You are on page 1of 322

ANKARA TAR‹H‹ VE KÜLTÜRÜ D‹Z‹S‹: 2

ANKARA
TAR‹H‹ VE KÜLTÜRÜ
OSMANLIDA
ANKARA

OSMANLI’DA
ANKARA

A N K A R A B Ü Y Ü K fi E H ‹ R B E L E D ‹ Y E S ‹
2007
ANKARA BÜYÜKfiEH‹R BELED‹YES‹
KÜLTÜR VE SOSYAL ‹fiLER DA‹RES‹ BAfiKANLI⁄I

ANKARA TAR‹H‹ VE KÜLTÜRÜ D‹Z‹S‹: 2

OSMANLI’DA ANKARA

Yayın Danışmanları
Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam
(Selçuk Üniversitesi)
Prof. Dr. Hakkı Acun
(Gazi Üniversitesi)
Prof. Dr. Halit Çal
(Gazi Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. Süleyman Solmaz
(Pamukkale Üniversitesi)

Yazarlar:
Abdülkerim Erdoğan
Gökçe Günel
Ali Kılcı

Fotoğraflar:
BELKO Arşivi, VEKAM Arşivi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Ahmet Yüksel Arşivi,
Abdülkerim Erdoğan (A.E.), Gökçe Günel (G.G.), Ali Kılcı (A.K.)

Tasarım & Baskı

Tel : (0312) 435 15 95


www.sfn.com.tr

ISBN: 9944-473-06-5
Ankara 2007
osmanl›’da ankara

SUNUfi
“Ankara hükümet merkezidir ve ebediyyen hükümet merkezi kalacaktır” sö-
züyle M. Kemal Atatürk, bizlere, Ankara’yı kurduğu ve emanet ettiği Türkiye
Cumhuriyeti’ne başkent yapmış, şehrin geçmiş tarihinin araştırılmasına da öncülük
etmiştir. İlk olarak başlattığı arkeolojik kazılara bizzat katılmış ve “kadim medeni-
yetlere” ait antik değerlerin tespitini ve korunmasını emretmiştir.
“Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip
olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek, bizler için bir
borçtur” mesajı ile de millî tarih ve kültür şuurunun gençliğe kazandırılmasını da
şart koşan M. Kemal Atatürk, “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler
yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözü ile de hedefi göstermiştir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak, başkent Ankara’nın tarih ve kültür zen-
ginliğini tanıtmak, korumak amacı ile Ankara’yı çeşitli yönleri ile tanıtan geniş kap-
samlı bir başucu eseri olacağına inandığımız “Ankara Tarihi ve Kültürü Dizisi”ni,
Ankaralılara ve tüm Türkiye’ye armağan ediyoruz.
Bu dizi; “Tarih İçinde Ankara”, “Osmanlı’da Ankara”, “İstiklal Savaşı’nda
Ankara”, “Cumhuriyet ve Başkent Ankara”, “Manevi Mimarlarıyla Ankara”, “Edebi
ve Tarihi Şahsiyetleriyle Ankara”, “Adım Adım Ankara” ve “Örnek Başkent Ankara”
adı altında sekiz kitaptan meydana gelmektedir.
Ankara vilayeti, bilinen tarihi seyir içerisinde bir çok medeniyetlere ev sahipliği
yapmıştır. Günümüzde de bu medeniyetlerin zengin antik kültür mirasını coğrafi
hudutları dahilinde sergileyen antik bir şehir olma özelliğinin yanında, doğal kültür
mirası ile de özel bir coğrafyaya sahiptir.
Milat öncesi ve sonrası bu coğrafya içerisinde hayat bulan medeniyetler hak-
kında bugüne kadar bir çok eser yayımlanmış ve halen de yayımlanmaktadır. Bu
eserlerde anlatılmaya çalışılan ortak görüş, Ankara vilayetinin zengin bir tarih ve
kültür mirasına sahip olduğu, bu değerlerinin ise yeteri kadar bilinmediği hususu-
dur. Türkiye’de, sahasında ilk çalışma örneği olan bu kültür dizimiz tetkik edildiğin-
de, Ankara’nın “saklı ve gizemli” bir şehir olduğu görülecektir.

3
osmanl›’da ankara

Ankara Tarihi ve Kültürü Dizisi yayın çalışmasının bir özelliği de Ankara’ya bağlı
24 ilçe merkezi, 43 belde, 876 köy, 70 mezra ve yerleşme birimine gidilerek, yerin-
de inceleme ve araştırma yapılmış, mevcut bilgilerle karşılaştırma yapılarak bilgiler
güncellenmiştir.
Bugüne kadar bilinmeyen bir çok eser, bu çalışma esnasında tespit edilmiştir.
Bu bilgiler, yeni araştırmalarla desteklenerek, “Ankara Ansiklopedisi” çalışması ile
bütünleşecek bir bilgi birikimi sağlayacaktır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak Ankara’yı “Dünyanın en yeşil, örnek
başkenti”ne taşırken; “Yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tut-
maktır” hedefine odaklanarak, kültür ve eğitim hizmetlerimize de devam etmekte-
yiz.
Milli kültürümüze ve eğitim dünyamıza kazandırılan bu diziyi yayına hazırlayan
araştırmacı, yazar ve ilim adamlarımıza; basımında emeği geçen herkese ve şehri-
mizin tanıtımı için emek veren diğer gönüllü kuruluş ve kişilere teşekkür eder, bu
değerli eserlerin Ankaralılara hayırlı olmasını dilerim.
İ. Melih GÖKÇEK
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

4
osmanl›’da ankara

‹Ç‹NDEK‹LER

Girifl 7
ANKARA’DA OSMANLI HAK‹M‹YET‹ 10
Ertu¤rul Gazi ve Aflireti Ankara’da 10
Mo¤ollar 12
Karamano¤ullar› 14
Ankara’da Ahi Hakimiyeti 14
Orhan Gazi Döneminde Ankara 17
Murad Hüdavendigâr Dönemi 18
Anadolu Eyaleti Merkezi Ankara 21
Ankara Savafl› 24
Fetret Dönemi 27
İkinci Murad Dönemi 30
‹stanbul’un Fethi ve Ankara 33
OSMANLI ANKARA’SI 37
Ankara Sanca¤› 37
Yönetim ve ‹dari Taksimat 38
Yönetim 38
‹dari Taksimat 43
OSMANLI fiEHR‹ ANKARA 57
Semtler 62
Hisar (Kale) 62
Yo¤un Duvar (fiehir Suru) 63
Mahalleler 65
Nüfus 72
Ba¤lar, Bahçeler ve Bostanlar 74
E⁄‹T‹M 77
Mektepler 77
Medreseler 83

5
osmanl›’da ankara

T‹CARET VE EKONOM‹ 92
Sof Üretimi ve Ankara Keçisi 94
Ankara Bal› 100
Meslek Kollar› 101
Tar›m ve Hayvanc›l›k 103
‹thalat ve ‹hracat 104
‹hraç Mallar› ve ‹hraç Edildi¤i Ülkeler 105
Ankara’ya D›flardan Gelen Mallar 106
Geleneksel Üretim Çeflitleri 107
Ankara’ya Demir Yolunun Gelifli ve Sonuçlar› 107
T‹CAR‹ YAPILAR VE ALANLAR 112
Hanlar ve Kervansaraylar 112
Bedestenler 127
Çarfl›lar 130
Pazar Yerleri 133
D‹N‹ YAPILAR 136
Külliyeler 136
Camiler ve Mescidler 140
Kilise ve Havralar 227
SOSYAL VE HAYR‹ YAPILAR 229
Hamamlar 229
Zaviye, ‹maret, Aflevleri ve Türbeler 235
Köprüler 257
Çeflmeler, Sebiller, Su Bendleri
ve Su Yollar› 260
Kaleler, Saat Kulesi 266
Askeri Yap›lar 278
OSMANLI DÖNEM‹NDE ANKARA’DA
YAfiANAN FELAKETLER 279
Yang›nlar 279
K›tl›k, Kurakl›k ve Göçler 286
Savafllar 291
Ankara’da Celali ‹syanlar› 295
‹stilalar 297
Dipnot 304
Kaynaklar 316
6
osmanl›’da ankara

G‹R‹fi

Anadolu Selçuklusunun bir uç kenti ve “melik” flehri olan Ankara,


Osmano¤ulları’nın ataları ile ilk defa 1230 yıllarında tanıflır. Bu tanıflmayı kay-
naklar flöyle anlatır: O¤uzlar’ın “Günhan” kolunun “Kayı” boyuna mensup kü-
çük bir oymak olan “Karakeçili”ler, 1230 yılında, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin
Keykubad ile Hârizmflahlar arasında yapılan “Yassıçimen Savaflı”ndan sonra
Ankara bölgesine gelirler. Karakeçili reisi olan Ertu¤rul Gazi, bu savaflta Sultan
I. Alaeddin Keykubad’ı destekler ve onun ordusunun galip çıkmasına yardımcı
olur. Bunun üzerine Selçuklu sultanı, yardımlarından dolayı Ertu¤rul Gazi’ye il-
tifatlarda bulunur, “hil’at” giydirir ve Ankara yakınlarındaki Haymana Ovası’nın
Karacada¤ bölgesini “yurtluk” olarak verir. Bu tanıflma sonrasını ünlü tarihçi-
miz Aflıkpaflazâde, Sultan I. Alaeddin’in, Ertu¤rul Bey ve afliretine Ankara’nın
güneyini yurtluk olarak verdi¤ini flöyle anlatır: “Sarı Yatu (Savcı Bey) atasına
geldi. Bu haberi verdi. Ertu¤rul Gazi dahi kabul etti. O vakit yürüyüp Engürü
(Ankara)’ye geldiler”.
Ertu¤rul Gazi Haymana Ovası’nı “yaylak”, kıflında Karakeçili-Kesikköprü
bölgesini “kıfllak” olarak kullanmaya bafllar. Ertu¤rul Gazi’nin Ankara misafirli¤i
süresini kesin olarak bilemiyoruz. Ertu¤rul Gazi, Karacada¤’da bir müddet kalır
ve o¤lu Savcı Bey’i (Saru Yatu) Sultan I. Alaeddin Keykubad’a göndererek yeni
yurtluk ister. Sultan gerekli izni verir ve Ertu¤rul Gazi aflireti ile birlikte batı-
ya do¤ru hareket ederek, Bizans sınırına yakın olan Bilecik Sö¤üt dolaylarına,
Afla¤ı Sakarya havzasına yerleflir ve Bizans üzerine fetih amaçlı akınlara devam
eder. Günümüzde Beypazarı ilçesinin Hırkatepe Köyü’nde, Ertu¤rul Gazi’nin
babası Gazi Gündüz Alp adına yapılmıfl bir türbe bulunmaktadır.
Osmano¤ulları yıllar sonra atalarının misafir oldu¤u Ankara co¤rafyasını ha-
kimiyet sahalarına katmak için Sultan Orhan Gazi zamanında gelirler. Sultan
Orhan’ın o¤lu ve “Gelibolu fatihi” Gazi Süleyman Pafla, flehri Osmanlı toprakla-
rına katar. Konu ile ilgili yazılı bilgilerin azlı¤ına karflı, Ankara Kalesi içinde bu-
lunan Alaaddin Camii’nin 1362 tarihli onarım kitabesi, bu hakimiyeti do¤rular.
Selçuklu zamanında bu co¤rafyada hakimiyet kuran Türkmen beyleri ve
“ahi”ler, Osmanlı hakimiyetini tam olarak Sultan Birinci Murad Han zama-
nında kabullenir. Selçuklunun sonu ile Osmano¤ullarının kurulufl yıllarında
Ankara’da ba¤ımsız bir “ahi cumhuriyeti”nden de bahsedilir. Dönemin meflhur
Ankara beyleri ise Duman A¤a o¤lu Turasan Bey, Paflacık, Ulu Bey evladından
Binari Bey ve di¤er Türkmen reisleri. Ayrıca Osmano¤ulları’nın en büyük des-
tekçisi Ankaralı bir aile olan “Çandarlı”ları da unutmamak gerekir.
Ankara’nın bir özelli¤i de, “ahi diyarı” olmasıdır. Günümüzde dahi ahi bü-
yüklerinin ismini taflıyan mahalle, köy, cami ve mescidler bulunmaktadır. ‹skan
ve fetih amaçlı kurulan “ahi zaviye”lerinden ise günümüzde eser kalmamıfltır.
“Ahi Baba”, “Gâzi Hünkâr” ve “Hüdâvendigâr” adları ile anılan Sultan Birinci
Murad zamanında flehir ve civarı, imar ve ihya edilmeye bafllanır, köprüler, ha-
mamlar ve medreseler yaptırılır, “tımar” tevcihleri yenilenir.
Ankara, Anadolu Eyaleti’ne ba¤lı bir “sancak” merkezi olur. Daha sonra
1393’de Yıldırım Bayezid’in Timurtafl Pafla’yı Anadolu Beylerbeyli¤ine atama-
sı üzerine “eyalet merkezi”, Ankara olur. Bu eyalete ba¤lı sancak sayısı son-

7
osmanl›’da ankara

raki yıllarda onyediye kadar çıkar. Bu sancaklar; Kütahya, Saruhan (Manisa),


Hüdavendigâr (Bursa), Aydın, Mentefle (Mu¤la), Bolu, Hamid (Isparta), Ankara,
Kangırı (Çankırı), Kastamonu, Karahisar-ı Sahib (Afyon), Kocaeli, Biga, Karesi
(Balıkesir), Sultanönü (Eskiflehir), Alaiye (Alanya) ve Teke (Antalya)’dır. ‹lk
dönemlerde Beylerbeyi, Osmanlı taflra teflkilâtında en büyük idari birim olan
“eyalet”in askerî ve idarî âmiri olup, “genifl askerî yetkilere sahip kumandan”
durumundadır.
1463 yılı Tahrir Defteri’ne göre Ankara Sanca¤ı’na ba¤lı idari birimler (Bacı,
Çubuk, Kasaba, Karacabey, Murtazaâbâd/Mürted Ovası, Binâri ili, Yaban
Ovası/Yabanâbâd, fiorba, Mudrıb/Muzrıb, Urufl ve Ayafl) günümüzdeki idari
yapılanmaya göre Altında¤, Mamak, Keçiören, Çankaya, Sincan, Yenimahalle,
Çubuk, Kazan, Kızılcahamam, Polatlı, Haymana, Çamlıdere, Güdül, Akyurt,
Bala, Elmada¤ı, Gölbaflı ve Ayafl ilçelerini tamamen, kısmende Beypazarı,
Kalecik, fiereflikoçhisar, Kulu (Konya), Yahflihan (Kırıkkale), Bahflili (Kırıkkale),
Karakeçili (Kırıkkale), fiabanözü (Çankırı), Orta (Çankırı), Çerkefl (Çankırı) il-
çelerini içine almaktadır. Daha sonraki yıllarda ise bu co¤rafya genifller ve
Beypazarı, Nallıhan, Keskin (Kırıkkale), Sivrihisar (Eskiflehir), Kalecik, Mihalıççık
(Eskiflehir), Arapsun/Gülflehri (Nevflehir) ilçeleri dahil edilir.
Ankara’nın eyalet merkezli¤i sonraki yıllarda el de¤ifltirir. Eyalet merkezi
Kütahya, daha sonra yine Ankara olur. Yukarıda sınırlarını çizdi¤imiz co¤rafya
devamlı “sancak” statüsünde kalır. Osmanlı taflra idari ve mülki yapılanma-
sı içinde “vilayet” merkezli¤i de yapan Ankara’ya Kırflehir, Çorum, Kayseri
ve Yozgat sancak (liva)ları ba¤lanır. Cumhuriyet’in ilanına kadar “Ankara
Vilayeti” merkezli¤i yapan Osmanlı Ankara’sı, Cumhuriyet’in ilanı ile Türkiye
Cumhuriyeti’nin “baflkent”i olur.
Günümüzde Nallıhan, Beypazarı, Kızılcahamam, Ayafl, Haymana, Bala,
fiereflikoçhisar ve Kalecik ilçeleri, Osmanlı dönemi idari statülerini halen ko-
rumaktadırlar.
Osmanlı döneminde ticari ve ekonomik hayatın üst seviyede oldu¤u bir
flehir durumunda olan Ankara, e¤itim, ulaflım ve askeri yönden de önemini ko-
rumufl bir Türk flehridir. Özellikle “sof” üretimi ile uluslararası bir ticaret merkezi
olmufl, flehir ve bağlı yerleflmelerde kurulu zenaat atelyelerinde imal edilen ge-
leneksel sanatlarla da kendine yeten ve ihraç yapan bir ticari kazanıma sahip-
tir. Vilayet co¤rafyası içinde üretilen tarım ürünleri, yetifltirilen hayvan çeflitleri
ile de ticari hayatı canlı tutan Ankaralı, geçmifl zaman içinde beklenmeyen
savafllara, istilalara, kıtlıklara, felaketlere, yangınlara, isyanlara tanıklık etmifl
ve kurdu¤u “se¤men” gelene¤i ile bunlara karflı direnmifltir. Bunun en güzel
örne¤ini de Milli Mücadele’de vermifl ve “O¤uz töresi”ni uygulamıfltır. Kısacası
Osmanlı Ankara’sı, ba¤ımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına ev sahipli¤i
yapmıfltır.
Günümüzde ise, vefalı bir Osmanlı flehri olan Ankara’nın kültür mirasının
bilinmedi¤ini, korunmadı¤ını ve var olanların da zaman içinde kayboldu¤unu
görmekteyiz. Bu çalıflmamızda yeterli olmasa da bir vefa gere¤i “Osmanlı
Ankara’sı”nı anlatmaya çalıfltık. Yıkılan, yakılan, satılan ve çalınan Osmanlı
dönemi eserlerini, bilinmeyen tarihini, unutulan kültür de¤erlerini, günümüz
Ankara taflrasında Osmanlı dönemine ait yapıların durumu hakkında da güncel
bilgiler sunmaya çalıflaca¤ız.
Ankara iline ba¤lı ilçe, belde ve köylerde bulunan Osmanlı dönemi yapıları
genellikle Akyurt, Kalecik, Kızılcahamam, Çamlıdere, Güdül, Ayafl, Beypazarı,

8
osmanl›’da ankara

Nallıhan, Haymana, fiereflikoçhisar ilçe merkez ve köylerinde; Altında¤,


Yenimahalle, Çankaya, Sincan, Kazan, Gölbaflı, Polatlı, Bala, Keçiören, Mamak,
Elmada¤ ilçelerinin de bazı belde ve köylerinde bulunmaktadır. Özellikle
Beypazarı, Nallıhan, Güdül, Ayafl ve Kalecik ilçe merkezlerinde bulunan Osmanlı
dönemi yapılarının bazıları, günümüze kadar özgün haliyle korunmufltur.
Beypazarı ise merkezdeki geleneksel mimari dokuyu koruma gayreti içinde olan
bir ilçemizdir.
“Ankara Tarihi ve Kültürü Dizisi” çalıflmaları dahilinde yaptı¤ımız Ankara
merkez ve taflra gezimizde Osmanlı izlerini halâ koruyan yerleflmeler ve yapılar
tespit edilmifltir.
Çalıflmamız sırasında kitabelerin ve belgelerin okunmasında bizlere yardım-
cı olan Tahsin Türker, Adnan Tüzen, Mevlüt Çam ve Mehmet Demirci’ye; Belge
ve foto¤raf temininde Vakıflar Genel Müdürlü¤ü, Ankara Büyükflehir Belediyesi,
Vehbi Koç Ankara Arafltırmalar Merkezi ve sahaf Ahmet Yüksel’e; Derleme, tas-
hih ve tasnif konusunda Mehmet Narince’ye; Yayın deste¤i konusunda Akça¤
Yayınları ve Ahmet Hikmet Ünalmıfl’a; Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve
Ankara Etnografya Müzesi Müdürlerine ayrı ayrı teflekkür ederiz.
Ankara Keçisi, Ankara Armudu, Ankara Balı, Ankara Kedisi, Se¤men Töresi
ve Ahi Gelene¤i’nin unutuldu¤u gibi, Ankara kültür mirasının da unutulmaması
dile¤iyle…

9
osmanl›’da ankara

ANKARA’DA OSMANLI
HAK‹M‹YET‹
ERTU⁄RUL GAZ‹ VE Afi‹RET‹ ANKARA’DA
Ankara ve civar›nda Osmanl› hakimiyetinin varl›¤›, Sultan
Orhan Gazi döneminde bafllar. Bu tarihten önce bu bölgede
Ertu¤rul Gazi ve afliretinin (Karakeçili), süresi bilinmeyen konar-
göçer yaflam› vard›r.
Osmanl› Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in babas›
Ertu¤rul Gazi’nin hayat› hakk›nda bilinen bilgiler, oldukça s›n›rl›
ve çok sonradan yaz›lm›fl eserlere dayan›r. Kendisiyle ça¤dafl olan
Bizans tarihçilerinin eserlerinde Ertu¤rul Gazi’nin ismine rast-
lanmad›¤› gibi, ‹bn Fazlullah el-Ömerî ile ‹bn Battûta gibi ‹slâm
tarihçileri de Ertu¤rul Gazi hakk›nda hiçbir bilgi vermezler.
Ertu¤rul Gazi, O¤uzlar’›n “Günhan” kolunun “Kay›” boyuna
mensup bir afliretin beyi olan Gündüz Alp’in o¤ludur. Baz› kay-
naklarda Süleyman fiah olarak zikredilirse de, Osman Bey’e ait
ve sonradan bulunan bir sikkedeki “Osman b. Ertu¤rul b. Gündüz
Ertuğrul Gazi’nin babası Alp” ibaresinin yaz›l› olmas›, bu görüflü geçersiz k›lar. Gündüz
Gündüz Alp’in Beypazarı Alp’in “Alp”1 ünvan› ile an›lmas›, O¤uz töresine göre bir uç beyi
Hırkatepe Köyü’nde
bulunan türbesi (2005, A.E.) olabilece¤i ihtimalini de öne ç›kar›r.

10
osmanl›’da ankara

Gündüz Alp’in babas› Kaya Alp, onun babas› Gök Alp, onun
babas› Sarkuk Alp, onun babas› Kay› Alp olma ihtimali vard›r.
Ertu¤rul Gazi’nin aflireti de “Karakeçili” aflireti olarak bilinir.2
Tarihî an’aneye göre Ertu¤rul Gazi’nin atalar›, ilk olarak Orta
Asya’dan ‹ran Horasan bölgesine gelirler. Malazgirt savafl›ndan
önce Anadolu’ya yap›lan ak›nlarda Sultan Tu¤rul Bey ve Alparslan’›n
emirlerinin emrinde gazalara kat›l›rlar. Bitlis Ahlat bölgesine
yerleflerek, Ahlat Türkmen emirlerinin emrinde Bizans s›n›r flehirle-
Ertuğrul Gazi ve aşiretinin
rine, Gürcüler’e ve Trabzon Rum ‹mparatorlu¤u’na karfl› savafl›rlar. “yazlık” olarak kullandığı
Mo¤ollar’›n Ahlat ve civar›n› istila etmesi üzerine Mardin’e Haymana Karacadağ bölgesi
(2005, A.E.)
gelerek, kendileri gibi Kay› boyuna mensup olan Artuko¤ullar›
emrine girerler. Mo¤ollar’›n Mardin ve çevresini ya¤malamas›
üzerine Gündüz Alp ve beraberindeki Türkmenler, bu bölgeden de
ayr›larak Anadolu içlerine do¤ru hareket ederler. Önce Erzurum
yak›nlar›ndaki Pasinler ovas›na, Sürmeliçukur’a yerleflirler. Gündüz
Alp burada vefat eder ve afliretin reisi Ertu¤rul Gazi olur. Mo¤ol
sald›r›lar›n›n bu bölgelere de bafllamas› üzerine, a¤abeyleri
Sungur Tegin ve Gündo¤du, Bitlis Ahlat’a geri dönerler. Ertu¤rul
Gazi kardefli Dündar Bey ile beraber bat›ya do¤ru hareket eder.

Ertuğrul Gazi’nin Söğüt’te


bulunan kabri (2005, A,E.)

11
osmanl›’da ankara

Sivas yak›nlar›na gelip konaklad›klar›nda, burada Selçuklu ordusu


ile büyük bir Mo¤ol birli¤inin savaflt›¤›n› görürler. Mo¤ollar’›n
Selçuklu ordusunu bozmak üzere oldu¤u anda Ertu¤rul Gazi,
Selçuklu ordusunun yard›m›na yetiflir. Savafl› Selçuklular kazan›r.
Sadece Neflri’nin Cihannümâ’s›nda kaydedilen bu savafl›n,
Selçuklu Sultan› I. Alaeddin Keykubad ile Hârizmflahlar aras›nda
1230 y›l›nda yap›lan “Yass›çimen Savafl›” oldu¤u da söylenmek-
tedir. Savafltan sonra I. Alaeddin Keykubad, Ertu¤rul Gazi’ye
yard›mlar›ndan dolay› iltifatlarda bulunur, “hil’at” giydirir ve
Ankara yak›nlar›ndaki Haymana ovas›n›n Karacada¤ bölgesini
“yurtluk” olarak verir.
Bilecik, Şeyh Edebali Türbesi Afl›kpaflazâde Tarihinde, Sultan I. Alaeddin’in Ertu¤rul Bey ve
(2005, A.E.)
afliretine Ankara’n›n güneyini yurtluk olarak verdi¤ini flöyle anlat›r:
“Sar› Yatu (Savc› Bey) atas›na geldi. Bu haberi verdi. Ertu¤rul Gazi
dahi kabul etti. O vakit yürüyüp Engürü (Ankara)’ye geldiler”.
Ertu¤rul Gazi Haymana Ovas›’n› “yaylak”, k›fl›nda Karakeçili-
Kesikköprü bölgesini “k›fllak” olarak kullanmaya bafllar.
Ertu¤rul Gazi, Karacada¤’da bir müddet kal›r ve o¤lu Savc›
Bey’i (Saru Yatu) Sultan I. Alaeddin Keykubad’a göndererek yeni
yurtluk ister. Sultan gerekli izni verir ve Ertu¤rul Gazi aflireti ile
birlikte bat›ya do¤ru hareket ederek, Bizans s›n›r›na yak›n olan
Bilecik Sö¤üt dolaylar›na, Afla¤› Sakarya havzas›na yerleflir.3
Günümüzde Beypazar› ilçesinin “H›rkatepe” köyünde Ertu¤rul
Gazi’nin babas› Gündüz Alp ad›na yap›lm›fl bir türbe mevcuttur.
Selçuklu Sultan› I. Alaeddin Keykubad zaman›nda Anadolu
flehirlerinde refah ve huzur dolu y›llar yaflan›r. Sultan Alaeddin,
Ankara Kalesi surlar›n› tamir ettirir, ticaret yollar›n› güvene al›r,
Akköprü’yü yapt›r›r, flehirde bulunan ahi büyükleri ve yerli Türkmen
Söğüt’te Yörük çadırı reisleri ile iyi iliflkiler kurar. Ankara sofu ihraç edilir duruma gelir.
(2005, A.E) fiehirde medrese say›s› artar. Özellikle dericilik, sofculuk, marangoz-
luk gibi zenaat meslekleri geliflir. fiehir merkezine ve civar›na yeni
Türkmen afliretleri gelerek yerleflir. Horasan melametiyesini benim-
seyen dervifllerin ve ahi büyüklerinin kurdu¤u zaviyeler ço¤al›r.
1237 y›l›nda “ulu¤ sultan” ünvanl› I. Alaeddin Keykubat’›n
vefat› ile Selçuklu hakimiyeti sars›l›r. Anadolu Selçuklu sultan› II.
G›yaseddin Keyhüsrev’in 1243 y›l›nda Mo¤ollara yenilmesi üze-
rine Anadolu’da Mo¤ol hakimiyeti bafllar. Ankara, Sultan Orhan
zaman›nda o¤lu Süleyman Pafla taraf›ndan al›nm›flsa da, flehirde
kesin olarak I. Murad zaman›nda Osmanl› hakimiyeti kurulur.
K›sacas› flehir 1362 y›l›na kadar, Anadolu Türkmen Beyleri ile
Mo¤ol-‹lhanl› aras›nda bir hakimiyet sahas› olur.4

MO⁄OLLAR
Alaeddin Keykubad’›n vefat›ndan sonra Anadolu’da k›sa
süren huzur dönemi kapan›r ve iç çat›flmalar bafllar. Köseda¤’da
Mo¤ollar’a yenilen II. G›yaseddin Keyhüsrev, ailesiyle birlik-
12
osmanl›’da ankara

Nallıhan, Emremsultan
Köyü’nde bulunan
Tapduk Emre Türbesi
(2005, A.E.)

te Ankara Kalesi’ne kapan›r ve k›sa bir süre sonra Mo¤ollar›n


“Anadolu haraçgüzâr› ve sultanlar mansubu” (vasal›) olur.
Selçuklu egemenli¤i Bat› Anadolu’daki uçlarda iyice zay›flar
ve buralarda Türkmen emirlikleri ortaya ç›kar. Do¤uda ise Mo¤ol-
‹lhanl› egemenli¤i hakim olur. ‹lhanl› hakimiyetine ra¤men
1300’lü y›llarda Germiyano¤lu Yakub Bey’in, Selçuklu sultan›
ad›na Ankara’da hakimiyeti görülür. Yakub Bey’in hakimiyeti,
Ankara Etno¤rafya Müzesi’nde bulunan K›z›l Bey Camii minberi
tamir kitabesindeki metinle belgelenir.5
Bir Türkmen dervifli olan Tabduk Emre, Sakarya nehri k›y›lar›nda
bir zaviye kurarak, Mo¤ol zulmünden bizar olan Türkmenlere
manevî moral vererek, topra¤a ba¤lanmas›n› temin eder. Müridi
Yunus Emre de bu y›llarda Anadolu’yu dolaflarak, “fütüvvet ülkü-
sünü” ve “vahdet” akidesini söyledi¤i Türkçe fliirlerle anlat›r.6
Türkmen “Baba” ve “Dede”leri, zaviyelerinde verdikleri tasavvufi
e¤itimle Türkmenleri, istikbalde olacak gaza ve cihadlara haz›rlar.7
Ankara’da (Engüriye’de) ‹lhanl› hükümdarlar› Gazan Mahmud, Ankara Karacabey
Olcaytu Hüdâbende Mehmed ve Ebu Sa’id Bahad›r, darbhane Külliyesi yanında bulunan
kurarak “sikke” bast›r›rlar. Ankara, vergi ödeyen en büyük üç flehir İlhanlılara ait mezarlar
(1998, A.E.)
aras›na girer. Günümüzde kalenin güney kap›s›nda, Ebu Sa’id
Bahad›r Han ad›na 1330 tarihli Farsça bir vergi kitabesi bulunur.
‹lhanl› hükümdar› Ebu Sa’id Bahad›r Han, Anadolu’ya vali ola-
rak Uygur kökenli Alaeddin Eretna’y› gönderir. Alaeddin Eretna,
‹lhanl› hanedan çat›flmalar›ndan yararlanarak Sivas, Kayseri,
Ni¤de, Aksaray, Develi, Darende, Amasya, Tokat, Merzifon,
Samsun, fiarkikarahisar ve Ankara’y› da içine alan sahada haki-
miyet kurar ve ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eder.
Ayr›ca Ankara’da, Devlet fiah komutas›nda bir ‹lhanl› askeri birli¤i
konuflland›r›l›r. 1336 y›l›nda Ebu Sa’id Bahad›r Han’›n vefat› üzerine
Devlet fiah, Ankara’da ba¤›ms›z bir yönetim kurar. Devlet fiah’›n
ölümünden sonra da yönetim, o¤lu Bahtiyar Melik Nas›r’a geçer.
13
osmanl›’da ankara

Ancak Mo¤ol askerleri, aileleri ile birlikte Ankara çevresindeki yaylak


ve k›fllaklarda yaflarlar. Ankara’n›n askerî bir otoritenin bask›s›ndan
uzak kald›¤› bu y›llarda yönetimin, yavafl yavafl Ahilerin eline geçti¤i
düflünülür. Bu dönemde Ankara’n›n iktisadi ve ticari hayat›nda
duraklama olmam›fl, tam aksine ilerleme görülür.8 ‹lhanl›lara ait
mezarlar günümüzde, Karacabey Külliyesi bahçesinde bulunur.

KARAMANO⁄ULLARI
Anadolu Selçuklu Devleti Sultan› II. G›yaseddin Keyhüsrev’in,
1243 y›l›nda Mo¤ollara yenilmesi üzerine, Selçuklu Devleti ida-
resi ani bir zaafa u¤rar ve ‹lhanilere vergi vermeye mecbur kal›r.
Bu tarihten sonra Selçuklu sultanlar› aras›nda taht mücadeleleri
bafllar. Tahta ç›kacak sultan, Mo¤ollar›n onay›n› alarak hükümdarl›k
yapar, tahta ç›k›nca da bir Mo¤ol valisi kadar bile itibar› olmaz.9
O¤uzlar›n Afflar boyuna mensup olan “Karaman” oyma¤›,
Sultan I. Alaeddin Keykubad zaman›nda Ermenilerden al›nan
Karaman ve Ermenek civar›na yerleflir. Karaman aflireti reisi
olan Nure Sofi, “Babai”lerden olup, Türkmen afliretleri üze-
rinde genifl bir nüfuza sahiptir. Nure Sofi’nin vefat›ndan
Karamanoğlu II. İbrahim sonra o¤lu Kerimüddin Karaman, hakim oldu¤u bölgeyi
Bey’in türbe portali Selçuklu hanedan›n›n zay›fl›¤›ndan faydalanarak geniflletir.
(2005, A.E.) Karamano¤ullar›, di¤er Türkmen afliret reisleri ile birleflerek,
zaman zaman Mo¤ol ve Selçuklu sultanlar› ile mücadeleye
girerler. Mo¤ol istilas› karfl›s›nda Suriye ve M›s›r’da hüküm
süren Türk Memlük Sultanlar› ile iliflki kurarlar. Öyleki ken-
dilerini Anadolu’da Selçuklular›n tek varisi olarak görmeye
bafllarlar ve f›rsat buldukça da Ankara üzerine sald›r›lar düzen-
lerler. 1343 y›l›nda Karamano¤lu, Çobanilerle de ittifak yaparak
Ankara’y› iflgal eder.10 Daha sonraki Karamano¤lu sald›r›lar›na
karfl› Ankara’y›, flehirde bulunan Ahi büyükleri savunurlar, flehrin
tahrip ve talan edilmesini önlerler.11

ANKARA’DA AH‹ HAK‹M‹YET‹


‹slâm’›n ilk asr›ndan itibaren görülmeye bafllayan “fütüv-
vet” teflekkülleri içinde zamanla esnaf birlikleri ortaya ç›kar.
“Civanmerd”, “ayâr” (ayyârân), “fetâ” (fityan) gibi isimlerle de
an›lan bu Horasan melametli¤i esaslar›yla desteklenen fütüvvet
ülküsü, ‹slâm’›n yay›lmas›na paralel olarak da Suriye, Irak, ‹ran,
Türkistan, Semerkant, Endülüs, Kuzey Afrika, M›s›r’da esnaf ve
sanatkârlar aras›nda taraftar bulur.
Türkler, ‹slâmiyet’i kabul ederek ve Anadolu’ya yerleflerek
“fütüvvet ülküsü”nü benimserler. Kendilerine has yi¤itlik, cömert-
14
osmanl›’da ankara

lik ve kahramanl›k vas›flar›yla bu ülküyü süslerler. Ahîli¤in temel


belirleyicisi olan ‹slâmî-tasavvufî düflünüfl ve yaflay›fl tarz›n›
benimserler.
Ahi fierafeddin’e ait ve Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivi’nde
bulunan 692/1293 tarihli flecerede (soy kütü¤ü), Ankara ahileri
ile ilgili bilgiler vard›r. Bu fleceredeki bilgilere göre Ahi fierafed-
din, Hazreti Ali’nin o¤lu Hazreti Hüseyin soyundan olup, atalar›
Muhammed Caferi’dir. Muhammed Caferi’nin o¤lu Seyyid Hasan,
Huy flehrinde kal›r ve orada “fütüvvet elbisesi”ni giyer. Müslüman
Araplar›n “Ahi Ali Bessâk” dedikleri flah›s Seyyid Hasan’d›r. Ahi
fierafeddin sülâlesinde ahilik, Seyyid Hasan’la bafllar. Anadolu
Selçuk Sultan› II. K›l›ç Arslan tahta geçince, Seyyid Hasan’a bir Ahi Şerafeddin Camii portali
elçi göndererek Anadolu’ya davet eder. Seyyid Hasan ve akrabalar› (2005, A.E.)
Konya’ya gelince, Sultan K›l›ç Arslan merasim ve sayg›yla karfl›lar.
Selçuk ordular›n›n gazalar›na kat›lan bu aile, daha sonra Ankara
civar›nda Selçuk beyi olan Konofl Bey taraf›ndan Ankara’ya davet
edilir. Seyyid Hasan, Konofl Bey’in k›z› Mahmude Hatun ile evlenir
ve bu aile Ankara’ya yerleflir. Bu aileden Abdullah o¤lu Süleyman
ve bunu takiben ecdad›ndan ‹brahim o¤lu ‹shak, Seyyid Ali, ‹shak
o¤lu Seyyid Hüsam, Alâeddin ‹shak o¤lu Ali, Ahi fierafeddin’in
babas› Ahi Hüsameddin Hüseyin, dedesi Seyyid fiemseddin Ahi
Yusuf, amcas› Ahi Kemaleddin Hasan Ankara’da vefat ederler. Bu
ailenin mezarlar› da Ankara’dad›r. Ahi fierafeddin’in babas› Ahi
Hüsameddin 72 yafl›nda, 1292 y›l›nda, Ahi fierafeddin ise 1350
y›l›nda vefat eder. Bu flecereden Anadolu’da bulunan ahilerin
tamam›n›n Türk olmad›¤› anlafl›l›yor.12
Abbasî Halifesi Nâs›r-Lidînillâh, fütüvvet birliklerinin zamanla
büyük bir güç olaca¤›n› düflünerek bu teflekkülleri siyasî otori-
teye ba¤lar. Halife, fütüvvet birliklerini yeniden teflkilâtland›r›r.
Fütüvvetnâme’lerde bu birliklerin ilke ve kaideleri tanzim edilir.
Di¤er müslüman hükümdarlara halife bir elçi ve ferman gönderip,
kendilerini fütüvvet teflkilât›na girmeye davet eder. 1204 y›l›nda 1925’li yıllarda
I. G›yâseddin Keyhüsrev, hocas› Mecdüddin ‹shak’› (Sadreddin Hacıbayram ve Şeyhizzeddin
Mahallesi (A. Yüksel)

15
osmanl›’da ankara

Bendderesi (Debbağhane)
üzerinde bulunan Ördekçiler Konevî’nin babas›) Ba¤dat’a, Halife Nâs›r’a elçi olarak gönderir.
Köprüsü (A. Müderrisoğlu) Mecdüddin ‹shak dönüflünde, Sultan I. G›yâseddin’in iste¤i üze-
rine Halife Nas›r taraf›ndan gönderilen Muhyiddin ‹bnü’l-Arabî,
Evhadüddîn-i Kirmânî, fieyh Nasîrüddin Mahmûd el-Hûyî gibi
büyük mürflid ve mutasavv›flar› Anadolu’ya getirir. Bundan sonra
Ahi Şerafeddin’in şeceresi
(soy kütüğü) (VGM Arşivi) Anadolu’nun her taraf›nda irflad faaliyetlerine bafllayan Evhadüddîn-
i Kirmânî ve halifeleri için çok say›da zaviye yap›l›r. I. ‹zzeddin
Keykâvus ve I. Alâeddin Keykubad da fütüvvet teflkilât›na girerler.
Meflhur mutasavv›f fiehâbeddin Sühreverdî Anadolu’ya gelir ve
Anadolu’da ahî teflkilât›n›n kurulmas›nda önemli bir rol oynar.
‹ran’›n Hoy flehrinde do¤an fieyh Nasîrüddin Mahmûd (Ahî
Evran), I. Alâeddin Keykubad’›n büyük destek ve yard›m›n› görür.
‹slâmî-tasavvufî düflünceye, fütüvvet ilkelerine ba¤l› kalarak,
tekke ve zaviyelerde fleyh mürid iliflkilerini, di¤er taraftan ifl yerle-
rinde usta, kalfa, ç›rak münasebetlerini, buna ba¤l› olarak iktisadî
hayat› düzenleyen Ahîli¤in, Anadolu’da kurulup geliflmesinde
önemli rol oynar ve Ahî Evran, Anadolu ahilerinin “pir”i olur.
Anadolu’da h›zla yay›lan bu teflkilât›n mensuplar›, flehirlerde
oldu¤u gibi köylerde, uç bölgelerde de büyük nüfuza sahip olur-
lar. Anadolu’da devlet otoritesinin iyice zay›flad›¤› bir dönemde,
flehir hayat›nda yaln›zca iktisadî de¤il, siyasî yönden de önemli
faaliyetlerde bulunurlar. Özellikle Mo¤ol istilâs› s›ras›nda ahi
birlikleri, flehirlerin yönetimine mahallî otorite olarak hâkim
olurlar. Ahili¤e çok hizmet eden I. Alâeddin Keykubad, o¤lu
II. G›yâseddin Keyhusrev taraf›ndan öldürülünce, ahîler II.
G›yâseddin’e karfl› direnirler ve onun Köseda¤’da Mo¤ollar’a
yenik düflmesinden sonra, Tokat ve Sivas’› ele geçiren Mo¤ollar’a
karfl› Kayseri’yi baflar›yla savunurlar.13
16
osmanl›’da ankara

Ankara ve civar› köylerde bulunan ahi zaviyelerinin, ahi eser-


lerinin çoklu¤u, bu flehirde ahi nüfuzunun varl›¤›n› gösterir. Bu
hakimiyet, merkezi idareye karfl› “bafl olma” gayreti olmam›fl,
aksine merkezi idarenin zaafiyet gösterdi¤i zamanlarda, “fütüv-
vet” gelene¤inin gere¤i mahalli güçlerin birlikteli¤i olur.
Vak›f belgelerinde flehir ve civar›nda Ahi Âdilflâh, Ahi Bâyezid,
Ahi Çelebi, Ahi Çomak, Ahi Elvan, Ahi Evrân, Ahi Hac› Murâd,
Ahi Halife, Ahi Hüsâm, Ahi ‹smâil, Ahi Mahmud, Ahi Mesud, Ahi
Minnet, Ahi Selmân, Ahi fierafeddîn, Ahi Tura, Ahi Yakub, Ahîcik,
Ahi Balluca, Ahi To¤rul, Ahi Fatma Bac›, Ahi Sinan zaviyeleri; Ahi
Yakub, Ahi Saraç Sinan, Ahi fiemseddin Ahmed medreseleri; Ahi
fierafeddin, Ahi Yakup, Ahi Tura, Ahi (Hac›) Arab ve Yeflil Ahi Çanakkale, Bolayır,
camileri; Ahi Yakup, Ahi Tura, Ahi Hac› Murad ve Ahi mahallele- Gazi Süleyman Paşa Türbesi
ri; Ahi ‹smail ve Ahicik köyleri isimleri geçer.14 (2004, A.E.)

Osmanl›n›n kuruluflunda büyük gayretleri olan Anadolu Ahi


büyüklerinin varl›¤›, tarihçiler taraf›ndan kesin kabül görür. Durum
böyle olunca Osmanl› hakimiyet sahas›na uzak olan Ankara, ahi-
lerinin ‹lhanl›lar idaresinde flehirde ba¤›ms›z hakimiyet kurmalar›,
baz› tarihçiler taraf›ndan “ahi cumhuriyeti” olarak kabul edilir.15
Osman Bey’in, Eskiflehir dolaylar›nda “‹tburnu” ad› verilen yer-
deki ahi zaviyesinin fleyhi fieyh Edebali ile çok yak›n iliflkiler içinde
bulundu¤u ve daha sonra k›z› Bal Hatun’la (Bala Hatun) evlene-
rek, ahilerin sürmekte olan desteklerinin daha da artt›¤› görülür.
Ahiler, Osmanl›lara karfl› sadece bir “destekleme” hare-
ketinde bulunmay›p, kurulufl döneminde oldukça egemen ve Alaaddin Camii’nde
etkin olurlar. Ertu¤rul Gazi vefat etti¤i zaman, ahilerin de için- bulunan Sultan Orhan
Gazi’ye ait onarım kitabesi
de bulunduklar› bir “kurultay”, beyli¤e Ertu¤rul Gazi’nin o¤lu (2005, A.E.)
Osman Bey’i seçerler. Sultan I. Murad, Orhan Gazi’nin büyük
o¤lu olmamas›na ra¤men, ahilerin karar›yla beyli¤e getirilir.
Ahiler bu dönemde en sorumlu görevlerde bulunur.
Ankaral› ve Ahi olan “Çandarl›” ailesi, fieyh Mahmud, Ahi
fiemseddinzade, Ahi Hasan gibi gazilerin kurulufl y›llar›ndaki
gayretleri, Anadolu’da bulunan ahi büyüklerinin, Osmanl›’n›n
kuruluflundaki birlikteliklerini gösterir.16

ORHAN GAZ‹ DÖNEM‹NDE ANKARA


Ankara, tarihi “Kral Yolu” ve “‹pek Yolu”nun bir kolu üzerinde
bulunmas›, Sakarya ve K›z›l›rmak aras›nda önemli bir ticari merkez
olmas›, Türkmen afliretlerinin çevrede iskan edilmifl olmas›, muhkem
ve stratejik öneme sahip kalesi ile Osmanl›’n›n dikkatini çeker. Orhan
Gazi, o¤lu Süleyman Gazi’yi, Bolu ve Ankara civar›n›n fethi için görev-
lendirir. Sakarya ile K›z›l›rmak aras›nda bir engel oluflturan Ankara,
1354 y›l›nda Süleyman Pafla taraf›ndan flehirde hakim durumda olan
Ahilerden al›n›r ve Osmanl›y› temsilen bir “amil” vali tayin edilir.
Günümüzde Ankara Kalesi iç hisarda bulunan Alaeddin
Camii girifl kap›s› üzerinde bulunan onar›m kitabesinde, “Bu

17
osmanl›’da ankara

mübarek camiyi büyük sultan Orhan’›n (Allah mülkünü ebedi


k›ls›n) valilerinden Lülü Pafla taraf›ndan 763/1362 y›l›nda tamir
ettirdi” yaz›l›d›r. Osmanl› valisi sadece merkezi hakimiyeti temsil
eder, flehirde ise geleneksel ahi yönetimi devam eder.17
Orhan Gazi döneminde Ankara’da Ahi reislerinden Ahi fiera-
feddin, nüfuz sahibi bir kifli olup, 1350 y›l›nda vefat eder.
fiehir; Samanpazar›, Kayabafl›, Hamamönü civar›na do¤ru geliflir.
Türkmen Beylerinin de civarda “ili”, “diyar›” gibi mahalli hakimi-
yetlerinin varl›¤› görülür.18
Gazi Süleyman Pafla “‹lk Rumeli fatihi” ünvan› ile Çanakkale
Gelibolu Bolay›r’da 1358 y›l›nda at›ndan düflerek vefat eder, tür-
besi Bolay›r belde merkezindedir.
Orhan Gazi, 1362 y›l›n›n Nisan ay›nda Bursa’da vefat eder.
Orhan Gazi’nin vefat› üzerine o¤lu I. Murad tahta geçer.
Sultan Alaaddin Camii
(1998, A.E.)

MURAD HÜDÂVEND‹GÂR DÖNEM‹


Osmanl› tarihinde “Murad Hüdâvendigâr”, “Ahi Baba” ve
“Gâzi Hünkâr” adlar› ile an›lan I. Murad, babas›n›n vefat› üzeri-
ne 37 yafl›nda, ahiler ve komutanlar›n karar› ile Bursa’ya davet
edilerek hükümdar ilan edilir. Rumeli’de fetihlere bafllar ve
Anadolu’da hakim durumda olan Türkmen Beylikleri ile de iyi
iliflkilere girer. Germiyano¤lu Süleyman fiah, Osmanl› ile akraba
olur ve Hz. Mevlâna’n›n torunu Mutahhare Hatun’dan do¤an
k›z› Devlet Hatun’u, Sultan Murad’›n o¤lu Y›ld›r›m Bayezid
Han’la evlendirir. Di¤er taraftan da Kastamonu civar›nda hüküm
Murat Hüdâvendigâr’ın süren Candaro¤ullar› da Ankara’n›n kuzey bölgelerine hakim
Dışkapı semtinde yaptırdığı durumdad›r. Candaro¤lu Celaleddin Bayezid b. Adil Bey (Kötürüm
köprünün kitabesi Bayezid) Ankara’da Yenikent (Eski Zir)’de bir cami yapt›r›r.
(2005, A.E.)

18
osmanl›’da ankara

Karamano¤lu Alaeddin Ali Bey, 1361 y›l›nda Karamano¤lu


beyi olur. Civardaki di¤er Türkmen beyleri ile mücadeleye giriflir.
Sultan I. Murad’›n Rumeli fetihleri ile meflgul olmas›n› f›rsat
bilerek Osmanl› topraklar›n› iflgal etmeye bafllar.
Karamano¤lu ile Sivas hükümdar› Giyaseddin Mehmed,
Osmanl›’ya karfl› ittifak yapar ve Ankara’da hakimiyet kurmaya Murat Hüdavendigar’ın
çal›fl›r. fiehirde bulunan baz› gruplar›n da bask›s› ile Osmanl› Dışkapı semtinde
yaptırdığı köprü
askeri ve memurlar› kovulur. Bunun üzerine Sultan I. Murad, (1920’li yıllarda)
1362 y›l›nda Ankara üzerine yürür. Bu esnada Eretna Beyli¤i’nin (A. Yüksel)
idaresinden memnun olmayan flehir halk› ve ahiler, mukavemet
etmeden sultan› törenle karfl›layarak ona hediyeler takdim eder-
ler. Böylece flehir yeniden Osmanl› hakimiyetine geçer.19
Hoca Saadeddin Efendi, Ankara’n›n yeniden zapt›n› anlat›rken
enteresan baz› noktalara da temas eder. Karamano¤lu’nun ortal›¤›
kar›flt›rmak için Ermenilerle de iflbirli¤i yapt›¤›n› ve Müslüman
halka zulmetmek üzere anlaflt›klar›n› anlatarak flöyle der:
“Sultan Murad, Allah’›n yard›m ve keremi eseri olarak flahl›k
taht›na oturunca ilk ifli, halk›n ve askerlerin ihtiyaçlar›n› görmek
ve Hz. Peygamber’in fleriat›n› yerine getirmek olmufltur. Böylece
halk›n dileklerini yoluna koyduktan sonra Rumeli yakas›nda olan
askerlerin, bafllar›nda bir komutan ve serdar›n bulunmamas›
yüzünden s›k›nt› içinde olduklar›n› ve keremli padiflahlar›n›n yolu-
nu gözlediklerini bildi¤inden, cihad niyetiyle ülkeler feth etmek
üzere o tarafa yönelmiflti. Anadolu’da ise “baz› hukkam ve mulûk,
sikak ve nifak üzre ittifak mesle¤ine sulûk edip hususa valiyan-›
Karaman ve Ermeniye-i sugra (Karaman idarecileri ve Küçük
Ermenistan) ve civarlar›nda olan baz› kötü niyetli beylerin bafll›ca
emelleri, Osmanl› topra¤›n› ya¤malamak oldu¤undan, hünkâr›n
Gelibolu’ya yöneldi¤ini ö¤renince bir araya gelip baz› kararlar ve
gizli tedbirler almakta kusur etmemifllerdi. Sonu ayr›l›k ve fesad
olacak bu düflünce ile and içip el ba¤lam›fllar, ayr›ca çevredeki
kâfir hükümdarlara da kararlar›n› duyurmufllard›. Böylece ‹slâm
ülkelerini ya¤malamak, Müslümanlara zarar ve ziyanda bulun- Kazan Tekke Köyü
mak için, fieytan’›n bu tak›m› ile gönül ve dil birli¤i etmifllerdi. Turasan Bey Türbesi
(2005, A.E.)
Böylece ‹slâm’›n gere¤ini bir kenara b›rak›p, müflrik ve kin ehli
ile iflbirli¤i edip bütün Osmanl› ülkesini çarp›p yakmak konusun-
da anlaflm›fllard›. Bunun için de baz› bölgelere (hudut boylar›)
sald›rarak Bursa ve ‹znik üzerine yürümeye kalk›flm›fllard›. Durum,
melekler ordusunun flah› olan sultan›n efli¤ine iletilince, din bil-
ginlerini ve iflleri yöneten fukahay› toplam›fl, onlara amac›m›z ve
emelimiz dinimize destek olmak “kâfirler ve münaf›klarla cihat et”
(Kur’an, et-Tevbe 73) emrine uymakt›r. Bu emirdeki s›raya uya-
rak önce kâfirlerin fitnesini def etmek, yaramazlar›n zarar›na son
vermek için bu diyara gelmifltik. Fakat flimdi kula¤›m›za Karaman
beylerinin çevrelerindeki azg›n topluluklarla birlikte ‹slâm ülke-
lerini ya¤malamak konusunda iflbirli¤i ettikleri, baz› bölgeleri
yak›p y›kt›ktan sonra ‹znik ve Bursa üstüne düfltükleri haberi geldi.
19
osmanl›’da ankara

Eynebey Hamamı
(Sultan Hamamı) Bu nifak tak›m›n›n büyük ülkeme yaklaflm›fl olduklar› flu s›rada,
(2005, A.E.)
zararlar›n› ortadan kald›rmaya, saçt›klar› fitne ateflini söndürmeye
çal›flmazsak, ‹slâm ülkeleri harap, halk ve köylüler de berbat olurlar.
Hal böyle olunca uleman›n fetvas› ve akil sahibi kiflilerin görüflleri
nedir diye sormufltu. Faziletli kifliler topluca, tehlikenin def edilmesi
iflinin öne al›nmas›ndan yana görüfl bildirdiler. Münaf›klar›n ortaya
ç›kard›klar› kar›fl›kl›¤›n aradan giderilmesinin önemini belirttiler.
Bunun üzerine Gâzi Hüdâvendigâr da uleman›n fetvas›n› bayrak ve
rehber edinerek Anadolu yakas›na geçti. Zaferleri tafl›yan askerleri
ile Karaman beylerini ülkesinden ç›kar›p, s›n›r boyunu tutmak için
Ankara kalesini kuflatt›. Bu arada ol nifak ehli ile ifl birli¤i eden baz›
yaramazlar› ve kötü yolun yolcular›n› yakalay›p, bunlara kat›lanlar
veya onlardan umut bekleyenler k›r›l›p dökülünceye kadar kova-
lad›. Ankara’ya sahip olan, istiklâl davas›na düflerek bu kaleyi ve
çevresini ele geçiren Ahi ad›n› tafl›yan cemaat, adalet ›ss› Sultan
Murad Han Gazi’nin yüce kuvvetini ve eriflilmez gücünü görünce
direnmeye imkân olmad›¤›n› anlam›fllar, hediye ve arma¤anlar
derleyip padiflahlara has peflkefllerle sultan›n ota¤›na gelmifller,
boyun e¤diklerini bildirip kalenin anahtarlar›n› teslim etmifllerdi.
Onlar›n bu tutumu padiflahl›k merhametine, flahl›k yüceli¤ine
uygun düfltü¤ünden tamam› devlet hizmetine al›nd›lar. Kale ile
hisar›n korunmas› için asker ve dizdar b›rak›ld›ktan sonra yak›n
çevrede bulunan baz› kaleler de yöneticilerinin elinden al›narak
Osmanl› ülkesine kat›ld›.”
Murad Hüdâvendigâr 1378’de Karamano¤lu Alaeddin Ali
Bey’le iyi iliflkiler kurmak niyetinde olup, onunla k›z› Nefise
Melek Hatun’u evlendirir. Böylelikle Sultan Murad, Karamano¤lu
gailesinden kurtularak Rumeli fetihlerine devam etmek ister.
1386’da Osmanl›-Memlük yak›nlaflmas›ndan rahats›z olan
damad› Karamano¤lu Ali Bey, yeniden Osmanl› topraklar›na ve
Ankara’ya sald›r›r. Bunun üzerine fiehzade I. Bayezid (Y›ld›r›m)
20
osmanl›’da ankara

ani bir sald›r› ile Konya’ya gelir, Karamano¤lu’nu s›k›flt›r›r ve


sulh yaparlar.20
Murad Hüdâvendigâr zaman›nda, D›flkap› semtinde günü-
müzde bulunmayan bir köprüyü Mehmed bin Laçin yapt›r›r.
Köprünün Arapça kitabesinde: “Adil hükümdar, din ve dünyan›n
koruyucusu, yüce ve gazi sultan, fetihler babas› Murad Han bin
Orhan zaman›nda -Allah devletini devaml› k›ls›n- onun aciz
kullar›ndan Mehmed bin Laçin, bir hay›r eseri olan köprüyü
yediyüzyetmiflyedi (1375) y›l› Muharrem ay› sonunda tamamlad›.
Allah ecrini versin. Kitabesini de kendi yazd›. Mimar› Hac›’d›r.” 21
I. Murad Han’›n subafl›lar›ndan Eyne Bey, Ankara flehir mer-
kezinde bir hamam (Eyne Bey Hamam›); Melike Hatun ise Kara
Medrese (Melike Hatun Medresesi)yi yapt›r›r.
Sultan Murad, Ankara’n›n imar faaliyetlerini h›zland›r›r.
Kosova savafl› galibiyeti sonucunda Müslüman olmak istiyo-
rum diyerek, Murad Han’›n yan›na gelen bir S›rpl› taraf›ndan 15
Haziran 1389 tarihinde Kosova’da flehit edilir. Ankara Kalesi (2006, A.E.)

ANADOLU EYALET‹ MERKEZ‹ ANKARA


Sultan Murad Hüdâvendigâr’›n flehadetinden sonra Kütahya
sanca¤› valisi olan o¤lu I. Bayezid (Y›ld›r›m) tahta geçer. Bunu
f›rsat bilen Germiyano¤lu Yakup Bey ve Karamano¤lu Alaeddin
Hacıbayram Camii’nden
Bey, Osmanl› topraklar›na girer. Y›ld›r›m, S›rp ve Bizans tehli- Ankara Kalesi (2005, A.E.)
kesine karfl› tedbirler al›r. S›rp kral›, k›zkardefli Maria’y› elçilerle
beraber Y›ld›r›m’a gönderir. Maria ile Y›ld›r›m aras›nda nikah
k›y›l›r ve S›rplarla dostluk kurulur.
Bu durumu ö¤renen Bizans ‹mparatoru, Y›ld›r›m’›n ‹stanbul’u
alaca¤› korkusuna düfler ve bar›fl teklif eder. Osmanl›ya y›ll›k
vergi ve istedi¤i zaman onikibin asker vermek flart›yla Bizansla
anlaflma yap›l›r.
I. Bayezid Han, S›rp ve Bizans tehlikesini bertaraf edince
1390 y›l›nda Bizans ‹mparatoru Manuel Paleologos’la birlikte
Ankara’ya gelir. K›fl› ordusu ile birlikte Ankara’da geçirir. ‹mpara-
tor, Ankara’da kald›¤› süre içerisinde ad›n› vermedi¤i bir müder-
risle dini konularda münazarada bulunur. Bu müderrisin flehirde
çok hat›rl› bir kifli oldu¤unu, yöneticilerin dahi bu müderrisin
sözüne itibar ettiklerini anlat›r. ‹mparator bu müderrisin evin-
de kal›r. Fuat Bayramo¤lu bu müderrisin Hac› Bayram-› Veli
olabilece¤ini savunur.
1390’l› y›llarda Ankara’da Melike Hatun’un yapt›rd›¤› “Kara
Medrese”, e¤itime devam etmektedir. Kaynaklarda Hac› Bayram-›
Veli’nin de bu medresede müderrislik yapt›¤› zikredilir. Y›ld›r›m
Han’›n Ankara’da kald›¤› k›fl süresince nerede konaklad›¤› bilin-
memektedir. K›fl› Ankara’da geçiren Y›ld›r›m Han, baharda ordusu
ile Isparta’ya do¤ru hareket eder.22 Merhum Fuat Bayramo¤lu’nun
21
osmanl›’da ankara

‹mparator Manuel’in evinde misafir kald›¤› müderrisin Hac› Bayram-›


Veli olma ihtimalini uzak görüyoruz. ‹mparatora göre bu müderris,
Ankara’ya o¤lu ile beraber yeni gelmifltir. Bu dönemde ‹sfahan’dan
gelen bir ailenin varl›¤› vak›f belgelerinde görülmektedir.
Günümüzde ‹sfahani ailesi evlatlar›n›n elinde bulunan 1428
tarihli vakfiye suretinde, ilk defa Hac› Bayram-› Veli’nin künyesi
tam olarak yaz›lm›flt›r. Bu itibarla bu belge oldukça önemli-
dir. Hac› Bayram-› Veli’nin künyesi vakfiyede flöyledir: “Kutbu
evliya-i ve’l-arifin, el-hadi ila tarik’il-hakki ve’l-yakin, ve’l-vakf›
esrar’il-vasilin, mergub’ul-alemin, mürflid’il-halaik’il-ecmain, efl-
fleyh Hac› Bayram ibni Ahmed bin Mahmud afianhümülvedüd.”
Vakfiyede ayr›ca “fahr’ül-meflayih’il-izam ve’l-eflraf’il-makam efl-
fleyh Ahmed Kemal ibni Mahmud el-‹sfahani kuddise s›rruhu ali

Ankara Kalesi
kuzey ve doğu surları
(2006, A.E.)

Ankara Etnografya
Müzesinde bulunan afi anhüm” künyeli Mahmud ‹sfahani o¤lu Ahmed Kemal’den
bir mezar taşı
(2005, A.E.) bahsedilmektedir. Vakfiyenin yaz›ld›¤› esnada haz›r bulunan
flahsiyetler de flunlard›r: ‹mam ve müderris Mevlana Hac›
H›z›r ibni Fahruddin, ‹mam Mevlâna Yakup bin Musa, Mevlâna
Ebubekir ibni fiemsüddin, Ahmet Bey ibni Süleyman Bey, Celâl
Bey ibni Abdullah Bey, Kahraman Bey ibni Hüseyin Bey, Bayazir
Bey ibni Cebbar Bey, Musa Hoca ibni Hoca, Abdurrahman Hoca
ibni Yusuf Hoca, Abdüllatif Hoca ibni ‹brahim Hoca, Fahruddin
22
osmanl›’da ankara

Hoca ibni Mustafa Hoca, Süleyman Hoca ibni Beypazarl› Ahmed


Hoca, Salih fierif Hoca ibni Kemalüddin Hoca. “Seyyid’il-
esyad fahr’ül-meflayih’il-izam el-hac Abdülkadir ‹sfahani ibni
Seyyid Yusuf ‹sfahani” künyesi ile zikredilen Yusuf ‹sfahani o¤lu
Abdülkadir ‹sfahani, Ankara’da bugünkü Bentderesi semtinde bir
mescid, Çankaya-Bursal Köyünde çeflme ve su yollar› yapt›rm›fl,
bu hayrat›n›n devam› için de Samanpazar› semtinde alt› adet
dükkan vakfetmifltir.23 Vak›f kay›tlar›nda ayr›ca “‹sfahani Zaviyesi
Vakf›” ve “Ali b. Ali ‹sfahani Vakf›” vard›r. Ankara’da önemli bir
aile olan ‹sfahaniler hakk›nda yap›lacak ilmi araflt›rmalar, tarih
ve kültür hayat›m›za yeni bilgiler kazand›racakt›r.24 Bu tarihlerde
Ankara ve civar›nda Kad› Ahmed Çelebi isminde meflhur bir kifli
de mevcuttur. Günümüzde Bentderesinde bulunan Tabakhane
Camiini yapt›ran kiflidir.
Akkale kuzey cephe
(2006, A.E.)

Kadılar Mezarlığı
Baz› kaynaklarda Hac› Bayram-› Veli’nin Y›ld›r›m Han’›n (2004, A.E.)
“kap›c›bafl›l›¤›”n› yapt›¤› zikredilir. Bu görüfle göre Y›ld›r›m, Hac›
Bayram-› Veli ile Ankara’da kald›¤› sürede tan›flm›fl olabilir.25
I. Bayezid Han zaman›nda Osmanl› Devleti’nin hakimiyet sahas›
büyür ve taflra idare teflkilat› kurulur. Osmanl› topraklar›, Anadolu
ve Rumeli Beylerbeyli¤i ad› alt›nda kurulan iki “eyalet”le idare edil-
meye bafllar. I. Murad zaman›nda Ankara, Anadolu Eyaleti’ne ba¤l›
bir “sancak” merkezi olur. Daha sonra 1393’de Y›ld›r›m Bayezid’in
23
osmanl›’da ankara

Timurtafl Pafla’y› Anadolu Beylerbeyli¤ine atamas› üzerine “eyalet


merkezi” Ankara olur. Bu eyalete ba¤l› sancak say›s› sonraki y›llarda
onyediye ç›kacakt›r. Bu sancaklar; Kütahya, Saruhan (Manisa),
Hüdavendigâr (Bursa), Ayd›n, Mentefle (Mu¤la), Bolu, Hamid
(Isparta), Ankara, Kang›r› (Çank›r›), Kastamonu, Karahisar-› Sahib
(Afyon), Kocaeli, Biga, Karesi (Bal›kesir), Sultanönü (Eskiflehir),
Alaiye (Alanya) ve Teke (Antalya)’d›r.26
Beylerbeyi, Osmanl› taflra teflkilât›nda en büyük idari birim olan
“eyalet”in askerî ve idarî âmiri olup, kaynaklarda beylerbeyi, “mîr-i
miran”, “emirü’l-ümerâ” ve “vali” adlar›yla zikredilir. Beylerbeyi,
Osmanl›lar’da önceleri “genifl askerî yetkilere sahip kumandan”
anlam›nda kullan›l›rken, yeni fetihlerden hemen sonra kurulan
eyaletlerin askeri ve idarî âmirine beylerbeyi denilir. Daha sonraki
y›llarda, yeni fetihler ve ilhak edilen topraklarla Osmanl› ülkesinin
genifllemesiyle, beylerbeyiliklerin (eyalet) say›s› da h›zla artar.
Y›ld›r›m Bayezid, Avrupa Haçl› ittifak›na karfl› Ni¤bolu seferi-
ne ç›kar, enifltesi Karamano¤lu Alaeddin Ali Bey’de bunu f›rsat
bilerek Ankara’y› iflgal eder. Beylerbeyi Timurtafl Pafla’y› esir al›r,
flehri ya¤malar. Ni¤bolu savafl› Osmanl›n›n zaferi ile sonuçlan›nca
Karamano¤lu telafla düfler ve Timurtafl Pafla’y› hemen serbest
b›rak›r. Ayr›ca Sultan Bayezid Han’a takdim edilmek üzere zengin
hediyeler haz›rlar ve Timurtafl Pafla’dan, kendisinin Y›ld›r›m Han
taraf›ndan affedilmesi için ricac› olmas›n› ister.27

ANKARA SAVAfiI
Orta Asya’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük bir imparator-
luk kurmufl olan Timur’un, fütuhat sahas›na Anadolu’yu da dahil
etmesi, ayn› yer üzerinde hak iddia eden Osmanl›larla aras›n›
açar. Di¤er taraftan Memlük Sultan› Berkuk’un ölümü, Timur’un
kendisine rakip olarak gördü¤ü M›s›r ve Anadolu’daki bu iki
devleti ortadan kald›rmak için uygun bir zemin haz›rlar. Ayr›ca
Memlüklerle Osmanl›lar›n aras›n›n aç›lmas› da Timur’un iflini
kolaylaflt›r›r. Bu f›rsattan faydalanarak 1399’da Ba¤dat’› ele geçi-
ren Timur, Celayirli Hükümdar› Sultan Ahmed ve Karakoyunlu
Türkmen reisi Kara Yusuf’un Osmanl›lara s›¤›nmas›na sebep
olur. Bu durum Timur’un Osmanl› Devleti’ne müdahale etmesi-
ne f›rsat verir. Nitekim bunlar›n iadesi iste¤i Y›ld›r›m taraf›ndan
kabul edilmez ve bundan dolay› iki hükümdar aras›nda hakaret
dolu mektuplaflmalar olur. Osmanl›lara vergi vermekte olan
Erzincan Emiri Mutahharten’in bu s›rada Timur’un hakimiye-
tine girmesi, iki hükümdar›n aras›n›n daha da aç›lmas›na yol
açar. Mutahharten’e vergisini ödemesi için ihtarda bulunan
Bayezid’e, Timur taraf›ndan gönderilen tehdit ve nasihat mek-
tubuna Bayezid, sert bir flekilde karfl›l›k verir. Bunun üzeri-
ne Akkoyunlu beyi Karayülük Osman Bey ile Mutahharten’in
24
osmanl›’da ankara

Ankara Savaşı’nın
yapıldığı alan (2005, A.E.)
rehberli¤inde Sivas’a yürüyen Timur, Malkoço¤lu Mustafa Bey
taraf›ndan müdafaa edilen Sivas’› kuflat›r. Onsekiz gün dayanabi-
len Sivas, kimsenin kan›n›n dökülmeyece¤i vaadiyle teslim oldu
ise de, Timur flehre girince, müdafileri hendeklere doldurtup
canl› canl› üzerlerini örttürmek suretiyle büyük bir katliam yapar,
flehri de yak›p y›kar.
Timur, Bayezid’in kuvvetleri hakk›nda yeterli bilgiye sahip
olamad›¤› için, kendisine s›¤›nm›fl olan Anadolu beylerinin tah-
rikine ra¤men daha ileri gitmez. Timur, bundan sonra Elbistan
üzerinden hareket ederek önce Malatya’y›, sonra Behisni’yi al›r
ve 1401’de Suriye seferine ç›kar.
Y›ld›r›m Bayezid haz›rl›ks›z yakaland›¤› için Sivas kuflatmas›na
müdahale edemedi ise de, muhtemel bir istilaya karfl› Kayseri
civar›na gelir. Timur’un Suriye seferi ile meflgul oldu¤u bir s›rada da,
Sivas seferinde Timur’a yard›m eden Mutahharten’i cezaland›rmak
maksad›yla do¤u s›n›r›na giderek Erzincan ve Kemah’› al›r. Fakat
Timur, yan›ndaki kuvvetleri yeterli görmeyerek Bayezid’e karfl› bir
harekete giriflmez. Di¤er taraftan bu müdahaleler, Bayezid ile
Timur’un aras›n›n büsbütün aç›lmas›na yol açar. Nitekim Timur’un
Arran’a gelmesi, Bayezid’in muhtemel bir istilaya karfl› ordusuy-
la Sivas’a do¤ru hareketine sebep olur. Bunun üzerine Timur da
Nahcivan’a gelir. Bayezid’in durdurulmas› için de torunu fiahruh ida-
resinde kuvvet sevkeder. Ancak, Mutahharten’in arac›l›¤› ve Osmanl›
devlet adamlar›n›n ›srar› ile iki hükümdar aras›nda bir anlaflma
teflebbüsü olduysa da, Kara Yusuf’un kendisine teslim edilmesini
25
osmanl›’da ankara

Yıldırım Bayezid Han’ın


Ankara Savaşı’nda
karargahını kurduğu isteyen Timur, anlaflmaya yanaflmaz. Bunda, Çin imparatorunun
Melikşah Köyü (2005, A.E.)
ölümü dolay›s›yla do¤uya yapaca¤› sefer öncesinde, kendisi için
büyük bir tehlike teflkil eden Anadolu meselesini halletmeye karar
vermesi rol oynar. Bu sebeple Orta Asya’daki kuvvetlerinden takviye
alan Timur, 13 Mart 1402’de Tebriz’den gönderdi¤i elçi vas›tas›yla,
savafl mesuliyetini Bayezid’e yüklemek için ondan baz› isteklerde
bulunur. Timur’un istekleri aras›nda Kemah’›n Mutahharten’e geri
verilmesi, Anadolu beylerinden al›nan topraklar›n iadesi, flehza-
delerden birinin kendi yan›na gönderilip ba¤›ml›l›k alameti olarak
verece¤i külah ve kemerin kabul edilmesi, ayr›ca Kara Yusuf’un
Yıldırım Bayezid Han’ın da kendisine iadesi yer al›r. Ancak bu tekliflerin hiçbiri, Bayezid
Timur Han’ın
askerlerine esir düştüğü
taraf›ndan kabul edilmez. Bunun üzerine Timur, bütün ordusunu
Mahmutoğlan Köyü toplayarak Anadolu’yu istila etmek için harekete geçer.
(2005, A.E.)
Timur’un Anadolu’ya hareketi karfl›s›nda Y›ld›r›m Bayezid,
Bizans ‹mparatoruyla anlaflarak ‹stanbul muhasaras›n› kald›r›r
ve iki koldan hareket ederek Ankara önlerine gelir. Timur da
torunu Mirza Mehmed vas›tas›yla Kemah Kalesi’ni ald›ktan
sonra Sivas’a yürür. Bunun üzerine ordusunun ço¤unlu¤u piyade
olan Y›ld›r›m, da¤l›k bölgede mevzilenmek için Akda¤madeni ve
Kad›flehri civar›na hareket eder ve Timur’u burada karfl›lamaya
karar verir. Casuslar› vas›tas›yla Osmanl› ordusunun her türlü
hareketini ö¤renen Timur, Tokat taraf›n›n tutuldu¤unu haber
al›nca, Kayseri-K›rflehir yoluyla Ankara’ya gelir ve kaleyi kuflat›r.
Di¤er yandan Bayezid de h›zl› bir yürüyüflten sonra, Kalecik-Ravl›
üzerinden ve Timur’un hiç beklemedi¤i bir yoldan Çubukova’da
26
osmanl›’da ankara

Melikflah Köyü’ne iner. Osmanl› kuvvetlerinin beklemedi¤i bir


anda karfl›s›na ç›kmas› üzerine Timur, çok flafl›rm›fl olmas›na
ra¤men, Y›ld›r›m’›n hemen sald›rmamas› sebebiyle bir gece içinde
yer de¤ifltirerek, yeni bir cephe meydana getirir.
Savafl büyük bir ihtimalle 28 Temmuz 1402 Cuma günü olur.
Kaynaklara göre Timur’un ordusu 160.000, Osmanl› ordusu ise
Timur Fetihnamesi’ne göre 70.000-90.000 kiflidir. Öte yandan Mire Dağı’ndan
ço¤unlu¤u süvari kuvvetlerinden meydana gelen Timur’un ordu- Sirkeli Beldesi (2005, A.E.)
sunda, otuzdan fazla da fil vard›r. S›rp kral› ise 20.000 kifli ile
Osmanl› saflar›nda yer al›r.
Savafl, casuslar› vas›tas›yla Osmanl› ordusundaki Kara
Tatarlar’› kendi taraf›na çeken Timur’un lehinde geliflir. Neflri,
baflta Germiyan askeri olmak üzere baz› Anadolu beyliklerine ait
kuvvetlerin, daha önce Timur’a s›¤›nm›fl olan beylerinin taraf›na
geçti¤ini ifade eder. Bu durum karfl›s›nda Osmanl› ordusu bozu-
lur, yan›nda 3000 kifli oldu¤u halde savafla devam eden Y›ld›r›m
Bayezid de sonunda esir düfler. Da¤›lan Osmanl› kuvvetlerinin
ard›ndan bütün Anadolu, Timur’a mensup emirler taraf›ndan Mire Dağı (2005, A.E.)
istila edilir. Savafl sonras›nda Timur, Fransa Kral› VII. fiarl ile
‹ngiltere Kral› LV. Henry’e zafername gönderir ve kendilerinin
yenemedikleri Osmanl› hükümdar›na karfl› baflar›s›n› bildirir.
Ankara Savafl›, Türk tarihinde, iki Müslüman devlet aras›nda
yap›lan en büyük savafllardan biridir. Bu yenilgiden sonra,
Anadolu’da uzun mücadeleler sonunda kurulmufl olan Türk birli¤i
bozulur, ayr›ca devletin fütuhat hareketi ve bu arada ‹stanbul’un
fethi yar›m yüzy›la yak›n bir süre aksar. Savafl› takiben Anadolu
beylikleri yeniden canIan›r, Timur ordular› taraf›ndan flehir-
ler ya¤malan›r ve Osmanl›lar›n kurdu¤u düzen bozulur. Ayr›ca
Osmanl› flehzadeleri aras›nda bafllayan taht mücadeleleri pek
çok yerin elden ç›kmas›na ve kardefl kan› dökülmesine yol açar.28
Somuncu Baba ve Hac› Bayram-› Veli’nin, Ankara Savafl›’n›n
yap›ld›¤› zamanda, nerede olduklar›na dair kesin bir bilgi yoktur.

FETRET DÖNEM‹
Ankara Savafl› sonucunda, Ankara flehir merkezi ve civar köy-
ler, Müslüman ve Türk iki ordunun çat›flmas› neticesinde telafisi
zaman alacak zararlar görür. fiehir merkezi Timur’un ordusu
taraf›ndan ya¤malan›r, kale k›smen tahrip edilir, Timur savafltan
sonra Ankara’da sekiz gün kal›r.29 Çubuk Çay›n›n mecraas›
de¤ifltirilir, içme sular› zehirlenir, ba¤ ve bahçeler talan edilir,
zirai alanlar çi¤nenir, yerli halk›n hayvanlar› telef olur. fiehir ve
civar köylerde huzur ortam› bozulur.
Timur’la yap›lan savafl sonunda yenilen Y›ld›r›m Bayezid, esir
düfler. 3 Mart 1403 tarihinde vefat eden Y›ld›r›m Han’›n türbesi
Bursa’dad›r. Y›ld›r›m Han’›n Süleyman fiah, ‹sa Çelebi, Mustafa
27
osmanl›’da ankara

Çelebi Mehmed’in adının


zikredildiği Ahi Elvan Camii
onarım kitabesi (2005, A.E.)

Çelebi (Düzmece), I. Mehmed Çelebi, Musa Çelebi ve fiehzade


Kas›m isminde alt› o¤lu hayatta olup, bunlar kendi aralar›nda
saltanat mücadelesine bafllarlar. Osmanl› hakimiyeti alt›na giren
Anadolu’daki Türkmen Beylikleri, Timur Han’a gösterdikleri vefa
karfl›l›¤› eski hakimiyet sahalar›na yeniden kavuflurlar.
Timur Han’›n torunu Mehmed Mirza, Bursa’da bulunan
Karamano¤lu Alaeddin Ali Bey’in o¤ullar› Mehmed ve Ali
Beylere K›rflehir, Kayseri, Sivrihisar ve Beypazar› bölgesini verir.
Ali Bey’in o¤lu Nasirüddin Mehmet Bey, 1411 y›l›nda Bursa’y›
iflgal eder, day›s› Y›ld›r›m Han’›n kabrini açt›rarak cesedine haka-
ret eder ve Bursa’y› yakar.30 Bu sald›r›da Karamano¤lu’na karfl›
Bursa’y› savunan Hac› ‹vaz Pafla Ankara’da, halen günümüzde
ibadete aç›k olan Hac› ‹vaz Mescidi’ni yapt›r›r.
‹sfendiyaro¤ullar›ndan ‹skender Bey de Timur Han’a hediyeler
vererek Kastamonu, Çank›r› ve Kalecik civar›nda hakimiyet kurar.
fiehzade Süleyman fiah, Ankara savafl›ndan sonra Vezir
Çandarl› Ali Pafla ile birlikte Bursa’ya gelir, de¤erli gördü¤ü
eflyalar› alarak vezirle birlikte Edirne’ye gider ve Sultanl›¤›n› ilan
eder. Daha sonra Ankara’ya gelerek buray› hakimiyeti alt›na al›r.
Yaklafl›k sekiz y›l kadar Süleyman fiah’›n hakimiyetinde kalan
Ankara, fiehzade Süleyman’›n vefat›ndan sonra üç y›l kadar da
fiehzade Musa Çelebi’nin hakimiyetinde kal›r. Bu tarihlerde
Somuncu Baba (Hamidüddin Aksarayi) vefat eder. Hac› Bayram-
› Veli, mürflidi Somuncu Baba’n›n emri gere¤i Ankara’ya gelir
ve irflad faaliyetlerine bafllar. Bursa’da Emir Sultan’la tan›flan
Hac› Bayram-› Veli, Anadolu birli¤inin yeniden kurulmas› için,
Y›ld›r›m Han’›n damad› Emir Sultan’la gönül birli¤i kurar.
1413 y›l›nda Anadolu’da hakimiyet kurarak birli¤i sa¤layan I.
Çelebi Mehmed, Ankara’ya tamamen hakim olur. Çelebi Mehmed
28
osmanl›’da ankara

Samsun dolaylar›nda iken, halas›n›n o¤lu olan Karamano¤lu


Mehmed Bey, Osmanl› topraklar›na sald›r›r. Bu duruma Çelebi
Mehmed çok üzülür. Bir ordu ile Ankara’ya gelen Çelebi Mehmed
hastalan›r. Hac› Bayram-› Veli de flehir merkezinde ve civarda
irflad faaliyetlerine bafllar. Özellikle Ankara savafl›ndan sonra
bozulan moral ve düzeni temin etmek için manevî önderlik
yapar, gönlü y›k›k Anadolu insan›n›n manevî s›¤›na¤› olur.
Sultan Çelebi Mehmed’i tedavi etmek için Germiyan ilinde bulu-
nan ünlü flair ve hekim Mevlana Sinan, Ankara’ya gelir. Sultan›
tedavi eden Mevlana Sinan, burada Hac› Bayram-› Veli ile tan›fl›r,
ondan manevî himmet ve “fieyh” mahlas›n› al›r.31 Sultan Çelebi
Mehmed’in Hac› Bayram-› Veli ile tan›fl›p tan›flmad›¤› konusun- Hacı Bayram-ı Veli Camii ve
da kaynaklarda bilgi yoktur. Türbesi
Çelebi Mehmed’in Anadolu Beylerbeyi olan Bayezid Pafla,
Karamano¤lu Mehmed Bey’e bu arada bir tuzak haz›rlar. Bir elçi ile
Karamano¤lu’na flu haberi gönderir: “Sultan Ankara’da a¤›r hasta
yat›yor. fiayet ölürse onun saltanat›n›n kendisine kalaca¤›n›, aksi
takdirde yaflarsa sultanla bar›fl imzalamas› gerekece¤ini” söyler.
Karamano¤lu bu haberin do¤rulu¤unu ulaklar› vas›tas›yla ö¤renir ve
bar›fl yapmaya niyetlenir. Bayezid Pafla da hemen akabinde bir ordu
ile Karamano¤lu Mehmed Bey’in karargâh›n› basar ve o¤lu ile birlik-
te ikisini esir alarak Ankara’ya, Çelebi Mehmed’in huzuruna getirir.
Sultan Çelebi Mehmed, halas› o¤lu Mehmed Bey’e ahdine sad›k
Çelebi Mehmed zamanında
olmas›n› tembih eder, yeniden sulh yaparlar ve serbest b›rak›r.32 onarılan Ahi Elvan Camii
(2005, A.E.)

29
osmanl›’da ankara

Ankara’da bulunan Ahi büyükleri, Çelebi Mehmed’in


sultanl›¤›na karfl› muhabbet besler ve bu dönemde yapt›klar›
vak›f eserlerin kitabelerine sultan›n ismini yazarlar. Bu dönemin
büyük t›mar sahiplerinden ve ahi reislerinden olan Ahi (Hac›)
Elvan, babas› Elvan Memed Bey’in yapt›rd›¤› camiyi tamir ettir-
dikten sonra onar›m kitabesine flu ibareyi yazd›r›r: “Allah’a hamd
olsun, bu mübarek cami Murad Han o¤lu Bayezid Han o¤lu,
yüce sultan, Arap ve Acem padiflahlar›n›n efendisi, din u¤runa
savaflanlar›n ve gazilerin yard›mc›s›, kâfir ve müflrikleri kahreden,
Sultan Mehmed Han -Allah devletini ve mülkünü ebedi k›ls›n-
zaman›nda 816/1413 y›l› aylar›nda yenilendi.”33
Sultan Çelebi Mehmed’in ak›ll› ve dirayetli hakimiyeti ile
Osmanl› Devleti yeniden kurulmufl olur. Tahrip olan Ankara flehri,
huzur ortam› ile yeniden onar›lmaya bafllan›r. Hac› Bayram-›
Veli’nin de Ankara’da bulunmas›, Anadolu Beylerbeyli¤i merkezi
olmas›, flehri yeniden bir cazibe merkezi yapar.

‹K‹NC‹ MURAD DÖNEM‹


1421 y›l›nda Osmanl› Devletinin ikinci kurucusu Çelebi
Mehmed’in vefat› ile saltanata, II. Murad oturur. Bu dönemde
Ankara, imar faaliyetlerinin h›zland›¤› bir flehir olur. Osmanl›
toplumunda büyük tesirler b›rakan “fieyh Bedreddin ‹syan›”nda
Ankara ve civar› etkilenmemifl, bunun en büyük sebebi, Anadolu
birli¤ini yeniden ihya etme idealini tafl›yan Hac› Bayram-›
Veli’nin Ankara’da bulunmas›d›r. Hac› Bayram-› Veli yayma¤a
çal›flt›¤› “vahdet” akidesini ve Anadolu birli¤i ülküsünü söyledi¤i
fliirlerinde dile getirir.
Hac› Bayram-› Veli, Nakflibendi ve Halveti tasavvuf ekolünün
esaslar›n› içine alan yeni bir tasavvuf ekolü kurar. “Bayramilik”
ad› alt›nda kurulan bu tasavvuf ekolünü benimseyen alim, sufi
ve edipler, ak›n ak›n Ankara’ya gelmeye bafllar. Edirne, devle-
tin baflkenti olmas›na ra¤men, Hac› Bayram-› Veli’nin varl›¤›
ile Ankara, manevî bir baflkent durumuna gelir. Bu durum
karfl›s›nda Murad Han, Ankara’daki bu manevî hareketi izlemeye
al›r. Çünkü fieyh Bedreddin olay› yeni yaflanm›flt›r. Bu isya-
na benzer bir olay›n da Ankara’da meydana gelebilece¤inden
endifle duyulur. Ayr›ca Türkmen afliretleri Ankara ve çevresinde
nüfus olarak da oldukça fazlad›r. Sultan Murad, bir elçi ile Hac›
Bayram-› Veli’yi Edirne’ye davet ederek niyetini anlamak ve ken-
disi ile tan›flmak ister. Hac› Bayram-› Veli sultan›n daveti üzerine
Edirne’ye gider. Sultan Murad Han, Hac› Bayram-› Veli’yi ihti-
ramla karfl›lar ve karfl›l›kl› sohbetlerde bulunur, onun sohbetleri
aras›nda zikretti¤i manevî iflaretleri dikkate al›r. Hac› Bayram-›
Veli, Edirne’de bir müddet kald›ktan sonra Ankara’ya döner. Bu
arada Ankara savafl› sonucu fakirleflen Ankara ve civar› ahalisi
için de Murad Han, baz› vergi muafiyetleri tan›r.
30
osmanl›’da ankara

İkinci Murad zamanında


“Sünni” akideye kavi bir flekilde ba¤l› ve Anadolu birli¤i yapılan Karacabey Külliyesi
onarım öncesi (1998, A.E.)
esasl› tasavvuf ekolünün deste¤ini alan Sultan II. Murad Han,
Anadolu’nun köklü beylikleri ile akrabal›k ba¤lar› kurarak onlar›
“bafl olma” sevdas›ndan vazgeçirmeye çal›fl›r. Karamano¤lu
enifltesidir, buna ra¤men Osmanl›ya olan kindarl›¤›ndan vaz-
geçmez ve Papa’ya “Siz oradan, biz buradan, Osmano¤lu’nun
ifli tamamd›r” diyerek fitne ç›karmaya devam eder ve Beypazar›
civar›n› iflgal eder.34 Bunun üzerine Murad Han, dört mezheb
imam›ndan fetva alarak Karamano¤lu üzerine yürür ve Osmanl›
topraklar›n› geri al›r.
II. Murad ilk ifl olarak Ankara ve civar›nda bulunan beyle-
rin “t›mar” tevcihlerini yeniler.35 Günümüzde Çubuk ilçesinin
Bal›khisar köyü, Murad Han zaman›nda bir “subafl›”l›k olup,
buran›n gelirlerini Mekke ve Medine flehirlerinin masraf› için
vakfeder.36
Sultan Murad Han, Hac› Bayram-› Veli ile olan manevî
ba¤l›l›¤›n› ilerletir ve ‹stanbul’un fethi konusunda manevî iflaret
al›r. Sultan bu manevî iflaret üzerine, daha çocuk yaflta olan o¤lu
Fatih Sultan Mehmed Han› devlet idaresinde yetkili k›lar. Baz›
kaynaklarda Sultan Murad Han’›n, Hac› Bayram-› Veli’den manevî
e¤itim ald›¤› zikredilir.37 Bayramilik, Anadolu’da yo¤un taraftar
bulur. Hac› Bayram-› Veli’nin yetifltirdi¤i halifeleri Anadolu’ya
31
osmanl›’da ankara

Karacabey Külliyesi, onarım


sonrası (2006, A.E.)
da¤›l›p, irflad görevlerine bafllarlar. Sultan Murad Han Avrupa’da
yeni fetihlerle u¤rafl›rken, do¤uda büyük Türk Hakan› Timuro¤lu
Sultan fiahruh’un bat› seferi, Osmanl› aleyhtar› olan kesimleri
ümitlendirir. Sultan bu durum karfl›s›nda ince bir siyaset uygu-
layarak, ikinci bir Ankara savafl› tehlikesini önler. 1430 y›l›nda
Ankara’da “Anadolu’nun manevî koruyucusu” olan Hac› Bayram-›
Veli vefat eder. Ankara, Anadolu Beylerbeyli¤i merkezi ve Karaca
Bey de Anadolu Beylerbeyi olur.
Karaca Bey, ayn› zamanda Sultan II. Murad Han’›n enifltesi
olup, Sultan Çelebi Mehmed’in k›z› ile evlidir. Ankara’da Karaca
Bey külliyesini yapt›r›r ve vak›flar kurar. Bu külliye, bir çifte hamam
(Karacabey Hamam›), bir cami, bir imaret ve su yollar›ndan mey-
dana gelir. Bu dönemde Ankara’da imar faaliyetleri h›zlanm›fl,
yeni birçok vak›flar kurmufltur. K›sacas› flehir bir ilim ve ticaret
merkezi olur.38 Varna savafl›nda flehid olan Anadolu Beylerbeyi
Karaca Bey’in türbesi, Hacettepe semtindedir. Camisi onar›ma
al›nm›fl, hamam› ise faaldir.
Sultan Murad Han, Türkçe eserler yaz›lmas› konusunda
önderlik yapar ve Ankara’da bir çok alim, flair ve mutasavv›f
yetiflir. Bu dönemde Ankara’da Hac› Bayram-› Veli ve Karacabey
Külliyeleri; Yeflil Ahi ve Ak Medrese; Darülhuffaz; Tabakhane,
‹sfahani, Hac› Musa, Gicik, Turasanbey, Ye¤enbey, Mukaddem ve
Ayafl Ulu camileri yap›l›r. Sultan ‹kinci Murad Han, 3 fiubat 1451
y›l›nda vefat eder.
32
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii


gravürü, 19.yy (A. Yüksel)

Hacı Musa Camii (2005, A.E.) Ayaş, Ulu Camii (2005, A.E.)

‹STANBUL’UN FETH‹ VE ANKARA


Sultan ‹kinci Murad Han, Hac› Bayram-› Veli ile sohbetleri
esnas›nda ‹stanbul’un fethi ile ilgili ald›¤› manevî iflaret üzerine,
12,5 yafl›nda olan o¤lu flehzade II. Mehmed’e saltanat› b›rak›r.
Sultan ‹kinci Mehmed, Hac› Bayram-› Veli’nin gözde halifele-
rinden olan Akflemseddin, Molla Zeyrek, Akb›y›k Sultan, K›z›lca
Bedreddin ve di¤er Bayrami derviflleri ile iliflki kurar. ‹stanbul’un
fethinde, Ankara’da Hac› Bayram-› Veli dergâh›nda yetiflen
33
osmanl›’da ankara

maneviyat erleri tam kadro olarak bulunur.39 Aslen Ankaral› olan


Molla Zeyrek, Fatih’in hocalar›ndand›r.
‹stanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed Han,
Ankara’n›n imar›na ve geliflmesine önem verir. Özellikle flehri
askeri bir üs olarak kullan›r. Karamano¤ullar› Ankara’ya sald›r›r ve
Ankara Sancakbeyi Küçük Sinan Beyi bozguna u¤rat›r ve Ankara
Kad›s› Emre Çelebi’yi flehid ederler. Fatih Sultan Mehmed Han,
Trabzon seferinde ordusunu Ankara’da konuflland›r›r. fiehir Fatih
döneminde bir ulafl›m merkezi olur.
Ankara’da Fatih dönemi sadrazamlar›, vezirleri, beylerbeyleri
özellikle flehirde ticaretin geliflmesi için kervansaraylar, bedes-
tenler, hanlar ve çarfl›lar yapt›r›r. Bu bölgeye daha sonra “Hanlar
bölgesi” ad› verilir.
Fatih döneminde Ankara’da, Sadrazam Mahmut Pafla
taraf›ndan kervansaray ve bedesten; Sadrazam Rumi Mehmet
Pafla taraf›ndan Kurflunlu Han; Bayezid Pafla’n›n o¤lu ‹sa Bey
taraf›ndan Kapan Han›; Varna flehidi Karaca Bey’in o¤lu Ahmed
Çelebi taraf›ndan Bak›r Han›; Vezirlerden ‹shak Pafla taraf›ndan
Tahtakale ve fiengül Hamam›; Fatih taraf›ndan Seyyid Hüseyin
Gazi Türbesi ve zaviyesi yaptır›l›r. Bu dönemde flehirde dini
yap›dan ziyade ticari yap›lara a¤›rl›k verilir. 1463 y›l›nda Ankara
Sanca¤› “tahrir defteri” yaz›l›r.
Fatih Sultan Mehmed Han, Hac› Bayram-› Veli mahallesi
halk›n›, Hac› Bayram-› Veli hazretlerinin “Yüzü suyu hürmetine”
tüm vergilerden muaf tutar.40
Anadolu Eyalet merkezi olan Ankara, daha sonra eyalet mer-
kezinin Kütahya’ya tafl›nmas› ile “sancak” merkezi olur. Fatih
Fatih döneminde yapılan Sultan Mehmed Han, 3 May›s 1481 tarihinde vefat eder. Fatih
Mahmut Paşa Bedesteni
ve Kurşunlu Han onarım döneminde Ankara, Anadolu’da nüfusu en fazla Müslüman olan
esnasında (Anadolu ikinci flehir durumuna gelir ve tam bir Osmanl› flehri olur.
Medeniyetleri Müzesi Arşivi)

34
osmanl›’da ankara

Fatih Sultan Mehmed Han’›n o¤ullar›ndan II. Bayezid Amasya’da,


Cem Sultan ise Karaman’da “vali” olarak bulunur. Fatih’in ölümü
üzerine büyük flehzade Bayezid’e tahta geçmesi için haber gönderi-
lir. Ancak Fatih’in sadrazam› Karamani Niflanc› Mehmed Pafla, Cem
Sultan› daha çok sevdi¤inden Osmanl› taht›na onun geçmesini
ister. ‹talya seferinde bulunan eski sadrazam Gedik Ahmed Pafla ile
anlaflarak, Konya’da bulunan flehzade Cem’e gizlice mektup yollar
ve Bayezid’den önce ‹stanbul’a gelip tahta oturmas›n› ister. Ancak
mektubu götüren ulak, Bayezid’in damad› Sinan Pafla taraf›ndan
yakalanarak öldürülür. II. Bayezid’in taraftarlar› da ayaklanarak
Sadrazam Niflanc› Mehmed Pafla’y› öldürür ve II. Bayezid ‹stanbul’a
gelerek törenle tahta oturur.
Cem Sultan ise Karamano¤ullar›’n›n k›flk›rtmas›yla Bursa üzeri-
ne yürür ve Bayezid’in gönderdi¤i orduyu yener. Bursa’ya giren Cem
Sultan, kendi ad›na para bast›r›p hutbe okutur ve hükümdarl›¤›n›
ilan eder. Bunun üzerine II. Bayezid bir ordu ile Bursa’ya gelir ve
Yeniflehir Ovas›’nda yap›lan savaflta Cem Sultan› yener. Cem Sultan
Eskiflehir’e, oradan da Konya’ya kaçar. Konya’da tutunamayaca¤›n›
anlay›nca Kahire’ye, Memlûk Sultan›’n›n yan›na gider. Cem Sultan
Kahire’deyken Ankara Sancak Beyi Trabzonlu Mehmed Bey’den bir
mektup al›r. Bu mektupta halk›n Bayezid’den yüz çevirip kendisi-
ni bekledikleri yaz›l›d›r. Bu mektup üzerine Cem Sultan, Memlûk
hükümdar›ndan izin alarak 1482’de Haleb’e gelir. Komutanlardan
baz›lar› ile Trabzonlu Mehmed Bey Haleb’e gider ve Cem Sultan’›n
ordusuna kat›l›rlar.
Cem Sultan, ordusu ile Adana’ya gelir ve Karamano¤lu Kas›m
Bey’le bir anlaflma yaparak Konya üzerine yürür. Konya halk›n›n
Bayezid’e olan ba¤l›l›¤› karfl›s›nda Cem Sultan Ankara’ya gelir ve
Ankara Kalesi’ni kuflat›r. Kuflatma devam ederken kardefli Sultan
II. Bayezid’in bir ordu ile Ankara’ya geldi¤ini duyunca hemen
kuflatmay› kald›r›r ve flehri terk ederek Rodos flövalyelerine s›¤›n›r.

Samanpazarı ve Hanlar
bölgesi (1920, A.Y.)

35
osmanl›’da ankara

Kurşunlu Han
(Anadolu Medeniyetleri
Müzesi) (2005, A.E.)

II. Bayezid’in saltanat›n›n son y›llar›nda, Safevi sultan› fiah


‹smail’in adamlar›ndan olan fiah-Kulu, etraf›na toplad›¤› “flii”lerle
isyan bafllat›r ve Kütahya’y› iflgal eder. fiah-Kulu ‹syan›’n›
bast›rmak üzere fiehzade Ahmed, Amasya’dan Ankara’ya gelir ve
buradan ‹stanbul’a mektup gönderip fiah-Kulu’nu cezaland›rmak
için babas›ndan izin ister. II. Bayezid flehzadeye gerekli izni
vererek, Ankara’da bulunan fiehzade Ahmed’e “icazetname” gön-
derir.41 fiair ve dervifl meflreb olan II. Bayezid, sa¤l›¤›nda o¤lu I.
Selim (Yavuz)’e taht› b›rak›r ve 26 May›s 1512’de vefat eder.
Sultan II. Bayezid döneminde Ankara’da, Beylerbeyi Hasan
Pafla taraf›ndan Konya-Akflehir’de yapt›rd›¤› hayrat›na gelir
temin etmek için bir hamam (Hasan Pafla Hamam›, Ulus
semtinde Hükümet Meydan›’nda Zincirli Camiine yak›n yerde
bulunmaktayd›), Sulu Han ve bir de¤irmen yapt›r›l›r. Lütfi Pafla
taraf›ndan Zafran Han›, Yakub o¤lu Ali Bey taraf›ndan Beypazar›
Bedesteni yapt›r›l›r.
Yavuz Sultan Selim zaman›nda Ankara, oldukça sakin ve
huzurlu bir dönem yaflar. Yavuz Sultan Selim Han’›n 22 Eylül
1520’de vefat›ndan sonra tahta Kanuni Sultan Süleyman geçer.
Bu dönemde Ankara yeniden eyalet merkezi olur. Anadolu
Beylerbeyi Cenabî Ahmed Pafla, Mimar Sinan’a bir cami
yapt›r›r.

Mahmut Paşa Bedesteni


(Anadolu Medeniyetleri
Müzesi) (2005, A.E.)

36
osmanl›’da ankara

OSMANLI ANKARA’SI
ANKARA SANCA⁄I
Ankara, Osmanl› hakimiyetinde 1462 y›l›na kadar Anadolu
eyalet merkezi olarak kal›r. Ayn› zamanda merkez sancak, “pafla
sanca¤›” olur. 1462 y›l›nda ise eyalet merkezi Kütahya’ya tafl›n›r
ve Ankara “sancak” merkezi olur. Daha sonraki y›llarda Ankara
yine eyalet merkezi olur.
Ankara sanca¤› ve onun idari birimleri hakk›nda derli toplu ilk
bilgi kayna¤›m›z, 867/1463 tarihli “tahrir defteri”dir. Fatih dönemine
ait bu tahrir defteri, Ankara sanca¤› ile ilgili günümüze ulaflan en
eski tahrir defteridir. Bu defterden önce ve günümüze ulaflmayan
Sultan I. Murad zaman›nda “il yaz›c›” Sar› Timurtafl Pafla taraf›ndan
haz›rlanan bir defterin mevcudiyeti de söz konusudur.42
Osmanl› yönetiminde “Tahrir sistemi” dedi¤imiz ve “say›m
esas›”na dayanan bir yaz›l› kay›t tutma gelene¤idir. “Tahrir-i vila-
yet” denilen bu sistem, devletin yönetim esas›n› teflkil eden bir
yaz›l› tespit tutana¤›d›r.
Tahrir iflini “il yaz›c›s›”, “muharir-i vilayet” veya “tahrir emini” deni-
len, iflinin ehli, güvenilir, sayg›n kiflili¤e sahip ve padiflah›n atad›¤›
kifli yürütür. Bu eminlerin yan›nda katip, bölge kad›lar› ve kay›tlar›n
muhafazas› için sipahiler haz›r bulunur. Devlet ad›na tahrir iflini yürü-
ten kifli “emin”, yapt›¤› resmi ve hukuki vazifede “emanet”tir. Yap›lan
bu tahrir çal›flmalar›n›n sonucunda gelir kaynaklar›, idari ve yerleflim
birimleri, bu yerlerde bulunan vergi mükellefleri, ziraat sahalar›,
buralarda yetiflen ürünler, devletin sosyal ve ekonomik durumu,
nüfus say›m› ve toprak düzeni ile ilgili bilgiler, en ince detay›na
kadar istatistiki bir flekilde bir deftere kaydedilir. Ankara sanca¤›n›
anlat›rken, biz de Osmanl› Tahrir defterlerini esas al›yoruz.

Ankara Sancağı haritası


(A. Yüksel)

37
osmanl›’da ankara

YÖNET‹M VE ‹DAR‹ TAKS‹MAT

Yönetim
Ankara sanca¤› (liva), padiflah taraf›ndan atanan “sancak
beyi” ve “kad›” taraf›ndan yönetilir. Sancak beyi idari ve askeri,
kad› ise yarg› hizmetlerini yürütür.
Ankara Sancak Beyi (Mutasarr›f, Vali):
Osmanl› devlet teflkilat›nda “Ankara Sancak beyi”, Anadolu
beylerbeyli¤ine tabî olup, hakimiyetinde bulunan serbest t›mar
yerlerden baflka, idareleri alt›ndaki sancaklar›n hem idarî, hem
askerî ve asayifl ifllerinden mesul olan kiflidir. Bir savafl duru-
munda sanca¤› dahilindeki t›marl› sipahileri toplayarak, beyler-
beyinin kumandas› alt›nda sefere gider. Sanca¤›n yönetiminde
“Kale dizdar›”, “Ankara kad›s›”, “Ankara Alaybeyi” ve “subafl›”lar
yard›mc›s›d›r. Ankara sanca¤›na daha sonra “Mutasarr›f”, “Vali”,
“Mirmiran” ve “Devletlü”ler atan›r.
Mutasarr›flar, padiflah ferman› ile atan›r ve genellikle vezir rüt-
beli paflalard›r. Mutasarr›f olarak atanan paflan›n, baflka bir görevi
Ankara’da görev yapan yoksa bizzat Ankara’ya gelir ve buradan flehri yönetir. fiayet baflka
kadıların toplu olarak bir görevi bulunuyorsa, mutasarr›f yerine bir “mütesellim” denilen
mezarlarının bulunduğu vekil tayin ederek eyaleti yönetir. Genellikle XVI. yüzy›l›n ikinci
Kırklar Kabristanı
(Kadılar Mezarlığı) yar›s›ndan itibaren Ankara sanca¤› (liva)s›na mütesellim atan›r.43
(2005, A.E.)

38
osmanl›’da ankara

Mütesellim:
Mütesellim, bafllang›çta Ankara sanca¤›na yeni atanan san-
cakbeyi veya valinin görev yerine gelene kadar, onun ad›na veka-
leten görevi yürüten kiflidir. 1627 y›l›ndan itibaren birçok sancak,
bey ve paflalara “arpal›k” olarak verilmeye bafllan›r. Arpal›k
sahibi pafla ve beylerin, “mans›b”lar›yla uygun olmayan sancak-
lara, kendilerini vekaleten temsil eden bir mütesellim atayarak
sanca¤› yönetirler.
Mütesellim; sanca¤› idari ve mali yönden mutasarr›f ad›na
Ankara’da görev yapan
yönetir. Sanca¤›n gelirlerinin bir k›sm›n› mutasarr›fa gönderir, Anadolu Beylerbeyi
kalan k›sm›n› da hizmeti karfl›l›¤› kendisi al›r.44 Karaca Bey’in yaptırdığı
camiinin portali (1998, A.E.)
Ankara Kad›s› (Ankara Naibi):
Osmanl› devletinin ilk kurulufl y›llar›nda flehirlerin idare-
sinde adli, idari, mali ve beledi hizmetlerden sorumlu olan
kifli, “Kad›”d›r. Kad›l›k, Osmanl› devletinde bir devlet kurumu
ve meslek koludur. Padiflah berat› ile atanan Ankara kad›s›n›n
özlük haklar›, ‹stanbul’da bulunan Kad›askerlik makam›nca;
tayin, atama ve terfi iflleri ise Anadolu kad›askeri taraf›ndan
yürütülür. Kad›lar ilmiye s›n›f›ndan olup, görev süreleri belli
de¤ildir. XVI. yüzy›l›n yar›s›ndan sonra devlet teflkilat›nda yap›lan
de¤iflikliklerle kad›lar›n, flehir yönetimindeki hakimiyeti sancak-
beylerinin eline geçer ve kad›lar ikinci derece hakim s›n›f olur.
Ankara kad›s› flayet Ankara’ya gelmezse yerine “naib”, yani vekil
tayin eder ve bu naib vas›tas›yla görevini yürütür.
Kad› veya naibin baflkatip, katip, mukayyid, mahkeme imam›,
kethüda, Fatihhan, muhz›rbafl›, muhz›r gibi mahkeme ifllerinde
yard›mc›lar› bulunur.
Kad›lar, sancak yönetiminde yarg›, yönetim, maliye ve bele-
diye hizmetlerinde devleti temsil eder, ayr›ca devletin s›k›flt›kça
müracaat etti¤i kifliler olur.
Yeniçeri Serdar›:
Ankara flehir merkezinin güvenli¤i bafllang›çta “subafl›” ve
yard›mc›s› “yatakç›”lar taraf›ndan sa¤lan›rdı. 1558 y›l›ndan itiba-
ren flehir güvenli¤i “kapukullar›” taraf›ndan temin edilir olmufltur.
Yeniçeri Serdar›, Yeniçeri Oca¤›ndan “Serdarl›k Caizesi” ödeyebilen
kifli, Dergah-› Ali Yeniçeri A¤as› taraf›ndan bir “mektup”la atan›r.
Yeniçeri serdar›n›n emrinde cebeci, topçu, toparabac›s›, g›lman-i
acemi ve kul o¤lanlar› bulunur. Savafl zaman› askerle birlikte orduya
kat›l›r.
Bu teflkilat daha sonra, 1826 y›l›nda Asakir-i Mansure ve
Redif-i Mansure teflkilat›n›n kurulmas› ile kald›r›l›r.45
Kethüda Yeri:
“Alt› Bölük Halk›”ndan olan sipahi, silahdar, sa¤ ulufe-
ciler, sol ulufeciler, sa¤ garipler ve sol garipler ad› verilen
zabitan›n ifllerine bakan; flehrin güvenli¤inden sorumlu bir zabi-
tan teflkilat›d›r. Bu teflkilat ta 1826 y›l›nda kald›r›l›r.46
39
osmanl›’da ankara

Müftü:
Müftü, ilmiye s›n›f›na mensup olup, medreseden “icazet” (diplo-
ma) alan kiflilerden ve fleyhülislam taraf›ndan bir “mektup”la tayin
edilir. Müftüler “fetva” görevini yürütür ve sosyal hayatta önemli etki-
leri bulunur. ‹dari görevleri olmamas›na ra¤men, “memleket ifllerinde”
söz sahibidirler. Savafl halinde toplad›klar› askerle savafla kat›l›rlar.
‹mamlar›n atanmas›nda komisyon baflkanl›¤› görevini yürütür.
Ankara Kalesi Dizdar› (Kale Serdar›, Kale Müstahf›z›):
Kale Serdar›, mutasarr›f veya mütesellim ile naibin emrinde
bir görevli olup, Ankara kalesini korumakla görevlidir. Kap›kulu
askerleri aras›ndan seçilir. Merkezi hükümetin, mütesellim ve
naibin verdi¤i askeri, idari ve hukuki görevleri yürütür. Kaleyi
korur ve kalede bulunan zindandaki suçlulardan, askeri silah-
lardan sorumludur. Emrinde kethüda ve kale erleri bulunur.
Ayr›ca devlete ait k›ymetli evrak ve eflyay› kalede muhafaza eder.
Gerekti¤inde askerle savafla kat›l›r.
Ankara Kalesi Kethüdas›: Ankara Kalesi dizdar›n›n
yard›mc›s›d›r. Ankara Kalesi serdar›n›n kat›lmad›¤› savafllarda
emrindeki kuvvetlere “Baflbu¤”luk yapar. Bu teflkilat ta 1826
y›l›nda kald›r›l›r.
Ankara Kalesi Erleri: Ankara Kalesini gece gündüz bek-
leyen askerlerdir. Kale içinde otururlar ve Ankara kalesinin
korunmas›ndan ve iç güvenli¤inden sorumludurlar. Bu teflkilat
ta 1826 y›l›nda kald›r›l›r.47
fiehir Kethüdas› (fiehir Emini):
“fiehir Emini” ve “fiehir Kethüdas›” olarak isimlendirilen bu
kifli, flehirde yaflayan halk taraf›ndan seçilir ve devlet ile halk
aras›ndaki iliflkileri sa¤lar. Genellikle flehirde sevilen kifliler
seçilir ve flehre gelen mübaflir, ulak gibi resmi görevlilerin
bar›nmas›ndan; görev icab› yeri de¤iflen vali, mutasarr›f ve
mütesellimlerin yol güvenli¤i ve harc›rahlar›; sefer an›nda ordu-
nun flehirden geçene kadarki iafle ihtiyac›, flehir kethüdalar›
taraf›ndan temin edilir. Bu görevi daha sonra “ayan”lar yürütmüfl
ise de zaman içinde yeniden kethüdalar al›r.48
‹htisab Naz›r› (‹htisab Emini):
Ankara flehir merkezinde esnaf› ve zanaatkarlar› denetler,
sat›lan mallara “narh” verir, ölçü ve tart› aletlerini kontrol eder,
devlet ad›na olan vergileri toplar.
Defter Naz›r›:
Ankara sanca¤›n›n nüfus ifllerini yürüten kiflidir. Sultan II.
Mahmud zaman›nda bu teflkilat kurulur. fiehrin hanedan›ndan,
ehliyetli, emin ve iflinin ehli bir kifli olan defter naz›r›, “mukayyid”
ünvan› ile de görev yapar. Mutasarr›f veya vekili mütesellim ve
Ankara naibinin tasvibi üzerine, padiflah›n ferman› ile tayin edilir.
Mütesellim savafla gitti¤i zaman sanca¤›n yönetiminden sorum-
lu olur. Defter naz›rlar›n›n yard›mc›lar› “Jurnal Katip”leridir.
40
osmanl›’da ankara

Nakib’ül-Eflraf Kaim-i Makam›:


Hz. Peygamber Efendimizin soyundan gelen ve Ankara sanca¤›
dahilinde ikamet eden “seyyid”lerin baflkan›d›r. Osmanl› devleti,
Hz. Peygamberin soyundan gelen “seyyid” ailelerini, “O’nun yüzü
suyu hürmetine” her türlü vergiden muaf tutar. Bunun için de
seyyid ailelerinin iflleri ile ilgili olarak bu müesseseyi kurar.49
Â’yân: Osmanlılar döneminde
Osmanl› devletinin kurulufl y›llar›nda bulunmayan bu teflkilat, cephanelik olarak kullanılan
Akkale’nin içi (2006, A.E.)
XVII. yüzy›lda ortaya ç›km›fl ve devlet yönetimini etki alt›na
alm›fl, özellikle idari, askeri ve siyasi bir kurum olur. fiehir halk›
taraf›ndan seçilen “â’yân”, zaman içinde devlet yönetiminde
problemler ç›kar›r.
Â’yânlar, savafl zaman›nda asker toplar, devlet için gerekli mal-
zemenin naklini temin eder ve belediye hizmetlerini yürütür.
Özellikle Ankara’da Müderriszadeler, Mimarzadeler ve
Zennecizadeler gibi aileler “â’yân”l›k yaparlar.50 Ayr›ca Bozok
sanca¤›ndan Çaparzadeler de, “â’yân”l›k konusunda merkezi
hükümet ile mücadeleye girerler. Osmanl›da â’yânl›k konusunda
Yücel Özkaya, genifl bir araflt›rma yay›nlam›flt›r. 51
Muhtar ve Mahalle ‹mamlar›:
Mahalle imamlar›, bulunduklar› mahallenin nüfus ifllerinden
Osmanlılar döneminde
sorumlu olup, muhtarl›klar kurulunca bu görevi müflterek yürütürler. Ankara’da resmi dairelerin
bulunduğu Vilayet Konağı
bölgesi (VEKAM)

41
osmanl›’da ankara

Tahsildar:
Devlet ile vatandafl aras›ndaki vergi tahsilat ifllemlerini yürütür.
Redif Teflkilat›:
Sultan II. Mahmud döneminde, 1834 Eylül ay›nda Ankara’da
Redif birlikleri kurulmaya bafllar. Bu kurulufl 1836’da tamamlan›r.
Ankara halk› bu birliklere gönüllü olarak yaz›l›r ve para yard›m›nda
bulunur. Eyalet merkezi olan Ankara’da “Redif-i Mansure Ankara
Müflirli¤i” kurulur ve müflirli¤e ‹zzet Pafla atan›r.
Esnaf Yöneticileri:
Ankara flehir ve kazalar›nda faaliyet gösteren esnaf örgütlerinin
meydana getirdi¤i “ahi” ve “lonca” teflkilatlar› kurulur. Bu teflkilatlar›n
bafl›nda da “ahi baba” ve “fleyh”ler bulunur. Bu teflkilatlara baflkan
seçimle gelir ve esnaf› devlete karfl› temsil ederler.
Ankara Vilayeti ile ilgili 1907 y›l›nda yay›nlanan “Ankara
Vilayeti Salnamesi (1325)”inde Vilayet idari yöneticileri
flunlard›r:
Ankara Valisi Reflit Bey, Ankara Naibi Adil Bey, Defterdar Mehmet
Ali Bey, Mektubi Hac› Rifat Efendi, Müftü Ali Bahri Bey, Vilayet
Meclisi üyesi fieyh Tayyib Efendi, Vilayet Meclisi üyesi Onnik Efendi,
Mümeyyiz Nazmi Bey, Ziraat Bankas› Meclis Heyeti reisi Pilavzade
Hac› Mehmed Efendi, Nüfus Naz›r› Salih Sami Efendi, Maarif
Müdürü Celal Bey, Ankara Mekteb-i ‹dadi Müdürü Ahmet Edip Bey,

Karacabey Camii
(2006, A.E.)

