You are on page 1of 165

T.C.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜRKİYE’DE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE


KADIN İŞGÜCÜ: GÜLSUYU ÖRNEĞİ

PERİHAN ULUĞ

2501971624

Tez Danışmanı
Prof.Dr. Türkel MİNİBAŞ

İSTANBUL-2000
ÖZ

“Türkiye’de Konfeksiyon Sektöründe Kadın İşgücü ve Gülsuyu


Örneği” başlıklı bu çalışmada, Türkiye ekonomisinin dışa açılma
sürecinde önemli başarı elde eden konfeksiyon sektöründe kadın
işgücünün emek sürecine katılım biçimi ve kadının bu süreçteki rolü ve
sorunlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.

Kadınların sanayi ve hizmet sektöründe ev dışı çalışma yaşamına


katılımı, 1970’li yıllarda başlayan küreselleşme süreciyle önemli artışlar
göstermiştir. Küreselleşmenin ihracata dayalı ekonomiyi ön plana
çıkarması, özellikle tekstil, konfeksiyon gibi sanayi kollarının ihracatla
büyümesini sağlamış, düşük ücretli emeğin kullanıldığı bu ihracat
sektörlerinde kadın çalışan sayısının artmasına neden olmuştur.

Diğer yandan gelişen sanayi, teknoloji alanındaki gelişmeler,


Fordist üretim ve Taylorist ayrımla belirlenen iş bölümü, ‘her türlü
parçalanmış ve basitleştirilmiş işi yapabilir hale gelmiş’ vasıfsız
işgücüne duyulan talep, kadınların işgücü ordusuna daha yüksek oranda
katılmasına neden olmuştur.

Türkiye de, 1980 yılından itibaren benzer bir süreci yaşamaya


başlamış ve bu süreç özellikle konfeksiyon sektörünün büyümesiyle
sonuçlanmıştır. Konfeksiyon sektörünün enformel, esnek fason
ilişkilerine dayalı üretim yapısı ve kadınların işgücü piyasası içindeki
konumlanışları bu sektörde kadın emeğinin yoğunlukla yer almasına
neden olmuştur.

İstanbul Anadolu yakasının eski gecekondu mahallerinden biri


olan Gülsuyu’nda 5 konfeksiyon atölyesinde atölye sahipleriyle ve 33
çalışan kadınla yapılan örnek alan çalışması da, sektörün uluslararası
pazarlarda rekabet edebilmesinde kadın emeğinin katılımının önemini
göstermektedir. Sektörde yaptıkları işlerin doğal becerileri olarak
görülmesi nedeniyle, kadın işgücü becerisiz dolayısıyla da ucuz işgücü
olarak değerlendirilmektedir. Araştırma bulgularına göre, konfeksiyon
sektöründe kadınlar çok düşük ücretler almakta, yasal çalışma saatlerinin
üstünde çalışmakta, çalışma yaşamları erken başlamakta, kötü çalışma
koşulları içinde, sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmaktadır.
ABSTRACT

This study that is titled as “Women Workforce in the Turkish


Apparel Sector and The Case of Gülsuyu” aims to identify in what ways
woman workforce has participated in the labor process of the apparel
sector and what have been the role and problems of women in this
process, as the sector has gained significant success since the Turkish
economy has started exporting.

Participation of women in industrial and service sectors outside


the household has showed a major increase with the globalization
process since 1970s. As the consequences of the globalization that has
brought the export based economy in the foreground, industries like
textile and apparel have grew by export and number of women has raised
in these sectors where cheap labor force is utilized.

Besides, developments in industry and technology; division of


labor by Fordist production and Taylorist separation; demand for
deskilled workforce which has become “able to do every kind of divided
and simplified task”, have resulted in participation of more women to the
labor force army.

Turkey has also passed through a similar process since 1980 and
this process has resulted in the growth of apparel sector. Custom and
flexible relations based informal production structure of apparel sector
and situation of women in labor force have caused women work force to
come up intensively.
This paper on the case of Gülsuyu, which is an old suburb of
İstanbul in the Anatolian side of the city, is a field study that was held in
5 apparel workshops by interviewing 33 women workers. It is an
example that reveals the importance of the participation of women to the
labor force for the sector to be able to compete in the international
market. Since what they do is deemed as their natural skills, women are
evaluated as deskilled and therefore treated as cheap labor force.
According to the findings of this research women are paid very low
wages, work overload beyond the official work hours, start working at
early ages and work in bad working environments without any social
security.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 1
I. TARİHSEL AÇIDAN KADIN İŞGÜCÜ 4
I.1. Sanayi Devrimi Öncesinde Kadın Emeği 4
I.2. Sanayi Devrimi Döneminde Kadın Emeği 7
I.3. 20. Yüzyılda Kadın Emeğine Yaklaşım 11
I.4. Küreselleşme Sürecinde Kadın Emeği 14
I.4.1. Üretimin Esnekleşmesinin Kadın Emeğine Etkisi 19
I.4.2. Kadın Emeğinin Enformel Ekonomideki Yeri 22

II. KADIN İŞGÜCÜNÜN KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE YER ALMA


NEDENLERİ 26
II.1. Küreselleşme Sürecinde Konfeksiyon Sektörü 26
II.2. Konfeksiyon Sektörünün Kadın İşgücünü Tercih Etme Nedeni 28
II.2.1. Ücretli Kadın Emeğinin Niteliği 29
II.2.2. Kadın Emeğinin Ucuz ve Yedek İşgücü Olması 31
II.2.3. Yapılan İşin Niteliği 31
II.3. Kadın Emeğinin Sektörü Tercih Etme Nedeni 32
II.3.1. İşin Kolay Ulaşılabilir Olması 32
II.3.2. İşin Kısa Sürede Öğrenilebilir Olması 33

III. TÜRKİYE’DE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE KADIN İŞGÜCÜ 34


III.1. Türkiye’de Konfeksiyon Sektörünün Gelişimi 34
III.1.1. 1980 Sonrası Değişen Ekonomik Politikalar ve Kadın Emeği 34
III.1.2. 1980 Ekonomik Politikalarıyla Büyüyen Konfeksiyon Sektörü 36
III.2. Türkiye Ekonomisinde Konfeksiyon Sektörünün Önemi 38
III.2.1 Konfeksiyon Sektöründe İşgücü Maliyeti 39
III.3. Konfeksiyon Sektörünün Genel Yapısı ve Kadın İstihdamı 39

IV. ALAN ARAŞTIRMASI: GÜLSUYU ÖRNEĞİ 41

IV.I. ARAŞTIRMA KAPSAM VE YÖNTEMİ 41


IV.I.1. Bir Gecekondu Bölgesi Olarak Gülsuyu 41
IV.I.2. Araştırma Yöntemi 45
IV.I.3. Karşılaşılan Güçlükler 48

IV. II. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ 50

IV.II.1. Konfeksiyon Atölyelerinin Üretim Organizasyonu Ve Atölye Sahiplerinin


Üretim Sürecine Katılım Biçimi 50
IV. II.1.a. Konfeksiyon Atölyelerinin Üretim Örgütlenmesi ve Piyasada Kalma
Mücadeleleri 50
IV. II.1.b. Atölye Sahiplerinin Sektöre Giriş Biçimleri 54
IV. II.1.c. İşçi Seçimi 55
IV. II.1.d. Atölye Sahiplerinin Beklentileri 58

IV.II.2. KADIN EMEĞİNİN ÜRETİM SÜRECİNE KATILIM BİÇİMİ 58


IV. II.2.a. Demografik Yapı 58
IV. II.2.b. Çalışma Hayatı 69
IV. II.2.c. Çalışma Saatleri 78
IV. II.2.d. Ücret/ Gelir/ Tüketim 84
IV. II.2.e. Fiziksel Ortam/ İş Yeri Koşulları 88
IV. II.2.f. Sosyalleşme Süreci/ Patriyarkal Denetim 92
IV. II.2.g. Atölye Sahipleriyle Çalışanlar Arasındaki İlişki 123
IV. II.2.h. Sektördeki İlişkilerin Çalışma Saatlerinin Dışına Taşınması 124
IV. II.2.i. Sosyal Güvenlik/ Örgütlenme 126
IV. II.2.k. Beklentiler 128

IV. III. ARAŞTIRMA BULGULARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ 133

SONUÇ 138

EKLER 141
EK 1: ATÖLYE SAHİPLERİ SORU FORMU 141
EK 2: KONFEKSİYON İŞÇİSİ KADINLAR SORU FORMU 148

KAYNAKÇA 156
TABLO DİZİNİ

TABLO:1 GRUPLANMIŞ YAŞ DAĞILIMI


55
TABLO:2 DOĞUM YERLERİNE GÖRE DAĞILIMI
56
TABLO:3 İSTANBUL'DA GRUPLANMIŞ YAŞAMA SÜRESİ
57
TABLO:4 EĞİTİM DURUMU
58
TABLO:5 EVLİLİK YAŞI
59
TABLO:6 EVLİLİKTE İLK EŞ DURUMU
60
TABLO:7 EVLENME BİÇİMİ
61
TABLO:8 ÇALIŞMAYA BAŞLAMA YAŞII
61
TABLO:9 ÇALIŞMA HAYATINDA YAPILAN İLK İŞ
62
TABLO:10 ÇALIŞMAYA BAŞLAMA NEDENİ
63
TABLO:11 İLK İŞİN BULUNMASINDA ARACI KANALLAR
64
TABLO:12 BU İŞ YERİNDE ÇALIŞMAYI TERCİH ETME NEDENİ
66
TABLO:13 KADINLARIN YAPTIĞI İŞ
67
TABLO:14 İŞİN SEÇİLMESİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
69
TABLO:15 YAPILAN İŞTEKİ MEMNUNLUK DÜZEYİ
70
TABLO:16 ÇALIŞIYOR OLMAKTAN MEMNUN OLMA DÜZEYİ
72
TABLO:17 EŞLERİN KADININ ÇALIŞMASINI DESTEKLEME DÜZEYİ
73
TABLO:18 ÇEVRENİN KADININ ÇALIŞMASINI DESTEKLEME DÜZEYİ
74
TABLO:19 ÇALIŞMA SAATLERİ
75
TABLO:20 MESAİ YAPMA DÜZEYİ
76
TABLO:21 YAPILAN MESAİNİN AİLEDE SORUN YAŞAMAYA ETKİSİ
76
TABLO:22 MESAİ YAPILMASI İLE AİLEDE YAŞANAN SORUNLARIN
NİTELİĞİ
78
TABLO:23 ÇALIŞMAMA DURUMUNDA YAŞANAN DEĞİŞİMLER DÜZEYİ
79
TABLO:24 EVLİILİK DÖNEMİNDE ÇALIŞMAMA HALİNİN AİLE
İLİŞKİLERİNDE YARATTIĞI DEĞİŞİKLİKLERİN NİTELİĞİ
80
TABLO:25 İHTİYAÇ OLMASA DA ÇALIŞMAYI TERCİH ETME DURUMU
81
TABLO:26 ÇALIŞMAYI TERCİH ETME NEDENLERİ
83
TABLO:27 KADINLARIN YAPMAK İSTEDİKLERİ MESLEKLER
85
TABLO:28 KADINLARIN FARKLI MESLEKLERİ İSTEME NEDENLERİ
86
TABLO:29 İYİ BİR İŞ YERİNE GEÇME İSTEĞİ
87
TABLO:30 MESLEĞİNDE İYİ BİR İŞYERİNE GEÇMEYİ İSTEME NEDENLERİ
89
TABLO:31 SOSYAL GÜVENLİK DÜZEYİ
90
TABLO:32 HASTALIK DURUMLARINDA KOLAY İZİN ALABİLME
91
TABLO:33 DOĞUM İZNİ VB. HAKLAR KULLANILABİLME DÜZEYİ
92
TABLO:34 EVLİLİĞİN TANIMLANMASI
94
TABLO:35 ERKEKLERİN MESLEKLERİ
95
TABLO:36 ALINAN MAAŞ ORTALAMASI
96
TABLO:37 EŞLERİN İŞSİZLİĞİNİN NEDENLERİ
98
TABLO:38 EŞLERİN EĞİTİM DURUMU
99
TABLO:39 AİLE REİSİ KİM?
100
TABLO:40 KARARLARDA ETKİLİ OLMA DURUMU
102
TABLO:41 YALNIZ GİDİLEN YERLERLE İLGİLİ EŞLE KONUŞMA DURUMU
103
TABLO:42 YALNIZ GİDİLEN YERLERLE İLGİLİ EŞLE KONUŞMA
DURUMUNUN NEDENLERİ
104
TABLO:43 EVE GELİŞ SAATİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER
106
TABLO:44 EŞLER ARASINDA YAKINLIK DURUMU
107
TABLO:45 EŞLERLE YAKINLIK DÜZEYİNİN NEDENLERİ
108
TABLO:46 EŞİNİZ HASTA OLDUĞUNUZU KABUL EDER Mİ?
109
TABLO:47 EŞLERİN KADINLARIN HASTALIĞINDA İLGİLENME DÜZEYİ
110
TABLO:48 EŞLERİN EV İÇİNDE YAPILAN İŞLERİ TAKDİR ETME DÜZEYİ
111
TABLO:49 EŞLERİN EV DIŞINDA YAPILAN İŞLERİ TAKDİR ETME DÜZEYİ
112
TABLO:50 UYKU SAATLERİNİN BELİRLENMESİ
113
TABLO:51 EŞLERİN GİYİM ZEVKİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİN DAĞILIMI
114
TABLO:52 EŞLERİN KADINLARIN GİYİM TARZINA YÖNELİK MÜDAHALE
BİÇİMLERİ
115
TABLO:53 KADINLARIN BU MÜDAHALELER KARŞISINDA
SERGİLEDİKLERİ TAVIRLAR
117
TABLO:54 ERKEKLERİN EŞLERİNİ KISKANMA NEDENLERİ
119
TABLO:55 KISKANÇLIK DURUMLARINDA KADINLARIN
SERGİLEDİKLERİ TAVIRLAR
121
TABLO:56 ERKEKLERİN İLİŞKİLERİNDE YALANA BAŞVURDUKLARI
KONULAR
123
TABLO:57 KADINLARIN EŞLERİN SÖYLEDİKLERİ YALANLARLA
BAŞA ÇIKMA BİÇİMLERİ
124
TABLO:58 KADINLARIN EŞLERİYLE İLGİLİ ŞİKÂYETLERİNİN KONULARI
125
TABLO:59 BOŞ ZAMANLARDA YAPILACAK ETKİNLİKLERE KARAR
VERME DURUMLARI
127
TABLO:60 AİLE İÇİNDE GERGİNLİKLERİ ÇÖZME BİÇİMİ
129
TABLO:61 EVLİLİĞİ BAŞKALARINA ÖNERİR MİSİNİZ?
131
TABLO:62 EVLİLİĞİ ÖNERME NEDENLERİ
132
TABLO:63 EVLİLİĞİ ÖNERMEYENLERİN GEREKÇELERİ
134
TABLO:64 KADINI GÜÇLÜ KILAN ÖZELLİKLER
135
TABLO:65 EŞLERİN KADINLARIN AİLELERİ İLE İLİŞKİSİ
137
GİRİŞ

“Türkiye’de Konfeksiyon Sektöründe Kadın İşgücü ve Gülsuyu Örneği” başlıklı bu


çalışmada, Türkiye ekonomisinin dışa açılma sürecinde ucuz emek kullanılmasıyla
önemli başarı elde eden konfeksiyon sektöründe kadın işgücünün emek sürecine
katılım biçimi ve kadının bu süreçteki rolü ve sorunlarının belirlenmesi
amaçlanmaktadır.

Kadınların sanayi ve hizmet sektöründe ev dışı çalışma yaşamına katılımı, bir


çok ülkede 1970’li yıllarda başlayan küreselleşme süreciyle önemli artışlar
göstermiştir. Küreselleşmenin ihracata dayalı ekonomiyi ön plana çıkarması,
özellikle tekstil, konfeksiyon gibi sanayi kollarının ihracatla büyümesini sağlamış,
düşük ücretli emeğin kullanıldığı bu ihracat sektörlerinde kadın çalışan sayısının
artmasına neden olmuştur.

Türkiye, 1980 yılında uygulamaya koyduğu yapısal uyum programlarıyla


ihracata yönelik gelişme modeli benimsemiştir. İhracata yönelik sanayileşme
stratejileri, özellikle konfeksiyon sektörünün büyümesini sağlamıştır. Bu büyüme
ucuz emek faktöründen hareket edilerek yoğun olarak kadın emeğinin istihdam
edilmesiyle sağlanmıştır. Konfeksiyon sektörünün enformel, esnek fason ilişkilerine
dayalı üretim yapısı ve kadınların işgücü piyasası içindeki konumlanışları bu
sektörde kadın emeğinin yoğunlukla yer almasına neden olmuştur.

Türkiye ekonomisinin toplam ihracatının %40’lara varan bölümünü tekstil ve


konfeksiyon sektörünün gerçekleştirmesine rağmen sektöre ilişkin istatistiksel veriler
ayrıca değerlendirilmemiştir. Küçük işletmeler şeklinde, düşük gelir gruplarının ve
becerisiz emeğin yoğun olduğu gecekondu bölgelerinde yoğun olarak örgütlenen
konfeksiyon sektöründe, giderek artan sayıda kadın çalışmasına rağmen sektördeki
firmaların çoğunluğunun kayıt dışı niteliği nedeniyle, kadınların emek piyasası
içindeki payları tam olarak bilinmemektedir. Var olan ekonomik ve toplumsal yapı,
kadınların çok düşük ücretlerle, zor çalışma koşullarına razı olarak, güvencesiz
şekilde bu üretim sürecine katılımını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, olumsuz
koşullarda istihdam edilen, ailede ve toplumda ağır sorumluluklar yüklenen kadının
bu sanayideki üretime katılımı, çalışma koşulları ve işgücü piyasası içindeki
özelliklerinin bilinmesi önemli olmaktadır.

Bu araştırma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tarihsel açıdan


kadın işgücü ele alınmıştır. Kadın emeğinin, ilk cinsiyete dayalı iş bölümünden,
sanayi ve pazar ekonomisine ve günümüz küresel ekonomisine kadar nasıl bir
evreden geçtiği, kadın emeğinin tarihsel olarak aldığı biçimler ve işgücü piyasaları
içerisindeki konumları tartışılmıştır. Yine bu bölümde konfeksiyon sektörünün esnek
üretim modeliyle, üretimin parçalanarak küçülmesi, enformel ekonomiyle bağı kadın
işgücü bağlamında tartışılmıştır.

İkinci bölümde, küreselleşme sürecinde konfeksiyon sektörünün geçirdiği


dönüşümler ve kadın emeğinin sektörün üretim örgütlenmesine ve emek sürecine
katılım biçimi ele alınmıştır. Konfeksiyon sektöründe kadın istihdamı hem sektörün
kadın işgücünü tercih etmesi hem de kadın emeğinin sektörü tercih etmesi olarak iki
ayrı açıdan açıklanmaya çalışılmıştır.

Üçüncü bölümde, Türkiye’de 1980 sonrası değişen ekonomik politikaların


kadın emeğine ve konfeksiyon sektörüne etkisi, konfeksiyon sektörünün ucuz kadın
emeğini kullanarak Türkiye ekonomisindeki başarısı tartışılmıştır. Yine bu bölümde
Türkiye’deki konfeksiyon sektörünün genel yapısı içerisinde kadın istihdamı ele
alınmıştır.

Son bölümde, konfeksiyon sektöründe çalışan kadınlarla ilgili örnek alan


araştırması yer almaktadır. Bu bölümde araştırmanın kapsam ve yöntemi ile sektörde
çalışan kadınlarla ilgili araştırma bulguları yer almaktadır. Özellikle küçük ölçekli
firmalar üretim maliyetlerini azaltmak, daha düşük kiralar ve işçi ücretleri ödemek
için gecekondu bölgelerinde örgütlenmektedir. Bu örgütlenme son yıllarda,
İstanbul’un Avrupa yakasında işçi ücretlerinin ve kiraların yükselmesi nedeniyle
Anadolu yakasına doğru kaymaktadır. Bu nedenle de örnek alan çalışması Anadolu
yakasının en eski gecekondu mahallelerinden biri olan Gülsuyu’nda 5 atölyede
gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında 33 çalışan kadınla ve atölye sahipleriyle
görüşülmüştür. Örnek alan çalışması, atölyelerin üretim ve örgütlenme yapısını,
atölye sahiplerinin sektöre giriş biçimlerini ve kadınların sektöre nasıl girdiklerini ve
hangi çalışma koşulları altında çalıştıklarını kapsamaktadır. Bu çalışmada kadınların
hangi koşullarda çalıştığı kadar, hangi koşullarda yaşam sürdüğü, konfeksiyona
bakışı, işin mutlu ve mutsuz eden yönleri, ileriye yönelik planları da yer almaktadır.

Kısaca konfeksiyon sektörünün uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesi


ucuz kadın emeğinin kullanılmasıyla gerçekleşmiştir. Türkiye ekonomisindeki bu
başarının çalışan kadınlar açısından anlamı ise, çok küçük yaşlarda, sosyal
güvenceden yoksun bir şekilde, örgütsüz, korumasız, düşük gelirli ve düşük yaşam
standartlarıyla yaşamaktır.
I. TARİHSEL AÇIDAN KADIN İŞGÜCÜ

I.1. Sanayi Devrimi Öncesinde Kadın Emeği

Kadınla erkek arasındaki işbölümünün tarihi, yiyecek arayışıyla başlamış,


yiyecek toplama türleri ve yöntemleri cinsiyete dayalı iş bölümünün niteliğini
belirlemiştir. “Yiyecek arayışı her toplumun en önemli kaygılarından biridir; çünkü
insanların karınları doymadığı sürece daha yüksek emek biçimleri mümkün değildir.
”1 İnsanlığın ilerleyebilmek ve gelişmek için yiyecek ikmalinde belli bir denetime
ulaşması gerekiyordu. Bu denetim, yalnızca bugün için yeterli yiyecek değil, yarın
için de yiyecek stoku bulundurabilme anlamına gelmiştir.

İlk cinsiyete dayalı iş bölümü kadınların toplayıcılıkla erkeklerin de avcılıkla


uğraşmasıyla başlamıştır. Bu dönem, “kadınlar eve daha yakın olan, geçimlik üretim,
imalat ya da işlemden geçirme türü görevlerle”; erkekler ise “beklenmedik,
sürekliliği olan ve önceden planlanmamış etkinlik süreleri gerektiren”2 işleri
yapmıştır. Avcılık erkeklerin kısa ya da uzun süreler için evlerinden uzakta
kalmalarına yol açtığı gibi tüm vakitlerini dolduran bir iş olmuştur. Kadınlar ise
kamp ya da yerleşmeler çevresinde bitkisel ürünler toplamışlardır. Böyle bir iş
bölümüne gidilmesinin nedeni erkeklerin boy, güçlülük ya da saldırganlık gibi
fiziksel özelliklerinden değil, hamile kadınları tehlikeli işlerden korunmaya
çalışılmasından kaynaklanmıştır.3

Kadınların yiyecek toplama faaliyetleri, sırf doğaya ve doğanın


bereketliliğine güvenmenin ötesinde, kendi öğrenme ve yaratma yeteneğini de ortaya

1
Reed, Evelyn; Kadnı Özgürlüğünün Sorunları, Yazın Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 1985, s.34.
2
Coontz, Stephanie-Henderson, Peta; “Sınıflı ve Devletli Toplumların Kökenindeki Mülkiyet
Biçimleri, Politik İktidar ve Kadın Emeği”, Maddeci Bir Feminizm Üzerine Kadının Görünmeyen
Emeği, Kardelen Yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1992, s.22.
3
Coontz, Stephanie-Henderson ,Peta; a.g.e., s.23.
çıkarmıştır. Erkeklerin tüm vakitlerini avcılığa ve savaşçılığa ayırdıkları dönemde,
toplumsal ilerlemenin temelindeki aletleri, ustalık ve tekniklerin birçoğunu kadınlar
geliştirmiştir. Bu aletlerden en önemlisi de çapadır.4 Çünkü çapayı kullanmayı
keşfetmeleri, yiyecek toplamaktan basit bahçeciliğe, sonra da tarımı keşfetmelerine
yol açmıştır. Kadınlar, her bitki ya da tahıl türüne uygun özel tarım yöntemlerini
bulmuştur. Harmanlama, taneleri savurma, öğütme gibi teknikleri öğrenmek ve
toprağı işlemek, ekini biçip ürünü depolamak ve sonra bunu yiyeceğe çevirmek için
gerekli tüm özel aletlerin bulunmasında önemli rol oynamışlardır. 5

İkinci teknik devimle birlikte yeni enerji kaynaklarının ve daha ileri


tekniklerin bulunması yiyecek bolluğunu getirmiştir. Bu gelişmeler nüfusun
çoğalmasını dolayısıyla yerleşik hayata geçmeyi sağlarken toplumsal örgütlenmenin
ve kadının toplumdaki yerinin değişmesine neden olmuştur. Bu buluşlara, kadın
tarihi açısından baktığımızda en önemlisinin saban olduğu görülmektedir. Çünkü
tarımdaki egemenlikleri, yaptıkların işlerin çeşitliliği sayesinde zekalarını geliştirerek
becerilerini ve kültür birikimlerini yeni üretici kuşaklara aktaran ve temel eğitimciler
haline gelen kadın bu konumunu yitirmeye başlamıştır. Dış çevreyle ve doğayla
bağları azalan kadın, doğaya hükmetme şansı da o kadar azalmıştır. Bu döneme
baktığımızda tarımsal üretimde, çapa kadınla özdeşleşirken saban erkekle
özdeşleşmektedir. Tarımsal üretimi yapan kişi olarak erkek, kadının yerini almış;
ufak bahçelerin yerine tarla geçmiş, kadının çapası yerini erkeğin sabanına
bırakmıştır.6

Yerleşik hayata geçilmesiyle, önceleri ufak köyler halinde başlayan yerleşim


birimlerine ticaretin de etkisiyle kasabalar ve kentler katılmıştır. Ticaretin ve
kentlerin gelişmesiyle sınıflar, özel mülkiyet, rahipler, askerler ortaya çıkmıştır. Bu
süreçte önceleri ticaretin gelişmesinde önemli rol oynayan kadınlar bu alandan
uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Özellikle de “orta sınıfın, sosyal hiyerarşide yükselme

4
Mıchel, Andree; Feminizm, İletişim yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1991, s.17.
5
Reed, Evelyn; a.g.e., s.37.
6
Andree, Mıchel; a.g.e, s.17.
derdinde olan tacirleri, karılarını önce kentsel kesimin zanaatkar üretiminden”7
çekerek mülkiyet ve kazanç üzerinde hak sahibi olmasını engellemişlerdir. Aynı
zamanda kadınlar,8 sitenin yönetiminde siyasi güç sahibi kılabilecek her tür iletişim
ağının dışına çıkartılmışlardır. Böylelikle ekonomik gücü elinden alınan kadın politik
karar mekanizmalarını etkileme ve denetleme gücünü de yitirmiştir.

Ticaretle birlikte, ilk mesleki örgütlenmeler olan, aynı meslekte çalışanları


hastalık ve ölüme karşı korunmayı amaçlayan loncalar kurulmuştur. Kadınlar ilk
başlarda bu loncalarda aktif olarak yer almışlar, fakat özellikle bazı zanaat
dallarındaki küçük zanaatkarlar, rekabetten korunmak çabasıyla kadınları loncalara
almamıştır. Buna karşılık kadınlar da ipekçilik, dantelcilik, dikiş gibi bazı
mesleklerde uzmanlaşmışlardır.

13.yüzyılda erkeklerin üye olduğu 80 lonca varken, kadınların üye oldukları


15 kadın loncası bulunmaktadır.9 Kadınlar birçok loncalara alınmazken yine bazı
meslekleri kadınların öğrenmemesi için, yalnızca erkek çocuklar çırak alınmıştır. Bu
ise kadınların daha az vasıf kazanmaları, belirli alanda mesleki beceri edinmeleri ve
daha düşük ücretle çalışmalarına neden olmuştur. Bu dönemde sanayi öncesi küçük
manifaktür tipi atölyeler kurulmuş, bu atölyelerde çalışan işgücünün çoğu
kadınlardan oluşmuştur.

Feodal toplumda, kilise; krallık ve yükselen burjuvazinin desteğini de alarak,


kadınları aileye hapsetmeye çalışmıştır. Kilise ve burjuvazi, kadınların büyük
çoğunluğunu eve kapatacak iki kurum geliştirmiştir. Bunlar; engizisyon ve kadını
hukuki yönden kısıtlı konuma indirgeyen yeni aile hukukudur. Kilise tarafından
yürütülen engiziyon mahkemelerinde, şifa dağıtıcıları olan ve toplum sağlığına

7
Andree, Mıchel; a.g.e., s.22.
8
Andree, Mıchel; age., s.22.
9
Mıchel, Andre; a.g.e., s.30.
katkıları olan ebeler, hemşireler, büyücü olmakla suçlanmıştır.10 Karanlık çağ olarak
anımsanan bu çağda, erkek egemen sistem, dinin, burjuvazinin desteğini alarak daha
da güçlenmiş ve gerçek yüzünü onbinlerce kadını yakarak göstermiştir.

Rönesansla birlikte toplumun bir çok yapısında iyileşmeler yaşanmakla


birlikte kadınların durumunda iyileşme gözlenmemiştir. Örneğin, 1547’de
İngiltere’de alınan bir kararla kadınların “çene çalmak için biraraya gelip
konuşmaları” yasaklanmış ve kocalar “karıları evde tutmakla” yükümlü kılınmıştır.11
Bu dönemde, kadınların loncalardaki ve kent yönetimindeki sorumluluk
mevkilerinden uzaklaştırılmaları, çalışma koşullarını da ağırlaştırmıştır. Kadınlarla
erkekler arasındaki ücret farkları artmıştır. 14.yüzyılda, kırsal kesimdeki pek çok
atölyede kadınlar erkeklerin ücretlerinin ¾’ünü kazanmakta iken, 15.yüzyılda ancak
yarısını, 16.yüzyılda ise daha azının almışlardır. 12

I.2. Sanayi Devrimi Döneminde Kadın Emeği

17. ve 18.yüzyıl, feodal üretim ilişkilerinden sanayi ve pazar ekonomisine


geçiş döneminin adıdır. Bu geçişin diğer bir adı endüstri devrimidir. Demiryolunun
inşası ve buhar makinasının hem ulaştırmada hem de işyerlerinde kullanımı yani
1770’li yıllar endüstri devriminin başlangıcı kabul edilmiştir.13 Endüstri devriminin
ne zaman başladığı konusunda bu miladı koymak kolayken ne zaman
tamamlandığını söylemek anlamsızdır. Çünkü pek çok devrim gibi o da özü gereği
başladığı tarihten sonra artık bir kural halini almıştır. Yine de, endüstrileşme ve
endüstri devriminin başlangıcı veya başlangıç döneminden söz etmek gerekirse bu
İngiltere’de ağır endüstri ve demiryollarının yapımı büyük ölçüde tamamlandığı
1780-1800 arası dönem kast edilmektedir.

10
Ehrenreich, Barbara- English, Deidere; Cadılar Büyüçüler, Hemşireler, ,Kavram yayınları,
1.Baskı, İstanbul 1992,s.31.
11
Mıchel, Andree; a.g.e. s.35.
12
Mıchel, Andree; a.g.e., s.35.
13
Hobsbawm, Eric; Devrimler Çağı 1789-1848, Dost Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1998, s.38
Endüstri Devrimi gibi bir tür patlama, 1780 ve sonrasında insanlığın, ilk kez
sınırsız hizmet ve mal üretimini gerçekleştirme yeteneğine ve şansını yakalaması
anlamına gelmiştir. Toplumlar kendi yarattıkları üretici güçleriyle doğanın
bollaştırıcı gücünü keşfetmişlerdir. Başta buhar makinesinin endüstri ve ulaştırma da
başlattığı güç bu olmuştur.

Ancak makinenin insan ilişkilerindeki bu tayin edici rolü, gerek üretim


ilişkileri gerekse sosyal yaşamdaki etkileri aynı ölçüde ‘özgürleştirici’ olmamıştır.
Manifaktürden fabrika üretimine geçişte makinenin oynadığı bu rol aynı zamanda
‘adale gücünü’ de vazgeçilmez bir öğe olmaktan çıkartmış ve onu çıkarttığı ölçüde,
adaleleri zayıf, ama eklem ve organları kıvrak işçileri çalıştıran bir araç haline
gelmiştir.14 Bu nedenle endüstri devriminin başlangıcı aynı zamanda erkeklerin
yanında iktisadi alana bir başka serbest işgücünü yani kadınları ve çocukları
çekmiştir. Özellikle fabrikalarda ve madenlerde büyük çoğunlukla çalıştırılmışlardır.

Yine buhar makinesinin ve endüstrinin bu bollaştırıcı gücü, hem geleneksel


üretimin kendisinde hem de bu üretimin içinde aynı ‘özgürleştirici’ etkiyi
göstermemiştir. Genişleyen üretim, aynı zamanda genişleyen pazar anlamına
geliyordu. Üretimin büyümesi ve yaygınlaşması, buna uyamayan küçük aile
işletmelerinin dağılmasına neden olmuştur. Endüstrileşme ekonomik üreticilik
niteliğindeki uğraşları ailenin dışındaki büyük ölçekli örgütlerde toplamış, böylece
özel ev yaşamı ve kamusal ücretli çalışma alanı iki ayrı alan olmuştur. “
Endüstrileşme ev ve iş alanlarını ayırıp, ekonomik etkinlikleri bireysel bir karşılığa
bağlamakla kalmamış, ancak para karşılığında yapılan işin –üretim- etkinliği
sayılması anlayışını da getirmiştir. Böylece aile içinde yerine getirilen hizmet ve
etkinlikler –üretim- etkinliği niteliğini yitirmiştir.”15 Bu tarz işletmelerin ortadan
kalkması cinsler arası rekabetin sonucu, o tarihe kadar sözgelimi, mum üretimi,
birahane işletmeciliği gibi bir çok mesleklerdeki aile içi kadın işgücünün pazardan
çekilmesi gibi ters yönde bir etki göstermesine neden olmuştur.

14
Marx, Karl; Kapital, 1. Cilt, Sol Yayınları,2. Baskı, İstanbul 1992, s.408.
15
Tan, Mine; Kadın Ekonomik Yaşamı ve Eğitimi, Türkiye İş Bankası Yayınları,1. Baskı, s.43.
Mum üretimi, birahane işletmeciliği gibi sektörlerden çıkartılan kadınlar
büyük ölçüde dokuma, konfeksiyon sanayi ve matbaacılık gibi sektörlere kaymıştır.
Bunlar içinde en çok kadın istihdam eden sektörlerden biri tekstildir. “Belli
zamanlarda ve yerlerde işgücü sunumu üzerindeki baskıların artışı özellikle dokuma
fabrikalarında kadın işgücünden yararlanma zorunluluğunu doğurmuştur. Zaten
tekstil endüstrisindeki eğiricilik ve dokuyuculuk işleri aile imalatçılığı sisteminde
geleneksel olarak kadın ve çocukların alışık oldukları işler oluşturmaktadır.”16
Tekstilde, kadın istihdamının hem teknik gelişmelere hem de rekabete bağlı olarak
yıllara göre bileşimi değişmiştir. 1760’larda en az 20 kadının işini yapabilen bir
iplik bükme makinasının geliştirilmesiyle giderek erkek işi olan tekstil ve
dokumacılık ancak 80 yıl sonra İngiltere’de tekrar kadınların büyük ölçüde iş
verildiği bir meslek grubu olmuştur.17

Kadınların işgücüne büyük ölçüde başvurulduğu tekstil ve dokumacılık


konusunda hem iktisadi hem de siyasi krizlerin işgücü üzerindeki etkisine ait ilk
gözlemlerde bu yıllarda kayıt edilmiştir. Sözgelimi, Amerikan iç savaşının yol açtığı
pamuk bunalımı sırasında işçilerin sağlık durumlarını incelemek için İngiliz
hükümetince Lancashire, Cheshire ve başka yerlere gönderilen Dr. Edward Smith,
sağlık açısından fabrika ortamından uzaklaşan işçilerin sağlık durumlarının
düzeldiğini belirtilirken, kadınların genç kızları dokuma ve dikiş üzerine eğittiklerini
18
de not etmiştir.

19.yüzyıl, emperyalizmle sömürgeciliğin beraber yürüdüğü, meta


ekonomisinin evrensel boyutlara ulaştığı, ‘vahşi’ bir dönemin, kapısını aralamıştır.
Yayılma ve sömürgecilikle birlikte pazar dünya pazarı haline gelmiştir. Üretim
etkinliğinin amacı, üretimin hızlandırılarak maliyetlerin düşürülmesi ve karı sürekli

16
Tan, Mine; a.g.e., s.46.
17
Ansal, Hacer; “Kapitalist Üretimde Cinsiyetçilik”, 11.Tez Kitap Dizisi, sayı:9, Alan Yayıncılık,

İstanbul 1989, s.13.


18
Marx, Karl; a.g.e., s.408.
arttırmak ilkesine dayanıyordu. Dolayısıyla bunun toplumsal etkileri de, bir yandan
endüstri ve ticaretin hızla büyümesinden gittikçe zenginleşen burjuvazinin ve ücret
karşılığında en ağır koşullarda, emeklerini satarak çalışan işçi sınıfının ortaya çıkışı
olmuştur.

Yine bu yıllar, sermayenin büyük ölçüde genişlediği, işgücü ve çalışanların


kitlesel koruyucu yasaların mücadelesinin verildiği yıllardır. Bu mücadelelerle, başta
8 saatlik işgünü ve bunu koruma mücadelesinin aygıtları sendikalar ortaya çıkmıştır.
Bu yıllarda yine sendikal mücadele de ideolojik olarak kadın işgücünün de sesi
olmakla beraber, onun görüntüsü olamamıştır. Kadınların haklarını tıpkı çocuklarının
çalıştırılması konusundaki yasalarda olduğu gibi koruyucu mücadelesinin bir parçası
olmuş, sloganlaştırılmış ancak kadınları, yönetimin bir parçası olarak
simgeleştirememiştir.

Kapitalist üretimin bu genişlemesi hatta varlığı, pek çok kişinin teşhis ettiği
gibi19, meta üretiminden elde edilen sürekli meta dışı üretim ile beslenen bir
birikimin eklenmesi zorunluluğundan, “ kaynaklanmıştır. Andree Michel bunu
‘temel birikim’ olarak tanımlamaktadır. Kocanın ve çocukların emek güçlerinin
piyasada satabilmesi için, kadınlar bunu meta dışı bir üretim biçimi olan ev içi
emeğiyle yeniden üretmek zorunda kalmışlardır. Kadının 19. yüzyıldaki durumu
bundan ötürü şöyle özetlenmektedir. “ ... İşte ev kadını ideolojisi bu koşullarda
egemen oldu. Çünkü herkes ev kadınlarının varlığından çıkar sağlıyor ya da bunun
kendi çıkarına olduğuna inanıyordu: patronlar açısından yedek bir işgücünün
oluşması, işçiler açısından da endişe kaynağı olan kadınların rekabetinin ortadan
kalkması, ev kadınlığının başlıca yararlarıydı” 20

Endüstri devriminin yarattığı onca ‘devrimci’ ve ‘özgürleştirici’ etkilere


karşın, kadınlar bu yüzyılın en ağır işçileri olmuşlardır. Kadını, annelik ,kriz ve

19
Baxandal, Rosalyn; “Amerikan Sendikalarında Kadınlar Tarihsel Bir Çözümleme”, Kadın ve
Eşitlik, Pencere Yayınları, 2.Baskı, İstanbul 1992, s. 92.
20
Michel, Andree; a.g.e., s. 52.
savaş yılların yedek sanayi ve işgücü ordusu, ev içi emeğin ağır işçisi olmaktan
çıkartmamış, onu kah ekonomi içinde kah dışında bir sürgün yaşamının bir parçası
haline getirmiştir.

