You are on page 1of 182

SORGULAYAN DENEMELER

Sceptical Essays Bertrand Russell (1928) Ceviri: Nermin Arik (1995)

TBITAK Popler Bilim Kitaplari


www.dinsizekitap.co.nr

ICINDEKILER Icindekiler ................................................................ 2 Giris: Kuskuculugun nemi zerine ................... 3 Dsler ve Gercekler .............................................. 14 Bilim Bos-Inanli midir? ....................................... 21 Insan Rasyonel Olabilir mi? ................................ 28 Yirminci Yzyilda Felsefe .................................. 35 Makineler ve Duygular ........................................ 54 Davranisilik ve Degerler .................................... 61 Dogu nun ve Bati Mutluluk Idealleri .......... 68 nin Iyi Insanlarin Yol Atiklari Ktlkler ............. 76 Pritenizmin Dns ............................................ 85 Politikada Kuskuculuk Gereksinimi................... 91 zgr Dsnce ve Resmi Propaganda ............. 104 Toplum Iinde zgrlk.................................... 121 Egitimde zgrlk ve Otorite ........................... 132 Psikoloji ve Politika ........................................... 145 Inan Savaslari Tehlikesi ..................................... 155 Gelecege Dnk Bazi Tahminler ..................... 169

GIRIS: KUSKUCULUGUN NEMI ZERINE


Okuyucularima, zerinde hosgr ile dsnmeleri iin, belki de son derece paradoksal ve yikici grnebilecek bir doktrin sunmak istiyorum. Sz konusu doktrin sudur: Dogru olduguna dair herhangi bir kanit bulunmayan bir nermeye inanmak sakincalidir. Byle bir grsn genel kabul grmesi durumunda btn sosyal yasamimizin ve politik sistemimizin tmyle degisecegini kabul etmeliyim; su anda ikisinin de kusursuz olmasinin bunu glestirecegini de kabul ediyorum. Ayrica (ve daha nemli olarak) bu grsn, bu dnyada ve sonrasinda basarili olmayi haketmek iin hibir sey yapmamis insanlarin akildisi umutlarindan ikar saglayan kisilerin (gaipten haber verenler, ifte bahisiler ve din adamlari gibi) gelirlerinin azalmasina yol aacaginin da farkindayim. Bu nemli dsncelere karsin, ileri srdgm paradoksun savunulabilecegi kanisindayim ve simdi bunu yapmaya alisacagim. Ilknce, asiriliga katigim dsncesine karsi kendimi savunmak isterim. Ben Ingilizlerin ilimlilik ve uzlasmaya olan tutkularini paylasan bir Ingiliz Whig iyim (Whig: 17. ve 18. yzyillarda hkmdara kargi Parlamento nun stnlgn savunan (ve sonradan yerini Liberal Partiye birakan) siyasal parti yesi. (.N.)). Pyhrrhonizm (kuskuculugun/skeptisizmin eski adi) in kurucusu olan Pyhrro hakkinda bir yk anlatilir. Pyhrro, bir eylemin digerinden daha akillica oldugundan emin olmamiz iin asla yeterince bilgiye sahip olmadigimizi ileri srmst. ykye gre genliginde bir aksam yrys sirasinda, felsefe hocasini (ilkelerini ondan almisti) kafasi bir ukura sikismis ve kendini kurtaramiyacak bir durumda grr. Bir sre onu seyrettikten sonra, yasli adami disari ekmenin bir yarari olacagini dsnmek iin yeterli neden olmadigina karar verip yoluna devam eder. Onun kadar kuskucu olmayan evredeki insanlar hocayi kurtarirlar ve Pyhrro yu acimasizlikla sularlar. Ancak hocasi, kendi gretisine sadik kalarak, onu tutarliligindan dolayi kutlar. Ben bu lde abartili bir kuskuculuk nermiyorum. Teoride olmasada pratikte, sagduyudan kaynaklanan gndelik inanlari kabul edebilirim. Bilim alaninda tam kabul grms bir sonucu, kesin dogru olarak degil ama rasyonel bir eylem iin yeterince olasi bir temel olarak kabule hazirim. Falan tarihte bir ay tutulmasi olacagi sylenirse bunu, gereklesip gereklesmedigini grmek iin 3

gkyzne bakmaya deger bulurum. Pyhrro ise farkli dsnrd. Bu nedenle, bir orta yol benimsedigimizi sylememin yerinde olacagini saniyorum. Ay ve Gnes tutulmasi rneginde oldugu gibi, arastirmacilarin zerinde anlastigi konular vardir. Uzmanlarin tam anlasamadigi konular da vardir. Btn uzmanlar hemfikir olduklarinda bile yanilabilirler. Einstein isigin yerekimi etkisiyle sapmasinin in niceligi konusundaki savi bundan yirmi yil nce, btn uzmanlar tarafindan rededildi; ama dogru oldugu ortaya ikti. Yine de, uzman olmayanlar, uzmanlarin grs birligi iinde olduklari bir savin dogru olmasini, olmamasindan daha olasi kabul etmelidirler. Benim savundugum kuskuculuk sundan ibarettir: (1) Uzmanlar bir grste hemfikir ise, bunun tersinin dogru oldugundan emin olunamaz. (2) Uzmanlarin hemfikir olmadigi bir grs uzman olmayanlarca kesin dogru olarak kabul edilemez. (3) Btn uzmanlar, dogru olmasi iin yeterli neden bulunmadigini kabul ediyorlarsa, siradan bir kimsenin karar vermekte ekingen davranmasi akillica olur. Bu neriler her ne kadar ilimli grnyorlarsa da, eger kabul edilirlerse insan yasamini kknden degistirebilirler. Insanlarin ugrunda savasmayi ve zulmetmeyi gze aldiklari fikirler bu kuskuculugun reddettigi yukaridaki gruptan biri iinde yer alir. Herhangi bir grs rasyonel nedenlere dayanmaktaysa, insanlar bu nedenleri ortaya koyar ve etkilerini beklerler. Byle durumlarda bunlari atesli bir sekilde savunmazlar; skunetle benimserler ve nedenleri sogukkanlilikla aiklarlar. Atesli bir sekilde savunulan grsler asla iyi bir temele dayanmayan grslerdir; gerekten de siddetli duygusallik, grs sahibinin rasyonel kanitlardan yoksun oldugunun bir gstergesidir. Politika ve din konularindaki grsler hemen hemen tmyle asiri duygusallik ile bagintili olan trdendir. Bu konularda gl inanlari olmayan kisiler, in in disindaki lkelerde zavalli yaratiklar olarak dsnlr; kuskuculardan, kendilerininkine tmyle karsit olan dsncelere sahip kisilerden daha ok nefret edilir. Gnlk yasamin bu konularda fikir sahibi olmayi gerektirdigi ve daha rasyonel davranmanin toplum yasamini olanksiz kilacagi dsnlr. Ben bunun tam tersine inaniyorum; nedenini de aiklamaya alisacagim. 1920 sonrasindaki issizlik sorununu ele alalim. Siyasal partilerden biri, bunun sendikalarin suu 4

oldugu kanisindaydi. Bir digeri, nedenin Kita Avrupasindaki kargasa olduguna inaniyordu. Bir ncs de, bunlarin rol oldugunu kabul etmekle beraber, sikintinin temel nedenini, Ingiltere Bankasi nin sterlin degerini ykseltme politikasina bagliyordu. Bana anlatildigina gre, uzmanlarin ogu bu nc partiye mensuptu; ama partide uzmanlar disinda kimse de yoktu. Politikacilar parti edebiyatlarina uygun olmayan grslere ilgi duymazlar; siradan insanlarsa felaketleri dsmanlarin entrikalarina atfetmeyi yeglerler. Sonuta da insanlar konu ile ilgisi olmayan seyler iin veya o seylere karsi savasirlar. Rasyonel dsnce sahibi birka kisiye ise, hi kimsenin hislerine hizmet etmediklerinden, kulak asilmaz. Bu nc partinin, yandas toplamak iin insanlari Ingiltere Bankasi nin kt olduguna inandirmasi; isileri kendi saflarina ekmek iin Ingiltere Bankasi yneticilerinin sendika hareketine dsman oldugunu gstermesi; Londra Piskoposu nu saflarina almak iin de bu yneticilerin ahlaksiz olduklarini gstermesi gerekirdi. Para konusunda tutumlarinin yanlis olmasi da tm bunlarin bir sonucu olarak grlrd. Bir baska rnek ele alalim. Sosyalizmin insan dogasina ters dstg sik sik dile getirilir. Bu sav sosyalistler tarafindan, karsitlarindan asagi kalmayan bir siddetle reddedilir. Bu konu, lm ok byk bir kayip olan Dr. Rivers University College verdigi in de bir derste irdelenmis ve lmnden sonra yayinlanan Psychology and Politics (Psikoloji ve Politika) kitabinda yer almistir. Bildigim kadariyla, bu konunun bilimsel denebilecek tek tartismasi da budur. Yazar, sosyalizmin Melanesia da insan dogasina ters dsmedigini gsteren bazi antropolojik veriler ortaya koymakta; sonra da, Melanesia insan dogasinin da Avrupa daki ile ayni olup olmadigini bilmedigimize isaret etmekte ve sosyalizmin Avrupa insaninin dogasina ters dsp dsmedigini anlamanin tek yolunun onu denemek oldugu sonucuna varmaktadir. Ulastigi bu sonu nedeniyle Isci Partisi nden adayliga istekli olmasi ilgintir. Ancak bu adayin, politik tartismalari genellikle saran hirs ve fke havasini artirici bir etki yapmayacagi kusku gtrmez. Simdi de, insanlarin serinkanlilikla tartismada glk ektikleri bir konuya, evlilik trelerine el atacagim. Her lkede insanlarin byk bir blm, kendilerininkinden farkli olan evlilik trelerinin ahlaka aykiri olduguna inanmislardir; bu grse karsi ikanlarin ise kendi sorumsuz yasam tarzlarini hakli kilmayi amaladiklarina. Hindistan da geleneklere gre dul kadinlarin yeniden evlenmeleri, akilalmaz 5

lde korkun birsey sayilir. Katolik lkelerde bosanmak ok byk bir gnah olarak dsnlrken evlilikte sadakat kurallarina yapilan bazi ihlaller, en azindan erkeklerce yapilmissa, hosgryle karsilanir. Amerika bosanmak kolaydir, ama evlilik disi iliskiler da siddetle kinanir. Mslmanlar, bize ok asagilayici gelen ok eslilige inanir. Btn bu farkli grsler asiri bir siddetle savunulur ve bunlara karsi gelenler ok acimasizca cezalandirilir. Ancak yine de, bu lkelerden hi kimse kendi lkesindeki trenin insan mutluluguna katkisinin digerlerinden daha ok oldugunu gstermek iin en ufak bir aba sarfetmez. Bu konuda yazilmis herhangi bir bilimsel alismaya, rnegin Westermarck History of Humcin in Marriage (Insan Evliligi Tarihi) adli kitabina baktigimizda, benimsenmis nyargili yaklasimdan ok farkli olan bir hava ile karsilasir, insan dogasina ters gelecegini sandigimiz birok gelenegin var oldugunu grrz. ok esliligin, saldirgan erkeklerin kadinlara zorla kabul ettirdigi bir rf olarak aiklanabilecegini dsnrz. Peki, bir kadinin birden fazla kocasinin oldugu Tibet gelenekleri iin ne sylenebilir? Tibet grenler i oradaki aile yasaminin en az Avrupa daki kadar uyumlu oldugu konusunda bize gvence veriyorlar. Bu tr yazilardan birkaini okumak konuya aik kalplilikle yaklasan herkesi tam bir kuskuculuga yneltecektir; nk yle grnyor ki, bir evlilik geleneginin bir digerinden daha iyi veya daha kt oldugunu sylememizi saglayan herhangi bir veri mevcut degil. Yerel kurallara karsi gelenlere hosgrszlk ve acimasizlik iermeleri disinda ortak bir yanlari yok. Gnahin cografi birsey oldugu anlasiliyor. Bu sonutan hemen baska bir sonu ortaya ikiyor: Gnah gerek olmayan yaniltici bir kavramdir ve onu cezalandirmak iin uygulanagelen zulm gereksiz birseydir. ogu kimseye hos gelmeyen de iste bu sonutur. nk vicdan rahatligiyla yapilan zulm moralistler iin bir zevktir. Cehennemi de bu nedenle icadettiler. Milliyetilik de kusku gtrr konularda atesli inan sahibi olmanin bir u rnegidir. Sunu rahata syleyebilirim: Byk Savasin tarihini gnmzde ele alan bilimsel bir tarihinin yazdiklarinda, eger bunlar savas sirasinda yazilmis olsalardi, arpisan lkelerin her birinde tarihinin hapse atilmasina neden olacak ifadeler bulunmasi kainilmazdir. Insanlarin kendileri hakkindaki gereklere tahamml gsterdikleri, in disinda, hibir lke yoktur. Gerekler normal zamanlarda sadece kabalik olarak, savas halinde ise 6

su olarak algilanirlar. Birbirinin karsiti kati inan sistemleri olusur; bu sistemlere yalnizca ayni ulusal egilimi tasiyanlarin inanmalari, bunlarin yapay oldugunu aika ortaya koyar. Ancak bu inan sistemlerine mantik uygulamak, vaktiyle dinsel dogmalara mantik uygulamanin gnah oldugu kadar gnahtir. Bu tr konularda kuskuculugun neden ktcl oldugunu aiklamalari istendiginde insanlarin verdikleri yanit, mitlerin savasi kazanmaya yardim ettigi, bu nedenle de rasyonalizmi benimseyen uluslarin baskalarini ldremeyecegi, tersine, kendilerinin ldrlecegi, yolundadir. Yabancilara tmden iftira yoluyla insanin kendisini korumasinin utan verici oldugu dsncesi, bildigim kadariyla, simdiye dek Quaker (17. yzyil ortalarinda kurulan, ler savasa ve askerlige karsi, hiristiyan olduklari halde kiliseye gitmeyen, Dostlar Dernegi yeleri.(.N.)) disinda ahlaki destek bulamamistir. Rasyonel bir ulusun savasa hi girmemenin yollarini bulabilecegi ne srldgnde alinan yanit ise genellikle hakaretten ibarettir. Rasyonel bir kuskuculugun yayilmasinin etkileri ne olabilir? Insanoglu ile ilgili olaylar gl tutkulardan kaynaklanir; bu da onlari destekleyen birtakim mitlerin dogmasina yol aar. Psikanalizciler bu srecin kisisel grnmn, vesikali ve vesikasiz deliler zerinde incelemislerdir. Bazi asagilamalara maruz kalmis bir kisi kendisinin Ingiltere Krali oldugu yolunda bir kuram benimser ve kendisine bu yce konumunun gerektirdigi saygi ile davranilmamasini mazur gstermek iin de zekice islenmis birsr aiklama icadeder. Bu rnekte, komsulari onun bu hayallerine sicak bakmazlar ve kendisini bir timarhaneye kapatirlar. Fakat o kendi byklgn degil de ulusunun veya sinifinin veya mezhebinin byklgn ileri srerse, grsleri, disaridan bakan tarafsiz bir kisiye timarhanede karsilasilanlar kadar abes gelse bile, birok yandas kazanir; bir siyasal veya dinsel nder olur. Bu yolla, kisisel delilikle benzer kurallari izleyen bir toplumsal delilik gelisir. Kendini Ingiltere Krali sanan bir deli ile tartismanin tehlikeli oldugunu herkes bilir; fakat tek basina oldugu iin onun hakkindan gelinebilir. Btn bir ulus bir kuruntuya kapildigi zaman, savlarina karsi gelindiginde kapildiklari fke tek bir delininkiyle aynidir; fakat o ulusun aklini basina getirecek tek sey savastir. Entellektel etkenlerin insan davranisini ne lde etkiledigi konusunda ruhbilimciler arasinda byk grs ayriliklari vardir. Burada birbirinden tamamen ayri iki soru sz konusudur: (1) Inanlar, eylemlerin 7

nedeni olarak, ne lde etkindirler? (2) Inanlar ne lde mantiksal aidan yeterli delillerden kaynaklanirlar ve kaynaklanabilirler? Bu iki soruda sz konusu olan entellektel faktrn etkisine ruhbilimciler, siradan insanlarin vereceklerinden ok daha kk bir yer vermekte uyum iindedirler; ancak bu genel uyum alani iinde nemli lde derece farklari yer almaktadir. Bu iki soruyu sirayla ele alalim. (1) Inanlar eylemlerin nedeni olarak ne lde etkindirler? Bu soruyu kuramsal olarak degil, siradan bir insanin siradan bir gnde yasadiklarini ele alarak tartisacagiz. Gne sabah yataktan kalkmakla baslar. Byk olasilikla bunu hibir inancin etkisi olmadan, aliskanlik nedeniyle yapar. Kahvalti eder, trenine biner, gazetesini okur, isyerine gider; btn bunlari yine aliskanlik nedeniyle yapar. Gemiste bu aliskanliklari edindigi bir dnem olmustur; en azindan isyerinin seiminde inancin bir etkisi vardir. Belki de vaktiyle o isyerinde teklif edilen isin, bulabilecegi en iyi is oldugunu dsnmstr. ogu kiside meslegi ilk setigi zaman inancin bir rol olmustur; bu nedenle de, o seimin yol atigi herseyde inancin payi vardir. Eger kk bir grevli ise is yerinde etkin irade kullanmaksizin ve inancin aik katkisi olmaksizin, sadece alisik oldugu sekilde davranmayi srdrebilir. Stunlarla rakami toplarken uyguladigi aritmetik kurallarina inandigi dsnlebilir. Ancak bu dogru degildir; bu kurallar salt bedensel aliskanliklardir; bir tenis oyuncusunda oldugu gibi. Bu aliskanliklar, onlarin dogru olduklarina dair bilinli bir inan nedeniyle degil, bir kpegin arka ayaklari zerinde durarak yiyecek istemeyi grenmesi gibi gretmeni hosnut kilmak iin genlikte edinilmis aliskanliklardir. Btn egitimin bu trden oldugunu sylemiyorum; ancak R greniminin (Okuma, Yazma, Aritmetik) ogu kesinlikle yledir. Sz konusu kisi is yerinde bir ortak veya bir ynetici konumundaysa gnlk isleri arasinda bazi zor ynetimsel kararlar almasi gerekebilir. Bu kararlarda inancin da bir etkisi bulunmasi olasidir. Bazi hisselerin ykselip bazilarinin dsebilecegine veya falan kisinin gvenilir olduguna, falanin da iflas esiginde olduguna inanmaktadir. Bu inanlar dogrultusunda kararlar alir. Salt aliskanlikla degil, inandigi seylere gre davrandigi iindir ki bir sekreterden daha stn bir kisi olarak dsnlr ve ok daha fazla para kazanir -tabii eger inandigi seyler dogru ikarsa. Eylem nedeninin inantan kaynaklandigi durumlar zel yasami iin de ayni lde geerlidir. Normal zamanlarda, karisina ve ocuklarina davranislarini aliskanliklar veya aliskanlikla degisime ugramis olan igd ynetecektir. nemli durumlarda 8

-evlenme teklif ederken, oglunu hangi okula gnderecegine karar verirken veya karisinin kendisine sadik olup olmadigindan kuskulandiginda- salt aliskanligin etkisiyle davranamaz. Evlenme teklifinde yalnizca igds veya hanimin zengin oldugu sanisi etken olabilir. Eger kararda igd etken olmussa, kuskusuz, hanimin her trl erdeme sahip olduguna inanir. Bu da ona, kararinin bir nedeni gibi gelebilir; ancak gerekte bu da igdnn degisik bir etkisinden baska bir sey degildir ve igd tek basina eylemin yeterli nedenidir. Ogluna okul seerken izledigi yol byk olasilikla nemli is kararlari alirken izlediginin aynidir; burada da inan nemli bir rol oynar. Karisinin sadakatsizligi hakkinda bir bilgi edinmisse davranisi byk olasilikla salt igdsel olacaktir; ancak bu igd sonradan olacaklarin temel nedenini de olusturan bir inan etkisiyle harekete gemistir. Demek oluyor ki, inanlar eylemlerimizin yalnizca ufak bir blmnden dogrudan sorumlu olsalar da sorumlu olduklari eylemler en nemli olan ve yasamimizin genel yapisini belirleyen eylemler arasinda yer alir. Siyasal ve dinsel eylemlerimiz zellikle inanlarimizla bagintilidir. (2) Simdi ikinci sorumuza geliyorum. Bu soru iki ynldr: (a) Inanlar gerekten ne lde kanitlara dayanir? (b) yle olmalari ne lde olanakli veya arzu edilen birseydir? (a) Inanlarin kanitlara dayanma orani onlara inananlarin sandiklarindan ok daha dsktr. Olduka rasyonel bir eylem ele alalim: zengin bir isadaminin parasal yatirim yapmasi. Isadaminin, rnegin Fransiz Frankinin inis ikisi konusundaki grsnn, politik egilimine bagimli oldugunu grrsnz; ve de bu grs ylesine benimsemistir ki parasini o yolda riske sokmaktan kainmaz. Iflas olaylarinda, ogu kez, felaketin nedeninin bazi duygusal etkenlerden kaynaklandigi ortaya ikar. Politik grsler, onlari aiklamalari yasaklanmis olan devlet grevlilerine ait olanlari disinda, nadir olarak kanitlara dayanirlar. Bazi istisnalar kuskusuz vardir. Yirmi bes yil nce baslamis olan gmrk resimleri reformu tartismalarinda sanayicilerin ogunun destekledigi taraf, kendi gelirlerini artiracak tarafti. Bu, grslerinin gerekten kanitlara dayandigini gsteriyor; ancak, ifadelerinde bunu ima eden en ufak bir sey yoktu. Freudcular bizi rasyonalize etme sreciyle, yani gerekte irrasyonel olan bir grs veya karar iin kendimize rasyonel grnen nedenler 9

uydurma sreciyle tanistirdi. Ancak, zellikle Ingilizce konusulan lkelerde irrasyonalize etme denebilecek bir de ters sre var. Kurnaz bir kisi bir sorunun lehinde ve aleyhinde olan ynleri az veya ok bilin-alti bir yolla, bencil bir aidan degerlendirebilir (Insanin kendi ocuklarinin sz konusu olmasi disinda, bencil olmayan dsnceler ogu zaman bilin-altina inmezler). Bilin-altinin yardimiyla saglam bir bencil karara vardiktan sonra kisi nasil byk fedakarliklarla kamu yararini gzettigini gsteren byk byk laflar uydurur veya baskalarindan alintilar yapar. Bu laflarin, sahibinin gerek nedenlerini belirttigine inananlar o kisinin gerek kanitlari degerlendirebilmekten yoksun oldugunu da dsnecektir; nk, o kisinin eylemleri, kamu yararina olan bir seye yol amayacaktir. Bu durumdaki bir kisi, oldugundan daha az rasyonel grnr. Daha da ilgin olani, onun irrasyonel ynnn bilinli, rasyonel ynnn ise bilin-disi olmasidir. Ingiliz ve Amerikalilari bu denli basarili kilan da bu zelliktir. Kurnazlik, gerek oldugu zaman, insan dogasinin bilincinden ok bilin-disina ait bir seydir ve sanirim ki is aleminde basari iin gereken en nemli zelliktir. Ahlaki aidan ise, her zaman bencil oldugu iin, kmsenen bir zelliktir; bununla birlikte insanlari en kt sulardan alikoymayi da basarabilir. Bu zellik eger Almanlarda var olsaydi sinirsiz denizalti harekatina girismezlerdi; eger Fransizlarda var olsaydi Ruhr da yaptiklarini yapmazlardi; eger Napolyon olsaydi Amiens Antlasmasi da ndan sonra tekrar savasa girmezdi. Bazi istisnalari olsa da, ortaya syle bir genel kural koyabiliriz: Insanlar neyin kendi yararlarina oldugu konusunda yanilirlarsa, akla uygun oldugunu sandiklari tutum, baskalari iin, gerekten akla uygun olan tutumdan ok daha fazla ktlge yol aar. Bu nedenle, insanlari kendi ikarlarini iyi degerlendirecek duruma getiren her sey yararlidir. Ahlaki nedenlerle, kendi ikarlarina ters olduguna inandiklari seyleri yaptiklari halde ok zengin olmus sayisiz insan vardir. rnegin ilk-dnem Quaker lerden bazi dkkan sahipleri, baskalarinin srekli olarak yaptigi gibi her msteriyle pazarlik etmek yerine, sattiklari mallar iin kabul edebilecekleri en dsk miktardan daha ok para istememe yolunu tutmuslardir. Bu karari almalarinin nedeni, razi olduklarindan ok para istemeyi yalan sylemek saymalariydi. Ancak msteriye saglanan bu kolaylik ylesine bykt ki herkes onlarin dkkanlarina kostu; sonuta zengin 10

oldular (Bunu nerede okudugumu unuttum; ancak, bellegim beni yaniltmiyorsa gvenilir bir kaynakti). Ayni amaca aikgzllk yaparak da ulasmak olanakliydi; ancak hi kimse yeterince aikgz degildi. Bilin-disimiz grndgnden daha kt niyetlidir. Bu nedenle, ahlaki gerekelerle, kendi yararlarina ters dsen seyleri bilerek yapan kisiler kendi yararlarina olani tam olarak yapan kisilerdir. Onlarin arkasindan, siddetli duygulari olabildigince safdisi ederek, kendi yararlarini bilinli ve rasyonel olarak dsnmeye aba gsterenler gelir. nc olarak, igdsel olarak aikgz olan kisiler gelir. Bunlar baskalarinin mahvolmasini amaladiklari yollarda kendilerini mahvederler. Bu son grup Avrupa nfusunun yzde doksanini kapsar. Biraz konu disina ikmis grnebilirim; ancak aikgzllk dedigimiz bilin-disi mantigini bilinli trlerinden ayirmam gerekliydi. Normal egitim yntemlerinin bilin-disina hibir belirgin etkisi yoktur. yleyse, aikgzllk bugnk teknik olanaklarimizla gretilebilir birsey degildir. Yalnizca aliskanliktan kaynaklanan ahlak disinda, ahlakin da bugnk yntemlerle gretilmesi olanaksiz grnyor; en azindan, ben sahsen sika gtlenen kisilerde iyiye dogru bir etki farketmedim. Bu nedenle, gnmzde bilinli olarak yapilmak istenen her islahatin rasyonel yollar kullanarak yapilmasi zorunludur. Insanlara aikgz veya erdemli olmayi nasil gretecegimizi bilmesek de onlara rasyonel olmayi gretmeyi bir lde biliyoruz: Egitimden sorumlu olanlarin her konuda uyguladiklarinin tam tersini yapmak bunun iin yeterlidir. Gelecekte, i salgi bezleriyle oynayarak, salgilarini azaltip ogaltarak, erdem yaratmayi da grenebiliriz. Ancak gnmzde rasyonalizmi yaratmak erdem yaratmaktan daha kolaydir rasyonalizm szcg ile, eylemlerimizin etkilerini nceden tahmin etme srecinde bilimsel dsnme aliskanligini kastediyorum. (b) Bu, bizi su soruya getiriyor: Insanlarin eylemleri ne lde rasyonel olabilir veya olmalidir? nce olmali mi sorusunu ele alalim. Kanimca rasyonalizmin uygulama alanini belirleyen kesin sinirlar vardir; yasamin en nemli blmlerinden bazilari mantigin ise karismasiyla mahvolurlar. Leibniz son yillarinda bir muhabire yasaminda yalniz bir kere, o da elli yasindayken, bir bayana evlenme teklif ettigini anlatmis; sonra da sunu eklemis: Skrler olsun ki dsnmek iin zaman istedi. Bu bana da dsnme firsati verdi ve teklifimi geri aldim. Davranisinin ok rasyonel oldugu kusku gtrmez; ancak begendigimi syleyemem. 11

Shakespeare deli, asik ve sair i yogunlasmis hayal gc olarak biraraya getirir. Sorun deliyi saliverip asik ve sairi bir arada tutmaktir. Bir rnek verecegim: 1919 yilinda Old Vic oynanan The de Trojan Women (Truvali Kadinlar) oyununu seyrediyordum. Byynce ikinci bir Hector olur korkusuyla Greklerin Astyanax i ldrdkleri, dayanilmaz lde acikli bir sahne vardir. Tiyatroda btn gzler yasliydi; seyirciler Greklerin bu gaddarligini akilalmaz buluyorlardi. Ama orada aglayan bu insanlar, ayni anda, ayni gaddarligi Euripides bile hayal gcn asan bir lde in kendileri uyguluyorlardi. Kisa bir sre nce, ateskesten sonra Almanya ya uygulanmakta olan ablukayi uzatan ve Rusya da abluka ngren karari ya alan bir hkmete -byk ogunlugu- oy vermislerdi. Bu ablukalarin ok sayida ocugun lmne neden oldugu biliniyordu; ama dsman lkelerin nfusunun azalmasini arzuluyorlardi: ocuklar, Astyanax gibi, byyp babalarinin yolundan gidebilirlerdi. Sair Euripides seyircilerin hayalinde asik canlandirmisti. i Ancak tiyatro kapisinda asik ve sair unutulmuslardi; ve kendilerini iyi yrekli ve erdemli sayan bu bay ve bayanlarin siyasal eylemleri deli nin (ildirmis katil kisiliginde) egemenligine girmisti. Ayni zamanda deli de alikoymadan sair ve yi asik alikoymak olanakli midir? Her birimizin iinde i onlarin de degisik llerde mevcuttur. Bunlar, birisi kontrol altina alindiginda diger ikisinin yok olmasini gerektirecek lde, birbirlerine bagli midirlar? yle oldugunu sanmiyorum. Hepimizin iinde mantiktan esinlenmeyen eylemlerle tketilmesi gereken bir miktar enerji olduguna inaniyorum; bu, ikis yolunu, kosullara gre sanatta, tutkulu askta veya tutkulu nefrette bulur. Sayginlik, dzen ve rutin -yani modern endstri toplumunun demir gibi kati disiplinisanatsal drty kreltmis ve aski verimli, zgr ve yaratici olmak yerine bunalima veya gizlilige mahkum etmistir. Haset, gaddarlik ve nefret hemen btn piskoposlar sinifi tarafindan takdis edilirken, zellikle zgr olmalari gereken seyler baski altinda tutulmustur. Igdsel yapimiz iki blmden olusur; birisi kendimizin ve ocuklarimizin yasamini gelistirmeye, digeri ise rakip grdgmz kisilerin yasamini engellemeye ynelir. Birincisi yasama askini, sevgiyi ve psikolojik olarak sevginin bir kolu olan sanati ierir; ikincisi de rekabeti, milliyetiligi ve savasi. Geleneksel ahlak birincisini bastirmak, ikincisini yreklendirmek iin 12

herseyi yapar. Gerek ahlak bunun tam tersini gerektirirdi. Sevdiklerimizle ilgili davranislar igdye gvenle birakilabilir. Akil kapsamina alinmasi gerekli olan ise nefret duydugumuz kisilere karsi olan davranislardir. Gnmz dnyasinda etkin olarak nefret ettiklerimiz bizden uzak olan gruplar, zellikle de yabanci uluslardir. Onlari soyut olarak algilariz ve gerekte nefretin ta kendisi olan eylemleri, adalete olan askimiz ve benzeri yce amalar iin yaptigimizi ileri srerek kendimizi kandiririz. Bu geregi bizden saklayan perdeyi ancak, byk lde kuskuculukla kaldirabiliriz. Bunu ve kiskanlik ilginliginin tedavisini gereklestirdikten sonra, kiskanliklara ve sinirlamalara dayali olmayan, dopdolu bir yasam arzusuna ve baska insanlarin birer engel degil, birer yardimci olacaginin idrakine dayali yeni bir ahlak olusturmaya baslayabiliriz. Bu topik bir beklenti degildir; Elizabeth Ingilteresinde kismen gereklesmisti. Eger insanlar bir baskasinin mutsuzlugu pesinde kosmak yerine kendi mutluluklarinin pesine dsmeyi grenirlerse, bu beklenti hemen yarin gereklesebilir. Bu, hi de uygulanmayacak kadar sert bir ahlak tresi degildir; ama benimsenmesi dnyayi cennete dnstrebilir.

13

DSLER VE GERCEKLER I
Arzularimizin inanislarimiz zerindeki etkisi herkese bilinen ve gzlenen bir olgudur; ancak bu etkinin niteligi ogu zaman yanlis algilanir. Inanlarimizin byk blmnn bazi rasyonel temellere dayandigini; arzunun ise yalniz arada bir isi karistirdigini varsaymak aliskanlik haline gelmistir. Bunun tam karsiti gerege daha yakin olsa gerek. Gnlk yasamla ilgili inanlarimizin byk bir blm arzularimizin sekillesmesinden ibarettir; ancak orada burada bazi izole noktalarda, geregin sert darbesiyle dogru yola yneltilirler. Insan genelde bir ds aleminde yasar; dis dnyadan gelen asiri zorlayici bir etkiyle bir an iin uyanir; ancak ok gemeden ds aleminin tatli uykusuna yeniden dalar. Freud geceleri grdgmz dslerin, byk lde, arzularimizin grnt seklinde gereklesmesi oldugunu gstermis; bunun, gndz grdgmz dsler iin de ayni lde dogru oldugunu sylemistir. Inanlar dedigimiz gndz dslerini de buna eklemesi yerinde olurdu. Dogru olduguna inandigimiz seylerin bu rasyonel olmayan kkenini gz nne serecek yntem vardir: deli ve isterik kisilerin incelenmesinden yola ikip, giderek bu hastalarin temelde normal saglikli kisilerden pek az farkli oldugunu ortaya koyan psikanaliz yntemi; ikincisi, en degerli grslerimizin rasyonel kanitlarinin ne kadar zayif olduklarini gsteren kuskucu filozoflarin yntemi; son olarak da, insanlari genel olarak gzlemleme yntemi. Ben yalniz bu sonuncusu zerinde duracagim. Antropologlarin uzun alismalarindan grendigimize gre, en ilkel insanlar anlamadiklarinin farkinda olduklari olaylarla karsilastiklarinda cahilliklerinin bilinci iinde irpinip durmazlar; tersine, btn nemli eylemlerini ynetecek lde sikica baglandiklari sayisiz inanlari vardir. Bir hayvanin veya savasinin etini yemekle, kurbanin yasarken sahip oldugu erdemleri elde edebileceklerine inanirlar. Birogu, kabile reisinin adini agizlarina almanin insani hemen ldrecek byk bir gnah olduguna inanir, hatta ismin bir hece olarak yer aldigi btn szckleri degistirecek kadar ileri giderler. rnegin John adinda bir kraliniz varsa Jonquil yerine George-quil veya dungeon yerine dun-george demeniz gerekir. Tarim dzeyine geldiklerinde yiyecek retimi nedeniyle hava durumu nem kazaniyor; bazi bylerin yagmur getirecegine veya ufak atesler yakmakla gnes 14

aacagina inaniliyor. Bir kisi ldrldgnde kaninin veya hayaletinin almak iin ldreni izledigine, onun ancak yz kirmiziya boyama veya matem tutma gibi basit yntemlerle aldatilabilecegine inaniyorlari. Bu inancin ilk blmnn ldrlmekten korkanlardan, ikinci blmnn de ldrenlerden kaynaklandigi aika grlyor. Rasyonel olmayan inanlar ilkel insanlara zg degildir. Insan irkinin byk bir blm bizimkilerden farkli olan, bu nedenle de dogal olarak, asli esasi bulunmayan dinsel inanlara sahiptir. nyargisiz herhangi bir insan iin rasyonel bir sonuca varmanin olanaksiz oldugu birok konuda politikayla ilgilenen ama politikaci olmayan kisiler ok gl kanilara sahiptirler. ekismeli bir seimde grev alan gnlller hep kendi taraflarinin kazanacagina inanirlar; kaybetme olasiligina isaret eden birok neden bulunmasinin bir nemi yoktur. 1914 sonbaharinda Alman ulusunun ok byk bir blmnn Almanya zaferinden kesinlikle emin oldugu kusku nin gtrmez. Bu rnekte gerek ise karismis, dsleri altst etmistir. Alman olmayan btn tarihilerin nmzdeki yz yil boyunca yazmalari nlenebilseydi yine dsler canlanir, sadece baslangitaki zaferler animsanir ve savasin sonunda yasanan felaketler unutulurdu. Nezaket, bir kisinin, kendisinin veya evresindekilerin meziyetlerine iliskin grslerine saygili olma aliskanligidir. Herkes, her gittigi yerde, rahatlatici bir kanilar bulutu ile sarilmistir; bu kanilar, yazin uusan sinekler gibi, kendisiyle beraber hareket eder. Bunlarin bazilari kisiseldir; kisiye, kendi erdemlerinden ve stnlklerinden, arkadaslarinin sevgisiden ve tanidiklarinin saygisindan, mesleginin parlak geleceginden, pek iyi olmayan sagligina karsin tkenmeyen enerjisinden sz ederler. Onun ardindan ailesinin olaganst yceligi hakkindaki inanlar gelir: babasinin simdilerde ender rastlanan drstlg ve ocuklarinin simdiki modern ana-babalarda bulunmayan bir disiplinle yetistirmis olmasi; ogullarinin okul sporlarinda herkesi nasil geride biraktigi; kizinin kendini uygunsuz bir evlilige atacak kizlardan olmadigi gibi. Daha sonra, ait oldugu toplumsal sinif hakkindaki inanlari gelir. Toplumdaki konumuna bagli olarak bu sinif btn siniflar iinde ya sosyal aidan en iyisidir; ya en bilgilisidir, ya da ahlak ynnden en degerlisidir her ne kadar bu degerlerden birincisinin ikincisinden, ikincisinin de ncsnden daha ok aranilan 15

nitelikler oldugu konusunda herkes hemfikir ise de. Ulus konusunda da, hemen herkes kendi ulusu hakkinda rahatlatici kuruntular besler. Yabanci uluslar ne yazik ki israrla kendi bildikleri gibi davraniyorlar. Mr. Podsnap bu szleriyle insan kalbinin en kkl duygularindan birini dile getirmis oluyordu. Son olarak da genel olarak insanligi, mutlak olarak veya karsilastirmayla hayvani yaratiklar dan stn tutan kuramlara geliyoruz: Insanin ruhu vardir, ama hayvanin yoktur; insan rasyonel bir hayvan dir. Asiri acimasiz veya anormal bir eylem hayvan gibi , veya vahsi olarak nitelenir (halbuki byle eylemler kesinlikle insanlara zgdr, Tanri insani kendi grntsnden yaratti ve evrenin nihai amaci Insan in mutlulugudur. Bylece, bizi rahatlatan asamali bir inanlar dizisine sahip bulunuyoruz: kisiye ait olanlar, ailesi ile paylastiklari, sinifinda veya ulusunda yaygin olanlar, son olarak da btn insanliga ayni lde hos gelenler. Bir kimseyle iyi iliskilerimiz olmasini istiyorsak onun inandiklarina saygi gstermemiz beklenir. Bu nedenle de insanlarin yzlerine karsi, arkalarindan konustugumuz gibi konusmayiz. Bu fark, onlarin bizim kisiligimizden olan farklari arttika daha da belirginlesir. Kardesimizle konusurken ana-babalar konusunda bilinli bir nezaket gstermeye gerek grmeyiz. Yabanci lke insanlariyla konusurken nazik olma geregi doruk noktasindadir ve yalniz kendi vatandaslarina alisik olanlara dayanilmaz lde sikici gelir. Bir keresinde, lkesinden hi ikmamis bir Amerikaliya Ingiliz Anayasasi nin birka nemsiz noktada Amerikalilarinkinden daha iyi olabilecegini sylemistim. Hemen byk bir fkeye kapildi; bu trden bir dsnceyi daha nce hi duymamis oldugundan, bir kimsenin gerekten byle bir sey dsnebilecegini akli almamisti. Ikimiz de nezaketi ihmal etmistik; sonu da bir felaket olmustu. Sosyal amali toplantilarda nezakette kusur her ne kadar hos degilse de mitleri yok etme bakimindan ok yararlidir. Dogal kanilarimizi dzeltmenin iki yolu vardir; biri, zehirli bir mantari yenebilir bir mantar sanip sonuta aci ekmek gibi, gerekle yzlesmek; digeri de kanilarimizin, gerek olgulara degil, diger insanlarin inanlarina ters dsmesi durumudur. Bazilari domuz eti yemenin helal, dana eti yemenin haram oldugunu dsnr; baskalari ise tam tersine inanir. Bu grs ayriligi ogu zaman kan dklmesine yol amistir. Ikisinin de belki gerekten gnah 16

olmadigi yolunda rasyonel bir grs yavas yavas olusmaya baslamis bulunuyor. Nezaket ile yakindan bagintili olan alakgnlllk, kendimizi ve kendimizde olan seyleri, karsimizdakilerden veya onlarda bulunan seylerden stn tutmuyor gibi davranmayi gerektirir. Bu hner sadece in tam olarak anlasilmistir. de Bana anlattiklarina gre, in bir Mandarin de e karisinin ve ocuklarinin sagligini sorarsaniz size syle cevap verirmis: Zatialilerinin sormaya tenezzl buyurduklari o pasakli asagilik kadin ve igren yumurcaklari tam bir saglik iindedirler. Ne var ki, byle incelikler sakin ve dingin bir yasam tarzi gerektirir; is ve politika dnyasinin hizli ve nemli iliskilerinde ise bu olanaksizdir. Baska insanlarla olan iliskiler, en basarili olan kisiler disinda kalan herkesin mitlerini birer birer yikmaktadir. Kisisel vnleri kardesler, aile vnlerini okul arkadaslari, sinifsal vnleri politika, milli vnleri de savaslar ve ticari basarisizliklar ortadan kaldirmaktadir. Ancak insan olmanin vnc varligini srdrr; ve sosyal sohbetler sirasinda, mit-yaratma yetisi bu alanda serbeste at kosturur. Bilim bu tr hayallerin dzeltilmesinde bir lde etkilidir. Ancak bu dzeltme hibir zaman kismi olmaktan teye gidemez; nk biraz safdillik olmazsa bilimin kendisi de ker.

II
Insanlarin kisisel ve sinifsal dsleri gln olabilir; ancak toplumsal dsler insanlik emberi disina ikamayan bizler iin hzn vericidir. Astronominin ortaya koydugu Evren ok byktr. Teleskopla grdklerimizin tesinde daha neler var, bilemiyoruz; ancak bilebildigimiz kadari akilalmaz byklktedir. Samanyolu bu bilinebilen evrende ok kk bir yer kaplar. Bu ufak blmn iindeki Gnes Sistemi sonsuz kklkte minik bir benek, gezegenimiz ise benegin mikroskopik bir noktasidir. Bu nokta zerinde, karmasik yapili ve kendilerine zg fiziksel ve kimyasal zellikleri olan, su ve saf olmayan karbon karisimi minik topaklar birka yil srklenir durur; ta ki bilesimi olusturan elementlere tekrar ayrilip yok olana kadar. Vakitlerini iki is arasinda blstrrler: kendilerinin yok olma anini ertelemek ve telasli bir aba ile, kendi trlerinden olan baskalari iin bu ani abuklastirmak. Dogal sarsintilar belirli araliklarla binlercesini, hatta milyonlarcasini yok eder; hastalik daha birogunu vaktinden nce alip gtrr. Bu olaylar felaket olarak degerlendirilir; ancak insanlar ayni yok edisi kendi abalariyla basarirlarsa ok sevinir ve 17

Tanri skranlarini sunarlar. Insan yasaminin fiziksel ya olarak var olabilecegi sre Gnes Sistemi toplam nin mrnn ok ufak bir blmdr. Ancak insanlarin birbirlerini yok etme abalariyla, bu sre dolmadan da kendi sonlarini getireceklerini dsndren nedenler var. Disaridan bakildiginda insan yasami byle grnyor. Yasama byle bir bakisin dayanilmaz oldugunu, bunun, insanlarin var olmalarini saglayan igdsel enerjiyi yok edecegini syleyenler var. Onlarin bulduklari kais yolu din ve felsefedir. Disdnya her ne kadar yabanci ve duyarsiz grnse de, bizi teselli edenlerin verdikleri gvenceye gre, grnsteki bu atismalarin gerisinde bir uyum vardir. Ilk nebuladan bu yana sregelen uzun gelisimin, en son asama olarak insanogluna eristigi varsayilmaktadir. Hamlet ok nl bir yapittir; ancak onu okuyanlarin pek azi Birinci Denizci nin Tanri sizi kutsasin, efendim seklindeki drt szckten olusan roln animsar. Yasamdaki tek ugraslari bu rol oynamak olan bir topluluk dsnelim; onlarin Hamlet lerle, Horatio larla, ve hatta Guildenstern lerle hi bir temaslari olamayacak bir sekilde izole edilmis olduklarini varsayalim. Bu kisiler Birinci Denizci nin drt szcgnn btn oyunun temelini olusturdugu yolunda bir takim edebi elestiriler icadetmezler miydi? Ilerinden biri teki rollerin de belki ayni lde nemli olabilecegini ne srseydi, onu asagilama veya dislamayla cezalandirma yoluna gitmezler miydi? Evrende insanoglunun yasami Birinci Denizci nin Hamlet aldigi rolden ok daha az yer tutmaktadir. te Ancak sahnenin arkasindaki oyunun gerisini dinlememiz olanaksizdir; oyunun konusu ve kisileri hakkinda da ok az sey biliyoruz. Insanlik denince onun bir temsilcisi olarak daha ok kendimizi dsnrz. Bu nedenle de insanlik konusunda olumlu hisler besler, korunmasini nemli buluruz. Nonkonformist (Ingiltere Kilisesi nden ayrilmis bir tarikatin mensubu. (.N.)) bakkal Mr. Jones kendisinin lmszlge layik oldugundan emindir; bunu kendisinden esirgeyecek bir evrenin de dayanilmaz lde kt oldugu kanisindadir. Ancak sekere kum karistiran ve pazar gnleri kiliseyi ihmal eden Anglikan (Ingiltere Kilisesi mensubu. (.N.)) rakibi Mr. Robinson dsndgnde, evrenin u gereginden fazla merhametli davrandigi grsndedir. Mutlulugunun eksiksiz olmasi, Mr. Robinson iin yakilacak bir cehennem atesine baglidir. Bu sekilde hem insanin evrensel nemi korunmus, hem de dost ve dsman arasindaki yasamsal farklilik evrensel 18

merhametin zaafi yznden ortadan kalkmamis olur. Mr. Robinson da ayni kanidadir; ancak roller degismis olarak. Sonuta herkes mutludur. Korpenik ten nceki aglarda insan-merkezli dnya grsn savunmak iin felsefi oyunlara gerek yoktu. Gk kubbesinin dnya evresinde dndg gzle grlyordu; dnyada da insan, evresindeki btn hayvanlara hkmetmekteydi. Ancak dnya merkezi konumunu yitirince insan da bulundugu doruktan indirildi. Bunun zerine, bilimin kabaligini dzeltecek bir metafizige gerek duyuldu. Bu grev de idealist denilen kisilerce yerine getirildi. Onlara gre maddesel dnya gerek olmayan bir grnmden ibarettir; gerek olan ise Akil veya Ruh o, filozofun tur; akil ve ruhundan stndr; tipki filozofun siradan insandan stn oldugu gibi. Insanin evi gibisi yoktur deyiminin tersine, bu dsnrler bize her yerin kendi evimiz gibi oldugu gvencesi verirler. En iyi olan her seyimizde, yani sz konusu filozofla paylastigimiz her seyde, evrenle uyum iindeyiz. Hegel bize evrenin, onun dnemindeki Prusya Devleti ne benzedigi gvencesini de verir; onun Ingiliz ardillari da evreni daha ok iki meclisli pltokratik bir demokrasiye benzetirler. Bu grsler iin ne srlen gerekelerde, bunlarin insancil zlemlerle olan bagintisi, o grsn sahiplerinden bile gizlenecek biimde kamufle edilmistir: bu gerekeler grnste mantik ve nermelerin tartisilmasi gibi kuru kaynaklardan ikarilmistir. Ancak hep tek bir dogrultuda yanlislar yapilmis olmasi, zlemlerin etkisini aiga vurmaktadir. Bir aritmetik toplamasi yaparken insanin kendi lehine yanlis yapmasi, aleyhine olani yapmasindan daha olasidir. Bunun gibi, bir kimsenin mantik yrtrken kendi zlemleri ynnde yanlislar yapmasi, zlemlerine ters olan ynde yanlislar yapmasindan daha olasidir. Demek oluyor ki, soyut dsnr olarak adlandirilan kisilerin incelenmesinde, kisiliklerinin anahtari yaptiklari yanlislardan anlasilabilir. ok kisi insanlarin icadettigi sistemlerin, gerek olmasalar bile zararsiz ve rahatlatici olduklarini ve onlara dokunulmamasi gerektigini savunur. Ancak onlar gerekte zararsiz degildirler ve insanlari nlenebilecek acilara katlanmaya ynelttikleri iin getirdikleri rahatlik ok pahaliya malolmaktadir. Yasamdaki ktlkler kismen dogal nedenlerden, kismen de insanlarin birbirlerine olan dsmanligindan kaynaklanmaktadir. Eskiden rekabet ve savaslar, yiyecek saglamak iin gerekliydi; bu yiyecekler de sadece galip gelenlerce elde edilebiliyordu. Simdi bilim sayesinde 19

dogal glere egemen olma yoluna girildigine gre, insanlar birbirlerini yenmek yerine kendilerini dogayi fethetmeye adarlarsa herkes daha rahat ve mutlu olur. Doganin bir dost, bazen de baska insanlarla kavgalarimizda bir mttefik olarak takdim edilmesi, insanin dnyadaki gerek konumunu belirsizlestirmekte ve insanoglunun kalici mutlulugunu saglayacak yegane savasim olan bilimsel g arayisina giden abalari saptirmaktadir. Btn bu faydaci gerekeler yaninda gerekdisi inanlara dayali bir mutluluk arayisinin yce ve yetkin bir yn yoktur. Dnyadaki gerek konumumuzu korkusuzca algilamakta tam bir mutluluk, ve mit duvarlari arkasina saklananlarin grebileceklerinden ok daha canli bir dram vardir. Dsnce dnyasinda, kendi fiziksel gszlkleriyle yzlesmeye hazir olanlarin ailabilecekleri engin denizler vardir. Btn bunlardan daha nemli olarak da gn isigini karartan, insanlari kavgaci ve acimasiz yapan Korku nun zulmnden kurtulus vardir. Dnyadaki konumunu oldugu gibi grme yrekliligi gstermeyen hi kimse bu korkudan kurtulamaz; kendisine, kendi kklgn grme olanagi vermeyen hi kimse muktedir oldugu ycelige erisemez.

20

BILIM BOS-INANLI MIDIR?


Modern yasam iki ynden bilim temeline oturmaktadir. Hepimiz ekmek parasi, rahatimizi saglayan aralar ve eglence gereksinimlerimizi karsilamada bir bakima bilimsel bulus ve kesiflere bagimliyizdir. te yandan son yzyil iinde bilimsel grsle ilintili olan bazi zihinsel aliskanliklar bir avu stn yetenekli kisiden giderek toplumun byk bir blmne yayilmistir. Yeterince uzun sreler gznne alindiginda, bilimin bu iki zelliginin birbiriyle bagintili oldugu grlr; ancak her ikisi de, tekisi olmadan yzyillarca var olabilirler. Bilimsel dsnce tarzi onsekizinci yzyil sonlarina kadar gnlk yasami pek etkilemedi; nk sinai teknolojide devrim yapan byk buluslara henz yol amamisti. te yandan, bilimin getirdigi yasam tarzi, bilimin sadece pratikteki bazi uygulamalarini grenmis toplumlarca da benimsenebilir. Byle toplumlar baska yerlerde kesfedilmis makineleri yapabilir, kullanabilir ve hatta onlarda bazi ufak tefek gelismeler gereklestirebilir. Ortak insanlik zekasi bir gn yozlassa bile, bilimin sagladigi teknik ve gnlk yasam, byk olasilikla, nesiller boyu var olmayi srdrebilir. Ancak bu durum sonsuza dek sremez; nk eger bir felaket sonucu ciddi sekilde zedelenirse bir daha yerine gelmesi olanaksizdir. Demek oluyor ki, olumlu ya da olumsuz, bilimsel grs insanlik iin nemli bir konudur. Sanat alaninda oldugu gibi bilimsel grsn kendisi de iki ynldr. Yaratanlar ile degerlendirenler ayni kisiler degildir ve birbirinden farkli zihinsel aliskanliklar gereksinirler. Her yaratici gibi bilimsel yaratici da entellektel bir yolla ifade edilen gl duygulardan esinlenir; bu ifade aiklanmamis bir inanci da ierir; eger bu inan olmasa bilimci belki de pek bir sey basaramaz. Degerlendiricinin byle bir inanca gereksinimi yoktur; o her seyi yerli yerinde grr; kendince gerekli noktalari degerlendirir; belki de yaraticiyi kendisine kiyasla kaba ve ilkel bir kisi olarak dsnr. Uygarlik daha yaygin ve daha olagan bir asamaya geldiginde degerlendirenin dsnce tarzinda, yaratici olabilecek kisilere karsi bir hkmetme egilimi basgsterir. Sonuta sz konusu uygarlik Bizanslasir ve geriye dnk bir hal alir. Bilimde bu tr bir gelisim baslamakta gibi grnyor. nclere g veren inan, znden rmeye baslamistir. Rusya, Japonya ve Yeni in gibi Uzakdogu lkeleri bilimi hala onyedinci yzyildaki osku ile karsilamaktadir. Batili uluslar halklarinin ogunlugu da 21

byledir. Ancak basrahipler, kendilerinin resmen adandiklari bu ibadetten artik usanmaya baslamislardir. Vaktiyle dinibtn gen Luther, hastaliktan kurtulmak iin Kapitol Jpiter kendi de e adina kz kurban edilmesine ses ikarmayan serbest-dsnceli Papa ya saygilarini sunmustu. Bunun gibi, gnmzde de kltr odaklarindan uzakta olanlar bilime, onun kahinlerinin artik duymadiklari saygiyi beslemektedir. Bolseviklerin bilimsel maddeciligi de, vaktiyle ilk dnem Alman Protestanlarinda oldugu gibi, bu sofulugu dost dsman herkesin yenilik sayacagi bir sekil iinde devam ettirmeye ynelik bir abadir. Ancak onlarin Newton gretilerine hararetle un ve harfi harfine bagli olmalari, Bati nin burjuva bilimcileri arasinda kuskuculugun yayilmasini hizlandirmaktan baska sonu vermemistir. Tennessee gibi, devletin bilim-ncesi bir asamada kalmis oldugu yerler disinda, bilim devlet tarafindan taninan ve tesvik edilen bir faaliyet olarak siyasal aidan tutucu bir nitelik almistir. Gnmz bilimadamlarinin ogunlugunun temel imani statkoyu korumanin nemine dayanmaktadir. Bunun sonucunda bilim iin hakettiginden fazlasini ileri srmemek ve diger tutucu glerin, rnegin dinin, istemlerini yerine getirmek konularina asiri yatkindirlar. Ancak bu bilimciler byk bir zorlukla karsi karsiyadirlar. Bilimcilerin ogunlugunun tutucu olmasina karsin bilim hala dnyadaki en hizli degisim aracidir. Asya daki, Afrika daki ve Avrupa nin sanayi toplumlarindaki degisimin yol atigi heyecan, tutucu grsl kisilerde ogu kez hosnutsuzluk yaratmaktadir. Bundan da bilimin degeri konusunda, Byk Rahiplerin kuskuculuguna da katkida bulunan tereddtler ortaya ikmaktadir. Bu kadarla kalsa nemli olmayabilirdi. Ancak durum gerek-entellektel sikintilarla daha da agirlasmistir. Bu zorluklarin, eger asilmazlarsa, bilimsel kesif agini sona erdirmeleri olasiligi vardir. Bu hemen bir anda oluverecek demek istemiyorum. Rusya ve Asya, Bati nin yitirmekte oldugu bilimsel imani bir yzyil daha srdrebilirler. Ancak eninde sonunda, bu inanca karsi ne srlen savin reddedilemeyecegi ortaya ikarsa bu, herhangi bir nedenle bir an iin, usan duyan insanlari ikna edecek, bu kimseler bir kere inandiktan sonra da eski mutlu gvencelerine bir daha kavusamayacaklardir. Bilimsel imana karsi ileri srlen bu sav, bu nedenle, byk bir titizlikle incelenmelidir. Bilimsel imandan sz ederken bilimin, esas itibariyle, dogru oldugu yolundaki bir mantiksal sonucu 22

kastetmiyorum. Daha az rasyonel olan ama daha heyecan verici bir seyi, yani kisinin byk bir bilimsel kasif olmasina yol aan inan ve duygular sistemini kastediyorum. Soru sudur: bilimsel kesifler iin gereken zihinsel gce sahip insanlar arasinda bu trden duygu ve inanlar var olmayi srdrebilirler mi? Yeni yayinlanmis ok ilgin iki kitap bize bu problemin yapisini anlamada yardimci olacaktir. Bunlar Burtt Metaphysical Foundations of Modern un Science (Modern Bilimin Metafiziksel Temelleri) (1924) ve Whitehead Science and the Modern World (Bilim in ve agdas Dnya) (1926) adli kitaplaridir. Bu kitaplarin ikisi de agdas dnyanir. Kopernik Galileo ve Newton dan esinlenmis oldugu dsnce sistemlerini elestirmektedir -birincisi hemen hemen tmyle tarihsel aidan, ikincisi hem tarihsel hem de mantiksal aidan. Dr. Whitehead kitabi daha nemlidir; nk in yalniz elestirel degil, ayni zamanda yapicidir; ayrica gelecegin bilimi iin, insanligin bilimdisi zlemleri ynnden de doyurucu olacak bir entellektel temel bulmayi amalamaktadir. Dr. Whitehead teorisinin in hos diyebilecegimiz blmleri iin ne srdg mantiksal argmanlari kabul edemem. Bilimsel kavramlarin yeni bir entellektel yapilanmaya gereksinimi oldugunu kabul etmekle beraber bu yeni kavramlarin entellektel olmayan duygularimiza eskileri kadar itici gelecegini ve bu nedenle yalnizca bilim lehinde gl nyargisi olanlarca kabul edilecekleri yolundaki grse de katiliyorum. Simdi ileri srlen tezin ne oldugunu grelim. Ise tarihsel bakis aisiyla baslayalim. Dr. Whitehead Nesneler arasinda dzen, zellikle de bir doga dzeni nin var oldugu hakkinda yaygin bir igdsel inan olmadan yasayan bilim de olamaz, diyor. Ona gre bilim ancak byle bir inanca sahip olan insanlarca yaratilabilirdi; bu nedenle de inancin baslangitaki kaynagi bilim-ncesi dnem olmaliydi. Bilimin gelismesi iin gerekli olan karmasik zihinsel yapinin olusmasinda baska gelerin de katkisi olmustu. Whitehead, Greklerin yasama bakis aisinin daha ok dramatik oldugunu, bu nedenle de baslangitan ok sonu vurguladigini, bunun da bilim aisindan sakincali oldugu ileri sryor. te yandan, Grek tragedyasi, olaylarin doga yasalarinin zorunlu sonucu olarak ortaya iktigi yolundaki Kader kavraminin olusmasina yardimci olmustur. Grek tragedyasindaki Kader, agdas dsnce sisteminde Doga dzenine dnsmstr. Gerekirci (necessitarian) grs Roma hukuku ile desteklenmistir. Roma Devleti (hi olmazsa teoride), Dogulu despotlardan farkli olarak keyfi degil, nceden 23

belirlenmis kurallara gre hareket etmisti. Bunun gibi, hiristiyanlik da Tanri yasalar uyarinca hareket ettigi nin inancindaydi; her ne kadar bu yasalari Tanri nin kendisi koysa da. Btn bunlar bilimsel dsnce biiminin zorunlu bir gesi olan Dogal Yasalar kavraminin olusmasini kolaylastirmistir. Onaltinci ve onyedinci yzyil nclerinin alismalarini esinleyen bilim-disi inanlar Dr. Burtt tarafindan vgye deger bir biimde ortaya konmustur; kendisi bunun iin, pek az bilinen birok orjinal kaynaktan yararlanmistir. rnegin Kepler, genliginin kritik bir dneminde, Zerdst dininden olanlarin Gnes e tapma seklindeki ibadetlerini kismen benimsemis gibidir. zellikle Gnes in tanrilastirilmasi ve ona yarasir konumun evrenin merkezi oldugu yolundaki dsnceler Kepler genlik i, coskusu ve coskulu hayal gcnn etkisiyle, yeni sistemi kabule yneltmistir. Btn Rnesans dnemi boyunca hiristiyanliga karsi, esas itibariyle Pagan agi uygarligina duyulan hayranliktan kaynaklanan bir tr dsmanlik var olmustur. Bu dsmanlik, kural olarak aika dile getirilemediyse de rnegin, fiziksel belirlenimcilik (determinizm) ierdigi gerekesiyle Kilise nin kinadigi astrolojinin yeniden canlanmasina yol amistir. Hiristiyanliga karsi olan bu baskaldiri bilimle oldugu kadar bos-inanla da ilintilidir ve Kepler rneginde oldugu gibi bazen her ikisiyle de iiedir. Eskiag yaygin olmayan, Ortaag ise hi da da grlmeyen ok nemli bir ge daha vardir: zlemeyen ve tekrarlanan olgulara duyulan ilgi. Rnesans ncesinde olgulara karsi merak duyulmasi kisilere zgyd; rnegin Imparator 2. Frederick ve Roger Bacon. Ancak Rnesans dneminde bu merak aydinlar arasinda birden yayginlasti. Montaigne bu, de Dogal Yasalara ilgi duymaksizin var olan bir meraktir; bu nedenle de Montaigne bir bilim adami degildir. Bilim ugrasi, kendine zg bir genel ve zel ilgiler karisimini ierir; zel durum, genel durumu aydinlatabilecegi umuduyla incelenir. Ortaag zel da durumun, teorik olarak, genel ilkelerden ikarilabilecegi dsnlrd; Rnesans dneminde genel ilkeler gzden dst ve eski aglara olan tutku zel olaylara karsi gl bir ilgiye yol ati. Bu ilgi Grek, Roma ve skolastik geleneklere gre egitilmis beyinlerde, sonunda Kepler ve Galileo gibi bilimsel kisiliklerin ortaya ikisini olanakli kilan dsnsel atmosferi yaratti. Dogaldir ki bu atmosfer onlarin alismalarini sarmalamis ve gnmzdeki izleyicilerine kadar gelmistir. Bilim, kkenini Rnesans 24