Akkale’nin kapısı (2006, A.E.)

42
osmanl›’da ankara

Hamidi Sanayi Mektebi Komisyon Baflkan› fieyh Tayyib Efendi,


Hamidi Sanayi Mektebi Müdürü Raif Efendi, Muhacirin Komisyonu
baflkan› Mehmet Emin Bey, Bidayet Mahkemesi reisi Hac› Süleyman
Efendi, Ticaret Mahkemesi reisi Mehmet Vasfi Efendi, Telgraf ve
Posta baflmüdürü Ali R›za Bey, Duyun-› Umumiye naz›r› Mehmet
Enver Bey, Hapishane müdürü Yusuf Efendi, Belediye Reisi Hac›
Ziya Bey, Gureba Hastahanesi müdürü Mesut Efendi, Jandarma Alay
komutan› Aziz Pafla, Polis Müdürü ‹brahim Behçet Efendi, Reji naz›r›
Ali R›za Bey, Bank- Osmani direktörü Jorj Anastasyadis Efendi, Rum
metropolidi Nikolaiki, Katolik murahhas› Kazarosyan K›me Efendi,
Ermeni murahhas› Yagifle Efendi, Frans›z konsolosu Mösyö Pero,
‹ran flehbenderi Mirza Ahmet Bey, Ankara Üçüncü Redif Kumandan›
Mehmet Pafla, Erkan-› Harbiye F›rkas› reisi Hac› Mustafa Bey, Erkan-›
Harbiye F›rkas› kumandan› Osman Pafla.

‹dari Taksimat
Ankara Sanca¤›, günümüze ulaflan en eski tarihli olan 1463
y›l› Tahrir Defterine göre flu idari birimlerden oluflur:
Bac›: Ankara’n›n bat›s›nda Ayafl ve Mürted’e, güney-
de Haymana kazas›na do¤ru uzanan ve genellikle yörüklerin
bulundu¤u, bugünkü Polatl› çevresi.
Çubuk: Ankara’n›n kuzeyinde, bugünkü Çubuk kazas› ve çevresi.
Kasaba: Bugünkü Ankara flehrinin çevresiyle Elmada¤,
Kalecik, Keskin ve Balâ’ya do¤ru uzanan bölge.
Karacabey: Anadolu Beylerbeyi ve Varna flehidi Karaca Bey’in
vak›f arazilerinin bulundu¤u köyler ve çiftlikler. Bu mülkler;
Mürted Ovas›, Yaban Ovas› ve Beypazar› dahilindedir.
Mürted Ovas›: Murtazaâbâd ya da daha sonraki ad›yla
topraklar›n›n bir k›sm› Zir (merkezi ‹stanos köyü) olarak bilinen
Ankara’n›n Kazan ve Yenikent çevresi.
Binâri ili: Çubuk ile K›z›lcahamam aras›nda kalan bölge.
Yaban Ovas›/Yabanâbâd: Bugünkü K›z›lcahamam ve
Çaml›dere çevresi.
fiorva/fiorba: Binârî ili olarak tan›mlanan bölge ve
K›z›lcahamam’›n Pazar köyü ve çevresi.
Mudr›b/Muzr›b: Tarihi Yabanâbâd içerisinde kuzeybat› kesim,
yani Çaml›dere’nin bat› k›sm›.
Urufl: Bugünkü Güdül ve çevresi.
Ayafl: Ayafl kazas› ve çevresi. Ayr›ca Ankara sanca¤›na ba¤l›
“vilâyet”ler ile “ta’allukât”lar›ndan meydana gelir. Buradaki “vila-
yet” ve “taallukat”dan maksat, sanca¤a ba¤l› beylerin hakim
oldu¤u bölgeler. Ali Semerkandi diyar›, Turasan Bey Memleketi
gibi.52 Ayr›ca bu dönemde konar-göçer Yörükler ise, padiflah
ad›na yetkili olan “seyyar kad›l›k” taraf›ndan idare edilmektedir.

43
osmanl›’da ankara

Bu dönemde baz› köy gruplar› (ba¤l› mezraa ve çiftliklerle birlik-


te) “divan” ad› verilen bir tür k›r iskan sistemi ile an›l›r. Bu divan-
lar bir aflirete ba¤l› ve kendili¤inden oluflan “oba” niteli¤indedir.
Örne¤in Üçkilise divan›, Bademli divan› gibi.53
1513 tarihli “Akdiye Defteri”nde ise Ankara sanca¤›na ba¤l›
kaza merkezleri flunlard›r: Merkez, Ayafl, Çubuk, Yabanabad,
Bac›, Yörük, Murtazaabad.54
1523 tarihli Tahrir Defteri’nde Ankara sanca¤›; Merkez,
Murtazaabad, Çubuk, Ayafl, Bac› ve Yabanabad kazalar›ndan
meydana gelir.
Merkez kaza: 88 mahalle, 123 köy ve 145 mezraas› mevcut
olup, nüfusu 20.474’dür.
Murtazaabad kazas›: 140 köy ve 23 mezraas› mevcut olup,
nüfusu 8.811’dir.
Çubuk kazas›: 248 köy, 40 mezraa ve 7 yaylak mevcut olup,
nüfusu 20.228’dir.
Ayafl kazas›: 7 mahalle, 66 köy ve 16 mezraas› mevcut olup,
nüfusu 13.563’dür.
Bac› kazas›: 30 köy ve 40 mezraas› mevcut olup, nüfusu
3.489’dur.
Yabanabad kazas›: 104 köy ve 30 mezraas› mevcut olup, nüfu-
su 12.644’dür. 55
Bu kazalarda belirtilen nüfus, yerleflik olan ahalidir. Konar-göçer
Türkmen Yörükleri bu say›ma dahil de¤ildir. ‹dari ve askeri bir birim
olan kazalar, “kad›” ve yard›mc›s› “subafl›” taraf›ndan yönetilir.
Bu tarihlerde, daha sonra Ankara’ya ba¤lanacak olan
Beypazar› ve Nall›han kazalar› Hüdavendigâr (Bursa) sanca¤›na;
Kalecik ise Kang›r› (Çank›r›) sanca¤›na; Koçhisar ise Aksaray
sanca¤›na ba¤l›d›r.
1530’lu y›llarda ise Ankara sanca¤›n›n idari yap›s› flöyle-
dir: Ankara merkez kazas› (Kasaba ve Yörükan nahiyeleri),
Murtazabad, Ayafl, Bac›, Çubuk ve Yabanabad kazalar›. Bu kaza-
larda ve flehir merkezinde bulunan yerleflik nüfus takriben 78.088
kiflidir.56 Ayr›ca Ankara merkez kazas›na ba¤l› Haymana ovas›na
325 cemaat halinde da¤›lm›fl olan 36.400 kiflilik “Haymana”
kabileleri, 18 cemaat halinde olan “Ayd›nbe¤li” kabileleri, 55
cemaatten oluflan ve 5.200 kiflilik “Kasaba Yörükleri”, 800 kifliden
oluflan Zülkadriye (Marafl)’den gelen “Karalar Yörükleri” kabile-
leri, Bac› kazas› civar›nda bulunan ve 2.350 kiflilik “Taceddinli”
kabileleri, Bac› kazas› civar›nda bulunan 11.600 kiflilik “Ulu Yörük
Türkmenleri” bulunmaktad›r. Bu konar-göçer nüfusun toplam›
yaklafl›k 56.350 kiflidir.57
Ankara flehir merkezi ise “Kale” ve “flehir” olarak iki bölgeden
müteflekkil olup, Ankara Kalesi’ni “Kale dizdar›” ve emrinde bulu-
nan kale muhaf›zlar› korur. Bu tarihlerde Kale içinde alt›, flehirde
ise seksenbir mahalle mevcuttur.
44
osmanl›’da ankara

XVI. yüzy›l›n ilk yar›s›nda (1535-1555) Ankara üzerinden ‹ran’a


giden Alman seyyah Hans Dernschwam izlenimlerini flöyle anlat›r:
“28 Mart’ta Kutilin’den Ankara’ya do¤ru yola ç›kt›k. Ancira’ya
Angur (Engürü) diyorlar. O gün akflam bir tarlada konaklad›k.
Saat 10’da geldik oraya. 29 Mart’ta da orada kal›p dinlendik.
30 Mart’ta saat 07’de ayr›ld›k ve saat 12’de üzerinden…… Sol
tarafta küçük bir de¤irmen var. ‹leride yolun kenar›nda küçük
bir mezarl›k görülüyor. Düz arazide Ankara yönünden bize do¤ru
akan küçük bir dere var. Yollar iniflli yokufllu. Güzel vadilerin
hepsi ekilmifl. Sol tarafta büyük bir köy görülüyor. Bir dere üze-
rindeki tafl bir köprüden geçtik. Yukar›da da söyledi¤imiz gibi
buralarda da a¤aç yok. K›sa k›sa otlardan oluflan c›l›z meralar ve
ç›plak da¤lar var.
Ankara flehrinde, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Türkler
bir arada yafl›yorlar. Burada çok miktarda sof dokunuyor. Bizzat
gördük. Dokumac› say›s› da çok fazla. Sof, yukar›da bahsetti¤imiz
tiftikten yap›l›yor.
Biz, yaln›z Rumlar›n sofu nas›l yapt›klar›n› gördük…
28 Martta Ankara’ya do¤ru yola ç›kt›¤›m›zda o s›ralarda flehir
de bulunan Beylerbeyi58 birçok genç at› (taylar›) sal›verdirmifl.
Arkalar›nda eli k›rbaçl› biri atlar› koval›yor. Bu suretle atlar›n hangi-
sinin daha kuvvetli oldu¤u ve daha h›zl› kofltu¤u anlafl›l›yor. En h›zl›
at› koflu at› olarak seçerek özenle yetifltiriyorlar. 28 Mart günü ö¤leye Nallıhan Subaşı Köyü
mezarlığı (2005, A.E.)

45
osmanl›’da ankara

do¤ru flehre ulaflt›¤›m›zda bütün halk flehrin d›fl›na dökülmüfltü. 2000


veya 2500 kifli vard› belki. Pafla da takriben 150 kifli ile ç›km›flt›.
29 Mart’ta bütün gün Ankara’da kald›k. fiehri gezdik. Bir tepe-
nin üzerinde hisar vard›. Oraya kadar ç›kt›k. Oradan flehrin her
taraf›n› seyrettik. Ankara flehri ve kalesi vaktiyle çok güzelmifl,
mükemmel bir yerde kurulmufl. Böyle yerleri insan her zaman arzu
eder do¤rusu. Tepenin tam üzerindeki hisardan her tarafa genifl
bir bak›fl var. Hisar›n etraf› büyük kare fleklinde veya di¤er tafllarla
ve tu¤lalarla örülmüfl bir surla çevrili. Surda birbirinden 45 ad›m
veya daha az mesafede üçgen fleklinde yar›m kuleler bulunmakta.
Yukar›da sözünü etti¤imiz kalenin önünde mazgallar› bulunan bir
burcu da var; yüksekli¤i 2 adam boyu gelir. ‹çeriye aç›lan iki kap›
gördüm. ‹kinci defa yukar›ya ç›kt›m ve Ermeni kilisesini gezdim.59
Bu kilise kerpiçten yap›lm›fl küçük bir yap›. Kilisenin iç uzunlu¤u ve
geniflli¤i dörder ad›m ancak gelir. 3 kemeri var ve üçer tane a¤açtan
oyulmufl haç gördüm. Ermeniler zahiren Hristiyand›r. Gerçekte ise
onlar da Rumlar gibi tam inanm›fl Hristiyan de¤illerdir ve Papay› da
sevmezler. Yukar›daki Ermeni kilisesinde pencerenin birinin içinde,
karanl›k bir taraf›nda, öne do¤ru beyaz bir mermer yerlefltirilmifl.
Yak›ndan da uzaktan da bak›l›nca saydam görünüyor ve atefl gibi
parl›yor. Öyle ki sanki tafl de¤il de camm›fl gibi gözüküyor. Bunu
gören herkes kendisini bir harika ile karfl›laflm›fl san›yor. Birçoklar›,
nerdeyse ak›llar›n› oynatacaklar. Halbuki, beyaz mermer öyle bir
taflt›r ki, karanl›kta veya gölgede üzerine günefl veya ›fl›k vurunca
parlar. Bu parlayan ›fl›¤›n önüne flapkam› tutar tutmaz mermer
karar›verdi. Mermerin üstünde iç tarafta bir haç duruyor…

Osmanlının ilk kuruluş


yıllarında Ankara
bölgesinde hakim
durumunda olan
Turasan Bey’in
Kazan Tekke Köyü’ndeki
Türbesi (2005, A.E.)

46
osmanl›’da ankara

Dernschwam’›n kenar notu: Bu beyaz mermer, herhangi bir


mezar tafl› olmal›d›r. ‹ç k›sm›nda yukar›da resmini çizdi¤im haç
bulunan mermerin d›fl k›sm›nda, y›lankavi bir sütun oyulmufl, üze-
rinde sola do¤ru bakan bir kufl resmi var. Kalenin içerisindeki di¤er
binalar› gezmeye vakit ay›ramad›k. Kalenin içi t›pk› bir flehir. Evler
alçak ve kerpiçten yap›lm›fl, çat›lar› bizdekiler gibi de¤il. ‹çeride
bir de cami var.60 Kalenin d›fl›nda ve tepenin dört yan›nda vaktiyle
evler bulundu¤u anlafl›l›yor. Fakat flimdi evlerin yerinde büyük bir
mezarl›k uzan›p gidiyor.61 Türklerde âdet oldu¤u veçhiyle bir ölünün
yan›na ikinci bir ölü de gömülebiliyor. Eski ölünün kemiklerini
ç›karm›yorlar. Mezarlar›n bafl ve ayak taraflar›na birer büyük tafl
dikiyorlar. Bu tafllar› eski güzel yap›lardan, kiliselerden, tarihi sütun- Tabduk Emre haziresinde bir
lardan alarak buralara getiriyorlar. fiehir halen da¤›n etraf›nda de¤il, mezar taşı (2005, A.E)
afla¤›ya düzlü¤e do¤ru alabildi¤ine geliflmifl. Ancak evler, rastgele
ve plans›z yap›lm›fl. Sokaklar dar ve küçük, kald›r›m döflenmemifl.
Evlerin etraf› duvarlarla çevrili de¤il. Evler f›r›nlanmam›fl, ancak
güneflte kurutulmufl kerpiçlerle yap›lm›fl. Çat› diye bir fley yok.
Damlar toprakla örtülüvermifl…
Temellerinde kalm›fl olan tafllara bak›l›rsa, flehrin eskiden
daha büyük oldu¤u anlafl›l›yor. Büyük mezarl›¤›n içinden olduk-
ça genifl yollar geçiyor. fiehirde büyük, yuvarlak, güzel mermer
sütunlar gördük. Baz›lar› bir hayli büyük ve kare fleklinde. Ancak
hiçbirinde yaz› yok. Hepsi de k›r›lm›fl; evlerini yapt›klar› s›rada
buralara getirilmifl.
Üzerinde kalesiyle, uzun ve yüksek surlar› bulunan bu da¤›n tam
karfl›s›nda ayn› flekilde yüksek bir da¤ daha var. Bu da¤›n üstünde
de sur ve kale kal›nt›lar› görülüyor. Buras› da vaktiyle bir hisar imifl
ve bu kalenin ve afla¤›da akan derenin korunmas› için etraf› tahkim
edilmifl.62 Yukar›da bahsi geçen ve birinin üzerinde kale, di¤erinde
de sur kal›nt›lar› bulunan iki da¤›n aras›ndan oldukça büyük bir
dere, sert ve h›zl› ak›yor.63 Bu derenin üzerinde ve her iki da¤›n
ete¤inde birinden di¤erine geçebilmek için iri kare tafllardan yük-
sekçe çok sa¤lam yap›lm›fl müstahkem bir derbent (geçit) var. Bu
geçitin üzerinde üç kule bulunmakta. En alttaki kulenin alt›ndan
flimdi dere ak›yor. Bunun üstünde sa¤da ve solda iki kule daha var.
Bu kuleler çal›flm›yor, bofl. Kulelerin üstünde genifl bir su kanal›
görülmekte. ‹htiyaç duyuldu¤unda kuleleri kapat›yorlar.64 Derenin
üzerinde birkaç köprü var. Sof dokuyucular, dokuduklar› soflar› bu
derede sabunla y›kay›p, düz tafllar üzerinde ayaklar› ile çi¤niyorlar.
Burada kayalar›n alt›ndan temiz bir su kayn›yor ve tafl bir yalak içine
doluyor. Yukar›da sözünü etti¤imiz su yolunun üzerinde birbirine
karfl› bakan yetmifl iki arslan heykeli var.
Afla¤›da flehirde alçak bir kerpiç evde güzel, yüksek ve kal›nca antik
bir sütun gördük.65 Bu sütun kare fleklinde genifl, büyük tafl bir kaide
üzerine oturtulmufl. Sütunun yekpare bir tafltan m›, yoksa müteaddit
tafllardan m› meydana geldi¤ini anlamaya imkân yok. Oyulmufl ve
sanki büyük ve aralarda da küçük çemberlerle birbirine tutturulmufl
47
osmanl›’da ankara

gibi… Üzerinde yaz› yok. Türkler bu sütuna Baal-ks (Belk›s, Balk›z)


diyorlar. Bu afla¤› yukar› “jungfrauhongk” (genç k›z bal›) demek…
Büyük mezarl›¤›n66 yak›n›nda genifl bir harabe var. Buradan
büyük kare tafllar al›n›p götürülmüfl. Yaln›z duvarlar›n üstünde,
ulaflamad›klar› yerlerde eski kal›nt› tafllar duruyor. Buras› bir
saray veya flato imifl. Afla¤›da düzlükte yap›lm›fl.67
fiehirde bir tepe üzerinde -kalenin bulundu¤u yüksek tepe de¤il-
eski bir Roma yap›s› gördük.68 Bu yap› ya büyük bir tiyatro yahut da
bir saraym›fl her halde. Çok sa¤lam yap›lm›fl ve nefis bir tezyinat› var.
Türkler bu binay› harap etmemifller. Yaln›z çat› yok. Çat›y› muhafaza
edememifller. fiimdi bu yap›n›n içine duvar diplerinden itibaren,
Abidin Paşa Çeşmesi kitabesi her iki taraf›na hocalar için on tane oda yapm›fllar.69 Bu odalar› ker-
piçle örüp üzerini toprakla kapatm›fllar. Odan›n tavan›na insan›n eli
de¤er. Kap›lar›n›n yüksekli¤i ise, 1,1/2 Viyana arfl›n› bile yok. Türkler
bu odalarda kal›yorlar. Binan›n güney taraf›nda üç tane yüksek
pencere ve tafl parmakl›klar var. Saray›n büyük kap›s› ve genifl kori-
doru 12 ayak geniflli¤inde ve iki m›zrak boyu yüksekliktedir. Güzel,
beyaz mermerlerden yap›lm›fl, üzerlerinde zarif oymalar var. Kap›ya
gelmeden önce her iki tarafta da büyük tafllardan yap›lm›fl saray
kadar yüksek duvarlar aras›ndan geçilmekte. Bu duvarlara güzel,
antik yaz›lar yaz›lm›fl. Bunlar k›smen okunuyor. Y›pranm›fl olan bu
saraydan al›nan tafllardan da yararlan›larak saray›n hemen yan›na
bir cami70 yap›lm›fl.
Biz Ankara’da Wittenbergli bir Alman’a rastlad›k. Palasat’da
esir düflmüfl. Ad› Bartel Grubner olan bu Alman, Viyana’da
Pyllerthor’daki camc› Melchior’un yan›nda çal›flm›fl. Kardefli
Andreas Wittenberg’de kundurac›, enifltesi ise Quedelburg’da
papaz imifller. Grubner burada flimdi çift sürüyor, koyun güdü-
yor. Antorrflu Andreas N. Magdeburg’da yüzünden bir yara alm›fl,
burada Ankara’da ölmüfl. Palasat’da 5 at› varm›fl.
Ankara’da di¤er akarsular›n adlar›n›n ne oldu¤unu, nereden
ç›kt›klar›n› sorduk. Bentderesi, Ankara’n›n bulundu¤u da¤ ile
karfl›s›ndaki da¤ aras›ndan ak›yor. Bu derede dokumac›lar doku-
duklar› sof kumafllar› y›k›yorlar. Ankara civar›nda baflka bir taraftan
bir su daha geliyor. Bu su Aydos Da¤›’ndan ç›k›yor. Bu suya da
Cziubuk Su (Çubuksuyu) diyorlar. Her iki dere, Ankara’n›n ilerisinde
birlefliyor ve Tarhawa Mola71 denilen bir suya dökülüyorlar. Sonra da
bizim geçen pazar günü y›kand›¤›m›z Sakarya nehrine kar›fl›yorlar.
Kaleden bak›ld›¤›nda Ankara’n›n manzaras› çok güzel. Da¤lar, yeflil
vadiler uzan›p gidiyor. Yan taraflarda ise karl› da¤lar görülüyor.
Ankara’n›n civar›nda, yak›n yerlerde a¤aç yok. Ba¤ da yetiflmemifl.
Ot ise çok az yahut da hiç yok… Fakat ekmek pahal› de¤il do¤rusu,
bir akçeye sekiz ekmek ald›k. Zaruret halinde insan bununla 7-8 gün
idare edebilir. Ankaral›lar yuvarlak, lezzeti iyi, üzerine beyaz haflhafl
tohumu ekilmifl baygel, halka ekmek de (simit) yap›yorlar… Arpa
da bulduk, üç at için üç akçelik arpa akflam ve ertesi sabaha kadar
kâfi geliyor. Türkler hayvanlar›n› samanla yemliyorlar. Deve, kat›r ve
48
osmanl›’da ankara

binek atlar›na dahi bunu yediriyorlar. At›n daha bak›ml› ve güçlü


olmas›n› isterlerse, saman›n üzerine arpa da koyuyorlar. Zira fazla
s›caklardan dolay› ot ve saman çok az oluyor. Bu yüzden samana, ot
ve arpa katmak gerekiyor.
Biz, flehrin afla¤› k›sm›ndaki düzlükte aç›k bir yerde kald›k…
Bundan baflka, Ankara veya Engürü’deki eski bir Roma yap›s›
olan saray›n d›fl k›sm›nda, büyük bir kap›n›n duvar›nda iki sat›rl›k
bir yaz› var…
30 Mart’ta, k›sa bir yolculuktan sonra saat 12’de küçük bir
köye geldik. Köyün içinde küçük, bulan›k bir dere ak›yor. Bu
suda derekayas› (tatl›su kayas›) vard›. Köyün ad› Ballager’di.72
Ankara’dan 2 mil uzakl›kta. Vadiden düz bir yolu takip ettik.
Yanlarda alçak da¤lar görülüyordu.
Ankara’dan hareket etmeden önce flehrin alt taraf›nda, vaktiyle
bir varofl oldu¤u anlafl›lan bir yer görmüfltük. Sa¤ tarafta bir Rum
kilisesi vard›. Bu kilise çok y›pranm›fl, harap bir vaziyette. Girifl
k›sm›ndan sonra güzel tafllarla örülmüfl bir yüksek kap› var.73 ‹ç
k›sm›nda da mermer sütunlar üzerine kemerler oturtulmufl. Daha
ileride, iki gözlü tafl bir köprüden geçtik. Köprünün alt›ndan akan
sular, Bentderesi ve Çubuk suyu idi. Biraz daha ileride sa¤da bir
çeflme gördük. fiu halde biz yukar›da ad› geçen vadideki suyu 6 Osmanlı döneminde kaza
defa geçmifl olduk. Ya¤mur ya¤d›¤› zaman taflt›¤› için etraf›ndaki idari birim merkezliği yapan
araziyi su bast›¤› anlafl›l›yor. Yolun sonunda bir p›nar gördük, tafl Kızılcahamam Pazar Köyü
(2005, A.E.)

49
osmanl›’da ankara

bir su yala¤› da vard›. fiarap, kuru ot bulamad›k; ekmek çok lezzet-


sizdi. Tavuk, yumurta ve yo¤urt bulduk. Yol boyunca yak›nda uzakta
gördü¤ümüz da¤larda köylere rastlamad›k.”74
1648 y›l›n›n Nisan ay›nda Ankara’ya gelen ünlü seyyah›m›z
Evliya Çelebi Ankara flehrini flöyle anlat›r:
“Konakç›m›z tu¤lar ile flehre girince, ilk önce fier’îyye
mahkemesi’ne vard›. Bütün vilâyet ayan› (ileri gelenleri):
“Paflan›z Erzurum’a kapan›p celâli olmak istedi. Eski suçlar›
meydana ç›kt›. Ve hâlâ on bin asker toplay›p Vardar Ali Pafla
ile celâli olmak için anlaflm›fllard›r. Biz sizi padiflah›n kalesine
sokmay›z” derler.
Ama flehirde pafla efendimizin yetifltirmeleri çok oldu¤undan
“üç gün misâfir olup, sonra gitsinler” dediler. Bunun üzerine,
mahkeme taraf›ndan toplam iki bin yaftal› konaklar yaz›ld›.
Pafla’y› Çavuflzâde’nin hanesine kondurmaya karar verirler. Ertesi
gün büyük bir alay ile Ankara Kalesi’ne girmiflizdir ki öyle alay›
Ankara halk› görmemifltir. Bütün halk karfl›lamaya ç›kt›. Kaleden
yirmi pare “Safa (hofl) geldin” toplar› at›ld›.
Pafla, kona¤›na inince bütün ileri gelenler, flehrin büyükleri ve
küçükleri hediyelerini sunup geldiler.
Bala kazası idari merkezliği Ben dahi 500 akçelik molla olan seyyidlerden (Hz. Peygamber
yapan Karaali Beldesi soyundan) Kederzâde hanesinde konuk oldum. Do¤ru Hac› Bayram-›
(2005, A.E.)

50
osmanl›’da ankara

Velî’nin nur dolu kabirlerine yüzümü sürüp, mübarek ruhlar› için


bir hatm-i flerife bafllad›m. Sözümüz ve ada¤›m›z üzere Bal›khisar
Köyü’nde Cenab-› Bârî’nin haberimiz yokken ba¤›fllad›¤› keselerden
yüz kurufl kadar›n› Hac› Bayram-› Veli Tekkesi fukaralar›na da¤›t›p,
hay›r dualar›yla flereflendik. Daha sonra flehri gezip dolaflmaya
bafllad›k…
Engürü’nün (Ankara’n›n) isimlendirilmesinin sebebi: Bütün
devletlerde ve krall›klarda meflhur berrak bir kaledir ki, kuzey
taraf›nda bir menzil uzakl›kta Erkeksu adl› köyden bak›ld›¤›nda,
her kat› biri birinden yüksek, dürr-i yekta gibi, beyaz ku¤u gibi kat
kat tabakal› kaledir…
Biri de bu Engürü (Ankara) Kalesi’dir ki, padiflahlar›n hasre-
ti, insan eliyle yap›lm›fl ibret verici sa¤lam bir kaledir ki bütün
de¤iflik diller krallar›, flahlar›, padiflahlar› ve hakanlar› tarihlerin-
de yaz›l› bak›ml› bir kaledir.
‹ran ülkesi tarihlerinde, bu kalenin üzümü çok bol oldu¤undan
Acem diyar›nda bu kaleye “Engüriyye” derler. Rum kayseri
zaman›nda yedi sene her gün k›rkar bin ›rgat ameleler iflleyip,
beher gün k›rkar bin adama k›rkar ceviz ve birer ekmek parças›
ile iflletip “Ankariyye” yani zorlama, yani ucuz iflçilik ile tamam-
land›¤› için “Ankariyye Kalesi” derler. K›rkar ceviz ve birer ekmek
parças› verip o hesap ile inflâ olundu¤u için Kayseriyye ve Engürü
hesab›yla yap›lm›flt›r, diye insanlar aras›nda meflhurdur.
Arap tarihlerinde kat kat birbirine giriflmifl oldu¤undan
“Mutabbak Kalesi” derler. Kayser Harkil, Hazret-i Risâlet-penâh
(Hz. Muhammed) dünyaya geldi¤i sene bu kaleyi f›rdolay› yedi
kat demir zincirler ile kuflatt›¤›ndan, Târîh-i Tuhfe’de “Selâsil
(zincirler) Kalesi” diye yazm›flt›r.
Mo¤ol dilinde “Ena¤ra Kalesi” derler. Ama Nemse dilinde
Osmano¤lu bu kaleye mâlik oldu¤undan “Engüriyeopol” ve
“Kostantinopol” derler. Tatar dilinde “Kirmen Angar” derler.
Türkler de “Engürü”, “Ank›r›”, “‹nk›r›”, “Ayd›nk›r›”, “Unkuru”,
“Enguru” derler. Daha nice çeflit isimle söylenir bir kaledir. Ama
Padiflah Defterhanesinde ismi Ankara’d›r. Bir katmerli beyaz
gül yapra¤› gibi kat kat olan sur, fethedilmesi zor, hendekli bir
hisard›r ki, hakk›nda flairler flehrengîzlerinde övmüfllerdir.
Beyt:
Ra’eynâ kalete’d-dünyâ cemî’an
Ve lâkin mâ ra’eynâ misle hazâ
(Dünya kalesinin tamam›n› gördük, fakat böyle bir fley görme-
dik) diye tarihçilerce övülmüfltür.
Hâlâ Anadolu eyaletinde müstakil sancakbeyi taht›d›r (mer-
kezidir). Nice kere “arpal›k” fleklinde “üç tu¤lu” vezirlere ihsan
olunmufltur. Kanun üzere padiflah taraf›ndan paflas›n›n hâss-›
hümâyûnu 263.400 akçedir. Sanca¤›nda 14 zeamet ve 257 t›mar›
vard›r. Alaybeyisi, çeribafl›s› ve yüzbafl›lar› vard›r. Savafl s›ras›nda
51
osmanl›’da ankara

zeamet sahipleri ve t›mar sahiplerinin kanun üzere cebelüleriyle


ve paflas›n›n hâss›na göre cebelüleriyle toplam üç bin silâhl› ve
mükemmel asker olur. Sancakbeylerinin sanca¤› alt›nda timar
sahipleri mevcut bulunmasalar timar›n›n baflkas›na verilmesi
Osmano¤lu kanunudur.
Paflas›yla eyaletinde hâss› toplam … subafl›l›kt›r. Evvelâ flehir
subafl›s›, Murtatova subafl›l›¤›, Yabanova subafl›l›¤›, Çubukova
subafl›l›¤› ve Çorba75 subafl›l›¤› … Bu yaz›lan hâss-› hümâyûn
subafl›l›klardan adalet üzere senelik k›rk bin kurufl olup paflas›
sefer efler. Ve bir hâkimi (Kad›) de befl yüz akçe mevleviyet-
tir. Bütün nahiyeleri… parça bak›ml› ve flenlikli bol köylerdir.
Sanca¤›nda olan kazalar bunlard›r ki yaz›l›r.
Kırklar Mezarlığı Bu ad› geçen kazalardan mollas›na senede yirmi kese hâs›l
(2005, A.E) olur. fieyhülislâm›, Kederzâde ad›nda befl yüz akçe pâyesiyle
nakibüleflraf›, alt› yüz yüksek mans›plara mutasarr›f olmufl seç-
kin kad›lar› ve di¤er büyük görevlilerden eflraflar› say›s›zd›r.
Sipah kethüdayeri ve yeniçeri serdâr› yerine bir azametli yeni-
çeri çavuflu vard›r. Zira bütün halk›, kad› ve asker taifesidir.
fiehir naibi, muhtesip a¤as›, gümrük emini ve Ankara damga
a¤as›, baflka eminliktir, senelik k›rk yük akçe iltizamd›r. Kale
dizdar›, kethüdas›, azebân a¤alar›, cebeci ve topçu bafl›lar› ve …
adet tam teçhizatl› kale neferatlar› vard›r.”76
Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma”s›nda Ankara vilâyetinin idari
taksimat› flöyledir:
“Ankara’n›n kazalar›: Yörükân-› Ankara, Ayafl, Çubukabad,
Çukurcak, fiorba, Murtezaabad, Yabanabad, Haymana, Turguteli,
Yerköy ve Güdül’dür.”
“Cihannüma” bu kazalar hakk›nda baz› tafsilâtlar verir:
“Yörükân-› Ankara, Ankara livas›’nda bulunan Yörüklere
müteallik bir kazad›r. Kad›lar› flehirden flehire gezip masla-
hatlar› görürler. Bu kazan›n kad›lar›na mahsus mahkeme yeri
yoktur. Çukurcak, Engürü’den bir mahalle do¤uda kasabas›z bir
kazad›r.77 Elmada¤› bunun yayla¤›d›r. Buras› güzel sulu yaylak-
lar›, çam, ard›ç ve saire cins a¤açlarla kapl› yüksek bir da¤d›r.
Murtazaabad, Ankara’n›n bat›s›ndaki ova taraf›ndad›r. Buran›n
ahalisi tiftik ifller.”
Turguteli78 hakk›nda “Cihannüma”da flu cümle vard›r:
“Haymana gibi, halk› misafirperverdir. O semtlere giden adam-
dan harç istemek ay›pt›r. Buran›n halk› at ve deve besler ve
Türkmendirler.”79
1785’li y›llara gelindi¤inde Ankara sanca¤› “Nefs-i Ankara”
denilen merkez Ankara flehri ile buna ba¤l› olan iki kasaba ve
dokuz kazadan meydana gelir. Bu idari yap›ya göre:
Nefs-i Ankara (Merkez) kazas›: fiehir merkezi, Kasaba-i Bala80
ve Çukurcak (Badillu ve Merdisi afliretleri ve Karakeçili cemaati),
Kasaba-i Süfla ve Bac›81 nahiyeleri (Elçi, Abdili, Alaferizli, Bozulus
52
osmanl›’da ankara

ve Boynu ‹ncelü afliretleri). Nahiyelerde ise “Sekbanbafl›” denilen


güvenlikten sorumlu kifliler vard›r.
Çubukabad, Yabanabad, Murtazaabad, Ayafl, Haymanateyn
(Küçük ve Büyük Haymana isimleriyle an›lan iki kazadan meydana
geliyor ve Boynu ‹ncelü aflireti bulunmaktad›r), Yürükan-› Ankara,
fiorba, Nalluhan ve Beypazar› kazalar›ndan meydana gelir.
1809 y›l›ndan sonra ise Semerözü,82 ‹stanos83 ve Arabsun84
kazalar› ilave olur. Böylelikle Ankara sanca¤› onüç kazadan mey-
dana gelir.85
Sultan II. Mahmud döneminde Ankara, “eyalet” merkezi olur.
1836 y›l›nda eyalet merkezi olan Ankara’ya Çank›r›, Kastamonu,
Viranflehir ve Çorum sancaklar› ba¤lan›r. Ankara Eyaleti valili¤ine
(Müflirli¤ine) ‹zzet Pafla atan›r.86
1864 y›l›nda ilan edilen “Vilayetin Teflkilat›-› Esasiyesi
Nizamnamesine” göre, Anadolu ve Rumeli’de çeflitli vilayet mer-
kezleri kurulmufltur. Bunlara da, sancaklar (livalar) ve kazalar
ba¤lanm›flt›r. Bu nizamnameye göre Ankara vilayeti; Ankara mer-
kez sanca¤›, Bozok sanca¤› ve Kayseriyye sanca¤› olmak üzere üç
sancak ve bunlar›n kazalar›n› da içine alan vilayet durumundad›r.
Söz konusu kazalar da flunlard›r: Ankara sanca¤›na ba¤l› olan;
Beypazar›, Keskin, Kalecik, Haymana, Maa Akköprü, Seferihisar ve
Ayafl; Bozok sanca¤›: Bozok (Yozgat) Merkez, Çorum, Budaközü ve
Maden; Kayseriyye sanca¤› ise; Kayseriyye merkez kazas›d›r. Daha “İstanos” ve “Zîr” ismiyle
sonralar›, 1870 tarihli “‹dare-i Umumi-yi Vilayet Nizamnamesi” ve bucak ve kaza idari birim
merkezliği yapan Sincan,
1876 tarihli “‹dare-i Nevâhî Nizamnamesi” gibi nizamnamelerle “Eskizir” yerleşmesi
(2005, A.E.)

53
osmanl›’da ankara

idari ve mahalli de¤iflikliklere s›k s›k baflvurulur. Ankara vilayetinin


de, belirtilen s›k de¤iflmelerden flu flekilde etkilendi¤i görülmekte-
dir: 1864 y›l›nda K›rflehir, Konya vilayetinin Ni¤de sanca¤›na ba¤l›
bir kaza iken, 1876’dan sonra Ankara vilayetine ba¤l› bir sancak mer-
kezi olur. Çorum da 1864 y›l›nda Ankara vilayetinin Bozok (Yozgat)
sanca¤›n›n bir kazas› iken, daha sonralar› yine Ankara’ya ba¤l› bir
sancak merkezi olarak görülür.87
1877 Meclis-i Meb’usan’›nda bulunan Ankara Vilayeti
Mebuslar› flunlard›r:
Süleyman Refik Efendi, Hac› Abdi Bey, Alt›ntop Mike (Mikael)
Efendi, Hac› Tevfik Efendi, Hac› Süleyman Efendi, Donilo¤lu
Milkon Efendi.88
1884 y›l› Ankara Vilayeti Salnamesi’ne göre, Ankara Vilayeti’ne
Ankara, Kayseri, Yozgat ve K›rflehir Sancaklar› ba¤l›d›r. Ankara
Sanca¤›’na ba¤l› kazalar ise Sivrihisar, Haymana, Balâ, Çubukâbad,
Yabanâbad, Zir, Mihal›çç›k, Beypazar›, Ayafl ve Nall›han’d›r.
1907 y›l›nda Ankara Vilayeti; Merkez-i Vilayet (Ankara
Sanca¤›), Kayseri Sanca¤›, Yozgat Sanca¤›, K›rflehir Sanca¤› ve
Çorum Sanca¤›’ndan meydana gelir.
Merkez-i Vilayete (Ankara Sanca¤›) ba¤l› kazalar flunlar olup,
nüfus da¤›l›m› ise flöyledir:
Merkez kaza: fiehir merkezinde bulunan mahalleler, Çubuk
nahiyesi, Zir nahiyesi ve bu nahiyelere ba¤l› köyler dahil; 62.055
Müslüman, 13.311 di¤er dinlere mensup, toplam 75.366 kiflidir.
Ayafl kazas›: Kaza merkezi, Güdül nahiyesi ve ba¤l› köyler
dahil; toplam 25.732 kifli tamam› Müslüman.
Beypazar› kazas›: Kaza merkezi, Karaflar nahiyesi ve ba¤l›
köyler dahil; toplam 23.157 kifli, tamam› Müslüman.
Nallıhan kazas›: Kaza merkezi ve ba¤l› köyler dahil; 15.989
Müslüman, 923 di¤er dinlere mensup, toplam 16.912 kiflidir.
Mihal›cc›k kazas›: Kasaba merkezi ve ba¤l› köyler dahil; 21.506
Müslüman, 306 di¤er dinlere mensup, toplam 21.812 kiflidir.

Osmanlı döneminde kaza


idari birim merkezliği yapan
Polatlı Bacı Köyü
(2005, A.E.)

54
osmanl›’da ankara

Sivrihisar kazas›: Kasaba merkezi, Günyüzü nahiyesi ve ba¤l›


köyler dahil; 31.609 Müslüman, 4.142 di¤er dinlere mensup, top-
lam 35.486 kiflidir.
Haymana kazas›: Kasaba merkezi ve ba¤l› köyler dahil; 33.725
Müslüman, 153 di¤er dinlere mensup, toplam 33.878 kiflidir.
Bala kazas›: Kasaba merkezi, Tabanlu nahiyesi ve ba¤l› köy-
ler dahil; tamam› Müslüman 31.781 kiflidir. Nallıhan, (2005, A.E)
Kalecik kazas›: Kaza merkezi, Konur ve ‹nallu Ball› nahi-
yeleri, ba¤l› köyler dahil; 45.554 Müslüman, 696 di¤er dinlere
mensup, toplam 46.259 kiflidir.
Yabanabad kazas›: Kaza merkezi, fiorba nahiyesi ve ba¤l›
köyler dahil; tamam› Müslüman 52.911 kiflidir.
Ankara Sanca¤›’n›n toplam nüfusu 363.545 kifli olup, bu nüfu-
sun 19.531 kiflisi Müslüman de¤ildir.
Kayseri Sanca¤›: Merkez ve Develi kazalar›, köyleri dahil
205.218 kifli toplam nüfusa sahip olup, 68.452 kiflisi Müslüman
de¤ildir.
K›rflehri Sanca¤›: Merkez, Keskin, Avanos, Mecidiye kazalar›,
köyleri dahil 171.727 kifli toplam nüfusa sahip olup, 4.904 kiflisi
Müslüman de¤ildir.
Yozgat Sanca¤›: Merkez, Akda¤madeni, Bo¤azl›yan kazalar›,
köyleri dahil 196.541 kifli toplam nüfusa sahip olup, 29.675 kiflisi
Müslüman de¤ildir.
Çorum Sanca¤›: Merkez, ‹skilip, Osmanc›k, Sungurlu kaza-
lar›, köyleri dahil 202.694 kifli toplam nüfusa sahip olup, 3.353
kiflisi Müslüman de¤ildir.
Ankara Vilayetinde toplam nüfus 1.139.632 kifli olup, bunun
135.705 kiflisi Müslüman de¤ildir.
Bu tarihte Ankara Vilayeti Valisi Reflit Bey, Ankara naibi Adil
Bey, Defterdar Mehmet Ali Bey, Mektubi ise Hac› Rifat Efendi,
Ankara müftüsü Ali Bahri Efendi, Nakibü’l-eflraf Kaymakam› Hac›
Bayram-› Veli Post-niflini Tayyib Efendi, Mümeyyiz Nazmi Bey,
Nüfus naz›r› Salih Sami Efendi, Maarif Müdürü Mustafa Celal
Bey, Muhacirin Komisyonu Baflkan› Mehmet Emin Bey, Duyun-›
Umumiye naz›r› Mehmet Enver Bey, Belediye Reisi Hac› Ziya
Bey, Jandarma Alay Kumandan› Aziz Pafla, Polis Müfettifli ‹bra-
him Behçet Efendi, Reji naz›r› Ali R›za Bey’dir.
Askeri komutanlar ise flunlard›r:
Hassa Ordu-y› Hümayunu Redif Üçüncü Ankara F›rka Kumandan›
Ferik Mehmet Pafla, Erkan-› Harbiyye reisi Miralay Hac› Mustafa
Bey, Beflinci Ankara Liva kumandan› Osman Pafla, Dokuzuncu
Ankara Alay kumandan› Miralay Mehmet Arif Bey, Hassa Ordu-y›
Hümayunu Redif Sekizinci Yozgat Livas› Kumandan› Dervifl Pafla,
Hassa Ordu-y› Hümayunu Redif On Üçüncü Alay›n Birinci Kayseri
F›rka Kumandan› Mehmet Reflit Pafla.89
55
osmanl›’da ankara

XX. yüzy›l›n bafllar›nda (‹kinci Meflrutiyetin ilan›ndan hemen


sonra), Ankara vilayetine ba¤l› sancak ve kazalar flöyle gösteril-
mektedir:
Ankara merkez sanca¤›na ba¤l› kazalar›: Ayafl, Beypazar›,
Nall›han, Mihaliçc›k, Sivrihisar, Haymana, Bâlâ, Kalecik ve
Yabanâbâd (K›z›lcahamam).
Kayseri sanca¤› buna ba¤l› Develi kazas›.
Yozgat sanca¤› ve kazalar›: Akda¤madeni ile Bo¤azl›yan.
K›rflehir sanca¤›n›n, Keskin, Avanos ve Mecidiye (Çiçekda¤›)
kazalar›.
Çorum sanca¤› ve kazalar›: ‹skilip, Sungurlu ve Osmanc›k’t›r.
Daha sonralar› Kayseri müstakil liva olurken ad› geçen di¤er liva-
lar, Ankara vilayetinin birer bölümü olarak kalmaya devam eder.
Ancak, baz› kazalar›n ba¤land›¤› liva merkezleri de¤iflir. Mesela;
Ankara’ya ba¤l› olan Mihaliçc›k ve Sivrihisar kazalar› Eskiflehir
müstakil livas›na; K›rflehir livas›na ba¤l› olan Keskin kazas› da
do¤rudan Ankara’ya ba¤lan›r, Mucur da K›rflehir’in kazas› olur.
Ankara hükümetinin, 1921 tarihinde ç›kard›¤› ilk “Teflkilâtî Esasiye
Kanunu”nda, vilayetlerin idaresi ile ilgili önemli maddeler mevcutsa
da, o tarihlerde bütün dikkat, gayret ve mücadeleler; vatan›n, mil-
letin düflman iflgalinden kurtar›lmas› ve istiklâlinin kazan›lmas›na
yönelik oldu¤undan, belirtilen maddeler pek uygulanamaz.
24 May›s 1340 (1924) tarih ve 71 numaral› ikinci Teflkilat›
Esasiye Kanunu’nun 89. maddesine; “Türkiye vaziyet ve iktisadî
münasebet nokta-i nazar›ndan vilayetlere, vilayetler kazalara,
kazalar nahiyelere münkas›md›r ve nahiyeler de kasaba ve köy-
lerden terekküp eder” denilir ve böylece kanunun bu maddesine
göre Cumhuriyetin ilk y›llar›nda liva teflkilat› kald›r›l›r. Bu tarihe
kadar Ankara vilayetinin birer livas› olan Çorum, K›rflehir ve
Yozgat ta, Türkiye Cumhuriyeti’nin birer vilayeti olur.90

Beypazarı ilçe merkezi

56
osmanl›’da ankara

OSMANLI fiEHR‹
ANKARA

1712 yılında
Lucas tarafından çizilen
Ankara gravürü (G. G.)

Ankara, iç Anadolu’nun kuzeybat›s›nda, Karadeniz’in da¤l›k


bölgesinden uzak bir ova üzerinde, korunmaya elveriflli bir mev-
kide kuruldu¤undan, birçok yolun u¤rak merkezi olur. Selçuklu ve
Osmanl›lar’›n kulland›¤› tarihi “Kral yolu” buradan geçer. XV. yüzy›lda
canl›l›¤›n› koruyan Bursa-Tebriz aras›ndaki “‹pek Yolu”nun bir kolu,
Ankara-Çank›r›-Çorum-Amasya-Tokat istikametinden Erzincan ve
Erzurum’a, oradan da Aras vadisine uzan›r. 1539’da Venedik hizme-
tinde ‹ran’a giden elçi Michele Membre ve 1555’te Amasya’ya giden
Avusturya elçisi Busbecq buradan geçer. 1616’da Polonyal› Simeon,
Marafl ve Kayseri üzerinden Ankara’ya gelir. fiehir, Konya üzerinden
Antalya ve oradan deniz yoluyla ‹skenderiye’ye ba¤lan›rken, Afyon ve
Sand›kl› üzerinden de ‹zmir’e ulafl›r. Böylece Ankara, ‹ç Anadolu’nun
önemli bir kavflak noktas›nda yer al›r. Yollar›n bu uygun durumu,
flehirde sanayi ve ticaret faaliyetlerinin artmas›na yol açar.91
Osmanl› flehri Ankara, “hisar” merkezli bir yerleflime sahiptir.
Selçuklu dönemi flehir yerleflimi genellikle hisar merkezli olmufl
ve zamanla hisar›n d›fl›na ç›k›larak, yerleflim genifllemifltir.
Özellikle Kale’nin kuzeyinde akan “Hatip Çay›” k›y›s›na; kalenin
bat› cihetinde ‹ncesu Deresi ve Ankara Çay› istikametine; güney-
de Hac› tepesi istikametine; do¤uda ise Kayabafl› istikametine
do¤ru flehir genifllemeye bafllar.
“Pazar yeri” ve “Cuma meydan›” olan Aslanhane Camii
merkezli yerleflim, Selçuklu dönemi flehrin idari bölgesi olur.
Ahilerin yo¤unlukta bulundu¤u bölgeler ise Hac› Bayram tepesi
57
osmanl›’da ankara

1717 yılı Ankara gravürü,


P. De Tournefort. (G.G)
ve Roma su bendi civar›, Hisar›n güneyinde bulunan yamaçtan
Hac› tepesine kadar olan yerleflim yerleridir.
Osmanl› hakimiyetinin ilk y›llar›nda flehrin güneyde Hac›
tepesi (Hacettepe), Develik ve Kazl›k (S›hhiye); güney-bat›da
Namazgahtepe (Türkoca¤›) ve Sultan Meydan› (Hergelen
Meydan›); bat›da K›z›lbey Külliyesi ve Belk›s sütunu; kuzey-
bat›da Bendderesi; do¤uda ise Kayabafl› yönüne geliflme göste-
rir. fiehirdeki bu geliflmeyi, dini ve sosyal amaçl› vak›f yap›lar›n
vakfiyelerinden (vak›f senedi) ö¤reniyoruz.
1427’li y›llarda Anadolu Beylerbeyi ve Varna Savafl› flehidi, Sultan
Çelebi Mehmed’in damad› Abdullah o¤lu Karaca Bey, Hac› tepe-
si yak›n›na bir külliye (cami, imaret, çifte hamam ve su yollar›)
yapt›rarak flehrin bu yöne do¤ru geliflmesini sa¤lar. Ayn› y›llarda Hac›
Bayram-› Veli hazretleri O¤üst Mabedi yan›na bir külliye yapt›rarak,
58
osmanl›’da ankara

bu bölgeyi bir kültür merkezi yapar. Osmanl›n›n ilk y›llar›nda yap›lan


Aslanhane Külliyesi de, Atpazar› bölgesinde önemini korur. Fatih
Sultan Mehmed Han zaman›ndan itibaren Ankara bir ticaret flehri
olmufl ve “Hanlar bölgesi” de, ticari hayat› yönlendiren bir merkez
olur. Sultan Meydan›’nda Melike Hatun ve Eyne Bey’in yapt›rd›¤›
vak›f eserler, flehrin bat›da düzlü¤e do¤ru genifllemesini sa¤lar.
Özellikle Bentderesi civar›nda kurulan atelyeler ve yap›lan hayri vak›f
yap›lar sayesinde flehir, tam bir esnaf ve ticaret merkezi olur.
fiehrin kalabal›k mahalleleri, ifl muhitlerine yak›n olanlar› ve
baz› meslek gruplar›n›n topluca oturduklar› mahallelerdir. Örne¤in,
XVI. yüzy›l›n sonlar›nda en kalabal›k mahalle olarak görülen Ahî
Hac› Murad, bir yandan Atpazar›’na aç›lan Koyunpazar› çarfl›s›na,
di¤er yandan Tahte’l-kale’nin ifl yerlerine yak›nd›r. Ayn› flekilde
Tulîce mahallesi, Karao¤lan çarfl›s›n›n üstünde yer al›yordu. Kentin
59
osmanl›’da ankara

Ankara gravürü (S. Eyice)

60
osmanl›’da ankara

61
osmanl›’da ankara

do¤usunda kaleye do¤ru yükselen alan içinde bulunan Avanc›klar


mahallesi, sofçular›n oturdu¤u yerdir. Bu mahalle, Kanuni Sultan
Süleyman döneminde, 84 vergi yükümlüsü hanesi ile Kale’den sonra
flehrin en kalabal›k bölgesidir. XVI. yüzy›l›n sonlar›nda ise, buras›
Molla Büyük, Çeflme, Direkli, Kayabafl› diye dört mahalleye bölünür.
Di¤er yandan sanat ve ticaret kesimlerinin çevresinde bir-
birine çok yak›n birçok mahalle yer al›r. Ankara’daki 85 mahal-
leden ço¤u, Bedesten ve Atpazar›’n›n merkezini oluflturdu¤u
“Yukar›yüz” ile “Afla¤›yüz” de Karao¤lan çarfl›s›n›n civar›nda
bulunuyordu.92

SEMTLER
Hisar (Kale)
Ankara Kalesi, Türklerin flehirde ilk yerlefltikleri müstahkem
bölgedir. Selçuklular zaman›nda ilk yerleflim, bir askeri garnizon
konuflland›rmakla bafllam›fl, daha sonra “Sultan Camii” ad› ile
an›lan Alaaddin Camiinin yap›m› ile kale, hem askeri hem de
sivil halk›n oturdu¤u bir Kale-flehir kimli¤ini kazan›r.
Kale’nin ilk ahalisi, yerli Hristiyan ve Rumlard›r. Türklerin
yerleflmesi ile kale içindeki gayri müslim ahali, kale d›fl›na
yapt›klar› konutlara tafl›n›r.
1522 tarihli Tapu-Tahrir Defterine göre Ankara flehir merkezi,
“kale” ve “flehir” olmak üzere iki k›s›mdan oluflur. Ankara Kalesi
bu tarihte Dizdar (Kale komutan›) Musa A¤a kumandas›ndaki
muhaf›zlar taraf›ndan korunur. Kalede befli Müslüman, biri
Hristiyan olmak üzere alt› mahalle vard›r. Bu mahalleler:
1. Mescid-i Güzelo¤lu: 26 nefer (bulû¤a ermifl erkek), 17
hâne (aile reisi).
2. Mescid-i Dev-Virân: 21 nefer, 13 hâne.
3. Mescid-i yaz›c› fiaabüddin: 20 nefer, 14 hâne.
1917 yılında 4. Mescid-i Cami (Alaaddin Camii): 36 nefer, 30 hâne.
İstasyon binasından
Ankara’nın genel görünüşü 5. Kale’deki H›ristiyan cemâat: 82 nefer, 69 hâne fleklinde
(VEKAM) gösterilir.

62
osmanl›’da ankara

Kale içindeki Hristiyan mahallesinde oturanlar›n bir k›sm›


Ermenidir. Hristiyan cemaatin isimleri Melikflah, Gökçe, Ayd›n,
Kutlu, Arslan, Emirflah, Murad gibi tamamen Türkçe isimlerdir.
Bu durum Ankara’n›n Hristiyanlarla meskûn di¤er mahallele-
rinde de görülür. Bu da Anadolu’da, bir miktar Hristiyan Türk
toplulu¤unun mevcut oldu¤u kanaatini kuvvetlendirir. Bunlar
muhtemelen, Bizansl›lar zaman›nda Balkanlardan Anadolu’ya
geçirilerek yerlefltirilmifl olan Hristiyan Türkler olabilir.
Kalede oturan Müslüman ve Hristiyan halk, kalenin
korunmas›ndan ve hizmetlerinden sorumlu olup, vergilerden
muaf olduklar›na dair ellerinde berâtlar› bulundu¤u, defterde
kay›tl›d›r. Kale dizdar› Musa A¤a’n›n ve muhaf›zlar›n›n Ankara
köylerinde t›marlar› vard›r.93
1830 y›l›nda yap›lan nüfus say›m›nda Hisar’da befl mahalle
bulunmaktad›r. Bu mahalleler Misafir Fakih, Sultan Alaaddin,
Emirler, D›fl Hisar ve Derun-› Hisar’d›r. Kale dizdar› Sultan Alaaddin
mahallesinde oturmakta ve kale erleri de bu mahallelerde oturur.94

Yogun Duvar (fiehir Suru)


(

Anadolu’da bafllayan “celali isyanlar›” üzerine Ankara Kalesi


d›fl›nda bulunan flehri sald›r›lardan korumak için, yerleflim yer-
lerini içine alacak flekilde, zaman›n Ankara Kad›s› Vildanzade
ve Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmed Pafla’n›n giriflimleri ile
bir surla çevrilir. Bu surun yap›m›nda, civarda bulunan hertürlü
antik malzeme kullan›l›r. 1607 tarihli bir belgede: “... befl alt›
seneden berü eflkiya taifesi ahâli-i vilâyeti gâret (ya¤ma) ve
h›sâret (zarar, ziyan) etmekle nefs-i Ankara’n›n etraf›na vilâyet
halk› kendü mallar› ile hisar manendi bir divâr ihdas ve otuz k›rk
mikdâr› kulleler bina idüb eflkiya zuhur eyledikde livâ-i mezbûr
(livan›n zavall› halk›) tahassun (kapan›p) idüb eflkiya def oldukça
herkes kendü kisb-ü kârlar›na gider...”95
1618 y›l›nda Ankara’da bir ay kalan Polonyal› seyyah Simeon
flehirden bahsederken: “Ankara, d›fl, orta ve iç olmak üzere üç kat
surla çevrili bender bir flehirdir.” ifadesini kullan›r. fiehir suru-
nun “‹zmirkap›” ve “Kayserikap›”s›nda bulunan antik kitabeleri
inceledi¤ini anlat›r.96

63
osmanl›’da ankara

26 Eylül 1705 tarihinde Ankara’ya gelen Frans›z seyyah Paul


Lucas, flehrin etraf›n› çeviren d›fl suru, at s›rt›nda iki saatte
dolaflt›¤›n›, bu surun oniki kap›s›, bu kap›lardan yedisinin büyük
ve güzel, di¤erlerinin bir kiflinin geçebilece¤i küçük menfezler
oldu¤unu zikreder.97
Ankara flehir suru, Kale’nin kuzey-bat›s›ndan bafllar, ora-
dan Bentderesi’ni izleyerek Hac› Bayram Camiini içine alarak
“Çank›r›kap›”ya var›r. Oradan bir k›vr›m yaparak “K›z›lbey Mezarl›¤›”
dedi¤imiz bugünkü I. Meclis binas›n›n bulundu¤u yerdeki
“‹stanbulkap›s›”na ulafl›r. Buradan devam eden sur, “K›z›l Yokufl”
tabir etti¤imiz yerde bulunan “‹zmirkap›s›”na var›r. ‹zmir kap›s›ndan
“Namazgahtepe”nin kuzeyinde bulunan “Namazgahkap›”ya gelinir.
Namazgahkap›dan Ka¤n›pazar›, Öksüzce, Mukaddem, Buryac›lar,
Tekke Ahmed ve Erzurum mahallelerini içine alarak “Erzurumkap›”ya
ulafl›l›r. Karacabey Külliyesi ayr› bir avlu içerisinde bulundu¤u için
sur d›fl›ndad›r. Erzurum Kap›’dan Cenabi Ahmet Pafla Camiini içine
alan ve “Kayserikap›” diye isimlendirilen kap›ya gelinir. Buradan
Kayabafl› seti dolanarak, do¤al sur durumunda olan Molla Büyük
mahallesinden Ankara Kalesi’nin do¤u yönüne var›l›r. K›saca “d›fl
sur”un geçti¤i yerlerin içinde kalan mahalleler, Osmanl› Ankara
flehri’nin yerleflim alan›d›r. Halk aras›nda bu sura “yo¤un duvar”
denilir. fiehir bu “yo¤un duvar”dan d›flar›ya ancak 1860’lardan
sonra taflar.
Hisar’›n d›fl›nda kalan flehir ise kendi aras›nda “Afla¤› Yüz” ve
“Yukar› Yüz” olarak iki ana bölgede adland›r›l›r.
Afla¤› Yüz:
Ankara Kalesi’nin “Hisaralt›”, “Bentderesi”, “Tahtakale”, “Hac›
Bayram”, “Belk›s Tafl›”, “K›z›lbey”, “Odunpazar›”, “Hac› Do¤an”, “Sultan
Meydan›”, “Ye¤enbey”, “Hatuniye”, “Öksüzce”, “Namazgahtepe” ve
“Ka¤n›pazar›” yerleflimlerini içine alan bir bölgedir.

64
osmanl›’da ankara

Hisardan Hacıbayram
Mahallesi (A. Yüksel)

Yukar› Yüz:
Ankara Kalesi’nin güney ve do¤u taraf›ndaki yerleflimleri
içine alan bölgedir. “Uzunyol”, “Bedesten”, “Mukaddem”, “Hoca
Hindu”, “Samanpazar›”, “Buryac›lar”, “Hacettepesi”, “Hamamönü”,
“Kayabafl›” ve “Atpazar›” yerleflimleri, bu bölgenin ana semtleridir.

MAHALLELER
Bütün Osmanl› flehirlerinde oldu¤u gibi Ankara’da kent
merkezinin etraf›nda yer alan konut alanlar›, ya bir dini yap›n›n
etraf›nda, ya da meslek gruplar›ndan baz›lar›n›n veya ayn› dini
İstasyon binasından
“Yukarı Yüz” (BELKO)

65
osmanl›’da ankara

Hisar’dan Hatip Çayı


vadisi (A. Yüksel)
inanç ve gelenekler çevresinde toplanan halk›n bir arada otur-
malar› sonucu ortaya ç›kan mahallelerden meydana gelir.
Mahalleler, toplumdaki dini ve etnik gruplara göre s›n›fsal olarak,
farkl›laflma gösterir. Ankara’da Müslüman, Rum, Ermeni ve Yahudi
Mahalleleri ayr› ayr›d›r. Ancak kentteki yabanc› uyruklular, genellikle
az say›da olduklar›ndan ayr› bir mahalle oluflturmam›fllard›r. Kale
çevresindeki mahalleler daha çok Müslüman mahalleleridir. 16.
yüzy›lda Ankara’da bulunan 85 mahalleden büyük k›sm›, Bedesten
ve Atpazar›’n›n merkezini oluflturdu¤u “Yukar› Yüz” ile Tahtakale ve
Karao¤lan Çarfl›lar›n›n civar›ndad›r. Baz› meslek gruplar›n›n oturduk-
lar› mahallelerde, nüfus yo¤unlu¤u fazlad›r. Kanuni Dönemi “Tahrir
Defterleri” ve 17. yüzy›l bafllar›ndaki “Avar›z-hanesi” kay›tlar›ndan
Ankara’daki mahallelerin adlar› ve büyüklükleri, kentin hangi kesi-
minde bulunduklar› ö¤renilmektedir. Kale içinin, kentin en eski
yerleflme kesimi ve en güvenilir bölge olmas› nedeniyle, kentin
nüfus yo¤unlu¤u en fazla oldu¤u yer olarak görülür.
1522 y›l›nda Ankara flehir merkezinde kale d›fl›nda bulunan
bulunan mahallelerin isimleri ve nüfusu flöyledir :
1. Ahi Çelebi di¤er ad› Ulucan: 59 nefer, 37 hâne (Müslüman), 8
nefer, 7 hâne (Hristiyan).
2. Ahi Hac› Murat: 63 nefer, 37 hâne.
3. Ahi Tura: 47 nefer, 21 hâne.
4. Yâvi di¤er ad› Afi: 46 nefer, 26 hâne.
5. Akmedrese: 11 nefer, 6 hâne,
6. Alaca Mescid: 41 nefer, 29 hâne;
66
osmanl›’da ankara

7. Ali Bey: 29 nefer, 19 hâne.


8. Arap Hac› di¤er ad› Ahi Elvan: 49 nefer, 35 hâne.
9. Aflnahân: 29 nefer, 19 hâne.
10. Avanc›klar: 95 nefer, 84 hâne.
11. Bademlü: 26 nefer, 19 hâne.
12. Baklac›: 29 nefer, 22 hâne.
13. Balaban: 32 nefer, 23 hâne.
14. Behlûl: 34 nefer, 23 hâne (Müslüman), 8 nefer, 4 hâne
(Hristiyan).
15. Bostanc›yân: 64 nefer, 46 hâne.
16. Boyac› Ali: 36 nefer, 14 hâne (Müslüman), 7 nefer, 5 hâne
(Hristiyan).
17. Hac› ‹vaz Haddâd: 23 nefer, 13 hâne.
18. Börekçiler: 29 nefer, 16 hâne.
19. Buryac›lar: 46 nefer, 38 hâne.
20. Celâl Panbûki di¤er ad› Hallaç Kattânin: 15 nefer, 13 hâne.
21. Çak›rlar, di¤er ad› Yayâni: 25 nefer, 18 hâne; (Müslüman), 5
nefer, 4 hâne (Hristiyan).
22. Debbâ¤ân: 38 nefer, 22 hâne.
23. Dellâl Karaca: 16 nefer, 11 hâne.
24. Dibek: 6 nefer, 5 hâne (Müslüman), 24 nefer, 10 hâne
(Hristiyan).
25. Doluca: 72 nefer, 50 hâne. Bentderesi ve
Hisaraltı Semtleri (BELKO)

67
osmanl›’da ankara

26. Ekinci di¤er ad› Ac›ca: 51 nefer, 43 hâne.


27. Emre: 29 nefer, 17 hâne.
28. Erzurum: 22 nefer, 16 hâne.
29. Gökçeo¤lu: 27 nefer, 19 hâne.
30. Güngî: 13 nefer, 9 hâne.
31. Hac› Do¤an: 41 nefer, 37 hâne (Müslüman), 4 nefer, 4 hâne
(Hristiyan).
32. Hac› Eshâb: 30 nefer, 21 hâne.
33. Hac› Halil: 10 nefer, 8 hâne.
34. Hac› Mansur: 24 nefer, 11 hâne.
35. Hac› Musa: 72 nefer, 46 hâne.
36. Halife Bayezid: 29 nefer, 22 hâne.
37. Hallaç Mahmud: 22 nefer, 17 hâne.
38. Helvac›yân: 30 nefer, 23 hâne.
39. Hendek: 19 nefer, 13 hâne.
40. Hoca Nâsif di¤er ad› Hânkâh: 27 nefer, 21 hâne.
41. Hoca Pafla: 28 nefer, 17 hâne.
42. Hoca Sinan di¤er ad› Valtârin: 46 nefer, 35 hâne.
43. Hûcendî: 24 nefer, 23 hâne.
44. ‹mâret-i Karaca Bey: 67 nefer, 54 hâne.
45. Kattânin: 48 nefer, 40 hâne.
46. Kâzurân (Çamafl›rc›): 12 nefer, 10 hâne.
47. Kefere di¤er ad› Kâfir köyü: 50 nefer, 40 hâne.
48. Kepgîr: 16 nefer, 9 hâne (Müslüman), 47 nefer, 45 hâne
Kayabaşı Semti (A. Yüksel) (Hristiyan)

68
osmanl›’da ankara

49. Keyyâlin: 25 nefer, 18 hâne.


50. K›z›l Bey: 50 nefer, 39 hâne.
51. Kiçilü di¤er ad› Ahi Kiçi Bey: 27 nefer, 20 hâne.
52. Kiriflçiyan, ‹mam Yusuf ad› ile meflhur olan Kiriflçiler mahal-
lesi: 24 nefer, 19 hâne (Müslüman), 38 nefer, 33 hâne
(Hristiyan).
53. Koçhisar: 18 nefer, 16 hâne.
54. Konurcular: 23 nefer, 17 hane.
55. Koyunpazar›: 41 nefer, 26 hâne.
56. Kurd: 19 nefer, 18 hâne.
57. Makramac›yân: 26 nefer, 24 hâne (Hristiyan).
58. Mervârid: 29 nefer, 17 hâne.
59. Mescid-i Kureyfl: 32 nefer, 26 hane.
60. Mescid-i Melekî Hatun (Melike Hatun): 19 nefer, 13 hâne.
61. Mescid-i fiemsüddin: 28 nefer, 22 hâne.
62. Mevdûd: 21 nefer, 15 hâne.
63. Minâre-i Belk›s: 48 nefer, 25 hâne.
64. Mukaddem: 31 nefer, 23 hâne.
65. Mühüryâr: 16 nefer, 11 hâne (Ermeni).
66. Öküzce: 54 nefer, 45 hâne.
67. Rüstem Naâl: 16 nefer, 10 hâne.
68. Sabunî: 49 nefer, 27 hâne.
69. Seyyid di¤er ad› Köscü ‹vaz: 22 nefer, 17 hâne;
70. fieyh ‹zzeddin: 13 nefer, 9 hâne.
71. Tekke Ahmed: 39 nefer, 28 hâne.
72. Tiflis: 17 nefer, 10 hâne.
73. Ürgüp di¤er ad› Hac› Sinan: 21 nefer, 15 hâne.
74. Yakub Harrad: 17 nefer, 10 hâne.
75. Yakub Naâl: 22 nefer, 13 hâne.
76. Yayâni di¤er ad› Yürüyen: 28 nefer, 20 hâne.
77. Yenice: 17 nefer, 14 hâne.
78. Yeniflehir: 12 nefer, 9 hâne.
79. Yusuf Habbâz: 24 nefer, 15 hâne.
II. Mahmud zaman›ndaki yenilik faaliyetleri ve “Asâkir-i
Mansure-i Muhammediye”nin kurulmas›, bu ordunun giderle-
rini karfl›layabilmek için yeni çözümler aran›r. ‹lk önce devletin
ekonomik gücünü, erkek nüfusunu ve vergi kaynaklar›n› tesbit
amac›yla, 1830 Nüfus say›m› yap›l›r. 1830 bahar›nda Anadolu ve
Rumeli’deki tüm eyaletlere din adamlar›ndan oluflan say›m heyet-
leri gönderilir. Ayr›ca ‹stanbul’da say›m sonuçlar›n› de¤erlendirmek
için “Ceride Nezareti” kurulur. Bu dönemde Ankara flehri; Ayafl,
69
osmanl›’da ankara

Murtazaâbad, Arapsun, Haymanateyn (Büyük ve Küçük Haymana),


fiorba, Çukukâbad, Yabanâbad ve Yörükân kazalar› ile Süfla ve Balâ
nahiyelerinden meydana gelen bir sancak merkezidir.
Ankara flehir merkezinde, 59’u Müslüman, 17’si Hristiyan,
Ermeni ve Yahudi, 15’i kar›fl›k olmak üzere toplam 91 mahal-
le bulunur. Müslümanlar›n Müslüman olmayanlarla birlikte
yaflad›¤› mahalleler ise flunlard›r: Ahi, Balaban, Bostani, Boyac›
Ali, Debba¤hane, Dellal Karaca, Hac› Do¤an, Hallaç Mahmud,
Hoca Pafla, Hac› Mansur, Hatuniye, ‹mam Yusuf, Leblebici, Tiflisi
ve Yakub Na’al mahalleleri.

Tabakhane semti ve
Hatip Çayı
(A. Müderrisoğlu)

Kızılbey Mahallesi
(A. Yüksel)

70
osmanl›’da ankara

1. Afi 47. ‹bn-i Gökçe


2. Ahi Hac› Murat 48. ‹¤neci
3. Ahi Tura 49. ‹mam Yusuf
4. Ahi Yakub 50. ‹maret
5. Ali Bey 51. Kattanin
6. Bademli 52. Kayabafl›
7. Baklac› 53. Kazur Ali
8. Balaban 54. Kebir Dibek
9. Bazar-› Ganem 55. Kebkebur-› Müslim
10. Behlül 56. Kebkebur-› Zimmi
11. Belk›s 57. Kethüda
12. Bostani 58. K›z›lbey
13. Boyac› Ali 59. Kiçik
14. Börekçiler 60. Koçhisar
15. Buryac› 61. Konurca
16. Celal Kattanin 62. Kurd
17. Çak›rlar 63. Kureyfl
18. Çeflme 64. Leblebici
19. Debba¤hane
65. Makramac›
20. Dellal Karaca
66. Mevcud
21. Derun-› Hisar
67. Mihriyar
22. D›fl Hisar
68. Misafir-i Fakih
23. Direkli
69. Molla Büyük
24. Emirler
70. Mukaddem
25. Emre Gülü
71. Müruri
26. Erzurum
72. Nerdubanl›
27. Eflhor
73. Öksüzce
28. Hacendi
29. Hacettepesi 74. Papani
30. Hac› Arap 75. Rüstem Na’al
31. Hac› Bayram Veli 76. Sabuni
32. Hac› Do¤an 77. Saraç Sinan
33. Hac› Eshab 78. Sed
34. Hac› Halil 79. Sultan Alaaddin
35. Hac› ‹vaz 80. fiemsettin
36. Hac› Mansur 81. fieyh ‹zzeddin
37. Hac› Musa 82. Tekke Ahmed
38. Hac› Seydi 83. Tiflis
39. Halife Beyazid 84. Tülice
40. Hallaç Mahmud 85. Ürgüb
41. Hatuniye 86. Valtarin
42. Hatuniye-yi Di¤er 87. Yakub Harrad
43. Hatuniye-yi Ezberci 88. Yakub Na’al
44. Helvayi 89. Ye¤enbey
45. Hendek 90. Yenice
46. Hoca Pafla 91. Yusuf Habbaz
71
osmanl›’da ankara

Evliya Çelebi Ankara’dan bahsederken flöyle der: “Tamam›


yetmifl adet ba¤ ve bahçeli yüksek saraylar ve büyük yap›lar
vard›r. Lâkin yap›lar› kârgir de¤ildir. Hepsi kerpiç duvarlar ile
yap›lm›fl kat kat güzel hanelerdir. Bu flehirde asla kiremit örtülü
yap› yoktur. Hepsi amberli temiz toprak ile örtülmüfl ayd›nl›k
hanelerdir. Bütün haneleri kerpiç ile oldu¤undan Ankara kerpici
meflhurdur ki, sanki çok sert taflt›r. Hatta insanlar›n dilinde darb-
› mesel olmufltur ki; “Ankara kerpici gibi bir kal›ba dizilmifltir.”
derler. Bu söz, bir fley tertip üzere dizilmifl olsa ona örnek edip,
Ankara kerpicini yâd ederler. Zira kerpiçten ibaret büyük bir
flehirdir ki hepsi 6.066 bak›ml› hanelerdir. Evvelâ bunlardan
Pafla Saray›, Molla Saray›, Kederzâde Saray›, Çavuflzâde Saray›
ve Ahmed Pafla Saray›… nice süslü saraylar da vard›r, ama bil-
diklerim bunlard›r.”98

NÜFUS
Ankara flehrinin 1522 y›l›nda yap›lan “tahrir”e göre ikibinden
fazla Müslüman, yüzyirmi kadar Hristyan ve otuza yak›n Yahudi
evi vard›r. Bu evlerde yaklafl›k 23.000-25.000 kifli oturmaktad›r.
1881 y›l›nda Ankara sanca¤› nüfusu flöyledir: Müslüman kad›n
138.445 kifli, Müslüman erkek 136.539 kifli, Ermeni kad›n 854 kifli,
Ermeni erkek 808 kifli, Katolik kad›n 3.976 kifli, Katolik erkek 3.936
kifli, Yahudi kad›n 225 kifli, Yahudi erkek 190 kifli, Protestan kad›n
116 kifli, Protestan erkek 133 kifli. Toplam kad›n 146.462 kifli, Toplam
erkek 144.351 kifli. Genel toplam nüfus ise 290.813 kiflidir.
1907 y›l›nda Ankara sanca¤›n›n toplam nüfusu 363.545 kiflidir.
Bu nüfusun 19.531 kiflisi Müslüman olmayan (Ermeni, Hristiyan
ve Yahudi) az›nl›klard›r. Müslüman nüfusun kad›n say›s› fazlad›r.
Bunun sebebi de cephelerde savafllar›n devam etmesidir. Yaklafl›k
olarak kad›n nüfus, erkek nüfusdan 2.000 kifli fazlad›r.

Hamamönü, panayır yeri


(BELKO)

72
osmanl›’da ankara

Hamamönü, panayır yeri


(A. Müderrisoğlu)

1907 y›l›nda Ankara sanca¤›n›n nüfusu en kalabal›k kazas›,


Yabanabad’d›r. Bu tarihte flehir merkezinin toplam nüfusu
75.366 kiflidir. Bu nüfusa Çubuk ve Zir nahiyeleri de dahildir.
fiehirde 1907 y›l›nda 6518 ev, 5 hamam, 2188 dükkan, 260
ma¤aza, 21 f›r›n, 32 cami, 12 mescid, 27 medrese, 11 tekke, 17
türbe, 12 kilise, 6 karakol, 86 çeflme, 19 musluk-sebil, 10 kiremitha-
ne, 8 ya¤hane, 12 de¤irmen, 1 un fabrikas›, 1 saat kulesi, 1 hasta-
ne, 1 idadi mektebi, 1 Hamid-i Sanayi mektebi, 1 Darülmuallimin,
4 mektebi ibtidai, 65 s›byan mektebi, 8 gayri Müslim mektebi, 19
k›raathane, 33 han, 6 eczane ve 1 park vard›r.
Ankara sanca¤›nda Müslüman ahali, daha çok tar›mla u¤rafl›r.
Büyük toprak sahipleri Müslüman’d›r. Hayvanc›l›k da genellikle
Müslümanlar›n elindedir. Tah›l ve un ticareti yapan toptanc›lar
ile yerli üretim ürünlerini bölgede satan perakendeci tüccar,
yine Müslümanlard›r. Bu arada Müslümanlar’›n a¤›rl›kl› oldu¤u
ifl alanlar› aras›nda f›r›nc›l›k, kasapl›k, manavl›k, baharat, tütün
ve kömür ticareti gelir. Eyer ve semer yap›m› ise tamamen İngiliz Subayı ve
Hacıbayram Medresesi
Müslümanlar›n elindedir. Müslüman ve Hristiyan halk›n kar›fl›k öğrencileri (BELKO)
çal›flt›¤› meslekler aras›nda ayakkab›c›l›k, nalbantl›k, terzilik,
demircilik ve bak›rc›l›k, gümüfl iflçili¤i, kuyumculuk ve sucu-
luk (saka) gelir. Ermeniler daha çok sarrafl›k ve kuyumculukla
u¤rafl›rlar. Büyük ticaret genellikle Hristiyan ahalinin elindedir.
XVIII. yüzy›la kadar Ankara’da ‹ngiliz ve Hollandal› tüccarlar
bulunur ve Avrupa ile özellikle tiftik ticaretini yürütürler. Frans›z
tüccarlar›n sonuncusu, Napolyon’un 1798 M›s›r Seferi’nden sonra
Ankara’y› terk eder. Frans›zlar›n yerini Ermeni ve Rum tüccarlar
al›r. Ankara’da tiftik ticareti de Avrupa firmalar›n›n temsilcili¤ini
yapan az say›da Hristiyan tüccar›n tekelinde kal›r. Bölge ürünle-
rinin ifllenmesi ve d›flsat›m›nda oldu¤u gibi, d›flal›m mallar›n›n
toptan ve perakende ticaretini de Ermenilerle Rumlar yapar.
Sarraf, tefeci, muhass›l ve mültezimler de daha çok Hristiyanlar
aras›ndan ç›kar. ‹nflaatç›l›k, marangozluk, boyac›l›k, dokumac›l›k
73
osmanl›’da ankara

ve benzeri iflleri yine h›ristyanlar yapar. Ankara nüfusunun küçük


bir bölümünü oluflturan Yahudiler ise pek varl›kl› de¤illerdir.
Daha çok h›rdavatç›l›k ve tuhafiyecilik yaparlar.

BA⁄LAR, BAHÇELER VE BOSTANLAR


Ankara flehir merkezini çeviren tepelere do¤ru bakt›¤›m›zda,
flehrin güney yamac›ndaki tepelerde; Dikmen, Esad, Seyran,
Bülbülderesi, Ayranc›, Balgat, Cinderesi, Keklikp›nar› ba¤lar›,
Frenközü, Kavakl›dere, Öveç yata¤›, Çengi kayas›, Davulcu tepesi,
Samanl›k, Balkiraz, Tuzluçay›r ba¤lar›. Ayr›ca ‹ncesu deresi vadisi
tamamen ba¤ ve bahçelerle ‹mrahor Köyüne do¤ru devam eder.
Ankara Kalesi’nden kuzey yamac›ndaki tepelerde; Çorakl›k,
K›zlarp›nar›, Cevizlik›r, Aktepe, Kubbeli, Hac›kad›n, Toklu,
Mecidiye, Daniflment, Güllükaya, Deliktafl, Ayval›, Kurtini,
E¤lence, ‹ncirlik, Keçiören ba¤lar› vard›r. Galaba Köyü ve Galaba
Çiftli¤i bulunur. Çubuk çay› boyu Solfasol köyüne kadar tamamen
bahçedir. H›d›rl›ktepe’nin Hüseyin Gazi taraflar›, Çinçin ba¤lar›,
Gülhurriyyin bahçeleri, biraz ilerisinde Kartalkaya ba¤lar› vard›r.
Hatip çay› vadisi Elmada¤ eteklerine kadar bahçe ve ba¤l›kt›r.
Ankara’n›n meyve ve sebze anbar› Kayafl bahçeleridir.
Bu semtlerin kendine has iklim özellikleri mevcut olup,
flehrin kuzey ve güney yamac›ndaki bölgelerdir. Kuzey rüzgar›na
tahammül edenler Dikmen, yumuflak bir hava arzu edenler Etlik
ve Keçiören ba¤lar›nda ikamet ederler.
Ankara ba¤lar›nda üzüm asmalar› ve kütüklerinin yan›nda
çeflitli meyve a¤açlar› da bulunur. Bu meyveleri flöyle
s›ralayabiliriz; dut, viflne, kiraz, kay›s›, armut, elma, erik, ayva,
üvez, badem, ceviz, muflmula vs. Bilindi¤i üzere Ankara, armudu
ile meflhurdur. “Cihannüma” Ankara’dan bahsederken flöyle der:

Ankara’da eski bir bağevi


(A. Yüksel)

74
osmanl›’da ankara

“Engürü’de çeflitli meyveler olur ki yaln›z armuttan otuz alt› çeflit


olur. Ve hatta iki nevi armudu olur ki, birine “abbasî” ve birine
“beyarmudu” derler… Bunlar k›flta yenir. Çeflitli elmas›, üzümü
olur. Bir eri¤i vard›r ki, k›fl›n a¤ac›ndan düflürürler.”
Ankaral› aileler Mart ay›nda ba¤larda bak›ma bafllarlar, ba¤ bel-
lenir, çubuk ve a¤açlar budan›r. Bostan yerleri haz›rlan›r, dereotu,
›ska, tere, maydanoz, k›rm›z› turp vs. gibi bahçe tohumlar› ekilir.
Nisan ay›nda ba¤evlerinin bak›m› yap›l›r, mevsim fideleri dikilir.
May›s bafl› veya ortalar›nda ba¤lara göç bafllar. Haziran ortas›nda
ilk meyve dut, bunu viflne takip eder. Kiraz, kay›s›, armut, elma, erik,
ayva, ahlat, üvez ve meyveler olgunlafl›r. Meyve çeflitleri kurutulur.
Reçeller ve turflular yap›l›r. Güz gelince ba¤ bozumu bafllar.
Ankara ba¤lar›nda yetiflen üzüm çeflitleri: Kara üzüm, çavufl
üzümü, parmak üzümü, kara gevrek, bulut üzümü, erolan, yat›k
üzümü, gül üzümü, kocahasan, kokulu misket. Ba¤ bozumu
sonunda pekmez kaynat›l›r. Kaynat›lan pekmez, s›rl› küplere dol-
durulur ve flehirdeki eve getirilir.
1864 y›l›nda Augustus Tap›na¤›’n› incelemek üzere Ankara’da
üç ay kalan Frans›z arkeolog Georges Perrot, Ankara ba¤ evlerin-
den flöyle söz eder:
“Çok yoksul olduklar›ndan böyle bir fanteziden vazgeçmek
zorunda kalan Yahudiler d›fl›nda, zengin, yoksul, Müslüman,
Hristiyan tüm Ankaral›lar›n kent d›fl›ndaki tepelerden birinde “ba¤”
dedikleri evleri var. Zengin Rum tüccarlar›n villalar› genellikle kentin
do¤usundad›r. Son birkaç y›l içinde bafltan afla¤› yenilefltirilmifller
ve gravürler, renkli camlarla süslenmifllerdir. Bu evlerin önünde,
etraf› çiçeklerle bezenmifl bir çarda¤›n ortas›nda çok zevkle yap›lm›fl
bir çeflme, ortas›ndan incecik sular f›flk›ran bir havuzu besler.
Havuzun dört bir yan›nda da mermerden küçük ve oldukça zevkli
aslan heykelleri vard›r. Ankaral›lar›n gözünde seçkin sanat ürünü VEKAM bahçesinde bulunan
say›lan bu heykellerle çeflme tafllar›, özellikle ‹stanbul’dan getirtilir. bağevi çeşme (2004, A.E.)
Ne yaz›k ki, bu tepelerde su oldukça k›tt›r. Bir su bulup villalar›na
de¤in getirebilmek için 20-30 bin kurufl harcayanlar bile vard›r...
Kentin kuzeyindeki zengin Rumlar›n lüks evlerinin görünümü iyi
olmasa da toprak daha iyi ve meyve a¤açlar› ile e¤imli yerlerdeki
bahçeler daha bereketlidir. Ben Ankara’n›n güneyinde oturmay›
ye¤lerim. Büyük Esat denen o yanlarda evler, derin ve büklümlü,
güzel görünümlü vadiler ve tepelerde yay›lm›flt›r. Küçük bo¤azlar›n
dibinde kavak ve sö¤üt a¤açlar›, ya¤mur sonras› oluflan küçük dere-
lerin yerini gösterir. Yer yer görülen yafll› ç›narlar, geçen yüzy›ldaki
Avrupal› tüccarlar›n evleri yan›nda yükselir. Avrupal›lar›n tümü bu
yanlar› ye¤lemifltir. Biraz daha uzakta Çengikaya (Çankaya) tepele-
rinde Türklerin evleri ile Katolik küçük burjuva evleri yan yanad›r.
Çamur s›vayla ince tahtadan yap›lan bu evlerin görünümü, daha
güzeldir. Kalenin dibinde yelpaze gibi yay›lan tüm kent burada
gözümüzün önündedir. Ama, Hüseyin Gazi’den Olimpos’a de¤in
uzanan genifl ufukta kent sadece bîr nokta gibi kal›r... Bahar ve yaz
75
osmanl›’da ankara

mevsimleri boyunca ba¤larda kal›nmaz. Kalma süresi ortalama üç


ay› bulmaz. Ya Nisan sonu, ya da May›s bafl›nda ç›k›l›r ve Haziran
ortas›nda yine kente dönülür. S›cak aylarda, daha genifl ve yüksek
olan kent evlerinde günler daha iyi geçer, dahas› ba¤larda gölgelik-
ler azd›r ve at ya da eflek s›rt›nda da olsa her gün kentteki ifle gidip
gelmek yorucudur. Böylece, ürünler olgunlafl›ncaya de¤in Ankara’da
kal›n›r ve 15 Eylüle do¤ru herkes yeniden ba¤lara göçer. Kent, Ekim
Keçiören’de eski bir ortalar›na de¤in boflalm›fl gibi olur.”99
bağevinde faaliyet gösteren
VEKAM binası (2004, A.E.) Ankara, flehir civar›nda bulunan akarsular sayesinde flehir
civar›nda sulu tar›m yapma imkan› vard›r. Ankara’da dört akar
su vard›r. Bunlar:
‹ncesu: Elma Da¤›n›n bat› yamaçlar›ndan ve Mo¤an Gölü
civar›nda toplanan sulardan meydana gelir. ‹smi gibi küçük ve ince
bir sudur. ‹mrahor Köyünden geçer, güneyden kuzeye do¤ru akar
ve ‹stasyon taraf›ndaki düzlükten do¤ruca Akköprü’ye gider. Orada
Ankara Çay›’na kar›fl›r. Bu su yaz›n kurur ve yahut pek az akar.
Hatip Çay›: Bu su as›l kayna¤›n› ‹dris Da¤›’ndan al›r.
Güneyden bat›ya do¤ru akar ve Hasano¤lan ovas›n›n da sular›n›
toplad›ktan sonra bat›ya dönerek Kayafl vadisini sular. fiehrin
civar›ndaki bahçe ve bostanlar aras›ndan geçtikten sonra kalenin
bulundu¤u dik yamac›n kuzeyinden dolafl›r. Kaz›kiçi, So¤ukkuyu
ve di¤er bostanlar› da sular. Ankara vadisinin bafllang›c›nda
Ankara çay›na kar›fl›r.
Çubuk Çay›: Yaz›n çok azal›r ve akmad›¤› da olur. Çubuk Çay›
kuzeyde Aydos Da¤›’ndan ald›¤› muhtelif küçük sular› toplad›ktan
sonra, Çubuk Ovas›n› kuzeyden güneye do¤ru sulayarak gelir.
Ankaran›n on sekiz kilometre kuzeyinde Sar›calar bo¤az›ndan
dar vadiye girer. Burada on dört kilometrelik vadiyi tamamiyle
sulad›ktan sonra flehrin iki kilometre kuzeyinden bat›ya dönerek
Ankara Çay›’na kar›fl›r.
Ankara Çay›: ‹ncesu, Hatip Çay› ve Çubuk Çay›’n›n sular›n›
ald›ktan sonra bat›ya do¤ru ak›fl›na devam eder ve 130 km. bir mesa-
fe ald›ktan sonra Yazhöyük mevkiinde Sakarya Irma¤›’na kar›fl›r.
Bostanlar›n bir k›sm› flehrin kuzey k›sm›nda Akköprü
civar›nda, yani ‹ncesu Deresi, Hatip Çay› ve Çubuk çay›n›n
birleflti¤i noktadad›r. Bu bölge sulak arazi yap›s›na sahiptir.
Bu bostanlara “So¤ukkuyu” ve “Kaz›kiçi” bostanlar› denilir. Bu
sebeble “Bostani”, “Osmaniye” ve “fiemseddin” mahallelerinde
bostanc›lar ikamet ederler. Di¤er bostanlar Cebeci’den Kayafl’a
giden Hatipçay› vadisinde olup, bunlara da “demirli bostanlar›”
ismi verilir. Bostanlarda her nevi yaz ve k›fl sebzeleri ekilir.
Ankara flehir ve köylerindeki bostanlarda ve bahçelerde
yetiflen sebzeler: Bezelye, yerelmas›, karamarul, k›v›rc›k, salatal›k,
bakla, sar›msak, p›rasa, lahana, k›rm›z› turp, tere, semiz otu, pan-
car, ayçiçe¤i, so¤an, börülce, enginar, domates, patl›can, biber,
kabak, bamya, pamuk, haflhafl, tütün, susam, fasulye, kenevir,
patates, çilek, havuç, ›spanak, kavun ve karpuz.
76
osmanl›’da ankara

E⁄‹T‹M
Osmanl› devri Ankara’s›nda e¤itim, di¤er vilayetlere nazaran
oldukça ileri seviyededir. E¤itim kurumlar›n›n binalar›, ö¤retim
kadrosunun maafllar›, ö¤renci harçl›klar› ve di¤er masraflar
genellikle hay›rsever kifliler taraf›ndan vak›f yoluyla karşılanır.
Özellikle ahilerin bafllatt›¤› e¤itim kurumlar›, di¤er esnaf
kollar›n›n üyeleri taraf›ndan da desteklenir. fiehirde Sultan
ve vezir taraf›ndan yapt›r›lan e¤itim kurumu, sadece K›z›lbey
Medresesi’dir. Osmanl› e¤itim ve yönetim sisteminde önemli bir
yeri olan Ankara medreselerinin neredeyse tamam› özel flah›slar
taraf›ndan yap›lm›flt›r. (Ankara’da bulunan e¤itim kurumlar›nda
yetiflen say›s›z Ankaral› alim, flair, edip, devlet adam› ve sanatç›
gibi kifliler çeflitli yönleriyle ilk defa derli toplu ansiklopedik
yay›n, bu dizi serisinde yay›na haz›rlanm›flt›r.)
Osmanl›’n›n kuruluflundan itibaren en önemli e¤itim kurumu
“medrese”lerdir. “S›byan mektebi” ve “mualimhane”lerden sonra
bafllayan medreselerde, üniversite e¤itimine kadar uzanan genifl
bir yelpaze içinde talebeler e¤itim görür.
Osmanl› devrinde okula gitmeyen veya gidemeyenlerin e¤itimleri
için de çeflitli programlar uygulan›r. Öncelikle birer ibadethane olan
camiler ayr›ca, önemli bir e¤itim merkezidir. Camilerde “hatip” ve
“vaiz”ler, halk›n e¤itimi ile ilgilenir. Yine haftan›n belli günlerinde
büyük camilerin baz›lar›nda görevli “ders-i âmm” denilen müder-
risler, halktan isteyenlere ders verir. Kat›lanlar›n anlayaca¤› fleklide
düzenli bir programla ders verilmesi, Osmanl› devrinde yetiflkinlerin
e¤itimi için uygulanm›fl di¤er bir e¤itim sistemidir.
Osmanl› devletinin son dönemlerinde medreselerin yerini
mektepler al›r. Yenileflme hareketleri ile kurulan mektepler s›ras›
ile “ibtidai”, “rüfltiye” ve “idadi” ad›n› tafl›r. Bu mekteplerde ilk,
orta ve lise seviyesinde e¤itim verilir.

MEKTEPLER
Mektepler, Osmanl› devletinin son dönemlerinde ortaya
ç›kan bir e¤itim kurumudur. fiehir ve kazalarda bulunan mektep-
lerin ço¤unlu¤u ‹kinci Abdulhamid Han zaman›nda yap›lm›flt›r.
XX. yüzy›l bafllar›nda Ankara’da bulunan mektepler flunlard›r:
1. Mekteb-i ‹dadi.
2. Hamidî Sanayi Mektebi.
3. Dar’ül-Muallimîn.
4. Nakflibendî Mekteb-i ‹btidadi-i Hamidisi.
5. Yeflil Ahi Mekteb-i ‹btidadi-i Hamidisi.
6. Afla¤› Yüz Mekteb-i ‹btidadi-i Hamidisi.
7. ‹nas-› Rüfldî (K›z Lisesi).
77
osmanl›’da ankara

8. ‹nas-› Mekteb-i ‹btidaisi.


9. Nümûne Tarlas› ve Çoban Mektebi.
10. Ayafl Rüfldîye Mektebi.
11. Ayafl ‹btidai Mektebi.
12. Beypazar› Rüfldîye Mektebi.
13. Beypazar› ‹btidai Mektebi.
14. Beypazar› ‹nas-› Rüfldî.
15. Nall›han Rüfldîye Mektebi.
16. Nall›han ‹btidai Mektebi.
17. Yabanabad Rüfldiye Mektebi.100

S›byan Mektepleri:
Evliya Çelebi, Ankara flehir merkezinde yüzseksen adet s›byan
mektebi oldu¤unu zikreder.101 fiehir merkezinde 65 erkek, 4 k›z;
Ayafl kazas›nda 55 erkek, 3 k›z mektebi; Beypazar› kazas›nda
37; Nall›han kazas›nda 67; Haymana’da kazas›nda 150; Bala
kazas›nda 4; Kalecik kazas›nda 157; Yabanabad kazas›nda 137
adet s›byan mektebi vard›r.102
Çeflitli vak›f kay›tlar›nda Ankara mektepleri hakk›nda baz› bil-
gilere ulaflmak mümkündür. fier’i sicil kay›tlar›na göre Ankara’da
tespit edilen s›byan mekteplerinin say›s› oldukça fazla olup, bir
ara 60’› bulur. S›byan mektepleri “muallimhane” olarak da an›l›r.
Mevlana Bedreddin Muallimhanesi, Samanpazar›nda Abdülhadi
Mektebi, Zincirli Cami civar›nda olmas› muhtemel Ankaravî
Mehmed Emin Efendi Muallimhanesi, Papani Mahallesinde
Alemdar el-hac Ahmed Muallimhanesi, Karacabey Hamam›n›n
güneydo¤usunda Ahi Hac› Murad Mahallesi Muallimhanesi bun-
lardan baz›lar›d›r. 103
Ankara’da yaflayan az›nl›klar, devletin kontrolünde çocuklar›n›n
e¤itimi için mektepler açm›fllard›r. Bunlar hakk›nda arflivlerde bulu-
nan çeflitli kay›tlar›, Musevilere ait Havra ve mektep vakf›n› örnek
olarak verebiliriz.104 Cumhuriyetin ilk y›llar›nda, Musevi Mektebi
Eskicio¤lu (Öksüzce) Camiinin kuzeyindeki bofl arsada, Kurflunlu
Camii ve Musevi Havras› aras›nda da Rum Mektebi vard›r.105

Beypazar› Tafl Mektep:


‹lçe merkezi ‹stiklâl Mahallesinde, Kurflunlu Camii’nin
bat›s›nda yer alan Tafl Mektep, e¤imli bir arazide yer al›r. Daha
çok geleneksel özellikler tafl›yan bir evi and›ran, iki katl›, çat›l›
bir yap›d›r. Kuzeyde bir yamaca yaslanan yap›n›n do¤u cephesi-
ne sonradan üç katl› bir okul binas› yap›lm›flt›r.
Yap›n›n alt kat›n›n tamam›, yola bakan güney cephesi d›fl›nda
kaba yonu tafl› ile örülüdür. Güneyi ba¤dadi duvarl› olup, üst kat›
da ahflap karkas olarak yap›lm›fl, ba¤dadi dolguludur. Yap›n›n
içi ve d›fl› kireç s›val›d›r. Yap›n›n birinci kat sofas› etraf›nda dört
oda s›ralanm›fl, üst kat ise bir sofan›n önünde bir mekan ile iki
yan›ndaki boyuna uzanan iki uzun mekandan meydana gelir.
78
osmanl›’da ankara

Beypazarı Taşmektep
(M. Kezer)

Yap›n›n kitabesi veya inflas›yla ilgili bir belge yoktur. XIX.


yüzy›lda yap›lm›fl olmal›d›r. Daha önce Kur’an Kursu ve yurt
binas› olarak kullan›lan Tafl Mektep, geleneksel konut tarz›nda
infla edilmifl bir e¤itim yap›s›d›r. Tarihi yap›, günümüzde turizm
amaçl› olarak kullan›lmaktad›r.

Mekteb-i Sultanî (Tafl Mektep):


Halk aras›nda Tafl Mektep olarak an›lan Mekteb-i Sultanî,
Namazgah Tepesi’nin alt›nda, Yüksek ‹htisas Hastanesi’nin
yerinde bulunuyordu. Eski resimlerde iki katl›, dikdörtgen planl›,
çat›l›, yap›n›n kesme Ankara tafl›yla yap›ld›¤›, genifl bir bahçe
duvar› içinde, önünde üstü balkon fleklinde kemerli bir girifl
bölümü oldu¤u görülür.106 ‹kinci kata da buradan dönme mer-
divenle ç›k›l›r. Her iki kat› da ayn› plana sahip olan mektebin
girifli genifl bir hole aç›ld›¤›, uzunca bir koridorun iki yan›nda alt›
dershane oldu¤u bilinir.107

Mekteb-i Sultani
(Taş Mektep) (A. Yüksel)

79
osmanl›’da ankara

Ankara valisi S›rr› Pafla’n›n gayretleriyle mektebin inflaat›na


1885 y›l›nda bafllan›r. II. Abdülhamid taraf›ndan yapt›r›lan mek-
tebin yap›m›, 1889 y›l›nda tamamlanarak, “‹dadî” binas› olarak
hizmete aç›l›r. Mektebin 1899-1900 ders y›l›nda 94 Müslim, 17
gayr-› Müslim ö¤rencisi vard›r.108
Ankara ‹dadîsi 1917 y›l›nda, “Sultanî” haline getirilir. Sonradan
yat›l› ö¤renciler için sol tarafa iki katl› bir yatakhane binas›
eklenir. Bu s›rada ö¤renci say›s› 250’yi bulur.
Milli Mücadelenin bafllamas›yla mektebin hoca ve talebele-
rinden bir k›sm› cepheye gider. Bu sebeple mektepte e¤itime ara
verilir. Ayr›ca yat›l› k›sm› idarecileriyle birlikte Kayseri’ye tafl›n›r.
1920 y›l›nda Ankara’da bulunan hastanenin de yetersiz kalmas›
üzerine Tafl Mektebin üst kat›, hastane olarak kullan›l›r. Alt kat› ise
Milli Müdafaa Vekaleti’ne tahsis edilir. Mektep, 1921 y›l›nda Ulus’ta
alt kat› Maarif Vekaleti olarak kullan›lan Darülmuallim’in binas›nda,
tekrar e¤itime aç›l›r. 1924 y›l›nda Tafl Mektep, orta ve lise bölümle-
riyle Ankara Erkek Lisesi olarak tekrar e¤itime devam eder.
Ankara Erkek Lisesi için S›hhiye’de yeni bina yap›m›na bafllan›r.
Tafl Mektep 1939 y›l›nda boflalt›larak, yeni binaya tafl›n›r. Bu okul-
da Atatürk Lisesi ad›yla e¤itime devam edilir. Tafl›nmadan sonra
yeni bir bina yap›m› için tarihi bina y›k›l›r.
Osmanl›dan Cumhuriyete uzanan bir kültür köprüsü olarak
nitelenen Ankaral›lar›n Tafl Mektebi, Cumhuriyeti infla eden ayd›n
kadronun bir k›sm›na kucak açar. Tafl Mektep, gerçekten güzel bir
mimari eser olmas›na ra¤men, Ankara’da sanki hiçbir bofl yer
yokmufl gibi (orada okuyup yetiflen ve memleket idaresinde söz
sahibi olan ö¤rencileri taraf›ndan) y›k›larak, yerine flimdiki hasta-
ne binas› yap›lmas›, ibretlik bir olayd›r.109
Dar’ül-Muallimîn (Ö¤retmen Okulu):
Ulus Meydan›nda, bugünkü Ulus ‹flhan›n›n yerinde bulunan
Dar’ül-Muallimîn, kesme ve moloz taflla yap›lm›fl, kare planl›, iki
katl›, çat›l› bir yap›d›r. Dörtgen bir alan› kaplayan yap›n›n ortas›nda
avlusu vard›r. II. Abdülhamid devrinde ö¤retmen yetifltirmek için
yap›lan bu binay›, hangi ustan›n yapt›¤› hakk›nda elimizde bilgi
yoktur. Yap›m›na 1900’lerde bafllan›lan bina, Ö¤retmen Okulu
olarak 1907’de Vali Ferit Pafla döneminde hizmete aç›l›r.110
1870 y›l›nda kurulan vilayet matbaas›n›n gelirinin fazlas›yla,
II. Abdülhamid’in ad›yla “Medrese-i Hamidiye” ad›yla an›lan
bir kurum oluflturulur. Bünyesine bir “Dar’ül-Muallimîn”, bir
“rüfldiye”, bir k›z okulu ve bir örnek ilkokulu (nümune-i ibtidaî)
bulunan bu kurumun, ö¤retmen maafllar› dahil, genel masraflar›
Vilayet Matbaas›’n›n gelirinden karfl›lan›r.111
Bina, Birinci Meclis için Ankara’ya gelen milletvekillerinin
yatakhanesi ve yemekhanesi olmufl, bir ara da Maarif Vekaleti
olarak kullan›l›r. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulufluna tan›kl›k
eden bu tarihi bina da, 1950’lerde ç›kan bir yang›nla harap olur.
Daha sonra da y›k›l›r.112
80
osmanl›’da ankara

Dar’ül-Muallimîn
Mekteb-i Sanayi: (Öğretmen Okulu)
ve Millet bahçesi (BELKO)
Günümüzde Osmanl› döneminden kalan e¤itim yap›lar›ndan
birisi de Ulus’ta, Ziraat Bankas› binas›n›n karfl›s›nda bulunan,
Mekteb-i Sanayi’dir.
Ankara tafl› ile yap›lm›fl, iki katl› ve çat›l› bir bina olan mekte-
bin arka taraf›nda, büyük bir avlunun üç taraf›na s›ralanm›fl tek
katl› atölye k›sm› bulunur. Mekteb-i Sanayi
(2005, A.E.)

81
osmanl›’da ankara

II. Abdülhamid taraf›ndan yapt›r›lan “Hamidiye Sanayi-i


Mektebi”nin yap›m›, 1885-1891 y›llar› aras›nda Ankara’da vali
olarak bulunan Abidin Pafla zaman›nda tamamlan›r.
Günümüzde Ulus Endüstri Meslek Lisesi olarak kullan›lan
yap›, yap›l›fl amac›na uygun olarak kullan›lan, ender tarihi
yap›lardan biridir.
fierelikoçhisar Hamidiye Mektebi:
Mektep; dikdörtgen planl›, bodrum üstünde iki katl›, kagir, çat›l›
bir yap›d›r. Yap›m›nda kesme ve moloz tafl kullan›lan mektebin
dar cephelerinde üçer, genifl cephelerinde yedifler kemerli pen-
cere bulunmaktad›r. II. Abdülhamid devrinin geleneksel mimari
anlay›fl›yla yap›lan mektebin duvarlar›, köflelerde pencere ve kap›
kenarlar›nda kesme tafl, aralarda moloz tafl üstü s›val› olup yap›n›n
girifli, ön cephenin ortas›nda bas›k kemerli bir aç›kl›kt›r.
Kitabesi bulunmayan mektep, uzun zaman okul ola-
rak kullan›lmas›na karfl›l›k, günümüzde bofl ve bak›ms›z bir
durumdad›r. Kap› üzerinde II. Abdülhamid Han’›n kitabesi halen
Şereflikoçhisar’da durmaktad›r. Tarihi bu yap›n›n onar›larak bir e¤itim kurumu hali-
II. Abdülhamid Han’ın
yaptırdığı bina (Hamidiye ne getirilmesi bir vefa borcudur.113
Mektebi) (2005, A.E.)

82
osmanl›’da ankara

Nallıhan İbtidai Mektebi


(Belediye Hizmet Binası)
(2005, A.E.)

Nall›han ‹btidai Mektebi:


Mektep; iki katl›, kagir, çat›l› bir yap›d›r. Yap›m›nda kesme
ve moloz tafl kullan›lan mektep, geç dönem Osmanl› mimari
anlay›fl›n› yans›tmaktad›r. Üçgen al›nl›kl› üç bölüm halindeki ön
cephenin ortas›ndan yuvarlak kemerli bir kap› ile binaya girilir.
Nall›han Belediyesince 2003 y›l›nda restore edilen bina,
Belediye hizmet binas› olarak kullan›lmaktad›r.
Haymana ‹btidai Mektebi:
Mektep iki katl›, kagir, çat›l› bir yap›d›r. Yap›m›nda kesme
ve moloz tafl kullan›lan mektep, son dönem Osmanl› mimari
anlay›fl›n› yans›tmaktad›r. Ön cephenin ortas›ndan bas›k kemer-
li bir kap› ile girilen binan›n, fiereflikoçhisar’daki mekteple
benzerli¤i sebebiyle, ayn› ustan›n eseri oldu¤unu düflünebiliriz.

