Professional Documents
Culture Documents
Ona göre, Gobi'nin ileri uygarlığına binlerce yıl önce son verdiren
Ģey, doğal veya sebep olunan bir afet idi. Bu yüzden, ‘’ DıĢ
Zekalar'ın Oğulları» diye adlandırılan ki bu adlandırmada
muhakkak dünya dıĢı bir köken görmeye çalıĢmak Ģart değildir-
dünyanın bu kısmındaki Spiritüel Üstadlar, Himalayalar altındaki
sınırsız, bir mağaralar Ģebekesini kendilerine sığınak edindiler.
Onlar az zaman sonra iki gruba ayrıldılar: Dünyaya iĢtirak
etmezlik ve seyretme (temasa etme) Ģehri Agharta'ya
yerleĢtirilen (sağ el yolu» ile Ģiddet (zor) Ģehri ġambala'ya isnat
edilen «sol el yolu».
Pauwels ve Bergier Ģöyle yazıyorlar: «Iki bin yıldan çok bir süre
boyunca birikmiĢ tecrübeler,çalıĢmalar ve dökümanlardan
yararlanan, dokuz insanın muktedir olduğu' ( müthiĢ )sırlar
kudretini bir düĢünün! Bu insanların amacı neydi? Yıkım vasıtalarını
kafirlerin ellerine bırakmamak ve insanlık için faydalı araĢtırmalar
sürdürmek idi. Bu insanlar uzak geçmiĢten gelen teknik sırları
muhafaza etmek için kendi üyelerini kendileri seçmek suretiyle
kendilerini yenileyeceklerdir.»
Ġkinci, Dünya SavaĢı ertesinde, Kut Humi Lal Sipg Kwang Hsih
adındaki yüksek dereceden bir inisiyetinin «Ġnisiyasyon ve Bilim»
(Initiation et science) adlı okültist yayında, Agharta konusunda
ifĢaatlar yaptığı zamana dek Agharta'dan pek söz
edilmemekteydi. Kut Humi, yeraltı sitesi hakkında daha önce tüm
söylenmiĢ olanları hatırlatmakla yetinerek, yeni veriler getirmiyor
idiyse de, gizli topluluk veçhesi üzerinde duruyordu, Kut Humi'nin
dediğine bakılırsa,pireysel bir inisiyasyon söz konusuydu ; ki bu
görüĢüyle, (ancak) uzun bir çile çekiĢin, bireysel bir inisiyasyonun
nihayetinde inisiye olunduğu fikrinde olan Rene Guenon'un görüĢüne
katılmıĢ olmaktadır.
Bölüm 2
R. C. Anderson
Raymond Bernard, «Tuhaflık ile KarĢılaĢmalar> (Rencontresavec
l'insolite) adlı kitabında sunlan söylemektedir;
Ve Ģu uyarıyı ekliyordu:
Kesin olarak, doğru olan husus Ģu ki, Orta çağda Papa III.
Alexandre, bir gün Türkistan'dan (Orta Asya) gelen ve esrarengiz
bir kiĢi olan Rahip Jean imzasını taĢıyan bir mektup aldı.
Mektupta Rahip Jean Ģöyle tanımlanıyordu: Dünya'nın tüm
krallarının fevkinde olan en guçlü kral.
Bölüm 3
Rubruck, Kral Jean'ın Unc Han adında bir yakını olduğundan söz
ederse de; Marko polo'nun anlattıklarına bakılırsa,Unc Han ve
Rahip Jean geniĢ bir bölgenin 'baĢında bulunan bir tek ve aynı kiĢi
olmaktadır'. Marko Polo'dan sonra ise, Rahip Jean Krallığı'na dair
yalnızca, birkaç seyahat anlatılarındaki değinmelere rastlanılır. Bu
seyahat anlatılarından biri de,1318'de Çin'e gitmek üzere yola
çıkan ve altı yıl sonra geri dönen bir baĢka Françesko
keĢiĢine,Odbric Portepnau'ya aittir.
