You are on page 1of 41

Praksis

(1)

2001.183-223.

Tarihsel MateryaIizmi Yeniden Dii§iinmek: A~Ik Marksizm ili§kisel Yakla§lDl ve Praksis


Sinan Kadir C;elik

da, genel hatlan itibanyla "Mark~ sizmin teorik ve politik kitcsmm" Gunumuzde Marksist teorinin bir politik olarak Yeni ~ag liberalizanlamda mevzi kaybettigini soyle- miyle ve metodolojik olarak da bir tur bilimselcilikle sornurqelestirilmek mumkun. Oyle ki, gtinilinuzde mesine, yo da diger bir deyisle, Marksizm kcvrcrm c;ogunlukla, yetrnislerle bcslcycn ve giderek ekonominin her ~eyi belirlemesiybcskmlcscrck etkinligini orttircn le, i~C;isiruf dismdo hicbir ~eyden bir ~ekilde Marksist teorinin libesoz etmemekle ya da gelir daQ1bmmdaki e~itsizligi e~ cnlcrnh bir rcllestirilmesi ve kendi ic;ine ka~ekilde kullaruhyor. Dolcyisrylc, 'in- panmasma kar§1 teorik / politik bir dirgemecilik've 'ozcu'lugun Mark- altematif oneren AC;lk Marksist(!) ckirnm temel teorik pozisyonlan sizm'in dogasma ic;kin olduquno tcrtisilmcyc ~ah§Ilacakbr. Bu adair teorik/politik bir hegemonyamcclo, UC;ana bolurnden oluscn run kurulduqu gtinumtizde, Marksizmin ozu itibanyla boyle bir ~ey bu yczmm ilk bolurnunde Marksizmin "torihsel materyalist", "Heolmcdiqmm ve olrncmcsi gerekgelci" ve "italyan otonomist" geletiginin cnlctilmcsr ayn bir onern neklerinde temelini bulan AgIk kazaruyor. Bu anlamda, Marksizm Marksizmin gtinumuz Marksist liic;erisinde bcsitce bu ~ekilde elesteratiiIiinde gorUlen farkh yaklatirilemeyecek, hatta Marksizm'in indirgemeci yorumlanna kar~1 C;I- §Imlan hangi temelde ve ncsil ele~tirdigi tcrneilcccktrr. ikinci bokarak bu hegemonyanm teorik lumde, A~Ik Marksizmin onerdigi kodlonm bran farkh yakla~lmlann da olduquno dikkat c;ekilmesi ve altematif metodolojinin genel hatIan belirlenerek bu yakla§lm c;erbunlann tcrnsmcyc ccilmcsi gerec;evesinde devlet, sirnf ve siruf rnukiyor. cadelesi kavramlanna ncsil yakla~llchQ1gosterilecektir. Son olarak, i~te bu nedenle, bu yazl kapsammda, her ne kadar kendi ic;inde tar- uc;uncu bolurnde ise AC;IkMarksist ycklcsimm teorik olarak yol ccici b~malar ve farkh gOrU~ler varsa
Girl!}

A¢ Marksizm 1li§kise1 YaHo§Ull ve Praksis

ve sorunlu noktalanrun alb C;izilerek ili~kisellik ve praksis kavramlanrun tarihsel materyalizmin ic;inde nnsil cnlcsilmcsi gerektigine dair birkoc ipucu vermeye yonelfk bir tcrtismc yapIlacakbr. Bu noktcdc buradaki tcrnsmclcnn A~Ik Marksizmin bir ozeti olmaktan c;ok bir yorumu olduqunun belirtilmesi gerekir. Zira burada soylenenlerin c;ogu AcsIkMarksizm tarafmdan a<;IkC1a soylenmerrnsttr. Doloyrsrylo, burada yurutulen tarb~marun AC1IkMarksizmin soylediklerinden c;ok seyleyebilecekleri ve soylernediklerini de gozetmeye ~ah~an bir yorum ve "ele~tiri"(2) olduqu goz onunde bulundurulmchdir, Belirtilmesi gereken bir oonci noktc ise bu yorumun/elestirinm cmocmm AcsIk Marksist yakla~lIDl nesnel olarak degerlendirrnekten c;ok "ili~kisellik ve praksis kavramlan nosil cnlnsilrnchdir ve bu kavramlann tarihsel materyalizme kctkisi ne olabilir?" sorusuna ili~kin AC;IkMarksizmden nelerin cikcrsonabilecegini gosterrneye c;ah~mak olduqudur, Bu nedenle, AC;IkMarksizrn cdinc soylenen tumceler ve AC;IkMarksizmden yapllan olmtilor di~mdaki ifadeler AC1Ik Marksizm ile yapIlan bu diyalogtan cikorscncn sonuclor olarak okunmahdIr. I. Arslk Marksizm ve "Marksizmler": Teom Kapamma 1Ca1'J1 Team A~lkhhk A<;lk Marksizmin olusurnunun temellerini. deger, emek sureci, devlet. dunyo piyasasl, toplumsal bicsim gibi kategorileri tekrar tnrtismc giindemine getirmek omociylc I970'lerde kurulrnus olan "Sosyalist Ekonomistler Toplcnnsi''ndc (CSE)(3) buIur. AC1IkMarksistlerin ifadesiyle, bu hareket esasen 0 gUne degin Morksizrn ic;erisinde marjinal alan bir gelenegin, 60'lann sonu ve 70'lerin bosmdcki beklenmedik siruf c;ab~malanyla birlikte tekrar merkeze gelebUme olanaQ'l bulmcsidir. Fakat bu cob§marun bitmesi ve sosyal demokrat kar§llIklann da ba§anslzhQ'lyla birlikte zaten marjinal olan bu gelenek tekrar marjinalize edilrnistir (Bonefeld vd.,1992a::xili). Ac;Ik Marksistler, CSE'nin kurulduqu giinlerde bu isimle kcrsirmzc c;IkmaIDl§lar ve 0 giinlerde Marksist teorinin giindemini belirleyen devlet tarb~malanna State and Capital (1978), In and Against the State (1980) derleme kitaplanyla kctilrmslcr, ve bu donernde ozellikle Capital & Class dergisinde, daha sonra 90'larda The State Debate (1991), Post-Fordism and Social Form (1991) adh derleme kitaplannda yer alan yazIlanyla bu tcrtismclcn surdurmuslerdir, Bu hareket, ilk defa 1992'de AcsIk Marksizm ismiyle Open Marxism: Dialectics and History (1992) ve Open Marxism: Theory and Practice (1992) derleme kitaplanyla korsirmzc c;Ikar. BugUn AcsIk Marksistlerin tornemclcnm ozellikle Capital & Class, Cornmon Sense ve Historical Materialism dergilerinden izlemek rnumkundur,
184

Sinan Kadir C;elik

Ac;lk Marksizm, Marksist teorinin "bilim selci " (4) yaklal~mllarca istila edilmesi surecinin bir elestinsi ve alternatifi olarak, "post-Marksist", "indirgemeci" ya da "ozcu" olmayan bir Marksist metodoloji onerme c;abasrylo, Marksizmin "tarihsel materyalist", "Hegelci" ve "italyan otonomist" geleneklerinden yola c;lkar. Ve her ne kadar Ac;lk Marksizm ic;indeki turn yazarlar tarafmdan ayru §ekilde yorumlanmasalar da, bu gelenekler ic;erisinde gorUlen Luxemburg, gene; Lukacs, Korsch, Bloch, Adorno, Rubin, Pashukanis, Rosdolsky ve Johannes Agnoli gibi isimler Ac;lk Marksizm'in temel teorik/politik tavnru belirleyen isimler olarak telaHuz edilir (Bonefeld vd., 1992a:xii). Doloyrsrylc, Ac;lk Marksizm post-Marksizm gibi 'yeni' bir §ey deQildir; kendisini klasik Marksist geleneQin devamClSl olarak gomr. Bu nedenle, temel tezleri itibanyla Ac;lk Marksizmin, Marksist gelenek ic;erisindeki bu cnlcyislon ba§ka bir baglamda fakat fcrkh bir bic;imde dile getirdigi soylenebilir. Burada onernle vurqulcnmcsi gereken bir bcsko nokta ise §udur: Ac;lk Marksizm yekpare bir butunluk olarak degerlendirilmemelidir; zira bu olusurn icensinde yer alan yazarlann bozi noktalarda fcrkh pozisyonlan benimsedikleri soylenebilir, Ac;lk Marksistler tarafmdan da dile getirildigi gibi bu anlamda A«;lk Marksizm kendi ic;erisinde de ac;llcbr. Bu yaZl kapsammda ise yer yer bu farkhhklara dikkat c;ekilse de daha c;ok bu yazarlann benimsedikleri teoriklpolitik ortak zemin degerlendirilecektir. Bu geleneklerle ili§kisi ic;erisinde Ac;lk Marksizm, kendisini Marksist gelenegin miroscisi olarak addeden "gtinumuz Marksist ekollerini" metodolojik ve politik olarak ozetle §u §ekilde elestirir ve reddeder : })"Rasyonel Tercih Marksizmi" (Rational Choice) ve "Analitik Marksizmin "her ikisi de sorqulonmcksizm kabul edflmis bir burjuva bireyciligi ve yapisolci bir politik/ekonomik eynrrun;" varsayar (Bonefeld vd., 1992b: xv). 2)"Ele§tirel Gerc;ekc;ilik"in(S) Mcrx'i Kontci bir §ekilde yorumlcrncsi "kaparuma ve sosyolojinin pozitivizmine geri donrnek" (6) (Bonefeld vd., 1992a:x) anlamma geldiQi gibi, "Elesttrel Gercekciltk" Kcnt'i "orcsbrdlQ'l gorungUleri elestirmekten c;ok pekistirmek ic;in" kullarur (Bonefeld vd., I 992b:xv). Dolcyisrylc, "Elestirel Gercekcflfk" tamlamasmdaki "elestiri" sozcugu gerc;ekC;i bir yakla§lmda i§levsiZ kahr. Koldi ki teori ve meta-teori arasmda bir aynm yapllarak - ornegin 'gerc;ek mekanizmalar', 'osil sonuclcr' ve 'ampirik gostergeler'in birbirinden kategorik olarak cynlrncsi ya da sosyal teori ve toplumsal gerc;ekligin birbirinden nedensel olarak baQ'lmslZIDl§ gibi kcvrcmscllcstmlmcsiylc -teori ve pratik arasmda dl§sal bir ili§kinin kurulmcsi ele§tiri nosyonunu daha da i§levsizlestirir (Gunn, 1991: 195-205, 1992:2-9).
185

A~

Marksizm

.IJipisel

YaklCI§ll1l ve Prams

3) "Ycpisnlci Marksizm"(7)ise ozetle antagonizmalara ya da simi rnuccdelelerme deQil, belirlenimd bir bi~imde tcnh-ustu ycpilorc oncelik verir (Bonefeld vd.,1992a:IX-xv).Boylece, farkh toplumsal ve politik gorunqulerdeki emek ve sermaye arasmdaki ili§ki,~e§itliycpilonn tarihsel bile§imine indirgenir (Bonefeld,1992a: 95).

4} "Duzenlemeci Yakla§lmlar" ise basit~e ynpisclci Marksizmlerin bir devcrm gibidir (Bonefeld vd.,1992a:lX).Zira, bu yakla§lmlarda 'yopi' ile 'rnucndele' arasmdaki i~sel ili§kimuglakla§bnhr (Clarke,1991a). Bu yakla§lmlann teorik ~er~eveleri sirnf muccdelelerimn onernine ve tarihsel sureclere vurgu yapma potansiyelini ta§lsa da, bu nosyonlar teorik 01arak ikinci plana ~ekilir (Bonefeld,1992). 5}Bob [essop'un geli§tirmi§ olduqu konjonktUrel, 'strctejik-iliskisel' analiz yontemi ise smif mucndelelerini tarihsel ge1i§imingoreceli ve olumsal bir etmeni olarak kcvrcmsollcstmr (Psychopedis, 1991: 190). Bu analiz c;er~evesinde "devlet" ise a~tk ya da ortuk bir bicimde bir "bolqe" olarak ele nhmr (Bonefeld vd.,1992a:xv). Diger yandan, [essop'un bu yakla§lIDli§levselci, yaplsalcl, ger~ek~i, empirisist ve relativist ogeler banndlrdtgmdan "metodolojik olarak eklektik" olarak gorUlur(B)(Psychopedis,1991). 6} "Post-Marksizm" ise "bazen Marksizm kar§lfugmdan oyrrt edilemez" (Bonefeld vd.,1992a:lX). Doloyisrylc, post-Marksizm hbercllesme surecinin Marksist teorideki yanSlmalanndan bcsko bir §ey deQildir. Gunumuz "Marksizm "lerinde gorUlen bu egilimlerin metodolojilerine A~tk Marksist cepheden yeneltmi§ ya da yoneltilebilecek olan elestinler ise ozetle §u dort noktada toplanabilir: 1) Metodolojilerinin Nedensel, Teleolojik, Ekonomik ya da Teknolojik bir Belirlenimcilige Dayanmasl Hegelci anlayt§, kendisinden onceki feisefenin 00 tur dogmatizmin smirIan i~erisinde kalarak ger~ekliQi a~lklamaya ~alt§bQlrusoyler: Her §eyi nedenler ve/veya zorunluluklarla a~lklayan ya da her §eyi olumsalhk ya de rastlanbyla a~lklayan felsefi bir sistem bu yakla§lm cercevesmde 'dogmatik' olarak nitelenir. Hegel'in bu iddicsim nosil temellendirdiQi ve alternatif olarak ne onerdiQi sorusunu §imdilik bir kenara birnkocck olursak, A¢ Marksizm cephesinden bckildiqmdo bu iddiadan §oyle bir sonuc ~tkarsanabilir: konjonktUrel ya da ycpisclci, i§levselci ve/veya determinist yakla§lmlarla toplumsal ger~ekligi ociklcmcyo ~ah§an bir teori dogmatik bir 'kopcrurn' i~erisindedir. Omegin, toplumsal ili§kilerin
186

Sinan Kadir gelik

tekno-ekonomik bir paradigma ya da yasaya tabi olduqunu soylemek, her §eyden once teknoloji ve/veya ekonomiyi insan ili§kilerinden bagunsizlostmr, Bu kategorilerin irlsan etkinliQinden gorece ba9Imslzhgmm ve belirleyici rol1erinin bu §ekilde ilan edilmesinden sonra teknoloji ya da ekonominin toplumu belirledigini/bi<;imlendirdigini ve bu bicirnlendirmenin bir tckim zorunlu sonuclcrc yol a<;u9Iru soyleyen bir teori belirlenimci bir kcpcrumi beraberinde getirir. Zira, toplumun ekonomiyi ya da teknolojiyi belirledigini ya da bicirnlendirdiqini soyleyemeyecegimiz gibi teknoloji ya da ekonominin de toplumu belirledigini ve bicirnlendirdigini soyleyemeyiz. <:;unkii, belirleme ya da bicimlendirmeden soz etmek bu kategoriler arasmda diesel bir ili§ki kurulmcsi anlamma gelir. "Fakat to plum ve teknoloji arasmdaki ili§ki dissol bir ili§ki degildir: teknoloji toplumun bir pcrccsr olarak toplumsal geli§imin rum <;eli§kilerini gosterir. "(Holloway ve Fblaez, 1992: 142) Ayru §ekilde, ekonomi de toplumsal ihskilerin bir vechesidir ve toplumsal ili§kilerin turn <;eli§kilerini icinde tcsrr, Elbette ekonomik ili§ldlerin <;e§itli kosullordc c;e§itli §eyleri belirlediginden, etkilediginden soz edilebilir. Fakat bu, "cltyopi ustynpryi belirler" gibi bir yasa haline donu§rugunde ve tcrih-ustu bir zorunluluk olarak gorUldugunde nedenselci bir belirlenimcilik yopilmis olur. Behrlenimcililigin bir boskc biC;imiise teleolojik belirlenimciliktir. Orne gin, tarihin ckismi insan etkinliginden ba9Imslzla§brarak "biz ne yaparsak yapahm sosyalizm tarihin yasalanrun ger<;elcle§mesi sonunda gelecek" anlayI§l boylesi bir belirlenimcilikte temel bulur, Kisocc A<;lk Marksizm yukanda sirclcncn gUnumuz Marksizmlerinin metodolojilerini de bu tur belirlenimcilikler olduqu ic;in ele§tirir ve bunun yerine diyalektik bir anJayI§m gec;irilmesi gerektigini savunur.
2)

KantC;lOrtodoksinin Smulan ic;inde Kalmalan

"<:;eli§kiturn hareketlerin/eylemlerin ve ya§affiln kokenidir: ve ancak bir <:;eli§ki olduqu surece bir §ey hareket eder ve [ancak bu taktirdel bir §eyin itkisi [onu harekete ge<;iren gU<;,ili§ki, age ya da surecl ve etkinligi olabilir."(Hegel,1975:67). Diger bir deyi§le ger<;eklik, her zaman c;eli§kilidir ve <:;eli§ki ger<;eklige ic;kindir. Hegel'in <:;eli§kinin gerc;eklige ickm olarak onu kuran temel ilke olduqunu soylernesi, onermeler mcntiqmi kullanarak gerc;ekligi <:;eli§kilerle degil de duzenliliklerle ociklcycn Kcntci geleneQin en temel onculune yoneltilrnis bir elestiri olarak okunabilir. Zira Kant, zaman ve uzam i<;erisindeki gerc;ekligin, oz-bilincin kategorilerindeki 'ide'lerin duzeniyle bu bilincten ba9Imslz bir §ekilde vorolduqu vursoyilcn '§ey'lerin duzeni arasmdaki uyumun gerc;ekligi kurarak, onun duzenliliklerini bilinebilir hale getirdigini onvcrscyryordu. Oyle ki Kant'm noumenalan bile gerc;ekligin bilinebilir, uyumlu ve duzenli ycpismc bir engel teskil etmez;
187

Mark.,:izIIJ

ili§k:isel Yakla§lIIJ

ve

Praksis

c;unki.i bir §eyin bilinemez olduqunu soylemek, "bu hilinernez r;unku ..." glbi bir cciklomc torzrylc onu yine bilinebilir lolar. Boylece en azmdan a §eyin bilinemez olduqunu bilebiliriz. Oysa Hegelci yakla§lmda gerc;eklik. gerc;ekligin mcnnksol duzenlihklen onvcrscyirmylo kcvrcmecllcstmlcrck bilinebilir bir hale getirilemez. Dokryisrylc, boylest bir teorik pozisyondan c;Ikarak denilebilir ki gerc;eklik, c;eli§ik. C;ab§loh ve kcrmosik bir aurec ve ili§kiler a9J. olarak gorilldugunde ozne/nesne, olon/olmcsi gereken ya da teori/pratik glbi kartezyen ikililiklerle cnloailcmcz: tam aksine somut He soyutun diyalektik ili§kisi cercevesmde teorinin yapmasl gereken §ey gerc;ekligin c;eli§ik. C;ab~kIhve kormcsik ili§ki ve sureclertni gostermektir. Fakat gerc;ekligin kormosik surecler ve ili§kiler olarak goriilmesi. onun tcrncmrylo duzensiz bir dogasl oldugu rmlormnc da gelmez; bu duzenlilik gerc;eklige iC;kin alan Geli§kinin almJ§ oldugu bir bic;imdir(9l. gerc;ekligi analiz ederken. Hegel'in "gerc;eklige ic;kin alan Geli§ki"sini kapitalist toplumsal uretim ili§kilerine ic;kin alan sirnf c;eli§kileri. C;ab§malan. antagonizmalan ya da mucudeleleri olarak kavramsalla§brdIQ'l goz onune almdIgmda. bu c;eli§ki ve c;atl§malarm hangi sureclerde nnsil bir ili§ki bic;imiyle ortaya c;:tkbgmlve bu ili§ki bic;iminin ncsil degi§tigini. donu§rugunu ve farkhla§bgml gostermek AC;IkMarksizm iC;intarihsel materyalizmin temelidir, denilebilir. Zira AC;IkMarksist perspektiften babldIgmda kapitalizmin yasalanndan soz etmek -ornegin emek sureclerindeki degi§imi teknolojideki ve/veya sermaye birikimi rejimindeki degi§imlerle cciklomuk- boylesi bir ycklcsim cercevesmds her ne kadar bu yasalann sirnf ili~kilerinin bir sonucu olduqu iddia edilse de. bu duzenliliklerin toplumsal gerr;eklige ickin alan antagonizmalann bir bicirm olarak degil de. bir sonucu ya da onu ortaya c;Ikaran etkenlerden yalmzca bir tanesi olarak kcvrcmscllcstirmok. metodolojik olarak kategorileri - 6megin gerc;eklige ic;kin alan duzenlilik onvnrscyirmna dayanan kapitalizmin yasalanm- toplumsal gerr;eklige empoze eder. Bu ise simf c;eli§kileri ve mucodelelerinin teorik olarak "yalmzca diger etkenler yamnda bir etken alma konumuna" indirgenmesidir. Boylest bir teorik pozisyondan hareketle r;eli§ik. C;ab§loh ve kcrmosik alan toplumsal surer; ve ili§kiler goz crdi edilir ve simf rnuccdelesi nosyonu yalmzca kavrarnlar arasmdaki manbksal ili§kilerde kullamlagelen bir kategori olarak ele ahmr. Bu ise yapIlar. ekonominin yasalan. emek, deger. sermaye. devlet gibi kategorilerle kapitalist toplumsal uretim ili§kilerine iC;kin alan simf c;eli§kileri ve muccdelelert arasmda dissol bir iliskinin kurulrnosi cnlcmmc gelir. Bu nokta ikinci bolumde daha aynnbh bir §ekilde tcrtisilocuktir,
Mcrx'm, toplumsal

