eski ve yeni ribtlar baklanda epeyce zahat vermekte, ve Moul devri, ricali tarafndan bilhassa Tebrirve Sultaniye civarnda yni devlet merkezine yakn yerlerde ok muhteem ve tinl bir surette yaptrlan bu kervansaray-lan zikretmektedir: Sultaniye Tetai* yolunda vezir Tc'd-Dn Ali ah, Gys'd-Dn Mehmed b. Red'd-Dn ve kardei Cell'd-Dn taraflarndan yaptrlan ribtlar; Kara'ba Tebriz yolunda yine Tftc'd-Dln Ali ah'n libt ile Sa'd'd^Dn Sveci ye Nizm'd-Dn Sveci'nin ribtlar, Sultaniye Sve yolunda Hdctb Hasan ribt, Hrizm Mery yolu zerinde Srn ribt gibi (Nzhet'h-Kulb'un bilhassa yollar ve mesafelerden bahseden ksmna baknz: s. 163 T 189). Bu devre ait ir tarih ve coraf kaynaklarda da lhanl ricali tarafndan yaptrlan ribtlar hakknda baka malmata tesadf olunur. Maamafih Ata Melik Cveyn'nin Necef'de imm Ali mehedinde ve Badad'da yaptrd ribtlar (Trh-i Cihan-g, c. I. mukaddimesinde) ile, Kutlu ah'n Selmn- Fris mehedinde ve Basra'daki riht-larnn (bn'lFuvat, el-Havdisi'l-Cmi'a, 1932, s. 417, 459), birer kervansaray deil, fakir yolcular barndrmak hizmetini grmekle beraber dervilerin oturup ibdet etmelerine mahsus birer tekke olduu, tarih kaynaklarda bilhassa tesbit olunmaktadr; zengin vakflara mlik olan bu mcesseselerde, ekseriya onu yaptranlarn trbeleri bulunduu gi-bi, dervilerin banda birer eyh de bulunmakta ve bunlar da ldkleri zaman o ribt'a gmlmektedirler (bn'l-Fuvat'de, s. 459, 460, 493. 503; Abbs 'Azzv, Trmt'llrk, c. I, s. 261, 266, 276, 314, 319, 333). XII. - XIV. asrlarda bilhassa Irak- Arab sahasnda ve Badad'da hnkh yni tekke stlah yerine Hbt stlahnn kullanldn gsteren bu kaydlar, eserini 724 H. de tamamlyan muasr bir mellifin ifadesiyle teeyyd ediyor (fndlM Nahcivn, Tecnb's-Selef, Tahran 1934, s. 320; Hlife Nasr li-Dni'llah'n Badad'n garb tarafnda yaptrd Ribt-% Haltye'den. bahsederken). Maamafih ran ve Mverannehr' de, libt kelimesinin hemen umumiyetle kervansaray mnsnda kullanld, yukarki izahattan aka anlald gibi, Hamdullah Kazvn'-nin Nzhet'l-Kulb'un GMS serisinde baslan nshasnda bulunmayp, Cfa. Schefer'in iysetnme'ye zeyl olarak nerettii metinler mec-

muasndaki bir parasnda bulunan bir fkrasnda (s. 175) da kafi Surette grlmektedir. IX. Ribt kelimesinin ark slm dnyasndaki kullanl tarzn zaha alan bu kk hulsay tamamlamak iin, biraz da Suriye, Filistin, Msr, Hicaz sahalarna gzmz evirelim: Gerek tarih kaynaklardan gerek kitabelerden anlaldna gre, Hbt kelimesi bu sahalarda ekseriyetle yolcular, kimsesizleri ve bilhassa haclar barndracak bir misafirhane, dervilere mahsus tekke mnlarnda kullanlmakta, ve sarih olarak hibir asker mhiyet gstermemektedir. Maribli seyyah bn Cbeyr, Suriye lnn imalinde Re's'l-Ayn'daki bir zaviyeyi ri-bt diye zikreder (Wright ve de Goeje tab', s. 234; ayrca; 271, 284;) Haleb'de 635 H. de yaplm br zaviyenin kitabesi, bu binay ribt olarak isimlendirir (Bischoff, Trh-i Haleb, Beyrut 1880, s. 142). Kahire'de yalnz 960 H. tarihli Melik Eref nal zaviyesi kitabesinde ribt stlahna rastgelinmektedir (Van Berchem, Corpus, I). bn Battt'mn Mekke'de mevcudiyetinden bahsettii ribtlar, birer misafirhaneden baka bir ey deildir; Mekke'de 50 ribt bulunduunu ve bunlardan en eskisinin 400 H. ylndan daha evvel yapldn biliyoruz (tafsilt iin Encyc-lopdie'de Vlslam'dakLMasdjid maddesine baknz: s. 409 -.410). Maamafih, Suriye ve Msr mverrihleri, mesel Makrz, bn Dukmk, bn hna, Haleb ve Msr'daki binalar tavsif ederken, zaviye ve hnkh-larla ribtlar birbirinden ayrmaktadrlar (br fikir edinmek iin Hitat'a. ve sonuncunun Haleb Tarihi'ne bakmz). Makrz, ribt kelimesinin mene'deki asker mhiyetini ve muhtelif medlullerini bilmekle beraber, XIV. asrda bunun daha ziyde dervilere mahsus bir yer olduunu sylemekte ise de, ne onda ne de dier melliflerde ribt ile hnkh (zaviye, dveyre)'m farklar hakknda hibir izaha tesadf olunmamak-tadr. Sehv'nin dullara mahsus bir ribttan bahsetmesi (Quatremere'-in Matla'u's-Sa'deyn tercmesinde: Notices et Extrais, XIV, 1843, s. 19), kelimenin medllleriyle ve bilhassa zaviye medllleriyle hi de yabanc deildir; nk bu dul kadnlar burada dier derviler gibi ibdet ve zikir ile megul oluyorlard. Umumiyetle islm memleketlerinde ve bilhassa Msr'da ve Marib'de kadnlara mahsus tekkeler bulunduu dnlrse, ribt stlahnn burada da bir nevi tekke mnsm ifde ettii anlalr. Ribt stlahnn, Arab dilinin hkim bulunduu bu ark slm memleketlerinde geirdii semantik tekml, umm hatlar itibariyle, dier sahalardan pek farkl dedir: Ribt kelimesi, yle tahmin olunabilir ki, ilk zamanlarda buralarda da asker mhiyeti hiz bir messeseyi

348/lslm va Trk Hukuk Tarihi ifde etmi, sonradan kervansaraylara, zaviyelere de bu isim verilmitir. Gerek Msr'da gerek Suriye ve Filistin'de kara ve deniz hududlan, nce Bizansllara sonra Hallarda kar, devlet tekilt tarafndan kuvvetli bir ekilde mdfaa olunduu cihetle, buralarda kk mdfaa ribtlanna ihtiya yoktu; stratejik noktalarda, kuvvetle tahkim edilmi byk ehirlere, kalelere dayanan bir istihkm sistemi esasen mevcuttu. Buralara her taraftan gnll gaziler de geliyordu. htiya halinde, ribtlarda, zaviyelerde, medreselerde yayan insanlar da harbe itirak ediyorlard. Byk yollardaki kervansaraylar, gerek gebe kabilelerin ve haydutlara, gerek Hahlar'm slm topraklarnda yerlemesinden sonra hristiyanlann aknlarna mruz bulunduklar cihetle deta mstahkem birer mevki hkmnde idile;,* ve ite bu bakmdan, bu muhtelif mhiyetteki ribtlar, ilk asker mhiyetlerini bsbtn kaybetmi saylamazlard. Harblere, apullara mruz olmyan byk merkezlerdeki ribtlarm mesel Mekke'de olduu gibi sdece haclara mahsus bir misafirhane, baka memleketlerden gelip kalm fakirlere, dervilere, talebeye snacak bir yardm evi mhiyetini almas pek tabiidir. Bu bahsettiimiz sahalarda zaviye (yni hnkh, tekke) ile ribt' birbirinden ayran melliflerin pek vazh olmyan bu tefrikine gelince, ran ve Mvernnehr sahalarndaki ribtlar hakknda yukarda vermi olduumuz izahat da gz nnde bulundurursak, yle bir ihtiml hatra gelebilir: Msr ve Suriye'de zaviyeler (yni hnkhlar) galiba muayyen bir tarikat erbbma ait messeselerdi; ribtlarda ise, yolcular, muhtelif tarikatlere mensub derviler, ilim tahsiliyle megul talebe kark bir surette yayorlard. Gerek zaviyelerde gerek ribtlarda ayrca namaz klmaa mahsus bir mescid ve bzan bir de ktphane bulunduu metinlerin ehdetinden anlalyor. Maamafih bunun sdece bir faraziyeden ibaret olduunu, ve ribt ile zaviye arasmda belki de hibir fark olmayp bu iki stlahn birbirleri makamnda kullanldm dnmek de mmkndr. Daha XI. asrdan evvel ran ve Mvernnehr' de fkh ve hads ile uraanlara mahsus deta medrese mhiyetinde ribtlar bulunduu hakknda yukarda verdiimiz malmat da burada hatrlatabiliriz. ran'da tarkatlerin inkiafndan ve tekkelerin oalmasndan sonra, Arab memleketlerinde, kurulan mmasil messeselere r-Badad havlisinde olduu gibi ribt adnn temil olunduu da pek tabidir.' X. Endls ve imal Afrika'dan Asya ortalarna kadar btn tslm memleketlerinde ribt stlahnn muhtelif asrlarda ne gibi mnlar ifde ettiini, en ksa ve kaabil olduu kadar vazh bir ekilde zha altk; ve kelimenin semantik tekmln, slm medeniyeti tarihinin um-

Vakf Messesesi/340 m gidiiyle birlikte ve o ereve inde belirtmee gayret ettik. tim hayatn dinamik kompleksi iinde yaptmz bu aratrmann, yalnz yazan iin deil okuyanlar iin de olduka yorucu bir mhiyette olduunu gz nne alarak, imdi ribt stlahnn muhtelif medlullerini ksaca sralamak istiyoruz: a. Kur'n mene'den gelen ribt kelimesi, ihd prensibiyle bal olarak, ibtid slm hududlarndaki mstahkem mdfaa mevzilerini ifde etmitir. Stratejik durumlarna gre, bu mevziler muhtelif ehem miyet ve cesamette olur. Bunlardan bzs, deta, etraf surlarla ev rilen ve kalelerle mdafaa dilen bir kasaba mhiyetini almtr. Bura larda ibtid gnll svari mchidler, (murbt, mutatavvi', gz), daha sonra gnlllerle beraber muntazam asker kuvvetler, ve sonraki zamanlarda da bzan sdece muhafz kuvvetler bulunurdu. .b. Asker-ticr yollar zerinde kervanlar himaye ve dahil asayii te'min iin yaplan kale tarzndaki menzil binalarna da ribt unvan verilmitir. Sonradan bunlara kervansaray, han gibi isimler verildiini de gryoruz. Bu menzil ribtlar, ehemmiyetlerine gre, yolcularn ihtiyacm karyacak muhtelif binalar da (hamam, mescid, dkkn lar) ihtiva ediyordu. XVIII. - XIX. asrlarda ran ve Mvernnehr'de, ribt kelimesi hemen umumiyetle kervansaray mrdifi olarak kulla nlmtr (Fraser ve Burnes gibi seyyahlarn Horasan ve Bvhr se yahatnamelerinde). , c. Bilhassa hududlara yakn byk merkezlerde yaplan ribtlar, ibtid gnll mchidler e mahsus birer kla mhiyetinde idiler. Son radan, garibleri, yoksullar, tahsil iin civardan gelen talebeyi, kimse siz dullar barndran messeselere de ribt ad verildi. Bu suretle med rese ve yardm evi vazifelerini gren messeselere de ribt denildiini gryoruz. Bunlardan bzsnda, limler tarafndan ders okutulduu nu, ve talebenin istifdesi iin bu gibi bz ribtlar'da ayr bir ktp hane bulunduunu da biliyoruz. j^; d. slm leminde XI. asrdan balyarak tasavvuf tarkatlerinin yaylmas zerine, muayyen tarikat mensublannm toplant yeri olan hnkh'lara yni tekkelere de ribt ad verilmitir. Bu suretle ribt stlah muhtelif zaman ve meknlarda tekke mnsnda kullanlan hnkh, zaviye, dveyre, buk'a, savma'a, dergh, sitne gibi tbirlerle mrdif oluyor. Mene9 itibariyle hnkh ile ribt arasndaki fark ibtid Van Berchem zha almt (Corps, I, s. 245). islm'da vakf messesesi inkiaf ettikten sonra, btn Ibu ribtlarm ve bilhassa b, c, d

350/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

serilerine dhil olanlarn hkmdarlar, hkmdar ailesine mensub kadn ve erkekler, byk devlet adamlar ve zengin ferdler tarafndan vakf suretiyle te'sis edildiini ilve edelim. Ayn isim altnda birbirinden ok farkl asker, din, itima messeseleri ifde eden slm ribtlar hakknda yaplacak tarihi ve arkeolojik aratrmalarn, yalnz din tarihi ve tasavvuf tarihi de, ikti-sd ve itima tarih bakmlarndan da mhim neticeler verecei muhakkaktr. Yukardanberi verdiimiz izahat, bu trl tetkiklerin yalnz ehemmiyetini deil, bunlarn nasl geni bir kadro iinde yaplmas lzm geldii zaruretini de iyice belirtmitir, midindeyiz.
Ankara, 2/1/1942 VAKIF MESSESESNN HUKUK MAHYET ve TARH! TEKML I slm Dnyasnda Vakf Messesesinin Ehemmiyeti

Vakf messesesi, uzun asirlardanberi btn slm memleketlerinde ok byk ehemmiyet kazanm, itima ve iktisad hayat zerinde derin te'sirler yapm din - hukuk bir messesedir. XVIII. asr sonlarile XIX. asr balarnda bu messesenin slm hayatndaki ehemmi yetini ve muln anlatmak iin, o devirlerde yaam bz garb m elliflerinin, tahmin dahi olsa, u mahedelerini nakletmek kfidir: Mouraja d'Ohsson ve M. Gatteschi, Osmanl mparatorluu'ndaki gayri menkul servetin byk bir ksmm vakflarn tekil ettiini sylerler; bunun hemen drtte nisbetinde olduunu da iddia edenler vardr. Cezayir Fransz igali altna dt esnada, ehirlerdeki gayri men kullerle ehirler civarndaki arazden hemen yarsnn vakf olduunu Zeis iddia eder; F. Bonnard da Tunus arazsinin rivayete gre hemen te birinin vakfa ait olduu mtalasndadr. 1925'de Msr'daki ilenen araznin sekizde biri vakfa ait bulunuyordu. Her halde Fas, ran, Hin distan, Trkistan gibi slm kltrnn asrlarca hkim olduu saha larda da vakfn ok mhim bir yer tuttuu kat'iyyetle ifde olunabilir. Btn .bunlara ilve olarak, bugn bile Trkiye'nin her kesinde va kf eserlerine hemen her admda tesadf edildiini sylersek, vakf m essesesinin slm dnyasnda ne muazzam bir rol if ettiini kolayca anlatabiliriz. 6^^ Bu hukuk messesenin slm medeniyeti diresinde bu kadar byk bir inkiaf gstermesi, slm memleketlerinin itima ve iktisad hayatnda bu kadar muazzam ve devaml bir rol oynamas, hi phe yok

352/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ki sdece tesadfe veya keyfe bal bir hdise gibi telkki olunamaz. Aada izah edildii vehile bu inkiaf sdece islm hukukundaki veraset kaidelerini deitirmek veya servetini keyf msaderelerden kurtarmak gibi ahsi bir menfaat kaygusuna isnad eden materyalist telkkiler, tek cepheli ve ok dar bir zah tarzdr; halbuki bu kadar geni ve mull bir vakay zah iin trl mhiyette birok milleri dini ve ahlk milleri, iktisad ve itima milleri, siys milleri hep birden gz nnde tutmak lzmdr. Bunun tam zdd olarak, son zamanlarda memleketimizde bz muharrirler tarafndan ileri srlen dier bir fikir, yni vakfm slm dnyasndaki inkiafn slm dininin dier dinlerden daha ahlk ve nsan gayelere mlik olmasna isnad etmek fikri de hibir,ilm esasa dayanamam Daha ak bir ifde ite, Vakf messesesinin teekkl ve inkiaf tarih bir surette anlalmadka, sdece akl ve mantk istidlallerle bz zamanlara ve bz sahalara mnhasr bir takm mnferit vakalardan kacak neticeleri tamim ederek bu trl zahlara kalkmak, ilm bir hareket saylamaz. Esasen ne eski ark medeniyetlerinde, ne Yunan ve Roma lemlerinde, ne de Ortaa Hristiyan dnyasnda emsaline tesadf edilemiyen ve srf slm medeniyeti evresindeki memleketlere ve kavimlere mnhasr kalan bu muazzam inkiaf, tarfl kadrosu iinde tetkik edilmedike, onun hukuk mhiyetini lykile anlamak imkn da hsl olamyacakr.

Vakf Messesesi/353 11-Hassfn (lm 261 H. 875 M,) Ahkm'l-Vakf (Kahire, 1904), Hill b. Yahya'nn (lm 245 H. 859 M.) Kitb Ahkmi'lVakf' (Haydarbad, 1355) bu monografilerin en eskilerindendir. Daha sonraiki zamanlarda, mesel brahim b. Ms al - TarbulaTnin (lm 992 H. 1516 M.) el-^f f Ahkmi'LEvhai' gibi monografiler yazlmtr kif bunlarn son nmleri olarak memleketimizde mer Hilmi, Ali Haydar, Mehmed Hamdi efendiler ile Eb'HH [Mardinl'in eserlerini ve en son olarak da Ali immet Berki'nin Vakflar (stanbul 1941) adl kitabm zikredebiliriz. Trkiye haricindeki dier slm memleketlerinde de'son zamanlarda yerli limler tarafndan yazlm vakfa ait muhtelif eserlere tesadf olunmaktadr. Gerek memleketimizde gerek slm memleketlerinde yerli limler tarafndan yazlm olan bu muahhar eserler, umumiyet itibarile srf amel ihtiyalara tekabl eden ve muayyen bir mezhebe gre tedvin edilmi olan dogmatik kitaplardr. Fakat bunlarn hi birisi, vakf messesesinin geni ve hakik mnsile hukuk mhiyetini ve tarih inkiafm anlatabilecek ilm bir mahsl saylmaz, Tammiyle teolojUc bir mebde'den ie bahyan ve muayyen bir mezhebin doktrinlerinin erevesi iinde kalan ve asl ana menb'lara kadar kamyarak son asrlardaki iltikat melliflerden (mesel.bn Nceym, brahim Haleb, tbn 'Abidm veya onlardan birka asr evvel gelmi bu gibi fakihler-den) istifde ile iktifa eden bu kitaplarda, tenkiti ve objekiif bir zihniyete tesadf edilmemesi gayet tabidir. Hukuk messeseleri itima bir mahsl olarak telkki etmek ve onlarn tarih realite erevesi iindeki tekml safhalarm zaha almak, garb hukukular arasnda bile henz lzumu derecesinde anlalmam iken, bizim Ortaa zihniyetiyle yetimi eski hukukularmzn, hukuk'u adl teknik'ten ibaret sanmalarm zarur grmelidir. Umumiyetle slm hukuku hakknda olduu gibi vakf messesesi hakknda da XIX. - XX. asrlarda Avrupa'da birok tetkikler yapldm gryoruz. ngiltere, Fransa, Rusya, talya, Hollanda gibi milyonlarca slm tebaaya mlik mstemlekeci devletler, idare ettikleri slm memleketlerinde Vakf meselesile dorudan doruya temasa gelmiler, gerek idar, gerek adl bakmlardan bu meselenin tetkikine mecbur olmulardr. Mesel Tunus, Cezayir, Fas gibi Mlik mezhebinin hkim olduu sahalar ele geiren Franszlar, daha ziyde Mlik mezhebine gre vakf meselesini tetkik zaruretini duymulardr. Vakftan bahseden garb eserlerini umumiyetle birka snfa ayrmak mmkndr:

n
Vakf Messesesi Hakkndaki Kaynaklar ve Tetkikler Vakf messesesi gibi slm leminde asrlarca yaam ve itima hayatn gnlk hadiseleriyle sk skya alkadar olmu hukuk Mr messesenin, slm hukukular tarafndan inceden inceye lenmemesi ve sistemletirilmemesi imknszd. Hakikaten, salahiyetli garb hukuku* lanmn da itiraf ettikleri vehile, Roma hukukundan sonra zerinde en fazla uralm bir hukuk sistemi olan slm hukukunun byk stadla-n, daha ilk imamlardan bahyarak, vakf mevzuu zerinde de ehemmiyette almlar, ve onu yava yava sistemletirip tedvin etmilerdir. Muhtelif islm mezheplerine,, dier bir ifde ile, muhtelif slm hukuk mesleklerine gre yazlm fkh kitaplarnda vakfa ait ksmlar mevcut olduu gibi, ayrca da dorudan doruya bu mevzua ait muhtelif monografiler vcde getirilmitir.

&4/tslm ve Trk Hukuk Tarihi Bunlarda vakf meselesinden de tabiatile bahsedilmektedir. Bunlardan bzlar muayyen bir mezhebe gre, yni gre vakf meselesini tetkik zaruretini duymulardr. Vakftan bahseden garb eserlerini umumiyetle birka snfa ayrmak mmkndr: A. Umm bir surette slm hukukundan bahseden eserler. Bunlarda vakf meselesinden de tabiatile bahsedilmektedir. Bunlardan bzlar muayyen bir mezhebe gre yni mesel Hanefi hukukunu yahut Mliki hukukunu anlatmak maksadiyle yazlm olduundan, vakf meselesi de bu eserlerde tabiatiyle bu bakmdan tetkik edilmitir. ler.. B. Araz meselesinden yni toprak mlkiyetinden bahseden eser

Vakf Messeses/355 E. Ummi surette slm hukukunda vakf messesesinin mhiyetinden bahseden eserler. Bunlarn bzs, sdece vakfa ait herhangi bir mezhebe mensub bir slm fakhinin eserinin tercmesinden ibaret ise de, en ehemmiyetlileri, meseleyi daha geni ve umm bir surette tetkik ve izah etmektedirler. Bunlar arasnda E. Mercier'nin ve bilhassa Eug. Clavel'in monografileriyle; Marcel Morand'n vakf messesesinin men'ei ve hukuk mhiyeti hakkndaki kk fakat mull tetkiki, ehemmiyetle zikre lyktr. Bilhassa Clavel'in kitabnda vakf meselesinin imal Afrika memleketlerindeki vaziyeti ve XIX. asrda ngiliz ve Fransz idarelerinin Msr, Cezayir ve Tunus'ta vakf hususunda aldklar yeni tedbirler ve koyduklar hkmler de etrafiyle izah olunmaktadr. Heffening'in Encyclopedie de l'Islam'daki Wakf maddesi de, bu messesenin slm hukukundaki mhiyet ve mevkiini, meneini, ehemmiyetini, kifayetsiz bir tarihesini, muhtelif slm memleketlerinde bugnk vaziyetini ok ksa fakat olduka toplu surette gstermekte ve bu husustaki kaynaklarla tetkikler hakknda da azok malmat vermektedir.* Bu zikrettiimiz eserler, gerek hukuk gerek tarih bakmlardan, memleketimizde Hanef fkhna gre yazlp yalnz Osmanl mparatorluu 'ndaki vakf meselesinin tbi olduu hkmleri ihtiva eden kitaplardan ok mkemmeldir. Fakat btn bu tetkiklere ramen, vakf meselesinin bilhassa menei ve tarihi tekml, slm medeniyetinin madd ve mnevi erevesi iinde izah edilmi ve lykiyle anlalm saylamaz. Yalnz Orta Asya ve ran sahalarnda kurulan eski slm ve Trk devletlerinde deil, hatt Osmanl mparatorluumda bile vakf messesesinin tarihi henz lykiyle tetkik edilmi deildir. Vakflar Dergisi'nin ilk saysnda, bu hususta imdiye kadar yaplan aratrmalarn kifayetsizliini, bunun sebeblerini, tetkiki icab eden meseleleri, mracaat edilecek balca kaynaklar umm izgileriyle gstermi olduum iin, burada onlar tekrara lzum grmyorum.

Bunlarda da vakf meselesinin bir cephesinden bahsedilmekte olup, ekseriyette muayyen bir coraf - siys sahaya ait olduklarndan orada hkim olan mezhep esaslarna gre vaziyeti terih etmektedirler. Maamafih bu cins eserler arasnda, yalnz muayyen bir memleketin mlkiyet rejiminden bahsetmeyip umumiyetle slm hukukunda araz meselesinden bahseden umm mhiyette* eserler yok deildir. XIX. - XX. asrlarda. Osmanl mparatorluu tedricen paralandka, mparator -luk'tan ayrlan memleketlerde toprak mlkiyeti meselesinin tetkiki, mparatorluk idaresine halef olan yeni idareler iin hayat bir zaruret tekil etmi ve tou sebeble birok tetkikler yaplmtr. C. slm hukukunda veraset meselesinden bahseden eserler. Vakf messesesi, bilhassa aile vakflar, slm'daki veraset pren siplerini tabu.dorudan doruya deil fakat dolaysile deitirecek mhiyette olduundan, bu cins eserlerde de vakf meselesine mhim bir yer ayrlmtr. $ f& & D. slm memleketlerinden herhangi birinde vakf messesesinin m hiyetini, terih eden eserler. Bilhassa amel zaruretler dolaysile Tunus'a, Cezayir'e, Msr'a, Trablus ve Bings'ye, Osmanl mparatorluuma, ve 1914 -1918 harbinden sonra da tmparatorluuk'tan ayrlan telm memleketlerine ait byle birok monografiler vftcde getirilmitir. Bu eserler vakf meselesini,tabiatiyle, bahsettikleri sahada hkim bulunan mezhebe gre izah etmektedirler.

* slm Ansiklopedisi'nin stanbul tab'nda Vakf maddesi Leyden basksndakinden daha etrafl bir ekilde ve yeni aratrmalar da iine alr bir tarzda Bahaeddin Yediyldz tarafndan kaleme alnmtr (bk. stanbul 1982, fasikl 137, s. 153-172). O.F.K.

356/lslm ve Trk Hukuk Tarihi in VAKIF MESSESESNN MENE HAKKINDA MUHTELF NAZARYELER Vakf messesesi hakknda muhtelif mezheblere mensub slm hukukular tarafndan kurulmu olaa nazari sistemlere gre vakf, dorudan doruya slm mene'den gelen bir messesedir, imm afii'ye gre Arabistan'da slmiyet'ten evvel vakf mevcut deildir (Kitb'l mm, 275, 280). Kur 'n'da. vakfa ait hibir sarih iaret bulunmamakla beraber, slm fakhleri muhtelif hadslere istinaden bu messeseyi Peygamber zamanna irca ederler. Bz muahhar slm mellifleri brahim Peygamber tarafndan yaplan vakflarn mevcudiyetinden de bahsederler. Fakat, Kuds'te hl devam eden bu vakflarn, sonradan, slm leminde vakf messesesi yayldktan sonra bu modadan istifde etmek istiyenler tarafndan uydurulmu olmas daha akla yakndr1. slm vakflar arasnda, eskidenleri uydurulmu yalan vakfiyelere ve yalanc ehdetlere istinaden kabul ve tescil ettirilmi olanlar ndir, olmad cihetle, bunun da bu trl bir vaka olmas ok muhtemeldir. Vakflar Dergisinin gelecek saylarnda bu trl uydurma vakfiyelere ait bz mhim misaller, vereceiz. slm hukukularnn vakf messesesini Peygamber ve Hulef-y Ridn devirlerine kadar karmak istemelerine ramen, mezheb kurucusu olan ilk byk imamlar, hatt ayn mezhebe mensub byk hukukular arasnda vakfn mhiyeti ve hukuk esaslar hakknda ok derin ayrlklar ve gr farklar bulunmas, bilhassa dikkate lyktr: Vakfn iddetli taraf dan olan mm afi, yukarda zikredilen eserinde, 1 Maamafih bunun slmiyet'ten evvelki zamanlara ait bir te'sis olmas ve sonradan eklini deritirmesi de imknsz delildir. XIV. asr banda Kfe ehri civannda Bir-1 Malha'ya yakn bir Zlkifi peygamberin kabri olduunu ve Yahudiler indinde burasnn -mslmanlarn Kabe'si gibi-rTn^f^ ^^ ***** toar hkmdar Olcaytu'nun bu-^ *T^ ? ^usIumanlara verdiini biliyoruz. [Hamdullah Kazvni, N^et'l-Kulb GMS. XXIII. 1913, e. 33. - ngilizce tercmesi, s. 39]. Belk 6 S25 JT* " r^1** * *** r W* Bu hususta dier bir n l^Sm v^% w tUttmaVca|1 6d8n BeU Yahud* ayaretghnm vakfarlfd ? S18tete*aSS ttrten """+ taklit yolile Yahudiler Sfto ^ HG gfS^"BUh*- *"" luristiyanlann slm vakf klllSeler Zl FJ^ f PrPri6t6 f<mC6re 6D *** Vaklflar sulmans ettiklerini biliyoruz M. L T^ {8Ur journal asiatique. * *' 5HJ. et pecialement FBMM * en Turquie, 1861, p.

Vakf Messesesi/357 vakfa taraf dar olmyanlar iddetle tenkid etmektedir ki, bunlar arasnda ismi tasrih edilmemekle 'beraber Hanef, mezhebinin kudretli kurucusu mm Azam ve mehur Kad ureyh (lm: 82 H. 701 M.) de bulunmaktadr. afi, te'sis edilen bir vakfm, vkfn ve miraslarnn mlkiyetinde kalaca hakkndaki nazariyeye de iddetle hcum ediyor. Herhalde mm afi'nin fikirleri, vakf hakknda daha sonralar hemen umumiyetle kabul edilen esaslarn galebesine ok yardm etmi gibi grnmektedir. stad olan mm zam'a ve arkada mm Muhammed'e ramen, Hanef mezhebindeki vakf prensiplerinin esasm, deta mm Eb Ysuf kurmu, birok meselelerde stadndan ayrlmtr. Mesel gailesi tammile vkfa ait olmak zere vakf te'sisi ni tpk mm zam ve mm Muhammed gibi sahih saymyan mm Eb Ysuf, sonradan, Peygamber'in mer b. el-Hattb'n Tfamgr'daki vakfna esas tekil eden bir hads'ini grdkten sonrat bu fikirden dnmtr. Daha birok misallerini zikretmek kaabil olan bu derin ayrllardan iyice anlalyor ki, mm afi ve bilhassa Eb Ysuf gibi vakf messesesini geniletmek iin vkflara her trl kolaylklar gstermek istiyen hukukulara kar, dier bir takm fakhler, bu messeseyi uzun mddet fena bir gzle grmler, onun er' mhiyetini tanmak istememiler, ve hi olmazsa hukuk neticelerini tahdide almlardr. nk, mm Azam'm ve uzun mddet mm Eb Ysuf'un da bilmedikleri bir hadse ve birisi aile vakfn esas tekil eden dier iki rivayete dayanarak, Kur'n'm miras hakkndaki kat' hkmlerini tdil edebilecek bir messeseyi tecviz etmek, slm hukukular iin tabiatiyle ok mkld. Fakat muhtelif itima miller, slm cemiyeti iinde vakfm sr'atle inkiafn inta ediyordu,'te 'bu hayat zaruret karsnda, muhtelif mezheblere mensub byk hukukular, bir taraf-tan vakfa ait hkmler Jcoymakla beraber, dier taraftan da onun veraset ahkmm bsbtn ihll etmesine mni olmasna alyorlard. Lkin, bir hac esnasnda Medine'deki slm vakflarm grdkten sonra, bu messesenin slm mmeti iin ok faydal olacana kanaat getirmi olan Eb Ysuf (Serahs, Mebst, XII, 28), devrin umm temaylne tercman olarak, vakf kolaylatracak ve vkflara byk bir serbesti verecek yeni hkmler koydu; ve ite itima muhit artlarna tetbukundan dolay, hatt kendisi gibi Hanef mezhebindeki muarzlarnn dahi iddetli tenkidlerine ramen, vcde getirdii sistem muvaffak oldu. Btn 'bu hulsadan kolayca anlalr ki vakf messesesi, Peygamber'in lmnden sonra, Hicret'in ilk asrnda teekkl etmi, ve ikinci asrn son yarsnda hukuk eklini almtr. Fakat vakf tammiyle sla-

356/lsIm ve Trk Hukuk Tarihi

^?:

Vakf Messesesl/359 manln koyduu yeni veraset hkmlerine kar bir aksTmelinden domutur. Arab hayatnda slmiyet'ten evvel kadnlara ve kaz ocuklarn itimi ve hukuk vaziyetleri -ok aa idi; slm dini, kadnn bu vaziyetini .ykselterek onun da verasete ehil olduu hkmn koydu. Asrlardanberi srp gelen bir an'aneye kar slm dininin ald bu kat' vaziyet, Arablar dorudan doruya deil fakat kaamakl.yoldan bir aksl'mel yaratmaa mecbur etti; ve bunun neticesinde aile vakflar meydana kt. Bu usl sayesinde bir aile reisi, vakf te'sisi suretiyle kzlarn mirastan skata muvaffak oluyordu. slm hukukular, miras hakkndaki Kur'n hkmlerini filen hie indiren bu usl karsnda iddetli itirazlarda bulundular; hatt Mlikler'in vakf sisteminde buna mni olacak hkmler kondu. Lkin mm Eb Ysuf'un kurduu Hanef vakf sistemi, vkflara bu meselede de ok geni bir serbesti verdii cihetle, umm bir kabule mazhar oldu. Hanef mezhebinin hkim olmad mesel Cezayir gibi memleketlerde, vkflarn Hanef sistemine dayanarak vakf te'sis ettiklerini inliyoruz. slm hukukularndan bzlarnn vakf vasiyet'e bzlarnn da hbe'ye benzetmeleri, d vakflarn, veraset hkmlerini dolay isiyle deitirmek gayesine matuf olduundan dolaydr3. slm vakfnn menei hakknda klsik slm telkkisini kabul eden Zeis, Sauteyra et Cherbonneau, Mercier gibi birok mellifler, vakf messesesinin sonraki byk inkiafnda, bu veraset hkmlerim vkfn irdesine gre deitirebilmek karakterinin iddetle mil olduunu teslim etmektedirler. Onlara gre, meneinde tammiyle din bir te'sis (une fomdation pieuse) olan vkf (vakf-t er')f sonradan genliyerek ve bu ilk mhiyetini kaybederek, vkfa veraset hkmlerini deitirmek imknn veren ve rfe dayanan bir messese' hlini (vakf d) 2 Vakfm, eriatn veraset hakkndaki hkmlerini Arap rfne gre deitirmek temaylnden doduunu' ddia edenlerin fikirlerini bu hususta byk slam fakihleri arasndaki htilaflar burada zaha imkn yoktur. Muhtelif slm mezheblerinde vakf hakkndaki doktrinlerin nasl teekkl ettiini ileride, ayr bir tetkiknme ile tafsilen anlatmak niyetindeyiz. imdilik unu sylemekle iktifa edelim ki, slmiyet'ten evvelki AraplarMa miras hukuku, daha basit bir ifde ile eski Arap ailesinin hakki mhiyeti, bu hususta yaplm muhtelif tetkiklere ramen, henz kfi derecede aydnlatlmamtr. W. Marcais,. vaktiyle bu hususta ileri-srd fikirlerden bir ounu (Des parents et allis successibles en droit musulman, Eennes 1898) sonradan tammiyle terketmitir. Fakat her ne olursa olsun, vakfn meneinde olmasa da inkifnda, veraset hkmlerini deitirmek imknnn byk bir mil olduu katiyetle sylenebilir.'

m! bir mene'e isnad eden bu tek cepheli gr, tarih! realiteye ne dereceye kadar uygundur? Kur'n'da. hi bahsedimiyen ve Peygamber devrindeki vaziyeti de ok pheli ve mnakaal olan byle bir hukuk messese, slam cemiyetinde birdenbire nasl bu kadar byk bir inkiaf gsterebiliyor? slmiyet'in veraset baklandaki kat' hkmlerini kaamakl bir ekilde olsa bile deitirmek gibi. ilk slm hukukularn rencide edecek bir mhiyet arzetmesine ramen bu messese na-sl olup da muhite uygun bir sistem haline getiriliyor? ite bir yn sualler ki, bunlarn cevabn tammiyle dogmatik mhiyet arzeden eski ve hatt yeni slm eserlerinde bulmak kaabil deildir". Lkin bu hususta tetkikler yapan Avrupa mellifleri vakfn mene' ve tekml hakkndaki bu sualere azok cevab vermee almlardr ki, tammiyle kanaat verici bir mhiyette olmamakla beraber, bu muhtelif telkkileri gzden geirmek, bu meseleler hakkndaki trl gr tarzlarn anlatmak itibariyle hi de faydasz saylamaz. A. dealist (tslm) Nazariye. M. Belin. M. de Nauphal,- hatt Mercier, Clavel, M. Zeis, Sauteyra et Cherbonneau gibi mellifler, slm hukukularnn klsik telkinlerine sdk kalarak vakf tammiyle sim mhiyette bir messese olarak ve dorudan doruya sim mene'den gelmi addederler. Din messeselere, yoksullara ve kimsesizlere Allah rzs iin yardm, vkfa uh-rev bir mkfat te'min ettii iin, ir dinlerde olduu gibi slmiyet'te de 'bu dini idel, vakf messesesinin domasna ve inkiafna sebeb olmutur. Bu suretle vakf, slm'daki sadaka fikriyle alkadar oluyor. Halbuki bu nazariye ile ancak er'i vakflar, yani din ve hayr bir gayeye matuf te'sisler izah olunabilir. Eer bu nazariye tamamen doru olsayd ilk slm hukukularnn neden buna muhalif bir V-aziyet aldklar ve onun inkiafna mni olmak istedikleri asla izah olunamazd. Esasen vakfa tarafdar olan slm hukukularnn hile-, muasrlarnn veya seleflerinin birok kuvvetli tirazlarna cevab vermek ve bu messeseye nakl bir mesned bulabilmek iin ne kadar sknt^ektiklerini yukarda ksaca anlatmtk. B. AksTamel Nazariyesi. Mouradja d'Ohsson, Robe, Mercier, Marcel Morand gibi melliflerin ileri rdkleri bu nazariyeye gre, vakf messesesi ve bilhassa di vakflar (dile vaktflart), her eyden evvel, eski Arab Afftrito, Msl-

360/lslm ve Trk Hukuk Trihi almtr. u zikrettiimiz vaka fbu hususta ok manldr: imal Afrika *daki mslman Kabilelerin an'anelerine gre, kadnlar mirasa iti* rak etmezler: slm dini buna msade etmediinden, onlar, kadnlar mirastan ska t iin geni mikyasta aile vakf uslne mracaat ederlerdi. Sonradan, an'aneyi te'yid eden ve kadnlar mirastan mahrum brakan birtakm kanunlarn tatbikine balannca, artk vakf uslne mr-caatten tamamiyle vazgemilerdir. Maamafih bu aile vakflarnn (vakf- ehil) ak eski olduu, ilk islm hukukularnn bu husustaki iddetli hcumlarndan mesel Kad ureyh'in daha hicretin ilk asrn-daki itirazlar anlald gibi, mm afi'nin Fustt'daki evini btn mlhakatiyle beraber evldna vakfettii hakkndaki malmatmz da bunu kat'iletiriyor (Kitb'l-Umm, m, 281-283). M. d'Hosson'dan ba-hyarak vakf hakknda tetkikatta bulunan btn Avrupa mellifleri, servetini mustebid hkmdarlarn ga-so ve msdere'sinden kurtarmak ve ocuklarna hereye ramen devam edecek bir irad te'min etmek dncesinin de vakfn inkiafnda byk bir mil olduunu iddia etmilerdir. Herhalde bu psikolojik milin bu hususta kuvvetli bir te'siri olduu inkr edilemezse de, btn vakflar mesel hi evld olm-yanlarn, hadm aalarn yapm olduklar vakflar byle materyalist bir telkki ile izaha imkn olmad da muhakkaktr. Maamafih,bu aile vakfnn, meru olmyan bz gayeler iin bir hiy-le yolu olmak zere istmline teebbs edildiini gsteren baka deliller de vardr: borlu bir kimsenin servetini alacakllarndan kurtarmak iin evld lehine vakf te'sisine kalkmas, Ebssu'd Efendi'nin bir fetvsiyle menedilmitir, Msr'da aile vakflarna ait varidatn 1928 -1929 ylnda dier btn vakflar varidatndan daha fazla olmas (100 milyon franktan fazla), vakf messesesinin son asrlarda asl insan gayesinden nasl inhiraf etmi olduunu gstermee kfidir. C. Devlet Menfaati Nazariyesi, Sadece Zeis ve bilhassa Vaa Berchem tarafndan ileri srlen bu nazariyeye gre, vakfn mene'ini, asl sarih mebde'ini, Peygamber'in lmnden sonra fey'lerin mlkiyeti zerinde yaplan deiikliklerde aramak lzmdr. Peygamber hayatta iken, gerek harben gerek sulhan zaptedilen mlkler ve topraklar ki stlahta bunlara /ey* denir bu-kukan onun tzu ve irdesine tbi' idi; Peygamber lnce, vrisleri bunlarn kendilerine ait olduum* ddia ettiler. Lkin bu talebler kabul edilmedi; ve bu servetin slm mmetinin nef ine olarak yni Beyt'l-Mdt'ce mevkuf tutulduu ve ona ait olduu ileri srld. Bu suretle, her trl hukuk tahavvllerden masun, mukaddes bir ey mhiyetini ah-

Vakf Messesesi/361 yordu. Hulsa, zapt ve ilhak edilen topraklar vakfa tebdil edilmi oluyordu. Ark bundan sonra, Hz, Muhammed'in halefleri yni Halifeler bu arazyi Beyt'1-Ml nmna idare ile mkellef bulundular ve bunlar zerinde .hibir mlkiyet hakkna mlik olmadlar (Van Berchem, La proprit Hrritoriale et Vimpt fomcier sous les premiers Califes, p. 11 -12). Vakfn slm mene'i hakknda ilk slm hukukularnn klsik nazariyesini kabul eden Zeis de, Mslmanlar tarafndan zapt ve ilhak edilen topraklarn Peygamber'in lmnden sonra Beyt'1-Ml nmna mevkuf tutulduunu ve slm vakfnn bundan doduunu tervi etmektedir {Trtti limentaire de droit musuman algerien, vol. II., Alger, 1886, p.aa). Vakfn mene'i ve mhiyeti hakknda tetkikatta bulunan dier garb limleri arasnda hibir mevki' kazanamyan bu nazariyeyi, Marcel Morand pek hakl olarak tenkid etmi ve bunun zayf bir istidlalden ibaret*olduunu gstermitir: vakfn meruiyetini muarzlara kar isbat iin ok sknt eken hicr ikinci asr hukukular^ eer vakf messesesi, ilhak edilen topraklarn Beyt'1-Ml yni slm devleti menfaatine mevkuf tutulmasndan domu olsayd, dvalarn mdafaa iin byle bir kuvvetli delili ihml ederler mi idi? Bundan baka, eer bu nazariye doru olsayd, vakf topraklarn tbi olduu hukuk artlar, onun bir nevi balangc ve rnei addedilen zaptedilmi araznin (arz- memleket, arz-% mr) tbi bulunduu hukuk artlardan farksz olmak cab etmez mi idi? Halbuki aradaki bz kk benzeyilere ramen, bu artlar arasnda derin ve esasl farklar mevcuttur. Mesel vakf- sahhin hardc'a tbi topraklardan deil 'sr'e tbi topraklardan olmas arttr. Vakfa ait ve re bal araz ile haraca 'bal mr araznin vergi bakmndan tbi olduu hkmlerin birbirinden farkl olmas, gerek mlkiyet gerek tasarruf itibariyle bunlarn birbirinden tamamiyle ayr hukuk mhiyette olduklarna en byk delildir. nk slm hukukuna gre, her cins araznin tbi olduu teklif, dorudan doruya onlarn onlarn hukuk mhiyetine baldr. te ksaca gsterdiimiz btn bu delillerden sonra, Van Berchem ve Zeis taraflarndan eri srlen bu nazariyenin, vakf messesesinin mene'ini izah edemiyecei aka anlalr3. Bunlar artan ve bu yanl neticeye sevkeden ey, yle sa3 M. Morand'm bu husustaki daha bz tenkitlerini yukarda zikre lzum grmedim. Islmda arazi meselesi hakknda esasl zahata girimeden bu meseleyi daha sarih surette anlatmaa imkn yoktur. slm hukuk tarihinin lykiyle tetkik edilememi olan bu mhim problemi hakknda ayrca neredeceim bir tetkikte, vakfa ait de hukuki ve tarihi br takm yeni izahat vermee alacam.

