Professional Documents
Culture Documents
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
ve
Doktora Tezi
Ö.MERT DENİZCİ
İstanbul, 2008
1
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
ve
Doktora Tezi
Ö.MERT DENİZCİ
İstanbul, 2008
2
1
GENEL BİLGİLER
ÖZET
I 2
GENERAL KNOWLEDGE
ABSTRACT
3
II
TABLO LİSTESİ
Tablo 1 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine Göre Dağılımı ............... 145
Tablo 2 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Yaş Kriterine Göre Dağılımı ...................... 146
Tablo 3 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin Yasal Statüsü
Kriterine Göre Dağılımı ................................................................................... 147
Tablo 4 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin Yasal Statüsü
Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel gösterim................................................... 147
Tablo 5 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bölüm Kriterine Göre Dağılımı ................. 148
Tablo 6 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okudukları Sınıf Kriterine Göre Dağılımı . 149
Tablo 7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine
Göre Dağılımı .................................................................................................. 150
Tablo 8 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine
Göre Dağılımı .................................................................................................. 151
Tablo 9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine
Göre Dağılımı .................................................................................................. 152
Tablo 10 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Kişisel Gelirlerinden Teknolojiye
Ayırdıkları Pay ............................................................................................... 153
Tablo 11 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Sahipliği............................. 154
Tablo 12 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Video Kamera Sahipliği ........................... 155
Tablo 13 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Masaüstü Bilgisayar Sahipliği ................. 156
Tablo 14 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin MP3 Çalar Sahipliği ................................ 157
Tablo 15 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Diz üstü Bilgisayar Sahipliği................... 158
Tablo 16 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dijital Fotoğraf Makinası Sahipliği.......... 159
Tablo 17 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin USB Bellek Sahipliği ............................... 160
Tablo 18 Teknolojik Ürün Kriterleri ............................................................................ 161
Tablo 19 Bilgisayar Alırken En Önemli Kriterler ....................................................... 162
Tablo 20 Cep Telefonu Alırken En Önemli Kriterler .................................................. 163
Tablo 21 MP3 Çalar Alırken En Önemli Kriterler ...................................................... 164
Tablo 22 Internet Kullanım Alanları-Grafiksel Gösterim ............................................ 165
Tablo 23 Nano kavramının öğrenciler açısından algılanışı .......................................... 166
Tablo 24 Nanoteknoloji Hakkında Bilgi Alınan Mecralar ........................................... 168
Tablo 25 Nanoteknoloji İçeren Ürün Kullanımı ........................................................... 169
Tablo 26 Nanoteknolojik Ürün Tercih Sebepleri ......................................................... 170
Tablo 27 Nanoteknolojik Ürünlerin Avantajları ........................................................... 171
Tablo 28 Nanoteknoloji ve Gelecek ............................................................................. 173
Tablo 29 Teknoloji Ürününün Boyutu.......................................................................... 174
Tablo 30 Nanoteknolojik Ürünlerin Güncel Durumu ................................................... 175
Tablo 31 Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Nanoteknoloji ............................................. 176
Tablo 32 Adında Nano Geçen Ürünler ve Teknoloji .................................................... 177
Tablo 33 Nanoteknoloji Yatırımlarının Önemi ............................................................ 178
Tablo 34 Nanoteknoloji ve Günlük Hayat .................................................................... 179
Tablo 35 Nanoteknoloji ve Özel Hayatın Mahremiyeti................................................ 180
Tablo 36 Nanoteknoloji ve İletişimsel Bir Devrim ...................................................... 181
Tablo 37 Nanoteknoloji ve Toplumun Kontrolü .......................................................... 182
Tablo 38 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X Cinsiyet............ 183
Tablo 39 Nano kavramı size neyi ifade ediyor X Yaş .................................................. 183
III
4
Tablo 40 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X
Okuldan arda kalan zamanlarda çalışıyor musunuz? ..................................... 184
Tablo 41 Nano kavramı size ne ifade ediyor? X
Nanoteknoloji kimya sanayinde kullanılır ..................................................... 184
Tablo 42 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X
DYO Nano’yu tanıyorum .............................................................................. 185
Tablo 43 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X
Samsung Silver Nano’yu tanıyorum .............................................................. 185
Tablo 44 Nanoteknoloji geleceğin teknolojisidir X Nanoteknolojinin etkileşim
bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına inanıyor musunuz? ............. 186
Tablo 45 İletişim alanındaki nanoteknolojik ürünler özel hayatın gizliliği
açısından soru işaretleri taşımaktadır X Nanoteknolojinin etkileşim
bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına inanıyor musunuz? ............. 187
Tablo 46 Nanoteknoloji hayatı olumlu yönde etkileyecektir X Nanoteknoloji
toplumun kontrolü ve manipülasyonu için önemli bir etken midir? ............. 188
Tablo 47 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X
Üniversitelerin yasal statüsü .......................................................................... 188
IV
5
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil 1 Basit Bir İletişim Sistemi .................................................................................... 82
Şekil 2 Doğal ve İnsan Yapımı Nesnelerin Karşılaştırılması ......................................... 95
Şekil 3 Nanoteknoloji Yatırımları................................................................................. 128
Şekil 4 Nanoteknolojiye Devlet Desteği ....................................................................... 129
Şekil 5 Nanoteknolojinin Etki Alanları ........................................................................ 131
Şekil 6 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine Göre Dağılımı-
Grafiksel Gösterim ............................................................................................ 145
Şekil 7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Yaş Kriterine Göre Dağılımı-
Grafiksel gösterim............................................................................................. 146
Şekil 9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bölüm Kriterine Göre Dağılımı-
Grafiksel gösterim............................................................................................. 148
Şekil 10 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okudukları Sınıf Kriterine Göre
Dağılımı- Grafiksel gösterim .......................................................................... 149
Şekil 11 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine Göre
Dağılımı- Grafiksel gösterim .......................................................................... 150
Şekil 12 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine Göre
Dağılımı- Grafiksel gösterim .......................................................................... 151
Şekil 13 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine Göre
Dağılımı- Grafiksel gösterim .......................................................................... 152
Şekil 14 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Kişisel Gelirlerinden Teknolojiye
Ayırdıkarı Pay- Grafiksel gösterim................................................................ 153
Şekil 15 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 154
Şekil 16 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Video Kamera Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 155
Şekil 17 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Masaüstü Bilgisayar Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 156
Şekil 18 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin MP3 Çalar Sahipliği- Grafiksel gösterim . 157
Şekil 19 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dizüstü Bilgisayar Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 158
Şekil 20 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dijital Fotoğraf Makinası Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 159
Şekil 21 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin USB Bellek Sahipliği-
Grafiksel gösterim.......................................................................................... 160
Şekil 22 Teknoljik Ürün satın alımındaki kriterler- Grafiksel gösterim ..................... 161
Şekil 23 Bilgisayar satın alımındaki kriterler- Grafiksel gösterim ............................. 162
Şekil 24 Cep Telefonu Satın Alımındaki Kriterler- Grafiksel gösterim ..................... 163
Şekil 25 MP3 Çalar Satın Alımındaki Kriterler- Grafiksel gösterim ......................... 164
Şekil 26 Nano Kavramı İfadesi- Grafiksel gösterim ................................................... 166
Şekil 27 Nanoteknolojinin Kullanıldığı Sektörler- Grafiksel gösterim ....................... 167
Şekil 28 Nanoteknoloji Hakkında Alınan Bilgiler- Grafiksel gösterim ...................... 168
Şekil 29 Nanoteknoloji İçeren Ürün kullanımı - Grafiksel gösterim........................... 169
Şekil 30 Nanoteknolojik Ürün Tercih Sebepleri - Grafiksel gösterim ........................ 170
Şekil 31 Nanoteknolojik Ürünlerin Avantajları- Grafiksel gösterim........................... 171
Şekil 32 Nano Ürünlerin Bilinirliği- Grafiksel gösterim ............................................. 172
Şekil 33 Nanoteknoloji ve Gelecek- Grafiksel gösterim ............................................. 173
V 6
Şekil 34 Teknolojik Ürünün Boyutu- Grafiksel gösterim ........................................... 174
Şekil 35 Nanoteknolojik Ürünlerin Durumu- Grafiksel gösterim ............................... 175
Şekil 36 Nanoteknoloji/Pazarlama Stratejisi- Grafiksel gösterim ............................... 176
Şekil 37 Adında Nano geçen Ürünlerin Teknoloji İçermesi - Grafiksel gösterim ...... 177
Şekil 38 Nanoteknoloji ve Gelecek Yatırımı - Grafiksel gösterim .............................. 178
Şekil 39 Nanoteknoloji ve Günlük Hayat - Grafiksel gösterim ................................... 179
Şekil 40 Nanoteknoloji ve Özel Hayatın Mahremiyeti - Grafiksel gösterim .............. 180
Şekil 41 Nanoteknoloji ve İletişim Devrimi - Grafiksel gösterim ............................... 181
Şekil 42 Nanoteknoloji ve Kontrol- Grafiksel gösterim ……………………………. 182
VI 7
İÇİNDEKİLER
1 GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
2 BİLİŞİM ÇAĞINDA İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞİMİ VE
YENİ DÜNYA DÜZENİ ........................................................................................ 4
2.1 Bilişim Çağı ve Etki Alanları............................................................................ 4
2.1.1 Bilişim Toplumu ....................................................................................... 4
2.1.2 Yeni Ekonomi ......................................................................................... 14
2.1.3 Siberkültür .............................................................................................. 25
2.2 İletişim ve Teknoloji Yöndeşmesi .................................................................. 35
2.2.1 Disiplinler Arası Bir Kavram Olarak İletişim......................................... 38
2.2.2 Sosyo-Ekonomik Boyutlarıyla Teknoloji ............................................... 46
2.2.3 Evrimsel Bağlamda İletişim Teknolojileri .............................................. 53
2.3 Küresel Köyde Değişim ve Dönüşüm ............................................................ 58
2.3.1 Küreselleşme; Gelişim ve Tehditler ....................................................... 59
2.3.2 E-Dönüşüm ............................................................................................. 70
2.3.3 Bilişim Teorisi Yaklaşımında Teknolojide Minyatürleşme.................... 81
2.3.3.1 Bilgi Kavramı ..................................................................................... 82
2.3.3.2 Belirsizlik ............................................................................................ 84
2.3.3.3 Bilgi ve Belirsizlik İlişkisi .................................................................. 85
2.3.3.4 Bilişim Teorisi .................................................................................... 86
3 MİKRO DÜNYADA YENİ ARAYIŞLAR ve NANOTEKNOLOJİ ................ 88
3.1 Disiplinlerarası Bir Bilim Dalı Olarak Nanoteknoloji .................................... 89
3.1.1 Nano Kavramı ......................................................................................... 91
3.1.2 Nanoteknoloji Tarihi ............................................................................... 97
3.2 Kullanım ve Etki Manasında Nano Bilimi ve Nanoteknoloji ....................... 102
3.2.1 Nanoteknolojinin Güncel ve Potansiyel Kullanım Alanları ................. 102
3.2.1.1 Tıp Alanında Nanoteknoloji ............................................................. 106
3.2.1.2 Enerji Alanında Nanoteknoloji ......................................................... 108
3.2.1.3 İletişim ve Bilişim Alanında Nanoteknoloji ..................................... 109
3.2.1.4 Endüstri Alanında Nanoteknoloji ..................................................... 112
3.2.1.5 Savunma ve Havacılık Alanında Nanoteknoloji ............................... 115
3.2.2 Sosyo- Ekonomik Etkiler Açısından Nanoteknoloji ............................. 115
3.2.3 Dünyada Nanoteknoloji ........................................................................ 119
3.2.3.1 ABD .................................................................................................. 119
3.2.3.2 Avrupa Birliği ................................................................................... 120
3.2.3.3 Asya .................................................................................................. 121
3.2.4 Türkiye’de Nanoteknoloji ..................................................................... 121
3.3 Rakamlarla Nanoteknoloji, Yeni Pazarlar .................................................... 125
3.3.1 Nanoteknoloji Yatırımları ..................................................................... 126
3.3.2 Yeni Pazarlar......................................................................................... 129
3.3.2.1 Nano-sağlık ....................................................................................... 132
3.3.2.2 Nano-savunma .................................................................................. 132
3.3.2.3 Nano-enerji ....................................................................................... 133
3.3.2.4 Nano-tekstil ....................................................................................... 134
3.3.2.5 Nano-elektronik ................................................................................ 136
3.3.2.6 Nano-malzemeler .............................................................................. 136
3.3.2.7 Nano-ekonomi .................................................................................. 137
VII
8
4 İLETİŞİM FAKÜLTESİNDE OKUYAN GENÇLERİN NANOTEKNOLOJİ,
NANO İLETİŞİM VE NANO ÜRÜNLER ÜZERİNDEKİ DAVRANIŞLARI
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA .......................................................................... 140
4.1 Araştırmanın Amacı ...................................................................................... 140
4.2 Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................ 142
4.3 Niceliksel Bulgular ....................................................................................... 144
4.3.1 Demografik Özellikler .......................................................................... 144
4.3.1.1 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Demografik Özellikleri ................ 145
4.3.1.1.1 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 145
4.3.1.1.2 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 146
4.3.1.1.3 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin
Yasal Statüsüne Kriterine Göre Dağılımı ................................... 147
4.3.1.1.4 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bölüm Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 148
4.3.1.1.5 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okudukları Sınıf Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 149
4.3.1.1.6 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 150
4.3.1.1.7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 151
4.3.1.1.8 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine
Göre Dağılımı ............................................................................. 152
4.3.1.1.9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Kişisel Gelirlerinden
Teknolojiye Ayırdıkları Pay ....................................................... 153
4.3.1.1.10 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Sahipliği ........ 154
4.3.1.1.11 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Video Kamera Sahipliği ...... 155
4.3.1.1.12 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Masaüstü
Bilgisayar Sahipliği................................................................... 156
4.3.1.1.13 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin MP3 Çalar Sahipliği ............ 157
4.3.1.1.14 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dizüstü Bilgisayar Sahipliği 158
4.3.1.1.15 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dijital Fotoğraf
Makinası Sahipliği .................................................................... 159
4.3.1.1.16 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin USB Bellek Sahipliği........... 160
4.3.2 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Teknolojiye Karşı Tutum ve
Davranış Özellikleri .............................................................................. 161
4.3.2.1. Teknolojik Ürün Alırken En Önemli Kriterler .................................... 161
4.3.2.2. Bilgisayar Alırken En Önemli Kriterler............................................... 162
4.3.2.3. Cep Telefonu Alırken En Önemli Kriterler ......................................... 163
4.3.2.4. MP3 Çalar Alırken En Önemli Kriterler.............................................. 164
4.3.2.5. İletişim Fakültesi Öğrencilerinin İnterneti En Çok
Kullandıkları Alanlar ........................................................................... 165
4.3.3 İletişim Fakültesi Öğrencileri ve Nano Kavramına Yaklaşımları ........ 166
4.3.3.1 İletişim Fakültesi Öğrencilerine Nano Kavramının İfade Ettikleri .. 166
4.3.3.2 Nanoteknolojinin Yenilik Getirdiği Alanlar ..................................... 167
4.3.3.3 Nanoteknoloji Hakkında Bilgi Alınan Mecralar ............................... 168
VIII
9
4.3.3.4 Nanoteknoloji İçeren Ürün Kullanımı .............................................. 169
4.3.3.5 Nanoteknolojik Ürün Tercih Sebepleri ............................................. 170
4.3.3.6 Nanoteknolojik Ürünlerin Günlük Hayata En Önemli Getirileri...... 171
4.3.3.7 Adında Nano Bulunduran Ürünlerin Bilinirliği ................................ 172
4.3.3.8 Nanoteknoloji ve Gelecek ................................................................. 173
4.3.3.9 Bir Teknolojik Ürünün Boyutunun Önemi ....................................... 174
4.3.3.10 Nanoteknolojik Ürünlerin Günümüzdeki Durumu ....................... 175
4.3.3.11 Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Nanoteknoloji ............................. 176
4.3.3.12 Adında Nano Geçen Ürünlerin Teknolojik Durumu .................... 177
4.3.3.13 Nanoteknoloji Yatırımlarının Önemi ............................................ 178
4.3.3.14 Nanoteknoloji ve Günlük Hayat ................................................... 179
4.3.3.15 İletişim, Nanoteknoloji ve Özel Hayatın Mahremiyeti ................. 180
4.3.3.16 Nanoteknoloji ve İletişimin Değişimi ........................................... 181
4.3.3.17 Nanoteknoloji ve Toplumun Kontrolü .......................................... 182
4.4 Çapraz Tablo Analizleri ................................................................................ 183
4.4.1 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X Cinsiyet ... 183
4.4.2 Nano kavramı size ne ifade ediyor? X Yaş........................................... 183
4.4.3 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X
Okuldan arda kalan zamanlarda çalışıyor musunuz? ............................ 184
4.4.4 Nano kavramı size ne ifade ediyor? X
Nanoteknoloji kimya sanayinde kullanılır ............................................ 184
4.4.5 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X
DYO Nano’yu tanıyorum ..................................................................... 185
4.4.6 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X
Samsung Silver Nano’yu tanıyorum ..................................................... 185
4.4.7 Nanoteknoloji geleceğin teknolojisidir X
Nanoteknolojinin etkileşim bağlamında iletişimsel bir devrim
yaratacağına inanıyor musunuz? ........................................................... 186
4.4.8 İletişim alanındaki nanoteknolojik ürünler özel hayatın gizliliği
açısından soru işaretleri taşımaktadır X Nanoteknolojinin
etkileşim bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına
inanıyor musunuz? ................................................................................ 187
4.4.9 Nanoteknoloji hayatı olumlu yönde etkileyecektir X
Nanoteknoloji toplumun kontrolü ve manipülasyonu için
önemli bir etken midir? ......................................................................... 188
4.4.10 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X
Üniversitelerin yasal statüsü ................................................................. 188
4.5 Araştırma Sonucu ......................................................................................... 189
5 SONUÇ ................................................................................................................ 193
EKLER ...............................................................................................................199
EK-1 Anket Formu ........................................................................................200
KAYNAKÇA ......................................................................................................203
IX
10
1 GİRİŞ
1
Algı bağlamında incelediğimizde, nano kavramı küçüğü ifade etmekte ve bir
teknolojik ürün açısından içinde nano sözcüğünü barındırması ileri teknoloji manasını
çağrıştırmaktadır. Minyatürleşmenin yanı sıra yine ürünlere atfedilen bir başka sıfat da
ürünlerin “akıllı” olmasındadır. Bu anlamda, kendi kendini temizleyen boyalardan,
kirlenmeyen kumaşlara; esnek ama daha dayanıklı betondan, elmas kadar sert
kaplamalara; kanserli hücrelerin vücuda zarar vermeden öldürülmesinden, günlerce
etkisini kaybetmeyen kremlere; tek şarbon mikrobunu bile algılayabilen sensörlerden,
bakterileri öldürdüğünden dolayı kokmayan çoraplara ve mikrop barındırmayan
buzdolaplarına kadar hayatımıza girmeye başlayan nanoteknoloji yeni bir teknoloji
devrimi olarak algılanmaktadır.
Dördüncü bölüm ise, bir kuşağın en dinamik kesimi olan gençlere, konu nano-
teknoloji ve iletişim olduğu için de iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik bir araştırma
ile detaylandırılmaya çalışılmıştır. Gerçekleştirilen bir anket sonrası yapılan istatistiksel
analizler sonucunda, toplumun bu kesiminin dönüşüm ile ilgili tutumu, nano ürünlere ve
teknolojisine yaklaşımı, bu teknolojinin geleceği konusundaki fikirleri incelenmeye
çalışılmıştır.
2
Sonuç bölümünde ise konu ile ilgili, özellikle ileriye yönelik projeksiyonlara
yer verilmiş ve nanoteknolojinin özellikle iletişim alanındaki rolüne vurgu yapılmaya
çalışılmıştır.
3
2 BİLİŞİM ÇAĞINDA İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞİMİ VE
YENİ DÜNYA DÜZENİ
1
Aydın Köksal, “Bilişim Sözcüğü Üzerine”,
http://www.dergi.tbd.org.tr/yazarlar/11022002/aydin_koksal.htm,11 Şubat 2002.
4
erişim sistemleri ve bilgi tabanlı uzman sistemler aracılığıyla erişebildikleri, bunu,
iletişim ağlarından yararlanarak kendi kişisel ortamlarında olduğu gibi, içinde
yaşadıkları toplumun yakın çevresini oluşturan yerel ortamlarda, ulusal, uluslararası,
bölgesel ortamlarda ve dünyanın tümünü kapsayan küresel ortamda da yapabildikleri,
bu hizmetlerin yanı sıra üretimde her türlü “özdevin” olanaklarını, süreç denetim
tekniklerini yaygın biçimde kullandıkları “endüstri-ötesi toplum” düzenine verilen
addır; insanoğlunun uygarlık geçmişinde gerçekleştirdiği “tarım toplumu” ve “yapım ya
da endüstri toplumu” aşamalarından sonra, 20. yy’ın sonlarında ve 21. yy’ın başlarında
eriştiği yeni bir kültür örüntüsü ya da uygarlık aşamasıdır.2 Bu yüzden, bilgi toplumu
değil, bilişim toplumu dememiz gerekmektedir. Bilgi toplumu, genel anlamda
“knowledge society” deyişinde olabileceği gibi devingen olmayan bilgiyi
çağrıştırmaktadır. Bilişim sistemleriyle, kullanıcıların kararlarını yönlendirmede
gereksinme duydukları bilgiyi (information), onlara bilişim sistemlerinin güncel
devingenliği, birlikteliği içinde ve genel yaşamın olağan koşullarında, etkileşimli
biçimde sağlayabilmemiz söz konusu olmaktadır.
Bilgi toplumu demek, daha önceki toplum biçimine endüstri toplumu demek
yerine makine toplumu, ondan bir önceki toplum biçimine tarım toplumu demek yerine
saban toplumu demeye benzemektedir.3
5
doğurduğundan ve ulusal verimliliği artırma ve rekabetçi üstünlük elde etme yolunda
daha yüksek değerlere sahip ürünler ortaya koyma yeteneğine sahip olduklarından,
iktisadi gelişme açısından en fazla önem verilmesi gereken alan bilişim teknolojileri
olarak görülmektedir. Nitekim, ünlü strateji uzmanı M.Porter günümüzde bir işletmenin
yönetilmesinde en temel faktör olarak bilişim teknolojisine işaret etmektedir. Zaten,
bilgi toplumu kavramı da yeni teknolojilerin neden olduğu iktisadi ve sosyal değişimler
anlamına gelmektedir.4
4
Mahmut Tekin, “Bilgi Çağında Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi”,
http://www.su.edu.tr/yazilar/tekin_mahmut/bilgitoplumu.htm
5
D. Howcroft, The Hyperbolic Age of Information: An Emprical Study of Internet Usage,
Information, Communication&Society, vol.2, 1999, s.132.
6
K. Kumar, From Post Industrial to Post Modern Society, New Theories of the Contemperary
World, Blackwell Pub., U.K. 1995, s.89.
6
anlayışlarıdır.7 Doğal hukuktan gelen haklara sahip olan bireyin mutlak önceliği ve
değeri liberal siyaset kuramının temel taşıdır. Bu özerk bireye olan inanç, liberal toplum
kuramına da damgasını vurmaktadır: Bu kurama göre toplum, özerk bireylerin özgür
anlaşmaları sonucunda bir araya gelmeyi kabullerinin bir ürünüdür. Bilim ise bu bireyin
aklını kullanarak rasyonalizm ve deney yolundan ayrılmazsa erişeceği bilgilerdir.
Bireye inanç, bireyin aklının ürünü olan bilime de inancı beraberinde getirmektedir.
Nesnel akıl ve bilimsel gözlem, bireysel zihnin evrenin işleyiş kurallarını ortaya
koymasının yolunu açmaktadır8. O halde, liberal düşünceye göre, bilgisizlik en büyük
sorundur. Kurtuluş, bilgi ile eş anlamlıdır. Bilgi, öte yandan, kudret, iktidar demektir.
Liberal düşüncede ilerlemeye inanmak demek, bilgiye inanmak demektir; bilgi
birikiminin araçlara dönüşmek suretiyle insanlığa durmaksızın daha ileri bir mutluluk
düzeyi sağladığının bilincinde olmak demektir. Ne var ki modern toplumda her şeyin
çok iyi olduğu iddia edilemez. Bir uygarlık bunalımı yaşandığına ilişkin belirtiler vardır.
Liberal görüşe göre, bunların temelinde de her zamanki eksiklik yani bilgisizlik
yatmaktadır: İdeolojiler bilgiyi saptırmaktadır; öte yandan, otoritenin baskısı bilginin
özgürce yeşermesine ya da özgürce dolaşımına engel olmaktadır.9
7
Lawrance Grossberg, “Interpreting the Crisis of Culture in Communication Theory”, G. Cleveland
Wilhoit ve Harold de Bock (der.) Mass Communication Review Yearbook Vol.2 (Beverly Hills, Sage,
1981), ss. 147-159
8
B. Amoroso, On Globalization, Capitalism in the 21st Century, MacMillan Press Inc., N.Y., 1998,
s.59.
9
I.de Sola Pool, Technologies of Freedom, Cambridge, Mass: Harvard University Press, 1984, s.45.
7
Önce tarım toplumu gelmektedir; bunu sanayi toplumu izlemiştir; şimdi ise bilişim
toplumu ya da sanayi sonrası toplumu evresine girilmiştir.10 Bu üçleme radikal bir
dönüşümden söz açan Alain Touraine, Alvin Toffler, Daniel Bell ve Yoneji Masuda
gibi bütün araştırmacıların izlediği bir modeldir. Bu modeli biraz açarsak, “İnsanlık
teknolojilerin kullanımıyla ilkel toplumdan tarım toplumuna geçti. İlkel toplumda
doğanın verdikleriyle yetinen insanlık; tarım toplumunda ekip biçerek daha çok
üretmeyi başardı. Tarımsal üretimin ana girdisi topraktır. İnsanlık elindeki sınırlı
teknolojik imkanlarla toprağı işleyerek varlığını sürdürdü ve refahını artırdı. Sanayi
toplumu döneminde, toprağın yerine sermaye malları, yani makinalar ikame edildi.
Mekanik düşünce ve mekanik teknolojinin ürünü olan makinalar, sanayi toplumunun
temel belirleyeni oldu. Sanayileşmek demek, sermaye malları stokları olarak makine ve
teçhizat donanımının artışı anlamını taşıyordu, refah artışının kaynağı sermaye
mallarıydı. Her iki toplum düzeninde de birer madde olan toprak ve sermaye ile başka
maddeler üretiliyordu. Kısacası, tarım ve sanayi toplumlarında zenginlik ve refah artışı
maddi kaynakların çoğaltılmasına dayanıyordu11. Tarım toplumunda, uzun yıllar içinde
gelenekleşmiş değerler sisteminin belirlediği durağan bir dünya görüşü egemendi.
