Professional Documents
Culture Documents
Siyonizm, Kudüsteki Siyon Tepesinin adından gelir. Yahudi halkının Filistin'e dönme umudu,
yahudi düşüncesinin sürekli bir yönüdür; bu düşünce Mesih'in geri gelme düşüncesinden ayrılmaz.
(Bilmeyenler için söyleyelim. Yahudilerde Mesih inancı çok önemlidir. Mesih'in gelme
amacı,dünyada bir yahudi devleti kurmaktır. Hatta İsrail kurulduğu zaman yahudi gazeteleri
"Mesih'in Ayak Sesleri" başlığını atmışlardır.)
Burada "Siyonizm Nedir" sorusunun cevabını kısaca yazdık. Peki ama bu fikir neden ve kim
tarafından ortaya atıldı?
Siyonizm 19.yy sonlarında Avusturyalı gazeteci Theodor Herzl (1860-1904) tarafından ortaya
atıldı. Ama ortaya atılmakla kalmadı, yahudi camiası tarafından kabul gördü. Herzl'in 1896 yılında
yazdığı kitabı Der Judenstaat (Yahudi Devleti) ve 1897 yılında yazdığı, Die Welt(Dünya) gazetesi,
1897 yılında Basel'de toplanan 1.Dünya Siyonist kongresi'nde savunulan düşüncelerin kaynağı
oldu. Herzl için siyonizm'in babası desek, herhalde yanlış bir şey söylemiş olmayız.
Peki siyonizm aslında Theodor Herzl tarafından mı ortaya çıkarıldı? Bu düşüncenin bir geçmişi yok
muydu?
Yahudiler MS. 71 yy.da Romalılar tarafından yurtlarından çıkarıldılar. Ve bu yüzden Kudüse dönme
hayaliyle yaşadılar. XIX.yy'daki "ulusların uyanışı" yahudi ulusçuluğunun canlanması için elverişli
koşullardan biriydi; 1881'den sonra, Rusya'daki yahudi kırımının artması bunu hızlandırdı. Ama
Siyonizm'in asıl amacı bunla sınırlı kalmayacak.
Siyonizm'in gerçek amacı, dünyayı ele geçirmektir. Bu onlar için değiştirilmiş Tevratın bir emridir.
"Siz Allah'ın, Rabbin oğullarısınız. Çünkü sen, Allah'ın, Rabbe mukaddes bir kavimsin ve Rab
üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak,
kendine has bir kavim olmak üzere, seni seçti."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,14/2)
"Ve Allah'ın Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,7/16)
Ayetlerde görüldüğü gibi Yahudiler kendilerini Allah'ın oğlu ve diğer insanlardan üstün görüyor.
DEĞİŞTİRİLMİŞ TEVRAT
Hahamlar, kendi görüşleri doğrultusunda tahrif ettikleri Tevrat'a, Yahudilerin sahip oldukları üstün
ırk inancını da eklemiştir. Yahudiler üstün ırk inancına önceden de sahiptiler. Kabbala(Yahudi
geleneklerinin ve ideolojisinin yer aldığı kitap),üstün ırk inancı üstüne kurulmuştu. Fakat Tevrat,
insanların eşitliğini söylüyordu. Hahamlar ise Tevrat'ı değiştirip, içine üstün ırk inancını
yerleştirmişlerdir. Yahudiler Allah'ın seçtiği ve üstün kıldığı bir kavimdir ve yeryüzü onlara aittir.
Oysaki diğer insanlar ise onlara göre hayvandır.
Başka bir kaynakta Yahudilerin ağzından kendi üstün ırk fikirleri. "Tanrı tüm evreni dört temel
ayırım yani, mineral, bitki, hayvan ve insan üzerine kurmuşsa da, aslında beşinci bir türün var
olduğu yazılmıştır. Bu da Am İsrael, yani Yahudilerdir. O'nun dördüncü türden, konuşanlar
topluluğu insanlardan ayıran mesafe, insanı hayvandan ayıran mesafeden daha az değildir."
(Rav Yoel Kahn,"La cinquieme dimension" Rencontres Habad no.25,1989,sf.15)
"O zaman Rab bütün milletleri önünden kovacak ve sizden büyük kuvvetli milletlerin mülkünü
alacaksınız. Ayak tabanlarınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan,
Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ınız Rab size
söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır."
