You are on page 1of 16

www.osskpss.

net

ÖĞRETMEN ADAYLARI İÇİN

KPSS
H A Z I R L I K

ÖĞRENME
PSİKOLOJİSİ
D E R S N O T L A R I

Sevgili KPSS adayları ,ekteki ders notları Kpss de önceki yıllarda yapılan sınav soruları göz önünde tutularak
Üniversitelerimizde okutulan Öğrenme Psikolojisi Kaynakları taranarak hazırlanmıştır. Bu notlardaki konu bilgileri özet
niteliğinde olup konular kavrandıktan sonra ekte sunulan konu testlerinin çözümü siz değerli aday öğretmenlerimizin kavrama
düzeyini daha da pekiştirecektir. Bu notun haricinde aynı formatta hazırladığım diğer Eğitim Bilimleri Ders notlarını
kitapçınızdan istemeyi unutmayınız. Sevgili öğretmen adayları sizde bilirsiniz ki “kul hatasız olmaz” dikkatlice incelediğim
fakat yinede gözden kaçan birkaç hata varsa şimdiden affınıza sığınarak ilginize teşekkür ederek bulduğunuz her türlü
eksiklikler,hatalar ve önerilerinizi uguryilmazer44@mynet.com ve 0505 683 04 70 nolu telefona bekliyor, çalışmalarınızdan
başarılar dilerim.
Uğur YILMAZER
(Eğitim Bilimleri Öğretmeni)

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 1
A) Eğitim – Öğrenme iliĢkisi

Eğitim: Bireylerin davranıĢlarında istendik yönde değiĢiklik meydana getirme sürecidir.


Öğrenme ürünü olan davranışlar genel olarak iki yolla kazanılmaktadır.
 Planlı eğitim yoluyla okullarda yada diğer eğitim kurumlarında
 YaĢam içinde geliĢigüzel
Refleks: Uyarımlara karĢı verilen ani ve irade dıĢı tepkilerdir. Bu tepkiler insanda doğuĢtan potansiyel olarak
vardır; zamanla olgunlaĢmaya bağlı olarak ortaya çıkar.
İçgüdü: DoğuĢtan getirilen, türe özgü davranıĢ örüntüleridir. Ör: arıların bal yapması, ipek böceğinin koza
örmesi…..
Özellikleri
 DoğuĢtan gelir, öğrenilmemiĢtir
 Bir türün tüm üyelerinde aynı biçimde görülür.
 KarmaĢık davranıĢ örüntüleridir.
 Niçin yapıldığının bilincinde olmadan gerçekleĢir.

B) Öğrenme
 YaĢantı ürünü, kalıcı izli davranıĢ değiĢikliğidir.
Özellikleri
1. Öğrenmede mutlaka bir davranış değişikliği meydana gelir.
 Öğrenme hangi düzeyde olursa olsun, sonucunda davranıĢ değiĢikliği olur.
 Bireyin davranıĢlarını gözleyerek öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini anlayabiliriz.
2. Öğrenme yaşantı ürünüdür.
 DoğuĢtan getirilen özellikler öğrenme olarak nitelendirilemez.
 Refleksler ve iç güdüler öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir.
3. Öğrenme kalıcı izlidir.
 Öğrenmeden söz edebilmek için, bireyin gösterdiği davranıĢ değiĢikliğinin sürekliliğinin olması gerekir.

C) Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler

1.Öğrenenle Ġlgili Faktörler (kiĢisel etkenler)


Türe özgü hazır oluş: Öğrenecek olan organizmanın istenilen davranıĢı göstermek için gerekli biyolojik donanıma
sahip olması anlamına gelir.
Olgunlaşma: DavranıĢların öğrenilebilmesi için, organizmanın belli bir geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢmıĢ olması
gerekir.
Zeka: Zihinsel açıdan yeterli düzeye ulaĢmayanlar, belli bir yaĢa ulaĢsalar bile, istenilen öğrenmeyi
gerçekleĢtiremez.

Genel uyarılmışlık hali ve Kaygı: UyarılmıĢlığın ve kaygının orta düzeyde olması gerekir.

Fizyolojik durum: Öğrenmede fizyolojik yapı önemlidir. Özellikle duyu organları


Önceki yaşantılar (deneyim): Önceden edinilmiĢ olan bilgiler, yeni bilgilerin öğrenilmesini kolaylaĢtırıyorsa buna
olumlu aktarma (pozitif transfer), zorlaĢtırıyorsa (negatif transfer) olumsuz aktarma denir.
Güdülenme (motivasyon): Bir amaca ulaĢmak, bir varlığı bir hazzı elde etmek için eylemde bulunma eğilimidir.
Temelinde ihtiyaçlar vardır. Bruner’e göre öğrenciyi harekete geçiren en önemli güdü merak, baĢarılı olma ve
birlikte çalıĢmadır.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 2
2.Öğrenme Yöntemiyle Ġlgili Faktörler
 Öğrenmeye ayrılan zaman: Zaman dikkate alındığında, öğrenme yöntemlerini aralıklı çalıĢma veya toplu
çalıĢma Ģeklinde sınıflandırmak mümkündür. Kalıcı öğrenmenin hedeflendiği durumlarda aralıklı çalıĢmak
daha iyi sonuç verir.
 Öğrenilen konunun yapısı: öğrenilen konunun yapısına göre öğrenme yöntemleri, parçalara bölerek çalıĢma ve
bütün halinde çalıĢma olarak ikiye ayrılabilir. Hangisinin daha yararlı olduğu ele alınan konuya göre
değiĢmektedir.
 Öğrencinin aktif katılımı: Öğrenenin aktif veya pasif oluĢuna göre öğrenme yöntemleri dinleme,okuma, yazma,
anlatma Ģeklinde sınıflanabilir. Öğrenen, aktif olduğu yöntemleri kullandığında öğrenmede artmaktadır.
 Geri bildirim (dönüt): Ġyi bir öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için öğrenenin, öğrenip öğrenmediğini veya ne
kadar öğrendiği ile ilgili olarak bilgilendirilmesi gerekir. Öğrenci, yaptığı öğrenmenin yeterli olup olmadığını
güdülenme ortadan kalkmadan öğrenmelidir.

3.Öğrenme Malzemesiyle Ġlgili Faktörler


 Algısal ayırt edebilirlik: Algının seçici bir özelliği vardır. Buna göre öğrenme malzemesinin çevresindeki
uyarıcılardan ayırtedilebilir olması öğrenilmesini kolaylaĢtırır.
 Anlamsal çağrışım: Ele alınan konular kazanılmıĢ bilgi birikimiyle ilgili olmalıdır.
 Kavramsal gruplandırma: Birçok bilgi ile karĢılaĢıldığında, bunların sistemli olarak bütünleĢtirilebilmesi, onun
öğrenilebilirliğini arttırır. Birbirlerine kavramsal açıdan yakın veya benzer olan kavramlar öğrenmede kolaylık
sağlar.
4.Ortam
 Fiziki ve sosyal ortam öğrenmede etkilidir.

A - BĠLĠġSEL ÖĞRENME KURAMLARI


 BiliĢsel yaklaĢıma göre öğrenme; bilginin algılanması, iĢlenmesi, kodlanması ve gerektiğinde geri getirilerek
kullanılmasıdır.
 BiliĢsel süreç, algı, dikkat etme, yorulama, anlama ve hatırlama gibi zihinde gerçekleĢen içsel oluĢumları ifade
eder.
 Bu süreçte bireyler öğrenme sürecine aktif bir Ģekilde katılırlar.
 Öğrenme zihinsel bağlantıların oluĢmasını içerir; daha önceden öğrenilen bilgiler yeni bilgilerle iliĢkilendirilir.
 Bilgi örgütlenir.

BĠLĠġSEL ÖĞRENME TÜRLERĠ


1. GĠZĠL (örtük) ÖĞRENME
A) Bazı öğrenmeler, öğrenme amacı taĢımaksızın, hatta kiĢi farkında olmadan gerçekleĢir.
B) Bireyler fiziksel çevreleriyle ve nesnelerin yerleriyle ilgili olarak zihinlerinde bir harita oluĢtururlar. Buna
biliĢsel harita denir.

2. DENEME YANILMA YOLUYLA ÖĞRENME


 Deneme yanılma yoluyla yapılan problem çözme sırasında, birey uyarıcı karĢısında birçok davranıĢta bulunur.
Bu davranıĢlardan pekiĢtirilenler öğrenilirken diğerleri söner.
 Çözüm için gereksiz zaman kaybına neden olur.