sonlarinin tarihsel baskaldirisindan hi ayirmamistir; daha ok, ilkel bir inanca dayali, rasyonalizm-karsiti bir hareket olarak srmstr. Gerek duydugu uslamlama sistemini, tmdengelim yntemini uygulayan Grek rasyonalizminin yasayan bir yadigari olan matematikten almistir. Bilim felsefeyi reddeder. Baska bir deyisle, inancini hakli kilmaya veya aiklamaya hi gerek duymamis, Hume un onu yadsimasina da sessizce kayitsiz kalmistir. Emekleme dnemindeyken onu beslemis olan bos-inanlardan ayirirsak bilim var olmayi srdrebilir mi? Bilimin felsefeye karsi gsterdigi kayitsizlik, kuskusuz, bilimin sasirtici basarisi nedeniyledir. Bilim, insanin gl oldugu duygusunu kuvvetlendirmis; bu nedenle de, teolojik geleneklerle kimi zaman atismasina karsin, genelde iyi kabul grmstr. Ancak son zamanlarda, kendi i sorunlari onu felsefeyle ilgilenmeye yneltmistir. Bu, zellikle uzay ve zamani bir uzay-zaman dzeninde birlestiren grecelik teorisi iin sz konusu olmustur. Bunun yanisira, srekli olmayan harekete gereksinimi varmis gibi grnen kuantum teorisi iin de geerlidir. Yine, bir baska alanda, fizyoloji ve biyokimya, felsefeyi canalici bir noktasinda tehdit eden psikolojinin alanina el uzatmaktadir. Dr. Watson un davranisiligi bu saldirinin bir nc kuvvetini olusturmakta; felsefi gelenek iin saygili sayilamayacak seyler iermekte; buna karsin kendine zg yeni bir felsefeye de gerek duymaktadir. Btn bu nedenlerden dolayi bilim ve felsefenin bu soguk savasi srdrmeleri artik olanaksizdir; dsman ya da dost olmak zorundadirlar. Bilim, temelleri konusunda felsefenin ona ynelttigi sorulari yanitlayamazsa dost olamazlar. Dost olmalari durumunda ise birbirlerini yok ederler; yalniz birinin tek basina alana egemen olmasi artik olanaksizdir. Bilimin felsefi aidan kendini kanitlamasi iin Dr. Whitehead iki sey nermektedir. Bir yandan yeni bazi kavramlar ortaya atmaktadir ki onlar sayesinde grecelik ve kuantum fizigi, eski katimadde kavraminda yapilacak blk prk degisikliklerle elde edilecek sonulara gre, zihinsel bakimdan daha doyurucu olan bir yapilanma olanagi bulacaktir. Eserin bu blm henz arzu edilen lde gelistirilmis olmamakla beraber genis anlamiyla bilim kapsamina girmektedir ve bizleri bazi olgular hakkindaki teorik bir yorumu bir baskasina tercih etmeye ynelten alisilmis kanitlama yntemine de olanak vermektedir. Tekniginin zor oldugunu belirtmek disinda bu konuya deginmeyecegim. Su anda ilgilendigimiz konu ynnden nemli olan, Dr. Whitehead eserinin daha in 25

felsefi olan blmdr. Bize sadece daha iyi bir bilim nermekle yetinmeyip, ayni zamanda Hume dan bu yana bir anlamda rasyonel olmayan geleneksel bilimi rasyonel kilacak bir de felsefe neriyor. Bu felsefe temelde Bergson unkine ok benzer. Burada karsilastigim zorluk sudur: Dr. Whitehead yeni in kavramlari, normal bilimsel ve mantiksal sinamalara olanak veren formllerle ifade ediliyorlarsa da ne srdg felsefeyi gerektirmiyorlar gibi grnyor. Bu nedenle felsefesi kendi ierdigi degerlere gre kabul edilmelidir. Onu, eger dogru ise, bilimi hakli kildigi (justification) iin kabul etmemeliyiz; nk tartistigimiz sorun bilimin hakli kilinmasinin olanakli olup olmadigidir. Onu oldugu gibi, bize gerekten dogru gelip gelmedigi bakimindan incelemeliyiz; ancak bunda da kendimizi eski kargasa ile yzyze buluyoruz. Simdi sadece tek bir nokta, ama ok nemli bir nokta zerinde duracagim. Bilindigi gibi Bergson gemisin bellekte yasamayi srdrdg, hi bir seyin asla gerekten unutulmadigi kanisindadir. Bu noktalarda Dr. Whitehead onunla hemfikir grnyor. Bu sairane bir ifade olarak ok hos olmakla beraber, benim dsnsme gre, olaylari bilimsel netlikle dile getirdigi kabul edilemez. Gemisteki bir olayi -diyelim ki in varisimi- animsiyorsam, yeniden in e e vardigimi sylemem sadece mecazi bir ifadedir. Animsadigim zaman bazi szckler ve imgeler belirir. Bunlarin animsadigim seylerle nedensellik ve benzerlik iliskisi vardir ve bu benzerlik genellikle mantiksal yapi benzerliginden te bir sey degildir. Aninin, gemisteki olayin varligini srdrmesi oldugunu sylesek bile bu, olayin kendisi ile anisi arasindaki iliski hakkindaki bilimsel soruya bir yanit olusturmaz. nk yle sylesek bile, yine de, aradan geen srede olayin degistigini kabul etmek zorundayiz; bu sefer de degisimin hangi bilimsel yasalar uyarinca gereklestigi sorusuyla karsi karsiya kaliriz. Aniyi yeni bir olay olarak veya olduka degismis eski bir olay olarak adlandirmanin bilimsel problem aisindan bir farki yoktur. Hume dan bu yana bilim felsefesinde yer alan iki byk skandal nedensellik ve tmevarimdir. Bu iki ynteme hepimiz gveniriz; ancak Hume bu inancin hibir rasyonel temele dayanmayan, bilinsiz bir inan oldugu yolunda bir kani uyandirmistir. Dr. Whitehead kendi felsefesinin Hume bir yanit olanagi sagladigina a inaniyor. Kant da ayni seyi dsnmst. Ben her ikisini de kabul edemiyorum. Ancak herkes gibi ben de bir yanit olmasi gerektigine inanmaktan da kendimi 26

alamiyorum. Bu durum derin bir rahatsizlik kaynagidir; bilim ile felsefe karistirilmaya devam ettike rahatsizlik artacaktir. Bir yanit bulunabilecegini ummak durumdayiz; ancak ben yanitin bulunmus olduguna inanamiyorum. Bilim gnmzdeki durumuyla kismen olumlu, kismen de olumsuz olarak dsnlebilir. Bize evremizi dzenleme gc vermesi ve kk de olsa nemli bir azinlik iin zihinsel doyum olanagi saglamasi bakimindan da olumludur. Olumsuzdur; nk ne kadar maskelemeye alissak da insan eylemlerini, teorik olarak, nceden tahmin etme olanagini ieren bir gerekirciligi varsaymakta, bu bakimdan da sanki insanin gcn azaltmaktadir. Dogal olarak insanlar bilimin olumlu ynn alikoyup olumsuz ynnden kurtulmayi arzular; ancak bunu basarma abalari simdiye dek bosa ikmistir. Nedensellik ve tmevarima inancimizin irrasyonel oldugunu vurgularsak, bilimin dogru olup olmadigini bilmedigimiz ve bize onu olumlu kilan, evremize egemen olma olanaginin her an yok olabilecegi sonucuyla karsilasiriz. Ancak bu sonu tmyle teorik olup, agdas bir insanin uygulamada benimseyecegi birsey degildir. te yandan bilimsel yntemin savlarini kabul edersek nedensellik ve tmevarimin, herseye oldugu gibi, insan iradesine de uygulanabilir oldugunu kabulden kainamayiz. Yirminci yzyilda fizik, fizyoloji ve psikoloji alanlarindaki gelismeler bu sonucu glendirmektedir. Sonunda yle grnyor ki, bilimin rasyonel kanitlamasi teorik olarak yetersiz ise de, bilimin olumsuz ynlerini birakip olumlu olanlarini alikoymamizi saglayan bir yntem mevcut degildir. Durumun mantigiyla yzlesmekten kainarak kuskusuz bunu basarabiliriz. Ancak o zaman dnyayi anlamayi ama edinmis olan bilimsel kesif drtsn de daha kaynaginda kurutmus oluruz. Gelecegin bu karmasik probleme daha doyurucu bir zm getirmesini umalim.

27

INSAN RASYONEL OLABILIR MI?


Kendimi hep bir rasyonalist olarak dsnrm; ve bana gre bir rasyonalist, insanlarin rasyonel olmasini isteyen kisidir. Rasyonellik gnmzde birtakim sert elestirilere ugramis bulunuyor; yle ki, ne anlama geldiginin bilinmesi, bilinmesi durumunda da insanlarin elde edebilecekleri bir sey olup olmadigini kestirmek zordur. Rasyonelligi tanimlama sorununun biri teorik, teki de pratik olmak zere iki yn vardir: Rasyonel dsnce nedir? Rasyonel davranis nasildir? Faydacilik (pragmatizm) kanilarin irrasyonel oldugunu, psikanaliz de davranislarin irrasyonel oldugunu vurgular. Bu iki yaklasim ogu kimseyi, dsnce ve davranislarin olumlu bir sekilde uyum gsterecekleri ideal bir rasyonelligin var olmadigi grsne yneltmistir. Bu da syle bir sonuca yol aar grnmektedir: Eger siz ve ben degisik kanilara sahipsek, bunu tartismanin ya da tarafsiz bir kisinin hakemligine basvurmanin yarari yoktur. Yapabilecegimiz tek sey, parasal ve askeri gcmz lsnde, etkili konusma, reklam, ya da savas yollariyla birbirimizle mcadele etmektir. Byle bir bakis aisinin ok tehlikeli, uzun dnemde ise uygarlik iin yokedici nitelikte oldugu kanisindayim. Bu nedenle, rasyonellik idealinin, onu yok edecegi dsnlen fikirlerden etkilenmedigini, dsnce ve yasama bir yol gsterici olarak eskiden tasidigi btn nemi korudugunu gstermeye alisacagim. nce kanilarin rasyonelligini ele alalim. Bunu, basit olarak, bir kanaate varmadan nce, konuyla ilgili btn kanitlari dikkate alma olarak tanimliyorum. Rasyonel bir kisi kesinligin olanakli olmadigi durumlarda olasiligi en kuvvetli olan grse en byk agirligi verir, yabana atilamayacak lde olasiligi olanlari da varsayim olarak aklinda tutar; nk bunlarin tercihini gerektiren bazi kanitlar sonradan ortaya ikabilir. Dogaldir ki burada, gereklerin ve olasiliklarin ogu durumda nesnel bir yntemle -yani iki dikkatli kisiyi ayni sonuca gtrecek bir yntemlesaptanabilecegi varsayilmaktadir. Bu varsayim sik sik sorgulanmaktadir. ok kimse aklin tek islevinin kisinin kendi zlem ve gereksiniminin doyumunu kolaylastirmak oldugunu sylemektedir. Pelebs Ders Kitaplari Komitesi nin yayinladigi Outline of Psychology (Psikolojinin Anahatlari) kitabinda (sayfa 68) Zihin her,seyden ok bir taraf tutma aracidir. Islevi kisiye ya da tre yararli olacak eylemlerin gereklesmesini ve daha az yararli olanlarinin engellenmesini gven altina almaktir, denilmektedir. Ancak ayni yazarlar yine ayni kitapta (sayfa 123) ve yine italik harflerle Marksistlerin inanci ile dinsel inan 28

arasindaki fark pek derinlerdedir; dinsel inan zlem ve gelenek temeline, digeri ise nesnel gereklerin bilimsel analizine dayanir, demektedirler. Eger amalari kendilerini Marksist inanci semeye ynelten seyin akil olmadigini ne srmek degilse, bu szler akil iin sylemis olduklari szlerle elismektedir. Amalari ne olursa olsun nesnel gereklerin bilimsel analizinin olanakli oldugunu kabul ettiklerine gre, nesnel anlamda rasyonel olan grslerin de olanakli oldugunu kabul etmeleri gerekir. Irrasyonel bir bakis aisi neren daha bilge yazarlar, rnegin faydaci filozoflar, bu kadar kolay aik vermiyorlar. Onlar, kanilarimizin, dogru olmalari iin uymalari gereken nesnel gerek diye bir seyin var olmadigini ileri sryorlar. Onlar iin kanilar yalnizca varolma savasinda kullandigimiz silahlardir ve insanin yasamini srdrmesine yardimci olanlarina dogru denilmelidir. Bu grs I.S. altinci yzyilda, budizm Japonya ilk eristigi zamanlar, Japonya yaygin ya da olan grst. Yeni dinin dogrulugundan kusku duyan iktidar, deneme olarak, saray mensuplarindan birine bu dini kabul etmesini emretti; eger bu kisi baskalarindan daha basarili olursa yeni din herkese kabul edilecekti. Bu yntem faydacilarin btn din tartismalarinda -gnmze uyum saglayacak degisikliklerle- benimsedikleri yntemdir; ancak ben, insani zenginlige, btn teki dinlerden daha abuk gtrdg anlasilan Musevilige geen bir kimse duymadim. Faydacilar dogru bu sekilde tanimlasalar da yu gnlk yasamda zaman zaman ortaya ikan ve bu denli incelikli olmayan sorunlarda hep ok degisik bir standart uygularlar. Bir cinayet davasinin jrisinde yer alan bir faydaci, kanitlari herhangi bir insan gibi degerlendirecektir; ancak eger kendisine zg lt uygulayacak olsa, toplumda kimin idam edilmesinin daha karli olacagini dsnmesi gerekir. Tanim geregi o kisi cinayetin de sulusudur; nk baska birisinin degil de onun sulu olduguna inanmak daha yararli, bu nedenle de daha dogru dur. Bu tr faydacilik ne yazik ki bazen gerekten uygulaniyor. Amerika ve Rusya bu tanima uygun da dzmece sulamalar yapildigini duymustum. Ancak byle durumlarda, geregi gizlemek iin hi bir aba esirgenmiyor; basarili olunamazsa da rezalet ikiyor. Gizleme iin gsterilen bu aba, bir cinayet olayinda polisin bile nesnel gerege inandigini gstermektedir. Bilimde aranan da bu trden -ok alelade ve tatsiz- bir nesnel gerektir. Insanlar, onu bulma umudunu tasidigi srece, dinde aranan gerek de bu trdendir. Insanlar ancak dinin gerek oldugunu dogrudan kanitlamaktan 29

umut kestigi zamandir ki, onun szmona yeni-moda bir anlamda gerek oldugunu kanitlamaya koyulmuslardir. Genel olarak ifade etmek gerekirse, irrasyonalizm, yani nesnel geregi yadsimak, hemen her zaman, hibir kaniti olmayan birseyde israr etmek; ya da ok saglam kanitlari olan birseyi yadsimak arzusundan kaynaklanir. Ancak, yatirim yapmak gibi, bir hizmeti tutmak gibi pratik konularda hep nesnel gerege olan inan egemen olur. Eger herhangi bir konudaki inancimizin dogru olup olmadigi gerek olgularla sinanabiliyorsa, baska konularda da ayni sinama yapilmalidir. Bunun uygulanmadigi durumlar bizi bilinemezcilige (agnostisizme) gtrr. Konulari gz nne alindiginda bu dsnceler kuskusuz ok yetersiz kalmaktadir. Gerek olgularin nesnelligi sorunu, filozoflarin sasirtmacalari nedeniyle ok zorlasmistir. Bu konuyu baska bir yerde daha detayli olarak ele almis bulunuyorum. Simdilik, gerek olgularin var oldugunu, bunlarin bazilarinin bilinebildigini, diger bazilari iin ise bilinen gerek olgulara gre bir olasilik derecesi saptanabilecegini varsayacagim. Ancak kanilarimiz ogu kez gereklere ters dser; hatta belirli kanitlara gre bir seyin olasi oldugunu syledigimizde bile, ayni kanitlara gre o seyin olasi olmadigi da sylenebilir. Bu durumda rasyonelligin kuramsal yani, gerek olgulara iliskin kanilarimizi zlemlere, nyargilara, geleneklere degil, kanitlara dayandirmaktan ibarettir. Rasyonel bir kimse, konuya bagli olarak, bir hukukudan ya da bir bilimciden farksizdir. Bazi kimseler, insanlarin en ok deger verdigi kanilarinin tuhaf, hatta ilginca denebilecek kkenlerine dikkat ekerek psikanalizin, kanilarimizin rasyonel olmasinin olanaksizligini saptadigini dsnrler. Psikanalize derin bir saygim vardir ve son derece yararli olabilecegine inanirim. Ancak Freud ve ardillarina esin kaynagi olan bakis aisi bir lde gzden kairilmaktadir. Onlarin yntemlerinin temel amaci, tedavi etmeye, isteri ve esitli trden akil bozukluklarini iyilestirmeye yneliktir. Savas sirasinda ortaya ikan savas nevrozunun en etkili tedavi ynteminin psikanaliz oldugu kanitlanmistir. Rivers in daha ok mermi sokuhastalariyla olan deneyimlerine dayanarak yazdigi Instinct and Unconscious (Igd ve Bilintesi) kitabinda, aika kabullenilmedigi zaman korkunun yol atigi kt etkiler ok gzel bir sekilde incelenmektedir. Bu etkiler, dogal olarak, esitli tiplerde feller, grnrde fiziksel olan hastaliklar gibi, daha ok zihinsel olmayan trdendir. Simdilik bunlarla 30

ilgilenmeyecegiz; konumuz zihinsel bozukluklardir. Delilerdeki kuruntularin ogunun igdsel engellemenin bir sonucu oldugu ve tmyle zihinsel yollarla -yani hastaya, anisini baski altinda tuttugu gerekleri animsatmak yoluyla- tedavi edilebildikleri anlasilmistir. Bu esit bir tedavi ve onu agristiran durum, hastanin yitirmis oldugu saglikli bir ruh halinin var oldugunu ve unutmayi en ok istedikleri de dahil olmak zere, btn ise yarar gerekleri bilin yzne ikarmakla bunun tekrar kazanilabilecegini varsayar. Bu, bazi kisilerce israrla nerildigi zere, irrasyonelligi karsi koymadan kabullenme ynteminin tam tersidir. Bu kisilerin tek bildigi, yalniz psikanalizin, irrasyonel kanilarin etkinligini ortaya ikardigidir; onun amacinin bu etkinligi belirli bazi tibbi yntemlerle azaltmak oldugunu unuturlar veya gzardi ederler. Benzer bir yntemle delilikleri pek belirgin olmayan kisilerin irrasyonel tutumlari da tedavi edilebilir; yeter ki hastalar kendi kuruntularini paylasmayan bir hekimin tedavisine riza gstersinler. Ancak, cumhurbaskanlari, bakanlar, nemli sahsiyetler bu kosulu nadiren yerine getirirler; ve tedavi grmeden yasamlarini srdrp giderler. Buraya kadar rasyonelligin teorik ynn ele aldik. Simdi zerinde duracagimiz pratik yn ise daha da byk bir zorluk sergiler. Pratik konulardaki fikir ayriliklarinin iki kaynagi vardir: Birincisi tartismacilarin arzulari arasindaki farklilik, ikincisi de arzularini gereklestirme aralarini degerlendirmedeki farkliliktir. Ikinci tr farkliliklar gerekte teoriktir; ancak sonulari aisindan uygulamaya dnktrler. rnegin bazi yetkililer ilk savunma hattimiz iin savas gemileri gerektigini ileri srerken, digerleri de uaklarin gerekliligini vurgular. Burada nerilen sonu, yani ulusal savunma konusunda bir farklilik yoktur; fark, bunun hangi aralarla yerine getirilecegindedir. Bu nedenle tartisma salt bilimsel bir yntemle zmlenebilir; nk anlasmazliga neden olan fikir ayriligi gereklerle; gemis veya gelecek, kesin veya olasi gereklerle ilgilidir. Buna benzer btn durumlarda sz konusu olan, her ne kadar uygulamaya ynelik bir konuysa da, teorik olarak nitelendirdigimiz trden bir rasyonellik ise karisir. Ancak bu sinifa dahil edebilecegimizi dsndgmz birok olayda, uygulamada byk nem tasiyan bir zorluk ortaya ikmaktadir. Belirli bir seyi yapmak isteyen bir kimse, byle yapmakla yararli saydigi bir sonuca ulasacagina kendini inandirir; o arzusu olmasaydi byle bir inan iin hi bir neden olmayacagini bilse bile. Gerekler ve olasiliklarla ilgili 31

konulardaki yargilari da, kendisininkine karsit arzulari olan bir baska kisininkinden ok farkli olacaktir. Herkesin bildigi gibi kumarbazlar uzun dnemde kesinlikle kazandiracak sistemler konusunda irrasyonel inanlarla doludurlar. Politikayla ilgilenenler kendi partilerinin baskaninin, rakip politikacilarin dzenbazligina dsmeyecegine kendilerini inandirirlar. Ynetmeyi sevenler halk tabakasina koyun srs gzyle bakmanin onlarin yararina oldugunu dsnrler; sigaradan hoslananlar sigaranin sinirleri yatistirdigini, alkolden hoslananlar da alkoln zihni uyardigini sylerler. Bu tr gerekelerin yol atigi yargilar, olaylarin degerlendirilmesinde nlenmesi zor olan yanilgilara yol aar. Alkoln sinir sistemi zerindeki etkisi konusunda yazilmis bilimsel bir makale bile ogu kez, satir aralarinda ierdigi kanitlarla, yazarin alkole karsi kisisel tutumunu aiga vurur; her iki olasilikta da, olaylara kendi aliskanligini destekleyici bir gzle bakmak egilimi vardir. Bu tr dsnceler politika ve din konularinda byk nem tasir. ogu kimse politik grslerini belirlerken toplumun iyiligi istegiyle yola iktigini dsnr; ancak on kisiden dokuzunun politik egilimi onun geimini nasil kazandigina bakarak kestirilebilir. Bu durum bazi kimseleri bu tr konularda objektif davranilamayacagi, karsit egilimli siniflar arasinda siddetli rekabet disinda bir yntem bulunamayacagi grsn savunmaya; biroklarini da gerekten yle olduguna inanmaya yneltmistir. Psikanaliz iste byle konularda yararlidir; nk insanlarin o zamana kadar bilin-altinda olan nyargilarinin farkina varmalarini saglar. Bize kendimizi, baskalarinin bizi grdg gibi grmemize olanak veren bir teknik; ayrica, bu grnmmzn sandigimiz kadar da haksiz olmadigini gsteren bir neden saglar. Bu yntem, olgulara bilimsel yaklasim aliskanligi ile birlikte yaygin olarak gretilirse insanlari, gerek olaylari degerlendirme ve eylemlerin olasi etkileri hakkindaki inanlari konusunda, daha rasyonel olmalarini olanakli kilar. Eger insanlar bu konularda anlasmazliga dsmezse, geri kalan anlasmazliklara uyumlu zmler bulabilecekleri hemen hemen kesindir. Ancak yine de tmyle zihinsel yntemlerle zmlenemeyecek bir tortu kalacaktir. Bir kimsenin arzulari baska bir kisininkiyle tam tamina uyum iinde olmaktan ok uzaktir. Borsada iki rakip su veya bu eylemin etkileri konusunda tmyle ayni fikirde olabilirler; ancak bu pratikte de uyuma yol amaz; nk ikisi de tekinin zarari pahasina zengin olmayi 32

arzu etmektedir. Ancak bu durumda bile, dogacak olumsuz sonularin byk blm rasyonellik sayesinde nlenebilir. Yzn begenmedigi iin fkeyle burnunu kesen bir kisinin davranisinin irrasyonel oldugunu syleriz. Irrasyoneldir; nk duygularina kapilarak o anda siddetle hissettigi arzusunu yerine getirmekle, kendisi iin uzun vadede daha nemli olan zlemlerinin engellenecegini unutmustur. Insanlar rasyonel olsalardi, kendilerine neyin yararli oldugunu simdikinden ok daha dogru olarak grrlerdi. Eger btn insanlar bilinli olarak kisisel ikarlari dogrultusunda davransalardi dnya da simdiki durumuna kiyasla bir cennet olurdu. Hareketlerimizi ynlendirme aisindan kisisel ikarlardan daha iyi birsey olmadigini sylemiyorum; ancak kisisel ikarin da, baskalarinin iyiligi iin zveride bulunma rneginde oldugu gibi, bilerek gzetildiginde, bilmeden gzetildigi durumdakinden daha iyi oldugunu dsnyorum. Dzenli bir toplumda, baskalarinin zararina olan bir seyin, onu yapan kisinin ikarina olmasi pek enderdir. Bir insan rasyonellikten uzaklastigi lde, baskalarini inciten seylerin kendisini de incitecegini gremez; nk nefret ve haset onu krlestirmistir. Bu nedenle, bilerek gzetilen kisisel ikarin en yce ahlak ilkesi oldugunu savunmuyorsam da, eger yaygin olarak benimsenirse dnyanin simdi oldugundan ok daha iyi bir dnya olacaginda israr ediyorum. Gnlk yasamda rasyonellik, sadece o anda gl olan arzularimizi degil, iinde bulunulan duruma iliskin btn isteklerimizi animsama aliskanligi olarak tanimlanabilir. Fikirlerin rasyonelliginde oldugu gibi bu da bir l sorunudur. Tam bir rasyonellik, kuskusuz, erisilmesi olanaksiz bir idealdir. Bununla beraber, bazi insanlari deli olarak niteledigimiz srece, bazi insanlarin digerlerinden daha rasyonel oldugunu varsaydigimiz ortadadir. Dnyadaki elle tutulur her trl iyiye gidisin, pratik ve teorik rasyonalizmin glenmesinden kaynaklandigi kanisindayim. Altruistik (Kendi yararini gzetmeksizin baskalarinin iyiligini dsnme; bencilligin karsiti.(.N.)) bir ahlak gtlemek, bana biraz da yararsiz grnyor; nk byle bir gt onu zaten benimsemis olanlar disinda kimseye ekici gelmeyecektir. Ancak rasyonelligi gtlemek biraz farklidir; nk, bizim kendi arzularimiz her ne ise, rasyonellik genellikle onlari gereklestirmemize yardimci olur. Bir kimse, aklinin arzularini algiladigi ve onlara egemen oldugu lde rasyoneldir. Sonu olarak inaniyorum ki, en nemli sey aklimizin eylemlerimize egemen olmasidir; bilim, birbirimize zarar verme olanaklarini artirdika 33

toplumsal yasamin srmesini olanakli kilan da bu olacaktir. Egitim, basin, politika, din -kisacasi dnyanin en etkili gleri- su anda irrasyonellikle eleledir. Bu gler Kral Demos yoldan ikarmak iin u ona vgler yagdiran kisilerin elindedir. are, gereklestirilmesi ok zor olan sosyal ve siyasal degisimlerde degil; bireylerin komsulari ve dnya ile olan iliskilerine daha akillica ve dengeli bir bakis aisi getirme abalarinda yatmaktadir. Dnyamizin ekmekte oldugu sikintilarin zmn, gnden gne yayginlasmakta olan rasyonalizmde aramamiz gerekir.

34

YIRMINCI YZYILDA FELSEFE


Ortaag sonlarindan bu yana felsefenin in sosyal ve politik nemi giderek azalmistir. Ortaag in en byk filozoflarindan olan William Ockham (13001349), Keiser (962-1806 yillarinda Kutsal Roma Hkmdarlarina verilen nvan. (.N.)) tarafindan Papa karsi brosrler yazmak zere tutulmustu. O ya dnemlerin en atesli sorunlari okullarla ilgili tartismalardi. Onyedinci yzyilda felsefede grlen gelismelerin tm Katolik Kilisesine muhalefetle az ok baglantiliydi. Malebranche (1638-1715) geri bir rahipti; ancak simdilerde rahipler onun felsefesini kabulden menedilmislerdir. Locke un (1632-1704) ardillari onsekizinci yzyil Fransasinda, Bentham (1748-1832) yanlilari ondokuzuncu yzyil Ingilteresinde, politikada ogunlukla asiri tutucu grsleri benimsemisler; agdas liberal burjuva grsnn de yaraticisi olmuslardir. Ancak felsefi ve politik grsler arasindaki karsilikli iliski zamanla daha belirsiz bir duruma gelmektedir. Hume (1711-1776) felsefede asiri tutucu oldugu halde politik ynden bir Tory (Simdiki adi Muhafazakar Parti olan Ingiliz siyasal partisi mensubu. (.N)) idi. Yalnizca, Devrim kadar e bir Ortaag lkesi olan Rusya politika ve felsefe da arasinda aik bir ilinti var olmayi srdrd. Bolsevikler materyalist, Beyazlar ise idealisttirler. Tibet bu ilinti te daha da gldr; devlet ynetiminde en byk ikinci kisi bas metafiziki olarak adlandirilir. Baska yerlerde felsefe artik bylesine saygin bir konumdan yoksundur. Yirminci yzyil akademik felsefesi baslica grupta toplanmis bulunuyor. Birincisi genellikle Kant (1724-1804), bazen de Hegel (1770-1830) yanlilarini iine alan klasik Alman felsefesidir. Ikinci grup, pragmatistler ile Bergson dan olusur. nc grupta ise bilim yanlilari yer alir; bunlara gre felsefede ne zel bir gerek esidi, ne de ona erismeyi saglayan belirli bir yntem vardir. Bunlara kisaca gerekiler (realistler) denebilir; ancak aralarinda bu sifata tam olarak uymayan ok kisi vardir. Bu farkli ekoller arasindaki ayrim belirgin degildir; ve kisiler bazi konularda birine, bazi konularda da digerine mensup olabilirler. William James (1842-1910) hem gerekiligin hem de pragmatizmin kurucusu sayilabilir. Dr. Whitehead son kitaplari gerekilerin in yntemlerini uygulayarak, az ok Bergsoncu denilebilecek bir metafizigin savunmasini yapar. Birok filozof, epeyce bir mantik gsterisinden de kainmayarak, Einstein doktrinlerinin Kant zaman in in ve uzayin znel oldugu yolundaki kanisina bilimsel bir temel olusturdugu grsn benimsemektedir. 35

Grlyor ki olgulardaki belirginlik, mantiktaki belirginlik kadar net degildir. Bununla beraber, mantiktaki belirginlik, dsncelerin siniflandirilmasini olanakli kilan bir ereve olusturmasi aisindan yarar saglar. Alman idealizmi yirminci yzyil boyunca savunmada kalmistir. Yeni ekolleri profesr olmayan kisilerin nemli buldugu kitaplar temsil etmistir. Bu kitaplar hakkindaki elestirilere gre degerlendirme yapan bir kimse, bu ekollerin digerlerinden etkin oldugunu dsnebilir. Ancak, Amerika olmasa bile, da Almanya, Fransa ve Ingiltere felsefe gretenlerin de ogunlugu hala klasik gelenege baglidirlar. Bu gruba dahil olan bir gencin is bulmasi, dahil olmayan birine gre ok daha kolaydir. Klasik gelenege karsi ikanlar ise Alman olan her seydeki ktlkte bu felsefenin de payi oldugunu ve Belika nin isgalinden de bir anlamda sorumlu oldugunu gstermeye alistilar. Ancak onu destekleyen ylesine nl ve saygili kisilerdi ki bu saldirilar basarili olamazdi. Bu kisilerden ikisi, Emile Boutroux ve Bernard Bosanquet, lmlerine kadar uluslararasi toplantilarda sirasiyla Fransiz ve Ingiliz felsefelerinin resmi szclgn yapmislardir. Dinci ve tutucu kesimler de hiristiyanliga aykiri akimlara ve devrimlere karsi kendilerini savunmada daha ok bu ekolden yararlanmaktadirlar. Bunlar statkoculara zg g ve zaaflara sahiptirler; gelenekten kaynaklanan g ile yeni dsnce yoklugundan kaynaklanan zaafa. Ingilizce konusulan lkelerde bu konuma yirminci yzyil baslarindan az nce gelinmistir. Ben ciddi olarak felsefe alismaya 1893 yilinda, Mr. Bradley Appearance and Reality (Grnm ve in Gerek) kitabinin iktigi yilda basladim. Mr. Bradley Alman felsefesinin Ingiltere de de kabul iin savasanlardan biriydi; yaklasimi ise geleneksel inanlari savunanlardan ok baskaydi. Onun Logic (Mantik) ve Appearance and Reality kitaplari, agdaslarim zerinde oldugu gibi bende de ok derin bir etki yapmisti. Onlarda ileri srlen tezlerle uzun sreden beri uyusmadigim halde bu kitaplara byk saygi duyarim. Hegel yanlilarinin grsleri, gerek dnya hakkinda bizlere sadece mantigin ok seyler anlatabilecegi inancina dayanir. Mr. Bradley de bu dsnceye katilmaktadir. Grnrdeki dnyanin kendi kendisiyle elistigini; bu nedenle de aldatici oldugunu; gerek dnyanin ise, mantiksal olma zorunlulugu 36

yznden, sasirtici bazi zelliklere sahip olmasinin dogal oldugunu ne srmektedir. Gerek dnya zamanda ve uzayda olamaz; birbiriyle iie ilintili esitli seyler ieremez; ayri ayri benlikler ieremez; hatta bilme olgusundaki zne ve nesne arasindaki ayrilik seklinde bir blnme ieremez. Bu nedenle o, dsnceden ve istemden ok duyguya benzeyen bir seyle baglantili olan, zamandan bagimsiz, tek bir Mutlak tan ibarettir. Su dnyamiz btnyle bir grntdr; ve de stnde oluyor gibi grnen seylerin gerekte bir nemi yoktur. Bu doktrin ahlak kavramini yok edebilir. Ancak ahlak duygusaldir; mantikla bagdasmaz. Gerekten de Hegel yanlilari, temel ilkeleri olarak, Hegel felsefesini dogru kabul ederek davranmamiz gerektigini israrla vurgularlar; ancak sunu gzden kairiyorlar: eger bu felsefe dogru ise nasil davrandigimizin da hi nemi yoktur. Bu felsefe iki ynden elestirilmisti. Bir yanda mantikilar vardi; bunlar Hegel yanlislarina dikkat in ektiler; iliskilerin ve oklugun, zaman ve uzayin gerekte kendileriyle elisir seyler olmadigini ileri srdler. te yanda da mantik rn bir dnyada var olan kaliplasmayi ve dzenliligi begenmeyenler vardi; onlarin basinda da William James ve Bergson yer aliyordu. Bu iki ayri elestirinin yandaslari, nemli olmayan bazi rastlantisal durumlar disinda, mantiksal aidan birbirlerine aykiri dsmyorlardi; ancak mizalari farkliydi ve baska baska bilgilerden esinleniyorlardi. Bunun yanisira ilgi alanlari da farkliydi; birinin ilgisi akademik, tekinin ise insancildi. Akademik aidan bakanlara gre Hegelcilik dogru degildi; insancil aidan bakanlara gre ise hos degildi. Dogal olarak bu ikinciler daha yaygin bir basariya ulastilar. Ingilizce konusulan dnyada Alman idealizminin tahttan indirilmesinde en byk etken William James olmustur. Bunu Psychology (Psikoloji) adli eserinde syledikleriyle degil, yasaminin son yillarinda ve lmnden sonra yayinlanan bir dizi kk kitapta ortaya koyduklariyla basarmistir. 1884 yilinda Mind dergisinde yayinlanmis olup lmnden sonra basilan Essays in Radical Empiricisim (Radikal Deneycilik zerine Denemeler) kitabinda yer alan bir makalesinde (sayfa 276-8) kisisel egilimini olaganst bir sevimlilikle dile getirmektedir: Bizler temelde kuskucu olmadigimiza gre, esitli inanlarimizin arkasinda yatan gdleri birbirimize aikta itiraf edebiliriz. Ben kendiminkini itenlikle itiraf ediyor ve btn gdlerimin mantiksal degil, estetik trden oldugunu dsnmekten kendimi 37

alamiyorum. Inceden inceye detayli olan evren, yanilmaz ve kusursuz enginligiyle sanki nefesimi kesiyor. Olanaklari olmayan gerekliligi, zneleri olmayan iliskileri sanki bana hibir ekince hakki birakmayan bir anlasma yapmisim, veya daha dogrusu, sanki diger konuklardan kaarak siginabilecegim kisisel bir odasi olmayan byk bir sahil pansiyonunda yasamak zorunda kalmisim hissini veriyor. Ayrica gnahkarlarla ferisiler (Yazili yasalara ve rf hukukuna titizlikle uymayi ngren eski bir Musevi tarikati mensubu. (.N.)) arasindaki eski anlasmazligin da bu konuyla bir iliskisi oldugunu aika grmekteyim. Bildigim kadariyla, Hegelcilerin hepsi kendini begenmis ukalalar degildirler; ancak yle saniyorum ki btn kendini begenmis ukalalar gelistike sonunda Hegelci oluyorlar. Ayni cenaze iin tren yapmak zere yanlislikla agrilan iki papazla ilgili bir fikra vardir: nce birisi gelir ve duada Ben Yeniden-dirilisim; ben Yasamim szcklerinden teye gidemeden ikincisi ieri girer: O da Yeniden-dirilis benim, Yasam benim, diye bagirir. Inceden inceye felsefesi, gerekte var oldugu haliyle, ogumuza bu papazi agristirir. Korkun derinlikleri, bilinmeyen akintilariyla agir agir nefes alan engin, bilinsiz Kozmos temsil etmek iin fazla siki dgmeli oldugu u sylenebilir. William James gibi, Hegelciligi bir sahil pansiyonuna benzeten baska bir kimse olmadigina bahse girilebilir sanirim. Bu makale 1884 yilinda hibir etki yaratmadi; nk o zamanlar Hegelcilik giderek artan bir sayginlik grmekteydi; filozoflar da kendi mizalari ile kanilari arasinda bir baglanti olabilecegini kabullenmeyi hala grenmemislerdi. 1912 (ikinci de baski tarihi) ortam esitli nedenlerle degismis bulunuyordu. William James grencileri zerindeki in etkisi de bu nedenlerden biridir. Yazilari disinda onu sadece yzeysel olarak tanidim; ancak, onun dogasinda, grslerini olusturmakta katkisi olan genin ayirdedilebilir oldugu kanisindayim. Bunlardan, zaman aisindan en sonda, felsefi katki aisindan ise en nde geleni, grdg fizyoloji ve tip egitiminin etkisidir. Bu ona esinlerini Platon dan, Aristoteles ten, ve Hegel den alan tmyle yazinsal filozoflara kiyasla daha bilimsel ve biraz da materyalist bir egilim vermistir. zgr iradeyi irdeledigi blm gibi nemli birka blm disinda Psychology kitabinda bu ge egemendir. Felsefi yapisindaki ikinci etken, babasindan geen ve kardesinde de var olan mistik ve dindar egilimdir. Bu egilim onun Will to Believe (Inanma Arzusu) kitabina ve psisik arastirmalara olan 38

ilgisine yol amistir. nc etken, yine kardesiyle paylastigi asiri titiz yapisindan kurtulup yerine Walt Whitman usul demokratik bir yaklasim benimsemek iin, New Englandli benliginin btn itenligiyle giristigi bir abadir. Yukaridaki alintida hi bir kisisel odasi olmayan pansiyondan duydugu dehset (Walt Whitman buna bayilirdi), titiz yapisini aika ortaya koyuyor. Demokratik olma arzusu da kendisini bir ferisi degil bir gnahkar yerine koymasinda grlmektedir. Bir ferisi olmadigi kesindi; ancak en az gnah islemis kimselerden biri olsa gerek. Bu konudaki tutumu her zamanki alakgnlllgne pek de uymamaktadir. En kusursuz insanlar genellikle bu kusursuzluklarini birbiriyle bagdasmaz sayilan bazi zelliklerin karisimina borludurlar; bu, agdaslarinin ogunun farkettiginden daha nemli bir kisi olan James iin de geerlidir. Kendisi faydaciligi, dinsel umutlari bilimsel varsayimlar olarak ifade etmenin yntemi olarak savundu; ve, madde ile ruh arasindaki karsitligi, bunlardan birine stnlk tanimadan nlemenin bir araci olarak bilin diye bir seyin var olmadigi yolundaki devrimci bir grs benimsedi. Felsefesinin bu iki blmnde farkli yandaslari oldu. Birincisini Schiller ve Bergson, ikincisini yeni gerekiler destekledi. nller arasinda yalnizca Dewey (1859-1952) her ikisinde de ona katiliyordu. Farkli tariheleri ve farkli baglantilari oldugu iin bu iki blmn ayri olarak ele alinmalari gerekir. James in yapitlarindan Will to Belieue 1897, Pragmatism 1907 tarihlidir. Schiller Humanism, in Dewey Theories in Logical Theory (Mantik Teorisi in zerinde Incelemeler) kitaplari ise 1903 tarihlidir. Yirminci yzyilin ilk yillarinda felsefe dnyasi faydacilik konusuyla canlanmisti; daha sonralari ayni begenilere hitap eden Bergson onun tahtina geti. Faydaciligin kurucusu kendi aralarinda byk farkliliklar gsterirler; James, Schiller ve Dewey bu i felsefenin, sirasiyla dinci, edebi ve bilimsel temsilcileri olarak tanimlayabiliriz. nk James her ne kadar ok-ynl idiyse de faydacilikta, onun dindar yn kendine bir ikis yolu bulmustur. Simdi bu farkliliklari bir yana birakarak savi bir btn olarak ele alalim. Savin temeli belli bir tr kuskuculuktur. Geleneksel felsefe, dinin temel savlarini kanitladigi iddiasindaydi. Bu felsefenin karsitlari ise bu kanitlamanin geersiz oldugunu kanitlayabileceklerini; veya, en azindan Spencer (1820-1903) gibi, bunlarin kanitlanamaz oldugunu kanitlayabileceklerini iddia ettiler. Ancak, eger bunlar kanitlanamazlarsa geersizlikleri de kanitlanamaz gibi 39

grnyordu. Spencer gibi kisilerin ok saglam saydiklari birok sav; nedensellik, hukukun stnlg, bellegin genel gvenirligi, tmevarimin geerligi gibi doktrinler bu durumdaydi. Btn bunlar rasyonel bir bakis aisindan bilinmezcilik (agnostisizm) kapsamina girmeli, hkm vermekten kainilmalidir. nk, grebildigimiz kadariyla bunlar dogrulugu veya yanlisligi kanitlanabilir seyler degildirler. James, pratik kisiler olarak, eger yasamayi srdreceksek, bu konularda kusku iinde kalmamizin olanaksiz oldugu savini ileri srd. rnegin, gemiste bizi beslemis olan yiyeceklerin gelecekte bizi zehirlemeyeceklerini varsaymamiz gerekir. Bazen de yaniliriz; ve de lrz. Bir fikrin dogrulugu onun gerek-olgu larla uyum iinde olup olmasiyla sinanamaz; nk bu gerekolgulara hibir zaman ulasamayiz. Sinama onun yasamimizi iyilestirmedeki ve arzularimizi gereklestirmedeki basarisini lmekle yapilir. Bu bakis aisiyla James Varieties of Religious Experience (Dinsel Deneyimlerde esitlilik) kitabinda dinsel inanlarin ogunlukla bu sinamayi basariyla getigini; bu nedenle de dogru olarak nitelendirilmeleri gerektigini gstermeye alisti. Ona gre, en genel kabule kavusmus olan bilimsel teorilere de ancak bu anlamda dogru denebilir: uygulamada geerli sonular verirler; haklarinda bildigimiz tek sey de budur. Bu grsn bilim ve dinin genel varsayimlarina uygulanmasi konusunda sylenecek ok sey vardir. Geerli olmanin anlami dikkatle tanimlanir ve yalnizca geregin, gerekten bilinmedigi durumlarin sz konusu olmasi kosulu eklenirse, o zaman bu konularda bu savla tartismaya gerek yoktur. Ancak, simdi gerek dogruyu saptamanin zor olmadigi daha basit rnekleri ele alalim. Bir simsek aktigini grdnz. Gk grltsn duymayi bekleyebilirsiniz; veya isigin, grlts duyulamayacak kadar uzakta oldugunu dsnebilirsiniz; ya da bu konuyu hi dsnmezsiniz. En akla yakini bu sonuncu olasilik olmakla beraber ilk iksinden birini setiginizi varsayalim. Gk grltsn isittiginizde dsncenizin dogrulugu ya da yanlisligi ortaya ikmis olur. Bu da size saglanan bir avantaj veya dezavantaj nedeniyle degil, bir gerek-olgu nedeniyle, yani gk grltsn duyup duymama olgusuyla gereklesir. Faydacilar dikkatlerini, daha ok, hakkinda deneyim sahibi oldugumuz olgularla dogrulanamayan inanlar zerinde toplarlar. Gnlk ugraslar hakkindaki inanlarimizin ogunun -rnegin filanca kisinin adresinin filanca oldugu- dogru olup olmadigi, deneyimlerimizle ortaya ikarilabilir; ve bu gibi durumlarda bir faydacinin kullandigi ltlere gerek yoktur. Yukaridaki gk grlts rneginde 40

oldugu gibi, birok durumda bu ltn uygulanma olanagi yoktur; nk dogru olan inancin yanlis olana gre pratik bir avantaji bulunmadigi gibi, ikisi de baska birsey dsnmek kadar yarar saglamaz. Gnlk yasamda karsilastiklarimiza degil de byk rneklere sempati duymak felsefecilerin ortak bir kusurudur. Faydacilik, nihai felsefi geregi iermese de bazi nemli meziyetlere sahiptir. Birincisi bizim ulasabilecegimiz geregin yalnizca insani gerek oldugunu; bu geregin de, insani olan her seyde oldugu gibi yanilinabilir ve degisebilir oldugunu grmesidir. Insana zg olanlarinin disinda kalan olaylar gerek degil, gerek-olgulardir (belirli trlerden). Gereklik inanlara zg bir zelliktir, inanlar da psikolojik olaylardir. Bundan baska, inanlarin olgularla olan baglantilarinda mantigin varsaydigi sistematik basitlik yoktur; buna da isaret etmis olmasi faydaciligin ikinci meziyetidir. Inanlar belirsiz ve karmasiktir; kesin tek bir olguya degil, birok ve belirsiz trden olgularla ilintilidirler. Bu nedenle, mantigin sistematik nermelerinden farkli olarak, inanlar dogru veya yanlis gibi iki mutlak karsit degil, dogru ve yanlisin bir karisimidir. Hibir zaman siyah ya da beyaz degildirler; grinin degisik tonlarini tasirlar. Gerek ten byk bir saygiyla sz edenler gerek-olgu dan sz etseler ve nnde egildikleri saygin zelliklerin insan inanlarinda bulunmadigini grseler daha yerinde olur. Bunun teorik oldugu kadar pratik yararlari da vardir. nk insanlar geregi kendilerinin bildiklerini sandiklari iin birbirlerine zulmederler. Psikanalitik aidan bakildiginda, insanlarin byk saygiyla sz ettikleri herhangi bir byk ideal in, gerekte dsmanlarina eziyet etmek iin bulduklari bir bahane oldugu sylenebilir. Uygulamada ise faydaciligin daha da karanlik bir yn ortaya ikiyor. Bu felsefeye gre, dogru olan inan ikar saglayan inantir. Ceza yasalariyla oynayarak bir inan kazanli hale getirilebilir. Onyedinci yzyilda protestan lkelerde protestanlik, katolik lkelerde de katoliklik avantajliydi. Enerjik insanlar hkmeti ele geirip kendilerinden farkli dsnenleri cezalandirarak gerek retebilirler. Bu sonular faydaciligin iine dstg abartidan kaynaklanmaktadir. Gereklik faydacilarin isaret ettigi gibi, bir derece sorunu ve salt beseri olaylarin, yani inanlarin bir niteligi ise, bu bir inanta var olan dogrulugun derecesinin salt beseri kosullara bagimli olmasi anlamina gelmez. Inanlarimizdaki dogruluk derecesini artirirken bir ideale yaklasmaktayiz. Bu ideali de gerek, yani ancak ok sinirli lde 41

kontrolmz altinda olan, bir gezegenin zerinde ya da yzeyine yakin bir yerindeki bazi nemsiz kosullarla iliskili gerek-olgu saptamis olur. Faydacilarin kurami reklamcilarin uygulamalarinin bir soyutlamasidir. Reklamci, haplarin gerek degerinin, kutu basina bir guinea oldugunu tekrar tekrar syleyerek insanlari alti-peni demeye ikna eder (1 guinea = 42 tane alti peni); bylece de sylediklerini, daha az gvenle sylendigi duruma gre, gerege yakinlastirmis olur. Bu tr insan rn gerek rnekleri ilgintir; ancak kapsamlari ok sinirlidir. Bunlarin kapsamlarini genisletmekle insanlar kendilerini ilgin bir propagandaya kaptirir, bu ilginlik da sonunda savas, salgin hastalik, kitlik sekillerinde kendini gsteren aci gereklerle birdenbire son bulur. Avrupa nin yakin tarihi bu tr bir faydaciligin yanlisligini ortaya koyan bir ibret dersidir. Bergson un faydaci grs yanlisi olarak alkislanmasi tuhaftir; nk yzeysel olarak onun felsefesi faydacilarin tezinin tam tersidir. Faydacilarin gretisine gre geregin lt yararlilik oldugu halde Bergson bunun tam tersini gretir. Pratik gereksinmelerle sekillenmis olan aklimiz, dnyanin ikarimiza olmayan btn ynlerini yok sayar ve geregin algilanmasini engeller. nsezi denilen bir yetenegimiz oldugunu; istersek onu kullanabilecegimizi; ve onun, en azindan teorik olarak, gelecek iin olmasa da, gemis ve simdiki zaman hakkinda her seyi bilmemizi saglayabilecegini ne srer. Bu kadar bilgiyi tasimak pek elverisli olmayacagi iin, islevi unutmak olan bir beyin gelistirdik. Beyin olmasaydi her seyi hatirlayacaktik; onun bir szge gibi alismasi sayesinde genellikle yalnizca yararli olan seyleri ve yanlislari hatirliyoruz. Bergson gre fayda hatalarin kaynagidir ve gerege a ancak pratik yararin tmyle dislandigi mistik dsnceyle erisilebilir. Ancak yine de, faydacilar gibi, eylemi akil yrtmeye, Othello Hamlet tercih eder. yu e nsezi ile Desdemona yi ldrmenin, akillica davranarak kralin yasamasina izin vermekten daha iyi oldugu kanisindadir. Faydacilarin ona bir yandas gzyle bakmalarinin nedeni budur. Bergson un Donnes Immediates de la Conscience (Bilincin Dolaysiz Verileri) kitabi 1898 de, Matiere et Memoire (Madde ve Bellek) kitabi da 1896 yayinlandi. Ancak onun byk n 1907 da de yayinlanan L Evolution Creatrice (Yaratici Evrim) ile basladi -bu kitap digerlerinden daha iyi oldugu iin degil, daha az tartisma ve daha ok retorik ierdigi, bylece de daha ikna edici oldugu iin. Bu kitap bastan sona hibir tartisma, dolayisiyla da tatsiz 42

tartismalar iermez; sadece, dsgcn oksayan siirsel resimler izer. Iinde bizi, ngrdg felsefenin dogru mu yanlis mi oldugu sorusuna gtren hibir sey yoktur. nemsiz sayilamayacak bu soruyu Bergson baskalarina birakmistir. Ancak kendi felsefesine gre byle yapmakta haklidir da; nk gerek, akilla degil nseziyle elde edilir; bu nedenle de bir tartisma konusu degildir. Bergson un felsefesinin byk blm geleneksel mistisizmin biraz yeni bir dille ifadesinden ibarettir. Farkli seylerin gerekte farkli olmadigi, ancak analitik akil tarafindan yle algilandigi yolundaki doktrin Parmenides (I.S. besinci yzyil) ten Mr. Bradley (1846-1924) kadar btn Dogu ve Bati e mistiklerinde grlr. Bergson iki yolla bu sava bir yenilik havasi getirmistir. Ilk olarak, nsezi ile hayvanlarin igdleri arasinda bir baglanti kurar. Bir Ammophila arisinin, iine yumurtalarini biraktigi larvayi etkisiz hale getirecek, ama ldrmeyecek bir sekilde sokabilmesini saglayan seyin nsezi oldugunu ileri srmektedir (Bu talihsiz bir rnektir; nk Dr. ve Mrs. Peckham bu zavalli arinin saskin bir bilimciden daha kusursuz davranmadigini gstermislerdir). Bu yaklasim onun savlarina modern-bilim havasi vermekte ve, verdigi rneklerle dikkatsiz kisilerde, grslerinin en son biyolojik arastirmalara dayandigi sanisinin uyanmasini saglamaktadir. Ikinci olarak, nesnelerin analitik zekaya grndkleri durumlarindaki ayriliga uzay adini, onlarin nseziye grnmlerinin yorumlanmasina da zaman ya da sre adini vermektedir. Bu da onun zaman ve uzay hakkinda kulaga ok hos ve derin gelen, ancak bu szcklerin normal anlamlarinca agristirilan birok sey sylemesine olanak vermektedir. Uzay da olan sey olarak tanimlanan madde kuskusuz aklin yarattigi bir kurgudur; yle oldugu da, kendimizi nsezinin bakis aisina uyarlayinca hemen grlr. Felsefesinin bu blmnde Bergson, ifade tarzi disinda, Plotinus (I.S. 205-270) a hibir sey eklememistir. Bu ifade biiminin kesfedilmesi gerekten byk bir yetenegin sonucuysa da bu yetenek bir filozofunkinden ok bir ortaklik yneticisinin yetenigidir. Ancak ona yaygin bir poplerlik kazandiran, felsefesinin bu blm degildir. Bu poplerligi elan vital (yasama coskusu) ve gerek olusum savlarina borludur. Onun getirdigi nemli ve ilgin yenilik zamanin ve ilerlemenin gerek oldugu inancini mistisizm ile birlestirmesindedir. Bunu nasil basardigini grmek iin biraz zaman harcamaya deger. 43

