Professional Documents
Culture Documents
net
KPSS
H A Z I R L I K
ÖĞRENME
PSİKOLOJİSİ
D E R S N O T L A R I
Sevgili KPSS adayları ,ekteki ders notları Kpss de önceki yıllarda yapılan sınav soruları göz önünde tutularak
Üniversitelerimizde okutulan Öğrenme Psikolojisi Kaynakları taranarak hazırlanmıştır. Bu notlardaki konu bilgileri özet
niteliğinde olup konular kavrandıktan sonra ekte sunulan konu testlerinin çözümü siz değerli aday öğretmenlerimizin kavrama
düzeyini daha da pekiştirecektir. Bu notun haricinde aynı formatta hazırladığım diğer Eğitim Bilimleri Ders notlarını
kitapçınızdan istemeyi unutmayınız. Sevgili öğretmen adayları sizde bilirsiniz ki “kul hatasız olmaz” dikkatlice incelediğim
fakat yinede gözden kaçan birkaç hata varsa şimdiden affınıza sığınarak ilginize teşekkür ederek bulduğunuz her türlü
eksiklikler,hatalar ve önerilerinizi uguryilmazer44@mynet.com ve 0505 683 04 70 nolu telefona bekliyor, çalışmalarınızdan
başarılar dilerim.
Uğur YILMAZER
(Eğitim Bilimleri Öğretmeni)
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 1
A) Eğitim – Öğrenme iliĢkisi
B) Öğrenme
YaĢantı ürünü, kalıcı izli davranıĢ değiĢikliğidir.
Özellikleri
1. Öğrenmede mutlaka bir davranış değişikliği meydana gelir.
Öğrenme hangi düzeyde olursa olsun, sonucunda davranıĢ değiĢikliği olur.
Bireyin davranıĢlarını gözleyerek öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini anlayabiliriz.
2. Öğrenme yaşantı ürünüdür.
DoğuĢtan getirilen özellikler öğrenme olarak nitelendirilemez.
Refleksler ve iç güdüler öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir.
3. Öğrenme kalıcı izlidir.
Öğrenmeden söz edebilmek için, bireyin gösterdiği davranıĢ değiĢikliğinin sürekliliğinin olması gerekir.
Genel uyarılmışlık hali ve Kaygı: UyarılmıĢlığın ve kaygının orta düzeyde olması gerekir.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 2
2.Öğrenme Yöntemiyle Ġlgili Faktörler
Öğrenmeye ayrılan zaman: Zaman dikkate alındığında, öğrenme yöntemlerini aralıklı çalıĢma veya toplu
çalıĢma Ģeklinde sınıflandırmak mümkündür. Kalıcı öğrenmenin hedeflendiği durumlarda aralıklı çalıĢmak
daha iyi sonuç verir.
Öğrenilen konunun yapısı: öğrenilen konunun yapısına göre öğrenme yöntemleri, parçalara bölerek çalıĢma ve
bütün halinde çalıĢma olarak ikiye ayrılabilir. Hangisinin daha yararlı olduğu ele alınan konuya göre
değiĢmektedir.
Öğrencinin aktif katılımı: Öğrenenin aktif veya pasif oluĢuna göre öğrenme yöntemleri dinleme,okuma, yazma,
anlatma Ģeklinde sınıflanabilir. Öğrenen, aktif olduğu yöntemleri kullandığında öğrenmede artmaktadır.
Geri bildirim (dönüt): Ġyi bir öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için öğrenenin, öğrenip öğrenmediğini veya ne
kadar öğrendiği ile ilgili olarak bilgilendirilmesi gerekir. Öğrenci, yaptığı öğrenmenin yeterli olup olmadığını
güdülenme ortadan kalkmadan öğrenmelidir.
3. SÖZEL ÖĞRENME
Sözel bilgi kolay öğrenilmekle birlikte, uzun süreli belleğe iyi kodlanmadığı takdirde çok kolay unutulur.
Sözel bilginin öğretiminde tekrar çok önemlidir.
Bellek destekleyiciler (sözel bilginin öğrenilmesinde kullanılır)
Görsel :
Bazı kimseler yeni öğrendikleri bilgileri görsel imaj olarak hayal ederek daha kolay hatırlarlar.
