Professional Documents
Culture Documents
Arma an ÖZTÜRK∗
Özet
Bu makalede Rawls’ın adalet teorisi üzerine bir dizi ele tiri temellendirilmeye çalı ılacaktır.
Adalet teorisinin Kantçı ve faydacı kökleri teorinin evrensellik iddiasını zayıflatmakta ve
adaletin gerçekle tirilebilirli ine olan inancı da azaltmaktadır. Yine benzeri ekilde do a
durumu ve sözle me durumu üzerine in a edilmi teorinin hem özgür iradeye güvenmesi, hem
de ayrıntılı kural ve istisnalar ile bu güveni denetlemesi oldukça çeli kilidir. Teorinin
kavramsal tutarlı ına gölge dü üren bir dizi ayrıntının gölgesinde bir di er dikkat çekici sorun
da adaletin Rawls’ça oldukça muhafazakar bir tonda kurgulanmasında yatar. Filozof
bilgisizlik peçesi altında bilinçsiz insanların adaleti yarattıklarını savlarken farkında
olmayarak modern dünyanın sorunlu toplumsal zemini kendisine konu almı tır. Sonuç olarak
Rawls’ın bizlere adalet sorunu eklinde tercüme etti i modern me ruluk krizinin filozofun
ortaya koydu u kısıtlar çerçevesinde çözülemeyece i iddiası tanıtlanmaya çalı ılacaktır.
Abstract
In this article efforts will be paid to found a series of critiques on Rawls’s “a theory of
justice”. Kantian and pragmatic roots of the justice theory weakens the universality claim of
this theory and decreases the level of belief for achievability of justice. Again, it is quite
contradictory that the theory built on state of nature or state of contract both trusts free will
and audits this confidence with detailed rules and exceptions. Another point of attention under
the shadow of a series of details that impair conceptual coherence of the theory lies in the
problem that justice is edited at a quite conservative tone by Rawls. The philosopher argues
that unconscious people crate justice under the veil of lack of knowledge, and he unknowingly
took problematic societal grounds of the modern world as his subject. As a result, we shall try
to show that modern legitimacy crisis that Rawls translates as a problem of justice cannot be
resolved within the limitations that the philosopher argues.
∗
Ar .Gör., ODTÜ, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
58
SUNU
Adalet nedir? Belki Aristoteles’te oldu u üzere denkle tirmek ve da ıtmaktan ibaret
bir alı kanlık, belki Platon’un hatırlattı ı gibi kendine yakı anı yapmak noktasında
görecelilikle sulandırılmı bir toplumsal erdem. Ama hiç üphesiz ki emsiye bir
kavram. Kendini gerçekle tirmenin olanakları, benlik çıkarı ve haklılık inancının
kaos halinde toplamı. Adalet nedir? Siyaset felsefesini ba latan ve bitiren, en
kapsayıcı ve en bunaltıcı soru. E itlik ve özgürlü ün dengeleyici ba lamı olarak
adalet siyasal teorinin arkasındaki metodoloji ve haklıla tırmaları çözümlemek
noktasında benzersiz bir ayraç. Makale bu ayracı liberal biçimsel akıl ve Rawls gibi
iki tane huni aracılı ıyla damıtmaya çalı acaktır. Bu çalı ma belli bir noktada (adalet
nosyonunun genelli i ile ba da mayacak kadar özel bir gerçeklili in adalet
mefhumu tartı masında ön plana çıkarılması noktasında) sıkıntılıdır. Ama böylesi
bir sıkıntı diyalektik bir tamlıkta, tartı maya yetkinle ebilece i bir özde verebilir. En
azından yazar bu özü yakaladı ı kanısındadır. Siyaset felsefesinden siyasal teoriye,
derinden yüzeye, genelden özele, soyuttan somuta do ru seçici bir algısallık
çalı manın üzerine in a edildi i yöntem konusunda aydınlatıcı ilk ip ucunu betimler.
Betimin buz da ının üzerindeki kısmı ise, yöntemi etlendirecek yanıtı aranan sorular
künyesi ile sonuca ba lanacaktır.
Kısacası makale 1) Adalet teorisinin “episteme” ve “etik politik” boyutları,
dolayısıyla edebiyatın arka plan gündemi ile ilgilenir. Özellikle Kant ile Rawls
arasındaki devamlılı ının söylemsel düzeyde ayrıntıya dökülmesi bu açıdan
i levseldir. Demek ki “ eylerin” arkasındaki “ eylere” yönelik kısmen realist, ama
daha çok olgucu arkeolojik bir kaygı ön plana çıkarılır. 2) Rawls ile de
ili kilendirilen biçimsel akıl etiketi, sınırları ve sorunları ba lamında dile getirilir.
Bu dile gelme önemli ölçüde ele tireldir; “ötekile tirmeye” kıvamında kodlanmı tır.
3) Sonuç olarak “Bir Adalet Teorisinin” liberal gelenek içindeki ayrı ma ve
kesi melere olan tarafgirli i sorgulanır. Bahsi geçen sorgu, adalet teorisini anlamsal
bir skala içinde yeniden okuma ve siyasal uzayda yerini belirleme sorunları
açısından hayati bir önemlili e sahiptir.
Rawls’ın adalet ile olan tartı ması bizim burada çözümleme nesnesi olarak
öne aldı ımız ba lamdan daha geni bir de erlendirme alanına sahiptir. Filozof
kendi özgün entelektüel geli im süreci içerisinde ve adalet teorisine yönelik a ır
ele tirilerin baskısı altında evirilmi , eski dü üncelerinin bir kısmını usulca terk
etmi , büyük bir kısmını modern zamanların güncel etik politik sorunları ı ı ında
yeniden formüle etmi tir. II.Rawls dönemi olarak etiketlendirilebilecek ve kabaca
80’lerden itibaren filizlenmeye ba layan bu süreç içinde Bir Adalet Teorisinin
ilkeleri kamu-özel ili kilerini düzenleyen yeni bir politik uzla ma kültürüne
dönü mü tür. Rawls’ın yenilenme biçimi bu çalı mada dile getirilecek ele tirilerin
belli bir kısmını geçersiz kılacak kadar köklüdür. Ancak bizim burada yaptı ımız
üzere Rawls’ın eski ve yeni argümanları arasındaki farkı fark eden bilincin
akademik dikkatini yalnızca filozofun ilk belirlenimine yöneltmesi de kendince
anlamlıdır. Adalet teorisini moral bir teoriden politik bir anlayı a do ru dönü türen,
adaletin evrensel kesinli ini adil ve ço ulcu liberal toplumlar ile i birli ine dayalı
59
toplumlar arasındaki ili kiler ba lamında yumu atarak yeniden yorumlayan II.Rawls
önemli ölçüde Bir Adalet Teorisindeki arızlarla hesapla an bir ki iliktir çünkü.1
Rawls ekonomi ile desteklenmi liberal siyaset felsefesi gelene ine adalet
teorisi aracılı ıyla katkı yapmı bir filozoftur. Edebiyatı liberal nosyonun teorik
çerçevesi içinde de erlendirilebilir. Liberal ideoloji içinde hatırı sayılır derecede
öneme sahip “sözle me” “yalıtılmı birey”, sosyal adalet”, “faydacılık”, “Kantçı
etik” gibi enstrümanlar kuramın ekillendirilmesi sırasında bolca kullanılmı tır.2
Rawls’ın adalet teorisi genel olarak siyaset felsefesi tarihi, özel olarak ise liberal
siyaset felsefesi tarihi için dönüm noktası niteli indedir. Yaratı devrinin siyasal
literatürüne hakim mekanik algılanı ı siyaset felsefesi lehine geriletmi tir. Bir Adalet
Teorisi adalet gibi kapsayıcı bir erdemin gölgesinde pozitivist bilme standartlarını
sorgulayan “teori” tartı malarına ve nihayetinde siyasetteki etik politik canlanmaya
güçlü bir katkı sa lamı tır. Dahası Rawls’ın çözümlemesi ile birlikte liberal
söylemin sosyalist ö reti kar ısındaki yükseli i perçinlenmi tir. Tabii Rawls’ın
siyaset yazınına katkısında bazı önemli kısıtlar söz konusudur. Rawlsçı tanıtlamanın
yarattı ı felsefi canlanma makale bütünlü ü içinde ayrıntıları ile ortaya konaca ı
üzere önemli ölçüde biçimcidir. ronik bir ekilde Rawls, hem siyaset felsefesini
canlandırmı , hem de biçimselli i ön plana çıkararak sürecin kendini bo masının,
felsefenin ta la masının yolunu açmı tır. Rawls ile ba layan bu süreç yalnızca
biçimsel akılcı bir siyaset felsefesinin de il, aynı zamanda ve daha özel bir anlamda
bu tür bir felsefesinin özü de olan ça da liberalizmin dirili idir.3 Geç modern
zamanlarda biçimsel teorik aklın yükseli ine kaynaklık eden Rawls
edebiyatı/külliyatı ba lıca iki kavramla tırma zemini üzerinden kotarılmı tır: Bunlar
sırasıyla, Kant felsefesi ve Amerikan rüyası özelinde siyasi/iktisadi liberalizmin
sosyal bir tonda kurgulanmı halidir. Bir Adalet Teorisinin genel kabulleri ölçüsünde
Kantçı söylem felsefenin biçimini, bedenini, fizi ini, Amerikan Cumhuriyetçili i ise
özünü/ruhunu olu turur.
