You are on page 1of 8

Türk Onkoloji Dergisi 2007;22(4):197-204

T›p tarihinde kanser ve lösemi

Cancer and leukemia in the history of medicine

Elif ATICI

Uluda¤ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Deontoloji Anabilim Dal›

Bu yaz ›da, Auguste Comte’un “Bir bilim ancak tarihi bilinirse In this paper, human’s endeavor to overcome cancer for centu-
tanınabilir” sözüne dayanarak, insanın yüzyıllardır kanseri yen- ries and historical development regarding definition and treat-
mek için verdi¤i u¤rafl ve bu u¤rafl içerisinde löseminin ment of leukemia in this endeavor are emphasized according to
tanımlanması ve tedavisi ile ilgili tarihi geliflim üzerinde durul- Auguste Comte’s expression, “A science can be known only if
maktadır. Löseminin tarihi geliflimine yer verilmesinin bir di- its history is known”. Another reason to mention the historical
¤er nedeni ise, flifa olasılı¤ı artmıfl olmakla birlikte yüzde yüz development of leukemia is a thought that it can be facilitated
baflarının her zaman sa¤lanamadı¤ı bir hastalı¤ın, hasta-hekim to understand better disease’s effects on patient-physician rela-
iliflkisine etkilerini daha iyi anlayabilmemize yardımcı olabile- tionship, in which cannot be provided success always in the tre-
ce¤i düflüncesidir. atment along with increasing the probability of cure.
Anahtar sözcükler: Kanser; lösemi; t›p tarihi. Key words: Cancer; history of medicine; leukemia.

Girifl u¤rafl ve bu u¤rafl içerisinde löseminin tan›mlan-


mas› ve tedavisi ile ilgili tarihi geliflim üzerinde
Kanser, yüzy›llar öncesinde oldu¤u gibi günü-
durulacakt›r. Löseminin tarihi geliflimine yer ver-
müzde de aram›zdaki varl›¤›n› sürdürmekte ve in-
memizin bir di¤er nedeni ise, flifa olas›l›¤› artm›fl
sanl›¤› geçmiflte oldu¤undan daha fazla tehdit et-
olmakla birlikte yüzde yüz baflar›n›n her zaman
mektedir. T›p tarihi boyunca hiçbir hastal›¤›n kan-
sa¤lanamad›¤› bir hastal›¤›n, hasta-hekim iliflkisi-
ser kadar araflt›rmalara konu olmad›¤›n› söylemek
ne etkilerini daha iyi anlayabilmemize yard›mc›
yanl›fl olmaz. Günümüzde kanserden korunma yol-
olabilece¤i düflüncesidir.
lar›n›n bilinmesi, erken tan› yöntemleri ve tedavi-
den elde edilen baflar›n›n artmas› ile birlikte insan, T›p Tarihinde Kanser
kansere karfl› duydu¤u korkuyu içinden atabilmesi Malign tümörlerle ilgili tan›mlara ilk olarak M›-
için birçok nedene sahip olmufltur. Ancak baz› s›r papirüsleri, Babil çivi yaz›s› tabletleri ve eski
kanser türlerinin iyilefltirilebilmesi ya da bu hasta- Hint yazmalar›nda rastlan›lmaktad›r. Ebers Papirü-
l›kla birlikte daha uzun süre yaflamak olanakl› olsa sünde (M.Ö. 15. yüzy›l), tümör tedavisinin öldürü-
da kanser korkulan bir hastal›k olmaktan, ölümle cü olabilece¤i belirtilmektedir. Antik döneme ait
efl anlaml› görülmekten kurtulamam›flt›r. Yunan t›bbi kay›tlar›nda ve Galen’in çal›flmalar›n-
Bu yaz›da, Auguste Comte’un “Bir bilim ancak da ise birçok kanser olgusuna rastlanmakla birlik-
tarihi bilinirse tan›nabilir” sözünden yola ç›karak, te, bunlar›n ne tür tümörler oldu¤una karar vermek
insan›n yüzy›llard›r kanseri yenmek için verdi¤i ço¤u kez olanaks›zd›r.[1]

‹letiflim (Correspondence): Dr. Elif ATICI. Uluda¤ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Deontoloji Anabilim Dal›, Bursa, Turkey.
Tel: +90 - 224 - 4 4 2 83 15 e-posta (e-mail): elifatici@uludag.edu.tr