MEDRESELER
Osmanl› devrinde Ankara’da çok say›da mektep, medrese gibi
e¤itim kurumlar› oldu¤unu çeflitli belgelerden ö¤reniyoruz. Bu
medreselerde zaman›n›n ünlü alimleri yetiflmifltir. Öyleki Ankara
medreselerinde yetiflen müderrisler, bir dönem Osmanl› devle-
tinin “fieyhülislam”l›k müessesesinin bafl›nda zincirleme görev
yapar (Bayramzâdeler ve Dürrizâdeler).
Milli Mücadele’nin manevî dinami¤i olan “Ankara Fetvas›”n›
Ankaral› müderrisler haz›rlar. Cumhuriyetin kuruluflunda büyük
eme¤i olan Ankaral› müderrislerin yetiflmesine tan›kl›k eden hiç-
bir medrese binas›, maalesef günümüze kadar gelmemifltir.
83
osmanl›’da ankara

Selçuklu devrinde veya daha sonralar› yap›lan Saraç Sinan


Medresesi, K›z›l bey Medresesi, Melike Hatun Medresesi, fieyh
Çelebi Darülhuffaz›, Kad› Çelebi Darülhuffaz› Osmanl› devrinde
de kullan›lmaya devam edilir. 1530 tarihli Tahrir Defterinde, bu
medreselerin isimleri geçmekte; Sarmiye Medresesinin harap
oldu¤undan zaviyeye çevrildi¤i zikredilir.114
XIX. yüzy›lda Il›k Mescid bitifli¤inde bulunan Saidiye Medresesi,
K›z›ldervifl Mahallesinde Hac› Abdullah bin Ahi Medresesi, Aflhor
Mahallesinde Fazliye Medresesi, Do¤an Bey Medresesi, Hisar
Medresesi, fieyh Hüseyin Türbesine bitiflik el-Hac fiehabeddin
Medresesi ve fiükriye Medresesi arfliv belgelerinden bilinen med-
reselerden baz›lar›d›r.115 Evliya Çelebi Ankara’da Mustafa Pafla
Medresesi, Taflköprülü o¤lu Medresesi, Seyfeddin Medresesi ve
Kethüda Medresesinin meflhur oldu¤unu yazar.116
Evliya Çelebi Ankara için: “Ve ayan›, eflraf›, vezirleri, âlimle-
ri, sâlihleri, fleyhleri ve seyyidleri, maarif ehli safal› yaran dost
flairleri hadsiz hesaps›zd›r. Gerçi Anadolu topra¤›nda Etrâk
(Türk) vilâyetlerinden say›l›r amma musannifi, müellifi, tefsircisi,
hadisçisi, tecvidli Kur’ân haf›z› vard›r. Ve gayet temiz, eriflkin,
anlay›fl› keskin, iki binden fazla Kur’an’› ezberlemifl temiz,
masum k›zlar› ve o¤lanlar›, haf›z ve hafiyeleri vard›r. Ve nice bin
kimseleri Yaz›c›zâde Mehmed Efendi’nin eseri “Muhammediyye”
kitab›n› ezberlemifllerdir. “Tarikat-i Muhammediyye” kitab›n›
ezberlemifl adamlar›, Muhammedî yola yönelmifl hâl sahibi,
güzel hâl ile tan›nan Allah adamlar› çoktur. Hattâ ermiflli¤ine
inan›lan Abdurrahman Efendi, çâr-darb, yani b›y›k, sakal, kafl ve
kirpikten kurtulmufl bir cilâl› çehreli kimsedir. Hac› Bayram-› Velî
azizin soyundand›r…”117 der.
Eski Ankara’dan günümüze sa¤lam bir medrese ve mektep
binas› gelememesinin sebeplerinden birisi, Vak›flar›n tasfiye-
si s›ras›nda bunlar›n, Maarif ve Özel ‹dare teflkilatlar›na tes-
lim edilerek yerlerine genellikle okul yap›lmas› veya sat›lm›fl
olmalar›d›r. Osmanl› devrinde kullan›lan K›z›lbey Medresesi’nin
baz› resimleri vard›r. Saraç Sinan Medresesi ise asl› de¤iflmifl bir
yap› olup, medresenin sadece ismi yaflamaktad›r.
1907 y›l›na gelindi¤inde Ankara flehir merkezinde 19, Ayafl
kazas›nda 11, Beypazar› kazas›nda 7, Nall›han kazas›nda 2,
Kalecik kazas›nda 4 medrese bulunmaktad›r.118 Cumhuriyetin
ilan›nda ise dört medresenin e¤itime devam etti¤i bilinir.119
Ankara’n›n bir ilim ve e¤itim merkezi olmas›n› sa¤layan med-
reselerden baz›lar› flunlard›r:
Ahi Yakub Medresesi:
“Ahi Yakub Medresesi” vakf›n›n tevliyeti, Ahi fierafeddin
evlad›ndan Seyyid b. Ali Pafla’ya, berat-› hakani ile verilmifl ve
Mevlana H›z›r’›n tasarrufunda bulundu¤una dair belgeler mevcut
olup, vakf›n gelirleri de oldukça fazlad›r. Medresenin yeri bilinmi-
yor.120
84
osmanl›’da ankara

Yeflil Ahi Medresesi:


Ahi fiemseddin Ahmed’in Nisan 1439 tarihli vakfiyesinde,
babas›n›n ad›n› tafl›yan Ahi Murad Mahallesinde, dedesi Ahi
Hüsam’›n zaviyesinin yan›na bir medrese yapt›rd›¤›, medreseye ve
dedesinin zaviyesine pek çok arazi ve dükkan vakfetti¤i kay›tl›d›r.
Vakf›n gelirleri; Ankara yak›nlar›ndaki Hasunlar, Bay›nd›r ‹lyas
Mezraas›, Bektafl, Alpagut, Hamurcuk köyleri, harab Dumlup›nar
ve Yaflp›nar köyleri, Kazan ilçesinde Ahi ‹smail köyü, Habib viran›
mezraas›, Ankara’da Piyamlu mevkiindeki mezraa, Koyunpazar›
Mescidi yan›ndaki Mengenehane’dir.121 Medresenin Evas›t-›
Zilkade 842 / Nisan 1439 tarihli vakfiyesi 1439 tarihli oldu¤una
göre yap›, bu tarihten önce yap›lm›fl olmal›d›r.
Karacabey Hamam› arkas›nda bulunan külliyeden günümü-
ze, sadece Yeflil Ahi Camii kal›r. Yeflilhane Medresesi olarak
da an›lan bu medrese, Cumhuriyetin ilan›nda e¤itimine devam
etti¤i bilinir. Günümüzde Medresenin yerinde bir f›r›n vard›r.
Ye¤en Bey Medresesi:
Medrese binas›n›n, Anafartalar Caddesinde k›smen eski
Adliye binas›n›n yerinde bulunan, 1917 yang›n›nda hasar gören
ve daha sonra da y›k›lan Ye¤enbey Camiinin yan›nda oldu¤u bili-
nir. Medrese, “Ye¤en Bey” diye meflhur Hac› Mehmed bin H›z›r
Bali taraf›ndan, 842 /1438-9 tarihinde kiliseden çevirdi¤i cami ile
birlikte yapt›r›lm›fl olmal›d›r. Cumhuriyet devrine kadar faaliyet-
te olan medresede, eski Diyanet ‹flleri Baflkan› R›fat Börekçi’nin
müderris oldu¤u bilinir.122
Hanigâh Medresesi:
Bendderesi civar›nda bulunan Kamerüddin zaviyesi
hanikah›n›n yan›na yapt›r›lan medrese hakk›nda, baz› vak›f
kay›tlar› d›fl›nda fazla bir bilgi yoktur.123
Seyfiye Medresesi:
Ankara Hapishanesi yak›nlar›nda bulunan medresenin
yapt›ranı ve yap›l›fl tarihi bilinmemektedir. “Mâh-› Bülendî”,
“Seyfî” gibi isimlerle de an›l›r.124 1530 tarihinde “Mah-› Bülendiye,
nam-› di¤er Seyfiye Zaviyesi” fleklinde tahrir defterinde kay›tl›
olmas›ndan125 buras›n›n, önce zaviye olarak kullan›l›p, daha
sonra medreseye çevrildi¤i anlafl›l›r.
“Ellili medreseler” payesindeki medresenin müderrisleri
hakk›nda baz› kay›tlar vard›r. Medresenin II. Bayezid devrinde,
G›yaseddin Pafla Çelebi ve Taflköprülü Muslihiddin Mustafa
Efendi’den baflka isimleri bilinen müderrisleri de vard›r.126 Evliya
Çelebi’nin Ankara’n›n meflhur medreseleri aras›nda sayd›¤›
Seyfiye Medresesi, XIX. yüzy›lda faaliyettedir.127
Melike Hatun (Kara) Medresesi:
Günümüzde Gazi Lisesi’nin arkas›nda Eski Hamam (Eyne
Bey)’›n yan›nda oldu¤u bilinir. Ankara’n›n Osmanl› hakimiyetine
girdi¤i zamanlarda Melike Hatun taraf›ndan Hatuniye Mescidi ile
85
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram-ı Veli’nin


müderrislik yaptığı
Melike Hatun Medresesi’nin birlikte yapt›r›l›r. Halk aras›nda “Kara Medrese” diye bilinen bu med-
(Kara Medrese) geliri olan rese, Hac› Bayram-ı Veli’nin burada müderrislik yapmas› ile meflhur
Eyne Bey Hamamı
(2005, A.E.)
olur.128 Kara Medrese’de XIX. yüzy›la kadar e¤itim devam eder.
Arfliv kay›tlar›na göre Melike Hatun medresesinin Eynebey
Hamam›, Solfas›l ve Balgat köylerinde toplam 6909, Murtazabad
kazas› (Kazan)da Girenos (Orhaniye) köyünden 4677 akçe has›lat›
vard›r.129 Medresenin mimari flekli hakk›nda herhangi bir bilgi yoktur.
I. Murad’›n subafl›lar›ndan Eyne Bey’in Bal›kesir’deki
zaviyesine gelir getirmek için yapt›r›p, 1405 tarihli vakfiyede
belirtildi¤i üzere vakfetti¤i alt› hamamdan birisi130 olan Eyne
Bey Hamam›’n›n gelirinin yar›s› (Melike Hatun’a düflen k›sm›),
Kara Medrese için vakfedilir. Melike Hatun, hamam›n yap›lmas›
esnas›nda para yard›m›nda bulunarak, gelirden düflen pay›n›
Ankara’daki hayrat›na vakfeder.131 Bu bilgilere göre Medresenin
XV. yüzy›lda yap›ld›¤› anlafl›l›r.
Ak Medrese:
Osmanl›lar döneminde Ogüst Mabedi, uzun bir süre medrese
olarak kullan›l›r. Augustus Tap›na¤›n›n içi, kerpiç duvarlarla on
hücreye bölünerek, medrese odalar› haline getirilir.132
Ak Medrese ad› ile meflhur olan bu e¤itim kurumunun, 1530
tarihli tahrir defterinde Fakih Hamam› ve Murtazabad’daki
arazi gelirinden y›ll›k 17620 akçe geliri oldu¤u kay›tl›d›r.133 Hac›
Bayram Külliyesi içinde olan medresenin, ayn› vak›ftan olup
olmad›¤›n› tesbit edemedik.
86
osmanl›’da ankara

Ak Medrese gravürü (G.Günel)


Hacı Bayram Camii bitişiğinde bulunan
Ak Medrese (BELKO)

87
osmanl›’da ankara

Ogüst Mabedi içinde bulunan


Ak Medrese’nin yeri
(2004, A.K.) Ak Medresede II. Bayezid devri ulemas›ndan Çorlulu Ali
Efendi’nin müderris oldu¤u zikredilir.
Yeni Medrese:
Yeri, yap›l›fl tarihi ve yapt›ran› bilinmeyen medresenin, baz› belge-
lere dayan›larak XVI. yüzy›lda yap›ld›¤› kabul edilir. 1593 y›l›nda medre-
se hücrelerinin onar›ma muhtaç oldu¤una dair kay›t bulunmaktad›r.134
1560 y›l›ndan önce otuzlu payesindeki medrese, 1652 y›l›nda ise dahil
payesindedir.135 Bu medresenin XIX. yüzy›lda faaliyette oldu¤u bilinir.
Günümüzde yap› mevcut de¤ildir.
Abdülkerimzâde Hac› Emin Efendi Medresesi:
‹çkalede Alâeddin Caminin do¤usundaki arsaya Seyyid el Hac
Mehmed Emin Efendi taraf›ndan 1742 y›l›ndan önce yapt›r›lan
medrese, befl hücreli bir yap›d›r.136 Medrese harap vaziyette iken
enkaz› sat›larak yeri arsa haline getirilir.137
Sun’iye Medresesi:
‹maret Mahallesinde, Karacabey Hamam› külhan›na
bitiflik arsa üzerinde, Mehmed fiakir Efendi taraf›ndan babas›
Abdülkerimzâde es-Seyyid el-hac Sunullah Efendi’nin paras› ile
yapt›r›l›r.138 Medresenin 16 fievval 1182 / 23 fiubat 1749 tarihli
vakfiyesine göre bir dershanesi ve alt› hücresi vard›r.139 Yap›
günümüzde yoktur.
88
osmanl›’da ankara

fiehabiye (Nakflibendi) Medresesi:


Günümüzde Alt›nda¤ Belediyesi’nin oldu¤u yere rastla-
yan; Koyunpazar›’nda Nakflibendi Türbesi bitifli¤indeki bahçeye
Seyyid Hac› fiehabeddin A¤a taraf›ndan XVIII. yüzy›l sonlar›nda
yapt›r›l›r. Medresede bir dershane, yedi hücre, bir kuyu, bir hela
ve avlu bulunur.140
Milli Mücadele y›llar›nda Sadullah (Seyhan) Efendi bu med-
resenin müderrisi olup, Ankara’da bulunan ‹ngiliz ve Frans›z
birliklerine karfl› ilk direnifli bafllatan kiflidir. “Bu millet içinden,
bir de¤nek bafl›na bir mendil ba¤lay›pta ortaya ç›kacak kimse
yokmudur?” diye hayk›rarak Ankara’da düflman birliklerine karfl›
ilk direnifli bafllat›r.141
A¤azâde Medresesi:
Hac› Musa Camii çevresinde bulunan medrese, 1159 tarihli
vakfiyesine göre A¤azâde diye meflhur, Seyid el-Hac Abdullah bin
Seyid Salih Efendi taraf›ndan 1746-7 y›l›ndan önce yapt›r›l›r.142
Medresenin bir dershanesi ve yedi hücresi vard›r.143 Günümüzde
yap› yoktur.
Mimarzâde Medresesi:
Sab›k Ankara Müftüsü es-Seyyid Mehmed fiakir Efendi
taraf›ndan 1780-1 y›l›nda düzenlenen vakfiyesinde, camiden
baflka bir dershaneli ve on hücreli bir medrese yap›lmas› iste-
nir.144
‹maret mahallesinde Sar› Kad› Camisinin bat›s›nda yer alan Alaaddin Camii
medresenin U planl›, camiden büyükçe bir yap› oldu¤u eski bir bitişiğinde bulunan
Abdulkerimzade Hacı Emin
Ankara flehir plan›nda görülür.145 Yap›n›n yerinde ardiye vard›r. Efendi Medresesi arsası
(2005, A.E.)

89
osmanl›’da ankara

Eminiye Medresesi:
Tahtakale ad›yla meflhur, günümüzde ise Ulus Hali yerindeki
Haseki Camii bitifli¤inde bulunan medrese, Abdülkerimzâde diye
meflhur es-Seyyid el-Hac Mehmed Emin Efendi taraf›ndan 1729 M.
y›l›ndan önce, bir dershane ve sekiz hücreli olarak yapt›r›l›r.146
Bu yap›n›n harap olmas› üzerine, eflraf-› kuzattan Toygarzade
es-Seyyid Mehmed Efendi taraf›ndan 1816 y›l›nda, yerine yeni
bir medrese yapt›r›l›r.147 Günümüzde yap› mevcut de¤ildir.
Sar› Hatib Medresesi:
Yeri, yap›l›fl tarihi ve yapt›ran› bilinmeyen medrese, k›rkl› med-
reselerdendir.148 Daha sonra sahn payesi verilir.149 Medresenin 1890
y›l›nda e¤itime aç›k oldu¤u bilinir.150 Yap› günümüzde yoktur.
fierife Zahide Han›m Medresesi:
Öksüzce Mahallesinde, Abdülhadi Efendinin efli, Seyyid
‹dris Efendinin k›z› fierife Zahide Han›m üç hücreli ve bir ders-
haneli medreseyi yeniden yapt›r›r.151 9 fiaban 1235 / 22 May›s
1820 tarihli vakfiyede, medrese için bir çok dükkan› vakfetti¤i
yaz›l›d›r.152 Yap› günümüzde mevcut de¤ildir.
Yusufiye Medresesi:
Medrese, Hac›do¤an Mahallesinde ‹badullah Caminin sol taraf›na
bitiflik olarak Hac› Yusuf bin Kas›m taraf›ndan yapt›r›l›r.153 Bir dersha-
nesi, sekiz hücresi ve bir kenefi olan medresenin vakfiyesi 16
Aral›k 1730 tarihlidir.154 Medrese binas› günümüzde mevcut
de¤ildir.
Kocabeyzâde Medresesi:
Karacabey’in torunlar›ndan Seyyid Abdülhadi Efendi, May›s
1721 tarihli vakfiyesinde, münasip bir yerde 10 hücreli, bir
dershaneli medrese yap›lmas› istenir. Ancak Medresenin, cami
bitifli¤indeki üç talebe hücresi ve camiden bölünerek yap›lm›fl
olan mekteple ayn› yap› oldu¤u yaz›l›d›r.155
Medresenin yeri günümüzde, Hacettepe Üniversitesi Personel
Otopark›n›n oldu¤u yere rastlamaktad›r.156 Medreseye müderris
tayini hakk›nda baz› vak›f kay›tlar› vard›r.157
Bu medrese, Milli Mücadele y›llar›nda Ankaral›lar taraf›ndan,
gizli karargâh olarak kullan›l›r.
Cemaleddin Medresesi:
Yeri, yap›l›fl tarihi ve yapt›ran› bilinmeyen medrese, yirmili
medreseler payesindedir. XVII. yüzy›l ortalar›nda da dahil paye-
sine yükseltildi¤i bilinir.158 Yap› günümüzde mevcut de¤ildir.
Hac› Hasan Efendi Medresesi:
Turan Mahallesinde bulunan Zeynelabidin Camii’nin avlusun-
da, befl hücreli bir yap›d›r. Ankara eflraf›ndan Müderriszâde el-hac
Hasan Efendi taraf›ndan, XIX. yüzy›l bafllar›nda yapt›r›lm›flt›r.159
Yap› hakk›nda baflka bilgi yoktur.
90
osmanl›’da ankara

Çubuk Kuruçay
Çubuk Kuruçay Medresesi: Medresesi’nin bulunduğu
Kuruçay Köyü (2005, A.E.)
Kuruçay Köyündeki bu medrese hakk›ndaki bilgilere, 13 May›s
1912 tarihli vakfiye ile ulafl›l›r. Mehmedzâde lakapl› Hüseyin A¤a,
1889-90 tarihinde önce dokuz odal› ve bir dershaneli bir medre-
se yapt›rm›fl, daha sonra oda say›s› k›rka ç›kar›lm›flt›r. Yan›nda
kütüphanesi de olan bu medresede çok say›da talebe yetiflir.160
Günümüzde köyde bu yap› yoktur.
Ahmed Çelebi Darülhüffaz›:
Kad› Çelebi diye an›lan Muhyiddin Ahmed bin Abdülhak
Kazasker Çelebi, Kayabafl› mahallesinde bir darülhuffaz (haf›z
okulu) ve kendisi için bir türbe yapt›rm›fl, bunlara gelir getirmek
üzere bir vak›f kurmufltur.161 Tesisin vakfiyesi 1428 y›l› ortalar›nda
tescil edildi¤ine göre darülhuffaz, bu tarihlerde yap›lm›fl olmal›d›r.162
Ahmed Çelebi vakfa gelir getirmek üzere, günümüze ulaflmayan
Sultan Hamam›’n›n dörtte bir hissesi ile baz› arazileri vakfeder.
Türbe ile beraber olmas› muhtemel darülhuffaz›n binas› ve
baflka özellikleri hakk›nda bilgimiz yoktur. 1530 tarihli tapu tahrir
defterinde de ismi geçen darülhuffaz, XIX. yüzy›ldan önce y›k›lm›fl
olmal›d›r ki, sonraki kay›tlarda ismi yer almamaktad›r.163
91
osmanl›’da ankara

T‹CARET VE EKONOM‹
Osmanl› devrinde Ankara, Anadolu’nun önemli bir ticaret
merkezidir. Ankara ve çevresinin “sof” üretim merkezi olmas›,
yurtd›fl› ile ticaret yap›lmas›, flehre büyük bir ticari canl›l›k getirir.
fiehrin ticari merkezi “hanlar bölgesi”dir. Atpazar› ve çevresinde
Bedesten, yan›nda Mehmed Pafla Han›, Uzunçarfl› ve buna aç›lan
Esnaf Çarfl›lar› ve hanlar yer al›r. “Yukar›yüz” ile “Afla¤›yüz”ün
ticari yap›lar›n› Uzunçarfl› birbirine ba¤lar. Bu iki merkezli flehrin
bafll›ca anayollar› flöyledir:
Cenabi Kap›s› (Kayserikap›)’ndan bafllayan bir yolun, flehir için-
de Avanc›klar Mahallesi’nden geçip hafif bir e¤imle yükselerek
Ekinpazar›’ndan Atpazar›’na, oradan da Bedesten’e ulafl›r. Bu yol ayn›
zamanda do¤uya giden ticaret yolunun flehir içindeki uzant›s›d›r.
Atpazar›, “hanlar bölgesinden”, Uzunçarfl› üzerinden Tahtakale’ye
ba¤lan›r. Tahtakale, bir yandan ‹zmirkap›s›’na, bir yandan da
Bal›kpazar› ana yoluyla Hac› Bayram Camii ve Debba¤hane’ye ulafl›r.
Ankara’da, Fatih Sultan Mehmed’in sadrazam› Mahmud Pafla’n›n
yapt›rd›¤› 96 hücreli Bedesten (bugün Anadolu Medeniyetleri
Müzesi’dir) çevresinde ona yak›n büyük han vard›r. Bu hanlar sade-
ce konaklama amaçl› olmay›p, zanaat ve ticaret maksatl› olarak
kullan›l›r. “Hanlar bölgesi” diye adland›r›lan bu bölge, “Uzunyol”
Ankara Tren İstasyonu çarfl›lar› ile Tahtakale’de bulunan hanlarla irtibatlan›r. fiehirde
(A. Yüksel) bulunan ticari amaçl› yap›lar›n ço¤unlu¤u, zaman›n sadrazam ve

92
osmanl›’da ankara

Ankara’nın genel görünümü


vezirleri taraf›ndan, kurduklar› vak›flara gelir temin etmek amac›yla (A. Yüksel)
yap›l›r. Örne¤in, 92 dükkândan oluflan Haffâflar (Ayakkab›c›lar)
Çarfl›s› (Arasta), Çelebi Mehmed dönemi beylerinden Bayezid
Pafla’n›n o¤lu ‹sa Bey taraf›ndan, Bursa’daki medrese ve zaviyesine
gelir sa¤lamak amac›yla yapt›r›l›r. Saraçlar Çarfl›s›, Fatih Sultan
Mehmed’in sadrazamlar›ndan Mahmud Pafla’n›n vak›f mülküdür.
fiehirde ayr›ca hanlardan baflka çarfl›lar ve pazar yerleri bulunur.
fiehir merkezinin flehir suru d›fl›ndaki düzlüklerde bulunan tarla-
larda ve bahçelerde de sulu ve kuru tar›m yap›l›r. Civar çiftliklerde
küçük ve büyük bafl hayvan yetifltirilir.
Ankara’da geleneksel üretim örgütlenmesinde, hemen her
türlü eflya, araç ve hizmet üretilir. Pazar için üretim yapan
geliflmifl bir esnaf teflkilat› bulunur. K›sacas› flehir ve çevresinde
üretilen tah›l ürünleriyle, sebze ve meyvesiyle, yine flehirde imal
edilen mamülleriyle kendi kendine yeten ve d›flar›ya satabilen
bir ticari ve ekonomik güce sahiptir Ankara.
Evliya Çelebi Ankara’y› çok be¤enir, “K›yamet’e kadar
Ankara’n›n Müslüman Türk’ün elinde kalmas›” için dua eder ve
flöyle anlat›r:
“Toplam iki bin dükkân› vard›r. Bir süslü yap› bedesteni164
vard›r ki dört zincirli kap›s› vard›r. Genellikle çarfl›s› bir yüksek
yere yap›lm›flt›r. Uzun çarfl›s›, Sipahi pazar› ve afla¤›da Tahtakale
pazar›, gayet kalabal›k ve ma’mur flenlikli pazarlard›r.
Kahvehaneleri ve berber dükkânlar›, insan kalabal›¤› ile
meflhurdur. Bütün çarfl›s› ve bütün mahallelerin ana yollar›,
bafltan bafla pak beyaz tafl ile kald›r›m döflelidir.
Bu flehir ahalisinin genellikle zenginleri samur ferace, orta
hallileri çuka serhaddî, kontufl ve çeflit çeflit ferace giyerler.
San’at ve meslek sahipleri beyaz bez ve muhayyer ferace, âlim-
leri bafltan aya¤a renk renk sof ferace giyerler. Zira sof yurdudur.
Kad›nlar› tamamen rengârenk sof ferace giyip gayet edeplice
gezerler.
Gerçek iklimin beflincisinden ve 17 yerel iklimden oldu¤undan
enlemi … ve boylam› … oldu¤undan suyu ve havas› gayet
yumuflak olup, halk›n›n yüzlerinin renkleri k›z›l›ms›d›r. Gençleri
ve güzelleri herkesçe be¤enilir…
Ankara halk› genellikle karalar ve denizler tüccar›d›r. ‹zmir’de,
Frengistan’da, Arabistan’da, M›s›r’da ve yedi iklimde sof mak-
93
osmanl›’da ankara

Ankara tren istasyonu ile


şehri birleştiren İstasyon bul oldu¤undan, halk› seyahat ile ticaret ederler. Ermenisi ve
caddesi (BELKO) Yahudisi gayet çoktur. On mahalle Ermeni ve iki cemaat say›l›r
Yahudileri vard›r. Ama Urum ve K›ptî azd›r.
Ba¤› azd›r ama bahçeleri çoktur. Lâkin sahralar›nda köyleri
bak›ml›, bütün halk› zengin ve mutludur. Ekinlikleri güzel, halk›
garipleri sever. Sevimli ve verimli köylerinde ekinlikleri bol, hay-
rat ve bereketleri çok, nimetleri çok çok bol, kaynak sular› akar
ve ça¤lar. Bak›ml› ve flenlikli bir beldedir ki kalesi ve flehri ben-
zersizdir. Allahu Tealâ dünyan›n sonuna kadar Osmanl›lar elinde
ebedî ede. Âmin, yâ Müste’ân.”

SOF ÜRET‹M‹ VE ANKARA KEÇ‹S‹


Ankara’n›n uluslar aras› üne sahip ve “beyaz alt›n” duru-
munda olan ticari mal›, “sof” üretimidir. De¤iflik zamanlarda
Ankara’ya gelmifl olan gezginlerin hepsinin dikkatini, flehirdeki
sof üretimi ve ticareti çeker. Örne¤in, 1555’de Ankara’y› görmüfl
olan Michele Membre, buras›n› “zambelotti yap›lan yer” diye
tan›mlar. “Zambelotti” dedi¤i softur. 1555’te Ankara’dan geçen
Busbecq, uzun tüylü tiftik keçilerini tüylerinden iplik yap›m›n›,
bu ifllemin Ankara’ya has oldu¤unu anlat›r. Busbecq’in yan›nda
bulunmufl ve gördükleriyle ilgili ayr›nt›l› bilgiler vermifl olan
Dernschwam’›n gözlemleri bu konuda bizleri ayd›nlat›r.
Dernschwam, sof üretiminin her safhas›n› dikkatlice gözlemifl
ve dokunan kumafllar›n güzelli¤inden övgüyle sözeder:
“Ankara flehrinde, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Türkler bir
arada yafl›yorlar. Burada çok miktarda sof dokunuyor. Bizzat gördük.
94
osmanl›’da ankara

Dokumac› say›s› da çok fazla. Sof, yukar›da bahsetti¤imiz tiftikten


yap›l›yor. Biz, yaln›z Rumlar›n sofu nas›l yapt›klar›n› gördük. Önce
e¤irilmifl, bükülmüfl ipli¤i y›k›yorlar. Sonra s›cak suda kaynat›yorlar;
daha sonra da pres alt›na koyup suyunu tamamen al›yorlar. Sof
dokunmadan ve iplikler kesilmeden bu iplikleri bir yerden di¤er
bir yere do¤ru iyice geriyor ve ya¤l› bir madde ile ya¤l›yorlar. Bir
süre sonra iplikler dokuma tezgâh›nda geriliyor ve sof dokunmaya
bafllan›yor. Dokunan kumafl bir akar suda sabunla iyice y›kan›yor.
Bu haliyle sof, bir mohere benziyor. Soflar, yüksekçe, a¤›zlar› kapak-
larla iyice kapanm›fl bak›r kazanlara istif ediliyor. Bir kazana 70
parça konabiliyor. Sonra kazan temiz su ile dolduruluyor ve tam
bir gün bu halde b›rak›l›yor. Her parçan›n aras›na göl k›y›lar›nda
yetiflen içi bofl sazlar (ince kam›fl) yerlefltiriliyor. Böylece her kumafl
parças›n›n aras›na su gelmesi sa¤lan›yor. Sonra kazandan ç›kar›lan
soflar, yine 70 parça üstüste istif edilerek bir pres alt›na konuluyor.
Bu suretle kumafllar›n suyu tamamen al›nm›fl oluyor. Soflar presin
alt›na konmadan aralar›na konmufl sazlar ç›kar›l›yor. K›saca, bu
kaynatma ve presleme usulü ile kumafllarda zerre kadar su kalm›yor.
Kumafllar boylu boyuna yerlere seriliyor. Sonra katlan›p yeniden
pres alt›na konuyor ve nihayet haz›r duruma getiriliyor. Bizim kaza-
da görebildiklerimizin hepsi de siyah softu. Yar›m parça kumafl›
akçeye sat›yorlard›. Boyama ve kaynatma iflleri için ayr› ayr› özel
aletler kullan›l›yor. Dokumac› say›s› da pek çok. Sofun büyük k›sm›
Ankara’da yap›l›yor. Bu zanaat sayesinde halk geçimini sa¤l›yor.
Baflka zanaat yok. Ankara’da keçeciler de gördük. Develeri olan kifliler,
kumafl ihtiyaçlar›n› gidermek için deve tüylerini dokuyorlar…
Sof kaynat›lan bak›r kazan da flöyle: Bir çukurun (ocak veya
tand›r) üzerinde bu kazanlardan iki tanesini gördük. Odada
Ankara keçisi (BELKO)

95
osmanl›’da ankara

Ankara hanlarında kurulan ayr›ca küçük bir pres de vard›. Presi kal›n bir kalas ile yedi kifli
tiftik borsası (A. Yüksel)
çeviriyor. Halbuki bu presi kuvvetli ve becerikli bir kifli, bizdeki
Viyana üzüm preslerinde oldu¤u gibi rahatl›kla çevirebilir. Fakat
bunlar›n sof kumafl yap›m›nda kulland›klar› preslerinde iki tane
i¤ vard›r. Pres a¤ac›n›n uzunlu¤u tahminen 3,5 Viyana arfl›n›
kadar, i¤ler ise k›sa ve kal›nd›r.
Ankara’da sof sat›fl›, Schwaben’deki m›s›r kutnusu yahut
da keten sat›fllar› gibidir. Ankara’da bir de bedesten var.165
‹stanbul’da iki bedesten vard›. Buradaki ma¤azalarda her türlü
mal sat›l›yor. Biz Ankara bedestenini göremedik; zira o gün cuma
idi. Cuma Türklerin tatil günü oldu¤u için bedesten kapal› idi.
Sof dokumac›lar kumafl› dokurken ellerindeki vurguyu dört defa
arka arkaya çok kuvvetli vurarak kullan›yorlar. Böyle olunca kumafl
s›k›ca ve kal›n dokunuyor. Kaynatmada bunun çok faydas› görülü-
yor. Bu adamlar›n kulland›klar› bütün aletler ve ifl yerleri çok sade
ve ilkel. Öyle ki, bunlardan daha basit bir atelye olamaz.”166
Polonyal› Simeon, Ankara için “flehir bütünüyle sofçudur. ‹yi
cins sof burada ç›kar ve dünyan›n her taraf›na buradan sevkedi-
lir. Her ülkeden gelip Ankara’da oturan tüccarlar, sof ve baflka
kumafllar toplarlar” der.167
1640’larda Ankara’y› gezen ünlü seyyah›m›z Evliya Çelebi,
kendine has anlat›m›yla Ankara’daki sof üretiminden flöyle bah-
seder:
“Evvelâ Ankara paças›, Kütahya paças›na yan bafl› gelir. Biber
tohumuyla terbiye edilmifl Ankara past›rmas› ve tiftik keçisinin
eti sanki misk kokuludur. Zira keçileri da¤lar›nda p›rnar (mefle)
yapra¤› yerler. Tiftik keçisi, beyaz süt gibi bir çeflit beyaz keçidir ki
96
osmanl›’da ankara

bu dünya yüzünde böyle mahlûk yarat›lmam›flt›r. Sof ipli¤i bun- İstasyon caddesi ve Taşhan
Meydanı 1925 (A. Yüksel)
dan elde edilir. Türlü türlü renklerde, padiflahlar›n giydi¤i renkli
soflar bu keçi tüyünden elde edilir. Ama ad› geçen keçinin tüyünü
makas ile k›rksalar ipli¤i sert olur. Ama keçinin yününü yolsalar
o kadar yumuflak olur ki sanki Eyyub Nebî ipe¤i olur. Keçileri
yolarken feryatlar› ve inlemeleri göklere yükselir. Ama büyükler
keçilerin feryat etmemelerine yol bulmufllar. Önce keçileri yolacak
mahalde kireç ve külü su ile bir yerde kar›flt›r›rlar. Bütün keçi-
leri kireçli kar›fl›m ile y›karlar, ac›s›z ve zahmetsiz bütün tüyleri
kopup ç›r›lç›plak, üryan, büryan, giryan ve nâlân kal›p fakir keçiler
tamamen k›ls›z kal›rlar. Sofu bunun ipli¤inden dokurlar. Bütün
kad›nlar› ve halk›n›n kazançlar› sof ve muhayyerciliktir.
Sof dalgalar›n›n durumu: Büyük bir kazan› fliddetli yanan atefl
üzerine koyup, kazan içine istedikleri renkte boyalar› koyduktan
sonra kazan›n yar›s›na kadar su korlar. A¤açtan yap›lan katlar
üzerine deste deste soflar› korken, her sofun birer kat› içine birer
a¤aç çöpleri korlar. Deste deste soflar› kazan içine yerlefltirdikten
sonra kazan›n a¤z›n› kapay›p etraf›n› hamurla s›varlar. Alev
alev yanan ateflin buhar› Allah’›n izniyle kazan›n içindeki sof-
lara vurup Allah yap›s› çeflit çeflit izler olur ki Manî ve Behzad
kalemini çekmede âcizlerdir. Bu sof da Ankara’ya mahsustur.
Yeryüzünde bir diyarda olmas› ihtimali yoktur.
Frenk veled-i zinalar› bu Ankara keçilerinden Frengistan’a
götürüp ince ve yumuflak iplik e¤irip sof dokumak istediler.
Allah’›n emriyle keçiler bir senede baya¤› tüylü keçiler oldu ve
dokuduklar› fleyleri sof olmay›p, dalga vermeye kadir olmad›lar.
Sonunda Engürü’den e¤rilmifl sof ipli¤i al›p Frengistan’a götü-
97
osmanl›’da ankara

Ankara sokaklarında rüp sof edelim dediler, olmad›. En sonunda rahipler için hâlâ sof
oduncular (A. Yüksel)
gibi ince dalgas›z siyah “rukle flal›” dokurlar.
Ankara halk›; “Hac› Bayram-› Veli’nin kerametidir, suyumuzun
ve havam›z›n yumuflakl›¤› hükmüdür” derler. Gerçekten de yeryü-
zünde benzeri yok soflar› olur. Muhayyeri de meflhurdur. Ankara
kerpici de meflhurdur…”168
Ankara’da sof üretimine dayal› dört iflkolu geliflir. Bunlar; sof
dokuyucular, sof yuyucular, sof boyac›lar›, sof perdahç›lar› ya da
cenderecilerdir. Bunlardan sof boyac›lar› ve cendereciler, yaln›z
Ankara’da dokunan soflar› de¤il, Tosya, Kastamonu, Çank›r›,
Sivrihisar, Kalecik gibi sof üretiminde bulunulan öteki yerlerin
soflar›n› da ifllerler. Baflka bir deyiflle, bölgede ham soflar›n
ifllenmesi, çeflitli renk ve desenlerde kumafl durumuna sokul-
mas›, yaln›z Ankara’da olmaktad›r.
Sof dokuyucular›, üretimin as›l bölümünü oluflturur. Sofçular,
yo¤un olarak flehrin do¤usunda Avanc›klar Mahallesi’nde (Bu
mahalle daha sonra Molla Büyük, Kayabafl›, Direkli ve Çeflme
mahallerine bölünür) otururlar. Bundan baflka, çeflitli mahal-
lelerde evlerinin bir bölümünde kurduklar› tezgâhlarda çal›flan
birçok aile vard›r. Ayr›ca, flehrin bat›s›nda ve yak›n›nda bulunan
‹stanos (Zir), Erkeksu, Miranos gibi köylerde de sof dokuma
tezgahlar› vard›r. Nisan 1590 tarihli bir belgede, flehre “tezgâh
resmi” (üretim vergisi) toplamaya gelen görevlinin, 621 tezgâh-
tan vergi ald›¤› yaz›l›d›r. Bu rakam, çevresindeki köylerle birlikte
Ankara’da 1.000 dolay›nda sof tezgâh›n›n iflledi¤ini gösterir ki,
dönemin özellikleri ve teknolojik düzeyine göre, önemli bir üre-
tim yo¤unlu¤unu gösterir.
98
osmanl›’da ankara

Ürtetilen sof kumafllar›, XVI. yüzy›lda önemli bir ticari girdi Ticari hayatın canlı olduğu
Balıkpazarı Caddesi
sa¤lar. Dokunan soflar baflta ‹stanbul, Halep, Bursa gibi flehir- (A.Yüksel)
lere, büyük bölümü ise Venedik, Lehistan, ‹ngiltere gibi Avrupa
ülkelerine sat›l›r.
1522 y›l› tahririne göre Ankara flehrinin padiflah has› 588.666
akçe idi; bunun üçte birinden fazlas›n› Ankara flehrindeki “müs-
kirat” imâli ve sat›fl›, dörtte birine yak›n›n› “pazar ve kapan”lar
vergisi, hemen bir o kadar›n› “cendere ve damga resmi”, kalan›n›
Ankara boyahanesi “simsariye”, flehir dahilindeki tarlalar ve
“odun pazar›” hâs›lat› teflkil eder. Mirlivaya ait has ise 190,000
akçeyi geçer ve bunun mühim k›sm›n› “ihtisab”, “naib” ve “ases
bafl›”, “beyt’ül-mal”, “a¤nam” v.s. vergilerinden al›nan hisseler ile
ba¤ ve bostan, çay›r ve yoncal›k hâs›lat› meydana getirir.169
1599 y›l›nda iki ay içinde sof tüccarlar›, Ankara’dan toplam 162
yük sof sat›n al›r. 162 yük sofun toplam de¤eri 5.700.000 akçedir.
Yerli tüccarlardan, özellikle Müslüman olmayanlar ya kendileri
bizzat Avrupa’ya (ço¤unlukla Venedik’e) giderek ifl yap›yorlar ya
da ticaret ajanlar› arac›l›¤›yla soflar›n› d›flar›ya satarlar. Müslüman
tüccarlar ise d›fl ticaret iliflkilerini Müslüman olmayan tüccarlar
arac›l›¤›yla sürdürür. Ankaral›lar›n yanlar›ndaki sof yükleriyle d›fl
ülkelere yapt›klar› ticaret gezilerine karfl›l›k, birçok yabanc› tüccar da
Ankara’ya gelir ve uzun süre kal›p, sat›n ald›klar› soflar› ülkelerine
götürürler. Yabanc› tüccarlar›n ço¤unlu¤u Venedikliler, Lehliler ve
1604’ten sonra da ‹ngilizler’dir.
Ankara’daki sof üretimi ve ticaretinden iki vergi al›n›r. Bunlardan
biri “Zarar-› Kassâbiye”, di¤eri “damga ve cendere” vergisidir. Bu
dönemde her iki vergi de “mukataa” (bir çeflit vergi) usulü ile, yani
99
osmanl›’da ankara

vergi gelirlerini toplama iflinin aç›k art›rma yoluyla sat›larak bir


“mültezim”e b›rak›lmas› yoluyla toplan›r. ‹haleyi kazanan mültezim,
üç y›l içinde belirli bir tutarı ödemeyi taahhüt eder. Bu tutar›n bir
bölümünü peflin, kalan›n› da belirli taksitlerle hazineye öder.
“Zarar-› Kassâbiye” vergisi, ipek, sof gibi büyük ölçüde al›m-
sat›m› yap›lan maddelerden %1 oran›nda al›nan bir vergidir.
Bu vergiyi sadece Osmanl› tüccarlar› öder. ‹lk kez 15 Haziran
1599’da, devletin görevlendirdi¤i bir “emin”, yani vergi toplama
memuru taraf›ndan toplan›r. 23 A¤ustos 1599’dan bafllayarak
üç y›l süreyle, y›lda 400.000 akçe ödemek flart›yla bir mültezi-
me verilir. Mültezim bu vergi konusunda yetki alan›n›n Ankara
d›fl›nda kalan bölümünü, yani Çank›r› ve öbür yerlerin vergi top-
lama yetkisini y›lda 100.000 akçeye bir baflkas›na verir. Mültezim,
ilk on sekiz ayda, sadece Ankara’dan 593.000 akçe vergi toplar.
Ayr›ca Ankara’da bir y›lda yaln›z Osmanl› tüccarlar›n›n 30.000.000
akçelik sof al›p baflka ülkelere götürdükleri de anlafl›l›r. Damga
ve cendere vergisi de ayn› tarihlerde bir mültezime devredilir.
Mültezimden alt› y›lda 7.285.710 akçenin hazineye ödenmesi
istenir. Damga resmi, %3 oran›nda al›nan bir vergi oldu¤una
göre, bu kiralaman›n de¤eri, öbürünün üç kat›d›r.
fiehirde çok say›da yabanc› tüccar vard›r. ‹ran, Leh, Venedik,
‹ngiliz ve di¤er Avrupa uluslar›ndan tüccarlar›n Ankara’da uzun
süre kalarak, evler, depolar sat›n ald›klar›na, ya da kiralad›klar›na
iliflkin pek çok belge vard›r.170
Ankara 1850’lere kadar bölgenin üretim ve ticaret merkezi
niteli¤ini korur. Bunda en önemli pay da geleneksel tiftik üretimi
ve tiftikten yap›lan flal, sof gibi çeflitli dokumalard›r.
XVII. yüzy›lda “sof” üreten bin kadar tezgâh› ile Ankara, o
dönemlerin en önemli ticaret merkezlerinden biridir. XIX. yüzy›la
do¤ru Ankara ticaretinde bir gerileme bafllar. Bunun bafll›ca nedeni
iç kar›fl›kl›klar ve yetki bofllu¤udur. Ayr›ca, dünya ticaretinin yeni
bölgelere kaymas›, ‹ngiliz pamuklu ve yünlü dokumac›l›¤›n›n XVIII.
yüzy›ldan bafllayarak geliflmesi de bunda büyük rol oynar.
XIX. yüzy›l bafllar›nda ise sof ticareti geriler, tiftik üretiminin de
azalma olur. 1835’te Ankara’ya gelen ‹ngiliz Hamilton’un gözlemleri-
ne göre, daha önce Ermeniler’in elinde bulunan tiftik üretim ve tica-
reti, 1820’lerde Müslümanlar›n tekeline verilir. Ankara’da keçi say›s›
ve tiftik üretimi düfler. Dokumac›lar›n say›s› da giderek azal›r. Art›k
sadece iç tüketime yönelik üretim bafllar. Ankara dokumac›lar›n›n
temel girdisi tiftik ise, özellikle, 1838 Ticaret Sözleflmesinin getirdi¤i
koflullarda, do¤rudan d›flar› sat›labilecektir.

ANKARA BALI
Kokusu, lezzeti, cinsinin güzelli¤i, beyazl›¤› itibariyle Ankara
bal›, kendine has bir özellik tafl›r. Vilâyet iklimi ar›c›l›¤a oldukça
uygundur. Vilâyetin hiç bir taraf›nda zehirli bal yoktur. Çubuk,
100
osmanl›’da ankara

Beypazar›, Bala kazalar› ile Ankara köylerinde pek nefis bal elde
edilir. Kovanlar geleneksel “sepet kovan”lard›r.
Ankara ar›lar›n›n vücutlar› esmer, gö¤üsleri safi ve kar›nlar›
flerit halinde halkal›d›r. Bu çeflit ar›lar çok çal›flkan olur, iklime
kolay al›fl›r, insan› o kadar sokmazlar, çiçek mevsiminde 24 saat
zarf›nda yapma gümeç tak›lan üç çerçeveyi doldururlar. Bir, iki
yafl›nda bulunan ana ar›lar çok yumurta yaparlar, mum kurtlar›na
karfl› kovanlar›n› iyi korurlar ve k›fla mukavemetleri fazlad›r.

MESLEK KOLLARI
Ankara’da sof üretiminin yan›nda en gözde meslek dal›
“debba¤”l›kt›r. Bu meslekten sonra s›ras›yla “saraç”, “kalayc›”, “keçe-
ci”, “leblebici”, “helvac›”, “demirci”, “nalbant” ve “dülgerci”ler gelir.
Selçuklular döneminden itibaren, flehirde Bendderesi civar›na
yerleflen “debba¤”lar burada atelyelerini kurarlar. Debba¤lar›n
ço¤unlu¤u “ahi”lerdir. “Fütüvvet ilkelerine” ba¤l› bir esnaf
teflkilat› olan “ahi”ler, Ankara’n›n her türlü geliflmesinde birinci
derecede hakim konumda olurlar. Bu hakim durum XV. yüzy›la
kadar devam eder. fiehirde bulunan dini yap›lar›n ço¤unlu¤u
ahiler taraf›ndan yap›l›r. Baz› mahalleler ahi büyüklerinin isim-
leri ile an›l›r. Ankara’da daha sonra ahi teflkilat›n›n yerini esnaf
ve lonca teflkilatlar› al›r. Osmanl› Devleti’nde, özellikle XVII.
yüzy›ldan sonra görülen loncalar›, ahiler gibi “fütüvvet ilkelerine” Bentderesi’nde bulunan
ba¤l›d›rlar. Debbağlar (dericiler)
(Ş. Erdoğdu)

101
osmanl›’da ankara

“Lonca” töresine göre, bir sanata kat›lan bir genç, kalfal›ktan


ustal›¤a geçti¤i zaman, kendisine törenle bir “pefltamal” kuflat›l›r.
Bunun anlam› o gencin yeterince ustalaflt›¤› ve bir dükkân açarak
ba¤›ms›z çal›flma düzeyine ulaflt›¤›n› gösterir. Lonca örgütlen-
mesinde her “esnaf zümresinin” ayr› bir “fleyhi”, “nakiybi”, “yi¤it
bas›fl›”, “duac›s›”, “çavuflu” ve “kethüdas›” bulunur. Bu arada,
“fütüvvet ehlinden” her esnaf zümresi, bir lonca ile birleflir.
Her loncan›n bir “orta sand›¤›” vard›r. Bu sand›¤›n sermayesi
üyelerinin (ihvan›n) ba¤›fllar›ndan oluflur ve ihtiyaç duyuldu¤u
zamanlarda, esnafa faizsiz borç verilir.
Osmanl›lar›n XVII. yüzy›lda da 24 esnaf zümresinin bulundu¤u
anlafl›l›yor. Bu 24 esnaf zümresinin kâhyalar›ndan oluflan bir
“kâhya meclisi”, esnaf› ilgilendiren konularda karar almak konu-
sunda en yetkili organ durumundad›r.
Osmanl› Ankaras›nda “nakkafl”l›k ve “dülger”lik oldukça ileri
seviyede geliflmifl ve burada yetiflen sanatkarlar›n günümüze
kadar ulaflan flaheserleri vard›r.
Ankara, bölge d›fl›na sat›m nedeniyle üretimin giderek küçük
ölçekte yok olmas›na karfl›n, vilayet gereksinimlerini karfl›layacak
çeflitli mal üretiminde oldukça geliflmifl bir yap›ya sahiptir. XIX.
yüzy›l boyunca dokumac›l›¤›n gerilemesine karfl›n, öbür alanlar-
da çal›flan esnaf ve zanaatç› say›s›nda bir art›fl görülmekledir.
Ankara merkezinde 1828’de 1.476 esnaf ve zanaatç› varken, bu
say› 1895’de 2.304’e ve 1902’de de 2.553’e yükselir.
1827’de Ankara’da bulunan iflkollar› ve iflyeri say›lar› flöyle-
dir:
Debba¤ (derici) 40, Kiriflçi 5, Dikici (ayakkab› tamircisi) 239,
Haffaf (ayakkab› sat›c›s›) 39, Attar (baharatç›) 58, Muytaban (k›l
torba yapan) (….), Hallaç (pamukçu) 11, Terzi 197, Kuyumcu
63, Bakkal 46, Gazzaz (ipek ifllemeci) 12, Bezzaz (bez ve dokuma
sat›c›s›) 198, Çulhac› (bez dokumac›) 19, Salc› (tiftik dokumac›)
546, Tiftikci 9, Tiftik boyamac›lar› 4, Bez boyamac›lar› 4, Demirci
25, Tüfekçi 10, K›l›çç› 8, Çilingir (anahtarc›) 7, Kasap 13, Ekmekçi
14, Ç›kr›kç› (beflik yapan) 8, Tütüncü 76, ‹¤ci 13, Saraç 12, Kalayc›
40, Bak›rc› 12, Nalçac› 12, Mumcu 5, Börekçi 14, Pirinççi 4,
Helvac› 18, Semerci 30, Berber 56, Keçeci 25, Kahveci 7, Testici 7,
De¤irmenci 12, Terazici 13, Hammal 28, Leblebici 31, Bal›kç› ve
zeytinci 14, Dökmeci 3, Sacakç› 4, Kürkçü 18, Kalpakç› 6, Takkeci
8, Yorganc› 4, Bezirci 3, Tekneci 82, Göncü 9, Kasilci 11, Palasc›
22, Çarkç› 4, Abac› 7, Tellal (‹lanc›) 12, Dülger (Marangoz) 72,
Kireççi 2, S›vac› 14, Taflç› 29, Çubukçu 27, Has›rc› 3, Bostanc› 19,
Nalbant 44, Kurfluncu 1, H›nac› (4) 4, Past›rmac› 18, Enfiyeci 1,
Sebzeci 3.

102
osmanl›’da ankara

TARIM VE HAYVANCILIK
Ankara’n›n tar›ma elveriflli konumuna karfl›n, ulafl›m güçlükleri
yüzünden XIX. yüzy›l sonlar›na kadar bu alanda önemli bir geliflme
kaydedilmez. Nüfusun %90’› tar›m kesiminde çal›flmaktad›r. Buna
karfl›n, ekilen topraklar, toplam alan›n ancak 1/7’sidir.
Ankara’n›n tar›m›n› gelifltirme giriflimleri, Tanzimat’›n bafllang›ç
y›llar›na rastlar. 1838’de kurulan “Ziraat ve Sanayi Meclisi”, onu izle-
yen “Meclis-i Umur-u Naf›a”, 1843’te “Ziraat Meclisi” ad›yla Maliye
Bakanl›¤›’na ba¤lan›r. Bu meclisin giriflti¤i çeflitli uygulamalar
aras›nda, tar›m meselelerini yerinde incelemek üzere eyaletlere “‹mar
Meclisi” ad›yla üçer kiflilik heyetler gönderilir. Ankara’ya gönderilen
‹mar Meclisi, tah›l ekiminde ya da dulluk olarak kullan›labilir büyük
topraklar›n ekilmedi¤ini tesbit eder; sahiplerince ekilemeyecekse,
ortakl›k yoluyla baflkalar›nca ekilmesini önerir. Ancak bu önlemler
tar›msal üretimi art›rmad›¤› gibi, dönemsel kurakl›k ve k›tl›klar XIX.
yüzy›l boyunca s›k s›k görülür. Bu k›tl›klar›n en önemlisi 1874-1875
y›llar›nda olur. ‹ki y›l süren kötü koflullar nedeniyle Ankara’n›n tiftik
keçisi say›s› %60, tiftik üretim ve ihrac› %50 oran›nda azal›r. K›tl›k
süresince vergi gelirleri s›f›ra iner.
Tar›mda da geleneksel yöntemler kullan›l›r. Makine kullan›m›
-bölgenin d›flar›yla iliflkisi s›n›rl› kald›¤›ndan- geliflememifltir.
Ancak, demiryolunun 1892’de Ankara’ya ulaflmas›ndan sonra
tar›m ürünleri d›flsat›m› artar. Mevcut 11 de¤irmeninin yan› s›ra,
1890 sonlar›nda buhar gücüyle çal›flan bir un fabrikas› kurulur. Ankara Tren İstasyonuna
taşımacılık yapan deve
katarları (A. Yüksel)

103
osmanl›’da ankara

Bunu 1906’da Ankara Gar› yan›nda kurulan bir ikincisi izler. Bu


sonuncu fabrika Müslüman sermayesiyle kurulur.
Ankara bölgesinde üretimin art›r›lmas› ve gelifltirilmesi için
al›nan önlemlerin, daha çok hayvanc›l›k alan›nda oldu¤u görülür.
Tar›msal üretimin XVIII. yüzy›l sonlar›na kadar süregelen kendi-
ne yeterli niteli¤i ancak, demiryolunun bölgeye ulaflmas›ndan
sonra de¤iflmeye bafllar. Pazara aç›lan bölge tar›m›nda yap›sal
de¤iflmeler gerçeklefltirilemedi¤i için de, bu durum tar›msal
ürün fiyatlar›n›n yükselmesine yol açar.
Hayvanc›l›k alan›nda ise bir tak›m önlemler, 1880’lerden
sonra al›nmaya bafllan›r. Bunlar›n bafl›nda, 1 Mart 1888’den
bafllayarak uygulamaya konulan vergi indirimleri gelir. Gerek
k›tl›k dolay›s›yla, gerek çeflitli zorunluluklarla, kasapl›k hayvan
olarak kullan›m›n›n artmas›yla tiftik keçisi üretiminin düflmesi,
tiftik fiyatlar›n›n da artmas›na yol açar. Bu da, bir yandan Güney
Afrika’da üretilen tiftik, öte yandan dünya pazar›na bol miktar-
da sürülen öbür tür yünler karfl›s›nda tifti¤in rekabet gücünü
zay›flat›r. Buna karfl› baflvurulan önlem, tiftik keçisinden hayvan
bafl›na al›nan 4,5 kuruflluk verginin 3 kurufla indirilmesi olur. Bu
yeni olumlu uygulama çok geç kalm›fl oldu¤undan, tiftik üretimi
önemli bir art›fl göstermemifltir.
Yine hayvanc›l›¤›n, özellikle tiftik keçisinin gelifltirilmesi
yolunda bir baflka giriflimde, ‹kinci Abdülhamid zaman›nda
1898’de “Numune Çiftli¤i ve Mektebi” kurulur. Çiftlikte daha
iyi tiftik keçisi yetifltirmeye elveriflli yöntemler araflt›r›lmakta,
çiftli¤e ba¤l› okulda ise tiftik keçisinin nas›l yetifltirilece¤i, nas›l
bak›laca¤› ve böylece “ecnebi mahsulata karfl› nas›l rekabet”
edilece¤i ö¤retilir.171

‹THALAT VE ‹HRACAT
Ankara’n›n bölge d›fl› ile olan ticaret iliflkilerinde XIX. yüzy›l
boyunca, mallar›n nicelik ve çeflitlili¤i bak›m›ndan bir art›fl
gözlenmektedir. Yüzy›l bafl›nda temel d›flsat›m mal› sof iken,
d›fla aç›lma ve özellikle ulafl›m olanaklar› gelifltikçe, ticaret
de o oranda çeflitlilik ve geliflme gösterir. Ancak, bölgenin
toplam üretim ve ticaret kapasitesindeki geliflmeyi ve çeflitli
alanlarda görülen dönemsel dalgalanmalar ile bunlardaki
e¤ilimlerin nedenlerini sa¤l›kl› bir biçimde yans›tacak, say›sal
veriler bulunmamaktad›r. Yaln›z kesin olarak flu söylenebilir:
Demiryolu ulafl›m› 1892’den sonra Ankara’n›n d›flar› ile olan
ticaretini, özellikle de tah›l ticaretini art›rm›flt›r. 1896’dan sonra
Ankara’n›n de¤er olarak toplam d›flsat›m›n›n d›flal›m›ndan çok
oldu¤u görülmektedir.
104
osmanl›’da ankara

‹HRAÇ MALLARI VE ‹HRAÇ ED‹LD‹⁄‹ ÜLKELER


Tiftik:
1890’lara kadar bölge d›flsat›m›nda, tiftik ön s›ray› tutmaktad›r.
Önceleri, tiftik keçisinin canl› olarak d›fl ülkelere sat›lmas›na bir
k›s›tlama getirilmedi¤inden, 1890’lara kadar ve çeflitli zaman-
larda, tiftik keçisi çeflitli d›fl ülkelere sat›l›r. Bu ülkeler aras›nda,
Fransa, Amerika, Avustralya ve Güney Afrika’da Ümit Burnu Bölgesi
say›labilir. Amerika ve Avustralya’da giriflilen yetifltirme çabalar›
olumsuz sonuç vermifl, Fransa’da ise istenen verim al›namam›flt›r.
Ancak, Güney Afrika’da 1870’lerden sonra yap›lan çal›flmalar sonu-
cu, 1890’da Angora (Ankara-Gap) Bölgesi’ndeki üretime, nitelik
ve nicelik aç›s›ndan yaklaflan bir üretim elde edilmifltir. Bunun
sonucunda, Ankara tiftik üretiminin takipsizli¤i sars›ld›kça, fiyat ve
miktar olarak da dengesiz bir de¤er ortaya ç›km›flt›r. Ancak, dünya
pazar›n›n geliflmesi ve tekstil üretimi ve istemindeki geliflmelerin
yan› s›ra, 1892’den sonra demiryolu ulafl›m›n›n geliflmesi, tiftik
d›flsat›m›n› bir ölçüde dengeli bir düzeye ulaflt›rm›flt›r.
Ankara merkezinin yan› s›ra, Beypazar›, Nall›han ve bugün
Kırıkkale’ye ba¤l› Keskin ile Eskiflehir’e ba¤l› Sivrihisar’da üretilen
tifti¤in baflta gelen al›c›s›, XIX. yüzy›l boyunca ‹ngiltere olmufltur.
Bu¤day ve Arpa:
1890’lardan önceki y›llarda, bölge d›fl›na sat›lan mal olarak
yer almayan tah›l ürünleri, 1893’ten sonra ‹stanbul, Londra ve
Marsilya’ya gönderilmeye bafllanm›flt›r. Ancak 1894 rekoltesinin
düflük olmas›, 1895’te hiç d›flsat›m yap›lmamas›na yol açm›flsa
da, 1896’dan sonra özellikle, bu¤day d›flsat›m› tiftik d›flsat›m›n› da
aflan de¤erlere ulaflm›flt›r. Demiryolu ulafl›m›n›n sa¤lanmas›n›n
yan› s›ra, dünya pazarlar›nda 1890 ortalar›nda ortaya ç›kan
tah›l a盤› karfl›s›nda, Ankara bu¤day›n›n fiyat›nda da bir artma
olmufltur. Yüzy›l bafl›na kadar gözlenen bu fiyat art›fl›, Ankara böl-
gesinde, özellikle, arpa üretiminin artmas›na yol açar. Ancak, bu
üretim art›fl› tar›mda daha verimli tekniklerle de¤il, yeni alanlar›n
tar›ma aç›lmas›yla sa¤lan›r. Bu¤day daha çok ‹stanbul pazar›na
sat›l›r. Arpa ise ‹stanbul ve ‹zmit limanlar›ndan Fransa’ya ve daha
büyük miktarda da ‹ngiltere’ye gönderilir. Ancak bu¤day ve arpa
konusunda, Ankara’n›n toplam Osmanl› d›flsat›m›ndaki pay›, 1896
rakamlar›yla ancak %7,4’ü bulur.
Afyon:
Ankara’da, özellikle merkez sancak ile Beypazar› ve Nall›han’da
üretilen afyonun, genel Osmanl› ihracat› içinde yüzde 1,5 gibi
düflük bir pay› vard›r. Afyon, büyük ölçüde ‹ngiltere’ye gönderilir.
Yün:
Haymana yöresinden toplanan yün, büyük ölçüde askeri
dokuma fabrikalar›n›n gereksinimini karfl›lamak üzere ‹stanbul’a,
105
osmanl›’da ankara

“Develik” olarak adlandırılan biraz da Marsilya’ya gönderilir. Ankara’n›n yün d›flsat›m›, 1896
günümüzde İbn-i Sina
Hastanesi’nin bulunduğu yer
rakamlar›na göre toplam Osmanl› yün ihrac›n›n %7,7’sidir.
(VEKAM) Canl› Hayvan:
Özellikle koyun, Ankara bölgesi d›flsat›m›nda a¤›rl›k tafl›r.
Daha çok ‹stanbul’a gönderilir. Bunlar›n d›fl›nda ipek kozas›,
pamuk, zamk, balmumu, deri ve hal›-kilim gibi daha az önemde
ve baflta ‹stanbul olmak üzere, Osmanl› Devleti’nin hakim bölge-
lerine gönderilen ürünler vard›r. Bu arada Ankara’da yetifltirilen
armut ve elma da ‹stanbul pazarlar›na gönderilir.

ANKARA’YA DIfiARDAN GELEN MALLAR


Ankara’ya bölge d›fl›ndan getirilen mallar›n bafl›nda tekstil
ürünleri gelir. XIX. yüzy›l bafllar›nda d›flsat›m oldukça düflüktür.
Üretim fazlas› olan d›flar›ya sat›l›r. Ancak yüzy›l›n ikinci yar›s›nda
tekstil ürünleri d›flardan al›nmaya bafllan›r.
Tekstil ürünleri aras›nda önemli bir yer tutan pamuklu
dokumalar›n büyük bir bölümü, ‹ngiltere’den karfl›lan›r. Toplam
tekstil ürünleri al›m›nda ‹ngiltere’nin pay› %90’›n üstündedir.
Ancak, 1890’larda baflka ülkeler de ‹ngiltere’ye rakip olmaya bafllar.
Pamuklu dokumada Amerika’dan al›nan kaputbezi, daha yayg›n
kullan›m› ile amerikan bezi, önemli bir yer tutmaya bafllar. Ayn›
y›llarda Almanya da Osmanl› pazarlar›na girer, yünlü ve ipekli doku-
malar baflta olmak üzere, çeflitli mallarda ‹ngiltere’ye rakip olur. Bir
106
osmanl›’da ankara

‹ngiliz Konsolosunun raporuna göre, Ankara pazar›ndaki Alman


baflar›s›, mallar›n niteli¤i iyi olmamakla birlikte, fiyatlar›n›n daha
ucuz ve görünüfllerinin çekici olmas›na ba¤lan›r.
Madeni eflya ve araç gereçlerle tuhafiye, ‹ngiltere, Almanya
ve Fransa’dan al›n›r. Gazya¤› Samsun liman› yoluyla Rusya’dan,
fleker de Rusya ile Avusturya’dan gelir.172

GELENEKSEL ÜRET‹M ÇEfi‹TLER‹


Hal› ve Kilim: Sivrihisar ve Balâ’da hal› ve kilim dokunur. Ancak
bunlar, K›rflehir ve Kayseri’de üretilenlere göre ikinci kalitedir.
1890’larda Ankara merkezinde de hal› üretimi için giriflimlerde
bulunulur. Bunun için Sivas’tan ailesiyle birlikle bir usta Ankara’ya
getirilir, ancak sürekli bir üretim gerçeklefltirilemez.
Heybe: Mihal›çç›k ve Balâ’da hal› heybeler, Sivrihisar’da tiftik
eyer örtüleri imal edilir.
Havlu ve Kuflak: Beypazar›’nda, Osmanl› hakim bölgelerinde
de aranan yünlü, pamuklu kuflaklar ve havlu dokunur.
Bez ve Çorap: Ayafl’ta pamuklu dokuma (bez) ve çorap üreti-
mi yap›l›r.
‹pekçilik: Nall›han’da ipek böce¤i yetifltirilmekte ve toplanan
kozalar ham ipek haline getitirilir. Ham ipek Bursa ile Lizbon
fabrikalar›nda ifllenilmek üzere sat›l›r.
Dericilik: Ankara’da geleneksel zanaat dal› olan dericilik,
“sof”culuktan sonra ikinci s›ray› al›r. fiehirde ve Kalecik’te birkaç
“debba¤hane” vard›r.173

ANKARA’YA DEM‹R YOLUNUN


GEL‹fi‹ VE SONUÇLARI
‹stanbul’u Basra Körfezi’ne ba¤layacak büyük demiryolu projesi-
nin (ki sonradan Anadolu Demiryolu olarak an›lacakt›r) ilk ad›m›, 4
Haziran 1871’de bir fermanla at›l›r. 92 km’lik ‹stanbul-‹zmit bölümü
1873’de iflletmeye aç›l›r. Ancak o tarihten sonra projenin geri kalan
bölümü 1880’lerin sonuna kadar uygulanmaz. 1888’de Deutsche Bank
107
osmanl›’da ankara

Ankara’nın en büyük
ihracat merkezi olan
Ankara Tren İstasyonu
(A. Yüksel)

ile Osmanl› Devleti aras›nda Haydarpafla-‹zmit hatt›n›n iflletilmesini


ve Ankara’ya dek uzat›lmas›n› öngören anlaflma imzalan›r. Buna göre
486 km’lik yeni hatt›n yap›m ve iflletme hakk› 99 y›l süre ile, “Societe
du ehemin de fer Ottoman d’Anatolie” adl› flirkete verilir.
Demiryolu projesinin çal›flmalar› sürerken Ankaral›lar, vilâyete
yazd›klar› toplu dilekçede, flimendiferin Ankara’dan geçmesi için
gerekirse demiryolu inflaat›nda çal›flacaklar›n› bildirirler. fiehirdeki
ticareti elinde tutan eflraftan k›rsal kesimdeki çiftçiye kadar hemen
tüm Ankaral›n›n demiryolu konusuna rasyonel bak›fllar›, yönetici
kesimi de harekete geçirir. Çiftçinin zahireyi tüccara zaman›nda tes-
lim edememesi, tüccar›nsa mal›n› nakledememesi flehirdeki ticareti
olumsuz etkileyince “muteberân” (flehrin ileri gelenleri), padiflaha
sunulmak üzere valiye bir dilekçe verir. Bunun üzerine Dahiliye
Vekâleti’ne bir yaz› yazan vali, demiryolunun Ankara için ne kadar

108
osmanl›’da ankara

önemli oldu¤unu anlatarak “köyleri dolafl›rken ahalinin sorgusuz


sualsiz flimendifer için çal›flmaya haz›r olduklar›n›” gözlemledi¤ini,
müstesnalar ç›kt›ktan sonra 163.811 kiflinin flose yollar›n yap›m›nda
oldu¤u gibi mükellef kaydedilebilece¤ini, böyle olursa, en iflsiz
dönem olan May›s ay›nda yirmi gün çal›flt›r›ld›klar› takdirde üç
y›lda, Ankara’daki demiryolu hatt›n›n bitirilebilece¤ini, zaten hat
boyunca tünel açmay› gerektirecek da¤ ve engel olmad›¤›n›, tra-
vers olarak kullan›lacak a¤açlar›nsa en az›ndan yar›s›n›n vilâyet
ormanlar›ndan kesilerek naklinin yap›labilece¤ini belirtir.174
1889’da bafllayan yap›m çal›flmalar›yla, 1892 Aral›k ay›nda
demiryolu Ankara’ya ulafl›r. Bu demiryolu ile Orta Anadolu
bu¤day üretiminin geliflece¤i, bundan sonra d›flar› ba¤l›
kal›nmayaca¤› düflünülür. ‹stanbul’un y›ll›k bu¤day tüketimi
karfl›l›¤› Rusya, Romanya ve Bulgaristan’a ödenen bir milyon

109
osmanl›’da ankara

Osmanl› Liras› tasarruf edilir. Ayr›ca demiryoluyla, ‹stanbul ile


Anadolu aras›nda güçlü bir ekonomik ba¤ kurulmufl olur.
Ankara’ya ulaflan Anadolu Demiryolu’nun aç›l›fl›ndan sonra
tar›mda kullan›lan topraklar genifller, tar›msal üretim, fiyatlar ve
d›flsat›m artar. Ekonomik koflullar›n geliflmesiyle, iç bölgelerde
nüfus art›fl› ve nüfus da¤›l›m›nda da de¤iflimler olur.
Osmanl› Devleti’nin demiryolu bulunmayan bölgelerinde
ulafl›m ve yük tafl›mac›l›¤› deve kervanlar› ile yap›l›r. 1880’lerde
Ankara bölgesi bu¤daylar›n›n ‹stanbul’a tafl›nmas›, 361 km’lik bir
kervan yoluyla gerçeklefltirilir. Bu tür tafl›mac›l›kla fiyatlar üç kat›na
ç›kar. 1892’den sonra demiryolunun rekabeti karfl›s›nda kervanlar,
tafl›ma ücretlerini yar› yar›ya indirirler. 1889-1896 aras›nda Ankara-
‹zmit yolu için her kilometrede ton bafl›na al›nan 1,45 kurufltan 0,65
kurufla inilir. Kervan tafl›mac›l›¤›n›n bu fiyat indirimine karfl› demir-
yolu da çeflitli genel ve özel indirimlerle k›yas›ya bir rekabete giriflir.
Sonunda kervanlar, uzun tafl›mac›l›ktan vazgeçer. Sadece üretim
bölgesinden istasyona olan tafl›mac›l›¤› yapar.
Anadolu Demiryolu kervan tafl›mac›l›¤›n› zay›flatt›ysa da, kuzey
ve güney limanlar›na yap›lan kervan tafl›mac›l›¤›n› engellemez.
Ege’de demiryolu ile yap›lan ulafl›m›n yönünü de de¤ifltiremedi.
Dolay›s›yla, Ankara-‹stanbul demiryolu, bölgenin tüm tah›l›n›n
de¤il de, bölgede artan ürünün tafl›mac›l›¤›n› yapar. Bölgede
demiryolu ile tafl›nan tah›l 34.000 ton iken, on y›l sonra 187.000
tona ulafl›r. Demiryolunun, stratejik önemi ve ‹stanbul’un bu¤day
ihtiyac›n›n karfl›lanmas›n› güvenilir bir sisteme ba¤lamas›n›n yan›
s›ra, devlet bütçesine getirdi¤i yük de a¤›r olur. 1893-1909 aras›nda
fiirkete hazineden ödenen 3,5 milyon Osmanl› Liras›, ayn› dönem-
de Ankara Vilayeti’nden elde edilen toplam “aflar” gelirlerinden
çoktur. Demiryolunun merkezin taflradaki egemenli¤ini pekifltirme,
sanayide geliflmeyi h›zland›rma gibi beklenen etkileri çok az olur.
Ama, ‹ç Anadolu’daki tar›m ekonomisinin, dünya kapitalist siste-
mi ile bütünleflme do¤rultusunda pazara aç›lmas›n› kolaylaflt›r›r.
Ankara’ya demiryolunun etkisini k›saca flöyle özetleyebiliriz: Yeni
alanlar tar›ma aç›l›r, üretim artar, toprak ve iflleme ba¤l› olarak
tar›m ürünleri fiyatlar› artar. Bu, vergi gelirlerini de art›r›r.175
Bir ‹ngiliz Ticari Ataflesi, Ankara ticari hayat› ile ilgili flu raporu
haz›rlar: “Ankara pazar›n›n s›n›rl› ihtiyaçlara sahip oldu¤unu anlaya-
bilmek için flu gerçe¤i vurgulamak gerekir: Halk›n büyük ço¤unlu¤u
tar›mla u¤raflmaktad›r ve olanaklar› çok s›n›rl›d›r. Verimli bir ifle
yat›r›lm›fl hiçbir kaynak bulunmamaktad›r ve dolay›s›yla halk›n al›m
gücü tamamiyle topraktan elde edilecek ürünün miktar›yla s›n›rl›d›r.
Böyle bir durumdan beklenebilece¤i gibi ithalat y›ldan y›la çok az
farkl›l›k gösterir.. .. Ev eflyalar›, her türlü makine veya basit madeni
eflyalar›n en ucuz ve aleladesi için bile hemen hemen hiç talep yok-
tur. Genel hayat standard› öylesine düflüktür ki, flehirdeki hali vakti
yerinde olanlar için bile, konfora ilavede bulunan hususlar, örne¤in
demir karyolalar, lüzumsuz addedilir. Bu koflullarda ‹ngiliz üreticisi
110
osmanl›’da ankara

için ilave ticaret imkânlar›ndan söz etmek yersiz olaca¤› gibi, as›l
kayg›, sahip oldu¤u ticareti de kaybetmemek olmal›d›r. Bu konuyla
ilgili olarak ‹ngiliz tüccarlar›n›n Ankara pazar› konusunda daha dik-
katli olmalar› gerekti¤ini söylemeliyim.
Buraya geldi¤im bir buçuk y›ldan beri Ankara’ya sadece iki
‹ngiliz firma temsilcisi u¤rad›, onlar da sat›c› de¤il, al›c› idiler.
Pamuklu dokumalar konusunda bu ilgisizli¤imiz flimdiki ticareti
fazla etkilememiflse de, yünlü dokumalarda Alman rekabeti giderek
güç kazanmaktad›r. San›r›m teknik bilgi sahibi birisi Ankara’ya gele-
rek, flimdi Almanya ve Avusturya’n›n satt›¤› yünlülerin ‹ngiltere’de
yap›l›p yap›lamayaca¤›n› incelemelidir. Bu arada ithalatç›lar›ndan
elde etti¤im ve Ankara al›c›s›n›n çok tuttu¤u bu yünlülerden örnek-
leri gönderiyorum. Yine sat›fl› giderek artan Amerikan kalikosu veya
“kaput” bezinden bir örne¤i de iliflikte gönderiyorum.
‹ngiliz firmalar› ile Ankaral› ithalatç›lar aras›nda do¤rudan
iliflkilerin kurulmas› ve ‹stanbullu arac›lar›n ortadan kald›r›lmas›
amac›yla çeflitli öneriler yap›la gelmiflse de baflar›s›z olunmufltur.
Görebildi¤im kadar›yla bunun nedeni, sadece Ankaral› tüccarlar›n
büyük ‹stanbul flirketlerinden daha elveriflli koflullarla ifl yapmas›
de¤il, ayn› zamanda mal› yerinde görüp kalitesinden emin ola-
bilmesidir. Bu flekilde mal›n yanl›fl veya kusurlu gelmesi halinde
de de¤ifltirilmesi kolay olmaktad›r. ‹ngiliz mallar› için Ankara’da
büyük büyük depolar kurulmad›kça, flimdiki koflullarda düzel-
me beklenemez. Ayr›ca, ço¤u durumda, Ankara’daki flirketin
‹stanbul’dakinin bir flubesi oldu¤u da bir gerçektir.
Yukardaki gözlemlerden de anlafl›laca¤› gibi Konsoloslu¤a kata-
log ve mektup göndermekle ticarette herhangi bir geliflme beklenme-
melidir. Kald› ki gönderilen örneklerin ço¤u da bura pazar›n›n tale-
bine uygun de¤ildir... Ayn› flekilde s›k s›k kataloglar›n› ald›¤›m dikifl
makinesi ile ilgili olarak hep ayn› cevab› vermek zorunda kal›yorum.
Dikifl makinelerinin Ankara’daki y›ll›k sat›fl› 2.000 liraya ulaflmas›na
ra¤men bizim hiçbir ümidimiz yoktur. Ticaret bütünüyle Singer
Company’nin elinde. fiehirde bir acenteleri var ve tamir yap›yorlar,
müflterilere makineleri kullanmay› bedava ö¤retiyorlar.”176

Ankara hanlarında
günlük hayat (VEKAM)

111
osmanl›’da ankara

T‹CAR‹ YAPILAR VE
ALANLAR
HANLAR VE KERVANSARAYLAR
Ticari hayat›n geliflimi ve devaml›l›¤› için Osmanl› devrinde de
Selçuklu gelene¤ine uygun olarak hanlar ve kervansaraylar yap›l›r.
Selçuklu devrinde, Anadolu’da ana yollar üzerine say›s›z kervan-
saraylar yap›l›r. Bunlar›n bir k›sm› Osmanl› devrinde de kullan›l›r.
Kervansaraylar bu yönü ile vak›f sisteminde hayrat yap›lard›r. Bunlar›n
hizmet edebilmesi için gelirleri vard›r. Tarihi ‹pek yolu üzerinde
bulundu¤undan Selçuklu ve Osmanl› devirlerinde Ankara ve çevresin-
deki flehirlerde ve yol üzerlerinde kervansaraylar oldu¤u muhakkakt›r.
Ancak Ankara ili s›n›rlar›nda bilinen bir Selçuklu kervansaray› yoktur.
Ankara çevresinde Nasuh Pafla’n›n kurdu¤u 1613 tarihli vak›f,
Osmanl› devrinde yap›lan hanlar konusunda önemli bir belge-
dir.177 Nasuh Pafla, vakf›n kurulmas› için zaman›n Ankara Valisi
olan Mustafa Paflay› görevlendirir. Vakfa Tatar Ali Çavufl A¤a bini
Mehmed, mütevelli olarak tayin edilir. Vakfiyenin ilk bölümünde
“elli iki bin riyal para ile Allah r›zas› için Hüdavendigâr sanca¤›nda
Beypazar› kasabas›nda bina eyledi¤i, içerisinde mescid ve yirmi alt›
adet odas› olan büyük han ve kervan han› ile elli dört adet dükkan
ve ikisinin aras›nda bulunan Baçpazar› ve kaynak suyu ve çeflitli
yerlerdeki çeltik tarlalar›, çeflitli tar›m arazileri ve han yeri ve ihtisab
ihsar› ve bacpazar›“ndan elde edilecek gelirlerle “Nallu derbendinde
(Nall›han’da) yapt›r›lan han, hamam, camii ve mektep ve karye-i
ulafllar›nda bölünmüfl bir arazi üzerine yapt›r›lan han, cami, mek-
tep ve hamam”› vakfeder. Vakfiyenin bu bölümleri incelendi¤inde
Beypazar›’ndaki han ve kervansaray›n vakfa gelir getirmek üzere
yap›ld›¤›, bunlar›n geliri ile Nall›han ve Uluhan’daki tesislerin gideri
karfl›lan›r. Burada “Karye-i Ulafllar›”n› Uluhan köyü olarak anl›yoruz.
Nall›han-Beypazar› aras›ndaki Çay›rhan’a ad›n› veren han›n da
Nasuh Pafla taraf›ndan yapt›r›ld›¤› belirtilmekte ise de, bu konunun
kesin bir belgesine ulaflamad›k.178
Çubuk’ta oldu¤u belgelerde zikredilen Melike Hatun (Mülkiye
Hatun) Kervansaray›’n›n ise sadece ismi bilinir.179 Yeri, flekli
hakk›nda bilgi yoktur.
Kalecik Karaören Köyü’nün hastal›k ç›kmas› sebebiyle, 50
y›l kadar önce terk edilen, günümüzde höyük fleklindeki eski
yerleflim yerinde, eski cami ile kervansaray›n yan yana oldu¤unu,
köylüler bize söylediler. Yeni Karaören Köy camisinin bahçesin-
de bulunan çok say›daki devflirme malzemenin bir k›sm›n›n ker-
vansaraydan, bir k›sm›n›n da camiden getirildi¤ini ö¤rendik.180
112
osmanl›’da ankara

Tablo: Ankara flehir merkezinde bulunan hanlar

Han bafl›na
Oda
Han›n Ad› ödenen ‹ntisap
Say›s›
Vergisi (Para)
1. Kurflunlu Han 22 220
2. Urganc›lar Han› 30 300
3. Zagferan Han› 37 222
4. Çengel Han 26 208
5. Kapan Han› 6
6. Karaman Han› 3
7. Abac›lar Han› 3
8. Hac›böcek Han› 3
9. Sar› Kad›o¤lu Han› 4
10. Kalecik Han› 3
11. Allemkallem Han› 2
12. A¤azade Han› 3
13. Keçeciler Han› 2
14. Pirinç Han› 4
15. Muslu Pafla Han› 3
16. Tahtakal Han› 2
17. Nalbant ‹brahim A¤a Han› 2
18. Tahtac› Han› 2
19. Kaderzade Han› 4
20. Sulu Han 4

Ticari fonksiyonu olan flehir hanlar›, kervanlarla veya kendi bafl›na


gelen tüccarlar›n konaklamas› için kullan›ld›¤› gibi, burada kalan yol-
cular ve flehir halk›n›n karfl›l›kl› ticaret yapmas› için de kullan›l›r. Bu
yüzden 1530 tarihli Tahrir defterinde, Ankara’daki hanlar›n›n tamam›
kervansaray ad› ile kay›t edilmifllerdir.181 Ancak kervansaraylar›n
aksine, gelir getiren tesisler olan hanlarda yolcular bir ücret karfl›l›¤›
kal›rlar. Hanlardaki dükkanlar›, esnaf kira karfl›l›¤› kullan›l›r.
Ankara fier’iye Sicillerindeki Ekim 1827 tarihli, intisap ver-
gisi kayd›na göre XIX. yüzy›l bafllar›nda Ankara’da 20 han
bulunmaktad›r182.
Ankara flehir merkezinde Kurflunlu Han, Urganc›lar Han›, Zafran
(Safran) Han› ve Çengel Han büyük hanlard›r. Bunlardan sadece
Urganc›lar Han›’n›n yeri bilinmemektedir. Kapan Han›, Sulu Han,
Safran Han› XVI. yüzy›lda ayaktaki hanlar olup, di¤erleri daha
113
osmanl›’da ankara

sonralar› yap›lm›fl olmal›d›r. Çukur Han’›n kuzeybat›s›nda bulu-


nan Yeni Han y›k›ld›¤›ndan, 1940’larda yaln›zca bir duvar› ayakta
kalm›flt›. A¤azade Han› ise Ulucanlar Caddesi ile Koyunpazar›
meydan›n›n kesiflti¤i köflede yer al›yordu. Bu han da 1940’larda
y›k›l›r. Çengel Han ve Çukur Han’›n güneybat›s›ndaki Pirinç Han›,
bugünkü ‹lkokul’un bulundu¤u yerde iken 1935’lerde Belediye
taraf›ndan kamulaflt›r›larak y›k›l›r. Allem Kallem Han›, A¤azade
Han’›n güneyinde, Ulucanlar Caddesinin Koyunpazar› meydan›na
ba¤land›¤› yerde iken, 1930’larda y›k›l›r. Ulus Hali yerindeki
Tahtakale Han›, 1927 Tahtakale yang›n›nda yanm›fl, Hayret Han›
1940’larda y›k›l›p yerine Belediye dükkanlar› yap›l›r.183
K›z›lcahamam Saray Köyü Kervansaray›:
Saray Köyünün merkezinde bir düzlükte, genifl bir alana
yay›lan, köylülerin “han” dedikleri harabe halinde bir yap› kal›nt›s›
bulunmaktad›r. Yap›m›nda kesme tafl, moloz tafl ve tu¤la kullan›lan
yap›n›n halen tonoz örtülü üç mekan› belirgindir. Kemer ve tonoz-
lar› tu¤la ile örülmüfl olan yap›n›n, ayakta kalabilen üç mekan›n ön
taraflar› y›k›lm›flt›r. Genifl avlusu tafl döflemelidir.
Bu yap›n›n tafllar›, muhtemelen köyün çeflitli yap›lar›nda
inflaat malzemesi olarak kullan›lm›fl olmal›d›r. Yap›n›n bir k›sm›
da mevcut evlerin alt›nda kalm›flt›r.
Hakk›nda herhangi bir belge bulamad›¤›m›z yap› kal›nt›s›
köyde yer almas› sebebiyle, günümüzün ulafl›m a¤›na biraz sapa
Kızılcahamam Saray Köyü bir yerde bulunmakla birlikte, kervansaray olarak nitelemek en
Kervansarayı kalıntıları do¤ru yol olabilir.
(2005, A.E.)

114
osmanl›’da ankara

Melike Hatun (Mülkiye Hatun) Kervansaray›:


‹smi Çubuk vak›flar› aras›nda geçen, yerini tesbit edemedi¤imiz
Mülkiye Hatun (Melike Hatun) Kervansaray›, Ankara - Kastamonu
yolundaki bir kervansaray olmal›d›r.184
Çubuk ilçesine ba¤l›, Deliviran, Kapaklu, K›flla, Akcain,
Ayvaluca, Karakeçilü, Yavsal köyleri ile Ya¤murlu Mezraas›
has›lat›, Melike Hatun Kervansaray›’n›n akar› olup, kervansaray
vakf›n›n 1463 tarihli tahrir defterindeki geliri 7460 akçedir.185
Kurflunlu Han:
Anadolu Medeniyetleri Müzesi olan Mahmut Pafla Bedestenin
do¤usundaki Kurflunlu Han, iki katl›, dikdörtgene yak›n planl›,
kagir bir yap›d›r. Do¤uya do¤ru yükselen bir araziye yap›ld›¤›ndan,
güneybat› köflede L planl› bir bodrum kat› bulunur. Yap›m›nda
genellikle moloz tafl kullan›lan han›n girifl cephesi ve avluda-
ki revaklarda ikili ve üçlü tu¤la hat›l ve kaba yonu tafl› s›ra ile
kullan›lm›flt›r. Köflelerde de yonu tafl› görülür. Üst örtüyü teflkil
eden tonozlar tu¤la ile örülmüfltür.
Kuzeye bakan girifl cephesinde öne taflk›n kap› eyvan›n›n iki
yan›nda, yuvarlak kemerli, beflik tonozlu, önü aç›k on bir adet
dükkan s›ralanm›flt›r. Girifl eyvan›n›n üst kat› çat› gibi bir al›nl›kla
bitmekte, buradaki mekanlar önde ve ç›k›nt›n›n yan duvar›ndaki
birer pencere ile ayd›nlanmaktad›r. Han›n alt k›s›mlar›; do¤uda
dokuz adet dükkan, bat›da bedestenle kapat›lm›flt›r. Güney
cephe alt katta bir servis kap›s› ve iki oda penceresi ile d›fla aç›l›r.
Bodrum kat›n bat›ya bir penceresi, güneye iki kap› ve iki pencere-
Kurşunlu Han (2005, A.E.)

115
osmanl›’da ankara

Sulu Han onarım öncesi (VGM)


Sulu Han (2005, A.E.)
si vard›r. Bodrum kap›lar›ndan sa¤daki, onar›mda kapat›lm›flt›r.
Üst katlarda güney ve bat› cephelerde her odan›n birer penceresi
vard›r. Yap›n›n çat›s› bak›r kapl›d›r.
‹ki yan›nda ikifler hücresi olan girifl eyvan›ndan bas›k kemer-
li, genifl bir kap› ile han›n avlusuna girilir. Han›n avlusunda,
köfledekilerden baflka kuzey ve bat›da befler ayak, güney ve
do¤uda dörder ayak olmak üzere toplam yirmi iki ayak yuvarlak
kemerli revaklar› tafl›maktad›r.
Han›n girifl kat›nda yirmi sekiz, üst kat›nda otuz oda olup,
hepsi de beflik tonozla örtülüdür. Odalar›n önündeki revaklar
haç tonozludur. Revaklar avluya genifl yuvarlak kemerlerle aç›l›r.
Üst kata revak içinden avlunun solundaki tafl bir merdivenle
ç›k›lmaktad›r. Üst kattaki odalar genellikle d›fla bir pencere
ve bir oca¤›n iki yan›nda birer nifle sahiptir. D›fla penceresi
olmayan odalarda kap›n›n yan›nda avluya aç›lan penceresi
bulunmaktad›r. Kuzeyde girifl eyvan›n›n üstündeki büyük oda
han›n mescidi olmal›d›r.
Alt katta d›fl duvarda bulunan ocaklar›n iki yan›nda birer nifl
ve kap›n›n yan›nda birer pencere vard›r. Yap›daki bütün pencere-
ler küçük, tafl söveli, lentolu ve dikdörtgen flekillidir.
116
osmanl›’da ankara

Sulu Han ve köşk mescidi


(2005, A.E.)
Kitabesi olmayan Kurflunlu Han›n yap›l›fl› hakk›nda kesin ve
aç›k bir bilgi yoktur. Ankara’da Fatihin vezirlerinden Mahmud
Pafla bir bedesten ve bir kervansaray, Rum Mehmed Pafla da bir
kervansaray yapt›rm›fllard›r.186 Han›n Mahmud Pafla taraf›ndan
XV. yüzy›lda bedestenle beraber yap›ld›¤›n› yazan araflt›rmac›lar187
bulunmakla birlikte, 1530 tarihli tahrir defterine göre Rum
Mehmed Pafla taraf›ndan, Üsküdar’daki ‹maretine gelir getiren
Ankara’da bir han›n yap›ld›¤› söyleyenler de vard›r.188 Kurflunlu
Han›n Bedestenle yan yana olmas› sebebiyle, Mahmud Pafla
taraf›ndan yapt›r›lm›fl olmas›, bir ihtimal olarak düflünülebilir.
Han, bedestenle birlikte 1881 yang›n›ndan sonra terk
edilmifltir. Bu ikisinin ayn› vak›ftan oldu¤unun bir iflareti
say›labilir. 1933 y›l›ndan itibaren müze olarak kullan›lmak üzere
bedestenle beraber han›n onar›m›na bafllanm›fl, alt ve üst katta
baz› odalar›n aralar› örülmeyerek, müzenin idari bölümü olarak
kullan›lmak için lüzumlu mekanlar elde edilmifltir. Ayn› sebep-
ten dolay› odalardaki ocaklar da yap›lmam›flt›r.
Sulu Han (Hasan Pafla Han›):
Ulus halinin güneyinde bulunan Sulu Han iki katl›, iki avlulu
kagir bir flehir han›d›r. Çat›s› alaturka kiremit taklidi malzemeyle
kaplanm›flt›r. Han›n kuzeye aç›lan taç kap›s›, Posta Caddesinin
117
osmanl›’da ankara

Sulu Han (2005, A.E.)


alt›nda kalm›flt›r.189 Taç kap› genifl bir eyvan fleklindedir. Eyvan›n
iki yan›ndaki ikifler yan eyvandan sonraki bas›k kemerli bir kap›
ile hana girilir. Giriflteki beflik tonozlu koridorun iki yan›nda
birer nifl bulunur. Onar›m öncesi kuzey cephede taç kap›n›n iki
yan›nda tonoz örtülü, iki katl› d›fl dükkanlar s›ralanmaktayd›.
Eyvan fleklinde kuzeye aç›lan alt kat dükkanlar› on bir adettir.190
Taç kap›n›n solundaki dükkan›n girifli muhtemelen eyvan›n içine
aç›l›yordu. Eyvan›n sa¤›ndaki bir merdiven üst kata ç›k›yordu.
Üst kat dükkanlar›n mahiyeti han›n onar›m s›ras›nda yap›lan
kaz›dan tam olarak anlafl›lamam›flt›r. Halen hana, sonradan
aç›lan kap›larla girilebilmektedir. ‹lk k›s›mda Osmanl› dönemin-
de, ikinci k›s›mda son onar›mda aç›lm›fl birer kap› vard›r.191
Han›n kuzeydeki kare planl› avlusunda yirmi adet kare
ayak iki kat›n revaklar›n› tafl›maktad›r: Tu¤la ile örülmüfl sivri
kemerlerle ba¤lanan ayaklar ve cephede bir s›ra kesme tafl, üç
s›ra tu¤la s›rayla kullan›lm›flt›r. Asl›nda iki kat›nda altm›fl üç
odas› bulunan ana bölümde, alt ve üst katlarda yirmi doku-
zar oda avluya aç›lmaktad›r. Odalar beflik tonozla örtülüdür.
Odalarda bir pencere, bir nifl ve bir baca vard›r.
Avlunun ortas›ndaki kare planl› köflk mescid; köflelerde dört
adet kare aya¤a ahflap döfleme vas›tas› ile oturmaktad›r. Kap›s›
kuzeydedir. ‹ki cepheye birer penceresi aç›l›r.
Güneydeki han›n ikinci bölümünün avlusu, daha küçüktür.
Avluda küçük bir hamam ve bir helâ yer almaktad›r. Avludan bugün
dükkan haline getirilmifl ah›ra, güney ve bat›daki iki kap›dan giril-
mektedir. On dört ayakla tafl›nan ah›r, iki bölüm halindedir. Han›n
onar›m› s›ras›nda iki bölümü ay›ran duvar k›smen y›k›lm›fl, di¤er
ayaklardan duvarlarda birlefltirilerek dükkan haline getirilmifltir.
Han›n bu bölümünün üst kat›nda on dokuz oda vard›r. Han›n bat›
118
osmanl›’da ankara

cephesindeki kap›dan itibaren kuzeye do¤ru uzanan, yaklafl›k dik-


dörtgen bir alan› kaplayan, Suluhan Arastas› tek katl› yap›d›r. ‹ki
bölümlü arastan›n girifli güneydedir. Beflik tonozlu bir koridorun
iki yan›na s›ralanm›fl eyvanlar fleklindedir.
Sultan II. Bayezid devri Beylerbeyilerinden Hasan Paflan›n
Ankara’da yapt›rd›¤› 63 odal› han› ve hana bitiflik on befl dük-
kan›, Akflehir’deki imaretine gelir getirmek üzere vakfetti¤i Çukur Han (1998, A.E.)
917 / 1511 tarihli ek vakfiyede yazl›d›r.192 Sulu Han›n Hasan
Pafla taraf›ndan 1511 y›l›ndan önce yap›ld›¤›n› kabul ediyoruz.
1084 / 1673 tarihli bir fler’i sicil kayd›nda Hasan Pafla Han› ve
Hamam›n›n harap durumda oldu¤u kay›tl›d›r.193 1087 /1676
y›l›na ait fler’i sicil kay›tlar›ndan; daha sonra Sulu Han denen
büyük hanla, Çukur Han denen han›, Rumeli Kazaskeri Ankaravî
Mehmed Emin Efendi taraf›ndan sat›n al›n›p onar›larak,
Ankara’da yapt›rd›¤› hayrat›na vakfetti¤ini ö¤reniyoruz.194 Alt›
ah›r olan han›n ikinci k›sm›n›n üst kat› da, muhtemelen bu
s›rada eklenmifl olmal›d›r.
Osmanl› devrinde kahve ve iplik ticareti yap›lan Sulu Han195,
1929 y›l›ndaki Bal›kpazar› yang›n›ndan sonra h›zla tahrip olma-
ya bafllam›flt›r. Köflk mescidi ve y›k›lan han, bir ara sebze hali
olarak kullan›lm›fl, daha sonra depo ve kimsesizlerin kald›¤›
bir harabe haline gelmifltir. 1940’l› y›llarda han›n ço¤unlu¤u
y›k›lm›flt›r. Zamanla sadece d›fl duvarlar› ayakta kal›nca; 1969
y›l›nda y›k›larak yerine iflhan› yap›lmas› düflünülmüflse de, bun-
dan vazgeçilmifltir. Sulu Han, 1984 y›l›nda tamamlan›lan onar›m
s›ras›nda yeniden yap›l›rcas›na, moloz tafl ve kesme taflla kagir
olarak infla edilerek, flimdiki halini alm›flt›r.
Çukur Han:
Atpazar›nda Çengel Han›n bitifli¤indedir. Tafl temel üstüne
kerpiç dolgulu, ahflap karkas duvarl›, iki katl›, çat›l› bir yap›d›r.
Han, dikdörtgen bir avlu etraf›nda s›ralanm›fl, önü ahflap sundur-
mal› odalar fleklinde düzenlenmifltir. Kap›s› kuzeye aç›lmaktad›r.
Ankaravî Mehmed Emin Efendi’nin vakfiyesindeki Çukur Han
ad›yla geçen, baz› yerleri kargir, baz› yerleri ahflap han›n bu yap›
olmas› muhtemeldir.196 Asl› XVI-XVII. yüzy›la ait han›n, flimdiki
yap›s›n›n ilk yap›s› olup olmad›¤› bilinmemektedir.197 Han, harap
bir durumdad›r.
Zafran Han›:
Atpazar›nda, Salman Sokakta yer alan Zafran Han, Kurflunlu
Hanla Çukur Han aras›nda kalmaktad›r. Bir avlu etraf›nda
s›ralanm›fl iki katl›, önü revakl› odalardan oluflan Zafran Han’›n
duvarlar› kaba yonu ve moloz tafllarla, tonoz ve kemer gibi ela-
manlar tu¤la ile örülmüfltür. Revaklar› betonla yenilenmifltir.
Odalar› beflik tonozludur. 42 hücresi vard›r.198
Han›n Lutfi Pafla taraf›ndan yapt›r›lmas› sebebiyle onun ad›n›
tafl›d›¤›n›, Hac› ‹brahim bin Hac› Mehmet taraf›ndan 917/1512
119
osmanl›’da ankara

Zafran Hanı (2005, A.E.)


y›l›nda yap›lan vak›ftan ö¤reniyoruz. Mahmud Pafla Vakf› ile
komflu Lutfi Pafla Han› denen han ile önündeki di¤er han›n dört-
te bir hisselerini vakfeden Hac› ‹brahim, bunlar›n geliri ile Lutfi
Pafla Han› giriflindeki musluk ile içindeki mescide ve mescidde
cüz okunmas›na vakfetmifltir.199 Hana bitiflik 20 dükkan vard›.200
‹lk flekli oldukça de¤iflikli¤e u¤ram›fl han, halen özel mülkiyete
ait bir yap›d›r. Zafran Han›n Büyükflehir Belediyesince kamulaflt›r›l›p
onar›larak, kültürel amaçl› kullan›m› planlanmaktad›r.
Çengel Han:
Atpazar› meydan›nda kale kap›s›n›n karfl›s›nda, hanlar bölge-
sinde bulunan Çengel Han, k›smen iyi bir durumda günümüze
gelebilmifl bir Osmanl› han›d›r. Aç›k avlulu dikdörtgen planl›,
iki katl› bir yap›d›r. Güneybat› k›sm› e¤imden yararlan›larak
üç katl› yap›lm›flt›r. Han›n inflas›nda kaba yonu tafl› ve tu¤la
kullan›lm›flt›r.
Çengel Han dış kapı Güney bat›ya do¤ru e¤imli bir arazide yer alan han›n girifli,
(2005, A.E.) do¤u taraftaki köflededir. Kuzeydo¤udaki girifl cephesinde tek
katl› olarak s›ralanm›fl beflik tonozlu, eyvan fleklinde dükkanlar
vard›r. Aynal› tonozla örtülü girifl tonozunun sa¤›nda sekiz,
solunda iki dükkan yer al›r. Girifl çukurda kald›¤›ndan, cephenin
bu taraf› iki katl›d›r. Üstü mescid olan girifl, önündeki iki ayakla
d›fla do¤ru aç›larak ferahlat›lm›flt›r. Girifl eyvan›n›n iki yan›nda
çeflme gibi birer nifl, karfl›da bas›k kemerli han kap›s› yer al›r.
Kap›n›n üstünde bir çerçeve içinde infla kitabesi yaz›lm›flt›r.
Di¤er üç cephede her odaya birer adet gelecek flekilde dikdört-
gen pencereler s›ralanm›flt›r. Beyaz tafltan söve ve lentosu olan
pencerelerin aynalar› üstte dilimli, altta sivri kemerlidir. Üst kat
pencerelerinin alt›nda yap›y› üçlü bir tu¤la hat›l dolafl›r.
120
osmanl›’da ankara

Çengel Han (2005, A.E.)


Güneybat› cephe, arazinin e¤imli olmas› sebebi ile üç katl›d›r.
Buradaki bodrum kat, depo ve ah›r olarak kullan›lm›flt›r. Bu cep-
henin güney taraf›nda helâ olarak kullan›lan bir eklenti olup,
asl›nda bu eklentinin üst katla ba¤lant›y› sa¤lamak için yap›lm›fl
oldu¤u fikrini kabul etmek gerekmektedir.201
Han›n dikdörtgen planl› avlusunda; önde ayaklarla tafl›nan
iki katl› revak, geride bu revaklara aç›lan odalar fleklinde bir
düzenleme görülmektedir. Say›s› on alt› olan revak ayaklar›, tafl
ve tu¤lan›n münavebe ile kullan›ld›¤› sistemle, hücre duvar-
lar› moloz taflla, kemer ve tonoz örgüleri tu¤la ile yap›lm›flt›r.
Revaklar ve odalar beflik tonozludur. Köfle odalar› farkl› bir örtü-
ye sahiptir. Kap›n›n içinde avluya aç›lan çapraz tonozlu revak Çengel Han
üst kat revakları
köflesinden sa¤da, üst kat merdiveninin basmaklar› yükselir. Alt (2005, A.E.)
katta odalar›n bir k›sm›nda revakla odalar birlefltirilmifltir. On
sekiz odan›n kap›s› revaka aç›l›r.
Üst katta yirmi sekiz oda ile giriflin üstünde mescid olarak
düzenlenen bir mekan olup, her odada reva¤a aç›lan bir kap›
ve birer pencere vard›r. Odalar›n duvarlar›ndaki nifller, ocaklar
ve d›fla aç›lan birer pencere ile yolculara ferah birer mekan
oluflturulmufltur. Kap›lar kafl, pencereler dilimli kemerlidir.
Rüstem Pafla bin Abdurrahman’›n 965 tarihinde tescil edilip,
1075 tarihinde deftere kaydedilen vakfiyesine göre Ankara’da
hamam, kervansaray, kervansaray civar›nda on dükkan ve
baflhaneyi vakfetmifltir.202
121
osmanl›’da ankara

Hanlar Bölgesi (BELKO)

Sülüs hatla iki sat›r halinde yaz›lm›fl Türkçe kitabesi:


Tamam oldu çün binas› bu han›n
Saray›d›r hakikat kârban›n
Tamam oldu¤unu görüp didi dil “
Melih’il-hayr tarihin bu han›n”203
Çengel Han vakfiyesi ve kitabesine göre 965/1558/7 tarihinde
Rüstem Pafla taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r.
Han, günümüze oldukça de¤iflikli¤e u¤ram›fl, harap bir vazi-
yette ve bir çok k›sm›n›n mülkiyeti çeflitli flah›slara geçmifl ola-
rak gelmifltir. Ankara Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan kültürel
amaçl› kullan›lmas› planlanarak, önce çeflitli flah›slar›n eline
geçen hisseler istimlak edilmifltir. Projelendirilme gibi onar›m
çal›flmalar› yürütülürken, vak›f, eski eser olmas› sebebiyle Çengel
Han›n mülkiyeti Vak›flar Genel Müdürlü¤üne geçmifltir. Bu arada
han›n onar›m›na bir müddet ara verilmifltir. Daha sonra, Vak›flar
Genel Müdürlü¤ü’nce M. Rahmi Koç Vakf›’na Kültür Merkezi
olarak kullan›lmak üzere kiraya verilen Çengel Han›n onar›m›,
2005 y›l›nda tamamlanm›fl ve sanayi müzesi olarak hizmete
aç›lm›flt›r.
Daha çok müze a¤›rl›kl› bir kullan›m için yap›lan restoras-
yon s›ras›nda yap›n›n, özgün hali ortaya ç›kar›lm›fl olmas›na
ra¤men, mescid k›sm›n›n farkl› tasarlanması gibi baz› hususlar,
bu özgünlü¤ün noksan yanlar› olmaktad›r.
122
osmanl›’da ankara

Beypazarı Nasuh Paşa Hanı

Beypazar› Nasuh Pafla Han› (Sulu Han):


Klâsik Osmanl› flehir içi hanlar› tarz›ndaki Sulu Han, kareye
yak›n dikdörtgen plânl› ve iki katl› kâgir bir yap›d›r. Oldukça
harap durumdaki han›n girifl ve do¤u cephesi sa¤lam, di¤er
k›s›mlar› y›k›k vaziyettedir.
Beflik tonozlu büyük bir eyvan içine al›nan girifl kap›s›, bas›k
yay kemerlidir. Kap› üzerinde iki çatall› bir k›l›ç resmi ile iki sat›r
halindeki kitabesi bulunmaktad›r.
‹ç avlu etraf›nda s›ralanan han odalar› birer kap› ve pencere ile iç
avluya bakan cephelere aç›lmakta olup, bunlar›n önünde dört kenar›
dolaflan revaklar›n bulunmas› gerekmekte ise de, bunlar tamamen
y›k›larak ortadan kalkm›flt›r. Birinci kattaki odalar›n ahflap tavanl›,
ikinci kattakilerin ise kubbeli oldu¤u görülmektedir. Tafl söveli
dikdörtgen pencerelerin üzerinde sivri tu¤la kemerli al›nl›klar› olan
eserin beden duvarlar›nda, genellikle moloz tafl kullan›lm›fl, yer yer
kesme tafl ve tu¤la malzemeye de yer verilmifltir.
Han›n do¤u cephesinden geçen cadde üzerinde ve bir k›sm›
yol seviyesinden daha afla¤›da kalan, arazinin meyilli olmas›ndan
faydalan›larak yap›lan dükkânlar bulunmaktad›r.
Nasuh Pafla taraf›ndan yapt›r›lan Beypazar› Sulu Han›n vakfi-
yesi, 1022/1613 tarihlidir. Vakfiyede, “içerisinde mescid ve yirmi
alt› adet odas› olan büyük han ve kervan han›” fleklinde tarif
edilmekte, d›fl›nda da elli dört adet dükkan oldu¤u bildirilmek-
123
osmanl›’da ankara

Beypazarı, Suluhan
(2005, A.E)
tedir. Vakfiyede o zaman Sulu Han›n yan›nda bir kaynak suyu
bulunmas›, han›n isminin de kayna¤›n› göstermektedir. Nasuh
Paflan›n sadareti çok fazla sürmedi¤inden ölümünden önce han›
yapt›rm›fl olmal›d›r.204 Vakfiyeye göre “Beypazar›’ndaki büyük
han›n içinde bir mescidi ve yirmi alt› odas› ve kervan han› ile elli
dört adet dükkan› bulunmaktad›r.” 205
Han›n girifl kap›s› üzerindeki kitabede 1336’da tamir ettirildi¤i
yaz›lmakta olup, sol kap› sövesinin üzerine de 1023 H./ 1613
tarihi kaz›nm›fl bulunmaktad›r. Bu tarih han›n yap›m y›l› olup,
kaymakam Hurflit Bey taraf›ndan yap›lan tamirat esnas›nda
buradaki yap›m kitabesinin sökülüp, yerine onar›m kitabesi
konuldu¤u söylenir. Mevcut kitabeye göre Sulu Han, 1917-8
y›l›nda kaymakam Hurflit Bey taraf›ndan tamir edilmifltir. Ancak
sonradan bilemedi¤imiz bir sebepten tekrar harabe haline gelen
han›n, günümüzde güney ve do¤u duvarlar› ayakta durmaktad›r.
Han›n onar›m› için uzun zaman önceden harekete geçilmifl
olmas›na karfl›l›k, proje yap›m›n›n gecikmesi, finans temininde
sonuç al›namamas› sebebiyle, henüz onar›ma bafllanamam›flt›r.
Nall›han Nasuh Pafla Han›:
Günümüze oldukça de¤iflikli¤e u¤rayan, dikdörtgen planl›
Nasuh Pafla Han›n kuzey cephesindeki ana kap›s› ve baz› alt kat
odalar› kalm›flt›r. Han›n do¤u taraf› tamamen aç›lm›fl olup, di¤er
cepheleri üstüne betonarme ikinci kat eklenmifltir.
124
osmanl›’da ankara

Nallıhan Nasuh Paşa Hanı


(Kocahan, Nallıhan)
Han›n kitabesinin Türkçesi flöyledir:
Temiz yarad›l›fll› vezir Nasuh Pafla
Bu han› yapmaya niyet etti¤i zaman
Tatar Ali Çavuflu görevlendirdi
Yap›n›n çabuk ve iyi yap›lmas›n› ona b›rakt›

Nallıhan Nasuh Paşa Hanı


(Kocahan, Nallıhan)

125
osmanl›’da ankara

O da bu arada iki yerden çaba kufla¤›n› kuflan›p çal›flmaya koyuldu


Bin on dört y›l› Kas›m ay›n›n yirmi dördü Pazar gününün bir saatinde
Hepsi birleflip bu han›n
Yap›lmas›na bafllad›lar
Bin on befl y›l›n›n Nisan ay› bitti¤inde
Bu han›n yap›lmas› da sona erdi206
Sadrazam Nasuh Pafla Halep’ten ‹stanbul’a dönerken, yol
üzerindeki Nall›han’a bir han, cami ve hamam yapt›r›lmas›n›
istemifltir. Buradaki külliyenin han›n›n yap›lmas› 1015/1606 y›l›nda
tamamlanm›flt›r. Nasuh Pafla’n›n 22 Muharrem 1022 H. / 17 Mart
1613 tarihli vakfiyesinde ” Nallu derbendinde bina olunan han ve
hamam ve camii ve mekteb” yapt›r›p vakfetti¤i yaz›l›d›r.207 Hamam
ve mektep y›k›lm›fl, han ve cami de¤iflerek günümüze gelebilmifltir.
Belediye taraf›ndan han›n mevcut durumunun projesi
haz›rlat›lm›flt›r. Bundan sonra haz›rlanacak proje ile günün
flartlar›na göre han restore edilerek, asl›na uygun ve daha iyi
flekilde kullan›lmas› sa¤lanacakt›r.
K›br›s Han›:
Atpazar›nda yer alan han kerpiç dolgulu, ahflap karkas, küçük
bir yap›d›r. Bir avlu etraf›nda iki katl› s›ralanm›fl odalar fleklinde-
dir. ‹lk yap›s› muhtemelen XVII. yüzy›la ait olmakla birlikte han,
asl› bozulmufl olarak günümüze gelmifltir.
Muslu Pafla Han›:
Kıbrıs Hanı
Aslan A¤a bin Musli Pafla, Gurre-i fiaban 1075 / Mart 1665
tarihli vakfiyesinde Koyunpazar›’nda bir han yapt›r›p, gelirini
handaki mescide ve han›n kap›s›ndaki muslu¤a su tafl›nmas›n›
vakfetmifltir.208
Bu han daha sonra, 1162/1749 y›l›nda Abdülkerimzâde
Sunullah Efendi taraf›ndan sat›n al›narak Suniye Medresesi’ne
vakfedilmifltir.209
Pilavo¤lu Han›:
Atpazar›nda bulunan han kerpiç dolgulu, ahflap karkas bir
yap›d›r. Han, “L” tipli bir plana sahip olup, kapal› bir salon
ve dehliz gibi bir giriflten ibarettir. Girifl cephesinde iki yanda
dükkanlar s›ralan›r. Yap›, tek avlulu, çift katl› odalardan ve d›fla
aç›lan dükkanlardan oluflmaktad›r. Asl› XVII. yüzy›la ait olmas›
Pilavoğlu Hanı muhtemel han, yenilenerek flimdiki haline gelmifltir.210
Taflhan:
Taşhan Taflhan, Ulus Meydan›nda, bugünkü Sümerbank’›n yerinde
bulunmaktayd›. Taflhan, vali Abidin Pafla’n›n mektupçusu ‹smail
Bey taraf›ndan 1895-1902 y›llar› aras›nda yapt›r›lm›flt›r. Taflhan,
Ankara’ya gelenlerin hayvanlar›yla konaklad›¤› 100 odal› bir otel
oldu¤u gibi, Kurtulufl Savafl› y›llar›nda cepheden gelen yaral›lar›n
bar›nd›¤› hastane olmufltur. Karao¤lan Çarfl›s›’n›n bafllang›c›
olan ve zamanla önündeki meydana ad›n› vermifl olan Taflhan,
1936 y›l›nda y›k›lm›fl, yerine Sümerbank binas› yap›lm›flt›r
126
osmanl›’da ankara

BEDESTENLER

Mahmud Paşa Bedesteni ve


Kurşunlu Han

Bezciler çarfl›s› demek olan bedesten, flehirlerdeki çarfl›lar›n


merkezinde, pahal› mallar›n sat›ld›¤› ve korundu¤u büyük
yap›lard›r. Bedestendeki esnaf duvarlardaki hücre, dolap ve
çekmecelerde mallar›n› bulundurur. Tellallar›n müzayedelerle
sat›fl yapt›¤› bedestenlerin kap›lar› akflamlar› kapat›l›r, çevredeki
kuyumcu gibi esnaflar da mallar›n› sand›klarla buraya b›rak›rlar.
Mahmud Paşa Bedesteni
Bankalardan önce zenginlerin k›ymetli eflyalar› ve paralar›
a¤z› mühürlü sand›klarla bedestenlerde saklan›r. Bedestenler
zaman›nda önemli birer iktisadi kurulufl olup, günümüzdeki
banka ve borsalar›n görevini görür. Her bedestende onu koru-
makla yükümlü bir koruyucu ekibi vard›. Bunlara “bölük bafl›”
denir. Bedesten her sabah duac› bafl› denilen bölük bafllar›ndan
biri taraf›ndan aç›l›r, akflamlar› da gene törenle kapan›r. Çok
de¤erli mallar, Perflembe günleri ö¤le namaz›ndan önce sat›l›r,
bu s›rada önemli kifliler de gelir ve halk her yan› doldurur.
Ankara, Selçuklu devrinden itibaren önemli bir ticari merkez
olmas› sebebiyle, bedesteni de olan bir flehirdir. Melik Kas›m bin
Melik ‹sfendiyar’›n 1430 y›l›nda kurdu¤u vakf›n akarlar› aras›nda
“Ankara’da bulunan, ahalice bilinen bezzazistan›n dört taraf›ndaki
arsas› ile tamam› say›lm›flt›r.”211 Melik Kas›m’›n vakfiyesinde, bedes-
tenin yapt›r›ld›¤› veya mevcut bir yap›n›n sat›n al›nd›¤› aç›k olarak
belirtilmemektedir. Yap›m tarihi bilinmeyen bu bedestenin yetersiz
kalmas› veya harap hale gelmesi sebebiyle muhtemelen ayn› yere
Mahmud Pafla taraf›ndan flimdiki bedesten yapt›r›lm›flt›r.
Mahmud Pafla Bedesteni:
Bedesten, Ankara Kalesinin ete¤inde, e¤imli bir arazide yer
al›r. On kubbeli bir yap› olan Mahmud Pafla Bedesteni, etraf›n›
kuflatan 102 dükkanl› arasta ile türünün en büyük örneklerin-
den biridir. Dikdörtgen planl› yap›n›n duvarlar›nda moloz tafl
ve kesme tafl birlikte kullan›lm›flt›r. Kemer ve tonozlar tu¤lad›r.
127
osmanl›’da ankara

Mahmud Paşa Bedesteni


(2005, A.E.)
Duvarlara içte ve d›flta derz yap›lm›flt›r. ‹ç k›s›m, asl›nda kireç
s›val›d›r.212
Yap›n›n ortas›na tek s›ra halinde dizilmifl dört iri ayak, iki s›ra
halindeki on kubbeyi tafl›maktad›r. Bedestenin d›fl›n› kuflatan aras-
ta, ortadaki tonozlu bir koridorun iki yan›nda dizilmifl beflik tonozlu
dükkanlardan ibarettir. Arastan›n, güney cephesi boyunca uzanm›fl
bir alt kat› vard›r. Bat› cephenin ortas›ndaki yüksek sivri kemerli
taç kap›, beyaz tafltan yap›lm›flt›r. Bu kap› yerine kuzey cepheye,
yap›n›n müze olarak onar›m› s›ras›nda, iki renkli tafltan yap›lm›fl
bas›k kemerli yeni bir taç kap› aç›lm›flt›r. Ayr›ca arastan›n güney
cephesinin bat› ucunda genifl bir kap›s› daha mevcuttur.
Arasta, Kurflunlu Han taraf› haricindeki cephelerinde dikdört-
gen pencere, üst kat gibi ortadan yükselen on kubbeli bedesten,
dört cephedeki yuvarlak kemerli pencerelerle ayd›nlanmaktad›r.
Onar›mda duvar köfleleri, pencere kenarlar› ve kap› çevrelerinde
beyaz tafl kullan›lm›flt›r. Arasta tonozlar›n›n üstleri onar›mda
çat› ile örtülmüfltür. Müze olarak kullan›lmas› sebebi ile aradaki
dükkan duvarlar› da kald›r›lm›flt›r. Halen arastan›n sadece d›fl
duvarlar› yap›n›n asl›na aittir.213 Arastan›n zemini kesme tafl
döflemelidir. Bedesten ve arastan›n üstü kurflunla kaplanm›flt›r.
Bedestenin ana binas›, dört cephenin ortas›ndan arastaya
aç›lan birer taç kap›ya sahiptir. Yuvarlak sa¤›r kemerli aynal›¤›n
alt›nda bas›k kemerli kap›lar oldukça genifltir. ‹ç k›s›mda kub-
128
osmanl›’da ankara

beleri tafl›yan kare planl› fil ayaklar› moloz tafl örgülüdür. Üstü
sonradan beyaz kesme taflla kaplanm›flt›r. Bedesteni örten
on kubbeden ortadaki ikisi sekiz dilimlidir. Bu iki kubbenin
geçiflinde üçgenler, normal olan di¤erler kubbelerde pandantif
kullan›lm›flt›r. Kubbeyi tafl›yan kemerler ikiflerli demir gergilerle
desteklenmifltir. Bedestenin zemini kesme tafl döflemelidir.
Arastan›n güneydeki bodrumunun d›fl› kesme tafl kaplanm›flt›r.
Bat›ya bakan bir ana kap›dan baflka, ortada iki küçük kap›s›
vard›r. Üstü beflik tonozludur. Dokuz büyük ve dokuz küçük
pencereyle ayd›nlan›r. D›fl cephedeki sa¤›r kemerler cepheye
hareketlilik getirmifltir.
Eski Ankara’da ticareti yönlendiren, ticaretin kalbi ve merke-
zi, Bedestendir. Kitabesi ve vakfiyesi bulunmayan bedestenin,
Mahmud Pafla taraf›ndan yapt›r›larak vakfedildi¤ine dair belgeler-
den biri, 1530 tarihli tahrir defteridir. Burada merhûm Mahmud
Pafla vakf›n›n Ankara Bedesteni, tabhane bitifli¤indeki dükkanlar›n
mukataas›, kervansaray bitifli¤indeki dükkanlar›n mukataas›ndan
y›ll›k 67500 akçe geliri oldu¤u kay›tl›d›r.214 Mahmud Paflan›n
Bedesteni, ‹stanbul’daki külliyesi, Ankara ve baz› yerlerdeki di¤er
hayrat› için vakfetti¤ine dair çeflitli belgeler vard›r.215
XVI. ve XVII. yüzy›llarda kent merkezinin ve ticaret eylemle-
rinin odak noktas› ifllevini gören Mahmut Pafla Bedesteni’nin,
XIX. yüzy›l sonuna do¤ru ifllevini bütünüyle yitirdi¤i anlafl›l›yor.
Sof üretiminin azalması, soflar›n depoland›¤› ve sat›fl›n›n
yap›ld›¤› yer olan Bedesteni, ifllev göremez duruma getirmifltir.
Bedesten, yan›ndaki Kurflunlu Hanla birlikte, 1881 y›l›nda mey-
dana gelen yang›nda harap olmufltur.216 Yap›n›n onar›m› için
Ankara Belediyesince 1902 tarihli bir onar›m keflfi haz›rlanm›flsa
da uygulamas›na geçilememifltir..217
Cumhuriyetin ilk yıllarında pek harap bir halde bulunan
bedesten içinde kundurac›lar, yemeniciler, manifaturac›lar,
saraçlar, sofçular, dokumac›lar gibi mahallî ve millî sanatlarla
yaflayan bir esnaf tabakas› bulunuyordu. Bu esnaf aras›nda
loncalara mahsus “adap ve erkân”a tamam›yla riayet edilir.
Bedestenin kap›s› üzerinde büyük bir çizme bulunuyor ve her
sabah kundurac› esnaf› bunun alt›na gelip topland›ktan ve
hoca efendi taraf›ndan da bir dua okunduktan sonra, sat›fla
bafllamadan evvel mallar “flireleniyor” (fiyatland›r›l›r), fazla kâr
yapmamak flart›yla her mal›n sermayesine gayet cüzi bir kâr
ilâve olunurdu.218
Cumhuriyet döneminde Kurflunlu Hanla birlikte, Anadolu
Medeniyetleri Müzesi olarak kullan›lmak üzere, 1933 y›l›nda
bedestenin onar›m›na bafllanm›flt›r. Bu onar›m s›ras›nda yap›da
müze olabilmesi için, arastan›n bölme duvarlar›n›n kald›r›lmas›
gibi bir çok de¤ifliklikler yap›lm›flt›r.219
Kurflunlu Hanla birlikte Mahmud Pafla Bedesteni, halen
Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak kullan›lmaktad›r.
129
osmanl›’da ankara

Beypazar› Bedesteni:
Ankara’n›n ikinci bedesteni, Beypazar›’ndaki Hanlarönü
Arastas› olarak an›lan yap›d›r. Beytepe Mevkiinde yer alan
bedesten, yaklafl›k dikdörtgen planl› bir yap› olup, ucu k›smen
e¤ilmifltir. Halen üstü aç›k bir koridorun iki yan›na s›ralanm›fl
mekanlardan oluflan küçük bir yap› olan arasta, mevcut plan›na
göre ortas› uzun bir tonozla kapal› arasta bedestenler tipine
girmektedir. ‹leri sürdü¤ümüz tahmin d›fl›nda ilk flekli hakk›nda
kesin bir bilgimiz olmayan, klasik kubbeli Osmanl› bedestenle-
rine benzemeyen Beypazar› Bedesteni tarz›ndaki sa¤lam bedes-
tenler, Isparta ve Kütahya’da bulunmaktad›r.
Padiflah izni ile özel mülk olarak XV. yüzy›l sonlar›nda Yakup
o¤lu Ali Bey taraf›ndan yapt›r›lan Beypazar› Bedesteni, onun
ölümünden sonra varislerinden Necmeddin o¤lu K›z›l Sinan
taraf›ndan sat›n al›narak 1511-12 de vakfedilmifltir.220 Bedesten,
günümüzde ticari ifllevini sürdürmektedir.

