You are on page 1of 105

IIMIZDE BIR YER Ahmet ALTAN Mays 2004 Tr: Deneme

Bir Kadn, Bir Erkek... Nice ak yitirdim ben. Kkrtc bir bakyla lgna dndm, bir dudak bkyle aulu aclar ektiim, kahkahalaryla enlenip gzyalaryla kederlendiim, bir tanra katna kartp tapndm, kutsal mabetlerinin sunaklarna hayatm bir adak gibi brakmay arzuladm, memelerinde, kasklarnda, kalalarnda, bacaklarnda, boyunlarnda adanm topraklarda dolaan bir sofu gibi vecd iinde kendimden geerek dolatm, ayaklarna kapandm, gslerinde aladm, sann bir teline halel gelmesin diye ftursuzca lme yryeceimi hissettiim, bazen ldrmeyi iddetle istediim, onda yok olup onla var olduum, bana her defasnda ak, acy, sevinci, hayat ve lm yeniden reten kadnlar yitirdim ben. Kzl bir kor gibi rslerine braktm ruhumu bazen sert darbelerle, bazen yumuak dokunularla ekillendiren, benden bir baka ben yaratan, onun her eyi, babas, olu, kardei, kocas, sevgilisi olduum, onu her eyim yaptm, varlyla her eyin tadn, kokusunu, grntsn deitiren, sradan birok davran olaanst maceralara dntrp olaanst maceralar olaanlatran kadnlar. Yitirmenin ne olduunu biliyorum. Kendi hayatn hayatndan kartmay, kendi tanrann mabedinden uzaklamay, bir kadn ldrp kendi cinayetinle lmeyi biliyorum. Niye ldrdm onlar? Onlar beni niye ldrdler? Neden hayatlarmza, ilerinde yaral bir l tayan yabanclar olarak devam etmek zorunda kaldk? Onlar benden, beni onlardan alan neydi? ki yabancdan, hangisinin nerede bitip hangisinin nerede balad anlalamayan tek bir varlk yaratp, tek bir varl paralayp ondan iki kederli yabanc kartan korkun bynn bycs kimdi? Tanr bir anlna yeryzne eilip usulca fleyerek hafzamz silseydi ve biz yaanm her eyi unutarak, iki yabanc gibi yeniden karlasaydk ne olurdu? Birbirimize aldrmadan geer miydik?

Yaadklarmz bir daha yaamak iin birbirimize doru bir daha yrr mydk? Tuhaf maceralar var hayatta. Asla cevabn bulamayacamz sandmz bulmamza yardm eden tuhaf maceralar. sorulara cevaplar

Yzne karton bir maske takm bir kadn grdm geenlerde. Karsnda, ayn maskeden takm bir adam oturuyordu. Birbirlerinin biliyorlard. yzlerini grmyorlard ama birbirlerinin yzlerini

Onlarn kim olduklarn bilmeyen bizdik. Birbirlerini sevmiler, birbirlerine k olmular, evlenmilerdi. Mutlu zamanlar geirmilerdi. Sonra erkek uzun yolculuklara kmaya balam, kadn yalnzln, atesiz ta odalar gibi insann iini ten soukluunu hissetmiti. Ayn yalnzlk erkei de esir almt. Gerek hayatn soukluundan ve yalnzlndan kur tulabilmek iin "sanal" brakmlard kendilerini. bir dnyann mehul kalabalna

Harfleri yan yana dizerek, madeni prltl bir ekranda kendilerine arkadalar aramaya balamlard. Kadn bir adam bulmutu. Erkek de bir kadn. Erkek karsndan, kadn kocasndan uzaklarken ikisi de yeni bulduklar "arkadalarna" yaklamaya koyulmutu. Yeni bulduklarna, oktandr hayatlarndan km holuklarn, zeklarn, ekiciliklerini, azgn arzularn gsteriyorlar, grdkleri kadar gsterdiklerinden de etkileniyorlard. kisinin hayatnda da yeni bir ak tomurcuklanmt. Sonunda, erkek tanmad yeni aknn yzn merak etmi, kadndan bir resmini gndermesini istemiti. Ekranda, dekolte giysili uh bir kadn yz belirmiti. Beliren yz, karsnn yzyd. Adam ayrlmaya karar vermiti.

Birbirlerini sevmiler, birbirlerinden uzaklamlar, milyonlarca insann iinde dolat bir mehule dalmlar ve o milyonlarca insann iinde yeniden birbirlerini bulup yeniden birbirlerine k olmulard. Erkek kendini ihanete uram hissediyordu. Karsnn onu "aldatmak" iin setii erkek yine kendisiydi. Nasl bir isim vermeliyiz sizce bu maceraya? Bu bir ihanet yks m yoksa, korkun bir ak yks m? ki insann ortak hafzas olan "ilikiyi" unutup o ilikiden bamsz bir macera aradklarnda gene birbirlerini buluyor, gene birbirlerine k oluyorlard. Her defasnda birbirlerine k olabileceklerini gryorlard. Niye yan yanayken birbirlerine k olmuyorlard da ancak hafzalar silindiinde, birbirlerini bir yabanc sandklarnda yeniden ortak sevgilerini yaratyorlard? Bir kadnla bir erkek yaklatklarnda, birbirlerini sevdiklerinde aralarnda yeni bir canl, "iliki" dediimiz yeni bir varlk douyordu; birbirini seven her kadnla her erkek kanlmaz olarak iki insandan "canl" kartyorlard, kendileri ve ilikileri. nce, onlar birbirine yaklatran "iliki" bydke sanki onlar iki yana doru itiyor, mutlu anlardan ok mutsuz anlardan beslenerek irileiyor, ikisinin arasnda bir ba olmaktan kp onlarn arasnda bir duvara dnyordu. Almas ok g bir duvara. liki dediimiz, iki insann ortak hafzas. Hafza, sahibini tehlikelerden korumak iin iyiliklerden ok ktlkleri biriktiriyor, aclarn, tehlikelerin, fkelerin altn koyu koyu iziyor, kukulan arttryor, kzgnlklar krklyordu. Biz kiiyiz. Ben, sevdiim ve ilikimiz. Beni sevdiime balayan iliki, bir zaman sonra beni sevdiimden ayryor. liki olmadnda ben sevdiimin ruhuna ulaamyorum, onunla kaynap tek bir varlk haline dnemiyorum, iliki olduunda ortak hafzann lekelerinden sevgimi, kendimi, sevdiimi koruyamyorum. Sevgimiz ilikimizle lekeleniyor. Biz ilikimizle birbirimizden kopuyoruz.

Bizi balayan bizi ayryor. Nice ak yitirdim ben. Onda yok olup onla var olduum, bana her defasnda ak, acy, sevinci, hayat ve lm yeniden reten kadnlar yitirdim. Sevdim. ok sevdim. Ama sevdiimi, sevgimi, aramzdaki nc canldan, ilikimizden koruyacak kadar gl olamadm. Birok insan da olamad. likimiz dmanmza dnt. Hafzamz olmasa birbirimize yeniden sevgiyle sarlrdk biliyorum, yeniden tanram olurdu, yeniden onun mabedindeki adak yerine hayatm yatrrdm. O kadnla o erkek bunu yapmay becermilerdi ama ikinci anslarn bir armaan gibi deil, bir ihanet gibi grdler. Bir daha kaybettiler. Eski iliki yenisini de ldrmeyi baard. Tanrya, bize, aclar kadar sevinleri, ktlkler kadar iyilikleri de ayn gte hatrlatacak bir hafza bahetmesi, bizi kendi hafzamzdan ve ilikimizden korumas iin yakarmaktan baka elimizden ne gelir? O gne dek ayrllar ve aclar ekmekten baka...

***

'Umurumda Deil..." Adam uzun bir seyahat dn neeyle eve girdiinde ieride birden tuhaf bir sessizlik olur, dostlar gzlerini karr, sevgilisi huzursuzca kprdanr, en yakn arkada yanndaki bardaa uzanr. Sonra herkes gider. Sevgilisi, "Sana bir ey sylemeliyim" der. Adam sarlr sevgilisine, "Gerek yok" der, "hibir ey syleme." Kendilerine birer iki koyarlar ve adam, sanki olmas gerekenden biraz daha neeli ve cokulu konuur.

- Hadi evlenelim. Kadn arr. - Nasl? - Gidip evlenelim. Adam gerekten evlenmek mi istiyordu, yoksa o sessizliin stesinden gelmek iin tutkulu ruhuna uygun bir coku patlamasna m kaptrmt kendini, yoksa duymak istemedii bir aklamay bir daha duymayaca ekilde gmmek iin byk bir olaya m snmaya almt bilmiyoruz. O akam kadn, mstakbel kocasnn masaya koyduu buruuk bir bror grr, arkasnda birka satr yazlmtr, "Bu ne?" diye sorar, "Bir iire balamtm" der adam, kadn sevinle ve sevginin kendisine verdiine inand otoriteyle, "Bitir iiri" der. Evlenirler. Yeni bir eve tanrlar. Kadn, kutular ap eyalar yerletirmeye alrken ieri, kocasnn en yakn arkada olan, getiimiz yzyln en byk piyes yazarlarndan Eugene O'Neill girer. Ad konmam, kaamak ve kaygan bir iliki yaam insanlarn arasndaki o tuhaf huzursuzluk iinde kadn kutularla ilgilenir, O'Neill bir iki ister. Kadn iki iesini verir. O'Neill huysuzlar. - Bardak da istiyorum! Kadn btn kutular tek tek aarak bardak ararken, kadnn telan ve tedirginliini yattracak bir hareket yapmadan bekler barda. Kadn barda bulduunda sormak istedii soruyu sorar. - John'a syledin mi? - Biz evlendik, der kadn. O'Neill, kadna mavi bir zarf uzatr. - Senin iin bir iir yazdim. O'Neill gittikten sonra kadin, zarfi amadan bir kitabin iine koyar. Ve hayat, sanki grnenin altinda habersizmi gibi akmaya devam eder. akip giden akintilardan

Kadinin kocasi, daha sonra Sovyet Devrimi'ni en iyi anlatan kitabi, Dnyayi Sarsan On Gn' yazacak olan, dneminin nl gazetecisi John Reed'dir. Sava kariti, mcadeleci, tutkulu bir adamdir.

Kadin erkek ilikilerinde "zgrlg ve eitligi" savunur. Bir akam, bir kitap ararken, O'Neill'in karisina verdigi iiri bulur. Kadin, aiklamak ister. Dinlemez bile Reed. - Umurumda deil, der, elbette istediini yapabilirsin, istediinle yatabilirsin, ben de ok yattm. Gerekten kadnlarla yatt m bilinmez ama bu szler karsn ok yaralar, "Kiminle yattn?" diye sorar, "Kiminle yattn?" Sonra da eyalarn toplayp evi terk eder. Karsnn arkasndan Reed, merdivenlere oturup alar. Ondan sonras bir karmaadr. Kadn, gazetecilie balar ve gerekten "zgr" bir hayata dalar, neredeyse yatmad adam kalmaz. Epeyce sonra Reed, karsnn, alt dergiden kovulduunu renir. Onu yeniden bulur, birlikte Rusya'ya gidip gazeteci olarak "devrimi" izlemeyi nerir. Giderler. Aralarndaki ak yeniden canlanr. Dndklerinde Reed nl kitabn yazar. Ama baarya, mutlu gzken hayatlarna ramen Reed'in iindeki yara hi kapanmaz, "umurunda bile olmadn" syleyen adam, karsnn O'Neill'le ilikisini hi unutamaz. Kars onu yazya ekmeye altka o, politikaya doru gider, Amerikan Komnist Partisi'nin iindeki hizip kavgalarna karr. Ve, birgn Amerikan Komnist Partisi'nin i kavgalarn nihai bir zme kavuturmak ve Sovyet yneticilerinin, kendi hizibini asl parti olarak kabul etmesini salamak iin sahte bir pasaportla Sovyetler'e gider. Karsnn itirazlarn dinlemez. Zor bir yolculuktan sonra Rusya'ya varr ama bir daha oradan kamaz. Kamaya alrken Finlandiya'da hapse der, hastalanr, Sovyetler'e iade edilir. Tek istedii, karsna kavumaktr. Her gn mektup yazar. Cevap alamaz.

Alamaz, nk kars kocasn bulabilmek iin o belal gnlerde hayatn ve geleceini tehlikeye atarak Sovyetler'e doru korkun bir yolculua kmtr. Haberleemezler bile. Reed, karsnn yeniden O'Neill'e dndnden kukulanr hep. Karsnn, kendisini katlandn bilmez. bulabilmek iin ne aclara ve skntlara

Birbirine kavumak isteyen iki insan, bu amaca ulaabilmek iin hayatlarn tehlikeye atmaya, buzlu bozkrlarda gnlerce sren yrylere, ala, hastala raz olurlar. Sonunda birbirlerine kavutuklarnda artk, Reed ok hastadr. Bu insanlarn hayatn anlatan filmi izlerken kanlmaz bir ekilde kendinize soruyorsunuz, eer kavak noktalarnda bu iki insan baka trl davranm olsayd, hayatlar da.baka trl olabilir miydi, diye. Eer kadn, sevgilisi seyahatteyken O'Neill'le krtrmasayd ve Reed eve dndnde bunu fark etmeseydi hayatlar nasl olurdu ya da o mektubu bulduunda karsnn aklamasn bile beklemeden, "Umurumda deil" demeseydi de karsn dinleseydi, kskanln saklamaya almak yerine gsterebilseydi ne olurdu? ok byk bir yazar olan O'Neill'i o kadar kskanmasayd, acaba yazdan ziyade politikaya arlk verir miydi, yoksa kendi kitaplarn yazmay m tercih ederdi? Bu kadar "zgr", bu kadar "rahat", bu kadar "dost" olduklar halde neden her eyi aka ve dosta konua madlar, yoksa ak o dehetli paras kskanlkla birlikte geldiinde o kadar "zgr, rahat ve dost" olamyor muydu insan? Bir yandan, onu bir kere daha grebilmek iin hayatn tehlikeye atmaya raz olurken bir yandan da hayatnn en nemli acsn ondan saklamak, gerek duygularn aklayamamak; kskanan k bir insann bir yanyla sevdiine yaslanp bir yanyla ondan, onun asla ulaamayaca kadar uzak olduunu mu gsteriyordu? Neden btn hayatlarn etkileyecek hatalar yapmlard, insanlar k olduklarnda mutlaka bir hata m yapyorlard? Byk ve unutulmaz aklar, ylesine byk ve unutulmaz klan, yaplan hatalarn at ve asla saalmayan yaralar myd? Hi kapanmayacak yaralar amaya muktedir olduumuz halde neden alan yaralar iyiletirmeye muktedir deildik? Yaadmz aklar hayatlarmz deitiriyor.

Yaplan hatalar da deien hayat bir kere daha deitiriyor. Savruluyoruz. O aklar olmasayd, o hatalar yaplmasayd, o hayatlar nasl olacakt hi bilemiyoruz. Bildiimiz, hayat bakalarndan daha baka trl, daha tutkulu, daha unutulmaz yaadklar ama buna ramen ilerinde hep "bir eyin yarm kald" duygusunu tadklar. Reed, bunaltc bir Sovyet hastanesindeki demir karyolada ok erken gelen bir lm beklerken, kars, baucundaki komodinin stnde yllar nce kocasnn cebinden kan buruuk bror bulmutu. Arkasn evirip bakmt. Reed, o yarm iiri yazp tamamlam ama karsna sylememiti. Onlarn, defalarca blnen, yolundan sapan eksik ilikilerinde tamama eren tek ey de o iir olmutu herhalde. Bir de kadnn, bir lnn baucunda dkt gzyalar...

***

Sus Artk Sesim... Kendimizi olduumuzdan baka biri sanarak yaarz hepimiz ama bir yanmz aslnda kim ve ne olduumuzu hep bilir, btn hayatmz da, gerekleri syleyen iimizdeki o haini susturmaya uramak, onu yattrmaya abalamak ve kendimizden kamakla geer. Hayatn ne olduunu bana sorarsanz, size uzun bir ka olduunu sylerim. Btn o vnmelerimiz, kzgnlklarmz, bakalarn sulamalarmz, kendimize acmalarmz, anlalmadmzdan yaknmalarmz, nedensiz kederlerimiz bir kalebendin imknsz ka abalarndan baka nedir ki? Bizi kendimizden karacak, zgrle, bizsizlie gtrecek olan arabamza kotuumuz iki muhteem ve gl at, unutu ve hatrlaytr. Kendimiz olduumuz anlar unutmak, kendimizi bakas sandmz anlar hatrlamak isteriz. Ama atlarmz ne yazk ki umduumuz kadar uysal deildir, beklenmedik anlarda ahlanarak, kineyerek, istemediimiz yollara saparak, birbirlerinin yerine geerek bizi, duvarlar bizim

benliimizden dururlar.

rlm

byk

hapishanenin

iinde

dndrr

O hapishanenin dna kamazlar. Kendi gerek kimliini anlatan kimseye, belki de o yzden, rastlamadm bugne dek. Bu, yalnzca yalanclklarndan, samimiyetsizliklerinden gerek kimliklerini saklamak iin ylesine deildi;

urayorlar, ldrd adamn cesedini gmen bir katil gibi onu ylesine derine gmyorlard ki, ortaya karmak istediklerinde bile stndeki toz topraktan onu arndramyorlar, onu rlplak, apaydnlk gremiyorlard; seziyorlard yalnzca, bu kadar bile onlar korkutup hayatlarn bir kaa evirmeye yetiyordu. Bir dnceyi, bir olay, bir bilgiyi unutabilirdiniz ama gl bir sezgiyi unutmak o kadar kolay olmuyordu. Ve, biz o sezginin anlatyorduk. yanl olduunu kantlayacak hikyeler

Bizim hep iyi kalpli bir kurban, bakalarnn ise insafsz cellat olduu hikyeler. Bunlar anlatrken kendi gereimizi unutuyor, kendi hapishanemizden kayor, zgrleiyorduk ama gzlerimizi yeniden atmzda kendimizi yeniden ayn hapishanenin iinde buluyorduk, stelik bizi bunaltan sezgilerimiz yeni yeni yalanlarla daha da glenmi, ruhumuzu yaralayan yalanlar daha da oalm oluyordu. Afyonu ve ehveti daha on sekiz yandayken Quartier Latin'deki kk bir orospunun koynunda kefeden ve btn hayatn bir i skntsyla geiren Baudelaire'in iirindeki gibi, "khne bir odaydk solmu gllerle dolu." Yalanlar, unutulmak istenenler, inkr edilenler, kokularn, renklerini yitirmi solgun iekler gibi oalyordu iimizde. Tanrnn, fkeli bir vaktinde yaratt bir cinstik biz, yaptklarmzn intikamn kendimizden kendimiz alyorduk, ryalarmzla, ani hatrlaylarmzla, pimanlklarmzla kendimizi baklyor, yaralyor, kanatyorduk. Yazdklar yasaklanan, yarglanan, kendini ve insanlar lm gereini yzlerine vurarak aalayan ve kendinden hi kurtulamayan o kederli afyonkein bir dize sini biraz serbest haykrabilirdi: bir eviriyle neredeyse btn insanlk

"Haner benim, yara bende." Kendimizi, gerek kimliimizi, bununla ilgili gl sezgilerimizi affedemiyor, unutamamann fkesiyle hanerleerek kendi hapishanemizin duvarlar olan ruhumuzu yrtmaya urayorduk. Bilmiyorum, tanr kime kzp kimden intikam almak iin bizi byle yaratmt. Ne gereimizden deitirebiliyorduk. memnunduk ne de gereimizi

nkr etmeye uraarak, unutmaya abalayarak ve imknsz bir ka iin koarak kendimize bir hayat ina ediyorduk. Bir bakas olduunu sanarak yaamann ve kendini buna bir yanyla inandrrken bir yanyla da gerei bilmenin zorluu iindeki dehetli mucize ise zaman zaman bir bakas olmay baararak hayattan mutluluk damlalar samakt. fkelerimizi, aclarmz, vicdan azaplarmz, intikam isteklerimizi, marklklarmz unuttuumuz anlard bunlar ve bu muhteem unutuu srekli hatrlamak istiyorduk. Ama unutmann zorluu gibi hatrlamann da zorluu vard; bir ses, bir ark, ryalarmza karan bir kbus, bir resim, bir bak bize hatrlamak istediimizi unutturuyor, kendi gereimizi sezgilerin puslar arasndan ekip kartyor, bizi kendi gerek varlmzn yansmalaryla yz yze brakyordu. Baudelaire, yalnz ocukluunun, alkantl genliinin, bitmez i skntlarnn arasnda bu hatrlayn gln, bunu becermenin neredeyse bir sanat olduunu da kefetmiti: "Bende mutlu anlar yd etme sanat var." Mutlu anlar sk sk "yd edemiyorduk", istiyorduk bunu yapmay ama o anlar, o gzel hatralar bizim sahip olmadmz bir hakka, sk sk hapishanemizin dna, zgrlne kama hakkna sahipti, onlar kolayca yakalayamyorduk. Onlar bizi brakp gittiinde biz onlarn peinden gidemiyor, kendi iimizde kapal kalyorduk. Kendimizi bir olduumuzu. bakas sanarak yaasak da seziyorduk kim

Hangimiz kendimiz olarak mutluyduk ki? Onun iin deil miydi zaten bize kendimizi unutturanlara, aka ve sanata hayran olmamz, onun iin deil miydi zaten k olduklarmz bir tanr ya da tanra gibi grmemiz, onlarn bir mucizeyi gerekletirdiklerine, bizi deitirdiklerine inanmamz?

Uzun ve imknsz minnettardk.

kamzda

bize

yardmc

olan

herkese

Ama kanlmaz olarak kendi gereimize dndmzde, kzdmz da kendimiz deil, bir zamanlar bizi mutlu etmi olanlar oluyordu, fkeleniyorduk onlara, bizi kandrdklarn dnyorduk, o mutluluun sonsuza kadar srmemesinin nedeninin onlar olduuna inanyorduk, o mutluluu bozann bizim gerek varlmz olduunu itiraf etmemiz imknszd, bunu yapan biz olamazdk, nk biz, bizden bakasydk. O mutluluk nn atlatan sz syleyen biz deildik, o muhteem unutuu, sahip olduumuz her eyi deersiz bulduumuz gibi, deersiz bulup yere alan biz deildik, biz deildik bize yaknlaan herkesi kendimizi aaladmz iin aalayan. O uzun ve imknsz kata, kendimize srekli anlat mak istediimiz, iimizdeki yargcy ikna edebilmek iin srekli sylediimiz hep aynyd: "Benim hayatm mahveden ben deilim, onlar mahvetti benim hayatm." Hayatmza girmi ve oradan "sulu ilan edilmeden" kmay baarm ka kii vard? Bu kadar ok sulunun hayatmzda birikmesi bizi kukulandrmyor muydu, bunca sulunun ancak bir hapishanede bir araya gelebileceini hi dnmyor muyduk? Kukulanmasak ve dnmesek bile seziyorduk. Sisli bir sahrann dibinde bada kurmu Khne bir sfenksin llerde unutulmu, Yapn vahi, akamlar ykselir sesin arkn batan gnelere sylersin. Unutuun ve hatrlayn atlarn batan gnelere doru sryor, arkmz batan gnelere sylyorduk. Atlarmz kendi hapishanemizin duvarlar iinde, o duvarlara arpa arpa, kendilerini ve bizi yaralaya yaralaya kouyorlard. Kendimizi bir bakas sanarak yayor ve aslnda kim olduumuzu asla tmden unutamyorduk, kendimize doru srkleniyor, en hayati anda birden kendimiz gibi davranarak varlmzdan intikam alyorduk. Bunun nedenini hep merak ediyor ama hibir zaman da tam anlayamyorduk. Bir kiliseyi gezerken fel geiren ve hayat gibi lme gidii de skntl olan "Ktlk iekleri"nin airiyle birlikte yalvaryorduk o

vakit. Hadi imdi nedenini aramay brakn Merakl, gzel, tatl sesim, ne olur, sus artk. Sussun diye iimizdeki o ses nasl hasretle bekliyor, nasl snmaya alyorduk unutulara ve hatrlaylara. Ama susmuyordu. Sandmzdan baka biri olduumuzu zehir solur gibi fsldyordu kulamza.

***

Yanl Bir Gn... Yolunu arm bir yolcu gibi k banda geliveren bahar gnleri, lk ve gneli lenleriyle birlikte kanatlar sar benekli srcklar da getirdi balkonuma, ince parmaklklarn stne konup araya kesik notalarn kart uzun tlerle dem ekiyorlar. Sonra aniden kaybolup gecenin bir vakti yeniden geri dnyorlar, sislerin iinde yzlercesi birden tmeye baladnda bir fskiyeden fkran cam bilyelerin birbirine arpmasn andran seslerle doluyor hava. Bazen susuyorlar, aralarndan biri uzun bir arkya balyor, durular, nakaratlar, helezonlar halinde birbirine dolanarak oalan notalaryla insann iinde sebepsiz sevinler yaratan bir bahar konertosuyla geceyi neelendiriyor. Bir imen kokusu duyuluyor seslerinde. Parlak gnei, lk lenleri, birden bastran sisleri, ku sesleriyle k banda bahar gnleri yaanyor. Btn gzelliine ramen byle zamansz mevsimlerin iinden kan yanl gnler, derinlerde bir hzn de kprdatyor. Terk etmeye hazrlanan sevgilinin son p gibi gemiteki gzel gnleri insafszca hatrlatp gelecein yalnzlyla insan korkutan bir yan da var bu yanl gnlerin. Zamann aknda aniden meydana gelen bu yrtl lar, altndan ne kadar renkli ve neeli bir grnt kartp sunsa da zamann geiini, dzenli mevsimlerle gnlerden daha fazla hissettiriyor. Gemi bir mevsimin unutulmas gereken tatlarn kaprisli bir

glckle balayan sahnelerin yaand byle gnlerde, gelecek daha fazla rpertiyor beni. aman byclerin ktlklere kar omuzlarndan geriye attklar tuz paracklar gibi maziye doru frlatp attmz hatralar, bir hayaletler panayrnda canlanveriyorlar, tek tek btn gnleri buluyorsunuz o panayrda, u ok sevindiim gnd, u, beni acyla kvrandran gn, hangisinin ne zaman geleceini bilmiyordum ve hepsi geldiler, binlerce siyah balon gibi utular semalarmda, her biri patlayp iinden bir baka renk, bir baka hayat, bir baka yz, bir baka duygu kartt. Gelecek o siyah balonlarla dolu. ilerinden neler kacak? Karanlk bir k gecesi beklerken srcklarn keyifle akd bir bahar sabah m bulacam, bir yaz gn beklerken k gnlerinin azgn boralarndan biri mi arpacak yzme? Nasl ba edeceim hayatn beklenmedik deiiklikleriyle? plak bir ingene ocuu gibi gnlerin arasnda einip neyi arayacam, huzur mu isteyeceim, heyecan m, eytan uurtmalar gibi uup gideceim gnler mi isteyeceim, unutulmu bir verandaya braklm eski bir koltuk gibi durduum yerde durmay m? Ne isteyeceim ve ne bulacam? Kanatlar sar benekli srcklar aniden tverecekler mi bir gece? Yoksa bir kar sessizlii mi hkim olacak hayata? On iki yandayken bir pazar akam bo bir tramvayn arka sahanlnda yapayalnz hayaller kurarken, "on yl sonra ne olacak acaba" diye dndm hatrlyorum, on yl sonra baba olacam aklma bile gelmemiti o srada, gelmesi de mmkn deildi. Aradan yllar geti. Geleceini merak ederek izledim kendi hayatm. Mutluluk ve baar bekledim hep. ikisini de bulduum zamanlar oldu, ikisini de kaybettiim zamanlar. Hayatn benle dalga getii ve benim hayatla dalga getiim zamanlar oldu. Hayal kurmaktan bile korktuum gnler grdm. Hayallerimi bile aan gnler bazen. Gemii unutmay rendim, gelecei merak etmemeyi.

