You are on page 1of 87

ARABA SEVDASI

Recaizade Mahmud Ekrem

Recaizade Mahmut Ekrem


(1847-1914) air ve yazar. stanbulda dodu. Reci Efendinin olu. Beyazt Rtiyesi ile Mekteb-i Irfanda okuduktan sonra Harbiye ddsine girdi (1858). Salk bakmndan uygun olmad iin okuldan ayrlp, Hariciye Nezareti Mektub Kalemine memur oldu (1862). Namk Kemal ile tanp Tasvir-i Efkrda yazmaya balad 1867de ayn gazeteyi devrald. 1877de r-y Devlet (Dantay) yesi oldu. retmenlik ve bakanlk, Ayan azl yapt. stanbulda ld. Kksu Mezarlna gmld. Tanzimat dnemi sanatlarndandir. iir, hikaye, roman, piyes ve tenkit yazlar yazmtr. Sanat sanat indir prensibine bal olarak tabiat, sevgi, lm temalarn ileyen iirler yazd. Batl edebiyatn domasna zemin hazrlad. iir kitaplar: 1. Name-i Seher (1871), 2. Yadigr- ebb (1873), 3. Zemzeme ( cilt, 1883-1885), 4. Nijad Ekrem (iirler, hatralar, 1911). Roman: Araba Sevdas (1896, 1940, 1963). Hikyeler: 1. Muhsin Bey yahut airliin Hazin Bir Netcesl (1889), 2. ems (1895). Piyesleri: 1. Afife Anjelik (1870), 2. Vuslat yahut Sreksiz Sevin (1874), 3. ok Bilen ok Yanlr (1914, 1941,1970). Dier eserleri: 1.Tlim-i Edebiyat (Edebiyat bilgileri, 1872,1882), 2. Takdir-I Elhan (Tenkid, 1886), 3 Atala (Chateaubrianddan tere. 1871), 4. Meprlzon Tercmesi (1875, S. Pelticodan), 5. Niz (Franszcadan manzum ve mensur tercmeler, 1885), 6. Kudemdan Birka ir (1888), 7. Tefekkr (1888)

BRNC KISIM skdar'dan Balarba yoluyla amlca'ya gidilirken Tophaneliolu'ndaki drt yol az civarndan yaklak yz adm ileriye baklrsa, o geni osenin ortasnn ilerisinde etraf bir arn kadar ykseklikte, duvar iine alnm bir aalk grlr. Bu aala varld gibi ose yol, sa ve sol olmak zere iki ksma ayrlr. Duvarla evrilen aaln byk bir kaps vardr. Bu kap, iki yolun tam ayrld noktada bulunur. Sa ve soldaki yollardan hangisine gidilse karda aalklar vardr. Aaln yanndaki duvar alaktr. zerinden hayvan ve zellikle insan atlamasn diye teller uzatlarak koruma altna alnmtr. Normal bir yoku zerindeki bu yollardan yryerek drt be dakika kadar gidiince, duvarla evrili olan aalk bir meydanca gelinir. Aaln olduu yerde, cephede aadakine paralel bir kap vardr. Yksekten ku bak bakldnda koni gibi grnen aalk, burda bitse de iki yol birlemez. Meydancn otuz adm kadar tesinde olduka geni ve yksek bir set zerinde, eski binalarn taklidiyle yaplm; enli, saakl, tek katl bir bina ve bu binann etrafnda baz byk aalar vardr. Onun st yannda, baka bir setle balayan ve baz selvi ve mee aalarn iine alan bir yer daha grlr. Buras, vaktiyle krlamayp kalm ve orann "Sarkaya" ismiyle anlmasna sebep olmu byk byk sararm kayalar iine alan; inili yokulu, terk edilmi bir mezarlktr. Getiimiz meydanckla burann aras bir be dakika kadar vardr. Bu mezarlk geildikten sonra, iki yol hem birleir, hem de dzleir. Buradan yine bir be dakika kadar ileri yrnrse artk amlca Dann eteinde Kskl Kynn arsna varlm olur. Buraya kncaya kadar yorulmadysak yine aa doru inelim de noktalarn ve snrlarm belirlediimiz yerleri aratralm. Bu aratrmaya da aalktan balamamz doal olacaktr. Buras "amlca Bahesi" adyla stanbul'da dzenlenmi olan ilk bahedir. Halkn ilgisine bu aralar nem verilmedii iin genellikle kapaldr. Yazn, zellikle de baharlarda, bu baheyi atrp aadaki kapdan ieriye girmelisiniz. Be on adm ilerleyip etrafnza baktnzda byk ve huzur verici bir bahede olduunuzu grrsnz. Bahe yaplrken sadece gzel grnmesi dnlmemitir. lerde aalarn, ormanlarn bydkleri hle gre gzelliklerini koruyamayacaklar endiesiyle yaplan o bykl kkl tarhlarn uygunluklarna ve durumlarna bakarak ilk dzenlemesini stlenen tabiat ustas kimse onun sanatna hayran olursunuz ve her tarafa dikkat etmeye balarsnz. Dardakilerin grmemesi iin kenarlara bir eyler dikilmitir. Dal budak salvermi salkm, aylantoz, atkestanesi gibi glgeli aalarla, ortalarda yer yer topraa dikilmi nar, kavak, manolya, salkm st gibi aalarn ve baz yerlerde gne klarnn bile kolaylkla iine giremeyecei kadar sklam ormancklarn etrafnda dolar ve bunlar fazlasyla ho bulursunuz. Biraz ilerleyince bir dzln ortasnda st kapal, etraf ak, ardak gibi bir ey ve baz kenar yollar stnde kulbe tarznda dzenli ve gzel, ufak ufak binalara rastlarsnz. Bunlardan ardaa benzeyen eyin, zel gnlerde bir eyler almas iin getirilen algc takm iin bir yer ve o kulbelerinde bahede yiyecek, iecek ve merubat satmak iin yaplm bfeler olduunu grr, bunlar da beenirsiniz. Azck daha ileri gidince byk bir gl... Onun ortasnda da gzel bir adack... Bu aday kenara balamak iin itten dzensiz bir ekilde yaplm olan doal, gzel kprler ve adann zerinde, yine ilenmemi aa dallar ve ktklerinden yaplm zarif bir kk

grr; bundan da ok holanrsnz. En sonunda yukardaki kapdan karak bu meydanc ve setin stne kp daha nce grdmz binay yakndan grr, bunun baheye bal bir gazino olduunu renirsiniz. Bylece bahenin her bakmdan mkemmel olduunu onaylarsnz. Bu birka szle kabaca tarif edilmi olan amlca Bahesi bundan nce, imdiki gibi hznl bir sessizlie ve yalnzla sahip deildi; grltl bir elence yeriydi. Dzenlenmesiyle epey uralan bu bahenin, Rum takvime gre bin iki yz seksen alt senesinin bahar mevsiminde alaca haberi, stanbul ile beldenin halk arasnda duyulmutu. Zevklerine dkn genler ve zellikle byle elenceleri erkeklerden birka kat daha fazla aramaya, yaradl olarak mecbur olan hanmlar, o zamann gelip atmasn bekleyerek elbiseye, sse bal hazrlklara gerei gibi hz vermilerdi. Bizim memlekette benzeri daha grlmeyen bu yerden her an ve belki mehtapl gecelerde kolaylkla yararlanmak iin pek ok aile amlca, Bulgurlu, Kskl, Tophaneliolu, Balarba taraflarnda kkler, evler kiralamt. Bahar gelir gelmez tanmak istiyorlard. Nihayet o senenin mays ay balarnda bahe ald. Dinlenme ve gezme gnleri olarak kabul edilen cuma ve pazar gnleri skdar, Kadky, Beylerbeyi gibi amlca'ya komu saylan yerlerin dnda stanbul'un uzak yerlerinden, Boazii'nden ve baka yerlerden arabalarla, hayvanlarla ve bazen de yaya olarak gelen kadn, erkek binlerce seyircinin baheye saldr gerekten grlmeliydi. Snr, ancak bir eyrek saatte dolalabilen bahe o kadar geniliine ramen, bu byk kalabal iine alamyordu. Bu yzden halkn bir ksm girdike, bir ksm kmaya mecburdu. Bylece gerek yukar, gerek aa kapdan aralksz bir ekilde girip kan seyircilerin okluuyla, o koca bahe -benzetme biraz kabaca olsa da- byk bir ar kovann andryordu. Fakat bu yle bir kovand ki arlarn bal gsteren gm markal bastonuyla vuruyordu. En az be dakikada bir ular altn, siyah, ipek bir eride bal, mineli saatini beyaz yeleinin cebinden karp bakyor; sonra sabrszlkla yerinden frlayp kapya doru be on adm gidiyor ve yine sandalyesine dnerek nceki vaziyetini alyordu. Gen beyin bu hline dikkat edenler, kendisinin nemli bir bekleyi rahatszl iinde olduunu sanrd. Eski vezirlerden rahmetli (...) Paa'nn olu olan muhteem Bihruz Bey, ilden ile g ederek on be sene kadar stanbul'a ayak basmam olan babasyla kk yanda memleket memleket dolamt. Bu yzden de bir ocuun eitimi iin gerekli olan bilgileri on alt yana kadar alamamt. Sonunda babasnn bir iinden karlmas zerine stanbul'a gelmiler ve bir ortaokula girmesi salanmt. Aradan alt ay gemeden (...) Paa yine bir ilin valiliine atanm ve stanbul'dan ayrlmaya mecbur olmutu. Ama bu defa Bihruz Bey, eitiminden geri kalmamas iin annesiyle beraber stanbul'da braklmt. ki sene sonra paa yine iinden karlp stanbul'a geldiinde, imtihan sonucunda olunun kara cmleye, imlya, okumaya olan bilgisini yeterli grd. Eitimini tamamlayp bir diploma alncaya kadar okula devam etmesine gerek grmeyerek ocuu kendi arzusu zerine Babli kalemlerinden birisine rak etti. Eitim iinse artk doal olarak art grnen Franszcayla birlikte ikinci derecede nemli grlen Arapa ve Farsay retmek zere maal hocalar tuttu. Bihruz Bey ilk hevesle be alt ay kadar kaleme devam etti. Daha Franszca bir cmle bile okuyamadan, azdan rendii bir hayli szle batl genlerin tavr, kyafet, hl ve hareketlerini taklit etmede gerekten ok byk gayret gsterdi. Bihruz Bey, annesinin tek ocuu olduu iin zaten hep mark bymt. Babasnn serveti, onun istedii her eyi kolayca elde etmesine msaitti. Genlik heveslerine de hibir yerden bir gn engelleme grmedii iin sonralar kaleme gidip gelmeyi epey azaltmt.

Kaleme gitmedii gnler salarn kestirmek, terziye elbise smarlamak, ayakkabcya l vermek gibi hi eksik olmayan sebeplerle Beyolu'nda, tede beride vakit geirirdi. Cuma ve pazar sabahlan da hocalarndan yarmar saat ders aldktan sonra evinden kar, akamlara kadar gezinti yerlerinde dolard. Bu beyin illerde bulunduu zaman en byk zevki, srmal bir elbise iinde, midilli veya at zerinde, arkasnda ifter ifter hizmetkrlarla sokak sokak gezip dolamakt. stanbul'a geldikten sonra eye merak sald. Birincisi araba kullanmak, ikincisi batl beylerin hepsinden daha ssl gezmek, ncs de berberler, ayakkabclar, terziler ve gazinolardaki garsonlarla Franszca konumakt. Bey, klar Sleymaniye'deki konaklarnda, yazlar da Kk amlca'daki kklerinde otururdu. Kendisi gibi kibar evrelerin ilgi gsterecei gezinti yerlerinden gitmedii hibirisi kalmamt. Buralara en son modaya uygun ekilde giyinmi olarak bazen yaz, bazen de kr bir ift beygir koulu drt tekerlek zerinde, st ve yanlar ak, ssl bir sedirden oluan ve seyisin oturmasna mahsus yerin arka tarafnda bulunan arabasyla giderdi. Kn, ak bir hava grnce ss eksilmesin diye zerine sadece dar ve ince bir ceket alarak, dizlerinin zerineyse sadece kadife bir rt atarak Beyolu Caddesinde, Kthane yollarnda araba kullanr ve en iddetli poyrazn karsnda tiril tiril titrerdi. Yazn da otuz, otuz be derece scak gnlerde amlca'da, Haydarpaa, Fenerbahe yollarnda yine ayn hevesle en kzgn gnein altnda hasm hasm halanr; fakat bu azab en byk zevk olarak grrd. Bihruz Bey her nereye gitse, her nerede bulunsa amac, hem grnmek hem grmek deildi, yalnzca grnmekti. Bir gn (...) Paann lm gerekleti ve olu birden yirmi sekiz bin liralk bir mirasa kavutu. Yapt ilerde de serbest kalnca o byk serveti az zaman iinde tketecek bir zevk ve elence hayatna dt. nk annenin, eskiden beri evld zerinde hibir hkm, hibir tehdidi etkili olamazd. Babasnn lmyle oluna geen servetin iyi bir ekilde idare edilmesi iin akrabadan baz kiileri ie kartrmak gibi tedbirlerde bulunmusa da sonu alamayacan anlamt. Bununla birlikte ocuu tamamyla kendi heveslerine brakmak zayfln gstermi ve ayrca gen beye o adan bir sknt ektirmemek zere konan mutfak masraflarn ve hizmetlerinde devaml altrdklar baz emektar hizmetkrlarn maalarn kendi malndan demeye raz olmutu. Mirasyedi beyefendinin kendi elence hayatndan baka hibir masraf olmad hlde her ay eline geen yz elli lira kadar bir para o elence hayatna yetmezdi. Bu arada beyin Arapa ve Farsa hocalar, kovulur gibi davranlar grmeye balaynca birer birer konaa gelmemeye baladlar. Yalnz Msy Piyer adndaki Franszca hocas beyin nabzna gre erbet veren kurnaz bir ihtiyard. Onun eskisi gibi devam etmesine izin verildi ve hatta drt lira olan maa alt liraya ykseldi. Genellikle btn mirasyedilerin dnd gibi Bihruz Bey de servetini, yemekle bitmez tkenmez zannediyordu. Bunun iin yerli yersiz giritii harcamalar, nakit parayla karlanmaya baland. Onlar bitince stanbul tarafndaki en az gelir getiren dkknlar birer birer satld. Sonra, Beyolu'ndaki nemli maazalara sra geldi. Bunlar da elden karld. Galata'da bir han vard. Sonunda o da satld. Mlk olarak elde, Sleymaniye'deki konak ile Kk amlca'daki kkten baka bir ey kalmad. Fakat Bihruz Bey dalm olduu elence lemine arabasyla, hizmetileriyle, tantanasyla aralk veremeden devam ediyordu. nk annesinin renk renk kadife kutular iindeki mcevherlerine ve prlantalarna henz el srlmemi ve onun sorumluluunda bulunan be on para mala ise daha hi dokunulmamt. amlca halk bahesinin alacan, oraya yakn oturduu iin doal olarak herkesten nce haber alan Bihruz Bey, mart gelir gelmez annesini zorlaya zorlaya yazla

tanmaya raz etmiti. Kke tanmalarnn ertesi gn hemen Jar den Publik (halk bahesi)'in iini, dn gezdi. Burann ok a l mod (modaya uygun) ve zellikle de kendi arzusu bakmndan gsterie ok favorabl (uygun) bir prmonad (gezinti) yeri olacan anlad. Bunun zerine ekipajm (araba takmn) yine biraz daha ssl gsterebilmek iin Beyolu'nda bulduu baz vastalarla Bender fabrikas rnlerinden olduka hafif ve zarif bir arabayla dierlerine nazaran ikier parmak daha uzun boylu, bir ift eitimli Macar araba hayvan smarlad. Araba ile hayvanlar, bahenin aldnn ikinci haftasnda geldi. Bihruz Bey de hemen o haftadan itibaren her cuma ve pazar gn halk bahesinin seyircileri arasnda grnmeye balad. Araba, gerekten de o senenin moda rengi olan ok ak, tatl bir sarya boyanmt. Yan taraflar beyin ad ve soyadnn ilk harflerini iine alan yaldzl birer marka ile sslenmiti. Tekerleklerinin ubuklar incecik fakat kendisi fazlasyla yksek, zarif, nazik ve adi bir tabirle kz gibi bir eydi. Annelerinin en gzellerinden olan kr hayvanlarna gelince, bunlarn da gerek boylan, gerek renkleri araba ile uygun ve koum takm da tabi ki en iyisindendi. Mevsimin modasna gre bazen koyu, bazen ak renkli epey dar elbisesi, bal renginde eldivenleri, ufak fesi ile yan taraftan grnen yznn bir yans frenk gmleinin dimdik duran yksek yakasyla rtlmt. Bihruz Bey, yeleinden - Ben o dilden anlamam. Fener lemi nasl gidiyor? Monde (kibarlar) geliyor mu? - Ne gezer!... Sizin bu jar dirimiz (bahe) yok mu? Papazn ban da kuruttu, Fener'in parlakln da sndrd, Moda'y da eskitti!... imdi buradan baka her yer bir desert! (l!) Arkadayla bu konumay yapt ksa zaman iinde Bihruz Beyin zihninden birok dnce gemiti: -Ne mnasebet?... Kadky gibi orta tabaka mahallesinde bu kadar k bir ekipaj bulunsun!... Ne mnasebet?... Orada olanlar hep bilinir. "Sarn tanrm" demesi de az... Tansayd yle mi dururdu?... Oh! Quelle, beaute divine/ (Ne ilhi bir gzellik!), Surtout quel got exellent! (Ne sekin bir zevk!) Benim ekipaja ne kadar dikkatli bakyordu!... Asaletini bu da ispat etmez mi? Acaba kimdir bu?... phesiz une jeune fille blonde (sarn bir gen kz). Fakat u Kefi'yi nasl savacam? O zaman abuk anlalr. Bakalm yaknl bana mym, yoksa ona m? Kim olduunu renmek kolay. Takip de eder, gittii yeri grrm... Bu dncelerden de anlald gibi Bihruz Bey landonun, Kadky tarafndan olduuna inanmyordu. Arkada Kefi Beyin: "Lndoyu her ne kadar tanmazsam da sarn hanm bileceim." eklindeki szlerini de kadna birlikte bakmalar iin ald bir eit tedbir olarak gryordu. Ama btn bunlara ramen pheden de tamamen kurtulamyordu. Landoyu, Kadky'e yaktramyordu. nk tand birok batl bey sayesinde kendisinde birtakm garip dnce ve tavr ortaya kmt. Bunlara gre Bihruz Bey, stanbul'un semt ve mahallelerini snfa ayrmt. Birincisi, kendisi gibi noblesse (asil) ve itibar sahibi kimselerden oluan civilise (meden) insanlarn; ikincisi burjuva snfnn, yani ada dncelerden o kadar da hissesi olmayan kaba tabiatl, orta hili halkn; ncs ise esnaf takmnn oturduu yerlerden meydana geliyordu. Kadky'n bu snflarn ilkinde olmas gerekiyorken, her naslsa Bihruz Bey, onu ikinci snfa dahil etmiti. Arkada Kefi Beyin, "Sarn hanm tanrm. " demesini gerekten byk bir tedbir yalan olarak grmesinin sebebi ise uydu: Kefi Bey, bu narin kadna kur yapacak olursa kendi kynden olduu ve zaten tand iin Bihruz Beyin bir ey deme hakk ve rekabete kalkmaya yz olamayacakt. Halbuki Bihruz Bey nerde, Kefi Bey nerde? kisinin arasndaki asalet, yakkllk, zerafet ve kiilik fark, Kk

amlca ile Kadky arasndaki fark kadar bykt. Landonun ssyle vnen gzel kadnn bu fark bilmemesi ise Bihruz Beye gre mmkn deildi. Durum byle olsa da hanmefendinin bir ara Kefi Beye de bakndaki hikmet neydi? Bu bakn anlam Kefi Beye, "Bey! Sen o arabaya hi de yakmyorsun!" demek miydi? Yoksa kendisine kar: "Niin yle adi adamlarla gryorsunuz? Veyahut: "Yannzda o olmasayd, size daha baka trl bakacaktm..." gibi bir ey miydi? Bunu derhal anlamak, Bihruz Bey iin ok nemliydi ve bu da Kefi Beyin savulmasna balyd. Onun iin Kefi Beyi, yanndan defetmeye bir are arayp dururken Kefi Beyin: - Mon er, ben biraz da baheye gireceim. Arkadalardan birisiyle randevumuz var, bakaym gelmi mi? eklindeki ayrlma teklifini, - yle ise au revoir (grmek zere)! diye karlad ve iki arkada birbirinden ayrld. Kefi Bey, gerekten doruca baheye girdi ve kalabalk iinde kayboldu. Bihruz Bey de fesini, boyun ban dzelttikten, potinlerinin tozunu arabacsna aldrdktan sonra yerine rahata yerleti, landonun geliini beklemeye koyuldu. Aradan iki dakika gemeden lndo, bahenin br kesinden kt. Zavall Bihruz Bey, nne gelinceye kadar yle bir yrek arpntsna uramamt. Bandaki kan kalbine doru inmi, yz mavi bir renk almt. Kendi kendine: - Diyab, par azar srej amur? (Vay canna, yoksa k m oluyorum?) gibi alafranga szler sylenmeye balad. Oturduu yerde baz pozlar aldktan sonra lndoya gzlerini dikti. Lndo, btn byklyle Bihruz Beyin bulunduu noktaya geliyorsa da iindekilerde kesinlikle bir hareket grlmyordu. Bihruz Bey, arabasn biraz geri almak bahanesiyle hayvanlarn hareket ettirdi. Bundan maksad landonun iindekilere: "Ben buradaym!" demekti. Bu hareket de etkili olamad. Lndo geldii gibi geti gitti. - Ne baya kadn!... Yazk ekipajal. O da bir ey deil a!... Zaten modas gemi!... Hayvanlar dersen ka paralk eyler!... yle ordinaire (ad) insanlar kendileri gibi insanlara ynelirler. Ce'st naturel (doal bir ey). Dommage! Voil une beaute mal placee! Si c'est une beaute par exemple. (Yazk! te yerini bulamam bir gzellik! Tabi, eer buna bir gzellik demek doruysa...) Bihruz Beyin bu tr szleri sylemeye kalkmas, arabadan ilk grd yaknl grememekten kaynaklanan bir zrt tesellisi saylrd. Yoksa gerekte, o zamana kadar bir kerecik olsun tatmad bir ekememezlik acsyla dama birdenbire aclanm ve bu kskanln sonucunda arm kalmt. Gzleri kararm; zihni bulanmt. Kendisine bir dakika nce bir nee ve elence lemi gibi grlen o halka ak park, gzleri huzursuz eden bir kargaalktan ibaret grmeye ve baheden doru gelen mzka seslerini, kulaklar trmalayan bir ahenk cehennemi gibi duymaya balamt. Fakat ne yapsn?... Arabann arkasndan gitmek, kendini drme; orada durmak ise tahamml edilemeyecek bir ey... Tamamen savuup gitmek mmknd. Ama o da zntden kaynaklandn dndrebilecei iin kendince bir eit alalmayd. Zavall Bihruz Bey, hibir eye karar veremedii iin olduu yerde durup dnmeye balad. Franszca hocasyla beraber okuduu romanlarda, kendisinin iinde bulunduu zor duruma benzer baz olaylar gemiti. Bir ara aklna onlar geldi. Onlar dndke yava yava kanndaki hiddet soumaya balad. nk byle bir durumda, kadnlara kar indifference (ilgisizlik) gstermekten baka etkili ve faydal bir tedbir olamayaca kuraln o romanlardan hatrlam ve bylece onlardan grd btn fayda da bu olmutu. Orada kalmaya ve lndo tekrar gelip gedii vakit kendisi de vazifesizce baka bir tarafa bakmaya karar verdi. Bu defa lndoyu rahat bir ekilde bekledi. Lando drdnc kez yine br taraftan kt. Fakat bu defa doruca bahenin kaps hizasna geldi, durdu. Hanmlarn emir ve iaretleri zerine arabac derhal aaya indi. Arabann kapsn at. Zihninde tamamyla vazifesiz grnmee karar veren Bihruz Beyin gzleri ncekinden daha fazla alm, ilerden durumu izliyordu. Arabann kaps

alr almaz birbiri arkasndan iki hanm indi. Bunlardan biri o bildiimiz sarn hanm, dieri de onun arkadayd. Hanmlar arabadan indikten sonra arabac, ald emir zerine lndoyu br tarafa doru yrtt. Sarn hanm, kendisi gibi gnl avclnda ustalk kazanm kadnlara has bir iveyle yanndaki hanma bir ey sylemi de ona glyor gibi glmseyerek gzn Bihruz Beye evirdikten sonra ar ar yrd. Arkadayla birlikte baheye girdi. Bunlar landolarn bahenin hizasnda durdurur durdurmaz Bihruz Bey kendi kendine: "- Kefi'nin randevusu anlald! Vay llk vay! Ya tekinin o az neydi? Fakat bu kim? Belli ki bir kokot! Byle baya bir kokotla Kefi gibi baya bir kurr'n davranlarn grmek de hotur ya!... Ben de baheye girer, bir tarafta bunlar seyrederim. Ne nemi var ki?... Ah o zevzee niin yz verdim de arabama ardm, yanma oturttum! Fakat unun kim olduunu renmeliyim. Lparans e trompz derler; ne kadar doru bir sz..." gibi birtakm szler syleyerek baheye girmeye karar vermiken, sarn hanmn o bakndan yine kendisi iin mitli bir anlam kard iin kadncaz hakkndaki szlerini geici olarak geri alarak hemen arabasndan frlad. Baheye girdi. n sra konuarak yrmekte olan iki hanm takip etmeye balad. Sarn hanm ksadan uzunca, uzundan ksaca, tam olarak orta boylu, narin yapl biriyi Yrrken birdenbire duruyor; dururken birdenbire hareket ediyor; dnp dnp arkasna bakyordu. Hani u mehur szle tarif olunan cilveli tavra sahip bir gzeldi: h zi tu muht be hengm- devden Ram kerden stden vpes nigerden (Ceylan, seke seke koarken, rkm gibi durmay ve dnp arkasna bakmay senden rendi.) Salar imdiki boyalarn verdii kzl renkte deil, olduka ak, doal saryd. Gzleri, Allah'n doruyu gsteren yaradl hatas olarak mavi deil de izgileri belli olan koyu saryd. Kalar kumrald. Yz, vcudunun narinliine nispeten dolgunca; burnu ise yznn dolgunluuna nispeten inceydi. Az, airlerin tasvir ettikleri hayali noktadan be on bin defa byk, fakat yine de olduka kkt. Bu zellikleriyle epeyce gzel kabul edilecek sarn hanmn en byk, en etkili gzellii baklaryla dudaklarnda idi. O bakta bilmem ne hiddet vard ki dikilip durduu vakit bakt gzlere bir imek gibi etki ederek t can evine ular ve muhteem yaradlndaki yakclk karsnda yrekleri tir tir titretirdi. O dudaklarda bilmem ne kuvvet vard ki nazik bir ekilde konumayla veya zarif bir ekilde glmsemeyle hareket etmeye balad zaman hasret dolu baklara trl trl anlamlar sunar ve bu anlamlar ortaya kt zaman insan tahamml etmekte zorlanrd. Kadn ok gzel giyinmiti. O zamann modasna pek de uygun olmayarak biraz dar kesimli, st mavisi rengindeki atlas feracesi, boy posundaki uygunluu ortaya karyordu. Araba iinde saatlerce zerine oturduu iin giysisinde birok krklk olumutu. Ancak buna ramen gnee kar gelince o renklere lyk bir ekilde olduka gzel, olduka ho klar, glgeler iinde gz alc bir grnt sunuyordu. En ince trnden olan yama, tozpembe yanaklar zerinde yeni am bir gl ssleyen gzel bir buu gibi duruyordu. Yaman iki yannda haylazcasna darya sarkm olan ve rzgrn kmldatmasyla hemen oynamaya balayan srma teller ise beyaz bir bulut parasna doru dnen gne klarn andryordu. Bandaki ssl balk da gk mavisi rengindeydi. Benzetmelerimizin bayalamayacandan emin olsak bunu da o sar salarla beraber gneli bir gkyzne benzetirdik. Ak efltun renkli eldivenler iindeki ellerin ve tahminen otuz drt numara iskarpin iinde, ipek orapla rtl ayaklarn zariflii bilinemezse de zlem duyanlar iin bunlar da pek sevimli, pek nzik idi. Sarn hanmn emsiyesine gelince yle dantelli, saakllar gibi parlak renkli deil de yaradlndaki -hani ya u Bihruz Beyi ilk bakta "Kel gu ekseln" szyle kendisine vg yadrc bir kii eden- zerafetin en byk iareti olarak sade, gzel ve yalnz sapna

feracesinin renginde bir kurdel bal, siyah, ar atlastan idi. Okuyucular isterlerse bu emsiyeyi de o gneli gkyznn bir tarafnda, bir kara buluta benzetebilirler. O zaman benzetmenin sunduu hayal ortaya kar. nk bulutun gn iinde olmas gerekirken gkyz bulutun iine girmi olur. Sarn hanmn yandan bahsetmedik. nk bilmiyoruz. Kymetli dilerini anlatamadk. nk grmedik. Fakat tahminimizce bu gzel kadn, olsa olsa yirmi yan henz bitirmitir. Diler de elbette iki dizi incidir! Gzel hanmn arkada, kendisinden boylu, kendisinden enli, kendisinden yal, hem de ok yalyd. Mavi gzl, esmer yzlyd. Canl canl yryne ramen pek din; ok konumasna, akay ok sevmesine, devaml glmesine ramen pek neeliydi. Yanlarndan gelen geenlere neredeyse bir ey syleyecek gibi dikkatli dikkatli bakmasna ramen serbest alm bir hanmd. Sanki kalpaklar yanndaki dkknlardan ok alveri eden birini akla getiriyordu. Siyaha alan koyu yeil kumatan feracesine sz yoksa da onun arka eteini srekli sa eliyle tutup kaldrmasnda pek zerafet yoktu. Karamandola'dan ald potinleri eski deilse de yrrken fercenin etekleri ok kalkt iin o potinlerin st tarafndan beyaz, tire oraplarn grn pek gzel gelmiyordu. Sol elindeki beyaz emsiye, ipekli gibi parlyor olsa bile bkm yerlerinin bir parack sararm olmas o kadar ho grnmyordu. Kalnca yama o yata bir hanm iin pek uygundu; ancak bu yaman ara sra enesinden aaya doru dmesi hi de sevilir ey deildi. Fakat bu iki hanmn birbiriyle olan arkadal, ar ztlklar deitirecek gzel bir manzara sergiliyordu. Mesel sarn hanm sar bir gl, dieri ise onunla balanm bir maz dal idi. Yahut sarn hanm iek am nazik bir fidan, yanndaki ise o fidann dzensiz bir glgesiydi. Veyahut sarn hanm parlak bir gne, br ise o gnein yanndan ayrlmayan, o gnei daha gsterili gstererek kendisini de biraz ho gsteren kara bir buluttu. ki hanm ar ar gittiler. Sz edilen gln yannda durdular. Oradaki be alt kadar iee birka ar toplanm, havuzu seyrediyorlard. Bihruz Bey de hanmlarn arkasndan gitti. Drt, be adm kadar uzakta, gln kenarnda bastonuna dayand durdu. Havuz, bazen beyazlktan daha fazla hoa giden yeil rengi henz alamamsa da epeyce bulanm, sararm olduundan kenarndaki ve civarndaki aalar ve bitkilerle onu seyretmeye gelenlerin ekillerine, boy poslarna, yzlerine aynalk edebilirdi. indeki krmz, beyaz, siyah renkli balklar gneten, hayatlar iin gerekli olan enerjiyi almak iin t suyun yzne kadar km; su iinde sakin ve mest olmu bir ekilde etraf seyretmeye dalmlard. Havuzun gne klarnn yansmasyla parl parl parlayan yzeyi, iindeki bu balklarla beraber irkin renkli, iekli bir ipekii kuma gibi grnyordu. Sarn hanmla beraberindeki hanm, gln kenarna gidip de yzeyde kendi akislerini grnce sarn hanm sze balad ve aralarnda yle bir konuma geti: - Bak, bak engi Hanm, yer aynas! Gryor musun kendini?... - Yer aynas m?... O da nedir? Yer elmas bilirim ama yer aynasn hi iitmedimdi! - Yaman biraz syrr da bakarsan, yer aynasnn iinde iki tane yer elmas da grrsn... - Nesine bakaym. Bulank bir su; o krmz eyler de galiba Amasya elmas olacak!... - Ay Amasya'da elmas kar mym? Ben de bunu iitmedimdi. - Elma, ayol elma!... Elmas deil. Elmasn, prlantann ngiltere'de ktn bilmeyecek ne var? Sen de elence bulamadn da besbelli benimle eleniyorsun... Bihruz Bey, hanmlarn bu konumasn byk bir dikkat ve nemle iitmek iin olduu yerde kulaklarn drt amt. "Yer aynas" benzetmesi ve zellikle de "yer aynas iinde yer elmas grnecei" hatrlatmasndan dolay kendi kendisine: - Quel esprit! (Ne zek!) Quelle fnesse! (Ne incelik!) diyerek sarn hanmn zerafetine hayran olup dururken ngiltere szn iittiinde bunu soyut, kendisine frlatlm prlanta

kadar kymetli ufak bir ta olarak kabul etmek istedi. Bunda da aslnda hakk vard. nk o toplulukta kendisinden baka, ngiltere'den daha yeni gelmi bir msy gibi alafranga giyinmi kimse yoktu. Bihruz Bey, byle kymetli bir vg elde ettii iin kendisini dnyann en mutlu insan yapan bu tan; yani bu zarif hediyenin altnda kalmayacak ekilde gzel bir karlk hazrlamaya balad. Bu srada mevcut olan seyirciler de ekiliyorlard. Beyefendi bu gzel tesadften yararlanarak derhal hanmlara yaklat. Ceketinin bir iliine sokulmu olan beyaz geraniurm yani kaba Trkeyle sardalya ieini kard ve: - "Kymeti ngiltere'yi, Fransa'y ve belki btn Avrupa'y satn alabilecek olan prlantanza byle fanee (solgun) bir iekle karlk vermek lyk deilse de kabulne tenezzl buyurmanz rica etmeye zarar grmeyerek kendimi mesut sayarm. Byle bir iltifatnz admirateuriinz (hayran) ne kadar heureux (mutlu) eder tarif edemem." diyerek iei sarn hanma doru uzatt. Sarn hanm bu szleri hi zerine almayarak sanki kendini seyretmekle megul oluyordu. Nihayet beraberindeki hanmn uyars ve zorlamasyla Bihruz Beye doru dnd: - "Teekkr ederim." dedi. iei ald. Bir toplu ine ile gsnn bir tarafna ilitirdi. Arkasndan yanndaki hanma: "Acaba kke girmeye izin var mdr?" dedi. teden Bihruz Bey hemen sze kararak: - "Bahenin her tarafn gezmeye herkesin droi (hak) vardr. Zaten byle rustique (kr hayatna ait) yerlere sizin gibi huriler, periler yakr!" dedi. Bunun zerine sarn hanm glerek arkadana doru eildi, gizlice bir ey syledi. Syledii: - , bu benim adm nereden renmi? Sznden ibaret idi. Bihruz Bey, derece derece sarn hanma yaklamak, onunla tanmak, konumak istiyordu. Halbuki ilk raslantda kendisini o kadar yakndan Bihruz Beye gstermek, -artk bari ismiyle analm- Perive Hanmn hesabna uymuyordu. Bunun zerine iki hanm, kk gezmekten vazgeerek aa doru yrdler. Be, on adm sonra kalabalk iine girdiler. Bihruz Bey de glge gibi onlar takip etmeye balad. Bihruz Bey, hem ar ar yryor; hem de Perive Hanmn yznn ve niteliklerinin gzelliklerini birer birer tekrar ediyordu. Byle yz melek, huyu melek, zeks fevkalde, eitimi mkemmel ve bu zelliklerle olduka asil bir aileye mensubiyeti phesiz olan bir hanmefendinin Kefi gibi baya, kt eitimli bir adama yaknlk gstermeye tenezzl etmesinin mmkn olamayacan dnyordu. Ve biraz nce bu hanm hakkndaki kt dncelerini aadaki u dnceleriyle dzeltmeye alyordu: - Bu nasl gzellik? Uzaktan gne gibi grnyor, gzleri kamatryor... Yakndan ay gibi parlyor da insann baktka bakaca geliyor! Ne kadar airane bir gzellik! Ya o konumasnn gzellii! Yer aynas, yere denmi ayna, bu kk gl iin ok gzel bir benzetme! ngiltere prlantas! Bu da gzel, benim iin fazla vc ama zarar yok. iei ok zor kabul etti. Tabi byle bir gen iin bu durum sadece iffet ve masumluktan kaynaklanyor. Acaba ad nedir?... Ah! aceleyle soramadm. Heyecan brakmyordu ki... Ben de gzel karlk verdim ya. Allah'tan zerimde o iek vard. Gerekten ok airane bir tesadf oldu. Yaasn, yle bir gln kenarnda... Lmartine! Ah Lmartine! Gelip de bu hli grmeliydin! Be dakika iinde en parlaklarndan be yz ver yazmak iin ne airane bir tabloydu!... engi Hanm... Ne tuhaf isim! engi, dansz olarak bilinir, ama bu sz isim olarak hi iitmedimdi. Orjinal, bu da ok orjinal. zerindeki u tuvalete, u yrye bak! Gerekten Kalipso gibi efsanev bir kadn... Sanki Kalipso'yu adasndan almlar, yamaklamlar, fercelemiler de u bahenin iine gndermiler!... te Bihruz Bey byle dnyor, dndke de mutlu oluyor, gurur duyuyordu. nk nnde cilveli bir ekilde yryen; gzelliine, zerafet ve kyafetine yalnz erkekleri deil, kendi derecesindeki ssl hanmlar bile hayran etmekte olan Perive Hanma beenilmek mutluluu, o kadar k bey iinde yalnz kendisine nasip olmutu.

