Professional Documents
Culture Documents
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI
Danışman
Prof. Dr. Haşim KARPUZ
Hazırlayan
Mustafa BULUT
KONYA - 2006
ÖNSÖZ
Türk Mimarlık Tarihi açısından 19. ve 20. yüzyıl mimarlığı ayrı bir öneme
sahiptir. Dönemin önemli olmasında meydana getirilen mimarlık ürünlerinin
yıkılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönem eserleri olması,
imparatorluğun o güne kadar kullandığı batı mimarlık üsluplarının bir sentezini
ortaya çıkarması, yeni kurulan rejimin ideolojik bir mimarlık yaratma çabası sonucu
Osmanlı Klasik Mimarisi’nin bazı unsurlarını kullanarak Milli Mimarlık olarak
adlandırılan üslubu oluşturması ve o güne kadar süregelen cami, medrese, han,
hamam, türbe gibi mimarlık ürünlerinin dışında ilk defa olarak postane, hükümet
konağı, müze binaları, banka, otel gibi kamu yapılarını bünyesinde barındırması
şeklinde sıralayabileceğimiz nedenler ön plandadır.
Sivas’taki mimari araştırmaların yoğunluğu Selçuklu Dönemi üzerine
yapılmış, Osmanlı Dönemi’ne ait yapılan araştırmalarda ise Geç Dönem Osmanlı
yapılarına yer verilmemiştir. Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’nin önemli örneklerinin
başkent İstanbul’da, Milli Mimarlık Dönemi’nin başarılı örneklerinin ise yeni rejimin
başkenti Ankara’da verilmiş olması araştırmacıların dikkatini çekmiştir ve bu
dönemle ilgili araştırmalar bu iki başkentte yoğunlaşmıştır. Bu dönem yapıları
Anadolu’da İstanbul yapılarından daha sade olarak örneklerini vermiştir. Eski
çağlardan günümüze kadar önemli bir merkez olma özelliğini koruyan Sivas’ta Geç
Dönem Osmanlı Mimarisi’ne ait başarılı örnekler mevcuttur.
“Sivas’taki Geç Dönem Kamu Yapıları” adlı çalışma, Sivas-Merkez’deki
1850–1916 yılları arasında inşa edilen Göğüs Hastanesi, Hükümet Konağı, Sivas
İdadisi, Sanayi Mektebi, Ziya Bey Kütüphanesi, Jandarma Dairesi, Sanat Okulu
Demircilik Atölyesi ve Erkek Öğretmen Okulu gibi yapıları kapsamaktadır. Yapılan
araştırmadaki amaç bu yapıların plan, cephe ve mimari özellikleri açısından
değerlendirilmeleri, dönemi ile karşılaştırılmaları ve bu eserlerin dönem içerisindeki
yerlerinin belirlenmesidir.
1.2. Sivas Tarihi ve Coğrafyası
İlk çağlardan beri önemli bir şehir olma özelliğini koruyan Sivas’ın tarih
öncesi dönemi özellikle 1927 yılında Chicago Üniversitesi’nden Vonder Osten’in
Sivas çevresinde araştırmalar yapmasıyla aydınlanmıştır. Osten birçok höyük tespit
etmiştir ve bu höyüklerden Maltepe Höyüğünde Tahsin Özgüç tarafından yapılan
sondajlarda M.Ö. 2600 yıllarına tarihlenen Bakır ve Tunç çağlarına ait kültür katları
tespit etmiştir1.
Sivas adının kaynağı Roma İmparatorluk dönemine kadar uzanmaktadır.
İlin bu tarihten önceki adları bilinmemektedir. Sivas, Roma İmparatorluk döneminin
başlarında Sebasteia adıyla anılmaktaydı. Bu ad bir rivayete göre Pontos Kralı
Polemonos’un karısı Pitodoris’ce verilmiş ve Roma İmparatoru Augustus’a ithaf
edilmiştir2.
Tahsin Özgüç’ün Türk Tarih Kurumu ve Sivas İli adına Toprak Tepe’de
(Sivas Kalesi) yapılan kazılardan edinilen bilgilere göre, esas itibariyle tabii bir tepe
olan Toprak Tepe’de ilk önce M.Ö. 2. binin başında, Hititler (M.Ö. 1900-1200)
yaşamışlardır3.
M.Ö. 695-550 yılları arasında Med’lerin egemenliği söz konusudur. Kısa
süren Med egemenliğinden sonra bölgeyi Persler (M.Ö. 550–332), Kapodokya
Krallığı (M.Ö. 332-M.S.17) ve Roma’lılar egemenlikleri altına almışlardır. M.S. 395
yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesiyle de Sivas Doğu Roma sınırları
içerisinde kalmıştır4.
Bizans devrinde Sivas ilk önce Bizans-Sasani, sonra da Bizans-İslam
mücadelesine sahne oldu. 663 yılından itibaren İslam devletleriyle Bizans arasında
sürekli el değiştiren Sivas’a 11. yüzyılın başlarından itibaren Türklerde girmeye
başlamışlardır. 1071 Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasıyla da Sivas Türklerin
hakimiyetine girmiştir5.
Malazgirt savaşını kazanan Sultan Alparslan Anadolu’nun çeşitli
bölgelerinin yönetimini komutanları arasında pay etmesi sonucunda Sivas Danişment
Gazi’ye verilmiştir. Burada devletini kurup genişleten Danişment Gazi’nin ölümüyle
başlayan taht kavgaları sonucunda 1174 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan
Sivas’ı Anadolu Selçuklu yönetimine dahil etmiştir6.
Anadolu Selçukluları döneminde altın çağını yaşayan Sivas, bu dönemde
sosyal kültürel ve ekonomik yönden önemli gelişmelere sahne olmuştur. Bu
gelişmelerde Sivas’ın doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yollarının kavşağında
1
Erdil, K., Sivas Rehberi, Sivas, 1953, s. 16
2
Anonim, Yurt Ansiklopedisi, Cilt: 9, İstanbul, 1993. s.6851
3
Ceylan, O., Sur ve Kaleleri İle Tarihte Sivas, Sivas, 1988, s. 11
4
Anonim, Yurt Ansiklopedisi, Cilt:9, İstanbul, 1993, s.6854
5
Demir, M., Türkiye Selçukluları ve Beylikler Devrinde Sivas Şehri, Sakarya, 2005, s. 14-19
6
Denizli, H., Sivas, Sivas, 2002, s. 57
bulunmasının önemli rolü vardır. Günümüzde hala ayakta duran ve şehrin simgesi
olmuş Çifte Minare, Gök Medrese, İzzettin Keykavus Darüşşifası, Buruciye
Medresesi ve Ulu Camii bu dönemden kalan yapılardır.
Selçukluların 1243 yılında Moğollara yenilmesiyle vergiye bağlanmış, bir
süre daha bu şekilde varlığını sürdüren devlet 1318 yılında yıkılmıştır. Bir süre
İlhanlı egemenliğinde kalan Sivas’ta 1340 yılında Eretna Beyliği kuruldu. Bu
beyliğin başkenti durumundaki Sivas, kısa süre sonra Eretna Beyliğinin yıkılmasıyla
Kadı Burhanettin kendi adıyla anılan ve kendi saltanatıyla sınırlı kalan devletini
kurdu. 1398 yılında Kadı Burhanettin’in ölmesiyle Sivas Osmanlılara bağlandı7.
Sivas’ın Osmanlılara bağlanmasından kısa bir süre sonra 1402 yılında
yapılan Ankara Savaşı Osmanlıların yenilgisi ile sonuçlanmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın
esir düşmesiyle Osmanlı’da taht kavgaları başlamış, saltanatı II. Mehmet’in ele
geçirmesiyle de Osmanlı devlet düzeni yeniden sağlanmıştır. Yol güvenliğinin
eşkıyalık yüzünden ortadan kalkması, göçlerin yarattığı kargaşa ve savaşların yol
açtığı nüfus azalması nedeniyle Sivas 17. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak
Anadolu ulaşım ağı ve ekonomisi içindeki önemini yitirmeye başlamıştır.
Sivas 20. yüzyıl başlarında ise Mustafa Kemal Paşa liderliğinde
Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı bir il olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir Orta Anadolu şehri olan Sivas ilinde yükselti 1000 m. üzerinde olup,
doğuya gidildikçe yüksekliğin arttığı gözlenir. Kızılırmak vadisi boyunca uzanan
düzlük, Suşehri ovası ve Divriği-Palanga düzlüğü dışında engebeli bir arazi yapısına
sahiptir. Köse Dağları ve Tecer Dağları şehrin önemli dağ sıralarıdır. Genel olarak
karasal iklimin hüküm sürdüğü ilin bitki örtüsü bozkırlardır8.
7
Anonim, Yurt Ansiklopedisi, Cilt: 9, İstanbul, 1993, s.6857
8
Denizli, H., a.g.e., s. 31-50
ise bu konuda bir paragrafı aşmayan bilgiler verdiği ancak bunların da bilimsel
nitelik taşımadığı görülmüştür.
Fahrettin Başel’in Sivas Bülteni9 isimli kitabı Cumhuriyet tarihinde
Sivas’ın önemli bir salnamesi durumundadır. Kitapta Selçuklu eserlerinin yanı sıra
Osmanlı eserlerine de yer verilmiştir. Ayrıca ilin sosyal kültürel ve ekonomik
durumu belirtilirken bu durumun sonucu oluşmuş Sivas kamu yapıları hakkında da
bilgiler vermektedir.
Hikmet Denizli Sivas, Tarihi ve Anıtları10 adlı eserinde geç dönem Osmanlı
mimarisi’ndeki kamu yapılarına küçük bir bölüm ayırmıştır.
Hakkı Acun, “Sivas ve Çevresi Tarihi Eserlerinin Listesi ve Turistik
Değeri” adlı makalesinde kamu yapıları hakkında birer cümlelik bilgiler
vermektedir11.
Haluk Çağdaş’ın Tarih ve Toplum dergisinde Sivas İdadisi hakkında
bilgiler verdiği bir makalesi bulunmaktadır12.
Musa Törnük’ün Jandarma Dairesi13 hakkında ve Müjgan Üçer’in Göğüs
Hastanesi14 hakkında Hayat Ağacı Dergisinde Yayımlanmış kısa makaleleri
bulunmaktadır.
Genelde Sivas Kamu Yapıları hakkında yazılan bu kitap ve makaleler
dışında Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’ni genel olarak kapsayan araştırmalar ise;
Mustafa Cezar’ın Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi15 isimli kitabı
batılılaşma dönemini, bu dönem sanat eserlerini ve özellikle 19. yüzyılın sonuna
damgasını vuran Osman Hamdi Bey’i ayrıntılı olarak anlatmıştır.
Ayda Arel’in Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci
adında, Osmanlı Devletinin batılılaşma hareketlerinin Osmanlı Mimarisi’ndeki
etkilerini İstanbul ölçeğinde değerlendirdiği bir kitabı vardır16.
9
Başel, M., Fahrettin, Sivas Bülteni, Sivas, 1935
10
Denizli, H., Sivas Tarihi ve Anıtları, Sivas, Tarihsiz
11
Acun, H., “Sivas ve Çevresi Tarihi Eserlerinin Listesi ve Turistik Değeri”, Vakıflar Dergisi, Sayı:
XX, Ankara, 1988, s. 182-220
12
Çağdaş, Haluk, “Sivas İdadisi”, Tarih ve Toplum, Sayı 90, İstanbul, 1990, s.30–33
13
Törnük, M. “Tarihi Jandarma Binası”, Hayat Ağacı, Sayı:2, Sivas, 2005, s. 78–79
14
Üçer, M., “Binası ve Tarihçesi İle Çevre Kültür Sanat Evi”, Hayat Ağacı, Sayı: 2, Sivas, 2005, s.
73-77
15
Cezar, M., Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul, 1995
16
Arel, A., Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İstanbul, 1975
Doğan Kuban “Türk Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme“ adlı kitabında
Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyılda batılılaşma çabaları sonucu Barok ve Rokoko
Üsluplarının Osmanlı Mimarisi’ndeki yansımalarını anlatmıştır17.
Serim Denel’in Batılılaşma Sürecinde İstanbul’da Tasarım ve Dış
Mekanlarda Değişim ve Nedenleri18 isimli kitabında batılılaşma döneminin
özellikleriyle birlikte daha çok bu dönemin İstanbul’daki yenilik ve değişiklikleri
anlatmıştır.
Şevki Duymaz’ın II. Abdülhamid Dönemini her yönüyle ayrıntılı olarak
değerlendirdiği II. Abdülhamid Dönemi İmar Faaliyetleri19 isimli yayımlanmamış
doktora tezi bulunmaktadır.
Neşe Yıldıran’ın II. Abdülhamid dönemini ve yapılarını ayrıntılı olarak
20
incelediği İstanbul’da II. Abdülhamid Dönemi (1876–1908) Mimarisi isimli
yayımlanmamış bir doktora tezi bulunmaktadır.
Milli Mimarlık konusunda ise Metin Sözen’in daha çok fotoğraflarla
desteklediği Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı21 isimli kitabı, Mete Tapan ile
ortak ürünleri olan 50 Yılın Türk Mimarisi22, Yıldırım Yavuz’un Mimar Kemalettin
ve I. Ulusal Mimarlık Dönemi23 gibi kitaplar bu dönem araştırmacılarının genel
olarak başvuru kaynaklarıdır. Ayrıca 1984 yılında düzenlenen Mimaride Türk Milli
Üslubu Semineri’nde farklı araştırmacıların bu dönemle ilgili görüşleri bir kitap
olarak yayımlanmıştır24.
Bunlar dışında özellikle Mimarlık ve Arkitekt dergilerinde yayımlanan ve
Ulusal Mimarlık konusunu işleyen birçok makale bulunmaktadır25.
17
Kuban D., Türk Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme, İstanbul, 1954
18
Denel, S., Batılılaşma Sürecinde İstanbul’da Tasarım ve Dış Mekanlarda Değişim ve
Nedenleri, Ankara, 1982
19
Duymaz, A., Şevki, II.Abdülhamid Dönemi İmar Faaliyetleri, Isparta, 2003. (S.D.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi)
20
Yıldıran, N., İstanbul’da II. Abdülhamid Dönemi (1876-1908) Mimarisi, İstanbul, 1989, (M.S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi)
21
Sözen, M., Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı, İstanbul, 1984
22
Sözen, M.-Tapan, M., 50 Yılın Türk Mimarisi, İstanbul, 1973
23
Yavuz, Y., Mimar Kemalettin ve I. Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara, 1981
24
Anonim, Mimaride Türk Milli Üslubu Semineri 11–12 Haziran 1984, İstanbul, 1984
25
Alsaç, Ü., “Türk Mimarlık Düşüncesinin Cumhuriyet Devrindeki Evrimi”, Mimarlık, Sayı:121-
122, İstanbul, 1973, s. 12-25. /Yavuz, Y., “Cumhuriyet Dönemi Ankara’sında Mimari Biçim
Endişeleri”, Mimarlık, Sayı: 121-122, İstanbul, 1973, s. 26-44. / Behçet-Bedrettin, “Mimarlıkta
İnkılap”, Mimar, Sayı: 8, İstanbul, 1933, s. 245-247. /Behçet-Bedrettin, “Türk İnkılap Mimarisi”,
Mimar, Sayı: 9-10, İstanbul, 1933, s. 265-266. / Salah, Z., “Mektep İnşaatında (Plan-Tip) in
Mahzurları”, Mimar, Sayı: 4, İstanbul, 1931, s. 124-125. Celal, B. O., “Büyük İnkılap Önünde Milli
Mimari Meselesi”, Mimar, Sayı: 6, İstanbul, 1933, s. 163-164. / Emin, S., “İlk Mektep Projesi”,
Mimar, Sayı: 12, İstanbul, 1933, s. 385-386. Yavuz, Y.-Özkan, S., “Osmanlı Mimarlığının Son
Yılları”, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, s. 1078-1085
1.4. Yöntem
“Sivas’taki Geç Dönem Osmanlı Kamu Yapıları” adlı çalışma genel olarak
üç aşamada tamamlanmıştır. Birinci aşamada genelde Sivas Valiliği ve Sivas
Belediyesi’nce yayımlanan kitaplar ve Geç Dönem Osmanlı Mimarisi hakkında
yayımlanan kitap, makale ve yayımlanmamış tezler toparlanarak kaynak araştırması
yapılmıştır.