I.3. 20. Yüzyılda Kadın Emeğine Yaklaşım

20 yüzyıl sanayileşmenin hızlandığı, atölyelerin yerini büyük fabrika


sistemine bıraktığı yıllardır. Bu yüzyılda üretim sistemindeki değişikler yeni iş
örgütlenmeleri kadınların işgücü piyasaları içerisindeki konumlarını da önemli
derecede etkilemiştir. Özellikle endüstrileşme ile birlikte tarım dışı ücretle çalışan
kadın oranlarında artışlar yaşanmış ve kadınlara özgü çalışma alanları gelişmiştir. 21

Geçen yüzyıla damgasını vuran yeni üretim sistemi, “çalışma süresi boyunca
aynı parça işi belirli bir hız ve biçimde tekrarlamak zorunda bırakan”22 montaj
hattının geliştirildiği Fordist üretimdir. Fordist üretim sistemi, emek sürecinde
bilimsel yönetim tekniklerinin uygulandığı Taylorist iş örgütlenmesine göre
yapılanmıştır. Taylorist iş örgütlenmesi emek sürecinin işçilerin bilgi ve becerilerine
bağlı olmadan biçimlendirilmesi ve üretim bilgisinin işçiden koparılarak merkezi
işyeri yönetiminin elinde toplanması ilkelerine dayanmaktadır. Bu ayrıştırma,
elinden tüm üretim bilgi ve becerisi alınmış işçiyi yaygın, standart yani vasıfsız bir
emek gücü haline getirirken, üretim bilgisinin iş yeri yönetiminde toplanması da
vasıflı emeği yaratmıştır. Kadınlar ise bu hiyerarşik iş örgütlenmesi içerisinde erkek
vasıfsız işçilere göre vasıfsız ucuz emek olarak daha çok tercih edilmişlerdir.

Örneğin, geçen yüzyılda atölyelerin yerini dokuma fabrikaların alması yeni


teknik ve makinaların sektörde kullanılmaya başlanması dokuma sektörünün
büyümesini sağlamıştır. Gelişen ve büyüyen bu sektörde, yeni yönetici ve teknik
kadrolara gereksinim duyulmuştur. Erkekler, vasıf gerektiren kadrolara terfi

21
Mine, Tan; a.g.e., s.51.
22
Lordoğlu, Kuvvet-Özkaplan, Nurcan-Törüner; Mete,Çalışma İktisadı, Betaş yayınları,3.Baskı,
İstanbul 1999, s.219.
ettirilirken kadınlar ise vasıfsız ucuz işgücü olarak kullanılmıştır. “Her yeni teknik
değişiklik ilk önce erkekler tarafından massediliyor, daha sonra ortaya çıkan
hiyerarşiye göre, erkekler daha üst düzeydeki işlere geçtikçe sermaye onların
boşalttığı alanları ucuz kadın emeği ile dolduruyor.”23

Kısacası, emek sürecindeki hızlı montaj hattı ve taylorist ayrımla belirlenen


iş bölümü, ev emeğinin ve küçük atölye üretimlerinin rolünü azaltmıştır.24
Dolayısıyla “her türlü parçalanmış ve basitleştirilmiş işi yapabilir hale gelmiş,”25
vasıfsız işgücüne duyulan talep, kadın ve çocukların işgücü içerisine daha yüksek
oranda çekilmesine neden olmuştur.

Bu yüzyılda endüstri alanındaki gelişmeler aynı zamanda işgücü talebinin


hizmet ve endüstri alanlarına kaymasına neden olmuştur. Çocuk bakımı, çamaşır,
ütü, dikiş temizlik gibi evde yapılan etkinlikler geniş çapta piyasadan sağlanmaya
başlanmıştır. Bu gelişmeler özellikle kadınlar için iş olanaklarını arttırmış, kadınların
aile-içi görevlerinin uzantısı olarak gözüken öğretmenlik, hemşirelik, temizlik gibi
işlerde kadın işgücünün katılımı artmıştır. Yine endüstrileşme sürecinin sürekli ve
sistemli olarak alt düzeyde, düşük ücretli işler yaratması, özellikle büro ve hizmet
alanlarındaki işler için işgücü kaynağı olarak kadın emeğinin kullanılmasına neden
olmuştur.26

Kadınların işgücüne katılımlarını etkileyen diğer bir faktör de, bu yüzyılda


yer alan iki büyük dünya savaşıdır. Her iki savaşta milyonlarca erkek cephelere
gönderilmek üzere işgücünden uzaklaştırılmış bu alanları kadınlar doldurmuştur.
Savaşlar sırasında kadınlar fabrikalarda, devlet dairelerinide ve ordunun bazı
bölümlerinde kitlesel olarak çalışmışlardır. Ancak savaş yıllarında kadınların
işgücüne katılması sürekli ve kalıcı bir gelişme sağlayamamıştır. Erkeklerin

23
Ansal, Hacer; a.g.e., s.13.
24
Arın, Tülay; “Kapitalist Düzenleme, Birikim Rejimi ve Kriz (1):Gelişmiş Kapitalizm”, 11 Tez
Kitap Dizisi, Sayı 1, Uluslararası Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul 1986, s.124
25
Lordoğlu, Kuvvet-Özkaplan, Nurcan-Törüner, Mete; a.g.e., s.219.
26
Tan, Mine; a.g.e., s.54
boşalttığı alanları dolduran kadınlar erkekler cepheden dönünce bu alanları tekrar
onlara bırakmak ve evlerine dönmek zorunda kalmışlardır. Örneğin “İngiltere’de I.
Dünya Savaşına katılan askerlerin dönüşü yaklaşık 750 000 kadının –hiçbir iz
bırakmadan- ücretli işlerinden ayrılmalarına yol açmıştır.”27

Bu yüzyılda bütün bu gelişmelere koşut olarak yaşam düzeyindeki bir çok


gelişme; eğitim sisteminin gelişmesi, genç kızların giderek daha fazla eğitim
görmeleri, evlilik yaşının yükselmesi, doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaşması
gibi gelişmeler kadınların işgücü piyasası içerisine daha çok katılmalarını
sağlamıştır. Kadınlar 1900 yılında işgücü ordusunun %18’ni oluştururken, bu oran
1920’de %20, 1930’da ise %22 olmuştur. 1940 yılına geldiğimizde kadınlar ücretli
işçi ordusunun %25’ini oluştururlarken, İkinci Dünya Savaşı sırasında, bu oran
%36’ya kadar çıkmıştır.28

I.4. Küreselleşme Sürecinde Kadın Emeği

1970’lerin başında gelişmiş ülkelerden başlayan dönemsel ekonomik bunalım


üretimde verim düşüklüğü, kar oranında azalma, enflasyon ve işsizlik olarak kendini
göstermiştir. Bunalımdan çıkış yolu olarak da, yeni liberal yaklaşımlar gündeme
gelmiştir.

Küreselleşme olarak tanımlanan bu yeni düzenin en belirgin özelliği,


uluslararası sermayenin sınırsız hareket özgürlüğüdür. Bilgi işlem ve haberleşme
alanında yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerle sağlanan bu dönüşüm sonucunda
sermaye için zaman ve mekanın önemi kalmamıştır. Bu yolla uluslararası sermaye,
üretimini bütün dünyaya yayarken sadece üretim tesislerini değil, muhasebe ve
hukuk işlemleri gibi faaliyetlerini de dünyanın çeşitli bölgelerine dağıtmaktadır.
Sermaye böylece farklı emek maliyetlerini ve becerilerini dikkate almış olmakta ve
saat farklılığından doğan sorunlardan kurtulmaktadır.

27
Tan, Mine; a.g.e., s.62
28
Baxandall, Rosalyn; a.g.e. s.100-101.
Üretim organizasyonunda meydana gelen bu yapısal değişiklikler,
küreselleşmeyle ilintili sayılan mal, hizmet ve mali sermaye akışlarındaki artışlara ve
bu artışları da gerçekleşmesini sağlayanın iletişim, ulaşım ve enformasyon
teknolojilerindeki devrimin hem nedeni, hem de sonucu olarak görülebilir.29
Küreselleşme sürecinde üretimin yaygınlaşmasının yanı sıra özellikle teknolojik
gelişme ve değişiklikler de önemlidir. Özellikle bilgisayarların işlem hızında, bellek
kapasitesinde ve programlarda yaşanan gelişmeler bilgi işlem, depolama,
telekomünikasyon etkinliklerini önceden görülmeyen bir şekilde hızlandırmış ve
ucuzlatmıştır.30

Kısaca, 1970’li yıllarda ortaya çıkan yeni uluslararası yapılanmada:

1. Gelişmekte olan birçok ülkede kriz, ihracata dayalı sanayi politikaları


benimsenmesine neden olmuştur. İhracata dayalı ekonomi özellikle teskstil,
konfeksiyon, elektronik gibi sektörlerin büyümesini sağlamış, düşük ücretli
kadın emeğinin kullanıldığı bu ihracat sektörlerinde kadın çalışan sayısının
artmasına neden olmuştur.

2. Gelişmekte olan kriz, uluslararası sermayeyi de yeniden yapılanmaya


itmiştir. Benimsenen yeni yönetim stratejisi doğrultusunda çok uluslu
şirketlerin daha esnek ve ucuz emek arayışı kadınların sanayi ve hizmet
sektöründe ev dışı çalışma yaşamına katılımını arttırmıştır.

3. Üretim sürecinde ve emek piyasasında “esnekleşme” yeni sermaye birikim


biçimi olarak ortaya çıkmıştır. İşletmeler tam zamanlı çalışan sayısını
düşürerek giderek daha fazla sayıda kısmi-zamanlı ve geçici personel

29
Joekes, Suzan; “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Kadının Statüsü:Türkiye için Dersler”,
Küresel Pazar Açısından Kadın Emeği ve İstihdamındaki Değişmeler, İnsan Kaynağını Geliştirme
Vakfı, İstanbul 1998, s.5.
30
Yıldızoğlu, Ergin; Globalizm ve Kriz, Alan Yayıncılık, 1.Baskı, s.11.
31
istihdam ettiği, fason çalışma biçimlerine kaymıştır. Kadınların aile içi
sorumlulukları nedeniyle emek piyasası içerisindeki ilişkilerinin “esnek” bir
yapı sergilemesi, yeni üretim örgütlenmelerinin kadınların bu konumundan
yararlanmasına ve esnekleştirmeye çalıştıkları yapı içinde gittikçe artan
oranda kadın istihdam edilmesine neden olmuştur.

Uluslararası ticaretin gümrük yasaları ve çok taraflı ticaret anlaşmalarıyla


daha da liberalleştiği bu süreçte çok uluslu şirketler de yabancı sermaye yatırımına
yönelik politikalar ve teşvikler desteğiyle, üretim birimlerini merkez ülkelerden
çevre ülkelere taşımışlardır. Fakat çok uluslu şirketlerin çevre ülkelere taşınmasının
en önemli nedeni, gelişmekte olan ülkelerde işçilerin örgütlenme düzeyinin
dolayısıyla ücretlerin düşük olmasıdır. Emek maliyetleri ve ücretlere baktığımızda bu
durum daha net bir şekilde gözükmektedir. Bir saatlik emek maliyeti dolar olarak
Almanya’da 25, Amerika’da 16 iken, Güney Kore’de 5, Meksika’da 2.4, Polanya’da
1.4, Çin ve Hindistan’da 0.5’dir. Saat ücretinin dağılımı ise dolar olarak, Tokya 19.3,
Şikago 13, Sao Poula 2.7, Bankok 2, Budapeşte 1.2, Bombay 0.8’dir. Gelişmekte
olan ülkelerde çalışma saatleri daha uzun ve ücretli tatiller daha kısadır. Örneğin
Seul, Bangkok, Hongkok, Singapur gibi şehirlerde yıllık çalışma süresi 2000-2300
saat, ücretli izinler ise yılda 8-17 gün arasında değişirken, Kopenhag, Düsseldorf,
Madrid, Frankfurt ve Londra’da bu rakamlar 1660-1880 saat ve 22-32 gün arasında
değişmektedir. 32

Ayrıca üretim süreçlerinin parçalanabilirliği, çok uluslu şirketlerin üretimin


emek yoğun bölümlerini, emeğin bol, ucuz ve örgütsüz olduğu ülkelere taşıyabilmesi
yine aynı şekilde aynı ülke içinde taşerona, eve iş verme şeklinde iş organizasyonun
örgütlenmesi, emek yoğun işlemlerin dağınık ve marjinal emekten yararlanabilme
seçeneklerini doğurmaktadır.33

31
Ansal, Hacer; Teknolojik Gelişmelerin Sanayide Kadın İstihdamına Etkileri, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, 1.Baskı, Ankara 1997, s.8
32
Yıldızoğlu, Ergin; a.g.e., s.20-21.
33
Joekes, Susan; a.g.e., s.7.
Küreselleşmenin istihdamda doğurduğu sonuca, kadınlar açısından
baktığımızda, dünyanın neredeyse tüm bölgelerinde kadınların işgücüne katılımında
bir artış olduğu gözlenmektedir. Birleşmiş Milletler Kadınların Kalkınmadaki Rolü
adlı raporunda, küreselleşmenin cinsiyetçi boyutu ortaya konmuş, “çalışmanın
kadınlaştırılması” tartışılmıştır. Yine bu rapora göre, kadın işgücüne talepteki artış
dünya ticaretindeki değişim ve artışa bağlı olarak değişmektedir. 1980’de dünya
ticareti %54.2 iken bu oran 1990’da %71.1’e çıkmıştır.34 Dolayısıyla kadın işgücü
dünya ticareti paralelinde artmıştır.

Dünyanın yetişkin kadın nüfusu içinde işgücüne katılanların oranı,


1960’larda, %36 iken, 1990’larda %48’e yükselmiştir. Çeşitli bölgelerde -ücretli
işlerde çalışan- kadınların işgücündeki sayıları ve kadınların işgücüne katılım
oranlarındaki artışları gösteren aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi hemen hemen bütün
bölgelerde kadınların ücretli işlerde istihdamı artmıştır. İşgücüne katılım oranı
kadınlarda erkeklerden çok daha hızlı artmıştır. Bu tablodan da anlaşıldığı gibi,
küreselleşmeyle birlikte dünya ticaretinin gelişmesi, kadınların işgücüne katılım
oranını arttırmıştır. Ticaretin genişlemesi, kadınların işgücü piyasasındaki yerini
olumlu etkilemiş, özellikle de ücretli istihdamda yer almaları sürecini büyük ölçüde
hızlandırmıştır. “Ülkeler, ihracatı geliştirmeye yönelik ekonomik politikalar
uyguladıkça, kadınların formel sektörde istihdamı da artmaktadır.” 35

34
“1994 World Survey on the Role of Women in Development”, Aktaran “Weltwaerts Schwestern”,
Vor der Weltfrauenkonferenez in die globale Zukunft, Dietz Verlag, 1996, s.94 vd.
35
Joekes, Susan; a.g.e., s.14
TABLO:A
En Eski (1950’ler ve 1960) ve En Yeni (1980’ler /1990’lar) Sayım
Dönemleri Arasında 20-59 Yaş Grubundaki Nüfusun İşgücünde Yıllık
Büyümesi (%) ve İşgücü Katılım Oranları36
Nüfus İş Gücü Katılım oranı
Erkek Kadın K/E Erkek Kadın K/E
Doğu ve Güney Asya 2,57 2,50 3,96 1,45 0,12 1,42 1,54
Batı Afrika 2,06 2,02 2,18 -0,16 -0,10 0,18 0,28
D.Afrika ve Pasifik 2,33 2,11 4,17 2,01 -0,5 1,73 1,58
Güney Asya 2,00 1,82 -0,37 -2,15 -0,13 -2,36 -2,23
Doğu /Orta Avrupa 0,71 0,80 1,20 0,40 -0,12 0,67 0,79
Diğer Avrupa Ülkeleri 0,66 0,62 2,19 1,37 -0,20 1,44 1,64
Orta Doğu 4,75 4,71 9,36 4,34 -0,08 4,22 4,37
Kuzey Afrika 2,48 2,62 3,82 1,16 -0,08 1,49 1,53
K.ve G.Amerika 2,08 1,90 3,84 1,91 -0,21 1,74 1,96
TOPLAM 1,99 1,88 3,51 1,59 -0,16 1,53 1,69

*Kaynak 34 numaralı dipnotta verilmektedir.

Küreselleşmenin ihracata dayalı ekonomiyi ön plana çıkarması, bazı sanayi


kollarının özellikle emeğin bol ve ucuz olduğu tekstil, giyim gibi sektörlerin ihracatla
büyümesini sağlamıştır. 1970’lerde özellikle gelişmekte olan ülkelerin tekstil,
konfeksiyon ihracatlarında büyük artışlar görülürken, gelişmiş ülkelerin tekstil
ihracatında düşüşler olmuştur. Dünya tekstil ihracatında gelişmiş ülkelerin payı
1965’de %65 iken 1985’de %40’a düşmüştür.37 Gelişmekte olan ülkelerdeki artışın
en önemli nedeni ucuz emeğe dayalı üstünlükleri nedeniyle emek yoğun teknolojinin
ağırlıklı olduğu sektörleri tercih etmeleridir. İhracatla önemi artan bu sektörlerde
öteden beri kadın emeğinin örgütsüz ve ucuz olması nedeniyle daha fazla kadın
istihdam edilmesi kadın işgücünün artışına neden olmaktadır.

36
Joekes, Susan; a.g.e., s.15
37
Ansal, Hacer; Teknolojik Gelişmlerin Kadın İstihdamına Etkileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
1.Baskı, Ankara 1997, s.15
Özetle, küreselleşme süreci emek-yoğun sektör olan konfeksiyon sektörünü
büyütmüştür. Bu büyüme ise ucuz emek olan kadınların emeğinin katılımıyla
gerçekleşmiştir. Tarih içerisinde kadınların istihdamına her zaman açık olmuş olan
bu sektör, küreselleşme sürecinde kadınların işgücüne katılımı açısından önemini
daha da arttırmıştır.

I.4.1. Üretimin Esnekleşmesinin Kadın Emeğine Etkisi

Karların artış hızındaki düşüşü önlemek, piyasadaki yasal katılıklardan


kurtulmak ve ücretlerin ve çalışma saatlerinin belirlenmesinde esnek bir yapıya sahip
olmayı gündeme getirmiştir. Yani sermaye krizine küreselleşme ile çözüm ararken,
işletmelerin uluslararası rekabette ayakta kalabilmeleri için mümkün olduğu ölçüde
esnek üretime geçmelerini zorunlu kılmıştır. 38

Birçok Batılı ülkede, esnek üretimle iş sürelerinin esnekliği istihdamı teşvik


edici nitelikte ve işsizliğe bir çözüm olarak görülmektedir. Tam gün çalışan yeni
çalışma yerleri yaratarak işsizliği önleme yerine, çalışma sürelerinin kısaltılarak
esnekleştirilmesi suretiyle var olan işsizliğin önüne geçilmek istenilmektedir. Aynı
zamanda çalışma sürelerinin kısaltılmasıyla çalışanların daha boş zamanı olabileceği,
bunu özgürce değerlendirebilecekleri, bunun da aile düzeni üzerinde iyileştirici etki
yapacağı; iş yerlerinde enerji tasarrufu sağlayacağı ve çevre kirliliğini azaltıcı etki
yapacağı öne sürülmektedir. Kadının birincil görevini anne ve eş olarak
tanımlanması, aile gereksinimlerinin bireysel gereksinimlerinin önünde olması
nedeniyle esnek çalışma kadınlar arasında kabul görmektedir.

Esnek çalışma şekillerine göre kadın emeğini değerlendirirsek:

- Esnek çalışmanın en yaygın şekillerinden birisi “kısmi süreli çalışma” dır.


1970’lerden sonra ekonomik krizin etkisiyle ve hizmet sektörünün yaygınlaşmasıyla

38
Yentürk, Nurhan; “Post-Fordizm ve Azgelişmişlik”, İktisat Dergisi, Sayı 346, 1994, s.38.
kısmi süreli çalışmada önemli artışlar kaydedilmiştir. Gelişmiş ülkelerde kısmi süreli
çalışmanın %80-90’ını kadınlar oluşturmaktadır.39 Evli kadınlar ev işleri ve çocuk
bakımı gibi aile sorumluluklar altında tam gün süreli bir işi yürütmeleri çok zor
olduğundan bu çalışma şekli kadınlar tarafından da tercih edilmektedir.

- “İş paylaşımı” tamgün süreli bir işin iki veya daha fazla kısmi süreli çalışan
tarafından paylaşılmasıdır. “İş paylaşımı” şeklinde çalışanlar, iş ve çalışma süresi
bölündüğü gibi, alınan ücret, ikramiyeler, emeklilik maaşı, izinler, sorumluklar,
sosyal yardımlar vb. de paylaşılmaktadır. İngiltere’de 1969’da Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Bölümü hastanelerde evlenip doktorluğu bırakan ve hemşireliği bırakan
kadınları tekrar çalışma hayatına çekebilmek için iş paylaşımının uygulanmasını
istemiştir.40 Özellikle çalışan evli kadınlar, öğrenciler ve emekliler için önemli bir
çalışma alanı olmaktadır.

- Esnek çalışma şekillerinden biri de tarihi gelişimi çok eskiye dayanan “evde
çalışma”dır. Önceleri sanayi sektöründe görülen “evde çalışma”, hizmet sektörünün
yaygınlaşmasıyla bu sektörde de kendini göstermiştir. Zarf doldurma, pul yapıştırma,
daktilo veya bilgisayarla yazma, fatura doldurma gibi işlerle yaygınlaşmıştır. Bu
çalışma şeklinde de çoğunlukla kadınlar çalışmaktadır. Yapılan araştırmalar,
ABD’de evde çalışanların içerisinde kadınların oranının 1991 itibariyle %67, AB
ülkelerinde de evde çalışanların %80-90’ını kadınlar olduğunu göstermektedir.41

Yoğun olarak kadınların çalıştırıldığı bu esnek çalışma türlerinin dışında,


bilgisayar ve haberleşme teknolojisindeki gelişmeler neticesinde evde çalışmanın
modern şeklini oluşturan “tele çalışma” ortaya çıkmıştır. İşçinin işveren tarafından
çağrıldığında işyerine gelerek çalıştığı “çağrı üzerine çalışma” ve haftalık 5-6 gün
olan çalışma programının beş günden daha az olarak 3-4 gün veya 4-5 güne

39
Eyrenci, Öner; “Türkiye’de Çalışma Sürelerinin Esnekleştirilmesi”, Çalışma Hayatında Esneklik,
Çeşme Altın Yunus Yay., İzmir 1993, s.43
40
Eyrenci, Öner; a.g.e., s.52
41
Eyrenci, Öner; a.g.e., s. 61.
sıkıştırıldığı “sıkıştırılmış çalışma haftası” sı çalışma şekilleri de diğer esnek çalışma
şekilleridir.

Özetle, bu çalışmalarda işgücü olarak daha çok kadınlar, öğrenciler ve


emekliler tercih edilmektedir. Kadınlar açısından baktığımızda, yukarıda da
belirtildiği gibi esnek çalışma şekillerinde en çok kadınlar istihdam edilmektedir.
Kadınların aile sorumluluklarıyla beraber çalışmalarını kolaylaştırıcı unsur olduğu
düşünülmekte ve desteklenmektedir. Bu durumun kadınlar açısından tercih edildiğini
böylece, kadınların hem çalışıp para kazanırken hem de aile sorumluluklarını yerine
getirmekten mutlu oldukları söylenmektedir. Oysa kadınlar, esnek üretimde istihdam
edilmenin getirdiği düşük ücret, sosyal güvenceden yoksunluk, hukuksal haklardan
yararlanamama gibi bütün olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Bunun yanısıra günlük
ev işleri, çocuk bakımı, analık, ebeveynlik gibi aile sorumluluklarıyla birlikte
esnetilmiş zamanlarda çalışmak kadınlar açısından iş yükünü daha da arttırmıştır.
“Esneklik bu sektörde çalışan kadın ve erkek için ayrı anlam taşımakta; kadın için
günlük ev işleri rutini arasına sıkıştırılmış ayrıca dinlenmek için ayrılan zaman
esnetilmiş iş zamanı anlamına gelirken erkek çalışan biraz daha avantajlı
olabilmektedir.”42

Esnek çalışma şekillerinde istihdam edilenlerin ortalama ücret düzeyinin


altında ücret aldıkları bilinmektedir. Kısmi çalışanlar iş değerlendirme sistemine
dahil edilmemekte ve bu nedenle fazla mesai, ikramiye, sosyal olmayan saatlerde
çalıştıkları halde tazminat alma gibi haklardan yararlanamamaktadırlar. Evde iş
yapanlar da düşük ve düzensiz ücret almakta, parça başı üretim ve parça başı ücretin
bütün olumsuzluklarını yüklenmektedirler. Asgari ücret garantileri yoktur. Bu
çalışma şeklinde en önemli noktalardan biri de iş yerinin sabit masraflarını çalışanın
üstlenmesidir. Şöyle ki, evde çalıştıkları için, aydınlanma, ısınma gibi sabit
masrafları kendileri üstlenmektedir. Geçici işçi olarak çalışanlara baktığımızda da,
aldıkları ücretler düşük olmakta ve kazançları garantili ve düzenli olmamaktadır.

42
Kümbetoğlu, Belkız; “Gizli işçiler :Kadınlar ve bir alan araştırması’’, Kadın Araştırmalarında
Yöntem, Sel Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul 1995, s.232.
Bu istihdam altında çalışanlar kıdem tazminatı, yazılı sözleşme hakkı, analık
sigortası ve mazeret izni, işçi sağlığı, iş güvenliği gibi bir çok yasal haklardan
yararlanamamaktadır. Sendikalaşma açısından bakıldığında da sendikaları geleneksel
yapıları itibariyle normal çalışma yapan işçilerin örgütlenmesine ağırlık verdiğinden
sendikalaşma oranı düşüktür.

Dolayısıyla esnek üretimle kadınların daha fazla istihdam edilmesi, bu


çalışma biçiminin doğurduğu olumsuzluklardan da en çok kadınların etkilendiğini
göstermektedir.

I.4.2. Kadın Emeğinin Enformel Ekonomideki Yeri

Gelişmiş ülkeler, 1970’lerde girdikleri krizden kurtulmak için, bir yandan


kendi iç piyasalarını korumaya çalışırlarken bir yandan da dış pazarlarda tutunma
mücadelesi içerisine girmişlerdir. Uluslararası krizden kurtulmak için geliştirilen
çözüm yolları, esnek üretimi gündeme getirmiştir. Esnek çalışma şekillerinin en
önemli olumsuz sonuçlarıysa, iş yasalarının iş güvencesini sağlayan ve diğer
konularda işçi açısından koruma sağlayan düzenlemelerden işçinin
yararlanamamasıdır. Bir önceki bölümde de anlatıldığı üzere, özellikle 1970’lerde
başlayan dünya ekonomik krizinin yol açtığı bir dizi gelişme enformelleşme sürecini
ve işsizlik oranlarını birlikte arttırmıştır. Özellikle, küresel revizyon ve uluslararası
mali kurumların geliştirdiği kemer sıkma politikalarından gelişmekte olan ülkeler
daha çok etkilenmiştir. Bu koşullar altında formel istihdam önemli ölçüde
daralmıştır. Böylece işgücü piyasaları formel ve enformel olarak ayrılmaya
43
başlamıştır.

43
Castells and Portes; “World Underneath:The Origins, Dynamics and Effects of the Informal
Economy”, The Informal Economy Studies in Advanced and Less Developed
Countries,Ed.By.Alejandro Portes, Manuel Castells, L.A.Benton, The Hopkins University Press,
Baltimore and London 1989, s.19,
1980 sonrası hem Üçüncü Dünya ülkelerinde hem de gelişmiş ülkelerde
büyük bir artış gösteren enformel sektör, devlet kontrol ve düzenlemelerinin dışında
kalan gelir getirici faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.44

Enformel sektörde çalışanların tipik özellikleri kayıtsız, örgütsüz, güvencesiz


ve korunmasız, düşük gelirli, düşük yaşam standartlı olmalarıdır. Bu özellikler
enformel sektörde çalışacakların emek piyasasına girmesinin ön koşulunu
oluşturmaktadır. Çünkü enformel sektör faaliyetleri de düzensiz olma, düşük gelir
yaratma gibi özellikleri taşımaktadır. Dolayısıyla bu faaliyetlerle uğraşanlar, işgücü
kesiminin en düşük gelir grubunda yer almaktadır. ILO enformel sektör altında
istihdam edilen işgücü profilini şöyle tanımlamaktadır.
“İş güvencesinden yoksundurlar.
İş yasalarının asgari ücret korunmasından yararlanamazlar.
Normal ve standart çalışma saatlerinden yararlanamazlar, daha uzun çalışma
saatlerine tabi olurlar.
Dinlenme hakları yasalarla düzenlenenin çok altındadır.
İş sağlığı ve güvenliği standartlarından uzak çalışırlar.
Sosyal güvenlik sisteminin hukuken veya fiilen dışında yer alırlar.
Sendikalaşma ve toplu sözleşme hakları ya yasal olarak yoktur ya da
kullanamazlar.” 45

Kadınlar enformel sektörde ev içinde geçici ve kısmi süreli işlerde çalışmanın


potansiyel adaylarıdır. Yukarıda ILO’nun tanımladığı işçi profili, toplumsal
ilişkilerden bağımsız gelişmemektedir. Özellikle Üçüncü dünya ülkeleri kentlerinde
kadınların enformel işgücüne potansiyel yakınlıkları şu biçimde açıklanmaktadır:46

44
Castells and Portes; a.g.e., s.29.
45
Güngör, Yasemin; “Enformel Sektör, Enformel İstihdam Biçimleri Ekonomide Enformelleşme
Eğilimleri", İktisat Dergisi,Ağustos-Eylül 1997, Sayı370, s.60.
46
Minibaş, Türkel- Lordoğlu, Kuvvet; Çalışmaya Hazır İşgücü Olarak Kentli Kadın ve Değişimi,
s.8, T.C.Başbakanlık K.S.S.G.M., 1.Baskı, Ankara 1999, s.8.
a. Kadınlar enformel işlere ve eksik istihdam koşullarına razı olmaktadır.
b. Vasıflı erkek işçi işsiz kaldığında yeni formel iş ararken vasıflı kadın işçi
enformel iş bulabilmektedir. Hem vasıflı hem de vasıfsız kadınlar daha çok
enformel sektöre yönelmektedir.
c. Kadınların evli olmaları enformel sektöre katılmalarında önemli etken
olmaktadır. özellikle kriz dönemlerinde, evli çocuklu, dul kadınlar formel iş
bulmakta güçlük çekmektedir.

Konfeksiyon sanayi üretimin parçalanması ve fason ilişkilere dayalı olarak


şekillenen üretim modeliyle enformel sektörün özgün örneklerinden birini
oluşturmaktadır. Sektörün esnek üretimle, üretimin parçalanarak küçülmesi enformel
ekonomiyle olan bağını arttırmıştır. Enformel ekonomi, formel ekonomiyle bağını
taşeron ve fason iş yapan küçük işletmeler ağıyla kurmaktadır. Küçük işletmeler, iki
nedenden ötürü enformel ekonomiyle ilgilidir. Birincisi, ruhsatsız olabilmesi, kolay
yer değiştirebilmesi nedeniyle küçük işletmeler, düzensiz işçi çalıştırma, kayıt dışı
gelir kazanmaya uygun ortamı sağlamaktadır. Birçok küçük işletme ruhsat almak
zorunda kalmasına rağmen, çalışanları çok büyük ölçüde enformel olarak
çalışmaktadır. İkincisi, yine küçük işletmelerin enformel girişimlere çevrilmesi kolay
olmaktadır.Yüzlerce işçiyi çalıştıran bir fabrikayı enformelleştirmek genelde zor
olduğu halde, sadece birkaç işçi çalıştıran bir girişim daha kolay
enformelleşmektedir. Böyle bir firma bir gün ‘resmi olarak’ kapatılıp, ertesi gün bir
yer altı girişimi olarak yeniden açılabilmektedir. 47

Enformel ekonominin, ekonomik organizasyonda neden olduğu bu değişim


üretkenlikte de, istihdam edilenlerin düşük ücretle, iş güvenliğinden ve sosyal
haklardan yoksun çalıştırılarak, maliyetlerin düşürülmesi ve enformel sektörde
karlılığı yükseltme şeklinde olmaktadır.

Enformelleşme sürecinin, toplumsal sonuçlarının başında ise devletin de gizli


desteğiyle, işçi örgütlerinin gücünün azaltılması gelmektedir. Özellikle esnek üretim

47
Castells and Portes; a.g.e., s.20.
yapısı nedeniyle, zaten birbirinden kopuk, örgütsüz olan bu kesimin örgütlenmesini
daha güçleştirmekte ve işgücünü, cinsiyet, yaş, etnik kimlik, yaş gibi çeşitli
özelliklere göre bölmektedir.

Türkiye de 1980 sonrası ekonomik politikalarıyla ihracata yönelik


sanayileşme stratejileriyle küresel sürece eklenmeye çalışmıştır. Tekstil, konfeksiyon
bu sürecin öncü sektörü olmuştur. Bunda sektörün enformel ekonomi özelliklerine
uyum göstermesi etkili olmuştur.
II. KADIN İŞGÜCÜNÜN KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE YER
ALMA NEDENLERİ

II.1. Küreselleşme Sürecinde Konfeksiyon Sektörü

Birçok gelişmekte olan ülke sanayilerinde, konfeksiyon sanayi en büyük


döviz kaynağı ve istihdam yaratıcı sektör olmak özelliğini taşımaktadır. Bu
özelliğinde konfeksiyon sektörünün üretim yapısının geleneksel olarak emek-yoğun
teknolojiyle çalışması belirleyicidir.

1970’lerde dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle tüm dünya genelinde


konfeksiyon ürünlerine talepte azalma olmuştur. Bu da özellikle emeğin daha pahalı
olduğu gelişmiş ülke üreticilerini zor durumda bırakmıştır. Bu nedenle gelişmiş olan
ülkelerin tekstil ihracatlarında büyük artışlar görülmüştür. Özellikle yeni
sanayileşmekte olan Güney Kore, Hong Kong, Tayvan tekstil ihracatında büyük
başarılar kazanmıştır. Bu başarı, diğer gelişmekte olan ülkelerin de bu alana
yönelmelerini sağlamıştır. “Bunun sonucunda, dünya tekstil ihracatına gelişmiş
ülkelerin payı 1965’de %65 iken 1985’de %40’a kadar düşmüştür. Aynı şekilde
gelişmekte olan ülkelerin 1984 yılında Avrupa Topluluğu ülkelerine yaptıkları hazır
giyim ihracatı %50’ye, Kuzey Amerika’ya %65’e ulaşmıştır.”48 Bu artışta üretim için
gerekli becerileri ve teknolojileri üretime aktarmaları ve ülkedeki düşük ücretli ve
sendikalaşmamış işgücünü kullanarak üretim maliyetlerini düşürmeleri belirleyici
olmuştur.

1980’lerin başlarında gelişmiş ülke firmaları bu sektörde rekabet etmek için,


rekabet koşullarını değiştirmenin yollarını aramaya başlamışlardır. Bu nedenle de,
fiyat ağırlıklı rekabet yerine, talebe göre üretimin miktarı ile niteliğini değiştirebilme

48
Ansal, Hacer;a.g.e., s.15.
esnekliğine dayanan rekabet ortamı oluşturmaya çalışmışlardır.49 Fiyat özellikle
düşük gelirli kesim için önemli olduğundan, gelişmiş ülke üreticileri, toplum içindeki
belirli hedef kitleye yönelerek moda ağırlıklı ürünlere yönlendirmeye çalışmışlardır.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerle yeni teknolojiye yapılan


yatırımların yanısıra üretim organizasyonunda da değişikliğe gitmiştir. Bu değişiklik,
“Üretim organizasyonunun esnekleştirilmesini ve cinsiyetçi, ırkçı ayrımcılıklar
bazında daha da ucuzlatılmış olan kadın emeğinden yararlanmak üzere üretimin
giderek feminizasyonunu da”50 içermiştir.

Konfeksiyon sanayiinin dünya pazarları için üretim yapması ve bu alandaki


başarısı, üretimin parçalanması ve fason ilişkilere dayalı olarak şekillenen üretim
modeliyle açıklanmaktadır. Eraydın, konfeksiyon sanayiinin esnek üretim biçimi
çerçevesinde incelenmesinin gerekliliği şu şekilde açıklamaktadır.51

1. Fason üretim ilişkisi konfeksiyon sektörünün ana karakterini


oluşturmaktadır.
2. Dünya pazarında satılabilecek ürünü gerçekleştirirken aynı zamanda
ürünün pazarlanmasında da etkin rol oynar. Yani üretim dış pazarlarla
etkileşim içinde gerçekleşmektedir.
3. Ürün sürekli değişebilmekte ve piyasaya ve değişen talebe hızlı bir
şekilde yanıt verebilmektedir.
4. “Büyüklük üretimin sürdürülmesi ve denetlenmesi açısından önemli bir
belirleyici olmaktan çıkmaktadır. Küçük birimler üretimi örgütleyerek
büyük çaplı üretim gerçekleştirebilmektedirler.”52

49
Eraydın, Ayda; Yeni Üretim Süreçleri ve Kadın Emeği, T.C.Başbakanlık K.S.G.M., 1.Baskı,
Ankara 1999 s.44.
50
Ansal, Hacer; a.g.e., s.15.
51
Eraydın, Ayda; a.g.e.,s. 23.
52
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.23.
II.2. Konfeksiyon Sektörünün Kadın İşgücünü Tercih Etme
Nedeni

Küreselleşme ile birlikte dış pazarlarda ucuz emeğe dayanan rekabet, kayıtlı
olmayan işgücü talebini ortaya çıkarmış, böylece formel istihdam yapısının dışında
sayıları hızla çoğalan enformel sektörde çalışanlar ortaya çıkmıştır. Enformel
sektörde çalışanlar “genellikle kırdan göç etmiş hemen iş bulamamış, gündelikçi ve
geçici olarak ücretli çalışan vasıfsız işgücü ile; hizmetler kesiminde az bir sermaye
ile kendi işini yaparak gelir sağlayan kişilerden oluşmaktadır.”53

Kırsal kesimdeyken aile işçisi olan kadın, formel sektör için gereken
54
niteliklere sahip olmayışı nedeniyle enformel işlere yönelmektedir. Genel olarak
çocuk bakımı ve diğer aile üyelerinin bakımı gibi işler açısından değerlendirildiğinde
ev dışında yapılmak istenen işler de bu yeteneklere bağlı olmaktadır. Bu yetenekler
de hem işveren tarafından hem de aile içerisinde önemsiz kabul edildiğinden
ekonomik değeri de gözükmemektedir.

Ekonomik krizlerle başa çıkabilmek için strateji olarak, başta kadınlar emek
piyasası içerisine çekilmektedirler. Emek piyasası içerisine eşitsiz istihdam
koşullarında giren kadınlar, enformel işlere ve eksik istihdam koşullarına razı
olmaktadırlar. Konfeksiyon sektörünün enformel, esnek fason ilişkilerine dayalı
üretim yapısı ve kadınların işgücü piyasaları içindeki konumu bu sektörde kadın
emeğini önemli kılmaktadır.

