Professional Documents
Culture Documents
Ağustos 2010
Yıl: 1 Sayı: 10
Hülya Vardarlı
Alican Tonbul
Turan Günara
Hüseyin Tanrıverdi
Kaynaklar Fizikist.Com
Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi, Fizikist.Com sitesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı ve çalışma Fizikist.Com
sitesi yazarlarından izin alınmaksızın kullanılamaz.
TERCİH YAPMAK
04 FİZİK KURALLARI SİL
25 HANİ SOYUN
38
BAŞTAN TÜKENMİŞTİ
Bu yılki tercihler
hakkında öneriler ve Yeni keşifler sonucunda Soyu tükendiği sanılan
yenilikler nelerdir? fizik kuralları değişebilir. primatlar objektiflerde.
MARS’TA
YAŞAM İZİ 34
08 Öğrencilere Tercih Tüyoları 46 Elektronik Burun Geliştirdiler
D
ergimizin bu sayısını çıkacağı tarih itibarı ile tercihlere ayırmaya karar ver-
dik. Özellikle sınava giren tercih kâbusunu yaşayan öğrencilere ve tabii ki
velilere biraz yardımcı olmak adına fizikist.com ekibi olarak bilgilerimizi ve
görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Bir haftalık sürenin bitiminde hep
beraber gördük ki tercih yapmak aslında sınavdan çok daha zor ve önemli.
Tercih yapmak ciddi bir iştir. Meslek seçimi çok düşünmeden, danışmadan ve aceleyle
alınmaması gereken bir karar. Tercih yapacak bir öğrenci kendine bundan on sene
sonra neredeyim, kendimi nerede görmek isterim şeklinde bir soru sormalı. Ve cevabı
kişiyi mutlu edecek bir cevap olmalı. ‘Hayal etmek’ bence sihirli kelime bu…
Hatta o anı yaşarken neler hissettiğini bilmek tercihleri yaparken bize en çok yardımcı
olacak aktivitedir. Hayallerimizi puanlara uydurmakta bizim olgunluğumuzun gösterge-
si olacaktır.
Sonuç belgemizi iyice inceleyip başarı sıramızı öğrendikten hemen sonra 2009 yılında
girmek istediğimiz bölümlere yerleşen öğrencilerin başarı sıralarını kontrol etmeli-
yiz. İstediğimiz mesleği seçmek ve istediğimiz bölüme yerleşmek birinci amacımız
olmalı. Çünkü vereceğimiz karar hayati bir karar ve okumak istemediğimiz bir bölüme
yerleşmek hayatımızdan en iyi ihtimalle bir yılımızı alıp götürecektir. Ve ağırlıklı orta
öğretim başarı puanımızın kırılması da cabası.
Gönül isterdi ki herkes fizik okusun ve herkes etrafına baktığında bir fizikçinin
gördüklerini görsün. Laboratuvarlarda sabahlasın ve ülkenin yeni teknolojilerinin mu-
cidi olsun. Ve fizik okumanın zevkini tatsın...
Eğer çok seviyorsak ve idealist isek o halde fen fakülteleri bizim için ideal. Ama değilse
benim tavsiyem bir sene daha hazırlanarak daha avantajlı meslekler tercih etmeniz.
Farkındalıkta çok önemli. Yaşadığımız ülkenin şartlarını da dikkate alarak yapacağımız
tercihler bizi çok daha iyi yerlere götürecektir. Henüz liseyi bitirmiş öğrencilerin
yaşanmışlıkları da az olduğu için tavsiyeleri dinlemelerinde fayda var düşünüyorum.
İstediğimiz mesleğe karar verdikten sonra tercih listemizde puan aralığını old-
ukça geniş tutalım. Tercih listemizde ilk beş tercihte uçuk davranmak sonrasında
yerleşebileceğimiz yerleri yazmak ve en son tercihlere de eğer açıkta kalmak istemi-
yorsak yine okumak istediğimiz ancak biraz daha mütevazı tercihleri yerleştirmek
uygun olacaktır. Özellikle sayısal okumak isteyen öğrenciler için şanslı bir sene. Çünkü
rakiplerin bir kısmı katsayı avantajından dolayı alan dışı tercihlere yönelecekler. Yine
sayısal alanda dört ayrı puan türünde yapılan tercihlerde öğrencilerin beklentilerinden
yüksek yerler yerleşmelerini sağlayabilir. Bunu göz önünde bulundurarak ilk tercihler-
imizde uçuk davranmalı.