İkinci aşamada söz konusu yapıların rölöveleri çıkarılmış, genel ve detay
fotoğrafları çekilmiş ve ayrıntılı tanımlamaları yapılmıştır. Bazı yapıların restorasyon
halinde olması nedeniyle projeleri Bayındırlık Müdürlüğü’nden alınmış, restorasyon
projelerinin eksik yada farklı uygulandığı durumlarla karşılaşıldığında ise çizimler
üzerinde gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Düzeltmelerin nerelerde yapıldığı çizimler
bölümünün başında verilmiştir.
Üçüncü aşamada ise elde edilen bütün bilgiler bir anahat planı çerçevesinde
düzenlenmiştir.
Çalışmamızın metin kısmı ise beş ana bölümden oluşmuştur.
Birinci bölüm Giriş bölümü olup; Konunun Tanımı Önemi ve Sınırları,
Sivas Tarihi ve Coğrafyası, Konu Hakkında Yapılan Araştırmalar, ve Yöntem,
şeklinde dört alt başlığa ayrılmış ve her bölümün kendi içerisinde açıklamaları
yapılmıştır.
İkinci bölümde Geç Dönem Osmanlı Mimarisi ve Bu Dönemi Oluşturan
Etkenler, üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölüm Katalog bölümüdür. Burada Sivas’taki Geç Dönem Osmanlı
Kamu Yapıları kronolojik sıralama ile ele alınmıştır. Yapıların tanımlarında önce
yapının yeri, bulunduğu çevre, bu günkü durumu ve kullanılış amacı belirtilmiş, daha
sonra yapının tarihçesine yer verilmiştir. Genel bir tanımdan sonra ayrıntılı tanımı
yapılırken bu dönem yapılarının en büyük özelliklerinin cepheler olmasından dolayı
ilk olarak cepheler; giriş, yan ve arka cephe sırasıyla tanımlanmıştır. Cephelerin
tanımlanmasına varsa bodrum kattan, bodrum katı olmayan yapıların ise zemin
katından başlanmış, cephelerdeki girişler, pencereler, sütunlar, silmeler, yapıyı
hareketli bir görünüme sokan çıkmalar ve süsleme elemanları açıklanarak üst katlara
geçilmiştir. Daha sonra yapı, plan elemanları ve plan tipi açısından değerlendirilmiş
ve her katı oluşturan mekanların incelemesi yapılmıştır. Daha sonra yapının bu güne
kadar geçirmiş olduğu tamirat ve restorasyonlar hakkında bilgi verilmiş,
değerlendirme cümlesiyle de metin nihayetlendirilmiştir.
Dördüncü bölüm Genel Özellikler bölümüdür. Bu bölümde yapılar,
malzeme ve teknik özellikleri cephe özellikleri, plan özellikleri, süsleme özellikleri,
restorasyonlar ve koruma sorunları, ile yapıların dönemlerine katkıları açısından
değerlendirilmiş, bu bağlamda diğer merkezlerdeki dönem örnekleriyle
karşılaştırılmışlardır.
Beşinci bölüm Sonuç bölümü olup araştırma sonucunda edindiğimiz
bilgiler ve yaptığımız gözlemler derlenmiş ve bu yapıların Geç Dönem Osmanlı
Mimarisi’ndeki yeri belirtilmeye çalışılmıştır.
Kaynakça bölümünde araştırma sırasında yararlandığımız ve konu ile ilgili
çalışmalar alfabetik olarak sıralanmıştır.
Çizimler bölümünde yapıların bodrum kattan başlamak üzere sırasıyla
zemin, birinci, ikinci kat ve çatı planları yanı sıra ön cephe, yan cepheler ve arka
cephe görünüşleri verilmiştir. Ayrıca çizimler bölümünün başında çalışmamız
kapsamına giren yapıların şehir merkezine ve birbirlerine olan yakınlıklarını gösteren
1/5000 ölçekli bir de imar haritası bulunmaktadır. Çizimlerin altına alındığı
kaynaklar da ayrıca belirtilmiştir.
Resimler bölümünde, Katalog bölümündeki sıralama ile resimlere yer
verilmiş ve yapıların eski resimlerinin alındığı kaynaklar yine resimlerin altına
belirtilmiştir.
2. GEÇ DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ VE BU DÖNEMİ OLUŞTURAN
ETKENLER
26
Kuban D., Türk Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme, İstanbul, 1954, s. 5
27
Cezar, M., Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul, 1995, s. 26
28
Cezar, M., a.g.e. , s. 46
çıkıntısı, “S” kıvrımlı kubbe payandaları, abartılı şekilde kullanılmış silmeler,
minaresinin silmeli ve taş külahlı oluşu gibi özellikleri dolayısıyla barok bir yapı
olarak karşımıza çıkar.
Borak’la birlikte kullanılan ve genelde süsleme öğelerinde yer verilen
Rokoko ise I. Abdülhamid ve III. Selim’in yatak odalarında, Hamidiye Sebili,
Hüsameddin Ağa Çeşmesi ve Eyüp Şan Sultan Sebili gibi yapılarda görülmektedir29.
18. yüzyıl sonlarından itibaren, önceleri süslemeyle giren batılı motif ve
biçimlerin artık yapıya ekleme olmaktan çıkıp mimari tasarıma bağımlı, tasarımın
kendi öğesi olarak kullanılmaya başlanmış olmaları dikkati çekmektedir30.
Barok Sanat’ın ardından II. Mahmut döneminde mimarimize kaynağını
genel olarak eski Yunan ve Roma Mimarisi’nden alan Ampir Üslup girmiştir. Genel
özellikleri üçgen alınlıklar, üçlü girişler, girlant ve akroter benzeri uygulamalar,
korint ve dor sütun başlıkları kullanılması olan bu üslup, 19. yüzyıl sonlarına kadar
yoğun bir şekilde ürünlerini vermiştir. 19. yüzyılda yapılan Nusretiye, Dolmabahçe,
Ortaköy ve Mecidiye Camii Ampir üslupta yapılmış eserlerdir.
Reformcu kişiliğiyle tanınan III. Selim döneminde büyük boyutlu kışlalar
ve çeşitli askeri yapılar yapılmaya başlanmıştır. Askeri yapıların yanı sıra özellikle
Tanzimat’ın sosyal ve kültürel hayata getirdiği yenilikler sonucu okul, hastahane,
postahane, banka, otel, hükümet konakları, gar binaları gibi yeni yapı türlerinin
ortaya çıkışı ve bunların uygulanması, bu dönemde yoğun bir inşa faaliyetine
girilmesine sebep olmuştur.
19. yüzyılın başlarından itibaren yapıların genelde gayrimüslim mimarlara
yaptırıldığını görmekteyiz. Balyanlar olarak bilinen aileden yetişen Nikogos, Kirkor,
Karabet ve Serkis Balyan gibi mimarlar bu yüzyıla damgasını vurmuştur. Bunlar
dışında bu yüzyılda Samavoğlu Nişan, İbrahim Kami, Kamyonos ve Yorgi gibi
mimarlar da birçok iş almışlardır31.
Batılılaşmanın çevre üzerindeki etkileri 18. yüzyıl içinde genellikle yeni
motif ve şekillerin ithal edilerek kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Geleneksel tasarım
yaklaşımlarına uyarlanan batılı şekillerden sonra, mekanlarda ve cephelerde yeni
şekillenmelere tasarım kalıplarının değişmesi gerçekleşmişken, 19. yüzyılda yoğun
29
Kuban D., “Rokoko”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 6, İstanbul, 1994, s. 339
30
Arel, A., Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İstanbul, 1975, s. 9
31
Cezar, M., a.g.e., s. 160
olarak giren ve batılı seçmeci mimarinin olduğu gibi uygulanmasıyla, İstanbul’da da
Neoklasik özellikler yaygınlaşmıştır32.
II. Abdülhamid dönemi Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’nde ayrı bir öneme
sahiptir. Bu dönemde genelde eklektik bir mimari görüldüğünü ve dönemin sonlarına
doğru adına bir çok eleştiri yazılan33 Milli Mimarlık Üslubunun hakim olduğu
görülür.
Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin açılmasından sonra 19. yüzyıl sonlarına
kadar usta-çırak ilişkisi ile yetişen mimarlar, bu tarihten sonra batılı anlamda
yetiştirilmeye başlanmıştır34.
Avrupa mimarlığında 19. yüzyılın ilk yarısında etkili olan İslam bileşenli
Oryantalizm akımı, aynı yüzyılın her alanda yeniliklere açık deneme ortamı içinde,
Doğu Batı ilişkilerinin yakınlığı ve yoğunluğundan hız alarak Osmanlı Mimarlığı’na
da yansımıştır35. Genel özelliklerini sütün başlıkları, başlıklar üzerindeki özel
parçalar, kemer formları, sağır kemer-niş dizisi ve süslemelerinde gördüğümüz bu
üslubun uygulayıcıları genelde yabancı mimarlar olmuştur. Pertevniyal Valide Sultan
Camisi, Yıldız Hamidiye Camisi, Bahriye Nezareti, Harbiye Nezareti ve Beylerbeyi
Sarayı gibi yapılar bu üslupta verilmiştir36.
Resmi yapılardan konutlara kadar her türlü yapıda uygulamasını
gördüğümüz bu üslup, Osmanlı yönetiminin ve ekonomik gücü elinde bulunduran
toplum kesiminin estetik beğenisi, kültürü, toplumsal eğilimi, kısacası dünya görüşü
ile o denli uyum içindedir ki, eklektik eğilimlerin toplumsal bir destek bulduğu bile
söylenebilir37.
II. Abdülhamid döneminde birçok önemli yapının altında imzaları bulunan
yabancı mimarlar vardır. Bunların en önemlileri Alexandre Vallaury, Raimondo
D’aronco, Jachmund, Guilio Mongeri, Philippe Bello, Helmuth Cuno ve Otto
Ritter’dir. Bu mimarlardan D’aranco Sanayi Nefise Mektebi’nde, Jachmund ise
Hendese-i Mülkiye Mektebinde hocalık da yapmışlardır38. Bu dönemde ürün veren
Avrupa asıllı üç mimarın da simgesel gelenekçilikten vazgeçmedikleri, buna bağlı
32
Denel, S., Batılılaşma Sürecinde İstanbul’da Tasarım ve Dış Mekanlarda Değişim ve
Nedenleri, Ankara, 1982, s. 33-41
33
Ayrıntılı bilgi için bk. Mimaride Türk Milli Üslubu Semineri 11–12 Haziran 1984, İstanbul,
1984
34
Sözen, M.-Tapan, M., 50 Yılın Türk Mimarisi, İstanbul, 1973, s. 99
35
Saner, T., a.g.e., s. 1
36
Ayrıntılı bilgi için bk. Saner, T., a.g.e.
37
Yıldıran, N., a.g.e., s. 59
38
Sözen, M., a.g.e., s. 5-6
olarak tasarımlarında sembolik anlam taşıyan kimi geleneksel öğelere yer verdikleri
izlenmektedir39.
1789 Fransız İhtilali ile birlikte değişen şartlar ve milliyetçilik akımları çok
uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti’ni son derece olumsuz etkilemiş ve
Osmanlı Devleti parçalanmaya başlamıştır. Bu kötü gidişi durdurmak için
Osmanlılık, Panislamizm, ve Türkçülük gibi çeşitli ideolojiler ortaya atılmıştır. Bu
akımlardan Türkçülük akımı diğerlerine göre daha etkili
olmuştur. Bunda o zamanki sosyal ve kültürel olayların yanı sıra akımın öncülüğünü
yapan Ziya Gökalp’ın da önemi büyüktür. Türk tarihinin yetiştirdiği önemli
sosyologlardan olan Gökalp, Türk kültürünü hemen her alanda araştırmış ve her
alanda milli bir oluşumu savunmuştur40.
Çağdaş eğitim kurumlarında yetişen Türk mimarlarının mimarlık
düşüncesini etkilemeye başlamaları 1900 yıllarına rastlar. Bu yıllar, Mühendis
Mektebi’ni bitirdikten sonra Almanya’da mimarlık eğitimi görmüş Mimar
Kemalettin ve Fransa’da mimarlık eğitimi görmüş olan mimar Vedat Beylerin yurda
dönerek mimarlık yapmaya başladıkları tarihlerdir. Gerek bu mimarların gerekse
onları izleyen ve onlarla aynı ekole mensup olan Mimar Muzaffer, Mimar Ali Talat,
Mimar Arif Hikmet, Mimar Mehmet Nihat Beylerin Türk Mimarlık düşüncesine
getirdikleri en önemli yenilik “Milli Mimarlık” düşünceleri olmuştur41.
Dönemin mimarları eğitim kurumlarında sürekli cephe tasarımlarıyla
yetiştirildiklerinden uygulamalarında özellikle cephelere büyük özen
göstermişlerdir42. Bu dönemde cephe tasarımlarının yanı sıra plan konusunun da,
geleneksel mimarlık ürünlerinin planlarının bazı değişiklik ve yeniliklerle
oluşturulmuş yansımaları olduklarını söylenebilir.
Milli Mimarlık olarak adlandırılan bu üslup ürünlerini 1900–1930 yılları
arasında yoğun bir şekilde vermekle beraber, bu dönem yapılarında dönem özelliği
olarak dikkati çeken uygulamalar; her katta farklı şekillerdeki kemerler, cephelerde
hareketliliği sağlayan yatay ve düşeydeki silmeler, dışarı taşırılan bölümler, giriş
cephesinin özenli yapılması ve girişin vurgulanması, bazı bölümlerde kulelerin
39
Yıldıran, N., A.g.e., s. 275
40
Ayrıntılı bilgi için bk. Gökalp, Z., Türkçülüğün Esasları, Ankara, 1990, (Hazırlayan M. Kaplan). /
Türk Töresi, Ankara, 1977. (Hazırlayan Y. Çotuksöken). / Türk Ahlakı, İstanbul, 1992, (Hazırlayan
Y. Toker). / Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Ankara, 1976. (Hazırlayan İ. Kutluk). /
Hars ve Medeniyet, İstanbul, 1995. (Hazırlayan Y. Toker)
41
Alsaç, Ü., “Türk Mimarlık Düşüncesinin Cumhuriyet Devrindeki Evrimi”, Mimarlık, Sayı:121-
122, İstanbul, 1973, s. 13
42
Sözen, M., a.g.e., s. 30
oluşturulması ve kulelerin çatılarının külah şeklinde veya kubbeli yapılması, uzun
saçaklar ve elibelindeler sayılabilir. Ayrıca yapı malzemesi olarak da genelde kesme
taşa yer verilmiş, çini malzeme de süsleme amaçlı kullanılmıştır. Bu özelliklerin
yapılara uygulanışında Osmanlı Klasik Mimarisi’nden ilham alınmıştır.