Sanayi toplumu, rönesans, reform ve aydınlanma çağının birikimleri içinde bir
paradigma değişimi yaşayarak, geleneksel düşünceden mekanik düşünceye geçiş yaptı.
Sanayi Toplumu'nun teknolojileri; mekanik düşünce paradigmalarının, yaşamın her
alanına uygulanmasından kaynaklanıyordu. Mekanik düşünce ve mekanik ilişkiler
toplumsal yaşama yansıyor ve insan ilişkilerinde de “mekanik akıl” rasyonalist, tekdüze
ve hiyerarşik yapılar oluşturuyordu12. Tarım toplumunun geleneksel yapılarının yerini
sanayi toplumunun mekanik yapıları almıştı. Sanayi toplumunda yaşanan bilimsel
gelişme , 20. yy'ın ilk çeyreğinde, yeni bir bilimsel paradigmanın yani kuantum
mekaniğinin doğuşunu müjdeliyordu. Kuantum teknolojisi mikro elektronikte yeni bir
devrim yarattı. Bilgisayardan iletişime, robotlardan, uydulara ve yeni malzemelere
kadar her alanda köklü devrimler yaşandı. Kuantum teknolojilerinin, günlük yaşama
taşıdığı köklü yenilenmeler, daha 20.yy'ın son çeyreğinde sanayi toplumunu sona
erdirip yeni bir toplum yapısının doğmasına neden oldu. Kuantum teknolojileriyle, bilgi
10
Alvin Toffler, Üçüncü Dalga, (Çev. Ali Seden), Altın Kitaplar, İstanbul, 1998 s.32
11
R. Mansell, U. Wehn, Knowledge Societies: Information Technology for Sustainable Development,
Oxford University Press, New York, 1998, s.65.
12
Daniel Bell, The Social Framework of the Information Society, Basil Blackwell, Oxford, 1980, s.73.
8
ile bilginin üretimi başladı. Daha önceki toplum yapılarındaki madde ile maddenin
üretimi yerine; kuantum düşüncesinde bilgi ile bilgi üretiliyordu. Kuantum teknolojileri,
insan beynini ikame eden teknolojiler olarak bilgi ile bilgi üretimindeki sınırları hergün
aşmaya ve yenilemeye başladı. İşte, toprak ve sermaye yerine, bilginin temel üretim
aracı olduğu bu yeni toplum düzenine bilişim toplumu diyoruz.”13
Bilişim toplumunda yaratıcı akıl sayesinde, beynin bir bütün olarak düşünme
sürecine katılması gerçekleşmektedir. Kısaca sanayi toplumundan bilgi toplumuna
geçerken,
13
Hüsnü Erkan, “21.Yüzyıla Girerken Bilgi Toplumu ve Türkiye”, Yeni Türkiye, 21.Yüzyıl Özel Sayısı,
Ocak-Şubat 1998, Yıl 4, Sayı 19, ss.134-136.
14
Aydın Uğur, “Bilgi Toplumu ve Medya”,
http://www.ibun.edu.tr/communication/articles/augur1.htm
9
çaresini teknolojiden, özellikle de bilişim ve iletişim teknolojilerinden beklemektedir.15
Aslında her yeni teknoloji, özellikle de iletişim teknolojisi ilk çıktığı sıralar gözleri
kamaştırmış, önümüzdeki güzelliklerin müjdecisi olarak algılanmıştır. Örneğin, daha
1907'de AT&T firmasının baş mühendisi olan Corty, bir gün uluslararası telefon
şebekesinin kurulduğunda bunun yeryüzüne barış getireceğine inanabilmiştir. Corty,
“bir gün bütün halkların aynı dili konuşmasını ya da aynı dillerle anlaşmalarını zorunlu
kılacak bir dünya telefon sistemi kuracağız ve bu, yeryüzündeki bütün halkları bir
kardeşlik ortamı içinde biraraya getirecek”16demektedir. Bilgisayarların günümüzde,
Corty'nin telefondan beklediğini gerçekleştireceğini düşünen uzmanların sayısı hiç de az
değildir. 1900'lerin başından günümüze, aradan bir yüzyıl geçtikten sonra iletişim
teknolojilerinden beklenenlerin azalmamış, fakat giderek fazlalaşmış olduğu
söylenebilir.
15
Frank Webster, Theories of the Information Society, London, Routledge, 1995, s.34
16
Marion May Dilts, The Telephone in a Changing World, New York, Longman's Green, 1941,
s.188'den aktaran Ithiel de Sola Pool (der.), The Social Impact of the Telephone, Cambridge, Mass.,
MIT Press, 1981, ss.128-129
17
James A. Senn, Information Technology in Business, Prentice Hall Int New Jersey, 1995, s.9
10
• Bilgi çağında pek çok ürün ve hizmet, bilgi teknolojileri ile iç içe
geçmiş durumdadır.
Castells içine girdiğimiz yeni toplumsal evreyi ele almak amacıyla bir dizi yeni
tanım getirmektedir. Toplumları kavramak üzere, bilgi toplumu kavramının kurucu
babaları olan Bell ve Touraine'in kapitalizm ve devletçilik (ya da Bell'in tercih ettiği
adlandırmayla kollektivizm) karşıtlığının oluşturduğu eksenden farklı olarak sanayi-
öncesi, sanayi ve sanayi-sonrası diye giden bir eksen inşa ettiklerine dikkati çeken
Castells, her iki eksenin de kullanılmasının meseleleri kavrayışımıza yardım ettiğini
düşünmektedir. Kapitalizm ve devletçilik kategorilerinin işaret ettiği üretim biçimleri
ile kendisinin önerdiği “gelişme biçimleri” (modes of development) arasında bir ayrım
yapmaktadır. Ona göre, bir önceki gelişme biçimi eğer “endüstriyalizm” ise günümüze
damgasını vuran gelişme biçimi “enformasyonalizm” olarak tanımlanmalıdır. Castells,
hedefini “yeryüzündeki kurumların ve kültürlerin çeşitliliğine bağlı olarak değişik
18
Uğur, s.6.
19
Manuel Castells, The Rise of Network Society, The information Age: Economy, Society and
Culture, Vol. I, Padstow, Blackwell Publishers, Oxford, 1996, s.12
11
biçimlerde tezahür eden yeni toplumsal yapının su yüzüne çıkışını incelemek” olarak
tarif ettiği çalışmasında, “yeni toplumsal yapıyı enformasyonalizm adını vereceği yeni
bir gelişme biçimiyle ilintili olarak ele alacağını; gelişme biçiminin ise 20. yüzyılın
sonlarında kapitalizmin kendisini yeniden yapılandırması süreci tarafından tayin
edildiğini”20 belirtmektedir.
20
Castells, s.14.
21
A.g.e., s.6
12
bulunmasıdır.22 Enformasyonun sadece üretimi ve hizmetleri destekleyici bir unsur
olmaktan çıkıp kendisinin en geniş faaliyet ve istihdam alanını oluşturmasıdır.
Bilişim toplumunun ortaya çıkardığı yeni medya anlayışını ele alırsak bu yeni
kavramı mümkün kılan adımları, ilke ve teknikleri şu ana başlıklar altında
toplayabiliriz23:
• Yöneşme ile elele giden bir diğer can alıcı olanak “karşılıklı etkileşim”
yaygınlık kazanmıştır. Gerçekten de genellikle bir kaynaktan alıcıya
22
A.g.e., s.17
23
Uğur , ss.9-10.
13
iletilen mesajlar tarzında işleyen tek yönlü iletişim sistemleri yerini
hızla iki yönlü etkileşime bırakmaktadır.
Son birkaç yüzyıl insanlık tarihinde son derece önemli gelişmelere şahitlik
etmektedir. Yeni ekonomi, bu dönemde ortaya çıkan gelişme ve ilerleme sürecinin son
aşamasını meydana getirmektedir. 1785 yılından başlayıp, 68 yıl süren ilk aşama
Fransız Devrimi ile Sanayi Devrimine karşılık gelmektedir. Bu aşamada; su ve buhar
gücü yaygın olarak kullanılmış, demiryollarının yapımı ile ulaşım ve nakliye
maliyetlerinde önemli düşüşler yaşanmış, tekstil ve demir-çelik sektörleri
sanayileşmede başrol üstlenmişlerdir. İkinci aşamada içten yanmalı motor ve elektrik
gücüne dayanan ve çeşitli kimyasalların imalat sürecinde kullanıldığı bir devre söz
konusudur ve 20.yüzyılın başlangıcına dek sürmüştür. Üçüncü aşama, iki büyük savaşta
sürdürülen mücadeleler sonucu içten yanmalı motorların, elektrik ve çeşitli kimyasal
maddelerin günlük yaşama girmesiyle modern iktisadi ve sosyal yaşamın başlangıcını
meydana getirmiştir. 1950’li yıllardan başlayan ve 1990’lı yıllarda olgunluk dönemine
erişen “elektronik çağı“ yerini; yeni medya, dijital ağlar ve yeni temel teknolojilerin
ürün ve üretim süreçlerinde esaslı bir role sahip olduğu “yeni ekonomi“ aşamasına
bırakmaktadır. Ekonomik yaşamda devrim yaratan evreler arasındaki süre gittikçe
kısalmakta ve zamanımızda değişim ve ilerlemenin hızı gittikçe artmaktadır.
14
ve fonksiyonlarını değiştiren nicel ve nitel gelişmelerin tümü şeklinde
tanımlamaktadır.24 Yeni ekonomiyi, devam eden bilgi ve haberleşme teknolojisindeki
gelişmelerin yayılması, benimsenmesi ve yüksek verimlilik nedeniyle ortaya çıkan
yüksek oranlı ve uzun dönemli büyüme olarak da tanımlamak mümkündür.25 Ayrıca
yeni ekonomi kavramı, yüksek teknolojik gelişmeler ve dünya piyasasının
globalleşmesi ile ekonomik ihtiyaçların değişmesi ve bu ortamda düşünme ve faaliyette
bulunma ihtiyacının zorunlu olduğu bir ekonomik yapıyı ifade etmektedir.26
Teknolojik gelişmeler tüm dünyada etkisi gittikçe artan bir dönüşüm ile
kendini bir çok şekilde hissettirmektedir. Bazı gelecek bilimciler ve düşünürler içinde
bulunduğumuz ortamı tanıyabilmek için Bilgi Çağı, Sanayi Sonrası Toplum, Kapitalist
Ötesi Toplum, Enformasyon Toplumu vs. gibi ifadelere başvurmakta, yaşanan
24
Atkinson, Robert D, Court, Rondolph H, “The New Economy Index”, Progressive Policy Institute,
www.neweconomyindex.org.
25
Masi, Paula De, Estevao, Marcello, Kodres, Laura, “Who Has a New Economy?”, Finance and
Development, Volume 38, Number 2, 2002, p.24.
26
Nakamura, Leonard I, “Economics and the New Economy: The Invisible Hand Meets Creative
Destruction”, Federal Reserve Bank of Philadelpia, Business Rewiev, 2002, p.15-30.
27
Can C Aktan, İstiklal Y.Vural, “Bilgi Toplumu, Yeni Temel Teknolojiler ve Yeni Ekonomi”
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/yeni-ekonomi/kavram.html
15
dönüşümü teknik ve beşeri açılardan inceleyerek geleceğe dönük trendleri belirlemeye
çalışmaktadırlar.
28
H.Bahadır Akın, “2000 Yılına Doğru Bilgi Toplumu Üzerine Genel Bir Değerlendirme ve Bilgi
Ekonomisinin Özellikler “, Verimlilik Dergisi, 1999/1
29
Seyfettin Erdoğan, “Makro Ekonomik Etkileri Açısından Yeni Ekonomi“, II.Ulusal Bilişim Kongresi
16
faaliyetlere geçmişlerdir. Bunun sonucunda oluşan, bilgi ve iletişim tabanlı bilgi
ekonomisi şu karakteristik özelliklere sahiptir:30
• Pazarların küreselleşmesi
Buna göre, bilişim teknolojisi arz ve talep spiralinin doğurduğu hızla artan
teknolojik ilerlemeler bilgi ve bilişim yoğun işlerin çoğalmasına, pazara girme sürecinin
kısalmasına, ürün ve hizmet hayat dönüşüm sürelerinin azalmasına neden olacaktır.
İşletmeler bilişim teknolojileri aracılığıyla rakiplerinden farklılaşabilecekleri fırsatlar
yakalama şansına sahip olacaklardır.
Bugün Batı dünyasında bilişim sanayileri, refahın ana kaynağı haline gelmiş
durumdadır. Günden güne, yoğun rekabet ortamında başarılı olmak için bilişim
teknolojilerini adapte eden işletmelerin sayısı hızla artmaktadır. Örgütler bir bütün
olarak başarı için bilişime bel bağlamaktadırlar.31
30
Djoen S.Tan, A.Uijttenbroek, “A New Role For Is Managers“, Information Infrastructure
Management, Fall 1997, s.34
31
Stuart Carruthers, Simon Smith, “Challenge of the Information Society“, Information Services and
Use, Vol.17, No.4, 1997, s.225
17
güçlerini kullanacak, bilgilerini diğerleriyle paylaşacak ve dinamik bir örgüt ortaya
çıkacaktır.32
Yeni ekonomide bilgi her yönüyle daha önceki dönemlerdeki girdilerden daha
önemli bir hale gelmektedir. Bilgi, emek ve sermayenin pabucunu dama atarak adeta
yegane üretim faktörü haline gelmektedir.36 Bilgiyi yaratmak, var olan bilgiyi
yorumlamaktan daha öte bir davranıştır. Bu yüzden günümüzde firma ve endüstrilerin
başarılı olabilmesi yenilik ve icatlarda (innovations) bulunmalarına, yeni ürünler
geliştirmelerine, yeni hizmetler sunmalarına ve ürün ile mallarında bilgi yoğunluğu
artırmalarına bağlıdır.
Yeni ekonomide her türlü görüntü, ses, bilgi gibi öğeler bilgisayar ağları
tarafından cok hızlı, ucuz ve güvenilir bir şekilde alıcılarına ulaşmaktadır. Dijital
ekonomide, cep telefonları, taşınabilir bilgisayarlar vs. yaygın olarak kullanılmaktadır.
32
W.Chan Kim, Renee Mauborgne, “Fair Process: Managing in the Knowledge Economy“, Harward
Business Review, July-August 1997, s.71
33
Tan, Uijttenbroek, a.g.m., s.34
34
Doug Aldrich ve Patrick McHugh, “Content Crisis“, Information Strategy, September 1997, s.18
35
Don Tapscott, The Digital Economy, McGraw Hill, New York, 1996, s.44
36
Drucker, P.F. Değişim Çağının Yönetimi, (Çev: Z.Dicleli), İstanbul:Henkel Yayınları, 1995, S.15
18
Yeni ekonomide, eskilerinin yerine geçen veya eski yapıları tamamlayan ucuz bağlantı
ve enformasyon (internet) ile yeni elektronik dağıtım kanalları oluşmaktadır. Bilgi
ağları ve bilginin dijitalleşmesi bilginin ticarete konu olması sürecini hızlandırmaktadır.
37
Tom Davenport, “The Virtual and The Physical“, CIO Magazine, November 1995 ( www.cio.com )
19
hareket etmektedirler. Herhangi bir çevre koşulu değiştiğinde moleküllerin tepkisi de
değişmektedir.38
Yeni ekonomide iletişim ağının önemi büyüktür. Web tabanlı şebeke iletişimi
ile kurumsal anlamda yeni iletişim olanakları ortaya çıkmıştır. Bu, hem küçük
işletmelerin de büyük işletmeler kadar etkin çalışmalarına, hem de büyük işletmelerin
molekülleşerek daha hızlı hareket etme yeteneğine sahip olmalarına sebep olmaktadır.
İletişim ağlarının band genişliğinin artması veri, metin, ses, görüntü ve video şeklindeki
multimedya kaynaklarına kolayca ulaşıma imkan vermekte ve buna bağlı olarak yeni
kurumsal yapıların hızla ortaya çıkmasına imkan vermektedir.
38
Tapscott, a.g.m.,s.53
39
Bahadır Akın, “Yeni Ekonomi Nedir”, Verimlilik Dergisi, 1999/1, s.34.
40
Aykut Göker, Bilim, Teknoloji, Sanayi Üçlemesi, Sarmal Yayınları, İstanbul, 1995, s.150-151
20
• Yeni ekonomide aracılar ağlar yardımıyla ortadan kalkacaktır
(Distermediation).
Yeni ekonomi, üretici ile tüketici arasındaki aracı kurumları ortadan kaldırır bir
yapıya bürünmüştür. Yeni iletişim teknolojileri ve ağlar sayesinde artık üreticinin
tüketiciye doğrudan ulaşması mümkün hale gelmiştir. Örnek olarak, herhangi bir kimse
de Honduras’tan muz siparişi verebilir ve bunun eline aracılar olmaksızın daha ucuz
fiyatlarda ulaşmasını garanti edebilir.41 Mesela; oteller, havayolları gibi kurumlar
rezervasyonlar için acentalarla iş yapmak yerine doğrudan müşterilerine ulaşacaklardır.
Dolayısıyla, aracı kurumlar gelecekte yok olmak istemiyorlarsa yaratıcı yenilikler
düşünmek zorundadırlar.42
41
Kevin Kelly, New Rules for the New Economy: 10 Radical Stratetgies for a Connected World,
London: Penguin Books, 1999, http://www.kk.org/newrules/newrules-7.html
42
Yurdakul Ceyhun, M.Ufuk Çağlayan, Bilgi Teknolojileri Türkiye İçin Nasıl Bir Gelecek
Hazırlamakta, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1997, s.35
43
Lester C.Thurow, Kapitalizmin Geleceği, Çev. Serpil Demirtaş, Nebil İlseven, Sabah Kitapları,
İstanbul, 1997, s.73
21
Çünkü; eğer bu ürünü üretici geliştirmezse, bir başkası, muhtemelen rakipler onu
modası geçmiş hale getireceklerdir.44
44
Akın, a.g.m., s.38.
45
Lester, a.g.e., s.74.
22
• Yeni ekonomi küresel bir ekonomidir (Globalization).
23
pazar ihtiyaçlarına göre değişebilen esnek üretim, esnek otomasyon ve robot
teknolojileri geleneksel üretimin yerini almaktadır. 46
46
Thomas L. Friedman, Dünya Düzdür Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi, Boyner Yayınları,
İstanbul, s.55.
24
gerçekleştiği bu yeni toplumsal düzen, teknolojik devrimin önemli bir diğer boyutunu
oluşturmaktadır.47
Hemen her sektörde teknolojinin hızlı bir dönüşüm başlatması ciddi dirençlerin
gösterilmesine neden olacaktır. Bilgi yaşam standardını belirleyen en büyük etkendir.
Dünya ekonomisinde teknolojik açıdan en ileri düzeyde olan ekonomiler bilgiye dayalı
ekonomilerdir. Gelişen teknolojilerin diktatör rejimler tarafından kötüye kullanılması ve
nükleer teknolojinin teröristlerce elde edilme ihtimali, iletişim ağları ve bilişim
teknolojisinin küçük devletlerce yerel savaşlarda kullanılması ve benzeri birçok sorun
yeni ekonomilerde dikkate alınması gereken konulardır.
2.1.3 Siberkültür
25
Evrensel iletişim ile toplumlar ve bireyler arasında yakınlaşma ve ortak
ilgilerin oluşması.48
26
internet kullanıcısı bir yayımcıdır, dolayısıyla bir kaynaktır; ayrıca enformasyon
tüketicisidir yani hedef kitlenin bir üyesidir. Bu bağlamda internet, geleneksel
medyanın iletişim sürecine göre oldukça farklı bir yapı göstermektedir.50
Netin mikro açıdan ise pek çok sosyal boyutundan söz etmek mümkündür.
Elektronik ortamda yapılan reklâmlar ve elektronik ticaret ekonomik boyutuna, siber
suçlar, data hırsızlığı, online sahtekârlıklar, ‘hacker’lık ve virüs yazma gibi şekillerde
50
A.g.e., s.58.
51
A.g.e., s.59.
52
Clough, Bryan, Mungo, Paul, Sıfıra Doğru; Veri Suçları ve Bilgisayar Yeraltı Dünyası, İletişim
Yayınları, İstanbul, 1999, s.32.
27
ortaya çıkan siber suçlar ve bunlara verilecek cezalarla ilgilenen siber hukuk hukuksal
boyutuna, bilgisayar ve internet bağımlılığı, reel dünyadan soyutlanma vb. patolojik
vakalar, internetin olumlu, olumsuz psikolojik etkileri psikolojik boyutuna, üretilen
bilimsel bilgilerin kolaylıkla paylaşılabilmesine olanak vermesi ve en son bilimsel
gelişmelerden haberdar etmesi akademik boyutuna, internet üzerinden yapılan eğitim,
eğitim boyutuna işaret eder.53
İnternet daha önce tarihte hiç tanık olunmamış tarzda “yeni tür ilişkileri” ve bu
ilişkiler sonucu ortaya çıkan sanal cemaatleri (virtual communities) gündeme
getirmiştir.54 Anderson, ulusu hayal edilmiş bir siyasal topluluk olarak tanımlamaktadır.
Ulus, kendine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal
edilmiş bir cemaattir. Hayal edilmiştir çünkü en küçük ulusun üyeleri bile diğer üyeleri
tanımayacak, onlarla tanışmayacak, çoğu hakkında hiçbir şey işitmeyecektir. Ama yine
de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya devam edecektir. Aslında yüz
yüze temasın geçerli olduğu ilkel köyler dışındaki bütün cemaatler hayal edilmiştir.
53
A.g.e., s.33.
54
Nihal, Gürhani, “On-Line (Çevrimiçi)Toplumun Doğuşu,” http://sinemafanatik.com (05/12/2007)
28
kez farklı bir biçimde enformasyonel kapitalizmin gereksinim duyduğu topluluğu
yaratmadaki inşa süreçleriyle yer değiştirecektir.55
Bir toplumu oluşturmanın aşamaları olan ifade formları, kimlik, ilişki gibi
öğeler internete de uyarlanabilir. Bilgisayar toplumları genellikle anonimdir. Fakat bir
süre sonra insanlar on-line kimlikler yaratırlar. Kullanıcıların cinsiyetleri, görünüşleri,
cinsel kimlikleri ve umum ile ilgili diğer özellikleri nasıl değiştirdikleri,
dönüştürdükleri, aynı zamanda niye birçok kimlik aldıklarına yönelik birçok araştırma
yapılmıştır…Sanal toplumları en çekici kılan unsurlardan birisi, uygarlıkla gelen tüm
maskeleri bir tarafa bırakmayı kolaylaştırmasıdır. İnsanlar bir nick-name (takma ad)
55
Nilüfer, Timisi, Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Yayınevi, Ankara, 2003, s.79.
56
Gürhani, http://sinemafanatik.com, 05.12.2007
57
Gürhani, http://sinemafanatik.com, 05.12.2007
29
arkasına saklanabilirler. Sosyal kontrolün olmadığı bir ortamda “üstben”den gelen
toplumsal baskıları atarak, olabildiğince “ben”lerini özgür bırakmanın keyfini
çıkartabilirler. İnternet teknolojisi ve kapılarının açtığı sanal dünya, fiziksel dünyanın
bedensel, mekansal ve zamansal sınırlarından bağımsız bir alan kurgusu üzerine inşa
edilmiştir. Özellikle internetteki sohbet ortamlarındaki anonimlik, cinsiyet değiştirmeye
olanak sağlamakta ve bedenden bağımsızlaşmanın insanları daha özgür ve eşit kıldığı
yönündeki düşünceleri güçlendirmektedir.58
58
A. Alemdaroğlu, N.Demirtaş, “Mynet’te Erkeklik Halleri” Toplum ve Bilim, sayı 101, s. 206-225.
59
K. Robins, İmaj: Görmenin Kültür ve Politikası. Çev. Nurçay Türkoğlu, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,
s.148.
60
A.g.e., s.63.
30
Birey, kimliğini arzu ettiği şekilde konumlandırmak için giyinme tarzlarından,
dil kullanım biçimlerine, boş zaman etkinliklerine, müzik tüketimine ve medya
kullanma örüntülerine değin farklı materyal ve kültürel öğelere başvurur. Bu açıdan
internet de yeni bir ifade ve sosyal ilişkiler mekanı olmasından dolayı yeni kimliklerin
inşa edildiği bir mecra yaratmaktadır. Cameron Bailey, ‘online’ dünyada kimliklerin
seçilip oynandığını, değiştirildiğini veya verili olarak ele alındığını belirtirken, bu
dünyanın katılımcı bireyinin kendisini ancak dil aracılığıyla ifade etmesinden ötürü
kimlik kurgulamasının çok yönlü eylemesinden yararlanabileceğini öne sürer. Birey
seçici bir kurgu yapabilir ya da yalan söyleyebilir. Bailey’e göre bedene “sanal bir deri”
giydirilebilir.
61
Gürhani, http://sinemafanatik.com, 05.12.2007
62
Timisi, a.g.e., s.170.
31
deneyimlerin tanığı haline gelmiştir. Bu süreç birey ve grup kimliğinin oluşumunu
tamamlamada oldukça etkili hale gelmiştir.
63
A.g.e., s.172.
64
Hamilton, N. Sheryl, “Incomplete Determinism: A Discourse Analysis of Cybernetics; Futurology in
Early Cyberculture”, Journal of Communication Inquiry, Vol: 22 N: 2 p: 177 April 1998, s.32.
65
Arthur Escobar, , “What is Cyberculture, From Welcome to Cyberia”, Todays Antropology, Volume
35, Sayı: 3, Haziran, 1998, s.213.
32
alandaki teknolojiyle ilgilidir; “Yapay Zekâ” (özellikle bilgisayar ve iletişim, bilgi
teknolojileri) ve “Bio-Teknoloji”.66 Siberkültürü ortaya çıkaran elektronik devrim farklı
biçimlerde değerlendirilmektedir. İyimserlere göre yaşanan elektronik devrim işe gidip
gelme, gereksiz seyahatler gibi yüklerden kurtulduğumuz, boş zaman değerlendirme ve
ticaretin bireysel seçeneğe göre ve mükemmel bir şekilde gerçekleştiği, coğrafi
duvarların devletler arasındaki duvarların eridiği, samimiyetin ve dostluğun egemen
olduğu yeni dünya düzenine yol açmaktadır.
66
A.g.e., s.214.
67
David Halpern, “Love Your Cyber Neighbour as Yourself”, New Statesman, Vol:128, Issue:4460
p:16, 11.01.1999, s.76.
68
A.g.e., s.77.
33
temelli iletişimin ne gibi farklılıkları beraberinde getirdiğini açıklayıcı birkaç örneğe yer
verdikten sonar, siberkültür ve internetin bu kültür içersindeki yeri ve önemi üzerinde
durmak yerinde olacaktır. Ofis, alış veriş merkezi, banka gibi reel bir sosyal ortam
bireye diğer insanlarla reel sosyal ilişkiler kurabilme olanağı sağlar.