197
Türk Onkoloji Dergisi

Kanser teriminin ilk defa Hipokrat taraf›ndan önerilir. Ancak uzun zamand›r duran ve büyük
(M.Ö. 460-377) organizman›n flifa bulmayan yeni olan kitlenin da¤lanmamas› gerekti¤i belirtilmek-
yap›lanmalar› için kullan›ld›¤› görülür. Vücut yü- tedir. Seretan›n aç›l›p yara olmas› durumunda ise
zeyinde büyüyen ve genellikle ülsere olan, k›rm›- kurflun ya da tutya merhemi sürülmektedir.[5] Yine
z›, s›cak, a¤r›l›, di¤erlerinden farkl› karakterde ayn› eserde seretan tedavisinde kullan›lan ilaç ter-
olup daha yavafl büyüyen fliflliklere Hipokrat, kipleri yer almaktad›r. Befl dirhem mürdesenk
“karkinos” ya da “karkinoma”, Galen (M.S. 2. (kurflun di-oksit), on dirhem mum, sekiz dirhem
yüzy›l) ise yengece benzetti¤i görünümü nedeniy- zencefre (civa sülfür) gülya¤› ile kar›flt›r›larak se-
le “kanser” ad›n› verdi.[1] Di¤er bir yoruma göre bu retan üzerine sürülür. Bir baflka terkipte yirmi dör-
adland›rma, kanser a¤r›s›n›n, yengeç ›s›rmas› ile der dirhem ak mum ve çam sak›z›, ikifler dirhem
oluflan, ortadan çevreye do¤ru yay›lan kemirici cavaflir otu, çad›rufla¤› otu, zincâr (bak›r hidrokar-
tarzdaki a¤r›ya benzerlik göstermesi nedeniyle- bonat) ve mürrüsafi, üçer dirhem boru elmas› ve
dir.[2] Yunan t›bb›nda, “praeter naturam” ad› veri- günlük, dört buçuk dirhem mürdesenk (kurflun di-
len anormal patolojik büyüme ise tümör olarak ad- oksit) kar›flt›r›larak sürülür.[6] Topkap› Saray›’nda
land›r›ld›.[1] Bu dönemde sadece epitelyal kökenli Revan odas›nda yer alan, tarihi ve yazar› belli ol-
malign tümörlere kanser denildi¤i ve nedeninin mayan baz› t›bbi eserlerde ise iltihapl› seretanda
di¤er hastal›klarda oldu¤u gibi vücut s›v›lar› ara- tutya, kuru seretanda ise tudri adl› siyah tohumla-
s›ndaki dengesizli¤e ba¤land›¤› görülmektedir. r› olan bir otun balla kar›flt›r›larak kitle üzerine sü-
Galen, tümörleri, do¤aya uyan (gebelik durumun- rülmesi önerilmektedir.[5]
da uterusun geliflimi), do¤ay› aflan (hipertrofi) ve
Türk t›p tarihinde de t›pk› Hipokrat ve Ga-
do¤aya karfl› olan (malign tümörler) fleklinde üç
len’de oldu¤u gibi hastal›¤›n nedeni humoral pa-
grupta s›n›fland›rm›flt›r.[2]
toloji teorisine göre aç›klanmakta ve seretan›n ya
Hipokrat’la bafllayan ve Galen’le devam eden da kanserin nedeni kara safraya ba¤lanmaktad›r.
humoral patoloji teorisi do¤rultusunda, tümör olu-
Rönesans ile birlikte Avrupa t›bb›nda kanserin
flumundan kara safra sorumlu tutuldu. Kanserden
tan›mlanmas› ile ilgili yeni geliflmeler oldu. Bu
korunmak için diyet önerilmesi 18. yüzy›la kadar
döneminin büyük cerrah› Ambroise Paré (1510-
güncelli¤ini korudu. Tedavide, ayn› zamanda ülser
1590), malign tümörleri, “meydana geldi¤i yerin
tedavisinde kullan›lan metalik tuzlar (bak›r, kurflun,
elemanlar›ndan oluflan etin fazla büyümesi” ola-
sülfür, arsenik vb.) kullan›ld›.[1,3] Bunlar›n d›fl›nda
rak tan›mlad› ve kad›nlarda kanserin daha fazla ol-
hayvansal (kurba¤a, köpek serumu, bal›k, kufl) ve
du¤unu, meme kanserlerinin ise koltukalt› gangli-
bitkisel (menekfle yapra¤› ve pekmezin) droglar›n
yonlar› arac›l›¤› ile yay›l›m yapt›¤›n› belirtti.[2]
da kanser tedavisinde kulland›¤› bilinmektedir.[4]
Kanser üzerinde ilk bilimsel, mikroskobik incele-
Patoloji, anatomi ve radikal cerrahi tekniklerini
me Marcello Malpighi (1628-1694) taraf›ndan ya-
bilmeyen dönemin cerrahlar› taraf›ndan, kitlenin
p›ld›.[3] Günümüzde bilinen birçok kanser türünü
kateterizasyon ya da b›çakla ç›kart›lmas› ile teda-
ise Morgagni (1682-1771) tan›mlad› ve primer tü-
vi giriflimleri ise baflar›s›zl›kla sonuçland›.[1,3]
mörleri sekonder tümörlerden ay›rd›.[2] On yedinci
Türk t›p tarihinde ise kansere “seretan” ad› ve- yüzy›l cerrahlar› ile birlikte kanser, dokunulma-
rilmektedir. Tarsuslu Osman Hayri Efendi’nin mas› gereken bir olgu olmaktan ç›kt›.[3] Hematolo-
“Kenzüs›hhatül Ebdaniye” (1298) adl› eserinde ji deyiminin ilk olarak 1743’de Thomas Schwen-
seretan, f›nd›k ya da küçük yumru büyüklü¤ünde, ke taraf›ndan kullan›ld›. Kan hücrelerinin tan›m-
a¤r›l›, etraf› damarl› bir oluflum olarak tan›mlan- lanmas› ise 17. yüzy›l sonu ve 18. yüzy›lda ger-
maktad›r. ‹shak bin Murad’›n “Havasüledviye” çekleflti. Eritrositler Anton von Leeuwenhoek
(1390) adl› eserinde kanser tedavisinde günlük (1632-1723) taraf›ndan 1674’te, lökositler Joseph
önerilmektedir. fierafeddin Sabuncuo¤lu’nun Lieutaud (1703-1780) taraf›ndan 1749’da, lenfo-
“Cerrahiye-i ‹lhaniye” adl› eserinde (1465) ise se- sitler William Hewson (1739-1774) taraf›ndan
retan›n çevresinin da¤lanarak kitlenin kesilmesi 1774’te tan›mland›.[7]

198
T›p tarihinde kanser ve lösemi

Marie François Xavier Bichat (1771-1802), on tal›klardan m› geliflmektedir?”, “Kanser kal›t›msal