Geleneksel mistisizm derin dsnceye dayanir; zamanin gerek disi olduguna inanir; ve temelde bir tembel insan felsefesidir. Mistik aydinlanmanin baslangici ruhun karanlik gecesi dir; bu da insanin gnlk eylemlerinde umutsuzca engellendigi, veya bazi nedenlerle onlara olan ilgisini yitirdigi zamanlar ortaya ikar. Eylem bylece sz konusu olmaktan ikinca o da kendini derin dsnceye verir. Kosullar elverdiginde kendimize olan saygiyi korumamizi saglayacak inanlara sarilmak, zbenligimizin bir yasasidir. Psikanalitik yazin bu yasanin arpici rnekleriyle doludur. Bylece, derin dsnceye ynelen kisi, ok gemeden, bunun yasamin gerek amaci oldugunu; gerek dnyanin gnlk islerle ugrasan kisilerden gizlendigini kesfeder. Geleneksel mistisizmin diger savlari da bu temelden ikarilabilir. Byk mistiklerin belki de ilki olan Lao-Tze (I.. 604531) nin, kitabini bir gmrk binasinda bagajinin muayene edilmesini beklerken yazdigi rivayet edilir. Kitap tahmin edilebilecegi gibi, her trl eylemin yararsiz oldugu savi ile doludur. Bergson ise mistisizmi eyleme, yasam a, gelismenin gerekligine inanan ve bu dnyada bulunmaktan ds kirikligina ugramamis olan kisilere uyarlamayi amaladi. Mistik, genel olarak, miza bakimindan hareketli, ancak hareketsizlige zorlanmis olan kisidir; vitalist de miza ynnden hareketsiz, ancak eyleme romantik bir hayranlik duyan kisidir. 1914 ncesinde dnya byle insanlarla, Kirik Kalpler Yuvasi insanlariyla doluydu. Bu insanlarin mizalarinin temelinde can sikintisi ve kuskuculuk vardir. Bu da heyecan tutkusuna ve irrasyonel bir inanca zlem duymaya yol aar. Sonunda bu inanci buldular; o da grevlerinin insanlari birbirine kirdirmak oldugu inancinda sakliydi. Ancak 1907 bu ikis de yolu daha bulunmamisti; Bergson ise bu boslugu iyi doldurdu. Bergson grslerini bazen yanlisliga yol aabilecek bir dille ifade etmistir; nk kurgusal olarak tanimladigi seylerden, arada bir, onlarin gerek olduklarini dsndrecek bir sekilde sz eder. Eger bu yanlis anlasilabilecek seyleri bir yana birakirsak zaman savi sanirim syledir: Zaman ayri ayri anlar ya da olaylar serisi degil, gerekte srekli bir olusumdur. Bu gelisme sirasinda gelecegi nceden grmek olanaksizdir; nk gelecek, gerekten yenidir ve bu nedenle de kestirilemez. Agacin bymesinde olusan iie halkalar gibi gerekten vuku bulan her sey kalicidir (bu benzetme ona ait degildir). Yani dnya hi durmadan daha dolu ve daha zengin olacak sekilde gelisir. Vuku bulan her sey nsezinin katiksiz 44

belleginde saklanir; beyindeki bellek ise, tersine, aldaticidir. nsezi bellegindeki bu saklama kalicilik tir; yeni yaratma gds de elan vital dir. nsezinin katiksiz bellegindekileri tekrar su stne ikarmak bir kendini egitme konusudur. Bunun nasil yapilacagi anlatilmiyor; herhalde Yogi lerin yaptigina benzer bir sekilde olsa gerek. Eger Bergson un felsefesine mantik gibi yeterince ulu olmayan bir sey uygulamaya kalkisilirsa bu degisim felsefesi bazi sikintilarla karsilasir. Bergson, zamani birbirinden bagimsiz paralardan olusan bir seri olarak gren matematikileri asagilamaktan hi usanmaz. Ancak, eger dnyada onun ne srdg gibi, gerek yenilik gerekten de varsa -eger yoksa onun felsefesi ekici zelliklerini yitirir- ve eger dnyaya gerekten gelen her sey kalici ise -kalicilik savinin yalin z de budur- daha nceki bir zamandaki toplam varlik daha sonra gelen herhangi bir zamandaki toplamin bir parasi olur. Btn ile para arasindaki bu iliski nedeniyle, dnyanin farkli zamanlardaki toplam durumlari bir seri olusturur ve bu da matematikilerin aradigi ve Bergson un reddettigi serinin btn zelliklerine sahiptir. Dnyanin daha sonraki durumlarinda devreye giren unsurlar eski unsurlarin disinda degilse gerek bir yenilik yoktur; yaratici gelisim bir sey yaratmamistir; biz de Plotinus sistemine geri dnms oluruz. Bergson bu ikilem karsisinda vardigi yanit un sudur: olan sey, her seyin degistigi ve yine de ayni kaldigi bir gelisim dir. Bu kavram siradan insanlarin anlamayi umudedemeyecekleri lde derin bir gizemdir. Temelinde mantik degil, mistik inanca agri yatar; ancak biz inancin mantiktan stn oldugu alanlara, onun pesisira gidemeyiz. Bu arada, birok yerde gerekilik adi verilen bir felsefe gelisti. Gerekte bu felsefenin zelligi yntem olarak analizci, metafizik olarak da ogulcu (plralist) olmasidir. Bu felsefe tam olarak gereki degildir; nk bazi ynleri Berkeley (16851735) idealizmi ile uyum iindedir. Kant ve Hegel idealizmi ile bagdasmaz; nk bu sistemlerin temel aldigi mantigi reddeder. Bu felsefe James grsn in gittike daha ok benimsemeye ve onu gelistirmeye ynelmektedir: dnyanin temel ierigi ne maddesel ne de zihinseldir; madde ve aklin kendisinden yapildigi daha basit ve daha temel bir seydir. Doksanli yillarda, ok yasli filozoflar disinda, Alman idealizmine karsi durmakta kararli olan yegane sima James di. Schiller ve Dewey kendilerini duyurmaya daha baslamamislardi; James bile 45

felsefede pek de ciddiye alinmasi gerekmeyen bir psikolog olarak grlyordu. Ancak 1900 yili ile birlikte Alman idealizmine karsi bir ayaklanma basladi. Bu karsi gelme faydaci bakis aisindan degil, ciddi teknik nedenlerden kaynaklaniyordu. Almanya Frege da nin vgye deger alismalarinin (bu alismalar 1879 da baslamis, ancak son yillara kadar hi okunmamislardi) yanisira, Husserl 1900 in da yayinlanan anitsal bir eseri olan Logische Untersuchungen (Mantik Incelemeleri) kitabi kisa srede byk etkiler dogurmaya basladi. Meinong un Ueber Annahmen (Varsayimlar Hakkinda-1902) ve Gegenstands-theorie und Psychologie (Nesne Kurami ve Nesne Psikolojisi1904) ayni ynde etkili oldular. G.E. Moore ve ben, benzer grsleri savunmaya basladik. Onun Nature of Judgement (Hkmlerin Yapisi) makalesi 1899 da, Principia Ethica (Etik Ilkeleri) 1903 yayinlandi. te Benim yazdigim Philosophy of Leibniz (Leibniz Felsefesi) 1900 de, Principles of Muthematics (Matematik Ilkeleri) 1903 basildi. Fransa da ayni te da tr felsefe Couturat tarafindan gl bir sekilde temsil edildi. Amerika da William James in radikal grgclg (ampirizmi) -faydaciligi iermeden- yeni mantikla karisarak Yeni Gerekilerin felsefesini dogurdu. Bu felsefe, yukarida sz geen Avrupa daki alismalardan biraz daha sonra, ancak daha devrimci nitelikte ortaya ikti. Yalnizca Mach Anczlyse der in Empfindungen (Sanilarin Analizi) bu felsefenin gretilerinin bir kismini daha nceden haber vermisti. Bylece baslayan yeni felsefe henz son seklini almamis, bazi bakimlardan hala olgunlasmamistir. Bundan baska, savunuculari arasinda bir hayli grs ayriliklari vardir. Bazi blmlerinin anlasilmasi olduka gtr. Btn bu nedenlerle onun arpici bazi zelliklerini belirtmekten te yapilabilecek bir sey yoktur. Yeni felsefenin birinci zelligi yeni bir felsefi yntem gelistirme; ya da yle bir yntem kullanarak yeni bir tr bilgi getirme gibi iddialari terketmesidir. Felsefeyi temelde bilimden farkli olarak grmez; sadece, problemlerinin genel olmasiyla ve deneysel kanitlarin henz bulunmadigi alanlarda varsayimlar olusturmasiyla zel bilimlerden ayrilir. Btn bilgileri bilimsel bilgi olarak; bilimsel yntemlerle saptanip kanitlanabilen bilgi olarak kabul eder. Daha nceki felsefenin genellikle yaptigi gibi, btn evreni kapsayan sonular bulmayi, veya her seyi ieren bir sistem kurmayi amalamaz. Kendi mantigina dayanarak, dnyanin blk prk, karman orman 46

grnen dogasini reddetmek iin bir neden olmadigina inanir. Dnyayi organik olarak ele almaz; su anlamda ki, tek bir kemige bakarak nesli tkenmis bir hayvanin iskeletini zihnimizde canlandirabildigimiz gibi, yeterince anlasilmis bir parayi ele alarak ondan btnn anlasilabilecegini dsnmez. zellikle de Alman idealistlerinin yaptigi gibi, bilginin yapisindan, bir btn olarak dnyanin dogasini ikarmaya alismaz. Bilgiye, mistik bir anlami ve kozmik nemi olmayan herhangi bir doga olgusu gzyle bakar. Yeni felsefe baslangita temel kaynaga dayaniyordu: bilgi teorisi, mantik ve matematik ilkeleri. Kant tan bu yana bilgi bizim onu bilmemizle bir degisime ugrayan, bu nedenle de bilgimizden kaynaklanan bazi zelliklere sahip, karsilikli bir etkilesim olarak algilanmistir. Ayrica, bilinmeyen bir seyin var olabilmesinin mantiksal bakimdan olanaksiz oldugu kabul edilmistir (Kant buna katilmamistir). Bu nedenle, bilindikleri iin sahip olunan nitelikler her seyde bulunmasi zorunlu olan zelliklerdir. Bu yolla, yalnizca bilginin kosullarini inceleyerek gerek dnya hakkinda ok sey grenebilecegimiz ileri srlmst. Yeni felsefe, tam tersine, kural olarak, bilginin bilinen seyi hi etkilemedigini, ve hi kimsenin bilmedigi seylerin var olmamasi iin en ufak bir neden olmadigini kabul etmektedir. Bunun sonucu olarak, bilim teorisi evrenin gizemlerine giden kapinin sihirli anahtari olmaktan ikmistir ve bizler de bilimin zahmetli ve agir ilerleyen arastirmalarina geri dnmszdr. Bunun gibi, mantikta da organik grsn yerini atomizm almistir. Daha nce, her seyin z dogasinin, diger her seyle olan iliskisinden etkilendigi; bylece, bir sey hakkinda tam bilginin tm evren hakkindaki tam bilgiye bagimli oldugu dsncesi kabul grmekteydi. Yeni mantik, bir seyin z karakterinin, onun baska seylerle olan ilintilerini mantiksal olarak bulmamiz olanagini bize saglamadigi grsndedir. Bir rnek bu noktayi aikliga kavusturacaktir. Leibniz (1646-1716) bir yazisinda, Avrupa daki bir adamin karisinin Hindistan lmesi durumunda, karisinin ldg anda da adamin z-dogasinda bir degisim olacagini ne srer (Bu konuda modern idealistlerle ayni dsncededir). Sagduyu da, karisini kaybettigini greninceye kadar adamin z-dogasinda bir degisim olmayacagini syler. Yeni felsefe bu grs benimsemistir; bunun da sonulari ilk grndgnden ok daha telere uzanir. Matematik ilkelerinin, her zaman felsefe ile nemli bir baglantisi olmustur. Matematik byk lde kesinligi olan nsel bilgiler ierir; filozoflarin 47

ogu da nsel bilgiye ok heveslidirler. Eleali Zeno (I.. besinci yzyil) dan bu yana idealist egilimli filozoflar matematikilerin gerek matematiksel dogruya ulasamadiklarini; filozoflarin daha iyisini yapabileceklerini gstermek iin eliskiler reterek matematikileri gzden dsrmeye ugrasmislardir. Kant felsefesi bu trden birok sey ierir; Hegel felsefesi ise daha fazlasini. Ondokuzuncu yzyilda matematikiler Kant felsefesinin bu ynn rttler. Kant deney-st (transcendental) estetik hakkindaki in matematiksel savlari Lobatchevski (1793-1856) nin Euclid-disi geometriyi icadetmesiyle temelinden sarsildi; Weierstrass (1815-1897) srekliligin sonsuzkkleri iermedigini kanitladi; George Cantor (18451918) bir sreklilik, bir de sonsuzluk teorisi gelistirerek filozoflarin pek de islerine gelen btn eski paradokslari ortadan kaldirdi. Frege aritmetigin mantigin bir sonucu oldugunu gsterdi; Kant ise bunu reddetmisti. Btn bu sonular normal matematiksel yntemlerle elde edildiler ve bir arpim tablosu kadar da kesindirler. Filozoflar bu duruma, sz konusu yazarlarin yapitlarini okumayarak karsilik verdiler. Sadece yeni felsefe bu yeni sonulari zmsedi; bylece de srmekte olan bilgisizligin yandaslarina karsi kolay bir tartisma zaferi kazandi. Yeni felsefe sadece elestirel degil, yapicidir; ama bilimin yapici oldugu anlamda, yani adim adim ve deneyerek. zel bir yapilanma yntemi vardir; o da, matematigin yeni bir kolu olan ve felsefeye diger btn geleneksel kollardan daha yakin olan, matematiksel mantiktir. Matematiksel mantik, belli bilimsel savlarin felsefe ynnden hangi sonulara yol atigini, nelerin varsayilmasi gerektigini ve aralarinda ne gibi baglantilar oldugunu bulmaya, daha nce hibir zaman olmadigi lde olanak saglar. Bu yntem sayesinde matematik ve fizik felsefesi ok byk ilerlemeler kaydetmistir. Fizikteki sonularin bir kismi Dr. Whitehead (1861-1947) son alismasinda in ortaya konulmustur. Yntemin diger alanlarda da ayni lde verimli olacagini ummak iin yeterli neden vardir; ancak bu, burada ele alinamayacak kadar teknik bir konudur. Modern ogulcu felsefenin byk bir blm nermelerin mantiksal analizinden esinlenmistir. Bu yntem nceleri gramer kurallarina byk nem verilerek uygulandi. rnegin, Meinong sunu ileri sryordu: yuvarlak kare yoktur, diyebildigimize gre, yuvarlak kare diye bir sey var olmalidir -her ne kadar o, var olmayan bir sey olsa da. Bu satirlarin yazari baslarda bu tr usavurmalara bagisik 48

sayilmazdi. Ancak 1905 betimleme kurami te sayesinde bundan nasil kainacagini kesfetti. Bu kurama gre, yuvarlak kare yoktur, dedigimizde yuvarlak kareden sz edilmedigi anlasiliyor. Yuvarlak kare gibi sama konularla zaman harcamak anlamsiz bulunabilir; ne var ki, bu gibi konular ogu kez mantik teorilerini sinamak iin en iyi yntemi olusturur. Birok mantik teorisi sama sonulara yol amakla sulanirlar. yleyse, mantiki da bu anlamsiz sonulari grmeli ve onlara karsi tetikte bulunmalidir. ogu laboratuvar deneyleri konuyla ilgisini bilmeyen kisilere nemsiz grnr; samaliklar da mantikinin deneyleridir. Yeni felsefe ilk dnemlerinde, nermelerin mantiksal analizleriyle ugrasirken Platon ve Ortaag gerekiliginden gl izler tasiyor, soyutlarin da somutlarla ayni tr varliga sahip oldugunu kabul ediyordu. Kendi mantik sistemi kusurlardan arindika felsefesi de yavas yavas bu grsten kurtuldu. Geriye de sagduyuya ok ters gelecek bir tortu kalmadi. Yeni felsefenin ilk dnemlerinde en etkilenen bilim matematik olduysa da gnmzde en byk etkisi fizik zerinedir. Bu durum, en basta uzay, zaman, madde kavramlarini degistiren Einstein in alismalari ile ortaya ikmistir. Grecelik teorisini aiklamanin yeri burasi olmamakla beraber onun felsefi sonularindan biraz sz etmek kainilmazdir. Grecelik teorisinde felsefi bakis aisindan zellikle nemli olan iki ge sunlardir: (1) Iinde evrendeki btn olaylarin kendi yerlerini aldigi, her seyi kucaklayan tek bir zaman yoktur. (2) Fiziksel olgularin tarafimizdan gzlenmesi srecinde geleneksel, ya da znel (sbjektif) geler, her ne kadar nceleri sanildigindan daha fazla olsalar da, Tensor hesabi denilen matematiksel yntemle yok edilebilirler. Asiri teknik olmasi nedeniyle bu son konuya girmeyecegim. Zaman konusuna gelince, ilk olarak, felsefi speklasyonlarla degil, deneysel sonularin gerektirdigi ve matematiksel bir formlle ifade edilen bir teoriyi ele aldigimiz unutulmamalidir. Montesquieu nn teorileriyle Amerikan Anayasasi arasindaki fark ne kadarsa, bu ikisi arasindaki fark da o kadardir. Ortaya ikan sudur: Belli bir madde paracigiyla birlikte hareket eden bir gzlemcinin bakis aisindan, bu paraciga etki yapan olaylarin belirli bir zaman siralamasi oldugu halde, farkli yerlerdeki madde paraciklarina etki yapan olaylar her zaman belirli bir siraya sahip degildirler.

49

Daha aik bir rnek alalim: Eger bir isik sinyali dnyadan gnese gnderilir ve tekrar dnyaya yansitilirsa, gnderildikten 16 dakika kadar sonra dnyaya varacaktir. Bu 16 dakika iinde dnyada gereklesen olaylar isik sinyalinin gnese varmasindan ne daha nce, ne de daha sonra yer almistir. Gnese ve dnyaya gre olasi her ynde hareket eden, bu 16 dakika iinde dnyadaki olaylari ve sinyalin gnese varmasini izleyen gzlemciler oldugunu; btn bu gzlemcilerin isigin hizini dikkate aldiklarini ve zamani tam olarak dogru gsteren kronometreleri oldugunu varsayalim. O zaman, bazi gzlemciler bu 16 dakika iinde dnyada geen herhangi bir olayin isik sinyalinin gnese varmasindan nce, bazilari ayni anda, bazilari da daha sonra gereklestigi sonucuna varacaklardir. Hepsi de ayni lde hakli ya da ayni lde haksizdirlar. Fizigin tarafsiz bakis aisindan bakildiginda, bu 16 dakika iinde dnyada geen olaylar isik sinyalinin gnese varmasindan ne daha nce, ne daha sonra, ne de es zamanlidir. Bir cisimdeki bir A olayinda ve baska bir cisimdeki B olayinda, eger isik A dan B dogru ilk ye olay oldugu anda -A saatine gre- yola ikip daha nin sonraki olay oldugu anda -B nin saatine gre varmissa, bir cisimdeki A olayinin baska bir cisimdeki B olayindan daha nce oldugunu syleyemeyiz. Veya, bu iki olayin zaman siralamasi gzlemciye gre degisecek ve bu nedenle de fiziksel bir geregi temsil etmeyecektir. Isik hizina yakin hizdaki seyler yasantimizda yaygin olsaydi, fiziksel dnya bilimsel yntemlerle basedilemeyecek lde karmasik olurdu; biz de hala byc-hekimlerle yetinmek durumunda kalirdik. Ama eger fizik daha nce kesfedilmis olsaydi, bu fizik Einstein fizigi olmak zorunda olurdu; nk Newton fiziginin uygulama olanagi olmadigi aika grlrd. Radyoaktif maddeler isik hizina yakin hizla hareket eden paraciklar salarlar. Yeni grecelik fizigi olmadan bu paraciklarin davranislari aiklanamazdi. Eski fizigin kusurlu oldugu konusunda kusku yoktur; bunun yalnizca kk bir kusur oldugunu sylemek de felsefi ynden bir mazeret degildir. Farkli yerlerde gereklesen olaylar iin, belli sinirlar iinde, belirli bir zaman siralamasi olmadigi geregine kendimizi alistirmaliyiz. Uzay ve zaman denilen iki ayri kavram yerine bir uzayzaman kavraminin ortaya atilmasina yol aan da iste bu gerektir. Evrensel olarak dsndgmz zaman, gerekte yerel zaman dir; dnyanin hareketine bagimli olan bir zaman iin evrenseldir demek,

50

Atlantigi geerken saatlerini degistirmeyen bir geminin evrensellik iddiasindan farksizdir. Btn gnlk kavramlarimizda zamanin oynadigi rol dsndgmzde, fizikilerin yaptigi seyin ne oldugunu ds gcmz kullanarak gerekten algilayabilirsek, bakis aimizin ok derinden etkilenecegi ortadadir. Ilerleme kavramini ele alalim: Zaman-siralamasi rastgele olursa, zaman lm iin kabul edilen dzene bagli olarak, bir ilerleme veya gerileme olacaktir. Kuskusuz, uzaydaki uzaklik kavrami da degismistir: Dakik lmler iin olanakli her aygiti kullanan iki gzlemci, eger greceli olarak hizli hareket halinde iseler, iki yer arasindaki uzaklik iin farkli degerler bulacaklardir. Uzaklik kavraminin kendisinin ok belirsizlestigi aika grlyor; nk uzaklik bos uzaydaki noktalar -bu noktalar hayalidir- arasinda degil, somut seyler arasinda olmalidir; belirli bir zamandaki uzaklik olmalidir; nk herhangi iki cismin arasindaki uzaklik srekli degisir. Belirli bir zaman znel bir kavramdir; gzlemcinin nasil hareket ettigine baglidir. Belirli bir zamandaki bir cisimden artik sz edemeyiz; sadece bir olaydan sz edebiliriz. Iki olay arasinda, herhangi bir gzlemciden bagimsiz olan aralik denilen belirli bir iliski vardir. Farkli gzlemcilerce yapilan analizlerle bu araligin uzay ve zaman bilesenleri hesaplandiginda sonular farkli olacaktir; ancak bu analizlerin hibir nesnel geerliligi yoktur. Aralik, nesnel bir fiziksel gerektir; ancak onun uzay ve zaman bilesenlerine ayristirilmasi nesnel degildir. Bizim eski, alisilmis kati madde kavraminin da varligini artik srdremeyecegi ortadadir. Bir madde parasi belirli yasalara bagimli olan bir olaylar dizisinden baska bir sey degildir. Madde kavrami, filozoflarin tz (substance) kavraminin geerliligi konusunda hibir kuskulari olmadigi bir dnemde ortaya ikmistir. Madde, uzay ve zamanda var olan tz, akil ise sadece zaman iinde var olan tz idi. Daha sonralari, tz kavrami metafizikte berrakligini kaybetti; ama fizikte varligini srdrd. nk bir zarari yoktu -grecelik ortaya ikincaya kadar. Tz, geleneksel olarak, iki geden olusan bir kavramdir. Birincisi tzn bir nermede, yklem olarak degil, yalniz zne olarak yer alabilecegi yolundaki mantiksal zelliktir. Ikincisi de zaman iinde kalici olmasi, Tanri iin ise, tmyle zaman disinda olmasiydi. Bu iki zellik arasinda bir baginti gerekli degildir. Ancak bunun farkina varilmamisti; nk fizik, 51

madde paralarinin lmsz oldugunu, teoloji de ruhun lmsz oldugunu gretiyordu. Bu nedenle, her ikisinin de tzn her iki zelligini tasidigi dsnlyordu. Ancak simdi fizik bizi ok kisa mrl olaylara, mantiksal anlamda tz olarak, yani yklemi olmayan zneler olarak bakmaya zorluyor. Tek bir kalici varlik sandigimiz bir madde parasi, tipki sinemada kalici grnen nesneler gibi, gerekte bir dizi varliktir. Akil iin de ayni seyi sylememek iin bir neden yoktur; kalici benlik, kalici atom kadar ds rn gibidir. Her ikisi de, birbirleriyle ilgin iliskileri olan olaylar dizisinden ibarettir. Modern fizik bizlere Mach ve James zihinsel in, ve fiziksel dnyalarin ieriginin birbirinin ayni oldugu yolundaki nerilerini sekillendirme olanagi veriyor. Kati madde nin dsncelerden ve kalici egodan ok farkli oldugu aiktir. Ancak eger madde ve ego uygun olaylar dizileri iseler, onlarin ayni seyden yapilmis olduklarini dsnmek ok daha kolaydir. Bundan baska, simdiye kadar aklin en belirgin zelligi olarak grnen znellik, ya da bir grse sahip olma, simdi fizige de yayilmis ve akil iermedigi ortaya ikmistir; farkli konumlardaki fotograf makinalari ayni olayi grntler; ancak ikan fotograflar birbirinden farklidir. Modern fizikte kronometreler ve cetveller bile znellesmektedir; dogrudan gsterdikleri sey, fiziksel bir durum degil, fiziksel durumla olan iliskileridir. Bylece fizik ve psikoloji birbirlerine yakinlasmis, akil ve madde arasindaki eski ikilik (dualizm) ortadan kalkmistir. Modern fizigin eski veya popler anlamdaki kuvvet diye bir sey tanimadigina da dikkat ekmek yerinde olur. Eskiden gnesin dnya zerinde bir kuvvet uyguladigini dsnrdk. Simdi ise syle dsnyoruz: uzay-zaman gnesin yakinlarinda yle sekillenmistir ki dnya byle hareket etmeyi diger btn yollara gre daha az zahmetli bulmaktadir. Modern fizigin byk ilkesi en az eylem ilkesi (principle of least action) yani bir yerden bir yere giderken cismin en az eylem ieren yolu semesi ilkesidir (Eylem teknik bir terimdir; ancak anlami bizi simdilik ilgilendirmiyor). Gazeteler ve gl grnmek isteyen bazi yazarlar dinamik szcgn kullanmaktan hoslanirlar. Dinamik biliminde dinamik olan hibir sey yoktur; tersine bu bilim her seyin bir evrensel tembellik yasasindan ikarilabilecegini dile getirir. Ayrica, bir cismin hareketini idare eden baska bir cisim diye bir sey de yoktur. Modern bilimin evreni byk yasalar ve 52

dogal kuvvetler den sz edenlerin degil, daha ok Lao-Tze evrenine benzer. nin Modern ogulculuk ve gerekilik felsefeleri bazi bakimlardan eski felsefelerden daha az seyler sunuyorlar. Ortaag da felsefe teolojinin bir yardimcisiydi; gnmzde bile kitap kataloglarinda ayni baslik altinda yer alirlar. Dinin byk dogrularini kanitlamanin genellikle felsefenin grevi oldugu dsnlmstr. Yeni gerekilik onlari kanitlayabilecegini, hatta yanlis olduklarini kanitlayabilecegini sylemez. Onun amaci sadece, bilimlerin temel ereklerini aikliga kavusturmak ve esitli bilimlerin bir sentezini yaparak dnyanin, bilimin incelemeyi basardigi blmnn, genis kapsamli bir grnmn elde etmekten ibarettir. Daha telerde ne oldugunu bilmez; cehaleti bilgiye dnstrecek bir tilsimi yoktur. Anlayanlara entellektel coskular sunar; ancak ogu felsefenin yaptigi gibi insanlarin byklk duygularini oksamaya kalkismaz. Eger biraz yavan ve teknik ise, bunun suunu, sair ve mistiklerin arzu ettikleri gibi degil de, matematiksel alismayi seen evrene atar. Bu belki zlecek bir sey; ancak bir matematikinin bu zntye katilmasini beklemek de haksizlik olur.

53

MAKINELER VE DUYGULAR
Makineler mi duygulari, yoksa duygular mi makineleri yok edecek? Bu soru uzun zaman nce Samuel Butler tarafindan Erewhon ortaya atilmis ve da makine imparatorlugunun bymesiyle de gittike daha gncel bir hal almistir. Ilk bakista, makineler ile duygular arasinda neden bir karsitlik olmasi gerektigi sorusunun yaniti aik degildir. Her normal erkek ocuk makinelere bayilir; byyp glendike de onlari daha ok sever. Japonlar gibi uzun ve yetkin bir sanat gelenegine sahip uluslar, ilk karsilastiklarinda, Bati nin mekanik yntemlerinin bysne kapilir ve bizleri olabildigince abuk taklit etmeye can atarlar. Egitim grms ve dnyayi dolasmis bir Asyaliyi hibir sey Dogu nun bilgeligi nden, ya da Asya uygarliginin geleneksel erdeminden sz edilmesi kadar sinirlendiremez; kendini oyuncak otomobiller yerine bebeklerle oynamasi istenmis bir erkek ocuk gibi hisseder. Ve her erkek ocuk gibi, oyuncak otomobil yerine geregini ister, ezilebilecegini hi dsnmeden. Makineler henz yeniyken, birka sair ve estetikiyi saymazsak, Bati da ayni cosku vardi. da Ondokuzuncu yzyil kendini daha ok mekanik ilerleme nedeniyle ncekilerden daha stn sayardi. Peacock (Thomas Love Peacock (1785-1866): Ingiliz sair ve romanci. (.N.)) genliginde buhar beyinli toplum ile alay eder; nk kendisi bir yazin adamidir ve ona gre uygarligi Grek ve Romali yazarlar temsil ederler. Ancak, o dnemde yaygin olan egilimlerden uzak oldugunun da farkindadir. Dogaya dnsleri ile Rousseau nun (Jean Jacques Rousseau (1712-1778): Fransiz yazar, filozof ve toplum teorisyeni. (.N.) mritleri, Ortaagliliklari ile Gl Sairleri (Gl Sairleri: Ingiltere Gller Blgesi de nde yasamis Ingiliz sairleri Wordsworth (1770-1850), Coleridge (1772-1834) ve Southey (1774-1843). (.N)), News from Nowhere (Olmayan lkeden Haberler) (zamanin hep haziran oldugu ve herkesin harman kaldirdigi bir lke) kitabi ile William Morris: (William Morris (1834-1896): Ingiliz sair, ressam ve sosyalist. (.N.) bunlarin hepsi tmyle duygusal ve tepkisel olan bir ikisi temsil ederler. Makinelere karsi duygusal olmayan rasyonel bir karsitligi ilk ortaya koyan Samuel Butler olmustur. Ancak bu onun iin belki de bir jeu d esprit den (kelime oyunundan) baska bir sey degildi -bunun kkl bir kani olmadigi kesindir. Onun gnnden bugne, en ok makinelesmis uluslardan ok kisi Erewhon-vari bir grs itenlikle benimseme egilimindedir; yani bu grs, uygulanmakta olan sanayi yntemlerine karsi olanlarin tavirlarinda, aik veya kapali sekilde, kendini gsterir. 54

Makinelere tapilir, nk gzeldirler; deger verilir, nk g saglarlar; onlardan nefret edilir, nk ok irkindirler; onlardan tiksinilir, nk klelik getirirler. Bu tutumlardan birinin dogru tekinin yanlis oldugunu dsnmeyelim. Bu, insanlarin kafasi oldugu dogrudur ama ayaklari oldugu yanlistir demeye benzer; geri Lilliputlularin bu soruyu Gulliver hakkinda tartistiklarin kolayca dsleyebiliriz. Bir makine Binbir Gece Masallarindaki Cin gibidir; sahibi iin gzel ve yararli; dsmanlari iin irkin ve tehlikeli. Ancak gnmzde hi bir seyin kendisini bu denli belirgin bir yalinlikla gstermesine izin verilmez. Makine sahibinin, ondan uzakta oturdugu, grltsn isitmedigi, gzleri rahatsiz eden atik yiginlarini grmedigi, zararli dumanlarini koklamadigi dogrudur; eger makineyi grmsse, o da alistirilmaya baslamadan nce, ikardigi toz ve sicaktan rahatsiz olmasina gerek kalmadan, gc ya da bir saat gibi islemesini gururla seyrettigi zamandir. Makineye, onunla yasayip onunla alisanlarin grs aisindan bakmasi istenirse de cevabi hazirdir. Makinenin alismasi sayesinde bu insanlarin, byk dedelerinden daha fazla -ogu zaman ok ok daha fazla- sey satin alabildiklerine dikkat ekebilir. yleyse, hemen herkese yapilan bir varsayimi kabul edersek, byk dedelerinden daha mutludurlar. Bu varsayima gre insanlari mutlu eden, maddi seylere sahip olmaktir. Iki odasi, iki yatagi ve iki ekmegi olan bir kisinin bir odasi, bir yatagi ve bir ekmegi olan kisiden iki kat mutlu oldugu; kisacasi, mutlulugun gelirle orantili oldugu dsnlmektedir. Bazi kisiler, her zaman da tam itenlikle olmadan, din ve ahlak adina bu fikre karsi ikar; ama vaazlarinin dokunakliligi sayesinde gelirleri artarsa ona da sevinirler. Benim karsi ikmak istemem din ya da ahlak bakimindan degil, psikoloji ve yasamin gzlemlenmesi aisindandir. Eger mutluluk gelirle orantili ise makinenin stnlg kusku gtrmez; degil ise sorunun tmyle irdelenmesi gerekir. Insanlarin fiziksel gereksinimleri, ayrica bir de duygulari vardir. Fiziksel gereksinimler karsilanmamissa, onlar nceliklidir; ama eger karsilanmislarsa, bir insanin mutlu ya da mutsuz olmasini saptamada, gereksinimlerle baglantisi olmayan duygular nem kazanir. Bugnk sanayi toplumlarinda zorunlu fiziksel gereksinimleri karsilanmamis pek ok kadin, erkek ve ocuk vardir; onlar bakimindan mutlulugun ilk kosulunun gelir artisi oldugunu inkar etmiyorum. Ancak yle kimseler azinliktadirlar; hepsinin yasamsal gereksinimlerini saglamak da zor degildir. Ben onlar hakkinda degil, 55

yasamlarini srdrmek iin gerekenden fazlasina sahip olanlar -sadece ok fazlasina degil, ayni zamanda biraz fazlasina sahip olanlar- hakkinda konusmak istiyorum. Hemen hepimiz, gelirimizi artirmayi gerekte neden isteriz? Isteklerimiz ilk bakista maddi seyler gibi grnebilir. Gerekte ise bunlari daha ok komsularimizi etkilemek iin isteriz. Daha iyi bir mahallede daha byk bir eve tasinan bir adam karisini daha iyi insanlarin ziyaret edecegini; eski ve yoksul komsularla iliskilerin artik kesilebilecegini dsnr. Oglunu iyi bir okula ya da pahali bir niversiteye gnderdiginde, dedigi yksek harlara karsilik kazanilacak sosyal sayginligi dsnerek kendini teselli eder. Amerika olsun Avrupa olsun btn byk da da sehirlerde bazi mahallelerdeki evler, sadece kibar insanlar arasinda revata olduklari iin, teki mahallelerdeki ayni nitelikleri tasiyan evlerden daha pahalidir. En gl tutkularimizdan biri de baskalarinin takdir ve saygisini kazanma arzusudur. Bugnlerde takdir ve saygi, zengin grnen insanlara karsi duyulmaktadir. Insanlarin zengin olmak istemelerinin baslica nedeni budur. Paralari ile satin aldiklari mallar ikinci dereceden nem tasir. rnegin, bir resmi tekinden ayirdedemeyen ve uzmanlar yardimiyla eski ustalarin bir galeri dolusu resmini toplamis olan bir milyoneri ele alalim. Aldigi yegane zevk, baskalarinin onlarin kaa mal oldugunu bilmesidir. Halbuki dergilerin Noel sayilarindaki dokunakli posterlerden daha dolaysiz ve daha ok zevk alabilir; ancak o yolla egosu iin ayni doyumu elde edemez. Btn bunlar baska trl de olabilir; birok toplumda olmustur da. Aristokratik dnemlerde insanlara soylarina bakarak deger biilirdi. Tuhaf gelebilir ama Paris bazi evrelerde insanlar resim ve te edebiyat alanlarindaki yetkinlikleri nedeniyle degerli grlrler. Bir Alman niver sitesinde, insan, bilgisinden dolayi takdir edilir. Hindistan da ermislik, in de bilgelik sayginlik uyandirir. Bu degisik rneklerin incelenmesi tanimizin dogru oldugunu gsteriyor; nk hepsinde insanlarin byk bir yzdesi, yasamlarini srdrecek lde sahip olduklarinda, paraya karsi ilgisizdirler. Ancak onlar da evrelerinde sayginliklarini saglayacak meziyetlere sahip olmayi yrekten arzu ederler. Bu rneklerin nemi, gnmzdeki zenginlik zleminin insan dogasindan gelmemesinde, esitli sosyal kuruluslarca ortadan kaldirilabilir olmasinda 56

yatar. Yasa geregi hepimizin geliri ayni olsaydi komsularimizdan stn olmanin baska yollarini arardik; maddi seylere sahiplenmeye olan simdiki siddetli arzularimizin ogu da son bulurdu. Bu arzular rekabet niteligi tasidiklarindan, rakibimize stnlk sagladigimiz zaman bize mutluluk, ona da ayni lde aci verir. Gelirlerde yapilacak genel bir artis rekabet aisindan bir avantaj saglamaz; bu yzden de rekabetten kaynaklanan bir mutluluk vermez. Kuskusuz, satin alinan seyleri kullanmaktan bir lde zevk de alinir; ancak, grdgmz gibi bu, zenginligi isteme nedenimizin nemsiz bir blmdr. Arzumuz rekabete dayali oldugu srece zenginligin artmasi, ister genel olarak ister belli konularda, sonuta insan mutlulugunu artirmaz. -Makinelerin mutlulugu artirdigini savunacaksak, yukaridaki nedenlerden dolayi makinelerin getirdigi maddi refah artisi, mutlak yoksullugu nlemede kullanildiklari durumlar disinda, nemli bir etken degildir. Yoksullugu gidermek iin kullanilmalarini gerektiren zorunlu bir neden de yoktur. Nfusun duragan olmasi halinde yoksulluk makine olmadan da nlenebilir; Fransa bunun bir rnegidir; orada Amerika dan, Ingiltere den ve savas ncesi Almanya sindan ok daha az makine oldugu halde yoksulluk ok azdir. Tersine, makinenin ok oldugu bir yerde yoksulluk da ok olabilir. Bunun da rnekleri yz yil kadar ncesi Ingilteresinin sanayi blgeleri ile bugnk Japonya dir. Yoksullugun nlenmesi makineye degil baska etkenlere baglidir -kismen nfus yogunluguna, kismen de siyasal kosullara. Serveti artirmanin yoksullugu nleme disinda fazla bir degeri yoktur. Makineler bizi insan mutlulugunun nemli geleri olan iki seyden, dogal davranma rahatligindan ve esitlilikten yoksun birakir. Makinelerin kendilerine zg bir isleyisleri ve kendilerine zg vazgeilmez istemleri vardir: pahali bir fabrikasi olan bir kimse onu srekli alistirmak durumundadir. Duygular aisindan, makinenin yarattigi en byk sikinti onun dzenliligidir. Ve dogaldir ki makineler aisindan da, duygularda bulunan en byk kusur, tersine, dzensiz olmalaridir. Kendilerini ciddi sayan kisilerin dsncelerine makineler egemen oldugundan bu kisilerin bir insan hakkinda dile getirecekleri en byk vg onun makine gibi olmasi; yani gvenilir, dakik, kesin olmasidir. Artik dzensiz bir yasam kt bir yasamla es anlamli olmustur. Bergson felsefesi bu un grse karsi bir protestoydu; entellektel aidan ok saglam olmamakla beraber sanirim, insanlarin gittike

57

daha ok makineye dnstrlmelerine karsi duyulan saglikli bir endiseden esinlenmisti. Yasamimizda, makinelesmenin egemenligine karsi igdlerimizin simdiye kadar gsterdigi baskaldiri talihsiz bir dogrultuya ynelmistir. Insanlar toplum halinde yasamaya basladigindan bu yana savas drts her zaman var olmustur. Ancak bu, gemiste, gnmzdeki kadar yogun ve kahredici degildi. Onsekizinci yzyilda Ingiltere ve Fransa dnya egemenligini elde etmek iin sayisiz savaslara girdiler; ancak birbirlerini hep sevip saydilar. Esir subaylar, kendilerini esir alanlarin sosyal yasantilarina katildi; ziyafetlerde onur konuklari oldular. 1665 te Hollanda ile yaptigimiz savasin baslarinda, Afrika dan gelen bir kisi Hollandalilarin orada yaptiklari zulm anlatmisti. Biz -Ingilizler bu hikayenin dzmece olduguna kendimizi inandirdik; adami cezalandirdik ve Hollandalilarin yalanlamasini yayinladik. Son savasta olsaydi o adama svalyelik verir, sylediklerinin dogruluguna kuskuyla bakanlari da hapse atardik. Modern savaslarda vahsetin artmasi ynden makinelerin etkisine baglanabilir. Ilk olarak, daha byk ordular kurulmasina olanak saglarlar. Ikinci olarak, insanlarin daha alt dzey duygularina hitabeden ucuz yayinlari kolaylastirirlar. nc olarak -bizi ilgilendiren de bu noktadir- insan dogasinin derinlerinde yatan, iinden geldigi gibi ve kuralsiz yasamak isteyen ynn baski altinda tutarlar; Bu, belirsiz bir huzursuzluga yolaar; bu huzursuzluktan kurtulmanin olasi yolu olarak da akillara savas fikri gelir. Son savas gibi byk bir kargasayi yalnizca politikacilarin makinelesmesine yklemek yanlis olur. Belki Rusya iin byle bir aiklama yerinde olabilir. Rusya nin isteksiz savasmasinin ve barisi saglamak iin devrim yapmasinin bir nedeni de budur. Ancak Ingiltere, Almanya ve Amerika Birlesik Devletleri ndeki yaygin savas arzusunun -1917 de- nnde hibir hkmet duramazdi. Bu tr bir genel istegin igdsel bir temeli olmalidir ve ben sahsen gnmzdeki savas yanlisi gdlerin artmasinin, modern yasamdaki dzenlilik, monotonluk ve gdml yasamanin yolatigi -genellikle bilin-disi- hosnutsuzluktan kaynaklandigina inaniyorum. Bu duruma makineleri yok ederek are bulamayacagimiz aiktir. Byle bir yntem tepkisel olur ve uygulama olanagi hi yoktur. Gnmzde makinelesmenin beraberinde gelen sakincalari nlemenin tek yolu, alisma aralarinda heyecan verici 58

ugraslar iin olanak saglayarak monotonlugu kirmaktir. Alplere tirmanma yoluyla yasamlarini tehlikeye atma olanagi bulsalar ogu insanin savas zlemi de yok olur. Tanimak mutluluguna eristigim en gayretli ve yetenekli baris gnlllerinden biri, yazlarini Alplerin en tehlikeli doruklarina tirmanarak geirmeyi adet edinmisti. Eger alisan herkese yilda bir aylik zaman vererek kendi arzusu dogrultusunda, uak kullanmak gretilse; veya Byk Sahra da zmrt aramaya yneltilse; ya da kendi insiyatifini kullanacagi herhangi baska bir tehlikeli ve heyecan verici ugrasa olanak saglansa, yaygin savas arzusu sadece kadinlarla ve eli ayagi tutmayanlarla sinirli kalir. Bu kisileri de barisil yapacak bir yntem bilmedigimi itiraf ederim; fakat eger isi ciddiyetle ele alirsa, bilimsel psikolojinin bir yntem bulacagindan eminim. Makineler yasam tarzimizi degistirmistir ama igdlerimizi degil. Bunun sonucunda uyum bozuklugu yasanmaktadir. Duygu ve igd psikolojisi henz bebeklik evresinde. Psikanalizle bir baslani yapilmis bulunuyor; ancak bu sadece bir baslangi. Psikanalizden grendiklerimize gre su geregi kabul edebiliriz ki, insanlarin hareketlerinde yneldikleri amalar, bilinli olarak setikleri amalar degildir; bu btnyle irrasyonel birtakim fikirleri de beraberinde getirir ve insanlara neden yle yaptiklarinin farkinda olmaksizin, bu amalarin pesinden gitme olanagi verir. Ancak, geleneksel psikanaliz ok esitli olan ve kisiden kisiye degisen bilin-disi amalarimizi gereginden ok basitlestirmistir. Yakin zamanda sosyal ve siyasal olgularin bu bakis aisindan anlasilmasi; bylece de insan dogasina isik tutmasi umulur. Anarsik gdlerimizle basetmek iin istem kullanmak ve zararli eylemlere dis yasaklar koymak elverisli yntemler degildirler. Elverissiz olmalarinin nedeni de bu gdlerin Ortaag efsanelerindeki Seytan kadar ok kiliga girebilmeleri ve bu kiliklardan bazilarinin en akli basinda olanlari bile yaniltmasidir. Elverisli olacak tek yntem nce igdsel dogamizin gereksinimlerini saptamak; sonra da onlari karsilamanin en zararsiz yolunu aramaktir. Makinelerin en ok engelledigi sey iten geldigi gibi davranmak olduguna gre, yapilabilecek tek sey firsat saglamaktir; firsati degerlendirmek de kisinin istegine birakilmalidir. Bu, kuskusuz, bir hayli masraf gerektirir; ama bu bedel bir savasin giderleriyle kiyaslanamaz. Bilim fiziksel dnyanin yasalarini kavramakta harikalar yaratmistir; ama simdiye kadar, kendi dogamizi, yildizlarin ve elektronlarin dogasina kiyasla ok daha az anlamis bulunuyoruz. Bilim, insanin dogasini anlamayi grendiginde, makinelerin ve fiziksel 59

bilimlerin getirebilir.

yaratamadigi

mutlulugu

yasamimiza

60

DAVRANISILIK VE DEGERLER
Ciddi bir Amerikan dergisinde dnyada bir tek davranisi oldugu, onun da Dr. Watson (John Broadus Watson (1878-1958): Amerikali Psikolog. (.N) oldugu yolunda bir ifadeye rastlamistim. Ben, agdas dsnceli olan ne kadar insan varsa o kadar da davranisi oldugunu sylerdim. Bu, davranisilarin niversitelerde daha yaygin oldugu, ya da bizzat benim bir davranisi oldugum anlamina gelmez Rusya ve in grdkten sonra, zamana ayak i uyduramamis oldugumu farkettim. Ancak nesnel (objektif) zelestiri beni agdaslasmamin yerinde olacagini kabule zorluyor. Bu makalede, benim gibi, bilimde agdas olan seyleri kabul ettikleri halde, yasamaya deger seyler konusunda kendini Ortaagliliktan kurtaramayan kisilerin karsilastiklari bazi glkleri ortaya koymak istiyorum. Davranisiligin yalnizca degerler ile olan mantiksal iliskisini degil; ana hatlariyla benimsenmesi durumunda bu doktrinin siradan insanlar zerindeki etkisinin ne olacagini da sorgulamak istiyorum. Davranisilik, psikanaliz gibi bir ilginlik haline henz gelmemistir; ancak bir gn gelirse, popler sekli, kuskusuz, Dr. Watson gretilerinden degisik un olacaktir -popler Freudculuk Freud dan ne kadar farkliysa o kadar farkli. Davranisiligin popler versiyonu sanirim syle bir sey olacak: Eskiden hissetmek, bilmek ve istemek gibi islevi yrtebilen akil diye bir seyin var oldugu dsnlrd. Simdi ise, akil diye bir seyin var olmadigi, yalnizca bedenin var oldugu kesinlik kazanmistir. Btn eylemlerimiz bedensel srelerden ibarettir. Hissetme zellikle i salgi bezleri gibi i organlarla ilgili bir olaydir. Bilme girtlagin hareketlerinden ibarettir. Isteme ise uzun kaslara bagimli btn diger hareketlerden olusur. Geenlerde, nl bir entellektel ile bir dansz evlendiginde, onlarin birbirlerine uygunlugu konusunda kuskularini dile getirenler oldu. Bir davranisinin bakis aisindan bu kusku yersizdir; biri kol ve bacak kaslarini, teki de girtlak kaslarini gelistirmistir. Demek oluyor ki, meslegin farkli dallarinda olmakla beraber, her ikisi de birer akrobattir. Yapabildigimiz tek sey bedenimizi hareket ettirmek olduguna gre, bu gretinin popler yandaslarinin, bundan, vcudumuzu olabildigince ok hareket ettirmemiz gerektigi sonucuna varmalari beklenebilir. Bu noktada grecelige iliskin bazi glkler ortaya ikacaktir. Bedenin degisik blmleri birbirlerine gre 61

mi hareket edecektir; yoksa beden bir btn olarak iinde bulundugu araca gre mi hareket edecektir? Veya, erdemin lt dnyaya gre olan hareket midir? Ideal insan birinciye gre bir akrobat; ikinciye gre, asagiya dogru hareket eden bir yryen merdivenden yukariya kosan bir insan; ncye gre de, yasamini bir uak iinde geiren insandir. Ortaya ikacak anlasmazliklarda hangi ilkeye gre karar verilecegini bilmek kolay degildir; ancak ben sahsen pilotlardan yanayim. En gl lkelerdeki en gl kesimlerde egemen olan, insanin kusursuzlugu anlayisinin degisik biimlerine bakarsak, davranisiligin temelde var olan inanlara teorik bir gereke saglamaktan teye gitmedigi sonucuna variriz. Beden egitimine inananlara ve bir ulusun erkekliginin onun sporculuguna bagli oldugu grsn benimseyenlere gre akrobat ideal insandir; Ingiliz ynetici sinifinda yaygin olan grs de byledir. Yryen merdivenlerden yukariya kosan kisi, zevklerden uzak durabilmek kosuluyla, kaslari gelistirmeyi en yce erdem olarak gren hiristiyanlarin beau ideal idir. Bu, YMCA (YMCA: Gen Erkekler Hiristiyan Birligi. in (.N.)) in de yerlestirmeye alistigi ve yneticilerimizin egemenligimiz altinda olan btn irklar ve siniflar iin uygun buldugu grstr. Pilot, mekanik g kullananlara zg, daha aristokrata bir idealin temsilcisidir. Ancak, btn bunlarin stnde, Aristoteles in hareketsiz-olan-hareket ettiricisini animsatan yce bir kavram vardir. Ona gre, merkezde hareketsiz duran bir ulu varlik vardir; geriye kalan her sey ve herkes onun evresinde degisik hizlarla dnerler ve bylece o kisiye mutlak en byk greceli hareketi saglarlar. Bu merkezde olma rol spermenlerimiz iin, zellikle de finans kesimi mensuplari iin ayrilmistir. Insanin kusursuzlugu konusunda Greklerden ve Ortaag dan gnmze kadar gelen degisik bir kavram daha vardir; ancak makinelerin ds gcne egemen olmasi sonucu ortaya ikan grs yavas yavas onun yerini almaktadir. Kanimca bu eski grs mantiksal olarak, davranisilikla bagdastirilabilir; ancak, psikolojik aidan, sade vatandasin davranisiyla bagdastirilamaz. Bu eski grse gre hissetmek ve bilmek eylem kadar nemlidir; sanat ve derin dsncenin, uzayda byk miktarda ktlenin yerini degistirmek kadar vgye deger oldugu dsnlr. Cheribum (Tevrat adi geen bir melek. (.N)) ta Tanri sever, Seraphim (Incil adi geen ift yi de kanatli melek. (.N.)) Tanri derin dsnce yoluyla yi anlamaya alisir; onlarin yce kusursuzluklari da 62

bunda yatar. Bu ideal tmyle statiktir. Cennette ilahiler sylenip arp alindigi dogrudur. Ancak her gn ayni ilahiler sylenir; arplarin yapisinda hibir gelismeye izin yoktur. Byle bir yasam agdas insana sikici gelir. Teolojinin ilgi yitirmesinin bir nedeni de, cenneti her gn gelisen makinelerle donatmamasinda yatar; Milton5 cehennem iin bunu basarmisti. Her etik sistemin bir tr non sequitur (nerme a veya kanitlara uygun olmayan sonu) dayandigi sylenebilir. Filozof nce nesnelerin dogasi hakkinda yanlis bir teori icadeder; bundan da, kendi teorisinin yanlis oldugunu gsteren eylemlerin kt eylemler oldugu sonucunu ikarir. Ilk olarak geleneksel hiristiyanligi ele alalim. Her sey her zaman Tanri nin iradesine tabi oldugundan, gnahkarligin Tanri iradesine karsi gelmek oldugunu iddia eder. Hegel yandaslarina gelince, onlar da evrenin kusursuzca rgtlenmis, uyum iindeki paralardan olustugunu; bu nedenle, ktlgn bu uyumu azaltan davranislar btn oldugunu iddia ederler. Ne var ki, uyum metafiziksel bir sorun oldugu halde uyum disi davranislarin nasil olanakli oldugunu anlamak zordur. Fransiz halki iin yazan Bergson, davranislari ile kendisine karsi ikanlari ahlaki sulamadan daha korkun birseyle, yani gln olmayla tehdit ediyor. nce insanlarin asla mekanik davranmadiklarini gsteriyor; sonra da glme zerine yazdigi kitabinda (Lczughter) bizi gldren seyin mekanik olarak davranan bir insan grmek oldugunu ileri sryor. Bu demektir ki, Bergson felsefesinin yanlis oldugunu gsteren bir sey yaparsaniz o zaman ve ancak o zaman gln olursunuz. Umarim bu rnekler metafizigin, herhangi bir etik sonuca yol aamayacagini, varabilecegi tek sonucun, kendi yanlisliginin yol atigi asagidaki sonu oldugunu aika gstermistir: Eger metafizik dogru olsaydi gnah olarak tanimladigi eylemler olanaksiz olurdu. Bu aiklamalari davranisiliga uygulayarak su sonucu ikariyorum: Etik sonulari varsa ve oldugu lde metafizigin yanlis olmasi gerekir; te yandan, dogru ise de davranislarla hibir iliskisi olamaz. Popler davranisiliga -tam anlamiyla bilimsel sekline degil- bu aidan baktigimizda onun yanlis olduguna iliskin esitli kanitlar buluyorum. Ilk olarak, eger destekleyicileri herhangi bir etik sonucu olmadigini dsnselerdi, hemen hepsi btn ilgilerini yitirirlerdi. Burada bir ayrim yapma geregi doguyor. Dogru bir doktrinin pratik sonular dogurmasi olasidir; ama 63

etik sonular yaratmasi olanak disidir. Iki madeni para atarak alistirilan bir makineden siz tek bir para atarak birsey almak isterseniz geregin pratik bir sonucu olur; yani bir para daha atmaniz gerekir. Ancak hi kimse bu sonucu etik olarak degerlendirmez; bu sadece arzumuzu nasil gereklestirebilecegimizle ilgilidir. Bunun gibi, Dr. Watson kitabinda bu baslik altinda un islendigi sekliyle davranisiligin, zellikle egitim alaninda pek esitli ve nemli sonulari vardir. Eger bir ocuga belirli bir sekilde davranmayi gretmek istiyorsaniz, rnegin Freud degil de Dr. Watson un un gtledigi yola basvurmaniz ogu zaman akillica olur. Ancak bu da etik degil, bilimsel bir konudur. Etik, sadece, bir eylem belli bir hedefi amaladigi zaman; veya bazi eylemler, getirdikleri sonulara bakilmaksizin, iyi ve kt olarak siniflandirildiklari zaman sz konusu olur. Burada davranisiligin -mantiga ters dsse deszcgn gerek anlaminda bir ahlak kurali koyma egiliminde oldugu sonucuna variyorum. Konu syle grnyor; yapabilecegimiz tek sey maddeyi hareket ettirmek olduguna gre, olabildigince ok sey hareket ettirmeliyiz; bu nedenle sanat ve dsnce maddeyi harekete geirmeye yardimci olduklari lde degerli sayilirlar. Bu, gnlk yasam iin asiri lde metafiziksel bir lektir; pratik lek ise gelirdir. Dr. Watson dan asagidaki alintiyi ele alalim: Kisilik, karakter ve yetenegi degerlendirmede en nemli gelerden biri, kanimca, bir kimsenin yillik basarisinin tarihesidir. Bunu, kisinin degisik islerde kaldigi sreler ve gelirindeki yillik artislarla nesnel olarak lebiliriz... Eger bu kisi bir yazarsa, yazilarina denen cretin yillara gre bir grafigini izmek isteriz. Eger otuz yasindayken yazilari iin nde gelen dergilerden kelime basina aldigi ortalama cret, yirmi drt yasindayken aldiginin ayni ise, onun sudan bir yazar olmasi, daha teye de gidemeyecegi olasidir. Bu lt, Buda, Isa ve Muhammed Milton e; ve Blake uygularsak, bu kisilerin degerleri hakkindaki e grslerimizde ilgin degisiklikler yapmak gerektigini grrz. Daha nce deginilenler disinda bu alintida iki ahlaki zdeyis saklidir. Bir -kusursuzluk kolayca llr olmalidir; iki -yasalarla uyumlu olmalidir. Bunlarin ikisi de etigi fizige dayali bir sistemden elde etmeye alismanin dogal sonularidir. Yukaridaki paragrafta Dr. Watson ne srdg etik, benim un kabul edebilecegim etik degildir. Erdemin gelirle orantili olduguna; kalabaliga uyum saglamakta glk ekmenin gnah olduguna inanmam olanaksizdir. Yoksul ve aksi bir kisi oldugumdan, bu konularda 64

nyargili dsndgm kusku gtrmez; bunun bilincinde olmama ragmen dsncelerim yine de degismiyor. Simdi de davranisiligin bir baska ynn, egitim konusundaki grslerini ele alacagim. Burada, eserlerinden anlasildigi kadariyla, bu konudaki grsleri kusursuz grnen Dr. Watson dan alinti yapamiyorum. O egitimin daha sonraki asamalarina deginmiyor; benim en ok kusku duydugum konular ise orada. Aik bir sekilde davranisi olmamakla beraber davranisilikla ilintili grsten oka etkilenmis olan bir kitabi ele alacagim: The Child: His Nature and His Needs (ocuk: Dogasi ve Gereksinimleri) 6. Bu kitap temelde, psikolojik ynden ok degerli olmasi nedeniyle olduka takdir ettigim bir kitaptir; ancak bana gre, estetik ve etik ynden elestiriye aiktir. Estetik eksikligi gstermek iin asagidaki blm aliyorum (sayfa 384): Yirmi bes yil nce grencilere on ila on bes bin kelimenin nasil yazildigi gretiliyordu. Son yirmi yilda yapilan arastirmalar gstermistir ki, tipik bir lise mezununun, okul alismalarinda, eger zel ve teknik szck bilgisi gerektiren teknik bir isle ayrica ugrasmiyorsa, daha sonraki yasaminda da bin szckten fazlasini grenmesine gerek yoktur. Tipik bir Amerikali, mektuplarinda ve gazetelere yazdigi yazilarda ogu zaman bin bes yzden fazla degisik szck kullanmamaktadir; ogu kisi ise bunun yarisindan fazlasini hi kullanmaz. Bu gereklerden dolayi gnmzde, okullardaki yazin kurallari dersleri gnlk yasamda kullanilan szcklerin, otomatik olarak yazilabilecek sekilde, iyice gretilmeleri ilkesine gre dzenlenmekte; daha nceleri gretilen ve belki de hi kullanilmayan teknik ve alisilmis szckler egitim programindan ikarilmaktadir. Bugnk yazin derslerinde hi bir szcge, bellegi gelistirmek bakimindan yararli olacagi dsncesiyle, yer verilmemektedir. Son cmlede, ezberleme yanlisi eski gerekenin yanlisligini ortaya koymak iin, psikolojiye yerinde bir yardim agrisi yapiliyor. Anlasilan ezberleme bellegi gelistirmiyor. yleyse, hibir sey, o seyin bilinmesi gerekliligi disinda bir gerekeyle ezberlenmemelidir. Bunu belirledikten sonra yukaridaki alintinin akla getirdigi bazi seyleri irdeleyelim. Ilk olarak, bir seyin nasil yazilacagini bilmenin hibir yarari yoktur. Shakespeare ve Milton dogru heceleyemezlerdi; Maria Corelli ve Alfred Austen ise bunu yapabilirlerdi. Dogru heceleme, biraz, egitimli yi egitimsiz den ayirdetmenin kolay bir yolu 65

olarak, snopa nedenlerle; biraz, iyi giyinmek gibi, kalabaligin baskisiyla; biraz da, dogal-yasa dskn kimselerin, kisisel zgrlgn hala var olmayi srdrdg bir alan grmekten aci duymalarina bagli olarak aranan bir seydir. Hi olmazsa, yazili basinin, szckleri alisilmis biimde yazmasi gerektigi dsnlrse bu ama iin okuyucu saglamak her zaman olanaklidir. Ikinci olarak, in disindaki lkelerde yazi dili, edebiyatin btn estetik gzelligini ieren konusma dilinin yerini almistir. Insanlar, dilin gzel olabilecegi ve olmasi gerektigi duygusunu koruduklari aglarda yazin kurallarina pek aldirmazlardi; ama telaffuza dikkat ederlerdi. Simdilerde niversite egitimi grms kisiler bile en siradan szckler disindaki szckleri telaffuz etmeyi bilmiyorlar; ve bu nedenle de siirlerin ogunu vezne uygun olarak okuyamiyorlar. Profesyonel edebiyat grencileri disinda, kirk yasinin altinda olup da bazi siirleri veznine uygun olarak okuyabilecek belki de tek bir Amerikali yoktur. Eger egitimde bir lde, estetik de sz konusu ise ocuklara heceleme gretilecegine yksek sesle okuma gretilmesi gerekir. Eskiden aile reisinin Incil yksek sesle okumasi bu i gereksinimi ok iyi giderirdi; ancak simdilerde bu uygulamanin nesli neredeyse tkenmistir. Dogru telaffuzu grenmek nemli oldugu gibi, estetik ynden, genis bir szck bilgisi de gereklidir. Yalnizca bin bes yz szck bilenler, basit konular ve sansin yaver gittigi ender durumlar disinda, kendilerini tam olarak ve gzel bir sekilde ifade edemezler. Bugnk Amerikan nfusunun yarisi egitimi iin, Shakespeare harcamis oldugu zaman kadar zaman in harcar; ama szck sayisi onunkinin onda birine ancak varir. Yine de, onun szckleri, ticari basari saglamak zorunda olan oyunlarinda kullanildigina gre, zamanin siradan vatandaslari tarafindan da anlasiliyor olmaliydi. agdas grse gre, eger kisi kendisini anlasilir kilabiliyorsa dile yeterince hakim sayilir; eski grste ise, kisinin konusma ve yazma dilinde estetik zevk saglamasi aranirdi. Bu satirlarin yazari gibi, pratik nedenlerle davranisiligin bilimsel yanini kabul edip, etik ve estetik sayilan sonularini reddeden bir kisi sonunda nereye varir? Dr. Watson ok takdir ederim; u kitaplarini da son derece nemli bulurum. Gnmzde teorik ugraslarin en nemlisinin fizik, sosyal olgularin en nemlisinin sanayilesme oldugu grsndeyim. Ama yine de, yararsiz bilgiye ve haz vermek disinda bir amaci olmayan sanata 66

hayranlik duymaktan kendimi alamiyorum. Sorun mantiksal degildir; nk grdgmz gibi, eger davranisilik dogruysa, hangi ama iin ne gibi aralar kullanilacagini gstermeye yardim etme gibi ikincil konular disinda, deger yargilarina iliskin konularda bir etkisi olamaz. Sorun, genis anlamda politiktir: Insanoglunun byk blmnn hata yaptigi kesin ise, dogru nermelerden yanlis sonular ikarmak mi, yoksa yanlis nermelerden dogru sonular ikarmak mi daha iyidir? Bu tr bir problemin zm yoktur. Tek dogru zm, sanirim siradan insanlara mantik gretmek; bylece onlara yalnizca dogru grnen sonulara varmaktan kainma olanagi vermektir. rnegin, Fransizlarin mantikli oldugu sylendiginde kastedilen sudur: bir nermeyi kabul ediyorlarsa; incelikli mantiktan yoksun bir kisinin, yanlis olarak bu nermeden ikaracagi yanlis her trl sonucu da kabul ederler. Bu en istenmeyecek trden bir zelliktir; Ingilizce konusan uluslar gemiste, genel olarak, bu duruma diger uluslardan daha az dsmslerdir. Ancak, bu duruma dsmemeye devam edeceklerse eskiden oldugundan daha ok felsefe ve mantik grenmelerine gerek oldugunu gsteren isaretler vardir. Eskiden mantik ikarim yapma sanatiydi. Simdi ise, dogal olarak, yapma aliskanliginda oldugumuz ikarimlarin ender olarak dogru oldugu anlasildigindan, mantik da bir ikarim yapmaktan sakinma sanati olmustur. Bu nedenle mantigin, okullarda insanlara akil yrtmemeyi gretmek amaciyla gretilmesi gerektigine inaniyorum. nk akil yrtrlerse yanlis yrtecekleri kesin gibidir.

