Professional Documents
Culture Documents
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI
PERİHAN ULUĞ
2501971624
Tez Danışmanı
Prof.Dr. Türkel MİNİBAŞ
İSTANBUL-2000
ÖZ
Turkey has also passed through a similar process since 1980 and
this process has resulted in the growth of apparel sector. Custom and
flexible relations based informal production structure of apparel sector
and situation of women in labor force have caused women work force to
come up intensively.
This paper on the case of Gülsuyu, which is an old suburb of
İstanbul in the Anatolian side of the city, is a field study that was held in
5 apparel workshops by interviewing 33 women workers. It is an
example that reveals the importance of the participation of women to the
labor force for the sector to be able to compete in the international
market. Since what they do is deemed as their natural skills, women are
evaluated as deskilled and therefore treated as cheap labor force.
According to the findings of this research women are paid very low
wages, work overload beyond the official work hours, start working at
early ages and work in bad working environments without any social
security.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 1
I. TARİHSEL AÇIDAN KADIN İŞGÜCÜ 4
I.1. Sanayi Devrimi Öncesinde Kadın Emeği 4
I.2. Sanayi Devrimi Döneminde Kadın Emeği 7
I.3. 20. Yüzyılda Kadın Emeğine Yaklaşım 11
I.4. Küreselleşme Sürecinde Kadın Emeği 14
I.4.1. Üretimin Esnekleşmesinin Kadın Emeğine Etkisi 19
I.4.2. Kadın Emeğinin Enformel Ekonomideki Yeri 22
SONUÇ 138
EKLER 141
EK 1: ATÖLYE SAHİPLERİ SORU FORMU 141
EK 2: KONFEKSİYON İŞÇİSİ KADINLAR SORU FORMU 148
KAYNAKÇA 156
TABLO DİZİNİ
1
Reed, Evelyn; Kadnı Özgürlüğünün Sorunları, Yazın Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 1985, s.34.
2
Coontz, Stephanie-Henderson, Peta; “Sınıflı ve Devletli Toplumların Kökenindeki Mülkiyet
Biçimleri, Politik İktidar ve Kadın Emeği”, Maddeci Bir Feminizm Üzerine Kadının Görünmeyen
Emeği, Kardelen Yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1992, s.22.
3
Coontz, Stephanie-Henderson ,Peta; a.g.e., s.23.
çıkarmıştır. Erkeklerin tüm vakitlerini avcılığa ve savaşçılığa ayırdıkları dönemde,
toplumsal ilerlemenin temelindeki aletleri, ustalık ve tekniklerin birçoğunu kadınlar
geliştirmiştir. Bu aletlerden en önemlisi de çapadır.4 Çünkü çapayı kullanmayı
keşfetmeleri, yiyecek toplamaktan basit bahçeciliğe, sonra da tarımı keşfetmelerine
yol açmıştır. Kadınlar, her bitki ya da tahıl türüne uygun özel tarım yöntemlerini
bulmuştur. Harmanlama, taneleri savurma, öğütme gibi teknikleri öğrenmek ve
toprağı işlemek, ekini biçip ürünü depolamak ve sonra bunu yiyeceğe çevirmek için
gerekli tüm özel aletlerin bulunmasında önemli rol oynamışlardır. 5
4
Mıchel, Andree; Feminizm, İletişim yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1991, s.17.
5
Reed, Evelyn; a.g.e., s.37.
6
Andree, Mıchel; a.g.e, s.17.
derdinde olan tacirleri, karılarını önce kentsel kesimin zanaatkar üretiminden”7
çekerek mülkiyet ve kazanç üzerinde hak sahibi olmasını engellemişlerdir. Aynı
zamanda kadınlar,8 sitenin yönetiminde siyasi güç sahibi kılabilecek her tür iletişim
ağının dışına çıkartılmışlardır. Böylelikle ekonomik gücü elinden alınan kadın politik
karar mekanizmalarını etkileme ve denetleme gücünü de yitirmiştir.
7
Andree, Mıchel; a.g.e., s.22.
8
Andree, Mıchel; age., s.22.
9
Mıchel, Andre; a.g.e., s.30.
katkıları olan ebeler, hemşireler, büyücü olmakla suçlanmıştır.10 Karanlık çağ olarak
anımsanan bu çağda, erkek egemen sistem, dinin, burjuvazinin desteğini alarak daha
da güçlenmiş ve gerçek yüzünü onbinlerce kadını yakarak göstermiştir.
10
Ehrenreich, Barbara- English, Deidere; Cadılar Büyüçüler, Hemşireler, ,Kavram yayınları,
1.Baskı, İstanbul 1992,s.31.
11
Mıchel, Andree; a.g.e. s.35.
12
Mıchel, Andree; a.g.e., s.35.
13
Hobsbawm, Eric; Devrimler Çağı 1789-1848, Dost Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1998, s.38
Endüstri Devrimi gibi bir tür patlama, 1780 ve sonrasında insanlığın, ilk kez
sınırsız hizmet ve mal üretimini gerçekleştirme yeteneğine ve şansını yakalaması
anlamına gelmiştir. Toplumlar kendi yarattıkları üretici güçleriyle doğanın
bollaştırıcı gücünü keşfetmişlerdir. Başta buhar makinesinin endüstri ve ulaştırma da
başlattığı güç bu olmuştur.
14
Marx, Karl; Kapital, 1. Cilt, Sol Yayınları,2. Baskı, İstanbul 1992, s.408.
15
Tan, Mine; Kadın Ekonomik Yaşamı ve Eğitimi, Türkiye İş Bankası Yayınları,1. Baskı, s.43.
Mum üretimi, birahane işletmeciliği gibi sektörlerden çıkartılan kadınlar
büyük ölçüde dokuma, konfeksiyon sanayi ve matbaacılık gibi sektörlere kaymıştır.
Bunlar içinde en çok kadın istihdam eden sektörlerden biri tekstildir. “Belli
zamanlarda ve yerlerde işgücü sunumu üzerindeki baskıların artışı özellikle dokuma
fabrikalarında kadın işgücünden yararlanma zorunluluğunu doğurmuştur. Zaten
tekstil endüstrisindeki eğiricilik ve dokuyuculuk işleri aile imalatçılığı sisteminde
geleneksel olarak kadın ve çocukların alışık oldukları işler oluşturmaktadır.”16
Tekstilde, kadın istihdamının hem teknik gelişmelere hem de rekabete bağlı olarak
yıllara göre bileşimi değişmiştir. 1760’larda en az 20 kadının işini yapabilen bir
iplik bükme makinasının geliştirilmesiyle giderek erkek işi olan tekstil ve
dokumacılık ancak 80 yıl sonra İngiltere’de tekrar kadınların büyük ölçüde iş
verildiği bir meslek grubu olmuştur.17
16
Tan, Mine; a.g.e., s.46.
17
Ansal, Hacer; “Kapitalist Üretimde Cinsiyetçilik”, 11.Tez Kitap Dizisi, sayı:9, Alan Yayıncılık,
Kapitalist üretimin bu genişlemesi hatta varlığı, pek çok kişinin teşhis ettiği
gibi19, meta üretiminden elde edilen sürekli meta dışı üretim ile beslenen bir
birikimin eklenmesi zorunluluğundan, “ kaynaklanmıştır. Andree Michel bunu
‘temel birikim’ olarak tanımlamaktadır. Kocanın ve çocukların emek güçlerinin
piyasada satabilmesi için, kadınlar bunu meta dışı bir üretim biçimi olan ev içi
emeğiyle yeniden üretmek zorunda kalmışlardır. Kadının 19. yüzyıldaki durumu
bundan ötürü şöyle özetlenmektedir. “ ... İşte ev kadını ideolojisi bu koşullarda
egemen oldu. Çünkü herkes ev kadınlarının varlığından çıkar sağlıyor ya da bunun
kendi çıkarına olduğuna inanıyordu: patronlar açısından yedek bir işgücünün
oluşması, işçiler açısından da endişe kaynağı olan kadınların rekabetinin ortadan
kalkması, ev kadınlığının başlıca yararlarıydı” 20
19
Baxandal, Rosalyn; “Amerikan Sendikalarında Kadınlar Tarihsel Bir Çözümleme”, Kadın ve
Eşitlik, Pencere Yayınları, 2.Baskı, İstanbul 1992, s. 92.
20
Michel, Andree; a.g.e., s. 52.
savaş yılların yedek sanayi ve işgücü ordusu, ev içi emeğin ağır işçisi olmaktan
çıkartmamış, onu kah ekonomi içinde kah dışında bir sürgün yaşamının bir parçası
haline getirmiştir.
Geçen yüzyıla damgasını vuran yeni üretim sistemi, “çalışma süresi boyunca
aynı parça işi belirli bir hız ve biçimde tekrarlamak zorunda bırakan”22 montaj
hattının geliştirildiği Fordist üretimdir. Fordist üretim sistemi, emek sürecinde
bilimsel yönetim tekniklerinin uygulandığı Taylorist iş örgütlenmesine göre
yapılanmıştır. Taylorist iş örgütlenmesi emek sürecinin işçilerin bilgi ve becerilerine
bağlı olmadan biçimlendirilmesi ve üretim bilgisinin işçiden koparılarak merkezi
işyeri yönetiminin elinde toplanması ilkelerine dayanmaktadır. Bu ayrıştırma,
elinden tüm üretim bilgi ve becerisi alınmış işçiyi yaygın, standart yani vasıfsız bir
emek gücü haline getirirken, üretim bilgisinin iş yeri yönetiminde toplanması da
vasıflı emeği yaratmıştır. Kadınlar ise bu hiyerarşik iş örgütlenmesi içerisinde erkek
vasıfsız işçilere göre vasıfsız ucuz emek olarak daha çok tercih edilmişlerdir.
21
Mine, Tan; a.g.e., s.51.
22
Lordoğlu, Kuvvet-Özkaplan, Nurcan-Törüner; Mete,Çalışma İktisadı, Betaş yayınları,3.Baskı,
İstanbul 1999, s.219.
ettirilirken kadınlar ise vasıfsız ucuz işgücü olarak kullanılmıştır. “Her yeni teknik
değişiklik ilk önce erkekler tarafından massediliyor, daha sonra ortaya çıkan
hiyerarşiye göre, erkekler daha üst düzeydeki işlere geçtikçe sermaye onların
boşalttığı alanları ucuz kadın emeği ile dolduruyor.”23
23
Ansal, Hacer; a.g.e., s.13.