dokuzuncu yüzy›l›n bafllang›c›nda genel patolojik m›d›r?” gibi sorular ortaya at›ld›.[1]
anatominin temellerini kurarken malign tümörler
Kanser Etyolojisine Yönelik Tart›flmalar
için “normal örgülere benzen i¤reti örgü” deyimi-
ni kulland› ve tümöral yap›da parankim ve struma- Kanserin tan›mlanmas› için yüzy›llarca süren
y› tan›mlad›. On sekizinci yüzy›lda lenfatik siste- morfolojik ve histolojik araflt›rmalardan sonra
min bulunuflu, lenf s›v›s›n›n tümörlerin toplanma- hastal›¤›n etyolojisine iliflkin tart›flmalara geçildi.
s›ndan sorumlu tutulmas›na neden oldu. Böylece Bu tart›flmalar› flu flekilde s›ralayabiliriz:[2,8-10]
John Hunter ile birlikte, lenf bezlerinin ç›kar›lma- 1. ‹lk olarak 1771 y›l›nda Percival Pott’un
s› kanserin tedavisinde uygulanmaya baflland›. ‹lk Londral› ocak süpürücülerinde yüksek oranda
defa tümörlerin anatomik ayr›m›n› yapan Laönnec skrotum ve deri kans eri gör ü lm es inin ned en ini ku-
(1781-1826), organizman›n normal yap›s›na ben- ruma ba¤l am as› ile kans er ojen madd elerin hast al ›-
zeyen tümörlere “homolog”, farkl› olanlar›na ise ¤a neden old u¤u düfl ü nc esi olufltu.
“heterolog” tümör ad›n› verdi.[2]
2. Conheim, 1875 y›l›nda kanser etyolojisini
Henüz mikroskobun kullan›lmad›¤› dönemler- embriyoner teoriye göre aç›klad›. Bu teoriye göre
de sözü edilen bilim adamlar›n›n buldu¤u sonuç- embriyonda baz› hücre gruplar› normal geliflimle-
lar oldukça flafl›rt›c›d›r. Zaharias Jansen taraf›ndan rini tamamlamayarak embriyonel tohum halinde
1590’da bulunan mikroskop, 1611’de Kepler, kalmaktad›r. Bunlar iç ve d›fl uyaranlar›n etkisi ile
1684’te Chistiaan Huygens ve daha sonra Ernst diferansiye olmadan h›zla ço¤alarak kanser hücre-
Abbe (1804-1903) taraf›ndan tarihi geliflimini ta- sini olufltururlar.
mamlayarak t›p alan›nda ancak 19. yüzy›l baflla-
r›nda ve çok az hekim taraf›ndan kullan›lmaya 3. Ribbert’e göre, malign tümörler, do¤ufltan
bafllanm›flt›r. Bu döneme kadar hastal›klar›n, sert ya da sonradan rejenerasyon sonucu bir grup hüc-
organlar›n k›vam ve elastikiyetinin bozulmas› (so- renin prolifere olmas› ile oluflmaktad›r.
liter patoloji) ya da vücuttaki s›v›lar aras›ndaki 4. Virchow’un selüler iritasyon teorisine göre,
dengesizlik (humoral patoloji) sonucu meydana kanser primer bir hastal›k olmay›p kronik iritas-
geldi¤ine inan›lmaktayd›. Kan hücrelerinin neop- yonlar› izleyen dejeneratif ve rejeneratif de¤iflik-
lastik bir proliferasyon sonucu kemik ili¤i ve di¤er liklerden sonra hayatta kalabilen baz› hücrelerin
dokular› infiltre etmesinin lösemi oluflumuna ne- kendi bafllar›na ayr› hücre gruplar› oluflturmas›d›r.
den oldu¤u düflüncesi henüz yoktu. Broussai
5. Bakteriyoloji alan›ndaki geliflmelerin bir so-
(1771-1838) humoral patolojiye dayanarak kanse-
nucu olarak kanser enfeksiyöz hastal›klar grubu
rin, örgüler içerisinde albümin toplanmas› sonucu
aras›na sokulmaya çal›fl›ld›. ‹lk olarak Borrel, 1903
olufltu¤unu ileri sürdü. Johannes Peter Müller
y›l›nda kanserin viral kökenli olabilece¤i fikrini or-
(1801-1858) ise patolojik anatomi ile ilgili çal›fl-
taya att›. Ellerman ve Bank, 1909 y›l›nda, lösemi-
malar› mikroskopla yapan ilk bilim adam› olarak
nin tavuklar aras›nda bulafl›c› oldu¤unu gösterdiler.
tarihe geçti ve Bichat’›n tan›mlad›¤› parankim ve
Dr. Klara Fonti, kanser etkeninin virüs oldu¤u dü-
strumay› gösterdi.[2]
flüncesinden yola ç›karak 1952 y›l›nda meme kan-
On dokuzuncu yüzy›l›n bafllamas›yla, kanser seri olan bir hastan›n kanserli memesinin üzerinden
oluflumunda önemli bilgiler kazand›ran araflt›rma- ald›¤› salg›y› kendi memesine sürerek kanser olufl-
lar›n yan› s›ra kanserin tan› ve tedavisinde de bü- turdu. Dr. Stanley 1956 y›l›nda her insanda kanser
yük ad›mlar at›ld›. ‹ngiltere’de 1802 tarihinde, virüsü bulundu¤unu, ancak kanser oluflumu için vi-
Kanserin Do¤as› ve Tedavisini Araflt›rma Derne¤i rüsün hormonlarda meydana gelen de¤ifliklik, kim-
(Society for Investigating the Nature and Cure of yevi maddeler, radyasyon, yanl›fl beslenme gibi ne-
Cancer) taraf›ndan ortaya at›lan “Kanserin tan›sal denlerle aktif hale geçirilmesi gerekti¤ini belirtti.
bulgular› nedir?”, “Kanserin nedenleri nelerdir?”, Çeflitli bilim kurulufllar› hücrelere yerleflip f›rsat
“Kanser primer bir hastal›k m›d›r ya da di¤er has- kollayan bu hücrelerin nas›l yeniden harekete geç-