II.2.1. Ücretli Kadın Emeğinin Niteliği

Özellikle 1980 sonrasında yeni teknolojilere geçiş ve yeniden yapılanma


çabaları, üretim ve istihdam yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. İleri teknoloji

53
Lordoğlu, Kuvvet-Törüner, Mete-Özkaplan, Nurcan; a.g.e. s.75.
54
Tan, Mine; a.g.e., s.107.
kullanımı ve nitelikli işgücü istihdamı, kadın işgücü talebini daraltmış ve kadın
işsizliğinin artmasına yol açmıştır. Öte yandan, ucuz ve esnek işgücü kullanımı ile
rekabet gücünü arttırma arayışı içindeki ülke ve sektörlerde ise kadın, bu koşullara
daha uygun bir işgücü olarak değerlendirilmektedir. Birçok ülkede emek yoğun
endüstrilerin rekabet gücü, büyük ölçüde, kadın emeğine dayanmaktadır. Esnek
üretim biçiminin kadın işgücünü tercih etmesi, kadın işgücünün konfeksiyon
sanayiinde yer almasını açıklamaktadır.

Ecevit, ücretli kadın emeğinin niteliğini şu şekilde özetlemektedir.55


1. Ekonomik yapı içinde kadınlar bazı sektörlerde yoğun olarak çalışmaktadır.
Bu da bazı sektörlerin ve mesleklerin “kadınlaşması” olarak
gerçekleşmektedir.
2. Kadınlar daha çok emek yoğun ve düşük beceri gerektiren işlerde
çalışmaktadır. Bu işler aynı zamanda “en rutin, en tekrar gerektiren en az
doyum sağlayıcı, en az inisiyatife bağlı işlerdir.”56
3. Çalışılan işte yükselme olanağı çok zayıftır. Karar alıcı, düzenleyici ve
sorumluluk gerektiren işlerden çok, kararları uygulayan konumda
çalışmaktadır.
4. Ücretleri düşüktür. Örgütlenmeleri zor ve sendikalaşma oranları da düşüktür.
5. Yarı zamanlı (part-time) işler, kadın çalışanların çok büyük bir bölümünün
yaptığı işlerdir. Bu işler ise daha çok temizlik, sağlık, giyim gibi kadının ev
içinde yaptığı işlere benzemektedir.
6. Eve iş alarak çalışma oldukça yaygın olmakla birlikte bu işler ücret, sosyal
güvenlik, çalışma koşulları açısından diğer işlere göre daha kötüdür.
7. İşsiz kalma olasılıkları daha fazladır. Ekonomik kriz dönemlerinde ilk önce
kadınlar işten çıkarılmaktadır.

55
Ecevit, Yıldız; “Üretim ve Yeniden- Üretim Sürecinde Ücretli Kadın Emeği”, İktisat Dergisi, Mart
97, s.95-96
56
Ecevit, Yıldız; a.g.e. s.95
II.2.2. Kadın Emeğinin Ucuz ve Yedek İşgücü Olması

Kadınların emek piyasasında yaptıkları işler, evde yaptıkların işin devamı


gibi gözükmekte ve beceri olarak değerlendirilmemektedir. Kadının aileden edindiği
beceri ve birikimlerin doğal yetenek olarak değerlendirilmesi emek piyasası
içerisinde ücretlere de yansımaktadır. Kadın emeğinin becerisiz işgücü olarak
değerlendirilmesi, konfeksiyon sanayinde de kadının becerilerini çok ucuza
sağlaması şeklinde gerçekleşmektedir.57

Kadınlar, ekonomik konjonktüre göre, işgücüne katılması istenilen veya ilk


olarak işten çıkarılan bir işgücü olduğu gibi, daha düşük çalışma koşullarına razı
olması beklenilen bir işgücü olarak da düşünülmektedir. Bu durum genel olarak
çalışmaya ikincil bir değer vermektedir ve dolayısıyla bu da az dirençli veya uysal
işgücünün varlığını beslemektedir. Böylece kadın emeği gerektiğinde kullanılan
yedek işgücü olarak kullanılmaktadır.

II.2.3. Yapılan İşin Niteliği

Kadınlar düşük beceri gerektiren işlerde istihdam edilmektedir. Bu işler çok


fazla bilgi ve beceri gerektirmeyen işler olduğu gibi aynı zamanda rutin, tekrar
gerektiren, doyum sağlamayan ve inisiyatif gerektirmeyen işler olmaktadır.
Konfeksiyon sanayiindeki işler de yapıları itibariyle bu özellikleri taşımaktadır. Bu
sanayide genellikle kadınların istihdam edilmesi, “konfeksiyon sanayiindeki çoğu
işlerin gerçekten de sabır, titizlik, ince işe yatkınlık gerektirmesi ve monoton, kendini
tekrarlayan, sabit ve hareketlilik istemeyen işler olması nedeniyle kadın işgücünün
bu işlerde tercih edilmesi ile ilgili” olmasıyla açıklanmaktadır.58

57
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.33.
58
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.33.
II.3. Kadın Emeğinin Sektörü Tercih Etme Nedeni

Konfeksiyon sektörü ücretli kadın emeğini niteliğinden ötürü kendi


koşullarına uygun işgücü olarak değerlendirirken kadın emeği de, sektörün
örgütlenme yapısı ve işin niteliğinden dolayı sektörü tercih etmektedir. Genellikle
kırdan göç etmiş, eğitim düzeyi düşük, dar gelirli kadınlar için işin kolay ulaşılabilir
ve kolay öğrenilebilir olması, aynı zamanda sektörün toplumsal ve ataerkil ilişkilere
dayalı yapısı kadının bu sektörü tercih etmesini sağlamaktadır.

II.3.1. İşin Kolay Ulaşılabilir Olması

Konfeksiyon sektörünün emek yoğun yapısı nedeniyle çok sayıda ve farklı


beceri düzeylerinde kişi istihdam edilmektedir. Bu nedenle de sektör için en önemli
kıstaslardan biri emeğin maliyeti olmaktadır. Firmalar ucuz emeğe ulaşmak ve emek
maliyetlerini düşürmek için, emeğe mekansal olarak yaklaşmaktadır.

Özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar, düşük gelir gruplarının ve becerisiz


emeğin yoğun olduğu kent merkezlerinden uzakta yer alan gecekondu bölgelerinde
daha yoğun olarak yer almaktadır. Böylece mahalle aralarında yer alan bu atölyeler
yakın bölgelerde oturan genç kızları ve kadınları çok ucuza çalıştırabilme olanağına
sahip olmaktadır.

Yapılan araştırmalar konfeksiyon sektöründe çalışan kadınların


çoğunluğunun işgücü piyasasının belirli bir kesimini oluşturan özel bir kadın tipi
olduğunu göstermektedir. Kente göç etmiş ve dar gelirli, eğitim düzeyi düşük ve
59
genç yaşta işe başlamış olan kadınlar, bu sektörde çoğunluğunu oluşturmaktadır.

59
Özar, Şemsa; Kentlerde Kadınların İş Yaşamına Katılım Sorunlarının Sosya-Ekonomik ve
Kültürel Boyutları, T.C.Başbakanlık KSSGM,1.Baskı, Ankara 2000, s.86.
Sektör için bu nüfus en temel emek pazarını oluştururken, kadınlar için de
mahallelerine kadar gelen atölyelerde çalışmak, çalışmayı kolaylaştıran önemli bir
unsur olmaktadır. Kente yeni göç etmiş, kente entegre olmaya çalışan eğitimsiz,
vasıfsız olan ama aynı zamanda ekonomik olarak ayakta kalmaya çalışan, kadınlar
için, yanıbaşlarında bulunan atölyede işe başlamak öncelikli tercih olmaktadır.

II.3.2. İşin Kısa Sürede Öğrenilebilir Olması

Konfeksiyon sektöründe ağırlıklı üretim, başta dikiş olmak üzere en emek yoğun
işlerden ve aşamalardan geçmektedir. Emek yoğun iş olan dikiş, geleneksel olarak kadın işi
olarak algılanmakta, kadının aile içerisinde edindiği ‘doğal’ bir bilgi ve beceri olarak
düşünülmektedir.

Sektörde emek yoğun işlere dayalı üretim yapılması, formel eğitim dışında edinilen
bilgi ve beceriyi önemli kılmaktadır. Dolayısıyla, kadınların ‘doğal’ bilgi ve becerileri
herhangi bir eğitim almadan, işin kısa sürede öğrenilmesini sağlamaktadır Bu anlayış, sektör
açısından tercih nedeni olduğu gibi kadınlar açısından sektörü tercih etmelerinde önemli bir
neden olmaktadır.

II.3.3. Sektörün Toplumsal ve Ataerkil İlişkilere Dayalı Yapısı

Gecekondu bölgelerinde yaşayan düşük gelirli aileler, aile reisi babanın


dışında diğer aile fertlerinin de işe girmesiyle zorlaşan hayat koşullarına ayak
uydurmaya çalışmaktadır. Özellikle kadınlar, hanenin zor yaşam koşullarını ve
ailenin düşük düzeydeki gelirini desteklemek için çalışmaya başlamaktadır. Bu
nedenle de kadının çalışması aile ve yakın çevresi tarafından desteklenmekte
hoşgörüyle bakılmaktadır.

Yapılan araştırmalar kadınlar açısından birinci iş bulma kanalının aile,


60
tanıdık, akraba gibi toplumsal çevre olduğunu göstermektedir. Sektörün küçük

60
Özar, Şemşa; a.g.e.
atölyeler şeklinde mahalle aralarında örgütlenmesi de bu birincil dereceden ilişkileri
ön plana çıkartmaktadır. Kadınlar, özellikle evleri işyerine yakın olduğunda, akraba
ya da komşularının işyeri sahibi tarafından tanındığı durumlarda kendilerini daha
fazla güvende hissetmektedir.

Kadını topum içinde güvenceye alan bu ilişki, evdeki ataerkil ilişkinin


işyerine taşınması şeklinde gerçekleşmekte ve kadını işyerinde denetlemenin bir
aracı olmaktadır.61 Dolayısıyla aile, tanıdık, akraba gibi toplumsal ilişkiler ağı hem
kadınların ve hem de aile bireylerinin iş tercihlerini birincil düzeyde etkileyen
nedenlerden biri olmaktadır.

III. TÜRKİYE’DE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE KADIN


İŞGÜCÜ

III.1. Türkiye’de Konfeksiyon Sektörünün Gelişimi

III.1.1. 1980 Sonrası Değişen Ekonomik Politikalar ve Kadın Emeği

Dünyada yaşanan ekonomik küreselleşme sürecine, Türkiye de, 24 Ocak


1980’den başlayan programlarla uyum sağlamaya yönelik adımlar atmıştır. 24 Ocak
sonrasında izlenen politikalar alınan önlem ve değişiklikler özetle ekonominin dış
rekabete açılması, yabancı sermayenin özendirilmesi, dış satımın arttırılması,
ekonomide devlet sektörünün daraltılması, devlet müdahalelerinin minimuma
indirilmesi, özelleştirme ve piyasanın özgürce işlemesinin sağlanmasıdır.

Dış satıma dayalı büyüme anlayışı, dış ticarette gerek sayısal gerekse
niteliksel gelişme ve değişmeler sağlanmıştır. Dış ticaretin ulusal gelir içindeki payı

61
Ecevit, Yıdız; “Kentsel Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin Konumu ve Değişen Biçimleri”,
1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar, İletişim yayınları,1. Baskı, İstanbul 1993,
s.125-126
1980’de %18.8 den 1985’de 37.1 dolayına yükselmiştir.62 Dış satımda sanayi
ürünlerinin payı yükselmiştir. Aynı dönemde gelen talep doğrultusunda, iç pazar
yabancı ürünlere de açılmıştır.

24 Ocak kararlarıyla devletin piyasalardan çekilmesi ve özelleştirme


politikaları, Kamu İktisadi Kuruluşlarının serbest piyasa ekonomisi kurullarına göre
işletilmesini gündeme getirirken, tarım sektöründe de tarımı destekleyen
politikalardan uzaklaşılmıştır.

Değişen ekonomik politikalar sadece ekonomik değil, toplumsal sonuçlarda vermeğe


başlamış ve ücretlerin düşmesine neden olduğu gibi; artan enflasyona, hayat
pahalılığına, sağlık/ eğitim ve sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin
kısılmasına da neden olmuştur. Dolayısıyla bu politikalar, nüfusun büyük bir
kesimini olumsuz etkilemiştir. Bu olumsuzluklara karşı, bu durumdan etkilenen
kesim, Yıldız Ecevit’in “yaşam stratejileri” olarak adlandırdığı, bir takım direnme ve
dayanma stratejileri geliştirmiştir. Bu stratejiler ise, hane reisinin ikinci iş bulması,
hanenin diğer üyelerinin özellikle erkek çocuklardan sonra, kadınların çalışmaya
başlaması şeklinde gerçekleşmektedir. 63

Kadınlar hanelerinin zor yaşam koşullarını ve kocalarının düşük düzeydeki


gelirini desteklemek için gelir getirici faaliyette bulunmaktadır. Şöyle ki, İstanbul’da
“ev kadınları” ile yapılan bir araştırmada elde edilen bilgiler, kadınların çoğunun
kendilerini -çalışmıyor- -ev kadını- olarak adlandırsalar da, gelir getirici işlerinden
hanelerine destek sağladıkları ortaya koyulmuştur. Bu faaliyetler parça başı iş, fason
üretim, el işleri (örgü, nakış, dantel), terzilik, ev hizmetleri, komşular ve akrabalar
arasında küçük miktarlarda mal ticareti gibi çeşitlilikler göstermektedir.64

62
Irmak, Esin; Kapitalist Gelişme ve Türkiye ekonomisi,Etki Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1992,
s.113.
63
Ecevit, Yıldız; “ Küreselleşme, Yapısal Uyum ve Kadın Emeğinin Kullanımında Değişmeler”,
İnsan Kaynağını Gelirtirme Vakfı, İstanbul 1998, s.39.
64
Kümbetoğlu, Belkız; “Toplumda Kadın“, 1.Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirleri, s.565.
Küreselleşme süreciyle birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kadınların
işgücüne katılımın da artış olmuştur. Özellikle uluslararası pazara yönelik mal
üreten sanayi kuruluşlarının ucuz emek gereksinimleri, kadınların erkeklerden daha
düşük ücretlerle çalıştırılabilmeleri, piyasanın kadınlara olan gereksinimini
arttırmıştır.65 Kısacası, esnek üretim biçimlerinin kullanımı, yeni teknolojik
gelişmeler, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, yoksulluk, enformel sektörün büyümesi,
kadın istihdamını büyük ölçüde etkilenmiştir. “Kadınlar hem içinde bulundukları
hanelerin yaşam stratejilerini belirlemede hem de vatandaşı olduğu ülkenin
ekonomik politikalarının belirlenmesinde önemli stratejik işgücü haline gelmiştir.” 66

III.1.2. 1980 Ekonomik Politikalarıyla Büyüyen Konfeksiyon


Sektörü

Cumhuriyetin ilanından günümüze Tekstil ve Konfeksiyon sektörü, özellikle


1980 sonrası dışa açılma politikalarına paralel olarak uluslararası pazarlara
entegrasyonu en çabuk sağlayan sektör olmaktadır.

1923 Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda tüm tekstil sanayiinin envanteri


82.000 iğ ve 800 tezgahtan oluşmaktaydı. 1923 yılında yapılan İktisat Kongresi’nde,
tekstil sanayiinin gelişmesine destek olunmasına yönelik alınan karar sonucunda,
1925 yılında sanayi ve maden fabrikası kurulmuştur. Daha sonra 1933 yılında da
ülkeyi sanayileştirmek için Sümerbank kurulmuş ve Türkiye’deki tekstil ve
konfeksiyon tüketimini karşılamak üzere Nazilli, Kayseri, Ereğli, Malatya ve
Merinos fabrikalarını kurarak üretime geçmiştir.67

65
Ecevit, Yıldız; a.g.e., s.41.
66
Ecevit, Yıldız; a.g.e., s.72.
67
Katipoğlu, N. Bilge; Karşılaştırmalı Üstünlükler Kuramı Çerçevesinde Türk Tekstil ve
Konfeksiyon Sektörünün Uluslararası Rekabet Gücü, Doktara Tezi, İ.Ü.S.B.E. İktisat Fakültesi
Para-Banka Bilim Dalı, İstanbul 1995, s.86.
1949 yılanda iğ sayısı 270.000, tezgah miktarı ise 5.500’e yükselmiştir.68
1950 yıllardan itibaren endüstride özel sektöre ağırlık verilmesi ile Sümerbank’ın
yanı sıra özel tekstil sektöründe gelişme gerçekleşmiştir. 1950’lerde uygulanmaya
başlanan liberal ekonomik model ve 1960’ın ilk yıllarında Avrupa Ekonomik
Topluluğu’na girme teşebbüsleri, tekstil ve konfeksiyon sektörünün gelişmesine
yardımcı olmuştur. 1970’li yıllarda dünyadaki bunalım nedeni ile yatırımlar
duraklarken, bu yıllarda tekstil sektöründe yatırımlar devam etmiştir.

1980 yılından itibaren başlayan ihracat hamlesi ile birlikte atılım gösteren
Türk tekstil-konfeksiyon sektörü dünyada önemli bir yer edinmiş, dış pazarlara
açılmaya çalışan Türk sanayiinin itici gücü olmuştur. Dış pazarlara açılma süreci
içinde konfeksiyon sektörünün geçirdiği dönemler ve bu dönemlerin özellikleri şu
şekilde özetlenebilir:

1. 1970’li yıllarda iç pazardaki rekabet koşullarında önemli bir


kapasitenin oluşması;
2. 1980’lerde mevcut üretim kapasitesi ve birikimiyle dış rekabet
koşullarıyla tanışma ;
3. 1980’lerin ortalarından başlayarak ürün çeşitlenmesi, kalite artırımı
ve dış ticaretin geliştirilmesi;
4. 1990’lı yıllarda ise tasarım ve marka oluşturmak ve dünya
pazarında kimlik kazanarak yer almaya çalışmak.69

Özetle 1980’li yıllarda pazarın taleplerine göre, dünya pazarlarına açılmaya


başlayan Türk konfeksiyon sektörü, 1990’lı yıllarda tasarım ve kalite açısından
kendi standartlarını oluşturmaktadır.

68
Katipoğlu, N. Bilge; a.g.e.,s.88.
69
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.42
III.2. Türkiye Ekonomisinde Konfeksiyon Sektörünün Önemi

Tekstil ve konfeksiyon sektörü, 1980 sonrası, Türkiye ekonomisinin dışa


açılma sürecinde en önemli rolü oynayan sektörlerin başında gelmektedir. Tekstil ve
konfeksiyon sektörü, toplam sanayi üretimi içinde payı 1997 verilerine göre, %39,
imalat sanayi üretimi içinde payı %47.5, GSMH içindeki payı ise %10’dur.70
Konfeksiyon sanayiinin, ihracat içindeki payı %29 iken dünya konfeksiyon
ihracatındaki payı %3,8’dir.71 Türkiye ihracattaki bu payı ile dünya konfeksiyon
ihracatında 6. sırada yer almaktadır. Dünyanın en büyük hazır giyim ihracatçı ülkesi
%18’lik payıyla Çin Halk Cumhuriyetidir. Hong Kong %13,1’lik payla ikinci
gelmektedir. Ardından İtalya (%8.4), ABD (%4.9), Almanya (%4,1)
sıralanmaktadır.72

Dünya geneline ilişkin bu verilerin ışığı altında, Türkiye özelinde ilk göze
çarpan olgu, tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin son yıllarda hızla büyümüş
olmasıdır. 1998 yılı verilerine göre, yaklaşık 28 milyar US$ olan Türkiye toplam
ihracatının %40’lara varan, toplam imalat sanayi ihracatının ise %40’ları aşkın bir
bölümünü tekstil ve konfeksiyon sektörleri gerçekleştirmiştir. 1999 yılında kısmi bir
gerileme yaşansa da, (toplam sanayii ihracatı %38’e düşmesi) bu yılda Türkiye’nin
konfeksiyon ihracatı %66.27’si AB ülkelerine yönelmiş ve AB ülkelerinin
konfeksiyon ihracatından aldığı pay artmaktadır.73 (1998 yılında %63.49 idi)

III.2.1 Konfeksiyon Sektöründe İşgücü Maliyeti

Konfeksiyon sektörünün emek yoğun bir yapı arz etmesi, ucuz işçilik
maliyetleri, uluslararası pazarlarda rekabet edebilir konuma gelmenin en önemli

70
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mayıs 1999,s.2
71
İTKİB, a.g.e., s.2.
72
İTKİB, a.g.e., s.2..
73
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün 1999 Yılı İhracat Performansının
Değerlendirilmesi, Şubat 2000, s.7.
nedeni olmuştur. Türkiye 1999 yılı verileri itibariyle, 2.48 $ saat ücreti ile tekstil
işçiliğinde AB ülkelerinden, Güney Kore, Tayvan ve Hong Kong’dan ucuz üretim
yapmaktadır.74 İşgücü maliyeti, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmeyi doğrudan
etkilediği gibi, yabancı yatırımcıların Türkiye’de tekstil-konfeksiyon yatırımı
yapmasında da özendirici etken olmaktadır.

III.3. Konfeksiyon Sektörünün Genel Yapısı ve Kadın İstihdamı

Tekstil sanayi ağırlıklı olarak büyük ölçekli firmalardan oluşurken,


konfeksiyon sektöründe küçük ölçekli üretim yaygındır. Şöyle ki, konfeksiyon
sanayiinin % 80’i KOBİ’lerden oluşmakta ve büyük bölümü fason üretimi
yapmaktadır.75 Sektörün gerçek potansiyelini ortaya koyacak kapasite, istihdam
rakamları bilinmemektedir. Bu durumun en önemli nedeni, sayıları onbinleri aşan
küçük işletmelerin ve enformel kesimin yaygınlığıdır.

Çalışma Bakanlığının 2000 yılı Ocak ayı istatistiklerinde ise 501.230 olarak
görülmektedir.76 Ancak, gerçek rakamın 2.5 milyona ulaştığı, 2 milyona yakın
insanın kaçak çalıştığı, sektörün ülke istihdamının %25’ini bünyesinde barındırdığı
Tekstil İşçileri Sendikası raporlarında belirtilmektedir. 77

Türkiye’nin dünya pazarlarına ulaştığı en önemli sektör olan konfeksiyon


sektöründe ağırlıklı olarak kadınlar çalışmaktadır. Sektörün küçük işletmeler şekilde
örgütlü olması ve büyük çoğunluğunun kayıt dışı olması nedeniyle çalışanların
sayılarına ulaşamadığımız gibi kadın erkek ayrımı da tam olarak bilinmemektedir.
İmalat sanayi istatistiklerinde çalışanların dağılımı kadın ve erkek olarak
ayrılmamıştır. Bu nedenle kadın istihdam oranına ilişkin sağlıklı verilere

74
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün 1999 Yılı İhracat Performansının
Değerlendirilmesi, Şubat 2000, s.37.
75
İTKİB, Sektör Toplantıları Raporu, Haziran 1999
76
Resmi Gazete, 17 Ocak 2000
77
DİSK/TEKSTİL 9. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, Nisan 2000, s.48
ulaşılamamıştır. Ancak bu alanda yapılan çalışmalar kadın istihdamının ağırlık
olduğunu göstermektedir. İstanbul ve İzmir illerinde, tekstil ve konfeksiyon
sektöründe toplam 115 işletme ile yapılan bir araştırmada, işletme sahiplerinin 16-20
yaşları arasında genç kadınları istihdam ettiklerini belirtmişlerdir.78 İstanbul
konfeksiyon sanayi birimlerinde yapılan diğer bir araştırmada da, tüm konfeksiyon
çalışanları içinde kadınlar üretime yüzde 55.83 oranında katılmaktadır. Yine bu
araştırmalar, konfeksiyon sanayiinde kadın emeğine talebin artmakta olduğunu ve
kadın işgücünün özelliğinden dolayı bu sektörde artan oranlarda kadın istihdam
edildiğini göstermektedir. Tekstil İşçileri Sendikasıyla yaptığımız görüşmede
üyelerinin büyük, kayıtlı tekstil firmalarında çalışan işçiler olduğunu, toplam
sayısının 57 bin 811 kişi olduğunu belirtmişlerdir. Bu sayının %27.4’ü kadın, %
72.6’sı erkek çalışanlardır.79 Fakat konfeksiyon sektöründe çalışanların daha farklı
bir özellikte olduğunu ve istihdamın büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu
belirtmişlerdir.

IV. ALAN ARAŞTIRMASI: GÜLSUYU ÖRNEĞİ

IV.I. ARAŞTIRMA KAPSAM VE YÖNTEMİ

IV.I.1. Bir Gecekondu Bölgesi Olarak Gülsuyu

Hızlı bir kentleşme süreci içindeki Türkiye, özellikle İstanbul gibi sürekli göç
alan kentlerinde ortaya çıkan “gecekondu” olgusuyla son 50 yıldır tanışıktır. Tarımda
makinalaşma ve mülksüzleşme, işini yitiren birçok tarım işçisinin ve toprağını elden
çıkaran küçük çiftçinin yeni geçim mekanları bulmak için şehirlere göçmesine yol
açmıştır. Böylece şimdiki zamanda; nereye doğru büyüdüğü bir türlü kestirilemeyen

78
Özar, Şemsa; “Kadın İstihdamı İçin Yeni Perspektifler ve Kadın İşgücüne Muhtemel Talep”
T.C.Başbakanlık KSSGM, Ankara 2000, s.78
79
DİSK/TEKSTİL 9. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, Nisan 2000, s.49
ama büyük kentlerin çoktan ‘yumuşak karnı’olmuş gecekondu olgusu, teorik olarak
kendi sürecini de başlatmıştır.

İlk önceleri yalnız ve aile reisinin şehire gelmesi ile başlayan göç, barınak
sağlandıktan sonra ailenin diğer üyelerinin de kente getirilmesiyle giderek
büyümüştür. Böylece göç, kentte varolabilmek için güvencesiz ve garantisiz koşullar
altında marjinal işlere sarılan, şehrin marjinal çevrelerinde yaşayan bir kesimi
yaratmaya başlamıştır.

1950’li yıllarda başlayan sanayileşme sürecine paralel olarak gecekondu


erkekleri genelde marjinal işlerden, küçük çaplı ancak marjinal olmayan işlere
geçmişlerdir. Özellikle inşaat, ulaşım ve hizmet sektörlerinde iş bulabilmeleri
sonucu, marjinal işler ailedeki kadınlara ve çocuklara kalmıştır. Yine kente yeni göç
edenler de bu marjinal işleri devralan ayrı bir kesim olmaktadır. “Kentin
çevresindeki kırsal alanlara tamamen kendi çabaları, kendi kaynakları, kendi
ilişkileriyle yerleşen köylüler, uzun bir süre, kentin merkezindeki grupların erkekleri
için “ucuz ve uysal işçi”, kadınları için eğitilmeye muhtaç “ucuz hizmetçi”,
politikacıları içinse kendilerine dokunulmadığı sürece oylarını esirgemeyen
seçmenlerin deposu anlamına geldi.”80

Böylece şehir ekonomisinde “işlevsel” bir nitelik kazanan “gecekondu”


giderek yerleşik bir düzen haline gelmiş, şehir içinde mahalleleşmeye başlamıştır.
1966 yılında çıkarılmış bulunan 775 sayılı ‘Gecekondu Yasası’ Türkiye’de
gecekondu adını taşıyan ilk yasa olmaktadır. Bu yasanın önemi ilk olmasından çok,
gecekondunun bir sorun olarak görülmeye başlandığının ilk resmi belgesi
olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkenin sosyal gerçekliğine çizilen resmi bir çerçeve
niteliği taşıyan bu yasayla devlet, ‘kentler içinde bütünleşmemiş kentler’ olarak
ortaya çıkan ‘gecekondu’ olgusuna ya da sorununa artık bir politikayla sahip
çıkmıştır.81

80
Erder, Sema; İstanbul’a Bir Kent Kondu Ümraniye, İletişim yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1996, s.16.
81
DPT Sosyal Planlama Başkanlığı; Gecekondu Araştırması, Mayıs 1991, s.10.
Ancak sosyal olgular her zaman devlet kanunlarının denetleyici ve
düzenleyici kuralları çerçevesinde işlememektedir. 1970’li yıllarda sosyal bilimler
yazınına giren ‘kayıtdışı kesim’ kavramı, gecekondu sorununun yeni tanımlamalarla
daha da derinleştiğine dikkat çekmektedir. 1980’li yılların başından itibaren iktisadi
durgunluğunu ihracata dönük sanayileşmeyle aşma çabaları, Türkiye’yi ihraç
mallarını mümkün olduğunca ucuza maletmeye itmiş ve bu durum kayıtdışına geçiş
sürecini hızlandırmıştır. İşte tam da bu noktada, gecekondu kendini önemli bir
dönüşümle yeniden tanımlamaktadır. Gecekondular kentler içinde, bir çok sektörün
gözünü diktiği ucuz işgücünün toplandığı, aynı zamanda taze işgücünü de barındıran,
bir başka deyişle, kentsel istihdamın emek-yoğun alanı olarak algılanan yerler
olmaktadır.

Gülsuyu, bir çok kaynakta gecekondu yerleşim bölgesi olarak


tanımlanmaktadır.82 İstanbul Maltepe ilçesinin kuzeyinde dağlık kesimde gecekondu
mahallesi şeklinde kurulmuş olan Gülsuyu’un, zamanla yolları yapılmış, elektriği,
suyu, telefonu verilmiş, okullar açılmış, çeşitli sosyal hizmetler getirilmiştir.

DİE’nin 1997 Nüfus Sayımı verilerine göre 15.513 nüfusa sahip Gülsuyu83,
göçle oluşmuş, emek-yoğun bir gecekondu mahallesidir. Gülsuyu’nun hangi yıllarda
kurulduğunu ve sosyo- ekonomik, politik kimliğini aktarabileceğimiz resmi-kayıtlı
bir bilgiye ulaşılamamıştır. Fakat ilk yerleşimcileriyle yüzyüze yaptığımız
görüşmelerde Gülsuyu’nun insan potansiyelini ve nasıl bir yerleşim yeri olduğunu,
birebir kendi yaşanmışlıklarıyla tanıklık ederek anlatan bu insanlardan öğrenme
imkanı bulunmuştur. Neredeyse 40 yıldır burada yaşayan iki ailenin en yaşlı
üyeleriyle yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkan anlatımlar birer veri olarak
kullanılmıştır.

82
Özkırımlı, Atilla; Maltepe Rehberi, Kültür Matbaası, 1.Baskı, İstanbul 1987, s.141
İstanbul ve İlçeler Dizisi: 21 Maltepe, Özyürek Yayınları, s.72
83
DİE; 1997 Nüfus Sayımı Sonuçları
Celal Kürçektepe 73 yaşında, Erzincan’ın Refahiye ilçesinden İstanbul’a
kendi deyimiyle “refah için” göç etmiştir. Cevizli İlçesindeki tekel-tütün fabrikasında
işe girmiş, arkasından da “amcaoğlunun tavsiyesiyle” Gülsuyu’nu yerleşmiştir.
“1962’de geldik buraya, 3-4 tane ev vardı; ağaçlık, tarlalıktı buralar, arpa
ekiliyordu, bir de ermeni bir ailenin tavuk çiftliği vardı.”

Karısının ilk başta ‘dağ başı çakallar yer’ diyerek karşı çıkmasına rağmen,
kendi elleriyle yaptığı ‘tek göz’ bir gecekonduya ‘başlarını sokmayı’ başarmışlardır.
Kürçektepe ailesi, tipik bir göçmen ailesi olarak, Erzincan’dan kardeşlerini ve diğer
yakınlarını da ‘bildikleri gördükleri Gülsuyu’na çağırmışlar ve onların ev yapmasına,
iş bulmasına yardımcı olmuşlardır.

Gülsuyu, güneydoğu ve doğunun hemen hemen her ilinden göç almıştır.


Görüşmelerde hemşerilik duygusunun göç etmiş ailelerde önemli olduğu sık sık dile
getirilmiştir. Hemşerilik ağı, kente ait olmayı hissetmekten çok, eski alışkanlıklara
sahip çıkmayı körüklemekte böylece kentin dışında kentten kopuk, ama kentin
kendilerine yarattığı ve yaşattığı sorunlara bu duyguyla karşı koyma, kendi
varlıklarını sürdürme gücü vermektedir.

Yine Erzincan’dan göç ederek, 5 yaşında İstanbul’a, 26 yaşında da


Gülsuyu’na gelen Turan Yılmaz 1959 yılındaki Gülsuyu’nu şöyle anlatıyor:

“Bomboş bir yerdi. Evin yukarısından odun toplardık, kışlık yakacak için. 80
haneden bile azdık. Su yoktu, ortak bir depo yaptık, dağdaki suyu bu depoya akıttık.
Yol yoktu, yağmurda çamur olurdu her taraf. Tam 8 sene Cevizli’deki işyerlerimize
45 dakika yürüyerek gittik…”
Turan Yılmaz 1963 yılında Başkanlığını yaptığı Gülsuyu Güzelleştirme
Derneği’ni kuruyor. Böylece kent içinde yerleşik bir hayata geçmenin ve mahalle
oluşturmanın ilk ürünleri alınmaya başlanmıştır. Daha sonraki süreçte, gecekondudan
bozarak, kendi elleriyle bir ilkokul yapmışlardır.1964 yılında Ankara asfaltına bir
köprü talep etmişler, 1968 yılında elektrik gelmiştir. Bu yıllarda açık sinema
kurulması ise oldukça ilginç bir örnektir. 1970’li yıllarda ilk ulaşım araçları olan
minübüs; 1980’den sonra da su gelmiştir. Turan Yılmaz bütün bu gelişmeleri
kendilerinin çok zorluklarla yaptığını belirtmektedir:

“Bu yıllar, bizim için hiç de kolay geçmedi. Yani bu yıllar yoksulluğun bizi
alim yaptığı yıllar. Devlet beşte bitiyor, gecekondu mekanizması işlemeye başlıyordu.
Dragos’taki villalara bizim burdaki dağdan su verildi ama hemen yanıbaşındaki
bizlere su verilmedi. Kendi su kanallarımızı kendimiz açmak zorunda kaldık"

Şehre yakınlık Eski Ankara asfaltına göre şekillenmiştir. Asfaltın aşağısında


kalan yerler kentin merkez noktasına daha yakın iken, asfalttan yukarıları doğru
yüksekliğin artmaya başladığı yerler de kent merkezine daha uzak yerler olmaktadır.
Gülsuyu’nun merkezi de asfalta yakın yerde konumlanmış, işyerlerin büyük
çoğunluğu burada açılmıştır.

Bu gün çoğunlukla alt yapı sorununun çözüldüğü Gülsuyun’da, okul ve sağlık


ocağının dışında bir çok bakkal, market, şarküteri, lokanta, pastane, kasap, manav,
kuaför salonu, kuyumcu, spor salonu bulunmaktadır. Yakın zamana kadar varolan
ama sonra kapanan bankası ve bir karakoluyla sınırlarını dolduran nüfusun giderek
büyümesiyle önce Esenkent, sonra Gülensu olarak iki ayrı mahalleye bölünen
Gülsuyu, yerlilerinin deyimiyle tam 72 milleti barındıran kent içinde bir küçük kent
olmuştur.

IV.I.2. Araştırma Yöntemi

İstanbul konfeksiyon sanayiini oluşturan firmaların üretim örgütlenmesiyle


ilgili yapılan araştırma verilerine göre, ilçeler bazında en fazla konfeksiyon
firmalarının Merter, Yenibosna, Bahçelievler, Güngören, Şirinevler gibi çok sayıda
mahallesi bulunan Bakırköy ilçesinde olduğu görülmektedir. Bu bölgedeki atölye
sahipleriyle ve DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’yla yaptığımız görüşmelerde,
özellikle orta ve küçük ölçekli konfeksiyon firmalarının coğrafi olarak yer
değiştirdikleri belirtilmiştir. Bunun nedenini Avrupa yakasında işçi ücretlerinin ve
kiraların daha yüksek olması olarak açıklamışlardır. Özellikle küçük ölçekli fason
üretim yapan bu firmalar üretim maliyetini azaltmak, daha düşük kiralar ödemek ve
en önemlisi de daha düşük işçi ücretleri ödemek için, İstanbul’un Anadolu yakasına
doğru taşınma eğilimindedir. Bu nedenle de bu araştırmanın alanı, Anadolu
yakasında Maltepe ilçesine bağlı bir gecekondu bölgesi olan Gülsuyu mahallesi
olarak belirlenmiştir.

Anadolu yakasında Gülsuyu mahallesinin seçilmesi iki nedenden ötürüdür.


Birinci neden, Anadolu yakasındaki en eski gecekondu yerleşim birimlerinden biri
olmasıdır. Bu da yoğun kullanılan iş merkezi alanlarının oluşmasında ve atölyelerin
taleplerine göre binaların inşa edilmesinde önemli bir faktördür. İkinci neden ise
Gülsuyu’nda konfeksiyon atölyelerinin mekansal açıdan birbirine yakın yapı
sergilemeleridir. Dolayısıyla atölyelerin toplu, bir arada olması saha araştırmasını
kolaylaştıran bir unsur olmuştur.

Gülsuyu bölgesinde, bizim tespitlerimize göre formel ve enformel çalışan 14


atölye bulunmaktadır. Bu çalışmada Gülsuyu’nda son bir yıldır faaliyet gösteren
atölyeler tercih edilmiştir. Son bir yıldır faaliyet gösteren atölye sayısı 7 olarak
saptanmıştır. Bunlardan sadece 5 atölye sahibi kendisiyle görüşme yapmamızı ve
çalışan kadınlarla görüşmemizi kabul etmiştir. Bir atölye sahibi işlerinin çok yoğun
olması nedeniyle böyle bir çalışmaya vakit ayıramayacağını belirtmiştir. Diğer atölye
sahibi ise sigortasız işçi çalıştırdığı için bu çalışmaya kuşkuyla yaklaşmış, elde
edilecek bilgilerin maliye gibi kuruluşlara gideceğini düşünmüştür. Tüm
açıklamalarımıza rağmen ikna olmamıştır.

Bu çalışmada 33 kadınla görüşülmüştür. Atölyelerin büyüklüğü ve üretim


örgütlenmesine göre görüşme yapılan kadın sayısı farklılık göstermektedir. En büyük
atölyede 9 kadınla, en küçük atölyede 5 kadınla görüşülürek esas olarak ortalama 6
kadın hedeflenmiştir. Yaş ve medeni durum atölyelerdeki çalışanların eğilimine göre
belirlenmiş, iki atölyede çalışan evli kadına rastlanmamıştır. Araştırma kapsamında
görüşülen kadın sayısı (TABLO 1) ve medeni durumun atölyelere göre dağılımı
(TABLO2) şu şekildedir:
TABLO:1 ATÖLYERE GÖRE ÇALIŞAN KADINLARIN DAĞILIMI
İŞYERİNİN ADI Frekans Yüzde
NEPCO TEKSTİL 9 27%
NOKTA TEKSTİL 7 21%
ALMİNA TEKSTİL 6 18%
ESİNTİ ÇEYİZ 6 18%
ÖZEN İŞ 5 15%
TOPLAM 33 100%

TABLO:2 ÇALIŞAN KADINLARIN ATÖLYELERE GÖRE MEDENİ


DURUMU
AYRILMIŞ
İŞYERİNİN ADI EVLİ BEKAR DUL KUMA TOPLAM
NEPCO TEKSTİL 3 6 9
NOKTA TEKSTİL 3 4 7
ESİNTİ ÇEYİZ 2 3 1 6
ALMİNA TEKSTİL - 5 1 6
ÖZEN İŞ - 5 5
Toplam 8 23 1 1 33

Bu araştırmada yöntem olarak vasıtasız yolla veri toplanmıştır. Vasıtasız


yolla veri toplamak; bir çalışma için gerekli olan verinin sahadan bizzat toplanması
anlamına gelmektedir. Genel olarak bu tür bilgi derlemesi gözlem, anket ve mülakat
olarak üç yolla yapılmaktadır. Bu çalışmada derinlemesine mülakat yöntemi
kullanılmıştır. Çünkü bu uygulamada mülakatı yapan ile soruların yöneltildiği kişi
yüz yüze, birincil ilişki içindedir. İyi bir atmosfer yaratarak, dostça sohbetler
şeklinde alınan cevapların güvenirliliği, sosyal araştırmada arzulanan en iyi yoldur.
Ayrıca bu uygulama çoğu zaman gözlemle de destelenmektedir. Bu nedenle de
mülakat yapanın görüşülen kişinin jest ve mimiklerini bile kontrol edebilmesi,
güvenilir bilgi toplamak açısından son derece önemlidir.