Gelecei merak ettiim anlar dnyorum da imdi, hep yalnzdm o anlarda, gelecekle yalnzlk arasnda bir ba var gibi geliyor bana, insan yalnzken gelecei dnyor ve gelecei dnmek insan yalnzlatryor. Biraz sonra dalacak bir kalabala bakmak gibi gelecee bakmak. insanlar ekleniyor hayatna, insanlar eksiliyor, sen bir kalabalktan bir baka kalabala ok da fark etmeden geiyorsun, birileri senin hayatndan kyor, sen birilerinin hayatndan kyorsun. Teninin paras olmu niceleri uzaklayorlar, bir zamanlar adn bile bilmediklerin ise daha sonra en mahrem gllerinin sahibi oluyorlar. ileriye baktnda, gemiin glgeleri kanlmaz olarak dyor gelecein stne, gitmi olanlar hatrladnda gidecek olanlar da dnyorsun, en yaknndan bile uzaklatrabiliyor insan bu dnceler, o da eksilecek mi hayatmdan diye soruyorsun kendine. "O gitmez" dediin ka kii gitti, asla kopamayacan sandn ka kiiden koptun, hafzanda birer soluk hayalet imdi onlar ve sen onlarn hafzasnda soluk bir hayaletsin, gelecek, hayatndan kimleri soluk hayaletlere evirecek. Gemiin anlar, gelecein sorular... Binlerce yldan bu yana insanolu bu ikisinden kurtulamyor. Cevab renilen her soru anlarn arasna katlyor, yerine yeni sorular kyor. K bandaki bahar gnlerinde, birden bastran sislerin, lk gnelerin ve cam bilyeleri andrarak birbirine vuruan notalardan oluan ku tlerinin yaand zamansz mevsimlerde hatralar da sorular da birden oalyorlar, srcklar gibi. Balkon parmaklnn ince demirlerine sralanyorlar. Her birinin sesini duyabiliyorum. Yalnz bir gece duruyor urada, mitli bir soru yannda, berisinde sevinli bir gn var, tesinde duran endieli bir baka soru. Bu k gecesindeki bahar sisinin iinde ylesine kalabalklar ve ylesine hzl uuuyorlar ki gelecee mi yoksa gemie mi gittiimi bile anlayamyorum. O andan uzaklayorum sadece. Bu zamansz bahar, bu yanl gece, bu lk sis, bu ku sesleri gzelliiyle beni iine ekip, beni bulunduum yerden ve zamandan

alp gtryor. Hem uuyorum, hem dyorum. Bu sebepsiz memnuniyet, bu kksz sevin, kendileri gibi sebepsiz ve kksz endieler yaratyor. Gelecei bilmek ister miydim? Hayr, gelecei bilmek istemezdim. Sevinler kadar aclar da getireceini daha yaamadan biliyorum. Bunlarn bir sras olmadn da... Beklenmedik zamanlarda, kacaklarn da... beklenmedik biimlerde ortaya

Gelecein kendi kendine bir gemie dnmesini, yzme doru yaklaan her siyah balonun patlayaca n bir ocuk gibi gzlerimi ksarak bekleyip, patladnda iinden kann tenime deiini hissetmeyi tercih ederim. Ama bu ku sesleri btn o sorular uyandryorlar. Zamann yrtld anlarda zaman daha ok hissediliyor. Hatralarla, en alaryla bile baa kabiliyorum, gelecekle ilgili sorularla da baa karm, en tehlikeli, en korkutucu, en yakc olanlaryla bile. Bir k gecesinde bir bahar gnn yaratan kudret bununla elenebiliyorsa ben de bana yaatlanla elenebilirim. Koca bir ehrin, glmseyebilirim. sisin ardnda tmyle yok olmasna

Sisin iinden tek bana kp geliveren o yalnz srcn kanatlarndaki beneklerin ieriden vuran kla parlamasndan kendime bir sevin kartabilirim. K gecelerinde baharlarn yaand bir hayatn sahibiyim. Ve bazen, anlar da, sorular da, kendimi de unutup sadece kular dinleyebiliyorum. Sislerin iinde gzel tyorlar...

***

Hazzn Haritas... Ben onu tandmda artk neredeyse yalln bile geride brakacak

alardayd, yan kimse bilmezdi, ssz bir peronda son treni beklerken ayaklarnn dibindeki bir karnca yuvasn seyrederek oyalanmaya alan gamsz bir yolcu gibi hayata da, insanlara da aldrmaz bir ilgi gstererek yaard. ri gvdesini, koca memelerini rahata tayarak hep dik tutar, ilgimi ekecek bir itahla yemek yerdi. Artk hibir yala tanmlanamayacak kadar yal olmasna karn garip bir cinsellik rayihasn hep kendisiyle birlikte dolatrrd, ak hikyelerini, kk kaamaklara ait dedikodular yemeklere gsterdii itahla renmek isterdi, duyduklarn bizim bilmediimiz gizli bir tarihin ona brakt anlarla kyaslar gibi elindeki altnn deerini diine vurarak anlayan bir sarrafn dikkatiyle gzlerini ksarak dinler, sonra da izgilerin arasnda kaybolmu dudaklarnda beliren alayc bir glmsemeyle "hh" derdi. Herkesi ve her eyi kmserdi. Bir kez bile kendisinden ya da gemiinden sz duymamtm, dillere destan gzelliini bakalar anlatrd. ettiini

Bazen, ikimiz yalnz olduumuzda inanlmaz derecede ak sak hikyeler anlatr, sonra da sanki anlatt hikyeyle beni bir oyunda mat etmi gibi neeli bir kahkaha atard. t verdiini, akl rettiini, bakalarnn iine kartn, yalln kendisine verdii haklan bakalarna kendi grlerini kabul ettirmek iin kullandn hi grmemitim, ciddi konulardan konumaktan, dertlemekten, aclarndan, hastalklarndan, tecrbelerinden bahsetmekten holanmazd. Yalnz bir keresinde, bir konumann ortasnda, "Herkes hazza koar" demiti, sonra ban sallayp, "ok az onun banda beklemeyi bilir" diye eklemiti. Ne dediini anlamamtm. Dorusu pek aldrmamtm da. Bu iki cmle zihnimin karanlklarnda, kendisine anlam kazandracak hibir tecrbeye rastlamadan denize braklm iki balk gibi kaybolup gitmiti. Hazz ondan daha iyi bildiimi, daha ok tadna vardm ve hazzn keyfini kartmak iin kimsenin klavuzluuna ihtiyacm olmadn sanyordum. Bir define avcs gibi hazz aryordum, bulduumda banda beklemek aklma bile gelmiyordu, genliin o inanlmaz agzllyle hemen tketmeye urayordum, dkp saarak, bulduum hazdan alabileceim zevkten ok daha azn alarak sarlyordum hazza. A birinin iyi bir yemein tadn almasnn neredeyse imknsz olduunu, yemein gerek lezzetini fark edebilmek iin biraz doymuluk gerektiini ok sonralar renecektim.

Rastladm birka define sandn yamalarken aceleciliimle neler kaybettiimi kavrayamyordum henz. Aradan yllar geti. Hazz, aceleyle ganimet antasna dolduran telal bir korsan gibi davranmak yerine daha telasz hareketlerle hazzn sahibi olabileceimi fark etmeye baladm. Hazzn banda beklemeyi rendim. nmde bir mcevher kutusunun kapa aldnda, grdklerimi kapp kamaya almyordum, duruyor, o rengrenk lty seyrediyor, parlak talara teker teker dokunuyor, onlarn deerini tartyor, okuyor sonra kutunun kapan kapatyordum. indekinin ne olduunu bilerek kapa kapal bir mcevher kutusunun banda durmann yaratt o sancl zevki hissediyordum. Onunla aramda duran yasaklar, gnahlar, cezalar gryor, sadece talarn ltsn deil, o yasaklara bakaldrmann tadn da tadyordum. Tuhaf, anlalmas zor bir sihri vard hazzn, kutunun kapan kapatp bekledike kutu byyor, iindeki deerli talarn miktar artyordu. Bazen kutuyu ayor, iinden bir zmrt, bir yakut, bir prlanta alyor, sonra kapa kapatp elimdeki o kk paraya bakarak kutunun iindeki hazineyi hayal ediyordum. Hazz oaltan byy kefetmitim. Kendi arzusuyla dven sabrn yaratt muhteem hayal gcyd dokunulmam hazz her an biraz daha bytp oaltan. Hazzn sahip olduu parlaklktan daha byk bir parlakl, getirdii zevkten daha byk bir zevki, verdii heyecandan daha byk bir heyecan hayal gcm yaratabiliyor, hibir hazzn tek bana sahip olamayaca bir zenginlii ona hayal gcm katyordu. Kaybolmu iki cmle ortaya km, yalnz bir yolcuyu kutsanm kylara gtren denizkzlar gibi bana klavuzluk etmeye balamt. Hazzn banda beklemeyi, ona dokunmay ertelemeyi renmitim. O yal kadnn bana ne anlatmak istediini, aceleci insanlar niye kmsediini, hazza, hayatn bana gsterdii yoldan deil, sabrmla ina ettiim bambaka bir yoldan ulamann lezzetini anlamtm. Hazz ertelemek, o hazza sahip olmak iin rpnan bedeninle zihnini o hazdan uzak tutmak sanki kendi varln inkr etmek gibiydi, kendinden, benliinden, snrlarndan kopup uzaklayor, kendini neredeyse tmyle unutuyor ve hayal gcnn genilettii hazzn

iine, uzun bir kayboluyordun.

bekleyiten

sonra

daldnda

artk

orada

Hazzn senin zerrelerine yaylmasna engel olacak hibir snrn kalmyordu, haz kendisini engelleyebilecek hibir barikata arpmadan seni kendi iinde eriterek btn hayatn kaplyor, sen hazzn kendisine dnyordun. Kendini ve gemiini yok ediyordun. Hazzn iinde yok olmay rendiinde arlyordun, neden btn dinlerin hazz yasakladn; bu menzilde kendi dnyan yaratp kendi tanrn haline geliyor, hazza tapnyordun nk. rktcyd. Ve ldrtc. Byk bir sihrin gcn eline geiriyor, bir sihirbazn tavann bir apkada kaybetmesi gibi kendini hazdan bir dnyann iinde kaybediyor, onu her seferinde bambaka lemlerde, bambaka gnahlarda, bambaka biri olarak gezdiriyordun, gittiin yerlerde grdklerini kimseye anlatmyor, her seferinde oraya yeniden dnmek isteiyle geri geliyordun. O yal kadnn neden hi kendi hayatndan sz etmediini, neden kendi haz yolculuklarndan rnekler verme diini, neden her dinledii hikyeden sonra yle glmsediini, sradan iki cmleyle aslnda karsndaki gen ocua gnahlarla ve zevklerle dolu bir dnya baladn anlyordum. Kendi gezdii topraklarn haritasn iki cmleyle izmiti. O haritay insanlarn nne brakyordun. Bazlar onun peinden gidiyordu, o yolculuun neler vaat ettiini sezen bazlar da korkuyla kayor, hazz reddediyor, kendilerini kurallarla yasaklardan oluan kalelere hapsediyor, manastrlara kapanyorlard. Korkmakta haklydlar belki. Kaybolmak ve geriye bir daha dnmemek de mmknd. Bazlar kaybolmutu. Ama o yal kadn gibi olanlar, gidiyorlar ve dnyorlard. Eer hazz sadece kendin iin deil de, o hazz seninle paylaacak olan insan iin de erteler, onun hayal gcn de hareketlendirir ve onu zengin bir sofrada a tutarsan, o zaman bir baka insann, hazzn yan sra sana da balanmasna, byk bir bamlla tutsak olmasna yol ayordun.

Hayal gcnn her an biraz daha bytt o hazdan tatmadan, beklemenin yaratt vaatlerin karln grmeden yanndan ayrlamyorlard. Kendi hayal glerinin esiri oluyorlard. Beklemek, bir yay germek gibiydi, ne kadar beklersen yay o kadar geriliyor ve sen kendinden o kadar uzaa dyor, hazzn o kadar derinine giriyordun. Ah, ne lgn yolculuklardan geer byle frlatlan bir ok. Bir filmde Romy Schneider, tantktan ksa sre sonra sevitii erkee, "Ben kendimi abuk teslim ettiim erkeklere k olmam" diyordu. nsan da abuk teslim olduu hazlara esir olmuyordu sanrm. Onlar, hayallerimizin bereketli topraklarnda byyememi, serpilememi, glenememi hazlar oluyorlard, hzla tadyor, hzla unutuyordun. "Hazzn banda beklemeyi ok az insan bilir." yle demiti. Sanrm ok beklemi, dln almt. Hayata ve lme omuz silkecek, kendisini almaya gelecek son trene aldrmayacak kadar byk dllerle dllendirilmi olmalyd, yaadklarnn gc o yal bedenine son na kadar bir tazelik katmt. Bakalarnn hikyelerini dinlerken onlar hep kendi yolculuklaryla, kendi yaadklaryla kyaslam, kendi getii yollardan geen olup olmadn anlamak istemi, belki de son gnlerinde bunlar paylaabilecek, bunlar bilen biri olsun istemiti. yle birilerine rastlad m bilmiyorum. Bana haritasn brakt sadece. iki cmlelik bir harita. Getiim yollarda onun alayc tebessmn greyim diye. Onunla, birgn onun gittii yerde bulutuumuzda, ona, "Neler yaptn, neler yaadn biliyorum" diyeceim. Ve, ekleyeceim, "Senin bana verdiin haritay onlara braktm." Sanrm glmseyecektir.

***

Eski ehirde... ehirler de eskiyor. Neeli klarn yitiriyor, soluyor, genlii hayatlarndan yorgun bir yalla geiyorlar. andran altl

Bir zamanlar "klar kenti" olarak anlan, klarn, stlerinde pt sevimli kprleri, albenili vitrinleri, sokak aralarnda karnza kveren minicik meydanlaryla arpc bir ztlk yaratarak geni bulvarlarn sonunda beliren devasa meydanlar, dzgn binalar, kaldrmlarna insan scaklyla yaylan kafeleri, okola ve konyak kokulan, yoldan geenlere ayakst istiridye servisi yapan lokantalar, seyyar tezghlarnda patates kzartmas satan zencileri, sinemalar, kitaplar, mzeleri, konserleriyle dnyann mcevherlerinden biri olan Paris de sanki yaadklarndan yorulup yalanm. Yollar biraz sszlap sessizlemi, kentte hayat, geceleri biraz erken durur olmu, vitrinler soluklam, klar azalm. Bu eskimi haliyle insanda, kentin bir tozunu alma istei uyandryor. Gzellii orada duruyor ama bu, bir kenarda braklm ve oktandr dokunulmam deerli bir biblonun tozlu gzellii. Parlakl sezilse de ilk bakta fark edilmiyor artk, bakann gzlerini kamatrmyor. Belki de bu yorgunluk, bakann gzlerindeki yallktan yansyor ehre. Sokaklarda, kaybolmu bir genliin izlerini arayarak yalnz bama dolarken, belki tandk bir ize rastlarm diye bir sinemaya girdim. drt kiilik kk seyirci grubuyla neredeyse bombo salonda oturup klarn kararmasn bekledim. Philip Roth'un bir romanndan uyarlanan film, yetmi yalarna gelmi baarl bir edebiyat profesrnn hayatn anlatyordu. Anthony Hopkins'in oynad profesr bir zamanlar dekanlk da yapm ve epeyce dman kazanmt. Bir ders srasnda farkna varmadan syledii bir szle zenci rencilere hakaret ettiini iddia ederek profesr disiplin kurulunun nne karyorlard. Byle bir aalanmadan holanmayan profesr istifa etmeye karar veriyor ama bu kararn syledii kars, "Bir ey oluyor" dedikten sonra kocasnn kollarnda lyordu.

Ayn gn, iini ve ok sevdii karsn kaybediyordu yal adam. Gidip, niversiteye yakn bir gln kysnda inzivaya ekilmi, oktandr roman yazamayan bir yazar bularak ondan, bana gelen hakszln romann yazmasn istiyordu. "Kendi hikyeni kendin yaz" diyordu yazar. Dost oluyorlard ve profesr kitabn yazmaya balyordu. Ama edebiyat bilmenin roman yazmaya yetmediini abucak anlayp brakyordu kitab. Hayatla arasndaki son kpr de daha kurulamadan yklyordu bylece. Yallyla ve yalnzlyla yz yze kalyordu. Ve postanede alan gen bir kadnla tanyordu. O tuhaf kadnlardan biriyle. Kadn, akamlan da bir ahr temizliyor ve ahrn stndeki odada kalyordu. Nicole Kidman'n oynad gen kadn, kendisini yolda arzal arabasnn yannda bulup ahrdaki odasna brakan profesre, "Benle yukar gel" diyordu. Profesr, yznn izgilerinde krlp paralanan bir glmsemeyle, "Ben uzun zamandr bir kadnla birlikte olmadm" deyince gen kadn, "Sen bilirsin" diyerek arabadan kyor ama kald odann kapsn da ieri girdikten sonra ardna kadar ak brakyordu. Uzun uzun o kapya bakyordu yal profesr. Son zamanlarda yaad hrpalanmalara bir de baarsz bir yatak macerasnn katlmasndan, yallnn bir kez daha yzne vurulmasndan korkar gibi ama vaat edilenin hazzn da bilerek bakyordu. Epeyce dndkten sonra arabadan inip ieri giriyordu profesr ve bylece balyordu ilikileri. Kendi zel tarihlerinin kaplar, kimseye sylemedikleri bir srla kapanm iki insann tuhaf ilikilerini izliyorduk. Gen kadn, byk aclar yaam insanlarn, bu acnn kendilerine her trl kabal yapma hakkn tandna inanarak benimsedii o yaralayc hoyratlkla zaman zaman yal adam incitiyordu. Kadnn, Vietnam'da savam ve orada ldrm eski kocas kyordu ortaya. Savata ldrm koca, profesre gen kadnnn srrn, onun da cann yakmak iin, bak saplar gibi sylyordu:

"Sen, onun bir herifle dzrken iki ocuunun mutfakta yanarak ldn biliyor musun?" Sonra profesrn btn hayatn kaplayan srr da reniyorduk... Profesr, aslnda zenci bir ailenin, bir zamanlar kanlarna karm bir beyazn izlerini tayarak beyaz domu ocuuydu. k olup evlenmek istedii ilk kz, onun zenci olan annesini grdkten sonra onu terk etmiti. niversiteler ona zenci olduu iin burs vermemilerdi. Ve, profesr yeniden, sevdii bir kadn bulduunda ona annesiyle babasnn ldn sylemi, zenci olduundan sz etmemi ve beyazlara ait bir niversiteye girmiti... Yeni bir hayat kurabilmek iin gemiini ldren profesr, srrnn ortaya kmasndan korktuundan ocuk da yapmamaya karar vermi, srrn korkun glgesi geleceine de el koymutu. Hem gemiini hem de geleceini ayn srra teslim etmi, neredeyse btn hayatn srr belirlemiti. O sr, o adamn hayatnn sahibi olmutu. Btn yaam boyunca bu srrn, kars da dahil hi kimseye sylememi, bunu tek bana tamt. imdi, srr, yall ve yalnzlyla kendini, hayatnn bitiminde tand gen kadna ve ona duyduu aka brakyordu. Yazar dostu ve avukat ona bu kadndan vazgemesini, bann derde girebileceini, deli koca tarafndan ldrlebileceini ve kadnn btn bunlara demeyeceini sylyorlard. "O benim ilk akm deil" diyordu yal profesr, "en byk akm da deil ama o benim son akm, bunun ne demek olduunu anlamyorsunuz deil mi?" Sevdii kadn iin gzn krpmadan hayatndan vaz gemeye, bir skandala karmaya, bir cinayete kurban gitmeye raz oluyordu. Bir akn gcn, bu davrann kantladn dnyordunuz. Ama akn, insan hayatndan vazgemenin tesine tayabileceini renmeniz iin bir iki sahne daha beklemeniz gerekiyordu. En iyi okullarda okumu, en parlak baarlar elde etmi, sayg ve n kazanm bu yal adam, hi kimseye ama hi kimseye sylemedii srrn, ahrlar temizleyen tuhaf ve kaba kadna sylyordu sonunda. Verebilecei en deerli eyi, srrn veriyordu ona.

Yaad bu son ak, bu yetmeyeceini dnyordu.

son

sevinci

demeye

hayatnn

Hayatnn son gnlerinde onu bir utancn, yalanla lekelenmenin, aalanmann korkun acsyla vurabilecek silah eliyle teslim ediyordu kadna. Kimsenin gvenmedii kadna gveniyor, herkesin aalad kadn, ona kendi aalanma ihtimalini balayarak yceltiyordu. Sinemadan ktmda sokaklar daha bo, ehir daha ssz ve daha yalyd. Birini sevdiimizde, sevebilme imknn bize balad iin duyduumuz minneti hayatmzdan da fazla bir eyle deyebileceimiz, hatt dememiz gerektii dncesi dolayordu aklmda. Kendimizi tmyle korumasz brakmak... Vazgeebilmeyi hi dnmediimiz eylerden bile vazgemek. Nehrin stndeki o gzel, ta kemerli kprlerden birinin ortasnda durdum. Akp giden suyun serinliiyle rperiyordum. ehir yalanmt, ben yalanmtm. nsan sevdiinde hayatndan fazla bir ey verebilmeliydi. Hayatnn tam ortasnda duran, en gizli, en dokunulmam, en tehlikeli eyi... Senin sahip olduunu deil, sana sahip olan vermeliydin. Btn varln, hayatn belirleyen, ruhuna sahip olan o dokunulmaz z. Kendini bile vermekten zor olan buydu... ehir klar deil, ehrin ortasndan geen karanlk su rpertiyordu beni.

***

ehvet, Tutku, Kskanlk... insanlarda olaanst yeteneklerin ve glerin, artc zaaflarla birlikte var olmas herkes gibi benim de her zaman ilgimi ekti. Belki de edebiyat bu yzden sevdim.

Yzlerce hayat yaratabilecek kadar gl ve yetenekli insanlarn kendi zel hayatlarn cehenneme eviren birok zaaf bnyelerinde barndrmalanndaki artclk... Ve kuvvetli elikilerle zedelenmi bu insanlarn zihinlerinin rn olarak hayat bulan zaaflarla dolu gl kahramanlar. Rengrenk flamalar, iri siyah atlan olan tuhaf svarilerin resmi geidi. Ben de nce kitaplar ve beni o kitaplarn iine, yanlarna eken kahramanlar kefettim. Epeyce dolatm onlarn yannda, savalarda kllarn tadm, terk edildiklerinde dertlerini dinledim, onlarla kadnlar ve kaleleri fethettim, karmak ruhlarnn verdii tepkilere onlarla birlikte atm, zaferlerine sevindim, yenilgilerine zldm. Sonra, beni maceradan maceraya srkleyen bu byk kalabaln ardnda yzleri glgeli birilerinin durduunu fark ettim. Yazarlar yazyordu bunlar. insan yaratan insanlar. Hayat, duygulan, aclar, zaaflar herkesten daha iyi bilen, herkesten daha iyi anlatan birileri vard. Kitaplarn oluturduu dikkat ekici sahnenin kulislerinde onlar geziniyordu ve onlarn hayatlar romanlarndan, hikyelerinden daha karmakt. Birok gizli kaps olan gl duvarlarla evrilmi kaleler gibiydiler; kaplarnn anahtarlar onlarn zaaflarndan yaplmt ve bana ulalmaz gibi grnen bu insanlarn hayatlar, zaaflarnn at kaplardan ieri szan aclarla doluydu. Kahramanlarnn duygularn ok iyi tanyorlar, onlarn hayatlarn ynetiyorlar, btn zaaflarn en ince ayrntlarna kadar anlatabiliyorlard ama kendi zaaflarna ve hayatlarna yn veremiyorlard. Binlerce kristal parasndan oluan grkemli avizeler gibiydiler, klar yetenekleri ve gleri yakyor, zaaflar o klar paralayp bin bir deiik renge ve parltya dntryordu. Belki de yaratabilmek iin insann byk bir g kadar byk bir gszle de ihtiyac bulunuyordu, belki onlarn gsz yanlan onlar insanlarn ruhlarna kar bylesine hassas klyordu. Yaratclkla hastalk arasnda uursuz bir iliki olduunu herkesin sezmesine ramen kimse bu yaratclarn srrn zemedi ve onlar da garip bir igdyle kendi hastalklarn tedavi etmekten kandlar, hatt onlara sk skya sarldlar.

Hayat yaratan tanrnn, yaratt bu hayat deerli klabilmek iin lme muhta olmas gibi belki onlar da yarattklarn deerli klabilmek iin kendi ruhlarnn zaaflarna, hatt lmne muhtatlar. Bazlarnn yzne baktnzda, hastaln iaretlerini izgilerinde grebiliyordunuz. Ama bazlar ok artcyd. Onlarn hastalklarn yzlerinden okuyamyordunuz. nce yzl, tel ereveli gzlkler takan, mtevaz bir entelektelin baklarna sahip o zayf, naif James Joyce'un ehvetle dolu, kskanlkla kanayan bir ayya olduunu anlayabilmeniz iin birinin size onun hikyesini anlatmas gerekiyordu. Onun hikyesini, Dublinliler'i yazd genlik dnemini anlatan bir filmde izledim. Cinsellik mabedinin kapsndan henz girmemi gen bir yazar adayyken bu mabedi iyi tanyan bir otel hizmetisine rastlayp k olmutu. Onunla ehvetle, tutkuyla sevimi, onunla birlikte Trieste'ye g etmi, onunla evlenmiti. Setii kadn, kendisi kadar huzursuzdu. Neredeyse hastalkl bir tutkuyla, zevkten kvranarak ehvetle seviiyorlar ve her sevimeden sonra Joyce'un kskanl biraz daha artyordu. Karsnn kendisinden nce tant erkeklerle nasl sevitiini merak ediyordu, bazen sevimenin ortasnda, "Onlar da sana byle mi yaptlar?" diye soruyor, srarla cevab duymak istiyordu. ehvet ve zevk onu karsna balyor ama ayn ehvet ve zevk byk bir kskanlk yaratarak onu karsndan uzaklatryor, hatt ona dman ediyordu. Sanki karsna her dokunduunda, onun vcudunun kvrmlarnda baka erkeklerin izlerini gryordu. Kskanln yaratt o hastalkl merak iini yiyordu, "br erkeklerle nasl seviiyordu", nasl baryordu, nasl inliyordu, neler yapyordu onlarla, onlarn neler yapmasndan holanyordu. Tutkuyla bal olduu o vcudun baka vcutlara da dokunduunu biliyor, onu tmyle sahiplenmek istemesine ramen sahiplenemiyor ve sadece kendisine ait olan bir yer, bir dokunu aryordu. Tutkunun kanlmaz sonucu olan mutlaklk talebi cevapsz

kaldndan, hi olmazsa mutlak olarak kendisinin olduuna inand kk bir alan bulmaya urayordu. ehvet ve tutku bydke kskanlk da byyor, karsnn gemiini silemeyecei iin korkun bir aresizliin iine kslyordu. Mutlak bir sahiplie ulaamam, baka insanlarn glgesiyle yaralanm tutkusundan vazgeemiyor, hayatndaki glgelerle kendisine ac ektiren karsn brakamyor, hibir zaman dinmeyecek bir ac ektii iin de utanyordu. Karsn, "Bu adam senden holanyor" diye baka adamlarla ba baa brakyor, daha sonra, "Sevitiniz mi?" diye soruyor, kendi acsn kendi davranlaryla arttryor, byle utandrc bir ac ektii iin kendisini bu davranlarla hem cezalandryor hem de gizliden gizliye acnn dayanlmaz bir noktaya ulap kendiliinden yok olmasn bekliyordu. Ama btn bu karmakark davranlara, duygulara aralarndaki ba kopmuyor, aksine hastalkl bir gleniyordu. ramen ekilde

Karsn, ya brakmas, ya gerei kabul etmesi gerektiini bildii halde ikisini de yapamyordu. Karsnn bedenini hi dokunulmam bir beden olarak sahiplenmek istediinden, karsn kendisi iin asla ulalamayacak bir hedef haline getirmiti. Bunun imknsz olduunu bilmesine ramen gemii dzeltmeye abalyordu. Aradna ulamann imknszln kavradnda uzaklara kayor ama zlemden kurtulamayp geri dnyordu. Kars, ona kimsenin tattrmad bir acy tattryor ama kimsenin veremedii zevki ve mutluluu da verebiliyordu. Ne kaabildii, ne yenebildii vahi bir hayvanla yaar gibi her gn, her an ruhunda vahi srklarla dayanlmaz straplar hissederek yayordu. iiyordu. Yazyordu. Kendisini ve karsn aalyordu. Bir keresinde kars ona, "Yazdklarndan ve ikiden ban kaldrsan gerekleri greceksin" dediinde, "Sen benim yazdklarm okusan benim btn ayrntlar, btn davranlar, btn duygular grdm anlardn" diyordu. Bakalaryla ilgili duygulan gryor, nedenlerini anlayabiliyordu. Gremedii ve tedavi edemedii kendisiydi. Kendisinin bylesine byk bir akla baland bedenin dier insanlarn ulaamayaca kadar yce, kymetli, dokunulmaz olmasn isterken aslnda yceltmek istedii eyin kendisi ve kendi bencillii

olduunu gremiyor, kendi tutkusu, mutlak olarak kendisinin olduuna inand bir vcuda duyduu zlemi, kskanl, ehveti ve ielerce ikisiyle sarholayordu. Zevkin ve acnn kayna aynyd. Birinden kopamadan brnden kopamyordu. Karsndan hep kamaya alt ve hibir zaman kaamad, yaad gerei deitiremedi ama yeryznn roman anlayn ve ingiliz dilinin kullanl biimini deitirdi. Yeryz edebiyatn deitirmeye yeten gc, kendini deitirmeye hibir zaman yetmedi.

