Professional Documents
Culture Documents
Sağlık Bakanlığı
Uzmanlık Tezi
İSTANBUL–2005
1
ÖNSÖZ
esirgemeyen sayın klinik şeflerimiz Dr. Gönül Aydoğan, Dr. Rengin Şiraneci,
aktararak eğitimimizde değerli katkıları bulunan tüm klinik şef yardımcısı, baş
TEŞEKKÜR EDERİM……….
2
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ VE AMAÇ…………………………………………..1
GENEL BiLGiLER……………………………………………….2
GEREÇ VE YÖNTEM…………………………………………..27
BULGULAR……………………………………………………..28
TARTIŞMA………………………………………………………39
ÖZET VE SONUÇ………………………………………………49
KAYNAKLAR…………………………………………………...51
3
GİRİŞ VE AMAÇ
yararlanarak Akut Miyeloid Lösemi (AML) ve Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) olarak
özellikler saptanmıştır.
servisinde 1993-2004 yılları arasında izlenen toplam 350 akut lösemi vakasının
karşılaştırılması amaçlanmıştır.
4
GENEL BİLGİLER
2.1. TANIMLAMA
2.2. TARİHÇE
İlk kez Virchow tarafından ileri evrede kronik lösemili, aşırı lökositozu olan
bir hastada tanımlanan lösemiyi 1870’ de Neuman kemik ilğini tutan bir hastalık
olarak tarif etmiştir (1,4). Böylece akut terimi yanlış bir terim olmasına rağmen bir
2.3. SINIFLANDIRMA
Akut ve kronik terimleri hastalığın doğal seyrindeki relatif süreyi yansıtır. Bununla
5
hastalığı tanımlamaktadır . Akut lösemiler , çoğalam hücrelerin morfolojik,
ayrılırlar (1,2,3).
Hücreli Lösemi ( AFHL ) veya Kök Hücreli Lösemiden söz edilir (4). Yakın
sınıflamada yararlanılmaktadır.
6
Auer cisimleri yok var -yok
1976 yılında 200 ALL olgusunun periferik yayma ve kemik iliği aspirasyon
gruba ayrılmıştır ( 1,3,5 ). Ancak gerek FAB sınıflaması, gerekse Dünya Sağlık
uyum %63’ den %84’ e çıkarılmıştır (7), FAB sınıflamasına göre ALL’ ler üç
gruba
ayrılır.
FAB L2: Hücreler hetorojen ve daha büyük olup, stoplazmaları daha geniştir.
hücrelerde mitoz sıktır. L3, Bukitt lenfomasının lösemik şekli olarak kabul
edilmektedir.
7
Çocukluk çağı ALL olgularının yaklaşık %85-86’ sı L1, %13-14’ ü L2 ve
relaps oranı ile kötü prognoz gösterirler. Diğer prognostik özellikleri iyi de olsa,
Transferaz ” ( TdT ) adı verilen bir nükleer enzim içerirler. ANLL tiplerinde TdT
8
immünoglobulinlerdir(Ig)(1,3,11).Bu yönteme göre üç ALL tipi tanımlanmıştır.
taşımayan “non-T, non-B hücre” li ALL. 1970’ lerin ortalarından 1980’ lerin
başına
non-T, non-B ALL üç alt gruba ayrılmıştır: %80 common ALL( cIg -,CALLA
+)
kalanı pre-B ALL (cIg +, CALLA +) ve null hücreli ALL ( cIg -, CALLA -). Lenfoid
özgüllükleri üzerinde fikir birliği sağlamak amacı ile dört uluslar arası çalışma
antijenleri yoktur. TdT pozitiftir. Çocukluk dönemi ALL’ lerinin yaklaşık 2/3’
ünü
merkezi sinir sisteminde (MSS) nüks oranı erken pre-B hücreli ALL’ ye göre daha
lerinin % 1-2’ sini oluşturur. MSS tutulum insidensi daha yüksek , tedaviye yanıt
Hastaların %50-60’ ında mediastinal kitle vardır ve MSS tutulumu diğer ALL
10
katkıda bulunmuştur. ALL’ li çocukların yaklaşık %90’ ında anormal karyotipler
sık izlenen yapısal anomalı olup, vakaların % 40 -57’ sinde görülürler. Bazı
sütçocuklarında görülür.En kötü klinik gidişe sahip olup, standart ALL tedavisine
11
1985’de FAB sınıflamasının yeniden gözden geçirilmesiyle ANLL’ler M1’den
immumglobulinleri ile tanı konulur. ( ALL’ nın L2 alt tipi ile ayrımı güç olan M7’de
olduğu gibi)(1,2,3,).