Öte yandan, kırk yıl kadar önce Portekizli yazar Rowe, Rahip
Jean Krallığın merkezi olalak Tibet'in" Lhasa kentini göstermiĢ ve
Rahip Jean kavramına, uygun gelen kiĢinin Dalay Lama olduğunu
belirtmiĢtir. GeçmiĢ yüzyıllarda Batı'nın kuĢkuda kaldığı, fakat
çağımız tarihçilerinin artık kesin olarak ortaya çıkarmıĢ oldukları
bir husus Ģudur ki; Rahip Jean lejandının ortaya çıktığı devirde
Asya içlerinde, gerçekten bazı,Nasturilik mezhebini benimsemis
toplumlar vardı .."Günümüz tarih ve coğrafya ansiklopedileri,
Rahip Kral Jean kavramına en uygun düĢen kiĢinin,Moğolistan'da ki
bir Türk oymağı olan ve büyük kısmı Nasturllik mezhebini
benimsemiĢ bulunan Kerayitler'in bir lideri ölduğünu
yazar.Kerayitler bu dönemde, bugün Urga,(Ulan-Bator) Ģehrinin
bulunduğu sulak arazide yaĢıyorlardı.
Bölüm 4
Ġ.S. 96 yılında, ve 100 yaĢında iken kısa bir süre için durduğu
Efes'teki bir söylev sırasında, toprağa korkunç bir bakıĢ atfetti,
üç adım ilerledi ve bağırdı: «Vurun despota, vurun» Bu açık hava
söylevine katılan ahalinin çoğu gibi, tüm Efes kasabası sarsıldı ve
ĢaĢırdı.
Bölüm 5
Bölüm 6
Bir ruh doktorunun tek oğlu, olarak 1842'de doğan Saint Yves
d'Alyeydre, babası tarafından geçimsiz çoçukların ıslah edildiği
bir tarımsal çalıĢma kampına yollanır, Ġyi ki, Ġstisnai kiĢilikteki bu
çocuğa kurumun müdürü dostluk gösterir, Onu' yatıĢtırır, Josepp
de MaIstre,kardinal Benald ve Fabre d'Olivet'in eserleriyle onda
okuma zevkini uyandırmayı baĢarır. Yoksulluk içinde çırpınırken
yaĢamının ikinci mutluluk verici karĢılaĢması,dul bir bayanla,
Balzac'ın eĢi Madamnanslta' nın yeğeni kontes Keller ile olur.
Keller O'na sevgi ve Ģans getirir; üstelik Vatikan'dan bir soyluluk
ünvanı alır. Mark Saint – Yves d'Alveydre olur. 1909'da ölene
kadar bir sürü hayranı olur ve zengin bir imajinasyon ile ilhamlı
ezoterik eserler yazar; fakat eserleri okültist çevrelerde gerçek
anlamda etkili olmaz.
Bölüm 7
Agharta ve Ossendowski Misyonu
Çok daha karmaĢık ve zorlu nice uzun bir güneye kaçıĢ sırasında
Ossendowski, bu kacıĢın sonlarına doğru ise aĢağıda aynen orijinal
olarak vereceğimiz Agharti Gizemi ve Gerçekliği ile karĢılaĢmıĢtır.
Ossendowski daha sonra VarĢova Harp Okulu ve Yüksek Ticaret
Okulu'nda Profesör olarak bulunmuĢ ve değerli yapıtlarıyla da
Polonya'nın önde gelen yazarlar ve bilim adamları arasında Yer
almıĢtır.
a - Yeraltı Devleti
- Durunuz!
Birgün, Çagan Luk yakınlarındaki ovadan geçerken, Moğol klavuzum
mırıldandı:
- Durunuz!
Devesinin üstünden kendini bırakıp yavaĢça aĢağı kaydı, deve de
kendiliğinden yere çöktü.
Moğol, dua vaziyetinde ellerini yüzüne koyduktan sonra, kutlu
cümleyi tekrarlamaya baĢladı.
- Om Mani Padme Hung!
Kültürsüz, basit bir çoban olan ihtiyar Moğol iĢte bunları söyledi.
Moğolistan, çıplak ve korkunç dağları, üzerlerine ata kemikleri
serpilmiĢ uçsuz bucaksız ovaları ile sırrı doğurmuĢtur. Tabiatın
kasırgalı ihtiraslarından ürken veya onun ölüm sessizliği içinde
uyuyup kalan buralar halkı bu sırrın derinliğini sezmekte, san ve
kırmızı Lamalar onu muhafaza edip ĢiirleĢtirmekte, LhaĢsa ile
Moğolistan'ın Urga'sındaki ruhani liderler (pontifes) ise Bilini ile
Mülkiyetini gizlemektedirler,
Orta Asya'ya seyahatimde, ilk defa olarak, baĢka bir isim
vermem kabil olmayan sırların sırını öğrendim. Ġlk önce on'a fazla
itibar etmiyordum, ne var ki bölgesel ve genellikle tartıĢılması
mümkün bazı delilleri tahlil ve mukayese ettikten sonra öneminin
farkına vardım.