Bilgisayar ortamına aktarılan ilişkilerde ise iki tür ilişkinin varlığı dikkat
çekmektedir: “bilgisayar aracılığıyla insan-insan ilişkisi” ve “bilgisayar-insan ilişkisi”.
Birinci tür ilişkide bilgisayar sadece bir araçtır, hattın iki ucunda da somut insan vardır
ve etkileşime girmektedir. Bilgisayar bu etkileşimin gerçekleştiği ortamdır. Bilgisayar-
insan ilişkisinde ise bilgisayar bir kasiyerin, bir tezgâhtarın, bir banka memurunun, bir
sekreterin, bir öğretmenin yerini almaktadır. Bugün ofislerin artık bilgisayarın içine
girdiğini, bilgisayar ortamında iş toplantıları gerçekleşebildiğini, bilgisayarın bir
büronun ve sekreterin sağlayabileceği pek çok şeyi sağlayabildiğini görmekteyiz.69
69
Stevenson, N., Understanding Media Cultures Social Theory and Mass Communication, Sage
Publications, London, 2002, s.104.
70
Aslan, İnan, İnternet El Kitabı, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2003, s.46.
34
oynama, okul çıkışı bir yerlere gitme gibi okul arkadaşlığının sıcak ilişkilerini harekete
geçirici olanaklara sahip değildir.71
71
A.g.e., s.47.
35
kullanılmaktadır. Bilginin işlenmesi, depolanması ve aktarılması konularında da
bilgisayar teknolojisinden yaygın şekilde yararlanılmaktadır.72
72
Ümit Atabek, İletişim ve Teknoloji, Seçkin Yayınları, Ankara, 2001, s. 14.
36
erişebilme olanağı vermiştir. Yine internet sayesinde bilginin etkin bir şekilde ve hızla
iletilmesine olanak sağlanmıştır. İlk çağlarda ateş, duman veya davul sesleriyle iletilen
mesajlar günümüzde bu yeni teknoloji sayesinde dünyanın öteki ucuna kadar
ulaşabilmekte üstelik bu işlem anlık zaman dilimlerinde gerçekleşebilmektedir.
İletişim teknolojisi, mesajların bir yerden bir yere daha önce bilinen
tekniklerden milyon kat daha hızlı iletilmesine olanak sağlamış, bilgisayar teknolojisi
ise bilgi işleme yeteneklerimizi milyonlarca kere artırmıştır.
Bu yeni iletişim sistemi sayesinde yazı, ses, görüntü üçlüsü bir araya gelmekte
yani hem yazılı hem görsel-işitsel basının yerini doldurmaya aday bir iletişim
teknolojisi karşımıza çıkmaktadır. Bu teknoloji sayesinde bir metni, bir sesi ya bir
görüntüyü bir ortamdan başka bir ortama taşımak için artık farklı teknolojik sistemlere
başvurulması gerekmemektedir. Tek bir taşıyıcı sistem bu farklı üç göstergeyi bir
ortamdan bir başka ortama ışık hızıyla taşıyabilmektedir.
73
Haluk Geray, İletişim ve Teknoloji: Uluslararası Birikim Düzeninde Yeni Medya Politikaları,
Ütopya Yayınları, Ankara, 2003, s.46.
37
2.2.1 Disiplinler Arası Bir Kavram Olarak İletişim
74
Şermin Tekinalp, Ruhdan Uzun, İletişim Araştırma ve Kuramları, Beta Yayınları, İstanbul, 2006, s.2
75
L.Grossberg, “Can Cultural Studies Find True Happiness in Communication”, Journal of
Communication, 43(4), Autumn, 89-97, 1993, ss. 96-97
38
çevrelerce reddedilmektedir.76 Disiplinlerarasılık bir yöntem olarak beraberinde bir
etkileşim ortamı ve eleştirellik imkanı sağlamaktadır. Eşitsizlikler ve toplumsal
sorunlarla ilgilenmenin sonuçlarından biri de disiplinlerarası bir yöntemle çalışmak
olmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Bir olguyu anlamak
için değişik toplum bilimlerinin bulgularını yan yana getirirken disiplinlerarasılık adına
iç tutarsızlıklara yol açmamaya dikkat etmek gerekmektedir.
76
M.Yeğenoğlu, “Çokkültürlülük Disiplinlerarasılık mıdır?”, K. Şahin, S. Sökmen, T. Bora, (edt.),
Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek, Metis, İstanbul, 2001, s.287.
77
G. J. Shepherd, , “Building a Discipline of Communication”, Journal of Communication, 43(3),
Summer, 83-91, 1993, ss.83-84.
78
İ.Tekeli, “Toplum Bilimlerinin Önünü Açmaya İnsan Modellerini Tartışarak Başlamak”, K. Şahin, S.
Sökmen, T. Bora, (ed.), Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek, Metis, İstanbul, 2001, s.14.
39
“kimin ne işine yaradığı” sorularına yanıt vermek disiplinlerarası bir bakışı zorunlu
kılmaktadır. Toplum içindeki güç ilişkilerini ortaya çıkarmak için disiplinlerarasılık çok
önemlidir. İletişim bilimleri ve dünyada 1960’lı yıllardan itibaren oldukça canlı
tartışmalara yol açan kültürel çalışmalar, disiplinlerarası nitelikleriyle çoğu kez benzer
teori ve yaklaşımları kullanarak benzer sorunları tartışmaya, anlamaya çalışmaktadır.
Bu iki alanın birbirini kesen yanlarına bakarken girdikleri etkileşimin üzerinde
durulmaya çalışılacaktır.
• İletişim Bilimleri
79
D.B Kejanlıoğlu, “Kitle İletişim Araştırmalarının Tarih Yazımları Üzerine: Bir Alanın Tanımlanması”,
Medya ve Kültür, 1. Ulusal İletişim Sempozyumu Bildirileri, 2000, s.29
80
A.g.m., s.29
40
• İletişim bilimleri gazetecilik ve iletişim uygulamalarını ya da iletişim
politikasını etkilemek konularında hem isteksiz hem de yetersizdir ve bu
yüzden gelecekte toplumsal konularla ilişkili araştırmalara
odaklanacaktır.
81
M. R. Levy, ve M. Gurevitch, , “Editor’s Note”, Journal of Communication, 43(3), Summer, 4-5,
1993, s.4
82
R.T. Craig, “Why are There So Many Communication Theories?”, Journal of Communication, 43(3)
Summer, 26-33, 1993, s.27
41
disiplin olarak kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak Evereth M. Rogers,
Berelson’un 1959 yılındaki “Alan Ölüyor” yazısına dayanarak iletişimin bir akademik
disiplin olduğunu söylemekte ve Berelson’un hatalı olduğunu, iletişimin çokdisiplinli
bir alan olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık Steven H. Chaffe ise, iletişim bilimi
alanında çalışan akademisyenlerin tek bir disiplin çatısı altında toplanamayacak kadar
farklı alanlara yayıldıklarını söyler. Chaffe ayrıca, bugün ne öğretileceği ve nasıl
öğretileceği ile ilgili ciddi farklar olduğunu da ekler.83 Chaffe alanın
Balkanlaşmasından, bir çeşit akademik Yugoslavya olmasından bahseder ve yayınlar
arasındaki farklılıkları, Uluslararası İletişim Derneği (ICA) içindeki farklılıkları,
bölümler ya da akademisyen birlikleri arasındaki farklılıkları örnek olarak gösterir.84
Burada Chaffe’nin bakışı homojen bir disiplin tarifi etrafında şekillenmektedir. Oysa
Rogers’ın de belirttiği gibi iletişim bilimleri boyutundaki her disiplinde uzmanlaşma,
farklılaşma ile karakterize olmaktadır. Alanın tarifi ile ilgili sorunların yanı sıra
günümüz teorileri de iletişim bilimlerini etkilemektedir. İletişim alanının modernizmle
güçlü bağlara sahip olduğu söylenmekte ve ilk iletişim teorilerinin modernist ön
kabuller üzerinde şekillendiği belirtilmektedir. 1940’lar boyunca sayısal iletişim
araştırmalarının modern sosyal kurumları tanımlamak, açıklamak ve geliştirmek üzere
yapıldığı ve 19. yüzyıl kurumlarıyla 21. yüzyılın anlaşılamayacağı söylenmektedir.85 Bu
bakış açısı günümüz postmodern/postyapısalcı teorilerin alana uygulanmasını isteyen
bir yaklaşımdır. Buna karşılık Aydınlanmanın reddinin; evrenselliğin, iletişim
bilimlerinin tarafsızlığının ve akılcılığın reddi anlamına geldigini ifade ederek bu tür
eğilimleri eleştiren bakış açıları da mevcuttur.
42
etmekte ve üçüncü kesim de egemenlik ilişkilerinin açığa çıkarılması ile
ilgilenmektedir. Bunların ayrı ayrı hedefleri medya ve zihinsel süreç, demokrasi ve
kültür, ideoloji ve güç arasındaki ilişkilerin ortaya konmasıdır” demektedir.86 Bu üç
akımı 19. yüzyılın paradigmaları olarak gören Peters, alanın geleceğinin geçmişin
kavramlarına bağlı olduğunu söylemekte ve iletişim bilimcilerinin kendilerini özel bir
“alan” içine sıkıştırmamaları gerektiğini eklemektedir.
• Kültürel Çalışmalar
Ortaya çıktığı dönemde akademik alana politik bir müdahaleyi temsil eden
kültürel çalışmalar, daha işin başında disiplin kavramını reddetmişti. E. Baldwin’e göre
kültürel çalışmalar tek tek disiplinlerin ya da yaklaşımların kendi başına
çözemeyecekleri problemler ve temel konularla ilgilenmektedir.87 Bugün gerek eleştirel
teori yanlılarından gerekse ana akım araştırmacılar tarafından sorgulanan kültürel
çalışmalar sosyolojiden tarihe, felsefeden ekonomiye değin pek çok sosyal bilim alanını
etkilemiştir. Kültürel çalışmalar ve iletişim bilimleri arasında ise daha iç içe geçmiş bir
sürecin yaşandığı gözlenmektedir. Ana akım araştırmacıların eleştirisi hakim liberal
paradigma çerçevesinde, pozitivist bir yaklaşımla yapılmaktadır.
86
D. Peters, “Genealogical Notes on “The Field”, Journal of Communication, 43(4), Autumn, 1993,
ss.132-139
87
E. Baldwin, Introducing Cultural Studies, London, Prentice Hall, 1999, s.7
88
T. Birkan, “Solun Son Sözü ‘Kültürel Çalışmalar’ mı?”, Toplum ve Bilim, (94), Güz, 2002, ss. 6-16
43
toplumsal ayrımlar üzerinde duran kültürel çalışmalar, İngiltere ve ABD’de gündelik
yaşama ilişkin konuların büyük bir disiplin yerine pek çok disiplinden ve eleştirel
yaklaşımlardan yararlanarak incelenmesiyle başlamıştır. Kültürel çalışmaların
gelişimine baktığımızda İngiltere’de 1960’lı yıllarda edebiyat incelemelerinden yola
çıkıldığını ve 1980’lerde Amerikan Kültürel Çalışmalarla beden ve mikro sembolik
kültür dışa vurumlarıyla ilgilenildiğini görüyoruz. Bu süreç ise beraberinde, önceleri
küçümsenen medya kültürüne özel bir önem atfetmeyi getirmiştir.89
89
Türkoğlu, A.g.e., ss.178-180
90
Grossberg, A.g.m., s.90
91
Türkoğlu, A.g.e., s.181
44
Kültürel çalışmalar diğer akademik disiplinlerin genellikle üstünde durmadığı
bir alanla ilgilenmektedir. Bu çalışmalarla açığa çıkartılmak istenen, bilginin gücü
elinde tutanların ya da bu gücü elde etmek isteyenlerin çıkarına uygun bir biçimde nasıl
üretildiği olgusudur.92 Kültürel çalışmalar bu yönüyle sosyal bilimlerin pek çok
disiplinini ilgilendirmektedir. Ancak kültürel çalışmalar alanında mikro düzeydeki
çalışmaların artmasının bir depolitizasyona yol açtığı da gözlemlenmektedir.
45
olmuştur. Toplumdaki güç ilişkilerini ve kültürel pratiklerin maddi dünyayla
bağlantısını açığa çıkarma çabası diğer disiplinler içinde de bir sorgulama sürecini
başlatmıştır. Ancak günümüzde artan bir şekilde mikro çalışmalara yer veren kültürel
çalışmaların başlangıçtaki anlayışından uzaklaştığı görülmektedir. Kültürel çalışmalar
eleştirel yaklaşımını sürdürdüğü oranda disipliner ilişkileri rahatsız edecektir. İletişim
bilimleri ile kültürel çalışmaların ele aldıkları konulardaki ortaklık ve disiplinlerarası
yaklaşımları bu iki alanı birbirine yakınlaştırmaktadır. İletişim bilimlerinin kurumlaşma
ve yaygınlaşma süreci bir tanımlama ve sınırlarını belirleme sorununu da getirmiştir. Bu
süreçte iletişim bilimleri ve kültürel çalışmalar arasında yaşanan etkileşim iki alan
arasındaki ilişkinin de sorgulanmasını gerekli kılmıştır. Başlangıçtan itibaren bir
disiplin olarak tanınma isteğinde olan iletişim bilimlerinden farklı olarak, kültürel
çalışmalar disipliner ilişkileri reddetmiştir. Grossberg bir disiplin içinde yer almanın
önemini vurgulamakta ancak bunun kültürel çalışmaların iletişim bilimleri ya da
kendine ait bir disiplin içine sıkıştırılması anlamına gelmediğini ifade etmektedir.
Kültürel çalışmalar sahip olduğu çok yönlü bakış açısıyla eleştirel yaklaşımını
sürdürdüğü oranda daha yaratıcı, eleştirel ve sorularımıza mümkün olabildiği kadar çok
yanıt bulabileceğimiz bir alan yaratacaktır.
46
düzeyde varlık bulan bir takım olgular söz konusudur. Ancak genellikle teknik ile
teknoloji arasındaki bu önemli fark göz ardı edilmektedir. Temel bilimlerle elde edilen
ve toplumsal süreçler içinde biriken bilgilerin uygulamalı bilimler yoluyla toplumsal
üretime uygulanması sürecini içeren teknoloji, üretim başta olmak üzere tüm toplumsal
süreçlerle yakından ilgilidir. Dolayısıyla teknoloji toplumsal bir olgu olarak ele
alınmalıdır. Biz burada, teknolojinin bu toplumsal yönünü özellikle vurgulayacağız ve
genelde bütün teknolojilerin, özelde de iletişim teknolojilerinin toplumsal bir
perspektifle ele alınarak değerlendirilmesi ve bu değerlendirmenin de şüpheci ve
eleştirel olması gereğini ön plana çıkaracağız.
93
Anamaria Fadul ve Joseph Straubhaar, "Communications, Culture, and Informatics in Brazil: The
Current Challenges", Transnational Communications: Wiring The Third World, (Gerald Sussman
ve John A. Lent, eds.), Sage Publications, Newbury Park, 1991, ss. 215 ve 227.
47
Teknolojiler bir yandan ulusal sınırlar içerisinde ve ulusal çıkarlar
doğrultusunda korunup geliştirilirken diğer yandan da uluslar- üstü (supra-national) ya
da uluslar-ötesi (trans-national) bir niteliğe de bürünmektedir. Hem çokuluslu şirketlerin
mülkiyetinde geliştirilen teknolojiler, hem de kendi doğası nedeniyle ulusal sınırlar
içinde korunamayacak nitelikteki bir takım teknolojiler, ulusal teknoloji politikalarının
anlamlılığını bir bakıma tartışılır hale getirebilmektedirler. Bu durum özellikle iletişim
teknolojileri için daha belirgindir. Örneğin ulusal bir enformasyon politikası (Politica
Nacional de Informatica = PNI) oluşturma çabaları bakımından Brezilya'nın yaşadığı
deneyimler ilginçtir. 1960'larda modern bir telekomünikasyon sistemi kuran ve bu alt
yapıyı kullanan kültür endüstrisini 1970'lerde geliştiren Brezilya, 1970 ve 1980'lerde ise
ulusal bir enformasyon sanayii oluşturabilmiştir. Ancak, 1980'lerin sonuna gelindiğinde
yerli telekomünikasyon cihazlarının fiyatları dünya fiyatlarının yaklaşık iki katı fiyata
satılırken teknolojik seviyeleri de hayli geride kalmıştır. Bunun sonucu olarak Brezilya
dış piyasalardan kaçak cihaz girişi ile karşı karşıya gelmiştir. Genel olarak firmaların
büyüklüğü ile teknolojiye hakim olmaları arasında bir ilişki olduğu söylenebilir.
Özellikle 1970'lerde sonra dünya üzerindeki üretim ve ticaretin önemli bir bölümü az
sayıda büyük firmanın elinde toplanınca, geçerli yani ekonomide cari olarak kullanılan
teknolojilerin de büyük bölümü bu firmaların elinde toplanmıştır. Bu sürecin diğer yönü
ise, teknolojik hakimiyeti ele geçiren şirketlerin dünya üretim ve ticaretindeki paylarını
daha da artırmalarıdır94. Özellikle, iletişim teknolojileri açısından uluslar ötesi (trans-
national) şirketlerin oluşturduğu global bir oligopol piyasanın varlığı söz konusudur.
"Ulusal" hükümetler, "ulusal politikalar" adı alünda, "kendi" uluslar ötesi şirketlerini,
AR-GE destekleri, vergi indirimleri, gümrük politikaları vb. yollarla
desteklemektedirler".95
94
Ergun Türkcan, Teknolojinin Ekonomi Politiği, AİTİA yayını no: 161, Ankara, 1981, s. 209.
95
Alkan Soyak, Teknolojik Gelişme ve Özelleştirme, Kavram, İstanbul, 1996, s. 20-27.
48
firmalar arası -teknolojik farklılıkların ve rekabetin nedenlerini tartışarak- teknolojiyi
ekonomiye endojen bir faktör olarak değerlendirmiştir96. Bu yaklaşım içerisinde
teknoloji, kamusal ya da özel mülkiyete konu önemli bir ekonomik değerdir. Bu değerin
realize edildiği ve dönüştüğü işlem de teknoloji transferidir. Teknoloji transferi, yeni bir
teknolojinin üretim için kullanılmak üzere bir bedel ödeyerek alınmasını içerir.
Genellikle daha ucuz ve kaliteli bir üretim için yapılan bu transfer, transfer edene bir
takım yasal ve mali sorumluluklar getirmesinin yanı sıra, üretim artık transfer edilen
teknoloji çerçevesinde gerçekleştirileceği için, söz konusu teknolojiyi üreten ile
kullanan arasında bir başka düzeyde de bağımlılık ilişkisine neden olur. Bu bağımlılık
ilişkisinin teknoloji transfer eden açısından en kötü yönü, teknolojiyi üretenin bir süre
sonra, daha yeni bir teknolojiyi de üretebilmesi nedeniyle, transfer edenin yeni
teknolojik gelişmelere ulaşabilirliğini kontrol edebilmesidir. Uluslararası boyutta,
azgelişmiş ülkelerin sürekli gelişmiş ülkelerin eski teknolojilerine "mahkum" olmaları
gibi şikayetleriyle sıkça karşılaşılmaktadır. Ancak teknolojiyi üretmeyip transfer eden
ülkeler açısından bir ilginç nokta da, teknoloji üretip kendi ürettikleri teknolojileri
kullanan ülkelerin yeni bir teknolojiye geçmelerinin bazı üretim türleri için çok zor ve
pahalı olabilmesi nedeniyle transfer eden ülkelerin daha şanslı olabilmesidir. Teknoloji
üretiminin de, üretilen bu teknolojinin kullanılır hale getirilmesinin de maliyetleri
vardır. Özellikle çok hızlı gelişen teknoloji alanlarında bu maliyet daha da önem kazanır
ve teknoloji üreten bir ülke, teknolojinin ekonomik ömrü dolmadığı için yeni
teknolojiye geçme kolaylığına, teknoloji üretmeyip transfer eden bir ülkeninki kadar
sahip olmayabilir. Teknolojik ilerlemenin büyük ölçüde kamusal yatırımlara bağlı
olması nedeniyle, teknoloji politikalarını kamusal düzeyde belirleyenlerin, teknoloji
transfer edenin teknoloji üreten karşısındaki bu göreceli ancak geçici avantajını da
değerlendirmeleri zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak yine de bu tür durumlar, teknoloji
üretenin son tahlilde, transfer edene karşı üstünlük kurması genel eğilimini değiştirir
nitelikte değildir.97
96 A.g.e. , ss.27-36.
97
A.g.e., s. 27-36.
49
edilir.Bu kabulün İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra giderek bir kalkınma ideolojisine
dönüştüğü ve gelişmiş ülkeler tarafından az gelişmiş ülkeler için bir model önerisi
olarak sunulduğu görülmüştür. Özellikle iletişim teknolojilerinin ekonomik kalkınma ile
dolaysız ve doğrusal bir ilişki içinde olduğu görüşü akademik çevrelerde yaygınlık
kazanmıştır. Enformasyon sistemlerindeki gelişmenin kalkınma sürecini hızlandırarak
"modernleşmeyi" sağlayacağı görüşü, özellikle Lerner ve Schramm gibi
akademisyenlerin etkisiyle Amerikan akademik çevrelerinde 1960'lı yılların sonuna
kadar etkinliğini korumuştur.
Teknolojilerin ekonomik bağlamı ve mülkiyeti ile ilgili bir başka önemli nokta
da, teknoloji kullanımının ortaya çıkardığı sosyo-psikolojik olgulardır. Kendileri
teknoloji üretmeyip transfer eden toplumlardaki yabancılaşma, gerek üretim süreçleri
gerekse de üretilen mal ya da hizmetin kullanımı bakımlarından, teknolojiyi üreten
toplumlardakinden farklı bir görünümde ortaya çıkabilmektedir. Kara taşıt araçlarındaki
olağan üstü süslemelerin Hindistan'daki yaygınlığı, ya da Türkiye'de GSM cep telefonu
antenlerindeki nazar boncuğu çarpıcı örneklerdir. Teknoloji kullanımı ve teknolojinin
sunduğu ürünler karşısında yabancılaşmış insanın, genellikle teknoloji düşmanlığı ya da
50
hayranlığı şeklindeki zıt konumlardan birinde yer alması sıkça karşılaşılan bir
durumdur. Ezanın amplifikatörlerden (hoparlörlerden) yükseltilerek okunmasını içeren
"modern" önerilere 1960'larda uzun süre direnenlerin daha sonra 1990'larda ampli-
fikatörün sesinin "kısılması" önerilerine de aynı sertlikte karşı çıkmaları, bu insani
konumlara ilişkin tipik bir örnektir. Öte yandan, teknoloji üreten gelişmiş ülkelerin
içinde bulundukları teknoloji yarışı kolaylıkla "ulusal gurur" bağlamına çekilebil-
mektedir. Medya desteğiyle kitlelerin hararetle alkışladığı bu yarışın bazı evrelerinde,
ABD'nin Yıldız Savaşları projesinde olduğu gibi, kaynakları bir yönüyle savurganca
kullanan, sonra da gündemden düşü(rülü)p popülerliğini yitiren "mega" projeler ortaya
çıkabilmektedir.
98
Manjunath Pendakur, "A Political Economy of Television: State, Class, and Corporate Confluence in
India, in Transnational Communications”, Wiring The Third World, (Gerald Sussman ve John A.
Lent, eds.), Sage Publications, Newbury Park, 1991, ss. 237-241
51
düzene ilişkin hayaller genellikle mevcut toplumsal düzenlerin yeniden üretimine dönük
tekrarlar olmasına karşın, bu metinlerde hayali sunulan teknolojik ürünler giderek daha
kısa sürede gündelik hayatlarımızın "iyi" ya da "kötü" gerçekleri olarak karşımıza
çıkabilmektedir.
İlgi çeken bir diğer konu da teknolojik bir yeniliğin, kendisinden beklenen ve
açıkça ilan edilmiş faydasının her zaman gerçekleşmeyebileceğidir. Örneğin
bilgisayarlar ve kelime işlem (word processing) programlarının ortaya çıkmasıyla kağıt
tüketiminde önemli bir azalma olacağı beklenilmiştir. Ancak kağıtsız ofis retoriğiyle de
ileri sürülenin aksine henüz bu beklentiyi doğrulayacak bir sonuç ortaya çıkmamıştır.
Örneğin Türkiye'de yapılan bir araştırmada ofislerdeki bilgisayar kullanıcılarının,
elektronik ortamdaki bilgilerin kaybolma riskini daha yüksek olarak algılamalarından
dolayı daha sıkça kağıda çıktı aldıkları, dolayısıyla da daha çok kağıt kullandıkları
sonucu ortaya konmuştur100. Teknolojik yenilikler kendilerinden beklenen faydalarını
her zaman göstermeyebilecekleri gibi, öngörülmemiş bazı istenmeyen sonuçlar da
ortaya çıkarabilmektedirler. Bu istenmeyen sonuçların başında sağlık sorunları
gelmektedir. Bir çok elektronik ürünün ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı, elektronik
99
Göker, Bilim, Teknoloji, Sanayi Üçlemesi, s.150.
100
Şengül Özerkan, "İletişim Teknolojisi ve İnsan", Marmara iletişim Dergisi, Ocak 1995, ss. 155-158.
52
ürünlerde kullanılan 200 çeşit maddenin astıma neden olduğu ve hızlı teknolojik
değişim yaşanan ofislerde bilgisayar, internet gibi "yüksek" teknolojilerin, çalışanların
stres başta olmak üzere bir çok yeni sağlık sorunuyla karşılaşmaları sonucunu
doğurduğu bilinmektedir. İletişim teknolojilerinin en önemli unsuru olan
elektromanyetik dalgaların insan sağlığı açısından potansiyel bir tehlike oluşturduğu, bu
tehlikenin sadece GSM cep telefonları için değil telsiz, radyo ve televizyon vericileri,
yüksek gerilim hatları vb. tüm elektromanyetik dalga üreten cihazlar için geçerli olduğu,
enformasyon sektörünün isteksizliğine karşın, artık tartışılmaya başlanmıştır.
Enformasyon sektörü tarafından ima edildiğinin aksine, bu tartışmaların bir teknoloji
düşmanlığına ya da Luddizm’e yol açmak yerine, teknolojik mistifikasyonlara karşı bir
toplumsal bilincin oluşturulmasına katkıda bulunduğunu söylemek olanaklıdır.101
Her doğal şey gibi iletişim olgusu ve buna bağlı olarak medya, yeni ortamda
tarih boyunca çeşitli evreler geçirerek dönüşmüştür. İlk insanların kurallı bir dili,
101
Atabek, a.g.e., s.14.