Gerekten de gzel kadn her admda be on kiiyi peinde koturduu hlde hibirisine bakmaya bile tenezzl etmiyordu. Yalnz gzellikte, parlaklkta kendisine rakip grdklerine bir bak atarak ilerliyordu. Bihruz Bey, baarsndan emindi. Yalnz bir ey, kendisini ara sra huzursuz ediyordu. Bu, Kefi Bey eer bahedeyse sarn hanmn ona kar nasl bir muamelede bulunaca endiesiydi. allarn olduu yere kadar Kefi Bey grlmedi. Bihruz Beyin de mutluluuna glge dren o zalim dnce yava yava dalmaya balad. Biraz daha ilerlediler. Buras kalabalk deildi. Bihruz Bey admlarn sklatrd. Hanmlara yetiti. Hzl yrmesinin amac, sarn hanm bir daha nerede ve ne zaman grmek mmkn olacan ona sormakt. Sarn hanm buna frsat vermeden engi Hanma hitaben: - "Buras ok gzel, ok houma gitti; gelecek cuma da gelelim, hem doruca buraya girelim." dedi. Bunun zerine Bihruz Bey: - Saat kata? Pardon efendim, saat kata? der demez, geriden bir "Kskanlk! Kskanlk!..." diye bir ses duyuldu. Hepsi birden dndler, baktlar. Bunu syleyen orackta aalarla evrili bir tarhn iinde yalnz bana oturmakta olan Kefi Bey idi. Hanmlar, bartnn sahibini tanyp birbirlerine bir ey sylediler, glmeye baladlar. Bu srada aaki kapya da varmlard. Bihruz Beyin: - Saat kata? sorusu cevapsz kald. Hanmlar kapdan ktlar. Lndo nce ald emir zerine oraya gelmiti. Arabac yerinden indi. Arabann kapsn at. Hanmlar ieriye girer girmez kap tak diye kapand. Arabac yerine kt; arkasndan bir krba akrts iitildi. Lndo sratle aa doru gitmeye balad. Bihruz Bey bu dakikada ok mutsuzdu. Kefi Beyin o ekilde haykrmas, hanmlarn o ekilde glmesi, sorusunun cevapsz kalmas, arabacnn landonun kapsn ap hanmlar alp gitmekteki acelesi, sarn hanmn arabadan bakp da bir veda szc bile sylemeden kp gitmesi zavall beyi ok fazla etkilemiti. Bu ar znt iinde birdenbire aklna lndoyu takip etmek geldi. Kapnn yannda bac klnda iki kii durmu konuuyorlard. Onlara bakarak soukkanl bir eda ile: - Arabam? dedi ve karsndakilerden abuk bir hareket bekledi. Fakat herifler bundan bir ey anlayamadklar iin aknlkla birbirlerine bakmaktan baka hibir ey yapamadlar. Bihruz Beyin buna da can skld. Artk kendi gzleriyle arabasn aramaya balad. Halbuki yukar kapdan baheye girdii zaman, arabasn aa kapya getirmesini arabacya tembihlemiti. Onun iin araba onu brakt yerde bekliyordu. Sarn hanmn arkasndan bir kere baheden darya km olduu iin oseden yukarya doru hzlca yrmek istediyse de birbiri ardnca gelmekte olan arabalarn izdihamndan ve zellikle de sar bir bulut gibi havaya ykselen tozun younluundan rkt. Tekrar baheye girdi. Aceleyle giri cretini vermeyi unutmutu. Uyar gelmesi zerine elini cebine soktu. Bir mecidiye kard. Para alan adama frlatt. Mecidiyenin stn almaya zaman yoktu. Koarcasna yrrken Kefi Beyi biraz nce grd yerde gremeyince hzn daha da arttrd. Bu srada yolunun zerinde karlat ssl bir madamn fistanna bast, yrtt. Telndan zarar grm olan kiinin cinsiyetini ve kaytszln dnemeyerek: - Pardon moner! dedi geti. Biraz daha tede bir tepsi iinde kahve ve bira gtrmekte olan garsona arpt, tepsiyi yere drd. ieler krld. Dklen kahveler, biralar kendisiyle beraber kadn erkek, birka kiinin daha stne bana srad. O yine koup gidiyordu. Garson: - Beyefendi, beyefendi! Bizim zararlar ne olacak? diye haykrmaya ve arkasndan komaya balad. aresiz bunun iin de durdu. Yeleinin cebinden bir altn kard, garsona doru att. Bu srada bir tandna rastgeldi. Bu kii, bir ey sylemek, bir ey anlatmak iin kendisini yolundan alkoymak istediyse de bey:

- im var! diyerek ondan kurtuldu. Sonunda g bela kapdan kt. Arabasn buldu. Arabac, hayvanlarn nne birisini brakarak kendisinin ufak bir ii iin bir tarafa gitmiti. Bihruz Bey arabacnn dnn beklemedi. Hemen yerine kt. Dizginleri eline ald. Hayvanlar krbalad... Aaya doru son hzla gitmeye balad. Yolun zeri arabalar, hayvanlar, insanlarla hncahn dolu olduundan Bihruz Bey dakikada bir durmaya mecbur oluyor ve sabrszlndan ok fazla sklyordu. Nihayet aa kapy da buldu. Oradan tesi sakindi. Arabay alabildiine koturarak Tophaneliolu'na geldi. Birdenbire durdu. nk burada karsna kan drt yoldan hangisine gitmesi gerektiini nceden dnp kararlatrmamt. Burada daha fazla sklmaya balad. ki dakika kadar durakladktan sonra Beylerbeyi'ne inen yolu tutturdu. stavroz zerlerine kadar bir kou gitti. Lndodan bir iz bulamad. Oradan dnd. Balarba, Nuh kuyusu tarafyla Haydarpaa'ya indi. Lndodan yine eser bulamaynca btn btn zld. Bu srada vakit de on ikiyi gemi, yarma geliyordu. aresiz, Kouyolu'ndan ar ar giderek byk bir zntyle kkne dnd. Doruca odasna kt. Fesini bir tarafa att. Eldivenlerini kard. O srada: - Yemek hazr efendim. Bay Piyer de orada. diye gelen ua Miel'i azarlayarak savdktan sonra sehpann zerinde bir tabak iinde duran frenk sigaralarndan birisini ald. Tepesini diiyle kopard. Sigaray lmbadan yakt. Kanapeye geti, oturdu ve sigarann tavana doru ykselen mavi dumann gzleriyle takip ederek zgn bir ekilde dnmeye balad. Perive Hanmla arkada engi Hanma gelince... Bunlarn terbiye ve fazilet bakmndan asllar, bahede gln yannda Bihruz Beye kar gsterdikleri senli benli tavrlardan ve biraz aada anlatlacak bir konumalarndan anlalacaktr. Burada yalnz unu anlatmak lzmdr: Perive Hanm, Bihruz Beyin yaktrd gibi yle erefli bir aileye, asil bir hanedana mensup deildi. Yaad yer de Bihruz Beyin snflandrmasndaki tahminine uygun olarak kibarlara has yerlerden deildi. Perive Hanm, kak esnafndan Sakin Aa adnda, namuslu bir adamn kz ve arzuhlcilikle geinen Mamum Efendi adnda haysiyetli bir kiinin eiydi. On alt yanda babasn kaybettikten ve yirmi yanda einden ayrldktan sonra annesi Zamiye Hanmla birlikte Karaba mahallesindeki drt odal evlerinde fakir, fakat namuslu bir ekilde geinip gidiyorlard. Gerekten ok gzel olan Perive Hanm kt bir rastlant, engi Hanm denilen dzenbaz bir kadnla birletirmiti. Bylece ksa zaman iinde gzellii ve zerafeti hret olmu; fakat ne yazk ki cevher kadar kymetli olan erdemi tamamyla yok olmutu. Bu kt ilikinin meydana gelmesinden sonra Perive Hanm genellikle engi Hanmla bir araya geliyor, daima onunla geziyor ve gerektike de engi Hanmn evinde geceliyordu. Bunlarn amlca bahesinde grldkleri gnn sabah Perive Hanm ad bir yatak bana brnm olarak Karaba mahallesinden kt. Beraberinde sekiz yanda bir komu ocuu vard. Bir hayli mesafe katettikten sonra gne grmeyen, dolaysyla da amuru kurumayan bir sokan kuytu bir kesinde kars ve arkas bostan, bir taraf bekr odalar gibi kt binalarla evrili, tek bana ayakta duran pheli bir eve gelmiti. Buras engi Hanmn oturduu yerdi. Perive Hanmn geliinden bir saat sonra bu iki hanm yukarda tarif edilen gzel kyafetlere girerek yals nde, genci arkada olarak evden ktlar. Aksaray Caddesine doru yrdler. Hanmlar evden ktklar zaman, Samatya'ya kadar yayan inerek oradan demiryoluyla Makri Kyne, oradan da Sakz Aac mesiresine gitmeye karar vermilerdi. te bu kararla yrrlerken, Perive Hanm: - amlca bahesini ok vyorlar, bugn de oraya gitsek acaba nasl olur? eklinde az

araynca engi Hanm, uygun buldu ve bu, Sakz Aac kararn halk bahesiyle deitirmeye sebep oldu. Bunun zerine hanmlar hareketlerini hzlandrarak Aksaray'n tramvay durana yetitiler ve hemen hareket etmek zere bulunan tramvay arabasna kp oturdular. eyrek saat sonra kpr banda tramvaydan indiler, kpry geerek skdar vapuruna girdiler. Vapura girdikten yarm saat sonra da skdar vapur iskelesine ktlar. Beylik ambarn nne doru yrmeye baladlar. Dier gnler vapurdan kan halk karlamaya koarak: - Bo araba! Araba lzm m? Sizi u temiz kupa ile gtreyim mi? eklindeki szlerle arabalarn cazip gsterip birbirleriyle yaran arabaclardan hibirisi grnmedi. nk o gn, seyir yerlerine dalmak iin kira arabalarna edilen hcum, dier zamanlardan ok daha fazlayd. Bir saatten beri iskelede bo bir tek araba bile kalmamt. engi Hanmn orada rastgeldii bir adama: - Ayol! Kira arabas aryoruz, acaba nerede bulunur? sorusuna: -Hanmefendi, bouna aramaynz, bulamazsnz, diye ald cevap zerine hanmlarn ikisi birden: -Ah! Vah, vah! O kadar uzak yerden geliimiz hibir eye yaramad! dediler ve beri taraftaki eme meydanna ynelerek ilerlediler ve orada da rastgeldikleri birka kiiye: -Ayol! Buralarda hi araba bulunmaz m? sorusunu tekrar ettiler. O gn sabahleyin Beyolu kira arabalarndan bir lndo Kadky'e bir hasta gtrerek skdar'a dnm, araba vapurunu bekleyerek emenin yannda duruyordu. Landonun arabacs, hanmlarn araba aradklarn grnce kendi kendine: - ki saat daha burada bou bouna vapur bekleyeceime, u hanmlar alsam gtrsem daha iyi olmaz m? dedikten sonra hanmlara doru ilerledi ve engi Hanma hitaben: - Nereye gideceksiniz hanmefendi? sterseniz sizi bu lndo ile gtreyim... deyince hanmlarn ikisi birden dnp lndoyu inceledi. ansn srf yokluk iinde yaratt bu beklentinin stndeki msaadeyi baklaryla, glleriyle birbirlerine tebrik ettikten sonra engi Hanm gidilecek yeri belirleyerek pazarla giriti. Orada bulunan kayk, hamal, beygir srcs gibi aa tabakadan olan birtakm kiiler, Perive Hanmn etrafna toplanp kaba kaba laflar atarak onu rahatsz etmeye balamlard. Haziran gneinin gkyznn tepesinden dik olarak yansyan ate gibi klar da yeryzn yakarken zavally ter iinde brakarak sknt veriyordu. Bu zor durumdan bir an nce kurtulmak ihtiyacn fazlasyla hisseden Perive Hanm, arabacya iaret edip arabann kapsn atrd. Hemen ieriye kendisini att. Ardndan engi Hanm da girdi. te Bihruz Beyin Perive Hanm hakknda d grne bakarak yapt tahminler ve duygular; ok zor beenenlere has dikkatler; vg kayna olan landonun bu gzel kadn tayarak halk bahesi gezintisinde bulunmas -pek o kadar seyrek olmayantesadflerden birisiydi. Fakat byle bir tesadfn mmkn olabilecei dncesi Bihruz Beyin aklndan bile gememiti. Bu yzden lndodan dolay hanmlar ve hanmlardan dolay lndoya -grdmz derecelere kadar- nemsemi ve bu nemin sonucu olarak bahenin iinde Perive Hanm'a -bildiimiz gibi- k olmutu. Yukarda tarif edildii gibi hanmlar -Bihruz Bey de arkalarnda olduu hlde-, baheden kp lndolarna binmilerdi. Araba hareket eder etmez Perive Hanmn: - Daha pek toy, zavall! demesiyle iki hanm arasnda aadaki konuma gemeye balad: - deta budala ayol! - Biraz hoppaya da benziyor. - Zpr derler bunlara, zpr; fani iei ne yaptn? Bakaym, hl gsnde duruyor mu? engi Hanm, Bihruz Beyin bir ara sylemi olduu, Franszca fane kelimesini "fani" diye iitmiti. Bir hanma ilk grte akn sunmak iin verdii iein faniliinden

bahsetmekte bir iliki, bir zerafet ve letafet bulamadndan: "Fani iei ne yaptn?" deyince Bihruz Beyin o mnasebetsizliini hatrlatmak istemiti. - Ha! Gerekten, o ne demekti acaba? "Benim akm da bu iek gibidir; byle solar, gider mi" demek istedi? - Adam, sen de! Onun ne sylediinden, ne yaptndan kendisinin de haberi yoktu. - Gelecek cumay bekleyecek. - i yoksa beklesin, dursun. - Adam, glelim, eleniriz, bahe de hi fena deil dorusu! - Her zaman byle ssl arabay nereden bulacaksn? - Bylesi olmasn da daha kts olsun; maksat elenmek deil mi? - Peki o zaman alafranga bey yine sana bakar m dersin? - Bakmazsa bakmayversin; o da tasamn on bei sanki? - A! Tanyamadk m? Geen gn Kadky vapurundan karken benim feracemin eteine basp da, pardon diyen bey deil mi? - O budala myd o? Deil, deil; onun sakal vard. - A! Ben hi bilmez miyim; t kendisiydi. - Adam, nemize lzm; acaba iskelede ok bekleyecek miyiz? - Sanrmki beklemeyiz. Olmazsa kaya da binebiliriz. - Galiba sen cann yabanda bulmusun. Ey, imdi paralar sayacak myz? - Sayacaz ya, arabacnn bahiini de unutma! - Bahi mi? ki saat iin yz kuru verdikten sonra bir de bahi, yle mi? stme iyilik, salk! Ben ldrdm, ayol! Bu srada araba, skdar iskelesi hizasnda gndz hanmlar ald noktada birdenbire durunca engi Hanm: - A! Geldik mi? Ne abuk geldik! Vallahi iyi! diyerek, nceden hazrlad drt mecidiye ile bir miktar bakr paray arabacya teslim etti. ki hanm arabadan indiler. Ar ar iskeleye doru yrdler. Vapura girdiler. On dakika sonra vapur da iskeleden ayrlarak stanbul'a gidi ynn tuttu. Yirmi dakika iinde Hali'teki gemilerin arasna kararak gzden kayboldu.

KNC KISIM

Odasnda sigara ierek dnr hlde braktmz Bihruz Bey dne dne nihayet bir sonuca vard ve bir karar vermeyi baarabildi. Bu karar, daha imdiden ac eken bir k olarak grd kendisinin akn Perive Hanma itiraf etmekti. Ayrca ayrlk zaman "Saat kata?" sorusuna cevap vermedii ve zelikle de landonun hareket zamannda bir veda iareti yapmad iin ona sitem ve serzeni dolu bir mektup yazmakt. Gelecek cuma gn saat sekizde ve belki de daha erken bahede bulunup Perive Hanmn geliini bekleyecek ve hanmefendi grnr grnmez hazrlad mektubu yaklap kendisine verecekti. Ondan sonraki hareketleri ve davranlar da durumun gereklerine uyduracakt. Yani ksacas gnl arslannn istedii nazl, gzel boylu ceylan Kefi zevzeine ramen arzu tuzana drmeye alacakt. Bu srada nc kez sorduktan sonra salona giren Misel, lambalar kontrol ederek fitillerini biraz indirip, yine kardktan sonra beyefendinin yzne gizlice bakt. Halinde grd sakinlikten cesaret alarak alak bir sesle: - "Yemek souyor." diyebildi. Bihruz Beyin zihni uralar, sz edilen karardan sonra tamamyla gememise de epeyce hafiflemiti. Ayrca hocas Msy Piyer, yemek odasnda neredeyse eyrek saatten fazla bir zamandan beri kendisini bekliyordu. Onu daha fazla bekletmenin irkin olaca dncesi, zihninin bir kesinde kendi kendini gsterebilmiti. Bunun zerine, bey yerinden kalkt. te ikisinden fazlas yana yana bitmi olan sigarann uzam, beyaz kln masann bir tarafndaki sigara tablasna braktktan sonra, sigaradan kalan paray dudaklarnn arasna kstrarak yemek odasna yneldi. Kapdan ieriye girer girmez hocasna hitaben -phe yok ki artk bu defa olduka saf bir Franszca ile-: - Afedersiniz, aziz hocam! ok nemli bir ey dnyordum da; sizi beklettim. mit ederim ki bana gcenmediniz! dedi. Tokalamak iin, ona elini uzatt. Msy Piyer oralarda deildi. Zaten btn btn denecek kadar yemekten kesilmiti. Olanca itahn, zevkini, elencesini siyasi gazetelerin gncel meselelere ait, stun stun yaynlanan makalelerini ve sohbet yazlarn okumaya harcam ve kendini vermi olan bu altm belik ihtiyar, kke ge vakit gelmiti. kinci kata kar kmaz, a gzl Miel'in: - "sterseniz buraya buyrun, imdi yemek kacaktr." demesi zerine doruca yemek odasna girmiti. Ceketinin cebinden kard bir yn gazeteden ayrd araf kadar bir tanesini katlayp klterek, bir iskemlenin zerinde byk bir dikkat ve nemle okumaya koyulmu ve yemein gecikip gecikmediinden asla haberdar olmamt. Bu yzden, Bihruz Beyin o konuda zr dilemesine armakla beraber: - Hi zarar yok; zaten ben gazetemi okuyordum, diyerek karlk verdi. Ve Bihruz Beyin uzatt eli skp braktktan sonra, onunla kar karya sofraya geip oturdular. Msy Piyer'in, o araf kadar gazetede byk bir dikkatle okuduu ey, o devrin en nemli siyasi meselelerinden olan Svey Kanal'yla ilgili, uzun bir zel blmd. Mesele hakknda servet, ticaret, siyaset noktasndan birtakm dnceleri ve yorumlar kapsyordu. Politikaya fazlasyla merak olan Msy Piyer, gazetede okuduu eylerin hla etkisi altndayd. Zihnini biraz daha onlarla megul etmek ihtiyacnda olduu iin sofraya oturur oturmaz Bihruz Beye hitaben: - "Patrie'de imdi zel bir blm okudum. Svey Kanal hakknda ok nemli dnceler var." Diye sze balayarak okuduu eyleri blm blm ksaca tekrar ederek bunlara kendi dncelerini de ekledi. Beri tarafnda, bir ucu Perive Hanmn salarna iliip kalm, dier ucu Kefi Beyin psklne taklp dolam olan dncelerinin karkl arasnda, zihni yeniden dalmaya balayan Bihruz Bey, Msy Piyer'in szlerini kesinlikle dinlemiyordu ve dinlese de anlayamazd.

rencisinin, byle siyasi ve ciddi konularda konuamama kabiliyetsizliini herkesten iyi anlam olmas gereken Msy Piyer'in konuurken Bihruz Beyin yzne bakmas; nnde bulunan srahiye, arap iesine hitap etmektense ka gz hareket eden, eli aya oynayan bir varla hitap etmedeki nceliine balyd. Msy Piyer, bir ara konunun kendince tam can alc bir noktas zerinde hararetli hararetli konuurken, bu gevezelikler, bu grltler, ister istemez Bihruz Beyin kulana gelip beynini trmalyor, zihnini iyice kartryordu. - Afedersiniz azizim! Biraz aktan bahsedelim, ltfen! diye hocasn ak konusuna davet etmesi, Msy Piyer'i birdenbire byk bir aknln sessizliine drd. Zavall ihtiyar, atal ba brakarak iki eliyle gzln iyice yerletirdikten ve Bihruz Bey'in yzne dikkatlice bir hayli baktktan sonra Franszca: -"Peki, buyurunuz; ondan bahsedelim." dedi ve atal, ba tekrar tutarak szne devam etti: - Akn hangi eidinden bahsetmek istiyorsunuz? Bilindii gibi akn eitleri vardr. Vatan ak, evlt ak, anne ak, kendi cinsine olan ak, gurura dknlk, insann kendine olan ak... Bunlar farkl eylerdir. Hangisini konualm? - Tabi ki kadn akn! Bihruz Bey tarafndan giriilmek istenilen bu konunun Msy Piyer'ce yersizlii, zamanszl ihtiyarn epeyce cann skmt. Beyin birdenbire syledii "Tabi ki kadn ak!" szndeki mnasebetsizlik zerine herifin o yorgun sinirleri iddetle uyanmaya, o souk kan hzla kzmaya balad. ehresi kzard, gzleri ald; terbiyesiz rencisini iyice halamak istedi; fakat istediini yapamad. nk Kk amlca'nn havadar kknde, haftann iki gecesini gnlnn keyfiyle geirmek iin vapur ve araba cretlerinin dnda, pein olarak her ay eline geirdii alt adet yirmi iki Frank, yetmi be sent Msy Piyer'e hatrlca bir dost idi. Bihruz Bey hafif mizac, tembellii, garip garip hareketleri ve szleriyle ne zaman Msy Piyer'i hiddetlendirse, o hatr byk dost meydana kar, Msy Piyer'in kulana: "Canm, o daha pek gentir. Genlik bu trl halleri doal karlamay gerektirir. u zavall ocua kzmann ne gerei var? Sen bilgili bir adamsn, yle kusurlara bakmamaksn!" eklinde szler syler, muallim efendi de bu hatrl, bu yumuak yzl, bu sevimli dostunun o gzel tlerini dinleyerek Bihruz Bey'in her fenaln ho grrd. Bu defa da yine o hayrl dostun uyarlar zerine kendini tuttu. Yalnz Bihruz Beyin ulu orta ortaya srd kadn ak konusunu manevi bir intikam almak arzusundan vazgemedii iin onun holanamayaca bir ekle sokarak tekrar yle sze balad: - Labruyer'in mi, yoksa Erukokol'un mu? Bilmem hangisinindir ki "Tutkunluun her trls erbabna trl maskaralklar ettirir. zellikle de ak ve sevda, insan hepsinden ok maskara eder..." sznn manasn iyi anladnz ya? - Hayr, dncenizi anlayamadm. - Pardon! Bu benim fikrim deil. Kendi fikrimi sylesem, o hi hounuza gitmez. Baz bilginlere gre ak, sahibini gln duruma drr. nk ak, zevzeklikten baka bir ey deildir. - Siz ihtiyarsnz; sevgiye tabi ki dman olursunuz. - Kadn sevgisine yle mi? - phe yok! - Ha! Ahlk bakmndan genellikle ok irkin olan o kadnlarn, o akl ve zarafetleri mantktan ok delilikleri glendiren kadnlarn sevgisine yle mi? Korkarm, rencim bir kadna ilgi duyuyor olmal! - Hayr, pek de yle deil! - Kendine dikkat et evladm! Kendin dikkat et! Kadnlar ok muzurdrlar. Onlar azap ektirmekle grevli meleklerin yeryznde ortaya km rnekleridir. Bizi cennet

kapsndan cehenneme atarlar. Bir mya "Karnz bir gldr." demiler. O da "Dikenlerinden yle anlyordum." cevabn vermi. - Pardon, Msy Piyer! - Dinleyiniz, dinleyiniz! Daha bitmedi. Sokrat ne diyor bilir misiniz? Diyor ki: "Kadn her trl fenaln kaynadr." Aristo da: "Dnyada kadnlar kadar idare etmesi zor olan baka yaratk yoktur. Ne deliler ne de canavarlar onlar kadar korkulmaya lyktr!" demi. - Fakat aziz profesr ! - Dinleyin, dinleyin gen bey! - Hocam, bu akam her zamanki Msy Piyer deilsiniz! Ahlknz deimi. ok sinirli olmusunuz. Bilmem niin? - Belki. Fakat siz her zamanki Bihruz Beysiniz!... Bihruz Beyin son sz ok doruydu. Daha , drt ay nce Pol ve Virjin'i birlikte okumulard. O zaman bu iki ocuun birlikte doup birlikte byyen ruhlarnn yaknl, iki saf kalbi birbirine balayan o masum sevginin ssz bir adann ssz yerlerinde, akarsularn kenarlarnda, karanlk ormanlarn kycaklarnda, kumluk sahillerde, muz aalarnn tepelerinde, yavru kularn yuvalan yannda; aydnlk denizlere, renkli guruplara, parlak gnelere, gzel mehtaplara kar meydana gelen gzelliklerini Msy Piyer ne kadar tatl tatl anlam ne kadar tatl tatl yorumlam ve okumutu! Daha , drt hafta nce L Dam o Kamelya 'yi kke getirip de: - te romanlarn en gzeli! diyerek kitab hemen o gece yukardan aaya Bihruz Beye anlatmt. Margarit'm aslnda kt biri olan sevgilisi Arman' ne kadar da saf duygularla sevdiinden ve bu sevgiden doan hayatn saflk, merhamet ve temizliinden; sonunda zavall n veremden garip bir ekilde vefatndan Msy Piyer ne kadar zlm, rencisini de ne kadar zmt! Ayrca daha drt gn nce Alfons Kar'n Ihlamurlarn Altnda adl romann Bihruz Bey okuyup da romann kahraman olan Estefarim lgnlklarn aklnn almadndan bahsettii zaman hocas, nefsin o derecesinin tutku olduunu sylemiti. Ve bunun, erbabn adeta deli gibi dvndreceini; bu delilie denlerin genellikle kendisine k olanlarn kavumalaryla da avunamayp mhiyeti kendilerince de bilinmeyen bir krk hayat duygusunun sonucu olarak intihar ettiklerini ve bu tutkulu durumu Alman airi Goethe, mehur Verter hikyesinde olduka doal bir ekilde tasvir ettii iin bir kere de o hikyenin Franszca tercmesini okumak gerektiini Msy Piyer ne kadar ciddi bir tavrla rencisine anlatmt. Bu akam Msy'ye ne oldu da daima saygyla and ak ve sevgiyi byle ktlemeye kalkt? Zavall Bihruz Bey, hocasna hitaben: - Aktan sz edelim ltfen! dedii zaman neler dnmt. Gndzki ak macerasn btn ayrntlaryla zet olarak Msy Piyer'e anlattktan sonra o zeti hocasnn konuma ustalyla giydirilmi, kuatlm, sslenmi, kvraklanm olarak tekrar iitecekti. Evet! htiam ve ssle dolu, salma salna yryen altn sal kzla ilk ka bakmasndan balayarak baheye inileri, gln kenarnda durular, glleri, sevinileri; yer aynas akasn, prlanta sohbetini, iek muhabbetini, gezmeleri, yryleri, randevu isteini, byk rakibini, ac veren ayrl, veda etmeden gidii, engelleri, zamansz takibini, sonusuz aramalarn, heyecanlarn, hiddetlerini srasyla er beer kelimeyle syledike Msy Piyer bu cmleleri kendisine ait syleyi ve neeyle geniletip gzelletirerek tekrar edecek. Bihruz Bey de bunlar dinledike bu gzel, bu airane romann kahraman olarak kendisini dnp mutlu olacak ve gurur duyacakt! Bihruz Beyin faydalanmas bununla da kalmayacakt. Henz birinci blm oluan bu gzel roman istedii gibi sonulandrmak iin trl entrikalara, tedbirlere girimek gerektii konusunda Msy Piyer'in teorik ve pratik bilgilerinden yardm dahi alacakt.

Ancak her naslsa efendinin bu akam terslii tuttu. Sonu hakknda kendisinden bir fikir almak yle dursun, konuya girmeye bile imkan bulamad. Dier taraftan Msy Piyer, rencisine kar gsterdii kaba muamelede o kadar da haksz deildi. Herif, Svey Kanal meselesi gibi ciddi ve derin bir konuyla urap dururken Bihruz Bey'in damdan der gibi: - Ltfen aktan bahsedelim! demesi ve zellikle de, -Akn hangi eidinden bahsetmek istiyorsunuz? sorusuna, -Kadn akndan! Kaba szyle karlk vermesi affedilecek bir mnasebetsizlik, hazmedilecek bir yanl mdr? Halbuki Bihruz Bey kendi kabahatini anlamad iin Msy Piyer'in mnasebetsizliini, mizacndaki asabiyetin her nedense heyecanda bulunmasna veriyordu. Bu kt kullan kadere ykleyerek konumadan, mecburen onun konumasn tamamlamasn beklemeye karar verdi. Yemek grlts de sona ermiti. Meyveyi beklemeden sofradan kalkt. Onun takdimiyle aralarnda u szler sylendi: - Pardon, Msy Piyer! Rahatszm, bam ok aryor; msaadenizle ieri geeceim. Siz yarn, belki erken inmi olursunuz; o halde sal gn deil mi? - Nasl isterseniz! - Bonsuar, msy! - Bonsuar, ocuum... Allah rahatlk versin! Zavall Bihruz Bey u an gerekten ok zgnd. Gndz saat dokuzdan beri dimann byk bir faaliyet hlinde bulunmasndan, kalbinin nbet nbet iddetli heyecanlara tutulmasndan dolay zavall gencin asabnda byk bir alalma meydana gelmiti. Odasnda tek bana bir hayli dnerek yapaca eyi kararlatrdktan sonra bir dereceye kadar rahatlatmay baard sinirlerini Msy Piyer'den alaca tler sayesinde btn btn yattrabileceini mit ederek sofraya oturmuken, hocasndan anszn urad hareketin iddeti, sinirlerini yeniden alt st etmiti. Sevdasnn srrna iddetli bir ar yapm ve bu ar kendisini dinlenmeye muhta etmiti. Bunun zerine bey, sofradan kalkt gibi salona dahi uramadan dairesine geti. Doruca yatak odasna gitti. Kendisini soymak iin gelen dad kalfay: - Biraz bam aryor. Bugn ok dolatm, yoruldum. Annem beni soracak olursa "Yarn erken gidecekmi, yatt, deyiver" diye savdktan, oda kapsn da srmeledikten sonra hemen yatana dt. Drt be saat yatan iinde bir taraftan bir tarafa dne dne nihayet gzlerini kapayabildi. Bihruz Bey yemek odasndan kar kmaz Msy Piyer yz otuz alt frank, elli sentle yz yze bulundu. Bu yumuak yzl, bu tatl dilli hayrl dost, Msy Piyer'e bu defa kimbilir ne ac szler syledi ki zavall ihtiyar sakin sakin biraz dndkten sonra yeni srd bir aka armudunu ezmeye uraan disiz azndan: - "Fakat bazen ben de mnasebetsizlik ediyorum! Zavall ocuu fena sktm. una, gelecek sal kadn akyla ilgili gzel bir eser getireyim." dedi. htiyar profesr gelecek sal akam rencisine cildi yaldzl bir Kont d Bukas hediye etmeye karar vermiti. Bu efkatli niyet zerine Bihruz Beyle ilgili artk hibir endiesi kalmad. nndeki arap iesine uzand, kadehini doldurdu. Kendi salna iti. Sofradan kalkt. Bihruz Beyin nce bfenin kenarna brakt sigara parasn kendisinin sanarak ald. Lambadan yaktktan sonra gazetelerini de ald. Bir tarafa ekildi. Yine rahat bir ekilde okumaya koyuldu. te tarafta Bihruz Bey, uykuya dalar dalmaz gndzki olaylar kapal gzlerinin nnde karmakark bir ekilde cereyan etmeye, sofra bandaki konumalarsa o kaynar beyninin iinde balanmam bir halde n n tmeye balad. Perive Hanmn landosu istavrozun zerinden Beylerbeyi'ne doru yoku aa yle bir hzla gidiyor ki, tekerlekler yere demiyor! Landoyu ekenler, beygire asla benzemeyen bir ift acayip mahluk. Bunu

kullanan kii parlak dmeli arabac deil, Kefi Beyin kendisi! Bihruz Bey, yaz bir ata binmi, landoyu takip ediyorsa da bir trl yetiemiyor! At krbalyor, sryor, koturuyor; tam landoya yetiecei zaman hayvan geri geri gitmeye balyor! Bihruz Bey, bu durumdan olduka ac ekerek arkasna dnp gryor ki Madam Piyer olmas gereken ihtiyar bir madam, hayvann kuyruuna yapm geri geri ekip duruyor! Bu srada Msy Piyer, etekleri yerlere srnecek kadar uzun bir rob d ambr giymi, banda renkli tylerle ssl bir kadn apkas, iki koltuunda da birer arap iesi olduu halde birdenbire meydana kyor: "Ak da nedir ki? Bir tambur! Bir tambur! Aziz binici arkadam, sana unu itiraf edeyim ki, kadn ksm bir tavandan iyidir." diye haykrp sradka landoyu eken acayip ekilli mahluklar aha kalkp landoyu deviriyorlar! Landonun iinde bir ift kaplumbaa; yerde de bir fino kpei ortaya kyor! Derken Bihruz Beyin yaz at altndan syrlp byk bir atmaca gibi havalanarak umaya, kaplumbaalar dans etmeye, fino kpei de Bel Elen operasndan bir para syleyerek havlamaya balyor! Bunlara benzer daha birok garip ekil, tavr ve durum... Zavall Bihruz Bey bunlar grmekten, bunlar iitmekten fazlasyla huzursuz oluyorsa da gzlerini o rahatszlk veren uykudan bir trl aamyordu. Nihayet sabaha kar dad kalfann oda kapsna vurarak: - Beyim, naslsn? Ba ars geti mi? diye haykrmas gen beyi uyandrd. Bey, hemen yatandan frlad. nce bir pencere at. Sonra kapya doruldu. Dad kalfa ile birka laf ettikten ve lavaboda yzn gzn ykayp kurulandktan sonra tekrar geldi. Ak pencerenin nne, baheye kar oturdu, yine dnmeye balad. Dnd eyler ryasnda grd eyler kadar biimsiz, garip, mnasebetsiz deilse de neredeyse onlar kadar kark, onlar kadar balantszd. Byk amlca Dandan kopup gelen taze ve saf havay teneffs etmesi sayesinde yorgun vcuduna bir zindelik, arl bana bir hafiflik geldi. Sinirlerindeki gerginlik geti. Bu srada dad kalfann getirdii iki rafadan yumurta, bir para taze tereya ile byk bir fincan iinde stl kahveden, iki ufak dilim de francaladan oluan kahvalty iyi bir itahla yaptktan ve bir sigara da tellendirip be alt nefes ektikten sonra hemen giyindi, selamla kt. Msy Piyer kp gitmiti. Bunu haber alnca soyunarak doruca odasna girdi. Ktphanenin nnde durdu. Raflardaki irili ufakl, ciltli ciltsiz, yaldzl yaldzsz kitaplara camn arkasndan baktktan sonra, ktphanenin kapsn at. ki cilt kitap ald. Ortadaki yeil uha rtl masann zerine koydu. Kendi de bir iskemleyle masann yanna geti, oturdu. Bihruz Beyin, ktphaneden ald iki ciltten birisi Jean Jaque Rousseau'nun, akla ilgili mehur Nouvelle Heloiz'i, dieri ise Secretaire des Amants adl ufak bir kitapt. Bihruz Bey kolas parlak olan frenk gmleinden Terzi Mir markal hafif ve zarif pardessne kadar zerinde bulundurduu yakal ne kadar ey varsa her birisiyle baka baka yakasn penesine teslim etmeye zendii kadnlar hakknda profesr Msy Piyer'den bir t alamamt. Ancak yukarda sz edildii gibi akam kendi kendisine vermi olduu, gelecek cuma gn Perive Hanma vermek iin mkemmel bir mektup hazrlama kararndan vazgememiti. Fakat beyin dncesine gre Perive Hanm gibi asil bir aileye mensup, mkemmel terbiye grm gzel bir kadna sunulacak mektuptaki szlerin, duygularn da asil olmas gerekirdi. Bu konuda Franszca yazlm eylere bavurmak mecburiydi. Bunun zerine beyefendi ilk olarak Nouvelle Heloiz'i at. tesinden berisinden okudu; anlad, anlayamad. nk kitaptaki szlerin anlalmas ok zor, o szlerde gizlenen fikirlerse fazlasyla felsefikti. Kitab kartrd, kartrd, kartrd. Sonunda kolay sand ve azck deiiklikle kendi durumuna ve konumuna uygulamay uygun gibi

grd birinci mektubun gerekli yerlerini duruma gre deitirerek tercmeye balad; ancak bu zm olmad. Yalnz ba taraflarnn urasndan, burasndan birka sz almakla yetinerek ve kendisine gre kusurlu bulduu yerleri kararak uraa uraa aadaki mektubu meydana getirdi: "Ah! Gzel hanmefendi! Sizden kamalym. Evet, efendim! Burasn ok iyi hissediyorum. O kadarck bile durup size bakmamalydm; yahut sizi hi grmemeliydim. Fakat bugn ne yapmal? Kendimi nasl idare etmeli? Baknz, halime de zavall nza bir t veriniz. Bilirsiniz ki bendeniz, baheye kendi arzumla girdim; insan kendinden geiren baklarnzn davetiyle girdim. Yer aynalarn gzelliine hayran eden yznz yakndan grdm, ldrdm! Evet! Sizden ayrldktan sonra bahenin br kapsndan adeta tmarhaneden kam gibi lgn ktm! Bunun zerine yce zatnz temin edebilirim. Ah! O an ne kadar mutlu ne kadar da talihsizdim! Asillik derecenizi tarif etmeye yetecek bir sfat bulamadm yce zatnza vermeye cesaret ettiim o fakir sardalya ieini kabul buyurdunuz da o gzel giysinizde ona yer bile verdiniz. Ah! O solgun iein mutluluunu kskanyorum! Her biri bir dnyaya bedel olan yaknlnz onunla da kalmad. Fakat kendime nem vermi olmaktan korkarm. Bunlar tekrar etmekten ekinirim. Her ne kadar baz gzel duygular beslemek istedimse de yce zatnza layk olmadm itiraf etmekle kendimi bahtiyar sayarm! Ayrca zgn olduumu da sylemeliyim. nk ah! Sizden ikayet etmek bile cinayettir. Fakat "Szde kusur ok olur; affeder efendisi!" deyiindeki gibi bu kabahatimi affetme byklnz mit ederim. "Gelecek cuma gn yine buraya gelelim" diye buyurduunuzda "Saat kata?" diye sordum. Ama cevap vermeye her nedense tenezzl buyurmadnz. Bunun sebebini bir trl bulamadm. Birdenbire gznzden dvermi olmak iin ne kusur etmi olduumu bilemiyorum. Ayrca baheden kp aceleyle landonuza atladnz ve giderken bin canla bir yaknlnz bekleyen bu zavall nza bir "hoakal!" bile demeye tenezzl buyurmadnz! Artk bu ktlemelerin yreimde at kanl yaralarn acs sonsuza dek srecektir. Evet, bunlar benim kendi yaptklarmn cezasdr. Sizi grdm zaman yznze -Ne ilahi bir gzelliiniz var!- bakmaya cesaret etmemeli, yreimi sevdanzn penesine balamamalydm. Bununla beraber, cesaretimin cezasn ekmee baladm yce ahsnza hi sylememeliyim. Bunun lezzeti bile baka bir lezzettir! Ayrca sizi her gn gryorum. O gzel, o k, o zarif landonuza bir kralie gibi kurulup, hayalimin parknda dolaarak yreimi zyorsunuz! Fakat gryorum ki siz bunu dnmeden masum bir ekilde yapyor ve klenizin zntlerini arttryorsunuz. Fakat kleniz mitsiz mi kalacak? Sizden kendimi ekmek iin sevdanzdan gnlm almak benim elimde midir? Kk hanmefendi, kleniz bu skntdan kurtulmak iin yalnz bir are gryor. Onu sonra sylerim. Ancak imdilik yce ahsnzdan unu istirham ediyorum: Bu mektubuma her ne ekilde olursa olsun bir iki satrlk cevap yaznz! Cevab almak iin pazar gn saat sekizden on bir buua kadar Byk amlca'ya gelmenizi bekleyeceim. O kadar gzel bir vcudun iindeki yrek ta olabilir mi? Artk merhametinize smyorum. Mektubum yce ahsnza layk deilse de bu konudaki kusurlarmn affedilmesini istirham etmekle kendimi bahtiyar sayarm. Herhalde ferman efendimizindir." Bihruz Bey, mektubunu bu ekilde yazdktan sonra bir iki defa okudu. Ba taraftaki birka cmleyi, ortalardaki bir iki sz Nouvelle Heloiz'den arpm olduu iin "fena bulmad ve kendi dncesinin rn olan: "Sebebini bir trl anlayamadm." cmlesindeki hatrlatmay beendi. Fakat mektubun tamamn fazlasyla baya, fazlasyla tatsz, fazlasyla kuru grd iin vermeyi uygun grmedi. Ve mektubun kt yazlm olma sebebini Trk dilinin yetersizliine verip biraz sylendikten sonra tekrar

Nouvelle Heloise'i ald. Epey kartrd. Amac, kitabn iinde kendi haline uygun, ksaltlm bir mektup bulup onu tamamyla tercme etmeye gayret etmekti. Arad eyi bunda bulamayacan akl kesince kitab brakt ve o Secretaire des Amants' eline alarak incelemeye balad. Bundaki mektuplar kk deiikliklerle kendisi gibi her n iine yarayabilecek ekilde yazlm eylerdi. Nihayet birok sayfa okumaya gerek duymadan kendi haline uygun bir mektup grd. Ortasnda gereksiz bulduu bir blmden tamamen vazgemek, kendi haline uygun grd baz szleri eklemek zere byk bir istekle ve ara sra zor durumlar iin Biyanki ve Haneri szlklerine bavurarak aadaki gibi tercmeye balad: Kk hanmefendi! itiraf ediyorum. Bendeniz daima sevdann kar konulmaz ekiller altnda ve oklarla silahl olduunu hayal ederdim. "Zayf ve romantik kiiler kuvvetli almalarla megul olamazlar. iddetli ve salkl jimnastiklere kendilerini veremezler de her yerde isiz gsz, tatsz tuzsuz, rahat yk altnda eilir kalrlar. " Ben de doalln en sevimli ilerinden birisine kandm ve sordum ki benim fikirlerim cesurca olduu kadar hatalym da! nk ben kulunuz, kar konulmas olanaksz bir gzellikten, bir ekicilikten kendimi koruyamadm. Aka sabrl bir ekilde kar koymutum. Ak, kendi gcn gnl aldatan bir ey zerinde kamam gzlerime kar olgun bir ekilde gstererek beni cezalandryor! Artk heyecanl kahramanlar olan yazarlarla alay ederek hakszlkta bulunamam. nk ben kulunuz da o yazarlara itaatli bir kii olmak hizmetini yerine getirir oldum! Bundan byle elektrie benzeyen ihtiraslardan -ki kaderden gelir gibi grnrler ve sizi, daha dorusu kulunuzu anszn derin bir ekilde yaralayacanaphe etmeyeceim! Ok, kulunuzu artk inanmazlk ettirmeyecek kadar derin vurdu! Evet, kk hanm! Bir grte k olunabiliyor. Hzl bir glge gibi de grlse bir kadna hayat boyunca tapnlabiliyor. Bunun ispat sizsiniz ey gzel kadn! Benim talihimi karalamaya birka dakikack yetti! Gerekten sanki btn hareketlerinizde hkm sren o gzellie kim kar koyabilirdi? Bunlarn hepsi beni aldatmak iin elbirlii etmiyorlar myd? Ak! Ak! Bana bu keskin ateleri hissettirmen, sonunda mitsizlik iinde terketmek iinse beni bitirdin! imdi gzel hanmefendi! Bu temiz ak ilann kabul edeceinizi bildirmeye tenezzl ediniz veyahut daha iyisi hi yazmaynz... Kt sizin kymetli fikirlerinizi saklamaya layk deildir. Onlar gnl aldatc bir sakz gibi kendi aklnda tutmak, yumuak ve hrmetkar nza aittir. Ayanzn toprana yzm gzm srp perian halimi serbeste sylemek; merhametinize ve kulluunuza layk samimi bir kul olduumu ispat etmek iin uygun bir yerde randevu vermenizi istirham ediyorum. Mektubumun cevabn almak iin gelecek pazar Byk amlca'daki gazinoya gelmenizi bekleyeceimi. Arz ederek szm bitiriyorum. Herhalde ferman yce zatnzndr. 21 Haziran, sene 86, Perembe... aresiz nz: M. B. lk karalad mektuba bile glnecek ekilde hayrette brakan bu komik gariplikleri, bu acayip yazy Bihruz Bey byk bir dikkatle neredeyse on defa okudu. Biraz fazla alafranga olmasndan baka hibir kusurunu bulamad. Bu kusursa, mektubun verilecei kiinin alafrangalna gre mkemmeliyete iaret edecek bir haldi. te karalama bu ekilde hazrlandktan sonra gzel bir i yapmann honutluu iinde beyefendi kah slk alarak, kah azndan "lal lalla lal lalla lal lalla" diye szler kararak Belle He'lene havalarn alp odann iinde dolamaya balad. Nihayet yazhanesini at. Kenar yaldzl, bir ucunda goncal pembe bir gl resmi olan misk gibi kokan bir kat, bir de zarf kard. Karalamay byk bir titizlikle bu kada geirdi. O zaman bu mektuba gzel bir iir eklemeyi veya bir blm lf etmeyi dnd. Secretaire des Amants' kartrrken gzne ilimi iirlerden bazlarn tekrar okudu.