çekirdekçik belirgin ve granül bulunmazken, bir ila altı azurofilik granül vardır
12
kaba atipik azurofil granuller , böbrek şeklinde nükleus ve sık olarak dallanma ve
birbirine yapışma gösteren auer cisimleri içerirler. Sudan Black (+), klorasetat esteraz
kanda monositoz görülebilir ve serum veya idrar lizozim düzeyi normalden 3 kat
Sitoplazmada ince granüller vardır. Auer cisimleri nadir, çekirdek sıklıkla kıvrımlıdır
ve 1-4 adet büyük nükleol içerir. NSE (+), SB ( - ), KAE ( - )’ dır. PAS granüler ve
13
KI’nde polimorfik megakaryoblastlar hakimdir. Bunlar genellikle
miyeloperoksidaz
ve sudan blak negatiftir. PAS (+) olabilir ve L2 ile karışabilirler. Öte yandan M7’ de
CD13, CD15, CD11b, CD14 ve CD36 ANLL’ li olguların %90’ dan fazlasında
antijenlerinden de yararlanılmaktadır.
dayanılarak yapılsa da ALL’ lerin % 4-25’ i miyeloid antijen, ANLL’ lerin %11-28’İ
dahıl olduğu beş büyük pediatri merkezinde incelenen toplam 10548 pediatrik
14
ANLL erişkin dönemde daha sıktır(4,10). ABD’ de bir yılda tanı alan olguların 3/4'
ü
ALL kalanı ANLL’ dir(23). KML ise ender olup çocukluk çağı lösemilerinin %
5’inden
azını oluşturur(23,24). ALL 3-4 yaşlarda pik yapar(1,2,3). ANLL’ de bir pik dönemi
KML’ de jüvenil form yaklaşık 2 yaşta , Ph kromozomu pozitif tip ise daha çok ileri
rağmen pediatrık vakaların %80’ i 4 yaştan, %60’ i ise 6 yaştan sonra tanı
En düşük oranlar siyah ırkta tespit edilmiştir(27). ANLL ve KML’ de etnik grublar
arasında eşit bir dağılım söz konusudur. Yalnız akut promiyelositik lösemi latin
kökenlilerde sıktır(4,28).
döneminde daha da belirginleşir. Beş yaşın altında ANLL daha çok kızlarda, 5-15
yaşlar arası iki sekste de eşit, daha ileri yaşlarda ise erkeklerde daha sık
olarak
oranla ALL gelişim riski 2-4 kat artmıştır. Tek yumurta ikizlerinde ise bir kardeşte
ALL varsa diğerinde 5 yıl içinde ALL gelişme riski %20’ dir (3,29). Ayrıca Trizomi 21
defektli çocukta ALL riskinde artış görülür(27,30). KML’ de ırk, cinsiyet ve heredite
artış olduğu ileri sürülmüştür(27,32). Buna karşın daha büyük çaplı araştırmalarda
bombalarından sonra hayatta kalanlarda lösemi insidansi artmıştır. Risk artışı ilk 5-
7 yıl içinde en belirgin olup 20 yıl sonrasında kadar beklenilenin üzerinde lösemi
orantılı olduğu saptanmıştır (4). Radyasyona maruz kalma AML ve KML sıklığını
tipleri gelişmektedir. Kırk yılı aşkın bir süre 10 pmm üzerinde benzene
maruz
kalındığında lösemi riskinin normal populasyondan 154.5 kat daha fazla arttığı
olarak bulunmuştur(36).
16
Yine çocuklarda Fenilbutazon ve Kloramfenikol kullanımından sonra ANLL
olduğunu bildiren yayınlar vardır (38). ABD’ de bir milyon kişi üzerinde yapılan bir
kıyasla lösemi gelişme riski 15 kat daha fazladır. Özellikle neonatal olgularda
olmak
üzere ANLL görülebilir, ancak en sık izlenen tip ALL’dir (1,3). Down sendromlu
Kromozom 14 ve 7’de anomalı gözlenen bir immun yetmezlik hastalığı olan ataksia
kardeşlerinde lösemi riski 4 kat artmaktadır (48). En çok tek yumurta ikizleri risk
oynayan C tipi bir virus olan HTLV-1 virusu bazı T hücreli lenfoblastik lösemili ve
T
karşı antikorlar gösterilmiştir. Agresif seyirli bir neoplastik hastalık olan “ Erişkin
T
çocuklarda genellikle herhangi bir prodromal belirti olmadan birdenbire ağır bir
klinik tablo şeklinde başlar. Belirtilerin başlaması ile tanının konması arasında
geçen süre birkaç gün ile birkaç hafta arasında değişir. ANLL’ de ise
hastalık
ALL’deki gibi birden veya daha sinsi de başlayabilir. %25’inde prelösemik bir durum
bulguları ile bunlara ilişkin şikayetler, klasik ANLL tablosunun ortaya çıkmasından
Akut lösemilerin ana klinik belirtileri, anemiye bağlı halsızlık, çabuk yorulma,
20000/mm3’ün altına düştüğü zaman kanama riski artar(10). Lökostaz varsa MSS
blast sayısının > 100000 /mm3 olduğu durumlarda ortaya çıkar. Blastlar beyin,
yaygın damar içi pıhtılaşma ( YDP )’da kanamanın bir diğer nedenidir(1,3).