53
alfabesi, fotoğraf makineleri, video kaydedicileri yoktu. Buna rağmen iletişim bir
şekilde sağlanıyordu. Bilinen ilk insan ırkları konuşmayı bilmiyorlardı. Antropologlar,
Australopithecus, Homo Habilis ve Homo Erectusların, fiziksel nedenlerden ötürü
konuşamadıklarını söylemektedirler. Neanderthal insanının ise vücut dili, çıkarsama
kullanma ve kısıtlı sayıda ses çıkararak iletişim kurabildiği bilinmektedir. Yaklaşık 40
bin sene önce ortaya çıktığı sanılan Cro–Magnon, en bilindik ismiyle Homo Sapiens–
Sapiens insanının bugünkü dil, dudak ve gırtlak yapımıza benzer bir nitelik taşıdığını ve
konuşarak anlaşabildiği saptanmış durumdadır. Bu durumda ilk ortamın vücudumuz
olduğu düşünülürse, bu alandaki dönüşümün yaşanarak sözlü iletişimi sağlıklı kılmaya
başladığı görülmektedir.102
102
Atabek, a.g.e., s.15.
54
kavramsal boyutta kalmamıştır. Papirüsün, Mısırlıların tekeli altında olması,
parşömenin bulunmasına ön ayak olmuştur. Böylece ortam, papirüs gibi aşınmaya çok
müsait bir nesneden, parşömen gibi daha sağlam bir nesneye dönüşmeye başlamıştır.
Yunanlıları hakimiyet altına alan Romalılar, buradan edindikleri bilgiler doğrultusunda
bugün kullanılan fonetik Latin alfabesini geliştirerek, iletişimde bir dönüşüm
sağlamışlardır. Romalıların yüzyıllar süren dünya egemenliği ve medeniyeti bir
tesadüfün eseri değildir. Bilgi ile doldurulan rulolar, imparatorluğun her yerine ve
zamanına bunu taşımışlardır. Dönüşümün doğal ve vazgeçilmez bir süreç olduğunu
gösteren bir dönüşüm de bunu izleyen zamanlar içerisinde gerçekleşmiştir. Yönetimin
güçleştiği bu imparatorlukta el yazmalarının ve kitapların geliştirilmesi uzun
sürmemiştir. Ayrı ayrı rulolar, parşömenler bir araya getirilerek kitaplar oluşturulmaya
başlanmıştır. Kitapların eğitim amaçlı olarak kullanılmaya başlamasıyla, okur yazarlık
oranının da artmasıyla, bu konuda bir ihtiyaç doğmaya başlamıştır. Doğal olarak el
yazması olan bu kitapların çoğaltılması ciddi bir zaman ve maliyet gerektirmekteydi. Bu
da matbaaların doğuşunu getirmiştir. Bilinen ilk kağıt örnekleri 175’li yıllarda Çin’de
geliştirilmiştir. 764 yılında Japonya’da bir kitap tahta harflerle basılmış, 868 yılında
Çinliler hareketli harflerle ilk kitaplarını basarken, Koreliler 1403 yılında bronz
harflerle basım yapmayı başarmışlardır. Ancak en başarılı baskıyı Alman Johannes
Gutenberg 1455 yılında gerçekleştirmiştir. Bu buluş ile bireysel iletişimden kitle
iletişimine bir dönüşüm yaşanmıştır. Kitapların basımının hızlanması ve maliyetlerinin
düşmesi peşisıra, toplumun genelini ilgilendiren haberleri yaymada da matbaa etkili
olmaya başlamıştır. 103
103
Geray, a.g.e., s.37.
55
• Görsel İletişim ve Görsel Ortam
1838 yılında Samuel Morse, ABD’de ilk telegraf iletişimini sağlamıştır. Yazı
dilini, kendi oluşturduğu bir alfabeye dönüştüren Morse, bu alfabeyi elektrik sinyalleri
ile iki mekan arasında başarıyla taşımıştır. 1876 yılında Graham Bell ve Thomas
Watson, elektrik sinyallerini ciddi bir biçimde kontrol altına almayı başararak telefonu
icat etmişlerdir. Bu iki ciddi icadın en önemli ortak özelliği iletişim kanalı olarak kablo
kullanmalarıydı. 1880 yılında Alman bilim adamı Hertz elektromanyetik sinyaller
üzerindeki çalışmalarını, radyo sinyalini geliştirerek sonuçlandırmıştır. 1895 yılında
genç İtalyan girişimci Marconi, Hertz’in bu buluşunu kullanarak ilk kablosuz telgraf
iletişimini gerçekleştirmiştir. 1906 yılında ise Reginald Fessenden bilinen anlamdaki
radyoyu geliştirmiştir. Radyonun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıyla çok ciddi bir
104
Asa Briggs, Peter Burke, Medyanın Toplumsal Tarihi, İzdüşüm Yayınları, İstanbul, 2004
56
kitle iletişim aracının dönüşü tamamlanmıştır. Savaş, kurtarma, propaganda, haber
alışverişi gibi hemen hemen her alanda radyo çok ciddi bir iletişim ortamı olmuştur.
Görüntü gibi, sesin de kaydedilmesi iletişim dönüşümünde önemli bir rol oynamıştır.
Edison 1877 yılında Fonograf ile ilk sesi kaydetmeyi başarmıştır.105 1887 yılında Emile
Berliner bu buluşu daha işlevsel bir hale getirerek Gramofon’u geliştirmiştir. 1925’te ise
Bell Laboratuvarları hem kayıt yapabilen hem de kaydı çalan bir cihaz geliştirmişlerdir.
Sesin ve görüntünün kaydedilebiliyor olması ve hali hazırda radyo yayının da
gerçekleşiyor olması yine bir dönüşümü tetiklemiş; televizyon yayını. 1900’lü yılların
başındaki çalışmaların ardından ilk televizyon patenti 1922 senesinde alınmıştır. Hemen
yayın çalışmalarına başlanmış ve 1932 senesinde New York’da ilk ciddi yayın
yapılmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle çalışmalar durdurulmuş, 1945’ten
sonra yine ivme kazanan çalışmalar, 1960’ların sonunda ABD’deki vatandaşların büyük
bir çoğunluğun bir TV sahibi olmasına ön ayak olmuştur. Aynı zamanlarda siyah –
beyaz yayından renkli yayına geçilmişir. 1990’lı yıllara gelindiğinde hemen hemen her
evde bir TV bulunmaktaydı. TV yayınlarının ilk seneleri salt canlı yayınla geçmiştir.
1951 senesinde video kaset kaydedicisinin geliştirilmesi ile banttan yayın da
gerçekleşmeye başlanmıştır. Japonların bu gelişmeleri takip edip öne geçmesiyle video
kaset kaydediciler evlere de girmeye başlamıştır. Kablosuz TV yayınına alternatif olan
kablolu TV yayını 1960’larda geliştirilmiştir. Daha kaliteli bir yayın hizmeti veren
kablolu TV, kablosuzun aksine ücretsiz değildi. Buna rağmen kitleler tarafından rağbet
görerek, bilgiye ve eğlenceye olan önem kanıtlanmıştır. 1957’de Sputnik’in uzaya
fırlatılmasıyla başlanan uydu iletişimi ilk başlarda sadece askeri amaçla kullanılıyor
olsa da bu dönemlerde televizyonlara uyarlanarak kitleler büyütülmüş ve uluslararası bir
hale getirilmiştir.106 Televizyon ve radyo yayınları sürerken, başka bir ortamın
çalışmaları sürmekteydi: bilgisayar. 1833 yılında Charles Babagge, ’analitik motor’
adını verdiği bir cihaz ile basit veri işlemesi yapmayı başarmıştır. 1940’larda İngilizler
bu cihazı geliştirerek daha karmaşık işlemler çözmeye başlamışlardır. 1945’te Eckert ve
Muachly ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer)’ı geliştirmişlerdir. II.
Dünya Savaşı’nın sonuna doğru hidrojen bombalarının matematiksel işlemlerinde
kullanılan bu cihaz daha sonra 1955’lerde rüzgar tünellerinin yapımı, hava tahminleri
105
Castells, a.g.e., s.13.
106
A.g.e, s.14.
57
gibi işlere adapte edilmiştir. Bunu takip eden yıllarda bilgisayarlar, veri işleme ve
depolama gibi konularda gelişmişlerdir. 1984 yılında Apple’ın Macintoshları kişisel
bilgisayar kavramının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bilgisayarlar iletişim
konusunda bir dönüşüme 1960’lı senelerde ortak olmuşlardır. Bugünkü Internet’in
temelini ortaya koyan ARPA (Advanced Research Projects Agency)’nın ortaya çıkışıyla
müthiş bir dönüşüm süreci başlamıştır. ARPA’yı ARPAnet dönüşümü izlemiş, FTP ve
TCP / IP gibi protokoller de zaman içerisinde geliştirilmiştir. 1990’da CERN
araştırmacıları arasında iletişimi sağlaması için HTML dili ve HTTP protokolü
geliştirilmiştir. Günümüz internet altyapısının ilk örneği yine bu laboratuvarlarda
geliştirilmiştir. 1990’da sadece bir web sunucusu varken 1992 sonunda bu rakam 50’ye
çıkmıştır. Çok kısa bir süre içerisinde bu rakam katlanarak çoğalmıştır. 1999’da bilinen
720 bin adet kamuya açık sunucu bulunurken, 2001 senesinde sunucu sayısı 24 milyonu
aşmış duruma gelmiştir. Günümüze baktığımızda dönüşüm kelimesi belki etraflıca
anlaşılmayabilir. Ancak bir olgunun tarihsel gelişimine bakıldığında dönüşüm daha
esaslı bir biçimde algılanabilir. Yukarıda bahsettiğimiz tarihsel süreç içerisinde iletişim,
bireyselden kitlesele doğru bir dönüşüm yaşamıştır. Bu dönüşümü yalnız iletişim değil
ortam da yaşamıştır. Temelde amaç bir iletinin kaynaktan alıcıya ulaştırılması şeklinde
ele alınırsa, özün değişmediği gayet açıktır. Ancak binlerce yıllık bu süreçte biçimin
değiştiği de büyük bir gerçektir. Sürecin bu kadar doğal işlediği dünyamızda, bir
dönüşümün tamamlanması bir başkasını tetiklemektedir. Dinamizmini koruyan bu olgu
ile bugün de, insanlık var oldukça da hep ilgilenilecektir.
Yerkürenin üzerinde yaşayan insanlar her ne kadar altlarında bir küre olduğunu
ve onun güneş etrafında döndüğünü ilk duyduklarında buna karşı çıkmış olsalar da,
daha sonra bilimsel veriler doğrultusunda bu fikri kabullenmiş ve de dünyanın bu
mantıkla bir sonu olduğu varsayımıyla bu gezegeni keşfe çıkmışlardır. Bu süreç
bilimsel/akılcı gelişme ile olgunlaşmış, toplumların tanışmasına, daha sonra bazen
alışverişine bazen de sömürülerine, ama en nihayetinde devletler hukuku açısından
olmasa bile, ekonomik açıdan sınırların kaldırılmasına kadar varmıştır.107
107
Friedman, a.g.e., s.59.
58
Günümüz toplumunun sahip olduğu en değerli varlık olan “bilgi” ve bunun
“paylaşımı”, teknolojik gelişmeler ile beraber küreselleşmenin en önemli öğelerinden
biri olmuştur. Bu teknolojik gelişmeler özellikle bilginin dolaşımı sürecinde bir
lokomotif etkisi yaratmış ve bilgiye ulaşan herşey ve herkesi olumlu ya da olumsuz
yönleriyle birlikte bir dönüşüm eğilimine sokmuştur. Bu dönüşüm devletler seviyesinde
olduğu kadar, bireyler seviyesine de indirgenmiş durumdadır. Günümüzde temelde
gördüğümüz eğilim küreselleşmenin bireyselleşme yönünde bir ivme getirdiğidir. Bu
cümleden anlamamız gereken küreselleşmenin her bireye ulaşma, her bireyi kapsama
gerekliliğidir. Bu gerekliliği yerine getirmek için kullanılan araç ise teknolojik
gelişmelerdir. Devletler elektronik dönüşüm çerçevesinde e-devlet uygulamalarına
yönelmiş, yeni ekonomik tanımlar ve eğilimler ortaya çıkmıştır. Bireyselliğin ve bireyin
en önemli öğe olduğu bu toplumda bütün kavramların başına gelen “yeni” sıfatı,
özünde bireyin haklarını ve refahını sağlamayı hedefleyen bu düzeni tanımlamaktadır.
Örneğin, Türkiye olarak girmek için çalışmalar yaptığımız Avrupa Birliği’nin tüm
düzenlemeleri, bireyleri odak noktasına almaktadır.
59
oluşturmuştur. Bu noktada değişmeyen tek şeyin değişim olduğu yeni dünya düzeninde,
artık değişim olgusunu kabullenmek kaçınılmaz hale gelmiştir. 108
108
Bahadır, Akın, http://www.stratejiyonetim.com/kuresellesme.htm. 12/07/2006
109
Ronald Robertson, Globalization: Social Theory and Global Culture, Kingston Publishing, London,
1992, s. 104.
60
kapitalizmin ulusal kabına sığmadığı ve dünyaya yayılmak istediği durumdur. Son
zamanlarda, küreselleşme, globalleşme, yeni dünya düzeni, post-modernizm,
yerelleşme, neo-liberalizm gibi kavramlar da bazen birbirlerinin yerine
kullanılmaktadır.110
Soğuk savaş 1989 yılında sona erdikten sonra içinde bulunulan dünya çok hızlı
bir değişim sürecine girmiş bulunmaktadır. Bu süreçte üç temel nokta önem
taşımaktadır. Birincisi; 1453 yılında Osmanlılar tarafından İstanbul’un fethiyle sona
eren Ortaçağ karanlığından kurtulmaya çalışan Batının, deniz aşırı yeni keşiflere yelken
açmasıyla ortaya çıkan zenginleşmelere dayalı gelişmelerdir. Bu süreç, Avrupa’da
1800’lü yılların sonlarında başlayan endüstri devrimine kadar devam etmiştir. İkinci
temel dönüşüm noktası ise 1890’da başlayan endüstri devrimi olmuştur. Endüstri
devrimini yaşamaya başlayan Kıta Avrupa’sında ortaya çıkan gelişmeler çeşitli
şekillerde dünyanın diğer bölümlerine de ulaşarak insanlığı büyük ölçüde etkisi altına
almıştır. Bu dönemin ardından yaşanan sömürgecilik ise o dönemdeki küreselleşmenin
nihai sonuçlarını oluşturmuştur. Zaman içinde şekil değiştirerek, küreselleşme ya da
küreselleştirme çabaları soğuk savaşın bittiği 1990’lı yıllara kadar gelmiştir.
Küreselleşme üçüncü temel çıkış noktasını 1990’lı yıllarda yakalamıştır. 1970’li
yıllardan itibaren dünya ekonomisinde söz sahibi olmaya başlayan çokuluslu şirketler,
1990 yılından sonra yeni dünya düzeni kavramı etrafında tek kutuplu dünyada batıyı,
tek ekonomik ve siyasi güç haline getirme planını ortaya koymuştur. 1990’lı yıllarda ön
plana çıkan küreselleşme çabalarının ardında, yüzyıla yakın bir zaman diliminde ortaya
çıkan gelişmeler açısından yukarıda sayılan ilk iki çıkış noktasından farklı olarak,
piyasalara ulaşmada artık zaman ve mesafe kavramının anlamını yitirdiği
görülmüştür.111
• Teknolojik Gelişmeler
Küreselleşme insanlık tarihi yönünden oldukça yeni bir fenomendir. 16. yüzyıl
öncesine kadar ülkeler ve kıtalar arasındaki emeğin, ürünün ve fikirlerin hareketi bir
hayli sınırlı durumdaydı. Dünya ekonomisinin gelişim trendi incelendiğinde,
110
Robertson, a.g.e., s.104.
111
Robertson, a.g.e., s.105.
61
günümüzde ekonomiler arası ilişkilerinin ve bağlantılarının geçen iki yüz yıla göre hızla
arttığı görülmektedir. Nitekim teknolojide meydana gelen yenilikler iletişim
teknolojilerinde büyük ilerlemelere neden olmuştur. Fiziki uzaklıkların sebep olduğu
engeller ve yüksek maliyetler, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkiler teknoloji ve bilgi
alışverişini önemli ölçüde engellemektedir. Teknolojik gelişmeler hem yeni imkânlar
sağlayarak, hem de mevcut olan araçların kullanım maliyetini düşürerek,
küreselleşmeye önemli katkıda bulunmaktadır. Nitekim okyanus ötesi nakliye bedelleri
%50, hava taşımacılığı maliyetleri % 80 ve transatlantik telefon maliyetleri %99
oranında düşmüştür. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde uluslararası
finansal piyasalar küresel bir nitelik kazanmıştır. Teknolojik gelişmeler ticaretin
bileşenlerini de değiştirmektedir. Elektronik ticaretin sağladığı imkanlarla evden
çıkmadan bir başka kıtadan mal sipariş edilebilmekte ve ödemeler kredi kartıyla
yapılabilmektedir.112
• Politik Gelişmeler
II. Dünya savaşından sonra başlayan ve 1990’lara kadar devam eden soğuk
savaş dünyanın politik olduğu kadar ekonomik olarak da ikiye bölünmesine neden
olmuştur. Son elli yıllık tarihi dönemde üçlü bir yapı söz konusuydu ve bu yapının bir
tarafında pazar ekonomisine dayanan çoğulcu ekonomiler, diğer tarafında planlı
ekonomiye endeksli sosyalist ülkeler bulunmaktaydı. Üçüncü yapı ise çoğu batının eski
sömürgesi gelişmekte olan ülkelerden oluşmaktaydı. Bu ülkeler kendi aralarında sosyo-
ekonomik, politik, kültürel farklılıklar göstermekteydiler. Ancak 1990’lı yılların
başlarında Sovyetler Birliğinin dağılması, iki kutuplu dünyanın tek kutuplu dünyaya
yani pazar ekonomisi ve demokrasi odaklı bir dünyaya geçmesine yardımcı olmuştur.
Bütün bu politik ve düşünsel gelişmeler küreselleşmenin daha sık hafıza yaratmasına ve
ayrıca bir süreç olarak daha çok hızlandırılmasına katkıda bulunmuştur.113
112
Thomas L. Friedman, Küreselleşmenin Geleceği, çev.: Elif Özsayar, Bahri Yayınları, İstanbul, 2000,
s. 20.
113
Friedman, a.g.e., s. 21.
62
• Ekonomik Gelişmeler
114
Ken, Cottrill, “Strategies for World Domination”, Journal of Business Strategy, V.19, N.3, (May-June)
1998, ss. 36-40.
63
Diğer taraftan, kalkınarak refah devleti olmak isteyen ülkelerinin küresel
ekonomiye daha fazla entegre olmasını savunmaktadırlar. Onlara göre küresel ekonomi;
bilginin, teknolojinin, malların ve hizmetlerin, sermaye ve fikirlerin akışının hızlanması
demektir. Eleştirdikleri husus, ülkelerinin piyasalara ulaşmada her zaman yeterince
imkâna sahip olmamasıdır.115
115
Rodrik, D., Küreselleşme Sınırı Aştımı?, (Çev: İzzet Akyol-Fatma Ünsal), Kızılelma Yayıncılık,
İstanbul, 1997, s.32.
116
Rodrik, a.g.e., s.32.
64
küreselleşmenin çoğulcu demokratik sistemleri yaygınlaştırma gibi siyasal faydaları da
söz konusudur. Bu noktada küreselleşmenin diğer yararları şu şekilde
incelenebilmektedir. Bunlar ekonomik büyüme, rekabet, ölçek ekonomileri ve uluslar-
arası finans alanlarındaki başarılarıdır.
18. yüzyılda buhar gücünün kullanımı, telefon telgraf gibi iletişim araçlarının
icadı burjuvanın aradığı fırsatları ayağına getirmiştir. Bu şekilde çoğalan yeni ürünler,
yeni tercihler, yeni istekler ve yeni alışkanlıklar doğurmuştur. Kendi kendine
yeterliliğin yerini karmaşık ilişkiler almış ve yeni evrensel bağlar gelişmiştir. Bu
konjonktür sadece maddi ürünler ile sınırlı değildir. Kültürel ürünler, fikir ve bilgi alış
verişi de aynı oranda ülkeler çapında yaygınlaşmıştır. Küreselleşme karşıtı görüş açısına
göre ise burjuva kar elde etmek zorundadır. Bunun için üretim yapmalı, ürettiklerinin
tamamını piyasaya sürmeli ve satabilmelidir. Bu nedenle burjuva kendisine uygun her
yere gidebilmeli mal satışını gerçekleştirebilmelidir. Yani yerel pazarlamanın yerini
küresel pazarlama almaktadır. Böylece başarılı ve tanınmış ‘maker’lar oluşmaktadır.
Tabi bu pazarlarda lobi düzeni de meydana gelmektedir. Bu pazarlara giriş edebiyat ve
sinemayla yapılmaktadır. Dünyanın dört bir yanına ulaşma gücü arttıkça kar etme
ihtimali de aynı doğrultuda artmaktadır. Burjuva bu imkâna, ulaşım teknolojisinde
yaşanan gelişmelerle kavuşmaktadır.
65
teknoloji ve ekonomik liberalizasyon, yoksulu daha da yoksul yapmamıştır. Fakat
zenginlerin daha da zengin olmasına yardımcı olmuştur.117
117
Oran, B., Küreselleşme ve Azınlıklar, İmaj Yayınevi, Ankara, 2000, s.86.
118
Oran, a.g.e., s.88.
66
Diğer bir görüş ise şu şekildedir; küreselleşmenin maksadı, azgelişmiş ve
gelişme sürecindeki dünya ülkelerinin her türlü kaynağının küresel güçler tarafından
sömürülmesi ve bu ülkelerin her alanda teslim alınmasıdır.
119
Walther, T., Dünya Ekonomisi (Çev: Ünsal Çağlar, The World Economy), Alfa/Aktüel Kitabevi,
Bursa, 2002, ss.102-103.
67
ülkelerdeki teknolojik gelişme sonucu endüstri toplumunun yerini bilgi toplumuna
bırakması, gelişmiş ülkelerin imalat sektöründe istihdam edilen işgücünün hem
istihdamını, hem de yaşam standartlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca
küreselleşme, mobil haldeki üretim faktörleri -nitelikli işgücü ve sermaye- ile mobil
olmayan üretim faktörleri -niteliksiz işgücü ve toprak- arasında ayrıcalıklı vergi
uygulamasına neden olmaktadır. Şöyle ki, mobil haldeki üretim faktörleri, vergi
oranlarının daha düşük olduğu coğrafi alanlara kayarak vergi yükünden kısmen
kurtulabilmektedir. Buna karşın mobil olmayan üretim faktörleri, bu vergileri ödemek
zorunda kalmaktadır. Bu durum, nitelikli işgücünün yaşam standardını yükseltmekte;
buna karşın, niteliksiz işgücünün standardını düşürmektedir.120
120
John, Caron H., Scott T. Young, Janis L. Miller “Coordinating Manufacturing and Marketing in
International Firms” Journal of World Business, (Summer)1999, 34/2, s.111.
121
Caron, Scott, Young, Miller, a.g.m., ss.112-113.
68
olan ülkelere doğru kaydırmaktadırlar. Böylece söz konusu firmalar, kirleten öder
prensibine pek maruz kalmamakta ve dolayısıyla da ek bir maliyet avantajı
sağlamaktadırlar. Buna karşın gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren firmaların, çevre
standartlarının yüksekliği dolayısıyla rekabet gücü zayıflamaktadır. Böyle bir durum
gelişmiş ülkeleri çevre standartlarını düşürmeye zorlamakta ve sonuçta küresel çevre
standartları düşmektedir.
Çevreye zarar veren bir başka faktör de fakirliktir. Fakirlik, insanların çevreye
bağımlılığını arttırmakta ve zorunlu olarak insanları aşırı ölçüde doğal kaynak
122
Caron, Scott, Young, Miller, a.g.m., s.114.
69
kullanımına yönelmektedir. Fakirliğin hızlı nüfus artışı ile birleşmesi halinde, pek çok
gelişmekte ya da az gelişmiş ülkede olduğu gibi çevreye verilen zarar daha da
artmaktadır. Ancak fakirliğin çevreye verdiği zararın sanayileşmenin çevreye verdiği
zarar ile karşılaştırıldığında, daha dar bir alanı etkilediğini en azından kısa dönemde
söylemek mümkündür. Sanayileşmenin çevreye verdiği zarar, çok daha geniş boyutlu
olup etkisi bütün dünyaya yayılmaktadır. Öte yandan, kitle imha silahlarının (kimyasal,
biyolojik ve nükleer) dünyada hızlı bir şekilde yayılması bütün insanlık adına potansiyel
bir tehdit oluşturmaktadır.123
2.3.2 E-Dönüşüm
123
A.g.m., s.114..
124
Aykut Göker, “Enformasyon Toplumu Üzerine Kavramsal Bir Yaklaşım Denemesi”,
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=287, 28.01.2006
70
denetleyen sisteme geri beslenmesi (feedback); bu yeni enformasyonun denetleyen
sistemce işlenerek (data processing) hedef verileriyle karşılaştırılması gerekir125.
125
Göker, A.g.m.
126
Robert Hassan, Media, Politics and the Network Society, Open University Press, Berkshire, 2004, s.2.
71
Zamanın para, paranın da zaman olduğu bu dönemde bilgiye çabuk erişmek ve
onu işlemek, ardından da yayma sürecini en aza indirmek rekabetin en önemli
unsurlarından biri olmuştur. Bilişim toplumunun önemli yapı taşlarından birini de
aradaki ağın adı olan “internet“ oluşturmaktadır. Castells, 2001 yılında yazdığı “The
Internet Galaxy” adlı kitapta internet için şu cümleleri kullanır: “Internet yaşamımızın
önemli bir parçasıdır. Internet, bugün, elektrik şebekelerinin ve elektrik motorlarının
sanayi toplumu için gerçekleştirdiği aktiviteleri bilişim toplumu için yapmaktadır,
çünkü internetin görevi bilginin gücünü tüm insanlık evreninde yaymaktır.127”
Günümüzde, internet sayesinde çizili sınırları olmayan, içinde bilgisayar olan her
ortama girebilen ve yerkürenin her bölümünden katılımla oluşan yeni bir sanal toplum
ortaya çıkmıştır. Dijital küreselleşmenin en önemli aktörlerinden olan internet ve
bilgisayarla iletişim şebekeleri, özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde şiddetle devam
eden çıkar ve ideolojik mücadele alanlarından biri haline gelmiştir. Diğer bir deyimle,
bilgisayar şebekeleri sadece kapitalistler arasında ekonomik çıkar arttırma girişimlerinin
yoğun olduğu bir yer değil, aynı zamanda, geniş ölçüde, ideolojik mücadelenin verildiği
güçlü bir alan haline gelmiştir128. Şebekeler, bugün büyük ölçüde küreselleşmiş ve hızla
devam eden özel teşebbüs sisteminin artan kullanımı yanında, bu düzene karşı mücadele
verenlerin de kullanımına girmiştir.