inden birini ok beendi. Bu iir, ismi bilinmeyen bir kadn iin yazlm blmden oluan bir arkyd. Bihruz Bey ismini henz renemedii sevgilisine bu iiri yazmann gzel olacan dnd. Fakat bunu aynen yazmay -bilinir diye- istemedi. iir eklinde tercme etmeye Trkenin izin vermeyeceini, dz yaz olarak tercme etmedeyse bir gzellik olmayacan dnd. Fakat bu blmn iindeki o gzel fikirlerin, o nazik hislerin Trkeye evrilmii nasl olacan anlamak iin u ekilde tercme etti: "Aklm bulandran o kadn Gl diye adlandryorum Eer kelime, eyi resmetmeye borlu ise O kadnn bu dilber ismini almaya hakk vardr. Bir gl gibi! Bir gl gibi! Beni kendisine doru ektiinden beri Yreim hi durmayarak vuruyor. Onu koklamaktan yanyorum, Bir gl gibi! Bir gl gibi, Dnmeden bile sarho ediyor. Yaratt duygu Geici bir duygu deil, Bir gl gibi!" Tercmesi fena olmamt. Fakat Bihruz Bey, onu sunulmaya layk bulmad. nk iirin asln gznn nnden uzaklatrd iin tercmesinden hibir ey anlayamyordu. Hele: Kelime eyi resmetmeye borlu ise cmlesinden nce bu iiri yazan Fransz airinin, sonra da tercme edenin kastettii anlam bulmak imkanszd. Ayrca "gl" denilen bir iein insanlar gibi dnme yetenei olduuyla ilgili Langage des Fleurs (ieklerin Dili)'nde de Histoire Naturelle (Tabiat Bilgisi)'nda da bir blme rastlamamt. stelik Msy Piyer'den de imdiye kadar byle bir ey iitmemiti. Bu yzden airlerin bu sz sylemelerindeki sebebi bulamyordu. Bu tr szleri anlayabilmek iin insann air olmas gerektiini dnd. Ve kendisinin de bir air olamadna bir ara znt duydu; ama bu duygusu uzun srmedi. Btn airler delidir! Diyerek bu eksiklie bir teselli bile buldu. Fakat mektuba bir iir yazmann ok gzel olacan dnd iin bu arzusundan kendisini bir trl alamyordu: - Ah! Trklerde adam gibi bir air gelmemi ki... Bir tek Vsf isminde birisi arkda epey mehur olmu. Ama onun yazdklarnn ou da komik eyler. Sanki Trklerin Molier'i olacak. "Sokak sprgesi" filan gibi adi szleri iire sokmak, hem de bunu bir kadna kar sylemek ne kadar bayalk! Dn akam bizim Msy Piyer de kadnlar iin ok mnasebetsiz eyler syledi. Ama aada ok beklettiim iin can skldndan syledi! Ak da nedir ki? Bir trampet! Aziz svarim, sana unu itiraf ederim ki; kadn ksm tavandan iyidir. Amma tuhaft ha! Banda apka, srtnda rob dambr, iki koltuunda birer arap iesi... Ah! Bozulmayacan bilsem u ryay kendisine anlatrdm. "Bizim Kefi arabac olmutu! Benim yaz atn havada uuu...! Fino kpeinin Belle Helene arksn sylemesi ise hepsinden tuhaf! Lal lala lallal, lal lala lallal!" Bihruz Bey Trklerde adam gibi air yetimediini; nk Trkede iir sylenemeyeceini, yine kendisi gibi alafranga beylerden iitmi; Vsf arkclktaki ustaln ise ocukluundan beri evlerine gelen okumu hanmlardan renmiti. Hatta airin: Olma sokak sprgesi kadn kadnck ol! Nakaratndan oluan iirini o hanmlarn azndan pek ok defa iiterek renmi ve

nceleri beendii bu nakarat alafrangalk yolunda deien fikirleri ve duygularndan sonra mnasebetsiz grmeye balamt. Mektubuna bir para ilave etmek hevesinden ileri gelen dnceleri arasnda garip ryasn hatrlaynca paray filan ve hatta -nce kendi ua Misel ve sonra konan emektar bi Aa tarafndan defalarca hatrlatld halde- le yemei vaktinin getiini bile unutmutu. Bu srada kalemi geici olarak brakm olan sa eli, yeleinin cebindeki tek kapakl ve Keller Mineli Breger ii saati kard. Beyin dikkatlerine sundu. Saat, dokuz eyrei gsteriyordu. Bey, vaktin bu kadar ilerlemi olduunu ummadndan saati kulana tuttu, dinledi. Saat "t, t, t, t!" diyordu. O zaman Bihruz Bey: - nsan mutlu olunca vakit nasl abuk geiyor! dedi. Gerekten de ok mutluydu. Yine Belle Helene'i mrldanmaya balad. Artk yemein ikisini birletirmeye, yani vakti gemi olan le yemeinden vazgeerek akam yemeini biraz erkence yemeye karar verdi. Ve Miel'i ararak kararn ona syledi. Harem dairesine geti. Biraz sonra elinde cildi kaba, sayfalar tutmaya yarayan eridi perian olmu bir kitapla geldi. Masann zerine koydu. Kendi de sandalyesine geti, oturdu. Kitab at, yapraklar hzl hzl evirerek gz gezdirmeye balad. Bu kitap, Vsfn Msr'da baslm iir kitabyd. Harem dairesinde daima odadan odaya gider, elden ele gezerdi. O yzden zavall kitabn kara meinden kabaca ve yaldzsz cildi ypranm, eridi dalm, sayfalarnn birou bklm; birounun zerine kurun kalemle, mrekkeple, okunur okunmaz, bozuk dzen birok ark, birok beyit yazlmt. Kitab dad kalfa bulup beyine verdii zaman bey, yzn buruturarak: "Ne kt kitap!" demi; fakat bir para iir yazmak sevdasndan bir trl vazgemedii iin kitab ister istemez alp getirmiti. Ba tarafndaki sayfalara epey gz gezdirdi. Aradn bulamad, grd eylerin ounu anlamak yle dursun, okumay bile baaramad iin sklmaya ve ara sra byk altndan alays alays glerek: - ince mi bunlar? Ne acayip bir dil! demeye balad. Gerekten de airin kasideleri iinde gze arpan garip szlerden: p-i mjeye nola dayansa nigehiyar B zaaf- savm hasta-i btab tvndr (Sevgilinin bak kirpiklerinin pne biraz dayansa ne olur; nk o, oru tuttuu iin yorgun dmtr.) Kfur gibi ten ile o bl kadd-i nzik San kmet-i em-i asel-i cmi-i ndr (O beyaz, ince ve uzun boylu nazik sevgili, gzellik caminin bal mumundan yaplm mumu gibidir zayf ve yorgun) Beyitlerdeki szler bilinse bile anlam karlacak gibi miydi? Bihruz Bey b (p) kelimesini, ad geen sokak sprgesinin bir teli olarak alglad. Mjenin (kirpik) de meze olduunu sand. Fakat bir b ile rak mezesine dayanmada ne tr bir zevk olacan anlayamad. Som mermer som yaldz denildii gibi "som hasta " da denildiim hi iitmemiti. Fakat bunu da ho grd ve kulaktan dolma bir bilgiyle kfurun (gzel koku) kanfr olacana karar verdi. Ten, nzik, cami kelimelerini de ok iyi tand. Ancak kanfrden ten olur mu diye dnd. airin bu fikrine de hayli at, kald. - Aradm galiba burada bulamayacam! diyerek kitabn kasideler ksmn geti. Tarih takmna gelince ta bata gzne ilimi olan "trih-i kh der kurb- amlca-i sair" (Kk amlca'da bir kkn tarihi) balna amlca sznden dolay ilgi gsterdi. Fakat "Kh, der, kurb, sair," kelimelerini tanyamad iin anlam karamad. Anlamaya are dnrken, rahmetli paa babas tarafndan kendisi iin aldrlm; fakat oulun eitimi bilahare btn btn alafrangaya dklmesiyle yaldzl maldzl, cicili bicili, tek para, monoton Avrupa dilleriyle yazlm eitli kitaplarla dzenlenmi ve sslenmi olan mee aacndan yaplm, oymal, Avrupa yapm ktphanesi iine yakmadndan dolay birtakm unun bunun tarafndan arlan, birtakm ise harem dairesinin alt katnda

dolap altnda, yk kaplar gibi yerlere dank bir ekilde atlp braklan Trke, Arapa, Farsa kitaplarn arasna karm olan Lgat-i Osmaniye (Osmanl Szl) adl Trke szlk aklna geldi. Halbuki Lgat-i Osmaniye'nin, Redhause isminde bir ngiliz tarafndan yazlm olduunu, iki ay nce bir gn kalemde kulak misafiri olduu bir edebi sohbette iitir iitmez, bu kitab gzelce ciltlettirerek ktphanesine yeniden kabul etmeyi dnmt. imdi o birka szl incelerken aklna bu hatra da gelince, bey kalkt. Harem dairesine geti. Dad kalfay ard. Birlikte kitab aramaya baladlar. Kitaplar ve eitli mektuplar, dolap altlarnda toz toprak iinde kaldklar halde Bihruz Beyin unutulmu ilgisinden memnunlarm gibi, elinin altna dtke kayp kurtularak yine saklanacak bir keye ekiliyorlard. Bihruz Bey, bunlarn arasnda tesadfen ele geirdii Lgat-i Osmaniye'yi ald gibi nceki yerine geldi. Derhal kitab at. nce kh kelimesini arad. Aksilik, Lgat-i Osmaniye'de bu kelime yoktu. O zaman bu eksiklikten dolay kitabn yazarnda kusur bulmaya cesaret edemedi. Ve kelimenin air Vsf tarafndan icat edilmi ya da yanl baslm olduunu dnd. "Der" kelimesinin "kap ve blm" demek olduunu, "krb"un "yakn olmak" anlamna geldiini grd. En son da "sair" arad. Szlkte "kk, ufak olan " aklamasn grnce: - Bravo, bravo! "amlcay sair" Kk amlca, bizim mahalle... bravo! Demek ki mahallemiz eskiden beri asilmi ki airler tarafndan tantlm, bravo! diyerek sevindi: - Lal lalla lal lal, lal lalla lal lal, lal lalla lal lal la!... Ne are ki kap iine uzak olmayan Kk amlca'nn tasvirlerini koca air ince yazd iin Bihruz Bey bunlar anlayamyordu! Tarih ksmn da gemesi gerekti, geti. Gazellere biraz gz gezdirdi. lk gazeldeki: Bs- l 'linle kar evce nevy kn Ey bt hnnda ma'cn- sada efza buya (Ey ark syleyen put gibi gzel sevgili, senin dudaklarndan pnce, klarn sesi macun gibi uzayarak gklerin en yksek katlarna ykselir.) beytinin ikinci msrasm okumaya alrken Bihruz Bey, yzn ok kt buruturuyordu: -"Ey bt!... " ne demek acaba? Byle irkin szler iire niin sokulur sanki? Bey, hakl kyordu: "Trkede iir yoktur. Trklerde air olamaz." demiyor muydu? Doru! deyip dururken ikinci gazeldeki: Ben kesinkes veremem sana cevap ol uhun Geldi mi hatt- ruhu berbere sor sorma bana (Ey saki, sevgilinin salarnn uzayp uzamadn bana sorma, ben kesin cevap veremem; bu soruyu sen berbere sor.) beytinde "berber " de grnce btn btn evki kat: - Ne budalalk! Btn bunlar ne rezalet! diye kitabn gazel ksmn da abuk abuk geip, arklara gelmeden nce gzne taklan: Nazar et hl-i perianma bir kerre benim Yanyor nr- firaknla serp bedenim (u perian hlime bir kerecik bak; senin ayrlnn ateiyle vcudum batan baa yanyor.) beytini olduka uygun buldu. Ancak bunda da duygudan eser yoktu. Ayn iirin ikinci bendinde szlerini allm bulduu iin holanarak okuduu: Ah feryd niyazm eser etmez mi sana Guna girmedi hi eylediim h bk (Alayp feryat etmelerim sana hi etki etmiyor mu? Bu kadar alaym ve gzya dkm hi duymadn.) beytinin ikinci msrasnda "h" tan sonra gelen "bk" nn anlamn "Redhause" dan rendikten sonra airin vaktiyle yle alayp szlamasnn, Kk amlca'nn hangi kk iin olduunu merak etti. nk yukarda geen "amlcay sair" den dolay bu iirde sz edilen kkn, yine Kk amlca'da olacana kanaat getirdi. Fakat iiri aslnda beenmemiti. Bunda ise hakk vard. Bir adam sevgilisinin kk etrafnda dolarken, elbette zledii iin i ekebilir. Ancak bunu t kkn iindekilere

duyuruncaya kadar alamann ne gerei var? Ksacas bu iirden de ok bir ey anlalamad. Onun arkasndan gelen "Sokak Sprgesi" ise zaten biliniyor. Bu sayfalar da geti, arklara geldi. Vsfn arkclktaki ustalna dair Bihruz Beyde eskiden beri bir kulak dolgunluu vard. Bu ksmda gzel gzel arklar bulacan mit ederek sayfalar kartrmaya balad. Daha ba taraflarnda grd: Saki kim derler sual ayb olmasn nmn nedir? (Saki, "kimsin?" sorusu ayp olmasn ama "adn nedir?") Sana sk sk bakp zor ile gnlm mptel ettim (Sana sk sk bakp zorla gnlm baladm.) Sirik-i emimin bak fark var m alayanlardan (Bak, gzyalarmn bir alayandan fark var m?) Mumlarla arar yanmaya pervane bu nr (Kelebek yanmak iin bu atei mumlarla arar.) Benim sensin glm ey gonce-fem syle senin kimdir (Ey almam gl, benim glm sensin; syle seninki kimdir?) Glsen sana glmek yarar sen gl efendim (Ey gl bahesi, sana glmek yakr; sen gl efendim.) Yaz geldi bahar oldu al gl gibi sen de nakaratlarndan oluan arklar mmkn mertebe okuyabilip anlamlarn da az buuk karnca: - te Trklerin Berange'. te hretine layk tek air! Tek arkc! diyerek airin ruhunu heyecanlandracak ekilde iltifatlar etmeye balad. Aalara doru indike ksa vezinli, dili anlalr, gll mll birok ark okuyup anlamlarn da elden geldii kadar anladka: - Ah! Ne gzel! Ne ho! Ne kadar ince! Ne kadar zarif! diye her birini baka trl beeniyor ve bunlarn iinden hangisini alacan bilemiyordu. Nihayet kitabn iinde en ok beendii sekiz arknn zerlerine frenk kalemiyle bir, iki, , drt diye numaralar att. Ktlar parmaklar arasnda yuvarlad. Masann zerine koydu. Gzlerini kapad. Kt paralan iinden bir tanesini ald, at. Kur'a, ka ka alt numaraya kt. Bu numaradaki ark da: Bir-siyeh-erde cevndr Hsni mmtaz- cihandr Ak gnlmde nihndr Bunca dem bunca zamandr arks idi. Halbuki bu arky Bihruz Bey, beenmek yle dursun; grmemi, okumamt bile. Bunda bir yanllk olacan dnd. Yanlln kaynan da meydana kard. Meer beyefendi kitabn o sayfasndaki iki arkdan birincisini rakamlayacakken, aceleyle ikincisini rakamlam. Fakat kur'a ikincisine kt iin bunu birdenbire geri evirmek istemedi. Ve arky dikkatle okuyup anlamaya alt. nce kelimeyi "Merciye" vezninde olan bir siyeh eklinde okudu. Bu vezinde okuyua gre kelime, Franszcaya benziyor ise de air Vsfn Franszca bildiini iitmemi olduundan, yine Trke olmaldr diye Lgat-i Osmaniye'de arad. Bulamaynca herhalde Franszcadr diyerek "Biyanki"ye bavurdu. Orada da yle bir kelime bulamad; fakat anlam kt bir ey olsa airin bunu iirinde kullanmayacan -hakknda yarm saatten beri besledii gzel dncelere dayanarak- dnd ve kelimeyi ylece kabul etti. kinci olarak Arapa c harfi ile "erde" okuduu "erde" kelimesinin anlam hakknda tekrar Redhouse'ye bakt. Redhouse, "erde" iin "Sar renk at ki kuladan aktr." aklamasn veriyordu. Bihruz Bey "sar" szn iitince alt tarafndaki "at, kula" szlerini dikkate almakszn, - Besbelli bu ark gen bir sarn iin yaplm, diyerek sarn hanma sunulmaya layk en

uygun arknn yine bu olacana; alt rakamnn, dier bir arknn zerine konulacak yerde buna konulmasnda ve kurada bu rakamn kmasnda gzellik ve ak tanras olarak kabul edilen Vens'n nazili parmann oynam olduunu dnd. Bu tesadf isteini gereklemesi yolunda bir iyiye iaret sayarak arknn yalnz iki blmn baka bir kokulu kada yazd. Mektuba ilitirdi. Mektubun zarfn kapad ve zerini "M.B." sembollerini gsteren altn mhryle mhrledi. Gelecek cumaya kadar kalmak zere masasnn gzne brakt. Bu arada saatine bir daha bakt. Saat on bire eyrei gsteriyordu. - Misel! - Msy! - Araba! - Hazr, efendim! Evet! Beyefendinin araba gezintisinden hibir gn geri kalmadn ve bir kere "Arabam" deyip de "Hazr!" cevabn almazsa can skldn Misel tecrbeyle biliyordu. Bunun iin arabay hazrlamasn saat ondan beri arabacya sylemi, arabac da kr beygirleri koup arabay kkn kapsnn nne getirmiti. Beyefendinin gelmesini beklerken esniyordu. Bihruz Bey hemen fesini giydi. Bir frenk sigaras yakarak dudaklarna kstrd. Bastonunu ald. Aaya indi. Arabasna kt, dizginleri eline ald. Arabac da yerine geti, oturdu. Grrrrr!... Bihruz Bey mektubu istedii gibi yazd ve yanna Vens'n yardmyla gzellerden gzel, istediinden iyi iki blm iir koyabildii iin ok mutluydu. Cumaya daha be gn vard; ama nasl olsa insan mutlu olunca vakit abuk geiyordu. Pazar, pazartesi, sal, aramba gnleri de yle oldu. Sal akam Msy Piyer, koltuunun altnda beyaz bir kada dzgn bir ekilde sarlm olan kocaman bir kitapla kke geldi ve o saatte Bihruz Beyin alma odasnda olduunu renince doruca oraya gitti. eriye girer girmez: - "yi akamlar Bihruz Bey! Naslsnz? Kadn akyla ilgili size gzel bir kitap getirdim." diyerek kitab yaz masasnn zerine brakt. Bihruz Bey, kendisine biraz kzgn zannettii profesrnden bu yaknl grnce ok sevindi. Hocasnn elini samimiyetle skarak: - ok iyisiniz sevgili hocam! Aciz rencinizin kusurlarn affetmekte cmertsiniz!... dedi. Hemen kitab ald. Sargsn ap kard. tesine, berisine bakarken Vens lemlerini gsteren bir iki resim gzne iliti. Onlara bakmaktan doan ar memnuniyetini anlatmak iin Msy Piyer'e dnp elini tuttu; kuvvetle skt. - Ah, ne gzel kitap! Hem de resimli... Resimleri de ok gzel. Bakalm ad neymi. Les aventtres du chevalier de Faublas (valye Foblas'm Maceralar.) Kimdir bu valye? Fransa tarihinde byle bir valye aklma gelmiyor. - Bu valye siyaset tarihinde yoktur. Bu baka trl bir valyelik. Okuduunuz zaman ne olduunu anlarsnz. Msy Piyer, geen defa sofra banda rencisini epey halayp krgn bir ekilde hareme kardktan sonra sal akam ona gzel bir kitap getirmek iin kendi kendine vermi olduu szde durdu. Yalnz bu kitap Kont d Bukas olacakken, o gelmedi de yerine Les aventures du chevalier de Faublas geldi. Bunda da su, Msy Piyer'in deildi. Msy Piyer, cuma akam rencisiyle aralarnda geen konumalar, elence olsun diye bir dostuna anlatp da kitapla ilgili niyetini de at zaman o kii, kendisine: - "Kont d Bukas uygun deildir. Les aventures du chevalier de Faublas' grrseniz daha iyi olur." deyince niyetinin deimesine sebep olmutu. Msy Piyer, Bihruz Beye kitap, kat gibi eylerle ilgili ne getirse parasn ondan alrd. Bu defakini aslnda hediye etmek zere getirmiti. Ama kitab krk Frankla veresiye

ald iin parasn yine ondan karmak iin uygun bir isteme ortam dnyordu. Bihruz Beyin cmertlii, Msy Piyer'i bu endieden kurtard. Beyefendi: - "Bu gzel kitab kaa aldnz?" der demez Msy Piyer, azndan darya frlamak iin be dakikadan beri dilinin ta ucunda bekleyen: - Krk Frank! szn Bihruz Beyin kulann zarna iddetle arptrd. Halbuki bey, bulunduu sevin dakikalar iinde kitabn bedeli iin "iki yz Frank!" szn de iitseydi, yine memnuniyetle verecekti: - Krk Frank? Bedava! dedi. Hemen yeleinin cebinden iki lira kard; Msy Piyer'e uzatt. Msy Piyer, altnlar ald. nceleyip Osmanl altn olduunu anlaynca: - imdi bunun stn nasl vereceiz? dedi ve beyefendiden: - Ne nemi var? Baka zaman verirsiniz, cevabn alnca altnlar czdanna yerletirdi. Krk Frankn, krk be buuk Frank kadar farkn da bu ekilde eskiden beri el koyduu dier farklarn yanna gnderdi. Derse balamadan nce Les aventures du chevalier de Faublas'tan beyefendiye birka sayfa okuyup gerekli yerlerini tatl tatl aklamaya balad. te bu olay Bihruz Beyin zaten mkemmel olan mutluluunu iki katna karmt. Pazar, pazartesi, sal gnleri ok gzel gemiti. Bu gnlerde Bihruz Bey hayalinde, baz zelliklerini Msy Piyer'den duyduu Bois de Boulogne (Bulony Orman)'lerden, Hyde Park (Londra'daki nl bir park)'lardan daha mkemmel bir park yaparak, o parkn iinde Perive Hanm landosuyla deil de sand elmastan; tekerlekleri gmten; zmrt gzl, sedef kanatl bir ift kumru koulmu bir arabayla, bir tanra gibi kurulmu olarak sabahtan akama kadar dolatryordu. Kendisi de Kefi Beyin tipi ve kyafetinde bir mahluk olarak o parkn karanlk kelerinden ara sra grnp Perive Hanma doru kskan kskan bakyordu. Sal akam Msy Piyer'in getirdii kitabn iindeki coku verici imajlar grdkten sonra hayalindeki parkn tesinde berisinde Vens lemine mensup, som mermerden birtakm gnl alc heykeller, bu heykellerin etrafnda er beer dolaan periler; suyunun rengi yeil olan havuzlarn iinde mercan gagal, yakut gzl, uzun boyunlu, kardan beyaz, zarif kuularla birlikte yzen srma sal, mavi gzl, gne yzl periler de ortaya kmt. Bihruz, aramba gn parkta elmas arabann gm tekerleklerine yaparak arabay ssleyen -hani o perilerden de gzel- Perive Hanmn yznden saan klara, dudaklarnda parlayan tebessmlere hayran olup duruyordu. te taraftan bir ara o mahlukun tekrar grnvermesiyle bir ksm heykellerin etrafnda zerine elmas serpilmi yeil kadifeden ihramlar, yani i dm imenler zerine srma salarn datarak serilmi, dier bir ksm zmrt dudakl havuzlarda kuularla yaran periler bir lktr kopardlar. Her biri parkn ssz bir tarafna doru komaya, kuular ise kanatlarn vurup haykrarak havuzlarda kyametler koparmaya baladlar. Zavall Bihruz Bey, iinde bulunduu ak dolu lemden dehet dolu bir leme gemiti. "Acaba ne oluyor?" diye sama soluna baknp dururken o mahluku grd. Mahluk, Perive Hanma cierleri yakan baklar; Bihruz Beye ise zehir dolu gller gnderiyordu. Bihruz Beyin bu duruma ok fena can skld. Gerek lemin korkun uurumundan glkle kurtuldu. nk hayalindeki parkta elmas arabann yannda bulunan beyin dnce ve endieleri vard. Kendisi ise gerek dnyada yine bilinen sar arabasyla krlar dolayordu. Parkn umulmadk bir yerinden mahlukun anszn grnmesiyle perilerin iinde kargaa kt dakikalarda Bihruz Beyin sar arabas, Haydarpaa'dan Uzunayr'a doru giden yolun sanda on metre derinliindeki bir uurumun kenarna gelmiti. Bey, mahluka olan kzgnlkla elindeki dizginleri sana doru ekerek hayvanlar uuruma srerken geride bulunan arabac, hemen beyin oturduu yere srayp, dizginlere sarlarak hayvanlarn balarn dorultmay baarabildi. Bey de bu sayede hem uuruma

gitmekten hem de parktan darya karak mahlukun rahatsz etmesinden kurtuldu. aramba akam Bihruz Bey biraz neesizdi. nk arabann geirdii tehlike yznden kendini parktan karmay baarabilmiti ama mahluku zihninden defetmeyi baaramyordu. "Acaba kkhanmn Kefi ile gerekten bir ilikisi mi var? yleyse yazk ona! Ama bana niin bakt? Hayr, hayr mmkn m? Beni baheye arsn, gln kenarnda dursun, bana prlantalar yuvarlasn, benden iek alsn, gsne taksn, o kadar yaknlk gstersin sonra da sonra da Kefi'nin, "Kskanlk! Kskanlk!" diye barmas zerine... te buras kt! Ne kadar bozuldular, ne kadar abuk landoya girdiler. Cuma gn kata gelirsiniz? dedim de cevap bile vermedi. Giderken bir "Hoakal!" demesi gerekmez miydi? Daha... daha... daha sonras daha kt: arabuk nereye gittiler bunlar?... Aramadm yer kalmad... O ara Kefi de kat. Demek ki... Ne mnasebet! Kefi gibi baya bir ocua... mknsz! Ama bakalm yarn deil br gn sznde duracak m? Bakalm Kefi de gelecek mi? Evet!... Ne kadar bam aryor! Benim sevgilim!... Beni sevmiyorsanz bari onu da sevmediinizi syleyiniz... Gryor musunuz ne kadar ac iindeyim!... Bana merhamet ediniz... Size tapmakta olan bana... te huzurunuzda diz ktm... Gelecek... hayr! Beni sevmiyorsunuz... Ah ne kadar gklere yakr bir gzelsiniz... Haydi, bir pck! O ne? imek! Allahm! Gkyz ne kadar karanlk!... Rzgr da kyor... Bora... bora!... Yamur!... Vah! vah!... Sonra ne olacak! Yarn perembe, br gn cuma... Hava byle kalrsa... ay ay... Nasl da bardaktan boanrcasna yayor!... Yamur deil, tufan bu!... Eyvah!... cuma gn gremeyecek miyim?... Mektubumu veremeyecek miyim? Of! Bam!..." Bihruz Beyin bu endieli dnceleri, bu ackl hayalleri, akam yemeinden sonra gece saat iki buuk sularnda salonun Fenerbahe'ye bakan, ak bir penceresi nnde oluyordu. Zavall beyin hayali parkndaki perilere, kuulara karklk salarak sonunda onu korkuyla oradan mitsiz bir ekilde kmaya mecbur eden mahluk, beyin zihnine girmeyi baararak iki saatten beri zavally huzursuz edip duruyordu. Bunun zerine havann kararmas, imeklerin akmas, frtnann k, iddetli yamurun inmesi eklenince hasret eken zavall k, btn btn zntye bouldu. Penceresini kapad. Yamurun kesilmesini saatlerce bekledi. Yamur, srekli iddetini artryor; frtna kyametler koparyor; imekler akyor; etrafa imekler dyordu. Bu halde saat altya geldi. Bey, hepsi de birbirinden ok rahatszlk veren endielerinden zihnini kurtarp hareme gitmeyi aklna getiremiyordu. Miel iki, defa salona girmise de vaktin ge olduu uyarsnda bulunmaya cesaret edememiti. Halbuki beyefendinin, saat altlara kadar -zellikle de byle yrekleri heyecana boan bir frtna gecesi- ieriye girmemesi annesine ve dad kalfaya baka baka meraklar vermiti. Bey, nnden bir trl ayrlmad pencereden tabiatn korku verici durumunu zgn bir ekilde seyrederken dad kalfa banda bir rt ile salonun kaps nnde belirdi: - Beyim! Hala oturuyor musun? Hanmefendi de ben de merak ettik, bu ne yamur, beyciim?... - Sorma! Bu yamur deil, tufan! - Gerekten, ok delice yayor; ortal sel basacak, galiba yaknlarda bir yere de yldrm dt; - Annem yatmad m? - Hayr! Misafirler vard; bitiiktekiler... imdi gittiler... - Nasl gidebildiler? - Beklediler... beklediler... Yamurun dinecei yok... Gittiler... Hanmefendi ok zerlerine dt: "Kalnz!" diye, ama kalmadlar... - Saat ka acaba? - Saat yediye geliyor... (Gerekten de, alt buua be vard...)

- eri girmeyecek misiniz? - Sen git, mumlar yak, ben de geliyorum. Dad kalfa ekildii gibi Bihruz Bey de yerinden kalkt, doruca yatak odasna gitti, soyundu, mumlarn sndrd, yataa girdi. Frtnann, yamurun yrek paralayan sesini duymamak iin kulaklarndan birisini yasta yaptrd, dierinin zerine yorgan ekti. Ancak grlty duymamak mmkn deildi. Halbuki Bihruz Beye, akamdan beri tutturduu hrnlk sebebiyle yorulmu, ak oyunlar yapan hayali ocuunu uyutmak iin tabiatn bu ac lklar korkun, fakat etkili bir ninni gibi geliyordu. Kula bu ninniyi dinlerken mahluku gren gzleri de kandilin fanusu zerinde grlen plak Vens' seyrede ede, gerek dnyann ruhu yoran grltsnden tamamyla uzak olan uyku lemine gemiti. Burada glgelik ve gzel kokulu aalklara geerek hayalindeki o parktan daha mkemmel bir parka girdi. Bihruz Bey, ertesi sabah saat ikiye doru gzlerini tatl uykudan at zaman, oday k iinde grnce byk bir heyecanla yatandan frlad. Pencerelerin perdelerini kaldrd, bir pencere at; darya doru bir bakt. Grd gzel manzara, geceki durumun tam tersiydi. Bu manzaray yarm saat seyretti. Gnee baktka pecei geliyordu. nk ka gndr hasretini ektii sevgilisini bu gne sayesinde grebileceini dnyordu. - "Ne kadar gzel! Ne kadar parlak! Gzel doa! Bugn o da ayn benim sevgilim gibi sarn! Demek ki yarn onu greceim, evet! Yarn mutlaka gelir; derdimi anlatrm; eer bizim zevzek yine bir oyun yapmazsa... Bakalm ans neyi gsterecek?..." Bihruz Bey o sevinle her zamanki gibi hazrland, tuvaletini yapt, kahvaltsn yedi, dad kalfa ile akalatktan sonra selamla kt, odasna girdi; yaz masasnn gzn at, oraya koyduu ak mektubunu eline ald. indeki iltifatlar, yazd anki duygular bir daha grmek istedi. Ancak mektup kapanm, mhrlenmiti. Amaya kyamad. Tekrar masann gzne brakt. - Ll lll ll ll... ll lll ll ll... ll lll ll ll... ll ll l! - Msy Piyer ne iyi bir adam!... Sanki bugn bu gzel hediyeyle memnun etmek iin dn beni mahsus krd. Bakalm daha neler var? Bakalm bizim cesur valye d Foblas daha neler diyor?... Profesr Piyer'in hediye ettii resimli kitap, Bihruz Bey iin ok deerli bir eya olmutu. Parkta bulunmad zamanlar onu okuyarak hayallerini aydnlatrd. Yine kitab eline alp nce resimlerine -belki altnc kez- bakarak tesinden berisinden okumaya balad. Bey, bu lezzetli okumaya dalp gitmiken odann kaps yavaack vuruldu. - Tk tk! - Giriniz! Kapya vuran Miel'di. eriye girdi. Elinde gm bir tepsi, tepsinin iinde zeri Franszca yazlm bir mektup vard. Mektubu beye verdi. Bey, mektubu amaya alrken, kucandaki kitap yere dt. Miel, hemen eildi. Kitab yerden alrken kitap ald. En gzel resimlerden biri ortaya kt. Miel de bunu grnce Bihruz Bey, kitab Miel'in elinden ald ve zavallya haksz yere, - Hayvan herif! Defol burdan! diye hem kzd, hem de onu yanndan kovdu. Gelen mektup, Beyolu'nda oturan fabrika sahibi komisyoncu Jan Kondoraki imzasn tayordu. Sar arabayla bakla kr hayvanlarn bedeli olan drt yz on sekiz lira ile bunlarn tama masraf olan krk dokuz lirann toplam drt yz altm yedi liradan kalan yz elli lirann drt ay iinde taksitle denmesi artna gre birinci taksidin denmesine daha on be gn varsa da paraya ihtiyac olduundan, Bihruz Beyefendi birinci taksidi imdiden verirse ok memnun olacam sylyordu. Bu mektup, Bihruz Beyin pek houna gitmedi. Birincisi, Les aventures du chevalier

de Faublas' tatl tatl okurken onu elinden brakmaya mecbur olmutu. kincisi, kitabn gizli resimlerinden birisini o Miel olacak embesil grmt. ncs, ilk takside daha bir aydan fazla zaman vard. Ua ard: -Miel! -Msy!... -Byle bir kad bana getirmeye nasl cesaret ediyorsun?... Sen bilmiyor musun ki birinci taksidin gelmesine daha bir ay var? Git syle cevap yoktur... - Ba stne ekselansl... Zavall Miel, kapal bir mektubun iinde ne olduunu ve zellikle de birinci taksit gnnn dolup dolmadn nereden bilecek ve bilse de beyefendiden emir almadan mektup getiren adama cevap vermeye nasl cesaret edecekti? Bihruz Bey, can birka eye skld iin bunlar dnememi ve zavall Miel'i ikinci defa haksz yere azarlamt. Miel'i defettikten sonra brakt kitab tekrar eline ald. Okumaya devam etmek istedi; ancak yapamad. Kitab brakt, zgn bir ekilde dnmeye balad. - "Fakat taksit zaman gelince paralar nasl vereceiz?... gn nce yz doksan lira verdim.... Hemen hesabna baktk... Alber'inki iki yz otuz lira olmu... Paris'ten gelecek eya da gelmedi... Biz bu borlar nasl deyeceiz?... Annem ok fena dargn... Yemin etmi, kona sattrmayacakm... Elmaslar da birer birer satp uzun vadeli bor olarak verdiini iitiyoruz... Elli yanda kadn; bilmem daha ne kadar yaayacak ki bu kadar para canllk ediyor?.. Kalekaps'ndaki maazadan elime ok az ey geti; Galata'daki hann parasndan kalan alt yz lira ancak , drt aylk cep harlm demektir... Allahm, bu borlar demeye bir are bulamazsam ne yaparm sonra?... stanbul'daki eve drt bin lira veriyorlar ya!... Bir ey yaparz... Artk annem buna da karmasn... O benim babamdan kalan bir ey!... Bir drt bin lira daha elime geerse, bin lirasyla borlar derim. bin liray da uzun vadeli bor olarak verirsem epeyce faiz getirir... Bundan sonra elenceye dknl de brakmak gerek... Artk evleneceim... Evlilere yakan da akll olmaktr... mitsizlie kaplacak bir durum yok... ll lll ll ll... ll lll ll ll... ll ll lll" Bihruz Bey, ilk bata kendisini ok zen bu dncelerden de kurtulmann aresini bulmutu. Elindeki alt yz lira bitinceye kadar Sleymaniye'deki kona satmaya karar vermiti. Beyolu'ndaki, Galata'daki dkknlar, hanlar satan telll, bundan nce Sleymaniye'deki konaa da drt bin lira kadar verecek bir mteri bulmutu. Ancak o zamanlar beyin paraya ihtiyac olmad gibi annesi de kar koyduu iin konak sa-tlmamt. Tellln da bir zamanlar gerek konaktan, gerek kkten hi kmayan aya btn btn kesilmiti. Fakat yeri belli olduu iin istendiinde kendisini buldurmak mmknd. amlca bahesinden dolay Bihruz Bey yazlna balanm; klk ise tamamyla gznden dmt. Mantkl olan, kk satp kona elden karmamakken o, bunun aksini uygun grmt. te beyefendi birka ay sonra decei skntya kar, kona satmak tedbirini dnmekle zntlerinden ok abuk kurtuldu. Huzurlu bir ekilde le yemeini yedi. Her zamanki gibi ordan oraya dolamak iin arabasna binip gitti. O gnn akamnda sylenecek olaanst bir ey olmamt. Bey, adet edindii saatte akam yemeini yedi. Bir iki saat salonda vakit geirdi. Erkenden odasna geti; soyundu, yatt. Dokuz saat kadar deliksiz bir ekilde rahata uyudu. Sabahleyin gzlerini at gibi pencereye kotu; perdeyi kaldrd. Hava fevkalde gzeldi. - "Ne gzel bir gn" diyerek seviniyordu. nk bu gzel gnn ad cuma idi. Bu sabahki tuvalet her gnknden uzun srd. Yirmi, yirmi be kadar kolal frenk gmleinden hibirisini beenmedii iin dad kalfaya kzyordu:

- Bunlar Marigo mu tledi? Ne kadar da kt! - Evet beyim! Marigo tledi. ok da kt deil! - Senin iin kt deil ama benim iin ok kt; bu pliler - Neresi kirli? Ben gremiyorum! - Kirli demedim a canm! Pli diyorum sana; buruuk!... - Peki; syleyelim de bir daha dikkat etsin... - Hem syle, hem de yine dikkat etmezse konjedye olacan anlat... -Gnce diyen kim, anlamadm? -Ne tuhafsn! Konjedye diyorum, konjedye... Kovarm demek... - Artk, ben bilmem... - u pantolonlara baksana! Ne fena t yapm! Kim devirdi bunlar? - Ben devirdimdi... - Boyun balan nereye koydunuz? Yeni gelenleri... - Hepsi ekmecenin gznde olacak... - Hani ya yeni mendiller? - Daha ykanmad... - Grdn m ya; yle ey olur mu? imdi ben ne yaparm? -A beyim! ekmecenin gznde belki yz tane mendil var! Bir tanesini been, alver!... - Vui, me zil n son pa marke (yi de onlar markal deil!) - Neye rezil olsun? Onlar da yeni yeni mendiller... - Markal deil; markalar yok onlarn... - Markals da var; dn tlenirken grdm... - Terziden gelen kostmleri gremiyorum... - Hepsi burada. - skarpinlerim geldi mi? - Bilmem, besbelli gelmedi. - u ayakkablar ver bakalm! Dad Kalfa ile yaplan bu konumann da gsterdii gibi Bihruz Bey bu cumaki tuvaletine ok fazla nem veriyordu. Bu yzden de gmlekten, boyun bandan, mendilden, pantolondan, ayakkabdan kendisine en ok yakan semekte zorlanyordu. Gmlein, yelein, pantolonun, ceketin, ayakkabnn birini giyip birini kararak, sonunda tuvalet iini bitirebildi. Selamla kt. Doru alma odasna girdi. Yaz masasnn gznden mektubu kard, ceketin cebine gzelce yerletirdi. Oradan salona geti. Salondaki iekliin iindeki taze ieklerden gzel bir gl seti. Ceketinin iliine takt. Biraz oturdu, biraz gezindi. Her eyrekte bir saatine baka baka, le vaktini getirebildi. Derhal de jneyi smarlad. nk bu sabah kahvalt etmedii iin karn iyice ackmt. Yemekten sonra salonda biraz daha oturdu; gezindi. Bir ara yine alma odasna geti. valye kitabn at, kartrd. Sonra saatine bakt. Saat yedi buuu geiyordu. - Miel! - Msy! - Arabam! - Hemen efendim! 15 dakika sonra bey arabasna bindi. Arabac, yerine geti...Grrr!.. Arabann bu defa gittii yeri anlatmaya gerek yok. Hikyeyi takip edenler, bilirler ki oras halk bahesinden baka bir yer deildir. Evet! Beyefendi arabasn her zamankinden daha hzl srerek Tophaneliolu'ndan, bahenin alt bana geldi. Ancak ieriyi ve dary epey kalabalk grnce biraz ge kalm olduuna zld ve kimbilir kanc dnn yapmakta olan arabalarn arasna glkle karabildi.

Byle ar ar giderek yukarki meydanca ulanca, kalabaln iinden arabasn kurtard. Gazinoya yakn bir yere ekip durdu. Hemen arabadan frlad; doruca baheye girdi. Sr sr gezen rengrenk cennet grntleri iinde aradna benzer bir yz gremeyince -hikyemizin banda tarif olunduu gibi- aaki kapya yakn bir yer seip oturdu. Bir bira smarlad. Sarn hanmn geliini sabrszlkla beklemeye ve bu iddetli bekleyi iinde ara ara saatine bakp, her be dakikada bir kapya doru gidip gelmeye balad. Evet! Baheye ssl hanmlarn, k madamlarn mavi gzls, kara kals, ela gzls, srma sals, uzun boylusu; ksas, narin yapls, iman; ksacas her trls girip kyor, fakat Bihruz Beyin hayalindeki karayaz sevgilisi bir trl grnmyordu. Kendisi grnmedii gibi landosu da belirmiyordu. Uzun olduu kadar iddeti de artmakta olan bu bekleyi iinde zavall Bihruz Beyin zihnine birtakm endie verici ihtimallerin kargaas dmt. Bunlarn iinde en zcs, Perive Hanmn Kefi Beye baka bir yerde randevu vermi olmasyd. Zira bahedekilerin arasnda Kefi Bey de grlemiyordu. Bu dayanlmaz ac iinde saat on buua gelmiti. Bihruz Bey, midinin tamamen kesildii dakikalar yaklanca "oooffflarn artk zaptedemez olmutu. Bir ara yine yerinden frlad, kapya doru gitti. Kalabal oluturan arabalarn geiine ieriden mitsizce bakyordu. Vcudu birdenbire batan ayaa bir titreyie tutuldu. Yz nce kzard, sonra sarard, daha sonra da yemyeil oldu. Bulunduu noktadan sol tarafa komak istedi. Oras geit vermez derecede sk bir ormanckt. Ormancn azck yukarsna gitti. Oras bahenin kenarna varan bir dzlk ise de bir iki madam, birka erkek, birka da ocuktan oluan bir aile, sandalyeleriyle bir halka oluturarak orada oturuyorlard. Bihruz Beyin, gzlerini bahenin dndaki kalabala dikmi olarak bunlarn zerine doru hzla yrdn oturan ocuklar grnce korktular. Analarnn, babalarnn kucaklarna sndlar. Bihruz Bey, hareketini asla deitirmedi. "Pardon!" diyerek oluturulan halkay iner gibi aradan geti; hatta geerken iki sandalye de devirdi. Bahe duvarnn dibine gitti. Biraz durdu; yine geldii tarafa dnd, fakat halkay tamamen bozulmu, dalm buldu. Tekrar kapya doruldu; yine dnd. En sonunda yerine gitti." garsonu armak iin bastonunun ucuyla bira kadehine hzl hzl vururken kadeh devrildi; sonra yere dt, krld. Garson geldi. Bihruz Bey, bira ve kadeh paralarn ayrca dedikten sonra, pardessn koluna ald, yine byk bir hzla yukardaki kapya doru yrmeye balad. O hzla hem gidiyor, hem de: "Enkonyito! Diyab!" diye sylenerek herkesi kendisine hayretle baktryordu. Bu kadar tela, heyecan ve hareketin sebebi ise, ba kapdan arabalarn geiini seyrederken, sevgilisinin hayalini adi bir kira arabas iinde grmesiydi. Gerekten de Perive Hanm, engi Hanmn dnda Gleker Hanm adnda bir baka hanmla beraber baheyi gezmeye gelmiti. Gleker Hanmn tuvaleti byle bir gezintiye uygun dmedii iin arabadan hi kmamak istemiti. Bu yzden hanm baheye inmekten vazgeerek neredeyse iki saatten beri srekli kalabalk iinde dnp dolayorlard. Bihruz Bey ise sevgilisini beklerken aslnda ak kapnn nnden geen arabalar da gzden karmyordu. Bunlarn iinde sevgilisinin landosuna benzer bir ey gremediinden ve sarn hanmn yle adi bir kira arabasyla byle bir yere gelmeye tenezzl edebileceine ihtimal veremediinden bou bouna sklp duruyordu. Nihayet iki dakikada Bihruz Bey yukar kapdan kt. Sevgilisini tayan arabann rengine, biimine, arabacnn klna, kyafetine; hayvanlarn donuna tek tek dikkat etmiti. Kalabalk ise izdihamn fazlalndan dolay ok ar hareket ediyordu. Beyefendi, istedii arabann gelmesini bekleyerek bir kenarda bastonuna dayand, durdu. Be dakika gemeden araba keyi dnd. Tam kendisinin bulunduu noktaya doru gelince Bihruz Bey ceketinin cebinden mektubu kard. Arabann iinde krlarak

glmsemeye balayan Perive Hanma saygyla selam verdikten sonra Franszca: -"Matmazel! Mustarip ve perian gnlmn konuan bir fotoraf olan bu mektubu yce zatnza sunmama izin veriniz!" dedi. Arabann yrd kadar o da giderek mektubu uzatt. Bunun zerine gen hanmlarn ikisi birden bir kahkahadr kopardlar. Onlarn karlarnda oturan engi Hanm da: - Hadi! Hadi! ekil olum, ayptr! diyordu. Fakat bu dakikada Bihruz Beyin duman iinde bulunan gzleri hibir ey gremediinden ve asab bir uultuya tutulan kulaklar da hibir ey iitmediinden elindeki mektupla arabay takip etmeye devam ediyordu. Sonunda Gleker Hanm, haline acd iin deil de bu belay balarndan defetmek iin kolunu uzatt; elinden mektubu ald. Bey de oradan ekildi. Bihruz Bey bu srada adeta sersemlemiti. Arabadan ayrldktan sonra brakt noktaya geldi, durdu. Markal mendilini kard. Alnndan, akaklarndan fkran terleri silmeye balad. Mektup vermek iin arabaya srnatn grenler, onu bir birlerine gsterip glyorlard. Fakat gzlerini bryen duman henz dalmad iin o, hibir ey grmyordu. Biraz dinlendikten sonra akl bana gelmeye balad. O zaman baarsnn mutluluu yzne yansd ve yznde bir sevin olutu. Bunun zerine tekrar baheye girdi. Aaya doru rahat ve onurlu bir ekilde giderken yolunun zerindeki oturma yerlerinde gzne arpan msylerden, madamlardan biraz gz ainal olanlara selam verdi. Az ok tantklaryla ise tokalaarak onlara: - Naslsnz? diye sordu. Bu, beyefendinin arballn kaldrp ar sevincini gsteren durumlardand. Bylece iki, kere bahenin iini dolat. Gezinirken vermi olduu mektuptaki parlak cmlelerden; etkili ve tahrik edici szlerden bazlarn zihninden geiriyor ve mektuba eklemi olduu paralardan: Bir-siyeh-erde civandr Hayli dem hayli zamandr msralarn orkestrann ahengine uydurup sylyordu. O gzel mektubun, o nazik paralarn yreinde nasl bir etki yaratacan Perive Hanmn yznden anlamak iin bir ara beyefendi bahenin yukar kapsndan kt. Doru arabasna gitti. Yerine oturdu, dizginleri eline ald, bekledi. Bu srada vakit on biri gemi, kalabalk ise hayli azalmt. Sevgilisini tayan araba grnmeyince Bihruz Bey, saatine bakt. On bir buuk olduunu grnce: - "Vakit ge, belki gitmilerdir... Gidelim!... Takip edelim.... Bu defa yakalayacam umarm. Beni yolda beklemesi gerekir." dedi. Aaya doru arabasn drtnala srd. Tophaneliolu'unun drt yol azna gelince yine ard. "Takip etmekten ne kar? Pazar gn kendisini grecek deil miyim?" diyerek Balarba yolunu tuttu. Balarba'ndan Nuhkaps ve Duvardibi tarafyla Haydarpaa'ya indi. Oradan Kouyolu'yla kkne geldi. Kke gelince Msy Piyer'in gelip gelmediini sordu. Msy Piyer yarm saat nce gelmi salonda gazete okuyordu. Bey, doru salona girdi. - Bonsuar er profesr! (yi akamlar sayn profesr!) - Bonsuar mon! ( yi akamlar beyefendi!) nallah iyisiniz? - Merci! (Teekkr ederim!) ok iyiyim... Ya siz? - Geen akam eve biraz ge gittim... Hava da nemliydi... Nezle olmuum. - zlmeyin... Bu akam ders yapmayz; olmaz m? - Hayr! Benim nezlem derse asla engel deildir. Her zamanki gibi alabiliriz. - ok iyi. Fakat sayn profesr, getirdiiniz o gzel kitap sanki bir hazine! - Evet!... O kitap amour d fam hikyeleri iinde bir tanedir. - Hikyeler gzel. Ya o resimler?... - tah ac deil mi?