19
Granülositopeniye bağlı olarak her türlü bakteriyel , viral, fungal ve protozoal
odağı olmaksızın septisemi oluşabilir. Gram negetif bakteriler, gram pozitif koklar
ortaya çıkan kemik ve eklem ağrıları, sinovit ve eklem şişliği sıklıkla akut eklem
bağlı olabilir (49). Tanı sırasında MSS tutulumu %5’den daha az olguda
görülür.
20
Kafa içi basinç artışı olan hastalarda ; kusma , başağrısı, papil
ödemi
ile ilgili olup KML’de görülür. Benzer şekilde akciğer, beyin ve retina damarlarında
yetmezlik bulguları gelişebilir. Artmış ürik asit yapımı ve atımına bağlı üremik
ve perikartta oluşan hemorajiye bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca verilen bazı
deri, orbita , paranazal sinusler, kemik, göğüs duvarı, meme , GİS, solunum
sistemi, genitoüriner sistem, merkez ve periferik sisnir sistemi veya lenf nodlarını
21
olabilmektedir(1,2,3,4,10).
tanı anında %10 hastada normal çevre kanı değerleri saptanabilir. KML’de
ise
yüksek veya düşük olabilir. Tanı anında yaklaşık %50 olguda artmış %20’sinde ise
varlığıdır. Çok genç hücrelerle tamamen olgun hücreler birarada bulunur, dizinin
diğer ara hücreleri yoktur. Bu duruma “lösemik hiatus” denir. Akut lösemiler
üç
lökosit sayısı yüksektir. Sublösemik şekilde lökosit sayısı normal veya düşük,
blastik hücreler mevcuttur. Alösemik lösemide ise çevre kanında blasta rastlanmaz
dolu olduğu ya da miyelofibroz veya Kİ’nin nekroze olduğu düşünülür. Tanı için Kİ
düzeyleri yüksek bulunur(3,4,10,41). Yine bu alt tiplerde daha çok olmak üzere
artışı saptanabilir(41).
bulunabilir.
hiperpotasemiye yol açabilir. Lösemik hücre yıkımı sıklıkla yüksek serum LDH
önem arzeder. Yine JKML’de fetal tip eritropoezis olduğu için HbF düzeyi artar.
olabilir(1,3,52,53).
24
Lösemi tanısı, çevre kanı ve Kİ bulgularıyla kolayca konabilsede nadiren
bazı
incelemesi ile kesin ayırım yapabilir. Kİ’de az sayıda atipik lenfosit bulunsa da
blastik hücre toktur. Lökomoid reaksiyonlarda lökosit sayısı bazen çok yükselir ve
derecede lenfositoz ALL ile karıştırılabilir. Burdaki lenfositler olgun olup anemi ve
lenfoblasttan daha fazla , çekirdek kromatın ağı daha kaba ve nükleolusu daha
güçtür. B hücreli ALL Burkit lenfoma ile karışabilir. NHL’ların ALL’den ayırımı Kİ ile
hücreler olmakla birlikte çevre kanı normaldır. ALL’nin diğer klinik özellikleri yoktur
2.9.1. ALL İÇİN : İlk lökosit sayısı ve tanı sırasındaki yaş, remisyon ve
edilmiştir (1,3,10,54). İlk lökosit sayısı ile klinik gidiş arasında lineer bir ilişki
söz
konusudur. Yüksek lökosit sayısına sahip çocuklarda prognoz daha kötüdür. Yine
<2 yaş ve >10 yaş olan çocuklarda prognoz kötüdür. En kötü prognoz <1 yaş olan
girme hızı, kromozom anomalileri, serum LDH ve insan lökosit antijen (HLA) tipi
ark.(58)’a göre iyi prognoz gösteren grup; ilk lökosit sayısı <10000/mm3, 2-10 yaş
26
yavaş yanıt ya da yanıtsızlık, immunolojik olarak indiferansiye ya da matür B
hücreli
birlikte psödodiploidi.
çalışmasında, katılımcılar düşük riskli ALL’nin minimal kriterleri olan 1-9 yaş
c. Orta riskli ALL olguları: t(1;19) içeren, yüksek ve düşük riskli gruplar
Düşük risk: DNA indeksine (DI) 1.6 ile 1.16 arasında, yaşın 1 ile 10 arasında
olmaması.
Yüksek risk: DNA indeksinin <1.16 veya > 1.6, yaşın <1 veya >10 , lökosit
2.9.2. ANLL İÇİN: Prognoza etki eden çok az faktör tespit edilmiştir.
Bazılarının remisyona giriş hızı, bazılarının da remisyonda kalış süresi üzerine etkili
27
olduğu bildirilmiştir(1). Düşük remisyon hızıyla ilişkili faktörler;>100000/mm3
lökosit
auer cisimciği içermeyen M1 alt tipi, t(9;11) taşıyan M3 alt tipi, t(8;21) ve inv(16)
varlığı remisyona girişi hızlandırdığı için iyi prognostik faktör olarak kabul
varlığı kötü prognoza işaret eder. BFM çalışma grubuna göre auer cisimciği (+) M1
Yüzey markırlarının analizinin çocukluk çağı AML’lerinde prediktif bir önemi olduğu
olgular kötü prognoza sahiptir(61). SSS tutulumunun kötü prognoza neden olduğu
ise gösterilememiştir(1).