3. SÖZEL ÖĞRENME
 Sözel bilgi kolay öğrenilmekle birlikte, uzun süreli belleğe iyi kodlanmadığı takdirde çok kolay unutulur.
 Sözel bilginin öğretiminde tekrar çok önemlidir.
Bellek destekleyiciler (sözel bilginin öğrenilmesinde kullanılır)

Görsel :
 Bazı kimseler yeni öğrendikleri bilgileri görsel imaj olarak hayal ederek daha kolay hatırlarlar.
Sözel :
 Bazı bellek destekleyiciler sadece sözeldir. Kısaltmalar, basit tekerlemeler, Ģiir ve Ģarkılar sözel bellek
destekleyicilere örnektir.

Sözel bilgiler öğretiminin aşamaları


 Kazandırılacak davranıĢın belirlenmesi
 Olgunun yada sözel zincirin öğretmen tarafından söylenmesi
 Sınıfa tekrarlatılması
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 3
 Belli aralıklarla hatırlatılması
 Doğru davranıĢların pekiĢtirilmesi

4. PSĠKOMOTOR ÖĞRENME
 Psikomotor beceriler genellikle birden çok duyu organı ve kasın koordinasyonuyla sağlanan karmaĢık
davranıĢlar bütünüdür.
Psikomotor becerilerin öğretimi
 Psikomotor davranıĢlar büyük ölçüde model alma ve doğru davranıĢların pekiĢtirilmesi ve tekrarlar yoluyla
öğrenilir.

Norman amatörlerle uzmanı ayıran 5 değişken belirlenmiştir.


Rahatlık : usta Ģoför, acemiye göre direksiyonun baĢında daha rahat oturur.
Otomatiklik: uzman kiĢiler beceriyi gösterirken, genellikle bilinçli olarak ne yaptıklarını düĢünmezler. Usta Ģoför
araba kullanırken yanındakiyle konuĢabilir.
Zihinsel çaba: Beceri geliĢtikçe, zihinsel çaba azalır. Yapılan iĢ bireye daha kolay gelir. Usta Ģoför araba
kullanırken yanındakiyle konuĢabilir.
Stres: acemi kiĢiler beceriyi sergilerken stres altında kalırlar .
Bakış açısı: acemiler bir beceriyi gösterirken yaptıkları eylemlerin hepsine dikkat ederler.

5. PROGRAMLI ÖĞRENME
 Kendine uygun materyalleri olan, öğrencilerin kendi hızları ile bireysel öğrenmelerini sağlayan bir öğretim
yöntemidir.
 Programlı öğretimin temel öğesi materyallerdir.

Programlı öğretimin ilkeleri


 Ġlk olarak ulaĢılacak hedef ve hedef davranıĢlar belirlenmelidir.
 Problemler öğrencinin düzeyine uygun ve çözebilecek nitelikte oluĢturulmalı
 Öğretim materyali basitten karmaĢığa doğru sıralanmalı
 Hatalı cevaplar ve ceza olabildiğince azaltılıp, olumlu pekiĢtireç kullanılmalı
 DavranıĢlar hakkında anında geri bildirim (dönüt) sağlanmalıdır.
Programlı öğretimin özellikleri
 Öğrenilecek bilgi, her biri kolaylıkla kavranacak küçük birimlere bölünür.
 Buna bağlı olarak öğrenme adım adım gerçekleĢir.
 Öğrenen birey etkindir; çünkü her bilgi adımında belirli davranıĢ göstermesi istenir.
 Öğrenmenin sağlanması için, öğrencinin doğru davranıĢlarına pekiştirme yapılır.
 Öğrenci yaptığı doğru ve yanlıĢ cevaplar hakkında anında sonuç alır. Dönüt vb.
 Öğrenmede bireysel farklılıklar vardır. En iyi öğrenme, bireyin kendi hızıyla gerçekleĢtirdiği öğrenmedir. Bu
nedenle öğrenciye kendi hızı ile ilerleme olanağı tanır.

Programlı öğretimin olumlu yönleri


 Öğrencilerin kendi hızlarıyla öğrenmelerine olanak sağlar. Böylece bütün öğrencilere baĢarılı olma fırsatı tanır.
 Öğrenme her zaman pekiĢtirilir. Öğrenciler kendi hızında bilinenden bilinmeyene doğru ilerler ve her doğru
davranıĢı için pekiĢtireç alır.
 Hemen dönüt verilir.dolayısıyla her öğrenci kendi hatalarını görür ve anında düzeltme yapabilir.
 Programlı öğretim materyalleri ile ders dıĢında öğrencilerin öğrenme eksiklikleri tamamlanabilir.
 Öğrenci süreçte etkin bir katılımcıdır, klasik koĢullanmada olduğu gibi pasif değildir. Öğrenci aktif
olduğundan, dikkatini uzun süre öğrenme konusu üzerinde toplayabilir.
 Programda küçük adımlar vardır, geçiĢler kolay ve hatalar daha azdır.

Sınırlılıkları
 Programlı öğretim materyalleri, hazırlanması uzmanlık gerektiren güç bir iĢtir. Ġyi hazırlanmazsa, öğrenciler
için sıkıcı olabilir.
 Eğitimde kazandırılmak istenen tüm davranıĢların adım adım öğretilmesi mümkün değildir. Özellikle karmaĢık
davranıĢların kazandırılmasında Programlı öğretim materyallerinden yararlanmak oldukça güçtür.
 Programlı öğretim materyalleri bireysel çalıĢmayı gerektirdiğinden, çok sık kullanıldığı zaman öğrenciler
arasındaki etkileĢimi azaltır, toplumsal davranıĢların geliĢmesini olumsuz yönde etkiler.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 4
6. KAVRAYIġ YOLUYLA ÖĞRENME (iç görüsel)
 Kavrama yoluyla öğrenmelerde bireyin sahip olduğu biliĢsel yapılarla, geçmiĢ yaĢantılardan edindiği bilgiler
önemli rol oynar.
 Öğrencinin üçgenlerle ilgili bir problemi çözebilmesi için, problemle ilgili kavram ve ilkeleri bilmelidir.
 Öğrenci gerekli bütün araç gereç ve yolları problem çözülünceye kadar düĢünür; çözümü aniden bulduğunda,
problem hakkında iç görü kazanmıĢ olur.

BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI (Robert GAGNE)

A ) Bilgiyi İşleme Kuramının öğeleri


1) Yürütücü Biliş
 Bireyin nasıl öğrendiğinin farkındalığını ifade eder.
 Bilgiyi iĢleme kuramı; bilginin dıĢarıdan nasıl alındığını, nasıl iĢlendiği, nasıl depolandığı ve nasıl geri getirilip
hatırlandığı sorunlarını yanıtlamaya çalıĢır.
Bilgiyi işleme kuramına göre öğrenmeye etki eden iki temel unsur vardır.
 Bilginin depolandığı bellekler
 Diğeri ise bu belleklere bilginin iĢlenmesini, saklanmasını ve hatırlanmasını sağlayan yürütücü kontrol
süreçleridir.

2) Yürütücü Kontrol Süreçleri


a- Algı
 Duyusal bilginin yorumlanması yada anlamlandırılması iĢlemidir.
 Algı büyük ölçüde geçmiĢ yaĢantılara dayalıdır.
 Her bireyin aldığı uyarımları örgütleme biçimi farklı olduğundan, insanların uyarımları algılamaları da değiĢir.
Ör: okul bahçesinde itiĢen iki çocuk, bir öğretmen tarafından “kavga ediyorlar”, baĢka bir öğretmen tarafından
“ĢakalaĢıyorlar” diye algılanabilir.

b- Algıda seçicilik ve Dikkat


 Birey dikkat ettiği uyarıcıları algılar.
 Bireyin beklenti ve ihtiyaçlarını karĢılayan uyarıcılar. Ör: aç olduğumuzda yiyecekler dikkatimizi çeker.
 Yabancı, farklı uyarıcılar dikkat çeker. Parlak renk, hareket, monoton bir ortamdaki ani değiĢme
 Yalın ve karmaĢık uyarıcılardan çok, orta dereceli uyarıcılar dikkat çeker.
 ÖğrenilmiĢ ipuçları dikkat çeker. Altı çizili, italik, kalın ….

c- Duyusal Kayıt
 Bilgiyi edinmenin ilk aĢaması duyusal kayıttır.
 Bu aĢamada çevredeki uyarıcılar, uyarıcının özelliğine göre, 5 duyu organımızdan biri tarafından alınarak
sinirleri uyarır. Bu sırada uyarıcının izi yaklaĢık 1-3 sn duyusal belleğe kayıt olur.
 Ör: bir kitabın sayfalarını hızla çevirdiğimiz zaman sayfalardaki yazılar gözümüzde iz bırakır. Bu süreç
duyusal kayıt olarak adlandırılır.
 Duyulara kaydolan bilgilerin bilinçli ve anlamlı bir hale dönüĢmesi için KSBye geçmesi gerekir.
 Uyarıcılardan hangilerinin KSB ye geçeceğini ise tanıma, dikkat ve algı süreçleri belirler.