Kant Etkisi
1
Rawls’daki de i imi ona yönelik komiteryan ele tiriler ile birlikte ele alan bir çalı ma için
bkz.Solmaz Zelyüt Hünler, ki Adalet Arasında, Ankara: Vadi Yayınları, 1997, ss.237-301.
Rawls’daki de i im sürecinin ayrıntılı bir betimi için ayrıca bkz.S. Mulhall ve A.Swift,
Liberals and Communitarians, London: Blackwell, 1992.
2
Norman P.Barry, An Introduction to Modern Political Theory, London:Macmillan, 1995,
s.5.
3
Matthew Festenstein, “Contemporary Liberalism”, New Political Thought, (Der.), Adam
Lent, London:Lawrance&Wıshart, 1998, s.17 ve N.Barry, Komünizm Sonrası Dönemde
Klasik Liberalizm, Çev:Mustafa Erdo an, Ankara:Liberte Yayınları, 1997.
4
Samual Gorowıtz, “John Rawls:Bir Adalet Kuramı”,Ça da Siyaset Felsefecileri, (Der.),
A.DE Crespıgny-K.R Minogue, Remzi Yayınları, stanbul, 1981, s.277.
60
arasındaki temel benzerlik özet olarak üç ba lık içinde toplanabilir: Her ikisinde de
hipotetik bir toplum sözle mesi anlayı ı egemendir, pratik aklın ilkeleri sıra düzen
içinde sıralamı tır ve son olarak hem Kant hem de Rawls’da yöntem ilk
prensiplerden itibaren sistemli tasnif ve kuramsal mimari üzerine kuruludur.5 Kantçı
tını kurama en özlü bir ekilde Rawls’un “insan” anlayı ının formüle edilmesi
noktasında etki eder. Rawls genel liberal kabullere uygun bir ekilde ve Kantçı
sınırlara dikkat ederek aklını kullanan özgür insanın dünyasında adaleti arar. Filozof
ussal seçimler yoluyla6 adaletin ve birlikte ya ayı ının sözle mesini yapan insanların
di er tür üyelerine kar ı Kant’ın kategorik zorunlulu u andıran bir etiksel
algısallıkla hareket etti i kanısındadır.7 Rawls’ın insanı adalete ula tıran reçetesinde
akıl neleri yapmayaca ı noktasında tutarlı bir seyir izler. nsanların insanı araç
olarak de il amaç olarak görmesi kabulü, ba langıçtaki postulanın tamamlayıcı bir
parçasıdır.8 Araç gibi davranma olasılı ı dı arıda bırakılarak aynı zamanda teorinin
sürekli kendini in a eden muhakeme sürecindeki kusursuzlu u garanti edilmi
olunur. Tabii Rawls ile Kant arasındaki benzerlik tutarlı aklın i leyi indeki bir
örneklilik ile sınırlı de ildir. Rawls tıpkı Kant gibi, insanın kendi nedenselli inin
ba latıcısı oldu u,9 dolayısıyla ahlaki tercih kapasitesine sahip oldu u ve özgürlü ün
erdemle erek kendi tamlı ına ula tı ı, özgürlü ün do asının erdem oldu u
kanaatindedir.10 Rawlsçı anlamda adalet teorisine katılan insanlar bu davranı larıyla
kendi ahlaki varlıklarına katkıda bulunmakta; bir anlamda kendi öz varlıklarını
özgürlük yönünde geli tirmekteler. Rawls’ın Kantçı varsayımlar dizisi adaletin
kendini gerçekle tirme anlamında kullanılması,11 kendini gerçekle tirmenin ussal
kozasının e it özgürlükler içinde ya ama dü üncesi ile çerçevelemesi 12 ve rasyonel
olmak, özgür olmak ile iyi olmanın birbirlerinin yerine tercüme edilebilece i
kanılarıyla desteklenir.13 Rawls’daki Kantçı yan, hem Bir Adalet Teorisinin etik
politik künyesini de ifre etmek noktasında, hem de makale içinde sıklıkla
denenece i üzere kuramın sınırları üzerinden ele tirel bir bakı ın yerle mesi
noktasında oldukça aydınlatıcıdır.
Kant ile Rawls arasındaki teorik devamlılık Kantçı gelene in kırılgan
yanlarının Rawls adaletine akmasına yol açmı tır. Kant gibi Rawls da, ekonomide
verimlilik, siyasette e itlik, kültürel ya amda kendini gerçekle tirme gibi toplumun
5
Alan Ryan, “John Rawls”, Ça da Temel Kuramlar, (Der.), Quentin Skinner, Ankara: Vadi
Yayınları, 1997, s.140.
6
Filozofun adaletten anladı ı bir ussal seçimler toplamıdır. Bu yargının özgün metin içinde
takibi için bkz. John Rawls, A Theory of Juctice, Cambridge: Harward University Press,
1971, s.16; ayrıca bkz.Gorowıtz, “John,..s.276.
7
Larry Arnhart, Siyasi Dü ünce Tarihi, Çev: Ahmet Kemal Bayram, Ankara: Adres
Yayınları, 2004, s.401.
8
Araçsal aklın yadsınması noktasında bkz.Rawls, “A Theory,..ss.179-180.
9
Rawls, a.g.e,..ss.251-257.
10
Rawls, a.g.e,..s.256.
11
Rawls, a.g.e,..ss.252-253. Tabii adaletin gerçekle me sorununa yaslı algılanı ı, bu algının
“bölü üm” ile ilgisi noktasında kendi teorik yetkinli ine ula tırılır. Sonuçta Rawls için adalet
e it gerçekle meyi kolaylayan ya da kolaylaması beklenen bir bölü üm sorundur.
Bkz.Gorowıtz, “John,..s.271.
12
Rawls, a.g.e,..s.561.
13
Arnhart, “Siyasi,..s.421.
61
14
Farklı rasyonellikleri bir arada kullanan kapitalist bölünmü lük için bkz.Michael Walzer,
Spheres of Justice, New York: Basic Books, 1983; William A.Golston, Justice and the Human
Good, Chicago: University of Chicago Press, 1980; Daniel Bell, The Cultural Contradictions
of Capitalism, New York: Basic Books, 1978.
15
Ryan, “John,...s.133.
16
Rawls sözle mesi için geleneksel teorilere göre çok daha soyut ve genel bir ba langıç
durumu tasarlar. Genellik ve soyutluk açısından bkz.Rawls, a.g.e,..s.13, 127.
17
ki adalet ilkesi (“Birincisi:Her bir ki inin, di erinin sahip oldu una benzer bir özgürlük ile
uyumlu, en yaygın kabul görmü temel özgürlü e sahip olması gerekir. kincisi:sosyal ve
iktisadi e itsizlikler öyle düzenlenmelidir ki, bu e itsizlikler hem (a) makul olarak herkesin
menfaatine olaca ı ekilde bir beklenti olu turmalı, hem de (b) herkese açık olan kazanımlarla
ili kilendirilmelidir.”Rawls, a.g.e,.s.60) siyasi e itlik (Rawls, ss.60-72) ile iktisadi verimlili i
(Rawls, ss.79-80) fırsat e itli ine (Rawls, s.73) yakın bir en az menfaatlilerin en yüksek
faydası formülü ile (Arnhart, s.401) birle tirmeye çalı ır. Tabii böylesi çaba ba langıç
varsayımındaki bazı kısıtlar aracılı ıyla korunur. Örne in ba langıç durumunda sınırlı bir
di erkamlık, ılımlı bir kıtlık ve kıskançlı ı içermeyen bir rasyonellik bulunur. Adalet sorunu
olabilmesi ve sonuçta bu sorun üzerinde adalet teorisinin kurulabilmesi için insanlar sınırlı
di erkam olmalıdırlar. Yani istekler konusunda bir anla mazlık olmalı ama bu ileride adalette
anla mayı engelleyebilecek kadar derin olmamalıdır. Yine aynı ekilde tam bolluk adalet
sorununu ortadan kaldırır. Tam kıtlık ise adalet teorisi kurulmasını engeller. nsanlık bu iki uç
seçene i de a mı olmalıdır. Benzeri ekilde akıllı olan ama aklını di erini kıskanacak ekilde
bencilce yorumlamayan insanlara ihtiyaç vardır. Ba langıç durumundaki tercihler için bkz.
Solmaz Zelyut Hünler, ki Adalet Arasında, Ankara: Vadi Yayınları, 1997, ss.42-4.
18
Daniel Bell, “On Meritocracy and Equality”, Public Interest, No.29, Fall, 1972, 64-66.
19
Rawls, a.g.e., s.62, 75, 151.