tedavisi, 70’li yıllarda klinik ve laboratuar özelliklerine göre risk yönelimli tedavilerin
28
normale gelmesi, organomegalinin azalması veya kaybolması ve hastanın
normal
2.10.2. MSS koruma tedavisi: MSS koruma tedavisi ile ilgili ilk
etkisi olduğu, 2400 cGy radyoterapinin tek başına ya da eş zamanlı beş intratekal
(İT) metotreksat (MTX) tedavisi ile birlikte uygulanmasının MSS relaps riskini %
10
verilen 2400 cGy kadar etkin olduğu bulunmuş fakat MSS yan etkileri açısından
daha avantajli olduğu gösterilememiştir. Yüksek lökosit sayısı, T hücreli ALL ,çok
küçük yaş , trombositopeni, LAP, HM, SM ve siyah gibi bazı özelliklerin artmış MSS
lösemisi ile ilişkili olduğu belirtilmiştir(65). MSS relaps riski yüksek lökosit
sayısı
veya lenfomatöz durum ve küçük yaş ile kuvvetle ilişkili olmakla beraber diğer
faktörler ya da faktör grupları için aynı durumun söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
29
eşit koruma sağladığı ve daha az yan etki yaptığı için günümüz
tedavi
uygulanmaktadır(59). Son MSS koruma tedavi rejimleri ile relaps riski tüm
hastalar
gözönüne alındığında %10, iyi risk grubundaki hastalarda ise %5’in altına
düşmüştür(65).
ay içinde relaps riski vardır. Erken klinik çalışmalarda tekli kemoterapötik ajanlar
hastalıksız sağ kalımı %70, Children’s Canser Group (CCG) ise %60’lar dolayında
da gerek hastalığa gerekse tedaviye bağlı geç yan etkileri gündeme getirmiştir.
30
bulgulara rastlanılmaktadır. Beyin atrofisi, ventriküllerde
dilatasyon ,
geriliğine neden olmaktadır. 1800-2400 cGy arasında ise çocuğun yaşına , pubertal
büyüme etkilenebilmektedir.
disfonksiyonunu artırmaktadır.
grubu ajanlar doza bağlı kardiyotoksisiteye yol açar. Ayrıca doz bağımlı olmaksızın
31
ajanlarla ilgili deneysel çalışmalar devam etmektedir.
32
GEREÇ VE YÖNTEM
lökosit formülleri ve buradan indirekt hesaplanan blast sayıları, serum üre, kreatinin
ürik asit, LDH, ALT, bilirubin,alkali fosfataz, protein gibi biyokimyasal değerleri,
idrar
analizleri kullanıldı. Yaşam süresine etkili olduğu düşünülen yaş, cins, Hb,
33
BULGULAR
hastadan beşi KML(%1.4), biri NK hücreli lösemi (%0.3), biri undiferansiye lösemi
(%0.3) idi. ALL ve AML dışındaki vakalar istatistiksel olarak anlamlı sonuç verecek
1).
yıllar ALL vaka AML vaka Toplam
sayısı sayısı
1993 14 6 20
1994 23 10 33
1995 16 6 22
1996 26 4 30
1997 29 3 32
1998 25 6 31
1999 26 6 32
2000 28 4 32
2001 29 4 33
2002 26 10 36
2003 22 5 27
2004 16* 6* 22*
Toplam 280 70 350
(*:Ağustoz 2004 öncesi)
34
Tabloda görüldüğü gibi ALL vakalarının AML ye göre belirğin olarak fazla
görüldüğü ama, ALL ve AML hasta sayılarının yıllar içinde görülme insidansinda
Ocak 21 5 26
Şubat 24 5 29
Mart 25 9 34
Nisan 21 5 26
Mayıs 24 7 31
Haziran 21 6 27
Temmuz 27 9 36
Ağustos 22 4 26
Eylül 19 5 24
Ekim 30 6 36
Kasım 24 5 29
Aralık 22 5 27
Toplam 280 70 350
alınan toplam 350 olgunun 187’si (%53.4) erkek, 166’si (%46.6) kız idi. Erkek/kız
oranı 1.12 olup yaş ortalaması 7,2+-4,6 yıl ve yaş sınırları 2 ay-15 yıl idi. 14 olgu
35
(%4) bir yaşın altında, 260 olgu (%74,3) 1-10 yaş arasında ve 76 olgu (%21,7)
10 yaşından büyüktü. 350 hastanın 280’ni ALL, 70’i AML olup, ALL’li olgularda
Geliş öntanısı ALL n(%) AML n(%) Toplam n(%)
E/K oranı 1.10, yaş ortalaması 5,3+-3,4 yıl ve AML’li olgularda E/K oranı 1.33,
yaş ortalaması 10,0+- 4,3 yıl bulundu. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda
ortalaması
Erkek n(%) Kız n(%)
yıl+_SD
(%)
36
Tablo 3. Akut Lösemi vakalarının tip,yaş ve cinsiyete göre dağılımı
tablo 5’de görülmektedir. ALL olgularının %73,2’si L1, %24,7’si L2, %2,1’i L3, AML
olgularının %5,6’si M0, %5,6’si M1, %21,4’ü M2, %29’ü M3, %30’ü M4, %7’si M5
ve %1,4’ü M7 olarak saptandı. Akut lösemilerin %58,5 L1, %19,8’i L2, %1,7’si L3,
%1,1’i M0, %1,1’i M1, %4,2’si M2, %5,8’i M3, %6’si M4, %1,5’i M5, %0,3’ü M7 idi.