- Daha ok gdklayc! - Fakat herkes bakmamal... - Evet, doru... Miel size bir ey syledi mi? Kitabn resimlerinden birisini kazayla grmt de. - Hayr! Hibir ey demedi. Onlar konuurken salona giren Miel, yemein hazr olduunu haber verdi. Bihruz Bey deerli hocasnn koluna girdi. Sala manjeye gtrd. Sofraya oturdular. teden beriden konuarak yemeklerini yediler. Tekrar salona getiler. Bihruz Beyin ders yapmaya bu akam hi gnl yoktu. Hatta Msy Piyer nezlesi olduundan bahsettii zaman: - "Bu akam ders yapmayz." szn birdenbire sarfetmesi de bu isteksizliinden dolayyd. Salona girilip kahveler iildikten sonra Bihruz Bey oyun masasn getirmelerini istedi.... Mumlar yaktrd, Msy Piyer'e hitaben: - "Bir iki el otuz bir oynayalm." dedi. Kar karya geip oturdular, oyuna baladlar. Oynanan oyun alaturka "otuz bir" idi. Her eli bir eyrek lira olmak zere anlalmt. Msy Piyer bu oyunu k geceleri Bihruz Beyin konana toplanan gen beylerden grm, renmi ve hatta ara sra kendisi de beylerin oyununa girerek epey kazanmt. Bu akam da kazanmaya balaynca, Bihruz Beyi abuk karmamak iin oyunda trl maskaralklar yapyordu. Ara sra Franszlarn "Oyunda ans ak olan, akta mutsuz; oyunda ans ak olmayan, akta mutlu olur." mehur szn beye duyurarak onu oyunda yenilmeye isteklendiriyordu. Bey de bu sz iittike -hayali zaten hibir dakika gznn nnden gitmeyen- sarn hanmn ansna oynarken, mesel kaba on drtte yatyor; otuz birde kat ekiyor, o eli zorla kaybediyordu. Arada dondurmalar yenilip kahveler iilerek saat devam eden oyuna nihayet son verildi. Msy Piyer be buuk lira kr ile oyundan kalkt zaman nezlesini hatrlayabildi ve: - "Oh! ne kadar yoruldum!... zin verirseniz odama gideyim. Dinlenmeye ihtiyacm var." diyerek beyinden msaade istedi. Zaten saat de bee gelmiti. Birbirlerine bonsuar! (yi akamlar!) dediler. Msy Piyer yatak odasna, Bihruz Bey de kendi odasna gitti. Birisi be buuk lira kazancn keyfine, dieri bir gn sonra gerekleecek ak bulumasnn hayaline dalarak uyudular.

NC KISIM

Bihruz Bey buluma iin kendince kararlatrd pazar gn, bir gn ncekinden daha ok zenerek tuvaletini yapp hazrlandktan sonra saat sekize gelmeden arabasna bindi. Tophaneliolu yoluyla amlca'ya giderken halk bahesine dosta gz gezdirerek bekleyecei yere geldi. O gn hava smbli ve scakt. Yollar ise gn nceki yamurlar sayesinde tozdan arndndan dolay amlca gezintisi iin en uygun gnlerden biriydi. Ayrca pazara da denk geldii iin bazlar midelerini birer kk havuz gibi amlca Tavuk suyuyla doldurup ierisine sardalya bal salvermek; bazlar da tavla oynayarak vakit geirmek; bazlar nargile sefasna koyulmak; bazlar ise amlca gibi stanbul'un, Boazii'nin her yerini ayaklar altnda grmek ve on iki burcun on ncs kabul edilen yksek bir noktadan yukar ve aaya, saa ve sola hayranlkla bakmak ve doann bin eit manzarasyla ruhlarn ferahlandrmak iin sabahtan beri yn yn gelerek iskemleler, kaba hasrlarla oturma yerlerini tamamen tutmulard. Ve bu karmakark kalabaln grltsne, konumalarna kahveci raklarnn "iki ekerli, bir sade, lokum!" eklindeki haykrmalarna -muhallebici, dondurmac, leblebici, elencelik am fstk, ekerci, simiti gibi- hibir gezinti yerinden eksik olmayan satclarn eitli ses ve edalarla barp armalarna fena bir keman, adi bir lavta, souk bir klarnet, bir de porsuk deften ibaret ince saz kaba takm tarafndan -mevcut halkn yzde doksan dokuz eyrei iin bedava olarak- alnan irkin ezgilerin eklenmesi; te tarafta da kk ve byk amlcalarn tatl su kayna yannda adr kuran kebapnn kzgn ate zerinde siyah ve yal dumanlar buram buram kp etrafa yaylan kftesinden, kebabndan, cier tavasndan, piyazl fasulye salatasndan yaylan itah kesici kokularn temiz havaya yaylmas, o esiz yeri dank, tatsz, zevksiz, deersiz bir dn yerine dndrmt. Bihruz Bey o donanml arabasyla gelip de amlca'y bu durum ve manzarada grnce fena fkelendi, can ok skld. nk beyefendi orta set zerinde byk narn altnda tek bana sandalyesine kurulup ayan ayann zerine atacak ve sevgilisini yle bekleyecekti. Sevgilinin landosu uzaktan grndnde grmemezlie gelecek; sevgili de landosundan indikten sonra beyin bu davranna dikkat ederek: "Acaba beyefendiyi beklettim de darlttm m?" diye meraklanp telal telal bayrdan yukar karken beyin gzne iliecek, bey hemen yerinden frlayp onun yanna gidecek; selamlatktan sonra birlikte tepeye kadar kacaklar, o zaman sevgili korsajndan pembe renkli, zarif, kokulu, ufack bir zarf iinde bir mektup karacak, Bihruz Beye: "Sizin mektubunuz gibi bu da ac eken bir yrein fotorafdr. Yce ahsnz sanatkarane bir fotoraf olduu iin gzeldir. Bu onun yannda kabadr, dzeltilmemitir; fakat ok gerekidir. ok sadktr. Onun iin vermeye cesaret edemiyorum." deyip mektubu beye verdikten sonra: "Fotorafl Paris'te mi, Londra'da m, Viyana'da m rendiniz?" diyecekti. Bihruz Bey de ona cevaben: "Avrupa'ya gitmedim, fakat bir iki hafta sonra Paris'e gitmek istiyorum." deyince sevgilinin benzi sapsar kesilerek, vcudu titreyerek, gzleri yaararak: "Beni bu hale getirdikten sonra Paris'e gitmeyi dnyorsunuz. Madem gidecektiniz, benim gibi bir zavally deliye dndrp de buralara kadar niin getirdiniz?" eklinde ikyetlere, sitemlere kalkacakt. Bihruz Bey de: "Birinci karlamamzdan bu yana gzlerime uyku girdii var m? Bir dakika sizi dnmediim var m? Hayalimin parknda sizden baka bir dolaan var m?" diyecekti. Sonra: "Paris'e gitmemdeki ama, yaknda lazm olacak baz eyleri kendime beenip

almak..." kelimelerini sarfederken sevgili, ikinci kez sararacakt. O zaman beyefendi: "Evet efendim! Sizden kamalym; sizi o kadarck bile grmemeliydim; biliyor musunuz ki aknz beni harap ediyor?... Biliyor musunuz ki ben sizi bir gn grmezsem ldryorum?... Mmkn yok ben burada duramam!" diyecek ve sevgili hkrarak alamaya balayacak, bunun zerine artk beyefendi insafa gelip hemen olduu noktada, yerlere kadar eilerek ibadet eder gibi saygyla: "Oh! Seni nasl seviyorum! Sen de beni seviyor musun?" "Oh! Mon adore!" (sevgilim!) " Hayr! Yalan sylyorsun!" "Ben yalan sylemesini bilmem; syle bana gerekten yolculuk var m?" "Non! Non! (Hayr! Hayr!)... Bin kere non! (Hayr!)..." "Aklm bamdan aldn... hain!..." "Ya sen beni ne hale koydun?" "Zavall ben ne yaptm?" "Bir daha ne zaman greceiz?" "Ben bilir miyim?" tarznda artk senli benli szler konuulacakt. Ondan sonra Bihruz Bey evlenme meselesini, Kouyolu'nda araba srer gibi bir hzla meydana srecek ve bu mesele hakknda konumak iin sevgilisinden randevu isteyecek, sevgili biraz nazlandktan sonra kabul edecek; bu karar zerine aaya inilecek; ilk nce bahenin iinde bir tur yaplacak, sonra da dnda arabayla bir iki defa dolalp ayrlmak zere arabalara binilecekti. O kadar kalabalk iinde bunlar nasl yaplacakt? te beyin gelir gelmez gzne arpan insan kalabalna can bundan dolay sklmt. Hiddetin ilk halinde dnp gitmek aklna geldi; ama sznde durmam olacan dnd. aresiz arabasndan indi. Bastonunu ald, ar ar ikinci sete kt. Kenarda ayak zerinde durdu. Zannediyordu ki kahveci koarak bir sandalye getirecek de beyefendiyi oturtacak. yle bir koan olmad. Biraz daha bekledi; yine kimse gelmedi. Bunun zerine "garson!" diye kahvecilere doru barnca seyircilerin iinde alayclardan bazs, Bihruz Beyi alaya alp bir ikier defa kahveciyi armak bahanesiyle tpk beyin edasn takliden "garson!... garson!" diye bard. Beyefendi bekledi, bekledi, bir gelen giden olmaynca tepeye doru yryerek kmaya balad. Fakat bu gidii de devam ettiremedi. nk tepeye kp inen mavi dizlikli, krmz kuakl, dar pantolonlu, bol donlu, am hrkal, gecelik entarili, ceketi omzunda, setrisi kolunda yzlerce seyirciden biriyle her admda yz yze geldike bu halden de sklp: - "Bu da ne karnaval m geldi?" diyerek geri dnmeye mecbur oldu, gitti tekrar arabasna bindi. Arabay biraz ileriye yrtt; sevgilisini orada beklemek zere hayvanlara "dur!" emrini verdi. Araba durduu zaman, Bihruz Bey sevgilisi geldiinde nasl davranacan, ne ekilde konuacan planlamak iin zihnini tekrar altrmaya balad. Zihni, bu planlan dzenlemekle megulken, gzleri de yokuun bandan birer ikier grnen arabalara dikkat ediyordu. Bu ekilde iki saat bekledi. - Mon diy! (Allahm!)... Niin gelmedi acaba?... Saat on! Acaba benim saatim mi ileri? Andon! Saat ka? - Onu geiyor, ekselans!... - Niye gelmediler bunlar? Ah, szlerini tutmazlar ki... Haa! Dur, geliyor galiba! Hayr deil, dur bakalm, belki u arabadr. Vah! o da deil, keyfini mi bozdu?... zin mi alamad?... Yoksa yanl m anlad?... Bir araba daha!.. Hay Allah belasn versin!... Bo... Bir daha geliyor... O da bo!... Ne halt ediyor bunlar?... u gelen kim?... Bana ok bakyor... Mektubu mu getiriyor?... ok ey!... Niye bakyor bu herif?... Se mua! Se mua! (te ben! te ben!)... Hayr!... Geti... Ooff.

Ne kadar da bam aryor!... Kefi!... Ah!... Kanay! (Alak!)... Tam on gndr de hibir yerde rastlamadm... Elbette bo deil, bir entrik (dalavere) var... u gelen herif st ba temiz bir uaa benziyor... Bana da ok bakyor... Bir haberci olmal... - Andon! - Paam! - u gelen herifi tanyor musun? - Evet, efendim! - Kimdir o? - Geen gnk mektubu getiren kii! - Hangi mektup? - Hani u... Ay, unuttum ad... Yok mu... Yani Kunduraki... te onun adam... - Hay Allah belasn versin!... te bir... deilmi... araba zannettim... Bihruz Bey, byle dne sylene bir buuk saat daha bekledi. Saat on bir buua geldi. Sevgili grnmedi. Bir yarm saat ncesine kadar kah yokutan kan bir arabay sarn hanmn arabasdr diye mitlendi; kah aadan yukarya gelen st ba temizce birisi kendisine dikkatlice baknca Perive Hanmn mektubunu tayan adam sanarak "Aradnz benim" eklinde szler sylemeye hazrland. Artk aadan yukarya bir araba kmaz; temiz giyinmi, uak kyafetli bir kimse de gelmez oldu. Ziyaretiler akn akn dnyorlard. Oradaki arabalar, hayvanlar aaya doru Bihruz Beyin nnden geip gittike arpa vakitleri geldii iin beyin hayvanlar da hrnla baladlar. Sevgilinin on bir buuktan sonra gelmesi ihtimali yoktu. Bey, aresiz dnmeye karar verdi; hayvanlar krbalad; tren hzyla arabasn srd. Yarm saat olmadan kke vard. Bihruz Bey kke geldii gibi salona kt. Eldivenlerini karp bir tarafa attktan sonra kanapeye geti, oturdu. On gn nceki cuma akam nasl dndyse yine yle zntyle dnmeye balad. - Ne sebeple?... Ah szlerini tutmazlar ki... Trk kadnlar ne kadar iyi eitim alm olsalar da bo! Hi olmazsa bir haber gndermeli deil miydi?... "u sebeple gelemedim. Pardon!... Bugn ok beklemi olmalsnz!..." Evet ok bekledim. On bir buua kadar orada dikilip durdum. "Affnz dilerim... Falanca gn filanca yerde bulualm"... diye bir haber gndermek ok doal bir ey... Ah! Bu hanmlarda kibarlk yok... Kibarlk... Benim ne kabahatim var?... Ben bir budalalk yapmadm... Mektubu verdiim zaman can atarak kabul etti. Hatta memnuniyetinden glyordu. Yalnz dansz mdr, engi midir? Dargn dargn bir ey syledi... Neydi, anlayamadm... Ya sonra abuk abuk kamalarna ne anlam vermeli?,.. Mektubu okuduuna phe yok... O mektup okunduktan sonraki tutum da baka trl olmalyd. Drt sayfalk iltifat mektubu... Saf duygu... Yazk!... ok yazk ki yerine gitmedi... O kadar yalvardm... Hi grmeseydim daha iyi olurdu!... O hnzr Kefi de nereden rastgeldi de benim iimi bozdu. Sebep odur btn bu eylere... O olmasayd kimbilir... Entirikalar evirip duruyor da benim haberim olmuyor. Mutlaka onunla bir ilikisi olmal. Bo yere "kskanlk! kskanlk!" diye barmamtr elbette... Ondan sonra da bu soukluklar balad.... Bu cuma baheye de inmediler... Ah, bari mektubumu almayayd... Zavall mektubum! Ne gzel yazdmd!... O kadar zendiim iin bir ie yaramad ya!... Adam, sen de! Ne nemi var ki? Gzellik kraliesi deil ya!... yle ama ne kadar zarif. Ne kadar esprili! Hi dnmeyim diyorum, olmuyor... Bu benim iin olmuyor!... Of!... Demekki seviyorum... Evet! Seviyorum... seviyorum, vesselam... Yer aynas... yer aynas... Ne kadar ho szler!... Ne kadar talihsizmiim!... Of!... Ak! Ak! Ak nedir sanki? Bir trampet! Ahmaklklarn en by! Fakat ne yazk; ki onu seviyorum, seviyorum, seviyorum!... yleyse ne yapmal?... Aramal, bulmal, yalvarmak, arkasn brakmamal..."

Bihruz Bey, baz dncelerinde hakl olsa da ounda hakl deildi. ncelikle, sarn hanmn szn tutmadndan ikayet ediyordu. Halbuki beyefendiye kimsenin sz verdii yoktu. kincisi, sz olmaynca randevuya gelinmediinden dolay haber gndermenin; zr dilemenin falan gerei olamazd. ncs, beyin mektubu kabul olunduysa da belann defedilmesi iin kabul olundu; hatta onu almak iin uzanan el de sarn hanmn deil, arkada Gleker Hanmn eliydi. Drdncs, mektup okunmad; yalnz ald, bakld. indeki iein zarifliinden, kadn misk gibi koktuundan bahsolundu. Beincisi, mektup okunamad iin hanmlarn ondan sonraki tutumlarna kesinlikle etki etmedii gibi okunabilseydi de olmayacakt. Altncs, mektup yle bir yere gitti ki... ki para edilip bkldkten sonra Balarba'ndan Blblderesi'ne inerken solda kalan terk edilmi mezarla frlatlarak tad tuhaf ak izleri llerin yanna gnderildi. Yedincisi, Kefi Beyin sarn hanmla bir ilikisinin olmas yle dursun, geen cuma akamndan beri sarn hanm, Kefi Beyin aklna hi gelmemiti bile. Fakat beyefendinin u alardan dndkleri ok doruydu: Mektup, gzel yazlm olmasna ramen boa gitmiti. Sarn hanmdan gzellik bakmndan daha iyileri olabilirdi; ancak o da dnce bakmndan mkemmel bir incelie sahipti. Birini dnmemeyi baaramamak sevgiden kaynaklanan bir durumsa beyefendi sansn hanm seviyordu. Onun yer aynas, yer elmas benzetmeleri hotu. Gerekten de o mektup bir slup aheseri deil miydi? O deere sahip bir mektubun yeri, gzel kokulu, smsk, scack bir korsenin altnda akn heyecan verici duygularyla rpnp duran ateli bir kalbin zeri olacakken yan belinden krlm, yazs silinmi, hareketsiz ve sessiz, souk ve donmu yerlerde yatan bir mezar tann gs oldu! Ne kadar yazk! O mektubun iindeki o gzel szler; o zarif benzetmeler, o parlak cmleler, o nazik hisler hi olmazsa epey aydnlatarak bir dnceyi aldatmal; hi olmazsa bir ruhu heyecanlandrp bir kalbi alatmalyd da yokluk mezarlna gidecekse bari ondan sonra gitmeliydi!... Sarn hanm gerekten de ekiciliiyle, boy posuyla ei az bulunan gzellerdendi. Ancak ondan daha gzellerinin bulunmas mmknd. Hatta hayali parktaki yeil renkli havuzun iinde kuularla gzellik yarma giren perilerden birinin sarn hanma nispeten daha gzel, daha endaml olduuna Bihruz Bey elmas arabann gm tekerlei yannda yalvarmayla megulken gizlice dikkat etmiti. Fakat sarn hanmn tavr ve davranlarndaki, konumasndaki, glmsemesindeki zerafet ve tatllk o peri kznda bile yoktu! Bunun yannda sevgili gelecek diye amlcada on bir buuklara kadar beklemek ok can skc bir eydi. Kendisinden tamamen vazgeip bilmedii adn bir daha azna almamas ve elmas arabay bir daha aklna getirmemesi gerekirdi. Fakat elmas araba beyin hayali parkndan bir dakika olsun dar kmyor, sevgilisi ise o arabadan bir saniye olsun aa inmiyordu. Bu sebeplerle sarn hanm, kendisini ister istemez Bihruzu dndryordu. Bir adamn sevgilisini dnmesi, ya nefretten ya aktan kaynaklanr. Bihruz Bey, sevdii kiiden nefret etmiyordu. yleyse neden srekli onu dnyordu? Demekki seviyordu! Gerekten de bir gl iin "yer aynas" benzetmesi ne kadar zekiceydi. Ve o aynaya yansyan elmackl, kuru, esmer bir yanak iin "yer elmas" denmesi ne kadar uygun dmt! zellikle de bu yer aynasnn Franszcas olan gls parter ya da miruar terestr tabirleriyle benzetmenin deeri ve incelii daha iyi anlalmyor muydu? Yalnz yer elmasndan kast, algamn arkada olan ve burjuva yemeklerini oluturan yamru yumru eydi. Bunun -Trke patates demek olan- pom d terle, tercme edilmesi uygun grlemediinden benzetme Frenkletirilemeyip kalmt. Ama bir kere bir aynann iine girmi olduu iin bu da baka adan hoa gidiyordu. Gerekte akn trampetle hibir mnasebeti olmad halde Msy Piyer hazretleri

tarafndan: "Se tn tambur!" denilmi olmas ahmaklktan baka ne olabilirdi? Hi olmazsa lir diyeydi de bir eye benzeteydi. Sevdaya -borudur- diyenler de vard. Ancak bunlar, ak kanununu bilmeyenler, ak sazn dinlemeyenlerdi! Tambur ve udun, santur ve kemann hznlendirici seslerinde ve gzel namelerinde gizlenen yrek yakc aklara yabanc olmayanlar, ak hibir zaman zurnaya, boruya; hele de davula ve trampete benzetemezler. Ama Msy Piyer gibi amur d fam dman bunak herifler, bu tr samalklarda bulunurlarsa Bihruz Bey de onlarn arkasndan bunak diye konuur! te Bihruz Bey, aklam ve yorumlam olduumuz bu dncelerle urat iin akam yemeini unutmutu. Bir ara salona giren Miel'in: - Yemeiniz hazr efendim! demesi zerine uykudan uyanr gibi zihnini o skntlardan syrp kurtarmaya alarak yemek odasna gitti. ster istemez sofraya oturdu. Her yemekten birer ikier lokma alarak azn oynatmaya balad. Dalgn dalgn karsna baknp dururken Msy Piyer'in hayalini grd. Bunun zerine Msy'den amur d fam hakknda, geen Cuma akam iittii szleri birer birer zihninden geirerek ihtiyara biraz hak vermeye balad. Msy Piyer dememi miydi ki: "Kadnlar, azap meleklerinin yeryznde grnen benzerleridir. Bizi cennet kapsndan cehenneme gderirler." te Bihruz Beyin imdiki hali, o sze uygun dyordu. Zavall bey, iinde bulunduu zntnn byklne, hayalinde oluturduu arzularla dolu bir gl bahesinden geerek dmt. Evet, sarn hanm beyi nce mitlendirdikten sonra byle znt iinde brakmamalyd. - Ah!...Kadnlar! Kadnlar!... - Ekselans!... - Sana sylemiyorum be herif!... Ne ahmaksn! - Pardon, ekselans!... Zannettim ki bana sylyorsunuz... Miel, Bihruz Beyin sofra banda ilk nce sabrszlkla yreinden azna kadar kan, sonra dalgnlkla azndan darya frlayan: - Ah!... Kadnlar... Kadnlar! Szn, kendisine yaplan bir azarlama sand iin aklamaya kalknca bey, iyice sinirlendi. Ve tatldan vazgeerek yemek salonunu terk etti. Bihruz Bey, yemek odasndan kt gibi doruca alma odasna gitti. Mumlarn yakt. Dolabn at, iinden mektup gibi bklm bir kat kard. Ortadaki masann zerine koydu, kendisi de bir sandalyeye geti. Masann yanna oturdu. Bkl kd at. Bunun arasndan bir dier kt daha kt. Bunlar dikkatle okumaya balad. Bu ktlar Perive Hanma Gleker Hanmn eliyle verilen mektubun msveddesi ve ona eklenmi paralarn rneiydi. Bunlar okumasndaki ama ise iinde sevgilisini kzdracak kt bir sz, irkin bir cmle, anlamsz bir kelime olup olmadna bakmaktan baka bir ey deildi. Bihruz Bey mektubu okurken o ka szleri ok beeniyor, o duygusal cmlelerden ok etkileniyor ve bunlar okumu olmas gereken duygusuz sevgilinin nasl olup da insafa; yani amlca'ya gelmediini dndke hayrete dyordu. - ...Ben de doalln en sevimli ilerinden birisine kandm ve grdm ki benim fikirlerim cesurca olduu kadar hatalym da! nk ben kulunuz, kar konulmas olanaksz bir gzellikten, bir ekicilikten kendimi koruyamadm. Aka sabrl bir ekilde kar koymutum. Ak, kendi gcn gnl aldatan bir ey zerinde kamam gzlerime kar olgun bir ekilde gstererek beni cezalandryor! " Byle gnl avlayan szler, byle sevda uyandran cmlelerle dopdolu bir mektubun nasl olup da sarn hanmn gnln aldatmaya yetmediine Bihruz Bey

armakla beraber teessf etmekte de haklyd. "Evet, kk hanm! Bir grte k olunabiliyor. Bir glge gibi de grlse bir mennese (kadna) hayat boyunca tapnlabiliyor. Bunun ispat sizsiniz ey gzel kadn! Bu blm okuduu zaman, zavall Bihruz Bey o kadar zld ki neredeyse alayacakt. Bereket versin blmdeki mennes kelimesinin anlamm ve orada ne ii olduunu unuttuundan, anlamak iin mektubun Franszcasna ve sonra da Biyanki ve Haneri szlklerine bakmaya mecburdu. Bylece kirpiklerine kadar gelen gzyalar da geici olarak durmutu. "Bir kadna hayat boyunca tapnlabiliyor." sznn, Franszcadaki "lon p adorepur l vi sel" nn tam tercmesi olduunu epey zorlukla anladktan sonra o blm tekrar okudu. lk okuduundaki tatl hzn yeniden yaad; ancak gzleri bu defa yaarmad. Ayn hznle okumaya devam etti. Mektubun en ok yrek yakan: "Ak! Ak! Bana bu keskin atelen hissettirmen, sonunda mitsizlik iinde terketmek iinse beni bitirdin!" ksmn okuyunca biraz nce kaynana dnm olan gzyalarndan birka kirpiklerinin ucundan, elindeki kdn zerine "tp... tp!..." diye dt. Bu damlalar kesilince yrei daha ok acyaca iin zavall k tamamyla mitsizlie dp iyice alamak istedi. Fakat kln en byk iareti olan alama kabiliyetinden meydana gelen gizli memnuniyeti, o znt gzyalarn bir anda sevin gzyalarna evirdi. Fakat o da ok devam edemeden kesildi. Mektup yukardan aaya kadar blm blm, cmle cmle gzden geirilerek iinde kt bir sz olmad; aksine her szn bir baka etki, bir baka nee tad anlaldktan sonra msvedde bir tarafa braklarak kontrol edilme sras para rneine geldi. Paradaki kelimelerden ounun anlamn unutmutu. Lgat-i Osmaniye'ye bakarak bunlar tekrar rendi. Hepsi de gzel anlamlyd. Geen defa noktal erdedir diye bakm olduu erde kelimesinin "sar" demek olduunu aklnda ok iyi tutmu olmasna ramen ona da yeniden bakt. Bu sefer kelimenin szlkte bir noktayla yazlm olduuna ve "sar renk" aklamasn, "at ki kuladan aktr" sznn takip ettiine dikkat etti. lk nce bu nokta hakkndaki phesini ortadan kaldrmak iin tekrar Vsf Divn'na bakmak istedi. Ancak divan haremden aldrm olduu ve bir nokta iin gece vakti oda oda dolap onu bunu rahatsz etmek uygun dmeyecei iin bundan vazgeerek "at ki kuladan aktr" dnmeye ve buna kafasnda bir yorum aramaya balad. Halbuki bu yorumu bulabilmek "Bir-siyeh-erde civandr" msrandaki "bir-siyeh" kelimesinin anlamn bilmeye balyd. Bu kelime ise Lgat- Osmaniye'de yoktu. Fakat "bir-siyeh", Bihruz gibi szlklerde olmayan bir zel ad olabilirdi. Msraya "Bir-siyeh adndaki kz, gen bir sarndr." anlam yaktrla-bildiine gre olasln gereklik pay vard. Zaten msraya byle bir anlam vermek kanlmaz bir zorunluluk gibiydi. nk bir ansonetin iinde kula atn ne ii olacak? air Vsf, bir at ua deildi ya! Ayrca "bir-siyeh"in ne demek olduunu kalem arkadalarndan sorup renmek de mmkn deil mi? Ksacas, Bihruz Bey gerek mektupta, gerek paralarda sarn hanm gcendirecek kt bir sz olmadna inandktan sonra "Bir-siyeh-erde civandr" msran bir kt parasna yazd, kd bkt, ceketinin cebine koydu. Bu srada saate bakmak aklna geldi. Saat bee yaklamt. Dad Kalfa'y yine banda beyaz rtyle oda kapsnn eiinde dimdik grmemek iin Miel'i ard. Ona mumlar sndrmesini syleyerek hareme girdi. Soyundu, yatana yatt. Hayali parknn civarnda ruhunu gezindire gezindire tatl bir uykuya dald. Ertesi sabah Bihruz Bey kaleme gittii gnler giydii siyah redingotu, siyah ceketi,

siyah boyun ba ile selamla kt. Kahvaltsn erken yapacan, arabann da hemen hazrlanmasn syledikten sonra alma odasna gitti. Biraz dil bilgisine bakt, biraz doa bilimi okudu. Be, on satr kadar da Volter'in L Siyekl d Lui Katorz'unn kopye etti. Bu sabah Bihruz Bey ok sakindi. Kendi kendine Franszca olarak: - Birka haftadr grevlerimi ihmal ettim. Bari biraz alaym... dedi. Kahvaltnn hazrlandn haber verdiler. Yemek odasna gitti. Azck yemek yedi. Bir sigara yakt, kahvesini iti. Eldivenlerini giydi. Bastonunu ald. Aaya indi. Arabasna kuruldu. Kadky'e doru gereken hzla giderek yirmi dakikada iskeleye ulat. Arabadan inerken akamzeri saat dokuzda orada bulunmasn arabacya tembihledikten sonra vapura girdi, gvertede uygun bir yer buldu, oturdu. - L Trk, Kurye Doryan, Ceride-i Havadis, Vakit, Man-zume-i Efkr!... - Gazeteci!... Gazeteci!... Done mua n Kuriye Doryan! (Bana bir Kurye Doryan veriniz!) - Oristi! (Buyur) - Kombyen? (Ne kadar ?) - Ena grosi... (Bir kuru) - n piyastr? (Bir kuru mu ?) - Malista... (Evet) Vapurda bulunan baz gen beyler Bihruz Beyin tuvaletine, tavrlarna, kyafetine baka baka dikkat edip dururlarken, bir de onun Franszca gazete almas dolaysyla sahte alafrangalardan olmadn anladlar. mrenen baklarla onu batan ayaa szmeye baladlar. Bihruz Bey de bu baklardan memnun oldu. Vapur, iskeleden ayrlr ayrlmaz beyefendi gazeteyi at. Ba taraftan byk bir dikkatle okumaya baladysa da ilk makaleden bir ey anlamyor, fakat anlar gibi davranyordu. Ondan sonra gndelik olaylara geti, bunlar az ok anlayabildi. Bu srada vapur Sarayburnu'ndan ieriye giriyordu. Bey, ilan sayfasna yle bir gz attktan sonra gazeteyi geliigzel bir ekilde katlad. Byk bir incelikle yanna brakt. Bihruz Bey, vapurdan kp kpry geince o zamanlar Tramvay irketi adna ilettirilmekte olan kira arabalarndan birine bindi. Doruca Babli'ye gitti. Ceketini, bastonunu odacya teslim ederek kalemden ieriye girdi. Sandalyesine oturdu. Vakit erken olduundan, kalfalarn ou, ba kalfa, bakan henz gelmemi ve kalemde bulunanlar be, alt efendiden, beyden ibaret olup resmen ie balanmamt. Bihruz Beyin o gn vaktinden nce kaleme gitmekteki amac ok merak etmeye balad "bir-siyeh" kelimesinin anlamn aratrmakt. Onun iin Kefi Beyin o gn kalemde bulunmasn hi istemiyordu. Zira vesveseleri Bihruz Beye diyordu ki: "Kefi'nin sarn hanmla bir mnasebetinin olmas ve bu mnasebet dolaysyla mektubunun onun eline gemesi mmkndr. O halde sen bir-siyeh 'i Kefi Bey varken ortaya srecek olursan Kefi'nin -o kt ocuun- hainliiyle i meydana kar, kalemde bir alaydr balar. Onun iin o varken sakn bir-siyeh'ten kimseye sz etme!..." Bereket versin ki oradaki beylerin, efendilerin iinde Kefi Bey yoktu. Bihruz Bey arkadalaryla hobe ettikten sonra yannda bulunan Atf Beyden, Kefi Beyin nasl olduunu ve kaleme devam edip etmediini gizlice sordu. Kefi Beyin rahatsz olduu iin neredeyse bir haftadr kalemde grnmedii haberini alnca sevindi. Zira "bir-siyeh"i arkadalarndan sorup renmesinde vesvese asndan hibir engel kalmamt. Bihruz Bey yanndaki arkadayla teden beriden biraz konutuktan sonra ona: - Sevgili dostum bir-siyeh ne demektir? diye sordu. Atf Bey "bir-siyeh"in anlamn bilemedii iin st tarafnda oturan Salih Beye sordu. Ama Salih Bey de "bir-siyeh"in ne olduunu bilmiyordu. Soru bu kez rfan Efendiye yneldi. rfan Efendi bir hayli dnd. Daarcn kartrd. inde yle bir ey bulamaynca dier beylerin, efendilerin bilgilerine bavurmak gerekti. Bunun zerine kalemde olan yedi bey ve efendi arasnda u konuma gemeye balad:

- Bu ne biim bir kelime Allahn seversen? - zel ad olmal... Bir ahs, bir hayvan, bir memleket veyahut... veyahut hibir ey deil! - Ben de yle dedim, ama acaba Biyografi Szlnde var mdr? - Biyografi Szlnde hayvann ii ne? - O yle bulunmaz, nerde kullanld bilinmeli ki... - Bir iir iindeymi; yle deil mi Bihruz Bey? - yleyse Franszca olmal... - Trke iirmi... Bir ansonet... bir ark!... - Dur bakalm, u bizim bilgice soralm; ama o da bu sabah ok megul... Naim Efendi!... Naim Efendi!... - Yine ne var? - Bir-siyehin anlamm merak ettik de; acaba nedir? - Bir-siyeh! Bu kelimeyi daha ilk defa iitiyorum. Trke deil. Buna eminim. - Bana kalrsa Franszca... - Odac, ktphanedeki Franszca szlkleri getirse de baksak! - Ah! Kefi Bey, nl yalanc! Burada olayd, bu kelimenin anlam iin de gzel bir yalan uyduruverirdi... - O hasta deil mi? - Adama, inanyor musunuz? Hastal da yalandandr!... - Ylanck karm diye iittim. - Ben demedim mi? Ylanck'n ilk hecesindeki nl a okununca yalanck olur!... - Bihruz Bey bir-siyehi hocasndan; Msy Piyer'den sormam m? - Hayr! Soracak vakit olmad. - Canm, bu kelime elbette bir yerde grlm olacak... - Syledik ya, bir iirde geiyormu... - Agh Bey! Sen bir ey demiyorsun? - Bana da Franszca gibi geliyor... Hem galiba persiye olacak... Pers'den... - Pers, maydanoz demek deil mi? - yle ya; persiye de iinde yeil lekeleri olan eye denir. - yleyse rokfor ya da kirli hanm peyniri... Onun da lekeleri dnda! - Daha neler! Persiye bir iir iindeymi deniyor. iirde rokfor peynirinin ii ne? - Yalnz bir lokantann mensnde grlmtr! - Deil mon er!... deil... bir ansonetin iinde yazl, hem de Trke ansonet... - te szlkler geldi. - nce "bir-siyeh" i ara bakalm! - Zannetmem ki bulunsun. - Sabret bakalm, nah ite berse'l beik sallamak! - Daha uygunu berso deil mi? - Bana kalrsa bersz hepsinden uygun; genellikle alafranga bestelere bersz ad verilir. - Szlkte "bir-siyeh" yok mu? - O yok... - Mademki bir iir iindeymi; berje olmal... Yakan bu! - Berje demiyor, bir-siyeh diyor; yle deil mi Bihruz Bey? - Evet! Szle ben de ok baktm, bulamadm. - una bir de "s" harfiyle baksanza!... - Baktm... Ona da baktm; yle ey yok; bert var. Bir eit dar pelerin diyor! - Yine de olsa olsa Agh Beyin dediidir, persiye 'dir. - Ne olur Trkeye de bakn meraktan kurtulalm. Belki iire yakan baka bir anlam daha vardr. - Persiye, persiye, persiye... Nah, ite! Persiye: "(Sfat). inde rokfor peyniri gibi kk,

yeil lekeleri olan. - Bravo! Agh Bey, bravo! - Fakat ne kt bundan? - Bihruz Beye sormal; ne ktn o bilir... - Rokfordan ne ktn kim bilmez? Beyaz beyaz, ufack yaratklar kar. - Rokfor peyniri iire yakmaz; bu, olas deil! - Canm, u iiri grsek de kelimeyi yle arasak bulsak...Nerede, ne ekilde kullanlm bilmiyoruz ki!... Bu konumalar srasnda Bihruz Bey ok bunalyordu. nk Lgat-i Osmaniye'ye ikinci kez bakt zaman "erde"nin aklamasnda bir de "kula at" ortaya kmt. imdi onun gibi "bir-siyeh" kelimesinde de rokfor peyniri kverecek olursa sarn hanma kar byk bir maskaralk yapm olacakt. Sevgilisini bundan dolay hakl olarak darltacan dnerek zlyordu. Nihayet, konumay bitirmeye ynelen: - Canm, u iiri grsek de kelimeyi yle arasak... sz zerine Bihruz Bey yeleinin cebinden kard bkl kt parasn Atf Beye vermeye mecbur oldu. Atf Bey, kd eline alarak iinde yazl olan: "Bir-siyeh-erde civandr" szlerini okuyup bir ey anlamaynca kd yanndakine, yanndaki de daha tekine verdi. Bylece kt, elden ele geerek nemli bir ile megul olan Defterci Naim Efendi dnda orada bulunan beylerin hepsini dolat. Kdn bu ekilde elden ele dolat sre iinde yle konumalar yaplmt: - Ben bir ey anlamadm, una siz de baknz... - Evet! Bir-siyeh... itmediim bir sz... Hsn Beye gsterelim; belki o bilir. - Ver bakaym!... Bunun vezni de yok; iir miymi bu? - iirmi ya!... - Amma sama!... - Sama demek iin, nce anlamn bilmek gerekmez mi? - ok doru! Anlamsz samalk olur mu ya? - una bir de biz baksak! - Buyrun!... - Ooo!... Gerekten de garip bir ey!... "rde" midir nedir o? - Ben szlkte erde ya da erde'yi buldum. Sar renk, sarn anlamndaym. Kula at gibi... Asl bilinemeyen bir-siyeh... - Bir-siyeh dediiniz de sakn "tembih" vezninden "bersih" olmasn? - yle olursa bir anlam var m demektir? - Ben buldum... Ben buldum... "Beresiye erde". Hepsi birden Macarca ahs ad. "Civan", o ad tayan ahsn sfat, "dr" da bildirme hli... - Bravo, kran Bey!... Bravo!... - Bana kalrsa bu kelime "veresiye" vezninde Franszca "presiye" olacak ki matbaa iisi, daha Trke bir ifadeyle "basmevi iisi" demektir. "erde" de, "zerde" veya "perde" vezninde Avusturya dilinde bir ahs addr. Hatta ben o ahs tanrm. Ruznmeci ril'in matbaasnda alan, iri yar gen bir Avusturyalyd. - Artk buna diyecek hibir sz kalmad. yle deil mi Bihruz Bey? Bunu siz de kabul ettiniz ya? - Hep birden alay etmeye baladnz; yleyse iir de Msy ril'in demek oluyor! - iirin Msy ril'in olmas art m? Belki oraya giden yazarlardan birinindir. - Yine nedir o? Nedir o konumalar? Grltnzden iki saattir beynimin iin n n tyor!... -Hah! te bilgi iini bitirdi. Meseleyi hallederse yine o halleder... Defterci Naim Efendi Arapay, Farsay iyi bilirdi. Edebiyata, musikiye merakl;

eitli bilimleri, Franszcay, Almancay hatta talyancay da bilen elli be yanda bir kiiydi. Kalemin gerekten de limi ve belki ayakl ktphanesi saylrd. Tatl dilli, akac, dalkavukluktan uzak, olgun mizal bir adam olduu iin kalemde neredeyse on be seneden beri deftercilik grevinden ileriye gidememi, ileri gitmeyi de dorusu pek istememiti. Dil ve edebiyattaki her trl zorlukta arkadalar kendisine gelirler; o da zorluklar lim bir ekilde halletmeye ve aklamaya alrd. Bundan dolay kalemdekiler tarafndan sayg duyulan birisiydi; ancak akac yaps arkadalaryla olan tavr ve ilikilerini resmiyetten uzaklatryordu. Byk, kk btn beyler, efendiler ona "bilgi" diye sesleniyor; akada snr amaktan ekinmeyen hoppa beylerse bazen bilgi anlamna gelen "savan" "soan"a evirmeye cesaret ediyorlard. Naim Efendi, bu sabah eitli defterler iinde iki saatten beri nemle aratrd bir kayd bulduktan sonra ordaki beylerin, efendilerin konumalarna kulak verme frsat yakalayarak kendisine zg akac bir tavrla: - Yine nedir bu? Yine nedir bu konumalar?... deyince sz konusu kt kendisine yetitirilerek bilgisine bavuruldu. Naim Efendi kda yle bir bakt. Hafif bir sesle bir ezgi tutturup parmaklarn da yaz ekmecesinin zerinde ezginin ritmine gre oynatmaya balad. Bata Bihruz Bey olmak zere oradaki beyler ve efendiler bu duruma hayretle bakp Naim Efendinin mrldanlar iinde dnp dolaan gizli szleri semeye altlar. Naim Efendi mrldanmay kestikten sonra elindeki kda iaret ederek: - "Ah! Bu ne gzel bir arkdr... Gfte Enderunlu Vasfn, beste rahmetli Dede Efendinindir. Vaktiyle ok mehurdu." diyerek: "Bir siyeh-erde civandr Hsn mmtaz- cihandr Ak gnlmde nihndr Bunca dem bunca zamandr " "tdini ezbere ve layk olduu gibi okuyuverdi. Bunun zerine etraftan birtakm sorulara kalktlar. Atf Bey: Demek ki "bir" ayr, "siyeh-erde" ayr birer kelime!... Naim Efendi: yle ya... "Bir", "vahit, yek, n, ayn, una, ena, mek"; "siyeh-erde" de "siyah" mincelmi hli olan "siyeh" ile "cerde"den oluan bir tamlamadr.* Hsn Bey: Ne demek, ne demek? Naim Efendi: "erde" renk anlamna gelir... Bihruz Bey: - Sar renk deil mi? Naim Efendi: Eskiden beri bizim bildiimiz, genel olarak "renk"tir. Sonradan sarla uradysa ondan haberim yok. Bihruz Bey: Hem galiba "cim" ile olacak deil mi? Mahv Efendi: yleyse Arapa olur. Farsada "cim" yoktur. Naim Efendi: Yooo, niin olmasn? "Cim"de vardr ama neyse konumuz o deil ya... Mzekk Bey: Canm, durun da unun anlamn renelim!... Naim Efendi: Anlam, "esmer yzl" demek; Trkede "karayaz" dedikleri... Bihruz Bey: Yaz m?... Kula m? Naim Efendi: Hayr! ylesi deil... Esmer yok mu? Hani ya bizim odac Memi gibi... te "siyeh-erde" yle esmer yzl insanlara denir. Yaz at; kula beygir bakadr. Bihruz Bey: Redhause'un szlne bakalm... Naim Efendi: Redhause byle eyleri pek bilmez sanrm. Bihruz Bey: Hi bilmez olur mu? Ben kendi gzmle grdm... Salih Bey: Neyi grdnz? Bihruz Bey: "Cerde"yi grdm, bir noktal "cim" ile grdm." Atf bey: Demek "cim" karnnda bir nokta... Naim Efendi: Hayr efendim, bu benim ok iyi bildiim bir kelimedir; "cim" noktal olacak. Bihruz Bey: Ben size ispat edersem, ne dersiniz? Naim Efendi: Redhause hazretleri yanlmlar derim...