Kapitalist pazar ekonomisinin bir sonucu olarak yeni modern telefon sistemleri
kuruldukça, bilgisayar fiyatları ve telefon ücretleri düştükçe, internet kullanımı
kolaylaştıkça, sadece kapitalizmin yayılması değil aynı zamanda karşı mücadelenin
yaygınlığı da artmaktadır129. Egemen ideolojinin “internetin halkı güçlendirdiği”
iddiası, ancak interneti bilgi toplama ve dayanışma amacıyla kullanan belli küçük bir
azınlık için geçerlidir. Geniş kitleler kullanamamakta veya kullanmamaktadır.
Kullananların büyük çoğunluğu için internet, televizyonun kaçışcı ve boş zaman
geçirme rolünü üstlenmiştir. İrfan Erdoğan’a göre interneti, hayali uydurular ve
olasılıklarla demokratikleşme ve özgür kamusal tartışma alanı olarak sunma ve
enformasyon toplumundan bahsetme yerine, önce internete kimlerin ulaştığını,
internette sunulanı içerik, emtialaşma, özelleşme, reklam, propaganda ve bilinç
127
Manuel Castells, The Internet Galaxy, New York, NY:Oxford University Press, 2001, s.14.
128
İrfan Erdoğan, İletişimi Anlamak, Erk Yayınları, Ankara, 2005, s.422
129
A.g.e., s.422
72
yönetimi açılarından incelemek gerekmektedir. Eğer internet artan bir şekilde
uluslararası firmaların ve onların ortakları yerel dev firmaların önemli bir reklam aracı
oluyorsa, H. Schiller’in belirttiği gibi, kültürel ve ekonomik emperyalizmin internet
yoluyla yeni bir yayılma ortamı elde ettiği gerçeği ortaya çıkar130.
73
yol olarak görünmemektedir. Bilinçlenen tüketiciye hitap edecek, çeşitli beğenileri
tatmin edecek, rekabet şartları yaratacak ucuz tüketim mallarını üretmek kar amacı
güden örgütler için önem kazanmıştır.
Kapitalizmin doğuş çağı ve aydınlanma dönemi ile birlikte, ilk defa olarak
birey olma bilinci, birey ve insan hakları kavramları, tarih ve insanlık sahnesine
çıkmıştır. Bu çıkış adeta bir yeniden doğuştur. Rönesans dönemi bu doğuşun yüksek
sesle ilanıdır. “İnsanlar eşit ve özgür olarak doğarlar ama her yerde zincirlere
vurulmuşlardır” diyen, J. J. Rousseau ve aydınlanma filozofları birey özgürlüğünü ve
aklın egemenliğini savunurlar. İkibin yıllık feodal sistemin baskı ve ezici çarklarına
karşı bir tepki olarak gelişen bu durum, giderek bir sapmaya, bireycilik biçiminde bir
yozlaşma ve yüzbinlerce yıllık toplumsallaşmanın yarattığı kazanım ve değerleri yok
etmeye yönelen bir canavarlaşmaya dönüşür. Günümüz kapitalizminin bireyciliğinde de
kaçınılması gereken en önemli unsur budur. Bunu aşmanın yolu, doğru bireyselleşme,
birey olma bilincine ulaşmadır. Özgür birey özgür toplumu yaratır ve onu bütün
çıkarlarıyla kendisinde içselleştirir, demek ki, ne yoz ve güdük bir bireycilik, ne de
bireyi etkisizleştirip, iradesizleştiren, karar veremez kılan, uydulaştıran ve
toplumsallaşmaya kurban eden bir sosyalite ve örgütlenme formu doğru değildir. Her
ikisi de birinin adına diğerini yok etmektedir. Oysa insanlığa gereken, her ikisinden de
74
gerektiği kadardır. Yani, özgür ve bilinçli tarzda bir bireyselleşme, aynı şekilde tüm
bireylerin özgürlük, eşitlik, hak ve hukukunlarına riayet etmeye, saygı göstermeye
dayanan bir toplumsallık. Bu da eşittir doğru bireyselleşme, doğru toplumsallaşmadır.
131
Coşkun Can Aktan, “Yeni Değişim Dinamikleri ve Devletin Yeni Rolü”,
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/devlet-felsefe/degisim-devletin-rolu.htm, 24.01.2006
132
“Teknolojiyle Hayat Nasıl Değişecek”, Vatan Gazetesi, 18.10.2005
75
Daha önce bahsettiğimiz gibi dünya üzerindeki her olgu doğal bir dönüşüm
içerisindedir. İletişim ortamları da bu dönüşümden nasibini almaktadır. İletişim ve
ortamın gelişim sürecine bakıldığında bu dönüşüm rahatlıkla görülebilmektedir.
İletişimin temeli olan insan iletişiminden başlayarak, günümüzün en karmaşık iletişim
mekanizmaları ve ortamlarına kadar bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşümün binlerce
yıllık tarihi, başlangıç ve son arasında ciddi bir değişimi işaret etse de temel olan
iletişim ihtiyacı asla değişmemiştir.
Bugün bilginin ve iletişimin son derece değerli olduğu bir çağda yaşamaktayız.
Teknoloji, bilgi iletişimini daha süratli ve daha kesin yapabilmek için sürekli bir
gelişme göstermektedir. Bilgi iletişimini sağlayan aygıtların temel çalışma
gereksiniminin elektrik olması da bu gelişim sürecini elektronikleştirmedir. Bu
sebepledir ki günümüze uyarlanan / dönüştürülen her olgu, yukarıda sıraladığımız bazı
örnekler gibi, elektronik kelimesi ile birlikte anılmaktadır; e-iş, e-devlet, e-öğrenme gibi
kavramlara çok aşikar olsak da iletişim ortamları için bir “e” oluşturulmadığını fark
etmek, biraz düşünüldüğünde, çok da zor olmayacaktır. Yani e-iletişim ortamı, e-ortam
gibi kavramlarla karşılaşmamaktayız. Bunun sebebi bu ortamlara elektronik demek
yerine “yeni” denilmiş olmasıdır, yeni ortamlar (new media), bilinen kişisel ve kitlesel
iletişim ortamların e-dönüşüme uğramış halidir133. Bu süreç içerisinde dikkat çeken en
önemli noktalardan birisi de, yine teknolojinin bize sunduğu, “etkileşim” kavramının da
bu “yeni”lik içinde yer almasıdır. Günümüzde, çeşitli sektörlerde gün geçtikçe daha çok
karşılaştığımız bireye yönelik uygulamalar ve tanımlamalar yukarıda belirttiğimiz
dönüşümü kanıtlar niteliktedir. Reklamlarda sıklıkla karşılaştğımız, bireysel bankacılık
sistemleri, e-ticaret sitelerindeki bireye yönelik çalışmalar, etkileşimli sayısal televizyon
veya internet gazeteciliği uygulamaları, e-devlet sistemleri bu konuda verilebilecek bazı
örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.
133
M.Lister, J.Dovey, S.Giddings, I.Grant, K.Kelly, New Media: A Critical Introduction, Routledge,
London, 2003, s.9.
76
refah alanının” dışında yaşayan topluluklar vardır. Hollywood’un küreselleşmenin ve
tüketim kültürünün artmasıyla daha da zenginleşen ve dünyaya özellikle A.B.D. kültür
kodlarını yaymayı misyon edinmiş çalışanları, ileriye yönelik yaptıkları bu tarz
projeksiyonlarda, acaba küreselleşemeyen veya dönüşemeyenlerin hali bu olacak diye
gözdağı mı vermektedir? Hıfzı Topuz da “Global İletişim” adlı yazısında bizimkine
benzer bazı kaygılarını dile getirmiştir. Hıfzı Topuz'a göre “günümüzde iletişim
şebekelerine ulaşamayan ve internetin dışında kalmaya mahkum çevreler (sibergettolar)
bulunmaktadır, yarın da bu tür toplumlar olacaktır ve bu toplumlar kendi kültürlerini
kendi aralarında yaratacaklar, öteki toplumlarla belki de çoğunlukla
kaynaşamayacaklardır”134. Küreselleşme dünyada uluslararası bir elektronik şebekesi
oluşturmaktadır, ancak ona gore; kültür eşitliğine, kültürel haklara bu şebeke içinde yer
yoktur.
134
Hıfzı Topuz, “Global İletişim”, İletişim Araştırmaları Derneği Bülteni, 1998, Sayı:11, s.5
135
Hakkı Öcal, “Olur mu Olmaz mı”, www.mutasyon.net/ho_yazioku.asp?id=14, 26.01.2006
77
• Dönüşümün Etik Sorunları
136
David Ermann, Mary B. Williams,. Michele Shauf, Computers, Ethics and Society, Oxford
University Press, 1997, s.161
137
A.g.e., s.161
78
fikri mülkiyet haklarına saygı duyulmamasından kaynaklanan sorunlar, sistem kalitesi
ile ilgili sorunlar, güvenlik ve denetim ile ilgili sorunlar ve insanların yaşamlarında
dönüşümü ne kadar kabullendikleriyle ile ilgili yaşanan problemler olarak
özetleyebiliriz. Kısaca başlıklarını verdiğimiz bu sorunları biraz açmak gerekirse;
138
Gözde Dedeoğlu, “Bilişim Toplumunda Ortaya Çıkan Etik Sorunlar ve Tıp Bilişimi Meslek Ahlak
İlkeleri”, http://www.turkmia.org/file/542sagliktabilisimetigi_dedeoglu.doc
79
yaptıkları işle doğru orantılı olarak geliştirmeleri, kaliteli sistemler üretme
sorumluluğu vardır139.
139
Dedeoğlu, A.g.m.
140
Deborah Johnson,; Computer Ethics, Prentice-Hall Inc., 2001, s.200.
80
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin, insanların sosyal ilişkilerini zayıflattığını ve
izolasyonu arttırdığını ileri süren görüşler de yaygındır. Bilgisayar kullanımının
aile içi ilişkileri de olumsuz olarak etkilediği yönündeki görüşlerin de bu
noktada altını çizmek gerekmektedir. Bireyselleşmenin her alanda etkili olması
sonucu, arkadaşlarla kurulan iletişimin kesilmesi nedeniyle, fikir alışverişi, ortak
karar alma ve uygulama olanakları da gitgide ortadan kalkmakta ve bireylerin
izolasyonunu arttırmaktadır.
141
Hubert P. Yockey, Information Theory, Evolution, and The Origin of Life, Cambridge University
Press, New York, 2005, p.33.
81
alındığında ise; bir kaynak, bir kaynaktan çevirici, bir kanal, bir alıcıya çevirici ve bir
alıcıdan oluşan iletişim sistemi genelleştirilebilir.
Telefon bu sisteme örnek olarak verilebilir. Burada bilgi kaynağı konuşan bir
kişi, verilen mesaj bu kişinin söyledikleri, çevirici bir telefon cihazı, bu çeviricinin
girdisi mesaj, çıktısı sinyallar, bu sinyaller ise cihazın mikrofonuna basınç yapan
seslerle orantılı elektrik akımıdır. Sistemdeki kanal, ortaya çıkan elektrik akımıyla
yüklenen kablolar, yani telefon telleridir; kablodan geçen elektrik akımında
değişikliklere neden olabilen dış faktörler ise gürültü ve sapmalar olarak tanımlanır.
Girdisi sinyaller, çıktısı mesaj olan çevirici ise diğer uçtaki telefon cihazının
kulaklığıdır. Alıcı ise mesajı alan, yani telefonu dinleyen diğer bir kişidir.142
142
Fazlollah M. Reza, An Introduction to Information Theory, Dover, Chicago, 1994, p.1.
143
Ahmet, L Orkan, Bilişim Teorisi Temel Kavramlar, M.Ü. Yayınları, İstanbul, 1992, s.4.
82
bir çok anlama çekilmektedir. Bu kavram çeşitli açılardan başlıca şu şekilde
açıklanmaktadır:144
• Bilgi, bir nesne veya olayda veya bunlara ilişkin raporlarda ortaya çıkan
mesaj ile ilgilidir. Bu açıdan ele alındığında, sadece kaynağın bir
fonksiyonu olma özelliğini taşır ve bazen veri (data) olarak da ifade
edilir.
• Diğer bir açıdan ise, bilgi, bir alıcı tarafından kazanılan anlam ile
ilgilidir. Bu anlamdaki bilgi, hem iletişim kaynağının, hem de alıcının bir
fonksiyonudur.
İkinci görüş en yaygın olanıdır. Buna göre bilgi anlamlı biçimde derlenen ve
birleştirilen veridir ve şimdiki zamanda veya gelecekte verilecek kararlar için varolan
gerçek bir değerdir. Başka bir ifadeyle, bir kaynaktan bir alıcıya iletilen mesajın
içeriğidir. Bu anlamda bilgi, karar verme ile bağlantılıdır ve dolayısıyle veriye göre
daha etkin bir kavramdır.
144
A.g.e., ss, 4-6.
83
"Knowledge" sadece kişinin aklında var olan bir şeydir ve bir davranış niteliğidir. Başka
bir ifadeyle, "knowledge" kişinin sistemdeki değişikliklere olan duyarlılığıdır.145
2.3.3.2 Belirsizlik
Bir problemde karşılaşılan belirsizliği, önce iki şekilde ele almak söz konusu
olabilir: Birincisi, bir torbayı karıştırıp içinden, daha önce koyulmuş bulunan toplardan
hangisinin çekileceği ile ilgili belirsizlik; ikincisi torbanın içindeki toplara ilişkin
bilgisizlikten kaynaklanan problemin belirsizliğidir. Belirsizliği, başka iki değişik
şekilde ele almak da mümkündür. Birincisi, eksik veya kesin olmayan bilgi ile bir
hareket tarzı seçildiğinde ortaya çıkacak sonuca ilişkin "bilgi" ile ilgili belirsizlik;
ikincisi, kişiler veya örgütler kesin olarak aynı bilgi ile karşı karşıya iken, değişik
kararlar verdiklerinde veya birbirlerinden farklı hareket ettiklerinde ortaya çıkan
"performans" ile ilgili belirsizliktir.
145
A.g.e., s.5.
146
George J. Klir, Uncertainty and Information: Foundations of Generalized Information Theory,
John Wiley, New York, 2006, p.6.
84
2.3.3.3 Bilgi ve Belirsizlik İlişkisi
Problemini çözmeye çalışan bir kişi için o anda bilginin başlıca üç önemli
fonksiyonu söz konusudur:
Bir işin belirsizliği arttıkça, karar verenin karar verebilmesi için gerekli olan
bilgi miktarı da artacaktır. Bunun aksine, gerekli bilgi yeterince mevcutsa, karar
probleminin belirsizliği o oranda azalacaktır. O halde belirsizlik bir işi tamamlamak
veya bir davranışın sonucunu kesin olarak kestirebilmek için gerekli olan bilgi miktarı
ile, halen elde mevcut bulunan bilgi miktarı arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Bu
durumda, belirlilik altında verilen bir kararın yanlış olması, sadece mevcut tüm bilginin
yeterli ve doğru bir şekilde değerlendirilememiş olmasından kaynaklanmaktadır.
147
Thomas M. Cover, Joy A. Thomas, Elements of Information Theory 2nd Edition, Wiley, New
York, 2006, p.20.
85
2.3.3.4 Bilişim Teorisi
148
John R. Pierce, An Introduction to Information Theory, Dover, Chicago, 1980, s.19.
149
Orkan, A.g.e., ss. 14-15.
86
toplumlarda olduğu gibi, işletme örgütlerinde de karşılaşılan en karmaşık ve zor
problemlerdir.
Teoriye göre, bilginin ölçüsü, mesajın anlamının bir fonksiyonu olarak ortaya
çıkmamakta, sadece mesaj sayılarının bir fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir.
Bununla birlikte, bir mesaj iletildiği değişik kişilere değişik anlamlar ifade edebilmekte
ve hatta bunların değişik miktarlarda bilgi edinmeleri de söz konusu olabilmektedir.
Bilişim Teorisi, sadece mesajın kaynağına ve iletişim kanalına dönük olduğundan ve
bilgiyi kullanacak olan alıcı açısından ihmal edildiğinden dolayı, bazı uygulamacılar
tarafından tenkit de edilmektedir.150
150
Fazlollah, a.g.e., p.1
87
3 MİKRO DÜNYADA YENİ ARAYIŞLAR ve NANOTEKNOLOJİ
Birim ağırlık başına şu andakinden 50 kat daha hafif ve çok daha dayanıklı
malzemeler üretilebilecek ve bunlarιn sonucu olarak insanın günlük yaşamında
kullandığı tekstil ürünleri gibi ürünler değişebileceği gibi, uzay araştırmalarında ve
havacılıkta yeni roket ve uçak tasarιmlarının ortaya çıkması mümkün olacaktır.
Nanobilim ve nanoteknolojinin odak noktaları, düşük boyutlarda baskın hale geçen
boyut, sınır ve kuantum etkileri gibi temel fizik araştırması içeren konuların yanında,
atomik boyutlarda görüntülemede deneysel yöntemlerin geliştirilmesi, Angstrom altı
(10-10 metreden küçük) boyutlarda ölçüm yapabilme teknikleri, düşük boyutlarda eş tip
malzeme üretebilme, malzeme yapısını atomik boyutlarda kontrol edebilme, kızılaltı ve
morötesi radyasyonlara tepkisi kontrol edilebilir malzeme ve özel amaca yönelik aygιt
geliştirme yöntemleridir. Bilgisayar çağının başları olan 1950’lerden bu yana yaklaşık
her 18 ayda bir bilgisayar performansının iki katına çıktιğı ve büyüklüğünün yarıya
indiği bilinmektedir (Moore kuralı).
151
O’Dubchair K., Scott J., Johnson T, “Building a Knowledge Infrastructure for Learning
Communities”, http://www.ejidsc.org, (05.01.2007)
88
Bu kural 2020‘li yιllara kadar geçerliliğini koruyacak; bu yιllarda, üretilen
bilgisayarlar moleküler boyutlara kadar gelip dayanacaktιr. Şu anda 40 milyon
transistörlü bir işlemci, 2015 yιlιnda 5 milyar transistörden oluşacaktιr. Bu şekilde bilgi
işleme hızı oldukça artarken enerji kullanımı çok aza indirilebilecektir. Nanoteknoloji
devriminin insanlιğιn yakιn geleceğinde yaratacağι değişiklik sadece ana hatlarι ile
tahmin edilebilir. Öyle görünmektedir ki, nanoteknoloji önümüzdeki birkaç on yıl
içinde uygarlιğa damgasιnι vuracak ve bu gelişmelere hazιrlιk açιsιndan zayιf ve güçlü
ülkeler arasιndaki fark artacaktιr. Ulusal güvenliğimiz için tek yol bu teknolojiye
hazιrlιklι olmak ve bu tür konularda hem temel bilimler açιsιndan hem de teknolojik
olarak ön sιralarda yeralmaktιr. Geç kalιnmadan TÜBİTAK ve diğer ulusal araştιrmalarι
destekleyen kuruluşlarιn bu tür kritik araştιrmalarι daha çok desteklemesine ihtiyaç
duyulmaktadιr.
152
O’Dubchair, Scott, Johnson, http://www.ejidsc.org,
89
Gelişmiş birçok ülkede bu ulusal nanoteknoloji mükemmeliyet merkezleri,
nanoteknoloji araştırmalarını ülke sathına yayarak hızlı bir gelişme göstermelerine
önderlik etmiştir. Araştırma merkezleri ve enstitüler çevresinde kurulan nanoteknoloji
şirketleri, akademik camiayla olan yakın etkileşmeleri nedeniyle kısa süre içerisinde
birçok nanoteknoloji ürününü piyasaya sürmüşlerdir.
ABD’yi yakından izleyen Japon hükümeti de, daha önce benzeri görülmemiş
parasal destekleri nanoteknoloji için seferber etmiştir. ABD ve Japonya’daki gelişmeleri
kaygı ile izleyen Avrupa Birliği, teknolojilerinin 10 yıl sonra bu iki ülke ile
yarışabilmesi için 6. Çerçeve Programında nanobilim ve nanoteknolojiyi öncelikli alan
olarak ilan etmiş ve son dört yıl boyunca bu alandaki araştırmaları desteklemek üzere
1.3 Milyar Euro ödenek ayırmıştır. Ancak, bu meblağın birlik ülkelerinin milli
bütçelerinden ayırdıkları kaynakların toplamının çok küçük bir bölümü olduğu ifade
edilmektedir.
Ülke bazında özel ve kamu kuruluşları ise bu miktarın belki toplam 7-8 katını
bulabilecek harcamalar yapmayı planlamaktadırlar. Komşumuz Yunanistan’ın Girit
Adası’nda kurulu, 500 doktoralı araştırmacının çalıştığı Heraklion Araştırma
Merkezi’nde nanoteknoloji geliştirme üzerine yoğun araştırmalar yapılmakta ve bu
araştırmalara Avrupa Birliği’nden milyonlarca Euro destek verilmektedir. İsrail bu
153
Raşit Gürdilek, “Nanoteknoloji”, Bilim ve Teknik, Ocak 2001.
90
konuda çok hızlı davranarak çok sayıda tanınmış bilim adamını Nanocenter
kuruluşlarında toplamıştır. İrlanda nüfus olarak çok küçük bir ilke olmasına rağmen,
630 Milyon Euro miktarında bir kaynağı nanoteknolojiye aktarmıştır. Nanoteknolojiden
gelecek 10-15 yıl içinde büyük ve sürpriz çıktılar ve yeni pazarlar beklenmektedir.
154
Nanosciences and nanotechnologies: An action plan for Europe 2005-2009, Commission Of The
European Communities, Brussells, 2005, p.7.
91
yani nanometre (nm) büyüklüğünde boyutlarla uğraşan yeni bir teknoloji olarak
tanımlanmaktadır.155
155
John M. Taylor, New Dimensions for Manufacturing. A Strategy for Nanotechnology, UK
Advisory Group on Nanotechnology Publishing, London, 2002, s.15.
156
a.g.e., s.16.
157
Tarun Gupta, Ahalapitiya H. Jayatissa, “Recent Advances in Nanotechnology: Key Issues & Potential
Problem Areas”, Critical Reviews in Solid State and Materials Sciences, Volume 28, Issue I , I March
2003, s.124.
158
a. g.m., s. 125.
92
sergilerler. Nanoteknoloji bilinen bütün teknolojilere kıyasla çok daha fazla temel bilim
ve kuramsal araştırmalara gereksinim duymaktadır.159
159
a. g.m., s. 125.
160
Milbraith, L. W, “Fears and Hopes of an Environmentalist for Nanotechnology”, C. Crandall and
J.Lewis (eds), Nanotechnology: Research Perspectives, Cambridge, MA: The MIT Press, 1997, s.75.
161
Meyer, M., Persson, O., Power, Y, “Nanotechnology Expert Group and Eurotech Data Mapping
Excellence In Nanotechnologies Preparatory Study”, Nanotechnology Expert Group and Eurotech
Data, European Commission, 2001, s.7.
93
Örneğin, tarama tünelleme ve atomik kuvvet mikroskoplarını kullanarak yüzey
üzerinde atomlari iterek birbirlerinden ayırmak ve istenilen şekilde dizmek mümkündür.
Bütün bu gelişmeler, 19. yüzyılda dünyayı yeniden şekillendiren sanayi devrimine
eşdeğer bir bilimsel ve teknolojik devrim başlatmıştır. Bu şekilde atom ve moleküller ile
oynayarak tek molekülden oluşan transistör ve elektronik aygıtlar gerçekleştirilmiştir ve
dünyada birçok grubun aktif çalışmaları ile geliştirilmektedir. Bütün bu çalışmalar ve
gelişmeler elektronik, kimya, fizik, malzeme bilimi, uzay ve hatta sağlık bilimlerini bir
ortak ara kesitte buluşturmuştur.
162
A..g.m., s.9.
163
Milbraith, a.g.m., s.80.
94
Şekil 2 Doğal ve İnsan Yapımı Nesnelerin Karşılaştırılması164
Bilgisayar çağιnιn başlarι olan 1950’lerden bu yana yaklaşιk her 18 ayda bir
bilgisayar performansιnιn iki katιna çιktιğι ve büyüklüğünün yarιya indiği bilinmektedir
(Moore kuralι). Bu kural 2020‘li yιllara kadar geçerliliğini koruyacak; bu yιllarda,
üretilen bilgisayarlar moleküler boyutlara kadar gelip dayanacaktιr. Şu anda 40 milyon
transistörlü bir işlemci, 2015 yιlιnda 5 milyar transistörden oluşacaktιr. Bu şekilde bilgi
işleme hızı oldukça artarken enerji kullanımı çok aza indirilebilecektir.165
164
Salim Çıracı, “21. yy’da Bir Sanayi Devrimi: Nanoteknoloji”, Bilim ve Ütopya, 2003, s.5
165
Weiser, M. “The Computer for the 21st Century”, Scientific American September 2004, ss.94-98.
95
Avrupa Birliği, Kore, israil gibi gelişmiş ülkelerde her biri 100 milyon doların üzerinde
harcama yapılarak çok sayıda ulusal araştırma merkezi kurulmuştur.166
166
http://www.nanoforum.org/dateien/temp/Nanotechnology (27/11/2007)
167
A.g.k.
96
desteklemek üzere “Institute of Nanomaterials and Nanotechnology” için 100 milyon
dolar ayırmıştır.168
168
“Nanobilim ve Nanoteknoloji Stratejileri”, Vizyon 2023 Projesi, Nanoteknoloji Strateji Grubu,
Ağustos 2004 ss. 6-7
169
Nathan Tinker, 2001 Nanotech Business Survey, Nanobusiness Alliancei www.nanobusiness.org
97
olarak gelişen bilgisayar kapasiteleri ile nano skalasında ölçüm ve modelleme yapılması
mümkün olmuştur. 170
170
A.g.e.
171
Ag.e.
98
• Kronolojik Olarak Nanoteknolojinin Tarihi172
• 1974; Japon bilim adamı Norio Taniguchi iyon yayma makinası üzerine
yazmış olduğu ve Japan Society of Precision Engineering dergisinde
yayınlanan "On the Basic Concept of Nano-Technology” adlı
makalesinde nanoteknoloji terimini ilk kez kullanmıştır.
172
D.H. Feng, Nano-Technology, Chinese American Forum, Vol. XIX, No:3, January 2004, s.26.
99
• 1986; Atomik mikroskobun tanıtıldığı, yazarının Eric Drexler olduğu
“Engines of Creation: The Coming Era of Nanotechnology” isimli ilk
kitap yayınlandı.
• 1988; Nanoteknoloji ilk kez Eric Drexler tarafından verilen bir ders
olarak "Nanotechnology and Exploratory Engineering" ismiyle
Stanford Üniversitesi’nde program olarak yer almış ve yaklaşık elli
kadar öğrenci on hafta boyunca bu dersi takip etmiştir.
100
Prof. Ari Requicha tarafından Southern California Üniversitesi’nde
okutulmaya başlanmıştır.
• 1999; Yazarı Robert A., Jr. Freitas olan ilk nanoilaç kitabı
“Nanomedicine” yayınlanmıştır.
101
• 2003; Nanoteknolojinin toplumsal etkileri üzerine yoğunlaşan ilk
konferans “Molecular Manufacturing: Societal Implications of
Advanced Nanotechnology” adıyla toplanmıştır.