Ayrıca araştırmada kullanılacak yöntemin belirlenmesindeki en önemli etken


çalışma konusunun kadınlar olmasıdır. “Kalitatif araştırma yöntemlerini kadınların
deneyimlerini daha çok açığa çıkardığı için diğerine üstün tutar. Çünkü niceliksel
araştırma süreci hiyerarşik olarak işler, toplanan veriler gerçek davranışı değil
beklenen davranışı yansıtır.”84 Bu nedenden dolayı da bu çalışma için kalitatif
araştırma yöntemi olan derinlemesine görüşme (Mülakat Tekniği) yöntemi
kullanılmıştır.

Derinlemesine görüşmelerde hem atölye sahibi için hem de çalışan kadın için
iki ayrı soru akış formu oluşturulmuştur. Soru formları bir atölye sahibi ve üç çalışan
kadınla yapılan pilot çalışmadan sonra aksayan yönleriyle yeniden gözden geçirilmiş
ve düzenlenmiştir.

Görüşmeler sırasında görüşülen kişilerin izni doğrultusunda kayıt cihazı


kullanılmıştır. Görüşme süresi en az bir saat sürmüştür. Verilerin değerlendirilmesi
verilen yanıtlar doğrultusunda bilgisayar ortamında gruplandırılmıştır. Verilerin
değerlendirilmesinde kadınların subjektif deneyimleri, yaşam öyküleri de kendi
ağızlarından aktarılmıştır.

IV.I.3. Karşılaşılan Güçlükler

Atölye sahipleri çalışma saatleri içerisinde başka bir mekanda görüşme


yapılmasına izin vermemektedir. Yapılan işlerin birbirine bağlı şekilde ilerlediğini,
birisinin makinanın başından ayrıldığında üretimin aksayacağını, yine aynı şekilde
dikkatin dağılacağını, iş verimliliğinin azalacağını öne sürmüşlerdir. Bu nedenle de

84
Çakır, Serpil; “Kadın Araştırmaları Bilimde Neleri, Nasıl Sorguluyorr, Neleri Değiştirmek İstiyor”,
İnsan, Toplum, Bilim, 4. Ulusal Sosyal Bilimler Kogresi Bildirileri, Kavram Yayınları, İstanbul 1996,
s.312
görüşmeler öğle yemek arasında yapılmıştır. Bir saatlik öğlen arasında da en iyi
durumda ancak bir kişiyle görüşülebilmiştir. Bu nedenle de çalışan kadınlar arasında
yatay ilişki kurularak iş çıkış saatlerinde görüşülmüş, özellikle ev görüşmeleri daha
rahat bir ortamda uzun süreli görüşmeler olmuştur. Yine iş çıkış saatlerinde pastane-
kafe gibi yerlerde de, özellikle genç kızlarla görüşmeler yapılmıştır.
IV. II. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

IV.II.1. Konfeksiyon Atölyelerinin Üretim Organizasyonu Ve


Atölye Sahiplerinin Üretim Sürecine Katılım Biçimi

IV. II.1.a. Konfeksiyon Atölyelerinin Üretim Örgütlenmesi ve


Piyasada Kalma Mücadeleleri

Türkiye’de konfeksiyon sanayiinin üretim örgütlenmesi yaygın biçimde fason


ilişkiler üzerine kurulmuştur. Fason ilişkiler en yaygın şekilde, üretim aşamasının
parçalanarak, talep üzerine üretimin bir ya da birkaç parçasının başka firmalarca
üstlenilmesi olarak tanımlanmaktadır. Fason ilişki ağı sektöre girişleri kolaylaştırıp
yaygınlaştırdığı gibi bu ilişki, emek kullanım biçimini de belirlemektedir. “Artan
rekabet koşullarına uyum sağlayabilmek ve üretimi ucuzlatmak, böylelikle uluslar
arası pazarlık gücü sağlamak ana amacına yönelik olarak, üretimin düşey
ayrışmasının ve fason ilişkilerle üretimin örgütlenmesinin sağlandığı bu üretim
modeli, hem emeğin üretim sürecindeki konumunu belirlemekte hem de işgücü
piyasasının özelliklerinden etkilenmektedir.” 85

Fason ilişkiler, talebin genişlediği dönemlerde ve belirli bir uzmanlık


gerektiren işler olduğunda ortaya çıktığı gibi, işletme sermayesi gereksinimini
azalttığı, pazar arama zorunluluğunu ortadan kaldırdığı için de tercih edilmektedir.

Gülsuyu bölgesinde yapılan araştırmada üretim örgütlenmesi beş atölyede


farklı yapı ve niteliktedir. Fason iş yapan ve yaptıran orta ve küçük ölçekli
atölyelerdir. Bu atölyeler kurulan fason ilişki ağına, ürün türüne ve yöneldiği pazara
göre şu şekilde ayrışmaktadır:

85
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.72.
Nokta Tekstil: Bu atölye işi aracı firma tarafından almaktadır. Aracı firma ise,
yabancı firmalar için yerli üretici bulan ve kaliteyi denetleyen şirketleşmiş firmadır.
Müşteriyle bağlantıyı direkt bu şirket kurmaktadır. Bu atölye aracı kuruluştan aldığı
işin tüm üretim aşamasını kendisi yapmaktadır. Bu nedenle de ürünün dağıtım ve
satış riski olmamaktadır. Eve iş vermemektedir. Ürün türü kadın ve erkek dış giysisi
olmaktadır.

Nepco Tekstil: Üretim sürecinde iki yönlü fason ilişki içinde bulunmaktadır. Hem
fason iş yapmakta hem de yaptırmaktadır. Müşteriyle bağlantı, uzun yıllar bu piyasa
içerisinde olmanın ve hemşerilik ilişkilerinin ağır basması nedeniyle doğrudan
kendileri tarafından sağlanmaktadır. Özellikle üretimin dikiş ve kalite kontrolünü
kendisi yapmakta, ütü, ambalaj, nakış, desen, baskı gibi işleri daha küçük atölyelere
ya da eve iş verme şeklinde gerçekleştirmektedir. Üretimde fazlalık olduğu zaman
eve iş verme tercih edilmekte ve verilen işler iplik temizleme ve elde düğme dikme
gibi işler olmaktadır. Evde iş yapan kadına atölyede çalışan kadınlar aracılığıyla
ulaşmakta, genelde çalışanların annesi, kardeşi, akrabası olmaktadır. Ürün türü
penye, kadın ve erkek iç ve dış giysisi olmaktadır.

Almina Tekstil: Üretimin dikiş ve dikiş dışında kalan ütü, ambalaj, temizlik gibi
işleri fason yapan küçük ölçekli atölyedir. Piyasada dağıtılan kart visitler sayesinde
müşterinin kendisi iş bağlantısını kurmaktadır. İşlerin çok yoğun olduğu dönemlerde
eve iş vermektedir. Eve verilen işler özellikle iplik temizleme işi olmaktadır. Evde
çalışan kadınlara atölyede çalışan kadınlar aracılığıyla ulaşmaktadır. Penye ve iç
çamaşırı üzerine çalışmaktadır.

Özen İş: Üretimin sadece ütü, ambalaj, temizleme, düğme, aksesaur gibi işlerini
fason yapan küçük atölyedir. Genelde orta ölçekli atölyelerden iş almaktadır.
Müşteriyle kurulan bağlantıda akrabalık, tanıdık, güven ilişkileri ön plandadır. Aile
ve akraba emeği yoğun olarak kullanılmaktadır. İşin çok yoğun olduğu dönemlerde
iplik temizleme gibi işler evlere verilmektedir. Evde çalışan kadınlara atölyede
çalışanlar aracılığıyla ulaşmaktadır. İç çamaşırı ve basit penye üzerine çalışmaktadır.
Yapılan ürünler iç pazara yöneliktir.

Esinti Çeyiz: Ev tekstili üzerine çalışan bir atölyedir. Bağımsız olarak üretim yaptığı
gibi özellikle kriz dönemlerinde fason iş yapmaktadır. Müşteriyle bağlantı genelde
çok yoğun biçimde yapılan reklam aracılığıyla olmaktadır. Üretimin bütün
aşamalarını kendisi gerçekleştirmekte aynı zamanda model de geliştirmektedir. Ev
tekstili olduğu için nakış, desen, aksesuar, süsleme gibi özel uzmanlaşmış işleri
yapmaktadır. Üretimin çok yoğun olduğu dönemlerde özellikle aksesuar, süsleme
gibi işler evlere verilmektedir. Evde çalışan kadınlar atölyede çalışan kadınlar
aracılığıyla bulunmaktadır. Ürünlerini iç piyasaya pazarladığı gibi kendisi perakende
satış da yapmaktadır.

Bu atölyelerin hepsi, Esnaf Sanatkarlar Odasına bağlı olarak çalışmaktadır.


Atölyelerin kaç yıldır faaliyette bulundukları ve Gülsuyu’nda faaliyete geçtikleri
süre Tablo:3’de verilmiştir. Gülsuyu’nu tercih etme nedeni olarak başta işyeri
kiralarının daha ucuz olması ve Avrupa yakasına göre işçi ücretlerinin daha düşük
olması gösterilmektedir.

TABLO:3 ATÖLYERİN FAALİYET SÜRELERİ


Nokta Nepco Almina Esinti
Özen İş
Tekstil Tekstil Tekstil Çeyiz
Atölyenin faaliyete
6 Ay 5 Yıl 7 Yıl 10Yıl 6 Ay
bulunduğu süre
Gülsuyu’da faaliyette
6 Ay 8 Ay 1 Yıl 1 Yıl 2 Ay
bulanma süresi

Ekonomik kriz dönemlerinde bu atölyelerin üretim kapasiteleri hemen


düşmekte, iş yaptıkları büyük firmalar, ucuz yapan atölyelere iş vererek fiyat
kırmaktadır. Buna karşı ise küçük atölyeler, yeni müşteri arayışı içerisine
girmektedir. Özellikle bu dönemlerde kaliteden ödün vermeyen atölyelerin ayakta
kalabildiği belirtilmektedir. Bu nedenle artan rekabet koşullarında ayakta kalabilmek
ve ekonomik krizin etkilerine karşı kendilerini korumak için atölyeler kalitelerini
yüksek tutarak fiyat düşürmek zorunda kalmaktadır. Bunun yanısıra üretim azaldığı
için işçi sayısı azaltılmakta, eve iş verme ağırlıklı olarak gündeme gelmektedir.

Bu dönemlerde çok fazla küçük işyeri kapanmakta veya yer değiştirmektedir.


Bunun en önemli nedeni ise sektöre girişin kolay olması, bilgisizlik ve kalitesiz iş
yapmak olarak açıklanmaktadır. Üç makine satın alabilen de sektöre girebilmekte,
atölye kurabilmekte, iş yapabilmektedir. Fakat piyasayı tanımamak ve bilgisizlik kriz
dönemlerinde öncelikle bu işyerlerinin kapanmasına neden olmaktadır. İki atölye
sahibinin bu konudaki görüşleri aşağıda yer almaktadır.

“Geçen yıl İstanbul’da 3600 atölye ardı ardına kapandı. Kriz küçük
atölyeleri yuttu. Biz de uzun süre iş bulamadık birikimlerimizi yedik, stok çalıştık.
İşçilerin izin haklarını kullandırdım. ” (Nepco Tekstil Sahibi, 35 yaşında)

“İş yapamıyoruz, iş yapamayınca işçinin parasını veremiyoruz. Fasoncu


olduğumuz için direk piyasanın ağzına bakıyoruz. Elde para varsa yiyiyoruz yoksa
kapatıyoruz. Ben böyle iki kez iş yerimi kapamak zorunda kaldım. ” (Özen İş Sahibi,
39 yaşında)

IV. II.1.b. Atölye Sahiplerinin Sektöre Giriş Biçimleri

Görüştüğümüz atölye sahiplerinden sadece biri kadın diğerleri erkektir. Bu


sektörde çalışanların büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturduğu halde atölye sahipleri
ya da yöneticiler, erkek olmaktadır. Atölye sahibinin kadın olduğu atölyenin üretim
biçimi diğer atölyelere göre farklılık göstermektedir. Çeyiz üzerine çalışan bu
atölyede daha çok kadın göz zevkine uygun, kadın becerisinin kullanıldığı, özel
uzmanlık isteyen işler yapılmaktadır.
Atölye sahiplerinin yaşları 35 ile 44 arasındadır. İkisi İstanbul doğumlu, diğer
üçü İstanbul dışı doğumludur. İstanbul dışı doğumlu olanların İstanbul’da bulunma
süreleri on ile onbeş yıl arasında değişmektedir. İstanbul’a göç etmenin nedeni,
yoksulluk ve işsizlik olarak belirtilmektedir. Sektöre girişte formel eğitimden daha
çok iş deneyimi önemli olmaktadır. Atölye sahiplerinin eğitim durumuna
baktığımızda sadece birinin lise mezunu olduğunu, diğerlerinin ise ilkokul mezunu
ya da ilkokuldan terk olduğunu görmekteyiz. Bütün atölye sahipleri evlidir ve evlilik
yaşı 19-25 arasında değişmektedir. Aile büyüklüğü 4-6 kişiden oluşmakta ve ailede
en az bir kişi konfeksiyon sektöründe çalışmaktadır.

Atölye sahipleri çalışma hayatına 13-17 yaşların arasında, ilk olarak


konfeksiyon atölyesinde ortacı olarak ya da terzi yanında çırak olarak başlamaktadır.
Sadece bir kişi bugünkü mesleğinden farklı bir işle, garsonlukla başlamıştır.
Çalışmaya başlama nedenleri ise, ekonomik zorluklar yüzünden aile bütçesine
katkıda bulunmak olarak belirtilmiştir. İlk işlerini genelde başta baba, aile, sonra da
yakın akraba bulmaktadır. Ekonomik zorluklar ve tek kişinin gelirinin yeterli
olmaması nedeniyle aileler çocuklarını çalıştırmak zorunda kalmaktadır.

Çalışma hayatına konfeksiyon atölyesinde ortacı olarak başlayan atölye


sahipleri uzun yıllar makinacı olarak daha sonra da ustabaşı olarak çalıştıktan sonra
bağımsız bir işyeri açmaktadır. Bağımsız işyeri açmaya iten nedenlerin başında,
sektörde işçi statüsünde çalışarak ancak belli bir yere gelinebileceği, yükselme
şansının olmaması gösterilmiştir. Uzun yıllar belli bir bilgi ve deneyim kazandıktan
sonra küçük de olsa kendilerine ait bir yer açmak istemişlerdir.

Atölyenin işletme finasmanını kendi birikimiyle ve büyük ölçüde aile ve


eşinin desteğiyle sağlamaktadır. Tek başına bağımsız atölye açmak ekonomik olarak
güç olmakta bu nedenle de ortakla çalışmak tercih edilmektedir.Bir kişinin dışında
bütün atölye sahipleri en fazla iki ortakla birlikte çalışmaktadır. Bu işte ortak olarak
öncelikli olarak yakın akraba sonra da hemşehriler tercih edilmektedir.
IV. II.1.c. İşçi Seçimi

Büyük atölyelerde kadın işçi ve erkek işçi çalıştırılırken atölye küçüldükçe


sadece kadın işgücü kullanılmaktadır. Çünkü atölye küçüldükçe üretim aşamasında
el emeği daha ön plana çıkmaktadır. Özellikle titizlik ve sabır gerektiren işlerde
kadınlar daha çok tercih edilmektedir (TABLO 4).

İşin niteliğine bağlı olarak özel makinalar kullanılmakta, bu makinaların


fiyatlarının yüksek olması nedeniyle de küçük firmalar alamamaktadır. Atölye
sahipleri özellikle bu makinaların kullanılmasında ve üretimin ütü aşamasında erkek
işgücü kullanmayı tercih etmektedir. Bunun nedenini ise bu karmaşık makinalara
erkeklerin daha yatkın olduğunun düşünülmesidir. Yine aynı şekilde ütü
makinalarının kullanılmasında fazla kol gücü gerektirmesi erkek işgücünü tercih
nedeni olmaktadır. Atölyelerde çalışan işçi sayısı ve kadın erkek dağılımı şu
şekildedir:

TABLO:4 CİNSİYETE GÖRE ÇALIŞAN İŞÇİ SAYISI


Nepco Almina Esinti
Nokta Tekstil Özen İş
Tekstil Tekstil Çeyiz
Kadın 35 55 20 15 15
Erkek 15 20 - 5 -
TOPLAM 50 75 20 20 15

Atölye sahiplerine “kadın işçiyle mi yoksa erkek işçiyle mi çalışmayı tercih


ediyorsunuz” diye sorduğumuzda, bütün hepsi kadın işçiyle çalışmayı tercih ettiğini
söylemiştir. Buna neden olarak kadınların ortama daha kolay uyum sağlamaları,
işlerine daha bağlı, titiz ve uysal olmaları gösterilmiştir.
“Bayanlar işine daha bağlı, kaytarmıyor. Yeri geldiğinde işler bozuk
çıktığında mecburen sinirleniyorsun, bağırıyorsun. Erkekler hemen karşılık veriyor,
kadınlar daha uysal, denilen işi yapıyor.” (Nepco Tekstil, 35 yaşında)

Kadın işçiyle çalışmayı tercih eden atölye sahibi için çalıştırdığı kadınların
evli ya da bekar olması önemlidir. Evli kadınların ev ve çocuk sorumluluklarından
dolayı çok sık izin almaları ve mesailere rahat kalamamaları tercih edilmeme sebebi
olmaktadır.

“Evlilerin performansı daha düşük. Eşleri çocukları hastalanır, çocuk


doğurur, çocuk aldırır. Sık sık izin istiyorlar. Bizim işimiz de buna müsait değil. Ben
genç kızları almaya çalışıyorum.” (Esinti Çeyiz, 46 yaşında)

IV. II.1.d. Atölye Sahiplerinin Beklentileri

Kaliteli iş çıkartmak ve müşteriye en iyi şekilde hizmet vermek atölye


sahipleri için bu piyasada tutunmanın en önemli kriterleridir. Atölye sahiplerinin
işleriyle ilgili yaşadıkları sorunların başında piyasadaki dalgalanmalar ve işçilerin
istikrarsız çalışması gelmektedir.

Fason çalışan bu atölye sahiplerinin hepsinin ileriye yönelik hedefleri


büyümek ve yurt dışına açılmaktır. Kendi etiketlerini yaratarak dünyaya açılmak
isteyen atölye sahipleri bunun için öncelikli olarak makine ve eleman sayısını
arttırmayı, daha büyük yerlere taşınmayı hedeflemektedir.
IV.II.2. KADIN EMEĞİNİN ÜRETİM SÜRECİNE KATILIM BİÇİMİ

IV. II.2.a. Demografik Yapı

1.Yaş Yapısı:
Araştırma kapsamında görüşülen konfeksiyon atölyelerinde çalışan kadınların
yaş ortalaması oldukça düşüktür. Sadece %12’si 30 ve üzerinde yaş grubunda yer
almaktadır. Bu çalışmada çalışan kadınların 23-25 yaş grubunda yoğunluk gösterdiği
izlenmektedir. Atölyelerin büyüklüğüne göre yaş grubunun da ağırlığı değişmektedir.
Küçük atölyelerde yapılan işlerin niteliğine göre çalışan kadınların yaş oranı
düşmektedir. Genelde el emeğine dayanan işlerde ve ortacı (parçaları bir makinadan
diğerine taşıyan) olarak çocuk yaşta kızlar çalışmaktadır. Sektöre girişte formel
eğitimin gerekli olmaması ve işin kolay öğrenilebilir olması genç yaşta sektöre girişi
kolaylaştırmaktadır. Araştırma kapsamında görüşülen kadınların yaş grubuna göre
dağılım şu şekildedir:

TABLO:5 GRUPLANMIŞ YAŞ DAĞILIMI


GRUPLANMIŞ YAŞ DAĞILIMI Frekans Yüzde
14-16 YAŞ 6 18%
17-19 YAŞ 6 18%
20-22 YAŞ 7 21%
23-25 YAŞ 8 24%
26-28 YAŞ 2 6%
30 VE ÜZERİ 4 12%
Toplam 33 100%

2.Doğum Yeri:
Araştırma kapsamında görüşülen kadınların doğum yeri il bazında ele
alınmıştır. Buna göre kadınların %67’si İstanbul dışı doğumlu %33’ü ise İstanbul
doğumludur. İstanbul dışı doğumluların doğum yerlerine il bazında baktığımızda
çoğunluğun doğu kökenli olduğu görülmektedir. Çalışan kadınların doğum yerlerinin
il bazında dağılımı şu şekildedir:

TABLO:6 DOĞUM YERLERİNE GÖRE DAĞILIM


ÇALIŞANLARIN DOĞUM
YERLERİNE GÖRE DAĞILIMI Frekans Yüzde
ADANA 2 6%
AĞRI 3 9%
ÇANKIRI 1 3%
ELAZIĞ 1 3%
ERZİNCAN 2 6%
GAZİANTEP 1 3%
İSTANBUL 11 33%
KARS 1 3%
MALATYA 2 6%
RİZE 2 6%
SAMSUN 3 9%
TUNCELİ 2 6%
VAN 2 6%
Toplam 33 100%

3. Göç Durumu:
Büyük bir çoğunluğu İstanbul dışı doğumlu olan kadınların İstanbul’da
bulunma süreleri Tablo 7’de gözüktüğü gibi ağırlıklı olarak 4-8 yıl ve 13-16 yıldır.
Başka bir deyişle 1980’lerde ve 1990’larda ağırlıklı olarak göç edilmiştir. Tablo 8’de
görüldüğü gibi İstanbul’a göç etmenin nedenleri başında ekonomik nedenler
gelmektedir. İstanbul’a göç etmiş kadın genelde marjinal işlerde çalışmaktadır.
Konfeksiyon sektöründe akrabalık- hemşerilik ilişkilerinin yoğun olması göç eden
kadının bu sektörle tanışmasını ve sektöre girmesinin kolaylaştırmaktadır.
TABLO:7 GRUPLANMIŞ GÖÇ DÖNEMİ
GRUPLANMIŞ GÖÇ DÖNEMİ FREKANS Yüzde
4-8 YIL 7 32%
9-12 YIL 5 23%
13-16 YIL 7 32%
17 VE ÜZERİ 3 14%
TOPLAM 22 100%

TABLO:8 GÖÇ NEDENİ


GÖÇ NEDENİ Frekans Yüzde
ANNEM BABAMDAN AYRILMAK İÇİN GELDİ 1 5%
EVLİLİK NEDENİYLE GELDİM 2 9%
MADDİ DURUMUMUZ KÖTÜYDÜ 3 14%
İŞ BULMAK İÇİN 5 23%
DOĞUDA YAŞANAN POLİTİK SAVAŞ 5 23%
AİLEM ÇALIŞMAK İÇİN GELDİ 12 55%
Toplam 22 100%

4. Eğitim Düzeyi:
Genç yaşta çalışmaya başlayan kadınların eğitim düzeyi düşüktür. %33’ü
İlkokul mezunu iken %36’sı ilkokuldan terktir. Bunun yanında eğitimine devam
eden, Açık Öğretim öğrencisi iki kişiye de rastlanmıştır. İşin kendisi çalışma
hayatının içerisinde öğrenilmektedir. Ağırlıklı olarak ilkokul sonrası genç yaşta
hemen çalışma hayatına ortacı olarak başlayan kadınlar zaman içerisinde makinenin
başına oturmaktadır. Makinenin öğrenilmesi öğlen tatillerinde atölye sahibinin ve
diğer işçilerinin yardımıyla olmaktadır. Kısacası, bu atölyeler aynı zamanda işin
öğrenildiği okullar olmaktadır. Görüşülen kadınların eğitim düzeyi Tablo 8’de
gösterilmektedir.
TABLO:8 EĞİTİM DÜZEYİ
EĞİTİM DÜZEYİ Frekans Yüzde
OKURYAZAR 1 3%
İLKOKUL TERK 12 36%
İLKOKUL MEZUNU 11 33%
ORTAOKUL TERK 1 3%
ORTAOKUL MEZUNU 1 3%
LİSE TERK 2 6%
LİSE MEZUNU 2 6%
LİSE ÖĞRENCİSİ 1 3%
AÇIK ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ 2 6%
Toplam 33 100%

Eğitime devam etmeme nedenlerinin başında ekonomik nedenler gelmektedir.


Ekonomik nedenlerin dışında ailenin ya da babanın engeli de olmaktadır.

“Çok çabuk geliştiğim için babam okula göndermedi. Çalışmamı da istemedi.


Yaşımdan büyük gösterdiğim için seni rahat bırakmazlar dedi. (Figen, Bekar, 25
yaşında)

Tablo 9’da görüşülen kadınların eğitimine devam etmeme nedenleri


sıralanmıştır.
TABLO:9 EĞİTİME DEVAM ETMEME NEDENİ
EĞİTİME DEVAM ETMEME NEDENİ Frekans Yüzde
MADDİ OLANAKLAR YÜZÜNDEN DEVAM EDEMEDİM 13 42%
İŞ SAHİBİ OLMAK İÇİN 5 16%
BABAM GÖNDERMEK İSTEMEDİĞİ İÇN 4 13%
OKUMAYI SEVMİYORDUM 3 10%
AİLEM GÖNDERMEDİ 2 6%
HASTALANINCA BIRAKTIM 1 3%
OKUL YA DA ÖĞRETMEN OLMAYIŞI 3 10%
Toplam 31 100%
5. Medeni Durum:

Tablo 4’de atölye sahiplerinin çoğunlukla bekar kadınlarla çalışmayı tercih


ettikleri belirtilmiştir. Görüştüğümüz kadınların % 70’i bekardır ve bu da tabloyu
doğrulamaktadır. Bunun yanısıra genç yaşta işgücü piyasasına katılan kadınların
evlendikten sonra sorumluluklarının artması da işten ayrılmanın nedeni olarak öne
sürülmektedir. Ayrıca toplumsal değer yargıları da evlendikten sonra kadınların
çalışmaması yönünde işlemektedir. Görüştüğümüz kadınlar, evlendikten sonra
çalışmaya devam etmelerini ekonomik nedenlerle açıklamaktadır. Özellikle eşleri
konfeksiyon sektöründe çalışan kadınlar, bu sektörde ücretlerin çok düşük olması
nedeniyle çalışmak zorunda olduklarını belirtmişlerdir. Tek maaşla geçinmek zor
olmakta ancak iki kişinin geliri ailenin giderini karşılayabilmektedir. Araştırmada
görüşülen kadınlardan bir tanesi duldur. Eşi öldükten sonra ailenin geçimini
üstlenmek zorunda kalmış ve çalışma hayatı içerisine girmiştir. Daha önce hayatında
hiç çalışmamış bu kadın için, sektörün kolay ulaşılabilir ve kolay öğrenilebilir olması
çalışmayı kolaylaştıran unsur olmuştur.

Bunun yanında görüşülen kadınlardan birisinin “ayrılmış kuma” olması


oldukça ilginç bir durumdur.

“19 yaşında atölyede bir adamla tanıştım. İlk önce evli olduğunu
bilmiyordum. Ben de onu sevmeye başladım. Sonra benimle evlenmek istedi ben
istemedim ama zorla kaçırdı. Bir yıl karısıyla aynı evde kaldım. Beni sürekli
aşağılıyordu. İşe de yollamadı. Ben de dayanamadım babamın evine döndüm.”
(Gülcan, Bekar,21 yaşında)
TABLO:10 MEDENİ DURUM
MEDENİ DURUM Frekans Yüzde
BEKAR 23 70%
EVLİ 8 24%
DUL 1 3%
AYRILMIŞ KUMA 1 3%
Toplam 33 100%
6. Evlilik Yaşı:
Görüşülen kadınların % 24’ü evlidir. Evli kadınların evlilik yaşı ortalaması 21
olmaktadır ( TABLO 11).
TABLO:11 EVLİLİK YAŞI
EVLİLİK YAŞI Frekans Yüzde
16 1 11%
19 1 11%
20 2 22%
21 1 11%
22 2 22%
23 1 11%
24 1 11%
Toplam 9 100%
ORTALAMA 20,7

7. Çocuk Bakımının Üstlenilmesi:

Görüşülen 9 evli kadının 5’i çocuk sahibidir. Ortalama çocuk sayısı 2’dir.
Görüşülen kadınlar çocuk olduktan sonra bir süre çalışmaya ara vermişlerdir. Çocuk
yapmak evlilik süresiyle ilgili olmaktadır. Çocuksuz kadınlar en fazla iki yıldır evli
olanlardır. Bunun için daha vakit olduğunu düşünmektedirler. Çocuklar için iyi bir
gelecek hazırlama isteği bütün kadınların taşıdığı en büyük kaygı olmaktadır.
Çocukların bakımı önemli bir sorundur. Çocuklarının bakım sorunu akrabalık sistemi
içerisinde çözülmeye çalışılmaktadır. Çocuğa genelde kayınvalide ya da anne
bakmaktadır ve bu nedenle de birçok sorun yaşanmaktadır. Kadınlar çocukların
bakımını bu şekilde çözmekten çok çocuklarını yuvaya göndermek istemektedir.
Bunun nedeni ise hem çocuklarının daha bilinçli bakılacağına olan inanç hem de
aileye karşı daha bağımsız olma isteğidir. Fakat çevrelerinde yuva olmayışı ya da çok
pahalı olması nedeniyle çocukları yuvaya gönderememektedir.
Görüştüğümüz evli kadınlardan biri çocuklarına bakacak akrabası olmaması
ve bakıcı kadınların da söyledikleri rakamların yüksek gelmesi nedeniyle çocukları
evde yalnız bırakmaktadır. Eşi de kendisiyle birlikte aynı atölyede çalışmaktadır.
Çocuklardan biri 7 diğeri 5 yaşındadır ve kendi bakımlarını kendileri yapmaktadır.
Çalıştığı atölyeye çok yakında bir ev tutan bu kadın, öğlen tatillerinde eve gitmekte
ve çocukların karınlarını doyurmaktadır.

“Çocuklarıma bakacak kimseyi bulamadım. Bakıcılar da benim maaşım


kadar para istiyorlar. Ben onlara bu parayı verirsem evi nasıl geçindireceğiz. Zaten
kocamın maaşı yetmediği için bu zorluklara katlanıyorum. Çocukları evde yalnız
bırakmak zorunda kalıyorum. Sabah kalkıyorum çocukların kahvaltısını hazırlayıp
çaylarını döküp işe gidiyorum. Çocuklar kalktıklarında soğuk çaylarıyla
kahvaltılarını yapıyorlar. Öğlen tatilinde koşa koşa eve geliyorum. Akşamdan
yaptığım yemekleri ısıtıp yediriyorum. Ben tekrar aç olarak işi gidiyorum. Bu
yorgunlukla akşam bir de diğer ev işlerini yapıyorum. Akşam geç saatlere kadar
mesailere kaldığımızda çocuklar perişan oluyor. Kendileri ekmek arası bir şeyler
yapıp yiyorlar ya da aç kalıyorlar. Akşam eve geldiğimde çocuklar bu şekilde
uyumuş oluyor. Özellikle onları yatakta uyurken gördüğüm zaman çok kötü
hissediyorum, sinirlerim bozuluyor, ağlıyorum.”
(Sunay, Evli, 30 yaşında)

8. Hanehalkı Büyüklüğü:
Kadınların içinde yaşadıkları haneler içinde en büyük bölümünü (%27) 4
kişilik haneler oluşturmaktadır. Hanehalkı büyüklüğünün dağılımı TABLO 12’de
gösterilmiştir. Ortalama hane büyüklüğü 5,3 olmaktadır.
TABLO:12 HANE HALKI BÜYÜKLÜĞÜ
HANEDE BULUNAN KİŞİ SAYISI Frekans Yüzde
2 4 12%
3 2 6%
4 9 27%
5 5 15%
6 5 15%
7 2 6%
8 3 9%
9 1 3%
10 2 6%
Toplam 33 100%

ORTALAMA 5,3

9. Hanehalkı Kompozisyonu:

Görüşülen kadınlar hanehalkı kompozisyonunda gösterilmemiştir. Haneler


esas olarak anne, baba ve kardeşlerden oluşmaktadır. Hanelerde çoğunluğu oluşturan
kardeşlerdir. TABLO 13’de 133 hanehalkı üyesinin görüşülen kadına yakınlık
derecesine göre dağılımı şöyledir:
TABLO:13 HANE HALKI KOMPOZİSYONU
HANEDE YAŞAYAN DİĞER KİŞİLER
Frekans Yüzde
ERKEK KARDEŞ 36 27%
ANNEM 25 19%
KIZ KARDEŞ 24 18%
BABAM 20 15%
EŞİM 8 6%
ERKEK ÇOCUĞUM 5 4%
KARDEŞ 5 4%
KIZ ÇOCUĞUM 4 3%
DAYIM 2 2%
YEĞENLERİM 2 2%
KAYINVALİDE 1 1%
TEYZEM 1 1%
TOPLAM 133 100%

10. Hanehalkının Eğitim Durumu:

Hanehalkının eğitim durumu görüşülen kadınların eğitim durumuyla


benzerlik göstermektedir. Yani hanelerde eğitim düzeyi düşüktür. Okuma yazma
bilmeyenler ve okuryazarların oranı %20dir. Eğitimsizlik oranı daha ziyade
annelerde yüksektir. Hanehalkının eğitim durumu genel olarak şöyledir:
TABLO:14 HANEHALKININ EĞİTİM DURUM
HANEDE YAŞAYAN KİŞİLERİN
EĞİTİM DURUMLARI
Frekans Yüzde
İLKOKUL TERK 35 26%
İLKOKUL MEZUNU 25 19%
HİÇ YOK 9 7%
İLKOKUL DEVAM 16 12%
LİSE MEZUNU 9 7%
LİSE DEVAM 8 6%
OKURYAZAR 16 13%
ORTAOKUL MEZUNU 5 4%
ORTAOKUL TERK 5 4%
LİSE TERK 3 2%
ANAOKUL 1 1%
ÜNİVERSİTEDE OKUYOR 1 1%
TOPLAM 133 100%

11. Hanehalkının Sosyal Güvencesi:


Gecekondu bölgesinde yaşayan kadınların aileleri de daha çok marjinal-
enformel işlerde çalışmaktadır. Bu nedenle sosyal güvenceden yoksun bir şekilde
hayatlarını sürdürmektedir. Hanehalkının %69’u herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna bağlı değildir. Hanehalkının %31’inin sosyal güvencesi vardır (TABLO
15).
TABLO:15 HANEHALKININ SOSYAL GÜVENCESİ
HANEDE YAŞAYAN KİŞİLERİ
SİGORTA DURUMU
Frekans Yüzde
YOK 92 69%
SSK 29 22%
BAĞKUR 8 6%
EŞİNE BAĞLI SSK 2 2%
EMEKLİ SANDIĞI 1 1%
TOPLAM 133 100%
12. Hanehalkının Yaptığı İşler:

Araştırma kapsamında ele alınan hanehalkının %52’si çalışmamaktadır.


Bunun % 37’sı evhanımı, öğrenci, asker ve hasta olduğu için çalışmamakta, %15’ü
ise şu anda çalışmamakta ve iş aramaktadır. Çalışanların çoğunluğu görüşülen
kadınlar gibi konfeksiyon sektöründe çalışmaktadır. Hane içerisinde konfeksiyonda
çalışanlarla ilgili ayrıntılı bilgi TABLO 17' verilmektedir. Tablo 16 da gözüktüğü
gibi inşaat işçiliği, badanacılık gibi sürekliliği olmayan işler ve aşçı, garson gibi
hizmet sektöründeki işler ağırlıklı olarak yapılmaktadır.Hane halkının yaptığı işlerin
dağılımı TABLO 16’da verilmektedir.

TABLO:16 HANEHAKININ ÇALIŞMA DURUMU


HANEDE YAŞAYAN KİŞİLERİN ÇALIŞMA DURUMU
Frekans Yüzde
KONFEKSİYON 19 14%
ÖĞRENCİ 24 18%
EV HANIMI 20 15%
İŞSİZ 20 15%
İŞÇİ SÜREKLİLİĞİ YOK (Badanacı, inşaat işçisi, su tesisatçısı) 18 14%
HİZMET SEKTÖRÜ (Aşçı, bekçi, garson, kurye, satış elemanı, şoför) 15 11%
EMEKLİ 7 5%
MASA BAŞI (Bilgisayar, memur, sekreter) 3 2%
HASTA ÇALIŞAMIYOR 3 2%
ASKER 2 2%
UZMANLIK GEREKTİREN (Elektrik teknisyeni, Makine Teknisyeni) 2 2%
TOPLAM 133 100%

13. Hanede Konfeksiyon Sektöründe Çalışan Diğer Kişiler:

Araştırma kapsamında görüşülen kadınların %53’ü ailelerinde kendilerinden


başka konfeksiyon sektöründe çalışan olduğunu belirtmiştir. Evli olanların yarısının
eşi konfeksiyon sektöründe çalışmaktadır. Bekar kadınların ise %68’nin kardeşi bu
sektörde çalışmaktadır. Konfeksiyon sektörünün işgücü talebi doğal olarak aynı
ailede olan aynı sosyo-kültürel yapı içinden gelen kardeşleri de bu sektöre
çekmektedir.