***

Bir Sabah Uyandnda... Sakin, sradan, kl bir gnd. Gngrm narlarn glgesi suya vuruyor, sevecen bir meltemle kprdayan sularda dantelli oynamalar yaratyordu. Arada bir, pasl, eskimi ilepler geiyordu. Kar tepeler yemyeildi. Rumelihisar'nn burlar gzkyordu. Yorgun bir vapur yanat iskeleye, bir iki yolcu indi. Gne suya vuruyordu, k, parlak talar gibi sekiyordu dalgalarn stnde. Yosun, midye, yaprak kokularyla, glgelerle, klarla zaman eski bir vapur gibi sknetle akyor, beni de kendi sknetiyle sarmalayp yal bir yolcu gibi yan sra gtryordu. insann, menziline varm bir at gibi btn ykn indirdii, gemiini unuttuu, geleceine aldrmad o huzurlu anlardan biriydi. Gzm, sularda kprdayan bir k yansmasna takld. Nasl oldu anlayamadm, o k bir an ylesine gl bir biimde beni iine ekti ki, sanki her ey gerekliini kaybetti, bir nn iinde o sedef parltl leden sonra paraland, kukulu, sisli, belirsiz bir hale dnt. Hayatmz, hayattan daha byk gereklerle, evrenin

sonsuzluuyla, milyarlarca yldan beri akp giden zamanla kyasladmzda hissettiimiz manaszl, yetersizlii hissettim. Gerekle ilikim koptu. Ksa bir baygnlktan kar gibi o n iinden ktmda, zihnimde yllarca nce okuduum bir cmle vard. "Hayat, tanrnn grd bir rya m yalnzca?" Eve dndmde, toz ve kt kokulu bir sahaf dkknndan aldm, mavi kapakl kitab aradm, ktphanedeki raflardan birinde unutulmu olarak duruyordu. Miguel Unomuno'nun Sis roman. Telal bir ekilde sayfalar kartrarak o cmlenin bulunduu yeri aradm. "Benim bamdan geenler, etrafmdakilerin balarndan geenler hakikat mi, hayal mi, yoksa tanrnn bir ryas m sadece? O uyand zaman kaybolacak bir rya olmasn bunlar, eer ona dualar ediyor, ezgilerde onu yceltiyorsak, bu, onu uyutmak, sallayarak ryalara dalmasn salamak isteinden doamaz m?" Bir bakasnn ryas myd bizim yaadmz? Kaderimizin bir bakasnn belirlendii bir rya myd bu? zihnindeki bulank grntlerle

Eer yle deil de, hayat ok belirgin, ok net, ok gerekse, o zaman, bazen btn geleceimizi belirleyen tesadfler neydi? Benim bir le vakti Boaz'a gitmem, orada etrafma bakarken bir k yalaznn iine ekilerek bir anda gereklerden ve hayattan kukuya dmem bir tesadf deil miydi? Bir keresinde gen bir dostuma, "Sence tesadf nedir?" diye sormutum. O, gzlerini ksm, dudaklarn iirmi, parmaklarnn ucuyla enesini ovaladktan sonra hi unutmadm o cevab vermiti: "Tesadf, bilinaltmzdr." Tesadf dediimiz, hayatmzn beklenmedik, tahmin edilmedik olaylarla ve insanlarla olan kesimelerine bizi bilinaltmzn hazrlayp srklediini, bilinaltmzda yle bir hazrlk olmasa, rastladmz olaylarn ve insanlarn da yanndan, onlar fark etmeden geip gidebileceimizi dnyordu. Bazen kaderimizi belirleyen tesadfler aslnda bizim bulmak istediimiz ama bunun farknda olmadmz olaylar ve insanlard.

Tesadfleri, onlar ok yadrgamadan hayatmza almamz, onlar kendi geleceimize katmamz, onlar zaten istememizdendi. Tesadflerin kaderimizi belirlemekteki gcn kabul edersek ve bu tesadflerin bilinaltmzn hazrl sonucunda ortaya ktna inanrsak, hayatmza bilincimiz kadar, hatt belki de ondan ok, bilinaltmzn yn verdiine de iman etmemiz gerekiyordu. Byle baktmzda hayat sadece tanrnn ryas deildi. Biraz da bizim bulank ve bizi bile artan kendi ryamzd. Tanrnn ve bizim bilinaltmzn oluturduu bir sisin iinde, o sisin arasnda gzkenleri asla bilinli bir ekilde kavrayamadan yayorduk. Kaderimizi deitirmeye muktedir deildik ama onunla tanm gibi yayorduk, kendini aldatmann en vahi ve en besleyici yanlarndan biri olan bu yanlg belki de kendi bilinaltmzn bulanklnn, tanrnn belirsiz ryalaryla denk gelmesindendi. Hayat, Unamuno'nun dedii gibi bir "sisti" belki. Ve Unamuno, yle bir grd Eugenia isimli bir kadnn siluetine k olan adamn dncelerini anlatrken benim gen dostumun grlerine hak veriyordu: "Hayat bir sistir. Bugn bu sisin iinden Eugenia kt. Kim bu Eugenia? Sanrm, ben onu oktan aryordum. Ben onu arayaduraym, ite o kendisi kageldi karma." Ne balangcn ne de sonunu bilebildiimiz zamann iinde kk susinekleri gibi ksack hayatmz srp, kendimize ve yaadklarmza yklediimiz o olaanst ve biraz komik ciddiyetle yaarken, ihtiraslarmz, aclarmz, kskanlklarmz ve kzgnlklarmzla tanry ryasnda gldryor muyduk? Tanr glmseyerek birgn uyandnda yok mu olacaktk? Biz birgn, bilincimiz kadar bilinaltmz kavradmzda m uyanacakt tanr? da berraklkla

"nsan yalnz kalr da gzlerini gelecek zamana kaparsa, ryasnda ebediyetin korkun uurumu alr nnde" diyordu Unamuno. Gelecee bakmak, hep ona bakmak kurtaryordu belki de bizi, bu sisin iinde yolumuzu bulabilmemiz, kendimizi ve hayatmz nemsememiz, hayata bir mana katmamz belki de gelecee bakmakla mmknd. Bu n manal klan, ona bir derinlik katan gelecee bakmamzd. Ya gemi?

Gemi bize, gelecee bakmay ve sislerin arasndan grmeyi retiyordu. Tanr glmseyerek uyuyor ve ryasnda bizleri gryordu. Biz, tanrnn ryasnda dolarken bilinaltmzdaki milyonlarca belirsiz grnt, isimsiz duygu, anlalmayan istek, tesadfleri ve kaderi mi oluturuyordu? Kaderimizi ekillendirmekte, bilincimizin, aydnlk dncelerimizin, keskin duygularmzn gcn yceltmeye alrken tanrsal bir akann kurban m oluyorduk? Sislerin iinde yayorduk. Gerekle bamz, bazen sularn stnde gezinen minicik bir k huzmesi koparabiliyor, bizi phenin belirsizliine frlatp atabiliyordu. O sakin, sradan, kl leden sonra kendimi yknden kurtulmu bir at gibi hissederken, derinlerimde bir ey beni bir kla sarslmaya, gerekten kopmaya, hayattan kukulanmaya hazrlyordu ama ben, o k paras beni iine ekmeden daha bir an nce neye hazrlandm, ne tr duygular yaayacam bilmiyordum. Ama tek bir anda btn duygularm deiebiliyor, huzurum yok olabiliyordu. Bir sisin iinde kendime arpyordum. Bu arpma paralyordu beni. "Ne byk aclar ne de byk sevinler ldrr insan, bu yzden bu ac ve sevinler, kk kk deersiz eylerden olumu muazzam bir sisle sarl gzkrler. Evet, ite hayat dediin bir sis olup olaca." Hayat bir sis mi, olup olaca. Peki ya glgeleri sularda salnan nar aalan, o gemiler, iimdeki o huzur, o huzurun altna saklanm zlem, zlemin yannda duran keder, onlarn arasndan aniden kopuveren kahkaha, umutlarm?.. Tanrnn ryas m btn bunlar? yleyse eer tanrm, brak beni ryanda dolaaym. Sen de benim ryamda dolayorsun nk.

***

Eleni ve Kk Gelin Bu size anlatacam gerek bir hikye. Aalarn kendi glgeleriyle yalnzlat, gkyznn eflatuniye dnd bir akam vakti, sessiz bir ormann kysnda gzel bir byc gibi hi yalanmadan yaayan mavi gzl bir kadndan dinledim.

Babas, daha doduunda kzna duyduu hayranlktan olsa gerek adn inci koymu. ocukluu, yazarlarn, sanatlarn, airlerin; genlii, evresinde kmelenen hayran bir erkek kalabalnn arasnda gemi nci Hanm'n. Yirmi yalarnda eski bir Osmanl ailesinin oluyla evlenmi. Kaynpederi, Cumhuriyet'in nl "vekillerinden" biriymi, o sralarda seksen yan sryormu, garip tabiatl, insanlara biraz yabanc bir adamm, her aramba akam evden kar, kimsenin bilmedii birileriyle buluurmu. Evlendiklerinden yaklak iki yl sonra birgn telefon alm. Kaynpederi krk bir sesle, "Kk gelin" demi. - Ben Beyolu'nda Markiz'deyim, buraya gelebilir misin? - Tabii efendim. - Ama seni aradm kimseye, kocana bile syleme. - Peki efendim. Hazrlanp Beyolu'na gitmi. O gittiinde, kaynpederi, duvarlarnda drt mevsimi resmeden byk tablolarn bulunduu Markiz'in kk yuvarlak masalarndan birinde oturmu, konyak iiyormu. Kederli bir hali varm. Bir zaman sessizce oturmular, nci Hanm, kaynpederinin ne syleyeceini tedirgin bir ekilde bekliyormu. - Bu anlatacaklarm tamamiyle aramzda kalacak, nci Hanm ban sallam. Ve kaynpederi anlatmaya balam. Genliinde bir Rum kz sevmi, ad Eleni'ymi. Kz da onu ok sevmi. Uzun sren bir ak yaamlar. Ama daha sonra, oullarnn bir Rum kzyla olmasn istemeyen ailenin basks balam. Basklara dayanamayp ayrlmlar. Kaynpeder, bir baka kzla evlenmi. Eleni'yi unutmaya alm. Aradan yllar gemi. Birgn alt yere bir kadn gelmi, odasna girip karsnda durmu. Gelen Eleni'ymi. Heyecanla, pimanlkla, unutmaya altklar acy yeniden hatrlayarak bakmlar birbirlerine. - Ben evlendim, demi Eleni. Kayinpeder sesini ikarmami. Eleni devam etmi. - Ama seni unutamadm. Kaynpeder, ne syleyeceini bilememi. - Seni grmeden yaayamayacagim, demi Eleni, seni grmek zorundayim. Hikyenin burasinda, kayinpeder, "kk gelin" dedigi Inci Hanim'in

yzne bakmadan kendine bir konyak daha sylemi, konumadan beklemiler. Konyagi geldikten sonra kayinpeder devam etmi. - Ondan sonra her aramba akami Eleni'nin evine gitmeye baladim. Eleni, kocasi ve kayinpeder aramba akamlari birlikte oturup iki iiyorlarmi. Sohbet ediyorlarmi. Baka hibir ey yapmiyorlarmi. Bir kez bile gizlice bulumamilar. Birbirlerine dokunmamilar. Sadece konumular. Birbirlerine bakmilar. Karisinin, bu erkegi grmeden yaayamayacagini anlayan Eleni'nin kocasi, bu bitmeyen akin bir tanigi, hatt yardimcisi olmayi kabul etmi. Kayinpeder ise karisina hibir ey anlatmami. Yalnizca, aramba akamlari gidecegini ve arkadalariyla buluacagini sylemi ve bu konuda hibir itirazi kabul etmemi. Yillarca devam etmi aramba bulumalari, iki kiilik bir aki, kiilik bir sir olarak yaamilar. Kayinpeder, Markiz'in pencerelerine arpan yagmura bakarak, "Dn gece gene gittim" demi. - Evde kimse yoktu, kapy kimse amad. Sonra kederle eklemi. - Eleni pazartesi gn lm. Orman kararmaya balami, agalarin tepelerinde, ekilmekte olan gnein solgun yaldizlari kalmiti. Ben de o zaman kendime bir konyak istedim, dedi Inci Hanim. Sonra agalara bakarak ekledi: - Aladm, ok aladm. Bunu syledikten sonra sustu. Gzlerinden yaylan mavi n iinde sessizce kayboldu. Ben bir ey sylemedim. Kararan aalara baktm. Gece, orman ve bizi yalnzlatrarak kt.

***

Bir Orman Gl Gibi nsan... "Annesinin topraa verildii 29 Haziran gnnn akam, bo evinin yalnzlna daha fazla katlanamayarak dar kt ve igdsel olarak Toulouse Kona'nn evresinde gezinmeye balad. Sk sk yapt gibi. Pencerelerde k vard. Msy Foucher elence dzenlemiti, evde bir balo veriliyordu. Victor insanlar tanyordu, ikinci kata kt, vasistas balo salonuna bakan bo bir odaya girdi ve oradan dans eden ve glen Adele'i grebildi.

"Daha sonra Adele, gerein kendisinden saklanm olduunu kantlad Victor'a ve eer varlndan haberi olmu olsayd, her eyi hie sayp hibir eye aldrmadan, onunla alamak iin yanna koacan belirtti. Ama o an iin, bu yeni darbe Victor'u ykt. Gerek miydi bu? Mmkn olabilir miydi? Adele onu bylesine unutmutu ha... Adele artk kendisini sevmiyordu demek ki." Gen Victor'un, annesinin ld gece sevgilisi Adele'i dans ederken grdn anlatan satrlar bir romanda okuduunuzda, bu ilikinin nasl gelieceini dnrsnz; mutlu bir birlikteliin bir iareti olarak m, yoksa bir mutsuzluun ilk iareti olarak m grrsnz olanlar? Ben, kk bir buluta bakarak gelmekte olan frtnay sezen ihtiyar bir denizci gibi bu satrlarda talihsiz bir hayatn belirtilerini grrdm. Belki de, Victor Hugo'nun sevgilisi Adele'e ok gen yalarda yazd mektuplarn topland Nianlya Mektuplar kitabndan alnan bu satrlarn bana frtnay sezdirmesinin nedeni, hikyenin devamn bilmemdendir. ok gen yalarda hrete ulaan, iirleri, piyesleri, romanlar ve siyasi kavgalaryla edebiyatn tanrlar katna yerleen Victor Hugo, henz ocukken k olduu ve neredeyse lgnca kskand olaanst gzel Adele'le evlendi daha sonra. lmle elencenin, acyla aldrmazln, kederle neenin bir arada ortaya kt o gecenin uursuz bulutu, ne yazk ki onlarn hayatnda uzun srecek bir karanln balangc oldu. Evlendikten sekiz yl sonra, Adele, Hugo'nun en yakn arkada ve Pazartesi Yazlar'yla Fransz edebiyatnda kendine ok nemli bir yer kazanan eletirmen SainteBeuve'le iliki kurdu. Victor, zor durumda olan arkadana evini am, ona bir oda vermiti. Birgn eve geldiinde karsn en yakn arkadayla seviirken buldu. Karsndan ayrlmad. Ama iki yl sonra, "L'ucrece Borgia" isimli piyesinde oynayan Juliette Drouet'ye k oldu ve Juliette'in lmne kadar ok uzun yllar srecek bir iliki balad aralarnda. Victoria Adele'in, byk bir akn stne bina edilmi evlilikleri de aclar iinde geti. Hugo, piyeslerini sevgilisi iin yazd. Bana, Victor'un annesinin ld gece Adele'in baloda dans etmesinin, kskanlklarla, bakalarna duyulan aklarla, yasak

sevimelerle paralanm bir ilikinin ia reti olarak grnmesi, kk bir bulutun gerekten byk bir frtnay tecrbeli gzlere haber vermesinden mi, benim byk sarsntlara giden yoldaki macerann haritasn izen kk iaretlere inanmamdan m, yoksa biri lm deinde yatan annesinin banda kederle beklerken dieri elenebilen iki insann ilikisinden mutluluun kmasnn gerekten imknsz olmasndan m? Dorusunu isterseniz, bana en doru ihtimal, ncsym gibi geliyor. Bencilliklerden, fkelerden, kskanlklardan, tutkulardan oluan akn yaratt kasrgann iinden geerken evremizi sarp, bizi rgalayan o kabarm dalgalarn arasna dp kaybolma korkusuyla herkes bir yere, bir eye tutunma ihtiyac duyuyor; tutunabileceimiz iki direk var, biri kendimiz, biri sevdiimiz. Kamz, endielerle, korkularla, kukularla, kskanlklarla, mutluluk hayalleri ve mutsuzluk ihtimalleriyle alkalanrken kendimize, kamz sevdiimize tutunuruz. Sanrm ok azmz sevdiimize, oumuz ise kendimize sarlrz. Niye kendimize sanldmzn cevabn az ok biliyoruz. Aktan ne kadar ok sz edersek edelim, ayn lm gibi, aka da hibirimiz hazr olamyoruz, onunla karlatmzda ilk byk titreyi ve cokuyla birlikte tedirginlii, aknl, zaman zaman deheti, acy, endieyi, incinmeyi, bir bakasn kendisinden ok sevmeyi iddetle yadrgayp ayaklanan gururu da hissediyoruz, o depremde en iyi tandmz, en gvendiimiz ve kaybetmekten en ok korktuumuza, kendimize sarlyoruz. Hugo'nun, hayatla, akla, acyla rlm bir krbala krbalandktan sonra yazd "Ormanda Uyuyan Gllerde Olduu Gibi" isimli bir iiri var. Ormanda uyuyan gllerde olduu gibi ki eyle doludur ou insann kalbi: Gkyz ve onun bulutlar, klar, Trl renklerle boyar kpr kpr sular, Ve amur, derin karanlk, uyuuk, kasvetli, Kirli srngenlerin sinsice gezindii. Ormanda uyuyan gller gibi ruhumuz dipten gelen dalgalarla kabardnda gkyznn klar, karanlk, kasvetli, iinde srngenlerin dolat amurla karr, kendimize sarldka, bir gl yata gibi kendi karanlk amurlarmza da bulanr, hatt bazen irkinleebiliriz, bencilleebiliriz, kendimizi ve duygularmz lekeleyebiliriz. Bir akn iinden, kendine sarlp da rselenmeden, lekelenmeden, daha sonra piman olaca eyler yapmadan kabilen ok az insan vardr. Peki, o iddetli altst oluta kendine deil de sevdiine sarlanlar, kendi yatan sakin tutup karanlk amurlaryla srngelerini

olduklar yerde, derinliklerde tutabilenler bunu nasl yapyorlar? Bunu gerekletirmek iin ne yapmal? Birok insan, "Sevdiine gvenmek" diyecek korkmadan sarlacak kadar gvenebilmek." sanrm, "Ona

O sarsntnn, sarsln, kasrgal depremin tam da orta yerinde, btn bunlar yaratan insana gvenebilmek mmkn m, sevildiinden kukuya dmez misin, kukuya dtnde bunun yaratt atlaktan gvensizlikler, telalar, kayglar gelmez mi? Hem k olduumuz hem de gvenemediimiz biriyle iine girdiimiz o maherden nasl ona sarlarak kacaz, bunu salayacak mucize ne? Galiba, onu ne olursa olsun kaybetmeye dayanamamak, bazen kendimizi kaybetmek pahasna ona sahip olmay isteyecek kadar onu deerli bulmak; karanlklarmz kartran ak, sevdiimize duyduumuz hayranlkla, beeniyle, sevgiyle, onun biricikliine olan inanla sarp sarmalamak, akn bazen slaan vahetini akn iinde her zaman bulunmayan duygularla zenginletirmek. Ama bunun iin, sevdiimizin, kadn ve erkek olmaktan te baka deerler tadna inanmak, onu kadn ve erkek olmaktan daha kymetli grmek gerekiyor; k da olsak bir kadnn ya da bir erkein boluu doldurulabilir birgn ama sevdiimizin boluunu dolduracak baka hi kimse olmadna gerekten inandmzda, akmz bu inanla btnletiinde ve bu inan gerek olduunda, o zaman kendimize deil de sevdiimize sarlmak her eye ramen mmkn olur sanrm. Birini bu kadar deerli bulduunda, o ac ekerken elenemezsin; o, hayatnn en nemli dnemelerini gemeye alrken ban eviremezsin, byle davranmak iinden gelmez; bunu yapmamak gerektiini bildiinden deil, baka trlsn beceremediinden yle davranrsn. Onun annesinin ldnden haberdar olmasan bile, onun annesinin banda beklediini bilirken baloda glerek dans edemezsin. Dans edebiliyorsan, bu bir mutsuzluun ve kaybediin iareti olur. Herkes birine k olabilir. Hepimiz k olabiliriz. Ama kamz, asla kaybetmeye dayanamayacamz, hayran olduumuz, beendiimiz, eksikliinin hayatmz ak bittiinde bile eksik brakacan hissettiimiz, sa dece onu sevmeyi ve onun tarafndan sevilmeyi deil, onun hayatnn bir paras olup onu hayatmzn bir paras yapmak

istediimiz, btn hayat onun varlyla tartabileceimize inandmz birine k olabiliriz, kamz bu muhteem ansa ulaabilir? Ne yazk ki bunun ackl bir cevab var: ok azmz. Ben, hayranln, beeninin, hayat pahasna istemenin eksikliini sezdiren minicik iaretlere ve onlarn bir uursuzluu haber verdiine inanrm. O gece dans eden Adele'le, annesinin lmne ve sevdiinin neesine alayan Victor mutlu olamazd. Dalgalar kabardnda, karanlk ve kasvetli amurlar gkyznn klarna kanlmaz olarak karacakt. Kart da.

***

Hayatn Yzne Bak... Hayat, bir zaman sonra, bizim iin bildik, ezberlenmi, hatt btn ekiciliine ramen kendini tekrarlamasyla skclam, bulank bir sergzete dnr; elimizdeki bu eskimi, eprimi, parlakln yitirmi zaman parasndan yeni bir macera yaratamayacamza inanrz, gemiteki hayal krklklarmz gelecekle ilgili hayallerimizi de kreltip soldurur, gizlice kseriz. Duvara aslm eski bir fotoraf olur hayat. Onda yeni bir ey bulmayacamza o kadar eminizdir ki artk dnp de bakmayz bile ona. Hayatla ilikimizin byle donuklatn, beklentilerimizin, umutlarmzn kaybolduunu sezen Virginia Woolf o yzden, "Hayatn yzne tekrar tekrar bakmamz" syler bize. Kendisini sarsalayan hastalklar nedeniyle hayata gcenik ve dargn gzlerle de baksa, iyileemeyeceine inanp sessizce kendini sulara brakp hayat terk etse de, kendisini gcendiren hayattan romanlar, hikyeler ve yeni hayatlar yaratmay baarmtr. Kendisi hayata kserken, insanlara hayatn bir gnnden, hatt bir nndan unutulmaz bir hatra, binlerce kez okunacak bir roman kartlabileceini gstermitir. O bizi darltan, gcendiren, kstren hayatn iinde ne sahneler, ne

cmleler, ne duygular kprdar; deerini kavrayamadmz nice an, bize bir ans daha verecek olan gelecein iinde sakl nice ihtimal bir kez daha onlara bakmamz iin bizi bekler. Hayatn bizim deerimizi bilmediinden yaknrken aslnda hayatn deerini bilmeyenin biz olduumuzu anlamamz her zaman mmkndr. Virginia Woolf'un hayatn, onun yazd Mrs. Dalloway isimli romanla birletirerek Saatler isimli bir roman yazan Cunningham'n kahramanlarndan biri, o deerini bilmediimiz anlardan birini daha sonra hatrladnda kederle, o n "mutluluun balangc sandn ama o nn aslnda mutluluun kendisi olduunu" dnr. O balang nnn devamnn gelmemesinden doan hayal krkl, yllarca sonra, mutluluun aslnda o an yaandn anlamann yaratt bir minnettarla ve sevince dnr. Kadn, yaad nn adn yanl koymu, o n ok umursamayp ondan sonra gelecek anlarla ilgilenmi ve epeyce zaman sonra bekledii nn aslnda ona gelmi an olduunu anlamtr. Hayata tekrar bakmak, ona kaybolmu bir n, kymeti bilinmemi bir mutluluu ve ok az insann sahip olabildii bir duyguyu yaam olduunu fark etmenin sevincini getirmitir. Mutsuz, skntl, kezzapl bir hayatn iinde bile bazen ylesine lmsz bir an vardr ki btn bir hayat o anla geirebilirsiniz. Zamann bize balad anlar iinde en deersiz bulduumuz an genellikle yaadmz andr, kymeti en az bilinen, btn anlar iinde en "vey" olan, kendimize en uzak tuttuumuz an tam da avucumuzda bulunan o andr. Onun deerini anlamak iin hayata tekrar tekrar bakp, onu kendine benzer birok nn arasndan yeniden bulup karmamz gerekir bazen. Hayata bakn. Belki de kymetini bilmediiniz bir hazine sakl, bir kesinde. Belki de size verilenin ne olduunu, size verildiinde anlamadnz. Belki de size verilecek olann ne olduunu, hayata iyi bakmadnz iin gremiyorsunuz. Saatler romannn hasta airi, kendisini bir pencere pervazndan aaya, kaldrmda kendisini bekleyen lme brakmadan nce btn hayatn bir daha deerlendirirken kendisine kucanda bir demet iekle bakan kadna:

- Hayata neyle balarsan bala elinde ok az ey kaliyor. Gurur ve aptallik. Halbuki her eyi istemitik, yle degil mi, der. Gurur ve aptallik. Hayattan elimizde kalan bu mu? Bazen, evet... Her eyi isteyen bir kibirle hayata yaklaip bize verilenleri imarika reddettigimizde, evet, elimizde kalan budur, gurur ve aptallik. Hayati solduran, bizi kederlendiren hep ayni ey, kendi agzl imarikligimiz. Kendi aldirmazligimiz. Yaadigimiz nin bir balangi oldugunu, daha iyilerinin de gelecegini dnmek, daha iyileri iin elimizdekini arsiz bir ocuk gibi yerlere atmak, onu toza topraga bulayip yok etmek. Zamanin karmaik bir yumak gibi elimizde oldugunu, onu yaadigimiz her nin ipligini ekerek yaayabilecegimizi, kiymetini bilmedigimiz bir nin daha sonraki anlari karmakariik edecegini bilmemek. Ama hayata tekrar tekrar bakmak gerekir. Hep yeni bir an gelecektir. Gemite kayboldugu iin zldgnz na benzer bir tane daha ikacaktir belki yumaktan. Kaybedilmi duygular, btn bir hayata rengini verebilecek anlar, mutlulukla mutsuzluk arasinda gidip gelen o ciliz, incecik baglar belki de yumagin iinde hl saklidir. Ka kez, yaadigimiz nin degerini bilmedigimiz iin gelecegi reddetmiizdir, ka kez kiymetini anlayamadigimiz bir anda yaadigimizdan ok parlak olabilecek bir gelecegi elimizden kairmiizdir. Degerini bilmedigimiz her an bizi bir baka hayati yaamaya mahkm eder. Hayata iyi bakmadmz iin o anlarn ne anlama geldiini fark edememiizdir. Sonra da kaybettiimize yandmz iin gemie ve gelecee krlemi, hayat eski bir resim gibi duvara asm, onu ldrp soldurmu ve ona ksmzdr. Zamann altn ilmekleri kurumu avularmzda tozlanp kflenerek rmtr.