188

Sinan Kadir (:elik

3) Kapitalist Ge~imin Tarihini. OnvarsaydIklan. Katrmilinaz ve Nesnel Yasalara Dayanarak Keyfi Bir §ekilde Donemselle§tirmeleri AesIkMarksizm tarihsel materyalist gelenekteki toplumsal ve politik mucadelelerin belirleyiciligine vurgu yaparak. kapitalizmin fordist ve postfordist donerni gibi tarihsel donemsellestirmelerin geesersiz oldugunu one surer. Bu anlamda AesIkMarksizmi. kapitalist geli§im tarihinin sistematik bir §ekilde kurcmscllcstmlmcsmc kar§l olduqu soylenebilir, Zira "kopitclist geli§imin kccirulmcz yasalan" oldugu gibi bir vorscyirnlc kapHalizmin degi§ik evreleri arasmda kesin c;izgiler esizen. mutlak donu§ noktalanru belirleyen bir tarih yaZlmI her §eyden once tarihin geesmi§ten §imdiye dogru dogrusal ve montiksol olarak tutarh bir ala§ olduqunu onvarsayar. Oysa toplumun ve ekonominin degi§mesini yonlendiren evrensel bir kuraldan ya da manhksal bir dizgeden soz edilemez. AesIk Marksizme gore tarihsel degi§imler ve surecler toplumsal uretim ili§kilerine ieskin olan siruf geli§kileri. esab§malan ve muccdelelerinin bir biesimive sonucudur. Ote yandan tarihsel sureclerin rotosi yoktur; bir tarihsel surecin bnslcmcsi icm gerekli nedenler olmadIQ1 gibi onun bitmesinin getirecegi zorunlu sonuclcrdon da soz edilemez. Doloyisrylc simfh toplumlann icinde bulunduqu tarihsel surecin nereye dogru. nosil evrileceginin rotcsi cizilemez: degi§im kccirulmczdir ama bu degi§im c;eH§kilive ccik ucludur. 4) Marksizmi LiberallelJfumelerinin Teori / Pratik Aynnu Yapmalan Bir Tezahiirii Olarak

Yukanda tcrtisilcn ug nokta AgIk Marksizmin teori ve pratigin ic;sel ili§kisine yapbQ1 vurgunun cnlcsilmusrylc daha da ac;Ikbga kcvusturulcbilir, ActIk Marksizm belirlenirnci, ycpisclci ya da i§levselci cciklorno tarzlanyla dogmatik kaparum icinde olan ve bu §ekilde teori ve pratik arasmda diesel bir ili§ki kuran teorileri elestirerek, teori/pratik aynrruru red deder. Zira teori pratikten daha soy.ut bir §ey olrncdiqi gibi. pratik de teoriden daha somut degildir (Bonefeld vd ..1992b:xii). Bir bcskc deyisle teorinin kendisi zaten ve hch-hczirdc bir pratik oldugu gibi pratik de bir teoriden beslenerek pratik olur: dolcyisrylo bu anlamda pratik olarak adlandmlan edim ayru zamanda teorik bir edirndir de. Teorinin pratikten. pratigin de teoriden cikcrscnmcsi nedeniyle ikisi arasmda diesel bir ili§kinin kurulmcsi olcncksizdir. Kiscco teori ve pratik ontolojik olarak birbirinden aynlamaz. Bu cnlcmdc, teori ve pratik cynrm analitik bir aynmdir, Hegelci terminolojiyle ifade edilecek olursa teori ve pratik iki kar§lbn birligidir ve aralanndaki aynm da "aynm olmayan cynmdir, Ornegin "niceliksel degi§imler niteliksel degi§imlere yol ocor" §eklinde kcvrcmsollcstircn diyalektik bir teoriyle Leninist bir parti orgtitlenme
189

A~

Marksizm hi§ldse1 YaklCI§llTl ve .Pralcsis

modelinin benimsenmesi crcsmdcki mesafe saruldJgmdan daha kisodir, Ya da ornegin belirlenirnci bir cciklornc tcrzi sureclerin kccirnlmcz sonuclonnc ve gergek dunynmn belirli bir sonuca yonelisine vurgu yapan bir tur rururolojiyi beraberinde getirir. Dchcsi dogmatik bir kopcrurom smirkm igerisinde i§ goren bir teori kapitalizrnin 'gsli§kili', 'gab§kili', 'aglk uclu' ve her daim krizde olan dogaslru gostermek yerine, 'kccmilmazhk' sozcunun nltmi <$izdigmden revizyonist bir pratigi benimser.

Sonuc olarak denilebilir ki; yukanda sozu edilen 'Marksist' perspektiflerin belirlenimci, yaPlSalCl, i§levselci, analitik, Kantgl, Kartezyen, 'Diyalektik Materyalist'(JO) cciklcmc tarzlanru tcplumsal gergekligi ve tarihi yorumlamak igin kullanmalan Aglk Marksizm tarafmdan "kategorik, metodolojik ve kavramsal duzeyde bir kaparum" (Bonefeld vd., I 992a: xi) olarak nitelenir. Bir ba§ka §ekilde ifade edilecek olursc, Aglk Marksizm igin 'Kapah Marksizm': "...birbiriyle ili§kili olan §u iki §eyin birini ya da her ikisini birden yapar: verili dunycnm simrlcnru/ufkunu kendi teorik sirurlan/uflru olarak kabul eder ve/veya duruma gore nedenselci ya da teleolojik olabilecek bir belirlenimcilik ilan eder"(Bonefeld vd., I992a:xti).
'Kopcmm'm bu iki ozelligi birbirinden baQ'lmSlZ olarak dusunulemez: birbiriyle ili§kilidir. Zira "dunyo §oyle bir yerdir, onun sirurlon §u §ekilde gizilebilir" demek ya da §imdiyi gegrni§in yalruzca mcntikscl bir sonucu olarak goren belirlenimci bir teoriyi benimsemek, hal-i huzirdoki dunyarun 'kaglnllmazhQ'lru' kabul ederek onu meerulcstirmorniz rmlcmmo gelir ki bu geli§kilerle dolu olan, daha dogrusu kendisi geli§kili olan dunyadaki 'olcnokhhklor'm teorik duzeyde "onceden-kcpcmrm''dir (Bonefeld vd., 1992a:xi). Bir ornekle somutlamak gerekirse, "iste bu nedenlerden dolcyi bugtin burjuvo heqernonycsi kccmilrncz olmustur" gibi bir tumcenin soylenebilmesine olanak taruyan bir teori buqunun neden boyle oldugunu aglldarken hali hczirdc olan ya da olabilecek olan kar§l-hegemonya odaklanrun ve hareketlerinin gorillmesini engeller. Bu §ekilde neden-sonuc ili§kileriyle ya da §imdinin gec;rni§ten montiksol olerak glkarsanarak belirli nedenlerin dogal bir sonucu gibi gosterilmesi, §imdinin antagonizmik c;eli§kilerini ortbos eder. Dolcryisrylc teorik olarak ac;lkhk; c;eli§kilerin, olabilirliklerin ve olanaklann oltiru c;izer. Teorik olarak kaparum ise nedenler ve sonuclcrlc ugra§lrken kocmilmczhklcn vurgular. 2. ~lk
Marksizmin Altematif Yalda§1IIl1

Buraya kadar tarb§lldJQ'l uzere. AC;lkMarksist hareket, kendilerini Marksist olarak cdlcndircn c;e§itli yakla§lmlara alternatif olabilecek bir metodoloji geli§tirmeye gah§maktadJr. AC;lkMarksizrnin alternatif olarak one surdugu bu metodolojinin §u UC; emele dayandJQ'l soylenebilir: (a) katet
190

Sinan Kadir

c;e1i1c

gorilerin ac;lkhQ'l, (b) smif muccdelelerinin tarihsel ve kavramsal onceligi, (c) bicirn analizi. Bu bolumde AC;lkMarksizm yalcla§lmmm bu uC;ana ekseni tcrtisildiktcn sonra, 'devlet' ve 'smif muccdelesi' kavrarnIanrun bu metodoloji c;erc;evesinde nosil ele ahndlQ'l gosterilmeye c;ah§uacakbr. 2.1.Kategorilerin

ACjlkhgl

Psychopedis kategorik kaparumm "kategorilerin sistemli bir §ekilde cciklcnmcsi (Darste1lung)" olarak gorillmesi gerektigini ima eder (Psychopedis, 1991). <;unkU kategorilerin sistematik bir §ekilde ac;lklanmasl bu kategorileri mumkun kilcn ic;sel ili§ki1erin kopcnlmcsmi gerektirir. Psychopedis'e gore kavrarnIar arasmdaki ic;sel ili§ldnin kopcnlmosi dart bicimde yapilir: (a) Teorik analizdeki aksiyomatik ogelerin betirnIeyici ogelerden oynmscllcetmlmcsrylc: (b) Tarihsel nesnenin kavramsal kurulusunu kavramsal c;erc;evenin tarihselligmden koparmakla; (c) Ampirik ogeleri toplumsal teoriden cyirrncklc: (d) Toplumsal hareketteki yapilon 'kendiliginden olan'dan oyirrnoklc (1991: 177). Dolcyisrylc, kavrarnIar arasmdaki ic;sel ili§kilerin koparan gerc;ekC;i ve Kontci epistemolojiler "belirli mekanizmalan temel ili§ki1erden soyutlamalar olarak goren ve somutu gerekli ve belirleyici olarak anlayan diyalektik pozisyonu kabul etmez" (Psychopedis, 1991:190). Gte yandan kategorilerin kendi ic;inde 'ac;lkhQ'l' kapitalist toplumsal uretim ili§kileri ic;erisinde sfuekli degi§en smrl antagonizmalanrun toplumsal gerc;ekligi "c;eli§kili bir butun" olarak kurduqu onculune dayarur. Yani toplumsa1 gerr;ekligin surekli degi§en r;ab§kili ve c;eli§kili surecleri, teori ve pratik ya da soyut ile somut arasmdaki diyalektik ili§kiyi ortadan kcldircn sistematik bir teorinin onermeler manbQ'l r;erc;evesinde saglarna aldlQ'l kavramlarla cnlceilcmcz, Zira teorinin kendisi de yukanda sozu edilen diyalektik ili§kileri gozetecek bir §ekilde ve toplumsal gerceklfk gibi ocik-uclu olmohdir. Burada kullcmlnn 'ccikhk' sozcugunun birbiriyle ili§kili alan C;iftkath bir cnlcmi vordir: ilk olarak, 'Kapah Marksizrnin'(lJl teorik kesinligi yerine Ar;lk Marksizm dusunce surecinin tcmcmlcnmormshqmi one surer. DU§unce surecinin bu tcmcrnlcnmcrmghgi ise " disscl bir duclizm yerine icsel ili§kilere vurgu ycpmoyi gerektirir" ve "toplumsal degi§imin farkh bicimlerde ve degi§en ampirik kosullordc ortaya c;lkmasl gibi kategori1erin de tcmcmlcnmcrms oldugu cnlcmmc gelir." (Bonefeld vd., 1992b:xii) Bu anlamda ac;lkhQ'ln ilk cnlorm du§unce surecinin kaparumrylo sonur;lanabilecek olan kavramsal bir dizgenin kurulmomcsiru gerektirir. <;unkU teorisyen ic;inde bulundugu topluma dissnl bir konumdan bakarak 0 toplumundaki temel yopilcn ya da ili§kilerini onceden belirlenrnis bir tckim kavram kUmesinin smirlnn cercevesmde kavramaya 191

A~ Marksizm 1li~se1 YaklCI§lffi ve Praksis

~ah§an bir ki§i degildir. Dusunce surecinin tcmcmkmubilirligtru ve her §eyi her daim a~:Uclayabildigini iddia edebilen bir teori mcddi iliskiler ve surecler icensindeki kendi yerini de goremez. Diger bir deyisle tarihselligini ve toplumsal uretim ili~kileri icersmdeki yerini behrieyerneyen bir teori, teori ile pratik ve soyut ile scmut arasmda ontolojik bir aynm yapar. Teorinin ya da kavramsal cercevenin tarihselligi ve toplurnscl uretim ili§kilerine iC;kinligi goz ordi edildiginde de "torihsel nesnenin kavrcmscl kurulusu kavramsal c;er~evenin tarihselliginden" kopcnhr, Fakat kategorilerin a~IkhQ1 nosyonunu merkeze alan bir teori toplumun a~lk uclu ve ~eli§kili degi§im surecleri i~erisindeki yerini belirleyebilen 'cmcch-etkinlfk' ve bir 'elestiri' olmcyi da gerektirir. Dolcyisrylc kategorilerin a~Ikhgmm ikinci anlarru teorinin somuta ve pratige ac;lkhQ1olarak cnlcsilmchdir, Denilebilir ki, toplumsal uretim ili§kilerine ickm olan c;eli§kiler ve mucodeleler i~erisinde belirli bir pratikten cikcrscncn bir teorinin kendisi bir pratik olduqu gibi 6nerdigi pratigin de onkosuludur, Sonucto Bonefeld'in da ifade ettigi gibi ac;Ikhk nosyonunu c;oo§ noktosi olarak benimseyen bir teori, soyut/somut, teori/pratik arasmdaki diyalektik ili§kiyi g6zeterek toplumsal gori.ingUler arasmdaki icsel iliskinfn crcstmlnhtlmesine olanak saglayan "somut soyutlamalarla"(I2) ~ah§rnchdir (1992a:98). Eger toplumsal gerc;eklik birbirinden farkh kcrmcsik bicimlerin ~eli§kili birligiyse bu bicimlerin birbiriyle olan icsel ili§kisini gostermek ancak somut soyutlamalarla mumkun olabilir. Somut soyutlamalarla toplumsal ger~ekligi kavramaya ~ah§an bir teori ise bu bicirnleri birbirinden cyirt etmeye c;ah§mak yerine "Itoplumscl ger~ekliQin] birligindeki toplumsal gorungUleri birbirinden ayrran ortak ogeyi ve onu olusturcn tarihsel sureci helirlernek zorundadlr"{Bonefe1d,1992:99). C;unkii top1umsal ger~eklik ic;erisindeki her gori.ingi.i ancak ve ancak bir digeriyle olan ili§kisiy1e varolabilir. Ve " her gori.ingi.i c;eli§kinin hareketi olarak, yani kendi tarihse1 kurulusunun bir hareketi olarak varo1abilir." (Bonefeld, 1992: 99) Sonucto, somut soyutlamalar kavramsa1 ve tarihsel analizin icsel ili§kisi c;erc;evesinde her gori.ingi.iyi.i c;eli§kinin bir hareketi olarak gorurken aoz konusu gori.ingi.iyi.i diyalektik bir dusunuele kavrcmscllcstmr. Diyalektik du§i.inu§ ise daha once Lukacs ve Gunn'm belirttigi ve Bonefeld'in de i§aret ettigi gibi, kendisini soz konusu nesnenin ya da gori.ingi.inun ic;inde ve 0 gori.ingi.inun bir momenti olarak kavramsnllcstmr, Toplumsal gerc;ekligin bu §ekilde kcvrcrnscllcstmlmcsi ise "ya§arrun birbirinden ayrlk gibi gori.inen olgu1anru toplumsal ili§kilerin bir vorolus tarzmdan olusmcsi olarak kavrar" (Bonefeld, 1992: 99). Diger yandan somut soyutlamalar kavramlan pratige ac;b§"l gilli bilimse1ci Marksizm'in kategori feti§izminden de kocimr. Bu nokta uc;uncu bolumde daha aynnbh bir §ekilde tcrtisilcccktir,

192

Sinan Kadir gelilc

2.2.Smrl Miicade1esinin Tarihsel ve Kavramsal Cncelligi

Palaez ve Holloway Marksizm i<;indeiki temel gelenegin saptanabilecegini soylerler: "degi§imi smif muccdeleleri olarak goren gelenek ve [degi§imiJ ekonomik ve teknolojik geli§melerin bir sonucu olarak anlayan gelenek"( 1990b:136). Gunurnuz Marksizmlerine yonelttigi elestirilerden de ko1ayca <;lkarsanabilecegi gibi kendisini birinci gelenegin takip<;isi olarak goren A<;lk Marksizm, analitik kategorileri yapl ve simf <;eli§kileri/mucadelelerinden ayTI§hrmak i<;inkullanarak sirnf antagonizmalanru yopiscl bir monnk i<;inekonuslcndiron bir tur bilimselciliqe §iddetle kar§l ¢ar: "Siruf miicadeleleriyle 'kapitalist geli§imin nesnel yasalan' arasmda dI§sal bir ili§ki oldugunu soylemenin hi<;bir cnlcmi yoktur. Kapitalist geli§imden soz etmek smif muccdelelerinm hareketinden Isoz etmekten) ba§ka bir §ey degildir. Kapital'in kategorileri simf mucodelesinin kategorileridir." (Holloway,1991b:98)Diger bir deyisle A<;lkMarksizm siruf mucndelelerini ikincil bir konuma ceken bir tur bilimselcilige kar§l siruf antagonizmalanrun tarihsel ve kavramsal oncelligini savunur. Zira kapitalist geli§imin tarihi hi<;de tarihsel olmayan bir talam yasalann yonlendirdigi bir ab§ degildir. Beske bir §ekilde ifcde edilecek olursa "yapIlar, simf antagOnizmalannm bir vcrolus tcrzi ve bu nedenle bir sonucu ve simf mucodelelerinin bir onculu olarak gorU1melidir" (Bonefeld, 1992:93). Bu yuzden, kapitalist geli§imin yasalanna tabi alan simi antagonizmalan diye bir §eyden soz edilemez. Dolcyisrylo "yupilor; emek ve sermaye arasmdaki siruf antagonizmalanmn vcrolus bi<;imleridir. 'Kapitalist geli§imin yasalan' ise simf mucodelesinin bir hareketinden ba§ka bir §ey degildir." (Bonefeld, 1992:98) <;iinki.i kapitalist uretim ili§kilerinin hakim oldugu bir toplumsal ger<;eklik siruf antagonizmalan ve rnuccdelelerinden boskc bir §ey degildir: "Mucndele toplumun merkezi bir yerindeyse, oznelercrnsi bir simf muccdeleslnin dismdc 'nesnel' bir toplumsal ger<;ek1ik yak demektir: Ive bu rnuccdelel crtik emegi 'somurenler'le dogrudan ureticiler arasmdaki bir antagonizmadIr ki bu antagonizma torumi geregi <;ozumsuz ve ocik-ucludur" (Holloway,1991b:98.) Kisccc A<;IkMarksizm ycpilor, surecler ve kapitalist geli§imin yasalanyla siruf antagonizmal an arasmda dissol bir ili§ki kurulmasma korsi <;IktIQ'l ozellikle gibi Bob Jessop ve Joachim Hirch'in bunlar arasmda "diyalektik bir ili§ki" 01dugu iddinsiru da reddeder. Zira ger<;ek<;iepistemolojiler <;er<;evesinde "birbirine baQ'lmhalma" ya da "kcrsihkli olarak ili§ki1i lma" cnlomindca ki bir diyalektikten soz etmek, kcrsihkh olarak ili§kilive/veya baQ'lmh olarak goru1en bu §eyler arasmda diesel bir ili§kinin kurulmcdiqi cnlcmmc gelmez. Yani yapl ve muccdele arasmda diyalektik bir ili§kininvarhQ'lndan soz etmek bu ikisi arasmdaki i<;selili§kinin goz crdi edilmesiyle sonuclcmr, Dchcsi, bu yakla§lmla yopi denilen §ey simf ontcqoruamclcnn193

Ac;dc Markslzm ili~sel

Yakla§l111 Ptaksis ve

dan gorsee baQ"lmslz bir ontolopyle tcmmlcndigmdun bunun sum ant agOnizmalanrun ulrms olduqu bir bicim olduqu gbIiilemez. Sum cntcqonizmcsmm ise sabit olarak dusunulebilecek bir ozu yoktur; zira bu antagonizma dogas1 geregi surekli olarak degi§ir ve hareket halindedir. Emek ve serrnaye arasmdaki bu antagonistik ih§ki kapitalizme ickindir ve kapitalist geli§imin fcrkh tarihsel sureclerinde degi~ik bicirnlerde kcrsirmzc c;lkar. Ar;lk Marksizm icertsindeki tcrtisrnclcrdn ortuk bir §ekilde belirtildigi gibi 'siruf muccdeleleri' terirnindeki sind nekendinde sinif ', ne de 'kendi icm siruf'tir. Diger yandan, Ar;lk Marksizm simfm nicel olarak kavramsalJcstmlmcsmc da kcrsidir, Siruf sosyolojik terimlerle analiz eden boylesi ynklcsirnlcmn siruf bir 'ili§ki' olarak degil de bir 'konum' olarak dusunmesi sonucu bu ycklcsimm r;err;evesinde ycpilon tnrtisrnclcr "0 ya da bu ki§i 'yeni i§r;i smifmc' rm yoksa 'yeni kucuk burjuva' sirufmn rm dahil edilmelidir?" gibi sorunlar etrcfmdo doner, Ostelik, bu cercevede simfm politik etldnligi ve onerninin de niceliksel olarak belirlenebilecegi dusunulur (Bonefeld vd., 1992b:xiii-xili). Siruf nicel olarak kcvrcmscllostrrcn bu yoklcsirnc alternatif olarak Ar;lk Marksizm, siruh r;eli§kili ve antagonistik bir toplumscl ili§ki olarak kavrayan niteliksel bir krrvrcmsnllnstirmcrun gerektigini ileri surer (Bonefeld vd., 1992b:xiii). Bu nitel kavramsalIostirrncdo simf ili§bJeri yalmzca ekonornik iliskiler olarak gbIiilmez; SIruf iliskileri cym zamanda politik ve kulturel ili§kilerdir (Gerstenberger, 1992:153).