Sözel :
Bazı bellek destekleyiciler sadece sözeldir. Kısaltmalar, basit tekerlemeler, Ģiir ve Ģarkılar sözel bellek
destekleyicilere örnektir.
4. PSĠKOMOTOR ÖĞRENME
Psikomotor beceriler genellikle birden çok duyu organı ve kasın koordinasyonuyla sağlanan karmaĢık
davranıĢlar bütünüdür.
Psikomotor becerilerin öğretimi
Psikomotor davranıĢlar büyük ölçüde model alma ve doğru davranıĢların pekiĢtirilmesi ve tekrarlar yoluyla
öğrenilir.
5. PROGRAMLI ÖĞRENME
Kendine uygun materyalleri olan, öğrencilerin kendi hızları ile bireysel öğrenmelerini sağlayan bir öğretim
yöntemidir.
Programlı öğretimin temel öğesi materyallerdir.
Sınırlılıkları
Programlı öğretim materyalleri, hazırlanması uzmanlık gerektiren güç bir iĢtir. Ġyi hazırlanmazsa, öğrenciler
için sıkıcı olabilir.
Eğitimde kazandırılmak istenen tüm davranıĢların adım adım öğretilmesi mümkün değildir. Özellikle karmaĢık
davranıĢların kazandırılmasında Programlı öğretim materyallerinden yararlanmak oldukça güçtür.
Programlı öğretim materyalleri bireysel çalıĢmayı gerektirdiğinden, çok sık kullanıldığı zaman öğrenciler
arasındaki etkileĢimi azaltır, toplumsal davranıĢların geliĢmesini olumsuz yönde etkiler.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 4
6. KAVRAYIġ YOLUYLA ÖĞRENME (iç görüsel)
Kavrama yoluyla öğrenmelerde bireyin sahip olduğu biliĢsel yapılarla, geçmiĢ yaĢantılardan edindiği bilgiler
önemli rol oynar.
Öğrencinin üçgenlerle ilgili bir problemi çözebilmesi için, problemle ilgili kavram ve ilkeleri bilmelidir.
Öğrenci gerekli bütün araç gereç ve yolları problem çözülünceye kadar düĢünür; çözümü aniden bulduğunda,
problem hakkında iç görü kazanmıĢ olur.
c- Duyusal Kayıt
Bilgiyi edinmenin ilk aĢaması duyusal kayıttır.
Bu aĢamada çevredeki uyarıcılar, uyarıcının özelliğine göre, 5 duyu organımızdan biri tarafından alınarak
sinirleri uyarır. Bu sırada uyarıcının izi yaklaĢık 1-3 sn duyusal belleğe kayıt olur.
Ör: bir kitabın sayfalarını hızla çevirdiğimiz zaman sayfalardaki yazılar gözümüzde iz bırakır. Bu süreç
duyusal kayıt olarak adlandırılır.
Duyulara kaydolan bilgilerin bilinçli ve anlamlı bir hale dönüĢmesi için KSBye geçmesi gerekir.
Uyarıcılardan hangilerinin KSB ye geçeceğini ise tanıma, dikkat ve algı süreçleri belirler.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 5
KSBte etkin olan bilgiler USB de edilgen biçimde durur. Bu nedenle KSBdeki bilgi anında hatırlanırken,
USBdeki bilgilerin hatırlanması için belli bir süre geçmesi gerekir.
Bilgilerin hatırlanma süresi, depolanma biçimine göre değiĢir. Ġyi örgütlenmiĢ bilgi daha çabuk hatırlanır.
Bilgiye gereksinim olduğunda USBden geri getirilir. Bu iĢlem kimi kez bilinçli olarak yapılır, kimi kez de
otomatik olur.
USB’nin 3 temel bölmesi olduğunu savunmuĢtur.
1. Anısal Bellek
Anısal bellek kiĢisel yaĢantılarımızın depolandığı yerdir.
Anısal bellekteki bilgi, ne zaman oluĢtuğu, nerede meydana geldiğine göre organize edilmiĢ imajlar halinde
depolanır.
Anısal bellekteki olağan ve sürekli tekrarlanan olayların hatırlanması oldukça güçtür. Çünkü yeni olaylar
öncekileri bozabilir.