Bihruz Bey: Pardon ama Redhause, bilmedii eyi pek de yazmaz sanrm!... Hsn Bey: te, Lgat-i Osmaniye burada!... Bihruz Bey: Veriniz de gstereyim... te: "erde; sar renk at ki kuladan aktr", buyurun efendim... Naim Efendi: Szl bana verir misiniz? Bihruz Bey: Buyurun! Naim Efendi: Evet, gerekten de "erde" var; bir de "er-de"ye bakalm... Bihruz Bey: "er-de"ye nerden bakacaksnz? Naim Efendi: Farsa cim ile olan kelimeler ayr bir blmde yazldr, sabredin de arayalm... Yok... Fakat bir de "siyeh" ve "erde" kelimelerine bakalm, belki "siyeh-erde" olarak buluruz... Nah! te "siyah baht", "siyah p"; al efendim size: "siyah erde"... esmer, karayaz olan..." Bihruz Beyefendi bakar msnz? Bihruz Bey: Bakaym... bakaym... acaba! Ay, imdi, bu ne demek oldu? Naim Efendi: Hangisi? Bihruz Bey: "Bir-siyeh-erde civandr"dan ne anladnz? Naim Efendi: Esmer yzl civan demek deil mi? Bihruz Bey: Kim? Naim Efendi: Ne bileyim ben kim olduunu? Onu rahmetli air Vsftan sormak gerek... Bihruz Bey bir kabahat ilemi de kabahati yzne vurulmu gibi kzarp bozararak, alk alk arkadalarnn yzlerine bakyordu. Arkadalar da bu antika arky nerede bulup niin yazdn ve anlamn niin bu kadar merak ettiini ayr ayr sorup onu maskaraya almaya balamlard. Bereket versin bu srada bakann ve ardndan ba kalfann kalemden ieriye girmeleriyle, herkes resmi tavrn taknp konumay sona erdirmi ve bylece Bihruz Bey de arkadalarnn alaylarndan kurtulmutu. Ba kalfa ve bakan tarafndan efendilere birtakm iler verilmeye baland srada Bihruz Bey hemen sandalyesinden frlad; darya kt. Pardessn, bastonunu almak iin dinlenme odasna girerken Kefi Beyle burun buruna geldi. Kefi Beyin sze balamasyla aralarnda yle bir konuma geti: - Oooo, mon er! Bir siyekl (asr) oldu ki bir yerde grlmyorsunuz, naslsnz bakalm? - ok iyiyim... Ya siz? - -Elhamdlillah!... - Hastaymsnz diye haber aldm! - Hayr! Byk bir ey deil... Syleyiniz bakalm, sizin sarn sevgiliyle nasl gidiyorsunuz? Kefi Bey bunu sylerken Atf Bey de oraya geliyormu. "Sarn sevgili" szn duyduu iin sze kararak: - "O imdi karayaz oldu; sarnlktan kt. ki saattir onun szn ediyorduk." dedi. Bunun zerine Bihruz Bey, gizli aknn tamamen meydana km olmasnn kzgnlyla kpkrmz oldu. Ama halinden renk vermemeye alarak arkadalarna birer "bon soir!" dedi, hemen kapdan frlad. Rast getirdii bir kira arabasna bindi, kpry de arabayla geerek Beyolu'na kt. ekerlemeci Valrfnin dkkn nnde arabay brakt, dkkna girdi, alafranga bir kahve smarlad. Oturduu yerde derin derin dnmeye balad: "Karayaz... stelik sadece kara ya da sadece yaz deil de ikisi birlikte... Bu ne talihsizlik!... imdi ne halt etmeli? Nasl bir mazeret bulmal? Bak u benim hayvanlma!... phesiz krlmtr. Hakl... "Bir-siyeh-erde"... Hay Allah cezasn versin! O mbarek air de baka sz bulamam da bunu mu bulmu?... Ah!... Ah... imdi ben ne yapacam? Ne kadar aptalm. Mutlaka bir mazeret bulmalym. Kabahat benim mi? Ben ne bileyim? "erde" zannettim. Gelmemesinin sebebi buymu... imdi anlald. "Karayaz... Ben at mym? Beyefendi beni at yapm. Hem de yaz at!... Nezaketin

alafrangas..." demez mi? O apknlar da amma elendiler! Baka trl bunu anlamak mmkn deildi. Redhause'dan bu kadar mnasebetsizlik beklenir mi? Beni "erde" diye aldatt! iir! Vay gidi iir vay! Trke iirler ite byle olur. O gzel tercmeyi vermedim de. Bir gl gibi!... Ne kadar ince!... Hah, buldum... imdi gzel bir zr buldum... Oh! Hele iyi aklma geldi. Hemen kke gittiim gibi yeni bir mektup... te bu iyi aklma geldi... -Garson!... Garson!... -Msy!... -Bunu kaldrnz, kahve imeyeceim. Neli dondurmalarnz var? -Vanilyal, kaymakl, limonlu, eftalili... -Bana bir eftali getirin! -Beyefendi meyve mi istiyor? -Ne meyvesi? -Ne istiyorsunuz? -eftalili dondurma istiyorum! -eftali dondurmas m? -Evet! -Peki! imdi... Beyefendi garsonun sz anlamazlna da biraz kzd. Eskiden Arnavutky Burnu'nda kefal bal avlamak iin kara kta sama omuzunda saatlerce beklemekten ok kez eli aya donan garson, sonradan bu zor ii brakp Beyolu'nun gazinolarnda, lokantalarnda hizmetilik, uaklk etmeye balamt. Ald emirleri anlayp sorulara da cevap verecek kadar Franszca renmi bir tatl su frengi olduu hlde gls a l pe'i (eftali dondurmasn) anlamamt. Bihruz Bey g bela anlatabildii eftali dondurmasna kavutuysa da yle laf anlamaz bir garsonu altran valri ekerlemecisini protesto etmek iin dondurmaya el srmeden borcunu deyerek sokaa kt. Ayakkabc Heralda, Terzi Mire urad; bir ift potin, bir ift iskarpin, iki takm elbise, be pantolon, iki redingot smarlad. Alber Gn'n nnden hzla geerken dkkan sahibi onu grd, arkasndan bard. Epey yeni ey getirdiinden bahsederek onu dkkana ald. Yeni mallardan baz eyler gstermekle beraber hesabndan da biraz para istedi. Ancak yannda o kadar para olmadndan on be gne kadar yetmi, seksen liralk bir taksit vereceini syleyerek beyefendi bir dzine gmlek, iki dzine orap ve mendil, sekiz on tane kravat, yarm dzine eldiven, bir baston, iki emsiye beendi. Aldklarnn kke gnderilmesini emrederek oradan da kt. Sonra berber fzidar'a gitti, tra oldu. Salarn kestirdi. Bu ilerle saatin dokuzu bulduundan haberi olmamt. Hemen bir araba buldu, kprye indi, vapura girdi. Kadky'e vard. Arabas zaten iki saatten beri orda kendisini bekliyordu. Arabasna kurulduu gibi artk Fenerbahe'yle veya bir baka gezinti yeriyle ilgilenmeyerek doruca kke gitti. alma odasna kt. Kt kard, Frenk kalemiyle birok kez yazd, izdi, aadaki karalamay meydana getirdi: "Binlerce kez zr dilerim efendim!... Yanllk olmu... Nasl oldu bilmiyorum... Mektubuma ekleyerek sunduum paralar ok tuhaf bir maskaralk olmu. O paralar bir arkadamda grp kopyasn almtm. Trapezin stnde duruyordu. Temiz kiiliiniz iin ok gzel ve beeneceiniz gibi bir ansonet yazmtm. O da trapezin stndeydi. Dikkatsizce tekini bunun yerine gndermiim. Bu yzden darlmanza ok hak verdim. O gzel iiri de ben tercme etmitim. Size sunmaya cesaret ederek kendimi bahtiyar saydm. Binlerce kez zr dilerim efendim!... yle bir maskaral trapezin stne koyduum iin kusur yine benimdir. "Kulda kusur ok olur, affeder efendisi... " sznden yola karak affnz diliyorum. amlca'ya gelmenizi ok bekledim. O gnden beri ne kadar zgn olduumu, ne

kadar aladm bilemezsiniz. Yce zatnz buna temin edebilirim. "Bir-siyeh-erde civandr", Vsf Efendi adl airinmi. Sanki bir anson imi. Bizim airlerin ii byle olur. Bu ansonun melodisini iittim, beenmedim. Beenilecek ey deil ki!... Beni, zrmn cevabn almak mutluluuna erdirmenizi istirham ediyorum. Bu zr gzyalarmla yazdm. Samimi olduuma inanmanz konusunda merhametinize snrm. Ayanzn temiz tozuna yzm gzm srmek iin amlca'ya, Fenerbahe'ye, her nereye gelmemi dilerseniz emrinizi yerine getirmeye hazrm. Rahatsz etmekten korktuum iin bu kadar yazabildim. Ah, kk hanmefendi, halimi tarif edemem. Her eyden nce yapm olduum budalalktan dolay affnz istirham edip sz kesiyorum. O noktada merhamet etmeyi de yine siz bilirsiniz efendim... Her eyiyle sizin kulunuz... " Bihruz Bey bu msveddeyi gzel bir kda temizce geirdi. Daha nce sz edilen Secretaire des Amants'dan tercme etmi olduu: "Aklm bulandran o kadn Gl diye adlandryorum Eer kelime, eyi resmetmeye borlu ise O kadnn bu dilber ismini almaya hakk vardr Bir gl gibi!" dank iirini de baka bir kda gzelce yazd. brne ekledikten sonra mektubu kapad, mhrledi. Yaz masasnn gzne koydu. Beyin o gn de bylece gemi oldu. Bihruz Bey bu mektubu verebilmek iin tam iki ay dolat. Bu mddet iinde haftada iki, defa uramad gezinti yeri kalmad. Bir gnde drt, be yerde birden bulunmak iin yaz ve kr beygirleri cuma ve pazar gnleri mutlaka krlara rastgelmek zere nbetlee komutu. Gnleri de yle dzenlemiti: Cuma veya pazar saat yedide kkten karak Fenerbahe, Haydarpaa ve Duvardibi'nin her birinde yarmar saat bulunduktan sonra saat dokuz buukta halk bahesine gelip akama kadar orada elenecekti. Cumartesi ve sal yine o saatte kkten karak doruca Gksu'ya gidip yarm saat elendikten sonra Kksu'ya gelip dokuza kadar orda bekleyecek ve dnte Havuzba'na da urayp akamzeri halk bahesine yetiecekti. Pazartesi ve perembe gnleri yine her zamanki saatte kkten kp amlca'ya ve sonra halk bahesine gidecek; saat dokuza kadar orada dinlenecek; akam zeri Duvardibi'ne, ordan Haydarpaa'ya ve ezana yakn bir zaman da Fenerbahe'ye gidecekti. Bihruz Beyin haftann her gn postac gibi byle oradan oraya dolamasndaki ama, grmeyi ok istedii sarn hanma rastlamak ve bu rastlantdaki amac ise hazrlad zr mektubunu vermekti. Ne yazk ki "siyeh-erde" hibir yerde grlemiyor ve o grlemedike beyin onu grmek arzusu da iddetini artryordu. Zavall mektuba gelince, haftalarca cepte tanmaktan zarf yprandka yenileniyor; her gn sabahtan akamlara kadar beyin ceketinin yan cebinde hapsedilmi ve mitsiz kalyordu. yi de Bihruz Beye gcendi diye sarn hanmn dnyaya da ksmesi gerekmez ki!... Bahe gezintisinden nefret etti diye dier gezinti yerlerinden de ilgisini kesmesi gerekmez ki!... Demekki hibir yere kmamasnn baka bir sebebi var. Bu sebep nedir acaba?... Hasta m, kazara evlendi mi ya da baka bir diyara m gitti?... Bihruz Bey merakndan be dakika rahat edemiyordu. Bu iki ayn ilk haftalarnda krlarda hem araba sryor hem de hayal dnyasndaki parka tek bana dalarak elmas arabann gm tekerlei nnde kendisini yerlere atp alyor, szlyor; Perive Hanmdan aflar diliyordu. lk ay znt iinde geti. kinci ayn ilk haftas iinde de "siyeh-erde" grlemeyince hayali park, sonbaharn zaferi karsnda yenildi ve bir iki gn iinde bir le dnt. Bahelerin ss olan nenfler perian oldu. Yeil havuzlarda yzen kuularn, perilerin her biri bir tarafa kap gzden kayboldu. Bunun zerine

koruluun kenarnda nazl nazl dolaan elmas arabann oraya olan ilgisi de birdenbire kesildi. Bir sabah Bihruz Bey, alma odasnda gnlk gezilerinin cetvelini deitirmekle urayordu. Miel, izin istedikten sonra odaya girerek gm tepsi iinde beyefendiye bir mektup verdi. Mektubun zarf tire rengindeydi. Zarf grnce beyin yrei hop etti!... Sevgiliden gelen bir haber sand. - Neymi o? - Bir mektup, ekselans! - Kimden? - Msy Kondoraki'den ekselans!... - Hay Allah belasn versin! Brak uraya!... - Cevabn istiyor... stiyor ki sizi grsn... Zavall beyin kendi derdi zaten kendine yetiyorken bana bir de Msy Kondoraki kmt. aresiz elindeki krokiyi bir tarafa brakt. Mektubu ap okumaya balad. Hem Franszca, hem de kt bir yazyla yazlm olan mektubu be alt kez batan aa gzden geirdikten sonra u anlam karmay baarabildi: "Paraya ok ihtiyacmz olduu iin borcunuzun ilk taksidinin bize bir yardm olarak denmesini bundan bir buuk ay nce rica etmitik. Ricamz nezaketinize yakmayacak bir ekilde geri evirdiniz. Bu ihtiyacmz hala var. imdi ise taksit zaman geldi. denecek tutarn hemen bugn verilmesi rica olunur. Eer bu para bugn verilemeyecek olursa gn sonra yapmak zorunda kalacamz ilemlerin sorumluluu size aittir. Zira adam gnderip arabaya da hayvanlara da el koyma karar alm bulunmaktayz." kard anlam, Bihruz Beyin ban dndrmeye balad. Dndke sinirleniyordu. - "Ne halt ediyor bu adam? Arabaya ve hayvanlara el koyacakm... Ne hakk var?... Bu nasl muamele?... gn sonra adamlar gelecek... Nasl adamlar acaba?... Belaya bak ki bende de para yok... Keke nceki isteyiinde biraz para vermi olaydm!... Ben o zaman bugn dnemedim... Ah, anne ah!... Gideyim yalvaraym, ama ne yzle?... Kadncazn on be gndr semtine bile uradm yok... Yarn, br gn Alber Gn de hesap gnderecek... Hayr!... yle ey olmaz!... Ben o pis arabay, hayvanlar o kadar pahal bir fiyatla niin aldm?... ki, hafta daha beklese ne olur sanki?... Amma insafsz bir adamm ha!... Ne haddine, bir ey yapamaz... Ben adama araba ve hayvan m veririm?... Gelsin de alsn bakalm! Ama ne rezillik... Vay alak herif vay!... are yok, gidip grmeli... Para bulacam sylemeli de be on gn daha avutmal... Telll da buldurmal... Ah, u konaa hi gerek yok... Bo yere harap olup gidiyor... Tellln dedii gibi bir gn yanverirse ne olacak?... Annem benim malma ne karyor?... Mutlaka satmal, kurtulmal... Ondan sonra da hesabm yoluna koymalym. Anlyorum ki byle skmeyecek... Borlar vermeli, ilk i bu... - Miel! - Msy! - Mektubu getiren herife syle, birka gne kadar gidip Msy Kondoraki'yi greceim... - Ba stne, ekselans!... Bihruz Bey bu cevapla Msy Kondoraki'nin adamn savdrdktan sonra tekrar gezi cetvelini eline ald. Yarm saat kadar urat, gerekli deiiklikleri yaptktan sonra aklna yemek dt. Fakat kendinde pek itah bulamad. Kahve fincanna el bile srmedi. Sigarasn yakt. ki nefes ekmeden onu da brakt. Yine kt, arabasna bindii gibi gitti. O gn gnlerden pazard. Gezi cetveline gre ilk uranlacak yer Fenerbahe olduu iin Bihruz Bey doruca oraya giderek Marmara'ya bakan byk aalarn altnda arabasn durdurdu. Kalam tarafndan landolarn grnebilecei bir noktaya bakarak dnmeye balad.

Sarn hanm, Bihruz Bey iin iki aydan beri sabit bir fikir haline gelmiti. Uyankken sevgilisi "siyeh-erde"yi dnmeden geen hibir dakikas yoktu. Hatta geceleri ge vakit yatana girdikten sonra bin zahmetle yorgun argn ruhunu gnderebildii uyku dnyasnda bile srekli sarn hanmla urayordu. Bu dnceler, bu endieler ocuka bir heves veya geici bir arzudan kaynaklanan nemsiz dncelerden, kuruntulardan olsa da zavallnn sinirlerini yormutu. Hayaline yenik dt sarn hanm hibir yerde gremedike zavall gencin sadece onu grmek noktasnda toplanan dnceleri bir baka ciddi tavr almt. Btn gn arabayla yapt uzun yolculuklarn yorgunluklar ve zntleri de ayrca eklenince sinirleri olduka gerilmi, hassasiyeti artmt. Dier taraftan itihaszlk, uykusuzluk ve para bakmndan ara sra hissettii darlk gibi durumlar mizacn etkilemi, zavally srekli ruhi kntler ve kalbi zntler iine drmt. O hoppa miza, o lakayd, o nefsani arzulara dkn Bihruz Bey iki ay iinde tamamyla deimi; suskun, dnceli, duygusal, mahzun, abuk krlan, zgn bir Bihruz Bey olmutu. Ahlaknda, tavr ve davranlarnda, yiyip imesinde, yatp kalkmasnda meydana gelen bu btnyle deiiklik, dikkatini ekerek Dad Kalfa'y bile endielendirmiti. nk Dad Kalfa, yirmi senedir hizmetinde olduu ve gece gndz bir arada bulunduu iin Bihruz Beyi anne gibi efkat duygusuyla sever; hastalnda canla, bala kendisine bakar; kederli vakitlerinde de gnln almaya, kederini unutturmaya alrd. Bihruz Bey, Fenerbahe'ye saat sekizde geldii zaman gezmeye gelmi kimse yoktu. Bey, arabasndan inmeyerek ve yukarda sylendii gibi Kalam tarafna bakarak mahzun mahzun dnyordu. Tatl poyrazn yardmyla denizde birbiri ardnca yuvarlanan ufak ufak dalgalarn sahile yakn dank kayalara arpmasndan meydana gelen hafif ve kulaa ho gelen ses, kocaman mee ve dibudak aalarnn sallanan dal ve yapraklarndan kan korkun uultu ve hltyla birleince garip bir ahenk oluturuyordu. Bu garip ahenkse uykusu gelmi duygular uyandrmak, gizli dertleri ortaya karmak, sevgiliyi grmekten mahrum kalm gzleri alatmak, sevdaya yenilmi yrekleri inletmek iin gnll aryordu. Bihruz Bey bu ahengi, bir eyrek saat kadar dinleyince hzn derinleti, yrei kabard, gzleri yaard. Bu dakikalarda sarn hanm iin "J lem! J lem!" (Seni seviyorum! Seni seviyorum!) diye bir itirafta bulunmak istemedii halde ona kavuma arzusu, onun yaknlk gstermesine olan byk ihtiyac, zavall gencin ruhunu zalim bir penenin basks altnda eziyordu. Glgece kalan yerleri epey donuk; gne gren paralar ise epey parlak yeil olan ayrn zerinde etrafta kimse olmamasndan faydalanarak yerdeki taneleri toplayan evcil kularn birbirini kovalayarak teye beriye dalp koumalar, serbest bir bak memnun edecek, sakin bir kafay oyalayp elendirecek bir grntyd. Asrlar grm yal aalarn huzur veren bir sessizlik iinde birbirleriyle dosta el skmaya ynelmeleri ise huzur verici ruhani manzaralardand. Halbuki Bihruz Beyin ruhu, dnceleri ve baklar iin bu grntlerin hibir faydas olamazd. nk o ac eken ruh kendinden gemeye meyilli; o babo dnceler ve baklar ise ufuklarn te taraflarna szlp gitmeye istekliydi. Bihruz Bey, sarn hanmn geliini bekleme yerinde olduunu unutarak arabasn evirdi. Marmara denizini seyretmeye msait bir konuma arabay getirdikten sonra dizginleri yanna brakt. Sa dirseini dizine, enesini eline dayayp durdu. Hasretle bakan gzlerinin nnde uzanp giden maviliin, keskin gnei gren parlak kl ksm, byk bir k denizini gsteriyordu. Sahile doru yuvarlanp gelen kpkl, ufak dalgalar ise o k diyarna dalp karak ve oynaa oynaa birbirlerini kovalayarak yzen beyaz gvercinleri andryordu. Bihruz Beyin baklar, bu gnl ferahlatc manzaralarla da ilgilenmeyerek ufka doru szlp gitti. mitsiz ruhunu, kederli dncelerini de

beraberinde ekip gtrd... Zavall gen, kendisine hi de yakmayan bu hznl durum iinde akn ve dalgn bulunmaktan ne kadar da keyif alyordu! mrnde ilk defa dnyann bu huzurlu lemi kendisine gzel grnyordu. Ac eken varl, alakgnll bir mutlulua dnmt. O alakgnlllk iinde hayali sevgilisini bedenden soyutlanm, saf nur ve yalnzca ruh olarak kucaklamak istiyordu. Bu srada beyni, ruhun hznl bir sevin duy-masyla dopdoluydu; gzlerinde hznl gzyalar vard; szleri bu sicim gibi gzyalaryd. Hatta o scak katrelerden drt tanesi parlak ayakkablarnn zerine dt halde zavallnn haberi bile olmamt. Bey, bu ekilde coku dnyasnn en gizli bir toplantsnda hzn ve zevk dolu bir kadeh arap ierken, hayvanlarn nnde dikilip durmakta olan arabac Andon'un -bulunduu noktadan soluna doru yarm adm eilerek- efendisine hitaben: - Kefi Bey geliyor! demesi, Bihruz Beyi dalm olduu o cana can katan gzel uykudan uyandrd ve zavally birdenbire sevgilinin gnl ferahlatan dnyasndan uzaklatrd. Bihruz Bey Kefi'yi grd gibi arabadan inerek karlamaya gittii iin iki gen el sktktan sonra konumaya baladlar: - Bon soir Bihruz Bey! - Bon soir mon amil (Gnaydn dostum!) - Siz buralara da yetiiyorsunuz, maallah!... yle azck yryerek dolasak olmaz m? - Yryelim... Zaten ben de arabada otura otura yoruldum... - Quelles nouvelles?... (Ne var ne yok ?) - Rien... Est-ce que vous etes seni? (Hi... Yalnz msnz?) - Non. J'attends des amis... (Hayr. Arkadalarm bekliyorum.) Akama buradayz. - Pourquoi? (Niin ?) - Yemek yiyeceiz... Bu gece dair de hine (ay ) ok parlak olacak... Siz de aramzda olmaz msnz? - Merci... Moi je ne peux pas rester. (Teekkr ederim... Kalamam.) - Niin? - Parce queje ne suis pas a mon aise... (nk biraz keyfim yok...) - Gerekten mi? Vous avez l'air d'etre triste! (zgn grnyorsunuz!) - Non! (Hayr ) - Si! Si! (Evet! Evet!) Hem ben grmeyeli ne kadar bozulmusunuz!... Bilmem... Belki!... - Sizinkini grdnz var m? - Benimki kim oluyor? - L bel blond? - Hayr! O benim deil, sizin. Size sormal gryor musunuz diye. - Gerekten de geenlerde dinlenme odasnda Atf Bey bir eyler syledi de sizi kzdrdyd. Karayaz. Yok bilmem ne... Neydi o szler? - Zevzeklik ne olacak? - Siz sarndan bahsedince o da yle syledi. - Demek sarn grmyorsunuz yle mi? - Hayr! Neden byle sk sk soru? - Halbuki ilikiniz ok ilerlemiti. - Nerden anladnz? - Bahede o nde, siz arkada konuarak gezmiyor muydunuz? liki ilerlemeyince bunlar olabilir mi? - te o kadarla kald. - Saklyorsunuz. Bugnlerde sizi pek en mouvement (tell) gryorum. Kke ne zaman

geldiysem bulamadm. "Bey, gezmeye gitti" cevabn aldm. Bu kouturmalar elbette bouna deildir. - Ne zaman geldiniz? Haberim bile yok! - L 'amourfait t'oublier tout (Ak her eyi unutturur.) - Quel amour?... Je ne comprends pas ce que vous dites!... (Hangi ak?...Sylediinizi anlamyorum!...) - Vouz avez guelgue redez-vous d'amour iil...(Burada bir ak randevunuz var.) - Ma petrole d'honneur nonl... (erefim zerine yemin ederim ki hayr!) - Bu saatte burada bulunmann baka ne anlam olabilir? - te siz de buradasnz ya... Demek ki sizin de bir randevunuz var? - Benim geliim dostlarn hatr iin... Dokuzda gelecekler. Gelirler, grrsnz... - Gelecekler kimler? - Tanmazsnz... stanbul'dan birka kii. - Olabilir... Eee, sarn siz de mi gremiyorsunuz? - Siz varken artk o bize bakmaya tenezzl eder mi? - Ciddi sylyorum ki iki aydr yzn bile grdm yok. - Fakat hi olmazsa aryorsunuzdur. - Niin arayacam, aramak iin kendisiyle bir ilikim olmal, yle deil mi? - Vous ne mentez pas n'c'est pas? Vous dites la verite? (Yalan sylemiyorsunuz deil mi? Doru mu sylyorsunuz?) - Je dis la verite. (Doruyu sylyorum.) - Tant mieux! (Daha iyi) - Pourguoi tant mieux? (Niin daha iyi?) - Neyse artk konuyu deitirelim. - Deitirelim amma niin "tant mieux" dediniz? - Hem bir ilikiniz olmadn sylyorsunuz, hem de konuyla bu kadar ilgileniyorsunuz. - Allah akna syleyiniz, ok meraklandrdnz da onun iin. - O gitti, zavall!... - (Tella) Nereye gitti? - Geri dnemeyecek bir yere gitti... - Ne diyorsun?... Anlayamadm ne demek istediini... - Vous l'aimez (Onu seviyor musunuz?) - Non! Je dis que non! (Hayr dedim ya!) - Eh bien, elle est morte, la pauvre!.. (Pekala, ld zavall kzcaz!) - Ah!... Gerekten mi?... Hayr!... Yalan sylyorsun, Estce possible? (Bu mmkn m?) - Parce que vous I 'avez vue hier? (Yoksa dn onu mu grdnz?) - Non! ki aydr grmedim diyorum... Fakat bu olamaz!.... - Pekala, ben yalan sylyorum... yle olsun... - Elle est morte? (Kz ld m?) Olmayacak ey... Ne zaman syle bakalm. - Bu kadar tela edeceinizi bilseydim sylemezdim... L faute a vous (Su sizde). "Bir ilikim yok." dediniz, ben de syleyiverdim... - Gerekten ld m? Allah akna doru syle!... - Evet, ne yazk ki yle!... - Pauvre fille! Est-ce qu 'elle a ete malade? Zavall kz! Hasta myd? - Duyduuma gre tifoya tutulmu; bir hafta iinde gidivermi zavall! - Nerdeydi bunlar? - Kzltoprak'ta bir kkte kirada oturuyorlard. Kz kardeim gidip grmt. ok yazk oldu kzcaza! - Elle etaitjeune, tresjeune, n'est-cepas? (Gerekten gen, ok genti, deil mi?) - Dix-huit ans, ou vingt ans! (On sekiz, yirmi yalarndayd.)

- Non mariee? (Evlenmemiti deil mi?) - Sans doute? (phesiz!) - Mais c'est impossible! Non, a n'est pas vrai! (Olacak ey deil! Hayr, doru deil bu!) - Belki yanl bir haberdir... - Vous connaissez lafamille? Qui est-ce le pere? (Ailesini tanyor musunuz? Babas kim?) - Moije ne connais pas. (Tanmyorum.) Kz kardeim anlatt, ama kulak vermedim. Hah ite bizim arkadalar da geldi. ok zr dilerim! Sonra yine grrz. Au revoir! (Allahasmarladk!)... - Au revoir!... Zavall Bihruz Bey, bu dakikada ok acnacak bir duruma dmt. Gzleri kararm, yrei iddetli bir heyecana tutulmu olarak dolayor; bast yeri bilmiyor; gidecei noktay belirleyemiyordu. Gkyz bann stnde frl frl dnyor; yer ayaklarnn altndan kayyordu. Zavall, birka defa denize doru yrrken kendisini glkle geriye ald. Birka defa fena halde sendeleyip decekken nasl olduysa dmedi. Srekli "Es possible?... Es possible?" (Mmkn m? Mmkn m?) diyerek ban, kollarn garip bir ekilde sallyor; hzl hzl giderken birdenbire durup dnyordu. Bu ekilde gezinip dururken bir ara Kefi Beyin arkadalaryla beraber kendisine doru geldiini grnce rkt. Hemen geri dnd. Hzlca arabasna kt. Dizginleri eline ald. Hayvanlar krbalad. Kalam'a doru sratle gitmeye balad. - Andon!... - Paam! - Kzltoprak'a nerden gitmek gerekiyor? - Biraz ilerledikten sonra saa sapmak gerekiyor. - Gidilebilir mi? - Evet ekselans!... - Hangi yol daha yakn? - Asil kye gidecekseniz balar iinde bir yol var. - Gidilebiliyor mu? - kye gidilir. - Hangi kke gideceksiniz? - Kira kklerini biliyor musun? - Hayr paa efendim, bilmem...

DRDNC KISIM

Yalanc Kefi Bey, "siyeh-erde"nin lm haberini vererek deerli arkada Bihruz Beyi kulandan zehirleyip, beyninden vuracan bilmi olsayd, o belli bal yalan; o srma sal, ela gzl, gne yzl, gnl kandran gzeli sarartp soldurduktan sonra, allayp pullayp da ortaya salverir miydi? Ne are ki deerli arkadann, sarn hanm grd saatten beri salarnn srma tellerine gnl ilitirip, gece gndz hayalini kurarak ona kavuma isteiyle yerinde durmadn ve perian bir durumda olduunu bilmiyordu. Ama yine de tedbiri elden brakmamak iin konuma srasnda Bihruz Beye sarn hanmla bir ilikisinin olup olmadn sormu ve onun gerei gizlemesinden dolay kara haberci olmaya cesaret etmiti. Buna ramen asl su yine de Bihruz Beydeydi. Kefi'nin, o byk yalancnn, yalan sylemeden bir dakika bile duramayacan, bu yzden hibir szn gerek kabul etmenin uygun olmayacan ve yalanclktaki hretini ok iyi biliyor olmas gerekirken hi dnmeden ona inanmann ve mantn kaybedip ne yaptn bilmeyecek kadar ok zlmesinin anlam varmyd? Evet! Toplumun ileri gelenlerinden eski am defterdar Sehab Efendinin en kk olu olan Kefi Bey, arkadalar arasnda yalanclkla n salm biridir. Bu n de ona haksz yere deil, hakettii iin verilmitir. Zira Kefi Bey, yalan hem ok syleyen; hem de syledii, uydurduu yalanlar gzelce ssleyen usta bir yalancdr. Yumuak bir zekas, arla kanmaktan ekinen bir mizac olduu iin dnyada hibir iini zevk derecesine vardrmam olan bu beyin, yalan sylemeye olan bu dknl ise ocukluk ve genlik yllarnn ac bir hediyesidir. Kefi Bey, be yalarnda bir ocukken masum istekleri yerine getirilmedii zamanlar, alamamas iin anne ve babas eitici tler verecekleri yerde ona yalan sylerlerdi. Ve ocuk sonra kandrldn anlayp da bundan dolay baz tuhaf hallerle ikayet etmeye kalknca ya bir kahkaha ya da daha byk bir yalanla karlard. ocuk bydke zekas da byd, zekas arttka istekleri de yava yava ciddi bir durum ald halde anne babas ve onlar rnek alan kiiler, onun kandrlarak idare edilmesi zararl alkanln brakmamlard. Bu yzden her gn yeni yeni, renk renk, ustaca, beceriksizce, kaba, ince, mnasebetli, mnasebetsiz yalanlar iite iite zavall ocuk zekas elverdii kadar ve aka tarznda ufak yalanlar syleyerek etrafnda bulunanlar aldatmaktan zevk almaya balamt. Ve bu kt alkanlk gitgide ahlaknda kkleip zekasyla orantl bir ekilde byyerek dier alkanlklarnn nne gemiti. Kefi Bey yalan birine zarar vermek dncesiyle sylemez; fakat syledii yalanlarn birine zarar verip vermeyeceini de dnmezdi. Onun merak ve zevki yalan sylemekten ibaretti. Bu yzden kalem arkadalar ve dier dostlar onu Krk Yalan, Mantr (yalanc) ya da Farsr (muzr) Kefi Bey diye anarlar, o da buna darlmazd. Bazlar ise "Mademki yalan uydurmakta bu kadar maharetin var, bunu iyi kullanmak iin romanc ya da hi olmazsa air ol!" derlerdi. Bu da Kefi Beyin houna giderdi. Bu hikayedeki olaylarn ve durumlarn getii zaman olan bundan yirmi be, otuz sene ncesinde Avrupa grm baz genlerden, ncelikle incelikten holanan yksek tabakadaki kiilerin, daha sonra da hali vakti orta derecede olanlarn ocuklarna bulaan alafrangalk hastal Kefi Beye de bulamt. Babasnn gcn amayacak ekilde Frenk gibi ssl gezmek, Franszca okumak, "Bon soir", "Bonsuar!", "Vous allez bisem? (yi misiniz?)" demek iin Beyolu'nda adam aramak, Trke konuurken araya Franszca szler katmak, koltuunun altnda roman tamak, savurganla, elence hayatna, bor yapmaya uzanmak ve Trkeyi edebiyatsz kaba bir dil kabul edip bu dili bilmemekle vnmek gibi o zaman iin ve belki bugn bile alafrangallamann yolu ve gerei saylan dnce ve davranlarda, ksacas milli deerlerden mmkn olduu kadar syrlmak hususunda, o da yatlar kadar yetimiti.

Kefi Bey, aslnda yaradl bakmndan zeki bir insand. Fakat ocukluundan beri tembellie altrld iin eitimle uramak ona en ar ilerden biri gibi geliyordu. Bu yzden Trkeyi renemedii, renmek de istemedii gibi btn alafranga beylerin vn noktas olan Franszcay da hakkyla renememiti. Hele bilimle ilgili hibir bilgisi yoktu. Zekasndaki yumuaklk, karakterindeki lmllk dolaysyla arlklarn hemen hepsinden kurtulmu olan Kefi Bey, apknl Bihruz Beyler gibi merak derecesine gtrmemiti. Kadnlara bakarsa bunu medeniyetin gerei sayd iin bakar, arkalarna dmezdi. Sokakta, gezinti yerlerinde yanndan geen veya karsna kan bir kadna laf atarsa ya da baka bir saldrgan davranta bulunursa onu da incelik gerei bildii iin yapar, fakat musallat olmak istemezdi. Bihruz Bey, Kefi Beyin kadnlar konusundaki ilgisizliinden habersizdi. Fakat Mantrln, farsrln ok iyi bildii iin ona kanmamas gerekirdi. Aslnda halk bahesinde Perive Hanm grdklerinden beri Kefi Beyden duyduu szlerin doruluuna tamamen inanmamt. Ancak yalan olduunu da kesin bilmedii iin rahatsz edici pheler iinde gnlerce, haftalarca huzursuz olmutu. Oysa Kefi Beyin -Bihruz Beyin duygu, dnce ve hareketlerini takip ettiimiz iki ay iinde- arkadayla iki defa karlamasndaki konumalarnda azndan kan szlerin hemen hepsi saf yaland. Birinci karlamada, ilk olarak "Perive Hanm tanrm. Bizim kyden, belki de bizim mahalledendir." sz yaland. Yalnz, Perive Hanm iki ay nce bir gn Kadky'e gemiti. Vapurdan karken Kefi Bey de onun arkasmdayd. Bile bile kadnn feracesinin eteine basmt. Kadn, arkasna dnp sinirli sinirli baknca Kefi Bey: "Pardon efendim... Gremedim..." demiti. Zaten o hareketi yapma sebebi de hanm kendisine baktrp ne olursa olsun bir ey syletmekten ibaretti. Fakat Kefi Bey, hanmn yz eklini aklna kazyacak kadar dikkatle bakmad iin onu amlca bahesinde tekrar grdnde tanyamamt. kincisi, o gn Bihruz Beyden ayrlp baheye girmek iin "Arkadalardan birisiyle randevumuz var." demesi de o gn bahede tek bana olmasyla kantlanan tamamen gereksiz ve faydasz bir yaland. ncs, Bihruz Bey bahede Perive Hanm takip ederken "Kskanlk!... Kskanlk!..." diye haykrmas da srf yalan, yani kendi kendisine iftirayd. Bihruz Beyi Perive Hanmla deil de gerekten bir periyle el ele tutumu olarak grse bile kck bir kskanlk acs ekmek, Kefi Bey'in kaytsz mizacna yakmazd. kinci karlamada ilk olarak "stanbul'dan birka kii gelecek." demesi yaland. Sadece bandan kp Fener'e gelirken, yol zerindeki Bastiyano lokantasna uram ve orada rastlad ba komularndan birka gencin Fenerbahe'de akam yemei yeme karar aldklarn duymutu. Bunlarn naslsa akama doru Fener'de grneceklerini tahmin ederek o grnte gerek olan yalan da ustaca uyduru vermiti. kicisi "Bu gece mehtap ok parlak olacak." demesi de gerek deildi. Zira o gn ayn son gnyd. Dolaysyla gece dolgun bir ay deil, zayf bir hill bile grlemeyecekti. Fakat Bihruz Bey aylar, gnleri ard iin arkadann bu apak yalanna da dikkat edememiti. ncs, Perive Hanmn tifoya tutulup vefat ettiini, ailesinin Kzltoprak'ta kirayla bir kkte bulunduklarn, kz kardeinin kke gidip onunla grtn sylemesi de koca bal ve elli ayakl bir yaland. Ancak yazk ki Bihruz Bey mantn kullanamad iin arkadann gereklikten tamamen uzak olan bu szlerini gerektii gibi aslsz bulmad. Ak bir insann yalnz kalbine deil; aklna, fikrine, iradesine, ksacas btn duygularna, manevi glerine hkimdir. Daima phe ve vesveseler iinde bulunmaktan holand iin kulak ve gz her istedii, her grd eyi onun mizacna gre duyup grmeye; dnme gc her kararn onun arzusuna gre vermeye mecburdur.