TABLO:17 HANEDE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN DİĞER


KİŞİLER
AİLEDE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNDE
ÇALIŞAN DİĞER KİŞİLER Frekans Yüzde
KARDEŞİ 13 68%
EŞİ 4 21%
TEYZE 1 5%
BABA 1 5%

Toplam 19 100%

IV. II.2.b. Çalışma Hayatı

1. Çalışmaya Başlama Yaşı:

Çalışma hayatı içerisine çocuk denecek yaşlarda girilmektedir. Görüştüğümüz


kadınların çalışmaya başlama yaşı ortalama 15’dir. Sosyo-ekonomik konumu ve
eğitim düzeyi düştükçe işe başlama yaşı küçülmektedir. 12 yaşın altında çalışmaya
başlayan kadınlar İstanbul’a gelmeden önce memleketlerinde çalışmaya
başlamışlardır. Kırsal alanda yapılan işlerin genelde aile işi olması kızların çok
küçük yaşta ücretsiz aile işçisi olarak üretime katılmalarına neden olmaktadır. Kente
geldikçe çalışmaya başlama yaşının yükseldiği gözlenmiştir.
TABLO:18 ÇALIŞMAYA BAŞLAMA YAŞI
ÇALIŞMAYA BAŞLAMA YAŞI Frekans Yüzde
9 1 3%
10 2 6%
12 4 12%
13 4 12%
14 6 18%
15 4 12%
16 7 21%
18 2 6%
21 1 3%
24 1 3%
25 1 3%
Toplam 33 100%
ORTALAMA 14,9

2. Çalışma Hayatına Girilirken Yapılan İlk İş:

Konfeksiyon sektöründe çalışan kadınlar çalışma hayatına yine


konfeksiyonda başlamaktadır. Görüşülen kadınların %58’i konfeksiyonda ortacı
olarak başlarken, %12’si düğmeleme, iplik temizleme ve kontrol yaparak %6’sı ise
makinacı olarak başlamışlardır. Bunun yanısıra ilk yapılan işler tezgahtarlık,
sekreterlik, temizlik elemanı gibi “kadın işleri” denilen işler olmaktadır. Çobanlık ve
halı dokumacılığı yapan kadınlar kırsal alanda aile işinde çalışmaya başlamışlardır.
TABLO: 19ÇALIŞMA HAYATINDA YAPILAN İLK İŞ
ÇALIŞMAYA İLK OLARAK NE İŞ
YAPARAK BAŞLADINIZ? Frekans Yüzde
ÇOBANLIK VE HALI DOKUMACILIĞI 1 3%
HALI DOKUMA 1 3%
KONFEKSİYON -DÜĞMELEME 1 3%
KONFEKSİYON -ORTACI 19 58%
KONFEKSİYON-İPLİK TEMİZLEME 1 3%
KONFEKSİYON-KONTROL 2 6%
MAKİNACI 2 6%
SEKRETER 1 3%
STAJER OLARAK 1 3%
TEMİZLİK ELEMANI 1 3%
TEZGAHTARLIK 3 9%
Toplam 33 100%

3. Çalışmaya Başlama Nedeni:

Kadınların çalışmaya başlama nedenlerinin %64’ünü ekonomik nedenler


oluşturmaktadır. Ekonomik olarak dar gelirli ailelerin çocukları olan kadınlar,
ailelerine çalışarak destek vermek zorunda kalmaktadır. Çok küçük yaşlarda çok
ucuza çalışmaya başlayan bu kadınların kazandıkları para aile geçimi için çok önemli
olmaktadır. Aileler ancak evli kadınların veya kızların çalışması ile kentte yaşamı
sürdürebilmektedir. Ayrıca eğitimin yarıda bırakılması ve çalışmamanın sıkıcı olması
da önemli nedenlerdir. Tablo 20’de çalışmaya başlama nedenleri verilen cevapların
yüksekliğine göre sıralanmıştır.
TABLO:20 ÇALIŞMAYA BAŞLAMA NEDENİ
ÇALIŞMAYA BAŞLAMA NEDENİ Frekans Yüzde
MADDİ DURUMUMUZ KÖTÜ OLDUĞU İÇİN 14 36%
AİLEME EKONOMİK AÇIDAN DESTEK OLMAK İÇİN 11 28%
EVDE SIKILDIĞIM İÇİN 4 10%
OKULU BIRAKTIĞIM İÇİN 5 13%
AİLEME YÜK OLMAKİ İSTEMEDİM 2 5%
OKUL İÇİN STAJ GÖRÜYORDUM 1 3%
ÇALIŞMAYI ÇOK SEVDİĞİM İÇİN 1 3%
MESLEK SAHİBİ OLMAK İÇİN 1 3%
Toplam 39 100%

4. İş Arama Kanaları:
İş arama kanalı olarak daha çok birincil dereceden ilişkiler önemli olmaktadır.
İlk işe giriş daha çok akrabalar aracılığıyla olmakta, aile de iş bulmayı
kolaylaştırmaktadır. Hatta baba ilk işi bulan ve “çocuğu işe yerleştiren” kişidir.
Bunun nedeni çok genç yaşta çalışma hayatına başlayan kadının çevresinin sınırlı
olması ve ailenin korumacı tavrıdır. Konfeksiyon atölyelerinin mahalle aralarında
olması da genç kızların ilk olarak bu işle tanışmalarına neden olmaktadır.

TABLO:21 İLK İŞİN BULUNMASINDA ARACI KANALLAR


İLK İŞİNİZİ NASIL BULDUNUZ? Frekans Yüzde
AKRABA ARACILIĞIYLA 15 45%
ARKADAŞ ARACILIĞIYLA 5 16%
AİLEM BULDU/BABAM GÖTÜRDÜ 8 24%
EVİMİZE ÇOK YAKINDI 3 9%
AFİŞ PANKART 1 3%
OKUL ARACILIĞIYLA 1 3%
Toplam 33 100%
İlk işin bulunmasında akrabalık önemli iken daha sonraki işlerin
bulunmasında arkadaşlık daha önemli rol oynamaktadır. Ailenin rolü ise %24’ten
%9’a düşmektedir. Kadınlar uzun yıllar çalışarak belirli bir çevre edinmekte ve iş
bulma kanallarını kendileri yaratabilmektedir. İş arama kanallarını kendileri yarattığı
gibi çalışacak yere de kendileri karar vermektedir. Kısacası çalışma hayatı akrabalık-
aile ilişkilerini zayıflatmakta arkadaşlık ilişkilerini ön plana çıkartmaktadır.

TABLO:22 İŞ ARAMA KANALLARI


BU İŞİ NASIL BULDUNUZ ? Frekans Yüzde
ARKADAŞ ARACILIĞIYLA 16 48%
AKRABA ARACILIĞIYLA 8 24%
AFİŞ-PANKART 5 15%
AİLEM BULDU 3 9%
GAZETE İLANI 1 3%
Toplam 33 100%

5. Bu Atölyede Çalıştığı Süre:

Son bir yıldır Gülsuyu’nda faaliyette bulunan atölyeler (Bkz Tablo 4)


araştırma kapsamında ele alındığından bu atölyelerde çalışan kadınların çalışma
süreleri en fazla bir yıl olmaktadır. Fakat atölyelerin faaliyete geçtikleri sürenin
dışında esas olarak bu sektörde çalışanlar bir atölyede uzun süre çalışmamaktadır.
Tablo 18’de de görüldüğü gibi % 60’ı 3 aydan az bir süredir bu atölyede
çalışmaktadır. Bunun %24’ü ise 1 aydan az bir süredir çalışmaktadır. Atölye
sahipleri bunun nedenini istikrarsız ücret politikası, düzensiz maaş alma, ortamı
sevmeme ve arkadaşıyla birlikte çalışmak istemesi olarak açıklamaktadır. Bunun
yanısıra atölye sahibi ilk bir aylık deneme süresinde işçinin performansını düşük
bulduğunda da işten çıkartmaktadır. Yine çalışanların davranışları “hal ve
hareketleri” atölye sahibi tarafından işten çıkarılma nedeni olabilmektedir.
“Özellikle genç kızlar için arkadaşlık işten daha önemli. İşten çok
arkadaşlarına göre karar veriyorlar. Arkadaşı ayrılınca o da gidiyor.” (Özen İş, 39
yaşında)

“İşçilerin işi öğrenmekten çok para kazanmak istemesi 5 milyon fazla veren
atölyeyi tercih etmesine neden oluyor. Beş milyon fazla maaş almak için gidiyor ama
oradan hiç maaş alamıyor.” (Özen İş, 39 yaşında)

“Burada çoğunlukla akrabalar çalışıyor yani aile ortamı. İşe girenin oturuşu
kalkışı yanlışsa çıkartılır. Nasıl aileye bir gelin alıyorsun uyum sağlayamıyorsa
gidiyor burada da böyle uyum sağlamıyorsa, anlaşamıyorsa bırakıp gider.”
(Almina Tekstil, 40 yaşında)

Görüşülen kadınlar ise sık sık iş yeri değiştirmenin nedenini öncelikli olarak
maaşlarının düzenli ödenmemesi ve düşük ücret verilmesi olarak açıklamaktadır.
Bunun dışında çalışılan ortam da çok önemli olmaktadır. Ortamdan kastedilen ise
çalışanların birbiriyle olan ilişkileri, arkadaşlık olmaktadır. Tablo 19’da konfeksiyon
sektöründe çalışan kadınların, bir iş yerinde uzun süre çalışmama nedenleri
gösterilmektedir.
TABLO:23 BU ATÖLYEDE ÇALIŞILAN SÜRE
BU İŞYERİNDE NE ZAMANDIR
ÇALIŞIYORSUNUZ Frekans Yüzde
1İLE 3 AY ARASI 12 36%
1 AYDAN AZ 8 24%
3 İLE 6 AY ARASI 5 15%
6 İLE 9 AY ARASI 4 12%
9 İLE 12 AY ARASI 4 12%
Toplam 33 100%

TABLO:24 UZUN SÜRE ÇALIŞMAMA NEDENİ


BİR ATÖLYEDE KISA SÜRE ÇALIŞMANIN NEDENİ Frekans Yüzde
BAZI ATÖLYELER MAAŞLARI DÜZENLİ ÖDEMİYOR 21 39%
İSTENİLEN ÜCRETİN ALTINDA MAAŞ VERİYORLAR 14 26%
ORTAMI KÖTÜ OLMASI 9 17%
İŞİN ÇOK YORUCU OLMASI VE MESAİLERİN FAZLA OLMASI 8 15%
PATRONLARIN DAVRANIŞLARI, AŞAĞILAYICI TAVIRLAR 4 7%
BAZI İŞ YERLERİNDE MEMLEKET AYRIMI YAPILIYOR 2 4%
ÇALIŞANLAR ARASINDA TARTIŞMALAR, ANLAŞMAZLIKLAR OLUYOR 4 7%
HEP AYNI İŞYERİNDE ÇALIŞMAKTAN SIKILIYORLAR 1 2%
İŞ YERLERİ SIK SIK YER DEĞİŞTİRİYOR 1 2%
İŞİ BEĞENİLMİYOR 1 2%
Toplam 65 120%

6. Üretim Aşamasında Yaptığı İş:

Görüşülen kadınların %36’sı makinacı, %27’si kalite kontrolcusu olarak


çalışmaktadır. Kalite kontrol aşaması makineden çıkan işin paketlenmeden önce
yapılan kontrol aşamasıdır. %15’i iplik temizleme, düğme, paketleme aşamalarında
çalışmaktadır. Bu işleri yapan kadınlar daha çok küçük ölçekli atölyelerde
çalışmaktadır. %9’u ortacı olarak çalışmaktadır. Ortacı parçaları bir makinadan
diğerine götüren, yapılan işleri toplayan kişidir. %6’sı ise overlokçu olarak
çalışmaktadır. Overlok makinası diğer düz singer makinalara göre biraz daha karışık
olan, dikim yanında kesimde yapabilen makinalardır. Görüşülen beş atölyede
yalnızca iki tane ustabaşına rastlanmıştır. Sektörde yoğun olarak kadınlar çalışsa da
ustabaşı olarak çalışanlar erkeklerdir. Ustabaşı üretimin tüm aşamasından sorumlu
olan kişidir. Ayrıca üretimin dışında işçileri kontrol eden rolü de vardır. Bazı
atölyelerde çalışma saatleri içerisinde tuvalete gitmek için bile atölye sahibinden izin
alınmaktadır. Böyle bir iş erkeklere daha uygun görülmektedir. Ustabaşı olarak
çalışan kadınlar özellikle erkek işçilerle çalışırken çok zorlandıklarını, erkeklerin
“başlarındaki” kişinin kadın olmasını kaldıramadıklarını belirtmişlerdir.

“Ben bir yıldır ustabaşı olarak çalışıyorum. Çok zor bir iş. Eskiden sadece
makinanın başında işimi yapardım. Şimdi ise hem işlerin kontrolünü yapıyorum hem
de işyerinin disiplinini sağlamaya çalışıyorum. Erkekler benim bayan olmamı
kaldıramıyor, iş kötüyse geri gönderiyorum erkekler hemen itiraz ediyor surat
yapıyorlar. Bazen kendi aralarında gülüşüyorlar. Gözlerimin içine baka baka ikide
bir tuvalete gitmek için izin istiyorlar.” (Aysel, Bekar, 26 yaşında)

TABLO:25 ÜRETİM AŞAMASINDA YAPTIĞI İŞ


Frekans Yüzde
MAKİNACI 12 36%
KALİTE KONTROLCÜSÜ 9 27%
İPLİK TEMİZLEME-DÜĞME -PAKET 5 15%
ORTACI 3 9%
OVERLOKÇU 2 6%
USTABAŞI 2 6%
Toplam 33 100%
7. Bu İş yerinde Çalışmayı Tercih Etme Nedeni:

Çalışılacak yerin tercih edilmesinde maaşların düzenli alınması önemli iken


verilen cevaplardan da anlaşıldığı gibi paradan çok insani ilişkiler daha ön plandadır.
Çalışılan yerin arkadaşlık ortamı önemli olduğu gibi aynı işyerinde akrabalarının ya
da kardeşinin olması da tercih nedeni olmaktadır. Akrabalarıyla ya da kardeşleriyle
çalışmak kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlamaktadır. Tablo 26’da şu
anda çalışmakta oldukları işyerini tercih etmelerinin nedeni verilen cevapların
çokluğuna göre sıralanmıştır.

“Ben altı yıl bir yerde çalıştım. Burada çok güzel dostluklar kurduk. Sonra bu
işyeri yavaş yavaş batmaya başladı. Altı ay paramızı alamadık ama işten
ayrılamadık. Çünkü ortama alışınca kolay kolay bırakamıyorsun. En sonunda patron
kaçtı. Bizler de aynı işyerlerine girmeye çalıştık ama hepimiz bir tarafa dağıldık.”
(Gülcan, Bekar,21 yaşında)

“Akrabamla aynı işyerinde çalışınca kendimi daha güvende hissediyorum.


Çevreden sürekli rahatsız ediliyorsunuz, çıkma teklifleri alıyorsunuz. Bir şey olsa
seni koruyacak kimse yok. Fakat akraba olunca seni sahipsiz görmüyorlar.” (Hacile,
Bekar, 16 yaşında)
TABLO:26 BU İŞ YERİNDE ÇALIŞMAYI TERCİH ETME NEDENİ

BU İŞ YERİNDE ÇALIŞMAYI TERCİH ETME NEDENİ Frekans Yüzde


MAAŞIMI DÜZENLİ ALIYORUM 12 21%
ARKADAŞLIK ORTAMI İYİ 12 21%
AKRABA OLDUĞU İÇİN DAHA GÜVENİLİR 6 11%
PATRONLARIMIZ İYİ 6 11%
ARKADAŞLARIM BURDA 5 9%
KARDEŞİM BURDA ÇALIŞIYOR 3 5%
İŞİMİZ ZEVKLİ 2 4%
SADECE KADINLAR ÇALIŞIYOR 2 4%
SİGORTA VAR 2 4%
EVİME ÇOK YAKIN 1 2%
İSTEDİĞİM PARAYI ALIYORUM 1 2%
İYİ BİR YER 1 2%
ÖĞLEN ARASI EVE GİDİP ÇOCUKLARA BAKABİLİYORUM 1 2%
SEVGİLİM DE BU İŞ YERİNDE ÇALIŞIYOR 1 2%
İŞSİZ KALINCA MECBUREN TERCİH ETTİM 1 2%
Toplam 56 100%

IV. II.2.c. Çalışma Saatleri

Kadınlar cumartesi de dahil olmak üzere haftada 6 gün çalışmaktadır.


Cumartesi günleri ek mesailer yapılmadığı takdirde öğlene kadar çalışılmaktadır.
Çalışma süresi hafta içi günde ortalama 10 saat olmaktadır. Çok küçük yaşlarda işe
başlayan kızlar için çok uzun çalışma saatleri oldukça yorucu ve yıpratıcı olmaktadır.
Bu verilen saatler normal çalışma saatleri olup üretimin yoğun olduğu dönemlerdeki
fazla mesailer dışında tutulmuştur.
TABLO:27 HAFTA İÇİ ÇALIŞMA SAATİ
HAFTA İÇİ ÇALIŞMA SAATİ Frekans Yüzde
10 19 58%
10,5 9 27%
9,5 5 15%
Toplam 33 100%
ORTALAMA 10,06

1. Ek Mesai saatleri:
Konfeksiyon sektöründe bazı aylar işler yoğunlaşmaktadır. Özellikle bir
sonraki mevsimde piyasaya sürülecek malların üretimine geçildiğinde, üretim
çoğaldığı gibi çalışma saatleri de artmaktadır. Bu dönemde işçiye olan ihtiyaç
arttığından işçi sayısı çoğaltılmakta ve eve daha çok iş verilmektedir. Atölyeler
işlerin yoğun olmasından dolayı işçi aldığı gibi var olan işçilerine ek mesai ücreti
ödememek için de böyle bir yola gitmektedir. İşçi değişimi en çok bu dönemlerde
olmaktadır. Biz bu çalışmada genel olarak haftada yapılan ek mesai saatini sorduk.
Haftalık çalışma saatinin dışında her hafta mutlaka ek mesai olmaktadır. %33’ü bir
haftada 10 ile 12 saat arasında, %24’ü ise 13 ile 15 saat arasında ek mesai
yapmaktadır. %42’si 9 saatin altında mesai yapmaktadır. Görüşmeler sırasında işlerin
çok yoğun ve yetişmediği zamanlarda “sabahlandığı” belirtilmektedir.
TABLO:28 EK MESAİ SAATİ
BİR HAFTADA YAPILAN EK MESAİ SAATİ Frekans Yüzde
1 İLE 3 SAAT ARASI 4 12%
4 İLE 6 SAAT ARASI 5 15%
7 İLE 9 SAAT ARASI 5 15%
10 İLE 12 SAAT ARASI 11 33%
13 İLE 15 SAAT ARASI 8 24%
Toplam 33 100%
Pazar günleri çalışıyor musunuz sorusuna görüşülen kadınların %64’ü “evet”
cevabını vermiştir. Çoğunlukla ayda bir Pazar günleri çalışılmaktadır. Pazar günleri
ek mesai ücreti saati normal çalışma saatinin iki katı olarak hesaplandığından atölye
sahipleri işler yoğun olmadıkça tercih etmemektedir. Bunun yerine hafta içi mesaileri
sıklaştırmaktadır. (TABLO 24).

TABLO:29 PAZAR GÜNLERİ ÇALIŞMA DURUMU


PAZAR GÜNLERİ ÇALIŞIYOR MUSUNUZ? Frekans Yüzde
EVET 21 64%
HAYIR 12 36%
Toplam 33 100%

TABLO:30PAZAR GÜNLERİ NEKADAR SIKLIKTA ÇALIŞILDIĞI


PAZAR GÜNLERİ NE KADAR SIKLIKTA
ÇALIŞIYORSUNUZ? Frekans Yüzde
AYDA BİR 11 52%
İKİ HAFTADA BİR 9 43%
HER HAFTA 1 5%
Toplam 21 100%

2. Ek mesai Ücreti:

Görüştüğümüz kadınlara ek mesai ücretiniz ne kadar diye sorduğumuzda


büyük bir çoğunluğu bilmediğini belirtmiştir. Biz de bunun üzerine soruyu ek mesai
ücretiniz nasıl hesaplanıyor? şeklinde değiştirdik. Görüştüğümüz kadınların yalnızca
% 27’si ek mesai ücretinin nasıl hesaplandığını bilmekte, %12’si bilgisinden emin
olmamaktadır. %58’i ise bilmiyorum cevabını vermiştir. Bu verilerden de anlaşıldığı
gibi ek mesai ücretinin nasıl hesaplandığı büyük ölçüde bilinmemektedir. Araştırma
kapsamındaki iki atölyede işçiler mesaiye başlarken ve bitirirken kart basmaktadır.
Bu atölyeler diğer atölyelere göre daha büyük ölçekli atölyeler olmaktadır. Fakat
diğer küçük atölyelerde böyle bir mekanizma da işlememektedir. Kısaca bu sektörde
çalışanların ücretlerinin ne kadar doğru hesaplandığı şüphelidir. Uzun mesai
saatlerinin çok fazla olduğu bu sektörde denetim mekanizmasının olmaması çok
şaşırtıcı bir durumdur.

“Geçen ay 1 ay boyunca akşamları mesaiye kaldım. Ay sonunda ise 44milyon


aldım. Bu para bir önceki ayla kıyaslayınca bana çok az geldi. Bunun üzerine
muhasebeye gittim, itiraz ettim. Onlar ise bilgisayara girmeyi unuttuklarını söyledi.
Ben bunu fark ettim, ama çoğu kişi fark etmiyor. Ne alırsa onu kabul ediyor.”
(Sunay, Evli, 30 yaşında)

TABLO:31 EK MESAİ ÜCRETİ


EK MESAİ ÜCRETİNİZ NE KADAR? Frekans Yüzde
BİLMİYORUM 19 58%
HAFTA İÇİ %50 HAFTA SONU %100 9 27%
SANIRIM 500 BİN VARDIR 1 3%
SANIRIM HAFTA İÇİ %50,HAFTA SONU %100 4 12%
Toplam 33 100%

3. Ücretin Belirlenmesini Etkileyen Faktörler

Konfeksiyon atölyelerinde ücretin belirlenmesinde kriter işin en iyi şekilde


yapılmasıdır. Çalışan işçinin nasıl çalıştığı ücreti belirleyen en önemli unsurdur.
Araştırma kapsamında görüşülen kadınların %73’ü kadın işçi ile erkek işçi arasında
ücret farkı olmadığını belirtmiştir. Önemli olan çalışma performansı ve çıkan işin
kalitesidir. Kadınların %27’si ise ücret farkı olduğunu belirtmiştir. Kadınların daha
yüksek aldığını düşünenler, neden olarak kadınların daha iyi çalıştıklarını
belirtmişlerdir. Erkeklerin daha yüksek maaş almaları ise, çalışmanın dışında erkeğe
yüklenen toplumsal rollerle açıklanmaktadır. Özellikle erkeğin aile sorumluluğu
taşıdığından dolayı daha yüksek maaş aldığını söyleyenler çoğunluktadır (TABLO
32-33).
TABLO:32 CİNSİYETE GÖRE ÜCRET FARKLILIĞININ OLUP
OLMAMASI
İŞYERİNİZDE KADIN İŞÇİ İLE ERKEK İŞÇİ
ARASINDA ÜCRET FARKI VAR MI? Frekans Yüzde
HAYIR 24 73%
EVET 9 27%

Toplam 33 100%

TABLO:33 ÜCRETİN BELİRLENMESİNDE CİNSİYETİN ETKİLEDİĞİ


FAKTÖRLER
HAYIR İSE NEDEN? Frekans Yüzde
AYNI İŞİ YAPAN AYNI PARAYI ALIR 12 32%
TEMİZ VE KALİTELİ İŞ ÇIKARTMASINA GÖRE 3 3%
ÇALIŞMA PERFORMANSINA BAKILIR 8 22%
YAPILAN İŞİN ZORLUĞUNA GÖRE 1 3%
EVET İSE NEDEN?
BAYANLAR DAHA İYİ ÇALIŞIYOR 1 3%
BAYANLAR ÇOK DAHA HIZLI ÇALIŞIYOR 1 3%
ERKEK KENDİ KENDİNE GEÇİNMEK ZORUNDA,AMA AİLE KIZ
ÇOCUĞUNA YARDIM EDEBİLİR DİYE DÜŞÜNÜLÜR 1 3%
ERKEKLER ACEMİ MAKİNACI OLSALAR BİLE USTA GÖRÜNÜYOR 1 3%
ERKEKLER DAHA AĞIR İŞLERİ YAPIYORLAR 3 8%
ERKEKLER DAHA HIZLI, TEMİZ İŞ ÇIKARTIYORLAR 1 3%
ERKEKLERİN DAHA FAZLA HARCAMASI OLDUĞUNA İNANILIYOR 1 3%
ERKEKLERİN AİLE GEÇİNDİRDİĞİ DÜŞÜNÜLÜYOR 4 11 %
Toplam 37 100%

Görüştüğümüz kadınların %88’i yaşın ücretin belirlenmesinde önemli


olmadığını, %12’si ise yaşa göre ücret farklılığı olduğunu belirtmiştir. Ücret
farklılığının nedenlerine baktığımızda da yine yaştan çok yapılan iş önemli
olmaktadır (TABLO 35). İşin öğrenme aşamasında oldukları düşünülmekte, bu
nedenle de en vasıfsız, en sabır gerektiren işler verilmektedir. Çok küçük yaşlarda
çalışma hayatına giren bu kadınlar, çok düşük ücretlerle işe başlamakta ancak belirli
bir bilgi ve deneyim kazandıktan sonra pazarlık gücü elde edebilmektedir.
TABLO:34 YAŞTAN KAYNAKLANAN ÜCRET FARKLILIĞI
ÇALIŞANLAR ARASINDA YAŞTAN
KAYNAKLANAN ÜCRET FARKI VAR MI? Frekans Yüzde
HAYIR 29 88%
EVET 4 12%

Toplam 33 100%

TABLO:35YAŞTAN KAYNAKLANAN ÜCRET FARKLILIKLARININ


NEDENLERİ
HAYIR İSE NEDEN? Frekans Yüzde
AYNI İŞİ YAPAN AYNI ÜCRETİ ALIR YAŞ ÖNEMLİ DEĞİL 5 15%
BECERİSİNE BAKILIR 6 18%
ÇALIŞMA HIZI, PERFORMANSI ÖNEMLİ 2 6%
ÇALIŞMA TEMPOSU 10 30%
NASIL ÇALIŞTIĞINA BAKILIR 4 12%
ÇIKARDIĞI İŞİN KALİTESİNE BAKILDIĞI İÇİN 2 6%
EVET İSE NEDEN?
KÜÇÜKLER YENİ BAŞLADIĞI İÇİN BİR ÇOK ŞEYİ ÖĞRENİYOR
BUNUN İÇİNDE DAHA AZ ALIR 2 6%
KÜÇÜKLERİ EZİYORLAR AĞIR İŞLERDE ÇALIŞTIRIYORLAR
VE AZ MAAŞ VERİYORLAR 2 6%
Toplam 33 100%
IV. II.2.d. Ücret/ Gelir/ Tüketim

1. Aylık Ücret:

Konfeksiyon sektörünün büyümesi ve gelişmesindeki en önemli etken


sektörün emek yoğun sektör olması ve ucuz işgücü kullanılmasıdır. Ücretler yapılan
işin türüne göre değişmektedir. Ortacı olarak çalışanlar en düşük maaşı alırken
kullanılan makinanın türüne göre ücretler biraz daha yükselmektedir. Bu sektörde
deneyimli ve becerili işgücünün pazarlık gücü olabilmektedir. Fakat sektörde işçinin
vasfına göre ücretler değişse de rakamlar arasında çok büyük farklılıklar yoktur.
Sektörde ödenen ücretler oldukça düşüktür. Araştırmada ortaya çıkan sonuçlara
baktığımızda kadınların %55’i 101-130 milyon arasında kazanmaktadır. Kadınların
%12’si 100 milyondan az kazanırken, 200 milyon ve üzerinde kazanan bir kişiye
rastlanmıştır. Bu kadın da aile işletmesinde ustabaşı olarak çalışmaktadır. Görüşülen
kadınların ücret dağılımı Tablo 36 ‘da gösterilmiştir.

TABLO:36 ÜCRET DAĞILIMI


ÜCRET DAĞILIMI Frekans Yüzde
80 - 100 MİLYON 4 12%
101 - 130 MİLYON 18 55%
131 - 160 MİLYON 4 12%
161 - 190 MİLYON 4 12%
200 MİLYON VE ÜZERİ 1 3%
İŞE YENİ GİRDİM TAM OLARAK BELLİ DEĞİL 2 6%
Toplam 33 100%
2. Ek Mesailerle Birlikte Aylık Toplam Gelir:

Bu sektörde ödenen ücretlerin düşüklüğü ek mesailerle dengelenmeye


çalışılmaktadır. Ek mesailer çok yorucu ve yıpratıcı olsa da ücretlerin düşük olması,
ek mesai yapmayı çekici kılmaktadır. Sektörde mesai saatlerin çok olmasına rağmen
ek mesailerle birlikte aylık toplam gelirde önemli artışlar gözükmemektedir.

TABLO:37 EK MESAİLERLE BİRLİKTE TOPLAM AYLIK GELİR


EK MESAİLERLE BİRLİKTE AYLIK TOPLAM
GELİR Frekans Yüzde
90- 120 MİLYON 5 15%
121 - 150 MİLYON 10 30%
151 - 180 MİLYON 9 27%
181 VE ÜZERİ 2 6%
BİLMİYOR 7 21%
Toplam 33 100%

3. Ailenin Toplam Aylık Geliri:

Görüşülen kadınların %63’ünün ailelerinin toplam aylık geliri 350 milyon ve


aşağısındadır. Maaş dışında başka gelir kaynağına rastlanılmamıştır. Görüşülen
kadınların mesailerle birlikte ortalama 161milyon aldığını düşünürsek, aile gelirinin
yarısını sektörde çalışan bu kadınların karşıladığını söyleyebiliriz. Bu nedenle çok
küçük yaşlarda çok ucuza çalışmaya başlayan bu kadınların aldıkları ücret, aile
gelirinde çok önemli olmaktadır. Görüşülen kadınların ailelerinin toplam aylık gelir
dağılımı Tablo 38’de gösterilmiştir. Ailenin toplam aylık gideri de sorulmuş fakat
“gelen gidiyor” gibi cevaplarla tam sağlıklı bilgi alınamamıştır.
TABLO:38 AİLENİN TOPLAM AYLIK GELİRİ
AİLENİN TOPLAM AYLIK GELİRİ Frekans Yüzde
110-150 MİLYON 1 3%
151-190 MİLYON 1 3%
191-230 MİLYON 1 3%
231-270 MİLYON 3 9%
271-310 MİLYON 6 18%
311-350 MİLYON 9 27%
351-390 MİLYON 3 9%
391-430 MİLYON 2 6%
431-470 MİLYON 6 18%
471 VE ÜZERİ 1 3%
Toplam 33 100%

4. Kazanılan Paranın Harcanması:

Görüştüğümüz kadınların hepsi aile bütçesine katkıda bulunmaktadır.


Maaşlarından bir kısmını kendilerine ayırmakta geri kalanını ailelerine vermektedir.
Kendilerine ayırdıkları rakam oldukça düşük olmaktadır. Görüşülen kadınların
%39’ü 10 milyon, %32’si ise 20 milyon kendilerine ayırıp geri kalan parayı ailesine
vermektedir. %19’u ise maaşlarının hepsini ailelerine vermekte paraya ihtiyacı
oldukça aileden istemektedir. Maaşının çoğunu kendine ayıran bir kişiye
rastlanmıştır. Bu cevaplardan da anlaşılacağı gibi (TABLO 39) görüşülen kadınların
kazandıkları para aile giderlerine harcanmaktadır.
TABLO:39 KAZANILAN PARANIN NASIL HARCANDIĞI
KAZANDIĞINIZ PARAYI NASIL HARCIYORSUNUZ? Frekans Yüzde
10.000.000 NU KENDİME KALANI AİLEME VERİYORUM 12 39%
KENDİME 20.000.000 AYIRIP KALANI VERİYORUM 10 32%
HEPSİNİ AİLEME VERİYORUM 6 19%
YARISINI AİLEM VERİYORUM GERİKALANI KENDİME AYIRIYORUM 2 6%
ÇOĞUNU KENDİME AYIRIYORUM 1 3%
Toplam 31 100%

Görüşülen genç kızlar, genelde kendilerine ayırdıkları parayı ailelerinden


saklamakta, bu parayla özel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Kendilerine
çoğunlukla 10 milyon gibi küçük miktar ayıran bu kadınların özel harcamalarının
başında kıyafet gelmektedir. Görüşülen kadınların büyük bir çoğunluğu sigara
kullanmaktadır. Dolayısıyla çok düşük maaşlarda çalışan kadınlar için sigara da
önemli bir gider olmaktadır. Bunlar dışında diğer özel harcamalar gezme, orkit, takı,
kozmetik olmaktadır. Bu harcamaların ailenin gözünde lüks ve gereksiz olması,
kadınların bu harcamaları gizli olarak kendilerine ayırdıkları parayla yapmasına
neden olmaktadır. Çeyizlik eşya ve bunun için taksit ödeme ailenin de bildiği ve
desteklediği giderler olmaktadır.

“Bazen iş çıkışlarında bir yerlere gidiyoruz o zaman harcıyorum. Ya da öğlen


tatillerinde bir dondurma alınca bile para yavaş yavaş suyunu çekiyor. Bunlar için
annemden para nasıl isteyebilirim ki.” (Tuba, Bekar, 17 yaşında)

“Maaşımı alır almaz kendimi bir dükkana atıyorum. Kendime ya bir tişört ya
bir gömlek alıyorum. Aldığım kıyafeti eve götürdükten sonra ancak birkaç gün sonra
giyebiliyorum. O zaman fark etmiyorlar. Ya da arkadaşımdan aldım diyorum.”
(Serpil, Bekar, 19 yaşında)
TABLO:40 KADINLARIN KENDİLERİNE ÖZEL HARCAMALARI
KENDİNİZE AYIRDIĞINIZ PARAYI
NASILHARCIYORSUNUZ? Frekans Yüzde
KIYAFET ALIYORUM 14 30%
TAKSİT ÖDÜYORUM 9 20%
SİGARA 6 13%
ÇEYİZLİK EŞYA ALIYORUM 5 11%
GEZME 4 9%
ORKİT 3 7%
TAKI 2 4%
BAKKALDA IVIR ZIVIRA GİDİYOR 1 2%
KOZMETİK 1 2%
CEP TELEFONU 1 2%
Toplam 46 100%

IV. II.2.e. Fiziksel Ortam/ İş Yeri Koşulları

1. Dinlenme Saatleri:

Araştırma kapsamında yer alan konfeksiyon atölyelerinde sabah onda çay,


öğlen birde yemek ve akşam dörtte tekrar çay molası olmak üzere günde üç mola
verilmektedir. Çay molalarının süresi onbeş dakika iken yemek arası bir saat
sürmektedir. Çay molalarının süresi kısa olduğundan bu süre iş yerinde
geçirilmektedir. Ancak görüşülen kadınların öğlen yemek aralarında biran önce
yemeklerini yiyip kendilerini atölyenin dışına attıkları gözlenmiştir. Bu saatlerde
Gülsuyu mahallesinin sokakları genç insanlarla dolmaktadır. Öğlen saatlerinde
mahallede dolaştığımızda bir gruba çimenliklerde otururken, bir gruba kol kola
gezinirken, sevgililere baş başa bir köşede sohbet ederken rastlanmıştır. Bunların
dışında bizi en çok şaşırtan olay, kadınların iş yerinin arka bahçesinde ip atlamaları
olmuştur. Görüştüğümüz kadınların dinlenme saatlerinde neler yaptıkları Tablo
41’de verilmektedir.
TABLO:41 DİNLENME SAATLERİNDE NELER YAPILDIĞI
DİNLENME SAATLERİNDE NELER YAPIYORSUNUZ? Frekans Yüzde
İŞ YERİNİN ETRAFINDA GEZİYORUZ, YÜRÜYÜŞ
YAPIYORUZ 11 28%
İŞ YERİN DE BİR KÖŞEDE OTURUP ÇAY İÇİP SOHBET
EDERİZ 8 21%
İŞ YERİNDE DİNLENİYORUZ 7 18%
PASTANEYE GİDİP, DONDURMA YİYİP SOHBET EDİYORUZ 5 13%
SİGARA İÇİP SOHBET EDİYORUZ 2 5%
UZAĞA GİTMEMİZ YASAK ANCAK İŞYERİNİN DIŞINDA
OTURABİLİYORUZ 2 5%
BİRİLERİNİ ÇEKİŞTİRİYORUZ 1 3%
ETRAFTAKİ ÇİMENLİKLERDE OTURUYORUZ 1 3%
GÜNLÜK OLAYLARI TARTIŞIYORUZ 1 3%
ÖĞLEN PAYDOSUNDA ÇOCUKLARIMIN YANINA GİDİP
KARINLARINI DOYURUYORUM 1 3%
Toplam 39 100%

Araştırma kapsamındaki atölyelerin hepsinde yemekhane bulunmakta ve


yemekler burada yenilmektedir. Yemekhane aynı zamanda dinlenme odası gibi de
kullanılmaktadır. Yemeklerin %82’si işyerinde yapılmaktadır. Yalnızca bir atölyede
yemek sitesinden getirilmektedir. (TABLO 42) Bu atölyede görüşülen kadınlar
yemeklerin iyi olmadığını belirtmişlerdir.
TABLO:42 YEMEKLERİN NEREDE YENİLDİĞİ
YEMEKLER İŞ YERİNDE Mİ YAPILIYOR
DIŞARIDAN MI GELİYOR? Frekans Yüzde
İŞ YERİNDE 27 82%
DIŞARIDAN 6 18%

Toplam 33 100%

2. İş Yerinin Isınması:
Konfeksiyon sektöründe çalışan kadınlar kötü binalarda çok zor ve sağlıksız
koşullar altında çalışmaktadır. Atölyelerin ısınma sorunu çoğunlukla
halledilmemiştir. Yalnızca büyük ölçekli atölyelerde kalorifer bulunmaktadır.
(%46’sı) Diğer atölyelerin % 21’i ütü ve buhar kazanlarının ısısıyla, %17’si
katalitikle, %8’i kömür sobasıyla ve elektrik sobasıyla ısınma sorununu
çözmektedir. (TABLO 44) Görüşmeler yazın yapıldığı için kadınların %27’si iş
yerinin nasıl ısındığını bilmemektedir. (TABLO 43)
TABLO:43 İŞ YERİNİN ISIN SORUNU
İŞ YERİNİZ ISINIYOR MU? Frekans Yüzde
EVET 24 73%
BİLMİYORUM 9 27%
Toplam 33 100%

TABLO:44 İŞ YERİNİN NE İLE ISINDIĞI


İŞ YERİNİZ NEYLE ISINIYOR? Frekans Yüzde
KALORİFER 11 46%
ÜTÜ VE BUHAR KAZANIYLA 5 21%
SABA 2 8%
KATALİTİK 4 17%
ELEKTRİKLİ SOBA 2 8%
Toplam 24 100%
3. Tuvalet Sorunu:

Araştırma kapsamındaki atölyelerin % 64’ünde iki tuvalet bulunurken %


36’sinde yalnızca bir tuvalet vardır. Bu atölyelerde çoğunlukla kadınlar çalışsa da
fiziksel ortamın düzenlenmesinde kadınların özel ihtiyaçları hiç dikkate alınmamıştır.
Bu da atölye sahiplerinin erkek olması ve mekanın erkek gözüyle düzenlemesinden
kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle görüştüğümüz atölyelerin hepsinde tuvaletler kadın erkek olarak
ayrılmamıştır. Yine bu tuvaletlerin hiç birinde çöp kutusu yoktur. Fiziksel koşulların
yeterli ve sağlıksız olmasından dolayı kadınlar özellikle adet dönemlerinde çok
zorluk çekmektedir. Uzun süre tuvalette kalamadıklarını, kirlenmiş orkitlerini
evlerine gidene kadar yanlarında taşıdıklarını bu nedenle de bir sürü stres
yaşadıklarını belirtmişlerdir.

“Hasta olduğum günler çalışmaktan nefret ediyorum. Burada bir tane tuvalet
var. Tuvalette uzun süre kalınca ikide bir kapı vuruluyor, panikliyorsun. Bu nedenle
biran önce işimi halledip çıkıyorum.” (Esin, Bekar, 25 yaşında)

“Tuvaletler çok pis. Erkeklerin de kullandığı tuvalet ne kadar temiz olabilir


ki. Orkitleri eve gidene kadar yanımızda taşıyoruz. Çantayla tuvalete girdiğimizi
gördüklerinde zaten anlıyorlar. Uzun süre kalınınca da hemen dikkat çekiyorsun. O
günler sanki bütün erkekler bana bakıyormuş gibi geliyor.” (Melike, Bekar, 15
yaşında)
TABLO:45 İŞ YERİNDEKİ TUVALET SAYISI
BU İŞ YERİNDE KAÇ TUVALET VAR? Frekans Yüzde
YALNIZCA BİR 12 36%
İKİ TANE 21 64%

Toplam 33 100%

Tuvalet, su, sigara gibi ihtiyaçların çalışma saatleri içerisinde giderilmesine


izin verilmemektedir. Su ihtiyacı çoğunlukla süpürgeci (kumaşları toplayan, yerleri
süpüren, su getiren) denilen kişi tarafından bir sürahi ve bir bardakla tek tek
dolaşılarak giderilmektedir. Susayan herkes aynı bardaktan su içmektedir. Bu durum
oldukça içselleştirilmiştir. Görüştüğümüz kadınların çoğu tek bardakla su içmekte
hiçbir sakınca görmemektedir. Bunun yanısıra işyerinde her zaman telefonla
konuşma imkanı yoktur. Ancak aileden birisi çok acil bir durum söz konusu
olduğunda aradığı zaman telefonla konuşmasına izin verilmektedir.