24
Arın, Tülay; “Kapitalist Düzenleme, Birikim Rejimi ve Kriz (1):Gelişmiş Kapitalizm”, 11 Tez
Kitap Dizisi, Sayı 1, Uluslararası Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul 1986, s.124
25
Lordoğlu, Kuvvet-Özkaplan, Nurcan-Törüner, Mete; a.g.e., s.219.
26
Tan, Mine; a.g.e., s.54
boşalttığı alanları dolduran kadınlar erkekler cepheden dönünce bu alanları tekrar
onlara bırakmak ve evlerine dönmek zorunda kalmışlardır. Örneğin “İngiltere’de I.
Dünya Savaşına katılan askerlerin dönüşü yaklaşık 750 000 kadının –hiçbir iz
bırakmadan- ücretli işlerinden ayrılmalarına yol açmıştır.”27
27
Tan, Mine; a.g.e., s.62
28
Baxandall, Rosalyn; a.g.e. s.100-101.
Üretim organizasyonunda meydana gelen bu yapısal değişiklikler,
küreselleşmeyle ilintili sayılan mal, hizmet ve mali sermaye akışlarındaki artışlara ve
bu artışları da gerçekleşmesini sağlayanın iletişim, ulaşım ve enformasyon
teknolojilerindeki devrimin hem nedeni, hem de sonucu olarak görülebilir.29
Küreselleşme sürecinde üretimin yaygınlaşmasının yanı sıra özellikle teknolojik
gelişme ve değişiklikler de önemlidir. Özellikle bilgisayarların işlem hızında, bellek
kapasitesinde ve programlarda yaşanan gelişmeler bilgi işlem, depolama,
telekomünikasyon etkinliklerini önceden görülmeyen bir şekilde hızlandırmış ve
ucuzlatmıştır.30
29
Joekes, Suzan; “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Kadının Statüsü:Türkiye için Dersler”,
Küresel Pazar Açısından Kadın Emeği ve İstihdamındaki Değişmeler, İnsan Kaynağını Geliştirme
Vakfı, İstanbul 1998, s.5.
30
Yıldızoğlu, Ergin; Globalizm ve Kriz, Alan Yayıncılık, 1.Baskı, s.11.
31
istihdam ettiği, fason çalışma biçimlerine kaymıştır. Kadınların aile içi
sorumlulukları nedeniyle emek piyasası içerisindeki ilişkilerinin “esnek” bir
yapı sergilemesi, yeni üretim örgütlenmelerinin kadınların bu konumundan
yararlanmasına ve esnekleştirmeye çalıştıkları yapı içinde gittikçe artan
oranda kadın istihdam edilmesine neden olmuştur.
31
Ansal, Hacer; Teknolojik Gelişmelerin Sanayide Kadın İstihdamına Etkileri, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, 1.Baskı, Ankara 1997, s.8
32
Yıldızoğlu, Ergin; a.g.e., s.20-21.
33
Joekes, Susan; a.g.e., s.7.
Küreselleşmenin istihdamda doğurduğu sonuca, kadınlar açısından
baktığımızda, dünyanın neredeyse tüm bölgelerinde kadınların işgücüne katılımında
bir artış olduğu gözlenmektedir. Birleşmiş Milletler Kadınların Kalkınmadaki Rolü
adlı raporunda, küreselleşmenin cinsiyetçi boyutu ortaya konmuş, “çalışmanın
kadınlaştırılması” tartışılmıştır. Yine bu rapora göre, kadın işgücüne talepteki artış
dünya ticaretindeki değişim ve artışa bağlı olarak değişmektedir. 1980’de dünya
ticareti %54.2 iken bu oran 1990’da %71.1’e çıkmıştır.34 Dolayısıyla kadın işgücü
dünya ticareti paralelinde artmıştır.
34
“1994 World Survey on the Role of Women in Development”, Aktaran “Weltwaerts Schwestern”,
Vor der Weltfrauenkonferenez in die globale Zukunft, Dietz Verlag, 1996, s.94 vd.
35
Joekes, Susan; a.g.e., s.14
TABLO:A
En Eski (1950’ler ve 1960) ve En Yeni (1980’ler /1990’lar) Sayım
Dönemleri Arasında 20-59 Yaş Grubundaki Nüfusun İşgücünde Yıllık
Büyümesi (%) ve İşgücü Katılım Oranları36
Nüfus İş Gücü Katılım oranı
Erkek Kadın K/E Erkek Kadın K/E
Doğu ve Güney Asya 2,57 2,50 3,96 1,45 0,12 1,42 1,54
Batı Afrika 2,06 2,02 2,18 -0,16 -0,10 0,18 0,28
D.Afrika ve Pasifik 2,33 2,11 4,17 2,01 -0,5 1,73 1,58
Güney Asya 2,00 1,82 -0,37 -2,15 -0,13 -2,36 -2,23
Doğu /Orta Avrupa 0,71 0,80 1,20 0,40 -0,12 0,67 0,79
Diğer Avrupa Ülkeleri 0,66 0,62 2,19 1,37 -0,20 1,44 1,64
Orta Doğu 4,75 4,71 9,36 4,34 -0,08 4,22 4,37
Kuzey Afrika 2,48 2,62 3,82 1,16 -0,08 1,49 1,53
K.ve G.Amerika 2,08 1,90 3,84 1,91 -0,21 1,74 1,96
TOPLAM 1,99 1,88 3,51 1,59 -0,16 1,53 1,69
36
Joekes, Susan; a.g.e., s.15
37
Ansal, Hacer; Teknolojik Gelişmlerin Kadın İstihdamına Etkileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
1.Baskı, Ankara 1997, s.15
Özetle, küreselleşme süreci emek-yoğun sektör olan konfeksiyon sektörünü
büyütmüştür. Bu büyüme ise ucuz emek olan kadınların emeğinin katılımıyla
gerçekleşmiştir. Tarih içerisinde kadınların istihdamına her zaman açık olmuş olan
bu sektör, küreselleşme sürecinde kadınların işgücüne katılımı açısından önemini
daha da arttırmıştır.
38
Yentürk, Nurhan; “Post-Fordizm ve Azgelişmişlik”, İktisat Dergisi, Sayı 346, 1994, s.38.
kısmi süreli çalışmada önemli artışlar kaydedilmiştir. Gelişmiş ülkelerde kısmi süreli
çalışmanın %80-90’ını kadınlar oluşturmaktadır.39 Evli kadınlar ev işleri ve çocuk
bakımı gibi aile sorumluluklar altında tam gün süreli bir işi yürütmeleri çok zor
olduğundan bu çalışma şekli kadınlar tarafından da tercih edilmektedir.
- “İş paylaşımı” tamgün süreli bir işin iki veya daha fazla kısmi süreli çalışan
tarafından paylaşılmasıdır. “İş paylaşımı” şeklinde çalışanlar, iş ve çalışma süresi
bölündüğü gibi, alınan ücret, ikramiyeler, emeklilik maaşı, izinler, sorumluklar,
sosyal yardımlar vb. de paylaşılmaktadır. İngiltere’de 1969’da Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Bölümü hastanelerde evlenip doktorluğu bırakan ve hemşireliği bırakan
kadınları tekrar çalışma hayatına çekebilmek için iş paylaşımının uygulanmasını
istemiştir.40 Özellikle çalışan evli kadınlar, öğrenciler ve emekliler için önemli bir
çalışma alanı olmaktadır.
- Esnek çalışma şekillerinden biri de tarihi gelişimi çok eskiye dayanan “evde
çalışma”dır. Önceleri sanayi sektöründe görülen “evde çalışma”, hizmet sektörünün
yaygınlaşmasıyla bu sektörde de kendini göstermiştir. Zarf doldurma, pul yapıştırma,
daktilo veya bilgisayarla yazma, fatura doldurma gibi işlerle yaygınlaşmıştır. Bu
çalışma şeklinde de çoğunlukla kadınlar çalışmaktadır. Yapılan araştırmalar,
ABD’de evde çalışanların içerisinde kadınların oranının 1991 itibariyle %67, AB
ülkelerinde de evde çalışanların %80-90’ını kadınlar olduğunu göstermektedir.41
39
Eyrenci, Öner; “Türkiye’de Çalışma Sürelerinin Esnekleştirilmesi”, Çalışma Hayatında Esneklik,
Çeşme Altın Yunus Yay., İzmir 1993, s.43
40
Eyrenci, Öner; a.g.e., s.52
41
Eyrenci, Öner; a.g.e., s. 61.
sıkıştırıldığı “sıkıştırılmış çalışma haftası” sı çalışma şekilleri de diğer esnek çalışma
şekilleridir.
42
Kümbetoğlu, Belkız; “Gizli işçiler :Kadınlar ve bir alan araştırması’’, Kadın Araştırmalarında
Yöntem, Sel Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul 1995, s.232.
Bu istihdam altında çalışanlar kıdem tazminatı, yazılı sözleşme hakkı, analık
sigortası ve mazeret izni, işçi sağlığı, iş güvenliği gibi bir çok yasal haklardan
yararlanamamaktadır. Sendikalaşma açısından bakıldığında da sendikaları geleneksel
yapıları itibariyle normal çalışma yapan işçilerin örgütlenmesine ağırlık verdiğinden
sendikalaşma oranı düşüktür.
43
Castells and Portes; “World Underneath:The Origins, Dynamics and Effects of the Informal
Economy”, The Informal Economy Studies in Advanced and Less Developed
Countries,Ed.By.Alejandro Portes, Manuel Castells, L.A.Benton, The Hopkins University Press,
Baltimore and London 1989, s.19,
1980 sonrası hem Üçüncü Dünya ülkelerinde hem de gelişmiş ülkelerde
büyük bir artış gösteren enformel sektör, devlet kontrol ve düzenlemelerinin dışında
kalan gelir getirici faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.44
44
Castells and Portes; a.g.e., s.29.