Temel araştırmalar 1970’li yıllarda başlar , ilk endüstriyel ürün Eric Drexler ve
ekibinin 1988 yılında bulduğu içi boş karbon atomlarıdır.
102
Feynman olarak kabul edilmektedir. Feynman’a göre,173 bir toplu iğnenin başını eğer
25000 kat büyütebilirsek, elde edeceğimiz alana Britannica Ansiklopedisinin bütün
sayfalarını sığdırabiliriz.
Potansiyel kullanım alanları arasında ilk başta, daha güçlü ve daha hafif
malzemelerin geliştirilmesi yer almaktadır.
173
Richard Feynman, “There’s Plenty of Rooms at the Bottom”, Annual Meeting of the American
Physical Society, California Institute of Technology,( http://www.zyvex.com/nanotech/feynman.html ,
29 Eylül 2007)
103
farkla: Doğal formundaki gibi küresel değil, ince, uzun, tüp biçimindedirler. İç içe
sarılmış afişler gibi, içleri boş da olabilmektedir. İşte bu yapay formu yaratan,
nanoteknolojidir.174
Nano tüpler neden önemlidir? Öncelikle, bunlar çeliğin altıda biri ağırlığında
ve çelikten 100 kat daha dayanıklıdır. Çapları sadece 1 nanometre olabilmekte ve
boyları 100 bin nanometreye (1 milimetre) kadar çıkabilmektedir.
174
Gürdilek, a.g.e.
175
A.g.e., s.34
104
etme olanağı sağlamıştır. Araştırmacılar, nano ölçekli malzemelerin yüzeylerinin,
hacimlerine göre büyük olmasının, bunlara büyük ölçekli malzemelerde bulunmayan
özellikler kazandırdığının farkına varmışlardır.
Örneğin, kadmiyum selenit gibi yarı iletken malzemeden yapılan nano ölçekli
kristalitler, değişen boyutlarına bağlı olarak ışığın değişik renklerinde parıldamaktalar.
Bu özellikleri nedeniyle biyoloji deneylerinde ışıldayan bir "boya" olarak yaygın
kullanım kazanmışlardır. Şimdi ise birçok firma bu teknolojinin ticari kullanım hakkını
elde etmek için yarışmaktadır.
176
Cristine Peterson, “Taking Technology to the molecular level”, IEEE Computer, January 2000.
105
Harvard Üniversitesi’nden kimyager George Whitesides, "maddeyi,
temelindeki atomlara ayırıp sonra tekrar birleştirebiliyoruz" demektedir. Ama,
araştırmacıların bu hüneri öyle çok da ciddiye almamaları gerektiğini vurgulamaktadır.
Söylemek istediği, atomlarla tek tek oynamanın kolaylığına karşın, bunu büyük
ölçeklerde yapmanın güçlüğüdür. Örneğin, 1998 yılında Hollanda’nın Delft Teknoloji
Üniversitesi’nden Cees Dekker, temel parçası bir karbon nanotüp olan ilk transistörü
geliştirdiğini açıklamıştır. Daha sonra bu türden transistörlerin elektronik
performanslarının, silisyum temelli sıradan transistörlerinkine eşit, hatta daha da ileri
olduğu gösterilmiştir. Ancak, IBM’in New York’taki Thomas J. Watson Araştırma
Laboratuvarı’ndaki fizik araştırmalarını yöneten Tom Theis’e göre "sorun şudur: bu
türden milyonlarca transistörün yerleştirilmesi gereken bilgisayar çiplerini yapmak
olanaklı değildir." Bu zaaf, kamuoyunun abartılı beklentilerine hedef olan nano
makinelerin üretimi için özellikle sözkonusudur.177
177
“Nanobilim ve Nanoteknoloji Stratejileri”, Vizyon 2023 Projesi, Nanoteknoloji Strateji Grubu,
Ağustos 2004, Ankara
106
oluşan veya oluşacak hastalıkların izlenmesi, erken tanı ve hastalıkların başlangıçta
müdahale ile etkin tedavisinde çok önemlidir. Şüphesiz bu analizlerin doğru/hızlı olarak
yapılması birçok bilinmeyenin de çözümü demektir ki bu, hastalıktan korunmayı hem
de doğru tedaviyi sağlamaktadır. Biyolojik moleküllerin tanısında kullanılabilecek en
duyarlı ve spesifik yaklaşım, tanıyıcı olarak bu moleküllerin eşleniklerinin (örneğin
DNA tek sarmalının eşleniği oligonükleotid, proteinin karşıtı antibadi molekülü, vb.)
kullanıldığı biyoafinite sistemlerinin (tanı kitleri, biyoçipler, biyosensörler, vb.)
uygulanmasıdır.178
178
Peterson, a.g.e.
179
Hasan Demirbaş, “Bücürün Dev Marifetleri”,
www.akdeniz.edu.tr/iletisim/akdeniz/pivot/entry.php?id=137, 29.01.2006
107
Optik alanında sıkça nanonun kullanıldığını belirten Arpaç, ''Kitapların
sahteliğini önlemek için kullanılan hologramın içinde de nano teknoloji bulunur.
Hologramı ne kadar sağlam yaparsanız, kitabın sahtesinin yapılması o kadar zorlaşır''
demektedir.
Hidrojen gazından küçük ölçekli sistemler için enerji elde edilmesinde AR-GE
çalışmalarının üç konuya yoğunlaşması beklenmektedir: Bunlar i) Suyun analiz edilerek
hidrojen gazının elde edilmesi; ii) Elde edilen hidrojen gazının depolanması; iii)
Depolanan gazdan yakıt hücrelerinde elektrik enerjisi elde edilmesidir. Suyun analizi
güneş hücreleri ile yapılabilmektedir. Güneş hücrelerinin veriminin arttırılması yoğun
ve sürekli araştırma konusudur.
Hidrojen gazı doğrudan yakılarak ısı enerjisi veya yakıt hücrelerinde okside
edilerek elektrik enerjisi elde edilmektedir. Yakıt hücrelerinde elektrik elde edilmesi
Carnot çevriminin sınırlarına tabii olmamakta ve bu yüzden süreç çok yüksek verim
vermektedir. Bu nedenle otomotiv endüstrisi yakıt hücresi ile çalışan araba yapımı
konusunda yoğun çalışmalar sürdürmektedir.
180
“Türkiye’de Nanoteknoloji”, Yeni Ufuklar Eki, Bilim ve Teknik, Ağustos 2005
108
Yeni ilaçlar, gübreler, daha besleyici ve hastalık direnci yüksek bitkiler veya hayvanlar
bir çok üniversite ve özel sektör kuruluşun araştırma alanları içerisinde yer almaktadır.
Bu gün bile bitki ve hayvan genlerinin düzenlenmesi ile ortaya çıkartılmış olan bazı
ticari ürünlere rastlamak mümkündür.
181
Cristie, a.g.e.
109
çeşit paralellik oluşturmaktadır. Bu nedenle kuvantum bilgisayarlar aynı boyuttaki
klasik bir bilgisayarlardan potansiyel olarak çok daha güçlüdür.
Aslında, günlük yaşantımızın bir çok yerinde çok hızlı bilgi işlemlemeye
büyük ihtiyaç duyulmakta; bu konuda yetersiz kalınması gelişmeyi engellemektedir.
Oysa ki, kuvantum bilgi işlemlemede erişilebilecek çok yüksek hızlar sayesinde
karşılaşacağımız bir çok karmaşιk problemin çözümü mümkün olabilecek, bilim ve
teknolojinin daha hızlı gelişmesi için ortam hazırlanacaktır. Onaltι bitlik işlem
kapasitesi olan bir kuvantum bilgisayar, normal bilgisayarlar ile hesaplanmasι 300 yιl
sürebilecek bir karmaşιk hesabι bir ayda tamamlayabilecektir. Örneğin, ekonomik
dengeler, sosyal davranışlar gibi pek çok parametreye bağlı optimizasyon
problemlerinin çözümünü gerektirmektedir. Bu çok parametreli karmaşιk problemlerin
doğru çözümleri ve geliştirilebilecek modellerden yola çıkarak sosyal davranışlar
hakkında yapılacak doğru tahminler ekonomik çalkantıları ve krizleri önleyebilecektir.
Benzer şekilde stratejik planlama çalışmalarında çok sayıda parametreyi dikkate alarak
182
Nanoteknoloji Strateji Grubu, a.g.e.
110
anında doğru karar vermeye yönelik işlemler, kuvantum bilgisayarlar kullanarak daha
etkin bir şekilde gerçekleşebilecektir. DNA molekülünün sırlarının atomal seviyede
çözülmesi (örneğin genom projesi) ve canlının temel yapısının kısa sürede anlaşılması
insanlığın önüne daha sorunsuz bir yaşam için sιnırsız olanaklar sunabilecektir.183
183
a.g.e.
111
3.2.1.4 Endüstri Alanında Nanoteknoloji
• Boya Endüstrisi
184
“Nanoscience and Nanotechnologies Opportunities and Uncertainties”, Nanoscience and
Nanotechnologies, July 2004, p.4.
185
“ www.nanobusiness.org” , 30 Ocak 2007
112
aluminyum oksit, fumed silika, kil , indiyum tin oksit, zirkonyum oksit, karbon gibi
metal veya minerallerle sağlanmaktadır.186
• Gıda Endüstrisi
Nanoteknoloji, dünya gıda pazarının ilk 10'unda yer alan Kraft, Nestlé,
Unilever, Mars başta olmak üzere gıda şirketlerinin de gözdesidir. Bu teknoloji,
örneğin, ürünün oksijen ve nemle temas etmesini engelleyen ve raf ömrünü uzatan ürün
kaplamalarının olağanüstü ince yapılabilmesine olanak tanımaktadır.
Mars Inc.'in 1998'de aldığı bir ABD patentinde, ideal kaplamanın yarım
nanometre ile 20 nanometre arası kalınlıkta olacağı belirtilmektedir. Mars'ın ürünlerine
uyguladığı kaplama, şirketin iddiasına göre şekerin yapışmasını, kurabiyelerin
bayatlamasını, tahılların sütle temas ettiğinde yumuşamasını da engellemektedir.
Kaplamalarda yaygın olarak "silika" olarak da bilinen silikon dioksit (SiO2) ve
titanyum dioksit (TiO2) kullanılmaktadır. Bu maddelerin tercih edilmesinin önemli bir
186
Nanoscience and Nanotechnologies, a.g.m.
113
nedeni, ilgili izinlerin ABD Gıda ve İlaç Örgütü'nden (FDA) yıllar önce alınmış
olmasıdır.187
• Tekstil Endüstrisi
187
a.g.m.
188
a.g.m.
114
Askeri Nanoteknoloji Enstitüsü, 15 yıl içerisinde askeri üniformaları nanoteknoloji
sayesinde akıllı hale getirmeyi planlamaktadır.
Belirli dalga boyuna sahip ışığı, geliş yönünden bağımsız olarak tümüyle
yansıtabilen iplikler, bu yeni yöntemle üretilebilmektedir. Bu ipliklerle dokunan
kumaşlar, zararlı ışınlardan korunmak amacıyla kullanılabilinecektir.
189
“Nanotechnology – a Key Technology for the Future of Europe”, Ottilia Saxl,2005, p.14.
115
tartışılmaktadır. Örneğin kimyasallar üzerine yapılan araştırmalar, laboratuarlarda
üretilmiş olan bazı nanopartiküllerin o kimyasalın normal formundan daha fazla zehirli
madde barındırdığını göstermektedir. Yine yapılan çalışmalar göstermektedir ki,
nanotüplerin karakteristiğinin insan vücudu için zararlı olan kanserojen asbest maddesi
içermektedir. Titanyum dioksit içeren bazı nanopartiküllerin cilt ile temas etmesi
durumunda egzema tarzı güneş ışınlarının zarar verdiği hastalıklara yol açabileceği de
vurgulanmaktadır. Endişe verici durumlardan bir diğeri ise nanomateryal üreten
laboratuarların zamanla sayıca artması ile bunların yapmış oldukları salınımların havaya
karışarak yukarıda bahsedilen etkileri tetiklemesidir. 190
Bilim adamları, nanoölçekli parçaları bir araya getirip bazı basit araçları
geliştirmeye çalışadursunlar, bu teknolojinin varabileceği uç noktalarla ilgili korkular,
Amerika’da büyük gazeteleri, televizyon kanallarını ve hatta Nobel ödüllü
araştırmacıları da içine çeken büyük ölçekli tartışmalara neden olmuştur. Tartışmaların
boyut kazanmasının nedeni, Sun Microsystems adlı tanınmış bir minyatür alet
firmasının kurucularından biri ve baş araştırmacısı olan Bill Joy adlı bir teknoloji
düşkününün, ani bir çıkışla nanoteknoloji, genetik mühendislik ve robot geliştirme
çalışmalarının insanlığın sonu demek olacak bir kazayla sonuçlanmadan, tümüyle
yasaklanması yolunda yaptığı çağrıdır. Bunun üzerine, önceleri sessiz kalan
nanoteknoloji savunucuları da karşı saldırıya geçmişlerdir.191
190
a.g.m.
191
“http://www.kalder.org/page.asp?pageID=1660”, 29 Ocak 2007
116
Nanoteknoloji karşıtlarının korkuları, kendisi de bir kuramcı ve Foresight
Institute adlı bir nanoteknoloji araştırma kurumunun başkanı olan Eric Drexler’in 1986
yılında yazdığı Engines of Creation (Yaratılışın Motorları) adlı kitabına dayanmaktadır.
Kitapta Drexler, geleceğin nanoteknoloji dünyasının yaratacağı bir ütopya tablosu
çizmektedir. Anlatılan gelecekte minyatür "montajcılar", atom ölçekli montaj hatları
kullanarak gerek duyacağınız ve aklınıza gelebilecek her şeyi (otomobil, halı, ya da
istediğiniz boyutta bir biftek parçası) atomları teker teker bir araya getirerek
üretmektedirler. Kabus senaryosunda ise montajcılar kendi kopyalarını sonsuza kadar
üretmeye başlamakta ve yollarına çıkan herşeyi, ağaçları, hayvanları ve insanları
yiyerek yok etmektedirler.
117
birlikte montaj hattına getirmiş olsanız bile, bir komutunuzla vinçlerin yüklerini
salmaları gerekmektedir.192
Hava kirliliği ve dolayısıyla ölçümü de çevremiz için önem arz eden konuların
başında gelmektedir. Nano bilimi bu sorun için ise havadaki organik ve inorganik
maddelerin hassas ölçümünü gerçekleştirip özellikle araçlardan çıkan gazların doğaya
karışmadan yok edilmesine yönelik çözümleri getirmektedir.
192
“http://www.bianet.org/2005/02/25/54848.htm”, 29 Ocak 2007
118
Özellikle mevsim ürünlerinin tüketildiği sırada, diğer ülkelerden benzer
ürünlerin ithalatı, deniz, kara ve hava taşımacılığının doğuracağı kirliliğe yol
açabileceği gibi yerel doğal kaynakların boşa harcanmasına da neden olacak, ayrıca
ülkelerin insan kaynaklarını tehlikeye sokacak patojen mikroplarının transferi sorununu
da beraberinde getirecektir. Nanobilimin bir ürünü olan nanopartikül gümüşleri
sayesinde geliştirilecek antibakteriyel paketleme bu soruna bir çözüm olacaktır.
3.2.3.1 ABD
Aralık 2003 tarihinde Başkan Bush, 2005 yılından başlayarak 4 yıl süreyle
nanoteknoloji alanında gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme projelerinde kullanılmak
üzere 3.7 milyar dolar tutarında fon ayrılmasını onaylamıştır. Amerika Birleşik
Devletleri’nde yürütülen çalışmalar, nano yapılı malzemeler, moleküler elektronik,
nanoparçalar, biosensörler ve bioenformatik, kuvantum bilgisayarlar, ölçüm ve standart
geliştirme çalışmaları, nano ölçekte teori, modelleme ve simülasyon, nanorobotlar gibi
alanlarda yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalar Ticaret Departmanı (DOC), Savunma
Departmanı (DOD), Enerji Departmanı (DOE), Ulaşım Departmanı (DOT), NASA,
119
Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) ve Ulusal Bilim Kurumu (NSF) gibi kurumlar tarafından
desteklenmektedir.
193
“Nanotechnology in the Candidate Countries”, 2nd Nanoforum Report, Nanoforum.org, s.9
120
3.2.3.3 Asya
Asya ülkeleri arasında Japonya’yı takip eden ülkeler arasında Çin ve Kore öne
çıkmaktadır. Çin ülkede yürütülen nanoteknoloji odaklı bir çok araştırma ve geliştirme
çalışmasını Çin Bilimler Akademisi kanalıyla yürütmektedir. Bu ülkede yürütülen
çalışmaların bir çoğu yarı iletken üretme teknikleri ve nanoteknoloji tabanlı elektronik
cihazlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Araştırma merkezlerine ek olarak, nanoteknoloji
kullanılarak üretilen ürünlerin ticarileşmesine imkan sağlamak amacıyla çalışan bir çok
kuruluş bulunmaktadır.
Ülkemiz geçmişte hemen hemen bütün sanayi devrimlerine uzak kalmış, daha
sonra onların ürünlerini almak için çok fazla kaynak harcamak zorunda kalmıştır. İlk
demiryolumuzu yabancılar yapmış, devletin kurduğu savunma ve tekstil gibi değişik
121
sanayi sektörlerine yönelik tesisler de önceleri yabancıların yardımı ile kurulmuştur. Bu
tesislerin imalatı transfer edilen teknolojilerle sürdürülmüştür. Otomotiv sanayi, lisans
altında başlamış daha sonra çoğunlukla yabancıların kontrolüne geçmiştir. Bugün en
çok övündüğümüz otomotiv sanayine bile yabancılar sahip bulunmaktadırlar. Kendi
geliştirdiğimiz ne bir motor, ne de bir taşıt modeli mevcuttur. Otomotiv sanayimiz, yerli
AR-GE ye dayalı modeller mevcut olmadığından yabancıların çekilmesiyle bir anda
yok olma, yan sanayiye dönüşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kaldı ki uluslararası katı
rekabet otomotiv sanayinde kullanılan onca yüksek teknolojiye rağmen kâr marjlarını
düşürmüştür. Çin otomotiv sanayinin rekabeti ile bu marjlar yakın bir gelecekte daha da
düşecektir. Bu durum karşısında gelişmiş ülkeler yüksek kâr marjlarına sahip yüksek
teknolojilere yönelmiştir. Ülkemiz, tekstil sanayinde de benzer bir duruma düşmüştür.
Tekstil sanayicileri çoğunlukla yıllardır herhangi bir teknoloji geliştirmeden dışardan
ithal ettikleri dokuma tezgahları ve kimyasallarla üretimlerini ucuz iş gücü sayesinde
sürdürürken, Çin’in çok ucuz iş gücü karşısında rekabet gücünü yitirip kriz içine
düşmüştür. Bütün dünyada ucuz tekstil pazarını elde eden Çin ise nanoteknoloji
kullanarak akıllı tekstil alanında çığır açan gelişmeler elde etmiştir.
194
www.nano.org.tr, 24.01.2008
122
değişime ayak uydurup yüksek teknolojiye yönelmesi gerekmektedir. Daha işin
başındayken nanoteknolojiye yönelmek, bu teknolojiyi özümseyen ve belli alanlarda
teknoloji üreten bir ülke konumuna gelmek en uygun yol olarak görülmektedir.
195
Mehmet Bayındır, “Türkiye’de Nanoteknoloji”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Şubat 2007, Sayı:152, s.19-
20
196
Salim Çıracı, “21.yy.’da Yeni Bir Sanayi Devrimi: Nanoteknoloji”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Şubat
2007, Sayı:152, s..9
123
1) Teknolojik sonuçlara odaklı çok disiplini içeren bilimsel çalışmaları ön
plana çıkarmak,
2) Yüksek teknoloji malzemesi tasarımı, üretimi ve nanoteknoloji
konusunda nitelikli araştırmacı ve bilim adamı yetiştirmek,
3) Yüksek lisans ve doktora tez çalışmalarından nanoteknoloji ürün
prototiplerini gerçekleştirmek,
4) Kamu ve özel sektörün yüksek teknoloji AR-GE çalışmalarını yapmak,
dış pazarlarda sanayi ürünlerimizin rekabet gücünün artırılmasına
katkıda bulunmak,
5) Malzeme bilimi ve nanoteknolojideki gelişmeleri izleyip, araştırma
sonuçlarını ulusal ağlar yardımı ile ilgili üniversite ve kuruluşlara
ulaştırmak,
6) Başka üniversitelerde, kamu sektöründe ve özel sektörde ilgili
araştırmacılarla birlikte projeler yapmak, çözümler üretmek,
7) Yurt dışına yerleşmiş bilim adamlarımızla müşterek çalışma ortamı
yaratmak, onların deneyimlerini kazanmak,
8) Kazanılan deneyim ve yetişen uzman araştırmacılarla diğer üniversite ve
kuruluşlarda benzeri araştırma laboratuvarlarının kurulmasına yardımcı
olmak.
Nanoteknoloji disiplinler arası bir konumda bulunmaktadır. Enstitüde
yapılacak eğitim ve araştırma çalışmaları temel bilimleri ve mühendislik konuları kadar
sağlık bilimlerini yani tıp, eczacılık, tıp teknolojisi ve yeni tedavi yöntemlerini
içermektedir. Ayrıca araştırma faaliyetlerinde geliştirilecek prototiplerin seri olarak imal
edilip dış pazarlara sunulması sosyal bilimlerden pazarlama, işletme konularını
yakından ilgilendirmektedir.
124
dolar harcayarak ulusal laboratuvarlar kurma yolunu seçmektedirler. Ancak böyle
nitelikli olanaklara sahip olan laboratuvarlarda güncel ciddi araştırmalar yapılabilmekte,
ülkeler ancak bu şekilde uluslararası teknoloji yarışına katılabilmektedirler. Aksi halde
her üniversiteye her birinin değeri 100 milyon doları bulan araştırma laboratuvarları
kurma imkanı olmadığına göre kaynaklar mecburen dağıtılarak küçülecek, toplamda
büyük harcamalar yapılmasına rağmen sonuç alınamayacaktır. Kısıtlı kaynakların bir
yerde toplanarak ileri düzeyde donatılmış laboratuarlar kurulması ve mevcut olanakların
birinci sınıf deneyimli araştırmacıların denetiminde bilimsel çalışmalara tahsis
edilebilmesi Türkiye’de kurulan enstitünün en kritik özelliğini oluşturmaktadır.
Zamanla uzmanlar yetiştikçe yeni uydu merkezlerin veya belli konularda uzmanlaşmış
araştırma laboratuvarlarının üniversitelerde veya şirket bünyelerinde kurulması, hatta
araştırma üçgenlerinin oluşturulması gündeme gelecektir. Bu bağlamda bir üniversitede
ulusal bir enstitünün kurulması başka üniversitelerde nanoteknoloji merkezlerinin
önünü tıkamak bir tarafa onların güçlenmesine yardımcı olacaktır.
197
Çıracı, A.g.m., s.10
125
zarar vermeden öldürülmesinden mikrop barındırmayan buzdolaplarına kadar birçok
alanda hayatımıza girmektedir. Nanoteknolojinin gelecekteki uygulama alanlarına
bakıldığında, birçok sektör kaçınılmaz olarak bu yeni teknolojiden etkilenecektir.
Örneğin, imalat sektöründe, malzemelerin atomik ve moleküler boyutta yeniden
yapılandırılması çok daha sağlam ve hafif maddelerin üretilmesine neden olacaktır.
Nanoteknoloji, bilgisayar teknolojilerinde de etkisini gösterecektir. Kuvantum
bilgisayarlar ile bugün kullanılandan çok daha gelişmiş bir işlem gücüne sahip
olunabilecektir. Tıp ve sağlık sektörü de nanoteknolojiyle gelişecek sektörler arasında
yer alacaktır. İnsan vücudu içerisinde hareket edebilen teşhis araçları, sadece hastalıklı
bölgeye ilaç verecek makinalar bu sektörün yaşayabileceği gelişmelerden sadece bir
kaçı olarak gözükmektedir. Havacılık ve uzay araştırmaları, çevre ve enerji, bioteknoloji
ve tarım ile savunma sektörü, 21. yüzyılın teknoloji devriminden kaçınılmaz olarak
etkilenecek diğer bazı sektörler olarak belirtilebilir. 198
2015 yılında, çok hızlı bir şekilde gelişen nanoteknoloji pazarının 1 trilyon
dolarlık ciroya ulaşması beklenmektedir. Nanoteknolojik malzemelerin pazar
büyüklüğünün 340 milyar doları aşacağı, elektronikteki nanoteknolojik ürünlerin
pazarının ise 300 milyar doları bulacağı düşünülmektedir. ABD, 2006 yılı itibarıyla
nanoteknoloji kullanılarak üretilen ürünlerden 200 milyar dolar tutarında gelir elde
edileceği tahmin edilmektedir.
198
Meyer, a.g.m.
199
Irma Ersan, “Sigorta Sektörü Nanoteknoloji devrimine hazır mı?”, BEST dergisi, 15Eylül 2006, sayı
32, ss. 23-27
126
Nanoteknolojinin temel yapıtaşları olan ve bugüne kadar üretilmiş en küçük
materyal olan belirtilen nanopartiküller, niteliklerinden dolayı bir takım riskleri
beraberinde getirmektedir. Risk taşıyan nitelikler incelendiğinde ise şu özellikler
karşımıza çıkmaktadır200:
200
Ersan, ,A.g.m., s.24.
127
Şekil 3 Nanoteknoloji Yatırımları201
Sağlık ve tüketici ürünleri, nanoteknolojinin insanoğluna kısa vadede
nimetlerini sunacağı iki önemli alan olacaktır. Son yıllarda hayatımıza girmeye başlayan
günlerce etkisini yitirmeyen parfümler, bakteri barındırmayan çoraplar, antimikrobiyal
buzdolabı yüzeyleri ve filtreleri, yaşlandırmayı geciktirici nanokapsüller içeren kremler,
kir tutmayan elbiseler hemen sayabileceğimiz ürünler olarak göze çarpmaktadır.
201
“Nanotechnology in the Candidate Countries”, 2nd Nanoforum Report, Nanoforum.org, p.10
128
Şekil 4 Nanoteknolojiye Devlet Desteği202
202
A.g.m., p.11
129
kaplamalara; kanserli hücrelerin vücuda zarar vermeden öldürülmesinden, günlerce
etkisini kaybetmeyen kremlere; tek şarbon mikrobunu bile algılayabilen sensörlerden,
bakterileri öldürdüğünden dolayı kokmayan çoraplara, ve mikrop barındırmayan
buzdolaplarına kadar hayatımıza girmeye başlayan nanoteknoloji yeni bir teknoloji
devrimi olarak algılanmaktadır. Sonuçları itibariyle global ekonomiyi etkileme
potansiyeline sahip nanoteknoloji henüz gelişme evresindedir. Beklentiler
nanoteknolojinin önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde gelişmesini tamamlayıp insanoğlunun
hayatına mucizevi olasılıklarla birlikte girmesidir.