2.3.Birsim Analizi
Ar;lk Marksizmin altematif olarak bnerdigi bicirn analizi kapitalist toplumsal uretim ili§kilerine ickin olan antagonistik simf ili§kilerinin tarihsel olarak ozqul olan Icrkh bicimler aldI9J. ve dolcyisrylc bu bicimlerin tarihsel olarak incelenmesi gerektigi vorscyimmdcn yola cikor: "Sonuctc bir;imlerin analizi tarihsel bir analiz olmak zorundcdir ve bcsitce mcntiksal bir cikorsomc sureci degildir." (Clarke, 1991a: 235) Ar;lk Marksizmin bnerdigi bicim analizi ybnteminde 'bicim', bz/gbIiinu§, bic;im/ir;erik, teori/pratik gibi ikilikler cercevesinde ele ahnabilecek formel bir kategori degildir. Simi iliskileri olrms olduqu ekonomik, politik ve ideolojik bicimlerin onculu ve sonucu olarak gbrulmelidir. Cunku siruf ili§kilerinin ekonomik, politik, ideolojik ve kulturel bicirnler clrnosi, simf iliskilerinin bu bicirnler disindc bir vorolusunun olduqu anlamma gelmez. i§te tam da bu nedenle bicim kcvrcrm, ir;ine toplumsal ili§kilerin doldurulmaya c;ah§IldI9J. bir kap degil, daha cok bir §eyin "vorolus
194

Sinan Kadir ge1ft

tarzI"(3) oIarak cnlcsilmchdir: "Bir vcrolus tcrzi oIarak bicirn dusuncesi, genelin ozelin dogasma ir;kin oIarak ve soyutun somutun dogasma ir;kin olarak gorulmesi olcncqim yarabr; cunku bicim bir vorolus tcrzryso somut olan soyut olabilir (ya da tersi) ve ozel olan genel olabilir (ya da tersil" (Bonefeld vd., I992b:xv). Smrl ili~kilerinin bu ~ekilde kovrcmsollostmlmcei ekonomik, politik ve kulturel olarak tezchur edebilen smrl ili~kilerinin tarihsel olarak ozgiil olan vorolus tarzlanrun r;oziimlenmesi olcnoqrru verir. <;iinkii bir;im analizi t;ert;evesinde ekonomik, politik ya da ideolojik bicirnler birinin bir digerini belirledigi diizeyler olarak dusunulmez. Fcrkh kapitalist geli~imlerin farkh tarihsel sureclerinde bu bicimler birbirleriyle ozgiil bir §ekilde ili§kilenerek ortaya cikcrlcr, Dolcyisrylc bicim analizinde bir bicirnin digerini ncsil belirlediginin verili bir kavramsal c;ozumu yoktur. Daha dogrusu, tam da boylesi bir onvorscyim <>rnegin, son kertede ekonominin belirleyici olduqu gibi bir vcrsoyrm- olmcdiqmdc c;eli§kili siruf ili§kilerinin birbirini tomcmlcyici bit;imleri arasmda.ld ic;sel baglanhlar gosterilebilir. Sonucto bic;im analizi, bic;imler arasmda manbksal olarak zorunlu baglar kuran bir onvorscyimdcn yola c;IkmadJ9'J gibi bu bic;imlerden birinin bir digerini ncsil belirledigini de gostermeye t;ab§maz. Zira, bcylesi bir c;oziimleme ancak soyut ile somutun diyalektik ili~kisinin koportilmcsiylc rnumkun olabilir. Oysa somut analiz edilirken bozi onkovrcmeollcsnrmclor ve bu kavramlar arasmda kuruloqelmis olan mantIksal ili~kiler toplumsal gerc;eklige empoze edilmemelidir. Bicim analizi "montiqm §eyleriyle §eylerin manb9'J"run bu §ekilde kensbnlmasma kcrsi, tarihsel surecler icensmde siruf antagonizmalanrun hangi bicimlen ncsil aldJ9'J ve bu bit;imlerin birbirinden gOriinurdeki farkhb9'Jrun ncsil kurulduqunu gostermeye c;ah§lr. Bu anlamda bic;im analizinin temelini olusturcn "sirnf antagonizmalannm oncelligi, mcntiksal ve ayru zamanda tarihsel olan bir cnvcrsoyrmdir," (Bonefeld, 1992: 106) Bu onvorscyim, her ne kadar ekonomik, politik yo da kulturel ili~kilerin emek ve sermaye arasmdaki temel siruf cntcqonizmosmm farkh bir hareket tcrzi ya da vechesi olarak goriilmesi gerektigini soylese de, bu bicimler arasmdaki ili§kiyi cciklcrnok iC;inbelirli bir manbksa1 dizge ile cchscn bir analiz yonterni onerrnez. Zira r;eli~kinin hareketi ve vorolus torzi olarak siruf antagonizmalan surekli bir degi~im arz eder. Bu nedenIe bu bic;imler arasmdaki ili~ki belirli bir tarihse1 ozgiilliikte somutun analiziyle ortoyo cikonlmchdir. Sonucto bicim analizinde kavramlar arasmdaki ili~ki somutun r;ozumlenmesinden once belirli bir manbksal dizgey1e somuta empoze edilmez ve boylece somutla diyalektik ili§kisi ir;erisinde bir vorolus tcrzi olarak goriilen bu bictmlerin birbiriyle olan 'ic;sel ili~kilerinin' crcstmlrncsrylc rnumkun olur.
195

A~

Marksizm ~e1

Yakla~

ve Praksis

Ote yandan Holloway'in de i§aret ettigi gibi toplumsal ili§kiler, ckiskon, degi§ken, tahmin edilemez, ocik uclu ve dengesizdir (l994:26-7).l<lsaea, toplumsal ili§kiler arasmda kesin ctizgiler c;izilemeyeeegi gibi bu toplumsal ili§kileri kcvrcmscdlcstircn kategoriler arasmda da kesin aynmlar ynpilcmcz: "Marx'm analizinin crncci burjuva kategorilerinin dogal olarck verili olrncyip, tarihsel olarak ozgiil bir bicimde olusturulduqunu ve toplumsal ili§ki1erin gectid bir biC;imi olduqunu gostermek ic;in [burjuva kategorilerinin] gOriinurdeki katili91ru kirmokti" (Holloway, 1991a:235). Bu nedenle ~lk: Marksizm, bu ili§kilerin alml§ olduqu bicirnler arasmda ch§sal ili§kiler kuran, kesin C;izgilerle belirlenrnis kcteqonlestirmelere kcrsidir, Omegin bic;im analizi c;erc;evesinde toplumsal gorungiiler toplumsal ili§kilerin bir biC;imiolarak krrvrcmscllcstmhrken bu goriingiilerin olusumu bic;imsel ogelerin bir araya geli§iyle ya da birbiriru etkilemesiyle, s6zgelimi ekonomik ve politi1c etkenlerin eklemlenmesiyle yo da altyapl/iistyapl modeliyle cciklcnmoz. Daha dogmsu bu bicirnlerin kapitolist toplumsal uretim ili§kileri ic;erisinde birbirinden farkbYml§ gibi goriinmeleri bic;im anolizi i<$inbir ba§lang:t<$ noktosi degil, tam da sorulostinlmcsi gereken §eydir. Omegin kapitolist uretirn ili§kileri icerisinde ekonomik olarun politi1colandan farkb bir g6riinum arz etmesi, bu fnrkhhklonn cciklcnmcsn» ve bu iki farkb bicim arasmdaki belirleyiei nitelikteki diesel ili§kilerin orostmlmosim gerektirmez. C;unkU ekonomi ve politi1ca birbirinden ba9'lmslZla§hnlabileeek iki Iorkh bicim degildir. Bunlor her ne kadar birbirinden ba9'lmSlz gibi g6riinuyorlarsa da ayru tarihsel surece ic;kin olan toplumsal ili§kilerin fnrkh iki momentidirler'Jv. 0 zaman bicirn analizi cercevesmde sorulmcsi gereken soru §U §ekilde kor§lmlZa cikcr: "Elconornilc olan ve .politi1colarun ayru toplumsal ili§kilerin fcrkh momentleri olarak kurulusuno yol ac;an §ey nedir?" (Holloway, 1994:28). Beske bir deyi§le bic;im anoliziyle ycpilmcryc c;ah§uan §ey kapitolist toplumsal uretim ili§kileri i<;;erisinde bize ekonomik, politik, ideolojik ya da kulturel olarak gOriinen goriingiilerin belirli bir tarihsel surecteki toplumsal ili§kilerin birbirinden farkh vecheleri olarak nosil 'farkbyml§ gibi' kurulduqunun gosterilmesidir. Orneqin bu cercevede 'liberallesme sureci'nden soz edildiginde bu ekonorninin bir sermaye birikimi rejiminden bir digerine ge<;i§i, sosyal devlet cnlcyisimn C;ozu1u§u yo da ge<;;kapitalizmin politik manh9'l olarak cnlcsilmcz. Liberollesrne sureci ekonomik, politik, ideolojik, kulturel vechelerini birbirinden ba9'lmslZml§ gibi kuran c;eli§ki'nin hareketiyle toplumsal uretim ili§kilerine ic;kin olan antagonizmalann alrru§ olduqu tarihsel bicirnlerdir denilebilir. Fakat buradaki c;eli§ki yo da antagonizma kavramlanrun metafizik bir cnlom ta§lch9'l du§unwmemelidir(!5). Zirc Bonefeld'in da soyledigi gibi; "<;;eli§ki ve antagonizma terimiyle korsitlcson siruflcnn birbirine kcrsihkh ba9'lmhhgl Hade edilir" (Bonefeld, 1992: I02).
196

Sinan Kadir Celilc 3. ~lk Marksizmi '1~erip ~rak" Tarihsel Materyalizmi Yeniden Diifiinmek

Yozmm bcsmdcn beri tarb§llcUQ"l zere A~Ik Marksist ycklcsirnm tarihsel u materyalizmi yeniden du§iinme ~abasma teorik/politik olarak yol a~ICI bircok kctki yaphQ"l aoyienebilir. Fakat bunu soylemek, A~Ik Marksizmin turn teorik/politik vcrscyimlcnru oldugu gibi kabul etmeyi ya da reddetmeyi degil, bu yakla§lInm 'kaparuma girme' tehIikesiyle kar§l kar§lya kalcUQ"lsorunIu noktalanrun belirlenmesini ve bu kaparum noktokmrun ocilmn olanaklanrun crcstmlmceira gerektirir. Yozmm bu bolurnunde tarihsellik. ili§kisellik ve praksis kavramlanrun tarihsel materyalizmi yeniden dU§iinmedeki onerni Ac;lk Marksizmi ir;erip a§mak suretiyle vurgulanmaya r;ah§Ilacakbr. Bu omcclc, oncelhkle A~Ik Marksizmin aItematif metodolojisinin temel ekseni olan "simf muccdelelerinin tarihsel ve kavramsal onceIliQi"nin hegemonya kavrarru baglarrunda tekrar dU§iiniilmesi gerektiQi tortismcyc ccilcccktir, ikinci olarak, A~Ik Marksizmin ili§kisel yakla§ururun devlet. siruf siruf rnuccdelesi gibi kavramlan ele ahrken ccihm sagladI9J ve kaparuma girdiQi noktalar belirlenecektir. Son olarak ise praksis kavrarrurun tarihsel materyalizm i~erisinde nosil degerlendirilmesi gerektigine dair bir tcrtrsmo ycpilcccktrr,

3.1. UnutulmamasJ Gereken Bir Kavram: Hegemonya


A~lk Marksizmin tarihsel materyalizmin gunceIliQini savunmaya teorik/pratik kotkisi oldukco cnlcmli ve onernlidir, Fakat akademik dunycdo Ar;lk Marksizme gerekli onemin verilmeyerek Marksist teori ir;erisinde bile marjinal olma yczqismc terkedflmis olrncsi ancak i~inde bulundugumuz tarihsel kosullorlo cnlcsilcbilir, Zira Lcrroin'in de belirttiQi gibi "Bir teori sadece itinah argiimentasyonu ve i~ tutarhhgI tarafmdan desteklenen ve her yerde hozir ve nozir olduqu varsayIlan gii~ temelinde ayakta kalamaz. Eger tutorhhk ve itina yeterli olscydi, bugiin en ~ok sofistike metofizikciler unlu olurdu, Bir teori yeni kuseklon da ilgilendirdiQi ve onlann pratiklerinde anlam bulduqu i~in hayatta knhr." (1998:11) Diger bir deyisle, argiimanlar ontolojik ve epistemolojik saglamlIklanyla, metafizik tutarhhklanyla degil, belirli bir toplumsal pratik tarafmdan desteklenebildikleri olr;ude ayakta kahrlar. Dolcyisrylc A~Ik Marksizmin Marksist teorinin kcpcrurm dediQi surec, smif temelli politik eylemlerin toplumsal pratigi yeterince gii~lu bir §ekilde belirleyemediQi burjuva heqemonyosmin kurulusu surecinin bir vechesidfr, Marksist teoride "siruf mucodelelerinin tarihsel ve kavramsal oncelligi"nin sorgulanabilir bir hale gelmesiyle yonetilen (subordinate) snuflcnn hegemonya muccdelesinde mevzi kaybetmesinin ayru tarihsel surecte gerceklesmest sarunz basit bir rastIanb degildir(l6). Ancak burada mevzi koybi denilen surec tarihin sonunun geldigini savunanlann iddia ettiQi
197

Marksizm /li¥ise1 Yaklo§llll ve Praksis

gibi nihai bir durum degudir. Yani ortada ccikton bir sava§ olmcyisi bir rnuccdele olmadlQ'l anlamma gelmez(l7). 0 halde smrl mucodelesinin bitmesi degil, yalruzca bu mucodelede yonetilen smrllann mevzi kaybetmesi soz konusudur. i§te bu noktada, ACiIkMarksizmin sirnf muccdelesi ve smrl Cieli§kisiarasmda bir aynm olmcdiqi ve Cieli§kilenn olduqu yerde muccdelelenn de olduqu ve bu Cieli§kilenn de mucodelenin bir biCiimi01dugu SCVl Gramsci'nin hegemonya teorisi baglammda tekrar ele ahnmohdir, ACiIkMarksistlerin toplumsal gerCiekligin temeline smif rnuccde1esini koyuyor olusu gOriinurde olmayan bu muccdeleyi "icct ediyorrnus" gibi gorundugunden elestinlebilir, Oysa yukanda tortisilon anlarmylo smrl mucodelesi mevzi kaybI durumunu da kapsar; yani burjuvazinin heqemonynsmm gUCilubir §ekilde var olusu, yalruzca rnuccdelenin burjuvazi lehine suruyor olduqunu gosterir. Bu §ekilde dU§i.ini.ildugunde smrl Cieli§kisi ve smif muccdelesini ayru anlamda kullanan Ac;Ik Marksistlerin tavn, hegemonya teorisi goz onune ahrursa -bu nokta kendilerince aCiIkCiaortaya konmasa ve Gramsci hegemonya analizini temel alan bir yakla§lmdan kccmmoyc Ciah§salar da -anlamh olmakla beraber a§aQ'lda tartl§IlacaQ'l gibi bircok sorunu da beraberinde getirmektedir. Ozetlemek gerekirse, ACiIkMarksist yakla§lmIn kaparuma girme tehlikesiyle kar§l kar§lya kaldlQ'l bu noktada Gramscian bir bab§m eksikligi kendini hissettirmektedir. Diger bir deyisle, A~Ik Marksist yakla§lmm teorik/politik olarak daha yol aCilcl ve aCiIklO}'lCl labilmesi o iCiinGramsci temelli bir hegemonya analiziyle organik bir bag kurmcsi gerekmektedir< 18). 3.2. A~lk Marksizm va ~kisel
YaklaljlUl

Gunumuzde sosyel bilimlerde ili§kisel yakla§lmOarh on plana cikcron bir egilimin varhQ'lndan soz edilebilir(l9). Fakat bu yazl kapsammda, ACiIkMarksist yakla§lmm diger ili§kisellik cnlcyislcnndcn farkhhklan ve onlarla payla§bQ'l ortak zemin degerlendirilmeyecek, daha ~ok bu yaklcsmun saglayabilecegi olanaklar uzerine odaklanan bir tortismc yuruti.ilecektir. Bu tarb§mada oncelikle devlet ve simf kavramlanrun ili§kisel olarak ncsil cnlcsilmnsr gerektigi sorusuna bir yarut verilmeye ~ah§Ilacoktir, Ikincisf, bu yakla§lmm "materyalist analizi tnrihsellestirdiqi" ve manbksal analizle tarihsel analiz arasmdaki gerilimi a§mak iCiinbir a~llim sagladlQ'l gosterilecektir. Burada ili§kisel yakla§lIDl bu iki kavram cercevesmde ele ohnmcsmm nedeni, ACiIkMarksizmin bu yakla§lmInm bu kavramlar uzerinde odakIcnmcsidir. Koldi ki tarihsel-toplumsal baglaIDlndaki somutun analizinden baQ'lmSlzla§bruarak, yalruzca ontolojik duzeyde ynpilcn bir ili§kisellik tortismcei da somut ile soyutun diyalektik ili§kisini kopordiqmdcn, bizi ili§kisel ynklcsrrm boston reddetme gibi bir tehlikeyle kcrsi kar§lya
198

Sinon Kadir ~elik

birckir, Bu nedenle buradaki tcrtismc kapsarrunda tumel kavramlar ele ahnsa da olabildigince kavramlann tikel orneklenisleri de gosterilmeye, boylece tcrtismc daha somut ve anla§Ilabilir lahnmaya r;ah§IlmI§hr.

rni

Son olarak belirtilmelidir ld bu bolumde yapIlan tcrtismc Ar;IkMarksizdegerlendirmekle smirh kclmcmis ve alternatif bir ili§ldsellik cnloyi§Irunipuclcnru da vermeye r;ah§mI§br.
YaklaljUIll <;er~evesinde