62
zenginden fakire aktarımlar sonucu önemsizle ece ini umar.20 Ama yine de
zenginler ve fakirlerin bir arada ya adı ı bir toplumda fakirlerin kendilerini nasıl
daha a a ı varlıklar olarak görmeyeceklerini açıklayamaz.21 Dahası en azından
retorik düzeyinde özgürlü e öncelik tanıyan kuram, bir insanın hizmet
potansiyelinin bir ücret kar ılı ında ba kasına satılmasının yarataca ı özgürlük
sorunu ile ilgilenmez. Kapitalizmdeki ücretli emek ili kilerinin yarataca ı tahakküm
noktasında Bir Adalet Teorisi derin ve anlamlı bir sessizlik içindedir.22
Kantçı-Liberal yurtta anlayı ına sahip olan Rawls, siyasi e itli i
öngörmü ; ama bu e itli i kapsayıcı bir ekilde formüle etmemi tir.23 Hatta
e itsizli i farklılık adı altında onamı tır.24 Filozof hem e it da ıtımın e it olmayan
da ıtımdan iyi oldu unu, hem de en kötü durumda olanları daha iyi hale getirecek
ekilde e it olmayan da ıtımın e it da ıtımından daha iyi oldu unu söyler.
Böylelikle e itlik ve e itsizli in ikisi içinde korunaklı zeminler hazırlar. Liberal
ideolojinin e itlik ile e itsizlik arasındaki tarihsel bölünmü lü ünü kuramına ta ır.
Liberal nosyonun insan do ası ile uyumlu oldu una dair ön yargı batini bir ekilde25
ve “tarafsızlık” etiketinin sa ladı ı dü ünsel illüzyonun26 deste i ile teorinin
kurulma biçimine yönelmi ele tirilerin kar ısına dikilir. Dahası ahlakın evrensel
oldu una dair Kantçı kanı Rawls’ın elinde27 yerel bir aklın (Amerika yereli ve
cumhuriyetçi liberalizm siyaseti) evrensel yerine geçmesi sonucuna dönü ür.
Filozofun yereli evrenselle tiren biçimsel aklı sanısını teorile tirdikçe, bir illüzyon,
(adalet ve özgürlü ün aynı eyler oldu u ya da kolaylıkla birbirlerine dönü en aynı
eyin farklı halleri oldu u) gerçe in yerini alır.
20
Rawls, a.g.e., s.277-280.
21
Arnhart, a.g.e., s.403.
22
Samuel Bowles & Herbert Gintis, Demokrasi ve Kapitalizm, Çev: Osman Akınhay,
stanbul: Ayrıntı Yayınları, 1996, s.129.
23
Rawls’ın siyasal e itlik uslaması ve bunun Kantçılıkla ilgisi üzerine bkz.Robert Ehman,
“Rawls and Nozick:Justice Without Well-Being”, Eguality and Liberty:Analyzing Rawls and
Nozick, ed.J.A Corlett, New York: St. Martin’s Press, 1991, s.322; F.Keyman, “Kamusal
Alan ve Cumhuriyetçi Liberalizm:Türkiye’de Demokrasi Sorunu”, Do u Batı, Yıl 2, Sayı 5,
1998, ss.57-58.
24
Michael Gorr, “Rawls on Natural Inequality”, Equality and Liberty:Analyzing Rawls and
Nozick, ed.J.A Corlett, New York: St.Martin’s Press, 1998, s.19 vd.
25
William Galston, Justice and the Human Good and Liberal Purposes,
Cambridge:Cambridge University Press, 1998.
26
Rawls adalet teorisinin özel olarak bir inanç ya da iyi ya am tasavvuruna ba lı olmadı ını
ileri sürer. Bkz.John Rawls, “Kantian Constructivism in Moral Theory”, Journal of
Philosophy, 77 (Eylül 1980), s.542-543. Ancak ba langıç durumundaki iki özellik, (insanın
ahlaken yüceltilmesi (Bu iddia için bkz.Peter Singer, Animal Liberation, New York: Random
House, 1990 ve Peter Singer, Writings on an Ethical, New York: The Ecco Press, 2000) ve
insanın ahlaki olması gerekeni/ona yakı anın ne oldu u (Rawls, a.g.e,..s.32) belirteçleri Rawls
kavramla tırmasını özel olarak belli de erlere taraf yapar.
27
Rawls’ın ahlak kurallarının evrenselli i noktasındaki tanıtlaması için bkz.John Rawls,
“Justice As Fairness:Political Not Metaphsical”, Philosopy and Public Affairs, 14, n.3 (Yaz
1985), s.225.
63
28
Adnan Güriz, “Adalet Kavramının Belirsizli i”, Adalet Kavramı, (Der.) Adnan Güriz,
Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara, 2001,s.17.
29
Genel adaletin kar ıtı olarak özel adalet hakların ve ödevlerin gerekti i gibi
payla ılması/payla tırılması anlamına gelir. Buna kar ın genel adalet ise, ki inin toplumsal
beklentilere, genel kodlara göre hareket etmesi, mesela dindar, cesaretli, ılımlı, onurlu,
alçakgönüllü, mesela kendiyle ve evrenle barı ık olmasıdır. Bu ayrım için bkz. Tekin
Akıllıo lu, “Adalet Kavramı ve nsan Hakları”, Adalet Kavramı Bildirileri içinde, s.51.
30
Ulpianus’dan aktaran Niyazi Öktem, “Adalet Kavramı ve Sosyal Realite”, Adalet Kavramı
Bildirileri içinde, s.76.
31
Hobbes tipi güvelik-adalet özde li i özgürlüklerin olabilmesi için güvenli in gerekli
oldu u, güvenli in aynı zamanda özgürlü ün kullanılabilece i bir durum oldu u ve bu toplam
olurlulu un “adaleti” sa ladı ına dair yargı ve ön yargıları anlatır.
32
Niyazi Öktem, “Adalet.., s.79-80.
64
33
Mustafa Erdo an, “Siyasal Dü üncede Liberal Gelenek”, Liberal Toplum Liberal Siyaset,
Siyasal Yayınları, Ankara, 1993, s.25-28.
34
Saruri Akta , Hayek’in Hukuk ve Adalet Teorisi, Ankara:Liberte Yayınları, 2001, s.244.
35
I.Berlin, “ deal Arayı ı Üzerine”, Sosyal ve Siyasi Teori içinde, s.480.
36
Rawls, “A Theory,..s.204.
37
Rawls, “A Theory,..s.150.
38
Rawls, “A Theory,..s.73, 278.
39
Rawls, “A Theory,..s.142-150 ve Arnhart, “Siyasi,..s.407-430.
40
Bkz.Davıd Lyons, “Rawls versus Utilitarianism”, Opponents and Implication of A Theory
of Justice, ed.H.S.Richardson, New York, London: Garland Pub, 1999, s.1-11.
41
Solmaz Zelyüt Hünler, ki Adalet Arasında, Ankara: Vadi Yayınları, 1997, ss.34-5; Ryan,
“John,...s.140.
65
42
En iyiyi elde etmekten çok en kötüden kaçınmaya dair Rawlsçi ilkenin irrasyonel sonuçları
üzerine bir tartı ma için bkz.Chandran Kukathas ve Philip Pettit, Rawls: A Theory of Justice
and Its Critics, Oxford: Politiy Press, 1995, s.41.
43
Klasik liberalizmin faydacı stili üzerine yetkin bir de erlendirme için bkz.George Sabıne,
Yakın Ça Siyasal Dü ünceler Tarihi, Çev:Özer Ozankaya, Gündo an Yayınları, Ankara,
1991, s.35 vd.
44
ktidarın büyümesinden duyulan korku halk iktidarından duyulan korkuyla beslenmi tir. Bu
anlamda liberal kaygı aristokratik bir çehreye bürünür. Tartı malar için bkz.Richard
Hofstadter, The Amerikan Political Tradition, New York, Vintage, 1973; Louis Hartz, The
Liberal Tradition in Amerika, New York:Harcourt, Brace, 1975.
45
Benjamin Barber, Güçlü Demokrasi, Çev:Mehmet Be ikçi, Ayrıntı Yayınları, stanbul,
1995, s.14, 27, 98.
46
Barber, a.g.e,..s.43, 96.
47
Bkz.Otto Hıschman, The Passıons and the Interest, Princeton, PUP, 1977.
66
ekilde araçsal akıldan türemi tir. Ba langıç durumunda sözle meyi in a etmek için
bir araya gelmi bireyler araçsal rasyonelli e bir ba langıç yetisi olarak sahiptirler.48
Teorinin in ası sırasında aklın araçsal kullanımı belli aralıklarla kendini gösterir.