362/lslm ve Trk Hukuk Tarihi ruyorum ki, Worms'un harben zaptedilen ve haraca tbi tutulan araznin vakf hkmne girdii ve bunun neticesi olarak ona mutasarrf olanlarn bu araznin rafcabe'sine shib olmryaca hakkndaki yanl. mutalaasdr (Recherches sur la constitution de la proprti territoriale dans les pay s musulmans, Journal asiatique, 1842 -1844). Worms'un( slm hukuku hakkndaki tetkiklerin henz balangcnda bulunduu bir srada vcde getirdii bu eserin birtakm yanllklarn tashih eden Gatteschi de bu yanh mtalay kabul etmitir (Des lois sur la pro-pri&te* fonciere dans l'empire ottoman et particulierement en Egypte, Paris 1867, p. 12). D. Roma Hukuku menei Nazariyesi. islm vakfnn, ir baz islm hukuk messeseleri gibi Roma hukukundan alndn iptida talyan hukukusu Gatteschi ileri srmtr. , slm hukukunun inkiafnda Roma hukuku'nun ve Musevlik ahkmnn byk bir te'siri olduuna inanm olan Gatteschi'ye gre t slmlar vakf messesesini eskiden Roma'ya tbi olan topraklardaki yerli halktan iktibas ve taklid etmilerdir; ve vakf messesesinin tbi olduu hukuki artlar, Roma hukukundaki res sacroe (veya proprietas sacra) 'lerin tbi bulunduu artlardan alnmtr. Bunlarn tahsis edilmi olduu aedes sacroe'ler ise Mslmanlarn mescidlerine tekabl eder (Gatteschi, Etde sur la proprif territoriale, les hypotheues et les Wakf, S. .284). Fransz hukukusu Marcel Morand, Clavel tarafndan sdece nakledilen ve bakaca hibir tarafdar bulmyan bu nazariyeyi, ok kuvvetli bir ekilde tenkit etmitir: evvel Roma hukukunda res sacroe'lere ait kaidelerin, islm vakfndaki ahkm ile hibir mmseleti yoktur; res sacroe tabiriyle mnhasran m'bed ve yine mahsus madd eya mefhumu kasdedilir; bunda, bunlara ait bir menfaat getirecek bir mlk mns yoktur; hlbuki vkflar, kendileri veya te'min ettikleri menfaat, din ve hayr bir gayeye, bir mme menfaatine tahsis edilmi olan mlklerdir. Bundan baka, res sacroe'ler yine ancak ya -bir kanun ile yahut bir senatus consulte ile, sonralar da imparator'un bir irdesi yahut ruhan reisin karariyle bu mhiyeti alabilir; bir ferdin mcerret irdesi onlara byle bir mhiyet verilmesine kfi gelme. Halbuki slm hukukunda ve mesel Mliklerde, bir vakf te'sisi, hatt bir ferdin ifah ifadesiyle de vcde gelebilir; ve bunda mme kudretini temsil eden ikinci bir ahsn asla alkas yoktur. Bundan baka aedes sac-roeler yni mbedler bir mala shib olabilirlerse de, onun. idaresi mutlaka devlete aittir. Hlbuki slm hukukunda, vakf te'si eden vkf,

Vakf Messesesi/363 vakfn idare tarzm tyinde tammiyle serbesttir. Bu tenkidler karsnda Gatteschi'nin esasen taraftar bulamam olan bu eski nazariyesi tammiyle hkmsz kalyor4. E. Bizans Hukuku Menei Nazariyesi. Vakf messesesinin, hukuk mhiyeti bakmndan ilk rneklerini Bizans'tan ald fikri, birbirinden tamamen habersiz olarak H. Becker ve Marcel Morand gibi msterik ve hukukular tarafndan ileri srlm ve bilhassa bu sonuncu tarafndan ok ak bir surette mdfaa ve zah edilmitir. Yukarda bahsettiimiz aksl'amel nazariyesini kabul eden bu mellife gre, eski Arab rfnn bir aksFameli olarak meydana kan yni slm dininin veraset hakkndaki kat' kaidelerini dorudan doruya deil fakat kaamakl bir yoldan hkmsz brakmak maksadiyle vcde gelen vakf messesesi, ilk rneini Bizans'n Suriye ve Msr'daki din messeselerinden almtr. Bizans hukukunun bu messeseler hakkndaki kaidelerile slm hukukunun vakfa ait hkmleri birbirleriyle mukayese edilince, bu netice kendiliinden meydana kyor: 1. Bizans hukuku, kiliselerin, manastrlarn, papaslara mahsus ibadethanelerin, fakirlere, ve ihtiyarlarla kimsesiz ocuklara yardm maksadiyle kurulmu hayr messeselerinin, hulsa 'kelimenin en dar m-nsiyle btn te'sislerin hukuk ahsiyet*e mlik olduklarm kabul ediyordu. Bzlarna gre, bu hususta devletin msadesini almak cab eder; fakat bz melliflere gre byle bir mecburiyet vrid deildir. Bylece kendilerine muayyen bir maksad iin bir mal tahsis edilmek suretiyle bu bahsettiimiz messeseler, hukuk 5>ir ahsiyet mhiyetini alabilirler. 4 Gatteschi, er' vakfn meneini Roma hukukunda ararken vakftan doan baz akidlerin, Roma hukukundaki emphytheose'la mabehetini kaydetmiti. Aada bu trl akidlerden bahsederken, bu mabehetten de bahsedilmitir. Kilise ve manastrlar emvali hakknda Bizans devrinde de emphythiose uslnn devam Mitteis ve V/ilcken tarafndan neredilen vesikalardan anlalyor (Becker'den naklen Heffening'in Encyclopdie de l'Islam'da ki Wakf makalesinde). Morand, tenkidinde her nedense bu meseleyi meskt gemitir. Emphyth6ose, arazinin rakabesine mlik olan tarafndan terkolunan bir haktr; bu suretle o araziye tasarruf eden ve kendisine emphyth6ote denilen kimse, o araziyi stedii gibi tasarruf eder, yani satabilir, hiybe edebilir, vrislerine brakrd. Buna mukabil, arazinin asl rakabesine shib olan hakik mlikine her yl bir para verirdi. Bu para yl verilmezse, yahut mutasarrf vrissiz lrse, arazi tekrar asl sahibine geerdi.

364/slm ve Trk Hukuk Tarihi .islm hukukuna gre, din veya hayr mhiyette olan herhangi bir mme menfaatine hizmet eden messeselerin bir nevi ftufcufct ahsiyeti vardr; ve kelimenin en dar mnsiyle bu trl te'sisler caizdir, te bundan dolaydr ki bir mecid'e, bir tekkeye, veya fakirlere bir mal vakfetmee mesa vardr; ve vakf te'sisi suretiyle br mescid, bir tekke, bir eme, bir kpr, (bir kabristan, bir maln menfaatine shib olabilir. Bunun iin mme kuvvetlerinin gerek msade gerek tasdik suretiyle olsun mdhalesine hacet kalmamtr. nk sdece vkfn iradesiyle hukuki ahsiyet ve binenaleyh mal temellkne kaabiliyet kendiliinden doar. 2. Bizans hukukuna gre, dini bir maksadla bir te'sis yapmak istiyen ferd, hibir kayd ile mukayyed deildir. Yni ferd, miraslarnn mevcudiyetine ramen, btn servetini buna tahsis edebilir. slm hukukunda da aynen byledir. Vkf, hibir kayd ile mukayyed olmakszn btn servetini din veya hayr bir gayeye tahsis edebilir. Yalnz, vkf bu vakf lmiyle neticelenen hastal esnasnda te'sis ettii takdirde, miraslar buna tiraz ederek vkf m servetinin ancak te birinin bu ie tahsisini taleb edebilirler. Zira bu vaziyette, vakf bir vasiyet hkmnde olup, vasiyet ise ancak servetin te birine mil olabilir. 3. Bizans hukukunda, te'sis sahibi bu te'sisin idaresini istedii e kilde tanzim ve istedii kimseye tevdi edebilir. Yni, te'sise ait men faatin hepsini veya bir ksmm kendisine veya miraslarna tahsiste serbesttir. \ slm hukukunda, hi olmazsa Hanef ve Hanbel hukukunda, vkf vakfmin idaresini tanzimde tammiyle serbest olduu gibi, vakfn menfaatini kendisine veya miraslarna da tahsis edebilir. 4. Bizans hukukunda din messeselere ait mallar satlamaz ve teb dil olunamaz; ve yirmi seneden fazla mddetle cra verilemez. slm hukukunda da, btn mezheblere gre, vakfa ait mallar satlamaz ve tebdil olunamaz. cr meselesine gelince, bunun mddeti hak-da hukukular arasnda ihtilf varsa ela, umumiyetle crm ksa bir zamft in olmas esastr (Vakf bir maln satlmas veya istibdli hakkndaki artlardan burada bahse lzum grmyoruz). 5. Bizans hukukunda, telislere ait mllarn temellkndeki kaide ler, dier mmasil hususlardaki umm kaidelerden lark olup buna ait mddet krk senedir.

Vakf Messesesi/365 slm hukukunda da bir vakfa ait maldan intifa' hakkna mlik olanlar, otuz sene Mecelle'ye gre otuz alt sene (madde 1691) zarfnda bu hakk talep edebilirler; halbuki vakfla alkas olmyan sair umm hallerde bu mddet muhtelif mezheblere gre on veya onbe seneden ibarettir. Marcel Morand'nn byk bir isabetle yapt bu mukayeseler sonunda vard netice, cidden inandrc bir mhiyettedir. Vakfm mene'i hakknda Becker'in fikrini kabul eden Heffening de M. Morand' zikretmediine gre galiba ondan habersiz olarak ayni nazariyeyi tekrar etmitir; geri slmlar, Kur'dn'da ve Snnet'te kuvvetle ileri srlen sadaka mefhumuna elbette bal idiler; lkin zaptettikleri yerlerdeki hristiyan messeselerinin, mbedlerin, eytamhnelerin, hastahnelerin te'sis eklini grdkten sonra, vakf o rnee gre hukuk bir messese olarak vcde getirdiler. Bu hristiyan te'sisleri de satlmak ve tebdil edilmek imknna mlik deillerdi. Ve administratore yni mtevelliler tarafndan byk rhn reislerin yksek murakabesi altnda idare ediliyorlard (Justinien, Novelle 131; Saleilles, Des Pioe Causae dans le droit de Justinien, Meianges Gerardin, Paris, 1907, p. 513 ve sonras). Ekseriyetle ok kuvvetli grlere mlik olan C. H. Becker de, Msr'da slmiyet hakkndaki tetkiklerinde esasen ayn neticeye varmt: Ona gre Tolunlular zamanna kadar yalnz ehirlerdeki emlk (ribf) vakfediliyor, ehir dnda zirate slih araz vakfedilemiyordu ki, bu det Bizans zamanndan kalmt. Bunu zikreden Heffening, afi ve BuhrV-ye istinaden, daha ilk zamanlarda zirate slih araznin vakfedildiini ve bu araz vakf detinin Bizansllarda da mehul olmadn sylyor. Filhakika, Justinien, Mysie kilisesine, istisna olarak, tarla ve ba satn almak msadesini vermiti ki, bu te'sisin maksad esirleri satn almak ve fakirlere yardm etmektiMarcel Morand, ark Hristiyanlarnn bu din te'sisleriyle slm vakflar arasnda bz mabehetler daha buluyor; mesel Bizans'taki din te'sislerden menfaati messeselere ait olanlarn vergiler'den tammiyle kurtulamadm, fakat buna ramen kilisenin himayesini te'min etmek suretiyle onu birtakm idar ve ml hakszlklardan koruduunu sylyor, ve Garb Hristiyanlarnda recommandation veya priaria obata adlar verilen mmasil din te'sislerin de hakik bir dindarlk hissinden ziyde emniyeti te'min gyesile yapldm ilve ediyor. Ona gre, ilk Mslman vakflar, vkf ve vakftan istifde edenleri r-, den istisna etmemekle beraber, dindarlk ve hayrperverlik rts altnda, onlarn mesel veraset hkmlerini tebdil edebilmelerine hizmet etmi, sonradan da bu suretle servetlerini hkmdarlarn ve bykle-

366/lslam ve Trk Hukuk Tarihi ria ktyf msaderelerinden kurtarmaa yaramtr. Demek oluyor ki, ilk bakta din bir mhiyet arzeden *btn bu te'sisler, vakflar, vkflara te'min ettii maddi menfaat bakmndan da birbirinden farkszdr. Artk btn bu deliller karsnda slm vakf messesesinin iptida tbi olduu hukuk kaidelerin Bizans'tan iktibas edilmi olduuna kolayca hkmolunabilir. Bu sarih neticeye varan Fransz hukukusu, dvasn isbat iin, Arabistan'da slmiyet'in zuhurundan evvel ve sonra Hristiyanln mevcud olduunu, slm dininin hristiyanlara kar msamahakr davrandm, Emev saraylarnda hristiyanlarn mhim bir mevkii olduunu, Mslmanln Hristiyanlktan birtakm eyler aldn, uzun uza-dya zah ediyor; ve Suriye'de, Emev saraylarnda slm fakhlerinin Bizans hukuk nazariyelerine yni Roma hukukunun Justinien devrindeki tekml saf hasma ait nazariyelere yabanc olmadklarm sylyor. Hakkaten, birbirine benziyen iki hukuki messeseden birinin dierinden iktibas veya taklid edildiine hkmetmek iin, gerek corafi bakmdan gerek kronolojk bakmdan aradaki rabtay tebarz ettirmek cab eder. Lkin, Msr ve Suriye'de ark Roma mparatorluuma vris olan slmiyet'in ve slm kltrnn Bizans'tan iddetle mteessir olduunu grmek iin uzun uzday dnmee hacet yoktur. tima hayatn btn tezahrlerinde, maddi ve mnevi kltrn herubesinde Bizans - slm ve Ssn - slm mnsebetleri ok briz'dir ve bunlardan bzlar eski slm mellifleri tarafndan bile hatt bir mterife eklinde ileri srlmtr. Meseleyi sdece hukuk cephesinden gz nne alacak olursak, bilhassa mme hukuku'nda slmlar'n Bizans'tan birok eyler aldklarm kat'iyetle syliyebiliriz. Vaktile muhtelif yazlarmda olduka tebarz ettirdiim bu mesele zerinde durmak istemem5. Bu byle olunca, husus hukuk meselelerinde de slm fkhnn Bizans hukukundan mteessir olmas hi de imknsz birey deildir; ve nitekim son zamanlarda yaplan birtakm mukayeseli hukuk tetkikleri bunu yava yava meydana karmaktadr6. Btn bu zahat5 Fuad Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Te'siri, 12. basm stanbul, 1981). 6 Mesel u eserlere baknz: Andre Marner, la ehefa (droit de rachat dans la loi musulmane), Paris 1910; Emilio Bussi, Ricerche intorno aile relazioni fra retratto byzantino e musulmano, Milano 1933. Bu talyan mellifi, Fransz hukukusundan daha ileri giderek, slm hukukundaki uf'a pren sibinin Bizans hukukundaki protimeris'den mlhem olduunu sylyor. Bu iddia biraz mbalal olmakla beraber slm fkhnda Bizans te'srleri, in kar edilemiyecek kadar barizdir.

Vakf Messesesi/367 tan sonra, M. Morand'n islm vakf messesesinin ilk rneinin ve iptida tbi olduu hukuk kaidelerin Bizans hukukundan alnd hakkndaki nazariyesi, bsbtn kuvvetlenmektedir. IV SLMtYET'DE VAKIF MESSESESNN ZUHURU VE TEKML Vakf messesesinin menei ve mhiyeti hakknda gerek islm fa-khleri gerek Avrupa hukukular tarafndan ileri srlen muhtelif fikir ve nazariyeler baklanda kaabil olduu kadar ksa ve vazh izahat vererek bunlarn zayf ve kuvvetli taraflarm tebarz ettirmee altk. Bu kk hulsa dikkatle gzden geirilince pek iyi anlalr ki, vakf messesesinin menei ve tarih tekml hakkndaki tetkikler henz ok az ve ok kifayetsizdir, islm hukukular, Ortaa'a mahsus dogmatik bir telkki'nin dar erevesinden kurtulamyarak srf nazar bir sistem vcde getirmekle iktifa etmilerdir. Garb hukukular ise, bu mes'ele ile amel bir ihtiya dolaysiyle, yni, mensub olduklar devletlere ait islm memleketlerinde vakf meselesi zerinde yaplacak tadlta rehber olmak maksadiyle megul olduklarndan, bu byk hukuk messesesini genetik ve mukayeseli bir usl ile tetkike muvaffak olamamlardr- Ortaa, islm - Trk tarihinin bilhassa itimi ve hukuk cephelerinin henz ok mehul bulunmas, vakf ile uraan garb ve ark hukukularnn da hemen hemen umumiyetle tarih ve sosyolojik kltrden mahrum olmalary bu hususta kuvvetle mil olmutur. Maamafih btn bunlara ramen, imdiye kadar yaplm tetkiklerin neticelerine ve bz ahs aratrmalarmzdan elde ettiimiz malmata istinad ederek, vakf messesesinin mene' ve mhiyetini ve islm dnyasndaki tekmln umm izgileriyle tesbite alacaz. Kabataslak izmee alacamz bu kk levhann ok eksik ve phesiz ok hatal olacan evelden syyelim. Ancak, vakfa ait tetkiklerin bugnk iptidi vaziyetinde, byle umm bir taslan bile faydasz olm-yacan mid etmekteyiz. Hukuk messeseler sdece nazar bir sistem ve mcerred bir mefhum olarak deil, ancak, itimi hayatn din, ahlk, iktisad btn te-zhratiyle alkal olarak tarih realite iinde tetkik edildii zaman,

368/lslm ve Trk Hukuk Tarihi hakk hviyetleriyle anlalabilir. Bu kk denememizin hi olmazsa bu bakmdan, yni usl ve telkki bakmndan faydasz saylamayacan ve imdiye kadar dnlmemi (birtakm yeni mes'eleleri ortaya atmak suretiyle de istikbaldeki aratrmalar iin bir balang noktas tekil edebileceini mid ediyoruz. Bir aratrcnn en byk vazifesi sdece, bakalar ve kendisi tarafndan elde edilen neticeleri bildirmek deil, ondan daha mhim olarak, henz tetkik edilmemi veya pheli kalm cihetleri sarih bir surette tebarz ettirmektir. islmiyet'te vakfn zuhur ve tekmln, slm medeniyeti tarihinin umm inkiaf iinde, yni, siys iktisad, itima artlan hep birden gz nnde bulundurarak tetkik etmek lzmdr, islm'n ir hukuk -messeseleri gibi vakf messesesi de ancak bu suretle itima relite'ye uygun olarak anlalabilir; ve hakik mhiyeti, sonraki slm hukukularnn ona vermek istedikleri tammiyle nazar ve hayal hviyetten syrlarak teayyn edebilir. O zaman, vakfn menei hakknda yukarda hulsatan anlatmaa altmz muhtelif gr tarzlarndan birounun ayr ayr bir hakikat parasn ihtiva ettii daha kolay anlalacaktr. Ancak realite hibir zaman tek cepheli olmadndan, vakf messesesini asl btnlyle kavrayabilmek iin, muhtelif cephelerini hep brden grmek cab eder ki, bunun iin de, yukarda ksaca zah ettiimiz tarihi usle mracaattan baka re yoktur. Evvel kat'iyetle sylenebilir ki, vakf messesesi, dorudan doruya slm dininin din-ahlk esaslarndan domu ve mnhasran sl-mi bir messese deildir. Btn byk dinler gibi slm dininin de ft-y*r ve tevn kabilinden ahlk prensipleri tevik etmesi pek tabidir; lkin bunun srf Mslmanla hs bir vasf tekil edemiyecei ve vakf messesesinin zuhurunda yalnz bunun mil olamyaca meydandadr, flc slm fakhlerinin vakfn mhiyeti hakkndaki iddetli mnkaalara ve vakfa tarafdar olanlarn bunu Kitab ve Snnefe istinad ettirme* iin ne kadar zorluk ektiklerim* yukarda ksaca anlatmtk. Musevlik hukukuna, Ssn hukukuna, Bizans hukukuna yabanc olmyan w daha ilk Halifeler zamannda Irak'ta, Suriye'dfc, Msr'da Ssn ve Bizans messeseleriyle temas eden Mslmanlar, ir birok eyler gibi vakfn ilk rneklerini de buralardaki din ve hayr te'sislerde grdler. Gerek Msr'da gerek Suriye'de, Bizans hukukunun muayyen bir hukuk mhiyet vermi olduu trl trl dn ve hayr messeseler, yukarda sylediimiz vehile, pek mebzuld; ve bunlar, vkflarn artlarna gre idare edilen zengin vakflara mliktiler. Bizans devrine ait elde bulunan ve typica adm tayan vakf iyyeler sath bir surette gz-

Vakf Messesesi/300 den geirilirse, bunlarla slm vakfiyyeleri arasndaki ak benzeyileri grmemek kaabil olamaz7. Din messeselere hrmet eden ve esasen ftuhat devirlerinde mahall Bizans idaresini btn tekiltiyle, kanun ve nizamlariyle devam ettiren slm ftihleri, bu suretle, Bizans vakflarm ve onlarn hukuk mhiyetlerini tabiatiyle rendiler. Bundan baka, slmlar'n Irak'ta, ran'da, Efganistan'da ve Mvernnehir'de tesadf ettikleri mazdeen ve budist din messeselerinden de mlhem olmalar ihtimali gz nnde tutulmaldr. slmiyet'in zuhuru sralarnda, Bizans ve Ssn messeselerinden biroklarnn hatt Bizans'tan m Ssnler'e yoksa Ssnler'den mi Bizanshlar'a getii halledilemiyecek derecede mterek bir karakter arzettiini dnrsek, bu ileri srdmz ihtimalin vakf tarihinde imdiye kadar nedense hi dnlmemi bir mhim problem olarak ortaya konulmas lzumunu daha iyi anlarz. Bilhassa budistlerde ok byk bir inkiaf gstermi olan din messeseler hakknda mebzul malmat mevcut olmas ve budist Trkler tarafndan te'sis edilmi budist vakflarna ait birtakm vesikalarm da elde bulunmas, bu mes'elenin mazdeen vakflarmdan daha kolay ve daha etrafl bir ekilde tetkikine imkn verecek mhiyettedir8. slamlarn, fethettikleri eski bir kltr sahibi memleketlerde vakf messesesinin ilk rneklerine tesadf ettiklerini tesbitten sonra, Mslmanlarn bunu o kadar kuvvetle taklit etmelerinin sebebini de kolayca bulabiliriz. slm ftuhatnn sr'atli inkiaf neticesinde slm cemiyeti birdenbire byk bir servet ve refah derecesine ykselmiti. Bir taraftan ferdlerin hissesine den harb ganimetleri, dier taraftan Beyt'l-Ml'e yni devlet hazinesine giren ganimetle vergilerden toplanm muazzam varidatn Mslmanlar arasnda taksimi, byk ferd servetler yaratmt. Bundan baka, zaptedilen geni topraklarn tbi tutulduu mlkiyet rejimi, byk nisbette Ssn ve Bizans rejimlerinin bir iktibas mhiyetinde olduundan, bilhassa Msr ve Suriye'de bunun bz ekilleri mesel, Roma hukukunda emphythose denilen ve sonradan Bizans'ta kilise ve manastrlarn mlklerinde pek ok tatbik
7 Bu hususta bir fikir edinmek iin u esere baknz: H. Delehay, Deu typica byzantins de l'6poque de Paleologues, Bruxelles 1921. Burada, o zamana kadar neredilmi mmasil Bizans vesikalar hakknda da izahat vardr. 8 Prof. Rubin'in budist vakflar hakknda Vakflar Dergls'nin ikinci saysndaki makalesine baknz.

370/lslm ve Trk Hukuk Tarihi edilen bir nevi tasarruf ekli slm vakf sistemine de girmi, hatt belki de, bu sistemin teekklnde bir mil olmutur. Bu ksa izahat aka gsteriyor ki, slmiyet'in hicri birinci asrdaki tarihi inkiaf, vakf messesesinin vcud bulmas iin cab eden iktisdi artlar hazrlam, ve mmasil hristiyan te'sisleri, islm fakh-lerine vakfn hukuk esaslarm ve ekillerini vcde getirmek iin lzm olan rnekleri vermiti. Bu haric millere, slm dininin hayr ve tevn hakkndak ahlk prensiplerini, uhrev mkfat telkinlerini, dini ve hayr messeseler vcde getirmek iin mslman zenginlerinin tabi temayllerini ilve edecek olursak, islm vakf messesesini douran muhtelif milleri kolayca anlyabiliriz. te bu suretle iptida din bir te'sis mhiyetinde olan vakf, Kur'n'da hibir sarih mesnedi olmad halde, sadece Snnet'e istinad ettirilerek meru' grld, islm limlerinden bzlarnn, daha hicri birinci asrdan balyarak bu yeni messeseye kar muhalif bir vaziyet almalar, ona Kur'dn'da bir mes-ned bulamamalarndan ve hatt Snnet'e istinad ettirilmesini bile pek doru grmemelerinden ileri gelmektedir; Maamafih dini ve hayr gayelere m'tuf olan bu yeni messese, daha realist grl limler tarafndan, cemiyete te'min ettii faydalar bakmndan, iddetle tervi olunuyordu. Din esaslara fazla bir kymet vermiyerek bedevi Arab an'anelerini Bizans - Iran mutlakiyetiliiyle birletiren Enevt hkmdarlar zamannda, vakf messesesi geniledi; ve din - hayr gayetinden de inhiraf ederek, yukarda zah edildii gbi, o perde altnda islm dininin miras'a ait hkmlerini deitirecek bir mhiyet ald: Vkflar, mlklerini herhangi din bir gayeye vakfetmekle beraber, bunu, ancak tyin ettikleri miraslarn nesileri mnkariz olduktan sonraki gayrimuay-yen bir zamana talik ediyorlard; bu suretle vakf, zahiren din bir gaye gzetmekle beraber, hakikatte vkfm ailesine veya vasiyet ettii kimselere ve onlarn nesillerine tahsis edilmi oluyordu. Tpk bir vasiyet veya bir hbe mhiyetinde olan ve dete istinad ettii cihetle d sfatm alan bu trl vakflar sayesinde, vkf, mirasm slm'n veraset hkmlerine tammiyle mugayir olarak ve srf kendi irdesine gre kullanyor&. feraset hususunda slm'n zuhurundan evvel Arablar arasnda car olan detleri devam ettirmee ve mal sahibine tam bir serbest vermee hizmet eden bu tfirl vakflar, Emevler devrinde tabiatiyle byk bir inkiaf gsterdi. Bu devirde islm cemiyetinin byk bir refah ve servet seviyesine ykselmesi, Mekke ve Medine gibi eski islm ehirlerinde yksek burjuvazi snfnn teekkl, yeni mer-

Vakf Messesesi/371 kezlerde Arab ftihlerinin asker bir aristokrasi te'sis etmeleri, bu trl d veya ehl vakflarn byk nisbette oalmasna sebeb oluyordu-B suretle, tam mnsiyle din-hayr bir te'sis mhiyetinde olan ve vakf mnda vkfm mlkiyyetinden kararak menfaati muayyen birdin! gayeye tahsis edilen asl vakflarn yaranda, ekilce ona benzemekle beraber bsbtn ayr bir mhiyet arzeden ve menfaati vkfa yahut tyin ettii miraslara mnhasr kalan d vakflar da meydana kt. Abbasler devrinde, onlarn tkib ettikleri din siyset'e uygun olarak, itima realiteleri din esaslara uydurmak gayesiyle islm hukukunun tedvinine alld srada, umm hayatta artk iyiden iyiye yer tutmu, olan vakf messesesinin hukuk mhiyeti de bilhassa Eb Ysuf tarafndan, zamann temayl ve ihtiyacna uygun olarak geni ve msait bir ekilde tesbit edildi. O zamana kadar muhtelif mezhebler arasnda birbirinden olduka farkl telkklere mruz kalan, hatt Hanef mezhebine mensub byk imamlar arasnda bile ihtilflara sebebiyet veren bu mnakaal mes'eleyi hail iin, Eb Ysuf, imm Azamdan ve imm Muhammed'den birok noktalarda ayrlmak mecburiyetinde kalmt. Hayatf ihtiyalar karlamak iin nass'larn dar erevesini zorla paralayan Eb Ysuf'un kurduu sistem, yalnz hanef fkhna tbi memleketlerde deil dier mezheblerin hkim olduu birtakm muhitlerde de asrlarca tatbik olunmutur. Zamann cablarn ve zengin snflarm menfaatlerini gz nnde bulunduracak uysal bir karakter sahibi olduunu tarih vesikalar sayesinde ok iyi bildiimiz Eb Ysuf'un d vaktflan caiz grmesi, en byk islm hukukularnn hemen umumiyetle bu esasa muhalif bulunmalarna ramen, islm leminde ok iyi karlanm ve her tarafta ve bilhassa Hanefler'de kaV mhiyette bir hukuki mesned saylmtr: Cezayir'de Hanefliin pelc az yaylm olmasna ramen, oradaki btn vakflar, Hanef mezhebine yni Eb Ysuf'un koyduu prensiplere gre te'sis edilmitir. Bugn slm -alemindeki vakflarn en ounu bu e vaktflart'mn tekil etmekte bulunmas, esasen din-hayr bir te^is olan vakfn, sonradan, bu zahir ekil altnda, hakikatte, veraset hkmlerini deitirici bir nevi vasiyet veya hbe mhiyetini almasndan ileri gelmitir. Bu hususta, btn muhalefetlere ramen Eb Ysuf'un galebe^ almas, fertlerin psikolojik temaylne ve devrin umm karakterine uymasndan dolaydr. Bylece, Abbasler devrinde hukuk esaslar tesbit edilen vakf messesesi, islm dnyasnn her kesine sr'atle yayld, islm cemiyeti-

372/tslm ve Trk Hukuk Tarihi nin siys ve iktisad inkifiyle mterfk olan bu oalmay, Mvernnehr'den Atlantik kylarna kadar her tarafta grmek kaabildir: mescidler, trbeler, ribtlar, kervansaraylar, tekkeler, medrese ve mek tepler, kprler, sulama kanallar, su yollar, hastahneler, imaretler gibi birok din-hayr teis'sler, hep vakf usulyle vcde getiriliyordu. Bu vakflarn nevileri o kadar ok ve hayatn ihtiyalarna tekabl ede bilmek iin o kadar eitlidir ki, burada onlar saymaa imkn gremi yoruz: Kfirlerin eline esir den Mslmanlar satn almaa mahsus vakflardan tutunuz danksn a kalan kulara yem te'mnine mahsus vakflara kadar btn itima yardm, nfia ve marif vazifeleri hep va kflar sayesinde grlyordu. Hkmdarlar ve hkmdar ailesine mensub prens ve prensesler, byk devlet ricali, engin tacirler, byk top rak sahihleri, mlik olduklar byk servetleri vakflar te'sisi iin kul lanmakta idiler. Eb Ysuf'un vkflara tam bir serbesti baheden ge ni esaslar, hakikaten, slm cemiyeti iin feyizli netceler vermiti: nk vkf, arzusuna gre tesbit ettii artlar sayesinde, madd ve manev, ferd ve itima, dnyev ve uhrev bir ok gayeleri hep birden te'mine muvaffak oluyordu. Yapt eserle hem halk arasnda iyi bir ad kazanyor, siys ve itima mevkiini salamlyor, hem de uhrev m kfata liykat kazanyordu. Bundan baka, bu messesenin daim mas rafm karlamak zere tahsis ettii servetin muayyen bir ksmn ken disine yahut ailesine veya adamlarna ayrmak suretiyle kendisine -ve ocuklarna her trl tehlikeden, mesel zapt ve msadereden, para lanp satlmaktan, israf edilmekten tammiyle masun ebed 'bir serm ye vcde getirmi oluyordu. Ortaa Trk-Islm tarihinde, islm dnyasnn muhtelif sahalarnda servet ve nfuzlarn ok sk siysi inkilblara ramen muhafazaya muvaffak olmu birok byk ailele rin mevcudiyeti, belki bir dereceye kadar bu gi'bi vakflar sayesinde kaabil olabilmitir. V 'v: Burada, msadere mes'elesi zerinde bilhassa durmak cab eder: herhangi bir sebeble hkmdarn gazabna uryan byk devlet adamlarnn habs ve idam ve mallarnn Beyt'l-Ml nmna zapt ve msaderesi, Ortaa Trk-slm devletlerinde dima tesadf edilegelen bir hdisedir. te vakflar, byle bir felket karsnda ailenin sefalete dmemesini te'min eden bir nevi sigorta vazifesini de gryordu Bir hanedann skutiyle yeni bir hanedann devlet kurmas, yahut herhangi bir memleketin Ur devlet hikimiyetinden dier bir devlet hkimiyetine gemesi gibi siys inkilblara kar da, vakflar byk bir te'minat arzetmekte idi. nk birbirine vris olan btn bu mslman devletler,

Vakf Messesesi/373 eri'at hkmlerine gre, vakflara bilhassa sahih vakflara ve vakf artlarna hrmet etmek mecburiyetinde idiler. Fakat buna ramen, bz slm hkmdarlarnn, zaman zaman siys ve idar mlhazalarla yahut ml sebeblerle vakflara el koyduklarm, vakf varidatm tamamen veya ksmen devlet hazinesine aldklarn, bzan aile vakflarnda ferdlere tahsis edilmi menfaatleri iptal ettiklerini gryoruz. 780 hicrde en tannm limlerden mrekkep bir hey'etin merutun lehi Beytlml'e ait masraflar srasna girmi-yen d vaktflar'da., emr-i sultan ile bu gibi menfaatlerin tenzil ve hatt tammiyle iptali caiz olduuna karar verdii Redd-i Muhtr'da. mukayyet'tir. Vakflara kar yaplan bu gibi hareketleri, bu messesenin pek ziyde yaylm olmasnn umm hayatta bir tazyik vcde getirerek, ml idareyi ihll etmesine kar bir nevi aksl'amel gibi telkki etmek de kaabildir. Maamafih vakfa kar -^er'at hkmlerine mugayir olarak bz hkmdarlar tarafndan yaplan hareketler uzun mddet devam edememi ve vakf messesesi, islm devletlerinde hemen hemen her trl taarruzdan masun olarak kuvvetle yaamtr. Abbasler devrinde slm camiasnn muhtelif siys paralara ayrlmas ve nihayet Byk Seluklu mparatorluumun kurulmasiyle ark mslmanlimn Trk hegemonyas altna girmesi, vakf messesesinin bir kat daha inkiafna sebeb oldu. Seluklu mparatorluumun, Fatm i tahrikatna kar tkib ettii Snnlik siyseti, mparatorluun her tarafnda yeniden yeniye birok din messeseler vcde gelmesini, ve bilhassa birok medreseler almasn intc etti. XI. - XII. asrlarda tasavvuf tarkatlerinin muntazam bir itimi tekilt mhiyetini almas da tekkelerin ve zaviyelerin birdenbire oalmasna sebebiyet verdi. Bu muazzam mparatorluun vcde getirdii bir yn din ve hayr messeseler, vakf sermyesinin mthi bir nisbette artmasn intc etmiti. Byk bir mal kudrete mlik olan Seluklu hkmdarlar, prensleri, devlet adamlar, byk vakflar telsisinde deta birbirlerile rekabet ediyorlard. mparatorluk 'ykldktan sonra onun vrisi olan muhtelif slleler, madd kudretleri nisbetiride, ayn vaziyeti devam ettirmekten geri kalmadlar: Hrizmahlar, Atabekler, Eyybler, MsrSuriye Memlk mparatorluu, Anadolu Seluklular, hkim olduklar sahalarda vakf messesesine byk bir inkiaf verdiler9. Moul istilsnn (bir mddet iin bu inkiaf durdurduu ve Mve9 Byk Seluklu mparatorluu vakflar, ehemmiyetinden dolay, mstakil bir tetkik mevzuu tekil edecektir.