Yine bu sene ilk kez denenen bir yerleştirme olacağından dolayı yaşanacakların bir
muamma olması sebebiyle özellikle son tercihlerde oldukça mütevazı davranılması
konusunda hassas davranılmalı.
Bir diğer önemli nokta ya değinecek olursak tercih sonuçları geldikten sonra
yaşanacaklar. Diyelim ki üniversiteye yerleştik. Üniversiteye yerleştikten sonra
kendimizi mezuniyet sonrasına hazırlamak ve teknolojiye uyum sağlamak yabancı dil
konusunda olabildiğince iyi olmak hedeflerimiz arasında olmalı.
Müberra ALTIN
Öğretmen liseleri, öğrencileri hem üniversiteye hazırlıyor hem de yabancı dil eğitimi
veriyor. Tercih yaparken bazı okulların öğrenim sürelerine dikkat edin. Meslek lise-
lerine katsayıdan dolayı önyargı henüz kırılmış değil. Ama meslek liselerinin iş bulma
noktasında avantajlar sağladığı unutulmamalı.
Tercihler yapılırken göz önüne alınması gereken konulardan biri de tercih edilecek
okulun üniversite başarısı olmalıdır. ÖSYM tarafından yayımlanan 2009 yılı verileri
incelendiğinde yerleştirme oranı en yüksek olan okulların sosyal bilimler liseleri
olduğu görülmektedir.
Öğrencilerin tercih ettiği Anadolu liseleri ise öğrencileri ilgi, yetenek ve başarılarına
göre yükseköğretim programlarına hazırlayan ve yabancı dili belirli seviyede
öğrencilere öğretmeyi amaçlayan okullardır. Bu okullardan mezun olan öğrenciler,
sınavı kazanmaları halinde alanları ile ilgili istedikleri yükseköğretim programlarına
devam edebilmektedir. Anadolu liselerinden her yükseköğretim programına gitmek
mümkündür. Anadolu liselerinde öğrenim süresi 4 (dört) yıldır. Ancak öğretim süresi
hazırlık + 4 yıl olan okulların da olduğu bilinmeli, tercihlerde okulların öğrenim
süreleri göz önüne alınmalıdır.
Zorlu bir sınav dönemi atlatan öğrencilere, Uzmanlar yeni sistem yüzünden
karmaşık hale gelen tercihlerini yapabilmek için mutlaka rehber eşliğinde tercih
yapmalarını öneriyor.
Şu anda vakıf üniversiteleri de dâhil Türkiye’de 130’dan fazla üniversite var. Terci-
hinize yerleştikten sonra değiştirmeniz mümkün olmayacağından bilinçli bir tercih
yapmalı, seçebileceğiniz illerdeki üniversiteleri araştırmalısınız.
Tercih sürecinde karşılaşılan en önemli hatalardan bir tanesi de sadece puana ba-
karak tercihlerin yapılmasıdır.
Tercihler döneminde birçok adayın, yaşadığı ildeki üniversiteleri tercih etme eğilimi
var. Hâlbuki öğrencinin kapasitesi ve yeteneği daha kaliteli bir üniversiteyi kazan-
maya elverişli olabiliyor.
Üniversite tercihleri adaylar için olduğu kadar aileleri için de son derece önemli bir
süreç. Zira çocuklarıyla aynı fikirde olmayan ebeveynler için bu aşama adeta bir
sınav niteliği taşıyacak.
Tercih sürecinde ilk tercihler genelde realite olan tercihleri oluşturur. İlk birkaç terci-
hin puanı alınan puanın üstlerinde olabilir.
Bölümün alan içi veya alan dışı olması, bölümün özellikleri, kontenjan sayıları dikkat
edilecek hususlardandır.
Kazanılsa dahi kayıt olmayı düşünülmeyen programlara tercih listesinde yer ver-
ilmemelidir. Çünkü 2010 sınav sonuçlarına göre bir yükseköğretim programına
(Açıköğretim kontenjansız programları hariç) yerleştirildiğinde (kayıt olsa da olmasa
da) 2011-ÖSYS'de ilgili AOBP 0,15 katsayısı yerine 0,12 ile çarpılacaktır.