Beypazarı Bedesteni

ÇARfiILAR
Karao¤lan Çarfl›s›:
Ulus Meydan›’nda bulunan Taflhan’dan Hükümet Caddesi’ne
kadar uzanan Anafartalar Caddesi ile sa¤›nda kalan birkaç
soka¤›n bulundu¤u bölgedeki çarfl›d›r. Ankara’ya demiryolunun
gelifliyle çarfl›n›n önemi daha da artar. 1927’de Atatürk An›t›’n›n
yap›lmas›yla çarfl› ve çevresi geliflir. 1923 y›l›nda parke tafl döflenen
caddenin bafllang›c›, Taflhan’d›r. Taflhan’dan sonra fiakir Bey’e ait
bir han ve Kayseri Han› gelirdi. Karfl›da Darülmuallim Mektebi’nin
ön k›sm›nda s›ra dükkanlar ile han, otel, ma¤aza, pastane gibi
önemli iflyerleri bulunmaktayd›. Ankara’n›n ilk sinemalar›ndan
Yeni Sinema da bu çarfl›dayd›. Buradaki hanlar›n alt katlar›nda
bulunan kahvehaneler, Milli Mücadele y›llar›n›n önemli buluflma
130
osmanl›’da ankara

Karaoğlan Çarşısı ve
Caddesi (A. Yüksel)

yerleri olmufltur. Çarfl›n›n ileri kesiminde yer alan Zincirli ve


Kuyulu camiler ile Kuyulu Kahve, Haf›z Bey’in Otelinin alt›nda
‹stanbul Pastanesi, Arif Hikmet Koyuno¤lu’nun mimarl›k bürosu,
Arif Oruç’un Yeni Dünya Gazetesi’nin haz›rland›¤› Mühendis Han,
çarfl›n›n en önemli yap›lar›d›r.
Tahtakale (Taht’el-Kale) Çarfl›s›:
XVI. ve XVII. yüzy›llarda Ankara’n›n “Afla¤› Yüz”ünde yer alan
Tahtakale Çarfl›s›, günümüzde de ayn› adla an›lan Do¤anbey
Mahallesi ile çevrelenmifl, han, hamam, cami, mescid gibi an›tsal
Tahtakale çarşıları
yap›larla belirlenen flehrin ikinci bir merkezi durumunda olan (A. Müderrisoğlu)

131
osmanl›’da ankara

çarfl› niteli¤indedir. Çarfl›, Sulu Han’›n kuzeyinde, bugünkü Ulus


fiehir Hali’nin hana bakan girifline rastlayan yerde bulunmak-
tayd›. Tahtakale Çarfl›s›, XVIII. ve XIX. yüzy›llarda geliflmesine
devam etmifl ve Karao¤lan Çarfl›s› ile birleflerek, Ankara’n›n
daha modern han ve dükkanlar›n›n yerleflti¤i bir ticaret bölgesi
konumuna gelmifltir. Eski dokusunu 1929 yang›n›na kadar en
az yüzy›l korumufltur. Sof ve buna ba¤l› üretimin azalmas›, deri
üretiminin gerilemesi, Bedesten ve çevresinin ticari öneminin
azalmas›na yol açm›fl, tar›msal di¤er ürünlerin üretimi ve pazar-
lanmas› ile kent içine dönük bir ticaret hayat› bafllam›flt›r. Kentin
en yo¤un mahallelerinin merkezinde bulunan Sulu Han ve çevre-
si, Tahtakale Çarfl›s›; günlük tüketim, g›da ve di¤er baz› zorunlu
gereksinimlerin karfl›land›¤› bir ticaret kesimi olarak geliflmifltir.
Uzun Çarfl›:
Mahmut Pafla Bedesteni’nden Hasan Pafla Han›’na kadar uza-
nan, etraf›nda her çeflit esnaf dükkan›n› bulundu¤u oldukça uzun bir
çarfl›yd›. Topo¤rafik olarak oldukça e¤imli bir arazi üzerinde oluflan
bu çarfl›, günümüzdeki Ç›kr›kç›lar Yokuflu do¤rultusunda yer almakta
ve Sulu Han (Hasan Pafla Han›)‘dan bafllayarak Bedesten’e kadar
uzanmaktayd›. Bu iki yap›n›n yan› s›ra, Uzun Çarfl›’n›n bir kenar›nda
St. Klemens Kilisesi ile, ad›n› saptayamad›¤›m›z ancak Von Vincke’nin
1839 tarihli Ankara Haritas›’nda görülen bir kilise yer almaktad›r. Biri
Rum di¤eri Ermeni Kilisesi olan bu yap›lar, Uzun Çarfl›’n›n önemli
elemanlar› idi. Her çeflit esnaf›n dükkanlar› burada bulundu¤u gibi,
flehir esnaf›n›n özel çarfl›lar› da Uzun Çarfl›’ya aç›l›yordu. Sicillerde
geçen adlardan da anlafl›laca¤› gibi, Ankara’da da di¤er Osmanl›-
Uzun Çarşı (BELKO)

132
osmanl›’da ankara

Türk flehirlerinde oldu¤u gibi, her esnaf ayr› bir çarfl› ya da sokakta
yer almaktayd›. Örne¤in: Çanakç›lar, Çerçiler, Demirciler, Eskiciler,
Külahç›lar, Saraçlar, Semerciler, Tenekeciler, Terziler, Yorganc›lar
Çarfl›lar›n›n adlar› s›k s›k geçmektedir. Bu esnaf çarfl›lar›n›n yerleri
tam olarak saptanamamaktad›r. Ancak büyük k›sm›n›n “Yukar› Yüz”de,
Atpazar›, Samanpazar› ve Koyunpazar› çevresinde yo¤unlaflt›¤›, bir
k›sm›n›n da “Afla¤› Yüz”de Tahtakale ve Karao¤lan Çarfl›lar› etraf›nda
gruplaflt›¤›n› söyleyebiliriz. Örnek olarak; biri Koyunpazar›’na di¤eri
de Kaledibi’nde Haseki Camii yak›n›nda “Demirciler Çarfl›s›” bulun-
maktayd›. Günümüze Uzun Çarfl›’dan, Ç›kr›kç›lar ve Saraçlar adlar›yla
bilinen, geleneksel diyebilece¤imiz bir k›s›m sanat ve ticaretin hala
süregeldi¤i sokaklar kalm›flt›r.

PAZAR YERLER‹
Selçuklu devrinden itibaren Anadolu’nun çeflitli flehirlerinde
müflteriler ve sat›c›lar, haftada bir gün kurulan pazarlarda bir
araya gelerek al›flverifl yapm›fllard›r. Baflta Ankara flehri olmak
üzere, Osmanl› devri boyunca kaza merkezi olan Beypazar›, Ayafl,
Kalecik, fiereflikoçhisar ile daha sonralar› kaza merkezi olan
Nall›han, Çubuk, K›z›lcahamam, Haymana, Kazan gibi yerlerde
pazarlar kurulmufltur.
Ayr›ca yerleflim d›fl› yerlerde senenin belli zamanlar›nda kuru-
lan pazarlar da önemli ticari merkezler olmufltur.221 Bunlardan
baz›lar› zamanla geliflerek yeni bir yerleflim yeri haline gelmifltir.
Çubuk ilçesi eskiden bir köy iken kurulan Pazar ile zamanla kasa-
ba haline gelmifltir.
Osmanl› devrinde Ankara çevresinde kurulan pazarlar
hakk›nda da bilgilerimiz vard›r. Bunlardan baz›lar›, Murtazabad
Kazas›nda Miranos (Orhaniye) ve ‹stanos (Yenikent-Zir) kazas›d›r.
Yabanabad (K›z›lcahamam) kazas›ndaki Pazar beldesi ad›n›
burada kurulan pazardan alm›flt›r.
Ka¤n›pazar› (Arabapazar›):
Numune Hastanesi’nin karfl›s›ndaki düzlükte kurulan pazar,
Ankaral›n›n k›fll›k odununun ka¤n›larla getirilip sat›ld›¤› yerdir.

Kağnıpazarı
(VEKAM)

133
osmanl›’da ankara

Koyunpazarı
(BELKO)

Ka¤n›pazar› (Arabapazar›) Öksüzce Mahallesi’nde, bugünkü


Denizciler Caddesi bafllang›c›nda, Turizm ve Ticaret Meslek
Yüksek Okulunun arka k›sm›na gelen yerde bulunmaktayd›.
Üçüncü sura yak›n olmas› nedeniyle, Ankara çevresinden gelen
kiflilerin al›flverifl yapt›klar› bir yer oldu¤u tahmin edilmektedir.
Koyunpazar›:
Bugünkü Samanpazar›’n› Atpazar›’na ba¤layan yokuflta, bugün
de aktif olarak kullan›lan yerde Koyunpazar› Çarfl›s› bulunmak-
tayd›. Belgelerde “Pazar-› Ganem” fleklinde de geçen bu çarfl›da,
fieriye Sicillerine göre ekmekçi, nalbant, bakkal dükkanlar›n›n
bulundu¤u ve buraya aç›lan sokaklarda çeflitli esnaf›n yer ald›¤›
görülmektedir.
Samanpazar›:
Ka¤n›pazar›’ndan iki yüz metre yukar›da, Mukaddem Mahallesi
ve Samanpazar› Meydan› vard›. Burada ka¤n›larla gelen saman
sat›l›rd›. Bu meydana ç›kan befl yol ve çevresinde hanlar ve tica-
ret merkezi bulunmaktayd›.

Samanpazarı
(VEKAM)

134
osmanl›’da ankara

Atpazarı (BELKO)

Atpazar›:
Ankara Kalesi’nin alt›ndaki düzlükte yer alan oldukça gürültülü
olan pazarda, at al›n›r, at sat›l›rd›. Kale’nin giriflinde burcun üze-
rindeki saat, her saat bafl› çalard›. Arslanhane taraf›nda zahireciler,
tiftikçiler, di¤er tarafta ise Çukur, Çengel, Pilavo¤lu gibi hanlar ve
Kavaflar Çarfl›s› yer al›rd›. Biraz afla¤›da bugün de Ankara’n›n en
önemli ticaret yerlerinden biri olan Ç›kr›kç›lar Yokuflu bulunuyordu.
Bal›kpazar›:
1900’lü y›llar›n Ankara’s›nda bugünkü Belediye Baflkanl›k
Binas›’ndan Ç›kr›kç›lar Yokufluna kadar olan yer, Bal›k pazar› ad›yla
an›lmaktad›r. 19. yüzy›lda Bal›kpazar›’nda Ç›kr›kç›lar Yokufluna yak›n
bir yerde, Ankaral› zengin bir Ermeni yurttafl›n Kocamano¤lu Tiyatro
binas›nı yapt›rd›¤› bilinmektedir. ‹lk Türk aktörü Ahmet Fehim
Efendi, bu tiyatroya kumpanya getirerek temsiller vermifltir.
Debba¤hane (Tabakhane) Pazar›:
Ankara’n›n deri imalat› yapan debba¤lar›, flehrin kuzeyin-
de Bendderesi denilen yerde, dere kenar›nda yerleflmifllerdi.
Sicillerde “Debba¤hane Pazar›” olarak tan›mlanan yerin de bu
dere kenar›na yak›n oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Debba¤lar, imal
ettikleri derileri burada pazarlam›fllard›r.
Ekinpazar›:
Atpazar› semtinde ve Atpazar›’na bitiflik bir Pazar yeri olup,
genellikle tah›l ürünlerinin sat›ld›¤› yerdir. Aslanhane Camiinin
kuzey taraf›ndaki meydan, Kesikbafl Türbesi civar›.
135
osmanl›’da ankara

D‹N‹ YAPILAR
KÜLL‹YELER

Aslanhane Camii
(1998, A.E.)
Bir çok yap›dan oluflan yap›lar toplulu¤una külliye denilir.
Ankara’da klasik manada genifl programl› çok büyük bir Osmanl› kül-
liyesi yoktur. Ankara’daki günümüze gelen külliyelerden Aslanhane
(Ahi fierafeddin), Hac› Bayram-› Veli, Karacabey ‹mareti ve Cenabi
Ahmed Pafla Külliyesi tasavvufi anlay›flla yap›lm›flt›r.
Sadece Ankaravi Mehmed Emin Efendi’nin Zincirli Camii
için kurdu¤u vak›f ve günümüze gelemeyen K›z›lbey Külliyesi bu
anlay›fl d›fl›nda kalmaktad›r.
Aslanhane (Ahi fierafeddin) Külliyesi:
Ankara Kalesinin güneyinde, e¤imli bir arazide yer alan külli-
ye, eski belgelerde bir zaviye olarak kay›tl›d›r. Ancak esas zaviye
k›sm›n›n sadece d›fl kap›s›, camisi, Ahi fierafeddin Türbesi, hazi-
renin da¤›n›k olarak baz› mezarlar› kalm›flt›r. Mihrab› ve ahflap
elamanlar› ile Selçuklu sanat›n›n nadide bir eseri, Ankara’n›n en
önemli ibadethanesi olan Aslanhane Camii külliyenin ana yap›s›
olmufltur. Külliye yap›lar›ndan Ahi fierafeddin Zaviyesi, Ankara
flehrindeki zaviyelerin en eskilerinden biridir. Vakfiyesi ele geç-
meyen zaviyeye ait muhtelif belgeler vard›r.222 Osmanl› devrinde
yaz›lan 1530 tarihli tahrir defterinde cami, zaviye ve türbenin ayr›
ayr› vak›flar› bulunmaktad›r.223
136
osmanl›’da ankara

Cenabî (Hayalî) Ahmed Paşa


Camii (1998, A.E.)
Cenabî (Hayalî) Ahmed Pafla Külliyesi:
Ulucanlar Caddesinde yer alan ve Yeni Cami diye de an›lan
yap›, türbe, Mevlevihane ve hazireden oluflan külliyeden günümü-
ze, cami ve türbe gelebilmifltir. Külliyeye sonradan Azimî Türbesi
eklenmifltir. Kuzeye do¤ru hafif bir meyille yükselen külliyeyi genifl
bir avlu duvar› çevirmektedir. Cami, avlunun güneyinde, türbe kuzey
do¤usunda, Mevlevihane224 kuzeydo¤u köflede idi. Azimî Türbesi,
türbe ve caminin aras›ndad›r. Caminin yan›nda bir de çeflme vard›.
Hac› Bayram Külliyesi:
Ulus’ta bulunan Hac› Bayram Camii, Ankara için sem-
bol olmufl yap›lardan biridir. Hac› Bayram-ı Veli’nin manevî
kiflili¤inde yo¤unlaflan ve neredeyse bütün Anadolu’yu kucak-
layan, bize mahsus bir aflk, buraya bambaflka bir güzellik
katar. Osmanl›dan günümüze eksilmeden gelen bir ilgi ile Hac›
Bayram-› Veli, halk›n gönlünde taht kurmufltur.
Hac› Bayram Camiini asl›nda bir manzume saymak gerekir.
Bunlar camiye bitiflik Hac› Bayram Türbesi ve Osmanl› devrinde Ak
Medrese ad›yla e¤itim kurumu olarak kullan›lan Augustus Mabedi
ile güneybat›da, haremlik ve selaml›¤› 1972 y›l›nda cami çevresi
aç›l›rken y›k›lm›fl zaviyedir. Cami, harimi ve alttaki çilehanesi ile
137
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii


(1998, A.E.)
zaviyenin bir parças›d›r. Hac› Bayram meydan›n›n güney bat›s›nda
yer alan kal›nt› ise Zaviyenin haremli¤e bitiflik hamam› oldu¤u tah-
min edilir. ‹smail Faz›l Pafla Türbesi denen ve Hac› Bayram Camii
Derne¤i olarak kullan›lan yap› ise külliyeye sonradan eklenmifltir.
Karacabey (‹mareti) Külliyesi:
Külliye, eski Ankara flehrinin kenar›nda kurulmufltur.
Külliyenin merkez yap›s› Hacettepe Üniversitesi içinde kalm›fl
zaviyeli cami olup, ayr›ca türbe ve hamamdan oluflan külliyenin
mutfak, mahzen ve ah›r gibi yap›lar›ndan bir eser kalmam›flt›r.
Avlu kap›s›ndaki çeflme de o zamana aittir. Celâleddin Karacabey
taraf›ndan yapt›r›lan imaret olarak isimlendirilen külliyenin
vakfiyesinin 844 /1440 y›l›nda haz›rlanm›fl olmas›, tesislerin bu
tarihte tamamland›¤›n› gösterir.225 Vakfiyede külliyenin görevli-
leri say›l›rken ilk s›rada mütevelli (yönetici), ikinci s›rada zaviye
fleyhi, daha sonra imam ve müezzine yer verilmifltir.226
Karacabey, Çelebi Sultan Mehmed’in damad› ve Anadolu
Beylerbeyi olup, 1444 y›l›nda Varna Savafl›nda flehit düflmüfltür.
Cenazesi enifltesi II.Murad taraf›ndan Ankara’ya getirilerek külliyesin-
deki türbeye defnedilir. Anadolu Beylerbeyi Celâleddin Karaca Bey’in,
Ankara’da Gazi Lisesinin bulundu¤u yerde bulunan ve XX. yüzy›la
kadar gelen bir köflkte do¤du¤u, vakf›n evlatlar› taraf›ndan rivayet
edilir. Babas›n›n ad›n›n Abdullah olmas›na ra¤men merhum ‹.Hakk›
Konyal›, onun köle olmay›p, Ankaral› bir Türk oldu¤unu ileri sürer.
Delil olarak, Karacabey Vakf›n›n mütevellisi Kocabeyzâde Abdülhadi
Efendinin ayr›ca Yeflil Ahi Vakf›na, o¤lu Mehmed Efendinin ise Ahi
fierafeddin Vakf›na mütevelli oldu¤una dair belgeleri sunmaktad›r.227
138
osmanl›’da ankara

Karacabey Camii
(2006, A.E.)

Külliye, zaman zaman onar›lm›flt›r. 1205 /1790 y›l›na ait


bir kay›tta, “cami, türbe, imaret, çeflme, su yollar› ve çifte
hamamlar›n harap olmas› ile onar›lmas› için keflif yap›lm›flt›r.”228
Caminin orta mekan›n›n ve bat› odas›n›n kubbeleri, 1892 y›l›nda
depremden y›k›l›nca sonradan onar›lm›flt›r.229
fieyhülislam Ankaravî Mehmed Emin Efendi Külliyesi:
Mehmed Emin Efendi’nin Ankara’da cami, mescid, med-
rese, darü’l-kurra, mektep ve 20 adet çeflme yapt›r›p, fiengül
Hamam›, Hasan Pafla Hamam› ve Sulu Han› sat›n alarak gelirle-

Şeyhülislam Ankaravî
Mehmed Emin Efendi
Külliyesi’nden Zincirli Camii
(2005, A.E.)

139
osmanl›’da ankara

rini hayrat›na vakfetti¤i, fler’i sicillerde geçmektedir. Külliyeden


günümüze Ulusta yer alan Zincirli Cami, fiengül Hamam› ve
Suluhan gelmifltir. Zincirli Caminin yap›m kitabesi ve vakfiye-
si yoktur. Ancak fieyhülislam Ankaravî Mehmed Emin Efendi
taraf›ndan yapt›r›ld›¤›na dair belgeler vard›r. Buna göre caminin
XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda yap›ld›¤› kabul edilir.
Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivindeki fievval 1328/1910 Ekim
tarihli bir hüccetten, caminin yan›ndaki ahflap medresenin
yenilendi¤i anlafl›lmaktad›r.230 Bu medrese daha sonra y›k›lm›flt›r.

CAM‹LER VE MESC‹DLER
Camiler, Müslüman Türk mimarisinin en önemli dinî ve
mimari yap›lar›d›r. Ankara ve çevresinin Türkler taraf›ndan ele
geçirilmesiyle bafllayan nüfus say›s›n›n art›fl›na paralel olarak
bu bölgede, çok say›da cami ve mescid yap›l›r. Cuma ve bayram
namaz› k›l›nmayan küçük ibadethaneler diyebilece¤imiz mescidler,
Osmanl› devrinde cemaatinin ço¤almas› üzerine özel izinle cami-
ye çevrilirken, günümüzde hepsi birer cami haline gelmifltir. Ayr›ca
bunlar›n ço¤unlu¤una sonradan birer ahflap minare eklenir. Birer
mabet olmalar›n›n yan›nda, halk›n bir araya geldi¤i, e¤itildi¤i,
sosyal ve kültürel etkili olan mekânlar olarak camiler, tarih boyu
mahalle ve flehir hayat›n›n merkezi mekanlar› olmufltur.
Selçuklular devrinde Ankara’da, Alâaddin Camii ve Aslanhane
Camii gibi büyük camiler yap›lm›fl, bu camiler yeterince ihtiyac›
karfl›lad›¤›ndan, Osmanl› devrinde, flehrin büyüyen k›s›mlar›nda
ve mahalle aralar›nda küçük ama güzel cami ve mescidler yap›l›r.
Selçuklu devrinden itibaren bafllayan ahflap kurulufllu camilerin
yap›m›na, Osmanl› devrinde de devam edildi¤ini görmekteyiz.
Ankara’daki cami ve mescidlerin genellikle kerpiç duvarl›
olmalar›yla, ilk bak›flta sade yap›lar gibi alg›lanmalar›na karfl›l›k,
iç mekanlar›nda üst örtülerini meydana getiren geleneksel
ahflap kurulufllar› ve alç› mihraplar› ile ço¤unlu¤u, mimari bir
zenginli¤e sahiptir. Geleneksel tarzdaki bu tip Ankara camile-
rinin baz›lar›ndaki ahflap üzerine çeflitli tekniklerde yap›lm›fl
kalem ifli süslemeleri önemlidir.231
Ankara’da çok say›da ahflap tavanl› camilerin varl›¤›na karfl›l›k,
kubbeli olanlar›n say›s› azd›r. Cami ve mescidlerin genellikle kuze-
yinde yer alan son cemaat yerlerinin, Ankara’daki bir çok cami ve
mescidin yan taraf›nda yer almas›n›, arazi durumunun zorlamas›n›n
yan›nda, geleneksel bir durum olarak de¤erlendirilebilir.
Ankara ve çevresindeki flehir ve kasabalardaki cami ve mescid-
lerde görülen geleneksel alç› mihrap flekli de, mimari bir gelenek
sonucudur.232 Bunun yan›nda sadece Aslanhane Camisinde bulu-
nan alç› mozaik mihrap, bu gelene¤in d›fl›nda olup, Anadolu’nun
di¤er flehirlerinde de benzeri olmayan eflsiz bir flaheserdir.
140
osmanl›’da ankara

Ankara’da bulunan çok say›daki cami ve mescidin bir k›sm›n›,


sat›lmas› veya istimlak edilmesi gibi sebepler yüzünden günümü-
ze ulaflamam›flt›r. Sandal Mescidi (Helvâî Mahallesi), fiemsed-
din Mescidi, Alessabah Mescidi, fiemseddinzâde Mescidi,
Nerdübanl› Mescidi (Erzurum Mahallesi), Ali Bey Mescidi (Hac›
Murad Mahallesi), ‹bni Gökçe Mescidi çeflitli tarihi kay›tlarda
geçen, ancak günümüze ulaflmayan mescidlerden baz›lar›d›r.233
Yol açmak, kamu binas› yapmak gibi sebeplerle eski eser cami
ve mescidler resmi kurumlar taraf›ndan istimlak edilmifltir. Bu
cami ve mescidlere ait birer sanat flaheseri olan ahflap mimari
parçalar, halen Ankara Etnografya Müzesi’nin en k›ymetli eserle-
rini teflkil etmektedir.234
Burada tan›t›lacak eserlerin d›fl›nda, köy ve kasabalarda
ço¤unlu¤u XIX. yüzy›lda yap›lm›fl, ahflap tavanlar› ile önem
kazanan çok say›da cami ve mescidler vard›r. Bunlardan baz›lar›:
Beypazar›; Üre¤il Köyü Camii, Urufl Beldesi Camii, Dudafl Köyü
Eski Camii, Çaml›dere; Elmal› Köyü Camii, Müsellim Köyü Camii;
Çankaya; Karatafl Köyü Camii; Çubuk Yukar› Çavundur Köyü Camii,
Camili Köyü Camii, Taflp›nar Köyü Camii, Okçular Köyü Camii,
Güdül; Taflören Köyü Eski Camii, Gölbafl›; Karagedik Beldesi
Camii, Velihimmetli Köyü Camii, Cimflit Köyü Camii, Bezirhane
Beldesi Camii, Hisarl›kaya Köyü Eski Camii, O¤ulbey Köyü Camii,
Haymana Karacaören Köyü Camii, Oyaca Köyü Camii, Yeflildere
Köyü Camii; Kalecik; Gökçeviran Köyü Camii, K›n›k Köyü Camii,
Eflmedere Köyü Camii, Çaykuyu Köyü Camii, Kazan; Orhaniye
Eski Camii, K›z›lcahamam; Çarfl› Camii, Tafll›ca Köyü Camii, Hac›
Ali Camii, Fethiye Köyü Camii, Çavufllar Köyü Camii, Mamak;
Kayafl Merkez Camii, Üre¤il Mahallesi Camii; Nall›han; Tekke
Köyü Camii, Eymür Köyü Camii, Polatl›; Ücret Köyü Camii; fi›h Ali
Camii, O¤uzlar (Ya¤›r) Köyü Camii, Bac› Köyü Camii, fiereflikoç-
hisar; Kad›nc›k Köyü Camii, Sincan; Alacaatl› Köyü Camii, fieyh
Edebali Camii; Yenimahalle; Yuva Köyü Camii, Ankara köylerinde
ço¤unlu¤u bu çal›flma s›ras›nda tesbit edilen, ancak eski eser ola-
rak tescil edilmemifl camilerdir.
Tabakhane Camii:
Bendderesinde bulunan cami; çat›l›, sade bir yap›d›r. Duvarlar› Tabakhane Camii
tafl temel üstüne kerpiç örgüdür. Son cemaat yeri yoktur. (2005, A.E.)
Halen kuzeydo¤u köflede minaresi bulunmakla birlikte, esas
minaresinin kaidesi, güney bat› köflede yer al›r. Kare planl› kai-
denin alt k›sm› iri kesme taflla, üst k›sm› tu¤ladan yap›lm›flt›r.
Aradaki bir s›ra moloz tafl, bir s›ra üçlü tu¤la hat›ldan oluflan bir
orta bölümden sonra, bir s›ra ikili tu¤la hat›ldan oluflan bir orta
bölümden sonra, bir s›ra ikili tu¤la hat›l ve bir s›ra aralar› dikine
birer tu¤la ile ayr›lm›fl moloz tafl örgüyle biter. Kaidede do¤uya
uzanan duvar izleri görülür. Kaidenin kuzeyinde sivri tu¤la kemerli
bir kap› vard›r. Y›k›lmadan önceki resimlerde oldukça yüksek silin-
dirik gövdesi oldu¤u görülür. Gövdeye üçgenlerle geçilir.
141
osmanl›’da ankara

Tabakhane Camii ve civarı


(2005, A.E)
Boyuna dikdörtgen planl› caminin kuzeyde iki alt bir üst, do¤u
ve bat›da üç alt iki üst pencere, güneyde iki penceresi vard›r.
Üst pencereler kemerli, alt pencereler dikdörtgendir. Kuzey
cepheden girilen caminin hariminde ahflap mahfeli bulunur.
Ahflap tavanda ortadaki göbek boya ile süslenmifl, ayn› flekilde
mahfel tavan›nda daha küçük birer göbek vard›r. Ahflap minber
ve alç› mihrab› yeni yap›lm›flt›r. Eski minarenin sa¤lam olarak
görüldü¤ü caminin eski bir resminde, minare kaidesinin önünde
çat›l› küçük bir eklenti görülür. Hakk›nda bir belge bulunmamak-
la birlikte, s›byan mektebi gibi bir fonksiyonu olabilir.
Tabakhane Camii, Kad› Necmeddin’in 1428 tarihli Vakfiyesine
göre, XV. yüzy›l›n ilk yar›s›nda Kad› Necmeddin taraf›ndan
yapt›r›l›r.235 1530 tarihli tahrir defterinde bu cami, Ahmet Çelebi
Camii fleklinde kay›t edilmifltir.236
Cami kap›s› üstünde yak›n zamanlara kadar duran ve günü-
müzde bulunmayan kitabesinde flu ifadeler yaz›l›d›r:
Camii pür nûr Necmeddin müruru vakt ile
Olmufldu her taraftan mail-i bahs-i fena
Nesli pâkîden an›n fiükri Efendi nam zat
Y›kt› (bak) evvelkinden a’lâ k›ld› bak tarh-› bina
Bir mucid ç›kt› agâh söyledi tarihini
Bu ibadetgah› vâlâ flimdi oldu dilküfla.237
Kitabeden, cami harap olunca 1318/1900-1 y›l›nda, Kad›
Necmeddin’in torunlar›ndan fiükrü Efendi taraf›ndan yenilendi¤i
anlafl›l›r. Cami derne¤i taraf›ndan yap›lan bir onar›m s›ras›nda
142
osmanl›’da ankara

k›r›lan bu kitabenin çöpe at›ld›¤›n›, caminin bak›m›n› yapan bir


kifliden 10 y›l kadar önce ö¤renmifltik.
Hac› Do¤an Mescidi:
Ulus, Sanayi Caddesi, Konuklar Sokakta bulunan Hac› Do¤an
Mescidi; kerpiç duvarl›, çat›l›, sade, küçük bir yap›d›r. Yap›n›n son
cemaat yeri ve minaresi yoktur. Mescidin duvarlar›, kuzeyde sade bir
kap› ve üstünde iki adet dikdörtgen pencere, güneyde iki üst pen-
cere ve bat›da iki üst, iki alt pencere ile d›fla aç›l›r. Alt pencerelerin
ahflap kapaklar› özgündür. Kuzeybat› köflede balkon fleklinde bir Hacı Doğan Mescidi
ezanl›¤› bulunur. Çat›s› alafranga kiremitle kapl›d›r.
Dikdörtgen planl› harimin ahflap tavan› sadedir. Kuzeydeki mah-
fel sonradan yenilenir. Mescidin alç› mihrab› tavana kadar yükselir.
Dört kenarl› mihrap nifli geometrik geçmelerle süslüdür. Niflin iki
yan›ndaki sütunceler, küp bafll›kl›d›r. Üstteki yaz› kufla¤›ndan sonra
mukarnasl› kavsara ile nifl bitmektedir. Kavsaras›n›n iki yan› iri
y›ld›zlarla süslenmifltir. Niflin çevresini d›flta yaz›yla süslü bir silme,
ortada mukarnasl› bir silme ve içte geometrik geçmeli genifl silme
dolaflmaktad›r. Mihrab›n üstündeki çevresi bitkisel süslemeli pano-
da genifl bir yaz› yer al›r. Mihrab›n iki kenar› ve üstüne mavi renkli
üç kâse gömülmüfltür. Mescidin kitabesi ve vakfiyesi yoktur. Mescid
1530 tarihli tahrir defterinde Hac› Do¤an Mahallesi Mescidi ad› ile
kay›tl›d›r.238 Mihrap süslemesine göre mescid XIV-XV. yüzy›llara
tarihlenmektedir.239 Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1936, 1948 ve
1970 y›llar›nda onar›lm›flt›r.240
Hacı Doğan Mahallesi
(2005, A.E.)

143
osmanl›’da ankara

Poyrac› Mescidi:
Hacettepe Üniversitesi kampusü içinde, üniversite binalar›n›n
gölgesinde, çukurda kalm›fl, çat›l› küçük bir mesciddir. Boyuna
dikdörtgen planl› mescidin kuzeyindeki son cemaat yerinin iki
yan› kapal›, önü aç›kt›r. Ön taraf›n›n kapal› oldu¤u eski resimlerde
görülmektedir. Minaresi yoktur. Duvarlar› tafl temel üstüne otur-
Poyracı Mescidi (2005, A.E.)
mufl ahflap hat›ll› kerpiç örgülüdür. Çat›s› alaturka kiremit kapl›d›r.
Mescidin dikdörtgen flekilli pencereleri, bat›da harime bir alt bir üst,
do¤uda iki alt bir üst, güneyde iki alt, kuzeyde kap›n›n solunda bir
ve son cemaat yeri üstüne uzanm›fl mahfelin üç penceresi vard›r.
Kap›n›n sa¤›nda mahfele ç›k›fl merdiveni vard›r. Alt pencereler demir
parmakl›kl›, üst pencereler alç› d›fll›kl›d›r. Mihrab›n iki yan›nda yan
duvarlarda birer nifl ile bat› duvar›nda mahfelin alt›nda bir nifl yer
almaktad›r. Kuzey cephede ahflap mahfel kal›n iki yan duvar ve iki
ahflap dire¤e oturur. Direklerin üstündeki ahflap yast›klar iki yanda
yar›m olarak kullan›lm›flt›r. Mahfelin döflemesini tafl›yan yuvarlak
kirifllerin ucu yast›klar›n üstünde konsol fleklinde görülmektedir.
Mescidin ahflap tavan›n yuvarlak kiriflleri, do¤rudan duvarlara
oturmaktad›r. Kirifllerin alt›nda ahflap konsollar s›ralanm›flt›r. Tavan
tahtalar›na çak›lan ç›talarla üçgenler meydana getirilmifltir. Ahflap
Hacı İlyas ve Poyracı tavan›n kirifl konsol ve pervazlar›, kalem ifli süslemelere sahiptir.
Mescidinin bulunduğu alan
Palmet ve rûmi motifleri ifllenmifltir. Ahflap kad›nlar mahfelinin
kiriflleri öne do¤ru profilli olarak bitmektedir. Alç› mihrab›n befl
kenarl› niflinin üstü, mukarnas kavsaral›d›r. Nifl köflelerinde sütun-
celer vard›r. Tavana kadar yükselen mihrapta d›flta yaz›l› bir silme,
irice bir zencirekten sonra y›ld›z ve çokgenlerden oluflan genifl
bir süsleme kufla¤›, nifl çevresini kuflat›r. Niflin iki yan› geometrik
geçmelerle doldurulmufltur. Daha üstte ise bir yaz› kufla¤› uzan›r.
Mescidin alt pencereleri ahflap kapakl›d›r. Üst pencereler alç› içlik-
lidir. ‹ç ve d›fl duvarlar› s›val›d›r. Mescidin kitabesi ve vakfiyesi yok-
Misafir Fakih Mescidi
(2005, A.E.)
tur. Eserin XIV-XV. yüzy›llarda yap›lm›fl olmas› muhtemeldir. Yap›,
Hacettepe Üniversitesince, geniflleme alan›n›n içine kalmas› sebebi
ile y›k›lmak amac›yla kamulaflt›r›lm›flsa da, 1975 y›l›nda Vak›flar
Genel Müdürlü¤ünce onar›larak tekrar eski hüviyetini kazanm›flt›r.241
Misafir Fakih Mescidi:
‹çkalede Alâaddin Camiinin ilerisinde, Alitafl› Soka¤›nda,
Akkale’ye do¤ru giderken solda, yola paralel olarak uzanan mescid,
kerpiç duvarl›, çat›l›, sade bir yâp›d›r. Do¤usu ve güneyi k›smen
soka¤a bakan mescidin kuzeyi, kapal›d›r. Mescidin kuzeyine bitiflik
girifl kap›s›n›n sa¤›ndaki bir odada bulunan mezar, muhtemelen
yap›y› yapt›ran Misafir Fakih’e ait olmal›d›r. Dikdörtgen planl›
mescidin duvarlar›, tafl temel üstüne kerpiç örgüdür. Alafranga
kiremit kapl› çat›s›n›n kuzeyinde teneke kapl› bir minare yüksel-
mektedir. Mescidin do¤uya iki alt, üç üst, güneye iki üst, kuzeye
bir üst, bat›ya üç alt, üç üst penceresi olup, hepside dikdörtgen
flekillidir. Do¤u cepheden bir kap› ile son cemaat yerine girilir.
Boyuna dikdörtgen planl› cami harimi ahflap tavanl›d›r. Alç› mih-
144
osmanl›’da ankara

Misafir Fakih Mescidi ve


rap yuvarlak nifllidir. Niflin çevresini dolaflan silmede yaz› görülür. Kale (2005, A.E.)
K›ble duvarlar›ndaki üst pencereler, alç› flebekelidir. Kitabesi
olmayan mescid, sade bir yap›d›r. 1571 tarihli Evkaf Defterinde bu
mescidin Mehmed o¤lu Mevlana Misafir taraf›ndan yapt›r›larak,
evlerini ve ah›r›n› vakfetti¤i kay›tl›d›r.242
Şeyh İzzeddin Mescidi
fieyh ‹zzeddin Mescidi: ve mihrabı (2005, A.E.)
Hac› Bayram Caminin do¤usunda Yay Sokakta güneye do¤ru
e¤imli bir yere yap›lan mescid; kerpiç duvarl›, çat›l›, sade bir
yap›d›r. Boyuna dikdörtgen planl› mescidin duvarlar›, tafl temel
üstüne ahflap hat›ll› kerpiç örgüdür. Çat›s›n›n kuzeydo¤usunda k›sa
ahflap minaresi yükselir. Yanlar› kapal› son cemaat yeri, camekanla
kapat›lm›flt›r. Mahfelin üstü sonradan son cemaat yerine do¤ru
geniflletilerek, iki katl› hale getirilmifltir. Güneye iki alt, iki üst,
bat›ya bir alt, do¤uya iki alt, iki üst penceresi vard›r. Harimin tavan›
sadedir. Kenarlarda uçlar› profilli ahflap konsollar dizilmifltir. Ahflap
kirifller k›bleye paralel olarak uzat›lm›flt›r. Tavana kadar yükselen
mihrab›n nifli befl kenarl›d›r. Niflin üstü mukarnas kavsaral›d›r. Nifl
köflelerinde zar bafll›kl› sütunceler yer al›r. Niflin içi ve kavsaran›n
iki yan›ndaki boflluk geometrik geçmelerle doldurulmufltur. Niflin
çevresini dolaflan iki s›ra silme yaz› ile süslüdür. Mihrab›n üstünde
bir s›ra palmet s›ralan›r. Ahflap minberi yenilenmifltir.
fieyh ‹zzeddin taraf›ndan yapt›r›lan mescid, yak›n›ndaki as›l
binas› y›k›lan, fieyh ‹zzeddin Türbesinden Etnografya Müzesine
götürülen, ‹.Hakk› Konyal› taraf›ndan okunan Arapça kitabeye
göre tarihlendirilebilir. Kitabede fieyh ‹zzeddin’in 1305 y›l›nda
vefat etti¤i ve bir vakfiye özeti verilmifltir.243 1530 tarihli Tapu tah-
rir defterinde de mescidin vakf› hakk›nda k›sa bir bilgi vard›r.244
Türbenin avlu duvar›nda bulunan 1351 y›l›na ait kitabe, türbe-
deki bir mezar tafl›na ait olabilir. Sonradan yap›lan onar›mlarda
mescid, flimdiki halini alm›fl olmal›d›r.245
145
osmanl›’da ankara

Hac› Seyyid Mescidi:


Hacettepe Üniversitesinin kuzeydo¤u taraf›nda, dikdörtgen
planl›, kerpiç duvarl›, çat›l› küçük bir yap›d›r. Kuzeyinde iki yan›
kapal› son cemaat yeri vard›r. Duvarlar› tafl temel üstüne hat›ll›
kerpiç örgüdür.
Kuzeyinde iki yan› kapal› son cemaat yerinde, öndeki iki direk
Hacı Seyyid Mescidi profilli yast›klarla tavan kiriflini tafl›maktad›r. Mescidin do¤u cep-
(2005, A.E.)
hesinde iki alt iki üst, bat› cephesinde iki üst ve güney cephede iki
üst olmak üzere sade, dikdörtgen pencereler vard›r. Çat›s› alaturka
kiremit kapl›d›r. Sade bir kap› ile girilen harim, boyuna dikdörtgen
planl›d›r. Ahflap tavan, içte ucu profilli yar›m yast›klara oturur.
Kuzeyde ahflap mahfeli vard›r. Mescidin tavana kadar yükselen
alç› mihrab›n nifli dört kenarl› olup, üstü mukarnas kavsaral›d›r. ‹ki
köflesindeki sütunceleri zar bafll›kl›, niflin içi, geometrik geçmeler-
le süslüdür. Mihrab›n çevresini dolaflan silmelerden d›fltaki yaz›,
ortada mukarnas, içteki geometrik geçmeyle süslüdür. Kitabesi ve
vakfiyesi olmayan mescid, XIV-XV. yüzy›llarda yap›ld›¤› kabul edi-
len bir yap›d›r.246 Mescid 1975 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
esasl› bir flekilde onar›lm›flt›r.247
Ahi Tura Mescidi:
Hac› Bayram Camiinin güney do¤usunda, asl› de¤iflmifl,
çat›l›, sade küçük bir mahalle mescididir. Bat› ve güney cephe-
leri kapal›d›r. Mescidin duvarlar› tafl temel üstüne ahflap hat›ll›,
kerpiç örgüdür. Alt›nda bodrumu vard›r. Çat›s›n›n kuzeydo¤u
köflesindeki ahflap minare sonradan eklenmifltir.248 Do¤uda
sonradan kapat›lan son cemaat yeri vard›r. Harimi boyuna dik-
dörtgen planl›d›r. Ahflap mahfeli, yuvarlak niflli alç› mihrab› olup
Ahi Tura Mescidi
mescidin isminden baflka önemli bir yönü yoktur. Kuzeye bir alt
(1998, A.E.) bir üst, do¤uya iki alt, iki üst pencere aç›l›r.
Kitabesi olmayan Ahi Tura Mescidinin vakfiyesi bilinmemekte-
dir. Vakfa yap›lan görevli tayinine ait belgeler “Ahi Tura Mahallesi
Mescidi” fleklinde kay›tl›d›r.249 Bu bilgi ve 1530 tarihli Tapu
Tahrir Defterinde ismi geçmesi sebebiyle Ahi Tura Mescidinin ilk
yap›l›fl›n› XV. yüzy›la tarihlemek gerekmektedir.250 Son senelerde
baz› k›s›mlar› yanan mescid, onar›larak ibadete aç›lm›flt›r.
Hac› Bayram Camii:
Cami, Ankara’n›n ilk yerleflim yeri olarak kullan›lan bir yer-
deki antik Augustus Mabedine bitiflik olarak yap›lm›flt›r. Boyuna
dikdörtgen planl› çat›l› yap›n›n d›fl ölçüleri 13.5 x 20 metredir.
Yap›n›n duvarlar› tafl temel üstüne tu¤la ile örülmüfltür. Baz›
yerlerde subasman seviyesine kadar devflirme tafl kullan›lm›flt›r.
Pencereler de kesme tafltand›r.
Caminin kuzeyindeki son cemaat yerinden baflka, bat›s›ndaki
yan eklentinin alt› da son cemaat yeri haline getirilmifltir.
Bat›daki eklentinin alt k›sm›, eskiden güneyden camiye geçit ola-
rak kullan›l›yor, iki kemerle yana, birer kemerle güney ve kuzeye
146
osmanl›’da ankara

aç›l›yordu. Eklentinin güney yüzünün üstünde alt ve üst pencere-


lerin aras›nda yeflil s›rl› tu¤lalarla bir sat›r halinde ve iki alt pen-
cere aras›nda celi sülüs yaz›lar vard›r. Yaz›lar›n alt›nda kemerin
iki yan›nda, onar›ma ait Arapça ve Türkçe iki kitabe yer al›r.
Güney cepheye bir alt iki üst pencere aç›l›r. Mihrab›n solunda
olmas› gereken pencere, türbenin inflas› ile kapanm›flt›r. Do¤u
cephede altta dört pencere ve bir kap›, üstte mahfele aç›lan iki
s›ra halinde ikifler pencere ile ana mekana aç›lan üç pencere
vard›r. Kemerlerden kuzeydekine kap› yap›lm›fl, di¤erlerine birer
pencere konulmufltur. Bat› cephede ana mekan duvar›n›n altta
dikdörtgen, üstte kemerli ikifler pencere, ek k›sm›n mahfele
aç›lan, altta dikdörtgen, üstte kemerli sekizer pencere vard›r. Ek
yerine ana mekandan dikdörtgen iki pencere ile bir kap› aç›l›r.
Demir parmakl›kl› alt pencerelerin üstü sa¤›r kemerlidir. Üst
1920’li yıllarda
pencereler alç› flebekelidir. Hacı Bayram Camii
Caminin çat›s› alafranga kiremitle kapl›d›r. Hac› Bayram (A. Yüksel)
Camisinin çat›s›n›n 1705 y›l›nda kurflun kapl› oldu¤unu bir seya-
hatnameden ö¤renmekteyiz.251
Caminin iç k›sm›n›n zengin süslemeleri dikkat çekmektedir.
Ahflap, çini ve alç›, camide sanatkârane bir flekilde kullan›lm›flt›r.
Beden duvarlar›na oturan ahflap tavan, ç›talarla bölünmüfltür.
Tavan›n ortas›ndaki alt›gen, bir göbek alt› s›ra pervazla çevrilmifltir.
Hacı Bayram Camii
(2005, A.E.)

147
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii,


kuzey cephe (1998, A.E.)
Ortas› alt›genlere bölünmüfltür. Pervazlar; lacivert, k›rm›z› ve patl›can
moru renkli çiçeklerle süslenmifltir. Tavan›n çevresini, genifl bir
pervaz çevreler. Mahfel tavan›nda da ayn› flekilde alt›gen küçük bir
göbek vard›r. Yan mahfelde ise dikdörtgen bir göbek olup, geomet-
rik ve kalemifli süslemeleri ile ahflap iflçili¤in güzel bir örne¤idir.
Mahfeli tafl›yan kirifl ve direklerde de yaz› ve kalem ifli süslemeler
görülür. Mahfeldeki müezzin köflkünün çevresi de üç s›ra pervazla
çevrelenmifl, ortas› ç›talarla karelere bölünmüfltür. Caminin alt
pencerelerini çevreleyen ahflap pervazlar, çiçeklerden oluflan kalem
ifliyle süslenmifltir. Pencerelerin ahflap kanatlar› vard›r. Duvarlar alt
pencerelerin üstüne kadar çinilerle süslenmifltir. Çinilerden kuzey-
de mahfelin alt›nda kalanlar› eski olup di¤erleri yenilenmifltir.252
Ahflap minber ve alç› mihrap, tavana kadar yükselmektedir.
Mihrap çevresini dört s›ra silme dolafl›r. En d›flta mukarnasl› bir
silme, daha sonra kelime-i tevhid kufla¤› yer al›r. Mihrab›n üstü
bir s›ra palmetle bitmektedir. Befl kenarl› mihrap nifli mukarnas
kavsaral›d›r. Niflin üstünde bir s›ra yaz›, bir s›ra palmet, befler
kere üst üste tekrarlanm›flt›r.
Minberin iki yan›ndaki üçgen aynalarda ç›talarla yap›lm›fl geo-
metrik flekiller vard›r. D›fl›n› iki s›ra pervaz dolafl›r. Minberin köflk
k›sm›n›n alt› kenarda pervazlarla çevrili olup, içi geometrik flekillerle
doludur. Minberin tavan› kalem ifli nak›fllarla süslüdür. Korkuluklarda
ajur tekni¤inde yap›lm›fl geometrik flekiller vard›r. Son cemaat yerin-
de kap›n›n solundan bir merdivenle mahfele ç›k›lmaktad›r. Yine ayn›
yerden di¤er bir merdivenle de caminin alt›ndaki bodruma inilir.
Bodrumda Hac› Bayram ve halifelerinin çilehanesi mevcuttur.
148
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii


onarım kitabeleri
(2005, A.E.)

Tu¤la minare, caminin güneyine bitiflik olan Hac› Bayram-›


Veli Türbesinin güneyinden yükselmektedir. Kesme taflla yap›lm›fl
minare kaidesinin güneydo¤u köflesi pahlanm›fl olup, türbe göv-
desi boyunca yükselmekte, yedi sekizlerle gövdeye geçilmekte-
dir. Minarenin kap›s› kaidenin bat›s›na aç›lmaktad›r. Tu¤la ile
yap›lm›fl silindirik minare gövdesi, iki flerefelidir. Osmanl› dev-
rinde Hac› Bayram-› Veli Hazretleri için bir istisna olarak ikinci
flerefe yap›lm›flt›r.253 Korkuluklar› tu¤la olan flerefelerin alt›, kirpi
saçakl›d›r. Petek k›sm› ahflap külahl›d›r.
Caminin Hac› Bayram-› Veli taraf›ndan yapt›r›ld›¤›n› gösteren
bir kitabe, bir vakfiye veya tarihi bir kay›t yoktur. Hac› Bayram
Camii, onun ad›na ve hayattayken yapt›r›lm›flt›r. Türbenin camiye
bitiflik olmas› bunu göstermektedir. Caminin yap›l›fl tarihi hakk›nda
çeflitli tarihler ileri sürülmüfltür. Kesin bir belge olmamas› sebebi
ile XV. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde (1415–1425) yap›ld›¤›n› söylemek
do¤ru olur.254 ‹lk flekli zamanla de¤iflen camiye, son dönemlerde
kuzeye do¤ru yeni son cemaat yeri ilaveleri yap›lm›flt›r.
Bat›daki eklentinin güneyinde biri Arapça di¤eri Türkçe, iki
adet onar›m kitabesi vard›r. Türkçe Kitabe:
Mürflid-i râh-› hakîkat menbâ-› cûd ü sehâ
fieyh Mehmed Baba nesl-i Hac› Bayram-› Velî
Cami-i ceddini tamir etti bâ-avn-i Hüdâ
Ola ya Rab dergah›n çakerilerinin ekremi
Göricek itmam›n› Râzî dedi tarîhini
Câmi-i rahmet ›neâb-› Hac› Bayram-› Velî 1126 255
Cami, yan kanattaki kemer üstünde yer alan onar›m kitabe-
sine göre, 1126 / 1714 y›l›nda fieyh Mehmet Baba taraf›ndan
onar›lm›flt›r. 1941 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce yap›lan
onar›mda, cami d›fl›nda baz› de¤ifliklikler olmufltur.256
149
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii ve Türbe


(2005, A.E.)

Hacı Bayram Camii güneybatı cephe (2005, A.E.)

150
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii mimber ve mihrab (2005, A.E.)

Ogüst Mbedi ve Hacı Bayram Camii (Preaux S. Cholet gravürü), (A. Yüksel)

151
osmanl›’da ankara

152
osmanl›’da ankara

Hacı Bayram Camii


ve Türbesi (2005, A.E.)

Caminin kuzeydeki üstü kapal› son cemaat yeri, yak›n zaman-


larda yap›lan eklentilerle kuzeye do¤ru geniflletilmifltir. Bu
geniflletme s›ras›nda son cemaat yerinin üstünde, d›fla bakan
alt pencereler kap› haline getirilmifltir. Bat›daki eklentinin alt
k›sm› eskiden güneyden camiye geçit olarak kullan›l›yor, iki
kemerle yana, birer kemerle güney ve kuzeye aç›l›yordu. Bunlar›n
kapat›lmas› ile son cemaat yerinin bat›daki devam› haline
gelmifltir. Kemerlerden kuzeydekine kap› yap›lm›fl, di¤erlerine
birer pencere konulmufltur. Daha sonra dernek taraf›ndan cami-
nin kuzeyine genifl bir son cemaat yeri daha ilave edilmifltir.
153
osmanl›’da ankara

Isfahanî (Tabakhane) Mescidi:


Mescid Bendderesinde, Tabakhane Caminin yan›nda bulun-
mas› sebebiyle, genellikle onun ismiyle an›la gelmifltir. Düz bir
alanda bulunan mescidin alt›nda bodrum kat› vard›r. Boyuna
dikdörtgen planl›, çat›l› küçük bir yap›d›r. Ön cephede kesme tafl
ve tu¤la, di¤er cephelerde iri moloz tafl kullan›lm›flt›r. Ön cephe-
nin duvar örgüsünde bir s›ray› takip etmeden üç s›ra tu¤la, bir
s›ra tafl kullan›lm›flt›r.
Mescid, kuzeydeki simetrik cephesi ile di¤er Ankara mes-
cidlerinden ayr›l›r. Ortada taç kap› iki yan›nda onunla yar›flan
gösteriflli birer pencere cepheye hareketlilik kazand›rm›flt›r.
Sa¤ taraftan ç›k›lan bir merdivenle ulafl›lan taç kap›, yukar›da
dikdörtgen bir çerçeve ile s›n›rlanm›flt›r. Afla¤› do¤ru kademeli
bir flekilde alçalan taç kap›da, sivri bir sa¤›r kemer içinde en
altta bas›k kemerli kap› yer alm›flt›r. Kap› kemerinin üstündeki
dikdörtgen kitabe yeri bofltur. Taç kap›n›n iki yan›ndaki dik-
dörtgen pencerelerin üstünde iç içe ikifler sivri kemer vard›r.
Mesciddeki bütün kemerler tu¤lad›r. Mescidin kuzey cephesi-
ni süsleyen çinilerden günümüze fazla bir fley kalmam›flt›r.257
Sa¤daki pencerenin iki kemeri aras›nda, sar› renkli bir çiniyle
“Mülk Allah’›nd›r” yaz›lm›flt›r. Kap› kemeri üstünde de mavi bir
çini parças› kalm›flt›r. Mescidin di¤er üç cephesinde iki alt, bir
Abdulkadir Isfahanî üst pencere aç›lm›flt›r. Üst pencereler, dikdörtgen nifl içinde sivri
(Tabakhane) Mescidi
(2005, A.E.)

154
osmanl›’da ankara

kemerli sade beton flebekelidir. Bat›daki alt pencerelerin sa¤›r


sivri kemerleri tu¤la dolgulu aynalara sahiptir. Ayn› sistemde,
bodruma aç›lan kemerli kap› halen örülü vaziyettedir. Güney ve
do¤u cephelerdeki alt pencereler çifte sa¤›r kemerlidir. Üstteki
Bursa kemeri içinde sivri bir kemer daha vard›r. Kemer aynalar›
bofltur. Alt pencereler lokmal› demir parmakl›kl›d›r. Alaturka
kiremit kapl› mescidin çat›s› halen bak›rla kapl›d›r.
Mescidin ahflap tavan› sadedir. Kuzeydeki ahflap mahfelin
alt› ç›talarla süslenmifltir. Güneyde mihrab›n çevresinde cepheyi
kaplayan bir kemer vard›r. Alç› mihrab›n çevresini geometrik geç- Tabakane ve İsfahani
meli genifl bir silme dolafl›r. Befl kenarl› niflin üstü mukarnaslarla Mescidinin bulunduğu bölge,
1940’lı yıllar (BELKO)
bitmektedir. Niflin içi de geometrik süslemelidir. Köflelerde zar
bafll›kl› sütunceler vard›r. Niflin üstünde bir ayet yaz›l›d›r. Yan
duvarlarda pencere üstünde alç›dan kabartma olarak yap›lm›fl
yuvarlak madalyonlar görülür. Ortas›ndaki göbeklere renkli cam-
lar konulmufltur.
Cephe düzeni bak›m›ndan Isfahani Mescidi, XV-XVI. yüzy›l
Bursa mescidlerine benzemektedir. Kitabesi olmayan mescidin
yap›l›fl tarihini 832 / 1428 tarihli “Efl fleyh el-hac Abdülkadir
Isfahani ibn es-Seyyid Yusuf Isfahanî” vakfiyesine göre belirliyo-
ruz. Vakfiyeden Abdülkadir Isfahani taraf›ndan Ankara’da bir mes-
cid, bir çeflme ve su bendi yapt›r›ld›¤›n› ö¤reniyoruz.258 Isfahani
Mescidinin 1945 y›l›nda müze deposu olarak kullan›lmas› için
Bakanlar Kurulu karar› ç›kar›lm›flt›r.259 Tabakhane Camisinin
yan›nda olmas› sebebiyle ibadete aç›lamayan ve baflka bir amaç-
la da kullan›lmayan mescid, genellikle kapal› tutulmaktad›r.
Yap›, Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1963, 1973, 1977, 1987 ve
1993 y›l›nda onar›lm›flt›r.260
Hac› ‹vaz (Hac› Ayvaz-Helvai) Mescidi: Hacı İvaz Mescidi
Koyunpazar›, O¤uz Mahallesi, Tilkici Sokakta kuzeye do¤ru (1998, A.E.)
yükselen bir arazide yer alan mescid; dikdörtgen planl›, çat›l›,
d›fltan sade bir yap›d›r. Alç› süslemeleri ile önem kazan›r.
Kuzeydeki son cemaat yerinin iki yan› kapal›d›r. Duvarlar› tafl
temel üstünde, kerpiç örgü olarak yükselmektedir. Çat›s› alafran-
ga kiremit kapl›d›r. Mescidin tepeye yaslanan kuzey cephesinin
karfl›s›na baz› eklentiler vard›r. Bat› cephedeki bir kap› ile avluya
girilir. Çat›da küçük bir ahflap minare vard›r. Güney ve do¤u
cephelerde dikdörtgen flekilli pencereler vard›r. Son cemaat
yerinin tavan›n› tafl›yan ahflap direklerin üstünde, iki ucu profilli
yast›klar bulunmaktad›r. Yast›klardan yan duvarlara uzat›lm›fl
hat›llara dik olarak oturtulan kirifllere kenarlarda palmet, m›zrak
ucu fleklinde nak›fll› ç›talar çak›lm›flt›r. Son cemaat yeri sonradan
yap›lan bir ara döfleme ile ikiye bölünmüfltür.
Harime girifl kap›s›n›n iki yan›nda birer mihrabiye vard›r.
Sa¤daki mihrabiyenin nifline yak›n zamanda bir pencere aç›lm›fl,
nifli çevreleyen süslemelerin bir k›sm› kalm›flt›r. Soldaki mihrabi-
ye niflinin ortas›nda geometrik geçmeli bir pano görülmektedir.
155
osmanl›’da ankara

Girifl kap›s›n›n üstünde mavi-beyaz ‹znik taba¤› görülmektedir.


Sa¤ duvarda, üst taraftaki zemini geometrik süslemeli büyük
alç› panonun çevresinde, bitkisel süslemeli silmeler dolafl›r.
Mescidin boyuna dikdörtgen planl› hariminin ahflap tavan›,
ortadaki bir ahflap sütundan yan duvarlara uzat›lm›fl ikili bir
hat›lla ikiye bölünmüfltür. Hat›l, dire¤e ucu profilli bir yast›kla
oturtulmufltur. Ön ve arka duvarlardan dikey olarak hat›la
at›lan kirifller duvarlara ucu profilli, küçük yar›m yast›klarla
oturtulmufltur. Caminin içinde mahfeli yoktur. Girifl kap›s›n›n
üstünde sekizgen bir alç› pano olup, ortas›nda sekiz kollu bir
y›ld›z vard›r. Y›ld›z›n ortas›nda bir tabak vard›r. Çevresindeki
geometrik süslemenin d›fl›ndaki ince silme bitkisel süslemelidir.
Sekizgenin her kenar›nda üçer palmet dizilmifltir.
Mescidin alç› mihrab› tavana kadar yükselir. Mihrab›n çev-
resinin dolaflan, yaz›yla süslü silme, pencerelerin üstünde iki
yana dönerek duvarlara bitiflir. Mihrab› kuflatan mukarnas ve
geometrik geçmeden sonra bir halat fleridi vard›r. Niflin iki
yan›ndaki köfleli sütunceler zar bafll›kl›d›r. Mihrap niflinin kenar-
lar› ve d›fl›ndaki dikdörtgen alan ve içindeki köfleler halat fleridi
ile süslüdür. Niflin üstündeki birbirinin tekrar› iki yaz› panosu
ve üstteki palmet s›ras› mihrab›n di¤er elemanlar›d›r. Ahflap
minber yenidir. E.Hakk› Ayverdi’nin bu cami için söyledi¤i
“Bu câmi’e, sanki güzel tezyinat› ve s›cak bir mi’mârîyi içinde
saklamak için yap›lm›fl bir çad›rd›r, denebilir.” sözü gerçekten
do¤ru bir ifade fleklidir.261 Kitabesi ve vakfiyesi bulunmayan
mescid, tafl›d›¤› isimden hareketle meflhur mimar Hac› ‹vaz
Pafla’ya mal edilir.262 Mescidin ismi, kuruluflu ve süslemesi
XV. yüzy›lda yap›lm›fl olabilece¤i tezini do¤rulayacak nitelikte-
dir.263 Caminin son cemaat yeri do¤usunda, Muhammed Emin
ve Kaymakam Ahmed Selim ile Ankara Müftüsü Bademlizâde
Abdullah Efendinin mezarlar› vard›r.
Hac› Musa Camii:
Alt›nda¤ Belediye Saray›n›n güney do¤usunda, yol alt›nda
bulunan Hac› Musa Cami, dikdörtgen planl›, çat›l›, ahflap aksam›
ile dikkat çeken bir yap›d›r. Yap›n›n tafl temel üstüne oturan
duvarlar› kerpiç örgülü ve s›val›d›r. ‹ki yani kapal› son cemaat
yerinde ortada devflirme iki sütuna; yanlarda duvarlara oturmak-
ta; tu¤la örgülü üç sivri kemerle d›fla aç›lmaktad›r. Kemer aralar›
sonradan camekanla kapat›lm›flt›r.
Minare, kuzeydeki son cemaat yerinin bat›s›na bitiflmektedir.
Kare planl›, kesme tafltan yap›lm›fl kaideden sonras› tu¤la olarak
devam eder. Uzun gövdesinin s›vas› son onar›mda temizlenmifltir.
fierefe, alt› kirpi saçakl›d›r. Minarenin sa¤›nda kesme taflla yap›lm›fl
tek cepheli bir çeflme vard›r. Caminin di¤er üç cephesi sadedir.
Duvarlarda iki s›ra halinde s›ralanm›fl pencerelerle ayd›nlan›r.
Çat›s›, alaturka kiremit kapl›d›r. Son cemaat yerinin sa¤›nda imam
odas›, solu mahfele ç›k›fl merdiveni yer almaktad›r.
156
osmanl›’da ankara

Hacı Musa Camii


(2004, A.E.)
Bas›k kemerli girifl kap›s›n›n ahflap kanatlar›, oyma tekni¤inde
yap›lm›fl rûmî motifleri ile doldurulmufl, üstüne ayet-i kerime
yaz›l› bir sat›r yaz› ifllenmifltir. Kap› kanad›n›n dire¤i sadedir.
Kap›n›n üstünde infla kitabesi, iki yanda harime aç›lan iki pen-
cere bulunmaktad›r.
Caminin oldukça yüksek ahflap tavan› beden duvarlar›na
oturmaktad›r. Tavan›n kenarlar›n› kalem ifli nak›fllarla süslü iki
s›ra pervaz çevreler. Ahflap ç›talarla karelere bölünen tavan›n
ortas›ndaki alt›gen göbe¤i pervazlar kuflat›r. Kalem ifli süslü
göbek, geometrik geçmelerle doldurulmufltur. Kuzeydeki ahflap
mahfeli de zarif bir iflçili¤in ürünüdür. Bursa kemerleri ile
direklere oturan kirifllerde kalem ifli nak›fllar vard›r. Mahfelin
köflk k›sm›n›n alt› ç›talarla karelere bölünmüfl, kalem ifliyle
süslenmifltir. Hacı Musa Camii
2006 yılı onarımında ortaya
Caminin alt pencereleri kalem ifliyle süslü pervazlarla çevri- çıkan kalem işleri
lidir. Pencereler ahflap kanatl›d›r. Caminin alç› mihrab› tavana
kadar yükselmektedir. Befl kenarl› mihrap niflinin içi ve sütun-
celeri ince dallardan oluflan ve birbirine dikine dolanan geçme-
lerle süslenmifltir. Üstü bir s›ra yaz›dan sonra mukarnasl› kav-
sara ile bitmektedir. Niflin çevresini üç s›ra silme dolafl›r. Niflin
iki yan›ndaki alan da geometrik geçmelerle doldurulmufltur.
Geleneksel bir Ankara mihrab›na sahip caminin ahflap`minberi
157
osmanl›’da ankara

farkl› bir iflçilikle yap›lm›fl ender bir eserdir. Yan aynal›klar› çizgi
ile yap›lm›fl geometrik flekillerle süslüdür. Mihrap taraf›nda girift
karelerin hakim oldu¤u desenler, duvar taraf›nda karelerin için-
de ok ucu fleklinde uçlar› olan çarp› iflaretleri bulunmaktad›r.
Korkuluklarda geometrik geçmeler ve rûmîlerin ifllendi¤i pano-
lar vard›r. Kanad› olmayan kap›s› ve köflk k›sm› sivri kemerlidir.
Kap›n›n ve köflk k›sm›n›n üstünde palmet s›ralar› görülür. Külâh›
da geometrik süslemelidir.
Caminin infla kitabesinin Türkçe’si:
Hac› Musa o¤lu Hac› Seyfeddin sekiz yüz otuz befl y›l›nda bu mübarek
mescidi infla etti.264
Hacı Musa Camii onarım
esnasında (2006, A.K.)
Vakfiyesi bilinmeyen cami, kitabesine göre Hac› Musa o¤lu
Seyfeddin taraf›ndan 835 / 1432 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r.265 Cami
1530 tarihli tahrir defterine “Hac› Musa Mescidi” diye kay›t
edilmifltir.266 Yap›n›n XVII-XVIII. yüzy›llarda onar›m gördü¤ünü
ahflap tavan›, pencere kanatlar› ve mihrab›ndan anlamak müm-
kündür. 1923 y›l›nda Evkaf idaresince onar›ld›¤›na dair bir kitabe
daha vard›r.267
Hac› Musa Camii 1975 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
onar›lm›flt›r.268 Etraf›ndaki evler Belediye taraf›ndan istimlak
edilerek çevresi aç›lan caminin, 2006 y›l›nda da onar›m›n›n
yap›lmas› planlanm›flt›r.
Karacabey Camii onarım
öncesi 1998 (1998, A.E.)

158
osmanl›’da ankara

Karacabey (‹maret) Camii:


Hacettepe Üniversitesi içinde kalm›fl Karacabey Camisi,
Türbesi ve Hamamönü mevkiindeki çifte hamamla bir külliye
oluflturur. Caminin avlu kap›s›nda bir çeflme vard›r. Karacabey
Camisi ortadaki ibadet mekan›n kuzeyinde, iki taraf›na bitiflik
birer oda ve son cemaat yeri ile ters (T) fleklindeki zaviyeli cami-
ler tipi de denilen cami plan›nda, kuzeyde genifl, güneyde dar
bir yap›d›r.269 ‹nflas›nda kesme tafl, moloz tafl, devflirme parçalar,
tu¤la ve az miktarda çini kullan›lm›flt›r.
Caminin kuzey cephesinde iki yan› kapal›, befl kubbeli son
cemaat yeri vard›r. Son cemaat yeri yanlarda birer mermer
sütun, ortada iki aya¤›n tafl›d›¤› befl sivri kemerle cami avlusuna
aç›lmaktad›r. Ayak ve kemerler tu¤la örgülü, sütunlar ve bafll›klar
devflirme parçalard›r. Ayr›ca yan k›s›mlar› sonradan yükselti-
len tafl döflemeli son cemaat yerinin zemininde de, devflirme
mermer parçalar görülür. Son cemaat yerinin yan duvarlar›
beden duvarlar›n›n devam› fleklinde olup, kesme tafl ve tu¤la ile
örülmüfltür. Buradaki kemerler ahflap gergilerle desteklenmifltir.
Son cemaat yerinin sade görünümlü yan kubbelerinin aksine,
ortadaki kubbesi taç kap› sebebiyle di¤erlerinden daha küçük ve
yüksekçedir. Üçgenlerden meydana gelen geçifl ve yivli dolgu ile
meydana getirilen bu kubbenin ortas›nda, 16 kollu y›ld›z fleklinde
Karacabey Camii onarım
esnasında (2005, A.E.)

159
osmanl›’da ankara

Karacabey Camii giriş kapısı (1998, A.E.)

160
osmanl›’da ankara

bir göbek yer al›r. Son cemaatin sa¤ yan duvar›nda, bir pencere
ve minare merdiveni, sol yan duvar›nda altl› üstlü yerlefltirilmifl,
kemerli iki pencere vard›r. Taç kap›n›n iki yan›nda dikdörtgen
birer mihrabiye ve yan odalar›n pencereleri bulunmaktad›r.
Caminin kesme taflla yap›lm›fl d›fla taflk›n taç kap›s›, Bursa kemer-
li bir nifl fleklinde olup, üstü zengin bir mukarnas dolguya sahiptir.
Kap› niflinin köflelerinden ve ortadan afla¤› sarkan iri mukarnaslar,
niflin üç yan›n› dolaflan yap›n›n kitabesini parçalara bölmektedir.
Girifl kap›s›n›n iki yan›ndaki üstü mukarnasl› birer mihrabiye ile taç
kap› niflinin alt k›sm› hareketlendirilmifltir. Taç kap›n›n iki yan›ndaki
d›fl› kaval silmelerle süslü iki panoda, üst üste binen çokgenlerin Karacabey Camii
oluflturdu¤u geometrik bir süsleme ifllenmifltir. Bas›k kemerli girifl onarım öncesi (2004, A.E.)
kap›s›n›n kilit tafl›nda bir rûmî motifi ifllenmifltir.
Ahflap kap› kanatlar›nda üstte yaz›, altta ikili ve tekli pano-
lar görülür. Kap› kanatlar›ndaki panolar girift oyma rûmîlerle
süslenmifltir. Çerçevelerdeki metal çubuklar, kap› tokmaklar› ve
kilit yuvas› devrinin metal iflçili¤ini yans›t›rlar. Kap›n›n dire¤i
yumurta fleklinde, üzeri rûmîlerle süslenmifl kartufllarla dörde
bölünmüfltür. Yandaki panolarla paralellik gösteren bu bölün-
mede altta ve üstte rûmi motifi, ortadakilerde bal›k pulu motifi
ifllenmifltir.
Caminin sadece do¤u cephesinde orijinal duvar örgüsü aç›kta
olup, son cemaat yeri ve yan odan›n iki duvar›n›n alt k›sm›, derzli
kaba yonu tafl ve tu¤la hat›ll› bir örgüye sahiptir. Son cemaat
yerinin bat›s›nda da ayn› örgü sistemi mevcut olup, di¤er duvar-
lar sonradan yenilendi¤inden asl›na göre bozulmufltur. Orijinal
k›s›mlarda alttaki dikdörtgen pencerelerin kemer aynalar› sade-
dir. Harimin ve bat›daki odan›n yenilenmifl olan duvarlar›nda
oldukça yüksek birer pencere bulunmaktad›r.
Bat›da, son cemaat yeri ve yan odan›n birleflti¤i yerden yük-
selen tu¤la minarenin kaidesi befl köflelidir. Minare kaidesinin
alt k›sm› kesme tafl ve devflirme taflla, üstü tu¤la ile yap›lm›flt›r.
Tu¤la k›sm›n her cephesinde d›flta Bursa kemeri, içte sivri kemer
fleklinde panolar vard›r. Panolar›n içi çini ve tu¤la ile yap›lm›fl
geometrik motiflerle süslenmifltir. Sar›, mavi ve yeflil renkli çini- Karacabey Camii onarım
ler kullan›lm›flt›r. Ongen kaideden sekizgen gövdeye üçgenlerle sonrası (2006, A.E.)
geçilmifltir. Gövdenin alt k›sm›nda iki s›ra halindeki çini bilezik-
lerin aras› helezoni burma çinilerle sar›lm›flt›r. Burada patl›can
moru, firuze ve yeflil renkli çiniler kullan›lm›flt›r. fierefe alt› s›va
kapl›d›r. Tu¤ladan, ongen pete¤in külâh› kurflun kapl›d›r. Cami
duvarlar›n›n ço¤unlu¤u kireç s›val›d›r. Caminin iç mekan› olduk-
ça sadedir. Kuzey taraf›n alt duvarlar› ilk yap›l›fl›ndan, güney
taraf›n duvarlar› deprem sebebi ile yenilenmifltir. Güney duvar›n
ortas›nda yuvarlak büyük bir mihrap nifli aç›lm›flt›r. Güney
duvar›n›n iki yan›nda ve yan duvarlar›nda birer yüksek pencere
bulunan harimin duvarlar› yükseltilerek, üstü ahflap tavanla
örtülmüfltür. Ahflap minberi depremden sonra yap›lm›flt›r.
161
osmanl›’da ankara

Caminin içindeki ana mekan›n kuzey duvar›n›n ortas›nda


kap› kemeri, kap›n›n iki yan›nda alç›yla flekillendirilmifl dilimli
kemerli birer nifl bulunmaktad›r. ‹ki köfledeki tabhane odas›
kap›lar›n›n lentolar›n›n üstünde sivri hafifletme kemerleri vard›r.
Kare planl›, kubbeli tabhane odalar›ndan bat›dakinin kubbesi
y›k›ld›¤›ndan üstü ahflap tavanla kapat›lm›flt›r. Sadece kubbeye
geçifl üçgenleri aç›ktad›r. Güneye bir, bat›ya altl› üstlü iki pen-
Karacabey Camii
onarım sonrası (2006, A.E.) ceresi aç›l›r. Bu oda do¤udaki ile simetriktir. Sa¤lam durumdaki
do¤u odas›nda kubbeye Türk üçgenleriyle geçilmifltir. Cami
içine ve son cemaat yerine ve do¤uya birer dikdörtgen pencere
aç›l›r. Güneydeki yar›m daire planl› mihrap nifli, alç› ile yap›lm›fl
geometrik bir bordürle çevrilidir. Ancak buras›n›n asl›nda bir
ocak oldu¤u, yap›lan bir onar›m s›ras›nda mihrabiyeye çevrildi¤i
üstünde a盤a ç›kart›lan bacadan anlafl›lm›flt›r.
Caminin kap›s› üstündeki belki de yapt›ran ve yap›l›fl tarihi
de yaz›l› olan, ancak sonu tam okunamayan Arapça kitabenin
okunabilen k›sm›n›n Türkçe’si:
Bu flerefli, mübarek imareti, Ebubekir el-Müfleymefl el-Muallim o¤lu
üstad o¤lu üstad Ahmed yapt›.270
Celâleddin Karacabey taraf›ndan yapt›r›l›p, imaret olarak isim-
lendirilen külliyenin vakfiyesi, 844 /1440 y›l›nda haz›rlanm›flt›r.271
Külliye hakk›nda 1205 /1790 tarihli bir kay›tta “cami, türbe,
imaret, çeflme, su yollar› ve çifte hamamlar harap oldu¤undan
onar›lmalar› için keflif yap›ld›¤›” yaz›l›d›r.272 Cami Vakfiyesine göre,
Celâleddin Karacabey bin Abdullah taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r.273
1892 y›l›nda depremden zarar gören caminin as›l flekli
bozulmufltur. Zaman›n flartlar›na göre onar›lan caminin orta
mekan›n›n ve bat› odas›n›n kubbeleri ahflap tavanla örtülerek, günü-
müze gelen görünümünü kazanm›flt›r. Cami duvarlar›nda, buradaki
yer alt› otopark›n›n yap›m›nda çatlamalar meydana gelmifltir.
Çeflitli müdahalelerden bir sonuç al›namay›nca caminin, esasl› bir
restorasyonla asl›na göre yeniden yap›lmas›na karar verilmifltir.

Karacabey Camii
kapı kitabeleri

162
osmanl›’da ankara

Bu karar›n verilmesi için önce caminin içinde ve d›fl›nda


çeflitli sondajlar yap›lm›flt›r. Camideki incelemeler ve yap›lan
araflt›rmalar sonucunda, benzer dönem yap›lar›yla k›yaslama
yoluna gidilmifltir. Baz› k›s›mlar› asl›n› muhafaza ederek, baz›
k›s›mlar› da de¤iflerek günümüze ulaflan caminin son cemaat
yeri ve soldaki yan hücre sa¤lam durumdayd›. Sa¤daki hücrenin
de soldakine göre tamamlanmas› düflünülmüfltür. Orta mekan
yüksek bir kubbe ile örtülü; güney taraf›nda güneye do¤ru dara-
lan, yar›m kubbeyle örtülü bir mihrap mekan› oldu¤u ve mihrab›n
ayr› bir nifl fleklinde güney cepheden taflt›¤› anlafl›lm›flt›r.274
Caminin onar›lmas› s›ras›nda, önce zeminin sa¤lam-
laflt›r›lmas› yap›lm›flt›r. Haz›rlanan ve Koruma Kurulunca
onaylanan restorasyon projesinin uygulanmas›na 2004 y›l›nda
bafllanm›fl, halen büyük ölçüde gerçeklefltirilen çal›flman›n 2006
y›l›nda tamamlanmas› planlanm›flt›r.
Ayafl Ulu Camii:
Cami, Belediye Meydan›, Karakaya Sokak’ta meyilli bir ara-
zide yer almaktad›r. Boyuna dikdörtgen planl›, ahflap tavanl›,
çat›l› bir yap›d›r. D›fltan fazla bir hususiyeti olmayan caminin
duvarlar› ahflap hat›ll› moloz tafl örgüdür. Kuzeyindeki avlu-
sunda sekizgen planl› bir flad›rvan vard›r. Çat› örtüsü alaturka
kiremittir. Biri mihrap karfl›s›nda, di¤eri iki yanlarda olmak üzere
üç kap›s› vard›r. Cami mihraba dik olarak alt› ahflap sütun ile
üç sah›na ayr›lm›flt›r. ‹kifler s›ra halinde üçer ahflap sütunla üç
sahna ayr›lan harimin tavan süslemesi, mihrab› ve minberi ile
önem kazan›r.
Do¤u duvar› ortas›nda kare tafl kaideli minarenin, camiye
sonradan ilâve edilmifl oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Kesme tafltan
yap›lm›fl olan minare kaidesi üzerindeki yükselen minarenin
gövdesi tu¤lad›r. Pabuçtan yedi sekiz denilen üçgen sat›hl› bir
geçiflle, silindirik gövdeye geçilmektedir. Gövdenin alt›nda

Ayaş Ulu Camii,


güney cephe (2005, A.E.)

163
osmanl›’da ankara

tafl bir bilezik vard›r. Silindirik minare gövdesi tamamen


tu¤ladan yap›lm›flt›r. fierefe alt›na yar›m silindirik küçük yiv-
ler ifllenmifltir. Caminin beden duvarlar›nda, güney cephesinde
mihrab›n iki yan›nda altl› üstlü ikifler dikdörtgen penceresi ile
do¤u ve bat› kenarlarda birer kap›s› bulunmaktad›r. Ayr›ca
do¤u ve bat›da alta üçer, üstte ikifler pencere yer al›r. ‹ç
mekânda nefleri ay›ran üçer a¤aç sütun bulunur. Uçlar› kavisli
yast›klar sütunlar üzerinde dört köfle kal›n kiriflleri desteklen-
mekte, bu kirifller üzerinde, güney duvar›na paralel olarak
konmufl ahflap tavan kiriflleri yer almaktad›r. Orta nef di¤er
neflere göre biraz daha yüksektir.
Alç› mihrap, beden duvarlar›ndan d›flar›ya ç›k›nt› teflkil
etmektedir. Kenardan itibaren pefl pefle tekrar edilen kelime-i
tevhit yaz›l› bir silmeden sonra, içe do¤ru örgü bir silme ile
geometrik geçmeler yer al›r. Dört kenarl› mihrap niflinin üzeri
mukarnaslarla süslenmifltir. Nifl köflelerinde iki sütunce olup,
mihrab›n taç k›sm›nda iki sat›r halinde yaz›lm›fl Ayetel Kürsi
yaz›s› bulunmaktad›r.
Cami’in en güzel k›s›mlar›ndan biri ahflap minberidir. K›smen
de¤iflikli¤e u¤rayan minberin büyük bir k›sm› orijinaldir.
Minberin kündekari geçmelerle yap›lm›fl panolar›nda motifler
y›ld›z, üçgen, beflgen, alt›genler içine oyma olarak ifllenmifl pal-
met, yaprak ve rumiler görülmektedir. Minberin girifl kap›s› çok
dilimli kemer fleklinde yap›lm›fl olup, a¤aç sövelerin önündeki iki
sütunçe bal›k pulu fleklinde süslenmifltir.
Ulu Cami, evvelce toprak daml› iken sonradan, alatur-
ka kiremit kapl› k›rma çat› ile örtülmüfltür. Ulu Cami, ayn›
zamanda Ayafl’›n en eski ve en büyük camisidir. Kitabesi
olmayan eserin, iç yap›s› ve mekân kuruluflu tipik bir XV. yüzy›l
yap›s› oldu¤unu göstermektedir.
Gecik (Keçik, Gicik) Mescidi:
Ulucanlar Caddesinde bulunan mescid, çat›l› sade bir yap›d›r.
Moloz tafl üstüne kerpiç örgülü duvarlar› içte ve d›flta beyaz

Gecik Mescidi
(2005, A.E.)

164
osmanl›’da ankara

badanal›d›r. Çat›s› alaturka kiremit kapl› mescidin son cemaat


yeri yoktur. Mescidin kuzeyi kapal›d›r. Güney, do¤u ve bat›ya
pencereleri aç›lmaktad›r. Son cemaat yeri olmayan mescide,
do¤u cephenin kuzeyinden, kesme tafltan bas›k kemerli bir kap›
ile girilmektedir. Çat›n›n güney do¤u köflesinde flerefeden ibaret
basit bir ezanl›k yer al›r.
Boyuna dikdörtgen planl› harimin kuzeyinde ahflap mahfel
yer al›r. Ahflap tavanl› iç mekan sade görünümlüdür. Tavana
kadar yükselen alç› mihrab›n çokgen nifli mukarnasla bitmek-
tedir. ‹ki yan›nda zar bafll›kl›, köfleli sütunceler yer almaktad›r.
Niflin çevresini dolaflan iki silmeden d›fltaki yaz›, içteki genifl,
geometrik geçmeli süslemeye sahiptir. Ahflap minberi son
onar›mda yenilenmifltir. Duvarlar ahflap lambri ile kapl›d›r.
Mescidin do¤u kap›s› üstündeki iki sat›rl›k Arapça kitabesinin
Türkçesi:
‹brahim o¤lu Hac› ‹smail k›z› Azize Gecik 847 y›l›nda bu mübarek
mescidi yapt›rd›.275
Vakfiyesi olmayan mescid, arflivde “Gecik Mahallesi Mescidi”
fleklindedir. Yukar›da metni verilen kitabesine göre, 1443 y›l›nda
Hac› ‹smail k›z› Azize Gecik taraf›ndan yap›lan mescid, 1765
y›l›nda onar›lm›flt›r.276 Bir ara K›z›lay deposu olarak kullan›lan
mescid, ilk defa 1963 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
onar›larak ibadete aç›lm›flt›tr. Mescidin 1993 y›l›nda yeniden
yap›lan onar›m› s›ras›nda, sonradan yap›lm›fl baz› eklentiler
kald›r›lm›flt›r.
Hallaç Mahmud (Kubbeli) Mescidi:
Ulus’ta sebze hali civar›nda bulunan Hallaç Mahmud Mescidi,
kare planl›, kubbeli bir yap›d›r. Duvarlar› s›ral› moloz tafl örgü-
dür. Kuzey cephede alt k›s›mlarda iri blok tafllar kullan›lm›flt›r.
Tamamen yenilenmifl bir flehir dokusu içinde kalan mescidin üç
taraf› eklentilerle kapat›lm›flt›r. Sadece do¤u cephesi soka¤a bakan
mescidin eskiden beri yap›lan çeflitli tamiratlarla, orijinâl d›fl cephe-
si bozulmufltur.277 Kuzey ve bat›dan yap›y› saran eklenti, güney cep-
henin yar›s›na kadar uzan›r. Mescidi geniflletmek gayesi ile yap›lan
bu eklentinin güneyine, yeni mihrap ve minber yap›lm›flt›r.
‹çteki ana yap›n›n her cephesinde, ikifler dikdörtgen alt pencere Hallaç Mahmud Mescidi
ve kuzey hariç üç yönde kemerli birer üst pencere aç›lm›flt›r. Kemerli mihrabı ve tezyinatı
pencereden sonra gelen sekizgen kasna¤a kurflun kapl› kubbe (2005, A.E.)
oturmaktad›r. Duvarlar sade bir tafl silme ile bitmektedir. Halen
eklentiyle üst k›sm› kapat›lm›fl olan kuzey cephenin ortas›nda
tu¤ladan yap›lm›fl, d›fla taflk›n sivri kemerli taç kap› yer al›r. Tek parça
mermerden bas›k kemerli girifl kap›s›, onun üstünde iki sat›rl›k kita-
be vard›r. Bu kitabenin üstündeki boyayla yaz›lm›fl onar›m kitabe-
sini eklenti kapatm›flt›r. Kap›n›n çevresi ya¤l› boyal›d›r. Taç kap›n›n
iki yan›nda bulunan mermer söve ve lentolu üstü sa¤›r kemerli birer
pencere, lokmal› demir parmakl›kl›d›r. Di¤er cephelerdeki kareye
165
osmanl›’da ankara

Hallaç Mahmud Mescidi


(1998, A.E.)
yak›n dikdörtgen flekilli ikifler pencere asl›n› kaybetmifltir. Mescidin
kubbe kasna¤›ndaki pencereler alç› flebekelidir.
Harim k›sm›nda ilk dikkati çeken unsur alç› mihrapt›r.
Dikdörtgen planl› mihrap niflinin üstü mukarnas kavsaral›d›r.
Çevresi içte geometrik geçmeler, d›flta yaz› silmesi ile süslüdür.
Nifl köflelikleri geometrik süslemelidir. Mihrab›n üst k›sm›ndaki
çiniler sonradan yerlefltirilmifltir. Minberi yoktur.
Arapça Kitabenin Türkçe’si:
Bu mescid-i flerif zay›f Ali o¤lu Abdullah 952 tarihinde imar ettirdi.
Hallaç Mahmud Mescidi, 1530 tarihli tahrir defterinde Ankara
mescidleri aras›nda say›lmas› sebebi ile XVI. yüzy›l bafllar›ndan
daha önce yapt›r›lm›fl olmas› gerekmektedir.278 Mescidin kita-
Hallaç Mahmud Mescidi
yapım kitabesi besinden 1545 y›l›nda Ali o¤lu Abdullah taraf›ndan onar›ld›¤›n›
ö¤reniyoruz.279 Yap›da bildi¤imiz di¤er bir onar›m 1905 y›l›nda Hac›
Hakk› taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r.280 Bu onar›mda kurflunsuz kubbenin
çat›yla örtülmesi ve yan duvarlar›n tafl kaplamas› yap›lm›fl olmal›d›r.
1950-1955 aras›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce gerçeklefltirilen
Dındın onar›mda, kubbesi kurflun kaplanm›fl, iç mekan› kalem iflleriyle
(Rüstem Nail-Na’al) Mescidi süslenmifltir. Daha sonraki y›llarda yukarda bahsedilen ekler
yap›l›p, içteki mahfel d›fla al›nm›fl, mescidin kuzeybat›s›ndaki
Hallaç Mahmud’un mezar› da güney tarafa kald›r›lm›flt›r.
D›nd›n (Rüstem Nail-Na’al) Mescidi:
Ulucanlar Caddesinin alt›nda, Akbafl Sokakta bulunan mescid
çat›l›, kerpiç bir yap›d›r. Enine dikdörtgen planl› mescidin son
cemaat yeri bat›dad›r. Duvarlar› tafl temel üstüne ahflap hat›ll›
166
osmanl›’da ankara

kerpiç örgüdür. Mescidin bat›s›nda giriflin önünde iki adet mezar


bulunmaktad›r. Mescidin bat›daki son cemaat yeri direklerinin aras›
kapat›lm›flken onar›mda aç›lm›flt›r. Son cemaat yerinin güneyinde
sivri kemerli düz zeminli bir mihrap nifli vard›r. Caminin kuzeyi tepe-
ye yasland›¤›ndan kapal›d›r. Güneye iki alt, iki üst ve son cemaat
yerine iki adet pencere aç›l›r. Güneydeki pencerelerden alttakiler
demir parmakl›kl›, üstekiler tu¤la, sa¤›r kemerlidir. Genifl saçakl›
çat›s› alaturka kiremit kapl›d›r. Son cemaat yerini tafl›yan ahflap
direklerin üstünde profilli yast›klar bulunmaktad›r.
Harime son cemaat yerinin kuzey taraf›ndan sade bir kap› ile
girilir. Ahflap tavan› sade, mescidin kuzey duvar›nda aç›lan bir nifl
içindeki mezar›n, camiyi yapt›ran kiflinin k›z›na ait oldu¤u rivayet
edilir. Do¤u duvar›nda iki adet nifl olup, bunlar›n kenarlar›n›
di¤er Ankara camilerinde görülmeyen alç› süslemeli bir çerçeve
dolafl›r. Mescidin minberi yenidir. D›fla taflk›n, yap›ya göre olduk-
ça büyük yap›lm›fl alç› mihrab› tavana kadar yükselmektedir. Befl
kenarl› mihrap niflinin içi ve mukarnasl› kavsaran›n iki yan›ndaki
boflluklar, geometrik geçmelerle süslüdür. Niflin iki köflesindeki
sütuncelerin zar bafll›klar›n alt› mukarnasl› olup, kenarlar› rozet-
le süslüdür. Mihrab›n çevresini d›fltan kuflatan silmelerden en
d›fltaki k›vr›k profilli yaz›, ortada; ortas› rozetli alt›gen zinciri ve
en içte y›ld›zlar meydana getiren geometrik geçmeli genifl bir
kuflak vard›r. Üstte çiçeklerle s›n›rlanan yaz› panosu yer al›r.
Rüstem Nail Mescidinin kitabesi yoktur. Mescidin vakfiyesi
yerine geçen bir belge ve baz› kay›tlar bulunmaktad›r.281 Mescidin
ismi 1530 tarihli tahrir defterinde Ankara mescidleri aras›nda
say›ld›¤›na göre, XVI. yüzy›ldan önce yap›lm›fl olmal›d›r.282
Mescid önceleri kapal› iken, 1950 y›llar›nda halk taraf›ndan
onar›larak ibadete aç›lm›fl,283 Tekrar harap oldu¤u için bir müd-
det kapat›lan mescid, 2005 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
onar›lm›flt›r. Yap›lan onar›m s›ras›nda dan›flmanl›¤›m›zla haz›r-
lanan proje ile esere, asli fleklini kazand›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
Hemhüm (Kattani) Mescidi:
Özbekler Mahallesi, Gelin Sokakta yer alan mescid çat›l›,
sade bir yap›d›r. Duvarlar› tafl temel üstüne kerpiç örgülüdür.
Kuzeybat›da ezanl›¤› vard›r. Kuzeydeki son cemaat yerinin
bat›s›, beden duvar›n›n devam› olup kuzeyi ve do¤usu aç›kt›r.
‹kisi duvara bitiflik befl direkle tafl›nan son cemaat yeri yak›n Hemhüm
(Kattani) Mescidi
zamanda kapat›larak, sa¤ taraf› abdest alma yeri, sol taraf› imam
odas› haline getirilmifltir. Bat›s›na bir ev bitifliktir. Son cemaat
yerine iki alt, güneye iki üst, do¤uya iki alt, iki üst pencere aç›l›r.
Duvarlar yeflile boyanm›flt›r. Genifl saçakl› çat›s› alafranga kire-
mit kapl›d›r. Çat›dan yükselen ahflap ezanl›k kapal› flerefelidir.
Boyuna dikdörtgen planl›, beyaz boyal› mescidin içi, tamamen
sade bir görünüfle sahiptir. Kuzeyde mahfeli yer almaktad›r.
Minberi yenidir. Yuvarlak niflli mihrab›n›n üstündeki mukarnas-
lar ilk yap›l›fl›na ait olmal›d›r.
167
osmanl›’da ankara

Kurşunlu Camii (1998, A.E.)


Kitabesi ve vak›f kayd› olmayan, Kattani Mescidi olarak da
bilinen yap›, mimarisine göre XV. yüzy›la tarihlenmektedir.284
Mescidin halk taraf›ndan bak›m ve onar›m› yap›lmaktad›r.
Kurflunlu Camii:
Anafartalar Caddesinde, Alt›nda¤ Belediye Saray› yan›nda yer
alan Kurflunlu Cami, kare planl›, tek kubbeli bir yap›d›r. Do¤uya
do¤ru yükselen bir yamaca yap›lm›flt›r. Duvarlar› altta iri tafl,
üstte s›ral› moloz tafl örgüdür. Kuzeydeki iki yan› kapal›, son
cemaat yeri önce ahflap çat›l› iken, 1972 y›l›nda cami derne¤ince
betonarme olarak kuzeye biraz daha büyütülerek yenilenmifltir.
Halen son cemaat yerinin alt› tuvalet, abdest alma yeri ve su
deposu olarak kullan›lmaktad›r. Son cemaat yeri böylece, eski
eserle uyum sa¤lamayan bir görünüm kazanm›flt›r. Şimdi camiye
girifl, bu eklentinin do¤usundan yap›lmaktad›r.
Caminin di¤er üç cephesi birbirine benzemektedir. Tu¤ladan sivri
kemerli birer nifl içindeki dikdörtgen ikifler pencere, üç cephenin ortak
özelli¤idir. Beden duvarlar› sade bir silme ile bitmektedir. Sekizgen
168
osmanl›’da ankara

kasnakl› kubbe kurflun kapl›d›r. Kirpi saçakl› kasnakta dört yöne


kemerli birer pencere aç›lmaktad›r. Yap›n›n kuzey do¤u köflesinde
beden duvar›ndan sekizgen kaidesi hafifçe d›fla taflan, tu¤la gövdeli
minare yükselmektedir. Kaideden üçgenlerle silindirik gövdeye geçil-
mektedir. Alt› kirpi saçakl› flerefenin korkulu¤u tu¤lad›r. Petek sivri bir
külahla bitmektedir. Minarenin kap›s› cami içine aç›lmaktad›r.
Son cemaat yerinden, ortadaki sivri kemerli bir nifl içinde bas›k
kemerli bir kap› ile harime girilir. Kap›n›n iki yan›nda dikdörtgen birer
pencere vard›r. Harimde kubbe geçifli ilgi çekicidir. Köflelerde yer alan
sivri kemerli tromplar›n içi iri baklavalarla doldurulmufltur. Kubbe
kasna¤›nda da baklaval› bir kuflak dolaflmaktad›r. Kasnakta kenar-
larda alç› içlikli, sivri kemerli pencereler, köflelerde sa¤›r pencereler
görülür. Alt pencerelerin d›fltaki gibi kemer aynalar› vard›r. Caminin
alç› mihrab› zengin program› ile bir güzellik sunmaktad›r. Befl kenarl›
mihrap nifli üstte alt› s›ral› mukarnas kavsarayla bitmektedir. Niflin
iki yan›ndaki köfle sütunceleri mukarnas bafll›kl›d›r. Ahflap minber
yenidir. Kitabesi olmayan camiyi mimari üslûbuna göre XVI. yüzy›la
tarihlemek mümkündür.285 Cami 1330/1914 y›l›nda halk taraf›ndan,
1990 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce onar›lm›flt›r.286
Beypazar› Akflemsettin Camii:
Cami, Beypazar›’nda Ankara Caddesi, Beytepe Sokakta yer
almaktad›r. E¤imli bir arazide yer alan cami, dikdörtgen planl›,
kesme tafl duvarl› ve ahflap tavanl›, beden duvarlar› kesme taflla

Beypazarı
Akşemsettin Camii

169
osmanl›’da ankara

yap›lm›flt›r. Kuzeydo¤u köflede kare kaidesi üzerinde bas›k kürevî


kürsülü minare, çok kenarl›d›r. Kuzey cephede girifl kap›s› yuvar-
lak kemerli, pencereler ise bas›k yay kemerlidir. K›ble ve bat›
cepheler, arazi seviyesinin meyilli oluflu dolay›s› ile di¤er cephe-
lerden daha yüksek olup, caminin alt›nda dükkanlar yap›lm›flt›r.
Gerek birinci kat›n zemin hizas› ve gerekse saçak seviyesi pahl›
silmelerle nihayetlenir.
Beden duvarlar› üzerinde mekân› ayd›nlatan pencereler, sivri
kemerli ve alç› flebekelidir. Mihrap yar›m silindirik basit bir nifl
halinde olup yenidir. Minber tafltand›r. Süpürgelik k›sm›n›n üzeri,
yan yapraklar› alta dönük palmetlerle süslenmifltir. Fatih Sultan
Mehmet’in Hocas› Akflemsettin ad›na XV. yüzy›l ortalar›nda
yap›lm›fl oldu¤u rivayet edilen cami, daha sonraki yüzy›llarda
Direkli Mescidi, (2005, A.E.) birkaç defa tamir görmüfltür. Son olarak XIX. yüzy›ldaki flekli-
ne göre, Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce yeniden yap›lm›flt›r.
Direkli Mescid:
Direkli mahallesinde, çat›l›, dikdörtgen planl› bir yap›d›r. Duvarlar›
kesme tafl, temel üstüne ahflap hat›ll› kerpiç örgülüdür. Mescidin
do¤u taraftaki son cemaat yerinin önündeki ahflap direkler, mescide
ad›n› vermifltir. Yap›n›n kuzey duvar›na bitiflik bir mezar mekân› vard›r.
Kuzeydo¤u köflede yükselen ahflap minaresi çinko kapl›d›r. Mescidin
yan›ndaki çeflmesi bozulmufltur. Tipik Ankara mescidlerinden birisi
olan Direkli Mescidin son cemaat yerine kuzeyden girilir. Son cemaat
yerinin direk aralar› yak›n zamanda kapat›lm›flt›r. Son cemaat yerinin
kuzey taraf›ndan harime geçilir. Aradaki duvar›n iki penceresi aç›larak
birlefltirilmifltir. Güneyde iki alt ve iki üst pencere aç›l›r. Mescidin
kuzeyi ve bat›s› kapal›d›r. Çat›s› alafranga kiremitle kapl›d›r.
Boyuna dikdörtgen planl› harimin kuzeyinde ahflap, kad›nlar
mahfeli vard›r. Ahflap tavan beden duvarlar›na oturmaktad›r.
Ahflap minber ve tavan›n dikkat çeken yönleri yoktur. Caminin
alç› mihrab› tavana kadar yükselir. Befl köfleli mihrap niflinin
üstü mukarnaslarla bitmektedir. Niflin çevresini kuflatan iki s›ra
silmeden d›fltaki yaz› kufla¤›d›r. ‹çteki genifl silmede geometrik
süsleme görülür. Bu silmeler ince kabar›k silmelerle birbirin-
den ayr›lm›flt›r. Nifl köflelikleri de geometrik süslemeye sahip
olup, iki köflesinde birer sütunce vard›r. Niflin içinde bir yaz›
kufla¤› görülür. Mihrab›n üst k›sm›nda da iki s›ra yaz› vard›r.
Vakfiyesi olmayan mescide ait “Direkli Mahallesi Camii” fleklinde
Devdiran Mescidi arfliv kay›tlar› vard›r. Kitabesi olmayan ve asl› bozulan mescid,
(1998, A.E.)
mihrab›na göre XV. yüzy›la tarihlenir.287
Devdiran Mescidi:
D›flkale, Devdiran Sokak’ta yer alan mescid çat›l›, sade, küçük
bir yap›d›r. Boyuna dikdörtgen planl› mescidin temel duvarlar›
tafl, üstü kerpiç örgülüdür. Asli flekli bozularak günümüze gelen
ve kitabesi olmayan mescidin, 1530 tarihli tahrir defterinde
bir mahalleye ismini vermesi sebebiyle ilk olarak, XV. yüzy›l
sonlar›nda yap›ld›¤› san›lmaktad›r.288 Onar›ma ihtiyac› vard›r.
170
osmanl›’da ankara

‹badullah Camii:
Ulus’ta, Suluhan’›n bat›s›nda bulunan cami, kerpiç ve tafl
duvarl› çat›l› bir yap›d›r. Son cemaat yeri, minaresi ve alç› mih-
rab› ile tipik bir Ankara camisidir.
Boyuna dikdörtgen planl› caminin duvarlar›, temelde kesme
tafl, üstü ahflap hat›ll› kerpiç örgüdür. Çeflitli onar›mlarda kerpiç
örgü tu¤la ile de¤ifltirilmifltir. Halen kuzey, güney ve bat› cephe-
ler tamamen tu¤lad›r.
Kuzeydeki iki yan› kapal› son cemaat yerinin ortada dar, iki yanda
genifl kemerleri iki yanda duvar, ortada kare iki sütuna oturmaktad›r.
Kemerlerin aras› sonradan kapat›lm›flt›r. Soldaki sütun, Bizans dev-
rinden kitabeli bir mezar an›t› olup, üst k›sm›nda kabartma olarak
yap›lm›fl erkek figürü vard›r. Cephenin üst k›sm›nda mahfele aç›lan
üç adet dikdörtgen pencere vard›r. Do¤u cephesi 1970’den önce
yap›lan bir eklenti için kald›r›lm›flt›r. Eskiden bu tarafta Yusufiye İbadullah Camii (2005, A.E.)
Medresesi olup, caminin beyaz s›val› duvar›nda üç alt dört üst
pencere oldu¤u, eski bir resimde görülmektedir. Güneye iki alt, iki
üst, bat›ya dört alt, befl üst pencere aç›l›r. Alt pencerelerin üstünde
sivri, sa¤›r kemerler vard›r. Tu¤la gövdeli minarenin kaidesi, son
cemaat yerinde do¤u duvar›n›n içinde yükselmektedir. Minarenin
üst k›s›mlar›nda yeflil renkli, s›rl› tu¤lal› üç s›ra kuflak olup, flerefe
alt› kirpi saçakl›d›r. Çat›s› alafranga kiremitle kapl›d›r. İbadullah Camii
soncemaat yeri (2005, A.E.)

171
osmanl›’da ankara

Son cemaat yerinde, iki yan›nda sivri kemerli birer pencere


olan sade bir kap› ile harime girilir. Harimin ahflap tavan›n›n
kenarlar› afl› boyal› kalem iflleriyle süslü pervazla çevrilidir.
Ç›talarla karelere bölünen mahfel tavan›nda, içi geometrik motif-
lerle doldurulmufl alt›gen bir göbek vard›r. Harimin do¤u duvar›
kald›r›larak eklenti ile ba¤lanm›flt›r. Üst pencereler içte kemerli
ve alç› flebekelidir. Tavana kadar yükselen alç› mihrab›n befl
kenarl›, mukarnas kavsaral› nifli vard›r. Niflin çevresini dolaflan
üç s›ra silmeden içteki ve d›fltaki yaz›, ortadaki geometrik geçme
ile süslüdür. Niflin içi ve kavsaran›n iki yan›ndaki alan da geo-
metrik geçme ile süslüdür. Kenarlarda sütunceler ve içinde bir
yaz› kufla¤› olan niflin kavsaras›n›n üstünde, alt› s›ra halinde
de¤iflik genifllikte yaz› panolar› s›ralanm›flt›r.
Kitabesi olmayan cami vak›f kay›tlar›na göre, XV-XVI. yüzy›lda
yaflayan Hoca ‹badullah taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r.289 Zamanla harap
olan caminin Hac› Yusuf A¤a bin Hoca Kas›m taraf›ndan yeniden
yapt›r›ld›¤›, Gurre-i Rebiulevvel 1151 / Temmuz 1738 tarihli vakfi-
yesinden anlafl›lmaktad›r. Hac› Yusuf A¤a harabe halindeki Hoca
‹badullah Camisini yeniden yapt›r›p gelirler vakfetmifl, camide
haftada iki gün tefsir dersi verilmesini istemifltir.290 1958 y›l›nda
onar›lan caminin ahflap mahfeli, minberi ve çat›s› 1985 y›l›nda
yan›nca, 1986 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce onar›lm›flt›r.291
Balaban Mescidi:
Ulus’tan Bendderesine inerken sol tarafta meyilli bir araziye
yap›lm›fl olan yap›, çat›l› basit bir mahalle mescididir. Çat›s›nda
ahflaptan bodur bir minaresi vard›r. Kerpiç örgülü duvarlar› ahflap
hat›lla desteklenmifltir. Çat›s› alafranga kiremitlidir. Kuzeye do¤ru

Balaban
Mescidi (2005, A.E.)

172
osmanl›’da ankara

geniflletilen mescidin son cemaat yeri yoktur. Güneyi ve bat›s›


kapal›d›r. Do¤uya iki s›ra halinde üçer penceresi vard›r.
Mescidin tavan›nda yaz› ve bitkisel süslemeli bir yuvarlak
göbek vard›r. Kuzeydeki ahflap mahfelin do¤u taraf›, sonradan
öne uzat›lm›flt›r. Tavana kadar yükselen alç› mihrab›, alt› kenarl›
bir nifle sahiptir. Üstü mukarnaslarla biten niflin kenarlar› ve
kavsaran›n iki yan›, y›ld›zlar oluflturan geometrik geçmelerle
süslüdür. Niflin çevresini bir s›ra yaz›, bir s›ra y›ld›zl› geometrik
süslemeli silme dolafl›r. Üstte bir s›ra yaz› panosu vard›r. Ahflap
minberi yenidir. Esasen mescidde sadece mihrap orijinal olarak
kalm›flt›r. Kitabesi ve herhangi bir tarihi belge olmayan mescid
mihrab›na göre XIV.-XV. yüzy›llara tarihlenmifltir.292
Kalecik Saray (fiehsuvar) Camii:
Kalecik ilçesi Cuma Mahallesinde yer alan cami, kareye yak›n
dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Caminin beden duvarlar›nda
kesme tafl ve tu¤la kullan›lm›flt›r. Halen kuzeydeki yola göre çukur-
da kalm›fl olan caminin kuzey taraf›nda, asl›nda bir son cemaat
yeri bulundu¤u buradaki izlerden anlafl›l›r. Yap›y› örten ahflap çat›,

Kalecik Saray (Şehsuvar)


Camii mihrabı ve dıştan
görünüşü (2005, A.E.)