Romanda Woolf, kocasna, "Hayatn yzne bak Leonard" der, "Her zaman hayatn yzne bak. Ne olduunu bilebilmek iin, sonunu bilebilmek iin, onu olduu gibi sevebilmek iin hayatn yzne bak." Hayatn yzne bak. Hayatn yz, yaadn anda sakl. Hayatn yz, gemiteki o unutulmu anda sakl. Hayatn yz, gelecekteki srda sakl. "Mkemmelliini, vaat ettii gelecee" borlu anlar vardr ama asl mkemmel olan anlar size gelecei unutturacak kadar muhteem olanlardr ve onlarn mkem melliini kavramak iin onlara iyi bakmanz, o nn yzn grmeniz gerekir. ki kiinin iine birlikte girip btn varlklarn paylaabildikleri tek bir an bile btn hayat boyunca hatrlanmaya deecek kadar parlaklk katar yaadklarnza. O anlar atmayn. Belli olmaz, deerini bilmediiniz bir anla kaybettiiniz bir gelecek, belki de deerini bileceiniz bir baka anla size balanacaktr. Bir tanr kadar zalim olabildii gibi bir tanr kadar da balayc olabilir hayat, bir tanr kadar hoyrat olabildii gibi bir tanr kadar da cmert olabilir. Woolf, intihara giderken kocasna yazd mektubu yle bitirir: "Bizden daha fazla mutlu olabilecek iki insan yoktur." Bunun kymetini bilemedii iin ekmitir belki onca acy. Ama bunu bir kez bile syleyebileceiniz birini bulmusanz, bunu bir kere bile hissedebilmiseniz, zamann altn ilmeklerinden birini tutmusunuz demektir. Onu soldurmayn. Ve gcenmeyin hayata. Yzne bakn. Orada belki de "kaybolmu gelecei" yeniden yaratacak olan o unutulmaz cmleyi greceksiniz. "Bizden daha fazla mutlu olabilecek iki insan yoktur."

***

Tanr, Kumandanlar ve Memeler Ben bir tanrya iman edeceksem, kiraz memelerini yaratt iin iman ederim. aalarn ve kadn

Ben bir memleketi seveceksem, generalleriyle dalga geilebildii iin severim. Kendi yaratt kadnlar rtlere ve evlere hapseden tanrlarla, savalar ok ciddiye alan memleketlerle pek ilgim yok benim. "Bak ocuum, u benim yarattm memelere, bacaklara, kalalara bak, u salntl yrylere bak evladm" diyen bir tanryla dostum. Arada bir bam okamal benim tanrm, "ini elinden geldiince iyi yap, sonra da hayatn alabildiine tadn kar" demeli, dosta uyarmal beni, "yi yaa, br tarafta neler olaca hi belli deil." Byle bir tanr var. Ben alrken bam okuyor. Ben gezerken, nme sahiller dolusu bronzlam memeler, biimli bacaklar, scak glmsemeler kartyor, "Bak" diyor, "bak neler yaratmaya kadirim." Tapyorum ben o tanrya. Sonra memleketler var. Generalleriyle dalga geen memleketler. Bir karikatr iziyorlar, karelik bir karikatr. Kahkahalarla gldryorlar beni. Birinci karede, siperde yatm generalleriyle bekliyorlar. askerler grlyor, balarnda

ikinci karede komutanlar, elinde klcyla siperden frlayp, "Hcum!" diye baryor. nc karede, ileri frlam komutanlarn siperdeki yerlerinden bir milim bile kprdamayan askerler, "Bravo!" diye bararak alklyorlar. Drdnc karede ben glyorum. Kiraz aalarnn ve kadn memelerinin arasnda geziyor ve tanrya tapyorum. Generalleriyle dalga geen memleketleri seviyorum. memleketlerde dolayor ve o

Bir kiraz aacyla bir kadn memesine, onlarn deerini bilmeyen her memleketi satmaya hazrm. Sat diyor zaten benim tanrm, "Kadn memelerine bakmayan ve generallerini ok ciddiye alan memleketleri sat gitsin, ilgilenme

onlarla, ben sana yalnzca bir memleket deil, koca bir dnya verdim, onu sev, ben sana senin zevklerini, kahkahan paylaan yeryznn her yanna dalm kardeler verdim, onlarla elen." iyi bir tanr benim tanrm. ok geni bir memleket benim memleketim. Kiraz aalan ve kadn memeleri bizim iman ettiimiz mucizeler. Generaller bizim gldmz karikatrler. Ve Praksiteles, tanrmzn bize verdii en muhteem heykeltra. Onun yapt heykeli, Romal Plinius, "dnyann en gzel heykeli" ilan etmiti. Praksiteles, Atinal bir heykeltrat. Birgn ressam bir arkadayla Data yaknlarndaki Knidos'ta bir akam vakti, sahilin kuytu bir yerinde ikisini iip sanattan konuuyordu. Tepedeki manastrdan rahibelerin indiini grdler. Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler, biraz serinlemek iin. Aralarndan yalnzca biri rlplak soyundu. Gen kadnn vcudunu gren Praksiteles hemen o anda o vcudun heykelini yapmadan yaayamayacan hissetti. Ertesi gn manastra gidip barahibeden gen rahibenin heykelini yapmak iin izin istedi. "Biz karmayz" dedi barahibe, "Kendisine bir sorun, kabul ederse heykelini yapabilirsiniz." Heyecanl heykeltra, gen rahibeyi plak heykeli iin poz vermeye ikna etti. Heykeli yaparken kzn hikyesini de rendi. Gen kz, bir adam ldrmt. Mahkeme gen kz lme mahkm etmiti. Yarglar idam kararn okuduklar srada, gen kzn artk yaplacak hibir ey kalmadn gren avukat birden ortaya frlam, gen kzn yanna gidip, stndeki elbiseleri yrtp, kzn plak bedenini yarglara gstermiti. "Bu memeleri yok etmeye raz olacak msnz?" Gen kzn memelerini gren yarglar yeniden toplantya ekilmiler ve o gzel memelere kyamadklar iin idam kararn deitirip kz bir manastrda yaamaya mahkm etmilerdi. Praksiteles, "hayat kurtaran" o vcudun heykelini yapt. Adn, "Knidos Afroditi" koydu. Heykeli daha sonra Bizansllar istanbul'a getirip Beyazt'ta kzlar

saraynn nne diktiler ama byk bir yangnda heykel paraland. Allahtan bu heykelin yzlerce kopyas yaplmt ve tanrnn yaratt en gzel memelerden birinin mermere den izi gnmze kadar geldi. Eer o heykeli grmediyseniz, tanry ve onun neler yaratabileceini ok ciddiye almyorsunuz demektir ve benim tanrm kendisinin ve yarattklarnn ciddiye alnmamasndan holanmaz. Bilir ki, kendisini ve yarattklarn nemsemeyenler, generalleri ok ciddiye alrlar ve onun yaratt memelere deil, generallerin szlerine bakarlar. Ben onlardan deilim. Ben, "Hcum!" diye baran generallerini yerlerinden kprdamadan alklayan askerlere gler, kiraz aalaryla kadn memelerini yaratan tanrya tapar, Praksiteles'in heykelini uzun uzun seyrederim. Elenirim ben, hayattan ve almaktan zevk alrm. Sizin ciddiye aldklarnza gler, sizin sakladklarnza hi doymayan bir agzllkle bakarm. Bana ve benim gibi olanlara hogrl davranan iyi bir tanrm, adna dnya dedikleri byk bir memleketim, kahkahalarm ve elencelerim var. Bizim memleketimizde Praksiteles'ler, Knidoslu Afrodit'ler, gzel memeli kadnlar affeden yarglar, "Hcum!" diye baran generalleri alklayan askerler yaar. Kiraz aalarn ve kadn memelerini yaratan tanr, alrken bizim bamz okar. Ve, biz ona iman edip, "Hcum!" diye baran kumandanlara gleriz.

***

Ak ksiri... Gne battktan sonra byc, kentin dnda dolamaya km, ssz yollarda dolarken bir alama sesi duymu. evresine baknm ama kimseyi grememi. Alama sesi biraz daha ykselince, "Kim var orada?" diye barm. Sesin sahilden geldiini anlaynca deniz kysna inmi, orada "yldzlarn solgun altnda yatan" olaanst gzellikte bir denizkz bulmu. Denizkz, "Sen o sar sokakta oturan byc deil misin?" deyince, "Evet, o benim" demi, "Bir ey mi istiyorsun?"

Bunun zerine denizkz, sevdii gence kavuabilmesi iin bir "ak iksiri" hazrlasn diye yalvarm bycye. "Sana bir inci kolye veririm eer bu iksiri hazrlarsan" demi, "O kadar uzun bir kolye olur ki, sekiz defa boynuna dolayabilirsin." Byc bu teklifi kabul etmi. Koarak evine gitmi, hemen iksiri hazrlam, onu kk bir ieye koymu. Gece yars sahile dnp orada kendisini bekleyen denizkzna iksiri vermi. Denizkz, "Yarn gece buraya gel dln almaya" demi. Ertesi gece ayn yere gitmi byc. Oturup beklemeye balam. Biraz sonra denizkz glerek gelmi, ar bir inci kolyeyi bycnn nne brakm. Denizkznn kollarnda, "salar dalgalarn etkisiyle suda yzen" ok yakkl l bir denizci varm, denizkz denizcinin cesedini gsne bastrp bir ocuk gibi sallyormu. Byc kendini lanetleyerek alarken denizkz, sevdii denizciyle birlikte dalgalarn arasnda kaybolmu. Bu, nl Alman yazar Hermann Hesse'nin ok bilinen "Cce" hikyesinde anlatlan masallardan biri. Beni, hikyenin kendisinden daha ok etkileyen bir masal. Neden birok edebiyat parasnda ak gibi neredeyse sihirli bir anlam kazanm bir duygu anlatlrken, o duygunun ekiciliine ilk bakta hi de uygun dmeyen byle artc davranlardan sz edilir? Niye Oscar Wilde, "insan sevdiini ldrr" der? Wilde'a gre bunu bazen klla yaparz, bazen bir szle. ki nl yazarn tamamlanyor. "ak"la balayan anlatm da bir yokolula

Ama insan her zaman sevdiini yok etmiyor, bazen de sevdii iin kendini yok ediyor. Bunu anlatan hikyeler de var. Nedir bu, akla yokolu arasndaki iliki? Doa iin deprem neyse ak da bizim iin o mu acaba?

Ak denilen o iddetli duygu ortaya ktnda, yaratt muhteem arzuyla btn dnyamz sarsarak, bu arzuya uymayan, kar kan her eyi ykyor mu? Tek kiiden oluan doamz iki kiilik yeni bir yapya evirmeye alrken, varlmz bir baka insann ru huyla ve bedeniyle oaltmak isterken balayan byk sarsnt, bir kere baladktan sonra artk, btn engelleri ortadan kaldrmadan durmuyor mu? Eer istediimiz aheser uyumu, o olaanst mutluluu ve birliktelii yaratmaya engel olann sevdiimiz insan olduuna, sevdiimizin bizi mutlu etmeye, bizimle tek bir arzu iinde erimeye raz gelmediine inandmzda, onu ykp paralayarak arzularmza uygun bir hale mi getirmek istiyoruz? Onu ykamadmzda, yklacak tek engel olarak kendimizi mi gryoruz? Ykmak iin kendimize mi saldryoruz o zaman? Ak, iinde Zmrdanka kularnn, tuba aalarnn, define adalarnn, baldran zehirlerinin, baharat gemilerinin, parlak renkli mcevherlerin, sarho edici meyvelerin, fkeli volkanlarn, altn renkli kpklerinde tanrlarn ykand denizlerin bulunduu esrarl, bilinmezliklerle dolu, ekici ve rktc bir lem. Orada olduunu biliyoruz ama ne olduunu bilmiyoruz. stediimiz ve istemediimiz her ey var orada. Sanrm, akla ilgili kesin olarak syleyebileceimiz tek gerek, bu sihirli alana girdikten sonra byk bir sarsntdan geeceimiz. Bu sarsntdan sonra bizim iin yeni bir dnya oluaca. Kanlmaz olarak bu sarsntda bir eyler yklacak, bir kiilik bir dnyadan iki kiilik bir dnyaya geerken, bu yeni dnyaya uyamayacak birok alkanlklarmz, bencilliklerimizi, isteklerimizi yok edecek. Byle byk bir altst oluu yaarken yok etmediysek ve yok olmadysak eer, elimizde kalanlarla yepye ni, varlndan haberdar bile olmadmz, heyecanl olduu kadar sakin, tedirgin ettii kadar gven veren, korkuttuu kadar yattran mutlu bir lem yaratabileceiz. O leme geenler, gemeyenlerin bilemeyecei duygular yaayacak. O kadar mutlu olacaklar ki bazen birok eyi kendi istekleriyle feda edecekler. Hesse'nin masal kadar gerekst bir dizi izlemitim bir keresinde.

ok kat, bencil, karc, zengin bir iadam, hayatnda karsndan, ocuundan ve parasndan baka hibir eyi sevmeden yaarken birgn bir kaza geirir, bana arpan bir vin onun btn beyin salglarn deitirir. Mutlu ve iyiliksever bir adam olur. ocuu, fazla iyiliksever olduu iin irketi iyi ynetemediini iddia ettii babasn mahkemeye verir ama bu bile adam zmez. Paralarn kaybeder, buna da aldrmaz. Kars kanser olur, o gene glmser. Yeniden ileri dzeltmesi, irketin ynetimini ele geirmesi iin ameliyat olmas nerilerini hep reddeder. Hibir eyin bozamad mutluluundan vazgemez. ok sevdii kars lr birgn. Adam, beynindeki deiiklikten dolay bunu bile glmseyerek karlar. Bir odaya girer tek bana, orada dnr. Ve beyin ameliyat olmaya karar verir. "Niye?" diye sorarlar. "Karmn lmne alayamyorum, onun acsn hissedemiyorum" der. "Ama ben karm iin alamak istiyorum, ameliyat olup o acy yaayacam." Karsnn lmne alayabilmek iin mutluluunu bir kenara iter. ok sevdiinde, ac ekmemekten bile yaralanabilir insan. k olduumuzda, o byk duygusal deprem ruhumuzu antik Yunan kentleri gibi sallamaya balayp stunlarmz, kubbelerimizi, kemerlerimizi ykarak, o ykntlardan sevdiimizi de iine alacak yeni bir kent yaratmak iin geldiinde, mutlu bir varolula kederli bir ykl ayn anda dikilir nmze. Gcmz snar. Bir ak tayacak gce ve salamla ulaamadysak, deprem, vaktinden nce geldiyse bizi ya da sevdiimizi yok eder. Denizkz gibi bir "ak iksiri" isteyip onunla sevdiimizi ldrrz. Dalarn devrildii, ovalarn yer deitirdii, denizlerin kabard bu sarsltan geebildiysek eer, birken iki olabildiysek, bir bakas ruhumuza katldysa ve biz bir bakasnn ruhuna katlabildiysek, o zaman, sevdiimiz iin ac ekebilmek uruna mutluluumuzdan bile vazgeebiliriz. Akta gerekst bir eyler var. Gerei yok edip yeni bir gerek yaratan bir eyler. Masala benzeyen kendi gereinden baka bir geree tahamml etmez ak. O deprem baladnda gereklere sarlanlar, sarldklar gereklerle

birlikte yokolua kayar, gereklerden "eldoroda"ya, altn kente ular.

kopmay

gze

alanlar

Ak geldiinde, ellerinizi ap, avularnzdaki, sk skya tuttuunuz gereklerin akp gitmesine izin verin. O, size daha iyisini verecektir. Ellerinizi amazsanz yok eder sizi.

***

akltalar Ayr bir dnyadr o... Ter, sperm, patiska araf, ucuz parfm kokularnn karmna belli belirsiz bir p kokusunun da kart, yazlar tozlu, klar amurlu sokaklarnda erkeklerin, saldrganlklarn ve utangalklarn, bazen arsz glmsemelerin bazen de ask suratlarn arkasna saklamaya alarak hayvan srleri gibi dolatklar, yar plak kadnlarn, kendilerini pencerelerin dndan seyreden erkeklere edepsizce laf attklar, her an bir ln, bir cinayetin beklendii kerhane mahallelerinden, yaldzlar, aynalar, mermerler, hallarla denmi otel lobilerinin fsltl konumalarla artan sessizliinde usulca yaplan pazarlklara kadar ok deiik mekanlardaki parayla ehvet takasnda hep toplumun dna kmann, izilmi snrlar amann, makbul olamayann paras haline gelmenin heyecan ve gerginlii vardr. Herkesin birbirine muhta olduu ve kimsenin kimseye gvenmedii tuhaf bir pazar yeridir oras ve orada amalar, kadn erkek ilikisinin hibir biiminde olmad kadar ak bir ekilde ifade edilir. Kadn vcudunu, erkek parasn koyar ortaya. Kendilerini saklayan bir karanln iinden kar, seviir ve yeniden karanlklarna dnp kaybolurlar, birbirlerinin duygularn, dncelerini, hayatlarn bilmezler. Yzlerini bile hatrlamazlar belki. Ben bunun, u karmakark hayatta insan aklnn bulduu bir zm olduunu sanrdm. Ama geenlerde okuduum fevkalade elenceli bir haber, bunu insanlarn deil tanrnn yarattn gsterdi bana. Bir ngiliz bilimkadn, penguenlerin hayatlarn incelemi. Penguenlerin yaad blgede en zor bulunan ey aklta. Ve, yuvalarn yapmak iin bu akltalarn kullanyorlar.

Dii penguenler gidip erkeklere kur yapyorlarm, ayarttklar erkeklerle seviip karlnda aklta alyorlarm. Erkekler, sevitikleri diilere verebilmek iin akltalarn bulup biriktiriyorlarm. Baz dii penguenler ise pek yosmaym. Gidip erkei azdryorlarm, erkek ylesine etkileniyormu ki bundan, daha sevimeden, nasl olsa sevieceiz diye kartp akltan veriyormu, dii de akltan alp sevimeden uzaklayormu. Bilimkadn, bir dii penguenin hibir erkekle sevimeden tam altm iki aklta topladn grm. Bir erkekle birlikte yaayan baz dii penguenler de elerini brakp, gizlice baka erkeklerle seviip onlardan aklta alyormu. nsanlarn alveriinin ayns, bizde kymetli olan para, onlarda aklta. Roller de ayn. akltalarn toplayan erkek, vcudu karlnda o akltalarn erkein elinden alan dii. Bu tanrsal rol dalm, doann her parasnda dii bedeninin daha kymetli olduunu, erkeklerin bir diiyle seviebilmek iin paralarn, talarn, yiyeceklerini verdiini gsteriyor, yi ama neden? Kadnlarn buna, "nk erkekler aptal" diye cevap vereceini tahmin edebiliyorum, dorusu erkeklerin pek akll olduu da sylenemez. Ellerindekini diilere kaptran erkekler grndkleri kadar aptal olsalar o paralar, akltalarn, yiyecekleri bulup biriktiremezlerdi, demek tek neden bu deil. Erkeklerin sevimeyi kadnlardan daha ok sevmesi mi? Belli bir yaa gelen her erkek bunun da gerei yanstmadn bilir. Ne o zaman? Niye bir erkek sevimek iin bir kadna para vermeye hazrdr da kadn sevimek iin para vermedii gibi bir de stne para alr? Tanr nasl bir denge kurdu da aptallk erkeklerde orospuluk kadnlarda kald? Acaba hayattan talepleri birbirinden farkl olduu iin mi, rolleri de byle farkl?

Bir erkek bir kadndan sadece vcudunu isterken, kadn bir erkekten vcudunun yan sra ak, efkat, gven, g istedii ve erkek bunlar vermek yerine para ya da aklta vermeyi tercih ettii iin mi? Bunda bir doruluk pay vardr herhalde ama o vakit, kendisine, gven, g, efkat veren bir erkei varken gidip gizlice baka erkeklerle sevierek aklta alan penguenleri nasl aklayacaz? Erkek, istediklerini istedii miktarda veremediinde mi, dii gidip baka erkek buluyor? Dii sadece ak, efkat, g, gven istemiyor, bunlar hep ok miktarda istiyor, bunlar azalnca aklta turlarna kyor. Ya da... Dii, ne olursa olsun asla erkee gvenmiyor, her artta kendisini, geleceini ve yavrusunu gvence altna alacak kadar ok aklta biriktirmeyi amalyor. Bu mmkn olabilir mi? Her eyden daha fazla istedii ey aklta m? Akn kavurucu girdaplarnda kendini kaybedip akltalarn unutan dii, o girdaptan ban kard anda yeniden gvenliini, yalnzln ve akltalarn m hatrlyor, onu o sarholuun iinde daha fazla tutamadnzda bu eksiklii akltalaryla m kapatmak zorundasnz? Btn bu payeler, baarlar, iktidarlar, gler, kavgalar, sonunda akltana evirip diilere vermek iin erkeklerin biriktirdikleri mi? aklta yoksa, sevime de yok mu? Tanr, yarattklarna bahettii o muhteem hazz akltana evirerek eleniyor mu acaba yarattklaryla? bir avu

inden baka canly kartma yeteneine sahip olan diinin igdleri yalnzca yavrusunun gvenliini salamay m hedefliyor, bunun iin mi kendisini her zaman hayatn iinde ylesine yalnz, gvencesiz ve kimsesiz hissediyor, yanndaki erkeine inanmyor, varln ve bedenini erkeine deil de dourabilecei yavrularna m armaan etmek istiyor? Bir erkek btn ruhunu, btn bedenini verse de kadnn ruhunun bir parasyla, bedeninin bir paras hep gelecee, beklenen bir yavruya m ait olacak; bir kadn kendini asla tamamyla bir erkee veremeyecek mi, kadnn hibir zaman o n tam yaayamayp hep gelecekle ilgilenmesi, gvence aramas, hep erkeinden gizli bir dnyas olmas, onun, gelecee bal bir zincirin paras olmasndan m?

Yavrusu olsun ya da olmasn, igdleri ve ruhu hep erkee biraz uzak ve yabanc m? Aslnda o akltalaryla, bir bakasna, doacak yavruya ait bir bedeni mi satn alyor erkek? Bir yavruya adanm olmak gibi bir kutsallkla sarmalanm kadn bedeni, tam da o kutsal adanmadan dolay m orospuluu kefediyor? Kutsallk m orospuluu yaratyor? Ne garip bir aka bu! Kadn bedenini bu kadar kymetli klan, onun yaad na hibir zaman btnyle ait olamamasndan m kaynaklanyor? Eer yleyse, hibir erkek hibir kadna, btn varln o kadna balasa da, tmyle sahip olamayacak, onu gelecekle, gelecee ait endielerle paylamak zorunda kalacak, onun srlarna ulaamayacak, onun btn dncelerini bilemeyecek, duygularn tam olarak renemeyecek. Sadece sarlacak ona. Seviecek. Zamann karmaasn ruhunda ve bedeninde tayan yannda o nn derinlikten yoksun sln temsil edecek. Ve akltalarn verecek. kadnn

***

Huysuz Dhi... pek dokuyan zehirli bir rmcektir, bence bir yazar. Btn mr, kendine deerli besinler yaratacak olan hayat, insanlar, duygular, ruhlar yakalayacak alar rmekle geer ve bunu bir rmcek gibi amacnn farknda bile olmadan sadece doann kendine verdii yetenek ve arzuyla srekli yapar; muhteem mimarisine ramen dayankszl nedeniyle kirlenip deersizleen bir a ren rmcekten bir yazar farkl klan, onun, dayankl, renkli, deerli bir ipekten rmesidir alarn. Uzaktan bakanlar iin yazar, her ilmiinde insan ruhundan renkler tayan bir a ren, hayranlk uyandrc bir byc, gizemi anlalamayan bir tabiat aheseridir, yaknna sokulanlar iinse o, alarna taklan herkesin ve her eyin iliini kendi vazgeilemeyen

amac iin emen, o parlak aa dolananlar ann bir paras haline getiren, kendinden ve rdklerinden baka hibir eye aldrmayan zehirli bir yaratktr. Uzaktan bakanlar ondaki yaratcln ekici kutsalln, yaknna sokulanlar o yaratcnn rktcln ve zehirindeki grkemi fark ederler. Gerek bir yazar, kendisine uzaktan bakanlarda da, yaknana sokulanlarda da ayn ilgiyi yaratr, ama yaknndakiler kendi hayatlarnn kendilerinden ekilip alnmasnn acsyla birlikte, parlak ve kalc bir an paras haline dnmenin tuhaf lezzetini de tadarlar. Herhalde en ilginci, arkalarnda parparl ipliklerden dokunmu grkemli alar tayan iki zehirli rmcein, iki yazarn karlamas, birbirlerinin yaknna sokulmas, birbirlerini izlemesi, dokuduklarnn parlakln kyaslamalar ve birbirleri hakknda yarglara varmalardr. Yazarlar, yazarl kutsal bulmazlar, onlar eken, yazarln rktcl ve zehiridir. Ne gariptir ki, zehri en fazla olan, en parlak a dokur. Bunu bilirler. Onun iin genellikle bir yazarn byk bir yazar hakkndaki yarglar elikilidir, hayranlkla kmsemeyi, ballkla fkeyi, yceltmekle aalamay bir arada bulabilirsiniz. Zweig'n, hakknda bir kitap yazabilmek iin neredeyse on yln feda ettii Balzac'la zaman zaman alay etmesi, onun zaaflaryla elenmesi gibi, bir vakit Tolstoy'la yakn olan ve onunla olduu gnlerin notlarn yaymlayan Gorki, "Tanr gibi bir adam" dedii bu olaanst dhiden bazen "tiksindiini", "irendiini" de syler. Bir aristokrat, bir "barin" olan Tolstoy hakknda bir kyl, bir "mujik" olan Gorki'nin bylesine elikili duygular beslemesinin belki birok nedeni vardr ama Gorki, yazlarndaki o tanrsal grd yazarn yakc zehirini, bir ss gibi tad kabaln, yaralayc kendini beenmiliini de grmtr. Dnya edebiyatnn en byklerinden biri, bazlarna gre birincisi olan Tolstoy, kendi yazdklarn Homeros'la kyaslarken Shakespeare, Ibsen, Dostoyevski gibi yazarlar bile kmserdi, kendini beenmiliinden dolay yazarlkla bile yetinmez, bir peygamber olmaya alr, Gorki'nin dediine gre Tanr'ya bile direnirdi. "Onu her eyden daha ok uratran, aktan aa kemiren dnce, Tanr dncesi. Gerekte bir dnce deil de, kendisinden daha yukarlarda duyduu bir eye kar lgnca bir direnme gibi bir ey bu zaman zaman." O parlak a dokuyabilmek iin her yazarn muhta olduu o kendini beenmilik zehirinden, en parlak ipei dokuyan, en fazla pay

almt, kendinden baka her canly neredeyse yok sayarken, elinde "lm" gibi amansz bir gc tutan, bununla kendisine ba ediren "Tanr'y" ve onun yce silah olan lm belki de tek rakibi olarak grrd. "Demir ark, demir asa yeryzn dolaan, bir manastrdan tekine, bir ermiten tekine koan" yersiz yurtsuz gezginlere benzetiyor Gorki, Tolstoy'u: "Ne yeryz onlar iindir ne de Tanr, Tanr'ya yalvarlar alkanlktandr, iin iin bir fke duyarlar O'na." Tanryla ekien, insanlar Tanrdan bile iyi tanyp ondan bile iyi anlatmaya uraan, Anna Karenina romanyla kadn ruhunun en derinlerine inanlmaz bir incelikle nfuz edebilen Tolstoy'un kadnlar hakkndaki konumalar ise Gorki'yi "irendirecek" kadar kabadr, genliinde ok uar olduunu sylerken, bir kyly bile irkiltecek ak sak szckleri kullanmaktan hi ekinmez. Kendi yceliinden emin olanlarn o aldrmaz kabaldr onunki, karsndakileri artmak, bakasnn dediinde kirlenecei szcklerin ona dokunamayacan, kirletemeyeceini gstermek, belki de yz yze olduu insanlar, ycelii karsnda ezilmekten kurtarmak iin kullanr bunu. Ama buna kanmamak gerekir, eer onun konuma slbunu onun karsnda benimsemek gafletine der seniz, karnzda grrsnz. bir "barinin" souk ve yaralayc yzn