2. Anlamsal Bellek
USB’nin bu bölümünde konu alanlarının kavramları, olguları, kuralları, genellemeleri depolanır.
Anlamsal bellek bilgiyi, hem görsel hem de sözel olarak kodlanmıĢ ve birbirlerine bağlanmıĢ olan ağlarda
depolar.
3. İşlemsel Bellek
Herhangi bir Ģeyin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgilerin, iĢlemlerin depolandığı bellektir.
ĠĢlemsel belleğin oluĢumu çok zaman alıcıdır, ancak bir kez meydana geldiğinde de kalıcılığa, hatırlanma
özelliğine sahiptir.
f- Unutma
1. Kullanılmama yüzünden silinme: Kullanılmama yüzünden ileri gelen bir unutmanın önlenebilmesi için,
öğrenilenlerin kullanılması gerekir.
2. Bastırma: ĠĢimize gelmeyen olay ve nesneleri bilinç altımızda bastırarak unutmak. Ör: Öğrencilerin kopya
çekmesine izin vermeyen bir öğretmenin, öğrenciliğinde çektiği kopyaları hatırlamak istememesi,
3. Sızan kova hipotezi: Yeni yaĢantılar edindikçe eski yaĢantıların unutulması
4. Ket vurma
a- Geriye ket vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin, eski öğrenilenleri unutturmasıdır. Ör: Yeni edinilen
arkadaĢlıkların, önceki arkadaĢlıkları unutturması gibi….
b- İleriye Ket vurma: Önceden öğrenilmiĢ bilgilerin yeni öğrenilenleri unutturmasıdır. Ör.: Önceki hesap
iĢlem Ģifresinin yeni Ģifreyi unutturması ….
A) Ket vurma, özellikle iki öğrenme malzemesi birbirine biraz benzediğinde ortaya çıkar.
B) Ġki öğrenme malzemesi birbirlerine hiç benzemediklerinde veya çok benzediklerinde ket vurmanın çok az
olduğu veya hiç olmadığı görülmektedir.
C) Ket vurmayı önlemenin yolu, iki öğrenme arasında zihni dinlendirmek, gerekiyorsa uyumaktır.
D) Ket vurma ihtimali olan konular birbirine yakın zamanlarda öğrenmemeye çalıĢılmalıdır.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 6
Öğretim sürecinde iyi örgütlenmiĢ materyalin kullanılması, bilgilerin kodlanmasını ve hatırlanmasını
kolaylaĢtırır.
B ) Öğrenme Stratejileri
Tekrar Stratejileri:
Bilginin USBye daha uygun iĢlenmesine yardım eder.
Ezber için kullanılır.
Anlamlandırmayı Arttıran stratejiler:
Bilginin USBye çağrıĢımsal basamaklara dayanılarak aktarılması
Özetleme, not alma
Anlamlandırmada Ģu stratejiler ön plana çıkar. Soru sorma-not alma-özetleme
Özetleme, öğrencinin anlamlı okumasını, önemli düşünceleri benimsemesini ve kendi cümleleriyle içeriği
oluşturmasını sağlar.
Özetleme Basamakları
Metindeki önemsiz bilgiyi çıkarmak
Ana düĢünceyi belirlemek
Ana düĢünceyi kendi cümleleriyle yeniden anlatmak
Metnin ana fikirleriyle yardımcı fikirlerini anlamı bozmadan bütünleĢtirmek.
BiliĢsel yaklaĢıma göre öğrenme, bireyin yaĢantılarına ve oluĢturduğu algılara dayalı olarak konuya iliĢkin bir
anlayıĢ geliĢtirmesidir.
Öğretim, çeĢitli konu-materyal düzenlemeleriyle bireyin uygun zihinsel bir yapı oluĢturmasını ve bu yapıya
uygun bir anlayıĢ geliĢtirmesini sağlamaktır.
Ġlkeleri
Güdülenme İlkesi:
Bütün çocuklarda öğrenme isteği vardır. Bu isteğin desteklenmesi güdülenmeyi oluĢturur.
DıĢsal güdülenme belirli eylemlerin tekrarlanmasında etkili olurken, içsel güdülenme öğrenmede sürekliliği
sağlar.