(Tevrat,Tesniye Bölümü, 11/24)
KRALLIĞIN SINIRLARI
Hahamlar Tevrat'a sapkın üstün ırk inançlarını eklerken, bu ırkın yaşayacağı topraklara sınırlarını
çizmeyi de unutmamışlardır. Tevrat'a göre Allah, Yahudilere Kenan diyarını vaat etmiştir. Yahudi
dünya gerçekleşmeden önce, bu topraklarda sadece Yahudilerin yaşadığı bir devlet kuracaklarıdır.
Bu devlet büyük dünya krallığının merkezi ve idare yeri olacaktır.
Theodor Herzl(1887)
"Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki dağlara kadar dayanır.Güneyde de Süveyş Kanalı'na.
Sloganımız, David ve Solomon'un Filistin'i olacaktır."
"Bize verilen sırları,kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız.Bir ölü kadar sessiz,bir mezar
kadar ketum olmalıyız." (Mimar Sinan s.7,sf.14)
Bir masona masonluğun ne olduğunu sorduğunuzda,onlar size sadece bir yardımlaşma derneği
olduğunu söyler. Halbuki,gerçek farklıdır. Onlar yardım kurumu değildir. Çoğu insan da bu yüzden
hayal kırıklığına uğruyor.Bu durum Mimar Sinan dergisinde nasıl anlatılmış."Masonluğu bir yardım
kuruluşu olarak görüp bu tür çalışmaları bulamayınca hayal kırıklığına uğramak devamsızlığın
başlıca nedeni oluyor."(Mimar Sinan s.30,sf.11)
Masonluğu en tehlikeli hale getiren de Yahudilerle olan ilişkisi. "Yahudisiz hiçbir Mason locası
yoktur. Yahudi sinagoglarında hiçbir mezhep mevcut değildir.Orada Masonlarda olduğu gibi yalnız
semboller vardır.Bundan dolayı da İsrail Mabedi bizim tabii müttefikimizdir." (Akasya Mason
Dergisi s.62,sf.24
MASONLUK VE DİN
"Rotary ve Lions klüpleri Masonik esaslıdır.Bu klüpler Masonik ideallerin aracı olarak kullanılırlar ve
yöneticilerin çoğu Masondur." (Historia Hors Serie,no.30,sf.19)
Lions ve Rotary kulüpleri bir üst teşkilat olan Masonluk için eleman yetiştirirler. Lions ve Rotary
kulüpleri kendi bölgesi içinde zengin,kültürlü, kaliteli,halkı etkileyebilecek insanları seçer.
GERÇEK AMAÇLARI
HAHAMLAR
Tevrat'ın büyük kısmını yazanlar, Yahudilerin üzerinde tarih boyunca kontrollerini sürdürmüş olan,
hahamlardır. Yahudilerin sapkın görüş ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan hahamlar, orijinal
Tevrat'ın getirdiği gerçek dini kabullenmemiş, kendi inançları doğrultusunda Tevrat'ı da
değiştirmişlerdir. Hahamlar, Tevrat'ı kendi inançları doğrultusunda bozarken, kendi statülerini de
korumayı unutmamışlardır. Tevrat'ta hahamlara kayıtsız şartsız itaat edilmesine dair pek çok ayet
vardır.
HAHAMLARIN ÖNEMİ
"Levi oğulları, kahinler yaklaşacaklar, Rabbin onları seçti ve her davada,her dövüş de onların
sözlerine göre olacaktır." (Tesniye Bölümü,22/5)
"Ve her kim, Allah'ın Rabbe hizmet etek üzere orada duran kahini veya hakimi dinlemeyerek
küstahlıkla davranırsa, o adam ölecektir."(Tesniye Bölümü,17/2)
HAHAMLARIN USTALIĞI
Bu şekilde Tevrat'ı kendi inanç ve çıkarları doğrultusunda değiştiren hahamlar, tarih boyunca
Yahudi toplumunu idare etmişlerdir. Bugün hala İsrail Devlet'inde her iş hahamların sözüne göre
yapılmaktadır. Hahamlar son derece önemlidir Yahudilikte. Kendi kendilerine din çıkaran bu grup,
kendi tutucu ve ırkçı düşüncelerini ustaca yerleştirmişlerdir. Fanatik hahamlar, eski dinlerdeki
sapkın inançları Tevrat'a ustaca yerleştirip, bu ideolojiye din süsü vermişlerdir.
İSRAİLDE EĞİTİM
Okulda dini kıyafetlerle eğitim görülür. Tevrat üzerinde herhangi bir tartışma kesinlikle yasaktır.