Bu da puan kaybı demektir. Tercihlerdeki son birkaç tercih stepne denen, puanı
diğer bölümlere göre düşük, kazanıp rahatlıkla okunabilecek yerler olmalıdır.
Yeni sınav sisteminde oluşan puanlarla, 2009 puanları mukayese edilerek bir yorum
yapmak mümkündür.
Çoğu genç, sınavdaki performansını meslek seçiminin üstünde tutuyor. Bu yıl LYS’ye
giren lise mezunlarına hangi mesleği seçecekleri sorulduğunda üstünde çok fazla
düşünmediklerini gördük. Büyük bir bölümü için sınavda aldıkları puan ve onunla
hangi okullara girebileceği çok daha ön plandaydı. Neyi istedikleri, hangi işi ya-
parlarsa daha mutlu olacakları gündemde değildi. Çünkü sınav dendiğinde kend-
ilerini değil rekabet ettikleri yüzbinlerce genci düşünüyor, buna takılıyorlardı. Oysa
uzmanların üstüne basa basa söylediği şu ki mutlu bir hayat, kişiliğimize uygun
meslek seçimiyle mümkün oluyor. Çünkü günümüzde vaktimizin çoğunu iş yerinde
geçirdiğimiz düşünülürse, gerçekten istediğimiz işi yapmak büyük önem taşıyor.
Bu yıl yeni sistemle sınava giren 784 bin 564 öğrenci için şimdi seçim yapma
zamanı. 26 Temmuz – 6 Ağustos tarihleri arasında öğrencilerin tercih işlemlerini
tamamlamış olması gerekiyor. Lisans Yerleştirme Sınavı’na (LYS) giren öğrenciler
için sınav stresi sona erse de tercih süreci çok büyük önem taşıyor. Doğru tercih
konusunda sürekli uyarılarda bulunan uzmanlar öğrencilere sırf üniversite okumuş
olmak için değil, gerçekten sevdikleri, istedikleri mesleği bulmaları için tercih
yapmalarını tavsiye ediyor. Çünkü dünyada öne çıkan meslekler de sürekli değişiyor.
Kimi bölüm mezunları iş bulamazken, bazı bölümlerden mezun olanlar o yılın en çok
aranan bireyleri olabiliyor. Bu yüzden de tercih yaparken iş bulma imkanı diğerlerine
göre daha yüksek olan bölümler dikkate alınıyor.
YÖK’ün, Bakanlar Kurulu kontenjanından boş bulunan üyeliğine Prof. Dr. Yavuz
Atar’ın seçildiği bildirildi.
Temmuz ayında yapılan DGS’ye 120 bin öğrencinin başvurduğu ifade edildi.
Üç vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak YÖK’e öner-
ilen adaylarla ilgili olarak olumlu görüş bildirilmesine karar verildiği ifade edildi.
Amerika kıtasının yerli halkı olan mayaların oluşturduğu takvim, kendi sis-
temlerine göre 13 Baktunda; miladi takvime göre 21 aralık 2012 de sona
ermektedir.Mayaların Astronomide ileri bir düzeyde olması, insanları farklı
düşüncelere itmiş ve 21 aralık 2012 tarihinde kıyamet kopacak düşüncesine
sürüklemiştir.Kıyamet bir yana farklı düşüncelerde mevcuttur.
Maya Takvimi
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi 1 gün 1 kin’e eşittir. Aynı şekilde 20 kin de
1 Uinal’a eşittir. Takvim 13 Baktunda son bulacaktır.Bu da miladi Takvimde
21 Aralık 2012 ye denk gelmektedir
Birçok çağ atlatan , Aztek ve inka gibi medeniyetlerle birlikte binlerce yıl yaşamıştır
Mayalar.Bilgi birikimleri yazıtlardan açıkça belli olmaktadır.Bazı şehirleri sadece yapıp
belli bür süre kalıp sonra başka yere şehirler inşa etmişlerdir.Mühendisliklerini merdi-
venli piramitlerle kanıtlamış olan bu uygarlık,Takvimiyle hala dünyayı etkilemektedir
Göktaşı Düşecek!