Genel olarak milliyetçilik fikirleri doğrultusunda batılı üsluplara bir tepki
olarak doğan bu üslubu Osmanlı Mimarisi’ndeki doğal bir oluşum olarak görmek
gerekmektedir. 18. yüzyıl ile birlikte yapılan batılı üsluptaki yapılar nasıl ki
batılılaşma hareketlerinin bir sonucu ise 19. yüzyılda gelişen milliyetçilik fikirlerinin
sonucu da Milli Mimarlık’tır.
Osmanlı Mimarisi’nde batılılaşma hareketleri sonucunda mimarimize giren
batılı üsluplar önceleri yüzeysel, sonraları üslupsal olarak geç döneme damgasını
vurmuşlardır. 20. yüzyıl başlarında ise bu durumun tekrar öze dönüş olarak
nitelendirilebilecek bir karaktere büründüğünü söyleyebiliriz.
İstanbul ve Ankara gibi başkent örneklerine nazaran biraz daha sade olarak
düzenlenen Sivas Kamu Yapıları Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’nin
değerlendirmesine katkıda bulunabilecek önemli yapılardır.
3. SİVAS’TAKİ GEÇ DÖNEM KAMU YAPILARI KATALOĞU
43
Mahiroğulları, A., Seyyahların Gözüyle Sivas, İstanbul, 2001, s. 135
44
Başel, M., Fahrettin, a.g.e., s. 152
45
Başel, M., Fahrettin, a.g.e., s. 150
46
Üçer, M., “Binası ve Tarihçesi İle Çevre Kültür Sanat Evi”, Hayat Ağacı, Sivas, 2005, Sayı:2, s. 75
cephelerindeki ikişer pencerenin üzerine, beşik çatının saçaklarına kadar büyük bir
üçgen alınlık düzenlenmiş, içerisine de “S ve C” kıvrımlarına sahip bitkisel
süslemeler yerleştirilmiştir. Bu üçgen alınlıklardan bir diğerine ise üç yapraklı yonca
motifi yerleştirilmiştir. (Resim 2)
Yapının ana girişi batı cephededir. (Resim 3) Bu cephe zemin katta 19,60
m. diğer katlarda ise 18,40 m. uzunluğundadır. Cephenin ortasına 1,15×2,45 m.
ölçülerinde kesme taş söveli bir kapı yerleştirilmiştir. Kenarları silmelerle
çevrelenmiş kapının üzeri, kilit taşı belirginleştirilen basık kemerle taçlandırılmıştır.
Kapının güneyinde dört, kuzeyinde ise üç pencere vardır. Pencereler 0,90×1,10 m.
ölçülerinde olup basık kemerlidirler. Pencerelerin üzerlerinde yapıyı baştanbaşa
dolaşan bir silme bulunur. Giriş kapısının üzerine 1,25×5,70 m. ölçülerinde bir
balkon düzenlenmiştir. Yapıyı dolaşan silme, balkon kenarlarını da dolaşır
şekildedir. Birinci katta da yine balkonun ortasına basık kemerli bir kapı
oluşturulmuş, iki yanına da, zemin kattaki pencerelerle düşeyde aynı aks üzerinde
basık kemerli pencereler yerleştirilmiştir. Bu kattaki pencereler 0,90×2,30 m.
ölçülerindedir. Pencerelerin üzerlerine de yine yapıyı baştanbaşa dolaşan ikinci bir
silme eklenmiştir. (Çizim 6)
İkinci katta düzenlenen sekiz pencere de 0,80×1,75 m. ölçülerinde
yapılmıştır. Pencerenin üzerine 0,50 m. beton saçaklar yapılmıştır. Cephenin
ortasındaki üçüncü kat mekanlarının da 0,85×1,05 m. ölçülerinde küçük pencereleri
vardır.
Yapıdaki bütün pencereler ve iki kapı basık kemerli ve kilit taşı
belirginleştirilerek yapılmıştır. Üçüncü katta her cepheye ikişer pencere açılmıştır.
Ayrıca yapının eski fotoğraflarında ikinci kattaki kare formlu pencereler de yapılan
restorasyonda değiştirilerek basık kemerli hale getirilmiştir.
Yapının güney cephesinin zemin katı batıya doğru genişler şekilde
yapılmıştır. (Çizim 1) Bu genişlemeye diğer katlarda devam edilmemiş, cephenin üç
kademeli olarak düzenlenmesiyle bu eğrilik düz olarak geçilmiştir. Üst katlarda
kademelerin oluşturulması sonucu buranın zemin kat duvarlarıyla aralarındaki
boşluklara küçük çatılar yerleştirilmiştir. Bu cephede zemin kata altı pencere
yerleştirilmiştir. Birinci ve ikinci katlara da her kademeye ikişer pencere açılmıştır.
Her kademenin doğusunda oluşturulan küçük girintilerle cephe hareketli bir
görünüme kavuşturulmuştur. (Resim 7)
Kuzey cephe oldukça sade tutulmuştur. Zemin kata iki, birinci ve ikinci
katlara ise üçer pencere açılmıştır. Bu cephe de yine kademeli olarak yapılmıştır.
(Resim 3)
Doğu cephenin ortasındaki poligonal çıkma sekizgen planlıdır. (Resim 5)
Ancak dışa beş kenarlı olarak yansıtılmıştır. Birinci kat ile aynı yükseklikteyken
restorasyon sırasında biraz daha yükseltilmiş ve üzeri kırma çatı ile örtülmüştür.
Çatıda alaturka kiremit kullanılmıştır. Poligonal çıkmanın doğu cephesi hariç diğer
dört kenarına her iki katta da pencereler açılmıştır. Çıkmanın zemin katta güneyine
bir kapı ve bir pencere, kuzeyine ise iki pencere açılmıştır. Birinci katta ise kuzeye
yine iki pencere, güneye ise tek pencere oluşturulmuştur. İkinci kat ise cepheye
açılan yedi pencere ile aydınlatılmıştır.
Haçvari plan şemasına sahip üçüncü kat beşik çatı ile örtülmüştür. (Çizim
4) Kuzey-güney doğrultusundaki kol doğu-batı doğrultusundaki koldan biraz dar
düzenlendiğinden bu bölümün çatısı kuzey-güney doğrultusundaki çatıya göre biraz
alçak kalmıştır. Köşelerde kalan ikinci kat mekanlarının üstleri de kırma çatı ile
kapatılmıştır. Çatılarda alaturka kiremit kullanılmıştır.
Yapının zemin katı 0,80 m. duvar kalınlığına sahiptir. Batı cephedeki kapı
giriş holüne açılmaktadır. Holün kenarlarına düzenlenen merdivenlerle birinci kata
çıkılır. Hol kuzey-güney istikametinde bir koridora açılmaktadır. Koridordan holün
iki yanındaki odalara geçilir. Apsis şeklindeki poligonal çıkmanın dahil olduğu oda
oldukça geniş tutulmuştur ve bu çıkmanın yönünün doğuda olması burasının
Fransızlarca kullanıldığı günlerde bir ibadet mekanı olabileceğini gösterir. Bu odanın
güneyine yine bir mekan düzenlenmiş kuzeyine ise ikinci bir merdiven ve tuvalet
yerleştirilmiştir. Zemin kattaki mekanlar idare odası ve tiyatro bölümünden
oluşmaktadır.
Zemin kattaki giriş holünün üzerine birinci katta küçük bir oda yapılmıştır.
Bu oda müdür odası olup, batıdaki balkona bu odadan geçilir. Orta bölüm yine
koridor olarak düzenlenmiş, kenarlara mekanlar yerleştirilmiştir. (Çizim 2)
Güneybatı köşedeki oda Sivas Odası olarak düzenlenmiştir. Odada sekiler
oluşturulmuş, duvarlar Sivas halılarıyla kaplanmıştır. Odadaki ahşap tavan süslemesi
Sivas ve çevresinde sıkça karşılaştığımız örneklerdendir. Tavan göbeği baklava
dilimleriyle oluşturulmuş olup, kenarlarındaki bölümlere “S ve C” kıvrımları,
kartuşlar ve vazo içerisinden çıkan bitkisel süslemeler işlenmiştir. Duvarların tavana
yakın bölümlerine de alçı süslemeler yapılmıştır. Ayrıca eski fotoğraflarında
poligonal çıkmanın tavanında içerisine bitkisel süslemenin yapıldığı sekizgen
göbekli alçı süsleme görülmektedir. Bu kattaki diğer mekanlar restorasyon merkezi,
sergi salonu ve idareci odası olarak kullanılmaktadır.
Duvar kalınlıkları 0,40 m. olan ikinci katın ortasındaki koridorun kuzeyine
üçüncü kata çıkış merdivenleri yapılmıştır. Toplam beş mekandan oluşan ikinci
kattaki mekanlar takı tasarımı, kumaş boyama, müzik odası ve koro odası olarak
kullanılmaktadır. (Çizim 3)
Üçüncü katta yapının ortasına küçük bir hol oluşturulmuştur. Bu holden
kattaki diğer üç mekana geçilir. Bu mekanlar da tezhip, ebru, hat ve resim derslerinin
verildiği odalardır.
Sade bir cephe düzenlemesine sahip olan yapının, Sivas’taki Hristiyan
ustalar tarafından yapılmış olma ihtimali yüksektir. Yapının birinci katında poligonal
çıkmanın dahil olduğu büyük odadaki alçı kabartma tavan süslemeleri, üçüncü
katındaki üçgen alınlıklar ve içindeki üç yapraklı yonca motifi günümüze
ulaşamamıştır. Bunun Dışında 1920 yılında yapının Memleket Hastanesi olarak
kullanıldığı dönemlerde yapıldığını tahmin ettiğimiz ahşap tavan süslemeleri
günümüze orijinal olarak gelebilmiştir. Yapıda ayrıca zemin kat pencerelerinin demir
korkuluklarında küçük gülbezekler kullanılmıştır.
Sivas Müze Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre; yapı 2001 yılında
büyük çaplı bir restorasyon geçirmiştir. İç duvarları dolmagöz duvar tekniğinde
yapılan yapının, tavan ve merdivenleri de ahşapken restorasyonda betonarme haline
getirilmiştir. Pencere ve kapı kasaları eskisine uygun olarak yenilenen yapı, iç
mekanları itibariyle tamamen yeni bir bina görünümüne kavuşturulmuştur.
Hikmet Denizli yapının haçvari plana sahip üçüncü katının 1930-35 yılları
arasında yapıldığını belirtmektedir47. Ayrıca kitabesi olmayan yapı Sivas Müze
Müdürlüğü’ndeki koruma envanterinde 19. yüzyıla tarihlendirilmiştir. 1. Dünya
Savaşı sırasında misyonerlik faaliyetlerinin sekteye uğradığı dönemlerde yapı
Fransızlarca terk edilmiş olmalıdır. Dolayısıyla haçvari plandaki son katı yapının
hala Fransızlarca kullanıldığı bir döneme tarihlendirme daha uygun olmaktadır.
Yapının ikinci ve üçüncü katlarının malzemelerinin diğer katlardan farklı olduğu
yapının eski fotoğraflarından anlaşılmaktadır. Bunula birlikte yapının ikinci
katındaki pencerelerden bazılarının kare şeklinde yapılarak cephedeki üslup
47
Denizli. H. a.g.e., s. 171
bütünlüğünün bozulması, doğu cephedeki poligonal çıkmanın birinci kat seviyesinde
sona ermesi ve ana giriş cephesi olan batı cephedeki girişte bulunan merdivenlerin
birinci kat ile birlikte sona erdirilerek burada küçük bir mekan oluşturulması, yapının
ikinci katının da üçüncü kat ile birlikte yapılmış olabileceğini ve yapının iki aşamada
inşa edilme durumunu akla getirebilir. Ayrıca yapının eski fotoğraflarındaki üçgen
alınlığın içerisinde “S ve C” kıvrımlarına sahip bitkisel süslemenin bulunması da
yapının son iki katının kuzey cephedeki çan kulesi ile birlikte Milli Mimarlık
Dönemi’nden önce yapıldığının göstergesidir. Hastane olarak kullanılmaya başlanan
yapıdaki çan kulesi fonksiyonu kalmamasıyla muhtemelen 1920–30 yılları arasında
yıkılmış olmalıdır. Hikmet Denizli’nin verdiği tarihlerin çan kulesinin bu tarihlerde
yıkılmasıyla, burada yapılan küçük çaplı onarımın tarihi olması muhtemeldir.
Yapının batı cephesinin merdivenleri Barok üslupta yapılmıştır. Ayrıca
yapının üçüncü katındaki haçvari planda kolların uçlarının üçgen alınlıklı yapılması
Ampir üslup özelliğidir. Bu bilgiler ışığında kitabesi olmayan yapıyı 19. yüzyılın
ikinci yarısına tarihlemek mümkündür.
Sivas ili merkezinde bulunan Göğüs Hastanesi, Kültür Bakanlığı
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 22.07.1983 tarih ve A4468
sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
3.2. Sivas Hükümet Konağı
48
Ortaylı, İ., “ Osmanlı’dan Bugüne Hükümet Konakları”, Mimarlık, Sayı: 203, İstanbul, 1984, s. 7
49
Karaman, F., Salname-i Vilayet-i Sivas 1308 (1890), İstanbul, 2001, s. 51
50
Acun, H., a.g.m., s. 191
51
Mahiroğulları, A., a.g.e., s. 132
aynı özellikte yapılmıştır. Yapının güney cephede bir kuzey cephede ise iki giriş
kapısı bulunmaktadır.
Yapının ön cephesi Hükümet Meydanı’na bakan güney cephesidir. (Çizim
15) 50,25 m. uzunluğun olan cephenin tam ortasındaki 7,40 m. ölçüsündeki bölüm
2,20 m. dışarı taşırılarak üçlü giriş oluşturulmuştur. Yapıdaki bu uygulama Konya
Hükümet Konağı’nın girişiyle aynı özelliktedir. Bu girişteki dört sütunun beden
duvarında gömme sütun şeklinde karşılıkları vardır. Ana girişin üzerinde basık sivri
kemer bulunmaktadır. Yanlardaki küçük aralıklar ise sivri kemerlerle geçilmiştir.