67

DOGU NUN VE BATI NIN MUTLULUK IDEALLERI


Wells in Zaman Makinesi ni herkes bilir; makine, ona sahip olan kisinin zaman iinde ileriye veya geriye gitmesini, gemisin neye benzedigini, gelecegin nasil olacagini sahsen grmesini saglar. Insanlar Wells makinesinin sagladigi yararlarin in birogunun, gnmzde de, dnyanin esitli yerlerine seyahat ederek saglanabilecegini pek farketmiyorlar. New York ya da Chicago giden bir Avrupali a ya gelecegi, eger ekonomik bir felaket ortaya ikmazsa Avrupa nin ulasmasi olasi gelecegi grecektir. te yandan, eger Asya ya gidecek olursa gemisi grecektir. Bana anlatildigina gre Hindistan da Ortaag in (1920) onsekizinci yzyili grecektir. i, de Eger George Washington yeryzne geri gelseydi, yarattigi lke onu da sasirtirdi. Ingiltere de biraz daha az, Fransa ise ondan daha da az da yabancilik ekerdi. Ancak in ulasmadan kendini e tam olarak lkesinde hissetmezdi. Hayali yolculuklari boyunca ilk kez orada, yasam, zgrlk ve mutluluk arayisi hala inanan, bunlari Bagimsizlik Savasi na nin Amerikalilarina benzer sekilde algilayan insanlarla karsilasirdi. in cumhurbaskani olmasi da sanirim e pek uzun zaman almazdi. Bati uygarligi Kuzey ve Gney Amerika yi, Rusya disindaki Avrupa yi ve zerk Ingiliz dominyonlarini iine alir. Bu uygarlikta Amerika basi eker; Bati Dogu yi dan ayirdeden btn zellikler en ok Amerika da belirgin ve gelismis durumdadir. Ilerlemeyi dogal karsilamaya aliskiniz: Son yzyilda gereklesen degisimlerin daha iyiye dogru oldugundan, iyiye dogru baska degisimlerin de hep sregeleceginden hi kusku duymuyoruz. Savas ve onun sonulari Kita Avrupasinda bu gvenli inanca bir darbe indirdi; insanlar 1914 ncesine, yzyillar boyu tekrar dnmeyecek bir altin ag gzyle bakmaya basladilar. Iyimserligin ugradigi bu sarsinti Ingiltere de daha hafif, Amerika da ise daha da hafif olarak gereklesti. Iimizde, ilerlemeyi dogal karsilama aliskanliginda olan kisilerin, bizim yz elli yil nce bulundugumuz konumda olan in gibi bir lkeyi ziyaret etmeleri ve geirdigimiz degisikliklerin bize gerek bir iyilesme getirip getirmedigini kendi kendilerine sormalari zellikle ilgin olacaktir. Herkesin bildigi gibi in uygarligi, Confucius Isa un dan bes yz yil nce yayginlasan gretilerini temel almistir. Grekler ve Romalilar gibi Confucius da insan toplumunun 68

gelismesinin doga geregi oldugu grsnde degildi; tersine, ok eski aglarda hkmdarlarin bilge kisiler olduguna ve de insanlarin, yozlasmis gnmzn hayranlik duydugu ancak ulasamadigi lde mutlu olduklarina inaniyordu. Bu kuskusuz bir yanilgiydi. Ama ne olursa olsun Confucius, aginin diger hocalari gibi, hep yeni basarilar pesine dsmek yerine, belli bir nitelik dzeyini koruyan kararli bir toplum yaratilmasini amaliyordu. Bu konuda, simdiye kadar gelmis gemis herkesten daha basarili oldu. Kisiligi o aglardan gnmze dek in uygarligina damgasini vurmustur. Onun zamaninda in bugnk topraklarinin yalniz kk bir blmn kapliyordu ve birbirleriyle arpisan eyaletlere blnms durumdaydi. inliler, bunu izleyen yz yil iinde simdi in olarak bilinen topraklara yayildilar ve son elli yila gelinceye kadar yzlm ve nfus bakimindan dnyanin en byg olan bir imparatorluk kurdular. Barbarlarin isgallerine, Mogol ve Manu hanedanlarina ve arada yasanan uzun veya kisa sreli i savas ve karisikliklara karsin Confucius sistemi varligini srdrd; beraberinde un sanat, edebiyat ve uygar bir yasama biimi getirdi. Bati ve batililasmis Japonya ile temaslar sonucunda bu sistem ancak yeni yeni kmeye baslamistir. Bu kadar olaganst bir varolma gcne sahip bir sistemin pek stn nitelikleri olmasi gerekir; saygi ve ilgimizi de hakeder. Bu sistem kelimenin bizim algiladigimiz anlaminda bir din degildir; nk doga st veya mistik inanlarla bir iliskisi yoktur. Tamamen ahlaki bir sistem olmakla beraber kurallari, hiristiyanligin kurallarindan farkli olarak, siradan insanlarin uygulayamayacagi lde yce degildir. Confucius un gretileri, temelde, modasi gemis onsekizinci yzyil beyefendi idealine benzer seylerdir. Deyislerinden biri bunu aiklamaktadir (Lionel Giles Sayings of Confucius - Confucius in un nden alinti): Gerek beyefendi hibir zaman Deyisleri- kavgaci degildir. Eger ortada kainilmaz bir rekabet varsa, bu bir atis-yarismasi gibi zmlenir. Burada bile, yerini almadan nce ve kaybettikten sonra rakibini kibarca selamlar; kaybetmisse ceremesini de eker. Bylece, ekisirken bile gerek beyefendiligini korur. ogunlukla, bir ahlak hocasindan beklendigi gibi, sorumluluktan, erdemden ve bu tr seylerden sz eder; ancak kisiyi, dogaya ve dogal sevgiye aykiri olan herhangi bir seye zorlamaz. Bu da asagidaki konusmada grlyor: She Dk Confucius sunlari syledi: a lkemizde drst bir adam var. Babasi bir koyun aldi 69

ve oglu ona karsi taniklik etti. Confucius syle yanitladi: Bizim lkemizde drstlk bundan farkli bir seydir. Baba oglunun suunu, oglan da babasinin suunu gizler. Gerek drstlk ancak byle davranislarda bulunur. Confucius her seyde, hatta erdem konusunda bile, ilimli bir kisiydi. Ktlg iyilikle yanitlamamiz gerektigine inanmazdi. Bir keresinde ktlge iyilikle karsilik verme ilkesi hakkindaki dsncesi soruldugunda yaniti su olmustu: zaman iyiligin karsiligi ne olacak? Haksizliga O adaletle, iyilige iyilikle karsilik vermelisiniz. Onun zamaninda in de ktlge iyilikle karsilik verme ilkesi, gretileri hiristiyanliga Confucius unkinden daha yakin olan taoistlerce gtleniyordu. Taoizmin kurucusu Lao-Tze (Confucius un daha yasli bir agdasi oldugu sanilir) syle diyor: Iyiye iyi, iyi olmayana da, onu iyilige yneltmek iin, yine iyi davranmaliyim. Inan sahibi olanlara saygi duyarim; olmayanlara da saygi duyarim; nk belki bu yolla onlar da inan sahibi olurlar. Bir insan kt bile olsa onu dislamak dogru olabilir mi? Ktlge iyilikle karsilik veriniz. Lao-Tze nin bazi szleri Dagdaki Vaaz in (Isa tarafindan mritlerine verilen, hiristiyanligin temel ilkelerini ieren vaaz. (.N)) bazi blmlerine inanilmaz derecede benzer. rnegin syle diyor: Alakgnll olanlar olduklari gibi kalacaklardir. Egriler dzeltilecektir. Boslar doldurulacaktir. Yipranmislar yenilenecektir. Yoksullar basarili olacaktir. ok fazla seye sahip olanlar yollarini sasiracaktir. Lao-Tze degil de Confucius ulusal bilge nin un haline gelmesi in has bir zelliktir. Taoizm de e varligini srdrd: ancak cahil halk arasinda ve sihir niteliginde. Onun gretileri Imparatorlugu yneten uygulamacilara hayal rn gibi geliyordu. Confucius un gretileri ise srtsmeleri nleme bakimindan ok iyi hesaplanmisti. Lao-Tze eylem karsiti bir sav gtlyor, syle diyordu: Imparatorluk, islerin kendi dogal haline birakilmasiyla kazanilmistir. Her zaman birseyler yapmak zorunda olan kimseler imparatorluk sahibi olmaya layik degildirler. Ancak, dogal olarak, in in yneticileri Confucius un, kendine hakim olma, hayirseverlik, nezaket ilkelerini yeglediler; ayni zamanda, bilge hkmetlerin saglayacagi yararlara byk nem verdiler. Beyaz irka mensup modern uluslarin hepsinin yaptigi gibi, kuramsal olarak bir tr ahlak sistemini, uygulamada ise baska bir ahlak sistemini benimsemeyi inliler hibir zaman akillarina 70

getirmediler. Onlar her zaman kendi kuramlarina uygun davranmislardir demek istemiyorum; ancak yle davranmaya aba gstermisler, kendilerinden de yle davranmalari beklenmistir. Halbuki hiristiyan ahlak kurallarinin byk bir blmnn, bu gnahkar dnyada uygulanamayacak lde ycelik ngrdg, genelde kabul edilen bir husustur. Gerekte, bizim yanyana giden iki tr ahlak sistemimiz vardir: birisi gtledigimiz ama uygulamadigimiz ahlak; teki de uyguladigimiz ama sadece arasira gtledigimiz ahlak. Mormonizm disindaki btn dinler gibi hiristiyanlik da Asya kkenlidir. Hiristiyanlik, ilk yzyillarinda, Asya mistisizmine zg olan bireycilik ve br-dnya kavramlarina agirlik vermistir. Karsi-koymama doktrini bu aidan bakildiginda bir anlam tasiyordu. Ancak hiristiyanlik gl Avrupa prensiplerinin resmi dini olunca bazi metinlerin szck anlamina gre algilanmamasi gerekli grld. te yandan, Sezar hakkini Sezar veriniz in a gibilerinden bazi ifadeler ok yayginlasti. Gnmzde ise rekabete dayali sanayinin etkisiyle, karsi-koymama ilkesine en ufak bir egilim asagilanmakta, herkesin kendi yolunda gitmesi beklenmektedir. Uygulamada, geerli olan ahlak ilkemiz mcadele yoluyla elde edilen maddi basaridir ve bu husus bireyler iin oldugu kadar uluslar iin de geerlidir. Bunun disindaki her sey bize safdillik ve sama olarak grnr. inliler bizim ne teorik ne de pratik ahlak kurallarimizi benimsiyorlar. Teoride, kavganin yerinde olacagi durumlarin varligini; uygulamada ise bu hale ok ender rastlandigini kabul ediyorlar. Bizlere gelince, teorik olarak, dvsmeyi gerektirecek hi bir durum olamayacagini; pratikte ise, bu durumlarin sik sik ortaya iktigini dsnyoruz. inliler de bazan kavga ederler; ancak savasi bir irk degillerdir. Savasta olsun is yasaminda olsun basariyi uzun boylu vmezler. Geleneksel olarak, grenmeye herseyden ok deger verirler; ondan sonra, ve genellikle onunla birlikte, incelige ve nezakete. ok uzun yillar boyunca, in de ynetim grevlerine atamalar yarisma sinavi yoluyla yapilmistir. Iki bin yil boyunca, babadan ogula geen bir aristokrasi var olmadigi iin (bunun tek istisnasi Confucius ailesidir, aile reisine Dk denir) bilim, salt kendisi iin topladigi sayginin yanisira, feodal Avrupa da gl soylulara gsterilene benzer bir saygiya kavusmustur. Ancak, eski bilim ok dar kapsamliydi; in klasiklerinin ve onlarin nl 71

yorumcularinin, elestiriden uzak olarak greniminden ibaretti. Bati nin etkisiyle cografya, ekonomi, jeoloji, kimya vb. eski aglarin ahlak gretilerinden daha nin pratik yararlari oldugu farkedildi. Yeni in (yani Avrupa standartlari dogrultusunda egitim grms olan genler) agdas gereksinimlerin farkindadir ve belki de, eski geleneklere yeterince saygi duymamaktadir. Ancak yine de, en modern olanlari bile, az sayida istisna disinda, ilimlilik, nezaket ve barisilik gibi geleneksel erdemlerini korumaktadirlar. nmzdeki birka onyillik sre iinde Bati dan ve Japonlardan alinan dersler sonunda bu erdemlerin varliklarini srdrmeleri ise kusku gtrr. Eger inliler ile aramizdaki farki tek bir cmle ile zetlemem gerekirse sunu syleyebilirim ki, temelde, zevk almayi ama edinmislerdir; bizler ise, temelde, gl olmayi. Biz diger insanlara ve Doga ya karsi gl olmaktan hoslaniyoruz. Bunlardan ilki iin gl devletleri, ikincisi iin de Bilimi gelistirdik. inliler bu tr ugraslar iin fazlasiyla tembel ve fazlasiyla yumusak huyludurlar. Onlara tembel demek yalniz bu anlamda dogrudur. Ruslarin oldugu trden tembel degildirler; yani geimlerini kazanmak iin ok alisirlar. Patronlari onlari olaganst aliskan bulur. Ancak onlar Bati Avrupalilar ve Amerikalilar gibi, bos durmaktan sikildiklari iin veya salt kosusturmayi sevdikleri iin alismazlar. Geimlerine yetecek kadar kazandiklarinda onunla yetinirler; daha ok alisarak kazanlarini artirmaya aba gstermezler. Tiyatroya gitmek, aylarini ierek sohbete dalmak, eski aglardaki in sanatina hayranlik duymak veya gzel manzarali yerlerde dolasmak gibi eglencelerle zaman geirmek konusunda yetenekleri sonsuzdur. Bizim dsnce tarzimiza gre insanin yasamini byle geirmesi gereginden ok rehavet ifade eder; bizler her gn brosuna giden bir insana, orada yaptigi isler zararli da olsa, daha ok saygi duyariz. Beyazlar iin Dogu yasamanin belki de kt da bir etkisi oluyor. Ancak itiraf etmeliyim ki, in i tanidiktan sonra tembellige insanlarin toplu olarak sahip olabilecekleri en iyi zellik olarak bakmaya basladim. aliskanlik sayesinde geri bazi seyler kazaniyoruz; ancak bu basardigimiz seylerin sonu olarak bir deger ifade edip etmedigi, sorgulanmaya deger. retimde essiz beceriler gelistiriyoruz. rettiklerimizin de bir blmn gemiler, otomobiller, telefonlar ve lks ve hizli yasamin baska gereleri olarak kullaniyoruz; bir blmn ise birbirimizi toplu halde ldrecek silahlar, zehirli gazlar ve uaklara ayiriyoruz. ok iyi bir ynetim ve vergi sistemimiz var. Bu vergilerin de bir blm egitim, saglik ve benzeri 72

yararli seyler iin, geriye kalani da savas amalari iin kullanilmaktadir. Gnmz Ingilteresinde milli gelirin en byk blm gemis ve gelecek savaslara ayrilmakta, yararli seylere ise ancak bundan geri kalan blm harcanmaktadir. Kita Avrupasindaki lkelerin ogunda oran daha da ktdr. Benzersiz etkinlikte bir polis rgtmz var. Bunun bir blm suu ortaya ikarmak ve nlemek iin, bir blm de yeni, yapici siyasal dsnceleri olan kisileri hapse atmak iin kullaniliyor. Son zamanlara kadar in de bunlarin hibiri yoktu. Sanayi otomobil veya bomba yapamayacak kadar verimsiz, devlet kendi vatandaslarini egitemeyecek ve baska lke insanlarini ldremeyecek kadar etkisiz; polis haydutlari veya bolsevikleri yakalamayacak kadar gszd. Bunlarin sonucu olarak in hibir beyaz adamin lkesinde de, bulunmayan lde, herkes iin zgrlk; ufak bir azinlik disindaki btn insanlarin fakir oldugu dsnldgnde ok arpici olan, yaygin bir mutluluk vardi. Orta siniftan bir inli ile orta siniftan bir Batilinin olaylara bakis ailarini karsilastirdigimizda iki farklilik gze arpar: Birincisi, inlilerin yararli bir amaca hizmet etmeyen hibir eyleme deger vermemeleri; ikincisi, kendi itilerimizi kontrol altinda tutup baskalarininkine karismayi ahlaklilik saymamalaridir. Bunlarin birincisini daha nce tartismis bulunuyoruz; ancak ikincisi de sanirim ayni lde nemlidir. nl sinolog Profesr Giles in Confucianizm ve Karsitlari konusunda Gifford da verdigi konferanslarda savundugu grse gre, hiristiyan misyonerlerin in deki basarilarinin baslica engeli, dogustan gnahkarlik doktrini olmustur. Uzak Dogu da ogu misyonerler tarafindan hala gretilmekte olan kaliplasmis hiristiyan doktrinine gre hepimiz gnahkar olarak, sonsuza dek cezalandirilmayi hakedecek lde gnahkar olarak dogmusuzdur. inliler bu savin, beyazlar iin geerli olmasini kolaylikla kabul edebiliyorlar. Ancak kendi anababalarinin ve byk ana-babalarinin cehennem atesinde yandigi sylendiginde kiziyorlar. Confucius insanlarin iyi olarak dogdugunu, eger sonradan gnahkar olurlarsa bunun kt rneklerden ya da kt terbiyeden kaynaklandigini gretmisti. Bati nin geleneksel kati inanlari ile bunun arasindaki farkliligin inlilerin bakis aisi zerinde derin etkisi vardir. Bizde, ellerinde ahlak mesalesi tasidigi varsayilan kisiler, kendilerini normal 73

zevklerden mahrum eden ve bunun acisini baskalarinin zevklerine karisarak ikaran kisilerdir. Bizim erdem anlayisimizda baskalarinin isine burun sokma zelligi vardir: Bir kimse eger kalabaligin rahatini bozmuyorsa onun olaganst iyi bir insan olabilecegini dsnmeyiz. Bu bizim Gnah anlayisimizdan kaynaklaniyor. Bu tavir yalnizca zgrlkleri kisitlamakla kalmiyor; ikiyzllge de yol aiyor. nk geleneksel ltlere uyum saglamak ogu kisiye fazlasiyla g geliyor. in de ise durum byle degildir. Orada ahlak kurallari olumsuz ynde degil, olumlu yndedir. Insanin ana-babasina saygili, ocuklarina sefkatli, fakir akrabalarina cmert ve herkese nazik davranmasi beklenir. Bunlar da gereklestirilmesi ok zor beklentiler degildir; halkin ogunlugu tarafindan gerekten uygulanir. Sonu da, galiba, ogumuzun yerine getiremedigi bizim ltlerimize gre daha olumludur. Gnah kavraminin yoklugunun bir baska sonucu da insanlarin, aralarindaki grs ayriliklarini, Bati oldugundan daha fazla, mantiga ve tartismaya da aik tutma egiliminde olmalaridir. Bizde fikir ayriliklari hemen bir ilke sorununa dnsr: iki taraf da diger tarafin kt oldugunu, ona katilmanin sululugu paylasmak demek oldugunu dsnr. Bu da anlasmazliklari siddetlendirir ve uygulamada hemen kuvvete basvurmayi akla getirir. in de kuvvete basvurmaya hazir silahli kuvvetler var olmussa da onlari kimse, hatta askerlerin kendileri bile ciddiye almamistir. Hemen hemen kansiz denebilecek savaslar yapmislar, bizim Bati daki daha siddetli atismalarimizdan edindigimiz deneyimlere bakilirsa, beklenenden ok daha az zarar vermislerdir. Sivil ynetim de dahil olmak zere halkin ogunlugu sanki bu generaller ve ordulari hi yokmus gibi gnlk yasamlarini srdrmslerdir. Gnlk yasamda anlasmazliklar, ogunlukla nc bir kisinin dosta arabuluculugu ile zmlenir. Kabul gren ilke uzlasmadir; nk her iki tarafin da asagilanmamasi gereklidir. Bazi ynleri yabancilara komik gelse bile, bu grns-kurtarma ilkesi son derece deger verilen ulusal bir kurumdur; sosyal ve siyasal yasami, bizdekinden ok daha az acimasiz kilar. in sisteminde tek bir kusur, ama nemli bir kusur vardir ve bu da sistemin, in daha kavgaci in uluslara karsi koymasini engellemesidir. Btn dnya in gibi olsaydi btn dnya mutlu olurdu. Diger uluslar kavgaci ve kuvvetli oldugu srece, inliler de, eger ulusal bagimsizliklarini koruyacaklarsa, artik dis 74

dnyadan soyutlanmis olmadiklari iin, bizim ktlklerimizi bir lde taklit etme zorunda kalacaklardir. Bu taklidin bir gelisme oldugunu sanip gururlanmaya kalkismamaliyiz.

75

IYI INSANLARIN YOL ATIKLARI KTLKLER I


Yz yil kadar nce herkesin ok kt bir insan olarak tanidigi Jeremy Bentham adinda bir filozof yasadi. Daha ocukken adini ilk duydugum ani bugne kadar hi unutmadim. Bu, Muhterem Peder Sydney Smith in, Bentham in insanlarin lms bykannelerinden orba yapmalari gerektigini dsndg yolundaki szlerini duydugum andi. Byle bir uygulama bana asilik ynnden oldugu kadar ahlak ynnden de tatsiz gelmisti. Bu nedenle Bentham hakkinda kt bir kanaat edinmistim. Bu szlerin, saygideger insanlarin erdem ugruna syleme aliskanliginda olduklari sorumsuz yalanlardan biri oldugunu ok sonralari kesfettim. Bundan baska, Bentham karsi gerek sulamanin ne oldugunu da a anladim. Asagi yukari syle bir seydi: Iyi insani, iyilik yapan insan olarak tanimlamisti. Akli basinda bir okuyucunun hemen anlayacagi gibi bu tanimlama gerek ahlak ilkelerini altst eden birseydi. Bir iyiligin, ondan yararlanan kisiye duyulan sevgiden kaynaklaniyorsa erdemli olmadigini, sadece ahlak kurallarindan esinlenmisse erdemli oldugunu ortaya koyan Kant dsncesi ok in daha ycedir. Ayni kurallar, dogaldir ki, ters ynde, acimasiz hareketlere de yol aabilir. Erdemli olmanin dlnn erdemin kendisi oldugunu biliyoruz. Bundan galiba su sonu ikiyor ki, ona katlanmak da onun cezasini olusturmaktadir. Bu nedenle Kant, Bentham dan daha yce bir moralisttir ve erdemi erdem oldugu iin sevdigini syleyen herkes onun tarafini tutar. Bentham kendi iyi insan tanimina gre in davrandigi dogrudur: ok iyilik yapmistir. Ondokuzuncu yzyilin ortalarindaki kirk yil, Ingiltere maddi ynden, fikir ve ahlak ynlerinden nin inanilmaz lde ilerleme gsterdigi yillardir. Bu dnemin baslarinda, daha nce aristokrasiyi temsil eden Parlamento yu, orta sinifi temsil eder duruma getiren Reform Yasasi ikmistir. Yasa Ingiltere de demokrasiye dogru atilan adimlarin en zoru olmustur. Hemen arkasindan da, Jamaica kleligin kaldirilmasi gibi, baska nemli da reformlar gelmistir. Bu dnemin basinda adi hirsizligin cezasi asilarak idamdi. ok gemeden lm cezasi yalniz adam ldrme ve vatana ihanet sulariyla 76

sinirlandirildi. Yiyecek fiyatlarini korkun sefalete yol aacak lde artiran Hububat Yasalari 1846 da yrrlkten kalkti. 1870 de zorunlu egitim getirildi. Victoria dnemini ktlemek bugn moda haline gelmistir; ama ben bizim agimizin, onlarin aginin yarisi kadar iyi not almasini dilerim. Ancak simdiki konumuz bunlar degil. Gelmek istedigim nokta sudur: o yillardaki ilerlemenin ok byk bir blmnn Bentham in etkisi sayesinde gereklestigi kabul edilmelidir. Geen yzyilin ikinci yarisinda Ingiltere de yasayan insanlarin onda dokuzunun, Bentham olmasaydi yasayabileceklerinden daha mutlu yasadiklari kusku gtrmez. Felsefesi ylesine yalindi ki, ona yaptiklarinin bir gerekesi olarak bakmis olabilir. Bizler, simdiki daha aydin agimizda, onun fikirlerinin abes oldugunu grebiliriz. Ancak, Bentham gibi pek de onurlu olmayan bir faydacilik inki ilkesini reddetme nedenlerine bir gz atmak bizi yreklendirebilir.

II
Hepimiz iyi insandan ne anladigimizi biliriz. Ideal iyi insan iki ve sigara imez, kfretmez, yalniz erkeklerin bulundugu bir toplantida orada hanimlar varmis gibi konusur, kiliseye aksatmadan gider, her konuda isabetli fikirleri vardir. Haksizliga karsi derin bir nefret duyar ve Gnah cezalandirmanin bizim aci bir i grevimiz oldugunu bilir. Yanlis dsnmeye karsi daha da byk bir nefret duyar ve genellikle orta yasli basarili yurttaslarinin benimsedigi grslerin isabetli olup olmadigini sorgulayan kisilerden genleri korumanin bir devlet grevi oldugu kanisindadir. Titizlikle yrttg mesleki faaliyetleri yaninda hayir islerine de hayli zaman ayirir: yurtseverligi ve askeri egitimi tesvik eder; isilerin ve onlarin ocuklarinin aliskan, serinkanli ve erdemli olmalarini destekleyebilir ve bunu o konulardaki basarisizliklarin geregince cezalandirilmasini saglayarak yapar; belki bir niversitenin mtevelli heyeti yesidir ve yikici fikirleri olan profesrlere grev vermeyerek egitime ynelecek saygisizligi nler. Kuskusuz, her seyden ok da, dar anlamiyla kisisel ahlakikusursuzdur. Bu anlamda iyi olan bir adamin, genelde, kt bir adamdan daha ok iyilik yaptigi kusku gtrr. Kt adam ile yukarida tanimlananin tersi olan adami kastediyorum. Kt bir adam sigara, arada bir de iki ier; hatta damarina basildiginda agzini bile bozabilir. Sohbetleri her zaman agza alinacak trden degildir; gzel havalarda bazi pazar 77

gnleri kiliseye gitmek yerine kirlarda dolasir. Yikici fikirleri de vardir; rnegin, baris istiyorsaniz savasa degil barisa hazirlanmaniz gerektigini dsnebilir. Hatalara karsi tutumu bilimseldir; tipki ariza yapan otomobiline olan tutumu gibi. Vaazlarin ve hapis cezasinin, patlak bir otomobil lastiginin tamirine yarari neyse, kt aliskanliklari dzeltmekte de yararinin o kadar oldugunu iddia eder. Yanlis dsnce konusunda daha da terstir. Ona gre yanlis dsnme sadece dsnme, dogru dsnme de szckleri papagan gibi tekrarlamaktir. Bu durum, onun her trden garip fikirleri olan kisilere yakinlik duymasina yol aar. alisma saatleri disinda yaptiklari, sadece hoslandigi seylerle ugrasmaktan; ya da, daha kts, iktidar sahiplerinin rahatina dokunmayan bazi nlenebilir ktlkler konusunda huzursuzluk yaratip ortaligi karistirmaktan ibarettir. Ve hatta olasidir ki, kisisel ahlak konusundaki bazi kusurlarini, gerekten erdemli olan kisiler gibi zenle gizlemez; kendini, drst olmanin iyi bir rnek olmaktan daha iyi oldugu gibi yanlis bir dsnce ile savunur. Siradan ve saygin bir vatandasin szn ettigimiz bu niteliklerin bir veya birkaini tasiyan bir kisi hakkindaki kanaati olumsuzdur; bu nedenle bir hakim, bir gretmen veya bir vali gibi yetkileri olan grevler almasina izin verilmez. Bu tr isler yalniz insanlara aiktir. iyi Btn bu durum son zamanlara zgdr. Cromwell zamaninda Pritenlerin kisa sren egemenligi sirasinda da durum byleydi ve onlar tarafindan Amerika asilanmisti. Ingiltere tekrar ya de ortaya ikisi Fransiz Devrimi nden sonra, Jacobinizm e -yani simdilerde Bolsevizm diyebilecegimiz seye- karsi mcadelede yararli olabilecegi dsncesiyle olmustur. Wordsworth yasami bu degisiklige bir rnektir. n Genliginde Fransiz Devrimi ne yakinlik duymus, Fransa gitmis, gzel siirler yazmis ve ya evlilik disi bir kizi olmustu. Bu dnemde kt adamdi. Daha sonra iyi oldu; kizini terketti, dogru ilkeler edindi ve kt siirler yazdi. Coleridge de benzer bir degisimden gemistir: kt oldugu zaman Kubla Khan yazdi; iyi oldugu zamanlar da teolojik yazilar. i Iyi siirler yazdigi zamanlar iyi olan bir sair rnegi bulmak zordur. Dante yikici propaganda yaptigi gerekesiyle sinir disi edilmisti. Sonelerine bakarak hkm verilirse Amerikan gmen brosu yetkililerince Shakespeare New York e da karaya ikma izni verilemezdi. Iyi insanin znde hkmet yanlisi olmasi yatar. Bu nedenle Milton, Cromwell in egemenligi dneminde iyi, ondan nce ve sonraki 78

dnemlerde kt bir kisiydi; ancak siir yazmasi bu nceki ve sonraki dnemlere rastlar -gerekten de siirlerinin ogu bir bolsevik olarak idam edilmekten kil payi kurtuldugu sonraki dnemde yazilmistir. Donne, St.Paul Katedrali ruhani meclis baskanligina getirildikten sonra erdemli oldu; ancak btn siirleri daha nce yazilmisti ve bu nedenle, atanmasi bir skandala yol ati. Swinburne genliginde, zgrlk iin savasanlari ven Songs Before Sunrise (Safak ncesi Sarkilar) yazdigi dnemde kt adamdi; yasliliginda, i asagilik tecavzlere karsi zgrlklerini savunduklari iin Boerlere olduka saldirgan yazilar yazdigi zaman ise, erdemli bir kisiydi. rnekleri artirmaya gerek yok; gnmzde geerli olan erdem ltlerinin iyi siir retmekle bagdasmadigina isaret eden yeterince sz sylenmis bulunuyor. Ayni sey baska alanlarda da geerlidir. Hepimiz biliriz ki Galileo ve Darwin kt kisilerdi. lmnden yz yil sonrasina kadar Spinoza ok gnahkar bir nin adam oldugu dsnlyordu. Descartes kovusturmaya ugrayacagi korkusuyla yurt disina kamisti. Hemen btn Rnesans sanatilari kt insanlardi. Daha hafif konulara gelince, nlenebilir lmlere karsi ikanlar mutlaka kt kisilerdi. Ben Londra bir blm ok nin zengin, bir blm de ok yoksul olan bir blgesinde oturdum. Burada bebek lm oranlari anormal derecede yksektir ve zenginler rsvet veya yildirma yoluyla yerel ynetimi ellerinde tutarlar. Zenginler glerini kamu sagligi ve bebeklere yardim giderlerini azaltmak; dsk cretle yari-zamanli alisacak saglik grevlisi tutmak iin kullanirlar. Zenginlerin sofralarinin zenginligini yoksullarin ocuklarinin yasamindan daha nemli saymayan hi kimse o yredeki nemli kisilerin saygisini kazanamaz. Dnyanin bildigim her yerinde ayni sey geerlidir. Bunlara bakarak, iyi bir insani olusturan nitelikleri basite indirgeyebiliriz: Iyi insan, dsnceleri ve eylemleri iktidar sahiplerine hos gelen kisidir.

III
Gemiste kt olduklari halde maalesef ycelige erismis olan insanlar zerinde durmamiz hayli zc oldu. Simdi de, daha i aici bir konu olan erdemli insanlara geelim. 3. George tipik bir erdemli kisiydi. Pitt (17591806): 1783-1801 ve 1804-1806 yillarinda basbakanlik yapan Ingiliz devlet adami) ondan katoliklere zgrlk 79

vermesini istediginde -o dnemde katoliklerin oy haklari yoktu- ta giyme treninde yaptigi yemine ters dsecegi dsncesiyle bunu reddetti. Onlara zgrlk vermenin iyi bir sey oldugu gerekesine uyarak yanilgiya dsmekten hakli olarak kaindi. Ona gre sorun yararli olup olmamak degil, soyut olarak dogru olup olmamakti. Amerika bagimsizlik istemine yol nin aan siyasette onun politikaya mdahalesinin payi byktr; ancak mdahalesi her zaman en yce amalardan kaynaklanmistir. Ayni sey, ok dindar olan ve dssne kadar Tanri kendi tarafinda olduguna nin itenlikle inanmis ve -bildigim kadariyla- kisisel ktlklerden tamamen arinmis bir kisi olan sabik Kaiser iin de sylenebilir. Ama yine de, insanlarin aci ekmesine ondan daha ok yol amis olan baska bir gnmz insani bulmak kolay degildir. Iyi insanlar politikacilara bazi yararlar saglarlar. Bu yararlarin basinda da, baskalarinin kusku uyandirmadan islerini yrtmelerine olanak veren bir duman perdesi olusturmalari gelir. Iyi insan arkadaslarinin karanlik isler yapabilecegini aklina getirmez; bu onun iyi yndr. Halk da bir insanin, iyiligini ktleri gizlemek -iin kullanabilecegini hi dsnmez; bu da onun yararli yndr. Kamu gelirlerinin, onlari hakeden zenginlerin eline gemesine itiraz eden dar kafali halkin sz konusu oldugu her durumda bu iki zelligin iyi insani son derece ekici kilacagi ortadadir. Bana sylendigine gre -ama ben kesinlikle katilmiyorum- iyi insan olan ve bu amaca gre hareket eden bir Amerika Cumhurbaskani varmis. Ingiltere de de Whittaker Wright nnn dorugunda oldugu siralarda, evresini, erdemleri onun aritmetigini anlamalarini ve anlamadiklarini farketmelerini nleyen kusursuz soylular doldurmustu. Iyi insanin ise yaradigi bir baska alan da istenmeyen kisileri skandallarla politikadan uzak tutabilmeleridir. Yz kisiden doksan dokuzu ahlak kurallarini ihlal eder; ancak bu gerek, genellikle gn isigina ikmaz. Doksan dokuzuncu kisinin yaptigi ortaya iktiginda, yz kisi iinde gerekten masum olan bir kisi yrekten duydugu nefreti dile getirir; br doksan sekizi de, kendilerinden de kuskulanilabilir korkusuyla, onun pesinden giderler. Bu nedenle, hosa gitmeyen grsleri olan bir kimse politikaya atiliyorsa, toplumun geleneksel kurumlarini korumayi ama edinmis olan kisilerin, aiga vuruldugunda yeni politikacinin kariyerini sona erdirecek birseyler bulana kadar o kimsenin zel yasamini geriye dogru adim adim kurcalamalari yeterlidir. O zaman seenekleri olacaktir: gerekleri aiklayarak onun bir utan bulutu 80

iinde gzlerden uzaklasmasini saglamak; veya aiklama tehditleriyle onu politikadan ekilmeye zorlamak; ya da santaj yoluyla kendilerine iyi bir gelir saglamak. Bu seeneklerden ilk ikisi halki korur; ncs de halki koruyanlari korur. Bu nedenle her de vlmeye deger; her n de olanakli kilan iyi insanlarin varligidir. Simdi de rnegin zhrevi hastalik konusunu ele alalim. Bunun nceden alinacak uygun nlemlerle hemen hemen tamamen nlenebilecegi bilinmektedir. Ancak iyi insanlarin abalariyla bu bilgi mmkn oldugunca dar bir alana yayilir ve uygulanmasinda her trl engel yaratilir. Sonuta gnah yine dogal cezasina arptirilir ve yine Incil emirleri uyarinca in ocuklar babalarinin gnahlarini ekmeyi srdrrler. Bunun tersi olsaydi durum ne kadar da korkun olurdu. nk eger gnah cezalandirilmazsa, yaptiklari gnah degilmis gibi davranacak kadar ahlaksiz kisiler ortaya ikabilirdi; ve eger ceza masumlari da kapsamazsa o denli korkutucu olmazdi. Bu nedenle, bilim adamlarinin edindikleri derme atma bilgilere ragmen, Doga nin bizler daha cehalet agindayken koydugu kati ceza yasalarinin bugn bile islemesini saglayan bu iyi adamlara ne kadar minnettar olsak azdir. Acilara neden olsun veya olmasin, kt bir eyle min kt oldugunu, dogru dsnen herkes bilir. Ancak herkesin salt ahlak kurallarina uygun hareket etmesi olanakli olmadigina gre, erdemin gvence altina alinmasi aisindan, gnahi acinin izlemesi ok arzulanan birseydir. Insanlarin gnahlara bilim ncesi aglarda verilen cezalardan kainma yollarini grenmeleri engellenmelidir. Hayirsever insanlar bizleri bu tehlikeli bilgilerden korumamis olsalar da fiziksel ve zihinsel sagligin korunmasi konusunda ne ok bilgi sahibi olabilecegimizi dsnmek beni dehsete dsryor. Iyi insanlar bir de kendilerini katlettirerek yararli olabilirler. Almanya in Shantung eyaletini iki in misyonerin orada ldrlmesi sayesinde ele geirmistir. Saraybosna ldrlen Arsidk sanirim da iyi bir insandi; ona ne kadar minnettar olsak azdir! Eger o sekilde lmeseydi savas ikmayabilirdi; dnya demokrasi iin gvenli bir hale gelemezdi; militarizm yikilmazdi; simdi de Ispanya, Italya, Macaristan, Bulgaristan ve Rusya daki askeri despotizmin keyfini ikariyor olmazdik. Saka bir tarafa, kamuoyunca genellikle kabul gren iyilik ltleri dnyayi daha mutlu kilmak iin dsnlms seyler degildir. Bunun esitli nedenleri vardir; baslicasi da gelenektir. 81

Ondan sonra en gl neden olarak egemen siniflarin sahip oldugu, haksiz gler gelir. Ilkel ahlak kurallari tabu kavramindan ikmisa benziyor; bunlar baslangita tamamen bos-inan durumdaydilar ve tamamen zararsiz olan bazi eylemler -rnegin kabile reisinin tabagindan yemek yemek- bilinmez yollarla felakete yol atiklari dsncesiyle yasaklanmisti. Yasaklar bu sekilde basladi ve baslangita varsayilan nedenler unutulduktan sonra da insanlarin duygulari zerinde etkisini srdrd. Gnmzde geerli olan ahlak kurallarinin byk bir blm hala bu trdendir: bazi davranis biimleri, etkilerinin kt olup olmadiklarina bakilmaksizin, dehset hissi uyandirirlar. Birok olayda, dehset uyandiran bu davranis gerekten de zararlidir; yle olmasaydi ahlak ltlerimizi dzeltme gereksinimi daha yaygin kabul grrd. rnegin, uygar bir toplumda cinayetin hosgryle karsilanmayacagi ortadadir; ancak cinayetin yasaklanmasinin kkeninde yatan sey, tmyle bos-inandir. ldrlen kisinin kaninin -veya daha sonra hayaletinin- almak isteyecegi ve yalniz suluyu degil, ona yakinlik gsteren herkesi cezalandiracagi dsnlyordu. Cinayetin yasaklanmasinin bos-inan niteligi sundan da anlasiliyor ki, belli dini ayinlerle kan suundan temizlenmek olanakliydi; baslangita bu ayinlerin amaci ise, hayaletin kendisini tanimamasi iin sulunun kilik degistirmesini saglamakti. En azindan Sir J. G. Frazex teorisi byledir. Pismanligin, suu in arindirmasindan sz ederken yaptigimiz mecaz ok eski zamanlarda kan lekelerini temizlemek iin yikama yapilmasindan kaynaklanmaktadir. Su ve gnah gibi kavramlarin ok eski aglardaki bu uygulama ile iliskili duygusal bir kkeni vardir. Rasyonel bir ahlak kurali cinayet konusunda bile olaya degisik bir aidan bakacak; hastalik iin oldugu gibi, su, ceza ve kefaret yerine nleme ve iyilestirme ile ilgilenecektir. Gnmzde ahlak ilkeleri bos-inan ve rasyonalizmin garip bir karisimidir. Cinayet ok eski bir sutur; ona uzun yillar tesine uzanan nefret ve korkunun olusturdugu bir sis perdesi arkasindan bakariz. Sahtekarlik modern bir sutur; onu rasyonel bakis aisiyla ele aliriz. Sahtekarlari cezalandiririz; ama onlari, canilere yaptigimiz gibi, tuhaf yaratiklar olarak dislamayiz. Teoride nasil dsnrsek dsnelim, toplumsal yasamda erdemi, birseyi yapmak olarak degil, yapmamak olarak algilariz. Gnah olarak adlandirilan seylerden kainan bir kimse, baskalarinin yararina hibir sey yapmasa da, iyi insandir. Incil telkin edilen tutum de 82

kuskusuz bu degildir: Komsunu kendini sevdigin gibi sev olumlu bir ynergedir. Ancak btn hiristiyan toplumlarda bu emre uyan kisi kovusturulur; en azindan yoksulluk, genellikle hapis ve bazen de lmle cezalandirilir. Dnya haksizliklarla doludur. dlleri ve cezalari verecek konumda olanlar da bu haksizliklardan yarar saglayanlardir. dller esitsizlik iin ok ustaca gerekeler bulanlara, cezalar ise ona are arayanlara verilir. Komsusunu itenlikle seven bir kimsenin halkin yergisinden uzun sre kainabilecegi bir lke bilmiyorum. Fransa da savastan hemen nce Fransa en iyi yurttasi olan Jean Jaures ldrlms, nin katil ise, bir kamu hizmeti yaptigi gerekesiyle, beraat etmisti. Bu ok arpici bir rnektir; ancak bu tr seyler dnyanin her yerinde olagelmektedir. Geleneksel ahlaki savunanlar onun kusursuz, olmadigini bazen kabul ederler; ancak herhangi bir elestirinin ahlaki toptan kertecegini ileri srerler. Elestiri olumlu ve yapiciysa bu knt gereklesmez; ancak, bir anlik bir zevkin tesinde birsey iin yapilmamis olmasi kosuluyla. Bentham dnersek, o a ahlak kurallarina temel olarak ok insanin en fazla en mutlulugu nu savundu. Bu ilke dogrultusunda davranan bir kimsenin, yalniz geleneksel kurallara uyan bir kisiye gre ok daha etin bir yasami olacaktir. Kendisini ezilmislerin savunucusu yapacak ve bylece gllerin dsmanligina hedef olacaktir. Gc elinde tutanlarin saklamak istedigi gerekleri aiklayacak; sefkate gereksinimi olanlari ondan mahrum etmek iin uydurulmus yalanlari reddedecektir. Byle bir davranis gerek ahlakin ksne yol amaz. Resmi ahlak her zaman olumsuz ve baskici olmustur; yapmayacaksin der ve kurallarin yasaklamadigi eylemlerin etkisini arastirmaya gerek grmez. Btn byk mistikler ve din greticileri byle bir ahlak anlayisina bosuna karsi gelmislerdir: mritleri onlarin en aik beyanlarini bile dikkate almamislardir. Bu nedenle, onlarin yntemlerinin byk lde bir iyilesmeye yol amasi pek olasi grnmyor. Dsnce ve bilimdeki ilerlemenin bu konuya katkisi, sanirim, daha umut verici olacaktir. Insanlar yavas yavas sunun bilincine varacaklardir ki, kurumlari haksizlik ve nefret temeline dayali olan bir dnya, mutlulugu yaratma olasiligi en byk olan bir dnya olamaz. Son savas az sayida kisiye bu dersi gretmistir; eger beraberlikle sonulanmasaydi daha fazlasini da gretebilirdi. Bizler iin gerekli olan, yasama sevinci, gelismenin getirecegi mutluluk ve olumlu basarilar zerine kurulmus bir ahlaktir; yasak 83

ve baski temeline degil. Bir insan eger mutluysa, coskuluysa, cmertse ve baskalarinin mutluluguna seviniyorsa insan sayilmalidir. Bu durumda, ufak iyi tefek kabahatler pek de nemsenmemelidir. Fakat smr ve gaddarlik yoluyla servet kazanan bir kisiye, simdi ahlaksiz olarak niteledigimiz kisiler gibi bakmaliyiz; dzenli olarak kiliseye gitse de, ktlkle elde ettigi kazancinin bir blmn kamu amalarina bagislasa da ayni sekilde degerlendirilmelidir. Bunu saglamak iin, nemli kisiler arasinda hala geerli olan bos-inan ve baski karisimi bir erdem yerine, ahlak sorunlarina karsi rasyonel bir tutum getirmek yeterlidir. Gnmzde mantiksal dsnce hafife alinmaktadir; ancak ben yine de uslanmaz bir rasyonalist olmakta direniyorum. Mantik belki zayif bir g olabilir; ama degismezdir ve hep ayni ynde isler. Mantiksizligin kuvvetleri ise bos yere didiserek birbirlerini yok eder. Bu nedenle mantiksizligin -her taskinligi, sonunda mantik yanlilarini glendirir ve insanligin yegane gerek dostlarinin onlar oldugunu tekrar tekrar gsterir.

84

PRITENIZMIN DNS
Savas sirasinda btn lkelerin iktidarlari, halkin isbirligini saglamak iin, rsvet verircesine, alisilmamis dnler vermeye gerek duydular. Isi cretleri artirildi, Hindulara onlarin da insan ve kardes olduklari sylendi, kadinlara oy hakki tanindi; genlere de, yaslilarin ahlak adina onlardan hep esirgedikleri masum zevkler iin izin ikti. Savasi kazandiktan sonra ise galipler geici olarak saglanmis olan bu avantajlari geri alma abasina girdiler. 1921 ve 1926 daki kmr grevlerinde isiler sindirildi; Hindular degisik kararlarla eski konumlarina gnderildi; kadinlarin oy haklari geri alinamadiysa da, Parlemento kararlarinda tersi tavsiye edildigi halde evlenen kadinlar isten atildilar. Btn bunlar politik konulardir; baska deyisle, Ingiltere bu konularla iliskisi olan de siniflari temsil eden semen gruplari, Hindistan da da rgtl pasif direnisiler vardir. Buna karsilik, kadin olsun erkek olsun, insanlarin kimseye zarar vermeyen zevklerinde zgr olmalari gerektigini savunacak rgtl herhangi bir grup yoktur. Bu nedenle pritenler ciddi bir muhalefetle karsilasmamis; bu zalimliklerinin politik bir konu oldugu dsnlmemistir. Priteni, su sekilde tanimlayabiliriz: bazi eylemlerin, baskalari zerinde gzle grlr kt bir etkisi olmasa bile, znde gnah olduguna; gnah oldugu iin de etkili her yolla -olanak varsa ceza yasasi ile, bu olmazsa ekonomik baskiyla desteklenen kamuoyu yoluyla- engellenmesi gerektigine inanan kisidir. Bu, eski aglara ait bir grstr; belki de ceza hukukunun dogusu bu yzdendir. Ancak baslangita yasalarin faydaci temeli ile bagdasiyordu: bazi sularin, o sulari hosgr ile karsilayan toplumlara karsi olan tanrilari fkelendirdigine, bu nedenle de toplum iin zararli olduklarina inaniliyordu. Bu bakis aisi Sodom ve Gomorrah (Incil de halklarinin gnahkarligi yznden ilahi yanginla harab olan iki komsu sehir.) hikayesinde somutlasmistir. Bu hikayeye inananlar, o sehirlerin yok edilmelerine yol aan sulari cezalandiran yasalari, faydaci nedenlerle hakli grebilirler. Ancak gnmzde pritenlerden bile bu grse katilanlar azdir. Londra Piskoposu bile, Tokyo daki depreme orada oturanlarin belirli bir gnahlarinin neden oldugunu ileri srmedi. Bu nedenle sz konusu yasalar, sadece intikam amali ceza teorisi ile savunulabilir: bazi gnahlar, onlari isleyenlerden baskasina zarar vermese de, suluya aci ektirmeyi grevimiz yapacak kadar igrentirler. Bu grs Benthamizmin etkisiyle ondokuzuncu yzyilda gcn yitirmisti.

85

Ancak, liberalizmin gerilemesiyle yitirdigi nemi son yillarda yeniden kazandi ve Ortaag dakinden asagi kalmayan bir acimasizlik tehlikesi, isaretlerini vermeye basladi. Bu yeni hareket gcn ogunlukla Amerika dan almaktadir ve savasin tek galibinin Amerika olmasinin sonularindan biridir. Pritenizmin gelisimi ilgintir. Onyedinci yzyilda Ingiltere kisa de bir sre egemen olmus; ancak, siradan vatandas ktlesini ylesine bezdirmistir ki, onun tekrar hkmeti kontrol etmesine izin vermemislerdir. Ingiltere baski de altinda kalan pritenler Amerika da nce New England sonra da Orta Bati koloniler kurdular. da, da Amerikan I Savasi, Ingiliz I Savasi nin bir devamiydi. Gney eyaletleri ogunlukla priten karsitlarinin yerlesim blgesiydi. Ancak Ingiliz I Savasi nin tersine, savas priten partisinin kalici zaferiyle sonulandi. Bunun sonucunda dnyanin en gl devleti Cromwell Ironside in larinin grslerini miras alan kisilerin kontrol altina girdi. Pritenizmin insanliga yaptigi hizmetleri teslim etmeden sadece kusurlari zerinde durmak haksizlik olur. Ingiltere onyedinci yzyildan baslayarak son de yillara kadar kralligin ve aristokrasinin despotluguna karsi demokrasiden yana olmustur. Amerika da, klelerin zgrlgn savunmus ve Amerika btn nin dnyanin demokrasi sampiyonu olmasina byk katkida bulunmustur. Bunlar insanliga yapilan byk hizmetlerdir; ancak gemiste kalmislardir. Gnmzn sorunu, siyasal demokrasiden ok, azinliklara zgrlk verilmesi ile dzenin bagdastirilmasidir. Bu sorun pritenizminkinden degisik bir bakis aisi, ahlaki heyecandan ok hosgr ve yaygin bir karsilikli anlayis gerektirir. Yaygin karsilikli anlayis pritenlerde hibir zaman gl olmamistir. Pritenlerin en nemli zaferlerinden, yani Iki Yasagi ndan sz etmeyecegim. Her ne ise, Yasak karsitlari itirazlarini pek de bir ilke sorunu yapamazlar; nk onlarin da ogunlugu, ayni ilke sorununa yol aan kokain yasagini desteklerler. Fanatikligin her trne oldugu gibi, pritenlige yapilan pratik itiraz, bazi ktlkleri digerlerinden ok daha kt olarak niteleyip onlarin ne pahasina olursa olsun bastirilmasi gerektigini savunmasidir. Fanatik bir kisi, gerekten kt olan bir hareketin, eger gerektiginden fazla siddetle bastirilacak olursa, daha da byk baska ktlklere yol aacagini grmez. Mstehcen yayinlara karsi konulmus olan yasayi buna bir rnek olarak gsterebiliriz. Hi kimse 86

mstehcenlikten hoslanmanin asagilik bir sey oldugunu, ya da bu yayinlarin zarar verdigini reddetmez. Ancak, bu yayinlar yasa yoluyla ortadan kaldirmaya kalkisilirsa birok degerli sey de onunla birlikte yasaklanmis olur. Birka yil nce, nl bir Hollandali ressamin bazi resimleri bir Ingiliz msteriye postayla gnderilmisti. Posta idaresi yetkilileri, onlari iyiden iyiye inceleme zevkine erdikten sonra, mstehcen olduklarina karar verdiler (Devlet memurlarinin sanat degerlerinden anlamasi da beklenemez). Bu nedenle onlari imha ettiler; msteri de hibir tazminat alamadi. Yasa, posta idaresine postayla gnderilen seylerden mstehcen bulduklarini imha yetkisi vermektedir; kararlarina itiraz da edilemez. Priten yasalarla ilgili sakincalara daha nemli bir rnek de dogum kontroldr. Mstehcen ligin kesin bir yasal tanimlamaya elverisli olmadigi ortadadir. Mahkemelerdeki uygulamada bu, yargici soke eden herhangi bir sey anlamina gelmektedir. Dogum kontrol konusundaki bilgiler pahali bir kitapta uzun szckler ve dolambali tmcelerle verilmisse siradan bir yargi bundan soke olmaz; ama ucuz bir brosrde, egitimsiz insanlarin anlayacagi sade bir dille anlatilmislarsa durum farklidir. Bu yzden, gnmz Ingilteresinde dogum kontrol konusundaki bilgiler egitim grms insanlara verilirse yasaldir; yoksul kesime verilirse de yasalara aykiridir. Oysa bu bilgiler en ok yoksul kesim iin nemlidir. Grlyor ki, tip kitaplari gibi birka belirli konu hakkinda yayinlanmis olanlari disinda yasa, yayinlanan eserin amacini hi dikkate almiyor. Yalniz suna bakiliyor: eger bu kitap edepsiz bir ocugun eline geerse ona zevk verir mi? Eger verirse, ierdigi bilgilerin sosyal bakimdan nemi ne olursa olsun, hemen yok edilmelidir. Bunun sonucu olarak zorla yaratilan bilgisizligin verdigi zarar akilalmaz ldedir. Yoksulluk, kronik kadin hastaliklari, sakat ocuk dogumlari, asiri nfus artisi, priten yasa koyucularca, birka yaramaz ocugun olasi zevklerinden daha nemsiz ktlklerdir. Yrrlkte olan yasanin yeterince etkili olmadigi da dsnlmektedir. The Times gazetesinin 17 Eyll 1923 tarihli sayisinda yazildigi gibi, Milletler Cemiyeti nin gzetiminde dzenlenen Mstehcen Yayinlar Uluslararasi Konferansi, Amerika da ve Milletler Cemiyeti ye btn lkelerde yasalarin ne daha sertlestirilmesi yolunda tavsiye karari almistir. Anlasildigina gre bu hayirli alismanin en gayretli yesi de Ingiliz delegesidir. ok genis kapsamli yasalar iin gereke olarak kullanilan bir baska konu da beyaz kadin ticaretidir. Buradaki gerek ktlk ok 87

ciddidir ve tam anlamiyla ceza hukuku kapsamina girer. Gerek ktlk, cahil gen kadinlarin yalan vaadlerle yoldan ikarilip, sagliklarinin ok ciddi tehlikelere aik oldugu, klelik kosullarina srklenmeleridir. Bu, temelde bir alisma sorunudur. Isyeri Gvenligi Yasasi nda, Yk Vagonlari Yasasi nda oldugu gibi ele alinmalidir. Ancak bu konu, beyaz kadin ticareti ktlklerinin hi sz konusu olmadigi durumlarda da, kisisel zgrlklere yapilan irkin mdahalelere mazeret olarak kullanilmistir. Birka yil nce Ingiliz gazetelerinde, birisinin bir fahiseye asik olup onunla evlendigi haberi ikmisti. Habere gre, bir sre mutlu yasadiktan sonra kadin eski meslegine dnmeye karar verir. Bunu ona kocasinin nerdigi, ya da bu isi onayladigini belirten hibir kanit yoktur; sadece, kocasinin hemen kavga ikarip onu kapi disari atmadigi bilinmektedir. Adam bu suundan dolayi kirbalanip hapse atilmis, cezasi da o zamanlar yeni yasalasmis olan ve hala yazili yasalar sicilinde yer alan bir yasaya gre verilmistir. Amerika gelince, benzer bir yasaya gre ya metres tutmak yasaya aykiri degil, ama onunla bir eyaletten bir baskasina seyahat etmek yasaya aykiridir. Bir New Yorklu, metresini Brooklyn e gtrebilir, ama Jersey City ye gtremez. Sade vatandas iin bu iki eylem arasindaki ahlaksizlik farkini anlamak zordur. Milletler Cemiyeti de bu konuda daha sert yasalar getirilmesine alismaktadir. Bir sre nce Milletler Cemiyeti Komisyonu ndaki Kanada delegesi, yasi ne olursa olsun bir kadinin, kocasi ya da anne veya babasindan biri eslik etmedike, vapur yolculugu yapmasina izin verilmemesini nerdi. Bu neri kabul edilmedi; ancak hangi yolda ilerledigimizi ok iyi gsteriyor. Bu tr eylemler btn kadinlari beyaz kle ye indirgemektedir. Kadinlar, bazilarinin ahlaksizlik amaciyla kullanma riski olmadan, hibir zgrlge sahip olamazlar. Bu reformcularin tek mantiksal amaci arsaf pee olabilir. Priten grse karsit olarak ileri srlen daha genel bir grs daha var. Insan dogasi degismedigi srece, insanlar yasamdan biraz zevk almak arzusundan vazgemezler. Zevkleri, pratik olarak, kabaca iki gruba ayirabiliriz: temelde duygulardan kaynaklananlar ve temelde zihinsel olanlar. Geleneksel bir ahlaki birincileri asagilayarak ikinci tr zevkleri stn tutar; ya da, daha dogrusu, ikincileri zevk olarak dsnmedigi iin asagilar. Onun bu siniflandirmasi, kuskusuz, bilimsel aidan 88

savunulamaz; zaten ogu durumda kendisi de kusku iindedir. Sanattan duyulan haz duygusal midir, yoksa zihinsel mi? Platon ve bazi rahipler gibi gerekten hosgrszce, sanati in toto (tmyle) reddeder. Az ok genis grsl ise, bir ruhani ama a ynelik olmasi kosuluyla, sanati hosgryle karsilar; bu da genellikle kalitesiz sanat demektir. Tolstoy bu grstedir. Evlilik de baska bir sorunlu konudur. Kati ahlakilar onu esefle karsilarlar; daha az kati olanlar, genellikle hos olmadigi iin verler; hele onu zlemez yapmayi basarmislarsa. Ancak, benim stnde durmak istedigim nokta bu degil. Bu, bir pritenin elinden gelen her seyi yaptiktan sonra geriye kalan zevklerin, mahkum ettigi zevklerden daha zararli oldugunu belirtmek istiyorum. Kendimize zevk veren seylerden sonra en ok keyiflendigimiz sey, baskalarinin zevk almasini nlemek; ya da, daha genel olarak, g sahibi olmaktir. Sonuta, pritenizmin egemenligi altinda yasayanlar g sahibi olmaya asiri dskn olurlar. Halbuki g duygusu, ikiye ya da pritenlerin karsi oldugu herhangi bir seye dskn olmaktan ok daha fazla ktlge yol aar. Dogaldir ki, gl olma tutkusu erdemli kisilerde kendini iyilik yapma tutkusu seklinde gizler. Ancak bunun sosyal etkileri pek az farklidir; bu, kurbanlarimizi, dsmanimiz olduklari iin degil, gnahkar olduklari iin cezalandiriyoruz demekten baska bir sey degildir. Her iki durumda da sonu zulm ve savastir. Ahlaki fke agdas dnyanin en zararli kuvvetlerinden biridir. Daha da kts, bu gcn propagandayi elinde tutanlarca kt amalar iin saptirilabilmesidir. Sanayinin gelismesiyle ekonomik ve siyasal rgtlenmenin artmasi da kainilmaz olmustur. Eger sanayilesme bir kntye ugramazsa, daha da artmasi kainilmaz olacaktir. Dnya gittike daha kalabaliklasmakta, komsularimiza bagimliligimiz da gittike daha gl hale gelmektedir. Bu kosullar altinda, toplumu aika ilgilendirmeyen konularda birbirimizin isine karismamayi grenmezsek yasam dayanilmaz olacaktir. Birbirimizin zel yasamina saygi duymayi ve ahlak ltlerimizi baskalarina zorlamamayi grenmek zorundayiz. Pritenler kendi ahlak ltlerinin yegane ahlak lt oldugunu dsnrler. Baska aglarin, baska lkelerin, hatta kendi lkelerindeki baska gruplarin, kendilerininkinden farkli ahlak ltleri oldugunu; kendilerinin priten olmaya haklari oldugu kadar onlarin da kendi ltlerini semeye haklari oldugunu 89

anlamamaktadirlar. Ne yazik ki, kendi zevklerinden vazgemenin dogal bir sonucu olan g tutkusu pritenleri baskalarindan daha etkili kilmakta; onlarin karsi durmalarini zorlastirmaktadir. Umalim ki daha kapsamli bir egitim ve insan dogasi hakkinda daha ok bilgi sayesinde, bizim pek erdemli efendilerimizin hizi giderek azalsin.