199
Türk Onkoloji Dergisi

tiklerini deneylerle ortaya koydular. Amerikan Kanser Tedavisinde Tart›flmalar


Kanser Araflt›rma Enstitüsü’nden Dr. Wallace Ro-
we, lösemiye karfl› çok hassas olan bir fare cinsine Öncelikle kanserin asl›nda ne oldu¤u, nas›l olu-
kansere neden olan brom de exyuridin enjekte etti- flup geliflti¤i anlafl›l›rsa tedavisinin de olanakl› ola-
¤inde hücrelerin de¤iflikli¤e u¤ray›p lösemiye ne- ca¤› düflünüldü. Ancak kanser etyolojisindeki çe-
den olan virüsleri üretmeye bafllad›¤›n› gösterdi. flitlilik kesin sonuçlara ulaflmada engel olufltur-
‹nsanda baz› kanser türlerine neden oldu¤una ina- maktayd›. Kanser tedavisinde kullan›lan cerrahi,
n›lan virüs, Anderson Hastanesi Tümör Enstitü- radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerinin hiçbirisi
sü’nde Dr. Priori ve Dr. Dmochowski baflkanl›¤›n- ideal yöntem olarak kabul edilmemekteydi. Tümör
daki ekibin çal›flmalar› sonucunda ilk kez deney tü- ç›kar›lsa ya da radyoterapi ile yok edilse bile bütün
pünde ayr›flt›r›ld›. Kanada Ontario Kanser Enstitü- kanserli hücrelerin temizlendi¤inden emin olmak
sü’nde görevli Dr. Mak ve Dr. Hawatson, 1974 y›- olanakl› de¤ildi. Kemoterapi ise sadece kanser
l›nda, insanda lösemi etkeni olan bir virüs buldular. hücrelerinin de¤il sa¤lam hücrelerin de bölünme-
sini durdu¤undan ifllem bütün vücuda zarar ver-
6. Warburg’un biyoflimik teorisine göre ise, mekteydi. Böylece kanser etyolojisine yönelik
kanserin nedeni hücre de¤iflmesi ya da d›fl ajan de- araflt›rmalar hastal›¤›n tedavisinde yeni aray›fllara
¤il, metabolik bir bozukluktu. 1950’li y›llarda neden oldu. 1950’li y›llarda çeflitli bitkilerin kan-
kanser hücresinde çinko ve glutamik asit düzeyle- ser tedavisinde etkili oldu¤u haberleri bas›nda yer
rinin normalden yüksek oldu¤u bulundu. almaya bafllad›. Yine kansere virüsün neden oldu-
7. Maude Slye’nin kanserli fareleri kendi arala- ¤u düflüncesinden yola ç›karak kanser virüsünün
r›nda birlefltirerek kanserli yavrular elde etmesi daha kuvvetli bir virüs kullan›larak tedavi edilebi-
kanser oluflumunda genetik faktör düflüncesini or- lece¤i düflüncesi ortaya at›ld› (1952). Sentetik ola-
taya ç›kard›. rak üretilen puromisin adl› antibiyoti¤in hayvan
deneylerinde meme kanseri üzerinde etkili oldu¤u
8. Tütün duman›nda kanserojen bir madde olan
hidrokarbürün 1950’de izole edilmesi, betel (kara- gösterildi (1954). Dr. Pierre Grobon (1959), kanser
biber a¤ac›) çi¤neyen Hindistanl› erkeklerde a¤›z hücrelerinde fleker fazlal›¤› oldu¤unu, diyabetli
ve özafagus kanserinin yüksek oldu¤unun göste- hastalar›n hücrelerinde ise yeteri kadar fleker olma-
rilmesi, Japonya’da tütsülenmifl bal›k yenilmesi d›¤›n› ve diyabetlilerde kanser oluflumunun az ol-
ile mide kanseri aras›nda iliflki oldu¤unun bulun- du¤unu gözlemlemesi üzerine, suni yolla diyabet
mas› ile kiflinin yaflama al›flkanl›klar›n›n kanser oluflturman›n kanser tedavisinde kullan›labilece¤i-
oluflumundaki etkisi gösterildi. ni söyledi. Kanser hücrelerinde fleker birikimini
önlemek amac›yla deney hayvanlar›nda alloxane
9. Farkl› ›rk ve toplumlar aras›nda kanser gö- kullanarak suni diyabet oluflturan Dr. Grobon
rülme s›kl›¤›n›n de¤iflmesi, kanser oluflumunda olumlu sonuçlar ald›. 1960’l› y›llar›n bafl›nda ise
çevre faktörünün etkili oldu¤u düflüncesini ortaya kansere karfl› afl› çal›flmalar› bafllad›. Dr. Charlotte
ç›kard›. Örne¤in karaci¤er kanseri Güney Afrika Friend (1960), farelerde uygulad›¤› afl› ile lösemi-
ve Hindistan’da, kal›nba¤›rsak kanseri Avrupa ve ye karfl› %80 olumlu sonuç veren bir afl› üzerinde
Kuzey Amerika’da daha s›kt›r. Yirmi dört ülkede çal›flt›¤›n› ifade etti. Kanserden korunmak için in-
yap›lan çal›flman›n sonuçlar›na göre meme kanse- sanlar üzerinde yap›lan ilk afl› uygulamas› ise 1961
ri ‹ngiltere ve Danimarka’da daha çok, fiili ve Ja- y›l›nda ‹sveç’te yafllar› 60-70 aras›nda olan sa¤l›k-
ponya’da ise azd›r. l› 120 gönüllü üzerinde denendi. Afl› çal›flmalar›n-
10. Kanser görülme s›kl›¤›n›n yafl›n art›fl› ile da en baflar›l› sonuç Dr. Rainer Laufs ve Dr. Hans
birlikte artmas› organizman›n yafllanmas›na efllik Steinke’nin 1975 y›l›nda maymunlar üzerinde
eden bir dejenerasyon sürecinin oldu¤unu göster- yapt›¤› bir deneyle elde edildi. Virüsle karfl›laflt›k-
mektedir. Ortalama yaflam süresinin uzamas›, ya- lar›nda lenf kanserine yakalanan bir maymun türü
flam koflullar›n›n düzelmesi kanserin ileri yafllarda üzerinde yap›lan deneyde insanlarda rastlanmayan
görülme s›kl›¤›n›n artmas›n› aç›klamaktad›r. Herpes saimiri adl› virüsten elde edilen afl› may-