E/K oranı açısından tüm gruplarda erkekler lehine daha fazla olduğu gözlendi. Tüm
vakaların %80’ni ALL, %20’sini ise AML oluşturdu. ALL’de L1 ve AML’de M2,M3 ve
37
M5 5 1,5 7,0 1,4 0,1
M6 - - - - -
38
Nefes darlığı 19(7) 4(6) 22(6,2)
(* : P< 0,0001)
Tablo 6. Vakaların başvuru sırasındaki yakınmalarına göre dağılımları.
Tablo 6’da görüldüğü gibi halsızlık, solukluk, iştahsızlık, ateş, döküntü, baş
ağrısı, eklem ağrısı, kilo kaybı, gece terlemesi, öksürük, karın ağrısı, nefes darlığı,
sık enfeksiyon geçirme sıklığı açısından ALL ve AML arasında anlamlı bir
fark
rastlandı (p<0,0001).
6. AKUT LÖSEMİ VAKALARININ GELİŞ ÖNTANISI:
Tablo 7’de görüldüğü üzere vakaların %84’ü lököz öntanısı ile yatırılmış olup
akut lösemi tanısı almıştır. Trombositopeni öntanısı ile yatırılıp akut lösemi
tanısı
39
Vakaların %8’i artrit, atralji öntanısı ile yatırılarak akut lösemi tanısı aldı.
saptanmadı(p>0,05).
arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p>o,05). Hem ALL hem AML’de en
sık
ateş sıklığı açısından ALL ve AML arasında anlamlı bir fark bulunmadı(p>0,05)
40
AGE 2 (0,7) - 2 (0,5)
Toplam 280 (100) 70 (100) 350 (100)
(* için p<0,0001
değerleri tespit edildi. % 37,4’ü 1-4,9 g/dl, %40,5’i 5-7,9 g/dl, % 19,4’ü 8-11,9 g/dl
ve % 2,7’si 12 g/dl üstünde idi. Vakaların lökosit değerleri ise; % 21’i 3999 (mm3)
11’ide 100000 mm3 üstünde idi. Trombosit değerleri ise %31’i 20000 (mm3)
(Mm3) üstünde idi. Lökosit ve trombosit düzeyleri açısından ALL ve AML arasında
Lökosit(mm3)
<3999 56(20) 18(26) 74(21)
4000-9999 53(19) 11(16) 64(18)
10000-24999 59(21) 17(24) 76(22)
41
50000-99999 36(13) 7(10) 43(12)
>100000 32(11) 6(8) 38(11)
Trombosit
(mm3)
<20000 84(30) 25(35) 109(31)
20000-49999 70(25) 25(35) 95(27)
Tablo 9: Akut lösemi vakalarının tam kan sayım değerlerine göre dağılımı.
Tablo 9’da görüldüğü gibi vakaların kan grublarına göre dağılımı şöyleydi:140 hasta
(%40) A Rh(+),15 hasta (%4,3) A Rh(-),40 hasta (%11,4) B Rh(+), 11 hasta (%3,2)
B Rh(-), 100 hasta (%28,5) 0 Rh(+),17 hasta (%4,8) 0 Rh(-), 25 hasta (%7,2) AB Rh
(+), 2 hasta (%0,6) AB Rh(-). Tablo 10’da görüldüğü gibi özellikle A Rh(+) kan
(%)
A Rh(+) 103(36,7) 37(52,8) 140(40)
A Rh(-) 13(4,6) 2(2,8) 15(4,3)
B Rh(+) 34(12,3) 6(8,5) 40(11,4)
B Rh(-) 11(3,9) - 11(3,2)
0 Rh(+) 81(28,9) 19(27,3) 100(28,5)
0 Rh(-) 14(5) 3(4,3) 17(4,8)
AB Rh(+) 22(7,8) 3(4,3) 25(7,2)
AB Rh(-) 2(0,7) - 2(0,6)
toplam 280(100) 70(100) 350(100)
42
10. AKUT LÖSEMİ VAKALARININ BİYOKİMYASAL PARAMETRELERİNE
Böbrek fonksiyon testleri açısından üre, kreatinin ve ürik asit değerleri ortak olarak
üzerindeydi ve kanda ortalama ürik asit düzeyi ALL’de anlamlı olarak daha yüksek
üstünde olup ALL ve AML grupları arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05).