173
osmanl›’da ankara

Marsilya kiremidi kapl›d›r. Kuzey tarafta çat›ya üçgen bir al›nl›k


yap›lm›flt›r. Kuzeybat› köfledeki minarenin kare planl› kaidesi
tamamen tafltan yap›lm›fl olup, pabuç k›sm› üçgen geçiflli, göv-
desi silindirik ve tu¤ladand›r. fierefe korkuluklar› taflla yap›lm›flt›r.
Silindirik petek saç kapl› ahflap bir külahla örtülüdür.
Duvarlar›n tamam›nda her tafl s›ras›n›n aras›nda üçlü tu¤la hat›l
olup, her tafl aras›na dikey birer tu¤la konularak kasetlenmifltir.
Bütün cephelerde alt pencereler d›fltan sivri kemerli nifller içinde
dikdörtgen aç›kl›kl›d›r. Girifl cephesindeki yan yana üç adet sa¤›r
kemerden ortadaki kap›n›n, yan›ndakiler de pencerelerin üzerin-
dedir. Kemerlerde tafllar aras›nda üçer adet tu¤la konulmufltur.
Pencereler içleri doldurulmufl sivri kemerli al›nl›klara sahiptir.
‹ç mekân, mihrap hariç tamamen yenilenmifltir. Mihrab›n d›fl
kenarlar›ndaki yaz› kufla¤›nda Kelime-i tevhit tekrarlanm›flt›r.
Bunun içinde bir s›ra genifl geometrik bordur daha yer almaktad›r.
Dört kenarl› mihrap niflinin üzerinde mukarnasl› kavsara olup,
nifl köfle dolgular› geometrik motiflerle süslenmifltir. Mihrap
niflinin her iki köflesinde silindirik gövdeli ve küp bafll›kl› iki
sütunçe bulunmaktad›r.
Kitabesi olmayan cami, fiehsuvarzâde es Seyyid Mehmed
Pafla’n›n annesi fierife Hatice Hatun taraf›ndan yapt›r›larak
vakfedilmifltir. Mimarî özelliklerine göre caminin XV. yüzy›lda
yap›ld›¤›n› söylemek mümkündür. Cami 1920 y›l›nda halk, 1990
y›l›nda da Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan onar›lm›flt›r.293
Tacettin Camii ve Türbesi:
Sümer Mahallesi, Hamamönü Mevkii, fiair Mehmet Akif Ersoy
Tacettin Camii ve Türbesi Soka¤›’nda bulunan cami, türbe, haziresi ve yak›n›ndaki ayr› bir
(2005, A.E.)

174
osmanl›’da ankara

II. Abdulhamid Han’ın


Taceddin Camii onarım
kitabesi tuğrası (2005, A.E.)

avlu içinde ‹stiklal Marfl›m›z›n yaz›ld›¤› dergaha ait yap› ile küçük
bir külliye say›labilecek yap›lar toplulu¤udur. Bir avlu duvar›
içindeki cami ve türbe, birbirine bitiflik yap›lard›r. Cami, bat›s›na
bitiflik türbe, moloz ve kesme taflla yap›lm›fl çat›l› yap›lard›r.
Son cemaat yeri yoktur. Caminin kesme tafl minaresi kuzeydo¤u
köflededir. Türbenin bat›s›na 30 y›l kadar önce cami k›sm›n›
geniflletmek amac›yla, iki katl› betonarme bir bölüm eklenmifltir.
Caminin avluya bakan kuzey cephesinin ortas›nda bir kap›, iki
yan›nda birer pencere yer al›r. Caminin girifl kap›s› önüne dört
dire¤in tafl›d›¤› ahflap bir sundurma yap›lm›flt›r. Duvar köfleleri,
pencere ve kap› çevreleri d›fla taflk›nd›r. Düz lentolu kap›n›n
üstünde bas›k sa¤›r kemer ve d›fl›nda yuvarlak silmeli dikdört-
gen bir çerçeve dolafl›r. ‹ki yanda yuvarlak kemerli birer pencere
ve cephenin üstünde sade bir silme ile ikiye bölünmüfltür. Bat›
taraf›ndaki türbenin kap›s› da ortada olup, iki yan›nda birer pen-
ceresi yer al›r. Kap› üstündeki dikdörtgen çerçevede üstünde II.
Abdülhamid’in tu¤ras› olan yenileme kitabe vard›r. Türbe camiye
göre daha alçakt›r. Yap›n›n di¤er cepheleri moloz tafl örgüdür.
Güneye iki, do¤u ve bat›da tek s›ra üçer penceresi vard›r. Bat›ya
türbeyi de içine alan bir eklenti yap›lm›flt›r. Bu cephedeki üç pen-
cereden biri türbeye aç›lmakta, di¤er ikisi kap› haline getirilmifl
olup, biri türbenin ön mekan›na di¤eri eklentiye aç›lmaktad›r.
Caminin kuzeydo¤u köflesindeki kesme tafl minare, kare bir kaide
üzerinde yükselir. Silindirik gövdeden sonra alt› sade silmeli
flerefe, silindirik petek ve kubbemsi tafl bir külahla bitmektedir.
Camiye giriflte, kuzeydeki ahflap mahfelden bölünen bir
ayakkab›l›k vard›r. Ahflap tavanl› cami hariminin içi sadedir.
Harimin kuzey bat› köflesinden kemerli bir aç›kl›kla bat›daki
türbenin ön mekan›na geçilir. Ayr›ca güney bat› köfledeki pence-
reden bozulan di¤er bir aç›kl›kla da türbeyi kuflatan, ziyaretlerde
han›mlara ayr›lan eklentiye geçilir. Alç› mihrab›n yuvarlak niflinin
175
osmanl›’da ankara

Tacettin Camii minber


ve mihrabı (2005, A.E.) üstü, yuvarlak kemerlidir. Mihrap niflinin iki köflesindeki sütunce-
lerin üstüne üçgen bir al›nl›k oturur. D›fltan mihrap niflini kuflatan
dikdörtgen çerçevenin sade silmeleri, yald›zla süslenmifltir. Ahflap
minber mihrap duvar›na köflk k›sm› ile dayand›¤›ndan, alt›nda
caminin ilk saf› kesintisiz dizilebilmektedir.
Caminin bat›s›ndaki türbe bölümünün bat›ya iki, güneye
bir adet penceresi vard›r. ‹çeride iki adet yeni ahflap sanduka
olup, döflemedeki bir aç›kl›ktan alttaki cenazeli¤e inilmektedir.
Bat›daki türbenin kap›s›ndan kare planl›, ahflap tavanl› bir ön
mekana girilir. Devam›ndaki kare planl› türbe bölümünün üstü
ba¤dadi bir kubbe ile örtülüdür. Türbenin bat›ya iki, güneye
bir adet penceresi vard›r. ‹çeride iki adet yeni ahflap sanduka
olup, döflemedeki bir aç›kl›ktan alttaki cenazeli¤e inilmektedir.
Buradaki iki mezar›n ahflap sandukas› yenidir. Türbede Taceddin
‹brahim ve o¤lu gömülüdür.294
Yap› genel hatlar› ile geç devir özellikleri tafl›maktad›r. ‹lk
defa Kanunî Sultan Süleyman devrinde yap›ld›¤› söylenen
tekkenin, camisinin türbeye aç›lan penceresindeki 1242/1826
tarihi bir onar›m› gösterir. Mevcut yap›lar ve türbe kap›s›ndaki
kitabeye göre Sultan Abdülhamid taraf›ndan 1309/1901 y›l›nda
yapt›r›lm›flt›r. Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1988 y›l›nda yap›lan
onar›mda, cami ve türbenin eklentileri kald›r›lm›fl, dergâh evi ile
birlikte esasl› bir flekilde onar›lm›fld›r.295
176
osmanl›’da ankara

Hazirede bulunan
Hazire: mezar taşları (1998, A.E.)
Taceddin Camii’nin do¤usundaki avludan, güneyindeki dergâh›n
haziresine geçilmektedir. Günümüzde musalla tafl› olan geçifl k›sm›,
eski tapu haritalar›nda hazire olarak gözükmektedir. fiimdiki yerine
sonradan tafl›nm›fl olmal›d›r. Hazirede tekkede görevli flahsiyetlerin
mezarlar› mevcuttur. Ayr›ca Hac› Bayram Camii haziresinden getiri-
len mezarlar›n tafllar› da bulunmaktad›r. Hac› Bayram Veli mezarl›¤›
kald›r›l›rken bir çok ölü kemi¤inin, buradaki aç›k çukurlara at›ld›¤›n›
‹. Hakk› Konyal› nakletmekte, ayr›ca burada bulunan Selçuklu
tarz›ndaki iki sandukâdan birisinin 1205/1790 y›l›nda vefat eden,
Ankara vilâyeti mektupçusu Mustafa Rükneddin Bey’in kerimesi
(k›z›) Fatma Mürüvvet Han›m’a ait oldu¤unu bildirmektedir.
Do¤udaki abdest alma yerine paralel olarak uzanan mermer-
den yap›lm›fl sandukal› mezarlar›n, sütun fleklindeki flahideleri
dikkat çekicidir. Buradaki mezarlar›n ço¤u orduya mensup kifliler
ve ailelerine aittir. Baz›lar› da seyyid mezar›d›r.
Hazirede tespit edilen di¤er kifliler flunlard›r; 1315 / 1898’de
vefat eden R›fat Efendi, 1292/1877’de vefat eden “Befl evlad›ndan
birinin murad›na eremeden diyar-› gurbette kalan binbafl› Hasan
Efendi”, 1332/1916’de vefat eden doktor yüzbafl› es Seyyid Salih,
1325/1909’de vefat eden Faruk Hac› Muhammed Pafla hazretlerinin
halilesi (efli) fierife Safvet Han›m, 1285/1869’da vefat eden Edhem
Pafla ve 1322/1904’de vefat eden redif kumandan› Kâmil Pafla’d›r.
177
osmanl›’da ankara

Ramazan fiemseddin (Kale Kap›s›) Mescidi:


Kaleye Atpazar› kap›s›ndan girilince sol tarafta yer alan mescid,
tafl temel üstünde, kerpiç duvarl› bir sade yap›d›r. Son cemaat yeri
olmayan mescidin ahflap minaresi, kuzey do¤u köflede yükselir.
Çat›s› alaturka kiremit kapl›d›r. Kuzey cephede kap›dan baflka aç›kl›k
yoktur. ‹ki köflesi pahl›, do¤u cephede altl› üstlü üçer pencere vard›r.
Güney ve bat› cephelerde iki alt, üç üst pencere yer al›r. Boyuna dik-
dörtgen planl› harimin kuzeyinde mahfeli, güneyinde sade minber
ve mihrab› yer al›r. Ahflap tavan›n ortas›nda bir süsleme vard›r. Alt
Ramazan Şemseddin pencerelerin kenarlar›ndaki ahflap çerçevelerin kalem ifli süsleme-
(Kale Kapısı) Mescidi
(2005, A.E.)
leri, son senelerde ortaya ç›kar›lm›flt›r. Kitabesi olmayan, vakfiyesi
bilinmeyen mescidin, XVI. yüzy›l bafllar›nda var oldu¤una dair kay›t
vard›r.296 Mescid, 1956 ve 1984 y›llar›nda onar›lm›flt›r.
Çiçeklio¤lu Camii:
Alparslan Mahallesi, Gebze Sokakta yer alan, dikdörtgen planl›,
çat›l› bir yap›d›r. Son cemaat yeri do¤u cepheye bitifliktir. Duvarlar›
tafl temel üstüne ahflap hat›ll›, kerpiç örgülü ve kireç s›val›d›r. Çat›s›
alaturka kiremit kapl›, do¤u ve güneye genifl saçakl›d›r. Kuzeyi
ve bat›s› kapal› mescidin, sadece do¤usu soka¤a bakmaktad›r.
Minaresi yoktur. Do¤u cepheye üç direkle aç›lan son cemaat yeri,
ahflap parmakl›klarla sokaktan ayr›lm›flt›r. Sokak ve cami kap›s›
kuzey taraftad›r. Son cemaat yerinin güney duvar›nda bir mihrabiye
vard›r. Cami son cemaat yerine aç›lan iki alt, dört üst ve güneye iki
alt, iki üst pencere ile ayd›nlan›r. Dikdörtgen flekilli pencerelerden
alttakiler büyüktür. Alt pencereleri ahflap çerçevelidir.
Caminin harim k›sm› yaklafl›k kare planl›d›r. Beden duvarlar›na
oturtulan ahflap tavan›n ortas›nda sade bir alt›gen göbek vard›r.
Tavanda basit kalem ifli çiçekler görülür. Caminin kuzeyindeki ahflap

Çiçeklioğlu
Camii (1998, A.E.)

178
osmanl›’da ankara

mahfele, kap›n›n karfl›s›ndaki bir merdivenle ç›k›l›r. Ahflap minberi


önemsizdir. Tavana kadar yükselen alç› mihrap befl kenarl› bir nifle
sahiptir. Niflin üstü mukarnas kavsaral›d›r. Niflin içi bitkisel motifler-
le süslenmifltir. Nifl çevresi üç s›ra silme ile kuflat›lm›flt›r. Orta silme
bitkisel motiflerle di¤er ikisi kelime-i tevhid yaz›s› ile süslenmifltir.
Nifl köflelikleri geometrik geçmelerle doldurulmufltur. Niflin üstün-
de altta bitkisel silmeyle kuflat›lm›fl, üstte daha genifl iri yaz› panosu
yer al›r. Kap›s›n›n üstündeki kitabesi okunamayan cami, 1924 tarihli
Ankara haritas›nda Yakub Harrat Camii olarak görülmektedir.297
Yakub Harrat taraf›ndan yapt›r›lan caminin 1530 tarihinde ayak-
ta oldu¤unu tahrir defterinde görüldü¤ünden298 camiyi, XV-XVI.
yüzy›la tarihlemek mümkündür. Caminin güneydo¤u köflesi önünde
kesme tafltan depolu yüksek bir çeflme bulunmaktad›r. Kitabesine
göre çeflmeyi 1224/1809-10 y›l›nda Necmiye Han›m yapt›rm›flt›r.
Çaml›dere Peçenek Köyü Camii:
Peçenek Köyünde bulunan cami, tek kubbeli, kagir bir yap›d›r.
Caminin yap›m›nda kesme tafl, moloz tafl ve tu¤la kullan›lm›flt›r.
Kuzeyinde üç kubbeli bir son cemaat yeri ve onun bat›s›nda
minaresi bulunmaktad›r. Temelinde su basman k›sm›na kadar
devflirme tafllarla yap›lm›fl, üzeri moloz tafllarla tamamlanm›flt›r. Çamlıdere Peçenek
Beden duvarlar›nda tu¤la hat›llar dolaflmaktad›r. Caminin kuze- Köyü Camii (2005, A.E.)

179
osmanl›’da ankara

Peçenek Köyü Camii


kuzey cephe (2005, A.E.) yindeki son cemaat yeri, iki köfledeki birer kesme tafl ayakla, bu
ayaklar aras›ndaki iki adet silindirik mermer sütunla tafl›nan,
üç kubbeden oluflmaktad›r. Ayak ve sütunlar sivri kemerlerle ve
kemerler de gergi demirleri ile birbirine ba¤lanm›flt›r.
Son cemaat yeri, beden duvarlar› ve üstteki sekizgen kubbe
kasnaklar›, kirpi saçaklarla sona ermektedir. Caminin ana mekan›n›
örten kubbe de kirpi saçakl› bir silme ile bitmektedir. Kubbeler ve
etekleri alaturka kiremitle kaplanm›flt›r. Caminin iki s›ra halinde
dizilmifl pencereleri yanlarda üçer, ön ve arkada ikifler adettir. Alt
pencereler dikdörtgen flekilli olup, üstlerinde sivri kemerli al›nl›klar›
yer almaktad›r. Üst pencereler sivri kemerlidir. Kuzeybat› köfledeki
kesme tafl kaideli ve tu¤la gövdeli minarenin kap›s›, son cemaat
yerine aç›lmaktad›r. Minare kap›s›n›n kemer tafl› üzerinde karfl›l›kl›
kabartma olarak iki ibrik resmi bulunmaktad›r. Kaide üzerinde
üçgenlerle geçilen minarenin silindirik gövdesi ve üst k›sm› tu¤la ile
örülmüfl, petek k›sm› konik bir külahla örtülmüfltür.
Son cemaat yerini örten kubbeler ve duvarlar, s›vayla kapl›d›r.
Kuzey duvar›n›n orta k›sm›ndaki taç kap›s›, beden duvarlar›ndan
hafif ç›k›nt› teflkil etmektedir. Üstü yay kemerli kap›n›n üzerin-
deki kitabelikte boya ile yaz›lm›fl baz› yaz›lar bulunmaktad›r.
180
osmanl›’da ankara

Çamlıdere Peçenek Köyü


Dikdörtgen planl› cami, iç mekan›n kuzeyindeki aynal› tonozla Camii içi ve kadınlar mahfeli
tezyinatı (2005, A.E.)
örtülü, mahfel bölümü sivri kemerle ana mekana aç›lmaktad›r.
Ahflap mahfel tamamen yenilenmifl olmal›d›r.299 Ana mekan
pandantif geçiflli bir kubbe ile örtülmüfltür. Caminin kubbesine
küçük delikli çömlekler yerlefltirilmifltir. Minber taflla yap›lm›flt›r.
‹çerde akustik yapmakta ve sesi yükseltmektedir. Caminin kita-
besinde kalemle 1122 ve 1215 tarihleri yaz›lm›flt›r. Bu kitabe bir
onar›ma ait olmal›d›r. Mimarî özelliklerine göre yap›n›n, XV-XVI.
yüzy›llarda yap›ld›¤›n› söylemek mümkündür.
Hacettepe Camii:
Hacettepe Üniversitesinin Kurtulufl giriflindeki cami, bat›ya
do¤ru yükselen bir yamaca yap›lm›flt›r. Dikdörtgen planl›, kerpiç
duvarl› yap›n›n do¤usundaki son cemaat yerinin alt›nda bodrumu
vard›r. Caminin duvarlar›, tafl temel üstüne, ahflap hat›ll›, kerpiç
örgüdür. Caminin duvarlar› içte ve d›flta s›va kapl›d›r. Alaturka kire-
mit kapl› çat›n›n kuzeydo¤u köflesinde ahflap minaresi yükselir. Bat›
cephenin altta pahlanan iki köflesinde üstte mukarnasla dikdörtge-
ne geçilmifltir. Do¤udaki son cemaat yeri pencerelerle d›fla aç›l›r.
Sonradan kapat›lan son cemaat yerinde de bir alç› mihrap vard›r. Hacettepe Camii (1998, A.E.)
Harim k›sm› kuzeye üç, güneye iki üst, son cemaat yerine iki alt,
bat›ya iki alt ve iki üst pencere ile aç›l›r. Dikdörtgen flekilli pence-
relerin altta iç k›s›mda ahflap kanatlar› vard›r. Merdivenlerle ç›k›lan
son cemaat yerindeki yuvarlak kemerli bir kap› ile harimin kuzey
do¤u köflesine girilir. Boyuna dikdörtgen planl› harimin kuzeyinde
balkon fleklinde ç›k›nt›s› olan ahflap mahfeli yer al›r. Tavan› sade-
dir. Minberi yenidir. Duvarlarda dolaplar görülür.
Alç› mihrap, caminin ilk yap›l›fl›na ait olmal›d›r. Mihrab›n
dört kenarl› niflinin üstü mukarnasl› kavsara ile bitmektedir.
Nifl içi, geometrik süslemelidir. Kavsaran›n alt›nda iki s›ra yaz›
kufla¤› bulunmaktad›r. Zar bafll›kl› sütunceler, nifl kenarlar›n›
s›n›rlamaktad›r. Kavsaran›n iki yan›ndaki köflelikler, y›ld›z motif-
leriyle süslüdür. Niflin çevresini dolaflan üç s›ra silmeden kenar-
181
osmanl›’da ankara

daki d›fla taflk›nd›r. Yaz› ile süslü bu silmeden sonra içi rozetlerle
süslü alt›gen s›ras›, en içteki genifl olan› geometrik geçmelerle
süslüdür. Üstteki yaz› panosunu çiçekli bir silme s›n›rlar.
Caminin kap›s›ndaki dört sat›rl›k kitabe :
I- Hamdü lillâh bu mekan›n eser-i ebniyesi
2- Oldu bu nail Lütfi kuluna mevhibesi
3- Hüsn-i ta’mire muvaffak olucak tarihi
4- 0ldu târîh bû münâcât› Hâcet depesi.
Kitabedeki ebcet hesab›ndan, caminin 1004/1595-96 y›l›nda,
Lütfi isimli bir hay›rsever taraf›ndan onar›m›n›n yapt›r›ld›¤›
anlafl›lmaktad›r. Vakfiyesi bilinmeyen camii, mihrab›na göre
XV-XVI. yüzy›llara tarihlemek uygun olacakt›r. Vak›flar Genel
Müdürlü¤ünce 1985 y›l›nda onar›lan cami ibadete aç›kt›r.300
Haseki Camii:
Posta Caddesi’nde Sebze Hali yan›nda idi. Baz› eski Ankara
resimlerinde bu caminin tu¤la minareli, kubbeli bir yap› oldu¤u
görülmektedir.301 Haseki Hürrem Sultan taraf›ndan yapt›r›ld›¤›n›
vak›f kay›tlar›ndan ö¤reniyoruz. Onun 958 /1551-2 tarihli vak-
fiyesinde, cami ve görevlileri için vakf›ndan gelir tayin etti¤i
kay›tl›d›r.302 Cami yan›ndaki Tahtakale Hamam› ve Eminiye
Medresesi ile birlikte, 1927 Tahtakale yang›n›nda yanm›flt›r.303
1928 yılı yangınından önce Yerlerinde vak›f iflhan› yap›lm›flt›r.
Haseki Camii (BELKO)

182
osmanl›’da ankara

Ayafl Sinanl› Ulu Camii:


Dikdörtgen planl›, çat›l›, ahflap aksam› ile önem kazanm›fl
bir camidir. Cami, tafl temel üstüne ahflap hat›ll›, kerpiç duvar-
lar› ile d›fltan oldukça sade görünümlü, de¤iflikli¤e u¤ram›fl bir
yap›d›r. Son cemaat yeri bulunmayan caminin minaresi sonra-
dan eklenmifltir. D›fl cephede dikdörtgen pencereler vard›r.
Caminin kuzey cephede iki girifl kap›s› vard›r. ‹ç mekan
biçimlenifli bak›m›ndan Ankara Arslanhane Camii’ne benzer. ‹ç Sinanlı Camii
mekan k›ble duvar›na dikey ahflap direkler ve kirifllerle befl nefe yapım kitabesi (2005, A.E.)
ayr›lm›flt›r. Caminin her nefinde üçer direk, üst örtüyü destek-
lemektedir. Kuzey-güney aks› üzerindeki orta nef, yan neflerden
daha genifl ve daha yüksek olarak yap›lm›flt›r. Uzun a¤aç direkler
üzerinde Bizans devrine ait devflirme bafll›klar yer al›r. Ahflap
mahfelin üst kat› orijinal olup, orta k›sm› ç›kmal›d›r. Befl kenarl›
alç› mihrap niflinin üzeri istalaktitlidir. Kuzey cephenin bat›
ucundaki kap›n›n üstünde bulunan kitabede
“Sahibü’l-hayrat ve’l-hasenat/
El-hac Sinan bin Osman
tarih fi sene erba’a ve hamsine ve tis’a mie” (H. 954)
Kitabeye göre cami, 1547 y›l›nda Osman o¤lu Hac› Sinan
taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r.
Ayafl Killik Camii:
Ayafl Hac› Veli Mahallesinde yer alan Killik Camii, enine dik-
dörtgen planl›, çat›l›, beden duvarlar› moloz tafltan yap›lm›fl, kagir
bir yap›d›r. Duvarlar ahflap hat›llarla takviye edilmifltir. Kuzey cephe Ayaş Sinanlı Ulu Camii ve
mihrabı (2005, A.E.)

183
osmanl›’da ankara

hariç her cephede ikifler penceresi vard›r. Do¤u kenar› üzerindeki


pencereler di¤erlerinden biraz daha yüksekte aç›lm›flt›r. Evvelce
toprak daml› oldu¤u bilinen caminin bugünkü k›rma çat›s›, alaturka
kiremitlidir. Kuzeydo¤u köflede caminin beden duvarlar› üzerinden
yükselen ahflap minaresi, 100 y›l kadar önce eklenmifltir. Minarenin
flerefe alt›, ahflap sark›tlarla süslenmifltir.
Cami, içten ahflap sütun ve kirifllerle boyuna befl nefe
ayr›lm›flt›r. Camide yüksek sütunlar her nefte 3’er adet olup,
sütunlar üzerinde bafll›k bulunmamakta, do¤rudan do¤ruya
kirifllerin alt›ndaki uçlar› kavisli yast›klara oturmaktad›r.
Kuzey duvar› ile k›ble duvar› üzerinde k›bleye dikey olarak
at›lm›fl, kal›n 4 köfle kirifllerin üzerinde k›ble duvar›na paralel ve
s›k aral›klarla konulmufl, ahflap tavan kiriflleri s›ralanmaktad›r.
Sadece orta nef üzerinde, dört kenarda kirifller üzerinden ve
duvarlardan ç›kan uçlar› kavisli konsollar, kasetli orta nef
tavan›n› yan neflere göre biraz yükseltmektedir.
Caminin kuzey cephesini girifl kap›s›n›n iki yan›nda, bir
bölüm boyunca kapatan ahflap kad›nlar mahfeli, orijinal
olup, mahfelin alt tavan› XVIII. yüzy›l afl› boyal› nak›fllarla
süslenmifltir. Tavan her iki k›s›mda da ince ç›talarla küçük karele-
re ayr›lmakta ve girifle göre sa¤ taraftaki tavan›n ortas›nda, ince
ç›talarla geometrik flekiller ihtiva eden bir orta göbek meyda-
na getirmifl bulunmaktad›r. Göbe¤in kenar ç›talar› ve zemini,

Ayaş Killik Camii


(2005, A.E.)

184
osmanl›’da ankara

karanfil ve yaprak motifli, afl› boyal› nak›fllarla süslenmifltir.


Nak›fllarda lâcivert, sar›, k›rm›z› ve yeflil renkler kullan›lm›flt›r.
Tavan›n kenar bordürlerinde ise koyu lâcivert zemin üzerinde,
aç›k renklerle birbirine geçmifl «S»ler çizen dallar ve bu dallar
üzerinde nar çiçe¤i motifleri ve yapraklardan müteflekkil nak›fllar
ifllenmifltir. Girifl kap›s›n›n üzerine rastlayan k›s›mda mahfel,
kuzey duvar›na do¤ru girinti teflkil edecek flekilde çekilmifltir.
K›ble duvar›nda bulunan alç› mihrap, tavan hizas›na kadar
yükselmekte, iç içe bordürler içinde mihrap nifli 5 kenarl›
olarak yer almakta ve nifl üzeri kademeli mukarnaslarla nihayet-
lenmektedir. Mihrab›n en d›fl›nda birbiri ard›nca tekrar edilen
Kelime-i Tevhit yaz›lar›ndan bordur yer almaktad›r. Ayaş Killik Camii
kitabesi (2005, A.E.)
Kitabesi:
Lâ ilâhe illâllah Muhammeden Rasûlullah
Benâ hâze’l-mescid’el-mübareke
El-haç Veli bin el-haç H›z›r
ve ameli Musa fekke. Sene 968 H.
Ayafl Killik Camii, kitabesine göre Hac› Veli bin H›z›r
taraf›ndan 1560 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r.304
Cenabî (Hayalî) Ahmed Pafla(Yeni) Camii:
Eski Ankara flehrinin en kenar›nda yer alan cami, sonradan aç›lan
Ulucanlar Caddesinin kenar›nda yer almaktad›r. Kuzeye do¤ru hafif

1900’lü yıllarda Cenabî


(Hayalî) Ahmed Paşa (Yeni)
Camii (A. Müderrisoğlu)

185
osmanl›’da ankara

Cenabî Ahmed Paşa


Camii portali (2005, A.E.)

bir meyille yükselen, d›fltan duvarla çevrili genifl bir alan içinde
yer alan caminin yan›nda, iki adet türbe ve hazire bulunmaktad›r.
Caminin yan›nda günümüze ulaflmayan bir de çeflmesi vard›r. 305
Mimar Sinan’›n Ankara’daki tek eseri olan Klasik Osmanl›
mimari üslubundaki cami ve türbe, bir ustal›k ürünüdür. Türbe,
camiden yüksekçe ve ondan nispeten uzak bir yere yap›larak
caminin gölgesinde b›rak›lmam›flt›r.
Cenabî Ahmed Pafla Camisinde Ankara Mevlevihanesi bulu-
nuyordu. 1660’lü y›llarda Ankara’ya gelen Evliya Çelebi, mevlevi-
hanenin, Cenabî Ahmed Pafla taraf›ndan yapt›r›ld›¤›n›, etraf›n›n
gül bahçesi oldu¤unu yazm›flt›r.306 Kare planl›, tek kubbeli cami,
kuzeydeki üç kubbeli son cemaat yeri ve onun bat›s›ndaki mina-
resi ile Ankara’n›n en güzel camilerinden biridir. Tamam› düzgün
kesme taflla yap›lan caminin kubbesi, kurflun kapl›d›r.
Kuzeydeki son cemaat yerinin kubbeleri, sivri kemerlerle dört
mermer sütuna oturur. K›rm›z› ve beyaz renkli tafllarla örülen
kemerler, demir gergilerle desteklenmifltir. Di¤erlerinden yüksek
olan ortadaki kubbede baklaval› kuflakla, yandakilerde pandan-
tiflerle kareden daireye geçilmifltir. Orta kubbenin ortas› da zarif
bir kalem ifli göbekle süslüdür. Sade biçimli sütun kaideleri ve
baklavalarla zengin sütun bafll›klar› vard›r. Son cemaat yerinde
orta k›s›m, yanlara göre alçak tutulmufltur.
Caminin bütün cepheleri sade bir silme ile bitmektedir. Son
cemaat yerinin orta kemeriyle birlikte silme, ortada yükselmifltir.
Ayn› silme, beden duvarlar›n›n üstünde kasnak ete¤i olarak
dört cepheyi kuflatm›flt›r. Son cemaat yerinin ortas›ndaki taç
kap›s›nın iki yan›nda, ikifler dikdörtgen pencere ile pencerele-
rin aralar›nda birer mihrabiye bulunmaktad›r. Ortadan birazc›k
sa¤a kayd›r›lm›fl olan taç kap›, birbiri üstüne binmifl dairelerin
oluflturdu¤u genifl bir silme ile çevrilmifltir. Taç kap›n›n üst k›sm›
186
osmanl›’da ankara

Cenabî Ahmed Paşa Camii


güneybatı ve kuzey cephe

bir s›ra palmetle taçland›r›lm›flt›r. Mukarnas kavsaral› taç kap›


niflinin içindeki kap› kemerinin üstünde bir kartufl içine, caminin
yap›m kitabesi yerlefltirilmifltir. Kap›n›n ahflap kanatlar› sadedir.
Kap›n›n iki yan›nda üstü mukarnasl› yuvarlak niflli birer mihrabiye
bulunmaktad›r. Niflin iki köflesi, kum saati fleklindeki sütuncelerle
hareketlendirilmifltir. Son cemaat yerindeki pencerelerin üstünün
sivri kemerleri, iki renkli taflla örülmüfltür. Kemer aynalar› bofltur.
Taç kap›ya bitiflik iki pencerede lento üstündeki tafllara, onar›m
kitabesi ifllenmifltir. Pencereler lokmal› demir parmakl›klara sahip-
tir. Bat› cephenin kuzey köflesindeki kesme tafl minare kare kaideli-
dir. Çokgen minare gövdesine üçgenlerle geçilmekte, alt› S profilli
flerefe üstündeki petek sivri bir külâhla bitmektedir.
Caminin üç cephesinde, dörderli iki s›ra halinde dizilmifl sivri
kemerli pencerelerin üstü, cami gövdesini saran genifl sade silme
ile s›n›rlanm›flt›r. Silmenin üstündeki kubbe geçifli bölümünde, her
cephede yan yana ikifler pencere olup, üstü genifl sade bir silme ile
bitmektedir. Dikdörtgen biçimli alt pencerelerin üstü sa¤›r kemer-
lidir. Demir parmakl›kl›d›r. Üst pencereler alç› flebekelidir. Pencere
kemerleri iki renk taflla örülmüfltür. Güney cephede yukar›n›n
ortas›ndaki filgözü pencere, cephe düzeninde bir istisnad›r.
Cami, e¤imli bir arazide yer ald›¤›ndan güney cephe, yüksek-
çedir. Kübik gövdeye oturan kubbenin d›flta payandalar› vard›r.
Her payandan›n aras›ndan kasna¤a birer pencere aç›lm›flt›r.
Caminin içinde pencereler kubbe geçifli, kasnak ve kubbenin
187
osmanl›’da ankara

Cenabi Ahmed Paşa Camii minber ve mihrabı (2005, A.E.)

188
osmanl›’da ankara

Cenabî Ahmed Paşa Camii ve


içinden görüntüler
(2005, A.E.)

189
osmanl›’da ankara

meydana getirdi¤i bir kademelenme dikkat çekmektedir. D›fltaki


gibi cami içini ikinci s›ra pencerelerin üstünde konsol gibi genifl
bir silme dolaflmaktad›r. Köflelerde kare plandan kubbeye geçifli
sa¤layan, içi istiridye fleklindeki tromplarla bunlar› birlefltiren
yanlar› sa¤›r kemerler, bu silmeye oturmaktad›r. Kemerlerin
üstündeki genifl bir konsol ile daireye geçilmifltir.
Kubbe kasna¤›nda onalt› pencere vard›r. Kubbe, ortas›nda
yaz› olan bir göbekten kubbe ete¤ine inen kollar fleklindeki
kalem iflleri ile süslüdür. Cami içinde alt pencerelerin kemer
al›nl›klar›, üst pencerelerin çevreleri, tromp kemerlerinin üstün-
deki pandantif köflelikleri ve kasnak pencerelerinin çevreleri
kalem iflleriyle süslenmifltir. Süslemelerde k›rm›z›, mavi, aç›k
sar›, aç›k mavi ve k›rm›z› renkleri kullan›larak nar çiçe¤i, k›vr›k dal
ve Rumi motifleri çeflitli kompozisyonlar fleklinde uygulanm›flt›r.
Her cepheye dörder alt pencere aç›lm›flt›r. Dikdörtgen flekilli
pencerelerin üstlerinde sa¤›r sivri kemerler vard›r. Üstteki pen-
cere s›ras›ndan güney duvar›ndakiler renkli camlarla süslü, yan-
lardakiler ise sade alç› flebekelidir.
Sade iki s›ra silmenin kuflatt›¤› befl kenarl› mihrap nifli, mukar-
nas kavsaral›d›r. Kavsaran›n iki yan›nda birer gülçe ifllenmifltir.
Mihrab›n üstü iri bir palmet s›ras› ile taçland›r›lm›flt›r. Mihrap
gibi mermerden yap›lm›fl minber ana hatlar› ile sade bir anlay›flla
yap›lm›flt›r. Minberin külâh› ahflapt›r. Kuzeybat› köfledeki mermer
müezzin mahfeli de ayn› özellikleri tafl›maktad›r. Döflemesi ahflap
olan mahfele, bat› duvar›n›n kuzeyindeki minareye de geçilen bir
kap›dan ç›k›lmaktad›r. Cenabî Ahmed Pafla Camii ayr›ca, buradaki
mevlevihanenin semahanesi olarak kullan›lm›fl olmal›d›r.
Kaynaklara göre Cenabî Ahmed Pafla Camii, Mimar Sinan’›n
eseridir.307 Ancak baz› araflt›rmac›lar camiyi, onun bir kalfas›n›n
yapabilece¤ini kabul ederler.308 Her iki halde de cami birinci s›n›f bir
eski eserdir. Türbeyi yapan mimar hakk›nda bir kay›t olmamas›na
ra¤men, ayn› ekolün eseri oldu¤unu söylemek gerekir.
Caminin kap›s›n›n üstündeki Türkçe kitabesi:
Asaf-› Sultan Süleymân-› Cem Cenâb-› Ahmed Pafla
Eyledî ta’mîr ve yapdî der cihân-› hayr’›l-mekân
Ola yâ Rab bû binâ sâbit çû kutb-u ender sebât
Bâd-› z›ll-i âley›fl bir ehl-i âlem müstedâm
Bu hümâyun caminin itmam›na Mahzî dîdî
‹flte târîh cây-› binâ secde gâh hâs ve âmm 973
Cami bu kitabeye göre309 Kanunî Sultan Süleyman’›n veziri,
Ankara beylerbeyli¤i yapm›fl olan Cenabî Ahmed Pafla ad›na,
973/1565-6 y›l›nda yap›ld›¤› anlafl›l›yor. Çünkü Ahmed Pafla 1561
y›l›nda vefat etmifltir. Ahmed Paflan›n vakfiyesi ele geçmemifltir.310 ‹ç
kap›n›n üstündeki kitabede, 1217/1802 y›l›nda, Safranbolulu fierife
el-hac Alime Hatun taraf›ndan, taç kap›n›n sa¤›ndaki ve solundaki
pencere üstlerindeki kitabelerle minberdeki kay›ttan da 1305/1887
y›l›nda, Ankara Valisi Abidin Pafla taraf›ndan caminin onar›ld›¤›n›
190
osmanl›’da ankara

ö¤reniyoruz.311 Cami, 1940 y›llar›nda bir müddet askeri amaçla


kullan›lm›flt›r. Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1959-1970 y›llar›nda
esasl› flekilde onar›m› yap›lm›flt›r. Ancak bu onar›m s›ras›nda klasik
Osmanl› camilerinde görülen, son cemaat yerini d›fltan saran ahflap
sundurman›n kald›r›lma sebebini anlayamad›k. Yak›n zamanlarda
cami ve türbede basit onar›m fleklinde tamirat yap›lm›flt›r.312
Haymana Hüsâmeddîn-i Ankaravî Camii ve Türbesi:
Kutluhan ve Alt›p›nar Köyleri aras›nda düzlükte, tarlalar
aras›ndaki arkeolojik bir alanda, günümüzde yerleflim yeri
d›fl›nda kalan metruk haldeki caminin bat›s›nda, türbe yer al›r.
Her iki yap› için düzgün kesme tafl kullan›lm›flt›r.
Cami, kareye yak›n dikdörtgen planl›, üst örtüsü olmayan kagir
büyük bir yap›d›r. ‹ç ve d›fl› tamamen düzgün kesme tafl kapl› cami-
nin tavan› ve çat›s› olmad›¤›ndan, örtü flekli hakk›nda bir iz yoktur.
Yap›n›n kuzeyinde sadece yer döflemesi kalm›fl genifl bir son cema-
at yeri kal›nt›s› vard›r. Bu cephede ortada bas›k kemerli bir kap›, iki
yan›nda sivri kemerli büyük birer pencere aç›kl›¤› bulunmaktad›r.
Kap›n›n üstündeki dikdörtgen kitabe yeri bofltur. Kuzeydeki ve
di¤er cephelerdeki alt pencereler dikdörtgen bir aç›kl›k olup, üstü
içi kapal› kemere sahip oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Di¤er üç cephede
üstte de sivri kemerli ikifler pencere görülmektedir.
Yap›n›n içine girilen kap›n›n içi üstte dilimli kemerlidir. ‹çte
yerdeki muhtelif tafl parçalar› ve yer yer define aramak için kaz›lm›fl
çukurlar görülür. Güneyde çokgen mihrap niflinin üstü, kademe
kademe daralm›flt›r. Yap›n›n çok düzgün bir tafl iflçili¤i eseri
olmas›na karfl›l›k, herhangi bir süsleme görülmemektedir. Kare
Hüsameddin-i Ankaravi
planl› kesme taflla yap›lm›fl kagir bir yap›n›n üstünün kubbe ile Camii ve Türbesi
batı cephe (2005, A.E.)

191
osmanl›’da ankara

Türbe ve Cami güneybatı cephe Türbe, kuzey cephe (2005, A.E.)

örtülü olmas› akla gelmektedir. Ancak burada bir kubbe kal›nt›s›n›n


izi yoktur. Yap›n›n üstünün baz› yerlerdeki bozulmalar›na ra¤men
ayn› seviyede olmas› çat› ile örtüldü¤ünü göstermektedir. Cami
kubbeli olarak tasarlanm›fl, ancak yar›m kald›¤›ndan sonradan çat›
ile örtülerek kullan›lm›fl olmal›d›r. Yap›da herhangi bir süsleme
olmamas› inflaat›n yar›m kald›¤›n›n di¤er bir belgesidir.
Hüsameddin-i Ankaravi
Esasen camiyi yapt›ran fieyh Hüsâmeddîn-i Ankaravî
Camii kuzeydoğu cephe hakk›nda yap›lan araflt›rmalar da bu durumu do¤rulamaktad›r.
(2005, A.E.) Tarihi kay›tlara göre maddi varl›¤a sahip olan fieyh, do¤du¤u
ve yaflamakta oldu¤u Ankara’ya ba¤l› Haymana’daki Kutluhan
Köyü’nde cuma ve bayram namazlar› için bir cami yapt›rmaya
teflebbüs etmifl ve bütün müridlerini ça¤›rarak elbirli¤iyle camiyi
tamamlamak istemifltir. Bu s›rada hakk›nda yap›lan flikâyet sonu-
cu, arfliv belgelerine göre fleyh, Ankara kalesine hapsedilerek,
mahkemede yarg›land›ktan sonra, 1567 y›l›nda idam edilir.313
Bu bilgiler ›fl›¤›nda caminin, XVI. yüzy›l ortas›nda yap›ld›¤›n›
kabul etmek gerekmektedir. Camiye ait 1707 tarihli bir vak›f
kayd›, caminin bu tarihte kullan›ld›¤›n› göstermektedir.314 Daha
sonra caminin ne zaman terk edildi¤ini bilmiyoruz. Caminin,
do¤usundaki camiden sonra yap›lm›fl olmas› gereken türbe de,
kare planl›, kagir bir yap› olup, üstü düz daml›d›r. Düzgün kesme
taflla yap›lan türbenin kap› söveleri ve kemer fleklinde ifllenmifl
lentosu, mermerdendir. Türbenin kuzeye bakan kap›s›n›n iki
yan›nda dikdörtgen birer pencere olup, di¤er cepheler tamamen
sa¤›rd›r. Türbenin içinde dört adet mezar bulunmaktad›r. En dip-
teki bafl›nda mermer mezar tafl› olan mezar, fleyhe ait olmal›d›r.
Türbede herhangi bir kitabe yoktur.
Yenimahalle Susuz Köyü Camii:
Cami, boyuna dikdörtgen planl›, çat›l›, kâgir bir yap›d›r. Son
cemaat yeri bulunmayan caminin kuzey bat›s›nda minare yük-
selmektedir. Minarenin kare kaidesi kesme tafl, gövdesi kal›n bir
silindir fleklindedir. Yap›m›nda kesme ve moloz tafl kullan›lan
caminin d›fl ve iç duvarlar›, s›val›d›r. Çat›s› Marsilya kiremidi
kapl›d›r. Caminin kuzey hariç, üç cephesinde dikdörtgen formlu
ikifler adet alt pencere ile ayr›ca do¤u cephenin kuzey taraf›nda
192
osmanl›’da ankara

Susuz Köyü Camii


(2006, A.E.)

iki adet, bat›da da bir adet pencere bulunmaktad›r. Caminin girifl


kap›s›, kuzey cephenin ortas›nda yer almaktad›r.
Harim k›sm›n›n kuzey taraf›nda ahflap mahfeli, önde iki
direk tafl›maktad›r. ‹ki s›ra halinde dizilmifl dört direk, boyuna
uzat›lm›fl iki tavan hat›llar›n› tafl›maktad›r. Direklerin üstünde Susuz Köyü Camii tavan
kalem işleri (2006, A.E.)

193
osmanl›’da ankara

Susuz Köyü Camii alçı


mihrabı ve tavan kalem işleri
(2006, A.E.)
‘S’ profilli ahflap yast›klar vard›r. Tavan kenarlar› ve hat›llara
konulmufl ucu profilli konsollar üzerine, enine konan kirifllere
tavan tahtalar› çak›lm›flt›r. Cami orijinal yönlerinin ço¤unu
kaybetmifl olmakla birlikte, içinde ahflap üzerine yap›lm›fl kali-
teli kalem iflleri bulunmaktad›r. Kitabesi ve vakfiyesi bilinmeyen
caminin, XVI. yüzy›lda yap›ld›¤› san›lmaktad›r. Cami, Vak›flar
Genel Müdürlü¤ünce onar›larak ibadete aç›lm›flt›r.
Zincirli (Kazasker) Camii:
Ulus’ta yer alan Zincirli Cami, boyuna dikdörtgen planl›,
çat›l› bir yap›d›r. Minaresi kuzey bat› köflededir. Temeli kesme
tafl, duvarlar› kerpiçtir. Duvarlar›n d›fl› son onar›mda tu¤la ile
kaplanm›flt›r. Caminin duvarlar› d›flta s›vas›z olup, dört s›ra
ahflap hat›lla desteklenmifltir.
Son cemaat yeri öne üç, iki yana birer sivri kemerle aç›lmaktad›r.
Kemerleri tafl›yan ayaklar, kesme taflla örülmüfltür. Son cemaat
yerinin üstü, kad›nlar mahfelinin uzant›s› fleklindedir. Üstte kemer-
li, altta dikdörtgen üçer pencere mahfeli kuzeyden ayd›nlat›r. Bat›
cephede pencereler üç s›ra halinde s›ralanm›flt›r. Bunlar›n iki s›ras›
dikdörtgen flekilli, bir s›ras› kemerli küçük pencerelerdir. Üsttekiler
iki s›ra alç› flebekeli, alttaki demirler parmakl›kl›d›r. Dikdörtgen
pencerelerinin üstünde sa¤›r kemerler yer al›r. Güney cephede ayn›
flekilde ikifler, do¤uda üçer pencere vard›r.
Harimin kuzeybat› köflesine bitiflik olan minarenin kaidesi
kesme taflt›r. Üçgenlerle gövdeye geçilmifltir. Kaide geçiflle bera-
ber beden duvarlar› boyunca, silindirik tu¤la gövde çat›dan sonra
194
osmanl›’da ankara

Zincirli (Kazasker) ve Kuyulu


Camii 1900’lü yıllar
(VEKAM)

yükselmektedir. Gövde tafl kuflaklarla hareketlendirilmifltir. Kirpi


saçaklarla geçilen flerefenin korkuluklar› kesme taflla, pete¤i tu¤la
ile örülmüfltür. Üstü konik bir külahla bitmektedir. Minareye ç›k›fl
kap›s› kad›nlar mahfeline aç›l›r. Çat›s› alaturka kiremit kapl›d›r.
Son cemaat yerinden kemerli bir kap› ile harime girilir.
Kap›n›n iki yan›nda dikdörtgen birer pencere vard›r. Son cemaat
yerinin bat›s›ndan bir merdivenle mahfele ç›k›lmaktad›r.
Cami harimini örten ahflap tavan sade olup, ortas›nda iki
adet alt›gen göbek ve kenarlar›n› kalem ifli süslü pervaz çevre-
lemektedir. Alttaki pencerelerin çevresini ve mahfel tavan›ndaki
dikdörtgen panonun da çevresini dolaflan pervazda, flerit halin-
de karanfil, narçiçe¤i ve yaprak motifleri tekrarlanm›flt›r. Tavan,
ç›talarla kasetlenmifltir. Ortadaki göbekte üst üste binen daire-
lerle doldurulmufltur. Mahfel alt›nda ç›talarla bölünmüfl, çokgen,
y›ld›z, beflgenlerin ortalar›na kabaralar yerlefltirilmifltir.
Tavana kadar yükselen alç› mihrap, bir palmet s›ras› ile
bitmektedir. Befl kenarl› mihrap nifli, mukarnasl› kavsaraya
sahiptir. Niflin içinde geometrik bir süsleme, kenarlar›nda birer
sütunce vard›r. Niflin üstündeki genifl bir bofl alandan sonra üç
s›ra palmet dizisinin aras›, iki s›ra yaz› ile doldurulmufltur. Niflin
çevresini dolaflan üç s›ra silmeden ortadaki geometrik bir süs-
leme, iki yandaki yaz›d›r. Caminin ahflap minberinin kalem ifli
süslemelerinde bitkisel ve geometrik motifler sar›, k›rm›z›, yeflil
ve siyah renklerle ifllenmifltir. Taklit kündekâri tekni¤indeki yan
aynal›klar› ve ajurlu korkuluklar› minberin önemli elemanlar›d›r.
195
osmanl›’da ankara

Zincirli Camii
(1998 ve 1935)

Zincirli Caminin yap›m kitabesi ve vakfiyesi yoktur. Ancak


fieyhülislam Ankaravî Mehmed Emin Efendi taraf›ndan
yapt›r›ld›¤›na dair belgeler vard›r. Mehmed Emin Efendi’nin
Ankara’da cami, mescid, medrese, darü’l-kurra, mektep ve 20
adet çeflme yapt›r›p fiengül Hamam›, Hasan Pafla Hamam›
ve Sulu han›n gelirlerini hayrat›na vakfetti¤inin fler’i siciller-
de kay›tl› oldu¤u bildirilmektedir.315 Buna göre Caminin XVII.
196
osmanl›’da ankara

yüzy›l ikinci yar›s›nda yap›ld›¤›n› kabul edebiliriz. Ankara valisi


Hurflit Pafla taraf›ndan camide 1294 / 1879-80 y›l›nda onar›m
yapt›r›ld›¤›n›, ‹. Hakk› Konyal› taraf›ndan görülen bir levhadan
ö¤renmek mümkündür.316
Cami, 1937 y›l›nda, Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce esasl› flekil-
de onar›lm›fl, d›fl cepheleri yeni bir hüviyet kazanm›flt›r. Ayn›
y›l haz›rlanan, ama uygulanamayan ahflap secdelik projesinde
camide, 295 kiflinin namaz k›lmas› düflünülmüfltür.317 Zeynel Abidin Mescidi
onarım öncesi (1998, A.E.)
Zeynel Abidin Mescidi ve Türbesi:
Turan Mahallesi, Cevizalt› Sokakta bulunan mescid, boyuna
dikdörtgen planl›, çat›l›, sade, küçük bir yap›d›r. Tafl temel üstüne
kerpiç duvarl› yap›n›n güneyine bitiflik türbesi, alt›nda bodrum kat›
vard›r. Mescidin do¤u ve bat› cephelerinde altl›, üstlü üçer pence-
re, güneyde mihrab›n üstünde iki pencere ve do¤uda altta üç üstte
iki pencere bulunmaktad›r. Kuzeyde muhdes son cemaat yerine iki
alt pencere aç›lmaktad›r. Çat›s› alaturka kiremit kapl›d›r.
Kuzeyden sade bir kap› ile girilen harimin kuzeyinde, ahflap
mahfel yer almaktad›r. Ahflap tavan› ve minberi önemsizdir.
Mescidin k›ble duvar›ndaki pencerelerin alç› içlikleri geometrik Zeynel Abidin mescidi
süslemelidir. Sa¤dakinde mühr-ü Süleyman motifi ifllenmifltir. onarım sonrası (2006, A.E.)
Tavana kadar yükselen alç› mihrab›n befl kenarl› nifli, mukarnas
kavsaral›d›r. Niflin çevresini dolaflan üç silmeden ortadaki bitkisel
örgü süslemeli, iki yandakiler yaz› kufla¤›d›r. Niflin iki köflesindeki
sütunceler, sekizgen gövdeli ve zar bafll›kl›d›r. Niflin içi ve kavsaran›n
iki yan› geometrik geçmelerle süslüdür. Niflin kavsaras›n›n alt›nda
ve üstünde çerçeve içindeki panoda yaz› bulunmaktad›r. Mihrapta
silmeler, halat fleridi ile birbirinden ayr›lm›flt›r.
Mescidin güney duvar›na bitiflik çat›l› türbe, de¤iflik zaman-
larda yenilenerek as›l fleklini kaybetmifltir. ‹çinde Camiyi yapt›ran
kifli olmas› muhtemel, Zeynel Abidin, efli ve çocu¤u metfun-
dur.318 Kitabesi olmayan, vakfiyesi bilinmeyen yap›, mimari üslu-
buna göre XVII-XVIII. yüzy›la tarihlenir.319 Mescidin avlusunda
Müderris-zâde Hac› Hasan Efendinin yapt›rd›¤› befl hücreli
medrese,320 bat›s›nda Sabûnî Mahallesi Muallimhanesi vard›.321
Günümüzde caminin kuzeyi kapal› oldu¤undan, bunlar›n yer-
leri özel flah›slara geçmifl olmal›d›r. Yap› 2005 y›l›nda Ankara
Beypazarı Kurşunlu
Büyükflehir Belediyesi’nce onar›lm›flt›r. (Evsat Hoca) Camii
Beypazar› Kurflunlu (Evsat Hoca) Camii:
Beytepe Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi’nde e¤imli bir arazi-
de yer alan cami kare planl›, kubbeli bir yap›d›r. Duvarlar› kesme
tafllarla örülen caminin önünde, üç bölümlü bir son cemaat yeri
bulunur. Kesme tafl minaresi, kuzeybat› köflede yer al›r. Do¤u
ve bat› cephelerde altl› üstlü dizilmifl ikifler pencere, güneyde
altl› üstlü üç s›ra halinde dizilmifl ikifler pencere görülür. D›fltan
kurflun kapl› kubbenin kasna¤›nda dört tarafta birer pencere
aç›lm›flt›r. Camiye kuzeydeki üç kubbeli son cemaat yerinden
yüksek bir nifl içindeki kemerli bir kap› ile girilmektedir.
197
osmanl›’da ankara

Caminin içinde kuzeyde befl kemerin tafl›d›¤› bir mahfeli


olup, alt k›sm›n tavan› ahflap göbekle süslenmifltir. Yüksek kub-
beli kare planl› ana mekanda kubbe kasna¤›nda tromplarla dai-
reye geçilmifltir. Alç›dan sade bir mihrap ve yeflile boyal› ahflap
minberi vard›r. Bütün pencereler içte kemerlidir. Girifl mekan›n›n
iki yan›nda ahflap mahfeller, üstünde kad›nlar mahfeli bulunur.
Beypazarı Kurşunlu
(Evsat Hoca) Camii kitabesi Kitabesi:
Hamdülillah çün imaret oldu bu beyt-i flerif
Aferin mimar›na k›ld› müzeyyen hem zarif
Kubbesin tâ asuman› evce hempâ eyledi
Cümle ahcar›n musanna sath›n› etti nazif.
Hem bu hayra mutemed Ra-Cim-ü Bâ oldu sebeb
Rûzi mahflerde hüdaya cürmünü ede afif
Hak teala ol beyin ömrün hezar itsün hezar
Devletin ikballe k›ls›n sehayile atif
Çeflmenuz ruflen tamam oldu dedim tarihini
Ola adn içre bu cami beye cem kasr-› latif (H.1069)
Kitabesine göre cami, 1685 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r. Yapt›ran
kiflinin ad› bilinmemektedir. Asl›nda caminin Nasuh Pafla
taraf›ndan yapt›r›ld›¤›, kitabenin bir onar›ma ait oldu¤u fleklin-
deki rivayetler havada kalmaktad›r. Cami, 1886, 1938 ve 1987
y›l›nda onar›m görmüfltür.322
Ayafl- Bünyamin Ayafli Camii, Türbe ve Haziresi:
Bünyamin Mahallesi, Küçük Çeflme Sokakta bulunan cami,
çat›l› bir yap›d›r. Bütün cepheler beyaz s›va ve badana kapl›d›r.
Oldukça yüksek beden duvarlar›nda iki s›ra halinde dizilmifl pence-
releri, demir parmakl›kl›d›r. Minaresi kesme tafl bir kaide üzerinde
tu¤ladan silindirik gövdelidir. fieyh Bünyamin’in kare plandaki kub-
beli türbesi, caminin kuzeydo¤u köflesinde camiye bitiflik olarak
yap›lm›flt›r. Ayr›ca caminin karfl›s›nda hazire yer almaktad›r.
Camiye do¤u tarafta, muhtemelen sonradan aç›lm›fl sivri kemer-
li bir nifl içindeki dikdörtgen kap› ile girilmektedir. Do¤u cephesi,
yan›ndan geçen yol seviyesinde olmas›na mukabil, bat› cephesi
arazinin meyilli olmas› dolay›s› ile daha yüksektir. Bat› kenarda da
oldukça yüksek kare kaideli minaresi bulunmaktad›r. ‹ki s›ra a¤aç
direk ile k›bleye dikey üç nefe ayr›lm›fl olan caminin içinde tavan,
ahflap kirifllemeli olup, orta nefin tavan› yanlardan daha yüksektir.
Nefleri teflkil eden direkler her s›rada üçerden alt› adettir. Orta
k›s›mdaki iki dire¤in basit mukarnasl› bafll›klar› bulunmaktad›r.
Ayaş, Bünyamin Ayaşi
Camii (2005, A.E.) K›ble duvar›ndaki alç› mihrab›, Ayafl Ulu Cami’in mihrab›na benze-
mektedir. 5 kenarl› mihrap niflinin etraf›nda kelime-i tevhit yaz›lar›n
tekrar›ndan bir bordur bulunmakta ve taç k›sm›nda bir «Ayet» ile
«Allah» ve «Muhammed» yaz›lar› okunmaktad›r.
Caminin kuzeydo¤u köflesinde kare planl›, kubbeli, moloz taflla
yap›lm›fl türbe bulunmaktad›r. Türbeye sa¤›r cami içinden sivri
kemer içerisinde lentolu küçük ahflap bir kap›dan girilir. Caminin
zemininden daha afla¤›da kalan türbe duvarlar›n›n kenarlar›nda,
198
osmanl›’da ankara

Ayaş
derin olmayan nifller yer almaktad›r. Kubbe pandantifli geçiflli Bünyamin Ayaşi
olup, türbenin sadece do¤u kenar›n›n ortas›nda bir penceresi Camii içi
ve türbe kitabesi
bulunmaktad›r. Türbenin hacet penceresi üzerinde kitabe vard›r. (2005, A.E.)
Türbe kitabesi:
1- Kutbü âliflân seyyid Mustafa ibn Yemîn
2- fiöhreti Bünyâmin Âyaflîdir. Bunda defîn
Cami ve türbenin ne zaman yap›ld›¤›na dair bir kay›t
bulunmamaktad›r. Bünyamin Ayaflinin ölüm tarihi bilinmemekle
birlikte yap›lan incelemelere göre, Hac› Bayram-› Veli’nin 1429’da
ölümünden sonra, B›çakç› Ömer (Ömer Sikkin) taraf›ndan kurulan
Melâmilik tarikat›n›n Hac› Bayram-ı Veli’den sonra üçüncü fleyhi
oldu¤u nazar› itibara al›narak, türbe ve caminin XV. yüzy›l›n sonu
veya XVI. yüzy›l›n bafl›nda yap›lm›fl oldu¤u kabul edilebilir. Ayr›ca
cami, ahflap kuruluflu ile XVI. yüzy›l özelliklerini tafl›maktad›r.323
Ayafl fieyh Muhittin Camii:
Camii Atik Mahallesinde, Belediye Meydan› kenar›nda bulu-
nan cami, enine dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Do¤u köflede
beden duvarlar› üzerinde yükselen, ahflap minareden baflka, bat›
tarafa yeni bir minare daha eklenmifltir. Caminin beden duvarlar›
kerpiçten yap›lm›flt›r.
Ahflap tavanl› olan caminin k›ble duvar›nda, Ankara camilerin-
de görülen alçak kabartmal›, geometrik geçmelerle süslü alç› mih-
rab› dikkati çeker. ‹ki adet minaresi vard›r. Soldaki ahflap minare Ayaş Şeyh Muhittin Camii
flerefesiz ve alt› stalaktitlidir. Cami XVIII. yüzy›lda yap›lm›flt›r.324 (2005, A.E.)
Beypazar› Eski Derbentçik (Ac›) Camii:
fiehrin günümüzde terkedilmifl olan Eski Derbentçik Mevkiinde
bulunan cami, harabe halindedir. Boyuna dikdörtgen planl›, çat›l›,
kagir bir yap› olan caminin minaresi bat› tarafta ayr› olarak
durmaktad›r. Caminin duvarlar› köflelerde kaba yönü, orta k›s›mlarda
moloz tafl örgülüdür. Üstünü örten çat›s› içten ahflap direklerle des-
teklenmifl, düz ahflap tavanla kapl›d›r. Caminin do¤usu tamamen
kapal›d›r. Kuzeyinde sadece kap› aç›kl›¤›, güney cephede iki adet,
bat› cephede üç adet dikdörtgen flekilli pencereler yer almaktad›r.
Yap›n›n iç k›sm› tamamen kireç s›va kapl›d›r. Kuzeyinde
ahflap bir mahfeli vard›r. Tavan› ç›tal› ahflap kaplamad›r. Alç›
199
osmanl›’da ankara

mihrap yar›m daire bir nifllidir. Çevresinde bitkisel alç› süsle-


meler vard›r. Minberi yok olmufltur. Camiden ayr› olan minare
muhtemelen baz› Ankara camilerinde görülen bir yan taraf son
cemaat yerine bitiflik idi. Alt›gen planl› kaide k›sm› kesme taflla
yap›lm›fl minarenin gövdesi, tafl kuflaklar da olan tu¤la örgüye
sahiptir. Petek ve külah› yoktur. Kitabesi bulunmayan yap›ya ait
19 Ramazan 1263 / 30 A¤ustos 1847 tarihli bir belgede yap›n›n
ismi, Hac› Hasan Camii fleklinde kay›t edilmifltir. Yap›n›n ne
Ayaş Gökler Köyü Camii
(VGM) zaman yap›ld›¤› bilinmedi¤inden XVIII. yüzy›l veya daha önce
yap›ld›¤›n› tahmin etmek mümkündür. Cami tamamen terkedil-
mifl ve harap vaziyette olup, ahflap elemanlar›n›n ço¤unlu¤u yok
olmufltur.325
Ayafl Gökler Köyü Camii:
Cami, kareye yak›n dikdörtgen planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r.
Duvarlar›nda moloz tafl kullan›lm›fl olup, pencere kenarlar›nda
d›fla taflk›n kesme tafl görülmektedir. Yap›n›n harimini iki s›ra
halinde yuvarlak kemerli pencereler ayd›nlatmaktad›r. ‹ki kanatl›
ahflap kap› üzerinde kelime-i tevhit yaz›l›d›r. Harim mekan›nda
tavan› tafl›yan dört adet ahflap dire¤in süslü bafll›klar› vard›r.
Taban döflemesi ahflap kaplamad›r. Mihrab›n içi mukarnasl› ve
d›fla do¤ru sütuncelerle bitmektedir. Caminin minaresinin ahflap
oldu¤u ve sonradan y›k›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. Caminin üzerinde-
ki kitabeye göre 1341 tarihinde onar›lm›flt›r.
Ayafl Sinanl› P›naralt› Camii:
Ayaş, Sinanlı Pınaraltı Camii
kitabesi (2005, A.E.) Mahkeme Mahallesi’nde bulunan cami, dikdörtgen planl›
olup, üç cephesi de bahçeye bakmaktad›r. Yap›n›n zemini tafl,
üst cepheleri kerpiç ve s›val›d›r. Cami girifli bat›dad›r. Mihrab›n
yan›nda birer, do¤u cephede üç, bat› cephede altta üç, üstte iki
adet pencere bulunur. Mihrap, mahfel ve minber ahflaptand›r.
Ahflap tavanl› olup, duvarlar y›¤ma tekni¤inde yap›lm›flt›r. K›rma
çat›s› Marsilya kiremitle kapl› olup, ahflap tafl›y›c›larla destek-
lenmektedir. Tu¤la minaresinin flerefesi mukarnasl› olup, külah›
cam ile kapl›d›r. Caminin bir de çeflmesi vard›r.
Çubuk, Mahmutoğlan Köyü
Çubuk Mahmuto¤lan Köyü Camii:
Camii (2005, A.E.) Meyilli arazide yer alan cami, kareye yak›n dikdörtgen planl›,
çat›l› bir yap›d›r. Caminin beden duvarlar› moloz tafl ve devflirme
taflla yap›lm›flt›r. Çat›s› Marsilya kiremidi kapl›d›r. Son cemaat yeri
olmayan caminin minaresi, son onar›mda eklenmifltir. Camiye dört
tafl basamakla ç›k›lan girifl kap›s›, sivri tu¤la kemer al›nl›kl› olup, kap›
üzeri bas›k kemerlidir. Cami içinde dört adet ahflap kolon üzerine iki
adet tafl›y›c› kirifl vard›r. Cami XV. yüzy›la tarihlendirilmektedir.326
‹ki fierefeli (Resul Efendi) Camii:
Aslanhane Camisinin güneydo¤usunda, Mermerli Soka¤a
paralel, güneye e¤imli bir yere yap›lm›fl boyuna dikdörtgen planl›,
çat›l› bir camidir. Kuzeyde kapal› bir son cemaat yeri ve do¤u
tarafta minaresi vard›r. Caminin kerpiç duvarlar› kesme tafl temel
200
osmanl›’da ankara

üstünde yükselir. D›fltan sade bir görünüfle sahip cami, konumu


sebebiyle do¤u tarafta güneyden kuzeye do¤ru daralmaktad›r.
Güney tarafta cami alt›nda bir bodrum kat› meydana gelmifltir.
Kuzey cephenin ortas›ndaki kap›n›n üstünde infla kitabesi, iki
yan›nda yukar›da dikdörtgen iki küçük pencere yer al›r. Bat› köfle
pahlanm›flt›r. Üstü kurt difli s›ralar›yla bitmektedir. Bat› cephe-
nin az bir k›sm› soka¤a aç›l›r. Do¤u cephede kesme tafl kaideli
minare yükselir. Tu¤la gövdeli minare iki flerefeli olup, üstü sivri
bir külahla bitmektedir. Cami duvarlar› ahflap hat›llarla takviye
edilmifltir. Güney cephesinde iki alt, iki üst, do¤u ve bat› cephe-
lerinde üçer alt, dörder üst pencere vard›r.
D›fla kapal›, ahflap tavanl›, son cemaat yerinden iki yan›nda
birer pencere olan bir kap› ile harime girilir. Kuzeyde genifl
bir mahfel ile güneydeki tavana kadar yükselen alç› mihrap,
İki Şerefeli
ilk bak›flta dikkat çeker. Ahflap tavan ve mahfelin alt›, ç›talarla (Resul Efendi) Camii
karelere bölünmüfltür. Tavan›n ortas›ndaki dikdörtgen göbekte, (1998, A.E.)
geometrik geçmelerin oluflturdu¤u çokgenler, bitkisel süslemeli
kalem ifli nak›fllar görülür. Bat›daki iki dolab›n ahflap çerçeveleri
de benzer kalem ifli nak›fllarla süslenmifltir. Dolap kapaklar›
caminin ilk yap›l›fl›na aittir. Dolap çerçeveleri ve baz› pencerele-
rin çerçeveleri üstünde boya ile kelime-i tevhid yaz›lm›flt›r. Üst
pencereler alç› flebekeli d›fl pencerelere sahiptir.
Ahflap minber ve vaiz kürsüsü, camideki di¤er ahflap unsur-
larla ayn› özellikleri tafl›r. Minberin baz› k›s›mlar› bozulmufltur.
Yan aynal›klar geometrik geçmeli ve kalem ifli nak›fll›d›r. Vaiz kür-
süsünün alt yüzleri geometrik birer kompozisyonla süslenmifltir.
Alç› mihrap tavana kadar yükselir. D›flta genifl bir yaz› kufla¤›ndan
sonra ince bir mukarnasl› silme ve en içte geometrik bir geçmeli
silme mihrap niflini çevreler. Befl kenarl› mihrap nifli mukarnasl›
bir kavsara ile bitmektedir. Niflin kenarlar› da geometrik geçme-
lerle süslüdür. Niflin köflelerinde de geometrik geçmeler vard›r.
Niflin üstündeki iki panoya ayet yaz›lm›flt›r.
Caminin üç sat›rl›k Türkçe kitabesi: Kazan
Saray Köyü Camii
1- Resul-u fâz›l ol merdmend-i hired - Livechi’llah idûb bir cami ebnâ (2005, A.E.)
2- Bi hamd’illah müyesser oldu itmam - Misal-i Mesci-i Aksa hümana
3- Didi tarihini bir hat›f› gayb - Bi flükri fa’budû ve ercu’l-kânâ sene 1085
Cami kitabesine göre 1674 y›l›nda Resul Efendi taraf›ndan
yapt›r›lm›flt›r. 1971 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan
onar›lan cami, ibadete aç›kt›r.327
Kazan Saray Köyü Camii:
Kazan ilçesine ba¤l›, eski ‹stanbul yolu üzerindeki Saray Köyü
Camii, dikdörtgen planl›, ahflap çat›l› bir yap›d›r. Caminin duvar-
lar› kaba yonu kesme taflla yap›lm›flt›r. Son cemaat yeri yoktur.
Kuzeydeki bas›k kemerli cümle kap›s›n›n kemer ve söveleri gök
mermerdendir. Önüne metal bir sundurma eklenen kap›n›n üzeri
iki s›ra tu¤la, bir s›ra taflla münavebeli olarak örülmüfltür. Sivri
201
osmanl›’da ankara

kemerli, derinli¤i az bir kap› kavsaras› vard›r. Kavsara kemerinin içi


tu¤ladan geometrik flekiller meydana gelecek flekilde süslenmifltir.
Caminin kuzey ve güney cephelerinde ikifler sivri tu¤la kemerli pen-
cereleri vard›r. Do¤u ve bat›da da üçer pencere vard›r. Pencerelerin
kemer al›nl›klar› klasik tu¤la örgü ile süslenmifltir. Pencereler klasik
lokmal› demir parmakl›klara sahiptir. Sivri kemerli üst pencerelere
onar›m esnas›nda alç› içlik ve d›fll›klar yap›lm›flt›r. Üç sah›nl› oldu¤u
ileri sürülen caminin üstü, onar›mda ahflap makasl› k›rma bir çat›
ile örtülmüfltür. Cami içten alç› s›val›d›r. Güzel bir alç› iflçili¤inin
eseri olan mihrab›n sadece mukarnasl› ve etraf›ndaki süsleme bor-
durlar orijinaldir. Caminin minaresi kuzeydo¤u köflesine bitifliktir.
Kazan Kesme taflla yap›lan minare kaidesinden tu¤la gövdeye üçgen-
Saray Köyü Camiî mihrabı lerle geçilmifltir. Silindirik minare gövdesi ve petek üç s›ra kirpi
(20005, A.E.) saçakl› flerefe alt› ile bölünmüfltür. Tahminen XVII. yüzy›lda yap›lan
cami, uzun zaman harap halde kalm›fl, 1964’de Vak›flar Genel
Müdürlü¤ünce onar›lm›flt›r. 328
Nall›han Nasuh Pafla Camii:
Nall›han Nasuh Pafla Mahallesinde yer alan cami, dikdört-
gen planl›, düzgün kesme tafltan, üstü ahflap çat›l› ve alaturka
kiremitli olarak infla edilmifltir.
Kuzeyde birbirine kemerleri ba¤lanan sekiz adet kare sütunlu,
iki yan› ve önü aç›k, üstü ahflap çat›yla örtülü son cemaat mahalli
yer almaktad›r. Son cemaat yerinden harime geçifli sa¤layan kap›,
kilit tafl› ç›k›nt›l› ve dairevi kemerlidir, ibadet mekan›n›, ortas›
göbekli ahflap tavan örtmektedir. Ahflap mahfeli dört köfleli iki tafl
Kazan sütun üstündedir. Cami toplam dokuz adet sivri kemerli pencere
Saray Köyü Camiî minberi ile ayd›nlat›lmaktad›r. Mihrab›n nifli kademeli, sivriye yak›n dai-
(20005, A.E.)
revi kemerli ve basit kornifllidir. Minber kesme taflla korkulu¤u ise
ahflapla yap›lm›flt›r. Caminin bat› duvar›na bitiflik, kesme tafltan
minarenin kaidesi kare planl›, gövdesi oniki köflelidir. fierefe alt›
konik bafll›¤› and›r›r. Konik külah saç kapl›d›r.

Nasuh Paşa
Camii (20005, A.E.)

202
osmanl›’da ankara

‹lk olarak Nasuh Pafla taraf›ndan yapt›r›lan caminin vakfiyesi


1022 H. (1613) tarihlidir.329 Nasuh Pafla taraf›ndan han, hamam,
mektep ve camiden oluflan bir külliye yapt›r›lm›flt›r. Hamam ve
mektep hakk›nda bilgimiz bulunmamaktad›r. Cami, Nall›han’a
Ankara - ‹stanbul yolunun güzergâh›n› tespit etmek için gelen
bir Frans›z mühendisin nezaretinde y›k›lan eski caminin yeri-
ne, ayn› genifllikte ve bugünkü flekliyle yeniden yap›lm›flt›r.
Nall›han Uluhan Köyü Camii:
Cami, boyuna dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Sade
bir yap› olan caminin beden duvarlar› k›smen eski durumunu
korumaktad›r. ‹çten ahflap tavanl› caminin kuzey taraf›nda ahflap
kad›nlar mahfeli vard›r. Uluhan Köyü
Camii minberi (20005, A.E.)
XVII. yüzy›l bafllar›nda sadrazaml›k yapm›fl olan Nasuh Pafla
taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r. Ankara Göynük aras›ndaki bir menzil
yerinde günümüze ulaflmayan han ile birlikte caminin yap›ld›¤›
anlafl›lmaktad›r. Paflan›n 1612 tarihli vakfiyesinde “han ve camii
flerif ve mekteb ve hamam yapt›rd›¤›” yaz›l›d›r. Caminin kuzeybat›
köflesinde bulunan orijinal minaresi harap bir durumda iken,
yak›n zamanlarda onar›m görmüfltür.330
Eskicio¤lu Camii:
‹stiklal Mahallesi, Has›rc›lar Geçidi yak›nlar›nda, Eskicio¤lu
Sokakta bulunan cami, dikdörtgen planl›, çat›l› sade bir yap›d›r.
Güneye do¤ru yükselen e¤imli bir alanda yap›lan caminin duvar-
lar›, tafl temel üstüne ahflap hat›ll›, kerpiç örgülüdür. Çat›s› alaf-
ranga kiremitle kapl›d›r.
Kuzey cepheye göre daha dar olan son cemaat yerinde kal›n üç
ahflap direk, mahfelin devam› olan kapal› üst k›sm› tafl›maktad›r. Eskicioğlu Camii
ve minberi (20005, A.E.)
Üst k›sm›n kuzeye üç adet penceresi aç›l›r. Altta, merdivenlerle
ç›k›lan bas›k kemerli girifl kap›s›ndan baflka bir aç›kl›k yoktur.
Yap›n›n do¤usu da tamamen kapal›d›r. Bat›ya dört alt, dört
üst, güneye iki alt, üç üst pencere aç›l›r. Alt pencereler demir
parmakl›kl›d›r. Caminin bat› duvar›n›n kuzey ve güney köfleleri
altta pahlanm›flt›r. Kuzey bat› köflede flerefesiz küçük bir ahflap
minare çat›dan yükselir. Minareye mahfelden ç›k›lmaktad›r.
Caminin harimi boyuna dikdörtgen planl›d›r. Ahflap tavan›
sadedir. Kuzeydeki mahfele ahflap bir merdivenle ç›k›lmaktad›r.
Ortadan öne do¤ru ç›k›nt›l› mahfeli, ince ahflap direkler
tafl›maktad›r. Caminin pencereleri dikdörtgen flekilli olup,
güneyde üstte üç adet alç› flebekeli penceresi vard›r. Ahflap min-
beri oldukça sadedir. Alç› mihrap camideki en süslü elemand›r.
Befl kenarl› mihrap niflinin üstü mukarnas kavsaral›d›r. Niflin iki
köflesindeki sütunceler mukarnas bafll›kl›d›r. Kavsaran›n alt›nda
niflin içini bir yaz› kufla¤› dolaflmaktad›r. Niflin çevresini kuflatan
üç s›ra silmeden d›fltakiler yaz›, ortadaki geometrik geçmelerle
süslüdür. Ortadaki geometrik süsleme, mihrap niflinin içinde ve
kavsaran›n iki yan›nda yer al›r. Kavsaran›n üstünde bir s›ra yaz›,
bir s›ra palmetten sonraki dikdörtgen panonun ortas›nda bir
203
osmanl›’da ankara

pencere olup, çevresini rûmili bir silme kuflat›r. Yeflile boyanm›fl


mihrab›n alt› lambri kaplanm›flt›r.
Vakfiyesi olmayan mescidin arfliv kay›tlar› “Eskicio¤lu Camii”
fleklindedir. Kitabesi de olmayan cami, mimari üslubuna göre
XVII-XVIII. yüzy›llara tarihlenir.331 Cami 1324/1906, 1970 ve 1992
y›llar›nda onar›lm›flt›r.332 Son onar›mda kuzeyi ve do¤usundaki
eklentiler kald›r›lm›flt›r.
Ka¤n›pazar› (Gania¤a) Camii:
Denizciler Caddesinde bulunan cami, çat›l›, dikdörtgen planl›
mescid ölçülerinde sade bir yap› iken, kuzeybat› köflesi cadde-
nin aç›l›fl› s›ras›nda kesilmifltir. Tafl temel üstüne kerpiç duvarl›
Kağnıpazarı caminin çat›s›, alafranga kiremit kapl›d›r. Çat›n›n kuzeydo¤u
(Ganiağa) Camii (1998, A.E.) köflesinden yükselen küçük minare, 1965 y›l›nda eklenmifltir.
Caminin son cemaat yeri yoktur. Caminin güney taraf›nda
bulunan medresenin yerine, Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce ev
yap›lm›flt›r. Do¤u cephesinde iki alt, üç üst pencere vard›r. Bu
cephenin kuzey taraf›nda dikdörtgen kap›s› yer almaktad›r.
Yap›n›n kuzey duvar› da penceresizdir. Bat›ya iki alt bir üst pen-
cere aç›l›r. Caminin d›fl› beyaz badanal›d›r.
Caminin ahflap mahfeli, harimin yar›s›n› kaplamaktad›r.
Ahflap tavan› ve minberinin hiç bir özelli¤i yoktur. Alç› mih-
rap tavana kadar yükselir. Befl kenarl› niflinin üstü mukarnas
kavsaral›d›r. Niflin çevresini dolaflan üç s›ra silmeden ortadaki
sarmafl›k, iki kenardaki yaz› ile süslüdür. Niflin içi geometrik geç-
melerle süslenmifltir. Kavsaran›n alt›nda bir yaz› dolafl›r. Niflin
üstünde istifli bir yaz› ile daha üstte yine bir yaz› daha vard›r.
Mihrab›n üstü palmet s›ras› ile bitmektedir. Kitabesi olmayan
caminin 1160/1747-8 tarihli vakfiyesinde, Mermerzâde Ahi A¤a
‹brahim taraf›ndan mescid iken camiye çevrildi¤i, yan›na bir
dersane ve on hücreli bir medrese yapt›r›ld›¤› kay›tl›d›r.333 Seyyid
Abdurrahman Efendinin efli Azime Han›m›n camiyi yeniledi¤i,
bitifli¤ine de medrese yapt›rd›¤› 13 May›s 1870 tarihli vakfi-
yesinden anlafl›lmaktad›r.334 Cami 1984 y›l›nda Vak›flar Genel
Müdürlü¤ünce onar›lm›flt›r.335 Caminin do¤u taraf›nda, Ankara
Kayabaşı Camii tafl›yla yap›lm›fl depolu sade bir çeflmesi vard›r.
(20005, A.E.)
Kayabafl› Camii:
Kayabafl› Mahallesi, Baflkaya Sokakta bir kaya üzerinde bulu-
nan cami, çat›l›, kerpiç duvarl›, sade ve as›l hüviyeti bozulmufl bir
yap›d›r. Sonradan eklenen bir minaresi ve eski ezanl›¤› ile dikkat
çekmektedir. Enine dikdörtgen planl› yap›n›n do¤usundaki son
cemaat yerinde, bir mihrabiye yer al›r. Güneyi kapal› caminin
kuzeyinde üç alt, üç üst, bat›ya üç alt, iki üst pencere aç›l›r. Bat›
cephenin kuzeyinde pencere seviyesinden bafllayarak çat›dan
ç›kan ahflap ezanl›k, yap›n›n zarif bir mimari eleman›d›r. Ayr›ca
son cemaat yeri üzerinden yeni ahflap minaresi yükselmektedir.
Son cemaat yerinin kuzey taraf›ndan girilen cami harimi, ahflap
tavanl›d›r. Kuzey duvar boyunca mahfeli uzanmaktad›r. Mihrap
204
osmanl›’da ankara

ve minberi sadedir. Kitabesi olmayan ve vakfiyesi bilinmeyen


caminin, XIX. yüzy›lda yap›ld›¤› tahmin edilmektedir.336 Cami
1932 y›l›nda onar›lm›flt›r.337 Caminin yan›nda barok üslupta
yap›lm›fl bir çeflme vard›r.
Leblebicio¤lu Camii:
Denizciler Caddesindeki Leblebicio¤lu Camii çat›l›, sade bir
yap›d›r. Caminin kuzeybat› köflesinde çat›dan, ahflap flerefesiz
minaresi yükselir. Boyuna dikdörtgen planl› cami, tafl temel Leblebicioğlu Camii
üstüne kerpiç duvarl› bir yap›d›r. Kuzeyindeki son cemaat yerinde (20005, A.E.)
tu¤la örgü görülür. Üstü mahfelin devamı olan son cemaat yeri-
nin yanlar› kapal›d›r. Önde, iki sütuna oturan üç yuvarlak kemerle
d›fla aç›l›r. Kemer aralar› sonradan kapat›larak, ortaya kap›, yan-
lara birer pencere b›rak›lm›flt›r. Mahfelin kuzey cepheye üç pen-
ceresi aç›l›r. Caminin yap›m kitabesi kap›n›n üstündedir. Do¤u
cephesi kapal› olan caminin güney cepheye iki alt, iki üst, bat›
cepheye iki alt, üç üst penceresi aç›l›r. Duvarlar s›vayla kapl›d›r.
Son cemaat yerinin sa¤ taraf› imam odas› olarak düzenlenmifl,
sol taraf›nda mahfele ç›k›fl merdiveni yer alm›flt›r. Sade bir kap›
ile girilen harim, sade bir ahflap tavanla örtülüdür. Kuzeydeki
mahfelden baflka yak›n zamanda iki yan duvar boyunca uzanan
birer mahfel daha eklenmifltir. Caminin alç› mihrab› tavana
kadar uzanmakt›r. Mihrab›n bozulan alt k›s›mlar› düz s›va ile
kaplanm›flt›r. Mukarnas kavsaral› niflin çevresini d›flta ve içte yaz›
kufla¤› dolafl›r. Yuvarlak niflin üstünde d›fl silmelerin aras›nda
yedi s›ra yaz› panosu dizilmifltir. Ahflap minberi yenidir. Camiye
ait bilgileri kap› üstündeki yap›m kitabesinde ö¤reniyoruz.
Kitabeye göre cami, Ankara Müftüsü Kantarzade Mustafa ad›na
o¤ullar› taraf›ndan 1713 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r.338
Caminin kitabesi:
Ol cenab-› müftü Ankara Seyyid Mustafa
Yani Kantarzade Efendi kim ol merd hüda
Cümle evkaf› salah üzere itmifl idi küzar
Kar’ il-Kur’an idi ol zat› ekrem daima
Çün iflitdi irciî emrini hat›fdan o pîr-
Can dil bula idüp ol emri hakka iktida
‹dicek o¤ullar›na tavsiye hayr ile -
Yapd›lar bu câmii bâlây› anlar bi-riya
Ya ilâhi fahri alem hürmetine k›l kabul
‹cra izaf›yle me’cur ilâ f› yevm’il-ceza
‹flbu hayr bâki ile defterin ref eyle
Sayeban ît fark›na mahflerde envar› hüda Her kim okur
Her kim okur rûhuna bir fatiha ihlâsla
An› cennetde ya Rab eyle câr-i enbiya
H›fziya k›ld›m dua birle onun tarihi
‹flbu câmi’le bulur f›rdevs can Mustafa 1125 339
Cami, muhtelif y›llarda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
onar›lm›flt›r.340
205
osmanl›’da ankara

Ayafl Sinanl› Yeni Camii:


XIX. yüzy›l sonunda Hoca Sinan Mahallesi’nde yapt›r›lan cami,
dikdörtgen planl›, zemin kat tafl olup, üzeri kerpiç örgüdür. Camiye
avlu içinden girilmektedir. Girifl üzeri sundurmal›d›r. Mihrab›n
iki yan› ve avluya bakan cephede iki pencere yer almaktad›r.
Kad›nlar mahfeline ve minareye ç›k›fl, yap›n›n d›fl›ndand›r. Ahflap
minare gövdesi, çat›dan itibaren yükselmektedir. Minare flerefesi
mukarnasl› olup, zengin bir iflçilik göstermektedir. Külah› saçtan
yap›lm›flt›r.
A¤açayak Camii:
Ulucanlar Caddesi üzerinde yer alan cami, H. 1117 (1706)
Ayaş Sinanlı Yeni Camii
y›l›nda yap›lm›flt›r. Caminin duvarlar› üzerine konulan a¤aç hat›l
ve direklerden dolay›, A¤aç Ayak Camii ad›n› alm›flt›r. Girifl kap›s›
üzerinde ve yanlar›ndaki pencereler üzerinde tu¤ladan sivri
kemerli al›nl›klar bulunmakta, kuzey cephede mahfele aç›lan
pencerelerin içleri kapat›lm›fl ve küçük tezyini birer nifl fleklini
alm›flt›r. Tavan iflçili¤i oldukça güzel olup, caminin orijinal tavan›
de¤ildir. Minare ahflap olup, k›sad›r. K›ble duvar› ortas›ndaki alç›
mihrab›, oldukça büyüktür. Tavan hizas›na kadar yükselen ahflap
mihrap, en üstte bir s›ra palmetle sonuçlan›r. Boyuna dikdörtgen
planl›, kerpiç duvarl›, çat›l› bir yap›d›r. Çat›s› alaturka kiremit
kapl›d›r. Duvarlar›nda subasman seviyesine kadar moloz tafl,
onun üstünde üç cephede ahflap hat›ll› kerpiç, kuzey cephesinde
tu¤la kullan›lm›flt›r. Son cemaat yeri olmayan caminin kuzeybat›
köflesinde, küçük bir minare yükselmektedir.
Kuzey cephesinin ortas›nda, üstü sivri sa¤›r kemerli sade
Ağaçayak Camii
bir kap› vard›r. Kap›n›n iki yan›nda, yüksekçe, dikdörtgen birer
pencere ile cephenin üst k›sm›nda dört adet sahte pencere olup,
pencerelerin tamam›n›n üstü sivri sa¤›r kemerlidir. Cephede
ahflap hat›llar›n bollu¤u dikkat çekicidir. Kuzeybat› köflede çat›
üstünden yükselen k›sac›k ahflap minaresinin flerefe üstü de
k›sad›r. Yap›n›n kuzeybat› köflesi altta hafifçe pahl›d›r.
Do¤u cephe de altta dört, üstte befl adet dikdörtgen pence-
re vard›r. ‹ki s›ra ahflap hat›l uzan›r. Güney ve bat› cephesinin
alt› kapal›d›r. Bat›ya befl adet üst pencere aç›l›r. Çat›s› genifl
saçakl›d›r. Caminin içinde pencere seviyesinde, güneyde ve
bat›da iki, do¤uda bir nifl yer al›r. ‹ki direkle tafl›nan kuzeydeki
ahflap mahfelin öne köflk fleklinde bir ç›k›nt›s› vard›r. Mahfelin
merdiveni kuzey bat› köflededir. Ahflap mahfelin alt› ç›talarla
karelere bölünmüfltür. Kenar pervazlar› ve kareler bitkisel nak›fll›
kalem iflleri ile süslüdür.
Harimi örten ahflap tavan, beden duvarlar›na oturur. Tavan
ç›talarla karelere bölünmüfltür. Kenarlarda pervazlar vard›r.
Tavan›n ortas›ndaki alt›gen göbe¤in ortas› geometrik geçme-
lerle süslüdür. Çevresini dolaflm›fl pervazlar bitkisel motifli
kalem iflleriyle bezenmifltir. Pencere pervazlar›nda da bitkisel
motifli kalem iflleri görülür. Ahflap minberin yan aynal›klar›nda
206
osmanl›’da ankara

alt›gen, üçgen, beflgen ve y›ld›z biçimli parçalar geçmeli olarak


yerlefltirilmifltir. Aynal›klar›n çevresini dolaflan pervazlar ve
aynal›¤›n üzeri k›vr›k dal, rûmi ve hatayi motifleri ifllenmifl kalem
iflleri ile süslenmifltir. Nak›fllar›n üzeri cilal› bir zamk ile kaplana-
rak desenlerin bozulmadan saklanmas› sa¤lanm›flt›r.341
Alç› mihrap, tavana kadar yükselmekte, bir s›ra palmetle nihayet-
lenmektedir. Yedi kenarl› mihrap niflinin üstü mukarnas kavsaral›d›r.
Niflin iki yan› birer sütunce ile s›n›rlanm›flt›r. ‹çi geometrik geçmeli
motiflerle süslenmifltir. Niflin çevresini dolaflan üç s›ra silmeden
kenarda kelime-i tevhid, ortada geçmeli bir yuvarlak silme ve içte
yine kelime-i tevhid yer al›r. Nifl köfleleri de geçmeli motiflerle
doldurulmufltur. Niflin içinde üç s›ra yaz› kufla¤› üst üste dizilmifltir. Akyurt Merkez Camii
Caminin kitabesi yoktur. fier’i Sicillerde 1176 H. tarihli vakfiyesi (2005, A.E.)
vard›r. 1924 tarihli haritada Yusuf Habbaz Camii olarak kay›tl›d›r.
“Yusuf Habbaz Mahallesinde A¤açayak zade Hac› Mehmed Camii
vakf›” fleklinde baz› kay›tlar vard›r.342 Cami karfl›s›nda 1117 / 1705-6
y›l›nda A¤açayakzâde taraf›ndan yapt›r›lan ve bugün y›k›lm›fl olan
kona¤a göre yap›lm›fl tarihleme kabul görmüfltür.343 Cami eskiden
toprak daml› minaresiz bir yap› iken yap›lan onar›mlarla flimdi-
ki fleklini alm›flt›r.344 Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1962 ve 2003
y›llar›nda onar›lan caminin çevresi aç›lmal›d›r.
Akyurt Merkez Camii:
Düz bir alanda yer alan cami, dikdörtgen planl›, çat›l› bir
yap›d›r. Son cemaat yeri olmayan caminin minaresi, kuzey bat›
köflededir. Yap›m›nda kaba yonu tafl› kullan›lan caminin çat›s›,
Marsilya kiremidi kapl›d›r. Duvarlarda altl› üstlü iki s›ra halinde
aç›lm›fl pencereler, bas›k kemerlidir. Duvardan taflan pence-
re çerçevelerinde kemerlerin bafllang›ç ve kilit tafllar›, ayr›ca
belirginlefltirilmifltir. Güneyde mihrab›n üstüne gelen yuvarlak
bir pencere yer almaktad›r. Camini kitabesi yoktur. Ravl› Köyü
Camiine yap›lan görevli tayini hakk›ndaki 1733 tarihli bir arfliv Sarı Kadı
kayd›, caminin yap›m tarihini ayd›nlatmaktad›r345. (Mimar Zade) Mescidi
Sar› Kad› (Mimar Zade) Mescidi:
Hacettepe Üniversitesinin kuzeydo¤usunda bulunan mescid,
dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Boyuna dikdörtgen planl›
yap›n›n tafl temelleri üstünde, ahflap hat›ll› kerpiç duvarlar›
yükselir. Üstü alaturka kiremitli, genifl saçakl› bir çat› ile örtü-
lüdür. Mescidin bat›s›ndaki avlunun kuzeyinde bir hazire vard›r.
Kuzeyde yer alan son cemaat yerinin kuzeyine, görevli meflrutas›
s›k›flt›r›lm›flt›r. Minaresi yoktur. Sarı Kadı
Mescidi içi (2005. A.E.)
Avlu kap›s›ndan içeri girildi¤inde mescidin do¤u cephesi ile
karfl›lafl›l›r. Kuzeydeki son cemaat yeri, dört adet ahflap direkle
tafl›nan genifl bir aç›kl›kt›r. Do¤u ve bat› cephelere altta dikdörtgen,
üstte sivri kemerli befler pencere aç›l›r. Güney ve kuzeye ayn› flekil-
de iki alt, iki üst pencere aç›l›r. Dikdörtgen formlu alt pencereler
demir parmakl›kl›, yuvarlak kemerli, üst pencereler alç› flebeke-
lidir. Duvarlar s›val›d›r. Genifl saçakl› çat›s› alaturka kiremitlidir.
207
osmanl›’da ankara

Boyuna dikdörtgen planl› mescide kuzey cephenin ortas›ndaki


ahflap kemerli, kanatlar› panolara ayr›lm›fl bir kap›dan girilir.
Ahflap kad›nlar mahfeline son cemaat yerinden bir merdivenle
ç›k›l›r. Mahfelin ete¤inde, duvardan duvara boya ile yaz›lm›fl bir
yaz› kufla¤› dolafl›r. Mahfelin öndeki köflk ç›k›nt›s›n›n alt›, yuvarlak
bir göbek fleklinde süslenmifltir. Harimin ahflap tavan› ç›talarla
karelere bölünmüfltür. Tavan, mahfel köflkünün alt› ve alt pencere-
leri çevreleyen kalem ifli süslemeli pervazlar zamanla boyanm›flt›r.
Tavan›n ortas›nda alt›gen bir göbek yer al›r. Üst pencereler renkli
camla süslü, alç› flebekelidir. Alç› mihrap yuvarlak niflli olup, içi ve
üstteki kavsaran›n iki yan› geometrik geçmelerle süslüdür. Niflin iki
yan›nda zar bafll›kl› ve kaideli uzun birer sütunce vard›r. Bafll›klar›n
alt› mukarnas süslemelidir. Mihrap en üstte palmet s›ras› ile
taçland›r›lm›flt›r. Mihrab›n üst k›sm›nda bir yaz› panosu uzan›r.
Sarı Kadı Mescidi Ahflap minberi 1172/1759 tarihinde yapan Ahmed isimli usta,
haziresi (20005, A.E.) yap›n›n ahflap k›s›mlar›n› da yapm›fl olabilir. Mescidin mahfelin-
de yaz›lm›fl 1198/1784 tarihi, yap›l›fl›na aittir.346
Mavi zemine beyaz boya ile yaz›lan Türkçe kitabe:
Vâlidi ve’l-ehem hemnâm fahr’il-enbiyâi
Zümrei âli Muhammed, Sâkir lütfu Hûdâ
Sahib’il-hayrat Mimar zade efendi kâmiyan
Bu harabe mevzu Allah edüp vaz› binâ
Eyleyüp bu mabedin bünyad›na sa’yi beli¤
Az tesise telmih oldu bî rîb ve riyâ
Rasatt›r tezkire’i tevfikine rah himmeti
fiah-› rah hakka daim kasd› tahsîl-i r›za
Dâima hayrata sa’y etmektedir endiflesi
Bezl-i mal ile beraber matlub dar-› bekâ
Böyle bir üslub› âli mescidi ziba ile
Eyledi Hakka hadîs “men bena “ya iktida
Sarı Kadı Mescidi Matla› hurflîd rahmetdir küflâde ruzenî
kitabesi (20005, A.E.) Levh tab’a yazd›lar bu m›sra› tarihi tam
Ma’bedi zîbende tarh› dilrübâ nüzhet fezâ
Ankara Müftüsü Mimarzâde Mehmed fiakir Efendinin 6
Cemaziyelahir 1198/1784 tarihli vakfiyesinde, yapt›rd›¤› camiden
baflka, münasip bir yerde de bir medrese yapt›r›lmas› kay›tl›d›r.
Vakfiyede fiakir Efendi ayr›ca annesinin yapt›rd›¤› çeflmenin su
yolunu tamir ettirerek kendi vakf› içine alm›flt›r.347 Yap› 1965’de halk,
1981 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan onar›lm›flt›r.348
Sarı Kadı Mescidi Sar› Kad› Camii avlusundaki hazirede, camiyi yapt›ran
çeşmesi (1998, A.E.) Mimarzâdelere ait mezarlar bulunmaktad›r. Hazirede 1905 isimsiz
bir adet ve 1845 tarihli Ganime bin Hüseyin’e ait sanduka vard›r.
1813 y›l›nda vefat eden Mimarzâde es-Seyyid el Hac Abdullah
Efendi, 1823-4 y›l›nda vefat eden es-Seyyid Kâmil Yahya Efendi,
1837’de ölen es-Seyyid Arif Efendi k›z› fierife Afife Hatun ve 1906
tarihinde vefat eden Vilayet mektupçusu el-hac R›fat Efendinin
hafidesi Servet Han›m›n ismi okunan mezar tafllar›d›r.
208
osmanl›’da ankara

Hac› ‹lyas Camii:


Hacettepe Üniversitesi kampus binalar› aras›nda kalan cami,
dikdörtgen planl›, duvarlar› tafl temel üstüne kerpiç örgülü, çat›l›
bir yap›d›r. Son cemaat yeri yoktur. Ahflap minaresi çat›n›n kuzey
do¤u köflesinde yükselmekte ve oldukça sadedir. Do¤u cephenin
kuzeyine abdest alma yeri eklenmifltir. Do¤u cephede kuzeyindeki
kap›s›ndan baflka üçer adet alt ve üst pencere vard›r. Güneyde iki
alt, iki üst; bat› cephede iki alt, üç üst ve kuzeyde ortada bir kap›, iki
yan›nda birer alt pencere vard›r. Alt pencereler demir parmakl›kl›,
üsttekiler ahflap kafeslidir. Duvarlar s›val›d›r. Çat›s› alafranga kire-
mitlidir. Boyuna dikdörtgen planl› harimin kuzeyinde ahflap mahfel
yer al›r. Do¤udaki kap›n›n sa¤›ndan bir merdivenle mahfele ç›k›l›r.
Mahfelin ortada iki dire¤i vard›r. Ortada öne do¤ru köflk ç›k›nt›s› uza-
n›r. Caminin ahflap tavan› ç›talarla karelere bölünmüfltür. Kenarda
üzeri kalem iflleriyle süslü ahflap pervazlar›n çevreledi¤i tavan›n
ortas›ndaki alt›gen göbek, kalem iflleriyle süslü s›ra pervazla s›n›rlan-
m›flt›r. Göbe¤in içi geometrik geçmelerle süslenmifltir.
Ahflap minberi yenidir. Alç› mihrap, tavana kadar yükselmek-
tedir. Befl kenarl› niflin üstü mukarnas kavsaral›d›r. Kavsaran›n
iki yan›ndaki boflluk ve niflin içi geometrik geçmelerle süslüdür.
Niflin çevresini dolaflan üç silmeden, ortada küçük yapraklara
sahip ince dallardan oluflan geçme, iki yandaki yaz›yla süslüdür.
Niflin üstündeki üç s›ra yaz›l› panodan ortadaki iki parçal›d›r.
Mihrab›n üstü bir s›ra palmetle taçland›r›lm›flt›r. Kitabesi ve vak-
fiyesi yoktur. Yan›ndaki 1704 tarihli çeflmeye ve mimari üslubuna
göre XVII-XVIII. yüzy›llara, mimari üslubuna göre ise ‹kinci Murad
devrine (1421-1451) tarihlendirilmektedir. Cami 1954-1956, 1975
y›llar›nda onar›lm›fl ve ibadete aç›kt›r.349
Camiin, “Dürrizadeler”in atas› olarak bilinen Ankaral› Hac›
‹lyas Efendi taraf›ndan yapt›r›lm›fl olmas› ihtimal dahilindedir.
Boyac› Ali Mescidi:
Ç›kr›kç›lar Yokuflu, Maz› Sokak’ta bulunan mescid, kerpiç
duvarl›, çat›l› bir yap› iken, cemaat taraf›ndan y›k›larak, 1975 y›l›nda
yeniden betonarme, kubbeli bir cami yap›lm›flt›r. Eski yap›n›n
sadece mihrab› durmaktad›r. Tavana kadar yükselen alç› mihrab›n
nifli alt› kenarl›d›r. ‹çi geometrik geçmelerle süslüdür. Üstteki yaz›
kufla¤›ndan sonra mukarnasl› kavsara yer al›r. Kavsaran›n iki yan›
geometrik geçme ile doldurulmufltur. Niflin çevresini içte genifl Hacı İlyas Camii
bir geometrik geçmeli silme, kenarda d›fla taflk›n yaz› ile süslü (20005, A.E.)
silme dolafl›r. Yukar›da çevresi mukarnasl› yaz› panosu vard›r.
Niflin kenar›nda zar bafll›kl› sütunceler yer almaktad›r. Mescid
mihrab›na göre, XIV-XV. yüzy›llara tarihlenmektedir.350
Celâl Kattanî (Kattanî) Mescidi:
Koyunpazar› Saraçlar Sokakta bulunan mescid, bat›ya do¤ru
alçalan bir yamaca yap›lm›fl, duvarlar› ahflap hat›ll›, kerpiç
örgülü, sade, küçük bir yap› iken çarfl› esnaf› taraf›ndan y›k›larak
yeniden betonarme bir yap› olarak yap›lm›flt›r. Alç› mihrab›nda
1179 Hicri (1765) tarihi yaz›l›d›r.351
209
osmanl›’da ankara

Telli Hac› Halil Mescidi:


Ulucanlar Caddesi, Gebze Sokakta yer alan mescid dikdörtgen
planl›, çat›l›, sade bir yap›d›r. Kuzey taraf› yamaca yasland›¤›ndan
tamamen kapal›d›r. Mescidin son cemaat yeri bat› cephede-
dir. Güneyi, iri devflirme tafllar kullan›lan yüksek bir temele
oturmaktad›r. Yap›n›n duvarlar› ahflap hat›ll› kerpiç örgüdür. Çat›s›
alafranga kiremitle kapl›d›r. Çat›s›n›n kuzey bat›s›nda küçük ahflap
Telli Hacı Halil Mescidi bir minare yükselmektedir. Mescidin güneybat› köflesindeki antik bir
(20005, A.E.)
yap›ya ait devflirme tafl, muhtemelen ezanl›k olarak kullan›l›yordu.
Duvarlar› badanal› mescid, enine dikdörtgen planl›d›r. Do¤u
ve güney cephelerdeki dikdörtgen iki alt ve iki üst pencere ile
ayd›nlanan mescidin, alt pencereleri lokmal› demir parmakl›klara
sahiptir. Son cemaat yerinin güney duvar›nda bir mihrabiye vard›r.
Ahflap tavanl› son cemaat yerinin kuzeyinden kemerli bir kap› ile
harime girilir. Sade ahflap kap› kanad› cami ile ça¤dafl olmal›d›r.
Alç› mihrab›yla önem kazanan yap›da, harimi örten ahflap tavan›n
ortas›nda alt›gen göbek yer almaktad›r. Bat› duvar› boyunca
uzanan ahflap mahfel, üç direk taraf›ndan tafl›nmaktad›r. D›flta
dikdörtgen biçimli üst pencereler içte kemerlidir. Ahflap minbe-
ri yenidir. Tavana kadar yükselen alç› mihrap, palmet s›ras› ile
taçland›r›lm›flt›r. Befl köfleli niflinin üstü, mukarnasl› bir kavsaraya
sahiptir. Niflin çevresini dolaflan üç s›ra silmeden ortadaki yaz›, iki
kenardaki bitkisel süslemelidir. Niflin üstündeki panoda bir ayet ve
1179 tarihi görülür. Mescid kap›s›n›n dibinde yerde, Arapça metin
yaz›l› bir kitabe durmaktad›r. Mihraptaki 1179 / 1765-6 tarihi muh-
temelen yap›n›n infla tarihi olmal›d›r.
‹.Hakk› Konyal›, mescidin 1941 y›l›nda parti binas› olarak
kullan›ld›¤›n› söyler.352 Mescidin do¤usuna bitiflik haziredeki
mezarlardan hiç biri kalmam›flt›r. Oldukça bak›ms›z durum-
daki mescidin projesi haz›rlanarak, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü
taraf›ndan esasl› bir onar›m› yap›lmak üzere kurul izni al›nm›flt›r.
Mehmed Çelebi Mescidi:
Mehmed Çelebi Mescidi
Gündo¤du Mahallesinde, Hacettepe Üniversitesi Yurdunun
(1998, A.E.) arkas›nda Zülüflü Sokakta bulunan mescid, çat›l›, boyuna dik-
dörtgen planl›, sade bir yap›d›r. Tafl temel üstüne, ahflap hat›ll›
kerpiç örgü bir duvar sistemi vard›r. Mescidin son cemaat yeri
yoktur. Simetrik bir pencere düzenine sahiptir. Kuzey ve güney
cepheleri flah›s evleriyle kapat›lm›flt›r. Do¤u ve bat› cephelerde
ikifler alt, dörder üst ve güneyde iki üst pencere vard›r. Duvarlar›
beyaz s›val›d›r. Çat›s› alafranga kiremit örtülüdür. Mescid çat›s›n›n
kuzeybat› köflesinde k›sa gövdeli ahflap minare yükselmektedir.
Bat› cephedeki bir kap›dan mescide girilir. Kuzey taraftaki ahflap
mahfelin ortada köflk k›sm› vard›r. Ahflap tavan› sadedir. Ahflap
minberi sade olmakla birlikte, zarif bir yap›ya sahiptir. Güneyde
bulunan iki alt ve bir üst pencere sonradan kapat›lm›flt›r. Alt pen-
cerelerin ahflap çerçeveleri sonradan boyanm›flt›r. Alç› mihrap,
üstü mukarnas kavsaral› mihrap nifline sahiptir. Niflin kenarlar›n›
210
osmanl›’da ankara

bitkisel süslemeli iki silme içinde bir yaz› kufla¤› dolafl›r. En d›flta
üç taraftan mukarnas s›ras› vard›r. Niflin iki yan›nda birer sütunce
yer al›r. Mihrab›n yüzeyi bitkisel süslemelidir. Kitabesi olmayan
ve Yukar› Erzurum Mescidi olarak bilinen yap›n›n, fieyh Mehmed
Çelebi adl› kifli veya Erzurumlu bir celep taraf›ndan yat›r›ld›¤›na
dair rivayetler vard›r. Yap› mimarisine göre XIX. yüzy›la tarihlen-
dirilir.353 1990 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce, 2003’de de
hay›rseverler taraf›ndan onar›lm›flt›r.354
Hamidiye Camii:
Çank›r› Caddesine paralel Telgraf Soka¤›nda yer alan cami,
kerpiç duvarl›, çat›l›, sade küçük bir yap›d›r. Cami kap›s›na sokak-
tan bir koridorla ulafl›l›r. Yap› güneye aç›lan dikdörtgen flekilli
iki alt, iki üst pencere ile ayd›nlan›r. ‹çi ve d›fl› kireç s›val›d›r.
Çat›s›nda küçük bir ahflap minaresi vard›r. Şükriye Camii (1998, A.E.)