Sütunlar silmeli başlıklara sahiptir. Girişin çıkıntısı birinci katta iç mekana dahil
edilmiş, buradaki mekan genişletilmiştir. Sonradan yapılan ikinci katta ise bu bölüm
balkon olarak düzenlenmiştir. Zemin kat ve birinci kat pencereleri dikdörtgen formlu
olup, pencerelerin kenarlarına yapılan 0,25 m. enindeki niş kuşatma kemerleriyle
cepheye hareketlilik kazandırılmıştır. İkinci katta da yine dikdörtgen pencereler
vardır. Kat ayrım bölümlerine de birer silme yapılmıştır. (Resim 15)
Yapı yaklaşık 2 m. genişliğinde saçaklara sahiptir. Saçakların altına
pencerelerin arasına gelecek şekilde elibelindeler düzenlenmiştir. Saçaklar ahşap
malzemeyle alttan kaplamalı tavan tekniğindedir. Ayrıca yapının dışarı taşırılan
bölümünün çatısı yan bölümlerin çatısından yaklaşık 1,80 m. yüksekte yapılarak giriş
bölümü vurgulanmıştır.
Yapı eğimli bir arazi üzerine yapıldığı için doğu ve batı cepheleri arasında
1,60 m. kot farkı bulunmaktadır. Ayrıca cephenin doğusuna bodrum kattaki
mekanların aydınlatılması için iki kuranglez* düzenlenmiştir.
Yapının batı cephesinde zemin katının güneyine, yarım daire kemerli iki
pencere, kuzeyine ise küçük ve kare şeklinde iki pencere yerleştirilmiştir. (Çizim 17)
Cephenin ortası içeride sahanlık bölümüne denk gelmektedir. Bodrum katı
aydınlatmak için sahanlık bölümünün ortasına sivri kemerli bir pencere
yerleştirilmiştir. Zemin kat ile birinci katın ayrımında bulunan silme sahanlık
bölümünde biraz yüksekte yapılan pencerelerin üstünü dolaşmaktadır. (resim 16) Bu
silmenin üzerine birinci katta dikdörtgen formlu üç pencere daha yapılmıştır. İkinci
kattaki pencere, saçak ve elibelinde uygulamaları güney cephe ile aynı özelliktedir.
Yapının kuzey cephesi de genel olarak güney cephesi ile aynıdır. (Çizim
18) Cephenin batısına ikinci bir giriş daha eklenmiştir. Bu girişin üzerinde yandaki
Milli Eğitim Müdürlüğü ile bağlantıyı sağlayan koridor şeklindeki geçiş yapılan son
restorasyonda kaldırılarak yapı dış cephede özgün haline kavuşturulmuştur.
Cephenin ortasındaki üçlü giriş bölümü güney cephe ile yine aynı özelliktedir. Ancak
güney cephede ikinci kattaki balkon uygulaması bu cephede yapılmamış duvarlar
birinci kat duvarlarıyla düz geçilmiştir. (Resim 18) Cephenin doğusuna yine iki
kuranglez yapılmıştır. Cephede yaklaşık 1,40 m. kot farkı bulunmaktadır.
Yapının doğu cephesinin ortasına bodrum katı aydınlatan sivri kemerli bir
pencere, bu pencerenin iki yanına da küçük ölçekli kare şeklinde birer pencere
açılmıştır. (Çizim 16) Batı cephenin zemin ve birinci katındaki kare şeklindeki
küçük pencerelerin yerini bu cephede yarım daire kemerlere sahip dikdörtgen
pencereler almıştır. Bunun dışında silme, saçak, elibelinde ve pencere özellikleri batı
cephe ile aynıdır. (Resim 19)
Yapı yaklaşık 4 m. yüksekliğindeki kırma çatı ile örtülmüştür. Yapının
ortasındaki dışarı taşırılan bölümlerin çatıları yan mekanların saçak seviyelerinden
1,80 m. yüksekte başlatılmış ve meyillerinin az verilmesiyle çatıların ana mahyaları
yapının ortasında birleştirilmiştir. (Çizim 14) Çatı Marsilya tipi kiremit ile
kaplanmıştır.
Yapının iç mekanı ile ilgili özgün bir değeri bulunmamaktadır. Yapının
içinin tamamen yanmasıyla 1975–81 yılları arasında yapılan restorasyonda iç
mekanlar tamamıyla değiştirilmiş, çok fonksiyonlu olarak kullanılan yapı bu
restorasyonla sadece valilik çalışma programına göre düzenlenmiştir.
Dikdörtgen planlı olan yapının ortasında yaklaşık 4 m. genişliğinde bir
koridor vardır. (Çizim 10) Mekanlar, bu koridorun etrafında sıralanmıştır. Bodrum
kat dış duvar kalınlığı 1.50 m. olan yapının iç duvarları tuğla olduğundan 0,20 m.
olarak düzenlenmiştir. Bodrum katta toplam 23 oda bulunur. Bu odalar günümüzde
arşiv odaları olarak kullanılmaktadır. Ayrıca mutfak ve yemek salonu da yine
bodrum kata yapılmıştır.
Bodrum kattan yapının batısındaki merdivenlerle zemin kata çıkılmaktadır.
Zemin kattan itibaren ikinci kata hem yapının batısındaki merdivenlerden, hem de
yapının kuzey cephesinin ortasındaki merdivenlerden çıkılabilmektedir. (Çizim 11)
Kuzey cephedeki merdivenler de yapıya restorasyon sırasında eklenmiştir. Zemin kat
* Kuranglez: Bir yapıda zemin düzeyinin altında kalan mekanlara ışık vermek için
yapılan çukur.
1,20 m. duvar kalınlığına sahiptir. Bu katta toplam 13 oda bulunur. Bu odalar da
danışma, giriş holü, il idare kurulu, yazı işleri müdürlüğü, dernekler müdürlüğü,
mahalli idareler müdürlüğü ve planlama müdürlüğü olarak kullanılmaktadır.
Birinci katın 0,80 m. duvar kalınlığı vardır. Ortadaki koridorun etrafına
toplam 14 oda sıralanmıştır. Bu odalar vali yardımcıları ve sekreterlerin odalarıdır.
Ortadaki merdivenlerin karşısına bir de kütüphane düzenlenmiştir. Koridorda, ilk
yapılışında çiçeklik şeklinde düzenlenmiş, restorasyondan sonra ise camekanlı sergi
vitrini olarak düzenlenen üç niş vardır. (Çizim 12)
İkinci kat 0,35 m. duvar kalınlığına sahiptir. Bu katta da yine koridor
etrafında toplam 15 oda düzenlenmiştir. Bu odalar; valilik makam odası, toplantı
salonu, şeref salonu, kabul salonu, özel kalem müdürü, sekreter, basın ve halkla
ilişkiler odalarından oluşmaktadır. (Çizim 12)
Sivas Hükümet Konağı genel olarak sade bir düzenlelemeye sahiptir. Dışarı
taşırılan giriş bölümleri, pencerelerin üzerlerindeki yarım daire kemerlerle sivri
kemerler ve kat ayrımlarındaki silmeler, uzun ahşap saçaklar ve elibelindeler
cepheleri hareketli gösteren uygulamalardır.
Yapı 1975–81 yılları arasında yapılan büyük restorasyondan başka bir de
2005 yılı içerisinde restorasyon geçirmiştir. 2005 yılı restorasyonu daha çok yapının
iç mekanı ile ilgilidir. İç mekanlar itibariyle hiçbir özgün değeri bulunmayan yapının,
özellikle dış cephede zemin ve birinci kat duvarları ile pencere düzenlemesi özgün
halini korumaktadır. Ayrıca 1913 yılında yapılan ikinci kat, çatı ve saçaklar yapının
eski fotoğraflarından da yararlanılarak özgün şekliyle yapılmaya çalışılmıştır.
1884 yılında yapılan Sivas Hükümet Konağı’nda Ampir Üslup özelliği olan
üçlü giriş uygulaması vardır. Yapı sonradan yapılan ikinci kattaki saçaklar ve
elibelindeler ile Milli Mimarlık özelliklerini de bünyesinde barındırmaktadır.
Sivas ili merkezinde bulunan Hükümet Konağı, Kültür Bakanlığı
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 08.07.1977 tarih ve A646
sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
3.3. Sivas İdadisi ( Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi)
52
Anonim, Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005, s.6
53
Özgüven, Burcu, “İdadi Binaları”, Tarih ve Toplum, 82, Ankara, 1990, s. 44
54
Çağdaş, Haluk, a.g.m., s.30
Sivas Vilayeti Valiliğinde işbu Mekteb-i İdadi-i Mülki inşa olundu.
Rebi-ül evvel sene 1310 (4 Ekim 1892) Mahmud Edib-i Sivasi”
Salname-i Maarif-i Umumi isimli kitapta 1899 yılına ait idadideki hocalar
ve verilen dersler hakkında bilgiler verilmektedir. Buna göre okulda Musi Efendi.
Abdurrahman Efendi, İsmail Efendi, Menhal Efendi, Şükrü Efendi; Kimya, Türkçe,
Hesap, Cebir, Makine, Fransızca, Ermenice, Hendese, Resim, Hat, Ahlak, Edebiyat,
Tarih, Coğrafya gibi dersler vermektedir55.
Genel olarak simetrik bir planlamaya sahip yapı bodrum kat ile birlikte üç
katlı olarak inşa edilmiştir. Dış duvarlarında kesme taş ve moloz taş kullanılmış, iç
duvarları ise dolmagöz duvar (ahşap arası taş dolgu) tekniğindedir. Yapı ön ve arka
cepheler itibariyle 39,50 m. yan cephelerde ise 33,50 m. ölçülerinde kareye yakın ve
iç avlulu bir plana sahiptir. Dört kapısı bulunan yapının güneydoğu ve kuzeybatı
cephelerindeki kapılar zemin kata, kuzeydoğu ve güneybatı cephelerindeki kapılar
ise bodrum kata açılmaktadır. Kırma çatı ile örtülü olan yapı ön ve arka cephelerde,
köşeleri çıkma yapmış, yan cephelerde ise çıkmalar yapının ortasına yerleştirilmiş ve
hareketli bir cephe elde edilmiştir.
Yapının ana girişi kuzeybatı cephesinden olup, günümüzde eskiye nazaran
önemini yitirmiş olan ve Taşlı Sokak olarak adlandırılan caddedendir. (Resim 25)
Yapının abidevi bir bahçe kapısı vardır. (Resim 30) Yarım daire kemere sahip olan
taç kapının kenarlarına içleri yivli ve kaidesi kartuşlarla süslenmiş birer pilastr
yerleştirilmiştir. Pilastrların üzerine silmelerle başlık yapılmıştır. Yarım daire
formundaki kemerin üzerine bir silme yerleştirilmiş, bu silmenin üzerine de korniş
yapılmıştır. İki silme arasında da küçük ölçekli ve estetik amaçlı konsollar
oluşturulmuştur.
Kapının hemen arkasında simetrik olarak yerleştirilen iki küçük mekan
vardır. (Resim 29) 1,73×1,76 m. ölçülerindeki kare mekanlar Barok ve Ampir
özellikler gösterir. Mekanların pencereleri dikdörtgen içerisine alınmıştır. Gotik
tarzda oldukça yüksek pencere kemerleri olan yapının kemerinin dışındaki boşluklara
istiridye kabuğu yerleştirilmiştir. Pencerenin üzerine de barok tarzda dalgalı bir saçak
yapılmış, saçakla pencere arasındaki bölüme de bir vazo içerisinden çıkan “S ve C”
kıvrımlı bitkisel süslemeler yerleştirilmiştir. (Resim 31)
55
Salname-i Maarif-i Umumi, (H. 1318), Cilt: 3, İstanbul, 1899,s. 1392-1393
Ana giriş cephesi dönem özelliği olarak diğer cephelere nazaran oldukça
hareketli tutulmuştur. (Çizim 22) Cephenin kenarları 1,8 m. dışarı taşırılmıştır.
1,45×3 m. ölçülerindeki giriş yarım daire kemere ve iki kanatlı bir ahşap kapıya
sahiptir. Kapı kanatları birbirinin simetriğidir. Kapılar genel olarak beşe bölünmüş ve
içlerine dikdörtgen tablalar, baklava dilimleri ve düzgün olmayan beşgenler
yerleştirilmiştir. En üstteki bölüm kapının kemerine uyum sağlayacak şekilde yarım
daire ile sınırlandırılmıştır. Bu bölümdeki giriş beden duvarından 0,2 m. çıkıntı
yapan ve 0,4 m. çapındaki gömme sütunlarla üçlü giriş şeklinde düzenlenerek
cepheye kolosal düzenin hakim olması sağlanmıştır. Zemin ve birinci katlardaki
gömme sütunların arasına yerleştirilen düşeyde yükselen elemanlar ve buradaki
silmenin tabla şeklini alması, İstanbul Bahriye Nezareti avlusundaki sütun
başlıklarını hatırlatır şekildedir56. Girişin yanındaki bölümlere birer pencere
yerleştirilmiştir. Sütun kaidelerinin altına köşelerdeki gibi yine yarısı beden
duvarlarına gömülmüş hissini veren ve yüksekliği 0,7 m. olan kaideler yerleştirilmiş,
yapıyı dolaşan silmelerden ikisi de kaidenin alt ve üstünü dolaşacak şekilde
düzenlenmiştir.
Zemin kat pencereleri yarım daire kemerlere sahiptir ve pencerelerin
kenarlarındaki silmeler zemine kadar uzanmaktadır. Zemine kadar uzanan
pencerelerin dikey silmeleri, yatay olarak düzenlenen iki silme ile kesiştirilmiş,
ortada kalan dikdörtgen bölüme baklava motifi işlenmiştir. Zemin kat pencereleri 1
m. genişliğinde 2.05 m. boyundadır.
Cephe beş bölüme ayrılmış ve her bölüme üçer pencere açılmıştır. Zemin
kattaki pencerelerin düşeyde aynı aks üzerinde birinci katta da devam ettiğini
görürüz. Birinci kat pencereleri basık kemerli olarak düzenlenmiş olup, 1 m.
genişliğinde 2,20 m. boyunda yapılmışlardır. Pencerelerin üzerlerine silmelerle
üçgen alınlık oluşturulması Haydarpaşa Garı’nın pencerelerini hatırlatan bir
uygulamadır57. (Resim 33) Pencerelerin altında yapıyı çevreleyen iki silme bulunur.
Bu iki silme arasına ise içleri boş kartuşlar yerleştirilmiştir.
Giriş cephesinin birinci kat beden duvarları, zemin kata göre biraz içeri
çekilmiş, bu çekilme üçgen alınlıkların üzerindeki silmelerin olduğu bölümde tekrar
aynı seviyeye getirilmiştir. Üçgen alınlıkların başladığı yerden itibaren beden
56
Ayrıntılı bilgi için bk. Saner, T., 19. Yüzyıl İstanbul Mimarlığında Oryantalizm, İstanbul, 1998
57
Ayrıntılı bilgi için bk. Yıldıran, N., a.g.e.
duvarında ince bir çıkıntı yapılmış ve bu çıkıntı, içbükey bir kıvrıma sahip silme ile
belirginleştirilmiştir.
