You are on page 1of 79

T. C.

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI


YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

TEMETTU DEFTERLERİNE GÖRE SİVAS DANİŞMENDLİ


SANCAĞI’NDA HALKIN EKONOMİK DURUMU

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan
Ahmet KORKMAZ

NİĞDE-2007
T. C.
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI


YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

TEMETTU DEFTERLERİNE GÖRE SİVAS DANİŞMENDLİ


SANCAĞI’NDA HALKIN EKONOMİK DURUMU

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan
Ahmet KORKMAZ

Yöneten
Yard. Doç. Dr. Zeki CAN

NİĞDE-2007

V
Yard. Doç. Dr. Zeki CAN danışmanlığında Ahmet KORKMAZ tarafından
hazırlanan “Temettu’ Defterlerine Göre Sivas Danişmendli Sancağında Halkın
Ekonomik Durumu” adlı bu çalışma jürimiz tarafından Niğde Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul
edilmiştir.

…../…./2007

JÜRİ :

Danışman : Yard. Doç. Dr. Zeki CAN

Üye : Yard. Doç. Dr. Salih ÖZKAN

Üye : Yard. Doç. Dr. İbrahim ÖZTÜRK

ONAY :

Bu tezin kabulü Enstitü Yönetim Kurulu’nun ……………. Tarih ve


……………………….. sayılı kararı ile onaylanmıştır.

..…/…../2007

Doç. Dr. Selen DOĞAN


Enstitü Müdürü

VI
ÖZET

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat-ı Hayriye Fermanı’nın ilanı ile önemli bir


dönem başlamıştır. Bu dönemde mevcut kurumların yeniden düzenlenmesi hedef
tutulduğu gibi mali, askeri ve içtimai bir çok ıslahat da yapılmıştır. Tanzimat ile
oluşturulmaya çalışılan yeni yapılanma girişimlerinin bir ürünü olan Temettuat
Defterleri’nin düzenlenmesi bunlardan biridir. Bu defterlerde vatandaşların sosyal ve
iktisadi durumları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.

Yerleşim birimleri kaza, köy hatta çiftlik ölçeğinde incelenmiştir. Tüm


haneler tek tek ele alınarak, hane reisinin adı, meslekleri, mülkleri, gelir kaynakları,
senelik gelirlerinden alınan vergiler ayrıntılı bir şekilde kaydedilmiştir. Bu veriler o
yerleşim biriminin sosyo-ekonomik yapısını yansıtmaktadır.

Danişmendli Temettuat defterleri 1844 (H/1260) yılında düzenlenmiştir. Bu


defterlerdeki verilere göre, Sivas Eyaleti, Danişmendli kazası XIX yüzyılda sekiz
kariyeden oluşan bir yerleşim yeridir.

Kaza, tipik bir Anadolu yerleşim biriminin bütün özelliklerine sahiptir.


Elverişsiz iklim şartları sebebiyle ekonomisinin iyi olmadığı anlaşılmaktadır. Kaza
arazilerinin tamamına yakını ekili durumdadır.

Kazada yaşayan insanların büyük bir bölümü çiftçilik ile geçimini


sağlamaktadır. Fakat az da olsa zanaat sahibi, tüccar, kamu görevlisi bulunmaktadır.

Vergilerin genellikle aile reislerinin gelirlerine göre alındığı anlaşılmaktadır.


Ancak bazı istisnai durumlar da mevcuttur. Bu da Tanzimat döneminde yapılmak
istenen kazanca göre vergi alma işinin başarıya ulaşamadığını göstermektedir.
SUMMARY

An importanta era had begin in the Ottoman Empire with the proclamation of
Tanzimat. İn this era, rearganisations in existing, intutions and renewals in finacial,
military an social matters were aimed.
The organisation of ‘Temettuat Defterleri’ is one of the attepms of the
renewals. Thra is important information about social and financial conditions of
citizens in these ‘Defters’.
Cities, towns, villages an deven formsa re studied in detailsin these defters.
Households and their chiefs, their occupations, estates, animals, yearly in comes and
taxes are included in detail in ‘These ‘Defters’ give important information about
social and ecomical conditions about a seulement.
Defters of Danişmenli were organised in 1844 (H. 1260). According to the
information in this ‘Defter’, Danişmenli is a district of Sivas Danişmendli is a place
consisting of 8 households.
The districts has all the typical characteristics of an Anatolian settlement. It
can be understood from the information in the ‘Defters’ that its economy is not so
good because of the poor and insufficent climate conditions. Almastall of its fields
are planted.
Most of the people make a living by forming. But there are also a few people
who are tradesman, offecers and who make a living by handicraft.
We can understand from the Defters. That taxes are colected according to the
incomes of the family leaders. But, there are also some exceptions, too.
And these exceptions show that the regulations which are intended to
establish the ballance betweens the incomes and taxes were not fully succesfull.

V
ÖNSÖZ

Tanzimat, sosyal ve ekonomik alanlarda yeni uygulamaların görüldüğü bir


alandır. Osmanlı sistemi, içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizleri aşmak ve
yeni kurulan ordunun masraflarını karşılamak maksadıyla, vergi konusunda,
Temettuat Defterlerinin hazırlanmasını gerekli gördü. Sosyal ve iktisat tarihi için
sistematik bilgiler veren bu defterler, bilhassa yerleşim birimleri hakkında mikro
planda detaylı bilgiler vermesi ve makro düzeyde değerlendirmelere zemin
hazırlamasıyla diğer vesikalardan ayrılır.

İdari yapının en küçük birimi olan köylerin sosyal ve ekonomik özelliklerin


ortaya çıkarılmasıyla, devletin genel yapısı daha iyi ve sağlıklı olarak ortaya çıkacağı
bir gerçektir. Osmanlı İmparatorluğu’nda idari birimlerin en küçüğü olan köylerle
ilgili yapılacak araştırmalarla, daha sağlıklı olarak devletin ve milletin genelinin,
sosyal ve ekonomik özellikleriyle ilgili olarak genelleme yapabilmemiz mümkün
olabilecektir.

XIX. yüzyılda özellikle zirai ekonominin tüm varyantlarını yansıtacak bir


kapasite ve muhteva zenginliğine sahip Temettuat Defterleri üzerinde pek az çalışma
yapılmıştır. Biz de söz konusu kaynaklardan Danişmendli ile ilgili dokümanlar
üzerinde araştırmalarımızı yoğunlaştırarak kazayı, kendine özgün şartları
değerlendirmeye çalıştık.

Çalışmamızda şehrin kısaca tarihini verdikten sonra köylerin içtimai


yapılarını ortaya koymak için köylerin hane dağılımlarını, hane reislerinin isimlerini,
birbiriyle olan aile bağlarını; ekonomik durumlarını ortaya koymak için de
mesleklerini, gelir kaynaklarını, gelir dağılımlarını vergi dağılımlarını inceledik.
Özellikle de köylülerin asıl geçim kaynakları olan ziraât ve hayvancılığı ayrıntılı
olarak inceledik. Köylerdeki toplam toprak miktarı, toplam ekili arazi ve nadasa
bırakılan alanların miktarı, tarım ürünlerinin çeşitliliği, ürün çeşidine göre ayrılan
toprakların miktarı, bu ürünlerden elde edilen toplan hasıla, dönüm başına
verimliliği, hane başına düşen toprak ve gelir miktarları ve köyleri birbiriyle
mukayese ederek ayrıntılara girdik.

Hayvancılığın üzerinde de ayrıntılı olarak durduk. Hayvanları büyük ve


küçük baş hayvanlar, gelir getiren ve gelir getirmeyen hayvanlar, yük ve nakliye

VI
hayvanları gibi alt başlıklara ayırarak ve köyleri birbiriyle mukayese ederek
inceledik.

Köylerde yaşayan halkının diğer gelir kaynaklarını ve bunların köylere ve


hanelere dağılımlarını da tek tek ele alarak ve köyleri birbiriyle mukayese ederek
inceledik.

Daha sonra hane reislerinin isim, lakap, meslek ve meslek gelirlerini


belirlemeye çalıştık.

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde bulunan Maliye Nezareti temettuat


defterindeki bilgilerden yararlanarak Sivas ilinin Danişmendli Kazası’na bağlı 9
karye 12179 Karakuyu, 13180 Alacaatlı, 13181 Evdane, 13182 Haydarlı, 13183
Kızgana, 13184 Okçular, 13185 Küdden, 13186 Akça karyelerinin on dokuzuncu
yüzyılda genelde geçimlik bir tarım ekonomisine sahip olduğunu göz önüne alarak
bu köylerin sosyal ekonomik durumlarını ortaya koymaya çalışacağız.

Temettuat Defterleri’nde yazılı olanlar doğru kabul ettiğimizi önemle


belirtmemiz lazım. Çünkü nerenin hatalı yazıldığını yada toplandığını tesit etmek
mümkün değildir. Bunun yanında hatalı gördüğümüz yere gerekli yerlerde işaret
koyduk.

Çalışmamızda izlediğimiz metot, arşiv kaynaklarından yararlanarak tablo ve


grafikler oluşturmak ve bunlar üzerinde değerlendirmede bulunmaktı.

Şunu özellikle belirtmemiz gerekir ki, yoğun bir çalışma yapmamıza rağmen
eksiklikler ve hatalar varsa, şimdiden özür dileriz.

Beni bu çalışmaya yönelten başta Danışma Hocam Yrd.Doç.Dr. Zeki CAN


olmak üzere Bölüm Başkanımız Prof.Dr. Musa ŞAŞMAZ’a ve benden desteğini
esirgemeyen biricik eşim Birsen KORKMAZ hanımefendiye şükranlarımı
sunuyorum.

VII
İÇİNDEKİLER

ÖZET ......................................................................................................... IV

SUMMARY ...........................................................................................................V

ÖNSÖZ ......................................................................................................... VI

İÇİNDEKİLER ................................................................................................... VIII

TABLOLAR DİZİNİ............................................................................................XII

GRAFİKLER DİZİNİ ........................................................................................ XIII

KISALTMALAR ................................................................................................ XIV

GİRİŞ ............................................................................................................1

BİRİNCİ BÖLÜM
KAZANIN TARİHİ GELİŞİMİ, COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ ve NÜFUSU
1.1. TARİHİ YAPISI ..................................................................................................6

1.1.1. Danişmendli İsmi:.......................................................................................6

1.1.2. Danişmendli Kazası’nın Tarihi...................................................................7

1.2. COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ .................................................................................9

1.2.1. Konumu ......................................................................................................9

1.2.2. İklimi ve Bitki Örtüsü ...............................................................................10

1.2.3. Yer Şekilleri..............................................................................................10

1.2.4. Nüfus Durumu ..........................................................................................11

İKİNCİ BÖLÜM
OSMANLI SOSYAL İKTİSADİ TARİHİNDE TEMETTUAT
DEFTERLERİNİN KAPSAMI VE ÖNEMİ

2.1. GENEL BİLGİLER ...........................................................................................13

2.1.1. Tahrir Çalışmaları ve Tahrirde Uyulacak Esaslar.....................................16

2.1.2. Muhassıllık İdaresinin Kurulması.............................................................17

VIII
2.1.3. Temettuat Sayımları ve 1261 Tarihli Sayım.............................................18

2.2. TEMETTUAT DEFTERLERİ İÇERİĞİ...........................................................19

2.2.1. İsimler .......................................................................................................19


2.2.2. Nüfus.........................................................................................................21
2.2.3. İdari Bölünüş.............................................................................................21

2.2.4. Kişinin Mesleği.........................................................................................22

2.2.5. Vergü-yi Mahsusa.....................................................................................23

2.2.6. Tarımsal Üretim Yapısı ............................................................................23

2.2.7. Gayrimenkullar .........................................................................................26

2.2.8. Hayvanlar..................................................................................................26

2.2.9. Muaflar-Mağdurlar-Binalar ......................................................................27

2.2.10. Yıllık Gelir ve Son Mühür ......................................................................28

2.2.11. Defterlerdeki Yazım Hataları..................................................................29

III. BÖLÜM
KÖY YERLEŞİM BİRİMLERİNİN DEMORAFİK ve EKONOMİK YAPISI

3.1. DEMORAFİK YAPI .........................................................................................30

3.2. GELİRİN KAYNAKLARI................................................................................31

3.2.1. Genel Yapı ................................................................................................31

3.2.2. Yerleşim Birimi Sayısı..............................................................................32

3.2.3. Kaynaklar Dengesi....................................................................................32

3.2.4. Gelir Kaynaklarının Köylere Göre Dağılımı ............................................33

3.2.5. Hane Ölçeğinde Gelir Dağılımı ................................................................35

3.2.6. Hane Başı Düşen Gelirin Milletlere Göre Dağılımı .................................35

3.2.7. Ortalama Gelire Göre Hane Sayısı Tablosu .............................................36

3.3. TOPRAK DAĞILIMI........................................................................................36

3.3.1. Genel Yapı ................................................................................................36

IX
3.3.2. Toprakların Köylere Göre Genel Dağılımı ve Hane Başına Düşen

Toprak Miktarı.........................................................................................37

3.3.3. Ekili Toprakların Köylere Göre Dağılımı.................................................38

3.3.4. Ekili Alanların Üretim Deseni Dağılımı...................................................39

3.3.5. Ekili ve Nadasa Bırakılan Topraklar ........................................................40

3.3.6. Hane Başına Düşen Toprak Miktarı .........................................................40

3.3.7. Dönüm Başına Düşen Yıllık Hasıla: Verimlilik .......................................41

3.3.8. Zirai Üretimin Köylere Göre Verimliliği..................................................42

3.4. BAĞCILIK ........................................................................................................42

3.5. NADASA BIRAKILAN TOPRAKLAR...........................................................43

3.6. HAYVANCILIK ...............................................................................................44

3.6.1. Genel Yapı ................................................................................................44

3.6.2. Küçükbaş Hayvancılığı.............................................................................46

3.6.3. Büyükbaş Hayvancılığı.............................................................................47

3.6.4. Hane Ölçeğinde Koşum ve Yük Hayvanı.................................................49

3.6.5. Bir Öküze Düşen Toprak Miktarı .............................................................49

3.6.6. Arıcılık ......................................................................................................49

3.6.7. Hayvancılık ile İlgili Tamamlayıcı Bilgiler..............................................49

3.7. İŞGÜCÜ DAĞILIMI.........................................................................................50

3.7.1. Hane Reislerinin Mesleki Dağılımı ..........................................................50

IV. BÖLÜM
VERGİ DAĞILIMI

4.1. GENEL BİLGİLER ...........................................................................................52

4.2. VERGÜ-Yİ MAHSUSA....................................................................................53

4.2.1. Tarihi Gelişimi..........................................................................................53

X
4.2.2. Vergü-yi Mahsusa Vergi Yükünün Dağılımı............................................55

4.3. ÖŞÜR ..........................................................................................................55

4.3.1. Tarihi Gelişimi..........................................................................................55

4.3.2. Vergi Yükü İçinde Vergü-yi Mahsusa ve Öşür ........................................57

4.4. CİZYE ..........................................................................................................57


4.4.1. Tarihi Gelişimi....................................................................................57

4.5. RESM-İ ADET-İ AĞNAM ..............................................................................58

4.5.1. Tarihi Gelişimi..........................................................................................58

4.5.2. Vergi Yükü İçinde Resm-i Adet-i Ağnam................................................58

SONUÇ ..........................................................................................................59

KAYNAKÇA ..........................................................................................................61

EKLER ..........................................................................................................64

XI
TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1: Temettuat Defterlerine Göre Nüfus (M: Müslim, Gm: Gayrimüslim).......31

Tablo 2: Gelir Kaynaklarının Köylere Göre Dağılımı..............................................34

Tablo 3: Tahmini Temettuat Toplamları ..................................................................34

Tablo 4: Gelir Kaynaklarının Dağlımı (Guruş) .......................................................35

Tablo 5: Köylerin Toplam Geliri ve Hane Başına Düşen Gelir (guruş)...................35

Tablo 6: Gelir Dağlımı .............................................................................................36

Tablo 7: Ortalama Gelire Göre Hane Sayısı Tablosu (Guruş)..................................36

Tablo 8: Toprak Dağılımı .........................................................................................39

Tablo 9: Zirai Üretim Yapılan Toprak Dağılımı ......................................................39

Tablo 10: Hane Başına Düşen Toprak Miktarı.........................................................41

Tablo 11: Zirai Ürünlerin Dönüm Başı Verimliliği..................................................41

Tablo 12: Karyelere Göre Bağcılık Alanları ve Gelir Dağılımı ...............................43

Tablo 13: Nadas Alanların Köylere Göre Dağılımı..................................................44

Tablo 14: Karyelerde Türlerine Göre Toplam Hayvan Dağılımı .............................45

Tablo 15: Hayvan Sayısı...........................................................................................45

Tablo 16: Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvan Dağılımı................................................46

Tablo 17: Büyükbaş Hayvan Dağılımı .....................................................................48

XII
GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 1: Gelir Kaynaklarının Dağılımı....................................................................32

Grafik 2: Toprakların Genel Dağılımı ......................................................................37

Grafik 3: Ekili Alanların Üretim Deseni Dağılımı ..................................................40

Grafik 4: Ekili ve Nadasa Bırakılan Toprakların Dağılımı ......................................40

Grafik 5: Küçükbaş Hayvan Dağılımı ......................................................................46

XIII
KISALTMALAR

BEO. A.M. : Bab-ı Ali Evrak Odası Sadaret – Müteferrik


Bkz. : Bakınız
BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi
c. : Cilt
Çev. : Çeviren
D.CRD. : Bab-ı Defteri ceride odası
G.Ü. : Gazi Üniversitesi
İ.A. : İslam Ansiklopedisi
İ.DH. : İrade – Dahiliye
İ.F.M. : İktisat Fakültesi Mecmuası
İ.MM. : İrade-Mesail-i Mühime
İ.Ü. : İstanbul Üniversitesi
Kütb. : Kütüphane
ML.CRD. : Maliye Nezareti Ceride Muhasebesi
ML.VRD. : Maliye Nezareti Varidat Muhasebesi
M.Ü. : Marmara Üniversitesi
nr. : Numara
S. : Sayı
s. : Sayfa
T.D. : Tarih Dergisi
TD. : Tapu Tahrir Defteri
yay. : Yayınları
Y.L.T. : Yüksek Lisans Tezi

XIV
GİRİŞ

Girişe Temettu, Temettuat kelimesinin lügat anlamını vererek başlamak çok


doğru olur. Arapça bir kelime olan temettu, kâr, kazanç anlamına gelmektedir.
Kamus-u Türki’de iki şekilde bulunur. 1. Temuttu: Kâr etme, faide kurma,
2.Temettuat Vergisi: herkesin kazancıyla mütenasib olarak devlete verdiği vergisi,
esnaf vergisidir.1 Ferit Develioğlu’na göre ise temettu: kâr etme, kazanma; Temettuât
(Temettu’un): kârlar, faydalar, kazançlar anlamlarındandır.2

Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda gelindiğinde sürekli bir gerilemenin içinde


bulunuyordu. Bu gerilemede devletin mali ve ekonomik yönden zayıflaması, devlet
örgütlerinin bozulması, ordunun, eğitim kurumlarının kendilerini yenileyememeleri,
ulaşım zorlukları gibi nedenler ile, Avrupa’nın ekonomik ve siyasi yönden
güçlenmesi önemli rol oynuyordu.3

İktisadî faaliyete ve bu faaliyetten doğal mal ve hizmetlere başlıca iki açıdan


bakmak mümkündür. Mal ve hizmetleri pazarda satmak ve kâr etmek üzere satın alan
veya üretim yapanlar açısından iktisadî faaliyetin amacı, kısaca kâr etmekten
ibarettir. Alıcı ve üreticiler mümkün olduğu kadar ucuza mal etmek ve mümkün
olduğu kadar pahalıya satmak için iktisadî faaliyette bulunurlar. Buna karşılık mal ve
hizmetleri kullanmak üzere üreten veya satın alanlar, yani tüketiciler açısından
iktisadî faaliyetin amacı, mal ve hizmetlerin tam tersine mümkün olduğu kadar ucuz,
kaliteli ve bol bulunmasını sağlamaktır.4

Bir anlamda devletin öngördüğü bu sistem içerisinde, iktisadî yapı ile birlikte
içtimaî yapı da şekillenmiş ve fonksiyonel anlamda sınıflar oluşmuştur. Ne var ki,
XVI.yüzyılın sonlarından itibaren çeşitli iç ve dış etkenlerle çözülme sürecine giren
içtimaî ve iktisadî düzen, daha sonraki dönemlerde başarısız savaşlar sonucu
kaybedilen topraklarla daralan gelir kaynaklarının olumsuz etkilerinin eklenmesiyle
de ciddi anlamda sıkıntıya uğramıştır. Kurumlar geleneksel fonksiyonlarını
kaybetmiştir. Özellikle gelişen savaş teknolojisi karşısında tımarla sipahiler
fonksiyonlarını yerine getiremezken, artan giderler ve çekilen nakit sıkıntısı

1
SAMİ, Şemseddin, Kâmus-u Türk-i, Dersaadet İkdam Matbaası, 1317, s.437.
2
DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca Türkçe Lügat, Ankara 1999, s.1073.
3
UÇAROL, Rifat, Siyasi Tarih, İstanbul 1995, s.43.
4
GENÇ, Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2002, s.59.