Kuzeydo¤u köfleden girilen mescidin harim k›sm› ahflap


tavanl›d›r. Kuzeyde ahflap mahfeli yer al›r. Mihrab›, minberi
sadedir. 1292/1876 y›l›nda Rumeli’den gelen göçmenler için
II. Abdülhamid taraf›ndan XIX. yüzy›lda yapt›r›lm›flt›r.355 1994
y›l›nda yap›lan onar›mla bak›ml› hale gelmifltir.356
fiükriye Camii:
fiükriye Mahallesinde, Hapishanenin yak›n›nda yer alan
cami, kesme tafl duvarl›, çat›l› bir yap›d›r. Burada muhteme-
len XIX. yüzy›l bafllar›nda yap›lm›fl bir cami varken, bu cami
y›k›larak flimdiki cami, fiükriye isminde bir kad›n taraf›ndan
yapt›r›lm›flt›r.357
12 Aral›k 1840 tarihli bir fler-î sicil kayd›nda ‹maret
Mahallesindeki fiükriye Camii avlusunda bir medrese
bulundu¤unun bildirilmesi, caminin o tarihte mevcudiyetini
göstermektedir.358 Seyyid Abdullah Efendi ibn Mustafa’n›n fiükri-
ye Camisi avlusundaki medreseye bitiflik kütüphane kurulur-
ken yapt›¤›, 19 fievval 1256 /19 Aral›k 1840 tarihli bir vakfiyesi Karapürçek Köyü Camii
bulunmaktad›r.359 (20005, A.E.)
Karapürçek Köyü Camii:
Alt›nda¤ Belediyesi s›n›rlar›ndaki Karapürçek Köyünde bulunan
cami, dikdörtgen planl›, çat›l›, kesme tafltan yap›lm›fl bir yap›d›r.
Son cemaat yeri yoktur. Kuzey cepheden bas›k kemerli bir kap› ile
camiye girilir. Kap› yüksek oldu¤undan dört basamakl› bir mer-
divenle ulafl›l›r. Güneyde altta ve üstte ikifler, kemerli pencere ile
mihrap üstüne gelen fil gözü bir pencere, do¤u ve bat›da altl› üstlü
üçer pencere ile ayd›nlan›r. Kuzeyde pencere yoktur. Kap›s› kuzey
cephenin ortas›nda yer al›r. Pencereler ve kap› kemer s›ralar› d›flar›
taflk›n olarak örülmüfltür. Pencereler demir parmakl›kl›d›r. Kesme
tafl minaresi 1958 y›l›nda yap›lm›flt›r. Eskiden ahflap minareli imifl.
Caminin içinde ahflap tavan›n ortas›nda kare bir göbek vard›r.
Karenin köfleleri ç›talarla kasetlenerek sekizgen bir alan elde
edilmifl, bunun da ortas›na dairevî bir merkez yerlefltirilmifltir.
211
osmanl›’da ankara

Alç› mihrab› d›fla taflk›nd›r. D›flta ikili bir silme daha sonra yaz›l›
bir silme vard›r. Mihrab›n üstü bitkisel motiflerle bitmektedir.
Derin mihrap nifli dikdörtgen planl›d›r. Ahflap minberi sadedir.
Kuzeydeki ahflap mahfelin alt k›sm› camekanla kapat›lm›flt›r.
Kitabesi:
Allahümme yâ miftah’âl-ebvab iftih’al-hayr’el-bab sahib’ül hayrat ehl’il-
karye Sene 1322.
Kitabesine göre cami, 1332/1906 y›l›nda köy halk›nca
Solfasol Köyü Camii ve
Hacı Bayram-ı Veli yapt›r›lm›flt›r. Caminin alt›nda çeflme vard›r. Vak›flar Genel
hazretlerinin Müdürlü¤üce önce cami, 1996 y›l›nda da minaresi onar›lm›flt›r.
doğduğu ev (2005, A.E.)
Alt›nda¤ Solfasol Köyü Camii:
Çat›l›, boyuna dikdörtgen planl› bir yap› olan köy camisinin
güneyinde bodrumu vard›r. Duvar köfleleri, temeli, kap› ve pen-
cerelerinde kesme tafl kullan›lm›flt›r. ‹çte ve d›flta duvarlar s›va
ile kapl› oldu¤undan malzemesi bilinmemektedir.
Do¤u cephenin kuzeyinde yükselen kesme taflla yap›lm›fl,
kare bir kaide üzerinde silindirik gövdeli minare, s›va ile kapl›d›r.
Caminin do¤u cephede teras fleklindeki avluya aç›lan kap›s›,
üstte sivri kemerli bir pencere fleklindedir. Kap›n›n solunda
üç, güney cephede iki, bat› cephede üç adet sivri kemerli pen-
cere yap›y› ayd›nlat›r. Mahfelin kap›n›n sa¤›nda dikdörtgen bir
penceresi vard›r. Mahfelin üst kat›na kuzeyden dikdörtgen bir
kap› aç›lmaktad›r. Genifl saçakl›, marsilya kiremidi kapl› çat›, eli
bö¤ründelerle desteklenmifltir.
Bodrum kat›n›n güneye üç adet dikdörtgen penceresi olup,
do¤uya aç›lan bir kap›s› mevcuttur. Sade bir görünüme sahip iç
mekan, düz ahflap tavanl›d›r. Kuzeydeki ahflap mahfeli camekan-
la kapat›lm›flt›r. Ahflap minberi ve alç› mihrab› yak›n zamanlara
aittir. Kitabesi olmayan cami, muhtemelen XX. yüzy›l bafllar›nda
tamamen yenilenmifl sade bir eserdir.
Beypazar› Hoca Kirifl (Abbaszade) Mescidi:
‹stiklal Mahallesi, Ç›nar Sokak No.17’de Abbaszâdeler
taraf›ndan XIX. yüzy›lda yap›lan bir Osmanl› dönemi yap›s›d›r.
Yap›n›n bat› duvar› ahflaptan, di¤er k›s›mlar› tafltan yap›lm›fl
olup, d›fltan s›vanm›flt›r. Kare planl› yap›n›n üstü içten ahflap
tavan, d›fltan çinko kapl› k›rma çat›yla örtülüdür. Yap›n›n güne-
yinde mihrap yer al›r. Bat› cephede sa¤da kap›, iki büyük ve bir
küçük pencere görülür. Yap›n›n önünde d›fl avlusu vard›r.
Beypazar› ‹maret Camii:
Beytepe Mahallesi, ‹maret Sokakta bulunan ve H. 1304 (1886)
tarihli Osmanl› dönemi yap›s› olan kare planl› yap›n›n, d›fl duvarlar›
tafltan olup, iç duvarlar›n alt k›sm› moloz tafl, üstü kerpiçten yap›lm›fl
ve üzeri s›val›d›r. Güney duvar›na altta iki ve üstte üç pencere, do¤u
duvar›na altl› üstlü üçer pencere, bat› duvar›na altl› üstlü ikifler pen-
cere aç›lm›flt›r. Kuzey cephedeki çift kanatl› kap›dan yap›ya girilir.
Girifl mekan›n›n sa¤›ndan minareye, solundan ahflap kad›nlar mah-
feline ç›k›l›r. Girifl mekan›n›n iki yan›nda ahflap mahfeller yer al›r.
212
osmanl›’da ankara

Ana mekan›n üstü, ortas›nda süslü bir göbek bulunan ahflap tavanla
örtülüdür. Tavan›n dört köflesinde bitkisel motiflerle süslü birer
üçgen motifi görülür. Yap›n›n üstü kiremit çat›yla örtülüdür.
Beypazar› ‹ncili Camii:
Rüstem Pafla Mahallesi, Kuyumcular Sokakta bulunan cami, düz-
gün kesme tafllarla yap›lm›fl, kare planl› bir yap›d›r. Kuzeybat›s›nda
ahflap minare yükselir. Bat› cephesinde altl› üstlü ikifler pencere,
güneyde üç, do¤uda dört pencere görülür. Kuzeybat›s›nda ahflap
minare bulunur. Kuzey cephedeki kap›dan üstü ahflap tavanla örtü-
lü, kare planl› camiye girilir. Güneyinde alç›dan yap›lm›fl mihrap ve
ahflap minber yer al›r. Yap›n›n üstü kiremitli çat›yla örtülüdür.
Beypazar› Tabakhane Camii:
Beytepe Mahallesi, Çarfl› Sokakta Söylemezzâde Haf›z Hüseyin
Efendi taraf›ndan H. 1314 (1896) tarihinde yaptırılan Osmanl›
dönemi yap›s› olan cami, kare planl›, duvarlar› düzgün kesme
tafllarla yap›lm›flt›r. Bat› cephede üç, do¤u cephede bir dikdörtgen
pencere, kuzeyde üç yuvarlak pencere görülür. ‹çten yap›n›n üstü
ve döflemesi yeflile boyanm›fl ahflapla kapl›d›r. Güney duvar›n
ortas›nda maviye boyanm›fl mihrap ve yeflile boyanm›fl ahflap
minber yer al›r. Kuzeyde kap›n›n solundaki merdivenlerden ahflap
parmakl›kl› kad›nlar mahfeline ç›k›l›r. Yap›n›n üstü kiremitli çat›yla
örtülüdür. Kuzeybat› köflesinde ahflap minare yer al›r.
Kare biçiminde mermer üzerine Eski Türkçe sülüs ile yaz›lm›fl
dört sat›rl›k kitabesi:
Bi-Tevfir Taala ‹flbu Cami-i fierif
Söylemezzade El-Hac Haf›z Hüseyin
Efendi Taraf›ndan Tecdiden
‹nflaa Ettirilmifltir. Sene 1314
Beypazar› Yeni Camii:
Beytepe Mahallesi, Develik Sokak No.2’de, Hac› Abdullahzâde
Mustafa Efendi taraf›ndan 1897 y›l›nda yapt›r›lan cami, yamuk
planl›, duvarlar› düzgün kesme tafllarla yap›lm›flt›r. Bat› cephe-
sinde alt› pencere, güney cephede yuvarlak kemerli iki pencere
yer al›r. Do¤u cephesi s›val›d›r. Mihrap renkli mozaik kapl› olup,
sa¤›nda yeflile boyanm›fl ahflap minber yer al›r. Yap›n›n döflemesi
ve tavan› ahflapt›r. Giriflin iki yan›nda ahflap parmakl›kl› mahfel-
ler, üstte kad›nlar mahfeli görülür. Yap›n›n üstü kiremitli çat›yla
örtülüdür. Yap›n›n kuzeydo¤u köflesinde ahflap minare yükselir.
Çubuk Kutuören Köyü Camii:
Çubuk ilçesinin güney-bat›s›ndaki Kutuören Köyü Camii,
moloz tafl temel üzerine kerpiç duvarl›, çat›l› bir yap›d›r. Boyuna
dikdörtgen, k›smen asimetrik planl›. Caminin minaresi ve son
cemaat yeri yoktur.
Caminin do¤u cephesinde alt s›radaki pencereler, girifl mekân›n›n
solundaki mekânlar›, üstteki pencereler ise kad›nlar mahfelini
ayd›nlat›r. Kuzey cephesinde pencere yoktur. Bat› cephesinde altta
213
osmanl›’da ankara

bir, üstte iki, güney cephesinde pencere vard›r. Dikdörtgen biçimli


olan pencerelerde sadece güneydekiler yuvarlak kemerlidir.
Caminin do¤u k›sm›nda yer alan iki bölümlü yan mekânlar-
dan ilki harim ve mahfele girifl-ç›k›fl› sa¤lar. Di¤eri basit alç› mih-
rab› ile son cemaat yeri olarak kullan›l›r. Yan mekânlar›n üst kat›
caminin içinde mahfel ile birleflir. Harimin ahflap tavan› ortada
kademe kademe yükseltilerek hareketlendirilmifl olup, en ortada
ajur tekni¤ini ile yap›lm›fl çokgen bir tavan göbe¤i yer al›r.
Caminin kuzeyindeki ahflap mahfel, önden iki adet dikdört-
gen direkle desteklenir. Harimin do¤u yönüne de uzanan mahfe-
lin bir de balkonu vard›r. Harimin do¤u ve bat› duvar›nda nifller
görülmektedir.
Kal›plama tekni¤inde yap›lan alç› mihrap, geleneksel Ankara
mihraplar› özelli¤i tafl›maktad›r. Beflgen plânl› mihrap niflinin alt
k›sm›nda bitkisel motifli befl adet pano mevcuttur. Üstü mukarnas
kavsaral› niflin çevresinde bitkisel ve geometrik motifli bordürler-
le yaz› bordürleri dolaflmaktad›r. Caminin kitabesi olmad›¤› için
yap›m tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Plan›, malzemesi ve
mihrap stili bak›m›ndan XVIII. yüzy›la tarihlemek mümkündür.
Güdül Afla¤› Camii:
Afla¤› Mahalle, Tu¤rul Sokak No. 2’de bulunan cami, plan›
sonradan yap›lan ilavelerle oldukça de¤iflmifltir. Cami, boyuna
dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Birinci kat tafl olup, üst kat
h›m›fl yap› tekni¤inde, ahflap iskelet aras› kerpiç dolguludur.
Caminin kuzeyindeki son cemaat yeri yenilenmifltir. Onun
da kuzey do¤usuna kesme tafl kaideli, tu¤la gövdeli minare
eklenmifltir. D›fl cephelerinde iki s›ra halinde dizilen pencerelerin
alttakiler dikdörtgen, üsttekiler kemerli olup do¤uda befl alt, üç
üst, güneyde ikifler alt ve üst pencere vard›r. Genifl saçakl› çat›s›
ise alaturka kiremit kapl›d›r. Son cemaat yerine do¤udan giril-
mekte, ortadaki dikdörtgen bir kap›yla harime geçilmektedir.
Boyuna iki s›ra halinde dizilmifl üçer ahflap direk, tavan›
tafl›maktad›r. Ahflap mahfeli önden kuzeydeki direklere
oturmaktad›r. Mahfelin önü ahflap kafeslidir. Caminin ç›tal›
ahflap tavan› sade olup, orta sah›n›n ortas›nda büyükçe yuvarlak
bir göbek vard›r. Minberi yenidir. Çokgen niflli mihrab› genifl
silmeler çevrelemektedir. Kap›s›na caminin 1317 /1899 y›l›nda
yap›ld›¤› yaz›lm›flt›r.
Çubuk Karfl›yaka Camii:
Çubuk ‹lçe merkezi Karfl›yaka Mahallesi’nde bulunan cami,
kareye yak›n dikdörtgen planl›, kagir bir yap›d›r. Yar›m silindirden
oluflan bir mihrap nifline sahiptir. Minberi ahflaptand›r. K›rma
çat›l›, Marsilya kiremitlidir. Ahflap minarenin flerefesinin alt›nda
yumurta dizisi biçiminde birkaç s›ra friz halinde süslemeler vard›r.
Güdül Çarfl› Camii:
Yukar› Mahalle, Ordu Caddesi, No. 20’de bulunan cami, kare
planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r. Minaresi camiye yap›fl›k olarak d›flta
214
osmanl›’da ankara

yer al›r. Son cemaat yeri ve flad›rvan sonradan yap›lm›flt›r. Cami


üzerindeki pencereler sivri kemerlidir. Kad›nlar mahfeline girifl,
cami d›fl›nda sonradan yap›lm›flt›r. K›rma çat› Marsilya kiremitlidir.
Beypazar› Cevizlerkafl› Soka¤› Mescidi:
Beytepe Mahallesi, Cevizlerkafl› Sokak No. 1’de yer alan mes-
cid, e¤imli bir arazide iki katl› bir yap›d›r. Boyuna dikdörtgen
planl›, çat›l›, kagir, küçük bir yap›d›r.
Yap›n›n duvarlar› kaba yonu tafl› ve moloz tafl ile örülmüfltür.
D›fla ç›k›nt›l› kap› ve pencere çerçeveleri kesme taflt›r. Kuzey
kapal› olup, bat› cephede kap› yer al›r. Do¤u cephede, her iki kat
halinde üçer pencere vard›r. Güney cephede iki s›ra halinde dört
adet pencere bulunur. Kap› ve pencereler yuvarlak kemerlidir. Kalecik Tabakhane Camii
kuzeydoğu cephe
Mescidin zemin kat› ile harim k›sm›, ahflap malzeme ile
bölünmüfltür. Zemin kat› depo olarak kullan›lmaktad›r. Harim k›sm›
içte kireç s›val›d›r. Üstü ç›tal› tavanl›, zemini ahflap döflemelidir.
Kuzeyinde küçük bir mahfelin kal›nt›s› vard›r. Alç› kal›plama ile
yap›lm›fl mihrab›n çevresini geometrik süslemeli bordürler kuflat›r.
Herhangi bir kitabesi bulunmayan, özel flah›s elindeki mesci-
din mihrab›ndaki 1293/1876 tarihini, yap›n›n mimari üslubu da
göz önüne al›narak, yap›m tarihi olarak kabul edebiliriz.360
Kalecik Tabakhane Camii
Beypazar› Kazganc› Mescidi: Roma dönemi antik taş
‹stiklâl Mahallesi, Ç›nar Sokak yokuflundaki küçük meydanda
yer alan mescid, kagir, boyuna dikdörtgen planl›, çat›l›, küçük
bir yap›d›r. Kaba yonu tafl› kullan›larak yap›lan mescidin üstü,
Marsilya kiremidi kapl› bir çat› ile örtülüdür. Yap›n›n aç›kl›klar›
kuzeydeki kap›s› ve bat› cephesindeki iki alt, bir üst pencere
olup, di¤er cepheleri tamamen kapal›d›r. Caminin kuzeybat›
köflesinde üç basamakl› bir ezan tafl› vard›r.
Mescidin harimine kuzeydeki tek kanatl› kap› ile girilmekte-
dir. Harim içte ise düz ahflap tavanla örtülüdür. Duvarlar kireç
s›val›d›r. Kuzeyde beden duvar›nda gömme küçük bir mahfel
vard›r. Mihrap, yuvarlak basit bir nifltir. ‹çte düz ahflap tavanla
kapl›d›r. Kitabesi olmayan mescidin, XIX. yüzy›lda yap›lm›fl
olmas› mümkündür.361 Kalecik Tabakhane Camii
Kalecik Kale Camii: batı cephe

Cami, yaklafl›k kare planl›, moloz tafl duvar örgülü bir


yap›d›r. Minaresi kuzeybat› köflede yer almaktad›r. Duvarlarda
üstte yer alan pencereler sivri kemerli, alttakiler dikdörtgen
planl›d›r. Güney duvar›n d›fl yüzünde mihrap ç›k›nt›s› vard›r.
D›flta köflelerde silmeler mevcuttur. Kesme tafltan yap›lm›fl, dik-
dörtgen kesitli kaide üstünde yükselen minare tu¤la örgülü ve
silindirik gövdelidir. Caminin duvarlar› s›val›d›r. Dört cephede
dörder penceresi bulunur. Çat›s› piramidaldir.
Kalecik Tabakhane Camii:
Dik bir yamaca infla edilmifl, kare planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r.
Son cemaat yeri olmayan caminin, bat› cephesinin kuzey köflesinden
215
osmanl›’da ankara

minaresi yükselmektedir. Düzgün kesme tafl kullan›larak yap›lm›fl


caminin duvarlar›, her cephede kemerlerle d›fla yans›t›lan karkas tek-
nikle yap›lm›flt›r. Cami duvarlar›n›n her cephesine üçer adet yuvar-
lak kemerli nifl yap›lm›fl, nifllerin içine pencereler yerlefltirilmifltir.
Aç›kta olan kuzey ve bat› cephelerde nifllere altl› üstlü ikifler, do¤uda
ise iki nifle altl› üstlü, güney kenardakine üst pencere, güney cep-
hede ise sadece üst pencereler aç›labilmifltir. Güneyde mihrap
üstündeki küçük dikdörtgen pencere d›fl›nda, pencerelerin hepsi
de kemerli olup üsttekiler küçük, alttakiler büyüktür. Pencerelerin
tamam›nda söve ve kemerler d›fla taflk›n olarak yap›lm›flt›r. Caminin
çat›s› Marsilya kiremidi kapl›d›r.
Kuzey cephenin ortas›nda iki tarafl› merdivenli, üstü ahflap
sundurmal› bir sahanl›ktan camiye girilir. ‹çte de kagir bir kubbe
oturtulmak için haz›rlanm›fl köfle tromplar›ndan sonra bir daire
oluflturulmufltur. Ancak caminin üstüne kubbe yerine, ç›tal›
ahflap tavan yap›lm›fl, d›fltan da çat› ile örtülmüfltür. Kuzeybat›
köflede kesme taflla örülmüfl, kare planl› kaideli, silindirik tu¤la
gövdeli minaresi yükselmektedir.
Cami kagir bir kubbeye oturtulmak için, köfle tromplar› ve
kubbeyi tafl›yacak flekil ve sa¤laml›kta yap›lmas›na karfl›l›k, üstü
Haymana Merkez Büyük kubbe yerine, ç›tal› ahflap tavan ve çat› ile örtülmüfltür. Camiye
Camii hatip tayinine ait 1878 tarihli bir kay›t vard›r.362 Cami, içindeki
yaz›lara göre 1905-1907 (1323-1325) y›llar›nda yap›lm›fl olmal›d›r.
Haymana Merkez Büyük Camii:
‹lçe merkezinin bat›s›nda, kapl›calar›n yak›n›nda e¤imli bir arazi-
de yer almaktad›r. Kuzeyde avlusu, güney cephenin alt›nda dükkan
vard›r. Yaklafl›k dikdörtgen planl›, çat›l›, kagir, genel hatlar› ile sade
bir yap›d›r. Son cemaat yeri olmayan caminin minaresi kuzeybat›
köflededir. Yap›m›nda kesme tafl kullan›lan caminin çat›s›, Marsilya
kiremidi kapl›d›r. Yan cephelerde üçer, ön ve arka cephelerde
ikifler kemerli penceresi olup, bas›k kemerli girifl kap›s› kuzey cep-
henin ortas›ndad›r. Kap›n›n önüne metalden küçük bir ön mekan
eklenmifltir. Silindirik gövdeli minare, kare planl› yüksek bir kaidenin
üzerinde yükselmekte, flerefe alt› sade, Marmara bölgesinde görülen
bo¤umlar halinde daralan külah› vard›r. ‹ki yan›ndaki tafl ifllemeler,
kap›n›n H›ristiyan bir ustan›n eseri oldu¤unu düflündürmektedir.
Caminin içi de oldukça sadedir. Kuzeyine mahfel eklenmifltir. Ahflap
minberi yenidir. Alç› mihrapta da kap›daki farkl› iflçilik görülür. Ç›tal›
ahflap tavan›n mihrap önünde ve ortada birer göbek vard›r.
Haymana Karahoca Köyü Kitabesi olmayan caminin mihrab›nda bulunan 1304 rakam›,
Camii kalem işleri ve mıhrabı 1890 y›l›nda yap›ld›¤›n› göstermektedir. Camiyi yapt›ran kifli
bilinmemektedir.
Haymana Karahoca Köyü Camii:
Düz bir alanda yer alan cami, dikdörtgen planl›, çat›l›, kagir
bir yap›d›r. Kuzey bat›da ayr›ca kesme taflla yap›lm›fl, çat›l›,
caminin bir müfltemilat› vard›r. Biraz ilerindeki kesme taflla
yap›lm›fl köy çeflmesi de güzeldir.
216
osmanl›’da ankara

Yap›m›nda tamamen düzgün kesme tafl kullan›lan caminin


çat›s›, Marsilya kiremidi kapl›d›r. Son cemaat yeri olmayan cami-
nin kuzey bat›s›na, camiden ayr›, tu¤la minare yak›n zamanlarda
eklenmifltir. Caminin kuzeyinde bulunan girifl kap›s›n›n bas›k
kemeri iki renkli taflla örülmüfltür. Kemerin üstüne silme fleklin-
de üçgen bir al›nl›k yap›lm›flt›r. Güney cephesinde iki, do¤u cep-
hesinde üç, bat›da kuzey tarafta bir adet kemerli penceresi olup,
ayr›ca do¤u ve bat›da kuzey tarafta birer adet küçük kemerli üst
pencere daha aç›lm›flt›r.
Ahflap tavanl› iç mekanda, kaliteli ahflap iflçilik ve duvarlar-
daki kalem iflleri dikkat çekmektedir. Kuzeydeki ahflap mahfel,
ortada iki direkle desteklenmifltir. Ç›tal› ahflap tavan›n ortas›na Gölbaşı Subaşı Köyü
yuvarlak bir göbek, köflelere bunun çeyrekleri yerlefltirilmifltir. Camii mıhrabı
Yüksek ahflap minber oldukça zariftir. Oyma olarak çeflitli yerleri-
ne bitkisel motifler ifllenmifltir. Zengin kalem iflleri, mihrap, pen-
cere ve tavan kenarlar›nda yo¤unlaflm›flt›r. Yaz› ve bitkisel motif-
lerle, çiçek sepetlerinin ifllendi¤i kalem ifllerinde bat› duvar›nda
Sultan Ahmet Camii resmi ilginçtir. Kap›n›n üstündeki “Mucurlu
Nakkafl Esad 1323“ yaz›s› nakkafl›n ad›n› bildirir.363
Cami kap›s›n›n üstündeki üçgen al›nl›k içinde “Maflallah
sene 1324 “ yaz›l›d›r. Yafll›lar camiyi bir Rum ustan›n yapt›¤›n›
rivayet ediyorlar. Kitabesine göre 1306 / 1889 y›l›nda yap›lm›flt›r.
Caminin kap›s› ve kuzey cephesinde çatlaklar olufltu¤undan
yeni bir cami yap›larak, eski cami terk edilmifltir. Ancak bu cami
onar›larak, korunmaya de¤er bir yap›d›r.
Gölbafl› Subafl› Köyü Camii:
Köy camisi, düz bir alanda kaba yonu tafl› ile yap›lm›fl dikdört-
gen planl›, çat›l› bir yap›d›r. Minaresi ve son cemaat yeri sonradan
eklenmifltir. Kabar›k derzli duvarlarda köflelerde flafl›rtmal› kesme
tafl ve pencerelerin üstünde yap›y› dolaflan yuvarlak bir silme,
yöreye göre farkl› uygulamalard›r. Kuzey hariç her cephede ikifler
adet kemerli pencere vard›r. Do¤udaki betonarme son cemaat
yeri içindeki bas›k kemerli bir kap› ile girilen cami hariminin
kuzeyinde, sonradan eklenen mahfel yer al›r. Ç›tal› ahflap tavan›n Gölbaşı Karagedik Eski
ortas›nda kare bir göbek vard›r. Tavan, kenarlardan silmelerle (Merkez) Camii
yükseltilmifltir. Ahflap minber sade olmakla birlikte ayn› dönemin mihrabı ve minberi
ürünü, cami içi ile uyumludur. Caminin alç› mihrab› d›fltan yaz› ve
bitkisel motiflerle çevrilmifltir. Niflin üstü mukarnasl› olup, tepe-
sinde palmet fleklinde ç›k›nt›lar vard›r. Duvarlar düz s›val›d›r. Cami
1314 tarihinde yap›lm›flt›r. Yan›nda cami ile ayn› tarihli büyük
çeflme ile köyün giriflinde güzel baflka bir çeflme vard›r.
Gölbafl› Karagedik Eski (Merkez) Camii:
Dikdörtgen planl› ve çat›l›, kagir bir yap›d›r. Moloz tafl
kullan›larak yap›lan caminin çat›s› d›fla taflk›n saçakl› ve Marsilya
kiremitle kapl›d›r. Güneyde iki, do¤u ve bat›da üçer adet kemerli
penceresi vard›r. Caminin içinde ahflap tavan› ve duvarlarda
kalem ifli yaz› ve süslemeler vard›r. Alç›dan yap›lan mihrab›n
217
osmanl›’da ankara

yuvarlak niflinin üstü mukarnaslarla süslü olup, niflin çevresini


yaz› bitkisel süslemeli kuflaklar çevirir. Mimari özelliklerine göre
camiyi XIX. yüzy›la tarihlemek mümkündür.
K›z›lcahamam Pazar Beldesi Afla¤› Camii:
Düz bir alanda yer alan kare planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r.
Caminin yap›m›nda kaba yonu tafl› ve tu¤la kullan›lm›flt›r.
Caminin üç cephesinde iki s›ral› üçer penceresi olup alttakiler
dikdörtgen, üsttekiler kemerlidir. Kuzeyde kap›n›n iki yan›nda
birer dikdörtgen pencere yer al›r. Ortadaki kap› bas›k kemerlidir.
Üstü düz damla örtülüyken çat›ya çevrilmifltir. Kuzey bat› köflede
kaidesi tafl, üstü tu¤la gövdeli minaresi vard›r.
Caminin son cemaat yeri yoktur. ‹çinde kad›nlar mahfeli vard›r.
Mimari üslubuna göre XV. yüzy›la tarihlenen cami, halen ibadete
kapal› tutulmaktad›r. Caminin 1289 /1872 tarihine onar›ld›¤› kita-
besinden anlafl›lmaktad›r. 1962 y›l›nda da onar›lm›flt›r.
K›z›lcahamam Sey Camii:
Güvem Beldesi, Kise Köyü’nde bulunan cami, Sey Hamam›’n›n
Kızılcahamam Sey Camii
güneyinde, kesme tafl ve kaba yonu tafl›yla infla edilmifltir. Cami,
kare planl› ve düz ahflap tavanl› bir yap›d›r. Kuzey cepheden
ahflap merdivenlerle ç›k›lan ahflap girifl kap›s› vard›r. Cami için-
de ahflap malzemeyle yap›lan kad›nlar mahfeli yer almaktad›r.
Polatlı Bacıköyü Camii Mihrap nifli, dikdörtgen olup, basamakl› kavsaras› vard›r.
Polatl› Bac›köyü Camii:
Köye ismini veren Bac›m Sultan Türbesine bitiflik cami, boyu-
na dikdörtgen planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r. Yap›m›nda kesme tafl
ve moloz tafl kullan›lan caminin sadece minare gövdesi tu¤lad›r.
Duvar örgü sisteminde pencere, kap› kenarlar› ve köflelerde
tafllar d›fla taflk›n olarak kullan›lm›fl olup, köflelerdekiler ayr›ca
flafl›rtmal› denilen ileri geri ç›k›nt›l› olarak örülmüfltür.
Kuzeydeki iki yan› kapal› son cemaat yerinin önünde, ortada
iki adet ince ahflap direk olup, ahflap ç›talarla bunlara bafll›k
yap›lm›flt›r. ‹ki yan kenarda bu bafll›klar›n yar›m› ifllenmifltir.
Ortadaki bas›k kemerli kap›n›n üstüne ahflaptan üçgen al›nl›kl›
bir kitabelik konulmufltur. Ya¤l› boya yap›lm›fl bu k›s›mda
yaz› görülmemektedir. Kap›n›n ahflap kanatlar› üçer panoya
bölünmüfltür. Panolar›n ortas›na oyma tekni¤iyle büyükçe birer
çiçek ifllenmifltir. En üstteki panolarda köflelerde birer küçük
çiçek görülmektedir. Kap›n›n iki yan›nda birer adet kemerli pen-
cere, üstünde ortada küçük bir yuvarlak pencere bulunmaktad›r.
Son cemaat yerinin ç›tal› ahflap tavan›n›n ortas›nda yuvarlak bir
göbek vard›r. Bat› cephenin güney taraf›n› türbe kapatmaktad›r.
Kuzeyinde ise kesme tafl minare kaidesi yer al›r. Güney cephede
iki adet kemerli pencereden baflka üstte, iki yanda küçük yuvarlak,
ortada oval bir pencere, do¤uda ise üç adet kemerli ve üstte üç
adet yuvarlak pencere görülür. Caminin Marsilya kiremidi kapl›
çatısının saçak altları, yukarı doğru eğik olarak çakılmıştır.
218
osmanl›’da ankara

Harim k›sm›nda kuzeyde iki dire¤in tafl›d›¤› ahflap mahfel


ve ana mekan› örten ahflap tavan, ç›talarla baklava fleklinde
bölünmüfltür. Ortadaki yuvarlak göbe¤in ortas›nda zarif bitkisel
motifli süslemeler olup, tavan›n tamam›n›n ya¤l› boya yap›lmas›
hiç de iyi olmam›flt›r. Kuzey bat› köfledeki ahflap minbere de kap›
ve tavandaki gibi bitkisel süslemeler ifllenmifltir. Yuvarlak mihrap
niflinin çevresini ortada düz ve genifl bir silme ile iki kenar›ndaki
ince silmeler kuflatmaktad›r. Yap›m kitabesi bulunmayan cami,
mimari özelliklerine göre XIX yüzy›lda yap›lm›fl olmal›d›r. Türbeye
bitiflik olmas›, burada bulundu¤u bilinen, muhtemelen zamanla
y›k›lan tekke binas›n›n yerine yap›ld›¤›n› göstermektedir.364
Kalecik Gökçeören Köyü Camii:
Köy merkezinde yer alan cami, dikdörtgen planl›, çat›l›, ahflap
tavan› ile dikkat çeken, kagir bir yap›d›r. Caminin yap›m›nda düz-
gün kesme tafl kullan›lm›flt›r. Köflelerde d›fla taflk›n flafl›rtmal›,
pencere ve kap› kenarlar›nda d›fla taflk›n iki renkli bir örgü
sistemi görülmektedir. Alt pencerelerin üstünde yap›y› üç taraf-
tan düz bir tafl silme dolaflmaktad›r. Caminin kuzeyindeki son
cemaat yeri d›fla aç›k olup çat›s›, önde ince ahflap direklerle
tafl›nmaktad›r. Genifl saçakl› çat› Marsilya kiremitleriyle kapl›d›r.
Kesme tafl minare kuzeybat› köflede yer almaktad›r. Yap›n›n
duvarlar›nda altta bas›k kemerli üstte yuvarlak küçük pencereler
aç›lm›flt›r. Kuzeyde kap›n›n iki yan›nda birer normal, üstünde bir
adet yuvarlak pencere, do¤u ve bat›da altta ve üstte üçer, güney-
de altta iki, üstte üç pencere vard›r.
Kuzeyden yuvarlak kemerli bir kap› ile girilen dikdörtgen
planl› harimin kuzey taraf›ndaki ahflap mahfel, ikisi duvarlara Kalecik
Gökçeören Köyü Camii tavanı
bitiflik alt› direk taraf›ndan tafl›nmaktad›r.
D›fltaki sadeli¤e karfl›l›k içte oldukça hareketli görünüme
sahip caminin, bilhassa ahflap tavan›, ahflap iflçili¤i ve süsleme-
leriyle dikkat çekmektedir. Ç›talarla flekillendirilen tavan›n mer-
kezindeki alt›gen göbek, d›fltan alt› kolu bir y›ld›zla çevrilmifltir.
Mührü Süleyman denilen bu y›ld›z› d›fltan kuflatan daire, kare
tavan›n ortas›nda kalmaktad›r. Köflelerde çeyrek daireler bulu-
nan bu k›sm›n da d›fl›nda ç›talarla karelere bölünmüfl düz bir
alan dolaflmaktad›r. Duvarlarla tavan› birlefltiren kenarlardaki
s›val› alan, yaz›larla doldurulmufltur. Tavan›n süslenmesinde
bitkisel desenli, üzerleri boyal› ahflap parçalar kullan›lm›flt›r.
Kahverengi, sar›, mavi, yeflil, beyaz kullan›lan süslemelerin mey-
dana getirdi¤i renk cümbüflünden baflka sanat yönü yoktur.
Güneydeki yuvarlak niflli alç› mihrab›n üstüne sonradan ahflap-
sunta kar›fl›m› bir mihrap yap›lm›flt›r. Ahflap minberi güney bat›
köflede olup, geometrik süslemelere sahiptir. Duvarlarda boya ile
yap›lm›fl çeflitli bitkisel ve geometrik süslemeler görülmektedir.
Köydeki yafll›lar caminin 1891 y›l›nda Hac› Osman A¤a taraf›ndan
yapt›r›ld›¤›n› söylemifllerdir. Kalem ifllerinin 1951 y›l›nda yap›ld›¤›na
dair bir yaz› vard›r. Minaresi 1966 y›l›nda eklenmifltir.365
219
osmanl›’da ankara

Kalecik Çand›r Camii:


Düz bir alanda yer alan cami, dikdörtgen planl›, çat›l›,
kagir bir yap›d›r. Caminin yap›m›nda moloz ve kaba yonu tafl›
kullan›lm›flt›r. Caminin do¤usunda iki yan› kapal› son cemaat
yeri bulunmaktad›r.366 Duvar köflelerinde flafl›rtmal› örgü sis-
temi görülmektedir. Caminin çat›s› Marsilya kiremidi kapl›d›r.
Sonradan eklenen minare kuzey do¤u köflede yer al›r.
Kalecik Çandır Camii ve
süslemeleri Cami, iki s›ra halinde dizilmifl yuvarlak kemerli dikdörtgen
pencerelerle ayd›nlanmaktad›r. Güney duvar›nda iki s›ra halinde
dört adet, bat›da befl adet, do¤uda dört adet penceresi olup
kuzey cephesinde herhangi bir aç›kl›k bulunmamaktad›r. Üstü
düz damla örtülüyken çat›ya çevrilmifltir. Do¤u cephede yer alan
son cemaat yerinin kuzey taraf›ndaki kesme taflla yap›lm›fl, bas›k
kemerli bir kap› ile camiye girilmektedir.
D›fl›na göre oldukça hareketli görünüme sahip caminin
kad›nlar mahfeli, kuzey tarafta yer almaktad›r. Güneydeki
alç› mihrab›n yuvarlak niflini genifl bir silme kuflatmaktad›r.
Ahflap minberi güney bat› köflededir. Zengin süslemeli ahflap
tavan›n zemini ve ortas›ndaki göbekte y›ld›z fleklinde motifler
bulunmaktad›r. Tavan ve duvarlarda kalem iflleri bitkisel motif-
lidir. Kuzey duvar›nda manzara resimleri yap›lm›flt›r. Caminin
1902 y›l›nda yap›ld›¤› bilinmektedir.367 Kalem ifllerinin 1926
y›l›nda yap›ld›¤›na dair bir yaz› vard›r.
Güdül Tahtac›örencik Köyü Camii:
Düz bir alanda yer alan cami, enine dikdörtgen planl›, iki
katl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r. Yap›m›nda moloz tafl ve kaba yonu
tafl› kullan›lm›flt›r. Do¤usunun kuzey köflesinde üst kata ç›k›fl
merdiveni ve son cemaat yeri gibi bölümlerden baflka, saç kapl›
ahflap minare de buradan yükselmekte, güneyinde bir oda yer
almaktad›r. Caminin alt kat› bir ara okul olarak ta kullan›lm›fl,
halen depo ve kad›nlar›n ibadeti için düzenlenmifl mekanlard›r.
Yap›n›n tamam›n›n üstü Marsilya kiremidi kapl› bir çat›yla örtü-
lüdür.
Caminin kuzey cephesinde üstte iki adet kemerli pencerenin
söve kemerleri d›fla taflk›nd›r. Bat›da üç, güney cephede iki adet
ayn› sistemli pencereler olup, bunlar›n kemer kilit tafllar›na
vazo, çift ayy›ld›z gibi motifler ifllenmifltir. Ahflap bir merdivenle
ç›k›lan caminin kuzey do¤udaki kap›s› bas›k kemerli, kap›s›n›n
kilit tafl›na yaprakl› bir üzüm salk›m› ifllenmifl olup, üstünde
kitabe yer almaktad›r.
Caminin içinde ahflap tavan dikkat çekicidir. Kuzeyde
ahflap mahfel yer almaktad›r. ‹ç mekan› mihrapla birlikte
k›smen çini kaplanm›flt›r. Minber sadedir. Ç›tal› tavan› ortada
dikdörtgen bir bölüm olarak yükseltilmifltir. Ortada ç›talar
ve a¤açlar kesilerek oluflturulan yuvarlak güzel bir göbek
bulunmaktad›r.
220
osmanl›’da ankara

Kitabesi:
Mâflaallah
Ahirat Sene 1332
inflâs› sene 1335
Kitabeye göre Tahtaörencik Köyü Camisinin yap›m›na 1915
de bafllanm›fl, 1917’de tamamlanm›flt›r.
K›z›lcahamam Pazar Beldesi Yukar› Camii:
Kare planl›, kubbeli, kagir, oldukça büyük bir yap›d›r.
Tamamen beyaz kesme taflla yap›lm›flt›r. Minaresi bat› cephe-
de yer alan caminin son cemaat yeri yoktur. Sekizgen kasnakl›
kubbesi kurflun kapl›d›r. Kubbe kasna¤›nda köfleler ve orta-
larda birer payanda kulesi bulunmaktad›r. Altl› üstlü olmak
üzere yanlarda üçer, ön ve arkada ikifler penceresi olup, alt-
takiler büyük, üsttekiler küçüktür. Kuzey cepheden kemerli bir
kap› ile girilen caminin içinde kubbeye köflelerdeki tromplarla
geçilmifltir. Kuzey tarafta ahflap mahfeli vard›r. Yuvarlak niflli
mihrab›n çevresini dolaflan silmelerin üstü üçgen al›nl›kl›d›r.
Minberi ahflapt›r. Cami, XVIII-XIX. yüzy›l Osmanl› mimari
gelene¤inin, XX. yüzy›l bafllar›nda uygulanm›fl, güzel bir Tahtacıörencik Köyü Çamii
kitabesi ve ahşap tavanı
örne¤idir.
Cami, mezar› cami önünde bulunan Hac› Ali Efendi bin
Hac› Osman Efendi (Ölümü 1330 /1914) taraf›ndan, 1318-1320
H./1900-1902 M. y›llar›nda yapt›r›lm›flt›r. Pazar Beldesi Yukarı Camii
Abdülhadi Camii:
Karaca Bey evlad›ndan Abdülhadi Efendi’nin yapt›rd›¤› cami,
Samanpazar› meydan›na yak›n, Çarfl› Soka¤› bafl›nda, bir kaya
üstünde bulunmakta iken, 1941 y›l›nda müfltemilat› ile birlikte
5.400 TL. bedelle istimlak edilir. ‹stimlak bedeli ile günümüzde
Kurtulufl semtinde bulunan Abdülhadi Camii yapt›r›l›r. Caminin
tahta levhaya yaz›lm›fl kitabesinin Türkçesi flöyledir:
“Bu mübarek mescidi Abdülhadi yapt›rd›. Bir ve do¤ru yolu göste-
rici (Allah) günahlar›n› affetsin.” Bu cami “‹lmi Kalem” ve “Adliye”
camii olarakta an›l›rd›. Y›k›lan camiin ahflap minberi Karacabey
Camiinde muhafaza edilmektedir.368
A¤a Han› (A¤azâde) Mescidi:
Ulucanlar Caddesi ile Koyunpazar› Meydan›’n›n kesiflti¤i
köflede bulunan A¤azade Han›n›n içinde yer alan mescid, han
ile birlikte 1940’larda y›k›lm›flt›r. Aslan A¤a ibni Musli taraf›ndan
yapt›r›lan han ve mescidin 1664 tarihli vakfiyesi Vak›flar Genel
Müdürlü¤ü Arflivi’nde bulunmaktad›r.369
Ali Bey Mescidi:
Günümüzde Ulus Emek iflhan›n›n oldu¤u yerde bulunan
mescid, Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n deposu olarak kullan›l›rken
1942 y›l›nda y›kt›r›lm›fl ve yerine dükkan yapt›r›lm›flt›r. Mescidin
vakfiyesi Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivi’nde kay›tl›d›r.370
221
osmanl›’da ankara

Ali Bey (Yenice) Mescidi:


Hergelen Meydan›nda bulunan mescidin duvarlar›n›n alt
k›s›mlar› tafl, üst k›s›mlar› kerpiçtendir. Mimari bir k›ymeti olma-
yan ve mihrab› adi tafltan yap›lan mescidin, minberi ve müezzin
mahfeli ahflap olup, ibadete aç›kt›r.371
Ana Kad›n Mescidi:
Afla¤› Ayval› Mahallesi’nde bulunan mescid “Ana Kad›n” diye
an›lan bir kad›n taraf›ndan yapt›r›lm›fl ve daha sonra yıkılıp, yeri-
ne yeni camii yaptırılmıştır.372
Arasta Mescidi:
Ç›kr›kç›lar Yokuflu’nda bulunan mescid, ç›kan yang›nda
yanm›fl, sonra da y›k›lm›flt›r. Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Vak›f
Kay›tlar Arflivi’nde bulunan Ankara Fihrist Defterinde Mimarzâde
Es-Seyyid Mehmed fiakir Efendi’nin Arasta Mescid-i fierifi Vakf›
kay›tl›d›r.373
Akflemseddin (Tahta Minare) Camii:
Akflemseddin Mahallesi’nde (günümüzde ‹smetpafla semti ola-
rak bilinir) bulunmakta iken, 1938 y›l›nda 2.900 TL.’ye sat›lm›fl, daha
sonrada y›k›lm›flt›r. Günümüzde mescidin yerinde park vard›r.374
Çak›rlar Mescidi:
Bendderesi Tabakhane Mahallesi’nde bulunan mescidin
arsas› 1955 y›l›nda 7.300 TL. bedelle sat›l›r.375
Çengel Han› Mescidi:
Atpazar›nda bulunan Çengel Han›n içindedir. Mescid, cümle
kap›s›n›n tam üstüne rastlar. Caddeye üç penceresi vard›r. Buras›
üçüncü bir kat halindedir. ‹kinci kattan buraya dört basamakl› tafl
bir merdivenle ç›k›l›r.376
Günümüzde Rahmi Koç Müzesi olarak kullan›lan bu
han›n mescid k›sm›n›n orjinalli¤i bozulmufl ve baflka amaçla
kullan›lmaktad›r.
Çeflme Camii:
Ulucanlar Hapishane civar›nda bulunan caminin arsas› 1969
y›l›nda, 54.000 TL.’ye taksitle sat›lm›flt›r.377
Çiçeklio¤lu Mescidi:
Helvai Mahallesinde bulunan mescid, 1938 y›l›nda arsa diye
2000 TL.’ye sat›lm›fl, y›k›lan mescidin yerine ev yap›lm›flt›r.378
Ç›kr›kç›lar Mescidi:
Ç›kr›kç›lar Yokuflu’nda bulunan mescid, ç›kan yang›nda
yanm›fl, arsas› sat›lm›flt›r.379
Çubukcu Mescidi:
Ulucanlar Hapishanesi civar›nda bulunan mescidi, Hac› ‹bra-
him Efendi yapt›rm›flt›r. Zamanla harap olan mescid y›k›lm›fl,
yeri ise halen bofltur.380
222
osmanl›’da ankara

Emirler Mescidi:
D›flhisar’da bulunan mescid, 1917 y›l›nda ç›kan meflhur
yang›nda yanm›fl, arsas› ise 1940 y›l›nda 884 TL. ve 1943 y›l›nda
2.030 TL. ödenerek belediyece istimlak edilmifltir.381
Erzurum Mescidi:
Hacettepe semtinde bulunan mescid y›k›lm›flt›r.382
Gökçeo¤lu (‹bni Gökçe) Mescidi:
Sanayi Caddesi, Pul Sokakta bulunan mescid, kadro harici
b›rak›larak 1941 y›l›nda depo ve dükkan olarak kiraya veril-
mifl, 1947 y›l›nda 21.302 TL.’ye sat›lm›flt›r. Daha sonra da
y›k›lm›flt›r.383
Bayaz›d (Hanife Bayaz›d, Ulucanlar) Mescidi:
‹lk yap›l›fl tarihi XVI. yüzy›ldan önceye tarihlendirilen mescid,
Ulucanlar caddesi üzerinde bulunmakta iken, arsas› 1938 y›l›nda
2500 TL.’ye sat›lm›flt›r.384
Hatuniye (Ö¤le) Camii:
Do¤anbey Mahallesinde Eynebey Hamam›n›n yak›n›nda bulu-
nan cami, Melike Hatun taraf›ndan yapt›r›l›r. Melike Hatun XIV.
yüzy›lda yaflad›¤›ndan, camiyi ayn› yüzy›la tarihlememiz gerekir.
1835, 1910 y›llar›nda onar›lan cami, 1924 y›l›nda mazbut Vak›flar
aras›na al›narak Vak›flar Genel Müdürlü¤ü idaresine geçmifl ve
daha sonra da y›k›lm›flt›r. Ankara Etnografya Müzesi’nde “Ö¤le
Cami kap›s›” diye teflhir edilen, önceleri Topkap› Saray›’nda
korunan ve 1941 y›l›nda Ankara’ya getirilen 158 x 91 cm. ölçü-
lerindeki ceviz kap› kanad›, bu camiye ait olmal›d›r. Kap›n›n
kenarlar›n› rûmilerle süslü bir çerçeve dolafl›r, sivri kemerli üst
k›s›ma bir dua yaz›lm›flt›r. Kap›y› kaplayan flemse motifinin içi
merkezi sekiz kollu bir y›ld›z olup, buradan da¤›lan çizgilerin
aralar› rûmilerle doldurulmufltur. fiemsenin alt ucuna mührü
Süleyman ifllenmifltir. Bofl olan üst ucun iki yan›nda karfl›l›kl›
birer tavus kuflu figürü durmaktad›r.385
Helvac›lar Mescidi:
‹nönü Mahallesinde, kerpiçten yap›lm›fl ve üstü ahflap tavanl›
olan mescid, bir vatandafl taraf›ndan sat›n al›narak, tadilat
yap›larak ev haline getirilmifltir.386
Hoca Hasan Camii: İğneli Belkıs Camii
Cami hakk›nda fazla bilgi yoktur. Belki bilinen camilerden
birinin di¤er ad› da olabilir. Caminin kap›s›n›n ahflap kanatları
zengin geometrik ve rûmî motiflere sahiptir. Kap›daki flemse
motifinin üstündeki rûmi motifleri aras›nda bulunan simetrik
aslan kabartmalar›, önemli bir unsurdur. XIII. asra ait eserin kap›
kanatlar› Ankara Etnografya Müzesinde bulunmaktad›r.387
‹¤neli Belk›s Camii:
Çank›r› Caddesi üzerinde ve Hükümet Kona¤›’na yak›n yerde
bulunan eski foto¤raflarda kerpiç duvarl› ve çat›l› bir cami
223
osmanl›’da ankara

oldu¤u görülmektedir. Cami yol çal›flmalar› dolay›s›yla istimlak


edilerek y›k›lm›flt›r.388
‹plikçiler Camii:
Ç›kr›kç›lar Yokuflu’nda bulunan cami 1917 y›l› yang›n›nda
tamamen harap olmufl, kare planl› minare kaidesi halen Anadolu
Medeniyetleri Müzesi bahçesi içinde durmaktad›r.389
Kapan Han› Mescidi:
İplikçiler Camiinin Kapan Han› önünde bulunan mescid, ç›kan yang›nda hanla
minare kaidesi
birlikte yanm›flt›r.390
Koyun Pazar› Mescidi:
Koyunpazar›, Saraçlar Sokak bafl›nda bulunan mescid, boyuna
dikdörtgen planl›, çat›l›, kerpiç bir yap› iken 1955 y›l›nda onar›lm›fl,
daha sonra 1989 y›l›nda da Alt›nda¤ Belediye Saray›’n›n çevresine
yol açmak için Koruma Kurulu karar› ile y›k›lm›flt›r.391
Kuldervifl (Kurtulufl) Mescidi:
Hacettepe semtinde yer alan mescid, boyuna dikdörtgen planl›,
çat›l›, iki yan› kapal› son cemaat yerine sahip, minaresiz, tavan›
beden duvarlar›na oturan, duvar kenarlar›nda yar›m konsollar
s›ralanan, kenarlar› afl› boyal› kalem iflleriyle süslü, alç› mihrab› ise
tavana kadar yükselen, çokgen planl› mihrap niflinin üstü mukarnasl›
kavsaraya sahip, niflin çevresini de yaz› ve bitkisel süslemeli genifl
silmeler dolaflan, üstteki iri palmetlerin içi bitkisel motiflerle dolu ve
yap›m y›l› olarak XIV-XV. yüzy›llara tarihlendirilen yap›, 1952 y›l›nda
onar›lm›fl, Hacettepe Üniversitesi yap›l›rken de y›k›lm›flt›r.392
Kureyfl Mescidi:
‹smetpafla semtinde bulunan mescid ve meflrutas›, 1939
y›l›nda 1.150 TL.’ye sat›lm›flt›r.393
Mavi A¤alar (Koyun Baba- Atefl Hoca) Mescidi:
Hac› ‹vaz Mahallesinde bulunan mescid yanm›fl, enkaz› da
1940 y›l›nda 108 TL.’ye sat›lm›flt›r.394
Mukaddem (Yeni) Camii:
Hacettepe Üniversitesi kuzeybat›s›nda bulunan cami, boyuna
dikdörtgen planl›, çat›l› bir yap› iken Has›rc›lar Geçidi yap›l›rken,
1981 y›l›nda An›tlar› Koruma Kurulu karar› ile yenisi baflka yere
yap›lmas› flart› ile y›k›lm›flt›r.
Halen Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce korunan caminin kitabe-
si ve alç› mihrab›, yeni yap›lacak camiyi beklemektedir. Alç› mih-
rab›n nifli befl kenarl›d›r. Köflelerde mukarnas bafll›kl› sütunceler
vard›r. Niflin içi örgülü geçmelerle doldurulmufltur. Üstteki yaz›
kufla¤›ndan sonra mukarnasl› kavsara ile nifl biter. Kavsaran›n
iki yan› ve mihrab› çevreleyen üç silmeden ortadaki geometrik
geçmelerle doldurulmufltur. ‹ç ve d›fl silmelerde yaz› görülür.
Kavsaran›n üstünde iki bölmeli bir yaz› panosu, bir s›ra palmet
ve iki s›ra daha yaz› panosu yer al›r. Arapça kitabenin Türkçesi:
224
osmanl›’da ankara

“Bu mübarek mescid Mehmed Han o¤lu Sultan Murad zaman›nda


yap›ld›. Sene sekizyüzellidört.” Kitabeye göre cami, 1450 y›l›nda
yap›lm›flt›r.395
Mururi Mescidi:
‹nönü Mahallesinde bulunan mescid y›k›lm›fl, arsas› 1944
y›l›nda taksitle 5120 TL.’ye sat›lm›fl ve yerine ev yap›lm›flt›r.396
Osmaniye Camii:
‹smetpafla Mahallesindedir. Bu mahalle daha önce Osmaniye
mahallesi olarak an›l›rd›. Kerpiçle yap›lm›fl, üstü ahflap örtü-
lüdür. Girifl kap›s› sa¤ tarafta ve köflededir. Tu¤la minaresi
kap›n›n solundad›r. Minarenin alt k›sm› muntazam kesme taflla
yap›lm›flt›r ve halen ibadete aç›kt›r.397
Ördekli Köprüsü Mescidi: Osmaniye camii
Bendderesi’nde, Toprakl›k dolmufl duraklar›n›n bulundu¤u
yerde olan mescid, yak›n›nda bulunan Ördekçiler köprüsünden
ismini almaktad›r. Foto¤raflardan mescidin duvarlar›n›n alt
k›sm› tafl, üst k›sm› kerpiç, son cemaat yeri ile birlikte üstünü
müflterek bir çat› ile örtülü oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Mescid, arsa
olarak 1941 y›l›nda 8.100 TL.’ye taksitle sat›lm›flt›r. Cami yerinde
halen bir mermer sütun altl›¤› durmaktad›r.398
Saraçlar Mescidi:
Saraçlar Çarfl›s›nda bulunan mescid, kare planl›, çat›l›, fevkani
bir yap›d›r. Alt›nda dükkan vard›r. Mescidin duvarlar› çeflitli müda-
halelerle de¤iflmifl iken, 1992 y›l›nda çarfl› ile beraber yan›nca
rölövesine göre mescid yeniden yap›lm›flt›r. Kitabesi olmayan
mescid mihrab›na göre XVII-XVIII. yüzy›llara tarihlenir. 399
Papani Mescidi:
Ulus K›z›lbey Sokakta bulunan mescid, çat›l›, dikdörtgen planl›
sade bir yap› iken y›k›larak yerine Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’nce
iflhan› yap›ld›. ‹flhan›n›n bodrum kat› ise ayn› isimle mescid ola-
rak kullan›lmaktad›r.400
Tiritzade (fieyh Hüseyin Efendi) Mescidi:
Aslanhane Soka¤›’nda bulunan mescid, asl›nda bir halveti
dergah› olan “Tiritzade Hüseyin Efendi” tekkesinin mescidi iken
zamanla harap olmufl ve y›k›lm›fl, arsas› bofl durmaktad›r.401
Tülüce Mescidi:
Ulus’tan Hac› Bayram Camiine giderken meydan›n bafl›nda,
Ördekli Köprüsü Mescidi
soldaki bofl alanda bulunan cami, çat›l›, kerpiç duvarl› bir yap› iken,
1941 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Matbaas› için düzenlenmifl,
daha sonra dükkan olarak kiraya verilmifltir. Mescid, Mardubanl›zade
Necip Efendi bin Ahmed Vakf›’na aittir. 1993 y›l›nda Hac› Bayram
Camii meydan düzenlemesi s›ras›nda y›k›lm›flt›r.402
Ürgübi Mescidi:
Ulucanlar Caddesi üzerinde, Cumhuriyet ‹lkokulu yan›nda bulu-
nan mescid, boyuna dikdörtgen planl›, kerpiç duvarl›, çat›l›, bir yap›

225
osmanl›’da ankara

iken, 1965 y›l›nda y›k›lm›flt›r. Alç› mihrab› ve kalem iflleri ile özellik
tafl›yan mescidin yap›m tarihi XVII-XVIII. yüzy›llara tarihlendirilir.403
Ye¤enbey Camii:
Anafartalar Caddesi eski Adliye binas›n›n arkas›nda bulunan
cami, 1917 yang›n›nda tamamen harap olur. Asl› Klemens Kilisesi
diye bilinen Bizans devrine ait bir yap›, Turasan Bey’in ye¤eni H›z›r
Yeğenbey Camii Ye¤en Bey taraf›ndan camiye çevrilir. Kilise olmas› sebebi ile yap›,
(Klemens Kilisesi) çeflitli bat›l› araflt›rmac›lar›n hakk›nda verdikleri bilgilere göre
1917 yangınından sonra
( A Müderrisoğlu) tan›mlanm›flt›r. Üç bölümlü bir girifli müteakip dört kollu “kapal›
haç plan›nda”, ortas› kubbeli kagir bir yap› olup, binay› d›flardan
kuflatan duvarlar, bu karkas kuruluflu d›fltan kapat›r. Bu bina XIX.
yüzy›ldan önce harap oldu¤undan terk edilerek yan›na yeni bir
cami yap›lm›fl, bu cami de 1917 y›l›nda yanm›flt›r. Baz› eski resim-
lerden camiden ayr› minaresinin çinilerle süslü oldu¤u, kitabesi
ile birlikte çinilerin Etnografya Müzesine götürüldü¤ü bilinmekte-
dir. Adliye binas›n›n temeli aç›l›rken ele geçen Ye¤en Bey Caminin
Arapça kitabesi, halen Etnografya Müzesinde bulunmaktad›r.
Kitabenin Türkçesi:
“Bu mübarek camiyi Mehmed Han o¤lu Sultanlar›n sultan› Sultan
Murad’›n (gölgesi bütün alemlere memdud ve saltanat› daim olsun) devleti
zaman›nda emirler ve büyüklerin övünme sebebi, Yegan diye meflhur Hac›
Ahmed bin H›z›r (günlerini hayrat, hasenat ve ihsanlar ile geçirsin) Allah’›n
r›zas›n› dilemek için 842 (1438-9) y›l›nda yapt›rm›flt›r.”404

Yeğenbey Camii
1917 yangınından sonra
(BELKO)

226
osmanl›’da ankara

K‹L‹SE VE HAVRALAR
Ankara’da tarih boyu Hristiyanlar ve Yahudiler, Türklerle
birlikte yaflam›flt›r. Bunlar›n bir k›sm› yerli halk olup, baz›lar›n›n
Türkçe isimler tafl›mas› sebebi ile Hristiyan Türkler olduklar›
da ileri sürülmüfltür.405 Bunlar›n bir k›sm› da ticaret için çeflitli
Avrupa ülkelerinden gelen yabanc›lard›r.406
Türk mahalleleri içinde veya müstakil mahallerde yaflayan
Hristiyanlar›n, flehrin ticari hayat›nda önemli rol oynar. Ço¤unlu¤u
Ermeni olan az›nl›klar›n kiliseleri vard›r. D›fl kalenin do¤usunda
yan yana Ermeni ve Rumlara ait birer kilise bulunuyordu.
Roma ‹mparatorlu¤unun Galatya Eyaleti merkezi olan
Ankara’da, M.S. 314’de mukaddes sinod (Hristiyanl›k meclisi)
kurulmufl, Ankara Sardis’in yedi manast›r›na girmifl, 12. yüzy›lda
Archibishos (baflpiskoposluk) merkezi olmufltur. 1701’de Ankara’ya
gelen Tournefort, Ankara’da 7 Ermeni kilisesinden kalede Croix
ad›nda bir Ermeni Kilisesi, kent yak›nlar›nda St. Marie adl›
manast›rlar› bulundu¤unu bildirmektedir. St. Georges ad›ndaki bu
kilisenin kap›s›nda Yunanca bir kitabe bulunmaktad›r. Ayr›ca eski
Park Palas’›n bulundu¤u yerde, Nicolas Agyos ad›nda bir katedral
bulundu¤u ve yand›¤›n› Metropolit Gennadios’tan ö¤renmekteyiz.
1890’da Ankara’ya gelen Vital Cuinet, Ankara’da 4 Ermeni katolik,
2 Rum ortodoks, 1 Ermeni Gregoryen, 1 Protestan kilisesi, biri
kad›nlara ait 2 Ermeni Manast›r›, 1 Ermeni Gregoryen Manast›r›
bulundu¤unu bildirmektedir. Anafartalar Caddesi’nden Ç›kr›kç›lar
Yokuflu’na ç›karken Eski Adliye Binas›’n›n arkas›nda, bugün küçük
bir bölümü kalm›fl olan ve Aziz Klemens ad›na yapt›r›lm›fl “kapal›
haç planl›” bir kilise bulunmaktayd›. 1924 tarihli Milli Müdafaa
Vekaleti’nin haz›rlad›¤› Ankara haritas›nda, bugünkü Vak›f Eserler
Müze Müdürlü¤ü Binas›n›n bulundu¤u yerin yak›n›nda Katolik
Kilisesi ve mezarl›¤› görülmektedir. Ayr›ca bugün faal olarak
Necatibey Mahallesi Ifl›klar Caddesi Kardefller Sokak üzerin-
de Frans›z St. Thereza Katolik Kilisesi bulunmaktad›r. Frans›z
Konsoloslu¤u binas› olarak yap›lan yap›n›n üst kat›ndaki salon,
kilise olarak kullan›lm›fl, büyükelçilik binas› yap›l›p tafl›n›nca bina
tamamen kilise olarak kullan›lmaya bafllan›lm›flt›r.
Vank Manast›r›:
Amsterdam’daki Rüjksmuseum’da bulunan Ankara tablosunun
sol alt köflesinde a¤açlar aras›nda yer alan beyaz büyük bina, Vank
Manast›r›d›r. Etlik yolu üzerindeki askeri depolar›n bulundu¤u
yerde 1759 y›l›nda yap›lm›fl olan Vank Manast›r›, Ermenilere ait
büyük bir yap›d›r. Kesme taflla yap›lm›fl bu yap›n›n içinin Kütahya
çinileri ile süslü oldu¤unu Ankara’ya gelen seyyahlar anlat›rlar.407
Bizans döneminde de burada bir yerleflim oldu¤u, mimari kal›nt›lar
bulundu¤u, Manast›r›n etraf›ndaki mezarl›k kald›r›l›rken mimari
parçalarla birlikte, kitabeli baz› mezar tafllar›n›n Roma Hamam›na
getirildi¤i rivayet edilmektedir.408
227
osmanl›’da ankara

Ermeni Kilisesi:
XIX. yüzy›l sonlar›nda Binbafl› von Vincke’nin çizdi¤i Ankara
plan›nda, d›fl kalenin do¤u yamac›nda bir Ermeni kilisesi
gösterilmifltir.409 Ankara’da bu yüzy›ldaki Ermeni nüfusunun 7828’e
kadar ç›km›fl olmas›, bu yap›n›n büyük bir yap› olmas›n› gerektir-
mektedir.410 Yap›n›n mimari flekli hakk›nda bilgi edinemedik.
Rum Kilisesi:
Ankara’daki Ermeni kilisesinin yan›nda bulunan Rum kilisesi-
nin mimarisi hakk›nda fazla bir bilgi bulamad›k.411 Kilise, flehirde
XIX. yüzy›l sonlar›nda 2329 olan Rum nüfusuna yetecek bir yap›
olmas› gerekmektedir.
Nall›han Kilisesi:
Nasuh Pafla Mahallesi, ‹nk›lap Caddesi üzerinde bulunan kili-
se, üç nefli bazilikal planl›d›r. Üst örtüsü ve baz› k›s›mlar› y›k›lm›fl,
Nallıhan Kilisesi temel ve tafl›y›c› duvarlar› ayaktad›r. Ana duvarlar› moloz tafl mal-
zeme ile yap›lm›fl olup, köfle duvarlar› ve nefleri ay›ran duvarlardaki
kemer aç›kl›klar› kesme tafl ile örülüdür. ‹badet k›sm› naos, sa¤
ve sol nefler olmak üzere üç k›sma ayr›lm›flt›r. Do¤uda apsis ve
bat›da narteks k›s›mlar› k›smen ayaktad›r. Yap›n›n çat›s› tamamen
çökmüfl olup, iç k›sm›na girilemeyecek durumdad›r.
Havra (Sinagog):
Ankara’da günümüze ulaflan tek gayrimüslim mabedi,
havrad›r. Anafartalar Caddesinde Kurflunlu Camii ve fiengül
Hamam› aras›nda bulunan havra, son senelerde yenilenmifl
oldu¤undan eski fleklini kaybetmifltir. Musevi cemaati taraf›ndan
750 y›ld›r kullan›ld›¤› söylenmektedir.
Roma ‹mparatoru Augustus zaman›nda (M.Ö.63-M.S.14)
Ancyra’da Yahudi cemaatinin bulundu¤u bilinmektedir. Yine
1492’de Osmanl› Devrinde ‹spanya’dan getirilen ‹spanyol ve
Portekiz Yahudileri Ankara’ya yerlefltirildiklerinde, burada
Bizans’tan kalma Yahudileri bulmufllard›r. ‹badetlerini yapmak
üzere iki sinagog yap›lm›flt›r. Bugün Sakalar Mahallesi Birlik
Sokak No.10’da faal olarak bir Havra (Sinagog) bulunmaktad›r.
Sinagog yüksek avlu duvarlar› içinde tek katl› ve tafltan yap›lm›flt›r.
Avluya bakan pencereler yuvarlak kemerli ve oldukça büyüktür.
Pencerelerin orta yerinde üstü sivri kemerle son bulan yuvar-
lak kemerin önüne rüzgarl›k yap›lm›fl, buradan binaya girifl
sa¤lanm›flt›r. Yine avluda duvar üzerinde mermerden üzerinde
‹branice yaz›lar bulunan bir çeflme bulunmaktad›r. Dikdörtgen
Havra (Sinagog) planl› iç k›s›mda, ortada iki basamakla yükseltilmifl kenar›
ahflap korkuluklu, alt›gen bir set üzerinde kürsü bulunmaktad›r.
Kürsünün üç taraf›nda ahflap s›ralar bulunmaktad›r. Kürsünün
karfl›s›na gelen yerde, ortada dört sütuna oturan ve üzerinde
süslemeler bulunan baldaken yer almaktad›r. Oldukça süslü
olan tavan›n orta yerinde kürsü üzerine gelen yerde, iç içe geçen
alt›gen kasetli tavan göbe¤i vard›r. Üzeri alaturka kiremitli çat›
ile örtülüdür.
228
osmanl›’da ankara

SOSYAL VE
HAYR‹ YAPILAR
HAMAMLAR
Ankara’da bilinen Türk hamamlar›, genellikle Osmanl›lardan
kalm›flt›r. Kubbeli veya çat›l› soyunmal›k mekân›, ›l›kl›k denen,
fazla da genifl olmayan bir ara bölüm ve esas y›kanma bölümün-
den oluflur. S›cakl›k denilen y›kanma bölümü, ortas›nda göbek
tafl› bulunan genifl bir mekân›n etraf›na s›ralanm›fl, bir k›sm›n›n
önü aç›k eyvan, bir k›sm› oda fleklinde halvet denen mekânlar-
dan oluflmaktad›r.
Eyne Bey (‹nebey Subafl›, Eski, Ö¤le) Hamam›:
Hamam, Gazi Lisesi arkas›ndaki yolun kenar›nda yer
almaktad›r. Tek hamam olan yap›n›n duvarlar›nda iri moloz tafl;
kubbe, kemer ve tonoz gibi k›s›mlar›nda tu¤la kullan›lm›flt›r.
‹çte baz› duvarlar tu¤la kapl›d›r. Soyunmal›kta devflirme sütun
ve bafll›klar› görülmektedir. Kuzey tarafta bulunan dikdörtgen
planl› soyunmal›¤›n ortas›ndaki korint bafll›kl› dört sütun ve
kuzey duvar›nda iki konsol, kuzey güney yönünde uzat›lan iki
iri hat›l› tafl›yordu. Soyunmal›¤›n bunlara enine at›lan kirifllerle
Eyne Bey Hamamı ve içi
ahflap kurulufllu, Ankara camilerindeki gibi bir örtü sistemine (2005, A.E.)

229
osmanl›’da ankara

sahip olabilece¤i tahmin edilebilir. Ortada bir fenerlik vard›r.


Soyunmal›¤›n ortas›nda sekizgen bir havuz kal›nt›s› ç›km›flt›r.
Soyunmal›¤›n kap›s› muhtemelen bat›ya aç›l›r. Bat› ve güney
cepheler yol aç›l›rken ortaya ç›km›flt›r. Bat› cephe oldukça bozul-
mufl olmas›na ra¤men, tafllar›n etraf›n›n tu¤la ile çevrildi¤i baz›
yerlerde görülmektedir. Do¤u ve kuzey cepheler kapal›d›r.
Soyunmal›¤›n do¤u taraf›ndaki tamamen tu¤la ile yap›lm›fl
kap›yla ›l›kl›¤a geçilir. Kare planl›, ›l›kl›k baklaval› kasna¤› olan
bir kubbe ile örtülüdür. Il›kl›¤›n bat›s›ndaki kubbeli iki mekan,
helâ ve trafll›k olmal›d›r. Il›kl›¤›n güney bat› köflesinden bir kap›
ile s›cakl›¤a geçilmektedir. S›cakl›k, ortadaki bir ana kubbenin
dört yönde birer eyvan ve aralar›nda kubbeli dört halvetten
oluflmaktad›r. Orta kubbeye mukarnas, halvet kubbelerine üçgen
kuflaklarla geçilmektedir. Daha geride külhan ve su deposu yer
al›r. Eyvanlar beflik tonozludur. Hamam›n güneyinde yer alan
külhan›n üstündeki su deposu, beflik tonozludur.
Hamam, 804/1405 tarihli vakfiyeye göre I. Murad’›n
subafl›lar›ndan Eyne Bey’in Bal›kesir’deki zaviyesine gelir getir-
mek üzere yapt›rd›¤› alt› hamamdan birisidir.412 Hamam›n
yap›m›nda Melike Hatun para yard›m›nda bulundu¤undan,
gelirden düflen pay›n› Ankara’daki hayrat›na vakfetmifltir.413
Eyne Bey Hamam›n›n 933 / 1527 y›l›nda harap oldu¤u,414
990 / 1582 tarihinde el-Hac Sinan Efendi taraf›ndan onar›larak
Eyne Bey Hamamı ve içi hizmete aç›ld›¤› ve “Ö¤len Hamam›” diye an›ld›¤›na dair belge-
(2005, A.E.)
ler bulunmaktad›r.415 Uzun zaman kullan›lmayan hamam harap
olmufl, 1928’den önce Ankara Belediyesi taraf›ndan bir ara gaz
deposu olarak kullan›lm›flt›r.416
Hamam›n hazine ad›na tescil edilen mülkiyeti, daha sonra
Vak›flar Genel Müdürlü¤üne geçince, 1992 y›l›nda temizlenerek
haz›rlanan projesine göre onar›larak kullan›ma aç›lm›flt›r.
K›z›lcahamam Sey Hamam›:
‹lçenin Güvem Beldesi, Kise Köyü’nde bulunan hamam,
kad›nlar ve erkekler bölümlerinden oluflmaktad›r. Hamam, Roma
Döneminden kalan havuzun temelleri üzerine, Osmanl› devrinde
Sey Hamamı ve akarı kesme tafl kapl›, moloz tafl dolgulu kagir bir yap› olarak örülmüfl,
(2005, A.E.)
duvarlar›n üzeri çat›yla kapat›larak kapl›ca oluflturulmufltur.
Erkekler bölümü kare planl›, çat›l› bir soyunmal›k bölümü
ile kare planl›, kubbeli y›kanma bölümünden oluflmaktad›r.
Soyunmal›k bölümünün üzeri beton bir çat› ile örtülüdür. Kad›nlar
bölümü, erkekler bölümü gibi iki mekandan oluflmaktad›r.
Soyunmal›k bölümü yamuk dikdörtgen planl› ve beton bir çat› ile
örtülüdür. Hamam›n kare planl› y›kanma bölümü kubbe ile örtü-
lüdür. Soyunmal›k bölümüne kemerli bir kap› ile geçilmektedir.
Hamam XV. yüzy›lda yörede t›mar sahibi ‹skender Bey’in417 Musa
isimli o¤lundan torunu Hasan fieyh taraf›ndan onar›larak, kapl›ca
olarak insanlara hizmet etmesi için vakfedildi¤i ve daha sonra
buras›n›n zaviyeye döndü¤ü, hatta bir han ve köprü yap›ld›¤›na
230
osmanl›’da ankara

dair çeflitli arfliv kay›tlar› tesbit edilmifltir.418 Hamam›n Türk


dönemindeki inflas›n› XV. yüzy›la tarihlemek mümkündür.
1977 y›l›nda Ankara Üniversitesi Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesi
Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Cevdet Bayburtluo¤lu, Prof. Dr.
Coflkun Özgünel ile merhum Prof. Dr. Y›lmaz Önge taraf›ndan
kaz› çal›flmalar› yap›lm›flt›r.
Karacabey Hamam›: Karacabey Hamamı
Talatpafla Bulvar›nda, ismini verdi¤i Hamamönü semtin-
de yer alan Karacabey Hamam›, kad›nlar ve erkekler için çifte
hamam olarak yap›lm›flt›r. Her iki bölüm yan yana uzan›r. Kare
planl›, soyunmal›klar kerpiç duvarl›, çat›l›, di¤er bölümler moloz
tafl duvarl›, tu¤la üst örtülüdür. Güney cephe, tu¤la hat›ll›, kesme
tafl kapl›d›r. Üst örtü halen beton mozaik kapl›d›r.
Cadde kenar›ndaki erkekler k›sm›n›n soyunmal›¤›,
kad›nlar›nkinden küçük, s›cakl›¤› ise büyüktür. Soyunmal›k duvar-
lar› s›val›, piramidal çat›lar› ortada fenerliklidir. Hamam›n erkek-
ler k›sm›n›n girifli caddeye aç›l›r. Bu cephede kap›n›n sa¤›nda iki,
solunda bir pencere vard›r. Bat› cephesinde erkekler k›sm›n›n
üç penceresi ve kad›nlar k›sm›n›n kap›s› yer al›r. Soyunmal›k
içinde kenarlarda ahflap soyunma kabinleri, ortada f›skiyeli
havuzlar› vard›r. Hamam›n içindeki duvarlar ve zemini mermer
kaplanm›flt›r. Üstten, daire, çokgen ve y›ld›z flekilli ›fl›kl›klarla
ayd›nl›k sa¤lanm›flt›r. Kad›nlar k›sm›na göre daha süslü yap›lan
erkekler k›sm›nda, so¤uklu¤un do¤usundaki kemerli bir kap›
ile ›l›kl›¤a geçilir. Dikdörtgen planl› bu mekan› örten kubbeye
üçgenlerle geçilmifltir. Il›kl›¤›n bat›s›ndaki iki kap›dan sa¤daki
s›cakl›¤a, soldaki helâ-t›rafll›k bölümüne geçilir. Dikdörtgen
planl› bu k›sm›n üst örtüsü, üçgenlerle geçilmifl bir kubbedir.
S›cakl›k, dört eyvanl› plan flemas› göstermektedir. Eyvanlardan
ilkine yandan bir kap› ile girilir. Eyvan›n ön k›sm› aynal› tonozlu-
dur. Karfl›daki bir kap› ile de hamam›n özel halvetine geçilmekte-
dir. Köflelerdeki mukarnaslarla kareden sekizgene geçilen bu hal-
vetin kubbesinin ete¤i de mukarnaslarla süslü olup, merkezin-
deki y›ld›z planl› göbekte yine y›ld›z flekilli ›fl›kl›klar vard›r. Girifl
eyvan›n›n gerisindeki önü aç›k halvetin kubbesine üçgenlerle Karacabey Hamamı içi
geçilmifltir. S›cakl›¤›n ortas›nda sekizgen bir göbek tafl› yer al›r.
Sekizgen kasnakl› kubbeye köflelerdeki mukarnaslarla geçilmek-
tedir. Sivri kemerlerle orta mekana aç›lan di¤er eyvanlar, giriflteki
gibi önde aynal› tonozlu, geride kubbelidir. Kubbeler üçgen
geçifllidir. Eyvanlar orta mekana sivri kemerlerle aç›lm›flt›r. Bu
kemerlerin kaideleri mukarnas süslemelidir. Do¤udaki eyvan›n
iki yan›nda kubbeli birer halvet bulunmaktad›r. Halvet kubbeleri-
ne pandantiflerle geçilir. Soldaki halvetin kuzey duvar›nda s›cak
su deposuna bak›lan bir aç›kl›k vard›r.
Kad›nlar k›sm›n›n geniflçe soyunmal›¤›n›n bat› duvar›n›n güney
köflesinde helâ k›sm›, kuzey taraf›nda girifl kap›s› yer al›r. Kad›nlar
k›sm› da simetrik bir plana sahiptir. Kubbeyle örtülü s›cakl›¤›n›n orta
231
osmanl›’da ankara

mekan›n›n iki yan› beflik tonozla örtülüdür. Güneybat› köflesindeki


çapraz tonozlu ›l›kl›ktan kuzey eyvan›na geçilir. Yan eyvanlara göre
daha dar olan kuzey eyvan›n›n önü beflik tonoz, gerisi küçük bir
kubbe ile örtülüdür. Bu eyvan›n di¤er taraf›ndaki halvet de çapraz
tonozludur. S›cakl›¤›n do¤usundaki yan yana iki halvet kubbeyle
örtülüdür. Kubbeleri pandantif geçifllidir. Hamam›n do¤usundaki
betonarme külhan bölümü, s›cak ve su deposundan baflka kuzeyi-
Şengül Hamamı ni de so¤uk su deposu kuflatmaktad›r. 1979 y›l›nda y›kanma k›sm›
onar›lan hamam›n, soyunmal›k k›sm› da bir kaç y›l sonra onar›larak
hizmete aç›lm›flt›r. Hamam halen faal durumdad›r.419
fiengül Hamam›:
Anafartalar Caddesi, Çocuk Esirgeme Kurumunun alt›nda
yer alan çifte hamamd›r. Do¤usu tepe olan hamam›n üç yönü
aç›kt›r. Kuzey güney yönünde uzanan hamam›n erkekler k›sm›
kuzeyde, kad›nlar k›sm› güneydedir. Soyunmal›k duvarlar› moloz
tafl örgülüdür. Çok say›daki pencerelerde ve köflelerde flafl›rtmal›
kesme tafl kullan›lm›flt›r. Bat›ya bakan beden duvarlar›, kesme
tafl kapl›d›r. Y›kanmal›k k›sm›n›n üstü beton mozaikle kapl›d›r.
Erkekler k›sm›n›n soyunmal›¤›na kuzeydeki kemerli bir kap› ile
girilir. Kare planl› soyunmal›kta iki katl› kabinler bulunur. ‹çinde
sekizgen havuzu vard›r. Üst kat sekizgene döndü¤ünden, ortadaki
alan fenerlik yerine, Ba¤dadi bir kubbe ile örtülmüfltür. Üstü ala-
turka kiremit kapl›d›r. Ayn› flekilde kad›nlar k›sm› soyunmal›¤›n›n
da sekizgen kasnakl› ba¤dadi kubbesi vard›r. Erkekler k›sm›n›n
soyunmal›¤› kad›nlar›nkine göre daha güzeldir.
Soyunmal›ktan kemerli bir kap› ile geçilen dikdörtgen planl›
›l›kl›¤›n üstü, oval bir kubbeyle örtülüdür. Girifle göre, sa¤da tonozlu
hela, solda kubbeli t›rafll›k mekan› bulunmaktad›r. Ortadan bir kap›
ile girilen s›cakl›¤›n ortas›nda kare bir göbek vard›r. Üç yana kubbeli
birer eyvan› olup, sivri kemerlerle ortaya aç›lan eyvanlar, kubbelidir.
Üç köflede birer halvet yer almaktad›r. Giriflin karfl›s›ndaki eyvan›n
iki yan›ndaki kubbeye mukarnas kavsaral› mihrap üstü gibi bir
elemanla geçilmifltir. Giriflin solundaki halvet bir dehlizden sonra
tonoz örtülü mekan olup, içinde derin bir havuz yer almaktad›r.
Halvet kap›lar› sivri kemerlidir. Üstlerinde mukarnasl› birer al›nl›k
görülür. Sonradan y›kanma kabinlerine bölünen eyvanlar›n kemer
bafllang›çlar›nda malakâri süslemeler yap›lm›flt›r.
Güneybat› köfledeki üçgen al›nl›kl› bir kap›dan sonra, tonozlu
bir koridorla ulafl›lan kad›nlar k›sm› soyunmal›¤›n›n bat›s›ndan
kubbeli genifl ›l›kl›¤a geçilir. Karfl› tarafta helâ ve t›rafll›k yan
yana s›ralan›r. Il›kl›¤›n kuzeyinden bir kap› ile s›cakl›k mekan›na
geçilir. Erkekler k›sm›na göre dahâ genifl bir alan› kaplayan
kare planl› kubbeli orta mekan›n do¤usunda ve kuzeyinde, birer
kubbeli eyvan ile eyvanlar›n iki yan›nda toplam üç halvet yer
almaktad›r. Kad›nlar k›sm›n›n kubbeleri pandantif geçifllidir.
Hamam›n her iki k›sm›n›n s›cakl›¤› boyunca uzanan su deposu-
nun gerisinde külhan bulunmaktad›r.
232
osmanl›’da ankara

Kitabesi olmayan hamam› ‹shak Pafla yapt›rm›flt›r. Bu bilgiye


göre yap›, XV. yüzy›l›n ikinci yar›s›na tarihlendirilir.420 Daha sonra
Ankaravî Mehmed Emin Efendi taraf›ndan sat›n al›nm›fl olmal› ki,
XVII. yüzy›ldaki fleri sicil kayd›nda onun vak›flar› aras›nda görül-
mektedir.421 Hamam›n soyunmal›k k›s›mlar›n›n XIX. yüzy›lda
yeniden yap›ld›¤›, mimari fleklinden anlafl›lmaktad›r.
Hasan Pafla Hamam›:
Hasan Paşa Hamamı
Hükümet Kona¤› yak›nlar›nda, Belk›s Minaresi diye an›lan (BELKO)
Jülyen Sütununun dibinde bulunan hamam, Hükümet mey-
dan› aç›l›rken y›k›lm›flt›r. Çifte hamam olup, y›k›lmadan önceki
foto¤raflar› ve ayn› yerde bulundu¤u söylenen Cenabî Ahmed
Pafla Hamam›n›n bir plan› mevcuttur.422
Vakfiye kayd›na göre buradaki hamam, Hasan Pafla’ya ait
olmal›d›r. Karacabey Hamam›nda oldu¤u gibi kad›nlar ve erkek-
ler k›sm› birbirine bitiflik olan hamam›n, tu¤la ile örülmüfl kub-
beleri olan büyük soyunmal›k bölümleri, do¤uda yer al›yordu.
S›cakl›k bölümleri birbirine bitiflik olup, bat›daki su deposu ve Tahtakale (Kaledibi)
külhan› müflterek idi. Ayr›ca kuzeyde bir de so¤uk su deposu Hamamı (BELKO)
vard›. Il›kl›k ve s›cakl›klar› kubbelerle örtülü olan hamamda,
hangi taraf›n kad›nlara, hangi taraf›n da erkeklere ait oldu¤unu
tespit edemedik. Hasan Pafla’n›n 914 /1508 tarihli vakfiyesin-
de, Akflehir’de yapt›raca¤› imaretine Ankara’da “Belk›s mina-
resi civar›ndaki çifte hamam ve Karya¤d› suyunda Uzunoluk
de¤irmenini vakfetmifltir.”423 Buna göre hamam, 1508 M. y›l›ndan
önce yap›lm›flt›r. Daha sonra Ankaravi Mehmed Emin Efendi
taraf›ndan 1673 y›l›nda sat›n al›narak, kendi vak›flar›na gelir geti-
recek akar aras›na kat›lm›flt›r.424 Hasan Pafla Hamam›n›n 1820
y›llar›nda tamir edildi¤ine dair belgeler mevcuttur. Ancak bel-
gelere göre onar›m masraflar›, hamam›n gelirinden fazla olmas›
sebebi ile sürekli olarak zarar eder durumdad›r.425
Tahtakale (Kaledibi) Hamam›:
Ulus Hali civar›nda bulunan Tahtakale Hamam›, Sulu Han›n
yan›nda idi.426 Anadolu Beylerbeyi ‹shak Pafla taraf›ndan 1461/2
y›l›nda çifte hamam olarak yapt›r›lm›flt›r. Muhtemelen Tahtakale
Hamam›, yine ‹shak Pafla’n›n yapt›rd›¤› fiengül Hamam› ile ben-
Tahtakale yangınında
zer bir yap› olmal›.427 ‹shak Pafla Vakf›’n›n mali s›k›nt›ya düflmesi Tahtakale Hamamı harab
sonucu, bu hamamlar sat›lm›fl olmal›d›r.428 olmuştur. (VEKAM)
Abdülhadi Efendi Vakfiyesinde hamam›n arsas›n›n, ‹shak
Pafla Vakf›’na senelik 3000 akçe mukataal› oldu¤u bildirilmek-
tedir. Bir mahkeme ilâm›ndan, hamam›n 1092/1681 tarihli
keflif hüccetinde külliyen harap oldu¤u, onar›m›na da vak›f
yönetimince izin verilmedi¤i, bu nedenle mütevelli taraf›ndan
hamam›n enkaz olarak H›z›r A¤a’ya 1200 kurufla sat›ld›¤›, onun
da geliri kendisi için olmak üzere hamam› yeniden infla ettirdi¤i
anlafl›lmaktad›r.429 Bu belgenin devam›nda H›z›r A¤a vefat edince
o¤lu Mustafa Paflan›n bir müddet hamam› kulland›ktan sonra,
1111/1699-1700 y›l›nda Abdülhadi Efendi’ye satt›¤› kay›tl›d›r.
233
osmanl›’da ankara

Sulu Han ve Haseki Camii ile beraber Tahtakale Hamam›n›n


ahflap soyunmal›¤›, s›cakl›k kubbeleri eski resimlerde görülmek-
tedir.430
Hamam, 1927 y›l›nda meydana gelen Tahtakale Çarfl›s›
yang›n›nda hasar görünce Belediye taraf›ndan y›kt›r›lm›fl, Farsça
yaz›lm›fl kitabesi Etnografya Müzesine tafl›nm›flt›r.431
Beypazar› Beyo¤lu Hamam›:
Beytepe Mahallesi, Eski Hamam Sokak No. 5’te bulunan
yap›n›n duvarlar› kesme tafllardan yap›lm›fl ve d›fltan s›vanm›flt›r.
Çifte hamam olan hamam›n, kad›n ve erkekler k›sm› benzer plan
özellikleri gösterir. Bütün mekanlar kare planl› olup, üzerleri
pandantif veya tromplarla geçilen kubbelerle örtülüdür. Yan›nda
depo, alt›nda kazan vard›r. Orijinal mimari özelliklerini kaybetti¤i
anlafl›lmaktad›r. Külhan kemerinde belli olan kal›n harçl› tu¤la
iflçili¤i Bizans Sanat›n›n yans›mas›d›r.
Beypazar› Rüstem Pafla Hamam›:
Cumhuriyet Mahallesi, Pafla Hamam› mevkiinde bulunan
yap›, tek hamam olarak yap›lm›flt›r. Düzgün kesme tafl ve moloz
kullan›larak hamam yap›lm›flt›r. Kare planl› soyunmal›k k›sm›
tamamen yenilenmifl, üstü ahflap kirifller üstüne kaplanm›fl beton
tavanla örtülü olup, bu k›sm›n ortas›nda bir havuz yer al›r. Soldaki
kap›yla üstü kubbeyle örtülü s›cakl›k k›sm›na geçilir. Kuzeyindeki ve
güneyindeki ›l›kl›k hücrelerinin üstleri pandantifli kubbelerle örtü-
lüdür. Bat›da ise büyükçe bir külhan yer al›r. Yap› büyük de¤iflikli¤e
u¤ram›flt›r. Kerpiç duvarlar›n yerini beton duvarlar alm›flt›r. S›cakl›k
k›sm›n›n üstü eskiden ahflap tavanla örtülüymüfl.
Vak›f kay›tlar›ndan Hamam›n, Veziriazam Rüstem Pafla
taraf›ndan XVI. yüzy›lda yapt›r›ld›¤› anlafl›lmaktad›r.432
Kalecik Cuma Mahallesi Hamam›:
Ahiler mahallesinde, tek hamam olarak yap›lm›flt›r. Tafl duvar
örgülü ve üzeri s›val›d›r. Dikdörtgen bir alan› kaplayan hamam›n
girifli, güney yönündedir. Hamam›n üzerini örten kubbecikler
kiremit ve kireçle yap›lm›flt›r. Bu kubbeciklerde küçük ayd›nl›k
delikleri vard›r. Duvarlar üzerindeki yüzeysel kemerler silmelidir.
Sade görünümlü hamamda süsleme ve kitabeye rastlanmam›flt›r.
Hamam› yap›m tarihi XVIII. yüzy›l olmal›d›r.433
Kalecik Eski (Çarfl›) Hamam›:
Ahiler Mahallesinde çifte hamam olarak yap›lan hamam, kaba
yonu tafl› ve tu¤la ile infla edilmifltir. Harap haldeki hamam›n her
iki taraf›n›n da soyunmal›¤› bulunmamaktad›r. Hamam›n iki
bölümü aras›ndaki duvar bir yerde aç›larak birlefltirilmifl, kuzey
taraf›n ›l›kl›k k›sm›na ait iki mekan›, kap›s›n›n kapat›lmas› ile
büyük bölümden ayr›lm›flt›r.
Asl›nda hamam›n güneyi kad›nlar, kuzey taraf› erkeklere ait
bölümler olmal›d›r. ‹ki bölümün de s›cakl›klar› ortada kubbeli,
göbek tafl› olan birer mekan, bu mekanlar›n iki yan›nda birer
234
osmanl›’da ankara

eyvan ve do¤u taraflar›nda ikifler halvet hücresi bulunmakta,


halvetlerin arkas›nda üstü y›k›k su deposu yer almaktad›r.
Hamam›n bütün bölümleri ço¤unlukla mukarnas geçiflli
kubbeyle, koridorlar ve bir iki bölüm tonozla örtülmüfltür.434
Hamam, muhtemelen Çandarl› ‹brahim Paflan›n ‹stanbul, Iznik
ve Kastamonu’daki hayratlar› için yapt›r›lm›fl olmal›d›r.435
Bugün kubbeleri d›flardan zorla alg›lanabilen hamam, asl›
hüviyetini kaybetmifltir. Çok bak›ms›z durumdaki yap›, depo ola-
rak kullan›lmaktad›r.

ZAV‹YE, ‹MARET, AfiEVLER‹ VE TÜRBELER


Tarihi oldukça eskilere inen zaviyeler, flehir, kasaba ve köyler-
de veya yollar üzerinde kurulan; tasavvufi bir disipline tabi ola-
rak bir fleyh yönetiminde, gelip geçen yolcular›n bedava misafir
edildikleri müesseselerdir. Osmanl› devri sonlar›na do¤ru tekke,
zaviye ve imaret bazen ayn› manada kullan›l›yor, bazen de ima-
ret; büyük zaviyeler veya sadece aflevleri için, zaviye de küçük tek-
keler için kullan›l›yordu. Bu tasavvufi tesislerin, kurucular› veya
unutulamayan fleyhleri için yap›lan türbeler, onlar›n tamamlay›c›
bir parças› olur. Ço¤unlu¤u günümüze ulaflmayan zaviyelerin
genellikle sadece türbeleri ayakta kald›¤›ndan, bunlar›n yerleri
türbelere göre belirlenebilmektedir. Bu yönüyle türbeler konusu
zaviyeler ve imaretlerle birlikte ele al›nmas› gerekmektedir.
‹maretler ilk olarak Osmanl› devrinde ortaya ç›kar. Dar manas›
ile fakirler ve medrese talebelerine bedava s›cak yemek da¤›tmak
üzere kurulmufl aflhanelere, imaret denilmifltir. ‹kinci olarak,
camiler için imaret denilmesinden baflka, külliye kelimesi yerine
de imaret kelimesi kullan›l›r. Cami, medrese, tabhane, darüflflifa,
kervansaray, türbe, mekteb gibi yap›lardan oluflan pek çok kül-
liyenin ana yap›s› olan camilerin kitabesinde, “imaret” kelimesi
kullan›l›r.436 Buna göre imareti, külliye ve külliyenin içinde veya tek
yap› olarak aflhane manas›nda da kullanmak gerekmektedir.
Osmanl›larda ilk imareti Orhan Gazi, ‹znik ve Bursa’da
yapt›rm›flt›r.437 ‹znik ‹maretinin aç›l›fl›nda bizzat kendisi afl
da¤›tan Orhan Gazi’den sonra II. Murad, Ergene Köprüsü ve ima-
retini yapt›rarak, buradaki aç›l›fl merasiminde, misafirlere yemek
da¤›t›m› yapar. Batakl›k bir yerde yap›lan bu imaret ve köprü ile
Uzunköprü Kasabas› meydana gelir.438 ‹znik’teki I. Murad ‹mare-
tinde günde 2000 kifliye, ‹stanbul Fatih ‹maretinde günde 1650
kifliye, Edirne II. Bayezid ‹maretinde ise her gün 1400 kifliye iki
ö¤ün s›cak yemek veriliyordu. Istanbul’da XVIII. yüzy›l sonlar›nda
imaretlerden 30.000 kifli iki ö¤ün yemek al›r.439 ‹maretler bir
fleyh yönetiminde vekilharç (g›da al›m›na nezaret eden), kâtib
(gelir ve giderleri kaydeden), nakib (da¤›t›c›), bevvab (kap›c›),
hazine emini, sarf emini, kilârî (ambar memuru), ferrafl, kayy›m,
çera¤dar (imaretin tamam›n›n bak›m ve temizli¤ini yapan), nak-
kad-› kendüm (kalburcu), nakkad-› erz (ay›klay›c›), siracî (kandil
235
osmanl›’da ankara

yakan), hadim-i me’kel (sofra hizmetlisi), kasefluy (bulafl›kç›),


hattab (oduncu), ser tabbah (aflç›bafl›), tabbah, habbaz (ekmek-
çi) ve vezzan-› imaret (kantarc›) gibi görevliler vard›r.440
Anadolu’nun pek çok flehrindeki imaretler, bulundu¤u mahal-
lelere de ismini verir. ‹maretler bulunduklar› yerlere göre de¤iflik
mimari planlarda olmakla birlikte, Osmanl›larda “zaviyeli veya
kanatl› camiler” denilen ters “T”yi and›ran tipteki yap›lar›n say›s›
oldukça çoktur. Bu tipteki yap›lar›n ço¤unlu¤unda minber olup,
cami olarak kullan›l›r. Camiler k›sm›nda anlat›lan Celâleddin
Karacabey’in bu tipte Ankara’da yapt›rd›¤› ‹maret Camii günü-
müze kadar gelir.
Eski Ankara’dan günümüze gelen tekke ve zaviye azd›r. fiehrin
tarihini ve eserlerini anlatan pek çok eserde de bu konuya
de¤inilmekten kaç›n›lm›flt›r. Konu ciddi olarak araflt›r›ld›¤›nda,
Ankara’n›n tasavvufi hareketler bak›m›ndan önemli bir flehir
oldu¤u ortaya ç›kar. Ankara, yap›lan sosyal, kültürel ve dini
tesislerle mamur edilmifltir. Önceleri tekke ve zaviyelerle halka
yap›lan yard›m mekanlar›na daha sonra bir de imaret yap›lar›
eklenmifltir.
Zaviyelerin büyük bir k›sm›n›n etraf›ndaki arazilerde, bizzat
dervifller taraf›ndan tah›l, sebze ve meyve yetifltiriliyor, civardaki
meralarda s›¤›r ve davar besleniyor, elde edilen gelirin bir k›sm›
zaviyelerin bak›m ve tamirine, bir k›sm› dervifller ve misafirlerin
yiyip içmelerine, bir k›sm› ile de hizmetlilerin ücretleri ödeniyor,
geriye kalan› ise vakf›n evlatlar› aras›nda paylaflt›r›l›yordu.441
Halk›n duydu¤u yo¤un ilgi sebebiyle unutulamayan türbe
ve kabirler vard›r. Bunlar›n bir k›sm›n›n as›l flekli bozulmufl, bir
k›sm› tamamen y›k›l›p gitmifl, çeflitli vak›f kay›tlar› ve tarihi kay-
naklardan isimlerini bildi¤imiz baz› türbeleri hat›rlad›ktan sonra
di¤er türbeleri tan›tmaya çal›flaca¤›z.
Çankaya Yakup Abdal Köyünde Yakup Abdal Türbesi, Bala ilçe
merkezi Kartaltepe mevkiinde mezar› bulunan ve halk aras›nda
Horasan eri olarak bilinen Kartal Dede, Kalecik’te Al›ço¤lu
Türbesi, Beypazar›’nda ‹vaz Baba veya Ayvafl›k Dede mezar›,
Kazan, Tekke Köyü, Turasan fiereflikoçhisar’da Hac› Enbiya Türbesi, Ankara’da Dumlup›nar
Bey Türbesi (2005, A.E.) mevkiinde y›k›lan Arapdede Türbesi ve Hac› Said Türbesi, Melike
Hatun Türbesi, Seccade Sultan Türbesi, Samanpazar›nda fieyh
Hüseyin Nakflibendi Türbesi, Mamakta Karaa¤aç (Alt›a¤aç) Dede
halk aras›nda ziyaret edilen yerlerdir.
Turasan Bey Tekkesi ve Türbesi:
Kazan ilçesi Tekke Köyü’nde bulunan türbenin yerinde,
Turasan Be¤ bin Duman A¤a taraf›ndan kurulan zaviyenin, Evâil-
i fievval 526/Eylül 1423 tarihli Ye¤en Bey diye meflhur H›z›r Bali
ad›na düzenlenmifl vakfiyesi vard›r. Asl› Arapça olan vakfiyede
gelir kaynaklar›; Ankara’da Bendderesinde bulunan Turasan
Hamam›n›n yar› hissesi, bu hamam›n yan›ndaki karl›¤› da olan
buzluk, Kalaba’da üzüm ba¤›, Çakmak Divan›na tabi Bahçekavak
236
osmanl›’da ankara

Köyü (fiimdi Beyköyü), Çakmak Divan›na tabi Sar› Yalak Köyü,


Çakmak Divan›na tabi Firuz Köyü, Çakmak Divan›na tabi Çeklik
ve Viranc›k Köyü, Erdem Divan›na tabi Afla¤› Güme¤e Köyü,
Erdem Divan›na tabi Ba¤viran Köyü, Pazar Divan›na tabi Ovakay›
Köyü, Mürtet Ovas› Nahiyesine tabi, Yuntlant Köyü, Yabanabad
Nahiyesine tabi A¤cain Köylerinin geliri olup, bu gelirleri Çakmak
Nahiyesi A¤cakavak Köyünde ayd›n ve flerefli bir yerde yapt›rd›¤›
cami, zaviye ve kendine ait türbesinin gideri için vakfetmifltir.
“Vakf›n gelirlerinin önce rakabenin (akar yap›lar) tamir ve ter-
mimine, y›k›lan yerlerin yap›lmas›na, bozulan yerlerin ›slah›na,
eskiyenlerin yenilenmesine sarf olunur. Öyle ki bakan kimse
onda bir kusur görmeyecek surette bak›m›na dikkat ederler.
Zaviyenin kap›s› daima aç›k bulunacakt›r. Giren girer, ç›kan
ç›kar. ‹steyen misafir olur gider, dileyen mücavir olarak kal›r.
Geceyi geçirmek isteyen yatar, gitmek isteyen gider. Oradan
misafir kovulmaz, azarlanmaz, men olunmaz, nas›l isterse öyle
yapar. Misafire tabi olunur.
Zaviyede günde iki defa yemek piflirilir. Misafirler mukim,
mücavir olanlar ondan yerler. Orada binek hayvan› ile misafir
gelir ise hayvana da alaf verilir. E¤er flanl› flerefli bir kimse misa-
fir olarak gelirse, onun flan›na lay›k suretle en güzel flekilde ona
izaz ve ikram olunur.
Güzel yüzlü, güzel huylu, iyi geçim ehli zahit hür kimse fleyh Turasan Bey Türbesi güney
tayin olunup, ona mütevellinin münasib gördü¤ü ve flan›na cephe (2005, A.E.)

237
osmanl›’da ankara

lay›k nisbette bir maafl verilir.” fleklinde zaviyenin iflleyifli tarif


edilmifltir. 442
Turasan Bey, Eylül 1421 tarihinde vefat etmifl, vefat›ndan önce,
yapt›rd›¤› hay›r eserlerinin vakfiyesinin ilk fleklini haz›rlatm›fl, k›z
kardefli Fatma’n›n o¤lu Ye¤en Bey diye meflhur H›z›r Bali’yi
vakf›na mütevelli olarak tayin etmifltir. Vefat›ndan sonra 6 Eylül
Turasan Bey 1423 tarihinde vakf›n kuruluflu tescil edilmifltir.
Türbesi kitabesi
(2005, A.E.) Turasan Bey, hayli yekûn tutan gelir kaynaklar›n› amme
menfaatine vakfedip, vakf›n sahip ve yöneticisini tayin eder-
ken, kendi ad›n› de¤il de, o¤lu olmad›¤›ndan, ye¤eninin ad›n›
vermifl olmal›d›r. Turasan Bey, Osmanl› döneminde ve bilhassa
Osmanl›lar ad›na, bölgenin bir bölümünün, ilhakla elde edilmifl
ilk sahibi olarak, memleketi imar, ihya ve iskân etmek flartiyle,
ilk mülkiyet berat›n›, temliknâmesini de I. Murad’dan alm›flt›.
Bildi¤imiz kadar›yla bir k›z› d›fl›nda baflka çocu¤u olmam›flt›.
K›zkardefli Fat›ma Hatun’un H›z›r Bali ad›nda bir o¤lu vard›, onu
evlat edindi. Ye¤eni yetiflkin yafla gelip kendi ihtiyarlad›¤›nda da
önünde iki seçenek vard›. Herhangi bir fley yapmamak -ki sonu-
cu ›rsî intikal olacakt›- veya mal›n› vakfetmek. ‹kincisini seçti.
Mülkiyetinde olan emlâk ve arazisini ye¤eni ad›na vakfetti ve
vakf›n kendinden sonraki idaresini ona b›rakt›. Vak›f mülk ve arazi-
lerin yönetimi, 1922’ye kadar Ye¤en Bey ahfad›n›n elinde kald›.
Vak›f kurucular›n ileri yafllarda olmalar› genellemesinden
hareketle Turasan Bey’in bu bölgeyi, Y›ld›r›m Bâyezid (1389-
1402), hattâ belki Ankara’n›n Osmanl› devletine ikinci ve nihaî
ilhak›n› (1360) aksettirdi¤i anlafl›lan, ama bugün elimizde bulun-
mayan ilk tahriri müteakip, I. Murad (1362-1389) devri sonlar›nda
mülk edindi¤ini, ya da mülkü iken vakfetti¤ini söyleyebiliriz.443

Türbenin giriş kapısı


(2005, A.E.)

238
osmanl›’da ankara

Günümüze zaviyeden Turasan Türbesi ve yan›ndaki camisi


gelmifltir. Yap›m›nda tafl ve tu¤la birlikte kullan›lan türbe, kagir
bir yap›d›r. Türbenin kare planl›, kübik gövdesi üzerine sekiz-
gen bir kasnak oturtulmufl, onun da üzeri piramidal bir külahla
örtülmüfltür.
Türbenin beden duvarlar›nda iri, renkli tafl ve tu¤la kullan›lm›flt›r.
Kuzeyde kap›s›, di¤er üç yönde dikdörtgen birer penceresi vard›r.
Güneydeki pencerenin üstünde tu¤ladan sa¤›r bir kemer vard›r.
Sade birer silme ile biten beden duvarlar› üstündeki sekizgen kas-
nak, tek s›ra kirpi saçakla bitmekte, her cephesinde sivri kemerli
birer pencere yer almaktad›r. Genifl kemerli bir nifl içindeki özgün
girifli, iki renkli taflla yap›lm›fl sivri kemerli bir aç›kl›kt›r. Kap› üstün-
de yap›m kitabesi bulunmaktad›r. Kare planl› iç mekan, köflelerde Şeyh İzzeddin Türbesi
tromplarla geçilen bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasna¤›ndaki (2005, A.E.)
pencerelerle ayd›nlan›r. Kubbenin ortas›nda bir y›ld›z motifi vard›r.
Türbenin kitabesi
1-Ammere haze’l-ravzat’ül-emir’ül-kebir Turasan bey
2-bin Duman A¤a fi flehri Ramazan sene erbaa iflrin ve semani mie
(Ramazan 824 / Eylül 1421)
Kitabesine göre türbe, Eylül 1421 tarihinde ölen Duman
A¤a’n›n o¤lu büyük emir Turasan Bey için yap›lm›flt›r.444 Türbede
Turasan Bey, k›z kardefli Ayfle ve ye¤eninin mezarlar› vard›r. Yap›,
Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce 1990 y›l›nda onar›lm›flt›r.445
fieyh ‹zzeddin Zaviyesi ve Türbesi:
Bu zaviye fieyh ‹zzeddin446 taraf›ndan, biraz yak›n›ndaki cami-
si ile birlikte yapt›r›lm›flt›r. Mimari flekli hakk›nda fazla bilgimiz
olmayan zaviyenin binas› y›k›lm›fl, Cumhuriyet devrine sadece
türbesi gelmifltir. Ancak türbe de 1930’lu y›llarda y›k›lm›fl, yerine
sonradan betonarme bir türbe ve eklentiler yap›lm›flt›r. Türbe,
avlu duvar›ndaki kitabeye göre, XV. yüzy›l ortalar›nda (752 / 1351
y›l›nda) ilk defa yap›lm›flt›r. Zaviyedar ve mütevellisi Hac› Bayram-›
Veli sülalesinden olup, 1178 /1765 tarihli bir belgede Musa Efendi
ölünce Tayyib Baba zaviyenin mütevellisi olmufltur.447 Ebu İshak Zaviyesi-Şeyh
Mehmed Türbesi (1998, A.E.)
Ebu ‹shak Zaviyesi-fieyh Mehmed Türbesi:
Ulucanlar’dan ‹ki fierefeli Camiye ç›kan Mermerli Sokak
giriflinde bulunan bu zaviye, Halvetilere ait idi.448 Son devirlere
kadar yaflayan zaviyeden günümüze, kerpiç bir türbe kal›nt›s›
gelmifltir.449
‹çinde dört adet mezar bulunan türbedeki mezarlar›n biri,
zaviyeyi kuran Alemdar ad› ile yad edilen Seyyid Ahmed o¤lu
Seyyid Ali’ye ait olmal›d›r.
Ebu ‹shak Zaviyesinin zaviyedarl›¤› için 1189/1775, 1206/1792
ve 1305/1888 tarihli beratlar ile bu zaviyenin vakf›n›n, Vak›flar
Genel Müdürlü¤ünce zapt edilmesi hakk›ndaki Vak›flar Meclisinin
20.6.1936 gün ve 346 say›l› karar› mevcuttur. Söz konusu kararda
zaviyenin, Alemdar ad› ile yad edilen Seyyid Ahmed o¤lu Seyyid
239
osmanl›’da ankara

Ali taraf›ndan kuruldu¤u yaz›l›d›r.450 Zaviyenin ismi 1530 tarihli


tahrir defterinde yer ald›¤›na göre, XVI. yüzy›ldan önce yap›lm›fl
olmal›d›r.451
Ahî Halife Zaviyesi:
Karacada¤’a (Haymana-Kulu arası) tâbi Gümüflili Mezraas›nda
Sultan Bayezid Han alimlerinden Fahru’s-sulehâ (alimlerin övün-
cü) diye nitelenen Ahî Halife, cami ve çilehâneler yapt›rarak bir
yandan halk› irflat ederken, bir yandan da zaviyeye ait topraklarda
kendi derviflleriyle tar›m yaparak geçimini sa¤lam›flt›r. Bu arazi-
lere kimsenin iliflmemesi konusunda padiflah taraf›ndan niflân›
hümâyûn verildi¤i, tahrir defterine kaydolunmufltur.452 Buras› için
M. Akif Ersoy Müzesi salon vakfedilen Gümüflili Mezras›n›n 1530 y›l›ndaki geliri 580 akçedir.453
(2005, A.K.) Zaviyenin yeri ve yap›s› hakk›nda herhangi bir bilgimiz yoktur.
Taceddin Dergâh›:
(‹stiklâl Marfl›’n›n yaz›ld›¤› mekân)454
“Taceddin Dergâh›’n›n infla tarihini Kanuni (1520-1566) döne-
mine kadar götürenler varsa da, genel kanaat, Taceddin Sultan’›n
XVII. yüzy›lda Bursa’dan Ankara’ya geldi¤i ve gerekli yap›laflman›n
tamamlanmas›ndan sonra, Bayramiye tasavvuf okulunun bir
flubesi olan ve Aziz Mahmud Hüdaî ile flöhret bulan Celvetiyye
tarikat› usulüne göre, irflad ile meflgul oldu¤u yönündedir.
Bugün ilk tesis edilen külliyeden geriye, Taceddin Camii, ayn›
çat› alt›nda camiin bat›s›nda yer alan ve içerisinde Taceddin
‹brahim ve o¤lu Mustafa Efendi’nin metfun bulundu¤u türbe,
Taceddin Dergâh›, çeflme ve caminin güney cephesinde, etraf›
duvarlarla çevrili hazire (mezarl›k) kalm›flt›r.
Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivi’nda bulunan Yeni fiahsiyet Defteri
kay›tlar›na göre, 9 Zilhicce 1270/1853 tarihinde fieyh olan Mehmet
Galip Efendi’nin vefat› üzerine, büyük o¤lu Mustafa Taceddin’in
3 Cemaziyelevvel 1317/1899 tarihinde fieyh olarak atand›¤›
anlafl›lmaktad›r (VGMA, Yeni fiahsiyet Def. 224/4014; Tafsil, 897).
Gurre-i Safer 1253/1837’de imamet görevine getirilen Haf›z ‹bra-
him Halife ‹bni Abdullah’›n ölümü üzerine, ayn› göreve o¤lu Mehmet
Emin getirilmifltir. Mehmet Emin’in Mustafa ve Süleyman ad›nda iki
erkek çocuk b›rakarak vefat› üzerine, imamet görevine Mustafa’n›n
isteksiz, Süleyman’›n da yetersiz bulunmas› sebebiyle 13 Zilkade
Taceddin Dergahı evi
1309/1891’de Haf›z Ali Efendi bin Ahmed455 tayin edilmifltir. Eskiden
(2005, A.K.) imamet ve hitabet ayr› görevlerdi. Haf›z Ali Efendi 27 Cemaziyelevvel
1338/1919 tarihinde hitabet görevine de getirilmifltir. Ayr›ca bu
fiahsiyet Defterinde, ‹mam Tevfik Efendi’nin 20 fiubat 1929 tarihinde
Hatipli¤e tayin edildi¤i kay›tl›d›r.
Bu durumda, Taceddin Dergâh›’n›n son fieyhi Mustafa
Taceddin Efendi’dir. ‹mamet ve hitabet ciheti 1338/1919’a kadar
Haf›z Ali Efendi’nin uhdesindedir. Bu görev, 1929 y›l›nda o¤lu
Tevfik Efendi’ye intikal etmifltir. Tevfik Efendi’nin hitabet cihe-
tinden önce, imaml›k görevine getirilip getirilmedi¤i, getirildi ise

240
osmanl›’da ankara

hangi tarihte tayin edildi¤i konusu aç›k de¤ildir. Ancak 1338/1919


tarihinde Hatiplik görevine getirilen babas› Haf›z Ali Efendi’nin
vefat tarihi, en az›ndan mezkur tarihten daha sonra olaca¤›na
göre, imamet görevi uhdesinde kalmak kayd›yla bu tevcihin
yap›ld›¤›n› varsayarsak, Tevfik Efendi’nin daha önceki bir tarihte
imamet vazifesine tevcihi biraz zor görülmektedir. Di¤er taraftan
böyle bir atama yap›lm›fl olsayd›, Vak›flar Arflivi’ndeki söz konu-
su defterde kayd›n›n bulunmas› gerekirdi.
Orhan Karaveli’nin Dedesi Tevfik Efendi ve Tevfik Efendi’nin
büyük k›z› olan annesi Raife Han›m’›n a¤z›ndan aktard›¤› flifahî
bilgiler ile Devletin resmi kay›tlar›, birbirini tutmamaktad›r.
fiifahî bilgilerle resmi kay›tlar›n birbirini tutmamas›n›n yan›nda,
ya¤l› güreflte kispet giyecek seviyeye kadar yükselen ve ‹stanbul
Bo¤az›n› yüzerek geçecek kadar güçlü kuvvetli bir sporcu olan
Mehmet Akif’ten “narin yap›l›”(s.83) olarak bahsedilmesi, Akif’in,
o¤lu Emin ile birlikte Ankara’ya geldi¤i herkesçe bilindi¤i halde,
anlat›mda Emin’den hiç söz edilmemesi, Orhan Karaveli’nin
“Bir Ankara Ailesinin Öyküsü” (Haziran 1999) adl› kitapta, M.Akif
Ersoy ve ‹stiklâl Marfl›’n›n yaz›lmas›yla alakal› verdi¤i bilgileri,
flüpheli hale getirmektedir. M. Akif’in karfl›lanmas›nda oldu¤u
gibi, Ankara’da ikamet etti¤i yerler ve ‹stiklâl Marfl›’n›n yaz›ld›¤›
mekân için söyledi¤i hususlar da tahkike muhtaçt›r.
Kitapta anlat›ld›¤›na göre, M. Akif, Tevfik Efendi taraf›ndan
karfl›lanm›fl ve birkaç gün evinde misafir edilmifltir. Daha
Taceddin Dergâhı
(1998, A.E.)