3.2.1. Ac;Ik Marksizmin tqkisel

'Devlet' Kavraml Bu bolumde yukanda ug ana hatbru tartl§hQ'lmIzAgIle Marksist metodoloji gergevesinde devlet ve sermaye gibi kavramlann nosil ele ahndIQ'l uzerinde durulacakbr. Yalmz buradaki temel crncc devIet ve sermaye uzerine aynnbh bir tortismc yapmak degil, AgIkMarksist yakla§lmm ili§ldsellikten ne anladIQ'lrusaptamak ve somutlamakbr. Zira daha once de belirtildigi gibi AgIk Marksizmin ili§kisellikanlayI§1somutun analizinden baQ'lmsIz bir §ekilde dusunulernez, Ar;lk Marksizm ir;erisinde yopilcn tcrtiemclorc bakIldlQ'lnda, Ar;Ik Marksizmin devIetin simi mucodelelerinden baQ'lmsIzla§bnlacak bir bigimde tarumlanmasma ar;lkga kar§l gIkbQ'l oriilur. Zira devlet kovrcrmg run toplumsal ili§kilerden baQ'lmsIzla§bnlrru§bir ontolojiyle tarumlanmasiylc birlikte, devleti siviltoplumun korsismdc olan bir giir;, piyasaya rnudahale eden ve ya ondan elini r;eken bir kurum ya da sermayenin manbQ'lnauygun bir §ekilde davranan bir arag olarak ele almarun yolu agIlmI§ olur. Yani sorgusuz sualsiz kabul edilrnis bir kategori olarak devlet vordir; ve devletin dI§lyla olan -piyasa, sermaye, siviltoplum ya da diger devletler-ihskisine bckildigmdc onun ir;eriginin ne olduqu anla§Ilabilir. Devletin bu §ekilde bir igi bir de dI§1vormie gibi kcvrumscllcstinlmcsi ise onun bir 'kendilik' olarak dusunulrnestnm dogal bir sonucudur. Buna benzer bir §eldlde sermaye de g~nellikle bir ld§i tarafmdan, bir §irketge ya da bir devletce sahip olunabilen, bir yerden bir yere ha-reket edebilen bir §ey olarak kcvromscllcetinhr, Omegin finans sektorundeki sermaye okisindon yo da Amerikan sermayesinin Tiirldye'ye giri§inden soz etmekle sermaye bir §ey olarak cnvorscyilmis olur. Bu §ekilde devIet belirlibir toprak pcrcnsmo bagh, ken ve hareketsiz bir §ey olarak sermaye ise torumi geregi hareketli ve ala§kan bir §ey olarak du§uniilur(20) (Holloway, 1994:33). Bu §ekilde devIetle sermayenin kendilikler olarak kcvrcmscllcstmlrncsrylc birlikte devletle sermaye arasmdald bag, aile ili§kileri,kisisel ili§kilerve askeri-endustriyel komplekslerin varhQ'lyIakurulurken, bu bagm devIetin kapitalist dogasmdan oturu bu §ekilde kuruldugu iddia edilebilir (Holloway, 1994:52).Boylelfkle dev1etin bir igi bir de dI§1vermis ve igiyle dI§1arasmda da bczi dI§sal ili§kiler vermis gibi
199

A~Jk Marksizm m§kise1 YakIa§ll1l ve Prcksis

dusunulur, Devlet kavrammm bu §ekilde §eyle§tirilmesi ya da kenlcstmlmosi ontolojik bir hotcdir. Boylesi bir ontolojiden yola ';Ikmakla da teorik ve pclitik olan pek ~ok hatarun da onu ocilccckur, Orne gin boylesi bir ontoloji cercevesmde devlet kavrarruna yoklcsmcklc birhkte uluslororosi ili§kilerin devletler crcsi ili§kiler olarak gorUlmesinin yolu a~uIIll§ olur. Boylece ulus-devlet kendi ulusuyla ve diger ulus-devletlerle girmi§ oldugu ili§kiler !Ser~evesinde tarumlarur. Sozqelirni, bu csrcevede yapilccok olan "Marksist" bir analizle A devletinin B devletinin ic;i§lerine kan§tlQI, B devletinin politikalanru yonlendirdigi ya da A ulkesinin B ulkesini somurdugu ileri surulebtlir, Oysa her §eyden once bir devletin icinden ve dismdon soz etmek ne kadar rnumkundur? Ornegin, devletin icinde derin devlet, c;eperinde parlamento ve ordu, dismdc ise bir yandan siviltoplum diger yandan IMF. ABD,ABve diger devletler mi vordir? Bir devletin sivil toplumun tepkileriyle kendine cekiduzen verdigini, IMF politikalanyla yonlendirildiQini ve derin devletin gizli emellerine alet edildiQini ya da bir ba§ka devletc;e somurUldugunu soylernek ne kadar onlornhdir? <;unkU'sornuru ili§kisi' insanlar arasmdaki bir iliski tcrzrdir, Bir toprak porcosi diger bir toprak pcrccsrm ya da bir kurum diger bir kurumu somurernez. Boylesi yanh§ kcvrcmsollcstirmolor soyutlama duzeylerinin birbirlerine kan§bnlmasl sonucunda meydana gelir. Ote yandan boylesi yanh§ kavramsalla§tlrmalar, insanlar orcsi ili§kilerin hukuki ve kurumsal bir bic;im oldiktcn sonra insanlar arasmda bir ili§kiolma ozelliQinikaybettiQi ve farkh bir ontoloji kczcndiqi gibi bir onvorsoyrmc dayarur. Oysa bu kurumlann kendileri ve kurumlar arasmda olarak gori.i1enili§kiler insanlar arasmdaki ili§kilerin bir bicimtdir: ve hu bicimlerin 'insanlar orosi ili§kiler' olma dismdc bir ozu yoktur. Devleti kcvrcmscllcetmhrken yaplian ontolojik hat a sermaye ve piyasa gibi kavrcmscllcstirmnlurdc da yapliruQInda 'insanlar arasmdaki iliskfler' yine '§eyler arasmdaki ili§kiler' olarak gorlilmeye beeler, Sozqelimi devletin piYasaya mudchole ettiQiniiddia edebilen bir teori, devlet ve piyasarun birbiriyle dissol olarak ili§kiliolduqu gibi bir oncule dayanarak, devletin hangi kosullcr altmda piyasaya ncsil mudohcle ettigini cciklcmrryu cohsrr, Oysa materyalist bir analizin yopmcai gereken §ey devlet, sermaye, piyasa gibi kategorileri kctilostirdrktcn sonra bunlar arasmdaki ili§kiyi crcsnrmck yerine bu kategorilerin gOrlinurdeki katU1gIrukirmcktir, Ziro "Bu [devlet] insanlar arasmda olan ama insanlar arasmda olduqu izlenimini vermeyen, toplumsal ili§kilere disscl bir §ey bicirninde varolabilen toplumsal bir ili§kidir.Devletler arasmdaki birligi anlamak icin C;1b§ noktcsi budur: Hepsi kctilostmhr; bunlar gorlinurde toplumsal iliskilerin ozerk bicimleridir" (Holloway. 1994:27).Dokryisiylc bic;imanaliziyle dev1et kevrormnm kahhQIru kirrncrun cnlorm §udur: "Dev1eti kendinde §ey olarak deQil toplumsal bir bicim, top1umsa1 iliekilerin bir bicim! olorak anlamakhr"(Holloway. 1994:26).Bu kavram1ann gorunurdeki kahhQI
200

Sinan Kadir

C;elik

g6z onune ahnchgmda Marksist bir analizin hareket noktcsi birbirinden bagImslz gibi g6ri.inen bu toplumsal ili§ki bicimlermm ya da birbirleriyle olan ittsel ili§kilerinin sirnf antagonizmalanrun bir momenti olduqunu g6stermektir. C;un1rukapitalist toplumsal uretirn ili§kileri itterisinde emek sermaye arasmdaki antagonistik ili§ki devlet, sermaye ve deger gibi feti§le§mi§ bicirnler ahr. Bu bittimlerse emek ve sermaye arasmdaki ili§kinin vorolus tarzlanchr: "Eger simf muccdelesi yoksa, i§tti siruh kendisinin kapitalist toplumsal ili§kilerinde ast olmasma pasif bir bittimde rcziysc, devlet olmayabilir. Devletin geli§imi smrl muccdelesinin geli§iminin gerekli olan bir g6n1numudtir ve devlet simf muccdelelerimn temel bir bi<timi olarak g6Iiilmek zorundachr"(Clarke, 1991a:190). Diger bir deyi:pe devIet ve sermayenin ittsel ili§kisi her ikisinin de ayru antagonistik ili¥inin varolu§ tcrzi oldugu g6sterildiginde aC;lga ttllcmI§ olur. ~e tam cia bu nedenle devIet ve sermaye ayru soyutlama duzeyinde ele ahnmahchr CClarke, 1991a: 185). Dolcyisrylo kapitalist geli§imin anla§:uabilmesi ic;in "devIet kategorisinin 6tesine gidebilmemiz, daha dogrusu farkh devIetlerin birligini tarb§maya ba§layabilmemiz ittin farkh devletlerin birbirinden aynkhQ'l vrrrscyimmm 6tesine gidebilmemiz gerekir"(Holloway. 1994:25). Bu noktada A¢ Marksizmin devlet krrvrrmuru §eyle§tirme ve metafizikle§tirme egilimlerine kar§l 6nemle dusunulmest gereken bir a1tematif sundugu s6ylenebilir. Elbette devIet bir kendilik olarak degil, toplumsal ili§kilerin bir bi<timi olarak ele ahnmahchr. Fakat "devlet kategorisinin 6tesine gitmek" devlet kcvrnrmm hitt kullanmamak gibi yanh§ bir §ekilde onlcsilmcmchdrr, Devletin ontolojisi itibanyla toplumsal ili§kilerin bir bicinu oldugunu s6ylemek, devletlerin varhgIndan ve devletler crcsi ili§kilerden soz etmemeyi gerektirmez. Dolcyisrylc bir anlamda devletIerin aynhgIndan s6z etmek rnumkundur ve bu ili§kisel bir ycklcsnn ittin c;eli§ki degildir. C;un1ru devletin ontolojisi itibariyle toplumsal ili§kilerin bir bittimi olduqu s6ylenildikten sonra .devletin varhgIndan soz etmekle analitik bir aynm YCP:UmI§ olur. Bu aynrrun ne anlama geldigi ise somutun tarihsel analizinde ortaya konulmchdir, Bu tur bir ycklosim, "devlet, bir bask! crccidrr", "A Ulkesinde ceberrut devIet gelenegi vnrdir" ya da "devIet her zaman y6neten siruflcnn yonmdcdir" gibi devIete ontolojik 6zellikler atfedilmesini ve boylece devIet kavrarrunm §eyIe§tirilmesini 6nleyecektir. Ancak bu §ekilde somutun tarihsel analizi ili§kisel bir yaklosimlc yap:Uabilir. Bu yakla§lm cercevesinde ise 6rnegin "devIet, sermayenin bir bcski orccidir " gibi bir tumcenin s6yIenebilmesinin onko§ullan §unlarchr: 1) Bu tumce somut, tarihsel bir durum hakkmda saptama soylenmisti ve bu tumcenin kendisi de tarihseldir. yapmak ic;in
201

A~ Marksizm

1lip:isel YaklCl§Ull

ve Pralcsis

2) Bu turncedeki 'devlet' kavrarm tarihsel surer; ir;erisinde toplumsal ili§kilerin alrm§ olduQu bir bir;imdir. 3) Bu tumcedeki 'sermaye've 'basla' sozcukleri de tcnhsel olan toplumsal ili§ki bir;imleridir. 4) Son olarak, bu tiimcenin soylenebilmesinin onkosulu olarak gorUlen tarihsel surecin ncsil bir tarihsel surer; oIduQu ve 0 surec icerisinde toplumsal ili§kilerin nnsil donueerek devlete boskier bir hicirn verdigi cciklanmahdlr.

Yukanda belirtilen dort nokta goz onune ohrup, tarihsel surecin onko§ullan ve i§leyi§i ortaya konulduktan ve sermcye, devlet ve baslarun belirli bir tarihsel ozgilllUkte toplumsal ili§kiler olarak ncsil kurulduqunu ve belirli bir tarihsel ozgilllUkteki somut durumda bu kavramlardan ne anla§llmasl gerektigi de soylendikten sonra devlet kavrarmru kullanmak, ili§kisel bir yakla§lm ic;in bir r;eli§ki olusturmcyccok ve boylece devlet kavrarmru §eyle§tirme, metoffzfklesttrme problemlerini a§marmZI saglayacakbr. Alesi takdirde sermaye r;eli§kili bir ili§ki bicimi olarak degil yekpare bir butunluk, devlet toplumsal bir ili§ki bir bicimi olarak degil ozu itibariyle hali hczirdc sermayenin ernrine amade olan bir kurum, basIa ise sermayenin emege uygularm§ olduqu tek yonlu bir iliski bicirm olorak dusunulur, Boylece devlet ve sermaye kavramlan §eyle§tirilirken, bu ikisi arasmdaki ili§kiyle sermaye ile emek arasmdaki ili§ki diesel ili§kiler olarak orrvcrscyilmis olur. Sonucto Iasaca §U soylenebilir: "devlet, sermayenin bir basIa orccidir" scptnmcsi tarihsel analiz oncesmde aksiyomatik bir §ekilde onvarsayllmamahdlr. Bu tumcenin soylenebilmesi ili§kisel bir yakla§lm r;err;evesinde ancak somutun tarihsel analizi sonucunda baglarm betimlendikten ve devlet, sermaye ve basla arasmdaki icsel ili§ki gosterildikten sonra mumkun olur. <;unku belirli bir tarihsel ozgilllUkte bcskici olmak sermayeye ve devlete genel karakterini veren bir niteJik olabilir. Fakat bu niteJik devletin ontolojik bir ozelligi olarak du§unwmemelidir. Sonucto devlet hala tarihsel toplumsal analizde kullornlmcsi anlamh olan bir kategoridir(21). Fakat bu analiz, devlete r;e§itli ontolojik ozellikler atfetmeden, bu kategorinin gorunurdeki katiligma aldanmadan ve devletin nihayetinde toplumsal ili§kilerin clmis olduqu bir bicirn olduQu unutulmadan ycpilmohdir. Dokryisrylc, Simon Clorke'm devlet ve sermayenin ayru soyutlama duzeyinde ele ohnmcsi scptcrncei bu anlamda degerlendirilmelidir. Bu baglamda Ar;lk Marksizmi diger ili§kisel ynklcsrmlcrdcn oyircn en onernli noktarun belirtilmesi gerekir. Zira, Holloway' e gore" deger, para, kira, devlet ve buna benzer bir;imler bcsltce toplumsal ili§kilerin bir bicimi degildir: Bu bicimler mucndelenin ozgill/belirli kapitalist bicirnlen202

Sinan Kadir gelik

dir."(l991b:I72) Burada Holloway'in de ac;lkc;a ifade ettigi gibi Ac;lk Marksizmi diger ili§kisel yakla§lmlardan ayrran en onemli nokta AC;lk Marksizmin ili§kiselligi "bcsitce toplumsal ili§kiler" temelinde degil, 'muccdela' temelinde ele clmcsidir, Bu §ekilde, AC;lk Marksizm ic;erisinde toplumsal ili§kilerin "rnuccdele" temelinde ele almmasmm nedeni ise kapitalist toplumsal uretim ili§kilerine ic;kin olan temel c;eli§kinin tum toplumsal gerc;ekligi kurdugu on-varsaymuna dayarur. Bu noktada AC;lkMarksizmin smrl, smif muccdelesi, siruf c;eli§kileri kcvrcmscllcstirmalanrun tarb§maya ccilmcsi gerekmekted:ir(22). 3.2.2. Materyalist ~kilerinin Analizi TarihsellelJtirmek: Suuf ~eyle§tirilemezligi va M&tafizildeFilemezliQi

AC;lkMarksist yakla§lmm gerek Marksizm ic;inden gerekse dI§mdan 01sun, Marksizmin temeli olan smrl kavrarmru ~eyle~e ve metofiziklestirme egilimlerine ac;Ikc;a kar§1 olduqu ve bu tiir yakl~ann alternatiIi olduqu soylenebilir(23). Fakat onerrnis olduklan a1tematif smrl kavramscllcstirrncsi bczi noktalarda kaparuma ginne tehlikesiyle kar§lla§lr. Ornegin A~Ik Marksizmin onde gelen isimlerinden Holloway tarafmdan ac;Ik bir bicimde ifade edilen "toplumsal gerc;ekligin yalruzca smrl muccdelesinden olu§tugu" SOVl -ki bu Say ozellikle de Gersternberger tarafmdan payla§IlmamaktadIryukanda belirtilen Gramscigil kathrun gerekliligi dikkate ahnmadIgmda indirgemecilige yol ccobilecek hiT durum arz eder. [essop'un bu konuda verdigi ornek indirgemecilik tehlikesini aC;lga c;lkarmak ccismdcn onemlidir: Omegin toplumsal ili¥ilerin simf muccdelesinden ve tarihsel sureclerin de siruf muccdelesinin hareketinden ba§ka bir §ey olmadIQ'l gibi bir vcrscyimdcn yola c;Ikarak Holloway (1991a) gibi "Sermaye smrl mucodelesidir" demek "simi mucodelesi simf mucodelesidir" ,gibi bir totolojiye yol ac;ar (Jessop, 1990:258, 1991:147). [essop'un tarb§bQ'l uzere, smif antagonizmalanru bu §ekilde kcrvrcrnscllcstirmck "saf bir somuru, saf bir bash ve saf bir mucodelenin var oldugunu varsayarak c;e§itli konjonktUrlerde Slruf-ili§kiji(24) rnucadelelerin goz ordi edilmesiyle" sonucloncbilir (1990: 258-9). Bir ba§ka deyisle toplumsal ili§kilerin yalruz ve yalruzca simf mucodelelerinden olustuqunu soylemek yerine, sirnf mucodelelerinin toplumsal ili§kilerin clmis olduqu tarihsel olarak ozgiil bicirnler olduqunu soylernek tarihsel materyalist bir noktadan baklldIQ'lnda daha dogru olacakbr. C;unkii tarihsel materyalizm tarihsel surecler ic;erisinde degi§en, farkhla§an, dbnusen c;eli§kili toplumsal ili§k:itarzlanrun c;ozumlemesini, bu ili§ki tarzIanru tarihsel baglamlanndan koparmadan yapmahdIr. Smrl ili§kileri ve mucodeleleri ise bu c;eli§kili ili§ki tarzlanrun almI§ olduqu tarihsel olarak ozgiil bicimlerdir, Dolcyisrylo smrl ve smif muccdelesi uzerine genel bir teori olusturmok yerine siruflcnn hangi tarihsel sureclerde toplumsal ili§kiler olarak nosil kurulduqunu gostermek daha cnlcmh bir ugra§
203

A~Jk Marksizm hi§ldsel Yaklo§lm ve Praksis

alae oktir (25). Bunun i~in Marx'm(26) sormue olduqu §u soruyu crnrnsamak 6nemlidir: "Yorutkmmcei gereken ilk soru §udur: Bir siruf olusturan §ey nedir? -hu sorunun yarnb dogul olarak bir bcskc sorunun yarnbndan r;lkar, §6yle ki: Ucretli-ernekcilen, kapitalist1eri ve buyuk toprak sahiplerini UC; buyUk toplumsa1 smif haline getiren !jey nedir?"0997b: 776) Bu noktada Marx'm vurqulcdiq; noktcnm siruflcnn kendisinden c;ok tarihsel surecler ic;erisinde kcrsirmzc siruf olarak cikcn top1umsa1 ili§ki bi~imlerini cozumlemek olduqu scnmz rahathkla g6rtileeektir Ac;lk Marksizmin sirufi "~eli§kili toplumsal ili§k:i1erinolrnis olduqu tarihsel bic;imler" olarak kcvrcmscllcgnrmcsi bu yolda otilrms bir cdim olerak g6rUlebilir. Ornegin AC;lk Marksizmin bu yoklcsirm yetmislerde Marksist literatfude yogun bir §eki1de yer bulan "kendi igin simf kendinde srmf " tcrtismcsim gec;ersiz kilcr, Zira, smifm bu terimler cercevesmde tarihsel sureclerden ba§1mslzla§bnlarak kcvromscllostmlmcai, simhn somut maddi ili§kilerden farkh bir ontolojiy1e tcmmlcnmcsi ve ana tarihustu metafizik bir c5zelligin atfedilmesi sonueuna yo1 cccbflfr, Yani, simfm ne olduqunu tcrih-ustu bir §ekilde tarnmladlktan sonra tarih i~erisinde bu tcrnrnm kar§ili§1rn aramak ya da tarim diyalektik, ekonomik ya da teknolojik yasalann gerc;ekle§mesine indirgemek tarihsel materyalist degil, mcntiksol analizi tarihse1 analizden hryercrsik olarak daha ust bir konuma yerlestiren diyalektik materyalist bir tarih cnkryisirun glb§ noktcsidir, Oysa materyalist analizi tcnhsellestiren tarihsel materyalizm, "manbksal analizin tarihsel analizden fcrkh olduqunu ama bunlan birlestirrnenin olanakh olduqu vnrscyimmdcn" yola cikcr (Gerstenberger, 1992: 172). Larrain'in de etkili bir bigimde tarh§h§1 gibi "tarihsel materyaiizmin genel teorik karakteriyle nesnenin tarihse1 karakteri arasmda c;eli§ki olmcdiqim savunmak mumkundur" (1986: 131). Onemle belirtilmesi gereken bir bcskc nokta ise, Aglk Marksistlerin "toplurnscl uretim iliskileri" olarak kovrcmsollcenrdiklcn top1umsal ger~ekligin tarihse1 olmayan toplumsal ger~eklik tarnmlanndan nitelfksel bir forki olduqudur, Ornegin toplumsal gergekligin ozunun birey1erin beneil ey1emleri olduqunu savunmak her donernde var olan "birey" gibi bir kategorinin her donernde var olan beneilligini temele koyduqu icm tarih ustudur, Halbuki '6zu'(27), "toplurnsol ili§ki1er" olarak dusunmek, bu iliskilerin nite1igi her d6nemde degi§eeegi icin tarihseldir. Yani "toplumsal ili§kiler" torfh-ustu, her d6neme ayru §ekilde uygulanabileeek analitik bir oroc degildir. Aksine bu kavramlann onto1ojik olarak olusurn ve kullcrurm tarihselliginden, somut ve pratikle olan diyalektik iliskisinden koparblamaz. B6yleee top1umsal gergekligi cciklcrnc i§i her donernin tarihsel 6zgiillugu c;erc;evesinde yfui.imlur.