Sonuç Olarak ;
Belki 2012 yılına kadar daha yüzlerce teori ile karşı karşıya geleceğiz.Örneğin Küre-
sel ısınma yok edecek, 3. Dünya savaşı çıkacak gibi.Ama 21 Aralık 2012 Günü her
şey cevabını bulacak sanırım.
Orhan Aydilek
Solucan
Delikleri
E
vren bilinen ve deneylenebilen 4 boyuttan oluşmaktadır. (Teoride 11 boyut).
Evrenin yapısı bir kağıt gibi düşünülürse bu kağıdı bükerek üst kısmıyla alt
kısmını birbirine yakınlaştırabilirsiniz. İşte solucan delikleri 4 boyutlu evrenin
baş noktasıyla uç noktasını bu şekilde yakınlaştırıyor. İşin içinde zaman boyutu da
olduğu için zamanda yolculukta kurt delikleriyle sağlanabiliyor.
Zaman kişiye özeldir ve kişiyle birlikte yaşadığı ortama bağlı olarak değişir.
Örneğin ben Marsta yaşıyorsam, Satürn’de yaşayan biriyle zamanım aynı ilerle-
mez. (Satürn Gaz kütleli gezegen fakat varsayımda bulunuyorum) Bunun sebebi
Satürn’ün kütlesinin, Mars’ın kütlesinden büyük olmasıdır.Kütle ne kadar büyükse
zaman boyutu o kadar etkilenir.
Solucan deliğine girdiğinizde olay biraz daha farklı. Zaman yine sizin
zamanınız.Gittiğinizde gittiğiniz yerde 50 yıl geçirip, tekrar solucan deliği ile aynı
zamana dönebilirsiniz.
Bu defa 10 dakika zamanda ilerde atlayınca laboratuardaki kişi 5 dakika önce beni
gördüğünü söyleyecektir.ama beklide bu fikir daha kafamda bile yoktu (=
Orhan Aydilek
Atomların yapı taşları arasında bulunan protonlar ile ilgili yeni keşif, fiziğin en
güvenilir bazı yasalarını ve birçok fizik formülünü değiştirebilir...
Protonların nötr karşıtları ile birlikte, nötronlar, Evrende her atomun çekirdeğini
oluşturur. Bu sebeple protonların bilimde önemli bir yeri bulunur. Garching-
Almanya'daki Max-Planck Kuantum Optik Enstitüsü tarafından on yıl süren
çalışmalar ve denemeler sonrasında protonlar ile ilgili önemli bir keşif yapıldı...
Proton parçacığı için yapılan yeni bir ölçüm, onun evvelce düşünüldüğünden
daha küçük olduğunu gösterdi. Daha önceden, bir protonun yarıçapı için,
bilimsel araştırmacıların kabul ettiği değer 0,8768 femtometre (1 femtome-
tre = 10-15 metre) idi. Yeni yapılan ölçümler bu değerin bilinenden yüzde 4
(0,00000000000003 milimetre) daha küçük olduğunu gösterdi. Proton yarıçapı
0.8418 femtometre olarak ölçüldü.
Proton büyüklüğü
kuantum
elektrodinamiğinde
kullanıldığı için,
bu birçok formülün
temelden yanlış
olduğu anlamına
geliyor.
Basel Üniversitesinden fizikçi Ingo Sick: “Bu çok ciddi bir fark, bir yerde gerçekten bir
şey cidden yanlış”
İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarı bilim adamlarından Jeff Flowers: “Bu keşif, önemli
bir değişiklik yapmak, kuantum elektrodinamiğini tam olarak yeniden düşünmek ve
potansiyel yeni bir teoriye açılan kapı anlamına gelebilir”
Yeni ölçümler kuantum mekaniğinin mevcut teorilerinde bir boşluk olduğu anlamına
da gelebilir.
Hiç bir zaman evrenin özündeki sırrı tam olarak anlayamayacak da olsak en
azından onun çok kompleks bir yapıya sahip olduğu gerçeğini biliyoruz. İşte
size kainatın 10 gizemi...