Tolstoy'un zellikle kadnlar hakkndaki konumalar rahatsz etmiti Gorki'yi, "Aza alnmayacak kaba eylerdi syledikleri, szlerinde bir yapmacklk, itenlikten yoksunluk sezilirdi, ok da kiisel eylerdi stelik. Bir kez incinmiti de sanki, ne unutabiliyor, ne balayabiliyordu." Gorki'nin belki o zamanlar bilmedii, Tolstoy'un bir kereden de fazla incindiiydi, karsyla bir "erkekkadn cehenneminde" yaamt, birbirlerini defalarca yaralamlard, Kontes Tolstoy, kznn piyano hocasna k olup onunla ilikiye girmiti ama birbirlerinden kopamamlard, zaman zaman birbirlerinden nefret de etmilerdi ama Anna Karenina'nn yazlnda Kontes'in, kocasna yardm ettiini dnmt herkes, zaten Tolstoy'un yazdklarn temize eken de her zaman karsyd. Kocasnn yazarkenki inceliiyle yaarkenki kabal karsnda aran, rmcein zehiriyle zehirlenen ama bu arada rmcei de zehirleyip yaralayan kadn sonunda kocasnn "yazarken bildiklerini yaarken bilmediine" karar vermiti. Birok yazar gibi Tolstoy da kendisine yaklaanlar, alarna dolananlar artyordu; ona, Tolstoy'u bulmak, onunla konumak iin geliyorlar, onun yerine kendini beenmi, kaba, kmseyici bir

"barin" buluyorlard; Kont Tolstoy, yazar Tolstoy'u, deerli, rmceini neredeyse herkesten, hatt belki kendinden bile kskanlkla gizliyor, kimsenin onu grmesine izin vermiyor, onun tanrsal sesini lml kulaklara duyurmuyordu. Bir aristokrat olduunu saklayan basit kyl giysileriyle dolamas gibi, bir dehy iinde tayan ruhunu da sradan, kaba konumalarla saklyordu. Ama nasl basit giysiler onun 'barin"liini yok etmiyorsa, basit konumalar da onun dehsn yok edemiyor, o basitliin iinden zaman zaman dinleyenin btn zihnini, hatt hayatn altst edecek cmleler ve yarglar kyordu. Tad ar yk hafifletmeye alan, onu tamasna yardm eden garip bir ocuksuluu da vard, bir keresinde Gorki'yle ormanda dolarken bir tavan hzla frlayvermiti ayaklarnn arasndan, "Lev Nikolayevi birden heyecanland, yz d, gerek bir eski sporcu gibi sevinle haykrd. Sonra garip, kk bir glmseyile bana bakt, duygulu, insancl bir kahkaha koyverdi. O anda olaanst bir sevimlilii vard." Gorki, onun, pis sularn iine devrilmi sarho bir kadnn yannda durup onu ayltmak iin, "Anne, anne!" diye baran bir ocuu anlatrken aladn da grmt; Tolstoy utanp, "Yal bir adamm ben. Korkun bir eyi anmsamak yreime iliyor" dedikten sonra eklemiti, "Sen de birgn kendi yaamn srm, tketmi olacaksn, her ey tpk eskisi gibi duracak, ite o zaman sen de benim gibi, benden daha kt alayacaksn." Btn hayat ipekler dokuyan zehirli bir rmcek gibi geti, kimse, hatt belki kendisi bile gerek yzn gremedi, aladn, gldn, kabalatn, inceliini, evresindekileri zaman zaman umarsz mutsuzluklara srklediini, bazen bir cmleyle mutluluklar yarattn, olaanst kitaplar yazdn ve btn bunlarn altndan gl bir n saklanamaz bir biimde dn grdler ama onun btnne ulap onun btnne sahip olamadlar. Gorki kk bulutlarn olduu gneli birgn Tolstoylarn evine doru yrrken ona, tek bana deniz ke narnda oturmu, denize bakarken etkileyici, tanrsal bir eyler sezmiti. rastlamt; grnmnde

"Birden lgnca bir duygulanmayla, ayaa kalkarak el sallayacan, sallar sallamaz da denizin cam gibi kaskat kesileceini, talarn kmldamaya, barmaya balayacan, evresindeki her eyin canlanp bir ses kazanacan dndm. O anda dndklerimi deil ama duyduklarm szle anlatamam, ruhumda kvanla korku vard, bylece her ey tek bir mutlu dncede kaynamt: Bu adam yaad srece ksz saylmam yeryznde. "

Sanrm btn byk yazarlar, zehirlerine, ktlklerine, bencilliklerine, melanetlerine ramen sonunda herkese Gorki'nin hissettii mutluluu duyumsatrlar: O yaad srece ben ksz saylmam.

Http://www.VazgectimSenden.com/forum

Suyun Taa Dnt An... Kar, hayatn yzne rtlen ipek bir duvak gibi usulca beni sarmalayp iine alyor, yrdm sahil boyu gibi beni de sszlatryordu. Sessizdi. Sakindi. Yzme dokunan birikiyordu. kk taneler byklarmda, sakallarmda

Her admda biraz daha beyazlaarak, her admda biraz daha hayatn dadaasndan uzaklaarak, her admda biraz daha unutarak yryordum. Sknet efkatliydi. Beni yattryor, sakinletiriyor, huzursuzluumu dindiriyordu. Karlara kartm hissediyordum. insanlara ait bende ne varsa onlar insanlara brakp, geldiim yere, o mehul sszla dnyordum, iim karlar gibi sessizdi, hi susmayacak sandm nice duygu aniden susmu, sanki uzun bir yolculuk beyaz bir sahilde son bulmutu. Kendi bedenimden bile uzaklayordum. lm "asude bir bahar lkesine" benzeten rindin lm gibiydi yaadm, lmle hayat arasndaki o karanlk uurum kapanm, ikisinin yerini ikisine de benzemeyen ama ikisinden de iinde bir eyler tayan baka bir lem almt. Hayatta anlaml ne varsa anlamn yitirmiti. Hissettiim sadece var olmann kendi hazzyd. Bir de varlmn hazzna daima elik eden, srf ben ben olduum iin sahip olduum o kra keder. Derinden, ok uzaktan gelen bir ney sesi gibi hep iimde duyduum, o alkn olduum duygu. hep kendimle gezdirdiim

O anda ne haz bir kahkahaya benziyordu ne de keder bir gzyana, her ikisi de kendini ifade etmeye ihtiya duymayan bir mulakla ve gce sahipti. Sahildeki ters evrilmi, omurgasnda karn incecik beyaz bir izgi gibi biriktii sandaln kenarnda siyah bir kedi duruyordu. Gzlerini krptrarak bana bakyordu. Islanmt, yordu. Yumuak, nefti bulutlar sularn stne kadar inmi, ufuk izgisini hemen yanmza kadar tamt, deniz durgun, kk bir gl gibiydi, kprdamyordu. Sanki istesem stnde yryebilecektim. Hayatn sadece gereklerden ibaret olmadn, gereklerin de tesinde bir baka hakikatin bulunduunu, duygularmzdan, dncelerimizden, ihtiraslarmzdan karl bir kavakta ayrldmzda her eyin olduundan baka bir biimde grlebildiini, denizin gle, suyun taa, insann ruha dntn hissedebiliyordum. Gvdeleri donup parlak buzdan billur kselere benzemi iri aalar dile gelip konusa amazdm. Hatt, her eyin sustuu o anda konumalarn bile bekledim. Karlarn arasndan gzlerim etrafmda olanlar grrken, iimde birbiri ardna gemi grntler alp kapanyordu, annemin yz, alayan bir kz ocuu, kimsesiz bir lokantada birbirine dokunan iki el, buzlu steple rin ortasnda Doktor Jivago'nun snd cam kk ve gzlerini ocukluunun gzleriyle deitirmi kendi yzm... Kendisini kendisiyle saklayan yzm. Yzm, benim yalnzlm. Birgn alma odasna kendisinin girdiini gren Maupassant gibi kendi yzm gryordum. Ve, buzlu bir stepin ortasndaki cam kkte saklanan Doktor Jivago... Ve, gerekleri yazd iin gerek hayattan kovulan, lanetlenen, yapayalnz braklan Pasternak'n, izgilenmi air yz... Eer, Pasternak' bir evde tek bana lme brakanlar bu ssz sahilde karlarn iinden geirseydim, taa dnm suyu, konumasn umduum aalar, m siyah kediyi, denizlere inmi nefti bulutlan ve kendi ilerindeki yzleri grselerdi, o yal yazar gene de lanetlerler miydi bir roman yazd iin? Kar yaarken, bulutlar bir yerinden alverdi, o ince izgiden parlak bir k huzmesi saten bir kuma gibi parlayan karlarn stne dt,

kristal tozlarnn prlts bir anlna btn sahile yayld. iri, a kargalar incecik bacaklarnn stnde srayarak yiyecek bir eyler bulabilmek iin kafalarn o kristal tozlarnn iine soktular. Hayatn iinden bir anlna da olsa syrlp hayatn biraz tesinde duran, o skneti, o sszl, o sonsuz sessizlii, o ihtiraslardan soyunmuluu, o "asude bahar lkesini" grmeden hayat anlayabilmek, o hayat gerekten yaayabilmek pek mmkn olmuyordu, gerekleri anlayabilmek iin bazen gerekleri terk etmek, onlardan uzaklamak, sszlamak gerekiyordu. Sahildeki aycnn derme atma bfesinin tahta kepenkleri indirilmiti, yazn kk bir sdn glgeledii bahesindeki masalarn stne ters evrilip konmu sandalyeler, kar ynlarnn altnda, unutulmu ller gibi duruyordu. K gnleri kapatlm sayfiye yerlerinin yalnzl. Hzlanyorum biraz. Gzlerim yanyor. Karlarn altnda yeniden canlanaca, glgesinde oynayan ocuklarn sesini iitecei gnleri bekleyen kk st aac gibi kendini yapayalnz hissederken, birazdan dnecein hayatn tadn ve kymetini daha ok bileceini sezmenin lezzetini de alttan alta duyuyorsun. Benden baka yryen kimse yok. Yalnzln, hayat terk etmenin, ihtiraslardan uzaklamann, sessizlie karmann, karlarn altnda sszlamann, bir bolukla evrelenip o boluun paras olmann sakin ama yakc bir ehveti var, insann ruhuna ileyen. Bir yanm eve dnmek, scak bir odada eski romanlarn kahramanlarna kavumak, onlarn maceralarn demli bir ay ierek yaamak istiyor; bir yanm burada, kar tanelerinin uutuu, suyun taa dnd, aalarn billur kadehleri andran gvdeleriyle dile gelecek gibi durduu kimsesiz sahilde kalmak, iindeki grntlere ulamak, onlar grmek, onlarn sesini duymak, gereklerin gerekliklerini kaybettiine tanklk etmek, btn duygularn unutarak kendi varlyla ba baa kalmak istiyor. Byk bir gle mziin zirvesine doru ykselecek orkestrann, o muhteem patlamadan nceki bir anlk sessizliine benziyor bu sahil. Beni yeniden hayata hazrlyor, hayattan kopararak. Baka hibir eyi deil, yalnzca kendi varlm hissediyorum. Hayatla lm birbirine deiyor. Annemi hatrlyorum, her yalnzlmda hatrladm gibi. Onun szlerini, glmsemesini... Onun lmn...

Kendi lmm hatrlyorum. Btn korkularm terk etti beni. Genliimde muhta olduum, byttm, tenimde tadm korkular, artk onlara ihtiyacm olmadn bildiklerinde gittiler. Annemle gittiler, benle gittiler. Kar yayor. Sahil sakin ve sessiz. Kristal tozlan uuuyor. Gvdeleri buzla parlayan aalar suskun. Artk dnmeliyim...

***

l Sevimeleri Baz sevimelerden yeniden doarak karz, baz sevimelerden bir para lerek. Her sevimede bir baka insann tenine, terine, kokusuna kararak kendi varlmzdan soyunur, bir baka bedene dalrz; alacakaranlk bir kaybolutan kp yeniden paralarmz bir araya topladmzda iimizde ya bir zenginlik, bir oalma ya da bir eksiklik, bir yoksullama hissederiz. Niye baz sevimelerden, bir krmz karnca yuvasna girmiiz gibi ruhumuzu kemiren minik canavarlarla ayrldmz, neden baz sevimelerden kevser imi gibi mutlu sarholuklarla kalktmz da tam bilemeyiz. Bazen bedenimiz mesutken ruhumuz muzdarip de olabilir. Bedenimiz alndan tam kurtulamad halde ruhumuzun az rastlanr bir saadete eritii de... Bir l gecesi kerken, kumlarn henz scakln yitirmedii ama nereden geldii bilinmeyen l rzgrlarnn serinlikler tad saatlerde, geni bir adrn iinde, yere serilmi ipek halnn altndaki kumun scaklyla, byk bir yelken gibi rzgrla dalga dalga kabararak rpnan adrn giriine aslm deri rtden ieri szan serinliin plak bedenlerimize dokunduunu hissederek, arap, hurma, tarn kokular arasnda soluk solua, ter iinde, lklarla, her dokunula kendimizden gee

rek saatlerce lgnca sevitikten sonra o lden nasl ayrlacamz hibirimiz kestiremeyiz. Byle bir sevimenin arzuyla buulanm hayalinde istediimiz her ey vardr ama gereinde neyin eksik olabileceini batan dnemeyiz. Yamurlarla slanm bir ehrin souk ve ssz sokaklarnda, bir apartmann giriindeki kuytulukta sadece birka dakika srecek bir sevimenin ruhumuza ve bedenimize neler katacan ya da onlardan neleri eksilteceini de yaamadan tahmin edemeyiz. Nedir bunca deiik sevimenin bizi bazen yeniden dourup bazen ldrmesinin nedeni? Neden baz sevimelerde ruhumuzla bedenimizi denk getiremeyiz? Herkesin buna deiik bir cevab olabilir. Belki yanlyorum ama ben bir sevimede yeniden domakla lmek arasndaki fark, "sarln" yarattn dnyorum. Bir sevimenin neredeyse btn yakc ayrntlar bedenle ilgiliyken, sanrm bir insann bir insana sarlma istei ve biimi ruhumuza hitap ediyor. Bir sevimenin ehvetle, arzuyla, ldrmayla, zaman zaman acyla, kendinden geile ykl zenginliine, tek bir sarl kendi iinde tad duygularla, efkatle, sevgiyle, huzurla, yaknlkla ulaabilirse, yle bir sevimeden yeniden doarak, zenginleerek, saadeti btnyle hissederek kabiliriz. Sevimelerin taklitleri olabildii, bu taklitlerle kendimizi bile kandrabildiimiz halde sarllarn taklidi olmuyor, en azndan byle bir sanlla kendimizi kandramyoruz. imizi huzurlu klacak, istein efkatle kart bir sarln bizi ikna edebilecek bir taklidi yok. Hollanda'da Avusturyal bir ailenin ocuu olarak doan ve kendine ait bir slpla edebiyat leminde kendilerine zel bir yer kazanan yazarlar arasna katlan Thomas Bernhard'n, "nc sayfa haberlerini" andran, hemen hemen bir gazete diliyle yazlm ve iinde neredeyse tek satrlk bir ironi tayan hikyelerini toplad bir kitab var. Bu hikyelerin lezzetinin benim edebiyat zevkime ok hitap ettiini syleyemem ama bunlar arasnda, kitaba adn veren "Ses Taklitisi" diye ksack bir hikye var ki, son satr gerekten insan arpyor. nl insanlarn seslerini taklit eden bir komedyeni bir toplantya gsteri yapmas iin davet ediyorlar ve diyorlar ki, "Biz sizin daha nceki gsterilerinizi de izledik, bize daha nce yapmadnz, bizim

dinlemediimiz ses taklitleri yapar msnz?" Adam, "Olur" diyor. Birok deiik insann sesini taklit ediyor. Sonunda ondan zel bir istekte bulunuyorlar. - Bize bir de kendi sesinizi taklit eder misiniz? Ve, "ses taklitisi" bunu yapamayacan sylyor. Herkesin sesini taklit edebiliyor, bir kiinin sesi hari. Kendi sesi. ok basit, ok yaln, ok sade ama ok arpc bir gerek. Kendimizi taklit edemiyoruz. Kendi sesimizi taklit edemiyoruz. Bence kendi sarlmz da taklit edemiyoruz. Sesimiz gibi sarlmz da ok derinimizden, iimizden geliyor ve taklit edemeyeceimiz kadar bize ait. Sesimizin, bizim btn duygularmz, kelimelerimizle onlar ne kadar saklamaya alrsak alalm, ele ver mesi gibi sarlmz da, sevimelerimiz nasl olursa olsun, o sevimeden ruhumuzun nasl ktn ele veriyor. Sevitiiniz insana, sevimeden bir mddet sonra, belki be dakika, belki be gn, belki be hafta sonra baktnzda ona sarlmak isteyip istemediinizi, bir kadnsanz banz onun enesinin altna sokma, bir erkekseniz onu belinden kavrayp gsnze doru ekme arzusuna sahip olup olmadnz grmek, yaadnz sevimeden ruhunuzda bir eksilme mi, bir zenginleme mi kaldn da gsterir sanyorum. Sevimeler bazen o korkun ehvetle sizi sarp sarmalasa, sizi bir zevk volkannn iinde savursa da her zaman gerek varlnzn paras olmayabiliyor; ama sarllar, onlar, sanrm ruhumuzun bedenimize yansd yer. Sevimelerin taklidini yapabiliriz. Sarllarn taklidini yapamayz. Bedenimizin her zerresine dokunan, zihnimizi arzu dolu karanlk alevleriyle karartp bizi yalnzca bedenimizden ibaret bir hale getirerek seviirken bizi paha biilmez zevklere salan ehvetin, bizim iin her zaman hem istenen, hem kukulanlan bir duygu olmas, sanrm onun sarllardan yoksun olabileceini bilmemizden.

Aslnda her ehvet saldrsnda, her sevimede, her zevkte onun ardndan gelecek sarl bekliyoruz, bedenimizle birlikte ruhumuzu da doyuracak, mutlu ve huzurlu klacak olan o benzersiz sarl. Bir l adrnda, bir apartman kuytusunda, bir yatak odasnda, bir mutfakta, bir parkta, bir tekne gezintisinde, bir ormanda, bir sahilde, bir koltukta, nerede olursa olsun, nasl olursa olsun, sevimelerimiz farkna varmadan ruhumuzun hazinesine dokunuyor. Ya oraya yeni ziynetler brakyor ya da orada biriktirdiklerimizden bazlarn insafsz bir hrsz gibi bizden alyor. Bu sevimeleri seviyoruz, hayal ediyoruz, zlyoruz, istiyoruz; stelik bunlar isteyip hayal ettiimizi de biliyoruz; bilmediimiz, sarllar da gizlice arzuladmz. Belki de bu sarllar arzuladmz kendimize ok itiraf etmememiz, sevimeler kadar hayalini kurmamamz, onun sevimeler kadar kolay bulunamayacan hissetmemizden, eksikliinin yarataca hayal krklnn sarsc olabileceinden endielenmemizden. Sevimeler, zevk dolu bir araf, kapsnn cennete mi, cehenneme mi alacan bilemiyoruz. O kapy aan ise sarllarmz. Sesimizi taklit edemiyoruz. Sarllarmz da taklit edemiyoruz. Ve, baz sevimelerimiz bizi yeniden doururken baz sevimelerimiz bizim bir paramz ldryor. Hayallerimizde ve hakikatlerimizde, bir gezgin gibi sevimelerden sevimelere dolaarak ruhumuzla bedenimizi bartracak bir mucizeyi aryoruz biz de.

***

Gizli Dil Ben ne zaman bu konuyu dnsem aklma hep Amarcord filmindeki o sahne gelir. Koca memeli bakkal kadn, kyn ufak olanlarndan birini bakkal dkknnn arka tarafna eker. Hayatnda hi plak kadn grmemi olann meraktan ve heyecandan falta gibi alm gzleri nnde o inanlmaz byklkteki memelerini kartr. Kendisine bakan kk olann azna verir memelerinden birini. Ve fkeyle azarlar sonra olan. - liflemeyeceksin salak, emeceksin.

Kadnlarla erkeklerin "flemeyeceksin salak, dnrm.

konumalarnn bir yerinde hep, emeceksin" tuhaflnn yaandn

Kadnlarn bir ey sylediklerinde aslnda baka bir ey sylemek istemi olabileceklerini kendim mi fark ettim, yoksa bunu bana bazen usulca, bazen sabrszca szleriyle kadnlar m retti, imdi tam kartamyorum. Ama bir kadn, "Ben yorum" dediinde, bunun cevabnn, "stne bir ey al", "istersen bir taksiye binelim", "eve geldik zaten" trnden bir sz olmadn, "yorum" dediinde kadnn, "bana sarlsana" demek istediini ve ona sarlmak gerektiini renmek epey zamanm ald. Sanrm binlerce yl boyunca isteklerini aka sylemelerine izin verilmedii iin "gizli bir dil" gelitirmek zorunda kalan kadnlar, bu kadar basit bir eyin erkekler tarafndan niye anlalamadn, niye "emeceklerine flediklerini" hi anlayamazlar. Erkeklerin, bakkal dkknnn arka tarafndaki salak kk olana benzediini dnrler: "Anlaysz ve beceriksiz salaklar." Sevgi ve efkat eksikliine hi tahamml edemeyen, bunlarn "aka" sylenerek elde edilmesinin ise elde edilenin deerini dreceine inanan kadnlarn, niye isteklerini dpedz sylemedikleri ise erkekler iin hep bir srdr. Duygularn gstermenin kadnlara zg bir davran olduunu sanan erkekler, aka sevgilerini ve efkatlerini gstermekten hep utanrlar. Farknda olmadan, onlar, bu duygularn gsterilecei tek yerin yatak odas olduuna inandklarndan, kalabalklarn iinde sevgi ve efkat gsterdiklerinde, herkesin seyrettii bir yerde seviiyorlarm hissine kaplp tedirgin olurlar. Erkekler iin duygular, kapal yerlerde yaanmas gereken "mahrem" eylerdir, kadnlar ise bunun, hayatn her nnda yaanmas gereken bir ey olduunu dnrler. Hemen hemen hepsi gizli bir "derebeyi" olan erkekler, kadnlarn her isteinde, her talebinde bir isyan, bir bakaldr, hatt bir hakaret grrler. Erkeklerin bekledikleri, kadnlarn "meleri" ya da "ackmalar" deil, erkein yannda souu ve al hissetmeyecek kadar kendinden gemi bir aka kaplmalar ve bu ak, taleplerini dile getirmeyerek gstermeleridir. Galiba o yzden, erkein biraz kadnslat ve duy gularn alabildiine zgr brakt akn ilk gnleri getikten ve

erkek yeniden balarlar.

erkekliine

dndnde,

kadnlar

"meye"

"Benim uykum geldi" dediinde erkein onla beraber yatmamasn, perhize balad srada aniden bir holuk yapma istei duyan erkein ona sevdii yemekleri almasn "dmanca" bulmaya koyulurlar. Artk, erkein her davran ince eleklerden geirilip, onun szlerinde ve davranlarnda "sevgisizlik" iaretleri tek tek saptanr. Ve o gizli dil daha sk ortaya kar. Kendilerinden yaknrlar nce, "ok imanladm," "ok yalandm", "ok irkinletim" diye; bunlar syledikten sonra erkeklerin ne syleyeceklerine, ne yapacaklarna bakarlar. Kendilerine byk bir ilgi eksiklii olarak gzken o anlayszlklarn, artk eskisi kadar beenilmemelerinden ya da sevilmemelerinden mi kaynaklandn anlamaya urarlar. Batan savma verilecek her cevap, bakkal kadnn fkeli tepkisini hak eder. - Liflemeyeceksin salak, emeceksin. Ama erkekler bu durumlarda genellikle flerler. - Yoo, hi de imanlamadin, iyisin, biraz kilo aldin belki ama nemli degil. Bu yakinmalar onlara manasiz ve ocuka gelir nk. Kadinlar ise sinirlenmeye balarlar. - Sen beni eskisi kadar sevmiyorsun. Bunun cevab elbette, "Nerden kardn bunu, tabii ki seviyorum" deil, sk bir sarl ve iyi bir pmedir. Bir eylerin yanl gitmeye baladn gren erkek ise, gzel bir hediye almann ya da daha kestirmesi "biraz para vermenin" zaman geldiini dnr. Onun iin sorunun tedavisi pmede deil, paradadr. Kabul etmeli ki, kendi deerini, gizliden gizliye kendine verilen parayla lmeye yatkn kadn iin yaplacak "fedakrln" miktar bir zaman ie yarar; kadn, "salan" duygularn byle ifade etmeye altn anlar. Erkek ise, o dz vaheti ve insafszl ile, "alyorsa biraz para ver" zmlemesini benimser. Ama hediyelere ve paralara abuk allr, sarllarn ve pmelerin

zlemi yeniden balar. Kadn "r". Son bir iki deneme daha yapar, bazen gzellii ve cinselliiyle, bazen sinirli kmalaryla, erkee "dnde ona sarlnmas gerektiini" bir daha retmeye urar. Ama erkek hl, emeceine flyorsa, o tehlikeli sapak yaklat demektir. Ya kadn kadere rza gsterip teselliyi hediyelerde, parada, ocuklarnda, kendisine salanan gvende aramaya raz olur ve arada srada tutan "ben ok yalnzm" yaknmalan ve alama nbetleriyle hayatn srdrr ya da "meye" fazla dayanamayp "sarlmasn bilen" biri var m diye etrafa baknmaya koyulur. "Sarlmasn bilenler", bu radarlaryla hemen bulurlar. Bir vakit iler iyi gider. Ama sarlmasn bilenler de bir sre sonra kanlmaz erkekliklerine geri dnp yen kadna, stne bir hrka almasn sylerler. Ve bu hem ackl, hem elenceli sreci balatan ilk uyar da her kadnn kendi zel lisannda hemen sylenir. - Liflemeyeceksin salak, emeceksin. sapaktaki kadnlar keskinlemi

***

imizde Bir Yer... Bu sylediimin doru olup olmadndan hi emin deilim ama bana yle geliyor ki sanki hepimiz, iimizde bir bakas iin ayrlm bir yerle douyoruz. Bir paras kayp bir bulmaca gibi... Hayatmzn nemli blmn garip bir eksiklik duygusu ile geirmemiz, baz sabahlar anlalmaz skntlarla uyanmamz, bazen isimsiz umutlarla neelenmemiz, sanrm o boluun iimizde yaratt girdaptan kaynaklanyor. Karlatmz her kadna ve erkee, belki de hi farknda olmadan, girinti kntlar o boluun kesiklerine uyacak diye mi bakyoruz? Elinde Sinderalla'nn ayakkabsyla dolaan biri var sanki iimizde, herkese, "Acaba ayakkabnn sahibi bu mu?" diyerek bakyor. Tam olarak neyi ya da kimi aradmz bilmiyoruz. Bize retilen bilgilerden yola karak aradmz insanla ilgili birok

olumlu zellik sralyoruz ama genellikle sylediklerimiz geree ok uymuyor. Sonra birden birisi hayatmza giriveriyor. Onun sahip olduu bir ey, belki kokusu, belki dokunuu, belki gl, belki zeks, belki hayata bak tarz, belki zevki, belki aldrmazl, belki ihtiras, belki de ktl, iimizdeki boluun btn girinti kntlarn dolduruyor. lk dndmz, onunla mutlu ve huzurlu olacamz. imizdeki boluun ancak "iyi eylere" sahip biri tarafndan doldurulabileceini sanyoruz. Ama gerek, her zaman byle deil. ounlukla iimizdeki bolua uyan "para", ktlk oluyor. Bir keresinde gzel bir kadnla tanmtm. Rahat, zgr, zengin bir kadnd. Paralarn yiyen, olanaklarndan insafszca yararlanan, yalan syleyen, baka kadnlarla krtran, onu brakp brakp giden bir adama tutulmutu. Adam ok yakkl deildi. Baarl deildi. Sk sk ayrlyorlard. Kadn, baka erkeklerle de oluyordu, hatt bir iki defa da evlenmiti. Ama adam ne zaman arsa koarak ona gidiyordu. Byle tuhaf bir ba, insann aklna kanlmaz olarak "cinsellii" getiriyordu, aralarnda garip bir uyum olduunu dnyordu insan. Benim aklmdan bunun getiini anlayan kadn, ben bir ey sylemeden, sorulmayan soruya cevap vermiti. - Dier erkeklerle sevimemden daha da deiik deil onunla sevimelerimiz... Geri onla birlikteyken sabah akam seviiyoruz ama ona baktmda ilk aklma gelen ey sevimek deil... Ama onu uzaktan bile grdmde titremeye balyorum... Onu grebilmek iin para harcamaya raz oluyorum, aalandm bile bile onun arszca istedii hediyeleri alyorum... Bunun ne olduunu da bir trl zemiyorum. Bana, iimizde baka bir insana ait bir bolukla doduumuzu dndren ilk, bu kadnn anlattklar olmutu. Zamanla, bu tr bamllklarn, korkun denilebilecek tutkularn genellikle esrarengiz zaaflarla birlikte ortaya ktn fark etmitim.