374/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/375

rnnehrt ran, Irak sahalarnda vakflarn birdenbire ok fena artlar dhilinde kald ve servetinin' byk bir ksmn kaybettii muhakkaktr- Lkin Moul prensleri islmiyet'i kabul ettikten ve ilk istillarda tahrib edilen yerler yava yava kalknmaa baladktan sonra, birdenbire vakflarn byk bir inkiaf gsterdiine hid oluyoruz. Gzn, Hdbende, Eb Sad gibi mslman Mogul hkmdarlar ve zengin Mogul emirleri muazzam vakflar te'ss etmiler, ve onlarn idaresi iin byk araz ve emlk tahsis eylemilerdi. Onlar takib eden Celyirli-ler, Timurlular, Akkoyunlular, Safevler, eyhnler .gibi Mogul ve Trk slleleri zamannda da bu inkiaf devam etmif ve Anadolu Seluklularna halef olan Kk Beylikler zamannda ve bilhassa Osmanl imparatorluumda, vakf messesesi ok byk bir ehemmiyet kazanmtr. Vakflarn idaresinden bahsederken bu hususta biraz daha malmat vereceiz. Yalnz, bu kk hulsay tamamlamak iin u ciheti ehemmiyetle tebarz ettirelim ki, vakflarn ve bilhassa din-hayr! byk vakflarn inkiaf, dima siys ve iktisdi inkiaf ile mterfk olmu, byk vakflar dima geni servet kaynaklarna mlik ve iktisd-ml seviye bakmndan yksek kudretli imparatorluklar zamannda te'sis edilmitir. Aada, vakf messesesinin islm hayatndaki rolnden bahsederken bu mes'eleyi daha ak bir surette zaha alacaz.

V
TRK-SLM DEVLETLERNDE VAKIFLARIN DARE VE MURAKABE SSTEMLER!

slm hukukunun hkm ahsiyet olarak tand vakfn idare ve murakabesi hakkndaki usl ve kaideler, hukukular tarafmdan nazar olarak tetkik ve tesbit edilmitir. Bu hususta vkfn arzu ve irdesi, balca mildir; gzetilmesi cab eden balca gaye vakfn menfaatf-cr. Bu idare ya dorudan doruya vkf tarafmdan yahut tesbit etmi olduu artlara gre tyin edilen ve nazr, mtevelli gibi unvanlar alan vekiller tarafndan icra olunur. Devlet otoritesinin bunlar zerinde umm bir murakabe hakk mevcud olup, bu da bilhassa kadlar tarafndan icra edilir. Hkmdar, Emr'l-M'minn olmak sfat ile, vakflar zerinde yalnz murakabe hakkna deil, hatt yukarda grdmz gibi daha geni haklara mliktir. Evkaf hakknda slm hukukular tarafmdan vcde getirilmi olan nazar sistemden bahis hukuk eserlerde bu hususta uzun izahata giriilmekte ise de, btn bu taf-

silt, yukarki sekiz on satr iinde ana hatlariyle toplanm saylabilir. Tarih bakmdan asl mhim olan cihet, 'muhtelif slm ve Trk devletlerinde evkaf idresinin nasl usllere tbi tutulduunu, devlet murakabesinin ne ekillerde yapldm, ve btn bunlarn vakflarm inkiaf zerinde nasl bir te'sir vcde getirdiini anlamaktr. Vakf messesesinin tarih inkiafna ait ir mes'eleler gibi bu mes'ele de imdiye kadar tammiyle ihml edilmi ve bu hususta yazlan 'bz eyler de ya Evkaf Nezretinin Tarihe-i Tekilt adh eserde olduu gibi ok iptida,, yahut da mesel d'Ohsson'un XVIII. asr Osmanl vakflar hakkndaki etrafl tetkiki veya G. Demombynes'rn Memlkler devri vakflarna ait ksa izahat gibi muayyen bir devre mnhasr kalmtr. Vakf tetkiklerinin bugnk iptida vaziyetinde burada izeceimiz taslan ok basit olacan batan itiraf etmekle beraber, ileride yaplacak aratrmalar iin- bir hareket noktas tekil edebileceini de sy-liyelimVakflar Dergisi'mn gelecek sallarnda muhtelif Trk - slm devletlerinde vakf messesesinin hukuki ve tarih inkiafm ye idare tarzlarm gsterecek ayr monografiler neretmek sretile, bu tetkikimizdeki boluklar doldurmaya ve yanllklar dzeltmeye alacaz. Hicr birinci ve ikinci asrlarda, vakflarn vkf tarafndan tyin edilen bir mtevell veya nazr tarafndan idare edildiini ve Abbasler devrinde kadlar'm evkaf zerinde nezret hakkm hiz olduklarm biliyoruz, lk Halifeler devrine ait bz rivayetleri bir tarafa brakrsak, daha 88 hicrde Emev hkmdarlar Velid b. Abdlmelik'in am'da yaptrd Emevye camiine birtakm kariyeler, mezraalar tahsis ederek bu vakfa bakmak zere bir de nazr tyin ettiini syliyebiliriz. ('Ifcdu'lCmdn'dan naklen Evkaf Nezreti Tarihe-i Tekilt, s. 6-7). Hicr IV. asrn ilk yarsnda, Msr Kads tarafndan vakflarn idare ve nezreti ve bunlara ait dvalarn halli iin ayrca bir kad tyin edilmi olduu malmdur (Kindi, Kitb'l-Vul, s. 573). Bzlarnn zannettikleri gibi sdece kaza yani bugnk adliye ilerine bakmaktan baka, ir idar ve ml salhiyetlere de mlik olan eski islm kadlarnn, Endls'den Mvernnehr'e kadar btn slm devletlerinde vakflara da nezret ettiklerini gsteren birok tarih kaytlar vardr. tslm mme hukukunun byk nazariyecisi Mverd'nin (lm 450 H. = 1058 Md), mehur Ahkm's-Sultnye'sme bu mes'eleye dir verdii izahat, daha hicr ikinci ve nc asrlarda fi'len mevcud bir vaziyeti, beinci asrda ald nazar ve hukuk ekil altnda bize gstermektedir: buna gre, vakflarn idaresi, artlarn muhafazas, varidatn tahsili, masraf larm te'diyesi umm surette kadt'ya ait bir vazifedir;

376/slm ve Trk Hukuk Tarih eer vkfn artna gre ayr bir nazr veya mtevelli mevcud ise, o vakit kad dorudan doruya vakfn idaresine mdhale etmez; sdece, hkmdarn vekil ve mmessili sfatiyle nezret ve murakabe ile iktifa eder {Ahkrnff&Sltnye, arabca metin, Msr tab' 1909, s. 59; G. Fagnan'n franszca tercmesi, Cezayir 1915, s. 144). Maamafihf bilhassa o asrlarda artk ok byk bir inkiaf gstermi ve her mnsiyle muhtelif mme hizmetlerini karkyan bir mme messesesi mhiyetini alm olan vakflar hakknda yalnz kadnn murakabesi, devleti tatmin etmiyordu. Bilhassa aada bahsedeceimiz vehile, ok byk suiistimallere msait olan vakf meselesinde kadlarn birok yolsus hareketten grldnden, Mverd, bizzat hkmdarn vakflarn tefti ve murkabesile megul elmasm istemektedir. Kitabn, vilyet-i mezUm'e yni hkmdarn devletin velevki en byk me'murlar tarafndan yaplan suiistimallerin tefti ve izlesi hususundaki vazife ve salhiyetlerine ait yedinci faslnda 'bundan bahsedilirken, vakf idresinin o sradaki mhiyeti de anlatlyor- Mverd'-ye gre, vakflar balca iki nev'e ayrlr: 1. mme hizmetlerine ityni menfaati umma mil ummi vakflar. 2. Menfaati muayyen kimselere tahsis edilmi hussi vakflar. Dvn- Mezlim'in hussi vakflarla megul olmas iin, mutlaka alkadarlardan biri tarafndan bir ikyet vukuu lzmdr: Bu takdirde, tpk kadlar nezdinde ikame edilen dvalar gibi r'yet olunur. Bu dvalarda resmt devlet kaytlarna ve eski vesikalara mracaat caiz deildir. Halbuki umm vakflar hakknda hi bir ikyet olmasa bile, bunlar tefti ve murakabe etmek, gayelerine ve vkfn artlarna uygun bir surette iyi idare edilip edilmediklerini aratrmak lzmdr. Dvn- Mezlim'in bu hususta mracaat edecei nevi veska vardr: 1. Kadlarn dvnlarnda yni kalemlerinde mevcud kaytlar; 2. Merkezi idarede yni saltanat dvnlarnda mevcud-kaytlar; 3. Uydurma olmad kolayca anlalan itimada lyk eski vesikalar. Bunlar mevcud iken, zaruret olmadka, ahide lzum yoktur (ayni eser, arabca metin. s. 69; franszca tercmesi, s. 170 -171). Yine ayni mellifin ifdesine gre, menfaati Seyyidler'e yni Peygamber ailesine mensub kimselere tahsis edilmi vakflarn, idare ve murakabesi de dorudan doruya Nakbler'e aittir; herhangi bir Jumsenin Peygamber ailesine mensub olup olmadnn tetkik ve tesbiti ve onlara ait her trl ilerin grlmesi umumiyetle bu Nakblik tekiltna ait olduu iin, Seyyidler'e tahsis edilmi vakflar zerinde nakblerin bu nezret hakk gayet tabidir (ayni eser, arabca metin, s. 84; franszca tercmesi, a, 212).

Vakf Messesesi/377

Btn bu kaytlardan anlalyor ki, vakf messesesi, TLV. asrlarda btn islm dnyasnda byk bir inkiaf gstermitir; devlet, Kadlk ve Nakblik gibi tekiltlan vstasiyle vakflarn idaresini murakabe ve tefti etmektedir; vakf ileri Kadlk direlerinde ve merkez idare tekiltnda yni alkal dvnlarda muntazam bir tarzda tesbit ve takb olunmakta, ve sdece.mtevellilerin keyfine terkolunmamak-tadr. Bunlarn fevkinde olarak ayrca Mezlim Dvn da bilhassa mme menfaatine mteallik vakflar ikinci derecede *bir murakabeye tbi tutmakta, ve devlet tekiltnn yni kadlarn bu hususta suiistimalde bulunmasna mni' olmaktadr. ran ve Mvernnehr'de Abbas Hilaf eti'nden ayrlp mstakil devletler halinde inkiaf eden slm sllelerinde, vakf idresinin eski sekide yni Abbasler devrindeki gibi devam ettiini gryoruz. Bu devletlerden en devamls ve tekilt bakmndan da en muntazam olan Smnler'de, merkez idareyi tekil eden muhtelif dvnlar arasnda bir de Vakf Dvn'nn mevcud olduunu Nerah zikreder". Nasr b. Ahmed zamannda, Kad Dvn'dan ayr olarak byle bir dvnn mevcudiyeti, Smner'de vakf messesesinin inkiafm ve devletin buna verdii ehemmiyeti gstermee kfidir. Fakat sonradan bu tekiltn kaldrlarak vakf idresinin de Kad Dvn'na verildiini grmekteyiz. Smn tekiltn esas tibariyle devam ettiren Gazneliler'de ve Seluklu mparatorluumda da, vakf idaresi kadlara braklm, yni Mverd'nin zah ettii Abbas sistemi onlarda da devam etmitir. Byk Seluklu mparatorluumun idar an'anelerini devam ettiren muhtelif Trk devletlerinde, Atabekler'de, Anadolu Seluklularmda, Eyybler'de, Hindistan'da ve Efganistan'da Gazneliler'den sonra hkm sren muhtelif slm stilleri'nde de ayni sistemin devam ettii anlalyor. VI. VII. asrlarda bu snn Trk slleleri tarafndan te'sis edilen ve gerek marif gerek itima yardm hususunda byk bir vazife gren zengin ve mebzul vakf messeselerinin salam bir ekilde ilemesi itima ve siys nizmn bozulmamas iin birinci derecede mhimdi. Byk Seluklularn Isfahan, Npr, Merv gibi mhim merkezlerde kurduklar messeselere tahsis ettikleri vakflar, byk bir yekna bali oluyordu. Hrizmahlar devrine ait bz tarih vesikalar, vakf idaresine devlete verilen byk ehemmiyeti ve idare usln gstermek frakmdan ok dikakte deer. Bunlardan anlaldna gre, vakflar umumiyetle
10 Trih-i Buhara, Ch. Schefer neri, Paris 1892, 3. 24.

378/lslam ve Trk Hukuk Tarihi vkfn artna gre ve mtevelliler tarafndan idare olunmaktadr. Bz mhim vakflarda, ihmli veya suiistimali grlen mtevelli azledil mekte ve bzan devletin byk ricalinden biri mesel bir vezir, hkm darn fermniyle mtevelli tyin olunmaktadr. Ekseriyetle memleketin muhtelif sahalarndaki muhtelif, ky ve tarlalardan mrekkep bir top rak servetine mlik olan vakf idare iin, mtevelli tarafndan lzumu kadar me'murlar tyin edilmekte ve mtevelli bunlarn idaresine nez ret eylemektedir. Devletin byk ricali tarafndan yeni te'sis edilen va kflar, hkmdar tarafndan tevik ve tervi ediliyor; ve vakfiyeler*in zahrna yazlan bir menur ile, buna tahsis edilen topraklardan yalnz kanunen muayyen haracn alnmas, onun hricinde dier rf vergiler'den hibirinin taleb edilmemesi emrolunuyor. Vakflarn bu suretle bir ok rf tekliften stisnas hakkndaki fermanlara, daha evvelki ve da ha sonraki asrlarda da, slm - Trk devletlerinde dima tesadf olun maktadr. Mtevellileri bulunan vakflarn tefti ve murakabesi, do rudan doruya vilyet-i mmeyi hiz olan hkmdara yni devlete ait tir. Merkezi darenin mhim bir uzuv olan kadi'lAcudt yahut akd'l kudt unvann hiz ba kad, hkmdarm vekili sfatiyle bu vazifeyi fa eder; din - hayr messeselerin idaresi, buralarda vazife grenlerin azil ve nasbi, memleketin her tarafna kadlar tyini, onlarn verdikleri kaz ve idri kararlarn ikyet vukuunda yeniden tetkiki ona aittir. Bakad, emri altndaki bu tekilt ile btn vakflar tefti veya idare eder; bunun iin de nibler, mill&r, mtevelliler, msrifler (yni m fettiler), hesablarm tetkiki iin mvhsibler tyinine ve bunlarn tahsi satn vakflar hslatndan vermee salhiyettardr". Bu izahat, Mverd'nin Abbasler devrine ait ifadeleriyle birletirince, vakf messese sinin yalnz Hrizmahlar'da deil, hicr n. asrdan VII. asra kadar muhtelif Trk ve tslm devletlerinde, Gazneliler'de, Seluklular'da, Karahanhlar'da nasl idare ve murakabe edildiini vuzuh ile anlamak kaabil olur. rac Msr mverrihlerinin bu memlekete ait verdikleri malmat sayesinde, Memlkler'den evvel ve Memlk devrinde vakf idresinin buradaki safhalar hakknda olduka sarih bir fikir edinmek kaabildir. Makriri-nin ifdesine gre, iptida Eb Bekir Mehmed Ali el-Mezer' (lm: 345 H. = 956 M), iptida zirate slih arazyi Haremeyn'e ve ir hayrata vakfetti. Fakat Ftmler, araz vakfm menederek, vakf ilerinin rau11 Bah'd-Dn Muhammed Badadi. Et-Tevessl l't-Teressl, Tahran tab', s. 46, 56, 85, 115.

Vakf Messesesi/370 rkabesini evvelce ir islm devletlerinde de olduu gibi kadi'1-kudt'm emri altnda Dvn'l-Ahbs adl bir tekilta tevdi ettiler. 288 (974)'da Fatm halifesi el-Mu'izz vakfa ait stervetlerin vakfiyelerle birlikte Beyt'l-Ml'e verilmesini emretti; vakflarn varidat senevi bir buuk milyon dirhem mukabilinde iltizama verildi. Vakflardan para almaa haklan olanlar bu paradan hisselerini alyorlar, mtebaki para da hazineye kalyordu. Bu iltizam uslnn fenal neticesinde vakf varidat o kadar azald ki, halife Hkim zamannda camilerin birou artk idare edilememee balad. Hkim bunun zerine 405 (1014)'te yeni ve byk bir te'sis yapmaa ve vakf messeselerinin idaresini bununla te'mine mecbur oldu. Fakat sonradan, Fatm kudretinin skutiyle mterfk olarak bu vakflarn varidat azalm, suiistimaller ve mdhaleler neticesinde dn - hayr messeseler ok fena bir vaziyete dmt. Salhaddin Eyyb Msr' istil ettii zaman vakflar ok perian bulmu ve onlar islh etmiti13. Memlkler devrinde Msr vakflarn balca ksma ayrmak kaabildir: I. AhbS'i Mebrre, yni er' vakflar ki bunlarn idaresi merkez idarenin byk ricalinden olan Devdr'a. aittir i onun yksek murakabesi altnda bir Nztr'l-Ahbs tarafndan idare olunur ve bunun emrinde husus bir Dvn mevcuttur. Msr'da camilerin, zaviyelerin, ribatlarn medreselerin idaresine mahsus olan bu vakflara tahsis edilmi byk arazi vard; bu araz 740 (1339)'ta 130.000 feddan tutuyordu. Me-lik'zZhir Baybars zamannda Shib Bah'd-Dn'in himmetiyle varidat ok artm olan bu vakflarn, bzan Emrfl-Hs, bzan Nib tarafndan da idare ve murakabe edildiini ve fakat kendi zamannda bu vazifenin Devdr-t Kebrce verildiini Kalkaand syler 845 (1442)'te len Makrz, bu - vakflarda yaplan suiistimallerden ve bunun neticesi olarak vcde gelen inhitattan teessrle bahsediyor: Memlk emirlerinin ellerine geen bu vakflarn birksm varidat, fakh veya hattb unvann tayan fakat bu ilerle hibir alkas otoyan kimselere tevcih ediliyordu; bunlar cemaati olmyan harab camilerde vazife gryormu gibi gsteriliyordu; varidatn yars da sultann hazinesine almyordu. n. Evkaf- Hkmiyye, Varidat Haremeyn'e yahut mslman esirlerinin kfirlerden satn alnmas gibi hayr maksatlarna tahsis edilmi olan bu vakflar, bilhassa Msr'da ve Kahire'deki mlklerden te12 Necm'd-Din Rz, Mirsd'1-bd, Tahran 1352, s. 263.

380/slm ve Trk Hukuk Tarihi rekkb ediyordu;- bir veya iki nzr'la maiyyetindeki dvnlar tarafndan idare edilen bu cins vakflarn murakabe ve teftii, afi kadi'l-ku-d<t W aittir; Makrz, bilhassa Melik'n-Nsr Ferec (801 815 H. = 1398 1412 M.) zamanndanberi bu vakflarn byk bir inhitata uradn iddia etmektedir: Mrtekib kadlar, bu emlki herhangi bir bahane ile mukabilinde baka bir mlk satn almyarak satyorlard; birka ahidin ifadesiyle bu muamele kolayca yaplyordu. TTT. Evkf-t Ehliyye. Yni aile vakflar ki vkfn ailesi mensuplarndan seilmi yahut hkmdar veya kad tarafndan tyin edilmi bir nazr marifetiyle idare ediliyordu: Hnkahlar (tekkeler), medreseler, mescidler, trbeler, bilhassa bu trl vakflarla te'min ediliyordu ve bunlarn Msr ve Suriye'de ok zengin topraklar, emlki vard; esasen devlete alt olup emirler tarafndan naslsa ele geirilerek vakfedilmi bulunan bu vakflarn says pek oktu. Sultan Berkuk (784 801 H. == 1382 1398 M.) bir aralk bunlar ele geirmek istemise de fakhlerin mmnaati karsnda birey yapamamt. Fakat o zamandan balyarak birok emirler Msr ve Suriye'deki bu topraklan, vakftan intifa' hakk olanlara varidatn onda birini vererek, hatt, bilhassa Suriye'de, hibir ey vermiyerek, gasbetmilerdi. Memlkler devletinde vakf messesesine kar yaplan -suiistimallerden biri de, rf teklifler'en muaf olan ve yalnz harc ve r gibi er' vergilere tbi bulunan vakf mallarndan trl trl vergiler alnmasdr. Bilhassa darlk zamanlarnda, hazine varidatm arttrmak iin, idare ve mliye memurlar tarafndan sk sk mracaat edilen bu kanunsuzlua kar, alkadarlar mtemdi ikyetlerden geri durmamlar, ve ok defa bunun men'i hakknda hkmdardan iddetli emirler almaa -muvaffak olmulardr. Hl mevcud birtakm vakf kitabeleri bunun en kat' delilleridir (Sobernheim, Baalbek, Ergebnisse der Ausg-rabungen u. Untersuchungen, m., 1922, numara 36, 38). Maamafih lhanl hkmdarlarna ait mmasil birtakm kitabeler, bu yolsuzluun Iran, Irak, Anadolu gibi sahalarda da mevcud olduunu gsteriyor. Suiistimallere kar gelmek iin vakf sahihleri, vakfnamelerine bz husus artlar koymak suretiyle muhtelif kontrol vstalarna da mracaat! dnmlerdir: mesel, ayni maln varidatn ayr hisselere ayrarak ayr vakflara tahsis etmek gibi; bu suretle ayni mln idaresi, muhtelif mtevelli ve nazrlar tarafndan karlkl bir murakabeye tbi tutulmu oluyordu. Yahut, vakfn idaresi yalnz bir kiiye braklmyarak kad ve hatib ile ehrin ileri gelenlerinden seilmi on kiiden mrekkep

Vakf Messesesi/381 b* komisyona tevdi olunuyordu. (Mustaganem ehrinde 742 H. = 1340 M. ylnda te'sis olunan bir vakfta byle yaplmt: J. A., II. serie^JH, 81). Vakflar muntazam bir idare ve murakabeye tbi tutmak merkez idarenin ittihaz ettii usllere ramen, bilhassa kadlarn ve bz nfuzlu ricalin vakflar zerinde yaptklar suiistimaller, vakf varidatm istihkak sahihlerine vermiyerek zimmetlerine geirmeleri veya kendi adamlarna tahsis etmeleri, yahut vakf emlk ve arazyi trl vesilelerle satmalar gibi hareketler, yalnz Memlkler devletinde deil slm leminin ir sahalarnda, ir slm - Trk devletlerinde de grlmtr: Makrz'den bir asr evvel, mehur Hanef limi Sadru'-erati's-Sn (lm 747 H. m 1346 M.) Mvernnehr'deki kadlarn bu gibi hareketlerinden ikyet etmiti. Ondan bir asr evvel, Mecd'd-Dn Badad'nin balca mritlerinden olup Mogul istils karsnda Hemedan'dan Erdeb'e ve oradan da Anadolu'ya kaan ve 620'de Sivas'ta Mirsdii'l-bd adl mehur eserini tamamlayp Seluklu Sultam Keykubd'a takdim eden eyh Necmffd-JDn Rz, bu eserinin muhtelif yerlerinde vakf meselesinden ehemmiyetle bahsetmektedir. Hkmdara bir nasihat mhiyetinde olan bu eser dikkatle gzden geirilirse, mellifin, zamanna ait birok idar bozukluklar tenkid ettii kolayca anlalr : mesel bir yerde, vakflara birtakm fuzl mdhale ve tasarruflar yaplmamas, istihkak sahihlerinin mahrum edilmemesi, bunlarn iptal olunmamas iin pdihn murakabesi lzumundan bahsediliyor (s. 250); dier bir yerde, hkmdarn vakflara vkflarn artlar tamamen yerine getirilmek zere riyet etmesini, evkaf varidatm yalnz tahsis edilen cihetlere sarfetmesini, istihkak sahihlerini mahrum ederek onlarn parasn orduya, yahut bir kprnn, bir istihkmn, bir eddin tamirine sarf etmek caiz olmadm sylyor (s. 262). Anlalyor ki, Anadolu Seluklularnda, Mogul istilsnn dourduu buhran devirlerinde, evkaf varidat ksmen memleket mdfaas iin de kullanlm ve bu suretle evkaftan tahsisat alan birtakm insanlarn menfaati bozulmutur. Mellif, evkaf varidatnn bu suretle kullanlmasn bz limlerin tecviz ettiini anlatmakta ve bunlar hakkmda chil, fsk, mdhin gibi sfatlar kullanmaktadr ki, bu hususta tam-miyle haksz olduu ve bu tecvizin er' bakmdan da doruluu meydandadr. XIII. yzylda, Memlk Sultanlan'mn da vakf varidatm asker ve idar ihtiyalara tahsis ettiini aada greceiz. Maamafih bu mellifin vakf idaresinde yaplan dier suiistimaller hakkndaki mtlalar ok yerindedir ve btn kaynaklarn verdii malmat ile tetbuk etmektedir. Mellif, buna re olmak zere, hkmdarn bu ile

382/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/383

ahsan alkalanmasn ve evkafn teftii iin eminler tyin etmesini, ve bunlarn mtevellileri sk bir murakabe altnda bulundurmalarn istiyor; bir ehir vakflannm teftii vazifesini, o ehrin byk memurlarna vermemelidir; bu takdirde bunlar vakf varidatm kendi ilerine ve kendi adamlarna tahsis ederler; o varidatn asl mevkufun-aleyhi olanlar bundan istifde edemezler (s. 263). Mellif, vakf ilerine nezretle mkellef olan kadlarn suiistimallerinden ac ac bahsetmekte ve otuz sene muhtelif slm memleketlerinde edindii tecrbeye istinad ederek, rvet almyan ve suiistimal yapmyan kadya hi tesadf etmediini, eer binde bir namuslu ve dindar bir kadya rast-gelinse bile onun da niblerinin ve adamlarnn suiistimallerine mni olamadm iddia etmektedir (s. 264, 285 188). slm devletleri arasndaki harbler ve muhtelif sahalarda muhtelif sllelerin birbirinin yerine gemesi, zaman zaman vakf ilerinin bozulmasn, varidatn eksilmesini, binalarn harb olmasn inta etmekle beraber, umm vaziyet zerinde byk bir deiiklii mcib olmuyor* du. Ortaa Trk-slm devletlerinin hemen umumiyetle tkib ettikleri muhafazakr ve an'aneci siyset, ilk istilnn mcib olduu karklklar dzeldikten sonra, eski nizmn pek az fark ile yeniden kurulmasn te'min ediyordu. Toprak mlkiyetinde, itima snflarn vaziyetinde, vergi sisteminde, idare makinesinde, hattme'murlar arasnda bir deiiklik olmuyor, ehirlerde ve kylerde asil ailelerin iktisad ve itimi vaziyeti sarslmyor, eski kanunlar ve an'aneler devam ediyordu- Bilhassa din ve hayr messeselere mensub olan ve onlarn evka-file geinen limler, medrese talebesi, cami ve mescid me'murlar, tekkelerdeki eyh ve derviler gibi kalabalk ve halk tabakas zerinde messir bir ruhanler snf eski nizmn devamiyle ok alkadar idiler. te bundan dolay her yeni mslman - Trk sllesi, bu rhn snfn da te'sri altnda eski vakflar ve onlara verilmi vergi muafiyetlerini yeniden tasdik ve te'yid ediyor, ve halk zerinde manev bir nfuz kazanmak iin yeni yeni din ve hayr messeseler kurarak yeni vakflar vcde getiriyordu. XII. asrda gayri mslim Karahitaylar'n, Mver-nnehr Karahanhlar'm tbiiyetleri altna almalar bile, buradaki eski nizm hibir suretle deitirmemiti. Vakflarn idare ve murakabe sistemi, her tarafta, Abbasler ve Smnlerden balyarak ekle ait bz farklarla faslaszca devam edip gelen ayni byk prensipler diresinde cereyan edip duruyordu. Xm. asrda Mogul ists, epey uzun bir mddet iin, istilya un-yan slm memleketlerinde eski itima ve iktisad nizm bozdu. L-

kin harp, istil, anari devirleri getikten sonra, yava yava yine eski nizmn iadesine alldn gryoruz. Olduka uzun sren ve dahil mcadelelere yol aan skntl bir buhran devresini mteakip, slmiyet, mslman memleketlerine hkim olan muhtelif Mogul sllele-, rini kendi nfuzu altna almaa muvaffak oldu. Hemen bir asr kadar byk tahriblere, gasblara, suiistimallere uram, ve merkez idare tarafndan tammiye ihml edilmi olan slm vakflar, mslman Mool hkmdarlar tarafndan derhal byk himayeye mazhar oldu; eski vakflar ve onlarn vergi muafiyetleri iade ve e'kid eddii gibi, hkmdarlar, prensler, prensesler, byk devlet ricali tarafndan yeniden muazzam vakflar te'sis edildi. ran Mogullar'nn ilk mslman hkmdar Ahmed Tekdar (680683 H. = 1282 -1284 M.), Msr hkmdarna gnderdii mektubta, vakflar hakknda yapt slhat u yolda anlatyor: Mescidler, trbeler, medreseler gibi mslimlerin vakflarnn dzeltilmesi hakknda emirler verdik; hayr messeselerini ve harb olmu tekkeleri yeni batan yaptrdk; ve bunlar vakfeden kimselerin koyduklar artlar mucibince hareket ederek bunlarn menfimi istihkak sahibi olanlara verdik; ve bu vakflar zerinde sonradan yaplan her trl deiikliklerin dzeltilmesini emrettik. u bir ka satr, vakflarn Mogular devrinde ne gibi suiistimallere uratldn ve hkmdarlar mslman olduktan sonra yaplan slhatn mhiyetini anlatmaa kfidir. Geri daha bundan evvel de bz nfuzlu mslman devlet adamlarnn zaman zaman vakflar muhafazaya altklarn, hatt henz mslman ol-myan bz Mogul prenseslerinin vakflar te'sis ettiini biliyoruz; lkin bunlar mahdud ve muvakkat bir mhiyette kalm, devletin idar siysetinde bir yer almamt. Ahmed Tekdar, eyhlislm Kemli'd-Dn Rafi'yi slm vakflarnn yeniden tanzim ve murakabesine memur etmekle, bu hususta ilk adm atm oluyorduGeri Ahmed'in lmyle Gzn'n slmiyeti kabulne kadar geen zaman zarfnda (694 H.), vakflar tekrar perian bir hale gelmiti. Lkin, Gzn'dan balyarak slmiyet'in lhanllar devletinde resm din olarak kat' surette yerlemesi, vakf vaziyetini sr'atle dzeltti. Byk bir tekilt olan Gzn, tahta geer gemez mescidlerin, medreselerin, tekkelerin ve ir mslman messeselerinin tamir ve ihys ve vakflarn tanzimi hususunda derhal byk bir faaliyet gsterdi. Onun yapt byk idar ve adl slhat arasnda, Kadlk messesesinin haysiyet ve nfuzunu tekrar te'sis meselesi n .plnda geliyordu. O zamana kadar kadlk vazifesi, Mogul beylerinin himayesini te'min

384/sIm w Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/385

eden birtakm chil, mfsid ve mrtekiblere para ile satlmakta idi; ve bunlar halk soymaktan baka birey yapmyorlard. Vakflar, eskidenberi devam eden idare an'anesine gre, kadlar tarafndan tefti ve murakabe edilmekte olduundan, ir btn iler gibi bunlarda da bin trl suiistimaller yaplmakta idi. Araz ve emlk kymetleri, adl emniyetsizlikten dolay son derece dm olduundan, vakflar bu yzden de perian bir hale gelmiti. ite Gzn'm, bu elim vaziyeti dzeltmek iin kadlara verdii emirler ve talimatlar arasmda vakf vaziyetine de bilhassa temas edilmektedir ki, bize kadar gelen bu resm vesikalar sayesinde, ilhanllar devrindeki vakf vaziyeti ve idaresi hakknda ok sarih bir fikir edinmek kaab oluyor: Mesel bir vakfa mutasarrf olanlarn onu mlk diye sattktan sonra, kendilerinin veya vereselerinin tekrar vakfiyeyi meydana kararak dva atklar, yahut bz mtevellilerin bu tevliyeti bir para mukabilinde bakalarna tefviz ederek vakfn perianlna sebeb olduklar anlalyor. Gzn Han, bfltn bu gibi suiistimallerin vkflarn koymu olduklar artlara uygun olarak dzeltilmesini ve erat'in vakf hususundaki hkmlerine tammiyle riyet edilerek yolsuz ve haksz tefsirlere kalklmamasm sylyor; ve ir mlkiyet dvalarnda olduu gibi bu hususta da Seluklu Sultam Melikah devrinde Niz-m'1-Mlk'n teebs zerine o devrin en byk limleri tarafndan ittifakla verilen hkmlerin tatbikini emrediyor (Trh-i Mbrek-i G-zn, G M N S, XIV., Leyden 1940, s. 235). Gzn'm vakf meselesinde vkfn artlarna riyet hususunda Msr - Suriye Memlk sultanlarndan daha titiz davrand, onlarn Haremeyn'e ve Hac yoluna ait birtakm zengin vakflarn varidatn tabi, bir fetvaya dayanarak ordu ve idare masrafna sarfetmelerini iddetle takbih etmesinden anlalmaktadr (ayni eser, s. 216). lhanl tmparatorluu'nun ok perian bir hale gelen ve memlekette byk bir iktisad buhran douran idar ve adl vaziyetini, yapt byk ve cidd slhat sayesinde sr'atle tanzim eden ve merkez idarenin kuvvetti kontroln her tarafa ve her ie temil eden bu byk hkmdar devrinde, vakf idresinin de muntazam bir hale geldii sylenebilir. Dahil asayiin te'mirri, adl emniy4tin te'sisi, sk bir idri kontrol sayesinde zulm ve tagallJbn kaldrlmas, vergilerin vaz'nda ve tahsilinde muntazam usllere riyet edilmesi, sulama ilerinin devlet sermayesiyle byk bir nisbette tanzimi, para sisteminin salam Mr esasa balanmas sayesinde, ticret ve ziraat derhal byk bir inkiaf gstermi, emlk ve araz kymetleri on mislinden fazla ykselmi, mem-

lekette byk bir refah hsl, olmutu, tte bu vaziyet neticesinde gerek Gzn'm gerek o devir byklerinin birok mhim vakflar te'sis ettiklerini biliyoruz. Muasr mverrih Red'd-Dn'in, Gzn vakflar hakknda onun vakfiyye'l&kye dayanarak verdii malmat, bilhassa Tebriz yannda enb-i Gzn diye anlan yerde yaptrd trbe ve sair hayr messeseleri hakkndaki izahat, bunu aka gstermektedir: Ebvb'l-Birr-i Gzn diye mruf olan bu binalar, muazzam bir trbe ile, cuma namaz klmaa mahsus byk te cami, Hanef ler'e ve fiter'e mahsus iki medrese, hnkah, dr's-siyde (seyyidlere mahsus misafirhane), dar'-if, rasathane, ktphane, beyt'l-kanun (devlet arivi)f mtevelliye mahsus bir bina, havuzhne (umm hela), umm hamam, eytmhne (yz ocuk iin), metruk ocuklara bakmak iin bir messeseden ibaretti. Bunlardan baka, dul kadnlar iin, yolcular ii, fakirler iin, kimsesiz fakirlerin cenazelerini kaldrmak iin, yollar temizlemek iin, ef enderinden korkan {rle ve cariyelerin krdklar anak mleklerin tazmini iin, kn a kalan kularn beslenmesi iin ayr vakflar yaplmta. Buralarn me'murar, hademesi epey byk bir kadro tekil ediyordu. Gzn, bu vakflara, er'an kendi mlk-i mut-lak' olan mlkleri ve topraklan tahsis etti ve bu vakf m shhatine dir birok lim ve mftilerden fetvalar ald. Vakfiyye yedi nsha olarak tanzim ve tescil edildi: biri mtevellide, biri K'he'de, biri Tebriz?deki kadlk diresinde, biri Badad'taki kadlk diresinde kalacakt; dier nshann nerede kald, Tnh4 Mbrek-i Gzn'de tasrih edilmemise de, Habb'sSiyefQ bz byklere verildii musarrahtr. Gzn bu vakfn mtevelMliini iki vezirine, yni Hoca Sadd-DSn Svec ite mehur mverrih Reid'd-Din Fazlu'llah'a verdi; ve varidatn tahsili iin huss bir dvn tekil ederek bunun basma iki byk emrM geirdi. Bu varidat ylda yz tmen'e bali olmakta idi. Memleketin bz muayyen sahalarnn vergi hslatndan bir ksm, bu vakflara tahsis olunuyordu. Maamafih Gzn'm vakflar yalnz bundan ibaret kalmad: Hemedan vilyetinde Kh-i Sefd hududunda Bzincerd kasabasnda byk bir hnkah yaparak zengin emlk vakfettii gibi, am'da ve Kuds'te de bz vakflar yapt; ayrca btn memleketteki fukaraya ve dervilere, trbelere de byk mebllar vakfetti (s. 208 216). Kfe'de seyyidlere mahsus bir misafirhane ve bir hnkah yaptrd. Gzn'dan sonra te'sis edilen byk vakflar hakknda da birok malmata mlikiz: Ebher ile Zencan arasmda Sultaniye ehrini te'sis eden Olcaytu, orada kendisi iin muazzam bir trbe ve etrafna yedi mescid yaptrd. Bundan baka dr'-if, drhne (eczahne), sey-

386/slm ve Trk Hukuk Tarihi yidlere mahsus bir misafirhane, bir hnkah, bir kk ve muazzam bir medrese in ettirdi. Bu yeni ehrin ins iin emirler ve vezirler de byk fedakrlklarda bulundular: Vezir Red'd-Dn bin evlik btr mahalle ile Ur medrese Wr hnkah ve bir dr'-^fft yaptrarak bunlarn idaresi iin vakflar t'sis etmiti. Olcaytu'nun bu messeseler iin vakfettii emlk ve araznin varidat senevi yz tmen tutuyordu. Hkmdar bu vakfn mtevellliini Vezir Red'd-Dn Fazhllah'a verdi (Nefis'lFnn'dan naklen Abbas kbal, TrihH Mufassala ran, c. I, Tahran 1312, s. 310-311), Rejd'd-Dn'in Rib-i Red diye mruf olan messest, sonradan, olu Gys'd-Dln Mehmed tarafndan birtakm ilvelerle zenginletirilmitir. Vezir Tc'd'Dn Ali ah Tebrz'nin yaptrd byk cami de ok muhteem bir bide idi. Hamdullah Kazvn, Nzhet'lKulb'da bu hususta malmat vermektedir. Ayni suretle, Eb Sad'in vakflar hakknda da tarih malmat mevcuttur13. leride Trk-slm devletleri zamannda te'sis edilen vakflar hakkmda ayr ayr monografiler neredeceimiz cihetle, mslman Mogul devletlerinde, ve onlar takip eden Celyirliler, Timurlular, Safevler, eybnler devirlerindeki vakf vaziyeti hakknda burada en umm izgileriyle bile izahata giriecek deiliz. Sdece, btn bu devletlerde, vakfn idare ve murakabesi hakknda lhanllarda grdmz eski usln devam ettiini, mtevelliler ve nazrlar tarafndan idare edilen vakflarn kadlar tarafndan tefti ve murakabeye tbi tutulduunu, ve btn bunlara ramen yuka-rdanberi anlattmz trl trl suiistimallere, yolsuzluklara bu devletler zamannda da bilhassa idare makinesinin ve ml vaziyetin bozulduu devirlerde tesadf edildiini sylemekle iktifa edelim.Anadolu'nun fethinden sonra burada kurulan Seluklular ve Dnimendliler gibi muhtelif Trk devletlerinde din - hayr mhiyette birok messeseler vcde getirilerek bunlarm masraflarn karlamak zere birtakm emlk ve araz vakfedildii malmdur. Eldeki tarih kaynaklardan ve vakfiyyelerden anlaldna gre, bunlarn idare ve murakabesinde tkib edilen usl, Byk Seluklular devrindekinden farkl deildir: vakflar, vkflarn artlama gre mtevelliler tarafndan idare ediliyor, ve bunlarn* tasdik ve murakabesine it muameleler Kadlk tekilh tarafndan grlyorAfe Sultan fez'd-Dn Keykvs, I.'in Sivas Dr's-ifs vakfyyesi (617 H. 1220 M.) ve Cell'd-Dn Kara-tay'n (651 H. 1224 M.) tarihli bir vakfiyyesi gibi birtakm veskalar13 Bu devre ait olduka zengin tarihi kaynaklara istinad ederek Mogul vakflar hakknda ayrtt bir tetkik neredeceiz.