Ġçsel güdülenmeyi sağlayan 3 ana etken
Merak
BaĢarma isteği
BaĢkalarıyla birlikte olma eğilimi
Öğrenmeye iliĢkin seçeneklerin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Birinci aĢama, öğrencinin merakını canlı tutmaktır. Ġkinci aĢama uzun bir öğrenme sürecinde olan öğrencilerin
desteklenmesidir. Üçüncü aĢama ise bilginin elde edilmesi için çaba ve etkinliklerin yönlendirilmesidir.
Yapı ilkesi
Herhangi bir durum, problem yada bilgi bütünü öğrencinin anlayabileceği Ģekilde, basitleĢtirilerek
sunulmasıdır.
Sıra ilkesi
Zihinsel geliĢme, basitten karmaĢığa doğru bir sıra izler. Bu yüzden konularında bu sıraya uygun sunulması
gerekmektedir.
Pekiştirme ilkesi
Öğrenmede baĢarı pekiĢtirmeye bağlıdır.
Anlam varolan kavramlarla yeni öğrenilen materyal arasında iliĢki kurmayı içerir.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 7
Ausubel insanların kendilerine sunulanları anlayarak öğrendiklerini savunur. Buna göre, anlamlı öğrenme
yaklaĢımında, bilgilerin öğrencilere sunularak öğretilmesi esas alınır.
Ġki tür öğrenme vardır.
Birincisi ezbere, yani hiçbir anlam taĢımayan öğrenmedir. Diğeri ise anlamlılıktır. Ezberlenerek öğrenilen
Ģeyler bellekte uzun süre kalmamakta, kısa sürede kaybolmaktadır. Oysa anlamlı öğrenme, bilgilerin USBde
kalıcılığını sağlamaktadır.
Temel Kavramlar
Algılama ve kavrama: Algılama ve kavrama sözel uyarıcılarla ilgilidir. Ġlk aĢamada öğrenci iletiyi algılar,
ikinci aĢamada da algıladığını anlar.
Organize edici bilgi: Anlamlı öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için yeni bilgilerle eski bilgilerin arasında, bir
uyumun olması gerekir. Bunun içinde kavram, ilke, genelleme yada kural gibi bir örgütleyici olmalıdır.
Güdüleme: Ausubel güdülenme için dıĢ etkenlerin zorunlu olmadığına inanır.(diğerlerinden farkı).
GüdülenmemiĢ bir öğrenci olduğu zaman bile öğretime geçilmesini savunur. Güdülenme il amaç aynı Ģeylerdir.
Transfer: ÖğrenilmiĢ olan bilgilerle öğrenilecek bilgiler arasında iliĢki yada benzerlik varsa transferde
olanaklıdır.
Unutma: Ausubel’e göre, insan beyni, yeni gelen bilgilere yer açmak amacıyla biliĢsel alandaki gereksiz Ģeyleri
eleyerek unutma eğilimi göstermektedir.
Piaget’e göre öğrenme biyolojik olgunlaĢmaya bağlı zihinsel yapıların bir ürünüdür. Yani, öğrenmeyle zihinsel
geliĢme aynı Ģeydir.
“Edilgin zihin” “dinleyici öğrenci” kavramlarının yerine “etkin zihin” “atılgan öğrenci-araĢtırıcı öğretmen” ve
çok sık kullandığı “aktif okul” kavramlarını geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır.
Öğretmenin görevi ders vermek, ders anlatmak değil, gözlem yapmak ve sorular yöneltmektir.
Konuların özünün değil, veriliĢ biçiminin önemli olduğunu savunmuĢtur.
Uzun süre hatırlanabilen, kalıcı öğrenmeler pekiĢtirmeye değil, özgün yeniden yapılanmaya dayanan
tekrarlardır.
Süreklilik ilkesi: Öğrenme yaĢantılarını düzenlerken aĢamalı tekrara yer verilmelidir. Yani, beceri ve kavramların
tekrar tekrar hatırlatılması ve sürekli olarak kullanılması sürekliliği sağlar.
Sıralama ilkesi: Eğitim programlarında öğrenme yaĢantılarının düzenlenmesi sıralı bir geliĢim içermeli ve her yeni
yaĢantı bir öncekinin üzerine inĢa edilmelidir.