d- Kısa Süreli Bellek


 Bu belleğin kapasitesi oldukça sınırlıdır. Bu kapasitenin 7 birim olduğu kabul edilir. Plaka no, tel no gibi….
 KSBin bu sınırlılığı yüzünden bilgiler gruplandırılarak çözümlenmeye çalıĢılır.
Ör: tel no. 636 38 13
 KSBte bilgiler etkindir, bir kere kullanılmak üzere bulundurulan bilgileri tutar.
 Bilgiyi koruma süresi 20-30 saniyedir.
Bu bilgilerin daha uzun süreli kullanılabilmesi için;
 Sık sık tekrar edilmesi
 Anlamlandırma gibi bir takım kodlama stratejilerinden yararlanmak
 Ezberlenerek, iĢitsel bir ritimle eĢleĢtirilmesi gerekir.
e- Uzun Süreli Bellek
 KSBdeki bilgiler kodlanarak uzun süreli belleğe gönderilir.
 USB, yeni gelen bilgilerin eskilerle bütünleĢtirilerek saklandığı yerdir. USB nin kapasitesinin sınırları belli
değildir. Bilgilerin burada kalma süresi çok uzundur.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 5
 KSBte etkin olan bilgiler USB de edilgen biçimde durur. Bu nedenle KSBdeki bilgi anında hatırlanırken,
USBdeki bilgilerin hatırlanması için belli bir süre geçmesi gerekir.
 Bilgilerin hatırlanma süresi, depolanma biçimine göre değiĢir. Ġyi örgütlenmiĢ bilgi daha çabuk hatırlanır.
 Bilgiye gereksinim olduğunda USBden geri getirilir. Bu iĢlem kimi kez bilinçli olarak yapılır, kimi kez de
otomatik olur.
 USB’nin 3 temel bölmesi olduğunu savunmuĢtur.
1. Anısal Bellek
 Anısal bellek kiĢisel yaĢantılarımızın depolandığı yerdir.
 Anısal bellekteki bilgi, ne zaman oluĢtuğu, nerede meydana geldiğine göre organize edilmiĢ imajlar halinde
depolanır.
 Anısal bellekteki olağan ve sürekli tekrarlanan olayların hatırlanması oldukça güçtür. Çünkü yeni olaylar
öncekileri bozabilir.
2. Anlamsal Bellek
 USB’nin bu bölümünde konu alanlarının kavramları, olguları, kuralları, genellemeleri depolanır.
 Anlamsal bellek bilgiyi, hem görsel hem de sözel olarak kodlanmıĢ ve birbirlerine bağlanmıĢ olan ağlarda
depolar.
3. İşlemsel Bellek
 Herhangi bir Ģeyin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgilerin, iĢlemlerin depolandığı bellektir.
 ĠĢlemsel belleğin oluĢumu çok zaman alıcıdır, ancak bir kez meydana geldiğinde de kalıcılığa, hatırlanma
özelliğine sahiptir.

Bilginin USB ye aktarılamasın da kullanılan süreçler


Tekrar: Bilgi yeterli sıklıkta tekrarlanırsa, USBye geçer. Aralıklı tekrar sürekli tekrardan daha etkilidir.
Etkinlik: Birey bilgiyi USBde depolamak için bilgiyi düzenler ve yapılandırır.

Rosenshine’ dan öğretmenlere öneriler.


 Öğrencilerin yeniden düĢünmesini ve çözümlemesini sağlayıcı sorular sorulmalı
 Sunulan materyali olduğu gibi tekrar etmesi yerine, kendine özgü biçimde ifade etmesi sağlanmalı
 Derslerde, tanımlamalardan çok, uygulamalar ve örnekler çözümlenerek sentez yapılması sağlanmalıdır.
 Sorun çözdürülmelidir.
 Ev ödevleri ve alıĢtırmalar verilmelidir.
 Ezberlemeden çok anlamlandırmaya dayalı testler çözdürülmelidir.

f- Unutma
1. Kullanılmama yüzünden silinme: Kullanılmama yüzünden ileri gelen bir unutmanın önlenebilmesi için,
öğrenilenlerin kullanılması gerekir.
2. Bastırma: ĠĢimize gelmeyen olay ve nesneleri bilinç altımızda bastırarak unutmak. Ör: Öğrencilerin kopya
çekmesine izin vermeyen bir öğretmenin, öğrenciliğinde çektiği kopyaları hatırlamak istememesi,
3. Sızan kova hipotezi: Yeni yaĢantılar edindikçe eski yaĢantıların unutulması
4. Ket vurma
a- Geriye ket vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin, eski öğrenilenleri unutturmasıdır. Ör: Yeni edinilen
arkadaĢlıkların, önceki arkadaĢlıkları unutturması gibi….
b- İleriye Ket vurma: Önceden öğrenilmiĢ bilgilerin yeni öğrenilenleri unutturmasıdır. Ör.: Önceki hesap
iĢlem Ģifresinin yeni Ģifreyi unutturması ….
A) Ket vurma, özellikle iki öğrenme malzemesi birbirine biraz benzediğinde ortaya çıkar.
B) Ġki öğrenme malzemesi birbirlerine hiç benzemediklerinde veya çok benzediklerinde ket vurmanın çok az
olduğu veya hiç olmadığı görülmektedir.
C) Ket vurmayı önlemenin yolu, iki öğrenme arasında zihni dinlendirmek, gerekiyorsa uyumaktır.
D) Ket vurma ihtimali olan konular birbirine yakın zamanlarda öğrenmemeye çalıĢılmalıdır.

g- Hatırlama (geri getirme)


 Geri getirme USBden, bilginin aranıp bulunarak etkin duruma getirilmesidir.
 Hatırlamadaki önemli bir etken, bireylerin yeteneklerindeki ayrılıklardır.
 Bireyin tutumu hatırlamada önemli bir rol oynar. Bireyin öğrenme ve öğrendiği Ģeyi anımsama isteği akılda
tutmayı kolaylaĢtırır.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 6
 Öğretim sürecinde iyi örgütlenmiĢ materyalin kullanılması, bilgilerin kodlanmasını ve hatırlanmasını
kolaylaĢtırır.

B ) Öğrenme Stratejileri
Tekrar Stratejileri:
 Bilginin USBye daha uygun iĢlenmesine yardım eder.
 Ezber için kullanılır.
Anlamlandırmayı Arttıran stratejiler:
 Bilginin USBye çağrıĢımsal basamaklara dayanılarak aktarılması
 Özetleme, not alma
 Anlamlandırmada Ģu stratejiler ön plana çıkar. Soru sorma-not alma-özetleme
 Özetleme, öğrencinin anlamlı okumasını, önemli düşünceleri benimsemesini ve kendi cümleleriyle içeriği
oluşturmasını sağlar.
Özetleme Basamakları
 Metindeki önemsiz bilgiyi çıkarmak
 Ana düĢünceyi belirlemek
 Ana düĢünceyi kendi cümleleriyle yeniden anlatmak
 Metnin ana fikirleriyle yardımcı fikirlerini anlamı bozmadan bütünleĢtirmek.

Bilgiyi ĠĢleme Kuramının Eğitime Yansıması


 Öğretmen öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar etmeli
 Önemli yerler vurgulanarak, önemli ile önemsizi ayırt edebilmeli
 Dikkat çekici sorular sorulmalı
 Konuya ve öğrenci yaĢına uygun strateji seçilmeli
 Etkili not alma öğretilmeli
 ġekil, grafik, tablo gibi yollarla bilgiyi farklı Ģekillerde örgütlemeli, öğrencilere model olmalı
 Öğrencilerin konuyla ilgili bilgileri yoklanarak, yeni bilgilerle iliĢkilendirmesi sağlanmalı

KEġĠF YOLUYLA ÖĞRENME (Jerome BRUNER)

 BiliĢsel yaklaĢıma göre öğrenme, bireyin yaĢantılarına ve oluĢturduğu algılara dayalı olarak konuya iliĢkin bir
anlayıĢ geliĢtirmesidir.
 Öğretim, çeĢitli konu-materyal düzenlemeleriyle bireyin uygun zihinsel bir yapı oluĢturmasını ve bu yapıya
uygun bir anlayıĢ geliĢtirmesini sağlamaktır.
Ġlkeleri
 Güdülenme İlkesi:
 Bütün çocuklarda öğrenme isteği vardır. Bu isteğin desteklenmesi güdülenmeyi oluĢturur.
 DıĢsal güdülenme belirli eylemlerin tekrarlanmasında etkili olurken, içsel güdülenme öğrenmede sürekliliği
sağlar.
Ġçsel güdülenmeyi sağlayan 3 ana etken
 Merak
 BaĢarma isteği
 BaĢkalarıyla birlikte olma eğilimi
 Öğrenmeye iliĢkin seçeneklerin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
 Birinci aĢama, öğrencinin merakını canlı tutmaktır. Ġkinci aĢama uzun bir öğrenme sürecinde olan öğrencilerin
desteklenmesidir. Üçüncü aĢama ise bilginin elde edilmesi için çaba ve etkinliklerin yönlendirilmesidir.
 Yapı ilkesi
 Herhangi bir durum, problem yada bilgi bütünü öğrencinin anlayabileceği Ģekilde, basitleĢtirilerek
sunulmasıdır.
 Sıra ilkesi
 Zihinsel geliĢme, basitten karmaĢığa doğru bir sıra izler. Bu yüzden konularında bu sıraya uygun sunulması
gerekmektedir.
 Pekiştirme ilkesi
 Öğrenmede baĢarı pekiĢtirmeye bağlıdır.