Giriş cephesinde; altısı yapıyı baştanbaşa dolaşan, ikisi de sadece yapının
giriş cephesini ve yan cephelerin çıkıntı yapan bölümlerine kadar uzanan toplam
sekiz silme bulunmaktadır. Giriş cephesinin vurgulanması ve daha hareketli bir
görünüme sahip olması amacıyla yapılan bu iki silme, boş kartuşların ve baklava
dilimi şeklindeki süsleme elemanlarının altlarındaki silmelerdir.
En üstteki iki silmenin arasına 0,25 m. yükseklikteki ince tablalar
yerleştirilmiştir. Cephedeki çıkıntı yapan bölümler ve bu bölümlerle giriş
bölümünün arasında kalan bölümlere ikişer tabla, giriş bölümündeki sütunların
arasına ise birer tabla düzenlenmiştir. Ayrıca kornişin hemen altına 0,25×0,20 m.
ölçülerinde ve 0,50 m. ara ile yerleştirilmesiyle cepheyi hareketli gösteren dikdörtgen
levhalar antik mimarideki metopları* anımsatacak şekilde düzenlenmiştir.
Ön cephedeki tüm bu hareketlilik, yaklaşık 0.40×0.46 m. ölçülerindeki
kornişle taçlandırılmıştır. Aynı zamanda yapının sonradan yapılan çatısının da
yaklaşık 0,50 m. uzunluğunda ahşaptan alttan kaplamalı tavan şeklinde düzenlenen
saçakları vardır.
Yapının yan cepheleri kuzeydoğu ve güneybatı yönlerinde olup, genel
olarak simetrik düzenlenmiştir. Yapının bodrum kat ile beraber üç katlı düzenlenmesi
ve yapının giriş cephesinin direkt zemin kata açılması ön ve arka cephe arasında
yaklaşık 2 m.lik bir kot farkına neden olmuştur. Bu fark yapının kuzeybatı
cephesinde kendisini hissettirir. Giriş cephesinin en altında zemin seviyesindeki
silme arka cephede zeminden 2 m. yüksektedir.
Kuzeydoğu cephe ortadaki çıkıntı yapan bölüm ve yan mekanlar olarak üç
bölümde düşünülebilir. Yan mekanlardan kuzeybatıdaki bölüm giriş cephesi ile aynı
özelliklere sahip olup kesme taştan yapılmıştır. Çıkıntı yapan bölümlerden itibaren
arka ve yan cepheler; köşeler, pencereler ve silmeler dışında tamamen moloz taştan
yapılmış olup üzeri sıva ile kapatılmıştır. (Çizim 24)
Bu cephenin bodrum katında iki pencere ve bir kapı vardır. Pencere ve
kapılar sepetkulpu kemere sahip olup, kilit taşları belirginleştirilmiştir. Pencereler üst
kattaki pencerelerle aynı aks üzerine yapılmış olup, kapı için aynı durum söz konusu
* Metop: Antik Yunan Mimarlığında, dor düzeninde frizi bezemek için kullanılan ve
trigliflerin arasında yer alan kare biçimli mermer levha.
değildir. Giriş cephesinde olduğu gibi bu cephenin de zemin kat pencereleri yarım
daire kemerlerle, birinci kat pencereleri ise basık kemerlerle oluşturulmuştur. Bu
cephedeki çıkıntı yapan bölümden simetriğindeki diğer çıkıntılı bölüme kadar giriş
cephesindeki iki silme ve pencere altlarındaki baklava dilimleri ve kartuşlar
kullanılmamış, arka ve yan cepheler olduğu için sade bırakılmıştır. Çıkmanın zemin
kat pencereleri, zemin katın diğer pencerelerine göre 0,45 m. yüksekte yapılmıştır.
Bunun sebebi içteki merdivenlerin sahanlığı ile pencerenin altının aynı kotta
yapılmak istenmesidir. Pencerelerin 0,45 m. yüksek yapılmasıyla aradaki boşluğa
sadece bu üç pencerenin silmelerini çevreleyecek şekilde bir sime yapılmıştır.
Birinci katta da giriş cephesindeki silmeler, üçgen alınlıklı ve basık kemerli
pencereler ile tablalar tekrar eden unsurlardır.
Yapının güneybatı, cephesi kuzeydoğu cephe ile genel olarak aynı
özellikleri gösterir. (Çizim 23) Ancak kuzeydoğu cephedeki kot farkı bu cephede
görülmez. Güneybatı cephe zemini yaklaşık 28,50 m. düz olarak devam eder ve
düzenlenen merdivenlerle giriş cephesine çıkılır. Yaklaşık olarak merdivenlerin
başladığı bölüme küçük bir pencere yerleştirilmiştir. Yapının güneybatı yönüne 1933
yılında bir pansiyon inşa edilmiştir58. Orta bölümü dışarı taşırılan cephenin buradaki
üç penceresinden ortadaki diğerlerine nazaran 0,40 m. daha büyük yapılmıştır. Bu
pencerenin 1933 yılında inşa edilen pansiyon binasına geçişi sağlayan kapı olduğu
anlaşılmaktadır. (Resim 26)
Yapının güneydoğu (arka) cephesi de yan cephelerle aynı özelliklere
sahiptir. (Resim 24) Bu cephede dikkati çeken en önemli unsur zemin kata girişi
sağlayan merdivenler üzerindeki dört sütunun taşıdığı balkondur ki; bu uygulama
Sivas’a demiryolunun gelip İstasyon Caddesi’nin önem kazanması sonucu 1930
yılında yapılmıştır. (Resim 28). (Çizim 25)
Köşelerde cephe 1,45 m. dışarı taşırılmış, iki taraftan da 4,35 m. mesafeden
sonra orta bölüm de tekrar 0,55 m. dışarı taşırılarak hareketli bir cephe görüntüsü
verilmiştir.
Bodrum katta sepetkulpu kemerlere sahip ve 1,43 m. yüksekliğinde on
pencere bulunur. Merdivenlerin sahanlığının altına da yine sepetkulpu kemer
formuna yakın şekilde düzenlenmiş kemerlere sahip üç pencere vardır ve bunlardan
ortadaki kapatılmıştır.
58
Duymaz, A., Şevki, a.g.e., s. 140
14 basamakla yaklaşık 2,40 m. yüksekliğindeki sahanlığına çıkılan
merdivenlerin 0,37 m. eninde ve silmeli küpeşteleri vardır. Küpeşteleri
nihayetlendiren babalar ön cephede yapının köşelerindeki kaideler ve gömme
sütunların kaideleri ile aynı özellikte düzenlenmişlerdir. Bu babalardan sahanlık
bölümündekiler aynı zamanda buradaki dört sütunun da kaideleri durumundadır.
Sütunlar yükseldikçe incelir şekilde düzenlenmiş olup, silmelerle oluşturulan
başlıklarla balkon kirişinin arasına ince bir de tabla yerleştirilmiştir.
Sahanlıktaki kaideler ve sütunların dikdörtgen şekilde düzenlenen
karşılıkları yapının beden duvarına bitişik olarak yapılmıştır. Bu ayaklarla yapının ön
cephesinde olduğu gibi arka cephesinde de üçlü giriş oluşturulmuştur. Buradaki kapı
da ön cephedeki kapı ile aynı özelliklere sahiptir.
Balkonun altında yaklaşık 0,60 m. yüksekliğinde düz bir kiriş
bulunmaktadır. Kirişin üzerine de yaklaşık 0,40 m. kalınlığındaki balkon tabliyesi
yerleştirilmiştir. Balkon tabliyesinde dört sütunun üzerine gelecek şekilde
merdiveninkine nazaran biraz daha ince babalar yerleştirilmiş ve aralarına da
tırabzanlar oluşturulmuştur.
Yapının eski fotoğraflarına bakıldığında çatısının olmadığını, çatı katının
etrafının korkuluklarla çevrili olduğunu ve yapının ön cephesindeki iki çıkmanın ve
girişin üzerinin çeşitli uygulamalarla taçlandırıldığı görülür. (Resim 22-23) Ancak bu
düzenleme günümüzde yapıya sonradan yapılan ve oldukça yüksek olan bir kırma
çatı ile bozulmuştur.
Yapı yüksek bir kırma çatıya sahiptir. Yaklaşık 5 m. yüksekliğe sahip olan
çatının, ön ve yan cephelerdeki çıkmaları ile arka cephedeki köşe çıkmaları ayrı
mahyalarla belirginleştirilmiş, ancak arka cephenin ortasındaki çıkma saçakla düz
geçilmiştir. Yapının iç avlusunun çatıdaki duvarları dolmagöz duvar tekniğinde
yapılmış ve çatı bir duvarla küçük bir geçiş bölümü bırakılacak şekilde kuzeydoğu-
güneybatı doğrultusunda ikiye bölünmüştür. Avlunun duvarları çatı seviyesinden
sonra 0,50 m. daha devam ettirilmiş ve üzerine avlunun kırma çatısı yerleştirilmiştir.
Avlu çatısının 0,30 m. üzerinde bir beşik çatı bulunmaktadır. Çatının tamamı
marsilya kiremit ile kaplanmıştır.
Kareye yakın plana sahip olan yapı iç avluludur. Kenarlardaki mekanlarla
avlu arasında geniş bir koridor bulunmaktadır. Yapının yan cephelerindeki dışarı
taşırılan bölümlere karşılıklı olarak merdivenler yerleştirilmiş, köşelerdeki mekanlar
oldukça büyük tutulmuştur.
1990 yılından beri Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi olarak kullanılan
yapının bodrum katında depo, fotoğrafhane, laboratuar, kömürlük, kalorifer dairesi,
çay ocağı, banyo ve lavabo gibi mekanlar bulunmaktadır. Bu mekanlar yapının
güneydoğusuna yerleştirilmiş, kuzeybatı bölümü ise geniş bir salon olarak
düzenlenmiştir.
Zemin kat dış duvarları yaklaşık 1 m. iç duvarları ise yaklaşık 0,30 m.
yapılmış, pencereler mazgal pencere şeklinde düzenlenmiştir. Tavan tamamen
ahşaptan yapılmış olup alttan kaplamalıdır.
Yapının kuzeybatı yöndeki giriş bölümü kare bir mekana sahip olup
oldukça geniş tutulmuştur. Girişin kuzeydoğu bölümünde iki küçük mekan vardır ve
bu mekanlar müze çalışanlarına aittir. Köşedeki mekan ise büyük bir konferans
salonu olarak düzenlemiştir. Girişin güneybatısında silahların sergilendiği salonlar
vardır. Köşedeki büyük salon ise kilim teşhir salonu olarak kullanılmaktadır. (Çizim
19)
Yapının ortasında 7×14 m. ölçülerinde ve 1 m. duvar kalınlığına sahip
dikdörtgen avlu bulunmaktadır. (Resim 35) Avlunun kuzeydoğu-güneybatı
istikametinde iki kapısı ve 14 penceresi bulunur. Avlu yapının özgününde açık avlu
iken yapılan tadilatlarla kapatılmıştır. Yapının okul olarak kullanıldığı yıllarda beden
eğitimi salonu olan avlu günümüzde halıların sergilendiği salon olarak
kullanılmaktadır. Ön cephedeki girişin simetriğine yerleştirilen arka cephedeki giriş
ince bir koridor şeklinde düzenlenmiştir. Bu girişin kuzeybatısındaki mekanlarda
yöresel giysiler ve elişleri sergilenmektedir. Güneydoğudaki iki bölüm ise bakır
eşyalara ayrılmıştır. Güneydoğu köşedeki bölüm Sivas Odası olarak düzenlenmiştir.
(Resim 34) Bu bölüme oda havası vermek için yapının ana beden duvarlarıyla
arasında boşluk kalacak şekilde yeni duvarlar oluşturulmuş ve oluşturulan bu duvara
kapı, pencere nişleri açılmıştır. Büyük salon kalın bir duvarla ikiye bölünmüş ve seki
altı bölümü oluşturulmuştur. Ayrıca odanın tavanına da Geleneksek Sivas Evleri’nde
sıkça karşılaştığımız baklava dilimli motiflerin ağırlıkta olduğu bir tavan göbeği
yerleştirilmiştir.
Zemin katın iç duvarları 0,30 m. olarak düzenlenmiş olmasına rağmen, ana
giriş bölümünün kuzeybatı yönündeki duvar 1 m. ve arkadaki girişin kuzeybatı
yönündeki duvar 0,70 m. kalınlığında yapılmıştır. Zemin katta bu kalın duvarların
üzerine birer düz kiriş yerleştirilmiştir. Bu uygulama birinci katta da sürdürülmüştür.
Ancak birinci kattaki kirişler basık kemerle oluşturulmuştur.
Yan cephelerdeki dışarı taşırılan bölümlere karşılıklı merdivenler
yerleştirilmiştir. Merdivenlerin olduğu bölüme geçişte ikisi duvarlara bitişik toplam
dört ahşap sütunla üçlü giriş tekrarlanmış, sütunların üzeri yarım daire kemerlerle
geçilmiştir. Merdivenler dıştaki iki koldan sahanlığa, ortadaki koldan ise birinci
kata çıkılacak şekilde düzenlenmiştir. Korkuluklar ahşaptan yapılmış, içlerine de
laleler stilize çiçek motifleri ile “S ve C” kıvrımlı bitkisel süslemeler yapılmıştır.
(Resim 43)
Birinci katın merdivenlerinin girişi de yine üçlü giriş şeklindedir. İki tarafta
da merdivenlerin hemen çıkışındaki koridorlara birer tavan göbeği yapılmıştır. Tavan
göbeği “S” kıvrımı ile oluşturulan çarkıfelek motifi şeklindedir. Köşeliklere de yine
“S ve C” kıvrımlarına sahip bitkisel süsleme yapılmıştır. (Resim 41)
Birinci kat beden duvarları 0,80 m. kalınlığında yapılmış olup, pencereler
ve tavanlar da zemin kat ile aynı özelliktedir. (Çizim 20)
Yapının güneydoğu cephesindeki dört oda müze idaresinin kullandığı
odalardır. Bu cephenin kuzeyindeki büyük salon kütüphane olarak kullanılmaktadır.
Yapının diğer köşe odaları da Belgeler Salonu olarak kullanılmaktadır. Kuzeybatı
cephede ise Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Kongre Salonu ve Atatürk’ün Yatak
Odası ile Telgraf Odası bulunmaktadır. Bu odalar kongre günlerinde kullanıldığı
şekliyle bırakılmıştır. Odaların duvar ve tavanlarındaki kalem işi süslemeler ve odada
bulunan masa ve sıralar günümüze değin muhafaza edilmiştir. (Resim 38)
Atatürk’ün yatak odasında da karyola, yatak, yorgan, masa, sandalye, gaz
lambası, çeşitli kumaş ve halılar bulunmaktadır. (Resim 39)
Bu odalar aynı zamanda Sivas’ın ilk müzesidir. Atatürk’ün Odası ve
Kongre Salonu, 1923 yılından lisenin burada öğrenim verdiği 1981 yılına kadar 4
Eylül ve 10 Kasım günleri, ayrıca resmi bayramlarda da ziyarete açılıyordu59.