IV. II.2.f. Sosyalleşme Süreci/ Patriyarkal Denetim

1. Çalışanların Genel olarak Birbirleriyle olan ilişkileri:

Görüştüğümüz kadınlar için işyerinin ortamı çalışma açısından çok önemli


olmaktadır. Ortamdan kastedilen ise çalışanların birbiriyle ve patronla olan ilişkileri,
arkadaşlık olmaktadır. İş yeri ortamı Tablo 19’da da belirtildiği gibi bir iş yerinde
uzun süre çalışmama nedenleri arasındadır. Tablo 46’da iş yerinde genel olarak
(kadın-erkek-patron) çalışanların birbiriyle olan ilişkilerinin nasıl olduğunu
öğrenilmeye çalışılmıştır.
TABLO:46 İŞ YERİNDE ÇALIŞANLARIN BİRBİRLERİYLE İLİŞKİSİ
BU İŞ YERİNDE GENEL OLARAK ÇALIŞANLARIN BİRBİRİYLE Frekans Yüzde
İLİŞKİLERİ NASIL?
SAYGI, SEVGİ VE DAYANIŞMA VAR 7 14%
ORTAMI ÇOK İYİ HERKES BİR BİRİNİ ARKADAŞI DOSTU 7 14%
BİZ HEPİMİZ AKRABAYIZ BU NEDENLE HERKES İYİ ANLAŞIYOR 5 10%
PATRONLAR ANLAYIŞLI 4 8%
GENELDE HERKSE KENDİ KAFA DENGİYLE GRUPLAŞIYOR 3 6%
KIZLAR VE ERKEKLER ÇOK RAHAT OTURUP ARKADAŞLIK 3 6%
KURABİLİYORLAR
PATRONLAR İŞÇİLERE HİÇBİR AYRIMCILIK YAPMIYOR, 3 6%
ARKADAŞ GİBİ
BENİM KENDİ GRUBUM VAR BAŞKALARIYLA İLGİLENMEM 2 4%
ERKEKLER DE KADINLARLA ARKADAŞ GİBİ 2 4%
PATRONLARLA ABİ KARDEŞ İLİŞKİSİ VAR 2 4%
AZ KİŞİ ÇALIŞIYORUZ BU NEDENLE HERKES BİRBİRİYLE İYİ 3 6%
GECİNMEK ZORUNDA
BURDAN ÇIKANLAR BURAYI ÇOK ARADIĞINI BURDAKİ ORTAMI 1 2%
HİÇ BİRYERDE BULAMADIĞINI SÖYLÜYOR
ÇALIŞTIĞIMIN İKİNCİ GÜNÜ HEMEN KAYNAŞTIM, HERKES ÇOK 1 2%
SICAK,SAMİMİ
ÇOK GÜZEL DÜZEYLİ BİR ORTAM VAR 1 2%
GENÇ KIZLAR ARASINDA REKABET VAR 1 2%
REKABET YOK 1 2%
SEVGİLİLERDE VAR 1 2%
YABANCILAR DA GELİYOR ORTAMI ÇOK BEĞENDİKLERİ İÇİN 1 2%
KALIYORLAR
PATRONLAR DA BİZİM ORTAMIMIZ DA ÇALIŞIYOR BİZİMLE 1 2%
OTURUP KALKIYOR
PATRONLAR DA SAĞA SOLA BAĞIRMIYORLAR, DİKKATLİ 1 2%
DAVRANIYORLAR
Toplam 50 100%
2. Kadın Çalışanların Birbirleriyle Olan İlişkileri:

Görüştüğümüz kadınların büyük bir kısmı birbirleriyle kurdukları ilişkilere


çok olumlu yaklaşmaktadır. Evli kadınlarla bekar kadınlar arasında, bir gruplaşma
olmaktadır. Bunun nedeni ise yaşanılan hayatı ortaklaştırma isteği, arkadaşlıkların
ortaklıklardan beslenmesidir. Kadınlar arasındaki gerginlikler ve çatışmalara
genellikle yoğun iş temposu, yanlış yapılan işler, dedikodular, kendilerinin dile
getiriş şekliyle “kıskançlıklar” neden olmaktadır. Araştırma kapsamındaki
atölyelerde gerek atölye sahipleri gerekse çalışan kadınlar, dedikodu sorununu sık sık
dile getirmişlerdir. Dedikodu olarak konuşulan konular ise çoğunlukla işyerindeki
kadın erkek ilişkileri, kimin kimi sevdiği gibi konular olmaktadır. Kıskançlıkların da
bu yüzden yaşandığı dile getirilmektedir.

Aşağıdaki tabloda bu konuda verilen yanıtlar ayrıntılı olarak verilmiştir.


TABLO:47 KADIN ÇALIŞANLARIN BİRBİRLERİYLE İLİŞKİSİ
BU İŞ YERİNDE ÇALIŞAN KADINLARIN BİRBİRİYLE
İLİŞKİLERİ NASIL? Frekans Yüzde
ÇOK GÜZEL ARKADAŞLIKLAR KURULUYOR 12 25%
EVLİ KADINLARLA BEKARLAR ARSINDA BİR GRUPLAŞMA
OLUYOR 7 15%
İŞ YETİŞMEDİĞİ ZAMAN ,YANLIŞ İŞ ÇIKINCA
GERGİNLİKLER TARTIŞMALAR ÇIKIYOR 5 10%
ARADA BİR ÇEKEMEMEZLİK OLUYOR 4 8%
DAYANIŞMA YARDIMLAŞMA VAR 4 8%
HERKES KENDİ ANLAŞABİLECEĞİ BİRİYLE ARKADAŞLIK
KURUYOR 4 8%
HİÇ ERKEK OLMADIĞI İÇİN RAHATÇA ŞAKALAŞIP
KONUŞABİLİYORUZ BU DA BİZİ YAKINLAŞTIRIYOR 3 6%
ÇOK ORTAK ŞEY VAR GÜZEL SOHBETLER OLUYOR 3 6%
REKABET KAVGA YOK 2 4%
BİR İKİ KİŞİ DIŞINDA HERKES BİRBİRİYLE ÇOK İYİ
ANLAŞIYOR 1 2%
GENÇ KIZLAR DAHA CAHİL OLUYOR, BU YÜZDEN
BİRBİRLERİYLE SÜREKLİ ÇATIŞIYORLAR 1 2%
KIZLAR BU ŞUNA BAKIYOR BU ŞUNUNLA ÇIKIYOR GİBİ
KONUŞMALARLA İLGİLENİYORLAR 1 2%
KADINLAR HER ORTAMA UYUM SAĞLIYABİLİYOR 1 2%
Toplam 48 100%
3. Erkek Çalışanlara Bakış:

Görüşülen kadınların %63’ü iş yaşamında kadınlarla çalışmayı tercih ederken


%31’i ise erkeklerle çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Erkeklerle çalışmanın
tercih edilme nedenlerinin başında erkeklerin daha az dedikodu yaptığı ve daha
güvenilir olduğu gelmektedir. Görüşülen kadınların yarıdan fazlasının kadınlarla
çalışmayı tercih etmesinin nedenlerinin başında ise, kadınların erkeklerin yanında,
daha kontrollü davranmak zorunda kalması gelmektedir. Görüşülen kadınlar
erkeklerin yanında konuşmalarına, gülmelerine, hal ve hareketlerine sınırlama
getirmektedir. Bu ise erkeklerin cinsiyetçi yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. İş
yaşamında erkekleri ve kadınları tercih etme nedenleri TABLO 48’de ayrıntılı
olarak verilmiştir.

“Bu işyerinde sadece kadınlar çalışıyor. Bu nedenle çalışırken çok rahatız.


İstediğimiz gibi oturup kalkıyoruz, her konuda sohbet edebiliyoruz, şakalaşıyoruz,
gülüyoruz.” (Özlem, Evli, 24 yaşında)
TABLO:48ÇALIŞMADA CİNSİYET FARKLILIKLARININ YARATTIĞI
KOLAYLIKLAR
İŞ YAŞAMINDA KADINLARLA MI ÇALIŞMAK DAHA KOLAY YOKSA
ERKEKLERLE Mİ? Frekans Yüzde
ERKEKLERLE
ERKEKLER DAHA AZ DEDİKODU YAPIYORLAR,İYİ SIRDAŞ OLUYORLAR 6 13%
KADINLAR BAZEN KAPRİSLİ OLUYOR,DEDİKODU VE ÇEKEMEMEZLİK
OLUYOR 2 4%
ERKEKLER İLERİYİ DÜŞÜNÜYORLAR DAHA SORUMLULUK SAHİBİLER 2 4%
KADINLAR DAHA KISKANÇ OLUYORLAR 1 2%
KADINLAR DAHA KAPRİSLİ OLUYORLAR 1 2%
ERKEKLERLE ÇALIŞMAK DA ÇOK EĞLENCELİ OLUYOR 1 2%
BAYAN USTALAR DAHA ÇOK BAĞIRIYORLAR 1 2%
BAYANLARLA KONUŞTUĞUN ZAMAN O KONUŞMA HER YERDE
DOLAŞIR 1 2%
BİR İŞİ BOZUK YAPARSAN KADIN YÜZÜNE FIRLATIR AMA ERKEK
BUNU YAPMAZ 1 2%
KADINLARLA 34%
ERKEK OLUNCA OTURUP KALKMAN, KONUŞMAN, GÜLMEN HEP
KONTROLLÜ OLUYOR 10 21%
ERKEKLER ARKADAŞLIK TEKLİFLERİNDE BULUNUYORLAR,
ASILIYORLAR 3 6%
ÇIKMADIĞIMIZ HALDE ÇIKIYORLAR DENİLİYOR 3 6%
KADINLAR BİRBİRLERİNE YARDIMCI VE DESTEK OLUYORLAR 3 6%
ERKEKLE ANLAŞAMAZSIN RAHAT HAREKET EDEMEZSİN SAMİMİ
OLAMAZSIN 2 4%
KADINLAR DAHA ANLAYIŞLI HERŞEYİ RAHATÇA ANLATABİLİYORSUN 2 4%
KADIN KADININ DİLİNDEN DAHA İYİ ANLIYOR 2 4%
BİR İŞİN OLDUĞU ZAMAN KADINLAR SENİ İDARE EDEBİLİYOR 2 4%
ERKEKLER ANLAYIŞLI DEĞİL 1 2%
ERKEKLER BAKIŞLARIYLA SÜREKLİ RAHATSIZ EDİYORLAR 1 2%
ERKEKLER SANA CİNSİYETİNLE BAKIYOR 1 2%
KADINLAR İŞYERİNDE DE AYNI TİTİZLERİ GÖSTERİYOR 1 2%
Toplam 47 134%
Araştırma kapsamında görüşülen kadınların %49’ü kadın çalışanlarla erkek
çalışanlar arasında bir gruplaşma olmadığını belirtmiştir. Bunun en önemli nedeni ise
ortak sorunların, aynı hayallerin paylaşılabilmesidir.

“Sonuçta aynı kaderi paylaşıyorsun aynı tozu yutup aynı tabaktan yemek
yiyorsun. Her şey ortada ne seni alçak görebilir ne de kendisini yüksek.” (Esin,
Bekar, 25 yaşında)

Görüşülen kadınların % 51’i gruplaşma olduğunu bunun kendi cinsiyle daha


iyi anlaşılmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Erkeklerin sohbet konuları
kadınların sohbet konularından farklıdır. Dolayısıyla erkeklerin daha çok futbol ve
kadınlarla ilgili, küfürlü konuşmaları kadınların hemcinsleriyle sohbet etmelerini
tercih ettirmektedir.
TABLO:49 İŞ YERİNDE CİNSİYETE GÖRE GRUPLAŞMA
BU İŞ YERİNDE KADIN ÇALIŞANLARLA ERKEK ÇALIŞANLAR
ARASINDA BİR GRUPLAŞMA VAR MI? Frekans Yüzde
HAYIR İSE NEDEN?
SORUNLARIMIZ, HAYELLERİMİZ AYNI 10 22%
ERKEKLERDE AKRABAMIZ OLDUĞU İÇİN GRUPLAŞMA YOK 3 7%
HERKES KENDİ KAFADENGİYLE ARKADAŞLIK YAPIYOR 3 7%
HERKES BİRLİKTE HAREKET EDER 2 4%
HERKES İŞİNİ ÇABUK BİTİRİP EVİNE GİTMEK İSTİYOR BU
NEDENLE DAYANIŞMA OLUYOR 1 2%
İŞ YAPARKEN BU İMKANSIZ YOKSA İŞLER BİTMEZ 2 4%
AYNI KADERİ PAYLAŞIYORSUN 1 2%
EVET İSE NEDEN?
HERKES KENDİ CİNSİYLE DAHA İYİ ANLAŞIYOR 5 11%
KIZLA ERKEK BİR ARADA OLUNCA YANLIŞ ANLAŞILIYOR 4 9%
ERKEKLER MAÇ HAKKINDA, KADINLAR HAKKINDA
KONUŞUYOR 2 4%
KIZLARDA ŞU ŞARKICI, BU FİLM DİYE KONUŞUYOR
ERKEKLERDE BUNLA ORTAKLAŞAMIYOR 2 4%
YERİ GELİYOR ERKEKLER KÜFÜRLÜ KONUŞUYOR 2 4%
BİZ TERCİH ETMEDİK ANLAŞMA MESELESİ 2 4%
DAHA RAHAT HAREKET ETMEK İÇİN GRUPLAŞMA OLUYOR 1 2%
BİLMİYORUM
BİLMİYORUM,ERKEKLERLE HİÇ ÇALIŞMADIM 5 11%
Toplam 45 100%

4. Erkek Çalışanların Kadın Çalışanlara Bakışı:

Sektörde yoğun olarak kadınların çalışması, yapılan işin daha çok “kadın işi”
olarak gözükmesi mesleğin kendisinin ayrımcı konumda bulunduğuna işaret
etmektedir. Bu sektörde çalışan erkeklerin kadınların çalışmasına nasıl baktığını
soruduğumuzda, %16’sı “erkekler bu işin kadın işi olduğunu biliyorlar” diyerek
cevaplamış, bu nedenle de kadınların çalışmasına saygı duyulduğunu belirtmişlerdir.
Fakat bu sektörde özellikle erkeklerin çalıştığı alanlarda kadınların çalışması erkekler
tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Örneğin, kadınların ustabaşı ya da ütücü olarak
çalışması, erkekler tarafından çok kabul edilir bir durum olmamaktadır (TABLO
50).

“Erkekler koca elleriyle ne kadar iyi dikebilirler ki. Biz bu işi daha iyi
yapıyoruz. Dikiş dikenin eli biraz zarif olmalı. Bu iş bayan işi.” ( Sema, Bekar, 23
yaşında)

“Erkeğin ütücüsü, makinacısı var ama örneğin ayakçısı yok. Genelde yeni başlayan
bir erkeği ütüye gönderiyorlar. Kadınlar ise uzun bir süre ayakçı olarak çalışmak
zorunda.” (Figen, Bekar, 25 yaşında)

“Ütüyü elime aldığım zaman sen kadınsın yapamazsın sizin yaptığınızla bizim
yaptığımız bir mi diyorlar.” (Figen, Bekar, 25 yaşında)

Görüşülen kadınlar erkeklerin kadınlara cinsiyetlerine yönelik bakışlarda,


konuşmalarda bulunduklarını ve bu durumdan oldukça rahatsız olduklarını sık sık
dile getirmişlerdir. Tablo 50’de gözüktüğü gibi kadınların %27’si “ erkekler işinle
değil seninle ilgileniyorlar” türünden cevaplar vermektedir (TABLO 50).

“ Aynı ortamda çalışsan da, aynı işi yapsan da ister işçi olsun ister patron
olsun erkekler her yerde her zaman erkektir. Akılları hep cinselliğe çalışır.”
(Sunay, Evli, 30 yaşında)

“Çalışırken erkeklerin gözü sürekli senin üzerinde oluyor. İstediğin kıyafeti


giyemiyorsun. Bazen biraz açık kıyafet giydiğinde, akşama kadar oranı buranı
çekiştirmek zorunda kalıyorsun. Giydiğine giyeceğine de pişman oluyorsun.
Paydoslarda istemediğin halde zorla konuşuyorlar. Çıkma tekliflerinde
bulunuyorlar. (Duygu, Bekar, 17 yaşında)
TABLO:50 ERKEK ÇALIŞANLARIN KADIN ÇALIŞANLARA BAKIŞI
SİZE GÖRE İŞ YERİNDEKİ ERKEK ÇALIŞANLAR
KADINLARIN ÇALIŞMASINA NASIL BAKIYOR? Frekans Yüzde
İŞİNLE DEĞİL SENİNLE İLGİLENİYORLAR 12 27%
İYİ VE SAYGILI BAKIYORLAR BU İŞİN KADIN İŞİ
OLDUĞUNU BİLİYORLAR 8 16%
ERKEKLER ESKİSİ GİBİ KÖTÜ BAKMIYORLAR 5 11%
ONLARLA AYNI İŞİ YAPAN YA DA USTABAŞI KADINI
KÜÇÜMSÜYOR 4 9%
KENDİLERİNİ DAHA YÜKSEKTE GÖRÜYORLAR 4 9%
AYNI MAAŞI ALDIĞIMIZI DUYUNCA BOZULUYORLAR 2 4%
HAYAT ŞARTLARI MECBUREN İYİ BAKMALARINI
SAĞLIYOR 2 4%
ONLAR DA BİZİMLE AYNI İŞİ YAPTIĞI İÇN BENCE SAYGI
DUYUYORLAR 2 4%
BAZEN RAKİP GİBİ DAVRANIYORLAR 1 2%
BEN KALİTE KONTROLCÜYÜM BOZUK İŞ TEKRAR
GÖNDERİNCE TARTIŞMA OLUYOR 1 2%
BENİM ÇEVREM İYİ BAKIYOR ARTIK "KADIN ÇALIŞMAZ "
GÖRÜŞÜ KALKTI 1 2%
BENİM EŞİM OLMADIĞI İÇİN MECBUREN OLUMLU
BAKIYORLAR 1 2%
BİZ ERKEĞİZ DAHA İYİ YAPARIZ DİYORLAR 1 2%
USTABAŞILAR GENELDE ERKEK OLDUĞU İÇİN, KADIN
OLMAMI KALDIRAMIYORLAR 1 2%
Toplam 45 100%

5. Kadın Gözüyle İşverenin Kadın Çalışanlara Bakışı:

Görüşülen kadınların %82’si iş verenlerin kadın işçi çalıştırmayı tercih


ettiklerini belirtmiştir. Kadın işçi tercih etme nedenleri başında kadınların daha hızlı,
titiz, dikkatli ve çalışkan olmaları gelmektedir. Kadınların daha uysal, itaatkar, sabırlı
ve ortama daha kolay uyum sağladıklarından dolayı da iş veren tarafından tercih
edildiğini belirtmektedir. İş verenin erkek işçi çalıştırmayı tercih etmesinin
nedenlerinin başında ise, kadınların hamile kalması, sık sık hastalanması ve
mesailere rahat kalamaması gösterilmektedir. Görüşülen kadının gözüyle, işverenin
kadın işçi ya da erkek işçi tercih etme nedenleri, Tablo 51’de ayrıntılı olarak
verilmektedir.
TABLO:51 İŞVERENİN CİNSİYETE GÖRE İŞÇİ TERCİHİ
SİZCE İŞVEREN KADIN İŞÇİ Mİ ERKEK İŞÇİ Mİ
ÇALIŞTIRMAYI TERCİH EDİYOR? Frekans Yüzde
KADIN İŞÇİ TERCİH ETME NEDENLERİ
DAHA HIZLI ÇALIŞIYORLAR 10 18%
DAHA TİTİZ, DİKKATLİ ÇALIŞIYORUZ 7 13%
BAYANLAR DAHA UYSALDIR, DAHA AZ İTİRAZ EDERLER 4 7%
BAYANLAR DAHA ÇALIŞKAN OLUYORLAR 4 7%
KADINLAR ORTAMA DAHA KOLAY UYUM SAĞLIYORLAR 4 7%
ERKEK ELEMANA BU İŞ OLMAMIŞ DEDİĞİN ZAMAN HEMEN
TERS CEVAP VERİYOR 3 5%
ÖZELLİKLE GENÇ KIZLARA OTORİTELERİNİ KOLAYLIKLA
GÖSTERİYORLAR 3 5%
BAYANLAR DAHA SABIRLI 1 2%
ELİ DAHA YATKIN 1 2%
EVLENİNCE İŞİ BIRAKIYORLAR 1 2%
KADINLARLA DİYALOG KURMAK DAHA KOLAY 1 2%
BAYAN İŞÇİLERİ KENDİ GÖZ ZEVKLERİ İÇİN TERCİH
EDİYORLAR 1 2%
ERKEK İŞÇİ TERCİH ETME NEDENLERİ
BAYANLAR HAMİLE KALABİLİRLER 4 7%
ERKEKLER DAHA AZ YORULUYORLAR 3 5%
DURMADAN HASTA OLUYORLAR 2 4%
ERKEKLER MESAİLERE DAHA FAZLA KALABİLİYORLAR 1 2%
ERKEKLER ÜTÜ GİBİ AĞIR İŞLERLE UĞRAŞIYORLAR 1 2%
KIZLAR ARASINDA HEP DEDİKODU OLUYOR 1 2%
FARKETMEZ İSE NEDENLERİ
PATRON İÇİN İŞİN İYİ YAPILMASI ÖNEMLİDİR 3 5%
Toplam 55 100%
Görüştüğümüz kadınların %79’u işverenlerin bekar işçiyle, % 12’si ise evli
işçiyle çalışmayı tercih ettiklerini belirtmiştir. Çalışanın evli ya da bekar olmasına
göre tercih edilmesi erkek ve kadına göre değişmektedir. Genelde erkeklerin evli
olması tercih edilirken kadınların bekar olması daha çok tercih edilir bir durumdur.
Çünkü evli erkeklerin aile geçindirdiği, bir sorumluluğu olduğu bu nedenle de işi
daha çok ciddiye aldıkları düşünülmektedir. Bu düşünce evli kadınlarda ise tersi bir
yönde işlemektedir. Evli kadınların ise aile ile ilgili sorumlulukları olduğu bu
nedenle de geç saatlere kadar olan mesailere kalamadıkları belirtilmektedir. Aynı
şekilde kadınların aile ile ilgili sorumlulukların başında çocuklar gelmektedir. Evli
kadınların çocuklarından dolayı sık sık izin aldıkları bu nedenle de işveren tarafından
tercih edilmediği düşünülmektedir.
TABLO:52 İŞVERİNİN MEDENİ DURUMA GÖRE İŞÇİ TERCİHİ
SİZCE İŞVEREN EVLİLERLE Mİ BEKARLARLA MI ÇALIŞMAYI
TERCİH EDİYOR? Frekans Yüzde
EVLİ İSE NEDENLERİ
EVLİLERİN GEÇİM DERDİ OLDUĞU İÇİN İŞİ DAHA CİDDİYE
ALIYORLAR 2 4%
ERKEKLER EVLİ OLUNCA DAHA SORUMLULUK SAHİBİ OLUYOR 1 2%
KADINLAR EVLİ OLUNCA AİLEYE KATKI İÇİN ÇALIŞMAK
ZORUNDA KALIYOR 1 2%
BEKAR İSE NEDENLERİ
KADINLARIN EVDE DE SORUMLULUKLARI VAR GEÇ SAATLERE
KADAR MESAİYE KALAMIYORLAR 17 35%
ÇOCUKLAR HASTALANINCA İZİN ALMAK ZORUNDA KALINIYOR 7 14%
KADINLAR EVDE DE ÇALIŞTIKLARI İÇİN DAHA YAVAŞ
ÇALIŞIYORLAR 4 8%
BEKARLAR DAHA BAĞIMSIZ VE ENERJİK OLUYORLAR 3 6%
EVLİ İNSANLARIN DAHA ÇOK SORUNLARI OLUYOR KENDİNİ
İŞE VEREMİYOR 3 6%
ÇOLUK ÇOCUK GEÇİM DERDİ YOK 2 4%
BEKAR OLMALARI ÇOK ÖNEMLİ EVLİ İNSANLAR VERİMSİZ
OLUYOR 1 2%
AYNI YERDE ÇALIŞAN EVLİ ÇİFTLERDEN BİRİ İŞİ BIRAKMAK
İSTEDİĞİNDE EŞİ DE BIRAKIYOR 1 2%
BEKARLARIN EV SORUMLULUĞU DAHA AZ RAHAT
ÇALIŞIYORLAR 1 2%
EVLİ KADINLAR SIK SIK HASTALANIYORLAR 1 2%
EVLİ KADINLAR İŞ YÜKÜNDEN DOLAYI BİR SÜRE SONRA İŞİ
BIRAKIYORLAR 1 2%
FARKETMEZ
İŞ AKSAMADIĞI MÜDDETÇE SORUN OLMAZ 2 4%
EVLİ OLMASI DEĞİL ÇOCUKLU OLUP OLMAMASI DAHA ÖNEMLİ 1 2%
UYUMLU OLDUKTAN SONRA FARKETMİYOR 1 2%
Toplam 49 100%

6. Sektörde Kadın Olarak Çalışmanın Zorlukları:


Sektörde kadın olarak çalışmanın bedeli çok ağır olmaktadır. Daha öncede de
söz edildiği gibi, monoton, titizlik ve sabır isteyen bu iş, kadın işi olarak kabul
edilmektedir. Üretim birbirine bağlı bir şekilde ilerlediği için, çalışanların
birbirlerinin hızlarına ayak uydurması gerekmektedir. Dolayısıyla iş temposu çok
hızlı olmakta ve dikkat gerektirmektedir. Özellikle işin çok yoğun olduğu
zamanlarda bu temponun hızı daha çok artmakta, çalışma saatleri uzamaktadır. Bu
nedenle görüşülen kadınlar, kadın olarak böyle bir işte çalışmanın zorluklarını
sıralarken öncelikle işin kendisinin çok ağır, yorucu ve yıpratıcı olduğunu
belirtmişlerdir. İşin stresi çalışan kadınların psikolojisini oldukça etkilemektedir.
Sektördeki çok uzun çalışma saatleri kadınların kendilerine zaman ayıramamalarına
neden olmaktadır. Hafta sonlarının yetmediğini, hiçbir sosyal yaşamın kalmadığını
dile getirmişlerdir. Özellikle evli kadınların evdeki işlerin ve çocuk bakımının
tümünü de üstlenmeleri iş yükünü daha da çoğaltmaktadır. Çocuğu olan kadınlar geç
saatlere kadar mesailere kalındığında akıllarının sürekli evde kaldığını, işe
kendilerini veremediklerini dile getirmişlerdir. Bunun yanısıra bu sektörde çalışan
kadınlara kötü gözle bakılması, geç saatlerde eve dönmek, hastayken ya da adet
dönemlerinde çalışmak, iş yerinde özellikle erkeklerle ilgili dedikodular, yanlış
anlaşılmalar da bu işte kadın olarak çalışmanın zorlukları olarak dile getirilmektedir.
Görüşülen kadınlardan yalnızca üçü kadın olarak çalışmanın zorluklarını
yaşamadıklarını belirtmiş bunun nedenini de bekar olmalarıyla açıklamışlardır.
TABLO:53 SEKTÖRDE KADIN OLARAK ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI
SİZCE KADIN OLARAK BÖYLE BİR İŞTE ÇALIŞMANIN
ZORLUKLARI NELER? Frekans Yüzde
EVLİ VE ÇOCUKLU OLUNCA, EV İŞİYLE GÖTÜRMEK ÇOK ZOR 9 15%
İŞİN KENDİSİ ÇOK AĞIR, ÇOK YORUCU VE YIPRATICI SIKINTILI
BİR İŞ 8 13%
KENDİNE AYIRACAK ZAMAN KALMIYOR/HAFTA SONU
YETMİYOR 6 10%
STRESLİ BİR İŞ PSİKOLOJİN BOZULUYOR 5 8%
ADET DÖNEMLERİNDE VE HASTAYKEN ÇALIŞMAK ÇOK ZOR
GELİYOR 5 8%
MESAİLER ÇOK YORUYOR 4 7%
HİÇBİR SOSYAL YAŞAMIN KALMIYOR 3 5%
HİÇ ZORLANMIYORUM ÇÜNKÜ BEKARIM 3 5%
GEÇ VAKİT ÇIKTIĞIMDA EVE DÖNERKEN YALNIZ GİTMEYE
KORKUYORUM 3 5%
ETRAFTA YAPILAN DEDİKODULAR VE ERKEKLERİN YAN
GÖZLE BAKMALARI 3 5%
SÜREKLİ ÇOCUĞUNU DÜŞÜNEREK ÇALIŞIYORSUN KENDİNİ
TAM İŞE VEREMİYORSUN 3 5%
RAHAT DAVRANINCA ERKEKLER YANLIŞ ANLIYOR 1 2%
İSTEDİĞİN KIYAFETİ ÇALIŞIRKEN GİYEMEZSİN HERKESİN
GÖZÜ ÜSTÜN DE OLUYOR 1 2%
GEÇ SAATTE EVE DÖNÜNCE ETRAFTAN DEDİKODU ÇIKIYOR 1 2%
EVLİ OLSAM DA YİNE TEKLİFLER, RAHATSIZ EDİCİ BAKIŞLAR
OLUYOR 1 2%
ERKEKLER DAHA ÖZGÜR, KADINLAR DEĞİL 1 2%
DUL OLARAK ÇALIŞINCA SENİ SAHİPSİZ OLARAK
GÖRÜYORLAR 1 2%
DEDİKODUMUZ YAPILIYOR NEDENSE BURDA ÇALIŞAN
KADINLARA HEP KÖTÜ GÖZLE BAKIYORLAR 1 2%
ÇOCUKLAR HASTALANIYORLAR 1 2%
Toplam 60 100%
7. Çalışmak Kadınların Hayatını Değiştiriyor:

Konfeksiyon sektörünün çok ağır ve stresli bir iş olması dolayısıyla kadın


olarak bu sektörde çalışmanın bedelinin ağır olması incelendiğinde tüm güçlüklere
karşın görüşülen kadınların çalışmaya olumlu baktıkları görülmektedir. Çok küçük
yaşlarda çok yoğun bir çalışma hayatı içerisine girseler de çalışmak bu kadınların
hayatını olumlu etkilemektedir. Bu sektörde kazanılan paran çok düşük ve yetersiz
olsa da para kazanmak kadınların hayatını önemli derecede etkilemekte, “ekonomik
özgürlüğü” simgelemektedir. Çalışma sayesinde kazanılan ücret, kadınlara kısıtlı
olsa da “ekonomik özgürlük” sağlamaktadır. “Kendi parasını harcamak”, “kendi
masraflarını karşılamak” kadınlar açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, para
kazanmak, kadının aile içinde “söz hakkı”nın artmasına da neden olmaktadır.

Bunun yanısıra çalışmak kadınların toplumsal yaşama katılımını da


kolaylaştırmaktadır. Çalışmak kadınlara bilgi ve beceri kattığı gibi belirli bir çevre
edinmenin yolu olarak da görülmektedir. Kadınlar, çalışmanın kendilerine özgüven
kazandırdığını, “tek başıma her yere girip çıkmayı”, “insan içinde, toplulukta
konuşmayı” öğrettiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca çalışmanın insanı olgunlaştırdığını,
hayatı ve insanları tanımalarını sağladığını, “gözlerini açtığını” dile getirmişlerdir.

Çalışmak genç kızlar için daha rahat hareket etmenin yolu olarak da
görülmektedir. Çalışmaları gezmek için evden daha kolay izin almalarını
sağlamaktadır. Bunun yanısıra çalışmak, eve yalan söylemeyi de kolaylaştırmaktadır.
Görüşülen kadınlar bunu “mesaiye kaldığımı söyleyip bir yerlere gidebiliyorum”
şeklinde dile getirmektedir.

“Eskiden tek başıma alışverişe gidemezdim, insanların içinde konuşamazdım,


utanır kızarırdım. Hiç arkadaşım yoktu. Sonra çalışmaya başlayınca belli bir çevrem
oldu. Konuşmayı öğrendim, şimdi çok rahatım her yere rahatlıkla girip çıkıyorum.”
(Serpil, Bekar, 19 yaşında)
“Çalışmak her yönden insanı değiştiriyor. Çalışmayan insanla evde oturan
insan daha farklı, mesela kendi başına Maltepe’ye inemeyen insanlar var. Çalışmak
insanın gözünü açtığı gibi içini de açıyor.” (Tugba, Bekar, 17 yaşında)
TABLO:54 KADINLARIN ÇALIŞARAK ELDE ETTİKLERİ
KAZANIMLARI

ÇALIŞIYOR OLMANIZ HAYATINIZDA NASIL BİR DEĞİŞİKLİĞE


NEDEN OLUYOR? Frekans Yüzde
ELİMDE PARAM OLUYOR KENDİ İHTİYAÇLARIMI
KARŞILIYORUM 9 13%
BİLGİ -BECERİ KAZANIYORUM 8 11%
ARKADAŞ CEVREN ARTIYOR 7 10%
KENDİME GÜVENİM GELDİ 6 9%
ESKİDEN TEK BAŞIMA ALIŞVERİŞE GİDEMEZDİM ŞİMDİ
HERYERE GİRİP ÇIKABİLİYORUM 3 4%
İNSANLARLA KONUŞAMAZDIM ŞİMDİ ÇOK RAHAT
KONUŞUYORUM 3 4%
ÇALIŞMASAYDIM EVDE KÖRELECEKTİM 3 4%
ÇOCUKLUKTAN ÇIKIP AİLE YÜKÜ İŞ YÜKÜ İLE
OLGUNLAŞIYORSUN 3 4%
DAHA RAHAT DIŞARI ÇIKIYORUM/HAREKET EDEBİLİYORUM 4 4%
HAYATIN ZORLUKLARINI ÖĞRENİYORSUN 3 4%
HAYATTA TEK BAŞIMA KALSAM DA AÇ KALMAM 3 4%
İNSANLARI TANIYORSUN 3 4%
AİLEDE PARA KAZANDIĞIN İÇİN DAHA ÇOK SÖZ HAKKIN
OLUYOR 2 3%
GÖZÜM DAHA AÇILDI 2 3%
USTABAŞI OLDUM, BİR İŞ NASIL TAKİP EDİLİR ONU ÖĞRENDİM 1 1%
ÇOCUKLARIM KİMSEYİ EZDİRMİYORUM 1 1%
MESAİYE KALDIĞIMI SÖYLEYİP BİRYERLERE GİDİYORUM 1 1%
SORUMLULUK SAHİBİ OLMANIN VE BİR İŞE YARAMANIN
VERDİĞİ MUTLULUK ÇOK GÜZEL 1 1%
Toplam 70 100%

Görüştüğümüz kadınların %70’i çalışmanın evde yüklendikleri


sorumluluklarda farklılık yarattığını dile getirmiştir. Bu kadınların %48’ı çalışırken
daha az ev işi yaptıklarını belirtmiş, %12’si “ev işlerinden kurtuldum”, %12’si “işler
anneme kaldı” şeklinde dile getirmiştir. Ancak kadınların evde yüklendikleri
sorumluluklarda azalma olsa da, özellikle evli kadınlar ev ile ilgili yapılacak işleri
sıkıştırılmış zamanlarda daha hızlı bir şekilde yapmaktadır. Dolayısıyla işle birlikte iş
yükleri daha çok artmakta ve daha çok yorulmaktadır.

TABLO:55 ÇALIŞMAYLA EVDE YÜKLENİLEN SORUMLULUKLARIN


FARKLILAŞMASI

ÇALIŞMAK EVDE YÜKLENDİĞİNİZ


SORUMLULUKLARDA NASIL BİR FARKLILIK
YARATTI? Frekans Yüzde
DAHA AZ EV İŞ YAPIYORUM 12 48%
EV İŞLERİNDEN KURTULDUM 3 12%
YİNE AYNI İŞLERİ DAHA HIZLI YAPIYORUM 3 12%
İŞLER ANNEME KALIYOR 3 12%
ANCAK HAFTASONU İŞ YAPABİLİYORUM 2 8%
SORUMLULUKLARIM AYNI AMA DAHA ÇOK
YORULUYORUM 1 4%
YEMEK VE TEMİZLİK YÜKÜ AZALDI 1 4%
Toplam 25 100%

IV. II.2.f. Çalışma İle İlgili Değerler:

1. Çalışılacak İşyerine Kimin Karar Verdiği:

Görüştüğümüz kadınların % 82’si çalışılacak işyerini kendileri seçmiştir.


Kadınların %15’inin ise çalışacağı yere aileleri karar vermektedir. Ailelerin tercih
ettikleri atölyeler genelde akraba ya da hemşerilik ilişkisine dayanmaktadır. Sadece
bir kişinin eşi çalışılacak yerin belirlenmesinde karar vermiştir. Bu kadının eşi
atölyede yalnızca kadınlar çalıştığı için çalışmasına izin vermektedir (TABLO 56).
“Bu atölyenin sahibi akrabamız olduğu için ailemiz burada çalışmamıza izin
veriyor. Başka yerde çalışmamıza izin vermezler. Çalışanlar da akraba olduğu için
buradan bana bir zarar gelebileceğini düşünmüyorlar.” (Ezine, Bekar, 14 yaşında)
“Evimiz bu atölyeye çok yakın. Yürüyerek en fazla on dakika sürüyor.
Buranın sahipleri hemşerimiz olduğu ve işyeri evimize çok yakın olduğu için ailem
burada çalışmama izin veriyor. Uzak bir yere, servisle gidilip gelinen bir yere asla
izin vermezlerdi.” (Nurhan, Bekar, 25 yaşında)

TABLO:56 ÇALIŞILACAK YERE KİMİN KARAR VERDİĞİ

ÇALIŞACAĞINIZ YERE KİM


KARAR VERDİ? Frekans Yüzde
KENDİM 27 82%
AİLEM 5 15%
EŞİM 1 3%
Toplam 33 100%

2. Eve Uzak İş Yerinin Tercih Edilmesi:

Görüşülen kadınlara iş yerinizin evinize yakın bir yerde mi yoksa uzak bir
yerde mi olmasını tercih edersiniz diye sorduğumuzda, büyük bir çoğunluğu evlerine
uzak bir yerde çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. İş yerinin evine yakın
olmasını isteyenler çoğunlukla evli ve çocuklu kadınlardır. Dolayısıyla bu kadınların
evle ve çocuklarıyla ilgili sorumluluklarının olması eve çabuk ulaşmayı zorunlu
kılmaktadır. Ancak genç kızlar daha rahat hareket edebilmek, daha rahat gezmek, iş
çıkışında bir yerlere gitmek için uzak yerde çalışmak istemektedir. İş yerinin eve
yakın olması, akraba ve tanıdıkların olması, kadınların iş yerindeki hareket alanını ve
özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Kadınların iş çıkışında arkadaşlarıyla beraber olması ya
da bir yerlere gitmesi, ailenin bilgisi dışında olmaktadır. Bunun nedeni de ailenin
böyle şeylere izin vermemesidir. Dolayısıyla kadınlar bunun için yalan söylemek
zorunda kalmaktadır. Sektörde ek mesai saatlerinin esnek olması da aileden gizli bir
yerlere gitmeyi kolaylaştırmaktadır. Kadınların iş yerlerini evlerine yakın ya da uzak
istemelerinin nedenleri TABLO 57’de ayrıntılı olarak verilmiştir.