Vakf Messesesi/387 da Kadasker'in imzas bulunmas buna bir delildir. zz'd-Dn Keykvs vakfiyyesindeki bir kayt, merkez idarenin byk bir rknn tekil eden std'd-drn, yalnz hkmdar vakflarna deil, memleketteki btn vakflara nezret ettiini, yni her vakfn huss mtevellisinin fevknda umm bir nazr vazifesi de grdn anlatmaktadr. dr anari ve iktisad buhran zamanlarnda vakflarn nasl suiis timallere mruz kaldn yukarda grmtk. Mogul tahakkm dev resinde Anadolu vakflarnn da zaman zaman bundan mteessir oldu u, vakf artlarna riyet edilmedii tabidir. Fakat buna ramen, bu devirde, ve Anadolu'da yer yer kurulan mstakil beylikler zamannda, birok emirlerin ve bilhassa yeni sllelerin, vakflar te'sisine byk ehemmiyet verdikleri anlalyor. Bizans arazsinde yeni yeni yaplan ftuhat da hudud beyliklerinde vakflarn oalmasna tabiatiyle yar dm etmitir. Herhangi bir araz parasnn tamm veya nsf vakfedil dii gibi, bzan zeminin vakf ve rf resimlerinin (yani rf vergisinin) tmar olduu grlmektedir. Cami, medrese, tekke, dar'-ifa, kpr gibi din - hyr messeselere tahsis edilmi hayr vakflardan baka, aile vakflar da oktur; ve bunlardan birouna da tam veya ksm m hiyette vergi mufiyetnmeleri verilmitir. Bir memleket, herhangi bir sllenin hkimiyetinden dier bir sllenin hkimiyetine getii zaman, bu emlk ve araz sahihlerine yerilen vesikalar yeniletirilmekte, eski vakfiyyeler tekrar tescil ve tasdik olunmakta, eski vergi muafiyetleri ok defa aynen kabul edilmektedir. Yukarda, Ortaa slm ve Trk devletlerinin umumiyetle tkib ettikleri byk idare prensiplerini zah ederken, bu an'aneci ve muhafazakr hususiyeti bilhassa tebarz ettir mitik. Osmanl Devleti *nde, daha ilk beyler zamannda balyan ve devletin siys ve ml kudretinin inkiafiyle mtensib olarak artan vakflarn idare ve murakabe sistemi, llhanlar'da, Anadolu Seluklularnda ve onlarn yerine geen dier Beylikler 'de mevcut uslden farkl deildi: Mesel hkmdar vakf larna vezirlerin mtevelli veya nazr tyin edilmeleri, Kadlk tekiltnn bilhassa hussi vakflar murakabe etmesi, muhtelif zamanlarda payitaht kadsnn baka sahalardaki vakflar teftiten geirmesi, yahut muhtelif yerlere ayr ayr mfettiler tyin olunmas, dier Trk devletlerindeki, vakf idare sisteminin Osmanhlar'da da devamm gstermektedir. Galiba Mehmed I. devrinde btn Kadlk tekiltlar bir merkeze balanarak Hkim'l-hkkm lkabiyle bir ba kad tyin edildii zaman (821 H. den evvel), btn vakflarn murakabesi de ona tevecch ediyordu. Murad ve Ftih za-

388/slm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesasi/389

mantarnda kadaskerlerin bu vazifeyi if ettiklerini gryoruz. Maama-fih byk hkmdar vakflarnn, vakfiyyede tasrih edilen byk devlet adamlar tarafndan nw sfatiyle ve maiyetindeki huss bir tekilt vstasiyle idare edilmesi an'anesi, hibir zaman unutulmam, hatt imparatorluk byyp hkmdar vakflar ok muazzam bir nisbet kazand zaman, byle huss tekiltlar gnden gne oalmtr. Ftih, Selim I. ve Kanun Sleyman vakflarnn -idaresi sadrzamlara ve Byezid II, Ahmed I. vakflarnn idaresi ise eyhlislmlara aitti. ir pdihlara ait vakflarla, nesilleri mnkariz olduu cihetle vkfn artna gre mtevellileri kalmam vzer ve rical vakflar mtevelli ve nazrlklar da, krl bir i olduu iin saray adamlarna bir ltuf olarak tevcih olunurdu. Birok vakf messisleri vakfnameleri mucibince mtevelllii evltlarna ve nazrl da sadrzam, eyh'Hslm, dr'ssade aas, stanbul kads gibi byk ricale verdiklerinden, bu nezretlerin birer mfettii olur, ve bu mfettiler her sene vakf hesaplarn ve alkadarlar tarafndan mtevelli aleyhine vk ikyetleri tet-kk ederek nazra bildirirlerdi- Bylece nfuzlu nazrlarn idare ettikleri vakflarn ayrca kadlar tarafndan da teftii tabi kaabil olamazd. Bu gibi vakflarn mtevellilerini tyin ve azletmek de, bilhassa vkfn evld mnkariz olmu te'sislerde, dorudan doruya bu nezretlere aitti (Netyicffl-Vukt, c. IV - s. 99). XV. asrda Msr, Suriy*, imal Afrika, Arabistan ftuhatndan sonra Haremeyn yni Mekke ve Medine vakflar byk bir ehemmiyet kazandndan, buna nezret etmek zere olduka geni bir tekilt vcde getirilerek tece kap aalan, sonra dr's-sade aalan nazr sfatiyle bunun basma geirildi. te bylece (1242 H.) de Evkaf Nezreti teekkl edinceye kadar Osmanl vakflan bu gibi tekiltlar tarafndan, nazr ve mtevellileri vstasiyle idare edilmitir. Merkerf idarenin, suiistimallere meydan vermemek iin tefti ve murakabe vazifesini ehemmiyetle f etmek istemesine ramen, blhassa son inhitat asrlarnda, vakf ilerinde bir taraftan yaplan byk suiistimaller ve dier taraftan imparatorluk hudutlarnn mtemadi gerilemesi netcesinde, vakf servetinde byk bir eksilme hsl olduu, ve bu yzden birok din-hayr vazifelerin l-ykiyle if edemiyerek bir ok vakf bidelerinin harb olduu, hazn bir hakikattir. Bir mddet Evkaf Nazrlmda bulunduu iin, btn eski Osmanl messeseleri gbi vallnf messesesi hakknda da doru grlere mlik olan Netyie'hVukt mellifi Mustafa Paa, Evkaf Nezreti'fife ft-das sebeplerini ve (bunun neticelerini ok ak bir surette anlatmtr: XIX. asr balarnda, stanbul ehrindeki arazi ve emlk hemen krti-

len vakf haline gelmiti. Btn alm satm muameleleri vakf mtevellleriyle cbi -yni tahsildar lerinin elinde kaldndan, tasarruf ilerinde byk bir karklk hsl-olmutu. Yukarda bahsettiimiz sadrzamlarn, eyhl-islmlarn, dar's-sade aalarnn nezretlerine stanbul, Galata, skdar, Eyp kadlarnn ve daha sonra kaptan paa ile yenieri aalarnn, sekbanba ve bostancbalarn, v.s. nezretleri de ilve edilerek stanbul'da birbirinden mstakil birok vakf nezretleri teekkl etmi bulunuyordu. Bu vaziyetin dourduu birok suiistimaller karsnda, vakflar idaresini merkezletirmek maksadiyle, Evkaf Nezreti ihdas ve yukarda bahsedilen nezretler tedricen bu idareye ilhak olundu- Lkin Mustafa Paa'mn tbirincet nazrlardan bzsnn mizac- gazabkrnesi ve bzsnn emr-i mhimm-i hukuktan bhaberli-i cihetleriyle, Evkaf suistiml ile mallml idi, tik byk fenalk olarak, Mahmud II. vakf larna rad bulmak iin gedik denilen usl ihdas ederek, hem.vakfa hem de emlk sahiplerinin tasarruf haklarna zarar getirildi. kinci bir fenalk, vakf alm satmndan alnan fera ve intikal harlarnn ve mahlller muacceltnm yansnn vakf hazinesinde tevkifi uslnn sustimlidir. Gy bu suretle vakflarn tamiri iin lzmgelen para tedricen biriktirilecekti. Lkin, bir taraftan yeni evkaf tekiltnda lzumsuz derecede geni kadrolarn tatbiki ile byk masraflara sebebiyet verilmesi, dier taraftan hariten birok adamlara maa tahsis edilmesi ve yeni yeni alan veya tamir eden tekkelere lzumsuz yere para sarf edilmesi, bu yeni uslden beklenen fayday hie indirdi. Tamire muhta vakflarn, defterde birikmi paralar vard; fakat bu paralar baka yerlere sarfedildii cihetle, maddeten tamire imkn yoktu. Evkaf Nezreti bu suretle, yine ayni mellifin ifdesine gre, vakflarn koruyucusu olacak yerde ykcs oldu (Netyic'l-Vukt. c. IV, s. 100101). Memleketin idar an'aneleri ve eski Osmanl sisteminin hukuk mhiyeti hakknda inanlmyacak derecede chil birtakm rical tarafndan idare edilen Tanzimat devresinde ise, evkaf varidat bsbtn perian bir hale geldi. Bu vaziyeti, Mustafa Paa vazh bi surette tasvir ediyor: Tanzimat'n zuhuriyle bilcmle saltin ve ire arz-i mevkuf esi mliye haznesi tarafndan zapt ve ta'ir olunup, tndelhesap, arz-i mezbre hslat-t ryesi senev 44.000 kiseye bXig olmakla ehriyeye taksim edilerek hazine-i mliyeden evkafa verildi. Sonralan Fuad Paa merhum ibu bedel-i maktua, mliyenin evkafa verdii paraya iane nmn verip muvzene'-i ummiyede ak grndke tenkis ede ede rubu! derecesinden aa tenzil eyledi. Cevmi-i ire ve hayrt-% saltinin

390/lslra ve Trk Hukuk Tarihi ise ekseri varidatlar arz-i mevkufe hslat olduundan^ ve anlatld gibi bundan birok tenzilt yapldndan, masraflar karlksz kalmak hasebile, zarur olarak sunun bunun vakflar hslte idare olunmalar cab etti. Binenaleyh pek ek hayrat shiblerinin meberratlar harb ve metruk oldu, mehd- enamdr* te 1908'de ikinci Merutiyetin ilnna kadar Osmanl vakflarnn tbi olduu idar sistem ve vakflarn vaziyeti, ksaca, bundan ibarettir. Merutiyet devrinde bu hususta ksmen tasavvurda kalan ve ksmen tatbik edilen bz slhat ile, Cumhuriyet idresinin kurulusundan ve Evkaf Nezreti'nin ummi bir mdiriyet haline getirilmesinden sonra tkib edilen sistem ve 5 Haziran 1935'de neredilen 2762 numaral vakflar kanunu ile hs olan vaziyet azok malm olduundan, burada onlardan bahse lzum grmyoruz14*

Vakf Messesesi/391 lm vakf sistemini de iddetli bir tenkide urattlar. Mslman halk ile meskn birok byk mstemlekelere slp Garb memleketlerinde vakf sisteminin slm dnyas zerindeki madd ve mnevi te'srleri hakknda fikirler ortaya srlmee baland. Vakf sisteminin gayrimenkul mlkiyeti zerinde ihdas ettii birok zorluklar ve karklklar, Avrupa hukukularnn bu messese hakknda iddetli tenkitlerini mcib oluyordu: nk bu sistem, gayrimenkullerin Mslmanlar'in elinden kmasn zorlatryor; mstemlekecilerin colonisation siysetlerine din. mhiyette bir engel tekil ediyordu. Garb lemine hayran olduklar iin oradan gelen hereyi iyi ve slm dnyasna ait her messeseyi fena gren mstakil grten ve tenkd kaabiliyetinden mahrum ilk Avrupallama taraf darlar, bilhassa Trkiye'de, vakf messesesi aleyhinde bir cereyan uyandrmaa altlar. Tanzimat devresinde, bir aralk^ vakflarn tammiyle kaldrlmas hakknda epey kuvvetli bir cereyan mevcut olduu da rivayet edilir. Vakf idresinin o zamanki perian vaziyeti, ruhan snfn en basit yenilik ve slhat fikirlerine bile iddetle muhalefet etmesi, vakf aleyhinde byle menf telkkilerin yerlemesine frsat veriyordu. 1908 Mertiyet hareketinde ve Cumhuriyet Trkiyesi'nde de vakflar hakknda msbet veya menf trl trl telkkilerin ortaya atldn biliyoruz. Vakf aleyhinde ileri srlen ve ders kitaplarna kadar geen bu tenkidler unlardr: 1. Ahlk bakmdan, vakflar, slm cemaati iin muzr olmutur; beikten mezara kadar hayatn her safhasnda, vakfn yaratt itima muavenet messeselerine dayanan islm cemiyetlerinde ferd teebbs lm, tenbel veya parazit bir snf vcde gelmitir, 5 2. ktisad bakmdan, vakf- messesi slm cemiyetinin, gajjrimer. vstalarla mahdud ellerde toplanan gayrimenkul servetini habs ve tevkif etmek suretiyle bu servetin tedavlne mni olmu, islm memleketlerinin iktisad inkiafn geri brakmtr. Bu balca tenkidlere, yukarda da bahsettiimiz gibi, vakflarn din - hayr bir gaye ile deil srf ahs ve ailev dnceler ve servetin msaderesi tehlikesine kar br nevi din sigorta mhiyetinde olarak te'sis edildii hakkndaki dnceleri de ilve edebiliriz. t Vakf aleyhdarlarnm bu menf telkkilerine, bu tenkidlerine kar, vakf tarafdarlarmn daha ziyde meerred mantik'a dayanarak verdikleri cevablar tetkike giriecek deiliz. Makalemizin banda da syle-

VI
VAKIF MESSESESNN SLM CEMYET ZERNDEK TE'SR

XIX. ve XX. asrlarda garb medeniyetinin te'sfri altnda slm leminin muhtelif sahalarnda fikr bir uyan balad ve bununla birlikte mstakil islm devletlerinde birtakm idri slhata teebbs edildii malmdur. Ortaan el tezghlarna bal geri istihsl safhasndan kurtulamad iin, byk sanayi kapitalizmi devresine giren Garb lemi karsnda ba dndrc bir sukuta mahkm olan islm memleketlerinde, bir takm mtefekkirler bu gerilemenin sebeplerini aratrmaa baladlar; ve bylece, hemen btn Ortaa messeseleri gibi, sneredilen Evkaf- Hmyn Nezretinin Trihe-i Tekilat adl eserde Osmanl vakflarnn idare sistemi hakknda -bilhassa vakf vesikalarna stinaden - epeyce malmat* verilmitir. Eserin. Amasyal Husameddin efendi tarafndan yazlan bu ksm, bir ok eksikleri olmasna raf men bu mesele hakknda az $k doru bir fikir vermektedir. u son senelerde Evkaf Umum Mdrl tarafmdan neredilen (Vakflar, S?Slv ?, (Iak!P^Galeri8 ****** Muhtasar izahat Ankaul939) adl kk risalelerde de bz mhim vesikalar mevcuttur. Maamafih. yukaV2H!2 U? ^^ **" U rtm XVIII. asrdaki Osmanl
TA-I
4 1335 dG

'

Evkaf tarafndai1

S ST " S ^

Vent ld U k a mhn

- * * . W C istifa d e

392/lslm ve Trk Hukuk Tarihi diimiz gibi, vakf messesesinin mene* ve tekmln tammiyle tarihi ve objektif bir usl ile ve cemiyet hayat isindeki mahhas fconcret) ve hakiki (r*d) hviyetini dima gz nnde bulundurarak tetkik edince, bu mnakaal meselenin bsbtn baka bir tarzda vazedilmesi lzumu kendiliinden meydana kyor. Yalnz din - ahlk deil ayni zamanda hukuk - iktisad bir karakteri hiz olan vaktf messesesi, daha ilk inkiafndanberi slm cemiyetlerinin itima tekml zerinde nasl bir rol if etmitir? te tetkik edilmesi lcab eden balca mes'ele budur. Yoksa, onun din - hayr gayesine bakarak, vakf beeriyetin vcde getirdii en hayrl messese saymak ve bunda slm dininin baka dinlere fikiyetinin bir delilini grmek, tammiyle sbjektif ve dogmatik bir telkki mahsul olduu gibi, vakf messesesinin XIX. asrdaki perian vaziyetine ve onu mdafaa edenlerin geri zihniyetine bakarak bu messeseyi mahkm etmek de bundan daha az sbjektif ve dogmatik saylamaz. Tam mnsiyle fhn yani tenkidi ve objektif bir zihniyetle hareket etmek iin, ark ve Garb hukukularnn e'niyeti bi dnmiyen dar formalisme 'inden kurtulmak birinci arttr. slm dnyasnn son asrlanndaki madd ve mnevi geriliinde vakf sistemi hakikaten mil olmu mudur? Yoksa, haric ve dahil birok miller te'-siriyle slm leminin gerilemesi mi vakf messesesinin bozulmasn intc etmitir? Grlyor ki mesele tek cepheli deil iki cephelidir. Ve geni mnsiyle tarih bir tetkik mevzuudur. Yukarda vakfn zuhur ve tekmlnden ve Hicret'in ilk asnndan-beri geirdii tarih ve hukuk inkiaf safhalarndan bahsederken verdiimiz izahat hatirhyacak olursak, bu sistemin slm lemi zerindeki tefsirlerini kolaylkla anlamak kaa'bildir sanyoruz: Evvelce zah ettiimiz trl trl tarih artlar ve psikolojik miller, vakiin slm memleketlerinde birdenbire ok geni bir nisbet almam intc etmiti. Byk ftuhatn te'min ettii byk servetler, bilhassa geni topraklarn zira mahsllerine ve bunlardan araznin hukuk mhiyetine gre alnan muhtelif nisbette vergilere istinad ediyordu. Bu vaziyet, Abbs-ler'den balyarak muhtelif slm devletlerinde byk mikyasta kta* ve temliklere sebebiyet verdi. ok muazzam servetlere mlik olan hkmdar ailesine mensup ahsiyetler, byk rical ve emirler, zengin tacirler ve byk toprak sahipleri, birbiriyle rekabet edercesine trl trl vakflar te'sis ettiler. Yalnz din messeseler deil, bugnk telkkilere gre dorudan doruya devletin en mhim vazifelerinden olan marif, nfa* itima yardm ileri de, vakf sistemi sayesinde mkemmel bir surette idare ediliyordu, islm leminin madd ve manev kltr bakm-

Vakf Messesesi/393 larmdah hristiyan Garb'a ok faik bulunduu asrlarda yni VIII. asrdan XIII. asra kadar, vakf messesesinin muazzam inkiafna ahit oluyoruz. Eer bu sistem( tatbikat tibariyle slm cemiyeti iin zararl olsaydt, slm medeniyetinin en eri devirlerinde onun byle bir inkiaf gstermesi imknsz olurdu. Seluklu hkimiyeti, mslman Trkler'in slm memleketlerine muhaceretlerini intc eden ve Yakn ark'n yalnz siys deil etnik simasn da deitiren tarih bir devirdir. Lkin bu yeni fthat unsur, ksmen, eskidenberi slm sahas olan memleketlerin nfusa pek kesif olmyan sahalarna yerlemekle beraber, bunlarn en byk ve kalabalk paralar Erran ve Anadolu'yu Hristiyanlar'dan zaptederek oralarda yerlemiler, yni slm hudutlarn Garb'a doru sr'atle geniletmilerdi, te bundan dolay, Hrizm, Horasan, ran ve Irak sahalarnda, bu yeni ftihlerle onlarn eski ahlisi arasnda kan birtakm toprak mcdeleleri ksa bir zamanda ve byk glkler gstermeden halledildi. Seluklu hkimiyetinden evvel ran ve Irak'da araz kymetleri dm, ziraat gerilemiti. Byk Seluklu mparatorluu, Nizm'lMlk'n kurduu yeni Tmar sistemi sayesinde, ziraat terakkisine ve toprak kymetlerinin ykselmesine hizmet etmitir. Hamdullah Kazvn'nin resm kaydlara mstenid ifdesine gre, Seluklular ve Atabekler devirlerinde ve Xin. asr balarnda Abbas halifelerinin dorudan doruya idareleri altnda bulunan sahalarda vergi varidatnn mesel lhanllar devrine nisbetle ok yksek bar yekn tutmas, bu zira terakk'yi aka gstermektedir. Yalnz, Sultan Sencer'in Ouzlar'a malbiyetinden sonra, Horasan kt'asnn zira bakmdan geriledii unutulmamaldr. Demek oluyor ki Seluklular ye halefleri zamannda vakf messesesinin yeniden byk bir inkiaf gstermesi, siys ve iktisd bakmlardan, tarih artlara uygun bir hdisedir. Ve bu inkiaf, ne iktisad ne de ahlk bakmdan slm cemiyeti zerinde menf br te'sir yapmamtr. Mogul istils ve onu tkib eden Mogul slleleri hkimiyeti zamanndaki vakf vaziyeti hakknda yukarda verdiimiz izahat da, vakf sisteminin itima ve iktisad hayat zerinde zararl bir te'siri olduu iddiasna asla hak verdiremez. Anadolu'da Seluklu ve Moul hkimiyetin; tkib eden Kk Beylikler devri ve bilhassa Osmanl mparatorluu'nun teesss ve inkiaf, yukarda sylediimiz gibi vakf messesesine yeni bir kuvvet verdi. Anadolu'da ve hussiyle Rumeli'de geni hristiyan topraklarn fetheden Osmanl ricali, bu topraklarn bir ksmm mme hizmetine mahsus vakflara tahsis ettiler. Trk kltrnn Rumeli'de kuvvetle yerlemesinde ve Balkanlar'da ehir hayatt'nm inkiafnda, bu vakf sisteminin

394/lslm ve Trk Hukuk Tarihi byk br hizmeti olduu asla unutulmamaldr. Maamafih daha XV. asrdanberi, vakflarda suiistimaller baladn, birok vakflara vergi muafiyeti bahsedildiini, vkflardan birounun hayr vakflardan ziyde aile vaktflan te'sisi suretiyle servetlerini muhafazaya altklarn gryoruz. Askeri tiroartar'n azalmasna sebebiyet veren bu vaziyet karsnda, Ftih devrinde Nianc Paa'nm tevikiyle vakf araziden bir ksmnn vakfiyet'i kaldrlarak timar'a'tahsis edilmi, lkin Byzid II. devrinde bunlar tekrar eski vaziyetine irca. olunmutu. XVI asrda Kanun zamannda Avusturya seferleri mnsebetiyle birtakm vergi muafiyetlerinin kaldrldn gryoruz. Osmanl mliyesinin buhranl zamanlarnda vakit vakit bu gibi tedbirlere ba vurulmas, Memlkler devletinde de emsali grlen bir hdisedir; ve bu, vakflarin ve muafiyetlerin devlet hazinesini sarsmas eklinde deil, muvakkat ml! buhranlar karsnda ba vurulan tedbirlerden biri ve vakflarn lzumsuz yere oalmasna kar bir muvzene vstas olarak tefsir olunmaldr sanrm. nk XVI. asrda Osmanl mparatorluumun iktisdi ve ml hayat umumiyetle byk bir inkiaf gstermi, ve vakf messeseleri de bununla alkal olarak geni bir mikyasta oalmtr. Mverrih kpaa-zde, Nianc Paa'nm vakflar hazine menfaatine lvetmesini iddetle tenkid etmekle beraber (stanbul tab', s. 194), vakf lar m idaresindeki yolsuzluklardan da bahsediyor: Mtevellilerdin vakf varidatn asl merut olan yerlere sarf etmediklerini, tefti iin gnderilen kadlarn ise yalnz hazineye menfaat te'minine altklarn sylyor (s. 194). Daha XVI. hatt XV. asrlarda zaman zaman devlet hazinesini mkl bir vaziyete sokan bu vakf bolluu, XVII. asrda ciddiyetle gze arpmaya balad; devlet adamlar ve mtefekkirler, bunun zerinde ehemmiyetle dnmee baladlar. Devletin varidat menblarndan bir ksmn tammiyle kurutan bu namtenahi vakflar, ok defa hakikaten din ve hayr bir gaye ile te**ais edilmekle beraber, birok defalar da zahir bir hayr perdesi altnda srf ahs menfaatteki gzeten aile vakflar mhiyetinde idiler. Timar erbabna, yni, devletin en salam svari kuvvetim ve yalnz asker deil zira hayatnn da temelini tekil eden bir zmreye tahsis edilen toprakltnn,' saray adamlarna, byk ricale vakflar te'sisi iin verilmesi, memleket iin byk bir zayflama sebebi olmutu. Koi Bey, Murad IV. e takdim'ettii mehur lyihasnda bu mes'ele zerinde ehemmiyetle ve hakl olarak srar etmektedir: *Hatt havass-t hmyn kafiyeleri her sene blk halkna hizmete verifo ve aralarnda bey'i men yezid olup pulluk pulluk satlr. Cem'an

Vakf Messesesi/395 m&lri pdidh nmile ancak yz yk ake dhiH hazne olur, ol dahi kUl mevcibince sarf olunur. Ol taifeye nakit dke verilmekten ise havass-% hmyn kariyeleri ar uljeliye ulufesine bedel Zeamet ve Timar verflp ulufeleri hazineye kalsa, hem bunca kl ihdas olunup hem ol taife tahfif olunurdu, hazine-i mireye dahi kBM fayda hsl olurdu. Bu dahi malm- hmyn ola ki hilf- er-i erif bz temlikler ve vakflar vardr. Eeri sret hayr grnr, amma inde't-tahkk izatA Beytlmldir. Zira memlik-i slmiye'de olan kura ve mezr'i mahsult ki beytlml'e sarf olunur, guzt ve erbb- mukatele hakkdr, Sefan masraf muayyeni vardr. Ol maklelerin vakfiyeti nice sahih olur? erhan caiz olan evkaf anlardr ki saitn-i maziye fethettikleri memlkten mme-i mslimn iin vazettikleri evkaf- cemile ve hayrat ve hasenattr. Ve zamn- sabkta beyler ve beylerbeyiler hasbeten-llh-i tal gazalar edip ymn-i Devlet-i Aliyye'de nice-memleketler fethedip din ve devlete lyk nice hizmetlerde bulunman saltn-i izam dahi hizmetleri mukabelesinde fethettikleri memleketten kendlere bz kura ve mezri1 temlik edip anlar dahi izn-i saltin ile mme-i mslimne nfi* hajjrt ve hasenat edip, camiler ve imaretler ve zaviyeler bina edip olmaKleleri vakf ederlerdi. Gazi Evrenuz Bey ve Turhan Bey ve Mihal-olu ve ir mchit fi sebilllah beyler ve gaziler gibi. Bu gibi vakflar eimme-i dn tecviz etmilerdir. Bunlardan maadas meru deildir. Bir adam din ve devlete lyk hizmet grmiye ve memleket deil belki bir kariye fethetmiyef mcerred mukarrib-i pdidh olmakla nice yz yit mukaddem fetholunmu memleketten beytlmli srf nice kura ve mezrii birer tark ile kendlere ve evltlarna temlik ettirmilerdir. Badehu diledikleri yeri vakfedip bzlar dahi vakf nmile evltlarna akar etmilerdir. Olmakle vakf nice sahih olur? Ve n Besmele ile nice tenvl caiz olur? Evvel olmakle kimselere hakk- beytlmli temlik er'an caiz olmak gerektir ki hatt vakfiyeti sahih ola. Bir emrin asl btl ola, fer'i nice sahih olur? Din ve devlete lyk olan budur ki ikiyz yldan-beri temlik ve evkaf olan kariyeler hak ve adi zere yoklanp meru olan temlik ve vakf kariyeleri hali zere ipka buyrulup nmer olup hakk- beytlml olanlar lfeli kul taifesine tevzi ve taksim olup nice bin kl ihdasna s'y-i hmyn buyurula. Byle olcak kl kesretine ve haznenin vefretine ve izdiydna sebeb olup nice menfi mahede olunur. Amma yle ki ol makle vakflarda camiler ve mescidler ve zaviyeler ola, anlar dahi muattal olmak reva grlmez* Nihayet'l-emr taraf- mrden vazifecikler tyin olunup ol hayr ve hasene dahi sadetl Padiahn ola.

396/slm ve Trk Hukuk Tarihi (Koi Bey risalesi, ikinci tab, istanbul 1303, s. 79-83). Koi Bey'in bu ok ak szleri, yalnz XVII. asr banda vakf vaziyetinin, devlet btesini ihll edecek derecede suiistimal edildiini gstermekle kalmyor; timarlar aleyhine iki asrdanberi yaplan temliklerin ve vakflarn, byk nisbette, aile vaktflar haline getirildiini anlatyor. Bu suretle, ilk defa olarak, Osmanl mparatorluu'nda vakf bolluundan ikyet edildiini grmekteyiz. Halbuki ondan bir buuk asr evvel, Akpaa-zde, bu gibi lzumsuz ve zararl vakflarn iptal edilmesine kar er'at nmna ar tenkitlerde bulunmu, yalnz, mtevellilerin suiistimalinden ve teftilerde daha ziyde hazne menfaati gzetilmesinden ikyet etmiti. Bu fark, aradaki mddet esnasnda vakflarn bsbtn oalarak timar arazsini tahdid etmesinden ve bunun artk fena neticeleri grlmesinden ileri geliyordu. Maamafih Koi Bey de bu vaziyeti tenkid ederken yine er'at esaslarna dayanmaktadr: Varidat ancak gazilere yni kl ehline ait olan fethedilmi araznin, pdihn keyfiyle* tekine berikine temliki er'an caiz deildir ki bunlarda vakflar ve bilhassa aile vakflar te'sisi meru olsun. Geri fa-kinler mme vilyetini hiz olan hkmdarn fethedilmi arazyi temlike hakk olduunu kabul etmilerdir; fakat bunun er'at hkmlerine uygun sebebler tahtnda olmas lzmdr; yoksa, hkmdarn saray adamlarna, dalkavuklarna byle temliklerde bulunmaa hakk yoktur; bundan baka, er' yni hukuk mhiyeti olmyan bu btl temlikler zerinde aile vakflar gibi vakfn ruhuna mugayir ve shhati birok fa-khlerce kabul edilmemi bir te'sis yaplmas da eriat'e ve maslahata mugayirdir. Koi Bey, ok kuvvetli olan bu itirazm ak bir misl ile te'yid etmek iin, Kanun Sleyman devrinde bu yolda te'sis edilmi vakflar gsteriyor: nc sebeb budur ki, kerime-i mkerremeleri Mihrmah Sultan't Rstem Paa'ya verip vezr-i zam eyledi. Keml-i mertebe nazarlar olman muradna msade eyleyip ecdad zamannda fetholun-mu memlikten ol kadar kafiyeler temlik eyledi ki, mlk-i taviften bir pdiha hazne olmaa kifayet ederdi. Anlar dahi bz hayrat yapp evldna vakf eylediler. Hl beher sene ol evkaftan yz yk kadar ake gelir. Ol makle Sultanlarn fevt oldukta havass mrye alnrken sonra gelenler dahi vakfetmee balad. Hilafa er\ sarf- bey tt-mhi mslimte olan bu hslar-zayi ve telef oldu. Sevab itikadna vebale girdiler (ayni eser, s. 97). Vakf Messesesi/30? Hakkaten, bu misl yukarki mtalalar tammiyle te'yid edecek mhiyettedir. Hanedana mensub prensler esasen ok byk servetlere mlik ve zengin hslara shib bulunurlard; fakat ldkleri zaman, mutasarrf olduklar hslar tekrar saltanat hazinesine alnr idi. Kanun devrinde yaplan ve sonralar devlet idaresinde saray kadnlarnn nfuzu arttka deta umm bir kaide hkmne giren bu temlikler ve vakflar, varidat timarlara tahsis edilen byk devlet topraklarm, zhir-bir hayrat perdesi altnda ve hibir er' essa dayanmadan mtemadi azaltyordu. Geri daha Gzn Han zamannda hanedana mensub prenseslere tahsis edilen (incu yni hslarn, onlarn erkek evldna vakf edildiini biliyoruz (Trih-i Mbrek-i Gzn, s. 331); lkin Osmanl mparatorluumun XVI. asrdaki ftuhat, byk bir debdebe ve israf devri amakla beraber, onu sr'atle tkib eden siys ve iktisad sukut, devlet hazinesinden vakfa intikal eden bu servetlerin eksiliini kuvvetle hissettirmitir. Koi Bey'in bu itiraz, yalnz er' deil belki daha ziyde iktisad ve ml bakmdan, vakflarn hesapsz oalna ve aile vakflarna kar ykselen ilk kuvvetli tenkidlerden biridir. slm leminin baka sahalarnda ondan ok evvel de birtakm vakflarn er' olmyan temliklere, gasb ve zulmlere mstenid olduklarn ileri srerek vakf messeselerinden intif mesel oralarda misafir kalmak, yemek yemek gibi haram sayan birtakm sfler olmutur; mesel Mvernnehr eyhleri, Herat'taki vakflardan ancak birkann meru olduu kanaatinde bulunduklarndan, haram lokma yememeleri iin dervilerini oraya yollamaktan ihtiraz ederlerdi (Reeht Tercmesi, s. 80). Lkin Koi Bey'in tenkidleri byle sk bir zhd ahlk telkkisinin neticesi deil, itima e'niyeti mahede ve tahlil eden realist bir mtefekkirin grleridir. Vakf messesesinin suiistimalinde en byk mil olan bu haksz ve zararl temlikler hususunda, eski Osmanl Padiahlarnn ok sk ve dikkatli davrandklar mehurdur: Selim I. kendisinden byle bir talebte bulunan mukarriblerinden birine: ilk clusumda Ali Paa'ya bz kariyeler temlik etmitim. Kl erlerine mahsus olan bir eyi baka yere tahsis ettiim iin hl nadimim cevabn vermiti. Evlda ait aile vakflarnn, XVI. asr balarnda, dier vakflara kyas edilince byk (bir nisbet gstermediini biliyoruz (mer Ltfi Barkan, er' Miras Hukuku ve Evltlk Vakflar, stanbul 1940, s. 14). Lkin sonraki asrlarda bu vaziyetin deimi olduunu, ve dier tslm memleketlerinde mesel Msr'da, Cezayir'de olduu gibi Anadolu'da ve Rumeli'de de gittike mtezyid bir nisbet ald kuvvetle tahmin olunabilir. Maamafih, orta halk tabakasnn tasarruf mahsulleri olan bu gibi ehem-

398/lslm ve Trk Hukuk Tarihi miyetsiz. vakflardan ziyde, saltanat ailesinin ve byk ricalinksmen haytr gayelerini de stihdaf eden, fakat byk riisbette Aileye tahsis edilen muazzam vakflar, memleketin ktisdi ve ml nizmn bozmugtur- Mtevellilere, nazrlara vakf varidatndan tahsis edflen mebllar ok yksekti; bu suretle, varidatn byk bir ksm bunlara ve vkfn ailesine sarfolunuyordu. Kk aile vakflar, yukarda da sylediimiz gibi, islm hukukunun miras hakkndaki hkmlerini vkfn v arzusuna gre" deitirmek ve bzan da aile servetini korumak maksadiyle yaplmakla beraber, itimi hayat zerinde, devlet hazinesine ait emlk ve araznin haksz yere temliki suretiyle yaplan byk vakftr kadar bariz bir zarar olmuyordu. Netyic'trVukt mellifi, esasen vakf messesesinin itima faydalarna inamakla beraber, stanbul, Edime, Bursa gibi byk ehirlerde lzumsuz yere birok mescidler yaplmasn, ve bilhassa Koi Bey'in yukarki fikirlerine itirak ederek kl erbabna ait devlet servetinin baka yerlere sarfn iddetle tenkid ediyor:. Devletin kurulu ve ykseliinde khlariyle hizmet eden gz kumandanlara byk araz temlik edilerek bunlarn da mme menfaatine hadim vakflara tahsis edilmelerini Koi Bey gibi tabi grmekle beraber, sonraki suiistimalleri doru bulmamaktadr. Mteahhifnden bzlar akar ve msakkafat inasna adem-i itina ile, zeamet ve Umar ve mukatat- mriyye'ye mecburiyeti olan araziyi Ve hatt kiyliye ve kantariye ve bc- bzar gibi rsumat bile ya muaccele i't veya ihsan suretiyle kendilerine temlik ettirerek vakf eder olmulardr k, bunlar vakf- sahih alamadklarndan Kanunnme-i hmynda tahsisat kabilinden olan evkaf nmiyle mezkr ve masturdur. Maamafih bu misilllarn iinde dahi makul olanlar vardr (Netyic'l-Vvkt, c. H, s 105) Mustafa Paa!nn burada bahsettii.Kanunnme, 1274 hicr'de neredilen araz kanunnmesidir ki, burada arz-i mevkufe ikiye ayrlmakta ve bir ksmna evkaf- sdhiha ikinci ksmna da evkaf* gayrisa-htfa denmektedir;, ve kanunnmede mnhasran bu ikinci ksm arazden bahsolunmaktadr. Kanunun metnine gre, mr topraklardan ayrlarak pdihlarn veya onlarn izniyle dierlerinin vakfeylemi olduklar bu cins topraklarm vakfiyeti, yalnz aar ve rsumatnn yni Ser' ve rf vergilerinin hkmdar tarafndan bir cihete tahsisi demek olduundan, bunlar evkaf satyiha'an saylamazlar. Bu muameleye ft-