241
osmanl›’da ankara

sonra Akif, kendi iste¤i ile Tevfik Efendi’nin kullanmad›¤› cami


müfltemilat›ndan imam evine geçmifl ve ‹stiklâl Marfl›’n› bu
evde yazm›flt›r (s.84-88). Di¤erleri gibi bu bilgiler de gerçe¤i
yans›tmamaktad›r.
Tekke ve zaviyelerin kapat›lmas›na iliflkin 677 (30.11.1341/1925)
Say›l› Kanun ve o dönemin teamülüne göre, daha önceden
yürürlü¤e konulan “Tekke, Zaviye ve Türbelerin Seddi Hakk›ndaki
2 Eylül 1341 Tarihli Hey’et-i Vekile Karar›n›n Suveri Tatbikiyesini
Mübeyyin Talimat” hükümleri; “Tekke ve zaviyelerden cami ve mescid ola-
rak kullan›lanlar›n ayn› amaçlarla kullan›lmalar›na devam edilmesini, mektep
ittihaz›na elveriflli olanlar varsa bunlar›n da mezkur hey’etlerce tefrik edilerek
idare-i hususiyelere (Özel idareler) devredilmesini” (md.2,3) öngörmektedir.
Bu mevzuat hükümleri uyar›nca birçok benzerleri gibi, Taceddin
Dergâh› da o tarihlerde “avlulu ahflap mektep” olarak Ankara Vilâyeti
‹dare-i Hususiyesi (Özel ‹dare Müdürlü¤ü) ad›na devredilmifltir.
Çeflitli sebeplerle Hazine, belediyeler ve hususi idarelerin
mülkiyetine geçen tarihî vak›f tafl›nmazlar›n yeniden vak›flara
iadesini öngören 7044 (10.09.1957) say›l› Kanun ve bu Kanunun
uygulama fleklini gösteren Tüzük (19.12.1963) hükümleri uyar›nca,
tapunun 62 pafta, 275 ada, 25 parselinde kay›tl› 485 m2 bir saha
üzerinde bulunan Taceddin Dergâh›’n›n tapusu, 11.11.1986
tarihinde tekrar Vak›flar Genel Müdürlü¤ü ad›na al›nm›flt›r.
Dergâh’›n haricinde kalan tafl›nmazlar›n (camii, hazire) mülki-
yeti ise, “Taceddinzâde Mustafa Efendi Vakf›” ad›na kay›tl›d›r.
Tamam›n›n yönetimi, di¤er mazbut vak›flar gibi, Vak›flar Genel
Müdürlü¤üne aittir.
Resmi kay›tlara dayal› olarak verilen bu bilgiler, en ufak bir
tereddüde mahal b›rakmayacak flekilde M. Akif Ersoy’un 24 Nisan
1920’de Ankara’ya geldi¤i andan itibaren Taceddin Dergâhi’nda
kald›¤›n› ve 17 fiubat 1921’de ‹stiklâl Marfl›’n› bu mekânda
yazd›¤›n›; iddia edildi¤i gibi cami bahçesinde Dergâh’tan baflka
herhangi bir yap›, küçük veya büyük bir ev bulunmad›¤›n› (s. 88)
aç›k bir flekilde göstermektedir.
Mehmet Akif Ersoy taraf›ndan Dergâh’ta yaz›lan fliir, TBMM
taraf›ndan 12 Mart 1921’de ‹stiklâl Marfl› olarak kabul edilmifltir.
Bu dönemde M.Akif’in ailesi Kastamonu’da bulunuyordu. ‹stiklâl
Marfl›’n›n kabulünden sonra M. Akif, Aslanhane Camii civar›nda
Çakall› Hocan›n evini kiralayarak May›s 1921’de çocuklar›n›
Ankara’ya getirtecektir. Ordunun Sakarya gerisine çekilmesi üze-
rine, ‹stanbul’dan gelirken yapt›¤› gibi, “benim flehit oldu¤um
yerde o¤lum da ölsün” diyerek Emin’i yan›nda b›rakacak ve di¤er
aile bireylerini ayn› y›l›n Temmuz ay›nda Kayseri’ye gönderecek-
tir. Yunan tehlikesinin geçmesi üzerine, birlikte gittikleri Trabzon
Milletvekili Ali fiükrü’nün ailesi ile beraber M.Akif’in çocuklar›
da Ankara’ya dönecektir. Bu defa da Akif, ailesini oturtmak için
Taceddin fieyhi’nin evini kiralam›flt›r. May›s 1923’te ‹stanbul’a
dönünceye kadar ailecek bu evde oturduklar› anlafl›lmaktad›r.
242
osmanl›’da ankara

Belirtilen tarihlerin gösterdi¤i gibi, Ankara’da ailecek oturulan


her iki ev de, ‹stiklâl Marfl›’n›n kabulünden sonra kiralanm›flt›r.
Taceddin Dergâh› dahil, külliyenin tamam› Hacettepe
Üniversitesi merkez kampusu içerisinde bulunmaktad›r. 1986’da
mülkiyet bütünleflmesinin sa¤lanmas›ndan sonra, Vak›flar Genel
Müdürlü¤ü taraf›ndan esasl› bir flekilde onar›lm›flt›r. Bu onar›m
s›ras›nda, cami ve türbedeki eklentiler kald›r›lm›fl, Dergâh âdeta
yenilenmifltir.
Kurtulufl Savafl›’n›n kazan›lmas› için bir milletin aya¤a
kald›r›lmas›nda manevî bir merkez olarak simgeleflen ve ‹stiklâl
Marfl›’n›n ayn› çat› alt›nda yaz›lmas› sebebiyle tarihteki müstes-
na yerini alan Taceddin Dergâh›; her türlü bak›m›n›n üstlenilme-
si, güvenli¤inin sa¤lanmas›, çevre düzeninin yap›lmas›, M.Akif
Ersoy’a ait eflyalar›n toplanarak müze halinde düzenlenmesi
flartlar›yla Hacettepe Üniversitesi Rektörlü¤ü’ne 16.07.1987 tari-
hinde 5 y›l süre ile tahsis edilmifltir. Vak›flar Genel Müdürlü¤ü,
Hay›r ‹flleri ve Sosyal Hizmetler Dairesi Baflkanl›¤›’nda bulunan
tahsis dosyas›n›n tetkikinden, tahsis süresi bittikçe, karfl›l›kl›
mutabakatla yeniden uzat›ld›¤› anlafl›lmaktad›r.”
Taceddin Dergâh› iki katl›, ahflap karkas çat›l› küçük bir
yap›d›r. Bas›k bir girifl kat› ve normal bir kattan oluflur. Girifl kat›
servis, üst kat oturmaya mahsustur. ‹çi ve d›fl› beyaz s›vayla kapl›
yap›n›n çat›s›, alaturka kiremitle kapl›d›r.
Do¤udan girilen bir ana kap› ve kuzeydeki bir servis kap›s›na
sahip yap›n›n alt›nda bir hol ve üç adet dikdörtgen mekan yer
al›r. Üst katta iki adet dolap ve bat›dakinde de bir ocak vard›r. M. Akif Ersoy Müzesi
(2005, A.K.)

243
osmanl›’da ankara

Nakşibendi Dergahının
bulunduğu yerde
günümüzde Altındağ Belediye
Sarayı bulunmaktadır
(2005, A.E.)

Yap›n›n kuzeyi kapal›, cami ve türbe taraflar› bol pencerelidir.


Yap› ahflap kafesli pencereleri, kireç s›val› duvarlar› ile sivil
mimarinin flirin yap›lar›ndan biri gibi gözükmektedir.
Nakflibendi Dergah›:
Nakşibendi Şeyhi Samanpazar›’nda, flimdiki Alt›nda¤ Belediye Saray›’n›n oldu¤u
Buharalı Pirzade
Hacı Seyyid Ahmed yerde bulunan Nakflibendî dergâh›, dervifli en bol olan tarikat
Efendinin kabir taşı idi. Dergah›n camisi, mezarl›¤› ve sonradan ilkokula çevrilmifl
(2005, A.E.) mektebi vard›. Atatürk’ün Ankara’ya ilk geliflinde karfl›layanlar
aras›nda Nakflibendiler de görülmektedir. Bu s›rada fleyhleri
Topçu fieyhî Efendi’dir.
Tekke ve zaviyelerin 1926 y›l›nda kald›r›lmas› ile buras›
da kapat›lm›flt›r. Ahi fierafeddin Türbesinde kap›n›n solunda
serbest olarak duran bir mezar tafl›, 1890 y›l›nda vefat eden
Nakflibendi fieyhi, Buharal› Pir zade Hac› Seyyid Ahmed Efendiye
aittir. Ayr›ca tekkeden ayr› Nakflibendi Türbesi diye tan›nan bir
Kalender Veli Türbesi
türbenin, Nakflibendi Mahallesi, Çimentepe Sokakta oldu¤unu
sandukaları (2005, A.E.) Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’nde bulunan Ankara Hayrat Defterinin
36. s›ras›ndaki kay›tlardan ö¤reniyoruz.
Çubuk Kalender Veli Türbesi:
Hıdırlık Türbesi, 1920
(BELKO) Sele Köyü kenar›nda yer alan türbe, sekizgen gövdeli külahl›,
kagir bir yap›d›r. Türbe ve kuzeyine bitiflik eklentinin yap›m›nda
kaba yonu tafl› kullan›lm›flt›r. Dikdörtgen planl› eklenti ile türbe-
nin üzeri Marsilya kiremidi kaplanm›flt›r. Sekizgen pirizmal göv-
deli olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Kesme tafl ve devflirme mal-
zeme ile yap›lan türbeye girifl, kuzey cephede yer alan sivri kemer
al›nl›kl›d›r. Kubbeye geçifl basit bir üçgen kufla¤› ile sa¤lanm›flt›r.
Türbe d›fltan topuz çat›, sundurma bölümü ise k›rma çat›l›d›r.
H›d›rl›k Türbesi:
Alt›nda¤›n tepesinde H›d›rl›k mevkiinde bulunan türbe kare
planl›, kubbeli bir yap› olup, sivri kubbesi yüksek bir kasna¤a otu-
ruyordu. Duvarlar›nda moloz tafl, kubbesinde tu¤la kullan›ld›¤›
görülmektedir.
244
osmanl›’da ankara

Çubuk Sele Köyü


Kalender Veli Türbesi
(2005, A.E.)

Timurlenk Kulesi diye de an›lan bu yap›n›n, ünlü Arap flairi


‹mr’ul Kays’a ait oldu¤u ileri sürülmektedir Burada bir de mescid
oldu¤una dair bir vak›f kayd› bulunmaktad›r.456
Çeflitli kaynaklarda H›drellez kutlamalar›n›n yap›ld›¤› bir yer
olan H›d›rl›k mevkiinde, bir zaviye oldu¤una dair kay›tlar vard›r.
1530 tarihli tahrir defterinde “Vakf-› Zâviye-i H›z›r ‹lyasl›k der-
Ankara an icâre-i bostan çay›r›, an-icâre-i zemîn-i adil an-icâre-i
bostan-› batta yeri yekün 4900”.457 fleklindeki kay›ttan, H›d›rl›k
Zaviyesinin çeflitli arazilerin kiras›ndan 4900 akçe y›ll›k geliri
oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Evliya Çelebi, H›z›r Hazretleri ziyaret-
gâh› diye tan›tarak, halk›n gezinti yeri ve yüksek kubbeli bir yap›
oldu¤unu söylemifltir.458 Türbenin Timurlenk ismiyle an›lmas›
sebebiyle, onun taraf›ndan veya onun ad›na yapt›r›lm›fl olmas›
mümkündür. Türbeye ait bugün hiç bir iz kalmam›flt›r. Yeri ve çev-
resi gecekondularla çevrilmifl, PTT’nin bir de tesisi yap›lm›flt›r.
Çaml›dere fieyh Ali Semerkandi Türbesi:
Türbe, afl›klar ziyaretgâh›nda, kare planl›, çat›l›, kagir bir yap›d›r.
Duvarlar›n köflelerinde, girifl kap›s› ve üzerinde yer alan üçgen
al›nl›¤›, pencere kemer tafllar›, söveleri ve dikmeleri kesme tafl
kullan›larak infla edilmifl olup, aralarda moloz tafl kullan›lm›flt›r.
Üstünü örten genifl saçakl› çat›s› Marsilya kiremidi kapl›d›r. Girifl Çamlıdere
Şeyh Ali Semerkandi
cephesinin ortas›nda çift kanatl› demir kap›s›n›n iki yan›nda kesme Türbesi (2005, A.E.)
tafltan kemerli, demir flebekeli birer penceresi bulunmaktad›r.
‹çi s›va ile kaplanm›flt›r. ‹çteki ahflap tavan›n ortas›ndaki sekiz-
gen göbekten dört yana uzanan ç›talarla sekizgen oluflturmakta,
köflelerdeki boflluklarda üçgenler bulunmaktad›r.
Yap› 1973’te yenilenircesine onar›lm›flt›r. Türbenin önceki hali
bilinmemektedir. Girifl cephesinin soluna betonarme mescid ilave
edilmifltir. Çat› onar›lm›fl ve Marsilya tipi kiremitle yenilenmifltir.
245
osmanl›’da ankara

Hz. Ömer evladından


Şeyh Ali Semerkandi
hazretlerinin kabri
(2004, A.K.)

Şeyh Ali Semerkandi


Türbesi girişinde sonradan
yapılan Külliye (2005, A.E.)

Hüseyin Gazi Türbesi ve Zaviyesi:


Karapürçek Köyünün bat›s›nda, Hüseyingazi da¤›nda iki
tepe aras›ndaki dar bir düzlü¤e yerlefltirilmifl olan Hüseyin Gazi
Türbesi, sekizgen planl›, moloz tafllarla yap›lm›fl kubbeli bir
yap›d›r. Türbeye kuzeyindeki dikdörtgen planl› ön mekandan
girilmektedir. Halen bu k›sm›n üzeri beton bir çat› ile örtülüdür.
Türbe kap›s› bas›k kemerlidir. Kap›n›n sa¤›nda dilimli kemeri
olan bir nifl vard›r. Ön mekan iki cepheyi kapatmaktad›r. D›fl
cephelerden güney ve kuzey do¤u kapal›, di¤erleri dikdörtgen
pencerelidir.
Pencerelerin üstü sivri kemerli olup, kemer aynalar› tu¤la dol-
guludur. Halen Türbenin kubbesi d›flta beton kapl›d›r. D›fl örtünün
yal›n bir kubbe mi, yoksa piramidal bir külâh m› oldu¤u bilinme-
246
osmanl›’da ankara

mektedir. Türbenin içinde her cephedeki kemerlerle sekizgenden


kubbeye geçilmifltir. Güneyde basit bir mihrabiye vard›r. Ortada
do¤u-bat› yönünde uzun bir mezar vard›r. Türbenin zemini beton-
dur. Tekkenin k›r›k kitabesinin iki parças› mevcuttur.
Kitabe:
Ammera Es Sultan Mehmed f› sene seman ve sittin ve semanimie Hüseyin Gazi Türbesi
Bu k›r›k kitabeye göre türbe, 863 /1463 y›l›nda (Fatih) Sultan kitabesi (1998, A.E.)
Mehmed taraf›ndan yapt›r›l›r.459

Hüseyin Gazi
Türbesi ve Zaviyesi,
1970’li yıllar (A.E.)

Hüseyin Gazi Türbesi ve


Zaviyesi, 1980’li yıllar (A.E.)

247
osmanl›’da ankara

Beypazarı Karadavut
Türbesi (2005, A.E.)

Beypazar› Karadavut Türbesi:


Türbe, Beypazar›’na 8 kilometre uzakl›kta, Kuyumcutekke
Köyü’nde bulunmaktad›r. Kareye yak›n dikdörtgen planl› olup,
tek ve yüksek kubbelidir. Kubbe dört kemer ve alt›gen bir kas-
nak üzerine oturmaktad›r. Türbenin dört köflesinde mukarnas
süslemeler vard›r. Do¤u yönünde bir kap›s› olup, duvarlarda üç,
kubbede dört pencere vard›r. Türbenin kuzey yönünde camiye
Kalecik Kazancı Baba
Türbesi (2005, A.E.) geçen küçük bir kap› vard›r. Türbe içinde üç büyük sanduka, alt›
çocuk mezar› bulunmaktad›r. Duvarlar›n iç yüzü s›vanarak üzeri
boyanm›flt›r. Kubbe ahflap dikmeler üzerine oturan saç çat› ile
korunmaya al›nm›flt›r. Türbenin girifl kap›s›n›n d›fl duvar üzerinde
yer alan kitabesinde, eski Türkçe ile 1453 tarihi okunmaktad›r.
Kalecik Kazanc› Baba Türbesi:
Türbe, Kalecik Kalesi alt›nda, meyilli bir arazi üzerinde
bulunmaktad›r. Kübik bir gövde üzerinde çokgen kasnakl› ve pirami-
dal külahl› bir yap›d›r. Yap›m›nda kesme tafl ve tu¤la kullan›lm›flt›r.
Önüne sonradan düz daml› küçük bir mekan eklenmifltir. Gövdesi
beton kapl› türbenin tafl ve tu¤la ile örülmüfl kasna¤›n›n baz›
k›s›mlar› da betonla s›vanm›flt›r. Kirpi saçakla biten yüksek kasnak-
tan sonra türbenin üzeri kiremit kapl› bir çat› örtülmüfltür. Kubbe
kasna¤›ndaki pencerelerle türbe ayd›nlanmaktad›r. Türbenin dik-
dörtgen kap›s› iki adet ahflap kanada sahiptir. Geometrik motifler
ifllenmifl kanatlar k›smen bozulmufltur. Pandantif geçiflli bir kub-
beyle örtülü iç mekanda bir sanduka bulunmaktad›r.
Türbenin yap›m tarihi bilinmemektedir. Mimari üslubuna
göre XV-XVI. yüzy›llarda yap›lm›fl olmal›d›r.
248
osmanl›’da ankara

Cenabî Ahmed Paşa


Türbesi

Cenabî Ahmed Pafla Türbesi:


Caminin kuzeyinde bir set üzerinde yer alan türbe, sekizgen
gövdeli, kubbeli bir yap›d›r. Türbenin çevresinde Mevlevilere ait
hamuflan da denen hazire vard›r. Hazirenin devam›ndaki park›n
tamam› mezarl›k idi. Haziredeki mezar tafllar›n›n ço¤u sade ve
yaz›s›zd›r. Ulucanlar Caddesinden cami avlusuna girilirken, tür-
benin yan›ndan basamaklarla cami seviyesine inilir.
Türbe, beyaz düzgün kesme taflla yap›lm›flt›r. Kemer örgüle-
rinde k›rm›z› ve beyaz tafllar birlikte kullan›lm›flt›r. Gövdenin son
s›ras› ve penceresi de k›rm›z› taflt›r. Kubbesi kurflunla kapl›d›r.
Alçak bir kaide üzerinde sekizgen bir kütle olarak yükselen
türbenin her cephesini s›n›rlayan düz silmeler, bu görünüflü öne
ç›karmaktad›r. Türbenin kuzeydeki girifl cephesinin alt›nda taç
kap›s›, üstünde sivri kemerli bir pencere vard›r. Kuzey cephenin
di¤er cephelerden fark›, iki köflede yuvarlak birer sütuncenin
yükselmesidir.
Türbenin taç kap› fleklindeki kap›s›na dört basamakl› bir mer-
divenle ulafl›l›r. D›fltan genifl ve sade bir silmeyle s›n›rlanan taç
kap›n›n sivri kafl kemerli nifli içinde bas›k kemerli girifl kap›s› yer
al›r. Kap›n›n eflik ve söveleri tek pencere taflla yap›lm›flt›r. Kap›
kemeri üstündeki kitabelik bofl b›rak›lm›flt›r. Üstte 1228 /1813
tarihi yaz›l›d›r. Taç kap›n›n üstünde sivri kemerli alç› pencere,
di¤er cephelerde de yer almaktad›r. Güney cephede alt pencere
249
osmanl›’da ankara

yoktur. Birbirinin ayn›s› olan alt cephede söve ve lentolar› üstün-


deki sivri kemerin demir parmakl›kl› dikdörtgen pencerelerin
k›rm›z› tafltan aynal›¤› sadedir.
Türbenin içi beyaz badanal›d›r. Kubbeye geçiflte mukar-
nasl› bir süsleme kullan›lm›flt›r. Kubbenin ortas›nda bir mührü
Süleyman vard›r. Alt pencerelerin üstünde alç› ile yap›lm›fl
kemer al›nl›¤› ve güneyde Bursa kemerli bir mihrabiye görülür.
Pencere üstlerine içi siyah ve k›rm›z› kalemle yap›lan ince k›vr›k
dal motifleri ve yaz›; mihrabiyede ise siyah kalemle rûmi motif-
ler ifllenmifltir. Türbenin üst pencerelerinden, güneydeki ve iki
yan›ndakiler renkli cam iflçili¤ine sahip olup di¤erleri sadedir.
‹çerde bulunan tek mezar›n kare gövdeli, serpûfllu mezar tafl›
üzerindeki yaz›larda herhangi bir isim okunamam›flt›r. Türbede
Cenabî Ahmed Pafla yatmaktad›r. Türbenin kap›s›ndaki 1228 /
1813 tarihi, onar›ma ait olmal›d›r.
Kaliteli bir iflçili¤in eseri olan klasik Osmanl› üslubundaki
türbenin, herhangi bir kay›t olmamas›na ra¤men, cami ile ayn›
anlay›fl› tafl›mas› sebebi ile Mimar Sinan mektebinin bir ürünü-
dür denebilir. Çünkü cami ile türbenin birbirlerine göre konumu
bile bir ustal›¤›n eseridir. Türbe, camiden yüksekçe ve ondan
nispeten uzak bir yere yap›lmak suretiyle, caminin gölgesinde
ezdirilmemifltir. Türbeyi, Cenabî Ahmed Pafla’n›n ölüm y›l› olan
1565-6 y›l›na tarihlemek mümkündür.460
Karacabey Türbesi:
Caminin kuzey bat› köflesinde yer alan sekizgen planl› türbe,
kubbeli bir yap›d›r. Türbenin do¤u tarafta bulunan kap›s›n›n
Karacabey Türbesi

250
osmanl›’da ankara

önünde Bursa kemerli, üstü aynal› tonozlu küçük bir eyvan vard›r.
Eyvan›n iki yan›nda Bursa kemerli birer mihrabiye yer al›r.
Duvarlarda bir s›ra taflla, bir s›ra ikili veya üçlü tu¤la hat›l
münavebeli olarak kullan›lm›fl, tafllar›n aras›na dikey olarak
birer tu¤la yerlefltirilmifltir. Gövdenin baz› yerlerinde ufak moloz
tafllar kullan›lm›flt›r. Türbe gövdesinin her cephesinde birer sa¤›r
kemer ve kemerin içindeki pencerelerin sivri kemerleri de bir tafl,
üç tu¤la s›rayla kullan›larak örülmüfltür. Gövdenin üstündeki
yüksek kasna¤›n her cephesinde bulunan pencerelerin kemerleri
de ayn› sistemle örülmüfltür. Gövde ve kasnak duvarlar› sade bir
tafl silme ile bitmektedir. Kap›n›n iki yan›ndaki pencereler sivri
kemerli nifl içindedir. Dikdörtgen çerçeveli pencerelerin kemer
aynalar› alt›gen tafllar ve tu¤la ile yap›lan geometrik bir süsle-
meye sahiptir. Alt pencereler lokmal› demir parmakl›kl›, kasnak
pencereleri alç› flebekelidir. Türbenin kubbesi kurflun kapl›d›r.
Bas›k kemerli girifl kap›s›n›n üstünde, türbenin infla kitabesi yer
al›r. Kubbe kasna¤›ndaki bir tafla da onar›m kitabesi ifllenmifltir.
Türbenin içine alt›gen tu¤la döflenmifltir. ‹çindeki üç mezar, Karacabey, Karacabey Türbesi kitabesi
efli ve o¤luna aittir. Kubbede köflelerdeki tromplarla sekizgenden
onalt›gene geçilmifltir. Kasnakta, pencereler ve aralar›ndaki sa¤›r
niflleri dilimli kemerlidir. Türbenin duvarlar› beyaz s›val›d›r.
Arapça kitabenin Türkçe’si:
Büyüklerin ve emirlerin ulusu olan merhum ve ma¤fur hazreti
Karacabey, yarg›lay›c› Allah’›n yan›na 848 y›l›nda göçtü.
Türbenin, kitabesinden 848 /1444 y›l›nda flehit olan
Karacabey’e ait oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Külliyeyi yapan üstat
Sinaneddin Ahmed, türbeyi de yapm›flt›r.461
Yap›n›n onar›mlar›na da de¤inmek faydal› olur. 93 harbinde
(1876 y›l›) kurflun kaplamas› sökülen kubbesi, ahflap bir çat› ile
örtülü iken, 1943 y›l›nda Müzeler Genel Müdürlü¤ünce yap›lan
onar›mda tekrar kurflunla kaplanm›flt›r.462
Onar›ma muhtaç caminin çevresindeki mezarlar bak›ms›z ve
kitabeleri k›r›lm›flt›r. Çevre düzenlemesi yap›lmal›d›r.
Karya¤d› Türbesi:
‹tfaiye Meydan› yak›n›nda yer alan türbe, çevresinde yap›lan ifl
merkezleri aras›ndaki küçük bir meydanda yola göre biraz çukur- Karyağdı Türbesi
da kalm›flt›r. Sekizgen planl›, kubbeli türbenin yap›m›nda bir
s›ra kesme tafl, bir s›ra üçlü tu¤la kullan›lm›flt›r. Tafllar›n aras›na
dikey birer tu¤la konulmufltur. Türbenin sekiz cephesinden
beflinde kesme tafl çerçeveli, sa¤›r sivri kemerli birer alt pencere
vard›r. Bir s›ra tafl, üç s›ra tu¤la ile örülen kemerlerin aynal›klar›
tu¤lad›r. Pencereler lokmal› demir parmakl›kl›d›r. Yedi cephede
bulunan pencerelerin üstünde sa¤›r kemerler vard›r. Onlar›n da
üstünde yuvarlak, tu¤la kemerli, alç› flebekeli, küçük üst pence-
reler s›ralan›r. Türbenin kubbesi kurflun kapl›d›r.
Türbenin kap›s› do¤u cephededir. Üstte dilimli sivri kemerin
içinde dikdörtgen bir mermere yaz›lm›fl kitabenin alt›nda, bas›k
251
osmanl›’da ankara

C) KÖPRÜLER:

Karyağdı Türbesi Kitabesi


(1998, A.E.)
kemerli girifl kap›s› yer almaktad›r. Kap›n›n eflik ve söveleri tek
parça tafltand›r. Duvarlar› iki s›ra kurt difli ile sona erer. Türbenin
kubbesi kurflun kapl›d›r.
Türbenin içinde bir sanduka vard›r. Güneydeki sa¤›r cephe
içinde bir mihrabiye ve dikdörtgen bir nifl vard›r.
Türbe kap›s›ndaki kitabe:
Ah vâveylâ ki cellât felek
Hâke sald› bu gül nâzik teni
Ravzas›n› ravza-i huld berin
Merkad-i pür nûr eyle yâ Ganî

252
osmanl›’da ankara

Cennetinden kabrine rûzenler aç


Rahmetinle bula daim rûfleni
Erdi hâtifden an›n tarihi
Cilvegâh› ola cennet Gülfleni
sene 985/1577
Kitabeye göre türbe, 1577-78 y›l›nda vefat eden genç bir
han›m için yap›lm›flt›r. Türbenin “Karya¤d›” fleklinde isimlendi-
rilmesinin, çeflitli flekillerde rivayet edilen halk hikayelerinden
baflka bir belgesine rastlanamam›flt›r.463
Türbe, önceleri harap bir durumda iken onar›larak, kapal›
olan üst pencereleri aç›lm›fl, üst k›sm› düzeltilerek kubbesi Tiritzade Hüseyin Efendi
Türbesi (2005, A.E.)
kurflun kaplanm›flt›r. 1988 y›l›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ünce
yap›lan onar›mdan sonra, 1994 y›l›nda belediye taraf›ndan tür-
benin çevre tanzimi yap›lm›flt›r.
Tiritzade Türbesi:
Türbe, Aslanhane Mahallesi, Aslanhane ve Filiz Sokak
kavfla¤›ndad›r.464
Tamamen y›k›lan tekkenin türbe k›sm›, ayn› yere beto-
narme olarak yeniden yap›lm›fl, önündeki mescid k›sm›n›n
arsas› kalm›flt›r. Türbe d›fltan çat›l›, içten kubbeli bir yap›d›r.
Duvarlar› yeflile boyanm›fl yap› içinde iki adet sanduka olup, biri
fieyh Hüseyin Efendiye aittir. Türbe sürekli olarak ziyarete aç›k
tutulmaktad›r.
Azîmî Türbesi:
Cenabi Ahmed Pafla’n›n türbesi ile camisi aras›nda kalan
türbe, kare planl›, çat›l› bir yap›d›r. Cenabî Ahmed Pafla Türbesi
Azîmî Türbesi (1998, A.E.)

253
osmanl›’da ankara

gibi Azîmî Türbesi de bir set üzerinde yer al›r. Türbe gövde-
si do¤uda tamamen tu¤la, di¤er üç yönde dört s›ra tu¤ladan
oluflan bir hat›l ve bir s›ra kesme tafl, s›ra ile kullan›larak örül-
müfl duvarlar› vard›r. Duvarlarda ahflap hat›llar yer alm›flt›r.
Türbenin dört köflesi pahlanm›flt›r. Gövdenin üst k›sm› tama-
men tu¤ladan olup, pahlanan köflelerinin üstü kirpi saçakla
kareye tamamlanm›flt›r. Türbenin sade kap›s› do¤uya aç›l›r.
Güneyde bir, bat›da iki dikdörtgen penceresi vard›r. Kuzey
cephesi sa¤›rd›r. Pencereler ve kap›n›n üstü, sivri, sa¤›r kemer-
lerle hareketlendirilmifltir. Pencereler tafl söve ve lentoludur.
Türbenin çat›s› alaturka kiremitle kapl›d›r. Türbenin halen metal
olan kap›s›ndan girildi¤inde, ortada sade bir mezar görürüz.
İsmail Fazıl Paşa Türbesi Türbenin içi s›val›d›r. Ahflap tavan› sadedir. Güney duvar›nda
(Muvakkithane) (2005, A.E.)
sade bir mihrabiye vard›r. Duvarlar›n üstünü dolaflan k›rm›z› bir
tahtaya beyaz bir boya ile kelime-i tevhid ve ayetler yaz›lm›flt›r.
Türbedeki mezar tafl› kitabesine göre 14 y›l haç emirli¤i
yapan, Azîmî zade ‹smail Pafla o¤lu Esad’›n idam edilerek buraya
gömüldü¤ünü ö¤reniyoruz.465 Aslen Konyal› olan Azîmî zade Esad
Pafla, fiam Valisi iken 1757 y›l›nda Ankara’da idam edilmifltir.466
‹smail Faz›l Pafla Türbesi (Muvakkithane):
Hac› Bayram Türbesinin güneyinde, sekizgen planl›, kubbeli
bir yap› vard›r. Duvarlar› bir s›ra kesme tafl, üç s›ra tu¤ladan
oluflan bir örgü sistemi ile örülmüfltür. Tafllar›n aras›na ara ara
dikey tu¤lalar konulmufltur. Kubbesi kurflun kapl›d›r. Sekizgen
gövdeli yap›n›n bat›ya bakan kap›s› üstte sivri kemere ve bunun
içinde bas›k kemerli girifle sahiptir. Kap› kemerinde renkli tafl,
sövelerde tek parça tafl kullan›lm›flt›r. Kap›n›n iki yan›nda, bat›
ve kuzey taraftaki üç cephedeki dikdörtgen pencerelerin dikdört-
gen söve ve lentolar› olup, üstündeki sa¤›r sivri kemerlerin ayna-
lar› bofltur. Pencereler demir parmakl›kl›d›r. Bat› ve iki yan›ndaki
cepheler hariç türbenin befl cephesinde tu¤ladan sivri kemerli
pencereler olup içi alç› flebekelidir. Yap›n›n içinde mezar yoktur.
Yap›n›n içinde güneyde dikdörtgen bir mihrabiye olup üstü sivri
kemerlidir. Mihrabiyenin solunda dikdörtgen bir nifl vard›r.
Kitabesi olmayan yap›, mimari üslubuna göre XVIII. yüzy›la
tarihlenmektedir.467 fiimdiye kadar ‹smail Faz›l Pafla Türbesi
diye bilinen bu yap›n›n son y›llarda, külliyenin muvakk›thanesi
oldu¤una dair bir görüfl ileri sürülmüfltür.468 ‹smail Faz›l Paflan›n
XX. yüzy›lda vefat eden bir kifli olmas›na karfl›l›k yap›n›n, XVIII.
yüzy›la tarihlenmifl olmas› buras›n›n önceleri muvakkithane
olarak kullan›ld›¤›, bu fonksiyonunu yitirince de türbe yap›lmak
istendi¤i anlafl›lmaktad›r. Zaten buraya ismini veren ve 1921
y›l›nda vefat eden ‹smail Faz›l Paflan›n cenazesinin ‹stanbul’a
götürülerek defnedildi¤i bilinmektedir.
Beypazar› Karacaahmet Türbesi:
Rüstem Pafla Mahallesi, Merdivendede Sokak No.12’de bulunan,
Osmanl› dönemi yap›s› olan türbenin d›fl duvarlar›, moloz tafllarla
254
osmanl›’da ankara

Beypazarı Karacaahmet
Türbesi (2005, A.E.)

yap›lm›flt›r. Türbeye yuvarlak kemerli bir ahflap kap›yla girilir. Girifl


mekan› kare planl› olup ahflap tavanla örtülüdür. Türbe içinde iki
lahit vard›r. Ana mekan kare planl› olup, üstü tromplarla geçilen bir
kubbeyle örtülüdür. Güney cephede demir parmakl›kl› iki dikdört-
gen pencere yer al›r. Yap›n›n üstü kiremitli çat›yla örtülüdür.
Beypazar› Yediler Türbesi:
Beypazar›’n›n d›fl›nda, ‹nözü Vadisi yol kenar›nda bulunan
türbe, kare planl›, kubbeli bir yap› olup, üstü d›flta bir çat› ile
örtülmüfltür. Yap›m›nda kesme tafl ve moloz tafl kullan›lan
yap›n›n üstündeki çat›, Marsilya kiremidi kaplanm›flt›r. Duvarlar›n
köflelerinde kesme tafl flafl›rtmal› olarak kullan›lm›fl, moloz
tafllarla örülmüfl yan duvarlar ve içi s›vayla kaplanm›flt›r. Güney
ve do¤u cephelerde bulunan kemerli dikdörtgen iki pencere
d›fltan demir parmakl›kl›d›r.

Beypazarı Yediler Türbesi


(2005, A.E.)

255
osmanl›’da ankara

Beypazarı
Kaygusuz Abdal Türbesi
(2005, A.E.)

Türbe, e¤imli bir arazide yer ald›¤›ndan, bir taraf› oldukça yük-
sek bir kaideye sahiptir. Yap› kare planl› oldu¤undan, köflelerde
kemer üzengileri yere kadar yaklaflan tromplarla geçilmifl bir
kubbeyle örtülüdür. Türbeye, güney bat›daki yuvarlak kemerli bir
ahflap kap›yla girilir. Türbe içinde çok say›da mezar vard›r.
Beypazar› Kaygusuz Abdal Türbesi:
Türbe, Beypazar›’na 18 kilometre uzakl›kta Kabaca Köyü’nde,
Kabaca Köyü Mezarl›¤› içinde bulunmaktad›r. Kare planl›, tek
kubbeli tafl binaya girifl, kuzey duvar›na bitiflik sonradan yap›lan
iç içe iki odac›ktan sa¤lanmaktad›r. Türbe kare planl› olup, 8,30
x 8,30 metre boyutunda, 2,10 metre yüksekli¤indedir. Kubbenin
yükü kemerler vas›tas›yla köflelere aktar›lm›fl ve bu suretle kubbe
alt›ndaki orta mekan›n dört yönünde dört nifl elde edilmifl ve
orta mekana genifllik sa¤lanm›flt›r. Bat›da bir adet, güneyde iki
adet pencere bulunmaktad›r. Türbede iki adedi çift, yedisi tek
olmak üzere on bir adet tafl sanduka vard›r. Türbenin ve giriflin
çat›s› saç örtülüdür. Türbedeki sandukalar›n M›s›r fiah›n›n o¤lu
Kaygusuz Abdal ve yak›nlar›na ait oldu¤u rivayet edilmektedir.
Türbe, yöre halk› taraf›ndan adak yeri ve kurban kesmek için
ziyaret edilmektedir.
Güdül Samut Bali Türbesi:
Kavaközü Köyü, Mezarl›k mevkiinde bulunan türbe, 8,5 x 5,92
metre ölçülerinde, dikdörtgen planl›, üzeri çinko levha ile örtü-
lü, k›rma çat›l› ve ç›talarla bölünmüfl ahflap tavanl› bir yap›d›r.
Güney cephesinde basit ahflap bir girifl kap›s› vard›r. Kap›
yan›nda küçük bir pencere bulunur. Türbeye tafl bir merdivenle
girilir. Türbe içinde dört mezar bulunur. Mezarlardan bafltan
ikincisinin alt›nda 40 cm. eninde, 100 cm. derinli¤inde “cevher-
lik” olarak nitelendirilen ve içinden toprak al›narak flifa niyetine
kullan›lan bir hücre bulunur. Baflta bulunan mezar›n bafl tafl›nda
bal›k s›rt› motiflerine, tavan ç›talar› üzerinde ise üç adet eski
yaz›ya rastlan›r. Burada Samut Bali Hazretleri’nin Hazreti Ömer
soyundan geldi¤i yaz›lm›flt›r. 1530 tarihli Tahrir Defterinde, Ayafl
256
osmanl›’da ankara

vak›flar› aras›nda Samut Bali Zaviyesinin Çimder Köyündeki


iki çiftlik yerden 300 akçe has›lat› oldu¤u fleklinde bir kay›t
bulunmaktad›r469.
Samut Bali Zaviyesi’nin zaviyedarl›¤› ile ilgili H. 1146 (1733)
tarihli bir beratta, Samut Bali’nin XVIII. yüzy›ldan önce yaflad›¤›
anlafl›lmaktad›r.
fieyh ‹zzeddin Türbesi:
‹zzeddin Mahallesi, Yay Sokakta bulunan fieyh ‹zzeddin
Türbesi bir bahçe içinde, kare planl›, piramidal külâhl› kagir bir
yap› iken önce kubbesi çökmüfltür. Sonra geçici olarak üstü tahta
parçalar› ile kapat›lm›fl, 1937 y›l›nda da tamamen y›k›lm›flt›r.
Türbenin iki parça halindeki kitabesinin bir parças›, Etnografya
Müzesine götürülmüfl, di¤eri avlu duvar›nda durmaktad›r.470 Son
Şeyh İzzeddin Türbesi
senelerde bir dernek taraf›ndan buraya bir bölümü aflevi olarak girişi (2005, A.E.)
kullan›lan çat›l› bir türbe binas› yap›lm›flt›r.
Etnografya Müzesine götürülen Arapça kitabenin Türkçesi :
Merhum fieyh ‹zzeddin yedi yüz befl (705) y›l› fiaban ay›nda vefat etti.
Evini arazi ve mülkünün tamam›n› vakfetmifltir.471
Türbe avlu duvar›ndaki kitabenin Türkçe’si:
Tarihi yedi yüz elli iki senesi zilhicce ay›n›n bafllar›d›r.

KÖPRÜLER
Çank›r›kap› Köprüsü:
Çank›r›kap› Köprüsü, Eski Ankara’n›n yok olan köprüle-
rinden biridir. Halen Etnografya Müzesi bahçesinde bulunan
bir köprü kitabesinin, Çank›r›kap› Köprüsüne ait oldu¤u baz›
çal›flmalarda bildirilmifltir.472 D›flkap›n›n Ulus taraf›nda, flimdiki
Y›ld›r›m Beyaz›t üst geçidinin bafllang›c› civar›nda yer alan bu
eski köprüye ait, günümüze ulaflan bir resim veya ayd›nlat›c› bil-
giye ulaflamad›k. Söz konusu Arapça Kitabenin Türkçesi:473

Çankırıkapı
Murad Hüdâvendigâr
Köprüsü (A.Yüksel)

257
osmanl›’da ankara

“Adil hükümdar, din ve dünyân›n koruyucusu, yüce ve gazi sultan


Ebu’I-feth Murad Han bin Orhan zaman›nda -Allah devletini devaml›
k›ls›n- onun aciz kullar›ndan Mehmed bin Laçin bir hay›r eseri olan köprü-
yü yedi yüz yetmifl yedi y›l› Muharrem ay› sonunda tamamlad›. Allah ecrini
versin. Kitabesini de kendi yazd›. Mimar› Hac›’d›r. “
Kitabeden Mehmed bin Laçin’in köprüyü, Muharrem
777 / Haziran 1375 y›l›nda Hac› isimli mimara yapt›rd›¤›
anlafl›lmaktad›r.474
Bala Kesikköprüsü:
Kesikköprü Beldesi d›fl›nda, K›z›l›rmak üzerinde yer almaktad›r.
Günümüze bir aya¤› gelen köprü, kesme taflla kagir olarak
yap›lm›flt›r. Yaz›l› kaynaklarda, hakk›nda bir bilgi bulunamam›flt›r.
Bu nedenle köprünün yap›l›fl tarihi ve yapt›ran› bilinmemektedir.
Sincan Yenikent Köprüsü:
Köprü, Yenikent Beldesi Eski Zir Deresi üzerinde yer
almaktad›r. Eskiden ilçe merkezi olan Zir Köyüne ulafl›mda

Bala Kesikköprü kalıntıları


(2005, A.E.)

258
osmanl›’da ankara

SincanYenikent Köprüsü
(2005, A.E.)

kullan›lan köprü, kesme taflla kagir olarak yap›lm›flt›r. Dört keme-


ri bulunan köprünün iki yan›nda, tafl korkuluklar› bulunmaktad›r.
Köprünün ortadaki kemerlerinden biri di¤erlerine göre daha
yüksek oldu¤undan orta k›sm› kenarlara göre daha yüksekçe-
dir. Sa¤lam durumdaki köprü halen kullan›lmaktad›r. Kitabesi
olmad›¤›ndan yap›l›fl tarihi ve yapt›ran kifli bilinmemektedir.
So¤ukkuyu Köprüsü:
Bir yay›nda, Akköprü diye takdim edilen üç kemerli bir köprü
resmi bulunmaktad›r.475 Bu resmi dikkatlice inceledi¤imiz zaman
bilinen Akköprü ile benzerlik kurulmas›n›n mümkün olmad›¤›
görülmektedir. Zira bu resimde üç kemerli, üstü düz, küçük bir
köprü görülmektedir. Akköprü ise iki bafl› alçak, ortas› yüksek, yedi
kemerli, oldukça büyük bir yap›d›r. Resimdeki köprünün yeri ile
Akköprü’nün yeri aras›nda bir benzerlik görülmemektedir.
Ankara’n›n eski bir flehir plan›nda, ‹stanbul Caddesinin
Kaz›mkarabekir Caddesi ile kesiflti¤i yer civar›nda So¤ukkuyu
Köprüsü isimli bir köprü bulunmaktad›r.476 Burada yapt›¤›m›z
incelemede söz konusu resmin bulundu¤u yer ile buras›n›n ayn›
yer oldu¤unu tesbit ettik.
Köprünün resminde, kemer hizas›nda kitabe benzeri bir tafl
görülmektedir.
Yap›l›fl tarihini tespit edemedi¤imiz bu köprü, mimari flekline
göre XVIII. yüzy›ldan önce yap›lm›fl olmal›d›r.
Aynal› Köprü:
Solfasol’da, eski Çank›r› Yolu üzerinde, kesme tafltan yap›lan
köprünün alt›ndan Çubuk Çay› akmaktad›r. Tamam› Ankara
tafl›ndan yap›lan köprünün ayaklar›n›n uçlar› yuvarlak mahmuz-
ludur. Kitabesi olmayan köprünün ne zaman yap›ld›¤› hakk›nda
bilgi bulunmamaktad›r.
259
osmanl›’da ankara

Aynalı Köprü (2005, A.E.)


Ördekli Köprü:
Bendderesi’nde, bugün Toprakl›k dolmufllar›n›n yeri civar›nda
bulunan Ördekçiler Mescidi yan›nda bulunan sekiz köprüden biri
olan ahflap köprüdür. Mescid ve köprü bugün yoktur.
Tabakhane Köprüsü:
Bendderesi’nde Tabakhane Camii önünde üç kemerli kagir
bir köprü bulundu¤u eski Ankara resimlerinde görülmektedir.
Köprünün yan›nda iki kemerli Talimhane Köprüsü bulunmakta
idi. Bu köprü de bugün yoktur.
Beypazar› Hac›lar Köprüsü:
Tek gözlü köprünün aya¤› moloz tafl, di¤er k›s›mlar› moloz
ve kesme tafllarla yap›lm›fl olup, beton s›val›d›r. ‹ki betonarme
konsolla geniflletilmifltir. 1950’den sonra Belediye taraf›ndan
onar›lan köprü, ‹nözü Deresi’nin üzerindedir.
Beypazar› Mundarc› Deresi Köprüsü:
Mundarc› Deresi üzerinde bulunan tek gözlü tafl köprüdür.

ÇEfiMELER, SEB‹LLER,
SU BENDLER‹ VE SU YOLLARI
Romal›lardan bafllayarak tarih boyunca Ankara’n›n en önemli
su kayna¤› olan Elmada¤’dan flehre su getirilmifltir. Elmada¤’dan,
piflmifl tu¤la künklerle kaleye getirilen su, burada depolanarak
kente ve özellikle hamamlara da¤›t›lm›flt›r. Karacabey’in 844
260
osmanl›’da ankara

(1140) tarihli vakfiyesinde, hamam ve külliye için Elmada¤’dan


su getirildi¤i ve suyun baz› çeflmelere verildi¤i ö¤renilmektedir.
Ankaravi Mehmet Emin Efendi’nin H. 1315 (1898) tarihli vak-
fiyesinde, Elmada¤’dan Ankara’ya su getirildi¤i ve 25 çeflmeye
su verildi¤i bildirilmektedir. 1890 y›l›nda Ankara Valisi Abidin
Pafla zaman›nda, yine Elmada¤, Kayafl Üre¤il yak›n›nda, Han›m
P›nar›’ndan getirilen su, kentte da¤›lm›fl bulunan çeflmelere
Alagöz Köyü Çeşme
verilmifltir. Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinde Ankara sular›
hakk›nda verilen bilgiye göre; 170 çeflme, 3000 su kuyusu, 200
sebil oldu¤u anlafl›lmaktad›r. 1897 y›l›nda Ankara’da 84 çeflme
bulunmaktad›r. Abdülkadir Isfahani’nin 832 (1428) tarihli vak-
fiyesinden, Isfahani Mescidi ile birlikte çeflme ve su bendi
yapt›rd›¤›n› ö¤renmekteyiz.
1924 tarihli Milli Müdafaa Vekaleti Ankara Haritas›’nda,
Ankara’ya do¤udan Elmada¤ suyu, Öksüzce suyu ve Han›m
P›nar› suyu olmak üzere üç kol halinde suyun geldi¤i ve bugün
Ankara’da ayakta kalan çeflmelere da¤›t›ld›¤› görülmektedir.
Ankara’daki baz› tarihi çeflmeleri s›ralarsak: Karacabey Camii
avlu kap›s›nda bulunan Karacabey Çeflmesi, Sümer Mahallesi
Hacettepe Ö¤renci Yurdu karfl›s›nda Zülüflü Sokak’ta Hanifi Rum Polatlı, Gedikli Köyü Çeşme
Çeflmesi, Sabuni Mahallesi Cevizalt› Sokak köflesinde Kad›o¤lu
Çeflmesi, Yeflil Ahi Camii yan›nda Yeflil Ahi Camii Çeflmesi ve
Saide Han›m Çeflmesi, Öksüzler Sokak’ta Öksüzler Çeflmesi, Molla
Büyük Camii’nin kuzeydo¤usunda Mollabüyük Çeflmesi, Hac›
Bayram ‹smail Faz›l Pafla Türbesi’nin yan›ndan Maliye Bakanl›¤›
ve Valili¤in karfl› köflesine tafl›nan Mecidiye Çeflmesi, Hapishane
Kap›s› önünde soka¤›n köflesinde Hapishane Çeflmesi, Ahi Elvan
Camii yan›nda Ahi Elvan Çeflmesi, Ahi Tura Camii yan›nda Ahi
Tura Çeflmesi, Ahi fierafettin Çeflmesi, Alaattin Camii Çeflmesi,
Atpazar› Demirf›rka Karakolu önünde Alt›ayl›k Çeflmesi, ‹çkale’de
Emine Han›m Çeflmesi, Eskicio¤lu Camii Çeflmesi, Tacettin
Camii karfl›s›nda Fatma fierife Han›m Çeflmesi, Gecik Camii
Çeflmesi, Molla Büyük Camii yak›n›nda Hac› Ahmet Çeflmesi, Polatlı, Basri Köyü Çeşme
Hac› Do¤an Mescidi karfl›s›nda Hac› Do¤an Çeflmesi, Hac› Musa
Camii minaresi dibinde Hac› Musa Camii Çeflmesi, Hatuniye
Mezar› yan›nda Hatuniye Çeflmesi, Hac› Do¤an Mescidi ile
‹badullah Camii aras›nda Konuklar Çeflmesi, Tellio¤lu Camii
bat›s›nda Tekin Sokak’ta Nadiye Han›m Çeflmesi, Çiçeklio¤lu
Camii do¤usunda Necmiye Han›m Çeflmesi, Ramazan fiemsettin
Mescidi kap›s›nda Ramazan fiemsettin Mescidi Çeflmesi, fiükriye
Han›m Mescidi yak›n›nda fiükriye Han›m Çeflmesi. Polatlı, Bacı Köyü Çeşme

Eski Ankara flehrinden baflka, baflta Ayafl, Beypazar›, Çubuk,


K›z›lcahamam gibi ilçe merkezleri olmak üzere köylerde, hatta
baz›lar›nda birkaç tane kesme tafl veya mermerle yap›lm›fl, çok
güzel çeflmeler bulunmaktad›r.
Ayafl: Çeflme 1, Çeflme 2, Karakaya Kapl›cas› Çeflmesi, Yukar›
Konak Çeflmesi, Dispanser (Hasan Efendi) Çeflmesi, Benzinlik
261
osmanl›’da ankara

Çeflmesi, Rüçvan Soka¤› Çeflmesi, Bünyamin Soka¤› Çeflmesi,


Köprübafl› Soka¤› Çeflmesi, Esat Pafla Kona¤› Çeflmesi, Eski
Hükümet Kona¤› Çeflmesi, Aktafl Soka¤› Çeflmesi, Karadere
Soka¤› Çeflmesi, fiekerpare Soka¤› Çeflmesi, Çarfl› Çeflmesi,
Hac›beyin Çeflmesi, P›naralt› Camii Çeflmesi, Yeni Cami Çeflmesi,
Arkbafl› Soka¤› Çeflmesi.
Beypazar›: Ac› Çeflme, Çay›rl›lar›n Çeflmesi, Pazara¤z›
Çeflmesi, Da¤sal› Sokak Çeflmesi, Derbendçik Çeflmesi, Dibekönü
Soka¤› Çeflmesi, Hamidiye Çeflmesi, Kalekap›s› Soka¤› Çeflmesi,
Kimya Çeflmesi, H›d›rl›k Çeflmesi, Simit P›nar› Çeflmesi, Sö¤ütçük
Çeflmesi; Kelefllerin Çeflmesi, So¤uk Çeflme, Yeni Birinci Sokak
Çeflmesi, Yenice Sokak Çeflmesi.
Altıayak Çeşmesi Çankaya: Üç adet eski çeflme.
Çaml›dere: ‹nceöz Köyü Çeflmesi.
Çubuk: Sele Köyü Çeflmesi, Taflp›nar Köyü Çeflmesi,
Y.Çavundur Köyü Çeflmesi.
Gölbafl›: Tulumtafl Köyü Çeflmesi, Çokören Köyü Çeflmesi,
Karagedik Beldesi Çeflmesi, O¤ulbey Köyü Çeflmesi.
Güdül: Dört adet eski çeflme vard›r.
Kalecik: Kaledibi Çeflmesi, Afla¤›karaören Köyü Çeflmesi.
K›z›lcahamam: Çeltikli Köyü Çeflmesi, Osmanl› (Hasan A¤a)
Kadıoğlu Çeşmesi Çeflmesi, Pazar Beldesinde dört adet eski çeflme vard›r.
Polatl›: Afla¤› P›nar Çeflmesi, Ortap›nar Çeflmesi, Çamafl›rhane,
Bac› köyü çeflmeleri, Ücret Köyü Çeflmesi.
Yenimahalle: Ergazi Çeflmesi.
Öksüzler (Öksüzce) Çeflmesi:
Turan Mahallesi, Öksüzler Sokakta bulunan çeflme, Ankara
tafl›ndan yap›lm›flt›r. Yer yer iri devflirme tafllar da kullan›lm›flt›r.
Gerisinde su deposu vard›r. Çeflmenin genifl cephesi derin
olmayan sivri bir kemerle hareketlendirilmifltir. Kemer içinde
üstte kitabe tafl› olup, alt›ndaki dikdörtgen bir tafl›n ortas›ndaki
Naciye Hanım Çeşmesi alt›gen flekilli küçük bir dairenin iki yan›nda kanad› and›ran
birer motif ifllenmifltir. Önüne dikdörtgen planl› bir yalak tafl›
konmufltur. Çeflmenin arkas›ndaki su deposunun bat› duvar›nda
bir kapa¤› vard›r. Deponun içi yukar› do¤ru daralan ve üstte yass›
tafllarla kapat›lan bir örtü sistemine sahiptir. Sol tarafta bulunan
Sarıkadı Çeşmesi duvar üzerinde bir kitabe konulmufltur.
Çeflmede iki kitabe olup, bunlardan biri infla di¤eri ayr› bir
konuya aittir. Kemer içindeki Nesih hatla yaz›lm›fl befl sat›rl›k
kitabede:
Sene 1199
1- Bârek-Allah misl-i havz› kevser-i Haydar bu
2- Nûfl idenler dedi Hakka, cennetin enhar› bu
3- Sâkiya mâi tahûr-u bezl edib k›ld›n atâ
4- fiâh-› haram olmak içün fiah Hüseyin Kerbelâ
5- Doldur iç, mai zülâlî ref ider ikrar bu
262
osmanl›’da ankara

Soldaki mermer üzerine sülüs k›rmas› ikinci kitabe


1- Bunu bir secdegâh ettim ilâhi sen kabul eyle
2- Sana el ba¤las›n dursun gelen giden bu mihraba
‹lk kitabeye göre çeflme 1199 H. / 1784 M. y›l›nda yap›lm›flt›r.
Son onar›m› 1932 y›l›ndad›r. Soldaki kitabe, ilk yerini ve buraya
konufl sebebini bilemedi¤imiz bir namazgâh kitabesidir. Üstü
sonradan, öne do¤ru beton bir sundurma ile kapat›lan çeflmenin
sa¤ taraf›nda, üstteki örtü geniflli¤inde beton bir duvar vard›r.
Naciye Hanım Çeşmesi
Suyu akmayan çeflmenin ismi gibi kendisi de öksüz kalm›flt›r.
Süeda Han›m Çeflmesi:
Akalar Mahallesi, ‹nci Sokak Yeflil Ahi Camii bat›s›nda
bulunan alt k›sm› düzgün kesme Ankara tafl›, üstü tu¤la olan
çeflmenin bas›k kemerli bir nifli vard›r. ‹ki yan›nda basit birer
plaster vard›r. Nifl kemerinin tu¤la dolgulu aynas›na sonradan
mermer oval bir kitabe yerlefltirilmifl, o da bugün kaybolmufltur.
Çeflmenin gerisinde deposu olmas› gereken uzant› görülür. Nifl
kemeri az bir k›sm› hariç y›k›lm›flt›r. Kemerinin kuzey tarafta az
bir k›sm› kalm›flt›r. Kemer içi veya yanlar›nda yatay yerlefltirilmifl
tu¤la örülüdür. Güney k›sm› tamamen y›k›lm›flt›r. Çeflmenin
dikdörtgen, yekpare mermer ayna tafl› kemer niflinin alt k›sm›n›
kapatmaktad›r. Ortas›nda iki tane yalak bulunmaktad›r. Ortas›nda
yan yana iki delik bulunur. Çeflmenin ön cephesinde, kemer içi-
nin üst taraf›n›n ortas›nda, alt ve üst kenarlar› yuvarlat›lm›fl befl
sat›rl›k talik yaz›l› kitabesi kaybolmuştur . Çeflmenin kitabesin- Hanifzade Çeşmesi
deki yaz› flöyledir:
1. Ahi Hac› Murad mahallesi sakinlerinden
2. Said Müteveffa Ahmed Faik Pafla
3. ve kerimesi mütevveffiye Saide Han›m›n
4: Hayrat›d›r. Rebiüllevvel 1323
Kitabeye göre A¤ustos1905 tarihinde Süeda Han›m taraf›ndan
yapt›r›lan çeflmenin ustas› bilinmiyor.
Ahi Tura Çeflmesi:
Alt›ntafl Mahallesinde Ahi Tura Camiinin do¤usunda, Güvercin
Soka¤› ve Eti Sokak kavfla¤›nda, bofl bir alanda yer alan tek cep-
Aslanhane Çeşmesi
heli çeflmenin arkas›nda deposu bulunmaktad›r. Yap›m›nda
kesme ve moloz Ankara tafl› kullan›lm›flt›r. Çeflmenin ön cephesi Hacımusa Çeşmesi
iri kesme, deposu moloz tafllar›yla yap›lm›flt›r. Sade ön cephenin
çevresini düz bir silme dolaflmakta, en üstte üçgen bir al›nl›k
bulunmaktad›r. Al›nl›¤›n üstündeki silme tafllar› düflmüfltür.
Al›nl›k ortas›ndaki kare biçimli kitabe yeri bofltur. Çeflmenin
kitabesi yerinden düflmüfl veya bekli de hiç konulmam›flt›r.
Alttaki ortas›nda musluk deli¤i buluna iri bir tafl›n çevresini kirpi
saçak/kurt diflini and›ran bir silme dolafl›r. Çeflmenin önündeki
dikdörtgen yalak tafl›n›n iki yan›nda iri birer tafl bulunmaktad›r.
D›fl ölçüleri 235x188x209 cm. olan çeflmenin önündeki yala¤› ise
45x107x20cm.dir. Sade görünümlü Ahi Tura Çeflmesi’nin önemli
263
osmanl›’da ankara

bir süslenmesi olmamakla birlikte kütlesiyle etkileyici bir görü-


nüme sahiptir. Kitabesi bulunmayan çeflmenin yap›m tarihi,
yapt›ran› ve yapan ustas› bilinmiyor. Çeflmeyi ön cephesinin
mimari düzenlemesi bak›m›ndan XX. yüzy›l›n bafllar›na tarihle-
mek mümkündür.
Günümüzde suyu akmayan çeflme, genel hatlar›yla sa¤lam
durumda olmakla birlikte onar›ma muhtaçt›r.
Alt›ayak Çeflmesi:
Alt›ayak Çeflmesi, Atpazar›nda, Akbafl Mahallesi, Akda¤ Sokak
ve Kayseri Sokak kavfla¤›nda, Demirf›rka Karakolu önündedir. Tek
cepheli çeflmenin arkas›nda deposu bulunmaktad›r. Yap›m›nda
Kargılı Köyü Çeşme
kesme ve moloz Ankara tafl› kullan›lm›flt›r. Çeflmenin ön cephesi
iri kesme, deposu moloz tafllar›yla yap›lm›flt›r.
Çeflmenin sade görünümlü ön cephesinin çevresini üç
taraftan düz bir silme dolaflmakta, en üstte üçgen bir al›nl›k
bulunmaktad›r. Üstü üçgen silme tafllar› ile kapat›lan al›nl›¤›n
ortas›ndaki kare biçimli bofllu¤a, mermer bir kitabe konulmufltur.
Alttaki ortas›nda musluk deli¤i olan iri bir tafla bitkisel bir kom-
pozisyon kabartma olarak ifllenmifltir. Bitkisel motifin etraf›n›
dört taraftan çevreleyen düz silmeden baflka, üstte bir de kemer
Çokören Köyü Çeşme ifllenmifltir. Ayna tafl›n›n alt ortas›nda ise musluk borusu vard›r.
Ayna tafl› ve üçgen al›nl›ktaki süsleme dengeli bir kompozisyon
oluflturmaktad›r. Çeflmenin önündeki dikdörtgen yalak tafl›n›n
iki yan›nda yek pare birer tafl çeflme boyunca uzanmaktad›r.
Yala¤›n ön taraf› d›fla do¤ru bir yar›m daire fleklindedir.
Suyu akmayan çeflme, orijinal hali ile günümüze ulaflmam›flt›r.
Eski resimlerine göre önceden bir meydan›n kenar›nda yer alan
çeflme, kuzeyine sonradan yap›lan karakolun bahçe duvar›na
gömülmüfltür. Çeflmenin deposu da duvar gerisinde kalm›flt›r.
Yap›da k›r›lma ve çatlamalar meydana gelmifltir. Çeflme cephesi-
Beyceğiz Köyü Çeşme
nin üst k›sm›nda, 0.23 X 0.27 m. ölçülerindeki beyaz bir mermere
bozuk bir talik hatla yaz›lm›fl 4 sat›rl›k kitabesi:
1- Kâle’llahu tebâreke ve Te’âlâ
2- Ve min’el-mâi külli fley’in hayy el-bânî Alt›
Beyceğiz Köyü Çeşme
3- Ayakzâde Mehmet fievket Efendi
4 -14 A¤us 1323 ve 12 Recep 1325
Kitabesine göre 21 A¤ustos 1907 tarihinde Alt›ayakzâde
Mehmed fievki Efendi taraf›ndan yapt›r›lan ve sa¤lam durum-
daki çeflme, bak›ma muhtaçt›r.
Hac› Do¤an (Konuklar) Çeflmesi:
Çeflme, Do¤anbey (Hac›do¤an) Mahallesi, Hac›do¤an Mescidi
ile ‹badullah Camii aras›ndaki Konuklar Sokakta, bir yap›n›n
önünde yer almaktad›r. Tek cepheli, çeflmenin yap›m›nda tu¤la
ve kesme tafl kullan›lm›flt›r.
Kemer üzengisine kadar çeflme cephesinin tamam›, kemer
içi ve kenardan tepedeki silmeye kadar Ankara tafl›, kemerde ve
264
osmanl›’da ankara

köflelerinde tu¤la örgü vard›r. ‹ki kenarda düz bir silme yukar›
do¤ru uzanmakta, üstte bu silme yerine bir saçak uzanmaktad›r.
Güneye bakan çeflme cephesinde yuvarlak kemeri dikkati çek-
mektedir. Kemerli bölümün iç k›sm›nda, su tas›n›n as›ld›¤› bir
halka vard›r. Çeflmede tek süsleme unsuru kemeri ve cepheyi
taçland›ran iki yüzeyli kornifl silmeleridir. Yap›m tarihi, yapt›ran›
ve ustas› bilinmeyen çeflmeyi XIX. yüzy›l bafllar›na tarihle-
Hacıtuğrul Köyü Çeşme
yebiliriz. Bir ara çeflmenin onar›m› yap›lm›fl olmakla birlikte,
bak›ms›zl›k yüzünden tekrar harap hale gelmifltir.
Hanifzade (Hanifirum) Çeflmesi:
Sümer (Erzurum) Mahallesinde, Hacettepe Ö¤renci Yurdunun
arkas›ndaki Zülüflü Sokak sonunda bulunan çeflme, Ankara
tafl›ndan yap›lm›flt›r. fiimdi bir evin avlu kap›s› kenar›nda yer
alan, ama asl›nda bir sokak kenar›nda yer alan, iki cepheli
bir çeflme olmas› gerekir. Soka¤a bakan ana cephe, boyuna
dikdörtgen bir flekle sahiptir. Silmelerle üçe bölünmüfltür. En
altta bir kaide üzerinde yükselen gövdenin alt k›sm›nda ortada
hamam kurnas›n› and›ran yuvarlak bir yalak vard›r. ‹ki yanda
çeflme boyunca yükselen öne taflk›n birer ç›k›nt›n›n kaidesi
yer al›r. Barok daha üstte, ortada suyun akt›¤› musluk yerinin
çevresinde kabartma fleklinde akantus dal› yer almaktad›r. ‹ki
yandaki öne taflk›n ç›k›nt› ise birer rozetle süslemifltir. Üstteki
Sarıoba Köyü Çeşme
genifl dikdörtgen k›s›m buket fleklinde ortada toplan›p, sonra iki
yandan yukar› do¤ru yükselerek ortada birleflen yüksek kabartma
fleklinde akantus dallar› ile süslenmifltir. Bu k›sm›n iki yan›ndaki
yuvarlak sütunceler de yüksek kabartma tekni¤inde palmet
yapraklar› ile süslüdür. Üstten bol prof›lli bir silme ile biten
cephenin tepesinde, taç gibi yuvarlak kemerli al›nl›k olup kemer,
iki yandaki birer kaideye oturur. Kemerin öne ve yukar› taflk›n
kilit tafl›na kabartma olarak virgülü and›ran iki motif ifllenmifltir.
Kemer aynas›n›n ortas›nda yuvarlak bir madalyon içinde “sene
1219 Maflaallah” yaz›l›d›r. Çeflmenin arka yüzünde yar›ya kadar
Bacı Köyü Çeşme
ç›kan üstü d›fla taflk›n sade silmeli, düz cepheli bir çeflme daha
vard›r. Bunun yala¤› da ön cephedeki gibi yuvarlakt›r. Evin avlu-
sunda ayn› flekilde bir yalak daha durmaktad›r.
Kitabesine göre 1804 y›l›nda yap›lan çeflmenin baz› tafllar›
Abidinpaşa Çeşmesi kitabesi
erimifltir. Çok harap bir halde durmaktad›r. Acilen onar›m›
yap›lmal›d›r. Gerekirse baflka bir yere de tafl›nabilir.

265
osmanl›’da ankara

KALELER, SAAT KULES‹


Saat Kulesi:
D›fl kalenin Atpazar› kap›s›n›n solundaki kulesi üzerine
yap›lm›fl saat kulesi, pek yüksek olmayan kagir bir yap›d›r. Genifl
bir alan› kaplayan yap›n›n sekizgen planl› gövdesi, iki k›sma
ayr›lm›flt›r. Kulenin alt k›sm›nda kuzeye bakan girifl kap›s› ve
güneye bakan saat kadran› vard›r. Üst k›sm› sekiz yöne kemerli
yüksek pencereler fleklinde aç›lmaktad›r. D›fl› beyaz badanal›
saat kulesinin kap›s›n›n üstünde kitabesi bulunmaktad›r.
Sultân’›z-zaman hazret-i Abdülhamîd sânî asr-› cihân bânilerinde
Vâli-i ve’l-aflân-› vilâyet devletlû S›rr› Paflan›n asâr-› himmeti
ve izzetlû el-hac Süleyman Efendi nezâretile belediye nam›na iflbu saat
va’z k›l›nd›. Sene 1302.
Bu kitabeye göre belediye nam›na S›rr› Paflan›n himmeti,
Hac› Süleyman Efendinin nezaretiyle 1885 y›l›nda yap›lm›flt›r.477

Ankara Kalesi:
Ankara’n›n tarih boyu dikkat çeken en önemli yönlerinden
birisi kalesidir. Daha önce çeflitli sebeplerle de¤inilen Ankara
Kalesi hakk›nda, Evliya Çelebi’nin yazd›klar›n› aktarmak faydal›
Saat Kulesi ve Hisar kapı
(A. Yüksel) olacakt›r.

266
osmanl›’da ankara

Saat Kulesi (2005, A.E.)

”Rum kayseri zaman›nda yedi sene her gün k›rkar bin ›rgat
ameleler iflleyip beher gün k›rkar bin adama k›rkar ceviz ve birer
ekmek parças› ile iflletilerek tamamlanm›flt›r.

Dışkalede Saat Kulesi


(2005, A.E.)

267
osmanl›’da ankara

Akkale (2005, A.E.)

268
osmanl›’da ankara

Ankara Kalesi

Akkale, doğu surları


(2005, A.E.)

269
osmanl›’da ankara

Sipah kethüda yeri ve yeniçeri serdâr› yerine bir azametli yeni-


çeri çavuflu vard›r. Zira bütün halk› kad›lar ve askerî taifesidir.
Kale dizdar›, kethüdas›, azebân a¤alar›, cebeci ve topçu
baş›lar› ve (...) adet tam teçhizatl› kale neferatlar› vard›r.
Bütün devletlerde ve krall›klarda meflhur berrak bir kale-
dir ki kuzey taraf›nda bir menzil uzakl›kta Erkeksu adl› köyden
bak›ld›¤›nda her kat› biri birinden yüksek, dürr-i yekta gibi, beyaz
ku¤u gibi kat kat tabakal› kaledir.
Osmano¤lu devletinde gösteriflli kalelerden biri Engürü
Kalesi’dir ki padiflahlar›n hasreti, insan eliyle yap›lm›fl ibret
verici sa¤lam bir kaledir ki bütün de¤iflik diller krallar›, flahlar›,
padiflahlar› ve hakanlar› tarihlerinde yaz›l› bak›ml› bir kaledir.
Dünya kalesinin tamam›n› gördük, fakat böyle bir fley görmedik.
Ankara Kalesi’nin flekli: Yüksek bir da¤›n ta en yüksek tepe-
sinde, dört kat beyaz tafl yap›, güzel bir kale. Sa¤lam ve dayan›kl›
“Kahkaha hisar›” gibi bir sa¤lam hisard›r. Her kat› biri birinden
yüksek yap›lm›flt›r. Her kat›n›n aras› birbirinden üç yüz ad›md›r.
Her kat› duvar›n›n boyu altm›flar arfl›n yüksekli¤indedir. Her
duvar›n geniflli¤i onar meliki zira derindir. Temellerinin alt›
“f›rdolay›” kemer yap›lar ile bofltur, derler ama görmedim. Zira
kuflatma s›ras›nda düflman kalenin alt›na girip la¤›m atmas›n diye
kalenin temeli alt› bofldur. Ve bu iç kale k›bleden tarafa yanbeki
(çaprazlama) durup do¤udan bat›ya uzunlamas›na yap›lm›flt›r.
Bat› taraf›na dört kat birbirinden geçme demir kap›lard›r ki bir

270
osmanl›’da ankara

Ankara Kalesi,
kuzey surlar (2006, A.E.)

kalede bu flekilde demir sa¤lam kap›lar yoktur. Her kap› aras›nda


asma demir kafesler haz›r olup demir zincirler ile as›l›d›r. Her
kafesin demirleri pazu kal›nl›¤› kadar vard›r. Kuflatma s›ras›nda
kale duvar› içinden afla¤› kap›lar önüne b›rak›p siper ederler. Bu
kalede olan kap› üstündeki ve alt›ndaki k›rm›z› eflik tafllar› bir
kalede görülmemifltir. En d›fl kap› Atpazar› yerine bakmaktad›r
ki bat› taraf›na aç›kt›r. Bu kap› üstündeki kemer üzerine geçmifl
zaman pehlivanlar›n›n gürzleri, ibret verici bal›k kemikleri ve nice
acaip fleyler as›l›d›r.
Bu kale kap›s› içinde ve d›fl›nda kale neferleri gece ve gündüz
bekçilik ederler. Ve kale kumandan› bu kaleden d›flar› ç›ksa katl
eylerler (öldürürler) yahut azl edip sürerler. Zira bütün düflman
bu kalenin bir tafl›na bin bafl verip yüz bin savafl etmeye can bafl
oynat›r. Hattâ Erzurum’da Abaza Pafla celâli oldu¤unda yüz bin
askerle bu kaleyi muhasara edip afla¤› varofl hisar› istilâ edip,
bu iç hisara sald›rmak istemifl. Abaza Pafla Saray›’nda otururken
kaleden bir topçu ustas› Abaza’ya bir gülle atm›fl ve onu y›ld›rm›fl,
bunun üzerine Abaza Pafla bozulmufl ve hüsrana u¤rayarak
Erzurum’a geri döner. O zamandan beri kale kumandan›n›n kale
kap›s› önünden uzak mesafeye gitmesi yasakt›r. Gece ve gün-
düz kale neferleri kale içinden ayr›lmay›p her gece “Allah yekdir
yek!” diye gözcülük ve bekçilik ederler. Gerçi bu yukar› iç kalenin
etraf›nda hende¤i yoktur ama dört taraf› yalç›n dik kayalard›r.
Bir taraftan zafer mümkün de¤ildir. Ve la¤›m ifllemek ise hiç de
271
osmanl›’da ankara

Hisarkapı (2005, A.E.)

kolay de¤ildir. Zira kat kat toplam üç yüz altm›fl alt› kulesi vard›r.
Birbirine yak›nd›r. Tuhaf bir tarz hendese üzere biçimlenmifl ve
yap›lm›flt›r. Toplam dört kat›nda binsekizyüz beden diflleridir.
F›rdolay› bu iç hisar›n çevresi dörtbin ad›md›r. Do¤u taraf›na
“H›d›rl›k” ad›ndaki bir tepe üzerinde ziyaret yeri vard›r. Biraz
bu kaleye karfl›d›r. Ama asla oradan zarar gelmesi ihtimâli yok-
tur. Zira kale ile bu H›d›rl›k Da¤›’n›n478 aras› bir uzun top at›m›
uzakl›ktad›r. Afla¤›s› “gayya deresi”, cehennem çukuru gibidir. Bu
uçurumdan niflan al›p oradan kaleye ç›kmak çok zor bir ifltir.
Bu iç kalede toplam küçük ve büyük seksenalt› pare top
vard›r. Ama “balyemez toplar›” yoktur. fiahî, darbzen ve kolum-
borna toplar› çoktur. Yetecek kadar cebhanesi ve silâhlar› vard›r.
Kale içinde ba¤s›z ve bahçesiz toplam alt›yüz güzel evleri vard›r.
(Alaaddin) Camii de oradad›r. Eski zamanda kiliseden çevrilmifl
eski camidir. Bütün evleri ve bütün yap›lan bafltan afla¤› temiz
toprak ile örtülmüfl bak›ml› hanelerdir.
K›sacas› bu iç kale yap› yönünden, flirinlik ve mühendislik
aç›s›ndan görülmeye de¤er bir ibret verici kaledir. Ama afla¤›
kale (d›fl flehir suru), (1607) tarihinde celâli korkusundan Cenab›
Ahmed Pafla vilâyet halk›n›n yard›m›yla, bir kat sa¤lam ve dayan›kl›
sur yapm›flt›r. Dört kap›s› vard›r. Üç taraf› alt› bin ad›md›r. Bir
taraf›nda yukar› “‹ç kale”dir ki onu kuflatm›fl “afla¤› hisar”d›r.
272
osmanl›’da ankara

Atpazarı tarafı surlar (2005, A.E.)

Akkale ve doğu surlar (2005, A.E.)

273
osmanl›’da ankara

Bu hisar›n do¤u taraf›nda yukar› hisardan kayalar içinden


H›z›rl›k Deresi’ne479 inilir. Kayalar içinde su yollar› vard›r. ‹ç kale-
de su sarn›çlar› ve bu¤day anbarlar› vard›r. Ama bu afla¤› hisarda
akarsular› çok bol oldu¤undan su sarn›çlar› yoktur. Burada yüz
yetmifl tatl› su çeflmesi, üç bin su kuyusu vard›r…”480
1621 y›l›nda Ankara flehrinin kalesi ile surlar›n›n korunmas›
için ne gibi silah ve cephane bulundu¤unu Kale Dizdar’›n›n
görev devir teslim tutana¤›ndan ö¤reniyoruz. Abdülbâki ile
H›z›r’›n “dizdar”l›k görevi devir tesliminde kalenin mahzeninde
bulunan askeri malzeme flunlard›r:
“Yap›lan say›m üzerine tespit edilen malzemelerden
baz›lar›n›n isim ve miktarlar› belirlendi ki; 69 köhne tüfenk, 98
yeni tüfenk, 3 eski kazma, 3 çatal demir, 30 demir topuz, 4 kurflun
sand›¤› ve kesim demiri, 1 mismar, 237 okka pamuk, 4 küçük top,
1 bofl sand›k, 1 demir kazma, 1 demir kilid, 2 ortaboy demir sopa
(cup), 60 tane eski keman (ok at›c›), 1 köhne urgan, 2 zenberek,
1 baflka sand›k mismar, 35 kantar barut, 200 tane kesim demiri,
274
osmanl›’da ankara

70 eski tu¤luk, 50 küçük muhtelif parça, 5 çift top arabas› parça-


lar›, 4 flahî benzeri top, 1 zemberek, 3 tüfenk sand›¤› bofl olarak,
12 tam say›m› yap›lmayan sand›kta muhtelif küçük parçalar, 25
tomruk, 9 top y›kama bezi, 10.000 ok ucu. Bunlardan baflka 9
tane manc›n›k Sulu Han’a götürülmüfl.”481
fiehir Suru:
Osmanl› devrinde Anadolu’daki eflk›yal›k hareketlerinin art-
mas› üzerine; yörenin ekonomik ve idari ve merkezi olan
Ankara’n›n çevresine flehir suru yap›lmas› gerekmifltir. fiehrin
tamam›n› kuflatan surlar›n yap›m›na Cenabî Ahmed Pafla
taraf›ndan bafllan›lm›fl, 1607 y›l›nda Ankara kad›s› Vildan zade
Ahmed Efendi taraf›ndan tamamlanm›flt›r.482
Uzun süre ayakta duramayan fiehir suru zamanla y›k›lm›flt›r.
Günümüze baz› kal›nt›lar› gelen flehir surunun, muhtemelen
Roma döneminde de kullan›lan bir k›sm›n› Hac› Bayram Camii
civar›nda aç›kta görmek mümkündür.
Evliya Çelebi bu suru “Afla¤› kalesine Celâlî korkusundan Cenâbî
Ahmed Pafla vilâyet ahalisi ile bir kat sa¤lam sur yapt›rm›flt›r. Dört
kap›s› vard›r. Çepeçevre büyüklü¤ü 6.000 ad›md›r. Bir taraf› yukar›
iç kaleye bakar.” fleklinde tarif etmifltir.483
XVIII. As›r bafllar›na ait eski bir Ankara resminde kale ve
flehir surlar› görülmektedir. Oldukça realist bir tarzda yap›lm›fl,
Hollanda’n›n Amsterdam flehrinde, Rijsmuseumda bulunan bu
resimde iç ve d›fl kale kadar yüksek olmayan, flehir suru az say›da
kulelerle desteklenmifltir.484
fiehir surunun kap›lar›ndan Cenabî Kap›s›, Do¤anbey Zaviyesi
Kap›s›, Araba Pazar› Kap›s›, Çank›r› Kap›, ‹stanbul Kap›s›, ‹zmir
Kap›s› ve Namazgah Kap›s› isimleri bilinenlerden baz›lar›d›r.485
275
osmanl›’da ankara

Eski bir Ankara resminden


şehir suru görülmektedir.
(S. Eyice)

Hacı Bayram Camii


yakınında bulunan
Dış Sur kalıntısı (2006, A.E.)

276
osmanl›’da ankara

277
osmanl›’da ankara

ASKER‹ YAPILAR

Sar› K›flla
Bugünkü Ziraat Mahallesinde, Alt›nda¤ Kaymakaml›¤› ile
Atatürk Anadolu Lisesi’nin bulundu¤u yerde bulunan Sar› K›flla,
20 Aral›k 1804 tarihinde hizmete aç›lm›flt›r. K›flla, 1884 y›l›ndan
önceki tarihlerde ç›kan bir yang›nda yanm›fl ve 1844 y›l›nda
onar›lm›flt›r. Milli mücadelede önemli biri yeri olan Ali Fuat
Cebesoy komutas›ndaki 20. Kolordu, bu k›fllada konaklam›flt›r.
Sar› k›flla, 1950’li y›llarda y›kt›r›lm›flt›r.
Süvari K›fllas› (‹malat-› Harbiye, Tophane)
Bugünkü Tando¤an Meydan›ndaki Makine Kimya
Endüstrisin’nin bahçesinde bulunan eski “Süvari K›fllas›”, milli
mücadele y›llar›nda k›r›k ve bozuk Osmanl› ordusunun silah-
lar› ile birlikte Alman, ‹ngiliz ve Frans›z silah ve mühimmat›n›n
uygun hale getirilerek, yeniden kullan›labilmesi için tezgahlar›n
kuruldu¤u tarihi bir mekand›r.

Süvarı Kışlası
(İmalat-ı Harbiye,
Tophane)nda imal edilen top
(A. Müderrisoğlu)

278
osmanl›’da ankara

OSMANLI DÖNEM‹NDE
ANKARA’DA YAfiANAN
FELAKETLER
YANGINLAR

“Hisarönü” ve “Hisaraltı” olarak bilinen semt, 1917 yıllarında,


Ankara’nın zengin gayrimüslim ailelerinin oturduğu, Avrupai tarz-
da köşklerin ve konakların bulunduğu bir bölgedir. Bu semtte otu-
ranların ihtiyaçlarını karşılayacak tarzda, dükkanlar ve mağazalar
bulunur. Doğusu “İçkale” surları, batısı Balıkpazarı caddesi, kuze-
yi “Tabakhane” (Bendderesi) mahallesi, güneyi ise Uzunçarşı ve
Mahmutpaşa Bedesteni ile çevrilidir. Şehrin en modern semti olan bu
bölgede, 1917 yılında sebebi bilinmeyen büyük bir yangın çıkar.
Hisarönü’nde başlayan bu yangın, iki gün iki gece devam eder.
Hisarönü mahallesi, Uzunçarşı (Çıkırıkçılar Yokuşu), Yeğenbey,
Bedesten, Saraçlar Çarşısı ve Atpazarı’nda bulunan bazı hanlar ta-
mamen yanar. 1917 yılı yangın öncesi
Bendderesi ve Dışhisar
(G. Günel)

279
osmanl›’da ankara

1917 yangını sonrası


Hisarönü (A. Yüksel)
Yangının çıktığı günlerde Ankara’da bulunan Refik Halit Karay,
çıkan yangını şöyle anlatır: “İki gece, iki gün süren bu yangını anlat-
mak isterim: Durgun bir gecenin altında alev diliyle karanlık göğü ya-
lamak İsteyen, fakat erişemeyen o miskin, kudretsiz yangın başlangı-
cına benim gibi galiba kimse de ehemmiyet vermemişti. Tekrar dalar
gibi olmuştum, seslerin fazlalaşması merakımı uyandırdı; etrafıma
yeniden bakmak üzere yatağımdan doğrulur doğrulmaz, uğursuz bir
ışığın, uzakta çehremi korkunç bir kızıllıkla aydınlattığını duydum.
Tutuşan evin bağrından havaya coşkun bir fıskiye kuvvetiyle ateş ve
kıvılcım fışkırıyor, Ankara’nın siyah böğründe bu yangın, kan yerine
alev ve pıhtı yerine tutuşmuş yongalar saçan efsanevî bir dev yarası-
na benziyordu. Sanki bu kara dev, ıstırabından kıvranıyor ve nefes-
leri etrafa büklüm büklüm, halka halka, duman halinde yayılıyordu;
tüyler ürpertici bir hışıltı da güya göğsünün içinden çıkıyordu.
- Bereketki rüzgâr yok... dedim.
Evet, hava ölgündü, bu bir ümit idi. Fakat rüzgâr ne kadar olma-
sa gene, karşılıklı iki evin pencerelerinden komşuların kolaylıkla ko-
nuştukları değil, hattâ el sıkıştıkları dar sokakları ve kav halini almış
cumbaları düşünerek bu ateşin elli, altmış evin hakkından gelece-
ğini hesaba katmak lazımdı. Nitekim birinci ev yanındakine kızıl ve
kızgın kollarını çılgın bir âşık gibi doladı; öteki kabahatli maşukası-
na küsmüş bir cengâver salâbetiyle (kuvvetiyle) yerinde duruyor, al-
dırmıyordu. Fakat diğeri kollarını daha fazla sarıyor, abanıyor, ateş
buselerini sevgilisinin vücudu üzerinde mütemadiyen dolaştırıyor,
kendisine rametmek istiyordu. Birden o evin de için için yandığını
camlarının arkasından gördüm. Bana bir aralık sallanıyor gibi geldi;
280
osmanl›’da ankara

1917 yılı yangını sonrası


Ankara Kalesi ve Hisar altı
sonra bir anda damı çatladı ve yarım saattir sinesinde toplanıp bi- (A. Yüksel)
riken ateş, bir bomba sadasıyla beraber göğe serpildi…
Yangının esrarengiz bir sirayeti vardı. Giyindim, seyrine koştum.
Ben oraya varıncaya kadar sekiz, on ev çoktan kızıl birer kül yığını
kesilmişti. Bir saate varmadan ateş dört, beş kola ayrılmış, hattâ
perendeler atarak damdan dama sıçramaya, mesafeler aşmaya, ha-
rikalar göstermeye başlamıştı. Hattâ rüzgâr yoktu. Fakat bir damla
su da yoktu. Ateş arttıkça havada mevzii bir rüzgâr hâsıl oldu; tahta
parçaları yerlerinden koparak mıncınıkla atılmış gibi vızlayarak gök-
te bir mitralyöz harbi yapıyordu. Sabah olurken yangın sade birçok
kola değil, birçok mahalleye de ayrılmıştı.
Derken sedyeler, yani yaralılar ve yanıklar da meydancıklara dol-
du. Eşya nakline darlıktan dolayı imkân yoktu; insanların güç geçtiği
sokaklar, mesela bir piyano veya kanape ile tıkanıveriyordu. Civardan
getirilen amele taburları birkaç saat faaliyetten sonra tabıtuvandan
kesildi. Artık yangını söndürmeye kimse çalışmıyordu. Hattâ eşya
kurtarmaya çalışanlar da azalmıştı. Halk canını veya çoluk çocuğunu
kurtarabilmekten başka bir şey düşünmeyecek hale gelmişti.
Ben mütemadiyen geziyor, en tehlikeli yerlerde seyrime devam
ediyordum. Bizim mahalle kurtulacağa benziyordu. Bir meydanlı-
ğa rastgeldim; Ankara Ermenilerinin zenginliğine delil olarak orada
muvakkat bir âbide kurulmuştu: Yangından kaçırılan yüz kadar pi-
yanonun sıra sıra dizildiğini gördüm; üstlerine seçme, pahalı halılar
serilmişti. Birden, kocaman bir yanık kütük geldi, aralarına düştü;
söndürmeye koşacak adam yoktu; o kütük bir kundak gibi çeyrek
saate kalmadı, piyanoları tutuşturdu. Hem nasıl tutuşturmak? Gaz
281
osmanl›’da ankara

1917 yılı yangını sonrası


Hisaraltı, Hacı Bayram Camii dökmüş, benzin serpmiş gibi... Tellerinden binbir nağme çıkarak
ve civarı. (VEKAM)
o kupkuru, cilalı sandıkların yanışı çok acayip olmuştu. İnsan gibi
inleye inleye, telleri ateş gibi kızararak, bembeyaz dişleri sıcaktan
etrafa pıtır pıtır serpilerek ne feci ve ne tuhaf yanıyorlardı... Yangına
civar mahallelerdeki evler, artık herkesin girmek hakkı olan umumî
mahallere dönmüştü. Kapılar açıktı; eşyanın çoğu yerli yerinde du-
ruyor ve halk içeriye dalarak ahalisi kaçmış olan bu meskenleri iste-
diği gibi geziyor ve içinden istediğini alıyordu. Yolda saçları dağınık,
gözleri ürkmüş ve güzellikleri atmış genç kızlara rastgeliyordum;
ellerinde yangından kurtardıkları eşya vardı: Lavanta şişeleri, pudra
kutuları, kurdele ve dantel parçaları, kadife muhafazalar...
Çocuklarını kaybeden anaların ise haddi hesabı yoktu. Evet, kı-
yamet o gün Ankara’da kopmuştu ve mahşer yeri bugün orası idi.
282
osmanl›’da ankara

Bir an geldi ki dehşet beni de sardı. Alev dalgalarının hışıltısı, kıvıl-


cım yağmurunun şakırtısı ve duman bulutlarının ağırlığı altında şaşala-
dım, kaldım. Artık kendi evime çıkacak yolları bulamaz hale gelmiştim;
daha doğrusu sokaklar öyle değişivermiş, tanınmaz bir şekil almıştı
ki, soğukkanlılığıma sahip de olsam, gene kolayca onları birbirinden
ayırdedemezdim. Ateşten ırmağın feyezan halindeki korkunç iniltisi
kulaklarımı tıkamış, yer yer göçen evlerden fışkıran kızıl köpükler göz-
lerimi yakmıştı. Sağa, sola koşuyordum. Önüme birisi çıktı:
- Ne arıyorsunuz buralarda, dedi, ateş sizin eve yaklaştı!
Önüme düşen bu adamın arkasından, çoluk-çocuk üzerinden
atlaya atlaya, tutuşmuş kütükleri çiğneyerek, alevli rüzgârdan çeh-
rem kavrula kavrula, çılgın gibi gidiyordum. Nihayet evi bulduk. Bir
çeyreğe kadar eşyamızı toplayıp çıkmazsak canımızı kurtarmaktan
283
osmanl›’da ankara

Yangın sonrası
Uzun Çarşı yolu 1924
(A. Yüksel) başka yapacak bir şey kalmıyordu. Fakat, haydi diyelim ki eşyayı
hazırladık, nasıl nakledecektik? Ve daha mühimi var: Nereye taşı-
nacaktık?...
Yangın artıyordu. Yeniden gece oldu; Ankara tek parça bir ateş
kesildi. Ahali kırlarda, kurtarabildikleri kırık dökük eşya ortasında,
yerlerde yatıyor ve açlıktan, susuzluktan kırılıyordu. Bir lokma ek-
mek, bir avuç su bulmak imkânsız... Telgrafla Eskişehir’e haber ve-
rilmiş, ekmek, itfaiye istenmişti. Her İkisi de geldi, lâkin ekmekler
teşkilatsızlıktan tevzi olunamadı, itfaiye de ateşin dehşeti, genişliği
karşısında durakladı.
Ben gene Neron’un tutuşmuş Roma’sını dolaşmaya başladım.
Manzara hakkında bir fikir vermek için alev dalgası, ateş der-
yası, cehennem gibi kelimelerin kuvveti olamazdı. Bütün mahlukat
ve mevcudatının ateşten yaratılmış olduğu bir dünya cehennemi
içinde idik. Halk semenderler gibiydi; alev ve korku ortasında koşu-
şuyor, şuradan, buradan atlayıp kaçışıyor, gene geliyor, gene gidi-
yor, pür hareket, bu kızıllıkta yaşıyordu. Yangın Yahudi mahallesini
sarınca o telaş son haddini buldu; feryat dünyayı kapladı, heyecan
yeri, göğü titretti. Ankara’nın en kibar mahalleri, en büyük çarşısı,
serveti, refahı çoktan kül kesilmişti. Şimdi de diğer bir semti, bir
zengin mahallesi ateş altında idi.
Neler görmedim... Saçlarından tutuşmuş kadınlar, yolda doğu-
ran gebeler, cübbeleri alev almış hahamlar ve bütün bu kıyamet ye-
rinde, izbe köşeler bulup sarmaş dolaş olan âşıklar... Ne garibeler
vardı. Secdeye kapananlar olduğu gibi sevgililerinin dizlerine tırma-
nanlar ve boynuna kollarını dolayanlar da mevcuttu. Eşya çapulcu-
284
osmanl›’da ankara

1917 yılı yangını öncesi


Kale ve Bendderesi
luğu kadar kadın çapulculuğu da revaçta idi. İlle kıpkızıl saçları ate-
şin akisleri altında alevden daha kızıl kesilen bir taze Yahudi kızına
rastgeldim ki, genç ırkdaşları, üzerine pars gibi bir köşeden atıldılar
ve tutunca -gözlerimin önünde- bir boş evin loşluğuna attılar.
İşvesinden, cilvesinden, bekleyişinden ve istekliliğinden belli ki
bu Sara veya Rebeka için için tutuşmuş bir kundak, bir kürek kor,
bir külçe beyaz ateşti. Gençlerin tulumbacılıklarına göz yumdum;
lüzumlu bulmuştum.
İşte bu minval üzere, ölenler, sevişenler, aç kalanlar ve susuz-
luktan bunalanlar ortasında Ankara yangını iki gün, iki gece devam
etti. Nihayet yakacak bir şey bulamadı; söndü. Sıra açlığa, susuzlu-
ğa, sefalete, perişanlığa gelmişti…
Yangının ikinci sabahı Ankara’nın dörtte üçü ortadan silinmişti.
İlk vardığım gün dağdan bakınca, devden ırgatların mamuttan katır-
lara yığdırdıklarını sandığım enkazı bir Metiftofeles ordusu ateşten
kazmalarla yıkmış, kordan kümelere toplamış, alevden süpürgelerle
uzaklara dağıtmış, görünürde iz, eser bırakmamıştı. Yiyecek de yok-
tu, içecek de... Dam altı bulmak, büyük Afrika sahrasında vahaya
rastlamak kadar güçtü. Halk sokaklarda idi; daha iki gün evvel iki
kişinin yan yana güç geçtiği dar sokaklardan vücut bulmuş geniş
meydanlarda... Şehrin bütün su yolları bozulmuştu, Solfasol’dan
su taşıyacak kimse bulunmuyordu. Yangın yerlerindeki patlak boru
sularından çocuklar kumlu, kireçli bir iğrenç sızıntı toplayıp testi-
lerle satıyorlardı; bunları içiyorduk; böbreklerimizden yaralıydık…
Altınlarımıza karşı Anadolu’ya yollanan yabancı adamlar, Ankara’da
çarşı pazar, afal afal dolaşırlar, çetrefil Türkçeleriyle meram anlat-
285
osmanl›’da ankara

maya çabalarlardı. İnsan alnının kara yazısını bilir mi hiç? Ben de


bir gün gelip onların içine düşeceğimi aklımdan geçirmezdim…
Derken hava bozuldu, yangın küllerini savuran sıkı rüzgârlar arka-
sından yağmurlar yağdı; etraf tepelere kar da düştüğü için soğuk
kendisini gösterdi. Kumlu ve kireçli sular içmekten böbrek sancısı-
na tutulmuştum, büklüm büklüm kıvranıyordum…486

KITLIK, KURAKLIK VE GÖÇLER


Ankara’da büyük k›tl›klar, kuraklıklar ve buna ba¤lı olarak
göçler olmufltur.
Ankara’da görülen meflhur k›tl›k ve kurakl›klar›n ilki 1845
y›l›nda, ikincisi 1874-75 y›llar›nda yaflan›r.
1845 y›l›nda iyiden iyiye hissedilen yüzy›l›n ilk kurakl›¤›n›n
belirtileri, kendini daha 1839 y›l›nda gösterir. Kurakl›¤› Ankara
ile birlikte hisseden Konya’da Müflir Ali Pafla, ilk önlem olarak
vilayetten zahire ihrac›n›n yasaklanmas›n› hükümetten talep eder.
Ayn› y›llarda Ankara’daki hükümet depolar›nda bulunan az say›da
zahire stoku halka da¤›t›l›r ve bununla fiyatlardaki art›fl durdu-
rulmaya çal›fl›l›r. Daha sonra Amasya, Zile, Çorum, Yozgat ve
Sivas’tan zahire getirtilerek k›tl›¤›n etkileri azalt›lmaya çal›fl›l›r.
K›tl›ktan Ankara ve Konya ile birlikte Kastamonu, Sivas ve
Hüdavendigâr (Bursa) vilayetleriyle bu vilayetlerin baz› san-
cak ve kazalar› da etkilenir. Ayn› y›l kurakl›¤›n etkisiyle zahire
piyasas›nda anormal art›fllar yaflan›r. Mahsulünün neredeyse
tamam› telef olan Ankara Eyaleti, yard›m talep eder. Bu talep
üzerine Hüdavendigâr eyaletiyle birlikte Ankara’da bulunan
baz› çiftçilere yard›m edilmeye bafllan›r. Ancak istisnai birkaç
durum haricinde genellikle devlet taraf›ndan yap›lan yard›mlar,
hava flartlar›, ulafl›m araçlar›n›n yetersizli¤i vb. sebepler nede-
niyle yerlerine çok geç ulafl›r. Ya¤mur ve kar›n, mevsiminde az
ya¤mas› sebebiyle Ankara Çay›n›n suyu çekilmeye bafllar. Zaten
az olan suyun verimli bir flekilde kullan›lmas› amac›yla bir bend
yap›lmas›na karar verilir.
Ankaral› mahalli yöneticiler taraf›ndan “atefl-i samansuz
kurakl›k” olarak tan›mlanan kurakl›k ve k›tl›k, etkisini 1846’da
daha da artt›r›r. ‹nsanlar açl›k, yetersiz beslenme ve hastal›k
yüzden ölmeye bafllar. Sadece Ankara’y› de¤il hemen hemen
Anadolu’nun tamam›n› etkileyen kurakl›k yüzünden, her taraftan
bölgesel göç hareketleri bafllar.
1845 y›l›nda k›tl›k nedeniyle Ankara’da da göçler yaflan›r.
Göçü bir parça engelleyebilmek ve halka ekmek temin etmek
amac›yla, Mutasarr›f Vas›f Pafla ile Mal Müdürü f›r›nlar
yapt›rarak halka birkaç ay müddetle bedava ekmek da¤›t›r.
Kurakl›k ve k›tl›kla birlikte salg›n hastal›klar da art›yor, zaten
286
osmanl›’da ankara

yeterli olmayan asayifl ise daha da bozuluyordu. Halk açl›k


ve sefalet yüzünden artan asayiflsizlik ortam›nda kalm›flt›.
Suç iflleyenlerin say›s›nda art›fl görüldü¤ü dönemde en çok
hükümet binalar›na sald›r›, zahire tüccarlar›n›n ambarlar›n›n
ya¤malanmas› gibi eylemlerle eflk›yal›k, yol kesme, h›rs›zl›k
ve cinayetlerde art›fl olur. K›tl›¤›n, yoklu¤un ve asayiflsizli¤in
getirdi¤i kaos ortam›nda denetimler azal›r, buna paralel olarak
yolsuzluk ve suiistimaller artar.
1845 kurakl›¤› ve k›tl›¤› s›ras›nda kaç insan›n hayat›n›
kaybetti¤i tam olarak bilinmemektedir. Ancak ayn› y›llarda
Bursa’da bulunan ‹ngiliz konsolosu taraf›ndan ‹stanbul’daki ‹ngi-
liz büyükelçisine verilen raporda, Ankara Eyaleti genelinde 6.000
Müslüman’›n öldü¤ü bildirilmifltir.
1881 y›l›n›n yaz aylar›nda Ankara Vilayeti korkunç bir çekirge
istilas›na u¤rar. Özellikle Nall›han, Ayafl, Beypazar› ve Sivrihisar
kazalar›ndaki tar›m alanlar›n› mahveder.487
Çekirge âfet halinde Ankara köylerini tam bir sene kemirirce-
sine silip süpürür. ‹nsan gücü ile mücadele bu âfeti önleyemez.
Da¤lara ç›kan insanlar, çekirge yuvalar›n› imha eder, ölülerini
gömer, günlerce mücadele ederler. Bir çok köy halk› Ankara’ya
hicret eder, âfet geçtikten sonra köylerine geri döner.
Rahmetli fieref Erdo¤du bu çekirge afetini, Ademzade
Ahmet Bey’in488 hat›ra defterinden aynen ald›¤› hat›ra ile
flöyle anlat›r:
“Çekirge istilâs›, afat› semaviyeden addolunsa yeridir.
Bundan 60 küsur sene evvel (hat›ra tarihine göre 75 y›l önce
yani 1890 y›llar›nda) Ankara’ya güz mevsiminde uçuflan milyon-
larca çekirge gelmifl, öyle ki; bütün Ankara semas›n› kaplam›fl
günefl görünmez olmufltu. K›fl günü ya¤an kar f›rt›nas› gibi kor-
kunç bir âfet idi.
Sokakta yürürken insan›n yüzüne gözüne çarpar, evlerin içine
girer, oda kap›s›n› aç›k bulursa oraya girer, kap›dan bacadan
kendini atar, mutbah da yemeklerin içine girer, bu hayvan›n
girmedi¤i köfle bucak kalmam›flt›. Hane içinde sebzeye dair ne
bulursa yerdi. Geldi¤i zaman hububata pek zarar vermedi; zira
mahsul kald›r›lm›flt›.
Yiyecek bulamad›, fakat kozas›n› Ankara muhitine gömdü.
Bahar gelince kozadan ç›kma¤a bafllad›. Kozalar kabuklu f›st›k
gibi olup, beher kozan›n içinde pirinç tanesi gibi 80-90 tane
çekirge tohumu bulunuyordu.
Havalar ›s›nm›ya bafllay›nca pire halinde ç›kma¤a bafllad›,
Çekirge cans›z koza halinde iken, hükümet, her mahalle ve
her flahs› mükellef tutarak çekirge itlaf›na bafllad›. Her mahal-
le halk› camilerdeki kilim ve sergilerle bir m›nt›kaya giderek
ellerinde yelpazelerde pire gibi olan bu çekirgeleri toplay›p
kaplar içinde Belediyeye teslim ederlerdi. Çekirge toplay›m›nda
287
osmanl›’da ankara

bulunam›yanlar, dükkânlarda bir metah gibi sat›lan kozay› sat›n


alarak, Belediyeye teslim mecburiyetinde kalm›flt›.
Bu toplama bir fayda vermedi. Uçma zaman› geldi; etrafta bir
fley b›rakmad›, yedi bitirdi.
Müflahedemi söyliyeyim: Solfasol civar›nda toplama
yap›yorduk, büyük bir sahada yemyeflil ekilmifl tarlay› on dakika
içinde simsiyah bir hale getirdi. Çünkü, milyonlarca hayvana ne
dayan›r.
Maddî çare bulunamay›nca maneviyata müracaat mecburiye-
ti has›l oldu. Yabanabat’›n (K›z›lcahamam) fieyhler Karyesinde
Ali Dedeli fieyhler namiyle yadedilen Hazreti Ebubekir veyahut
Hazreti Ömer Faruk sülâlesinden bir zat›n, kerameti kulundan
olan bir çeflmenin suyundan bir miktar su al›n›p, çekirge bulu-
nan mahalle götürülürse, suyun arkas›ndan binlerce s›¤›rc›k
kuflu gelir, çekirgeyi itlaf edermifl diye ötedenberi bir efsane, bir
itikat ve itimat vard›. Nihayet ulema ve sülehandan bir heyet
bu fieyhler karyesine gönderildi. Orada bulunan zatlarla birlikte
çeflmeden su al›nd›. Matara gibi kaplarla ve bir heyetle Ankara’ya
Akköprü civar›nda vas›l olduklar›nda bütün Ankara halk› ve mek-
tepli çocuklar karfl›lad›.
fieyhler, Hocalar dua ederek mübarek sudan birer miktar baz›
camilerin mihraplar›na kondu. Bir kaç gün sonra s›¤›rc›k kufllar›
gelme¤e bafllad›. Öyle ki; yüzbinlerce kufl Ankara’y› istilâ etti.
Çekirge sahas›n› s›¤›rc›k kuflu kaplad›. Halbuki fieyhler Köyünde
ve çeflmede hiç biri görünmezken bu kufllar nereden geliyor,
kimse buna dair malûmat veremiyor...”.
Ankara, yüzy›l›n ikinci büyük kurakl›¤›n› 1874-75 y›llar›nda
yaflar. Denilebilir ki, bu kurakl›¤›n etkisi 30 y›l öncekinden daha
da fazla olur. Etkisini 1872 y›l›ndan itibaren hissettirmeye
bafllayan kurakl›k, 1873’e gelindi¤inde büyük bir k›tl›¤a sebep
olur. Ekmek fiyatlar› iki kat›na ç›kar, ‹ngiltere konsolosluk rapo-
runa yans›d›¤› gibi, yer yer toplumsal kargaflalar yaflan›r. 1874
sonbahar›nda yap›lan bir incelemeye göre, Ankara vilayeti gene-
linde k›tl›ktan etkilenenlerin say›s› 627.290 kiflidir.
1873 y›l›n›n Kas›m ay›nda ya¤an fliddetli ya¤murlar etraf›
göle çevirir. 1874 y›l›n›n Ocak ay›nda bafllayan kar ya¤›fl› ise
iki buçuk ay sürer, çevreyle ulafl›m› tamamen kesilen köylerde
k›tl›¤›n bafllamas›yla köylüler, tohumluk bu¤daydan ekmek
yaparak yemeye bafllarlar. So¤uk, açl›k ve yemsizlikten hayvanlar
ölmeye bafllar. Bu k›tl›k s›ras›nda merkezî ve yerel yönetimin bir
önceki kurakl›k ve k›tl›ktan yeterince ders almamas›, düzenleme-
nin iyi yap›lmamas›na sebep olmufltur. Nitekim fiebinkarahisar
halk›n›n k›tl›k sebebiyle Ankara’ya gönderilmek üzere ba¤›fllad›¤›
bin çift öküz, beceriksizlik yüzünden Sivas’ta heba olur.
Yaflanan kurakl›¤›n sadece Ankara ve civar›n› de¤il, neredeyse
tüm Anadolu’yu etkilemesi, zahire bulmay› daha da güçlefltirir.
Ankara ve çevresine zahire nakli öncelikli olarak Rumeli’den
288
osmanl›’da ankara

yap›lmakla birlikte, Erzurum, Diyarbak›r, Gümüflhane, Bursa


gibi vilâyetlerden de zahire getirtilir. Nakliyatta en büyük sorun,
kullan›lan hayvanlar›n yetersizli¤idir. Bu yüzden ço¤u kez aksa-
malar ve gecikmeler olur. Bazen de flehre yak›n yerleflim birim-
lerindeki küçük zahire fazlal›klar›, ihtiyaç olan di¤er bölgelere
nakledilir. Kurakl›k yüzünden suyla çal›flan de¤irmenler de devre
d›fl› kal›r ve un yap›lamaz olur. Un fiyatlar›n›n yükselmesine
sebep olan bu durumun afl›labilmesi için, Beykoz’da aç›lan un
fabrikas›ndan yararlan›l›r. T›pk› 1845 kurakl›¤›nda oldu¤u gibi
1874’de de büyük göçler yaflan›r, göç hareketi önce ilçelerden
flehir merkezlerine do¤ru olur. Ankara kazalar›ndan Kalecik ve
Keskin’den halk “ak›n ak›n” flehre gelmeye bafllar. 3 Mart 1875
tarihinde Ankara’ya göç edenlerin say›s› 4.000’e yaklafl›r. Ankara,
Çank›r›, Kayseri, Amasya ve Sivas taraflar›ndaki köylüler ve
afliretler, yiyecek ekmek bulamad›klar› cihetle, ak›n ak›n kasaba
ve flehirlere göç ederler. Bu göçler yüzünden k›sa zamanda ken-
tin nüfusu 15.000’den 25-30.000’e yükselir.
Bu süreçte ciddi olarak açl›k sorunu yaflayan halk, do¤al
olarak vergisini ödeyemiyordu. Bu yüzden Ankaral›lar, “Halk
Vekili” olan Hac› Mustafa o¤lu Ömer Bey arac›l›¤›yla Valide
Sultan’a durumu flikayet ederek, tahrirle belirlenmifl olan vergi-
nin kald›r›lmas› konusunda yard›m isterler.
1875 kurakl›k ve k›tl›¤›nda Ankara halk›n›n yaflad›¤› dram,
baz› resmî belgelere de yans›m›flt›r. 1874 y›l›ndaki k›tl›kta,
Ankara yöresindeki mezarl›kta ç›plak vaziyette uyuyan yüz kadar
çocuk bulunur. Ebeveynleri k›tl›k nedeniyle vefat eden bu çocuk-
lar, Ankara Valisi taraf›ndan bak›lmalar› için yerli ailelere teslim
edilir ve çocuklar›n bak›m ücretleri, hükümet taraf›ndan bu aile-
lere ödenir. Açl›k ve g›da yetersizli¤i nedeniyle halk sokaklara
dökülür, zahire dilenir, yollara düflen zahire tanelerini toplar.
Geceleri ba¤ ve bahçelerde uyur. Açl›ktan ölme derecesine
gelen halk, telef olan koyun ve di¤er hayvanlar›n lefllerini dahi
yemekte tereddüd edemez duruma gelir. Aç kalan Ankaral›lar,
“üzüm çekirde¤i, pamuk çekirde¤i ve ayr›k otu kökünü kar›flt›r›p
el de¤irmenleriyle çekerek, elde ettikleri undan ekmek yap›p”
açl›klar›n› gidermeye çal›fl›rlar.
Ankara’da bulunan ‹ngiltere Konsolosu Gatheral 1876 y›l›
raporunda, Keskin kazas›n›n 42 köyünde u¤ran›lan kay›plarla
yap›lan yard›m hakk›nda flu bilgileri verir:
Keskin’in 42 köyünde 1873’de toplam nüfus 16.900 kiflidir.
Bu nüfusun 4.997 kiflisi ölür ve 2.642 kifli göç eder. 1873’de bu
köylerde bulunan 2.266 çift öküz 1875’te 427’ye, 1873’deki 81.240
olan koyun say›s› da 3.312’ye düfler. Yard›m komitesi 3.635 kifliye
36.366 okka bu¤day da¤›t›r. Köylerde 1875’de kalan nüfus 9.261
kiflidir. Keskin kazas›n›n toplam nüfusu 1873’de 52.000 kiflidir.
Yaklafl›k 20.000 kiflisi ölür, 7.000 kiflisi göç eder ve kazada 25.000
kifli kal›r.
289
osmanl›’da ankara

Bölgenin en önemli geçim kayna¤› olan ve halen ‹ngiltere ile


ticaretin temelini oluflturmakta olan tiftik keçisinin, k›tl›ktan ne
kadar etkilendi¤i de Gatheral’in raporunda istatistiki olarak yer
al›r.
Beypazar›’nda 1873’de 58.791 olan tiftik keçisi say›s›, 1874’de
32.048’dir. Nall›han’da say› 32.558’den 25.773’e, Haymana’da
119.048’den 20.038’e düfler. 1873’de toplam 997.277 olan tiftik
keçisinden 1875’te ancak 394.669 keçi kal›r.489
Bu kurakl›kta Ankara köylerinde nüfusun 1/4’ünün öldü¤ünü,
mühim bir k›sm›n›n hicret etti¤ini, Keskin kazas›n›n ve civar›n›n
52 bin nüfusundan 20 bininin telef oldu¤u, 7 bininin hicret
etti¤ini o zamandan kalma belgelerden ö¤renmifl bulunuyoruz.
1291 (Hicrî) de Ankara Valisinin ‹stanbul’a çekti¤i flu telgrafta
facian›n büyüklü¤ünü müflahade edebiliriz.
“Ankara etraf kasaba ve karyelerinden günde 1500-2000
kiflinin öldü¤ü, açl›ktan kad›n ve çocuklar›n tahammül edilmez
derecede feryat ettikleri, sokak aralar›nda düflüp öldükleri, salg›n
emareleri de görüldü¤ü” bildirilmektedir.
Ankara ve ilçelerinde meydana gelen k›tl›klar ve salg›n
hastal›klarla ilgili olarak, Osmanl› Arflivlerinde bulunan baz› bel-
gelerin özetlerini sunuyoruz:
1304/1887 tarihli belgede: “Ankara vilayetince Kastamonu’dan
zahire temini talebinde bulunuldu¤u, ancak Sivrihisar ve
Mihaliçç›k kazalar›na Hüdavendigâr (Bursa), Kütahya ve
Karahisar-› Sahib; Nall›han, Beypazar› ve Ayafl kazalar›na
Kastamonu ve Bolu’dan baflka mahalden zahire ithali mümkün
olmad›¤›ndan, elliflerden yüzbin kile bu¤day›n süratle temi-
ni talebi.” 1304/1887 tarihli belgede: “Ankara vilayetinin Zir,
Nall›han, Ayafl ve Beypazar› kazalar› kurakl›kzede ahalisi için
yemeklik ve tohumluk olarak Bolu aflar mal›ndan belirtilen mik-
tarda bu¤day›n verilmesine, Kastamonu vilayeti aflar bedelinin
Rusya tazminat› karfl›l›¤› oldu¤u gerekçesiyle Maliye Nezareti’nce
izin verilmedi¤inden, bu hususuta Sadaret’çe gere¤inin
yap›lmas›.” 1305/1888 tarihli belgede: “Zir, Ayafl, Beypazar› ve
Nall›han kazalar›nda k›tl›k ve kurakl›ktan zarar görenler için
Bolu sanca¤›ndan verilecek h›ntan›n (bu¤day) gönderilmesine
baflland›¤›.” 1304/1887 tarihli belgede: “Fakir olduklar›ndan
yeterli beslenemeyen Yabanabad kazas› ahalisi aras›nda yay›lan
humma hastal›¤›n›n telafi ve tedavisi maksad›yla söz konusu
ahaliye mahallinde mevcut miri zahireden tevziat yap›lmas›.”
1304/1887 tarihli belgede: “Ankara Vilayeti Yabanabad kazas›n›n
baz› mahallerinde zuhur eden humma hastal›¤›ndan yüzsekiz
kiflinin yatmakta oldu¤u ve bunlar›n hastal›¤›n›n yiyecek ve
içecek bulamamalar›ndan fliddetlendi¤i görüldü¤ünden, ora-
daki miri zahireden bunlara bedelsiz olarak bu¤day ve arpa
verilmesi.” 1304/1887 tarihli belgede: “Ankara’n›n Yabanabad
kazas›n›n baz› mahallerinde s›tma hastal›¤›na yakalananlardan
290
osmanl›’da ankara

fakir olanlar›na g›da yard›m› yap›lmas›, üç befl tabibin ecza-y›


t›bbiye ile oraya gönderilmesi irade-i seniyye gere¤i oldu¤u.”
1304/1887 tarihli belgede: “Ankara vilayeti dahilinde Yabanabad
kazas›nda humma hastal›¤›na zahire yard›m› yap›lmas› ve tedavi
için doktor ve eczac› gönderilmesi.” 1304/1887 tarihli belgede:
“Yabanabad kazas›na tabi fieyhler karyesindeki fieyh Semerkandi
sülalesinin mazhar olduklar› muafiyetten, sonradan ayn› karye-
ye gelen bir tak›m halk›n da istifadeye kalk›flt›klar›.” 1304/1887
tarihli belgede: “Ankara Vilayeti Yabanabad Kazas›’nda zuhur
eden humma hastal›¤›n› tedavi etmek üzere doktor gönderil-
mesi ve sair önlemler.” 1305/1888 tarihli belgede: “Yabanabad
kazas›nda görülen humman›n bertaraf edildi¤ine dair vilayetten
al›nan haberler üzerine bölgeye tabib, eczac› ve ilaç sevkinden
vazgeçildi¤inin ilgili nezaretten bildirildi¤i.” 1327/1909 tarih-
li belgede: “Kalecik kazas› muhtaç çiftçileri için gerekli olan
tohumluk zahire.” 1327/1909 tarihli belgede: “Kalecik muhtaç
ziraatç›lar› için mubayaas›na izin verilen zahâire ilaveten gerekli
olan zahirenin mubayaa edilerek ikraz ve tevziinin mahalline
yaz›lmas›.”490

SAVAfiLAR
Ankara, Osmanl› döneminde Çubuk ovas›nda iki Müslüman
ordunun kanl› savafl›na flahit olur. 1402 y›l›nda Y›ld›r›m Han’la
Timur aras›nda meydana gelen bu savaflta, Ankara ve çevresi
büyük zarar görür. Ekili araziler çi¤nenir, sular zehirlenir, flehir
ve köylerde hayat felce u¤rar, özellikle Timur ordusunda bulunan
filler çevreye zarar verir, ba¤lar ve bahçeler talan edilir.
Ankara Savafl›’ndan sonra flehir ve civar›nda flehzadeler aras›
mücadeleler devam eder, flehrin anayol üzerinde bulunmas› ve
ticari bir merkez olmas› özelli¤i dolay›s›yla cazibe ve s›¤›nma
merkezi olur.
Celali isyanlar›, k›tl›klar, yang›nlar ve kurakl›klar›n verdi¤i
zarar, flehrin nüfusunu etkiler ve göçler bafllar.
1571 y›l›nda yap›lan ‹nebaht› savafl›nda üstün kahramanl›klar
gösteren Ankara Bey’i ve emrindeki neferleri, daha sonraki
y›llarda yap›lan savafllarda da ayn› cesaretle destanlar yazarlar.
Osmanl›-Rus Savafl› (93 Harbi)
Osmanl› Devleti, 31 Mart 1877’de, Rusya, ‹ngiltere,
Fransa, Avusturya, Almanya ve ‹talya’n›n ifltirak etti¤i “Londra
Protokolü”nü imzalamam›fltı. Bunun üzerine Rus Çar› derhal
savafl meclisini toplar, Rusya’da seferberlik ilan eder. 23 Nisan
1877’de Rusya, ‹stanbul elçisini geri çeker ve savafl›n sebe-
bini de ‹stanbul Konferans› hükümlerini Osmanl› Devleti’ne
kabul ettirmek olarak gösterir. Rusya’n›n gerçek amac› ise
Balkanlar’daki eyaletleri Osmanl› Devleti’nin hakimiyetinden
kurtarmak ve Balkanlar üzerinde kuraca¤› nüfuz ile y›llard›r haya-
lini kurdu¤u ‹stanbul ve Bo¤azlar’a yaklaflmakt›r. Di¤er taraftan
291
osmanl›’da ankara

da Anadolu’nun kuzey-do¤usunda Kars, Ardahan ve Erzurum’u


ele geçirerek bir taraftan Karadeniz’de kuvvetlenmek di¤er
taraftan da ‹skenderun yönünde bir yay›lma imkan› sa¤lamakt›r.
Avrupa’da kurulmufl stratejik dengeler gere¤i Almanya, savafl›n
bafl›ndan beri Ruslar› destekler. Avusturya ve Macaristan ise
tarafs›z kal›r. ‹ngiltere, Rusya’ya bafllang›çta karfl› ç›kar, daha
sonra tarafs›zl›¤›n› ilan eder.
Meclis-i Mebusan ile Meclis-i Ayan harp taraftar› olup,
Osmanl› Ordusu komutanlar›ndan muharebenin ne oldu¤unu
bilenler ve Rus Ordusu hakk›nda bilgi sahibi olanlar ise harbe
karfl›d›rlar. Sultan II. Abdülhamit Han, devletin harp gücü-
nün yetersizli¤i hakk›nda endifleleri olmakla beraber harp
taraftarlar›na uymak zorunda kal›r. Neticede Ruslar Balkan ve
Kafkasya’dan Osmanl› topraklar›na sald›r›r. Balkan cephesinde
özellikle Osman Pafla’n›n Plevne savunmas› savafl tarihine fleref-
le kaydedilir. Ruslar 20 Ocak’ta Edirne’ye girerler.
292
osmanl›’da ankara

Kafkas Cephesinde ise Osmanl› ordusu 55.000, Rus ordusu


ise 120.000 kiflidir. Rus Kuvvetleri Osmanl› topraklar›na üç kol-
dan girer; Kars, Do¤u Bayez›t ve Ardahan k›sa sürede ele geçi-
rilir. Gazi Ahmet Muhtar Pafla komutas›ndaki ordu, komutan›n
baflar›l› taktikleri ile çok fazla kay›p ve esir vermeden Erzurum’a
kadar çekilir. 9 Kas›m gecesi Ruslar Aziziye Tabyas›’na hücum
ederler. Ancak Türk Kad›n› Nene Hatun’un teflvikiyle ve Gazi
Ahmet Muhtar Pafla komutas›ndaki askeri kuvvetlerin yard›m›
ile Aziziye Tabyas›’ndan düflman at›l›r. Ancak 19 Kas›m’da Kars
düfltü. Kale ile birlikte 800 subay, 17.000 er, 300 top ve pek
çok mühimmat Ruslar’›n eline geçer. K›fl›n gelmesiyle Ruslar
Erzurum’u kuflatmaktan vazgeçerler. Osmanl› Ordusu’nun bir
k›sm› Bayburt’a çekilir.
Doksanüç harbi denilen bu iki cephede Ankara Vilayeti
(Ankara, K›rflehir, Kayseri, Yozgat livalar› dahil) 179.000 redif
(yedek asker) yaz›l›r. fiehirde askerler “Akköprü”den u¤urlan›r ve
293
osmanl›’da ankara

burada karfl›lan›rd›. Osmanl›-Rus savafllar›na kat›lan Ankaral›


rediflerin kahramanl›¤› Nam›k Kemal’in kaleme ald›¤› “Vatan
Yahut Silistre” tiyatro oyununda anlat›l›r.
Balkan Savafl› ve Di¤er Cepheler:
1912 y›l›nda Bulgaristan, Yunanistan ve S›rbistan kendi
aralar›nda anlaflarak Balkanlardaki Türk bölgelerine sald›r›rlar.
Ankara’dan say›s›z genç, Ankara Tren istasyonundan “Kara tren”le
cephelere u¤urlan›r. Civan gençler Makedonya topraklar›nda
flehit olur, bir k›sm› ise “Yemyeflil ç›narlar gibi” gidip te “kurumufl
sonbahar dallar› gibi” geri döner.
1914 y›llar›nda Ankara flehir nüfusu yaklafl›k 28.000 kifli
civar›ndad›r. Bunun 18.500 kiflisi Müslüman Türktür. Geri kalan›
Ermeni, Rum ve Yahudi’dir. Çünkü Türkler cephelerde savaflmakta
ve nüfus gittikçe azalmaktad›r. Durum böyle olunca da flehir tica-
reti Müslüman olmayanlar›n eline geçer.
Y›l 1914… Ankara’n›n ünlü tellal› Tatar Ali 1891, 1892 ve
1893 do¤umlular› silah alt›na ça¤›r›r. Yemen, K›z›ldeniz, Süveyfl,
Sina Çölü, Romanya, Galiçya ve Kafkasya cephelerine ak›n ak›n
Ankaral› civanlar gider. Neticede Çanakkale’de destanlar yaz›l›r.
Ankara tren istasyonu art›k kavuflma ve ayr›l›k yeridir. Kara
tren kara haberler getirir, cephelerden.
294
osmanl›’da ankara

ANKARA’DA CELAL‹
‹SYANLARI
XVII. yüzy›l, Osmanl› Devleti’nin hakimiyeti alt›ndaki böl-
gelerde, eflkiyal›¤›n 盤 gibi büyüdü¤ü bir dönem olur. Devlet
yönetiminin zay›flamas›, y›llarca süren savafllar yüzünden yeni-
çerilerin s›k s›k baflkald›rmalar›, merkezi otoritenin büyük ölçüde
zay›flamas›n› sa¤lar. Anadolu’da eflk›yal›¤›n artmas›nda bafll›ca
etkenler aras›ndad›r. XVI. yüzy›l sonras›nda Ankara’da da bu tür
hareketlere s›k s›k rastlan›r.
Siyasal nedenlerden baflka, özellikle XVI. yüzy›l sonlar›nda
Anadolu’da bafllayan ekonomik bunal›m da sosyal kar›fl›kl›klar›n
artmas›nda önemli bir nedendir. Anadolu’da 1550’lerden sonra
ekonomik buhran görülmeye bafllam›fl, topra¤›n› terk eden halk
“levent”li¤e geçer.
Celali isyanlar›n›n yan› s›ra, medrese ö¤rencileri “suhteler”
de ayaklanmaya bafllar. Bu olaylar›n bafllad›¤› dönemde var olan
ekonomik bunal›m›n boyutlar› hakk›nda bir bilgi verebilmek için,
ekmek ve iflçi ücretleri karfl›laflt›r›ld›¤›nda ortaya ç›kan durum
fludur: 1595’te Ankara’da bir iflçinin gündeli¤i 12 akçe, ekme¤in
a¤›rl›¤› ise 200 dirhemdir. Bu de¤erler 1550’lerdeki durum-
la karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ekme¤in a¤›rl›¤› 4-5 kat azal›rken, iflçi
(›rgat) ücretlerinin ancak 3 kat›na ç›kt›¤› görülür. Ayn› dönemde
“akçe kesreti” olarak adland›r›lan enflasyon da oldukça h›zl› bir
biçimde artm›fl, al›flveriflte akçe yerine “kurufl” kullan›lmaya
bafllam›flt›r (bu dönemde 160 akçe, 1 kurufla eflitti).
Anadolu’da bafllayan ve Ankara’y› da önemli bir biçimde etki-
leyen kar›fl›kl›klar karfl›s›nda, devletin Avusturya ve ‹ran seferiyle
u¤raflmas› etkili bir önlem alamamas›na neden olmufl, ancak
Zitvatorok Bar›fl Antlaflmas›’ndan sonra Celali ‹syanlar› ve di¤er
kar›fl›kl›klarla ciddi bir biçimde u¤rafl›lmaya bafllan›r.
1595’ten bafllayarak 1610’a de¤in süren olaylar halk aras›nda,
“Büyük Kaçgun” olarak adland›r›lm›fl, Anadolu ve Ankara’da
nüfusta büyük bir hareketlilik görülür. Bu dönemde Ankara’ya
çevre köylerden büyük göçler olur. Ayr›ca do¤udan çok say›da
Ermeni gelir ve flehir nüfusu oldukça fazlalafl›r.
Ankara’da önemli sorunlar yaratan Celali ‹syan› önderleri-
nin bafl›nda, Kalendero¤lu Mehmed Pafla gelir. Kalendero¤lu
Mehmed Pafla, Ankara’n›n Murtazabat Kazas›’n›n Yass›viran
Köyü’ndendir. Bunlardan Deli Hasan adl› birisi 1602’de
Ankara’y› kuflat›r. Halk flehirlerinin yak›lmamas›, y›k›lmamas›
için kendilerinden salma olarak istenen fidye paras›n› toplaya-
rak Deli Hasan’›n sald›r›s›ndan kurtulabilir. Celali ‹syanlar›n›n
bast›r›lmas›nda önemli görevler yapm›fl olan ve “Kuyucu” diye
an›lan Murat Pafla, bu isyanlarla ilgilenmeye ancak Zitvatorok
Bar›fl Antlaflmas› yap›ld›ktan sonra bafllar.