Yapıda taş süsleme olarak; dış cephede pencerelerin silmeleri, yatayda
oluşturulan silmeler, saçak, pencerelerin altlarına yerleştirilen baklava dilimleri ve
kartuşlar, birinci kat pencerelerinin üzerindeki üçgen alınlıklar, cepheleri hareketli
olarak gösteren tablalar, metoplar ve merdiven korkuluklarındaki tırabzanlar
sayılabilir. Bu süslemeler genelde mimariye bağlı süslemelerdir. Ana giriş kapısının
kilit taşının altına da sekiz yapraklı bir stilize çiçek motifi kazınmıştır.
59
Üçer, M., “Mustafa Kemal Paşa’nın Odası”, Hayat Ağacı, Sayı:3, Sivas, 2005, s.30
Portalin iki yanındaki mekanların üzerine deniz tarakları, “S ve C”
kıvrımlarına sahip bitkisel süslemeler işlenmiştir. Portal üzerine de küçük ölçekli
konsol şekilleri, içleri yivli pilastrlar ve kartuşlar gibi süsleme elemanları
yerleştirilmiştir.
Yapıda ahşap süslemeyle iç mekanda merdivenlerin korkuluklarında ve
birinci kat girişlerindeki tavan göbeklerinde karşılaşılır. Merdiven bölümündeki
sütunların üzerlerine de ahşaptan yarım daire formunda kemerler yapılmış ve
oluşturulan köşeliklerin içerisine de yine stilize çiçek motifleri “S ve C” kıvrımlara
sahip bitkisel süsleme yapılmıştır. Yapının zemin ve birinci kat tavanları da tamamen
ahşaptan olup alttan kaplamalı olarak yapılmıştır.
Yapıda madeni süsleme olarak bahçe kapısındaki demir kapıyı, zemin kat
pencerelerindeki korkuluk demirlerini sayabiliriz. Kapı kanatları üzerinde “S ve C”
kıvrımları olup, portalin yarım daire formundaki kemerinin içerisine merkezden dışa
doğru ışınsal doğrular şeklinde çıkan demirlerden oluşturulmuş süsleme bulunur.
Kongre Salonu’nun ve Atatürk’ün Odası’nın duvar ve tavanlarında kalemişi
süslemeler bulunmaktadır. Duvarlara yapılan panolara köşelikler oluşturulmuş
ortaları süslenmiştir. Tavanların ortasına perde motifi yapılmış, kenarlarına da yine
panolar yerleştirilmiştir. Onarımlar sırasında badanaların kazınması sonucu kalemişi
süslemelerin yapıdaki diğer sınıflarda da olduğu bilinmektedir.
Sivas İdadisi inşa edildiği günün koşulları düşünüldüğünde şehrin
gereksinimlerini karşılayacak şekilde büyük ölçekte yapılmıştır. Ayrıca içerisinde
bulunduğu tarihi yapıların çevrelediği meydanın önemli bir parçası durumundadır.
Yapının iyi durumda olması bu rolünü uzun süreler daha sürdüreceğini gösterir.
Yapıdaki silmelerin sütun başlıkları ve saçaklarda dahil olmak üzere
yoğunluğu, bahçe kapısının yanındaki mekanlardaki dalgalı saçak uygulaması, “S ve
C” kıvrımlarına sahip süslemeler, bahçe kapısındaki silmelerin arasında “S”
şeklindeki küçük konsollar ve bahçe kapısının yarım daire kemerle düzenlenmesi
Barok, yapının ön cephedeki kolosal düzeni, üçgen alınlıklar, içleri boş kartuşlar,
istiridye kabukları ve yivli pilastrlar ise yapıdaki Ampir özellikler olarak karşımıza
çıkar. 1892 yılında yapılan Sivas İdadisi bu özellikleriyle Barok-Ampir mimari
tarzının önemli örneklerindendir.
Sivas ili merkezinde bulunan Atatürk Kongre ve Etnografya Müze Binası,
Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun
22.07.1983 tarih ve A.4468 sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
3.4. Sivas Sanayi Mektebi (Sivas Açık Cezaevi)
60
Sözen, M.,- Dülgerler, O. N., “Birinci Ulusal Mimarlık Döneminin Önemli Bir Yapısı: Konya’ da
Sanayi Mektebi”, Doğumunun 100. Yılında Atatürk’e Armağan, İstanbul, 1981, s. 444
61
Başel, M., Fahrettin, Ag.e., s. 97
Sivas valiliğinde iş bu mekteb-i sanayi bina ve nam-ı nâmi padişahî
Bi’l izafe kadri âlâ olunmuş ve Sivas’ta ilk defa olarak küşâd
Edilen sergide burası daire ittihaz edilmiştir. Sene1320/1902”
Yapı genel olarak simetrik düzenlenmiş “U” plan tipindedir. Yaklaşık 14,50
m. enindeki kollar yapıdan 17,70 dışarı taşırılarak düzenlenmiştir. Dışarı taşırılan
kolların ortalarına birer giriş yerleştirilmiş olup bu girişler içeri çekilmiştir. İki katlı
olarak inşa edilen yapının ana girişi ise batı cephedeki dışarı taşırılan kolların
ortasındaki avluya yapılmıştır. Dışta kesme taş ve moloz taş malzeme kullanılan yapı
içte dolmagöz duvar tekniğindedir ve dış yüzeyler tamamen sıvanmıştır. Yapı iki
katlı olarak inşa edilmiş ve kırma çatısı sac ile kaplanmıştır.
Toplam 55,50 m. cephe uzunluğuna sahip olan yapının ana girişi batı
cephenin ortasında düzenlenen avludaki beş merdivenle çıkılan giriştir. (Resim 52)
Sahanlığın kuzey ve güney yönlerinden başlayan merdivenler, çeyrek daire şeklinde
batıya dönerek sonlanır. (Resim 55) Merdivenlerin taştan yapılmış korkulukları
bulunur. İkinci basamakta merdiven korkuluklarının silindirik şekilde babaları vardır
ve bu babaların üzerine küre şeklinde taşlar yerleştirilerek estetik bir görünüm
kazandırılmıştır. Sahanlığın üzeri iki sütun tarafından taşınan ahşaptan yapılmış
üçgen alınlıklı bir çatı ile örtülmüştür. Sütunlar, ahşap olup üzerlerine bitkisel
süslemeler yapılmıştır. Ayrıca sütunların alt kısımları küçük nişler şeklinde oyularak
yivli sütun elde edilmiştir. (Resim 57) Sütun başlıkları iyon düzenindedir. (Resim 54)
Silmeli kaideleri olan Sütunlar 0,90 m. yüksekliğinde içleri kartuşlanan ve
deniztarağı ile süslenen ikinci bir kaideye sahiptirler. Sütun başlıklarının üzerine ince
tablalar yerleştirilmiş ve tablaların üzerine de 0,55 m. yüksekliğinde kiriş
oluşturulmuştur. Üçgen alınlığın ortasında 53×76 m. ölçülerinde kitabelik bölümü
vardır. Kitabelik bölümünün iki kenarına stilize palmet ve lotus motifleri ile volütler,
“S ve C” kıvrımlı bitkisel süslemeler yapılmıştır. (Resim 53) Sahanlıktan 1,50×2,86
m. ölçülerindeki basık kemerli kapı ile yapının içerisine geçilir. Kapı iki kanatlı olup
üzerine sekizgenler ve köşeleri pahlanmış dikdörtgenler çakılmıştır. Kapının iki
yanına da basık kemerli birer pencere açılmıştır.
Yapı avlu bölümünde revaklı olarak düzenlenmiştir. (Çizim 29) Yapının
avlusundaki 1,95 m. dışarı taşırılan giriş bölümü ve kolların doğu bölümlerinin
avluya doğru 3,16 m. dışarı taşırılması sonucu arada kalan bölüm revak olarak
düzenlenmiştir. Revakların her biri sekizgen kesitli yedi sütun ve üzerlerindeki
kemerlere yapılan “S ve C” kıvrımlı süslemelerle oluşturulmuştur. (Resim 59) Ancak
günümüzde bu görüntü, yapıya sonradan yapılan madeni camekan ve altındaki ince
bir duvarla zedelenmiştir. Bu ahşap kemerlerin üzerine çok kollu palmetlerden
oluşan bir yatay bordür oluşturulmuş, bordürün üzerine de çok küçük ölçekli ahşap
konsollar yerleştirilmiştir. Ayrıca avluda revakların köşelerine birer kapı açılmış, bu
kapılara da altı basamaklı birer merdiven düzenlenmiştir.
Batı cephedeki dışarı taşırılan kolların her birinin revaklı bölümden sonra
avluya açılmış üç penceresi vardır. Bu pencerelerden ortadakinin altına bodrum
kattaki odayı aydınlatmak için küçük bir pencere açılmıştır. Dışarı taşırılan kolların
batı cephelerinde girişin iki yanına açılmış ikişer pencere bulunur. Girişte beden
duvarları paralelinde zeminden yaklaşık 5 m. yüksekte olan ve kilit taşına bir
gülbezek işlenen bir basık kemer kullanılmıştır. Bu açıklık 4,20 m. ölçüsündedir. Bu
abidevi girişten sonra beden duvarlarından 2,70 m. içeri çekilerek yine basık kemerli
ve 1,40×2,78 m. ölçülerinde ikinci bir giriş oluşturulmuştur. (Resim 51) Bu
girişlerden kuzeydekine beş, güneydekine ise kot farkından dolayı yedi basamak ile
çıkılır. Giriş kapısının iki yanına oldukça dar ve uzun birer pencere yerleştirilmiştir.
Girişin içeri çekilmesi sonucu merdivenlerin kenarlarında kalan bölümlerin etrafı
madeni korkuluklarla çevrilmiş ve bu bölüme balkon havası verilmiştir.
Cephenin kuzey ve güneyi arasında yaklaşık 0,40 m. kot farkı bulunmaktadır.
Cepheyi revak bölümleri hariç üç silme baştanbaşa dolaşır. Bunlardan en alttaki
zemin kat taban seviyesindedir. İkinci silme pencerelerin üzerine zemin katın
tavanını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu silme aynı zamanda yapının dışarı
taşırılan kollarındaki büyük basık kemerli girişlerin üstünü de üçgen alınlık
oluşturacak şekilde dolaşır. Üçüncü silme ise saçaklardır ki, bu silme yapının ön
cephesinde revaklı bölümler dışında kullanılmıştır. Kuzey-güney cephelerde de
yaklaşık 1 m. daha devam ettikten sonra yerini ahşap saçaklara bırakmıştır. Ahşap
saçakların silmelerle uyumlu olması için silmeler gibi meyilli şekilde düzenlenmiştir.
Yapının güney cephesinde batı ve doğu cepheler arasında yaklaşık 1m. kot
farkı bulunur. (Çizim 31) Cephe toplam 29,50 m. uzunluğundadır. Cephenin
batısındaki 8,80 m. uzunluğundaki bölüm yaklaşık 4 m., doğusundaki 10,10 m.
uzunluğundaki bölüm ise 2 m. dışarı taşırılmıştır. Batıdaki dışarı taşırılan bölümün
ortasına dikdörtgen bir kapı oluşturulmuş, üzerine de küçük bir pencere açılmıştır.
Orta bölüme de yine bir kapı ve iki pencere açılmıştır. Doğudaki dışarı taşırılan
bölümün ortasında bir kapı ve iki yanında da birer pencere vardır. Cephenin bodrum
kat pencereleri küçük tutulmuştur. Batıdaki bölümün zemin katında basık kemerli üç
pencere düzenlenmiştir. Cephedeki diğer iki bölüme ise bodrum kattaki pencere ve
kapılarla düşeyde aynı aks üzerinden çalışacak şekilde birer pencere yerleştirilmiştir.
Çatının cephedeki çıkmalar üzerine aynı eğimle yapılmasıyla ortadaki bölüm
üzerine kalkan duvarı yapılmıştır. Kalkan duvarına zemin kattaki üç pencereden
kenarlardakilerin üzerine gelecek şekilde açılan iki küçük pencere ile çatının
aydınlatılması sağlanmıştır.
Arka cephe ön cepheye nazaran oldukça sade tutulmuştur. Yapı yaklaşık 0,57
m. yüksekliğinde bir subasman üzerine inşa edilmiştir ve kot farkı yoktur. (Çizim 32)
Cephe toplam 52 m. uzunluğundadır. Doğu cephede kenarlardaki 10,23 m. ve 11.75
m. uzunluğundaki bölümler ve ortadaki 10,11 m. uzunluğundaki bölüm 2,60 m.
dışarı taşırılmış, içte kalan mekanlarla üst katta balkon oluşturulmuştur. (Resim 47)
Dışa taşırılan bölümlere bodrum katta ve zemin katta üçer pencere açılmış, içeride
kalan bölümlere de bodrum katta ortada bir kapı ve kenarlarında birer pencere, zemin
katta ise balkonların bulunduğu cepheye yakın olan açıklıklar kapı diğerleri de
pencere olarak düzenlenmiştir. Bu cepheye günümüzde tuvalet, banyo gibi mekanlar
eklenmiş, cephedeki bazı pencereler de kapatılmıştır. Cephenin güneyindeki balkonu
0,77 m. yüksekliğinde taş kaideleri olan beş sütün taşımaktadır. Zemin katta balkon
bölümüne tuvalet ve banyo eklenince sütunlar dörde düşmüştür. Sütunlar başlık
bölümleri ve kemerlerinin süslemesiz yapılması dışında ön cephedekilerle aynı
özelliklere sahiptir. Balkonların 0,80 m. yüksekliğinde ahşap korkulukları vardır. Ön
cephedeki silmelerin sadeleşerek bu cephede de devam ettiği görülür. Cephedeki
bütün pencere ve kapılar basık kemerli olup silmelerle çevrelenmiştir. Sonradan
yapılan banyolardan güneydekine bir, kuzeydekine ise iki küçük pencere açılmıştır.
Kuzey cephenin batı ve doğu cepheleri arasında yaklaşık 3,80 m. kot farkı
vardır. (Çizim 30) Cephenin doğudaki çıkıntı yapan bölümünün bodrum ve zemin
katına üçer pencere yerleştirilmiştir. Ortadaki bölüme bodrum ve zemin kata
yerleştirilen üçer pencereden bodrum kattakiler güney cephedekiler gibi kot
farkından dolayı küçük ölçekli yapılmışlardır. Ayrıca bu orta bölümün üzerine yine
kalkan duvarı yapılmış ve iki pencere oluşturulmuştur. Batıdaki dışarı taşırılan
bölüme sonradan küçük ölçekli bir aralık düzenlenmiş ve bu aralıktan yapıya bir kapı
açılmıştır.
Yapının batı ve güney cepheleri beyaz, doğu ve kuzey cepheleri ise vişne
rengine boyanmıştır. Doğu ve kuzey cepheler kullanılmayan arka bahçede
olduklarından oldukça bakımsız durumdadır. Ayrıca yapının bodrum katının
kullanılmaması da bu görünüşte önemli bir etkendir. Yapının içteki plan düzeninin
dış cephelere yansıdığı söylenebilir. Yapının dışarı taşırılan bölümleri ve pencere
dizileri dışardan yapının planının okunmasını sağlamaktadır.