Vakf Messesesi/300 kn stlahnda ksd ve bu cins vakflara vakf- irsd derler ki, tahsisat kabilinden vakf demektir. nk bu muamele bu cins topraklarn hukuk mhiyetini deitirmeyip mlkiyet eskisi gibi devlete ait. kaldndan, vakfedilen ey, yalnz, devlete ait olan vergiler'den ibarettir. Ayni kanunnme'de, Osmanl mparatorluu'ndaki vakf arz'den ekserisinin bu kabilden olduu da tasrih edilmektedir ki, tammiyle dorudur. .slm hukukuna gre, bu tahsisat da ikiye ayrlr: er'an bey-t'1mle ait bir masrafa yaplan tahsis, sahihtir ve iptali caiz deildir: Hayr - din mhiyetteki mallar gibi. Beyt'1-mle ait olmyan masraflara yaplan tahsisler ise gayr-i-shihtir, ve yukarda sylediimiz vehile, devletin karariyle tdil veya iptal olunabilir. Grlyor ki tahsis ve irsd mhiyetinde olan bu vakf araz, rakabesi devlete ait olmak bakmndan ir mr arazden farksz olmakla beraber, devlet, bunun hi olmazsa hayr gayelere matuf varidatndan istifde edememi, ve bu vaziyet, ir birtakm cillerle birlikte, dirlik sisteminin yni timar uslnn mahvolmasn intc etmitir, ite, Koi Bey gibi, Mustaf Paa da bilhassa bu nokta zerinde hakl olarak srar etmitir. Osmanl vakflarnn msaderelere kar.bir nevi sigorta olduunu yukarda sylediimiz vehile bilhassa D'Ohsson'danberi iddia 'edenler garb'da mevcud idi- Avrupa fikirlerini tenkidsizce kabul etmek modasna tutulan bz Tanzimat ricali arasnda da bu telkkinin mevcudiyetini, Mustafa Paa'nn iddetli bir itirazndan anlyoruz: Mahmud II. devrinde Yenieriliin ilgasna dir ssH Zafer adl mehur eseri yazm olan Esad Efendi'denberi, hkmdarlara ve ricale yaranmak iin mzye ait. hereyi tahkir ve terzil etmek gibi dalkavuka bir meslek tutulduunu tenkid eden bu kymetli tarihi, vakflar baklandaki bu iddiay da u suretle tesbit ve tenkid ediyor: Bu cmleden birisi dahi gya eslfn evkaf tertib ve tanzim eylemeleri srf msadere korkusundan ne'et etmi ve evld ve ahfadlarna rad brakmak maksadna mbteni imi diye tefevvh olunan mnsz szlerdir. nk ilerinde ylesi olsa bile, ekseriyeti buna muhalif olduu aadaki delillerle isbat olunur. Evvel, garaz rad brakmak olduu takdirde hayrat insnda deil akar ve msakkafat tanziminde ifrat olunmak iktiz ederdi. Halbuki, grdmz bunca byk hayr binalarndan baka, hayrat sahihlerinin vakfiyelerini mtala edenler de bu iddiann yanllna kanat getirirler. Kprl Mehmed ve Fazl Ahmed Paalarn vakflar buna delil olduu gibi, Faz Ah-

400/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/401

med Paa'ntn zmir'deki akarlarm tescil ettirmeden vefat zerine bunlara vris olan Fasl Mustafa Paa 'nn, hemirelerinin hisselerini dahi satn alarak, kardeinin niyetini tahakkuk ettirmek iin hepsini tekrar vakfetmesi, ulvv-i cenabn son derecesidir. Dr's-sade aas ve kap-aas gibi aile sahibi olamyacak hadmlarn yaptklar vakflar da buna bir delildir. (Netyic'l Vukt, c. II, s. 103104). Byk vakf sahihlerinin bunlar kamilen hell maldan yaptklar iddia olunamayacan syliyen Mustafa Paa, bz zhidler gibi, bun*dan dolay vakf messesesini mahkm etmek dncesinde deildir. Her ne suretle olursa olsun, mademki ortada birikmi bir servet vardr; bunun ferdi zevkler urunda israfndan ise, hayrl bir ie tahsisi mnsibdir. Kendi zamannda yni XIX. asrn son yarsnda da bu trl meru saylamayacak yollarla toplanm servetler bulunduunu im eden Mustafa Paa, bu servet sahihlerinin de vakflar te'sis etmelerinin hayrl olacan sylyor. Onun temenn ettii vakflar, artk Hteumundan fazla oalm olan mescidler, tekkeler, medreseler deil, sdece yollar, kprler, hastahneler ve ulm- riyaziye mektebleri dir. Btn bu mtalalar, bu kymetli mvenihin ne kadar realist, ne kadar doru ve geni dnceli bir adam olduunu gsterdii kadar, yukarda bahsettiimiz gibi, vakf idresinin Tanzimat devrinde ne derece bozuk olduunu da anlatmaktadr. Vakf messesesinin, islm cemiyetlerinin mnevi ve iktisad inkiaf zerinde menf bir te'siri olduu iddiasna gelince, bu messeseyi islm cemiyetlerinin tarM tekml erevesi iinde tetkik ettiimiz zaman, bu iddiann ne dereceye kadar doru veya yanl olduu kolayca anlalabilir. Her eyden evvel unu dnmek lzmdr ki, bu iddia ilk defa XIX. asrda yni slm leminin her bakmdan byk bir gerileme manzaras gsterdii, ve ir islm messeseleri gibi vakfm da birok cihetlerden soysuzlam fculunduu bir devirde GarMlar tarafndan ileri srlmtr. ngiliz iktisad mektebinin Uberml nazariyeleri ve darvinizm esaslar deta tabu bir kanun eklinde telkki olunduu Ur devirde ileri artilen bu tenkidler, o artlar iinde ve o gr tarzlarna gre ok haklyd: Vakf, felm memleketlerinde hemen btn gayrimenkul serveti habsediyor, onun serbest tedavlne ve bu suretle yeni servetler dourmasna mni oluyordu. liberal bir telkkiye gre tam ve hakik bir mlkiyet teesss edemiyordu; idri ve adl makinenin ek bozuk bir hale gelmesi, gayrimenkul tasarruflarnda birok yolsuzluklara meydan veriyordu. XK. asrda bilhassa aile vataflaa-

nn oalmas, hayr vakf olarak sdece tekkelerin ve onlara yaplan vakflarn artmas, vakf varidatnn devlet ricaline hulul etmi birok tufeyli insanlara verilerek asl vakf binalarnn rcahv ve harab olmas, tekke ve imaretlerin ve medreselerin tenbeller yata haline girmesi, ilk bakta, vakf messesesinin faydal deil zararl olduu kanaatini verecek mhiyette idi. imparatorluk hudutlarnn, siys-.ite asker malbiyetler neticesinde, mtemdi gerilemesi ve stanbul gibi byk merkezleri daim surette harab eden yangnlar da, vakf servetinin azalmasn mcib oluyordu. Bu vaziyeti mahede ve tesbit eden bz Avrupal melliflerin, vakflar hakknda menf bir hkm vermeleri gayet tabiydi; vakf messesesinin XIX. asrdaki vaziyeti karsnda, sath bir mhid iin. bundan baka bir hkme varmak, imknszd. Burada yaplan en byk hat, itima bir miessese'nm yalnz muayyen bir devri iin doru olan bir hkmn, onun btn hayatna ve mhiyetine temil edmesin-dedir. Muayyen itima zaruretler neticesinde vcud bulan herhangi bir messese, muayyen artlar diresinde cemiyet iin ok faydah olduu halde, sonradan trl trl millerle asl hviyetini bsbtn kaybedebilir ve soysuzlaabilir; daha doru bir ifde ile, tarihi artlardaki byk deimeler, onu lzumsuz hatt zararl bir ekle sokabilir. Vakf messesesinin tarih inkiafm kaab olduu kadar yakndan tetkik ettikten sonra, ok ak olarak gryoruz ki, islm leminin iktisad ve ahlk gerileyicinde vakf asla esasl bir mil olmamtr; bilkis, trl trl haric ve dahil miller te'siriyle slm lemi inhitata uradktan sonra, vakf messesesi de, ir slm messeseleri gibi inhitata uram, soyuzlam, hakiki hviyetini kaybetonitir. Eer vakf messesesi iktisad ve ahlk bakmlardan slm lemi zerinde geriletici bir mil olsayd, bu te'sirini daha ilk asrlardan itibaren yni daha Emev-ler ve Abbasler zamannda gstermesi cbederdi. Hlbuki, slm medeniyetinin ileri devirlerinde, ir islm messeseleri gibi, vakf messesesi de mkemmel ilemi, itima yardm, nfia ve marif ilerinde o zamanki Garb leminde tasavvuru bile mknsz byk terakkiler te'min etmiti. Esasen islm hukukular, zamann itima ve iktisad artlarna uygun olarak sistemletirdikleri vakf messesesini, o artlarn tebeddl karsnda cansz brakmamak ve yeni artlara intibak ettirmek iin, doktrin bakmndan da dima geniletmiler, vakf prensipleri zerinde mhim tdiller yapmlardr. Yukarda anlattmz vehile, mm

w2/Islm ve Trk Hukuk Tarihi Eb Ysuf'un kurduu sistem, RUb'a ve S&nnet'e tammiyle uymamakla beraber, srf itima ihtiyalar karlad iin o kadar sr'atle yaylmt; ayni ihtiyalar, birtakm zaruretler karsnda bu messesenin madd zorluklarm azaltmak maksadiyle slm hukukularnn yeni reler bulmalarna sebebiyet vemitir : muhtelif slm memleketlerinde vakf gayrimenkulleri zerinde yaplan ve icreteyn (Msr ve Trablusla beraber Osmanl mparatorluu'nda), Hikr veya Hukr (Suriye ve Msr'da), Kirdr (Trablus ve Tunus'da), Mukataa (Osmanl mparatorluumda), Emel, veya nz (Tunus'ta), Ana: An* (Fransz igalinden evvel Cezayir'de), Guelza Calas (Fasda), Gza - Caza* (Fas'-da), Khalv-al-intij' (btn Marib'de) gibi isimler alan muhtelif mhiyette akidler, vakf servetinin tedavln te'min iin, yani eski sisteme gre kendilerinden faydalanmak kaabil olmyan birtakm vakf mallardan vakfm istifdesine meydan vermek maksadiyle ortaya kmtr. Yangnlar veya ir birtakm sebeplerle artk vakfa varidat getirmek kaabiliyetini kaybetmi emlk ve arazden istifadeyi te'min eden ve gayede mterek olmakla beraber eklen birbirinden farkl bulunan bu akidler, hakikatte birer hiyle-i er'iye yni hukuk reler gibi telkki olunabilir. creteyn usln Osman hukukularnn hayatn dinamizmine uymak maksadiyle cad ettiklerini Prof. Esad Arsebk sylemektedir; eer bu doru ise, ayni gayeye matuf yni esas bakmndan ayni mhiyeti hiz olan dier mmasil akidler, ir slm hukukularnn da bu hususta Osmanl hukukularndan geri kalmadklarm meydana koyuyor. Maamafih creteyn uslnn XVI. asrdanberi cri olduunu tahmin eden Heff ening, bu zikredilen muhtelif akid tiplerinin de, iptida vakf creleri iin cad edilmi olmayp, esasen evvelce mevcud olan eski icre ekillerinin muahharan vakflara da temilinden ileri geldiini tahmin etmektedir. Mesel 723 (1323)'de Fas'da bir medrese iin tanzim edilen vakfnamede, cazd'dan, 691 (1292) tarihli bir Msr vakfiyesinde de tafcr'den bahsedilmekte ve bu akidlere tbi emlkin vakfedildii tasrih olunmaktadr. Makrz'nin cnc bir ahs tarafndan iletilmesi memnu olduunu fde ettii emlkten maksad, glib bu olmaldr. Bunlar, esasen devtete ait topraklard ki bir icre mukabilinde zerine bina yapmak ve aa dikmek kaabildi; Makrz'ye gre bunlar sonradan umumiyetle vakf mhiyetini almlard. (1061 H. - 1670 M.'de len EKFrk'nin bir fetvasna gre, hikr bir icre akdidir ki. onunla bir toprak, zerinde ziraat yaplmak ve aa dikilmek zere ebed olarak kiralanrd. (827 H. -1421 M.) *de len Bezzaz'nin bir fetvasnda zikredilen ve sekline nazaran tan meneinden geldii anlalan kirdr da ayni mhiyette bir akiddir. Her

Vakf MessesesiAo iki halde de bu akde tbi bir topran vakfedilip edilemeyecei bahis mevzuudur. Bu afckflerde eskiden devlete ait arazye mahsus bir icar Seklinin devamn, daha dorusu, Bizans hukukunda grdmz emphytiose'un slmiyet'ten sonraki bir foakiyyesini grmek mmkndr. Grlyor ki Osmanl hukukularnn bulduu tahmin edilen icreteyn ekli, hatt mukataa usul, tslm veya Bizantin, daha eski mene'lere maliktir. Btn bu hukuk ve tarih zahattan sonra, vakf messesesinin islm lemi zerindeki te'siri meselesini, tammiyle objektif olarak u birka satrla hulsa etmek mmkndr: Vakf messesesi, din ve hukuk btn messeseler gibi, iinde inkiaf ettii cemiyetin madd ve manev artlarna uygun olarak ve cemiyetin umm hayatiyle ahengini -muhafaza ederek uzun bir tekml geirmitir. Onun inkiaf ve inhitat devirleri, kendisini- ereveliyen itima muhitin inkiaf ve inhitatiyle tamamen muvazi gitmitir. slm medeniyetinin yksek devirlerinde, bu messese de in-ljayr vazifelerini muvaffakiyetle yapm, slm kavimlerinin siys ve iktisad gerileyii onu da geriletmi, soysuzlatrmtr. Esasen herhangi bir messesenin, itima muhitinden mcerred olarak, iyilii veya fenal asla dnlemez. Vakf messesesinin tarih metodla tetkiki, bize, messeselerin mhiyeti hakkndaki bu hakikati, bir defa daha gstermitir. Esasen btn bu cins tarih tetkiklerde olduu gibi,, bu tetkikimizde de vakf messesesinin haddizatnda iyi veya fena olduu tarznda umm ve mcerred bir kymet hkm'ne varacamz beklememelidir; biz, sdece, islm -Trk tarihinin umm cereyannda vakf messesesinin mevkiini, ehemmiyetini, geirdii muhtelif safhalar objektif bir surette ve her trl dogmatik7 den uzak kalarak zah ettik. Tarih tetkiklerin kymet hkmlerine deil ancak e'niyet hkmleri'ne varacam bilenler, bu izahlarmz gayet tabi bulacaklardr. Son bir mtala olarak unu sylemekle iktifa edelim: Vakf messesesi, slm hayatnda ok mhim hukuk - iktisad bir messese olmakla beraber, slm leminin ykseli ve alalnda onun te'sirini aramak, mes'eleyi tammiyle yanl vazetmektir; halbuki ilmin vazifesi, mes'eleyi doru olarak ortaya koymakla balar. Buna gre, asl aratrlacak mes'ele, vakf messesesinin hukuk ve itima tekml zerinde, slm kavimlerinin tarih yrynn nasl tefsir ettiini anlamaktadr. Biz bu kk yazmzda, hukuk ve itima tarihimizin bu byk meselesini iste bu gr zaviyesinden tetkike altk. En umm hatlariyle izmee altmz bu kk taslan, ok eksik ve biraz mb-

404/tslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messeseleri/405 yelim: Hill b. Yahya (lm 245 H. 859 M.), Kitb Ahkm'il-Vaki, Haydarbd, 1355; - al - Khassf (lm 26i H. - 875 M.), Ahkm'ilVakf, Kahire 1904; - brahim b. Ms et-Tarbulsi (l-m 922 H. 1516 M.), El-s'f fi Ahkmil-Evkaf, Kahire, 1920); Hanefi fkhna gre yazlm olan bu eserin tercmesi B. Adda ve E. D. Ghalioungui tarafndan u isimle neredilen kitabn birinci ksmmdadr: le Wakf, Alexandrie, 1893;-memleketimizde Tan-zimattan sonra, mer Hilmi, Ali Haydar, Elmal Mehmed Hamd efendinin vakfa ait kitablariyle Profesr EbTul'nn vakf ahkmna dir stanbul Hukuk Fakltesi'ndeki ders notlarn zikredebiliriz. Ali Himmet Berki'nin 1941'de stanbul'da neredilen Vakflar adl kitab, bizde bu hususta son neredilmi eserdir. Profesr Esat Arsebk'n Mameleke Istinad Eden ahsiyet: Vakf (Adliye ceridesi, sene Vm, say 12, Ankara 1937, 11301170) adl makalesiyle, bunun biraz daha tevsi edilmi bir eklini ihtiva eden Meden Hukuk (c. I, stanbul 1933, s. 296 - 338)'unu ilve edecek olursak, bizde vakflara ait neriyatn hemen ummi bir bilanosunu vermi oluruz. Profesr mer Ltfi Barkan'n erf Miras Hukuku ve Evldlk Vakflar adl makalesi, bu cins vakflarn Osmanl mparatorlu&u'ndaki inkiaf derecesini gstermek tibariyle, hukuk tarihi bakmndan ok mhim ve ilk defa yaplm bir tetkiktir. II. GARB ESERLER A. slm hukukundan ummi bir surette bahsedilen, yahut herhangi bir mezhebe ait doktrinleri ihtiva eden garb eserlerinde (yahut garb dillerine evrilmi bu gibi ark eserlerinde ) vakfa ait mhim malmat bulunduunu sylemitik. Burada bu eserlerin en mhimlerinden birkam zikredelim: A. Tomauw, Le Droit musulman, traduit par Eschbach, Paris 1860; Van den Berg, Pirincipes du droit musulman, traduit par R. de France de Tersan, Alger 1896 (bu eser Hanef ve afi mezhebleri ahkmm havidir); E. Zeis, Tralt 61mentaire de droit mu sulman algerien, 2 vol., Alger 1885 - 1886; Th. W. Juynboll, Handbuch des slamichen Gesetzes, Leyden 1910 (bu eser Mliki mez hebine gre yazlmtr); E. Sachau, Muhammedanlsches Recht nach SchafUtischer Lehre, Berlin 1897; D. Santillana, Instituzion di dlritto musulmano malichita con riguardo anche al sistema scanfiita I, Rom. 1926 (bu eser Mliki mezhebine gre yazlm tr). B. Dorudan doruya vakf messesesine veya vakfn slm memleketlerindeki vaziyetine ait yazlm balca eserler de un lardr: Eug. Clavel. Le Wakf ou Habous, 2 vol., le Caire 1896 (Hanef ve Mliki mezheblerine gre yazlmtr); Ernest Mercier, le Ho-bous ou Ouvkaf, ses rgles et sa jurisprudence, Alger 1895: ayn

hem olduunu, hatt belki de birok noktalarda yanb bulunduunu tiraftan eMnrmyelim. Fakat btn bunlara ramen, bu kk tetkikin usl ve telkki bakmlarndan, hukuk tarihiyle ve bilhassa vakf mes' eleleriyle uraanlar iin faydasz olmyacam mid etmekteyiz. Ankara: 21 Temmuz 1941 BBLYOGRAFYA
Makalemizin metninde, istifde etmi olduumuz hukuki ve tarihi bz kaynaklar ve tetkikler birer birer gsterilmitir. Maamafih buna bir ilve olarak vakf messesesine ait en mhim kaynaklarla tetkikleri, burada azok tasnifli ve tenkidli bir ekilde sralamay da faydal grdk. Memleketimizde vakfa dir neredilen en son tetkiklerde bile, bu hususta imdiye kadar yaplan bir yn neriyattan hi istifde edilememi olmas, byle bir biiliyografyaya iddetle ihtiya olduunu gstermektedir. Bu bibliyografyann hemen kamilen hukuk mhiyetteki eserlere ait olduunu bilhassa tasrih etmeliyiz: nk Trk-lslm tarihine ait her trl edebi ve diplomatik kaynaklarda, vakf tarihini iddetle alakalandran birok mhim tafsilta tesadf edilmekle beraber, burada onlardan bahse imkn ve lzum yoktur. Vakflar Dergisi'nin ilk saysndaki makalemiz, vakf tarihiyle uramak istiyenlere, bu hususta nasl yol tutulmak lzmgeldigini azok gsterebilir, ^mdiye kadar neredilmi vakfiyeler, vakf fermanlar, vakf kitabeleri gibi, muhtelif devirlere ve muhtelif Trk-slm devletlerine ait vakf vesikalar hakknda da izahat verecek deiliz. Srf hukuki mhiyette olan bibliyografyay tamamlamak iin buna iddetle ihtiya bulunduu muhakkaktr; nk, daha ziyde nazar mhiyette olan hukuki sistemlerin tatbikat sahasnda yni itima hayatta ne gibi ekiller aldn concret bir tarzda yni misalleriyle, rnekleriyle grp mukayese etmek iin her trl vakf vesikalarna iddetle ihtiya olmakla beraber, bunu imdilik Dergi'nin gelecek saylarna brakyoruz; ve bu bibliyografyay, hemen mnhasran, vakfn sdece hukuki cephesini tetkik eden eserlere tahsis ediyoruz. I. ARK ESERLER. Eski ve yeni fkh kitablarnn birounda, fetva mecmualarnda vakfa ait birok malmata tesadf olunur. Bal-bama bir ktbhne tekil eden bu eserlerden burada bahse imkn yoktur. SAdece vakfa ait olan ve baslm olmak itibariyle arayclarn kolayca istifde edebilecekleri balca eserleri syle-

lm ve Trk Hukuk Tarihi mellifin: Deucieme dtude sur le Hobous ou Ouvkof, Alger 1898; ayn mellifin: Le Code de Hobous ou ouvkof selon la legislation musulmane, Constantine 1899; Kremarik, Das Wakfrecht von Stadpunktc des Sarf altrechtes nach der Hanaflt. Alman ark Cemiyeti mecmuas. C XLV (1891), s. 511-576; - M. D'Ohsson, Tableau general de l'empire ottoman, Paris 1788. Trkiye vakflar hakknda: *J2>

Vakf Messesesi/407 J. Terras, Essai sur les biens habous en Algerie et en Tunisie, Lyon 1899. M. Mercier, Etde sur le Wakf abadhite et ses applications au Mzab, Alger 1927. Fas vakflar hakknda: Michaux - Bellaire et Graulle, Les Habous de Tanger (Archives marocaines mecmuasnn XXII -XXIII. cildlerinde). L. Milliot, Demembrements des Habous, Paris 1918. P. L. Riviere, Traite\ codes et lois du Maroc, Paris 1925. Cava vakflar hakknda: SO

M. Belin. Extrait d'un memoire Toriine et la conctitution des blens de mainmorte en pays musulmans, Journal ariatique, 1852, fi. 377-427. Gatteschi, Etde sur la propriote" fonclere, Ies hypotheques et les VVakfs. Alexandrie, 1896. Yine ayni mellifin u eserine de mracaat edilebilir: Manuel de droit public et prive ottoman. 1865. Msr vakflar hakknda t A. Shoukry Bidair, l'Institution des biens dits Habous ou Wakf, Paris 1924; A. Y. Massouda, Contribution a l'etude du Wakf en droit egyptien, Paris 1925; A. Cotta, Le Regime du Wakf en Egypte, Paris 1926. Y. M. Delavor, Le Wakf et 1'utilte 6conomique de son main-tien en Egypte (Revue des etudes islamiques) mecmuasnda kmtr, 1929. A. Sekaly, Le probleme des Wakf en Egypte (ayni mecmua, 1929). Trablus vakflar hakknda: Gius. Califano, l regime del beni Auqf nella storia e nel diritto dell'islam, Tripoli, 1913. E. Cucinotta, Instituzionl di diritto coloniale italiano, Roma 1930. Tunus vakflar haliknda: H. de Monteti, Une loi agraire en Tunusie, 1927. E. Ftfcousi et A. Benazet, L'Etat tunisien et la protectorat franais, Paris 1931. Cezayir vakflar hakknda: E. Iarcher, Traite elementaire de legislation algSrienne, Paris 1923.

Bu hususta tslm Ansiklopedisi'nin zeylinde Kern tarafndan yazlm olan Wakap maddesinde kfi malmat vardr (Cava'da, Malezyada, arla Hind adalarnda vakfa Wakap ismi verilir). Vakf -hakknda en umm mhiyette ve en mhim tetkik olarak Marcel Morand'm Etudes de droit musulman algrien, Alger 1910 adl tetkikler mecmuasndaki makalesi zikredilebilir. Heffe-ning tarafndan 1933'de Encyclopedie de llslam'a yazlan VVakf maddesi de olduka gzel ve toplu bir hulsadr. C. Vakf sistemi, tslm hukukundaki arazi rejimiyle sk skya alkal olduundan, bu husustaki ark ve garb eserlerinde de vakfa ait mhim malmata tesadf edilir. Umumiyetle slm fkh kitablannda ve Osmanl devri iin Eb's-Sud'un Mrzt' ile sair Osmanl fetva kitablannda buna ait izahat mevcut olduu gibi, Tanzimattan sonra neredilen araz kanunnmesinin erhine ait Atf bey, Haydar efendi, Hsn efendi, Ziyaeddin, Halis Eref; H. Cemaleddin taraflarndan vcude getirilen matbu erhler de az ok istifadelidir. Maamafih bu trke matbu erhlerde, eski fkh kitablarndan ve eski Osmanl kanunnmeleri'nden lykile istifde edilmemi, ve bir dereceye kadar H. Cemaleddin'in eseri mstesna olmak zere, dierleri birbirinin hemen hemen taklit ve tekrarindan ibaret kalmtr. Tarih nokta-i nazara tammiyle yabanc olan bu eser melliflerinin, Avrupa'da slm arazi hukukuna dir neredilmi eserlerden de tammiyle habersiz kalm olmalar hayrete ayandr. Evkaf ve araz meselesini bundan sonra cidd bir tarzda tetkik etmek istiyecek gen hukukularmza bir rehber olmak zere, bu husustaki balca tetkikler arasnda bilhassa vakflar meselesinden bahsedenleri zikredelim: Vorms, Recherches sur la constitution de la propriete* fon-ciere dans les pays musulmans, Paris 1844. Belin, Etde sur la propriet fonclere en pays musulmans, Paris 1861. Van Berchem, La Proprite territoriale et l'impot foncier sous les premiers califes, Geneve 1883.

408/slm ve Trk Hukuk Tarihi Gatteschi, Des lois sur la proprit dans lempire ottoman, Paris, 1876. E. Mercier, La Proprtete fonciere A AlgSrio, Alger 1808. A. Mesureur, La proprite" fonciere au Maroc, Paris 1918. J. Chaoui, Le Rgime Toncier en Syrie, Aix 1928. L. Zamana, Modc de conservation et de trarcmission de la propri6t6 fonciere en Syrie, Paris 1935. Cardan. Le Regme de la propritd fonciere en Syrie et au Liban, Paris 1933. E. Amard, I/Organisation de la proprSte fonciere au Maroc, Paris 1913. Recherches sur la nature et sur les revolutions du droit de proprite en Egypte, depuis la conquete de I'Egypte par les mu-sulmans, jusqu' & Texpedition francaise (Memoires de l'Institut, YGlr I, 5, 6, 7). Padel et Steeg, De la legislation fonciere ottomane, Paris 1904. D. Vakf meselesi, makalemizde iaret ettiimiz vehile, miras hukuku ile pek yakndan alkal olduundan, bu hususa ait yaplm garb tetkiklerinde, dolaysiyle vakf messesesinden de bahsedilmektedir. Bu husustaki bibliyografyay bu bakmdan da eksik brakmamak iin, bu trl eserler arasnda vakfa ait mhim malmat ihtiva eden bzlarn zikredelim; Sauteyra et Cherbonneau, Statut personnel et succession, 2 vol., Paris 1873 (Mliki mezhebine gre yazlm olan bu eserde, vakf hakknda bilhassa Hanefi esaslarna gre malmat verilmitir). Tchacos, De la sucession en droit ottoman, Paris 1892. . Clavel, Du statut personnel et des successions d'apres les differents rites, specialement d'apres le rite hanafite, 2 vol., Paris 1B95. F. Peltier et G. H. Bousqet, Les Successions agnaticnes mitig6es, Paris 1935. Hacoun, Etde sur l'evolution des coutumes des Kabyles, specialement en ce qu concerne l'exheredation des femmes et la pratique de habous, Alger 1921. Jean Baz, Essai sur la fraude a la loi en droit musulman, Paris 1938.

SULTAM BAYBARS'A SNAD EDLEN BR VAKFYE

Giri

1 Doru veya uydurma olup olmadklar bu yazmza konu tekil eden iki vesikann tarih kymetini tyin iin yaptm bu kk tetkikte,nasl tarih ve diplomatik bir metoda riyet ettiimi, daha balangta izah etmeyi zarur buldum. 2 unu kaydetmek isterim ki, bu vesikalar u bakmlardan bir tetkike tbi tuttum: a) Bu vesikalar orijinal vesikalar mdr? b) Orijinal vesikalarn sahih ve muteber kopyalar mdr? c) Resm sicillerdeki kaytlardan karlm sahih ve muteber suretler midir? d) Bunlar, ait olmak iddiasnda bulunduklar devreye hakikaten ait midirler? e) Tamak iddiasnda bulunduklar mhiyete nazaran, hukuk bakmdan, usllerine uygun olarak tanzim olunmular imdir?
f) Exh. C iaretli vesika, bir vakfiye veya ksaltlm bir vakfiye hlsas mdr? $S^ g) Exh. C Baybars'n hkm srd devrede veya Memlk devrinin baka bir zamannda tanzim olunmu mudur?

h) Exh. ,<* iaretli vesikann, Osmanl Sultanlarnn dvanlarndan ve bahusus Sultan IH. Afemed'in dvanndan sdr olmu olmasna imkn var mdr? Gayet itinal tetkkten sonra, btn bu suallere menf cevap vermek lzm geldii ve bu vesikalarn tamamen uydurma olduu neticesine vardm. Bu netice, bizi hayrete drmemelidir; nk bu trl sahtekrlklara tarih boyunca sk sk rastlyoruz.

410/lslim ve Trk Hukuk Tarihi Tarihi vesikalarda yaplan sahtekrlklar: 3. nsanlar tedenberi sahtekrlklar yapagelrniterdir; vesika sah tekrlklar da yeni bir icat deildir. Ifcrih, her trl saiklerle vesika lar uydurulduuna dair zengin misllerle dolu olup, vakfiyeler de bu gibi suiistimallerden kendilerini syramamlardr. Vakfiyelerin tarih ve amel ehemmiyeti:
4. Vakfiyeler, tarih bakmdan husus bir ilm ehemmiyeti hizdirler. Bunlar bize, milletin muayyen bir zamandaki hayatna ait muhtelif vaka ve ekilleri mahede etmek imknm verirler. Bunlar keza bize, slm leminde ok derin bir tesir icra etmi olan en mhim messeselerden birinin yni vakf messesesinin ileyi tarz ile lfet peyda etmek imknn da temin ederler. 5. Hukuk mhiyetleri dolaysiyle ve emlk veya gelirlerin vakflara tahsisi keyfiyetinin delilini tekil etmeleri itibariyle, vakfiyelerin pratik bakmdan byk deerleri vardr. Bilindii gibi, vakflarn idmesi iin byk servetler tahsis edegelmitir. Zengin vakflara tahsis edilen byk servetlerin idare ve murakabesi, mtevellilerle dier vazifeli kimselere byk kudret ve servet bahsetmitir. Vakflar zerindeki nezret hakknn kullanlmas, muazzam menfaatler yaratm ve iktisad kazanlar temin etmitir. Bu itibarla, mtevelli ve nazrlarn igal ettikleri mevkilere gz dikilmi olmasna amamak lzmdr. Bu keyfiyet, -bazan pek bariz olan- suiistimallere sebebiyet vermi, ve btn devirlerde rastladmz sahte vakfiyelerin vcuda getirilmesine yol amtr. Sahte vesikalarn bzan o kadar mhirne yaplanlarna tesadf edilir ki, bunlarn sahih mi yoksa sahte mi olduunu tyin etmek, g bir mesele tekil eder. Bu durum ve vakfn mevcut haklarm korumak ihtiyac, vakfiyelerin shhatini tyin hususunda mtehassslarn ok dikkatli ve ihtiyatl davranmalarn gerekli klar. pheli vakfiyelerin shhatini tyin hususunda kullanlan metod, er' mahkemelerin eskiden ihtiyar ettikleri uslden farkldr. Vakfiyeleri tetkk usl bugn vnce bir san'at haline getirmi olup bu san'at sayesinde ka*'t neticelere varmak mmkndr.

Vakf Messesesi/411 Suiistimallerin nne gemek iin bir vsta olarak kullanlan tefti, murakabe ve tescil uslleri beklenilen neticeyi verememitir:
6. Sahte vakfiyeler vcuda getirmek suretiyle yaplan 'bu gibi suiistimalleri nlemek zere, muhtelif slm devletlerinde, trl trl tefti, murakabe ve tescil usllerine mracaat edilmitir. Maamafih bu usller, muhtelif sebeblerden dolay, beklenilen neticeyi tamamen vermemitir. Harpler, istillar, yangnlar gibi bir takm felketler bzan srf ihml ve teseyyp yznden, devlet arivleriyle byk merkezlerdeki kad arivleri yni er' siciller, mahvolup gitmitir. te bz sahtekrlar, kh para mukabilinde, kh da kendi lehlerine bir takm haklar tesis etmek iin bu gibi felketlerden istifde etmilerdir. Hatt bu sahtekrlar bu gibi vakfiyeleri, er' mahkemelerin resm sicillerine sahih vesikalar olarak tescil ettirmee bile muvaffak olmulardr.

er' mahkemelerde kabul edilen basit muhakeme uslne gre, balca yemin ve ehdete istinad olunmas, uydurma vakfiyelerin sahih vesika olarak tescil edilmesini mmkn klmtr. Bu muhakeme usl, ahitlerin, Allah'n lanetine uramadan yalan ehdette bulunamyacaklar yolundaki dnceden kuvvet alr; ayn zamanda, herkesin bu nazariyeye inanacam ve bu inan dolaysiyle hi kimsenin hakikatten ayrlmak cesaretini kendinde gremiyeceini farz eder. Tecrbeler, sahtekrlarn yalnz inat yalanclar deil ayn zamanda, hibir yeminin onlar kt niyetlerinden vazgeirmiyecei mtehasss yalanclar olduklarn maalesef gstermitir.
7.