Haham okullarına alınacak öğrencileri ise, hahamlar, bizzat kendileri seçerler. Buradaki Tevrat
eğitimi çok daha yoğundur. Siyonist düşüncelerle iyice yoğrularak çocuk, artık dünyanın efendisi
olduğuna inanmaktadır. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar, gelecekte sapkın Siyonist emellerin
uygulayıcısı olacak, aşağılık ırktan olduğuna inandırıldıkları insanları acımasızca
katledebileceklerdir.
DİNİ TELKİN
ÇOCUKLARIN SONU
Yahudi çocukları, doğdukları günden itibaren psikolojik bir eğitime girerler. Kendilerine aileleri
tarafından verilen dini eğitimin yanı sıra, günlük hatta karşılaştıkları dini motifler çocukları çok
etkiler. Devamlı kıyafetler, törenler, bayramlar gibi dini semboller ile dolu olan sosyal hayat,
çocukların bilinç altına büyük etki yapar. Okulda verilen eğitim ise, bu telkinleri tam olarak
pekiştirir. Çocukluktan çıkıp gençliğe giren her Yahudi, artık bu dinin ayrılmaz bir parçası
olmuştur.
İsrail şeriatla yönetilen bir din devletidir. İsrail Parlamentosu, gerek hahamları, gerekse takkeli
milletvekilleriyle sinagogdan farksız bir görünümdedir. Hahamlardan Tevrat'a uygunluğuna dair
fetva alınmadan hiçbir kanun yürürlüğe girmez. İsrail'de parlamentoya ibadet yapılan yer
anlamına gelen Knesset ismi verilmiştir. Bunun Amerikan parlamentosuna Kilise demekten hiçbir
farkı yoktur. Takkeleriyle hahamları görüyoruz İsrail meclisinde.
DİN OKULLARI
5 milyon nüfuslu İsrail'de, Türkiye'deki dini okul sayısının 2 katı din eğitimi veren kuruluş vardır.
Sekiz yaşındaki Yahudi çocukları, Bar Misva, şeriatın oğlu töreninden sonra ergenliğe ulaşıncaya
kadar Tevrat, Kabbala ve Talmud'un katı ve çarpık anlayışıyla eğitilir. Yahudi kendisinin Tanrı
tarafından saçilmiş, yeryüzünün gerçek sahibi olduğu telkiniyle büyür.
Dine sonsuz bir önem verilir mecliste dahi.
DİNDAR HÜKÜMET
Diğer ülkelerin devlet başkanları dindar olduklarını belirten en ufak hareketlerinde kınanırken,
İsrail liderleri ibadetlerini gözler önünde yerine getirir. İsrail Devlet Başkanı aynı zamanda ülkenin
bir nevi dini lideridir. İsrail devlet adamlarının tümü dinlerine çok bağlıdır. İsrail Devleti'nin resmi
amblemleri olan yedi kollu şamdan ve şaha kalkmış aslan da Tevrat kaynaklı sembolleridir.
İsrail'in ilk başkanı David Ben Gurion,İsraili'in Tevrat emirleri doğrultusunda
kurulduğunu söylüyor.
İsrail'de hukuktan eğitime, askeri hayattan sivil hayata hatta Radyo ve TV yayınına kadar her türlü
sosyal etkinlik Tevrat kaynaklıdır. Tüm İsrail halkı hayatlarını hahamların yönetiminde sürdürürler.
Sosyal hayat içinde, hahamlar önemli yere sahiptir.
Sahip oldukları otorite, Yahudi toplumu üzerinde büyük etki yaratmalarını sağlamıştır. Sosyal
hayatta yoğun bir şekilde görülen dindar yapı, bütün devlet kurumlarına da yansımıştır. Anayasası
Tevrat olan İsrail'de, her türlü kanuni düzenleme yine dini kurallara göre yapılmaktadır. Günlük
yaşam bile değiştirilmiş Tevrat kaynaklı.
Devlet kurumlarında dini kurallar esas alınmıştır. Mahkemelerde ve orduda yemin, dini semboller
üzerine yapılır. Devlet kurumlarında memurların çoğu, başta parlamento olmak üzere, Yahudilerin
dini kıyafetleriyle çalışırlar. Takkeli, sakallı, dua kayışlı dindar Yahudi kıyafetli, yalnızca
sinagoglarda değil tüm resmi kurumlarda olağan bir görüntüdür.
Her şeyde olduğu gibi tatillerde de Tevrat kaynak alınır. Tevrat'ta belirtildiği üzere, herhangi bir
işin yapılmasının yasak olduğu Sept günü(Cumartesi), aynı zamanda İsrail'in resmi tatil günüdür.