1
tımarların iltizam yoluyla işletilmesi kapısını açarak, uzun dönemde tımar nizamının
bozulması ve yıkılmasına neden olmuştur. Tımar nizamın bozulması ile üretim
mekanizmasındaki dengeler sarsılmış, toprak düzeni ile toplumsal düzende
bozulmaya yüz tutmuştur.5

Osmanlı İmparatorluğu’nda tarım üretimi; küçük çaplı işletmelerde ve


pazarda satma düşüncesinde ziyade kendi ihtiyaçlarının karşılaması için
yapıldığından dolayı sermaye biriktirmek gibi bir düşünce de oluşmamıştır.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, uzun dönemler üretimin küçük tarım


işletmelerinde ve genel çerçeve ile azar için değil geçimlik yapıldığı, sermaye
tekamülünün oluşmadığı, ve buna imkan veren anlayış ve sistemin olmadığı bir
ekonomik yapıyı sergileyen Osmanlı Devleti için 19. yüzyıl bütün bu yapı ve
anlayışların değişime uğramaya başladığı bir yüzyıldır.6

Osmanlı idarecileri, devleti gerileme sürecinden kurtarmak için Tanzimat’ı


ilan ederek ekonomik ve sosyal alanda farklı düzenlemelere gittiler. Tanzimat
geleneksel Osmanlı vergi sisteminin değişime uğradığı önemli bir safha olarak
değerlendirilebilir.7 Vergi gelirlerini arttırmak için muhassıllık8 kurumu denediyse
de barı sağlanmaması üzerine, gelir kalemlerini belirlemek ve vergi adaletsizliğini
gidermek için Temettuat Defterlerinin hazırlanmasına karar verildi.9

Tanzimat devrinde önceleri çeşitli adlarla alınan vergilerin yerine tek bir
verginin ikamesi için hane reislerinin gelirlerinin tespiti maksadıyla yapılan temettu
sayımları XIX.yy. ortaları Osmanlı sosyal ve iktisadi tarihi için fevkalade kıymetli
bilgiler ifade etmektedir. XV ve XVI. Yy. için tahrir defterlerinden çıkarılan
bilgilerin çok daha fazlasını bu defterlerde bulmak mümkündür. Hemen aynı

5
ÖZTÜRK, Said, Tanzimat Dönemi’nde Bir Anadolu Şehri Birecik, İstabul 1996, s.19.
6
ÖZTÜRK, a.g.e., İstabul 1996, s.19-20.
7
TOZDUMAN, Arzu, Aydın Güzelhisar’ın Sosyal ve İktisadi Durumu (1844), İstanbul 1992, İ.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s.9.
8
Muhassıllık Kurumu İçin bkz. ÇADIRCI, Musa, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin
Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara 1991, s.22: İHSANOĞLU, Ekmeleddin: Osmanlı Devleti
Tarihi, C. I, İstanbul 1998, s.51: Arzu Tozduman, a.g.e., s.13, 14, 15.
9
KÜTÜOĞLU, Mübahat S.: “Osmanlı Sosyal ve İktisadi Kaynaklarından Temettü Defterleri”
Belleten, Cilt.LIX, No: 225, Ankara 1995, s.395, 396, 397: Tanzimat’ın cari olduğu yerlerde emlak
ve arazi ve hayvanat ve temettuat sayımları sonucu oluşan ve kısaca adına Temettuat Defterleri adı
verilen defter koleksiyonları, tahlili çalışmaları için önemli istatistikli verileri kapsamaktadır.

2
tarihlerde İmparatorlukta nüfus sayımları da yapıldığından nüfusun tespiti
bakımından nüfus defterleri derecesinde mühim değilse de hüviyetleri itibarıyla bu
defterler, çok daha teferruatlı bilgi ihtiva ettiklerinden daha mükemmel sonuçlar
çıkarmak kabil olmaktadır.

Temettuat sayımları mahalli idarecileri tarafından yapılmıştır. 1256 tarihli


sayımlarda muhassıllar mesul iken, tezimizin kaynağını teşkil eden 1261
sayımlarında sistemde değişiklik yapılmış, Müslümanların yazılması muhtar-ı evvel
ve sanilerle köy imamları; gayr-i Müslimlerin yazılması, varsa kocabaşlılara
papazların sorumluluğu altında yapılmış olup defterlerin altında bunların mührü
vardır.10

Temettuat defterlerinin tertip düzeni ise şu şekildedir. Mahalle ve köyde


oturan haneler11 birden başlamak suretiyle numaralandırılmış olup her bir hane
numarasının altına “cema’at-ı muzbure sekenesinden Mehmet oğlu Ali’nin emlak,
arazi, hayvanat ve temettuatı” şeklinde hane reisinin ismi yazılmış, çoğunlukla baba
adı ve lakabı da ilave edilmiştir.12 İsmin sağ üst tarafına meşgul olduğu mesleği
yazılırken.13 mesleğin yanında “sene-i sabıkada vergi-yi mahsusadan bir senede
vermiş olduğu” biçiminde bir önceki sene vermiş olduğu vergi-yi mahsusa
kaydedilmiş, sol üst tarafına ise o hane reisinin aynen veya bedelin alınan “aşar ve
rusumi olarak sene-yi sabıkada bir senede vermiş olduğu” şeklinde aşar vergisi ve
buna bağlı olarak yetiştirilen ürünler yazılmış, bunun yanına hayvancılıktan alınan
“resm-i adet-i ağnam” vergisi kaydedilmişti. Hane reisinin isminin altına kendisinin
veya ailesinin sahi olduğu gayrı menkuller ve bunlardan elde ettiği gelirler
sıralanmıştır.

Mezru tarla ve bağ gibi toprakların dönüm olarak miktarı kaydedilirken,


altına hane reisinin 1260 (1844) yılında sağladığı gelir “hasılat-ı seneviyesi”

10
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s. 397, 398: BOA., Maliye Nezareti Temettuat Defterleri, No:10049 s.
84,101… ve 481: BOA., Maliye Nezareti Temettuat Defterleri, No:10050, s.20.
11
Hane üretici emek ünitesidir ve bu bakımdan vergi tarhına esas sayılmıştır. İNALCIK, Halil: Köy,
Köylü ve İmparatorluk, V.Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi Tebliğler, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Dizi XXVI, Sayı 4, İstanbul 1990, s.5.
12
Örnek metin için Tablolara bakınız.
13
Mesleği olmayan hane reislerinin durumlarıyla ilgili; alil (hasta), mefluç (felçli), meşayih (ihtiyar),
yetim ve sıbyan (çocuk) gibi kayıtlar düşülmüştür. Bkz. Tablolar.

3
biçiminde yazılmış, 1261 (1845) yılında ise tahmini olarak belirtilmişti. Hayvan
sayıları adet olarak yazılmış ve sağladıkları hasılat kaydedilmişti. Toplamlar alt alta
yazılarak meslek gelirleri kaydedilmiş, tüm gelirler toplanarak yıllık temettuat
“mumu’undan bir senede tahmini temettuatı” şeklinde kaydedilmişti.

Bu kayıtlardan mikro planda sosyo-ekonomik yapıyla ilgili teferruatlı bilgiler


ediniyoruz. Köylerin hane sayıları, hane reislerinin meslekleri, toplanan vergilerin
çeşidi, miktarı, hane başına düşen oranı ve gelir-vergi dengesini tespit edebiliyoruz.
Bunlara ilave olarak hane reislerine ve köylere göre toprak miktarı, yetiştirilen
ürünler, gelir getiren ve getirmeyen hayvanların cins ve sayıları, meslek gelirleri ve
toplam gelirin köylere göre dağılımı ve hane başına düşen hasılat miktarını
bulabiliyoruz.

Danişmendli Kazası, tezimize konu olan temettuat defterlerinde “Sivas ili,


Danişmendli Kazası ahalisinin emlak, arazi, hayvanat ve temettuatlarını mübeyyin
defteridir” şeklinde geçmektedir.14

Osmanlı Devleti’nde araştırdığımız bölgeden de yola çıkarak geniş


topraklarda iyi bir tarım yapılmadığından kıyasla ziraatta ve diğer alanlarda hangi
şartlar olursa olsun, çağın gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.

Tarihi gelişimin, toprak şartlarının, iklimin birbirinden çok farklı olduğu


büyük bir coğrafi alana sahip Osmanlı Devleti bu toprakları kontrol altında
tutamamış, teknolojiyi takip edememiştir.

Küçük yerleşim yerlerinde tarihten gelen vasat ekonomik faaliyetleri devam


ederken İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde durum bundan biraz daha farklı
olmuştur. 1850’ye kadar birçok fabrikanın kurulduğu bilinmektedir.

Osmanlı ekonomisini çözebilmek için bölgeler arası farklılıklar ve kazandığı


muhtevanın mikro düzeyde ayrıntılı olarak belirlenmesi bu büyük coğrafyanın
ekonomisini ortaya koymakla mümkün olacaktır.

Köy yerleşim birimlerinin nüfus, vergiler, ziraî alan ve ürün çeşidi hayvanlar,
meslekler gibi konular Temettuat Defterleri’nde hareketle açıklanmaya,
yorumlanmaya çalışacaktır.

14
Bkz. BOA. ML.VRD. TMT. No: 13179-13180.

4
Tüm bunlar dikkate alınarak bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin resmî
belgelerinden biri olan Temettuat Defterleri’nin tanıtım ve içerdiği verilerin tarihi,
coğrafi, iktisadi vb. açılardan değerlendirilmesine yönelik bir çalışma yapılmıştır.

Bizim bu çalışmamızda Osmanlı İmparatorluğu’nda tarımın ve hayvancılığın


önemli bir geçim kaynağı olduğu şehirlerinden biri olan Sivas ili, Danişmendli
Kazası; Karakuyu (13179), Alacaatlı (13180), Evdane (13181), Haydarlı (13182),
Kızgana (13183), Okçular (13184), Küdden (13185), Akça (13186). karyelerinin
“Temettuat Defterleri”ne dayalı inceleme ve değerlendirmelerimiz yer alacaktır.

5
BİRİNCİ BÖLÜM

KAZANIN TARİHİ GELİŞİMİ, COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ ve NÜFUSU

1.1. TARİHİ YAPISI

Medeniyetlerin kurulup gelişiminde coğrafyanın önemli rolü vardır. Hatta


bazı medeniyet tarihlerinde coğrafya başta bir faktör olarak ele alınmaktadır.
Tonybee’nin geliştirdiği nazariyeye bakılırsa medeniyetlerin gelişmesi tabiatın
dolayısıyla coğrafyanın insana meydan okumasına bir cevap olarak görülmektedir.
Retyel ise, coğrafi faktörün toplumsal değişimin biricik itici gücü olarak ele
alınmaktadır.

Geçmişe ait yapılacak bir yolculukta coğrafyanın bahşettiği imkan ve


imkansızlıklara bağlı olarak medeniyette duraklamalara rastlıyoruz. Coğrafya tarihin
önemli bir parçası olarak yer alıyor.

Dolayısıyla şehirlerin kuruluş ve gelişmesine ilişkin yapılacak bir


araştırmada, coğrafi şartlar dikkate alınmadan yapılacak yorumların eksik kalacağı
kesindir. Bu çerçevede mekanların tarihi için yapılacak yorumlardan mekan şartları
önem arz etmektedir. Zira,sosyolog Tuna’nın Anadolu Şehirleri için kullandığı
ifadeler, bu özelliklere hâiz Osmanlı şehirleri için geçerliliğini korumaktadır.15

1.1.1. Danişmendli İsmi:

Müslümanlardan önce Saka ve Hun Türkleri de zaman zaman Anadolu’ya


girmiştir.16 Dokuzuncu yüzyıldan sonra ise Halifelik ordusu Türkler ile İranlılardan
seçilmeye ve Diyar-ı Rum’a girmeye başladı.17

Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın XI.yüzyılın ilk yarısından


itibaren Anadolu’ya keşif akınları yaptığı görülür. Sultan’ın imamı Buharalı
Muhammed b.Abdulmelk’in “Ey Sultan; Sen Allah’ın zafer vadeledği İslamiyet

15
AKGÜNDÜZ, A.-.ÖZTÜRK, S.. Yozgat Şehri Temettuatı. C.1.İstanbul 2000.s.27.
16
ÖZTUNA, Yılmaz; Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi, c.II.s.54.
17
YİNANÇ, M.Halil; Türkiye Tarihi-Selçuklular Devri Anadolu’nun Fethi, s.19-20.

6
uğrunda cihada giriş”18 sözü üzerine çıkılan 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından
Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.

Sultan Alparslan’nın Anadolu’ya komutanlarına yurt olarak göstermesi


üzerine Anadolu kısa zamanda Türkleşip İslamlaştı.19

Alp Arslan’ın komutanlarından Emir Danişmend ise Sivas Bölgesi’nin


Niksar, Tokat, Amasya, Kayseri ve Elbistan havalilerini alarak beylik kurdu. Emir
Danişmend kısa zamanda iç Anadolu’ya da hakim olup iskan çalışmalarına hız
vermiştir.

Emir Danişmend Merkezi Sivas olmak üzere Sivas, Kayseri, Tokat Amasya
Niksar ve Çorum havalilerini içine alan Danişmendliler Beyliğini kurmuş,
dolayısıyla beylik adını Sultan Al Arslan’ın komutanlarından Danişmend Gazi’den
almıştır.

1.1.2. Danişmendli Kazası’nın Tarihi

Oğuz Türkleri, 24 boydan ibaret olup, 12 boyu sağ kol (Boz-Ok), 12 boyu da
(Üç-Ok) adıyla sol kolu teşkil etmektedir. Her iki boyda Anadolu’ya geliş ve
kendilerine yurt tutarak kol teşkilatlarını da uzun süre devam ettirmişlerdir. Sağ kolu
teşkil eden Bozok’ların daha ziyade Orta Anadolu’da topraklarını iskân ettikleri
tespit edilmiştir. Oğuz kaynakları yerleştikleri yerlere ya boy beylerinin veyahut da
boyların adını vermişlerdir.20

Danişmendli Kazası coğrafi açıdan tarihin ilk dönemlerinden itibaren


Anadolu’da yazımız bir çok devletin önemli merkezlerinden olmuştur.
Mezopotamya, Hitit, Roma, Selçuklu bunlara örnek teşkil eder.21

Sivas’ta Türk-İslam egemenliği ise 1071 Malazgirt Zaferi sonrası Sultan


Alparslan’ın Anadolu’ya komutanlarına yurt göstermesiyle başlar.

18
ŞEKER, Mehmet; Fetihlerle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Ankara 1991, s.31.
19
BARKAN, Ömer Lütfi; Kolonizatör Türk Dervişleri, s.282-284.
20
YURTLU, Hakkı, Geçmişten Günümüze Akdağmedeni, Ankara 2001 s.32
21
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.5.

7
Alp Arslan komutanlarına ”Aslan ve kartal yavruları gibi olunuz; yeryüzünde
gece ve gündüz uçunuz; artık Romalılara ve Hıristiyanlara aman vermeyiniz!”
diyerek fethe ruh vermiştir.22

Danişmendliler 1085-1175 yılları arasında Anadolu Selçuklularına bağlı


olarak yazmışlardır. Selçuklular gibi Sünni ve Hanefi olup Oğuz hanedanındandırlar.
Asıl sahaları Sivas, Tokat ve Amasya’dır. Hanedanın kurucusu Danişmend Gazi
Anadolu’yu Sultan Alparslan’la fetheden Selçuklu kumandanlılarındandır. 1085’de
Danişmend Gazi’nin Malatya’yı alması devletin başlangıcı kabul edilir. II.
Kılıçarslan döneminde şehir Anadolu Selçuklu egemenliğine girmiştir.23

Sivas bölgesinde beraber Niksar, Tokat Amasya, Kayseri, ve Elbistan gibi


yerler Emir Danişmend Tarafından fetholunmuştur.Emir Danişmend kısa bir zaman
sonra iç Anadolu’nun Kuzeydoğu ve Sivas’ı Danişmend, hakimiyetine sokmuştur.
Emir Danişmend, Bağdat halifesinden aldığı izinden sora şehri memur etmiş ve
Danişmendli Beyliğinin temellerini atmıştır. Niksar’da Hıristiyanlarla yaptığı bir
savaşta ölmüştür.

Kültürel ve ticari anlamda kısa zamanda önemli gelişmeler gösteren


Danişmendliler Sivas, Kayseri, Tokat, Amasya, Niksar ve Çorum havalarını içine
alan Danişmendli Beyliğini kurmuşlardır. II. Kılıçarslan ve döneminde Anadolu
Selçuklu hakimiyetine giren şehir 1243 yılında Moğol Hakimiyetine girmiştir.24

Osmanlılar Döneminde ise Kadı Burhaneddin Devleti şeklinde karşımıza


çıkan bu beyliğin 1402 Ankara Savaşı öncesinde Yıldırım Bayazıd tarafından
Osmanlı Devleti’ne ilhak olduğu görülmektedir. 1402’de Timur’un Yıldırım’ı
yenmesiyle şehir Timur idaresine geçmiştir. Şehrin ikinci kez Osmanlı idaresine
girişi ise Yıldırım Beyazıd Han’ın oğlu Çelebi Sultan Mehmed dönemindedir.25

22
ŞEKER, a.g.e., Ankara 1991. s.45
23
ÖZTUNA, Yılmaz; Devletler ve Hanedanlar, Ankara 1989, s.39.
24
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.6-7.
25
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.10.

8
16. yy. da Eyalet-i Rum (Anadolu Eyaleti) unvanını açan Sivas önemli bir
Osmanlı Eyaleti olup Amasya, Çorum, Yozgat, Divriği, Samsun ve Arapgir livalarını
içine alır.26

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde konu hakkında, Danişmendoğullarından


Niksar fatihi Sultan Melik Gazi, Selçukluların yardımıyla Sivas ve havalisini almış,
onlardan sonra Osmanlı egemenliğine girmiş, Yıldırım Timur’a gelince Timur’a
geçmiş der. Timur şehri öyle bir yakıp yıkmıştır ki, zulmünü ifade etmek için “Sana
bir iş edeyim ki Timurlenk Sivas’ı etmemiş ola” sözü günümüze dek gelmiştir.27

Cumhuriyet Döneminde ise Ulu Önder, Gazi Mustafa Kemal Atatürk milli
cemiyetleri birleştirerek Kurtuluş Savaşının temellerini burada atmıştır. Bu yüzden 4
Eylül 1919 Sivas’ın ve milletimizin bayramı günüdür. Aşık Veysel o ünleri ahalisini
şu şekilde ifade eder

İptida Kongre kuruldu burda,


Cumhuriyete karar verildi burda
Bulanık fikirler duruldu burda,
Yayıldı aleme ünü Sivas’ın.

Aşık Veysel

Ulu Önder ise şehrin önemini “Cumhuriyetin temelini burada attık” şeklinde
zikreder.28

Tarih boyunca bir çok medeniyete ve tezimize konu olan Sivas ve


Danişmendliler siyasi, coğrafi, tarihi ve iktisadi açıdan tarihimize ışık tutan güzide
bir Türkmen şehridir.