BütünleĢtirme ilkesi: Eğitim programında yer alan öğrenme yaĢantılarını programın diğer öğeleriyle de iliĢkili
olmalıdır; böylece yatay bir iliĢki kurulmalıdır.
KoĢulsuz uyarıcıdan önce verilen koĢullu uyarıcı, koĢulsuz uyarıcının geleceğinin habercisidir.
Klasik koĢullanma duygularının kazanılmasında da etkilidir.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 9
A) Ayrıca ; yapılan bir deneyde, köpeğin engelden atlaması için Ģok verilmiĢtir. Köpek kısa sürede engelden
atlamayı ve Ģoktan kurtulmayı öğrenmiĢtir. Ancak köpek engelden atlamayı öğrendiği halde Ģok verilmeye
devam edilmiĢ ve köpek Ģoku engelleyememiĢtir. Bir süre köpek Ģoktan kurtulmaktan vazgeçmiĢ ve
pasifleĢmiĢtir. Burada köpeğin pasifleĢme haline öğrenilmiş çaresizlik denir.
B)Ne yaparsa yapsın, öğretmenin gözünde yaramaz fikrini değiĢtiremeyen öğrenci gibi….
3. Duyarsızlaştırma
Organizmanın belli bir uyaranla sürekli karĢılaĢması sonucunda, giderek o uyarana tepkide bulunmaması halidir.
WATSON: (1889-1958)
Klasik koĢullanmayı, insanın refleksif olmayan karmaĢık davranıĢların öğretilmesinde de kullanılabilecek
temel bir yapı olarak görmüĢtür. Bütün davranıĢların klasik koĢullanma yoluyla öğrenilebileceğini
savunmuĢtur.
Watson’a göre konuĢma boğaz kaslarının hareketleri, düĢünme sessiz konuĢma, duygulanma ise organlardaki
kas hareketleridir.
DavranıĢlar koĢullanma yoluyla öğrenilir. DavranıĢların baĢlangıç noktasını refleks olarak kabul eder.
Bir ayağın üzerinde bedenin ağırlığını hissetmek, beden ağırlığını diğer ayağa aktarmak için uyarıcı etki yapar.
Bir süre sonra ayağın ileri atılması tepkisiyle biter.
Bağ ilkesi: Her tepki kendisinden sonra gelen tepki için koĢullu uyarıcı görevi yapar. Bu sayede uyarıcı-tepki
bağları zinciri oluĢur.
Sıklık ilkesi: Belli bir uyarıcıya karĢı daha sık gösterilen bir tepkinin, aynı uyarıcıyla karĢılaĢıldığında gösterilme
olasılığının fazla olmasıdır.
Tekrar ilkesi: Belli bir uyarıcıya karĢı yapılan en son davranıĢın, uyarıcı tekrar verildiği zaman, ortaya çıkma
olasılığının daha yüksek olmasıdır.
Eğitime Yansıması
KoĢullanmanın pekiĢtirmeye bağlı olmadığına inanmaktadır.
Watson’a göre öğrenme, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların birbirine çok yakın zamanlarda verildiğinde meydana
gelir.
Ayrıca bu uyarıcılar ne kadar sık birlikte verilirse, aralarındaki iliĢkide o kadar güçlenmektedir.
Sistematik duyarsızlaĢtırma uygulamasının öncülerindendir.
Alışkanlığı Bastırma:
Birey istenmeyen davranıĢı meydana getiren uyarıcıdan uzak tutulur.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 10
Eğitimde Transfer:
Öğrencilerin en üst düzeyde baĢarı gösterebilmeleri için öğrendikleri ve test edildikleri ortamın koĢullarının
aynı olması gerektiğini savunur.
Guthrie’ye göre öğrenci öğretmenin anlattıklarından yada kitaplardan öğrenemez. Öğrenci, öğrenilecek Ģeyi
yapmalıdır.
Eğitime Yansıması
Guthrie tüm öğrenmeleri uyarıcı-tepki bitiĢikliğiyle açıkladığı için, öncelikle hangi tepkilerin kazandırılacağı
belirlenmeli ki, bu tepkileri oluĢturacak uyarıcılar düzenleyebilelim.