Bütün işyerleri, her türlü çalışma mekanları, hatta birçok ulaştırma aracı da cuma ikindiden sonra
ve tüm cumartesi günü tatildir. Bugünlerde cumartesi gününe özel yemekler hazırlanıp masa
kurulur. Yahudiler cumartesi günleri birbirleriyle "Şabat Şalom" diye selamlaşır.
AMERİKA'NIN KURULUŞU
20.yy'da dünya güç dengelerinin değişmesiyle, Yahudilerin bir numaralı silahı Amerika olmuştur.
Hemen her ülkede örgütlenmiş olmalarına rağmen, bu yüzyılda Yahudilerin göz bebeği artık
ABD'dir. Amerika, ilk günlerden beri Yahudilerin ilgi alanına girmiştir. Zengin doğal kaynaklara ve
yeni imkanlara sahip olması sebebiyle Yahudiler, bu ülke üzerinde ısrarla durarak, büyük
yatırımlar yapmış ve daha kuruluş safhasında ülkeyi Yahudi kontrolü altına almışlardır.
Amerika Birleşik Devletlerini kuran üç kişinin Chicago'daki dev anıtı. Ortada ABD'nin ilk başkanı
George Washington, solunda Yahudi banker Robert Morris ve sağında yine Yahudi olan Haim
Solomon. Amerika ihtilali , bu iki Yahudi'nin yaptığı büyük para yardımlarıyla geçekleştirildi.
Amerika, daha ilk kurulduğu yıldan itibaren sürekli bir Yahudi ve Mason hakimiyeti altında kaldı.
AMERİKA'NIN DURUMU
Amerika her an olduğu gibi şu anda da Yahudilerin kontrolü altında olduğundan hiç şüphe yoktur.
Yahudiler Amerika'nın hemen hemen her alanında faaliyet göstermektedir. Amerikan ekonomisi
bugün Yahudilerin elindedir. Bu sebepten dolayı Amerika'yı istediği gibi kontrol etme gücüne
sahiptir sahiptirler. Elbette ki bir tek Amerikalıların ekonomilerini almış değiller. Kurulduğu ilk
yıllardan beri Amerika'ya, Yahudiler ve Masonlar başkanlık etmiştir. Amerika'nın zerresine kadar
olan her mevkiyi Yahudiler işgal etmiştir. Gelen her başkan İsrail ile olan ilişkileri daha da ileriye
götürmüş, İsrail'e olan yardımları biraz daha arttırmıştır. Hiçbir başkan Yahudilerin izni olmadan
hiçbir belgeyi imzalayamaz, en ufak bir karar alamaz.
20 DOLARIN SIRRI
Yahudiler senaryoyu çok önceden hazırlamışlar.Bu yüzden çok dikkat etmeliyiz
KENNEDY SUİKASTİ
ABD'nin ilk ve tek Yahudi veya mason olmayan başkanıdır. Önceki hükümetlerin Siyonist
politikalar izlediklerinin farkındaydı ve her zaman bu konuda temkinli davrandı. Başlangıçta Yahudi
lobilerinin desteğini alarak seçimi kazandı ve daha sonra Yahudilerin istemediği gibi hareket etti.
Elbette ki,şu yüzden öldürüldü diyemeyiz ama gelişen olayları değerlendirerek bir yorum
yapabiliriz.
İsrail,önceden de alıştığı gibi,hep kendi başına hareket etmeyi seviyordu. O sıralarda İsrail nükleer
enerjiye çok kafayı takmıştı ve çalışmalarını sürdürüyordu. Başkan Kennedy ise bu olaydan çok
rahatsızdı. Her defasında İsrail'den, tesislerini denetime açmalarını istiyordu ama cevap hep
olumsuz oluyordu. Kennedy başkan Ben Gurion'a bir mektup yazı.Mektupta Kennedy açıkça
İsrail'in nükleer santrallerini denetime açmalarını,aksi taktirde ABD-İsrail ilişkisinin gerilebileceğini
vurguladı.Ayrıca Kennedy,bundan sonra da İsrail'i desteklemeyeceğini de ekledi.