Bunun, ktlklerle doldurulmas iin ruhumuza "eytann boluu" olduunu dnmtm.

yerletirilmi

nk bu tr ilikiler genellikle byk sorunlarla boy atyordu. Bulmak iin yllarmz harcadmz insandan kaabilmeye, ondan kurtulmaya alyorduk. Ak, mutluluk, gven, dostluk, yaknlk yerine gvensizlik, tedirginlik, mutsuzluk, hatt bazen dmanlk ve kzgnlk vard. Bir baka insan, neredeyse hayat boyu bitmeyecek bir sorun haline gelebiliyordu bizim iin. Ama onunla yaadmz huzursuzluklar, bakalaryla yaadmz sknetten daha ekiciydi. O insanla birlikte, o insann yaratt soruna da tutuluyorduk. Eer biri aniden o sorunu zmlese, hayatmzdan bize ac veren sorun karlsa hissedeceimiz duygu, bir rahatlamadan ok, bir boalma ve eksilme olacakt. Belki yanlyorum ama bazen bir insandan ziyade bir soruna tutulduumuzu bile dnyorum; o insan dierlerinden farkl klan, onun yaratt sorunlarn dierlerinin yaratt sorunlardan daha fazla ilgimizi ekmesi, bakalaryla yaadmz sorunlarla bir zaman uratktan sonra onlardan rahata vazgeerken o insann yaratt sorunlarla uramaktan asla vazgeemeyiimiz, hatt bu sorunlarla uramaktan hastalkl bir zevk bile almamzd. Elbette, o insanla yaadmz sorun, sevimelerle, ortak zevklerle, neeli konumalarla, elenceli tartmalarla da ssleniyordu ama ilikinin asl ekirdei hep o sorun oluyordu. Belki de, iimizdeki o boluu dolduracak olan, bizim en ok ilgimizi ekecek sorunu yaratacak olan insand. Bir adm daha teye giderek belki unu bile sylemek mmkn, sorun zlemez hale geldike, hatt yava yava bir imknszla dntke bamllmz ve ilgimiz de artyordu. Bazen, o insanla yaadmz sorunlardan yorulup katmzda, sadece o insan deil, o insanla yaadmz dertleri zmlemek iin harcadmz zamanlar da zlyorduk. Zihnimizin bir parasnn hep ayn sorunu dnmeye, areler bulmak iin kvranmaya altn, bu olmadnda byk can skntlar ve yalnzlklar yaadn gryorduk. Niye onca insan arasnda yalnzca birinin yaratt sorunlar o kadar ilgimizi ekiyor, bunun cevabn bilmiyorum. Tek aklma gelen, o insann birok zelliinin bir araya toplanarak

"eytann boluunu" dolduracak zel biimi oluturmas. Eer bu sylediklerim doruysa, o zaman, biroumuz kendini mutlu edecek insan deil, kendi eksikliine denk gelecek sorunu yaratacak insan aryor ncelikle. Mutluluk, sorunun yaratt karmaann arasnda, frtnaya yakalanan bir insann snacak bir kulbe bulduunda hissettii sevince benzer bir ekilde zaman zaman ortaya kyor. Bu ksa mutluluk zamanlar, ortasnda var olduu dertlerin ve aclarn boyutlarna uygun bir parlaklkta oluyor ve asla unutulamayacak bir haz veriyor. Sorunlarn karmaklna patlamalar yaanyor. ve byklne uygun mutluluk

Birbirine hi benzemeyen iki duyguyu, iki zt ucu ayn anda tutabilen biri de neredeyse hayatn btn enerjisini, bazen olumlu bazen de olumsuz bir biimde, btn bedeninde ve ruhunda hissediyor. Bamll yaratan da bu olmal. Hepimizin iinde bu bamll yaratacak insann gelmesini bekleyen bir boluk var, eksik bir para. Bizi en ok uratracak olan aryoruz belki de. O insandan daha gzelini, daha yakklsn, daha zekisini, daha glsn, daha gvenilirini bulsak da sonunda gene bizim aradmz sorunu ve mutluluu bize yaatacak olana dnyoruz. O gzel kadnn dedii gibi, "Onu grnce titriyoruz." eytann bizim iin hazrlad o zehirli karm imek istiyoruz. Bizi sarho edip bu dnyann gereklerinden kopararak cehennemde ve cennette dolatran, o yakc karm nk.

***

Sevdiiniz Kaybolduunda. Bazen, sevdiiniz insan kendi iine girip gzden kaybolur. Kapsz bir katedralin nnde duran biare bir dindar gibi, ieri girenin yeniden dar kaca bir geit bulabilmek iin sevdiiniz insann etrafnda dolamaya balarsnz. Durumunuz korkuntur.

Sevdiiniz karnzdadr, ite onun salar, onun dudaklar, onun gzleri, onun sesi, onun glmseyii, onun bak, onun duruu ama btn bunlar onu, sizin sevdiiniz "o" yapmaya yetmemektedir, "o" kendi iinde kaybolmutur. Eer tmyle ortadan yok olmu olsa, btn dnyay gezip onu aramaya razsnzdr ama aradnz, nnzde durmaktadr ve o, sizin aradnz deildir. Onu arayabileceiniz baka bir yer de yoktur. Sevdiiniz insan, sevmediiniz insann iindedir. aresizliklerin en insafszdr bu. Kaybolan bulabilmek sarlrsnz. iin, onun iinde kaybolduu insana

O bir seraptr, aznza kumlar dolar. Tanrlarn lanetine uram bir matematiki gibi btn rakamlar alt alta yazp toplarsnz, sonu yanltr, birisi rakamlarn deerlerini, size haber vermeden deitirmitir, gittike daha ok ldrarak yanl rakamlarla doru bir sonu bulabilmek iin bouursunuz. Sevdiinize ulaabilmek iin lgnlklar yaparsnz, onunla deliler gibi seviirsiniz, alarsnz, barrsnz, yalvarrsnz, tehdit edersiniz, sokulursunuz, kaarsnz, hibir ey deimez, katedralin kaplar duvarlarla rlmtr. ocukken, byk kadnlara k olurdum. ocuktum ama imknszln farkndaydm. Dudaklarm iirerek oturur, yalarmz hesap ederdim, ben ka yana geldiimde o ka yanda olacak, birlikte olmamz salayacak zamana ne kadar srede ulaabiliriz. Byk bir ciddiyetle ve inanla yapardm bunu. Bir ksmn gerekten de buldum daha sonra. Ve ilk o zaman rendim, bazen sevdiim kadnn sevdiim kadn olmadn. ocukken k olduum kadnlard ama ocukken k olduum kadnlar deillerdi artk. Glleri solmu, hareketleri arlam, kvraklklar kaybolmutu. Zaman, benim sevdiklerimi, sevdiklerimin iinde kaybetmiti. ocukluumun en unutulmaz kitaplarndan biri olan Gog'un yazar Papini'nin "denmeyen Gn" isimli hikyesine rastladm geenlerde.

ok gen ve gzel bir kadna birgn bir adam geliyordu, "Kzm hasta, lecek" diyordu, "Siz hayatnzdan bir yl verin benim kzma, imdi o kadar gensiniz ki, bu bir yl fark etmezsiniz bile, daha sonra bu bir yl ben size gn gn deyeceim, bana verdiiniz yz altm be gn aynen geri alacaksnz." Gen kadn raz oluyordu. Yirmi yandan yirmi be yana atlyor ve gerekten de arada kaybolan yl fark etmiyordu. Sonra yllar gemeye balyordu, ilk izgiler beliriyordu, ilk beyazlar salarn arasnda, daha yorgun kalklan sabahlar, balad yln gnlerini adamdan geri almaya koyuluyordu. O gnleri geri aldnda yeniden yirmi yana geri dnyor, o yllarda olduu gibi herkesi kendine hayran brakyordu. nceleri o yz altm be gn hi bitmeyecekmi gibi kullanyordu. Sonra, gnlerin azaldn fark ediyordu. Bir atoya saklanyor, orada yalanmay yayor, arada bir de adamdan bir gn alp yirmi yanda bir gen kz olarak ortaya kyordu. Onun yirmi yandaki halini grenler ona k olup peine dyorlard ama onu bir daha bulamyorlard; nk o, ertesi gn yal bir kadna dnyordu. Ayn kadn, hem yal, hem genti nk. Yirmi yandaki kadn aradnzda onu bulabileceiniz tek yer, o yal kadnd ve o yal kadn artk yirmi yanda deildi. Ve o yirmi yandaki kadn bulabilecein baka bir yer de yoktu. Papini, zamann yok ettii bir kadn ve gzellii anlatyordu. Onun sihirli anlatmyla kayboluyordu. gen kadn yal kadnn iine girip

Benim ocukluumda olduu gibi. Yllarca ben bunu dndm, istediin kadn, zamann tesiriyle deitiinde ve bulduun kadn artk aradn kadn olmadnda ne yaparsn diye. Zamann yaratt aresizlik, ocukluumda ve genliimde aklm ok kurcalad, btn aresizlikler gibi iimi ok rseledi. Ama daha beter bir aresizlik olduunu renmem iin biraz daha bymem gerekti.

Zaman her eye ramen doaya ve alkanlklara uygun bir biimde deitiriyordu insan, kaybolan kadn uzun bir srede usulca kayboluyordu kendi iinde. Bir de zamana bal olmayan ani kaybolular vard. Daha bir gn nce kaplar olan katedralin bir sabah kaplar ortadan kayboluyor, sevdiin, sonsuza dek kapsz bir katedralde hapis kalyordu. yle bir ey yapyor, yle bir ey sylyor, yle bir bakyordu ki bu, senin sevdiin kadn son grn, son duyuun oluyordu. O davrantan ya da szden sonra kendi iinde kayboluyordu. te o zaman aresizlii daha iyi reniyordun. Yaptn yapmam, sylediini sylememi olmas iin yalvaryordun kadere, sabahlar sevdiinin kaybolduu gnn bir gn ncesinde uyanmay diliyordun. Bir sz ya da bir davran, katedralin kaplarn sonsuza dek yok ediyordu. Belki yeniden kaplar alr diye bekliyordun. O zaman bir ey daha reniyordun, katedralin kaplarn bir anda kapatacak szler ve davranlar vard ama onlar ayn sratle aabilecek bir sz ve davran yoktu. Bir katedralin iine girip kaplar kapamak kolayd, bunu herkes yapabiliyordu, herkese en azndan bir kere bunu yapabilme ans veriliyordu ama kapanan kaplar amaya kimsenin gc yetmiyordu. Sevdiin, nnde duruyordu ve ona ulaamyordun. Bazen o da kaybolduu yerden kmak istiyor, yeniden eski gnlere dnmeyi arzuluyordu ama kaplar darda kalan kadar ieri giren iin de almas imknsz hale geliyordu. Byle zamanlarda bir vakit birlikte yaknyor, birbirinizi suluyor, sylenen szlere, yaplan davranlara hakllk kazandracak nedenler aryordunuz. Ve korkun gerek, sislerin arasndan beliriyordu. Ruhunuzun kilitlenip mhrlendiini fark ediyordunuz. Bu laneti zmek iin adaklar adyordunuz. Karmda duran sevdiime eski gnlerde olduu gibi dokunabileyim, sevdiim kendi iinden kabilsin diye yalvaryor, hayaller kuruyordunuz.

lkesinden ok uzakta kazaya uram bir kazazedenin, dt ssz adann sahiline devrilmi geminin enkazna bakt gibi bakyordunuz sevdiinize. Sizi sevdiinize halindeydi. ulatracak gemi oydu ama artk bir enkaz

Ve bir yere gitmiyordu. Baka bir gemi de yoktu. Zaten siz bir baka gemiye de binmek istemiyordunuz. Orada, o ssz sahilde durup acyla beklerken son gerei de reniyordunuz. Sizi ya buradan bir baka geminin alp gtrmesini bekleyecek ya da o enkaz yeniden tamir edip yzdrmek iin uraacaktnz. Ruhunuzun mhrlerini zmek, sevdiinizi sevdiinizin iinden karmak iin uzun ve meakkatli bir abaya giriecektiniz. Hasar ne kadar oksa, tamir o kadar uzun srecekti. Ve, efsaneler diyordu ki, byle mucizeler varm, baz gemiler yzer, baz mhrl ruhlar alr, baz sevilenler kendi ilerinden karm. Issz bir sahilde, sevdiinizin yannda yapayalnz, o mucizeyi bekliyordunuz. sevdiinizi zleyerek,

Yeterince sabrla ve inanla beklersem olur diyerek.

***

Gel ve Al... Baz sahneler, baz cmleler vardr ki, okyanuslarn en karanlklarnda yzen fosforlu balklar gibi hafzanzn derinliklerinde klar saarak yalnz balarna dolarlar. Kendi iinize kapandka, yalnzlatka, hayatn grnen yznden kap diplere katka, o sahnelerle cmlelerin daha keskinleir, renkleri daha canlanr, onlara dokunmak istersiniz. Tuhaftr, bu tr cmlelerle sahneler, siz onlara yeniden dokunduunuzda sizi ilk rastlatnz yalarnza geri gtrrler. Ve, siz onlar hayatnzn bugnne ekmeye, onlar yaamaya abalarsnz. ocukluunuzla yallnz arasnda kl kelimelerden bir kpr

kurulur ve siz o cmleyi ilk kez duymu olan ocuun heyecanyla o kprden geecek birini beklersiniz. Ben, ehov'un Mart piyesini Kenterlerin o yllarda yeni alm olan Harbiye'deki tiyatrosunda seyrettiimde herhalde on iki on yandaydm. Piyesi ok iyi anlamamtm. Ama orada bir sahne ve bir cmle vard. Gen kz, k olduu yal yazara bir madalyon hediye ediyordu. Madalyonun arkasnda, yazarn kitabnn ad ve bir sayfa numaras kazlyd. Yazar, kendi kitabn ap o sayfay unutamadm o cmleyi okuyordu: bularak benim asla

- Eer birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Cmlenin gc ocuk zihnimi dalamt. Bir insan, kendi hayatn sunacak kadar ok seviyordu birisini. Cmle, bir hayal sahnesi yaratmt iimde. Bir gece trenindeyim. Piyesteki yazar gibi yalym. Darda yamur yayor. Tren pencerelerinin klar, raylarn yanndaki slak aalara, talara, tarlalara yansyarak parlak izler oluturuyor. Ban, trenin hafife buulanm penceresine dayam, bana bakan bir gen kadn, pencereye vuran glgesinden yamur damlalar akarken, krk, biraz kederli ama ok kararl bir sesle bana bu cmleyi sylyor. - Eer birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Ben ona glmsyorum. aresizlii saklamaya alan bir glmseme bu. Gen kadn, syledii cmlenin kmsendiini dnyor ama o kadar ok seviyor ki, bu yanlg bile onu cmlesinden ve duygularndan vazgeirmiyor. Bir zaman sonra ben lyorum. Gen kadn bir adamla evleniyor. Aradan yllar geiyor. Ve bir akam, kocasna bu sahneyi anlatyor.

- Bana glmsedi, diyor, nce bunun bir kmseme olduunu sandm ama yllar getike onun o andaki baklarnda hissedilen tutkuyu daha ok fark ettim, onun iin her eyden, btn hayatmdan vazgemeye hazrdm. Bilmem neden, o istemedi. Yllarca bu hayali kurdum. Byle bir cmleyi syleyebilecek, "Hayatma ihtiyacn olursa gel ve al" diyecek birine ylesine ihtiya duyuyordum ki, bana hayatn sunacak bir kadnn varln hayalimde hissedebilmek iin ayn hayalin iinde lmeye raz oluyordum. Neden, hayalimde, bana o cmleyi syleyen kadnn elini tutup ilk istasyonda inmiyordum, bilmiyorum. Belki, ehov'un aresiz kederi bu cmleyle ruhuma szmt. Belki, bu cmlenin devamnda yaanacaklar dnmeye ocuk hayalim msait deildi. Belki de bu cmleyi dokunulmam, denenmemi bir halde brakmak istiyordum. Nedenlerini bilmiyordum ama beni bu kadar sevecek ve bana bu cmleyi syleyecek bir kadn olsun istiyordum. Byle bir cmlenin hayatta ancak bir kez ve ancak bir insana sylenebileceini, insann hayatnda bu sahnenin ikincisi olmayacan da hissediyordum. nceleri, kendini yal yazarla zdeletiren ocuk ruhum, kendini bu cmlenin sylendii insann yerine koyarken sonralar kendimi bu cmleyi syleyen bir erkein yerine koymaya baladm. Sadece beni seven, bana hayatn sunan bir kadn deil, sevdiim ve hayatm verecek kadar seveceim bir kadn da zlyordum. Ben de sylemek istiyordum o cmleyi. - Eer birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Bu, cmle okyanuslarn derinlerindeki fosforlu balklar gibi gcn ve n hi yitirmeden hafzamn ve hayallerimin derinliklerinde dolat yllarca. Ak denildiinde aklma hep bu cmle geldi. Ne zaman k olsam, bu cmleye yakalanp ocukluuma geri dndm. Ne kendi sevgimde ne de karmdakinin sevgisinde bu cmleden daha azna raz olmadm iin huysuzlandm, ac ektim, kederlendim. Bu cmle, ben ne kadar yalanrsam yalanaym, beni hep krlgan bir ocuk gibi tuttu.

"Eer" diye balayan bu cmleye dokunan bir yanm, en abuk krlan yanm oldu. Kendi hayatnda biraz souk ve kibirli olan, byk aklardan ve tutkulardan kaan, kadnlarla neeli ve yzeysel oynamalar yeleyen, bir dostunun deyimiyle, "Sevmeden iyi ve cmert, ballk duymadan mfik ve dikkatli olabilen", bir baka dostunun tarifine gre de, "Kalbinin derinliklerinde olup bitenleri yaknlarndan hibirinin tamamen anlayamad" ama btn bunlara ramen tutkuyu, ihtiras, ak bilen, belki de ruhundaki bu ikiliin skkln yaayan ehov'un hznl aresizlii, tek bir cmleyle benim ocuk ruhuma szm, beni bu cmlenin gcyle damgalam ve beni bu cmlenin peine drmt. Yllar geti, o piyesi seyrettiim gnden bu yana. Yalandm. Yazar oldum. Gece trenleri geti. Yamurlar yad. Kadnlar oldu. Hayalimdeki her ey hayatn iinde vard. Ama bir araya gelip bir trenin penceresine ban dayayan bir kadna dnemedi. Mart piyesini okuduunda, bu piyesi sevmeyip, "Sen dantelac kzlar gibi yazyorsun" diyerek alay eden Tolstoy'un alayclndan yaraland iin belki de piyeslerindeki cmleleri gerek hayatta sylemekten utanan, byle bir cmledeki en ufak bir yalan krntsnn, syleyeni de, dinleyeni de glnletireceini hissedip bu cmlelerden korkan ehov'un korkusu bana da geti. Hem bu cmleyi arayp, hem bu cmleden ekindim. Bu cmlenin sahte bir sesle sylenmesinin hepimizi "bir dantelac kz" haline sokmasndan korktum belki. Byle bir cmlenin gereine inanmakta zorlandm. Sadece hayallerimde ve istediim ses tonuyla syleyip sylettim o cmleyi. Artk yalandm. Kitaplar yazdm. lm de artk bakalarna ait bir masal deil benim iin.

Ve, bu cmleyi, bu cmlenin btn gerekliini ve gcn hissederek sylemek, byklerin korkularna esir olan ocukluk hayallerimi kurtarmak istiyorum artk. - Eer birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu.

***

Huzursuz Ruhlar... O k iinde btn renkler ayn heyecanl parlakl paylaarak birbirine deiyor, dokunuyor, pyor, kh masum bir orjiye, kh ahlaksz bir ayine benzer bir kaynamayla birbirlerinden bir eyler alarak oalyor, mum beyaz bilekli bir melein gergefindeki ipek ibriimler gibi birbirine dolanarak ekilden ekle giriyor. Kvrck tyleri altn yldzl bir kuzu gibi oradan oraya seken gne, erguvan aalarna dokunup kendi aydnlnn bir parasn o aacn ieklerine brakrken, o ieklerden ald glgeli bir eflatunu denizin maviliine yanstyor, Boaz tepelerinin koyu yeil koruluklar, tebessmn zor zapt eden olgun bir kadn gibi, bu kl elenceye katlmakla bigne kalmak arasnda tuhaf bir kararszlk geiriyor. stanbul'da bir bahar gn yayoruz. Geen yl da bu sahiller byleydi. Yzlerce, binlerce yldan beri bu sahiller renklerle klarn ahenkli cokusuna tanklk ediyor. Tabiatn o muhteem ve mkemmel tekdzelii, her bahar ayn eriilmez gzellii bu sahillere serpiyor. Renklerle klarn, geen kk bir bulutla ya da esen hafif bir rzgrla anbean deimesine karlk her yl bu mevsim, tanrsal bir aheserin tekrarlanmasndaki kararllk da bizi grdmz gzelliin kendisi kadar artyor. Tabiat, mkemmelliini ve artclgn, hibir artcla yer vermeyen bu olaanst tekdzeliine, kendini tekrarlamasndaki dokunulmaz ve deitirilmez iradesine borlu. Kurallar belli. Geceyle gndzn yer deitirmesi, bir mevsimden sonra dierinin gelmesi, yamurlarn bulutlardan boalmas, srtlanlarn bizonlar paralamas hep ayn ekilde, deitirilemez bir kanuna uygun olarak gerekleiyor. Tanr, yaratt tabiatn mkemmel dzeninden memnun.

Onu asla deitirmiyor. Bu tabiat, hataszlyla muhteem ve mkemmel ama artc ve elenceli deil. Tanry kim elendirecek? Kim artp gldrecek onu, kim yapt hatalarla onu zecek? Gkyznn derinliklerinden semavi bir merakla eilip baktnda, yanndaki meleklere, "una bak, una bak" diye kimi gsterecek? Bizi elbet. Tanry gldren ve zen bizi. Biziz onu elendiren. Gecesinden sonra gndz gelmeyen, ayn gnn iinde eitli mevsimler yaayan, kaprisleri, marklklar, heyecanlar, arzular, fkeleriyle, birbirine benzemez elikili istekleri, kararszlklar, korkularyla, deimek ve deitirmek ihtirasyla tabiatn tekdzeliini bozan, beklenmedik iler yapan biz insanlarz, tanrnn sonsuz elencesi. Tabiatn mkemmel tekdzeliini biz olmadmz iin elenceli, mkemmel ol bozarz. Mkemmel

madiimiz iin irkin, mkemmel olmadmz iin yaratcyz. Tek anaristi biziz bu tabiatn. Depremler, sel felaketleri, kasrgalar, frtnalar bile o tekdzeliin paralar olarak kyor ortaya. Hepsinin bir kural ve kanunu var. Kaplanlar ot yemiyor, zrafalar ceylanlar kovalamyor. Biz yle deiliz. Biz, iine doduu tabiat deitirmek isteyen tek canlyz. isyan bilen, bakaldran, korkuyla diz ken biziz, tanrnn zeki, sivri dilli, isyankr soytarsyz, onun saraynn kahkahas ve gzyayz biz. Can skntsn, ak, kskanl, ihtiras sadece biz biliriz. Mum bilekli meleklerin dokuduu rengrenk ipekten yorganlara sarnp, doan gnelerin, erguvan aalarnn, yeil koruluklarn, kpkleriyle oynaan denizlerin ortasnda huzursuzlaan, hrnlaan, huysuzlaan biziz, tanrnn yaratt mutluluk resimlerine bakarken orada kendi yarattmz bir mutluluun parasna rastlamadmzda mutsuz olan da biziz. En byk felaketlerin glveren de bizleriz. Tanrnn evirdii bir ortasnda beklenmedik emberini aklara biz dp insanlar

mkemmellik

krabiliyoruz ancak, onun iin, baka hibir canlnn sahip olmad bir hakka, hayatn akn deitirme hakkna sahibiz ve sanrm bu byk hakkn bedeli olarak btn tabiatta mutsuzluun dokunabildii tek canl tryz. Tekdze bir mkemmeliyetin dna kabildiimiz mkemmelliin bir anlamda en eksik paras biz iin o

oluyoruz, bu eksiklikle hep yenilikler aryor, bu eksikliin yaratt yetersizlik duygusunu yenebilmek iin srekli, tabiatta daha nce grlmemi deiimler yaratyor, tabiatn yaramaz ocuklar olarak onu didikliyor, mkemmellii reddetmenin huzursuzluunu da hep ruhumuzda yayoruz. Tabiatn sunduu hibir ey yetmez bize. Tanrnn, tabiat yaratrken hissettii huzursuzluu, tanrnn, eline yaratlacak yeni bir hayat verilen ocuklar olarak kendi kk hayatlarmzda yayoruz. Hepimiz kendi hayatlarmzn tanrsyz. Kk, huzursuz tanrlar. Yeni eyler isteriz biz. Sanrm, tanr yaratt tabiattan tatmin olmad iin insanlar, mkemmeliyeti bozan bizleri yaratt. Huzursuz yanyz biz tanrnn. Onun iin, bizim hayatmzda hibir zaman srekli bir huzur olmayacak, "babalarnn" ahenk yaratacak kudretini deil, yaratt ahenkten kukuya den huzursuz yann tevars eden ocuklar olduumuz iin en mkemmel anlar bile biraz uzun srdnde bizi bunaltacak ve bizim ellerimizle bozulacak. Zihnimizde ve ruhumuzda esip duran huzursuzluk rzgrlar, mkemmel bir tekdzelii bozma greviyle yaratldmz iin hi dinmeyecek. En gzel zamanlarda bile daha gzeli olup olmadn merak edeceiz, yetinmeyeceiz, arayacaz, "tekdzelik" bizim iin byk bir lanet olacak, tabiata hayran olacaz ama paras olduumuz o tabiata benzemeyi iddetle reddedeceiz. Tanr, ruhundaki dengeyi; ahengini tabiata, huzursuzluunu bize vererek salad. Tabiat, tanrnn zanaatkrln, insanlar ise onun sanatkrln gsteriyor. Onun iin sanat, btn tabiatta yalnzca bize balanm bir ayrcalk. Sanrm bu yzden, u mkemmel ve muhteem bahar gnnde, erguvanlarn, koruluklarn, denizlerin, sulara deen kularn, srma saakl gne klarnn ortasnda huzursuz bir ruh gezdiriyor, grdklerimize hayran olmamza, gzelliinin tadna varmamza ramen hep bir alk hissediyoruz.

Bize kendi yaratclndan ve huzursuzluundan bir para verdii, bizi yeryzndeki yansmalar haline getirdii iin tanrya minnettar m olmalyz, yoksa bizi ahenginin sessiz ve itaatkr bir paras klmad iin sitem mi etmeliyiz bilemiyoruz. Gzlerimiz, tabiatn uyumlu bir paras. Gryor ve hayran oluyoruz. Ruhumuz, tanrnn ruhu. Grdyle yetinmiyor ve hep yenisini yaratmak istiyoruz. Her sabah, hayat yeniden yaratacak bir tanr gibi uyanyoruz. Hayallerle, umutlarla, yaratamyoruz. Ahengi bozmak bulabiliriz. iin kukularla yaratldk dolu ama o ahengi ahengi hi nasl

biz,

hayatmzda

Tekdzeliin mkemmeliyeti yok bizde. Tabiat, tekdzeliiyle muhteem, biz tekdzelie bakaldrmzla muhteemiz. Iklar erguvanlarn rengini sulara tayor. Ne kadar gzel bu ahenkli ayin... Ve biz, tanrnn bu ahenge hayran olan huzursuz ruhuyuz.