Güncel kuantum fiziği içinde bulunduğumuz dünya dışında aynı uzayda ve aynı za-
manda başka evrenlerin de varolduğu ihtimalini güçlendiriyor. Fakat bunlar birbirini
çok kısıtlı yollarla etkiliyor. Bu evrenler kendi tarihlerine, kendi geleceklerine hatta
kendi fizik kurallarına bile sahip olabilirler.
3)Evrenin sonu
Bu konuda çeşitli olasılıklar söz konusu. Bunlardan biri, dünya sonsuzluğa doğru
genişleyecek. Diğeri, yerçekimi maddeyi hızla yakalayacak ve evren zamanla
yavaşlayacak ve tek bir noktaya geri düşecek belki bu da yeni bir patlamayı te-
tikleyecek.
Başka bir teoriye göre de atomlar ve protonlar,maddenin yapı taşları, artık doğal
yolla oluşamayacak gibi duruyorlar. Bu yüzden dünya yavaş yavaş gözden kaybol-
maya başlayacak.
4)Evrenin başlangıcı
Evren nasıl başladı? Ya da gerçekten bir başlangıcı var mı? Güncel teoriler ,
geçmişte başlayan ve bugüne kadar devam eden maddenin ve enerjinin tümünden
tek bir noktada kopan bir büyük patlamadan “Big Bang” den bahsediyolar. Peki bu
patlamayı ne başlattı?
Maddenin tümü ve enerji nereden geliyor? Eğer tüm evreni ve onun kurallarını tanrı
yarattıysa, evren bugün kendi kendine çalışırken o ne yapıyor?
5)Zaman
6)Karanlık Enerji
7)Bilinç
“Akıl ne?” Davranışcılara göre akıl bir şartlı refleks. Düşüncelerimizi dışarıya yansıtış
şekillerimizin farklı ve ilginç olduğunu inkar etmek çok zor. Beynimizin çalışma
şeklini etkilyen bir ana bölüm var mı? Eğer öyleyse bilgisayarlar bilinçli bir hale gel-
meden bu ne kadar sürecek?
Bilinç beyin ölümünü engelleyebilir mi ? gibi akla gelebilecek bir sürü soru var. Denk
bir diyalog kurabileceğimiz bir robota sahip olmadan bu soruların cevaplarını bulmak
çok zor.
Madde ve karşı madde teoride aynı zamanda ve aynı olaylar tarafından yaratılır.
Ağır tanecikli atom yaratıldığında aynı kütlenin karşı atomu da yaratılır. Ancak dünya
üzerinde bir laborotuarda biz bir karşı atom yarattığımızda, onu kainatta çevremizde
bir yerde göremiyoruz.
Kimse yaratılan bu karşı atomların nerde olduğunu ya da nerde olması gerektiğini
bilmiyor.
9)Tunguska patlaması
30 Haziran 1908’de Rusya’nın ormanlık bir bölgesi olan Tunguska’da bir patlama
meydana geldi. Yerel halk binlerce mil ötede parlak mavi bir ışık gördü ve ışık
inanılmaz bir şiddetle patladı.
Patlamadan sonra yapılan incelemede, civardaki ağaçların havada bir çeşit patlama
olmuşçasına merkez noktadan doğru ışınsal bir biçimde devrildikleri görülmüş.
Bugün hala bilim adamları o tarihte tam olarak ne olduğunun cevabını veremiyorlar.
Patlama sonrası hiç bir parçanın bulunmamış olması da ayrı bir soru işareti.
Çinli Hsu Wei insanın oluşumundan bahseder: “İlk başta küçük kümeler halinde su
vardı. Bu zaten kaos (karmaşa) haliydi. Sonra koruyucu bir zırh olan gök ve iç koruy-
ucu yer. Bu yer ile göğün oluşumudur.