%85 hastanın bilirubin değerleri normal iken %15 hastanın bilirubin değeri 1,2
mg/dl’nin üstünde idi. ALT düzeyi %15 hastada 40-80 IU arasında,%5 hastada
80
IU’nin üstünde ve %80 hastada normal sınırlarda olduğu görüldü ve ALL ile
AML
arsında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Ortalama alkalen fosfataz değeri ise
ETKİSİ
%40,4’ü kız idi. Toplam akut lösemilerin %54,9’ü erkek, %45,1’i kız idi. Erkek
kız oranı 1,21 olarak belirlendi. Cinsiyetin yaşam şansı üzerinde istatistiksel
olarak
43
anlamlı bir etkisi görülmedi(p>0,05).
anlamlı bulunmadı ( p>0,05 ). Beyaz küre sayısı > 100000 /mm3 olan 32,
>50000/mm3 olan 68, >25000/mm3 olan 112 ve >10000/mm3 olan 171 ALL’li hasta
vardı. Beyaz küre sayıları tek tek bakıldığında yaşam şansı üzerine etkisiz
bulundu(p>0,05).
AML’li hasta grubunda yaş ve cinsiyetin yaşam şansı üzerine etkisi olmadığı
>25000/mm3 olan 24 ve >10000/mm3 olan 41 AML’li hasta vardı. Beyaz küre sayısı
fark saptanmadı(p>0,05). Yine çalışmamızda Hb<8 gr/dl ve Hb >8 gr/dl olan vakalar
karşılaştırıldı. Hem ALL hem AML’de yaşam sansları açısından bir farklılık yoktu.
44
ALL n(%) AML n(%) Toplam n(%)
45
TARTIŞMA
çoğunda yılda 100 binde 3,5 olgu olarak bildirilmektedir. Pediatrik yaş grubundaki
Nijerya ve Uganda gibi ülkelerde yüksek oranda lenfoma yanında çok az ALL
özellikler taşıyan bir ALL tipinin batıda %14-15 iken Hindistan ve Mısır’da %35-52
klinik prezentasyon olarak ise orbital granulositik sarkom belirgin olarak dikkati
çekmektedir(68).
782 pediatrik malignitenin ilk sırasında %45,3 oranında lösemiler yer almaktadır
(tablo 14),(69). Tüm yaş grupları ele alındığında ALL ve AML insidansi birbirine eşit
görünmekle beraber, ALL daha çok çocuklarda AML ise erişkinde görülmektedir(1,4).
Yaklaşık olarak çocukluk çağı akut lösemi olgularının %80’i ALL, erişkinlerdeki akut
46
lösemilerin %80’i AML’dir(1,3,10). ALL 3-4 yaşlarında pik yapar. Çocukluk çağı ALL
olgularında 1-10 yaş arası çocuklarda diğer yaş gruplarına oranla yaşam
şansının
küçük çocuklarda prognoz belirgin olarak kötü bulunmuş, bu durum infantlarda MSS
bağlamışlardır. Yine aynı çalışmada ALL’li infantları 0-6 ay, 6-12 ay, 12-18 ay ve
18-
24 ay olarak dört gruba ayırmışlar, ilk iki grupta 5 yıllık hastalıksız yaşam şansını en
düşük bulmuşlar. Son iki grupta ise yaşam sürelerini eşit olarak tespit etmişlerdir(71).
(p<0,0001).
Çocukluk çağı akut lösemileri erkeklerde biraz daha sık görülür. Çeşitli
yayınlarda erkek/kadın oranı 1.2 ile 1,7 arasında bildirilmiştir (27). 1995 yılında
Çukurova bölgesinde yapılan bir çalışmada erkek / kadın oranı ALL’de 1,92,
47
AML’de 1,24 ve genelde 1,67 belirlenmiş(69). Yine 2002 yılında 19 Mayıs
Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan bir çalışmada da erkek /kadın oranı ALL’de
ALL’de 1,10 , AML’de 1,33 ve genelde de 1,14 olarak belirlendi. Bir çok
çalışmada erkek cinsiyetin kötü prognoz işaret ettiği bildirilmiştir (72,73). Bir
çalışmada da 5 yıllık yaşam şansı erkek cinste 1,8 kat daha düşük bulunmuştur
(74). Çok değişkenli bir analizde ise erkek cinsiyet ve yapısal kromozomal
başlanmıştır.
lösemilerde
arasında
olarak belirlendi.