ANLAMLI ÖĞRENME (Ausubel)

 Anlam varolan kavramlarla yeni öğrenilen materyal arasında iliĢki kurmayı içerir.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 7
 Ausubel insanların kendilerine sunulanları anlayarak öğrendiklerini savunur. Buna göre, anlamlı öğrenme
yaklaĢımında, bilgilerin öğrencilere sunularak öğretilmesi esas alınır.
Ġki tür öğrenme vardır.
 Birincisi ezbere, yani hiçbir anlam taĢımayan öğrenmedir. Diğeri ise anlamlılıktır. Ezberlenerek öğrenilen
Ģeyler bellekte uzun süre kalmamakta, kısa sürede kaybolmaktadır. Oysa anlamlı öğrenme, bilgilerin USBde
kalıcılığını sağlamaktadır.
Temel Kavramlar
 Algılama ve kavrama: Algılama ve kavrama sözel uyarıcılarla ilgilidir. Ġlk aĢamada öğrenci iletiyi algılar,
ikinci aĢamada da algıladığını anlar.
 Organize edici bilgi: Anlamlı öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için yeni bilgilerle eski bilgilerin arasında, bir
uyumun olması gerekir. Bunun içinde kavram, ilke, genelleme yada kural gibi bir örgütleyici olmalıdır.
 Güdüleme: Ausubel güdülenme için dıĢ etkenlerin zorunlu olmadığına inanır.(diğerlerinden farkı).
GüdülenmemiĢ bir öğrenci olduğu zaman bile öğretime geçilmesini savunur. Güdülenme il amaç aynı Ģeylerdir.
 Transfer: ÖğrenilmiĢ olan bilgilerle öğrenilecek bilgiler arasında iliĢki yada benzerlik varsa transferde
olanaklıdır.
 Unutma: Ausubel’e göre, insan beyni, yeni gelen bilgilere yer açmak amacıyla biliĢsel alandaki gereksiz Ģeyleri
eleyerek unutma eğilimi göstermektedir.

PIAGET ve ÖĞRENME KONUSU

 Piaget’e göre öğrenme biyolojik olgunlaĢmaya bağlı zihinsel yapıların bir ürünüdür. Yani, öğrenmeyle zihinsel
geliĢme aynı Ģeydir.
 “Edilgin zihin” “dinleyici öğrenci” kavramlarının yerine “etkin zihin” “atılgan öğrenci-araĢtırıcı öğretmen” ve
çok sık kullandığı “aktif okul” kavramlarını geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır.
 Öğretmenin görevi ders vermek, ders anlatmak değil, gözlem yapmak ve sorular yöneltmektir.
 Konuların özünün değil, veriliĢ biçiminin önemli olduğunu savunmuĢtur.
 Uzun süre hatırlanabilen, kalıcı öğrenmeler pekiĢtirmeye değil, özgün yeniden yapılanmaya dayanan
tekrarlardır.

Bilişsel Öğrenme Kuramının Eğitime Uygulanması


 Öğrenciler etkin bilgi izleyicileridir.
 Öğrencinin bilgisi bilişsel gelişmesini etkiler.
 Öğrenme, konunun anlamlı ve öğrenciye uygun olmasına bağlıdır.
 Öğrencilerin nasıl öğrendikleri en az ne öğrendikleri kadar önemlidir.
 Bilişsel süreçlerin otomatikleşmesi tekrara bağlıdır.
 Bilinç üstü süreçler yol göstermekle gelişebilir.
 Uzun süreli ve etkili güdülenme içsel güdülenmedir.

RALPH TYLER’IN PROGRAM GELĠġTĠRME ÇALIġMASI

Süreklilik ilkesi: Öğrenme yaĢantılarını düzenlerken aĢamalı tekrara yer verilmelidir. Yani, beceri ve kavramların
tekrar tekrar hatırlatılması ve sürekli olarak kullanılması sürekliliği sağlar.
Sıralama ilkesi: Eğitim programlarında öğrenme yaĢantılarının düzenlenmesi sıralı bir geliĢim içermeli ve her yeni
yaĢantı bir öncekinin üzerine inĢa edilmelidir.
BütünleĢtirme ilkesi: Eğitim programında yer alan öğrenme yaĢantılarını programın diğer öğeleriyle de iliĢkili
olmalıdır; böylece yatay bir iliĢki kurulmalıdır.

B – DAVRANIġÇI ÖĞRENME KURAMLARI


Davranışçılık:
 zihinsel süreçler yerine gözlenebilen davranıĢlardaki değiĢikliklere odaklanır.
 Öğrenme organizmanın davranıĢındaki değiĢikliklerdir.
 Organizma terimi hem insanlar hem hayvanlar için kullanılır.
 Verilen uyarıcıya doğru tepki gösterilmiĢse, öğrenme gerçekleĢmiĢtir.
 Ġnsan zihnin doğduğunda boĢ bir levha olduğunu kabul eder.
 DavranıĢçı kuramların odak noktası, bireyin ne düĢündüğü değil, ne yaptığıdır.
Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 8
. KLASĠK ( TEPKĠSEL ) KOġULLANMA (ĠVAN PAVLOV) .

1.adım: zil (nötr uyarıcı) …………tepki yok


Uyarıcı organizmada belirli bir tepkiye yol açmıyorsa, nötr uyarıcıdır.
2.adım: zil ( nötr uyarıcı) + et (Ģartsız uyarıcı)…………..salya ( Ģartsız tepki)
Uyarıcı, eğer herhangi bir geçmiĢ yaĢantı Ģartı olmadan, organizmada belli bir tepkiye yol açıyorsa Ģartsız uyarıcı,
gösterilen tepkiye Ģartsız tepki denir.
3.adım: zil ( Ģartlı uyarıcı)………………salya (Ģartlı tepki)
2.adım ne kadar çok tekrar edilirse, koĢullanma o kadar güçlü olur. KoĢullanma gerçekleĢtiğinde zil sesi Ģartlı bir
uyarıcıdır.

 KoĢulsuz uyarıcıdan önce verilen koĢullu uyarıcı, koĢulsuz uyarıcının geleceğinin habercisidir.
 Klasik koĢullanma duygularının kazanılmasında da etkilidir.

KoĢullanma ile ilgili kavramlar


Genelleme: KoĢullu uyarıcıya fiziksel yada anlam bakımından benzer uyarıcılara da koĢullu tepki göstermesidir.
Ör: her türlü zil sesinde salya akıtması
Ayırt etme: Genellemenin tersidir. Ayırt etme, organizmanın iki uyarıcı arasındaki benzemeyen özellikleri fark
etmesiyle gerçekleĢir. Ör: zil sesine et verilip, çıngırak sesine elektrik Ģoku verilmesi
Sönme: ġartsız uyarıcının ortadan kalkmasıdır. Köpek salya tepkisini et beklentisi ile vermektedir. Köpeğin bu
beklentisinin boĢa çıkması sönmeye neden olur.
 Bir süre sonra koĢullu uyarıcının tekrar verilmesi sonucu, koĢullu tepkinin de kendiliğinden geri geldiği
görülür. Buna kendiliğinden geri gelme denir.
Karşı koşullanma (bastırma): Bir bakıma ödülün kaldırılıp yerine ceza verilmesidir. Zil çaldığında et yerine
elektrik Ģoku verildiğinde bastırma yöntemi uygulanmıĢ olur. Korku koşullanması meydana gelir.
Bitişiklik: Uyarıcılar arasındaki zaman çok önemlidir. Uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü, koĢullu ve koĢulsuz
uyarıcının ne sıklıkta ve ne yakınlıkta verildiğidir.
Pekiştirme: Klasik koĢullanmada pekiĢtireç koĢulsuz uyarıcıdır.