45
Güngör, Yasemin; “Enformel Sektör, Enformel İstihdam Biçimleri Ekonomide Enformelleşme
Eğilimleri", İktisat Dergisi,Ağustos-Eylül 1997, Sayı370, s.60.
46
Minibaş, Türkel- Lordoğlu, Kuvvet; Çalışmaya Hazır İşgücü Olarak Kentli Kadın ve Değişimi,
s.8, T.C.Başbakanlık K.S.S.G.M., 1.Baskı, Ankara 1999, s.8.
a. Kadınlar enformel işlere ve eksik istihdam koşullarına razı olmaktadır.
b. Vasıflı erkek işçi işsiz kaldığında yeni formel iş ararken vasıflı kadın işçi
enformel iş bulabilmektedir. Hem vasıflı hem de vasıfsız kadınlar daha çok
enformel sektöre yönelmektedir.
c. Kadınların evli olmaları enformel sektöre katılmalarında önemli etken
olmaktadır. özellikle kriz dönemlerinde, evli çocuklu, dul kadınlar formel iş
bulmakta güçlük çekmektedir.
47
Castells and Portes; a.g.e., s.20.
yapısı nedeniyle, zaten birbirinden kopuk, örgütsüz olan bu kesimin örgütlenmesini
daha güçleştirmekte ve işgücünü, cinsiyet, yaş, etnik kimlik, yaş gibi çeşitli
özelliklere göre bölmektedir.
48
Ansal, Hacer;a.g.e., s.15.
esnekliğine dayanan rekabet ortamı oluşturmaya çalışmışlardır.49 Fiyat özellikle
düşük gelirli kesim için önemli olduğundan, gelişmiş ülke üreticileri, toplum içindeki
belirli hedef kitleye yönelerek moda ağırlıklı ürünlere yönlendirmeye çalışmışlardır.
49
Eraydın, Ayda; Yeni Üretim Süreçleri ve Kadın Emeği, T.C.Başbakanlık K.S.G.M., 1.Baskı,
Ankara 1999 s.44.
50
Ansal, Hacer; a.g.e., s.15.
51
Eraydın, Ayda; a.g.e.,s. 23.
52
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.23.
II.2. Konfeksiyon Sektörünün Kadın İşgücünü Tercih Etme
Nedeni
Küreselleşme ile birlikte dış pazarlarda ucuz emeğe dayanan rekabet, kayıtlı
olmayan işgücü talebini ortaya çıkarmış, böylece formel istihdam yapısının dışında
sayıları hızla çoğalan enformel sektörde çalışanlar ortaya çıkmıştır. Enformel
sektörde çalışanlar “genellikle kırdan göç etmiş hemen iş bulamamış, gündelikçi ve
geçici olarak ücretli çalışan vasıfsız işgücü ile; hizmetler kesiminde az bir sermaye
ile kendi işini yaparak gelir sağlayan kişilerden oluşmaktadır.”53
Kırsal kesimdeyken aile işçisi olan kadın, formel sektör için gereken
54
niteliklere sahip olmayışı nedeniyle enformel işlere yönelmektedir. Genel olarak
çocuk bakımı ve diğer aile üyelerinin bakımı gibi işler açısından değerlendirildiğinde
ev dışında yapılmak istenen işler de bu yeteneklere bağlı olmaktadır. Bu yetenekler
de hem işveren tarafından hem de aile içerisinde önemsiz kabul edildiğinden
ekonomik değeri de gözükmemektedir.
Ekonomik krizlerle başa çıkabilmek için strateji olarak, başta kadınlar emek
piyasası içerisine çekilmektedirler. Emek piyasası içerisine eşitsiz istihdam
koşullarında giren kadınlar, enformel işlere ve eksik istihdam koşullarına razı
olmaktadırlar. Konfeksiyon sektörünün enformel, esnek fason ilişkilerine dayalı
üretim yapısı ve kadınların işgücü piyasaları içindeki konumu bu sektörde kadın
emeğini önemli kılmaktadır.
53
Lordoğlu, Kuvvet-Törüner, Mete-Özkaplan, Nurcan; a.g.e. s.75.
54
Tan, Mine; a.g.e., s.107.
kullanımı ve nitelikli işgücü istihdamı, kadın işgücü talebini daraltmış ve kadın
işsizliğinin artmasına yol açmıştır. Öte yandan, ucuz ve esnek işgücü kullanımı ile
rekabet gücünü arttırma arayışı içindeki ülke ve sektörlerde ise kadın, bu koşullara
daha uygun bir işgücü olarak değerlendirilmektedir. Birçok ülkede emek yoğun
endüstrilerin rekabet gücü, büyük ölçüde, kadın emeğine dayanmaktadır. Esnek
üretim biçiminin kadın işgücünü tercih etmesi, kadın işgücünün konfeksiyon
sanayiinde yer almasını açıklamaktadır.
55
Ecevit, Yıldız; “Üretim ve Yeniden- Üretim Sürecinde Ücretli Kadın Emeği”, İktisat Dergisi, Mart
97, s.95-96
56
Ecevit, Yıldız; a.g.e. s.95
II.2.2. Kadın Emeğinin Ucuz ve Yedek İşgücü Olması
57
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.33.
58
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.33.
II.3. Kadın Emeğinin Sektörü Tercih Etme Nedeni
59
Özar, Şemsa; Kentlerde Kadınların İş Yaşamına Katılım Sorunlarının Sosya-Ekonomik ve
Kültürel Boyutları, T.C.Başbakanlık KSSGM,1.Baskı, Ankara 2000, s.86.
Sektör için bu nüfus en temel emek pazarını oluştururken, kadınlar için de
mahallelerine kadar gelen atölyelerde çalışmak, çalışmayı kolaylaştıran önemli bir
unsur olmaktadır. Kente yeni göç etmiş, kente entegre olmaya çalışan eğitimsiz,
vasıfsız olan ama aynı zamanda ekonomik olarak ayakta kalmaya çalışan, kadınlar
için, yanıbaşlarında bulunan atölyede işe başlamak öncelikli tercih olmaktadır.
Konfeksiyon sektöründe ağırlıklı üretim, başta dikiş olmak üzere en emek yoğun
işlerden ve aşamalardan geçmektedir. Emek yoğun iş olan dikiş, geleneksel olarak kadın işi
olarak algılanmakta, kadının aile içerisinde edindiği ‘doğal’ bir bilgi ve beceri olarak
düşünülmektedir.
Sektörde emek yoğun işlere dayalı üretim yapılması, formel eğitim dışında edinilen
bilgi ve beceriyi önemli kılmaktadır. Dolayısıyla, kadınların ‘doğal’ bilgi ve becerileri
herhangi bir eğitim almadan, işin kısa sürede öğrenilmesini sağlamaktadır Bu anlayış, sektör
açısından tercih nedeni olduğu gibi kadınlar açısından sektörü tercih etmelerinde önemli bir
neden olmaktadır.
60
Özar, Şemşa; a.g.e.
atölyeler şeklinde mahalle aralarında örgütlenmesi de bu birincil dereceden ilişkileri
ön plana çıkartmaktadır. Kadınlar, özellikle evleri işyerine yakın olduğunda, akraba
ya da komşularının işyeri sahibi tarafından tanındığı durumlarda kendilerini daha
fazla güvende hissetmektedir.
Dış satıma dayalı büyüme anlayışı, dış ticarette gerek sayısal gerekse
niteliksel gelişme ve değişmeler sağlanmıştır. Dış ticaretin ulusal gelir içindeki payı
61
Ecevit, Yıdız; “Kentsel Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin Konumu ve Değişen Biçimleri”,
1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar, İletişim yayınları,1. Baskı, İstanbul 1993,
s.125-126
1980’de %18.8 den 1985’de 37.1 dolayına yükselmiştir.62 Dış satımda sanayi
ürünlerinin payı yükselmiştir. Aynı dönemde gelen talep doğrultusunda, iç pazar
yabancı ürünlere de açılmıştır.
62
Irmak, Esin; Kapitalist Gelişme ve Türkiye ekonomisi,Etki Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1992,
s.113.
63
Ecevit, Yıldız; “ Küreselleşme, Yapısal Uyum ve Kadın Emeğinin Kullanımında Değişmeler”,
İnsan Kaynağını Gelirtirme Vakfı, İstanbul 1998, s.39.
64
Kümbetoğlu, Belkız; “Toplumda Kadın“, 1.Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirleri, s.565.
Küreselleşme süreciyle birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kadınların
işgücüne katılımın da artış olmuştur. Özellikle uluslararası pazara yönelik mal
üreten sanayi kuruluşlarının ucuz emek gereksinimleri, kadınların erkeklerden daha
düşük ücretlerle çalıştırılabilmeleri, piyasanın kadınlara olan gereksinimini
arttırmıştır.65 Kısacası, esnek üretim biçimlerinin kullanımı, yeni teknolojik
gelişmeler, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, yoksulluk, enformel sektörün büyümesi,
kadın istihdamını büyük ölçüde etkilenmiştir. “Kadınlar hem içinde bulundukları
hanelerin yaşam stratejilerini belirlemede hem de vatandaşı olduğu ülkenin
ekonomik politikalarının belirlenmesinde önemli stratejik işgücü haline gelmiştir.” 66
65
Ecevit, Yıldız; a.g.e., s.41.
66
Ecevit, Yıldız; a.g.e., s.72.
67
Katipoğlu, N. Bilge; Karşılaştırmalı Üstünlükler Kuramı Çerçevesinde Türk Tekstil ve
Konfeksiyon Sektörünün Uluslararası Rekabet Gücü, Doktara Tezi, İ.Ü.S.B.E. İktisat Fakültesi
Para-Banka Bilim Dalı, İstanbul 1995, s.86.