90

POLITIKADA KUSKUCULUK GEREKSINIMI


Dnyanin Ingilizce konusan blmnn tuhaf zelliklerinden biri de siyasal partilere olan olaganst ilgi ve gvendir. Ingilizce konusan insanlarin ok byk bir blm, belirli bir partinin iktidarda olmasi durumunda ektikleri sikintilarin zmlenecegine gerekten inanir. Sarkacin saliniminin nedeni budur. Bir kisi bir partiye oy verir, ama mutsuzlugu srer; bunun zerine de millenium (Kiyametten nceki, u mutluluk ve refahin srecegine inanilan bin yillik dnem. (.N)) getirecek olanin teki parti oldugu sonucuna varir. Btn partilerin bysnden kurtuldugunda ise artik lmn esiginde yasli bir kimsedir; genliginin inancini oglu devam ettirir ve tahterevalli hareketi bylece srp gider. Eger politikada ise yarar birseyler yapmak istiyorsak politik sorunlara tamamen degisik bir aidan bakmamiz gerektigini belirtmek isterim. Demokrasilerde bir parti iktidara gelmek iin ulusun ogunlugunun ilgi duyacagi agrilar yapmak zorundadir. Tartismalarimiz sirasinda aiklanacak olan nedenlerden dolayi, simdiki demokratik sistemde, genis lde basarili olan bir agrinin zarar getirmemesi neredeyse olanaksizdir. Bu nedenle, byk bir siyasal partinin yararli bir programa sahip olmasi pek olasi degildir. Eger yararli yasalar ikarilacaksa bunlarin parti-hkmeti disinda bir mekanizma ile ikarilmasi zorunludur. Byle bir mekanizmanin demokrasi ile nasil bagdastirilacagi da gnmzn en ncelikli sorunlarindan birisidir. Gnmzde politik sorunlar konusunda birbirinden ok farkli iki tr uzman vardir. Bir yanda partilerin politikacilari; te yanda da ogunlukla brokrat olan uzmanlar ve onlarla birlikte ekonomistler, finans kesimi, tip bilimcileri, vb. Bu iki uzman sinifinin herbirinin zel becerileri vardir. Politikacinin becerisi insanlari, kendi yararlarina olduguna inandiracak seylerin ne oldugunu kestirmek; uzmanlarin becerisi ise, halkin inandirilmasi kosuluyla neyin gerekten yararli oldugunu saptamaktir. (Bu kosul elzemdir; nk, degerleri ne olursa olsun byk tepkilere yol aan nlemler nadiren yarar saglar.) Demokrasilerde politikacinin gc, sokaktaki adama dogru gibi grnen fikirlere sahip ikmasina baglidir. Politikacilardan, uzmanlarca isabetli bulunan fikirlerin iyi fikirler oldugunu savunma yce gnlllgn beklemek bosunadir. nk bunu yaparlarsa meydani baskalarina kaptirirlar. te yandan, baskalarinin ne dsndklerini kestirmek iin gerekli olan sezgisel beceri, bizzat kendi fikirlerini olusturma konusunda 91

becerileri oldugu anlamina gelmez. Bu nedenle en yetenekli olanlarinin ogu (parti politikaciligi bakimindan), ogunlugun iyi saydigi ama uzmanlarin kt oldugunu bildigi nlemleri itenlikle savunmak durumunda kalirlar. Bu nedenle politikacilara, kaba deyimiyle rsvet almamayi gtlemek disinda, tarafsiz olmalari yolunda uyarilarda bulunmanin hibir yarari yoktur. Parti politikaciliginin var oldugu her yerde, bir politikacinin agrisi belli bir kesime, rakibinin agrisi da karsit kesime yneliktir. Politikacinin basarisi kendi kesimini ogunluga dnstrmesine baglidir. Btn kesimlere ayni lde ekici gelecek nlemler teki partilerce de benimsenebilecek; bu nedenle de partipolitikacisina bir yarari olmayacaktir. Sonuta politikaci btn dikkatini, rakibini destekleyenlerin ekirdegini olusturan kesimin hoslanmadigi nlemler zerinde yogunlastirir. Bundan baska, bir neri her ne kadar vgye deger olursa olsun, meydan konusmalarinda sokaktaki adama inandirici gelecek mantiktan yoksun ise onun politikaciya bir yarari olmaz. Bylece, parti politikacilarinin agirlikla vurguladiklari nlemler su iki kosulu yerine getirmek zorundadir: (1) Ulusun bir kesiminin yararina hizmet ediyor grnmelidirler; (2) Bunun iin verilen kanitlar olabildigince basit olmalidir. Kuskusuz bu hususlar savas hallerinde geerli degildir. nk o zaman dis dsmanlarla olan anlasmazliklar karsisinda parti anlasmazliklari askiya alinir. Savas sirasinda politikacinin hneri normal politikadaki kararsiz semenin yerine geen tarafsiz lkelere ynelir. Beklendigi gibi son savas, demokrasinin tarafsizlara hitap etme konusunda harika bir egitim sagladigini gsterdi. Savasi demokrasinin kazanmasinin baslica nedenlerinden biri de bu olmustur. Geri barisi kaybetmistir; ama bu baska bir konudur. Politikacilarin zel becerisi hangi tutkularin en kolay tahrik edilebileceklerini, tahrik olunduklarinda da politikacinin kendisine ve evresine verecegi zararin nasil nlenecegini bilmekten ibarettir. Politikada da para iin geerli olana benzer bir Gresham Yasasi vardir: Bunlardan daha yce hedefleri amalayan kimseler bir kenara atilirlar -ihtilallerde oldugu gibi idealizmin gl bir kisisel hirsla birlestigi hareketlerin yer aldigi ender zamanlar disinda. Dahasi, politikacilar, rakip gruplara blnms olduklarindan ulusu da blmeye alisirlar; eger savasta ulusu baska bir ulusa karsi birlestirme sansliligina erismemislerse. Bu kimseler anlami olmayan ses ve fke dsturuyla 92

yasarlar. Aiklamasi zor olan, veya blnme (uluslar arasinda veya bir ulus iinde) iermeyen, ya da politikacilarin bir sinif olarak gcn azaltacak hibir sey zerine egilemezler. Uzman gelince, ilgin denecek lde degisik a bir tiptir. Kural olarak, politik g amalayan bir kimse degildir. Politik bir soruna karsi dogal tepkisi, neyin popler olacagini degil, neyin yararli olacagini arastirmaktir. Belirli konularda olaganst teknik bilgi sahibidir. Bir kamu grevlisi ise veya byk bir isletmenin basinda bulunuyorsa, bireyler hakkinda hayli deneyimlidir; nasil davranacaklarini iyi degerlendirir. Btn bunlar olumlu zelliklerdir ve uzmanlik alanina giren konulardaki grslerinin saygiyla karsilanmasini saglar. Ancak, genellikle, bunlara karsilik olusturan bazi kusurlari da vardir. zel konularda uzman oldugundan blmnn nemini abartabilir. Eger uzman bir disiye, bir gz hastaliklari uzmanina, bir kalp uzmanina, bir akciger uzmanina, bir sinir uzmanina vb. ardarda giderseniz onlarin her biri size kendi alanlarindaki rahatsizliklarin nasil nlenecegi hakkinda degerli gtler verirler. Eger hepsinin de gtlerini yerine getirirseniz yirmi drt saatinizin tmn sagliginizi korumakla geirir, bu sagliginizdan yararlanmaya ise hi zamaninizin kalmadigini grrsnz. Politika uzmanlariyla da kolaylikla ayni sey olabilir; hepsinin sz dinlenirse ulusun normal yasamini srdrmeye vakti kalmaz. Becerikli kamu grevlisinin ikinci bir kusuru onun perde arkasindan ikna yntemini kullanmak zorunda olmasindan kaynaklanir. Ya insanlari makul olmaya ikna olasiligini asiri abartacaktir; ya da sinsi yntemlerle politikacilari, ne yaptiklarini anlamadan ok nemli yasalari geirmeye ikna edecektir. Brokrat genellikle birinci hatayi genliginde, ikincisini de orta yaslilikta yapar. Uzmanin nc bir kusuru, eger ynetici yetkilerine sahipse, popler tutkulari degerlendirememesidir. Bir komisyonun nerilerini genellikle iyi anlar; ancak bir kalabaligi anlayamaz. Iyi niyetli ve bilgili herkesin yararli oldugunu kabul edecegi bir nlem saptadiginda sunu gremez ki, eger bu nlem halk nnde aika savunulursa, ondan zarar grecek gl kisiler halki, sz konusu neriyi savunan kisiyi lin etmeye varacak bir lde galeyana getirebilir.

93

Sylendigine gre, Amerika byk patronlar da sevmedikleri kisilerin pesine detektif takarlar, ve eger kisi olaganst uyanik degilse, kisa srede, onu yola getiren dzenler evirirlermis. Tabii sonunda o kisi ya politikasini degistirmek zorunda kalir, ya da basinda ahlaksiz bir insan olarak teshir edilir. Ingiltere bu de yntemler henz o lde gelismis degildir; ancak olasidir ki ok gemeden gelisecektir. Hibir ktlk olmadigi zaman bile, ogu kez toplumsal heyecan, hazirliksiz olanlari sasirtacak llere varir. Herkes Hkmet in giderlerini azaltmasini genellikle ister; ancak hibir kisinti ogunluka hos karsilanmaz; nk bazi kimseler islerini kaybederler ve halkin sempatisini toplarlar. in de onbirinci yzyilda Whan An Shih adinda bir kamu grevlisi vardi. Imparatoru ikna ettikten sonra sosyalizmi getirme isine giristi. Ancak dsncesiz bir aninda okumuslar takimini (o gnn Northcliffe Yayincilarini) gcendirdi, yerinden uzaklastirildi ve modern zamanlara kadar, btn in tarihileri tarafindan kinandi. Drdnc bir kusur bununla baglantilidir; yani uzmanlarin, alinacak ynetimsel nlemlerin halk tarafindan kabul grmesinin nemini kmsemeleri ve halka hos gelmeyen bir yasanin uygulama zorluklarini bilmezlikten gelme egiliminde olmalari. Tip adamlari, iktidarda olsalar, yapacaklari yasalara uyulmak kosuluyla, bulasici hastaliklari yok edici areleri bulabilirler. Ancak yasalar kamuoyunun ok ilerisinden giderse onlardan kainma yollari bulunur. Savas sirasinda ynetimin kolay olmasi insanlarin savasi kazanmak iin ok seyi kabullenmeleri sayesinde gereklesmistir; halbuki normal baris yasalarinin byle gl bir ekiciligi yoktur. Hemen hibir uzman salt tembelligi ve ilgisizligi yeterince hesaba katmaz. Bariz tehlikelerden kainma zahmetine bir lde katlaniriz; ancak, yalniz uzmanin grebilecegi tehlikeler iin bunu yaptigimiz pek sylenemez. Parayi sevdigimizi dsnrz; yaz saati uygulamasi da bize her yil milyonlar kazandirir. Fakat bir savas nlemi olarak zorunlu kalincaya kadar bunu uygulamadik. Aliskanliklarimizi gelirimizden daha ok seviyoruz; ogu kez hayatimizdan da ok. Bazi aliskanliklarimizin zararlari konusunda kafa yoran bir insana bu durum inanilmaz gelir. Uzmanlarin ogu galiba sunu farkedemiyorlar: eger ynetim gcne sahip olurlarsa gdleri onlari zorbaliga yneltecek ve simdiki sevimlilik ve yce fikirliliklerini yitireceklerdir. Kosullarin karakterleri zerindeki etkisini ok az kimse nleyebilir.

94

Btn bu nedenlerden dolayi, iktidari brokratlara devrederek politikacilarimizin ktlklerinden kolayca kurtulamayiz. Ancak yine de, gittike daha karmasik hale gelen toplumumuzda uzmanlarin simdikinden daha etkili olmalari zorunlu grnyor. Gnmzde, gl igdsel istemler ile sinai gereksinimler arasinda siddetli bir atisma var. Gerek kisisel, gerek maddi evremiz sanayilesme ile birlikte birdenbire degisti. Igdlerimiz ise pek degismemis olsa gerek; dsnce aliskanliklarimizi bu degisik kosullara gre uyarlamak iin de hemen hibir sey yapilmadi. alisma odalarinda kunduz besleyen akilsiz kisiler, yagisli hava yaklasirken, yasam ortamlari dere kenarlari olan kunduzlarin kitaplarla su setleri yaptiklarini grrler. Bizler de yeni evremizle neredeyse ayni uyumsuzlugu yasiyoruz. Egitim sistemimiz bize hala Homeros aginda biyolojik aidan yararli olan zelliklere, simdi zararli ve sama olduklarina aldirmadan, hayranlik duymayi gretiyor. Her basarili politik hareket igdsel olarak kiskanligi, rekabeti veya nefreti krklyor; asla isbirligine olan gereksinimi degil. Bu bizim bugnk politik yntemlerimizin dogasinda vardir; endstri ncesi aliskanliklarla da uyum iindedir. Insanlarin bu konudaki dsnce aliskanliklari ancak bilinli bir gayretle degistirilebilir. Bahtsizligi bir baskasinin kt niyetine atfetmek dogal bir egilimdir; fiyatlar dstgnde de vurguncunun neden etkisiz olduklarini sorgulamaz. cretlerin ve fiyatlarin beraberce inip iktigini da grmez. Eger kendisi bir sermayedarsa cretlerin dsmesini, fiyatlarin ykselmesini; eger isi ise tersini ister. Para konularinda uzman olan birisi vurguncularin, sendikalarin ve siradan isverenin bu olanlarla pek az iliskisi oldugunu aiklamaya alisirsa herkesi fkelendirir; tipki Alman zulmnden kusku duyan birisiymis gibi. Dsmanimizin elimizden alinmasindan hoslanmiyoruz; aci ektigimiz zaman nefret edecek birilerini ariyoruz. Acilari akilsizligimiz yznden ektigimizi dsnmek bile ok ds kirici; fakat insanligi bir btn olarak aldigimizda gerek bu. Bu nedenle de, hibir siyasal parti nefret disinda bir itici gce sahip olamiyor; sulayacak birilerinin olmasi gerekiyor. Eger falancanin ktlg acilarimizin tek nedeni ise onu cezalandiralim, mutlu oluruz. Bu tr politik dsncenin en arpici rnegi Versailles Antlasmasi Ama ogu kisi Almanlarin yerini alacak dir. yeni bir gnah keisi aramaktadir. Bu noktayi uluslararasi sosyalizmi savunan iki kitabi karsilastirarak aiklayacagim: Marx Kapital ve in Salter Allied Shipping Control (Mttefik Deniz in 95

Tasimaciligi) (Sir Arther Salter kuskusuz kendisine sosyalist demez; ama yine de yledir) eserleri. Bu iki kitabin, sirasiyla, ekonomik degisim yanlisi olan bir politikaci ile bir kamu grevlisinin yntemlerini temsil ettigini varsayabiliriz. Marx amaci, sonunda btn in partileri bastiracak bir parti yaratmakken Salter in amaci da mevcut sistem iinde yetkilileri etkilemek ve toplumun yarari savi ile kamuoyunu degistirmektir. Marx, sonu olarak, kapitalizm dzeninde cretle alisanlarin korkun yoksulluk ektigini kanitlar. Komnizm altinda hi aci ekmeyeceklerini veya daha az ekeceklerini kanitlamaz, kanitlamaya da alismaz. Bu, gerek slubundan gerek blmlerin siralanmasindan aika anlasilan bir varsayimdir. Isi sinifi nyargisiyla kitabi okumaya baslayan bir okuyucu, okuduka bu varsayimi paylasacak ve onun kanitlanmadigini hi farketmeyecektir. Marx ahlaki sorunlara iliskin dsncelerin sosyal gelisme ile herhangi bir ilgisi oldugunu kesinlikle reddeder; bu gelismenin Ricardo ve Malthus tarafindan ne srldg gibi acimasiz ekonomi yasalarindan kaynaklandigini varsayar. Ancak Ricardo ve Malthus bu acimasiz yasalarin kendi siniflarina mutluluk, alisan sinifa da sefalet getirdigini sylemislerdi; Marx ise, Tertullian gibi, kendi sinifi sirklerde gnl eglendirirken burjuvalarin yerlerde kpekler gibi uluyacagi bir gelecekten haberler verir. Marx her ne kadar insanlari iyi ya da kt olarak ayirmamis, onlari sadece ekonomik etkenlerin sekillendirdigini ifade etmisse de gerekte burjuvalari kt kisiler olarak gstermis, cret erbabinda onlara karsi siddetli bir nefret uyandirmaya alismistir. Marx Kapital temelde, Bryce Raporu gibi, dsmana in i karsi savas atesini krklemeyi amalayan vahset yklerinin bir koleksiyonudur. Dogal olarak, dsmanin da savas atesini krkler; bylece de, ikacagini haber verdigi sinif savasini baslatir. Marx byk bir politik g olmaya, nefreti krklemesi ve kapitalistleri ahlaki bakimdan igren kisiler olarak gstermeyi basarmasi sayesinde ulasti. Salter Allied Shfipping Control kitabinda ise in bununla taban tabana zit bir hava gryoruz. Salter in, uluslararasi sosyalizm sisteminin uygulamasiyla bir sre ilgilenmis olmak gibi Marx bulunmayan bir da avantaji vardir. Bu sistem kapitalistleri ldrmek degil, Almanlari ldrmek arzusundan ortaya ikmistir. Ancak ekonomik konularda Almanlar sz konusu olmadiklarindan, Salter kitabinda arka planda in kalirlar. Ekonomik sorun, askerlerin, savas gerelerini imal eden isilerin ve bu gerelere hammadde 96

saglayanlarin alistirilmayip, toplumun geri kalan blmnn btn isleri yapmak zorunda kalmasi gibi bir durumda karsilasilacak olan sorunla ayniydi. Veya baska bir ifadeyle, sanki birdenbire herkesin daha nce alistiginin yarisi kadar alismasi emredilmisti. Savas deneyimi bu soruna teknik bir zm getirmisse de psikolojik bir zm getirmemisti. nk savas, baris zamaninda yapilacak isbirligi iin, savas yillarinda Almanlara karsi duyulan nefret ve korkunun yolatigi lde destek verecek bir gd saglayamamistir. Salter syle demektedir (sayfa 19): anda, profesyonel iktisatilarin, dikkatlerini Su zerinde herseyden ok yogunlastirmalari gereken sey herhalde savas dneminin gerek sonularinin arastirilmasidir; bu soruna devlet kontrollerine ilke olarak yandas veya karsit olma gibi nyargilar tasimadan, tam bilimsel bir aidan yaklasmalidirlar. Ilk agizda ele alacaklari olgular normal ekonomik sisteme en azindan bir meydan okuma olusturacak kadar arpicidir. Sonularda esitli etkenlerin katkisi oldugu bir gerektir... nyargisiz profesyonel bir arastirma bunlarin ve daha baska etkenlerin agirligni tam olarak saptayabilir; belki de yeni rgtleme yntemlerinden yana ok seyler bulabilir. Bu yntemlerin savas kosullarinda sagladigi basari tartisma gtrmez. Ilimli bir degerlendirme ile ve savastan nce bos gezen kisilerin retimini de dikkate alarak denebilir ki, lkenin retim gcnn yarisi ile te ikisi arasinda bir blm savasa veya savasa yardimci hizmetlere ayrilmisti. Ama yine de btn savas sresince Ingiltere her trl askeri abayi srdrd; sivil halkin geim standardini da dayanilamayacak lde dsk olmayan bir dzeyde, bazi dnem ve bazi siniflar iin ise belki de baris zamanindaki kadar rahat olan bir dzeyde tuttu. lke bunu, baska lkelerden hibir yardim almadan yapti. dn alinmis para ile Amerika dan yaptigi disalim, mttefiklerine dn verdigi parayla yaptigi dissatimdan ok daha az oldu. Grldg gibi, hem cari savas tketimini hem sivil halkin cari tketimini retim gcnn geri kalaniyla, cari retimiyle karsiladi. Baris zamanindaki normal ticaret sistemini tartisirken de sunlari sylyor (sayfa 17): Baris-zamani ekonomik sisteminin temeli, hibir bilinli ynlendirme ve kontroln olmayisidir. Savas kosullarinin yarattigi zorlayici gereksinimler iin bu sistemin, en azindan o kosullarda, ciddi biimde yetersiz oldugu ortaya ikti. Yeni standartlara gre, 97

bilinsiz ve savurgan kaliyordu. ok az retiyordu, yanlis seyler retiyordu ve onlari yanlis kisilere dagitiyordu. Savasin baskisiyla yavas yavas olusturulan sistem, 1918 de, btn nemli zellikleriyle, tam bir uluslararasi sosyalizm haline geldi. Birlikte hareket eden mttefik devletler gida ve hammaddelerin tek alicisi oldu; yalniz kendi lkelerine degil tarafsiz Avrupa lkelerine de neyin ithal edilecegi hakkinda tek karar organi haline geldiler. Hammaddeyi kontrolleri altindaki fabrikalara istedikleri gibi dagittiklari iin retimi de kesin olarak kontrolleri altina aldilar. Gida maddeleri konusunda ise perakende dagitimi bile dzenlediler. Yalniz fiyatlari degil miktarlari da onlar saptiyorlardi. Yetkilerini temel olarak Mttefik Deniz Nakliyat Konseyi kanaliyla kullaniyorlardi; bu Konsey de, sonu olarak hemen hemen tm deniz nakliyatini ynetiyor, dolayisiyla da disalim ve dissatim kosullarini dikte edebiliyordu. Bylece, bu sistem btn zellikleriyle daha ok dis ticarette uygulanan bir uluslararasi sosyalizm olusturuyor; ve bu da siyasal sosyalistler iin en byk sikintiyi yaratiyordu. Bu sistemin tuhaf bir yani da kapitalistlerin muhalefetini ekmeksizin getirilmis olmasiydi. Toplumun hibir nemli kesiminin ne pahasina olursa olsun muhalefetini davet etmemek savas dnemi politikasinin gerekli bir zelligiydi. rnegin, deniz tasimaciliginda en byk sikisikligin yasandigi dnemde, sivil toplumda hosnutsuzluk yaratmak korkusuyla, gida maddelerinde degil, savas malzemesinde kesinti yapilmasi gerektigi savunuldu. Kapitalistleri dislamak ok tehlikeli olabilirdi; gerekten de, yeni sisteme dnsm ciddi bir srtsme olmadan gereklestirildi. Tutum falan kesimler ktdr, cezalandirilmalari gerekir yerine baris zamanindaki sistem verimsizdi; herkese en az sikinti verecek yeni bir sistem olusturulmalidir seklinde oldu. Ulusal tehlikenin baskisi altindayken, hkmetin gerekli grdg nlemlerin onaylanmasini saglamak normal dnemlerdeki kadar zor degildi. Normal zamanlarda bile, eger nlemler sinif karsitligi yerine bir idareci bakisiyla sunulurlarsa kabul grmeleri daha az zorlukla karsilasir. Savasta edinilen idari deneyimlere gre, sosyalizmden beklenen avantajlarin birogunun, hkmetin hammaddeleri, dis ticareti ve bankaciligi kontrol altina almasiyla elde edilebilecegi grlmektedir. Bu bakis aisi Lloyd Stabilizations un (Istikrar) adli degerli kitabinda islenmistir. Bu kitap, 98

problemin bilimsel aidan incelenmesi konusunda kesin bir ilerleme sayilabilir; savas kosullarinin kamu grevlilerini yapmak zorunda biraktigi deneylerin bu alanda byk yardimi olmustur. Pratik aidan Sir Arthur Salter kitabindaki en in ilgin seylerden biri, uygulamada da en iyi sonulari veren uluslararasi isbirligi yntemlerinin analizidir. lkelerin tek tek kendi baslarina her sorunu ele almalari, sonra da diplomatik temsilciler araciligiyla diger devletlerle pazarliga girismeleri uslden degildi. Uygulama her sorun iin ayri bir uluslararasi uzmanlar komitesi olusturmak seklindeydi; sonunda grs ayriliklari uluslar arasinda degil, mal guruplari arasinda oluyordu. Bugday komitesi kmr komitesiyle, vb. mcadele ediyor; ancak her biri hakkindaki tavsiye kararlari mttefik lkelerin uzman temsilcileri arasinda yapilan mzakereler sonunda aliniyordu. Gerekte durum, Yksek Savas Konseyi nin olaganst yetkileri disinda, hemen hemen bir uluslararasi sendikalizm gibiydi. Bundan alinacak ders sudur: Basarili bir uluslararasi isbirligi isteniyorsa, bu, ulusal kuruluslarin birbiriyle atisan istemlerini bagdastiracak tek bir uluslararasi yksek kurulus yerine, her konuda ayri ayri uluslararasi rgtlenmeye gidilerek gereklestirilmelidir. Saltex in kitabini okuyan herkes, savas sirasinda mttefikler arasinda kurulan byle bir uluslararasi hkmetin, baris zamaninda dnya apinda kurulmasi durumunda, hemen tm dnya nfusunun maddi, fikri ve ahlaki ynlerden yasam dzeyini ykseltecegini hemen grecektir. Bu, isadamlarina zarar vermez; son yilin karlarinin ortalamasi, onlara emekli maasi gibi, srekli gelir olarak vaadedilebilir. Issizligi, savas korkusunu, yoksullugu, kitligi ve asiri retimi nler. Bu sav ve yntem Mr. Lloyd kitabinda aiklanmistir. Ancak un asikar ve evrensel olan bu avantajlara ragmen, bu tr bir seyin gereklesmesi umudu, eger olanakliysa, evrensel devrimci sosyalizmin kurulmasindan da ok daha uzak bir olasiliktir. Devrimci sosyalizmin karsilastigi zorluk onun ok byk bir muhalefete yol amasindandir; brokratlarin sosyalizminin zorlugu ise ok az destek toplamasindadir. Politik bir atilima muhalefet, kisinin kendisinin zarar grmesi korkusundan kaynaklanir; destek ise kisinin dsmanlarinin zarar grecegi umudu (genellikle bilinalti) sayesinde elde edilir.

99

Bu nedenle, hi kimseye zarar vermeyen bir politika destek grmez; ok fazla destek gren bir politika ise siddetli muhalefet uyandirir. Sanayilesme, dnya apinda isbirligi iin yeni bir gereksinim yaratti; bir yandan da dsmanliklarla birbirimizi incitmek iin yeni kolayliklar getirdi. Ancak parti politikasinda igdsel olarak olumlu yanit alan tek hitap tarzi dsmanca duygulara yneltilen hitaptir; isbirligi geregini idrak eden kisiler ise gten yoksundurlar. Egitim bir nesil boyunca yeni kanallara yneltilinceye, basin da nefreti krklemekten vazgeinceye kadar, gnmzdeki politik yntemlerle uygulamada yalnizca zararli politikalarin benimsenme sanslari bulunuyor. Ancik politik sistem degismeden egitim ve basini degistirmek iin belirgin bir yol da mevcut degil. Normal yollarla, en azindan uzun bir sre iin, bu ikilemden ikis yoktur. Kanimca, bu konuda umabilecegimiz en iyi sey sudur: olabildigince ogumuzun, zaman zaman nmze konulan ekici parti programlarina inanmaktan kesinlikle geri durmasi, politik kuskucular olmasidir. Mr. H.G. Wells den bu yana birok akli basinda kisi son savasin, savaslari sona erdirecek bir savas olduguna inaniyordu. Simdi ds kirikligina ugramislardir. Yine birok akli basinda kisi Marx sinif savasinin, in savaslari sona erdirecek bir savas olacagina inanmaktadir. Eger bu savas gereklesirse onlar da ds kirikligina ugrayacaklardir -tabii aralarinda sag kalan olursa. Herhangi gl bir siyasal harekete inanan iyi niyetli herkes uygarligimizi mahvetmekte olan bu rgtl mcadelenin sadece uzamasina yardim etmis olur. Dogaldir ki, bunu mutlak bir kural olarak ne srmyorum; kendi kuskuculugumuz hakkinda bile kuskucu olmaliyiz. Ancak, eger siyasal bir partinin sonuta elde edilecek yarar ugruna byk zararlara yol aacak bir programi varsa (ki ogunun vardir), btn siyasal hesaplarin belirsizligi gz nne alindiginda, kuskuculuga byk bir gereksinim var demektir. Psikanalitik -grs aisindan bakildiginda, bu parti programini gerekten ekici kilan seyin o arada atigi ktlkler oldugundan ve sonutaki yararin da rasyonalize etme trnden birsey oldugundan -kusku duymakta haksiz sayilmayiz. Yaygin bir politik kuskuculuk mmkndr; psikolojik olarak, dsmanligimizi baska uluslar veya sosyal siniflar yerine politikacilar zerinde yogunlastirmak anlamina gelir. Dsmanliklar ancak politikacilar yoluyla etkili oldugundan, onlari hedef alan dsmanlik da psikolojik olarak kisiyi tatmin eder; ancak 100

bunun sosyal aidan bir zarari olamaz. Bunun Willam James arzusunu, in savasin manevi esdegerlisi ni gereklestirmek iin gerekli kosullari sagladigini dsnyorum. Politikayi bazi dalaverecilere (yani sizin ve benim hoslanmadigimiz kisilere) biraktigi dogrudur; ama bu bir kazan da olabilir. The Freeman 26 Eyll in 1923 s ayisinda siyasal dalaverenin yararlarini gsterebilecek bir yazi okudum. Imparatora danismanlik yapan emekli bir Japon devlet adamiyla arkadas olan bir Ingiliz, ona inli tccarlar drst oldugu halde, Japon tccarlarin neden drst olmadigini sorar ve su yaniti alir: Bir zamanlar in siyasal yasaminda pek in parlak bir rsvet dnemi yasandi; mahkemelerde, alay konusu oldular. Ticareti bu kaos ve durgunluk halinden ikarmak iin inli tccarlar en siki ahlak llerini uygulamak zorunda kaldilar. O gnden bu yana, szleri senet kadar saglamdir. Japonya ise tccar da byle bir sorunla karsilasmadi; nk bizde belki de dnyanin en iyi hukuk yasalari vardir. Bu nedenle, bir Japonla is yaparken riskini de gze almalisin. Bu yk, drst olmayan politikacinin drst olandan daha az zarar verebilecegini gsterir. Drst politikaci kavrami pek de basit bir kavram degildir. En kabul edilebilir tanimi syledir: politik eylemleri kendi gelirini artirma arzusuyla ynlendirilmeyen kisi. Bu anlamda, Mr. Lloyd George drsttr. Bundan sonra politik eylemleri ne parasal amalarla, ne de g edinme veya mevcut gcn koruma arzusuyla ynlendirilen kisiler gelir. Bu anlamda, Lord Grey drst bir politikacidir. Son ve en dar kapsamli tanim da syledir: Drst politikaci, halkla iliskili eylemlerinde tarafsiz olmanin yaninda, dostlararasi iliskilerde normal sayilan seref ve drstlk lsnn de ok altina dsmeyen kisidir. Bu anlamda, Lord Morley drst bir politikaciydi; en azindan, her zaman drstt ve drstlg onu politikadan uzaklastirincaya kadar da politikaciydi. Ancak, en iyi anlamda drst olan bir politikaci bile ok zararli olabilir; rnek olarak da 3. George gsterilebilir. Akilsizlik ve bilinsiz nyargi, ogu kez, grevi ktye kullanmaktan daha zararli olur; kaldi ki, drst bir politikaci, eger Devonshire Dk gibi fazlaca budala degilse, demokrasilerde pek de makbul degildir; nk ancak ok budala bir insan, bir ulusun yarisindan ogunun nyargilarini candan paylasabilir. Bu nedenle, hem yetenekli olan hem de kamunun yararini kollayan bir kisi, eger politikada basarili olacaksa, iki yzl olmak durumundadir; ancak bu

101

ikiyzllk zamanla onun kamu yararini kollama niteligini yok eder. Gnmz demokrasisinin kt yanlarini hafifletmenin bariz bir yolu, kamu grevlilerini ok daha fazla tanitim yapma ve inisiyatif kullanma yolunda tesvik etmektir. Bu kisilerin kendi baslarina yasa tasarilari hazirlama ve gerekelerini halka aiklama konusunda yetkileri, bazen de grevleri olmalidir. Bugnlerde finans ve isi kesimleri uluslararasi toplantilar dzenlemektedirler; ancak, bu yntemi ok yayginlastirmali ve degisik lkelerde ayni anda uygulanacak nlemler zerinde srekli olarak alisacak uluslararasi bir sekreterya olusturmalidirlar. Dnya tarim kuruluslari birbirleriyle dogrudan mzakereler yapmak ve ortak bir politika belirlemek iin bir araya gelmelidir. Diger konularda da benzer alismalar yapilabilir. Demokratik parlamentolardan vazgemek arzu edilecek birsey degildir; olanagi da yoktur. nk, alinan nlemler basariya ulasacaksa uzmanlarca tartisilip yayinlanmali ve siradan vatandasin benimseyip kabullenebilecegi bir nitelik tasimalidir. Ancak gnmzde, ogu konuda, siradan vatandasin uzmanlarin etraflica degerlendirilmis dsncelerinden haberleri yoktur; uzmanlarin hepsinin ya da ogunlugunun bir grs zerinde birlesmesini saglayacak mekanizma da pek yoktur. zellikle de kamu grevlileri bazi durumlar ve politik olmayan yntemler disinda, grslerini halka aiklamaktan men edilmislerdir. Eger kararlar uluslararasi mzakereler sonucunda, uzmanlarca alinirsa, bu kisiler parti kademelerini asarlar ve aralarinda, simdi olagan sayilandan ok daha az fikir ayriligi oldugu grlr. Inaniyorum ki, rnegin uluslararasi sermaye ve isi kesimleri karsilikli gvensizliklerini asabilirlerse, gereklestirilmesi su anda ulusal parlamentolarin yillarini alacak olan ve dnyayi sinirsiz lde iyiye gtrecek olan bir program zerinde anlasabilirler. Birlikte hareket ettikleri takdirde onlara direnmek de zordur. Insanligin birok nemli ortak ikari vardir; ancak, mevcut politik mekanizma, degisik uluslar ve esitli partiler arasindaki iktidar mcadelesi sonucu ortaya ikan karmasa, onlari karanlikta birakmaktadir. Hibir yasal veya yapisal degisiklik gerektirmeyen ve gereklestirilmesi ok zor olmayan farkli bir mekanizma, ulus ve parti hirslarini yok eder; dikkatleri dsmanlara zararli olacak kararlar zerinde degil, herkese yararli olacak kararlar zerinde toplar. Uygarligi halen tehdit etmekte olan tehlikeden ikis yolunun yukarida belirtilen dogrultularda hareket 102

etmekle bulunacagini saniyorum; yurt iinde parti hkmetleri, yurt disinda da disisleri diplomasisi ile degil. Bilgi ve iyi niyet olsa da, kendilerini duyuracak uygun aralara sahip oluncaya kadar, bunlarin ikisi de aciz kalmaktadir.

103

ZGR DSNCE VE RESMI PROPAGANDA


(1922 Moncure Conway konferansi) Bugn onuruna toplanmis oldugumuz Moncure Conway yasamini iki amaca vakfekmisti: dsnce zgrlg ve bireyin zgrlg. O zamandan bu yana bu iki konuda bazi seyler kazanilmis, ancak bazi seyler de kaybedilmistir. Gemis dnemlerdekinden biraz degisik sekillerde olmakla beraber bugn bazi yeni tehlikeler bu iki tr zgrlg tehdit etmektedir; ve bunlari savunacak gl ve uyanik bir kamuoyu olusturulamazsa, bundan yz yil kadar sonra, her iki zgrlkten de simdikine gre ok daha azi kalmis olacaktir. Bu makalede yeni tehlikeleri vurgulamak ve onlarla nasil basa ikilacagini tartismak istiyorum. nce, zgr dsnce ile ne kastettigimizi aiga kavusturmaya alisalim. Bu deyimin iki anlami vardir. Dar anlamiyla, geleneksel dinsel dogmalari kabul etmeyen dsnce demektir. Bu anlamda, hiristiyan veya mslman veya budist veya sintoist olmayan; ya da herhangi bir akideyi benimsemis bir toplulugun yesi olmayan bir kimse zgr dsnr dr. Hiristiyan lkelerde zgr-dsnr diye, Tanri kesin bir sekilde inanmayan insana ya denir; ancak bu nitelik budist bir lkede insani zgrdsnryapmaya yeterli degildir. Bu anlamdaki zgr dsncenin nemini kmsemek istemiyorum. Ben sahsen bilinen dinlerin hi birini kabul etmem ve her tr dinsel inancin giderek yok olmasini midederim. Dinsel inancin, sonuta yarar sagladigina inanmiyorum. Bazi zamanlarda ve bazi durumlarda birtakim yararli etkiler yapmis oldugunu kabul etmekle beraber, insan aklinin bebeklik dnemine, simdi geride birakmaya basladigimiz bir evresine ait oldugu kanisindayim. zgr dsnce nin bir de, daha da nemli buldugum, daha genis bir anlami vardir. Geleneksel dinlerin yol atigi zararlar bu genis anlamdaki zgr dsnceyi engellemis olmalariyla bagintilidir. Bu genis anlam, dar anlam kadar kolaylikla tanimlanamaz; zne varmak iin biraz zaman harcamak yerinde olur. zgr olan bir seyden sz ederken onun hangi seyden zgr oldugunu belirtmezsek sylediklerimizin tasidigi anlam belirsizlesir. zgr olan sey veya kisi bir dis zorlamayla karsi karsiya degildir. Ne demek istedigimize kesinlik kazandirmak iin de bu dis zorlamanin ne trden oldugunu belirtmemiz gerekir. O halde dsnce, ogu zaman var 104

olan birtakim dis ynlendirici etkenlerden bagimsiz ise zgr olur. Dsncenin zgr olabilmesi iin yok olmalari gereken ynlendirici etkenlerin bazilari kendilerini aika gsterirler; bazilari ise daha yaniltici ve belirsiz, daha karmasiktirlar. En belirgin olanlarindan baslayalim: bazi fikirleri benimsemek veya onlara karsi olmak; ya da bazi konularda birseye inandigimizi veya inanmadigimizi dile getirmek ceza yaptirimlarina yol aiyorsa dsnce zgr degildir. Bu ilkel tr zgrlk bile bugn ok az lkede vardir. Ingiltere de, kfr yasalarina gre, hiristiyan dinine inansizligi dile getirmek yasalara aykiridir -her ne kadar uygulamada varlikli kisiler iin bu yasa isletilmese de. Isa pasif nin direnis konusundaki gtlerini gretmek de yasalara aykiridir. O halde, bir kimse eger sulu durumuna dsmek istemiyorsa, Isa nin gretilerine inandigini kabul etmeli, ama bu gretilerin ne oldugunu sylemekten kainmalidir. Amerika hi kimse anarsiye ve poligamiye da karsi oldugunu kesin biimde beyan etmeden lkeye giremez; girdikten sonra, komnizme inanmaktan da vazgemesi gerekir. Japonya da Mikado nun tanrisalligina inanmamak yasaya aykiridir. Grlyor ki dnya evresinde yapilacak yolculuk tehlikeli bir yolculuktur. Bir mslman, bir Tolstoy yanlisi, bir bolsevik veya bir hiristiyan bir yerde sulu durumuna dsmeden veya nemli gerekler saydigi seyler hakkinda dilini tutmadan byle bir yolculuk yapamaz. Dogaldir ki bu kural yalnizca gverte yolcularina zgdr; yoksa kamara yolculari istedikleri seylere inanabilirler; yeter ki patavatsizca saldirilarda bulunmasinlar. Grlyor ki, eger dsnce zgr olacaksa bunun ilk kosulu dsnceyi aiklamaya karsi konmus olan yasal cezalarin kaldirilmasidir. Her ne kadar ogu yle dsnmyorsa da, byk lkelerin hi biri henz bu dzeye erismemistir. Halen kovusturma konusu olan fikirler topluma ylesine korkun ve ahlaksizca geliyor ki, genel hosgr ilkesinin onlar iin geerli olmasi dsnlemez. Ancak bu Engizisyon iskencelerine yol aan bir bakis aisinin aynisidir. Bir zamanlar protestanlik simdiki bolseviklik kadar gnah sayiliyordu. Bu sylediklerimden dolayi benim bir protestan ya da bolsevik oldugum sonucunu ltfen ikarmayiniz.

105

Btn bunlara karsin agdas dnyada yasal cezalar dsnce zgrlgne engel olan seylerin en nemsizidir. Iki byk engel ekonomik cezalar ve kanitlarin arpitilmasidir. Eger bir fikrin aiklanmasi insanin geimini kazanmasini olanaksiz kiliyorsa dsncenin zgr olmadigi aiktir. Eger bir tartismada taraflardan birinin btn argmanlari srekli olarak olabildigince ekici gsteriliyor, karsi tarafta olanlarinki ise ancak byk abalarla ortaya konabiliyorsa, yine dsncenin zgr olmadigi aiktir. Bu iki engel zgrlgn son siginagi olan (ya da olmus olan) in in disinda, bildigim btn byk lkelerde mevcut bulunuyor. Simdi bu engeller zerinde; bunlarin gnmzdeki boyutlari, byme olasiliklari ve hafifletilme olasiliklari zerinde durmak istiyorum. Eger dsnce inanlar arasi rekabete aiksa, yani btn inanlar aika dile getirilebiliyor ve hibir yasal veya parasal ikara ya da kayba konu olmuyorsa dsnce zgrdr diyebiliriz. Bu, degisik nedenlerle, tam olarak gereklesemeyecek bir idealdir; ama yine de, ona simdi oldugundan ok daha fazla yakinlasma olanagi vardir. Kendi yasamimdaki olay, gnmz Ingilteresinde, terazinin hiristiyanlik kefesinin nasil agir bastigini gstermeye yardim edecektir. Bunlardan sz etmemin nedeni, ogu kimsenin, agnostik (Maddi seyler disinda, Tanri hakkinda hibir sey bilinemeyecegi yolundaki dsnce sistemi. (.N)) fikirlerini aika syleyenlerin hala karsilastiklari olumsuzluklarin hi farkinda olmamasidir. Ilk olay yasamimin ilk dnemlerine aittir. Babam bir zgr-dsnrd. Ben daha yasindayken lms. Bos-inanlara bagli olmadan yetismemi istediginden iki zgr-dsnr bana vasi tayin etmis. Ancak mahkeme onun vasiyetini bir yana birakip benim hiristiyan inancina gre egitilmemi saglamis. Korkarim sonu beklendigi gibi olmadi; ancak bu yasanin suu degildir. Eger benim bir Isa veya Muggleton yanlisi olarak, ya da Seventh Day Adventist (protestanligin bir mezhebinin Isanin dnyaya gelmesinin yakin olduguna inanan kolu.) olarak yetistirilmemi isteseydi, ona engel olmak mahkemenin aklindan bile gemezdi. Bir baba her trl bos-inanin kendi lmnden sonra ocuklarina asilanmasina izin verebilir; ama bos-inandan, olanak varsa, uzak tutulmalarini sylemeye hakki yoktur. Ikinci olay 1910 oldu. O tarihte bir liberal da olarak Parlamento seimlerine katilmak istedim. Parti yneticileri de beni bir seim blgesi iin nerdiler. 106

Liberaller Birligi nde yaptigim konusma olumlu karsilandi. Bu durumda adayligimin kabul kesin grnyordu. Ancak ben kk bir parti yetkili kurulu toplantisinda agnostik oldugumu dogruladim. Bana bunun aiga ikip ikmayacagi soruldugunda, duyulmasinin olasi oldugunu syledim. Ara sira kiliseye gitmeye istekli olup olmayacagim soruldu; olmayacagimi syledim. Sonunda baska bir adayi setiler; o da beklendigi gibi seimi kazandi. O gnden bu yana Parlemento dadir ve simdiki (1922) hkmetin de bir yesidir. nc olay bundan hemen sonra yer aldi. Cambridge niversitesi nde Trinity College okutman e olarak agrildim; fellow olarak degil. Aradaki fark parasal degildir. Fellow fakltenin ynetiminde sz sahibidir ve ok agir ahlaki sular disinda szlesme sresince isten ikarilamaz. Bana fellow luk teklif edilmemesinin nedeni dinci grubun, muhaliflerinin oylarinin artmasini istemeyisiydi. Sonunda, savas konusundaki grslerimden hoslanmayarak 1916 da isime son verdiler. Geimim iin okutmanliga bagimli olsaydim aliktan lmstm. Bu olay gnmz Ingilteresinde bile zgrdsnr oldugunu aiklayanlarin karsilastiklari esitli olumsuzluklari gz nne sermektedir. zgr-dsnr oldugunu aiga vuran baska kimseler de, ogu kez ok daha ciddi nitelikte olan benzer olaylarin rneklerini verebilir. Aik sonu sudur ki, mali durumlari iyi olmayan insanlar dinsel inanlari konusunda aik szl olmaya cesaret edemezler. Kuskusuz, zgrlgn tam olmadigi tek alan, ve hatta baslica alan, din ile sinirli degildir. Komnizm veya serbest ask yanlisi bir inan, kisiyi agnostisizmden ok daha fazla engeller. Byle grslere sahip olmak bir kusurdur; lehlerindeki argmanlari ortaya koymak ise ok daha gtr. te yandan, bunlarin olumlu ve olumsuz ynleri Rusya da tam tersinedir; ateist, komnist, zgr ask yanlisi oldugunu beyan etmekle rahat bir yasama erisilir, g kazanilir; bu grslere karsit propaganda olanagi ise hi yoktur. Sonuta, Rusya dan bazi fanatikler aslinda ok kusku gtren bazi nermelerin dogrulugundan kesinlikle emindirler. Bu arada, dnyanin geri kalan blmnde baska bazi fanatikler de ayni lde kusku gtren, taban tabana zit nermelerin dogrulugundan kesinlikle emindirler. Byle bir durumun, her iki tarafta da savasi, fkeyi ve zulm krklemesi kainilmaz olmaktadir.

107

William James inanma arzusu konusunda gtler vermistir. Ben, sahsen kusku duyma arzusu nu gtlemek isterdim. Inanlarimizin hibiri tam olarak dogru sayilmaz; hepsinde en azindan bir belirsizlik, bir hata glgesi mevcuttur. Inanlarimizdaki dogruluk payini artirma yntemlerini herkes bilir. Bunlar da, ilgili btn taraflari dinlemek, konuya iliskin btn olgulari saptamaya alismak, karsit grste olan kisilerle tartisarak kendi nyargilarimizi kontrol altinda tutmak ve yetersiz oldugu ortaya ikan herhangi bir hipotezi bir yana birakmaya kendimizi alistirmaktir. Bu yntemler bilimde uygulanmaktadir ve bilimsel bir bilgi birikimini olusturmakta basarili olmuslardir. Bakis aisi gerekten bilimsel olan bir bilim adami gnmzde bilimsel bilgi sayilan seylerde, kesiflerin gelismesiyle dzeltmelere gerek olacagini tereddtsz kabul eder. Ama yine de bu bilgi, tmyle olmasa da, gnlk uygulamada yararlanma bakimindan, gerege yeterince yakindir. Gerek bilgiye en yakin seylerin yalniz bilim alaninda bulunabilmesine ragmen, bilimcilerin tutumu kusku doludur ve zamanla degisebilir. Din ve politikada ise tam tersi sz konusudur; bilimsel bilgi denebilecek hi bir sey olmadigi halde, herkes dogmatik bir inanca sahip olmaya kendini zorunlu hisseder ve bu inancin alik, hapis, savas pahasina desteklenmesi ve farkli dsncelerle tartismali rekabetten korunmasi gerektigine inanir. Eger bu konularda insanlara geici olarak agnostik dsnce yapisi benimsetilebilseydi agdas dnyadaki ktlklerin onda dokuzuna are bulunabilirdi. Savaslar da olanaksiz olurdu; nk her iki taraf da hatalarin karsilikli oldugunu grrd. Zulm sona ererdi. Egitim zihni daraltmayi degil, genisletmeyi amalardi. Kisiler, yneticilerin irrasyonel duygularini kabul ettikleri iin degil, o isin ehli olduklari iin ise alinirlardi. Rasyonel kusku tek basina, eger olusturulabilseydi, kiyamet ncesinde gelecegine inanilan, Incil deki bin yillik refah agini getirmeye yeterli olabilirdi. Son yillarda, grecelik teorisi ve onun btn dnyada grdg kabul, bize, bilimsel kafanin dogasi hakkinda parlak bir rnek vermistir. Savas karsiti bir Alman-Isvireli-musevi olan Einstein savasin ilk yillarinda Alman hkmetince arastirmaci profesr olarak atanmisti. Onun gnes tutulmasi hakkindaki hesaplamalari Ateskes hemen sonra, 1919 bir ten da, Ingiliz gzlem heyeti tarafindan dogrulandi. Teorileri geleneksel fizigin btn teorik yapisini altst etti; 108

geleneksel dinamige indirdigi darbe hemen hemen Darwin Yaradilis indirdigi darbe lsnde siddetli in a oldu. Kanitlarin da teorisini desteklediginin grlmesi zerine btn fizikiler bu teoriyi hemen benimsediler. Ancak bu fizikilerin hi biri, zellikle de Einstein in kendisi, onun sylediklerinin bir son sz oldugunu iddia etmedi. Einstein, sonsuza kadar ayakta kalacak bir dogma aniti dikmedi. zemedigi bazi sorunlar hala var. Onun savlari da, zamani gelince, Newton unkiler gibi, muhakkak bazi degisikliklere ugrayacak. Bilimin gerek tutumu da dogmatik olmayan bu elestirel yaklasimdir. Eger Einstein din ve politika alaninda, ayni lde yeni olan birseyler ne srseydi ne olurdu? Ingilizler onun teorisinde Prusyalilik geleri bulurlar, yahudi dsmanlari buna bir siyonist entrika olarak bakarlar, btn lkelerdeki milliyetiler de bu teoride korkaka bir barisseverligin izlerini sezip onun askerlikten kamak iin bir bahane oldugunu ilan ederlerdi. Btn eski kafali profesrler ise, yazdiklarinin yurda sokulmasini yasaklatmak iin Scotland Yard basvururdu. Onun tarafini tutan a gretmenler isten atilirdi. Btn bunlar olurken o da geri kalmis bir lkenin hkmetini ele geirir, orada kendisininki disinda bir doktrin gretilmesinin yasalara aykiri sayilmasini saglardi; bylece doktrini de kimsenin anlamadigi gizemli bir dogmaya dnsrd. En sonunda doktrinin dogru veya yanlis oldugu, yaninda ve karsisinda toplanan yeni kanitlarla degil, savas alanlarinda saptanirdi. Bu yntem William James in, inanma arzusu kavraminin mantiksal bir sonucudur. Gerekli olan ise inanma arzusu degil, tam tersi olan grenme arzusudur. Eger rasyonel kusku kosulunun iyi bir sey oldugu kabul ediliyorsa, dnyada bu kadar ok irrasyonel kesinligin var olma nedenlerinin arastirilmasi byk nem kazanir. Bu kesinligin byk kismi, normal insanda var olan irrasyonellikten ve safdillilikten kaynaklanir. Ancak dogustan var olan bu zihinsel ilk-gnah tohumu baska faktrlerce de beslenip gelistirilir. Bu faktrlerden ilerinde en etkili olanlaridir: egitim, propaganda, ekonomik baski. (1) Egitim. Gelismis btn lkelerde ilk gretim devletin sorumlulugundadir. gretilenlerden bazilarinin dogru olmadigi, onlari dzenleyen yetkililerce de bilinir. Yine birogunun yanlis oldugu, en azindan kusku gtrr oldugu, nyargisiz herkes tarafindan bilinir. Tarih egitimini ele alalim. Tarih ders kitaplarinda her ulus yalnizca kendini yceltmeyi 109

amalar. Bir kimse kendi yasam yksn yazarsa, ondan biraz alakgnll olmasi beklenir; ama bir ulus kendi yasamini yazarken, vncn ve asiri kendini begenmisligin artik siniri yoktur. Benim ocuklugumda okul kitaplari Fransizlarin fesat, Almanlarin erdemli oldugunu gretirdi; simdi tam tersini gretiyorlar. Her iki durumda da gerege en ufak bir saygi gsterilmemektedir. Waterloo Savasi hakkindaki Alman kitaplarinda, Wellington (Wellington Dk un (1769-1852): Napolyon karsi yapilan Waterloo a Savasi nda Ingiliz komutan, general; daha sonra basbakan. (.N.)) savasi hemen hemen kaybettigi bir sirada Blcher (Gebhard Leberecht von Blcher in (1742-1819): Waterloo Savasinda Prusyali general. (.N.)) gelip durumu kurtardigi anlatilir; Ingiliz kitaplarinda da Blcher in pek nemli bir rol oynamadigi. Bu Ingiliz ve Alman kitaplarinin yazarlari geregi sylemediklerini kendileri de bilirler. Amerikan okul kitaplari eskiden asiri derecede Ingiliz karsitiydilar; savastan bu yana ayni lde Ingiliz yanlisi oldular. Her iki durumda da amalanan sey gerek degildi. Baslangita oldugu gibi simdilerde de ama Birlesik Amerika karisik kkenli gmen ocuklari da ktlesini Amerikali dnstrmek olmustur. Bir iyi ya iyi Alman veya bir iyi Japon gibi, bir iyi Amerikali nin da daha ok kt bir insan olmasi gerektigi kimsenin aklina gelmez. Iyi Amerikali dnyadaki en gzel lkenin Amerika oldugu ve her kavgada coskuyla desteklenmesi gerektigi inanciyla sisirilmis bir kadin ya da bir erkektir. Bu nermelerin dogru olmasi da pekala olasidir; o zaman rasyonel hi kimse ona karsi gelmez. Ancak, eger dogru iseler yalniz Amerika degil her yerde gretilmelidirler. Bu da tr nermelere, ycelttikleri lkeler disinda hibir yerde inanilmamasi kusku uyandirici bir durumdur. Bu arada, btn lkelerde devlet mekanizmalari savunmasiz ocuklarin byle sama nermelere inandirilmasi yolunda isletilmektedir. Bunun sonucu, bu ocuklari dogruluk ve hak ugruna savastiklari sanisiyla, sinsi ikarlari korumak ugruna lmeyi gze almaya hazir yapmaktir. Bu da egitimi gerek bilgi vermek yerine, insanlarin efendilerinin arzularina boyun egmesini saglayacak sekilde dzenlemenin sayisiz yollarindan birisidir. Ilkokullarda inceden inceye dzenlenen bir kandirmaca sistemi olmadan, demokrasinin kamuflajini korumak olanaksiz olurdu. Egitim konusunu bitirmeden nce Amerika dan rnek daha verecegim. -Amerika nin teki 110

bir

lkelerden daha kt olmasi nedeniyle degil; onun, en agdas lke olmasi ve oradaki tehlikelerin hafiflemek yerine agirlasma egilimi gstermeleri nedeniyle. New York eyaletinde, tmyle zel sermaye ile desteklense bile, eyalet izni alinmadan okul ailamaz. Yeni ikan bir yasa basindaki hkmetlerin kuvvet, siddet veya is yasal olmayan yollar ile dsrlmesini gtleyen doktrinlerin gretilmesine egitim programlari iinde yer verdigi anlasilan hi bir okula bu iznin verilmemesini hkme baglamistir. The New Republic dergisi, is basindaki hkmet derken, su veya bu hkmet diye bir sinirlama yapilmadigina dikkat ekmektedir. Bu nedenle, savas sirasinda Kaiser hkmetinin g kullanarak devrilmesini veya, daha sonra, Sovyet hkmetine karsi Kolchak ve Denikin in desteklenmesini greten doktrin de, bu yasaya gre, illegal olacaktir. Bu tr sonular, kuskusuz, amalanmamis, sadece kt kaleme alinma yznden ortaya ikmisti. Gerekte neyin amalanmis oldugu, devlet okullarindaki gretmenlerle ilgili olarak ayni dnemde ikarilan bir baska yasadan anlasilmaktadir. Bu yasa devlet okullarinda gretmenlik yapmak iin gerekli olan izin belgelerinin yalnizca eyalet ve Birlesik Devletler hkmetlerine sadik ve itaatkar olduklarini tatmin edici bir sekilde kanitlayan kisilere verilecegini; nerede ve ne kosulla olursa olsun eyaletin ya da Birlesik Devletler hkmet seklinden farkli bir in hkmet seklini savunanlara verilmeyecegini hkme baglamaktadir. The New Republic dergisinde yer alan alintiya gre, bu yasalari hazirlayan komite simdiki sosyal sistemi onaylamayan gretmenin ise devam etmemesi ve sosyal degisiklik teorilerine karsi koymaya amade olmayan kimselere, gen ve yasli insanlari vatandaslik sorumluluguna hazirlama grevinin emanet edilmemesikuralini koymustur. Demek oluyor ki, New York eyaletinin bu yasasina gre, ne Isa ne de George Washington, ahlaki ynden uygun kimselerdir. Isa New York gidip a Kk ocuklarin bana gelmesine izin verin, deseydi New York Okullar Ynetim Kurulu baskanindan su yaniti alirdi: Bayim, sosyal degisim teorilerine karsi koymaya istekli oldugunuzun hibir kanitini gremiyorum. stelik bana sylendigine gre siz, kendi deyiminizle, semavi krallik diye bir seyi savunuyormussunuz. Halbuki, Tanri skrler olsun, ya bu lke bir cumhuriyettir. Grlyor ki sizin semavi kiralliginizin hkmet sekli New York eyaletininkinden esasli sekilde farklidir. Bu nedenle, hibir ocugun size gelmesine izin verilemez. Eger baskan byle bir yanit vermekte kusur ederse, yasanin 111

uygulanmasindan sorumlu bir grevli olarak, grevini yerine getirmemis olurdu. Bu tr yasalarin etkileri ok ciddidir. New York eyaletindeki hkmet sekli ve sosyal sistemin bu gezegende var olmus olanlarinin en iyisi oldugunu kabul etsek bile, her ikisinin de daha iyi hale gelmesi olanakli olabilir. ok asikar olan bu savi kabul eden bir kisinin bir eyalet okulunda gretim yapmasi yasal olarak olanaksizdir. Grldg gibi, yasa gretmenlerin ya iki yzl, ya da aptal olmalarini emretmektedir. New York yasasi otoritenin tek bir rgt elinde toplanmasinin giderek artmakta olan tehlikesine bir rnek olusturmaktadir; bu rgtn bir devlet, bir vakif ya da bir vakiflar federasyonu olmasi farketmez. Egitim konusunda otorite, benimsemedigi doktrinlerin genlerce duyulmasini engelleyebilen devletin elindedir. Demokratik bir devletin halktan pek farki olmadigini dsnen kisilerin hala var oldugunu saniyorum. Ancak bu bir hayalden baska bir sey degildir. Devlet degisik amalarla bir araya gelmis olan ve statko korundugu srece iyi bir gelir elde eden esitli grevlilerden olusan bir topluluktur. Statkoda isteyebilecekleri tek degisiklik brokrasinin genislemesi ve gcnn artmasidir. Bu nedenle, rnegin savaslarin yarattigi heyecani firsat bilip, kendilerine karsi gelenleri aliga mahkum etme hakki da dahil olmak zere, emirleri altindaki kimseler zerinde engizisyon benzeri gler elde etmeleri dogaldir. Zihinsel konularda, rnegin egitimde, bu durum bir felakettir; gelisme, zgrlk ve entellektel girisim olanaklarini kknden yok eder. Btn bunlar ilkgretimi tmyle tek bir rgtn idaresine birakmanin dogal sonucudur. Dinsel hosgrye, bir lde erisilmistir; nk artik insanlar dini eskiden sanildigi kadar nemli bulmamaya baslamislardir. Bir zamanlar dinin isgal ettigi yeri alan politika ve ekonomi alanlarinda gittike artan, ve su veya bu parti ile sinirli olmayan bir cezalandirma egilimi basgstermistir. Rusya da dsnceye yapilan baski btn kapitalist lkelerdekinden ok daha agirdir. Petersburg daha sonralari yoksulluktan len da, nl Rus ozani Alexander Block ile tanismistim. Bolsevikler onun estetik dersleri vermesine izin vermislerdi; ancak konuyu Marx bakis aisindan i gretmesi kosulundan sikayet ediyordu.