1.2. COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

1.2.1. Konumu

Tarihi süreçte Danişmendli Kazası geniş bir coğrafyaya hitap etse de bizi
ilgilendiren sınırları 17.yy Osmanlısındaki Sivas ve çevresidir. Bu açıdan Sivas ili
Danişmendli Kazası çerçevesinde yörenin özellikleri incelenmiştir.
26
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.11.
27
ÇELEBİ, Evliya, Seyahatname, C.I-II, İstanbul 1986, s.155.
28
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.12.

9
Danişmendli Kazası, İç Anadolu’nun Yukarı Kızılırmak Bölümünde bulunur.
36-39 boylam ve 38-40 enlem dereceleri arasındaki kaza, Doğu’da Erzincan, Batı’da
Yozgat (Bozok Sancağı) Kuzeyde Giresun, Ordu, Tokat, Güneyde Malatya, Maraş
ve Kayseri illeriyle çevrelidir.29

1.2.2. İklimi ve Bitki Örtüsü

İlçede karasal iklim hakim olup, ormanlık ve yaylalık alanlar az olduğundan


Karasal iklim özelliği gösterir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı
geçmektedir. Yağışlar genellikle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerine rastlanmaktadır.

Yıllık yağış miktarı 420 mm civarındadır. Ortalama sıcaklığı 8,40C’dir.

Yazları sıcak ve kurak kışları dondurucu ve soğuktur.

Ormanlık alan az olmakla beraber, çam ardıcı meşe kümeleriyle beraber ardıç
ağaçları gözlenebilir. Köylülerin çıplak tepeleri göstererek “Çocukluğumuzda
buralara ormanda kaybolmaktan korktuğumuzdan gitmezdik” demeleri üzüntü
vericidir.

Bu gün bölge çevresinde bitki örtüsü olarak çoğunlukla bozkır bitki topluluğu
hakimdir. Baharla birlikte topraktan fışkıran çiğdem, kar çiçeği, gelincik ve daha
binlerce çiçek bozkırı bir renk cümbüşüne boğar. Yağış yetersizliği yüzünden
Haziran sonlarına doğru renkler solar ve susuzluğa dayanan keven, sığır kuyruğu,
çoban döşeği, sütleğen, dağ yoncası, kekik, yavşan gibi kökü toprağın derinliklerine
kadar inebilen bitkiler kalır. Bunlarda bu gün çok yerlerde azalmıştır. Yakacak
sıkıntısı çeken bir kısım halk bir çok bölgelerde bu bitkileri yakacak olarak
kullanmaktadırlar. Fakat çevre de bu kısa ömürlü bitki topluluğunun ötesinde birde
orman topluluğu vardır. İlin Koyulhisar bölgesi zengin çam ormanları ile (karaçam)
örtülüdür.30

1.2.3. Yer Şekilleri

Genel olarak dağlık ve yüksek bir yayla olan ortalama yükseklik 1000 m.yi
bulur, İl topraklarının yeryüzü şeklindeki genel özellik; tek ve sıradağlar, dağlar
arasında açılmış vadiler, çukurda kalmış ovalara ve yüksek düzlüklerden meydana
29
Sivas İl Yıllığı, 1973 s.23.
30
Sivas İl Yıllığı, 1973 s.30.

10
gelmiş olmasıdır. İl toprakları yudumuz yapısına uygun olarak Batı’dan Doğu’ya
doğru gittikçe yükselir ve sarplaşır.

Kuzey Sıradağları, Doğu Anadolu Dağlarına, Tecer Sıradağlar, Zara


sınırlarına kadar ulaşır

Sıranın eteklerinde görülen çam ve ardıç kümeleri, meşelikler dağların kısa


bir zaman önce çam ve meşe ormanları ile örtülü olduğunu gösteriyor ise de,
düşünmeden yapılan ağaç kesimleri dağları çıplak hale getirmiştir. Onun için bu
bölge (özellikle Divriği çevresi erozyondan çok zarar görmüştür. Bir zamanlar ardıç
ve meşe ormanları ile süslü olan dağlar, şimdi ıssız kayalıklar haline gelmiştir.)

Bölgenin en önemli ve uzun vadisi Kızılırmak vadisidir. Vadi doğuda İmranlı


sınırları içinde başlar. Batıda Kızılırmak’ın il topraklarını terk ettiği Deveboynu
denilen yerde sonra erer. Vadinin Zara, Hafik ve il merkezi bölgeleri geniş ova
halindedir, diğer bölgelerde 1 ilâ 2 Km. lik düzlükler yer alır. Vadi ilin önemli tarım
alanlarından biridir.

Kelkit Çayı Vadisi ve Çaltı Çayı Vadisi de bölgeye hayat veren iktisadi
alanlardandır.

Kızılırmak, Çaltı Çayı Ketlik Çayı ve Tahma Çayı önemli akarsularıdır.

Hafik, Lota, Gürün, Gökpınar, Acıgöl, Aygır Gölü, Zenih, ve Karababa


gölleri diğer coğrafi zenginlikleridir.31

1.2.4. Nüfus Durumu

Cumhuriyetten önce Osmanlı İmparatorluğunda ilk nüfus sayımı II.Mahmut


zamanında askerlik çağına gelmiş askerlerin tespit etmek için yapılmıştır.32

Bir bölgenin ekonomik gelişimi ve kalkınma durumu hakkında nüfus bize


önemli verir. Nüfus özellikle sanayileşmemiş toplumlarda üretici unsur olduğundan
kalkınma hızını arttırır yada azaltır.33

31
Sivas İl Yıllığı, 1973 s.25-29.
32
Sivas İl Yıllığı, 1973 s.23.
33
BAYRAKTAR, Hilmi, Tanzimat Dönemi Niğde Sancağı Mali Verileri ve Bunların
Değerlendirilmesi, İstanbul 2005 s. 84.

11
“Anadolu’da kıtlığın tarihi elbette bu topraklarda insanın var olduğu tarihe
kadar uzanır”,34 “ İnsanoğlu bu kadere uğramamak için nüfus artışına önem vermiş
hatta bazı topluluklar kadını doğurganlığın kaynağı olduğu için tanrılaştırmışlardır.”

Eski bir yerleşme merkezi olan Danişmendli tarihi Seyir içerisinde nüfus
bakımından Selçuklular devrinde en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Elde mevcut
kayıtlara göre bu dönemde şehir merkez nüfusu 120.000’i bulmuştur. Ancak
Timur’un 14.01 tarihinde şehri istilasından sonra yakılıp yıkılan ve harap edilen
Sivas’ta nüfus süratle azalmıştır. Kayıtlara göre bu azalma 1825’te 98.000’e, 1850’de
90.00’e 1875’de 55.00’e düşmüştür.35

34
ŞAŞMAZ, Musa, Niğde ve Çevresinde Kıtlık, İstanbul 2005, s.181.
35
Sivas İl Yıllığı, 1973, s.32.

12
İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI SOSYAL İKTİSADİ TARİHİNDE TEMETTUAT


DEFTERLERİNİN KAPSAMI VE ÖNEMİ

2.1. GENEL BİLGİLER

Tanzimat devrinde, önceleri değişik adlarla alınan vergilerin yerine tek bir
verginin ikamesi için hane reislerinin gelirlerinin tespiti maksadı ile yapılan temettu
sayımları XIX. yy ortaları Osmanlı Sosyal ve İktisadi tarihi için fevkalade kıymetli
bilgiler ihtiva etmektedir. XV.ve XVI.yy için tahrir defterlerinden çıkarılan
bilgilerden çok daha fazlası bu defterlerde bulmak mümkündür. Hemen aynı
tarihlerde İmparatorlukta nüfus sayımları da yapıldığından nüfusun tespiti
bakımından nüfus defterleri derecesinde mühim değillerse de hüviyetleri itibariyle bu
defterler, çok daha teferruatlı bilgi ihtiva ettiklerinden daha mükemmel sonuçlar
çıkarmak kabil olmaktadır.

Mevcut kurumların yeniden düzenlenmesini hedef tutan Tanzimat’la birlikte,


Osmanlı maliyesinde yeni bir dönem başladığı pek çok araştırmacının geleneksel
yaklaşımı niteliği kazanmıştır. Osmanlı mali kurumları ve vergi sistemi Tanzimat
reformlarının yoğunlaştığı başlıca alanlardandır.36

Tanzimat’ın getirmeye çalıştığı yeni mali sistemin bütün ülkede uygulanması


istenmekle beraber bu mümkün olmamıştır.37 Nüfus ve emlak tarihinin her tarafta
icra ve hep birden ikmali mümkün değildi. Özellikle bazı uzak bölgeler “Daire-i
Tanzimat” dışında kalmıştı. Çünkü bazı uzak mesafede bulunan mahalleler
yetiştirilemeyeceğinden geçici olarak bu bölgeler istisna tutulmuş ve tahrir edilmesi
yoluna gidilmiştir. Dolayısıyla Tanzimat’ın getirdiği yeni mali düzen önce Anadolu
ve Rumeli’de bazı eyaletlerde yani Hüdavendigar, Konya, Aydın, Sivas, Ankara,
Biga, Edirne, Silistre, Vidin ve Selanik eyaletlerinde uygulamaya konulmuştur. Daha
sonra bu alan genişletilecektir. Bu sebeple Osmanlı eyaletlerinin tamamının
Temettuat Defterleri bulunmamaktadır.

Osmanlı devlet yöneticileri fethedilen bir ülkede veya bölgede öncelikle yapa
geldikleri şey o ülke topraklarının tahririni yapmak olmuştur. Yapılan tahrirde;

36
ŞENER, A., Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Reformları, TTK Basımevi, Ankara 1992, s.259.
37
TENGİRSENK, Y.Kemal, Tanzimat, İ.A., C.11, MEB Basımevi, 1979, s.722.,

13
fethedilen bölgenin nüfus ve arazileri kaydedilerek ve vergi gelirlerinin belirlenmesi
ile tımar sisteminin teşhis ve tetkikine geçilerek, o ülke veya bölgede Osmanlı
Devleti’nin livası veya vilayeti haline getirildi.

Başta toprak olmak üzere ülkenin ekonomik potansiyelini tespit ve


kaynakların denetlenmesi ve vergilendirilmesine yönelik olarak devlet ülke
genelinde sayımlar yapa gelmiştir. Bu sayımlara Osmanlı tarihi terminolojisinde
“Tahrir” denilmektedir. 16.yy’da geniş imparatorluk coğrafyasının ayrıntılı bir
şekilde tahririnin yapıldığını biliyoruz. Bu sayım sonuçlarından ilgili bölgenin sosyo
ve ekonomik yapısına ilişkin özgün bilgiler edinilmektedir. Tahrir kayıtları
kullanılarak Osmanlı Devleti’nin demografik yapısı, toprak idare sistemi, vergi
sistemi, üretim niteliği ve niceliği bölgesel ekonomik farklılıkları ve etnik yapısı vb.
konuları araştırıla gelmiştir.38

Temettu vergisinin esası H:1241 (1826) tarihinde II. Mahmut zamanında


ihtisab resmidir. İhtisab Resmi: Şehriye-i dekakin ve yevmiye-i dekakin adıyla anılan
vergilerle; belediye geliri olarak pazar ve panayırlardan alınan damga, tartı, ölçü vs.
vergilere ve hile yapan esnaftan alınan para cezaları ile bütün yiyecek, içecek vs. den
alınan müteferrik vergilerden ibarettir.

Gülhane Fermanı’nın ilamından sonra 19 Zilkade 1255 (1839) tarihinde


çıkartılan bir talimatla muhassıllar nezaretine, her yerde ahalinin ismi, şöhreti,
arazileri, hayvanları; tüccar ve esnafın ise yıllık gelirleri vs. bilgilerinin yazıldığı
defterler tutulması emredilmiştir.

1255 (1839) dan 12765 (1858)’e kadar temettu vergisi “an-cematin” tevzi
olunan verginin bir kısmını teşkil etmek şartıyla “bileşik vergi” arasında
görülmekteydi. 1275 (1858) tarihli Tahrir talimatı ve 1277 (1860) tarihli Tahrir-i
Umumi Nizamnamesi gereğince; herkesin emlak, arazi ve senelik kazancı tahrir ve
tahmin edilerek ilk defa senelik kazanç üzerinden %30 vergi alınması
kararlaştırılmıştır.

Temettu vergisinin düzenli toplanabilmesi için gerekli bilgilerin yazıldığı


Temettu Defterleri tutulmaya başlanmış, bu görev de muhassıllara verilmiştir.

38
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.30.

14
Temettu vergisi hakkında 1323 (1907) de çıkartılan bir nizamnamede ise
temettu vergisinin; vilayet, liva, kaza merkezleriyle nüfusu iki bini aşkın yerlerde
ticaret, sanat ve hırfet erbabından mart ve eylül aylarında olmak üzere yılda iki taksit
halinde alınması kararlaştırılmıştır. Bu verginin adı daha sonraları “kazanç vergisi”ne
çevrilmiştir.39

Tanzimat devrinde, önceleri değişik adlarla alınan vergilerin yerine tek bir
verginin ikamesi hem hane reislerinin gelirlerinin tespiti maksadıyla yapılan temettu
sayımları, XIX yy. Osmanlı sosyal ve iktisadi tarihi için fevkalade kıymetli bilgiler
ihtiva etmektedir.

“Maliye Varidat Kalemi” defterlerinden olan Temettu Defterleri Başbakanlık


Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır. 1988 yılında kataloglanarak araştırmacılara
sunulan defter serisi, dokuz katalog içinde 17.747 defter ihtiva etmektedir.40 Bu
defterlerin çok büyük bir ekseriyeti 1261 (1845) tarihinde yapılan sayımlara aittir.
Çok az sayıda olmak üzere 1256 (1840) da yapılan ilk tahrirlere ait defterlere
rastlanmaktadır.41

Bu defterlerin belirli bölgelere ait olanlarının bütün halinde incelenmesi


XIX.yy. ortalarına ait sosyal ve iktisadi tarihinin pek çok yönüyle aydınlığa
kavuşacağı kesindir.42

Söz konusu defterler kaza, köy hatta çiftlik ölçeğindeki yerleşimleri oluşturan
tüm haneler tek tek ele alınarak her hanenin mülkü ve gelir kaynakları ile senelik
gelirlerinden alınan vergi miktarı konusunda son derece ay8rıntılı bilgiler
içermektedir. Her hane reisinin ardının ve ne iş ile uğraştığının da belirtildiği bu
defterlerde, her hanenin tarımsal üretiminden sağladığı kazanç ve bu kazanç
üzerinden ödediği aşar vergisi, bu verginin tarımsal faaliyetlere dağılımı, işlenen
toprak miktarı, tarımsal işletme büyüklükleri, ortakçılık veya kiracılık şeklinde
kullanılan toprakların miktarı, tarım alanlarının niteliklerini (ekili-dikili) veya
kullanım biçimine görev (buğday, arpa, pamuk, tütün ve vb.) dağılımı
39
Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivleri Daire
Başkanlığı Yayını NO:43, Ankara 2000, s.64-65.
40
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Katalogları Rehberi, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları,
No: 26, Ankara 1995, s.181.
41
Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, s.65.
42
KÜTÜKOĞLU, Mübahat, “Osmanlı Sosyal ve İktisadi Kaynaklarından Temettu Defterleri”,
Belleten LIX, s.224-226, TTK Basımevi, Ankara 1996, s.396.

15
çıkabilmektedir. Bunun yanında gelir getiren ve buna bağlı olarak vergiye tabi
hayvanların cinsi ve miktarı ile gelir getirmeyen, bu nedenle de vergi kapsamı
dışında tutulan hayvan varlığı konusunda da ayrıntılı bilgiler içermektedir. Temettuat
Defterleri’nin bir diğer önemli yanı da, tarım ve hayvancılık dışında kalan ancak
kazanç sağlanan her türlü ekonomik faaliyet (dokumacılık, ırgatlık, kömürcülük vb.)
bu tür faaliyetlerden elde edilen vergi miktarını belirlemesidir. Temettuat defterleri
19.yy ortalarındaki sosyo-ekonomik yapısını yansıtan önemli bir kaynaktır.43

Temettuat defterleri şehirlerle birden fazla mahalleden oluşan köylerde


genellikle her mahalle için bir defter düzenlenmiştir. Defterler 15’ten başlatılmış;
sayfanın tepesinde sırasıyla eyalet-sancak-kaza adları kaydedildikten sonra defter bir
şehre/ kasabaya aitse şehir/ kasaba ardından mahallenin adı yazılmıştır. Mahallesi
olmayan küçük köylerde köyün adı yazılmıştır. Müslümanlar yanında Gayrimüslim
nüfusun da bulunduğu yerlerde Müslüman ve Gayrimüslimler için ayrı ayrı defterler
tutulmuştur.

Temettuat Defterleri sadece ekonomik veriler sunmanın ötesinde toplumsal


hayatla ilgili vergilerde sunmaktadır.44

2.1.1. Tahrir Çalışmaları ve Tahrirde Uyulacak Esaslar

Ülke kalkınmasında tarım kesimini öncü kesim olarak alan Tanzimat


idarecileri, tarımda vergilenmenin adil ölçüler içerisinde yapılmasını temin
maksadıyla yeni bir sayıma müracaat edeceklerdir. Tahrir konusunda Tanzimat’ın
ilanından bir yıl önce de bazı çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar Tanzimat
uygulamasına öncü olmuştur. Adil verginin yapılanmasında kendilerine önemli görev
tevdi edilen muhassılların başlıca görevlerinden biri, nüfus ve emlak tahriri
yapmaları idi. Zira herkesin ödeme gücü tespit edilerek daha önce çeşitli isimlerle
tahsis edilen vergiler yerine yeni tek bir vergi tahsil edilecek idi. Bu vergi, “an-
cemaatin vergi, vergi, komşuca vergi” adıyla anılıyordu. Söz konusu vergi
mükellefin ödeme gücünü dikkate aldığından mali gücün ölçüsü olarak tebaanın
emlak, arazi ve hayvan varlığı, ticaretle uğraşıyorsa geliri esas alınıyordu. Bu

43
IŞIK, Şevket, “Tarihsel Coğrafya Açısından Temettuat Defterlerinin Değerlendirilmesi ve Akçay
Havzası Örneği”, Ege Coğrafya Dergisi, S.10, İzmir 1999, s.242.
44
ADIYEKE, Nuri, Temettuat Sayımları ve Bu Sayımları Düzenleyen Nizamname Örnekleri,
OTAM, S.11, Ankara 2000, s.783.

16
durumda tarım kesimi kadar, şehir kesimi de vergi kapsamına giriyordu. Bu verginin
tahsisi için tahrir yapmak gerekiyordu. Tahrir çalışmalarını yürütmek muhassılların
asli vazifelerinden biri idi.45

Aslı itibariyle Temettuat tahriri yapmaktan iki gaye güdülüyordu; biri halkın
imkanlarının ne derecede olduğunu bilmek ve buna göre ölçüler içerisinde vergi
tahsis etmek, diğeri ise, bu vergilerle devlet gelirini artırmak ve harcamaların
finansını sağlamak idi.

Herkesin isim ve şöhreti, sahip olunan mal varlıkları, ne kadar emlak ve


arazisi olduğu ve ayrıca ne kadarının ekili ve ne kadarının nadasa bırakıldığı, bağ ve
bostanı, her türlü hayvanı tüccar ve esnafın bir senede tahmini olarak ne kadar ticaret
incelenerek tahrir yapılacak ve bunların yıllık geliri ve bu gelir üzerinden tahsisi,
tespit edilerek, tahrire köylerden başlanacak ve her bir köyün defteri ayrı ayrı
tutulacak idi.46

2.1.2. Muhassıllık İdaresinin Kurulması

Tanzimat'ın taşrada uygulanabilmesi için yapılan idari düzenlemelerden biri,


muhassıllık teşkilatının kurulması idi. 1840 yılının başlarından itibaren Tanzimat’ın
uygulandığı bütün bölgelere “muhassıl” adı verilen yeni memurlar gönderildi.
Muhassıllar padişah tarafından “memur-ı müstakil” olarak seçiliyordu. Bütün sancak
ve kazalara gereğince muhassıl’ı emval zannıyla “müstakim ve mücerrebü’l-etvar ve
dirayet ve sadakat-ı Âşikar” birer memur-u müstakil ihtihab ve tayin edilecek idi.
Muhassıllar, vergi vali ve âyanın kontrolünden alınarak doğrudan devlet hazinesi
adına tahsis edilmesini sağlayacak maaşlı devlet memurlarıydı. Tanzimat’ı mâli
açıdan taşrada uygulanacak olan muhassıllar, merkeze bağlı ve imtiyazlı bir konuma
sahip idiler.47

45
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.11.
46
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.12.
47
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.13.