Öğretme-öğrenme ortamı düzenlenirken, öğrencilere verilecek uyarıcıların, öğrencinin dikkatini çekerek
beklenen tepkiyi yapmasını sağlayacak nitelikte olması gerekir. Guthrie buna “dikkat edilen Ģey, yapılan Ģey
için iĢaret haline gelir.” DemiĢtir.
Öğretimin düzenlenmesinde, öğrencinin öğrenmeye karĢı ihtiyaç duymasını sağlamak önemlidir.
Öğretme-öğrenme ortamında yaparak yaĢayarak öğrenme önemlidir.
BAĞLAġIMCILIK KURAMI
Temel kanunlar.
Hazır bulunuşluk Kanunu:
KiĢi etkinlik göstermeye hazırsa, etkinliği yapması mutluluk verir.
KiĢi etkinlik göstermeye hazırsa, fakat etkinliği yapmasına izin verilmezse, bu durum bireyde kızgınlık yaratır.
KiĢi etkinlik yapmaya hazır değil ve etkinlik yapmaya zorlanıyorsa kızgınlık duyar.
Tekrar Kanunu:
Sadece tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi, kullanmamada bağın gücünü azaltmaz.
Bununla birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol
açabilir.
Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun değildir.
Etki Kanunu:
Uyarıcıya karĢı yapılan tepki, haz verici bir durum yaratırsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artar.
Ancak tepki tatmin edici bir sonuç yaratmazsa, yani cezalandırılırsa bağın gücüne hiçbir etkisi olmaz.
1930’dan sonra Thorndike’nin Öğrenme Kuramı
Etkinin Yayılması
PekiĢtirmenin etkisi, doğru davranıĢla yan yana yer alan davranıĢa da yayılır.
PekiĢtirme doğru davranıĢın tekrar edilme olasılığını arttırır ancak cezalandırılan davranıĢın tekrar edilme
olasılığını azaltmaz.
Ait Olma
Uyarıcı durumda yer alan iki öğe birbirine ait ise, çağrıĢım olmakta, ancak bitiĢik olarak bulunan fakat birbirine
ait olmayan öğeler arasında çağrıĢım meydana gelmemektedir. Ör: Zeynep öğretmen. (ait) Ahmet
iyi bir öğrencidir. (ait değil)
Tepkinin meydana getirdiği etki, organizmanın ihtiyaçları ile ilgili ise, öğrenme daha etkilidir.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 11
Çağrışımsal Zıtlık
Belirli uyarıcı tepki bağlarının yerine genel ilkeler öğrenilirse, bireyler her iki yönde de aynı kolaylıkla
performans gösterirler.
DavranıĢın arkasından davranıĢı biçimlendirici uyarıcı verilerek yapılan koĢullanmadır. Ör: kutu içindeki
farenin, yaptığı hareketlerinden birinde pedala bastığında kutunun içine yiyecek verildiğini çözmesi ve
acıktığında pedala basması
Klasik koĢullanmadan farklı olarak bilinçli ve kasıtlı hareketlerle ilgilidir.
Edimsel koĢullanma büyük ölçüde Thorndike’nin etki yasasından kaynaklanmıĢtır.
Edimsel koşullanma ilkeleri
Skinner davranıĢın tekrarlanmasını, davranıĢı izleyen pekiĢtirme yada cezanın sağladığını düĢünmektedir.
Bir davranıĢın pekiĢtirilmesi, tekrar gösterilme ihtimalini arttırır.
DavranıĢın biçimlendirilmesinde, kullanılan pekiĢtireç organizmanın gereksinimlerine uygun olmalıdır.
DavranıĢ ile davranıĢa verilen tepki arasındaki süre edimsel koĢullanmayı etkiler.
Edimsel koĢullanmada birey daha etkindir, çünkü tüm davranıĢları çevrenin etkisiyle Ģekillendirir.
1-Pekiştirme Çeşitleri
Olumlu pekiştirme: (ödül) _ organizmanın içinde bulunduğu duruma hoĢ bir uyarıcının eklenmesini ifade eder.