200
T›p tarihinde kanser ve lösemi

munlara enjekte edildi. Daha sonra ayn› say›da afl›- raf›ndan belirtildi. Bu olgulardan Dr. Barth (1839)
lanm›fl ve afl›lanmam›fl maymunlar virüs bulunan ve Dr. Craigie’nin (1841) hastalar›nda tan›mlanan
ortama b›rak›ld›. Afl›lanmam›fl maymunlar virüsle semptomlar, kronik lösemiye benzemekteydi. Bu
temas ettikten sonra 34-51 gün içinde ölürken afl›- olgular›n ölümlerinden sonra kanlar›n› inceleyen
l› maymunlar hayatta kald›lar. Dr. Voeber (1964), Alfred Donne, mikroskobu ilk kez klinikte kullan-
tümörün s›caktan zarar gördü¤ü düflüncesinden d›. John Menteith, 1844’de, Craigie’nin hastas›na
yola ç›karak kanserli uzvun 43-44 °C s›cak su ile benzer bir olgunun tedavisinde sülük, pürgatif ve
temas› sonucunda tümörün büyümesinin engellen- potasyum iyodür kulland›, ancak baflar›l› olamad›.
di¤ini ileri sürdü. 1974 y›l›nda Türk bas›n›nda ka- John Hughes Bennett (1812-1875) taraf›ndan
muoyunu oldukça meflgul eden bir haber ç›kt›. Bu 1845’de Edinburg Medical and Surgical Jour-
habere göre Dr. Ziya Özel kanseri zakkum ile teda- nal’da yay›nlanan “Case of Hypertrophy of the
vi etti¤ini ileri sürmekteydi. Kanser gibi önemli bir Spleen and Liver in which Death took place from
hastal›¤›n tedavisi ile ilgili bu haber büyük bir ilgi Suppuration of the Blood” adl› makale bir dönüm
uyand›rd›. Türk Tabipler Birli¤i’nin yapt›¤› bas›n noktas› oldu. Bennett bu makalesinde kanda göz-
aç›klamas› ise bilim d›fl› uygulamalar›n olumsuz lemledi¤i de¤iflikli¤in iltihap ve enflamasyondan
sonuçlar›n› vurgulamaktayd›. Yeni bulunan ilaç ve farkl› oldu¤unu belirtti. Kandaki tüm hücrelerin et-
yöntemlerin tedavi arac› olabilmesi için konuyla kilenmifl oldu¤unu, hücrelerin de¤iflik boylarda ol-
ilgili bilim merkezlerinde incelenmesi, etkisinin du¤unu, asetik asit uyguland›¤›nda ise nukleusla-
anlafl›lmas› ve tedavi niteli¤inin bulundu¤unun r›n ayr›flt›¤›n› gösterdi. Olgular›n klinik bulgular›
saptanmas› gerekti¤i, bunlar yap›lmadan bir ilaç (splenomegali, hepatomegali, atefl, halsizlik) ve
ya da yöntemin kullan›lmas›n›n bilimsel ve huku- kan›n mikroskobik incelenmesi (de¤iflik hücre olu-
ki sorumlulu¤u oldu¤u duyuruldu.[10] flumlar›, lökosit art›fl›) de¤erlendirildi¤inde tarif
edilen hastal›¤›n kronik miyelositik lösemi oldu¤u
T›p Tarihinde Lösemi
görülmektedir. Bu hastal›¤› ilk gözlemleyen Don-
Kan, ilkça¤lardan beri yaflam›n temel unsuru ne olmakla birlikte, bulgular›n› 1855’e kadar ya-
olarak görülür. Dala¤›n büyümesi ile anemi, s›tma y›nlamamas› nedeniyle, Bennett’in yay›n› lösemi
ve baz› enfeksiyon hastal›klar› aras›nda iliflki ol- hakk›ndaki ilk klinik makaledir. Yine Bennett tara-
du¤u da yine ilkça¤larda tan›mland›.[11] Ancak he- f›ndan ilk kez lösemili bir hastan›n kan hücreleri-
matoloji deyimi ilk kez Thomas Schwenke tara- nin resmi yay›nlanm›flt›r (1852). Lösemi ile ilgili
f›ndan 1743’de kulland› ve halk aras›nda “kan ikinci olgu ise Virchow (1821-1902) taraf›ndan ra-
kanseri” ad› verilen löseminin tan›mlanmas› ise por edildi. Bennett’tan 6 hafta sonra yay›nlad›¤›
ancak 19. yüzy›lda gerçekleflebildi.[7] Löseminin makalesinde, alt abdomende dört y›ld›r flifllik flikâ-
tan›mlanmas›n›n di¤er kanser grubu hastal›klar› yeti olan 50 yafl›ndaki hastan›n ölümü sonras›nda
içerisinde oldukça yeni olmas›n›n nedeni, mikros- yapt›¤› inceleme sonucunda, damarlar›n her yerin-
kobun 1590 y›l›nda Zaharias Jansen taraf›ndan de iltihaba benzer bir oluflum ile birlikte de¤iflik
bulunmufl olmas›na karfl›n t›p alan›nda ancak 19. flekillerde hücre oluflumlar› oldu¤unu, normal kan-
yüzy›l bafllar›nda kullan›lmaya bafllanmas›d›r.[2] daki eritrosit ve lökosit oran›n›n tersine döndü¤ü-
Lösemi ile ilgili geliflmeler de kanser etyolojisi nü gösterdi. Bu olguda tan›mlanan hastal›k günü-
tart›flmalar› ile birlikte bafllam›flt›r. On dokuzuncu müzde kronik lenfositik lösemi olarak adland›r›l-
yüzy›l›n bafllar›nda (1811-1841 y›llar› aras›nda) maktad›r. Yaflayan hastada löseminin mikroskobik
splenomegali ile birlikte kanda al›fl›lmad›k de¤i- tan›s›n› ise, ilk kez Henry Fuller 1846’da gerçek-
fliklikler oldu¤unu gösteren az say›da olgu yay›n- lefltirdi. Virchow, 1847’de benzer bir olgu yay›nla-
land›. Bu olgularda gözlenen kandaki renk de¤iflik- d› ve bu yeni hastal›¤› tan›mlamada “leukemia”
li¤i iltihap olarak düflünüldü. Ancak bulgular he- (beyaz kan) terimini kulland›. Bennett ise “leu-
nüz lösemi tan›s›n› desteklemekte yetersizdi. Kan cocythaemia” terimini tercih etti.[12-14]
hastal›¤›n›n tedavisinde kan transfüzyonunun kul- Virchow, 1849’da yay›nlad›¤› üçüncü olguda,
lan›labilece¤i ilk olarak 1828’de James Bundell ta- kronik löseminin splenik ve lenfatik formlar›n›n