17
2.1.3. Temettuat Sayımları ve 1261 Tarihli Sayım

Temettu sayımlarının kısa dönemli amacı, toplam vergi yükünün bölgeler ve


kişiler arasında daha adil dağılmasını sağlamak, uzun dönemli amacı ise , geniş bir
mali reformun verilerini tespit etmektir.48

Temettuat Defterleri’ni tutma görevi mahassıllara verilmiştir. Muhassılların


bu defterleri daha sağlıklı tutabilmeleri için her kazanın ileri gelenlerinden meclisçe
seçilecek birinin başkanlığında bir katip tayiniyle sayımları yapılması defterlerin ve
sayımların muhassıllar tarafından kontrol edilmesi emredilmiş , böylece sayımlarda
suiistimale ve haksızlığa meydan verilmemesi, kazançların eksik gösterilmemesi ve
suiistimalde bulunanlara gerekli cezaların verilmesi amaçlanmıştır.49

Temettuat sayımları mahalli idareciler tarafından yapılmıştır. 1256’daki


sayımlardan muhassıllar mesûl olup, bu tarihli bir temettuat defteri muhassıllık,
müftü, mal ve emlâk katipleri ve meclis azalarının mühürleri; diğer bir defterde ise
tasdik ibaresi altında naibin mührü bulunmaktadır. 1261’de sistemde değişiklik
yapıldığından Müslümanların yazılması muhtar-ı evvel ve sânilerle, köy imamları;
Gayrimüslimlerin yazılması varsa kocabaşılarla, papazların sorumluluğu altında
yapılmış olup , defterlerin bitiminde bunların mühürleri vardır. Ancak Temettuat
Defterleri serisindeki, bütün defterlerin sonunda mühür bulmak mümkün değildir.
Bazılarının da “bende” kelimesi yazılıp bırakılmıştır. Bu da defterlerin hepsinin
orijinal olmayıp , bir kısmının muhtemelen merkezden çıkarılmış suretler olduğunu
göstermektedir.50

Muhassıllar denetiminde 1256 tarihinde başlayan ve devam eden sayımlar ile


Tanzimat tarihinin nihai hedefi olan ülke kalkınmasından bir araç olarak gördüğü
verginin adil ölçüler içerisinde tahvil ve tahsili gerçekleştirilmeyecektir. Muhassıllar
nezdinde yapılan bu sayımlarda yolsuzluklar ve uygunsuzluklar görülmüş ve “cihat-ı
hakkaniyet” gözetilmediğinden tutulan söz konusu defterler itibara şayan
görülmemiştir.

Bu sayımın diğerlerinden ayıran en önemli husus kişinin sahip olduğu mekan


ve gayr-i menkul mallarının 1260 yılı gerçek geliri ile 1261 yılı tahmini gelirinin
48
ADIYEKE, a.g.e., s.774.
49
Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, a.g.e., s.65.
50
KÜTÜKOĞLU, a.g.m.,s.397-398.

18
verilmesidir. Daha önceki sayımlarda sahip olunan menkul ve gayr-i menkul malları
kıymetleri veriliyordu.

1261 sayımı için vali ve defterdarla gönderilen talimatnamede kiraya


verilmeyip sakin olunan haneler hariç olmak üzere, her şahsın gelir getiren bütün
tarla , bağı , bostan , değirmen , han , dükkan , kiraya verilen haneler vb. emlâk ve
bunlardan hasıl olan temettuatları ve tüccar ve esnaftan senelik temettuatı ve
çiftçilerin her sene ne miktarda ve ne cins öşür verdikleri ve vergi vermeyen
şahısların miktarı ayrıntılarıyla tetkik ve kaydedilmesi istenmektedir.

Bu sayımlar için merkezden görevliler gönderilmeyecekti. Her köyün imam


ve muhtarları ve ziraat müdür vekilleri nezaretinde başlanılacak idi. Tahrir gittiğinde
defterlerin sonu bulanlar tarafından mühürlenerek tâbi oldukları kaza meclisinde
kontrol ve tasdik edildikten sonra ya sancak kaymakamına , yada vali ve defterdâra
teslim edilecekti. Defterlerin buralarda temize çekilmesi ile uğraşılmayacak ve
defterler birbirine karıştırılmadan her köyün defterleri kaza kaza torbalara konularak
takım halinde doğruca Maliye Hazinesi’ne gönderilecekti.51

2.2. TEMETTUAT DEFTERLERİ İÇERİĞİ

2.2.1. İsimler

Defterlerde verginin esas olduğu hane reislerinin isimleri kayıtlıdır.


Temettuat defterlerinde “Bekir Oğlu Yusuf” örneğinde olduğu gibi çok kere “oğlu”
kelimesi tercih edilmiştir. Mamafih “bin” ve “veled” kelimesinin kullanıldığı
defterler de vardır.52 “Cuma oğlu Ahmed b.Muhammed” örneğinde olduğu gibi
“oğlu” ve “bin” kelimesinin kişinin de kullanıldığı da çoğunlukta olduğu
görülmüştür.

Çok kere “Abdi oğlu İbrahim b.İbrahim” şeklinde baba adı, bazen de “Sipahi
oğlu Muhammed” gibi babanın lakabı veya aile adı ile yazılmıştır. Alt alta yazılan iki
kardeşte “Receb oğlu Halil b. Receb Çavuş oğlu Veli b.Hüseyin” şeklinde
kullanılmıştır.53

51
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.17-18.
52
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.398.
53
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.399.

19
Temettuat defterlerinin içerdikleri bilgiler bakımından hane bazında dört ana
bölümden oluştukları söylenebilir. Orijinal ve transkripsiyonda I. Bölüm olarak
belirttiğimiz kısımda hane reisinin adı, varsa lakabı, ne işle uğraştığı, hane
numarasına ilişkin bilgiler yer almaktadır.54

Aile mevcudiyeti mahalle ve köydeki akrabalarının tespitini mümkün


kılmaktadır. Bazı aileler son derece değişik ve diğerlerinden ayırt edilebilmesini
imkan kılacak adlar taşımaktadır. Mesela “Başfatar oğlu İsa bin Ahmet” de olduğu
gibi aile adları bulunmaktadır. Ayrıca baba-oğul veya kardeşler hatta bazen amca-
yeğen ve kuzenler peş peşe veya arada bir yahut iki hane gelerek yazılmıştır. Bu
kolay ayırt edilebilen bir aile adına sahip olmayanların da aynı ailenin kolu olduğunu
ortaya koyması bakımından tespitleri kolaylaştırıcı bir husus olmuştur. Türkmen oğlu
Ali bin Mahmut, Türkmen O.Osman B. Mehmet, Türkmen O.İsmail bin Mehmet”
gibi akrabalar ard arda yazılmıştır.55

Temettuat defterleri sadece aile adlarının değil yörede kullanılan şahıs


adlarının tespiti bakımından mühim, kaynak vazifesi görmektedir. Mükellef zaman
zaman kardeşi ile birlikte yazılıyor, mesleği ön planda ise mesleği ile birlikte
zikrediliyordu.

Danişmendli’ye ait Temettuat Defterlerindeki veriler bize isimler üzerinde


yorumlar yapma imkanı vermektedir.

İsimler genelde Mehmet, Ahmet, Ali, Hüseyin, Mustafa gibi Türklerin


İslamiyet’i kabul etmesi ile dilimize girmiş isimlerden oluşmaktadır. Buna yakın
olabilecek bir sıklıkta olup Gürün, Türk gibi Türk isimleri de bulunmaktadır.56

İsimlerin başına getirilen lakaplarda Türkçe kelimeler daha çok kullanılmıştır.


Lakaplarda deli, kara, hacı, köse, kel, kör, çolak, topal gibi sıfatlar çoğunluktadır.

Kişinin yaptığı işin isim olduğu durumlar da fazladır. Genelde demirci,


kethüda, müderris, imam, kazmacı, köşker gibi meslekler olmuştur.

Genelde kardeşler veya aynı ada sahip olanlar alt alta yazılmıştır.

54
IŞIK, a.g.m., s.243.
55
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.399.
56
Bkz. BOA.MLVRD.TMT. No: 13179.

20
Müslim ve Gayrimüslim isim yazılışlarında da farklılıklar vardır.
Müslimlerde daha çok “oğul” ve “bin” kelimeleri kullanılırken, Gayrimüslimlerde
“oğul” ve “veled” sözü kullanılmıştır.

2.2.2. Nüfus

Temettuat defterlerinde yer alan nüfusa ilişkin bilgiler, günümüzdeki anlamda


bir nüfus sayımından oldukça farklıdır. Bunlar söz konusu tarihte ait oldukları
yerlerde hiçbir hane ayırımı yapmadan tüm hane reislerini ele alan sayımlardır.
Başka bir anlatımla bu defterlerdeki hane reislerini tıpkı mufassal defterlerdeki vergi
nüfusuna benzetmek mümkündür. Bu açıdan köyün veya sınırları belirlenmiş bir
yörenin nüfus miktarını saptamak amacıyla hane sayılarının belirli katsayı ile
çarpılması yoluna gidilebilir.57

Mahalle ve köylerin yerleşim düzeninde dini veya etnik farklılıklar dikkate


alınıyordu. Müslüman, Gayrimüslim kesim ayrı ayrı sayıma tabi tutuluyor ve ayrı
defterler düzenleniyordu.

Temettuat defterlerinde mukim yerli mükelleflerin yanı sıra ticari gayretlerle


bir şehirde geçici ikamet kaydedilmiştir. Bu kişilerin ikametleri ise sanayi seçmiş ise
diğer mükellefler gibi menkul ve gayrimenkul mal varlıkları ile kazançlarının
kaydedilmesi gerekiyordu.58

Danişmendli temettuat defterlerinde Müslüman ahali dışında Gayrimüslim


Rumlara ait kayıtlar yoktur.59

2.2.3. İdari Bölünüş

Başta tutulan defterlerin nereye ait olduğu, yani eyaleti, sancağı ve kazası
belirtilmiştir. Temettuat defterlerinin baş kısmında bu ifadelere yer veriliyor.

Temettuat defterlerinin başında hangi sancak ve kazaya ait olduğu


belirtilmekle bu köy, çiftlik gibi yerleşimlere uygun ölçekli bir haritaya
aktarıldığında ilgili tarihte gerek bir kazanın gerekse bir yörenin sınırları ve bu
sınırlar içinde yerleşmelerin kaza merkezi, köy veya çiftlik şeklindeki statülerini
belirtmek mümkündür.

57
IŞIK, a.g.m., s.245.
58
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.24.
59
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13179, 13180, 13181, 13182, 13183, 13184, 13185, 13186.

21
2.2.4. Kişinin Mesleği

Defterlerde kişinin bir mesleği varsa, ismin üzerine eğik bir tarzda
yazılmaktadır. 1261tarihli sayımda kişinin mesleği ekseriyet itibarıyla yazılmıştır.
Köylerde çoğunluk çiftçinin yaptığından farklı bir mesleği olanlar belirtilirken
çiftçilik yapanların mesleği yazılmaktan zaman zaman sarf-ı nazar edilmiştir.
Mesleklerin yazılmış olması, ilgili bölgede zanaat dallarının gelişimini ve gelir
dağılımında zanaat sahiplerinin yerini tespit açısından önem arz etmektedir.60

Temettuat defterlerinin sosyal tarih açısından mühim olan hususlardan birisi


de hane reislerinin meskenlerinin kaydedilmiş olmasıdır.

1260-61 (1844-1845) tarihli defterleri de ekseriye numarası üzerine “Erbab-ı


Ziraat ten idüği” çiftçi “gündelikçi”, “demirci”, “kiracı”, “tüccar” gibi hane
reislerinin mesleği yazılmıştır. Küçük köylerde halkın hemen hepsi yalnız ziraat ve
hayvancılıktan geçimini temin etmektedir. Ancak ziraatla uğraşanların hepsi toprak
sahibi değildir. Toprağı olmayanlar, ailelerin gücü toprağın işleyip ürünü kaldırmaya
yetmeyen büyük toprak sahiplerinin yanında çalışmaktadır. Bunun gibi kısa zamanda
ekip, biçecek az toprağı olanlar da kendileri için kullandıkları iş güçlerinden artanı
büyük çiftliklerde gündelikçi olarak çalışmakta ve geçimleri için ek kazanç
sağlamaktadır. Bu suretle bir nispette büyük çiftliklerde devamlı çalışan gündelikçi
ve ırgatlar olmak üzere iki ayrı ziraat işçisi sınıfı ortaya çıkmış bulunmaktadır ki
Temettuat Defterleri bu iki sınıfın durumunu takip etmesi mümkündür.

Nispeten büyük köylerde, köyün bazı ihtiyaçlarının kendi içinde


karşılanmasını temin edecek şekilde ziraat dışında bazı zanaat kolları mevcut olduğu
görüldüğü gibi hangi işlerin ne ölçüde yapıldığı da tespit edilmektedir.

Bu köylerde de ziraat esas geçim kaynağını teşkil etmekle beraber


dokumacılık, demircilik vb. bazı küçük sanayi kollarının geliştiği görülmektedir.

Mesleklerin yazılmış olması, bir mahalle veya köyde hangi zanaatın ne


ölçüde geliştiğini tespit etmeye imkan sağladığı gibi gelirin meslek arası dağılımını
da ortaya koymaktadır. Demircilik gibi meslekler köyün ziraatta kullandığı vasıta ve
aletlerin temini bakımından kendi kendine yettiğinin delili olsa gerek. Bazı

60
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.24.

22
defterlerde iş kollarının yer almaması, sanayinin uygulanmasına tam bir birliğin
olmadığını göstermekle birlikte haneye düşen verginin, hangi faaliyetlerden oluştuğu
dikkate alınarak faaliyet alanını saptamak güç değildir.61 Danişmendli Temettuat
Defterlerinden Okçular Karyesi’ne ait 2. hanedeki şahsın “hizmetkar” olduğu
kayıtlıdır.62

2.2.5. Vergü-yi Mahsusa

İsim üzerinde “sene-i sabıkada” yani geçen sene mükellefi üzerinde tahakkuk
eden vergü-yi mahsusanın, aşarın ve adet-i ağnam vergisinin miktarı, eğir bir şekilde
kaydedilmiştir. 1261 sayımında öşür ve adet-i ağnam vergisi de dahil edilmiştir.
Gayrimüslim bazı mesken bazı mahallerin defterlerinde çift, resmi, zecriye, öşr-i
üzüm ve tavuktan alınan vergi gibi bazı ilaveler bulunmaktadır.63

Temettuat Defterleri zecriye her hane reisinin isminin üst tarafında ve dikine
olarak yazılmışlardır. 1261 tarihli defterde ise bir yıl önce vermiş olduğu “Vergü-yi
Mahsus” ile birlikte öşre de yer verilmiştir. Bu bilgiler hane ve numaraların yanına
veya üstünde isme dik bir şekilde sağdan sola “mesken”, “vergü-yi mahsus”, “öşür”
sırasıyla yazılmışlardır.

Vergü-yi mahsusa defter “sene-i sabıkada vergüyi mahsusada bir senede


vermiş olduğu… gibi verginin belirtildiği görülmektedir. Ancak vergü-yi mahsusa ile
kazançlar arasında orantı yoktur. Kazancı az olan daha çok; kazancı çok olan daha az
vergi ödeyebilmiştir.64

2.2.6. Tarımsal Üretim Yapısı

İsmin altına şahsın bütün varlıkları öbek öbek tadat edilmektedir. Sıra ile
önce gayrimenkullar yazılmaktadır. Şahsın tarlası, bağı, bahçesi, ekili ve nadasa
bırakılan arazisi, dutluk, böceklik, cehrilik vb. adıyla hususi bir kısım arazileri, bu
arazilerin dönüm olarak miktar ve 1260 yılı gerçek geliri ile 1261 yılı tahmini geliri
alt alta yazılarak toplanmaktadır.65

61
IŞIK, a.g.e., s.246.
62
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13184.
63
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.22.
64
KÜTÜKOĞLU, a.g.e., s.411-412..
65
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.23.

23
Arazilerin ekili veya nadasa bırakıldığı, hububat dışında ekim alanlarının nevi
mesela, arazilerdin pamuk, pirinç, kök boya, afyon ve tütün tarlası, dutluk, zeytinlik
ve cehri olup olmadığı mutlaka belirtilmiştir. Gayrimenkullar bölümünde kişi şehirli
ise sahip olduğu dükkan, han, değirmen vb. gayrimenkullar ile varsa gelirleri
verilmektedir. Müstakil veya ortak olup olmadığı belirtilmektedir. Ortak
gayrimenkulların gelirlerinden düşük ortağın hissesi düşürüldükten sonra geri kalan
gelir olarak kaydedilmiştir. Kişinin mukata hasılatı, dükkan icarı, tımar bedeli ve
hisse geliri buraya alınmaktadır. Mükellef menkul veya gayrimenkul malı ister yıllık
bir getirsin, isterse getirmesin mutlak surette defterlere kaydediliyordu.

Tarım ve hayvancılıktan elde edilen kazanç üzerlerinden hane reislerinin


ödemesi gereken aşar vergisinin miktar ve dağılımını belirtilmektedir. Ancak bu
bölüm ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde, şu bilgileri içerdiği gözlenir;

a. Üretim yapılan bir ürünün toplam üretiminin 1/10’una karşılık gelen üretim
miktarı ve ürünün birim fiyatı.

b. Ürünün birim fiyatı ile vergiye tabi üretim miktarının çarpımıyla elde
edilen aşar vergisi.

Bu vergilerden yararlanarak bir yerleşmede aşar vergisinin hangi ürünlerden


oluştuğu, hangi ürünlerin vergi açısından önem kazandığı ve en önemlisi de her
ürünün toplam üretim miktarını saptamak mümkündür. Böylece bir yerleşmenin
coğrafi açıdan çok daha büyük önem taşıyan sınırları belirlenmiş bir alanda üretim
çeşitliliği, verimlilik ve bunların mekan içerisinde gösterdiği farklar ortaya konabilir.

Tanzimat öncesinde, yöreden yöreye farklı olanlarda alınmakla birlikte,


Tanzimat’ın getirdiği uygulamalar çerçevesinde her yerde 1/10 oranında alınması
öngörülmüştür. Ancak aşar vergisinin her ürünün değeri üzerinden 1/10 oranında
alınan bir vergi olması nedeniyle, bu vergi toplamları bir sahanın veya yerleşmenin
tarımsal yapısını ya da yaygın üretim şeklini ortaya koymak konusunda yetersiz
olabilmektedir. Çünkü, birim fiyatı ürün, gerçekte çok geniş sahalar kaplayabilir.
Başka bir anlatımla çok geniş alanlarda tarım yapılan bir ürün fiyatının, dolayısıyla
aşar vergisinin düşük olması nedeniyle daha dar bir alanda üretilen ancak fiyatı
yüksel olan bir üründen daha az gelir getirebilir.

24
Vergilerin ikincisi öşürlerdir. “Aşar olarak sene-i sabıkada vermiş olduğu”
başlığı altında hınta (buğday) ve şair (arpa) başta olmak üzere herkesin kaldırdığı
mahsulden alınan öşrün önce kilesi, sonra kıymeti yazılmış ve alta kıymet (kuruş)
olarak toplamı verilmiştir.

Tüm bunlara karşın, aşar vergisinin, ürün gruplarına dağılışı incelenerek


herhangi bir sahanın tarımsal üretim yapısı hakkında bir takım kesin yargılara da
varmak mümkündür.