Klasik koşullanmayı etkileyen faktörler


1. Nötr Ve Koşulsuz Uyarıcıyı Eşleştirme
Klasik koĢullanmanın gerçekleĢmesi için nötr bir uyarıcının, koĢulsuz bir uyarıcı ile eĢleĢtirilmesi gerekir. Zil sesi
ve eti birleĢtirmek
2. Koşullu Ve Koşulsuz Uyarıcı Arasındaki Aralık
KoĢulsuz uyarıcı nötr uyarıcının hemen arkasından verilmelidir. Uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü, koĢullu ve
koĢulsuz uyarıcının ne sıklıkta ve ne yakınlıkta verildiğine bağlıdır.
3. Koşullu Uyarıcı Sayısı
Ġlk koĢullu uyarıcıya daha kuvvetli koĢullanma sağlanırken, koĢullu uyarıcı sayısı arttıkça, tepkinin kuvveti
azalmaktadır.
4. Tekrar Sayısı
KoĢullu ve koĢulsuz uyarıcı bağının tekrarlanması gerekir. PekiĢtirilmeyen tekrarlar sönmeye yüz tutar.
5. Öğrencinin Özellikleri
Klasik koĢullanma tüm türlerde yada bir türün tüm bireylerinde aynı derecede oluĢmaz. Bireysel özellikler
koĢullanmayı etkiler.
6. Pekiştirme
Klasik koĢullanmada pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Organizma önce pekiĢtireci alır ve bu pekiĢtirece
bağlı olarak tepkide bulunur.

Klasik Koşullanmanın Eğitime Yansıması


KoĢullu Tepkileri Ortadan Kaldırma Yolları
1. Davranışın Sönmesini Bekleme
KoĢullu uyarıcıdan sonra, koĢulsuz uyarıcı verilmezse, bir süre sonra koĢullu tepkinin sönmeye baĢladığı görülür.
Ör: öğretmen söz istemeden konuĢan öğrencileri dinlemezse, bir süre sonra bu davranıĢı söner…..
2. Karşı Koşullanma (Bastırma)
Söndürülmek istenen davranıĢın ortadan kalkmasını hızlandırmak için hoĢ olmayan bir uyarıcıyla karĢılık
verilmesidir. Ör: söz istemeden konuĢma alıĢkanlığı olan bir öğrencinin arka sıralara oturtulması gibi

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 9
A) Ayrıca ; yapılan bir deneyde, köpeğin engelden atlaması için Ģok verilmiĢtir. Köpek kısa sürede engelden
atlamayı ve Ģoktan kurtulmayı öğrenmiĢtir. Ancak köpek engelden atlamayı öğrendiği halde Ģok verilmeye
devam edilmiĢ ve köpek Ģoku engelleyememiĢtir. Bir süre köpek Ģoktan kurtulmaktan vazgeçmiĢ ve
pasifleĢmiĢtir. Burada köpeğin pasifleĢme haline öğrenilmiş çaresizlik denir.
B)Ne yaparsa yapsın, öğretmenin gözünde yaramaz fikrini değiĢtiremeyen öğrenci gibi….
3. Duyarsızlaştırma
Organizmanın belli bir uyaranla sürekli karĢılaĢması sonucunda, giderek o uyarana tepkide bulunmaması halidir.

BĠTĠġĠKLĠK KURAMLARI ve KURAMCILARI

WATSON: (1889-1958)
 Klasik koĢullanmayı, insanın refleksif olmayan karmaĢık davranıĢların öğretilmesinde de kullanılabilecek
temel bir yapı olarak görmüĢtür. Bütün davranıĢların klasik koĢullanma yoluyla öğrenilebileceğini
savunmuĢtur.
 Watson’a göre konuĢma boğaz kaslarının hareketleri, düĢünme sessiz konuĢma, duygulanma ise organlardaki
kas hareketleridir.
 DavranıĢlar koĢullanma yoluyla öğrenilir. DavranıĢların baĢlangıç noktasını refleks olarak kabul eder.
 Bir ayağın üzerinde bedenin ağırlığını hissetmek, beden ağırlığını diğer ayağa aktarmak için uyarıcı etki yapar.
Bir süre sonra ayağın ileri atılması tepkisiyle biter.
Bağ ilkesi: Her tepki kendisinden sonra gelen tepki için koĢullu uyarıcı görevi yapar. Bu sayede uyarıcı-tepki
bağları zinciri oluĢur.
Sıklık ilkesi: Belli bir uyarıcıya karĢı daha sık gösterilen bir tepkinin, aynı uyarıcıyla karĢılaĢıldığında gösterilme
olasılığının fazla olmasıdır.
Tekrar ilkesi: Belli bir uyarıcıya karĢı yapılan en son davranıĢın, uyarıcı tekrar verildiği zaman, ortaya çıkma
olasılığının daha yüksek olmasıdır.

Eğitime Yansıması
 KoĢullanmanın pekiĢtirmeye bağlı olmadığına inanmaktadır.
 Watson’a göre öğrenme, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların birbirine çok yakın zamanlarda verildiğinde meydana
gelir.
 Ayrıca bu uyarıcılar ne kadar sık birlikte verilirse, aralarındaki iliĢkide o kadar güçlenmektedir.
 Sistematik duyarsızlaĢtırma uygulamasının öncülerindendir.

EDWIN RAY GUTHRIE (1886-1959)


 BitiĢiklik Ġlkesi: Uyarıcı ile tepkinin birbirine bağlanması öğrenmenin temelini oluĢturur. Öğrenme uygun bir
tepki ve uygun bir uyaranla çağrıĢım yaptığı zaman oluĢur.
 Öğrenmenin sadece bitiĢiklik yasasıyla açıklanabileceğini savunmuĢtur. Guthrie’nin bitiĢikliği uyarı-tepki
bitiĢikliğidir.
 Yapılan tekrarlar bağın gücünü arttırmaz, çünkü öğrenme uyarıcı ile tepki arasındaki ilk eĢleĢmeden sonra
tamamlanır. (tek deneme)
 Ayrıca guthrie’ye göre; organizma belli bir durum karĢısında son olarak hangi davranıĢı göstermiĢse, aynı
durumla tekrar karĢılaĢtığında aynı davranıĢı gösterme eğilimindedir. (sonunculuk ilkesi)
 Ceza; cezalandırılan davranıĢın zıttı olan bir davranıĢı meydana getirmelidir.

AlıĢkanlıkları yok etme yöntemleri


Eşik Yöntemi: Ġstenmeyen davranıĢı meydana getiren uyarıcı azar azar ve uzun sürede yavaĢ yavaĢ verilmeli;
böylece istenmeyen davranıĢın meydana gelmesi önlenerek, istenen davranıĢın yapılması sağlanır. Ör: Bütün bir
zeytini acı diye yemeyen çocuğa, zeytini küçük paçalar halinde yedirmek.
Bıktırma Yöntemi: Tüm uyarıcılar, birey istenmeyen tepkiyi yapmaktan yoruluncaya kadar verilir. Ör: Sürekli
kibritle oynayan çocuğun önüne bir sürü kibrit verip, yoruluncaya kadar yakmaya zorlamak
Zıt Tepki Yöntemi: Bu yöntemde istenmeyen davranıĢı meydana getiren uyarıcı ile birlikte, ona zıt olan onunla
rekabet edebilecek istenen davranıĢı meydana getiren uyarıcı sunulur. Ör: Kediden korkan çocuğa annenin kedi
hediye etmesi. Kedi korku yaratan, anne ise güven duyulan uyarıcıdır.

Alışkanlığı Bastırma:
 Birey istenmeyen davranıĢı meydana getiren uyarıcıdan uzak tutulur.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 10
Eğitimde Transfer:
 Öğrencilerin en üst düzeyde baĢarı gösterebilmeleri için öğrendikleri ve test edildikleri ortamın koĢullarının
aynı olması gerektiğini savunur.
 Guthrie’ye göre öğrenci öğretmenin anlattıklarından yada kitaplardan öğrenemez. Öğrenci, öğrenilecek Ģeyi
yapmalıdır.

Eğitime Yansıması
 Guthrie tüm öğrenmeleri uyarıcı-tepki bitiĢikliğiyle açıkladığı için, öncelikle hangi tepkilerin kazandırılacağı
belirlenmeli ki, bu tepkileri oluĢturacak uyarıcılar düzenleyebilelim.
 Öğretme-öğrenme ortamı düzenlenirken, öğrencilere verilecek uyarıcıların, öğrencinin dikkatini çekerek
beklenen tepkiyi yapmasını sağlayacak nitelikte olması gerekir. Guthrie buna “dikkat edilen Ģey, yapılan Ģey
için iĢaret haline gelir.” DemiĢtir.
 Öğretimin düzenlenmesinde, öğrencinin öğrenmeye karĢı ihtiyaç duymasını sağlamak önemlidir.
 Öğretme-öğrenme ortamında yaparak yaĢayarak öğrenme önemlidir.

BAĞLAġIMCILIK KURAMI

EDWARD LEE THORNDIKE (1874-1949)


 Organizma amaca ulaĢmak için bir takım tepkilerde bulunur. Bu tepkilerden biri rastlantısal olarak
organizmanın amaca ulaĢmasını sağlar. Bundan sonra amaca götürmeyen tepkiler terk edilirken, amaca
götürenlerin tekrarlanma olasılığı artar.
 BağlaĢımcılık iki uyarıcının aynı anda tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla iki uyarıcının bitiĢik duruma gelmesi ve
birinin diğerini hatılatmasıdır.
 Uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını savunur.
 Öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma öğrenmesidir. Daha sonra buna seçme-bağlama yoluyla öğrenme
adını vermiĢtir.
 Bireye haza veren ve sonuca götüren davranıĢ kalıcı olur.
 Thorndike’a göre öğrenme, büyük atlamalardan çok, küçük sistemli adımlarla meydana gelir.
 Not : Klasik koşullanma fikrini ilk ortaya atan Thorndike olmuştur.