1949 yılanda iğ sayısı 270.000, tezgah miktarı ise 5.500’e yükselmiştir.68
1950 yıllardan itibaren endüstride özel sektöre ağırlık verilmesi ile Sümerbank’ın
yanı sıra özel tekstil sektöründe gelişme gerçekleşmiştir. 1950’lerde uygulanmaya
başlanan liberal ekonomik model ve 1960’ın ilk yıllarında Avrupa Ekonomik
Topluluğu’na girme teşebbüsleri, tekstil ve konfeksiyon sektörünün gelişmesine
yardımcı olmuştur. 1970’li yıllarda dünyadaki bunalım nedeni ile yatırımlar
duraklarken, bu yıllarda tekstil sektöründe yatırımlar devam etmiştir.
1980 yılından itibaren başlayan ihracat hamlesi ile birlikte atılım gösteren
Türk tekstil-konfeksiyon sektörü dünyada önemli bir yer edinmiş, dış pazarlara
açılmaya çalışan Türk sanayiinin itici gücü olmuştur. Dış pazarlara açılma süreci
içinde konfeksiyon sektörünün geçirdiği dönemler ve bu dönemlerin özellikleri şu
şekilde özetlenebilir:
68
Katipoğlu, N. Bilge; a.g.e.,s.88.
69
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.42
III.2. Türkiye Ekonomisinde Konfeksiyon Sektörünün Önemi
Dünya geneline ilişkin bu verilerin ışığı altında, Türkiye özelinde ilk göze
çarpan olgu, tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin son yıllarda hızla büyümüş
olmasıdır. 1998 yılı verilerine göre, yaklaşık 28 milyar US$ olan Türkiye toplam
ihracatının %40’lara varan, toplam imalat sanayi ihracatının ise %40’ları aşkın bir
bölümünü tekstil ve konfeksiyon sektörleri gerçekleştirmiştir. 1999 yılında kısmi bir
gerileme yaşansa da, (toplam sanayii ihracatı %38’e düşmesi) bu yılda Türkiye’nin
konfeksiyon ihracatı %66.27’si AB ülkelerine yönelmiş ve AB ülkelerinin
konfeksiyon ihracatından aldığı pay artmaktadır.73 (1998 yılında %63.49 idi)
Konfeksiyon sektörünün emek yoğun bir yapı arz etmesi, ucuz işçilik
maliyetleri, uluslararası pazarlarda rekabet edebilir konuma gelmenin en önemli
70
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mayıs 1999,s.2
71
İTKİB, a.g.e., s.2.
72
İTKİB, a.g.e., s.2..
73
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün 1999 Yılı İhracat Performansının
Değerlendirilmesi, Şubat 2000, s.7.
nedeni olmuştur. Türkiye 1999 yılı verileri itibariyle, 2.48 $ saat ücreti ile tekstil
işçiliğinde AB ülkelerinden, Güney Kore, Tayvan ve Hong Kong’dan ucuz üretim
yapmaktadır.74 İşgücü maliyeti, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmeyi doğrudan
etkilediği gibi, yabancı yatırımcıların Türkiye’de tekstil-konfeksiyon yatırımı
yapmasında da özendirici etken olmaktadır.
Çalışma Bakanlığının 2000 yılı Ocak ayı istatistiklerinde ise 501.230 olarak
görülmektedir.76 Ancak, gerçek rakamın 2.5 milyona ulaştığı, 2 milyona yakın
insanın kaçak çalıştığı, sektörün ülke istihdamının %25’ini bünyesinde barındırdığı
Tekstil İşçileri Sendikası raporlarında belirtilmektedir. 77
74
İTKİB, Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün 1999 Yılı İhracat Performansının
Değerlendirilmesi, Şubat 2000, s.37.
75
İTKİB, Sektör Toplantıları Raporu, Haziran 1999
76
Resmi Gazete, 17 Ocak 2000
77
DİSK/TEKSTİL 9. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, Nisan 2000, s.48
ulaşılamamıştır. Ancak bu alanda yapılan çalışmalar kadın istihdamının ağırlık
olduğunu göstermektedir. İstanbul ve İzmir illerinde, tekstil ve konfeksiyon
sektöründe toplam 115 işletme ile yapılan bir araştırmada, işletme sahiplerinin 16-20
yaşları arasında genç kadınları istihdam ettiklerini belirtmişlerdir.78 İstanbul
konfeksiyon sanayi birimlerinde yapılan diğer bir araştırmada da, tüm konfeksiyon
çalışanları içinde kadınlar üretime yüzde 55.83 oranında katılmaktadır. Yine bu
araştırmalar, konfeksiyon sanayiinde kadın emeğine talebin artmakta olduğunu ve
kadın işgücünün özelliğinden dolayı bu sektörde artan oranlarda kadın istihdam
edildiğini göstermektedir. Tekstil İşçileri Sendikasıyla yaptığımız görüşmede
üyelerinin büyük, kayıtlı tekstil firmalarında çalışan işçiler olduğunu, toplam
sayısının 57 bin 811 kişi olduğunu belirtmişlerdir. Bu sayının %27.4’ü kadın, %
72.6’sı erkek çalışanlardır.79 Fakat konfeksiyon sektöründe çalışanların daha farklı
bir özellikte olduğunu ve istihdamın büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu
belirtmişlerdir.
Hızlı bir kentleşme süreci içindeki Türkiye, özellikle İstanbul gibi sürekli göç
alan kentlerinde ortaya çıkan “gecekondu” olgusuyla son 50 yıldır tanışıktır. Tarımda
makinalaşma ve mülksüzleşme, işini yitiren birçok tarım işçisinin ve toprağını elden
çıkaran küçük çiftçinin yeni geçim mekanları bulmak için şehirlere göçmesine yol
açmıştır. Böylece şimdiki zamanda; nereye doğru büyüdüğü bir türlü kestirilemeyen
78
Özar, Şemsa; “Kadın İstihdamı İçin Yeni Perspektifler ve Kadın İşgücüne Muhtemel Talep”
T.C.Başbakanlık KSSGM, Ankara 2000, s.78
79
DİSK/TEKSTİL 9. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, Nisan 2000, s.49
ama büyük kentlerin çoktan ‘yumuşak karnı’olmuş gecekondu olgusu, teorik olarak
kendi sürecini de başlatmıştır.
İlk önceleri yalnız ve aile reisinin şehire gelmesi ile başlayan göç, barınak
sağlandıktan sonra ailenin diğer üyelerinin de kente getirilmesiyle giderek
büyümüştür. Böylece göç, kentte varolabilmek için güvencesiz ve garantisiz koşullar
altında marjinal işlere sarılan, şehrin marjinal çevrelerinde yaşayan bir kesimi
yaratmaya başlamıştır.
80
Erder, Sema; İstanbul’a Bir Kent Kondu Ümraniye, İletişim yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1996, s.16.
81
DPT Sosyal Planlama Başkanlığı; Gecekondu Araştırması, Mayıs 1991, s.10.
Ancak sosyal olgular her zaman devlet kanunlarının denetleyici ve
düzenleyici kuralları çerçevesinde işlememektedir. 1970’li yıllarda sosyal bilimler
yazınına giren ‘kayıtdışı kesim’ kavramı, gecekondu sorununun yeni tanımlamalarla
daha da derinleştiğine dikkat çekmektedir. 1980’li yılların başından itibaren iktisadi
durgunluğunu ihracata dönük sanayileşmeyle aşma çabaları, Türkiye’yi ihraç
mallarını mümkün olduğunca ucuza maletmeye itmiş ve bu durum kayıtdışına geçiş
sürecini hızlandırmıştır. İşte tam da bu noktada, gecekondu kendini önemli bir
dönüşümle yeniden tanımlamaktadır. Gecekondular kentler içinde, bir çok sektörün
gözünü diktiği ucuz işgücünün toplandığı, aynı zamanda taze işgücünü de barındıran,
bir başka deyişle, kentsel istihdamın emek-yoğun alanı olarak algılanan yerler
olmaktadır.
DİE’nin 1997 Nüfus Sayımı verilerine göre 15.513 nüfusa sahip Gülsuyu83,
göçle oluşmuş, emek-yoğun bir gecekondu mahallesidir. Gülsuyu’nun hangi yıllarda
kurulduğunu ve sosyo- ekonomik, politik kimliğini aktarabileceğimiz resmi-kayıtlı
bir bilgiye ulaşılamamıştır. Fakat ilk yerleşimcileriyle yüzyüze yaptığımız
görüşmelerde Gülsuyu’nun insan potansiyelini ve nasıl bir yerleşim yeri olduğunu,
birebir kendi yaşanmışlıklarıyla tanıklık ederek anlatan bu insanlardan öğrenme
imkanı bulunmuştur. Neredeyse 40 yıldır burada yaşayan iki ailenin en yaşlı
üyeleriyle yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkan anlatımlar birer veri olarak
kullanılmıştır.
82
Özkırımlı, Atilla; Maltepe Rehberi, Kültür Matbaası, 1.Baskı, İstanbul 1987, s.141
İstanbul ve İlçeler Dizisi: 21 Maltepe, Özyürek Yayınları, s.72
83
DİE; 1997 Nüfus Sayımı Sonuçları
Celal Kürçektepe 73 yaşında, Erzincan’ın Refahiye ilçesinden İstanbul’a
kendi deyimiyle “refah için” göç etmiştir. Cevizli İlçesindeki tekel-tütün fabrikasında
işe girmiş, arkasından da “amcaoğlunun tavsiyesiyle” Gülsuyu’nu yerleşmiştir.
“1962’de geldik buraya, 3-4 tane ev vardı; ağaçlık, tarlalıktı buralar, arpa
ekiliyordu, bir de ermeni bir ailenin tavuk çiftliği vardı.”
Karısının ilk başta ‘dağ başı çakallar yer’ diyerek karşı çıkmasına rağmen,
kendi elleriyle yaptığı ‘tek göz’ bir gecekonduya ‘başlarını sokmayı’ başarmışlardır.
Kürçektepe ailesi, tipik bir göçmen ailesi olarak, Erzincan’dan kardeşlerini ve diğer
yakınlarını da ‘bildikleri gördükleri Gülsuyu’na çağırmışlar ve onların ev yapmasına,
iş bulmasına yardımcı olmuşlardır.
“Bomboş bir yerdi. Evin yukarısından odun toplardık, kışlık yakacak için. 80
haneden bile azdık. Su yoktu, ortak bir depo yaptık, dağdaki suyu bu depoya akıttık.