Bihruz Beyi, birka zamandr dnce ve zlemlerinin ald ciddi tavra nazaran bir k kabul ettiimize gre yalanc Kefi Bey'den duyduu kara haberlere inanmasn mazur grmemiz gerekir. zellikle Perive Hanmn iki aydan beri hibir gezinti yerinde grlememesi, Kefi Beyin haberini dorulamyor mu?... Gerekten de Kefi'nin, o koca Mantr'n szlerinin yalan olmas ihtimali, zavall Bihruz Beyin aklndan hi gemedi deildi. Ama ak, o vesveseden, heyecandan, straptan holanan; o yalnzlklara, zntlere, o karanlklara, yaslara eilim gsteren; o derin derin dalgnlklara, gizli gizli ahlara, sine sine alamalara tutulmu olan ak, derhal o ihtimalin nne geerek mucizeli bir ekilde fesatlk dolu bir dille: - "Duyduun dorudur, inan!... inan ki durum ktdr!... Ala ki tesellisi mmkn olmayan bir felaket iindesin!... Yan, yakl ki derman bulunmayan bir derde uradn!... Ah!... L bel blondl... El e morti. (Bihruz Beyin ak Franszca da renmiti.) Evet! O srma sal, ela gzl melek, o gne yzl, ahu bakl gzel, o irin szl, nazl gzel, o salman ruh, o zavall gen kz... Ah!... Ne syleyeyim!... Yazk!... Yazk!... O yeni am sar gl soldu!... O on sekiz baharn parlakl olan taze fidan kurudu. O gzellik burcunun dolunay sonsuza dek snd!... O dnyay ssleyen gzelin kl yz mezara dt!... Yazk!.. Yazk!... Ya ben ne olacam?... Ah!... Ben de onun gibi can verip gidebilsem, benim iin ne byk bir saadet olurdu!... Halbuki ben lemeyeceim. Ben srekli can ekierek senelerce ac ektikten sonra yar l ve perian olacam!... Bundan byle benim znt ve mitsizliimin gezme yeri ssz ller... Bundan byle benim yerim karanlk ormanlar... Bundan byle sabah akam, matem anasnn kucanda sakin sakin alamaktan baka bana yapacak bir ey kalmad! Ya sen ne olacaksn? Sen de beni o talihsiz bandan atp o krk ve kederli kalbinden karncaya kadar benimle beraber azap ekeceksin! Halbuki ben senin bandan kolay kolay atlmayacam! Halbuki ben senin yreinden kolay kolay kmayacam! Her gece sabahlara kadar seni uykusuz brakacam; her gn akamlara kadar seni ssz ve hznl yerlerde dolatrp yoracam. Sana her dakika yetimler gibi ah ettirip, seni her saat garipler gibi alatacam!... Ah!... Utu, gnlmn mit arayan o krlangc utu... Ah!... Snd o emellerin gnl aydnlatan mumu snd! te, bak ben alyorum... Senin gzlerin niin yasz duruyor?... Sen de ala... Ala bakaym!... Ha yle... Oh!... Ala... Ala!... Zavall kzcaz, tifoya tutuldu deniyor; yanl! Veremden gitti... Zalim verem!... O, daima nazik fidanlara bulaan bir kurttur. Onu da galiba ben ardm. Niin itiraf etmeyeyim? Zavall kzn iki ay iinde topraklara dmesine benim de yardmm oldu. Birka senedir ona musallat olmutum. Gndz onu tek bana bulunca, byleyici bir ekilde yanna sokulur, srma salarna aslr, bir ekilde beynine girmenin yolunu bularak hayallerini gcklardm. Geceleyin naz yatanda olduunu grnce yatana kar; yaklaarak koynuna girer; kalbinin zerine yatarak duygularn saatlerce uyank brakrdm. Bir dereceye kadar sevdirdimse de yreinde istediim yere ulaamadm. Bu maksad gerekletirmek iin trl trl hileler dnp, frsat gzetmekteydim. nk kzcaz asildi, ok zor beenirdi. Gsterdiim gen beylerin kimisini ok ar, kimisini ok hafif, kimisini ok fena, kimisini gereinden fazla nazik, kimisini ok k, kimisini karaktersiz buluyor; kiminin tavrm beenmiyor, kiminin bakndan holanmyor, kiminin sznden, sohbetinden holanmyor; hibirinin eitimini isteine uygun bulmuyordu. Bunlarn iinde Kefi Beyi bir dereceye kadar beendi. Onunla ilgilenmeye balad. Fakat Kefi Bey maymun itahl bir ocuk olduundan, kzcaza bugn ar bir ilgi gsterse, yarn souk souk bakard. Bundan dolay gnlne iyice yerletiremiyordum. Nihayet seni gsterdim, senin yzn, ssn, tavr ve davranlarn, zellikle de araban ve hepsinden fazlas eitim seviyeni beendi. Sana hemen ii snd. O zaman ben de

kendisine daha fazla yaklatm. Daha fazla beenilip iltifatlarn grmeye baladm. Be, on gn iinde mnasebetimiz o kadar ilerledi ki onun srda, dnce arkada, gam orta hep ben oldum. Bu olduktan sonra yava yava davranlar deitirdim. Garip hikyelerimle, ac telkinlerimle, hrn heveslerimle ruhunu istediim gibi skmay, beynini istediim gibi yormay, gnln istediim gibi zmeyi baarabildim. O zalim verem de bir taraftan cierini yiyip duruyordu. Nihayet zavally ldrdk, gitti. Yaptklarmda sen de bana ortaktn. Demek ki ikimiz de suluyuz!... Ya senin o mnasebetsizliin neydi? "Karayaz!..." Hi yle nazik, yle zarif bir gne kzma "sen siyeh-erdesin" denir mi? Vah vah!...Yazk sana Bihruz Bey!... Yazk sana!... Artk bu remords (vicdan azab) yalnz senin. Bu kabahati affettirmek iin alamak, atlar yazmak, yazdrmak, ruhuna dua etmek, mezarna -Ah, mezarn da renemedik!- gidip toprana yzn gzn srmek, iekler gtrmek senin iin. Ala bakalm! Hah yle... Oh!... Ala... Ala... Bak bana... Ben de alyorum! Evet!... Bu kusuru affettirmelisin. Bundan byle dnya gzeli olsa bile bir kadna bakmamalsn. Bundan sonra cennet bahesi olsa bile bir gezinti yerine gitmemelisin. mrn olduka o bahtszn matemini tutmalsn!... Hele "siyeh-erde" diye gnln krdn zavall kzcazn son nefesini verirken "Bihruz!... Ah, Bihruz!..." dediini, kyamete kadar unutmamalsn!..." diyordu. Yalanclkta Kefi Beye talar karan bu ak ocuunun tatl, tuzlu nutkunu dinledike zavall Bihruz Bey, bir sr heyecanl duyguyla iin iin inleyip alyordu. Kara haberi Kefi Beyden ald zaman en azndan "mkansz! mkansz!" diyebilmiti. Fakat bunu akn dilinden duyunca "Tout ce qu'il y a de plus vrai! (te gerein ta kendisi!) " demekten baka azndan bir sz kamad. "Ah! Pauvre fille! Mourir a dix-huit ans! Comme c'est triste! Quelle perte inconsolable pour moi!... (Zavall kz! On sekiz yanda lmek ne kadar ac bir ey! Benim iin ne kadar teselli bulmaz bir kayp!) Ben alamaym da kim alasn!... O incelik, o espri, o gzellik, o genlik, hepsi mahvoldu!... Evet, bana byk bir sempatisi olmasayd, benim iin baheye inmesinin ne mecburiyeti vard ki... Gln yannda dursun, benimle konusun, verdiim iei alsn gsne taksn!... Zavall iek, kimbilir ne oldu? Byk ihtimal, iki iek birbirine sarld da yle kuruyup gitti! Alaym!... Alaym!... Hnk! Hnk!... En azndan "siyeh-erde"ye kendimi affettirmi olsaydm!... O da olmad. Bana ne byk bir vicdan azab... Ben bu azab vicdanmdan nasl karabilirim? Mektubu alrken nasl da mahzun mahzun bakyordu! O baklar, "Adiy! Adiy!" demek deil miydi? Tifo... Ne mnasebet! Verem olmal... yle nazik vcutlar hep veremden giderler. Ah! Bundan sonra dnya bana haram olsun! Bundan sonra hibir kadna bakmaym. Bundan sonra hibir gezmeye gitmeyim. lnceye kadar onun iin alaym! Acaba zavally nereye gmdler? Bunu renmeliyim. Mezarn ziyaret edip, iekler gtrmeliyim. O da bir iek deil miydi? iek iekten memnun olur. Mezarnn banda alamal, alamal, alamalym. O kadar alamalym ki vicdanm beni affettiine inanmal. Ama mezarnn nerde olduunu kimden reneceim? Ah! Hain Kefi! Doru sylemez ki... Zavall kzcaz! Alaym, yine alaym... Yreimin atei ancak alamakla diner!... Hnk!... Mon dieu! (Allahm!) Mademki benim chere adoreemi (deerli sevgilimi) aldn, beni de ldr! Ben bu ayrla tahamml edemeyeceim! Hnk! Hnk! Hnk!..." Ayrlk acs eken Bihruz Beyin bu dnceleri, bu sylenileri, bu alaylar aralksz saat kadar devam etti. Akam saat biri bulunca, Miel salona girdi. Yemein hazr olduunu haber verdi. enesini bak amayan bir adamn yemee itah olur mu? Bihruz Bey, bir ey yznden ne zaman yemek yemese, durum hemen hareme akseder ve bunun zerine Dad Kalfa onu bulurdu: "Beyim, niin yemek yemedin, keyifsiz misin? Hanmefendi merak ediyor, ben de

merak ettim de geldim; bana syle. Bir eye cann m skld, yoksa bir zntn m var? Allah korusun hasta olma da... " gibi sorularla onu rahatsz ederdi. Bu tr sorulara cevap bulmak gibi bir skntya dmek ve zellikle de ackl durumundan Dad Kalfa'ya renk vermek, Bihruz Bey'in iine gelmiyordu. Onun iin ister istemez yemek odasna gitti. Sofraya oturdu. Her yemekten tabana birer para ald. Ama bazsn tatsz, bazsn tuzsuz, bazsn yasz, bazsn da ok yal bularak brakt. Bylece yemek derdinden de kurtulmu oldu. Tekrar salona gitti, yine bir aa bir yukar gezinmeye balad. Dnyor, gizli gizli ah ediyor, gzlerinden damlalar szlyordu. Saat bulunca hareme girdi. Yatak odasna gitti. Her zamanki gibi Dad Kalfa'nn yardmyla soyundu ve kendini hemen yatana att. Bihruz Bey, o geceyi ok rahatsz bir ekilde geirdi. Yatan iinde saatlerce bir taraftan bir tarafa dnd durdu. En sonunda dalabildi; ancak uykusu, uykuya benzemeyen bir buhran haliydi. Bu buhran iinde ara sra sayklyor, dilerini gcrdatyor, uyanyor, tekrar dalyor, dalarken olduu yerde sryordu. Bunlarn sebebi ise ryasnda Perive Hanm garip bir ekilde grmesiydi. Kadn kefenini yrtm, srma salarn iki yanndan kara topran zerine datm olarak kire gibi bembeyaz kesilen yzyle Bihruz Beye grnyordu. Yeni solmu gl yaprana benzeyen dudaklar arasndan frlayan "siyeh-erde" sz, simli birer ok gibi zavall adamn kulandan girip, yreini delik delik ediyordu. Bihruz Bey o skntl uykudan sabahn ilk klarnda uyand. Ama kendini halsiz hissettii iin yatandan kamad. Bir saat sonra Dad Kalfa odann kapsna geldi, sessizce kapy aralayp bakt. Beyefendinin uyank olduunu, ama yataktan kmadn anlad. Telala ieriye girdi. Beyi yle gsz, soluk yzl, gzlerinin etraf morarm bir durumda grnce ararak hemen sorulara balad: - Ne oldun beyim, hasta msn? - Biraz keyfim yok... - Bir yerin aryor mu? - Bam aryor, gece uyuyamadm da... Bir ey deil, geer. - Ben anlyorum beyim... Bugnlerde senin bir derdin var. Bizden saklyorsun yle deil mi? - Hayr, hibir derdim yok. - yleyse souk mu aldn? Scak m geti? Ne oldu da keyfini bozdun bakalm? - Bilmem... Belki souk almmdr... - Kahvaltn getireyim mi beyim? - stemem... - Hararetin varsa bir limonata yapaym?... - Onu da istemem... - E ne istersin syle bakalm?... - Rienl Je ne veux rienl (Hi! Hibir ey istemem.) Yalnz bir cam asan... Je brle! (Yanyorum!) - Bulantn var galiba. Leen getireyim, cam amak olmaz. Belki terlisindir, souk alrsn. Yok canm, bulant filan deil, yanyorum... Dad Kalfa istorlar kaldrd. Odadan kt. Hanmefendiyi bulup beyin keyifsiz olduunu syledi. Bihruz Bey, bir vezir olu olduu iin daha st emen bir bebekken hizmetilerin, dadlarn ellerine ve daha sonra da uaklara teslim olunduundan bu alarda anne-babasn arada srada grrd. ocukluktan kurtulduktan sonra okula gitme, arda pazarda midillilerle gezme zaman geldii iin, anne ve babasn yine ok gremezdi. ocukluktan genlik dnemine geince nce araba sevdasna dt. Sonra alafrangalk hastalna yakaland. Daha sonra bunlara baka hevesler kart. Babas

lnce kendisine kalan miras, trl trl elencelerin, israflarn balamasna sebep oldu. Gece gndz bunlarla uramaktan, ayn atnn altnda olmalarna ramen gnde yarm saat olsun annesiyle grmeye vakit bulamaz olmutu. Yalnz geceleyin yatmaya giderken ya da sabahleyin haremden karken annesinin oturduu odann kapsndan bakarak -eer hanmefendi oradaysa - alafranga bir edayla "Bonne soir! (yi akamlar!) Bonne nuit! (yi uykular!) veyahut Bonjour mere! (Gnaydn anne!) der, zavall kadndan karlk almaya da gerek grmeden ekilir giderdi. Perive Hanm derdi ortaya ktktan sonra annesiyle o kadarck olsun konumay da unuttu. Olunun baka birok mnasebetsiz ve yakksz hallerine eklenen bu davranlarndan dolay annesi ona ok krlmt. Bu krgnlk halinde bile zavall kadn, olunun keyifsizliini renir renmez yerinden frlad. On saniye iinde Bihruz Beyin baucuna geldi. Olunun renksizlii kadn ilk bakta ok korkuttu. Elini onun eline gtrp de ateler gibi yandn grnce hemen doktor arlmasn emretti. Doktor gelirken ana oul arasnda u konuma geti: - Ne yaptn Bihruz, olum?... Niin hastalandn?... Terli terli su mu itin, dondurma m yedin; syle bakalm?... - Hayr, madam!... - Yoksa emsiyesiz ok gezdin de gne mi arpt? - Bilmem!... Her zaman geziyorum. Bir ey olmuyordu. - Biraz cann da sklyormu, neden sklyorsun olum? - Size kim syledi sklyorum diye? - Anneler ocuklarn gremese de durumlarn renirler. Bana kimse bir ey sylemedi. Ben kendim anladm. Oturuundan, kalkndan, yemenden, imenden, her halinden yle anlalyor... - Hayr! Hayr!... Sklmyorum. - Paran var m bakalm? Ne kadar paran var? - Biraz daha var. Var ama borcum da var. Hele birisi ok terbiyesizlik ediyor. Neyse onu da vereceim. Konak satlsa... - Kona satma. Babandan kalan malndr, ben karmak istemem. Ama imdilik ilime. lerde benden kalacak bir iki para eyle beraber zerinde bulunsun; ne olur, ne olmaz... - Borlarm vermeyeyim mi? - Ben senin borlarm yava yava derim. imdilik de sana bir yz elli lira vereyim, ama bugn deil. Bir hafta sonra olmaz m olum? - Merci! Mille merci chere merel - O ne demek olum? Trkesini syle de anlaym. - Bin kere teekkr ederim anneciim. Bu srada ana ile oul gz gze geldi. Bebekleri birdenbire byyen bu drt gzn etraf sular iinde kald! Bihruz'un varl, derman bulunmayan bir derdin acsyla doluydu. Zayf kalbi, geri dn imknsz olan bir ayrln ateiyle yanyor ve alyordu. Sonsuza dek iinde kalmasn istedii gizli derdini aklamaya mecbur olmadan teselliye ok ihtiyac vard. Dnyada hi kimseden gremeyecei bu sessiz ve merhamet dolu teselliyi sevgi dolu annesinin o efkat dolu baklarnda buldu. Annesi ise olunun genlik hevesiyle iledii her kusurunu unutup onu affetmiti. Varn younu uruna feda etmek iin ondan pimanlk ifade eden kk bir hareket bekliyordu. te bu hareketi, gzlerindeki memnunluk anlatan baklarda buldu. Bu yzden ikisinin de gzleri yala dolmutu. Doktor geldi, Bihruz Beyi iyice muayene etti. Vcudunda belli bal bir hastalk iareti bulamaynca rahatszl, iddetli bir sinirsel heyecana balad. Hastann sinirlerini yattrarak ateini almak iin gereken ilalar yazd. Bir iki gn gzetim altnda tutulmasn ve dinlenmesini syleyerek kp gitti. Hasta, o gn yataktan kmad. Gece biraz rahat uyuyabildi. Ertesi gn atei geti, keyfi biraz dzeldi, renginde yerine geldi. Yalnz, ara sra birdenbire gzleri dalyor; , be dakika kadar sessiz duruyor ve sonra

yine akln bana topluyordu. nc gece uykusu daha sakin, sabahleyin uyan daha hafif oldu. O gn, itah da epey artt iin her gnknden daha iyi yemeini yedi. kindiye doru giyindi, bastonunu ald, yayan dolamak zere kkten kt. Balar arasndan ar ar yryerek ve tabiattaki ekillerin, renklerin, seslerin sunduu garip ve gzel uyumu seyretmek ve dinlenmek iin her be on admda bir durarak Bulgurlu zerine kadar kt. Sonra yine dnd, kke geldi. Akn istek ve tavsiyelerini dinleyerek ssz yerlerde bulunup gezinmekten zevk almaya balam ve araba sevdasn artk gnlnden karmt. Bu tip gezmeler bir hafta kadar devam etti. Bedenen halsizlii yava yava geiyorsa da bann arl hafiflemiyordu. Zavall adam, gezintilerinde daima insanlardan uzak yerler aryor; yolda birine rastlaynca ban br tarafa eviriyor; tabiattan bir trl gzlerini ayramyordu. Doann hangi gzelliine baksa onda sarn hanmn hzn veren bir hayalini gryor; doadaki byk melodiyi oluturan hangi sesi duysa onda sarn hanmn strapl yaknmalarn, krgnlk inleyilerini, akn gnl avlayan namelerini duyuyordu. Bu yzden her zaman iin iin inliyor, sine sine alyordu!... Fener'de Kefi Beyden ayrlr ayrlmaz ilk aclar, kalbine hep birden saldrarak onda byk heyecanlara ve sarsntlara sebep olmutu. Bu aclar kalbine yerleince heyecan ve sarsntlar da dinginleti. lk zamanlar iinde yanan ayrlk ateinin ykselen kvlcmlar dncelerini, duygularn kavurmaya baladnda zavall, korku ve tela iinde ne yapacan armt. Atein iddeti azalnca duygu ve dncelerindeki yan da sakinleti. Bihruz Beyin sarn hanmla ilgili artk tek bir istei kalmt. O da "siyeh-erde" mnasebetsizliindeki kusurunu affettirdiine inanncaya dek mezarnn banda alamaya ve dua etmeye devam etmekti. Fakat mezarn nerede olduu bilinmedii iin o biricik istein gerekletirilmesine hemen balanamyordu. Mezarn yerini syleyecek tek kii yine Kefi Beydi. Ancak Bihruz Bey, bitkin haliyle Kefi Beye zntsn belli etmek istemiyordu. Bu yzden tam olarak rahatlayncaya kadar birka gn gemesi gerekiyordu. Fener bunalmnn on nc sal gn Bihruz Bey kalem kyafetleriyle haremden kt. Arabasn istedi. Bir iki lokma yemek yedikten sonra arabaya bindi. Doruca skdar'a indi. nk Kadky taraflarn grmek istemiyordu. skeleye varnca arabadan indi. Vapur kalkmak zere olduu iin vapur memuru biraz acele etmesi gerektii uyarsnda bulundu. Ancak Bihruz Bey bu uyary hi nemsemedi. Tam duraktan geip vapur iskelesine ayan att srada, vapur da iskeleden ayrld. Bunun zerine hareketlerini hzlandrd ve iskelenin kenarna vard. Ama vapurla iskelenin aras epey olduu iin atlayamad ve olduu noktada kalverdi. Vapurda bulunanlarn bir ksm, zellikle de kadnlar, vapura yetiemediine zlyormu gibi Bihruz Beyi birbirlerine gsterip glyorlard. Bu kadnlardan biri de Perive Hanmd. Bihruz Beyin mitsiz baklar onu grp aknlk iinde tanynca yrei yle bir iddetle arpmaya, ba yle bir dehetle dnmeye, gzleri yle bir halde kararp, vcudu yle bir titremeye balad ki olaanst bir gayretle kendini iki adm geriye almasayd, hi phe yok denize gidiverecekti. Bereket versin ki bu durum ok srmedi. Zorlaya zorlaya akln bana toplayabildi. Uraa uraa gzlerini at. Grd o yz bir daha grmek iin baklarnn btn gcyle ileriye baktysa da vapur olduka uzaklam olduundan, o kadar beyaz ba iinde aradn tanyamad. Bunun zerine vapuru durdurmak iin kaptana haykracak oldu. Sesi kmad, bastonuyla "dur!" diye iaretler yapt, anlatamad. O an kendisini vapurdan nce kprye ulatracak bir ara yaratlm olsayd, o ara iin btn varn younu ve belki deerli mrn bile verirdi. - "Mon Dieu! Quelle vision que a? Est-ce que je reve? Non! (Allahm! Bu nasl bir hayal? Rya m gryorum? Hayr!) Ta kendisiydi... Evet! Oydu!... Ah!... Ne kadar bozulmu, ne

kadar zayflam!... Ah! Yalanc Kefi!... Canaille! (Aalk!)... Edepsiz!... Ne zevk buldu da o yalan uydurdu!... Lche (alak) kpek!... Fakat ne yapsam da una yetisem?... Ah! Bir balon olsa!... Bir balon yok mu?..." Bihruz Beyin byle sylenerek, tela iinde teye beriye kouturduunu gren kayklar etrafn aldlar ve: - Beyefendi, buyurun sizi u piyade ile gtreyim, kalafattan yeni kt... Yirmi dakikada stanbul'a varrz! - Gel aabey! ki ifte gidelim... - Bana iki eyrek ver, vapur kprye Varmadan seni Sirkeci'ye karaym... gibi szler sylemeye baladlar. Bihruz Bey, "stanbul'a vapurdan nce yetimek" szn iitince, o aknlk halinde bunun mmkn bir ey olduunu dnerek kaykya hitaben: - ki eyrek deil, sana iki lira var... Ama sylediin gibi beni vapurdan nce yetitireceksin! dedi. Gsterilen iki ifteye atlad. Kaya dayandlar, krekiler kreklere yapt. Kayk gerekten de epey bir hzla suyun zerinde fr fr kayp gitmeye balad. Bihruz Beyin kendisi kayn iindeyse de dnceleri bin tarafa birden dalmt. nnde uzaklaarak gitmekte olan vapuru baklaryla takip ediyor, sabrszlktan oturduu yerde rpnp duruyordu. Kayk epey gitti. Ama ne yazk ki Bihruz Beyin kayklar henz Kz Kulesi yaknlarnda pala alyorken vapur kprye varm, mterilerini karmaya balamt. - Ey kreki ba, vapur kprye vard. Biz daha Sarayburnu'na gelemedik. - Efendim sular bozuk. Sular bozuk olmasayd imdiye dek Sirkeci'ye vardk gittiydi. Baksanza anafora, sel gibi akyor!... - Sen bana, vapurdan nce varrz demedin mi?... - O ne de olsa vapur!... Onu ate yrtyor, bunu yrten kul... Kurnaz kayklar susturmak mmkn m? Bihruz Bey bu faydasz konumadan vazgeerek krekilere: - Aman gayret! Aman gayret! diyor; onlar da sz verilmi olan iki liray deilse bile iki mecidiyeyi olsun hakketmek iin ellerinden geleni yapyorlard. Vapurdan bir on dakika sonra nihayet Sirkeci'ye vardlar. Bey, mecidiyeleri brakarak kayktan frlad. Rastlad bir arabaya bindi. Yollara baka baka kprye kadar byk bir hzla gitti. Perive Hanma rastlamak istiyordu. Kadn bu yollarda gremeyince arabacya kpry geip Beyoluna kmasn emretti. Beyolu'na kld, Taksim'e kadar gidildi. Perive Hanmn izine rastlanmad. Bunun zerine tekrar stanbul'a geilerek Babli'ye varld. Bihruz Bey, kalemde bulacan mit ettii deerli arkada Mantr Kefi Beyin o mnasebetsiz yalann yzne vurmak istiyordu. Bu istekle kalem odasna doruldu. nce paltosunu, bastonunu brakmak iin dinlenme odasna girdi. Kefi Bey sakosu srtnda, bastonu elinde olarak ayakta odacya u emirleri veriyordu: - Gazetelerimi vapura brakrsn. Her gn deil ha; iki gnde bir. Ben kamarotu tembihledim. Bizim uaa teslim edecek. - Vapur birka tane... Hangisine? - Be numaral vapura... Her zaman ona... - Kamarotun ad ne? - Kamarotun adn bilmen gerekmiyor. "Bunlar Kefi Beyin adamna verilecek." dersin, ite o kadar... Bir de beni soran, grmek isteyen olursa stanbul'da olduumu sylersin... - Ba stne... Bihruz Bey, Kefi Beyin odacya syledii szlerden bir ey anlayamad. O zaten

kendi derdiyle megul ve huzursuzdu. Kefi Bey iini bitirip de Bihruz Beye dnnce iki arkada el skp konumaya baladlar: - Bon soir, Bihruz Bey! - Bon soir, mon ami! - Moi je pars, vous saves? (Ben gidiyorum, haberiniz var m?) - Pour o? (Nereye?) - nce zmir'e urayacam, sonra Beyrut'a, oradan da am'a kadar gideceim... - Sebep? - Babamn baz ileri var. Arazi ileri... Satlacak, blnp de satlacak. Uzun iler... - Gerek mi sylyorsunuz?... Vah! Vah! Ne zaman gidiyorsunuz? - Yarn gidiyorum. Bugn de bir vapur vard, ama yetitiremedim. - Tuhaf.... Peki voyage (seyahat) ok srecek mi? Vah! Vah! - ki buuk ay iin izin aldm, fakat sanrm iler , buuk ay kadar srecek. - ok... Vah! Vah! - ok... Vah! Vah! Ne demek istiyorsunuz sanki?... Niin ok? Niin vah vah? - Hayr! ey... Yarn m kyorsunuz? - Artk mecburen yle. E mon ami, bana msaade ediniz. Bir iki iim var, bari bugn onlar bitireyim de yarn tamamen bo kalaym. - Tuhaf! ey... Azck durunuz. Nedir bu acele? - Bekleyecekler, ge kalrm. - Bir be dakika durursanz, kyamet kopmaz ya! ey... Canm kardeim, geen gn niin beni yle aldattnz? Size yaktramadm. - Ne gibi? - Farce (aka) yaplr ama o kadar hibir zaman doru deildir. - Anlamadm? - Canm, hani ya la bel blond iin... Fener'de... Aklnza gelmiyor mu? - Evet, dedim. - E niin o yalan uydurdunuz? - Hangi yalan? - te o yalan... - lmemi mi demek istiyorsunuz? - yle tabii. Sapasalam gezip duruyor! - Empossible! (mknsz!) - Nasl empossible? Gzlerimle grdm. - Nerde grdnz? - Vapurda... skdar vapurunda grdm. - Mmkn deil; eer llere mezardan kalkp vapura binmeye, kefen yrtp ferace giymeye izin verildiyse baka... Yoksa empossible! - Kendi gzmle grdm, ayol! - Arkasndan gittiniz, konutunuz yle mi? - Hayr. Vapur denize alyordu, yetiemedim. Fakat kadnlarn iinde oturuyordu. Beni grd, glmsedi bile... - Olanaksz ey... Sakn kz kardei olmasn? Byk bir kz kardei vard, biraz benzerler. - Kz kardei mi? - yle ya... Dul bir kz kardei varm. Ben onu da grmtm; grdnz mutlaka odur, baka trl olamaz. - Tuhaf!... - Mutlaka odur!... Konumann burasnda Bihruz Bey birdenbire durdu. Yz asld. akn akn arkadann yzne bakarak dnmeye balad.

Gerekten de grd hanm -ki sarn hanma benziyordu- biraz daha zayf, biraz daha renksiz deil miydi? Halbuki sarn hanmla vapurda grd hanm arasnda yz, renk, hal, zellikle de kyafet ve zerafet bakmndan grlen farklar imdi hatrlanp imdi itiraf ediliyordu. Evet! Sarn hanm gencecik, pembe yanakl, ak sar sal olduu halde, benzeri olan hanm yalca, donuk benizli, kumral sal deil miydi? Sarn hanmn yamandaki, hotozundaki incelik; halindeki, edasndaki tatllk benzeri olan hanmda var myd?... Demek ki bu defa Kefi Bey doru sylyordu... Ah!... Ah!... ok doru sylyordu... Eyvah! Eyvah!... ok doru sylyordu... Eyvah!... Eyvah!... ki saat nce mit rtsnn altna gizlenen gerein ask surat, tam bir aklkla eski haline yeniden kavumutu. Kefi Bey, Bihruz Beyin dncelere dalmasn frsat bilerek: - Adiy, mon er amil... dedi. Bihruz Bey de dalgn haliyle: - Adiy! Bon voyage!... (Hoakal! yi yolculuklar!) diyerek arkadann elini skmaya ynelmiken len zavall sevgilisinin mezar ve ailesinin oturduu yerle filan ilgili Kefi Beyden baz bilgiler almak dncesiyle: - Mahzuru yoksa biraz sizinle geleyim... dedi; fakat Kefi Bey: - Teekkr ederim. Ama ben kprye deil, yukarya gideceim. Birka yere de urayacam. Ge kaldm. Pardon!... diyerek dnd. Hzl hzl yryp Bihruz Beyden kurtuldu. Arkasndan Bihruz Bey de kt. Bast yerleri gremeyecek, kulana giren szleri anlayamayacak kadar byk bir zntyle kprye kadar geldi, vapura girdi. skdar'a kt. Arabasn oralarda gremeyince bir kira arabasna bindi. Kkne vard. Hemen salona kt. Kapy ierden srmeledi. Kendini bir kanapeye att. Hngr hngr alamaya balad. Bihruz Bey gzleri yoruluncaya, gc tkeninceye kadar alad. Ezana yakn bir zaman salondan kt. Bastonunu ald, bir haftadan beri en sevdii gezinti yeri olan balar arasndan geerek Bulgurlu zerine doru kt. Akam karanl kmt. Gkyznde yldzlar parlamaya; yol zerindeki kklerin, kulbelerin iinde yaklan lambalarn klar pencerelerden darya vurmaya balamt. Bihruz Bey hala geziyordu. nk byle bir yaz akamnn sessizlii iindeki yalnzlk, kalbindeki derin zntye ve zihnini batan baa kaplayan kara kara hayallere ok uygun geliyordu. mitlerini aniden altst eden, hayatnn dzenini yakp ykan kara haberi on gn nce alnca birok strap, heyecan, bunalm ve hasret ekerek olanlara almt. Elinden geldiince kendini yattrabildikten sonra tek istei, len sevgilisinin mezarn bulmak olmutu. Bu isteini gerekletirmek isterken rastlad bir hayale kanm ve rendii ac gerekle belki ncekinden de byk bir ac tatmt. Bu yzden tek istei olan mezar bulma konusunda baarl olamamak, dncelerini yeniden datmt. Bu dank dnceler nce byd byd; sonra klerek belirsiz bir nokta hline geldi. Bu nokta ise her ne olursa olsun l sevgilisinin mezarn renmek amacndan ibaretti. Bihruz Bey, gece iki sularnda kke geldi. Gndz gittii yerden bir kira arabasyla dnmesi, ezan vakti tek bana kp gece saat ikilere kadar kalmas, arabasnn da nerede olduunun bilinmemesi, kk halkn meraklandrd iin uaklar, aralarnda fsldamaya balamt. Olanlardan bir ey anlamak iin Dad Kalfa bartsyle darya frlam, Bihruz Beyin annesi de ta ara kapya kadar gelmiti. Beyin sa salim kke geldii grlnce, Dad Kalfa ieriye girdi. Annesi de rahat bir ekilde odasna ekildi. O akam Msy Piyer'in gecesiydi. Bu yzden Msy ezandan sonra gelmi; salonda gazetelerini okumaya dalmt. Bihruz Bey salona girince Msy Piyer, okumakta olduu gazeteyi bir tarafa brakt ve yerinden kalkarak bir iki adm Bihruz Beye doru geldi.

retmenle renci, el skarak birbirlerine hal hatr sormaya baladlar: - Bonsuar, Bihruz Bey! - Bonsuar, er profesr! - Uzunca bir promenade (gezinti)'den geliyorsunuz sanrm. - Hayr, uralarda geziyordum... - naallah artk salnza tamamen kavutunuz ya? - Ah! Deerli hocam, her zaman rahatszm, yreim rahatsz. - Ne var rahatsz olacak? Sizin gibi gen, yakkl, zeki, zengin bir kiinin kalben rahatszln anlayamyorum. - Sizden bir ey rica edeceim. - Emrediniz, elimden gelen bir eyse yapmaya hazrm... - Bana bir poezi (iir) yazar msnz? - Nasl poezi! - Yirmi yanda blond (sarn) bir kzn hastalanp bir hafta iinde lmesiyle ilgili bir poezi istiyorum. Okuyaym da alayaym... - Ne diyorsunuz? Sizden birisini mi kaybettiniz? Akrabadan m? - Hayr, bizden deil, akrabadan da deil?... - Bir dostunuzun kz m? - Hayr! - yleyse? - ey... Ah!... - Bir nianl, bir sevgili mi? - yle bir ey... - Hmm!... Maheureusemant (Ne yazk ki) ben air deilim; fakat istediiniz gibi iirlerden zaten var: D Lmartirf'va Graziyella'sim okumadnz m? - Hayr!... Kitab siz getirmitiniz, ama okumadm. O iir midir? Ben hikye zannediyordum. - Yemekten sonra getiriniz de hikyenin sonundaki iiri okuyalm. Ne kadar beenirsiniz. Fakat alamamak artyla... - Ha, gerekten yemei de unuttuk. Halbuki bu akam yemei unutan yalnz Bihruz Beydi. Msy Piyer araba creti yanna kalsn diye Kadky'den kke kadar yryerek geldii iin ackmt. Yemekten nce kitap okumaya girimek istemiyordu. Yemek odasna gidildi. Bfenin bir kenarna konulmu olan orba ksesinin etrafndan kvrla kvrla tavana doru kan bir duman, kapdan girer girmez itahn kabartnca Msy Piyer: - Oh!... Comme a sent bon! (Bu ne gzel kokuyor!) dedi. Ve sevinle ellerini outurarak hemen sofraya yneldi. Bihruz da onu takip etti. Kar karya geip oturdular. Yemee baladlar. Msy Piyer nefis sebze orbasn sekiz saatten beri a olan midesine yollarken, her iki kakta bir : - Komme c'est bon! C'est excellent, c'est exsqui, c'est superbe! (Ne kadar gzel! Bu ne kadar tatl, bu ne kadar olaanst!) diyordu. orbadan sonra dolu bir kadeh bordo arabn da iince zavall ihtiyar tkanverdi. Halbuki bu akam yemekler ok seici, ok nefisti. Nemse brei, yerli kalkan bal tavas, mayonezli tavuk s, pili etiyle gvete pimi taze bamya, bezelyeli kuzu klbasts, kremal ikolata geri evrilir eylerden deildi. Msy Piyer, ister istemez bu yemeklerden tabana alyor; hepsinden birer para yemeye mecbur oluyordu. Fakat orbadan sonra Msy Piyer'in dudaklar enesinden ok oynamaya balamt. O gn okuduu gazetelerde yazan Fransa'nn askeri dzenlemeleriyle ilgili milli savunma bakannn yeni projesinden bahsediyor, aralksz konuuyordu.

Bihruz Bey bu akam sevgili hocasnn bu gevezeliklerini hi de dinleyecek halde deildi. Yine bir alabandaya uramaktan korkusuyla profesr hazretlerine: - Parlons d'amour s'il vous plait! (Aktan sz edelim ltfen!) diyemiyordu. Msy Piyer konuurken ara sra beyin yzne baktka, Bihruz Bey de geliigzel bir ekilde kh "Quf' (Evet), kh: "Non!" (Hayr!), bazen "Certes!" (elbette!), bazen de "ans dantel.." (phesiz!), "C'est vrai!" (ok doru!), "Bien sr" (Tamamen doru) gibi szlerle karlk veriyordu. Yemek vakti bitti, meyve zaman geldi. Deerli hocasnn bu gidile bir yarm saat daha geireceini anlaynca Bihruz Bey Msy'ye hitaben: - Pardon mon er profesr! "Ben gideyim de Graziyella'y araym. alma odasna buyurduunuzda okuruz." dedi ve Msy'den: - Pekala olur!... cevabn alarak sofradan kalkt. alma odasna gitti. Ktphanesinden Graziyelld'yi kard. Eline alp alma masasna oturdu. Kitab hemen at. Msy Piyer'in bahsettii poeziy' arad, buldu. O gelinceye kadar kendi kendine biraz okuyup anlamak istedi. "Birinci Rgre... Tuhaf!... Rgre... J rgre... T rgre... II rgre... Teessf ederim, teessf edersin, teessf eder... Demek ki ilk ya da birinci teessf... Gzel, ok gzel!... Benim iin ne kadar uygun... Sonore... Sonore... (Uultu...Uultu...) Sorrent denen deniz, kyda ses karrken mavi dalgalarn, portakal aacnn altnda aar. Vardr... Ne vardr?... nce yolun kenarnda "Kk amlca yaknlar gibi" kokulu it duvarnn altnda vardr. Ne vardr?... Ufak ve dar, yani ensiz; yabancnn dalgn ayaklarna endiferan, yani demeyen bir ta vardr. Oh!... Ne kadar gzel!!... Ben bu gzel poeziyi nasl olmu da grmemiim!... Ah!... Dur bakalm, devam nasl? Msy Piyer de gecikti. Okuyalm: "Girflee... Girflee... Girflee:'yi biliyorum ama Trkesini bilmiyorum. Biyanki szlnde olmas gerekir. Frenk menekesi. Beyaz ya da krmz ebboy. te o iek orada saklar. Ne saklar? Demetinin altnda tek bir isim saklar. Bir tek isim ki hibir echo (yank) onu asla tekrar etmedi! Comme c'est beaul (Ne de gzel!)... Msy Piyer de nerede kald?... Devam edelim: Bununla beraber bazen aarak ya ve tarihi okur... Ve gzlerinde birka gzyann kotuunu, -daha dorusu aktn olacak- hissederek der. Ne der? Bu kz on alt yandayd. lmesi iin ok erkendi!... Ah!... On alt ya... On sekiz, yirmi hepsi bir!... Pauvrefille! (Zavall kzcaz!)... Acaba o da benim sevgilim gibi blond muydu?... Bakalm byk air daha ne sylyor: Fakat beni niin gemiteki o sahnelere srklyor? Brakalm rzgr inlesin... Dalga da alasn... Geliniz, geliniz! Ey benim triste (hznl) dncelerim! Ben alamak deil rya grmek isterim!... "Rya grmek" uygun dmyor ama rever'i Trkede anlatacak baka bir kelime var m acaba? Bakalm Biyankye, o ne sylyor: - "D grmek. te benim dediim gibi. Uykuda grmek... Ruhlar leminde grmek... Dmde grdm ki -dmde... dekte- bunu bilemedim. Ryamda unu grdm ki... Uykumda iekler grdm... Hah! te bu!... "Sayklamak, sama sapan konumaya balamak..." Bu, uygun dmedi. "Akl perian olmak..." Bu da uygun dmedi... "Zihni dalmak..." Bu olur... "stirk- zihne tutulmak..." Bunu anlayamadm... stirak ne demek?... "Dnmeye dalmak..." Bu hepsinden iyi gibi... "Taklib-i efkr..." Bunu da anlayamadm. (Bunun zerinde epeyce dnd.) Bitti. imdi, "rya grmek" de olsa "zihni dalmak" hepsinden iyi. Msy Piyer niin gelmiyor acaba?..." Bihruz Bey yaz masasnn zerinde duran an sert bir ekilde ald. Kimse gelmedi. Bir daha ald, Miel grnd.