Fakat bu kendiliğinde olmaz. Muhakkak ki bir varlık vardır ve bu birden ikiye geçer,
çoğalır ve kendini oluşturur. Bu açıdan bakılırsa dünyanın ay ve güneş olmadan var
olamayacağı anlaşılır. Dünya oluşurken bundan ne ay ne de güneş etkilendi. Ama
dünya bunlardan etkilenerek insanları ve diğer canlıları oluşturdu. Bu bir insanın on-
larca çömlek ya da maden yapmasına benzer. İnsan kemikleri de bu su kümelerinden
oluşmuştur. Tıpkı kurşun dökmek gibi. Bu nedenle güneş ve ay da varlıkları eriten
bir ateş gibidir.İnsanın yaratma gücü çok küçüktür, sadece bir insan doğurur. Ama
güneş ve ay insan dışında insanın bile bilmediği bir sürü yaratık yaratır. Okullarda hem
göğün yaratıcı olmadığını iddia ederler ama kendi doğumlarının güneşten olmasını
ümit ederler. Mantık bunun neresinde.”
Bugün bize sunulan tarih eski Mısırın güneş ile uğraştığını ve takvimden günlük
yaşama güneşi hayatına kattıklarını söyler. Güneş Tanrısı Ra. Buna örnektir. Ayın dün-
ya üzerinde etkisi ve ay takvimlerinin kullanılması bunu destekler niteliktedir. Ayın
dünyadan kopan bir parça, dünyanın da güneşten kopan bir parça olduğu yıllarca
ders kitaplarında okutuldu. Toz ve gaz bulutlarının çekim yolu ile toplanarak gaz
halinden katılaşmaya ve soğumaya başlayarak katılaştığı ve dünyanın bu şekilde
oluştuğu söylenir. Hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız Hsu Wei ve bilimin kollarına
bırakacağımız bu teori güneş ile ayın ilk başta oluştuğu sonrasında dünyanın meydana
geldiğini öne sürer. Buna mesnet olarak dünya üzerindeki güneşin ve ayın etkisi or-
taya koyulur.
Ay dünyanın şimdiki uydusu. Acaba ay sonradan dünyaya katılmış olmasın? Belki es-
kiden bir gezegendi ve güneş ile anlaşamadı!
Bilim insanları
tüm dünyayı
korkutan
bir açıklama
yaptı. Elde
edilen
bulgulara
göre, yaklaşık
180 yıl sonra
Dünya’ya bir
asteroit
çarpabilir.
Eğer çarpma
gerçekleşirse,
gezegeni-
mizdeki
canlıların yok
olma ihtimali
çok yüksek.
Bilim insanları, 1999 RQ36 adını verdikleri dev asteroitin 2182 yılında
Dünya’ya çarpabileceği uyarısında bulundu. Yapılan hesaplamalara göre,
Dünya’ya çarpma olasılığı 1000’de bir olarak gösterilen meteor, 24 Eylül 2182
yılında atmosfere girecek.
20 milyon ton ağırlığında ve 300 metre çapında olan Apophis, 2029’da Dünya’nın
32 bin kilometre yakınından geçecek. İzlediği yörünge gereği tekrar Dünya’ya
yönelecek olan göktaşı, 13 Nisan 2036’da Dünya’ya çarpacak. Ancak bu olasılık 250
binde bir. Kısaca Apophis’in Dünya’yı yok etme ihtimali 1999 RQ36’dan çok daha
düşük.
YARKOVSKİ ETKİSİ
Bilim insanları 1999 RQ36’nın bugün ve 2200 yılı arasında Dünya’ya çarpma
olasılığını değerlendirirken iki farklı hesaplama kullandı. Sonuçlara göre, asteroitin
2060 yılına kadar Dünya’ya çarpması düşük bir ihtimal. Ancak asteroit 2080 yılında
tekrar Dünya’ya doğru yol almaya başlayacak.
Bu da, asteroitin 2162 ile 2182 yılları arasında Dünya’ya çarpacağı anlamına geliyor.
İzledikleri yörünge gereği Dünya’ya çarpma ve zarar verme olasılığı bulunan 1999
RQ36 gibi gök cisimleri Tehlikeli Olabilecek Cisim sınıfına giriyor.
Bilim insanları bugüne kadar asteroit üzerinde yaptıkları 290 farklı gözlem ve 13
radar ölçümüne rağmen 1999 RQ36’nın izlediği yol hakkında kesin bilgiye sahip
olamıyorlar. Nedeni ise Yarkovski etkisi.
2003 yılında bir Rus mühendisin keşfettiği etki şu anlama geliyor: Asteroitler uzayda
ilerledikleri süre içinde Güneş’ten emdikleri enerjiyi ısı olarak geri yansıtıyor. Bu da
asteroitin yörüngesinde değişikliğe neden olabiliyor.