Aklın araçsal kullanımı bizi genel olarak araççı özgürlü e, özel olarak Amerikan tipi
ekonomik özgürlü e götürür. Amerikan siyasetinin “görüntüde” özgürlü ü ya da
özgürlük yerine geçen illüzyonu ile Rawls kavramla tırmasının e it özgürlükçü
düzeni kesi ir. Amerika da birey, göçmen olarak geldi i ülke de kendi gibi olmak
bakımından dinci muhafazakar bir özgünlü ü elde etme kar ılı ında e itsizlikçi bir
ekonomi toplumunda seçkinci bir siyasi kültürde ya amayı kabul eder.49 Bir
anlamda kısa erimli çıkarları için erdemli ya ama olana ını da içeren perspektifi
reddeder. Lagos, polis veya siyasi, eros, oikos ve sivil kar ılı ında terk edilir.50
Rawls Newtoncu ba lam, Kartezyenci anlam ve a politik insandan olu mu bu
durumu (ekonomi toplumunu) özgül zemin olarak kabullenir.51 Daha sonra ilgili
kabulü (bir anlamda söylemsel a ırılı ı) adalet teorisi aracılı ıyla yumu atır. Demek
ki filozofun adalet kavramla tırması liberal etik politi i ölçülük yönünde
tamamlayan bir giri imdir. Bu giri im özel olarak Amerikan siyasından kotarıldı ı
için ilgili siyasanın köksüz olma, felsefi derinlikte yoksun olma, geçmi e kar ı
mücadele etmemi olma, dolayısıyla ideal çe itlilikte eksik olma gibi arızalarını bir
biçimde içinde barındırır.52
Rawls ile Amerikan siyaseti arasında kurulan ba larda öne çıkarılan iki
özellik (ölçülük ve araçsallık) daha evrensel bir düzeyde yeniden kodlandı ında Bir
Adalet Kuramının muhafazakarlık ve kapitalizm içindeki kökleri de ortaya çıkmı
olacaktır. Kapitalist-liberal sistemin ki i hakları ile mülkiyet hakları arasındaki
kendini tahrip etmeye müsait yapısı belli aralıklarla me ruiyet krizleri
üretmektedir.53 Rawls’ın adalet kuramı sosyal devletçi-muhafazakar-Keynesçi
paradigmanın hala yürürlükte oldu u, ama etkinli inin sorgulanmaya ba ladı ı bir
dönemde kaleme alınmı tır. Sonuçta denilebilir ki Rawls keskin ön sezisi
yardımıyla, liberalizmin bugünkü güncel krizini Keynesçi çözüm sonrası için
gündemine almı tır. Bir Adalet Kuramı önemli ölçüde olası me ruluk krizine
yönelik adaleti sa layıcı önlemlerin teorisidir. Rawls bir hak kuramcısı olarak
Amerikan siyasasında egemen olan siyasete hakçı bakı ın sözcülü ünü yapmı ve
aynı zamanda bu giri imi ile refah devleti liberalizmin küresel krizine hak-hukuk
üzerinden kapsamlı bir açılım getirmeye çalı mı tır.54
48
Rawls, “A Theory,..s.14..
49
J.Habermas, “Öteki Olmak, Ötekiyle Ya amak”, YKY Yayınları, stanbul, 2002, s.138,
50
Lagos-eros kar ıtlı ının türevsel açılımları için bkz. lkay Sunar, Dü ün ve Toplum, Kültür
Bakanlı ı Yayınları, Ankara, 1979, s.1 vd.
51
Barber, a.g.e,.s.56.
52
Amerika siyasetinin betimlemesi için bkz.L.Hartz, The Liberal Tradition in Amerika, New
York, Harcourt, 1975 Aktaran Albert C.Hırschman, “Piyasa Toplumu Hakkında Görü ler”,
Sosyal ve Siyasi Teori, (Der.), Atilla Yayla, Siyasal Yayınları, Ankara, 1999, s.248-250.
53
Samuel Bowles-Herbert Gintis, Demokrasi ve Kapitalizm, Çev:Osman Akınhay, stanbul:
Ayrıntı Yayınları, 1996, ss.64-116.
54
Ryan, “John,...s.135.
67
55
Rawls, “A Theory,...s.410.
56
Rawls, “A Theory,...s.416.
57
Rawls, “A Theory,..ss.408-9.
58
Ryan, “John,…s.144.
59
J.Rawls, Collected Papers, Massachusetts: Harvard University Press, 2001, s.421. ve
J.Rawls, Justice as Fairness:A Restatement, Massachusetts: Harvard University Press, 2003,
ss.184-186.
60
Rawls, “A Theory,..s.219.
61
Rawls, “A Theory,...ss.316-7.
68
her türlü uç tercihi merkezde ve ortak olan noktayı bulmak adına dı layan ve sürekli
uyanık tutulması gerekli bir sorumluluk bilincini ifade eder.62 Adaletin herkesin
di er herkesten sorumlu oldu u bir dünyada ortak akla kar ılık geliyor olması Rawls
retori ini Aristotelesçi çizgiye yakla tırır. Bu genel görüntünün ardında özgürlük-
güvenlik ikili ini a maya çalı an liberal aklın bildik kaygısı vardır. Düzensizlik
düzene do ru dönü ürken bahsi geçen de i ime aklın kurucu ilkeleri e lik edecektir.
Rawls bu anlamda Nozick ve Hayek’de belirgin olan kendili inden akla ve adaletin
evrim içinde kendini do al yollarla açı a vuraca ına dair önerilere itibar etmez.
Ancak filozof adaleti hedefledi i makul rasyonelli inin bir gere i haline
getirebilmek adına Kantçı biçimselcilikten bir ölçüde uzakla ır. Demek ki Rawls
toplumsal devamlılı ın sa lanması noktasında sadece makul ileti imden elde
edilecek rasyonel tercihe güvenmez. Teorisi içinde büyük bir yapısal krize yol açma
pahasına gerçek bir ileti imi dı layan, zorunlu ve dolayısıyla istem dı ı “adalet
duygusuna” da yer verir.63 Adalet duygusu bencilli in a ılması ve oy birli ine
ula ılması sonuçlarını garantileyen, ussal olmayan, ama ussal-toplumsal gerçeklik
üzerinde etkili olan bir iç metafizi i ifade eder. Adalet duygusu adaletin aklını
tamamlar. lkeler arası öncelik sırasının belirlenmesi sürecinde kurallar yetersiz
kaldıkça sezgi devreye girer.64 Böylelikle de teori kendi iç çeli kisine de kavu ur.
Eros logosun yanında teoriye eklemlenir. Dahası Hayek tipi bir tarihsel
kendili inden var olu a kar ı durmak adına içsel/metafiziksel bir kendili inden
süreç kurama dahil edilir. Rawls’da belki toplumsal evrim (sezgi) dı lanmı tır, ama
ön kapıdan kovulan duygusal istem arka kapıdan teoriye, sezgi bireyde mikronize
edilerek eklenir. Tabii bu sayede iyi düzenlenmi toplum sivil itaatsizlik gibi
duygusal akla dayanan mekanizmalarla daha korunaklı hale getirilir.
Rawls’ın toplumsal istikrar, makullük ve adalet fenomeni arasında kurdu u
ba lantılar, filozofun kendisi ve kuramı açısından siyaset felsefesi ba lamında
anlamlı ip uçları kazandırır bizlere. Her eyden önce adaleti ölçülülük olarak
de erlendirmek en özlü ifadesi Platon ve Aristoteles de bulunan klasik erdem
anlayı ının kavramsal sınırlarını kabul etmek anlamına gelecektir. Rawls, adaleti,
e itli i ve özgürlü ü toplumsal istikrar temelinde sentezleyen birlik sa layıcı kurucu
ruh olarak kurgular. Rawls’a göre adalet toplumsal kurumların ilk hedefi, pazarlık
ve çıkar hesaplarının üstündeki temel siyaset erdemi, yoklu una ancak daha büyük
bir adaletsizlikten kaçınmak için katlanabilece imiz kapsayıcı ya ama
reçetemizdir.65 Adaletin adaletsizli e kar ı yıkıcı aklın me rula tırıcı erdemi olarak
de il de, belli bir temel de toplumun yeninden in asının aracı olarak kullanılması Bir
Adalet Teorisi’de ileri sürülen tezin ideolojik sınırlarını da ortaya koyar. Özü
itibariyle Rawlsçı kurgu düzeni korumayı kendine amaç edinmi muhafazakar
kaygıların ürünüdür. Rawls, adaleti, korunmaya de er olası ideal dünyanın kurucu-
kapsayıcı ö esi olarak tanıtır. Bu tanıtmanın ardında neyin korunmaya layık
oldu una dair bir soru turma, böylesi bir sorgunun ardında ise bir eyleri korumak
gerekti i, ancak iyi ya amın iyili in korunup-kollanması ile mümkün
62
Rawls, “Collected,..ss.486-7.
63
Rawls, “Collected,..s.53.
64
Rawls sezgiden, duygusal akıldan tümüyle kurtulamayaca ımız kanaatindedir. Ancak
amaç, adalet teorisinde yapılmaya çalı ıldı ı üzere duygusal akla olan ihtiyacı azaltmak
yönünde olmalıdır. Yorum için bkz.Rawls, “A Theory,…ss.41-4.
65
Rawls, “A Theory,..ss.3-4.
69
kılınabilece ine dair bir saplantı vardır. Sonuçta denilebilir ki, Rawls’ın siyaset
felsefesi sa cı bir eti in uzantısıdır. Bazı de erleri koruyarak, onları koruyacak en
do ru yolun ne oldu unu bularak, (Bir Adalet Teorisi kabaca böylesi bir en do ru
yol soru turmasıdır) iyili in ve iyilikçi ya amın korunabilece i tanısı Rawls’ın
hareket etti i yeri özetler. Bu bahsi geçen yer yalnızca Rawls’ı de il, aynı zamanda
tüm idealist-sa cı etik politik söylencelerin de ba langıç çizgisini anlatır.