112

Ritm teorisinin Markisizmle olan bir bagintisini bulmakta zorlaniyordu; yine de, aliktan lmemek iin, elinden geleni yapmaya alismisti. Dogal olarak, bolseviklerin iktidara gelmesini izleyen uzun yillar boyunca rejimlerinin temelini olusturan dogmalari herhangi bir sekilde elestiren bir sey yayinlamak olanaksizdi. Amerika ve Rusya rnekleri, varmakta oldugumuz sonucu bize aika gstermektedir: insanlar politikanin nemi hakkindaki simdiki fanatik inanlarini devam ettirdikleri srece, politik konularda zgr dsnce olanaksizdir; Rusya oldugu gibi, da zgrlk kisitlamasinin btn teki alanlara yayilma tehlikesi ok byktr. Bizi bu felaketten ancak bir lde politik kuskuculuk kurtarabilir. Egitimden sorumlu brokratlarin genlerin egitilmesini arzuladiklari sanilmamalidir. Tersine, onlarin sorunlari, zihinsel yetenek kazandirmaksizin, sadece bilgi aktarmaktir. Egitimin iki amaci olmalidir: birincisi okuma-yazma, dil bilgisi, matematik gibi alanlarda kesin bilgiler vermek; ikincisi de, kendi baslarina bilgi edinmeye ve saglikli degerlendirme yapmaya olanak veren zihinsel aliskanliklar kazandirmaktir. Bunlardan birincisine bilgi, ikincisine de zeka (intelligence) diyebiliriz. Bilginin gerek teorik gerek pratik yararliligi, bilinen birseydir. Okumus bir halk olmadan modern devlet olanaksizdir. Ancak, zekanin sadece teorik yarari oldugu, pratik bir yarari olmadigi kabul edilmektedir. Siradan kisilerin kendi baslarina dsnmeleri istenmez; nk dsnen insanlari ynetmek gtr; ynetimde sorunlar ikarirlar. Platon un deyisiyle, yalniz yneticiler dsnmeli, geri kalanlar sadece itaat etmeli, koyun srs gibi liderlerini izlemelidirler. Bu doktrin, siyasal demokrasinin kabulnden sonra da, ogu kez bilin-disinda varligini srdrms ve btn ulusal egitim sistemlerini temelden sarsmistir. Zekayi gelistirmeden bilgi vermeyi en iyi basaran lke agdas uygarliga son katilan lke olan Japonya dir. Japonya daki ilkgretimin egitim aisindan vgye deger oldugu sylenir. Ancak, bilgi vermenin yanisira, Mikado tapmayi gretmek gibi ya bir baska amaci daha vardir; bu da, gnmzde agdaslasma ncesi Japonyasinda oldugundan ok daha gl bir itikattir. Bylece, okullar ayni zamanda hem bilgi vermek hem de bos-inani gelistirmek iin kullanilmis olmaktadir. Biz Mikado tapmaya pek ya hevesli olmadigimiz iin, Japon egitiminde nelerin abes oldugunu aika grebiliyoruz. Bizim ulusal bos113

inanlarimiz bize dogal ve akla uygun geliyor. Bu nedenle onlari Japon bos-inanini degerlendirdigimiz gibi degerlendirmiyoruz. Fakat, dnyayi dolasmis bir Japon, bizim okullarimizda, Mikado nun tanri oldugu inanci kadar akla ters dsen bos-inanlar gretildigini sylerse, sanirim yerinde bir gzlem yapmis olur. Ben simdilik bu duruma are aramiyorum; sadece hastaliga bir tani koymak istiyorum. Egitimin, rasyonalizmin ve dsnce zgrlgnn nndeki baslica engellerden biri olmasi gibi paradoksal bir durumla karsi karsiyayiz. Bu durum, temel olarak devletin egitim tekelini elinde tutmasi yznden ortaya ikmaktadir; ancak bu yegane neden degildir. (2) Propaganda. Bizim egitim sistemimiz okuyabilen, ancak ogunlukla olaylari degerlendirmeyi ve bagimsiz bir grs edinmeyi beceremeyen genler yetistirir. Daha sonra, bu gen insanlar, yasamlari sresince, onlari her trl sama nermelere inandirmaya ynelik ifadelerin saldirisina ugrarlar. rnegin Blanks haplari her trl hastaligi iyilestirir; in Spitzbergen adalari sicak ve verimlidir; Almanlar llerin cesetlerini yerler. Gnmz politikacilari ve hkmetleri tarafindan uygulandigi sekliyle propaganda sanati reklamcilik sanatindan tremistir. Psikoloji bilimi reklamcilara ok sey borludur. Bir insanin, kendi mallarinin kusursuz oldugunu israrla dile getirmekle birok kisiyi onlarin kusursuz olduguna ikna etmesi, eskiden psikologlarca pek olanakli sayilmazdi. Ancak, deneyimler onlarin bu konuda yanildiklarini ortaya koymaktadir. Halkin topluca bulundugu bir yerde ayaga kalkip dnyadaki en alakgnll insan oldugumu bir kez sylesem herkes bana gler. Ama yeterince para bulabilirsem, ve bu szleri btn otobslerde tekrarlar, demiryollari boyunca pankartlara geirirsem; insanlar, ok gemeden, benim reklamdan anormal sekilde kainan bir kimse olduguma inanmaya baslarlar. Kk bir dkkan sahibine Karsidaki rakibine dikkat et: senin msterilerini eliyor. Dkkandan ikip yolun ortasinda dursan ve o seni vurmadan sen onu vurmaya alissan iyi olmaz mi? desem, dkkan sahibi benim deli oldugumu dsnr. Fakat ayni szleri devlet bando esliginde israrla sylerse kk dkkan sahipleri gayrete gelirler; sonra da, islerinin bozuldugunu farkedip sasirirlar. Reklamcilarca basarili oldugu saptanmis yntemlerle yapilan propaganda, simdilerde, btn gelismis lkelerin ynetimlerince benimsenen yntemlerden biri haline gelmistir; buna, zellikle de 114

demokratik basvurulur.

yollarla

kamuoyu

olusturulmasinda

Propagandanin, simdi uygulandigi sekliyle, birbirinden ok farkli iki ktlg vardir. Bir kere, ciddi kanitlar ne srmekten ok, inanlarimizin irrasyonel kaynaklarini harekete geirir. Ikinci olarak da, para veya g kullanarak en ok reklam yapana haksiz bir stnlk saglar. Bana gelince, ben propagandanin mantiktan ok duygulara hitap ettigi konusunun gereginden ok abartildigini saniyorum. Duygu ve mantik arasindaki izgi bazilarinin dsndg kadar kesin degildir. Dahasi, kurnaz bir adam, benimsenme olanagi grdg herhangi bir konuda, o konu lehinde yeterince rasyonel olan kanitlar bulabilir. Gerek yasamda karsilasilan herhangi bir sorunda, lehte ve aleyhte geerli argmanlar her zaman ne srlebilir. Geregin gz gre gre saptirilmasina hakli olarak karsi gelmek olanaklidir; ancak geregin saptirilmasina her zaman gerek de olmayabilir. Pears sabunu szckleri, hibirsey iddia etmedikleri halde insanlarin bu sabunu satin almalarina neden olmaktadir. Eger bu szcklerin yazildigi yerlere onlarin yerine Isi Partisi yazilsa, ilan parti lehine hibir iddiada bulunmadigi halde, milyonlarca insan Isi Partisine oy vermeye ynelir. Bir anlasmazliktaki karsit taraflar, nl mantikilardan olusan bir komite tarafindan uygun ve dogru olduklari saptanan deyimler kullanmaya yasa emriyle zorlansalar bile, propagandanin gnmzde uygulandigi sekliyle ortaya ikan temel sakinca yine de var olurdu. Byle bir yasanin oldugunu ve ayni lde geerli nerileri ileri sren iki partiden birinin propaganda giderleri iin bir milyon sterlini, tekinin de yz bin sterlini oldugunu varsayalim. Daha zengin olan partinin lehindeki kanitlarin yoksul olan partinin lehine olanlara gre daha genis bir ktle tarafindan duyulacagi aiktir. Bu nedenle de kazanan, zengin parti olacaktir. Dogaldir ki, partilerden birisi iktidarda ise bu durum daha da belirgin olur. Rusya da propaganda hemen tmyle devlet tekelindedir; ama bu gerekli de degildir. Eger olaganst kt bir durum yoksa, rakiplerine karsi sahip oldugu avantaj onun kazanmasi iin genellikle yeterlidir. Propagandaya yapilan itirazlar sadece onun, insanlarin irrasyonel dsncelerine seslenmesine degil, daha ok, zenginlere ve gllere haksiz avantajlar saglamasina yneliktir. Eger gerek dsnce zgrlg var olacaksa, degisik grsler arasinda firsat esitliginin olmasi da zorunludur; fikirler arasi firsat esitligi de ancak bu amaca ynelik titiz 115

yasalarla elde edilebilir. Bu yasalarin ikmasini beklemek iin ise akla uygun hibir neden yoktur. are, ncelikle byle yasalarda degil, daha iyi bir egitim ve daha kuskucu bir kamuoyunda aranmalidir. Simdilik areler zerinde durmak istemiyorum. (3) Ekonomik Baski. Dsnce zgrlg nndeki bu engelin bazi ynlerini daha nce ele almistim. Simdi, bu konuyu, nleyici nlemler alinmadigi takdirde gittike byyen bir tehlike olarak, daha genel hatlariyla ele almak istiyorum. Dsnce zgrlgne karsi ekonomik baski uygulamanin en arpici rnegi Rusya dir. Rusya alisma anlasmasi ncesinde devlet, da, dsncelerini begenmedigi kisileri aliga mahkum edebilirdi; ve etti de, rnegin Kropotkin (Rus i. cografyacisi; anarsist) Ancak bu konuda Rusya br lkelerden sadece biraz daha baskindir. Fransa da Dreyfus (Alfred Dreyfus (1859-1935): Vatana ihanet suuyla nce mahkum olan, sonra serbest birakilip haklari geri verilen Fransiz subay. (.N)) davasi sirasinda herhangi bir gretmen baslangita Dreyfus yanlisi, isin sonunda da karsiti ise isinden olabilirdi. Gnmz Amerikasinda Standard Petrol Sirketi ni elestiren bir niversite profesrnn, ne denli nl olursa olsun, is bulabilecegini pek sanmam. nk btn niversite rektrleri Mr. Rockefeller den ya mali destek alir ya da almayi umar. Amerika her yerinde nin sosyalistler damgalanmistir ve ok yetenekli degillerse, is bulmalari son derece gtr. Sanayilesmenin iyice gelismis oldugu yerlerde kendini gsteren, trstlerin ve tekellerin btn is kollarini kontrol etme egilimi isverenlerin sayica azalmasina yol amaktadir. Sonuta, byk sirketlere boyun egmeyen kisilerin aliga srklenmesini saglayan gizli kara-defterler tutmak gittike kolaylasmaktadir. Tekellerin glenmesi Rusya daki devlet sosyalizmine iliskin ktlklerin birogunu Amerika da ortaya ikarmaktadir. Tek isverenin da devlet veya bir trst olmasi kisinin zgrlg aisindan bir fark yaratmaz. Sanayilesmede en ileri lke olan Amerika ve da kosullari Amerika dakilere benzer olan teki lkelerde ise biraz daha az lde olmak zere, siradan bir vatandas, eger geimini saglamak istiyorsa bazi byk adamlarin dsmanligini kazanmaktan kainmalidir. Bu byk adamlarin dinsel, siyasal, ahlaki- bazi grsleri vardir ve kendi alisanlarinin bunlari kabul etmelerini, en azindan kabul etmis grnmelerini beklerler. Hiristiyanligi aika inkar eden, veya evlilik yasalarinin 116

biraz yumusatilmasi gerektigine inanan, ya da byk sirketlerin sahip olduklari gce karsi olan bir kisi iin Amerika, eger ok nl bir yazar degilse, hi de huzurlu bir lke degildir. Ekonomik rgtlenmenin uygulamada tekellesme noktasina vardigi btn lkelerde, dsnce zgrlg zerinde ayni kisitlamalarin ortaya ikmasi kainilmazdir. Bu nedenle, gelisen dnyamizda zgrlklerin korunmasi, serbest rekabetin gerekten var oldugu ondokuzuncu yzyila gre ok daha gtr. Aklin zgrlgne nem veren herkesin bu durumla tam olarak ve itenlikle yzlesmesi; sanayilesme henz baslangi agindayken yeterli olan nlemlerin artik geersiz oldugunu anlamasi gerekir. Iki basit ilke, benimsendikleri takdirde, hemen hemen btn sosyal sorunlari zebilir. Birincisine gre egitimin amalarindan biri, insanlara, sadece dogru olduklarina dair bazi mantiksal nedenler bulunan nermelere inanmalarini gretmek olmalidir. Ikincisi de, bir ise adam alinirken, sadece, o ise uygun olup olmadigina bakilmasi gerekliligidir. Bunlardan nce ikincisini ele alalim: bir kimseye bir grev verilirken, ya da o kisi bir ise alinirken onun dinsel, siyasal, ve ahlaki dsncelerini dikkate alma aliskanligi, insanlara fikirlerinden dolayi zulmetmenin agdas biimidir; sonunda da Engizisyon kadar etkili olabilir. Eski zgrlkler, yasal olarak var olsalar da hibir ise yaramazlar. Eger uygulamada bazi fikirler insani aliga mahkum ediyorsa, bu fikirlerinin yasalarca cezalandirilmamalari pek zayif bir tesellidir. Ingiltere Kilisesi ne bagli olmayan veya politikada alisilagelmisin biraz disinda kalan fikirlere sahip insanlarin aliktan lmelerine karsi toplumda, bir lde duyarlik vardir. Ancak ateistlerin, Mormonlarin, (1830 da Amerika kurulmus bir dinsel rgtn yeleri. (.N.)) da asiri komnistlerin, serbest aski savunan kisilerin toplumdan dislanmasina karsi toplumsal bir duyarlik yok gibidir. Byle kisilerin zararli olduklari, onlari ise almamanin dogal oldugu kabul edilir. Ileri derecede sanayilesmis bir lkede, byle bir tutumun ok etkili bir zulm olusturdugunu insanlar henz pek farketmemektedirler. Bu tehlike yeterince anlasilirsa kamuoyunun harekete geirilmesi, bir kimsenin ise alinmasinda onun inanlarinin dikkate alinmamasi saglanabilir. Azinliklarin korunmasinin yasamsal nemi vardir. Kurallara en bagli olanlarimiz bile birgn kendilerini azinlikta bulabilirler. O nedenle, ogunlugun zulmnn 117

sinirlanmasinda hepimizin yarari vardir. Kamuoyundan baska hibir sey bu sorunu zemez. Sosyalizm sorunu biraz daha belirgin hale getirir; nk, ender de olsa, bazi isverenlerce saglanabilen firsatlar sosyalizmde sz konusu degildir. Sanayi isletmelerinde gereklestirilen her byme, bagimsiz isveren sayisini azalttigindan, durumu daha da ktlestirir. Bu konuda dinsel hosgr iin verilen savasla ayni trden bir savas verilmelidir. Fikirlerdeki sivriliklerin azalmasi bu savasta da, ncekinde oldugu gibi, belirleyici etken olabilir. Insanlar katolikligin veya protestanligin mutlak dogru olduguna inanirlarken onlar ugruna zulm yapmaktan kainmamislardir. Insanlar, bulunduklari agda geerli olan inanlarin dogrulugundan kuskulanmadiklari srece, onlar ugruna zulm de yaparlar. Hosgrl olmak iin, teoride olmasa da, uygulamada bir lde kusku gereklidir. Bu da bizi egitimin amalari hakkindaki ikinci ilkeye gtrr. Eger dnyada hosgr olacaksa, okullarda gretilmesi gereken seylerden biri de, kanitlari degerlendirme aliskanligi, dogru olduklarina dair bir kanit bulunmayan nermeleri oldugu gibi kabul etmeme aliskanligi olmalidir. rnegin, gazete okuma sanati gretilmelidir. gretmen, yillar nce gemis ve politik tartismalara yol amis olan bir olayi ele almali; ocuklara nce bir tarafi destekleyen gazetelerde yazilanlari, sonra karsi taraftakileri destekleyenlerin yazdiklarini, en sonra da gerekten ne olup bittigini tarafsiz bir sekilde aktaran yazilari okumalidir. Deneyimli bir okuyucunun her iki taraftaki nyargili haberlerden gerekte ne oldugunu nasil ikarabilecegini gstermeli; gazetelerde yazilanlarin az veya ok gerek disi oldugunu grencilerin anlamasini saglamalidir. Bu greti sonunda edinilen kuskuculuk, iyi niyetli insanlarin idealist ynlerine seslenen bu trden soytarilarin dalaverelerine karsi, ilerideki yillarda grencilere bagisiklik kazandiracaktir. Tarih de buna benzer bir yntemle gretilmelidir. rnegin, Napolyon un btn arpismalarda perisan ettigi -resmi bltenlere gre Mttefiklerin Paris surlarina dayanmasiyla Paris halkini saskinliga ugratan 1813 ve 1814 seferleri Moniteur den okutulmalidir. Daha ileri siniflarda, lmden korkmamayi gretmek iin, ocuklardan Trotsky nin Lenin ka kez suikast dzenledigini e saymalari istenmelidir. Son olarak da grencilere hkmete onaylanmis bir tarih kitabi verilmeli; Fransizlarla 118

yaptigimiz savaslar hakkinda bir Fransiz tarih ders kitabinda neler yazilmis olabilecegini tahmin etmeleri istenmelidir. Btn bunlar, bazi kisilerin kamu sorumlulugu asilayabilecegini sandigi, basmakalip ahlaki sloganlardan ok daha iyi bir vatandaslik egitimi saglar. Sanirim, dnyadaki ktlklerin, akil kullanmamak kadar ahlaki kusurlardan da kaynaklandigini kabul etmek gerekiyor. Ancak insanoglu ahlaki kusurlari giderecek bir yntemi simdiye kadar bulamamistir; vaazlar ve gtler eski ktlkler listesine bir de ikiyzllgn eklenmesinden baska bir ise yaramamistir. Buna karsilik, akil kullanmak, isinin ehli her egitimcinin bildigi yntemlerle kolayca gelistirilebilecek bir zelliktir. Bu nedenle, erdemli olmayi gretecek bir yntem kesfedilinceye kadar, ilerleme ahlaktan ok aklin gelistirilmesinde aranmalidir. Rasyonalizmin nndeki baslica engellerden biri de kolayca kandirilabilir olmak ve bu anlamdaki bir safliktir; bu da yaygin kandirma yntemlerinin gretilmesiyle byk lde giderilebilir. Gnmzde bu trden saflik eskiye gre ok daha nemli bir illet haline gelmistir ve byk bir sakincadir. nk egitimin yayginlasmasiyla haber yaymak da ok daha kolaylasmis; demokrasi sayesinde yanlis haberler ikarilmasi iktidardakiler iin daha byk bir nem tasir olmustur. Gazete tirajlarindaki artisin nedeni de budur. Eger, bu iki ilkenin, yani (1) islerin insanlara yalnizca o isi yapma yetilerine bakilarak verilmesi, (2) egitimin insanlari, kaniti olmayan nermelere inanma aliskanligindan kurtarmayi amalamasi ilkelerinin btn dnyada kabulnn nasil saglanacagi sorulursa, bunun yalnizca aydin bir kamuoyu olusturulmasiyla gereklesebilecegini syleyebilirim. Aydin bir kamuoyu da ancak onun var olmasini isteyenlerin abalariyla olusturulabilir. Sosyalistlerin ne srdkleri ekonomik degisikliklerin, sz etmekte oldugumuz sakincalari gidermek konusunda, kendi baslarina etkili olacaklarini sanmiyorum. Kanimca kamuoyu, isverenin, isisinin is disindaki yasamina karismamasinda israrli olmadigi srece, politikada ne olursa olsun, ekonomik kalkinma dsnce zgrlgn daha da zorlastiracaktir. Eger istenirse, egitim zgrlg, devletin islevini denetleme ve denek saglama ile sinirlayarak, denetimi de kesin seylerin gretimine hasretmekle kolaylikla saglanabilir. Ancak bugnk kosullarda bu da, egitimi kilisenin ellerine birakmak demek olur; nk, ne yazik ki, onlarin kendi inanlarini gretme arzusu, zgr119

dsnrlerin kuskularini gretme arzusundan ok daha kuvvetlidir. Ancak byle bir uygulama yine de zgr bir ortam yaratir ve eger gerekten isteniyorsa, aik fikirli bir egitime olanak saglar. Bundan fazlasi da yasalardan beklenmemelidir. Bu makale boyunca bilimsel bakis aisinin yayginlastirilmasi konusunu savundum. Bu da, bilimsel sonularin bilinmesinden ok farkli birseydir. Bilimsel grs insanligi yeni bastan sekillendirmeyi olanakli kilar ve btn sikintilarimiza bir ikis yolu saglar. Makinelesme, zehirli gazlar, igirtkan basin gibi bilimin getirdigi bazi seyler btn uygarligimizi yerle bir edecek gibi grnyor. Bu, bir Marslinin aldirmadan glmseyerek seyredecegi bir eliski olabilir; ancak, bizim iin bir lm-kalim sorunudur. Torunlarimizin daha mutlu bir dnyada mi yasayacaklari, yoksa birbirlerini bilimsel yntemlerle yokedip insanligin kaderini Papualilara mi birakacaklari, bu sorunun zmne baglidir.

120

TOPLUM IINDE ZGRLK


Topluluklar halinde yasayan insanlar iin zgrlk ne lde olanakli ve ne lde arzu edilir bir seydir? Bu genel sorun zerinde durmak istiyorum. Konuya tanimlarla baslamak yerinde olacaktir. zgrlk birok anlamda kullanilan bir szcktr; tartismanin yararli olmasi iin bunlardan biri zerinde karar kilmak gerekir. Toplum szcg daha az belirsizdir; ancak onun da bir tanimini yapmak fena olmaz. Szckleri hosumuza giden anlamlarda kullanmanin iyi bir sey oldugunu sanmiyorum. rnegin, Hegel ve onun ardillari gerek zgrlgn genelde ahlak yasasi olarak adlandirilan polise itaat hakkindan ibaret oldugunu dsnrler. Kuskusuz, polis de kendi stlerine itaat etmelidir. Ancak, bu tanim bize devletin kendisinin nasil hareket edecegi konusunda yardimci olmuyor. Bu grs savunanlar devletin de temelde ve tanimi geregi kusursuz oldugunu ileri srerler. Bu anlayis, demokrasinin var oldugu ve hkmet seklinin siyasal partilere dayandigi lkelere uygun dsmyor. nk byle lkelerde ulusun belki yarisi hkmetin kt oldugu kanisindadir. yleyse, zgrlk yerine gerekzgrlg koyarak isin iinden ikamayiz. zgrlk, en soyut anlamiyla, isteklerin gereklesmesini nleyen dis engellerin yoklugu demektir. Bu soyut anlamda, gc en st dzeye ikararak, veya istekleri en alt dzeye indirerek zgrlk artirilabilir. Birka gn yasayip sonra da soguktan len bir bcek bu tanima gre tam zgr sayilabilir. Soguk onun isteklerini degistirebilecegi iin, olanaksizi basarmak gibi bir istegi bir an bile olmayacaktir. Bu tr bir zgrlge kavusmak insanlar iin de olanaklidir. Sonradan komnizmi benimseyip Kizil Ordu Komiser olan gen bir Rus aristokrat da bana Ingilizlerin Ruslar gibi fiziksel bir deli-gmlegine gerekleri olmadigini; nk onlara zihinsel bir deligmlegi giydirilmis bulundugunu, ruhlarinin eli kolu bagli oldugunu sylemisti. Galiba bunda bir gerek payi var. Dostoyevsky konu aldigi kisiler, kuskusuz, gerek nin Ruslara tami tamina benzemezler. Ancak onlar sadece bir Rusun yaratabilecegi kisilerdir; her trl garip ve siddetli isteklere sahiptirler, normal bir Ingiliz ise bunlardan bagimsizdir -en azindan bilinli yasaminda. Herkesin birbirini bogazlamak istedigi bir toplumun daha barisil istekleri olan bir toplum kadar zgr olamayacagi ortadadir. O halde, istekleri 121

degistirmekle de g artisi kadar zgrlk artisi saglanabilir. Bu grsler siyasal dsncenin her zaman karsilayamadigi bir gereksinime, yani psikolojik dinamikler denilebilecek bir gereksinime isaret ediyor. Politikada, insan dogasi hep dis kosullarin ona uydurulmasi gereken bir baslangi noktasi olarak kabul edilegelmistir. Gerekte ise, dis kosullar insan dogasini degistirir; karsilikli etkilesim ile aralarinda bir uyum saglamaya alisilir. Bir ortamdan alinip birdenbire bir baska ortama konulan bir kimse zgr degildir. Ama bu yeni ortam, ona alismis olanlara zgrlkler saglayabilir. Bu nedenle, zgrlk konusunu, degisen ortamla birlikte isteklerin de degisebilecegini hesaba katmadan ele alamayiz. Bu durum, bu zgrlge ulasmayi bazen daha da glestirir. nk yeni bir ortam, eski istekleri gereklestirse bile, karsilanmasi olanaksiz yeni isteklere yol aabilir. Birok yeni gereksinime yol aan sanayilesmenin dogurdugu psikolojik etkiler bu olasiliga rnektir. Kisi bir otomobil alamadigi iin hosnutsuz olabilir; yakinda hepimiz birer zel uagimiz olmasini isteyecegiz. Kisi bilin-disi isteklerden dolayi da hosnutsuz olabilir. rnegin Amerikalilarin da dinlenmeye gereksinimleri vardir; ama onlar bunun farkinda degildirler. Bu durumun, Amerika daki su dalgasinin nemli bir nedeni oldugu kanisindayim. Insanlarin zlemleri degisir nitelikte olsa da, evrensel diyebilecegimiz bazi temel gereksinimler vardir: yemek, imek, saglik, giyinme, barinma, seks ve ocuk sahibi olma bunlarin baslicalaridir. Giyinme ve barinma sicak iklimlerde mutlaka gerekli degildir; ancak tropik blgeler disindaki yerlerde listeye alinmalidirlar. zgrlk baska seyler de ierse bile, zgrlk iin zorunlu olan bu listedekilerin birinden yoksun olan kisi kesinlikle zgr degildir. Bu da bizi toplum un tanimina gtryor. Yukarida sz edilen asgari zgrlgn toplum iinde yasayan bir insan iin, bir Robinson Crusoe dan daha iyi bir sekilde saglanabilecegi aiktir. Gerekten, cinsellik ve ocuk sahibi olmak temelde toplumsal olaylardir. Toplum bazi ortak amalar iin isbirligi yapan bireylerin toplulugu olarak tanimlanabilir. Insanlar aisindan en ilkel toplumsal grup ailedir. Ekonomik toplumsal gruplar olduka eskidir; savasta isbirligi iinde olan gruplar pek o kadar ilkel sayilmaz. Ekonomi ve savas, agdas dnyada toplumsal birlesmenin baslica nedenleridir. Aile veya kabileden daha byk toplumsal birimler sayesinde hemen hepimiz fiziksel gereksinimlerimizi daha iyi karsilayabiliyoruz. 122

Toplum bu anlamda zgrlg artirmistir. rgtl devletin dsmanlarimizca ldrlmemiz olasiligini azalttigi da dsnlr; ancak bu kusku gtrr bir konudur. Bir insanin isteklerini bir baslangi noktasi olarak alirsak, yani psikolojik dinamikleri gzardi edersek, onun zgrlgne karsi olan engellerin iki tr oldugunu grrz: fiziksel ve toplumsal. ok basit bir rnek alalim: Toprak insanlarin yasamasi iin yeterli miktarda rn vermeyebilir; ya da br insanlar onlarin yiyecek bulmalarina engel olabilir. Toplum zgrlk nndeki bu fiziksel engelleri azaltir; buna karsi toplumsal engeller koyar. Ancak burada toplumun isteklerimiz zerinde yaptigi etkileri dikkate almazsak yanilgiya dseriz. Karincalarin ve arilarin, her ne kadar rgtlenmis toplumlarda yasiyorlarsa da, toplumsal grevleri olan eylemleri her zaman kendiliginden gereklestirdikleri varsayilabilir. Ayni sey sr halinde yasayan st trden hayvanlarin ogu iin geerlidir. Rivers gre Melanesia yerlileri iin de a geerlidir. Bu durum byk lde kolay-etki-altindakalma ile, ve az ok ipnotizma olayina benzeyen etkenler ile bagintiliymis gibi grnyor. Bu yapidaki insanlar zgrlklerini yitirmeden isbirligine girebilirler; yasalara da pek gerek duymazlar. Tuhaftir ki, yerlilerden ok daha ileri toplumsal rgtlenmeye sahip olduklari halde, uygar insanlar igdsel eylemlerinde daha az toplumsal davranmaktadirlar. Toplumun onlarin eylemleri zerindeki etkisi yerlilerde oldugundan ok daha yzeyseldir. zgrlk sorununu tartismalarinin nedeni de budur. En uygar toplumlarda bile toplumsal isbirliginin igdsel bir nedeni oldugunu yadsimiyorum. Insanlar komsulari gibi olmak, onlar tarafindan sevilmek isterler; taklit ederler ve etki altinda kalarak yaygin olan davranis tarzlarini onlar da benimserler. Bununla beraber, insanlarin uygarlik dzeyi ykseldike bu etkenlerin gc azaliyor gibi. Sz konusu etkenler okul ocuklarinda byklerde oldugundan ok daha gldrler; genellikle de zeka dzeyi en dsk olanlar zerinde en byk gce sahiptirler. Toplumsal isbirligi, sr igds diye adlandirilan sey yerine, bu isbirliginin yararlarinin kavranmasina gittike daha ok bagli olmaktadir. Ilkel yerliler arasinda kisisel zgrlk sorunu yoktur; nk yle bir gereksinimleri yoktur. Bu sorun uygar insanlar iin vardir ve uygarlik arttika sorun da daha acil bir hal almaktadir. zgrlk nndeki fiziksel engellerden kurtulmada devletin yardimci olabileceginin giderek aiklik kazanmasina 123

paralel olarak, insanlarin yasamlarini dzenlemede devletin oynadigi rol de srekli artmaktadir. Uygarlasmayi durdurmadigimiz srece, toplum iinde zgrlk sorununun daha da agirlasmasi olasidir. Yalnizca devleti kltmekle zgrlgn artirilamayacagi ortadadir. Bir kimsenin istekleri ogu zaman bir baskasininkiyle bagdasmaz; anarsi gl iin zgrlk, zayif iin de klelik demektir. Devlet olmasaydi alik ve ocuk lmleri nfus artisini nler, dnya nfusu simdikinin onda biri kadar bile olamazdi. Bu da uygar toplumlarda normal zamanlarda var olan toplumsal kleligin en ktsnden ok daha vahim olan fiziksel kleligi getirmek demek olurdu. zerinde durmamiz gereken sorun devletten nasil kurtulunacagi degil, onun yararlarinin, zgrlkleri en az zedeleyecek sekilde nasil gvenceye alinabilecegidir. Bu da fiziksel ve toplumsal zgrlkler arasinda bir denge saglamak demektir. Daha yalin olarak ifade edersek: daha iyi beslenme ve saglik iin ne lde devlet baskisini gze almaliyiz? Bu sorunun yaniti, uygulamada, ok basit olan bir baska soruya dnsr: Saglik ve yiyecege biz mi sahip olacagiz, yoksa bir baskasi mi? Kusatma altindaki 1917 Ingilteresindeki halkin ne lde olursa olsun devlet baskisina razi olduklari grlr. nk bunun herkesin yararina oldugu ortadaydi. Ancak bir kimse devlet baskisi altinda kalir, yiyecek de bir baskasina giderse soru ok degisik bir grnm alir. Bu da bizi kapitalizm ile sosyalizm arasindaki tartismalara gtrr. Kapitalizmi savunanlar hep liberalizmin kutsal ilkelerini ne srerler; bunlar da su dsturda ifadesini bulur: Sanslilar Sanssizlara zulm yapmaktan alikonulmamalidir. Bu dstura dayanan laissez-faire (birakiniz yapsinlar) liberalizmi anarsi ile karistirilmamalidir. Liberalizm sanssizlarin cinayet islemelerini ve silahli ayaklanmalarini nlemek iin yasalara sigindi; cesaret edebildigi lde de sendikalasmaya karsi geldi; devletin hareket alanini en aza indirdikten sonra, gerisini de ekonomik g kullanarak basarmayi amaladi. Liberalizm isverenin isisine aliktan leceksin demesine ses ikarmadi; ama bir isinin nce sen bir kursunla leceksin yanitini hakli bulmadi. Bu iki tehdit arasinda, yasal bilgilik taslamak disinda, bir ayirim yapmanin samaligi ortadadir. Her ikisi de asgari temel zgrlg ayni lde ihlal etmektedir; biri tekinden daha az veya daha ok degil. Bu esitsizlik yalniz ekonomik alanda var olmakla kalmadi. Kocalarin esleri zerindeki, babalarin ocuklari zerindeki zorbaligini hakli ikarmak iin de 124

zgrlgn kutsal ilkelerine basvuruldu. Ancak, liberalizmin bu zorbaliklardan birincisini hafifletmeye yneldigini de eklemek gerekir. Babalarin ocuklari zerindeki, onlari fabrikalarda alistirmak seklindeki zorbaligi ise, liberallerin karsi gelmesine ragmen azalmistir. Bunlar bilinen seylerdir; ben de zerinde uzun boylu durmayacagim. Simdi su genel soruya gemek istiyorum: Toplum bir bireye, baska bir bireyin yarari iin degil, toplumun yarari iin ne lde karismalidir? Ve hangi amalar iin karismalidir? Her seyden nce, asgari zgrlklere sahip olma isteminin, yani yeme, ime, saglik, barinma, giyim, seks ve ocuk sahibi olma zgrlklerinin, btn digerlerinden ncelikli oldugunu sylemeliyim. Asgari istemler biyolojik yasami srdrmek iin, yani arkada ocuklar, torunlar birakmak iin zorunludur. yleyse bu saydiklarima zorunlu olanlar denebilir. Bunlarin tesinde olanlara da, kosullara gre, rahatlik ya da lks yasam saglayanlar diyebiliriz. Bir kisinin zorunlu gereksinimleri iin baska bir kisinin rahatlik saglayan olanaklardan mahrum edilmesini a priori hakli buldugumu belirtmek isterim. Bu, belli bir toplumda, belli bir zamanda politik bakimdan akillica, ekonomik bakimdan da olanakli olmayabilir; ancak zgrlkler ne srlerek reddedilemez. nk bir kimsenin zorunlu gereksinimlerinden mahrum edilmek yoluyla zgrlgn sinirlamak, onu birok gereksiz sey biriktirmekten alikoyma ile yapilandan ok daha byk bir sinirlamadir. Eger kabul edilirse, bu bize ok sey saglar. rnegin sagligi ele alalim. Belediye seimlerinde dikkate alinan hususlardan biri kamu sagligi, ana ve ocuk sagligi gibi konulara ne kadar kamu parasi harcanacagidir. Istatistikler bu amala yapilan harcamalarin hayat kurtarmada nemli etkisi oldugunu gstermektedir. Londra nin her ilesinde varlikli kesimler bir araya gelmis; bu yndeki harcamalarin artmasini nlemeye, olanak varsa da bir kesintiye gidilmesine alismislardir. Bu, kendi gzel sofralarinin ve otomobillerinin sefasini srdrebilmek iin binlerce insani lme mahkum etmekten ekinmedikleri anlamina gelmektedir. Basin da hemen tmyle onlarin kontrolnde oldugundan, kurbanlarinin gerekleri grenmesini nlerler. Psikanalizcilerin ok iyi bildikleri yntemlerle, kendilerini bile geregi grenmekten alikoyarlar. Btn aglarda btn aristokrasilerin uyguladigi bu davranista sasilacak bir sey yoktur. Benim tek 125

sylemek istedigim, eylemlerinin zgrlk gerekesiyle savunulamayacagidir. Seks ve ocuk sahibi olma hakkini tartismayacagim. Sadece, bir cinsin digerinden ok fazla oldugu bir lkede, mevcut kurumlarin bu haklari gvence altina almayi pek dsnmedigini, hiristiyanliktaki asetisizm (din ugruna dnya zevklerinden vazgeme) geleneginin, insanlari, bu hakki beslenme hakki gibi kabul etmekten ne yazik ki alikoydugunu sylemekle yetinecegim. Insan dogasini tanimaya zamani olmayan politikacilar ise normal kadinlari ve erkekleri etkileyen isteklerden akilalmaz lde habersizdirler. Liderleri biraz psikoloji bilen herhangi bir parti seimleri silme kazanabilir. Toplumun, herkesin zorunlu biyolojik gereksinimlerini karsilamak iin bireylere mdahalesini bir hak olarak kabul etsem de; bir kisinin, baskasinin zarari pahasina olmadan sahip oldugu seyler konusunda mdahale hakkini kabul edemem. Fikir, bilgi, sanat tr seyleri kastediyorum. Bir toplumdaki ogunlugun bir fikri benimsememesi, onlara, o fikri benimseyenlere mdahale hakkini vermez. Ayni sekilde, toplumun ogunlugu bazi gerekleri bilmek istemiyorsa, bu, bilmek isteyenleri hapse atma hakkini onlara vermez. Texas taki aile yasami zerinde, toplum aisindan ok degerli buldugum, uzun bir kitap yazmis olan bir hanim taniyorum. Ingiliz polisi hi kimsenin hibir sey hakkinda bir sey bilmesini istemez; bu nedenle sz geen kitabi posta ile gndermek yasalara aykiridir. Psikanalizcilerin, bastirdiklari bazi gerekleri su yzne ikararak hastalarini ogu kez iyilestirdiklerini hepimiz biliriz. Toplum da bazi bakimlardan bu hastalara benzer; ancak tedaviye izin vermek yerine, bazi tatsiz gereklere dikkat eken doktoru hapse atar. Bu, zgrlklere mdahalenin en istenmeyen seklidir. Kisisel ahlak kurallarina mdahale konusunda da ayni sey geerlidir: bir adam iki kadinla, veya bir kadin iki erkekle evlenmek istiyorsa bu onlarin sorunudur; baska hi kimse kendini bu konuda nlem almakla grevli saymamalidir. Buraya kadar, zgrlklere getirilen hakli kilinabilir mdahalelerin hangi sinirlar iinde kalmasi gerektigine iliskin tamamen soyut bazi savlari gzden geirdik. Simdi de psikolojik ynleri daha agir basan bazi tartismalari ele alacagiz. Grdgmz gibi, zgrlgn nndeki engeller iki esittir: toplumsal ve fiziksel. Ayni lde zgrlk yitimine yol aan sosyal ve fiziksel engellerden sosyal nitelikte olani daha zarar vericidir; 126

nk insanda fke uyandirir. Bir ocuk bir agaca ikmak ister ve siz de yasaklarsaniz ok fkelenir. Eger tirmanamayacagini kendisi anlarsa fiziksel olanaksizligi kabullenir. fkeyi nlemek iin, z itibariyle zararli olan seylere -bir salgin hastalik sirasinda kiliseye gitmek gibi- izin vermek ogu kez yerinde olur. fkeyi nlemek iin hkmetler kt sonulari dogal nedenlere; muhalefet de, hosnutsuzluk yaratmak iin, insan kkenli nedenlere atfederler. Ekmek fiyatlari arttiginda, hkmet neden olarak o yil hasatin iyi olmamasini, muhalefet ise vurgunculari gsterir. Sanayilesmenin etkisiyle insanlar kisinin her seye kadir olduguna gittike daha ok inanir olmuslardir. Dogal afetleri nlemede insanin yapabileceklerinin siniri olmadigini dsnrler. Sosyalizm de bu trden bir inantir: yoksullugu artik Tanri bir takdiri olarak degil, insanlarin budalalik ve nin acimasizliginin bir sonucu olarak algiliyoruz. Bu durum dogal olarak, isi sinifinin sttekiler olan e tavrini da etkilemistir. Insanin kudretine olan bu inan bazen ok asiri olabilir. Aralarinda Saglik Bakani nin da bulundugu birok sosyalist, nfus artisi nedeniyle yeryznde sadece ayakta durmaya yetecek kadar yer kalsa bile, sosyalizm sayesinde herkes iin bol yiyecek bulunacagina inanmis grnyor. Korkarim, bu bir abartmadir. Ne olursa olsun, insanin mutlak gcne olan agdas inan, isler ters gittigi zaman duyulan fkeyi artirmistir. nk talihsizlikler Tanri dan veya Doga dan gelmis olsalar bile artik onlara atfedilmemektedir. Bu durum agdas toplumlari ynetmeyi eski toplumlara kiyasla daha zorlastirmistir. Ynetici siniflarin olaganst dindar olma egilimleri de bu yzdendir: Kurbanlarinin talihsizliklerini Tanri takdiri olarak grmek isterler. nin Bu durum, asgari zgrlge mdahaleye gereke bulmayi eski gnlere gre daha zorlastirmaktadir. Her ne kadar The Times gazetesi, eski oyunbazliklari canlandirmaya alisan ruhban sinifinin gnderdigi mektuplari her gn yayinliyorsa da, bu mdahaleler artik degismez yasalar seklinde kamufle edilemezler. Sosyal zgrlge mdahalenin fke yaratmasi yaninda, onu istenmez kilan iki neden daha vardir. Birincisi, insanlarin baskalarinin iyiligini istememesi; ikincisi de, bu iyiligin neleri ierdigini bilmemeleridir. Belki bu nedenlerden ikisi de temelde ayni seydir. nk biz bir insanin iyiligini gerekten istiyorsak onun nelere gereksinimi oldugunu grenmeyi de basaririz. Insanlar hem kt, hem bilgisiz olduklari iin de zarar verseler, sonu aynidir. yleyse ikisini birlikte ele alabilir ve hibir kisiye veya sinifa bir baskasinin 127

ikarlarinin emanet edilemeyecegini syleyebiliriz. Demokrasi lehindeki savin temelinde yatan da kuskusuz budur. agdas devlette demokrasi resmi grevliler eliyle yrtlr; yani birey aisindan dolayli ve uzaktir. Resmi grevliler, genellikle, yasamlarina yn verdikleri halktan uzak brolarda masa basinda alistiklari iin zel bir tehlike olustururlar. rnek olarak egitimi ele alalim. gretmenler ocuklarla temas halinde olduklari iin genellikle onlari anlarlar ve onlarla ilgilenirler. Ancak gretmenler, uygulamada deneyimleri olmayan, ocuklari belki de kk basbelasi yumurcaklar olarak gren yneticilerin kontrol altindadirlar. Bu nedenle yneticilerin gretmenlerin zgrlgne mdahalesi genellikle sakincalidir. Ayni sey baska alanlarda da geerlidir: G paranin nereye sarfedilmesi gerektigini bilende degil, parayi elinde tutanlardadir. Buna gre gc elinde tutanlar genellikle bilgisiz ve kt niyetlidirler ve bu gc ne kadar az kullanirlarsa o kadar iyi olacaktir. Zorlamayi en ok hakli gsteren sey, zorlamaya ugrayan kisinin bu zorlamayi kabullenmesi durumudur. Bu kisi, elinden gelse, grev bildigi seyi ihmal edecektir. Hepimiz vergi demeyi yollarin yapilmamasina tercih ederiz; ama eger bir mucize olur ve vergi tahsildari bizi gzden kairirsa ogumuz onu varligimizdan haberdar etmeyiz. Ayrica, kokainin yasaklanmasi gibi bazi nlemleri kabul ederiz. Alkol yasagi ise daha kusku gtrr bir nermedir. En iyi rnek ocuklarin tutumudur. ocuklar otorite altinda olmalidirlar. Her ne kadar arada bir karsi gelme oyunu oynamaktan hoslanirlarsa da, bunu kendileri de bilir. ocuklarin durumu su ynden benzersizdir ki, onlar zerinde otorite sahibi olanlar bazen onlari severler de. Durum byle olunca ocuklar, bazi zel durumlarda karsi gelseler bile, genelde fkeye karsi fke duymazlar. gretmenlerin tersine, egitimden sorumlu makamlar bu meziyetten yoksundurlar ve gerekte ocuklara yurtseverligi yani nemsiz nedenlerle lmeye ve , ldrmeye gnll olmayi greterek, devletin yararina oldugunu dsndkleri seyler iin ocuklari feda ederler. Otorite, kontrol ettigi insanlarin iyiligini dsnenlerin elinde olsaydi greceli olarak zararsiz olurdu. Ancak byle bir durumu gvence altina alacak bir yntem henz bilinmemektedir. Zorlamanin en kt oldugu durum, kurbanin emredilen isin kt ve zararli olduguna kesin inanmasi halidir. Bir mslmani domuz eti, bir hinduyu dana eti yemeye zorlamak, eger mmkn olsa bile, igren olurdu. Asi karsitlari asilanmaya zorlanmamalidir; bebeklerine asi 128

yapilmasina zorlanmalari ise baska bir sorudur; ben zorlanmasinlar derdim. Ancak burada sz konusu olan zgrlk sorunu degildir; nk her iki durumda da bebegin fikri sorulmuyor. Sorun devletle ana-baba arasindadir ve hibir genel ilke ile bir sonuca varilamaz. Vicdani inanlar nedeniyle egitime karsi olan ana-babalarin ocuklarini egitimsiz birakmalarina izin verilmez; ancak yine de genel ilkeler bakimindan her iki durum birbirinin aynidir. Bir kimsenin, bir baskasinin zararina sahip oldugu degerler ile o kimsenin baskasinin zararina olmaksizin sahip oldugu degerler arasinda ayirim yapmak zgrlk konusundaki en nemli husustur. Eger hakkim olandan fazla yiyecek tketirsem bir baskasi a kalir. Ama eger anormal denebilecek bir dzeyde matematik grenirsem, ve eger egitim firsatlarini tekelime almamissam, hi kimseye zararim dokunmaz. Bir nokta daha var: Yiyecek, barinak, giyecek gibi seyler yasam iin zorunludur; bunlarin gerekliligi konusunda insanlar arasinda fikir ayriligi ve anlasmazlik pek yoktur. Bu nedenle demokrasilerde bu konular devlete birakilmaya elverislidir. Btn bu konularda adalet ilkesi egemen olmalidir. agdas bir demokratik toplumda, adalet esitlik anlamina gelir. Ancak sinif hiyerarsisinin var oldugu ve bunun yukaridakiler kadar asagidakilerce de kabul grdg toplumlarda adalet, esitlik anlamina gelmez. Kralin kendilerinden daha ok satafata sahip olmamasi gerektigini ne srsem, agdas Ingiltere de bile, alisan kesimin byk ogunlugu soke olur. Bu nedenle adaleti en az haset uyandiracak dzen olarak sinirlamak isterim. Bu, nyargisiz toplumlarda esitlik anlamina gelir; toplumsal esitsizlige sikica inanan toplumlarda ise bu anlami tasimaz. Ancak grsler, dsnce, sanat, vb. konularda bir kisinin sahip oldugu degerler bir baskasinin zararina elde edilmez. Ayrica, bu alanlarda iyinin ne oldugu da kuskuludur. Eger Lazarus kuru ekmek yerken Dives ziyafet sofralarinda karin doyuruyor ve yoksullugun erdemlerinden sz ediyorsa Dives in ikiyzlnn biri oldugu dsnlr. Buna karsilik, eger ben matematikten, bir baskasi da mzikten hoslaniyorsak, birbirimizle atismayiz; birbirimizin yaptigini vmek de sadece nezakettir. Grsler konusunda gerege ulasmanin tek yolu serbest rekabettir. Liberallerin eski sloganlari yanlis alana, ekonomiye uygulanmistir; onlarin asil uygun dstkleri 129

alan zihinsel alandir. Serbest rekabete ticarette degil, fikirlerde gerek vardir. Burada syle bir glk ortaya ikiyor: Ticaret alaninda serbest rekabetin zayiflamasina paralel olarak, kazanli ikanlar ekonomik glerini zihinsel ve ahlaki alanlarda kullanmakta, dogru yolda yasamanin ve dogru dsnmenin geim saglamak iin bir kosul olmasinda israrlidirlar. Bu bir talihsizliktir; nk dogru yolda yasama ikiyzllk, dogru dsnme de budalalik anlamina gelmektedir. Burada su byk tehlike sz konusudur: Ister pltokrat ister sosyalist ynetim altinda olsun, ekonomik baski her trden zihinsel ve ahlaki gelismeyi olanaksiz kilar. Eger eylemleri dogrudan, aika ve kesin olarak baskalarina zarar vermiyorsa kisinin zgrlgne saygi gsterilmelidir. Aksi halde, baski igdmz, onaltinci yzyil Ispanyasina benzeyen, duragan bir toplum olusmasina yol aar. Bu tehlike gerek ve byktr. Amerika bu yolda nc durumundadir; ancak biz Ingilizlerin, gerekli alanlarda zgrlgn degerini takdir etmemeniz durumunda, onlari izleyecegimiz hemen hemen kesindir. Aradigimiz zgrlk baskalarina baski yapma hakki degil; istedigimiz gibi yasamak, istedigimiz gibi dsnme hakkidir, yeterki eylemlerimiz baskalarinin da ayni seyi yapmasini engellemesin. Son olarak, daha nce psikolojik dinamikler dedigim sey hakkinda birka sz sylemek istiyorum. Tek bir karakterin egemen oldugu bir toplum zgr olma olanagina, birok karakterden kisilerin olusturdugu bir toplumdan daha ok sahiptir. Kaplanlardan ve insanlardan olusmus bir toplumda fazla zgrlk olamaz; ya kaplanlar ya da insanlar boyun eger. Bu nedenle beyazlarin renkli irklari ynetimleri altinda tuttugu yerlerde hibir zgrlk olamaz. Maksimum zgrlge sahip olmak iin egitim yoluyla karakter olusturmak gereklidir; o zaman insanlar mutluluklarini baskici olmayan eylemlerde bulabilirler. Bu da, yasamin ilk alti yilinda karakter olusturmaya baglidir. Bayan McMillan, Deptford da, zgr bir toplum yaratma yetisine sahip ocuklar yetistirmektedir. Onun yntemleri, zengin ve yoksul, btn ocuklara uygulanirsa toplumsal sorunlarimizi zmek iin bir nesil yeterlidir. Ancak bilgi aktarmasina agirlik verilmesi, egitimde neyin nemli oldugu konusunda btn partileri duyarsiz kilmistir. Ileri yaslarda istekler sadece baski altina alinabilir, temelden 130

degistirilemezler. Arzunca yasa ve birak yasasin (live and let live) kurali erken ocuklukta gretilmelidir. Insanlar sadece baskalarinin mutsuzlugu pahasina elde edilebilecek seylere sahip olmayi istemekten vazgetiginde, toplumsal zgrlk nndeki engeller de yok olacaktir.

131

EGITIMDE ZGRLK VE OTORITE


Her alanda oldugu gibi egitimde zgrlk de bir l konusudur. Bazi zgrlkler hos karsilanmaz. ocuklarin herhangi bir seyi yapmasinin kesinlikle yasaklanmamasini; nk ocugun kendi z-dogasini gelistirmesi gerektigini savunan bir hanimla tanismistim. Eger dogasi onu bir igne yutmaya yneltirse ne olacak? diye sordugumda, zlerek belirtmeliyim ki, yanit yerine azar isittim. Fakat kendi basina birakilan her ocuk eninde sonunda ya igne yutar, ya ila sisesinden zehir ier, ya st kat penceresinden dser, ya da baska trden zararli bir sonla karsilasir. Biraz daha byynce, erkek ocuklar firsat bulduklarinda yikanmaktan kainir, asiri lde aburcubur yer, midesi bulanincaya kadar sigara ier, islak ayaklarla dolasip soguk alir vb; dahasi, bir Elisha (Elisha: Incil adi geen bir Israil peygamberi. (.N)) de gibi karsilik verme yetenegine sahip olmayan yasli beyleri kizdirarak eglenirler. Bu nedenlerle, egitim zgrlgn destekleyen bir kisi ocuklarin gn boyu, her istediklerini yapabilmeleri gerektigini kastetmis olamaz. Bir lde otorite ve disiplin uygulanmalidir. Sorun bunun lsnde ve nasil uygulanacagindadir. Egitim konusu esitli ynlerden, devletin, kilisenin, gretmenin, ana-babanin ve hatta ocugun kendisinin -genellikle unutulsa bile- bakis ailarindan ele alinabilir. Bunlarin hibiri tarafsiz degildir; hepsi egitim idealine katkida bulunur, ama olumsuz gelere de katki yaparlar. Bunlari sirasiyla inceleyip olumlu ve olumsuz yanlari hakkinda neler sylenebilecegini grelim. agdas egitimin nasil olmasi gerektigine karar veren en gl etken olan devlet ile baslayalim. Devletin egitimle ilgilenmesi ok yenidir. Eski ve Ortaag da hi ilgilenmezdi; Rnesans tan nce egitime yalniz kilise nem verirdi. Rnesans yksek gretime karsi bir ilgi uyandirdi. Bu da, kiliseye bagli Sorbonne karsi bir a denge saglamayi amalayan, College de France gibi kurumlarin ailmasina yol ati. Almanya ve Ingiltere deki Reformasyon hareketi, lise ve niversitelerin khne Papalik siginak yerleri olarak in kalmalarini nlemek zere, devlette, onlari bir lde denetim altina alma egilimine de yol ati; ancak bu ilgi ok srmedi. Olduka yeni olan zorunlu yaygin egitim hareketine kadar da devlet srekli ve belirleyici bir rol stlenmedi. Bununla beraber gnmzde, egitim 132

kurumlari konusunda devlet btn teki etkenlerin toplamindan daha ok sz hakkina sahiptir. Yaygin zorunlu egitimin ardinda yatan esitli drtler vardi. Onun en gl savunuculari, okumayazma bilmenin baslibasina arzu edilir bir sey oldugu, cahil bir toplumun uygar bir lke iin yzkarasi oldugu, egitim olmadan demokrasinin olanaksiz oldugu gibi duygular tasiyorlardi. Baska drtler de bu duygulari glendirdi. Egitimin ticarette stnlkler sagladigi, genlerde su oranini azalttigi, gecekondu halkini bir dzen iine sokmayi olanakli kildigi kisa srede anlasildi. Kiliseye karsi olanlar, devlet egitiminin kilise ile mcadelede bir olanak sagladigini grdler; Ingiltere ve Fransa bu drt olduka agir basiyordu. da Milliyetiler, zellikle Fransa Prusya savasindan sonra, yaygin egitimin ulusal gc artirdigi grsndeydiler. Ancak, btn bu saydigimiz nedenler baslangita ikinci dereceden nem tasiyorlardi. Yaygin egitimin benimsenmesinin ana nedeni okuma-yazma bilmemenin utan verici oldugu duygusuydu. Yaygin egitim bir kere saglamca kurumlastiktan sonra, devlet ondan birok konuda yararlanma olanagi bulmustur. Genleri hem iyi hem de kt yolda, daha uysal yapar. Davranislari dzenler ve su oranini dsrr; kamu yararina olan toplu eylemleri kolaylastirir; toplumu bir merkezden ynlendirilmeye daha aik kilar. Bu olmadan demokrasi yalnizca ii bos bir sekil olarak kalir. Politikacilarin anladigi sekliyle demokrasi bir ynetme biimidir; yani insanlara, kendi istediklerini yaptiklari sanisiyla liderlerin istediklerini yaptirma yntemidir. Bylece, devlet egitimi belirli bir egilime ynelmistir. Bu egitim genlere toplumdaki kurumlara saygili olmalarini, egemen gleri isin zne iliskin olarak elestirmekten sakinmalarini, baska uluslara kusku ve nefretle bakmalarini -elinden geldigince- gretir. Bu egitim, uluslararasi birlik ruhu ve kisisel gelisme pahasina, ulusal dayanismayi glendirir. Kisisel gelismeye verilen zarar otoriteye gereginden ok yer verilmesinden kaynaklanmaktadir. Kisisel duygular yerine, daha ok toplumsal duygular tesvik edilir ve toplumda yaygin olan inanlara karsi gelmek siddetle bastirilir. Tekdzelik aranilan bir zelliktir; nk yneticiye kolaylik saglar; bedelinin zihinsel tembellik olmasinin bir nemi yoktur. Meydana gelen zararlar o denli byktr ki, yaygin egitimin simdiye kadarki yararlarinin mi yoksa sakincalarinin mi agir bastigi ciddi olarak sorgulanabilir. Kilisenin egitim konusuna bakis aisi, uygulamada devletinkinden pek farkli 133

degildir. Ancak aralarinda nemli bir ayrilik vardir: kilise siradan halkin hi egitilmemesini yegler, onlara ancak devlet dayattigi iin egitim verir. Hem devlet hem de kilise, zgr bir sorgulama karsisinda hemen yok olabilecek trden fikirleri asilamaya alisirlar. Devletin dogmalarinin gazete okuyabilen bir topluma asilanmasi daha kolaydir; oysa kilisenin dogmalarinin hi okuma-yazma bilmeyen bir topluma asilanmasi daha kolaydir. Devlet ve kilisenin her ikisi de dsnceye dsmandir; ama kilise -aika yle grnmese de- ayni zamanda gretime de karsidir. Kilise yetkilileri zihinsel faaliyeti uyarmadan bilgi aktarma teknigini -ok eskiden Cizvit kesislerinin nclgn yaptiklari teknigi- gelistirdike bu da geecektir; gemektedir de. agdas dnyada gretmenin kendine zg bir bakis aisina sahip olmasina nadiren izin verilir. gretmen egitimden sorumlu bir makam tarafindan atanir; eger egitim yaptigi anlasilirsa da kapi disari edilir. Bu ekonomik etken disinda, gretmenin, belki kendisinin de bilincinde olmadigi bazi egilimleri vardir. Kiliseden ve devletten de ok disiplin yanlisidir. grencilerin neleri bilmedigini, isi geregi, kendisi bilmektedir. Bir lde disiplin ve otorite olmazsa sinifta dzeni saglamak zordur. Dersten sikilan bir ocugu cezalandirmak dersi ilgi ekici yapmaktan daha kolaydir. Dahasi, en iyi gretmenin bile kendi nemini abartmasi olasidir. grencilerin, kendisinin uygun buldugu biimde birer kisi olacak sekilde yogrulmalarinin olanakli ve iyi bir sey oldugu kanisindadir. Lytton Strachey (1880-1932), Dr. Arnold un Como Gl kiyisinda yrrken ahlaki ktlkler konusunda dsndklerini anlatir. Onun iin ahlaki ktlk grencilerinde degistirmek istedigi seylerdi. Bu seylerin ocuklarin birogunda bulunduguna inanmasi, g kullanilmasini ve kendini sevgiden ok ceza vermekle ykml bir hkmdar gibi algilamasini hakli kiliyordu. Bu tutum, degisik dnemlerde degisik sekillerde dile getirilir ve kendini ok nemli grmenin aldatici etkisinin farkinda olmayan, gayretli her gretmen iin dogal bir davranistir. Btn bunlara karsin, egitimde etkili olan gler arasinda en iyisi yine de gretmenlerdir. Ilerlemeyi de hepsinden ok onlardan beklemek durumundayiz. gretmen, bir de okulun nn dsnr. Bu nedenle grencilerinin spor karsilasmalarinda, burs sinavlarinda basari saglamasini ister; bu ise stn yetenekli grencilere zen gstermesine, tekilerin de dislanmasina yol aar. Siradan grenciler iin sonu 134

olumsuzdur. Bir ocuk iyi top oynamasa bile, kendisinin oynamasi, iyi oynayanlari seyretmesinden ok daha yararlidir. Mr. H.G. Wells The life of Sanderson of Oundle (Oundle Sanderson li un Yasami) adli kitabinda, gerekten kusursuz olan bu gretmenin, normal bir grencinin yeteneklerini ortaya ikarmayan, onlari ihmal eden her seye nasil karsi iktigini anlatir. Mdr olarak atandiginda, okul kilisesinde yalniz seme grencilerin ilahi sylemesine izin verildigini grr. Bu seme grenciler bir koro olusturacak sekilde egitilmislerdir; tekiler de onlari dinlerler. Sanderson mzik yetenegi olsun olmasin hepsinin ilahi sylemesinde israrlidir. Bunu yapmakla bir gretmen iin dogal olan, kendi nn grencilerininkinden nde tutma egilimini asmis oluyordu. Eger sayginlik denilen payeyi akillica dagitirsak dogaldir ki bu iki drt arasinda bir atisma sz konusu olmaz; grencileri iin en iyi olani yapan okul en byk sayginligi kazanir. Bu hareketli dnyada gze arpici basarilara nemleriyle orantili olmayan lde deger verilmekte; bu yzden de, bu iki drt arasindaki atismayi nlemek pek de olasi grnmemektedir. Simdi de ana-babanin bakis aisini ele alacagim. Bu bakis aisi ana-babanin ekonomik durumuna gre degisir. Siradan bir isinin, siradan bir serbest meslek sahibinden ok farkli beklentileri vardir. Ortalama bir isi, ocuklariyla evde daha az ugrasmak dsncesiyle, onlarin okula olabildigince erken baslamasini; kazanlarindan yararlanmak iin de, okulu olabildigince abuk birakmasini ister. Kisa bir sre nce, egitim giderlerini azaltmak isteyen Ingiliz Hkmeti ocuklarin okula alti yasindan nce baslamamalarini; on yasindan sonra da okulda kalmaya zorlanmamalarini gndeme getirmisti. Birinci neri o lde grlt kopardi ki geri almak zorunda kalindi; rahati kaan annelerin -oy hakkina yeni kavusmuslardi- fkelerine karsi koymak olanaksizdi. Okulu terketme yasini klten ikinci neriye ise fazla karsi gelen olmadi. Daha iyi egitim yanlisi parlamento adaylari toplantilarda, katilan herkesin alkislariyla karsilasiyorlar, kapi kapi dolasarak yaptiklari sorusturmalarda ise, politika disinda olan isilerin -onlar ogunluktaydi- parali islerde alisabilmeleri iin ocuklarinin olabildigince kisa srede serbest birakilmasini istediklerini gryorlardi. Istisnalar ise, genellikle, daha iyi bir egitimle ocuklarinin sosyal basamakta ykselebilecegini umudeden isilerdi.