Amil ırımağı kıyılarında yaĢayan ihtiyarlar bana bir, efsane
(legende) anlattılar:
Tur. Yalnız değiĢmeyip kalan bir Ģey varsa oda fenalık; habis
ruhların bu vasıtasıdır. Altı bin yıldan fazla bir zaman önce saygı
değer bir kiĢi, bütün bir kabile ile birlikte toprağın içinde
kayboldu ve yeryüzüne bir daha çıkmadı. Bununla beraber o
zamandan sonra bir çok kimse; Sakya Muni, Undur- Greghem,
Paspa, Babür, ve baĢkaları yer altı devletini ziyaret etti. Bu
yerin nerede bulunduğunu bilen yok. Kimi Afganistan kimide
Hindistan der. Bu bölgelerin bütün insanları kötülüğe karĢı
korunmuĢlardır. Ve sınırları içinde cinayet yoktur. Bilgi sessizce
geliĢmiĢ, hiçbir Ģey orada yıkılma tehlikesine düĢmemiĢtir. Yer altı
halkı, bilimin en yüksek katına eriĢmiĢtir. ġimdi o, milyonlarca
yurttaĢı olan büyük bir devlettir ki, üzerinde Dünyanın Kralı
saltanat sürer. O, tabiatın bütün kuvvetlerini bilir.Bütün insan
kalplerini ve Kaderin büyük kitabını okur.Göze görünmediği halde
her emrini icraya hazır sekizyüz milyon kiĢiye hükmeder.
Kütüphaneci Lama:
ĠĢte bu kehanet:
«Ġnsanlar ruhlarını gittikce unutup,vücütlarıyla meĢgul olacaklar.
Yeryüzünde büyük ahlak bozukluğu hüküm sürecek. Ġnsanlar,
kardeĢ kanına susamıĢ yırtıcı hayvanlara benzeyecek .Büyük ve
küçük kralların taçları düĢecek. Bir ,iki, Üç, dört, beĢ, altı,
yedi, Sekiz. Bütün milletler arasında korkunç bir savaĢ o!acak.
Okyanustar kızaracak ... Toprağın üstü ile denizlerin dibi kemik
ile dolacak. Devletler parçalanacak .. Milletler toptan ölecek.
Dünyanın Ģimdiye kadar hiç görmediği açlık,hastalık ve kanunların
bilmediği cinayetler O zaman, insanlık içindeki Tanrı’nın ve ilahi
Ruh'un düĢmanlarını ortaya çıkaracaklar .. UnutulmuĢ, zulüm
görmüĢ olanlar ayaklanacak ve bütün dünyanın dikkatini üzerlerine
çekecekler, sisler ve fırtınalar olacak. Çıplak dağlar ormanlarla
örtünecekler:
Bölüm 8
Hem rahip ve aynı zamanda hem de kral olan bir kiĢilik kavramı,
Batı'da pek geçerli olmamasına karĢılık, bu kavram, «Kral-
Majlan> tarafından çok belirgin bir Ģekilde temsil edilmiĢ olarak,
Hıristiyanlığın kendi kökeninde bulunmaktadır. Orta Çağ'da dahi,
Yüksek Yönetim, (hiç olmazsa dıĢ görünüĢlere göre) Papalık ve
imparatorluk arasında ayrılmıĢtı . Böyle bir ayrılık, üst tarafta
eksik kalmıĢ bir organizasyon olarak düĢünülebilir; Ģöyle ki:
Madem ki orada iki yönetimin kaynaklandığı ve bağlı olduğu ortak
prensibin belirmesi görülmemektedir; o halde, hakiki yüksek
yönetimin baĢka yerde bulunması gerekiyordu .
b- Üç Yüksek Fonksiyon
Ossendowski'ye göre:
Bütün bunlardan çıkan ilk sonuç, tüm ülkelerde, az çok saklı yada
en azından ulaĢılması çok güçlükle olan Spiritüel merkezlere ait
tasvirlerin arasında çok sıkı bağlar bulunduğudur. Ve bunlardan
çıkarılabilecek tek makul açıklama Ģudur; Eğer bu tasvirler farklı
merkezlere aitse, bazı durumlarda iyice fark edildiği gibi, bu
merkezler, yüksek ve tek bir merkezin intiĢarıdır.Aynen, tüm özel
tradisyonların, sonuç olarak, sadece büyük temel tradisyonun
adaptasyonları olmuĢ olmasındaki gibi.