Bu vergiler söz konusu sahalarda yer alan köylerde 19.yy ortalarında ekili
alandaki tarımsal yapının, monokültür bir şekilde tahıl tarımına dayandığını ortaya
koymaktadır.66

Bu bölüm kısaca şu bilgilere ulaşmamızı sağlar:

a- Toprak (İşletme) Büyüklükleri: Temettuat Defterleri ait oldukları döneme


ilişkin sağlamış oldukları önemli verilerden biri de işlenen toprakların büyüklüğüdür.

b- Tarımda Elde Edilen Gelirin Dağılışı: Tarım üretiminin gerçekleştiği


toprağın çeşitli nitelikleri (büyüklüğü, kaç parçadan oluştuğu ve işletme şekli) ile
üretimin hangi ürünlerden oluştuğu (bağı, bahçesi vb.) ve bunlardan elde edilen
toplam gelir yer almaktadır.

c- Tarım Alanlarının Kullanım Şekillerine Göre Dağılımı: Temettuat


Defterlerinin “mezru tarla”, “gazr-i mezru tarla”, “ortak” gibi ekili tarım alanlarının
mülkiyeti veya işletme tipini ortaya koymaya yarayan bilgiler yer almaktadır. Bir
diğer bilgi ise, bağ, bahçe gibi tarım alanlarının büyüklüğü ve bunun etkili ve dikili
tarıma dağılımını ortaya koymak mümkündür.

d- Arazi İşletme Biçimi: Temettuat Defterlerinde yaptığımız incelemelerde


varılan sonuçlardan biri de tarım arazilerinin işletme biçimi ile ilgilidir. Defterlerde,
belirledikçe sahiplerine işlenen toprak miktarının yanı sıra “icar” veya “ortak” olarak
işletilen tarım alanlarının miktarı da yer almaktadır.67

66
IŞIK, a.g.m., s.247-248.
67
IŞIK, a.g.m., s.248.

25
2.2.7. Gayrimenkullar

Temettuat Defterlerinde hane reisinin tarla, bağ, bahçe, bostan gibi


gayrimenkullarının teferruatlı bir biçimde dökümleri yapılmıştır. Yıllık gelirler
hanesine “Hasılat Senevisi” yazılmıştır. Kıymetine bakılarak hasılat ilave edildiği
halde yaklaşık olarak o tarihteki gayrimenkul fiyatlarının tespiti de yapılabilir.

1260 yılı için hakiki, 1261 yılı için tahmini gelirin kaydedilmesiyle
gerçekleştirilmiştir. Defterlerde ekili tarlalar, “mezru tarla” olarak gösterilmiştir.
Kiraya verilen tarlalarla o yıl başı bırakılanlar ayrıca yazılmıştır. 1260-61 sayımında
“mezru” ve “gayr-i mezru” tarlalar ayrı yazılmıştır. Ekili tarlalar, hane boş
bırakılanlara, hem de kiraya verilenlere nazaran çok daha fazladır. Başka bir ifade ile
sadece “mezru tarla” adıyla yazılan hububat ekilen tarlalardır. Hububat dışında
büyük çapta ekim yapılan diğer mahsullere ait tarlalar aynı yazılmıştır. Kiraya
verilen tarlalarda yıllık kira bedeli belirtilmiştir.

Mezru tarladan sonra bağ, bahçe, bostan ve korulara yer verilmiştir., 1260-61
de tarlalarda olduğu gibi yüz ölçümü ile 1260 ve 1261 yılları gelirleri kaydolmuştur.
Meyve bahçeleri sadece “bahçe” adı ile kaydedilmiştir. Bağ ve bostanlar daha ziyade
1-2 dönümlük hatta bir kısmı da 1-2 evlik yerlerdir. Sadece ailenin ihtiyacını
karşılayacak kadar mahsul alınan küçük bağların üzümleri için öşür tahakkuk
ettirilmemiştir. Bostanlar da aynı durumdadır.

Temettuat Defterleri bu bilgiler ziraat yapılan alanlar hakkında fikir verdiği


gibi, bu toprakların ne kadarının ekili, ne kadarının dikili sahalara ayrılmış olduğu ve
bunların büyüklüklerine göre sınıflandırma yapılmasına imkan vermektedir.

Osmanlı ziraat istatistiki, 10 dönüme kadar olan zirai işletmeler küçük, 10-50
dönüm arasındakiler orta, 50 dönümden fazla olanlar ise büyük işletmeler kabul
edilmiştir.68

2.2.8. Hayvanlar

Bir köy veya kasabadan en çok hangi hayvanların beslenip yetiştirildiği ve


bunlardan ne ölçüde kazanç sağlandığının tespiti mümkün olabilmektedir. Hayvanlar
bütün ayrıntıları ile tek tek ele alınmaktadır. Keçi, koyun, kuzu, oğlak, buzağı, öküz,

68
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.405-406-407.

26
deve, camus/ manda gibi et ve süt veren hayvanların yanı sıra at, kısrak, beygir, eşek
gibi taşımacılıkta kullanılan hayvanlar etüt edilmektedir. Bu hayvanların adetleri ve
yıllık gelirleri, gelir getiren her bir hayvanın yazdığı kısmın altına yazılmaktadır.
Hayvanların döllü olup olmadıkları belirtilmektedir. Arı kovanları varsa adedi ve
yıllık hasılatı belirtilmiştir. 1261 yılında sadece yıllık gelirleri verilmiştir.

Çeşitli meslek sahiplerinin evlerinde manda, inek ve bölgeden bölgeye


değişmek üzere koyun ve keçi beslemekte ve bunların et, süt ve kıllarından gelir elde
edilmektedir. 1260-61 sayımında koyun, keçi, inek ve kısrağa ait yıllık hasıllar ile arı
kovanı, sayıları ve bunlardan elde edilen yıllık gelirler de kaydedilmiştir. Sağlam
inek için yıllık gelir 40, sağmal keçiler için 8, kısraklar için genellikle 50, arı kovanı
için 10 olarak sabittir.69 Hayvanların hasılalarının hesaplanmasında, bölge için
mahallince saptanan hasıla tarifeleri kullanılmıştır.70

2.2.9. Muaflar-Mağdurlar-Binalar

Herhangi bir mal varlığı yoksa bu durum kaydedilmekte ve vergi tahakkuk


etmemektedir. “Şunun bunun himayesiyle geçinmekte olduğu”, yani yardımıyla
geçindiğine dair bir bilgi verilerek muafiyeti tespit edilmektedir. Yada oturduğu
hanesinden başka bir malı mülkü yoksa “ihtiyaç-ı zarureti müteallik şeyler verilerek”
gibi ifadeler yazılmıştır. Mesken olduğu hanesinden başka bir şeye malik olmadığı
belirtilmektedir. Hiç malı mülkü ve herhangi bir şekilde geliri olmayan “şunun
bunun himayesiyle geçinmektedir”, “komşu himayesiyle geçinir” gibi Temettuat
Defterlerinde muaf olanlar hemen hemen aynı şekilde gösterilmiştir. Ancak
birincilerde imam, şeyh, müezzin denmekle getirdiği halde, ikincilerde “ba-berat
Beyazıt Camii imamı” hangi camiin, tekkenin, imamı veya şeyhi yahut katibi olduğu
da işaret edilmiştir.

Bu gibi, askerde olanların, emekli olanların, emeklilikten önce ve sonra


edindikleri mal ve mülklerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve gerekeceği sorulara verilen
cevaplarda belirtilmiştir.

Hane reislerinin sahip oldukları diğer gayrimenkullardan içinde oturdukları


için gelire konu teşkil etmeyen evler de tek tek araştırılmıştır.

69
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.409-410.
70
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13179.

27
Hiç malı mülkü olmayanlar yazılırken, “emlakı yok” sadece bir evi olanlar
içinse “evinden başka emlaki yok” şeklinde not düşürülmüştür.71

2.2.10. Yıllık Gelir ve Son Mühür

Toplam yıllık gelir belirtilmektedir. Burada hane reisinin tarım ve


hayvancılıktan elde ettiği gelir toplamından başka gelir getiren faaliyet (ırgat, çoban
vb.) adı ve yıllık kazancı belirtilmektedir.

Hepsinde “Mecmuunda merkumun bir senede tahminen temettuatı”


denildikten sonra bu ibarenin altına mesleği varsa bundan elde edilen geliri ve diğer
gelir toplamı alt alta yazılarak bir vergi mükellefinin kazancını ifade eden toplam
yapılacaktır.72

Vergilerin teşekkülü adil bir vergi tarh ve tahsilini amaçladığı için sadece
vergi mükellefi kişiler defterlere kaydedilmiştir. Mükelleflerin ekseriyeti erkek nüfus
teşkil etmekle beraber zaman zaman dul kadınlar ve yetim çocukların kayıtlarında
rastlanmaktadır. Defterler genelde muhtar, imam, müdür, kocabaşı gibi mahallenin
veya köyün ileri gelen kişilerinin sayımı ile başlamaktadır.

Vergiye tabi mal varlıkları olan bir köy veya mahalledeki mükelleflerin
tamamı deftere kaydedildikten sonra, köy veya mahallenin toplam temettuatı ve vergi
miktarı verilmektedir.

1261 tarihli defterlerde Müslüman kısım için imam, muhtar-ı evvel ve sani,
gayrimüslimler için kocabaş ve papazlar mühürleri veya mühür yerine bende rumuzu
yazılarak defter hitam etmektedir.

Temettuat defterlerinde ise müftinaib, defterdar, müşir, metropolit, kocabaşı


ve azalardan oluşan erkanın mühürleriyle defter kapatılmıştır.73 Fakat bizim
incelediğimiz Danişmendli Kazası’na ait defterlerin hiç birinde bu mühür
bulunmamaktadır.

71
KÜTÜKOĞLU, a.g.m., s.406-407-408.
72
IŞIK, a.g.m., s.23.
73
AKGÜNDÜZ-ÖZTÜRK, a.g.e., s.23.

28
2.2.11. Defterlerdeki Yazım Hataları

Yazımlarda planlama, her haneye birden başlayarak atlamadan hane ve sıra


numarası verilmesi şeklinde yapılmıştır. Hane numaraları yazılırken bir hane
atlanılmıştır. Hatta bazen on hane birden numara atlandığı da olmaktadır. Gelir
yazımında gerek hanenin ünitenin gelirlerinin toplamının yazılması gerekiyordu.
Hane gelirlerinin toplamları bazen yazılmamıştır. Bunun ötesinde kimi kez köy veya
mahallenin toplam gelirinin yazılmadığı da görülmektedir. Hanelerin tek tek
gelirlerinin toplamı, birbirinden farklılıklar göstermektedir.74

Bizim incelediğimiz Danişmendli Temettuat Defterleri’nde de hatalar,


eksiklikler bulunmaktadır. Bunlar ekler kısmındaki tablolar incelendiğinde kolayca
görülebilir.

74
ADIYEKE, a.g.e., s.783.

29
III. BÖLÜM

KÖY YERLEŞİM BİRİMLERİNİN DEMORAFİK ve EKONOMİK YAPISI

3.1. DEMORAFİK YAPI

Danişmendli Kazası’na ait Temettuat Defterleri’nde 8 karyede kayıtlı 261


hane vardır.

Osmanlı idaresi altında bulunduğu dönem içinde Danişmendli’de ciddi bir


nüfus farklılığı görülmemiştir. Mevcut kaynaklardan elde edilen bilgiler bu gerçeği
doğrulamaktadır. Ancak kaynakların nüfus konusunda kısıtlı kullanım özelliği
taşıması nüfusun nitelik ve niceliği konusunda kesin bir ifade kullanmayı engelliyor.

Nüfus ile ilgili ilk elden kaynaklar, klasik dönem için tahrir, evariz, cizye ve
Temettuat defterleri son yüzyıl cizye, nüfus Temettuat Def terleri,karneleridir. Tahrir,
evariz, cizye ve Temettuat defterleri genel bir ifade ile erkek nüfusu vermekte ve
temel amacı da vergi yükümlülüklerini veren bu kişilerden tahsil edilecek vergi
yükünü belirlemektedir.

Klasik dönem vergi kanıtlarından genel nüfus rakamlarına ulaşmak için


Berken tarafından öne sürülen ve umumiyetle kabul edilen her veri hanesinin 5
kişiden mürekkeb olduğu görüşünden hareketle Danişmendli köylerinde ciddi nüfus
tahminleri üzerinde duracağız.75

1260 tarihli Temettuat Defterleri’ndeki bilgilere göre toplam 8 karye


bulunmaktadır. Bu karyelerden bir kısmının daha sonraki tarihlerde çevre vilayetlere
bağlandığı görülmektedir. İdari yapı içinde bunu değerlendirmiştik.

Toplam nüfusa ulaşmak için izlediğimiz metot mücerred dışındaki nüfus


kitlesini vergiden muaf olup olmamasına bakmaksızın hane reisi sayısını 5 rakamı ile
çarptık. Elde ettiğimiz sayıya mücerretleri ekleyerek toplam nüfusa ulaştık.76

Temettuat defterlerine göre köy adları, toplam vergi hanesi ve tahmini nüfusu
aşağıda tabloda görüldüğü gibidir.

75
ÖZTÜRK, a.g.e., s.35, 36.
76
ÖZTÜRK, a.g.e., s.49.

30
Tablo 1: Temettuat Defterlerine Göre Nüfus

Dini Yapı Karye Adı Vergi Hanesi Tahmini Nüfusu


M Karakuyu 32 160
M Alacaatlı 20 100
M Evdane 22 110
M Haydarlı 45 225
M Kızgana 37 185
M Okçular 39 195
M Küdden 26 130
M Akça 40 200
Toplam 8 261 1305

3.2. GELİRİN KAYNAKLARI

3.2.1. Genel Yapı

Bir ülke ekonomisinde gelir kaynaklarının dağılımı sektöre göre farklılık


gösterdiği gibi yerleşim yeri bölge köy-şehir iskan merkezlerine göre de farklılık
gösterdiğini biliyoruz. Günümüzde bölgeler arası gelir farklılıklarını azaltma
yönünde yapılan çalışmalar bunu gösterir. Yine milli hasıla içinde sanayinin payını
artırmak için yapılan gayretlerde (nüfusun sanayiye kaydırılması gibi) sektörler arası
şehir farklılığının bir sonucudur.

Şehir hayatı kırsal kesime göre daha komprime bir hayatın yaşandığı
kalabalık yerleşim merkezleridir. Kalabalık bir nüfus ve buna bağlı olarak artan
ihtiyaçlar ve talep hacminin genişliği şehirlerde ekonomik hayatın ihtisaslaşmasını
doğurmuştur.

Köyler ve daha genel bir ifade ile kırsal kesim ise ekonomik hayatın ihtisas
kazanmadığı, buna bir ölçüde ihtiyaç da duyulmadığı ilişkilerin anonim değil
şahsiyetleştiği üretimin geçimlik, tüketimin az ve yaygınlaşmadığı, gelir
kaynaklarının en önemli alanını tarım ve hayvancılığın oluşturduğu küçük yerleşim
birimleridir.

31
Sanayinin gelişmediği ve belirli bölgelere münhasır kaldığı Osmanlı
Devletinde toplam hasıla içerisindeki payı yüksektir. Zaten ekonomik yapı genel
çerçeve içerisinde tarıma dayanmaktadır.77

Bu bölümde dönem içerisinde sosyo-ekonomik yapıları incelenecek, ağırlıklı


olarak ekonomik hayat ve daha özelde de tarım konu bütünlüğü içerisinde ele
alınacaktır.

3.2.2. Yerleşim Birimi Sayısı

İncelediğimiz Temettuat Defteri’nin ait olduğu dönemde Danişmendli’nin


toplam karye sayısını tespit ettik. Danişmendli’ye bağlı 8 karye bu bölümde
incelemeye alınmıştır.

3.2.3. Kaynaklar Dengesi

Kırsal kesimin gelir kaynaklarının dağılımında zirai gelirlerin önemli payı


bulunmaktadır. Toplam hasıla içerisinde %52,5 oranında zirai ürünlerden gelir elde
edilmiştir. Bunu %10.6 ile hayvancılık takip etmektedir. İcarat dediğimiz, meslek
geliri ise %2,2 lik hiç de küçümsenmeyecek bir oranla üçüncü sırayı almıştır.

Grafik 1: Gelir Kaynaklarının Dağılımı

%0.04 %0.6
%2.2
%0.6

Tarla
Hayvancılık
%33.96
Diğer

%52.5 Afyon Tarlası


Kavun Bahçesi
Siyam Tarlası
Meslek

%10.6

77
ÖZTÜRK, a.g.e., s.109.

32
3.2.4. Gelir Kaynaklarının Karyelere Göre Dağılımı

Gelir kaynaklarının dağılımı köyler itibarı ile farklı yapı sergilemektedir. Bir
kaza ölçeğinde kaynak dağılımında görülen bu farklılığın birçok nedenleri sayılabilir.
Bu nedenler arasında yerleşim birimlerinin coğrafi yapıları, zirai toprakların verim
kabiliyeti ve hayvancılık için uygun ortam, beşeri kapital dediğimiz kalifiyeli insan
unsuru, sanayi alt kollarının gelişme kaydedip kaydetmemesi, ticari faaliyetlerin
gerçekleşmesi için uygun ortam şart ve sermayenin varlığı, teşebbüs kabiliyeti ve
piyasalara duyarlılık gibi faktörleri sıralamak mümkündür.

Köy yerleşim birimlerinin bir kısmında gelir kaynağı tamamen zirai üretime
bağlı iken bir kısmında meslek geliri ve hayvancılığın önemli payları bulunmaktadır.

Aşağıdaki tabloda da görüleceği gibi köy ölçeğinde toplam hasıla içerisinde


zirai üretim gelirinin en yüksek olduğu karye 123.020 ile Kızgana Karyesi’dir.78
%65.7 oranında zirai gelir bulunmaktadır. En az tarım geliri ise 25.266 ile Alacaatlı
Karyesi’dir.79 %48.3 oranı ile gerçekleşmiştir.

Toplam hasıla içinde hayvancılık geliri bütün karyeler ölçeğinde 53.923


guruş orana sahiptir. Karyeler içerisinde hayvancılık geliri en yüksek düzeyde olan
karye 18.351 guruş olarak gerçekleşmiştir. Hayvancılık geliri en az olan karye ise
3083 guruş ile Küdden Karyesi’dir.80 Hayvancılığın toplam gelire oranı %10.6’dır.

Herhangi bir zanaat veya uğraştan elde edilen gelir en yüksek düzeyde 2959
guruş ile Okçular Karyesi’nde81, en düşük düzeyde ise 300 guruş ile Karakuyu
Karyesi’ndedir.82 Toplam meslek gelirinin genel gelir toplamına oranı ise %2.2’dir.

Toplam hasıla içinde arı kovanının geliri, bütün karyeler ölçeğinde %0,007
oranındadır. En çok gelir bütün karyeler ölçeğinde %0,007 oranı ile Kızgana
Karyesi’ndedir.83

78
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.
79
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13180.
80
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13185.
81
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13184.
82
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13179.
83
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.

33
Her ne kadar gelir kaynaklarının dağılımında köyler arasında farklılık olduğu
ifade edilse de genelde en çok gelirin hepsinde sırası ile ziraattan, hayvancılıktan,
meslekten ve asiyabdan elde edildiği sonucuna varabiliriz.

Asiyab (su değirmeni) Haydarlı Karyesi’nde olup 1261 guruş gelir


getirmektedir.84

Tablo 2: Gelir Kaynaklarının Karyelere Göre Dağılımı

Sıra Köyler Zirai Gelir % Hayvancılık % Mesleki %


No Geliri Geliri
1 Karakuyu 53,221 62,0 7163 8,3 300 ,30
2 Alacaatlı 16,616 65,7 3325 13,1 300 1,18
3 Evdane 30,852 58,2 5306 10,0 - -
4 Haydarlı 55,398 55,9 11995 12,1 2850 2,8
5 Kızgana 59,422 48,3 2893 2,3 3145 2,5
6 Okçular 55,984 62,7 3454 3,8 2959 3,3
7 Küdder 43,448 63,1 3083 4,4 - -
8 Akça 33,876 70,8 18351 18,3 1795 3,7
Top, 348,817 486,7 55,570 72,3 11,349 13,78
Başta da değindiğimiz gibi, Temettuat Defterleri’nde çeşitli hatalar, yani
yanlış toplamalar çıkartmalar yapılmıştır. Biz defterde yazılanları doğru kabul ederek
değerlendirme yaptığımızı daha önce belirtmiştik. Aşağıdaki tabloda bu açık olarak
görülmektedir. Fakat bu hatanın değerlendirmenin yönünü değiştirecek nitelikte
olmadığını düşünüyoruz.