135

Serbest meslek sahiplerinin yaklasimlari bundan ok farklidir. Kendi gelirleri, ortalamanin stnde bir egitim grms olmalarina baglidir; ocuklarina da bu avantaji saglamak isterler. Bu amaca ulasmak iin byk fedakarliktan kainmazlar. Ancak rekabete dayali gnmz toplumunda genelde ana-babalarin istedigi, egitimin kendisinin iyi olmasi degil, baskalarininkinden daha iyi olmasidir. Genel egitim dzeyinin dsk olmasi bu isi kolaylastirdigi iin, meslek erbabi kisilerin, isi ocuklarina yksek grenim olanaklari saglanmasina pek hevesli olmalari beklenemez. Ailesi ne denli yoksul olursa olsun, eger her isteyen tip egitimi grebilirse, bir yandan rekabetin artmasi, bir yandan da saglik dzeyinin ykselmesine bagli olarak doktorlarin daha az kazanacaklari ortadadir. Ayni sey hukuk, devlet memurlugu, vb. iin de geerlidir. Demek ki meslek sahibi kisi, eger olaganst toplumsal duyarlilik sahibi degilse, kendi ocuklari iin istedigi iyi seylere toplumun byk ogunlugunun sahip olmasini istemez. Rekabete dayali toplumumuzda babalarin en byk kusuru ocuklarindan, ailelerine sayginlik kazandirmalarini beklemeleridir. Bunun kkleri igdlerde yatar ve ancak igdlere ynelik abalarla giderilebilir. Bu kusur, daha kk lde de olsa, annelerde de grlr. Hepimiz, igdsel olarak, ocuklarimizin basarilarindan gurur, basarisizliklarindan da utan duyariz. Ne yazik ki, bizim koltuklarimizi kabartan basarilar, ogu zaman istenmeyecek trdendir. Uygarligin dogusundan hemen hemen gnmze gelinceye kadar -in ve Japonya da bugn deocuklarinin kiminle evleneceklerine ana-babalar karar vermisler; ogunlukla da, olanak bulduka, en zengin gelini veya damadi seerek onlarin mutlulugunu feda edegelmislerdir. Bati dnyasinda -Fransa nin bir blm disinda- ocuklar isyan ederek kendilerini bu klelikten kurtarmislarsa da ana-babalarin igdleri degismemistir. Genelde bir babanin ocuklari iin istedigi ne mutluluk ne de erdemdir; o yalnizca maddi basari arzular. Onlarin, dostlari yaninda vnebilecegi ocuklar olmasini ister; onlarin egitimi iin gsterdigi abalarda bu istek byk lde egemendir. Eger egitim otorite ile ynetilecekse bu otorite yukarida degindigimiz su glerden birisinin veya birkainin elinde olacaktir: devlet, kilise, gretmen ve ana-baba. Grdgmz gibi, bunlardan hibirinin ocugun iyiligini yeterince gzetecegine gvenilemez; nk hepsi de, ocugun kendi iyiligi ile ilgisi olmayan 136

amalara ynelmesini istemektedir. Devlet ocuktan ulusal sayginligi yceltmesini ve iktidardaki ynetimi desteklemesini bekler. Kilise ocuktan rahiplerin gcn artirmaya hizmet etmesini bekler. Rekabetli bir dnyada gretmen okuluna genellikle devletin ulusuna baktigi gzle bakar ve ocuktan okulu yceltmesini bekler. Ana-baba ocuktan aileyi yceltmesini bekler. Baskalarinin gttg btn bu amalarda, ocugun kendisi, sirf kendisi ynnden, olanak ii olan her trl mutluluk ve refaha hakki olan bagimsiz bir kisi olarak, sz konusu degildir; sz konusu olsa bile tam olarak degil. Ne yazik ki, ocuk kendi yasamini ynlendirecek deneyime sahip degildir; bu nedenle de masumiyetini smren sinsi emellere yem olmaktadir. Siyasal bir sorun olarak egitimin glg de buradadir. Ancak, nce ocugun kendi bakis aisindan ne sylenebilecegine bir gz atalim. Kendi baslarina birakildiginda ocuklarin ogunlugunun okuma yazma grenmeyecekleri, yasamlarinin kosullarina daha az uyumlu olarak byyecekleri ortadadir. Egitim kurumlarinin var olmasi ve ocuklarin bir lde disiplin altinda tutulmalari zorunludur. Ancak, hibir otoriteye tam gvenilemeyecegine gre, olabildigince az otorite kullanmayi amalamali; egitimde genlerin dogal arzu ve gdlerinden yararlanma yollarini aramaliyiz. Bu, ogu zaman sanildigindan ok daha olanaklidir; nk, ne de olsa, bilgi edinme arzusu genlerin ogunda dogal olarak vardir. gretmeye degmeyecek bilgilere sahip olan, bu bilgileri de gretme yetenegi bulunmayan egitim uzmanlari, genlerin yaradilislari geregi, egitimden dehset duyduklari sanisina kapilmislar; bu yanlis saniya da kendi eksikliklerini grememeleri yznden dsmslerdir. Tchekov bir un, kedi yavrusuna fare tutmayi gretmeye alisan bir adami konu alan, hos bir yks vardir. Yavru, farelerin pesinden kosmayinca adam onu dvermis. Sonunda yetiskin bir kedi oldugunda, her fare grdgnde korkuyla yere siner olmus. Tchekov sunu ekler: Bana Latince greten de bu adamdi. Kediler de yavrularina fare yakalamayi gretir; ancak bunun iin onlarin igdlerinin uyanmasini beklerler. O zaman yavrular bilginin elde edilmeye deger oldugu bir zamanda annelerine katilirlar; bylece disipline de gerek kalmaz. ocugun yasaminin ilk iki yili, bugne kadar, egitimcinin egemenligi disinda kalmistir; bu yillarin da en ok grendigimiz dnem oldugunda btn uzmanlar grs birligi iindedir. ocuklar 137

konusmayi kendi abalariyla grenirler. Bir bebegi gzlemlemis olan bir kimse bu abanin byklgn bilir. Bebek dikkatle dinler; dudak hareketlerine bakar; btn gn ses ikarma talimleri yapar ve sasilacak bir aba gsterir. Kuskusuz, bykler de vglerle onu yreklendirirler; ama yeni bir szck grenmedigi gnlerde onu cezalandirmak akillarindan gemez. Sagladiklari tek sey firsat ve vgdr. Herhangi bir asamada daha fazlasinin gerekli oldugu da kusku gtrr. Yapilacak sey ocuga veya gence bilginin edinilmeye deger bir sey oldugunu hissettirmektir. Bu bazen zor olur; nk gerekte bilgi, grenmeye degmeyen birseydir. Bir baska zorluk da, tek bir dogrultuda olduka ok bilginin yararli oldugu durumlarda ortaya ikar; yle ki, baslangita grencinin sadece cani sikilir. Ancak byle durumlarda zorluk asilamayacak llerde degildir. rnegin matematik gretimini ele alalim. Oundle Sanderson hemen btn erkek lu grencilerinin makinelere ilgi duydugunu farketti ve onlara olduka gelismis makineler yapma olanagi sagladi. Makinelerin yapimi sirasinda bazi hesaplar yapmalari gerekti; ve bylelikle, ok hevesli olduklari yapici girisimin basarisi iin gerekli olan matematige karsi da ilgileri gelisti. Bu yntem pahalidir; gretmenin de sabirli ve becerikli olmasini gerektirir; fakat grencinin igdleriyle uyumludur; bu nedenle de daha az can sikintisi, daha ok aba iermesi olagandir. aba, hem hayvanlar hem de insanlar iin dogaldir; ancak bu igdsel bir itiden kaynaklanan bir aba olmalidir. Bir futbol mai bir degirmen arkina baglanip onu evirmekten daha ok aba gerektirir. Ancak bunlardan birisi eglence, teki ise bir cezadir. Zihinsel abanin ancak nadiren zevk verici oldugunu varsaymak yanlistir. Gerek olan sudur ki, onun zevkli bir sey olmasi iin bazi kosullar gereklidir; ve de egitimde bu kosullari yaratmak iin son zamanlara kadar bir girisimde bulunulmamistir. Bu kosullarin baslicalari sunlardir: nce, zm arzu edilen bir problemin varligi, sonra da bir zm elde etmenin olanakli olabilecegi umudu. David Copperfield aritmetik grenme yolunu in animsayalim: Dersler bittikten sonra daha da beteri baslar: korkun bir aritmetik problemi. Bu benim iin hazirlanmistir ve Mr. Murdstone bana szl olarak sorar: Bir peynirciye gidip, her biri drt buuk penny den bes bin ift Gloucester peyniri alsam, ne kadar deyecegimi hesapla. Bunun, kizi Miss Murdstone iten ie pek sevindirdigini grrm. u Aksam yemegine kadar hibir sonu alamadan, hibir 138

ipucu gremeden, bu peynirler zerinde dsnr dururum. Tastahtanin tozlari yzm kaplamis, tam bir meleze dnmsken yemekte bana, peynirlere eslik etmek zere yalnizca bir dilim ekmek verirler; ben de gecenin geri kalan kismini utan iinde cezali olarak geiririm. Bu zavalli ocuktan peynirlere ilgi duymasi ya da problemi zebilmesi beklenemezdi. Eger belirli byklkte bir kutu yapmak isteseydi ve ona yeterince tahta ve ivi almak iin harligini biriktirmesi sylenseydi hesap gc sasilacak lde kamilanirdi. Bir ocugun zmesi istenen bir problemde varsayimsal hibir ge bulunmamalidir. Bir zamanlar gen bir ocugun kendi aritmetik dersini anlattigi bir yazi okumustum. gretmeni syle bir problem sormus: Eger bir at bir tayin kati degerinde ise, tayin fiyati da 22 pound ise, atin fiyati ne olur? ocuk hi At dsms myd? diye sorar. gretmen Bu hi farketmez deyince ocuk Ama James -seyis- bunun ok farkettigini sylyor. der. Kuramsal dogrulari kavrama becerisi mantik yetisinin en son gelisen asamasidir ve ok kk ocuklardan beklenmemelidir. Biraz konu disina iktik; simdi ana temaya dnelim. Ben, uygun drtlerle btn ocuklarin entellektel ilgilerinin harekete geirilebilecegi fikrinde degilim. Bazilarinin zekasi ortalamanin ok altindadir; onlar iin zel yntemler gerekir. Zeka dzeyleri ok farkli ocuklari ayni sinifa koymak ok sakincalidir. Daha zeki olanlarin iyice bildikleri seyler anlatilirsa canlari sikilir; daha az zeki olanlar ise henz kavramadiklari seylerin temelde bilinen seyler olarak dsnlmesinden znt duyarlar. Konular ve yntemler grencinin zeka dzeyine gre ayarlanmalidir. Macaulay Cambridge de matematik grenmeye zorlanmisti; ancak bunun zaman kaybindan baska bir sey olmadigi mektuplarindan aika anlasiliyor. Ben de Latince ve Greke grenmeye zorlanmistim. Bunu hi istemiyordum; artik konusulmayan dilleri grenmenin sama oldugunu dsnyordum. Yillar boyu srecek bu klasik grenimden saglayacagim biraz yarari bydgm zaman bir ay iinde elde edebilirdim. En zorunlu olan bilgiler verildikten sonra, egilimler dikkate alinmali ve grencilere sadece kendilerinin ilgi duydugu seyler gretilmelidir. Bn yntem, sikici olmak kolaylarina giden gretmenlere, hele gereginden ok alistiriliyorlarsa, agir gelir. Bu glkler, gretmenlerin alisma saatlerini azaltarak, onlari gretme sanati konusunda egiterek asilabilir. Bu egitim ilkokul gretmeni yetistiren okullarda halen 139

verilmektedir; ama niversitelerde ve genel okullarda yoktur. Egitimde zgrlgn esitli ynleri sz konusudur. Ilk olarak grenme ve grenmeme zgrlg gelir. Sonra, ne gretilecegi konusunda zgrlk vardir. Yksek gretimde fikir zgrlg sz konusu olur. grenme ve grenmeme zgrlg ocuklukta ancak bir lde kabul edilir. Geri zekali olmayan herkesin okuma yazma bilmesi gven altina alinmalidir. Sadece firsat saglamakla bunun ne lde gereklesebilecegi ancak deneyerek anlasilabilir. Yalniz firsat yeterli olsa bile, bu firsat ocuklara ulastirilmalidir. Gerekli kosullar yoksa ocuklarin ogu sokakta oynamayi yeglerler. Daha ileri yaslarda tercihler, rnegin niversiteye gidip gitmeme, genlerin kendilerine birakilmalidir; bazilari gitmek ister, bazilari istemez. Bu giris sinavlari kadar iyi bir seim ilkesidir. Derslere alismayan hi kimsenin niversitede kalmasina izin verilmemelidir. Yillarini niversitede bosuna harcayan zengin genler hem baskalarinin cesaretini kirar, hem de kendileri bir ise yaramamayi grenirler. niversitede kalabilmek iin ok alisma zorunlulugu getirilirse niversiteler entellektel ugraslardan hoslanmayan kisiler iin ekici olmaktan ikar. Ne grenilecegine karar verme zgrlg simdikinden ok daha fazla olmalidir. Konulari birbiriyle olan dogal yakinliklari bakimindan gruplamanin gerekli oldugu kanisindayim. Semeli ders sisteminin ciddi sakincalari vardir; genleri birbiriyle hi ilgisi olmayan dersler semekte zgr birakir. Sinirsiz mali olanaklarla bir ds lkesinde, topya da, egitimi rgtlyor olsaydim on iki yaslarindaki her ocuga klasik bilgiler (Grek ve Latin edebiyati, sanati ve kltr), matematik ve bilim dersleri aldirirdim. Iki yil sonra ocugun yeteneklerinin hangi ynde oldugu ortaya ikar, ocugun hoslandigi konular gvenli bir gsterge olustururdu; yeter ki isin kolayina kama olmasin. lar On drt yasindan sonra da, istedikleri takdirde belli konularda derinlesmelerine izin verirdim. Bu uzmanlasma, nceleri ok genis alanlari kapsar, egitim ilerledike daha belirgin sinirlarda yogunlasirdi. Her konuda bilgi sahibi olmak agimizda artik olanaksizlasmistir. Gayretli bir kimse biraz tarih ve edebiyat grenebilir, ki bunlar da klasik konulari ve agdas dilleri bilmeyi gerektirir. Veya matematigin bazi konularini, veya bir ya da iki bilim dalinda bir seyler grenebilir. Ancak her alanda egitim ideali artik sz konusu degildir; bilgilerin ogalmasi onu yoketmistir. 140

esitli zgrlkler arasinda gerek gretmenler gerek grenciler aisindan en nemli olani dsnce zgrlgdr ve bu hibir sinirlama gerektirmeyen tek zgrlk trdr. Bu zgrlgn var olmadigini gz nne alarak, lehinde ileri srlen savlari zetlemekte yarar vardir. Dsnce zgrlg lehindeki temel sav btn inanlarimizin kusku gtrr olmasidir. Eger dogru olani kesin olarak bilirsek onun gretilmesi de sz konusu olur. Bu durumda da, dogru, znde var olan akla uygunluk sayesinde, otoriteye basvurulmaksizin gretilebilir. arpim tablosu hakkinda heretik (yerlesmis kanilara aykiri dsen) dsnceleri olan bir kisinin aritmetik gretmesini yasaklayan bir yasa ikarmaya gerek yoktur. nk bu durumda, dogru kendini gstermektedir; cezalarla korunmasi gerekmez. Devlet bir doktrinin gretilmesini saglamak iin ise karisiyorsa, nedeni bu doktrinin dogrulugu hakkinda kesin kanit olmamasidir. Bu demektir ki, gretilen sey dogru olsa bile, egitimce drst degildir. New York eyaletinde komnizmin iyi oldugunu gretmek, son yillara kadar yasaya aykiriydi; Sovyet Rusya ise da komnizmin kt oldugunu gretmek yasaya aykiridir. Bu grslerden birinin dogru, tekinin yanlis oldugu kuskusuzdur; ancak hi kimse hangisinin dogru oldugunu bilmiyor. Ya New York eyaleti ya da Sovyet Rusya dogru olani gretiyor, yanlis olani yasakliyor; ancak her ikisi de drst olarak gretmiyor. nk her ikisi de kusku gtrr bir nermeyi kesinmis gibi dile getiriyor. Dogruluk ile drstlk arasindaki fark bu baglamda ok nemlidir. Dogruluk tanrilara zgdr; bizim bakis aimizdan ise ancak yaklasabildigimiz, fakat ulasmayi bekleyemeyecegimiz bir idealdir. Egitim bize dogruya elden geldigi kadar yakinlasma yetenegi saglar; bunun iin bize drstlk gretmelidir. Benim kastettigim drstlk grslerimizi kanitlara dayanarak olusturma ve onlara kanitlarin ngrdg lde gvenme aliskanligidir. Bu l hibir zaman kesinlige ulasamaz; bu nedenle, grslerimize ters dsen yeni kanitlari kabule her zaman hazir olmaliyiz. Ayrica, bir kaniya dayanarak yapacagimiz eylemlerden, olanak varsa, yararli olabilecek olanlarini semeliyiz; kanimizin kesin dogru olmamasi durumunda aci sonulara yol aabilecek eylemlerden kainmaliyiz. Bilimde bir gzlemci, sonulari olasi hata degerleri ile birlikte ifade eder.

141

Bir ilahiyati veya politikacinin dogmalarindaki olasi hata payini belirttigini, ya da onlarda herhangi bir hatanin var olabilecegini kabul ettigini duyan var midir? nk gerek bilgiye en yaklastigimiz alan olan bilimde, kisi ne srdg seyin saglamligina rahata gvenebilir. Buna karsilik, hibir seyin bilinmedigi konularda baskalarinin bizim grslerimize katilmasini saglamanin alisilagelmis yntemleri grltl iddialar ve hipnotizmadir. Evrim teorisine karsi geerli bir savlari oldugunu dsnselerdi kktenci dinciler onun gretilmesini yasal yollarla engellemezlerdi. Insanlara politik, dinsel veya ahlaki konularda, kaliplasmis doktrinleri gretme aliskanliginin esitli olumsuz etkileri vardir. Bunlardan basta geleni, drstlg zihinsel aba ile birlestirmis kisileri gretmenlik mesleginden uzaklastirmasidir; grenciler zerinde en olumlu ahlaki ve zihinsel etki yapmalari olasi olanlar da bu kisilerdir. rnek verecegim. Birincisi politikadan: Amerika da bir ekonomi hocasindan, en varliklilarin varligini ve gcn artirici doktrinlerin gretmesi beklenir. Bunu yapmayacaksa en iyisi, nceleri Harvard dayken simdi London School of Economics (Londra Ekonomi Okulu) en degerli in hocalarindan biri olan Mr. Laski yaptigi gibi, baska nin bir lkeye g etmektir. Ikinci rnek din alanindan: Kalburst sekin aydinlarin olduka byk ogunlugu hiristiyan dinine inanmazlar; ancak, gelirlerini kaybetmekten korktuklari iin bunu kamudan saklarlar. Bu en nemli konuda, dsnceleri ve savlari bilinmeye en ok deger olan bu kisilerin ogu, sessizlige mahkumdur. nc rnek ahlak kurallari konusunda: Hemen btn erkekler yasamlarinin bir dneminde cinsel kaamaklar yapmistir. Bu geregi gizleyenlerin gizlemeyenlerden daha sulu olduklari ortadadir; nk isin iine bir de ikiyzllk suu girmektedir. Ne var ki, egitim kadrolari yalniz ikiyzllere aiktir. Geleneksel kaliplara bagliligin gretmen karakteri ve seimi zerindeki etkileri iin bu kadari yeterlidir. Simdi grenciler zerindeki etkilere geiyorum. Bunu zihinsel ve ahlaki olmak zere iki sekilde ele alacagim. Zihinsel aidan, uygulamadaki nemi bariz olan bir sorun hakkinda birbirinden farkli fikirlerin var oldugunu bilmek bir gen zerinde uyarici bir etki yapar. rnegin, ekonomi grenen bir gen, bireyciler ve sosyalistler, korumaci ve serbest ticaret yanlilari, enflasyonist ve altin standardi yanlilari tarafindan verilen dersler dinlemelidir; farkli ekol yanlilarinca 142

gtlenen kitaplari okumaya tesvik edilmelidir. Bylelikle, fikirler ile bunlarin dayandigi kanitlari karsilastirmayi; hibir fikrin mutlak dogru olmadigini; insanlari, daha nce bildikleriyle uyum iinde olup olmamalarina gre degil, niteliklerine gre degerlendirmeyi grenir. Tarih, insanin yalniz kendi lkesinin bakis aisindan degil ayni zamanda yabancilarin bakis aisindan da gretilmelidir. Eger tarih Ingiltere de Fransizlar tarafindan, Fransa da Ingilizler tarafindan okutulsaydi, iki lke arasinda anlasmazlik ikmazdi; herbiri digerinin bakis aisini anlardi. Bir gen, sorularin btn yanitlara aik oldugunu ve bir tartismanin, ne sonu verirse versin, srdrlmesi gerektigini grenmelidir. Bir sre sonra, geimini kazanmaya baslayinca, gnlk yasamin gerekleri bu tutumu kkten degistirecektir; ancak o zamana kadar zgrce dsnme zevkini tatmasi tesvik edilmelidir. Genlere geleneksel kaliplari gretmek ahlaki ynden ok zararlidir. Sadece, yetenekli gretmenleri ikiyzllge srklemesi ve bu nedenle kt bir ahlaki rnek olusturmasi degil; daha da nemlisi, hosgrszlg ve sr igdsnn zararli ynlerini canlandirmasi da sz konusudur. Edmund Gosse Father and Son (Baba ve Ogul) kitabinda, ocuklugunda, babasinin tekrar evlenecegini kendisine nasil syledigini anlatir. ocuk babasinin utan duymasina neden olan birseylerin var oldugunu farkeder ve sonunda dehset iinde Baba, yoksa o kadin bir ocuk vaftizcisi mi? diye sorar. yledir de. Ogul, o ana kadar, btn ocuk vaftizcilerinin ok kt kisiler olduguna inanmistir. Katolik okullardaki ocuklar protestanlarin kt olduguna, Ingilizce konusulan btn lkelerdeki btn okullardaki ocuklar ateistlerin kt olduguna, Fransa daki ocuklar Almanlarin, Almanya daki ocuklar Fransizlarin kt olduguna inanirlar. Eger bir okul akil yoluyla savunulamayan bir grs gretmeyi grevleri arasinda sayarsa -hemen btn okullar bunu yaparlar- karsit grste olanlarin kt oldugu izlenimini vermekten de kainamaz; nk mantigin saldirisini pskrtmek iin gerekli olan fkeyi baska trl yaratamaz. Bu sekilde, yerlesmis kaliplari korumak iin ocuklar acimasiz, hosgrsz, hasin ve saldirgan hale getirilmektedirler. Politik, dinsel ve ahlaki konularda kesin fikirler asilandigi srece de bundan kainmak olanaksizdir.

143

Son olarak, bireyde meydana getirilen bu manevi hasarin toplumda yol atigi tarifsiz zarara deginecegim. Savas ve zulm her yerde yaygindir ve bunlar her yerde, okullarda verilen egitimle olanakli kilinmislardir. Wellington, Waterloo Savasi Eton nin un spor alanlarinda kazanildigini sylerdi. Devrim Fransasina ailan savasin Eton un siniflarinda kiskirtildigini sylese daha dogru olurdu. Demokratik agimizda Eton nemini yitirmistir; simdi nemli olan normal ilk ve ortaokullardir. Her lkede bayraklar ailarak Imparatorluk Bayrami, 4 Temmuz (Amarika bagimsizlik bayrami) kutlamalariyla, Subay Egitim Birlikleriyle vs, erkek ocuklara ldrme zevkini, kiz ocuklara da ldrme yanlisi erkeklerin en saygideger kisiler oldugu inancini asilamak iin her yola basvurulmaktadir. Yetkililer gretmen ve grencilerin dsnce zgrlgne izin verseler, masum ocuklarin karsi karsiya kaldigi bu manevi knt sistemi de olanaksiz olurdu. Ktlklerin kaynagi sistematik bir politik disiplin altina alma uygulamasindadir. Egitimden sorumlu makamlar ocuklara, dinlerin varsaymasi gerektigi gibi, ruhlari kurtarilacak insanlar olarak bakmiyorlar. Onlar ocuklari gsterisli ve heybetli sosyal planlarinin hammaddesi olarak gryorlar; gelecegin fabrika isileri savasin , sngleri ya da , bunlarin benzerleri olarak. Her grencinin, kendine zg haklari ve kisiligi olan, basli basina bir ama olusturdugunu gremeyen; onlari sadece bul-yap bilmecesinin bir parasi, taburunun bir eri, devletin bir vatandasi sayan kimseler egiticilik yapmaya elverisli degildir. Insan kisiligine saygi her sosyal problemde, ama zellikle egitimde, bilgeligin ilk kosuludur.

144

PSIKOLOJI VE POLITIKA
Bu denemede psikolojinin yakin zamanda politika zerindeki olasi etkilerinin niteligi zerinde durmak istiyorum. Bu anlamda, hem olumlu, hem olumsuz etkilerden sz etmek niyetindeyim. Politik fikirler mantiga dayanmazlar. Altin standardinin kabul gibi teknik bir konunun kararlastirilmasinin temelinde bile duygusallik vardir; ve psikanilizcilere gre, bu duygusallik kibar bir toplulukta dile getirilecek trden degildir. Yetiskin bir kisinin duygulari, egitimin yarattigi genis bir dis kabugun sarmaladigi bir igd ekirdeginden olusur. Egitimin devreye girmesi, ds gcn etkilemek seklinde kendini gsterir. Herkes kendini iyi bir kimse olarak grmek ister; bu nedenle de, hem abalari hem de kuruntulari, onu basariya gtrecek en iyi olanak olarak grdg seylerin etkisinde kalir. Psikoloji grenmekle iyi insan kavramimizin degisiklige ugrayacagini saniyorum. Eger yle olursa, politika zerindeki etkisinin ok byk olacagi da ortadadir. Genliginde agdas psikolojiyi grenmis olan bir kimsenin Lord Curzon ya da Londra piskoposuna a, benzeyebileceginden kusku duyarim. Btn bilimlerin iki tr etkide bulunmasi sz konusu olabilir. Birincisi, uzmanlarin, g sahiplerinin yararlanacagi kesif ve icatlarda bulunmasidir. Ikincisi de, bilimin insanlarin ds gcn etkilemesi, bu yolla da kurduklari analojilerde ve beklentilerinde degisiklikler meydana getirmesidir. Tam olarak ifade etmek gerekirse, yasam tarzini degistirmek gibi, pek ok sonulari olan, nc bir etkisi daha vardir. Fiziksel bilimlerde, bu tr etki gnmzde iyice belirginlesmis bulunmaktadir. Uaklar birinciye rnektir. Makinelesmeye dayali yasam grs ikinciye, toplumun byk blmnn tarim ve kirsal yasamdan sanayi ve sehir yasamina gemesi de ncye rnek gsterilebilir. Psikolojinin etkilerine gelince, bu alanda hala gelecege ynelik tahminlere bel baglamak zorundayiz. Gelecege ynelik tahminler her zaman cretkardir. Ancak birinci ve nc trden etkiler konusunda, dssel bakis aisindaki degisikliklere bagli olan etkilere oranla, daha da cretkardir. Bu nedenle, ben ncelikle ve daha ok bu iki tr etki zerinde duracagim. Biraz tarihe gz atmak konuya yaklasmakta bize yardimci olabilir. Ortaag da btn politik 145

sorunlar, analojiler seklinde ortaya ikan teolojik savlara gre zmlenirdi. En nemli atisma Papa ile Imparator arasindaydi: Papa Gnes, Imparator nin un da Ay oldugu kabul edilirdi; bylece, kazanan Papa olmustu. Papa nin daha gl ordulari oldugu iin kazandigini sylemek yanlis olur. Papa nin ordusu, asker toplama grevini stlenen Fransisken (St. Francis tarafindan, 1209 yilinda, Orta Italya Assin da, kasabasinda kurulan mezhep. (.N.)) rahiplerin ileri srdg Gnes-ve-Ay analojisinin gcne dayaniyordu. Insan ktlelerini gerekten harekete geiren ve nemli konulari sonuca gtren de bu tr seylerdir. Gnmzde bazi kisiler toplumu bir makine, bazilari da bir aga olarak dsnrler. Fasistler, emperyalistler, sanayiciler ve bolsevikler birinci gruba; anayasa yanlilari, toprak sahipleri veya barisilar da ikinci gruba girerler. Tartisma Guelfler ve Ghibelline ler (Ortaag Italyasinda, Imparator yanlisi aristokratlarin siyasal partisi olan Ghibellinelere karsi olan, Papa yanlisi siyasal parti yeleri. (.N)) tartismasi kadar anlamsizdir; nk toplum ne agatir ne de makine. Rnesans beraber ikinci bir etken ortaya la ikar: edebiyat, zellikle de klasik edebiyat. Bu etken, ogunlukla, devlet okullarinda ve eski niversitelerde okumus olanlar arasinda gnmze dek sregelmistir. Profesr Gilbert Murray ((1866-1957): Ingiliz bilgin in, ve devlet adami. (.N.)) bir sorun hakkinda karar vermeden nce ilk tepkisinin sanki Euripides (I.. 5. yzyilda yasamis Grek tiyatro yazari. (.N.)) bu konuda ne derdi? diye sormak oldugunu hissederiz. Bu grs artik gcn yitirmistir. Ancak, Rnesans ta ve onsekizinci yzyilin Fransiz Devrimi ne kadarki kesitinde bu grs egemen olmustur. Devrimin nl hatipleri kendilerini togalar iinde grrler, srekli olarak da Roma nin parlak erdemlerinden sz ederlerdi. Montesquieu ve Rousseau gibi yazarlar gnmz yazarlarinin herhangi birinin sahip olabileceginin ok stnde etkiye sahiptiler. Amerikan anayasasinin, Montesquieu nn Ingiliz anayasasi olarak dsledigi yasa oldugu sylenebilir. Roma hayranliginin Code Napoleon (Napolyon un gzetiminde 1804 de yasalasan Fransiz Medeni Kanunu. (.N.)) zerindeki etkisinin ayrintilarindan sz edecek lde bir hukuku degilim. Sanayi devrimi ile yeni bir aga, fizik agina girmis bulunuyoruz. Bilim adamlari, zellikle Galileo ve Newton, bu agin temelini hazirladilar; ancak agi baslatan, ekonominin teknigine bilimin girmesi oldu. Makine ok tuhaf bir nesnedir: bilinen bilimsel yasalar 146

uyarinca alisir (yle olmasaydi zaten retilemezdi); kendi disinda, insanla, daha ok insanin fiziksel yasamiyla ilgili olan belirli bir amaci vardir. Makinenin insanla iliskisi, Kalvenci teolojide insanin Tanri ile olan iliskisinin aynidir. Sanayilesmenin Anglikanlar degil de Protestanlar ve Ingiltere Kilisesi disindakiler tarafindan icadedilmesinin nedeni belki de budur. Makine analojisinin dsnce dnyamiz zerinde derin etkileri vardir. Dnyaya mekanik bir bakis aisi, mekanik aiklama, vb. deyimler kullandigimizda, bunlari fizik yasalari diliyle bir aiklama anlaminda kullaniriz; ancak, makinenin teolojik ynn, yani kendi disinda var olan bir amaca ynelik oldugunu da, belki de bilin-disi olarak, belirtmis oluruz. Demek ki, toplumu bir makineye benzetirsek, onun kendi disinda bir tr amacinin var oldugunu dsnmekteyiz. Artik onun Tanri yceltmek iin var oldugunu sylemek bizi yi tatmin etmiyor. Tanri ile es anlamli szckler bulma sikintimiz da yok: rnegin Ingiltere Merkez Bankasi, Ingiliz Imparatorlugu, Standart Petrol Sirketi, Komunist Parti, vb. Savaslarimiz da bu es anlamli szckler arasindaki atismalardir; yani, Ortaag Gnes-vein Ay sorununun tekrari. Fizik biliminin gl olmasi, onun gnlk yasami byk lde degistiren kesin bir bilim dali olmasindan dolayidir. Bu degisim onun insani degil, ortami etkilemesi ile ortaya ikmistir. Ayni lde kesin ve insani dogrudan etkileyen baska bir bilim dali var olsaydi fizik glgede kalirdi. Iste psikoloji bir gn byle bir bilim haline gelebilir. Son zamanlara kadar psikoloji nemsiz bir felsefi laf kalabaligi sayilirdi genligimde edindigim egitimsel psikolojik bilgiler grenmeye deger seyler degildi. Ancak simdilerde psikolojiye iki degisik yaklasim var ve ikisi de nemli: birisi fizyologlarin, teki de psikanalizcilerin yaklasimi. Bu iki yaklasimin sonulari daha belirgin ve kesin hale geldiginde, insanlarin bakis aisina da giderek psikolojinin egemen olacagi aiktir. Buna rnek olarak egitimi ele alalim. Eskiden yaygin olan grse gre egitime sekiz yasinda ve Latince ekimlerle baslamak gerekiyordu; bu yas ncesinde neler oldugu nemli sayilmazdi. Isi Partisi temelde hala ayni grsn egemen oldugu ne grlyor; iktidardayen kklere anaokulu amak yerine, on drt yas sonrasi egitimi gelistirmeye daha ok nem verdiler. Dikkati ileri yastaki egitim zerinde yogunlastirmak, egitimin gcne duyulan gven konusunda ktmserligi de ierir; gerekten basarabilecegi tek seyin, insani geimini kazanir 147

duruma getirebilecegi oldugu dsnlr. Ancak bilimsel yaklasim, egitime, ok daha erken yaslarda baslamak kosuluyla, eskiden oldugundan ok fazla g atfetmektedir. Psikanalizciler egitime dogumla birlikte baslanmasini isterler; biyologlar ise daha da nce. Bir baliga iki yanda birer gz yerine, ortada tek bir gze sahip olmayi gretebilirsiniz (Jennings, Prometheus, s. 60). Ancak bunu yapmak iin, ise balik dogmadan ok nce baslamaniz gerekir. Simdilik, memelilerin dogum ncesi egitimini gereklestirmek iin birtakim glkleri asmak gerekiyorsa da, ileride olasilikla bu da basarilacaktir. Bana egitim ok garip bir anlamda i kullandigimi syleyeceksiniz. Bir baligin grnmn arpitmak ile bir ocuga Latince gramer gretmek arasinda ortak olan nedir? Bana, bu ikisinin ok benzer grndklerini sylemeliyim: ikisi de deneycinin zevki ugruna verilen gereksiz zarardir. Bunun egitimin tanimi iin pek geerli oldugunu syleyemem. Egitimin z, bir organizmada teknisyenin amalari dogrultusunda bir degisim -lm disinda- elde etmektir. Dogal olarak, teknisyen grenciyi gelistirmeyi amaladigini syler; ancak bu szler tarafsiz bir bakisla, dogrulanabilir bir geregi yansitmamaktadir. Bir organizmayi degistirmenin trl yollari vardir. Bir gzn kaybeden balik veya apendiksini aldiran adam rneginde oldugu gibi, organizmanin anatomisini degistirebilirsiniz. Metabolizmasini, rnegin ilalarla degistirebilirsiniz. Iliskiler yaratarak aliskanliklarini degistirebilirsiniz. Normal gretim de bu sonuncusunun bir zel halidir. Organizma ok yeni oldugundan, gretim disinda kalan egitimde degisim saglanabilir. Geri zekalilik ile iyot eksikligi arasindaki baglanti herkese bilinir. Belki zeki kisilerin, yeterince temiz olmayan kaplarda olusan bazi ender bilesimlerin, yiyeceklerine ok az miktarda istenmeden karistigi kimseler oldugunu bir gn kesfedecegiz. Ya da, belirleyici etken, belki de annenin hamilelik dnemindeki beslenme yntemidir. Bu konuda hibir sey bilmesem de semenderlerin egitimi konusunda insanlarinkinden ok daha fazla bilgi sahibi oldugumuzu biliyorum. Bunun temel nedeni de semenderlerin ruhlari olmadigini dsnmemizdir. Erken egitimin psikolojik ynne dogumdan nce baslamak pek olanakli degildir. nk bu egitim daha ok aliskanliklar edinilmesiyle iliskilidir; dogum ncesi aliskanliklar ise dogum sonrasinda, ogu kez, ise yaramazlar. Ancak ilk yillarin karakterin olusmasindaki ok byk nemi sanirim kusku 148

gtrmez. Zihinsel konularin beden araciligiyla ele alinmasini savunanlarla dogrudan ele alinmasini savunanlar arasinda, bana gre tmyle gereksiz olan bir atisma vardir. Eski ekolden tip adamlari, hiristiyanliga itenlikle inandiklari halde, materyalist olma egilimindedirler; ruhsal bozukluklarin bedensel nedenleri olduguna, tedavinin de bu nedenleri gidererek yapilmasi gerektigine inanirlar. Psikanalizciler ise, bunun tersine, hep psikolojik nedenler ararlar ve onlar zerinde ugrasirlar. Bana gre, btn bu gereksiz atismalar zihin-ve-madde dualizmi ile bagintilidir. Bazen dipte yatan fiziksel nedeni, bazen de dipte yatan psikolojik nedeni bulmak daha kolaydir. Ben, bunlarin her ikisinin de ayni zamanda var oldugu ve belli bir durum sz konusu oldugunda, en kolay bulunabilecek olani zerinde durmanin akillica olacagi kanisindayim. Bir vakayi tentrdiyot srerek, bir baskasini fobiyi ortadan kaldirarak tedavi etmekte bir tutarsizlik yoktur. Politikaya psikolojik aidan bakmaya alistigimizda, konuya dogal yaklasim, siradan insanlarin temel duygusal drtlerini ve bunlarin evrenin etkisiyle nasil gelistirilebilecegini arastirarak ise baslamaktir. Yz yil ncesinin ortodoks ekonomistleri politikacinin dikkate almasi gereken yegane seyin elde etmek gds oldugunu dsnrlerdi. Bu grs Marx tarafindan benimsenmis ve tarihe ekonomik aidan getirdigi yorumun temelini olusturmustur. Bu grs fizikten ve sanayilesmekten kaynaklanmistir ve agimizda fizik biliminin ds gcn etkileyen egemenliginin bir rndr. Gnmzde bu grs benimseyenler kapitalistler, komnistler, The Times gazetesi ve yargilar gibi saygin kurum ve kisilerdir. Bu son ikisi, issizlik tazminatiyla geinen bir adamla evlenmek ugruna kazancini feda eden bir gen kadin grnce saskinliklarini saklayamazlar. Onlara gre mutluluk gelir ile orantilidir; evde kalmis varlikli bir bayan evli bir yoksul bayandan daha mutlu olmalidir. Bu dsncenin dogru oldugunu gstermek iin de evli yoksul bayana aci ektirmek iin elimizden gelen herseyi yapariz. Psikanalizciler de, ortodoksluga ve Marksizme karsi, insanin temel drtsnn cinsellik oldugunu sylerler. Onlara gre elde etme drts hastalik haline gelmis bir tr cinsel sapikliktir. Bu grsn yandaslarinin ekonomik grs destekleyenlerden ok farkli davranacagi ortadadir. Bazi patolojik kisiler disinda herkes mutlu olmayi arzular; ancak insanlarin 149

ogunlugu mutlulugu nelerin olusturdugu konusunda o gn yaygin olan teoriyi kabullenir. Eger zenginligin mutluluk oldugunu dsnyorlarsa, cinselligin zorunlu oldugunu dsnmeleri durumunda davranacaklarindan farkli davranacaklardir. Ben her iki grsn de tam dogru olmadigi; ancak ikincisinin birincisinden daha az zararli oldugu kanisindayim. Burada, ortaya ikan mutlulugun nelerden olustugu konusunda dogru bir teorinin nemi ortaya ikiyor. Meslek seimi gibi nemli konularda kisi, byk lde, teorilerin etkisinde kalir. Eger yaygin olan teori gerege uygun degilse, basarili kisiler mutsuz olacak, ama bunun nedenini bilmeyeceklerdir. Bu onlari fkeyle dolduracak, bu fke de bilin-disi olarak kiskandiklari genleri bogazlama arzusuna yol aacaktir. agdas politikalarin ogu, her ne kadar ekonomik temellere dayaniyor grnseler de, aslinda igdsel doyum yoklugundan kaynaklanan fkeye dayanmaktadir; bu doyum yokluguna da, byk lde, revata olan hatali psikolojik grs neden olmaktadir. Cinselligin yeterli oldugunu sanmiyorum. Cinsellik engellendigi zaman, zellikle politikada, nemli bir etken olur. Evlenmemis yasli hanimlar, savas sirasinda, biraz da gen erkeklerce ihmal edilmelerinden kaynaklanan, saldirgan bir tutuma girmislerdir. Hala da anormal derecede kavgacidirlar. Ateskesten hemen sonra trenle Saltash kprsnden geerken asagida demir atmis birok savas gemisi grdgm animsarim. Kompartmandaki iki yaslica hanim birbirleriyle Bunlari byle aylak yatar grmek ne zc, diye konusuyarlardi. Doyurulmus cinsellik ise politikayi artik etkilemez. Alik ve susuzlugun politik aidan daha nemli oldugunu syleyebilirim. Ailenin neminden dolayi, ana-babalik son derece nemlidir. Rivers bunun zel mlkiyetin kaynagi oldugunu bile ne srmst. Ancak ana-baba olmak cinsellikle karistirilmamalidir. Yasamin korunmasina ve nfusun artmasina hizmet eden gdler yaninda, genellikle san shret diyebilecegimiz seyle ilgili baska gdler de vardir: g tutkusu, kendini begenmislik, ve rekabet. Bunlarin politikada ok nemli rol oynadigi su gtrmez. Eger politikanin yasami ekilmez hale getirmesini istemiyorsak, bu san shret gdleri dizginlenmeli ve kendi sinirlarini asmamalari saglanmalidir. Temel gdlerimiz iyi veya kt degildirler; etik aidan ntrdrler. Egitim onlarin iyi ynde biimlendirilmesini amalamalidir. Gnmzde bile 150

hiristiyanlarin pek hoslandiklari eski yntem, gdleri engellemeye yneliktir; yeni yntem ise gdleri, onlardan yararlanacak biimde sekillendirme ynndedir. G tutkusunu ele alalim: Hiristiyanligin ngrdg alakgnlllg gtlemenin bir yarari yoktur; o sadece bu itiyi ikiyzllge dnstrr. Yapilacak sey ona yararli ikis yollari saglamaktir. Dogustan gelen gdler binbir yolla tatmin edilebilir zulm, politika, ticaret, bilim sanat gibi. Kisi kendi becerisi dogrultusunda bir yol seerek g tutkusuna bir ikis yolu saglar; genliginde edindigi beceri trne uygun su veya bu meslegi seer. Devlet okullarimizin tek amaci yalniz ve yalniz baski altina alma teknigini gretmektir. Bunun sonucu olarak da beyaz irkin sorumlulugunu yklenen insanlar yetistirmektedirler. Eger bu insanlara bilim yapma olanagi taninsa ogu bunu yeglerdi. Iki konuda ustalasmis bir kimse genellikle bunlardan daha zor olani zerinde alismayi yegler; hibir satrani dama oynamaz. Becerinin erdeme yardimci olmasi bu yolla saglanabilir. Baska bir rnek olarak korkuyu ele alalim. Rivers tehlike karsisinda gsterilen ve her biri belirli kosullarda geerli olan drt tr tepki sayiyor: 1. Korkma ve Kama 2. fke ve Dvsme 3. Sasirtmaca 4. Paralize olma Bunlar iinde en iyisinin ncs oldugu ortadadir; ancak, zel beceri sahibi olmayi gerektirir. Ikincisi militaristler, erkek gretmenler, rahipler, vb. tarafindan cesaret adi altinda vlr. Btn ynetici siniflar kendi bireylerinde bu tepkiyi, egemenlikleri altindaki toplumlarda da korkma ve kamayi olusturmayi amalar. Ayni sekilde kadinlar da gnmze dek, zenle, rkek olacak sekilde yetistirilmislerdir. Isi sinifinda taklitilik ve sosyal uysallik seklinde kendini gsteren asagilik kompleksi gnmzde de mevcuttur. Psikolojinin, g sahiplerinin eline yeni yeni silahlar vermesi olasidir. O zaman uysalligi ve rkekligi yayginlastirabilecekler; kitleleri gittike daha ok evcil hayvanlara dnstrebileceklerdir. G sahipleri derken sadece sermaye sahiplerini degil, ayni zamanda sendika ve Isi Partisi ninkiler dahil, 151

btn grevlileri kastediyorum. Her grevli, elinde yetki bulunduran herkes, emri altindakilerin uysal olmalarini ister. Bu kimseler, emirleri altindakiler, kendilerinin ihsan etmek ltfunda bulundugu seyler iin minnettar olacak yerde, nelerle mutlu olacaklari konusunda kendileri karar vermek isterlerse, fkelenirler. Miras yoluyla geis ilkesi, gemiste, ynetici sinifin ogunlugunun tembel ve etkisiz kalmasini saglamisti. Bu baskalarina sans vermek demekti. Eger ynetici sinif her nesilde kendi abalariyla ykselmis en dinamik kisilerden olusursa, siradan lmller iin durum ok karanlik olur. Byle bir dnyada tembellerin, yani baskalarinin isine karismak istemeyenlerin haklarinin nasil savunulacagini kestirmek zordur. Gcn itisip kakisma karsiliginda elde edildigi bir dnyada yumusakbasli insanlarin da bir sansi olacaksa, genliklerinde korkusuzlugu ve enerjik olmayi grenmeleri gerekli gibi grnyor. Demokrasi belki de geici bir evredir. Eger yleyse, psikoloji, klelerin zincirlerini perinlemeye hizmet edecektir. Bu nedenle, demokrasiyi, baski teknigi kusursuzluga erismeden nce, glendirmek byk nem tasimaktadir. Baslangita szn ettigim bilimin etkisine geri dnelim. Hkmet seklinin ne olacagini bilmiyorsak iktidardakilerin psikolojiden nasil yararlanacaklarini da tahmin edemeyiz. Her bilim gibi psikoloji de yetkililerin eline yeni silahlar, zellikle de egitim ve propaganda silahlarini verecektir. Ileri psikolojik teknikler bunlarin ikisini de, karsi koymayi olanaksiz kilan bir noktaya kadar gelistirebilir. Iktidar sahipleri baris istiyorlarsa barisi, savas istiyorlarsa savasi bir toplum yaratabilirler. Akli gelistirmek isterlerse akil, aptalligi gelistirmek isterlerse de aptallik retebilirler. Bu bakimdan, gelecegi kestirmek olanaksizdir. Psikolojinin, ds gc zerine birbirine karsit iki tr etkide bulunmasi olasidir. Bir yandan, gerekirciligin daha yaygin bir kabul grmesi beklenir. Meteoroloji bilimi, yagmur duasindan yarar bekleyenlerin ogunun rahatini kairmistir; ama iyi kalplilik iin dua etmek insanlari pek rahatsiz etmemektedir. Iyi kalpli olmanin nedenleri yagmurun nedenleri kadar iyi bilinseydi aradaki fark da ortadan kalkardi. Bir Harley Street uzmanina birka sterlin demekle bir ermis olunabilseydi, kendini kt emellerden kurtarmak iin bir doktor agirmak yerine dua eden kisi ikiyzl olarak nitelenirdi. Gerekirciligin yayginlasmasiyla abada bir azalma, manevi tembellikte de bir artma olabilir -byle bir etki mantiksal olmasa da. Bunun bir 152

kayip mi yoksa bir kazan mi olacagini kestiremiyorum; nk, yanlis psikoloji ile birarada giden manevi abanin iyiligi mi yoksa ktlg m artiracagini bilmiyorum. te yandan, (psikolojinin ds gc zerindeki ikinci tr etkisi sonucu) hem metafiziksel hem de etik maddecilikten kurtulusa yol ailir. Genelde kabul grms ve uygulamada yararli sonu vermis bir bilimin konusunu olusturduklari iin duygular daha ok nemsenirdi. Byle bir etki, kanimca, tmyle yararli olurdu; nk mutlulugun nelerden kaynaklandigi konusunda benimsenmis olan yanlis fikirleri ortadan kaldirirdi. Psikolojinin kesif ve bulgular yoluyla yasam biimimizde yapabilecegi degisiklik konusunda bir tahmin yapmaya girismiyorum; nk herhangi bir etki yerine bir baskasinin grlmesini beklemek iin bir neden gremiyorum. rnegin, en nemli etki, zencilere, baska hibir yeni beceri kazandirmadan beyazlar kadar iyi dvsmeyi gretmek olabilir. Veya, tersine, zencileri dogum kontrol uygulamaya tesvik etmek iin psikolojiden yararlanilabilir. Bu iki farkli olanak birbirinden ok farkli dnyalara yol aar; birinin mi yoksa tekinin mi gereklesecegini, ya da ikisinin birlikte mi gereklesecegini kestirmenin bir yolu da yoktur. Son olarak: psikolojinin byk pratik nemi, siradan insanlara mutlulugun nelerden olustugu konusunda daha dogru bir fikir verecek olmasindadir. Insanlar gerekten mutlu olursa haset, fke ve yikici itilerle dolu olmazlar. Yasamsal gereksinimler disinda, -en az isiler iin oldugu kadar orta sinif iin de- en byk gereksinim cinsel zgrlk, ocuk sahibi olmak zgrlgdr. Kendileri mutlulugu kairmis olan ve baskalari iin de yle olmasini arzuluyan kt niyetli insanlarin engellemesi olmasa, gnmzdeki bilgi birikimi ile, igdsel mutlulugu saglamak herkes iin kolaylasirdi. Mutluluk yaygin olunca kendi kendisini koruyabilirdi; nk gnmzde tm politikayi olusturan nefret ve korkuya agri yanitsiz kalirdi. Ancak, psikoloji bilgisi bir aristokrasinin eline geer ve onun tarafindan kullanilirsa, bilinen ktlklerin devamina ve yogunlasmasina yol aacaktir. Dnya, ilk ortaya ikmasindan bu yana grlmemis lde mutluluk getirebilecek her trl bilgiyle doludur. Ancak eski uyumsuzluklar, agzllk, haset ve dinsel zulm yolu kapatmaktadir. Sonucun ne olacagini bilmiyorum; fakat bunun 153

insanoglunun simdiye kadar karsilastigi her seyden daha iyi ya da daha kt olacagini tahmin ediyorum.

154

INAN SAVASLARI TEHLIKESI


Insanlik tarihi boyunca, her biri aceleci bir kisi tarafindan tarihin anahtari olarak yorumlanabilecek, esitli dnemsel salinimlar olagelmistir. Benim simdi ele almak istedigim, sentez ve hosgrszlkten analiz ve hosgrye, sonra yine geriye dogru olan salinimin, bunlar arasinda en nemsizi olmadigi kanisindayim. Uygar olmayan kabileler hemen hep sentezci ve hosgrszdrler. Onlara gre toplumsal geleneklerin disina ikilmamalidir; yabancilara karsi da byk kusku duyarlar. Helenik dnem ncesindeki uygarliklar genellikle bu zelliklere sahiplerdi. zellikle Misir da, gl rahipler sinifi ulusal geleneklerin koruyucusu durumundaydilar ve kendi uygarliklarindan farkli olan Suriye uygarligi ile temas sonucu Akhenaton (Akhenaton (veya Amenhotep un veya Ikhnaton) (T.O. 1410?-1375?) Misir hkmdari. (,N.)) benimsedigi bozguncu kuskuculugu pskrtmeyi basarmislardi. Minos uygarligi (I.. 3000 ile 1100 yillari arasinda Girit gelisen uygarlik. (.N)) te dnemindeki durum ne olursa olsun analitik hosgrnn tam olarak ilk kez grldg dnem Grek agidir. Bu da, daha sonraki baska rneklerde de oldugu gibi, yabancilarla iletisim saglayan ve onlarla iyi iliskilere gereksinim duyan ticaretin dogurdugu bir sonutur. Ticaret, son yillara kadar, bir kisisel girisim konusu olmustur. Ticarette nyargilar kazan iin bir engel, laissez faire (birakiniz yapsinlar) doktrini de basarinin anahtari sayilmistir. Ancak bu ticaret ruhu, daha sonralari oldugu gibi, Grek aginda da her ne kadar sanatta ve dsncede esin kaynagi olmussa da, askeri basarilar iin zorunlu olan toplumsal btnlg saglayamamisti. Bu nedenle Grekler nce Makedonya sonra da Roma boyun egdiler. ya, ya Romalilarin sistemi, temelde sentezci; ayrica, tam agdas bir sekilde, yani teolojik aidan degil emperyalist ve parasal ailardan, hosgrszd. Ancak Roma sentezciligi Grek kuskuculugu tarafindan yavas yavas eritildi ve yerini Rnesans dnemine kadar dnyaya egemen olan, hiristiyan ve mslman sentezlerine birakti. Rnesans Bati Avrupa kisa da sren ok parlak bir entellektel ve sanatsal dneme yol ati; onu da politik kaos ve sade insanlarin bu trden samaliklari birakip din savaslarinda birbirlerini ldrmek gibi ciddi islere el atma kararliligi izledi. Ticaretle ugrasan Ingiltere ve Hollanda, Reformasyon ve Karsi-Reformasyon hosgrszlgnden ilk siyrilan 155

lkeler oldular; onlar da birlesip Roma yanlilariyla savasmak yerine birbirleriyle savasarak hosgrlerini kanitladilar. Ingiltere de, Eski Yunanistan gibi, komsulari zerinde zc bir etki yapti ve bu lkede demokrasi ve parlamenter rejim iin gerekli olan lde kuskuculuk yavas yavas gelisti. Hosgrden yoksun bir agda bu kurumlar ender olarak olanaklidirlar ve bu nedenle de yerlerini fasizme ve bolsevizme birakma egilimindedirler. Ondokuzuncu yzyil dnyasi, genellikle sanildigindan daha ok, 1688 (Katolik kral James 2 ye karsi ayaklanma. (.N.)) devriminde somutlasan ve John Locke (1632-1704) tarafindan ifade edilen felsefenin bir rndr. Bu felsefe 1776 Amerika da da ve 1789 Fransa (1776: Amerikan Bagimsizlik da da Bildirgesi, 1789: Fransiz devrimi. (.N.)) egemen oldu ve sonra da btn bati dnyasina yayildi. Ingiltere nin sanayi devrimi ve Napolyon yenmesi sonucu u kazandigi prestij bunda byk etken olmustur. Bu durumda bir tutarsizlik oldugu ancak yavas yavas farkedildi. Locke un ve ondokuzuncu yzyil liberalizminin fikirleri sinai degil ticari nitelikteydi. Sanayiciligin felsefesi, servenci denizasiri tccarlarinkinden tmyle farklidir. Sanayicilik sentezcidir; byk ekonomik birimler olusturur, toplumu daha organik hale getirir ve bireyci drtlerin bastirilmasindan yanadir. Bunun yanisira, sanayiciligin ekonomik rgtlenmesi hep oligarsik nitelikte olmus ve siyasal demokrasi ne zaman basariya ulasiyor grnse onu etkisiz hale getirmistir. Bu nedenlerle yle grnyor ki, her yeni agda oldugu gibi, rakip inanlar ve felsefeler arasinda atismaya gtren yeni bir sentezci hosgrszlk agina girmekteyiz. Bugn dnyada sadece iki tane byk devlet vardir: Birlesik Amerika ve Sovyetler Birligi. Bunlarin nfuslari birbirine esit gibidir; etki alanlarindaki teki lkelerin nfuslari da yle. Bati Avrupa ile Amerika kitasindaki diger lkeler Amerika Birlesik Devletleri nin; Trkiye, Iran ve in byk blm Sovyetler etki alanindadir. Bu in in blnme, Ortaag daki hiristiyanlarla mslmanlar arasindaki blnm andirmaktadir. Ayni trden inan farki, ayni amansiz dsmanlik, daha byk llerde olsa da, benzer blge blnm sz konusudur. Ortaag da, hiristiyan devletler arasinda, mslman devletler arasinda nasil savaslar olduysa, bu iki byk grup iinde de savaslar olacaktir; ancak bu savaslarin er veya ge, gerek baris antlasmalariyla son bulmasini umabiliriz. Halbuki bu iki byk grup 156

arasinda, sadece, her ikisinin de bitap dsmesi sonucu gereklesen ateskes anlasmalari yapilacaktir. Iki taraftan birinin zafere ulasacagini, ya da atismadan bir yarar elde edecegini sanmiyorum. Her iki grup da digerini kt niyetli olarak grdg ve ondan nefret ettigi iin atismanin srp gidecegi grsndeyim. Kuskusuz, gelismenin mutlaka bu yolda olacagini sylemiyorum. Bilim simdi oldugundan ok daha ileri bir asamaya ulasincaya kadar, beseri olaylar sz konusu oldugunda, gelecegin belirsiz olmasi kainilmazdir. Ben, sadece, bu dogrultuda gidise yol aabilecek etkin kuvvetler bulunduguna dikkat ekiyorum. Bu kuvvetler psikolojik oldugundan insan kontrol kapsamindadirlar. Bu nedenle, gc elinde bulunduranlar inan savaslari ieren bir gelecek istemiyorlarsa onu nlemek de ellerindedir. Gelecek hakkinda salt fiziksel dsncelere dayanmayan olumsuz bir kehanette bulunurken, gelecekten sz eden kisinin amalarindan biri de kendi tahminlerinin yanlisligini ortaya koymalari yolunda insanlari aba gstermeye yneltmektir. Ktlgn habercisi, eger insan sevgisi tasiyan bir kisiyse, kendisine karsi nefret duyulmasini saglamaya alismali ve kehanetleri dogru ikmazsa ok zlecegi izlenimini vermelidir. Bu giristen sonra inan savaslarina yol aan nedenleri; eger onlari nlemek istiyorsak alinmasi gereken nlemleri gzden geirelim. Yakin gelecekte, onsekizinci ve ondokuzuncu yzyillarda yasanan hosgrszlkten daha byk lde, etkin bir hosgrszlgn var olacagi beklenmektedir. Bu beklentinin temel nedeni de byk lekli seri retimin ucuzlugudur. Bunun trstlere ve tekellere yol aacagi ise, en azindan Komnist Manifesto kadar, eski ve herkese bilinen bir seydir. Bizi simdilik ilgilendiren, entellektel baglamda ortaya ikacak sonulardir. Bugn dsnce kaynaklarini birka elde toplayarak onlari kontrol altinda tutma yolunda gittike artan bir egilim vardir; bunun sonucu olarak da azinligin dsnceleri etkili olarak dile getirilme sansini yitirmektedir. Bu yogunlasma Sovyetler Birligi nde, ynetimdeki parti yararina olarak, politik aidan ve bilinli olarak gereklestirilmistir. nceleri byle bir ynetimin basarili olabilmesi kuskulu grnyordu; ancak yillar getike basari olasiligi giderek kuvvetlenmektedir. Ekonomik uygulamada bazi dnler verilmisse de, ekonomik ve politik teoride ya da felsefi bakis aisinda bu yapilmamistir. Komnizm gittike daha ok gelecekteki bir cennetle ilgilenen, 157

gnlk yasam biimiyle ise gittike daha az ilgilenen bir inana dnsmektedir. Bu inani sorgulamadan kabul eden ve olustugu yillarda onunla ilgili etkin bir elestiri duymamis olan yeni bir kusak yetismektedir. Edebiyat, basin ve egitim zerinde simdi uygulanan denetim bir yirmi yil daha byle srerse -srmeyecegini varsaymak iin de bir neden yoktur- komnist felsefe enerjik kitlenin ezici ogunlugunun kabul ettigi felsefe olacaktir. Buna karsi gelenler de ikacaktir. Bir yanda olaylarin, ulusal yasamin genel gidisinin disinda kalan ve sayilari giderek azalan kskn yaslilar; te yanda da, etkileri uzun yillar nemsemeye degmeyecek dzeylerde kalan birka zgr dsnr. zgr dsnrler her zaman var olmuslardir -onnc yzyilda Italyan soylularinin ogu Epikr yanlisiydi. Bu kimseler ancak bazi rastlantisal hallerde, rnegin simdiki Meksika da oldugu gibi, fikirleri, ekonomik ve politik nedenlerle, nemli kesimler iin yarar sagladiginda nem kazanirlar. Bu da Resmi Kilise nin biraz sagduyu kullanmasiyla her zaman nlenebilir. Rusya daki Resmi Kilise den de bu kadarcik sagduyu gstermesi beklenebilir. Gen kyller egitimin yayginlasmasiyla srye katilmaktadirlar; kyllerin yasantisinda bireyselcilige gittike daha ok dn verilmesi de onlarin teoriyi benimsemelerini kolaylastirmaktadir. Ekonomik sistemin uygulanmasinda ne kadar az komnizm olursa genellikle benimsenen inan da o kadar ok yayginlasacaktir. Bu sre yalniz Rusya ya ya da Sovyetler Birligi dahil lkelere zg degildir. ne in de ayni sre iine girmektedir; ok glenmesi de olasilik disi degildir. in gl olan hangi hareket de varsa -zellikle de milliyeti hkmet- Rusya nin etkisiyle baslamistir. Gney ordularinin askeri basarisi Ruslarin yol gstermesiyle rgtlenen propaganda sayesinde gereklesmistir. Eski dinlere -budizm ve Taoizme- bagli olan inliler politik bakimdan geri kafalidirlar. Hiristiyanlar ise, yabancilara karsi, milliyetileri rahatsiz edecek lde dostadir. Aslinda, milliyetiler yerli olsun yabanci olsun btn eski dinlere karsidirlar. Rusya yeni dini, hem nin gelisme son nin rnegi olmasi, hem de siyasal bakimdan dost olan bir devletle, gerekte yegane dost devletle ilintili olmasi nedeniyle, yurtsever aydinlara ekici gelmektedir. Bu yzden in uygulamada komnizme gemesi akla in uzak geliyorsa da, bolsevik felsefesini benimsemesi pekala olasidir.