Yapı sac ile kapatılmış bir kırma çatıya sahiptir. Çatıda avludaki girişin üçgen
alınlıklı çatısı ve kuzey güney cephelerdeki ikişer çıkıntı dikkati çeker. (Çizim 28)
Yapıda bodrum kat duvar kalınlıkları yaklaşık 1 m. olarak düzenlenmiştir.
(Çizim 26) Yapının bodrum katı batı cephede dışarı taşırılan kollardan, güney
koldaki mekanlar dışında kullanılmamaktadır. Güney cephenin bodrum katına
düzenlenen üç kapı birbirinden bağımsız üç odaya açılır. Bu odalardan doğudakinin
yüksekliği batıdakilere nazaran kot farkından dolayı biraz daha düşüktür. Odalar
depo olarak kullanılmaktadır. Bodrum katın ortasındaki büyük mekana giriş yapının
hem arka cephesindeki balkonların altındaki kapılardan, hem de zemin katta hol
diyebileceğimiz dikdörtgen mekanlara simetrik olarak düzenlenen merdivenlerle
oluşturulmuştur. Bodrum katta merdivenlerin olduğu bölüme tuvaletler
düzenlenmiştir. Bu merdivenlerden kuzeydekinin aralık bölümünden sonra köşedeki
odaya ve oradan da kollardan kuzeydekinin bodrumuna geçilir. Kuzeydeki kolun
batısındaki mekana giriş zemin kattaki odadandır. Bodrum katın da planı yine “U”
şeklindedir. Bodrum katta her odanın ortasına gelecek şekilde birer ahşap kiriş
atılmış ve altlarına da ahşap destekler yerleştirilmiştir. (Resim 64) Tavan ahşap
kirişlerle oluşturulmuş, alttan kaplamalı tavan tekniğinde çakılan tahtalarla da kirişler
kapatılmıştır.
Zemin kat duvarları 0,80 m. kalınlığındadır. (Çizim 27) Bu katın güney
cephedeki dışarı taşırılan kol üzerindeki mekanlar tamamen cezaevi çalışanlarına
aittir. Burada cezaevi müdürü, yardımcıları, memur odaları ve iki depo vardır.
Doğudaki müdür ve yardımcılarının odasının memur odalarıyla bağlantılı olabilmesi
için revakların bittiği bölüme bir kapı açılmış ve holdeki müdür odasının yanındaki
mekan kaldırılarak burası hole dahil edilmiştir. Ayrıca avluda, güneydeki revağın
köşesindeki kapıdan girildiğinde yapının özgün halinde bütün olan yalnız sonradan
eklemelerle üçe bölünen memur odalarına geçilir. Bu bölümde ortadaki odanın kapısı
pencerelerden birinin kapıya dönüştürülmesiyle oluşmuştur.
Kuzeydeki kolun doğu yönündeki girişine bir aralık bölümü yapılmış, bu
bölümün de güneyindeki iki oda yine cezaevi çalışanlarına ayrılmıştır. Kuzeyindeki
büyük oda ise berber olarak düzenlenmiştir. Diğer mekanlar mahkumlar için
düzenlenmiş olup, televizyon odası, çay ocağı gibi mekanlardır. Camekanlarla
kapatılmış bölümdeki kapılardan revaklı bölüme geçildiğinde biri televizyon odasına
diğeri de hole açılın iki kapı görülür. Bu holden bodrum kata iniş bulunmaktadır.
Balkona geçilen kapılarda bu holdedir. Balkonlara sonradan birer banyo ve tuvalet
eklenmiştir. Ancak buralar günümüzde kullanılmamaktadır.
Yapının ortasında oluşturulan avludaki giriş kapısı mahkumların maket evler
ve gemi yapımı gibi işlerle uğraştığı odaya açılır. Bu bölümün doğusunda ise
terzihane vardır.
Zemin kat tavanları da bodrum katta olduğu gibi alttan kaplamalı tavan
tekniğinde çakılan ahşaplarla oluşturulmuştur. Bu tahtalar odaların hepsinde düz iken
ana girişin açıldığı odada tahtalar 45 derecelik açıyla çakılmıştır. Bu odanın
tavanının ortasına küçük bir baklava dilimi yerleştirilmiş ve tahtalar üzerindeki
çıtalar 0,25 m. ara ile çakılarak estetik bir görünüm elde edilmiştir. Duvarlarla
tavanların birleşim noktaları içbükey şekildedir ve güneydoğudaki odada bu
bölümlere alçı süslemeler yapılmıştır.
Pencerenin kenar silmeleri, yataydaki kat ayrımlarına yapılan silmeler, saçak,
avludaki girişin sütun kaideleri, dışarı taşırılan kolların girişlerindeki büyük basık
kemer üzerinde yer alan gülbezek motifi ile ön ve arka cephelerdeki ahşap sütunların
kaideleri yapıdaki taş süslemelerdir.
Revak bölümündeki sekizgen ahşap sütunlar, sütun başlıkları, küçük
konsollar, avludaki üçgen alınlık merdivenlerin tırabzanları, tavanlar ve basit
silmelere sahip çıtaların çakılmasıyla oluşturulmuş kapılar ahşap süslemeleri
gördüğümüz bölümlerdir. Ayrıca yapının güneydoğu köşesindeki günümüzde depo
olarak kullanılan oda diğer odalara nazaran daha itinalı yapılmıştır. Bu odanın tavan
ve duvarın birleşim yerlerindeki içbükey kıvrımların hemen altına alçı süslemeler
yapılmış olup odanın tavanına tekne tavan havası verilmeye çalışılmıştır. (Resim 63)
Sivas Sanayi Mektebi büyük boyutu ile dikkati çekmektedir. Yapı
günümüzde sağlam bir durumda olmasına rağmen bazı bölümlerine ve özellikle de
bodrum kata ve arka cephenin tamamına ciddi bir tadilatın yapılması gereklidir.
Ayrıca yapının bodrum katının büyük oranda kullanılmaması da yapıya büyük
oranda zarar vermektedir.
Yapıda ampir özellikleri ağırlıktadır. Özellikle avludaki girişin üçgen
alınlıkları, yivli sütunlar, iyon düzenindeki sütun başlıkları, sütun kaidelerindeki
istiridye kabuğu motifi ve dışarı taşırılan kolların basık kemerli girişlerinin
üzerindeki silmenin de basık kemeri üçgen alınlık oluşturacak şekilde dolaşması
yapıdaki ampir özelliklerdir. Özellikle iyon düzenindeki sütun başlıkları, başlıklar
üzerlerindeki yastıklar ve 0,55 m. yüksekliğindeki kiriş antik dönemdeki abaküs ve
arşitrav şekillerini anımsatmaktadır.
Avludaki girişin merdivenlerinin dairesel formu Barok sanata yapılan atıftır.
Yapıdaki en dikkati çeken uygulama revak uygulamasıdır. Bunun dışında
sütunların üzerlerindeki kemer formları ve duvarların tavana yakın bölümlerindeki
alçı süslemeler Sivas’taki sivil mimarlık ürünlerinde görülen uygulamalardır.
1902 yılında yapılan Sivas Sanayi Mektebi Barok ve Ampir gibi batılı iki
üslubun özelliklerinin yanında Osmanlı Mimarisi’nin tekrar özüne dönmeye
başladığı 1900’lerin başında ortaya çıkan Milli Mimarlık Dönemi’nin de özelliklerini
bünyesinde barındıracak şekilde düzenlenmiştir.
Sivas ili merkezinde bulunan Sivas Açık Cezaevi, Kültür Bakanlığı
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 20.10.1990 tarih ve 851 sayılı
kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
3.5. Sivas Ziya Bey Kütüphanesi
1908 tarihi yapının hizmete başladığı tarihtir. Yapının 1906 tarihli zemin
kat duvarları tamamlanmış şekilde eski bir fotoğrafı mevcuttur. (Resim 66)
Ziya Bey’in vefatıyla kütüphaneye varisleri tarafından tutulan görevlilerce
bakılmıştır. Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel
Müdürlüğü’nce 07.04.1980 tarihinde 6.100.000 TL karşılığında kamulaştırılmıştır.
Zemin kat ile birlikte iki kat olarak inşa edilen yapının zemin katı kesme taş
ve moloz taştan, birinci katı ise dolmagöz duvar tekniğinde yapılmıştır. Yapı genel
olarak dikdörtgen bir plana sahiptir. Doğu cephesinde köşeler dışarı taşırılmıştır. Batı
cephesine ise fazladan bir mekan yapılmış ve merdiven bölümü dışarı taşırılmıştır.
Kapısından büyük olarak düzenlenen yedi yarım daire kemerlere sahip pencerelerle
aydınlanan yapının doğu cephesinin ortasında bir girişi vardır ve çatısı kırma çatı
şeklindedir. Yapının kuzeyindeki market ve batısındaki apartman yapıya bitişik
nizam şeklinde inşa edilmiştir. Kütüphanenin merdiven çıkıntısının olduğu bölümde
apartman batıya çekilerek arada aydınlık bölümü oluşturulmuştur.
Yapının doğu cephesinin ortasına basık kemerli ve çift kanatlı 1,24×2,50 m.
ölçülerinde bir kapı yerleştirilmiştir. (Resim 70) Kapının hemen üzerinde alt ve üst
tarafı düz geçilen oval bir pencere vardır. Bu pencerenin üzerine de kitabe
yerleştirilmiştir. Kapının kuzey ve güney yönlerine üçer pencere düzenlenmiştir.
Pencereler yarım daire kemerlere sahip olup kilit taşları belirginleştirilmiştir.
2,40×4,10 m. ölçülerindeki pencerelerin “S ve C“ kıvrımlı süslemelere sahip madeni
şebekeleri vardır. (Resim 69)
1982–83 yıllarında yapılan onarımdan önce yapının zemin katı dükkan
olarak kullanılmıştır. Yapının eski fotoğraflarından anlaşıldığı kadarıyla doğu
cephenin güneyindeki pencere bu dükkanlardan birinin kapısı durumundadır.
Dükkanlar onarımdan sonra Güzel Sanatlar Galerisi’ne dönüştürülmüştür.
Yapının eğimli bir arazi üzerinde oluşu ve zaman içerisinde zeminin
yükselmesiyle pencerelerin denizlik seviyeleri yükseltilmiştir. Pencerelerin
aralarında kalan bölümler ve köşeler ayak şeklinde dışarı taşırılmış ve bu ayaklara
denizlik seviyesinde içleri boş kartuşlar ve silmeler yapılmıştır. Cephedeki dışarı
taşırılan bölümlerin kat ayrımı seviyesinde silmeler oluşturulmuştur. (Çizim 37)
Doğu cephenin birinci katına da zemin kattakilerin üzerine gelecek şekilde
birer pencere açılmıştır. (Resim 73) Pencereler 0,90×1,90 m. ölçülerinde olup, kesme
taş sövelere sahiptir. Yapının birinci katındaki ayaklar köşeler ve pencere kenarları
kesme taştan, diğer bölümler ise dolmagöz duvar tekniğinde yapılmıştır. Yapının
ortasına düzenlenen kapının üzerine birinci katta da yarım daire kemere sahip bir
kapı açılmıştır. Bu kapının üzerine bir silme yapılmış ve kapı üçgen alınlıkla da
taçlandırılmıştır. (Resim 72)
Ana giriş kapısının iki yanına zemin kat tavan seviyesinde ikişer konsol
yapılmıştır. Muhtemelen konsollar birinci kata yapılması düşünülen balkonun
taşıyıcıları durumunda olacaklardır. Ancak bu bölüme günümüze kadar herhangi bir
balkon uygulaması yapılmamıştır. Doğu cephe 0,65 m. yüksekliğindeki silmeli
saçakla taçlandırılmıştır.
Yapının güney cephesinin doğusuna diğer cephe ile aynı özellikte bir
pencere yerleştirilmiş, batısına ise bir çeşme düzenlenmiştir. (Çizim 38) Yarım daire
formlu kemere sahip çeşmenin doğu cephedekilere benzer iki konsolu vardır. (Resim
71) Konsolların üzerinde de lento bulunur. Güney cephenin birinci katına da iki
pencere açılmıştır. (Resim 68)
Yapının batı cephesine oluşturulmuş aydınlık bölümünde zemin katta kare
biçimli iki pencere ve yarım daire kemere sahip bir pencere açılmıştır. Birinci katta
ise üç dikdörtgen pencere bulunur.
Yapının kuzeyi, yanındaki marketle bitişik nizamdır.
Kırma çatıya sahip olan yapının çatısı 1981 onarımından önce sac ile
kaplıyken onarımdan sonra çatı alaturka kiremit ile kaplanmıştır.
Yapının doğudaki ana giriş kapısı giriş holüne açılmaktadır. (Resim 75)
Giriş holünün batısında üst kata çıkılan oval merdivenler, kuzey ve güneyinde ise
üçer mekan bulunur. Kuzeydeki ilk mekan danışma bölümü olarak düzenlenmiştir.
Bu odanın kuzeybatı köşesine yerleştirilen koridordan süreli yayınlar bölümüne
geçilmektedir. Ayrıca yapının batısında dışarı taşırılan bölümdeki kazan dairesi ve
tuvalete geçiş de yine bu koridordan sağlanır. Giriş holünün güneyindeki üç mekan
için ayrı bir koridor oluşturulmamış, mekanların ortalarına yarım daire kemerlere
sahip kapılardan geçişler sağlanmıştır. (Resim 74) Yapının zemin katı doğu cepheye
açılan büyük pencerelerle oldukça aydınlatılmıştır. Bu mekanlardan ilk ikisi okuma
salonu olarak düzenlenmiş, sonuncusu ise Sivas Belge ve Dokümantasyon Merkezi
olarak hizmete sunulmuştur. (Çizim 33) Yapı eğimli bir arazi üzerine inşa
edildiğinden güney cephedeki üç mekan farklı zemin kotlarına sahiptir. Ayrıca taban
ve tavanlar tamamen ahşap kaplamadır.
Giriş holünün batısında ikinci kata çıkılan merdivenler bulunur.
Merdivenler ahşaptan olup, kenarlardan çift taraflı ve oval şekilde sahanlığa, oradan
da ortadaki düz merdivenden birinci kata çıkılır. Birinci kata yapılan sahanlığa da
yine oval şekilde ve kenarlara düzenlenen altı basamakla çıkılır. Merdivenlerin ahşap
korkulukları ve tırabzanları vardır. Bu sahanlığın batı ve kuzeyine birer pencere
yapılmış, güneyine ise niş açılarak burası vitrin haline getirilmiştir. Buradaki
sahanlık da muhtemelen bir oda olarak düşünülmüş ancak herhangi bir uygulama
yapılmamıştır. (Resim 76)
Merdivenlerin açıldığı birinci kat holünün güneyindeki iki mekan okuma
salonu olarak düzenlenmiştir. Aynı zamanda bu iki mekan kütüphane eski eserler
bölümüdür. (Çizim 34) Kütüphane kayıtlarından anlaşıldığına göre 776’sı el
yazması, 3272 Osmanlıca, 2395 Arapça, 115 Farsça ve matbu olan toplam 5782 eski
eser bulunmaktadır.
Holün kuzeyine ise bir okuma salonu (Resim 77) ve iki idare odası
düzenlenmiştir. Holün doğusunda balkona açılan kapı bulunur. Birinci katın taban ve
tavanları da tamamen ahşap kaplamadır.