Tablo 3: Tahmini Temettuat Toplamları

Sıra No Karye Adı Hane Sayısı Toplam


1 Karakuyu 32 32,421
2 Alacaatlı 20 8,650
3 Evdane 22 22,099
4 Haydarlı 45 43,539
5 Kızgana 37 63,598
6 Okçular 39 33,231
7 Küdden 26 25,343
8 Akça 40 13,939
Toplam 261 242,820

84
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13182.

34
Tablo 4: Gelir Kaynaklarının Dağlımı (Guruş)

Toplam Zirai Gelir Hayvancılık Meslek Geliri Toplam


Karye Geliri
8 353,055 53,923 11,349 418,327
% 69,4 10,6 2,2 82,2

3.2.5. Hane Ölçeğinde Gelir Dağılımı

Fert başına gelir bir ülkede refah düzeyini yansıtan en önemli göstergedir.
Fert başına düşen gelirin miktarı bir ülkenin direkt ekonomisiyle ilgili olup, gelirde
meydana gelen artışlar ülkenin iktisadi kalkınma hamlesinin seyrini gösterir.85

Kullandığımız kaynakların hususiyeti vergi mükelleflerinin gelirlerini


verdiğinden burada incelemeye alacağımız kişiler vergi hanesi olacaktır.
Danişmendli karyelerinde ortalama gelir 1946 guruştur. Toplam 8 yerleşim birimi
içerisinde 20’si bu ortalamanın üzerinde, 241’i ise bu ortalamanın altında gelir
kaydetmiştir. Hane başına düşen en yüksek ortalama gelir 4370 guruş ile Kızgana
Karyesi’nde gerçekleşmiştir.86

Tablo 5: Köylerin Toplam Geliri ve Hane Başına Düşen Gelir (guruş)

Sıra Köyler Hane Sayısı Toplam Gelir Hane Başına Gelir


No
1 Karakuyu 32 32421 1013,1
2 Alacaatlı 20 8650 432,5
3 Evdane 22 22099 1004,5
4 Haydarlı 45 43539 967,5
5 Kızgana 37 63598 1718,8
6 Okçular 39 33231 852,0
7 Küdden 26 25343 974,7
8 Akça 40 13939 348,4
Toplam 261 242,820 7311,5

3.2.6. Hane Başı Düşen Gelirin Milletlere Göre Dağılımı

Hane halkının gelir dağılımını köy meskunlarına, meskunların toplam


temettuatlarına ve köyler genel ortalamasının artı ve eksi düzeyinde gelir sahiplerine

85
ÖZTÜRK, a.g.e., s.115.
86
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13183.

35
göre ayrıntılı bir şekilde incelediğimizde, köylerde gelir ortalamasının üstünde ve
altında gelir sahip kişiler vardır. Artı gelire sahip kişilerin oranı %7.7’dir.

Tablo 6: Gelir Dağlımı

Toplam Karye Ortalama Gelir (guruş) %


8 1946 100

3.2.7. Ortalama Gelire Göre Hane Sayısı Tablosu

Aşağıdaki tabloda karye meskunlarının kendi köyleri ölçeğinde gelir


ortalamasına göre artı ve eksi düzeyde gelire sahip kişiler ile bütün köy ölçeğinde
ortalama gelir düzeyine göre artı ve eksi gelire sahip kişilerin sayısal analizi
yapılacaktır.

Tablo 7: Ortalama Gelire Göre Hane Sayısı Tablosu (Guruş)

Karye Karye Genel


Hane Ortalaması Ortalaması Ortalama
Sıra Hane
Köyler Başına Üzerinde % Altında Üzerinde
No Sayısı
Gelir Gelir Gelir Gelir
Sahipleri Sahipleri Sahipleri
1 Karakuyu 32 1013 13 40,6 19 3
2 Alacaatlı 20 432 10 50,0 10 -
3 Evdane 22 1004 9 40,9 13 1
4 Haydarlı 45 967 23 51,1 22 2
5 Kızgana 37 1718 16 43,2 21 13
6 Okçular 39 852 21 53,8 18 -
7 Küdden 26 974 10 37,4 16 -
8 Akça 40 348 16 40,0 24 -
Top. 261 7308 118 357 143 19

3.3. TOPRAK DAĞILIMI

3.3.1. Genel Yapı

Karye yerleşim merkezlerinde zirai amaçlı kaydedilen toplam toprak miktarı


7945 dönümdür. Bu toprakların %94,0’u ekili alanları, %5,1’i gayri mezru yani
nadasa bırakılan toprakları oluşturmaktadır.

36
Vergi hanesi başına düşen toplam toprak miktarı 30.4 dönümdür. Ekili
alanlarda hane başına düşen toprak miktarı 30,4 gayri mezrularda 1,5 dönüm olarak
görülmektedir.

Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere karyelerde toplam toprakların tamamına


yakın bölümü hububat ekimine ayrılmıştır %94,9 hububat dışında, bağ-bahçe, bağ,
bahçe, afyon tarlası, bostan-cehri yetiştiriciliğine ayrılan topraklar seyretmiştir.
Nadasa bırakılan topraklar toplam toprak miktarının %5,1’i gibi bir orandadır.

Grafik 2: Toprakların Genel Dağılımı

% 5.1

Ekili Alan
Nadasa Bırakılan

% 94.9

3.3.2. Toprakların Köylere Göre Genel Dağılımı ve Hane Başına Düşen


Toprak Miktarı

Yukarıda bahsettiğimiz karyelerin toplam toprak miktarı olan 7945 dönümlük


zirai alan içerisinde karyelerin toprak paylarını, ekili ve nadasa bırakılan toprak
miktarı ve bunların oranları üzerinde duracağız.

Toprak dağılımında en yüksek pay Okçular Karyesi’ne aittir.87 Bu karyenin


toplam toprak miktarı 1580 dönümdür. En az toprağa sahip karye ise 369 dönüm ile
Alacaatlı Karyesi’dir.88 Hane başına düşen toprak miktarı açısından konuya

87
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13184.
88
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13180.

37
baktığımızda en yüksek payı 40,5 dönüm toprak ile Okçular sahiptir.89 En az hane
başına toprak ise 18,4 dönüm ile Alacaatlı Karyesi’nindir.90

Ekili alan itibarıyla en yüksek ile en az miktar yine Alacatlı Karyesi’ne


aittir.91 Hane başına düşen en yüksek miktar Okçular Karyesi’nde olup hane başına
40,5 dönüm toprak düşmektedir.92 En az miktar ise 18,4 dönüm ile Alacaatlı
Karyesi’ndedir.93

3.3.3. Ekili Toprakların Köylere Göre Dağılımı

Zirai üretim nevine ve karyelere göre toprak dağılımında farklı yapılar


gözükmektedir. Bütün karyelerde hububat ekimine neredeyse toprakların tamamı
ayrılmıştır.

Karakuyu, Alacaatlı, Evdane, Haydarlı, Kızgana, Okçular, Küdden, Akça


köylerinde hububat, bostan, bağ-bahçe, afyon tarlası, siyam tarlası ve üzüm bağı gibi
terimlerle karşılaşıyoruz.

Köylerin sahip olduğu toplam toprak miktarı içerisinde en yüksek düzeyde


ekili alana sahip köyler; Okçular, Haydarlı, Küdden, Karakuyu, Kızgana, Evdane,
Akça, Alacaatlı karyeleridir.

Bu toplam toprağın hepsi mezru durumdadır. Geyrimezru yani nadasa


bırakılan toprak miktarı en fazla miktarda %11 ile Kızgana’da bulunmaktadır. 407
dönümdür.94 Hane başına düşen nadas topraklar en fazla 11 dönüm ile Kızgana
Karyesi’ndedir.95 Aşağıdaki tabloda bütün karyelerde toplam toprak miktarı ve
nadasa bırakılan toprak miktarı, hane başına düşen toprak miktarı ayrıntıları ile
verilmiştir.

89
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13184.
90
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13180.
91
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13180.
92
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13184.
93
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13180.
94
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13183.
95
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13183.

38
Tablo 8: Toprak Dağılımı

Hane Hane Toplam


Toplam Toplam Hane
Başına Başına Toprak
Sıra Hane Ekili Gayr-ı Başına
Köyler Ekili Gayr-ı (Dönüm)
No Sayısı Toprak Mezru Toprak
Toprak Mezru
(Dönüm) (Dönüm) (Dönüm)
(Dönüm) (Dönüm)
1 Karakuyu 32 859 26,8 - - 859 26,8
2 Alacaatlı 20 369 18,4 - - 369 18,4
3 Evdane 22 735 33,4 - - 735 33,4
4 Haydarlı 45 1308 29,0 - - 1308 29,0
5 Kızgana 37 1008 27,2 407 11,0 1415 38,2
6 Okçular 39 1581 40,5 - - 1581 40,5
7 Küdden 26 966 37,1 - - 966 37,1
8 Akça 40 715 17,8 - - 715 17,8
Top. 261 7541 230,2 407 11,0 7948 241,2
Bu karyelerde en çok toprağa sahip olan ise 1581 dönüm ile Okçulardır.96

Tablo 9: Zirai Üretim Yapılan Toprak Dağılımı

Toplam Bağ ve
Sıra Hane Ekili Bahçe
Köyler %
No Sayısı Toprak (Dönüm)
(Dönüm)
1 Karakuyu 32 859
2 Alacaatlı 20 369
3 Evdane 22 735
4 Haydarlı 45 1308
5 Kızgana 37 1008 124 12
6 Okçular 39 1581
7 Küdden 26 966
8 Akça 40 715
Top. 261 7541
3.3.4. Ekili Alanların Üretim Deseni Dağılımı

Danişmendli’de zirai üretimin yapıldığı temel alanlar olan hububat, bostan,


bağ-bahçe, bahçe, bağ, bostan-cehri için ayrılan topraklar aşağıdaki şekilde
incelenmiş, hububat, bostan, bağ-bahçe, bostan-cehri ve afyon tarlası üretimine yer
verilmiştir.

96
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13184.

39
Grafik 3: Ekili Alanların Üretim Deseni Dağılımı (%)

96.8
100
90
80
70
60
50 Seri 1
40
30
20
10 0.6 0.2 0.9 1.5
0
Hububat Afyon Tarlası Siyam Tarlası Kavun Bahçesi Bağ-Bahçe

3.3.5. Ekili ve Nadasa Bırakılan Topraklar

Karye birimlerinde toplam ekili alan, nadasa bırakılan alana göre daha fazla
oranda gerçekleşmiştir. Toplam ekili alan karyelerde %94,9 iken nadasa bırakılan
alan %5,1’e düşmektedir.

Grafik 4: Ekili ve Nadasa Bırakılan Toprakların Dağılımı (%)

94.9
100

80

60
Seri 1
40
5.1
20

0
Ekili Alan Nadasa Bırakılan

3.3.6. Hane Başına Düşen Toprak Miktarı

Hane başına düşen toprak miktarı 30,4 dönümdür. Hane başına düşen ekili
toprak miktarı ise %28 ‘dir.

40
Tablo 10: Hane Başına Düşen Toprak Miktarı

Karye Hane Başına Toprak (Dönüm)


8 30,4

3.3.7. Dönüm Başına Düşen Yıllık Hasıla: Verimlilik

Zirai üretim alanlarında ürün çeşidine göre toprak dağılımında en fazla


miktarda toprak hububat ve tarla ürünleri için ayrılmıştır.

Hububat ve diğer tarla ürünlerine, diğer ürünlere ayrılan toprağın 30 katı


büyüklüğündeki yerlere yakın bir verimlilik sağlanmıştır.

Bağa 62 dönüm ayrılmış ve 5560 guruşla iyi bir verim sağlanmıştır. Burada
bağdan elde edilen ürün başka amaçlarda kullanıldığı (pekmez vb) çıkarılabilir.

Bağ-bahçe, bostan, bahçe de çok az topraktan bize göre küçümsenmeyecek


hasılat elde edilmiştir.97

Afyon tarlasında ise 383 dönümlük bir alandan 3611 guruşluk hasılat elde
edilmiştir.

Tablo 11: Zirai Ürünlerin Dönüm Başı Verimliliği

Hasıla/
Toplam
Dönüm Dönüm
Hasıla
(guruş)
Afyon 3611 388 9,3
Tarlası
Hububat 348,817 7945 43,9
Siyam 740 124 5,9
Tarlası
Kavun 3258 62 52,5
Bahçesi
Bağ-Bahçe 5560 62 89,6
Toplam 36587,817 8581 201,5

97
Bilecik ve köyleri üzerine yapılan araştırmada bağın verimliliği 2590 dönümde 88,38 guruş
verimlilik sağlanmıştır. Bkz. ÖZTÜRK, a.g.e., s.131.

41
3.3.8. Zirai Üretimin Köylere Göre Verimliliği

Zirai ürünlerden elde edilen verim ürün türüne göre farklılık meydana
getirdiği gibi coğrafi unsurlar da verimi etkiler.

Coğrafi farklılıklar yanında yüksek verim elde edilen yerlerde, ürün elde
etmede ihtisaslaşmada etkin olabilmektedir.

Hububat ve tarla ürünlerinde verimlilik en yüksek düzeyde Okçular


Karyesi’nde sağlanmıştır.98 En düşük hasıla ise Alacaatlı Karyesi’nde99
gerçekleşmiştir. Hububatın çok yetiştirildiği Anadolu’da Danişmendli Kazası’nda
ortalama verimlilik 1946 guruştur.

3.4. BAĞCILIK

İncelediğimiz defterlerdeki bağ, bahçe, kavun bahçesi kısımlarını bir başlık


altında değerlendirme yaptık. Bütün karyelerin sadece birinde bağ, bahçecilik
yapılmıştır.

Bahçe-bağcılık için ayrılan toprak alanı sadece 62 dönümdür. Bu alan toplam


ekili alanların %0,7 sini oluşturmaktadır. Bahçeciliğe en fazla toprak ayıran Kızgana
Karyesi’dir.100 Yine aynı karyede 5560 guruşla en fazla gelir elde edilmiştir. Bahçe-
bağcılık yapan karyelerde hane başına ortalama gelir 150 guruştur.

Bağ-bahçede büyük bir ihtimalle geçimlik sebze ve meyve üretimi yapılmış


olduğu söylenebilir.

Aşağıdaki tabloda karyelere göre bağcılık alanları ve gelir dağılımı


görülmektedir.

98
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13184.
99
BOA. ML.VRD.TMT. No: 13180.
100
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.

42
Tablo 12: Karyelere Göre Bağcılık Alanları ve Gelir Dağılımı

Hane
Hane Toplam
Sıra Hane Toplam Başına
Köyler Başına Hasıla
No Sayısı Dönüm Gelir
Dönüm Guruş
Guruş
1 Karakuyu 32 - - - -
2 Alacaatlı 20 - - - -
3 Evdane 22 - - - -
4 Haydarlı 45 - - - -
5 Kızgana 37 62 1,6 5560 150,2
6 Okçular 39 - - - -
7 Küdden 26 - - - -
8 Akça 40 - - - -
Top. 261 62 1,6 5560 150,2

3.5. NADASA BIRAKILAN TOPRAKLAR

Toplam toprakların az bir kısmını oluşturan nadas alanları bizim


incelediğimiz karyelerde sadece %5,1’ine rastlanmaktadır.

Toplam 407 dönüm nadas alanı içerisinde en yüksek miktar Kızgana


Karyesi’nde101 bulunmaktadır. Toplam nadas alanlarının miktarı 407 dönümdür.

Hane başına nadas alanlar ise bütün karyeler genelinde ortalama 407
dönümdür. En fazla oranda hane başına nadas toprak Kızgana Karyesi’nde olup
ortalama 407 dönümdür.102

Aşağıdaki tabloda nadasa bırakılan toprakların toplamı, hane başına düşen


nadas toprakların miktarı ve nadasa bırakılan toprakların bütün zirai alanlar
içerisindeki oranı verilmiştir.

101
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.
102
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.

43
Tablo 13: Nadas Alanların Köylere Göre Dağılımı

Toplam
Hane
Toplam Toprak
Başına
Sıra Hane Nadas İçinde
Karyeler Döşün
No Sayısı Topraklar Nadas
Nadas
(Dönüm) Alanların
(Dönüm)
Oranı %
1 Karakuyu 32 - - -
2 Alacaatlı 20 - - -
3 Evdane 22 - - -
4 Haydarlı 45 - - -
5 Kızgana 37 407 11 5,1
6 Okçular 39 - - -
7 Küdden 26 - - -
8 Akça 40 - - -
Top. 261 407 11 5,1

3.6. HAYVANCILIK

3.6.1. Genel Yapı

Danişmendli karyelerinde gelir kaynakları içerisinde hayvancılık önemli bir


yekun tutar. Toplam hasıla içindeki payı %10,6’dır. Hayvancılık ihtiyaçları
karşılamaya yöneliktir. Piyasa için üretim yapıldığını ve bir meslek dalı olarak icra
edildiğini söyleyemeyiz. Büyükbaş hayvanlardan, öküz, at, merkep, deve yük
taşımacılığında ve tarla sürümünde kullanılmaktadır.

Karyelerin hepsinde toplam küçükbaş hayvan geliri 12116 guruşdur. En fazla


miktarda küçükbaş hayvan yetiştiren karye Haydarlı’dır.103 Bu köyde 714 adet
küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Küçükbaş hayvanlardan sağlanan hasılat en yüksek
miktarda gelir 5894 guruş ile, Haydarlı Karyesi’nde sağlanmıştır.104 Alacaaltı hariç
diğer karyelerde küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir.

Toplam büyükbaş hayvan geliri 49807 guruştur. Karyelerin tamamında


büyükbaş hayvan bulunmaktadır.

103
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13182.
104
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13182.

44
En fazla büyükbaş hayvan bulunan karye Akça’dır.105 Bu köyde toplam 230
adet büyükbaş hayvan kaydedilmiştir. En az miktarda ise Küdden Karyesi’nde 161
adet olarak bulunmaktadır.106 Büyükbaş hayvanlardan sağlanan hasılat miktarı 40807
guruştur. Bu hasılatın çoğu sağmal inekten elde edilmiştir.

Toplam hayvan miktarı içerisinde küçükbaş hayvanların oranı %67, büyükbaş


hayvanların oranı %33’tür.

Kırsal kesimde yetiştirilen hayvanları türlerine göre ayırdığımızda aşağıda


tabloda görüldüğü gibi en yüksek oranda ağnam türü gelmektedir. Daha sonra, keçi,
kuzu, oğlak ve yük hayvanları gelir.

Tablo 14: Karyelerde Türlerine Göre Toplam Hayvan Dağılımı

Hayvan
Adet %
Türü
Koyun 1487 24,7
Keçi 913 15,2
Oğlak 331 5,5
Kuzu 1075 17,9
Sığır 112 1,8
Camus 176 2,9
Deve 232 3,8
İnek 396 6,6
Yük 716 11,9
Hayvanı
Aşağıdaki tabloda Danişmendli Karyelerinde toplam hayvan sayısının
%67’sinin küçükbaş hayvancılığa ait olduğu görülmektedir. Bu da Anadolu’daki
bozkır bitki örtüsünün ve iklimin tabii bir sonucudur.

Tablo 15: Hayvan Sayısı

Küçükbaş Büyükbaş
Kaza Hayvan % Hayvan %
(Adet) (Adet)
Danişmendli 4022 67 1975 33

Aşağıdaki tabloda küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiren köylerde hayvan


sayısı ve yıllık hasılat miktarları verilmiştir.

105
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13186.
106
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13185.