Yol yoktu, yağmurda çamur olurdu her taraf. Tam 8 sene Cevizli’deki işyerlerimize
45 dakika yürüyerek gittik…”
Turan Yılmaz 1963 yılında Başkanlığını yaptığı Gülsuyu Güzelleştirme
Derneği’ni kuruyor. Böylece kent içinde yerleşik bir hayata geçmenin ve mahalle
oluşturmanın ilk ürünleri alınmaya başlanmıştır. Daha sonraki süreçte, gecekondudan
bozarak, kendi elleriyle bir ilkokul yapmışlardır.1964 yılında Ankara asfaltına bir
köprü talep etmişler, 1968 yılında elektrik gelmiştir. Bu yıllarda açık sinema
kurulması ise oldukça ilginç bir örnektir. 1970’li yıllarda ilk ulaşım araçları olan
minübüs; 1980’den sonra da su gelmiştir. Turan Yılmaz bütün bu gelişmeleri
kendilerinin çok zorluklarla yaptığını belirtmektedir:
“Bu yıllar, bizim için hiç de kolay geçmedi. Yani bu yıllar yoksulluğun bizi
alim yaptığı yıllar. Devlet beşte bitiyor, gecekondu mekanizması işlemeye başlıyordu.
Dragos’taki villalara bizim burdaki dağdan su verildi ama hemen yanıbaşındaki
bizlere su verilmedi. Kendi su kanallarımızı kendimiz açmak zorunda kaldık"
Derinlemesine görüşmelerde hem atölye sahibi için hem de çalışan kadın için
iki ayrı soru akış formu oluşturulmuştur. Soru formları bir atölye sahibi ve üç çalışan
kadınla yapılan pilot çalışmadan sonra aksayan yönleriyle yeniden gözden geçirilmiş
ve düzenlenmiştir.
84
Çakır, Serpil; “Kadın Araştırmaları Bilimde Neleri, Nasıl Sorguluyorr, Neleri Değiştirmek İstiyor”,
İnsan, Toplum, Bilim, 4. Ulusal Sosyal Bilimler Kogresi Bildirileri, Kavram Yayınları, İstanbul 1996,
s.312
görüşmeler öğle yemek arasında yapılmıştır. Bir saatlik öğlen arasında da en iyi
durumda ancak bir kişiyle görüşülebilmiştir. Bu nedenle de çalışan kadınlar arasında
yatay ilişki kurularak iş çıkış saatlerinde görüşülmüş, özellikle ev görüşmeleri daha
rahat bir ortamda uzun süreli görüşmeler olmuştur. Yine iş çıkış saatlerinde pastane-
kafe gibi yerlerde de, özellikle genç kızlarla görüşmeler yapılmıştır.
IV. II. ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
85
Eraydın, Ayda; a.g.e., s.72.
Nokta Tekstil: Bu atölye işi aracı firma tarafından almaktadır. Aracı firma ise,
yabancı firmalar için yerli üretici bulan ve kaliteyi denetleyen şirketleşmiş firmadır.
Müşteriyle bağlantıyı direkt bu şirket kurmaktadır. Bu atölye aracı kuruluştan aldığı
işin tüm üretim aşamasını kendisi yapmaktadır. Bu nedenle de ürünün dağıtım ve
satış riski olmamaktadır. Eve iş vermemektedir. Ürün türü kadın ve erkek dış giysisi
olmaktadır.
Nepco Tekstil: Üretim sürecinde iki yönlü fason ilişki içinde bulunmaktadır. Hem
fason iş yapmakta hem de yaptırmaktadır. Müşteriyle bağlantı, uzun yıllar bu piyasa
içerisinde olmanın ve hemşerilik ilişkilerinin ağır basması nedeniyle doğrudan
kendileri tarafından sağlanmaktadır. Özellikle üretimin dikiş ve kalite kontrolünü
kendisi yapmakta, ütü, ambalaj, nakış, desen, baskı gibi işleri daha küçük atölyelere
ya da eve iş verme şeklinde gerçekleştirmektedir. Üretimde fazlalık olduğu zaman
eve iş verme tercih edilmekte ve verilen işler iplik temizleme ve elde düğme dikme
gibi işler olmaktadır. Evde iş yapan kadına atölyede çalışan kadınlar aracılığıyla
ulaşmakta, genelde çalışanların annesi, kardeşi, akrabası olmaktadır. Ürün türü
penye, kadın ve erkek iç ve dış giysisi olmaktadır.
Almina Tekstil: Üretimin dikiş ve dikiş dışında kalan ütü, ambalaj, temizlik gibi
işleri fason yapan küçük ölçekli atölyedir. Piyasada dağıtılan kart visitler sayesinde
müşterinin kendisi iş bağlantısını kurmaktadır. İşlerin çok yoğun olduğu dönemlerde
eve iş vermektedir. Eve verilen işler özellikle iplik temizleme işi olmaktadır. Evde
çalışan kadınlara atölyede çalışan kadınlar aracılığıyla ulaşmaktadır. Penye ve iç
çamaşırı üzerine çalışmaktadır.
Özen İş: Üretimin sadece ütü, ambalaj, temizleme, düğme, aksesaur gibi işlerini
fason yapan küçük atölyedir. Genelde orta ölçekli atölyelerden iş almaktadır.
Müşteriyle kurulan bağlantıda akrabalık, tanıdık, güven ilişkileri ön plandadır. Aile
ve akraba emeği yoğun olarak kullanılmaktadır. İşin çok yoğun olduğu dönemlerde
iplik temizleme gibi işler evlere verilmektedir. Evde çalışan kadınlara atölyede
çalışanlar aracılığıyla ulaşmaktadır. İç çamaşırı ve basit penye üzerine çalışmaktadır.
Yapılan ürünler iç pazara yöneliktir.
Esinti Çeyiz: Ev tekstili üzerine çalışan bir atölyedir. Bağımsız olarak üretim yaptığı
gibi özellikle kriz dönemlerinde fason iş yapmaktadır. Müşteriyle bağlantı genelde
çok yoğun biçimde yapılan reklam aracılığıyla olmaktadır. Üretimin bütün
aşamalarını kendisi gerçekleştirmekte aynı zamanda model de geliştirmektedir. Ev
tekstili olduğu için nakış, desen, aksesuar, süsleme gibi özel uzmanlaşmış işleri
yapmaktadır. Üretimin çok yoğun olduğu dönemlerde özellikle aksesuar, süsleme
gibi işler evlere verilmektedir. Evde çalışan kadınlar atölyede çalışan kadınlar
aracılığıyla bulunmaktadır. Ürünlerini iç piyasaya pazarladığı gibi kendisi perakende
satış da yapmaktadır.
“Geçen yıl İstanbul’da 3600 atölye ardı ardına kapandı. Kriz küçük
atölyeleri yuttu. Biz de uzun süre iş bulamadık birikimlerimizi yedik, stok çalıştık.
İşçilerin izin haklarını kullandırdım. ” (Nepco Tekstil Sahibi, 35 yaşında)
Kadın işçiyle çalışmayı tercih eden atölye sahibi için çalıştırdığı kadınların
evli ya da bekar olması önemlidir. Evli kadınların ev ve çocuk sorumluluklarından
dolayı çok sık izin almaları ve mesailere rahat kalamamaları tercih edilmeme sebebi
olmaktadır.
1.Yaş Yapısı:
Araştırma kapsamında görüşülen konfeksiyon atölyelerinde çalışan kadınların
yaş ortalaması oldukça düşüktür. Sadece %12’si 30 ve üzerinde yaş grubunda yer
almaktadır. Bu çalışmada çalışan kadınların 23-25 yaş grubunda yoğunluk gösterdiği
izlenmektedir. Atölyelerin büyüklüğüne göre yaş grubunun da ağırlığı değişmektedir.
Küçük atölyelerde yapılan işlerin niteliğine göre çalışan kadınların yaş oranı
düşmektedir. Genelde el emeğine dayanan işlerde ve ortacı (parçaları bir makinadan
diğerine taşıyan) olarak çocuk yaşta kızlar çalışmaktadır. Sektöre girişte formel
eğitimin gerekli olmaması ve işin kolay öğrenilebilir olması genç yaşta sektöre girişi
kolaylaştırmaktadır. Araştırma kapsamında görüşülen kadınların yaş grubuna göre
dağılım şu şekildedir:
2.Doğum Yeri:
Araştırma kapsamında görüşülen kadınların doğum yeri il bazında ele
alınmıştır. Buna göre kadınların %67’si İstanbul dışı doğumlu %33’ü ise İstanbul
doğumludur. İstanbul dışı doğumluların doğum yerlerine il bazında baktığımızda
çoğunluğun doğu kökenli olduğu görülmektedir. Çalışan kadınların doğum yerlerinin
il bazında dağılımı şu şekildedir:
3. Göç Durumu:
Büyük bir çoğunluğu İstanbul dışı doğumlu olan kadınların İstanbul’da
bulunma süreleri Tablo 7’de gözüktüğü gibi ağırlıklı olarak 4-8 yıl ve 13-16 yıldır.
Başka bir deyişle 1980’lerde ve 1990’larda ağırlıklı olarak göç edilmiştir. Tablo 8’de
görüldüğü gibi İstanbul’a göç etmenin nedenleri başında ekonomik nedenler
gelmektedir. İstanbul’a göç etmiş kadın genelde marjinal işlerde çalışmaktadır.
Konfeksiyon sektöründe akrabalık- hemşerilik ilişkilerinin yoğun olması göç eden
kadının bu sektörle tanışmasını ve sektöre girmesinin kolaylaştırmaktadır.