204

Sinon Kadir C:;elik

Fakat AC;IkMarksizmin ana ckimmm materyalist analizi tcrihsellestirmek ic;in atlnl§ oldugu bu arum "kapita1ist ge1i§imin eirnf mucodelelerinin hareketinden ba§ka bir §ey olmaruQl" onermesiyle'kaparum' tehlikesiyle kar§l kar§lYO kahr. Ne var ki yine A~Ik Marksizmin ic;inde alan Gerstenberger'in bu kaparuma kar§l daha ihUyath davranarak altematif bir yakla§lmm ipuclcrm; verdi91 soylenebilir. Gerstenberger'in ifade etti91 gibi, smu ili§kilerinin bulunabildi91 tum toplumlarda smu rnuccdelelerinin bu toplumlanrun tarihini be1irleyen dinamik oge oldugunu iddia eden genel bir tarih yosas1run var oldugunu ve bu yosarun somut tum tarihsel sureelerde ge~er1i ve bu surecleri a~amak i~n yeter1i oldugu vorscyimi terk edilme1idir. Fakat elbette §unu s6ylemek dogru olacakbr: "Smif ili§kilerinin yeniden uretimin top1umsal bi~imlerinin bir ogesini olu;turdugu her yerde simf rnuccdelelerinin bir tarihi vnrdrr. Fakat bu toplumlanrun tarihinin simf muccdelesi araciliQ'lyla yeterince a~Ik1anabilece91 anlamma gelmez." (1992: 155) Diger bir deyi§le tarihin rotcsiz bir §ekilde yoluna devam edi§i yalruzca srruf mucadele1erinin -yo do Qeli§kinin- bir hareketi olarak ac;Ik1anamaz. Dokryisrylc her ne kadar tarihin temel de91§im dinami91 simf mucade1eleriyse de tarihse1 materyalizm, her turlu tarihsel de91§imin eiruf muccdelesinfn bir sonucu oldugunu savlamaz. Tarihsel materyalizmin tarihsel de91§imleri nnsil a~amas1 gerekti91 sorusu, bu soruya yomt verirken A~Ik Marksist yakla§lmIn kapamma girdi91 bu noktarun nnsil a~Ilabilece9ine dair birka~ ipucu verilebilir. Yukandalci tcrnsmclcrdcn anla§Ilabilece91 uzere A~Ik Marksizmin, tarihsel geli§imi uretici gU~1erin ge1i§imi alarak kovrcmscllcsnrcn -Korsch'un deyimiyle- "nesnel formUl"e degil, tarihi siruf muccdelest terimleriyle kavrayan "oznel formul" e yakm oldugu soylenebilir. Ne var ki Jorge Lorrain'in gosterdi91 gibi nesnel formul kadar oznel formulun de sorunlan vordir ve bu iki formUlde Marx'm du§uncesinin tek yonh bir §ekilde okunmcsinm sonucudur(28). Fakat oznel/nesnel formUller arasmdaki bu gerilim, tarihsel materyalizm c;er~evesinde praksis kevrcmirn merkeze alarak ~ozUlebilir (Larrain, 1998: 138-161). Buna ek olarak Ellen Meiksins Wood'un "tarihse1 materyalizmin ilk prensibi smif yo do smif muccdelesi degil, maddi yo§amIn ve toplumsal yeniden uretirnin ncsil organize oldugudur" §eklindeki (1995: 108) be1irlemesiy1e, Bertell Ollmcn'm "onko§ul"(29) kovrcmmm bu baglamda tekrar du§unUlmesi (1993: 133-146) bu iki formul arasmdaki geri1imin a§Ilmas1ru daha do kolcylcsnrcccknr, Sonuctn smrllann varhQlrun '§eyler', 'yer1er', 'ycpilor' yo do 'scylemael olusumlcr' olarak degil, 'bir ili§ki ve surec;' olarak kcvrcmscllcstmlmcsiylo toplumsal ili§kilerdeki tarihsel de91§imler ac;Ik1anabilir ve boyle1ik20S

A~ Morksizm ili§kjse1 Yaklo§Ul1 ve Fralcsis Ie materya1ist analiz tcrihsellestirilebilir, i§te tam de bu nedenle Ekx» nomi Politigin Ele§tirisine Katla'ya yazrm§ oldugu onsozde Engels §unIan sayler: "ikrisat §eyleri incelemez, insanlar arasmdaki ili§ki1eri ve son tahlilde, simflor arasmdald ili§ki1eri inceler; oysa bu iliskiler her zaman §eylere baglJChrlar ve §ey gibi gori.iniirler" (1970:39). Fakat insanlar arasmda1d ili§kilerin incelenmesinde §U nokta gozden kal1abilir: Inscnlar birbirlerinden ba91mslz olarak varolduktan sonra birbirleriyle ili§kiye girmez. insanlarm ozunun "toplumsal ili§kilerin bir toplorm ve kendisi" oldugunu savlayan VI. Tez (Marx, 1976:71) cmmsondigmdc denilebilir ki Marksist bir analizin ycpmcsi gereken §ey insanlann ya da smrllann toplumsal uretirn ili§ki1eri i<;erisinde ncsil kurulduklunm ve ili§ld olarak nosil varolduklanru gostermektir. Zira, smiflcr vnrolduqu icm kapitalist uretim ili§ldleri kurulmaz; kapitalist toplumsnl uretim ili§kileri voroldugu il1in smrllar bu uretim ili§ki1erine il1kin olarak tarihsel surec i<;erisinde yine bir ili§ki ve surec olarak varcbrlar. Dolcyisrylo daha once de belirtildigi gibi smrl il1ive smiflcr orosi ili§ldlere degil (tabii ki belirli bir anlamdo), belirli bir tarihsel surecte toplumsal uretirn ili§kileri icerisinde sirnflann nosil kurulduguno bekilmnhdir. 3.3. Teorinin Pratigi/Pratigin Teorisi olarak Tarihsel Materyalizm: Hem Tarihsel Hem de Materyalist Olmamn Teorideki Yeri ve Pratikteki AnlaDll AI1Ik Marksist yoklcsrm il1erisinde, yalruzca 'teorinin pratige aI1Ikh91'ndan sikcc soz edilrnernis, ayru zamanda praksis kovrcmmm tarihsel materyalist bir perspektiften ncsil degerlendirilmesi konusunda da 01nntili tortismclcr yapuml§br(30). Bn anlamda yukanda ynpilcn tcrnsmclar materyalizm, teori ve praksis kavramlanrun il1sel ili§ldsine dikkat cekerek daha de al1Ikbga kovusturulcbilir. Daha Once bolurn 2.1' de tarb§Ucb91 gibi Aglk Marksizmin onerdigi 'bicirn cnclizi' yonterni ancak 'kategorilerin agIkb91' nosyonunu merkeze alan 'sornut soyutlamalarla' murnkim olabilir. Dokryisrylc tarihsel materyalizmin kullancb91 soyutlarna yontemi ve somut ile onun kcvrcmcscllcetmlmcsi arasmdald ili§ldnin agIklanmasl AI1IkMarksizm igin meta-teoriyle ya de diger bir deyisIe felsefenin kavramlar arasmdaki ili§kinin agIklancb91 bir merci olarak gorulmesiyle deQil tam de somutun tarihsel analizi surecinde ycpilrncsi gereken bir i§tir. Bu nedenle AI1IkMarksizm igerisinde sikco vurgulanan praksis kcrvrorm, tarihsel materyalizmin kullcndiqi kavramlar, toplumsal ili§kileri inceleyen yontem ve toplumsal pratigin kendisi arasmdaki igsel ili§ldyi gormek il1in onemlidir, Bu noktada burada yap maya l1all§b91mIz tcrnemo, AgIk Marksizmin praksis kcvrcmscllcstirmcsmc odaklanmakla birlikte, praksis kovrcmmm tarihsel materyalist bir perspektiften nosil cnlcmlcndmlmcsi gerektigine dair bir ipucu verme ornccmi de tcsimaktacbr. Zira gtinumuzde praksis kavrarm 'ozne-merkezhlik' ya da
206

Sinon Kadir gelilc

'airuf-indirqemecilik' terirnleriyle escnlcmh bir §e1d1de lrullaruhr olmustur. Dolcyisrylc giinumfu:deki "Marksizm"lerin, ozellikle de Bhcskcrci Elestirel Ger~ek~liigin praksis kavrarruna bu ycklcsirm goz onune chndiqmdc, A~lk Marksizm de kolayhkla "siruf indirgemeci" ya da "ozne merkezli" bir ynklcsim olarak degerlendirilebilir. Oysa tam aksine praksis kcvrcrm Marksist bir teori i~in ozne merkezliligi ya da simf indirgemeciligi a§mak i~in anahtar kavramdlr. Bu baglamda A~lk Marksizm, metodolojisinin temel eksenlerinden birisi pratik: olrncsi nedeniyle 'ozne merkezli' bir ynklcsrm olorok degerlendirilemez. Kcldi ki Larrain'in de gostermi§ oldugu gibi tarihsel materyalizmin 'nesnel' ve 'oznel' formulasyonlan arasmdaki gerilim prcksis kavrarrunm merkeze chnmosrylc a§llabilir (l998:121-155).Bu nedenlerle, bu bolumde tarihsel materyalist bir perspektiften praksis kavrarrunm ncsil cnlcsilmcei gerektigine dair bu yoz; kapsarrunda 'oynnti' olcrnk gorulebilecek olan bir tcrtisrnn ccilmistir. Bu tcrtismc, yukanda belirtildigi gibi praksis kavrarmrun tcrihsel materyalizmle lii§kisini gostermeye ~ah§acakbr.

3.3.1.Praksis Ile Maddenin ~kisi


Mcrx'm materyalizm cnkryismdc praksis kavrarru merkezi bir onerne sahiptir. Bu cmkryistn materyalizm bcsitce ozneden ~ok nesneye vurgu yapmak ya da ozneyi nesnenin bir turevi olarak kovrcmscllcstrrmck olorak dusunulernez. Elbette ki nesne oznenin bilinciyle kurulcn/olusturuIan dolcyisrylc yine 'oznel' olmok zorunda kalan bir 'oz-bilinc' kategonsi degildir(31). Peld 0 zaman 'ozne' lie 'nesne' arasmdaki ili§ki nosil bir ili§kidir? Ozne lie nesne arasmdaki belirleme ili§kisi ccismdon materyaIizm ve idealizm kavromlan ele ahndl9':tnda genel olcrok bu soruya oznenin nesneyi belirlediQ:i §eklinde verilen yamt 'ideolizrn', nesnenin ozneyi belirledigi §eklinde verilen yamt ise 'materyalizm' olarak bilinir. Esasen, nesnellik ve oznelliqm bu §ekilde kcvrcmscllcstmlmcsr ve ana ckim i~erisinde bu anlamlanyla kullamlagelmesi yine Mcrx'm tek yonlu bir §ekilde okunmcsmm sonueudur. Oysa Derek Sayer'in de ifade ettigi gibi Morx'm yekla§lml Hegel'in 'idenlizm'ini bcsitce 'tersine ~evirmek' olarak g6rillemez (1997: 88). Yani Marx, "bilinc maddeyi belirler ' idealizrninin kcrsismc "mad de bilinci belirler" materyalizmini sovunmcrmsbr; hatta boylesi bir rnateryalizm cnlcyismi elestirrnistir, Kisccc Marx, nesne He ozne arasmda bu §ekilde tek yonlu bir belirlenim ili§kisi kurmalT'..1§hr(32). Nesne ile ozneyi nesne ve ozne olcrok kuran ve bu ikis! arasmdcki ili§kiyi belirleyen toplumsal Iliskilerdir, Orneqtn Mcrx'm "Aziz Bruno'nun yapu91 gibi duyu dunycsi asgariye, omegin bir sopaya indirgendigi zaman bile bu, sopcyi uretme eylemini bir oncul olarak varsayar"0987: 53) turncesi tam da nesnenin oznenin pratiginden cynstmlcrnczhqmc iscret eder. Fakat bu noktada §oyle bir itirazda bu1unulabilir: Inscnm urettigi nesneler lie insan uretrnese de varolan nesneler ara207

AqJk Marksizm hi§kisel YaklO§Jm ve Praksis

smda bir fark varchr. Sopa insarun urettigi bir nesnedir; dokryisrylc eIbette lei sopcyi uretme eylemi soparun vorolusunc bir oncul olarak vcrscyilabilir; arna ornegin bir ta§ insarun onu uretrnesinden ba91mslz bir §ekilde varolabilir. Fakat yme ta§ denilen §ey ancak bir boskc §eyle ili§leisi i'1erisinde varolabilir. Yani onun varhgmm diger varhklardan ta§ olarak aynlabilinesi, adlanchnlabilmesi ya da anlamlanchnlabilinesi yine topIumsal bir ili§ldyi gerektirir(33). Varolanlann birbirinden bu §ekilde aynlmosi, tarihsel alan toplumsal pratigin bir bir;imidir. Feuerbach uzerine I. Tez'de Marx insan aktivitesini 'nesnellik ch§l' olarak g6rUlmesine §u §ekilde kar§l r;lkar: "Daha 6ncelei materyalizm, nesneleri, gerr;ekligi ve duyularla algilanan dUnya}'l g6zlemin ya de nesnenin bir bicirm olarak kcvrcrmstir ...Fakat a [Feuerbachl insan aktivitesinin kendisini nesnel bir aktivite olarak anlamamaktachr"(l976:69). DolCIylSlylaMarx'ta 'nesnellik', pozitivist bir anlOYl§la varhklanrun tamarmylc c:b§lmlzda olduqunu varsaychQ1mIZ nesnelerle disscl bir ili§ki ir;erisinde oldugumuz onvorscyrminc -leibu da yine metafizik bir vcrsoyimdir ve daha 6nce de belirtildigi gibi bunu Kcntci bir epistemoloji cercevesmde soylemek 6znelciligin a§llchQ1 onlcmmc gelmez- dayanmaz. Bunun yerine, nesnellik tarihsel-toplumsal bir baglam ir;erisindelei toplumsal pratigin bir ver;hesi olarak dU§Unwmelidir. C;unkU Marx'm vm. Tezde belirttigi gibi "Butun toplumsal ya§arn esas olarak pratiktir. Teoriyl mistisizme g6roren butun sirlcrm okilci bir g6zumu insan pratiginde ve bu pratigin kovrrmmcaindc yatmaktachr." (1976: 69) Sonuc olarak, Marx'm 6zne ve nesne arasmda belirleme iliskisi kuru1mosmi §u §ekilde ele§tirdiQi s6y1enebilir: "Nesnellik, gergeklik ya da a1gilanan dunyomn" yalruzca nesneden olu§tugunu ve butun bunlann yalruzca g6z1em yo1uy1a anla§llabileceQini 6nvarsaymak; dokryisrylo 6zne}'i yalruzca pasit bir algilOYlClya da nesnel dunynrun basit bir ycnsrmcai ya da onu kurucu 6ge olarak ele almak geleneksel materyalizmin hatalcndir, Marx'm 'materyalist' yakla§lmmda nesne ile 6zne arasmdaki belirleme ili§kisi kurmosi ise §u iki nokta dahilinde dusunulrnelidir: 'Nesnel dunyo' onunla ili§ki igerisinde olan 6znenin tarihsel-toplumsal baglammdan ve onunla ili§kilenme bigiminden baQ1mslzla§brIlarak cnlcsilcmcz: 6zne ise bilinciy1e dunyOYl kuran bir kendilik degildir, ve toplumsal pratigin kendisinden, diger bir deyi§le tarihsel olarak bicimlenen toplumsal ili§kilerden baQ'lmSlZ1a§bnlarak anla§llamaz. Ozetle Psychopedis'in de i§aret ettigi gibi; gergeklik, onunla ili§ki iginde bulunan 6znenin etkinliginden baQ1mSlZ olarak cnlceilomoz (1992: 34). Bu §u anlama gelir: "gergeklik 'bilgi formunda' degil, pratik olarak kav208

Sinan Kadir

Celik

rarur, bu bilincte verili dunynnm pasif bir tcscnmi deQil, gere;ekliQinpretik in§asma e§lik eden ve onu sezinleyen aktif bir suree; olarak cnlcsilobillr." (Larrain, 1998: 141) Sonuctc nesne ile ozne arasmdaki ili§kiyitarihustU bir epistemoloji e;ere;evesinde deQil, tarihsel sureclerdekt toplumsal ili§kilerin bie;imleri olarak gordugumuzde ve bu tUr epistemolojilerin ancak bczr tarihsel-toplumsal onkosullorlc mUrnkUnolabildiQini goz cnune aldlgllruzda teon ile pratik arasmdaki ie;sel ili§kiyigorebilmemiz de daha kolay olacakbr. 3.3.2. Praksis ile Teeri

ilifkisi

A¢ Marksist alam ie;erisinde teori ve pratiQin ili§kisine dair aynntili tarb§malar yapllml§br. Ae;IkMarksizm ie;inteoriyle pratiQin ie;sel ili§kisini vurgu1amak ve bu ili§kininncail bir ili§kitarZl oldugunu ae;Ik1amakhayati bir onem ta§lr; zira daha once de belirtildiQ:igibi Ae;IkMarksizmin onermi§ oldugu bie;im analizi 'pratik yanslmab' bir teori olarak ancak 'somut soyutlamalar'la mumkun o1abilir.Bu yakla§lm, ozu itibanyla teori ve meta-teori, teori ve pratik arasmda dl§sal ili§kiler kuran aynmlar yapllmasma kar§ldlr. Bu nedenle bu bolumde Ac;llc Marksizmin bu kategoriler arasmda dl§sal ili§kiler kuran yakla§lmlara kar§l ele§tiri1eri ve bu kategorilerin ie;sel olarak ili§kililiQ:ini vurgu1ayan pratik yanslmab teori anlCIyl§ldeger lendirilecektir. 3.3.2.1. Meta-TeoriniD Kapammma KaI11 Pratik YanslUlah TeoriniD ~khg:a Bhcskcrci Ele§tirel Ger~ek~ilik~e sIk~a ifade edildiQ:igibi sosyal teori ve toplumsal ger~eklik nedensel olarak birbirine baghdlrlar. Zira sosyal teori toplum tarafmdan pratik olarak ko§ullandlrllml§br ve potansiyel olarak toplum uzerinde bir etkisi vardlr (Bhaskar vd.,1988). Bu cUmlenin ilk bala§ta teori ve pratik arasmqaki ili§kiyidogru bir §ekilde yanslbyormus gibi gortinur. Fakat Richard Gunn'm (1991,1992)tarb§b~ gibi bu §ekilde teoriyle pratik arasmdaki i~sel ili§kiyia~lga ~Ikarmak rnumkun deQildir;zira 'nedensel olarak' ifadesi ile teori ve pratik arasmda dl§sa1 bir ili§kinin oldugu onvcrscyihr; C;unkU "nedensel ili§kiler yalruzca dl§sal ili§kiler olabilir" (Gunn, 1991:197). ~oyle ki teorinin pratik tarafmdan ko§ullandlrlldl~ru ve teorinin de pratigini donu§ttirdugunu soy1emekle bu iki kavram arasmdaki 'kar~ ili§kilik' bu iki kavram arasmdaki diyalektik ili§ki olarak gorUltir. Diyalektilcise yalruzca kar§ltlann birbirine kar§wkh ba~mhh~ olarak anla§llamaz. Bu kar§ltlann ayru zamanda birlik olusturdugunu sayler (34). Yani bu anlamda teori bir pratik oldugu kadar pratiQ:inkendisi de teoriktir (35). i§te bu nedenle Marx 11.Tezde §unu sayler: "lnscn du§uncesinin nesnel gere;eQ:ikcvrcyip kavrayamaya209