48
Ürdün’de yapılan ve tüm yaş gruplarını kapsayan bir çalışmada
ALL’ye büyük bir sıklıkla birinci dekatta rastlanılmış, 20 yaştan sonra sıklığın
olarak düşük bulundu (p<0,0001). Medyan yaş ALL’de 5 yıl, AML’de 10 yıl
olarak saptandı. ALL’de yaş ortalaması 5,3+-3,4, AML’de yaş ortalaması 10+-4,3
(%)
Lösemi 355(45,3) 216(60,8) 139(39,1) 1,67
ALL 281(35,9) 185(65,8) 96(34,1) 1,92
AML 74(9,4) 41(55,4) 33(44,5) 1,24
KML 12(1,5) 8(66,6) 4(33,3) 2,00
Lenfoma 186(23,7) 132(70,9) 54((29,0) 2,44
NHL 121(15,4) 81(66,9) 40(33,0) 2,02
HL 65(8,3) 51(78,4) 14(21,5) 3,64
Wilm’s 53(6,7) 28(52,8) 25(47,1) 1,12
Nöroblastom 31(3,9) 18(58,0) 13(41,9) 1,38
Retinoblastom 23(2,9) 13(56,5) 10(43,4) 1,30
RMS 20(2,5) 12(60,0) 8(40,0) 1,50
GHT 13(1,6) 9(69,2) 4(30,7) 2,25
SSS tm 13(1,6) 5(38,4) 8(61,5) 0,62
Kemik tm 12(1,5) 8(66,6) 4(33,3) 2,0
Hepatoblasto 7(0,8) 4(57,1) 3(42,8) 1,33
m
Histiositoz 13(1,6) 5(38,4) 8(61,5) 0,62
Diğer tm 44(5,6) 20(45,4) 24(54,5) O,83
Toplam 782(99,9) 478(61,1) 304(38,8) 1,57
yıllık sürede başvuran toplam 782 vakanın kanser türlerine göre dağılımı.
49
Günümüzde akut lösemi sınıflandırılması monoklonal antikor ve sitogenetik
çalışmada %28,1 L1,%39,8 L2, %2,9 L3, %1,2 M0, %9,9 M1, %11,7 M2, %4,7 M3,
L1, %19,8 L2, %1,7 L3, %1,1 M0, %1,1 M1, %4,2 M2, %5,8 M3, %6,0 M4, %1,5
AML’de %88 oranında rastlandığı ve her iki grup arasında anlamlı bir fark olmadığı
ateş yakınmasının ALL’de AML’den anlamlı olarak daha yüksek olduğunu ifade
Çalışmamızda hem ALL hem AML vakalarında en sık üst solunum yolu(ÜSYE)
çalışmasında ALL’de sıklık sırasına göre KBB, deri, akciğer AML’de ise deri,
50
vakalarında saptanan enfeksiyonlar sıklık sırasına göre pnömoni, üriner
ortalama büyüme miktarı ile LAP varlığı açısından ALL’de anlamlı olarak daha
splenomegalisi olanlarda 1,9 , hepatomegalisi olanlarda ise 1,6 kat daha kısa
olduğu bildirilmiştir. 101 hastadan oluşan bir başka çalışma grubunda ise
51
araştırılmış, tam remisyon oranı, remisyon süresi ve hastalıksız yaşam hızları
(p>0,05).
kan tranfuzyon sonrasında çoğu düzeldi. Karın ağrısı şikayeti ALL vakalarında
daha fazla idi. Bunun hepatomegalinin daha fazla olduğu bu grupta Glisson
tutulumu daha sık bulunmuştur (82). Bizim çalışmamızda ALL’de anlamlı olarak
tüm gruplarda %12 gr altında bulunmuş, ALL ve AML arasında anlamlı bir fark
saptanmamıştır
Harousseau
52
ve arkadaşları (75) 141 vakadan oluşan serilerinde tam remisyon oranlarını Hb
düzeyi 8 gr/dl’nin altında olan olgularda %63, 8-10 gr/dl arasında olan olgularda %84,
10-12 gr/dl arasında olan olgularda %70 ve >12 gr/dl olan olgularda %60 olarak
vakalarda yaşam hızının daha kısa olduğu tespit edilmiş. Bizim çalışmamızda da
Akut lösemilerde lökosit sayısı normal, yüksek veya düşük olabilir. Boggs
lökosit sayısı açısından ALL ve AML arasında anlamlı bir fark bulmamış ve olguların
Tanı sırasındaki lökosit sayısının prognoz üzerine etkisi bir çok araştırmacı
>25000/mm3 üzerinde lökosit varlığı kötü prognoz kriteri olarak kabul edilmiştir
(59,74,75,76).
hem de AML’li olgularda bu üç grubun yaşam şansı üzerindeki etkilerine ayrı ayrı
sayısı ve mm3’te 20000’in altında trombosit sayısı olan vakaların sıklığı açısından
53
ALL ve AML arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Rugerro ve arkadaşları(78)
Rh(+) %43,3, B Rh(+) %12,3, 0 Rh (+) %30,4, AB Rh (+) %5,3, A Rh (-) %2,3, B
fark bulunmadı.
ait olup (81) indüksiyon tedavisinin 15. gününde yapılan Kİ’ndeki blastik hücrelerde
%50’den fazla azalma sağlanan hastalarda yaşam süresi daha uzun olarak
(82), farklı üçlü ilaç indüksiyonu sırasında 14. günde yapılan Kİ’nin M3
çocuklarda %81, %5 olduğu çocuklarda ise %19’luk hastalıksız yaşam şansı rapor
(82).