TABLO:7 GRUPLANMIŞ GÖÇ DÖNEMİ
GRUPLANMIŞ GÖÇ DÖNEMİ FREKANS Yüzde
4-8 YIL 7 32%
9-12 YIL 5 23%
13-16 YIL 7 32%
17 VE ÜZERİ 3 14%
TOPLAM 22 100%
4. Eğitim Düzeyi:
Genç yaşta çalışmaya başlayan kadınların eğitim düzeyi düşüktür. %33’ü
İlkokul mezunu iken %36’sı ilkokuldan terktir. Bunun yanında eğitimine devam
eden, Açık Öğretim öğrencisi iki kişiye de rastlanmıştır. İşin kendisi çalışma
hayatının içerisinde öğrenilmektedir. Ağırlıklı olarak ilkokul sonrası genç yaşta
hemen çalışma hayatına ortacı olarak başlayan kadınlar zaman içerisinde makinenin
başına oturmaktadır. Makinenin öğrenilmesi öğlen tatillerinde atölye sahibinin ve
diğer işçilerinin yardımıyla olmaktadır. Kısacası, bu atölyeler aynı zamanda işin
öğrenildiği okullar olmaktadır. Görüşülen kadınların eğitim düzeyi Tablo 8’de
gösterilmektedir.
TABLO:8 EĞİTİM DÜZEYİ
EĞİTİM DÜZEYİ Frekans Yüzde
OKURYAZAR 1 3%
İLKOKUL TERK 12 36%
İLKOKUL MEZUNU 11 33%
ORTAOKUL TERK 1 3%
ORTAOKUL MEZUNU 1 3%
LİSE TERK 2 6%
LİSE MEZUNU 2 6%
LİSE ÖĞRENCİSİ 1 3%
AÇIK ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ 2 6%
Toplam 33 100%
“19 yaşında atölyede bir adamla tanıştım. İlk önce evli olduğunu
bilmiyordum. Ben de onu sevmeye başladım. Sonra benimle evlenmek istedi ben
istemedim ama zorla kaçırdı. Bir yıl karısıyla aynı evde kaldım. Beni sürekli
aşağılıyordu. İşe de yollamadı. Ben de dayanamadım babamın evine döndüm.”
(Gülcan, Bekar,21 yaşında)
TABLO:10 MEDENİ DURUM
MEDENİ DURUM Frekans Yüzde
BEKAR 23 70%
EVLİ 8 24%
DUL 1 3%
AYRILMIŞ KUMA 1 3%
Toplam 33 100%
6. Evlilik Yaşı:
Görüşülen kadınların % 24’ü evlidir. Evli kadınların evlilik yaşı ortalaması 21
olmaktadır ( TABLO 11).
TABLO:11 EVLİLİK YAŞI
EVLİLİK YAŞI Frekans Yüzde
16 1 11%
19 1 11%
20 2 22%
21 1 11%
22 2 22%
23 1 11%
24 1 11%
Toplam 9 100%
ORTALAMA 20,7
Görüşülen 9 evli kadının 5’i çocuk sahibidir. Ortalama çocuk sayısı 2’dir.
Görüşülen kadınlar çocuk olduktan sonra bir süre çalışmaya ara vermişlerdir. Çocuk
yapmak evlilik süresiyle ilgili olmaktadır. Çocuksuz kadınlar en fazla iki yıldır evli
olanlardır. Bunun için daha vakit olduğunu düşünmektedirler. Çocuklar için iyi bir
gelecek hazırlama isteği bütün kadınların taşıdığı en büyük kaygı olmaktadır.
Çocukların bakımı önemli bir sorundur. Çocuklarının bakım sorunu akrabalık sistemi
içerisinde çözülmeye çalışılmaktadır. Çocuğa genelde kayınvalide ya da anne
bakmaktadır ve bu nedenle de birçok sorun yaşanmaktadır. Kadınlar çocukların
bakımını bu şekilde çözmekten çok çocuklarını yuvaya göndermek istemektedir.
Bunun nedeni ise hem çocuklarının daha bilinçli bakılacağına olan inanç hem de
aileye karşı daha bağımsız olma isteğidir. Fakat çevrelerinde yuva olmayışı ya da çok
pahalı olması nedeniyle çocukları yuvaya gönderememektedir.
Görüştüğümüz evli kadınlardan biri çocuklarına bakacak akrabası olmaması
ve bakıcı kadınların da söyledikleri rakamların yüksek gelmesi nedeniyle çocukları
evde yalnız bırakmaktadır. Eşi de kendisiyle birlikte aynı atölyede çalışmaktadır.
Çocuklardan biri 7 diğeri 5 yaşındadır ve kendi bakımlarını kendileri yapmaktadır.
Çalıştığı atölyeye çok yakında bir ev tutan bu kadın, öğlen tatillerinde eve gitmekte
ve çocukların karınlarını doyurmaktadır.
8. Hanehalkı Büyüklüğü:
Kadınların içinde yaşadıkları haneler içinde en büyük bölümünü (%27) 4
kişilik haneler oluşturmaktadır. Hanehalkı büyüklüğünün dağılımı TABLO 12’de
gösterilmiştir. Ortalama hane büyüklüğü 5,3 olmaktadır.
TABLO:12 HANE HALKI BÜYÜKLÜĞÜ
HANEDE BULUNAN KİŞİ SAYISI Frekans Yüzde
2 4 12%
3 2 6%
4 9 27%
5 5 15%
6 5 15%
7 2 6%
8 3 9%
9 1 3%
10 2 6%
Toplam 33 100%
ORTALAMA 5,3
9. Hanehalkı Kompozisyonu:
Toplam 19 100%
4. İş Arama Kanaları:
İş arama kanalı olarak daha çok birincil dereceden ilişkiler önemli olmaktadır.
İlk işe giriş daha çok akrabalar aracılığıyla olmakta, aile de iş bulmayı
kolaylaştırmaktadır. Hatta baba ilk işi bulan ve “çocuğu işe yerleştiren” kişidir.
Bunun nedeni çok genç yaşta çalışma hayatına başlayan kadının çevresinin sınırlı
olması ve ailenin korumacı tavrıdır. Konfeksiyon atölyelerinin mahalle aralarında
olması da genç kızların ilk olarak bu işle tanışmalarına neden olmaktadır.
“İşçilerin işi öğrenmekten çok para kazanmak istemesi 5 milyon fazla veren
atölyeyi tercih etmesine neden oluyor. Beş milyon fazla maaş almak için gidiyor ama
oradan hiç maaş alamıyor.” (Özen İş, 39 yaşında)
“Burada çoğunlukla akrabalar çalışıyor yani aile ortamı. İşe girenin oturuşu
kalkışı yanlışsa çıkartılır. Nasıl aileye bir gelin alıyorsun uyum sağlayamıyorsa
gidiyor burada da böyle uyum sağlamıyorsa, anlaşamıyorsa bırakıp gider.”
(Almina Tekstil, 40 yaşında)
Görüşülen kadınlar ise sık sık iş yeri değiştirmenin nedenini öncelikli olarak
maaşlarının düzenli ödenmemesi ve düşük ücret verilmesi olarak açıklamaktadır.
Bunun dışında çalışılan ortam da çok önemli olmaktadır. Ortamdan kastedilen ise
çalışanların birbiriyle olan ilişkileri, arkadaşlık olmaktadır. Tablo 19’da konfeksiyon
sektöründe çalışan kadınların, bir iş yerinde uzun süre çalışmama nedenleri
gösterilmektedir.
TABLO:23 BU ATÖLYEDE ÇALIŞILAN SÜRE
BU İŞYERİNDE NE ZAMANDIR
ÇALIŞIYORSUNUZ Frekans Yüzde
1İLE 3 AY ARASI 12 36%
1 AYDAN AZ 8 24%
3 İLE 6 AY ARASI 5 15%
6 İLE 9 AY ARASI 4 12%
9 İLE 12 AY ARASI 4 12%
Toplam 33 100%
“Ben bir yıldır ustabaşı olarak çalışıyorum. Çok zor bir iş. Eskiden sadece
makinanın başında işimi yapardım. Şimdi ise hem işlerin kontrolünü yapıyorum hem
de işyerinin disiplinini sağlamaya çalışıyorum. Erkekler benim bayan olmamı
kaldıramıyor, iş kötüyse geri gönderiyorum erkekler hemen itiraz ediyor surat
yapıyorlar. Bazen kendi aralarında gülüşüyorlar. Gözlerimin içine baka baka ikide
bir tuvalete gitmek için izin istiyorlar.” (Aysel, Bekar, 26 yaşında)
“Ben altı yıl bir yerde çalıştım. Burada çok güzel dostluklar kurduk. Sonra bu
işyeri yavaş yavaş batmaya başladı. Altı ay paramızı alamadık ama işten
ayrılamadık. Çünkü ortama alışınca kolay kolay bırakamıyorsun. En sonunda patron
kaçtı. Bizler de aynı işyerlerine girmeye çalıştık ama hepimiz bir tarafa dağıldık.”
(Gülcan, Bekar,21 yaşında)
1. Ek Mesai saatleri:
Konfeksiyon sektöründe bazı aylar işler yoğunlaşmaktadır. Özellikle bir
sonraki mevsimde piyasaya sürülecek malların üretimine geçildiğinde, üretim
çoğaldığı gibi çalışma saatleri de artmaktadır. Bu dönemde işçiye olan ihtiyaç
arttığından işçi sayısı çoğaltılmakta ve eve daha çok iş verilmektedir. Atölyeler
işlerin yoğun olmasından dolayı işçi aldığı gibi var olan işçilerine ek mesai ücreti
ödememek için de böyle bir yola gitmektedir. İşçi değişimi en çok bu dönemlerde
olmaktadır. Biz bu çalışmada genel olarak haftada yapılan ek mesai saatini sorduk.
Haftalık çalışma saatinin dışında her hafta mutlaka ek mesai olmaktadır. %33’ü bir
haftada 10 ile 12 saat arasında, %24’ü ise 13 ile 15 saat arasında ek mesai
yapmaktadır. %42’si 9 saatin altında mesai yapmaktadır. Görüşmeler sırasında işlerin
çok yoğun ve yetişmediği zamanlarda “sabahlandığı” belirtilmektedir.