Uzmanlar Mars’ın karanlık yüzünde kalan hendek benzeri bir yapıya sahip
olan bölgenin, Dünya’daki yaşama ait ilk fosillerin bulunduğu Avustralya’nın
Pilbara bölgesindeki coğrafi yapıya tıpa tıp uyduğunu belirtti.
Yapılan çalışmada elde edilen bulguların Earth and Planetary Science Let-
ters dergisinde yayımlanacağı belirtildi. California’daki SETI Enstitüsü’ne
bağlı araştırmacılar, Dünya’nın yüzeyinde yaşama dair ilk izlerin korunmasını
sağlayan sıcak su süreçlerinin Mars’ın Nili Fossae bölgesinde de gerçekleşmiş
olabileceğini belirtti. Bilim insanları, incelenen kayaların yaklaşık 4 milyar yıl
yaşında olduğunu belirtti.
Bilim insanları, yaş ve benzerlikleri birbirine nedeyse tamamen uyan kayaları inceley-
erek Mars’ın üzerindeki yaşam izlerini takip edeceklerini ve bu şekilde kızıl gezegenin
geçmişte yaşam barındırıp barındırmadığını anlayabileceklerini belirtti.
Bilim adamları, dev yıldız “Betelgeuse”un hızlı şekil değiştirmesinin bir süpernova
patlamasının işareti olabileceğini belirtiliyor. Kimi uzmanlara göre eğer patlama olursa
evrene Güneş'inkine yakın ışık yayılabilir.
Rusya Uzay Ajansı "Roskosmos"un internet sitesinde yer alan habere göre, Hawaii'deki
Mauna Kea yanardağının zirvesinde bulunan Keck Teleskobu vasıtasıyla ulaşılan ver-
ileri değerlendiren bilimadamları, Betelgeuse'nin son 16 yılda, kutuplarından basılarak
daha önce sahip olduğu yuvarlak şeklini hızla kaybettiğinin gözlendiğini aktardı.
Bilimadamları, dev yıldızda meydana gelen bu değişikliklerin, aylar, hatta haftalar içer-
isinde Betelgeuse'nin süpernova'ya dönüşeceğinin işareti olabileceğini öne sürüyor.
Patlamanın
ardından
Betelgeuse
tamamen
sönerek,
insanlara
bulutsu
(Nebula)
şeklinde
görünecek.
1054 yılında Çin ve Arap astronomlar tarafından kayıtlara alınan bir süpernova
neticesinde oluşan Yengeç Bulutsusu (Crab Nebula), bize uzaklığının 6000 ışık yılı
olmasına rağmen haftalarca Venüs'ten daha parlak görünmüş ve yaklaşık iki yıl bo-
yunca da çıplak gözle izlenecek parlaklığa sahip olmuştu.
Yerküreye 500 ışık yılı uzaklıktaki Orion Takımyıldızı'nda yer alan dev Betelgeuse
yıldızı, 4,5 milyar yaşındaki Güneş'e karşılık sadece birkaç milyon yaşında.
Güneş'in 1000 katı büyüklüğünde ve 100 bin katı parlaklığında olan Betelgeuse,
Güneş Sistemi'nin merkezinde olsaydı büyüklüğüyle Merkür, Venüs ve Dünya'yı içine
alarak Jüpiter'e dek uzanırdı.
“Horton Düzlüğü ince lorisi” olarak bilinen primat türü, kısa ve sağlam
ayakları, ayrıca uzun tüyleri ile diğerlerinden ayrılıyor.
Daha önce soyunun tamamen tükendiği sanılan bu ince lori türü, sadece
yayla ormanlarında yaşayabiliyor.
Horton Düzlüğü ince lorisi
Ortaya çıkan türün doğal yaşam alanı, Sri Lanka’daki Horton Düzlüğü Milli
Parkı
Ancak bu türün doğal yaşam alanlarının çoğu, şu ana kadar tahıl ve çay
ekim alanları açılması amacıyla yok edilmişti.
Artık 'şans getiren' dört yapraklı yoncayı sipariş edebilir ya da kendiniz üretebilirsiniz!