Msy Piyer niin gelmiyor? Sal a manjede uykuyor... Uyku mu uyuyor? Uykuyor... Uykuyor... Okuyor yle mi?... Gazete mi okuyor? Evet! Gazete uykuyor... Yoksa uyku mu yapyor? Uyku da yapar... Gerekten de Bihruz Beyin sofrada brakt Msy Piyer, tka basa meyvesini yiyip, drt kadeh arap itikten sonra kalkp alma odasna gidecei yerde, koynundan bir gazete karp, bir de sigara yakarak olduu yerde okumaya koyulmu; okurken tatl tatl uyuklamaya balamt. Bu yzden Bihruz Beyin dersini, Lmartin'i, Graziyella'y, poeziyi filn hep unutmutu. Trkeyi tam bilemeyen Miel'in icat ettii "uykuyor" kelimesi ise "okumak uyumak" fiillerinin ikisini birden ifade ediyordu. Yani herkesin bana geldii gibi okurken uyumak halini gsteren gzel bir szd. Ancak Bihruz Bey tarafndan nedense rmarkabl (dikkate deer) grnmedi. - Git syle, kendisini beklediimi rica ediyorum. - Tre' bien, ekselans! (Ba stne efendim!) dakika sonra Msy Piyer gazetesini koltuunun altna alm bir ekilde gzlerini ovuturarak alma odasna geldi. Gelir gelmez Bihruz Bey, kitab hocasnn eline tututurdu. Msy Piyer de: - Oui, c'est une tres bellepoesie... "Lepremier regret" de Lamartine. (Evet, Lmartin'in "lk Pimanhk" ok gzel bir iirdir.) diyerek iiri ykek sesle ve Sorrent denizinin dalgalarnn sesini imrendirecek gzel ve hznl bir sesle okumaya balad. Bihruz Bey az nceki iiri bu kez hocasnn gzel ve etkili okuuyla daha iyi anlayp hissetmeye balar balamaz devamnda gelecek szleri beklemeden cokulu ruhunu amlca Tepesi gibi bulutlara en yakn yksek bir noktann ssz bir kesinde; krmz veya beyaz ebboy yerine sar ve pembe gller am fidanlarla evrili; mermerden sandukasnn ba ve ayak tarafndaki stunlar som yaldz iinde; fakat yazlar o gl fidanlarnn boy atm ve grlemi dal ve yapraklar arasnda sakl bir kabrin zerindeokunmakta olan iirin hengine kaptrd iin olduu yerde baklar bir noktaya saplanm; d dnyadan uzaklam; heykel gibi hareketsiz kalmt. Msy Piyer, iiri batan aa okudu. Kitab masann kenarna brakt. Kaba bir sesle uzun uzun esnemeye ve yorulmu gzlerini ellerinin tersiyle ovuturmaya balad. Bihruz Bey duruunu hala bozmamt. Fakat okuma ahenginin kesilmesiyle, dolama dzenini aran serseri ruhu tekrar yuvasna dnd. Bunun zerine zihnini de toplaynca, gzlerini saplanm olduu noktadan ayrarak hocasna evirdi. - Bitti mi? - Bitti ya! Ben de bittim. Bugn ok yoruldum, biliyor musunuz? -Th!... Duymadm, hepsini dinleyemedim. Neyse... - Sizin uykunuz gelmedi mi? - Ne gezer!...Ben uyuyamam. Siz gidiniz, rahat ediniz... - yleyse bon soir beyefendi!... - Bon nuit mon cher amil (Allah rahatlk versin sevgili dostum!) Uyku mahmuru olan Msy Piyer sarho gibi iki tarafna salnarak kp gitti. Bihruz Bey yalnz kalnca Graziyella'y eline alarak ba tarafndan gz gezdirmeye ve o yksek tepede gl fidanlaryla evrili mezar hayal etmeye balad. Bunun zerine kitab brakt, gzlerini yumdu. Bir hayli dndkten sonra kendi kendine: - "Mutlaka o mezar ziyaret etmeliyim. Bu iiri o mezarn banda okuyup alamalym!"

dedi. Bihruz Bey, bu niyetinde ok kararlyd. O kadar kararlyd ki, eer Dad Kalfa'nn rahatsz edici sorularndan ekinmeseydi gecenin karanlna filan bakmayarak hemen kkten darya kp o mezar aramaya gidecekti. Gidecekti, ama nerede bulacakt? Mezar grr grmez tanyacana emindi, ama yolu bilmiyordu. Bu yolu kendisine gsterebilecek tek kii ise Kefi Beydi. Ama o yalanc da yarn zmir'e gidiyordu. Bihruz Bey, Perive Hanmn yerini nasl reneceiyle ilgili zgn zgn dnmeye balad. ok skld. Sonunda sabah erkenden Kadky'deki banda Kefi Beyi grmeye karar verdi ve bu karar zerine Miel'i ard. - Miel! - Efendim! - Yarn on ikide araba isterim, imdiden Andon'a syle... - Ekselans! - Anladn m? - Ekselans, Andon yoktur burada... - Ne cehenneme gitti? - Akamdan gelmedi. - Nasl gelmedi? Benden sonra arabay getirmedi mi? - Getirmedi... - Niin getirmedi? - Bilmem, ekselans!... - Araba gelmedi mi? - Gelmedi... - Tuhaf!... imdi Andon burda deil mi? - Burda deil!... - Nerde? - Bilmem... Biz de ok ardk... - Araba da gelmedi, yle mi? - Evet, arabay da getirmedi. - Bir adam m inemi, yoksa arabay bir uuruma m drm!... - yle olmal... - Hibir haber de mi yok? - Yok... - Bak u mnasebetsizlie... Grdn m?... imdi ben ne yaparm?... - ok kt!... - Burada... Kskl'da yahut Tophaneliolu'nda temiz araba bulunur deil mi? - imdi ok ge... Saat be var... - imdi deil... Yarn sabah... Ne embesil herifsin sen be!... - Yarn sabah bulunur. - Erkenden birisi gitsin. Sen kendin gitsen daha iyi olur. Bana temiz bir araba bul getir. - Tre' bien (Peki) ekselans... - Ama on ikide araba burada bulunacak... Anladn m?... - Tre' bien ekselans... - Mutlaka birini inemi, hapse gitmitir... - yle olmal... - Ben hareme gidiyorum... Mumlar sndr!... - Tre' bien, ekselans!... Zavall Bihruz Bey!in zihni, "Bu kz on alt yandayd. lmesi iin ok erkendi!...", "Mutlaka bir adam inemi, hapse gitmitir." szlerini srayla tekrar ede ede onu gece yarsndan iki saat sonrasna kadar yatanda kvrandrdktan sonra gzlerini

kapamaya imkan vermiti. Gen adam, alt saat aralksz uyuyup gzlerini aar amaz baklarn konsolun zerindeki saatin kadranna yneltti. Akrep iki rakamn hizasnda, yelkovan ise bir rakamnn zerindeydi. Bihruz Bey: - "Eyvah, ok ge kaldm! Ya bulamazsam?" diye sylenerek yatandan frlad. Alelacele ve nemsizce tuvaletini yapt, giyindi. Bu srada, - "Beyim uyanm galiba." diyerek oda kapsndan ieriye dalan Dad Kalfa'nn, - "Bu gece seni bekleyemedim. Afedersin beyciim! Nliger'i tembihlemitim, beyefendi gelince bana haber ver, diye. O da uyumu, kalm. Bir yere mi gideceksin? Giyinmisin. Kahvalt yapmayacak msn? Andon hala gelmemi. Acaba ne oldu da gelmedi bu? Araba istemisin. ki saatten beri bekliyormu." eklindeki gevezeliklerinin hibirisine cevap vermeden haremden kt. Hemen karsna kan Miel'in, - "Araba hazr, bekliyor! " szne: - "Biliyorum." cevabyla karlk verdi, bastonunu ald, aaya indi. Arabaya girerken: - "Kadky'e... abuk gidelim!" emrini verdi. - Grrrr!... Yirmi dakika iinde Kadky'e varldktan sonra Bihruz Bey arabacya: - u sokaa gir! uradan sap! u yoldan git!... diye talimatlar vererek bir ba kapsnn nnde arabay durdurdu. Hemen arabadan indi. Ba kapsnn kocaman demir halkasn sert bir ekilde vurdu. Bir daha vurdu. Bir daha vurdu. erden gelen, - Geliyorum!... Geliyorum!... seslerinin ardndan kap ald. Kapy aan kii ba yemenili, srt hrkal, krmz kuakl, abadan poturlu, plak ayaklar krmz yemeni iinde, iek bozuu, akr gzl, sar seyrek sakall, bodur bir adamd. Bihruz Bey onu adamdan saymak istemedii iin kendini zorlayarak yle hitap etti: - Bir adam yok mu be? - Nasl bir adam aryorsun be? - Kefi Beyi soracam... - E bana sor!... Niin bana sormuyorsun, ben adam deil miyim? - Baka kimse yok mu? - Baka kimseyi ne yapacaksn? - Sen urdan birisini ar hele!... - imdi herkesin ii var... Ne syleyeceksen bana syle! - Bihruz Bey bu ksa adamla bo yere az dala etmektense, ieriye girip kke kadar gitmenin daha iyi olacan dnd. Ancak ksa adam, bir kolu kapnn bir kanadna, dieri dier kanadna yapm olarak gerilip duruyor; Bihruz Bey'e korkun korkun bakyordu. Bihruz Bey, "gsmden kaklrm" korkusuyla harekete giriemedii iin syleyeceini ona sylemeye raz oldu: - Kefi Beyi greceim... - Kefi Beyi ne yapacaksn? - Greceim... Lazm... - Kefi Bey burda yok. - Nerde? Olduu yeri syle... - O dn gitti. Bu gece de gelmedi... Niin gelmedi acaba? Sebebini bilmiyor musun? Darya gitti... zmir'e gitti... Dn m gitti? Gitti dedik ya! Bugn gitmeyecek miydi? Ksa adam Bihruz Beye uzun uzun baktktan sonra, zerine kapy kapayverdi. Beyefendi ok sinirlenerek arabasna dnd. Arabacya "Haydi dn... Doru kke!..." emrini verdi. Araba da hzla yrmeye balad. - Vay eek herif! Ne kadar terbiyesizmi!... Byle adamlar uak diye, hizmetkar diye kullanlr m? Tel maitre tel valet! (Byle efendiye byle uak!) Zaten beyi kimdir ki!... Vay yalanc vay. Bugn gideceini syledi. Dn gitmi. Belki daha gitmedi, oradayd. Hizmetkr, o da ays, beni savd. Kimbilir, belki de yle emir almtr. Fakat ne cesaret!

Benim gibi birine yle davransn. Olacak ey mi? Bu kadar hakaret de yutulmaz ya! Andon hnzr buna sebep oldu. Kiralk arabayla gelince byle olur. Vapura da gitsem mi? Ya orda da bulamazsam? Dn nasl gidebilirdi? Vapur yoktu! Bu hayatta mmkn deil! Ne yalanc bir zevzek bu Kefi? Herif adeta beni kovdu. yle ya... Kapy zerime kapayverdi. Artk buna sessiz kalnamaz. En azndan bir zr olsun dilemeli. Kimden zr isteyeceim? Mutlaka birisini inedi. Bu herifi hapse tktlar. Ne kadar mnasebetsizlik! On alt ya, lm iin ok erken... Ah!... Maheureux que je suis!... Qie kadar ansszm! Artk vapura gidemem, yazk! Vay terbiyesiz da adam! Bu insulte (hakaret) dorusu unutulmaz! Arabac, sr be adam! u Andon'un yapt ii de gryor musun?... Malheureux sur malheurem!...(ansszlk stne ansszlk!) Araba ne oldu acaba? Hayvanlar nerede kald? Oui! Elle avait seize ans, c'estbien tt pour mourir (Evet! On alt yandayd, lmek iin ok erkendi!) Kadky'den Kk amlca'ya gelinceye kadar Bihruz Beyin zihnini megul eden, ite bu dncelerdi. Araba ban kaps nnde durunca Miel ierden koarak geldi, arabann kapsn at. Bihruz Bey inerken Miel yavaa: - "Andon geldi." dedi. Beyefendi bir ey sylemeden yrd. Kke girerken Andon, elinde bir mektupla beyin karsna kt. - Nedir o? - Bir mektup, ekselans! - Kimden? - Msy Kondoraki gnderdi. - Msy Kondoraki! Ne mnasebet?... Bihruz Bey mektubu hemen at. Okuya okuya merdivenleri kt. Doruca salona girdi. Msy Kondoraki'nin mektubunda unlar yazyordu: "Ekselans, bundan nceki mektubumuza szl olarak verdiiniz cevaba dayanarak fabrikamzda gn bo yere geliinizi bekledik. O cevab verdiiniz gnden bugne aradan yirmi gn getii halde ne istediimiz para dendi, ne de dememe sebebi bildirildi. Bunun zerine bugn fabrikamza tamir iin kendiliinden gelen arabanza, hayvanlaryla beraber el koymaya ne yazk ki mecbur olduk. Bunu yapacamz da zaten size daha nce sylemitik. Paramz almak iin byle bir muameleye bavurduk. Bu konuda mazeretimizin kabul edilmesini mit ederiz. imdi gne kadar borcunuz olan yz elli liray demenizi rica ediyoruz. Ricamz bu defa da kabul olunmazsa araba ve hayvanlar satarak paramz alacak; artarsa geri kalann size gndereceiz. Ayrca arabay fabrikamza kadar getirmekte arabacnz Andon'un hibir kt niyeti olmadn syleyerek sayglarmz kabul etmenizi dileriz." Bihruz Bey bu mektubu drt, be defa okudu. Her okuyuta aknl artyordu. Zira onun bekledii ey, Andon'un bir adam ineyip hapse atld; hayvanlarn da bir tarafta kalm olmasyd. Arabann skdar'dayken Msy Kondoraki'nin Feriky'deki fabrikasna gitme sebebini bulamyor; olaya inanmak istemiyordu. Bu yzden arabac Andon'u arp sorguya ekmeye mecbur oldu. - Andon! - Efendim! - Arabay ne yaptn? - Aman paam, affedersin... Benim kabahatim deil... - Syle, ne yaptn? - Sizi dn sabah iskelede braktm ya... skdar'da... - E sonra? - Arabay geri aldm... teden bir araba geliyordu... ar arabas... Acemi herif... Manevra bilmiyordu...

-Eeee?... - arpt bizim arabaya... Dingil bir tarafa nah yle arplm. - Eeee sonra? - Korktum. Marka bozulmutu... Siz anlarsnz diye... - Eeee, abuk syle. Kondoraki'yi nerde buldun? - Orda, iskelede bir feribot vard. Bana Kabata'a gittiini sylediler. Hem iki saat sonra skdar yine geliyormu. abuk tamir etsinler diye fabrikaya gittim. - E sonra? - Msy Kondoraki ordayd. Araba fabrikaya girdi. Atlar ahra gtrld. Haydi zanm!... Haydi kuzum!... abuk benim gidecek feribot... Yapmaz... Yapmaz!... - Ne yapmaz? - Tamir yapmaz. Be zanm ben gider. Tamir istemez. Yok, olmaz. Olmaz. Aman zanm! Aman kuzum! Brakmaz. Der ki benim alacak var. Yz elli lira var, olmaz! - E sonra? - Aladm. Aladm, ah!... Arabay vermiyor, atlar brakmyor. Aksam olur... Ben ard... - E sonra? - Komisyona gittim. Komisyon biz karmaz, mahkemeye git dedi. - Tuhafi... Sonra? - Mahkeme gittim. Dileke getir dediler. Dilekem yoktu, bakmadlar. - E peki bu mektubu nerden aldn? Qui t'a dnme'a? (Sana bunu kim verdi?) - Kondoraki. Ben fabrikasna bir kere daha gittim. Aman zanm!... Aman kuzum!... Ben kke nasl giderim? Paafendiyi nasl grrm? Ver canm bana bir mektup dedim. Al bu mektubu gtr dedi. Ben bilirdi ki alacak var? Affedersi... Benim kabahat deil... - E dn gece niye gelmedin?... - Ge kaldm. Aksam oldu. Gece oldu. Hem korktum sizden... - Peki, peki!... Haydi git! Arabac Andon'un ifadeleri doruydu. Ne fazla, ne de eksikti. Bildiimiz gibi bir gn nce sabahleyin beyefendiyi skdar iskelesine braktktan sonra arabay geriye alrken teden gelmekte olan bir ar arabasna iddetle arpmt. Arabann dingilini arpt gibi bir yannn da boyasn syrtt. Beyden korktuu iin bozuu hemen yaptrmay dnd. Fakat Andon iyi bilirdi ki o ii skdar'da yapacak ne boyac ne de demirci vard. zgn bir ekilde dnrken araba vapurunun dd onu kendisine getirmiti. Geen sene bir gn yine beyin arabasn tamir ettirmek iin araba vapuruyla Kabata'a geerek bir iki saatte iini bitirmi; sonra yine o vapurla Kabata'tan skdar'a gemiti. Bu tecrbeden yararlanmak istedi. Vapuru soruturdu. Vapur Kabata'a gemek zereydi. saat sonra da Kabata'tan skdar'a gelecekti. Hemen arabay vapura soktu. Kabata'a kar kmaz byk bir hzla Feriky'e vard. Msy Kondoraki'nin fabrikasna gitti. Ustaban buldu. Yaplacak eyleri anlatt. Ve beyefendiden izin almadan geldii iin iin gizli tutulmasn; tamir parasn kendi kesesinden vereceini syledi. Ancak Msy Kondoraki her ne olursa olsun kendisine danmadan fabrikada bir i yaplmamasn ustabana emretmiti. Bu yzden ona danma gerei grld. Gidildi, sylendi. Msy Kondoraki daha nce Bihruz Bey'den almas gereken drt yz liray alm; otuz lira da kr elde etmiti. Ancak bununla yetinmeyip elindeki bir senede gre alaca olan yz elli lira karlnda da beyin araba ve hayvanlarn ele geirmeyi kafasna koymutu. Bunlarn ayana kadar geldiini renince ok memnun olmu; arabann fabrikaya, hayvanlarn ahra ekilmesini, arabac Andon'un da gnderilmesini emretmiti. Ustaba da ald emri hemen yerine getirmiti. Zavall Andon ok yalvard, yakardysa da kr etmedi. Batak Bihruz Beyin yz elli altn borcu olduundan, bu para gelmedike araba ve hayvanlarn gidemeyeceini sylediler. Adamcaz oradan ayrlp Beyolu'na gelerek altnc daireye girdi. avulara durumu anlatt. Kondoraki'yi ikyet etti. Oysa bu i dairenin grevi deildi.

Mahkemeye bavurmasn sylediler. Andon hukuk mahkemesini de soruturup buldu. Mahkeme dairesinden ieriye girerken ne istediini, kimi aradn sordular. Oraya da derdini anlatt. Bir dileke gerektiini sylediler. Akam olmutu. Tekrar gitti, Kondoraki'yi buldu. Bihruz Beyden korktuunu Fakat ah!... Melein, o can sevgilisinin, o vakitsiz solup giden sar gln mezar bilinse de baucuna gidilip "lk Pimanlk" iiri okunsa, alansa... "Siyeh-erde" mnasebetsizliinden dolay af dilense!... Artk Bihruz Beyin dnyadaki tek istei buydu. Bu da gereklemesi olanaksz olan bir istek deildi. Ama Kefi Bey zmir'e gidiyor... Kimbilir ne zaman dnecek... O zamana kadar nasl dayanlacak? Sabahleyin baa gidildi. Kendisi bulunamad gibi uandan hakaret de grld. - "Saat ka acaba?... Be buuk... Vapura gitmeye daha vakit var. Elbette vapur dokuzdan nce hareket etmez. Evet!... Artk ne olursa olsun direk sorar, renirim. O yalanc, ofarsr de acaba doru syler mi? Pauvre fille! (Zavall kzcaz!) On alt ya, on sekiz, yirmi ya... lmek iin ok erken!... Lmartin!... Byk Lmartin!... Sanki benim bama geleceini bilmi de bu iiri, bu premier regret (lk Pimanlk)' yazm, bir "siyeh-erde" ye benziyor mu hi?... Ah!... Nasl pardonner (af) ettireceim kendimi? Vakit geiyor. imdi bir araba... Yarm saatte skdar... Oradan iki ifte bir kayk... Doru zmir vapuru... Durmayalm." Bihruz Bey Miel'i armak zere ana dokunacakken kapya "tk tk!" diye vuruldu: - Entrez! (Giriniz!) - Ekselans dejeuner (le yemei)... - Geliyorum... Bahvana ya da bacya syle de gidip temiz bir araba getirsin!... - Tre'bien ekselans... Bihruz Bey yemek odasna gitti. Sabahleyin kkten Kadky'e, Kadky'den kke kadar yapt yolculuk; arkasndan da sar arabadan ve yz elli liralk bortan kurtulmasyla ilgili ald memnuniyet verici haberle znts azalm; itah almt. Sofraya oturdu. Ara sra iinden gelen gizli ahlar midesinin feryadna yenik dt; tka basa yemeini yedi. Meyveden de vazgemedi. Bu srada arabann hazr olduunu sylediler. Byle olunca artk dessertm (tatl) stnde pek durmayarak sofradan kalkt. Bir Frenk sigaras yakp dudaklarna kstrd. Bastonunu ald gibi merdivenden indi. skdar'a doru hareket etti. Yirmi dakika srmeden skdar iskelesine vard. Arabadan inip kayk iskelesine doruldu. Otuz kadar kayk, etrafn sararak bilinen o dil dkmeleri ve tavrlaryla rahatsz etmeye baladlar. Bihruz Beyi bir gn nce vapurla stanbul'a yetitirmek iin iki ifte kayna alm olan kayk da dierlerinin iindeydi. Ancak onlar gibi beyefendiyi kolundan tutup ekmek, yanma sokulup kulana mrldanmak gibi hareketlerden uzak durarak yalnzca ona "Sen yine benim kayma geleceksin ya... Hele dur bakalm" anlamn ima eder bir glmsemeyle bakyordu. Gerekten de Bihruz Bey otuz kadar kayk iinde onu seti. O da gururla hemen kayna doru yrd. Arkada da arkasndan gitti. nce onlar kaya girdiler. Sonra da beyefendiyi alp iskeleden aldlar. - zmir vapuruna gideceim... - ok gzel... Gtrelim... - Vapurun nerde olduunu biliyor musunuz? - Biz o vapurlara her saat mteri gtrrz... Hi bilmez olur muyuz? - Bugn zmir'e gidecek vapur var ya!... - Olmaz m ya? Her hafta zmir'e vapur var. Daha sabahleyin Kadky'den birisini gtrdk. - Kadky'den mi? - Evet!...

- Nasl bir adamd gtrdnz? - Basbaya adam. Bir efendi... Bir... - Bykl m, sakall m? Gen mi, ihtiyar m? - Bykl bir efendi. Sakal da var m, yok mu dikkat etmedim. - Ad nedir, adn bilmiyor musun? - Adn duymadm. Hoa bir ad; ama aklda kalr m hi? - Kefi mi? Kefi Bey mi ad? - yle bir ey. - Ne olur biraz abalayn! - Korkma, daha vapur kalkmaz. O akama doru, saat dokuzda gider. imdi saat daha altya geldi mi ki? - Alt buuu geiyor. - Sen merak etme, zamannda varrz. Yolculuk mu var? Yoksa birine mi bakacaksn? - Birini greceim. - Ksmet olursa akama yine dneceksin, yle mi? - Evet dneceim. - Ksmet olursa yine skdar'a m? - skdar'a dneceim. - Demek ki seni bekleyeceiz. - Evet, bekleyeceksiniz. - te zmir vapuru... Salpazar'nn nnde yatyor. - Hangisi? - Nemse vapuru... Duman kyor daha. Gryor musun? - Hah grdm. zmir vapuru mu o? - yle tabi. - Nerden biliyorsun? - Sabahleyin mteri gtrdk dedim ya. Bizim iimiz zaten bu. Biz vapurlar hep biliriz. - Aman gayret! Salpazar nnde yatan, duman kmakta olan vapur Lloyd Kumpanyasnn Galata adl vapuruydu. Gerekten de o gn stanbul limanndan hareket edecek olan vapurlardan olduu iin etrafn ticaret eyasyla dolu eitli mavnalar, yolcu tayan, uurlamaya gelenleri getirip gtren birok sandal, kayk sarmt. Bihruz Beyin iki iftesi, o kadar kalabalk iinde glkle yol bulup vapurun d tarafndaki asma merdivene yaklaabildi. Bihruz Bey merdivenin nn tutmu olan bir Karaky sandalna atlayarak merdivene kt. Bir ksm merdivenden inmekte, bir ksm kmakta olan on, on be kiiyi aralayarak byk bir zahmetle vapura girebildi. Vapurda korkun bir kalabalk vard. Bir tarafta az ak duran derin ve karanlk ambara vinle yk indirmekte olan gemicilerin grlts, patrts; bir tarafta ambarn yanndaki en uygun yerleri tutmak iin birbirini kaktrp birbirinin eyasn, kilimini, serilmi hasrn, iltesini ileri geri ekitiren gverte yolcularnn mcadele ve ekimeleri; bir yandan vapura yeni yetien kamara ve gverte yolcularnn hcumu; bir yandan yolcularn yanlarna aldklar sandk, sepet gibi eyalar tayanlarn ektikleri eziyet; bir taraftan uurlama iin vapura gelip yolcularn arayanlarn aa yukar gezinmeleri; bir yandan cretlerini alamam kayk ve sandalclarn mterilerini aramak iin telal bir ekilde ordan oraya kouturmas vapurda yle bir kargaa, yle bir uultu, yle bir grlt oluturuyordu ki daha nce vapur yolculuu yapmam olanlarn bu hali grp de armamas imkanszd. Bihruz Bey, rahmetli babasyla defalarca deniz yolculuu yapt iin bu yolun, bu dnyann yabancs deildi. Vapurda grd kalabalk dolaysyla ne yapacan asla armayarak doruca birinci snf yolcularna mahsus salona girdi. Bakamarotu buldu,

yolculardan Kefi adl birinin henz vapura gelip gelmediini sordu. Bakamarot, bu konuda bir ey bilmediini syleyince vapurun yazcsn buldu. Ayn soruyu ona da sordu; ama ondan da bir ey renemeyince birinci kaptan grmek istedi. Birinci kaptann, kamarasnda uyumakta olduunu sylediler. Bunun zerine aa kamaraya inip baknd. Hizmet eden garsonlardan sordu, Kefi Beye dair bir iz, bir haber bulamaynca ta yukarya kt. Hem denizi hem de asma merdivenden inip kanlar grebilecek bir kenarda ayakta durdu. Bu saatlerde bekleyi halinin en iddetlisini yayordu. - "Nerde kald bu zevzek? Niin gelmiyor acaba? Dn, "lerimi bugnden bitireyim de yarn bo kalaym." demiti. Oysa imdiye kadar gelmi olmas gerekirdi. Off!... Saat sekiz buuk... Vapur yarm saate kadar kalkacak!... u madamlar nereye gidiyorlar acaba? u ihtiyar Msy Piyer'e ne kadar da benziyor! On dirait que c'est le frerel (Sanki onun kardei!) Of!... Niin gelmiyor? u gelen kayktaki fesli, Kefi'ye benziyor. Evet, evet o! Elle avait seize ans, c'est bien ttpour mourir! (Kzcaz on alt yandayd, lmek iin ok erken!) Off!... Sur la plage sonore o la mer de Sorrente... (Sorrent denizinin uultulu kumsalnda...) Anlalan gelmeyecek. yleyse muhakkak dn gitmitir. Eyvah! Ben kimden reneceim? Une pierre petite, etroite, indifferente! (Kk, ince ve kaytsz!) Yazk!... Bir sandal daha geliyor. O da deil. Bouna... Saat ka? Ona eyrek var. Vapur gidecek galiba. Aman ierde kalmaym da..." - Pardon monsieur! Est-ce vous avez bord un passager nomne Kefi Bey? (Afedersiniz baym! Gemide Kefi Bey adnda bir yolcu var m?) - Nayn! - Est-ce que le bateu part deja? (Vapur kalkacak m?) - Ya, ya! - Demek dn gitmi... Zavall Bihruz Bey, Kefi Beyin aslnda zmir yolculuunun yalan olduunu hi aklna getirmiyordu bile. Vapurda onun geliini sabrszlkla beklerken o, bann bir tarafnda bir kk, bir kahve oca ve bir de kameriyeden olumak zere yaptraca zel dairesinin temel kazlmasn izliyor; mimarn gsterdii resimdeki deiikliklerle urayordu. Zavall Bihruz Bey, iinde zmir'e gidecek bir adamn geliini saatlerdir bekledii vapurun zmir'e deil de Trabzon'a, Karadenize gidecek bir vapur olduunu da bilmiyordu! Bo yere saat on buua kadar bekledikten sonra vapurun neredeyse hareket etmek zere olduu bir anda ileriden emir ve iaretlerini bekleyen kayklara el sallad. Merdivenden indi. O vakit kalabalk ekilmiti. Kaya atlad. Kayklar da kay skdar'a doru hzla yrtmeye baladlar. - Yolcuyu grdn m? - Hayr, gremedim. Pourquoi il me tutoie cet imbecile? (Bu aptal da bana neden "sen" diyor ki!) - Dn gitmi olmasn? - Dn zmir'e vapur var myd? - Vard tabi. Dn Franszn postasyd. Bugn Nemse'nin, yarn da Moskofun... - Aman ge kaldm!... Biraz abalasanz... - te gidiyoruz. Bundan abuk gidilmez ki. Aknt gelirkenki gibi deil, imdi yukar gidiyoruz. - "Kimbilir ne zaman gelir? ki ay sonra m, ay sonra m? Off!... Hava da o kadar skntl ki!... Pauvre adore'el... (Zavall sevgilim!)... Ah! Ben ne kadar da talihsizmiim!... Sur la plage sonore o la mer di Sorrente de'rotle ses flots bleusaux pieds del'oranger... (Sorrent kysnda, uultulu kumsalda, denizin mavi dalgalarn yayd portakal aacnn dibinde...)

- Aman kreki ba! Arkanzdaki mavnay gryor musunuz? - Korkma. O bizi geer. - u gelen yolcu vapuruna da dikkat et! - O daha uzakta... O buraya gelinceye kadar biz iskeleye varrz. - O nereye gidiyor acaba? - O Karadeniz'e gidiyor. - Bizim gittiimiz vapur deil mi o? - O imdiye kadar durur mu? O gitti bile... Onun yolu Marmara... - yle ya... Yirmi dakika sonra kayk iskeleye yanat. Bihruz Bey karken kayn ambarna bir lira frlatt. Kreki ba: - Bereket versin, safa geldin! dedi. Beyefendi biraz uzaklanca iki kayk konumaya baladlar: - Bu yalabk adamn paras ok ama tela da oa benziyor. - Kimi grecekti acaba? - zmir'e yolcusu varm da. - O aradmz vapurda m? - Evet!... - O vapur zmir'in deil, Trabzon'undu be!... - Adam, nene gerek! Paralar aldk ya sen ona bak! Zaten onun da bir ii gc yoktu. Elenceye gidiyor... Gndelii dorulttuk. Haydi artk kay limana ekelim. Bihruz Bey, yeni bir hayat lemine girmiti. Sabahleyin yatandan kt gibi geceliiyle ak pencerenin nnde bir iki saat kadar dnceli bir ekilde tabiat seyrediyor; itinaszca giyinip haremden darya kyor; biraz alma odasnda alyor; le yemeinin ardndan uzanp biraz dinleniyor; saat ona doru bastonunu eline ve Graziyella'y koltuunun altna alarak civar krlarda gecenin yarsna kadar dolayor; kke dndnde akam yemeini sakince yiyor; Msy Piyer varsa birlikte bir iki saat ders alyor ya da undan bundan konuuyorlar; sonra yatak odasna ekilip baklarn yldzl gkyzne dikerek dnyordu. Fakat bu uralarn, bu dncelerin, bu gezintilerin hibirisinde len sevgilisinin hznl hayalini gznden uzak tutmuyordu. Gen adam, yeni dnyasnda tan yerinin aarmasndan holanyor; trl trl renkler iindeki dou ve bat seyretmekten memnun oluyordu. Issz gezinti yerindeki ormancklarn sessizlii mizacna ok uygun geliyor; rzgrn aa yapraklarn titretmesiyle oluan iniltiler ac eken ruhuna alama istei veriyordu. Yksek tepelerden Marmara Denizine ve o denizi gkle birletiren ufka baktka dnceleri, sonsuzluk kadar geni olan baka bir leme szlp gidiyordu. Kularn cvlts, sularn alts kulana baka trl aksediyor; bulutlarn hareketi, yldzlarn parlds cokularn baka trl etkiliyor, tabiatn her grntsnden, her cilvesinden bir mana karmak istiyordu. Bihruz Beyin aklna artk ne sar araba, ne kr beygirler geliyordu. O, yeni hayatndan memnundu. Dnd tek ey, len sevgilinin mezarn renmekti. Bylece onu sk sk ziyaret ederek vicdann rahatlatacak, ayrlk acsn biraz olsun hafifletecekti. Bir akam alma odasnda megulken Dad Kalfa, her zamanki gibi barts banda olarak yanma geldi ve annesinin kendisiyle biraz grmek istediini syledi. Bihruz Bey kalkt, doruca annesinin odasna gitti. Elini ptkten sonra bir sandalyeye oturdu. Ana oul konumaya baladlar: - Olum, Bihruzum! Ne yapyordun? - Hibir iim yoktu, kendi kendime lektiir yapyordum. - Lektiir nedir? - Okuyordum.

- Sana bir ey soracam. - Sorabilirsiniz. - Araban ne yaptn? - Hi! Eskidi... Biraz da borcum kalmt. Borca karlk verdim. - Hayvanlar da m? - Evet! Zaten araba yz elli lira etmez ki... Borcum o kadard. - Yazlar duruyor deil mi? - Evet, duruyor! - Onlar ne yapacaksn? - Bir mteri bulursam satacam. - Bana versen olmaz m? Benim doru beygirler benim gibi ok ihtiyarlam. Kupay zor ekiyorlar. - Siz bilirsiniz. Beenirseniz alnz. - Bedava deil ya, parasn vereceim. - Parayla da alabilirsiniz, parasz da... Comme vous voudrez... (Nasl isterseniz...) - Acaba ne versem memnun olursun? - Geen yaz onlara yz yirmi lira vermilerdi de ben vermemitim. Mais pour vous... (Ama sizin iin...) - Yz yirmi lira ok... Raz olursan seksen liraya alaym? - Tre'bien! Ben de verdim... Annesi beyaz bir ipek mendil iinde az krmz kurdelayla bal altn knn yastk zerinden alp oluna uzatt. Olu da kendisine uzatlan eyi nazlanmadan kabul etti ve konumaya devam olundu: - Bu paralar geenlerde sz verdiim yz elli lira. Hayvanlarn parasn da konaa tandktan sonra vereyim olmaz m? - Konaa m gideceiz? - Evet. te Eyll giriyor. Yamurlar sklat. Havalar serinledi. Bunlar bir tarafa, nmz Ramazan. Bilirsin ki ben camiye giderim. Burada nasl olacak? - Ramazan o kadar yakn m? - urda on gn kald. - Hi haberim bile yoktu. Fakat buralar da ok gzel, nasl brakp da gidelim? Automne burada ok gzel olur! - Automne ne demek? - Sonbahar demek. lkbahar, printemps; sonbahar, automne... - Frenke mi bu? - Franszca... Franszcadaki her sz ok gzel. Bizimkiler gibi kaba deil. - Paa baban hi beenmezdi. Neyse automne'y bu defa da benim hatrm iin stanbul'da geirelim, olmaz m Bihruzcuum? - Ben imdi apied {yaya) gezmekten holanyorum. Burada promenade (gezinti) yerleri var. Konaa gidersek yalnz bir Beyolu... Oras da artk bana triste (hznl) gelmeye balad... - Ramazanda Bayezt, ehzdeba, Direkleraras ok gzel olur. Oralarda gezersin. Hem stanbul'dayken senin misafirlerin gelirdi. Buras uzakta; besbelli onun iin gelmiyorlar. - stanbul'a gitmemiz art m? - Benim hatrm iin... - Ben Rekidil'le, Dad Kalfa'yla aralkta buraya gelebilirim, deil mi? - Olur... Ne zaman cann isterse kalkar; buraya gelir; bir iki gece kalrsnz. - Peki... Demek hemen demenager edeceiz yle mi? - Demenager ne demek? Niin benimle Trke konumuyorsun? - Demenager tanmak demek.

- Evet. Bugn pazar. nmzdeki perembe gidelim. Ben Memi'e syledim, iki araba smarlayacak. ok eya gitmeyecek. Sadece kzlarla benim sandklarmz, sepetlerimiz, biraz da te beri gidecek, o kadar... - yleyse ben de Miel'e syleyim de benim gidecek eyam emballer etsin (paketlesin). - Herhalde sen de ok ey gtrmezsin. - ok ey gtrmeyeceim. Birka kitap, biblo filan. - Memnun oldum olum. Allah senden raz olsun! - Merci chere merel... - Benimle konuurken araya Frenke kartrmasan daha ok sevineceim. - Dilim alm da... Au revoir (grrz) anneciim! - Yine mi? Neyse zarar yok, gidiyor musun? - Evet, yatma vakti geldi. Sabahleyin biraz erken kalkp ders alacam. - Allah rahatlk versin. Git yat. Sabahleyin de salkl bir ekilde kalkarsn inallah! - Merci!... Bihruz Bey, len sevgilisinin hznl hayalini her saat, her dakika baka bir ekille, ruhu dinlendiren baka bir durula kendisine gsteren sonbahar manzaralarn Kk amlca'da brakp da stanbul'a tanmak istemiyordu. Ne are ki mevsim deiiklii sebebiyle Terzi Mir'in, ayakkabc Herafa'in, tuhafiyeci Alber Gnzn hesaplar birbiri ardndan gelecei; Sleymaniye'deki konaa bir talip kmad; yaz hayvanlarn batan atlmasna are arand bir zamanda yz elli liray minnetsiz balayp seksen liray da esirgemeden deme sz veren annesinin hatrn krmak uygun olmayaca iin kla tanmaya ister istemez raz olmutu. Bunun zerine dersle ilgili kitaplarn, Biyanki ve Hanerli szlklerini, Redhanse'nin nemli Lgat-i Osmaniye'sini ve Graziyella'y bizzat kendisi gtrmek zere hazrlad. simlerini sevdii romanlardan ayrm olduu elli be, altm kadar kitabn ve zellikle de Msy Piyer'in krk Frank karlnda kendisine alm olduu resimli kitabn; konsollarn, trapezlerin, yaz masasnn zerlerinde duran presse-papier (umamas iin kt stne konulan ar ey), coupe-papier (kt ba) gibi gerelerle baz hediyelerinin ve houna giden baz ufak tefek eyalarnn tanma srasnda krlmayacak, bozulmayacak ekilde paketlenmesi iini Miel'in sorumluluuna brakt. amar ve elbiseyle ilgili olarak konaa gitmesi gereken eylerin mein sandklara yerletirilmesi konusunda da Dad Kalfa ile Rekidil'in, Nliger'in yardmlarna bavurdu. Kendisi ise perembe gnne kadar gn boyunca Kk amlca'nn gzel krlarn dolap veda grevini yerine getirmeye karar verdi. stanbul'a tanma, Bihruz Bey iin manen ok hayrl oldu. Konaktaki salonunu, alma odasn, ktphanesini dzenleme iiyle birka gn megul olmas kalp acsn azck unutturur gibi olmutu. Tanmann nc gnyd. Konan yazlar bekilik grevini de yapan bahvan, baheye ne kadar gzel baktnn gzel bir rneini gstererek hem bir aferin almak; hem de be, on kuru bahie konmak midiyle mevsime has ayva gllerinden ok gzel ve zarif bir deste yapp alma odasnda dersle megul olan Bihruz Beye gtrd. mit ettii eylerden birincisini gremediyse de ikincisini fazlasyla elde etti. ki altn bahi ald. Bihruz Bey ise o gzel bougueti (demeti) salona gndermeyerek eski madenden yaplm bir vazoya kendi eliyle yerletirdi. Vazoyu da yaz masasnn bir kenarna koydu. Karsna geip oturdu. Dnmeye balad. Sonbaharn -verem ateiyle sararmken bile gen ve gzel; ani bir lmn geliini beklerken glmseyen Zhre yzleri andran- bu hzn veren rnn; bu masum, bu temiz iekleri; bu alakgnll, bu utanga gl goncalarn; tabiatn bu ho kokan sarn kzlarn bir mddet seyretmeye dald. Ayrlk aclar uyanmaya, yrei hafif hafif yanmaya balad. lm olan sevgilisi btn varlyla gznn nne geliyordu. Baklarn zerinden ayramad zarif demeti oluturan sar

gllerden biri ona o kadar da benziyordu ki!... Bu gzel gl demetini len sevgilisinin mezarna gtrp brakmann ok iyi olacam dnd. Ancak ne yazk ki o mezarn nerede olduunu renememiti. Bu gerekletirilemeyen istek zerine Bihruz Bey Graziyella'y tekrar okumak istedi. Konaa geldii akam, kitab nereye braktn unutmutu. Arad, arad, buldu. Fakat Graziyella'daki Premier Regref den artk bkmt. Bu Regret'm ikincisi, ncs, drdncs ve bir de sonuncusunun olmas gerektiini dnerek onlar bulup okuma hevesine dt. Bu dncelerin ardndan eldivenlerini giyip, bastonunu alarak konaktan kt. Yayan olarak kprye indi. Ordan Galata'ya geti. Bir araba buldu. Doruca Tekke'ye, Beyolu'na kt. Terzi Mir'e, ayakkabc Herafa, tuhafiyeci Alber Gn'z urayarak yirmi, otuz, krk liralk demeler yaptktan sonra Tekke civarndaki kitap Vik'in dkknna gitti. - Bon soir msy! - Bon soir msy! Ne arzu ediyorsunuz? - kinci, nc, drdnc ve sonuncu Pimanlk istiyorum. - Yazar kim msy - Yazar D Lmartin, mehur air. - D Lmartin'in yle bir eseri var m bilmiyorum. - Evet, var. - Aklma gelmiyor. - Ne demek? Graziyella'y okumadnz m? - Genken belki okumuumdur, ama hi hatrda kalr m? - Siz bana, Graziyella'y bulunuz... - te efendim!... - Baknz: L Premier Regret... Elbette bunun ikincisi, ncs ve bir de sonuncusunun olmas gerekir. - Olabilir... Burada D Lmartin'in eserlerinin tamam var. Belki onlarn iinde aradnz eyler de mevcuttur, fakat ayrca baslmamtr. - Eserlerinin tamam m? - Evet efendim. - Greyim. - Buyrunuz. Bu yedi cilttir. - Gzel!... Ka para? - Yedi cildi altm dokuz frank. - Pahal deil... Basks da gzel... - Hem de iinde gzel gravrler vardr. - Peki... u drt lirann stn veriniz. - Hayr efendim, drt lirann biri fazla. Ciltlerin paras tam lira. - Ha!... Haklsnz... Kitaplar sarnz, balaynz da Beyolu'nda (...) numaral Msy Alber Gim'n dkknna gnderiniz, olmaz m? Oradan bana gnderirler. - Pekl... Kitap Msy Vik, Lmartin'm eserleri iinde Deuxieme Regret (kinci Pimanlk), Troisieme Regret (nc Pimanlk), Dernier Regret (Son Pimanlk) olmadn ok iyi biliyordu. Fakat Bihruz Beyin bilgisizliini yzne vurma nezaketsizliinde bulunmamak iin o konuda bilmezlikten gelmeyi uygun grmt. Bu srada airin eserlerinin tamamn ortaya srmesi, o gn sabahtan beri altm paralk bile bir alveri yapmam olduundand. nemli bir tutarla siftah etmek istiyordu. stei gerekleti. Bir kitap olarak tek dncesi, tek istei kitaplarn satmaya ynelik olduu iin o da kendine gre haklyd. Bihruz Bey ordan ktktan sonra tekrar Alber Gn'e urayarak gelecek kitaplarn

hemen konaa gnderilmesini tembihledi. Kendisi ise Taksim bahesine kadar yayan bir tur yapmak zere yrmeye balad. Baheye gelmesine bir yz adm kadar kalmt. teden tozu dumana katarak bir arabann gelmekte olduunu grnce olduu noktada durup bekledi. Araba kendi arabas, hayvanlar kendi kr beygirleri, arabac da Andon'un ta kendisiydi. Bey, onlar tanm; ancak arabadaki gen beyi tanyamamt. Arabasn ve Andon'u o halde grp tanynca byk bir aknlk yaad. nce olduu yerde kalakald. Sonra dnd, arabay Taksim Caddesi'nin kesini dolap gzden kayboluncaya kadar baklaryla takip etti. Araba gidince takrar yremeye devam ederek baheye girdi, kendi kendine sylenerek tarhlarn arasnda dolamaya balad: "Keskse k sa?... Arabay, hayvanlar diyelim ki o beyefendi Kondoraki'den satn alm; Andon'u nerden bulmu? O da beraberinde mi satld? Yoksa benzettim mi? Benzetme deildi; hatta lanet olasca Andon, beni grd zaman byk altndan glerek ban teye evirmedi mi? nanamyorum! Markaya dikkat edemedim. Acaba benim initial (ba harf)lerim duruyor mu? Duruyorsa bana hakaret deil mi? Maladroait (beceriksiz) k beyefendi kimdi acaba? Ne kadar da zptrcasma araba kullanyordu! Vay alak Kondoraki! Vay lanet olasca Andon! Demek ki bunlar bizim arabay karp ele geirmek iin birlemiler. Enfin (sonunda) ben debbarrasse (kurtulmu) oldum ya! Zaten araba berbat olmutu. Hayvanlar da yle... Acaba ka liraya satld bunlar? Neme lazm!... ste benden para istemesinler de... Amma garip ey!... Andon ha!... imdi anlald ki "Arabann dingili erildi, yaptrmak iin Kondoraki'nin fabrikasna gtrdm, filan, filan..." demesi hep yalanm. Neyse, ben kurtuldum ya. Gelecek yaz istersem daha gzellerini getirtebilirim. Konak sa olsun!" Bu ekilde sylene sylene bahenin iini , be kere dolatktan sonra kapdan kt. Epeyce yorulmutu. Beyolu'nu yayan gemeyi gze alamad gibi sar arabaya tekrar rast gelmeyi de istemiyordu. Bu yzden orada mteri bekleyen kupalardan bir tanesine girdi. Arabacya: - Dolmabahe, oradan stanbul'a, Sleymaniye'ye! emrini verdi. Gerekten de Bihruz Bey sar arabay, kr hayvanlarn yanl grmemi, Andon'u da benzetmemi, hepsini de doru grp tanmt. Fabrika sahibi komisyoncu Kondoraki, Bihruz Beye Andon'un eliyle gnderdii mektubunda bildirmi olduu gibi sar arabayla bakla kr beygirleri gn fabrikasnda beklettikten sonra drdnc gn, bunlar zaten Bihruz Beyden grp beenmi, satn almaya epey heveslenmi ve bu konuda Kondoraki'nin araclna bavurmu olan zamane mirasyedilerden Balczde Nisbet Beye yz krk be liralk bir senetle, yz doksan alt buuk liraya satmt. Arabac Andon'un Bihruz Beyin yanndan ayrlarak akta kalmasna kendisi sebebiyet verdiinden onu da madur etmi olmamak iin o mirasyedi beye tavsiye ederek i sahibi etmiti. Bihruz Bey, konaa geldii zaman saat yarma gelmiti. Merdivenlerden karken karsna kan Miel'e kitaplarn gelip gelmediini sordu. - Geldi, ekselans! Salondadr. Msy Piyer de orada... cevabn alnca hemen salona girdi. - Bon suar, mon er profesr!... - Bon suar, Bihruz Bey! Naslsnz? - ok iyiyim... Siz? - Ben de iyiceyim. Fakat sizden ikyetim var. - Neden? - Buraya g edeceinizi bana haber vermeliydiniz. - Geen defa, sal akam sylemitim sanyorum. - Hayr! yle bir sz gemedi. - Unutmu olmalsnz. - Ben mi unutacam? yle bir sz gemedi ki unutaym.