45
Tablo 16: Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvan Dağılımı

Toplam Toplam
Sıra Küçükbaş Büyükbaş
Karyeler Hasılat Hasılat
No Hayvan Hayvan
(Guruş) (Guruş)
1 Karakuyu 334 1568 245 5595
2 Alacaatlı - - 145 3325
3 Evdane 771 2751 156 2555
4 Haydarlı 1228 5894 744 6101
5 Kızgana 183 396 285 2197
6 Okçular 539 394 111 2760
7 Küdden 170 378 161 2705
8 Akça 797 3886 230 14465
Top. 4022 15867 2077 39703

3.6.2. Küçükbaş Hayvancılığı

Köylerde küçükbaş hayvancılık içinde koyun ve keçi türü gelişmiştir. Kümes


hayvanları hakkında bir bilgi verilmediği için bu tür hakkında bir yorum
yapamıyoruz. Toplam küçükbaş hayvan gurubu içinde değerlendirmeye aldığımız
koyun ve keçi sayısı 2400 dür. Bu sayının 1487 adedi koyun, 913 adedi de koyun
cinsinden hayvanlardan oluşmaktadır. Koyun ve keçi türünün yakın oranlarda olması
hem ev besiciliği, hem yaylacılığa uygun coğrafya hem de Anadolu Türk kültürünün
ispatı ile izah edilebilir. Keçi türünün hayvancılığa daha elverişli kırsal kesimin
dağlık ve ormanlık alanlarında beslendiği bilinen bir gerçektir.

Grafik 5: Küçükbaş Hayvan Dağılımı

4000
3500
3000
2500
2000 1487
Seri 1
1500 1075 913
1000 331
500
0
Sağmal Koyun Kuzu Keçi Oğlak
(Ağnam)

46
Toplam 4022 küçükbaş hayvandan sağlanan yıllık hasılat 15867 guruştur.
Hayvan başına düşen yıllık hasılat açısından koyun türünün daha verimli olduğunu
görüyoruz. Sayısal olarak 1487’yi oluşturan koyun türünden sağlanan yıllık hasılat
oranı %36’dır. Keçi adet olarak küçükbaş hayvanların 913’ünü oluşturmasına
rağmen 22,7 oranında yıllık hasılat sağlamıştır.

Keçi türünden en fazla miktarda sağmal keçi yetiştirilmektedir. Sağmal


keçinin en fazla yetiştirildiği karye Haydarlı, koyun türünden en fazla miktarda
bulunan hayvan cinsi de sağmal koyundur. Bu cins hayvan en yüksek miktarda
Haydarlı’dadır.107

Küçükbaş hayvanları adet olarak çoktan aza doğru şöyle sıralayabiliriz;


sağmal koyun, sağmal keçi, kuzu, oğlak, kısır koyun, kısır keçi. Gelir getiren
küçükbaş hayvanların gelirlerinde sabit bir değer çoğu zaman tutarlılık
sergilemektedir. Yine de yaklaşık sağmal koyun için 10 guruş, keçi için 8 guruş, boz
ağnam için 4 guruş değer ölçü kabul edilebilir. Ekler bölümündeki karyeler
incelendiğinde bu durum rahatlıkla görülebilir.

3.6.3. Büyükbaş Hayvancılığı

Büyükbaş hayvan dağılımı açısından köyler şu şekilde gelişme göstermiştir;


sığır türü, hayvan miktarı, yük hayvanı miktarına yakın olmakla birlikte fazladır.
Sağmal inek, sağmal camus, deve, merkep esb. Hayvanlarında yıllık gelir
kaydedilmekte, diğerlerinde bulunmamaktadır. Sığır içinde koşum hayvanı olarak
kullanılan öküz sayısı önemli oranlara ulaşmıştır. Yük hayvanı olarak kullanılan
türler içinde en fazla miktarda öküz bulunmaktadır.

Tarla sürümünde ve taşımacılıkta kullanılan ve sermaye donamımı içerisinde


değerlendirilmesi gereken hayvan türlerini toplu bir şekilde değerlendirdiğinizde
koşum amaçlı kullanılan öküz sayısı başta gelmektedir. Taşıma amaçlı merkep
ikinci, kısrak üçüncü, deve dördüncü sırada yer almaktadır.

Karyelerde farklı amaçlarla yetiştirilen ve farklı alanlarda kullanılan toplam


büyükbaş hayvan miktarı 1875’tir. Bu sayının 1259’u sığır, 716’sı yük hayvanıdır.

107
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13812.

47
Sığır türü içinde toplam 316 adet bulunan sağmal inekten sağlanan yıllık
hasılat 15840 guruşa ulaşmıştır. Sığır yönünden de önemli miktarda hasılat elde
edilmiştir.

Büyükbaş hayvanlar içinde sağmal inek olarak en fazla miktarda


Karakuyu’da olup toplam 62’dir.108 Camus Kızgana’da 162 adet olarak, diğer
karyelere göre en fazla miktarda bulunmaktadır. Tarla sürümünde kullanılan öküzün
en fazla bulunduğu karye Haydarlı olup, 116 adettir.109 Bu köyde her hanenin birden
fazla öküzü olduğu görülmektedir. Deve ise en fazla 106 adet ile Akça
karyesindedir.110

Gelir getiren büyükbaş hayvanların gelirinde de, küçükbaş hayvanlarda


olduğu gibi tamamen tutarlılıktan söz edemeyiz. Fakat genelde sağmal inek için 40
guruş, sağmal camus için 160 guruş deve için 110 guruş, merkep için de 25 guruş
olarak kayıtlıdır.

Ekler bölümündeki köyler için hazırlanmış tablolarda bu açıkça


görülmektedir.

Temettuat Defterleri’ndeki hataların hayvan adedinden mi, yoksa hasılatından


mı olduğunu tespit edemediğimiz için küçükbaş ve büyükbaş hayvan
değerlendirmelerinde aslına sadık kaldık.

Tablo 17: Büyükbaş Hayvan Dağılımı

Sağmal Sağman Sağmal Sağmal


Sıra
Köyler İnek İnek Camus Camus Deve Hasılatı
No
Adet Hasılatı Adet Hasılatı
1 Karakuyu 62 2465 - - 25 2230
2 Alacaatlı 28 1000 - - 10 1260
3 Evdane 32 1280 - - - -
4 Haydarlı 48 1920 - - 13 1430
5 Kızgana 9 390 1 160 - -
6 Okçular 3 120 4 640 - -
7 Küdden 49 1980 - - - -
8 Akça 59 2360 - - 105 11130

108
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13179.
109
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13182.
110
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13186.

48
3.6.4. Hane Ölçeğinde Koşum ve Yük Hayvanı

Makineleşmenin gerçekleşmediği dönem ve alanlarda temel tarım aracı öküz


kullanılmaktadır. Hesaplamalarımıza göre hane başına 1,5 birim öküz tekabül ediyor.
Her hanenin iki öküzü olduğunu varsaydığımızda bütün karyelerde tarımın önemi
anlaşılır.

Kırsal kesimde yaşayan halkın hayatında koşum amaçlı öküz ile genelde
taşıma amaçlı kullanılmakla birlikte öküzün olmadığı yerde koşum hayvanı olarak da
kullanılan katır, beygir, at ve bir ölçüde merkebin ne denli öneme sahip olduğu
kuşkusuzdur. Topraktan sağlanan dönüm başı verimlilik oranının bu hayvanların
sayısı ile yakın alakası olduğu da açıktır.

3.6.5. Bir Öküze Düşen Toprak Miktarı

Danişmendli Kazası’nda bir öküze ne kadar zirai alan düştüğüne baktığımızda


yaklaşık aynı değerlerle karşılaşıyoruz. Bütün ekili alanlar ölçeğinde bir öküze düşen
toprak miktarı ortalaması 1932 dönümdür. Bir öküze en fazla toprağın tekabül ettiği
köy ise 1580 dönüm ile Okçular Karyesi’dir.111

3.6.6. Arıcılık

Geçim kaynağı olan bir meslek olmamakla birlikte köylerde arıcılık


yapılmaktadır. Danişmendli Karyelerinin çok azında bu işle uğraş verilmektedir.
Kızgana’da arıcılık yapılmaktadır ve toplam 3 kovandan 40 guruş hasılat elde
edilmektedir.112

3.6.7. Hayvancılık ile İlgili Tamamlayıcı Bilgiler

Karyelerde yapılan büyükbaş-küçükbaş hayvancılığı toplu bir şekilde


değerlendirdiğimizde toplam 5997 adet hayvan bulunmakta, bunun 4022 adedi
küçükbaş 1975 adedi ise büyükbaş hayvan olmakla, yıllık hasıla açısından
hayvancılıktan sağlanan toplam hasıla 53923 guruş olup, bunun 15867 guruş
küçükbaş hayvancılıktan, 38056 guruşu da büyükbaş hayvancılıktan sağlanmaktadır.

Bir öküze düşen ortalama toprak dönümü köylere göre farklı bir şekilde
geliştiği, yük hayvanı ile öküz sayısının yaklaşık aynı olduğu görülmektedir.

111
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13184.
112
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183.

49
Hayvancılık içinde ele aldığımız arıcılık ise hayvancılık içinde çok köyde yapılmayıp
geliş açısından önemsiz bir yere sahip olduğu açıktır.

3.7. İŞGÜCÜ DAĞILIMI

Karye tipi yerleşim birimlerinde, şehirde olduğu gibi yoğun bir nüfusun ve
farklı ihtiyaçların ortaya koyduğu sınai, ticari vb. alanlarda çeşitlilik
görülmemektedir. Temel gelir kaynağının tarım ve hayvancılık ve bunların alt
varyantlarına dayandığı köy topluluklarında mesleki farklılaşmaya da ihtiyaç
duyulmaktadır. Ancak kırsal alanlarda tarım ve tarım dışı faaliyetlerin birlikte
yürütülmesini gerektiren sebepler vardır. Zirai faaliyetlerin yapılmasında işgücü
ihtiyacının bir yıl içerisinde farklı şekilde gelişme göstermesi ve nüfus-toprak
dengesinin nüfus lehine bozulması gibi nedenlerle kırsal kesimde tarım dışı alanlarda
faal iş gücü bulunmaktadır.113 Kırsal kesimlerde bu iş kolları genelde tarıma,
hayvancılığa ve gündelik hayatta kullanılan araçların yapımı gibi işlerden ibarettir.

3.7.1. Hane Reislerinin Mesleki Dağılımı

Danişmendli karyelerinde tarımdan elde edilen hasılanın toplam hasıla içinde


önemli bir yekuna sahip olması mesleki farklılaşmanın yoğun olmadığının bir
göstergesi sayılır. Toplam hasıla içinde zirai kaynaklardan sağlanan hasıla oranının
442.733’e ulaştığı görülmektedir. Diğer yandan tarım ve hayvancılık dışında
herhangi bir uğraş alanında faaliyet göstererek elde edilen, yani meslek geliri olarak
niteleyebileceğimiz gelir oranı toplam hasıla içinde 11349 gibi düşük seviyede
gerçekleştiğini görürüz.

Hane reislerinin meslekleri ile ilgili ayrıntılara girerken çiftçilik yapanları


ayrıca belirteceğiz. Çünkü bir kısım kayıtlarda kişinin “erbab-ı ziraatten” olduğu
açıkça tasrih edilirken, mesleki geliri olmayan büyük çoğunluğunun meslekleri
belirtilmemiştir. Dolayısıyla u tür hane reislerinin zirai toprakları olduğu
düşünülürse, çiftçilik yaptıkları söylenebilir. Diğer yandan tarım dışında mesleki
gelir sağlayanların da hemen hemen tamamına yakını ziraattan gelir sağlamaları
sebebiyle bu işten ek gelir sağladıkları düşüncesine varılabilir.

113
ÖZTÜRK, a.g.e., s.167.

50
Bütün köylerde toplam 261 hane reisi içinde sadece 9’unun hiç geliri
olmadığı belirtilmiştir. Bu kişilere ait kayıtlarda genellikle hizmetkar, komşu
ianesiyle geçinir gibi ifadeler kullanılmıştır.

“Erbab-ı Ziraattan” ifadesi ile kayıtlı hane reisleri toplamı 240 kişidir.

Esnaf grubuna dahil edebileceğimiz hane sayısı 27’dir. Bu grubu daha çok
berber, keresteci, nakliyeci meslekleri gelir. Bu işi yapanların ne ile uğraştığı kesin
olarak belirlenememekle birlikte bu gruba dahil edilmiştir.

Mesleği belirsiz alanları iki guruba ayırdık. Birinci kısımda, mesleki gelir
olmayanlar. Bunlar 234 kişidir. İkinci kısım ise meslek geliri var olan, fakat mesleği
belirsizlere ayırdık. Bunlar da 9 kişidir.

Üretici başlığı altında amele, ırgat, gündelikçi, hizmetkar, çoban vs. meslekler
vardır.

51
IV. BÖLÜM

VERGİ DAĞILIMI

4.1. GENEL BİLGİLER

Kamu faaliyetlerinin yürütülmesi için ekonomik kaynaklardan siyasi


kaynaklara devlete fon aktarılması anlamını ifade eden vergi, tarımın hakim
bulunduğu sanayi öncesi ekonomilerde gelir dağılımının temel mekanizmalarından
biri olmuştur. Bu sebeple vergileme nüfusun hayat şartlarına, gıda tarımı ve yatırım
yapma gücünü belirlediği gibi aynı zamanda ekonomik değişmelere cevap verme
şeklini de etkiler. Verginin piyasa ekonomisinin gelişmediği ekonomilerde diğer bir
fonksiyonu da zirai fazlanın tarım dışı sektörlere aktarılmasında bir aracı rolünü
üstlenmiş olmasıdır.114

Vergilendirme ve vergi toplama tarımın hakim bulunduğu ekonomilerin


ortak özellikleri olarak beliren güçlükler Osmanlı ekonomisi için de geçerli olmuş ve
Osmanlı devlet yöneticileri tarihten gelen tecrübe birikimlerine yani durumlar
karşısında üretilen orijinal fikirlerini de inziman ettirerek, muhtelif merhaleler
içerisinde karşılaşılan güçlükleri çözmede kullanmışlardır. İmparatorluğun
sürekliliğinin sağlanmasında temel dinamiklerden birini oluşturan ve esneklik
özelliği bulunan 64 mali sistem tarihi fonksiyonunu yerine getirerek imparatorluğun
çöküşüyle birlikte, tarihe mal olmasıyla dünya maliye tarihinde özgün yerini almıştır.

Osmanlı Devleti’nde vergi, vazı, tahsili ve çeşitliliği açısından oldukça farklı


uygulamalar geçirmiştir. Klasik dönem olarak ifade edebileceğimiz Tanzimat öncesi
uygulama biçiminde “Tekalif-i Şer’iye” ve “Tekalif-i Örfiye” ana başlığı altında
çeşitli adlarla farklı oran ve farklı tahsil biçimlerinde vergi bulunmakta idi.

Tanzimat’la birlikte mali yapının yeniden düzenlenmesi çerçevesinde pek çok


reform çalışması yapılmıştır. Mali kurumlar ve vergi sistemi Tanzimat reformlarının
yoğunlaştığı başlıca alanlar olmuştur. Nitekim Gülhane Hatt-ı Hümayunu içindeki
hükümlerde tebaanın hukuki eşitliği ve güvencesi ilkesi ile adli ve mali ıslahat yeni
oluşturularak düzenin en mühim iki ilkesi olarak yer almaktaydı. Mali ıslahat
neredeyse Tanzimat hareketinin temel amacını teşkil etmekteydi. İdari alanlarda

114
ÖZTÜRK, a.g.e., s.173.

52
yapılan diğer ıslahatların merkeziyetçi mali bir sistem oluşturmak için kullanılan bir
araç olarak görünmektedir.

Tanzimat yöneticilerinin vergi düzenine getirmeye çalıştıkları uygulama


biçimi daha önce mevcut olan şer’i vergileri kaldırarak, yerine zirai ürünlerden onda
bir oranında öşür, küçükbaş hayvanlardan “adet-i ağnam” ve gayrimüslim tebaadan
cizye alınması pek çok türü ve tahsil şekli olan örfi vergiler yerine de bir bütün
halinde alınması kararlaştırılan “Vergü-yi Mahsusa” vergisi şeklinde idi.115

4.2. VERGÜ-Yİ MAHSUSA

4.2.1. Tarihi Gelişimi

Tanzimat yöneticileri tarafından örfi vergiler yerine ikame edilen ve “An-


cemaatin vergi”, “Vergü-yi Mahsusa”, “Vergü” ve “Komşuca alınan vergü” gibi
muhtelif adlar verilen bu vergi 1256/ 1840 yılından itibaren tatbik edilmeye başlandı.
Vergü-yi Mahsusa herkesin az çok kazancı gözetilerek tevzi edilen bu dikey eşitliği
sayabilme özelliği gösteren genel bir vergi niteliği taşımaktadır.

Bu vergi miktarı liva ölçeğinde belirlenerek toplam miktar kazalar arasında


paylaştırılmakta idi. Sonra kazanan müdür ve meclis azaları, nüfusun Müslim-
gayrimüslim özelliğine göre imam, papaz ve kocabaşı gibi kişilerin toplantıda kasaba
ve köylere isabet eden hisseler belirlenir ve en sonunda köy ve mahalle düzeyine
kişilerin ödeme güçlerine göre paylaştırılır idi.

Verginin tevzi edilecek tutarını tespitte kaldırılan örfi vergilerin toplamı esas
alınmış ve her verginin mükellefler arasında paylaştırılmasında esas alınan ödeme
gücüde tahrir sonucu belirlenmiştir. Esasen vergi gücün ölçüsü olarak halkın emlak,
garazi ve hayvanı, ticaretle uğraşıyorsa geliri esas alınmakta idi. İşte bu mali gücün
hakkaniyetle tespiti ve alınacak verginin mali güç ölçüsünde adil bir şekilde tespit
edilmesi amacına yönelik olarak 1844 yılında ülkenin önemli bir kesiminde sayımlar
yapılmıştır. Bu sayımlar sonucu “Emlak ve Arazi ve Hayvanat ve Temettuat
Defterleri” oluşmuştur.

Sayımlarda takip edilen usul; muhassıllar tahrire köylerden başlamak


suretiyle, istisnasız herkesin isim ve şöhretini, ne kadar emlak, arazi ve hayvanının

115
ÖZTÜRK, a.g.e., s.174.

53
bulunduğunu, tüccar ve esnafın bir yılda tahmini olarak ticaretini ve kazancının ne
kadar olduğunu araştırarak tahrir etmeleri şeklinde idi. Muhassıllara yardımcı olarak
kazaların her birine memleketin ileri gelenlerinden birisi, meclis tarafından tahrir için
görevlendirilecek, maiyetine bir katip verilecek idi. Tahrir doğru ve hakkaniyet üzere
yapılacak, yanlış ve noksan tahrir yapanlar cezalandırılacaktı.

Bu verginin tahsili; köy ve mahallenin muhtar, kocabaşı, imam veya papazı


yaptıkları tahsilatı hane reisinin adının bulunduğu tevzi defterine kaydedip sonra
parayla beraber defteri kazaya götürme şeklinde idi. Herkesin ödediği vergi kaza
meclisindeki deftere işlenip tevzi defterine gelen paranın tutarı ve tahriri yazılıp
müdür ve sandık emini tarafından mühürlenirdi. Verginin tahsilatında ve
muhassıllara tesliminde güvenliği sağlamak için zaptiye askerleri de görev altında
idiler.116

Bu verginin tahsili 1261/1845 yılına kadar “ruz-ı Hızır” ve “ruz-ı kısım”


olarak iki taksitte yapılıyordu. Her bir taksitte üçe ayrılarak tahsil ediliyordu. Yani
ruz-ı Hızır, taksidinin birinci taksidi, ruz-ı hızırdan bir ay, ikinci taksidi iki ay,
üçüncü taksidi de üç ay sonra, kasım taksidi de aynı minval üzere tahsil edilerek
merkezi hazineye gönderilmesi gerekiyordu. Fakat bu tahsil düzenleri tahsil için
uygun olmadığından bu tarihten sonra çiftçiden hasat zamanından sene sonuna kadar
tedricen tüccar ve esnaftan ise bir yıl içinde taksitler şeklinde tahsil edilecekti.
1864’te yapılan bir düzenleme ile verginin on taksitte ödenmesi şekli getirildi.