Batıl inançlarımız olsun olmasın, bir yonca tarlası gördüğümüzde içimizden kaç kişinin
gözleri o dört yapraklı şans sembolünü aramaz? Ancak milyonlarca üç yapraklının
arasında hedefi bulmak neredeyse imkansız. Bu konuya uzun süredir odaklanan bir
grup genetikçi, sonunda bunu başarmışa benziyor.
Daha “dünyevi” bir yararsa, yoncanın yakın akrabası olan ve hayvan yemi olarak
yaygın kullanıma sahip kaba yoncanın (alfalfa) kalitesinin ve besleyiciliğinin
artırılmasına olanak sağlaması.
"195.000 dolara
Ferrari satın alabilirsiniz
ama onunla uçamazsanız"
sloganı ile piyasaya
sürülen uçan
otomobilin ilk 100 adeti
rekor sürede tükendi.
NASA Mühendisleri, trafik sorununa ilginç bir çözüm getirdiler. Dünyanın ilk
uçan otomobili ünvanını kazanan "Terrafugia Transition", Amerika yol idares-
inin düzenlediği güvenlik testlerini geçtikten sonra satışa sunuldu. Hem havada,
hem de yerde yol alabilen teknoloji harikası için 100 kişilik sıra oluştu. Aracın
fiyatı ise 195.000 dolar olarak belirlendi.
Daily Mail'in haberine göre, uzmanlar dünya dışı varlıkların insanlara, uzun
ve sürekli sinyallerden ziyade kısa ve tek yönlü mesajlar verdiğini söylüyor.
Segway mekaniğinden yararlanılan kaide üzerinde duran robot, sadece iki tekerler
üzerinde dengede kalarak gidiyor. Kamera ve sensörlerle donatılmış bulunan robot-
lar, yolları görerek ilerliyor, önünde çıkan engellerin etrafından dolaşıyor, önceden
çağrıldığı noktalarda durup çöplerin kendisine doldurulmasını bekliyor.
Öğretmen bir cuma günü şöyle diyor: “Gelecek hafta hiç ummadığınız bir
gün sizi yazılı yapacağım.”
Sınavın haftaya cuma günü yapılmayacağı açık, çünkü cumaya kadar sınav
yapılmamışsa o gün herkes okula sınav olacağını bilerek gelecektir. Aynı nedenle
perşembe de yapılamaz, çünkü cuma günü yapılacak sınav sürpriz olmayacağından
perşembeye kadar sınav olmamışsa öğrenciler sınavın o gün yapılacağına kesin
gözüyle bakacaklardır, bu da perşembe günü yapılacak bir sınavın sürpriz olmaması
demektir.
Fakat biraz düşünürsek, öğretmenin “gelecek hafta” yerine “gelecek yıl” demiş
olması durumunda da aynı akıl yürütmeyle sürpriz bir sınav yapılamayacağı so-
nucuna varırdık. Ama bu saçmalık, çünkü hepimizin bildiği gibi her dönem 3 sınav
olacağını bildiğimiz halde öğretmenin “Çıkarın kâğıtları, yazılısınız!” demesi her za-
man sürprizdir.
Yerliler kendilerine bir evet-hayır sorusu sorulduğunda 'Bal' ya da 'Da' şeklinde yanıt
verirler. Bunlardan biri “yes”, diğer “no” anlamına gelir; ancak hangi sözcüğün hangi
anlama geldiği bilinmemektedir. The Riddle of Scheherazade kitabında da benzer
örnekler vardır.
“A, B ve C denilen üç insanın adları Doğru, Yanlış ve Rastgele'dir. Doğru her zaman
doğruyu söyler, Yanlış her zaman yanlış olanı söyler, Rastgele ise tamamen rastgele
olarak doğruyu ya da yanlış olanı söyler.
Açıklamalar:
- İkinci soru ve hangi insana yöneltileceği, birinci soruya verilecek yanıta göre
değişebilir. (Elbette aynı durum üçüncü soru için de geçerlidir.)
-Rastgele kendisine sorulan bir evet-hayır sorusuna 'da' ya da 'ja' diyerek yanıt
verecektir. Çözümü Sonraki Sayımızda =)
(Kod: AG100)
(Kod: AG101)
(Kod: AG104)