“Uzak olunca istediğim gibi davranabiliyorum, erkek arkadaşımla daha


rahat buluşabiliyorum. Yakında olunca sigara bile rahatlıkla içemiyorsun.” (Tuğba,
Bekar, 17 yaşında)
TABO:57 EVE UZAK BİR İŞ YERİNDE ÇALIŞMAK İSTENMESİNİN
NEDENLERİ
SİZİN ELİNİZDE OLSA EVE YAKIN BİR YERDE Mİ
YOKSA UZAK BİR YERDE Mİ ÇALIŞMAYI TERCİH
EDERSİNİZ? Frekans Yüzde
EVE YAKIN İSE NEDEN
GİDİP GELME KOLAY OLUYOR 9 20%
İSTEDİĞİN ZAMAN EVE GİDİP ÇOCUKLARINA
BAKABİLİRSİN 3 7%
ÇÜNKÜ EVE GEÇ GİTMEK SORUN OLUR 2 4%
ÇOCUKLARIMA DAHA ÇABUK ULAŞABİLİYORUM 1 2%
ACİL BİR İŞ OLURSA HEMEN EVE GİDEBİLİRİM 1 2%
EVDE DE BİZİ BEKLEYEN BİRSÜRÜ İŞ VAR 1 2%
İŞE ZAMANINDA GELİP GİTMEK İÇN 1 2%
EVE UZAK İSE NEDEN
DAHA RAHAT HAREKET EDEBİLMEK İÇİN 12 26%
İŞTEN ÇIKIŞINDA BİR YERLERE GİTMEK DAHA RAHAT
GEZMEK İÇİN 5 11%
EVE GEÇ GİDİNCE YALAN SÖYLEMEK ZORUNDA
KALMAZDIM 3 7%
AKRABALARDAN UZAKTA OLSUN İSTİYORUM 2 4%
TANIDIK OLUNCA DEDİKODU OLUYOR 1 2%
KONFEKSİYONDAKİLER KÜÇÜMSENDİĞİ İÇİN
ÇEVREMDEN UZAKTA OLMAK İSTERDİM 1 2%
FARKETMEZ
FARKETMEZ İŞİM İYİ OLSUN YETER 3 7%
FARKETMEZ SERVİSİ OLDUKTAN SONRA 1 2%
Toplam 46 100%

3. Ailenin/ Eşin Çalışmaya Karşı Tutumları:

Görüştüğümüz kadınların ailelerinin/ eşlerinin büyük bir çoğunluğu


kadınların çalışmasına olumlu bakmamaktadır. Özellikle de ailenin erkek bireyleri,
yani bekarlar için baba ve ağabey, evliler için de koca çalışma yaşamına katılım
kararını belirleyen kişiler olabilmektedir. Kadınların çalışmasına karşı bir tutum olsa
da, ekonomik zorlamalar nedeniyle kadınlar çalışma yaşamına katılmakta aile
bireyleri de desteklemek zorunda kalmaktadır. Görüşülen kadınların %33’ü
“ekonomik durumumuz iyi olsaydı babam çalıştırmazdı”, %17’si ise “eşim tek
başına evi geçindiremediği için çalışmamı istiyor” cevaplarını vermişlerdir. Ailenin
ve eşin çalışmaya karşı tutumları TABLO 58’de ayrıntılı olarak verilmiştir.

“Zaten hiçbir anne-baba kızım sen git çalış demez. Hangi anne-baba
çocuklarının çalıştırılmasını ister ki. Ama maddi yönden onlar da mecbur
kalıyorlar.” (Hacile, Bekar, 17 yaşında)

“Eşim boyacı olduğu için kışları iş bulmakta zorlanıyor. Altı ay çalışıyor altı
ay yatıyor. Bu aylarda tek benim maaşımla geçiniyoruz. Tek kişinin çalışmasıyla
olmuyor. Ben çalışmazsam geçinemeyiz.” ( Hatice, Evli, 30 yaşında)
TABLO:58AİLENİN/EŞİN ÇALIŞMAYA KARŞI TUTUMLARI

AİLENİZ/ EŞİNİZ ÇALIŞMANIZA NASIL BAKIYOR? Frekans Yüzde


EKONOMİK DURUMUMUZ İYİ OLSAYDI BABAM/AİLEM
ÇALIŞTIRMAZDI 12 33%
EŞİM TEK BAŞINA EVİ GEÇİDİREMEDİĞİ İÇİN ÇALIŞMAMI
İSTİYOR 6 17%
AKRABA YANI OLDUĞU İÇİN, BAŞKA BİR YER OLSAYDI
ÇALIŞTIRMAZLARDI 2 6%
AİLEM ÇALIŞMAMI İSTEMİYOR,EVDE OTURMAMI İSTİYOR 2 6%
EŞİM BİR KADIN MUTLAKA ÇALIŞMALI KOCANIN ELİNE
BAKMAMALI DİYOR 2 6%
EŞİM ÇOK MODERN İLERİ GÖRÜŞLÜ BİRİ HERZAMAN KENDİM
İÇİN ÇALIŞMAM GEREKTİĞİNİ SÖYLER 2 6%
AİLEME GÖRE ÖZEL İHTİYAÇLARIM YOK, AMA BENCE VAR 1 3%
ANNEM GÖZÜNÜN ÖNÜNDE OLMAMI İSTİYOR 1 3%
ANNEM İSTEMİYOR ÇÜNKÜ BABAM BEN ÇALIŞTIĞIM İÇN
SORUMSUZ DAVRANIYOR 1 3%
ÇALIŞTIĞIM YERDE ERKEKLER OLMADIĞI İÇİN EŞİM SESİNİ
ÇIKARMIYOR 1 3%
HİÇBİR ANNE-BABA KIZIM SEN GİT ÇALIŞ DEMEZ 1 3%
MECBUR OLDUĞUMUZ İÇİN VE BEKAR OLDUĞUM İÇİN BİRŞEY
DEMİYORLAR 1 3%
EŞİM SAĞ OLSAYDI BENİ ÇALIŞTIRMAZDI 1 3%
TEK KIZ ÇOCUĞUYUM AİLEM ABİLERİM ÇALIŞMAMI İSTEMİYOR
AMA MECBUREN ÇALIŞIYORUM 1 3%
BABAM DA İŞİNE GELDİĞİ İÇİN DESTEKLİYOR 1 3%
ANNEM DE YILLARDIR ÇALIŞTIĞI İÇİN DESTEKLİYOR 1 3%
Toplam 36 100%
4. Kadının Çalışmaya Karşı Tutumu:

Görüşülen kadınların çalışmaya karşı tutumları olumlu olmaktadır. Kadınların


%82’si ekonomik olarak bir ihtiyacı olmasa da çalışmayı tercih edeceklerini
belirtmişlerdir (TABLO 59).

TABLO:59 KADININ ÇALIŞMAYA KARŞI TUTUMU

İHTİYACINIZ OLMASA YİNE DE


ÇALIŞMAYI TERCİH EDER MİSİNİZ? Frekans Yüzde
EVET 27 82%
HAYIR 6 18%

Toplam 33 100%

Kadınlar için çalışmak toplumsal hayata katılmak, hareket alanın


genişlemesi, ve ekonomik özgürlük anlamına gelmektedir. Çalışmayı tercih etme
nedenlerinin başında işyerinde kurulan sosyal ilişkiler, belirli bir çevre edinilmesi
gelmektedir. Çalışmamak ise kadınlar için hareket özgürlüğünün kısıtlanması,
anlamına gelmektedir. Çalışmamak evde oturmak çok sıkıcı, “bunaltıcı” olmaktadır.
TABLO:60KADINLARIN ÇALIŞMA HAYATINI TERCİH ETME
NEDENLERİ
İHTİYACINIZ OLMASA YİNE DE ÇALIŞMAYI TERCİH EDER
MİSİNİZ? Frekans Yüzde
EVET İSE NEDEN?
ARKADAŞLARIN OLUYOR, ÇEVREN GENİŞLİYOR 12 21%
EVDE BUNALIYORUM CANIM SIKILIYOR 10 17%
ÇALIŞINCA KENDİNE GÜVENİN DE ARTIYOR 6 10%
KENDİNE AİT PARAN OLUYOR 6 10%
ÇALIŞMAYI SEVİYORUM 4 7%
EVDE OTURMA İNSANI KÖRELTİYOR 3 5%
NSANLARLA DAHA RAHAT İLETİŞİM KURABİLİYORUM 2 3%
BİLGİN ARTIYOR 2 3%
EVDE BOŞBOŞ OTURMAK YERİNE BİR İŞE YARAMAK GÜZEL BİR
DUYGU 2 3%
ÇALIŞMAK DAHA OLGUNLAŞTIRIYOR,HAYATA DAHA FARKLI
BAKIYORSUN 1 2%
EVDEN DAHA RAHAT ÇIKMAK İÇİN 1 2%
İNSANLAR ÇALIŞTIKLARI ZAMAN HEP ÖZGÜR KALIRLAR 1 2%
KADIN OLDUĞUN İÇN KOCANI BEKLEMEK ZORUNDASIN O DA
SIKICI 1 2%
DAHA RAHAT HAREKET EDİYORSUN 1 2%
HAYIR İSE NEDEN?
ÇOCUKLARIMLA BİRLİKTE DAHA ÇOK VAKİT GEÇİRMEK
İSTERDİM 2 3%
EVDE OTURMAYI TERCİH EDERDİM ÇOK YORUCU BİR İŞ 1 2%
EĞER AİLEM GEZMEME KARIŞMIYORSA GEZMEYİ TERCİH
EDERDİM 1 2%
EVLENDİKTEN SONRA ÇALIŞMAM, YATARIM 1 2%
YORUCU BİR İŞ 1 2%
Toplam 58 100%
5. Kadınların Konfeksiyon İşine Karşı Tutumları:

Görüşülen kadınların % 85’i yaptıkları işi bir meslek olarak görürken % 15’i
ise meslek olarak görmemektedir (TABLO 61). Bir meslek olarak görmeyen
kadınların çoğunluğu ortacı, paketleme, düğme gibi işlerde çalışmaktadır.
Dolayısıyla bu işler basit, herkes tarafından yapılabilecek bir iş olarak
değerlendirilmektedir. Meslek olarak değerlendirilmesi işin belirli bir bilgi, beceri
ve deneyim gerektirmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu meslekle işsiz
kalınmayacağı, para kazanılabileceği düşünülmektedir.

TABLO:61 YAPILAN İŞİN MESLEK OLARAK GÖRÜLMESİ

YAPTIĞINIZ BU İŞİ MESLEK OLARAK


GÖRÜYOR MUSUNUZ? Frekans Yüzde
EVET 28 85%
HAYIR 5 15%

Toplam 33 100%
TABLO:62 KADINLARIN YAPILAN İŞE KARŞI TUTUMLARI
YAPTIĞINIZ BU İŞİ MESLEK OLARAK GÖRÜYOR
MUSUNUZ? Frekans Yüzde
EVET İSE NEDEN?
HERYERDE BU MESLEK VE BİLGİYLE İŞ BULABİLRİM 16 47%
BELLİ BİR BECERİ, BİLGİ GEREKTİYOR 4 12%
PARA KAZANIYORUM 2 6%
BİZİM YAPTIĞIMIZ İŞ ÇEYİZ ÇOK GÜZEL ŞEYLER
ÜRETİYORUZ HERKES BUNLARI YAPAMAZ 1 3%
HERKES BU İŞİ YAPAMAZ, AMA BİZ YAPABİLİYORUZ 1 3%
MAKİNA KULLANARAK HER YERDE TERZİLİK YAPABİLİRİM 1 3%
ÖĞRETMENLİK NASIL MESLEK İSE MAKİNACILIK DA AYNI
FARKI YOR 1 3%
TEKSTİL BİR NUMARALI MESLEK ÇOK ÖNEMLİ 1 3%
USTABAŞI OLARAK NEREYE GİTSEM İŞ BULABİLİRİM 1 3%
MESLEK ÇÜNKÜ BU İŞİ ÖĞRENMEN YILLARINI ALIYOR 1 3%
HAYIR İSE NEDEN?
BENCE BİR MESLEK DEĞİL UĞRAŞ ,PAKETLEME ÇOK
BASİT BİR İŞ 2 6%
ÇOK BASİT BİR İŞ HERKES YAPABİLİR 1 3%
HER ZAMAN DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞACAKSIN VE
SİGORTAN HİÇ OLMAYACAK 1 3%
İŞİ SEVMİYORUM 1 3%
Toplam 34 100%

6. Çevrenin Bu işe Karşı Tutumu:

Görüşülen kadınların % 64’ü konfeksiyon işinin toplumda saygın bir yeri


olmadığını belirtirken, ancak % 36’sı saygın yeri olduğunu belirtmektedir (TABLO
63).
TABLO:63 ÇEVRENİN YAPILAN İŞE KARŞI TUTUMU
SİZCE BU İŞİN TOPLUMDA
SAYGIN BİR YERİ VAR MI? Frekans Yüzde
HAYIR 21 64%
EVET 12 36%
Toplam 33 100%

Konfeksiyon işkoluna toplumun olumsuz düşünceleri olmasının en birinci


nedeni sektörde yoğun olarak genç kızların çalışması dolayısıyla kadınlara karşı
toplumun ön yargıları, güvensizlikleridir. Toplumun kadına bakış açısı, kadınları iş
yerinde de denetlenme aracı haline getirmektedir. Atölyelerde iki cinsiyetin bir araya
gelmesi toplum açısından sakıncalı olmaktadır. Genç insanların yoğunlukla çalıştığı
bu sektörde doğal olarak sevgili ilişkileri yaşanmakta, sektörün mahalle aralarında
örgütlenmesi de bu ilişkilerin yakından izlenmesine ön yargının büyümesine neden
olmaktadır. Sektörde çalışanlara karşı olumsuz düşüncelerin diğer bir nedeni de,
sektöre girmenin kolay olmasıdır. Bu nedenle de toplum tarafından burada
çalışanlara cahil, eğitimsiz gözüyle bakılmaktadır. TABLO 64’de toplumun
konfeksiyon işine nasıl baktığı ayrıntılı olarak verilmiştir.
“Bir çocukla çıkıyordum uzun süre konuştuk. Sonra aradan bir süre geçtikten
sonra beni annesiyle tanıştırdı. Annesi ilk önce beni çok sevdi. Ama sonra
konfeksiyonda çalıştığımı öğrenince, oğluna konfeksiyonda çalışan kızların ne
olduğu belli olmaz demiş. Sonra ben de ayrıldım.” (Duygu, Bekar, 17 yaşında)
“Konfeksiyonda çalıştığımı kimseye söylemiyorum. Ufak çocukların okul
aralarında çalışabilecekleri, cahil, kültürsüz insanların hiçbir iş yapamayıp da en
son konfeksiyona düştüğü bir işmiş gibi gözüküyor.” (Özlem, Evli, 24 yaşında)

“Hiçbir işyerine, mesleğe bu kadar kolay girilmiyor. Ama konfeksiyon işine


her isteyen girebilir. Hiç bilgisi olmayan ortacı olarak çalışabilir. Bu nedenle iyisi,
kötüsü, cahili herkes çalışıyor. Bu nedenle de basit iş gözüyle bakılıyor.” (Fatma,
Evli, 23 yaşında)
TABLO:64 SEKTÖRE KARŞI GELİŞEN OLUMSUZ ÖN YARGILAR
SİZCE BU İŞİN TOPLUMDA SAYGIN BİR YERİ VAR MI? Frekans Yüzde
EVET İSE NEDEN?
ALIN TERİMİZLE EKMEK PARASI KAZANIYORUZ 4 10%
HEMEN HER AİLEDEN BİR KİŞİ BU SEKTÖRDE ÇALIŞIYOR BU
NEDENLE İŞİN NE KADAR ZOR OLDUĞUNU BİLİYORLAR 4 10%
TEKSTİL FİRMALARI OLMAZSA HERKES ÇIPLAK KALIR 2 5%
EMEK ÇOK OLAN BİR İŞ HERKES BUNU BİLİYOR 1 2%
BU İŞİN ZOR OLDUĞU,DÜŞÜK ÜCRETLE ÇOK EMEK HARCADIĞIMIZI
BİLİYOR 1 2%
HAYIR İSE NEDEN?
ÇOĞUNLUKLA KIZLAR ÇALIŞTIĞI İÇİN GARİP HAL VE HAREKETLER
KÖTÜ ŞEYLER DÜŞÜNDÜRÜYOR 8 20%
BU İŞTE HER TÜRLÜ KADIN FAHİŞELER BİLE ÇALIŞIR DİYE
SÖYLENTİLER OLUYOR 4 10%
BİR İKİ CAHİL GENÇ KIZIN YANLIŞ HAREKETİ TÜM SEKTÖRE MAL
EDİLİYOR 3 7%
GENÇ KIZLARIN ÇOK OLMASI DEDİKODULARA YANLIŞ ANLAMALARA
NEDEN OLUYOR 2 5%
KIZ ERKEK İLİŞKİLERİ KÖTÜ KARŞILANIYOR 2 5%
EĞİTİMSİZ KÜLTÜRSÜZ CAHİL İNSANLAR ÇALIŞTIĞI İÇİN 2 5%
MAHALELERDE OLDUĞU İÇİN BAZI KIZLARIN YANLIŞ DAVRANIŞLARINI
GÖRÜYORLAR 2 5%
KÜÇÜMSENİYOR 2 5%
TOPLUM BURDA ÇALIŞAN KIZLARA BASİT KIZ GÖZÜYLE BAKIYOR 2 5%
KALABALIK ORTAM OLDUĞU İÇİN ÇALIŞAN KIZLARA GÜVENİLMİYOR 1 2%
KÜÇÜK ÇOCUKLARIN OKUL ARALARINDA ÇALIŞTIĞI BİRYER GİBİ 1 2%
Toplam 41 100%
IV. II.2.g. Atölye Sahipleriyle Çalışanlar Arasındaki İlişki

Atölyelerde kadınların gerek atölye sahibiyle, gerekse diğer işçilerle olan


ilişkilerinde ataerkil bir ilişki biçimi gözlenmektedir. Çok genç yaşlarda çalışılmaya
başlanması ve işe girişte öncelikle birincil dereceden ilişkilerin rol oynaması atölye
sahibinin kadına korumacı yaklaşmasını getirmektedir. Atölye sahiplerinin, “burada
biz aile gibiyiz”, “çalışan kadınlar bizim bacılarımız”, “kendi kızlarımız” diyerek
çalışan kadınlara karşı baba ve abi gibi namus koruma görevini üstlendikleri
gözlenmektedir. Dolayısıyla evdeki ataerkil yapı atölye sahibi tarafından işyerinde
de sürdürülmektedir. Atölye sahiplerinin genç yaşta işyeri sahibi olmaları ve kendi
deyimleriyle “işçilikten” gelmeleri işçi olarak çalışmanın zorluklarının bilinmesi,
işçiye karşı anlayışlı olmayı da getirmektir. Bu durum atölye sahibinin gerektiğinde
öğretmenlik, gerektiğinde anlaşmazlıklarda hakemlik yapmasını sağlamaktadır.
Çalışan kadınlar açısından ise bu durum oldukça içselleştirilmiştir.

“Burada çalışanların çoğunun ailesiyle diyoloğum var. Baba iki kız


çocuğunu getiriyor önce Allah’a sonra sana emanet ediyorum diyor. Sabah iş
başından akşama kadar benin korumamdadır. İş çıkışında nereye giderse beni
ilgilendirmez. Akşam zil çaldıktan sonra benim sorumluluğum biter.”
(Nepco Tekstil Sahibi, 35 yaşında)

“İşçi akşama kadar o sesin, o gürültünün, sıcağın içinde durmadan ayağı


pedalda çalışır. Bizim ekmeğimizde onların hakkı çok. Her ay 300 milyon bir köşeye
koyarım. İyi çalışanlara 10-15 milyon harçlık gibi veriyorum. İşçinin gönlünü almak
kadar güzel bir şey yok. Biz çalıştığımız zaman patron bize harçlık verdiğinde işimize
dört elle sarılırdık. Çekirdekten gelmeseydik bunları yapmazdık.” ( Nepco Tekstil
Sahibi, 35 yaşında)

“Bizim patronlarımızla bu iş yerinde arkadaş gibiyiz. Patronlarımızdan biri


25 yaşında diğeri de 36 yaşında. Onlar da işçilikten geliyor. Daha önce iki atölye
batırmışlar ama yenilmemişler. Bize ben de sizin gibi işçiydim, sizin yaşadıklarınızı
yaşadım, sizi çok iyi anlıyorum diyor.” (Gülcan, Bekar, 21 yaşında)

Atölye sahiplerinin çalışan kadınlara karşı cinsel tacizde bulundukları da


görüşülen kadınlar tarafında dile getirilmektedir. Görüştüğümüz kadınlardan biri
atölye sahibinin evli olduğu halde kendisine çıkma teklifinde bulunduğunu dile
getirmiştir.

“Patron kafayı bana takmış. Evli bir insan. Geçen gün çıkma teklif etti ben
kabul etmedim. Üstüme çok geliyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Onu ben bir abi
olarak görüyorum. Ben çok sıcak kanlıyım insanlarla hemen kaynaşıyorum, bu da
yanlış anlaşılmaya neden oluyor.” (Gülcan, Bekar, 21 yaşında)

IV. II.2.h. Sektördeki İlişkilerin Çalışma Saatlerinin Dışına


Taşınması

Görüşülen kadınların %70’i işyerindeki çalışanlarla çalışma saatlerinin


dışında da bir araya geldiklerini belirtmiştir (TABLO 65). Kadınların %57’si
birbirlerinin evlerine gittiklerini, %13’ü kafeye, cay bahçesine, %10’u ise Maltepe
sahiline gittiklerini belirtmişlerdir. Bireysel buluşmaların dışında, iş yerinde organize
edilen, atölye sahiplerinin de katıldığı toplu gezilerde de, biraraya gelinebilmektedir.
Bu gezileri bazı işyerlerinde atölye sahibi düzenlemektedir. Bunların dışında
düğünlerde bir araya gelmenin dayanışma duygusunu kuvvetlendirici rolü de
olmaktadır. Evlenen kişi için işyerinde para toplanmaktadır (TABLO 66).

“Panomuza davetiyeler asılıyor. İşçileri toplarım dayanışmada bulunmak


isteyenlerin aylıklarından 2-3 milyon kesiyorum. Ne kadar toplanırsa zarfa koyarız.
Düğüne gittiğimizde arkadaşları dayanışma olarak zarfı verir. Bizim takımız ayrı
olur, ayrı takarız.” (Nepco Tekstil Sahibi, 35 yaşında)
TABLO:65 ÇALIŞMA SAATLERİ DIŞINDA BİRARAYA GELME
ÇALIŞMA SAATLERİ DIŞINDA,
ÇALIŞANLAR OLARAK BİR ARAYA
GELEBİLİYOR MUSUNUZ? Frekans Yüzde
EVET 23 70%
HAYIR 10 30%

Toplam 33 100%

TABLO:66 ÇALIŞMA SAATLERİ DIŞINDA BİRLİKTE NELER YAPILDIĞI


ÇALIŞMA SAATLERİ DIŞINDA BİRLİKTE NELER
YAPIYORUSUNUZ? Frekans Yüzde
EV ZİYARETLERİ 17 57%
KAFEYE CAYBAHÇESİNE GİDİYORUZ 4 13%
MALTEPE SAHİLİNE GİDİYORUZ 3 10%
DÜĞUNLERDE 2 7%
İŞ YERİNDE TOPLU GEZİLER DÜZENLENİYOR
PİKNİĞE, DENİZE GİDİYORUZ 4 13%
Toplam 30 100%

Görüşülen kadınların %30’u çalışma saatleri dışında bir araya gelemediklerini


belirtmiştir. Bu kadınların çoğunluğu evli kadınlar olmaktadır. Biraraya
gelinememesinin birinci nedeni zamansızlık olarak belirtilmiştir. Özellikle evli
kadınların evleriyle ve çocuklarıyla ilgili sorumlulukları işin dışında kalan zamanın
eve harcanmasını zorunlu kılmaktadır (TABLO 67).
TABLO:67 ÇALIŞMA SAATLERİ DIŞINDA BİRARAYA GELİNEMESİNİN
NEDENLERİ
HAYIR İSE NEDEN? Frekans Yüzde
ZAMAN YOK 6 60%
MEKANSAL UZAKLIK 1 10%
ÇOCUKLARIMLA İLGİLENİYORUM VAKİT KALMIYOR 1 10%
EVLİ OLDUĞUM İÇİN DAHA ÇOK SORUMLULUĞUMUZ VAR 1 10%
EVLİ OLDUĞUM İÇİN İŞLERİM ÇOK OLUYOR 1 10%
Toplam 10 100%

IV. II.2.i. Sosyal Güvenlik/ Örgütlenme

Sektörde çalışanların iş güvencesi büyük oranda yoktur. Özellikle atölyeler


küçüldükçe işgücü de herhangi bir güvence olmadan istihdam edilmektedir.
Araştırma kapsamında görüşülen kadınların %52’sinin her hangi bir sosyal
güvencesi yoktur. Ancak % 42’sinin sigortası vardır. Görüşülen kadınlardan ikisi de
yeni girdiği için olmadığını ama sigortalanacağını belirtmektedir. Sigortası olan
kadınlar ise sigortaların düzenli ödendiğinden şüphe etmektedir. Bunun yanısıra
sigortalı olan işçilerin eline geçen para diğer işçilere göre daha az olmaktadır. Paraya
olan ihtiyacın daha ağır basması sigortalı olma güvencesinin önüne geçmektedir.
Özellikle evli ve çocuğu olan kadınlar sigortalı olma konusunda daha seçici
davranmaktadır (TABLO 68).

TABLO:68 SOSYAL GÜVENLİK

HER HANGİ BİR SOSYAL GÜVENLİK


KURUMUNA BAĞLI MISINIZ? Frekans Yüzde
HAYIR 17 52%
EVET (SSK) 14 42%
ŞU AN YOK AMA OLUCAK 2 6%

Toplam 33 100%
Kadınların sadece %42’si hastalanınca kolay izin alınabildiğini
belirtmektedir. Sektörde iş temposunun hızlı ve birbirine bağlı şekilde ilerlemesi,
işçilerden birisinin gelmediği durumda işin aksamasına neden olmaktadır. Bu
nedenle de çalışanlar hasta olsa dahi kolay izin alamamaktadır.

TABLO:69 HASTALIK DURUMLARINDA İZİN ALMA

HASTALANINCA KOLAY İZİN


ALABİLİYOR MUSUNUZ? Frekans Yüzde
HAYIR 17 52%
EVET 14 42%
BİLMİYORUM 2 6%

Toplam 33 100%

Kadınların %70’i sektörde doğum izni gibi sosyal hakların kullanılıp


kullanılmadığını bilmediğini belirtmektedir. Sadece %12’si hayır cevabını verirken
%18’de evet cevabını vermiştir. Sektörde hamile kadınların çoğunlukla işten
ayrılması doğal olarak çalışan kadınların doğum izninin bilinmemesine neden
olmaktadır ( TABLO 70).

TABLO:70 YASAL HAKLARIN KULLANILMASI

DOĞUM İZNİ VB. HAKLAR


KULLANILABİLİYOR MU? Frekans Yüzde
BİLMİYORUM 23 70%
EVET 6 18%
HAYIR 4 12%

Toplam 33 100%
Konfeksiyon sektöründe çalışan kadınların hiçbiri sendikalı değildir. Daha
önceki işyerlerinde de herhangi bir örgütlenme girişimi olmamıştır. Var olan
sendikaların daha çok büyük tekstil fabrikalarında örgütlenmeleri bu atölyelerde
çalışanların örgütsüzlüğüne neden olmaktadır.

IV. II.2.k. Beklentiler

1. İşle İlgili Mutlu ve Mutsuz Eden Konular:

Görüştüğümüz kadınlara işle ilgili kendilerini mutsuz eden ve mutlu eden


şeylerin neler olduğunu sorduk. Mutsuzluğa yol açan konuların başında en çok dile
getirilenler sırasıyla, işyeri ortamında çıkan dedikodular, geçimsizlik, işlerin hatalı
yapılması, azar işitmek, sigortasız ve düşük ücretlerle çalışmak gelmektedir. İşle
ilgili mutsuzluk yaşanan konular TABLO 71’de ayrıntılı olarak verilmiştir.
TABLO:71 İŞİN MUTSUZ EDEN TARAFLARI
ŞU ANDA BU İŞLE İLGİLİ SİZİ MUTSUZ EDEN ŞEYLER NELER? Frekans Yüzde
DEDİKODU/ GEÇİMSİZLİK 6 17%
İŞLERİN HATALI /BOZUK ÇIKMASI/ İŞLERİN GERİ ÇEVRİLMESİ 6 17%
AZAR İŞİTMEK 4 11%
AKLIM HEP EVDE ÇOCUKLARDA KALIYOR 3 9%
SİGORTAMIN OLMAMASI 3 9%
AZ MAAŞLA ÇOK ÇALIŞMAK 2 6%
HASTA HASTA İŞE GELİNCE 2 6%
HERŞEY AYNI SABAH GİT AKŞAM GEL İNSANI
KARAMSARLAŞTIRIYOR 2 6%
USTA BAŞINDAN NEFRET EDİYORUM/ USTABAŞININ BAĞIRMASI 2 6%
ÇOK ÇALIŞTIĞIM İÇİN ÇOCUKLARIMLA YETERİNCE
İLGİLENEMEMEM 1 3%
ÇOK MESAİ OLUNCA 1 3%
İŞ HAYATINDA İNSANLARLA UĞRAŞMAK 1 3%
İŞ YERİNDEKİ PATRONUMUN EVLİ OLDUĞU HALDE BENİMLE
ÇIKMAK İSTEMESİ 1 3%
MAKİNACI OLAMADIĞIM İÇİN 1 3%
Toplam 35 100%

Kadınları işle ilgili mutlu eden konuların başında iş yerindeki arkadaşlık


ortamı gelmektedir. Bununla ilgili olarak sevdiği arkadaşıyla, sevgilisiyle ve
kardeşiyle aynı ortamda çalışmakta mutlu etmektedir. En çok dile getirilen konular
sırasıyla işlerin iyi yapıldığı zaman patronlardan gelen övgü, maaşların zamanında
alınabilmesi ve patronların anlayışlı olmasıdır. İşle ilgili kadınları mutlu eden şeyler
sırasıyla TABLO 72’de ayrıntılı olarak verilmiştir.
TABLO:72 İŞİN MUTLU EDEN TARAFLARI
ŞU ANDA BU İŞLE İLGİLİ SİZİ MUTLU EDEN ŞEYLER NELER? Frekans Yüzde
ORTAMIN GÜZEL OLMASI/ARKADAŞLIK ORTAMI/ DOSTLUKLAR 13 37%
İŞLERİ İYİ ÇIKARTTIRDIĞIM ZAMAN PATRONLARIN BENİ ÖVMESİ 5 14%
MAAŞIMI ZAMANIN DA ALMAK 3 9%
PATRONLARIN ARKADAŞ GİBİ OLMASI 3 9%
AKŞAM EVE GİDİP YATMAK 2 6%
İŞLERİMİ TİTİZLİKLE VE HIZLI BİR ŞEKİLDE BİTİRMEK 2 6%
SEVDİĞİM ARKADAŞLARIMLA BİRLİKTE OLMAK 2 6%
SEVGİLİMİN BURDA ÇALIŞMASI 2 6%
ÇALIŞANLARIN BİRBİRİYLE İLİŞKİLERİN ÇOK İYİ VE ANLAYIŞLI
OLMASI 1 3%
KARDEŞİMLE AYNI YERDE ÇALIŞMAK 1 3%
SİGORTAM YAPILDI 1 3%
Toplam 35 100%

2. İleriye Yönelik Planlar:

Kadınların ileriye yönelik planlarının başında ev sahibi olmak gelmektedir.


Bekar kadınlar ailelerinin ev almalarına yardımcı olmak isterken, evli kadınlar ise
çocuk yapmadan ev sahibi olmak istemektedir. Konfeksiyon atölyesi açmak da
ileriye yönelik planların başında sıralanmaktadır. Bekar kadınlar iyi bir eş bulup
evlenmek istemekte, yine buna bağlı olarak sevgilisi olan kadınlar da sevgilileri ile
bir an önce evlenmek istemektedir. Evli kadınların ileriye yönelik planları ise,
çocukları ekseninde söylenmektedir. Çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak ve iyi
bir okula yollamak evli kadınların ileriye yönelik planları arasında dile
getirilmektedir. Görüştüğümüz kadınların ileriye yönelik planları, hedefleri TABLO
73’de ayrıntılı olarak verilmiştir.
TABLO:73 İLERİYE YÖNELİK PLANLAR

İLERİYE YÖNELİK PLANLARINIZ NELER? Frekans Yüzde


AİLEMİN EV ALMASINA YARDIMCI OLMAK 6 15%
KONFEKSİYON ATÖLYESİ AÇMAK 6 15%
İYİ BİR EŞ BULUP EVLENMEK 5 13%
ÇOCUK YAPMADAN ÖNCE EV SAHİBİ OLMAK 3 8%
HİÇ BİR PLANIM YOK 3 8%
ÇEYİZ ÜZERİNE BİR DÜKKAN AÇMAK 2 5%
ÇOCUK DOĞURMAK 2 5%
DAHA ÇOK ÇALIŞIP YÜKSELMEK 2 5%
OKULUMU BİTİRMEK İSTİYORUM 2 5%
SEVDİĞİMLE BİRAN ÖNCE EVLENMEK 2 5%
ASSOLİST-TÜRKÜCÜ OLMAK 1 3%
ARABA ALMAK 1 3%
ÇOCUĞUMA İYİ BİR GELECEK HAZIRLAMAK 1 3%
ÇOCUKLARIMI İYİ BİR OKULA GÖNDERMEK 1 3%
KÜÇÜK BİR TERZİ DÜKKANI AÇMAK 1 3%
SİGORTAM OLSUN İSTERDİM 1 3%
Toplam 39 100%

3. İşle İlgili Değişmesi İstenen Konular:

Görüşülen kadınlara ellerinde imkan olsa bu işle ilgili neleri değiştireceklerini


sorduk. Değiştirmek istedikleri konuların başında maaşların yükseltilmesi
gelmektedir. (%40) İş yerinde anlaşamadıkları insanların işten çıkmasının istenilmesi
de önemli olmaktadır. Bunun dışında çalışma saatlerinin ve iş yükünün azaltılması,
mesailerin kaldırılması, rahat izin alınabilmesi, herkesin sigortalı olması da
değiştirilmek istenen konulardır. Kadınları konfeksiyon sektörüyle ilgili değiştirmek
istedikleri konular, ayrıntılarıyla TABLO 74’de özetlenmektedir.
TABLO:74 İŞLE İLGİLİ DEĞİŞMESİ İSTENİLEN KONULAR

ŞU ANDA ELİNİZDE İMKAN OLSA BU İŞLE İLGİLİ NELERİ


DEĞİŞTİRİRDİNİZ? Frekans Yüzde
MAAŞLARI YÜKSELTİRDİM 19 40%
İŞYERİNDE ANLAŞAMADIĞIM İNSANLARIN İŞTEN ÇIKMASINI SAĞLARDIM 5 11%
ÇALIŞMA SAATLERİNİ AZALTIRDIM 4 9%
İŞ YÜKÜNÜ AZALTIRDIM 4 9%
MESAİLERİ KALDIRIRDIM 4 9%
BU ATÖLYENİN BENİM OLMASINI İSTERDİM 2 4%
HERKESİ SİGORTALI YAPARDIM 2 4%
DAHA KOLAY İZİN VERİRDİM 1 2%
ELLERİMLE DOKUNUNCA HIZLI ŞEKİLDE ÇALIŞACAK MAKİNA ALIRDIM 1 2%
KONFEKSİYONU YOK EDERDİM 1 2%
PATRONUMU BANA ASILDIĞI İÇİN DEĞİŞTİRİRDİM 1 2%
SADECE HIZLI BİR ŞEKİLDE TİCARETE ATILIP BÜYÜMEK 1 2%
USTABAŞIMI DEĞİŞTİRİRDİM 1 2%
CEVAP YOK 1 2%
Toplam 47 100%
IV. III. ARAŞTIRMA BULGULARININ GENEL
DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye 1980 ekonomik politikalarıyla dünyada yaşanan ekonomik


küreselleşme sürecine uyum sağlamaya yönelik adımlar atmıştır. Dışa açılma
sürecinde strateji olarak ihracata yönelik sanayileşme modeli benimsenmiştir.
İhracata dayalı üretim artışı, özellikle kadın emeğinin yoğun olarak istihdam edildiği
konfeksiyon sanayiinde ucuz emek faktöründen hareket edilerek sağlanmıştır.
Dolayısıyla bugün konfeksiyon sektörünün dünya pazarlarında rekabet edebilmesi ve
sektörün başarısı, kadınların bu emek piyasası içerisindeki katılımlarıyla
sağlanmaktadır.

Ucuz ve esnek işgücü kullanımı ile rekabet gücünü arttırma arayışı


içerisindeki konfeksiyon sektörü ücretli kadın emeğini niteliğinden ötürü kendi
koşullarına uygun işgücü olarak değerlendirmektedir. Kadınların emek piyasasında
yaptıkları işler evde yapılan işin devamı olarak gözükmekte ve becerisiz işgücü
olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu durum konfeksiyon sektöründe kadının
becerisinin çok ucuza sağlanması şeklinde gerçekleşmektedir.

Sektör ucuz emeğe ulaşmak ve emek maliyetlerini düşürmek için, düşük gelir
gruplarının ve becerisiz emeğin yoğun olduğu gecekondu bölgelerinde
örgütlenmektedir. Sektörün kadınlara mekansal olarak yaklaşması, kente göç etmiş,
dar gelirli, eğitim düzeyi düşük kadınların bu sektörü tercih etmelerine neden
olmaktadır. Ayrıca işin çabuk öğrenilebilir olması da sektöre girmeyi
kolaylaştırmaktadır.

Araştırma kapsamında görüşülen kadınların yaş ortalaması 23-25 yaş


grubunda yoğunluk göstermektedir. Kadınların yarıdan fazlası İstanbul’a 1980’li ve
1990’lı yıllarda ekonomik nedenler ve Güneydoğu’da yaşanan savaştan dolayı göç
etmiştir.

Görüşülen kadınların yarıdan fazlasının eğitim düzeyi oldukça düşüktür.


%70’i bekar olan kadınlarda evlilik yaşı ortalaması ise 21’dir. Çalışma hayatı
içerisine çocuk denilecek yaşlarda giren bu kadınlar çalışmaya ortalama 15 yaşında
başlamaktadır. Genellikle konfeksiyon sektörüne ortacı olarak girilmekte zamanla
makine kullanımı öğrenilmektedir. Çok küçük yaşlarda çalışmaya başlanması ailenin
ekonomik durumunun kötü olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de kadınların
kazandıkları para düşük gelirli ailenin geçimi için önemlidir. Bu durum, özellikle
erkek aile bireylerinin, kadınların çalışmasına karşı geleneksel tutumlarının zoraki
kırılmasını sağlamaktadır.

Araştırma kapsamında görüşülen kadınların %36’sı makinacı, %22’si kalite


kontrolcü, % 5’i iplik temizleme, düğme, paketleme, %6’sı ise overlokçu olarak
çalışmaktadır. Sektörde yoğun olarak kadınlar çalışsalar da ustabaşı olarak çalışanlar
erkek olmaktadır.

Sektörde çalışma saatleri oldukça uzundur. Çalışma süresi hafta içi günde
ortalama 10 saat olurken, bu süre haftada ortalama 10 saati aşan mesailerle giderek
esnekleşmektedir. Mesailer işlerin yoğunluğuna göre değişmekte, işlerin yetişmediği
zamanlarda “sabahlandığı” dahi belirtilmektedir.

Konfeksiyon atölyelerinde ücretin belirlenmesinde kriter işin en iyi şekilde


yapılmasıdır. Bu nedenden dolayı kadın erkek çalışanlar arasında ücret farkına
rastlanmamıştır. Küçük yaşta olanların işin öğrenme aşamasında oldukları
düşünüldüğü için, daha düşük ücretle çalıştırılmaktadırlar. Konfeksiyon sektöründe
ücretler yapılan işin türüne göre değişmektedir. Ortacı olarak çalışanlar en düşük
ücreti alırken kullanılan makinanın türüne göre ücretler biraz daha yükselmektedir.
Bu sektörde deneyimli ve becerili işgücünün pazarlık gücü olabilmektedir.
Sektörde ödenen ücretler oldukça düşüktür. Araştırmada ortaya çıkan
sonuçlara baktığımızda kadınlar mesailerle birlikte ortalama 161 milyon
kazanmaktadır.Görüşülen kadınların ailelerin toplam aylık gelirinin ortalama 350
milyon olması, aile gelirinin yarısının sektörde çalışan bu kadınlar tarafından
karşılandığını göstermektedir. Görüşülen kadınların çoğu kendilerine ortalama 10
milyon ayırıp gerisini ailelerine vermektedir. Kendilerine ayırdıkları bu parayla da
kıyafet, kozmetik, sigara gibi özel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır.