Rawlsçı kurguda adalet, adaletin adil bir düzende ya ayanlara iyilik ve
mutluluk potansiyelini gerçek kılacak bir var olu sal zemini hazırladı ı teziyle
desteklenmi tir. Adil olmak, ölçülü olmak, bilgili olmak, iyi olmak, mutlu olmak ve
di erleri, ilgili etik formülün do al gere i olarak hem birbirlerini tamamlamakta,
hem de birbirlerini için var edici ön ko ullar yaratmaktadır. Demek ki Rawls eti i
koruyucu gizli gündemi nedeniyle yalnızca muhafazakar de il, aynı zamanda bu
idealist muhafazakarlı ı tamamlarcasına totalitercedir. Adaletin teoride kullanılma
biçimi kapsayıcıdır çünkü. Tüm insanlar için iyi olanın ortak ve de i mez reçetesi
eklindedir Rawls’ın adalet tanıtlaması.
Rawls’ın makul rasyonelli i filozofun siyasal uzaydaki yerini belirlememizi
kolayla tırmaktadır. Söylem kulvarında gerçe i makulde aramak kabilinden bir
tınıyla ve eylem kulvarında akılcı reformculukla kesi en merkezi duru klasik
liberalizmin en belirgin özelli idir.66 Ancak “ölçülülük” bilindi i gibi geleneksel-
muhafazakar de erlerin kapsayıcı özüdür de.67 Yüzeysel bir yorumla Rawls’ın
muhafazakarlık ile liberalizm arasında bir yerlerde dola makta oldu unu iddia
edebiliriz. Bu iddiayı destekleyecek kanıtlar ba lıca iki küme içinde toplanabilir:
Rawls adalet teorisini bireyci yöntem, sözle meci kurgu, ortak iyi inancı ve rasyonel
insan gibi bir dizi mimlenmi liberalizm i aretlerinin gölgesinde kurmu tur. Dahası
adaleti biçimsel kurallara ba lıyarak, adalet özlemini e itli in radikal yorumundan
korumaya çalı mı tır. Rawlsçı teori adaleti bir merkez koruyucu erdem olarak
dü ündü ü için muhafazakarlı a, merkezi in a etmede liberal ö e ve imgelere
ba vurdu u içinde liberalizme açıktır. Yine de filozofu liberal muhafazakar olarak
de erlendirmemizi güçle tiren iki önemli yapısal kısıt vardır. Daha do rusu ondaki
kurucu akılcı yöntem ile meritokrasi kar ıtı etik, Rawls’a yaftalanan liberal-
muhafazakar etiketi üpheli kılmaktadır.
Rawls muhafazakarlıktaki teori kar ıtı güçlü e ilimin aksine oldukça
belirgin bir tonda kurucu akılcı bir felsefi duru a sahiptir.68 Adaleti kavramla tırma
biçimi adaletin kendili inden gerçekle medi ine, ayrıca ön görülmü , bilinçli bir
çabanın eseri oldu una dair bir yargıyı beraberinde getirir. Ayrıca filozofun adaleti
yorumlama biçimi onu liberal geleneksel bakı tan uzakla tırır. Liberalizm daima “en
iyinin yönetimini” ö ütleyen aristokratik bir doktrin olmu tur. Ku kusuz liberaller
“en iyi”yi öncelikle do u tan gelen statüyle tanımlamamı lardır; bunun yerine
e itim ba arısı ya da bireysel yetenekle beslenmi hayat tecrübesi ba arısını ön
plana çıkarmı lardır. Liberalizmin adalet anlayı ı en iyilerin yönetmesi, en iyilerin
66
Immanuel Wallerstein, Liberalizmden Sonra, Çev: Erol Öz, stanbul: Metis Yayınları,
2003, s.239.
67
William R. Harbour, The Foundations of Conservative Thought, Notre Dame: University of
Notre Dame Press, 1982, ss.61-2.
68
Muhafazakarlık-akıl ili kisini sorgulayan felsefesi bir çözümleme için bkz.Arma an
Öztürk-Fırat Mollaer, “Muhafazakarlı ın deolojik Künyesi ve Akıl Tartı ması, Cogito 2006
Sayı 44-5, 132-153.
70
zengin olmasını olumlayan bir meritokrasi savunusudur.69 Oysa Rawls bu kabil bir
adalet anlayı ına kar ıdır.
Rawls’ı ölçülü reformculu u sebebiyle liberal-muhafazakar etiketi ile anan
teze kar ılık onun teorici oldu u için muhafazakar, en iyiyi savunmadı ı için de
liberal sayılamayaca ına/sayılmaması gerekti ine dair olası kar ı iddialar
sorunludur. Her zaman için ideoloji olarak muhafazakarlık ile tutum birli i olarak
muhafazakarlı ı birbirinden ayırmak mümkündür. Rawls muhafazakar ideolojiyi es
geçen, ama muhafazakarca tutum takınmaktan kaçınmayan bir filozoftur. Kaldı ki
Amerikan siyasetinin var olan zeminini adalet teorisini (adaletin var olması
gerekenini) in a ederken kullanmasındaki sürekli ısrar, onun muhafazakar ideoloji
açısından da muhafazakar sayılabilece ini ortaya koyar. üphesiz ki Rawls
kavramla tırması koyu bir teorile tirme çabasını ifade eder. Ancak bu çaba özünde
zaten belli bir toplumda var olan de erlerin, pratiklerin evrenselle tirilerek felsefi
terminolojiye tercümesinden ba ka bir anlama gelmemektedir. Demek ki Rawls’daki
rasyonalizm önemli ölçüde bir yanılsamadır. Filozofun adaletin teorisi olarak
önümüze koydu u, var olanın var olması gereken yerine geçti i bir dü ünsel
illüzyondur. Rawls bir muhafazakardan beklenecek ekilde yeni bir adalet
yaratmamakta, eski olanı hatırlatmakla yetinmektedir. Rawls’ın yeterince liberal
olmadı ı yönündeki itiraza da benzeri bir ekilde yanıt verilebilir. Filozofun en
iyinin en ço u alması gerekti i eklinde ifade edilebilecek bir adalet anlayı ına kar ı
çıktı ı do rudur. Ancak bu do ru Bir Adalet Teorisinin de faydacılık aracılı ıyla en
iyiye ula maya çalı tı ı gerçe ini de i tirmez. Rawls en avantajsız kesime yarar
sa laması ko uluyla e itsizli i ideal adaletin bile eni haline getirmi tir. E itsizli in
sürece dahil oldu u toplumsal ko ullarda adalet herkes için en iyi ve aynı zamanda
en alttakiler için de en iyi olanı ifade eder.70
TEOR N N ÇER
Bilgisizlik Peçesi
69
Wallestein, “Liberalizmden,..s.241.
70
Bir ayırıcı not olarak Rawls’ın ideolojik konumu hakkında ileri sürülen tezin (Rawls
liberalizm ile muhafazakarlık arasında gidip gelen bir dü ünürdür önermesi) literatürce pek
desteklenmedi i açıkça ortadadır. Genelde tartı ma Rawls’ı sosyalizm ile liberalizm arasında
bir yere yerle tirme üzerine devam etmektedir. Böylesi bir vurgu için bkz.Ryan,
“John,…s.138.
71
Gorowıtz, “John..,s.271.
72
Gorowıtz, “John..,s.273.
71
73
Anla ıldı ı kadarıyla Rawls ba langıç durumunu tasarlarken hak kavramı üzerine
benimsedi i tahditlerin etkisi altında kalır. Ancak tümel ve evrensel bir istek hakka
dönü ebilir filozofa göre. Ba langıç durumundaki insani egoist olmaktan alıkoyan da bu hak
anlayı ıdır. Yine benzeri bir ekilde bencil ahlak anlayı ı adaleti dı lar. Gerçekten adaletin
olabilmesi için insanların kısmen bencil olması gerekir. Yorum için bkz.Hünler, “ ki…s.45.
74
Gorowıtz, “John..,s.274.
75
Ceterus Paribus etiketi iktisadi insandan hareket eden, (Ay e Bu ra, “Karl Polanyi and the
Boundaries of Ekonomics”, METU Studies in Development 13, (3 ve 4), 1986, ss.227-230) a
piori aksiyomlara dayalı tümdengelimi matematiksel-mantıksal bir panaroma içinde
yöntemle tiren, (S.C Down, “Beyond Dualism”, Cambridge Journal of Economics, 14 (2),
1990, s.146) kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar gibi bazı özel kabulleri içselle tirmi , kapalı
sistem olarak de erlendirilebilecek basitle tirilmi bir mantıksal tutarlılık kaygısı pe indeki
(A.Roncaqlia, Sraffa and the Theory of Prices, New York, John Wiley, 1978, s.117) ekonomi
politik dü ünselli i kar ılar.
76
Gorowıtz, “John..,s.280.
77
Micheal Sandel, Liberalism and its Limits of Justice, Cambridge: Cambridge University
Press, 1982, s.21.
72
78
Sandel, “Liberalism,..s.127.