201
Türk Onkoloji Dergisi

oldu¤unu bildirdi. Bu s›n›flamadan 12 y›l sonra yonu) baz› kronik lösemilerde yararl› oldu¤unu
kronik löseminin, kronik lenfositik lösemi ve kro- gösterdi. Tedavi sonras› dalak küçüldü, lökosit sa-
nik miyelositik lösemi olarak iki ana tipi tan›mlan- y›s› düfltü ve anemi düzeldi. Bu, sitotoksik tedavi-
d›.[12] Akut löseminin tan›m› ise, 1857’de Nikolaus de ilk ad›m olarak kabul edilmektedir. Kronik lö-
Friedreich taraf›ndan yap›ld›. Hastal›¤›n ortaya ç›- semilerin arsenikle tedavisi, radyoterapinin 1903
k›fl›ndan hastan›n ölümü aras›nda geçen süresinin y›l›nda tedavide kullan›lmaya bafllanmas›na kadar
k›sal›¤› ve hastal›¤›n h›zl› bir seyir izlemesi nede- sürdü. Lösemide kan transfüzyonu ise ilk olarak
niyle Friedreich, bu durumu akut löseminin lenfa- 1873’de Callender taraf›ndan bir hastada uygulan-
tik tipi olarak tan›mlad›.[13] d›. Hastada 6 hafta süren k›sa bir düzelme oldu¤u
On dokuzuncu yüzy›l›n ortalar›na kadar süren, gözlendi. ‹kinci hasta transfüzyon sonras›nda kay-
kan›n lenfatik glandler ya da dalaktan kaynaklan- bedildi. Ancak Karl Landsteiner taraf›ndan
d›¤› düflüncesi, Virchow, Bennett ve Neumann ta- 1901’de kan gruplar›n›n tan›mlanmas›ndan sonra,
raf›ndan sorgulanmaya baflland›. Ernst Neumann, güvenli ve etkili kan transfüzyonu gerçeklefltirile-
1870’de kemik ili¤inin kan hücrelerinin yap›m›n- bildi.[12,13]
da önemli bir yeri oldu¤unu söyledi ve löseminin William Roentgen’in 1895’de X-›fl›nlar›n› kefl-
kemik ili¤indeki de¤iflikliklerden kaynakland›¤›n› finden sekiz y›l sonra, radyoterapi Nicholas Senn
gösterdi. Paul Ehrlich’in, 1877’de kan hücreleri (1903) taraf›ndan lösemi tedavisinde uyguland›.
aras›ndaki farkl›laflmay› gösteren boyama yönte- Minor ve arkadafllar›n›n 1924’de yay›nlad›klar›
mini bulmas›, t›pta yeni bir ça¤› bafllatt›. Beyaz bir araflt›rmada, 19. yüzy›lda löseminin en s›k gö-
kan hücrelerinin üç farkl› granülosit tipi (eozino- rülen türü olan kronik miyelositik löseminin teda-
fil, bazofil, nötrofil) oldu¤unu gösterdi (1880). Bu visinde X-›fl›nlar›n›n etkili oldu¤u, ancak akut lö-
yeni bulgu, kronik lösemide kemik ili¤inin hasta- semide bu tedaviye karfl› direnç oldu¤u belirtil-
l›¤a tutulan hücre dizisinin tipine göre, lenfoid ve di.[13] Benzenin lösemi tedavisinde uygulanmas›
miyeloid olarak s›n›fland›r›lmas›n› kolaylaflt›rd›. ise, ilk kez 1912’de Von Koranvi taraf›ndan ger-
Naegeli, 1900’de çevre kan›nda lenfoblast ve çeklefltirildi. Kronik miyelositik löseminin tedavi-
miyeloblastlar› gösterdi.[14,15] sinde uygulanan splenektomi sonuçlar›n›n yüz
Akut monositer löseminin tan›mlanmas› ise güldürücü olmamas› üzerine, baz› araflt›rmac›lar
1913 y›l›nda Dr. Hasan Reflat S›¤›nd›m ve Dr. Schil- splenektominin radyum ve radyoterapi sonras› uy-
ling taraf›ndan yap›ld›.[13,16] “Akut monositer löse- gulanmas›n› önerdiler. Uygulama sonras› ölüm
mi” 1913 y›l›nda Münchener Medzinicher-Woc- oran›n›n %6-7 oldu¤u ve hastan›n daha rahat etti-
henschrift dergisinin 36. say›s›nda yay›nland›.[17] ¤i gibi iyimser sonuçlar kadar (Mayo 1924), teda-
vinin hasta yaflam›n› uzatmad›¤›n› bildiren sonuç-
Kronik miyelositik löseminin patogenezinin lar da (Forkner 1938) yay›nland›.[12]
daha iyi anlafl›lmas›nda Nowell ve Hungerford’un
1960’da buldu¤u Philadelphia kromozomu etkili Günümüzde lösemi ve birçok kanser tedavisin-
oldu. Janet Rowley, 1973’de 9. ve 22. kromozom- de kullan›lan kemoterapinin bulunuflu ise 1940’l›
lar aras›ndaki translokasyonu gösterdi.[12,15] y›llar›n bafl›nda gerçekleflti. II. Dünya Savafl› s›ra-
s›nda 100 ton gaz mustard tafl›yan geminin batma-
Lösemi Tedavisinde Geliflmeler s› sonucu Dr. Alexander taraf›ndan (1943) yap›lan
‹lk olarak Dr. Conan Doyle, lösemi tedavisinde araflt›rmada erlerde lökopeni saptand›. Yine ayn›
anemi için demir ve atefl için kinin kulland›. An- y›lda Dougerty ve White taraf›ndan steroidlerin
cak bir sonuç elde edemedi. Tedavide splenektomi lenfopeni yapt›¤› bulundu.[18] ‹lk kez Haddow ve
uygulanmas› ilk kez 1863’de yap›ld›, ancak yüz Sexton’›n 1946’da üretan›n experimental tümörler
güldürücü sonuçlar elde edilemedi. Lissauer, üzerinde inhibe edici etkisini göstermelerinden
1865’de, Thomas Fowler taraf›ndan ilk kez sonra, 1946’da Peterson ve arkadafllar› taraf›ndan
1786’da atefl ve bafl a¤r›s› tedavisinde kullan›lan yay›nlanan bir çal›flmada, 32 lösemi olgusunda
arseni¤in (%1’lik arsenik trioxide: Fowler solüs- üretan›n iyi sonuç verdi¤i bildirildi.[19] Haddow ve