Temel kanunlar.
Hazır bulunuşluk Kanunu:
 KiĢi etkinlik göstermeye hazırsa, etkinliği yapması mutluluk verir.
 KiĢi etkinlik göstermeye hazırsa, fakat etkinliği yapmasına izin verilmezse, bu durum bireyde kızgınlık yaratır.
 KiĢi etkinlik yapmaya hazır değil ve etkinlik yapmaya zorlanıyorsa kızgınlık duyar.

Tekrar Kanunu:
 Sadece tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi, kullanmamada bağın gücünü azaltmaz.
 Bununla birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol
açabilir.
 Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun değildir.

Etki Kanunu:
 Uyarıcıya karĢı yapılan tepki, haz verici bir durum yaratırsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artar.
Ancak tepki tatmin edici bir sonuç yaratmazsa, yani cezalandırılırsa bağın gücüne hiçbir etkisi olmaz.
1930’dan sonra Thorndike’nin Öğrenme Kuramı
Etkinin Yayılması
 PekiĢtirmenin etkisi, doğru davranıĢla yan yana yer alan davranıĢa da yayılır.
 PekiĢtirme doğru davranıĢın tekrar edilme olasılığını arttırır ancak cezalandırılan davranıĢın tekrar edilme
olasılığını azaltmaz.
Ait Olma
 Uyarıcı durumda yer alan iki öğe birbirine ait ise, çağrıĢım olmakta, ancak bitiĢik olarak bulunan fakat birbirine
ait olmayan öğeler arasında çağrıĢım meydana gelmemektedir. Ör: Zeynep öğretmen. (ait) Ahmet
iyi bir öğrencidir. (ait değil)
 Tepkinin meydana getirdiği etki, organizmanın ihtiyaçları ile ilgili ise, öğrenme daha etkilidir.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 11
Çağrışımsal Zıtlık
 Belirli uyarıcı tepki bağlarının yerine genel ilkeler öğrenilirse, bireyler her iki yönde de aynı kolaylıkla
performans gösterirler.

EDĠMSEL KOġULLANMA (SKĠNNER) .

 DavranıĢın arkasından davranıĢı biçimlendirici uyarıcı verilerek yapılan koĢullanmadır. Ör: kutu içindeki
farenin, yaptığı hareketlerinden birinde pedala bastığında kutunun içine yiyecek verildiğini çözmesi ve
acıktığında pedala basması
 Klasik koĢullanmadan farklı olarak bilinçli ve kasıtlı hareketlerle ilgilidir.
 Edimsel koĢullanma büyük ölçüde Thorndike’nin etki yasasından kaynaklanmıĢtır.
Edimsel koşullanma ilkeleri
 Skinner davranıĢın tekrarlanmasını, davranıĢı izleyen pekiĢtirme yada cezanın sağladığını düĢünmektedir.
 Bir davranıĢın pekiĢtirilmesi, tekrar gösterilme ihtimalini arttırır.
 DavranıĢın biçimlendirilmesinde, kullanılan pekiĢtireç organizmanın gereksinimlerine uygun olmalıdır.
 DavranıĢ ile davranıĢa verilen tepki arasındaki süre edimsel koĢullanmayı etkiler.
 Edimsel koĢullanmada birey daha etkindir, çünkü tüm davranıĢları çevrenin etkisiyle Ģekillendirir.

Klasik Ve Edimsel Koşullanmanın Farkları


 Klasik de organizma oldukça pasiftir. Edimselde ise organizmanın aktivitesi vardır.
 Klasik de tepkiye neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, edimsel de belirgin değildir.
 Klasik koĢullanma refleksif davranıĢlarla, edimsel koĢullanma ise bilinçli ve kasıtlı davranıĢlarla ilgilenir.
 Klasik koĢullanmada ………….uyarı – tepki
Edimsel koĢullanmada ………….tepki – uyarı …………… bağı oluĢmaktadır.

Edimsel Koşullanmayla İlgili Kavramlar


Biçimlendirme: amaca yönelmeyi ifade eden davranıĢların pekiĢtirilmesi. Yani istenen bir davranıĢ ortaya
çıkmadığında, alt düzey davranıĢlara doğru inilmesi, ve o davranıĢın pekiĢtirilmesidir.
Zamanlama: koĢullanmanın kısa bir süre içerisinde gerçekleĢmesi
Kaçınma koşullanması: kaçınma, durum ortaya çıkmadan durumdan uzaklaĢmayı ifade eder. Kaçmadan farkı
budur. Kaçma, durum ortaya çıktıktan sonra uzaklaĢma. Kaçınma koĢullanması kendi kendini pekiĢtiren bir
Ģartlanmadır. Sistematik duyarsızlaĢtırma gibi tekniklerle ortadan kalkar.
Sistematik duyarsızlaştırma: korku tedavisinde kullanılır. KiĢinin korktuğu uyarıcı ile kendisini korkutmayacak
derecede karĢı karĢıya getirilmesidir. YavaĢ yavaĢ bu derece arttırılır.
Sönme: öğrenilen davranıĢların uzun süre pekiĢtirilmemesi. Sönmenin hızlanması cezaya bağlıdır.
Genelleme: belli bir uyarıcı ile ortaya çıkan davranıĢ pekiĢtirildiğinde, organizma bu uyarıcıya benzer uyarıcılara
da aynı davranıĢı gösterir. Buna uyarıcı genellemesi denir.
Ayırt etme: pekiĢtirilen uyarıcılara gösterilen tepkinin, pekiĢtirilmeyenlere gösterilmemesidir.
Pekiştirme: bir tepkinin iç veya dıĢ etkenlerle kuvvetlendirilmesidir.

1-Pekiştirme Çeşitleri
Olumlu pekiştirme: (ödül) _ organizmanın içinde bulunduğu duruma hoĢ bir uyarıcının eklenmesini ifade eder.
Doğru cevap için aferin denmesi……
Olumsuz pekiştirme: _ hoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılarak davranıĢın yapılma sıklığı arttırılır. BaĢ ağrısı
için ilaç kullanma
Ayrıca;
PekiĢtirmeme: organizmanın davranıĢının görmezden gelinerek, bir süre sonra sönmesinin beklenmesi
Cezalandırma : istendik olmayan davranıĢlar için, organizmayı rahatsız edici uyarıcı ile karĢı karĢıya getirmek (
I.tür ceza ) yada hoĢ bir uyarıcıdan mahrum bırakmak (II.tür ceza)
 I.tür cezada çocuğun dövülmesi, azarlanması
 II.tür cezada çocuktan sevgiyi esirgeme, çocuğun teneffüse çıkarılmaması
NOT: Olumsu pekiĢtirmede, olumsuz durumdan kurtulmak bireyin kontrolündedir. Cezada ise değil.
Birincil ve ikincil pekiştireçler
1. Birincil pekiĢtireçler, temel biyolojik ihtiyaçları tatmin eden yada yaĢamı tehdit eden doğal pekiĢtireçlerdir.
 Yiyecek, su --------------- birincil olumlu pekiĢtireç
 Elektrik Ģoku -------------- birincil olumsuz pekiĢtireç
2. Ġkincil pekiĢtireçler, birincil pekiĢtireçlerle eĢleĢtirilerek pekiĢtirme gücü kazanan nötr uyarıcılardır.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 12
 Gülümseme, para verme, değer verme----------------ikincil olumlu pekiĢtireç
 Sinirli bakıĢlar, kızgın ses tonu---------------------- ikincil olumsuz pekiĢtireç

Premack İlkesi
Buna göre yapılma olasılığı yüksek davranıĢ, yapılma olasılığı az olan davranıĢı güçlendirir.
ÖR: “ıspanak yersen, dondurma yiyebilirsin”
Ispanak_ düĢük olasılıklı dav.
Dondurma_ yüksek olasılıklı dav.
 Öğrencilerin hangi davranıĢı çok sık, hangilerini az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın
daha önce yaptırılması gerekir.
Simgesel Ödülle Pekiştirme
 Bu yöntemde olumlu bir davranıĢtan sonra çocuğa, Ģeker, oyuncak, sokağa çıkma gibi doğrudan doğruya
ihtiyacını karĢılayacak bir ödül yerine, yıldız, puan yada kupon verilmesidir.