***

Affedememek Gz alabildiine uzanan ehirde tek bir k bile yanmyor, dev beyaz bir kaplumbaa gibi ban iine ekip kabuunun karanlna kapanm. Kar, gkyznn derinliklerinden yklendii gizli bir kla usulca yayor. Yumuak kar tanelerinin fsltsndan baka ses yok. Pencerelerin keleri buz tutmu. Souk, bir kesie deen tuz gibi, dokunduu yeri yakyor. Ellerim yor. Yllarca evvel bu eve tandmda, ssz apartmann en stndeki

yalnz at katnda, pencerelerden giren rzgrla yen ellerim uyuur, daktilonun tularna dokunduka parmak ularm acrd. Yazabilmek iin eldiven giyerdim. Tek bir yatam, bir asker battaniyem, kk bir radyom ve babamn kmrlnden bulup kardm eski bir alma masam vard. iskemlem olmad iin, masann ekmecelerinden birini, dikine yere koyup kendime bir alma iskemlesi yapmtm. Gentim ve gelecekten korkuyordum. Dar yatamdan kbuslarla uyanrdm. Hayatn, beni dnrdm. brakp gideceini, ona yetiemeyeceimi

Kaacan sandm hayat yakalayabilmek iin geceler boyu, daktilo tularnn sesiyle nlayan o yapayalnz bo evde yaz yazardm. Geyik derisinden, ii krkl izmelerim vard. Bazen, ocukluk hayallerimi gerekletiremeyeceimden, baarsz olacamdan o kadar ok korkardm ki, alma masasnn banda fkeyle alardm. Korktuka daha ok alrdm. Souk, bir zalimin ba gibi yrtyor zaman, gemie doru dyorum. Sevmem gemii. Bir daha yaamak istemem o gnleri, o korkular. Genliin ar bedelini dedim ben, bir daha demek istemem. Benimle birlikte btn ehir gemie dyor. Her an bir adan bir aa geiyoruz sanki. Benim genliimi, babamn genliini, dedemin genliini getik, gerilere, daha gerilere gidiyoruz. Ar ini sobalarn yand, alevli mum klarnda kitap okunduu, bahelerinde aalarn ar uultularla sarsld kklerin ahap kokulu kuytuluklarnda dolayoruz. Suikast planlarnn yapld, Beikta karakolunun nezarethanesinden ikence lklarnn ykseldii, Balkan ehirlerinde faili mehul cinayetlerin ilendii gecelerdeyiz. Bu topraklarn rtsn bulacam biliyorum. kaldrdmda cinayetleri, lklar

yen ellerimle bir sigara yakyorum. Yan bamdaki mum, ani bir rzgrla titriyor. Kendi genliime dnyorum yeniden. Belki de kendi genliimi hi unutmadmdan, hep bir efkat duyarm genlere, syleyemedikleri korkularn bilirim onlarn, henz bir umut haline bile dnememi hayallerinin kendilerini nasl rkttn, hayatn kalabalnda kaybolmaktan nasl endie ettiklerini, en kk baarszln onlarn tedirgin ruhlarn nasl daladn, hak ettiklerine inandklar zeni gremediklerinde nasl krldklarn, nasl ocuka bir acelecilikle kendilerini kantlamak iin uratklarn, "ben ne olacam" sorusunun ilerinde nasl nladn, ne kadar abuk umutsuzlua kapldklarn bilirim. Ve, ilk baarda yzlerinin nasl dn. Aklarn bilirim, aclarn, krlganlklarn bilirim. Yaadm bunlarn hepsini. ehir, terk edilmi bir da ky gibi sessiz. Kimse bir yerden bir yere gidemiyor. Yollar, buz tutmu. Zifiri bir karanlk, duygularn iyice kabarp yaylabilmesi iin evrenin duvarlarn geriye doru itiyor, iimin bydn, genilediini, duygularmn kardan harmaniyeler giymi "muse"ler gibi ehrin stnde utuklarn hissediyorum. Birok duygumun, genliimin duygularna benzemesi ne tuhaf. Hep ayn gle zledim. zlemeyi hep iyi bildim. Kavumakta ise hep acemiyim. Genliimin beceriksizliini kutsal bir emanet gibi tayorum. Bu korkun karanlk, zaman Shakespeare'in mezarcs gibi kazp bulduklarn bana gsteriyor, neler kyor oradan, balamadm ama unuttuum nice ihanet, beni acyla kavurmu nice an, st kapanm nice fke; sevdiklerimi balamay hi bilmedim ben, ruhuma uursuz bir dvme gibi dvlm genliin bencil kibri balamama hi izin vermedi, hi affetmedim, hep balamak zorunda kalmayacam birini aradm, kendim hep balanmay bekleyerek, balanmak iin yalvararak. Bencildim, hl yleyim. Vahiydim, hl yleyim. Cinayetler ehrinin ocuuyum ben. Baklara dknlm hi deimedi. Arkamdaki pencere, buzdan bir rmcein alaryla buzlanyor, karanl bile grmekte zorlanyorum. Konyak kadehini kaldrp mum na tutuyorum, camn iindeki kehribar rengi ikiyi seyrediyorum. Hazreti Musa gibi Tanr'yla konumak isterdim. "Genleri affet" derdim ona. Sonra usulca eklerdim. "Beni de affet." "Affedemememi affet benim." Vahetim iin, ahlakszlm iin, bir ban kadn tenine deiini

grmekten aldm haz iin, ihtiraslarma kendimi delice bir arzuyla braktm iin, gnahlardan holandm iin affedilmemi istemezdim. Affedemememi affetmesini isterdim sadece. Ve, genlere iyi davranmasn. Onlarn gvenle yaslanacaklar bir gemileri yoktur, deerlerini kabul ettirecek, bir kant isteyen kalabalklara gsterecek bir kantlar yoktur, onlar parlak bir gelecee gtrecek haritalar yoktur. Cokular, heyecanlar, arzulan, endieleri, korkular vardr. Krlgandrlar. abuk alnrlar. efkatle bakarm onlara. "Korkmayn" demek isterim, "en korkusuzlarmz bile korkuyordu sizin yalarnzda." Elimde olsa onlara, baarl insanlarn hayat hikyelerini okutmak isterdim, korkularnn, endielerinin, gvensizliklerinin nasl benzetiini grp biraz ileri rahatlasn diye. Kar usulca yayor. Ellerim yor. Genliimdeki gibi. Btn pencereler teker teker buzlanyor, karla kapl damlardan beyaz bir k yansyor buzlara. Buzdan bir krenin iindeyim. Kehribar rengi konyak kadehini a tutuyorum. Souk, zaman yrtyor. yorum. Ama sadece souktan deil mem. Niye byle dm Tanr biliyor.

***

Bir Sergiden Tablolar... Kaybolmal bazen insan. Kendi tenhalna ekilmeli.

O ssz karmaann iinde gizlice yeniden oalmal, nadasa braklm bir toprak gibi kendi karanlnda bereketlenmeli. Sanatn ve hayatn tedirgin patikalarnda gezinmeli. Eski dostlara rastlamal orada, hi karlamad dostlara, genliini blt dostlara; alevli bir magma gibi, zaman yakan tuhaf bir kzlln iinde fildii tular parlayan piyanonun sesine elik eden seslerini duymal onlarn, hkrklarn duymal, yalnzlklarn, glmsemelerini duymal, atei eliyle tutup onu bir elmasa eviren cehennem bycleriyle elleri yanarak yrmeli. Mussorgski'yi hatrlamal bir daha. ok ierdi. ok yalnzd. plak Dada Bir Gece'yi dinlerdim ben. Zengin bir aristokrat olarak domutu, yle lmedi ama... nl dostlar vard, Borodin iyi ahbabyd, RimskiKorsakov'la ayn evi paylaacak kadar yaknd. Sonra herkes brakmt onu. Geceleri kimsesiz odalarda ierdi. Ressam arkada Viktor Gartman'n sergisinden ok etkilenince Bir Sergiden Tablolar isimli piyano suitini yazmt, Ravel daha sonra orkestra dzenlemesini yapmt o parann. Kayboldum ben geenlerde. Bir resim sergisinde kayboldum. Mor halkalarla evrelenmi gzleriyle deli deli bakan, salar dank Rus besteciye rastladm, kendi kimsesiz patikalarmda, bir de krmz yelei, beyaz gmlei, siyah uzun atksyla, yapt tablolarn yannda duran Mehmet Greli vard. Krllam sakal, yumuack gzleriyle bir ermie benziyordu. Eski dostlarm onlar, cehennemden iek toplardk birlikte. Bir piyano bile alamyorum. Ben de Mehmet'in resimleri iin bir beste yapmak isterdim. Bir senfoniye yetecek kadar renk ve anlam var tablolarda, siyahlarn iinde duran u ehla gzl kadn, ben tanrdm o kadn, pencerenin kenarndaki u yalnz adam, neeyle umaya hazrlanan u kular,

karanln iinde bekleen kargalar, rlplak u ahlaksz kadn. Geceleri ok uzun yrrdk biz. Herkes uyurdu, biz yrrdk. Adm ba biri katlrd bize, arklaryla, iirleriyle, romanlaryla, hikayeleriyle gelirlerdi. Mehmet bazlarnn arklarna elik ederdi. Ben dinlerdim. Kaybolurduk ve kaybolmay severdik. Ama kimse Mehmet kadar kaybolamaz, kimse Mehmet kadar kendisi olamaz, kimse var olmay Mehmet kadar kmseyemezdi. Mussorgski'nin yalnz ld, Edgar Alan Poe'nun se falete srklendii, Modigliani'nin bir bilardo masasnda can verdii, Knut Hamsun'un alk ektii, Stendhal'in okunmad, Chopin'in lkesinden kat, Liszt'in manastra kapanmak zorunda kald bir hayat, ona gre deildi. Hayat beenmez ve yeniden biimlendirmek isterdi. Yeniden de biimlendirdi hayat. ereveletip duvarlara ast. Kaybolmular yceldi. Piyano konertolar dinlerdik. Rahmaninov'un nc Piyano Konertosu dostluumuzun kilit noktalarndand. Uzun bir seyahatten dndm bir gece Mehmet aniden bu konertoyu dinlemek istemiti, gece yans Rahmaninov'un konertosunu bulmutuk. Dost olmay sevmitik. Rahmaninov'la ilgili hikyeler anlatmtk. Gentik ve kaybolmutuk. Kaybolduumuz yerlerden memnunduk. Mehmet yllar sonra kaybolmu her n tutup yeniden yapt, renklere, ekillere brndrd onlar, kayp zamanlarn, kayp insanlarn tanrs oldu, yeniden can verdi onlara, renkli kular, yalnz kadnlar, hznl erkeklerden oluan mutlu bir hayat yaratt. Duvarlara ast onlar.

Bir piyano sesi duyuluyor. Mussorgski yalnz ld. ok ierdi. ok yalnzd. Bir arkadann sergisi iin bir mzik besteledi. Her tablo iin bir baka ses, her tablo iin baka anlatm. Ve srf benim bildiim, srf benim dinlediim bir baka beste yapt geen akam, benim dostumun tablolar iin ve ben duydum onu, dinledim. Bu mzii bakalarna duyuracak bir yetenekten yoksun olduum iin hayflandm. plak kadn iin aldklarn duymalydnz, ya o siyahlar iindeki kadn... Bir sergide kayboldum ben. Tuhaf patikalardan getim, eski dostlarma rast geldim, mzikler dinledim, kularn konduu tellerde zamann emberini evirdim, Mussorgski'yi teselli ettim, Courbet'yi grdm, "Bonjour Msy Courbet" tablosunu yapmt hani, sakall adamn Mehmet'e ok benzediini syledi bana, ben de benzettim. Krmz yelei vard Mehmet'in, krl sakallan, yumuak baklar vard, hrn sesli bir ermie benziyordu. Kaybolmularn ermii. Onlar bir daha yaratt. Var etti kaybolmular. Mussorgski ldkten sonra Bir Sergiden Tablolar' Ravel bir daha dzenlemiti, RimskiKorsakov da Boris Godunov operasn elden geirmiti. Ben o sergi iin bir eyler yazabilseydim, ben ldkten sonra onlar kim yeniden dzenlerdi acaba? Mehmet herhalde ya da Alev. Kaybolmay bilen dostlarm var. Var olabilmek iin kaybolabilmek gerektiini bilen insanlar. ok kaybolduk biz. Geenlerde bir sergide kayboldum.

Yalnz kadnlar, hznl erkekler, neeli kular grdm. Sanatn ve hayatn tedirgin patikalarnda gezindim. Mussorgski yalnz ld. Baucunda plak bir kadn alyor, mavi bir ku tyor imdi. Krmz yelekli bir adam glmsyor. Ate, plak ellerinde elmasa dnyor onlarn. Zaman yakan tuhaf kzlln iinde fildii tular parlayan bir piyano alyor. Ve, defalarca kayboluyoruz.

***

de Kokular Gece, damlalar ideiei kokan lacivert bir nehir gibi sakin bir vakarla akyor, kzl sardunyalarn arasndan. Mahzun bir gen kz gibi duran limon aac, bir trl ieklenemeyen hanmeli, annesinin alln srm bir kz ocuuna benzeyen, at zaman bile boyu bir tomurcuun boyunu gemeyen minik iekleriyle gl fidan uzun bir uykuya dalmlar. nsanlarn, seslerin, klarn ekildii bir zamandayz. Kokular imparatorluunun bendeleriyiz artk, ruhumuz bir buhurdan gibi tten kokularla dalgalanyor. Ne kadar kalabalk bir yalnzla sahibiz. Ne yana dnsek kendimize arpyoruz. Kendi yldzlaryla oalan karanlk kainat gibi uzak imdi dnya, ide, limon, hanmeli ve gl kokularyla bezenmi tehlikeli yalnzlmzda gemiimiz de geleceimiz kadar mulak ve mehul gzkyor. Hatalarmz ve pimanlklarmz, karsak bizden geriye ne kalr. Hayatmza alevli galaksiler gibi klar iinde giren nice insan, arpt yeri kanatan, ateini kaybetmi bir taa dnmedi mi? lediimiz gnahlar deil mi, bizi bakalarnn gnahkrlna inandran? Kendimizi affetmemizdeki bu korkun hogr deil mi, bakalarn

affetmemizi bu kadar zorlatran? Kendimizle her karlatmzda sevimsiz bir yabanc grm gibi bamz eviriyoruz, kendi yzmze yerletireceimiz bir baka yz aryoruz. "Bu deil benim yzm" diyoruz, "bu olmamal." Kendimizin ocuu gibiyiz, her gece kendimize kendimizle ilgili bir masal anlatyoruz, bir prens oluyoruz, bir prenses, drst, iten, cesur oluyoruz, iyiliklerle donanyor, sevecenliklerle yceliyoruz. En ok yalan en yaknlarmza sylyoruz. nce kendimize, sonra en sevdiimize. hanetin zamann biliyorum. Sizi vuran haneri, size en yakn olan tutacak, size en yakn olan ona en ok sokulduunuzda vuracak. Ve, siz iinizdeki haneri kartp vurmak iin onun size sokulduu zaman bekleyeceksiniz. ihanet hanerini sokmak iin, dokunabilecek kadar yakn olmak gerektiini sezeceksiniz. yle haykrmay reneceksiniz: "Yaralanmlardan korkun." Yaralanmam kim var peki? Ve, yaralanmam kimse yoksa siz kime sarlacaksnz? de kokularnn iine incecik limon iei kokular szyor, minicik bir gl var, koyu karanln iinde, ieksiz bir hanmeli. Sessiz ve mkemmel gece. Ve, biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldiinde bile eksik. yle eksildik ki yaarken, bize dokunan herkesi eksiltiyoruz. Yalnzlmzla oalp kalabalmzla kalabalk ki yalnzlmz. Ne yana dnsek kendimize arpyoruz. Hayat bize hep ayn eyi retiyor, "Mkemmel biri yok." eksiliyoruz ve ylesine

Ve, en maceraperest lgnlarmz yle diyor:

olanlarmz,

en

gz

karalarmz,

en

"Biri var ve ben onu bulacam." Ve, o zaman bir ses bize diyor ki: "Sen mkemmel deilsen bakas niye olsun?" Ve, o zaman biz diyoruz ki: "Ben mkemmel olsaydm, mkemmel birini niye arayacaktm?" Hepimiz kendimizde olmayan aryoruz. Ve, hepimiz ancak kendimizde olan buluyoruz. Yaralanyor ve yaralyoruz. Gkyz karanlk ve yldzlar parlyor. Ruhumuz karanlk ve iyiliklerimiz mi parlyor, yoksa geni bir iyiliin iinde kristal ineler gibi parldayanlar ktlklerimiz mi? Sonsuz, sessiz ve geni bir iyiliin iine mi yerletirilmi ktlklerimiz, yoksa sonsuz ktln iinde parlayan k vahalar m iyiliklerimiz? Ve biz bunlardan hangisini isteriz? yiliklerimizin parldamasn m, yoksa ktlklerimizin parldamasn m? Niye hepimiz biribirimize benziyoruz? Nasl oluyor da bir vakit yaadktan sonra insanlarn ne zaman, ne yapacan reniyoruz, nasl oluyor da birbirine hi benzemeyen insanlar bile birbirine benzer eyler yapyor? Bakalarnn da bize benzediini grmekten bir teselli mi bulmalyz, yoksa bakalarna bu kadar benzemek bizi utandrmal m? Zehirin panzehirini de zehirden yaptklar gibi acnn panzehirini de acdan m yapyorlar? Canmz actann cann actmak geiriyor mu acmz? Yaralandka yaralyoruz. Yaraladka yaralanyoruz. Bu kadar basit mi gerekten yaadklarmz? Bylesine ufuksuz bir gerei grdmzde btn gerei grm m oluyoruz?

Ve, biz bu kadar s myz? Peki, ya kendimize ve sevdiklerimize anlattmz o oymal masallar, iimizi serinleten o, "ben farklym" inanc. yle mi demeliyiz: "Ben farkl deilim ve kimse farkl deil." Acaba onun iin mi filmleri ve romanlar seviyoruz, bize farkl olanlar anlattklar ve bizi farkl birilerinin de olabileceine inandrdklar iin mi? Yeryznde drst birilerinin de olabileceine inanp onu mu aramalyz, yoksa acnn balad her yerde drstln bittiini kabul edip drstl istemekten vaz m gemeliyiz? Herkes yalan sylyorsa en drstmz, "Ben yalancym" diyenler mi? Drst olduunu syleyenlerden mi korkmalyz, yoksa yalanc olduunu syleyenlerden mi? Kendimizi kimden saknmalyz? Ve, kendimizi saknmal myz? Neden drst birine, gvenebileceimiz birine bu kadar ihtiyacmz var, kendimize ve drstlmze gvenemediimiz iin mi? Bizi, drstln gerekten var olduuna inandrmas, bizi de drstln gvenilir sularna ekmesi iin mi insanlara drst olmalar iin yalvaryoruz? Niye kendimizde olmayan bakasndan istiyoruz? Kendimizde olmad iin mi? Yalandan en ok yalanclar, gnahtan en ok gnahkrlar, ihanetten en ok hainler mi korkuyor? Yalann, gnahn ve ihanetin izgisini ne kadar abuk ve kolay getiimizi bildiimizden mi bakalarnn da o kadar kolay ve abuk o izgileri geeceine inanyoruz? Gnahn ve ihanetin o muhteem lezzetini tattmz iin mi bakalarnn da onu tatmak isteyeceini dnyoruz? Hi yalan sylemeyen, belki de bakasnn yalan syleyebileceini hi dnmez. haneti aklndan geirmeyen, bakasnn da ihanetinden o kadar kukulanmaz. Bu sorularla ne kadar yalnzz. Ve ne kadar kalabalk yalnzlmz.

Herkeste kendimize arpyoruz. Ve, bir ses bize diyor ki: "Sen mkemmel deilsen, bakasnn mkemmel olmasn niye istiyorsun?" Ve, biz diyoruz ki: "Ben mkemmel olsam, bakasnn mkemmel olmasn niye isteyeyim?" Kara ipekten bir yorgan gibi stm rtyor, ide kokular, limon ieklerinin incecik kokusu, kzll karanln iinde bile sezilen sardunyalar, minicik saplarnn ucunda sessizce duran minicik gller, ieklenmemi bir hanmeli. Sessiz, sakin ve mkemmel gece. Kokular imparatorluunun bendeleriyiz kokularla dalgalanyor. Ne kadar kalabalk yalnzlmz. Hepimiz yaralanmay biliyoruz. Yaralamamay bilen birisini aryoruz hepimiz. bu saatlerde, ruhumuz

***

Generalin Kz. Aradan uzun yllar geti, birok olay oldu ama ben hep ayn gn hatrlarm; defalarca yaanan, o sradan, sakin gn. Kkn ak balkon kaplarndan, uzaktaki durgun yaz denizi grnyor. Vakit, sabahtan leye dnmeye hazrlanyor, meyve bahesindeki aalarn yapraklarnda scak bir gnn taze buusu, aalarn kkleri hl glgeli ve serin, incir kokusu dier meyvelerin kokularn bastryor, sol yandaki geni bada sararmaya hazrlanan zmler, bahenin giriini, iki yandan birbirlerine kavuan dallaryla bir tnele eviren bodur vine aalar yan yana dizilmiler, kkn nndeki iek tarhnda hercaimenekeler sar mor menevileriyle hemen seiliyor, oymal demirden uzun ayaklan stnde duran ilemeli camlaryla havagaz fenerleri, dallarn genie am atkestanesi. Ortalk o kadar sessiz ki, arka bahedeki dut aacndan den iri bir dutun yere arptnda kard ses duyuluyor.

Salona alan odalarn kaplar kapal. Kaplardan biri alyor, bana etekleri kendinden rzgrl gibi grnen iri kahverengi benekli bej emprimeden elbisesiyle o, mutfaa doru hzla yryor, sinirli bir enerjisi, fkeli bir tela var, len yemei iin hazrlk yaplyor, dereotu kokuyor mutfak. Onun her geiinde ben eteklerindeki rzgr hissediyorum. Kedeki sedirde, bana rtt ipek rtnn iki ucunu koyu nefti elbisesinin omuzlarna brakm cicianne her zamanki gibi elindeki Kuran' okuyor sessizce, dudaklarnn kprdadn gryorum. Kuran okuyan yal kadn, generalin kars. Salonu telala geen kadn, generalin kz. Generalin kz, benim babaannem. O zamanlar, benim bugnk yamdan daha gen. ld akam gene o sakin gn ve onun yryn hatrladm. Yanl bir hayat yayormu gibi mutsuz bir hali vard hep. Genliinde at binmi, keman alm, sanrm okuduu romanlardakine benzer bir hayatn hayallerini kurmu ama umduu hayat yaayamamt. iirler yazard. O gece, onun birka saat nce ld odann biraz tesindeki salonda toplanp gemiten konutuumuzda birden, anlatt hatralarn hep babasyla ilgili olduunu, annesinden, kocasndan, kardeinden pek bahsetmemi olduunu fark ettim. Babasna hayrand. Generalin kzyd o, emirberlere, seyislere, uaklara, ayaklanmalara, atmalara, savalara alknd; Atatrk'n, evlerine nasl geldiini, babasna mstakbel terfiini, "Paa yeni yldzn hazrla" diye nasl haber verdiini, anakkale Sava'nda emrindeki topulara bir tepeye kp nasl hedef ayar yaptrdn anlatmaktan holanrd. "Dedem apka devriminde bir de kadn astrm gali ba babaanne, yle mi?" sorusuna sinirlenir, "Hadi oradan koca kafa" diye terslenirdi. Anlatt hatralar "paalarla" doluydu, komu kkler bile "filanca paann" kk olarak anlr, komular "filanca paann refikas, kerimesi, mahdumu" olarak tantlrd. Prusya eitimi alm, fkesi burnunda, sert ve disiplinli babasndan sonra bir daha, genliindeki frtnal ve grkemli hayat

yaayamamt. Kocas, Galatasaray mezunu bir hukukuydu, ok yakklyd ve karsndan ziyade, kendisini bin bir mihnetle yetitirmi olan annesine balyd. Genliinde amlca'daki evinden Anadolu'ya adam karp idama mahkm olmutu ama evlendiinde bir brokratn durgun hayatn yaamaya balamt. Galiba babaannem de genlik hayallerine snmt. iinde bir oyunculuk vard. Bir duygudan bir duyguya ok abuk geer, aslnda o duygulardan hibirini tam hissetmediini, onlar oynadn, evresindekileri de nemsiz seyirciler olarak grdn dndrrd bana. Btn evresini o ynetir, hayatn her nn denetlemek ister, itirazla karlatnda sertleirdi, insanlarn ondan ekindiklerini grmtm; o ise sadece, aile iindeki babasna benzeyen dikbal fkeli erkekler karsnda geriler, birden otoriter halini terk edip, "Ben nereden bileyim evladm" diyerek yal bir kadna dnrd. Kk kadnlarnn ou gibi evreye kar ok sert, yalnzca "paa"ya kar ok yumuak ve ba eikti, "paann" dndakiler nemli insanlar deillerdi, onlara, gerekirse yardm edilir ama onlarn istekleri, arzulan, duygular pek kaale alnmazd. Sahnenin ortasnda daima "paa" ve onun sevgili kz dururdu. Paa, sahneyi terk ettiinde geriye yalnzlk, mutsuzluk ve krk hayaller kalmt. Hi kahkaha attn grmemitim. Bir eylerden yaknrd, eksik bir hayatn getirdii bir mutsuzluu, kk yaknmalaryla paralayarak tahamml edilebilir bir hale dntrdn dnmtm daha sonralar. General babann disiplinli eitimi ve mutsuz bir kadnln alaryla namusa ok nem verirdi, kz torunlar, "generalin" glgesini kendi hayatlarndaki baskyla yaamlard ve yaland yllarda birgn, "generalin kznn" bir zamanlar "bir genelevde alm bir fahie olduunu" yazan pankartlar siyasi miting meydanlarna aslm, bu afiler haber olarak gazetelere yazlmt. Olunun fikirlerine dman olanlar intikamlarn artk yalanm olan o kadndan almlard. Yaad lkenin utan verici gereini belki de ilk kez o zaman fark etmi, iktidarn paras bir generalin kz olmak ile nl bir muhalifin annesi olmann iki ayr hayat biimi yarattn, can gerekten yanarak renmiti.

Pek sk yapmad bir eyi yapm, alamt. Sonra ar ar yalanmt. iirlerindeki tutkulu, ihtirasl msralarn yerini tanr sevgisi almaya balamt. Anlatt hatralarda general babasnn yan sra eyh olan dedesine de yer amt. Yalanyordu ama ihtiyarlamyordu. Seksen be yandayken birgn onun yalnz bana yryten dndn grmtm, gene hayata ve ev resine hkimdi, sahne belki biraz daralmt ama o kendi sahnesinde hl tek bana bir yldzd. Kendi iktidarn yal bir kralie gibi korur, hkmedip ynetirdi. O, kendi hayatnn Sarah Bernhardt'yd. Hayat, kendi yazd bir piyes gibi olmal, onun istendii gibi oynanmalyd, oyunda onun istemedii bir aksaklk olmamal, baka artistler sahnenin nne fazla gememeliydi. Zaten kolay kolay da kimse onun olduu yerde pek ne kamazd. "Paa dedeye" benzeyenler ancak bu ayrcala zaman zaman layk grlebilirdi. Sonra birgn onu zor bela hastaneye yetitirdik, durumu ciddiydi ama onu gtrdmz hastanede yer bulamyorduk, baka bir yere tamamz mmkn deildi, ura sava bin bir glkle ona, pek de kendine uygun grmedii bir yatak salayabilmitik. Kendisine gelir gelmez evine dnmek istemiti. Kendi hayatna, kendi sahnesine, kendi gereine. Evine getirdik. Kendi gemiinin kokusunu tayan odasnda, kendi yatana yatt. Uzun yolculuuna kendi odasnda hazrland. Bir akamst acl kadn bir sesi, "Annemi kaybettik biraz nce" dedi. Generalin kz lmt. stendii gibi yaanlmam bir hayat bitmiti. Koyu yeil bir mezarlkta, dedemin yanna braktk onu. O eski kk yok artk, o meyve bahesi, aalar, ba, geni glgeli

atkestanesi yok. Her ey geti.