ABD'nin bir merkez bankası yoktur. Federal Reserve denilen ve birkaç efendi bankerin bir araya
gelip kurduğu özel bir bankadır. Paralar burada basılır. Bu bankerler, istedikleri gibi enflasyon
veya deflasyon yapabilmektedirler. Kısacası dünya ekonomisine hükmederler. Ayrıca bu paraların
hiçbir karşılığı da yoktur.Üzerlerinde "Federal Reserve Note" yazar.Başkan Kennedy,4 Haziran
1963 yılında Hazine Bakanlığına,gümüş karşılığında para basma yetkisi tanımıştır ve üzerinde
"United Dolar Note" yazılı,4 trilyon dolara yakın para piyasaya sürülmüştür.Fakat 22 Kasım
1963'te Başkan Kennedy öldürülmüş,paraların hepsi piyasan çekilmiştir.Böylece gelecek olan
başkanlara gerek uyarı da yapılmış oldu.
Başkan Kennedy, 22 Kasım 1963 seçim kampanyası sırasında eşi ile geldiği Dallas'ta üstü açık bir
otomobille halkı selamlarken vuruldu. Suikast zanlısı Lee Harvey Oswald yakalandı, ancak birkaç
gün içinde o da vurularak öldürüldü. Kennedy suikastı, Başkan'ın geçişini izlemek üzere bölgede
bulunan sıradan insanların elindeki üç ayrı amatör kamera tarafından kaydedildi. Ancak bu amatör
kamera sahiplerinden sadece biri, suikastı bir 'adli delil' olabilecek kadar başarılı kaydetti. Bu kişi
Kennedy hayranı bir işçi olan Zapruder'di. Zapruder, bir duvarın üzerine çıkarak kamerasıyla
Kennedy'nin aracını kesintisiz planda takip ederken, nereden geldiği belli olmayan iki el silah sesi
duyuldu. Film, iki atış arasındaki açı farkını açıkça ortaya koyuyor ve suikastın bir kişinin işi
olmadığını belgeliyordu. Bu kanıt, suikastı soruşturan Warren Komisyonu üyeleri tarafından da
defalarca izlendi ancak FBI delilleri görmezden geldi ve cinayetin tek zanlısının Lee Harvey Oswald
olduğunda ısrar etti.
Suikast görüntüleniyor ve tüm dünya tarafından izleniyor. Suikastı yapan güç neden buna izin
verdi? Ya da bu güç dışında başka bir güç mü var? Elbette ki hayır. Amaçları suikast'ın Yahudiler
tarafından yapıldığını gizlemek değildi. Amaçları tam tersine, suikastın Yahudiler tarafından
yapıldığını açıkça göstermekti. Bu için Abraham Zapruder tutuldu. Adından da anlaşılacağı gibi,
Zapruder bir Yahudi idi (Kaynak) . Aynı zamanda Mason Localarına da kayıtlıydı. Bu olaydan sonra
ünü arttı ve herkes tarafından tanınan bir insan oldu. Ama nedense Siyonist güç bu adama hiçbir
zaman dur demedi. Çünkü Zapruder Siyonizm'e sadece hizmet için vardı.
--------------------------------------------------------------------------------
11 EYLÜL YALANI
Sabah 8.38.Amerikan Airlines Flight 77. 80 ton ağırlığında bir Boing 757 Pentagona
çarptı. Ama gerçekte bir Boing 757 asla bulunamadı.
Bazı görgü tanıkları uçağın önce Pentagonun bahçesine düştüğünü ve daha sonra
kayarak binaya çarptığını söylüyor.(CBS News)
Çok yüksek ve çok hızlı bir sesti. Uçak olamaz, ama belki bir füzeydi. (Lon Rains, Space
News Editörü)
Ortalık birbirine girmişti. Alevler ve dumanlar vardı ama ben ikinci bir patlama duydum.
Eminim. (Kirk Milburn)
Bundan eminim çarpan şey kesinlikle füzeydi. (Michael DiPaula, Pentagon Çalışanı)
Bir bomba patladı. Kokusundan tanıdım. Patlayıcıları biliyorum, çünkü uzmanlık alanım.
(Don Perkal)
ÜZEYİR GARİH CİNAYETİ
Garih de diğer dindaşları gibi kendi ülkesine, zorunlu olarak vergi ödüyordu.Ne var ki, klasik
Yahudi genlerinin etkisiyle bir süre sonra ödediği miktarın çokluğundan şikayet edip, indirime
gidilmesini istemişti. Elbette Kabul edilmez olan bu teklif tereddütsüz reddedildi ve Üzeyir Garih
için yaşamın tehlikeli ve kaypak olan günleri başladı. İşte tam bugünlerde, ortağı Alaton ile
yurtdışında emniyetli bir yerde istişare edilip, yeni vasiyetler düzenlendi.