A~Jk Marks.u.m 1li~se1 Yakla~J1TJ ve Praksis

cagl teorik degil pratik bir sorundur." (1976: 70) Feb nesnel ger~ekligi du§unceyle kcvrcrup kcvrcncmcycccqmm prati.k: bir SOlUn olmosi ne demektir? Mnrxm bu tezi §u noktaya i§aret eder: Protiqin teorik vechesinin gergeklikle ili§kilenme tcrzi tarihsel-toplumsal baglammdan ba9'Imslzla~tmlarnaz. Bu noktaya kadar soylenenleri bir ornekle ili§kili olarak fcrkh bir §ekilde dile getirrnek yerinde olacakbr. Orne gin Gramsci, teori/meta-teori aynrni yapmarugl ic;;inepistemolojik bir hate rm ycprmstir? Zirc Gramsci'ye gore "Ielsefe tarihten aynlamayacak cktif bir giri§imdi; ustelik, her zaman 'oloqeleme' sureci ic;;erisindeydi- diger bir deyisle, ili§ld1erin topIattu degi§tigi sUrece de scbit bir dusunce sisternine yol occmczdi" (Boggs, 1984:144). Carl Boggs'a bu noktada kotilorck Gramsci'de teori, tanh, felsefe ve politikarun birbirinden crynstmlcrncz diyalektik bir sentez olduqu da soylenebihr (Boggs, 1984: 138). Fakat Bhcskcrci Elestirel Gercekcilik tarafmdan bu diyalektik sentezin "oznelci bir teoloii" olarak goriilmesiyle Gramsci, Lukacs, Sartre, Kersch gibi isirnler Marksizm'in epistemolojik projesine sodik kalmayan ve ne yazlk lei boylece teoriyle pratigi birbirine konstircn, dolcyisrylc ontolojik hatalar yaparak bu projeden acpmrs figilrler olarak sunulmosirun yolu aC;;llrru§ olur. Marksizm'in bu §ekilde, Gramsci omeginde olduqu gibi toplumsal pratigin tam da kendisi olarak goriilmesiyle teori, meta-teori, politika, toplumsal pratik ve tarih arasmda 'nedensel baglar' kurularak bu kategoriler arasmdaki ili§kinin felsefi bir §ekilde ac;;llclanmaya cohsilmcsi arasmdaki gerilim manbksal bir analizle degil tarihsel baglammdaki toplumsal pratigin teorideld vec;;helerine bckilmcsrylo cnlcsilcbthr, Elbette ki bu anlama sureci de yine tarihselligini ve toplumsal pratigin c;;eli§kiliili§ki tarzlan ic;;erisinde belirli bir konumda olmcyi bir on-kosul alarak gormek zorundadir, Fakat bu onkosullcr cnlcmcrmzi zorlcstiron, sirurlcmdirrm on kosullar deQil tam da bu anlama surecini olanakh kilcn onkosullcrdir, Diger bir §ekilde ifcde edilecek olursa, topluma dair belirli bir tarihsel-toplumsal baglamda Uretilen bir teori, birtckim kuramsal sorunlarla, c;;eli§kilerIe kcrsilcsir: fakat kuramsal olarak gomlen bu sorunlar belirli bir tarihsel-toplumsal onkosuldo kuramsal sorun1ar olarak gorU1urler ve bu sorunlar yalruzca kuramla c;;ozillemezler(36). Iste bu nedenle Gramsci'nin 'diyalektik sentezi' ile Elestirel Gerc;;ekc;;iligin teori/meta-teori aynrru "hayatm gerc;;ek bir i§idir" ve bu Ikisi arasmdaki aynrrun cczumlenmesi "yalruzca kuramsal bir sorun olarak" gorulemez. Orne gin Gramsci'nin oznelci bir teleolojinin sirurlrm icensfnde kaIru9'I ama Elestirel gerc;;ekc;;iligin bu "oznelci teleolojiyi a§b9'I" iddia edilemez. Hatta Gramsci'nin oznellik/nesnellik, idealizm ve materyalizm arasmdald kartezyen aynmlan pratikte a§b9'I fakat Bhcskcrci Elestirel Gerc;;ekc;;iliginbu aynmIan a§ma i§ini yalruzca kuramsal bir sorun olarak gorme egiliminde olduqu da
210

Sinan Kadir gelik

s6ylenebilir. Bu noktada Gramsci'nin teorik pratiQinde ya da pratik teorisinde bu kcrsitlcnn ortadan kalkbQIru, fakat Bhcskcrci Elestirel GergekgiliQin iginde bulunduqu tcnhsel-toplumscl baglamda Gramsci'yi bu kcrsithklcr gergevesinde ele o1dIQIda s6ylenebilir (37). Sonuctc, teorinin toplumsal pratik olma dismdo herhangi bir 6zu yoktur. Bu anlamda toplumso1 gergekliQi cciklnmck igin kullcndigimrz kategonler de, Sayer'in de ifade ettiQi gibi toplumso1 gergekliQin gerekli olan bir ycmdir ve toplumsal gergeklige igkindir (38)(1987: 124-126). Fakat Bhaskcrci bir teori ile mete-teen cynmi yapumaslyla bu igkinliQin onlorm muglakla§hnldIQI gibi, 'teorinin ele§tirelliQi' nosyonu da b6ylece ikinci plana gekilir. Oysa Bhaskar, 'cciklcyici elestm' (explanatory critique) kovrcrmm ac;;Iklamaya gah§hgl toplumsal gergekliQi hem elestiren hem de ccikkryon bir ociklcmc tcrzim diger bilimsel agIklama tarzlanna 01ternatif olarak 6nerme cmccrylo kulkmrmstir. 'Elestiri' ve 'agIklama' nosyonlanrun bu kavramla igsel ili§kisine dikkat gekilmesi teori ve pratik ya do somut He soyut arasmda ontolojik bir aynm yopilmcmcsim gerektinr. Bu nedenle, Bhcskcrci Elestirel GergekgiliQin sosyo1 teori ve toplumsol gergekliQi birbirinden baglmslzla§brmaslyla 'agIklCIylClele§tiriler' yapUrncsi imkanslz1a§lr(39). Diger yandan, boylece-teori/metc-teori cynrmylc- her §eyden 6nce turnellerin tikellerden daha cyncnhkh olduqu onvcrscyihr (Gunn,1991: 201-2). Elbette kullcndiqirmz kavramlar tumel olmak zorundodir, Fakat bu kendisini tikellerden 6zerk bir konuma yerlestiren ve yo1ruzca tumellen nesne edinen bir mete-teen kurmcrruzi gerektirmez. Aksi taktirde kavram olusturrno sureci ve bu kavramlann gegerliliQinin sorqulonmosi somuttan kopanhr. Oysa "Marx'm tcrihsel biliminin pratiQi, kavram ve 0nun nesnesi arasmdaki aynlIQI azo1tmaya gah§ma gabasl olarak" anla§llmahdIr (Fracchia ve Ryan, 1992:60). Bu cobc ise toplumsal teorinin kavramlanrun ve tutorhhqirun mete-teen tarafmdan kontrol edilmesiyle deQil, somut ile ili§kisinin ve bu kavramlann olusturulmc ve kullarulma sureclerinin torihsel olarak 6zgiil olan toplumsal iliskilere igkinliQinin bir 61gut olarak g6rUlmesiyle rnumkun olur(40). Pratik olcrck yonsimoh olan teori, toplumso1 pratige igkinliQini, teoriyle pratiQin icsel olarak ili§kililiQini 6nvarsayarken kendi kategorilerinin gegerliliQini de g6zetecek bir §ekilde toplumso1 ili§kilen ele clmchdir, Yani teoriyle pratiQin igse1 olarak ili§kili olduqunu s6ylemek, "teorinin pratik olma dismdc herhangi bir ozu yoksa, 0 zaman kullcndiqirmz kavramlann gegerliliQini sorgulamak gereksizdir" gibi bir gIkanm ycpilmosmc ya da bcsitce felsefenin bir kenara birckilmcsmc izin vermez. Tam aksine teon, somut ile diyalektik ili§kisi icensinde her tarihsel 6zgiillUkte ko211

A~

Marksizrn hi§lcise1 YakIo§l1ll ve Pralcsis

tegorilerinin, kavramlanrun, kullcnmis oldugu dogruluk olcutunun gec;erliliQini yeniden sorgulamak zorundachr. C;unkU teorinin kendisi de nihayetinde toplumsal bir ili§lddir ve her zaman bir surec ie;erisindedir(4l). Ae;JkMarksizmin 'teorinin pratige ac;IkhQ1've 'pratik ycmsimch teori' nosyonlan bu anlamda ele ahnchgmda tarihsel materyalizrni yeniden du§unmede bir ac;ilim saglayabilme potansiyeline schiptir. B6ylece tanhsel materyalizrni bir meta-teori olarak degil bir pratik olarak du§unmenin yolu da aC;llrru!jolur.

3.3.2.2. Tarihsel Materyalizm va Praksis


Yukanda ili§kisini yapllan tarb!jmanm l§lgmda tarihsel materyalizm §ekilde ozetlemek mumkundur: ve praksis

§U

1) Tarihsel materyalizm yukanda tarb!jllan onlcmrylo bir meto-teori olarak du§unillmemekzorundachr (Gunn, 1992). Bu anlamda tarihsel materyalizm yalruzca bir "sosyal bi1im" ya da nlternctif bir 'sosyal bilim metodolojisi' deQildir; fakat, team va politik vec;heleriyle birlikte bilimsel bir pratiktir(42). Teoriyle kurmus olduOU ozgUl ili!jki nedeniyle diger toplumsal pratik tarzlanndan bir anlamda farkhchr. Fakat nihayetinde toplumsal bir pratik olarak du!jl1niilmek zorundachr.

'toplumun genel bir teorisi' degildir(43). Bu anlamda tarihsel materyalizm Ozne/nesne, bilinc;/madde, somut/soyut, kavramsal/ampirik gibi kartezyen iki1ililclerle e;ah§maz; bu ikilikleri teorik olarak verili olan, sorgulanamaz tkilikler olarak kabul etmez. Zira. tarihsel materyalizm ic;in praksis kavrmm Larrain'in de ifode ettiQi gibi "insanlarla dog-arun, toplumsal ile maddenin. 6znelerle ycpilcnn, bilincle gerc;ekliQin bulusmc noktosmi va birliQini olusturur" (Larrain. 1998: 124).
2) Tarihsel materyalizm

Tarihsel materyalizm tarihsel bir surecteki toplumsal pratige ic;kin 01dugunu g6zeten bilimsel bir pratik olarak surekli olarak yeniden dusunme, ara§brma ve inceleme e;abasmm bir lfndeeidir, Bu anlamda tarihsel materyalizm tarihustU bir teori degildir; tarihsel materyalizm her zaman somut ve pratikle diyalektik ili§lc:isi c;erisinde ele clmmcsi gereken bilimi sel bir pratiktir. Fakat bunu s6ylemek. tarihsel materyalizmin genel bir teorik korcktennin olmadlQ1 cnlormnc gelmez.
3) 4) Tarihsel materyalizm iC;inpratik hem nesnel diinya tarafmdan biC;imlenir hem de nesnel diinyayJ kurarak onu d6nu§tUriir. Dokryisrylc pratik. tarihsel-toplumsal bir baglamca kosullondmlrmstir; belirli kosullor ie;inde gerc;ekle§ir ama bu ko§ullan donusturur de(44).

212

Sinan Kadir

CeliJc

Degerlendirme ve Sonu~

Bu yaZl tarihsel materyalizmi yeniden dU§Unme ~abasma ~lk Marksizmin yapabilecegi olcai katlclan gostermek ve bu yakla§ll1lln genel bir degerlendirmesini yapmak omcciylc yaZIlIDl§br.Bu kapsamda ~lk Marksizmin temel teoI'ik pozisyonlan gosterilmi§ ve tarb§llIDl§br. Oncelikle, A~lk Marksizmin onermi§ oldu~ yontemin u~ temel ekseni kategorilerin a~lkhQl, simf mucadelesinin tarihsel ve kavramsal oncelligi ve bi~1manalizi olarak bel1rlenmi§ve bunlarm ana hatlan ~1zilmi§tir. oD ha sonra ise ~lk Marksist metodolojin1n yukanda belirlenen u~ temele dayanan 1l1§kisel ir yakla§lm oldugu gosterilmi§ ve bu yakla§lm ~er~eb vesinde ~lk Marksizmin devIet, smrl, smrl mucndeleai, praks1s kavramsalla§brmalanna odaklanan bir tarb§ma yUrUtillmu§tur.Bu tarb§marun sonuclcn a§aQldaki §ekilde ozetlenebilir. Birinci olarak, AC;lk Marksist yakla§lmIn smrl muccdelest kavramsalla§brmasmm, Gramscigil bir yakla§lmla ili§kilendirilmesiyle ~lk Marksistlerin smu c;eli§kilerive mucadeleleri cresmdc aynm yapmayJ§lan daha ac;llclayJclolabilir. tkinci olarak, AC;lk Marksizmin ili§kiselbir anlCIyl§adayanan biC;imanaliz1y6ntemleri, tarihsel materyalizme olumlu katlclar yapabi1ir. Boylece tarihsel anal1zle mantlksal analiz arasmdaki gerilim c;ozillebilecegi gibi, materyalist analizin de tarihselle§tirilmesinin yolu aC;llIDl§ olur. Fakat AC;lk Marks1zmin kapitalist geli§imin tarihini yalruzca SlnUmucadelelerin1nbir hareketi olarak ele clmcsi, materyalist analizi tcrihselleetirmeeine bir engeldir. Bu sorun Gerstenberger, Wood ve Ollmon'm altematif yakla§lmlan goz onune ahnarak c;ozillebi1ir.OfO'eryandan ili§kisel yakla§lmIn bir y6ntem olarak benimsenerek ic;sel ili§kive aurae; kavramlanna vurgu yapl1maSlyla, devlet ve SlnUkavramlan ozelinde tarb§lldJQl gibi, toplumsal ili§kilerin §eylel}tirilmeproblemi ~oz'i.ilebilir. i~im analizi B ise yaPlSalClve belirlenimci yakla§lmlara altematif olabilecek bir yakla§lm olarak deO'erlendirilebilir. Son olarak, ~lk Marksizmin tarihsel materyalizmi yeniden du§urune c;abasmda soyut/somut, teor1/pratik, teori/meta-teori, ozne/nesne gibi Kartezyen ikilikleri al}llmaSl ic;in bir ac;ilim saO'ladJQlsoyIenebilir. Ac;lk Marksist yaklal}lIDln'praksis' kavramlna merkezi bir onern atfedilmesi ve bu kavraml 'soyut', 'teori've 'nesne' kategorileriyle diyalektik ili§kisi ic;erisinde ele olmcei tarihseI materyalizmi du§urune ~abasma onemli bir katkl oIarak gorUlebilir.
Notlar
1 Orijinal ism1 Open MarJdsm olan bu yakla§1m 'Ar;lk Marksizm' olarak Tiirk<;elestirilm1§tir. A<;lk Marksizme bir ahm demenin bazJ sorunlu noktalan olsa da va A<;lk

213

A¢ Marhizm hi§kise1 Yak1a~ ve Praksis MarksisfJerin kendi aralannda da bcz; noktalarda goIii§ farkhhklan bulunso da yaZl igerisinde gegen ~lk Marksist akim, yakla§lIIl, aolCIyl§ifadeleri bu isimle glkan derIerne kitaplann yazarlanrun hareket ettikleri belirli bir teorik ve politik ortak zemin olarak anla§1lmahdlr. 2 Burada ve bundan soma kullanilan 'ele§tiri' ve 'ele§tirilen' sozcuklen Almancadaki critique sozcl1g11nlinkar¢Q! olarak, yani hem 'kar§! durma' hem de 'ba§ka bir felsefi pozisyondan aolama' anlamlannda kullcrnlrmstn, Yani, eJe§tirmek basitge kar§! durmak deQil, bir ba§ka pozisyondan cnlomckur da. 3 Orijinal ismi Conference of Socialist Economists(CSE). 4 A«$ik Marksizm i«$erisinde ml1cadele ve yapl, teori ve pratik arasmda dl§sal ili§kiler lcuran, kullandlklan kategorileri feti§lestiren, yaplSalCl ve post-ycpisolci. ger«$ek«$i, pozitivist veya idealist bi«$imleriyle kapitalist geli§imi tarihiisru yasalarla a«$Iklarken nedenselci ve/veya teleolojik belirlenimcilige dayanan. kaba bir sekilde i§levselci alan 'Marksizm'ler 'bilimselci' olarak goIiiliir. Bu bilimselcilikler, AC;ikMarksistlere gore hbernllesrne sl1recinin Marlcsist teoriye yoneamclcrmdcn bcskc bir §ey deQildir. A«$lkMarksizm buna lcar§ln daba tarihselci ve diyalelctik kavrCIyl§!benimser. A«$lk Marksizmin 'bilimselci'lige bu yakla§lffilrun temelini Kantgl bilim anlCIyl§!na Hegelci pozisyondan yapIlffil§ ele§tirilerde buldugu soylenebilir. 5 A«$lk Marksizmin 'Ele§tirel Gef«$ek«$ilige'ycSnelttigiele§tiriler Bhaskar ve Bhoskcrci 'Ele§tirel Ger«$elc«$ilik'le smirl; kalffil§trr. Doloyisrylc, ~lk Marksizm i«$erisindeki bu tcrtismclerdc 'Ele§tirel Ger«$ek«$ilik'i«$erisindeki farkll yakla§!mlann degerlendirilmediQinin ve Ele§tirel Gef«$elc«$iliQin yekpare bir biitunliilc olarak ele ahndlgmm belirtilmesi gerekir. 6 Yopisolcihk kovrcrru ~lk Marksizm i«$erisinde ah§IlageldiQi ilk cmlcrnmdon daha geni§ bir onlcmdc kullornhr; Miicadele, elconomi, devlet. teknoloji gibi kategorilerin i«$selili§kisini a«$lga «$lkarmak yarine, bu kategorileri kesin bir sekilde CIylrarak i§goren bir teori yaplSalCI olarak g6Iiiliir. 7 lessop'un temel teorik pozisyoolannm ozetlendiQi ve tarb§maya a«$IldlQ!bir degerlendirme i9n hkz. Kelly,I999. 8 Kontci ve Hegelci yakla§1mlann ~Ik Marksizm perspektifinden yapIlffil§ alan aynntih degerlendirmeler i«$inhkz. Psychopedis, 1991. Psychopedis, 1992 ve Gunn, 1991. Gunn, 1992. . 9 Zaman zaman Engels'te de goIiilen, fakat Lenin ve Stalin donemlerinds aQlrhk kazanarak doga ve toplumun tarihustu diyalektik yasalan igerisinde devindiQini iddia eden Marksizm yorumlan, ~lk Marksistler tarafmdan 'diyalektik materyalizm' olarak cdlcndmloruk ele§tirilir. ~lk Marksizme gore diyalektik materyalizm, diyalektiQi toplumsal pratikten boqimaialcetircrck, maddi dunynnm insandan ooglmslz ve turnuyle nesnel bir hareketi olarak kavramsallastirarak tnrihi «$esitlidiyalektik yasalann gerc;eld9§mesine indirger. Ote yandan, ~lk Marksizm, diyalektigin -Bhaskar ve Colletti'de omeldendiQi gibi- 'iki ya da daha fazla terimin birbirine kar§llkh ooQlmhhQ! ve birbirleriyle etkile§irni' olarak goren cnloyislonn da korsismdcdm Sonuctn, diyalektik materyalizm, ~ik Marksizm tarafmdan bir tur 'bilimselcilik' olerak degerlendirilir. Buna kar§ln Aglk Marksizm, diyalektiQi tarihsel materyalist perspektiften Hegelci bir sekilde yorumlayan bir anlCIyl§!benimser. 10 Yukanda SQZU edilen 'Marksist' perspektiflerin belirlenimci, yopisclci, i§levselci, analitik, Kontci, Kartezyen, diyalektik materyalist agIklama tarzlanm toplumsal gergekliQi ve tarihi yorumlamak igin kullanmalan ve bu §ekilde teori/pratik, yapl!mucadele crcsmdc dl§sal ili§kiler lcurmalan Ar7IkMarksizm tarafmdan'teorinin kcpommi' ve 'Kapah Marlcsizm' olarak: nitelenir. ~lk Marksizm ise 'aglkhk' sozcugunii rum bu kapamm bicirnlerinin alternatifi oldugunu vurgulamak igin kullamhr. Tabii ki 'kapah' olarak nitelenen bu yakla§lmlann hepsinin kapah olarak goIiilmesinin ne dereceye 214