Esas itibarıyla halkın emlak, arazi ve diğer gelirlerinin tespit edilerek ödeme
gücüne göre vergilendirme prensibine dayanan bu vergi 20 yıl süreyle (1256/ 1275)
yürürlükte kaldıktan sonra 1860 yılında kaldırılarak yerine nisbi nitelikte arazi ve
gelir vergileri getirilmiştir. Ancak yeni yapılan tahrire bağlı olarak uygulanmaya
konması mümkün olan yeni sistemin tatbik sahasına konulmadığı yerlerde, II.
Meşrutiyet dönemine kadar varlığını sürdürdüğü görülmektedir.117

Söz konusu bu vergiye 20 yıl zarfında üç kere zam yapılma ihtiyacı


duyulmuştur. Ayrıca bu zamlara ilave olarak mahalli bir kısım ihtiyaçların tesviyesi

116
Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, s.66.
117
ÖZTÜRK, a.g.e., s.175.

54
için mahalli vergi yekununa zamlar yapıldığı bazı bölgelerde ise artan şikayetler
sonucu vergi indirimine gidildiği olmuştur.

Klasik dönem vergi uygulamaları ıslah etme yönünde yapılan Tanzimat


dönemi düzenlemelerinin amacına ulaşmadığı görülmektedir. Bir taraftan eski
uygulamaların dağınıklığını gidermenin gerekliliği vurgulanırken Tanzimat
uygulamasının ihtiyaçlar karşısında çok daha esnek bir tutum, yeni zam ve ilaveler
yapıldığı görülmektedir.118

Vergi konusunda bu gelen bilgilerden sonra Danişmendli Kazası’nda verginin


alındığı şekil üzerine duracağız. Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir; Tanzimat
idaresinin uygulandığı her bölgenin tevzi defterlerinin bulunduğunu biliyoruz. Ancak
yaptığımız değerlendirmeleri Temettuat Defterleri baz alınarak yapıldığı için
Danişmendli Kazası’na ait ayrıntılı tevzi defterleri değerlendirmeye alınmamıştır.
Burada elimizde mevcut köylere ait Temettuat Defterleri’ndeki kanıtlara göre vergi
dağılımını inceleyeceğiz.

4.2.2. Vergü-yi Mahsusa Vergi Yükünün Dağılımı

Bütün köylerin toplam vergü-yi mahsusa miktarı 20530 guruştur. Hane başına
en fazla vergi veren 11443 guruşla Kızgana Karyesi, en az vergi veren 2095 guruş ile
Karakuyu Karyesi’dir.119 Vergilerin genelde birbirine yakın değerler olduğu
görülmektedir.

4.3. ÖŞÜR

4.3.1. Tarihi Gelişimi

Kelime olarak onda bir anlamına gelen öşür; İslam toprak hukukuna göre
sakinleri isteyerek Müslüman olan yerler ile, savaş yolu ile alınıp gaziler arasında
paylaştırılan topraklar üzerinde yetiştirilen ürünlerin gayrısafi miktarının 1/10 ve
1/20 oranında alınan bir arazi vergisini ifade etmektedir.

Öşür ibadet niteliğinde olup arazinin zekatı olarak değerlendirilmekte ve


sadece Müslümanlardan ve mülk arazilerinden alınmaktadır.

118
ÖZTÜRK, a.g.e., s.176.
119
BOA.ML.VRD.TMT. No: 13183, 13179.

55
Osmanlı İmparatorluğu’nda en önemli bir vergi niteliğinde olan öşrün anlamı
fıkhi muhtevasının dışında bir anlam yüklenir. Fethedilen toprakların soyut
mülkiyetini elinde bulundurarak tasarruf haklarını tebaaya bırakmış ve tebaa işlediği
toprakların daimi ve ırsi kiracısı durumuna gelmiştir. Dolayısıyla zirai toprakların
verim kabiliyeti “bölgedeki ziraat usulleri ve nevileri ile çiftçinin elde etmesi
mümkün safi gelir miktarı vb. gibi hukuki ve tarihi zaruretler ve asırlık tecrübe ve
teamüller” göz önünde bulundurularak öşür namına tahsil edilmiştir.120

Bu topraklar sahiplerinin mülkü olup (miri), yaptıkları ziraata karşılık elde


ettikleri ürünün onda birinden (öşrü) beşte birine kadar vergi olarak devlete vermekle
yükümlü idiler.121

Aşar vergisi tarım kesiminden her mahsulden alınmakta idi. Hububat ve


hububat çeşitlerinden, bostanlardan, yetiştirilen ürünlerden, meyve ağaçlarından bağ
ve üzüm mamullerinden, otlaklardan ve diğer zirai mahsulden öşür alınmış ve tahsili
de ayni, nakdi ve maktu olmak üzere üç şekilde uygulanmıştır.

Bu vergi önceleri merkezi devlet hazinesine girmeyerek toprağı işleyen reaya


tarafından sahib-i arza ödenirdi. Tımar düzeninin bozulmasından sonra mir-i arazinin
tasarrufuna izin yetkisi zamanla mültezimlere, muhassıllara ve memurlara
verilegelmiştir. Tanzimat dönemine gelindiğinde aşar vergisi iltizam usulüyle tahsil
edilen bir vergiydi.122

Tanzimat dönemine gelindiğinde aşar vergisi kelimenin anlamına uygun


olarak onda bir oranında tahsil edilmesi cihetine gidilmiştir. Tanzimat döneminde
merkezi hazinenin bir geliri olarak aşar gelirleri ilk yıllarda muhassıllar vasıtasıyla
emanet yoluyla tahsil edilmiş, istenen faydanın sağlanmaması nedeniyle 1258 yılında
tekrar mültezimler vasıtasıyla tahsiline dönülmüş ve aşar gelirleri de kazalar
itibarıyla iki yıl süreyle iltizama verilmeye başlanmıştır. Daha sonra öşür gelirlerinin
uzun süreli olarak iltizama verilmesinin mültezimlerce çiftçilerin üretim çabalarını
destekleyeceği düşüncesi ile 1263 yılından itibaren devlet görevlileri ve zengin

120
ÖZTÜRK, a.g.e., s.184.
121
HALAÇOĞLU, Y., Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, T.T.K., Ankara 1996, s.89.
122
ÖZTÜRK, a.g.e., s.184.

56
kişilere 5 yıl süre ile iltizama verilmesi kararlaştırılmıştır. 17 Şubat 1341 (1925)
tarihinde kaldırılarak yerine “Mahsulat-i Arziye” vergisi ikame edilmiştir.123

4.3.2. Vergi Yükü İçinde Vergü-yi Mahsusa ve Öşür

Toplam vergi yükü içinde (cizye hariç) vergü-yi mahsusa ve öşür vergisinin
ağırlıklı oranları ve mahallere göre ve genel yapı içindeki aldığı vaziyetin tespit
edilmesiyle her iki kalemin mükellef açısından gider, devlet açısından gelir
bakımından önemi vurgulanmış olacaktır.124

Toplam vergi giderleri içinde vergü-yi mahsusa ve öşrün ağırlığı köylere göre
farklı oranlarda gelişme kaydetmiştir.

Toplam gelirler içinde zirai gelirlerin payı ile vergi yükü içinde öşür oranı
arasında anlamlı bir irtibat kurulamıyor. Ancak toplam gelir içinde zirai gelir oranı
yükseldikçe vergi yükü içinde öşrün oranı kısmi de olsa bir kısım yerleşim
merkezlerinde yükseldiği müşahede edilmektedir.

4.4. CİZYE

4.4.1. Tarihi Gelişimi

Şer’i vergilerden olan cizye, İslam hukukuna göre fert başına alınan şahsi bir
mükellefiyet olarak görülmüş, zımmiler üzerine konulan himaye ve güvenlik vergisi
şeklinde adlandırılmıştır. Bunlar arasında reşid olan, bedenen ve zihnen sağlam olan
erkeklerden vergi alınırdı.

Cizye, Osmanlı Devleti’nin en önemli gelir kaynaklarından birisi olmuştur.


Müslüman olmayan azınlıkların yetişkin erkeklerinden (kendileriyle bir vatandaşlık
sözleşmesi yapılan) alınmaktaydı. Rahipler, baliğ olmayan çocuklar, devlet
hizmetinde bulunan aileler cizyeden muaf tutulurdu. Cizye, bölgelere göre hane
hesabı üzerinden alınmaktaydı ve miktarı her bölgede eşitti. 1689-91 yıllarında
sadarette bulunan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa bir cizye reformu yaparak, ilk
devirlerde olduğu gibi cizyeyi herkesin mali durumuna göre ala (yüksek), evsat
(orta), edna (aşağı) olmak üzere üç sınıfa ayırdı. Klasik İslami usulde olduğu gibi
aladan 48, evsattan 24 ve ednadan 12 akçe alınmaya başlanmıştır. 1250/ 18334

123
ÖZTÜRK, a.g.e., s.185.
124
ÖZTÜRK, a.g.e., s.199.

57
yılında sikke üzerinde yapılan bir ayarlama ile bu miktar 650, 30 ve 15 guruş olarak
belirlenmiştir.125

Tanzimat döneminde cizye tahsilinde muhassıllar görevli idi. Cizye


mükellefleri üç sınıfa ayrılmış olduğu halde her kaza ve sancağın cizye miktarını
gösteren defterler görevli muhassıllara teslim edilmiş, muhassıllar da her mahalle ve
köye isabet eden miktarın bir defterini veya kocabaşılarına veya bunların vekillerine
vererek her şahsın durumuna isabet eden cizyenin tahsilini bildirmişler cizye
mükellefi şahıslar da cizyelerini kocabaşılara ödemiş, sonra kocabaşıların
topladıkları para hazineye teslim edilmek üzere görevli muhassıllara teslim edilmek
suretiyle tahsil edilmiştir.126

4.5. RESM-İ ADET-İ AĞNAM

4.5.1. Tarihi Gelişimi

Osmanlı Devleti’nde konar-göçerlerden alınan ve kanunnamelerde “resm-i


merai” bazılarında “resm-i ağnam ve resm-i ganem” olarak geçen koyun resmi
yerliden, yörükandan, ekşiciden ve yüzdecilerden olmak üzere birkaç çeşittir. Ağnam
resminin hesaplanmasında kuzulu koyun kuzusuyla, oğlaklı keçi oğlağıyla beraber
sayılırdı. Koyunların sayısı 300 olduğu zaman bir sürü tabir olunur ve 5 akçe ağıl
resmi alınırdı. Buna karşılık XVI. Asırda sürülerin bir tımar sahibinin toprağında
otlatılması karşılığı alınan yaylak ve kışlak resimleri, ilk devirde alınmamaktaydı.127

4.5.2. Vergi Yükü İçinde Resm-i Adet-i Ağnam

Köylerde Resm-i Adet-i Ağnam’a tabi 4022 adet hayvan vardır. Bu


ağnamlardan vergi alınmıştır. Defterlerde incelediğimiz köylerden bazılarında resm-i
aded-i ağnam yazılmamıştır. Bazılarında hasıl edilen yazılmış, adet yazılmamış yada
bunun tersi olmuştur. Ağnam adedi ile hasılat arasında orantıda tutarlılık yoktur.

125
HALAÇOĞLU, a.g.e., s.67.
126
ÖZTÜRK, a.g.e., s.181-182.
127
HALAÇOĞLU, a.g.e., s.112-113.

58
SONUÇ

Tanzimat sonrası Osmanlı kurumları, batı etkisi altında değişime uğrarken,


vergi düzeni de, Avrupa’daki gelişime benzer bir değişim süreci içerisine girmiştir.
Ancak Avrupa’da oluşan toplumsal yapının zorladığı değişim çizgisi Osmanlı
Devleti’nde politik amaçlarla benimsenen vergi reformlarını toplumsal ve kurumsal
yapının elverdiği ölçülerde başarılı kılmışken, zaman zaman tüm çabalar sonuçsuz
kalmıştır.

Batı etkisi altında gelişen Osmanlı vergileri içerisinde Tanzimat öncesine ait
geleneksel vergilerin devam eden ağırlığı tahsil usullerinde iyileşmenin
sağlanamayışı ve özellikle de tüm çabaların iltizam usulünü bir türlü kaldıramayışı,
bölgelerin ve kişilerin eşit vergilendirilmesi ilkesinin gerçekleşmeyişi toplumsal ve
kurumsal yapının gösterdiği direnmelerin; yabancıların sahip olduğu vergi
ayrıcalıklarıysa, dış siyasi ve ekonomik baskının bir uzantısıdır.

Arşivlerimiz herhangi bir alanda, uzun bir dönemde gerçekleşen sosyal ve


ekonomik gelişmeleri ortaya koymaya yarayacak çeşitli belgelerle doludur ve
Temettuat Defterleri’de bunlardan biridir.

XIX. yüzyıl ortalarına doğru hazırlanan Temettuat Defterleri sahip oldukları


bilgiler açısından çok önemli kaynaklardır. Sınırları belirlenmiş bir bölgenin idari
bölünüşü, coğrafi sınırları, nüfusu, tarımı, toprakları, hayvancılığı, ticareti vb.
özellikleri ortaya konabilmektedir.

Danişmendli Kazası üzerinde yaptığımız bu tahlili ve araştırma; büyük bir


coğrafyanın küçük bir yerleşim yerindeki sosyal ve ekonomik özellikleri, muhteva,
şekil ve altyapılarını açıklamayı amaçlamıştır.

Araştırma alanımızda Temettuat Defterleri kaynak kabul edilerek (defterde


yazılı olanlar esas alınarak) vardığımız sonuçlar, kazadaki ekonomik faaliyetler ile
tabii çevre şartlarının bağlantılı olduğu yolundadır.

Danişmendli olumsuz coğrafi özelliklerin nüfus ve ekonomik gelişmede etkin


olduğu küçük bir Anadolu kazasıdır. Nüfusu genelde durağan bir yapı arz etmektedir.
Danişmendli Kazası ekonomisi içerisinde ziraat sektörü ağırlıklı durumdadır. Toplam
hasılatın %87’si gibi önemli bir oranı tarımdan sağlanmıştır.

59
Bize göre bir Anadolu yerleşim yerinden beklenmeyecek oranda hayvancılık
geliri elde edilmiştir. Toplam hasılanın %10,6’sını oluşturmaktadır. Bu da bize
bunun bir meslek olarak değil geçimlik yapıldığını göstermektedir. Bölgenin tipik
özelliği olarak en çok küçükbaş koyun, keçi yetiştirilmiş ve bunlardan daha çok gelir
elde edilmiştir.

Meslek geliri olarak neredeyse hayvancılığa yakın denebilecek bir oranda


%2.2 ile toplam hasılaya eklenmiştir. Müslimler daha çok kaba kuvvete dayanan
ırgatlık, çobanlık vs. işlerle uğraşırken, gayrimüslimler her zaman olduğu gibi
teknolojiyi kullanıp demircilik, değirmencilik işleri gibi işlerle uğraşmışlardır.

Hane başına düşen gelir 19463 guruştur. Buradan hareketle hane başına gelir
düşüktür. Bunun da birkaç sebebi vardır. Biri sanayi ve ticaretin gelişmemiş olması,
diğeri tarımın, endüstriyel seviyede olmamasından kaynaklanmaktadır.

Milletlere göre gelir dağılımı Osmanlı Devleti’ndeki gayrimüslimlerin


ekonomik açıdan ne kadar iyi olduğu çeşitli kaynaklarda ispatlanmış durumdadır.

Vergü-yi mahsusa vergisinin ekonomik güce göre tevzi edildiğini


söyleyebiliriz.

Özetle 1844-1845 yılları arasında Danişmendli Kazası geçimlik bir tarım


ekonomisi kabuğu içinde kalmıştır. Bunun dışında sanayi, ticaret vb. alanlarda bir
hareketlenme, çağa ayak uydurma için çaba olduğunu söyleyemeyiz. Hala tipik ve
küçük bir Anadolu yerleşim birimi özelliğini taşıdığını söyleyebiliriz.

60
KAYNAKÇA

ARŞİV VESİKALARI

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maliye Varidatı, Temettuat Defterleri, Danişmendli


Kazası Temettuat Defteri, No. 13179, 13180, 13181, 13182, 13183, 13184,
13185, 13186.

Sivas İl Yıllığı, Sivas Valiliği, 1968, 1950, 1991.

Sivas Kataloğu, Sivas Kültür Dayanışma Derneği, İstanbul 1991.

TETKİK ESERLER

ADIYEKE, Nuri, Temettuat Sayımları ve Bu Sayımları Düzenleyen Nizamname


Örnekleri, OTAM, S.11, Ankara 2000.

AKGÜNDÜZ, A.-ÖZTÜRK, S, Yozgat Şehri Temettuatı. C.1.İstanbul 2000.

BARKAN, Ömer Lütfi; Kolonizatör Türk Dervişleri.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Katalogları Rehberi, Osmanlı Arşivi Daire


Başkanlığı Yayınları, NO: 26, Ankara 1995.

BAYRAKTAR, Hilmi, Tanzimat Dönemi Niğde Sancağı Mali Verileri ve


Bunların Değerlendirilmesi, İstanbul 2005.

ÇADIRCI, Musa, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve


Ekonomik Yapıları, Ankara 1991

ÇELEBİ, Evliya, Seyahatname, C.I-II, İstanbul 1986.

DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca Türkçe Lügat, Ankara 1999.

GENÇ, Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2002.

HALAÇOĞLU, Y., Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, T.T.K., Ankara


1996.

61
IŞIK, Şevket, “Tarihsel Coğrafya Açısından Temettuat Defterlerinin
Değerlendirilmesi ve Akçay Havzası Örneği”, Ege Coğrafya Dergisi,
S.10, İzmir 1999.

İHSANOĞLU, Ekmeleddin: Osmanlı Devleti Tarihi, C. I, İstanbul 1998.

KÜTÜOĞLU, Mübahat S.: “Osmanlı Sosyal ve İktisadi Kaynaklarından Temettü


Defterleri” Belleten, Cilt.LIX, No: 224-226, Ankara, 1996.

Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivleri


Daire Başkanlığı Yayını NO:43, Ankara 2000.

ÖZTUNA, Yılmaz; Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi, C.II.

ÖZTUNA, Yılmaz; Devletler ve Hanedanlar, Ankara 1989.

ÖZTÜRK, Said, Tanzimat Dönemi’nde Bir Anadolu Şehri Birecik, İstabul 1996.

SAMİ, Şemseddin, Kâmus-u Türk-i, Dersaadet İkdam Matbaası, 1317.

Sivas İl Yıllığı, 1973.

ŞAŞMAZ, Musa, Niğde ve Çevresinde Kıtlık, İstanbul 2005.

ŞEKER, Mehmet; Fetihlerle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Ankara


1991.

ŞENER, A., Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Reformları, TTK Basımevi,


Ankara 1992.

TENGİRSENK, Y.Kemal, Tanzimat, İ.A., C.11, MEB Basımevi, 1979,

TOZDUMAN, Arzu, Aydın Güzelhisar’ın Sosyal ve İktisadi Durumu (1844),


İstanbul 1992, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi.

UÇAROL, Rifat, Siyasi Tarih, İstanbul 1995.

62
V.Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi Tebliğler, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Dizi XXVI, Sayı 4, İstanbul 1990.

YİNANÇ, M.Halil; Türkiye Tarihi-Selçuklular Devri Anadolu’nun Fethi.

YURTLU, Hakkı, Geçmişten Günümüze Akdağmedeni, Ankara 2001.

63
EKLER

64
ÖZGEÇMİŞ

1976 yılında Adıyaman İli Gölbaşı ilçesinde doğdum. İlk ve Orta


öğrenimimi Gölbaşı’nda tamamladım. Yüksek öğrenimimi 2000-2004 yılları
arasında Niğde Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümünde yaptım.
2004 yılında Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisans
Eğitimime başladım ve 2007 yılında tamamladım. Halen özel bir dershanede
öğretmen olarak çalışmaktayım. 22.06.2007

Ahmet KORKMAZ

65

You might also like