202
T›p tarihinde kanser ve lösemi

Timmis’in 1953’de yapt›¤› klinik denemelerden naklinin yararlar› gündeme geldi. Bafllang›çta ya-
sonra busulphan›n, özellikle granülositik seri üze- p›lan nakil denemelerinde hastan›n yak›nlar›ndan
rinde etkili oldu¤u, di¤er miyelosüpresiflere göre nakil gerçeklefltirildi. Bu durum dokunun redde-
daha güvenli oldu¤u ve radyoterapiden daha etki- dilme flans›n› art›rmaktayd›. Doku uyum sistemi-
li oldu¤u gösterildi. ‹nterferonun tedavide kulla- nin (HLA) 1960’lar›n ortalar›nda bulunmas› ile
n›lmas› ise 1980’lerde bafllad›.[12] daha iyi sonuçlar al›nmaya baflland›. ‹lk baflar›l›
Böylece kemoterapi alan›ndaki geliflmeleri üç kemik ili¤i nakli Dr. Robert A. Good taraf›ndan
döneme ay›rmak olanakl›d›r:[18] 1968 y›l›nda Minnesota Üniversitesi’nde yap›ld›.
Allojenik kemik ili¤i nakli ile birçok lösemi türü-
1. 1946-1960 dönemi: Bu dönemde genellikle nün iyilefltirilebildi¤ine dair bulgular›n objektif
yaln›zca deneysel temelde tek ilaçla kemoterapi- olarak belirlenmesi sonucu 1970’lerin sonunda
nin geliflmesi, etkin yeni ilaçlar›n geliflimi, toksisi- kabul gören bir tedavi yöntemi oldu. Ülkemizde
tenin, performans›n, tolere edilen optimal dozlar›n ise ilk baflar›l› kemik ili¤i nakli 1978 y›l›nda Ha-
saptanmas› yap›ld›. cettepe Üniversitesi’nde gerçekleflti. Böylece ke-
2. 1960-1970 dönemi: Bu dönemde hücre kine- mik ili¤i nakli, birçok hematolojik hastal›¤›n teda-
ti¤i bilgisi geliflti. Klinik kemoterapiye kinetik visi için son baflvurulan bir tedavi yöntemi olarak
kavramlar girdi. Kombinasyon kemoterapisinde gelifltirildi. Bu alandaki en önemli geliflmeler, he-
ilk geliflmeler oldu. Lösemi tedavisinde anlaml› matopoetik kök hücre kaynaklar›, haz›rlama reji-
sonuçlar belirgin bir biçimde ço¤ald›. mindeki yeni uygulamalar, monoklonal antikorla-
3. 1970’den bugüne devam eden dönem: Bu r›n kullan›m› ve nonmiyeloablatif haz›rlama re-
dönemde kombine kemoterapi kavram› geliflti. jimlerinin uygulanmas›d›r. Bu geliflmeler, kemik
Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi aras›ndaki ifl- ili¤i nakline ba¤l› komplikasyonlar› ve ölüm oran-
birli¤i artt›. Görüntüleme yöntemlerinin geliflmesi lar›n› önemli ölçüde azaltm›flt›r.[21]
ile tedavi plan›n›n belirlenmesi kolaylaflt›. Medi- EBMT (European Bone Marrow Transplant
kal onkoloji dal› geliflti. Registry) taraf›ndan 1996 y›l›nda, allojenik ve
Kemoterapinin keflfinden sonra lösemi tedavi- otolog kemik ili¤i nakli uygulamalar›, hastan›n
sinde kullan›lan iki tedavi yöntemi daha gelifltiril- yafl›na, tan›s›na, evresine ve kök hücre kayna¤›na
mifltir. Bunlardan ilki akut lösemiler ve kronik göre kategorize edildi. 1996’daki yay›ndan sonra,
miyelositik löseminin kronik faz›nda kemik ili¤i birçok yeni endikasyonlar tan›mland›, eski endi-
nakli uygulamas›, di¤eri ise son zamanlarda gelifl- kasyon flemalar› modifiye edildi. 1998’de otolog
tirilen ve Philadelphia kromozomunun etkilerini ve allojenik kemik ili¤i nakli endikasyonlar› gün-
ortadan kald›rmaya yönelik olup kronik miyelosi- cellendi, yeni bir s›n›flama yap›ld›, çocuk ve erifl-
tik löseminin tedavisinde baflar› ile uygulanan kinlere göre ayr› ayr› de¤erlendirildi. Otolog ve
imatinib mesylate (Gleevec) adl› ilaçt›r.[20] allojenik nakil için en önemli kriterden birisi has-
tan›n yafl› olarak belirlendi. Buna göre, otolog na-
Hiroflima ve Nagazaki’de radyasyona maruz
kil için 65 yafl, HLA uygun kardefli olanlarda allo-
kalan hastalarda görülen olumsuz etkiler, kemik
jenik nakil için 60 yafl, akraba d›fl› donorü olan
ili¤inin lösemi tedavisindeki önemini ortaya ç›-
hastalarda allojenik nakil için 45 yafl s›n›r olarak
karm›flt›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda atom bombalar›-
konuldu. Son y›llarda yafl faktöründe baz› de¤iflik-
n›n tek yararl› sonucunun kemik ili¤i naklinin kefl-
likler olmufl ve özellikle nonmiyeloablatif haz›rla-
fi oldu¤unu söyleyebiliriz. Bilim adamlar›,
ma rejimleri uygulamaya girdikten sonra, alloje-
1950’li y›llarda kan hücrelerinin üretimini kemik
nik kemik ili¤i nakli, daha ileri yafllarda yap›lma-
ili¤i hücrelerinin damardan verilmesi ile yeniden
ya bafllanm›flt›r.[21]
oluflabileceklerini buldular. Ayr›ca do¤umdan ya
da sonradan geliflen kemik ili¤i yetmezli¤i hasta- Bir tedavi seçene¤i olarak kemik ili¤i nakline
l›klar›n›n tedavisinde ve kemoterapi ile radyotera- karar verildi¤inde ilk yaklafl›m, HLA doku grubu
pinin yan etkilerinden kurtulmak için kemik ili¤i olarak isimlendirilen vücuttaki baz› moleküllerin