Doğru cevap için aferin denmesi……
Olumsuz pekiştirme: _ hoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılarak davranıĢın yapılma sıklığı arttırılır. BaĢ ağrısı
için ilaç kullanma
Ayrıca;
PekiĢtirmeme: organizmanın davranıĢının görmezden gelinerek, bir süre sonra sönmesinin beklenmesi
Cezalandırma : istendik olmayan davranıĢlar için, organizmayı rahatsız edici uyarıcı ile karĢı karĢıya getirmek (
I.tür ceza ) yada hoĢ bir uyarıcıdan mahrum bırakmak (II.tür ceza)
I.tür cezada çocuğun dövülmesi, azarlanması
II.tür cezada çocuktan sevgiyi esirgeme, çocuğun teneffüse çıkarılmaması
NOT: Olumsu pekiĢtirmede, olumsuz durumdan kurtulmak bireyin kontrolündedir. Cezada ise değil.
Birincil ve ikincil pekiştireçler
1. Birincil pekiĢtireçler, temel biyolojik ihtiyaçları tatmin eden yada yaĢamı tehdit eden doğal pekiĢtireçlerdir.
Yiyecek, su --------------- birincil olumlu pekiĢtireç
Elektrik Ģoku -------------- birincil olumsuz pekiĢtireç
2. Ġkincil pekiĢtireçler, birincil pekiĢtireçlerle eĢleĢtirilerek pekiĢtirme gücü kazanan nötr uyarıcılardır.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 12
Gülümseme, para verme, değer verme----------------ikincil olumlu pekiĢtireç
Sinirli bakıĢlar, kızgın ses tonu---------------------- ikincil olumsuz pekiĢtireç
Premack İlkesi
Buna göre yapılma olasılığı yüksek davranıĢ, yapılma olasılığı az olan davranıĢı güçlendirir.
ÖR: “ıspanak yersen, dondurma yiyebilirsin”
Ispanak_ düĢük olasılıklı dav.
Dondurma_ yüksek olasılıklı dav.
Öğrencilerin hangi davranıĢı çok sık, hangilerini az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın
daha önce yaptırılması gerekir.
Simgesel Ödülle Pekiştirme
Bu yöntemde olumlu bir davranıĢtan sonra çocuğa, Ģeker, oyuncak, sokağa çıkma gibi doğrudan doğruya
ihtiyacını karĢılayacak bir ödül yerine, yıldız, puan yada kupon verilmesidir.
2-PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ
a) Aralıksız PekiĢtirme: Yapılan her davranıĢın pekiĢtirilmesidir. Birey yeni bir davranıĢ kazanırken etkilidir.
Ancak bir süre sonra etkisini yitirmeye baĢlar.
b) Aralıklı PekiĢtirme: ikiye ayrılır.
1) Zaman Aralıklı PekiĢtirme :
Sabit zaman aralıklı pekiştirme : PekiĢtireçler belli aralıklarla verilir. PekiĢtirecin ne zaman verileceği birey
tarafından tahmin edilir. Memur maaşı, vize haftası
Değişken zaman aralıklı pekiştirme : Zaman belli değil, ort. bir zaman belirlenir. Sürekli çalıĢmayı sağlar.
NOT: DavranıĢta yavaĢlama görülmez.
2) Oran Aralıklı PekiĢtirme:
Sabit oranlı pekiştirme: Belli sayıdaki davranıĢtan sonra pekiĢtireç verilir. Her 5 problemden sonra (+) verme
gibi…..
Değişken oranlı pekiştirme: DavranıĢ sayısı belli değildir. Ör: 1.pekiĢtireç 3.davranıĢtan sonra, 2.pekiĢtireç 4
davranıĢtan sonra..gibi kumar makineleri, piyango…..
NOT: Tepki daha uzun süre devam eder.
Olumsuz bir davranıĢın ortadan kaldırılması
Olumsuz pekiştirme: Olumsuz pekiĢtirme ile istenmeyen davranıĢa karĢı, istenilen bir davranıĢın
güçlendirilmesi sağlanabilir.
Sönmesini bekleme: Kazanılan davranıĢtan sonra pekiĢtirme yapılmayarak davranıĢın sönmesine çalıĢılır.