Diplomatik ilminin prensiplerine dayanan dahil ve hrici tenkit metodu vakfiyeler hakknda da tatbik olunabilir: 8. Vesikalarn shhat ve vskunu diplomatik ihnin prensiplerine dayanan dahil ve haric tenkit metoduna gre tetkk etmek usl, er' mahkemelerce mehuld^ sebebi de, bu metodun bilhassa XIX. asrda Avrupa'da teesss etmi olmasdr. te bu yzden, bir takm uydurma vakfiyeler, sahih vesikalar olduklarna yemin edildikten sonra, hakl bir sebep bulunmad halde, itimada yn hukuk vesika mhiyetini iktisap etmilerdir. Vakfiyeler dhil olmak zere muayyen tipteki trih ve hukuk vesikalarn sahih mi yoksa sahte mi olduunu, kat' bir surette tahkik etmee yarayan salam metodlara bugn mlik bulunduumuz iin, bu gibi hdiseler artk tekerrr etmemek lzmdr, tte bu

412/lslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/413

sebepledir ki, ir her trl tarih vesikalar arasnda bilhassa vakfiyelerin sk bir tenkid zgecinden geirilerek shhat ve vsk derecesinin tyini, tarih tetkiklerde birinci arttr. Orta aa ait mmasil garp vesikalarnn veya sahih olduklar iddia edilenlerin tetkikinde nasl diplomatik ilminin metodolojik prensiplerine riayet olunuyorsa, islm vakfiyelerinin tetkikinde de ayn esaslara riayet suretiyle nsbet neticelere varmak imkn vardr. lgili devrin tarihi ve vesikalar hakknda ummi bilgilere sahip olmak, hele mhiyeti pheli olan vesikalarn tetkiki iin n arttr. 9. Shhati pheli olan herhangi bir vesikann sahih mi yoksa sah te mi olduu hususunda msbet bir neticeye varmak iin, vesikann izafe edildii devrin tarihi hakknda umm bilgilere sahip bulunmak l zm geldii gibi, ayrca, bu devre ait olup tetkik edilecek vesika ile ayn nev'iden olan vesikalarn mhiyet ve ekli, keza ilgili vesikann taallk ettii messese veya messeseler hakknda da etrafl malmata mlik bulunmak icap eder. J3 Exh. C iaretli vesikann tenkidi metod bakmndan tetkiki:

de bulunan kymetli ve salam malzemeye dayanmak ve bunlar Exh. C e mukayese etmek suretiyle msbet neticeler elde etmee ve bu bu vesikann sahih mi yoksa sahte mi olduunu tyin hususunda itimada yn hkmler vermee muktedir bulunuyoruz. 12. Memlk Sultanlar ve emirleri tarafndan muhtelif zamanlarda te'sis edilen vakflarn idare ve murakabe Sistemleri hakknda tarih kaynaklarda mebzul mamata tesadf ediyoruz. imdiye kadar ele geen Memlk vakfiyelerinin adedi ok az olmakla beraber, sz geen malmat, 'bu devre ait bir vakfiye olduu iddia edilen herhangi bir vesikann mhiyetini tyin iin kfidir (Memlk devri vakflar hakknda Vakflar Dergisi'ne kan u makalemde tafsilt verdim; Vkf Messesesinin Hukuk Mhiyeti ve Tarih Tekml, <i. 2; bu Trke makalenin ayn dergide Franszca tercmesi de vardr, [Ad geen makale, elinizdeki kitabta, s. 351-409'dadr.]). Memlk Vakfiyeleri: 13. Memlk hkmdarlar tarafndan te'sis olunan vakflara ait olmak zere hi olmazsa iki vakfiye veya daha doru bir ifde e, bu vakfiyelerin itimada yn kopyalar hakknda malmatmz vardr. Bunlardan birincisi, Sultan Kaytbay'n medrese ve trbesi hakkndaki hicr 879 tarihli vakfiyedir. Bu vakfiyenin metni 1938 ylnda Prof. L. A. Mayer tarafndan neredilmitir. Her ne kadar bu vakfiyenin metni XV. asra ait ise de, daha evvelki Memlk vakfiyelerinin mhiyet ve tertip tarz hakknda da bir fikir verebilir, ikincisi, bizzat Baybars tarafndan te'sis edilen bir vakfa ait olan, hicr 667 tarihli bir vakfiyedir. Bu sonuncusunun XVI. asrda yaplm bir kopyas, stanbul'da Top-kap Saray Mzesi'nde muhafaza edilen tarih vesikalar arasnda Sinan Paa Kolleksiyonu'nda 185 numaral manskride mevcuttur. Mem-lkler devrinde, mtad olarak tkitb'l-vafcf* ismi altnda zikredilen bu gibi vakfiye orijinalleri ve kopyalarnn hemen umumiyetle mahv ve zayi olmasna mukabil, bu vakfiyelerin hlsalarndan ibaret olan bir ok kitabeler, ait olduklar binalar zerinde hl durmaktadrlar ki, bunlarn byk bir ksm slm epigrafisi e megul limler tarafndan neredilmitir (Max Van Berchem ve muakkipleri tarafndan neredilen Corpi& nscription%m Arabicarum klliyatna baknz). Bundan baka, gene vakflara ait olarak Memlk Sultanlar tarafndan &-dr edilmi bir takm emirnamelerin kitabe halinde talara kazldn

10. Sahih bir vakfiye olduu iddia edilen ve Baybars'a isnat olunan hicr 668 tarihli ve Exh. & iaretini tayan vesikaya gelince, umu miyetle Memlk devri ve bilhassa Baybars zamam hakknda muhtelif mhiyette zengin tarih kaynaklara mlik bulunduumuz iin (bu hu susta Trke neredilen slm Ansiklopedisinde kan Baybars I. ba lkl makalemize bkz. 15. cz, s. 357 vd.), bu vesikay, diplomatik ilmi, keza er' vesikalarn ekilleri bakmndan bir tetkike tbi tutabiliriz. Memlk vakfiyeleri hakknda kfi derecede ilm tetkikler yaplmam olmakla beraber, Memlk devrine ait elimizde kymetli ve salam malzeme bulunmaktadr. 11. Memlk vakfiyeleri hakknda kf derecede tetkik yaplm olmamakla beraber, Memlk devri thancellerie>smm metodlar usl ve tekilt hakkndaki engin menblardan karlabilecek malmat da ilve etmek ve Memlk devrindeki vakflarn te'sisi hususunda eliniz-

414/fslm ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/416

biliyoruz ki, vakf tarihi bakmndan bunlarn ehemmiyeti de izahtan mstanidir (Bakma:: J. Sauvaget, Les decrets memlouks de Syrie, Bletin d'etude orientales, 2). 14. te Memlkler devrine ait vakfiyelerin ok ndir olmasna mu kabil bu gibi vakf kitabelerinin okluu sayesinde, XIII. - XV. asrlara ait Memlk vakf vesikalarnn tertip ve tanzim ekilleri ve muhteva lar hakknda sarih malmata sahip bulunuyoruz. Mesel Subhu'h'A'da (c. 14, s. 365) mevcut bir kayt, bir mescit vakfiyesi mukaddimesinin nasl tanzim edileceini gstermektedir. Vakf, kitabelerinin fevkalde ndir bz istisnalardan sarf- nazartarih bakmdan tammiyle iti mda lyk birer vesika olduu gz nne alnrsa, bunlara dayanla rak yaplacak br mukayesenin bizi kat' neticelere gtrebilecei ken diliinden anlalr. Vakfiyelerin ekli ve Muhtevas:
15. Umumiyetle vakfiyeler ve bilhassa Memlkler devrine ait vakfiyeler, hatt uzun veya ksa birer vakfiye hlsas mhiyetinde olan vakf kitabeleri veya baka bir tbirle ksaltlm vakfiyeler bile, u, sarh esasi ksm ihtiva ederler: 1) Vakf edilen araz veya gayrimenkllerin tesbit ve tahdidi, 2) Vakfedilen gelirler ve tahsisat hakkndaki ksm, 3) Vakfn idare ve murakabe tarz ile alkadarlara verilecek tahsisatn ve masraflarn tyini hakkndaki ksm. 16. Kk 'birer hlsadan ibaret olan ve ekseriyetle vakf m te'sis ve tescilinden bir ka sene sonra tertip edilen vakf kitabelerinde, balanglar ok ihtisar edildii gibi bir ok teferruat meseleleri rde kitab'l'vakf yni orijinal vakfiyede tafsil edildii beyn olunarak terkolunur; ve bzan, vakf bozacaklar aleyhinde Allah'n lanetini davet eden bir cmle ile nihyetlendirilir.

ekilde tasvir ve tyin edilir. Vakfa tahsis edilen gelirler de ak bir ekilde tyin edilir; vakfa ayrlan hisseler, hatt iletilme ekilleri (mesel kimlere ve nekadar mddetle icar edilecekleri ve kimlere icar edilmiyecekleri) bildirilir. Btn bu ve ir hususlardaki teferruat, tam ve ak bir ekilde zikredilir. Vakfn idare ve mrkebe tarz, bunda vazifedar kimselere verilecek tahsisat miktarlar, bunlarn nasp ye azil artlar da tesbit edilir. Eer bu vakf bir e vakf ise, bundan kimlerin ve ne ekillerde ve ne gibi artlar diresinde istifde edebilecekleri sylenmitir. Hlsa, her trl ihtimller gz nnde bulundurulmak suretiyle her husus inceden inceye tyin olunur. Exh. C nin, orijinal Memlk vakfiyeleri ve bu devirdeki vakfiyelerin ekil ve terkibi hakknda mevcut malmatla mukayesesi, Exh. C hin hi de lehinde deildir* 18. Hicr 668 tarihini tayan ve Baybars'a isnat olunan Exh. C iaretli vesikann, ilgili malzeme ile mukayesesi ve bu vesikann sz geen dahil ve haric tenkit metodu ve prensiplerine gre tetkiki, bu vesikay orijinal bir vakfiye veya orijinal bir vakfiyeden yaplm bir kopya yahut da selhiyetli makamn sicillerinde mevcut orijinal bir kaydn sureti saymaa imjcn olmad kanaatini bize vermekte gecikmiyecektir. Hatt bu vesikann, 13 numaral bahiste sz geen Kaytbay ve Baybars vakfiyeleri ile sath bir mukayesesi bile, bu hakikati ortaya karmaa kfidir. Eer bu, hakikaten Baybars tarafndan tan zim ettirilmi bir vakfiye olsa idi, Memlkler devrine ait bu gibi vesi kalarla ayn vasflar hiz olmas icap ederdi. Memluk devri dvan Chancelleri ve mahkemelerinin, Ftimler ve Eyybler devirlerin den intikal eden salam an'anelere dayanan ok mkemmel bir usl kullandklar ve bu devre ait her trl resm vesikalarn muayyen e k ve kaidelere gre tertip edildii dnlrse, 'bu cihet daha iyi an lalr. 19. Bir vakfiye olduu iddia edilen ve Baybars'a isnat olunan Exh. C iaretli vesika, yukarda 15, 17 numaral bahislerde zikredilen b tn vasflar ve bahusus bunlarn en mhimlerini, muhakkak ki hiz dedir. Her ne kadar ksal doaysiyle bu vesika bir vakf kitabesini hatrlatyorsa da, eklindeki sakatlk yznden ve Kitb'l-vakf a yani vakfiyenin kendisine atfta bulunmamas itibariyle, ana, cidd olarak, ksaltlm trir vakfiye veya onun bir kopyas nazariyle de baklamaz. Btn bunlar Memlkler devri kalem an'anelerine yabanc olan bu ve-

Hlbuki asl vakfiyelerde, bilhassa bunlar hkmdarlar veya byk emirler tarafndan te'sis edilen vakflara ait bulunduu takdirde, kaideye gre, uzun, ilemeli ve ssl bir mukaddime bulunur; vakf sahibinin btn resm unvanlar husus bir itina ile tespit edilir ve m kk teferruata bile byk bir ehemmiyet verilir. Vakf sahibinin dindarl, hayrat ve hasenata edan meyil ve rabeti uzun uzun metholunur. Vakfn mhiyeti hakknda ok etrafl izahat verilir. Ona tahsis edilen araz ve gayrmenkllerin mhiyetleri ve hudutlar sarh Mr
17.

416/lslm ve Trk Hukuk Tarihi sikann itimada yn olmadn gstermee kfidir. 8u bakmdan daha bu gibi hatlar zerinde durmak zait olur. Hey'eM ummiyesi bakmndan ve diplomatik ilminin haric tenkide ait metoduna gre yaplan tetkiklere nazaran, Exh. C nin Athentique bir Memlk vesikas olmaktan ok uzak bulunduu aka anlalmaktadr. Haric tenkit neticesinde vardmz bu sarh ve kat' hkme ramen meseleyi daha iyi aydnlatabilmek iin, bu vesikann dahil tenkidini de yapmak, tarih ve hukuk bakmlardan faydasz saylamaz. Dhili tenkit, sahtekrn affolunamaz hatlarn meydana karyor: 20. Mcir'd-d'e gre Ceml'd-dn b. Rabi'nin Baybars'n a da olmad, her bakmdan meydandadr. Filhakika Ceml'd-dn b. Rabi' Kitb't-nsi'l-Cell adl kitabn hicr 900 tarihinde yni Cemlti'd-dn*n lmnden yalnz sekiz sene sonra tamamlyan Mer'd-dn' in muasr bulunmutur. Baybars'a ait olduu iddia edilen Exh. C iaretli vesikada ismi geen Kuds kads Ceml'd-din b. Rabi'in tariB bir ahsiyet olup olmadm tesbit meselesi, bu vesikann dhilinde en mhim noktay tekil eder. S? 21. Ceml'd-dn adnda bir ztn hicr 668 ylnda Kuds'te kad olduu tarihen tahakkuk etse bile, bu vesikama hey'et-i ummiyesi hak knda yukarda arzedilen tenkitler karsnda, buna bir ehemmiyet at fedilemez. Bu keyfiyet, sdeee, bu vesikay sonradan uyduran kimsenin her naslsa buna muttali olduunu veya Filistin Hkmetinin eski eserfer departman tarafndan karlan uartely Dergisinde (c. 11. s. 27 td.) Prof. L. A. Mayer tarafndan neredilen Nebi Musa makam kita besinden muhtelif hususlar nasl kopya etmise, bu ismi de, o zamana ait mevcut herhangi bir vesikadan mihaniki bir surette aldn gster mekten baka bir ie yaryamaz. Lkin, vesika muharririnin bn Rabii Baybars'n ada olarak karmza karmas, tarih olaylar hakkn daki tam cehaletini btn plaklyle gsterir. Kurnaz olsa idi, me'um eserinin icrasna balamadan nce, hrhlde tarih olaylar hakkn da gereken bilgiyi edinmeyi ihml etmezdi. Bu affolunmaz hat, vesika muharririnin, hdisemizde olduu zere; Memlk devrinin bir kadsna unvan ile hitap etmek gibi byk bir gaflet gsterdii bir hdisede, in am hayrete drmemelidir. Bu ok esasl noktay, vesikann dahil tenkidinde ihml etmemei f aydal grdk.

Vakf Messesesi/417
22. Memlkler devrine ait zengin kroniklerde ve biyografik eserlerde XTTT, asra ait birok ileri gelen ahslarn, bu arada birok lim ve irlerin, fakhlerin, kadlarn tercme-i halleri zaptedilmi olduu cihetle, Baybars devrinde Kuds kadl gibi mhim bir mevkide bulunmu bir ztm ismine biyografi kitaplarnda tesadf edilmesi pek tabi olurdu. Bundan dolay Ceml'd-dn b. Rabi' adna ne Baybars devrinden bahseden kroniklerde, ne de bu devre ait en zengin ve en mkemmel bir biyografi lgati olan Eb'l-Mehsin'in Menhu's-Sfi'vm-de tesadf edemeyiimiz, ok gariptir. htiv ettii 2798 biyografi arasnda Ceml'd-dn isim veya unvann tayan 200 kadar tarih ahsiyetten bahseden bu eserde, Ceml'd-dn b. Rabi' isminde hibir kimse bulunmuyor; sdece hicr 620694 yllar arasnda yaam Ceml'd-dn Muhammed b. Muhammed Nbuls isimli bir adamn Nbulus ve Kuds kadlklarnda da bulunmu olduunu gryoruz ki (M. Gaston, Wiet, Les biographies du Manh al safi, Le Caire 1932, N. 2355), bunun Exh. C iaretli vesikada ad zikredilen ahsla bir alkas olmyacag meydandadr. ir kroniklerde (Makriz, Eb'l-Mehsin, ve dierleri) olduu gibi, Sbk'nin afi mezhebindeki eri gelen ahslarn biyografilerini ihtiva eden Tabakat adl mehur eserinde de Ceml'd-dn b. Rabi' diye bir isme tesadf edemedik. 23. Mcr'd-dn'in <tEl-nsi'l-Celh adl Arapa eseri, Salh'd-dn Eyyub devrinden kendi zamanna (hicr 900 ylna) kadar Kuds kadlnda bulunan btn ahslardan bahseder. Mcr'd-dn, bu malmat toplarken vakfiyelerden ve er' mahkemelerin resm sicil ve mstenedtndan faydalanm olduunu eserinde tasrih eyler. Kendisine gre hicr 666 ylnda ve onu takip eden senelerde Al'd-dn Eb'l-Hasan Al b. el-Kdi Sedd'd-dn, 670 ylnda da Seyf'd-dn b. Muhammed b. Abdullah Kuds kadlnda bulunmulardr (s. 465) ki, buna gre, eer Exh. C iaretli vesikada iddia olunduu gibi hicr 668 ylnda Kuds kads huzurunda Baybars tarafndan bir vakfiye tanzim ettirilmi olsa di, b vakfiyenin Al'd-dn tarafndan tasdik olunmas icp ederdi. Mcr'd-dn hicr 892 ylnn en mhim hdiselerini anlatrken, Ceml'd-dn b. Rabi ismiyle de yd ettii Ceml'd-dn Yusuf b. Rabi'nin ayn senenin 13 Cemaziyl-ul'snda ldn kaydediyor. Mcr'd-dn tlkendi zamann anlattna ve kendi mesleine mensup ve kendi selefi bulunan bir ahstan bahsettiine nazaran, kendisine inanmamz gerektir. Bu sahte vesikay uyduran kimsenin bu hususta da maharet gsteremedii meydandadr.

418/slh ve Trk Hukuk Tarihi

Vakf Messesesi/410

Baybars'n Nebi Musa vakfn te'sis etmediini gsteren halleri 24. Exh. ' Cnin orijinal* bir vakfiye olmadn ve herhalde bu vesikann Baybars zamannda tanzim edilmi olmas mmkn bulunmadm gsterdik. imdi Baybars'n Nebi Musa vakfn te'sis etmediine dellet eden baz tarih hallere dikkati ekmek istiyoruz. Tarihi kaynaklarda, Baybars tarafndan te'sis edilen vakflara dir tafsilta rastgeliyoruz; fakat kendisi tarafndan Nebi Musa makam ve mevsim ziyaretileri lehine bir vakf te'sis edildiine dir hi bir kayt yoktur. RUb'l-nsi'l'CelVde Baybars'n 662 ylnda Kuds'n iml-i garbisinde Hanu'z-Zahr lehine bir vakf te^sis ettii yazldr, (s. 239). Halbuki ayn eserde Nebi Musa makamna ait olarak tesadf ettiimiz muhtelif malmat arasnda, Baybars'n hicr 668 ylnda Musa Peygamber makam zerine bir kubbe in ettirdii de kaydedildii halde (bu hdise Prof. L. A. Mayer tarafndan neredilen Nebi Musa makam kitabesinde te'yd edilmektedir, yukarda 21 numaral bahse bak), Baybars'n Nebi Musa lehine bir vakf te'sis ettii tammiyle meskt geiliyor. Bu derecede mhim bir hdise hakknda eer hakikaten byle bir hdise olmusa skt edilmesi, dikkate lyktr. 25. Elde mevcut tarih kaynaklarda, dier baz Peygamberlerin trbelerinin insna ve bunlara zengin vakflar tahsis edildiine dir muhtelif kaytlara tesadf olunur ki, bunlardan mesel Halil'r-Rahmn diye de tannan brahim Peygamber Vakflar hakknda olduka geni malmat vardr. Halbuki Nebi Musa vakfna veya onun te'sisine dir tafsita rastlamaymz, dikkate ayandr.

fiyesinin mevcut olmadna dair yukarda zikredilen Encmen Kararm teyid eder. 27. Hicr 970 ve 1005 tarihli kuyudt- hkaniyede Nebi Musa vakf hakknda rastlanan tafsiltta, ne bir vakfiyenin mevcudiyetinden, ne bu vakfiyeye ait tafsilttan, ne byle bir vakfiyenin tanzim tarihinden, ne de byle bir vakfiyenin tescil tarihinden, bahsedilmitir. Kuyudt- hkaniyenin ya asl ve muteber vesikalara, ya Osmanllar devrine tekaddm eden resm sicillere, yahut da mahkeme kararlarna ve bir de senetsiz mahaller hakknda nizamna tevfikan icra klman tahkkat- mahalliyeyi mutazammn ve Der-sadet'e encmen-i nezretin ve vilyete meclis-i idarenin tetkik ve tasdkni hvi evrk- msbiteye mstenit olduu malmumuzdur (Karako Serkis'in <Tahiyeli Kavnm adl eserine bak. c. 1, s. 482-483; Emvl-i gayrimenklenin tasarrufu hakkndaki 1329 tarihli kanun- muvakkatin 3. maddesinin esbb- mcibesi. Ayn zamanda* Ali Haydar'n $erh-i Cedd l Kanuni'l-Arzv adl eserinin tab- cedidinin 60 ve sonraki sayfalarna bak.). Vaziyet bu merkezde olunca Nebi Musa vakfnn kuyudt- hkaniyeye ehdet yolu ile getii muhakkaktr; zira o zaman bir vakfiye veya bir vakfiye kayd mevcut deildi ve ibraz olunamamt. Bu gibi bir vakfiye o zaman mevcut olmaynca, bugn mevcut olabilmesi ihtimali varit olamaz. Bu keyfiyet de, Exh. <sC nin sahih bir vesika olarak kabulne mnidir. 28. Exh. C nin 17. satrnda, Turmus'ayya kynn tammnn Peygamber Musa vakfna ait olduu zikredilmitir. Halbuki kuyudt- hkaniyede Turmus'ayya kynn u ekilde taksim edilmi olduu grlmektedir. Hallti'r-Rahman vakf-3 krat, Hazret-i Musa vakf-8 krat, Timar-13 krat. Aym ey, Exh. C de zikredilen dier kyler hakknda da sylenebilir. Bu kylerin tammnn Nebi Musa vakfna ait olduu bu vesikada iddia edilmektedir. Hlbuki kuyudt- hkaniyede bsbtn baka bir taksim tarz ve baka tafsilt grlmektedir. Mecellenin 1737. maddesine ve emvl-i gayrimenklenin tasarrufu hakknda 30 Mart 1329 tarihli kanun- muvakkatin 3. maddesine ve ir emirname ve talimata gre, kuyudat ve senedt- hkaniye mmlnbih ve muteber olup bunlarla bilbeyyine hkm ve amel olunur. Herhangi bir ekilde bu resm kaytlara muhalif olan bir muhtevay hiz bulunan vesikalar, nazar- itibara alnamaz. Keyfiyet bu merkezde olunca, Exh. C hukuk bakmdan da bir hkm ifde etmez. Bahusus

Osmanl resm kaytlan da Nebi Musa vakfna ait bir vakfiyenin veya buna dair muteber bir kaydn mevcut olmadm gsteriyor. 26. Osmanl devrindeki resm kaytlar, Nebi Musa vakfna ait bir vakfiyenin mevcut olmad gibi, vakfiyeye dair muteber bir kayt da bulunmadn aka gsteriyor. Encmen-i mahssun 1327 tarihli kararnda, Nebi Musa vakfna ait bir vakfiyenin veya byle bir vakfiyeye ait bir kaydn mevcut olmadna karar verdiini biliyoruz Nebi Musa vakfna ait kuyudat hkaniyede mevcut tafsiltn tahlili ve bunun Exh. G> iaretli vesikann muhtevsiyle mukayesesi, Nebi Musa vak-

420/slm ve Trk Hukuk Tarihi

, Exh. CXwin tarih (hicr 668) kuyudt- hlmniyeftin tarihinden mukaddemdir (hicr 970 ve 1005). (Exh. C deki tafsilt, Ankara'da Vakflar Umum Mdrl tarafndan muhafaza edilen kuyud- hkaniye bilhassa Defter-i Mufassal-i Liv-i Kuds-t erf, N. 178 ve Defter-i Evkaf- Liv-i Kuds-i erf, N. 539 ve Defter-i Evkaf- Liv-i am- ertt, N. 581 ile karlatrnz.) Exh. D iaretli vesika hakknda umm mlhazalar. 29. Sultan Ahmed . devrine ait olduu iddia edilen bu vesikaya gelince, ok kaba ve ok acemice bir taklit olduu ilk bakta gze arpan bu vesika hakknda fazla bir ey sylemeyi zait gryoruz. Bununla 'beraber, unu kaydedelim- ki, eer vesikada bu derece de ar sakatlklar bulunmasayd bile, hicr 1119 yuma ait sicilde, aym tarihi tayan ve aym muhtevay haiz .bulunan bir berta ait bir riTus- hmynun bulunmamas, bu vesikay sahte saymak iin bal basma kfidir. Netice Btn bu izahata nazaran her iki vesikann da tamamen uydurma olduundan asla phe edilemez. Ankara 1945

A A. Bouch6-Leclercq, 230 A civil and Military Review in Fars in 881/1478, BSOS (trc. Minorsky), 8. 243. A History of the Qaraunah Turks in tndia (. Prasad), 17, no, 141, 227, 297. A Honfoglalo, magyarsag Kialkulasa (Prof. Nemeth), 91, 232. A Ketts

Additions aux dictionnaires arabes (E. Fagnan), 160. Adrianow, 72. Afif, 305. Agha M. Husayn, 17, 141, 226. Aghnides, N., 279. Ahbr'd-Devleti's-Selukiye, 74, 75, 239. Ahkm'l-Evkaf (mer Hilmi Efendi), 312. Ahkm'I-Vakf (el-Hassf), 311, 353,, 405. Ahkm'I-Vukf (AH Haydar Efen-' di), 312.

oOo

NDEKS Kralysag a nomadoknai Ahkm's-Sultaniye (Mverd), 108, 113, (Gebelerde ikiz Hkmdarlk), 11, 90. 114, 255, 279, 300, 375, 376. A. Shoukry Bidair, 408 A. Cotta, 406. A. Ahmed Behmenyr (nair), 1511 Sekaly, 406. A. Y. Massouda, 406. Abbas Ahmed b. Hanbel, 113, kbl (nair), 94, 283, 305, Ahmed Tevhid, 25, 69, 132, 226. 386. Abbasl-Azzav, 286, Ahmed Timur Paa, 208, 214. 346. Ahmed Vefik Paa, 247. Abdal mad. (slm Ansiklopedisi), Ahmed Yesev (Hoca) 120, 286. 145. Abd al-Byi Nahvand, 175. Ahmed Zeki Paa, 58. Abdullah-olu Hasan (mellif), 251. AhsenVTevrih (Hasan Big Rum. lu), Abdurrahman Vefik (mellif), S47. 100, 110, 155, 169, 234, 246, 250-252, Abdulqadiri Badadensis Iexicon 326. ahnmlanum (nr. Salemann), Ahvl ve E'ar-i Rudek-i Semer-kand 167. Abd'l-Kaadir Badadi, 187. CSaid Nefisi), 137, 281. Abhandlungen zur arab phlilol. t!. Akkoyunlular mad. (slm Ansiklopedisi), Goldzdher), 114, 324. 133. Acib'l-Makdr, 32. vv Aksarayi, 148. al-Durr al-muntahab fi trih mam-lakat Halap (bn ihna), 126. al-Fahr, 300.

422/lslm ve Trk Hukuk Tarihi al-Hasan b. Ustaz Hormuz, 105 al-Sa'lib, 163. al-Sayyid Add r, 178. al-Shfi'i's Verhandeling ver de Wortelen von der Fikh (t. J. Graf), 279, al-Urza fi al-Hikyat al-Selukiye, 268. Aleddin Ali Dede (Sigetvarl, XVI. asr Osmanl mellifi), 333. Aleddin Halac mad. (slm Ansiklopedisi), 227. Alcuni temi semantici, RSO (G. Melomi). lem-r-y Abbas (skender Mn-p, 234, 246. Alfldi, Prof. A., lx, 14, 82, 84, 90, Anfaenge und Charakter des juris-tischen Denkens im islam, Di (G. Bergstraesser), 279. Annales d'Histoire economique et sociale, 9. Annuare du monde musulman, 272. Anohin, 72. A propos des Comans, Journal Asi-atique (P. Pelliot), 249. Arabische inchriften aus Armenien und Diyarbekr (V. Berchem), 95. Arat, Rahmeti, 13. Arazi kanunnmesi erhleri, 407. Archaelogia Hungarica, 81, 126. Archivum Europan centro-Orienta-lis, 33. 'Arb (vak'anvis), 289. Arin, Felix (mtercim), 278. Aristo, 23. Armaan, 285. Arsebk, Prof. Esad, 402, 405. Arslan mad. (slm Ansiklopedisi), 69, 183, 201, 214. Artuk Oullar mad. (slm Ansiklopedisi), 153. Aruz mad. (slm Ansiklopedisi), 163. 'Arz-nme (Cell Devvni, Trk. trc. MTM), 161, 243, As mad. (slm Ansiklopedisi), 57. Asad mad. (Encyclopedie de l'Is-lam; HeU), 115. Asaf A. A. Feyzee, 279. sim (mtercim), 166. Asin, Jaime Oliver, 332, 337. k elebi, 329. 'k Paa-zde (mverrih), 171, 172, 206, 280, 394, 396. k Paazde Tarihi, 110, 321, 322. At-Tabar, Ikhtilf al foqah (nr. Schacht), 278. At Bey (Tayyar-zde), 167, 244, 245, 247. Atabeg mad. (Encyclopedie de I'IsIam), 159. Atf Bey, 407. Avenne, Prisse d', 54. Avfi, 96, 112, 159, 177, 221, 222, 241, 282, 284. Avrupa kronikileri, 9. Azerbaycan Yurd Bilgisi, 248. Ay mad. (slm Ansiklopedisi), 183. Ayter, Ferid, 258. B B. Adda ve E. D. Ghalioungui (mtercimler), 405. Baalbek, Ergebnisse der Ausgra-bungen u. Untersuchungen (Sobernheim), 380. Babalk gazetesi, 59. Babur, 32. Baburnme, 116, 233. Babinger, F., 56. Badoni, 97. Bahdr mad. (slm Ansiklopedisi, F. Kprl), 179. Bahdur mad. (Encyclopedie de I'Islam; CI. Huart), 177. Baha'd-Din Muhammed Badad, 109, 111, 140, 151, 348, 378. Balaban mad. (slm Ansiklopedisi; F. Kprl), 227. Balasagun mad. (Encyclopedie de I'Islam; W. Barthold), 93. Bang, W., 90, 91, 101,. 114, 232. Baran, 286, 296 Barbaro, 175. Barhebreaus (bk. EbTFerec), 76, 115. Barkan, mer Ltfi, 170, 397, 405. Basile Radu, 119. Barthold, W., 14, 27, 33, 45, 46, 84, 89, 90, 93, 94, 96, 105, 115, 125, 137, 138, 159, 165, 167, 221, 234, 249, 333, 338, 341. Basset, H., 332. Bay mad. (slm Ansiklopedisi), 233. Bayan! (nair), 175. Baybars'a tsnd Edilen Bir Vakfiye (F. Kprl), 409.

ndeks/423 Bay-Bars Tarihi tercmesi, 175. Baybars, 409. Bayrak mad. (slm Ansiklopedisi; F. Kprl), 57, 69, 127, 132, 412'. Baz, Jean, 279, 408. Becker, C.H., 17, 26, 37-39, . 41-44, 142, 257, 258, 278, 363, 365. Bed' z-Zuhr (bn Iys), 241. Beg mad. (Encyclopedie de I'Islam? |g W. Barthold), 89, 90. Begovitch, Mehmed, 279. Behr- Acem, 65, 160, 236, 240, 327. Behrm, 13, 132, 134. Beitraege zur Geschicte der Sta-atskanzlei im islamischen Ae-gypten (W. Bjrkman), 231, 305. Bektaiye mad. (slm Ansiklopedisi; F. Kprl), 165. Belazur, 112, 215, 263. Belin, 234, 275, 356, 358, 406, 407. Belleten (Tarihi Kurumu Mecmuas), 26, 74, 110, 119, 120, 176. Berberistan'daki Ribtlar hakknda not (G. Marais), 332. Berchem, Van, 36, 53, 54, 58, 62, 63, 67, 91, 95, 108, 120, 242, 314, 316, 321, 325, 347, 349, 360, 381, 407, 413. Berchem ve Halil Edhem, 328. Berezin, 30, 90, 250, 251, 281. Berg, Van den (Hollandal), 257 261, 405. Bergstraesser, G., 258, 278, 279. Berki, Ali Himmet, 353, 405. Bernhauer, 36. Bernier, 118. Berr, Henrt, 47. Beveridge, H., 90. Beyhk, 23, 27, 111, 120, 138, 139, 189, 222, 282, 294, 300, 301, 340. Beyhk Tarihi, 241. Bezm rezm, 32 Bianchi, 160. Birinci Mengili Giray Han Yarl, TM (Abdullah-olu Hasan),251 'Binbir Gece hikyeleri, 280. Bischoff, 347.

sa
Afi (mverrih), 160, 208. M (nair), 111, 321. l mad. (slm Ansiklopedisi), 160, Ali Aban (nair), 109, 139, 282, 304. Ali Bey (miralay), 214. Ali Ekber Htayi, 60. Ali Emir (nair), 124. Ali Haydar Efendi, 314, 353, 405, 410. Ali Rza, 163. Ali r Nev, 167, 234, 242, 250. Alp mad. (slm Ansiklopedisi), 343. Altayskie innorodsti (Altay gayr Ruslar), 72. Altm-Ordu Edeb Dili, Trk Dili (Samoilovic), -281. Amard, E., 408. Amari, M., 273, 280. Amedroz, H. F. (nair), 74, 159, 239, 266. Amida (v. Berchem), 53, 62, 67, 95, 120. Amr Soleymn, 276. Anadolu Beylikleri (1. H. Uzunarh), 202. Anadolu Seluklu Devleti Tarihi (trc. N. Genosman), 286. Ancens documents de droit roumain (Iorga), 274.

424/tslm ve Trk Hukuk Tarihi Bisoukides, P. 4, 18, 277. Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri Hakknda Bz Mlhazalar (F. Kprl), 5, 10, 55, 234, 247, 261, 273, 302, 303, 307, 366. Bjrkman, Walter, 231, 305. Blagoev, N. P. (nair), 83, 273. Bloch, Marc, 47, 78. Blochet, E. (nair), 32, 34, 153, 231, 238, 247. Bobcev, S.S., 271. Bogii en Bulgarie, Rev. des Etudes Balkaniques (A. Soloviev), 271. Boisannada, P., 217. Book of the Knowledge - Hakluyt Society - (XIV. asrda yaayan spanyol Francisoain seyyahn eseri), 110, 214. Bondr, 42, 74, 75, 121, 139, 140,. 223, 230, 293, 301, 305. Bonnard, P 351. Bopp t mellif), 133. Boucher (nair), 142. Boulos, M.F., 279. Bousquet, G.H., 278. Bouvat, L., 132. Bratianu, G.J., 170. Brokgauz-Efron (nair), 156. Breton, M. (mtercim), 135, Briggs, J., 155. Brockelmann, C, 89, 91, "93, 95, 231. Browne, E (nair), 29, 96, 105, 110, 112, 159, 187, 224. Bruno, H. Ve Demombynes, G., 279. Bruns ve Sachau, 259. Buckler, F.W., 307. Buhr mad. (slm Ansiklopedisi), 168, Buhr Seyahatnamesi (Burnes), 349. Bulletin de l'Academie des Sciences de Russie, 73. Bulletin de la Section historique de rAcadmie roumaine, 34. Bulletin de l'Institut archeIogique bulgare, 9. Bulletin d'tudes Orientales, 319. Bulletin du Comite International des sciences historiques, 34. Bulletin of the International committee of Historical Sciences, 9, 14. Burhn- Kt', 163, 236, 322. Burhn- Kt' tercmesi, 166, 167. Burnes, 349. Burslan, Kvameddin (mtercim), 223. Busbec, Baron de, 118. Bussi, Emho, 257, 366. Bustn, 326. Bzrgmihr (Iran filozofu), 121. Byzance (Ch. Diehl), 306. Byzantion, 86, 237, 273. Byzan. Zeitschr. (Goldziher), 258. Cavaignac, M.E., 108. Cell Devvn, 161, 243. eml-i Kar, 165. Ceml'd-Dn Abdrrezzak, 128. Ceml'd-Din Isfahan! (ir), 285. Ceml'cVDn Selmn (hoca), 65. Cemil, 214. Cengiz Yasas, 32, 40, 73. Cevad Paa, 206, 247. CevmTl-Hikyt (Avf), 221, 282. Ceza Kanunu (Trkiye'de 1858'de), CIA, 228. Cihang-y Cveyn, 75, 241, 294. Cihannm, 60. Cinq Conferances sur le Sud-Est de l'Europe (N. Iorga), 33. Chardin (seyyah), 118, 127, 134, 203, 252, 270. harmoy, M., 100. Chavannes, Ed., 82, 91, 93, 115, 119, 144, 173, 174, 249, 306. Char Maqala, GMS, (Nizm-i Ar-Z), 106, 109, 223, 282, 283, 304, 340. Chapot, V., 100. Charignon, A.J.H., 77. Ohaoui, J., 408. Chaygan, M., 17. Cheneb, Muhammed Ben, 238. Chesneau, Jean, 244. Chrestomathie Orientale CRavza-t'sSef'dan), 151. Chrestomathie persane, 120, 138, 221. Christensen, A., 118, 162, 164, 181, 184, 216, 218, 263, 306. Chronique des rois mongols en ran (Hafz Abr), 77. Clavel, Eug., 355, 358, 362, 405, 408. Clavijo (sefir), 132, 175, 250. Cod. Theod., 216. Code georgien du Roi Vakhtang (J. Karst), 19, 34, 156, 274. Codnus, 237. Coq, A. von le, 90, 91, 182. Collectanea Oriantalia, 78. ,'f/* ;>.\

ndeks/425 Considerazioni sul rapporti tra diritto romano e diritto musulmano (Nallino), 258. Constitution sociale et politique de 1'Armenie sous les rois de la dynastie roupenienne (V. Lan- . glOis), 299. Contribution l'etude du blason en Orient (Y. Artn), 55, 69, 119. Contribution l'tude du Wakf en droit egyptien (A. Y. Massottda), 406. Contribution l'histoire des premieres cristallisation d'Etat des Roumains (L. Rsonyi), 33. Contributions aux etudes altaiques (W. Kotwicz), 89, 236. Corc Zeydan, 20, 114, 117, 145, 231, 304. Corpus inscp. arabicarum (Van Berchem), 325, 328, 347, 349, 413), Corpus juris. (slam fkhnn en eski mahsl; nr. Griffini), 278. Cours complementaire de gograp-hie, l'histoire et legislation des etats musulmans (Dugat), 257. Courteille, Pavet de, 248. Coutume contemporaine et loi an-cienne, Droit coutumier Osseti-en eclaire par l'histoire compa-ree (Kowalewsky), 150. Coulanges, Fustel de, 37. Croix, Petis de la (msterik), 129. Cuci Ulusunun Dahil Tekiltna Dir Monografi (Berezin), 90. Cucinotta, E., 406. Culturgeschichte d. Orients (Kre-mer, 257, Cveyn, 75, 94, 109, 115, 116, 121, 140, 151, 174, 249, 250, 284.

C Cabarti (Cebert), 242. Caferoft, Ahmed,. 13, 248. Cahn guy (bk. Cihangu-y Cveyn), 151. Chiz, 261, 264, 324. Califano, Gius, 406. Calmette, M. J 47. Cn- Cem (Evhad), 285. Cm- Cem yin (nr. Ali Emir), 124. Cami, 243. Cmi'l-Muhtasar (bn's-S), 136. Cmi''t-Tevrih (Reidddin), 69, 146, 192, 280, 315. Cmi''t-Tevrih tercmesi (Quat-remere), 269. Cantacasin, Th. s., 244. Cardon, 408. Cartulaire de la chancellerie royale des Roupeniens (Langlois), 273, 299. Canisi, E., 257, 259, 273-275. Castagne, Jv 150.

aatay edebiyat mad. (slm Ansiklopedisi; F. Kprl), 287. agataische Sprachstudien (Vam-bery), 237.

426/slm ve Trk Hukuk Tarihi' amak Mehmed elebi (ir, XVI. asr), 208. 'ang-C'u (seyahatnamesi var), 249. awsh mad. (Encyclopedie de VIs-lam), 247. etr mad. (slm Ansiklopedisi), 143. r mecmuas, 72. in annalleri, 12. in kaynaklan, 124. in Kaynaklarna Gre Orta ve Garbi Asya Halklarnn Medeniyeti, TM (Eberhard), 116. yarfas Istvan, 130. De contracto Do ut des jure Mohammadona (Van den Berg), 257. De Toriine de I'attelage moderne, 9. De la legislation fonciere ottomane, (Podel et Steeg), 408, De la succession en drot ottoman (Tchaos), 408. Dede Korkut hikyeleri, 100, 121. Dede Korkut kitab, 85, 123. Deer, Joseph, 15. Defrrnery-Sanguinetti (nair ve mtercim), 242. Defter-i Evkaf-i Liv-i am- erif, nr. 581 (Ankara Vakflar Umum Mdrl), 420. Defter-i Mufassal- Liv-i Kuds-i erif, nr. 178 (Ankara Vakflar Umum Mdrl), 420. Deguignes, 131. Delehay, H., 369. Demembrements des Habous (L. MiHiot), 407. Demombynes, G. de, 17, 20, 37, 38, 55, 56, 58, 96, 110, 136, 143, 154, 159, 167, 216, 218, 231, 241, 258, 263, 264, 274, 275, 290, 299, 305, 314, 375. Deny, Prof. Jean, 37, 41, 44, 56, 160, 167,214. Der Hofstaat eines UigurenKnigs (F. W. K. Mller), 90. Der islam, 26, 258, 326; 343. Der Thron des Khosro (. Herzfeld), 130. 'ijSm Derecho musulmano (J. Lopez Ortiz), 278. Derenbourg, H (nsir), 118, 159,
300.

ndeks/427 Des parents et allies successibles en droit Musulman (W. Marais), 359. Des Pioe Causae dans le droit de Justinien (Melanges GerardinJ, 365. Description de Boukhara (Nerchakhy: fere. Ch. Sohefer), 105, 221. Description topographique et historique de Boukhara (nr. Ch. Schefer), 291. Description de l'Egypte, 242. Description des hordes et des steppes des Kirghiz-Kazaks (A. de Levchine), 176. Description des monuments musulmans (M. Reinaud), 127 Deskl, 160 Deux typica byzantins de l'epoque de Paleologues (M. Delehay), 369. Deuzeme tude sur le Habous ou Ouvkaf (E. Mercier), 408. Devise.57. Devletah, 105, 110, 120, 167. Devletah Tezkeresi (nr. Browne), 111, 224, 340. Die arabische Hiyal-literatur, Di (Schaht), 279. Die beiden Sasanidlschen Drachenreliefes (H. Glck), 127. Die nschriften des Schatzes von Nagy-Szent Miklos, Bibi. Orient. Hungarica (Nemeth), 101, 235. Die leende von Oghuz Qaghan (W. Bang-R. Rahmeti), 101. Die Post und Reiseraten des Orients, 219. Die Renaissance des Islams (A. Mez), 19, 21, 112, 136, 231, 288, . 300, 304. Die Turken und das Osman (E. Oberhummer), 302. Diehl, Ch., 306. Dictionnaire de Marine (Willaumez), 205. Dictionnaire detaille des noms des vtements Chez les Arabes (R. Rozy), 307, Dictionnaire franais persan (Said Naficz), 100. Dictionnaire Mongol _ russe franais (Kowalevsky), 248. Diritto musulmano mad. (Encyc. Italiana), 277. Divn (nr. Boucher), 142. Divn (Ceml'd-Din Isfahan), 285. Dvn (Enver), 236, 281. Dvn (Hakim Seni), 284. Dvn (Kemal Isfahni), 117, 236. Dvn (Z. Faryb), 65. Dvn- Ferruh-i Sistnl, 109, 116, 136, 282, 304. Dvn- Lm-i Grgn (nr. Said Nefisi), 283. Dvn- Minuihr (nr. Kazimirski), 282,285. Dvn- Mu'izz (nr. Abbas kbal), 283, 305.. Dvn Lugati't-Trk, 23, 61, 69, 146. 177, 179, 189, 294. Document sur les Tou-kiie (E. Chavannes), 93, 119, 173, 306. D'Ohsson, Mouradja, 30, 31, 36, 46, 75, 76, 205, 210, 245, 247, 306, 351, 358, 360, 375, 390, 399, 406. Dozon, Aug. (mtercim), 158. Dozy, 112, 114, 141, 159, 160, 166, 236, 242, 247, 280, 325, 328, 332. Drinov, 83. Droit de l'Islam et le droit islamlque (Archive d'histoire du droit oriental), 279. Droit ecclesiastique cartvelien Archives d'histoire du droit oriental (J. Karst), 156. Droit musulman du statut personnel et des succession (Sautayre ve Cherbonnaud), 262. Drouin, E., 8, 52, 54, 130, 181.