Nanoteknoloji bir yandan eski teknolojilere yeni bakış açıları getirirken diğer
yandan da, daha önemli ve kritik olan, önceleri olanaksız gibi gözüken yeni tek-
nolojilere ve uygulamalara kapı aralamıştır. Örnek olarak, malzemelerin özellikleri,
nanoteknoloji sayesinde daha iyi anlaşılmış, dolayısıyla bu malzemelerin kullanıldığı
uygulamalarda belirgin iyileştirmeler gözlenmiştir. Öte yandan, nano düzeyde
işlevselleştirilmiş nano parçacıklarla kanserli dokuların yok edilmesi nanoteknolojiyle
olanaklı hale gelmiştir. Nanoteknolojinin disiplinler arası bir bilim dalı olması; farklı
alanlara hakimiyeti, farklı disiplinlerdeki bilim adamlarının ortaklaşa çalışmalarını
beraberinde getirdiği gibi, sonuçları itibariyle birçok alanı temelden etkileme
potansiyeli vardır.
130
• Bilkent kütüphanesindeki bütün kitaplar bir küp şekerine depolanabilir.
Çelikten 100 kat daha dayanıklı ama esnek betonlar yapılabilir.
203
Mehmet Bayındır, “Nanoteknoloji Hayatımızda”, Bilim ve Ütopya, 2003, s.13.
131
3.3.2.1 Nano-sağlık
3.3.2.2 Nano-savunma
204
“Nanotechnology – a Key Technology for the Future of Europe”, Ottilia Saxl,2005, p.13.
132
gereken önemli bir nokta şudur ki; nano aygıtların boyutları o kadar küçük olacaktır ki,
elbiseyi giyene herhangi bir zorluk getirmeyecektir.
Başka önemli bir konu nanoteknoloji tabanlı sensörlerdir. Bir şarbon mikrobu
askerin vücuduna girdiğinde kısa süre içerisinde tedavi edilmezse ölüme neden olabilir.
Fakat ortamda çok az sayıda bulunan şarbon mikrobunun tespit edilmesi son derece
zordur. İşte bu aşamada nano sensörler devreye girmekte, diğer sensörlere göre sahip
olduğu ultra duyarlılık sayesinde tek molekülü bile algılayabilmektedir.
3.3.2.3 Nano-enerji
205
a.g.m., p.14.
133
UNAM direktörü Prof. Dr. Salim Çıracı ve araştırma grubunun, ABD'de Dr.
Taner Yıldırım (NIST) ile birlikte yaptıkları çalışmalarda, geçiş elementleri (Pt, Pd, Ti,
V, ...) ile işlevleştirilen nanotüpler ve moleküllere çok yüksek kapasitede hidrojen
depolanabileceğini göstermeleri, geleceğin yeni enerji kaynakları ve katalizörleri için
büyük ümit vermiştir. Yüksek performanslı bilgisayarlar kullanılarak modellenen bu
yeni hidrojen depolama yönteminde, titanyum atomları karbon nanotübün yüzeyine
bağlanabilmektedir. Ve meslektaşlarının geçen yıl yaptıkları bir çalışmayla rekor
sayılan yüzde 8 depolama oranına ulaşılmıştır. Hidrojenin karbon nanoyapılara atomik
bağlarla bağlanarak depolanması üzerine kurulu bu yeni yöntem geçen yıl çok ilgi
çekmiş, dünya genelinde haber konusu olmuştur. Dünyaca ünlü bir fizik dergisinin 1
Aralık 2006 sayısında çıkan makalelerinde, Çıracı ve ekibi kendilerine ait olan hidrojen
depolama rekorunu yüzde 14'e çıkarmayı başardıklarını anlatmışlardır. Bu buluşun,
geleceğin otomobillerinde kullanılacak verimli yakıt hücreleri ve katalizörlerinin
tasarımında kullanılması düşünülmektedir.
3.3.2.4 Nano-tekstil
Nano malzemeler kullanılarak daha önce hayal bile edemediğimiz çok çeşitli
fonksiyonlara sahip kumaşlar elde edilmektedir. Üzerine bir bardak meyve suyu
dökülen pantolonumuzun sahip olduğu suyu itme özelliği kirlenmesine mani ol-
maktadır. Yakın bir gelecekte, giydiğimiz tişört, üzerindeki nano sensörler sayesinde
kalp atışlarımızı, vücut ısımızı ve kan şekerimizi düzenli kontrol ederek, istenmeyen bir
206
a.g.m., p.15
134
durum olduğunda bizleri veya kablosuz bir hatla doktorumuzu haberdar edebilecektir.
MP3 çalarımız, elbisemizin güneşten elde ettiği enerji ile çalışsa veya cep
telefonlarımızı elbisemiz şarj etmesi gibi durumlar söz konusu olacaktır. Son yıllarda
her alanı etkilemeye başlayan nano-teknolojiden tekstil endüstrisi de nasibini alacaktır.
Katma-değeri yüksek nanoteknoloji tabanlı akıllı tekstil ürünleri, Türkiye’nin en önemli
ihracat kaynağı olan tekstil endüstrisine soluk aldırabilecektir.
Elektronların hareketinin yarı iletken kristallerde kontrol edilmesi, yeni bir tek-
noloji devrimine yol açmıştır; ve bu teknoloji sayesinde insanoğlunun yaşamı inanılmaz
ölçüde kolaylaşmış; bilgisayar, CD çalar gibi bir çok elektronik alet hayatımıza
girmiştir. Fakat elektronlar arasındaki etkileşmeler ve elektronların düşük hızlara sahip
olmaları, bilim adamlarını yeni arayışlara itmiştir. 1987 yılında periyodik fotonik
yapılarda ışığın yasak banda sahip olduğunun gösterilmesi, ışığın hareketinin kontrol
edilmesinde bir çığır açmıştır. Fotonlar (ışık kuvantaları) hem birbirleriyle
etkileşmemekte hem de elektronlara göre binlerce kat daha yüksek hızlara sahip
olmaktadırlar. Dolayısıyla, hepsi-optik devrelerin, elektronik devrelere göre çok daha
hızlı çalışacağından, yakın bir gelecekte elektronik çağının yerini fotonik çağa bı-
rakması beklenmektedir.
Fotonik kristaller, elektrik veya metalik malzemelerin, bir-, iki-, veya üç-
boyutta periyodik olarak düzenlenmesiyle elde edilmektedir. İçerisinde farklı dalga
boylarını barındıran bir ışık demeti, fotonik kristaller üzerine düşürüldüğünde, belirli
dalga boyu aralığındaki ışık, kristal içerisine girememekte ve fotonik kristal yüzeyinden
tamamen geri yansımaktadır. Ayrıca, kızıl-ötesi ışığın fotonik kristal fiberler içerisinde
hapsedilerek ilerlemesinin sağlanmasıyla, kanserli dokuların vücut içerisinde lazerle
yakılarak yok edilmesinden, fiber tabanlı lazerlere kadar birçok yeni uygulama sahaları
açılmıştır.
135
3.3.2.5 Nano-elektronik
Beyin faaliyetlerinin elektro fizyolojik ölçümü, bir tek nöronda ve nöron ağla-
rında sinyal iletiminin anlaşılmasında oldukça nemlidir. Yukarıda da belirtildiği üzere
biyolojik beynin muazzam bir ağ olması, elektronik olarak taklit edilmesi durumunda
oldukça işlevsel sistemlerin geliştirilmesine olanak tanımaktadır.
3.3.2.6 Nano-malzemeler
Yakın bir gelecekte akıllı yüzeyler hemen her yerde karşımıza çıkacaktır. Suyu
ittiğinden dolayı silecek gerektirmeyen otomobil camları, buğulanmayan banyo aynaları
207
a.g.m., p.3.
136
ve araç camları, kendi kendini temizleyen bina dış cepheleri, tıkanmayan stent
çeperleri, yosun ve deniz hayvanlarının yapışamadığı gemi dış yüzey boyaları, ve
sürtünmesiz yüzeyler aklımıza ilk gelen akıllı yüzeylerin uygulamalarından bazılarıdır.
Bu uygulamaların ekonomiye katkısı milyarlarca dolar dolayında olacaktır.
Suyu seven (süper hidrofilik) ve suyu iten (süper hidrofobik) yüzeyler bir çok
kritik uygulamada kullanılmaktadır. Yer kürenin dörtte üçünün suyla kaplı olmasının
yanı sıra suyun insanlar için hayati bir önemi olması da onu hayatımızın her safhasına
sokuyor. ileride giysiler, camlar, betonlar, boyalar, elektronik aletler, iç ve dış cephe
kaplamaları, dış etkenlere maruz kalacak ve temiz kalmasını istediğimiz her şey süper
hidrofobik ve süper hidrofilik parçacıklar içerecek ya da tamamen bunlarla kaplanmış
olacaktır. Reaksiyonlar bu yüzeylerde gerçekleştirilerek daha yüksek verim sağlanabilir.
Sürtünmeden dolayı kaybolan enerji minimuma indirilebilecek ve böylelikle yakıttan da
tasarruf sağlanabilecektir.208
3.3.2.7 Nano-ekonomi
208
a.g.m., p.3
137
çevresinin en büyük gelir kaynağı olan bu ürünün sahip olduğu katma değer dolayısıyla
ekonomiye katkısı ders kitaplarına konu olmuştur. 15 yıl içerisinde nanoteknoloji
tabanlı ürünlerin piyasa değerinin 3 trilyon dolar olması beklenmektedir.
Nanoteknolojiyi kritik alan olarak görüp bugün yatırım yapan ülkeler, kısa süre
içerisinde meyvelerini toplamaya başlayacaktır. Bu ülkelerden biri olan İsrail, bu
teknolojinin önemini yıllar öncesinden kavramış, gerekli altyapılarını ve insan gücünü
hazırlamıştır. Bu yatırımlar neticesinde 45 nanoteknoloji şirketi kurulmuş ve katma
değeri yüksek ürünlerle nanoteknoloji pazarında yerlerini almışlardır. Ülkemizde, yıllık
ortalama 3.5 milyar ABD dolarını bulan kaçak akaryakıt sorununu çözmek için açılan
ihaleyi İsrailli bir firma kazanmıştır. Çok ucuza üretilebilen "moleküler akaryakıt
marker"dan şirketin yıllık kazancı 25 milyon YTL'yi bulacaktır.209
209
Nathan, a.g.e.
138
teşvik edilmesi, spin-off yöntemiyle kurulan yeni şirketlerin ekonomiye katkı sağlaması
bu zorlu yolda başarımızın temel itici güçleri olacaktır.
139
4 İLETİŞİM FAKÜLTESİNDE OKUYAN GENÇLERİN NANOTEKNOLOJİ,
NANO İLETİŞİM VE NANO ÜRÜNLER ÜZERİNDEKİ DAVRANIŞLARI
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Nanoteknoloji işte burada resme girmektedir. Daha sağlam, daha kaliteli, daha
uzun ömürlü ve daha ucuz, daha hafif, daha küçük cihazlar geliştirme isteği bir çok iş
kolunda gözlenen eğilimlerdir. Minyatürüzasyon olarak tanımlanabilecek bu eğilim bir
çok mühendislik çalışmasının temelini oluşturmaktadır. Minyatürizasyonun sadece
kullanılan parçaların daha az yer kaplamasından çok daha önemli getirileri vardır.
Minyaturizasyon üretimde daha az malzeme, daha az enerji, daha ucuz ve kolay nakliye,
daha çok fonksiyon ve kullanımda kolaylık olarak uygulamada kendini göstermektedir.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir çok endüstride kullanılan toleranslar
sürekli iyileştirilmiş, üstün kalite anlayışı geliştirilmiştir. Mikroteknoloji ürünü olarak
tanımlayabileceğimiz parçalar otomobil, elektronik, iletişim gibi sektörlerde yaygın
olarak kullanılır olmuştur. Günümüzde ise mikroteknolojilerden daha küçük
teknolojilerin nanoteknolojinin, kullanımını yaygınlaşmaktadır.
140
Sözü edilen teknolojinin gelişim hızı da göz önüne alındığında bugünün
iletişim süreçlerinde de hatırı sayılır değişimlerin gerçekleşeceğini söylemek zor
olmayacaktır. Fiziksel bir teknoloji olarak ‘nano’nun iletişim araçları üzerinde
yaygınlaşması, iletişimi daha da basit, kolay anlaşılır, yalın ve etkin bir hale
dönüştürecektir. Fiziksel bir teknoloji algılamasının dışında bir felsefe ve kavram olarak
da nano, iletişim süreçlerini etkileyecektir. İletişim süreci içindeki tüm basamakların
minyatürleşmesi ve belki de kısalması, sürecin tamamını etkileyecek belki de gelecekte
mesajın algılanması anlamında bir devrim yaratacaktır.
141
• Hangi sebep ya da sebeplerde nanoteknolojik ürünlere yöneldikleri,
142
Soru formunda 15 adet amaca yönelik soru bulunmaktadır. Ayrıca, örnek
kitleyi oluşturan öğrencilerin demografik özelliklerini tespit etmek için 10 adet
Demografya Sorusu sorulmuştur.
Yaş Grupları
1. 18-20 yaş arası
2. 21-23 yaş arası
3. 24 yaş ve üzeri
Üniversitenin yasal statüsü
1. Kamu Üniversitesi
2. Vakıf Üniversitesi
Öğrencisi olunan bölüm
1. Gazetecilik Bölümü
2. Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü
3. Radyo/Televizyon ve Sinema Bölümü
4. Görsel İletişim Tasarımı Bölümü
Aylık hane geliri
1. 500-1000 YTL
2. 1001-2000 YTL
3. 2001- 4000 YTL
4. 4000 YTL ve üzeri
Aylık kişisel gelir
1. 100-150 YTL
2. 151-250 YTL
3. 251-500 YTL
4. 500 YTL ve üzeri
143
Kişisel gelirden teknolojiye ayrılan pay
1. %0-%10 arası
2. %11-%25 arası
3. %26-%50 arası
4. %50 ve üzeri
şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın analiz safhasında frekans, karşılaştırmalı ortalama, çapraz tablo
analizleri, Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney testleri, SPSS 13.0 istatistik yazılımı
kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çapraz tablo analizlerinde Ki-Kare3 testi
uygulanmıştır.
144
4.3.1.1 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Demografik Özellikleri
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Cinsiyet Erkek 143 43,7 57,2 57,2
Kadın 107 32,7 42,8 100,0
Total 250 76,5 100,0
System
Toplam 250 100,0
Şekil 6 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel Gösterim
Çalışmaya dahil olan 250 öğrenciden 143 tanesi erkek (%57,2), 107 tanesi
(%42,8) ise kadın’dır.
145
4.3.1.1.2 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyet Kriterine Göre
Dağılımı
Şekil 7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Yaş Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel gösterim
146
4.3.1.1.3 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin Yasal
Statüsüne Kriterine Göre Dağılımı
Tablo 3 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin Yasal Statüsü Kriterine Göre Dağılımı
Örneklem Geçerli
Sayısı Yüzde Yüzde Kümülatif Yüzde
Okuduğu Kamu Üniversitesi 107 32,7 42,8 42,8
üniversitenin Vakıf Üniversitesi 143 43,7 57,2 100,0
statüsü
Toplam 250 76,5 100,0
Tablo 4 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversitelerin Yasal Statüsü Kriterine Göre Dağılımı-
Grafiksel gösterim
147
4.3.1.1.4 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bölüm Kriterine Göre
Dağılımı
Şekil 8 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Bölüm Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel gösterim
148
4.3.1.1.5 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okudukları Sınıf Kriterine
Göre Dağılımı
Şekil 9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okudukları Sınıf Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel
gösterim
İletişim Fakültesinde okuyan öğrencilerin okudukları sınıf kriterine göre
dağılımı incelendiğinde öğrencilerin 90’ının (%36) 1. sınıf öğrencisi, 52’sinin (%20.8)
2. sınıf öğrencisi, 75’inin (%30) 3. sınıf öğrencisi ve 33’ünün ise (%13,2) 4. sınıf
öğrencisi oldukları ortaya çıkarılmıştır. Bu soruda, hazırlık sınıfı öğrencileri 1. sınıfa, 5-
6 ve 7. sınıf öğrencileri ise 4. sınıfa dahil edilmiştir.
149
4.3.1.1.6 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine
Göre Dağılımı
Tablo 7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine Göre Dağılımı
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Okul dışındaki boş Evet 88 26,9 35,2 35,2
zamanlarınızda çalışıyor Hayır 162 49,5 64,8 100,0
musunuz? Toplam 250 76,5 100,0
System
Toplam 250 100,0
Şekil 10 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Okul Dışı Çalışma Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel
gösterim
150
4.3.1.1.7 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine
Göre Dağılımı
Tablo 8 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine Göre Dağılımı
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Aylık hane geliri 500-1000 YTL Arası 18 5,5 7,2 7,2
1001-2000 YTL Arası 51 15,6 20,4 27,6
2001-4000 YTL Arası 103 31,5 41,2 68,8
4001 YTL ve Üzeri 78 23,9 31,2 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Şekil 11 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Hane Geliri Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel
gösterim
151
4.3.1.1.8 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine
Göre Dağılımı
Tablo 9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine Göre Dağılımı
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Kişisel gelir 100-150 YTL Arası 10 3,1 4,0 4,0
151-250 YTL Arası 43 13,1 17,2 21,2
251-500 YTL Arası 129 39,4 51,6 72,8
501 YTL ve Üzeri 68 20,8 27,2 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Şekil 12 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Aylık Kişisel Gelir Kriterine Göre Dağılımı- Grafiksel
gösterim
152
4.3.1.1.9 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Kişisel Gelirlerinden
Teknolojiye Ayırdıkları Pay
153
4.3.1.1.10 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Sahipliği
154
4.3.1.1.11 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Video Kamera Sahipliği
155
4.3.1.1.12 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Masaüstü Bilgisayar
Sahipliği
156
4.3.1.1.13 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin MP3 Çalar Sahipliği
157
4.3.1.1.14 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dizüstü Bilgisayar Sahipliği
158
4.3.1.1.15 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dijital Fotoğraf Makinası
Sahipliği
Şekil 19 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Dijital Fotoğraf Makinası Sahipliği- Grafiksel gösterim
159
4.3.1.1.16 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin USB Bellek Sahipliği
160
4.3.2 İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Teknolojiye Karşı Tutum ve
Davranış Özellikleri
Bu bölümde iletişim fakültelerinde okuyan öğrencilerin teknolojik ürün alırken
baz aldıkları kriterler, bilgisayar, MP3çalar, USB Bellek baz alınarak irdelenmeye
çalışılmış aynı zamanda interneti en çok kullandıkları alanlara vurgu yapılmaya
çalışılmıştır.
4.3.2.1. Teknolojik Ürün Alırken En Önemli Kriterler
Tablo 18 Teknolojik Ürün Kriterleri
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Teknolojik Bir Ürün Performans 71 21,7 28,4 28,4
Alırken Dikkate Alınan En Boyut 58 17,7 23,2 51,6
Önemli Kriter Fiyat 83 25,4 33,2 84,8
Servis 22 6,7 8,8 93,6
Ergonomi 3 0,9 1,2 94,8
Tasarım 13 4,0 5,2 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
161
4.3.2.2. Bilgisayar Alırken En Önemli Kriterler
Tablo 19 Bilgisayar Alırken En Önemli Kriterler
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Bilgisayar Alırken Dikkate Hız 75 22,9 30,0 30,0
Alınan En Önemli Kriter Fiyat 90 27,5 36,0 66,0
Boyut 25 7,6 10,0 76,0
Servis 20 6,1 8,0 84,0
Marka 40 12,2 16,0 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
162
4.3.2.3. Cep Telefonu Alırken En Önemli Kriterler
Tablo 20 Cep Telefonu Alırken En Önemli Kriterler
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Cep Telefonu Alırken İşlev 35 10,7 14,0 14,0
Dikkate Alınan En Önemli Fiyat 85 26,0 34,0 48,0
Kriter Boyut 55 16,8 22,0 70,0
Marka 75 22,9 30,0 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
163
4.3.2.4. MP3 Çalar Alırken En Önemli Kriterler
Tablo 21 MP3 Çalar Alırken En Önemli Kriterler
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
MP3 Player Alırken Bellek 71 21,7 28,4 28,4
Dikkate Alınan En Önemli Boyut 79 24,2 31,6 60,0
Kriter Fiyat 82 25,1 32,8 92,8
Marka 7 2,1 2,8 95,6
Performans 11 3,4 4,4 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
Diğer teknolojik ürünlerin aksine MP3 Çalar alımında fiyatın yanı sıra boyutta
önemli bir kriter olarak görülmektedir. MP3 çaların her an kişinin yanında taşınabilir bir
aygıt olması boyut kriterini ön plana çıkarmaktadır. Bunu ise MP3 çaların belleği
izlemektedir. Marka ve performans kriterler içinde daha az bir rol üstlenmektedir.
164
4.3.2.5. İletişim Fakültesi Öğrencilerinin İnterneti En Çok Kullandıkları
Alanlar
Tablo 22 Internet Kullanım Alanları-Grafiksel Gösterim
250
223
210
200
183
174
154
150 142
102
100
50
0
E-Devlet Gazete Oyun Bankacılık Eğitim E-Posta Bilgi Edinme
Okumak Oynamak
165
4.3.3 İletişim Fakültesi Öğrencileri ve Nano Kavramına Yaklaşımları
Bu bölümde iletişim fakültesinde okuyan öğrencilerin nano kavramı üzerine
düşünceleri ve kavrama yaklaşımları değerlendirilecektir.
166
4.3.3.2 Nanoteknolojinin Yenilik Getirdiği Alanlar
250
219
201
200
150 Tıp
Kimya San.
Savunma San.
100 84 İletişim/Bilişim
57
50
0
Tıp Kimya San. Savunma San. İletişim/Bilişim
167
4.3.3.3 Nanoteknoloji Hakkında Bilgi Alınan Mecralar
Tablo 24 Nanoteknoloji Hakkında Bilgi Alınan Mecralar
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknoloji Hakkında İnternet 39 11,9 15,6 15,6
Nereden Bilgi Aldınız? TV/Belgesel 76 23,2 30,4 46,0
Bilimsel Yayın 3 0,9 1,2 47,2
Reklam 132 40,4 52,8 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
168
4.3.3.4 Nanoteknoloji İçeren Ürün Kullanımı
Tablo 25 Nanoteknoloji İçeren Ürün Kullanımı
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknoloji İçeren Evet 69 21,1 27,6 27,6
Herhangi Bir Ürün Hayır 181 55,4 72,4 100,0
Kullanıyor musunuz? Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
Ankete katılan 181 kişi (%72.4) nanoteknolojik bir ürün kullanmadığını ifade
etmiştir. 69 kişi ise (%27.6) nanoteknolojik bir ürün kullandıklarını ifade etmişlerdir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta nanoteknolojik üründen, içinde “nano” kelimesi
geçen veya boyutu küçük ürün anlaşılmasıdır. Halbuki IPod Nano gibi ürünler
nanoteknolojik ürünler değildirler. Dolayısıyla günlük hayatta nanoteknolojik ürün
kullanmak çok mümkün değildir, tabi evinizi nano teknolojisiyle üretilen bir boya ile
boyatmadığınız sürece.
169
4.3.3.5 Nanoteknolojik Ürün Tercih Sebepleri
Tablo 26 Nanoteknolojik Ürün Tercih Sebepleri
Nanoteknoloji İçeren Bir Boyut 57 17,4 22,8 22,8
Ürünü Neden Tercih Fiyat 6 1,8 2,4 25,2
Ettiniz?
Tasarım 47 14,4 18,8 44,0
Performans 101 30,9 40,4 84,4
Servis 15 4,6 6,0 90,4
Ergonomi 24 7,3 9,6 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
170
4.3.3.6 Nanoteknolojik Ürünlerin Günlük Hayata En Önemli
Getirileri
Tablo 27 Nanoteknolojik Ürünlerin Avantajları
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknolojik Ürünlerin Mobilite 88 26,9 35,2 35,2
Hayatımıza Girmesinin Hız 77 23,5 30,8 66,0
Sizce En Önemli Avantajı Mekan 25 7,6 10,0 76,0
Nedir?
Fiyat 20 6,1 8,0 84,0
Zaman 40 12,2 16,0 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
171
4.3.3.7 Adında Nano Bulunduran Ürünlerin Bilinirliği
300
250 239
229
200
Ipod Nano
Tata Nano
150
Dyo Nano
Samsung Silver Nano
100 83
50 36
0
Ipod Nano Tata Nano Dyo Nano Samsung Silver
Nano
Adında nano bulunan ürünlerde özellikle “IPod Nano”, hem gençlerin çok
kullandığı biri ürün olması ile hem de reklamları dolayısıyla en çok bilinirliğe sahip
ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada ilginç olan, bir kimya sanayi ürünü olmasına
rağmen bir boya markasının reklamları sayesinde bilinirliğini çok arttırmış olmasıdır.
Türkiye’de “nano” kelimesi geçince akla boya markalarının gelmesi reklamlarla doğru
orantılıdır. Bir araba markası olan Tata Nano’nun veya yeni bir cep telefonu modelinin
(Samsung Silver Nano) Türkiye’de fazla reklamı olmayan ürünler olması da bu anlamda
reklamlarla bağıntı kurma gerekçemizi kuvvetlendirmektedir. Birçok yeni ürüne içinde
teknoloji barındırması ve boyutu nedeniyle “nano” sıfatı verilmesi de bu konuda yeni
bir yaklaşıma ışık tutmaktadır. Bu anlamda bu teknoloji yeni bir pazarlama tekniği
olabilir mi sorusu akıllara gelmektedir.