2-PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ

a) Aralıksız PekiĢtirme: Yapılan her davranıĢın pekiĢtirilmesidir. Birey yeni bir davranıĢ kazanırken etkilidir.
Ancak bir süre sonra etkisini yitirmeye baĢlar.
b) Aralıklı PekiĢtirme: ikiye ayrılır.
1) Zaman Aralıklı PekiĢtirme :
 Sabit zaman aralıklı pekiştirme : PekiĢtireçler belli aralıklarla verilir. PekiĢtirecin ne zaman verileceği birey
tarafından tahmin edilir. Memur maaşı, vize haftası
 Değişken zaman aralıklı pekiştirme : Zaman belli değil, ort. bir zaman belirlenir. Sürekli çalıĢmayı sağlar.
NOT: DavranıĢta yavaĢlama görülmez.
2) Oran Aralıklı PekiĢtirme:
 Sabit oranlı pekiştirme: Belli sayıdaki davranıĢtan sonra pekiĢtireç verilir. Her 5 problemden sonra (+) verme
gibi…..
 Değişken oranlı pekiştirme: DavranıĢ sayısı belli değildir. Ör: 1.pekiĢtireç 3.davranıĢtan sonra, 2.pekiĢtireç 4
davranıĢtan sonra..gibi kumar makineleri, piyango…..
NOT: Tepki daha uzun süre devam eder.
Olumsuz bir davranıĢın ortadan kaldırılması
 Olumsuz pekiştirme: Olumsuz pekiĢtirme ile istenmeyen davranıĢa karĢı, istenilen bir davranıĢın
güçlendirilmesi sağlanabilir.
 Sönmesini bekleme: Kazanılan davranıĢtan sonra pekiĢtirme yapılmayarak davranıĢın sönmesine çalıĢılır.
 Olumsuz davranışın tam tersini pekiştirme:
 Ortamı değiştirme: Ġstenmeyen davranıĢı yapan çocuk yada bu davranıĢa neden olan uyarıcının ortamdan
çekilmesi
 Bıktırma: Yoruluncaya kadar aynı davranıĢı yapmaya zorlamak
 Ceza: Ġstenmeyen davranıĢın baskı altına almasıyla birlikte, yapılması gerekenlerle ilgili bilgi vermez.

Edimsel Koşullanmanın Eğitime Yansıması


 PekiĢtireç, mutlaka doğru davranıĢı takip etmeli.
 Öğrenci pekiĢtireci hangi davranıĢtan sonra aldığını fark etmeli.
 Mümkün olduğunca olumlu pekiĢtireç kullanılmalı.
 Öğrenci özellikleri göz önünde bulundurulmalı. Çünkü pekiĢtirecin değeri öğrenciden öğrenciye değiĢir.
 PekiĢtirecin zamanı önemlidir.

. SĠSTEMATĠK ÖĞRENME KURAMI (Clarck Leonard HULL)(1884-1952) .

A) Hull’ın öğrenme kuramını dürtüyü azaltma yada dürtü belirtilerini azaltma olarak görmek mümkündür.
B) PekiĢtirilen tepkiler öğrenilir. Hull baĢlangıçta pekiĢtirmeyi, öğrenme değiĢkeni olarak ele almasına rağmen,
daha sonra performans değiĢkeni olarak ele almıĢtır.
C) Öğrenmede transferin önemli olduğunu savunur. Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek
yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilebilmektedir.
D) Öğrenme birimi üstündeki sürekli çalıĢmanın, yorgunluğa, yorgunluğunda tepkide bulunmayı engellediğini
savunur. Bu yüzden dinlenme araları verilmelidir.
E) Uyarıcı yoğunluğu ne kadar arttırılırsa, öğrenilen tepkinin ortaya çıkma olasılığı artar.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 13
F) Sonuç olarak öğretme-öğrenme ortamında, öğrenme birimine duyulan ihtiyaç, güdülenme, uyarıcı yoğunluğu,
pekiĢtirilen tepki sayısı, ne kadar arttırılır, yorgunluğun meydana getirdiği engellemelerle, diğer öğrenmeyi
engelleyici faktörlerin etkisi ne kadar azaltılırsa o kadar etkili bir öğrenme meydana gelir.

BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġÇILAR


. SOSYAL ÖĞRENME KURAMI (Albert BANDURA)(1925-……) .

 Model alarak öğrenme, gözlem yoluyla öğrenme de denir.


 Gözlem yoluyla öğrenmeyi deneysel olarak açıklamaya çalıĢan ilk kiĢi Thorndike’tır.
 Bandura’nın kuramına en yakın kuram Tolman’ın kuramıdır. Ayrıca güdülenme konusunda da görüĢ birliği
içindedirler.
 Gözlem yoluyla öğrenme ile taklit yoluyla öğrenme birbirinin yerine kullanılamaz. Gözlem taklidi içerebilir
yada içermeyebilir.
 Bandura, insanların çevrelerindeki kiĢilerin davranıĢlarını gözlediklerini, bu gözlemlerden kendileri için uygun
olan davranıĢları kendi yaĢamlarında gösterdiklerini öne sürmüĢtür.

1) Gözlem yoluyla öğrenme süreçleri


 Dikkat : Model alınan davranıĢın öğrenilebilmesi için öncelikle model alınan davranıĢa dikkat edilmesi gerekir.
Dolayısıyla modelin dikkat çekici olması yararlıdır.
 Hatırlama: Öğrenen kiĢi, modelin davranıĢını tekrar edebilmek için, onun yaptıklarını hatırlayabilmelidir.
 Uygulama: Gözlemlerin davranıĢlarda yeniden üretilmesini ifade eder. Bu aĢamada kiĢi pratik uygulama yapar.
Ör: kravat bağlayan birini gözlemleyen kiĢinin kravatı kendisinin bağlaması…..
 Güdüleme yada pekiştirme: Bandura’ya göre birey bir davranıĢı doğrudan yaparak, ödül almak zorunda
değildir. Doğru davranıĢın ödüllendirildiğini gören gözlemci, modelin davranıĢını tekrarlayabilir. PekiĢtireç
öğrenilen davranıĢın performansa dönüĢtürülmesinde harekete geçirici olarak rol oynar.
 Öz yeterlik : Bireyin gelecekte karĢılaĢabileceği zor durumların üstesinden gelmede ne derece baĢarılı
olabileceğine yönelik yargısıdır.

PekiĢtirme üç Ģekilde gerçekleĢir.


 Doğrudan pekiştirme: DıĢ çevre tarafından sağlanır. Bireyin davranıĢ için doğrudan pekiĢtireç almasını
kapsamaktadır. ÖR: öğretmenin, hasta arkadaĢını ziyaret eden öğrencileri kalemle ödüllendirmesi …..
 Dolaylı pekiştirme : Modelin uygun davranıĢlarının pekiĢtirilmesi, gözlemcinin aynı davranıĢı tekrarlama
olasılığını arttırır. ÖR: öğretmenin, derse hazırlıklı gelen öğrencileri ödüllendirmesi, ilgisiz öğrencilerin de
çalıĢmasına sebep olur
 İçsel pekiştirme:Birey kendi hedefleri bakımından baĢarıya ulaĢtığını düĢündüğünde bundan haz duyar. Birey
açısından bu, amaçlarına ulaĢma bakımından kendini güdülemedir. DavranıĢın sürekliliğinde önemli olanda,
bireyin kendini pekiĢtirmesidir.

2) Gözlem Yoluyla Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler


 Gözlemci özellikleri
 Gözlemcinin yeterlikleri ve geliĢim düzeyi öğrenmeyi etkiler.
 Gözlemcinin biliĢsel geliĢim düzeyi ve öz yeterlik algısı dikkat üzerinde etkili olabilmektedir.
 Öğrenen kiĢi model davranıĢa dikkat etmez ve farkına varmazsa öğrenme gerçekleĢmez.
 Modelin özellikleri
 Modelin statüsüdür. Çocuklar genellikle güçlü, yeterli ve prestiji yüksek olan modelleri taklit ederler.
 Modelin davranıĢları kadar görüntüsü de dikkat çekici olabilmektedir.
 Davranış
 Gözlemci, amaca ulaĢtırıcı model davranıĢına daha fazla dikkat eder. Ödülle sonuçlanacak davranıĢlar
gözlemciyi güdüler.
 Model davranıĢ bireyin yeteneklerinin çok altında ise dikkat çekmeyebilir.