D Dan Fasl (trifat risalesi), 285. Damascus chronicle (Gibb), 159. Danses et legendes de la chine antique (M. Granet), 63, 180. Danimend-nme, 123. Danimendn- Azerbaycan, 167. Dareste, R 142, 258. Das { Formular der uigurischen Schuldurkunden Zeitschrift fr vergleichende Rechtwissenschaft (H. Herrfahrdt), 13. Das Geschenk aus der Seldschukengeschichte (Sssheim), 28. Das Kitab al-hial des Abu Bakr alHassf (Schacht), 279. Das islamische Fremdenrecht (Heffening), 262. Das Problem der literarischen Persisnlichkeit Zaid ibn 'Ali, Di (Strothmann), 278.

Das sdlche Ufer des Kaspischen Meeres der die Nordprovinzen Persien's (Melgunof), 146. Das Syrisch-Rmiches Hechtsbuch (Bruns ve Sachau), 259. De bepaalde straffen in het Hanba-Hetische recht (Mensing), 279.

Dervi mad. (slm Ansiklopedisi), 145. Des lois sur la propriete fonciere dans l'empire ottoman et particulierement en Egypte (Gatteschi), 362, 408.

428/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Du statut personnel et des sccessi-ons d'apres les diffrents rites, specialement d'apres le rite ha-nafite (. Clavel), 408. Dubeux, 134, 204. Duoati, B., 277, p&gg: Dugat, 257. Dulan, Th. ve Pharaon, J., 261. Duman, L. 1., 46. Dumezil, 53. Dupperon, Anquetil, 270. Drer't-Ticn (yazma), 12. Dsturnme-i Enver!, 191, 196, 233, 243. Dstr'l-Ktib (Nahevni), 315. Dstr'l-Ktib (yazma, Es'ad E-fendi ktb.), 250. Dstr'l-Ktib f Ta'yin'l-Mertib (Muhammed Hinduh), 32. Dstru'I-Vzer (Hondmr), 111, 147, 169, 250, 284, 305. Dvel-i Islmiye (Halil Edhem), 152, 281. Eck, Alexandre, 33, 274. EcIoque (VIII. asr Bizans hukukuna ait), 273. Edb Niabr (nair), 285. Eflki, 148? 328. Eflki Dede, 165. Efzal'd-Dn Kermni, 109. Ein Dopplbl. aus manischaischen Hymenbuch Mahrnmaq (F. W. K. Mller), 235. Kaschgarische Wakf-Urkunde (Raquette), 251. Ekbernme, 175. elBekr, 168. el-Fahr, 288. el-Fatv'ul-Hindiye (Uzcand), 114. elFtmiyn fi'1-Msr (H. ibrahim Hasan), 267. el-s'af II Ahkmi'l-Evkaf (brahim Ms b. Tarbuls), 311, 353, 405. el-Hassf, 20, 311, 353, 405. el-Havdisi'I-Cmia (bn'l-Fuvat), 136, 240, 346. el-kdi'1-Ferid, 13. el-Kmil (bnl-Esr), 340. el-Leme'til-Berkiyye (bn Tolun), 152, 267. el-Ma'arif (bn Kuteybe), 265. el-Menhal'sSafi, 241. el-Vfiyye li'1-Kaflyye (gramer kitab), 97. el-nsi'1-Cein (Mucr'd-Dn), 416, 417, 41#. " Elfter, Alexander, 4. Embassy to Tamerlan (Clavijo), 132. Embeme und VVappen auf muhammedanischen Mnzen (H. Ntzel), 52. Emn Ahmed Razi, 168. Emin md, 128. Encyclop&iie de l'Islam, 19, 56, 69, 84, 89, 90, 93, im, 234, 281, 335, 407. Enderun tarihi (Ata Bey), 245, 246. Eine En Marge des lettres des il-khans de Perse (W. Kotwitcz), 82 en-Nihye (bl-Esr), 324. en-Ncm'z-Zhire, 175, 241, 269. Enver (ir), 128, 161, 190, 233, 236, 281. Eranische Alterthumskunde (F. Spiegel), 163. Eranahr (Marquart), 90. Erbe der Antike im Orient und Okziden, Der islam (C. H. Becker), 258. Erdoan, Abdlkadir, 59. Ergenekon efsnesi, 123. Ergin, Osman (nair), 321. Erzeugnisse islaroischer Kunst (F. Sarre), 61. Es'ad Efendi, 242, 399. Es'adi Grgn, 128. Eschbach (mtercim), 261. Esed (ir), 64, 127, 167, 181, 183, 184, 240. Esr'd-Dn Ahsiket (ir), 120. Eski Trk Unvanlarna Ait Notlar <?. Kprl), 11, 56, 176. Esmein, A. 37, 259. Esrar't-Tevhd fi Mahamati'-eyh Eb Sa'd (nr. Jukovsky), 284, 285, 325. Essai de synthese de l'histoire de lhumanit (N. lorga), 34. Essal sur la civilisation des Timourides (Bouvat), 132. Essai sur la fraude la loi en droit musulman (J. Baz), 279, 408. Essai sur les biens habous en Algerie et en Tunisie (J. Terras), 407. Essai sur l'histoire du droit persan des Toriine l'Invasion arabe (Seyyed Tagh Nasr), 19, 230,' 263. Essal sur l'histoire du droit public musulman (M. Chaygan), 17. es-Seyyid Eddi ir (mellif), 167. Estat de la Perse en 1660 (R. du Mans; nr. Schefer), 286, 326.

ndeks/429 Ethe-Geiger (meUf>, 163. et-Tevessl ile't-Teressl (Baha'dn BaddD, 109, 140, 151, 345, 378. Etnografieskij obzor... (Yakoviev), 73. Etde sur la propriete territoriale, les hypotheques et les VVakf (Gattesohi), 362, 406. Etde sur la theorie du droit musulman (Sawa Pasha), 16, 258. Etudes de droit musulman et de droit coutumier berbere (Morand), 276. Etudes de droit musulman algerien (mecmua), 407. Etudes d'histoire du droit (Dareste) 142, 258. Etudes d'histoire de droit conuner-cial romain (Paul Huvelin), 216. Etudes sur la propriete fonciere en pays musulmans et speciale-ment en Turquie, Journal Asia-tique (Belin), 275, 356, 407. Etde sur l'evolution des coutumes des Kabyles, specialement en ce qui conceme l*exheredation des femmes et la pratique de habous (Hacoun), 408. Etde sur le VVakf abadhite et ses applications au Mzab (M. Mer-cier), 407. Etymologisches VVrterbuch der... (Kari Lokotsch), 120, 166, 168, 174, 178, 234, 236, 250. Etymologisches VVrterbuch (Vam-bery), 237. Eurasia Septentrionalis mecmuas, 126. Evhade'd-dn Enver, 65. Evhad (ir), 285, Evkaf- Hmyn Nezretinin Tarihe-! Tekilt (nr. Evkaf), 375, 390. Evliya elebi, 176, 209, 329. Evliya elebi Seyahatnamesi, 124.

E Eberhard, W., 116, 119, 124, 128. Eb Bekr b. Abdullah b. Aybeg elDevdr (tarihi, XIV. asr). 121, 123. Eb Cafer Ahmed b. Muhammed el-Cummas (mellif), 219. Eb Dulef (Arap seyyah), 182, 183. Eb Mansur esSa'alib, 139. Eb Sa'id Ebl-Hayr, 325. Eb Yusuf (hukuku), 20, 255, 264, 402. EmVl^Ferec (Bar Hebraeus), 74, 131, 174, 275. Eb'I-Fida, 76, 147, 154, 192, 240. Eb'1-Gzi Bahdr Han, 84, 157. EblHasan Ali b. lys el-Buhri (air), 294. Eb'1-Mehsin, 74, 76, 152, 153, 158, 241, 288, 297, 417. Ebssu'd Efendi, 360, 407. Ebzziya (nair), 110.

430/lslm ve Trk Hukuk Tarihi xtrait d'un mmoire Toriine et la constitution des biens de main-morte en pays musulmans, Journal Asiatique (Belin), 406. Formules initiales des documents mongols aux XIII et XIVe, Rocz-nik Orientalistyczny (Prof. W. Kotwicz), 30. de geog. et d'historien (M. Defremery), 154. Frazer, J. G., 71, 78-79, 143, 349. Frere iRiGOd, 77. Fresne-.Canaye, Philippe du, 244. Fth'l-Bldn (elzuri), 215. Frag Grumm- Grshimailo (Rus seyyah), 73. Grundruge des islamischen Rechts (G. Bergstrasser), 278. Grund. d. ran Philol. (Ethe- Geiger), 163. Grundriss der Neupersischen Etymologie, 68. Grnwedel, A., 68. Guidi, J. Santlana, D., 278. Guiragos (Ermeni mverrihi) ,77. Guiraud, A., 276. Gurland, A., 37, 40.

tndeks/43i Hassan, Z.M., 267. Hauser, H. 244. Hazar mad. (slm Ansiklopedisi), 158. Hayal (ir. XVI. asr), 208. Haydar Efendi, 407. Hayek, D. 273. Hayrullah Efendi (tarihi), 191. Heft ldim, Bibi. Indica, 168. Heft Peiker (Ritter; Rypka), 65. Heffening, W., 262, 312, 356, 363, 365, 402, 407. Heidnisches und Christliche in der altungarischen Monarchie (Jose Deer), 15. Hell (mellif), 115. Hellert (mtercim), 237.' Herbette, Maurice, 133. Herodot, 143, 216. Herrfahrdt, Heinrioh, 13. Hernandez, F., 337. Herzfeld, E., 130. Heyd, W., 302. Hfz Veldet, 258. Hrka mad. (slm Ansiklopedisi), 143. Htat (Makrizi), 117, 126, 227, 269. Htaynme (Ali Ekber Hty), 60. Hill mad. (slm Ansiklopedisi), 214. Hill b. Yahya, 311, 353, 405. Hill's-Sbi, 267. Hil'at mad. (Encyclopedie de l'Islam; Cl. Huart), 307. Hind-Avrupa lemde Totemcilik'n Peszinde ekilleri, lahiyat Fak. Mecmuas (Dumezil), 53. Hindh- Nahcivn, 346. Hrth, F., 177. Histoire de Chypre (Mas Latrie), 160. Histoire de 1'Empire Ottoman (Hammer), 237. Histoire de l'Organization judiciai-re en pays d'Lslam (E. Tyan), 014 257.

F F. Stier-Somlo ve A. Elfter (nairler), 277. Fagnan, E. (mtercim), 100, 108) 114, 160, 220, 279, 379. Fahr'd-Dn Grgni (air), 184 Fahr'd-Din Mbrekah, 344. Farsnme, GMNS (bn'l-Belh), 109, 117, 135, 264, 287, 345. Ftih Kanunnmesi, 171, 172, 244, 322. Fatih Vakfiyeleri (Tahsin z), 329 Farsnme-i Nairi, 246, 252, 253. Fazlulah Ruzbehn (mellif), 269. Feher, Geza, 81, 32, 91, 126. Feodalitenin Mhiyeti ve Yayl (Otto Hintze), 37. Ferheng-i Reidi, 236. Ferheng-i u'ur, 65, 170 243. Ferezdak, 142. Ferruh (ir), 109, 116, 139, 281, 282, 304. Ferte (nair), 285. Festschrift fr F. Hirth, 93 Fetha Nagast (Mecm* Kavann'in Habece tercmesi), 275. Fetva kitaplar, 407. Fkh mad. (Encyclopedie de l'Islam; Goldziher), 16, 19, 253, 256, 262, 278. Fini m Fih, 243. Firdevs al-Mridiye (menkb mecmuas), 343. Firdevsi, (ir), 64, 127, 162, 181-164, 340. Fdscher, A. 325. Fittousi, E. et Benazet, A. 406. Frtzgerald, G. P., 110, Foe Kueki ou relation des royaumes bouddhiques (Abel Remusat), 68, 146.

G
Galland, A., 131. Galib Edhem, 54, 57. Gatteschi, M. (talyan hukukusu), 257, 351, 362, 363, 406, 408. Gazette belge de numismatique, 52, 130. Genosman, Nuri, 286. Gennep, A. van, 52. GerdZ, 109, 111, 118, 137, 138, 182, 267, 291, 340. Gerspnme (Esed), 64, 127, 183. Geschichte der Golden Horde (trc. Hammer), 32. Gys'd-din Nakka Sefretnmesi, 60. Gibb, 159. Giese, F., (nair), 111, 117. Glossar zu Firdosis Schahname (Fritz Wolff), 164, 167. Glck, H., 127. Goldziher, 1., 3, 16, 18, 19, 114, 253, 255-258, 262, 263, 265, 272, 275, 277, 278, 324. Gebelerde ifte hkmdarlk (bk. A. Ketts...; Prof, Alfldi), 85. Graf, L. J. 79. Granet, Marcel, 63, 180. Gregoire, Henri, 86, 161. Grekova ve Jakoubovsky, 250. Grenard, F., 172. Grohmann, 56, 306. Grousset, R., 75, 126, 248. H. Cemaleddin, 407. Habib's-Siyer, 154, 385. Hcib mad. (Encyclopdie de llslam; Sobernheim), 299. Hacoun, 408. Had'iku'-r, 94. Haenisch, 248. Hafz Ebru, 77, 175, 200. Hafz Ilys, 245; Hakim Sen, 236, 284. Halhali (nair), 223, 283. Halil Edhem (Eldem), 32, 65, 75, 76, 132, 281, 321. Halis Eref, 407. HalihTz-Zhir, 154, 158. Hamdullah Kazvin, 120, 138, 315, 344, 346, 356, 386, 393. Hammer, von, 30, 32, 36, 37, 46, 202, 205, 237, 243, 244, 250, 321. Han mad. (slm Ansiklopedisi), 158, 230. Han Yarlklar (Berezin), 251. Handbuch des islamischen Gesetzes (Juynboll), 277, 405. Hanway, 175. Hara-Davan (Kalmuk mellifi), 199. Hrizm, 135, 219, 264. Hasan'b. Mahmud Bayat, 124. Hasan Big Rumlu, 155, 246, 250. Hasan Big Rumlu Tarihi, 326. Hasan brahim Hasan, 267.

432/tslm ve Trk Hukuk Tarihi Histoire de la Perse (John Malcolm), 252, 270, 286. Histoire de la Russie (A. Rambaud), 38. Histoire del Gran Tamerlan (ClaVijo), 132. Histoire des Mongols (D'Ohsson), 75, 76. Histoire des Mongols de la Perse (Quatremere), 31, 115, 175. Histoire des rois des Perses (al-Sa'alibi; trc. Zotenberg), 163. Histoire des Seljoucdes de l'Iraq (al-Bondr; trc. Houtsma), 121. Histoire des Sultans Mamelouks (trc. Quatremere), 158, 231, 241, 301. Histoire du Bas-Empire (Lebeau), 237. Histoire du commerce du levant au Moyenge (W. Heyd), 302. Histoire du Khanat de Khokand (Nalivkin), 158. Histoire du peuple armenien, 129, 155. Histoire du monde CCavignac), 108. History of Damas, 74. Hintze, Otto, 37, 47. Hinz, "VValter, 131-133, 135. Hirth, F., 90, 91, 99. Hiuen-Tsang (inli seyyah), 182. Hoca mad. (slm Ansiklopedisi), 284.< Hoca Sa'd'd-Dn, 171, Hofsprache in Altturkestan (C. Brockelmann), 89, 91, 93, 95, 231. Homer, 142. Hondmr, 111, 154, 169, 250, 284, 305. Honfoglalseltti Trk Jvevenyzszvaink (G. Zaltan), 144 173. Horasan Seyahatnamesi (Fraser), 349. Horn, P. (nair), 167, 168. Houdas (nair ve mtercim), 140, 239, 268, 283, 295, 345. Houtsma, Ih. (nair), 5, 26, 27, 60, 74, 75, 1?1, 124, 139, 149, 151, 223, 225, 239, 286, 293, 295, 301. Huart, Cl. (mellif ve mtercim), 64, 127, 148, 156, 167, 177, 247, 281, 287, 307, 328. Hudricourt, Andre ,G., 9. Hudd al-Alam, GMNS (trc. Mi-norsky), 163, 338. Hughes, H., 257. Hun Tarihine Kronolojik Bir Bak (Eberhard), 119. Hurgronje', S., 253, 255, 256, 265, 272, 278. Husrev-i Dihlev, 110, 198, 236, 240. Huvelin, Paul, 216. Hsn Efendi, 407. Hsrev ve rn (Kutb, XIV. asr Trk iri), 110. Hsrev ve rn (Nizam), 239. Hkmdarlk Messesesinin imali -Asya Atl Kavimlerinde Teekklne Dir Aratrmalar (Prof. Alfldi), 11, 84, 85. Hseyn-i Baykara, 111. Hseyn Han amlu, 155. Hseyin Kzm, 163. Hseyin Bumlu (tarihi), 169. Hsn'l-Muhzere (Suyt), 269. I Iarcher, E., 406. Iorga, Prof. N* 14, 33, 34, 160, 273. bn Belh (bk. bnl-Belh), 216, 264, 287, 345. bn Bibi, 65, 70, 140, 174, 191, 286, 295, 305. bn Bibi 75, 100. bn Bibi Trihi mufassal nshas (yazma), 243. bn Bb tercmesi, 148. bn Cbeyr (Magribl seyyah), 112, 333, 347. bn Dukmak (mverrih), 347. bn Fadl Allah al-Omari (bk. bn Fazlu'llah mer), 56. bn Fadlan, 8, 85, 182, 232. bn Fadlan seyahatnamesi, 73. bn Fazlu'llah mer, 289, 296, 305. bn Funduk, 344. bn Haldun, 21, 76, 143, 261, 262, 287, 289, 290, 298. bn Hallikn, 333, 334. bn Hatb, 112. bn Hayyn, 289. bn Hurdzbih, 219. bn ys (mverrih), 208, 241, 298. bn Kuteybe, 265. bn Merzuk (Eb'l-Hasan'n vak'anvisi), 336. bn Mhenna, 31. bn Mhenn lgati, 179, 242, bn Nceym, 353. bn Rusta (slm corafyacs), 183. bn Sa'd, 288, bn Sn, 23. bn hna (mverrih), 126, 333, 347. bn Tolun, 152, 267. bn Yemin, 330. bn'lBelh, 109, 117, 135. bnl-Bsr, 9, 25, 143, 147, 152, 158. 193, 226, 239, 324, 340. bn'1-Esr, 60, 74, 75. bn'l-Fakli, 73. lbn'1-Fti, 76. bn'I-Fuvat, 336, 240, 346. bn'lKalnisi (bn al-Qalnisi), 74, 159, 239. bn's-S, 136.

ndeks/433 brahim b. Ms, al-Tarbuls, 311, 353, 405. brahim Hakk, 214. brahim Haleb, 353. kd'I-Cmn, 375. kd'1-Ula, 109. lahdd (nair), 305. l regime dei beni Auqf nella storia e nel diritto dell'islam (Gius Califona), 406. lek mad. (slm Ansiklopedisi), 147. lhanler Devri dar Tekiltna Dir Nasreddin Ts'nin Bir Eseri, THTM (erefeddin Yaltkaya), 168. md'd-Din Isfahan, 152, 241. mm Eb Yusuf (bk. Eb Yusuf), 220, 279, 357, 359, 371, 372. mm afi, 279, 356, 367, 360. nan, Abdlkadir, 73, 218, 248. Influence du Chamanisme turco -mongol sur les ordres mysti-ques musulmans (F. Kprl), 79, 145. Inostrantsev, 56,128. Introduction I'etude comparative de l'histoire des peuples slaves (K. Kadlec), 14, 60, 91, 174, 232. Introduction I'etude du droit mu-sulman algerien (M. Mor and), 257. 272, 276. Introduction a l'histoire de l'orient musulman (J. Sauvaget), 255. Introduction a l'histoire des Mongols, GMS (E. Blochet), 32, 231. Introduction bibliographique l'histoire du droit de Liran anelen, Archive d'histoire du droit ori-ental (A. Christensen), 263. Introduction bibIiographique a l'histoire du droit russe, Archive d'histoire du droit Oriental (A. Eck), 274. Inscriptions et pieces de Chancel-lerie Chinoises, T'oung Pao (E. Chavannes), 249.

bn bidin, 353. bn Arabah, 32. bn Battta, 112, 141, 226., 242, 296, 325, 323, 331. bn Battta mad. (slm Ansiklopedisi), 305. bn Battta Seyahatnamesi (trk. trc. erif Baa), 32S, 328, 331.

434/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Instituzioni di diritto coloniale ita-liano (E. Cucinotta), 406. Instituzioni di diritto musulmano malichita con riquardo anche al sistema sciafiita (Santillana), 278, 405. Iranisches Namenbuch (F. Justi), 163, 164, 166. skender Mni, 246. islam and the protected religions, JRAS, (Tritton), 279. slm Ansiklopedisi, 57, 69, 105, 133, 140, 143,176, 279. Islamic Institutions mad. (Encyclo-paedia Britannica; D.B. Macdo-nald), 277. Islamic law mad. (Encyc. of the so-cial sciences; Schaht), 277. Islamisme et parsisme, Rev. d. l'his-toire des religions, 262. Islamismos mad. (Encyc. Italiana; Nallino), 277. Islamstudien (2 ciltlik makaleler mecmuas: Becker), 143, 278. smail Galib Bey, 131. smail! Law of wills (Asam Feyzee), 279. stanbul Arkeoloji Mzesi Meskukt Katologlar, 129. svire Meden Kanunu'nun tercmesi, 276. vanoff, J., 10. Justinien, 365. Juynboll, Th. W.f 277, 405. Karaman-oullar Hakknda Ves-ik-i Mahkke, TOEM (Halil Ed-hem), 32. Karanzn (tarihi), 9. Karrmiya mad. (Encyclopedie de llslam; Margoliouth), 342. Karst, Joseph (Grc hukuku mtehasss), 19, 34, 274, 275. Kasm Gani ve Feyyaz, 304. Kasmi, 203. Katanov, 72. Ktib elebi, 60. Ktib Ferdi, 124. Kay kabilesi, 6. Kayseriye ehri, 75. Kazimirsky, B. (nair), 116, 139, 187, 282, 285, 287, 292. Keleti Szemle, 114. Kemal sfahan, 128, 177, 236. Kenz'l-Kber (yazma, tek nshas F. Kprl ktp.), 330. Kern, 47. Kerman Selukleri Tarihi (Muham-med brahim; nr, Houtsma), 60, 74,225, 345. Kesrev-i Tebriz, 69, 131-135., Krgzistan mad. (slm Ansiklopedisi), 177. Kilisli Rifat (nair), 242, 280. Kindi, 375. Kitb (bk. Kur'n), 18, 368, 402. Kitb al-ansab, 138. Kitab al-Khitat, 26 Kitabeler (1. H. Uznarh), 151. Kitb- Dede Korkud, 101. Kitb- Firdevsi'l-Mridiyye fi As-rfsSamediyye, 117. Kitb Zainu'l-Akhbr, 109, 111, 118, 137. Kitbu'1-Elfzi'l-Farisiyyeri-Muar-rebe (esSeyyid), 167, 178. Kitb AhkmiT-Vakf (Hill b. Yahya), 311, 353 405. Kitbl-Ekalim (Mukaddesi), 338. Kitb'l-Ensb (Sem'ni), 338. Kitb'l-Harc (mm Eb Yusuf), 220, 279.

ndeks/435 Kitb'1-Kin (ahkm mecmuas), 267. Kitb'l-Mansub, 131. KitbYRisle (mm afi), 279. Kitb's-Slk (Makriz), 73, 153, 158. Kitb Tetmmeti'l-Yetime (esSa'alib), 139. Kitb Tuhfeti'l-mer (Hill'sSbi),267. Kitb'1-mem (mm afi), 279, 356,360. Kitbl-nsil-CeUl (bk. elnsi'ICell) (Mucir'd-Dn), 416. Kitb'lVult (Kindi), 375. Kitb't-Tc veya Ahlku'l-Mlk (Chiz), 261, 264. Klaproth, 156. Kliyukin, I.A., 91, 99. Knyevfa, Istvan, 236. Koi Bey, 394, 396-399. Koi Bey risalesi, 110, 394, 396. Kohler, J., (Hukuk tarihisi), 18, 265,277. Konstantinos Porphyrogenetos, 232. Konyal Eb Bekir (tabib ve mni), 59, 61. Korkut Ata hikyeleri, 280. Kotwicz, Prof. W., 30, 78, 82, 88-91, 99, 144, 231, 235. Kotzebe (mellif), 135. Kovalewsky, 37, 101, 150, 173, 248. Kozmin, N. N., 150. . Kk-Trk kitabeleri, 14. Kprl, M. Fuad, r 6,-10, 22, 27, 57, 78, 84, 121, 145, 146. 156, 167, 214, 216, 230, 234, 247, 267, 261, 268, 269, 273, 279, 286, 302, 343, 366. Kprlzde M. Fuad, (bk. Kprl, F.), 55, 93-95, 101. Kprl, Orhan F., 5, 6, 321, 355. -Krsi Csoma Archivum, 11, 56, 87. Kylerimiz (nr. Dhiliye Vekaleti), 121, 157, 247. Kraelitz, F., 56, 110L 111, 172. Kragos (Ermeni kronikisi), 9.

K K. Bay an (mtercim), 77. Kaamus, 322, 324. Kaamus- Osman (Salah), 325. Kabus-nme, 109, 304, 330. Kadh'I-Kas fi Fethil-Kuds (m-deddin sfahan!), 241. Kad Burhaneddin, 32. Kd mad. (Encyclopedie de l'Is-lam), 257. Kadlec, Prof. K., 14, 15, 80-8% 91, 174, 232. Kafkasya'da Kanun, rf ve detler (rusa; Kovalewsky), 150. Khin mad. (Encyclopedie de l'Is-lam), 325. Kalender mad. (Encyclopedie de rislam), 145, Kalgha mad. (Encyclopedie de rislam; Barthold), 90. Kalkandelenli Fakiri, 329. Kalkaand, 140, 144, 145, 147, 154, 194, 228, 231, 287, 290, 379. Kanun mad. (slm Ansiklopedisi), 276. Kanunnme (hicr, 1274 tarihli), 398, 399. Kanun-nme-i Al-i Osman, TOEM, 172,244. Kanunnme-i in ve Hta (Htayn-me'nin trk.), 60. Kanunnme Sultan Mehmects des Eroberers, MOG (Kraelitz), 172. Kanunnmeler (Osmanl devri, 270, 323. Kanunlatrma Hareketleri ve Tanzimat, Tanzimat (Hfz VeldeU, 258. Kao-seng-chuan, 124. Kap-kulu ocaklar (I. H. Uzun arl), 245, 247. Karabacek, J. von, 52-54, 56, 62, 306. Karako, Serkis, 419.

*-J Jaihn, Kari (nair), 140,169, 250, 268. JRAS, 90. Jszkunok Trtenete (yarfas Istvan), 130. Josephat, VfB.' Joseph Karst, 156. Journal Asiatique, 132, 173, 325, 381. Journal d'Antoine Galland, 131. Journal de Teleran, 134. Jukovskiy, 284, 325. Justi, F., 163, 164, 166.

436/slm ve Trk Hukuk Tarihi Kramers, J. H., 265, 279. Kremer, von, 18, 38,' 231, 257, 261, 262. Kremarik, Das Wakfrecht von stadpunkte des ar* altrechtes nach der Hanaflt (Kremarik), 406. Kultur der Gegenwart, Allgemeine Rechtsgeschichte (J. Kohler), 277. Kulturgeschichte des Orients unter den Chalifen (von Kremer), 231. Kur'n, 269, 270, 326, 333, 339, 357-359, 365. Kurat, Akdes Nimet, 111, 251. KurtDglU, Fevzi, 207, 213, 214. Kutadgu Bilig, 23, 93, 96, 296. Kutb (XIV. asr Trk iri), 110. Kuyd- hkaniye (Ankara Vakflar Umum Mdrl), 420. Khnel, 54. La politique Venitienne dans les eaux de la Mer Noire, Bull. de la section hstorique de l'Acadmie roumaine (N. Iorga). 160. La Pena (Dubeux), 134. La proprtet fonciere en Algerie (E. Mercier), 408. La proprite" fonciere au Maroc, 408. La propri6t6 territoriale et l'impt foncier sous les premiers Califes (Van Berchem), 361, 407. La succession en droit musulman (Boulos), 279. La Syrie a l'6poque des Mamelouks (G. Demombynes), 17, 55, 110, 154, 159, 167, 231, 241, 264, 299, 305, 314. Lambert, E., 16, 18, 19, 254, 257-259, 201, 262, 265. Lml, 167. Lammens, H., 20, 254, 255. Lane Poole, 5254, 69. Langles (nair), 118, 270. Langlois, V. (nair), 204, 273, 299. Laszlo Rasonyi, 33. Latifi (tezkereci), 329. Latifi Tezkeresi, 329. Latrie, Mas, 160, 161. L'administration ivile de l'Egypte byzantine (G. Rouillard), 217, 266, 306. L*Afrique moins l'Egypte (bk. Me-saliklEbsar trc. G. Demombynes), 290. L'anne sociologique, 257. L'ancenne Royaute hongroise, No-uvelle Revue de Hongrle (J. De-6r), 15. L'anne socioIogique, 257. L*art byzantin chez les Slavea (G. Feher), 81 Lebeau, 237. L'Egypte arabe (G. Wtet), 270. L'Empire des Sassanides (A. Chris-tensen), 163. L'empire des steppes (R. Grousset), 75,126. L'empire mongol, 248. L'epope byzantine et ses rapports aces l'6pop6e turque et l'6po-pee romane, Bull. de la classe... de l'Academie royale de Bel-gique (Henri Gregorie), 161. L'Espagne musulmane aux Xeme siecle (L. Provencial), 17, 114, 136, 218, 273, 289, 301, 316. L'Espagne musulmans en Xeme siecle (E. Lerez), 304. L'estat de la Perse (R. du Mans), 252. L'Stat tunisien et la protectorat francais (E. Fittousi et A. Bena-zet),406. L'evolution du droit musulman en Yougoslavie (Begovic), 279. L'evolution moderne du droit musulman en Egypte (Schaht), 276. Lheritier, M., 34. L'histoire byzantine dans les ma-nuels francais, Bull. du comite\. historiques (Lheritier), 34. L'histoire des Mamelouks (Quatremre), 306. L'histoire du croissant, Revue de Turcologie (Rza Nur), 213. I'institution des biens dits Habous ou Wakf (A. Shoukry Bidair), 406. Liran sous les Sassanides (A. Christensen), 118, 164, 181, 216, 263, 306. Llslam (Masse), 258. L'Islam, Croyances et institutions (Lammens), 18-20, 254, 255. L'Organisation de la proprite" fonciere au Maroc (E. Amard), 408. Le Caire, CIA (Van Berchem), 242. Le caractere colonial de l'6tat mamelouk, RE, (A. Poliak). 269. Le caractere commun des institutions du Sud-Est de I'Europe (N. Iorga), 14, 33, 273, 274.

ndeks/437 Le centre de l'Asle, la Russie, la Chine et le style animal, Seminarum Kondakovianum (M. 1. Rostovtzeff), 126. Le Chefa (A. Marneur), 257, 366. Le Code de Habous ou ouvkaf selon la Igistation musulmane (E. Mercier), 406. Le Coq, A. von, 13, 251. Le cycle tre de douze animaux (E. Chavannes), 115. Le dogme et la loi de llslam (Goldziher), 263. Le droit coutumier f amilial des montagnards du caucase et des Tcherkesses en particulier, 151. Le droit franc en Syrie pendant les croisades (D. Hayek), 273. Le droit musulman (N. de Tornauw), 261, 405. Le droit musulman expliqu6 (Sawa Pascha), 258. Le droit musulman par les textes (Bousquet), 279. Le gouvernement du Sultanat de DehU (Agha Mahdi), 17, 141, 226. Le Habous ou ouvkaf (E. Mercier), 405. Le Livre de Gerchasp, (Esed; trc. OL Huart), 64, 127, Le Livre de l'impt foncier (Eb Yusuf; trc. E. Fagnan), 220, 279. Le livre de Marco Polo, 78, 77. Le Livre des magistratures d'el VVancherisi (Bruno ve Demombynes), 279. Le monde musulman et byzantin (Demombynes), 108, 143. Le Moyen-ge Russe, 33. Le probleme des Wakf en Egypte (A. Sekaly), 406. Le Rameau d'or, 71, 77. La Regime du VVakf en Egypte (A. Cotta), 406. Le R6gime foncier en Syrie, 408.

L La dogme et la loi de llslam (I. Goldziher), 278. La Feodalite musulmane (P. Wit-tek), 38. La fin du monde antique (F. Lot), 230. La fonction du droit civI compar (Lambert), 16, 294, 257. La formation et les effets des cont-rats en droit iranien (Amir Soleyman), 276. La France judiciaire (H. Hughes), 257. La frontiere de l'Eufrate, de Pom-pe*e a la conquete arabe (V. Chapot), 100. La Horde d'or (Grekov ve Jakoubovskl), 250. La fustice chrifienne (Guiraud), 276. La Question macdonienne (J.. Ivanoff), 10.

438/slm ve Trk Hukuk Tarihi Le traval dans I'Europe chr^tienne au Moyen-ge (P. Boissanna-de), 217. Le Turkestan et le Tibet (F. Grenard), 172 Le Voyage du Levant (Ph. du Fresne-Canaye), 244. Le Voyage du Monsieur cTAramon (Chesneau), 244, Le Wakf, 405. Le Wakf et l'utilite 6conomique de son maintien en Egypte (H. M. Delavor), 400. Le Wakf ou Habous (Eug. Clavel), 405. Ldgislation orientale t A. Dupperon), 270. LSgislations orientales, Droit musulman (Th. Dulau ve J. Pha-S raon),26l. Lehce-i Osmn, 247, 322. Lehcetl-Lugt (Es'ad Efendi), 242. Lerez, E., 304. Les Archives de Lavra, Byzantion (G. Rouillard), 266. Les biographies du Manh al Safi CM. Gaston), 417. Les caravanserails syriens du Hacc, Ars Islamica CJ. Sauvaget), 230. Les Comans et Byzance, BuII. de l'Institut arch6o!ogique bulgare (A. Rosovkij), 9. Les couleurs nationales de FEgypte musulmane (A. Zeki Paa), 58. Les decrets memlouks de Syrie, Bul-letin d'tude orientales CJ. Sauvaget), 414. Les Emblemes heraldiques de By-zance et les Slave, Seminarum Kondakovianum (A. V. Solovi-ef), 67. Les eunuques travers les ges CR. Millant), 302. Les Habous de Tanger, Archives marocains (Michaux . Bellaire et Graulle), 407. Les inscription des schatzes von Nagy-Szent-Miklos CJ. Nemeth), 101. Les Institutions juridiques turques au Moyen-ge CF. Kprl), 79. Les institutions musulmanes (Demombynes), 20, 258, 275. Les introducteurs des Ambassadeurs CBopp), 133. Les invasions barbares CF. Lot), 33. Les monuments de la culture protobulgare, Archaelogia Hungarica, 81, 126. Les origines magiques de la Royauti CJ. Frazer), 78, 143. Les origines de rempire ottoman (bk. F. Kprl, Osmanb mparatorluunun Kuruluu), 6, 343. Les origines des legendes musulmanes dans le Coren et dans les vies des prophtes CD. Sider-sky), 145. Les prairies d'or (Mes'udi), 263. Les rois thaumaturges (Marc Bloch), 78. Les Saints des derviches tourneurs CC1. Huart), 148, 167, 328. Les status gouvernementaux ou regles de droit public et admi-nistratif (Mverd; Ahkm'sSultaniye, trc. E. Fagnan), 255, 279. Les successions agnatiques mitigees CF. Petier), 270, 408. Les symboles astrologique sur les monnaies de Perse, Gazette belge de Numismatique (E. Drouin), 52, 130. Les titre des Kahns hulgares, d'apres I'nscription du cavalier de Madara (G$za Fehe, 81., Les Tulunides (Z. M. Hassan), 221, 267, 288. Letif (U. Zakn), 242, 285, 326. Letif-i Enderun (Hafz lys), 245. Le^tres du Baron de Busbec, 77, 118.

ndeks/439 Lettres sur la Turquie CUbicni), 247. Levchine, A. efe,1 176. Li-ChieMin (Fitzgerald), 211. Lisn'1-Arab CZemaher), 215. ' Liva mad. (Encyclopdie de l'lslam), 186, 213, 214. Lokotsch, Kari, 120, 166, 168, 174, 178, 234, 236, 280. Lot, Ferdinand, 33, 230. Loung, 68. Lugt- Furs, 167. Ltfi Cmverrih), 211, 246, 247. Ltfi Paa, Trkiyat Mecmuas (F. Kprl), 230. Lubb't-Tevrih CYahy-i Kazvini), W& Lbb'l-Elbb CAvfl), 96, 112, 159, 177, 284, 285, 294. Mameleke stind Eden ahsiyeti Vakf, Adliye Ceridesi (Esad Arsebk), 405. Marais, G., 332-336, 359. Mardin, Eb'1-Ul, 353, 405. Mardin Mlk-i. Artukiye Tarihi (Ktib Ferd), 124. Margoliought, D. S., 256, 342. Marko Polo CMarco Polo), 71, 76, 77, 115, 116. Markham, Sir Clements (mtercim), 214. Mans, Raphael du, 252, 253, 286, 326. Manuel d'Art musulman CG. Marais), 335. Manuel des institutions romaines A. Bouche-Leclerq), 230. Manuale di diritto publico e privato ottomano introduzione (Gattes-sehi), 257, franszcas iin bk. 406. Marquart, J., 9, 90, 91, 173. Marneur, Andre (Fransz hukukusu), 257, 366. Marsigli, 205, 206. Martin, M. J. Saint, 156, 158. Martyr, P., 158. Mruzt (Ebu's-Sud), 407. Maslik al absr (bk. Meslikti'1-Eb-sn bn Fazl Allah al Omar), 17, 56, 96, 136, 289, 290, 296, 297, 305. Masalik al Absar, L'Afrique moins l'Egypte, 136. Masdjid mad. (Encyclopedie de l'lslam; John Pedersen), 333, 347. Massaget, 125. Masse, H., 258. Massignon, L, 31, 45, 272. Materialy po amanstvu u Altaytsev CA.V. Anohin), 72. Materiaux pour servir a l'histoire de la metrologie musulmanes (M H. Sauvaire), 215. Materiaux pour un corpus inseriptionum arabicarum (Van Berehem), 316.