79
Barry, a.g.e,..s.158.
80
Levent Köker, “Demokrasi ve Sosyal Adalet”, Türkiye Günlü ü, n.11, Güz 1990, ss.130-
136.
81
Barry, a.g.e,..s.166.
82
Philippe Van Perijs, “Why Surfers Should Be Fed:The Liberal Case For an Unconditional
Basic Income”, Philosophy and Public Affairs, Sayı 20, 1991, s.105.
73
83
Liyakatçi adalet savunması aynı zamanda kapitalizm savunması için bkz.Irwing Kristol,
“About Eguality”, Two Cheers for Capitalism, New York: Basıc Books, 1978, ss.184-185;
Bell, “Meritocracy, ss.30-31, 65, 67; Liyakatçi adaletin ölçülü bir sosyalist duyum ile birlikte
Rawls teorisinin ele tirisinde temel alınması ba lamı için bkz.G.A Cohen, “On the Currency
of Egalitarian Justice”, Ethics, Sayı 99, Haziran 1989, ss.906-944. (Özellikle ss.912-916)
84
Adalet teorisinde liyakat kar ıtlı ı için bkz.Rawls, “A Theory,..ss.101-104, 312;
85
Radikal adalet tartı maları özetleyen de erlendirmeler için bkz.Michael Walzer, Radikal
Principles, New York: Basıc Books, 1980, ss.237-256; Robert C.Tucker, The Marx-Engels
Reader, New York: Norton Press, 1978, ss.101-105.
86
Bell, “Meritocracy,..s.57.
87
Bu bölüm okunurken Rawls’ı liberalizm-muhafazakarlık ekseninde tartı an ilgili makale
bölümüne dönülebilir. (Bkz.bu makale ss.9-11)
88
Yorum için bkz.Brian Barry, The Liberal Theory of Justice, Oxford: Oxford Universtiy
Press, 1973, ss.128-133; Charles R. Beitz, Political Theory and International Relations,
Princeton: Princeton University Press, 1979, ss.128-153. 1980’den sonraki yazılarında Rawls
adalet çözümlemesini toplumlar arası ili kiye do ru geli tirerek bu eksikli ini bir ölçüde
giderir.
89
Michael Zuchert, “Justice Deserted:A Critigue of Rawls’s Theory of Justince”, Polity 13,
(Spring 1981), ss.466-483.
74
e ilimindedir.90 lgili e ilim adalet teorisini büsbütün bir ekilde sosyalist etikten
uzakla tırır. Son kertede adaleti bir bölü üm sorunu olarak ele alan ve bu sorunu iyi
toplumun ilkeleri cinsinden etik bir koza ile sarmaya çalı an Bir Adalet Teorisi
tezleri, özü itibariyle adaleti a maya çalı an, adaletin ötesini dü ünürken içinde
bulundu u toplumu üretim ili kileri oda ında çözümleyen sol perspektifle
uyumsuzdur.91 Ancak bu tartı ma (Rawls edebiyatının ideolojik skalada nereye ait
oldu una dair tartı ma) adalet teorisinin neyin yerini aldı ı noktasında i levseldir.
Çünkü son kertede Rawls’ın adalete dair formülleri liyakatin yerini almak ve bu
amacın olabilirli ine hizmet etmek üzere formüle edilmi tir.
Rawls teorisindeki liyakat kar ıtlı ı aslında biçim de i tirmi bir liyakat
savunusudur. Filozof kapitalist teorisyenlerin iddetle kar ı çıktı ı bir yoldan
giderek92 kaynak tahsisi ile ahlaki liyakat arasında biçimsel-özsel bir devamlılık
oldu unu ön görmektedir. Dolayısıyla Rawls’daki liyakatin reddi betimlemesi
sadece “sözeldir”. Argüman düzeyinde ise filozof, “hak edilmi li i” yeniden
formüle etmeye çalı ır. Çalı ması “sosyal e itlik”, “fırsat e itli i”, “pozitif özgürlük”
gibi birbirlerinin yerine tercüme edilebilecek kavramların arkasındaki ortak
kaygıdan güç alır. Bir Adalet Teorisi alternatif bir ortak akıl anlayı ına dayanır. Bu
akıl hakkaniyet olarak adaleti formüle etmeye çalı ır. Tabii kapitalist aklı biçimde
yadsıyıp özde devam ettiren bu kar ı akıl i leyi i sırasında bir dizi sorunu da
beraberinde getirir. Rawls edebiyatı pozitif özgürlükle derinle irken aynı zamanda
ve diyalektik bir ekilde pozitif özgürlük yüzünden sı la ır. Böylesi bir özgürlük
anlayı ının do al gerilimleri bir biçimde adalet teorisine yansır çünkü. Öncelikle
pozitif özgürlük kurgusu gizli açık bir insanın iyi do ası ba langıcından uslanmı tır.
nsanın do al ontolojisinin ahlaken kötü oldu u ya da bir insan do asından
bahsedilemeyece i, ahlakın zamanın içinde bir nesne olarak zamanla yaratıldı ı
iddiaları93 kar ısında pozitif özgürlükçü tını zor durumda kalır. Bu zor durumda
kalı devlete ek görevler vererek onu sivil anar i ya da sivil ahlaksızlı ı tamir
etmekle görevlendirmesi ve bir anlamda devleti topluma kar ı daha ahlakı varlık
olarak tasarlaması sonucu ile daha da derinle ir. Ayrıca insanı iyi bir varlık olarak
de erlendirme çabası ile adalet teorisi yaratma çabası birbiri ile çeli ir niteliktedir.
E er insanlar iyiyse neden ayrıca bir adalet teorisine ihtiyaç duymu lardır, yok
90
Arthur DiQuattro, “Rawls and Left Critism”, Oppenents and Implications of A Theory of
Justice, (ed.) H.S. Richardson, New York, London: Garland Pub, 1999, ss.247-272; C.B
Macpherson, “Rawls’s Model of Man and Society”, Oppenents…içinde, ss.239-245.
91
Sonuçta Rawls’ın yaptı ı pazar ekonomisi üzerine biçimsel hakçı rezervler uygulamaktan
ibarettir. Bkz.Hünler, “ ki,…ss.66-7. Rawls’ın yapmaya çalı tı ı ey ile Marksist duru birçok
önemli noktada kar ı kar ıya gelir: 1) Do a durumu, sözle me kuramı gibi ayraçlar
metodolojik açıdan sorunludur, 2) Rawls eti i özünde bir yabancıla ma ele tiri içermez, 3)
Kuram mübadele ili kilerini denetim altına alır. Oysa Marksizm bu yoldan sonuç çıkarmanın
olanaksız oldu u dü üncesini içerir. Yorum için bkz.Ryan, “John,…ss.152-3.
92
Kaynak tahsisi ile ahlaki liyakat arasında zorunlu bir ba lantı olmadı ı/olamayaca ı
görü ünün modern zamanlardaki iki önemli yorumlayıcısı için bkz.F.A. Hayek, The
Constitution of Liberty, Chicago: Universirty of Chicago Press, 1960, ss.85-102; M.Friedman,
Kapitalizm ve Özgürlük, Çev: Do an Erberk-Nilgün Himmeto lu, Altın Kitaplar, 1988,
ss.161-166.
93
Ahlakın özel olarak yaratıldı ı görü ünün kötümser akılcılık açısından rafine edilmi bir
tanıtlaması için bkz.F.Nietszcehe, Beyond Good and Evil, New York: Random House,
Vintage, 1986.
75
94
Kai Nielsen, “Capitalism, Socialism and Justince”, (Der.), Tom Regan and Donald Van De
Veer, And Justice For All, Totawa, NJ: Rowman&Littlefield, 1982, ss.277-285; Kai Nielsen,
Eguality and Liberty:A Defense of Radical Egalitarianism, Totowa, NJ: Rowman&Allanheld,
1985, ss.78-79.
95
Rawls e itsizli i önlemeyi hükümetin görevi olarak görür. Bkz.Rawls, “A Theory,..s.278.
E itsizli e müdahaleden filozofun anladı ı en dezavantajlılar için özel bir telafi edici
mekanizmadır. Bkz.Rawls, a.g.e,..ss.100-1. Ancak bu kayırma siyaseti hiçbir zaman tüm
toplumsal ba lamlara do ru geni letilemez.. Bkz.Rawls, a.g.e,..s.101. Hatta bazı toplumsal
kurumlar, örne in aile her türlü müdahaleden ba ı ık tutulmalıdır. Bkz.Rawls, a.g.e,..s.74,
301, 511.
96
Filozof birinci ilkenin ikinci ilkeden ve ikinci ilkenin ikinci kısmının birinci kısmından
daha önde tutulması gerekti ini salık verir. Yorum için bkz.Brian Barry, The Liberal Theory
76
Yöntem
99
Barber, a.g.e,..s.93.
100
Barber, a.g.e,..s.96.
101
William Connolly, The Terms of Political Discourse, Levington: Mass Heath, 1974.
102
Barber, a.g.e,..s.65.
103
Liberalizm ve Newton fizi i arasındaki ili ki için bkz.Gülten Kazgan, ktisadi Dü ünce
veya Politik ktisadın Evrimi, stanbul: Remzi Yayınları, 1993,, ss.48-49.