3) Gözlem Yoluyla Öğrenmenin Davranışa etkisi

a) Model alma yoluyla öğrenme etkisi: Bir modelin davranıĢını gözleme yoluyla yeni davranıĢlar öğrenebilir.
b)Engelleyici – destekleyici etki: Gözlemcinin aynı davranıĢı yapan bir modelin cezalandırıldığını görerek,
davranıĢlarını bastırmasıdır. Ör: parmak kaldırmadan söze giren öğrenciye öğretmen kızarsa, diğerleri tırsar ve

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 14
parmak kaldırmadan konuĢmaktan çekinirler.(engelleyici etkiye örnek).. Makyaj yapan bir öğrenci bunun için ikaz
almazsa, diğer öğrencilerde gaza gelir ve makyaj yapmak için güdülenir. Bu durum destekleyici etki oluĢturur.
c) Tepkiyi kolaylaştırıcı etki: Modelin davranıĢı, gözlemcinin daha önceden kazandığı bir davranıĢın ortaya
çıkmasını kolaylaĢtırır. Ör: Bir konuĢma sırasında bir kiĢi alkıĢlamaya baĢlarsa, büyük olasılıkla diğerleri de ona
katılır.
d) Çevreye ilgiyi arttırıcı etki: Bu etki, gözlemcinin dikkatini modelin çevresindeki bir nesneye yöneltmesini
sağlamaktadır. Gözlemcinin bir nesneyi kullanması gerektiğinde, o büyük olasılıkla modelin kullandığı nesneyi
seçmektedir.
e) Duygu yoğunlaştırıcı etki: Bu etki, modelin duygularının gözlemcinin duygularında yarattığı değiĢikliklerdir.
Modelle, gözlemcinin yaĢadığı duygu yoğunluğu ve niteliği aynı olmayabilir.

Okulda Gözlem Yoluyla Öğrenmenin Yeri ve Önemi


 Öğretmen öğrenciler için uygun modelleri seçmeli, kendileri de kazandırmak istedikleri davranıĢlara model
olmalıdır.
 Model alınacak davranıĢlar öğrenci durumuna uygun olmalıdır.
 Öğretmen en çok model alınan kiĢilerden biridir.
 Doğru davranıĢlar pekiĢtirilmeli, hoĢ olmayan davranıĢlar uyarılmalı
 Öğretmenlerin temel amacı öğrencilerin öz yeterlik algılarını geliĢtirmek olmalıdır.

. ĠġARET – GESTALT KURAMI (Edward Chace TOLMAN)(1886-1959) .

A) Tolman’ın kuramında özellikle amaç, dürtü ve güdülenme kavramları üzerinde durulmuĢtur.


B) Tolman’a davranıĢ amaca yönelikse organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma çabasını sürdürür.
C) Tolman’a göre güdülenme, algısal vurgulayıcı olarak önem taĢır ve organizmanın çevrede dikkat edeceği
olayları belirler.
D) Tolman’a göre öğrenme, çevreyi keĢfetme sürecidir.
E) Kazandırılacak davranıĢın bir anlam bütünlüğü olmalıdır. DavranıĢ çok küçük hareket parçalarına
ayrıĢtırıldığında anlamını kaybeder.
F) Organizma, yapacağı davranıĢ sonucunda bir ödül beklentisine sahiptir.

_________________HÜMANĠSTĠK PSĠKOLOJĠ_______________________

GESTALT KURAMI: (WERTHEĠMER)


 Bütün, parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalara ayrıĢtırarak değil, bütünlük içinde
algılar.
A) Gestalt kuram Wertheimer tarafından baĢlatılmakla birlikte, ilkeleri Wertheimer, Köhler, Koffka tarafından
geliĢtirilmiĢtir.
B) Gestalt yaklaĢım, bütüncü, büyük (molar), öznel, doğuĢtancı; DavranıĢçı yaklaĢım ise atomcu, moleküler,
nesnel, çevreci ve davranıĢçıdır.
C) Bir objenin değiĢik koĢullar altında aynı biçimde görülmesine, algılanmasına algısal değiĢmezlik denir.
D) Gestalt kuramcılarına göre birey, bütünü parçalarına ayrıĢtırarak değil, anlamlı örgütlenmiĢ bütünler halinde
algılar.
Algılama yasaları
1. şekil-zemin ilişkisi: ġekil zeminden daha dikkat çekici, daha çarpıcı özelliklere sahiptir.
2. yakınlık yasası: Bir alanda birbirine daha yakın olan nesneler birlikte algılanır.
3. benzerlik yasası: Birbirine benzer maddeler gruplanarak algılama eğilimindedir.
4. tamamlama yasası: Tamamı görülmeyen, daha bütün olmayan nesneler bütünmüĢ gibi algılanır. Kitap okurken
kelimelerde eksik harf olsa bile, düzgün okuruz.
5. devamlılık yasası: Aynı yönde giden birimler ve çizgiler birbiriyle iliĢkili algılanmaktadır.
6. basitlik yasası: Birey basit Ģekilleri, karmaĢık Ģekillerden daha kolay algılar.

Pragnanz Yasası: Her psikolojik olay tam, bütün ve basit olma eğilimindedir.
ĠHTĠYAÇ KURAMI ( MASLOW)
 Maslow’a göre bireyin güdülenmesinin temelinde gereksinimler vardır.
 Maslow insanların gereksinimlerini önem sırasına dizerek gereksinimler hiyerarĢisi oluĢturmuĢtur.
 Ġnsanlar önce temel gereksinimlerini, daha sonra üst düzey gereksinimlerini karĢılamaya güdülenmiĢlerdir.

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 15
 Kendini gerçekleĢtirme: Bireyin kendi yeteneklerini sonuna kadar kullanarak istediği yere gelebilme ve
hedeflerine ulaĢabilme isteği ve çabasıdır.

TERÖPATĠK ÖĞRENME KURAMI (ROGERS)


 Terapi bir çeĢit öğrenme kuramıdır ve gerçek; öğrencilerin algılarına dayanır.
 Rogers baĢlangıçta öğrenciyi tümüyle özgür bırakmak yerine derece derece, uyum sağlayabilme düzeyleri ile
orantılı bir artıĢ içinde özgürlük tanımlamasını önerir.
 Öğrenci hangi geliĢim düzeyinde olursa olsun kabul edici ve empatik bir sınıf ortamı sağlandığında, yaĢlarına
uygun düzeyde kendilerini tanırlar ve baĢkalarının duygularına duyarlı olmayı öğrenirler.

YAPILANDIRMACI ÖĞRENME KURAMI .


 Öğrenci merkezlidir.
 Bilgi, öğrenmenin var olan değer yargıları ve yaĢantıları tarafından üretildiği savunulur.
 Öğrenmenin, soru sorma, problem çözme, araĢtırma gibi öğrenci faaliyetleri ile gerçekleĢtirilebileceğini
savunur.
Yapılandırmacı kuramın temel özellikleri
 Öğrencileri, konuya ilgi uyandıran problemlere yöneltmek
 Öğrenmeyi genel kavramlarla yapılandırmak
 Öğrencinin bireysel görüĢlerini ortaya çıkarmak ve ona değer vermek
 Öğretim programını öğrenci görüĢlerine göre yönlendirmek
 Öğrenmelerin değerlendirilmesini, öğretim kapsamında ele almak
Aşamaları
 Dikkat Çekme: Öğrenme görevine odaklanmaları için soru sormak, ilginç bir olay anlatmak
 Keşfetmek: Öğrenci materyal ve öğrenme görevi ile doğrudan etkileĢime girer.
 Açıklamak: Öğrenciler soyut yaĢantıları iletiĢimsel forma dönüĢtürür.
 Bilgiyi Anlamlandırmak: Öğrenciler öğrendikleri kavramı geniĢletmekte, diğer ilgili kavramlarla iliĢki
kurmakta ve bilgisini gerçek yaĢamda kullanmaktadır.
 Değerlendirmek: Değerlendirme devam eden bir süreçtir, öğretim sürecinin her aĢamasında yer alır. Öğretmen
gözlemleri, öğrenci görüĢmeleri, öğrenci dosyaları, proje ve probleme dayalı öğrenme ürünleri gibi….
. NÖROFĠZYOLOJĠK KURAM (Donald Olding HEBB) .
A) Hebb’e göre beynin kendine özgü uyarıcıyı alma, analiz etme, eskilerle karĢılaĢtırma, anlamlandırma, gerekli
bilgiyi yeniden örgütleme, gelecekte kullanılmak üzere bilgiyi saklama gibi iĢlevleri vardır.
B) Ayrıca, genel yeteneğin kalıtımla belirlenmediği, yaĢantı ürünü olduğudur. Hebb genel yeteneği belirlemede
çocuklukta kazanılan yaĢantıların, yetiĢkinlikte kazanılan yaĢantılardan daha etkili olduğunu vurgulamaktadır.
C) Çocukluktaki ilk öğrenmeler, çağrıĢımsal ilkelere göre gerçekleĢir. Hücre kümelerinin oluĢumu için bitiĢikliğe
ve tekrarlara ihtiyaç vardır.
D) YetiĢkinlikteki öğrenmeler ise daha biliĢseldir. Yani çocuklukta oluĢturulan hücre kümelerinin yeniden
organizasyonunu kapsayan iç görüye ve yaratıcılığa dayanan bir öğrenmedir

Daha fazlası www.osskpss.net adresinde. UĞUR YILMAZER (KPSS Eğitim Bilimleri Öğretmeni) 16

You might also like