295
osmanl›’da ankara

Bu isyanlar s›ras›nda yukar›da belirtildi¤i gibi merkezî devlet


yönetimi etkisiz kalm›fl, ço¤u kez isyanc›lar›n bask›lar› karfl›s›nda
halk kendi kendini korumak zorunda kal›r. Örne¤in, Deli Hasan’›n
Ankara’y› kuflatmas› karfl›s›nda halk aralar›nda toplad›klar› 80.000
kuruflu bu kifliye vererek zarar görmeden kurtulurlar. Devlet, yete-
rince ilgilenememesinin sonucu, “nefir-i âm” (asker toplama)
ilan ederek, eli silah tutan herkesi ayaklananlara karfl› direnmeye
ça¤›r›r. Bu isyanlar› bast›rmak için yollanan serdarlar›n yönetimin-
deki askerlerin büyük ço¤unlu¤u bu yolla sa¤lan›r.
XVII. yüzy›l› ortalar›na do¤ru Ankara, yine özellikle ayaklan-
malar aç›s›ndan Anadolu’nun önemli bölgelerinden biri olmay›
sürdürür. ‹stanbul üzerine yürüyen hemen hemen her isyanc›
öncelikle Ankara Kalesi’ni almak ister.
1651’de Abaza Hasan Pafla ve 1652’de ‹bflir Pafla say›labilir.
Kent, bunlardan baflka, birbirleriyle çat›flma içinde olan devlet
adamlar› ve yerel önderlerin de bask› ve y›ld›rmalar›yla karfl›lafl›r.
Ankara’da kar›fl›kl›klar Köprülüler zaman›nda da sürer. Bu
dönemde Ankara Sanca¤› “arpal›k” olarak paflalar ve vezirlere
verilmeye bafllan›r. Düzeni sa¤lamak amac›yla valiler önemli bir
kuvvet beslemek zorunda kal›rlar. Ama, haslar›n art›r›lmamas›
sonucu gelir kaynaklar›n›n s›n›rl› kalmas›, bu dönemde valilerin
binlerce “sar›ca” ve “sekban”› besleyebilmek için halktan yasalara
ayk›r› vergiler almalar›na neden olur.
Köprülü Mehmet Pafla döneminde, Anadolu’daki isyanlara bir
son verebilmek amac›yla, Anadolu Valili¤i’ne Konakç› Ali Pafla,
Ankara Valili¤i’ne ise Neyzen Hasan Pafla atan›r. Bu paflalar,
yollar› isyanc›lar tutmufl oldu¤undan yerlerine mütesellimlerini
gönderirler. Bu mütesellimler flehri ele geçirerek isyanc›lardan
temizlerler. Kente egemen olan Abaza Hasan Pafla, Eskiflehir
dolaylar›na çekilir.
1683’ten sonra Celali isyanlar› “türediler” ad›yla yeniden
bafllar. Türedilerin hemen hepsi sefere memur olan “kap› halk›”
idi. Bunlar da Celaliler gibi Ankara’ya büyük zarar verirler. Lale
Devri ile birlikte Ankara’da da geçici bir durgunluk dönemi
bafllar.491
8 Eylül 1604 tarihli Ankara fieriye Sicilinde flöyle bir kay›t
vard›r:
“Vartan adl› gayrimüslim mahkemede Abdi adl› cerrah huzu-
runda davac› olup, flöyle dedi: Bundan önce Celâli zorbas›
geldi¤inde sa¤ koltu¤umda tüfeng f›ndu¤› urub f›nduk içeride
kalm›fl idi. F›ndu¤› yar›p ç›karma¤a izin verdim. E¤er bu cerahat-
dan ölürsem, ad› geçen Abdi’den varislerim davac› olmayalar. Bu
sözleri Abdi’nin iste¤i üzerine sicile kaydedildi.”492
XIX. yüzy›la gelinceye kadar Ankara, Celali ayaklanmalar›n›n
bafll›ca flehirlerinden birisi olur. Bu sebeledir ki Ankara Kalesi,
devaml› onar›m görür ve sa¤lam kal›r.
296
osmanl›’da ankara

‹ST‹LALAR
Karamano¤ullar›:
‹lk dönemlerde Osmanl›n›n bir uç flehri olan Ankara, di¤er
beyliklerle olan mücadelelerde ortaya ç›kan kar›fl›kl›klar sebe-
biyle çok zarar görür, tahrip edilir. fiehri en fazla tahrip eden
Türkmen beyli¤i, Karamano¤ullar›d›r.
Karamano¤ullar›, ilk devir Osmanl› padiflahlar›n› çok u¤raflt›r›r,
sürekli olarak Osmanl› topraklar›na sald›r›r. Y›ld›r›m Bayezid’in
1391 y›l›nda Eflak Seferine ç›kmas›n› f›rsat bilen Karamano¤lu
Mehmed Bey Ankara’ya aniden sald›r›r, askerleri öldürüp komu-
tanlar› Timurtafl Pafla’y› da esir al›r. Ankara ve çevresini ya¤malay›p
talan eder. Padiflah›n Rumeli’den zaferle döndü¤ünün duyulmas›
üzerine Karamano¤lu Timurtafl Paflay› ve di¤er kiflileri hapisten
ç›kar›r, hediyeler verir, özür diler. Paflay› hediyelerle aff› için
padiflaha göndermiflse de Karamano¤lu Mehmed Bey’in özrü
kabul görmez. Y›ld›r›m Bayezid bir ordu ile Karamano¤lu üzerine
yürür ve Karamano¤lunu tutsak ederek Bursa’ya hapseder.
Karamano¤ullar› s›k›flt›klar› zaman çevredeki beylikler-
den Osmanl›lara karfl› yard›m ister. Bunu f›rsat bilen Kad›
Burhaneddin Ahmed de 1392’de Osmanl› ülkesine girer, yap›lan
savaflta Y›ld›r›m Bayezid’in birliklerini yener. Daha sonralar›
bu olay, Sultan “‹skilip, Ankara ve Kalecik ve Sivrihisar vilayet-
lerine girdi. Muzaffer ordu o bölgenin giriflini ç›k›fl›n› kontrol
alt›na ald›. Oralar›n tafl›n› topra¤›n›, a¤ac›n› bitkisini kuru çöp
ve çürük kemik gibi ufalad›. 40 gün durmadan ya¤mada bulun-
dular. Evlerin temellerini söküp binalar› yere indirdiler. Kaleleri
fethedip bol miktarda ganimet ele geçirdiler.” fleklinde kendi
kaynaklar›nda yazarlar.493
Cem Sultan Olay›:
Osmanl› flehzadelerinin saltanat kavgalar› Ankara’y› olumsuz
yönde etkiler ve y›k›m getirir. XV. yüzy›lda iki kardefl Fatih Sultan
Mehmed’in o¤ullar› Cem ve Bayezid aras›ndaki mücadelede
Cem’in ailesinin, dönemin Beylerbeyi taraf›ndan Ankara kalesin-
de misafir edilmesi, Bayezid kuvvetlerinin kenti kuflatmalar›na ve
belli ölçüde tahribat yapmalar›na yol açar.4945
fiehzade Bayezid Olay›:
Kanuni Süleyman’›n o¤ullar› aras›ndaki saltanat kavgas›n›n
Ankara üzerindeki etkisi daha da fazla olur. Sar› Selim diye
an›lan II. Selim ile küçük kardefli Bayezid daha babalar› Kanuni
Süleyman’›n sa¤l›¤›nda iken mücadeleye bafllarlar. Bayezid
silaha sar›l›rken Amasya ve Ankara yöresinden yar› gönüllü yar›
zorunlu bir biçimde asker toplar. Bunlara gündelik bir ücret,
para ödedi¤i için adlar›na “yevimlü” denilir. Bayezid bu paray›
sa¤lamak için Amasya’dan bafllayarak Tokat ve Ankara halk›na
salma salar. Sonunda otuzbin kifliyi bulan ordusuyla babas›
297
osmanl›’da ankara

taraf›ndan da desteklenen Selim’in yan›ndaki ordu ile Konya


önünde savafla giriflir. Fakat Bayezid bu savaflta yenilir ve onbin
kiflilik kuvveti ile birlikte ‹ran’a s›¤›n›r. Kanuni Süleyman, o¤lunu
destekleyen t›marl›lar› ve illerini cezaland›r›r. ‘Teftifl” denen
büyük bir soruflturma bafllat›r, Bayezid’in ordusuna girmifl ya da
ona para yard›m›nda bulunmufl olan Ankara yöresi halk› sorgu-
ya çekilir. Bu giriflim toplumsal yaralar›m›zdan biri olan “ihbar”
furyas›n› da harekete geçirir. fiehzade Bayezid olay›na iliflkin
ihbarlar› içeren yüzlerce belge vard›r. Filan kifli, aile, t›marl›
sipahi ya da müderris iç savaflta Bayezid’› destekledi, ona para
verdi, “yevimlü” olarak adam›n› gönderdi diye. O yüzden 1559’u
izleyen 20 y›l boyunca Ankara yöresi büyük kar›fl›kl›klara, büyük
s›k›nt›lara u¤rar.495
Karakafl Ahmed istilas›:
1610’lu y›llarda Karakafl Ahmet diye baflka bir Celali Ankara’y›
kuflat›r, istedi¤i paray› alamay›nca surlardan içeri girer ve
Anafartalar Caddesi’nden bafllayarak Samanpazar›-Karacabey
Külliyesi’ne varan bir çizginin sa¤›nda kalan bütün yerleri yak›p
y›kar. Onun harap etti¤i bu yerleri onarmak için Ankaral›lar 40-
50 y›l u¤raflmak ve gerekli paray› bulmak zorunda kal›rar. Bu
y›llarda büyük bir iç göç de bafllar. Celalilerin zorla para ve adam
toplamalar›ndan b›kan köy ve flehir halk›, bulunduklar› yerlerden
kaç›p surlarla korunan büyük flehirlere s›¤›nma¤a bafllar.496
Kalendero¤lu Mehmed ‹syan› ve Kuflatmas›:
Kalendero¤lu, XVII. yüzy›l bafllar›nda Anadolu’da büyük
kar›fl›kl›k ç›karan Celâli reisîdir. Baz› kaynaklarda Ankara’n›n
Murtazaâbâd kazas›na ba¤l› Yass›viran Köyünde do¤du¤u, öncele-
ri bir grup eflk›yaya liderlik yaparken Celâli Karayaz›n Abdülhalim
ile birlikte affa u¤rad›¤›, ard›ndan beyler-beyilere çavufl oldu¤u,
kethüda ve mütesellim gibi hizmetlerde bulundu¤u rivayet edilir.
‹syan sebebi, kendisine vaad edilen sancak beyli¤inin verilmemesi
olarak belirtilir. 1604’te isyan edip etraf› ya¤malamaya bafllayan
Kalendero¤lu, di¤er Celâlî liderleriyle anlafl›r. Kendisine kat›lan
Kara Said ile birlikte Ayd›n ve Manisa taraflar›n› ya¤ma eder.
Üzerine gönderilen kuvvetleri yenilgiye u¤ratarak flöhretini artt›r›r.
Bunlar aras›nda Anadolu Beylerbeyi Difllenk Hüseyin Pafla da
vard›r. ‹syan› bast›rmakla görevlendirilen Yûsuf Pafla ilgisiz kal›nca
Kalendero¤lu’nun cesareti artar. Manisa ve Ayd›n onun nüfuzu
alt›na girer. Bu arada Ankara’y› ele geçirmek için çok mücadele
ettiyse de halk›n direnifliyle karfl›lafl›r. Macaristan seferinden
dönen Sadrazam Kuyucu Murad Pafla, fiark serdar› tayin edilip
19 Safer 1016’da (15 Haziran 1607) Üsküdar’dan Halep’e do¤ru
yola ç›kt›¤›nda en önemli hedefi Halep’te isyan halinde olan
Canbolato¤lu Ali Pafla ve Anadolu’daki Celâlî reisleriydi. Murad
Pafla, Konya’ya ulaflt›¤›nda Kalender’i hem nüfuz bölgesinden
uzaklaflt›rmak hem de oyalamak amac›yla ona Ankara sanca¤›n›
verdi¤ine dair menflur gönderir.
298
osmanl›’da ankara

Kalendero¤lu haberi al›r almaz Saruhan’dan Ankara’ya


hareket eder. Yolu üzerindeki köy ve kasabalar› ya¤malayarak
Ankara’ya ulafl›r. Ancak Ankara Kad›s› Vildanzâde Ahmed Efendi,
Macar seferlerinde ve ordu kad›l›klar›nda bulunmufl tecrübeli
bir kifli oldu¤undan Ankara Kalesi’ni her türlü sald›r›ya karfl›
tahkim ettirir ve Celâlîler’den korunmak üzere çeflitli tedbir-
ler al›r. Vildanzâde flehri Kalendero¤lu’na teslim etmez. Türlü
bahanelerle Kaiendero¤lu’nu içeri almay›p oyalar. Bu arada
Kuyucu Murad Pafla Kalendero¤lu’nun biraz daha oyalanmas›n›,
kendi kuvvetlerinin yola ç›kt›¤›n› Ankara kad›s›na bildirir. Fakat
gönderdi¤i mektup Kalendero¤lu’nun eline geçer. Aldat›ld›¤›n›
anlayan Kalendero¤lu Ankara’y› kuflatt›ysa da kaledekilerin karfl›
koymas› üzerine geri çekilmek zorunda kal›r. Bursa civar›na
gelir. Bursa’y› bir müddet için ele geçirdiyse de kalesini alamaz.
Mihaliç, Kirmasti ve Biga taraflar›nda büyük tahribat yapar.
Bu arada üzerine gönderilen Nakkafl Hasan Pafla, Yûsuf Pafla
ve Dalg›ç Ahmed A¤a’y› bozguna u¤rat›r. Daha sonra Ayd›n ve
Saruhan üzerine yürüyüp etrafta ya¤ma ve katliamda bulunur.
Hamîd-ili taraf›ndan Karaman yöresine gider. Burada bir di¤er
Celâlî reisi olan A¤açtan Pîrî adamlar›yla ona kat›l›r.
Öte yandan Kuyucu Murad Pafla, Kalendero¤lu üzerine yürü-
mek için haz›rl›k yaparken Halep’ten ‹stanbul’a gönderdi¤i hazine-
nin onun taraf›ndan yolda ya¤malanaca¤›n› ö¤renir. Hemen hare-
kete geçerek Marafl civar›nda Göksün Bo¤az›’n› tutar. Kalendero¤lu
burada 1608’de yenilgiye u¤rar. Adamlar›n›n ço¤unu kaybeder.
Do¤u Anadolu’ya do¤ru kaçar. Bayburt civar›nda tekrar ma¤lûp
olduktan sonra ‹ran’a kaçar. Kendisinden bir daha haber al›nmaz.
Baz› kaynaklarda onun Anadolu’ya hâkim olma mücadelesi yapt›¤›,
ancak Osmanl› saltanat›n› hedeflemedi¤i belirtilir.497
Abaza Mehmed Pafla Kuflatmas›:
XVII. yüzy›lda Anadolu’da ayaklanmalar birbirini izlemeye
bafllar. 1623 y›l›na gelindi¤inde Abaza Mehmed Pafla bu isyan-
lardan faydalanmak ister. Erzurum’da bulunan Abaza Mehmed
Pafla’n›n hedefi Anadolu’nun iç taraflar› ve Ankara flehridir.
Abaza Mehmed Pafla, toplad›¤› ikibin kadar asi ile birlikte Ankara
önlerine gelir. Yolun uzunlu¤u ve yolda daha baflka yerleri de
kuflatmas›, Pafla’n›n çok büyük say›da malzeme kaybetmesine
sebep olur. Ankara önlerine geldi¤i zaman Ankara halk› fazla
tedirgin olmaz. Hatta eksiklerinin tamamlanmas› için adamlar›n›
civar köylere vergi ve para toplamaya yollar. Ankara eflraf›na
haber göndererek flehrin günlük ticaretine zarar vermiyece¤ine
dair söz verir. Kuflatma tarihi hakk›nda Osmanl› tarihlerinde hiç
bir bilgi yoktur. Ankara fieriyye Sicillerinde, Abaza Mehmed’in
Ankara flehrini kuflatmas› alt› ay kadar sürer. Abaza Pafla’n›n
flehirden ayr›l›fl haberi devrin Sadrazam›’na ulaflt›r›l›r. Bunun
üzerine sadrazam, bunun devlet için bir beladan kurtulma ve
Ankara için bir ferahl›k dönemi olaca¤›n› belirten bir mektup
299
osmanl›’da ankara

gönderir. Devrin Ermenice yaz›lm›fl bir tarihin de Abaza Pafla’n›n


Ankara kuflatmas› hakk›nda k›sa bilgiler vard›r.
Abaza isyan ederek Ankara’ya taarruz eder. fiehri iflgal etti
ise de iç kaleyi zapt edemez. fiehir halk› ileri gelenlerle beraber
kaleye kapanarak mukavemet eder. Kaleden tüfenk f›nd›klar›
ve top gülleleri Abaza’n›n askerleri üzerine dolu gibi ya¤d›r›l›r.
Abaza aya¤›ndan vurulur. Bu savunma yedi ay devam eder. Fakat
ne Abaza kaleyi zapt edebilir, ne de kaledekiler onlar› hücum
ederek uzaklaflt›rabilir. Kalede k›tl›k bafl gösterir. Bilhassa top
barutu çok azalm›fl olup içerdekiler s›k›nt› çekmiye bafllar. Bu
esnada E¤ifle ad›nda bir ermeni, ölümü göze alarak gecele-
yin muhas›rlar› geçerek s›rt› ile kaledekilere üç kantar barut
yetifltirir. Böylece kuvvetlenen kaledekiler bu ermeniyi taltif ede-
rek ona “Sipahi” payesi verirler. Ermeni tarihçi bu kuflatman›n
kald›r›lmas›ndan sonra Abaza Mehmed Pafla’n›n Erzurum flehri-
ne döndü¤ünü anlat›r.
Abaza Mehmed’in Ankara önlerinden ayr›lmas› üzerine yöne-
ticiler, kuflatma esnas›nda geçen olaylar› de¤erlendirerek gör-
dükleri eksiklikleri tamamlad›lar ve ayr›ca gelen flikayetler ile
birlikte kuflatma esnas›nda gösterdikleri yararl›l›klara karfl›l›k,
mükâfat talebinde bulunanlar›n isteklerini dikkate al›rlar. Prof.
Dr. Mahmut fiakiro¤lu, kuflatma esnas›nda büyük yararl›l›klar
gösteren ve Ankara’n›n ermeni cemaatinden olan E¤ise hakk›nda
sicillerde ve kay›tlarda araflt›rma yapar, ama bir bilgi bulamaz.
Örne¤ine çok nadir rastlanan bir mahkeme kayd› flöyledir:
Karagöz o¤lu Arslan ad›nda biri, Abaza Mehmed’in Ankara’y›
kuflatt›¤› s›rada, Abaza’n›n adamlar› ile birlikte flehri koruyan
kiflilerin yak›n›na gelip, “Niçin kaleyi vermezsiniz. Elbet ki kaleyi
aç›n. Üç günlük ömrümüz kald›. Bunlar nas›l olsa kaleyi alacak-
lar ve sizleri de öldürecekler” gibi cümleler sarf eder. Konuyu
mahkemeye flikâyet olarak getiren ‹vaz o¤lu Ahmed, Hasan
o¤lu Mustafa, Musa o¤lu Ahmed ve adlar› belirtilmeyen kifliler
intikal ettirirler. Verdikleri ifadeye göre de, Abaza Mehmed
Pafla ‹ç Kale’ye kadar ilerlemifl, fakat hem “ehl-i ‹slâm” hem de
“kefere”den olan kale muhaf›zlar› (koruyucular) çok iyi savunma
yapar. Arslan ad›ndaki ermeni vatandafl kendisine yöneltilen
ithamlar› red etmekle beraber kendisini savunacak hiç bir flahid
mahkemeye getiremez. Hatta flikâyetçiler daha baflka flahidleri
mahkemeye celb ettirerek ifadelerini zapta geçirtirler. Ankara
Kad›’s› kendisine intikal ettirilen flikâyeti, istek üzerine resmiyete
dökerek sicil defterine kayd eder.
Kuflatma sonras› yap›lan müracaatlar dikkate al›n›r ve yararl›k
gösterdikleri tespit edilen kiflilere toplanan vergilerden muhte-
lif miktarlarda para tahsis edilir. Ankara kuflatmas›ndan sonra
Erzurum’a çekilen ve daha baflka yerlere de ak›nlar yapmak iste-
yen Abaza Mehmed Pafla 1628 y›l›na kadar isyana devam etti.
Yaratt›¤› tedirginlik yüzünden aleyhine fetva bile ç›kar›l›r.
300
osmanl›’da ankara

Abaza Mehmed Pafla isyan›ndan on y›l kadar sonra, Arap


Mehmed ad›nda birisi Ankara civar›nda yan›na toplad›¤› “atl›
ve sekbanlar›” ile devlete karfl› isyan eder. Ayn› zamanlar-
da K›nal›o¤lu ad›nda birisi de Ankara ve civar›ndaki köyleri
bir süre rahats›z eder. Tarihlerimizde isimleri bile geçmeyen
bu giriflimlerin fazla bir etkinli¤i olmad›¤› anlafl›l›yor. Zira
Ankara halk› belki devlet yönetiminden flikâyetçi ve meydana
gelen büyük enflasyon (o zaman›n deyimi ile tashih-i sikke)
olay›ndan rahats›z idi. Yeniçeriler bu kalede hiç bir olay m›
ç›karmad›lar, yoksa olaylar resmiyete dökülmeden ileri gelen
kifliler taraf›ndan halledildi mi sorular› flimdilik çözüm bekler-
ken, Ankara halk›n›n devletin meflrulu¤unu son dakikaya kadar
tan›d›¤› ve sonu flüpheli giriflimleri desteklemedi¤i anlafl›l›yor.
Bu isyanlar Ankara için yeni bir dönemin bafllang›c› oldu, flehrin
korunmas› ile ilgili tedbirler camilerde halka aç›k aç›k anlat›ld›
ve her bir devirde önlem al›nd›, isyanlar devri de bitince meflhur
sur ve kale devaml› bir ihmale u¤rad›, ancak tafllar›n›n sa¤laml›¤›
terk edilmiflli¤e direnir.498
Kad› Köro¤lu ve Abaza Hasan Pafla Olay›:
1651 y›l›nda silahtar Hasan A¤a (Abaza Hasan Pafla), vaktin
eflkiyas› “Kara Haydar”› yakalay›p, yönetime teslim eder. Bunun
üzerine kendisine “voyvodal›k” verilir. Bu görev kendisinden
al›n›nca Hasan A¤a hakk›n› ararsa da alamaz. Bu olay üzerine
Hasan A¤a isyan eder ve etraf›na birçok sipahi toplar. ‹stanbul
Üsküdar’a gelerek eflkiyal›¤a bafllar.
‹zmit’e varan Hasan A¤a yeniçeri serdar›n› ister, bulamay›nca
kethüdasiyle ona tâbi olanlar› öldürür. O s›rada, Ankara Kad›s›
Abdülkerim Efendi’nin, birkaç tüccar ve bir kad›n›n akrabas›ndan
bir delikanl› (nevcivan) iki yük sofi ile Hasan A¤a’n›n çad›rlar› üze-
rine, bilmiyerek u¤ram›fllar ve Abaza ile buluflmufllar. Yollar›na
devam eden bu küçük kafile, ‹zmit’e vard›klar›nda, Hasan A¤an›n
adamlar›, o genç o¤lan› arayarak, yükleriyle beraber efendilerine
götürürler. Bu ve buna benzer haller, halkta fena bir tesir b›rak›r.
Sadrazam›n hizmetlilerinden olan ve Hasan A¤a taraf›na
geçen fiahin ad›nda bir kimse, kendisinden ald›¤› emir üzeri-
ne, bir bölük askerle Ankara’ya var›p Bektafl ¤a’n›n çiftli¤ini
harap eder. Çiftli¤in kethüdas› geceden istifade ederek çiftlikteki
k›sraklar› Ankara kalesine koymak ister. Ankara kad›s› Köro¤lu -ki
meflhur sâdat› ulemadand›r- raz› olm›yarak “Bu k›sraklar› kaleye
koyup bunun hat›r› için bizim vesair müslümanlar›n köyleriyle
ekinleri harap ve berbat m› olsun” der. ‹lk önce raz› olamayan
kad› Köro¤lu, daha sonra bu k›sraklar› flehre al›r.
Bektafl A¤a, Köro¤lu’nun bu hareketine k›zarak öldürülmesine
emir ç›karm›flsa da, kad› taraftarlar›n›n araya girmesi ile emir infaz
edilmez. Emrin infaz edilmemesine k›zm›fl olan Bektafl A¤a baflka
çareye baflvurur. Çare de fludur: Nesebi ne oldu¤u belli olmayan
Abdullah Bey nam›nda bir kürde müracaat ederek, Köro¤lu’nu
301
osmanl›’da ankara

öldürmek flartiyle kendisine Ankara Paflal›¤›n› teklif eder. Abdullah


bu teklifi kabul eder. Bektafl A¤a bunun üzerine Abdullah’›n
Ankara paflal›¤› emrini ç›kart›r. Yeni rütbesiyle Ankara’ya gelen
Abdullah Bey, flerefine verilen ziyafetten sonra, Halep mevleviyeti
payesini haiz Ankara Kad›s› Köro¤lu’nu öldürür.
O s›ralarda a¤alar, memleketin ifllerine müdahale eder ve
asayifli bozarlard›. Bektafl A¤a’n›n iste¤iyle fiam Beylerbeyi ‹bflir
Pafla’y› öldürmek için muhtelif kimselere emirler gönderilmiflse
de bu emirler alâkadarlar taraf›ndan “Bugün ona yar›n bize...”
düflüncesiyle ‹bflir Pafla’ya gönderilmifltir. ‹bflir Pafla’n›n salâhi-
yet dairesini geniflletmek için kendisine Serdarl›k unvan› verilir.
Rahat durmayan Hasan A¤a’n›n Kastamonu’ya yürüdü¤ü haberi
gelince, bu belân›n defi ‹bflir Pafla’ya b›rak›l›r. Serdar, bu hususta
tereddüt eder. Bunun üzerine, serdarl›k Kat›rc›o¤lu’na verilir. Bu
vaziyet karfl›s›nda da ‹bflir Pafla, Hasan A¤a ile birleflir.
‹bflir Pafla ile Hasan A¤a, 1651 senesinin bayram arifesinde
bayram› geçirmek üzere askerleriyle beraber Ankara’ya gelir.
Bunlar›n yan›nda zorla götürülmüfl on kadar kad› ve iki müftü
vard›r. Ankara müftüsü bunlar›n gelmelerinden evvel ‹stanbul’a
kaçar. O zaman Ankara Pafla’s›, Ankara kad›s› Köro¤lu’nu öldü-
ren Abdullah Bey’dir. ‹bflir Pafla, huzuruna gelen Abdullah Bey’i
görünce “Senin suçlar›n çoktur. Affettik; git, flimdi bize yiyecek
tedarik et” der.
‹bflir Pafla, Abdullah Bey ile ayandan Muslu Bey ve di¤er yedi
sekiz ayan›n tevkifini emreder. Emir yerine getirilir ve suçlu olanlar
ba¤l› olarak huzuru getirilir. ‹bflir Pafla, Abdullah Bey’e “Sen, Halep
pâyesiyle Ankara kad›s› olan Köro¤lu’nu öldürdün, flimdi s›ra
senindir” der. Bunun üzerine Abdullah Bey ve ayan› öldürülür.
Abdullah Bey’in katli üzerine Ankara Beyi, meflhur Mehmet
Zaman Bey tâyin olunur. ‹bflir Pafla, Hasan A¤a maiyetleriyle
beraber Ankara’dan kalk›p ‹stanbul’a gitmek üzere Eskiflehir’e
do¤ru yürürler.499
Çubukabadl› Hac› Gül Ahmet Bask›n›:
1829 y›l›nda eski sadrazam Galip Pafla’n›n hizmetlilerinden ve
iç a¤as› tak›m›ndan olan, Ankara’n›n Çubukabad kazas›ndan Hac›
Gül Ahmet, zulüm yüzünden harabolmufl bir köyü kendi paras›yla
sat›n al›r ve bu köyü flenlendirir ve buraya alt› aile yerlefltirir.
Ankara mütesellimi kap›c›bafl› Mustafa A¤a bu alt› aileden
yedi kese vergi ister. ‹ç A¤as› olan Gül Ahmet, istenilen bu
verginin çoklu¤undan bahsederek, flimdilik kendisinde bu para
bulunmad›¤› ve köy ifllerinin geliflmesinden sonra bu paray›
verebilece¤ini söyler. Mustafa A¤a bu ricaya kulak asm›yarak,
mübaflir göndererek verginin ödenmesini ›srar ile ister. ‹ç A¤as›
bu meseleyi ahaliye duyurur ve bafl›na toplad›¤› halk ile derhal
Ankara’ya hücum ederek flehri ellerine geçirir. Bu kar›fl›kl›klara,
orada bulunan askerler de ifltirak ederek mütesellim kap›c›bafl›
Mustafa A¤a’y› öldürürler. Bu olay üzerine Ayafll› Müftizâde
302
osmanl›’da ankara

Es’ad Pafla’n›n kardefli eski Surre Emini Mes’ut A¤a Mütesellim


(Vali) tayin edilir. Mesut A¤a Ankara’ya gelir. Bunun üzerine ‹ç
A¤as› Hac› Gül Ahmet adamlar›yla flehri terk eder.500
M›s›r Valisi Kavalal› Mehmet Ali Pafla:
1833’te M›s›r Valisi Kavalal› Mehmet Ali Pafla kenti ele geçirir.
Mehmet Ali Pafla, Osmanl› idaresinden kurtulup, M›s›r’da müs-
takil bir devlet kurmay› planlar. O tarihlerde Akkâ valisi Abdullah
Pafla ile M›s›r aras›nda zuhur eden bir ihtilâf› bahane eden
Mehmet Ali Pafla, bu olay› isyan sebebi kabul eder. Mehmet Ali
Pafla, M›s›r ordusunu tanzim etmek maksadiyle Fransa’dan mira-
lay Seves’i (Bu miralay, sonra Süleyman Pafla namiyle tan›n›r)
getirir. Orduyu tanzim ettiren Pafla, ordunun bafl›na o¤lu ‹bra-
him Pafla’y› getirir.
‹brahim Pafla emrindeki bir ordu ile fiam ve Humus’u
iflgal ederek Ankara’ya kadar gelir. ‹brahim Pafla’n›n Ankara’ya
gelifl sebebi, ordusundaki Frans›z askerlerinden esir düflenlerin
Ankara’ya getirilerek Ankara Kalesine hapsedilmifl olmas›yd›.
M›s›r ordusunun kesin say›s› bilinmemektedir. Ankara’da
M›s›r ordusunu iskân edecek askeri k›flla bulunmad›¤›ndan
Pafla’n›n askerleri, polis marifetiyle flehirde bulunan evlere misa-
fir edilir.
fiehirde bulunan H›ristiyan ahali bu Müslüman askerleri
evlerine kabul etmez ve karfl›l›¤›nda para vermeyi teklif eder-
ler. Ankara Valisi bu teklifi kabul eder, para veren h›ristyanlara
makbuz verir. Toplanan bu para, evine misafir alan müslüman
hanelere da¤›t›l›r.
‹brahim Pafla, Ankara’da bulundu¤u süre içerisinde tahrip olan
Ankara flehir surunu ve Ankara kalesini askerlerine tamir ettirir.
‹brahim Pafla daha sonra ordusu ile Kütahya’ya do¤ru ilerler.501

303
osmanl›’da ankara

DİPNOTLAR
1 M. Fuad Köprülü, Osmanl› ‹mparatorlu¤unun Kuruluflu, Akça¤ Yay.,
Ankara, 2003, s. 101.
2 Y›lmaz Öztuna, Büyük Osmanl› Tarihi, C. I, Ötüken Neflriyat, ‹stanbul,
1994, s. 18-21.
3 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 94-98; Osman Turan, Selçuklular Zaman›nda
Türkiye, Bo¤aziçi Yay., ‹stanbul, 2002, s. 81-82, 654, 674; Fahamettin
Baflar, “Ertu¤rul Gazi”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 11, ‹stanbul, 1995,
s. 314-315; H. Adams Gibbons, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Kuruluflu,
Ankara, 1998, s. 17-19; Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 32-40; Alphonse de
Lamartine, Osmanl› Tarihi, Toker Yay., ‹stanbul, 1995, s. 36.
4 Osman Turan, a.g.e., s. 325-395.
5 Osman Turan, a.g.e., s. 81-82, 654, 674; ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›,
Anadolu Beylikleri, TTK Yay., Ankara, 1988, s. XII, 41-44.
6 Abdurrahman Güzel, Dini Tasavvufi Türk Edebiyat›, Akça¤ Yay., Ankara, s.
198-210.
7 A. Yaflar Ocak, “Anadolu”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul, 1991, s.
113-116.
8 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 155-161; Yurt Ansiklopedisi, C. 1, ”Ankara”, s.
532-536.
9 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. XII.
10 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 156.
11 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 1-12; Osman Turan, a.g.e., s. 564-572.
12 M. Zeki Oral, “Ahi fierafeddin Türbesi”, Milletleraras› Birinci Türk
Sanatlar› Kongresi, Ankara, 1962; Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivi
(VGMA).
13 438 Numaral› Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530)-I, BDAGM
Yay. Ankara, 1993, s. 337-411.
14 Ziya Kaz›c›, “Ahilik”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. I, ‹stanbul, 1991, s. 540-
542.
15 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 52.
16 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 87-91,106-120.
17 ‹. Hakk› Konyal›, Ankara Camileri, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay.,
Ankara, 1978, s. 13-17; H. Adams Gibbons, a.g.e., s. 57; Y›lmaz Öztuna,
a.g.e., C. I, s. 52.
18 Ahmet Nezihi Turan, Yabanabad Tarihini Ararken, Ankara, 1999, s. 42-46;
Hüseyin Ç›nar-Osman Gümüflcü, Osmanl›’dan Cumhuriyet’e Çubuk Kazas›,
Ankara, 2002, s. 127-132.
19 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 13-14, 45, 125; H. Adams Gibbons, a.g.e., s.
101; Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 59-60, 73.
20 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 77-79; Avram Galanti, Ankara Tarihi, I-II,
Ankara, 2005, s.109-111; Hammer, Osmanl› Tarihi, C. I, ‹kra-Okusan,
‹stanbul, 1992, s. 150-152, 188-189.
21 Cevdet Çulpan,Türk Tafl Köprüleri, Ankara 1975, s. 60; Mehmed bin Laçin
831/1428-9 tarihli Kad› Çelebi Vakf›’n›n flahitlerindedir. VGMA, 591
nolu defter, 200 sayfa.
22 Fuat Bayramo¤lu, Hac› Bayram-› Veli Yaflam›-Soyu-Vakf›, C. I, TTK Yay.,
Ankara, 1989, s. 15-17; Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I., s. 92-93.
23 Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Arflivi ve ‹sfahani soyundan gelen
Ankaral› Aflç›o¤lu ailesi elindeki 1428 tarihli vakfiye; F. Bayramo¤lu,
a.g.e., s. 7,53.
24 Vak›flar Genel Müdürlü¤ü, Vak›f Kay›tlar Arflivi, Defter no: 486, s. 791.
25 F. Bayramo¤lu, a.g.e., s. 7, 53.
26 M. Çetin Varl›k, “Anadolu Eyaleti”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul,
1991, s. 143; Hammer, a.g.e., C. I, s. 188-189.
27 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 101-102; Hammer, a.g.e., C. I, s. 188-189.
28 Yusuf Halaçoglu, “Ankara Savafl›”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, s. 210-
211; Hammer, a.g.e., C. I, s. 354-364; Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 121-
137; Avram Galanti, Ankara Tarihi, I-II, Ankara, 2005, s.111-118; Hüseyin
Ç›nar-Osman Gümüflcü, a.g.e., s. 40-54.

304
osmanl›’da ankara

29 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 137.


30 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 17; Hammer, a.g.e., C. I, s. 408; Y›lmaz Öztuna,
a.g.e., C. I, s. 136-137.
31 F. Bayramo¤lu, a.g.e., s. 23-25.
32 ‹. H. Uzunçarfl›l›, a.g.e., s. 17-19; Hammer, a.g.e., C. I, s. 382-412.
33 ‹.H. Konyal›, a.g.e., s. 5-8.
34 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., s. 192.
35 Hüseyin Ç›nar, “Osmanl›lar Zaman›nda Yabanabad Kazas›nda
Kurulmufl Vak›flar”, Tarihte ve Günümüzde K›z›lcahamam ve Çaml›dere Yöresi,
Ankara, 1997, s. 39-67; A. Nezihi Turan, Yabanabad Tarihini Ararken,
Ankara, s. 43-45.
36 Hüseyin Ç›nar, a.g.e., s. 54-55.
37 F. Bayramo¤lu, a.g.e., s. 45-47.
38 Y›lmaz Öztuna, a.g.e., C. I, s. 168-212.
39 F. Bayramo¤lu, a.g.e., s. 22-23.
40 Rifat Özdemir, XIX. Yüzy›l›n ‹lk Yar›s›nda Ankara, Kültür Bak. Yay.,
Ankara, 1998, s. 113.
41 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 537.
42 H. Ç›nar-O. Gümüflçü, a.g.e., s. 126-127.
43 R. Özdemir, a.g.e., s. 143-147.
44 R. Özdemir, a.g.e., s. 147-151.
45 R. Özdemir, a.g.e., s. 151-152.
46 R. Özdemir, a.g.e., s. 152-153.
47 R. Özdemir, a.g.e., s. 157-158.
48 R. Özdemir, a.g.e., s. 159-162.
49 R. Özdemir, a.g.e., s. 159-210.
50 Musa Çad›rc› vd., 1830 Say›m›nda Ankara, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Yay., Ankara, 2000, s. 12.
51 Yücel Özkaya, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Âyânl›k, Türk Tarih Kurumu
Yay., Ankara, 1994. s. 240.
52 A. Nezihi Turan, a.g.e., s. 25-30; H. Ç›nar-O. Gümüflçü, a.g.e., s. 128-129.
53 A. Nezihi Turan, a.g.e., s. 28.
54 A. Nezihi Turan, a.g.e., s. 32.
55 A. Nezihi Turan, a.g.e., s. 51.
56 1530 tarihli ve 438 numaral› “Muhâsebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri”.
57 A. Nezihi Turan, a.g.e., s. 39-41.
58 Seyyah›n Ankara’ya geldi¤i tarihlerde Anadolu Beylerbeyi idari merkezi
yani eyalet merkezi Ankara’d›r. Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmed
Pafla bu görevi yürütmekte ve Ankara’da ikamet etmektedir.
59 Seyyah›n bahsetti¤i Kale içinde bulunan kilise günümüzde mevcut
de¤ildir.
60 Alaaddin Camii.
61 Kalenin do¤usunda bulunan mezarl›k.
62 Günümüzde H›d›rl›ktepe olarak bilinen yer. Seyyah›n kale kal›nt›s› diye
bahsetti¤i yap› “Timurlenk Taht›”, ‹mrülkays ad›na yap›lan türbedir.
63 Hatip çay›.
64 Roma döneminde yap›lan su bendi.
65 Günümüzde Hükümet Meydan›’nda bulunan Julien Sütunu.
66 K›z›lbey mezarl›¤›.
67 Roma hamam› ve kal›nt›lar›.
68 Hac› Bayram Camii bitifli¤inde bulunan O¤üst Mabedi.
69 O¤üst Mabedi içine yap›lan “Ak Medrese” odalar›.
70 Hac› Bayram-› Veli Camii.
71 Ankara Çay›.
72 Bal›khisar Köyü.
73 Kalaba civar›nda bulunan Ermeni manast›r›.
74 A. Esat Bozyi¤it, Ankara’dan Uçan Kufllar, Kültür Bak. Yay., Ankara,
2002, s. 29-43.
75 fiorba kazas›.
76 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. 2, Haz. Yücel Da¤l›-Seyit Ali Karaman,
Yap› Kredi Yay., ‹stanbul, 2005, s. 518-522.

305
osmanl›’da ankara

77 Çukurcak nahiyesinin yeri günümüzde Gölbafl› ilçesine ba¤l› O¤ulbey


Köyü olmas› ihtimalini tafl›yoruz.
78 Polatl› kazas› ve civar› olmas› kuvvetle muhtemel.
79 Seyyah Kantemir, a.g.e., s. 7-11.
80 Günümüzde Bala kazas›.
81 Polatl› ilçesine ba¤l› Bac› köyü.
82 K›z›lcahamam ilçesine ba¤l› Semer köyü.
83 Sincan ilçesine ba¤l› Yenikent beldesinin Zir mevkii.
84 Nevflehir’e ba¤l› Gülflehri ilçesi.
85 R. Özdemir, a.g.e., s. 136-137.
86 Musa Çad›rc› v.d., a.g.e., s. 13-14.
87 Bayram Sakall›, Ankara ve Çevresinde Milli Faaliyetler ve Teflkilatlanma,
Kültür Bakanl›¤› Yay., Ankara, 1998, s. 9.
88 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 547.
89 1907 Tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi, Ankara Enstitüsü Vakf› Yay., (Haz.
Kudret Emiro¤lu vd.), Ankara, 1995, s. 67-73.
90 Bayram Sakall›, a.g.e., s. 10.
91 Rifat Özdemir, “Ankara, ‹ktisadî ve Ticarî Hayat”, TDV ‹slam
Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul, 1991, s. 206.
92 Özer Ergenç, “XI. Yüzy›lda Ankara”, Ankara Dergisi, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Yay., Ekim 1990, s. 55-61.
93 Nejat Gögünç, “Onalt›nc› Yüzy›lda Ankara”, Ankara’dan Uçan Kufllar,
Ankara, 2002, s.15-19.
94 Musa Çad›rc› vd., a.g.e., s. 154.
95 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 537.
96 A. Esat Bozyi¤it, a.g.e., s. 57-62.
97 A. Esat Bozyi¤it, a.g.e., s. 72-73.
98 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. 2, s. 524.
99 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 545-546.
100 1907 tarihli Ankara Salnamesi, s. 157.
101 Evliya Çelebi, Seyahatname, C. II, s. 431.
102 Ankara Vilayeti Salnâmesi 1325 (1907), Yeni harflere çevrilerek Ankara
Enstitüsü Vakf›nca yay›nlanm›flt›r. Ankara 1995, s. 53 vd.
103 R›fat Özdemir, XIX. Yüzy›l›n ‹lk Yar›s›nda Ankara, Ankara 1986, s. 64-65.
104 Ankara Haritas›, 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli Ankara
fiehri Haritas›/Müdafaai Milliye Vekaleti Harita Dairesi ‹stanbul
Matbaas›nda Matbu olunmufltur. (Ahmet Yüksel Arflivi) Bu harita 1924
y›l›nda Ankara’n›n yay›ld›¤› alan› göstermesi, mahalle, cadde, resmi
ve dini yap›lar, mezarl›klar, köprüler ve benzer hususlar› bildirmesi
bak›m›ndan önemli bir kaynakt›r; Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Vakfiye
Arflivi, 2/6 numaral› defter, 4. s›ra.
105 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli Ankara fiehri Haritas›.
106 O. Sa¤d›ç, Bir Zamanlar Ankara, Ankara, 1991, s. 115.
107 Turan Tamer, Tafl Mektep, ‹stanbul, 2005, s. 20.
108 Nesimi Yaz›c›, “S›rr› Pafla Ve Ankara’n›n ‹lk Lisesi (Mekteb-i ‹dadî
Mülkî)”, Ankara Dergisi, Ocak, 1991, s. 97.
109 Turan Tamer, a.g.e., s.131.
110 Mehmet Sa¤›ro¤lu, “Geçmifle Bir Binan›n Tan›kl›¤›ndan Bakmak:
Kurtulufl Savafl› ve Sonras›nda Darül Muallimin Binas›”, Kebikeç, ……..
111 Nesimi Yaz›c›, a.g.m., s.104.
112 O. Sa¤d›ç, a.g.e., s. 49.
113 fiimdiye kadar fiereflikoçhisar hakk›nda yay›nlanan yay›nlarda bu
eserden bahsedilmez. Bu yay›n çal›flmalar› esnas›nda yapt›¤›m›z yerel
araflt›rmalarda dikkatimizi çekmifl ve mevcut durumu kültür miras›
aç›s›ndan elem verici.
114 Ahmet Özk›l›nç v.d., 438 say›l› Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri,
(T›pk›bas›m) Ankara 1994, s. 464 ve devam›. “Medrese-i Sarmiye, mez-
kûr Medrese harâb olub hâliyen Zâviye olmufltur., s. 371.
115 R. Özdemir, a.g.e., s. 61-63; VGMVA, 224 Nolu Defter, 4286. s›ra.
116 Ats›z, Evliya Çelebiden Seçmeler, C.II, Ankara, 1972, s. 81.
117 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. 2, s. 524-525.

306
osmanl›’da ankara

118 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesi.


119 Avram Galanti, a.g.e., s. 221.
120 Abdülkerim Erdo¤an, Unutulan fiehir Ankara, Ankara, 2004, s. 118.
121 VGMA, 581 Nolu Defter, 426. sayfa, 411. s›ra. Vakf›n 1463 tarihindeki
durumu hakk›nda Muzaffer Ar›kan, 867 Tarihli Ankara Tahrir Defteri,
AÜ.DTCF. Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi, Ankara, 1958, s. 71.
122 ‹. Hakk› Konyal›, Ankara Camileri, Ankara, 1978, s. 91.
123 Özer Ergenç, “XVII. yüzy›l›n Bafllar›nda Ankara’n›n Yerleflim Durumu
Üzerine Baz› Bilgiler”, Osmanl› Araflt›rmalar› I, ‹stanbul, 1980, s. 100.
124 R. Özdemir, a.g.e., s. 52; VGMA, 224 Nolu Defter, 3266. s›ra.
125 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 367.
126 Cahid Baltac›, XV-XVI. As›rlarda Osmanl› Medreseleri, ‹stanbul, 1978,
s. 414.
127 Ats›z, a.g.e., s. 81.
128 C. Baltac›, a.g.e., s. 570.
129 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 364,377.
130 VGMA, 579 nolu defter, 339. sayfa, 151. s›rada kay›tl› Eyne Subafl›
Vakf›; Özer Ergenç, a.g.m., s. 99.
131 Özer Ergenç, a.g.m., s. 101; Abdülkerim Erdo¤an, a.g.e., s. 145-146.
132 Hans Dernszchwam, ‹stanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlü¤ü, (Çev. Yaflar
Önen) Ankara, 1888, s. 256.
133 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 367.
134 Ö. Ergenç, a.g.m., s. 102.
135 C. Baltac›, a.g.e., s. 113.
136 R. Özdemir, a.g.e., s. 60.
137 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 16.
138 R. Özdemir, a.g.e., s. 54.
139 VGMA, 487 nolu defter, 314. sayfa, 315. s›ra.
140 R. Özdemir, a.g.e., s. 58.
141 Avram Galanti, a.g.e., s. 177.
142 VGMA, 487 nolu defter, 310. sayfa, 28. s›ra.
143 R. Özdemir, a.g.e., s. 58.
144 VGMA, 611 Nolu Defter,117. sayfa, 115. s›ra.
145 R. Özdemir, a.g.e., s. 57; 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli
Ankara fiehri Haritas›.
146 Medresenin vakfiyesi VGMA, 630 nolu defter, 571. sayfa, 930.
s›radad›r.
147 R. Özdemir, a.g.e., s. 53-54.; Mübarek Galip, Ankara, C.I, ‹stanbul, 1341,
s. 42.
148 C. Baltac›, a.g.e., s. 140.
149 Ö. Ergenç, a.g.m., s. 102.
150 Avram Galanti, Ankara Tarihi, ‹stanbul, 1951, s. 98.
151 R. Özdemir, a.g.e., s. 60.
152 VGMVA, 580 Nolu Defter,196. sayfa, 91. s›ra.
153 R. Özdemir, a.g.e., s. 57.
154 VGMVA, 58/1Nolu Defter, 206. sayfa, 204. S›ra. Hac› Yusuf daha sonra
‹badullah Camiini de yenilemifltir.
155 R. Ördemir, a.g.e., s. 60
156 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli Ankara fiehri Haritas›;
Ali K›lc›, “Ankara’da Yok olan Vak›f Yap›lardan Abdülhadi Camii
ve Tahtakale Hamam›”, V.Ortaça¤ ve Türk Dönemi Kaz› ve Araflt›rmalar›
Sempozyumu- Bildiriler, Ankara 2001, s. 313-324.
157 VGMA, 224 Esas nolu defter, 1718 s›rada müderrisli¤in Hac› Muhammed
R›fat Efendiye verildi¤i kay›tl›d›r.
158 C. Baltac›, a.g.e., s. 77.
159 R. Özdemir, a.g.e., s. 62.
160 Hüseyin Ç›nar-Osman Gümüflcü, Çubuk Kazas›, Ankara, 2002, s. 246.
161 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 371; E. Hakk› Ayverdi, Osmanl› Mimarisinde Çelebi
ve II. Murad Devri, C. II, ‹stanbul, 1972, s. 65.
162 H.Ç›nar-O.Gümüflcü, a.g.e., s. 260.
163 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 367.

307
osmanl›’da ankara

164 Mahmud Pafla Bedesteni.


165 Mahmut Pafla Bedesteni, günümüzde bu yap› Anadolu Medeniyetleri
müzesi olarak kullan›lmaktad›r.
166 A. Esat Bozyi¤it, a.g.e., s. 29-43.
167 A. Esat Bozyi¤it, a.g.e., s. 58.
168 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. 2, s. 527.
169 Besim Darkot, “Ankara”, ‹slam Ansiklopedisi, C. 1, ‹stanbul, 1950, s. 446-
447.
170 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 543
171 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 543.
172 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 544.
173 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 542.
174 Suavi Ayd›n v.d., Küçük Asya’n›n Bin Yüzü: Ankara, Dost Kitapevi Yay,
Ankara, 2005, s. 231.
175 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 544.
176 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 546.
177 VGMA., 585 nolu defter, 42. sahife, 45. s›ra.
178 Yaflar fiener, Nall›han, Ankara, 2001, s. 176.
179 M. Ar›kan, a.g.e., s. 70.
180 Köy camisinin bahçesine çok say›da Bizans ve Roma dönemine ait
mimari parçalar düzenli bir flekilde yerlefltirilmifltir.
181 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 368.
182 Sevgi Aktüre, ”Osmanl› Döneminde Ankara’n›n Ticaret Merkezi ‘Hanlar
Bölgesi’”, Tarih ‹çinde Ankara II, Ankara, 2001, s. 44.
183 S. Aktüre, a.g.m., s. 44.
184 H. Ç›nar-O. Gümüflçü, a.g.e., s. 227.
185 M. Ar›kan, a.g.e., s.70.
186 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 369.
187 Gönül Öney, Ankara’da Türk Devri Yap›lar›, Ankara, 1971, s.136 da
“Mahmud Pafla taraf›ndan 15. as›r sonlar›na do¤u yap›lm›flt›r” deni-
liyor; E. Hakk› Ayverdi, Osmanl› Mimarisinde Fatih Devri III, ‹stanbul,
1973, s. 33-35 de Bedesten ve Taflhan bafll›¤› ile konuyu ele alan yazar
Mahmud Pafla kervansaray›n›n Kurflunlu Han olmas› gerekti¤ini ileri
sürmektedir
188 Özer Ergenç, “XVII.Yüzy›l›n Bafllar›nda Ankara’n›n Yerleflim Durumu
Üzerine Baz› Bilgiler” Osmanl› Araflt›rmalar› I, ‹stanbul, 1980, s. 90.
189 Filiz O¤uz, Ankara Suluhan, Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma
Uygulamalar› ve Sorunlar› Sempozyumu (25.4.1995) bildirisi, s. 1.
190 Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Abide Arflivi, 060101/17 nolu dosya.
191 VGMA, 060101/17 nolu dosya.
192 ‹.H. Konyal›, Akflehir, ‹stanbul, 1945, s. 329; Ö. Ergenç, a.g.m., s. 91.
193 Ö. Ergenç, a.g.m., s. 91. Yazar, ‹.H. Konyal›, a.g.e., s. 329 kaynak gösterir.
194 R. Özdemir, a.g.e., s. 33.
195 R. Özdemir, a.g.e., s. 34.
196 R. Özdemir, a.g.e., s. 23.
197 Gönül Öney, Ankara’da Türk Devri Yap›lar›, Ankara, 1971, s. 139.
198 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 141.
199 VGMA, 582 nolu defter, 163. sayfa, 109. s›ra.
200 Ö. Ergenç, a.g.e., s. 92.
201 Bozkurt Ersoy, “Ankara Çengel Han”, Kültür ve Sanat, Eylül 1991, s. 57.
202 VGMA, 635/2 nolu defter, 137. sayfa, 13. s›ra.
203 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 3.
204 VGMA, 585 nolu defter, 42. sayfa, 45. s›ra.
205 VGMA, Defter no: 585, s. 42.
206 VGMA, Defter no: 585, s. 42; Mesut fiener, Nall›han, Ankara, 2001, s.
31-38; Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü
Yay., Ankara, 1983, s. 517.
207 VGMA, 585 nolu defter, 42. sayfa, 45. s›ra.
208 VGMA,1964 nolu defter, 389. sayfa, 316. s›ra; R. Özdemir, a.g.e., s. 35.
209 VGMA, 487 nolu defter, 314. sayfa, 29. s›ra.
210 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 140.

308
osmanl›’da ankara

211 Yaflar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakk›nda Araflt›rmalar I, Ankara, 1991, s. 134.
212 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 315.
213 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1973), s. 37.
214 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 369.
215 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1973)., s. 33.; Ö. Lutfi Barkan - E.H. Ayverdi, ‹stanbul
Vak›flar› Tahrir Defteri, ‹stanbul, 1970, s. 42-45; Bedestenin 863/1458 y›l›nda
yapt›r›ld›¤›na dair bir tarih düflülmüfltür; E. H. Ayverdi, a.g.e., s. 35.
216 N. Can Gülekli, Ankara, Tarih-Arkeoloji, Ankara, 1948, s. 127.
217 VGMA, Bölgelerden gelen 21 nolu defter, s. 18’de bedestenin keflif
raporu vard›r.
218 Seyyah Kandemir, Ankara Vilayeti, Ankara, 1932.
219 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1973), s. 33-38 aras›nda onar›m hakk›nda detayl›
bilgi verilmektedir.
220 Ethem Torun, Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Beypazar›, Ankara, 2004,
s. 155.
221 Faruk Sümer, Yabanlu Pazar› Selçuklular Devrinde Milletleraras› Büyük Bir
Fuar, ‹stanbul, 1990.
222 VGVA, 224 nolu defter, 1680. s›ra; M. Cevdet, a.g.e., s. 232.
223 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 366, 364,
224 A. Saim Ülgen, Ankara Cenabî Ahmed Pafla Camii ve Türbesi, Vak›flar
Dergisi, S. II, Ankara, 1942, s. 221-222; Selda Kalfazede, “Cenabî Ahmed
Pafla Camii”, TDV. ‹slam Ansiklopedisi, C. 7, ‹stanbul, 1993, s. 351. Buradaki
hamam›n Hasan Pafla Hamam› ile ayn› olmas› da muhtemeldir.
225 VGMA, Müceddet Anadolu Salis 558 nolu defter 74. s›ra, 61/68 sayfa.
226 Bu s›ralama ve cami kap›s›ndaki kitabede imaret kelimesinin
kullan›lm›fl olmas›, zaviyeli camilerin fonksiyonunu göstermesi
bak›m›ndan önemlidir.
227 ‹.H. Konyal›, Ankara Abidelerinden Karacabey Mamuresi, Vakfiyesi, Eserleri ve
Tarihi, ‹stanbul, 1943, s.140.
228 R. Özdemir, a.g.e., s.222; ‹.H. Konyal›, a.g.e.,. s. 8.
229 ‹nci Aslano¤lu, Ankara Karacabey Külliyesi, Ankara 1988, s. 28.
230 R. Özdemir, a.g.e.,, s. 56.
231 O. Cezmi Tuncer, Selçuklularda Ahflap Örtü, Ulusal Kültür 6, Ankara,
1979, s. 155.
232 Bekir Eskici, Ankara Mihraplar›, Ankara, 2002.
233 M. Cevdet, a.g.e., s. 228,
234 N. Öztürk, a.g.e., s. 473-545.
235 VGMA, 1766 nolu defter, s.1’de vakfiyenin Türkçe’si vard›r.
236 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 360.
237 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 87; G. Öney, a.g.e. (1971), s. 88.
238 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 361.
239 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 48; Y›ld›z Demiriz, Erken Devir Osmanl›
Mimarisinde Süsleme, C. I, ‹stanbul, 1979, s. 194.
240 VGMA, 060101/62 nolu dosya.
241 VGMA, 060101/44 nolu dosya.
242 Abdülkerim Erdo¤an, Unutulan fiehir Ankara, Ankara, 2005, s. 58.
243 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 56.
244 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 369.” Mescidin dükkân, ev vakfedilen paradan
1436 akçe geliri vard›r.”
245 F. Bayramo¤lu, a.g.e., s. 14; VGMA, 060101/68 nolu dosya.
246 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1972), s. 369; G.Öney, a.g.e. (1971), s. 49
247 VGMA, 060101/54 nolu dosya
248 ‹.H. Konyal›, a.g.e., (1978), s. 9.
249 VGMVA, 224 nolu defter, 411 s›rada Ahi Tura Mahallesi Mescidine
görevli tayini hakk›nda belge vard›r.
250 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 367; G. Öney, a.g.e. (1971), s. 39.
251 Semavi Eyice, ”Ankara’n›n Eski Bir Resmi”, Atatürk Konferanslar›,1970,
Ankara, 1971, s. 77.
252 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1972), s. 236.
253 Birden fazla say›da minare ve flerefeyi sadece Osmanl› hanedan
mensuplar›n›n yapma hakk› vard›r.

309
osmanl›’da ankara

254 Ethem Cebecio¤lu, Hac› Bayram Veli, Ankara, 1991, s. 51


255 F. Bayramo¤lu, a.g.e., Ankara, 1989, s. 91
256 E.H. Ayverdi, a.g.e. (1972), s. 236.
257 M. Galib. a.g.e., s, 36.
258 VGMA, 588 nolu defter, 80. sayfa; M. Galib, a.g.e., s. 36.
259 Nazif Öztürk, Türk Yenileflme Tarihi Çerçevesinde Vak›f Müessesesi, Ankara,
1995, s. 545.
260 VGMA, 060101/8 nolu dosya.
261 E.H. Ayverdi, a.g.e., (1972), s. 247.
262 M. Galip, a.g.e., C.I, s. 37.
263 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 31; Y. Demiriz, a.g.e., s. 196.
264 Abdülhamit Tüfekçio¤lu, Erken Dönem Osmanl› Mimarisinde Yaz›, Ankara,
2001, s. 213; E.H. Ayverdi, a.g.e., (1972), s. 251.
265 Kitabenin tarih k›sm›n› Mübarek Galip, a.g.e., C. II, s. 24’de 825 /1422;
Yusuf Akyurt, a.g.e., s. 40’da 865/ 1460; ‹.H. Konyal›, a.g.e., s. 47’de 890/
1485 fleklinde okumufllard›r.
266 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 360.
267 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 47.
268 VGMA. 060101/13 nolu dosya.
269 Semavi Eyice,” Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler”, ‹.Ü.‹ktisat Fakültesi
Mecmuas›, C. III, No:1–4, 1963, s. 3-80.
270 A. Tüfekçio¤lu, a.g.e., s. 244.
271 VGMA, Müceddet Anadolu Salis 558 nolu defter 74. s›ra, 61/68. sayfa.
272 R. Özdemir, a.g.e., s. 222.
273 ‹nci Aslano¤lu, a.g.e., s. 28.
274 Mimar Nilgün Sarg›n, Y.Mimar Mine Karatafl ve bizim katk›m›zla yürü-
tülen araflt›rmaya göre, Y.Mimar Mine Karatafl taraf›ndan haz›rlanan
projeler, Ankara Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Kurulunun
26.03.2004 gün ve 9051 say›l› karar› ile onaylanm›flt›r.
275 A.Tüfekçio¤lu, a.g.e., s. 264; Y. Akyurt, a.g.e., s. 29
276 VGMA, 060101/42 nolu dosya.
277 VGMA, 06.01.01/36 nolu dosya.
278 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 361.
279 Genellikle yap›m bildirilen “imar” kelimesi burada tamir anlam›nda
kullan›lm›flt›r.
280 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 49.
281 VGMVA 607 numaral› defter, 218, s. 326. s›ras›nda kay›tl› 12 Cemâziye’l-
evvel 1331 / 19.4.1913 tarihli ilâm.
282 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 361; G. Öney, a.g.e. (1971), s. 50.
283 VGMA, 06.01.01/41 nolu dosya.
284 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 49.
285 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 59.
286 VGMA, 060101/9 nolu dosya.
287 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 43.
288 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 339.
289 Vakf-› Hoca Mehmed Bey Hoca ‹badullah hâs›l fî-sene 150000. (Bu
Vakf›n geliri fiam ve M›s›r’dand›r) Anonim, 438 say›l› Muhasebei
Vilâyet-i Anadolu Defteri, Devlet Arflivleri Yay›n›, (T›pk›bas›m) Ankara
1994, s. 367; Hoca ‹badullah’›n k›z› Bula Hatun’un Evas›t-› Cemaziyelahir
933/ 18.3.1527 tarihli evladl›k (zürrî) vakf› VGMA, 590 nolu defter, 29. sahi-
fe ve 20.s›rada kay›tl›d›r.
290 VGMA, 581 nolu defter, 206. sayfa, 210. s›ra.
291 VGMA, 060101/8 nolu dosya.
292 G. Öney, a.g.e., (1971), s. 42
293 H. Cevri Aslangil-Hamdi Ekiz, Kalecik’in Tarihi, (Kalecik Kültür Derne¤i
Yay., Bas›m yeri ve y›l› yok. s. 14
294 VGMA, 06101/14 nolu dosya.
295 VGMA, 06101/14 nolu dosya.
296 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 365.
297 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli Ankara fiehri Haritas›.

310
osmanl›’da ankara

298 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 361. ”Vakf-› Mescid-i Yakub Harrât” fleklinde bir
kay›t vard›r.
299 Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, s. 504.
300 VGMA, 060101/53 nolu dosya.
301 O. Sa¤d›ç, a.g.e., s. 90.
302 VGMA, 608/2 nolu defter, 222. sayfa, 143. s›ra.
303 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 51; VGMVA, 2/1Esas, 1237de görevli tayini
hakk›nda bilgi vard›r.
304 Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, s. 483.
305 A. Saim Ülgen, “Ankara Cenabî Ahmed Pafla Camii ve Türbesi”, Vak›flar
Dergisi, S. II, Ankara, 1942, s. 221-222; Selda Kalfazede, “Cenabî Ahmed
Pafla Camii”, TDV. ‹slam Ansiklopedisi, C. 7, ‹stanbul, 1993, s. 351. Baz›
kaynaklarda bu külliyeye ait oldu¤u söylenen Hükûmet Meydan›ndaki
y›k›lan hamam, Hasan Pafla vakf›na aittir.
306 Ats›z, a.g.e., s. 81.
307 R.Melul Meric, Mimar Sinan, Hayat›, Eserleri I. Mimar Sinan’›n Hayat›na
Eserlerine Dair Metinler, Ankara, 1965, s. 26.
308 G. Öney, a.g.e., s. 56; Abdullah Kuran, Mimar Sinan, ‹stanbul, 1986,
s. 274.
309 Yusuf Akyurt, “Türk ‹slam Kitabeleri I. K›s›m”, Ankara Kitabeleri, C. XI,
Ankara, 1942, s. 14.
310 Abdülkadir Özcan, “Mimar Sinan’a Sipariflte Bulunanlar”, Mimarbafl›
Koca Sinan Yaflad›¤› Ça¤ ve Eserleri I, ‹stanbul, 1988, s. 138.
311 H. Turhan Da¤l›o¤lu, “Ankara’da Cenabî Ahmed Pafla Cami ve Cenabî
Ahmed Pafla”, Vak›flar Dergisi, S. II, Ankara, 1942, s. 213.
312 H. T. Da¤l›o¤lu, a.g.m., s. 215, ‹.H. Konyal›, a.g.e., s. 94- 95.
313 A.Yaflar Ocak, Osmanl› Toplumunda Z›nd›klar ve Mülhidler (15-17. Yüzy›llar),
‹stanbul, 1998, s. 273.
314 VGMA. 1076 nolu defter, 111. sayfa, 2. sat›r. ”Gurre-i Ramazan 1119
tarihli Ankara’da Haymana-i Sa¤ir Kutluhan’da fieyh Hüsameddin
Camii vakf› mütevellilik tevcihinin yenilenmesi.”
315 R. Özdemir, a.g.e., s. 55.
316 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 106.
317 VGMA, 060101/10 nolu dosya.
318 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 104.
319 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 83.
320 R. Özdemir, a.g.e., s. 62.
321 R. Özdemir, a.g.e., s. 64
322 Tolga Bozkurt, Beypazar›’ndaki Türk Devri Eserleri, Ankara, 2004, s. 82.
323 Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, s. 160.
324 S. Erken, a.g.e., s. 494.
325 T. Bozkurt, a.g.e., s. 49.
326 Hüseyin Karaduman, “1986 Y›l›nda Ankara Çevresinde Yap›lan Yüzey
Araflt›rmalar›”, Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1986 Y›ll›¤›, Ankara, 1987,
s. 128.
327 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, Alt›nda¤ Belediyesi Yay., Ankara, 1998, s.
170-171.
328 Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, s. 469.
329 VGMA, 585 nolu defter, 42. sayfa, 45. s›ra.
330 Türkiye’de Vak›f Abideler ve Eski Eserler I, s. 516.
331 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 65.
332 VGMA, 06.01.01/21 nolu dosya.
333 VGMA, 487 def ter, 22. sayfa, 1356. s›ra.
334 VGMA, 598 nolu defter, 171 sayfa, 128. s›ra.
335 VGMA, 060101/24 nolu dosya.
336 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 85.
337 VGMA, 060101/26.
338 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 70.
339 ‹.H. Konyal›, a.g.e., s. 70. Kitabeyi Yusuf Akyurt’tan aktaran G. Öney,
a.g.e. (1971), s. 76 da 6. sat›r sonunda.
340 VGMA, 060101/70 nolu dosya.

311
osmanl›’da ankara

341 M. Galip, a.g.e., s.42.


342 VGMA, 226 nolu defter, 764. s›ra.
343 M. Galip, a.g.e., C. I, s. 40; Ayr›ca 1176 tarihli Ankara fier’i sicilde A¤açayak
zade Hac› Mehmed A¤an›n 28 Rebi’ülevvel 1176 tarihli vakfiyesi de
bulunmaktad›r. Halit Ongan, “Ankara fier’iye Mahkemesi Sicillerinde
Kay›tl› Vakfiyeler”, Vak›flar Dergisi, S. V, Ankara, 1962, s. 215.
344 M. Galip, a.g.e., C. I, s. 41.
345 H.Ç›nar-O.Gümüflcü, a.g.e., s. 237; VGMA.1094 Tarihli Hurufat Defteri,
42. sayfa, 1. s›ra; “Ravl›” Akyurt’un eski ad›d›r.
346 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 73; G. Öney, a.g.e., (1971), s. 79; Yusuf
Akyurt, a.g.e., s. 35-37
347 VGMA,1964 nolu defter, 392. sahife 817. s›ra; Türkçe’si; 611 nolu defter,
117 s›ra, 115 sayfa asl›.
348 VGMA, 060101/28 nolu dosya.
349 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 163.
350 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 155.
351 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 155.
352 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 44.
353 G. Öney; a.g.e. (1971), s. 86.
354 VGMA, 060101/32 nolu dosya.
355 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 51.
356 VGMA, 060101/38 nolu dosya.
357 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 86.
358 R. Özdemir, a.g.e., s. 63’den Ankara Seri Sicilleri 247/86.
359 VGMV, 5819/1 nolu defter, 239. sahife, 241. s›ra.
360 T. Bozkurt, a.g.e., s. 98.
361 T. Bozkurt, a.g.e., s. 107.
362 VGMA, 225 Nolu Defter, 303. s›rada; bu göreve önceki tayin 408 nolu
defter, 471. s›radad›r. Ayr›ca Kalecik’te Debba¤hane Mahallesinde
Berber Ali Tafl Mescidine 1851 tarihli kay›t 410 nolu defter 477. s›rada
kay›tl›d›r.
363 Gölbafl› Hisarl›kaya köyü Eski Camisinin kalem ifller de Mucurlu
Nakkafl Esad’›n eseridir.
364 Camiye ait VGMA, 2/2 nolu defter 4296 da kay›tl› Bac›m Sultan Zaviyesi
vakf›na ve 2/2 nolu defter, 406 s›rada kay›tl› Bac› Köyü Camii vakf›na
görevli tayini hakk›nda kay›tlar vard›r.
365 H.C.Aslangil-H.Ekiz, a.g.e., s.142; VGMA.06.00.02/ nolu dosya.
366 Onar›m öncesi son cemaat yerinin yan taraflar›n›n aç›k, cephenin
ortas›nda yuvarlak bir pencere oldu¤u eski resimlerde görülmektedir.
Bak:VGMA06.19.02.01 nolu dosya.
367 H.C.Aslangil-H.Ekiz, a.g.e., s. 105.
368 Ali Kılcı, “Ankara’da Yok Olan Vakıf Yapılarından Abdülhadi Camii ve
Tahtakale Hamamı” V. Ortaçay ve Türk Dönemi Kazı ve Araştırmaları
Sempozyumu Bildililer. Ankara 2001, s. 313.
369 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 5; VGMA. Müceddet Anadolu 6, Defter No; 592,
sayfa 167.
370 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 17.
371 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 17.
372 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 17.
373 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 18.
374 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 190; ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 13.
375 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 191.
376 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 31.
377 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 191.
378 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 192; ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 33.
379 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 33.
380 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 33.
381 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 192; ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 35.
382 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 35.
383 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 192
384 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 192.

312
osmanl›’da ankara

385 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 193


386 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 193; ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 52
387 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 194.
388 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 194.
389 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 195.
390 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 194.
391 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 196.
392 Abdülkerim Erdo¤an, age, s. 399-401; Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›,
s. 197.
393 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 197.
394 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 197.
395 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 102.
396 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 198.
397 ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 78.
398 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 198; ‹. H. Konyal›, a.g.e., s. 78.
499 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 180..
400 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 198.
401 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 198.
402 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 198.
403 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 199.
404 Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, s. 199.
405 R. Özdemir, a.g.e., s.127.
406 R. Turan-F. Turan, a.g.m., s. 39.
407 Emre Madran, “Gazi Yapıtlarında Ankara Kenti ve Yapıları” Tarih ‹çinde
Ankara, Ankara 1998, S. 162
408 N. C. Gülekli, a.g.e., s. 136.
409 S. Eyice, a.g.m., Levha. XL.
410 Sevgi Aktüre, 19.Yüzy›l Sonunda Anadolu Kenti, Ankara, 1981, s. 123.
411 S. Eyice, a.g.m., s.123..
412 VGMA, 579 nolu defter, 339. sayfa,151. s›rada kay›tl› Eyne Subafl› Vakf›;
Ö. Ergenç, a.g.m., s. 99.
413 Kamil fiahin, “Ankara’da Melike Hatun Vak›flar›”, Vak›flar Dergisi, S. XXII,
Ankara 1991. s. 79.
414 R. Özdemir, a.g.e., s. 66.
415 K. fiahin, a.g.m., s. 80.
416 M. Galib, a.g.e., s. 32.
417 H. Ç›nar- O. Gümüflcü, a.g.e., s. 131.
418 H. Ç›nar- O. Gümüflcü, a.g.e., s. 249.
419 VGMA, 060101/2 nolu dosya.
420 Ö. Ergenç, a.g.m., s. 104.
421 R. Özdemir, a.g.e., s. 69.
422 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 151; Ancak bu hamam›n Hasan Pafla Hamam›
olmas› gerekti¤i hakk›nda bak. R. Özdemir, a.g.e., s. 72.
423 VGMVA, 734 nolu defter, 227. sayfa, 124. s›ra.
424 R. Özdemir, a.g.e., s. 71.
425 R. Özdemir, a.g.e., s. 72.
426 Mübarek Galip a.g.e., C.II, s. 32; E.Hakk› Ayverdi, a.g.e., s. 48.
427 A. K›lc›, a.g.m., s. 226.
428 ‹shak Pafla vakf›na ait fiengül Hamam› da 1686/7 y›l›nda Ankaravi
Mehmed Emin Efendi taraf›ndan sat›n al›narak Zincirli Camii için
vakfedilmifltir. R. Özdemir, a.g.e., s. 69.
429 Bu belgeye göre hamam Abdülhadi Efendi taraf›ndan 20 y›l kadar özel
mülk olarak kullan›ld›ktan sonra vakfedilmifltir. Bkz.‹.H. Konyal›, a.g.e.
(1943), s. 104-106
430 O. Sa¤d›ç, a.g.e., s. 91-93
431 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 104.
432 VGMA, 635/2 numaral› defter, sayfa 137, s›ra 13’de kay›tl› 1075 tarihli
Rüstem Pafla vakfiyesi.
433 Halit Cevri Aslangil-Hamdi Ekiz, Kalecik’in Tarihi, Ankara, Bas›m y›l› yok,
s. 16.
434 H. Karaduman, a.g.m., s. 131.

313
osmanl›’da ankara

435 ‹. Ayd›n Yüksel, Osmanl› Mimarisinde II.Bayezid Yavuz Sultan Selim Devri
(1481-1520), ‹stanbul, 1983, s. 303.
436 Tülay Reyhanl›, “Osmanl› Mimarisinde ‹maret: Külliye Üzerine Notlar”,
Türk Kültürü Araflt›rmalar›, XV/1-2 Ankara, 1976, s. 121.
437 ‹. Ayd›n Yüksel, “‹maretler”, 2. Vak›f Haftas› Kitab›, Ankara, 1983, s. 164.
438 H. Saadeddin Efendi, a.g.e., (1975), s. 165
439 Nazif Öztürk, Menflei ve Tarihi Geliflimi Bak›m›ndan Vak›flar, Ankara, 1983,
s. 13.
440 ‹. Ayd›n Yüksel, a.g.m., s. 165
441 A.Yaflar Ocak, a.g.m., s. 264.
442 VGMA. 2113 numaral› defter, 326. sayfa, 631. s›ra.
443 A.N. Turan, a.g.e., s. 61
444 A.N. Turan, a.g.e., s. 61
445 VGMA. 06.21.02/03 say›l› dosya.
446 F. Bayramo¤lu, a.g.e., 1983, s. 13.
447 F. Bayramo¤lu, a.g.e., 1983, s. 17
448 Altında ’ın Manevi Co rafyası S. 210
449 VGMA, 060101/165 nolu dosya
450 VGMVA. 417 numaral› defter, s. 398 sıra
451 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 364.
452 M.Cevdet. a.g.e., s. 235
453 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 369
454 Bu bölüm Nazif Öztürk taraf›ndan haz›rlanmakta olan genifl kap-
saml› bir çal›flman›n bir parças›d›r. ‹stiklal Marfl›n›n yaz›ld›¤› mekan
hakk›nda flimdiye kadar ciddi bir çal›flma yap›lmamas› sebebiyle ile-
ride yay›nlanacak bu çal›flman›n bir müjdecisi olarak yazar taraf›ndan
bize verilen metni buraya ald›k.
455 Orhan Karaveli’nin köken itibariyle Tapduk Emre’ye dayand›¤›n›,
soya¤ac› itibariyle de Ahi’lere uzand›¤›n› ve Buhari fierif Mütercimi
oldu¤unu söyledi¤i, Dedesi Tevfik Hoca’n›n dedesi oldu¤unu belirtti¤i,
Güdüllü Hac› Ahmed Efendi (s.82), Haf›z Ali Efendi’nin babas› bu
Ahmed Efendi olmal›d›r.
456 VGMA, 1058 nolu defter, 4. sayfa.
457 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 368.
458 Ats›z, Evliya Çelebiden Seçmeler, C. II, Ankara, 1972, s. 85.
459 Abdülkerim Erdo¤an, a.g.e., s. 21-22.
460 A. Özcan, a.g.m., s. 138.
461 E.H. Ayverdi, a.g.e., s. 263.
462 ‹. Aslano¤lu, a.g.e., s. 37.
463 G. Öney, a.g.e. (1971), s. 119.
464 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 90.
465 ‹.H. Konyal›, a.g.e. (1978), s. 100.
466 Ali Karaca, “Esad Pafla, Azmzade”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, C. 11, ‹stan-
bul, 1995, s. 350.
467 S. Erken, a.g.e., s. 447.
468 Baha Tanman, ”Hac› Bayram Camisi”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, C. 14,
‹stanbul, 1996, s. 453.
469 A. Özk›l›nç v.d., a.g.e., s. 396.
470 VGMA, 06. O1. 01/68 nolu dosya, Konyal›, a.g.e., s. 86.
471 G. Öney, a.g.e., s. 51.
472 Y. Akyurt, a.g.e., s. 49.
473 Cevdet Çulpan, Türk Tafl Köprüleri, Ankara, 1975, s. 60.
474 Mehmed bin Laçin 831/1428-9 tarihli Kad› Çelebi Vakf›n›n flahitlerin-
dedir. VGMVA, 591 nolu defter, 200. sayfa.
475 Alptekin Müderriso¤lu, Kurtulufl Savafl›nda Ankara, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Yay., Ankara, 1993, s. 11.
476 Tans› fienyap›l›, Ankara Kentinde Gecekondu Geliflimi (1923-1960), Ankara,
1985, Har. 2.
477 VGM Abide Arflivi, Ankara ‹l dosyas›.
478 H›d›rl›k tepe.
479 Hatip çay›.

314
osmanl›’da ankara

480 Yücel Da¤l›-Seyit Ali Kahraman, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C. II, YKY.,
s. 519-522.
481 Mahmud fiakiro¤lu, Abaza Mehmet Pafla’n›n Ankara Kuflatmas›”,
Ankara Dergisi, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ocak 1992, s. 9.
482 Ö. Ergenç, a.g.m., s. 87.
483 Ats›z, a.g.e., s. 80.
484 Semavi Eyice, “Ankara’n›n Eski Bir Resmi”, Atatürk Konferanslar› 1970,
Ankara, 1971, s. 80.
485 R. Özdemir, a.g.e., s. 44.
486 Refik Hali Karay, Deli, 3. Baskı, İnkılap, İstanbul, 1939, s. 46-55; Osmanlı
Arşivleri, Tarih: 20/Za/1334 (Hicrî) Dosya No:28 Gömlek No:35 Fon Kodu:
DH.EUM.5.Şb; Osmanlı Arşivleri, Tarih: 26/L/1335 (Hicrî) Dosya No:41
Gömlek No:47 Fon Kodu: DH.EUM.5.Şb
487 Alptekin Müderriso¤lu, a.g.e., s. 13-14.
488 Ademzade Ahmet Bey, Ankara Belediye Reisli¤i yapm›fl bir kiflidir.
489 Suavi Ayd›n, v.d., a.g.e., s. 228-229.
490 Osmanl› Arflivleri internet sitesi
491 Yurt Ansiklopedisi, C. 1, s. 540.
492 Özer Ergenç, “Ankara Tarihine ‹liflkin Belgeler”, Ankara Dergisi, Ankara
Büyükflehir Belediyesi Yay., Ocak 1992, s. 14.
493 Aziz B. Erdeflir-i Esterebâdi, Bezm u Rezm, (Çev. Mürsel Öztürk),
Ankara, 1990, s. 376; ayr›ca, Yaflar Yücel, Kad› Burhaneddin Ahmed ve
Devleti (1344-1398), Ankara, 1970, s.163.
494 fierafettin Turan, “Osmanl› Dönemi Ankara’s›”, Ankara Konuflmalar›.
Ankara: Mimarlar Odas› Ankara fiubesi Yay., s. 53-61.
495 fierafettin Turan, a.g.m., s. 53-61.
496 fierafettin Turan, a.g.m., s. 53-61.
497 Mücteba ‹lgürel, “Kalendero¤lu Mehmed”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 24,
‹stanbul, 2001, s. 256-257.
498 Mahmud fiakiro¤lu, “Abaza Mehmet Pafla’n›n Ankara Kuflatmas›”,
Ankara Dergisi, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ocak 1992, s. 9-10.
499 Avram Galanti, a.g.e., s. 143-145.
500 Avram Galanti, a.g.e., s. 159.
501 Avram Galanti, Ankara Tarihi, C. I-II, s. 160-161.

315
osmanl›’da ankara

KAYNAKLAR
50 Y›lda Vak›flar, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay., Ankara, 1971.
Acun, Hakkı Anadolu Saat Kuleleri Ankara, 1994
Acun, Hakkı “‹lyakut Köyü Camii” II. Türk Sanatları Kongresi Utrecht 2001
Akgün, Nejat, Buras› Ankara, Ankara, 1996.
Aktüre, Sevgi, 19.Yüzy›l Sonunda Anadolu Kenti, Ankara, 1981; ”Osmanl›
Döneminde Ankara’n›n Ticaret Merkezi ‘Hanlar Bölgesi’”, Ankara Konuflmalar›,
Ankara: Mimarlar Odas› Ankara fiubesi Yay.
Akyurt, Yusuf, Türk ‹slam Kitabeleri I.K›s›m, Ankara Kitabeleri, C. XI, Ankara, 1942.
Ali Cevad, Memaliki Osmaniyenin Tarih ve Co¤rafya Lügati, ‹stanbul, 1313.
Alphonse de Lamartine, Osmanl› Tarihi, Toker Yay., ‹stanbul, 1995.
Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, Alt›nda¤ Belediyesi Yay., Ankara, 1998.
Ankara Haritas›, 1924 Ankara fiehremaneti 1/4000 Ölçekli Ankara fiehri
Haritas›/ Müdafaai Milliye Vekaleti Harita Dairesi ‹stanbul Matbaas›nda Matbu
olunmufltur. (Ahmet Yüksel Arflivi)
Ankara Posta Kartlar› ve Belge Foto¤raflar› Arflivi Katalo¤u, Belko Yay., Ankara, 1984.
Ankara Vilayeti Sâlnâme-i Resmîsi 1325 (1907), (Haz. Kudret Emiro¤lu, Ahmet
Yüksel, Ömer Türko¤lu, Ethem Çoflkun), Ankara Enstitüsü Vakf› Yay., Ankara, 2005.
Anonim, 438 say›l› Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530)-I, BDAGM Yay.
Ankara, 1993.
Ar›kan, Muzaffer, 867 Tarihli Ankara Tahrir Defteri (Aç›klamalarla Metin Tesbiti),
A.Ü. Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi, Bas›lmam›fl Doktora Tezi, Ankara, 1943.
Aslangil, H.Cevri-‹kiz, Hamdi, Kalecik’in Tarihi, Bas›m yeri ve y›l› yok.
Aslano¤lu, ‹nci, Ankara Karacabey Külliyesi, Ankara, 1988.
Atefl, ‹brahim, “Hac› Bayram Vakf› ‹le ‹lgili Üç Yeni Belge”, IV. Vak›f Haftas›,
Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay., Ankara, 1991.
Ats›z, Evliya Çelebiden Seçmeler, C. II, Ankara, 1972.
Avram Galanti, Ankara Tarihi, I-II, Ankara, 2005.
Ayd›n, Suavi-Emiro¤lu, Kudret-Türko¤lu, Ömer-Özsoy, D. Ergi, Küçük Asya’n›n
Bin Yüzü: Ankara, Dost Kitapevi Yay., Ankara, 2005.
Aziz B. Erdeflir-i Esterebâdi, Bezm u Rezm, (Çev. Mürsel Öztürk), Ankara, 1990.
Ayverdi, E. Hakk›, Osmanl› Mimarisinin ‹lk Devri, C. I, ‹stanbul, 1966; Osmanl›
Mimarisinde Çelebi ve II. Murad Devri, C. II, ‹stanbul, l972; Osmanl› Mimarisinde Fatih
Devri, C. VI, ‹stanbul, 1973; Osmanl› Mimarisinde Fatih Devri, C. III, ‹stanbul, 1973.
Bak›rer, Ömür, ”Ankara Kalesi Duvarlar› Üzerindeki Belge ve Bilgiler”, Tarih
‹çinde Ankara II, Ankara 2001; Onüç ve Ondördüncü Yüzy›llarda Anadolu Mihraplar›,
Ankara, 1976.
Bak›rer, Ömür-Madran, Emre, “Ankara, Kent Merkezinde Özellikle Hanlar ve
Bedestenin Ortaya Ç›k›fl› ve Geliflimi”, Tarih ‹çinde Ankara, Ankara, 1984.
Baltac›, Cahid, V-XVI. As›rlarda Osmanl› Medreseleri, ‹stanbul, 1978.
Barkan, Ö.Lütfi, “Tarihi Demografi Araflt›rmalar› ve Osmanl› Tarihi”, Türkiyat
Mecmuas› 8.10 (1951-53).
Barkan, Ö.Lütfi - Ayverdi E. Hakk›, ‹stanbul Vak›flar› Tahrir Defteri, ‹stanbul, 1970.
Baflar, Fahamettin “Ertu¤rul Gazi”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. XI, ‹stanbul, 1995.
Bayram, Sadi-Mert, Y.Lütfü, ‹l ‹l Vak›flar Ankara, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü
Yay., Ankara, 1998.
Bayram, Sadi, ”Taceddin Sultan ve Evrad›”, Türk Dünyas› Tarih Dergisi, S. 87,
Mart 1994, ‹stanbul, 1999.
Bayramo¤lu, Fuat, Hac› Bayram-› Veli Yaflam›-Soyu-Vakf›, C. I-II, TTK Yay.,
Ankara, 1989.
Bozkurt, Tolga, Beypazar›’ndaki Türk Devri Yap›lar›, Ankara, 2004.

316
osmanl›’da ankara

Bozyi¤it, A. Esat, Ankara’dan Uçan Kufllar, Kültür Bak. Yay., Ankara, 2002.
Cebecio¤lu, Ethem, Hac› Bayram Veli, Ankara, 1991.
Çad›rc›, Musa-Arma¤an, Latif-Bingöl, Seda-Koç, Bekir, 1830 Say›m›nda
Ankara, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ankara, 2000.
Ç›nar, Hüseyin-Gümüflcü, Osman, Osmanl›’dan Cumhuriyet’e Çubuk Kazas›,
Ankara, 2002.
Ç›nar, Hüseyin, “Osmanl›lar Zaman›nda Yabanabad Kazas›nda Kurulmufl
Vak›flar”, Tarihte ve Günümüzde K›z›lcahamam ve Çaml›dere Yöresi, Ankara, 1997.
Çulpan, Cevdet, Türk Tafl Köprüleri, Ankara, 1975.
Da¤l›o¤lu, H.Turhan, “Ankara’da Cenabî Ahmed Pafla Cami ve Cenabî Ahmed
Pafla”, Vak›flar Dergisi, S. II, Ankara, 1942.
Darkot, Besim, “Ankara”, ‹slam Ansiklopedisi, C. 1, ‹stanbul, 1950.
Demiriz, Y›ld›z, Erken Devir Osmanl› Mimarisinde Süsleme, C. I, ‹stanbul, 1979.
Dernschwam, Hans, ‹stanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlü¤ü, Çev. Yaflar Önen,
Kültür Bakanl›¤› Yay., Ankara, 1987.
Erdo¤an, Abdülkerim, Unutulan fiehir Ankara, Akça¤. Yay., Ankara, 2004.
Erdo¤du, fieref, Ankara’n›n Tarihi Semt ‹simleri ve Öyküleri, Ankara, 1999;
Ankaram, Alkan Matbaac›l›k, Ankara, 1965.
Ergenç, Özer, ”XVII. Yüzy›l›n Bafllar›nda Ankara’n›n Yerleflim Durumu Üzerine
Baz› Bilgiler”, Osmanl› Araflt›rmalar› I, ‹stanbul, 1980; “XI. Yüzy›lda Ankara”, Ankara
Dergisi, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ekim 1990; “Ankara Tarihine ‹liflkin
Belgeler”, Ankara Dergisi, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ocak 1992.
Ernest Mambury, The Guide Touristique Ankara, Ankara, 1933.
Ersoy, Bozkurt, “Ankara Çengel Han”, Kültür ve Sanat, Eylül 1991.
Eskici, Bekir, Ankara Mihraplar›, Ankara, 2002.
Evliya Çelebi, Seyahatname, (Haz. Yücel Da¤l›, Seyit Ali Karaman)Yap› Kredi
Yay., C. II, ‹stanbul, 2005.
Eyice, Semavi, ” Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler”, ‹.Ü. ‹ktisat Fakültesi Mecmuas›, C.
III, No: 1-4, 1963; “P. Gaillaume de Jerphanion ve Ankara Kalesi”, Ankara Dergisi, 2.5,
Ankara, 1993; “Ankara’n›n Eski Bir Resmi”, Atatürk Konferanslar› 1970, Ankara, 1971.
F›rat ‹nci, Nurcan, Etnografya Müzesi ve Eski Türk Oca¤› Merkez Binas›, Ankara, 1998.
Gibbons, H. Adams, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Kuruluflu, Ankara, 1998.
Gögünç, Nejat, “Onalt›nc› Yüzy›lda Ankara”, Ankara’dan Uçan Kufllar, Ankara, 2002.
Gülbulak, Zehra, Ayafl’ta Türk Dönemi Yap›lar›, A.Ü. Dil ve Tarih Co¤rafya
Fakültesi, Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1989.
Gülekli, N.Can, Ankara, Tarih-Arkeoloji, Ankara, 1948.
Güzel, Abdurrahman, Dini Tasavvufi Türk Edebiyat›, Akça¤ Yay., Ankara, tarihsiz.
Halaçoglu, Yusuf, “Ankara Savafl›”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul, 1991.
Hammer, Osmanl› Tarihi, C. I, ‹kra-Okusan, ‹stanbul, 1992.
Hans Dernszchwam, ‹stanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlü¤ü, (Çev. Yaflar Önen)
Ankara, 1888.
‹dil, Vedat, Ankara: Tarihi Yerler ve Müzeler, Net Turistik Yay., Ankara, 1993.
‹lgürel, Mücteba, “Kalendero¤lu Mehmed”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 24,
‹stanbul, 2001.
Kalfazede, Selda, “Cenabî Ahmed Pafla Camii”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 7,
‹stanbul, 1993.
Kara, Mustafa, Tekke ve Zaviyeler, ‹stanbul, 1977.
Karaca, Ali, “Esad Pafla, Azmzade”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, C. 11, ‹stanbul, 1995.
Karaduman, Hüseyin, “1986 Y›l›nda Ankara Çevresinde Yap›lan Yüzey
Araflt›rmalar›”, Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1986 Y›ll›¤›, Ankara, 1987.
Kaz›c›, Ziya, “Ahilik”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. I, ‹stanbul, 1991.

317
osmanl›’da ankara

K›lc›, Ali,”Ankara’n›n Tarihi Yap›lar›”, Alt›nda¤’›n Manevi Co¤rafyas›, Ankara,


1998; “Ankara’da Yok olan Vak›f Yap›lardan Abdülhadi Camii ve Tahtakale
Hamam›”, V. Ortaça¤ ve Türk Dönemi Kaz› ve Araflt›rmalar› Sempozyumu Bildiriler,
Ankara, 2001.
Konyal›, ‹.Hakk›, Akflehir, ‹stanbul, 1945; Ankara Camileri, Vak›flar Genel
Müdürlü¤ü Yay., Ankara, 1978; Ankara’n›n Abidelerinden Karacabey Mamuresi,
Vakfiyesi, Eserleri ve Tarihi, ‹stanbul, 1943.
Koflay, Hamit Zübeyr, Ankara Budun Bilgisi, Ankara Halkevi Dil- Tarih-
Edebiyat fiubesi Nefl. No.14, Ankara, 1935.
Köprülü, M. Fuad; Osmanl› ‹mparatorlu¤unun Kuruluflu, Akça¤ Yay., Ankara, 2003.
Kuran, Abdullah, Mimar Sinan, ‹stanbul, 1986.
Mambury, Ernest, The Guide Touristique Ankara, Ankara, 1933.
Meric, R.Melul, Mimar Sinan, Hayat›, Eserleri, I. Mimar Sinan’›n Hayat›na Eserlerine
Dair Metinler, Ankara, 1965.
M›hc›o¤lu, M.Mehdi, Gazi Mustafa Kemal ve Haf›zamdaki Ankara, Ankara, 1998.
Muallim Cevdet, Zeyl-i alâ Fasl’›l “el –ahiyyet’il Feteyân’it Türkiye” Fî R›hlet-i ‹bni
Batuta, ‹stanbul, 1932.
Mübarek Galip, Anadolu Türk Asar ve Mahkukât› Tetebbuât›na Esas ANKARA,
Birinci K›s›m, ‹stanbul, 1341; Mübarek Galip, Ankara, C. I-II, ‹stanbul, 1341.
Müderriso¤lu, Alptekin, Kurtulufl Savafl›nda Ankara, Ankara Büyükflehir
Belediyesi Yay., Ankara, 1993.
Ocak, A.Yaflar, “Zaviyeler”, Vak›flar Dergisi, S. XII, Ankara, 1979; Osmanl›
Toplumunda Z›nd›klar ve Mülhidler (15-17. Yüzy›llar), Tarih Vakf› Yurt Yay., ‹stanbul,
1998; “Anadolu”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul, 1991.
O¤uz, Filiz, “Ankara Suluhan”, Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Uygulamalar›
ve Sorunlar› Sempozyumuna (25.4.1995) sunulan bildiri.
Ongan, Halit, “Ankara fier’iye Mahkemesi Sicillerinde Kay›tl› Vakfiyeler”,
Vak›flar Dergisi, S. V, Ankara, 1962; Ankara’n›n ‹ki Numaral› fieriye Sicili, Ankara, 1974;
Ankaran›n 2 Numaral› fier’iye Mahkemesi Siciller, Ankara, 1962.
Oral, Zeki, “Anadolu’da Sanat De¤eri Olan Ahflap Minberler, Kitabeleri
ve Tarihçeleri”, Vak›flar Dergisi, S. V, Ankara, 1962; “Ahi fierafeddin Türbesi”,
Milletleraras› Birinci Türk Sanatlar› Kongresi, Ankara, 1962.
Ögel, Bahaeddin, “Selçuklu Devri Anadolu A¤aç ‹flçili¤i Hakk›nda Notlar”,
Y›ll›k Araflt›rmalar Dergisi, I, Ankara, 1957.
Öney, Gönül, Ankara’da Türk Devri Yap›lar›, Ankara, 1971; Ankara Aslanhane
Camii, Ankara, 1980; Anadolu Selçuklu Mimari Süslemesi ve El Sanatlar›, Ankara, 1988.
Önge, Y›lmaz, “Erken Osmanl› Dönemi Osmanl› Türk Sanat›na Genel Bir
Bak›fl ve Hac› Bayram› Veli Türbesi”, IV.Vak›f Haftas›, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü
Yay., Ankara, 1987; “Emzikli Sebiller”, Lale, Y›l. 1, S. l, Temmuz 1982.
Özcan, Abdülkadir, “Mimar Sinan’a Sipariflte Bulunanlar”, Mimarbafl› Koca
Sinan Yaflad›¤› Ça¤ ve Eserleri I, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay., ‹stanbul, 1988.
Özdemir, R›fat, XIX.Yüyy›l›n ‹lk Yar›s›nda Ankara, Kültür Bakanl›¤› Yay., Ankara,
1998.
Özkaya, Yücel, Osmanl› ‹mparatorlu¤unda Ayanl›k, Ankara, 1994.
Öztuna, Y›lmaz, Resimlerle Türkiye Tarihi, ‹stanbul, 1970; Büyük Osmanl› Tarihi, C.
I, Ötüken Neflriyat, ‹stanbul, 1994.
Öztürk, Nazif, ”Vak›flar, Çerçevesinde Hac› Bayram Zaviyesinde Sosyal ve
Kültürel Hayat”, IV.Vak›f Haftas›, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay., Ankara, 1987; Türk
Yenileflme Tarihi Çerçevesinde Vak›f Müessesesi, Ankara, 1995.
Perrot, Georges, ”Ankara’da Üç Ay”, Ankara Ankara, ‹stanbul, 1994.
Reyhanl›, Tülay, “Osmanl› Mimarisinde ‹maret: Külliye Üzerine Notlar”, Türk
Kültürü Araflt›rmalar›, XV/1-2, Ankara, 1976.
Sa¤d›ç, Ozan, Bir Zamanlar Ankara, Ankara, 1991.
Sa¤›ro¤lu, Mehmet, “Geçmifle Bir Binan›n Tan›kl›¤›ndan Bakmak:Kurtulufl
Savafl› ve Sonras›nda Darül Muallimin Binas›”, Kebikeç,……

318
osmanl›’da ankara

Sakall›, Bayram, Ankara ve Çevresinde Milli Faaliyetler ve Teflkilatlanma, Kültür


Bakanl›¤› Yay., Ankara, 1998.
Sevgen, Nazmi, Anadolu Kaleleri, Ankara, 1965.
Sönmez, Zeki, Anadolu Türk-‹slam Mimarisinde Sanatç›lar, Ankara, 1989.
Sümer, Faruk, Yabanlu Pazar› Selçuklular Devrinde Milletleraras› Büyük Bir Fuar,
‹stanbul, 1990.
fiahin, Kamil, “Ankara’da Melike Hatun Vak›flar›”, Vak›flar Dergisi, S. XXII,
Ankara, 1991.
fiakiro¤lu, Mahmud, “Abaza Mehmet Pafla’n›n Ankara Kuflatmas›”, Ankara
Dergisi, Ankara Büyükflehir Belediyesi Yay., Ocak 1992.
fiener, Mesut, Nall›han, Ankara, 2001.
fiener, Yaflar, Beypazar›,Tarihte ve Bugün, Ankara, 1997.
fienyap›l›, Tans›, Ankara Kentinde Gecekondu Geliflimi (1923-1960), Ankara, 1985.
Tamer, Vehbi, “Fatih Devri Ricalinden ‹shak Pafla’n›n Vakfiyeleri ve Vak›flar›”,
Vak›flar Dergisi, S. IV, Ankara, 1958.
Tanman, Baha, “Hac› Bayram-› Velî Külliyesi”, TDV. ‹slam Ansiklopedisi, C. 14,
‹stanbul, 1996.
Tanyu, Hikmet, Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri, Ankara, 1967.
Texier, Charles, Küçük Asya (A. Suad tercümesi), ‹stanbul, 1339-40.
Torun, Ethem, Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Beypazar›, Ankara, 2004.
Tuncer, O. Cezmi, Anadolu Kümbetleri 2. Beylikler ve Osmanl› Dönemi, Ankara,
1991; “Selçuklularda Ahflap Örtü”, Ulusal Kültür 6, Ankara, 1979; Ankara Evleri, ATO
Yay., Ankara, 2002.
Tuncer, Mehmet, ”Ankara’da Tarihsel Çevrenin Korunmas›na Yönelik
Politikalar”, Tarih ‹çinde Ankara II, Ankara, 2001.
Turan, A. Nezihi, Yabanabad Tarihini Ararken, Ankara, 1998.
Turan, Osman, Selçuklular Zaman›nda Türkiye, Bo¤aziçi Yay., ‹stanbul, 2002.
Turan, fierafettin, “Osmanl› Dönemi Ankara’s›”, Ankara Konuflmalar›. Ankara:
Mimarlar Odas› Ankara fiubesi Yay.
Tüfekçio¤lu, Abdülhamit, Erken Dönem Osmanl› Mimarisinde Yaz›, Ankara, 2001.
Türkiyede Vak›f Abideler ve Eski Eserler, C. 1, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Yay.,
Ankara, 1971.
Uçak, Halil ‹brahim, Tarih ‹çinde Haymana, Haymanal›lar Yard›mlaflma ve
Dayan›flma Derne¤i Yay., Ankara, 1986.
Uzunçarfl›l›, ‹smail Hakk›, Anadolu Beylikleri, TTK Yay., Ankara, 1988.
Ülgen, A. Saim, “Ankara Cenabî Ahmed Pafla Camii ve Türbesi”, Vak›flar
Dergisi, S. II, Ankara, 1942.
Varl›k, M. Çetin, Germiyano¤ullar› Tarihi, (1300-1429), Ankara, 1974; “Anadolu
Eyaleti”, TDV ‹slam Ansiklopedisi, C. 3, ‹stanbul, 1991.
Yaz›c›, Mustafa, “Ankara Yeni Cami (Semahane, Ahmediye)”, Ankara Sanat,
Y›l 3, 1968.
Yaz›c›, Nesimi, “S›rr› Pafla Ve Ankara’n›n ‹lk Lisesi (Mekteb-‹ ‹dadî Mülkî)”,
Ankara Dergisi, Ocak 1991.
Yurt Ansiklopedisi, C. 1, Anadolu Yay., ‹stanbul, 1981.
Yücel, Yaflar, Anadolu Beylikleri Hakk›nda Araflt›rmalar I, Ankara, 1991; Kad›
Burhaneddin Ahmed ve Devleti (1344-1398), Ankara, 1970.
Yüksel, ‹.Ayd›n, Osmanl› Mimarisinde II.Bayezid Yavuz Sultan Selim Devri (1481-
1520), ‹stanbul, 1983; “‹maretler”, 2. Vak›f Haftas› Kitab›, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü
Yay, Ankara, 1983.

319
osmanl›’da ankara

320

You might also like