***

Tanr Srgnde... Usulca kaybolmaya hazrlanan, bir kenarndan krlm turuncu mehtabn yeryzne serptii altn tozlaryla bezenmi hlamurlarn, gllerin, limonlarn arasnda atebceklerinin kzl akntlarla uutuu mavimsi gecede, sabah yalnz dncelerle beklerken dingin bir hznle sarmalanrsnz. Hissedersiniz, tanr srgne gitmitir. Ardnda byk bir yalnzlk ve almaz bir boluk brakmtr. Masals grntler, yalnzl ve boluu oaltr yalnzca. Paylalamayan her gzelliin bir acya dnebileceini fark edersiniz. Masalnz paylamak istedikleriniz, tanryla birlikte gitmitir. Yzyln belki de en fazla hakk yenmi yazarlarndan Lawrence Durrell'n bir kahraman, "Tanrnn srld ve yerine ktln getiini kabul etmeliyiz" der. ou zaman, insan dvmeye kkrtan saldrgan ve vahi ktlkleri, mcadele imkn bile brakmayan aresiz boluklara tercih edersiniz. Tanr gittiinde ardnda ktlkleri deil, paylalamayan gzellikleri brakr asl. Gzellikler kederlendirir insan... yle zamanlar olur ki, bir gzellik grmekten, g ml gecelerden, parlak yaprakl aalardan, geceye szan iek kokularndan, arklardan korkarsnz. Dedikleri yeri yakarlar. Hayat, kezzabn gzelliin imbiklerinden szer. Tanr gitmitir. O gittiinde hep ona elik eden, onunla birlikte giden birileri vardr. Yalnz gitmez tanr srgnne.

Kendi imknszlklaryla solmu hayal krntlar, her dokunduu gzellikle biraz daha arlam bir gemi, cansz bir huzursuzluk, kanatc yaz geceleri brakmtr ardnda. "Gelecekteki olaylarn tohumlarn iimizde tayoruz. Onlar iimizde kapal olarak varlar ve kendi doalarnn yasalarna gre alyorlar" der Durrell, o kendine zg bir tlsm tayan kitaplarnda. Tanr srgne gittiinde bir gelecek var m? Bir ses, "var" dese de hi inanmaz iimiz o sese. Dahas, yle zamanlarda gelecei deil de daha ziyade gemii ister, tanrnn srgne gitmedii gnleri, grd gzellikleri paylat vakitleri, imknszlklarn varlnn bile bilinmedii kl sabahlar, hlamur kokularnn insan eksiltmedii aksine oaltt anlar. Kapal tohumlar var iimizde. Onlar kendi doalarna gre atklarnda ve tanr srgnden dndnde elde edeceimiz, unutmann ferahlyla yeni gnlerin balamasnn yaratt heyecansa, bu unutu ihtimalini dnmek bile kalbimizi krar. Bu mudur bize balanacak olan? Unutabilmek midir tek snamz? Ne ackldr, acnn saalmasn unututa aramak, gemii btn parlakl ve strabyla ruhumuzdan karp o solgun unutulular bahesine brakmak, gemite yaamak istediklerimizin asla yaanmayacan kabullenmek, aresizlie boyun emek. Gemite patlam tohumlardan bir gelecek kartamadysak, gelecein tohumlarndan o gelecei nasl kartacaz? Srgne gitmi tanrmzn yokluunda ektiimiz aclardan kardmz derslerle mi, mutsuzluunu mutluluundan daha fazla hatrlamak zorunda kalmzn bizde brakt izlerle mi, yayndan braklm bir ok gibi o sonsuz boluktan bizi kucaklamaya hazr herkese sarlmak arzusuyla frlayarak m? Glecek miyiz kendi gemiimize, alayc tebessmlerle mi anlatacaz yaadklarmz, tanrya, dnd ve unutmamza izin verdii iin kr m edeceiz? Bunu beklemek, bunu ummak, bunun iin yakarmak, gemii tmden gzden karmak, gelecei bir hilikten, bir vazgeiten, bir yenilmilikten yaratmak deil mi? Kavafis gibi yle mi diyeceiz: "Sylemek isterdim o any... Ama ylesine silindi ki artk... hibir ey kalmam gibi..."

Ah, elbette hepimiz biliyoruz, o gnler gelecek, her ey kumsaldaki zavall izler gibi hayatn dalgalaryla silinecek, iimizdeki tohumlar aacak. Yalnz dncelere dalmayacaz, hlamur kokan gecelerde. Sar kl turuncu bir mehtabn uzaklap kayboluunda baka kaybolularn izini grmeyeceiz. Boluk yeniden seslerle, kokularla dolacak. "Tanr srgnden dnd" diyeceiz. Ama kendisiyle gtrdklerini, gtrd yerde bra kp bizim u anda tanmadklarmzla dnecek, "Unut ocuum gemii, bak sana bir baka gelecek getirdim" diyecek. "Gtrdklerini ne yaptn tanrm?" diye sormayacak myz, "Onlar kimlere yeni bir gelecein armaan olarak baladn?" Silinecek mi her ey? Biz onlarn silinmesini hi istemezken? Birbiri ardna gelen dalgalarn stnde skarmozlar krlm kk bir sandal gibi mi dolaacaz? Tek tesellimiz, dalgalarn stnde kalmak m olacak? Rotamz biz kendimiz izemeyecek miyiz, gitmek istediimiz yerlere deil de gtrldmz yerlere mi gideceiz, iimizdeki tohumlarn yasas bizim isteklerimize gre deil de hayatn isteklerine gre mi belirlenecek? Biliyorum, tanrnn gl eli bu dnceleri de silecek, hatrlamayacaz bile belki bunlar, unutturacak bize unutmak istemediklerimizi, unutmak istemediklerimizi unuttuumuz iin sevineceiz. Gzellikleri yeniden paylaabileceiz. Paylaamamann, bir gzellii nasl dntrebildiini sileceiz hafzamzdan. derin bir kedere

Altn hlamurlar, beyaz limon iekleri, katmerli gller yeni bir yzn sevilen izgilerini andracak. Gzellikleri sevinle, ktlkleri fkeyle fark edeceiz. Deerli harabeler gibi tayacaz gemii iimizde, krk mermer stunlar, km kubbeleri, yklm ta duvarlaryla o grkemli kent, iinde dolatmz, yaadmz, gldmz o byl diyar, masal haritalarmzdan silinecek.

"Sylemek isterdim o any" diyeceiz, "ama ylesine silindi ki artk..." Sakin yaz gecelerinde, kokularla doacak sabah beklerken yalnz dncelerle bakmayacaksnz gllerin solgun glgelerine. Ama bu mu srgne giden tanrdan istediimiz? Neden tanr srgnden gtrdkleriyle birlikte dnmez hi? Yok mudur bir mucizesi? Dnn kutlayan katlamaz m? byk lenlere, gtrdklerine sarlarak

Baz geceler, sizi kederlendiren gzelliklerin arasnda dingin bir hznle sarmalandnzda bilirsiniz, tanr srgne gitmitir. Geni bir boluk brakmtr size. Turuncudan kzla dnen bir mehtap usulca biter. Ve, beklersiniz gittii yerden dnsn diye. Ve, beklersiniz hi olmazsa bu sefer gtrdklerini de geri getirsin diye. O yokken hep beklersiniz dnn, gzelliklerden ve unutmaktan korkarak beklersiniz.

***

Kendini Dourmak Btn bu deiik iklimlerde, deiik corafyalarda yaayan, kayalk tepelere, kzgn llere, buzlu steplere, byk ehirlere, skntl kasabalara, tozlu kylere yaylm, binlerce deiik dil konuan, deiik tanrlara tapan, her birinin peygamberi ayr, ibadeti baka trl, bahelerinde yetien meyveleri bile farkl bunca insann arasna dalp, ktlmn ahland birgn onlarn her birini, tek bir cmleyle, dehetin cehennemine frlatp ruhlarn korkuyla dalayabilirim. u bir tek cmle yeter buna: - Gizlediin her eyi biliyorum. Bu cmleyi duyduunda, bir da kartalnn penelerine yakalanm zavall bir saka kuu gibi titremeyecek kimse yoktur, u koskoca yeryznn stnde.

Gizlediin her eyi bildiine inandn biriyle karlatnda, ondan kurtulabilmek iin onun yok olmasn, lmesini bile isteyebilirsin. Cinayet bile geebilir bir an aklndan. Ve, korkun gerek udur. Gizlediin her eyi bilen biri var. O, sensin. Seni lesiye korkutan, geceleri ryalarnda, kbuslarnda ortaya kan, btn srlarn bilen ve lmesini dilediin biri var, ruhunun derinliklerindeki o karanlklarn iinde. Varlnn z ve en byk dmann, orada duruyor. "Ben drstm" dediinde sylediin yalanlar hatrlayarak sana alayc bir glmsemeyle bakan o iindeki karanlk. "Ben glym" dediinde yalnzlk karsnda nasl solup canlanmak iin insanlarn peinde kotuunu hatrlayarak seni kmseyen o. Bir "soylu" olduuna inanmak istediinde, srf seni yeterince istemedikleri iin ruhunda yaralar aan ve seni, acyla anacan zavall davranlara itenleri hatrlayarak seni aalayan da o. Gizlediin her eyi bilen biri o. Ve sen, onu kimseye gsteremeyeceini, sakat ocuunu saklayan bir anne gibi onu yabanc gzlerden saklayacan, ondan kurtulmaya alacan ve ondan kurtulamayacan biliyorsun. Kimseye o gizlediklerini syleyemeyeceksin. Hibir zaman yeterince iten olamayacaksn. Hep dier insanlarla aranda bir sr olacak. Ondan kurtulmak, onu unutmak isteyeceksin. Yaanmaya allan aklar, kendini sevimenin ihtirasna terk etmek iin duyulan arzular, klan yolculuklar, binlerce yldr yazlan sayfalar dolusu yazlar, gnele sararm meyvelerden yaplm ikiler, bunlarn hepsi, o karanln aalayc fsltlarn duymamak iin. iimizde tadmz o korkun dman, sakladmz her eyi iine attmz o glgeli uurum, o aalayc karanlk, ite o bizim ve belki de btn insanln ana rahmi, kendimizi defalarca o karanlktan douruyor, o srlarla dolu uurumdan her seferinde bir baka insan olarak trmanyor ve her seferinde birisine, bize elini uzatp kendimizden bir bakas olarak domamza yardm etmesi

iin yalvaryoruz. Ak nedir, diye soruyorsunuz, ak budur bence, bir insana, kendimizi kendi karanlmzdan bir bakas olarak dourmamza yardm etmesi iin yalvarmaktr. Edebiyat budur, kendimizi kendi karanlmzdan bir daha dourmak iin binlerce sayfa yazmak ve her sayfada bir doum nnn muhteem acsn ve zevkini hissetmektir. Sanat budur. Bilim budur. yi olan ne varsa, o lmcl karanlktan doar. Kendimizi yeniden yeniden doururuz. Yeni birinin, iimizden, iimizi paralayarak kn hissederiz. Yaamak, bir baka biri olmaya almaktr. Syleyemediimiz srlarmz unutmaya abalamak ve kendimizi defalarca dourmaktr. Kendinden korkmaktr yaamak. Kendi karanlndan saklanmak iin bir baka karanlk aramaktr. Kendini srekli yeniden dourmak ve her douruta gizlenmesi gereken yeni srlarla karanlmz biraz daha bytmektir. u korkun cmleden kamak iin rpnmaktr. - Gizlediin her eyi biliyorum. Yeryzndeki btn insanlar bu tek cmleyle korkutabilirim. nsanolu ne saarsa bu korkudan ve karanlktan saar. Ve, herkesin sylenmeyecek srlar vardr. Ve, kimse yeterince iten olamaz. Kimsenin kimseyi tam olarak tanyamamas, yalanlarn, utandrc hayallerin, aalanmayla iinde korkun

lekelenmi yaanmlklarn, krlm gururlarn, sevgiyle bym nefretlerin sakl olduu karanl herkesin herkesten saklamasndandr. Kendimizden bile saklamaya urarz o karanl. O yzden kendimizi bile tam olarak tanyamayz. Ve, o karanlk, iyilikler kadar ktlkler de yaratr.

Bir memesiyle iyilii, bir memesiyle ktl emziren canavardr o. Her sr yeni bir srr dourur, her yalan yeni bir yalan, her aldat yeni bir aldat, her nefret yeni bir nefreti, en yaknmz vurmak iin iimizde bilenen her bak yeni bir ba, her yara yeni bir yaray... Btn bunlardan kurtulmak iin kendimizi yeniden yeniden kendi karanlmzdan doururuz. Ak oradan doar. Sanat oradan doar. Ve, doduumuz yerden yaralarz kendimizi. Doduumuz yerden ldrrz. Btn insanlar korkutan cmle udur: - Gizlediin her eyi biliyorum. Ve, gerek udur... Gizlediin her eyi bilen biri var. Ve sen onu ldrmeye uratka o, seni douracak tr. Tek bir cmleyle hep lp, hep doacaksn. nk, gizlediin her eyi bilen biri var. Ve, o sensin...

***

lk Gnah ve lk Yalnzlk... Hristiyanlarn, insann gnahkr bir soydan geldii iin daha doarken sahip olduuna inandklar "ilk gnah" gibi doutan iimizde tadmz bir "ilk yalnzlk" var bence. Ne yaparsanz yapn kurtulamayacanz "ilk gnah" gibi ne yaparsanz yapn kurtulamayacanz, hayatnz boyunca iinizde tayacanz bir "ilk yalnzlk." Ruhunuzun bir kesi btn insanla kapal, btn insanlardan uzak. Ne kadar yaarsanz yaayn, ne yaparsanz yapn, ne kadar ok dostunuz olursa olsun, kimsenin ieri kabul edilmeyecei, kimseyle paylalmayacak bir ke oras. Oras, hayatn dmanlarla dolu olduu, her an bir tehlikeyle

karlaabileceimiz varsaymyla ruhumuza yerletirilmi bir gzetleme kulesi, oradan herkesi seyrediyor, grdklerimizin kaytlarn tutuyor ve bizim gzcmz artmasn, kandrmasn diye kimseyi oraya sokmuyoruz. Bu yalnz ke, ruhumuzdaki vazgeilmez kukunun da bekisi. Her eyden ve herkesten kukulanyor. O yalnzlk iimizde olduu srece herkesten kukulanacaz, o kuku iimizde olduu srece hep iimizde bir yerde mutlak bir yalnzlk olacak. O yalnz ke, o doarken iimize yerletirilmi "ilk yalnzlk" hayatmzn en byk ikilemlerinden birini, in san olmann huzursuzluunu, hatt zaman zaman aresizliini de hayatmza sokuyor. Bir yandan, o mutlak yalnzlk, btn yalnzlar gibi yalnzlndan kurtulmak istiyor, bir yandan da tamamen korunmasz kalacandan korkan ruhumuz, o kenin bakalarna almasn engelliyor. Bitmez tkenmez bir ekime yayoruz, daha doduumuz andan itibaren. Hem bizi o yalnz keden kurtaracak, varlmzdaki yalnzl silecek birini aryoruz hem de o keye en ok yaklaandan, oraya girmesi en muhtemel olandan, bizi fethedip tmden korunmasz brakacak diye kukulanp onu, farkna varmadan kimi zaman zihnimizde bir dmana eviriyoruz. Farkna varmadan bir yanmz k olaca, btnleecei, kendisini iindeki o "ilk yalnzlktan" kurtaracak birini ararken, baka bir yanmz bizi byle bir "tehlikeye" kar bizi uyaryor. k olduumuzda, neredeyse tm kukudan kaynaklanan kskanlklarla, fkelerle, intikam istekleriyle, btn varlmz, hayatmz, ruhumuzu, bedenimizi sevdiimize balama arzusunun bir arada ve bylesine kuvvetli bir ekilde ortaya kmas, belki de bizi bir lgna eviren. Teslim olmak, yalnzlndan kurtulmak isteyen yanmzla, kendini korumak, gzetlemek isteyen yanmzn, dier btn duygularmz etkilemek iin ruhumuzda verdii korkun bir sava bu. k olduumuzda, bir baka insan, onunla tmyle kaynamak isteyecek kadar sevdiimizde, ruhumuz, zaferleri, yenilgileri, casuslar, istihbaratlar, atmalar, lleri, kahramanlaryla byk bir sava alanna dnyor. k olduumuz insann yalnzca tezahrlerini grebildii ama asla esas kaynan ve nedenini kefedemedii byk karmaa kyor

ortaya. En gl ak cmlelerini fsldarken neden aniden huzursuzlanp huysuzlatmz, gelecekle ilgili hayaller kurarken birden neden kskanlk krizleri geirdiimizi, neden byle dengesiz davrandmz, sevdiimiz insan belki de hibir zaman anlayamyor. stelik, ayn sava o da kendi iinde yaadndan, bizden ziyade kendisiyle uramak zorunda kalyor. Btn duygularn ayaklanp "ilk yalnzln" basksndan kurtulmak iin isyan ettii, bu uurda arpmalara girdii zamanlarda, iimizdeki dokunulmaz "yalnzlk", daha sonra kullanaca, kendisini hakl gsterecei duygular, bilgileri, gzlemleri telala biriktirmeye koyuluyor. Sevdiimizin sesindeki bir anlk duraksama, bir dil srmesi, baka yana kayan bir bak, nemsiz minicik bir yalan, btn bunlar, uursuz bir sismograf tarafndan kaydediliyor, kk krgnlklar, kukular, kzgnlklar orada birikiyor. O "ilk yalnzlk", teslim olmak isteyen yanmz, iinde biriktirdii duygular keskin bir baa evirerek yaralamaya, kanatmaya, zayflatmaya balyor. Sana en yakn olann sana en byk dman olduuna seni inandrmak iin urayor. ounlukla bunu baaryor. O, seni, sana yaklaan herkesten korumak isteyen muhafzn. Seni, sana ramen savunan efendin. Seni koruyor ve seni dierlerinden koparp ayryor. Huzursuzluunun dinmesine izin vermiyor, balangc ona gre, ancak etrafta bir tehlike huzur, teslimiyetin

olmadnda, kimse "ilk yalnzln" tehdit etmediinde huzura kavuabilirsin. Ve o huzura kavutuunda ancak, iindeki "yalnzlk", o yalnzlktan kurtulmak iin kendi huzursuzluunu yaratp bunu yaamana izin verebilir. En k olduumuzda huzursuzlanmamz, en huzurlu olduumuzda anlalmaz bir ekilde skntlarla sarslmamz, gerek btnlemeyi bir trl baaramamamzdan. Herkes, kendi ruhunun derinliine gre deiik aclarla ve sarslmalarla yayor bu trajediyi. Hristiyanlarn "ilk gnah"tan kurtulamamalar gibi biz de bu "ilk yalnzlk"tan kurtulamyoruz.

Ne kadar teslim olmak istesek de teslim olamyoruz. En ok sevdiimizi, en ok kaynatmz bile neredeyse dmanca bir dikkatle gzetleyen bir yanmz hep varln srdryor. Belki de o pheci yalnzlmz tatmin edebilmek, onu yattrabilmek, hakl gerekelerle susturabilmek iin sevdiimizden, szler, garantiler, vaatler istiyoruz. "Benim ol" diyoruz. Tam bilemesek de, onun iinde de bize teslim olmayacak, bizi gzetleyecek, bizden uzak bir "yalnzlk" olduunu, o "yalnzln" onu bizden uzaklatracan, bize teslim olmasn engelleyeceini, olmadk bir anda bizi terk etmeye onu zorlayacan seziyoruz, biz sezmesek bile bizim "yalnzlmz", onun da iinde bir yalnzlk olduuna dair bizi uyaryor. O "dokunulmaz" kurtulamyoruz. ve mutlak yalnzlk yznden yalnzlktan

Teslim olmaya en yakn olduumuzda, en ok sevdiimizde, yayoruz en byk kukuyu. Sevdiimize dman bir yan var iimizde. Bizi brakmayan bir yan. Bizi gece yarlar uykularmzdan uyandrp sevdiimizin syledii bir sz fsldayan, o sz eitli biimlerde yorumlayan, kukularmz ayaklandran, sevgiyle yattmz bir uykudan neredeyse nefretle ve dmanca kalkmamza yol aan bir yan. Herhalde bazen kendimiz bile ayoruz kendi gelgitlerimize. Sevgi szckleri sylemeye hazrlanrken birden neden fkeli cmleler sarf ettiimize. O "ilk yalnzlk" birgn kukularndan, dmanlklarndan, savunmalarndan vazgeer mi, birgn bir baka insana gven duyar m, usul bir uykuya dalp bizi rahat brakr m, bir baka insanla ruhen ve bedenen mutlak bir btnleme salamamza izin verir mi? Bunu bilmiyorum. Karlkl olarak birbirimizin ilk yalnzlklarn, her deite ellerimizin kanamasna, iimizin acmasna aldrmadan uzun uzun okamamz gerekir belki. Vahi bir at terbiye eder gibi... Bu kadar sabrl, bu kadar bilge, bu kadar fedakr, bu kadar hogrl, bu kadar arzulu olabilir miyiz? Bir baka insan, tanry bile "ilk gnah" affetmeye, bizi soyumuzun lanetinden kurtarmaya, evremizdekileri ilk gnahla lekelenmi

dmanlar yerine, gnahtan arnabilecek faniler olarak grmemize yardm etmeye, iimizdeki "ilk yalnzln" korkularn ve kukularn yattrmaya raz edecek kadar ok sevdiimizde belki... Ama u soruyu kim soracak: - lk gnahla ve ilk yalnzlkla yaralanm bu insanlar bu kadar sevebilir mi?

***

Durdum ve Bekledim Gece yars, ormann ortasnda kamyoneti durdurup btn klarn sndrdkten sonra indim. Saf, katksz, lekesiz, dokunulmam karanl grmek istiyordum. Simsiyaht. Bir yaz orman, yzlerce yldan beri alt bir geceyi kendi sesleriyle yayordu, birbirine dokunan yapraklarla dallarn hrtlar, tuhaf bceklerin kesik kesik, ince cayrdamalan, gece kularnn arada duyulan tleri, topran bir sese dnen derin sessizlii. O karanln bir paras olana kadar durdum. Sonra bam gkyzne kaldrdm. Bylesine terk grmemitim. edilmi ve bylesine kalabalk bir gkyz

Onun sonsuza aldn hissedebiliyordum. Her biri bir baka dnya olan milyonlarca yldz, gmi akntlanyla biraz sonra bana doru komaya hazrlanr gibiydiler. O kadar oktular ki, bakana bir hilii hatrlatyorlard. Yolda telefon almt. "Bir kaza" olmutu. Gazetenin nnde bir otobs arpmt. nemli bir kazaya benzemiyordu. Ama sezgilerim, nemsiz bir kazay bana haber vermeyeceklerini sylyordu. kinci telefon, durumun "ciddi hatt mitsiz" olduunu sylyordu.

nc telefon tek kelimelikti. "ld." im kaslmt. Bedenim, bir zaman sonra kendisinin de paras olaca sonsuz bir gerei duygularmdan nce kavramt. Olay, duygularla akln hemen kavrayamayaca kadar tuhaft. Gazete binasndan km ve lmt. Kazann akl almaz basitlii, lmn korkun yzn daha fazla ortaya kartyor, lmn hep bizimle birlikte yaadn hepimize hatrlatyordu. Her zaman orada olmasna altnz biri, artk orada deildi. Daha sonra onunla ilgili yazlar, anlar okuyacaktm. Hepimiz, bakalarn kendi aynasna yansd kadar gryordu. Bir insan, ancak bize dedii yerinden tutabiliyorduk. Bizim aynamza yansmayan, bize demeyen yerlerini bilmiyorduk. lm, bir denizin dibindeki kumlara daldrlan demirden dev bir kepe gibi duygularm karmakark bir biimde yerinden kmldatmt. Anlar, glmsemeler, kzgnlklar, acmalar, fkeler etrafa salm, bir kederin iinde yeniden birbirine girmiti. Sinemaya yalnz bana gidermi! O kadar ok arkada olan biri neden sinemaya yalnz gider? Yalnz olmak istediinde bile etrafnda ona dokunmayan birileri bulunsun diye mi, karanln iinde yapayalnz kalabilmek iin mi, seyrettiklerini paylaabilecei kimse olmadna inandndan m, hayattan kamak istediinde snabilecek tek yer olarak, klar sndrlm bir sinema salonunu bulabildiinden mi? Neden bir insan sinemaya yalnz gider? Belki de hi akla gelmeyecek basit ve sradan bir nedeni vard. Ama, trajedisini sradanla borlu bir lmle bu dnyadan ayrlan ve herkesin, "neesi, kibarl, akalaryla" and bu adamn gemiinde yle trajediler vard ki onun hayatndaki her harekete insan kanlmaz olarak neredeyse trajik bir neden aryordu.

ki ocuunu birden ayn gnde kaybetmiti. Gndelik hayatn iinde karlatnz glmseyen yznde bu trajedinin izlerini grmyordunuz. Nerede tayordu o izleri? Birok insana dostluu, iyilii dokunduu halde insanlara kar her zaman sevgi dolu olduu sylenemezdi; zd, hayatn zorlatrd, hakszlk ettii insanlar vard, bir gazete patronu olmann kanlmaz lekelerini ruhunda tard ama ocuklar severdi. Onun ynettii dergiler, bir ocuk cenneti olarak anlrd. ocuklarn her hareketini, yaramazln hogrl bir glmsemeyle karlar, byklere her zaman gstermedii sevecenlii ocuklara snrsz bir cmertlikle armaan ederdi. ocuklar lmt. Ve, sinemaya yalnz giderdi. Iksz salonlarda tek bana otururdu. Aclarn gstermez ve iledii gnahlarn bedelinin bu acyla denmesini umar gibi hep anlayla karlanmay beklerdi. Teselli kabul etmez youn bir acy sonsuz bir glmsemeye evirirken sanki btn snrlar ykp gemek zorunda kalmt. Onu benden daha iyi tanyanlar, ondan dmdz ve elenceli bir ovadan sz eder gibi sz ediyorlar. Her gn tekrarlanan tavla partileri, bildik taklmalar, dergi toplantlar, daha iyi haber talepleri, yeni dergi projeleri, evresine toplad gen gazeteciler, akalar... Dz bir ova gibi mi yaamt gerekten? Her an herkese her yann gsterir gibi ak bir glmsemeyle kart hayatn iinden hibir gizlisi olmayan bir ova gibi mi gemiti? Aclarn nerede saklamt? fkelerini? Bir gazete yneticisi olmann getirdii karmakark ilikilerin, kalabalklara yansmam konumalarn, bir haber iin feda edilen dostluklarn izleri nerede gizliydi? Yaad byk sarsntlarn yaratt kraterler neredeydi, o kraterler hangi yamurlarn sularyla dolmutu? Niye insanlar ona sinema kaplarnda yapayalnz bilet alrken

rastlamlard? Ben onun sesinin uysalln hatrlyorum. Bir de o uysal sese elik eden biraz mahcup glmsemesini. Karsndaki sertletiinde bile neden uysald sesi, artk hibir eye aldrmyor muydu, sertlemeye gerek duymayacak kadar anlamsz m buluyordu her eyi, kendi hakszlklarn kabul edecek bir olgunlua m erimiti, szlerin asla aamayaca kadar derin yaralar olduundan m keskin seslere uysal glmsemelerle karlk veriyordu? Hakinaslklarn da grmtm, hakszlklarn da... Telefonda tek kelime duymutum. - ld! im kaslmt. Sonra btn duygular kucaklayan, saran bir keder. O, lm haberlerini nasl karlyordu acaba, diye dnmtm. lmlerin en korkuncunu lmeden nce yaamt. lmden deil, yalanmaktan, korktuunu anlatmt dostlar. elden ayaktan dmekten

lmden o kadar da korkmuyordu herhalde. yilikleri ve ktlkleri, hakinaslklar ve hakszlklar, yardm ettikleri ve hayatn zorlatrdklar vard. Sanki btn gcyle derinlerini saklamaya, hatt belki de yok etmeye uramt. Byk bir acy grm, sarslm, bir uuruma dmemek iin sradanln dallarna tutunmu, her hakszln balanmasn farkna varmadan beklemiti. Sinemaya yalnz giderdi. imdi lm, bir kumsaldaki ayak izlerini siler gibi hayata ait inili kl duygular siliyor, onun uysal sesi, yumuak glmsemesi ve kekremsi bir keder kalyor. Bir gece yars, bir yaz ormannn ortasnda durdum. Dokunulmam, saf ve lekesiz karanla baktm. Ercan'n yapayalnz girdii o sonsuz sinemann karanln grmek, bir an olsun o karanl onunla paylamak ve onun o uysal sesiyle ona, "Geti artk, hepsi geti" demek iin bekledim.

Yldzlar, stme koacak gibi duruyorlard. Ve alkn olduu o karanlkta sesimi duymasn diledim.

BITTI

You might also like