Sinan Kadir gelik kadar anlamh oldugu ve At;lk Marksizmin gert;ekte ne kadar 'at;lk' olduqu oldukcc tartI§ma gotur11r.Yukanda kullarnlan anlarruyla tum bu Marksist yakla§lmlann metodolojileri itibanyla hepsinin 'kcpoli' olarak nitelenip nitelenemeyecegi sorusu 01dukco aynnbh bir tartI§ma gerektireceQinden bu yazl kapsanunda bu soru ele ammayacak, fakat At;lk Marksizmirl kaparuma girdigi birkat; noktaya vurgu yapmakla yetinilecektir. IIAqlk Marksizm it;erisinde 'substantive abstraction', 'determinate abstraction' ve 'practically reflexive abstraction" terimlerinin birbiriyle e§anlamll bir sekilde kullarnldlQ1ve kastedilen anlamda di.i§iinUlerek bu terimlerin bu yaZl kapsammda 'somut soyutlamalar' olarak kar§llanmaSl uygun gorUlmi.i§ti.ir. 12Modus vivendi kavrarru, 'get;ici cnlcsmc' veya 'ya§ama bit;imi' olarak da t;evrilebilirdi. Fakat At;lk Marksistler Marx'm da yer yer kullandlQ1 bu kavrarru Ingilizcede mode of existence olarak kar§uadlklan it;in bu kavram 'vorolus tnrzi' olarak Turkt;e'ye c;evrilmistir. 13 Kars. Wood, 1981. 14 <;eli§ki kavrarrunm aynnhh bir at;llclamaSl, bicim analizi ve somut soyutlamalarla ic;seJili§ldsi iC;inbkz. Gunn, 1992: 28-32. 15 Bu konuda bkz. Wood, ]983. ]6 Guni.imi1zde simf c;eli§ki1erininkapitalizmin ycpiscl bir sorunu oldugunu ama smd mi.icade1elerinin ise t;e§illi tarihsel konjonkturlerde ortaya t;WP temel tarihse1 degi§ilcliklere yol a~uQ1ru iddia eden teorilere ya da Perry Anderson'un formUle ettigi yapl ve ozne ili§kisine kar§l At;IkMarksizmin siruf mi.icadelesi terimine fazlaSlyla vurgu yapuQ1ru soylernek mumkun, Uretim orcclcnrun geli§iminin belirli btr tarihsel ko§Ulda i.iretim ili§ltilerini degi§tirdigi yollu argi.imanlarda t;eli§kilmi.icadele aynmJ temeline dayandlQI da soylenebilir. Burada bizim vurgulamaya t;ah§tJQlffilz§ey ise ne AC;Ik Marksizmirl simf muccdelesi kcvrcrnscllceurmosrmn ne de yukanda sozii edilen yakla§1mlann yeterli olduqudur, Fakat yine de yopiscl t;eli§kiler olarak gorUlen simf antagonizmalarmm -ozellikle hegemonya teorisi t;ert;evesinde 'muccdela momentinde' ele uhnmcsi busbutun cnlcmsiz bir ugra§ degildir. Zira Gramsci'nin hegemonya kavranu siruf muccdelesinin ideolojilc boyutta s11reklibir §ekilde var oldugunu Hade eder. Mevzi sovo§lffilnda (war of position) egemen simfin boskm bir konum elde etrnis clmcsi sirnf mucadelesinin egemen simf lehine devom ettigini gosterir. Teleolojik bir tcrih cmloyismdcn slynldlQIrruzda bu egemen konumun nihai bir konum olmadlQ1 at;lkc;a gorUlecektir. ~uphesiz, torihm sonunun geldigini savunan kimi yazarlara gore bu durum nihai bir olaganlik teskil etse de, tarihin insan pretiQiyle s11rekliolarak yapIldlQ10l temel alan bir yakla§Ima gore bu durum tcrihin ugraklanndan yalruzca birisi olarak gorOlecektir. Bu anlamda, burjuvazinin hegemonyosirun gi.it;lu bir bicimde kurulmus olmcsi, tcrihte varolan pek cok benzer noktornn yulrnzcc bir ornegidir. Sirnf muccdslesi bu benzer noktalarda devom ettigi gibi helen devom etmektedir. Yani siruf t;eli§ltisinin oldugu her yerde smif mucodeleleri de vorhgml kcruycccknr. Bu baglamda bizim burada At;lk Marksizme yaprru§ oldugumuz ele§tiri hegemonya teorisinin bu ve buna benzer kctkilcnru ve bize sunrnus 01dugu analitik orcclcn gbrmezden gelmesi ve boylece hemen tum toplumsal gerc;ekligi simf mucodelesi kavranuyla at;lklamaya c;oh§masldlr. 17 Bu noktcdc bu yazl kapsanunda bu tcrtrsmcyi daba aynnblandlramasak da hegemonya analizinin Leclau ve MouHe'ta orneklendigi gibi siruf temelinden baQImSlZla§urarak, olumsal nitelilcli bir scylern analizi olarak gorUlmemesi gerektigini belirtmek isteriz. Ayrica, hegemonya analizi torurm geregi tarihsel bir niteligi oldugu ve smif mi.icadelesinin tcrihsel olarak ozgW bit;imlerinin analizine olanak veren, indirgemeci olmayan kapsamh bir analiz olanaQ1 sagladlglru da soyleyebiliriz. Bu konuda bir omsk te§kil etmesi ve bir ncihm saglamasl nedeniyle bkz. Morera. 1990. 215

18 Michel Foucault. Steven lukes, David Harvey, Pierre Bourdieu, Ellen Meilc:sins Wood. Bartell Ollman, Derek Sayer, Roy Bhaskar Bob Jessop gibi isirnlerin 'ili§ki' ve 'ili§kisellik' kavramlannm ulnru ~izmeleri va bu kavramlann metodolojilerinin temel eksenini belirlediQini s6ylemeleri bu egilimimin bir gostergesi oJarak gotUlebilir. 19 Martm da bu sekilde sermayeyi §eyle§tirme eQilimlerine §iddetle kar§l ~llrugllll belirtmek isteriz; 'Bir zenci, bir zeneidir. Aneak belirli kosullar o1tmda, bir kale haline gelir. Bir parnuk egirme rnckincsi, bir parnuk egirme mokincsidu; aneak belirli ko§ullar oltmdc sermaye durumuna gelir. Bu kosullcrdan kopcnldi rru, ortik sermaye degildir ...Sermaye de ilretimin toplumso1 bir ili§lcisidir.Bir burjuva uretim ili§losi, burjuva toplumunun ilretim ili§lcisidir.' 0978:40-41) Aynea Marx bu sctirlnn Kapital'in 1. cildinde clmulcmisnr (bkz. 1997a;730) Buna benzer bir §ekilde Marx Kapital'in ill. cildinde §unlan sayler; 'Ne var lei, sermaye, bir nesne degil, toplumun belli bir torihsel olusumuno ait bulunan belli bir toplumso1 ilretim ili§kisidir ve, bir nesnede kendisini ortaya koyarak bu §eye belirli bir toplumsal nitellk kazanchnr. Sermaye, maddi va uretilmi§ ilretim ara~1annm toplanu degildir. Sermaye, daha ~ok, sermayeye donu§ti.in1Imu§ilretim ara~lCIndlr ve bplo oltin ya da gilrnu§un bizatihi para olmcmcer gibi, bunlar da bizatihi sermaye degillerdir."0997b; 715-6) 20 Globollesme surecinda ulus-devletin ~ozi.i1dugu va ulus-devlet kategorisinin toplumsol teoride kullcmlmasmin yeterli olmachgl §eklindeki gotU§e kar§l hcln neden 'ulus-devlet gibi bir kategoriye ihtiya~ oldugu konusunda bkz. Wood, 1999. 21 Burada tartI§manm anla§!labilir olmusi i~irI §U noktanm vurqukmmosi yerinde ulacakbr: A~Ik Marksizm i¢nde 'toplumsol ilretim ili§kileri', 'toplumsal ili§lciler', 'simf <oeli§kileri','smif antagonizmalan', 'simf muccdelelsn' kavramlan arasmda herhangi bir analitik aynm yapilinamaktachr. Teorik olarak oldukcc sorunlu buldugumuz bu nokto, oldukco uzun bir tartI§mayI gerektirdiQinden bu yazi kapsanunda tartI§maya ncilmoyccck, 22 Srruflan bir ili§lcive Slir9($olarak degil bir '§ey' olarak ele alan yakla§ImJann gi.inurnuzdeki ana nkrrm belirledigi sOylenebilir. Orneqin, Ladau ve Mouffe'a gore simflcr soylemsel olarak kurulmus va ~ozi.iImusti.ir.E1bette, gi.inumi.izde 'kendi i~in' bir i§~i simfmm oImachQi ya da dogrusu bir kcrsi-heqerncnyo odagl olarak politik g-undemi 60'lardaki gibi yeterirIee gi.i~liibir sekilde belirlemedigi soylenebilir, Fakat bu, 'bir ili§lcive silre~' oJarak eiruflcnn vorolrncdiqmi rru gosterir? Bu tur yakla§lrruara bir cnhk dogruluk PayI varerek 'ortalIkta bir i§~i simf yok' diyelim; peki arna burjuvazi de mi yok? Yani, IMF denilen toplumsol ili§kilerin kurumsollcsrms bi~irnl toplum i~erisindeki hangi antagonizmilc: ili§kilere ncsil tekabi.i1 etmektedir? Demek ki siyaso1 o1anlarda etkin olarak 'kendi-icin' alan bir i§~i siruf yoksa da 'kendl-icin' orgi.it!enerek kendi ~Ikarlanrn savunan 'birileri' hole var.lyi de bu 'birileri' He 'oteki'leri urosmdcki antagonistik ili§ki nosil bir ili§lcidir? Yani, 'birileri' korsismdc bir talom 'otekiler' olmadan kendileri odmc, 'kendileri i~in' kararlar nhp onu mu uyguluyorlar yoksa aro1anndaki bir ili§lcitorzi birilerinl 'birileri', otekileri ise 'otskiler' olarak rru kuruyor? Gunumuzde suufa dair yapI1an tornsmclordc 'i§~i sirufi var rm yok mu?' sorusu slk~a sorulurken 'burjuvozi var mi yak mu?' sorusunun hemen hi~ sorulmcmcsi ger~ekten ~ok ilginc;- ya da yine i~irIde bulunduqumuz tarihsel surecte oldukco dogo1. f§te tarn da bu nedenIe, Wood'un da i§aret ettiQi gibi 'ili§ki ve si.ire~ olarak siruf vurgusu, tam da smifin varhgma dair sorgulanarnayacak bir knrut saglayacak iyi tcmmlonmis smif bilinci gori.inumJerinin olmodiqi dururnlarda ozellikle onemlidir.'(l996: 82) 23 Jessop'un kullondiqi dass-relevant struggles ifadesi 'smif ili§kili mi.icadeleler' alarak ~evrilmi§tir. Bu kovrcmlc anlablmak istenen, saf bir sekilde simf mucndelesi olmayan fakat simf mucadelesinin yansIlanru ic;inde bcnndircn toplumsal ili§kilerdir. Ornek olarak, siyaso1 lslam-laiklilc: ~au§masl verilebilir. Bu ~atJ§marun -Hollo216

Sinan Kadir C;elilc way'in yapobilecegi gibi - smif mucndelesi olarak addedilmesi toplumsal ger<;eldigi <;ozumlemede 'kapatJcl' olabilir. Bu konuda bkz. Jessop, 1990: 258-9. 24 Bu noktada ozellikle Goon (992) tarihsel materyalizmi bir meta-teori olarak kurmonm, onu genel teori olarak olusturrncnm Marksizm dl§l bir pozisyon olarak gorillmesi gereldiliQi ilzerinde isrurlo durur. 'Teorinin teorisi' (meta-teori) §eldinde kurulacak bir tarihsel materyalizm teoriyle pratik arasmdaki i<;sel ili§kiyi kopardlQl i<;in Marksizm dl§! olmaya mahkumdur. 25 Yazl boyunca Morxtcn yopilcn nlmtilcr Ingilizce <;evirileriyle kar§Ila§bnlrru§ va yer yer Turkce <;evirilerde ufak degi§ildilder yopilrrnstir; Fakat buradaki <;evirilerde <;oQunlulda Turk<;e <;evirilerden faydalanIldlQl iltin referanslar Tilrk<;e<;evirilere varilmi§tir. 26 Burada 'oz' olarak <;evrilen Marx'm Wesen kavrarruyla Latincedeki 'essentia' Ingilizcedeki 'essence' ya da Turk<;edeki 'mahiyet', 'nelik' arasinda niteliksel bir fark olduQuna bircok <;evirmen i§aret etmi§tir. Bir §eyin ow denildiginde genellikle 0 §eyi 'ne ise 0 yapan nitelilder' cnlcsihr, Bu §ekilde ele ahndlgmda ise 'oz' kavrarrurun tarihusru bir i<;eriginin oldugu du§unillur. Oysa Marx'm kullandlgl Wesen kcvromr bu §ekilde bir §eyin 'ne ise 0 olduQu' §eldinde cnlcsilmcmchdir. QUnkU bu kavram ozellikle Hegel. Heidegger va Marx'ta her §ey tarih i<;erisinde olageldigi ve sllregittigi i<;inbir §ey hicbir zaman 'ne ise 0' olamaz. Dokryisrylc, Marx'in Wesen kavrarm bu anlamlanyla birlikte dU§ilnillmek zorundcdir, Yani, Marx bir §eyin 'ozu'den soz ettiginde bu. 0 §eyin tarih iqerisindeki olagelmesi olarak arua§umalldlr. Dolcryisrylo, ozun 'toplumsal ili§kiler' oldugunu soylemek toplumsal ili§kilerin tarih iqerisinde olagelme torzmi, degi§imini. donu§umunu ifade ecler. 27 Morxin diyalektik. bilinc, tarih kavramlarmm va toplumsal degi§im mekanizmaami aqIklamasmm nnsil tek yoruu okunduQunun bir serimlemesi iqin bkz. Larrain. 1998: 25-44. 28 OIlman Mcrx'ton su paSajl aktanr: 'Toplumsal uretirn sllrecinin her onkosulu ayru zamanda onun sonuclondir: ve [toplumsal uretim sllrecinin] her bir sonucu aym zamanda onun onkcsulkm olarak ortaya qIkar. Surecin ilerleyi§i iqerisindeki burun uretim ili§kileri nihayetinde sonuc olduldan kadar onun kosullondrr da'0971: 507). OIlman, Morx'tcn bu pnsoji cktcrdikton sonra §unlan soyler: 'Sermaye va ucretli emelde beraber Marx. dl§ ticaret. dunyn piycscsi, para, degerli metallerin eldesini kapitalist uretimin hem onkosulu hem de sonucu olarak ele ahr. '0993: 135). Burada onemle nltmm qizilmesi gereken iki nokta vordir: Birincisi onkosul kovrcrmylc cnlctilmak istenen bositce bir neden-sonuc ili§kisi kurmak degildir. Ollman'm da etkili bir §ekilde tartl§ugl gibi nedenin sonuc, sonucun da neden olarak gcrOlmesi ve bunun toplumsal uretim ili§kilerinin iqinde bulunmus olduQu surecle ili§kilendirilerek ve iqsel ili§kilere vurgu yaparak aqlldanmasl. teorinin koba bir belirlenirnciliqe sapmnsmi onler, Ornegin. kapitalizmin ortaya qW§lrun temel nedenini ticaretin dogrncsi, para ili§kilerinin ve mUbadelenin yayglrua§masl olarak goren 'Pozar-lli§kileri Modelinin' teorik sorunlan bu §ekilde a§urru§ olur. (Pozar-iliskileri Modeli'ne dair bir tortrsmc igin bkz. Mooers, 1997: 15-30). Zira, Pozar-ili§kilerinin geli§mesi kapitalizmin ortaya qW§lnm yegane nedeni degil, fakat tarihsel bir onkosuludur, Ikincisi. AqIk Marksizmin bi~im analizi qerqevesinde tarihsel onkosullcnn ynlruzco sirnf rnucadelelerinin bir biqimi olarak gorOlmesinin beraberinde getirmis olduQu teorik sorunlar da Ollman'in bu ynklcsimrylc a§uacaktIr. 29 Bu konuda ozellikla bkz. Psychopedis 1992, Gunn 1991, Goon, 1992. 30 Boylesi bir oynrrun Kcntci 'oznel'/ 'nesnel' aynmma dayandlQI icin yine bir 'oz-bilinq' kategorisi olarak oznelligin sirurlcn iqerisinde kaldlQI soylenebtlir, Zira, Hegel'in de belirttigi gibi "Bu ele§tiri [Kontci elestiri] gene de dU§ilnce-belirlenimlerinin iqeriklerine ve birbirlerine kcrsi belirli ili§kilerinin kendisine yonelrnez, ama onlcn genel

217

A¢ Marxsizm lli§ld.sel Yak.la~

ve Ptaksis

olcrck oznellik ve nesnellik kar§lfuQI ncismdcn irdeler'(l996:54). Hegel bunlon sayledikten soma dipnotta §unu belirtir: 'Ama, tum bunlann otesinde, du§oocenin Kontci anIamdo nesnelligi de yine yolruzca ozneldir: c;oom Kcnt'o gare du§unceler evrensel ve zorunlu belirlenimler olsalar do yalruzca bizim du§uncelerimizdirler ve kendinde §ey olandan a§1lamaz bir ucurumlo aynlnll§larwr.'{l996: 55) Dokryrsrylc, Kcntci bir yaklo§lm c;erc;evesmde nesnelerin ontolojisi itibanyla bizim dismuzdc 01duqunun belirti1mesi aznelligin a§11wQ! anIarruna gelmez. 31 Bu §ekilde tek yenlu belirlenim ili§kilerinin kurulduqu pasajlar do bulunabilir. 'Bilincimizdeld kovrornlcn, gerc;ek nesnelerin imgeleri olarCk:bir kez daha materyalist sekilde kcvrcdik." (Maritan aktaran Larrain. 1998: 30). Ya da Kapital'in 1. cildinin cnsozunde Marx §unlan sayler ' Hegel iC;ininsan beyninin ya§anb sureci, yal'j du§unme sUreci...gerc;ek dunyorun yarabclsl vs miman olup, gerc;ek dunya. yalruzca 'Idea'nin disscl ve gOrUngUsel (phenomenal) bi~imidir. Benim ic;in ise tersine, idea, maddi dunyorun insan alchna ycmsimcsmdcn ve du§iince bic;imlerine donusrnesmden be§ka bir §ey deQildir'(Marx, 1997:27). Marx'm buna benzer pasajlan, maddi dunyorun bihncten oncelligini, ondan beQImSlz bir §ekilde vorolduqunu ve bilincin maddenin bir turevi olaralc ele clmmcsi gerektigi oncullsrini temel alan 'yonSlma teorisine" esin kaynagl olmustur, (YanSlma teorisinin Ortodoks yorumu ic;in bkz. Boguslavslei vd., 1994: 84-106.>Lorrcnnfn de i§aret ettigi gibi 'yanslma teorisi' bilince aktif bir rol tarurIiaz va bilinci maddenin basit bir resmi olaralc ele ahr. Fakat Marx. insan bilincini pasif bir gerc;elclilcyanSlmaSl olcrok degil, ayru zamanda bilincin gerc;ekligi lcuran aktif yanma da dikkat c;eker. 1. Tez (l976: 69) bilincin bu alctif 6zelligini vurgular. Ya da omegin Kapital'in I. cildinde vermis oldugu ornekte Marx. btr miman bir andan ayIran §eyin mimann yapacagl §eyi daha onceden tasarlayabilmesi va ba§lanQlctta bilincinde alan imgeyi emek sureci sonunda gerc;eklestirebilmesi oldugunu seyler( 1997:181). Morxtn devrimci pratigi vurgulamaya C;all§llQ! erlerde bilincin aktif yanlnl, idealizmi ele§tirdigi yerlerde ise pasif yaruru y vurguladlglnl soyleyebiliriz. Dmegin Alman Ideolojisi'nde Marx §unu sayler: "Gokten yere inen Alman felsefesinin tam tersine. burada biz, etiyle. kemigiyle insanlara ulosmck ic;in... aktif insanlardan hareket ediyor ve gerc;ek hayat sureclenni temel ahyoruz ... Hoycu belirleyen bilinc; degil, bilinci belirleyen hayatbr.' (Marx. 1987: 45) Burada Marx bilinci maddi surectlerin bir garUngUsu olaralc ele ahrken Feuerbech'in materyalizm anlayI§lru IX. Tezde bilince aktif rol varmedigi ic;in §u §ekilde elestirir: 'WnyayI yalruzca gazlemleyen, yani duyu orqcnlon yoluyla alQllanan maddi dunyrryi pratik bir etlcinlik olarek anlamayan bu maddeciligin ...'0976: 72) Bizim burada tarb§maya ac;maya liah§bQ!ffilZ§ey ise pralcsis kavrarrunm merkeze almmasiylc bu ilci yorum crosmdcki gerilimin a§llabileceQidir. 32 Marx'm Feuerbcchfn materyalizmine kar§l tarihsel onkosullcr ve toplumsal surecleri vurgulawQI saylenebilir. Dmegin Marx, Feuerbach'in maddeyi bilincten beglmslz olarak varolabilen salt nesne bictiminde ele alma sma §u §eleilde kar§l lilkar: 'Herkes bilir lei,leiraz agacl. hemen butun meyve agalilan gibi. yalruzca birkali yUzyllonce ticaret tarafmdan bizim enlemimize nakledildi ve demek ki belirli bir toplumun belirli bir r;agdalci bu eylemi sayesindedir ki, leiraz agacl Feuerbech'm 'duyulur kesinlik'ine sunulmu§tur'0987: 50). Aynca, 1844 E1 Yazmalan'nda Marx §unlan sayler: 'Demek lei duyuIar, kendi praksislerinde dogrudan dogruya kurornci durumuna gelmi§lerdir. Onlar nesne ile nesne iliin ili§leilidirler. ama nesnenin kendisi, kendi kendisine ve insana [Marx'm buradalci dipnotu §oyledir: Ancalc nesne insan ile insanal olaralc ili§kili ise, ben nesneye insanal olarak ili§kili olabilirim.] nesnel insanal bir ili§leidirva tersi de bOyledir' (1993: 177). 33 Diyalektigin bu §ekilde yorumkmrnuamm iyi bir ornegi iliin bkz. Fraser, 1996. 34 Burada. teorinin pratik, pratiQin de teorik oldugunu soylernek, 'totoloji" olaralc 218