172
4.3.3.8 Nanoteknoloji ve Gelecek
Tablo 28 Nanoteknoloji ve Gelecek
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknoloji Kesinlikle katılmıyorum 7 2,1 2,8 2,8
Gelecegin 2 7 2,1 2,8 5,6
Teknolojisidir 3 7 2,1 2,8 8,4
4 56 17,1 22,4 30,8
5 70 21,4 28,0 58,8
Kesinlikle katılıyorum 103 31,5 41,2 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
173
4.3.3.9 Bir Teknolojik Ürünün Boyutunun Önemi
Tablo 29 Teknoloji Ürününün Boyutu
Örneklem Kümülatif
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde
Bir Teknolojik Ürün Kesinlikle katılmıyorum 7 2,1 2,8 2,8
Ne Kadar Küçükse 2 35 10,7 14,0 16,8
O Kadar Iyidir
3 21 6,4 8,4 25,2
4 42 12,8 16,8 42,0
5 96 29,4 38,4 80,4
Kesinlikle katılıyorum 49 15,0 19,6 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
174
4.3.3.10 Nanoteknolojik Ürünlerin Günümüzdeki Durumu
Tablo 30 Nanoteknolojik Ürünlerin Güncel Durumu
Örneklem Kümülatif
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde
Nanoteknolojik Ürünler Kesinlikle katılmıyorum 29 8,9 11,6 11,6
Daha Emekleme 2 35 10,7 14,0 25,6
Aşamasındadır 3 28 8,6 11,2 36,8
4 56 17,1 22,4 59,2
5 53 16,2 21,2 80,4
Kesinlikle katılıyorum 49 15,0 19,6 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
175
4.3.3.11 Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Nanoteknoloji
Tablo 31 Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Nanoteknoloji
176
4.3.3.12 Adında Nano Geçen Ürünlerin Teknolojik Durumu
Tablo 32 Adında Nano Geçen Ürünler ve Teknoloji
Örneklem Kümülatif
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde
Adında Nano Gecen Kesinlikle katılmıyorum 7 2,1 2,8 2,8
Ürunler Yüksek 2 28 8,6 11,2 14,0
Teknoloji Içerir 3 21 6,4 8,4 22,4
4 108 33,0 43,2 65,6
5 51 15,6 20,4 86,0
Kesinlikle katılıyorum 35 10,7 14,0 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
177
4.3.3.13 Nanoteknoloji Yatırımlarının Önemi
Tablo 33 Nanoteknoloji Yatırımlarının Önemi
Örneklem Geçerli Kümülatif
Sayısı Yüzde Yüzde Yüzde
Nanoteknolojiye Yatırım Yapan Kesinlikle katılmıyorum 7 2,1 2,8 2,8
Ülkeler Gelecekte Dünya 2 28 8,6 11,2 14,0
Ekonomisine Şekil Verecektir
3 21 6,4 8,4 22,4
4 72 22,0 28,8 51,2
5 87 26,6 34,8 86,0
Kesinlikle katılıyorum 35 10,7 14,0 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
178
4.3.3.14 Nanoteknoloji ve Günlük Hayat
Tablo 34 Nanoteknoloji ve Günlük Hayat
Örneklem Geçerli Kümülatif
Sayısı Yüzde Yüzde Yüzde
Nanoteknolojiler Hayatı Kesinlikle katılmıyorum 7 2,1 2,8 2,8
Olumlu Yönde Etkileyecektir 2 30 9,2 12,0 14,8
3 19 5,8 7,6 22,4
4 46 14,1 18,4 40,8
5 101 30,9 40,4 81,2
Kesinlikle katılıyorum 47 14,4 18,8 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
179
4.3.3.15 İletişim, Nanoteknoloji ve Özel Hayatın Mahremiyeti
Tablo 35 Nanoteknoloji ve Özel Hayatın Mahremiyeti
Örneklem Geçerli Kümülatif
Sayısı Yüzde Yüzde Yüzde
İletişim Alanındaki Kesinlikle katılmıyorum 18 5,5 7,2 7,2
Nanoteknolojik 2 18 5,5 7,2 14,4
Ürünler Özel Hayatın 3 81 24,8 32,4 46,8
Gizliliği
Açısından Soru İşaretleri 4 54 16,5 21,6 68,4
Taşımaktadır 5 62 19,0 24,8 93,2
Kesinlikle katılıyorum 17 5,2 6,8 100,0
Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
180
4.3.3.16 Nanoteknoloji ve İletişimin Değişimi
Tablo 36 Nanoteknoloji ve İletişimsel Bir Devrim
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknolojinin Evet
138 42,2 55,2 55,2
Etkileşim Bağlamında
İletişimsel Bir Devrim Hayır
112 34,3 44,8 100,0
Yaratacağına
İnanıyormusunuz Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
181
4.3.3.17 Nanoteknoloji ve Toplumun Kontrolü
Tablo 37 Nanoteknoloji ve Toplumun Kontrolü
Örneklem
Sayısı Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde
Nanoteknoloji Toplumun Evet
94 28,7 37,6 37,6
Kontrolü
ve Manipülasyonu için Hayır 156 47,7 62,4 100,0
Önemli Bir Etken midir? Toplam 250 76,5 100,0
Kayıp Sistem
Toplam 250 100,0
182
4.4 Çapraz Tablo Analizleri
Ortalama Sıraların
Cinsiyet N Sıra Toplamı
Nanoteknolojik urunler Erkek 143 118,63 16.964,50
Daha Emekleme
Asamasindadir Kadın 107 134,68 14.410,50
Toplam 250
Mann-Whitney U 6.668,500
Wilcoxon W 16.964,500
Z -1,766
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,077
Chi-Square 6,902
df 3
Asymp. Sig. 0,075
Nano kavramı size ne ifade ediyor ile yaş arasındaki ilişkinin incelendiği bu
tabloda nano kavramının 20 ile 23 yaş arasındaki gençler için bir teknolojiyi ifade ettiği
gözlemlenmektedir. Bu iki soru arasındaki ilişki oldukça anlamlıdır. (p=0,075)
183
4.4.3 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X Okuldan arda
kalan zamanlarda çalışıyor musunuz?
Tablo 40 Nanoteknoloji içeren ürün kullanıyor musunuz? X Okuldan arda kalan zamanlarda
çalışıyor musunuz?
Çalisiyor mu N Ortalama Sıra Sıraların Toplamı
Nanoteknoloji Iceren Evet 88 115,97 10.205,00
urun Kullaniyor mu Hayır 162 130,68 21.170,00
Toplam 250
Mann-Whitney U 6.289,000
Wilcoxon W 10.205,000
Z -1,984
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,047
Tablo 41 Nano kavramı size ne ifade ediyor? X Nanoteknoloji kimya sanayinde kullanılır
Kimya Sanayinde Kullanılır N Ortalama Sıra Sıraların Toplamı
Nano Kavrami Evet 201 121,81 24.483,50
Neyi Ifade Ediyor Hayır 49 140,64 6.891,50
Toplam 250
Mann-Whitney U 4.182,500
Wilcoxon W 24.483,500
Z -1,842
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,065
184
4.4.5 Nanoteknolojik ürünler henüz emekleme aşamasındadır X DYO
Nano’yu tanıyorum
Samsung
Silver Nano N Ortalama Sıra Sıraların Toplamı
Nanoteknolojik Ürunler Tanıyorum 36 105,06 3.782,00
Daha Emekleme Tanımıyorum 214 128,94 27.593,00
Asamasindadir
Toplam 250
Mann-Whitney U 3.116,000
Wilcoxon W 3.782,000
Z -1,865
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,062
185
4.4.7 Nanoteknoloji geleceğin teknolojisidir X Nanoteknolojinin etkileşim
bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına inanıyor musunuz?
Mann-Whitney U 5.945,000
Wilcoxon W 12.273,000
Z -3,311
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,001
186
4.4.8 İletişim alanındaki nanoteknolojik ürünler özel hayatın gizliliği
açısından soru işaretleri taşımaktadır X Nanoteknolojinin etkileşim
bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına inanıyor musunuz?
Tablo 45 İletişim alanındaki nanoteknolojik ürünler özel hayatın gizliliği açısından soru işaretleri
taşımaktadır X Nanoteknolojinin etkileşim bağlamında iletişimsel bir devrim yaratacağına
inanıyor musunuz?
Nanoteknoloji Etkilesim
Baglaminda
Iletisimsel Bir Devrim
Yaratacagina
Inaniyormusunuz N Ortalama Sıra Sıraların Toplamı
Iletisim Alanindaki Nanoteknolojik Evet inanıyorum 138 128,99 17.800,50
urunler ozel Hayatin Gizliligi Hayır inanmıyorum 112 121,20 13.574,50
Acisindan Soru Isaretleri Tasimaktadir
Toplam 250
Mann-Whitney U 7.246,500
Wilcoxon W 13.574,500
Z -0,874
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,010
187
4.4.9 Nanoteknoloji hayatı olumlu yönde etkileyecektir X Nanoteknoloji
toplumun kontrolü ve manipülasyonu için önemli bir etken midir?
Nanoteknoloji Toplumun
Kontrolu
ve Manipulasyonu icin
onemli Bir Etken midir N Ortalama Sıra Sıraların Toplamı
Nanoteknolojiler Hayati Evet 94 121,09 11.382,50
Olumlu Yonde Hayır 156 128,16 19.992,50
Etkilecektir
Toplam 250
Mann-Whitney U 6.917,500
Wilcoxon W 11.382,500
Z -0,781
Asymp. Sig. (2-tailed) 0,035
188
4.5 Araştırma Sonucu
189
yaptığı savunma ve tıp alanındaki gelişmelerin Türkiye’de henüz yankı bulmadığı
gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Bir diğer vahim sonuç, içerisinde nano sıfatı geçen her ürünün nanoteknoloji
içerdiğinin sanılmasının ortaya çıkışıdır. Nanoteknolojiye sahibim diyen bazı öğrenciler
IPod Nano gibi bir ürünün nanoteknoloji ürünü olduğunu sandıkları gözlemlenmiştir.
Bu da bu konuda toplumun bilinç anlamında kat etmesi gereken bir yolu olduğu
gerçeğini ortaya çıkarmaktadır
Adında nano bulunan ürünlerde özellikle “IPod Nano”, hem gençlerin çok
kullandığı biri ürün olması ile hem de reklamları dolayısıyla en çok bilinirliğe sahip
ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada ilginç olan, bir kimya sanayi ürünü olmasına
rağmen bir boya markasının reklamları sayesinde bilinirliğini çok arttırmış olmasıdır.
Türkiye’de “nano” kelimesi geçince akla boya markalarının gelmesi reklamlarla doğru
orantılıdır. Bir araba markası olan Tata Nano’nun veya yeni bir cep telefonu modelinin
(Samsung Silver Nano) Türkiye’de fazla reklamı olmayan ürünler olması da bu anlamda
190
reklamlarla bağıntı kurma gerekçemizi kuvvetlendirmektedir. Birçok yeni ürüne içinde
teknoloji barındırması ve boyutu nedeniyle “nano” sıfatı verilmesi de bu konuda yeni
bir yaklaşıma ışık tutmaktadır. Bu anlamda bu teknoloji yeni bir pazarlama tekniği
olabilir mi sorusu akıllara gelmektedir.
191
gerekliliği bilimsel bir gerçektir. Bu konuda, teknolojik determinizm yaklaşımı tek
taraflı bir yaklaşım olacaktır.
192
5 SONUÇ
Bir kişinin yolda yürürken baktığı reklam panosunun gözde bulunan nano
yonga vasıtasıyla onu algılayarak, kişinin sık kullandığı veya satın alabileceği ürünlerin
reklamlarını ona sunması veya otobüse binen birinin gözünü bir “photocell”e göstererek
o sırada bilet ücretinin banka hesabından düşmesi gibi sahneler bir bilim kurgu
senaryosundan alıntılanmış gibi görünse de, aslında nano teknolojinin iletişim alanına
getireceği yeniliklerden sadece birkaçı olarak gösterilebilir. Bu birkaç örnek bile
toplumsal ve bireysel dönüşümün ne yöne doğru gideceğinin bir ipucu olarak
algılanabilinir.
193
1946 yılında kamuoyuna yeni bir çağın başlangıcı olarak lanse edilen 100 ton
ağırlığındaki günümüz bilgisayarlarının atası olarak kabul edilen ENIAC’tan, 2008
yılının ocak ayında Apple firması CEO’su Steve Jobs tarafından tanıtılan 1.7 cm.
kalınlığındaki “Mac Book Air”e giden yol bu değişimin yönünün ve bugüne kadar
geldiği noktanın tercümesidir.
194
Diğer bir açıdan bakıldığında, nanoteknoloji kullanılarak üretilen ürünler de
tanıtıma ihtiyaç duymaktadırlar. Bu bakışla, bu ürünler kendini tanıtmak ve uzun
vadede sadakat yaratmak açısından da halkla ilişkiler disiplinine tutundurmanın bir
bileşeni olarak ihtiyaç duymaktadırlar. Özetle bakıldığında, nanoteknoloji/nano iletişim,
hem teknolojinin nimetlerinden faydalanmayı ve bu yolla daha kısa yoldan daha geniş
yelpazede hedef kitleye ulaşmayı sağlaması açısından, hem de bu yolla üretilen
ürünlerin tüketiciyle buluşması ve ilgili tüketicide sadakat yaratabilmesi açısından
halkla ilişkiler disiplinine ihtiyaç duymaktadır. Temelde söylenmesi gereken halkla
ilişkiler disiplini ve nano iletişimin birbirlerine bu yolla karşılıklı olarak ihtiyaç duyma
gerçeğidir. Bu anlamda da nano iletişim halkla ilişkilere sosyal, ekonomik ve toplumsal
katkısı olduğu /olacağı da yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızdadır.
Bu konudaki bir diğer önemli saptama ise, günümüz düzeninde belirli ülkelerin
bu konuda yaptığı yatırımların gözlemidir. Çalışmamızın içinde çeşitli tablolarla ortaya
konan bu durum, günümüz ekonomi-bilişim-iletişim-savunma sanayi gibi alanlardaki
egemen güçlerin aynı özelliklerini sürdürme amaçlı bu konuya yaptıkları devasa
yatırımlardır. Türkiye’de bu konu ile ilgili yapılan çalışmalar ve yatırımlar gayet sınırlı
gözükmektedir.
195
Sonuç olarak nanoteknoloji dünyada sınırlı sayıda alanda faaliyet gösteriyor
olsa da konu ile ilgili AR-GE çalışmaları büyük ve egemen ekonomiler tarafından hızla
yürütülmektedir. Her geçen gün bu konudaki gelişmeler günlük hayatımıza da nüfuz
etmektedir.Bu değişim sırasında ön sıralarda yer almak bir ülke tarafından öncelikli bir
hedef olarak belirlenmelidir, ancak şu andaki fotoğraf Türkiye’nin bu “nano devler”
ligini uzaktan takip ettiği gerçeğidir. Gelişmiş ülkelerde ekonomi, genel itibariyle
üniversiteler ve araştırma merkezlerindeki bilimsel çalışmalardan beslenmektedir.
Dolayısıyla ABD'de yüksek teknoloji şirketleri üniversiteler etrafında kümelenmekte ve
bu şirketler dünya ekonomisine yön vermektedirler. Son yıllarda kritik sayılabilecek
ürünlerle nanoteknoloji ön plana çıkmaya başlamıştır. Örnek olarak, kalp damarlarının
iç çeperine kanın yapışıp katman oluşturamadığı, dolayısıyla tıkanmayan stentler bütün
dünyaya satılmaktadır. Boston ve çevresinin en büyük gelir kaynağı olan bu ürünün
sahip olduğu katma değer dolayısıyla ekonomiye katkısı ders kitaplarına konu olmuştur.
15 yıl içerisinde nanoteknoloji tabanlı ürünlerin piyasa değerinin 3 trilyon dolar olması
beklenmektedir.
Nanoteknolojiyi kritik alan olarak görüp bugün yatırım yapan ülkeler, kısa süre
içerisinde meyvelerini toplamaya başlayacaktır. Bu ülkelerden biri olan İsrail, bu
teknolojinin önemini yıllar öncesinden kavramış gerekli altyapılarını ve insan gücünü
hazırlamıştır. Bu yatırımlar neticesinde 45 nanoteknoloji şirketi kurulmuş ve katma
değeri yüksek ürünlerle nanoteknoloji pazarında yerlerini almışlardır. Ülkemizde, yıllık
ortalama 3.5 milyar ABD dolarını bulan kaçak akaryakıt sorununu çözmek için açılan
ihaleyi İsrailli bir firma kazanmıştır. Çok ucuza üretilebilen "moleküler akaryakıt
marker"dan şirketin yıllık kazancının 25 milyon YTL'yi olacağı hesaplanmıştır.
196
olan beyin gücü ve altyapı hazırlanmalıdır. Aksi takdirde, yüksek teknolojiye
ödediğimiz miktar gittikçe artacak, ülkemizin kaynakları yetersiz hale gelerek gün
geçtikçe daha fakir bir ülke haline gelme riskimiz artacaktır. Üretim maliyeti 10 YTL'yi
geçmeyen kalp damarlarına takılan bir stent için 10.000 YTL ödeyen bir çiftçimiz, 7 ton
kiraz ihraç ederek bu parayı denkleştirebilecektir. Devamlı kullanmak zorunda
olduğumuz bir kutu kanser ilacını almak için her seferinde 5 buzdolabı satmak zorunda
kalma gerçeği ekonomimizi sarsacaktır.
197
EKLER
198
EK-1 Anket Formu
Anket Formu
1. Cinsiyet
a) Erkek b) Kadın
2. Yaş
3.Üniversite
a) Kamu b) Vakıf
4. Bölüm
5. Sınıf
a) Evet b) Hayır
199
10. Kişisel Teknolojik Ürün Sahipliği
11. Teknolojik bir ürün alırken sizin için en önemli kriter nedir?
13. Cep telefonu satın alırken sizin için en önemli kriter nelerdir?
14. MP3 player satın alırken sizin için en önemli kriter nelerdir?
a) Evet b) Hayır
200
21. Nanoteknolojik ürünlerin hayatımıza girmesinin en önemli avantajları nelerdir?
1 2 3 4 5 6
Nanoteknoloji geleceğin teknolojisidir.
Bir teknolojik ürün ne kadar küçükse o kadar iyidir
Nanoteknolojik ürünler daha emekleme aşamasındadır.
Nanoteknoloji aslında bir pazarlama strajesidir.
Adında nano geçen ürünler yüksek teknoloji içerirler.
Nanoteknolojiye yatırım yapan ülkeler gelecekte
dünyanın hakimi olacaklardır.
Nanoteknoloji hayatı olumlu yönde etkileyecektir.
İletişim alanındaki nanoteknolojik ürünler özel hayatın
gizliliği açısından soru işaretleri taşımaktadır.
a) Evet b) Hayır
25. Nanoteknoloji Toplumun Kontrolü ve Manipülasyonu için Önemli Bir Etken midir?
a) Evet b) Hayır
201
KAYNAKÇA
Süreli Yayınlar
Akın H. Bahadır, “2000 Yılına Doğru Bilgi Toplumu Üzerine Genel Bir Değerlendirme
ve Bilgi Ekonomisinin Özellikler “, Verimlilik Dergisi, 1999/1
Alemdaroğlu A., Demirtaş N., “Mynet’te Erkeklik Halleri” Toplum ve Bilim, sayı 101.
Birkan T., “Solun Son Sözü ‘Kültürel Çalışmalar’ mı?”, Toplum ve Bilim, (94), Güz,
2002.
202
Carruthers Stuart, Smith Simon, “Challenge of the Information Society“, Information
Services and Use, Vol.17, No.4, 1997.
Çıracı Salim, “21.yy.’da Yeni Bir Sanayi Devrimi: Nanoteknoloji”, Bilim ve Ütopya
Dergisi, Şubat 2007, Sayı:152.
Cottrill Ken, , “Strategies for World Domination”, Journal of Business Strategy, V.19,
N.3, (May-June) 1998.
D.H. Feng, Nano-Technology, Chinese American Forum, Vol. XIX, No:3, January
2004.
Davis, D. K, (), “Beyond the Culture Wars: An Agenda for Research on Communication
and Culture”, Journal of Communication, 43(3), Summer, 1993.
Ersan Irma, “Sigorta Sektörü Nanoteknoloji devrimine hazır mı?”, BEST dergisi,
15Eylül 2006, sayı 32.
203
Gupta Tarun, Ahalapitiya H. Jayatissa, “Recent Advances in Nanotechnology: Key
Issues & Potential Problem Areas”, Critical Reviews in Solid State and
Materials Sciences, Volume 28, Issue I , I March 2003.
Halpern David, “Love Your Cyber Neighbour as Yourself”, New Statesman, Vol:128,
Issue:4460, 1999.
John, Caron H., Scott T. Young, Janis L. Miller “Coordinating Manufacturing and
Marketing in International Firms” Journal of World Business,
(Summer)1999.
Kejanlıoğlu D.B, “Kitle İletişim Araştırmalarının Tarih Yazımları Üzerine: Bir Alanın
Tanımlanması”, Medya ve Kültür, 1. Ulusal İletişim Sempozyumu
Bildirileri, 2000.
Köksal Aydın, “Yirmibirinci Yüzyıl Başlarken Yaşanan Büyük Değişim: Bilgi Toplumu
Değil Bilişim Toplumu”, Bilişim Dergisi, Sayı:75, Eylül 2000, Ankara
Masi, Paula De, Estevao, Marcello, Kodres, Laura, “Who Has a New Economy?”,
Finance and Development, Volume 38, Number 2, 2002.
204
Meyer, M., Persson, O., Power, Y, “Nanotechnology Expert Group and Eurotech Data
Mapping Excellence In Nanotechnologies Preparatory Study”,
Nanotechnology Expert Group and Eurotech Data, European
Commission, 2001.
Nakamura, Leonard I, “Economics and the New Economy: The Invisible Hand Meets
Creative Destruction”, Federal Reserve Bank of Philadelpia, Business
Rewiev, 2002.
Persson Meyer, M., , O., Power, Y, “Nanotechnology Expert Group and Eurotech Data
Mapping Excellence In Nanotechnologies Preparatory Study”,
Nanotechnology Expert Group and Eurotech Data, European
Commission, 2001.
Rogers E. M., ve Chaffe S. H., “The Past and the Future of Communication Study:
Convergence or Divergence, Journal of Communication, 43(4), Autumn,
1993.
205
Shepherd G. J., , “Building a Discipline of Communication”, Journal of
Communication, 43(3), Summer, 83-91, 1993.
Weiser, M. “The Computer for the 21st Century”, Scientific American September
2004.
Kitaplar
Briggs Asa, Peter Burke, Medyanın Toplumsal Tarihi, İzdüşüm Yayınları, İstanbul,
2004.
Bryan Clough, , Paul Mungo, , Sıfıra Doğru; Veri Suçları ve Bilgisayar Yeraltı
Dünyası, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999.
Castells Manuel, The Internet Galaxy, New York, NY:Oxford University Press, 2001.
Castells Manuel, The Rise of Network Society, The information Age: Economy,
Society and Culture, Vol. I, Padstow, Blackwell Publishers, Oxford, 1996.
Ceyhun Yurdakul, Çağlayan M.Ufuk, Bilgi Teknolojileri Türkiye İçin Nasıl Bir
Gelecek Hazırlamakta, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1997.
206
Dilts Marion May, The Telephone in a Changing World, New York, Longman's
Green, 1941, s.188'den aktaran Ithiel de Sola Pool (der.), The Social Impact
of the Telephone, Cambridge, Mass., MIT Press, 1981.
Ermann David, Williams Mary B.,. Michele Shauf, Computers, Ethics and Society,
Oxford University Press, 1997.
Fadul Anamaria ve Straubhaar Joseph, "Communications, Culture, and Informatics in Brazil: The Current
Challenges", Transnational Communications: Wiring The Third World, (Gerald Sussman ve
John A. Lent, eds.), Sage Publications, Newbury Park, 1991.
Friedman Thomas L., Dünya Düzdür Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi, Boyner
Yayınları, İstanbul, 2006.
Friedman Thomas L., Küreselleşmenin Geleceği, çev.: Elif Özsayar, Bahri Yayınları,
İstanbul, 2000.
Göker Aykut, Bilim, Teknoloji, Sanayi Üçlemesi, Sarmal Yayınları, İstanbul, 1995.
207
Hassan Robert, Media, Politics and the Network Society, Open University Press,
Berkshire, 2004.
Kumar K., From Post Industrial to Post Modern Society, New Theories of the
Contemperary World, Blackwell Pub., U.K. 1995.
Lister M., Dovey J., Giddings S., I.Grant, K.Kelly, New Media: A Critical
Introduction, Routledge, London, 2003.
Mansell R., Wehn U., Knowledge Societies: Information Technology for Sustainable
Development, Oxford University Press, New York, 1998.
Orkan Ahmet, L, Bilişim Teorisi Temel Kavramlar, M.Ü. Yayınları, İstanbul, 1992.
Pendakur Manjunath, "A Political Economy of Television: State, Class, and Corporate
Confluence in India, in Transnational Communications”, Wiring The Third
World, (Gerald Sussman ve John A. Lent, eds.), Sage Publications, Newbury
Park, 1991.
Pool I.de Sola, Technologies of Freedom, Cambridge, Mass: Harvard University Press,
1984.
208
Robins K., İmaj: Görmenin Kültür ve Politikası. Çev. Nurçay Türkoğlu, Ayrıntı
Yayınları, İstanbul.
Rodrik, D., Küreselleşme Sınırı Aştımı?, (Çev: İzzet Akyol-Fatma Ünsal), Kızılelma
Yayıncılık, İstanbul, 1997.
Senn James A., Information Tecnology in Business, Prentice Hall Int New Jersey,
1995.
Tapscott Don, The Digital Economy, McGraw Hill, New York, 1996.
Thurow Lester C., Kapitalizmin Geleceği, Çev. Serpil Demirtaş, Nebil İlseven, Sabah
Kitapları, İstanbul, 1997.
Toffler Alvin, Üçüncü Dalga, (Çev. Ali Seden), Altın Kitaplar, İstanbul, 1998.
Walther, T., Dünya Ekonomisi (Çev: Ünsal Çağlar, The World Economy),
Alfa/Aktüel Kitabevi, Bursa, 2002.
209
Yeğenoglu M., “Çokkültürlülük Disiplinlerarasılık mıdır?”, K. Şahin, S. Sökmen, T.
Bora, (edt.), Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek, Metis, İstanbul, 2001.
Yockey Hubert P., Information Theory, Evolution, and The Origin of Life,
Cambridge University Press, New York, 2005.
İnternet Kaynakları
Aktan Can C, İstiklal Y.Vural, “Bilgi Toplumu, Yeni Temel Teknolojiler ve Yeni
Ekonomi” http://www.canaktan.org/yeni-trendler/yeni-
ekonomi/kavram.html
Bell Daniel, The Social Framework of the Information Society, Basil Blackwell,
Oxford, 1980.
Davenport Tom, “The Virtual and The Physical“, CIO Magazine, November 1995 (
www.cio.com )
Dedeoğlu Gözde, “Bilişim Toplumunda Ortaya Çıkan Etik Sorunlar ve Tıp Bilişimi
MeslekAhlakİlkeleri”,
http://www.turkmia.org/file/542sagliktabilisimetigi_dedeoglu.doc
210
Feynman Richard, “There’s Plenty of Rooms at the Bottom”, Annual Meeting of the
American Physical Society, California Institute of Technology,
http://www.zyvex.com/nanotech/feynman.html
http://www.nanoforum.org/dateien/temp/Nanotechnology
http://www.nano.org.tr
http://www.nanobusiness.org
http://www.bianet.org/2005/02/25/54848.htm
http://www.kalder.org/page.asp?pageID=1660
Kelly Kevin, New Rules for the New Economy: 10 Radical Stratetgies for a
Connected World, London: Penguin Books, 1999,
http://www.kk.org/newrules/newrules-7.html
O’Dubchair K., Scott J., Johnson T, “Building a Knowledge Infrastructure for Learning
Communities”, http://www.ejidsc.org
211
Tinker Nathan, 2001 Nanotech Business Survey, Nanobusiness Alliance
www.nanobusiness.org
Türkcan Ergun, Teknolojinin Ekonomi Politiği, AİTİA yayını no: 161, Ankara, 1981.
212