203
Türk Onkoloji Dergisi

uyumunun aile içinde (öncelikle kardefllerde) a pictorial history of medicine. Springfield: Thomas
araflt›r›lmas›d›r. Uyum olas›l›¤› ancak %25 hasta- CC Publisher; 1956. p. 175.
da olanakl›d›r. Uyum sa¤lanamayan hastalarda na- 4. Bainbridge WS. Cancer-yesterday, today and tomar-
kil tedavi seçene¤ini kullanabilmek için baflka ve- row. Med J Rec 1930;17:1-18.
5. Ünver SA. Türk t›b tarihinde kanser ve tedavisine
ricilere gereksinim vard›r. Ancak HLA doku gru-
dair. ‹st T›p Fak Mecmuas› 1938;1(5):673-8.
bu uygun olan verici bulunabilmesi için bu incele-
6. Baylav N. Fatih Sultan Mehmed devrinde (te’lif, ter-
menin daha önceden yap›lm›fl olmas› ve hastan›n ceme ve istinsah edilen) t›b eserleri ile ilaçlar. ‹stan-
tedavisi için araflt›rma gerekti¤inde çok say›da bul: Türkiye T›bbi Müstahzarat Lab Derne¤i Yay›nlar›
HLA doku grubu yap›lm›fl gönüllü verici listesi- No: 1; 1953. p. 21-2.
nin bulunmas› gerekmektedir. Akraba d›fl›ndaki 7. Ulutin ON. Hematoloji. In: Unat EK, editor. Dünya’da
kiflilerde uygun vericinin bulunma olas›l›¤› ise ve Türkiye’de 1850 y›l›ndan sonra t›p dallar›ndaki
1/60.000’dir. Bu amaçla kemik ili¤i bankalar› ilerlemelerin tarihi. ‹stanbul: Cerrahpafla T›p Fakültesi
oluflturulmaktad›r. Günümüzde Dünya Kemik ‹li- Vakf› Yay›nlar› No: 4; 1988. p. 191-7.
¤i Bankas›’na kay›tl› 40 farkl› ülkede 54 kemik ili- 8. ‹yriboz Y. Kanser: gerçekler, umutlar. Devir Derg
1973;30:16.
¤i bankas› bulunmaktad›r. Bu bankalarda yaklafl›k
9. Dalay N. Kanser ›rsi de¤il, sâridir. Hayat Mecmuas›
10 milyon gönüllü verici Dünya Kemik ‹li¤i Ban- 1975;49:65-8.
kas› havuzunda üye ülkelerin bankalar› arac›l›¤› 10. fiehsuvaro¤lu BN Arflivi. Kanser Dosyas›. ‹.Ü. ‹st. T›p
ile hastalara hizmet vermektedir. Fakültesi T›p Tarihi ve Deonoloji Anabilim Dal›
Dünyan›n kemik ili¤i bankalar› ile koordineli Kütüphanesi, 1950-1975.
olarak çal›flan, Türkiye’nin ilk ve en büyük kemik 11. Hart GD. Descriptions of blood and blood disorders
before the advent of laboratory studies. Br J Haematol
ili¤i bankas› olan ‹stanbul Üniversitesi Kemik ‹li-
2001;115(4):719-28.
¤i Bankas› ise 1998 y›l›nda kurulmufltur. Günü- 12. Geary CG. The story of chronic myeloid leukaemia.
müzde yaklafl›k 30.000 gönüllü vericiye sahiptir. Br J Haematol 2000;110(1):2-11.
Ancak 70 milyon nüfusa sahip Türkiye için bu sa- 13. Piller G. Leukaemia - a brief historical review from
y› oldukça yetersiz olup, hedef 100.000-150.000 ancient times to 1950. Br J Haematol
vericiye ulaflmakt›r. Ülkemizde kemik ili¤i nakil- 2001;112(2):282-92.
lerinde 2000 y›l›ndan beri bir art›fl oldu¤u görül- 14. Hamblin T. Historical aspects of chronic lymphocytic
mektedir. Kemik ili¤i nakli yap›lan hasta say›s› leukaemia. Br J Haematol 2000;111(4):1023-34.
2000’de 293, 2001’de 374, 2002’de 443, 2003’de 15. Holyoake DT. Recent advances in the molecular and
498’dir. Türkiye’de 2003 y›l› sonu itibariyle ke- cellular biology of chronic myeloid leukaemia:
lessons to be learned from the laboratory. Br J
mik ili¤i nakli bekleyen hasta say›s› ise 282’dir.
Haematol 2001;113(1):11-13.
2006 itibariyle ülkemizde 21 Kemik ‹li¤i Nakli
16. Ulutin ON. Cumhuriyetin 50. y›l›nda Türk hematolo-
Merkezi bulunmaktad›r.[22] Ankara Numune Hasta- jisi. Cerrahpafla T›p Fak Derg 1973;4(4):375-7.
nesi Kemik ‹li¤i Nakli Merkezi ise, Sa¤l›k Bakan- 17. Ak›nc› S. Dünyaya ün salan bir hekimimiz. Hayat
l›¤› bünyesindeki tek merkez konumundad›r. Ye- Tarih Mecmuas› 1967;12:26-30.
terli donan›ma ve e¤itimli personele sahip olan bu 18. Berkarda B. Onkoloji. In: Unat EK, editor. Dünya’da
merkezlerde, gönüllü verici say›s›n›n yetersiz ol- ve Türkiye’de 1850 y›l›ndan sonra t›p dallar›ndaki
mas› nedeniyle nakil say›lar› yetersiz olmaktad›r. ilerlemelerin tarihi. ‹stanbul: Cerrahpafla T›p Fakültesi
Vakf› Yay›nlar›; No: 4, 1988. p. 332-7.
Kaynaklar 19. Özgen T. Üretanla tedavi edilen bir kronik limfatik
1. Sigerist HE. The historical development of the pathol- lösemi vakas›. Dirim 1952;27(12):493-6.
ogy and therapy of cancer. In: Marti-Ibanez F, editor. 20. Fruchtman S. Stem cell transplantation. Mt Sinai J
On the history of medicine. New York: MD Med 2003;70(3):166-70.
Publications Inc; 1960. p. 59-65. 21. Ünal A. Kemik ili¤i nakli: kime, ne zaman, niçin?
2. Yener N. Meme kanseri. Ankara Hastanesi Derg XXIX. Ulusal Hematoloji Kongresi Bidiri Kitab›,
1973;8(1):5-13. Antalya; 2002. p. 31-6.
3. Bettmann O. 17th century surgeons operate for cancer, 22. SSYB. www.saglik.gov.tr.

204

You might also like