TABLO:28 EK MESAİ SAATİ
BİR HAFTADA YAPILAN EK MESAİ SAATİ Frekans Yüzde
1 İLE 3 SAAT ARASI 4 12%
4 İLE 6 SAAT ARASI 5 15%
7 İLE 9 SAAT ARASI 5 15%
10 İLE 12 SAAT ARASI 11 33%
13 İLE 15 SAAT ARASI 8 24%
Toplam 33 100%
Pazar günleri çalışıyor musunuz sorusuna görüşülen kadınların %64’ü “evet”
cevabını vermiştir. Çoğunlukla ayda bir Pazar günleri çalışılmaktadır. Pazar günleri
ek mesai ücreti saati normal çalışma saatinin iki katı olarak hesaplandığından atölye
sahipleri işler yoğun olmadıkça tercih etmemektedir. Bunun yerine hafta içi mesaileri
sıklaştırmaktadır. (TABLO 24).
2. Ek mesai Ücreti:
Toplam 33 100%
Toplam 33 100%
1. Aylık Ücret:
“Maaşımı alır almaz kendimi bir dükkana atıyorum. Kendime ya bir tişört ya
bir gömlek alıyorum. Aldığım kıyafeti eve götürdükten sonra ancak birkaç gün sonra
giyebiliyorum. O zaman fark etmiyorlar. Ya da arkadaşımdan aldım diyorum.”
(Serpil, Bekar, 19 yaşında)
TABLO:40 KADINLARIN KENDİLERİNE ÖZEL HARCAMALARI
KENDİNİZE AYIRDIĞINIZ PARAYI
NASILHARCIYORSUNUZ? Frekans Yüzde
KIYAFET ALIYORUM 14 30%
TAKSİT ÖDÜYORUM 9 20%
SİGARA 6 13%
ÇEYİZLİK EŞYA ALIYORUM 5 11%
GEZME 4 9%
ORKİT 3 7%
TAKI 2 4%
BAKKALDA IVIR ZIVIRA GİDİYOR 1 2%
KOZMETİK 1 2%
CEP TELEFONU 1 2%
Toplam 46 100%
1. Dinlenme Saatleri:
Toplam 33 100%
2. İş Yerinin Isınması:
Konfeksiyon sektöründe çalışan kadınlar kötü binalarda çok zor ve sağlıksız
koşullar altında çalışmaktadır. Atölyelerin ısınma sorunu çoğunlukla
halledilmemiştir. Yalnızca büyük ölçekli atölyelerde kalorifer bulunmaktadır.
(%46’sı) Diğer atölyelerin % 21’i ütü ve buhar kazanlarının ısısıyla, %17’si
katalitikle, %8’i kömür sobasıyla ve elektrik sobasıyla ısınma sorununu
çözmektedir. (TABLO 44) Görüşmeler yazın yapıldığı için kadınların %27’si iş
yerinin nasıl ısındığını bilmemektedir. (TABLO 43)
TABLO:43 İŞ YERİNİN ISIN SORUNU
İŞ YERİNİZ ISINIYOR MU? Frekans Yüzde
EVET 24 73%
BİLMİYORUM 9 27%
Toplam 33 100%
“Hasta olduğum günler çalışmaktan nefret ediyorum. Burada bir tane tuvalet
var. Tuvalette uzun süre kalınca ikide bir kapı vuruluyor, panikliyorsun. Bu nedenle
biran önce işimi halledip çıkıyorum.” (Esin, Bekar, 25 yaşında)
Toplam 33 100%
“Sonuçta aynı kaderi paylaşıyorsun aynı tozu yutup aynı tabaktan yemek
yiyorsun. Her şey ortada ne seni alçak görebilir ne de kendisini yüksek.” (Esin,
Bekar, 25 yaşında)
Sektörde yoğun olarak kadınların çalışması, yapılan işin daha çok “kadın işi”
olarak gözükmesi mesleğin kendisinin ayrımcı konumda bulunduğuna işaret
etmektedir. Bu sektörde çalışan erkeklerin kadınların çalışmasına nasıl baktığını
soruduğumuzda, %16’sı “erkekler bu işin kadın işi olduğunu biliyorlar” diyerek
cevaplamış, bu nedenle de kadınların çalışmasına saygı duyulduğunu belirtmişlerdir.
Fakat bu sektörde özellikle erkeklerin çalıştığı alanlarda kadınların çalışması erkekler
tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Örneğin, kadınların ustabaşı ya da ütücü olarak
çalışması, erkekler tarafından çok kabul edilir bir durum olmamaktadır (TABLO
50).
“Erkekler koca elleriyle ne kadar iyi dikebilirler ki. Biz bu işi daha iyi
yapıyoruz. Dikiş dikenin eli biraz zarif olmalı. Bu iş bayan işi.” ( Sema, Bekar, 23
yaşında)
“Erkeğin ütücüsü, makinacısı var ama örneğin ayakçısı yok. Genelde yeni başlayan
bir erkeği ütüye gönderiyorlar. Kadınlar ise uzun bir süre ayakçı olarak çalışmak
zorunda.” (Figen, Bekar, 25 yaşında)
“Ütüyü elime aldığım zaman sen kadınsın yapamazsın sizin yaptığınızla bizim
yaptığımız bir mi diyorlar.” (Figen, Bekar, 25 yaşında)
“ Aynı ortamda çalışsan da, aynı işi yapsan da ister işçi olsun ister patron
olsun erkekler her yerde her zaman erkektir. Akılları hep cinselliğe çalışır.”
(Sunay, Evli, 30 yaşında)
Çalışmak genç kızlar için daha rahat hareket etmenin yolu olarak da
görülmektedir. Çalışmaları gezmek için evden daha kolay izin almalarını
sağlamaktadır. Bunun yanısıra çalışmak, eve yalan söylemeyi de kolaylaştırmaktadır.
Görüşülen kadınlar bunu “mesaiye kaldığımı söyleyip bir yerlere gidebiliyorum”
şeklinde dile getirmektedir.
Görüşülen kadınlara iş yerinizin evinize yakın bir yerde mi yoksa uzak bir
yerde mi olmasını tercih edersiniz diye sorduğumuzda, büyük bir çoğunluğu evlerine
uzak bir yerde çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. İş yerinin evine yakın
olmasını isteyenler çoğunlukla evli ve çocuklu kadınlardır. Dolayısıyla bu kadınların
evle ve çocuklarıyla ilgili sorumluluklarının olması eve çabuk ulaşmayı zorunlu
kılmaktadır. Ancak genç kızlar daha rahat hareket edebilmek, daha rahat gezmek, iş
çıkışında bir yerlere gitmek için uzak yerde çalışmak istemektedir. İş yerinin eve
yakın olması, akraba ve tanıdıkların olması, kadınların iş yerindeki hareket alanını ve
özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Kadınların iş çıkışında arkadaşlarıyla beraber olması ya
da bir yerlere gitmesi, ailenin bilgisi dışında olmaktadır. Bunun nedeni de ailenin
böyle şeylere izin vermemesidir. Dolayısıyla kadınlar bunun için yalan söylemek
zorunda kalmaktadır. Sektörde ek mesai saatlerinin esnek olması da aileden gizli bir
yerlere gitmeyi kolaylaştırmaktadır. Kadınların iş yerlerini evlerine yakın ya da uzak
istemelerinin nedenleri TABLO 57’de ayrıntılı olarak verilmiştir.
“Zaten hiçbir anne-baba kızım sen git çalış demez. Hangi anne-baba
çocuklarının çalıştırılmasını ister ki. Ama maddi yönden onlar da mecbur
kalıyorlar.” (Hacile, Bekar, 17 yaşında)
“Eşim boyacı olduğu için kışları iş bulmakta zorlanıyor. Altı ay çalışıyor altı
ay yatıyor. Bu aylarda tek benim maaşımla geçiniyoruz. Tek kişinin çalışmasıyla
olmuyor. Ben çalışmazsam geçinemeyiz.” ( Hatice, Evli, 30 yaşında)
TABLO:58AİLENİN/EŞİN ÇALIŞMAYA KARŞI TUTUMLARI
Toplam 33 100%
Görüşülen kadınların % 85’i yaptıkları işi bir meslek olarak görürken % 15’i
ise meslek olarak görmemektedir (TABLO 61). Bir meslek olarak görmeyen
kadınların çoğunluğu ortacı, paketleme, düğme gibi işlerde çalışmaktadır.
Dolayısıyla bu işler basit, herkes tarafından yapılabilecek bir iş olarak
değerlendirilmektedir. Meslek olarak değerlendirilmesi işin belirli bir bilgi, beceri
ve deneyim gerektirmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu meslekle işsiz
kalınmayacağı, para kazanılabileceği düşünülmektedir.
Toplam 33 100%
TABLO:62 KADINLARIN YAPILAN İŞE KARŞI TUTUMLARI
YAPTIĞINIZ BU İŞİ MESLEK OLARAK GÖRÜYOR
MUSUNUZ? Frekans Yüzde
EVET İSE NEDEN?
HERYERDE BU MESLEK VE BİLGİYLE İŞ BULABİLRİM 16 47%
BELLİ BİR BECERİ, BİLGİ GEREKTİYOR 4 12%
PARA KAZANIYORUM 2 6%
BİZİM YAPTIĞIMIZ İŞ ÇEYİZ ÇOK GÜZEL ŞEYLER
ÜRETİYORUZ HERKES BUNLARI YAPAMAZ 1 3%
HERKES BU İŞİ YAPAMAZ, AMA BİZ YAPABİLİYORUZ 1 3%
MAKİNA KULLANARAK HER YERDE TERZİLİK YAPABİLİRİM 1 3%
ÖĞRETMENLİK NASIL MESLEK İSE MAKİNACILIK DA AYNI
FARKI YOR 1 3%
TEKSTİL BİR NUMARALI MESLEK ÇOK ÖNEMLİ 1 3%
USTABAŞI OLARAK NEREYE GİTSEM İŞ BULABİLİRİM 1 3%
MESLEK ÇÜNKÜ BU İŞİ ÖĞRENMEN YILLARINI ALIYOR 1 3%
HAYIR İSE NEDEN?