Bölüm 9
UnutulmuĢ bir devirde bir teknolojiye sahip olmuĢ güçlü bir devlet
görüntüsü, aklı baĢında bilimsel düĢüncenin çerçevesi içinde pekala
yer alabilir. Nükleer fiziğin öncülerin
b - Kuzey ġamballa
«Büyük bir kent geniĢ bir mekana yayılıyor, içindeki beyaz kuleler
güneĢte parıldıyordu. Geleneklere göre, beyaz tenli insanlar
arasından bu kente ulaĢan hiç olmadığı gibi, yerliler Maya diliyle
konuĢmakta, tüm topraklarının yabancıların eline geçtiğini bilmekte
ve arazilerine girmeye kalkan beyaz adamları öldürmektedirler.
Paraları, atları, sığırları, katırları ya da evcil hayvanları yoktur.»
Bölüm 10
«Ġspanya ile Fas arasında, otuz milIik bir bölümü incelenmiĢ olan,
muazzam bir tünel uzanmaktadır .. Birçok kiĢi, Avrupa'da bu
bölge dıĢında bulunmayan 'Berberistan MaymunIarının,
Cebelitarık'a bu yoldan geçmiĢ olabileceklerine inanmaktadır .»
Bölüm 11
Agarta ve Ufolar
a - Yeraltı Uygarlıkları :
Dünyamızın içinin boĢ olduğu ve ayaklarımızın altında harikulade
bir medeniyetin uzandığına dair iddialar mevcuttur. Bilim Kurgu
gibi görünen bu düĢünce, cevaplanması güç tartıĢmalar ileri süren
birçok zeki araĢtırmacı tarafından çok ciddiye alınmaktadır. Essa-
3 uydusunun 6 Ocak 1967 tarihinde ve Essa-7'nin de 23 Kasım
1968'de çektiği fotoğraflar, içi boĢ olduğu sanılan dünyamızın
derinliklerindeki muhteĢem Agarta baĢkentine uzandığı söylenen ve
Kuzey Kutbu'nda yer alan bir deliğin varlığını açıkça
göstermektedirler sanki. Sikloplar'ın yeraltında Ģehirler tesis
ettiklerine inanılır.. Medyumların dediklerine göre Atlantisliler,
b - Elohim ve Agarta
d - Wolfpittes Çocukları:
Bölüm 12
Agarta'nın Gizemi
HerĢey bir yana, insan egosu ile insan üstü egonun muazzam
olanakları, çevresinin kirliliğine maruz kalacak bir Ģekilde açıklıkta
değil de inzivaya çekilerek daha baĢarıyla tezahür edebilir.
Bir yeraltı krallığı fikri çok eski olup Ģüphesiz, tanrılar ile
görünmeyen kozmik güçlerin yaĢadığı göksel Ģehirlere karĢılık
olarak düĢünülmüĢtür. Cehennem fikri ile bir alakası yoktur.
Ancak, hem yeraltı krallığı, hem de cehennem fikri, dünyanın
içindeki ateĢin ve ayrıca yeraltı inisiyasyonunun kiĢileĢmesi olan
Yunan Mitolojisi'nden Hefaistos ve Vedalar'daki (Vedic) Yavishtha
ile ilgilidir.
f - Meru Dağı :
Bu merkezden dört ana pusula yönüne doğru dört adet yol uzanır;
güneye doğru Sion kutbuna, batıya doğru Sale Gölü kutbuna
kuzeye doğru Thule kutbuna ve doğuya doğru Pamir kutbuna ki bu
Himalaya uzantısı olup en uç noktası Darelling'dir (Darjeeling)
Muazzam manyetik eneryi odakları olan bu kutuplar, periyodik
olarak, milletleri ve tarihlerini etkilerler .
Muhakkak ki hayır.
Maalesef, hayır.
Ek Bölüm
b – Villeneuve Üstadı;