158

Ingilizlerin geri kalmis lkelerle olan iliskilerinde dstkleri en byk yanilgi geleneklerin gcne ok fazla gvenmek olmustur. in de, in klasiklerini olduka iyi bilen, yaygin bos inanlari anlayan, yasli ve tutucu okumus yazmislarla dostluk kurmus birok Ingiliz bulabilirsiniz. Yeni in anlayan i ve ona bilgisizce bir asagilama ile bakmayan birisine ise pek rastlayamazsiniz. Bu kimseler, Japonya daki kabuk degistirmeye ragmen, in in gelecegini gemisine bakarak degerlendirmeyi srdrrler ve byk ve hizli bir degisimin olanaksiz oldugunu varsayarlar. Bunun bir ds yanilgisi oldugundan eminim. Japonya oldugu gibi in de, Bati da de nin ekonomik ve askeri gc Bati prestij saglamakla ya beraber, ondan nefret edilmesine de neden olmustur. Rusya olmasaydi bu nefret etkisiz kalirdi. Ama simdi Rusya, Bati egemenliginden kurtulma konusunda bir model olusturmakta ve az ok benzer bir yolda yrmek iin in yardimci olmaktadir. Bu kosullar e altinda hizli bir degisim ok olanaklidir. Daha nce egitimsiz olan bir toplumda hizli bir degisim her zaman kolaylikla gereklestirilebilir; nk hkmetin sayginligi ile desteklenen bir egitim, genlerin cahil byklerini kmsemesine yol aar. Bu nedenle, yirmi yil sonra bolsevik ideolojinin btn in iktidara gelmesi ve Rusya ile yakin bir de siyasal ittifak iine girmesi hi de olasilik disi degildir. Bu ideoloji, egitim yoluyla, yavas yavas dnya nfusunun yaklasik yarisina asilanacaktir. Bu arada br yarisinda neler olabilir? Yerlesmis tutuculugun statkoculuk ve gelenek avantajlarina sahip oldugu Bati dnyasinda daha yumusak yntemler yeterlidir; gerekten de, mevcut yntemler, genelde, belirli bir amaca ynelik olmadan ortaya ikmislardir. Ortaag kalintilarinin etkisi nedeniyle, agdas inan Avrupa da katiksiz haliyle grlmez. Sanayi kapitalizminin en zgr sekilde uygulandigi ve zelliklerini aika gsterdigi yer Amerika Birlesik Devletleri dir. Dnya devletleri arasinda en byg Amerika oldugu iin, Bati Avrupa da yavas yavas onun izinde gitmek zorunda kalmaktadir. Bunu sylerken, rnegin Amerikan gmen topluluklarinda hala varligini srdren, gerilerde kalmis bir Avrupa inani olan tutucu protestanligi benimsememiz gerektigini kastetmiyorum. Amerika nin tarim kesimi, uluslararasi nem tasiyan veya Amerika nin gelecegine biim verecek olan kesim degildir. Yeni ve nemli olan, sanayi inanidir. Bu inan Rusya da bir biim, Amerika da baska bir biim 159

almistir. Dnya iin nemli olan da bu ikisi arasindaki zitliktir. Rusya gibi Amerika ideali de gereklesmis nin degildir; ama yine de deger yargilari teorik aidan bu ideale uydurulmustur. Rusya nin ideali komnizmdir; Amerika ideali ise serbest rekabet. Yeni ekonomi nin politikasi Rus idealine nasil ayakbagi oluyorsa trstler de Amerikan idealine ayni seyi yapmaktadir. Komnistler, rgtler bazinda dsnr; tipik Amerikali da bireyler bazinda. Tahta kulbeden Beyaz Saraya szleri gen politikacilarin nne koyulan idealin bir ifadesidir. Ekonomik alanda buna benzer bir ideal de is hayatinda ilerlemeyi saglayan sistemlerin reklamlarini esinler. Herkesin Beyaz Saray oturmasinin veya da sirket baskani olmasinin olanak disi olmasi geregi, idealin bir eksikligi olarak dsnlmez; sadece, genleri rakiplerinden daha aliskan ve kurnaz olmaya iteleyen bir ge olarak algilanir. Amerika nin henz kalabaliklasmadigi dnemlerde, ogu kimsenin, baskalarinin omuzlarina basmadan olduka byk basarilara erismesi olanakliydi. Simdi bile, eger amalanan sey g degil de maddi refah ise, Amerika daki bir isinin Avrupa daki bir serbest meslek sahibinden daha zengin olma olanagi vardir. Ancak g artik giderek bazi odaklarda yogunlasmaktadir ve dislanmis olanlarin da kendi paylarini istemeleri tehlikesi vardir. Ulusal inancin bir blm bu tehlikeyi en aza indirecek sekilde planlanmistir. Napolyon-vari bir dstur, La carriere ouuerte aux talents (Meslegin kapisi yeteneklilere aiktir) szleri ok ise yarar; gerisi basariyi toplumsal degil bireysel bir olgu olarak gstermeye kalir. Komnist felsefede hedef bir kesimin ya da bir rgtn basarisidir; Amerika ise bireyin basarisi. Sonuta, da basarisiz birey sosyal sisteme fkelenmek yerine kendi yetersizliginden utan duyar. Alisik oldugu bireyci felsefe, toplu eylem sayesinde herhangi bir yarar saglanabilecegini dsnmesini engeller. Bu nedenle, gc elinde bulunduranlara karsi bir muhalefet yoktur; bu da onlari zenginlestiren ve dnya apinda etkili yapan bir sosyal sistemin tadini ikarmakta zgr kilar. Insanlarin gerek duyduklari seylerin esit olarak dagitildigi bir dnem hibir zaman var olmamistir. Oturmus bir sosyal sistemde, daha az sansli olanlarin kaderlerini kabul etmelerini saglayan bir sistem var olmalidir; bu da genellikle bir tr inana dayanir. Ancak bir inanin, genis bir ktle tarafindan kabul edilmesini gvenceye almak iin, btn topluma, gzardi ettigi haksizliklari karsilayacak lde yarar da sunmasi 160

gerekir. Amerika teknik gelisimi ve maddi refah da dzeyinin ykselmesini sunar. Bu ikincisini sonsuza kadar saglamaya gc yetmeyebilir; ama bir sre daha basarma olasiligi vardir. Rusya ise, sadece da sermaye sahiplerinin degil, herkesin yararina ynetilen bir sanayilesme kavramini sunar. Rus isisinin Amerikali isiye gre daha yoksul oldugu kuskusuzdur. Ancak o baskalarini zenginlestirmek ve yceltmek iin gereksiz yere cefa ekmedigini, kendi hakki olani aldigini bilerek -en azindan yle sanarak avuntu bulur. Bunun da tesinde, kendini, birbirleriyle mcadele eden birimlerden birinin yesi olarak degil, siki bir isbirligi iindeki bir toplumun bir birimi olarak hisseder. Sanirim burada Amerika ve Rusya daki inanlarin zne inmis oluyoruz. Protestan gelenegi ve yz yil sren nc ruhu ile yasamasi sonucu sekillenmis olan bakis aisina gre, Amerika, yoksulluktan zenginlige erisme yolunda girisilen bireysel ugrasin, baskasindan yardim istemeden, bireysel aba yoluyla yapilmasi gerektigine inanir. Bir orman adami gibi vahsi doga ile savasmaktadir. Gerekte rakipleri olan kisilerle savasiyorsa da bu zerinde durmaya deger bir konu degildir. Belki de, btn yasami boyunca, maddi refah ugruna zihinsel drstlgn feda eden ve fikirlerini zgrce ifade etmekten yoksun bir kle durumunda olacagini vurgulamak pek nazik bir davranis olmaz. Aiklamamasi gereken dsncelerin hos olmayan dsnceler oldugu ortadadir; bunlar konusunda dilini tutmaya zorlanmasi ise, yalnizca, anarsik drtlere karsi saglikli bir sinirlama getirmek demektir. Orta yasa geldiginde kendisi de artik bu grsle tam bir uyum iindedir. Rusya ise, bunun tersine Bizans Kilisesi, da Tatarlar ve arlik, bireyin bir hi oldugunu insanlarin beynine zaten damgalamistir; daha nce Tanri ya da ar yoluna feda ettigi seyler toplum ugruna daha kolay feda edilebilir. Rus komnistleri Bati daki sempatizanlarindan, temelde bireye saygi duymamalariyla ayrilirlar (Bkz. Rene Flp-Miller in Geist und Gesicht der Bolschewismus - Bolsevizmin Ruhu ve Grnm). Bu konuda ruha ve lmszlge inanan Bizansli seleflerinden daha kati olabilirler. Sovyet yneticileri ruhu ortadan kaldirdiktan sonra Leviathan (Incil sz edilen, bazen timsaha, bazen de yilana, bazen de balinaya benzetilen deniz canavan. (.N.)) benzetmesini bir hiristiyandan daha itenlikle kabul edebilirler. Onlar iin Bati nin bireyselligi, Menenius Agrippa masalinda oldugu gibi, bedenin 161

esitli organlarini, kendi baslarina yasamalari iin ayirmak kadar abestir. Sanat, din, etik, aile konularina, daha dogrusu her konuya, bakis ailari bu temele dayanir. Bati daki sosyalistler, arasira, toplumun byk neminden, sanki onlar da ayni fikirdelermis gibi sz ederler; ancak nadiren yledirler. rneg uzak bir in, yere g eden bir adamin karisini ve ocuklarini birlikte gtrmek istemesini dogal bulurlar. ok daha kati olan Dogu komnistleri ise bunu sadece bir duygusallik olarak algilar. ocuklarina devletin bakacagini, gidecegi yerde eskisini aratmayacak yeni bir es bulabilecegini sylerler. Dogal sevginin gerekleri nemsiz sayilir. Geri kapitalist toplumlarda bu tr seyler gnlk yasamda hosgryle karsilanir, ama teorilerine ayni lde yansimaz. Lenin gretilerinin in bu sylediklerime ters dstg de dogrudur. Sanirim, bunun bir tutarsizlik oldugu, dogal insanin teori kabugundan bir fiskirmasi oldugu kabul edilmelidir. Koyu bir komnistin, Lenin somut bir kisi olarak in degil, bir Kuvvet in somutlasmasi olarak saygi grdgn syleyecegini dsnyorum. O da, zamanla, teorik olarak, Logosb kadar soyutlasabilir. Rus felsefesinin yavas yavas, ya da bir anda, Bati egemen olacagini dsnenler olmustur. Ilk ya bakista nemli grlebilecek bazi dsnceler bu grs desteklemektedir. Komnist felsefenin sanayi toplumuna kapitalist felsefeden daha uygun oldugu kusku gtrmez; nk sanayilesmenin bireylerden ok, rgtlerin nemini artirmasi kainilmazdir. Bundan baska, toprak ve dogal kaynak mlkiyetinin sanayiden ok tarim rejimine zg olmasi dogaldir. Topragin zel mlkiyeti iki yoldan edinilmistir: birisi, her yerde kili hakkina dayanan aristokratik yol, ikincisi de, iftinin isledigi topraga sahip olma hakkina dayanan demokratik yol. Bir sanayi toplumunda bu iki hak da mantiksiz ve anlamsizdir. Maden sahiplerinin, madeni isletenlerden pay almalari ve kentsel tasinmaz mal sahiplerinin kira almalari uygulamasi aristokratik yoldan edinilen toprak mlkiyetinin anlamsizligini ortaya koymaktadir; nk mal sahibinin elde ettigi gelirin herhangi bir toplumsal yarari oldugu sylenemez. Topragi isleyen kylnn o topraga sahip olma hakki da ayni lde anlamsizdir. Bir Boer iftisinin topraginda buldugu altindan elde ettigi zenginlik onun topluma yaptigi herhangi bir hizmet nedeniyle kazanilmis degildir. Kente yakin bir yerde iftlik sahibi olan kisinin o blgenin kentlesmesiyle elde ettigi zenginlik iin de 162

ayni sey geerlidir. Yalniz zel mlkiyet degil ulusal mlkiyet bile ayni kolaylikla anlamsiz sayilabilir. Misir ve Panama Cumhuriyeti nin kendi topraklarindaki kanallarin kontroln elde tutmalari gerektigini ne srmek samadir; gelismemis lkelerin topraklarinda bulunan petrol gibi seylerin kontrolnde mutlak haklari oldugunu ne srmek de kt sonulara yol amaktan baska bir seye yaramaz. nemli hammaddelerin uluslararasi bir ynetim altina alinmasi yolundaki teorik sav son derece ekicidir; zengin eskiyanin hammaddelerden yararlanma iin dnyayi haraca baglamasini kabullenmemize yol aan tek sey tarimsal gelenektir. Sanayi toplumlari tarim toplumlarina kiyasla ok daha siki baglantilar iindedirler ve kisilere verilecek yasal yetkiler, tarim toplumlarinda byk sakincalara yol amasa da, sanayi toplumlari iin son derece tehlikeli olurlar. Ayrica, sosyalistlerin safinda yer alan haset duygusuna (baska deyisle adalet duygusuna) da yol aacagi ortadadir. Btn bu dsncelere karsin, nmzdeki yz yillik bir sre iinde sosyalist grsn Amerika yayginlasacagini da sanmiyorum. Amerika sosyalist dsnceyi benimsemedigi srece de onun ekonomik yrngesindeki hibir lkenin, sosyalizmi en ufak bir lde bile uygulamasina izin verilmeyecektir. Bunun rnegi Dawes Planis uyarinca Almanya da demiryollarindan, devlet mlkiyetinin kaldirilmasi sirasinda yasanmisti. Amerika sosyalist olmayacagini sylemem, nin Amerika daki refahin srecegi yolundaki inanisim nedeniyledir. Amerika daki bir isi sosyalist lkelerdeki bir isiden daha zengin oldugu srece, kapitalist propagandanin degisim yanlisi savlari rtmesi mmkn olacaktir. Bu baglamda, daha nce szn ettigim genis-lekli-retim ekonomileri son derece byk nem tasimaktadir. Aralarinda anlasmis basin, milyonerlerin parasal destek verdigi yksek gretim, milyonerlerin bagislarindan yararlanan ve kilisenin kontrolnde olan ilkgretim, reklam yoluyla hangi kitaplarin daha ok satacagini kararlastiran ve bu kitaplari az sayida basilabilen kitaplardan daha ucuza maleden iyi rgtlenmis kitap yayinciligi, radyo, ve hepsinden ok, btn Bati dnyasinda gsterilerek kazan getiren ok pahali filmlerin yapildigi sinema: btn bunlar tekdzelige, dsnce ve haberlerin bir merkezden ynetimine, yalnizca g odaklarinca onaylanan inan ve felsefelerin yayilmasina olanak saglamaktadir.

163

Bu tr propagandalarin btnyle kainilmaz ve sonuta karsi koyulmaz oldugunu sanmiyorum. Ancak, kanimca, nerdigi rejim siradan insanlara basarili oldugu izlenimini verdigi srece, bu propagandanin etkisini srdrmesi olasidir. Savasta yenilgiye ugramak, ki bu herkesin anlayabilecegi bir basarisizlik isaretidir, rejimi sarsabilir; ancak, Amerika nin bir savasta yenilme olasiligi simdilik yoktur. Bu nedenle, Ingiltere nin basarili oldugu ondokuzuncu yzyilda parlamenter ynetim tarzina gsterilen yaygin bagliligi Amerika daki Amerikan sistemi iin de bekleyebiliriz. Eskimis anlamiyla teolojik grs ayriliklari Dogu ile Bati arasindaki ekonomik inan ayriliklarini, kuskusuz, daha da glendirecektir. Amerika nin hiristiyanligi, Dogu nun ise hiristiyankarsitligini srdrmesi beklenebilir. Evlilik ve aile konularinda, Amerika nin hiristiyan doktrinlerine karsi yapmacik bagliligini srdrmesi, Dogu nun da bunlari khne bos-inanlar olarak algilamasi beklenebilir. Iki tarafta da genis lde ve acimasizca haksizliklar yapilacagi; her iki tarafin da tekindeki bu haksizliklardan haberdar, kendisindekilerden ise habersiz olmasi beklenebilir. rnegin, pek az Amerikali Sacco ve Vanzetti (Nicolo Sacco ve Bartolomeo Vanzetti: Italyan asilli Amerikali anarsistler. Gasp ve ldrme sularindan dolayi 1920 gereklesen idamlari uluslararasi protestolara de neden olmus; ogu kisi onlari politik nyargilarin kurbanlari olarak nitelemistir. (.N.) hakkindaki geregi bilir. Baska birisinin suu kendi isledigini itiraf etmesine ve kanitlari toplayan polisin bunlarin tertip oldugunu kabul etmesine karsin, adam ldrmek suundan lme mahkum edilmislerdi. Suu itiraf eden kisinin bozuk sicilli olmasi yeni bir dava ailmasinin reddedilmesinin nedenlerinden biriydi. Anlasilan, Amerikan yargilarina gre sadece iyi karakterli kisiler cinayet isliyorlar. Sacco ve Vanzetti gerek sulari nin ise anarsist olmalariydi. Btn bunlar, kuskusuz, Rusya da bilinmektedir ve kapitalistlerin adaleti da konusunda olumsuz dsncelere yol amaktadir. Bunun gibi, Rusya daki patriklerin ve sosyal devrimcilerin durusmalari da Amerika bilinmektedir. da Bylece, her iki taraf da digerinin ktlkleri hakkinda bol bol kanit toplamakta; ancak kendi lkelerindeki ktlklerden habersiz kalmaktadir. Bir sre nce California niversitesi nde bir profesrle tanistim; Mooneyi (Tom Mooney (1882?1942): Bir bombalama sulamasiyla 1916 mahkum da edilip 1939 da affedilen Amerikali sendika lideri. (.N.)) adini hi duymamisti. Mooney islememis 164

olabilecegi bilinen bir adam ldrme suundan dolayi bir California cezaevinde yatmaktaydi. Kerenski rejimi sirasinda Rus hkmeti bu dava hakkinda Amerikan hkmeti nezdinde resmi girisimde bulunmus ve Baskan Wilson grevlendirdigi sorusturma komitesi un onun sulu oldugunu gsterecek kanitlar bulunmadigini bildirmisti. Ancak o bir komnistti. Bylece grlyor ki, dsnceden dolayi yapilan zulme her lkede gz yumulmaktadir. Isvire bir komnisti ldrmek yasal oldugu gibi, de bunu yapan kisi bir daha cinayet islerse, sabikasi olmadigi gerekesiyle beraat eder. Bu tutuma karsi, Sovyet Cumhuriyeti disinda, hibir lkede tepki gsterilmemektedir. Bu baglamda, kapitalist lkeler iinde en iyisi Japonya Orada, iki nl anarsisti ve dir. onlarin kk yegenlerini -ogullari sanarak- karakolda bogarak ldren polis, bir kahraman haline gelmesine ve okul ocuklarina onu ven kompozisyonlar yazdirilmasina karsin, hapse mahkum edilmisti. Btn bu nedenlerle, mevcut rejimin sokaktaki insana basarili grndg, ya da Amerikan ekonomik etkisinin egemen oldugu bir lkede, yakin bir gelecekte komnist inaninin benimsenmesi olasiligini grmyorum. Tam tersine, statkonun korunmasi iin, g odaklarinin gittike daha tutucu olmalari ve toplumdaki btn tutucu gleri desteklemeleri olasi grnyor. Bu odaklarin en gls de, kuskusuz dindir. Almanya kralligin mal varligi hakkindaki halk da oylamasinda, kiliseler bunlarin kamulastirilmasinin hiristiyanliga aykiri oldugu konusunda resmen karar aldi. Byle kararlar dllendirilmeyi hakederler. Kuskusuz dllendirileceklerdir de. Kapitalist lkelerde, egitimin zenginler yararina olacak biimde, daha siki kontroln saglamak amaciyla, rgtlenmis dinin, zellikle de Katolik Kilisesi nin, gittike daha da glenmesi beklenebilir. Bu nedenle, Bati ile Rusya arasinda temelde ekonomik olan karsitligin giderek btn inan alanlarina yayilmasi olasidir. Inan sz ile kastettigim, dogruluklari kanitlanmamis olan konularda var olan dogmatik kanilardir. Kuskusuz, btn bu ktlkler bilimsel yaklasimin, yani kanilari nyargilar yerine kanitlarla olusturma aliskanliginin yayilmasiyla nlenebilir. Ancak, her ne kadar sanayide de bilimsel teknik gerekliyse de, bilimsel yaklasim daha ok ticaretle ilintilidir; nk zorunlu olarak bireyseldir ve iktidarin etkisinde degildir. Bu nedenle bilimsel yaklasimin, sadece, agdas yasamin ana mecrasi disinda kalan Hollanda, 165

Danimarka, Iskandinavya gibi kk lkelerde varligini srdrmesini bekleyebiliriz. te yandan, bir yzyil kadar srecek bir atisma dneminden sonra, Otuz Yil Savaslari sonrasinda oldugu gibi, her iki tarafin giderek yorgun dsmesi de olasilik disi degildir. O zaman sira yine dogmatik konularda genis grsl olan kisilere gelecektir. nmzdeki mcadele konusunda benim kisisel tutumum Erasmus unkin gibidir: iki tarafi da btn kalbimle desteklemem olanaksizdir. Birok noktada Amerikali byk sermaye sahiplerinden ok, bolseviklerle ayni fikirdeyim; ancak onlann felsefesinin kesin dogru olduguna, ya da mutlu bir dnya yaratabilecegine inanamiyorum. Rnesans tan bu yana hep ykseliste olan bireyciligin ok ileri gittigini; eger sanayi toplumlarinin istikrarli olmasi ve siradan kadin ve erkekleri yasamlarindan hosnut kilmasi isteniyorsa, daha gl bir isbirligi ruhuna gerek oldugunu kabul ediyorum. Bolsevik felsefesindeki glk, rgtlenme ilkelerinin ekonomiye dayanmasindan; buna karsilik, insan igdleriyle uyumlu olacak gruplasmalarin biyolojik nitelikte olmasindan kaynaklanmaktadir. Aile ve ulus biyolojik, trst ve sendika ekonomiktir. Biyolojik gruplasmalarin gnmzde yol atigi ktlkler yadsinamaz; ancak ben toplumsal sorunlarin bu gruplari olusturan igdleri yok sayarak zlebilecegine inanmiyorum. Eminim ki, rnegin, btn ocuklar anababanin katkisi olmadan devlet kurumlarinda egitilirlerse; kadin ve erkeklerin byk bir blm hem aba gerektiren faaliyetler iin gerekli drty yitirirler, hem de bir huzursuzluk ve can sikintisi iine dserler. Ifadesini kara ve deniz kuvvetlerinde bulmayan milliyetiligin de bir yeri vardir; ona uygun alan da siyasal degil, daha ok kltreldir. Insanlar egitimin ve kurumlarin etkisiyle byk lde degisebilirler. Ancak bu degisim temel igdleri saptiracak sekilde gereklesirse sonu canliligin yitirilmesi olur. Bolsevikler psikolojik nemi olan tek gd ekonomik igdyms gibi konusurken kesinlikle yanilmaktadirlar. Bati rekabete dayali toplumu da bu yanilgiyi nin paylasir; ancak Bati bu konuda daha az aik szldr. agimizin temel yanilgisi, bana gre, yasamin ekonomik ynnn gereginden ok vurgulanmasidir. Kapitalist ve komnist felsefelerin her ikisinin de, biyolojik gereksinimleri dikkate almadiklari iin yetersiz olduklari kabul edilmedike aralarindaki atismanin son bulacagini sanmiyorum.

166

Bu atismanin siddetini azaltmaya gelince, bildigim en iyi sey liberallerin vaktiyle benimsedikleri paroladir. Ancak bunun yetersiz oldugunun da farkindayim. Gerekli olan, dsnce zgrlgnn ve dsnceleri yayma firsatinin varligidir. Zorluklara yol aan, zellikle bu ikincisidir. Bir dsncenin genis ve etkin biimde yayilmasini saglayan mekanizma mutlaka ya devletin ya da byk sermaye kuruluslarinin elindedir. Demokrasi ve egitim sahneye ikmadan nce bu pek de gerek degildi: etkili fikirler pahali agdas propagandanin araciligi olmadan erisilebilen, ufak bir azinlikla sinirliydi. Ancak tehlikeli ve yikici bulduklari, gerek ahlaka aykiri grdkleri fikirlerin yayilmasi iin para ve emek harcamak ne devletten ne de byk sermaye kuruluslarindan beklenebilir. Devlet de uygulamada en azindan sermaye kuruluslari kadar, dalkavukluga alismis, nyargilari kemiklesmis, agin dsnce dnyasinda yasamsal olan her seyden habersiz, budala bir ihtiyar gibidir. Byle eski kafali insanlarin sansrnden gemeyen hibir yenilik ne srlemez. Geri gizli kapakli yayinlar da yapilabilir; ancak, bu da sadece gizli kapakli okuyucu eker. agdas is dnyasindaki genel egilim isletmelerin birlesmesi ve merkezilesmesi ynnde oldugundan, tehlike gittike bymektedir. Genellikle benimsenmeyen bir ama iin genis apta propaganda saglamanin tek yntemi kadinlara oy hakki verilmesini savunanlarin uyguladigi yntemdir. Ancak bu yntem konu basit ve duygusal olursa geerlidir; karmasik ve tartismaya gtrr trden olursa, degil. Bu nedenle, resmi ve resmi olmayan sansrn etkisi, muhalefeti rasyonel yerine duygusal kilmak, bir yeniligin lehinde ve aleyhinde olan kanitlari, serinkanlilikla tartismak yerine genis kitlelerin anlamayacagi karmasik bir duruma getirmektir. rnegin, ucuz hazir ilalarin adlarini veren resmi bir tibbi yayin vardir; ancak hibir gazete ondan sz etmez; hemen kimse varligindan haberdar degildir. te yandan btn ilalarin ayni ucuzlukta oldugunu ne sren Christian Scientists (Hiristiyan Bilimciler) halka ulasma olanagina sahiptir. Politikada da buna benzer seyler olur. Asiri ulardaki fikirler halka ulasir; ilimli ve rasyonel fikirler ise yetkililerin muhalefetine degmeyecek kadar sikici sayilir. Ancak bu kusur Ingiltere de teki lkelerin ogundan daha azdir. nk Ingiltere ncelikle bir

167

ticaret lkesidir ve ticaretin bir parasi olan zgrlk tutkusunu korumustur. Kuskusuz, yetkililer gerek duyarlarsa, areler de bulunabilir. O zaman, insanlari yurtseverlik ve sinifsal nyargi ile egitmek yerine, kanit ve verileri degerlendirme yetisini artiracak ve rasyonel kararlar alacak sekilde egitmek de olanakli olur. Belki zamanla insanlar zekanin toplum iin degerli bir sey oldugunu farkedeceklerdir. Ancak ben bu gidise isaret eden bir hareket grdgm syleyemiyorum.

168

GELECEGE DNK BAZI TAHMINLER I


Gelecekle ilgili olarak iki tr yazi yazilabilir: Bilimsel ve topik. Bilimsel yazilar nelerin olasi oldugunu bulmaya alisir; topik olanlar ise, yazarin olmasini arzuladigz seyleri. Astronomi gibi yeterince gelismis bir bilimde kimse topik yntemi uygulamaz: Ay ve Gnes tutulmasi tahminleri, gereklestiginde insanlar sevinsin diye yapilmazlar. Ancak sosyal konularda, gelecekteki gelismeleri nceden kestirmeye olanak saglayan genel yasalar bulduklarini ne srenler iddia ettikleri kadar bilimsel degildirler; insanogluyla ilintili kurumlarda ileride ne olacagini nceden bilme abalari byk lde tahmin ierir. rnegin yeni kesiflerin ne gibi degisikliklere yol aacagini bilmiyoruz. Belki Mars Vens nasil a, e gidilecegi kesfedilir; belki de, yiyeceklerimizin ogu tarlalarda degil labarotuvarlarda retilir. Bu tr olasiliklarin sonu yoktur. Ben simdi bunlari bir yana birakacagim ve yalnizca gnmzde iyice gelismis olan egilimleri ele alacagim. Ayrica, hi de kesin olmayan bir seyi, uygarligimizin srp gidecegini varsayacagim. Uygarligimiz savaslar sonucunda yok olabilir, veya Roma Imparatorlugu nda oldugu gibi yavas yavas kebilir. Ama eger uygarligimiz srecekse, bazi zellikler edinmesi olasidir. Bunlari saptamaya alisacagim. Makinenin yasamimiza katilmasiyla, ve daha ok bunun bir sonucu olarak, toplumda bir degisim daha gereklesmistir: toplumun eskisine gre ok daha rgtl bir hale gelmis olmasi. Matbaa, demiryolu, telgraf ve -simdi de- radyo agdas devlet ve uluslararasi finans kuruluslari gibi byk kurumlara teknik kolayliklar getirmistir. Bir Hintli ya da inli kylnn yasaminda kamu islerinin hemen hemen hi yeri yoktur. Halbuki Ingiltere en uzak kirsal blgelerde de bile bunlar neredeyse herkesin ilgilendigi konulardir. Son zamanlara kadar durum byle degildi. Jane Austen dan anladigimiza gre, onun zamanindaki kirsal st-orta sinif Napolyon savaslarini uzun boylu umursamamisti. agimizdaki en nemli degisimin daha siki bir sosyal rgtlenme egilimi oldugunu syleyebilirim. Bilimin buna bagli olan bir baska sonucu da dnyanin daha ok btnlesmis olmasidir. Onaltinci 169

yzyildan nce Amerika ve Uzak Dogu nun Avrupa ile hemen hi iliskisi yoktu. O zamandan bu yana iliskileri giderek yakinlasmaktadir. Roma Augustus, in da de Han Imparatoru ayni anda kendilerini dnyanin efendisi olarak gryorlardi. Simdilerde byle gzel dsler olanaksizdir. Dnyanin hemen her blgesi hemen btn teki blgelerle iliski iindedir. Bu iliskiler dosta veya dsmanca olabilir; ama her iki halde de nemlidirler. Dalai Lama (Tibet budistlerinin baskani) yzyillar sren yalnizliktan sonra birden Ruslarin ve Ingilizlerin ilgi odagi oldu ve bu sikici ilgiden kurtulmak iin Pekin sigindi. Ancak orada da btn maiyetini e Amerika dan gelen kodak makineleriyle donanmis olarak buldu. Daha siki toplumsal rgtlenme ve daha genis btnlesmeye iliskin bu iki nermeden ikan sonuca gre uygarligimizin gelismesi iin btn dnyayi kontrol altina alacak merkezi bir otoritenin olusturulmasi zorunludur. Bu yapilmazsa anlasmazliklar ogalacak, ve toplum duyarliginin glenmesi sonucu savaslar daha siklasacaktir. Merkezi otorite bir hkmet seklinde olmayabilir; olmamasini da daha olasi gryorum. Bu otoritenin, savasta taraf olan lkelere verilen dn paralarin ogunlukla geri denmedigini grp barisin kendi yararlarina olduguna kanaat getirmis bulunan sermaye sahiplerinden olusmasi ok daha olasidir. Ya da, bu otorite tek bir gl devlet -Amerikaveya bir grup devlet -Amerika ve Ingiliz Imparatorlugude olabilir. Ancak bu noktaya gelinmeden nce, dnyanin Amerika ve Rusya arasinda fiili olarak paylasilacagi uzun bir dnem olabilir; Amerika Bati Avrupa ve onun zerk dominyonlarinda, Rusya da da Asya kontrol ele alabilir. Byle iki grup, savunma da aisindan gl, saldiri aisindan ise zayif olur ve bir yzyil veya daha uzun sre varliklarini srdrebilirler. Ancak sonunda -en azindan yirmibirinci yzyilda herhangi bir zamani kastediyorum- ya byk bir felaket olur ya da btn dnyayi kontrol altina alan merkezi bir otorite kurulur. Uygar insanligin yeterli sagduyuya ulasmasiyla, ya da Amerika nin yeterli gce sahip olmasiyla, barbarliga bir dns olan bu felaketin nlenecegini dsnyorum. Byle olursa, kurulacak merkezi otorite ne gibi yetkilere sahip olmalidir? Her seyden nce ve en nemli olarak, savas ve baris konularinda karar verebilmeli; veya, eger savas ikarsa destekledigi tarafin abuk bir zafer kazanmasini gvence altina alabilmelidir. Bu sonu, biimsel bir siyasal kontrol olmadan da, yalniz parasal stnlkle saglanabilir. 170

Savaslar gittike daha bilimsel, dolayisiyla gittike daha pahali olacagindan, dnyanin nde gelen finans kaynaklari birlesirlerse, bor vererek veya vermeyerek sonucu saptayabilirler. Versailles Antlasmasi ndan sonra Almanya ya uygulanan baskiya benzer baskilarla, istemedikleri herhangi bir grubun silahsizlanmasini saglayabilirler. Bu yolla dnyanin btn byk ordularini giderek kontrolleri altina almis olurlar. Yapmalari gereken btn etkinlikler iin bu bir temel kosuldur. Antlasmalari gzden geirmek ve anlasmazliklara mdahale etmek disinda, merkezi otoritenin karara varmasi gereken konu daha vardir. Bunlar: (1) topragin esitli ulusal devletler arasinda blstrlmesi, (2) bir ulusal devletin sinirlarindan tekine nfus hareketleri, (3) hammaddelerin onlara talip olanlar arasinda blstrlmesidir. Bu konular biraz aiklama gerektiriyor. (1) Gnmzde blgesel baglilik sorunlari, eskiden kisinin hkmdara olan bagliliginin bir uzantisi olarak, sama bir ciddiyetle ele alinmaktadir. Bir lkede yasayan bir kimse, yasadigi yrenin bir baska devlete ait olmasi gerektigi yolunda bir dsnceyi dile getirirse, suu vatana ihanettir ve sert cezalara arptirilir. Ama ne olursa olsun, bu kisinin grs, bir grs olarak, herhangi baska bir siyasal sorun kadar mesrudur. rnegin, Croydon oturan bir da vatandasin, Croydon Londra bir semti oldugunu un nin ileri srmesi karsisinda dehsete kapilmiyoruz. Ancak Kolombiya uyruklu bir kisi, kynn Venezuella ait olmasi gerektigini sylerse devlet ya onu korkun bir sulu olarak niteler. Merkezi otorite ulusal devletlerin bu tr nyargili davranislarini nleyecek; sinir dzenlemelerini akilcilikla, yani yre insanlarinin istekleri dogrultusunda, ve ekonomik, kltrel mlahazalari da gz nne alarak yapmak zorunda olacaktir. (2) Nfus hareketlerinin yildan yila agirlasan sorunlar ikarmasi olasidir. Nfusun cretlerin dsk oldugu yerlerden yksek oldugu yerlere akmasi dogaldir. Buna tek bir lke sinirlari iinde izin verilmektedir; ancak Ingiliz Imparatorlugu gibi ok uluslu bir federasyon sinirlari iinde, kisilerin bir bastan teki basa dolasmalari serbest degildir. Asyali gmenlerin Amerika ya ve zerk dominyonlara girmeleri hemen tmyle yasaklanmistir; Avrupalilarin Amerika gleri de giderek sinirlandirilmaktadir. ya

171

Bu konunun her iki tarafinda yer alan kuvvetler ok gldr. Bunlar Asya militarizmini yreklendirmektedir ve sonunda, diyelim ki beyaz irktan uluslar arasindaki ilk byk savas sirasinda, bu militarizmi beyaz irki tehdit edecek lde glendirebilirler. Sonunda, eger byk savaslar nlenir ve tip ile hijyen sayesinde genel saglik byk lde dzelirse; barisin ve refah dzeyinin korunabilmesi iin gelismis lkelerde halen yapildigi gibi, geri kalmis uluslarin da nfus artislarini sinirlamalari gerekecektir. Dogum kontrolne ilke olarak karsi ikanlar ya aritmetik bilmiyorlar, ya da savas, salgin hastalik ve aligin insan yasaminin kalici bir zelligi olmasindan yanadirlar. Merkezi otoritenin geri kalmis irklar ve halk kesimleri zerinde dogum kisitlamasi yapma yetkisi olacagi ve hkmetlerin simdi yaptigi gibi, yalniz akilli insanlarin kk aileleri olmasinda israr etmeyecegi umulur. (3) Son konu, yani hammaddelerin paylasilmasi, belki de bunlarin en nemlisidir. Savaslar hammadde ile ok yakindan ilintili gibidir. Petrol, demir ve kmrn savas ncesi anlasmazliklardaki olumsuz rolleri iyi bilinir. Hammaddelerin adilane blslecegini dsnmyorum; sadece, mutlak gce sahip bir otorite tarafindan blstrlecegini sylyorum. Adalet sorunlari basariyla zmlenmeden nce, dnyanin tek bir ekonomik ve siyasal g olarak dzenlenmesi sorununun zmlenmesi gerektigi kanisindayim. Ben bir enternasyonal sosyalistim; ama enternasyonellesmenin sosyalizmden nce gereklesmesini umuyorum.

II
Savaslari arasira ortaya ikan ve abucak bastirilan baskaldirmalar dzeyine indirecek gte bir merkezi otoritenin gelecek yz elli yilda olusacagini varsayalim. Bu gelismenin beraberinde getirmesi olasi olan ekonomik degisiklikler nelerdir? Genel refah dzeyi artar mi? Rekabet ayakta kalir mi yoksa retim tekelci bir biim mi alir? Tekeller olusacaksa bunlar zel sektrn m yoksa devletin mi elinde olur? Emegin rnlerinin dagilimindaki adaletsizlik simdi oldugundan daha az olur mu? Burada iki degisik tr soru bulunuyor. Bunlardan biri ekonomik dzenin biimi ile, ikincisi de 172

blsm ilkeleriyle ilgilidir. Blsm ilkeleri siyasal gce dayanir; her kesim ve her lke, her zaman, elinden geldigi kadar byk payi alir; bu payin byklgn saptayan da, sonunda, silahli kuvvetler olur. Simdilik blsm bir yana birakalim ve nce dzenlemeyi ele alalim. Gemisi inceledigimizde rgtlesme konusunda utan verici bir olguyla karsilasiriz. Her ne zaman rgtlesme alani bazilarinin yararina olarak genisletilmek istenmisse, bu genisleme muhakkak -ufak tefek istisnalar disindagl olanlarin g kullanmasiyla gereklestirilmistir. Istege bagli olarak federasyon olusturulmasinin yegane yol oldugu durumlarda ise birlik hi gereklesmemistir. Eski Yunan da Makedonya ya karsi, onaltinci yzyil Italyasinda Fransa ve Ispanya ya karsi, gnmz Avrupasinda da Amerika ve Asya ya karsi durum byle olmustur. Bu nedenle, merkezi otoritenin g kullanarak, ya da kullanma tehdidiyle olusturulacagini varsayiyorum; birbiriyle uzlasamayan Byk Devletler zorlayabilecek gce hibir zaman i ulasamayacak olan Milletler Cemiyeti gibi gnll kuruluslar tarafindan degil. Bunun yaninda, merkezi otoritenin gcnn, temelde ekonomik nitelikte olacagi; bir yandan hammadde kaynaklarina, bir yandan da parasal kredilerin kontroln elde tutmaya dayanacagini saniyorum. Onun, baslangita, bir veya birka byk devlet tarafindan el altindan desteklenen, bir grup sermaye sahibinden olusacagini ngryorum. Bunlardan su sonu ikiyor: ekonomik yapinin temelinde tekellesme olacaktir. rnegin, dnyanin btn petrol kaynaklari tek elden kontrol edilecektir. O zaman, uaklarin ve petrolle alisan savas gemilerinin, merkezi otoriteye ters dsen devletlere hibir yarari olmayacaktir -ani bir saldiriyla bir petrol yatagi ele geirmek disinda. Ayni durum, o kadar belirgin olmasa da, baska alanlarda da sz konusudur. Daha simdiden dnya piyasalarinda et arzinin byk blm Chicago daki Bes Bykler in kontrolndedir; onlarin kendileri de bir lde Messrs. J.P. Morgan Co. baglidirlar. Hammaddeden rne ye giden uzun bir yol vardir ve herhangi bir asamada tekel araya girebilir. Petrol iin bu asama dogal olarak kaynakta gereklesir. Baska konularda, tekelciye kontrol firsati verenler ise limanlar, gemiler veya demiryollari olabilir. Ise nerede karisirsa karissin tekelci, diger btn kesimlerden daha gldr. Srecin herhangi bir asamasindaki bir tekel, bu tekeli daha nceki ve daha sonraki asamalara da 173

genisletmek egiliminde olacaktir. Ekonomik tekelin genislemesi rgtlesmeyi bytme yolundaki genel egilimin bir parasidir; o da devletin siyasal ynden daha bymesi ve glenmesi ile kendini gsterir. Bu nedenle son yarim yzyildir sregelen rekabeti ortadan kaldirmaya ynelik srecin bundan sonra da devamini gvenle bekleyebiliriz. Dogal olarak, sendikalarin isiler arasindaki rekabeti azaltmaya devam edecegi varsayilmalidir. Isverenler rgtlenirken cretlilerin karsi-rgtlenmesinin yasalarla nlenmesi gerektigi yolundaki grsn uzun sre devam edebilecek bir grs olmadigi ortaya ikacaktir. Gvenli baris ve retimin iyi bir sekilde ynlendirilmesi, eger nfus artisi yoluyla yutulmazsa, maddi refahta byk artisa yol aacaktir. Bu asamada, dnya sosyalist de kapitalist de olsa btn kesimlerin ekonomik durumlarinin iyilesmesini bekleyebiliriz. Bu da bizi ikinci sorunumuza, dagitim sorununa getirir. Bir yerde, gl bir devletle -ya da ittifak halindeki birka devletle- iie olmus gl bir grup varsa, bu grubun zenginligin byk blmn kendine ayiracagi ortadadir. Bunlar isi cretlerini de devamli artirarak gl devletin halkinda da bir hosnutluk yaratacaklardir. Daha nce Ingiltere yle olmustu; de Amerika yle olmaktadir. lkenin toplam gelirinde da hizli bir artis oldugu srece, kapitalistler iin uygun zamanlarda uygulanan para politikalari yoluyla, sosyalist propagandalarin basarisini nlemek kolaydir. O kadar sansli olmayan lkeler de emperyalist yntemlerle yola getirilebilirler. Ancak, byle bir sistemin demokrasi, yani sosyalizm dogrultusunda gelismesi olasidir; nk sosyalizm birok sanayi dalinda temel asamasina erismis olan bir toplumdaki ekonomik demokrasiden baska bir sey degildir. Ingiltere siyasal gelisimi bu nin paralelde ele alinabilir. Ingiltere nin birligi bir kral tarafindan, Wars of the Roses sonrasinda 7. Henry tarafindan gereklestirilmistir. Birligi saglamak iin krallik otoritesi gerekliydi; ancak btnlk tamamlandiktan hemen sonra demokrasiye dogru bir hareket baslamis; ve, onyedinci yzyilda yasanan sikintilardan sonra, demokrasinin kamu dzeniyle bagdastigi anlasilmisti. Biz simdi Wars of the Roses dan 7. Henry ye geisi andiran bir ekonomik konumdayiz. Zorbaca da olsa ekonomik birlige bir kere ulasildiktan sonra ekonomik demokrasi hareketi byk g kazanacaktir; nk artik anarsi korkusu sz konusu degildir. 174

Azinliklar ancak kamuoyunun gl destegi olursa glerini koruyabilirler; nk ordularinin, donanmalarinin ve brokratlarinin sadakatle hizmet etmelerine gereksinimleri vardir. Ekonomik otoriteyi elinde tutanlarin, kendilerinden dn vermeyi akillica bulacaklari durumlar srekli olarak ortaya ikacaktir. Onlar da, olasilikla, isleri ynlendirirken, daha az sansli kesimlerin ve lkelerin temsilcileriyle iliski iine girecekler ve bu sre demokratik bir rejim kuruluncaya kadar devam edecektir. Merkezi otoritenin btn dnyayi kontrol altinda tutacagini varsaydigimiza gre, bu otoritenin uygulayacagi demokrasi yalniz beyaz irki degil Asya ve Afrika irklarini da kapsayan bir uluslararasi demokrasi olmalidir. Su anda Asya yle hizli gelismektedir ki, byle bir dnya ynetimi olustugunda Asya da ynetimde nemli yer alabilecek bir duruma gelebilir. Afrika, zlmesi daha zor bir sorundur. Ancak Afrika bile Fransizlar -ki bu konuda bizden da ileridirler- arpici sonular elde etmektedirler; nmzdeki bir yzyil iinde nelerin basarilabilecegini ise hi kimse kestiremez. Bu nedenlerle, merkezi otoritenin kurulmasindan sonra ok gemeden, btn siniflar ve uluslar iin ekonomik adalet ieren, dnya apinda bir sosyalist sistemin kurulabilecegi sonucuna variyorum. Ve, byle bir sistem kurulacaksa bunu politik dinamigin dogal isleyisinin gereklestirecegi kesin gibidir. Bununla beraber, sinif ayirimciliginin srp gitmesine yol aabilecek baska olasiliklar da yok degildir. Gney Afrika da ve Amerika nin gney eyaletlerinde oldugu gibi beyazlarla zencilerin yanyana yasadiklari yerlerde, beyaz irk iin demokrasiyi zenciler iin yari klelik kosullariyla bir arada gtrmenin mmkn oldugu grlmstr. Gelismenin byk lde gereklesmesini engelleyen sey, Ingilizce konusulan lkelerin ogu blgelerinde isi kesiminin beyaz olmayan irklarin gne itiraz etmesidir. Bu da akilda tutulmasi gereken bir olasiliktir. Bu konuya ileride tekrar dnecegim.

III
nmzdeki iki yzyil iinde aile kurumunda nasil bir gelisme beklenebilir? Bunu bilemeyiz; ancak, nlem alinmadigi takdirde belirli sonulara yol aabilecek bazi etkenler zerinde durabiliriz. Sunu hemen belirtmek isterim ki, syleyeceklerim olmasini arzu ettigim seylerle degil, olmasini tahmin ettigim 175

seylerle ilgilidir ve bu ikisi ok farkli seylerdir. Dnya, gemiste hibir zaman benim arzu edebilecegim sekilde gelismedi; gelecekte bunun farkli olmasi iin de bir neden grmyorum. agdas uygar toplumlarda aileyi zayiflatma egilimi gsteren bazi seyler var; bunlarin basinda da ocuklara karsi olusan insancil duygusallik geliyor. ocuklarin ana-babalarinin sanssizliklarindan ve hatta gnahlarindan dolayi, elden geldigi lde, aci ekmemeleri gerektigi dsncesi gittike daha ok benimsenmektedir. Incil kszlerin kaderinin hep de ok hzn verici oldugundan sz edilir ve kuskusuz bu dogrudur da. Simdilerde ise onlar diger ocuklardan pek de fazla aci ekmiyorlar. Devlet ve yardim kurumlarinca, ihmal edilmis ocuklara yeterli yardim yapma egilimi giderek artacak; bu yzden de, ocuklar sorumsuz anababalar veya vasilerce gittike daha ok ihmal edilecektir. Ihmal edilmis ocuklarin bakimi iin kamu fonlarindan yapilan giderler giderek o lde artacaktir ki, mali durumlari iyi olmayan insanlarin ogu ocuklarini devlete birakmak olanagindan yararlanmaya ynelecektir. Sonunda, simdi egitimde oldugu gibi, belirli bir ekonomik dzeyin altinda olan hemen herkes yle yapacaktir. Byle bir degisimin etkileri ok kapsamli olur. Ana-babalik sorumlulugu kalkinca evlilik eskisi kadar nemli grlmeyecek ve ocuklarini devlete birakan kesimler de yavas yavas ortadan kalkacaktir. Uygar lkelerde bu kosullarda edinilen ocuk sayisi herhalde ok az olacaktir ve devlet, istenilen vatandas sayisina gre belirlenen bir ltle, anneler iin bir deme saptayacaktir. Btn bunlar ok uzak degildir; yirminci yzyil sona ermeden Ingiltere de kolaylikla gereklesebilir. Btn bunlar, kapitalist sistem ve uluslararasi anarsinin geerli oldugu dnemde gereklesirse sonularin korkun olmasi beklenir. Ilk olarak, gerekte ne ana-babalari ne de ocuklari olan emekiler ile, miras hakkiyla birlikte yryen aile sistemini koruyan, hali vakti yerinde kesim arasinda derin bir ayrilik olusacaktir. Devlet tarafindan egitilen emekilere, eskiden Trkiye deki yenierilere uygulanana benzer sekilde, tutkulu bir askeri sadakat asilanacaktir. Devletin ocuklar iin uyguladigi deme tarifesini dsrmek ve diger lke insanlarini ldrecek askerleri saglamak iin, kadinlara ok ocuk yapmanin bir grev oldugu 176

gretilecektir. Devletinkine karsi koyacak ana-baba propagandasi olmayinca ocuklara asilanabilecek yabanci dsmanliginin siniri da olmayacaktir. Bylece, ocuklar bydkleri zaman efendileri iin kr krne savasacaklardir. Grsleri iktidar tarafindan hos karsilanmayan kisiler, ocuklari ellerinden alinarak devlet kurumlarina gnderilmek suretiyle cezalandirilacaklardir. Bylece, yurtseverlik ve ocuklara karsi insancil duygusalligin birlikte uygulanmasiyla, toplumun adim adim iki kasta blnmesi hi de olanak disi degildir; st tabakadakiler evlilik kurumunu ve aile baglarini koruyacak, alt tabakadakiler yalniz devlete sadakat besleyeceklerdir. Askeri nedenlerle devlet, para deyerek emekilerde yksek dogum oranini, hijyen ve tip da dsk lm oranini gvenceye alacaktir. Bylece de, dnya nfusunu sinirlandirmanin alik disindaki tek yntemi savaslar olacak; alik da, uluslarin birbiriyle arpismasi yoluyla nlenmeye alisilacaktir. Bu kosullarda, Ortaag daki Hun ve Mogol istilalariyla karsilastirilabilecek korkun savaslarla dolu bir dnem gelecektir. Tek umut bir veya birka lkenin zafere abuk ulasmasinda yatacaktir. Eger dnya apinda bir merkezi otorite nceden kurulursa, devletin ocuklarin sorumlulgunu almasinin sonulari bu sylenenlerin tam tersi ynde olacaktir. Bu durumda, merkezi otorite ocuklarin militarist milliyetilikle egitilmesine, devletlerin ekonomik ynden arzu edilenin tesinde nfus artisi iin harcama yapmalarina izin vermeyecektir. Devlet kurumlarinda yetisen ocuklar, askeri gereksinimlerin giderilmesiyle, hemen kesinlikle, bugnn ortalama ocuklarindan zihnen ve bedenen daha ok gelisecekler, bu nedenle de ok hizli bir ilerleme olanakli olacaktir. Merkezi otorite daha nce kurulmus olsa bile, dnya yine kapitalist dzen iinde kalirsa, sonu, sosyalizmin benimsenmesi durumundan ok farkli olacaktir. Birinci halde, toplumda kastlar arasinda az nce szn ettigimiz derin ayriliklar olusacak; st tabaka aile kurumunu koruyacak, alt tabakada da anababalarin yerini devlet alacaktir. Zenginlere karsi baskaldirmalari nlemek iin alt tabakada uysalligi saglamaya gerek duyulacaktir. Bu da daha alt dzeyde bir kltr demek olacak ve, belki de, zenginleri beyaz ya da sari irktan olanlar yerine siyah irktan emekilerin ogalmasini tesvik etmeye 177

yneltecektir. Bu yolda beyaz irk giderek sayica kk bir aristokrasiye dnsebilecek; sonunda da bir zenci ayaklanmasiyla yok olabilecektir. Beyaz irktan uluslarin ogunda siyasal demokrasi yrrlkte oldugu iin btn bunlar fantezi olarak algilanabilir. Ancak ben her yerde demokrasinin, zenginlerin ikarlarini gelistirecek sekilde egitim yapilmasina yol atigini gzlyorum. gretmenler komnist diye isten atiliyorlar; ama tutucu olduklari iin atilan yok. Bunun yakin zamanda degisecegini varsaymak iin hi bir neden de grmyorum. Siraladigim btn bu nedenlerle, eger uygarligimiz, daha uzun sre zenginlerin ikarlarini kollamayi srdrrse, kanimca sonu karanlik olacaktir. Uygarligin ksn istemedigim iindir ki bir sosyalist oldum. Eger biraz nce sylediklerim yanlis degilse, ayricalikli bir azinlik disinda aile byk olasilikla yok olacaktir. Bu nedenle, ayricalikli bir azinlik da olmazsa, ailenin toptan yok olmasi beklenebilir. Bu sonu biyolojik aidan kainilmaz gibi grnyor. Aile, kendi baslarina yasamlarini srdremeyecek olduklari yillarda ocuklari koruyan bir kurumdur. Karincalarda ve arilarda bu islevi toplum stlenir; aile yoktur. Insanlarda da, eger bebeklerin yasami ailenin korunmasi disinda da gvende olursa, aile yasami giderek yok olacaktir. Bu, insanlarin duygusal yasaminda ok derin degisikliklere, gemisin sanat ve edebiyatindan tmden kopmalara yol aar. Insanlar arasindaki farkliliklar da azalir; nk artik anababalar ocuklarini, kendilerine zg nitelikleri onlara geirecek sekilde egitemeyeceklerdir. Cinsel ask daha az ilgin, daha az romantik olacak; belki de btn ask siirleri sama bulunacaktir. Insan dogasindaki sanat, bilim, politika gibi duygusal geler baska ikis yollari arayacaktir (Disraeli iin politika romantik bir servendi). Insan yasaminin duygusal dokusundan birseylerin gerekten yok olacagini dsnmekten kendimi alamiyorum. Ama gvencedeki her artis bu trden bazi kayiplari ieriyor. Buharli gemiler yelkenliler kadar, vergi tahsildarlari eskiyalar kadar romantik degillerdir. Belki de, gvenlik iinde olmak sonunda sikici gelecek ve insanlar salt can sikintisindan kurtulmak iin yikici olacaklardir. Ama bu tr olasiliklar saymakla tkenmez.

178

IV
Gnmzde kltrn egilimi, sanat ve edebiyattan uzak, bilim dogrultusundadir; byle srp gitmesi de olasidir. Kuskusuz, bunun nedeni bilimin yasantimizda ok byk yararlar saglamasidir. Rnesans tan gelen ve sosyal prestijle desteklenen gl bir edebiyat gelenegimiz vardir. Bir beyefendi biraz Latince bilmelidir; ancak bir lokomotifin nasil alistigini bilmese de olur. Ne var ki, bu gelenegin srmesi beyefendi baskalarindan daha az yararli yi kilmaktan baska ise yaramaz. Sanirim, uzun olmayan bir sre sonra, bilim alaninda birseyler bilmeyen bir kimsenin egitim grms kisi sayilmayacagini varsayabiliriz. Bu olumlu birsey; ancak bilimin, zaferlerini kltrmzn baska ynlerden yoksullasmasi pahasina kazaniyor olmasi zlecek birsey. Sanat gn getike daha ok bir zmrenin ya da birka zengin sanatseverin isi olmaktadir. Sanat, siradan insan iin, din ve kamu yasamiyla baglantili oldugu zamanlardaki kadar nemli degildir. St. Paul Katedrali yapimi iin nin harcanan para Hollandalilari yenmemiz iin donanmamiza verilebilirdi; fakat 2. Charles dneminde (1630-1685) St. Paul n daha nemli oldugu dsnlmst. Daha nce estetik ynden vlmeye deger sayilan duygusal gereksinimler giderek daha nemsizlesen yollarla gideriliyorlar: gnmzde dans ve dans mziginin, genelde, daha az uygar olan bir toplumdan ithal edilmis olan Rus Balesi disinda, sanatsal hibir degeri yoktur. Sanatin nemini yitirmesi, korkarim kainilmazdir ve atalarimizdan daha dikkatli ve faydacil olan yasama biimimizle bagintilidir. Bir yz yil kadar sonra, az ok egitim grms herkesin bir hayli matematik, biraz biyoloji ve byk lde de makine yapimi bilecegini tahmin ediyorum. Egitim, bir azinlik disinda, daha ok dinamik denilen, yani insanlara duyu ve dsnceden ok, yapmayigretici trden olacaktir. Insanlar her isi byk bir beceriyle yapacaklar, ancak bu islerin yapmaya deger olup olmadigini rasyonel bir biimde degerlendirmekten aciz olacaklardir. Belki de resmi bir dsnrler tabakasi, bir de duygucular tabakasi olusacak; bunlardan birincisi Royal Society nin, (Royal Society: Ingiltere 1660 de da kurulmus en eski bilim adamlari dernegi. (.N.)) Ikincisi de Royal Academy ile Piskoposluk 179

federasyonunun birer uzantisi olacaktir. Dsnrlerce elde edilen sonular devletin mali olacak ve, yerine gre, yalniz Milli Savunma Amirallige, ya da Hava ya, Kuvvetleri Bakanligi aiklanacaktir. Eger dsman na lkelerde hastalik yayma isi zamanla grevleri arasina alinirsa, belki Saglik Bakanligi da bu araya girebilir. Resmi duygucular okullarda, tiyatrolarda, kiliselerde hangi duygularin yayinlanacagini saptayacaklar, ama bu duygularin nasil yaratilacagini kesfetmek resmi dsnrlerin isi olacaktir. Okul ocuklarinin haylazliklari gz nne alinirsa, resmi duygucularin kararlarinin devlet sirri olarak nitelendirilmesinin yerinde olacagi dsnlebilir. Bununla birlikte, bir Kidemli Sansrcler Komitesi nce onaylanan resimlerin sergilenmesine ve vaazlar verilmesine izin verilecektir. Radyo yayinlari da gnlk gazeteleri herhalde silip sprr. Azinlik grslerini dile getirmek iin bir iki haftalik dergi basini kurtarabilir. Okuma ise, yerini gramofona, ya da ondan daha iyi bir icada birakacagindan, nadiren yapilan bir is olacaktir. Bunun gibi, gnlk yasamda yazma yerine de diktafon kullanilacaktir. Eger savaslar ortadan kalkar ve retim bilimsel olarak dzenlenirse, herkesin rahata yasamasi iin gnde drt saatlik alismanin yeterli olmasi olasidir. Bu sre kadar alisip bos zamanin keyfini ikarmak mi, yoksa daha ok alisip lks seylerin keyfini ikarmak mi sorusu tartismaya aiktir. Galiba bazilari birini, bazilari da digerini seecektir. Pek ok kisi bos saatlerini, kuskusuz, dansederek, futbol seyrederek, ya da sinemaya giderek geirecektir. ocuklar iin endiseye gerek yoktur; devlet onlara bakar. Hastalik ok seyrek grlecek; genlestirme yoluyla yaslilik lmden kisa bir sre ncesine kadar ertelenebilecektir. Dnya bir hedonist (hazci) cenneti olacak; ve de hemen herkes bu yasami dayanilmaz lde can sikici bulacaktir. Byle bir dnyada yikici drtlerin karsi konulmaz olabileceginden korkulur. R.L. Stevenson un Intihar Kulb burada yasama geebilir; sanatsal cinayetlerle ugrasan gizli dernekler de kurulabilir. Gemiste yasam tehlikeli oldugu iin ciddiye alinmis, ciddi oldugu iin de ilgin olmustur. Eger insan dogasi degismezse, tehlike olmayinca hayatin tadi kalmayacak ve biraz heyecan bulmak umuduyla insanlar her trl asagilik ktlklere basvuracaklardir.

180

Bu ikilem kainilmaz midir? Yasamin sikintili ynleri, onun en iyi ynleri iin gerekli midir? Sanmiyorum. Eger insan dogasi, cahil insanlarin hala sandigi gibi, degistirilemez ise durum gerekten umutsuzdur. Psikologlar ve fizyologlar sayesinde artik biliyoruz ki insan dogasi denilen seyin en ok onda biri dogadan gelmekte, geri kalan onda dokuz ise sonradan olusmaktadir. Insan dogasi dedigimiz sey, erken egitimde yapilacak degisikliklerle hemen tmyle degistirilebilir. Bu degisiklikler, eger dsnce ve enerji bu alana ynelirse, en ufak bir tehlikeye yol amadan ve yasamin ciddiyetini yeterince koruyacak sekilde gereklestirilebilir. Bunun iin iki sey gereklidir: ocuklarda yapici drtleri gelistirmek ve bunlarin yetiskinlikte de devami iin olanaklari saglamak. Simdiye kadar, yasamda nemli sayilan seylerin en byk blmn savunma ve saldiri olusturmustur. Kendimizi aliga, ocuklarimizi dnyanin ilgisizligine, lkemizi ulusal dsmanlara karsi savunuruz; tehlikeli ve dsman oldugunu sandigimiz kimselere de szle, ya da fiziksel olarak saldiririz. Ancak, ayni lde gl olan baska duygu kaynaklari da vardir. Estetik yaraticilik ya da bilimsel kesif duygulari, en tutkulu ask kadar gl ve yogun olabilirler. Askin kendisi ise baglayici ve baskici olmasina karsin, yaratici da olabilir. Dogru egitim verildiginde insanlarin byk ogunlugu mutlulugu yapici faaliyetlerde bulabilirler; yeter ki elverisli olanaklar var olsun. Bu bizi ikinci gereksinimimize getiriyor. Yalniz st makamlarin emrettigi yararli islere degil, yapici atilimlara da firsat verilmelidir. Entellektel ve sanatsal yaraticiliga, insan yasamini iyilestirmek iin ileri srlen dsncelere, yapici trden insan iliskilerine hibir engel bulunmamalidir. Eger bunlarin hepsi varsa ve egitim de isabetli trden ise; gereksinim duyanlar iin ciddi ve hareketli bir yasam tarzina yine de yer vardir. Bu durumda ve ancak bu durumda yasamin belli basli ktlklerini ortadan kaldirmak iin rgtlenmis bir toplum kalici olabilir; nk daha enerjik olan bireyleri iin de doyum olanagi saglanmistir. Itiraf etmeliyim ki, kanimca, uygarligimizin hata yapma olasiliginin en yksek oldugu konu budur. Pek ok dzenlemeye gerek vardir; bu kadar ok seyde, olmasi gerekenden fazla seylerin de bulunacagi hemen hemen kesindir. Bunun yol aacagi zarar, kisisel aba olanaklarinin azalmasidir. ok genis rgtler kisinin kendini aciz hissetmesine, bu da abanin zayiflamasina yol aar. Bu tehlike 181

yneticilerin onu farketmesiyle nlenebilir; ancak yneticilerin, ogunlukla, yapilari geregi farkedemedikleri trdendir. Insanin yasam tarzini ynlendiren her dzenlemede, sisteme yeteneklerin yozlasmasina yol aan hareketsizligi nleyecek, ama kargasaya yol amayacak lde, anarsizm enjekte etmeye gerek vardir. Bu da, teorik olarak zmsz olmayan, ancak gnlk yasamin dzensizlikleri iinde zm olasiligi pek bulunmayan hassas bir sorundur.

SON

182

You might also like