BENCE BİR MESLEK DEĞİL UĞRAŞ ,PAKETLEME ÇOK
BASİT BİR İŞ 2 6%
ÇOK BASİT BİR İŞ HERKES YAPABİLİR 1 3%
HER ZAMAN DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞACAKSIN VE
SİGORTAN HİÇ OLMAYACAK 1 3%
İŞİ SEVMİYORUM 1 3%
Toplam 34 100%
“Patron kafayı bana takmış. Evli bir insan. Geçen gün çıkma teklif etti ben
kabul etmedim. Üstüme çok geliyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Onu ben bir abi
olarak görüyorum. Ben çok sıcak kanlıyım insanlarla hemen kaynaşıyorum, bu da
yanlış anlaşılmaya neden oluyor.” (Gülcan, Bekar, 21 yaşında)
Toplam 33 100%
Toplam 33 100%
Kadınların sadece %42’si hastalanınca kolay izin alınabildiğini
belirtmektedir. Sektörde iş temposunun hızlı ve birbirine bağlı şekilde ilerlemesi,
işçilerden birisinin gelmediği durumda işin aksamasına neden olmaktadır. Bu
nedenle de çalışanlar hasta olsa dahi kolay izin alamamaktadır.
Toplam 33 100%
Toplam 33 100%
Konfeksiyon sektöründe çalışan kadınların hiçbiri sendikalı değildir. Daha
önceki işyerlerinde de herhangi bir örgütlenme girişimi olmamıştır. Var olan
sendikaların daha çok büyük tekstil fabrikalarında örgütlenmeleri bu atölyelerde
çalışanların örgütsüzlüğüne neden olmaktadır.
Sektör ucuz emeğe ulaşmak ve emek maliyetlerini düşürmek için, düşük gelir
gruplarının ve becerisiz emeğin yoğun olduğu gecekondu bölgelerinde
örgütlenmektedir. Sektörün kadınlara mekansal olarak yaklaşması, kente göç etmiş,
dar gelirli, eğitim düzeyi düşük kadınların bu sektörü tercih etmelerine neden
olmaktadır. Ayrıca işin çabuk öğrenilebilir olması da sektöre girmeyi
kolaylaştırmaktadır.
Sektörde çalışma saatleri oldukça uzundur. Çalışma süresi hafta içi günde
ortalama 10 saat olurken, bu süre haftada ortalama 10 saati aşan mesailerle giderek
esnekleşmektedir. Mesailer işlerin yoğunluğuna göre değişmekte, işlerin yetişmediği
zamanlarda “sabahlandığı” dahi belirtilmektedir.
Var olan tekstil sendikaları genel yapısı itibariyle daha çok büyük tekstil
fabrikalarında örgütlenmektedir. Bu nedenden dolayı da konfeksiyon sektörü tekstil
sektörüne göre daha örgütsüz kalmaktadır. Sektörün genel yapısı ve üretim
örgütlenmesi kadar çalışanların sektörde konumlanış biçimleri de örgütsüzlüğe neden
olmaktadır. Kadınlar bu işi hayatlarının bir döneminde yapılacak, geleceği ve
sürekliliği olmayan bir iş olarak görmektedir. Sektör tarafından da beslenilen bu
düşünce, kadınların içinde bulundukları olumsuzluklara karşı kayıtsız kalmasına
neden olmaktadır. Araştırma sonucunda sektörün olumsuzluklarını besleyen ve
örgütsüzlüğe neden olan özel faktörler ortaya çıkmıştır:
Atölye sahipleriyle çalışan işçiler arasındaki sınıfsal ilişkiler iç içe geçmiş
durumdadır. Bu ilişki daha çok hemşerilik, akrabalık gibi yerel bağlar üzerinden
kurulmakta, bu da evdeki ataerkil ilişkilerin işyerinde sürmesine ve kadınların
işyerinde de denetlenmesine yolaçmaktadır. Ayrıca atölye sahiplerinin genç yaşta
“işçilikten” gelmeleri ve doğal bir babalık rolüne bürünmeleri, çalışanların sınıfsal
karakterini silikleştirmektedir. Görüştüğümüz kadınların büyük bir çoğunluğunun
mesai ücretlerinin ne kadar olduğunu ve nasıl hesaplandığını bilmemeleri, ne alırsa
ona razı olması da, bu ilişkinin bu yönde geliştiğini göstermektedir. Çalışan
kadınların atölye sahibine karşı mücadelesi evdeki otoriter babaya karşı verilen
mücadeleye benzemektedir.
SONUÇ
Mülakat No:
İş yerinin adı:
Atölye Sahibi:
Adres/Tel:
DEMOGRAFİK YAPI
1. Adınız-soyadınız__________________________________________
2. Doğum tarihiniz-Yaşınız __________________________________
3. Doğum Yeriniz- Memleketiniz _______________________________
4. Kaç yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz?____________________________
5. İstanbul’dan önce nerede yaşıyordunuz? _______________________
İstanbul’a gelme nedeniniz?______________________________________
6. Eğitim durumunuz 1)Hiç yok 2)Okur-yazar 3)İ.T 4)İ.M
5) O.T 6)O.M 7)L.T 8)L.
9)Diğer..............
7. Eğitiminize devam etmek ister miydiniz?
1)Evet ise neden ___________________________________
2)Hayır ise neden ___________________________________
8. Medeni durumuz 1) Evli 2)Bekar 3)Nişanlı
4)Eşi ölmüş 5)Boşanmış 6) Ayrı yaşıyor
7) Diğer......................................................
Evli ise;
9. Kaç yaşınızda evlendiniz? _________
10. Çocuğuz var mı? 1)Evet 2)Hayır
11. Kaç çocuğunuz var? Kız______ Erkek______
12. Çocuğa kim bakıyor? 1)Eşim 2) Annem 3)Kayınvalide 4)Kardeşim
5)Bakıcı 6)Kreş 7)Diğer.........................................
13. Aileniz kaç kişiden oluşuyor?________________________________
14. Ailenizde başka tekstil sektöründe çalışan var mı? 1)Evet 2)Hayır
15. Evet ise yakınlık derecesi 1) Eşim 2) Kardeşim
3)Yeğenim 4)Diğer..........................................
KİMLER
MED. SOSYAL
(Yakınlık YAŞI DOĞ.YERİ EĞİTİMİ İŞİ
HALİ GÜVENLİK
deresi)
1.
2.
3.
4.
5.
ÇALIŞMA HAYATI
1. Çalışmaya kaç yaşınızda başladınız?___________________________
2. Çalışmaya ilk olarak ne iş yaparak başladınız? ____________________
3. Çalışmaya başlama nedeniniz neydi?___________________________
4. İlk işinizi nasıl buldunuz? ___________________________________
5. Bu iş yerini açmadan önceki işiniz ne idi? ______________________
6. Bu iş yerindeki konumunuz nedir? 1)İşveren 2)Ortaklı-İşveren
3)Diğer...........................
7. Ortak varsa kaç ortak ? ___________________
8. Ortak varsa yakınlık derecesi/ 1)Hiçbir akrabalık yok
2)Akrabam 3)Diğer...........................
9. Bu işyerini ne zaman açtınız?_____________yıl ______________ay
11. Çalışanlar arasında yaştan kaynaklanan bir ücret farkı var mı?
1)Evet 2)Hayır
12. Evet ise neden?
____________________________________________________________
13. Ücretler arasında farklılıklara sizce başka neler etken oluyor?
_________________________________________________________
14. Siz kadın işçi ile mi erkek işçi ile mi çalışmayı tercih ediyorsunuz?
1)Kadın 2)Erkek 3)Fark etmez
15. Neden?
___________________________________________________________
16. Hangi işler için kadınları hangi işler için erkekleri tercih ediyorsunuz? (hangi
işler kadı işidir, hangi işer erkek işidir)
____________________________________________________________
Mülakat No:
İş yerinin adı:
Adres/Tel:
Çalışanın adı-soyadı:
Adres/Tel:
1-DEMOGRAFİK YAPI
1. Adınız-Soyadınız _________________________________________
2. Doğum tarihiniz- Yaşınız _________________________________
3.Doğum Yeriniz- Memleketiniz _________________________________
4.Kaç yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz? ____________________________
5.İstanbul’dan önce nerede yaşıyordunuz?__________________________
6.İstanbul’a neden geldiniz? ____________________________________
7.Eğitim durumunuz 1)Hiç yok 2)Okur-yazar 3)İ.T 4)İ.M
5) O.T 6)O.M 7)L.T 8)L.M 9)Diğer............
8.Eğitiminize devam etmek ister miydiniz?
1)Evet ise neden 2)Hayır ise neden
9.Medeni durumunuz
1) Evli 2)Bekar 3)Nişanlı 4)Eşi ölmüş
5)Boşanmış 6)Ayrı yayıyor 7) Diğer
Evli ise;
10.a. Kaç yaşınızda evlendiniz? _________
10.b. Çocuğunuz var mı? 1)Evet 2)Hayır
10.d. Kaç çocuğunuz var? Kız______ Erkek______
10.d. Çocuğunuza kim bakıyor?
1) Annem 2)Kayınvalide 3)Kardeşim 4)Bakıcı
5) Kreş 6)Diğer.........................................
11.Ailenizde başka konfeksiyon sektöründe çalışan var mı?
1)Evet 2)Hayır
12.Evet ise neyiniz oluyor? 1)Eşim 2)Kardeşim 3)Yeğen
4) Diğer.......................................................
13. Aileniz kaç kişiden oluşuyor? _________
Bunlar kimler,
KİMLER
MED. SOSYAL
(Yakınlık YAŞI DOĞ.YERİ EĞİTİM İŞİ/ 2.İŞİ
HALİ GÜVENLİK
derecesi)
1.
2.
3.
4.
5.
11. Size göre çalışıyor olmanız evde yüklendiğiniz, sorumluluklar da bir farlılık
yaratıyor mu?
1)Evet 2)Hayır
12. Evet ise nasıl?
____________________________________________________________
13. Çalışacağınız işe kim karar verdi? 1)Kendim 2)Ailem 3)Diğer
14. Çalışacağınız yere kim karar verdi? 1)Kendim 2)Ailem 3)Diğer
15. Sizin elinizde olsa, evinize yakın bir yerde mi yoksa uzak bir yerdi mi
çalışmayı tercih edersiniz? Neden?
____________________________________________________________
16. Çalıştığınız için her hangi bir sorun yaşıyor musun?
1)Evet 2)Hayır
17. Evet ise, ne tip sorunlar?
BEKLENTİLER