Araştırma kapsamındaki atölyelerde çalışan kadınlar kötü binalarda çok zor


ve sağlıksız koşullar altında çalışmaktadır. Atölyelerin ısınma sorunu çoğunlukla
halledilmemiştir. Fiziksel koşulları oldukça ağır olan bu sektörde öne çıkan diğer bir
özgül sorun da, mekansal düzenlemede kadınların özel ihtiyaçlarının gözönünde
bulundurulmamasıdır. Örneğin, tuvaletlerin ortak kullanımı, kadınların sorunlar
yaşamasına neden olmaktadır.

Kadınlar, iş verenlerin kadın işçi çalıştırmayı tercih ettiklerini belirtmiştir.


Kadın işçi tercih edilmesinin nedenleri, kadınların daha hızlı, titiz, dikkatli
çalışmaları, uysal, itaatkar, sabırlı olmaları ve ortama daha kolay uyum
sağlamalarıdır. İşveren, genelde çalıştırdığı kadınların bekar olmasını tercih ederken,
bu durum erkeklerde tam tersi yönde işlemektedir. Çünkü evli erkeklerin aile
geçindirmesi işyerine karşı sorumluluk duygusunu arttırıcı bir öğe olurken, bu
durum kadınlar için iş verimliliğinin düşmesine neden olarak görülmektedir. Çünkü
ev ve çocuk sorumluluğu kadınla özdeşleşmektedir.

Çalışmak, görüştüğümüz kadınlar için iki açıdan önemli olmaktadır. Birincisi,


kazanılan para çok düşük ve yetersiz bile olsa, “para kazanmak” ekonomik
özgürlüğü ifade etmekte, ikinci olarak da kadınların toplumsal yaşama katılımını
kolaylaştırmaktadır. Çalışmak kadınlara bilgi ve beceri kattığı gibi belirli bir çevre
edinmenin de yolunu açmaktadır. Özgüvenle eş anlama gelen çalışmak, genç kızlar
için ayrıca evden daha rahat çıkmanın, daha rahat hareket etmenin yolu olmaktadır.
Kadın işgücünün bu kadar yoğun olduğu bu sektöre karşı bazı ön yargılar da
gelişmiştir. Atölyelerde iki cinsiyetin bir araya gelmesi ahlaki bir ön yargı yaratırken,
sektöre girmenin kolay olması da burada çalışanların toplum tarafından cahil,
eğitimsiz, “her türden” insan olarak görülmelerine neden olmaktadır.

Atölyelerde kadınların gerek atölye sahibiyle, gerekse diğer işçilerle olan


ilişkilerinde ataerkil bir ilişki biçimi gözlenmektedir. Çok genç yaşlarda çalışmaya
başlanması ve işe girişte öncelikle birincil dereceden ilişkilerin rol oynaması, atölye
sahibinin kadına korumacı yaklaşmasını getirmektedir. Dolayısıyla evdeki ataerkil
yapı, atölye sahibi tarafından işyerinde de sürdürülmektedir.

Kadınların atölyelerde kurdukları arkadaşlık ilişkileri sektörün tüm


olumsuzluklarının önüne geçmektedir. Öyle ki, kadınlar için bu ilişkiler ağır iş
temposunda bir dayanak, güvencesiz çalışma ortamında bir güvence olmaktadır

Bu sektörde düzensiz ücret alma, ücretlerin ödenmemesi, kolayca işten


çıkarılma gibi durumlarla çok fazla karşılaşılmaktadır. Yine sektörde çalışanlar
büyük oranda sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştırılmaktadır. Varolan kurumlar,
hem devlet, hem de işçi sendikaları, sektörün küçük işletmeler şeklinde mahalle
aralarında kayıt dışı olarak örgütlenmesi nedeniyle, sektöre karşı denetleme
mekanizmasını kullanamamaktadır.

Var olan tekstil sendikaları genel yapısı itibariyle daha çok büyük tekstil
fabrikalarında örgütlenmektedir. Bu nedenden dolayı da konfeksiyon sektörü tekstil
sektörüne göre daha örgütsüz kalmaktadır. Sektörün genel yapısı ve üretim
örgütlenmesi kadar çalışanların sektörde konumlanış biçimleri de örgütsüzlüğe neden
olmaktadır. Kadınlar bu işi hayatlarının bir döneminde yapılacak, geleceği ve
sürekliliği olmayan bir iş olarak görmektedir. Sektör tarafından da beslenilen bu
düşünce, kadınların içinde bulundukları olumsuzluklara karşı kayıtsız kalmasına
neden olmaktadır. Araştırma sonucunda sektörün olumsuzluklarını besleyen ve
örgütsüzlüğe neden olan özel faktörler ortaya çıkmıştır:
Atölye sahipleriyle çalışan işçiler arasındaki sınıfsal ilişkiler iç içe geçmiş
durumdadır. Bu ilişki daha çok hemşerilik, akrabalık gibi yerel bağlar üzerinden
kurulmakta, bu da evdeki ataerkil ilişkilerin işyerinde sürmesine ve kadınların
işyerinde de denetlenmesine yolaçmaktadır. Ayrıca atölye sahiplerinin genç yaşta
“işçilikten” gelmeleri ve doğal bir babalık rolüne bürünmeleri, çalışanların sınıfsal
karakterini silikleştirmektedir. Görüştüğümüz kadınların büyük bir çoğunluğunun
mesai ücretlerinin ne kadar olduğunu ve nasıl hesaplandığını bilmemeleri, ne alırsa
ona razı olması da, bu ilişkinin bu yönde geliştiğini göstermektedir. Çalışan
kadınların atölye sahibine karşı mücadelesi evdeki otoriter babaya karşı verilen
mücadeleye benzemektedir.
SONUÇ

Kadınla erkek arasındaki işbölümünün tarihi, yiyecek arayışıyla başlamış,


yiyecek toplama türleri ve yöntemleri cinsiyete dayalı işbölümünün niteliğini
belirlemiştir. Yiyecek arayışı aynı zamanda, insanın doğayla birlikte kendini,
yeteneklerini, bilincini dönüştüren daha yüksek emek biçimlerinin de başlangıcı
olmuştur.Kadınların yiyecek toplama faaliyetleri, sırf doğanın bereketliliğine
güvenmenin ötesinde kendi öğrenme ve yaratma yeteneğini ortaya çıkarmış,
toplumsal ilerleme temelinde aletler, ustalık ve teknik geliştirmesine neden olmuştur.
Bu çağlarda kadınlar, kültür birikimleriyle, bugünkü büyük dokuma ve konfeksiyon
sanayiinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanacak “ip” yapımını, ardından da dokuma
tezgahlarını keşfetmişlerdir.

İlk çağlarda kadının “ipi” keşfetmesiyle başlayan süreç, kadınların dokuma,


dikiş gibi faaliyetleri, sanayi öncesi manifaktür tipi atölyelerde, sanayileşmeyle
birlikte de fabrikalarda devam etmiştir. Manifaktür tipi atölye üretimden fabrika
üretimine geçişte, makinalaşma kol gücüne duyulan gereksinimi azaltmış, kadın
emeğinin üretime katılımını kolaylaştırmıştır. Endüstrileşme ekonomik üreticilik
niteliğindeki dokuma ve dikiş uğraşlarını ailenin dışındaki büyük ölçekli örgütlerde
toplamış, böylece özel ev yaşamı ile kamusal ücretli çalışma alanı iki ayrı alan
olmuştur.

Gelişen sanayi, teknoloji alanındaki gelişmeler, hızlı montaj hattının


geliştirildiği Fordist üretim ve Taylorist ayrımla belirlenen iş bölümü, ev emeğinin
rolünü azaltmış, ‘her türlü parçalanmış ve basitleştirilmiş işi yapabilir hale gelmiş’
vasıfsız işgücüne duyulan talep, kadınların işgücü ordusuna daha yüksek oranda
katılmasına neden olmuştur. Yeni teknik ve makinaların dokuma sektöründe
kullanılmaya başlanması dokuma sektörünün büyümesini sağlarken, yeni yönetici
teknik kadrolara gereksinim duyulmuştur. Erkekler vasıf gerektiren kadrolara terfi
ettirilirken kadınlar ise vasıfsız ucuz işgücü olarak kullanılmıştır. Teknolojik
yöntemler geliştikçe üretimin niteliği değişse de, kadınların ipi keşfetmeleriyle
başlayan becerileri, kadınları evden atölyeye, atölyeden de fabrikalara taşımıştır.

1970’lerde yayılan küreselleşme politikaları yeni bir dönemin başlangıcı


olmuştur. Küreselleşme, çok uluslu şirketlerin üretimin emek yoğun bölümlerini,
emeğin bol, ucuz ve örgütsüz olduğu ülkelere taşıyabilmesi, aynı şekilde ülke içinde
taşerona, eve iş verme şeklinde iş organizasyonunun örgütlenmesi emek yoğun
işlerin dağınık ve marjinal emekten yararlanma seçeneklerini doğurmuştur. Esnek
üretimle dünya pazarlarına eklemlenebilmek için gerekli rekabet gücü kadınların
emek piyasasına katılımlarıyla sağlanmıştır. Dünya ticaretinin gelişmesi paralelinde
kadınların da işgücüne katılımı büyük ölçüde arttırmıştır. Özellikle ihracata dayalı
ekonominin ön plana çıkması, tekstil ve konfeksiyon sanayiinin ihracatla büyümesini
ve düşük ücretli emeğin kullanıldığı bu sektörlerde kadın emeğinin katılımını
arttırmıştır.

Türkiye de 1980 yılında uygulamaya koyduğu yapısal uyum programlarıyla


ihracata yönelik gelişme modelini benimsemiş, dünya pazarlarına açılmıştır. Dış
pazarlarda rekabet gücü emek yoğun sektörlerin başında yer alan konfeksiyon
sanayii ile sağlanmıştır. Konfeksiyon sanayi fason üretimle sağlanan esnek üretim
örgütlenmesiyle, kayıt dışı birimlere bu örgütlenme içinde ağırlıklı yer vererek
işgücünün en dezavantajlı kesimini oluşturan, gecekondularda yaşayan göçmen
ailelerin kadınlarını kullanarak rekabet gücü ve başarı sağlamıştır.

İstanbul Anadolu yakasının en eski gecekondu mahallerinden biri olan


Gülsuyu’nda 5 konfeksiyon atölyesinde atölye sahipleriyle ve 33 çalışan kadınla
yaptığımız örnek alan çalışması, sektörün uluslararası pazarlarda rekabet
edebilmesinde kadın emeğinin katılımının önemini vurgulamaktadır. Araştırma
bulguları, sektörün büyümesinde kadın emeğinin rolünün çok önemli olduğunu
göstermektedir. Sektörde yapılan iş, “dikiş” gibi kadınların evde öğrendikleri doğal
beceriler olarak kabul edilmekte ve evde yapılan işin devamı olarak becerisiz işgücü
olarak gözükmektedir. Bu da kadınların ucuz emek olarak kullanılmasını
sağlamaktadır. Araştırmada konfeksiyon sektöründe kadınların çok düşük ücretler
aldıkları, çalışma yaşamlarının erken başladığı, çok uzun çalışma saatleri içerisinde
sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştıkları, çalışma koşullarının zor ve kötü olduğu
görülmektedir. Kadınlar sektörün başarılı olmasının bedelini çok zor yaşam ve
çalışma koşulları ile ödemektedir.
EKLER

EK 1: ATÖLYE SAHİPLERİ SORU FORMU

Mülakat No:
İş yerinin adı:
Atölye Sahibi:
Adres/Tel:

DEMOGRAFİK YAPI
1. Adınız-soyadınız__________________________________________
2. Doğum tarihiniz-Yaşınız __________________________________
3. Doğum Yeriniz- Memleketiniz _______________________________
4. Kaç yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz?____________________________
5. İstanbul’dan önce nerede yaşıyordunuz? _______________________
İstanbul’a gelme nedeniniz?______________________________________
6. Eğitim durumunuz 1)Hiç yok 2)Okur-yazar 3)İ.T 4)İ.M
5) O.T 6)O.M 7)L.T 8)L.
9)Diğer..............
7. Eğitiminize devam etmek ister miydiniz?
1)Evet ise neden ___________________________________
2)Hayır ise neden ___________________________________
8. Medeni durumuz 1) Evli 2)Bekar 3)Nişanlı
4)Eşi ölmüş 5)Boşanmış 6) Ayrı yaşıyor
7) Diğer......................................................
Evli ise;
9. Kaç yaşınızda evlendiniz? _________
10. Çocuğuz var mı? 1)Evet 2)Hayır
11. Kaç çocuğunuz var? Kız______ Erkek______
12. Çocuğa kim bakıyor? 1)Eşim 2) Annem 3)Kayınvalide 4)Kardeşim
5)Bakıcı 6)Kreş 7)Diğer.........................................
13. Aileniz kaç kişiden oluşuyor?________________________________
14. Ailenizde başka tekstil sektöründe çalışan var mı? 1)Evet 2)Hayır
15. Evet ise yakınlık derecesi 1) Eşim 2) Kardeşim
3)Yeğenim 4)Diğer..........................................

KİMLER
MED. SOSYAL
(Yakınlık YAŞI DOĞ.YERİ EĞİTİMİ İŞİ
HALİ GÜVENLİK
deresi)
1.
2.
3.
4.
5.

ÇALIŞMA HAYATI
1. Çalışmaya kaç yaşınızda başladınız?___________________________
2. Çalışmaya ilk olarak ne iş yaparak başladınız? ____________________
3. Çalışmaya başlama nedeniniz neydi?___________________________
4. İlk işinizi nasıl buldunuz? ___________________________________
5. Bu iş yerini açmadan önceki işiniz ne idi? ______________________
6. Bu iş yerindeki konumunuz nedir? 1)İşveren 2)Ortaklı-İşveren
3)Diğer...........................
7. Ortak varsa kaç ortak ? ___________________
8. Ortak varsa yakınlık derecesi/ 1)Hiçbir akrabalık yok
2)Akrabam 3)Diğer...........................
9. Bu işyerini ne zaman açtınız?_____________yıl ______________ay

10. Sizi bağımsız bir işyeri açmaya yönelten nedenler nelerdir?


____________________________________________________________
11. Bu mesleği tercih etmenizin nedeni? __________________________
12. Bu iş yerini açarken işletme finansmanınızı nasıl sağladınız?
1)Kendi birikmiş paramla 2) Eşim yardım etti
3) Ailemiz yardım etti 4) Çevremden borç aldım
5) Banka kredisi aldım 6)Diğer.................
13. Çalıştığınız makinalar kendinize mi ait? 1)Evet 2)Hayır
14. Evet ise nasıl aldınız?
1)Kendi birikmiş paramla 2)Eşim yardım etti
3)Ailemiz yardım etti 4)Çevremden borç aldım
5)Banka kredisi 6)Diğer.....
15. Kullandığınız makinalar yeterli mi? 1)Evet 2)Hayır
16. Yeterli değil ise ne yapacaksınız?
1)Yeni makine almak 2)İş yükünü azaltmak
3)Hiçbir şey 4)Diğer............
17. Teknolojik gelişmeler sizin işinizi etkiliyor mu?
1)Evet 2)Hayır
18. Evet ise nasıl? ________________________________________

İŞ YERİYLE İLGİLİ BİLGİLER


1. İşyerinizde ne üretiyorsunuz? ______________________________
2. Ürettiğiniz mallar kendi tasarımlarınız mı? 1)Evet 2)Hayır
3. Hayır ise sipariş mi? 1)Evet 2) Hayır
4. İşi kimin için yapıyorsunuz? 1)Asıl şirket 2) Alt sözleşmeli firma
3)Kendi adına 4)Diğer.....................................................
5. Hangi piyasaya yönelik çalışıyorsunuz?
1) İç piyasaya 2)Dış piyasaya 3) İç ve Dış piyasa
6. Neden bu piyasaya yönelik çalışıyorsunuz?

7. Müşterilerinizle iş bağlantılarınızı nasıl kuruyorsunuz?


8. Eve iş veriyor musunuz? 1)Evet 2)Hayır
9. Evet ise hangi işleri eve veriyorsunuz?
________________________________________________________
10. Eve iş verdiğiniz kadınları nasıl buluyorsunuz?
_________________________________________________________
11. Atölyeniz her hangi bir odaya ya da derneğe kayıtlı mı?
1) İstanbul Ticaret Odası 2) İstanbul Sanayi Odası 3)İTKİB 4)Hiçbiri
5) Diğer
12. Kayıtlı değil ise neden değil?
_________________________________________________________
13. Piyasadaki istikrarsızlık, artan rekabet koşulları veya ekonomik krizler sizin
işlerinizi nasıl etkiliyor?
____________________________________________________________
14. Bu etkilere karşı işletmenizi korumak için ne gibi önlemler alıyorsunuz?
_________________________________________________________
15. Şayet üslenilen iş zamanında bitmediyse müşteri ne yapıyor?
1)İşin bitmemesi söz konusu değil 2) Ödeme yapılmıyor
3) Hiçbir şey yapılmıyor 4)Diğer.....................

16. Atölyede sizde işçilerle birlikte çalışıyor musunuz? 1)Evet 2)Hayır


17. Evet ise ne iş yapıyorsunuz?
1)Usta başı 2)Kalite kontrolü 3)Makinacı 4)Diğer.........
18.Bu sektörde genel olarak ücretler nasıl belirleniyor?
____________________________________________________________
19.Bu sektörde iş yerleri çok sık kapanıyor, yer değiştiriyor, taşınıyor. Bunun
nedeni size göre nedir?
____________________________________________________________
20.Yine bu sektörde işçiler çok sık iş değiştiriyor, bunun nedeni size göre nedir?
____________________________________________________________
İŞÇİ SECİMİ
1. Bu işyerinde toplam kaç işçi çalışıyor?
Kadın______Erkek______________
2. Hangi işi, kaç kişi yapıyor?
Makinacı_______ Ortacı_____ Ustabaşı________
3. Çalışanlara mesai ücreti veriyor musunuz? 1)Evet 2)Hayır
4. Mesai ücreti nasıl ayarlanıyor?
____________________________________________________________5.Bu
sektörde atölyeler arasında çalıştırılan işçiler açısından, ücret farklılıkları var mı?
1)Evet 2)Hayır
6. Evet ise neden?
____________________________________________________________
7. Kadın işçi ile erkek işçi arasında ücretlerde bir farklılık var? 1)Evet
2)Hayır
8.Evet ise bu durumun nedeni nedir?
____________________________________________________________
9. Tecrübeli bir işçi ile yeni başlayan bir işçi arasında ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
10. Evet ise neden?
____________________________________________________________

11. Çalışanlar arasında yaştan kaynaklanan bir ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
12. Evet ise neden?
____________________________________________________________
13. Ücretler arasında farklılıklara sizce başka neler etken oluyor?
_________________________________________________________
14. Siz kadın işçi ile mi erkek işçi ile mi çalışmayı tercih ediyorsunuz?
1)Kadın 2)Erkek 3)Fark etmez
15. Neden?
___________________________________________________________

16. Hangi işler için kadınları hangi işler için erkekleri tercih ediyorsunuz? (hangi
işler kadı işidir, hangi işer erkek işidir)
____________________________________________________________

17.Çalıştırdığınız işçilerin ücretlerini nasıl belirliyorsunuz?


____________________________________________________________
18. Sizin için çalıştırdığınız işçinin evli yada bekar olup olmaması önemli mi?
1)Evet 2)Hayır
19. Evet yada Hayır ise neden?
20.Bu iş yerinde genel olarak çalışanların birbirleriyle olan ilişkileri nasıl?
____________________________________________________________
21. Çalışan kadınların birbiriyle olan ilişkileri nasıl?
____________________________________________________________
22.Kadın çalışanlar ile erkek çalışanlar arasında bir gruplaşma var mı?
1)Evet 2)Hayır
23.Sizce bu durumun nedenleri nelerdir?
____________________________________________________________
24. Çalışma saatlerinin dışında çalıştırdığınız işçilerle bir araya geliyor
musunuz? 1)Evet 2)Hayır
25. Hayır ise neden?
____________________________________________________________
26. Evet ise birlikte neler yapıyorsunuz? 1)Ev ziyareti 2)Doğum günü
3)Kafe,gezme 4)Günler
BEKLENTİLER
1. Şu anda sizi mutlu eden ve mutsuz eden şeyler neler?
___________________________________________________________

2. İleriye yönelik planlarınız neler?


____________________________________________________________
3. Şu anda elinizde imkan olsa bu işle ilgili neleri değiştirirdiniz?
____________________________________________________
EK 2: KONFEKSİYON İŞÇİSİ KADINLAR SORU FORMU

Mülakat No:
İş yerinin adı:
Adres/Tel:
Çalışanın adı-soyadı:
Adres/Tel:
1-DEMOGRAFİK YAPI

1. Adınız-Soyadınız _________________________________________
2. Doğum tarihiniz- Yaşınız _________________________________
3.Doğum Yeriniz- Memleketiniz _________________________________
4.Kaç yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz? ____________________________
5.İstanbul’dan önce nerede yaşıyordunuz?__________________________
6.İstanbul’a neden geldiniz? ____________________________________
7.Eğitim durumunuz 1)Hiç yok 2)Okur-yazar 3)İ.T 4)İ.M
5) O.T 6)O.M 7)L.T 8)L.M 9)Diğer............
8.Eğitiminize devam etmek ister miydiniz?
1)Evet ise neden 2)Hayır ise neden
9.Medeni durumunuz
1) Evli 2)Bekar 3)Nişanlı 4)Eşi ölmüş
5)Boşanmış 6)Ayrı yayıyor 7) Diğer

Evli ise;
10.a. Kaç yaşınızda evlendiniz? _________
10.b. Çocuğunuz var mı? 1)Evet 2)Hayır
10.d. Kaç çocuğunuz var? Kız______ Erkek______
10.d. Çocuğunuza kim bakıyor?
1) Annem 2)Kayınvalide 3)Kardeşim 4)Bakıcı
5) Kreş 6)Diğer.........................................
11.Ailenizde başka konfeksiyon sektöründe çalışan var mı?
1)Evet 2)Hayır
12.Evet ise neyiniz oluyor? 1)Eşim 2)Kardeşim 3)Yeğen
4) Diğer.......................................................
13. Aileniz kaç kişiden oluşuyor? _________

Bunlar kimler,
KİMLER
MED. SOSYAL
(Yakınlık YAŞI DOĞ.YERİ EĞİTİM İŞİ/ 2.İŞİ
HALİ GÜVENLİK
derecesi)
1.
2.
3.
4.
5.

EKONOMİK HAYAT / ÇALIŞMA HAYATI

1.Çalışmaya kaç yaşınızda başladınız? ___________________________


2.Çalışmaya ilk olarak ne iş yaparak başladınız? ____________________
3.Çalışmaya başlama nedeniniz neydi?____________________________
4.İlk işinizi nasıl buldunuz? 1) Gazete ilanı 2) Afiş,pankart 3)
Arkadaş aracılığıyla 4)Akraba aracılığıyla 5)Diğer......................................
5.Bu işyerinde ne zamandır çalışıyorsunuz? 1) 1aydan az 2) 1ile 3ay 3)
3ile 6ay 4) 6ile 9ay 5)9ile12 ay 7)Diğer..............
6.Bu işi nasıl buldunuz? 1) Gazete ilanı2) Afiş,pankart
3) Arkadaş aracılığıyla 4)Akraba aracılığıyla
5)Diğer.....................................................................
7.Bu iş yerinde çalışmayı tercih etmenizin nedeni nedir?
8. Bu iş yerinde yaptığınız iş tam olarak nedir? 1)Usta başı 2)Kalite
kontrolcüsü 3)Makinacı 4) Ütücü 5)Ortacı 6)Yemekçi
Diğer...............
9.Çalışma saatleriniz kaçla kaç arası?
10.Cumartesi günleri çalışıyor musunuz?
1)Evet 2)Hayır
11.Mesai yapıyor musunuz ? 1)Evet 2)Hayır
12.Evet ise bir haftada kaç saat mesai yapıyorsunuz?
1)1ile3saat 2)4.-6saat 3)7-9saat 4)Diğer...................................
13.Pazar günleri çalışıyor musunuz? 1) Evet 2)Hayır
14.Evet ise, ne kadar sık? 1)Ayda bir 2)İki haftada bir 3)Her hafta
4)Diğer...................
15.Ek mesai ücretiniz ne kadar? (saat başına) ____________________
16.İşyerinizde, kadın işçi ile erkek işçi arasında ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
17.Evet yada Hayır ise sizce bunun nedeni?_____________________
18.Tecrübeli bir işçi ile yeni başlayan bir işçi arasında ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
19.Evet ya da Hayır ise sizce bunun nedeni?
____________________________________________________________
20.Çalışanlar arasında yaştan kaynaklanan bir ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
21.Evet ya da Hayır ise neden?______________________________
22. Sizce bu sektördeki ücretler arasındaki farklılıkların nedeni nedir?
23.Sizce işveren kadın işçi mı erkek işçi mı çalıştırmayı tercih ediyor?
1)Kadın 2)Erkek
24.Kadın yada Erkek ise neden?
____________________________________________________________25.Siz
ce işveren için çalışanların evli olup olmaması önemli mi?
1)Evet 2)Hayır
26.Evet yada Hayır ise neden?
27. Bu sektörde çalışanlar bir iş yerinde çok uzun süre çalışmıyor. Sizce bunun
nedeni nedir?

ÜCRET / GELİR/ TÜKETİM

1. Aylık ne kadar ücret alıyorsunuz?


2. Mesailerle birlikte aylık toplam geliriniz ne kadar oluyor?__________
3. Toplam aylık geliriniz ne kadar?(ailenin) ________________________
4. Hanenizin maaş dışında başka geliri var mı? 1)Evet 2)Hayır
5. Evet ise bunlar neler?
1) Kira 2) Memleketten yiyecek geliyor 3)Diğer..........................
6. Toplam aylık gideriniz ne kadar?______________________________
7. Bu giderler neler
1) Kira............... 2)Taksit............... 3)Okul................ 4)Mutfak
5)Elektrik/su...... 6)Tel/cep tel.........7)Yakıt................. 8)Ulaşım...............
9)Giyim .......... 10) Sağlık........... 11)Diğer.........
8. Aile bütçesine katkıda bulunuyor musunuz? 1)Evet 2)Hayır
9. Evet ise nasıl/ ne kadar?
10. Kazandığınız parayı nasıl harcıyorsunuz? 1)Tümüyle biriktiririm
2)Tümüyle Harcıyorum 3) Biriktiririm+harcarım
11. Kazandığınız parayı biriktiriyorsanız bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
1)Dolar alırım 2)Altın alırım 3)Gün yaparak
4)TL olarak 5) Diğer
12. Kazandığın parayı harcıyorsanız nasıl harcıyorsun?
1) Kıyafet vb. 2) Çeyiz 3)Taksit
4)Diğer..........................................................
Evli ise,
13. Aile bütçesine kim daha çok katkıda bulunuyor?
1)Kocam 2)Kendim 3)Çocuklar 4)Diğer
14.Ailenizin bütçesinde özellikle sizin karşıladığınız giderler var mı?
1)Evet 2)Hayır
15.Evet ise bunlar neler?
____________________________________________________________

SOSYALLEŞME SÜRECİ/ PATRİYARKAL DENETİM

1. Bu iş yerinde genel olarak çalışanların birbirleriyle olan ilişkileri nasıl?


____________________________________________________________
2. Bu iş yerinde çalışan kadınların, birbiriyle olan ilişkileri nasıl?
____________________________________________________________
3. Sizce iş yaşamında kadınlarla çalışmak mı daha kolay yoksa erkeklerle
çalışmak mı?Neden? ___________________________________
4. İş yerinde kadın çalışanlarla erkek çalışanlar arasında bir gruplaşma var mı?
Sizce bunun nedeni ne?
5. Size göre, iş yerindeki erkek çalışanlar kadınların çalışmasına nasıl bakıyor?
____________________________________________________________
6. Çalışma saatlerinin dışında, çalışanlar olarak bir araya gelebiliyor musunuz?
1)Evet 2)Hayır
7. Evet ise birlikte neler yapıyorsunuz?
1) Ev ziyaretleri 2)Doğum günlerinde 3) Sinemaya gidiyoruz
4) Kafe/Çay bahçesi 5)Diğer................
8. Hayır ise neden?
1) Zaman yok 2) Mekansal uzaklık 3)Anlaşamıyoruz 4)Diğer............
9. Sizce kadın olarak böyle bir işte çalışmanın zorlukları neler?
____________________________________________________________10.
Çalışıyor olmanız hayatınızda nasıl bir değişikliğe neden oluyor?
____________________________________________________________

11. Size göre çalışıyor olmanız evde yüklendiğiniz, sorumluluklar da bir farlılık
yaratıyor mu?
1)Evet 2)Hayır
12. Evet ise nasıl?
____________________________________________________________
13. Çalışacağınız işe kim karar verdi? 1)Kendim 2)Ailem 3)Diğer
14. Çalışacağınız yere kim karar verdi? 1)Kendim 2)Ailem 3)Diğer
15. Sizin elinizde olsa, evinize yakın bir yerde mi yoksa uzak bir yerdi mi
çalışmayı tercih edersiniz? Neden?
____________________________________________________________
16. Çalıştığınız için her hangi bir sorun yaşıyor musun?
1)Evet 2)Hayır
17. Evet ise, ne tip sorunlar?

FİZİKSEL ORTAM/ İŞYERİ KOŞULLARI

1. İş yerinizde günde kaç mola veriliyor?


____________________________________________________________
2. Hangi saatler arasında ne molası veriliyor?
____________________________________________________________
3. Bu molaların süresi ne kadar?
____________________________________________________________
4. İş yeriniz ısınıyor mu? 1)Evet 2)Hayır
5. Evet ise neyle ısınıyor?
1)Soba 2)Kalorifer 3)Elektrikli soba 4)Diğer....................
6. Yemek iş yerinde mi yeniliyor? 1)Evet 2)Hayır
7. Evet ise yemekler iş yerinde mi yapılıyor dışarıdan mı geliyor?
1)İş yerinde 2)Dışarıdan
8. Hayır ise nerede yeniliyor?
9. Bu iş yerinde tuvalet var mı? 1)Evet 2)Hayır
10. Evet ise kaç tane? 1)Yalnızca bir 2) İki 3)Üç
11. Kadın erkek tuvaleti ayrı mı? 1)Evet 2)Hayır
12. Dinlenme saatlerinde neler yapıyorsunuz?
13. Tuvalet, su, sigara gibi ihtiyaçlarınızı çalışma saatleri içinde giderebiliyor
musunuz?
1)Evet 2)Hayır
14. İş yerinizde telefonla her zaman konuşma imkanınız var mı?
1)Evet 2)Hayır

ÇALIŞMA İLE İLGİLİ DEĞERLER

1. Aileniz/eşiniz çalışmanıza nasıl bakıyor?


_______________________________________________________________
2. İhtiyacınız olmasa yine de çalışmayı tercih eder miydiniz?
1)Evet 2)Hayır
3. Evet yada Hayır ise neden?
_______________________________________________________________
4. Yaptığınız bu işi bir meslek olarak görüyor musun? 1)Evet 2)Hayır
5. Evet yada Hayır ise neden?
_______________________________________________________________
6. Seçme şansın olsaydı hangi mesleği yapmak isterdin, Neden?
_______________________________________________________________
7. Başka bir işe ya da aynı meslek içinde başka bir işyerine girmek istediniz mi? Bu
konuda bir girişim oldu mu? Sonuç ne oldu?
_______________________________________________________________
8. Sizce bu işin toplumda saygın bir yeri var mı? 1)Evet 2) Hayır
9. Evet yada Hayır ise neden?
_______________________________________________________________
10. Ya sizin açınızdan bu işin saygın bir yeri var mı?
1)Evet 2) Hayır
11. Evet yada Hayır ise neden?
_______________________________________________________________

SOSYAL GÜVENLİK/ ÖRGÜTLENME


1. Her hangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı mısın?
1)SSK 2)Bağkur 3)Özel Sigorta 4)Diğer.......................................
2. Hastalanınca kolay izin alabiliyor musunuz? 1)Evet 2)Hayır
3. Doğum izin vb. gibi haklar kullanılabiliyor mu? 1)Evet 2)Hayır
4. Daha önce hiç işle ilgili örgütlenme girişiminiz oldu mu? 1)Evet
2)Hayır
5. Oldu ise nasıl sonuçlandı? __________________________________

BEKLENTİLER

1. Şu anda sizi mutlu eden ve mutsuz eden şeyler neler?


_______________________________________________________________
2. İleriye yönelik planlarınız neler?
_______________________________________________________________

3. Şu anda elinizde imkan olsa bu işle ilgili neleri değiştirirdiniz?


______________________________________________________
KAYNAKÇA

Ansal, Hacer; “Kapitalist Üretimde Cinsiyetçilik”, 11.Tez Kitap Dizisi,


sayı:9, Alan Yayıncılık, İstanbul 1989

Ansal, Hacer; Teknolojik Gelişmelerin Sanayide Kadın İstihdamına


Etkileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1.Baskı, Ankara 1997

Arın, Tülay; “Kapitalist Düzenleme, Birikim Rejimi ve Kriz (1):Gelişmiş


Kapitalizm”, 11 Tez Kitap Dizisi, Sayı 1, Uluslararası Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul
1986

Baxandal, Rosalyn; “Amerikan Sendikalarında Kadınlar Tarihsel Bir


Çözümleme”, Kadın ve Eşitlik, Pencere Yayınları, 2.Baskı, İstanbul 1992

Castells and Portes; “World Underneath:The Origins, Dynamics and Effects


of the Informal Economy”, The Informal Economy Studies in Advanced and Less
Developed Countries,Ed.By.Alejandro Portes, Manuel Castells, L.A.Benton, The
Hopkins University Press, Baltimore and London 1989
Coontz, Stephanie- Henderson, Peta; “Sınıflı ve Devletli Toplumların
Kökenindeki Mülkiyet Biçimleri, Politik İktidar ve Kadın Emeği”, Maddeci Bir
Feminizm Üzerine Kadının Görünmeyen Emeği, Kardelen Yayınları, 1.Baskı,
İstanbul 1992

Çakır, Serpil; “Kadın Araştırmaları Bilimde Neleri, Nasıl Sorguluyor,


Neleri Değiştirmek İstiyor”, İnsan, Toplum, Bilim, 4. Ulusal Sosyal Bilimler
Kogresi Bildirileri, Kavram Yayınları, İstanbul 1996

DİSK/TEKSTİL 9. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, Nisan 2000


DPT Sosyal Planlama Başkanlığı; Gecekondu Araştırması, Ankara 1991
Ecevit, Yıdız; “Kentsel Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin Konumu ve
Değişen Biçimleri”, 1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar,
İletişim yayınları,1. Baskı, İstanbul 1993

Ecevit, Yıldız; “ Küreselleşme, Yapısal Uyum ve Kadın Emeğinin


Kullanımında Değişmeler”, Küresel Pazar Açısından Kadın Emeği ve
İstihdamındaki Değişmeler, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı, İstanbul 1998

Ecevit, Yıldız; “Üretim ve Yeniden- Üretim Sürecinde Ücretli Kadın


Emeği”, İktisat Dergisi, Mart 1997

Ehrenreich, Barbara- English, Deidere; Cadılar Büyücüler Hemşireler,


,Kavram yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1992

Eraydın, Ayda; Yeni Üretim Süreçleri ve Kadın Emeği, T.C.Başbakanlık


K.S.G.M., 1.Baskı, Ankara 1999

Erder, Sema; İstanbul’a Bir Kent Kondu Ümraniye, İletişim yayınları,


1.Baskı, İstanbul 1996

Eyrenci, Öner; “Türkiye’de Çalışma Sürelerinin Esnekleştirilmesi”,


Çalışma Hayatında Esneklik, Çeşme Altın Yunus Yayınları, İzmir 1993

Güngör, Yasemin; “Enformel Sektör, Enformel İstihdam Biçimleri


Ekonomide Enformelleşme Eğilimleri", İktisat Dergisi, Sayı 370, Ağustos-Eylül
1997

Hobsbawm, Eric; Devrimler Çağı 1789-1848, Dost Yayınları, 1. Baskı,


Ankara 1998

Irmak, Esin; Kapitalist Gelişme ve Türkiye Ekonomisi, Etki Yayınları, 1.


Baskı, İstanbul 1992
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün 1999 Yılı İhracat
Performansının Değerlendirilmesi, Şubat 2000

İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün Sorunları ve Çözüm


Önerileri, Mayıs 1999

İTKİB, Sektör Toplantıları Raporu, Haziran 1999

Joekes, Suzan; “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Kadının


Statüsü:Türkiye için Dersler”, Küresel Pazar Açısından Kadın Emeği ve
İstihdamındaki Değişmeler, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı, İstanbul 1998

Katipoğlu, N. Bilge; Karşılaştırmalı Üstünlükler Kuramı Çerçevesinde


Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün Uluslararası Rekabet Gücü, Doktara
Tezi, İ.Ü.S.B.E. İktisat Fakültesi Para-Banka Bilim Dalı, İstanbul 1995

Kümbetoğlu, Belkız; “Gizli işçiler: Kadınlar ve bir alan araştırması’’,


Kadın Araştırmalarında Yöntem, Sel Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul 1995

Marx Karl; Kapital 1. Cilt, Sol Yayınları,2. Baskı, İstanbul 1992

Minibaş, Türkel- Lordoğlu, Kuvvet; Çalışmaya Hazır İşgücü Olarak


Kentli Kadın ve Değişimi, T.C.Başbakanlık K.S.S.G.M., 1.Baskı, Ankara 1999

Michel, Andrée; Feminizm, İletişim yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1991

Lordoğlu, Kuvvet-Özkaplan, Nurcan-Törüner; Mete Çalışma İktisadı,


Betaş yayınları, 3.Baskı, İstanbul 1999

Özar, Şemsa; Kadın İstihdamı İçin Yeni Perspektifler ve Kadın İşgücüne


Muhtemel Talep, T.C.Başbakanlık KSSGM, Ankara 2000
Özar, Şemsa; Kentlerde Kadınların İş Yaşamına Katılım Sorunlarının
Sosya-Ekonomik ve Kültürel Boyutları, T.C.Başbakanlık KSSGM, 1.Baskı, Ankara
2000

Özkırımlı, Atilla; Maltepe Rehberi, Kültür Matbaası, 1.Baskı, İstanbul ve


İlçeler Dizisi: 21 Maltepe, Özyürek Yayınları, İstanbul 1987

Reed, Evelyn; Kadnı Özgürlüğünün Sorunları, Yazın Yayıncılık, 1.


Baskı, İstanbul 1985

Tan, Mine; Kadın Ekonomik Yaşamı ve Eğitimi, Türkiye İş Bankası


Yayınları,1. Baskı, Ankara 1979

Yentürk, Nurhan; “Post-Fordizm ve Azgelişmişlik”, İktisat Dergisi, Sayı


346, 1994

Yıldızoğlu Ergin; Globalizm ve Kriz, Alan Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul


1996

Resmi Gazete, 17 Ocak 2000

“1994 World Survey on the Role of Women in Development”, Aktaran


“Weltwaerts Schwestern”, Vor der Weltfrauenkonferenez in die globale Zukunft,
Dietz Verlag, 1996, s.94 vd.

You might also like