54
Zirkle erişkin hastalarda aynı indüksiyon tedavisi ile %66 oranında tam remisyon
1980’li yıllarda ise Gottlieb ve arkadaşları (83) 3’lü (VCR, L-Asparajinaz, Prednisone)
karşılaştırmış, üçlü tedavi ile %50 oranında tam remisyon sağlanırken dörtlü tedavide
%83 oranında tam remisyon sağlamışlar. Yıllar ilerledikçe yeni tedavi protokollerinin
uygulanması ile 5 yıllık hastalıksız yaşam şansı %90’lara ulaşmıştır. St Jude Çocuk
total 11’de %71,8 yaşam şansı ve %69,3 olaysız yaşam sağlanmış. Total
12’de %67,6 yaşam şansı ve %61,5 olaysız yaşam sağlanmış. Total 13A’da ise
açısından incelendiğinde son yıllarda tan konulan olgularda yaşam hızının artığı
kullanımının daha fazla olması, yetişmiş kalifiye eleman sayısının artması, kan
55
ÖZET VE SONUÇ
onkoloji servisinde 1993-2004 yılları arasında izlenen 350 akut lösemi vakasının
üre, ürik asid, kreatinin, LDH, ALT, AST, ALP, bilurubin, protein vb
biyokimyasal
E/K oranı 1,12, medyan yaş ALL’de 5 yıl, AML’de 10 yıl, ALL/AML oranı 4 idi.
ALL
ve AML arasında cinsiyet dağılımı açısından fark bulunmadı. Yaş ortalaması ALL’de
FAB sınıflamasına göre vakaların %80’ni ALL %20’sini AML oluşturdu. Tüm
akut lösemi vakalarının %58,5’i L1, %19,8’i L2, %1,7’si L3, %1,1’i M0, %1,1’i
M1,
%4,2’si M2, %5,8’i M3, %6’si M4, %1,5’i M5, %0,3’ü M7 olarak belirlendi. ALL’de
L1, AML’de M2, M3 ve M4 diğer gruplara göre anlamlı olarak daha yüksek
bulundu.
56
infeksiyon ve kanamaya bağlı bulgular ise anemiden sonra en sık görülen
bulgular
kaybı, eklem ağrısı, gece terlemesi, öksürük, karın ağrısı, nefes darlığı, sık
enfeksiyon geçirme sıklığı açısından ALL ile AML arasında anlamlı bir
fark
daha sık bulundu. Enfeksiyon sıklığı açısından iki grup arasında fark
bulunmazken
en sık rastlanılan enfeksiyon her iki gruptada üst solunum yolu enfeksiyonu idi.
trombosit düzeyleri açısından anlamlı bir fark bulunmadı. Serum ürik asid ve alkalen
57
KAYNAKLAR
1999:359-411.
1991:236-251.
1976;33:451-458.
58
lemphoblastic leukemia: concosdance among observers and
Rep 1985;69:1211-1221.
1552-1561.
313.
59
14. Ching – Hon Pui MD. Acute Lymphoblastic Leukemia. Pediatric
1983;43:868-873.
16. Williams DL, Tsiatis A, Brodeur GM, Look T, Melvin SL, Brwman
60
21. Pui C-H, Raimondi SC, Head DR et al. Characterization of
22.
1969;23:1296-1304.
61
29. Fort AM, McCarty KP, Macleanjm P. Monoclonal origin
Blood 1997;89:281-285.
503.
Nature 1996;382:352-353.
1996;73:1006-1011.
1994;16:243-272.
62
37. Brauer MJ, Dameshek W. Hypoplastic anemia and myeloblastic
1967;277:1003.
1986;39:417-421.
Med 1988;289:299-307.
43. Stark CR, Mantel N. Maternal age and birth - order effects
JNCI 1969;42:857-866.
45. Boaz D, Mace JW, Gotlin RW. Poland’s syndrome and leukemia.
Lancet 1971;1:349-350.
63
47. Strevens MJ, Lilleyman JS, Williams RB.
1978;2:18.
1979; 6:51-55.
64
54. Coccia P, Sather H, Nespit M. Interrelationship of initial
1521.
1987;5:1026
1995;86:1026.
65
61. Dahl GU, Grier H, Sikic Bet al. Multidrug resistance reversal
Oncol 1985;12:131.
1993;11:839.
Katkı 1995:471-475.
66
68. Çavdar AO. Gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağı maliğn
1995;20:157-161.
infants.1996;10:952-956.
1994;12:2601-2606.
1986;14:124-134.
1989;73:1963-1967.
2478.
67
75. Harousseau JL, Tobelem G, Schaison G. High risk acute
2003.
76. Keating MJ, Smith TL, Gehan EA. Faktors related to lngth
Cancer 1980;45:2017-2029.
1998.
801.
Cancer 1978;42:828-838.
68
and late recurrence of chıldhood ALL. A report from the
84. Boyett JM, Pui CH, Rivera GK et al. Long term results of total
Blood 1991;77:1546-1554.
1948;238:787-793.
1997;89:281-285.
69
patient with transfusion-associated graft-versus-host disease.
Blood 1997;89:1440-1445.
70