- Neyse, affedersiniz! - Affetmek nemli deil. Fakat bama gelenleri bilseniz. - Ne oldu; banza ne geldi? - Cuma akam... Evet, cuma akam ve gecesi ok rahatsz oldum! - Vah vah!... - Evet!... Alaturka saat on ikide kke gittim. - Ee? - Altm dokuz Franga aldm. - Bedava! Cildi enfes, kd enfes, gravrleri enfes!... Hele iindekiler... Byk air!... C'est l'une des gloires de la France! (Fransa'nn vnd mehur airlerden...). - Beranger ile D Lmartin'den hangisi daha byk airdir? - Beranger baka genre (ekol)den, D Lmartin baka... Aralarnda ilgi yok. teki buna nazaran gnein yannda ay gibi kalr! Gne varken de ay grnmez! N'est-ce pas (yle deil mi) beyefendi? - Demek Beranger hibir ey... Ben yle bilmiyordum. - Dedim ya o ay, beriki de gne! (ciltlerden birini kartrarak) La chute d'un ange... Bunu okumal... Oh, Comme c'est beu! Comme c'est sublime! (Ne gzel! Ne yce!) , - La chute d'un ange!... Bir melein d... Ne gzel!... Aman biraz okur musunuz? - Okuruz tabi. - Yemekten sonra okuyalm. Fakat ikinci, nc regrefleri de okumak istiyorum. - Onlar nedir? - Premier Regrefi (lk Pimanlk) bitirdim. Belki elli defa okudum. Trkeye de neredeyse tamamen tercme ettim. brlerini de greyim, bakaym nasl eyler? - Premier Regrefyi bilmiyorum. - Canm, Graziyella'nm sonundaki poeziyi, amlca'da bir gece siz okumadnz m? - Ha, evet! Bildim o poeziyi, gzeldir. air ona Premier Regret adn vermi, fakat Deuxieme Regret, Troisieme Regret diye baka iirler yazmam. yle bir eseri yok. - Ya!... Ben var sanyordum. yleyse La chute d'un ange'yi okuruz. - Bu srada Miel, yemein hazr olduunu haber verdi. Hocayla rencisi yemek odasna gidip sofraya oturdular. uradan buradan konuarak bir saatte yemeklerini yediler. Tekrar salona girdiler. Kahveler, ilk sigaralar iildikten sonra, Bihruz Beyin teklifi ve ricas ile Msy, La chute d'un ange'yi eline ald; yksek sesle okumaya balad. Mehur Fransz airinin bu eseri, insanlk ruhunun balang ve sonundaki oluumlar airin dncelerine gre tasvir eden, ar konulu, zor anlalr iirlerden oluan kocaman bir kitapt. Ancak Bihruz Bey, "Bir Melein Sessizlii" adndan kard anlama bakarak bu eseri de Graziyella'daki iir gibi lm gen ve gzel bir kza yazlm bir at sand. Msy Piyer'in okumasna kulan ve zihnini verdii ve baz msralar tekrar ettirdii halde hibir ey anlayamaynca hocasna "Artk braknz!" demeye cesaret edemedii iin yorulup da kendi kendine kitab elinden brakncaya kadar onu dinlemeye karar verdi. Msy Piyer ise oktandr byle gzel iirler okumaya vakit bulamadndan bu frsattan yararlanarak cokuyla okumaya devam ediyordu. Bu ekilde eserden bir on sayfa kadar okudu. Biraz dinlenmek, bir de sigara yakmak zere kitab geici olarak elinden brakt zaman, Bihruz Bey ml ml uyuyor grnce onu o tatl uykusundan uyandrmaya kyamad ve kitab kapad. Yavaack yerinden kalkt, potinlerinin burnuna basa basa yryerek salondan kt. Hemen yatak odasna gitti, o da rencisi gibi tatl bir uyku lemine dalmak niyetiyle yatana girdi, yorgan bana ekti. dakika gemeden horul horul uyumaya balad. Halbuki daha salonun kapsn bulmadan Bihruz Bey, onun ayak sesiyle uyanm ve darya kar kmaz belki tekrar gelir diye beriki hareme geip yatak odasna ekilmiti!

ker Bey, Talip Bey, Sahban Bey ve Mlik Efendi, Bihruz Beyin konak komularndan ve teklifsiz grt genlerdendir. Bunlar kn ou akam Bihruz Beyin konanda toplanp sohbet eder; kt oynar; belere, altlara kadar hoa vakit geirirlerdi. Fakat yaz gelince Bihruz Beyin Kk amlca'ya gemesi gibi ker Bey Beykoz'a, Talip Bey Mirgn'a, Sahban Bey de Saryer'e yazlklarna giderler; ilerinden yalnzca Mlik Efendi kalrd. Bu yzden be, alt ay kadar birbirlerini ya hi gremezler ya da nadiren sokakta, vapurda filan grebilirlerdi. Bu yl Eyll'le beraber mbarek Ramazan aynn da gelii, yazlklar sonbahar bitmeden nce klklarna dnmeye zorlamt. Bu yzden Bihruz Bey'in Kk amlca'y brakp konana gelmesi gibi, isimlerini sylediimiz beyler de yazlklarndan klklarna gelmiler ve birbirlerinin geliini arabuk haber almlard. Konaa geiin nc akam komu beylerden ikisi, ertesi akam dier ikisi Bihruz Beyi ziyarete gelmi, gn sonra bir akam da bu beylerin drd birden konakta birlemiti. O akam saat drt buua kadar oturuldu. Komularn hepsi de byk bir nee ve canllkla konuuyordu. Bihruz Bey ise genellikle sze karmyor, sylenenleri dinlemekle yetiniyordu. Yaz lemi, kayk sandal elenceleri, kr gezintileri ve baka eylerle ilgili olan sohbetin scakl eksik gelince gen beyler, otuz bir oynamak istediler. Oyun masas ortaya geldi. Beyler, masann bana tler. Ktlar hazrland, fakat Bihruz Bey, ba ars bahanesiyle Mlik Efendi ile dardan ortak olmay, yani onun sermayesine eit bir miktarda kendisi ekleyerek oyunun dnda kalmay beylerden rica etti. Onlar oyun oynarken Bihruz Bey, kh bir kede sigara ierek sessizce oturuyor; kh D Lmartir La chute d'un ange'sini kartryordu. Bir ara salondan kaybolunca, oyuncular, aralarna u ekilde konumaya baladlar: - Bihruz Beye dikkat ediyor musunuz? Hi eski neesi kalmam, siz kt ektiniz miydi? - Evet, evet! Geen akam benim de dikkatime arpt. Bilmem ne var; ok dnyor. - Yalnz dnceli deil, zntl de grnyor. Siz dav m dediniz? Ka kuru? - Ben yle znt filan anlamam. - Rahatsz olduunu syledi ya. Ba aryormu. Bu da yand. - yleyse biz de bir taraftan rahatsz etmesek... Bir an nce gitsek... - Bu el bitsin de sonra dnrz. Siz yandnz. Siz yatyorsunuz, yle mi? - Bana kalrsa, Bihruz Beyin hibir eyi yok, oyunda bulunmak istemedi. Ba arsn bahane etti. - Oyun mu oynayacaz, yoksa... Geliyor, geliyor; susunuz! - Bihruz Bey! Sizin ans Mlik Efendiye fena yarad. Hepimizin paralarn ekiyor. - Gerekten mi Mlik Efendi? - te baknz, drt liralk sermayeden u drt buuk mecidiye ile urada birka kuru bakr para kald. - Zarar yok, devam ediniz. Gerekirse ikier lira daha koyarz. - O benim iim deil. Eeee beyefendi! Talip Bey, size sylyorum. Biz hi otuz bir yapmayacak myz? - Siz de yapn!... Ktlar meydanda, benim gibi on bee nce bir dokuzlu, sonra da bir altl ekerseniz, paralan alrsnz. - Bende o ans nerede? Elime on drt, filiz filiko geliyor da yine bir ey yapamyorum. Her seferinde kaybediyorum. Msy Piyer olmal ki, sizi yenebilsin. Evet! Komu beylerin dikkatlerinden kamad gibi Bihruz Beyin hlinde bir deiiklik vard. Eski neesi, eski canll kalmamt. Be, alt ay ncesine kadar koup gezmekten, konumaktan, kumardan, kendi syleyiine gre sosyeteden ok holanan Bihruz Bey, imdi sakin sakin dnmekten, yalnz kalmaktan holanyordu. Bir akam yine tek bana yemeini yedikten sonra alma odasna gitti. Miel'i ard. Biraz ii olduunu, kim gelecek olursa olsun kendisi iin "Rahatszdr,

haremdedir." denilmesini tembihledi. Kendi kendine kh dnmek, kh Premier Regret tercmesini biraz daha dzeltip gelitirmek, kh Lmartirf'm btn eserleri iinde kendi hline uygun bir iire, bir hikyeye rastlamak arzusuyla kartrmak; kh La chute d'un ange'den birka msra okuyup anlamaya almakla megul olmak istiyordu. Kulana uzaktan uzaa davul sesleri gelmeye balad. Gerekten de o akam ayn grnmesiyle Ramazan balam olduu iin mahalle bekileri mbarek ayn geliini, ehrin geleneklerine uyarak davullarla iln etmeye kmt. Bihruz Bey Ramazan aynn geliini anlaynca bu ehirdeki, zellikle de on beinden sonra Kalpaklarbandaki, Beyazt Meydan'ndaki, Divanyolu'ndaki, ehzdeba'ndaki kalabal ve gezinti lemlerini anmsayp mutlu olaca yerde bir zntnn iine dmt. nk o lemleri seyretmenin artk kendisine bir haz ve nee veremeyecei inanandayd. Evet! Sarn hanm sa olayd, elbette o da oralarda sk grlrd. Halbuki o zavall kz, genliine doyamadan lp gitmiti. O, kim bilir hangi ssz bir mezarn hangi bir kesinde garip bir ekilde yatyorken kendisi bu kalabalk lemlerde dolap gnl elendirse byk bir vefaszlk olurdu. te Bihruz Bey, bunlar dnp duruyor ve bu dnceler dolaysyla ac ekiyordu. Aclar gittike derinleince Fener'deki gibi dncelere dalp gitti. Bir buuk, iki saat kadar ylece kald. Akl bana geldii zaman, kendi kendine: - "nallah Ramazan boyunca oru tutarm, camilere gider, ibadet ederim. Kalpaklarba'na gitmem, Beyazt Meydan'ndan gemem, ehzadeba'na kmam. Buralara gidersem de kimselere bakmam!..." dedi. Bihruz Bey o gece sahur vaktine kadar bekledi. Davul tekrar knca yemek istedi. Yemein ardndan imsak zamanna kadar oturdu. Sonra hareme gitti. Beyin bu ekilde sahur yemei istemesinden oru tutmak niyetinde olduunu anlayan Dad Kalfa, bey hareme girince hemen koup geldi. Sevine sevine konumaya balad: - nallah yarn oru var beyim, yle mi? - Nereden anladn? - A!... Sahur yemisin... Ben haber almaz mym? ok sevindim. Hanmefendi de ok sevindi. - Niyetim hi bozmamak, otuz gn boyunca tutmak... - Aferin beyim! Allah kabul etsin. Grdn m, ben demez miydim benim beyim elbette bir gn uslanr diye? Fakat namaz da klmak gerek. Namazsz oru olmaz. Hanmefendiyi grmek ister misin? - Annem daha oturuyor mu? - Namaz klyor. imdi biter; istersen biraz gr. Akamdan beri sana ok dua etti. - Ank yarn sabah grrm. imdi ok uykum var, yatacam. Bihruz Bey sznde durdu. Ramazann birinci, ikinci, nc gn oru kendisine ok zor geldi. Ama bir hafta sonra alverdi ve hlinden memnun olmaya balad. Geceleri genellikle sahura kadar oturuyor; dersleriyle megul oluyordu. Sahur yemeini yedikten sonra gidip yatyor, gndz saat bee kadar uyuyordu. Uyannca Dad Kalfa'nn da iteklemesiyle abdestini alyor, giyinip saat sekize doru konaktan kyordu. Bazen Bayezt Camiine, bazen Ayasofya'ya, bazen de ehzade Camiine gidiyor; gzel sesli hafzlarn etkileyici Kur'an okuyularn, doru szl vaizlerin vaazlarn dinliyordu. kindi vakti byk cemaatla namazn kldktan sonra camiden kyor, sergileri dolayordu. Bir ara da Bayezt, ehzdeba kalabalklarn, gezintilerini yle uzaktan seyrettikten sonra konaa dnyordu. Genellikle akamlar konudan komudan davetli davetsiz olarak gelen misafirlerle iftarn ediyor ve misafirler iinde kendisine uygun bir arkada bulduu geceler, yaknndaki Sleymaniye Camiine teravih namazna gidiyordu.

Ramazann on ikinci cuma gn Bihruz Bey, saat dokuz buuktan on buua kadar Beyazt sergisinde gezinip elendikten sonra avludan kt. Meydann o taraf simiti, reki, hardala, pideci gibi esnafn tabla ve kfelileri; fincan, tabak ve anak mlek satan yaymaclarn sergileri; ayak berberlerinin sandalyeleri, mangallar; balarnda daima bulunan yirmi, otuz kadar seyircisiyle beraber tannm ressamlarn kocaman sand; ayakkab boyaclarnn kutular, dolmac, mumcu zenci kadnlarn tencereleri; hurdac Hintlilerin, tespihilerin sundurmalar ve kuskusularn adrlar ile kuatlmt. Bunlarla alveri yapan, bunlarn nnde saatlerce durup bakmaktan zevk alan birka yz kadar ayak takm bu inanlmaz kalabal daha fazla arttrmt. Camiden ve sergiden kacak sahiplerini alp gtrmek zere bekleyen bir sraya dizilmi yzlerce konak arabasnn bu kalabala eklenmesi ise oray geilmez bir hale getirmiti. Bihruz Bey, glkle Kkler kaps tarafna geerek Basmaclarn nnden Ktlar'a doru ar ar yrmeye balad. Birka gndr orulular rahatsz eden lodosun skntl havas o sabah poyrazla yer deitirince ortala tatl bir serinlik yaylmt. kindiye yakn sokaklara kan erkek-kadn binlerce insan, camileri, meydanlar, byk caddeleri doldurmutu. Konak ve kira arabalarnn birou da kendilerini ssleyen ssl hanmlar tayarak birbiri ardnca meydan dolamaktayd. Birtakm gidip, birtakm gelen ve izdihamn sklmez bir halde olmasndan dolay birka admda bir durmak zorunda kalan binlerce halkn iinde siyah uhadan dz yakal, bir nl sakolar veya koyu renk kazmirden yakas kadifeli iki nl paltolar yukardan aaya kadar ilikli, bycek, tablalca fesleri iki yandan kulaklarnn byk ksmn rtm, kei derisi potinleriyle parlak ve sustal ayakkablar amur lekesinden ve tozdan tamah ile zde, ellilik, elli belik, altmlk efendilerin sol ellerinde altn veya ipek kaml, nadiren narcl, yz sr kuka birer tespih olduu halde; sa ellerindeki gm kakmal, kabzas kanca eklinde abanozdan bastonlarna dayanarak hatevt- mtesviye ve keml-i temkin ve vakar ile yryleri kolal Frenk gmleklerinin dimdik yakalan aadan yukarya doru kulaklarn yar yerine kadar saklam koyu renk ve pskl, dima yan tarafta bulunur ufack kalpsz fesleri kalarnn zerine kadar inmi, siyah redingotlu, dar pantolonlu, parlak potinli, tek gzlkl, eldivenli k beylerin ellerinde bazen altn, bazen gm veya baa sapl birer baston bulunduu hlde, ekseriya ikier ikier ve kol kola gezerken, nerede bir temiz araba veya bir ssl hanm grrlerse gzlerini ona ap veche-i cevelnlarn o tarafa tevcih etmek suretiyle izhr- hffetten ekinmeyileri ekserisi ipekli parlak kumalardan rengrenk emsiyeleri, ferciyeleriyle ve gzden rakk ve nzik, gzden ltif ve effaf yamaklaryla bek bek kenarlar tutmu olan ivekern bent- Havva'nn, tetvl-i eydi-i teadden vareste bulunmak iin mecir-i baharn ky bucak yerlerinde topluca bulunmaya meyyal olan hassas iekleri andrrcasna leme kendilerini hem gstermek, hem de gstermemek gibi iki mumele-i mtezdeyi hsn-i cem'etmek hususundaki nmayi ve bzileri elleri, koltuklar yeil salata, soan ve yal ve susaml simit hevenkleri, Ramazan pidesi knlar ile dolu olduu hlde baklava, brek tahayylt ve kahve, ttn tahassrt ile bsabr rm kalan ve iftar dakikasna yetimek iin saatin saniyelerini admlaryla saymak itiyadnda bulunan ikemperverlerle tiryaki babalarn o sklmez, geilmez izdihamn iin de bunalp, hesaplarn ardka lhavl-gyn ba sallaylar yn- dikkat temaalardand. Oru tuttuu iin Ramazan gnlerini ok iyi saymakta olan Bihruz Bey, mbarek ayn on bei gelmeden sokaklar hnca hn dolduran bu kalabala aknlkla bakarak ar bal bir beyefendiye yakr tavrlarla yoluna devam etti. Meydan bin glkle geerek Sabuncu Han kesini de dolaaca srada, belki yirminci kez olmak zere bir daha durmaya mecbur oldu. Zira Vezneciler tarafndan gelmekte olan iki sra halindeki arabalar, ilerisi tkanm olduu iin orada duruyorlard.

ki taraftan saldran halk ise birbirinin gemesine engel oluyordu. Bir de ssl hanmlara ak sak laf atarak srnamak iin byle uygun bir mekan ve zaman arayan hafif mizal iki erkek, adi bir kira arabasna kurulmu; boyal iki hafif merep kadna kur yapmak iin trl maymunluklar, trl maskaralklar ediyor; kadnlar da ayn davranlarla onlara karlk veriyordu. Bihruz Bey, bulunduu noktadan ne ileri ne de geri gidebildii iin bu durumu ister istemez gryordu. Ancak araba biraz ilerde olduundan, iindeki kadnlar -ki biri Perive Hanm, dieri Gleker Hanmd.- seemiyordu. Zavall Bihruz Bey ne kadar irkin olduunu grebildii an, bu durumdan fazlasyla nefret ederek kendi kendine u ekilde sylenmeye balad: - "Comme c'est de gotant! (Ne iren!) Bir kadna byle de kur yaplr m? Aman yarabbi! Ne baya insanlar! Ne adi kadnlar! Ben de apknlk yaptm; ama hi byle rezil hareketlerde bulunmadm. Benim baktm kadn... H!... O kadn deil; bir kzd! Kz da deil; bir melekti. Yazk, zavall kz imdi sa olayd, o da buralarda olurdu. Evet, o da kar gezerdi ama nasl? Asil bir hanma yakacak ekilde. imdi benim nianlm olmu olacakt. Belki de... Oooh!... Madam Bihruz olacakt! Yazk, a seize ans, c'est bien ttpotr mourir (On alt ya lmek ok erken!) Ah, o imdi soluk kefeniyle kara topraklarda yatyor, bense geziniyorum. Niin mezarnn banda alamyorum? O mezar nerde? Of! Comme c'est triste! (Ne kadar ac!) Sevdiini kaybet de topram bilme! Malheurea gueje suis! (Ne kadar talihsizim!) Aman uradan gideyim de u durumu gzm grmesin!" Bihruz Bey, birdenbire yreini saran nefret ve hasret duygularyla hareket etmesine engel olan kadn, erkek kim varsa hepsini itip kakarak kendini oradan kurtard. Ruhunu yeniden kaptrm olduu zlem dolu dnceler iinde hibir tarafa bakmayarak doruca konaa gitti. ftar vaktine daha yarm saatten fazla bir zaman vard. Salona kt. Orada annesinin iftar iin davet ettii akrabadan birka kii oturuyordu. Onlarla biraz ilgilendikten sonra geri dnd; nk dnmek iin yalnz kalmak istiyordu. alma odasna gitti. Oysa orda da Msy Piyer vard. Artk sevgili hocasndan kaamad; ancak ona bile ilk nce souk davranmaktan kendini alamad. - Bon soir Msy Piyer! - Bon soir beyefendi! Naslsnz? - ok iyi deilim. Siz naslsnz? - Ben olduka iyiyim, size bir kitap getirdim. Biraz eskice ama... Kitaplarmn arasnda elime geti. - Teekkr ederim. Nasl bir kitap bu? - Manon Lesko. ok mkemmel bir eserdir. Bunu okumadnz zannederim. - Hayr, grmemitim. - Ak, ama bu ateli bir ak, Pol e Virjini, L Dam o Kamelya filn deil. ok ilgin. - yleyse hemen okuyalm. - Siz kendiniz okuyun. Ne kadar garip, ne kadar zgn, ayrca ne kadar fedakrca ve ne kadar ac biten bir ak olduunu grn! - Rica ederim siz balayn da sonra ben kendi kendime okurum. - Tre'bien! Fakat vakit var m? imdi yemee gitmeyecek miyiz? - Daha yarm saat var. Balayn siz. - yleyse be, on sayfa okuyabiliriz. Konaa gelindiinden ve zellikle de Ramazann balamasndan beri Bihruz Beyin hareketlerinde beliren durgunluk ve akla ilgili konulara gsterdii isteksizlik, Msy Piyer'in dikkatini ekiyordu. Geri gen bey, dersleriyle ncekinden daha ok megul oluyordu; ama bu gidile bu derslerden de usanma ihtimali vard. Eer yle olursa yumuak yzl dostu yz otuz alt Frank, elli sentten sonsuza dek ayrlmak gerekecei dncesi Msy Piyer'i epey zp duruyordu. zellikle de Bihruz Beyin arabasnn ne sebeple ortadan kalktn Miel'den gizlice sorup rendikten sonra daha ok zlmeye

ve kendini hoca konumunda tutmak iin baka trl bir yaranma aresi dnmeye balamt. Bu are ise ara sra baz kkrtc romanlar getirerek gen adamn -her ne sebepleyse- krlm olan ak heveslerini canlandrmak ve ders geceleri akla ilgili tatl konular aarak onu bunlara altrmakt. Fakat deerli rencisinin maddi durumu phe ve endie verici bir durumdayken dardan parayla kitap alp getirmek uygun deildi. Bu yzden Msy Piyer baz dostlarnda da bulabilecei o tr kitaplar dn alp rencisine getirmeyi dnyordu. Evinde ou politikayla ilgili bir sr kitapk; gereksiz kt ve mektupla dolu eski bir sandk vard. Bir akam bir kt aramak iin sand ap iindekileri kartrrken eline cildi dalm, kapa yrtlm bir kitap geti. Kitab inceleyip Manon Lesko hikyesi olduunu grnce alp bir tarafa koydu ve cuma gn konaa gelirken kitab da sakosunun cebine yerletirmeyi unutmad! te o para para, sayfalar bklp yrtlm, ele alnamayacak kadar kirlenmi kitabn konaa getirilmesindeki niyet buydu. Buras anlalnca beyefendinin o kitap iin "yleyse hemen okuyaym!" diyerek gsterdii istein, Msy Piyer'i ne kadar memnun ettiini anlatmaya gerek yok. Evet, Msy Piyer kitab eline alarak byk bir heyecanla dndan okumaya, Bihruz Bey de can kulayla dinlemeye balad. Fakat ne yazk ki romandan daha on be sayfa bile okunamadan top atld. Emektar Memi Aa, kapdan grnerek azarlyormu gibi bir tavrla: - "Misafirler oru aacaklar, sofra banda bekliyorlar!" dedi. aresiz yemek odasna gidildi. Bihruz Bey, hocasnn getirdii bu yeni roman merak etmeye balad iin kafasn oraya vermiti. Bu yzden sofrada kimseye yaknlk gstermiyordu. ftarclar da onun suskunluu karsnda azlarn amaya cesaret edemediklerinden, odada ara sra kak ve atallarn tabaklara yanllkla dokunmasyla oluan hafif bir tkrt ile Miel'in teye beriye hareket ettike ayakkablarndan kan gcrtdan baka ses iitilmiyordu. Neyse, yemek yenildi, salona geildi. Bihruz Bey birinci kahve ve sigaralar iilinceye kadar salonda bulunmaya g bela tahamml etti. Sonunda misafirlere: - "Affedersiniz, hocamla ders yapacaz. Siz keyfinize baknz." dedi. Msy Piyer'e de bir iaretle derdini anlatt ve ikisi birlikte salondan kp ders odasna gittiler. eriye girer girmez Bihruz Bey Manon Lesko'yu Msy Piyer'in eline tututurdu: - Ltfen okumaya devam eder misiniz? - Tres volontiers! (Memnuniyetle!) Bu hikye bana da yeniden merak verdi. Genliimde be, alt kere okumutum. Kitabn eskiliinden de anlalyordur. Ne kadar okusam bkmyorum. Bunlar... - Rica ederim... Onlar sonra konuuruz. Roman bu akam bitirsek diyorum. - Bilmem... Bitirebilir miyiz? - Hele siz okuyun, saat yediye kadar nasl olsa oturacaz. Msy Piyer sadece arada bir sigara yakp, Miel'in getirdii kahveyi iecek kadar nefes almaya frsat bularak be saat kadar uzun bir zaman okumaya devam etti. Romann yarsndan fazlasn okudu, rencisine dinletti; fakat zavall ihtiyarn gc kuvveti de kesildi. Bir taraftan sahur vakti gelmi olduu iin sokaktan gelen davul sesleri, iitmeyen kulaklara da kendisini iittirecek ekilde grltler koparyor, dier taraftan emektar Memi'in yine kapdan grnerek souk bir ses tonuyla: - "Misafirler sofraya inecekler. Yemekler de souyor!" diye mrldanmas, hogrye meydan vermiyordu. Ve zellikle Bihruz Bey, Msy Piyer'in: - Nous allons manger, n'est-ce pas? Oh! J'aifaim! Je veux faire un bon sotper! (Yemek yiyeceiz deil mi? Ah! yle de acktm ki! Tka basa yiyeceim!) diye yemekten ok, ektii ikenceden kurtulmaya ynelik gsterdii istee bir ey diyemedii iin yemek odasna gidildi. ftardan daha sessiz, daha hznl bir ekilde yemekler yenildi, sofradan kalkld. Bu srada Msy Piyer hemen Bihruz Beyin yanna giderek:

- "Bien mon cher, (O hlde azizim) bu akam da ders yapamadk. Siz de yoruldunuz, ben de. Yarn sabah siz ge karsnz. Benim biraz erken gitmem gerek." dedi. Bunu syleme amac, artk yatak odasna ekilmek iin beyden izin istemekti. Bihruz Bey ise romann tamamm o gece dinlemek istedii iin, Msy Piyer'i tekrar alma odasna gtrmek zere davrand srada, ihtiyar hemen cebinden saatini karp bakarak: - Oooo!... Saat sekize gelmi. Benim iin ok ge. Sabah Galata'da birisiyle buluacaz. Pardon a mard (Afedersiniz, Sal'ya...) deyip kurtuldu. Bihruz Bey, roman bu gece mutlaka bitirmek istiyordu. Onun iin alma odasna tek bana gitti. Kitab kapt gibi hareme girdi. Yatak odasna kt. Soyunup oda kapsn srmeledi. ezlongun zerine uzand. Msy Piyer'in brakt yerden roman okumaya balad. Romann alt taraflarn okuduka merak artyor, merak arttka okuma istei de artyordu. Hikyenin kahraman olan gen n, sevgilisi Manon ile Amerika'da New Orleans'a gelilerinden sonraki maceralar; iki sevgilinin beklenmedik bir beladan kurtulmak iin vahilerin bulunduu yere doru kamalar; kumluk bir ln tam ortasnda yorgunluktan ve alktan bitkin den zavall kzn lmesi; zavall n da sevgilisini gmd ukurun zerinde yaral ve gsz olarak bir gn bir gece yatp kalktktan sonra yakalanp New Orleans'da hapsedilmesi, Manon'un lsnn de ehre getirilmesi ve en sonunda mitsiz n Fransa'ya dn ok etkili bir biimde anlatlm olduu iin Bihruz Bey, kitab bitirmeden elinden brakamamt. Hayalleri birdenbire canlanm; olaylar ve onlarn dourduu duygular kendi durumuna benzetmiti. Bu yzden sabahn saat drdne kadar uyank kalmt. Bu arada kendi kendine snnceye kadar yanan mumlarn isi oday doldurmutu. Bey, kitab kapayp epey zaman dnceye daldktan sonra yerinden frlayp bir pencere at. Odann iindeki duman pencereden baca duman gibi kyordu. Ayakta duramayacak kadar yorgun olduundan, odann havasn abucak deitirip hemen yatana dmek iin kapy at. Dad Kalfa ise sofada bulunuyordu. Kap alnca hemen geldi, odaya girdi. Yata bozulmam bir hlde, oday ise duman iinde grnce merakl bir ekilde beyinin yzne yakt. Beyin, birer siyah halka iine girmi ve klp ukura kam fersiz gzleri, uykusuzluktan ve heyecandan asl rengini kaybetmi olan yz, dermanszlktan tir tir titreyen dizleri, hlinde byk bir perianlk gsteriyordu. Dad Kalfa sevgili beyinin bu yorgun ve perian hlini zgn bir eklide seyrettikten sonra yle sylenmeye balad: - Vah vah!... Bu koca papaz ne zaman gelse benim beyimde byle bir hal grlyor! Hnzr herif, byle ders okutulur mu? Zavall beyciim, sabahlara kadar gzlerini krpmam! O pis kitap iin mi byle harap ettin kendini? Buna hanmefendi de raz deil, ben de raz deilim, Allah da raz deildir. Bari gir yatana da biraz rahat et! Vah vah!... Bugn oru da tutulmaz! Biraz uyu bakalm da sana bir orba yaptraym. Hadi yat. Ben pencereyi filan kaparm. Vay hain herif. Ne oluyor ayol, bu kadar ok ders verilir mi? Sanki bir gecede hepsini okuyup renecek... Bihruz Bey Dad Kalfa'nn bu szlerini dinlemeyerek kendisini yataa frlatt. Dad Kalfa ise bir yandan pencereyi kapayp, sigara tablasn, amdan filan kaldrmakla megul olurken bir yandan da u ekilde mrldanp duruyordu: - Vallahi bu kadar gnah! El lemin evldm okutacaksan adam gibi okut! Bu kadar zora koyacak ne var? Hele gelsin de bir sylemediimi brakmaym. Frenke retecek de sanki ne olacaksa... Dad Kalfa, dayanacandan daha fazla ders vererek Msy Piyer'in Bihruz Beyi sktn dnd iin bu kadar syleniyordu. Hocann, rencisine tahrik edici, cinsel istek uyandran hikyeler getirip okuttuunu ve bunu da ahs menfaati iin yaptn bilseydi acaba daha neler sylemeyecekti? Bihruz Bey yatana girdikten sonra uyumaya ok altysa da baaramad.

Romandaki ackl olaylar aklndan ve bunlarn kendi durumu bakmndan dourduu zlemleri de gnlnden karamyordu. Uykuya dalacak olsa, gzlerinin nne hemen iki mezar geliyordu. Birisi, ssz bir ln ortasnda kabarm bir topraktan yaplmken zerine gen bir insan kapanm alyordu. Dieri, iki sra servilikle gidilen bir kabristann bir kenarnda sandukah, stunlu, yaldzlarla donanm bir mezar olduu halde yanndan bir ku bile gemiyordu. Hayal leminde grd bu yaldzl mezarn kime ait olduunu bildii iin kendi kendini knayp eletirmekten de geri kalmyordu. Bu hal iinde drt, be saat urat. Nihayet, derin bir uykuya dald. On bir buua doru Dad Kalfa'nn odaya girip seslenmesi zerine gzlerini at. O birka saatlik uyku ile sinirleri biraz dzelmi, ackmaya balamt. Dad Kalfa'nn hazrlatt orba ile kebab itahlca yedi. Kahve ve sigarasn da iip tekrar yatt. Ara ara uyanp tekrar dalarak o gece sekiz, dokuz saat uyuduktan sonra, sabah yatandan kt. Bir pencere ap geceliiyle nne oturdu, dnmeye balad. Dnd ey, len sevgilisinin mezarn renmenin aresini bulmakt. Dne dne bu arenin bulunamayacan anlaynca hi olmazsa sevgilisinin gezip dolat yerlerde, zellikle de amlca bahesinde kendi kendine gezinip alayarak bir teselli bulmaya almak zere Dad Kalfa ile konaktan bir iki hizmetkr daha alarak Kk amlca'daki kke be, on gn iin gitmeye karar verdi. Bu kararn Dad Kalfa'ya at zaman, ancak iki gn sonras iin olumlu bir cevap ald. Bu karar zerine kalben biraz rahatlad. O gn saat ona kadar yatak odasnda kaldktan sonra Dad Kalfa'nn: - "Beyim, iyisin maallah! Giyinip de azck hava almaya ksan olmaz m? Hava gzel, sokaklar adam almyor; gezer, elenirsin. Haydi beyim, hazrlan!" eklindeki tevikleri zerine giyindi. Bastonunu alp konaktan kt. Direkleraras'na doru ar ar yrmeye balad. O gn Direkleraras ok kalabalkt. Gelen ve gidenlerin iki sra hlindeki arabalarndan oluan hareketli zincirin bir ucu ehzade Karakolu'na, dier ucu Beyazt Meydan'na ulayordu. Meydann ayclar tarafn erkekler, cami tarafn ise kadnlar tutmu, kardan karya gemek mmkn olamad gibi bulunulan noktadan ileriye gitmek de ok zordu. Bihruz Beyin Sleymaniye'den Vezneciler'e geldii yol, kendisini kadnlar tarafna getirmiti. Yolun br tarafna gemek isteyip baaramayacan anlaynca, kenardan Direkleraras'na gitmek zere glkle biraz ilerleyebildiyse de oradan teye gidemedi. Orada durmu olan birka adamn yanna giderek mecburen kalabalk ekilinceye kadar durmaya karar verdi. nndeki rengrenk emsiye alaynn bir ksm aaya, bir ksm yukarya doru dalgalana dalgalana gidiyordu. Bihruz Bey, dt reh-i nrefte zerinde clib-i nazar- hayreti olan yamak deryay hurnm ister istemez temaaya dalmt. nnden gelip geen hanmlara dalgn dalgn bakp duruyorken, yrei birdenbire iddetle oynamaya balad. Zavall gencin reng-i smas uuyordu. Yanndan aaya doru giden iki hanmn krmz emsiyelisini muka-i fniyeye benzetmiti. Hanmn kalnca yama altndaki ehresine dikkatli bakt zaman, skdar vapurunda uzaktan grd hanm; yani muka-i fniyenin hemiresi olduunu tand. Artk, iki aydan beridir merak ettii mezarn mevkiini renmek iin ele geen bu frsat karmamak lzm olduunu dnd. Binenaleyh, krmz emsiyeyi takibe karar vererek, harekete mbderet etti. Krmz emsiye durduka bu da durdu; o ilerledike bu da ilerledi; nihayet hanmlar ehzade karakolunun kesinden saa saptlar; bey de sapt. O sokak her ne kadar berileri kadar kalabalk deilse de btn btn tenha olmadndan, bey emsiyeye pek yaklamak istemiyordu. Krmz emsiye bir hayli gittikten sonra tekrar sada bir sokaa sapt. Bu sokak da gelenden geenden hali deildi. Hanmlar nde, Bihruz Bey arkada biraz daha gidildi, yine sola sapld; buras tenhcayd. Beyin de artk daha ziyade

beklemeye tahamml kalmamt. Hzl hzl gitti, krmz emsiyelinin yanna vard. Krmz emsiyeli ise takip edildiinden haberdar olduundan, beyin ayann sesini alnca dnd, kendisine bakt. Bu dakikada Bihruz Bey artk krmz emsiyeli hanmn yzne bakmyordu. Gzleri yerde olduu halde meramn arzetmeye balad; hanm da mukabeleye mecbur etti: - Ah, pardon efendim!... Mil pardon!... - Niin?... Ne var pardon diyecek?... - Ah! Nasl syleyeyim?... Dilim varmyor... Lkin mecburiyet... Ah!... iki aydr ne kadar sfrans iinde olduumu bilseniz, bana merhamet edersiniz... - Ne istiyorsunuz?... Adamlar geliyor, abuk syleyiniz... Ah! Nasl syleyeyim?... Hemirenizin... Of.... Syleyemiyorum... Ah!... Mezarn nerede ise bana sylemenizi rica ederim... Affedersiniz... Lkin emin olunuz ki hemireniz... Ah!... Bir anj gibi ast olarak gitmitir... - Ne sylyorsunuz, anlamyorum ki!... - Ah!... O zavall melei grm, sevmi idim... Benim bahtszlm... Aman affediniz!... - Ne istiyorsunuz diyorum size? - Hemirenizin mezarn renmek isterim... - Benim hemiremin mezarn?... - Evet!... Pardon... Kusurumu affedin... Ne yapaym... Zt- seniyyenizi te'min ederim ki... - Siz hemiremi nerede grdnz?... - amlca bahesinde grdm... Lkin sizi te'min ederim ki... Ah!... Hemireniz bir anj idi... - Konutunuz, grtnz myd? - Evet!... Lkin ma par ol donr namus diresinde konutuk... Ah!... Kom se tristl... Mil pardon, efendim!... Ne sylediimi, ne syleyeceimi de bilmiyorum... Evet!... Topu bir defa konutuk!... - Bahede konutunuz, yle mi? - Evet efendim, bahede... Ah!... - Havuz banda olacak... - Evet, evet!... Ah!... Siz neden biliyorsunuz? - Siz ona bir iek verdiniz galiba... - Ah, evet!... Bir iek... Mapovflrt... - O da size teekkrler etti, iei ald, gsne ilitirdi, yle mi? - Ah!... yle oldu... - Azck geri kaim, u adamlar gesin... - Peki efendim... - Eeee sonra? Bir defa kendisine bir mektup da verdiniz miydi? - Ah!... Pardon efendim. Mektup evliliimiz iin bir tekliften baka bir ey deildi. - Kz kardeimi beendiniz, sevdiniz miydi? - Ah! Bilemezsiniz, hayal edemezsiniz ne kadar sevmitim. - Vefat ettiini nereden duydunuz? - ki ay. Tam iki ay gezdim, aradm. Bir yerlerde grmek nasip olmad. Birdenbire kayboluuna bir anlam veremiyordum, korkuyordum, kimseye soramyordum. En sonunda o felketi rendim. Ah! Neler ektim! - Besbelli ok sevdiiniz iin ldrdnz. - Ah!... Ben mi ldrdm? Onun iin ben her dakika lmeye hazrdm. O gideceine keke ben gideydim. Hayat bana haram oldu. Gzm dnyay grmyor. Zavall meleim... - imdi grseniz kz kardeimi tanrsnz deil mi? - Ah!... Ne demek efendim, ne demek? Hi tanmaz mym?

- Hele yzme biraz baknz! Sakn kz kardeim sandnz ben olmayaym? - Ah! Ne kadar benziyorsunuz! - Beyefendi, beni anam bir tane dourmu, ne kz kardeim var ne de erkek kardeim. - Ah! Doru mu sylyorsunuz? mknsz! - Bahede kz kardeimle beraber grdnz hanm da bu hanm deil miydi? Perive Hanmn nnden giden engi Hanm bu srada arkasna dnp bakarak ve alay edercesine glmseyerek: - Kk bey ihtiyarlamadan benim gibi bunam galiba dedi. Bihruz Bey de engi Hanm'n amlca'daki karlama gnnden kulanda kalan sesini ok iyi tand. Bunun zerine kadnlarn yannda mahcubiyetini hafifletecek bir mazeret arad ve tekrar sze balad: - Ah! zr dilerim, ok zr dilerim! Kabahat benim deil. Kefi Bey syledi. te, ite o beni aldatt. - Zarar yok! Bari bundan sonra sevdiklerinizi abuk abuk mezara gndermeyin. - Ah! Pardon!... Fakat niin landonuzla gezmeyip de byle yayan geziyorsunuz? - Ne landosu? - Sizi bahede ilk grdm gnk gzel arabanz, ssl arabanzla gezmiyor musunuz? - Ha! O araba bizim deildi. Biz onu kiralamtk. - Vah vah!... - Peki sizin sar faytonunuz ne oldu? - Ona alacakl el koydu. ey... Msy Kondoraki'ye braktm. - Yazk! Bihruz Bey, bir sredir sarho gibi dolat hayal lkesinin baharndan birdenbire gerein kat toprana dmt. Bir dakika ncesine kadar gznn nn saran hznl seherler,

You might also like