104
Bkz.Rawls, a.g.e,..s.276.
105
Davıd Ketttler, “Yabancıla ma ve Olumsuzluk”, Ça da Siyaset Felsefecileri, (Der.), A.
De Crespıgny/K.R. Minogue, stanbul: Remzi Yayınları, 1981, s.20.
78
106
John Gray, Post-Liberalizm, Çev:Müfit Günay, Ankara: Dost Yayınları, 2004, s.60, 105,
207.
107
Gray, a.g.e,.s.337.
108
Aslı Çırakman, “Bir Me ruiyet Sorunu Olarak Siyasal Adalet: Rawls ve Höffe”,
Liberalizm, Devlet ve Hegemonya, (Der.), E.F Keyman, stanbul: Everest Yayınları, 2002,
ss.105-147. Bu arada Rawls’da adalet teorisine yönelik tartı ma içinde Amerikan gelene i ile
kurgu arasındaki yüksek benze menin teorinin evrenselli ini gölgeledi ini kabul etmi tir.
Bkz.Sanford Lakoff, “Özerklik ve Liberal Demokrasi”, Sosyal ve Siyasi Teori, (Der.), Atilla
Yayla, Siyasal Yayınları, Ankara, 1999, ss.145-146.
109
Negatif özgürlü ün kapsamlı bir de erlendirmesi ve savunması için bkz.I.Berlin, Four
Essays on Liberty, Oxford, Oxford Universtiy Press, 1969, ss.118-172.
110
John Gray, Liberalisms:Essays in Political Philosophy, Londra ve New York, Routlendge,
1989, Bölüm 10.
111
Gray, “Post,..s.331.
79
belirlenmi bir kosmosta çatı malar arası uyumun bir biçimde (genellikle karanlık
bir biçimde) kendili inden sa lanaca ı ön yargısına güvenir. Bu güveni devlet vb.
birey üstü, dolayısıyla gerçek dünyada kar ılı ı olan ve denetlenmesi gereken
kurumlara yönelik içten bir güvensizlikle sa lamla tırır. Ama bu sa lamla tırma
özgürlü ün içsel gerilimleri kar ısında çaresizdir. Rasyonel insanın akıl sahibi
olmanın hesaplanabilir tamlı ında akla aykırı eyleri yapmayaca ı/yapmak
istemeyece i dü üncesi ile bu bahsi geçen rasyonel insanın kendi do asına/aklına
ihanet etme ihtimaline kar ı anayasal/kural düzenekleri hazırlayarak onu kafes içine
sokma alı kanlı ı liberalizmin özgürlü ü düzenleyebilmek adına ba vurdu u iki
ba at enstrümanıdır. Bilindi i üzere Rawls’da paradigmanın bildik sınırlarının dı ına
çıkmaz. Adalete ula maya çalı ır, bunu yaparken de sürekli olarak akıllı insanın neyi
tercih edece ine dair bir kavramsal soru turmanın pe inden ko ar. Ara arada
yarattı ı bu rasyonel oyunu kural ve ilkeler aracılı ıyla sa lamla tırır.
Liberal özgürlü ün praksisi yakalamaktan uzak “ölü” aklı,112 özgür irade ile
özgürlük, akıl ile özgürlük, erdem ile özgürlük arasındaki muhtemel gerilimlerde ya
yok saymak eklinde aristokratik bir belirlemeye ya da yok etmek kıvamında
otoriter bir muhafazakarlı a dönü ür. Siyaset felsefesindeki bo luk özgürlü ün
açılımları arasındaki kar ıtlıkları sezinlemek noktasıyla sınırlı da de ildir. Liberal
paradigma e itlik, adalet ve özgürlük mefhumlarının birbirlerine yönelik dostane
özlemlerini ve dü manca beklentilerini özümsemekten de uzaktır. Bu teorile tirme
eksikli i kuramın dünyayı açıklayabilme zaaflarını, açıklamaların üzerine in a
edildi i kavramlar dünyasının ontolojisiyle kapatma gayretine yol açmaktadır.
E itlik ile özgürlük arasında zorunlu bir çeli ki bulundu u yargısı, (özgürlükte
a ırıya gitmenin e itli i, e itlikte ısrarın özgürlü ü yok edebilece i sanısı)113
zaafların kapatılmasına kavramsal ontolojilerin alet edilmesi gerçe ini örnekler.
Kaldı ki yapılmak istenenin yapılma biçimi (sözle me aracılı ıyla liberal
bir özgürlük düzeni yaratma gayreti) sözle meci araçsallık yüzünden büsbütün
olanaksızla maktadır. Her türlü varsayımsal sözle me olan ile olması gereken
arasındaki farkı, (me rulu u), kodlama konusunda sıkıntılıdır.114 En ba ta sözle me
formüle edilirken “olan” dan hareket edilmez. Örne in Rawls insanların
gereksinimleri konusunda susmayı tercih etmi tir.115 Gerçe in kendisinden yola
çıkılmaması hem “gerçekçilik” hem de teori-pratik sorunsalı ba lamında kaygı
yaratır. Rawls ba lamı açısından ilgili özellikler Bir Adalet Teorisinin entelektüel
de eri üzerine kaygılara dönü ür. Filozofun adalet kuramı, adaletin gerçek dünya ile
olan do rudan ilgisi ile teorinin ba lıca varsayımlarının dünyanın dı ında formüle
edilmesi arasındaki kalıcı kar ıtlı ı, sayısızca alt kural ve istisna/özel durum
yaratarak ve teoriyi bıktırıcı bir ekilde uzatarak örtmeye çalı ır. Metnin boyutu en
uyanık zihinleri bile bo acak kadar devasa tutulmu tur. Sürekli kendi içinde bölünen
kural ve kuralcıklar ailesi de benzeri bir etki yapar. Metindeki ayrıntının iyi bilim
adamı olmanın mesleki liyakati ba lamında olumlu de erlendirilmesi gerekti i
112
Gray, “Post,..s.351.
113
lgili sanı için Mustafa Erdo an, Anayasal Demokrasi, Siyasal Yayınları, Ankara, 1999,
s.219-220; I, Berlin, “Bir deal Olarak E itlik”, Çev:Mustafa Erdo an, Yeni Forum 248, 1990,
ss.29-37.
114
Jeffrey Paul, “Substantive Contracts and the Legimate Basıs of Political Authority” The
Monıst, 66, (4), Ekim 1983.
115
Gray, “Liberalisms,..ss.177-198 (Bölüm 10)
80
dü üncesi ile sözle menin kurgusal de ere sahip oldu u, onun tarihsel bir
kar ılı ının olmamasının bu de eri azaltmadı ı, sözle menin gerçekli i usa vurmada
ideal tipler niyetine kullanılabilece i ve hatta bu kabil bir mekanizmanın bir siyaset
felsefesi olana ı olarak hipotez üretme ile hipotezi sınamayı makul bir zeminde
bilim felsefesi sorunlarından yalıtılmı olarak birbirinden ayırdı ı dü ünceleri de
Rawls aleyhine dile getirilen kaygıları gidermek konusunda yetersizdir.116
Ayrıca sözle meler, biçimsel aklın kusurlarından bir di erini, bilgi ile istem
arasındaki epistemolojik farkı gidermek potansiyelinden uzaktırlar. Sözle me
kurgusalında hem irade ve irade beyanlarına ba latıcı unsur olarak güven, hem de bu
güveni yalanlarcasına bilgiye yaslı ve ba langıç ko ullarını ifade eden sıkı bir
gündem vardır.117 Filozofun adaleti bulma konusunda insanlara yardım etme
biçiminin kapsayıcılı ı, bir adalet teorisi olmaksızın ya da daha açık bir anlatımla
Bir Adalet Teorisindeki kavramla tırma olmaksızın insanların sadece akıllarını
kullanarak Rawls’la aynı sonuçlara ula amayacakları üphesini do urur. nsanların
toplumu kuracak kadar akıllı olduklarına kanı getirip, ondan sonra da bu aklın
i leyi ine yöntemsel ve içeriksel sınırlar koymak kar ıt tanılardan hareket etmeyi
gerektirir. Rawls’ın ba langıç durumdaki katı betimleme, filozofun özgür adaleti
korumak konusunda özgür iradeli insanlara pek itibar etmedi ini gösterir
niteliktedir. Teorinin adaletin kurucu özü olarak ileti im aracılı ıyla iradelerden
kotarılmı “adalet dü üncesini” adaletin yegane kayna ı saymayıp, istem dı ı içsel
bir zorunlulu u, “adalet duygusunu” hesaplamaya kurucu unsur olarak dahil etmesi
adalet teorisinin antidemokratik ruhu konusundaki ku kuları arttırmaktadır.118
Demek ki Rawls’çı adalet tanıtlaması aklı iki biçiminde kıskaç altına alır. Önce
ayrıntılı bir yol haritası hazırlayarak olası her türlü kaybolu a kar ı özgür iradenin
ula aca ı sonuçları özgürlük olmaksızın önceden kesinler. Ama aklın biçime
hapsedilmesi her durumda adalet garanti etmedi inden aklı moral motivler
aracılı ıyla denetler. Böylelikle özgür iradenin adalet lehine özgürsüzle mesi süreci
tamamlanmı olur.119
Adalet kuramının biçimsel akla hizmet etti i, bu hizmet etmede seçilen
sözle meci yapısalın etik politik sorunları beraberinde getirdi i yargısı nispeten
dı arıdan (sözle menin kabulleri dı ındaki öncüllerden hareket eden) bir bakı ı
yansıtır. Araçsal aklın i leyi ine daha içerden baktı ımızda aklın kendini üretme
biçiminin son derece kapalı ve mekanik oldu u görülecektir. Adalet teorisi oyun
teorisi kurgularının ba arılı bir devamı gibi durur. Oyunun kurucu aklı en kötü
116
Chandran Kukathas ve Philip Pettit, Rawls:A Theory of Justince and ıts Critics,
Oxford:Polity Press, 1995, s.62.