Olumsuz davranışın tam tersini pekiştirme:
Ortamı değiştirme: Ġstenmeyen davranıĢı yapan çocuk yada bu davranıĢa neden olan uyarıcının ortamdan
çekilmesi
Bıktırma: Yoruluncaya kadar aynı davranıĢı yapmaya zorlamak
Ceza: Ġstenmeyen davranıĢın baskı altına almasıyla birlikte, yapılması gerekenlerle ilgili bilgi vermez.
A) Hull’ın öğrenme kuramını dürtüyü azaltma yada dürtü belirtilerini azaltma olarak görmek mümkündür.
B) PekiĢtirilen tepkiler öğrenilir. Hull baĢlangıçta pekiĢtirmeyi, öğrenme değiĢkeni olarak ele almasına rağmen,
daha sonra performans değiĢkeni olarak ele almıĢtır.
C) Öğrenmede transferin önemli olduğunu savunur. Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek
yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilebilmektedir.
D) Öğrenme birimi üstündeki sürekli çalıĢmanın, yorgunluğa, yorgunluğunda tepkide bulunmayı engellediğini
savunur. Bu yüzden dinlenme araları verilmelidir.
E) Uyarıcı yoğunluğu ne kadar arttırılırsa, öğrenilen tepkinin ortaya çıkma olasılığı artar.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 13
F) Sonuç olarak öğretme-öğrenme ortamında, öğrenme birimine duyulan ihtiyaç, güdülenme, uyarıcı yoğunluğu,
pekiĢtirilen tepki sayısı, ne kadar arttırılır, yorgunluğun meydana getirdiği engellemelerle, diğer öğrenmeyi
engelleyici faktörlerin etkisi ne kadar azaltılırsa o kadar etkili bir öğrenme meydana gelir.
a) Model alma yoluyla öğrenme etkisi: Bir modelin davranıĢını gözleme yoluyla yeni davranıĢlar öğrenebilir.
b)Engelleyici – destekleyici etki: Gözlemcinin aynı davranıĢı yapan bir modelin cezalandırıldığını görerek,
davranıĢlarını bastırmasıdır. Ör: parmak kaldırmadan söze giren öğrenciye öğretmen kızarsa, diğerleri tırsar ve
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 14
parmak kaldırmadan konuĢmaktan çekinirler.(engelleyici etkiye örnek).. Makyaj yapan bir öğrenci bunun için ikaz
almazsa, diğer öğrencilerde gaza gelir ve makyaj yapmak için güdülenir. Bu durum destekleyici etki oluĢturur.
c) Tepkiyi kolaylaştırıcı etki: Modelin davranıĢı, gözlemcinin daha önceden kazandığı bir davranıĢın ortaya
çıkmasını kolaylaĢtırır. Ör: Bir konuĢma sırasında bir kiĢi alkıĢlamaya baĢlarsa, büyük olasılıkla diğerleri de ona
katılır.
d) Çevreye ilgiyi arttırıcı etki: Bu etki, gözlemcinin dikkatini modelin çevresindeki bir nesneye yöneltmesini
sağlamaktadır. Gözlemcinin bir nesneyi kullanması gerektiğinde, o büyük olasılıkla modelin kullandığı nesneyi
seçmektedir.
e) Duygu yoğunlaştırıcı etki: Bu etki, modelin duygularının gözlemcinin duygularında yarattığı değiĢikliklerdir.
Modelle, gözlemcinin yaĢadığı duygu yoğunluğu ve niteliği aynı olmayabilir.
_________________HÜMANĠSTĠK PSĠKOLOJĠ_______________________
Pragnanz Yasası: Her psikolojik olay tam, bütün ve basit olma eğilimindedir.
ĠHTĠYAÇ KURAMI ( MASLOW)
Maslow’a göre bireyin güdülenmesinin temelinde gereksinimler vardır.
Maslow insanların gereksinimlerini önem sırasına dizerek gereksinimler hiyerarĢisi oluĢturmuĢtur.
Ġnsanlar önce temel gereksinimlerini, daha sonra üst düzey gereksinimlerini karĢılamaya güdülenmiĢlerdir.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 15
Kendini gerçekleĢtirme: Bireyin kendi yeteneklerini sonuna kadar kullanarak istediği yere gelebilme ve
hedeflerine ulaĢabilme isteği ve çabasıdır.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 16