ZOR DURUMU
Garih yaşadığı ülke ile, mensup olduğu etnik kökenin açıklarını ve güç noktalarını çok iyi biliyordu.
Vergi vermemek için başka, ancak yerli bir birime müracaat etti.Ama kendisini Yahudilere karşı
koruyacak bu yerli derinlik, daha çok büyük bir delik açmış, Garih’i emmeye başlamıştı. Bundan da
rahatsız olan Garih,tüm legal ve illegal kanalları denedi. Ancak bütün bunlara rağmen, verdiği
haraç eksilmedi. Olacakları engellemeyi başaramadı.
Garih vurulduktan sonra gözcü ve bıçaklayan iki kişi onun üzerinde, kendilerine tarif edilen şekilde
çalışmaya başladılar. Talmud’ta belirtildiği gibi, arkadan kalbine kadar ulaşacak bir darbe vurdular.
Sonra kücük ve sivri bir bıçak ile her iki gözünü deldiler. Eski Ahit buna ‘göz akıtma’ diyordu ve
dinden çıkanlara uygulanan bir cezaydı bu. Ne yazık ki otopsi kayıtlarına geçmeyecekti bu yaralar.
Zaten bütün bunlar ilk etapta görülmesin diye ceset ters çevrildi. Ve sol diz kapağı da tam altından
keskin ve kalın olan bıçakla parçalandı. Bu da ‘Yahudilik davasından dışarı adım atmanın’
cezasıydı.
--------------------------------------------------------------------------------
Not:Bu konu hakkında bir söylenti daha var ki o da Garih'in Müslüman olduğu.
PKK ve İsrail arasındaki ilişki her zaman var olmuştur ve bazı insanlar bunu zaman zaman dile
getirmiştir. Bu olay elbette ki İsrail'in işine gelmez çünkü Türkiye ile arası bozulur ki Türkiye de
İsrail'in önemli bir müttefikidir. Bu yüzden de İsrail bu olayı dile getiren insanları ortadan
kaldırmaya çalışmıştır. Bu olayı dile getiren Eşref Bitlis ve Bahtiyar Aydın da suikast'e kurban
gitmiştir. Uğur Mumcu da bu olaya değinenler arasında. Yazdığı son yazıda İsrail ve PKK arasında
ki ilişkiyi cesur bir şekilde dile getirmişti ve 24 Ocak 1993 tarihinde işyerine gitmek üzere bindiği
arabasına Mossad tarafından bomba konularak ne yazık ki öldürülmüştür. Suçu ülkücülere atmaya
çalıştılar ve başardılar da. Bu sayede hem İsrail aradan sıyrıldı hem de sağ-sol kardeş kavgasını
daha da körüklemeye başarmıştı.
UĞUR MUMCU'NUN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN YAZI
'MOSSAD ve BARZANİ'
***
MOSSAD ve Barzani
Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür.
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
***
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı
ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları
kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.
1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı
açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD
Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan
Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı)
aracılığı ile gerçekleşiyor.
***
PROF.YONA SABAR
1982 yılında Yale Üniversitesi tarafından yayımlanan ‘‘The Folk Literature of the Kurdistani
Jews: An Anthology (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) başlıklı kitap,
başlangıçta sıradan bir antropolojik çalışma muamelesi gördü. Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan ve
Los Angeles'teki Californiya Üniversitesi'nde (UCLA) görev yapan Prof. Yona Sabar tarafından
kaleme alınan kitap, büyük çoğunluğu Kuzey Irak'ta yaşayan Kürt Yahudileri'nin hayatına ışık
tutuyordu.
Prof. Yona Sabar, Yahudi Barzani ailesinin kurucusunun 16. yüzyılda yaşayan Haham Samuel
Barzani olduğunu belirterek, ailenin sonraki yüzyıllarda Musul, Kerkük ve Erbil yöresinde etkili
olduğunu söyledi. Ancak, Barzani ismini taşıyan herkesi Kürt Yahudisi olarak görmenin doğru
olmadığını savunan Prof. Yona Sabar, Barzan doğumluların bu isimle çağrıldığını söyledi.Ancak,
tarihçi Ahmet Uçar, Osmanlı arşivlerinde bölgede bir tek Barzani ailesi bulunduğuna dair kayıtların
yer aldığını hatırlatarak, günümüz Barzanileri'nin atalarının Yahudi olduğundan şüphe
duyulamayacağını ifade etti.