Sinan Kadir C;elik gorulemez. Zira, diyalektik du§iineenin 'kar§ltlann birligi' anlayI§l Pepperci yakla§lmlarca kolayhkla 'totoloji' olarak yaftalanabilir. Oysa, bur ada bcsitce bir A=A denklemi kuruluyor degildir; teorinin pratik, pratigin ise teorik olan vschelertnm 01dugunu soylemek, bu iki kavrarrun bcsitce 'ozde§' olen iki §ey olduqu anlarruna gelmeyeeegi gibi bu ikisi arasmda tek yonlu bir belirlenim ili§kisi de kurmaz . Hegel'irI 'ozde§likteki aynm' ilkesi cmmscndiqmdc sarunz bOylesi bir yanh§ cnlcsilmornn da yolu ukanrru§ olur. 35 Bu konuda Marx 1844 E1 Yazmalan'nda §UIlU sayler: 'Aneak toplumsal bir baglam i<$erisindedir ki oznelcilik ve nesneleilik, idealizm ve materyalizm, aktiflik va pasiflik birbirinin korsmolmcktcn <$Ikarlarva bOyleee birer kar§lthk varhklan ortadan kolkar. Kuramsal <$eli§melerin <$ozUrrIlenmesi yalmzea pratik crcclorlc, yalruzea Insomn pratik enerjisi araeiliQIyla mUmhindo.r. Bundan dokryi bu <$eli§melerin <$ozumlenmesi hi<$birsuretle yalmzea cnlorncrun i§i deQildir; tersine hayatm ger<$ek bir i§idir; felsefe bu i§i yalruzea kuramsal bir sorun alarak gordugo. i<$inonu yapmaya gUcu yetmernistir,' (l969:111) Dclcryisrylo, bize kuramsal olarak gorunen bu sorunlar pratik vac;heleriyle birlikte kar§lIDlZa kuramsal sorunlar olarak <$lkarlar ve bu pratik ve~helerin gozardl edilmesi teoriyi mistisizme goturur. OrnegirI, 'olumsalhk', 'yapl/ozne' ikiligi ya da 'Asya tipi o.retim torzi" gibi kuramsal sorunlann kuramsal sorun olarak ortaya <$Ikmalan belirli bir tarihsel-toplumsal onkosuldo rnurnkun olmustur va bu sorunlar ortaya ~IktIklan onko§Ullardan ve toplumsal pratikle kurduklan ozgW ili§ki bi~imlerinden baQImSlzla§bnlarck cnlcsilornoz. Aksi taktirde tarih, feisefe tarihi kitaplarmdaki gibi ~e§itli dU§iino.rlerin §ahSIna-munhaslr dU§iineelerinin resmi ge<$idine indirgenir vs bu dUs11ncelerdeki <$eliskilerin~ozumlenmesi yirIe felsefeye birokihr. Oysa bu sorunlar, hi~bir zaman yalruzea 'felsefi' sorunlar degiJdir; ayrn zamanda oldukco 'hayati' sorunlardIr. Ve bu sorunlann felsefi olarak ele allru§l ve hcryntmualo kurdugu oZgUlili§ki bictrnleri aneak toplumsal pratigin tarihsel s11re<$lerinin somut analiZiyle onlcsilcbtlir olur. Aneck bu sekilde 'du§11ncelerin maddi temelini' somut va pratikle diyalektik iliskisi i~erisinde gostermi§ oluruz. 36 Bu noktada yanh§ anla§llmamak i<$in§unu soylernekte fcycla vcr. Tarihsel s11re~ ve toplumsal baglamlann nedensel olarak zorunlu sonuclcrn yol a~aeagml soyleyemeyiz. Ornegin, Gramsei baglarrunda bu kartezyen ikililiklerin a§uml§ olduqunu scylemek, Gramsci'nin ya§adIQI donernde bu ikiliklerin a§udIQI anlarruna gelmez. Fakat bu tarthsel-toplumsal baglam bunun onkosuludur, yegane nedeni degil. Zira toplumsal ili§kiler ~eli§kili olduqu gibi tarihsel sur~ler de 'tek bir yone dogru zorunlu gidi§" olarak goro.1emezler. Fakat yine de tarihsel sureclere karakterini veren bczi egilimler saptanabilir. Ornegin, neo-hbercllesme s11recinin temel karakterlerini belirleyen belirli egilimler vordir; fakat bu s11re<$almzea bu eQilimlerden ibaret te dey gildir. Toplumsal pratik ise tum toplurnun hep beraber ayrn §ekilde yapUgl bir §ey degildir. Ornegin, ltbernllesmentn toplumsal pratigi belirledigini soylernek tum toplumun liberal oldugu anlamma gelmez. Analize yonelik olarak kullcndiqmuz bu kavramlar somut baglamlanndan kopcnldiqmdn ve Hegel'in 'ger<$ekliQikuran <$eli§ki' ilkesi gozardI edildiQinde bOylesi metafizik sapmalara ugrayabilir. 37 Marx teorinin kullonrms oldugu kategorilerin tarihsel-toplumsal baglama i<$kinligini Fe1sefenin Sefaleti'nde §U §ekilde ifade eder: "Toplumsal ili§kilerin maddi uretkenliklerine uygun olarak kuran insanlar, toplumsal ili§kilerine uygun olarak da, ilkeler, dusunceler ve kategoriler ilretirler. Bu dil§uneeler, bu kategoriler, boylece, upki ifade ettikleri ili§kiler gibi, olumludurler, Bunlar tarihsel ve ge~ci urunlerdir, Qretici gU<$lerde, surekli buyurne: toplumsal ili§kilerde, surekli yok olma; du§uneelerde, surekli olusrno hareketi vordir: deQi§mez olan tek sey. hareketin soyutlcrncsidir' (1992:101). 38 Oysa Marx i~in ele§tiri cciklcmoyc her zaman i<$kindir.Doha once Marx'm idea219

Marksizm 1li§kise1 Yakla§l17l ve Ptoksis

lizmi ele§lirirken bilincin pasif yaruru, materyalizmi elesttrirken de aktif yarum vurguladtgmdan soz etmi§tik:. Bu Marx'm bir team bilti1nlUkten yoksun olduqu anlamma gelrnez, tam da onun teoriyi somut pratikle ili§kili bir suret; olarak gormesinden doJCl}'Idtr, bu sUret; 0 andald somuta dair ycpilon eJe§tiriden ve sun ulan alternatiften ve baQImslZla§bruamaz. Ornegin, Engels yaZdlgl bir mektupta §unlan sayler: 'BaZl gent;lerin, ekonomik yana gerektigmden fazla vurgu yaphgl gert;eginden kismen Marx'la ben sorurnluyuz ... Hcsimlcnrmec kar§l, oncshkle onlcnn kabul etmedigi ana ilkeyi vurgulamak zorundaychk, onlann kar§ilikh etkile§im. it;inde oldugu diger faktorlen yeterli olt;ilde belirtmek it;in gereken yer, zaman ya da olcncqc ise t;ogunluklo sahip deQildik' (Enqels'ten aktaran Larrain, 1998: 57). 39 Kuhn'un paradigma kavrarnmm tcrihsel materyalist bir perspektiften degerlendirilmesi, bu Olt;iltiin tcrihsel ozgUllii1clerde dogru bir §eldJde ortaya konulrncsi it;in bir at;ilim sagJayabilme potansiyeline sahipfu. Bu konudo ynpilcn bir tornsmo it;in bkz, Fracchia ve Ryan, 1992. Aynca, Sayer'in 'pratik yeterlilik' (practical adequacy) kovrcrm, Bhcskcrci bir teorilmeta-teori aynrru t;ert;evesinde bir dogruluk kriteriyle teorinin get;erliligini kontrol edilmesine bir alternatil olarak dilsilnillebilir. Sayer'e gore bir teori metafizik bir dogruluk olcutune uydugu it;in deQil, pratik olarak yeterli olduqu it;in dogru olur. Qi1nki1 pratik olarak yeterli olan bir bilgi, eylem1erimizi ve dilnyaya dair kurgularImlZl da bit;irnlendirmelidir. Fakat bir teorinin 'pratik oJarok yeterliligine' dair olwarsayabilecegimiz bir kavramsal t;ozilm verilemez. Qilnkil bu tam da pratik tarafmdan belirlenir. Sayer'in bu yakla§lrrurun Bhaskar'm teori/meta-teori aynmmm alternatifi oJdugu soylenebilir. Qilnkil Bhcskorci yakJa§lmda yukanda tartl§UQImIZgibi teori ile pratik nedensel olarak kar§ilikh baQImhhgl t;ert;evesinde ele ohmrken. Sayer'in bu yakla§lffil teoriyi toplumsal pratigin bir momenti ve pratikle it;sel oJarak ili§kili bir birlik olarak alma oJanaQI saglar. Sayer'in 'protik yeterlilik' kcvrorru it;in bkz. Sayer, 1987: 65-71. 40 At;IkMarksizmin 'dil§i1nce silrecinin tcmomlonmcrrushqr'nc dair olan vurgusu 01dukcc onernlidir. Zira boyJece tarihilstii bir epistemoJojik/metodolojik bir modelle t;ah§mak yerine silrekli somutla ili§kisi it;erisinde tekrar tekrar kullandtQl kavrarnlan gozeten, onlcmlcnru ozgill baglarnlarda yeniden cccn, bcsko yan anJarnlar veren bir dil§i1nce silreci it;erisinde olmak materyalist analizi tcrihsellestirmek it;in onernlidir. Aksi taktirde Marx'in tek yenlil okumelunrun onu at;llmQl gibi ornegin bir Gramsci bize dil§i1ncesinde birt;ok t;eli§ki bcnndiron bir teorisyen olarak gorUlilr (Anderson, 1977). Oysa somut ile diyalektik ili§kisi it;erisinde ve belirli bir tcrihsel oZgUllilkIe teorinin de bir silret; oJdugu gozonilne almmgmda onceki pozisyondan 'epistemolojik t;eli§kiler' olarak gOrilnenlerin, bir t;eli§ki degil belirli bir pratigin ifadesi olduqu ve bu pratigin silret; it;erisinde donu§tiigu gorillecektir. 41 Bilim feJsefesi ve tcrihi literatilrilnde CizellikJeSteven Shapin, Bruno Latour, Ian Hacking gibi bilgiyi bir sonuc olarak deQil'aktivite' olarak ele alan, bilimin kendisine deQil tam da 'bilimsel aktivitenin kendisine bakmanm' gerekli olduqu, bflimin.sonucta toplumsal bir pratik olduqu ve bu pratikten baQlmSlZla§uruabilecek herhangi bir metafizik yammn olmadtQl gibi bir anlCl}'l§aglrhQlru hissetlirirken -ilsteJik relativist, irrasyonalist ve post-modernist olmayan at;Iklama tarzlanyla ve gert;ekt;i bir bit;imde- Bhnskcrci EJe§tireJ Gert;ekt;iligin sosyal teori ve toplumsal pratigin birbiriyJe m§sal olarak ili§kilendirmesi oldukco ilgint;. Ostelik, yukanda sozunu ettigimiz anlCl}'l§bilimsel teorinin ozerkligini reddedip pratiQin kendisini incelerken bunu doga bilirnleri baglammda ycpiyorl Gunurnuze bilim felsefesi litertrturunde doga bilimleri ile toplumsal gert;ekligm nedensel olarak bcqimsizlcstmlmcsi oldukco Ortodoks bir fikir oJarak gorillilp pek yanda§ bulmazken, sosyaJ teoriyle toplumsal gert;ekligin nedensel olarak baQlmSlZ oJduQunu iddia eden egilirnlerin Marksist ve Marksist-oJmayan sosyaJ bilirnler literatiirilniln ana-abrrum belirlemesi samnz an220

Sinan Kadir c:;aIi.k calc yine icrinde bulungumuz tarihsel sl1recrteki toplumsal pratikIe ili§kiIendirilerek anIa§llabilir. 42 Bu noktada Larrain'in 'toplumun genel teorisi' va 'genelde toplum teorisi' nrcsmda yapbQI aynma kabhyoruz: 'Marx tarihsel materyalizmin genel teorik karakterini hicrbir zaman ycdsimcdi ama genelde bir toplum teorisi olorck tarihsel materyalizm fikrini her zaman reddetti. Kezo. ozgW tarihsel belirlemelere gondermede bulunmcksizm urstim, emek ya da topluma ili§kin crah§ma yapllamayacaQIru, sadece genel bir tarihsel materyalizm teorisi ortaya atabilir. Tarihsel materyalizmin genel teorik stctusa. ozgw tarihsel toplumlan cnlomak icringozlemlenebilir oImayan kavramIan aynnblandlrmalc va bilirnsel soyutIama karakteri ile ilgili olmclidir, Boyle bir indirgeme, somutu, soyut genelden crlkarmalc va tarihsel analiz yerine mantlksal degerlendirmeyi koymaya giri§mek sonucunu dOQuracaQI icrinyanh§hr. '(Larrain, 1998: 130) 43 Falcat Larrain'in de i§Olet ettigi gibi, 'pratik' kcrvrorru analitik olarak bir problem kaynaQIdlr: 'Sir yandan belirsizlik va kesinliQini kaybetme egilimi ta§lrken, diger yandan kolayca, diger boyutlan dl§ta brrahlaralc tek bir boyuta indirgenebilecek ozelhkler icrerir' (1998:124). Bu YOZl kcpscmmdc bu problemlerin nasli a§llabilecegine dmr oynnnh bir tartl§ma yapllamaffil§br; yine de Dsaca pratik kavrarrurun merkeze clmrncsirun beraberinde getirecegi bu sorunlann somut tarihsel-toplumsal baglarnIOlda analize y6nelik aynmlar yapllaralc a§llabilecegini soyleyebiliriz.

Kaynakc;a
Anderson, P.(l977) "The Antinomies of Antonio Gramsci", New Left Review, 100,5-78. Bhaskar, R. vd.(1988) "Philosophical Underlaboring" Interlink 8. Boggs, C. (l984) The Two Revolutions: Antonio Gramsci and the Dilemmas of Western Marxism, Boston: South End. Boguslavski, B.M. vd. (1994) [1976] Diyalektik ve Taribsel Materyalizmin Abecesi, crev.V. Erdogdu, istanbul: Sol. Bonefeld, W ve Holloway. J. (1991a) (der.) Post-Fordism and Social Form, London: MacMillan. Bonefeld, W, Gunn, R. va Psychopedis (1992a) (der.) Open Marxism: Dialectic and History, london: Pluto Press. Bonefeld, W, Gunn R. va Psychopedis (1992b) (der) Open Marxism: Theory and Practice, London: Pluto Press. Bonefeld, W(l992) "Social Constitution and the Form of the Capitalist State", Bonefeld vd., 1992a. Burnham, P. (1994) "Open Marxism and Vulgar International Political Economy", Review of International Political Economy, (1)2, 221-231. Clarke, S. (l991) (der.) The State Debate, London: Macmillan. Clarke, S. (199Ia) "State, Class Struggle, and Reproduction of Capital", Bonefeld ve Holloway 1991. Clarke, S. (l99Ib) "The State Debate", Clarke 1991. Fracchia, J. va Ryan c. (l992) "Historical Materialist SCIence, Crisis and Commitment", Bonefeld vd. I992b.
221

Marksizm ~

Yal:ICfUll ve Praksis

Fraser. 1. (1996) "Two of a Kind: Hegel. Marx. Dialectic and Form". Capital & Closs, 62. 80-105. Gerstenberger. H. (1992) " The Bourgeois State Form Revisited". Bonefeld vd. 1992a. Gunn. R.(1991) "Marxism. Metatheory and Critique". Bonefeld ve Holloway 1991. Gunn, R.(1992) ':Against Historical Materialism: Marxism as First-Order Discourse". Bonefeld vd. 1992b. Hegel. G.w.H.. (1975) [1817] Science of Logic. Oxford: Blackwell. Hegel. G.W.H.• (1996) [1817] ManDt Bilimi, c;ev. A. Yarchmh. Istanbul: idea. Holloway. J. ve Picciotto. S. (l991) "Capital, Crisis and the State", Clarke, 1991a. Holloway. J. ve Pelaez, E. (1991) "Learning to Bow: Post-Fordism and Technological Determinism", Bonefeld ve Holloway 1991b. Holloway; J. (1991a) "Capital is Class Struggle", Bonefeld ve Holloway 1991. Holloway. J. (1991b) "The State and Everyday Struggle", Clarke 1991. Holloway. J. (1994) "Global Capital and Nation State", Capital&Class, 52, 24-49. Jessop B. (1990) State Theory: Putting the Capitalist State in its Place, Oxford: Blackwell. Jessop, B. (1991) "Polar Bears and Class Struggle: Much than a Self-Criticism", Bonefeld ve Holloway 1991. Kelly.D. (1999) i'The Strategic-Relational View of the State", Politics, 19(2), J09lIS. lmrain, J. (1998) [l986] Tarihsel Mcrte:cyalizmi Yeniden Yoptlandumak, c;ev. S. Qeviker, istanbul: Kuram. Marx. K. (1969) [1844] 1844 iJdisat ve Felsele El Yazrnalan, c;ev.M. BeIge, istanbul: R:tyel. Marx. K. (1993) [1844] 1844 El Yazrnalan. c;ev.K. Somer. Ankara: Sol. Marx. K. (1970) [l8S9] Ehmomi Politigin Ele¢risine Katla, c;ev.S. Belli, istanbul: Sol. . Marx. K.[l863](1971) Theories of Surplus Value, 3.BOlfun,<sev. . Cohen ve S.w. J Ryazanskaya, Moskow: Progress. Marx. K. [1845](1976) Feuerbach ()zerine Tezler, Marx, K. ve Engels, F.(1976) c;ev.S. Belli Indwig Feuerbach ve Klasik Alman Felselesinin Sonu ic;erisinde, Ankara: Sol. Marx. K. (1978) [1847] Ocretli Emekve Sermaye, c;ev.S. Belli,Ankara: Sol. Marx. K. (1987) [1846] Alman ideolojisi, c;ev.S. Belli, Ankara. Sol. Marx. K. (1992) [1847] Felselenin Sefaleti, c;ev.A. Kardam. Ankara: Sol. Marx. K. (1997a) [1864/67] Kapital-I, c;ev.A. Bilgi,Ankara: Sol. Marx. K. (1997b) [1864/5] Kapital-ill, c;ev.A. Bilgi,Ankara: Sol. Mooers, C. (l991) BUIjuva AvrupOSlIllIl Kurulu§u, c;ev.B.S. ~ener, Ankara: Dost. Morera, E. (1990) Gramsci's Historicism: A Realist Interpretation, London: Routledge. OIlman. B. (1993) Dialectical Investigations, London: Routledge. Psychopedis, K. (1991) "Crisis in Theory in the Contemporary Social Sciences" Bonefeld ve Holloway 1991. Psychopedis, K. (1992) "Dialectical Theory: Problems of Reconstruction", Bonefeld vd. 1992a. 222

Sa,w. D. (1987) The VJolence of Ab.stract1on: The Analytic Founcbtions of IlM:I*,d Materia1i.sm, Oxford: Baa1l Blackwen. Wood. E. M. (1981) ''The Separation of the Economic and the Political in Captnlism", New Left Review, 127, 66-93. Wood, E.M. (1983) "Marxism without Class Struggle?", The Socialist Register, 239-71. Wood, E.M. (1995) Democracy A.ga1nst Capitalism: Renewing Historical Materialism, Cambridge: Cambridge Uni. Press. Wood, E.M. (1999) "Unhappy Families: Global Capitalism in a World of NationStates", Monthly Review, 51(3), 1-12.

lZJ

You might also like