117
Bu yorum için bkz.Michael Sandel, Liberalism and Limit of Justice, Cambridge, CUP,
1982,
118
Sözle menin demokratiklili i sorunsalı iki boyutludur. Öncelikle Rawls adalet
sözle mesinin demokrasiyi öncelledi ini, bir anlamda kendi kendini yönetmeye dair
mekanizmaların adalet sözle mesi temelinde i leyece i belirtir. Bkz.John Rawls, Political
Liberalism, New York: Columbia University Press, 1996, ss.397-99. Ama ardından
demokrasinin üzerine kuruldu u sözle meyi yenileyebilece i belirtir. Yorum için bkz.Rawls,
“Political,..s.399.
119
Rawls bizim burada dile getirdi imiz sözle meci kesinlik-özgür irade kar ıtlı ını
önemsizle tirmeye çalı ır. Ona göre sözle menin nesnel adalet düzenini benimsemek aynı
zamanda özerk/otonom olmaya engel de ildir. Yorum için bkz.Rawls, “A Theory,...ss.515-6.
81
SONUÇ YER NE
120
Yorum için bkz.Barry, “The Liberal..s.87; Ryan, “John,...... s.142-3.
121
Sistem teorisi/teorileri için bkz.Benjamin S.Blanchard ve J.Fabrycky Wolter, System
Engineering and Analysis, New Jersey: Englewood Cliffs-Prentice Hall, 1990. Rawls’ın
adalet teorisinin öyle olmakla etiketlendirildi i “kapalı sistem” anlayı ı için bkz.Rannie
Lessem, Global Management Principles, New Jersey: Prentice Hall, 1989, s.316 vd.
122
Refah devleti ele tirisi için bkz.Desmond S.King, The New Right-Politics, Markets and
Citizenship, Chicago, llinois: The Dorsey Press, 1987, s.7 vd.
82
olarak refahı olu turması ve mülkiyet ile yeteneklerin adalete göre da ıtılması
noktalarında123 Yeni Sa aydınlanma ile (dolayısıyla liberalizm yerine geçen liberal
muhafazakar de erlerle) uyumsuz bir adalet mefhumu ortaya koymu tur. Ancak
biraz daha üpheci bir okumayla “Bir Adalet Teori” sinin genel kabulleri ve özel
zaafları açısından her hangi bir ba ka liberal tanıtlamadan daha farklı olmadı ı
görülür. Rawls özgür, mülkiyet hakkına sahip, öz saygılı insanların bir arada
varolu unun adalet diye etiketlendirilmesini salık verir.124 Bu etiketlendirme
e itsizli in yarattı ı tahribatı oldu undan daha az, e itsiz özgürlüklerin yarataca ı
katkıyı oldu undan daha fazla gösterme gibi bir illüzyonla desteklenir. Rawls’ın
teorisi özgürlü ün bir biçimde adaleti yarataca ına yönelik iyimser beklentinin özel
olarak kodlanmı (if a edilmi ) bir halidir. Kuram siyasal epistemolojisi açısından
Kant’çı, ideallerine koydu u sınırlar ba lamında Amerikancı ve aklın i leyi ine dair
sürecin ifadesi noktasında biçimselcidir. Bu üç huni hem Rawls’ın damıtılması için
hem de tanıtılması sorunsalında i levseldir. Negatif bir ütopya olmakla itham edilen
Rawls tanıtlaması aynı zamanda insanın gerçe i ile olan ili kisi kesilmi insan üstü
bir siyaset felsefesi metindir. Tabii liberal dünyanın me ruluk krizi göz önüne
alındı ında Rawls’ın mı adalet teorisi ile dünyadan uzakla tı ı, dünyanın mı
adaletsizlik içinde Rawls’a yakla tı ı sorusu kı kırtıcı bir gündeme dönü ür. Bugün
itibariyle modern toplum kendi çıkarı pe inde ko an ve bilgisizli ini ko ullayan
kalıcı engeller altında yalnızla an ve yabancıla an bireylerden ibarettir. a ırtıcı bir
ekilde tüketim toplumunun bireyi Rawls’ın ba langıç durumunda insanın yerine
kurguladı ı tekil özneyi andırmaktadır. Peki ya adalet? Üzerine felsefe yaptı ı
mefhumun özü açısından ise Rawls, “adalet bir ölçü mü” ile “adaletin ölçüsü var
mı” sorularını yanıtlamaya çalı ır. lgili çalı ma kendi prati ini yaratma noktasında
çözümsüz içi bo ilkeler sunar okuyucusuna son kertede. “ lkeler adaleti getirir mi”,
i te bu , “Bir Adalet Teori”sinin kapa ını kapatırken zamanda ileriye ta ıyaca ımız
soru olacaktır.
KAYNAKLAR
123
Yorum için bkz.Norman P.Barry, Yeni Sa , Çev:Cevdet Aykan, Ankara: Tisimat
Yayınları, 1989, s.20.
124
Levent Köker, Demokrasi Üzerine Yazılar, Ankara: mge Yayınları, 1992, s.109.
83
• GOLSTON, William, Justice and the Human Good and Liberal Purposes,
Cambridge: Cambridge University Press, 1998.
• GOLSTON, William A., Justice and the Human Good, Chicago: University of
Chicago Press, 1980
• GOROWITZ, Samual, “John Rawls:Bir Adalet Kuramı”,Ça da Siyaset
Felsefecileri, (Der.), A.DE Crespıgny-K.R Minogue, stanbul: Remzi Yayınları,
1981.
• GORR, Michael, “Rawls on Natural Inequality”, Equality and
Liberty:Analyzing Rawls and Nozick, ed.J.A Corlett, New York: St.Martin’s Press,
1998.
• GRAY, John, Post-Liberalizm, Çev:Müfit Günay, Ankara: Dost Yayınları,
2004.
• GRAY, John, Liberalisms:Essays in Political Philosophy, Londra ve New
York: Routlendge, 1989.
• GÜR Z, Adnan, “Adalet Kavramının Belirsizli i”, Adalet Kavramı, (Der.)
Adnan Güriz, Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 2001.
• HARBOUR, William R., The Foundations of Conservative Thought,, Notre
Dame: University of Notre Dame Press, 1982.
• HABERMAS, Jürgen, Öteki Olmak, Ötekiyle Ya amak, Çev: lknur Aka,
stanbul: YKY Yayınları, 2002.
• HARTZ, Louis, The Liberal Tradition in Amerika, New York: Harcourt, Brace,
1975.
• HAYEK, F.A., The Constitution of Liberty, Chicago: Universirty of Chicago
Pres, 1960.
• HIRSCHMAN, Albert C., “Piyasa Toplumu Hakkında Görü ler”, Sosyal ve
Siyasi Teori, (Der.), Atilla Yayla, Ankara: Siyasal Yayınları, 1999.
• HISCHMAN, Otto, The Passıons and the Interest, Princeton: Princeton
University Press, 1977.
• HOFSTADTER, Richard, The Amerikan Political Tradition, New York:
Vintage, 1973.
• HÜNLER, Solmaz Zelyüt, ki Adalet Arasında, Ankara: Vadi Yayınları, 1997
• KAZGAN, Gülten, ktisadi Dü ünce veya Politik ktisadın Evrimi, stanbul:
Remzi Yayınları, 1993.
• KETTLER, Davıd, “Yabancıla ma ve Olumsuzluk”, Ça da Siyaset
Felsefecileri, (Der.), A. De Crespıgny/K.R. Minogue, stanbul: Remzi Yayınları,
1981.
• KEYMAN, F., “Kamusal Alan ve Cumhuriyetçi Liberalizm:Türkiye’de
Demokrasi Sorunu”, Do u Batı, Yıl 2, Sayı 5, 1998.
• K NG, Desmond S., The New Right-Politics, Markets and Citizenship, Chicago,
llinois: The Dorsey Press, 1987.
• KR STOL, Irwing, “About Eguality”, Two Cheers for Capitalism, New York:
Basıc Books, 1978.
• KÖKER, Levent, “Demokrasi ve Sosyal Adalet”, Türkiye Günlü ü, n.11, Güz
1990.
• KÖKER, Levent, Demokrasi Üzerine Yazılar, Ankara: mge Yayınları, 1992.
85