-M M. Arif, 111. Ma'asr-i Rahim (Nahvand), 145, 167, 175. Macaire (Antakya patriki), 119. Madara, 82. Maftih al-ulm (Hrizmi), 135. Magyar Nyelv (Mecmua), 90, 236. Mahbb'l-Kulb (Ali r Nevi), 234, 242, 250. Mahkeme mad. (slm Ansiklopedisi), 276. Mahmud Kagar, 69, 91, 93-96, 178, 232, 235, 236, 238, 296, 334. Mahmud Nigb, 291. Mahmud ebuster, 165. Makriz Cmverrih), 38, 40, 42, 45, 75, 117, 126, 129, 153, 158, 215, 227, 228, 269, 298, 304, 347, 378-381, 402, 417. Maksid (Barsbay devrine ait anonim kaynak), 228 Malcolm, John, 204, 252, 270, 286. Malov, 13. Marcel, 242.

440/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Matla'u's-Sa'deyn, 347. Matl''-ems, 175. Mverdi (slm hukukusu), 20, 21, 38, 40, 108, 109, 113, 114, 255, 264, 279, 300, 375-377. Mayer, A. 54, 55, 413, 416, 418. Maynagoev, 78. Mzenderan ve Esterabad, GMS, 163. Mebst (Serahsi), 357. Mecd-i Hemger (kasideci), 193. Mecelle (code), (Melikah devri), 28. Mecelle, 365. Mecelle mad. (islm Ansiklopedisi), 276. Mecelle-i Mihr, 27, 64, 76. Mecelle-i ark, 135. Mecelle-i Umur- Belediye (Osman Nuri), 167,172. Mecelle-i Yadigar, 286. Mecm'l-Ensb, 27. Mecm'lKavnn, 275. Meden Hukuk (Esad Arsebk), 405. Medeniyet-i tslmiye Trihi (Corci Zeydn), 20, 114, 117, 145, 231, 304. Meftih'1-Ulm (Hrizmi), 219, 264. Mehdi Behram, 131. Mehmed Arif (nair), 321, 322. Mehmed Hamd (Elmalh), 353, 405. Mehmed brahim (tarihi), 225. Mehmed Nzm, bk. Muhammed Nazm. Mekkri (Endlsl tarihi), 337. Mektubt- Mevln, 148. Melanges d'histoire du droit (Esmeni), 259. j&*?$& Mlanges Rene Basset, 332. Melgunof, O. (mellif), 146, 157. Melik'-u'ara Behr (nair), 110, 164, 281, 285, 326. Melioransky, 81, 150. Melonu, G., 307. Mmoires d'histoire Orientale (Defrmery), 55, 158, 286. Memoires de l'Academie imperiale des sciences de St. Petersbourg (M. Charmoy), 100. Mmoire geogr. sur l'Egypte (Quat-.remere), 117. Mmoires historiques et geographi-ques sur l'Armenie (Saint-Mar-tin), 28, 156, 273. Memoires of ah Tahmaps (Hseyin Han amlu), 155. Mmoire sur les Huns Ephtalites (E. Drouin), 8. Menkb (Eflki), 156, 328. Menandre (Bizans mverrihi), 8, 119. Mengli Giray Han I. Yarl, Trkiyat Mecmuas (Abdullah olu Hasan), 110. Menhu's-Sfi (Eb'l-Mehsin), 417. Menoutchechr (Kazimirsky), 116, 139. Menzel, Th., 89, 63. Mensing, M., 279. Mercier, E., 355, 358, 359, 405, 407, 408. Meskkt- Kadme-i tslmiye Ka-tolou (A. Tevhid). 25, 69, 132, Meskkt- Osmaniyye (Halil Ed-hem), 65. Meskkt- Trkmaniyye Katolou (Galib Edhem), 67. Mesnevi (Mevln), 120. Mes'di (mverrih), 126, 263, 300, 324. t^l Mesureur, A., 408. Mevln, 120 243. Mevln'da Trke Kelimeler ve Trke iirler, Trkiyat Mecmuas (. Yaltkaya), 120, 243. Mevln'nn Mektuplar (F. Nafiz Uzluk), 60. Meynard, Barbier de, 126, 166. Mez., A., 17, 19, 21, 45, 113, 136, 231, 265, .288, 300, 304. Michaux-Bellaire et Graulle, 407. Miconn, A., 13L Mihmn-nme-i Buhar , (yazma, Nuruosmaniye ktb.; Fazlullah Ruzbehn), 269. Millant. B., 302. MilU Tetebbular Mecmuas, 82, 60, 111, 245, 268. Mllliot, L. 407. Minorsky, V., (nair ve mtercim), 163, 168, 243, 253, 270, 286, 338. Minovl, M., 168. Minihr (ir), 139, 187, 281, 282, 292. Mr Abd'l-Kerm Buhr, 158. Mirhond, 147, 151, 158. Mirsad'1-bd (Necm'd-Din Rz), 147, 151, 158. Mirza Muhammed Kazvin, 94. Mission en Mesopotaraie (L. Massignon), 31. Mittelt. wrt. (C. Brockelmann), 93. Mitwoch, 54. Mode de conservation et de transmission de la propriete fonciere en Syrie (L. Zamaria), 408. Moolca Lgat (Schmidt), 100. Mogul ehnamesi (fara), 201. Mogullar, Cengiz ve Trkler (Berezin), 281. Mogullar Devrinde Trkistan (Barthold; bk. Turkestan down to the Mongol invasion), 339. Moullann Gizli Tarihi, 173, 174. Mogullarm tima Tekilt: Gebe Feodalizmi (Vladimirtsov; rusa) 235, 248. Mohammedan law (Encyc. Britannica; D.B. Macdonald), 277. Mohammedan theories of finances (Aghnides), 279. Mohl, J., 127, 182. Molla Abd al-Baki Nahavand (m-%C: Uif), 145, 157. Monnaies de differentes dynasties musulmanes (Barthold), 125. Monteti, H. de, 406. Morand, Marcel, 257, 272, 276, 355, 358, 361-363, 365, 367, 407.

ndeks/441 Mordtmann, J. H, (nair), 244. Moreland, W. H., 37, 42, 112. Morgan, Jacques de, 37, 129, 155. Morley, W. H., 158. Moret, A., 78. Moi, V. (mnekkid), 273. Mots turcs et persans conserves dans le parler algerien (M. Ben Cheneb), 236. M. Cevdet, 321, 322, 324, 325. Muallim M. Cevdet (nr. Osman Ergin), 321, 325. Mucr-i Beylekni, 120. Mufassal bn-i Bibi, 60. Mufazzal b. Abi'l-Faz'il, 153. Muhdaratl-Evil (Alaeddin Ali Dede), 335. Muhammed al-Nasav, 140. Muhammed Ali Terbiyet, 167, Muhammed Hasan Han (mellif), 175. Muhammed Hindh (mellif), 32. Muhammed ibrahim (mverrih), 74, 345. Muhammed kbal (nair), 294. Muhammed Kazvin (nair), 294, 304. Muhammed Nzm (mellif ve nair), 17, 109, 111, 118, 137, 138, 282. Muhammedan law. An abridgment according to ita various schools (Vesey-Fitzgerald), 278. Muhammedanisches Recht in Theoorie und VVirklichkeit (Goldziher), 18. Muhammedanisches Rechts nach Schaftischer Lehre (E. Sachau), 405. Muhtasar al-duval (Eb'l-Ferec), 131. Muhtasar o Sommario del diritto malachita di 278. Halil lbn Ishak,

Mu'izzl-Ensb, 175. Mukaddesi (veya Makdisi), 338, 339.

442/slm ve Trk Hukuk Tarihi Mukaddime-l bn Haldun, 23, 261, 287. Murc al-zahab (Mes'd), 126, 300. Mustafa Paa (Netciyl-Vukut mellifi), 388, 389, 399, 400.. Musul Atabeyleri Tarihi (Recueil des historiens des Croisades), 225. Mcir'd-Dn, 416, 417. Mller, F. W. K., 73, 82, 90. 93, 99, 232, 235, 246, 280. Mller-Gabain, 177. Msned (Ahmed b. Hanbel), 113. Msned (Taylis), 113. Mze-1 Hmyn Meskkt- Kadme-i Islmiyye Katalogu CGalib Edhem), 54. Mythologie du Buddhisme au Tibet et en Mongolie (E. Grnwedel), 68. Netyic'l-Vukuat (Mustafa Paa), 208, 388, 389, 398, 400. Neuf notes sur des cpestions d'Ase Centrale, Toung Pao (P. PelliOt), 13, 89, 99, 144. Nice tas Choniates (Bizans mverrihi), 119. Nicholson, R. A. (nair ve mtercim), 109, 117, 120 135, 216. Niebuhr (seyahatname mellifi), 160. Nihyet'1-Arab (Nuveyr), 76. Nizam!, 65, 128, 236, 239. Nizm-i Arz, 106, 109, 112, 222, 224, 304, 340. Nizm'1-Mlk, 26-28, 42, 43, 74, 106, 107, 100, 139, 223, 224, 264, 269, 282, 283, 290, 293, 338, 384, 393. Norden, 242. Notes additionnelles sur Ies Turcs occidentaux, T'oung pao, (Ed. Chavannes), 144, 178. 5 Notes d'archologie arabe (V. Ber-hem), 53. Notes relatives I'histoire du droit des peuples balkaniques, Revue int. des etude balkaniques (F. Kprl), 78. Notes sur le Turkestan de M. W. Barthold, T'oung pao (P. Pelli-ot), 115. Notice sur les chrestomathies ori-entales, Journal Asiatique (Belin),. 234. Notces et extraits (Quatremere), 347. M Notices sur l'tat actuel de la Perse (Langles), 134. Nouvelle Revue de Hongrie (Joseph Der), 15. Novele (Justinien), 365. Nldeke, 5. Ntzel, H., 52, 54. Nveyri, 76, 77, 118. Nzhet'I-Kulb, GMS (H.M. KazVin), 163, 315, 344, 346, 356, 386. O O progrebalnih obryadah turkskih plemen tzantralnoy vostonoj Az (Katanov), 72.' Oberhummer, E., 302. Observation sur les mennaices legendes en pehlevi et pehlevi-arabe (Ed, Drouin), 181. Ouznme (eski darb- mesel mecmualar), 146. Ouz-nme, 121 Ouz Etnolojisine Dir Notlar, Trkiyat Mecmuas (F. Kprl), 101. Olearius, A., 134. Oniki Hayvanl Trk Takvimi (Osman Turan), 129. XVIirinci Yzylda ark Trkistan'da Mevcud fanitsi Adl Feodal Messese (L. J. Duman), 46. Opisanie Zivucich v Kazanskoj gu-bernii jazestkich narodov (F. Miller), 73. Or. M. A, Stein's mss. in Turkish Runlc script from Miran and Tun-Huang, JRAS (V. Thom^ sen), 173. Orhon Kitabeleri, 81, 82. Orkun, Hseyin Namk (nair), 322. Orta Asya Tarihi (Mr Abd'I-Ke-rm Buhr), 158. Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Dersler (W. Barthold), 14, 27, 33, 89, 93, 94, 115, 167. Ortazaman Trk Devletlerinde Hukuk Senbollerdeki Motifler (F. Kprl), 322. Ortazaman Trk Hukuk Messeseleri, Belleten (F, Kprl), 156, 269. Oru Bey, 206. Ortiz, J. Lopez, 278. Osman Nuri, 167, 172. Osmanl Devrinde Akkoyunlu H-' kmdan Uzun Hasan Bey'e Ait Kanunlar, Tarih Vesikalar (mer Ltfi Barkan), 170.

ndeks/443 Osmanl Devletinin Saray Tekilt (1 H. Uzunarl), 306. Osmanl Devleti Tekiltna Med-hal (I. H. Uzunarl), 106, 137, 139, 159, 170, 176, 224, 295. Osmanl Edebiyat (Turks) mad. (Encyclppedie de Tslam; F. Kprl), 328, 330, 331. Osmanl Imparatorluu'nun Etnik Menei Mes'eleleri (F. Kprl), 6. Osmanl mparatorluunun Kuruluu (F. Kprl), 6. Osmanl Kanunnmeleri (nr. Men-med Arif), .621, 322. Osmanl kronikleri, 111. Osmanl Trih Deyimleri ve Terimleri Szl (M. Zeki Pakahn), 321. Osmanische Urkunden in trkischer Sprache (F. Kraelitz), 110, 172. Osteuropaische und ostasiatische Streifzge (J. Marquart), 173. Ousma ibn Mounkdh (H. Deren, bourg), 159, kr. 118. O mer Hilmi, 312, 353, 405. tken Neriyat, 5, 6, 234, z, Tahsin, 329.

Naim, 206.

Nahevri, 315.

T*^l

Nalivkn, V.P., 158. Nallino (talyan hukukusu, nair ve mnekkid), 256, 258, 259, 273, 275,277,278. Nasihat's-Seltin (l), 159. Nair Husrev, 166, 301, 345. Nasr alDn Ts ou Finance, BSOS (Minovi ve Minorsky), 168. Nauphal, M. de, 358. Necm'd-Din Rz, 225, 330, 379, 381. Nefis'l-Fnn, 386. Nefehat-i Cami tercmesi (Lmi'i), 167. N&neth, G., 91, 98, 101, 232, 235. Nerchakhy (bk, Nerah), 221, Nerahi, 105, 109, 137, 138, 282, 285, 304, 339, 340, 344, 370. Nes'im'lMehabbe (Ali r Nev'i), 167. Nesevi (mverrih), 9, 28, 192, 239, 268, 283, 295, 345. Neri (tarihi), 172, 206.

Padel et Steeg, 408. Pai-shih ch'ang-ch'ingchi, 124. Pakahn, M. Zeki, 321. Palladiy (Rus sinologu), 249. Papyrusprotokolle (Karabacek), 306. Patrologia Orientalis (Blochet), 119, 153, 258. Pauthler, M. G., 76, 77. Peev Tarihi, 110. Pedersen, John, 333. Peisker, 14. Pelliot, P. (Sinolog), S, 30, 82, 88-91, 99, 115, 144, 173 183, 199, 249.

444/slm ve Trk Hukuk Tarihi Peltier, F. et Bousquet, G. H., 878, 408. Perem mad. (slm Ansiklopedisi), 178, 178. Petit Traicte de Toriine des Turcgs (Cantacasin; nr. Schefer), 844. Petruewsky, t, H., 46. Poliak, A., 37-41, 44, 45, 269. Poppe, 248. Prasad, Ishwar (Hindli tarihi), 17, 110, 141, 226, 297. Pr6cis elementaire de droit musulman (Malekite et Algerien; G. H. Bousquet), 278. Prencipes du droit musulman (Van den Berg: trc. de Teraan), 405. Procope, 8( 334. Provencal, Levy, 17, 114, 136, 218, 273, 289, 299, 301, 314. Pr Bah- Cami (ir), 243. j Puteestviye na Altay t za Sayan y soverennoe (A. V. Adrianov), 72. Puteestrie v Zapadinju Mongoliju (Grumm-Grshimailo), 73. -Q Quarterly dergisi, 416. Quatremere, M., 31, 56, 116- 118, 152, 153, 158, 159, 175, 177, 231, 241, 242, 247, 269, 301, 306, 320, 332, 347. Quelques mots encore sur les Iettres des l-Khans de Perse (W. Kotwicz), 70. Quelques remarques sur le droit coutumier bulgare, Revue int. d. tudes balkaniques (S. S. Bobev), 271. B Rabineau, 163. Raccolta di eritti editi e edito (Nallino), 278. Radloff, 13, 81, 00, 91, 06, 98, 101, 150, 232, 248. Rahatu's-Sudr (Ravendi), 27, 74, 120, 139) 151, 17, 177, 287, 293, 294, 340, 345. Rahmeti, R., bk. Arat, Rahmeti, 101. Raiye kasidesi (Unsri), 236. Rambaud, A. (tarihi), 5, 38, 237. Ramsted, 91, 99, 248. Raquette, G, 251, 322, 324. Rosonyi-Nagy, L., 120. Rasovskij, A., 9. Raid al-Din (bk, Reid'd-Dn), 230. Ratschnevsky, 249. Ravaisse (nair), 154. Ravendi, 25, 27, 29, 74, 75, 120, 121, 139, 151, 167, 177, 178, 190, 326, 345. Razvat al-Saf (Mirhond), 147, 151, 154, 175, 250, 251. Ravzatu'l-Cennt, 165. Ravzat'I-Kttb (Mneat mecmuas, Konyah Eb Bekir'in), 59, 66. Recherches sur la constitution de la proprite" territoriale dans les pays musulman, Journal Asiati-que (VVorms), 362, 407. Recherches sur la nature et sur les revolutions du droit de propri-ete* en Egypte, depuis la conqu-ete de l'Egypte par les musul-mans jusqu l'expdition fran-caise (Memoires de l'Institut, 408. Recherches sur le commerce genois dans la Mer Noire au XIIIe siec-le (G. J. Bratianu), 170. Recherches sur le regne de Barkia-rok j[M. Defremery), 74, 148. Recherches sur les carreaux... (Deguignes), 131. gjj& Receuil des. historiens des Croisa-des, historien Orientatuc, 27, 38, 152, 239. Receuil de textes relatif l'histore de Seljoucide (Houtsma), 27, 74, 75, 108, 151. Reinaud, M., 127. Reino, 216. Relation de l'ambassade au Kharezm (Rza Quoly Khan; nr. Schefer), 157, 251. Relation du voyage en Orient de Cariler de Pinon, Revue de l'Orient latin (E. Blochet), 238. Remusat, Abel, 68, 145. Reng mad. (slm Ansiklopedisi), 214. R6pertOre chronologique d'Epigraphie arabe (Kahire Fransz ark Arkeoloji Enstits), 147, 316. Resm Gazete, 213. Restes de la langue turquie dans les Balkana, Revue, nt. des etudes balkaniques (P. Skok), 10. Reehat Tercmesi, 397. Reid'd-Din (mverrih), 31, 69, 116, 146, 169, 174, 192, 200, 286, 250, 268, 280, 281, 284, 31% 385. Reid'd-Dn Vatvat, 94. Revue des etudes hongroises, 101. Revue des tudes slamloue, 145.' Revue historique, 15. Revue Internationale des 6tudes balkaniques, 10, 78, 80, 279. Rza Kuli (Quoly) Khan, 157, 188, 251. Rza Nur, Dr., 192, 207, 218, 814, Ribt mad. (Encyclopdie de l'Islam; G. Marais), 230, 332. Ricerche intorno aile relazioni fra byzantlno e musulmano (E. Bussi), 257, 366. iRCOld, 71. Risle-i Ta'rift (Kalkandelenli Fakiri), 329. Ritter, H., 65. Riviere, P. L., 407. Riyazi, 329. Rocznik Orientalistyczny, 30, 144.

ndeks/445 Roerich, Georges de, 126. Rogers, 54 Roma Hukuku ve ark Hukuklar, Capitolium mec. (E. Carusi), 257. Rostowtzeff, M., 126, 143. Rouillard, G., 217, 266, 306. Rozy, R., 307. Rub'iyat- Baba Efzal-i Ki, 167. Ruban, Prof., 369. Rdeki, 162. Ruh (ir), 329. Rus Ansiklopedisi, 156. Rypka, J., 65.

S S. F. Oldenburg erefine karlan makaleler mecmuas (trk. trc. lk mecmuas), 150. S. Vesey-Htzgerald, 278. Sa'det-nme (M. ebuster), 165. Sachau, E 405. Sacy, S. de, 36, 41, 321. Sadreddin, 60. Sadi (ir), 128,326. Sa'd Nefisi (nair), 100, 111, 137, 169, 222, 232, 250, 251, 281-284, 292, 304, 305. 330. Saint-Martin, M., 28, 273. Salh, 325. Saleiiles, 365. Salemann, 187. Salur mad. (EncycIopdie de l'Islam; F. Kprl), 69, 84. Samoilovi, Prof., 58, 57, 99, 281. Sancak mad. (Encyclopdie de l'Islam; J. Deny), 178, 214. Sancak ve Sancamz (Cemil), 214. Sancak- erf mad. (Encyclopdie de l'Islam), 214. Sancamz ve Ay Yldz Nak, TOEM, 214. Santillana, D., 278, 405. Sanguinetti, 31. Saracenic Heraldy (L. A. Mayer), 54

446/lslm v Trk Hukuk Tarihi Sar Saltq et le nom de la ville de Baba dagh (J. Deny), 167. Sarre, F., 54, 61, 62. Sautayra ve Cherbonneau, 262, 358, 359, 408. Sauvagefc, J., 230, 231, 255, 314, 319, 414. Sauvaire, M. H., 215. Sawa Pasha (Sava Paa), 16, 238. Sayyid Abd al-Rahm Halhali (nair), 106. Sayyid Taghl Nasr! 19, 230, 263. Sbornik Muzeya po Antropologu i etnograf!!, 72. Scala (tarihi), 37, 237. Schaht, J. 276-279. Schaeder, H. H., 90. Schefer, Ch. (nair), 105, 106, 109, 120, 137-139, 157, 168, 221, 239, 244, 247, 251, 252, 282, 286, 291, 293, 304 326, 346, 377. Schindler, Houtoum, 131, 134. Schmidt (lugati), 100. Schnouck-Hurgaronj, 16, 18. Sebk-i ins veya Tarih-i Tetav-vur-i Nesr-i Fris (Melik'-u-ar\ Bahar), 281, 285. Seddon, C. N. (nair), 110, 169, 246, 250. Sefer-nme (Nsir Husrev), 168, 301. Sehav, 347. Seh Tezkiresi, 329. Seluk Armas Hakknda Notlar (H. F. Turgal), 59. Seluk-nme, 124. Seluklular Tarihine Alt Metinler (nr. Houtsma), 124, 139, 149. Sem'n, 136, 139, 338-341. Seminarum Kondakoviarum, 67, 126. Sen, 238, 239. Serahs, 357. Seyahat-nme (Evliya elebi), 176, 329. Seyahat-nme (bn Battt), 242, 296. Seyahat-nme (Nasr Husrev), 345. Seyf-i Esferengi, 65. Sidersky, D., 14S. Sin'atu'l-Kttb (Eb Ca'fer), 219. Sinologische Beitrage zur Geschichte der Trkwlker, Buli. de l'Acad. imp. des Sciences du St. Petersbourgh, 177. &ij Sipehslr menkibi, 328. Sstan Tarihi (mellifi mehul), 326. Siyrat al-Sultan Call al-Dn (Nesevi), 140, 239, 268, 295. Siysetnme (Nizm'1-Mlk), 27, 38, 43, 109, 139, 223, 239, 241, 264, 287, 291-293, 338, 340, 344-346. Shiratori, 91. Skizzen und Vorarbeiten (VVellhausen), 261. ,-j% Skok, P., 10. Slane, de, 38, 43. Sobernheim (nair), 37, 228, 299, 380. Sogdyskiy Sbornik, 217. Solovief, A. V., 67, 271. Sommaire des Archive Turques du Caire (J. Deny), 160. Spiegel, F., 163. Sprenger, 219. Statut personnel et succession (Sauteyra et Cherbonneau), 408. Stein, Ernst, 237. Stier-Somlo, Fritz, 4. Steingass, 248. Steueapacht und Lehnwesen, Der islam (C. H. Becker), 26. Storia del Musunani di Sicia (Amar), 273. Strange, G. de (nair), 109, 117, 132, 135, 216. Strothmann, R., 278. Strzygowski, J., 53, 62, 120. Subh'1-A' (Kalkaand), 145, 147, 154, 243, 207, 288, 297, 300, 301, 305, 414, "^; Suidas (Bizansl leksikograf), 13. Sul libro Siro-Komanica e sul presunto diritto Sirico (Nallino), 259. Sur les pistes de l'Asie Centrale (G. de Boerich), 126. Suriye'de Memlklerin Berd Tekiltna Ait bideler ve Yollar (J. Sauvaget), 236. Supp. (Barbier de Meynard), 186. Supp. aux Dictionnaires arabes (Dozy), 112, 114, 141, 159, 166, . 236, 280, 325. Sz, (dr, XVI. asr), 208. Suyt, 267, 269. Shan ve Shanvern (Hakim Senl), 236. Sheyl ve Nevbahr (mesnev), 243, 244. Sleyman b. Abdi'1-Hakk b. elPehlivn zerbaycan (Mellif), 121. Sleyman Kanun-nmesi, 172. Sryanice Vekayinme (Barhebraeus), 115. Sssheim, Kari (nair), 28, 268.

ndeks/44*

T
Tabakat- Nsr, 76, 198, 296, 305. Taber, 114, 143, 218. Taber, 108, 136, 217. Tableaux de la vie antique (M. Rosto vtzeff), 143 Tableau genral de l'empire Otto-man (M. D'Ohsson), 36, 247, 306, 406. Tacu't-Tevrih (Hoca Sa'd'd-Dn), 171. Tahiyeli Kavanin (Karako Serkis), 419. Tarih (k Paa-zde), 171, 280. Tarih (nr. A Bey), 247. Tarih (Beyhaki), 222. Tarih (Ebl-Fid), 147, 240. Tarih (Hammer), 243. Tarih (Ltfi), 211, 246, 247. Tarih-i Askeri-i Osmani (Cevad Paa), 206, 247. Tarih-i Beyhak (bn Fundk), 344. Tarih-i Beyhaki (nr. Said Nefisi), 120, 137, 139, 163, 178, 232, 282, 292, 304. Tarih-i Buhara (Nerahi), 109, 137, 138, 282, 285, 304, 339, 340, 377. Tarih- Cihn-r, 133. Tarih-i Cihn-gu (Cveyni), 115, 125, 140, 249, 250, 346. Tarih-i Devlet al Atabekiya muluk al-Mavsil (Recueil ta histori-ens des Croisades (trc. de Slane), 158. Trih-i Enderun (Ata), 167, 244, 247. Tarih-i Fahr?d-Dn Mbrekh, 344. Tarih-i Firishta (nr. J. Briggs), 97, 155. Tarih-i Firzah (Baran), 141, 240, 286, 296. Tarih-i Firzah (Afif), 305. Tarih-i Gzide (H. Kazvini), 120, 138, 344. Tarih-i Haleb (Bischoff), 347. Tarih-i Hulef, 33.

-ahnme (bk. eh-nme) (Firdevs; nr. J. Mohl), 182. akaik Zeyli, 146. ecere-1 Trk (Ebul-Gazi Bahadr Han), 157. eh-nme (Firdevs), 167, 183, 184, 340. eh-nme (Kasm), 203. eref Han Bitlisi, 234. eref-nme (Nizam), 236. eref-nme (eref Han Bitlisi), 234, 246. eref'd-Dn Yezd, 100, 114, 166, 169, 242, 250, 280. eriat mad. (slm Ansiklopedisi), 260. erl Miras Hukuku ve Evltlk Vakflar (mer Ltfi Barkan), 397,405. erh-i Cedid li Kanunil-Araz! (Ah Haydar), 419. eyholu Mustafa, 330.

448/lslm ve Trk Hukuk Tarihi Tarih-i Jahan Gua, GMS, (bk. Ta-rih-i Cihn-gu), 109. Tarihi mufassal- ran (Abbas ikbal), 386. Tarih-i mubarak-i Gzn, GMNS (Reid'd-Dn; nr. Kari Jahn), 140, 169, 230, 250, 268, 384, 385, 397. Tarih- Ouz ve Trkn ve Hikyt- Cihangiri (Reid'd-Dn; yazma, Topkap Saray), 281. Tarih-i Osman Encmeni Mecmuas, 32, 321. Tarih-i Sstn, 110, 162, 164, 178, 339, 340. Tarihi Vassf, 65, 285. Tarihi Szlk CM. Cevdet), 321, 322. Tarihe-i r u Hurd (Kesrevi), 69, 131. Tarih'l-Alemil-Osmn (Arapa, A. Timur Paa), 214. Tarih'l-Hulef (Syt), 267. Tarih'1-Irak (Abbas Azzvt), 266, 346. Tarkhan and Tarquinius, 90. Tarquinius Priscus, 142. Tahcah Yahya Bey (ir), 208. Tavi mad. (slm Ansiklopedisi), 300, 301. Tayhs, 113. Tazkara (Devletah), 105, 110, 120, 167. Tazkara-i ah Tahmasb, 155. Tazkirat al-mulk, GMNS (Minorsky),253, 270, 280. Tchaos, 408. Tecrib's-Selef (Hinduh- Nahevn), 346. Tekalif Kavaidi (Abdurrahman Vefik), 247. Terkib-i Bend (Ruhi), 329. Terras, J., 407. Terressassee, H., 332, 387. Textes hstoriques (VVieger)', 82, 180. Tezkire-i Nasrbd, 167, 251, 286. The agrarian system of moslem india (W. H. Moreland), 112. T'oung pao, 39, 89 90, 99, 116, 140, TW, 306. Traite, Codes et lois du Maroc (P.L. Riviere), 407. Trait6 elementaire de droit musulman algerien (Zeis), 361, 405. Trait6 lmentaire de legislation algrienne (. Iarcher), 406. Tritton, A.S., 279. Trudiz Voston otdel, 90. Tu mad. (slm Ansiklopedisi). 179, 203, 214. Tughra mad. (Encyclopedie de lTs-lam; J. Deny), 56. Tuluk-nme (Husrev-i Dehlevi), 110, 198, 236, 240. Tuifra, 106, 139. Turul Bey mad. (Encyclopedie de l'Islam), 181, 232. Tuhfet'l-Mlk, 268. Tuna Kumallar, Belleten (L. Ra-sonyiNagy), 120. Turan, Osman, 129. Turgal, Hasan Fehmi, 59-61. Turkestan down to the Mongol in-vasion (Barthold), 115, 125, 137, 138, 159, 221, 249. Turkische namen und titel in In-dien (Le Coq), 90. Tursun Bey (mverrih), 206. Tutkavul mad. (slm Ansiklopedisi), 170. Trk Bayra ve Ayyldz (F. Kurt-olu), 213. Trk Dili ve Edebiyat Hakknda Aratrmalar (F. Kprl), 344. Trk Edebiyat Tarihi (F. Kprl), 23,74. Trk Edebiyatnda bk Mutasavvflar (F. Kprl), 93, 95, 121, 148, 167, 286. Trk Hukuk ve ktisat Tarihi mecmuas (mdr: F. Kprl), 5, 55, 229. Trk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, 13 Trk Tp Tarihi Arkivi, 61.

ndeks/449 Trkisches Recht mad. (Handwrterbuch der Rechrvvissenschaftt F. Stier-Somlo ve A. Elfter), 277. Trkistan Medeniyeti Tarihi, (rus-a; Barthold), 333, 338. Trkiyat Mecmuas (mdr. F. Kprl), 101, 110, 120, 124, 246, 325, 329. Trkiye Tarihi (F. Kprl), 22, 27, 84, 226. Trklerde Hkimiyet Telkkisinin Tekml. (F. Kprl'nn nerolunmam eseri), 11, 25, 26, 78. Trklerde Totemizm var mdr? (F. Kprl'nn nerolunmam makalesi], 53. Trkmen algclar (Ali Rza), 163. Trkmen Kavmi Tarihine Ait Taslak, Trkmenistan Mecmuas (rusa; Barthold), 27, 84. Tzkt (Timur'un), 32. Two instances of KhiFat in the Bib-le, Journal of Theological Stu-des (F.W. Buckler), 307. Tyan, E., 114, 257, 265, 266.

The Callphs and their non-muslim subjects (Tritton), 279. The coins of the Turkmn Houses in the British Museum (Lane Poole) 69. The Farjsnma of IbnulBalkhi (bn'1-Belh; nr. Strange ve Nicholson), 216. The Golden Bough, 71. The life and times of Sultan Mahmud of Ghazna (Muhammed Nzm), 17, 136. The mongol title Tarkhn (Beve-ridge), 90. The Mazalim juridiction, JRAS (H. F. Amedroz), 266. The Muntakhab al-Tavrikh, 97. The political theory of the Indian Mutiny (F.W. Buckler), 307. The Rhat-us-Sudr, GSM (Ravendi), (bk. Rahat's-Sudr), 25. The Tadhkiratu'sh-Shu'ar (Devletah; nr. . Browne), 29. Thomas, E., 54. Thomsen, V., 81, 90, 91, 99, 150, 173, 232. Thurnwald, Richard, 47. Ticaret Kanunu (Trkiye'de, 1850), 275. Tiesenhausen, 129. Timur, 32. Tirz.mad. (Encyclopedie de l'Is-lam; Grohmann), 56, 306. Tishendorf, 36. Togan,' Prof. Zeki Velid, 73, 123, 280. Topkap Mzesi Arivindeki Altn Ordu, Krm ve Trkistan Hanlarna Ait Yarhg ve Bitikler (Akdes Nimet Kurat), 111, 251. Topkap Saraynda Deri zerine Yaplm Eski Haritalar (ibrahim Hakk), 214. Tordu ve Tlesler Hakknda Yeni Malmat (.A. Klyukin), 99. Tornauw, N. de, 261, 405.

U Uigurica (Mller-Gabain), 177. Uigurische Glossen (F.VV.K. Mller), 82, 90, 248. Uigurische Sprachdenkmaeler (W. Radloff), 13, 248. Ulu Han Ata Bitigci, 131 Ulu Bey, 33. Un trait manichen retrouve en Chine (Ed. Chavannes ve P. Pelliot), 82. Une Ambassade persane sous Louis XIV (Maurice Herbette), 133. Une loi agraire en Tunuse (H. de Monteti), 406. Unga. Jahrb. (Bang), 90, 111.

450/Islm ve Trk Hukuk Tarihi Untersuchungen zur spaetbyzanti-nischen Verfassung und Wirtschaftsgeschichte, MOG (E. Stein), 237. Urfah Mathieu, 189. Usma b. Munkldh (H. Deren-bourg), 118 kr. 159. Uspenskij, 9, 81. Usl Dvan, 124. Utb (Gazneli mverrih), 128, 282. Uzak ark Rus Akademisi Haberleri, 99. Uzcand (mellif),. 114. Uzluk, F. Nafiz, 60. Uzunarh, .H., 106, 137, 139, 140, 151, 159, 170, 176, 202, 224, 245, 247, 205, 305. Uygurlarda Hukuk ve Mliye Istlahlar, Trkiyat Mecmuas (A. Caferolu), 13. ^^ ber die trkischen namen einiger Grosskatzen, Keleti Szemle (Bang), 114. lk Mecmuas, 67, 131, 231. ss-i Zafer (Es'ad Efendi), 399. Vartan (Ermeni kronikisi), 9. Vassf (mverrih), 31, 66, 76, 174, 284, 285. Vassf Tarihi, 65, 242. Verbistkiy, 72. Velyaminov-Zernov, 248. Vernadski, 33. Verspreide Geschriften, 278. Vladimrev (Rus mongolistl), 46, 91, 235, 248. Vlacho-Turcica, aus den Forschungsarbeiten der Mitglieder des ungarischen nsttus in Berlin (L. Rasonyi-Nagy), 120. Voyage en Perse (Kotzebe; trc. M. Breton), 13. Voyages d'Ibn Batoutah, 31 141. Voyage dltalie et du Levant (Stochove), 119. Voyage du chevalier Chardin en Perse (nr. Langles), 118, 134, 270. Voyage du patriarche Macaire d' Antioche, 119. VuUers (mtercim), 158, 159, 258.

ndeks/451 Yabana Hukuklarn Alnmas ve Mim Hukuk (Ferid Ayter), 259. Yahya- Kazvin (mellif), 175. Yakoub Artin Paa (Msrl), 13, 54, 55, 58, 64, 69, 119, 127, 134, 205, 207. Yakoviev, 72. Yakubowski, 37, 40. Yaltkaya, erefedcto, 116, 120, 168, 175, 243, 268. Yasa, 30-33. Yazc-olu Ali, 124,286. Yediyldz, Bahaeddin, 355. Yeni Frisde Trk Unsurlar, Trkiyat Mecmuas (F. Kprl), 226. Yeni. Fikir Mecmuas, (A. Tevhid), 226. Yman, Mkrimin Halil (nair ve tarihi), 154, 161, 243. Yuan-C'ao pi-e (Cengiz devri kaynaklarndan), 199. Yusuf Hass Hcib, 93, 296. Yan-Shih Ch'ang-Ch'ing-chi, 124. Zapadnaya Mongoliyai Uryanxaayskiy Kray, 68. Zayn al-ahbr (Gerdizi; nr. Muhammed Nzm), 267, 282, 291, 340. ZDMG, 131 Zeis, M., 351, 358-361, 405. Zeki Megmiz (mtercim), 114, 145. Zemaheri, 215. Zendavest, 127. Zenker, 248. Zeyd b. Ali, 278. Zeyl-i lem-r-y Abbasi (nr. Sheyl Hansr), 252. Zeyl-} CmT't-Tevrh-i Reidi, 175. Zeyl-i Tarihi Dimak (Kalnis), 159, 239. Ziyaeddin, 407. Ziy''d-Din Baran, 141. Zolton, Gambocz, 114, 173. Zotenberg (mtercim), 163. Zoubdat Kascf el-mamlik (nr. Ravaisse), 154, 297. Zubdet'n-Nusre (el-Bondar), 305. Zwei Stiftungsurkunden des Sultan Mehmed II Ftih (Tahsin z), 329. Zwei ugurische Runnenschriften (Ramstedt), 248. Dzeltme: 290. sayfa, 2. satr aadaki ekilde dzeltir, zr dileriz: nnda ayn kimsenin hcip ve vezir sfatlarntadm gryoruz (Meslik'i-

W
Wakf mad. (Encyclopedie de l'Is-lam), 312, 3% 363, 407. VVakap mad. (Encyclopedie de l'Is-lam, zeyl, Kern), 407.. Wei-shu, 128. Wellhausen, 261. Wieger, L., 82, 180. Wiet, G., 270, 314, 4127. Wlaumez, Vice-aniral (lugati), 205. Wittek, P., 37, 38, 41. Wolff, FritE, 164, 167. Worms, 108, 362, 407. Wright ve de Goeje (nairler*, 347. Y Y.M. Delavor, 406. Y-a-t-U eu Moyenge byzantin (Iorga), 34.

Z
Zafer-nme (eref'd-Dn Yezd), 100, 116, 138, 167, 169, 202, 221, 243, 250, 280, 305. Zhir-i Faryb, 65, 120, 190. Zaki Mohammed, 221, 288. Zamaria, L., 408. Zapis. Vosto. otdel. mp. rus. ar-cheol. ob. (nostrantsev), 128.

y
Vahit Destgerd (nair), 167, 286. Vakf mad. (slm Ansiklopedisi; B. Yediyldz), 355. Vakflar (Ali Himmet Berki), 333, 405. Vakflar (nr. Evkaf Umum Mdrl), 390. Vakflar Dergisi, 322, 324, 355 356, 369, 375, 404, 413. Vakflar Galerisi Hakknda Muhtasar zahat, 390. Vakflar Kanunu (2762 numaral, 1935), 390. . Vakf Messesesinin Hukuk Mhiyeti ve Tarih Tekml, Vakflar Dergisi (F. Kprl), 257. Vambery, 237, 288.

You might also like