Yapının birinci katındaki pencereler zemin kattaki pencereler kadar büyük
olmadığından bu kat gün ışığından yeterince faydalanamamaktadır.
Dış cephedeki içleri boş kartuşlar, büyük boyutlu konsollar, birinci kattaki
kapının üzerindeki üçgen alınlık, pencere kenarlarındaki söveler ve silmeler yapıda
dikkati çeken taş süslemelerdir.
Yapının yarım daire kemerlere sahip büyük pencerelerinin merkezden dışa
doğru ışınsal doğrularla oluşturulmuş ve “S ve C” kıvrımlarına sahip madeni
süslemeleri vardır. Bunlardan pencere kemeri içerisindekiler yapının eski
fotoğraflarında da görülebilmektedir.
Yapı 1981 ve 1982–83 onarımları dışında birde 2005 yılında onarım
görmüştür. Son yapılan onarımda pencere kasaları yenilenmiş, taban tahtaları
değiştirilmiş, iç mekanlar boyanmış, ısıtma sistemi doğalgaza çevrilmiş ve okuyucu
masa ve sandalyeleri tamamen yenilenmiştir.
II. Abdülhamid döneminde tek başına inşa edilen kütüphane yapısına pek
rastlanmaz62. Sivas’ta tek başına 1906 yılında bir kütüphane yapısının inşa edilmesi
Ziya Bey’in şahsi gayretlerinin yanında şehrin böyle bir gereksiniminin olduğunun
da göstergesidir. Ayrıca Ziya Bey Kütüphanesi’nin özellikle zemin kat
pencerelerinin büyük yapılmasıyla iç mekanın gün ışığından yeterince
faydalandırılması günümüz mimarisindeki kütüphane yapılarının da en büyük
özelliğidir.
Yapıdaki büyük pencereler, yarım daire kemerler ve oval şeklinde
düzenlenen merdiven bölümü yapıdaki barok özellikler olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bunun dışında birinci kattaki kapının üzerine yapılan üçgen alınlık ve
ayakların kaidelerindeki içleri boş kartuşlar ampir özelliklerdir.
Sivas ili merkezinde bulunan Ziya Bey Kütüphanesi, Kültür Bakanlığı
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 08.12.1978 tarih ve A4282
sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
62
Duymaz, A., Şevki, a.g.e., s. 154
3.6. Sivas Jandarma Dairesi
ikinci katı dış cephede sekizgen kuleden ibarettir. Burası köşk odası olarak
düzenlenmiştir.
Oda kulenin dört kenarının ortalarına açılan 0,75×1 m. ölçülerindeki pencerelerle
aydınlatılmıştır. Ayrıca köşk odasının güneydoğu cephesi anıt şeklinde
düzenlenmiştir. Bu bölümün duvarı biraz içeri çekilmiş, taşların kademeli olarak
yükseltilmesi sağlanmış ve üst tarafına yuvarlak bir tepe penceresi açılmıştır. Bu
pencerenin altına da girlant yapılmıştır. Bu katın saçakları buradaki yuvarlak
pencerenin üstünü dolaşacak şekilde düzenlenmiş ve saçağın üzerine de akroter
yapılmıştır.
Yapının eski fotoğraflarında buradaki girlant ve akroterin taş malzemeyle
yapıldığını görürüz. Günümüzde bu bölümler boyanmıştır. Ayrıca kule oldukça
yüksek sekizgen bir külaha sahip iken bu düzenleme yerini alçak düzenlenen alaturka
kiremitle kaplı pramidal bir çatıya bırakmıştır.
Yapının güney cephesi de doğu cephesiyle aynı özelliklere sahiptir. (Çizim
47) Güney cephe biraz daha kısa tutulmuş olup, buradaki mekanlar zemin katta
toplam 15 pencere ile aydınlatılmıştır. Yapının bu bölümünün üzeri kuzey cephedeki
mekanlardan dolayı kırma çatı ile örtülmüştür. Cephenin ikinci katı diğer cephenin
simetriğidir.
Jandarma Binası’ndaki, dış cephede kollar ile kule arasındaki tabii kot farkı
ve kollardan kuleye doğru piramidal yükseliş sekizgen kuleyi ön plana çıkarmıştır.
Yapının kuzey ve batı cepheleri “L” planın iç cepheleridir ki bu bölüm
doğal bir iç avlu şeklindedir. (Resim 87) Avluda bodrum kat hissedilmez. İç
cephelerin duvarları yapılan restorasyonda kaplama kesme taş şeklinde
düzenlenmiştir. Yapının bodrum kata açılan bütün girişleri günümüzde kapatılmıştır.
Zemin kat birbirinden bağımsız mekanlara sahip olduğundan birçok kapıya sahiptir.
* Arnavut Bacası: Çatı yüzeyi üzerine çıkıntılı biçimde yerleştilmiş çatı penceresi.
Yapının batı cephesine yarım daire kemerlere sahip üç kapı düzenlenmiştir.
Bunlardan kenarlardaki çift kanatlı olan kapılar günümüzde iptal edilmiştir. Cepheye
toplam sekiz pencere açılmıştır. Bu pencerelerden ikisi küçük ölçekli ve dikdörtgen
formludur. Diğer altı pencere ise kenarları silmelerle çevrelenmiş basık kemerli
pencerelerdir. Cephede yatayda düzenlenen iki silmeden birincisi pencere kemeri
üzengi seviyelerinin biraz altına diğeri de pencerelerin hemen üstüne yerleştirilmiştir.
Ayrıca bu kolun kör cephe olarak düzenlenen kuzey cephesine içlerinde kartuşlar
yapılan iki niş açılmıştır.
Yapının kuzey cephesinde iki giriş oluşturulmuş ve orta bölüm dışarı
taşırılmıştır. Bu cepheye de ikisi küçük ve dikdörtgen formlu toplam dokuz pencere
yerleştirilmiştir.
Avluda iki kolun birleştiği bölüm poligonal olarak düzenlenmiş ve ortasına
birinci kata çıkılan merdivenler yapılmıştır. (Resim 90) Yapının birinci katına her iki
cephede de ikişer küçük pencere yerleştirilmiş ve ön cephedeki silmelerden ikisi bu
cepheleri de dolaşacak şekilde devam ettirilmiştir. Birinci kat çatısının kalkan
duvarlarına da yine küçük üç pencere açılmıştır. Ayrıca giriş kapısının hemen
üzerine içteki holün yeterince aydınlatılması için basık kemerli büyük bir pencere
yerleştirilmiştir.
Yapının kuzey cephesindeki giriş bölümü dikdörtgen formdaki aralık
bölümüne açılır. Bu bölümün doğusuna günümüzde küçük bir kantin
oluşturulmuştur. Aralık bölümünün kuzeyine gazino güneyine ise yemek salonu
yerleştirilmiştir. Bu salonların tavanları içte beden duvarlarından 1 m. içe doğru
açılan eliböğründelerle desteklenmiştir. (Resim 91) Yemek salonunun güneyine
mutfak yerleştirilmiştir. Mutfağın kapısı kule bölümünün holüne açılır. Kule ve
yanındaki iki mekan günümüzde derslik olarak kullanılmaktadır. (Çizim 43) Kulenin
zemin kat tavanına ahşaptan çarkıfelek motifi yapılmış ve ortasına da sekiz kollu
yıldız yerleştirilmiştir. Tavanın duvarlarla birleştiği bölümlere de alçı süslemeler
yapılmıştır. Ayrıca holün batısında bir banyo bulunur. Holün kuzeybatısına
düzenlenen merdivenlerle yapının birinci kat merdiven bölümüne çıkılır. (Resim 92)
Ancak bu giriş de günümüzde iptal edilmiştir. Holün güneyindeki kapının açıldığı
koridordan burada bulunan kuaför salonlarına geçilir. Bu bölümün aynı zamanda
avludaki dışarı taşırılan bölümün yanında da girişi bulunmaktadır. (Resim 88)
Avluda dışarı taşırılan bölümün ortasına düzenlenen kapıdan hole geçilir.
Holün batısı mutfak, doğusu ise rütbeli personel odası olarak düzenlenmiştir. Bu
holün güneyine ikinci bir hol daha düzenlenmiştir. Bu ikinci holün de doğusuna
misafir odası ve banyo, güneyine tuvalet, batısına ise misafirlerin kullanmaları için
büyük bir gazino düzenlenmiştir.
Yapının birinci ve ikinci katı komutanın kaldığı ev olarak düzenlenmiştir.
(Çizim 44-45) Birinci kata avludan düzenlenen kapıdan girildiğinde karşımıza güney
ve doğu yönlere doğru uzanan iki merdiven çıkar. (Resim 94) Bu bölüm aynı
zamanda yapının zemin katının günümüzde kapatılan kapısının ulaştığı bölümdür.
Merdivenlerden birinci katın holüne çıkılır. Simetrik olarak düzenlenen bu katta
sekizgen kulenin etrafına ikişer mekan yerleştirilmiştir. Bu mekanlardan kulenin
kuzeyindekiler oda, batısındakiler ise biri oda diğeri mutfak olacak şekilde
düzenlenmiştir. Ayrıca mutfağın hemen yanına ikinci kata çıkış merdiveni
düzenlenmiş, bu bölümün simetriğine de banyo ve tuvalet yerleştirilmiştir. Kulenin
zemin katındaki tavan göbeği ile aynı özelliklere sahip bir tavan göbeği de birinci
katın kuledeki odasına yerleştirilmiştir. (Resim 95) Birinci katın tavanları tamamen
ahşaptan alttan kaplamalı tavan tekniğinde yapılmıştır.
Birinci kattaki merdivenlerden ikinci kata çıkıldığında oldukça büyük bir
mekanın hol olarak düzenlendiği görülür. Bu bölüm birinci katın çatısının özellikle
avlu cephesinde yüksek yapılmasıyla dışarıdan hissedilmez. Holde birinci katın
çatısının ahşap direk ve mahyaları vardır. (Resim 96) Ayrıca hol de sonradan alttan
kaplamalı tavan tekniğinde kaplanmıştır. Holün giriş bölümünün simetriğinde küçük
bir oda vardır. Sekizgen kuledeki oda köşk odası olarak düzenlenmiştir. 1992 yılının
kasım ayında elektrik kontağından çıkan yangın sonucu yapının özellikle sekizgen
kulesinin tavanında ve birinci kat çatısında oluşan tahribat nedeni ile İl Jandarma
Komutanlığı tarafından hazırlanan projelerle yapı 1995 yılında Koruma Kurulu
kararları doğrultusunda aslına uygun olarak onarılmıştır63.
Yapı süsleme açısından sade tutulmuştur. Dış cephelerde yataydaki
silmeler, pencere denizlikleri ve altlarındaki küçük silmeler dilimli atnalı kemere
sahip pencere ve kapıların başlık ve kaide ile ayak şekli verilmiş düşey silmeleri
cepheleri hareketli gösteren taş süslemelerdir. İkinci kattaki köşk odasının
güneydoğu cephesine düzenlenen girlant, akroter ve uçları volütlü uygulamalar
sekizgen kuleyi taçlandıran diğer taş süslemelerdir. Kulenin zemin kat ve birinci
kattaki odalarına ahşap tavan göbekleri yapılmış, birinci katın diğer mekanlarının
63
Törnük, M. a.g.m.,, s. 79
tavanları da alttan kaplamalı tavan tekniğinde oluşturulmuştur. Yapının birinci
katının duvar ve tavanların birleşmeleri içbükey bir kıvrımla sağlamış ve bu
bölümlere de alçı süslemeler yapılmıştır ki yapı bu özelliği ile Sivas Sanayi
Mektebi’ndeki uygulamaları anımsatmaktadır.
Jandarma Dairesi olarak 1908 yılında yapılan yapı günümüzde de Sivas
Jandarma Alay Komutanlığı’nın sosyal tesisi olarak kullanılmaktadır. Yapı oldukça
sağlam durumdadır. Ancak özellikle dış cephede duvarların bazı bölümlerinin
temizlenmesi gerekmektedir.
Kuleyi taçlandıran uygulamalar olarak belirtilen girlant, akroter ve uçları
volütlü süslemeler ile yapının kuzey kolunun kör cephelerine yapılan kartuşlar
Ampir üslup özellikleridir. Ayrıca kulenin iki yanındaki nişlerin olduğu bölüme
yapılan dilimli atnalı kemerlere sahip pencereler oryantalist eğilimlerin sonucudur.
Yapıyı bu özellikleriyle Eklektik (karma) üslup kapsamında değerlendirebiliriz.
Sivas ili merkezinde bulunan Jandarma Dairesi, Kültür Bakanlığı
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 22.07.1983 tarih ve A4468
sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
3.7. Sivas Sanayi Mektebi Demircilik Atölyesi (Endüstri Meslek Lisesi)
66
Başel, M., Fahrettin, a.g.e., s. 102
67
Mahiroğulları, A., a.g.e. , s. 134
68
Karaman, F., a.g.e., s. 68
seviyesinin az aşağısından başlayıp pencere kemerlerini dolaşan üçüncü bir silme ile
cepheler oldukça hareketli gösterilmiştir. (Çizim 59)
Zemin katta avlunun ortasına 2 m. eninde basık kemerli bir kapı
oluşturulmuştur. Kapı yaklaşık 3,80 m. yüksekliğinde yapılmış, çevresini dolaşacak
şekilde de bir bordür düzenlenmiştir. Yapılan bu bordür ile basık kemerin arasında
kitabeliği andıran dikdörtgen şeklinde küçük bir pano bulunur. Avlunun güney ve
kuzeyindeki diğer kapılarda aynı özelliklerde yapılmışlardır. (Resim 115) Avlunun
ortasındaki kapının iki yanına da 2,50×3,50 m. ölçülerindeki teğet kemerlere sahip
büyük boyutlu dörder pencere açılmıştır. Pencerelerin altına aynı zamanda denizlik
görevi de yapan 0,25 m. kalınlığında silmeler yapılmıştır. (Resim 116)
Avlunun kuzey ve güney cephelerine 1,30×2,85 m. ölçülerinde altışar
pencere açılmıştır. Pencerelerin kemerleri yine teğet kemerlidir. (Resim114) Ayrıca
avlunun doğu cephesi dışında, bütün cephelerdeki pencerelerin üzerine gelecek
şekilde ve zemin kat tavanı seviyesindeki silmenin hemen altına ince bir silme
yapılmıştır. Bu silmenin uçları da çeyrek daire şeklinde oyulmuştur.
Yapının avludaki dışarı taşırılan kollarının doğu cephelerine üçer pencere
açılmıştır. Kolların doğu cephelerinde pencere kemerlerinin etrafını dolaşacak
şekilde düzenlenen silmelerin üzerlerinden başlayıp saçağa kadar uzanan bölüme,
köşelerden 1,60 m. içeri çekilerek yapılan girintiyle cephe hareketli bir görünüme
kavuşmuştur. (Resim 110) Zemin kattaki pencereler düşeyde aynı aks üzerinde
birinci katta da tekrarlanır. Avlunun kuzey ve güney cephelerindeki altışar pencere
birinci katta zemin kattaki kapı üzerlerine ikişer pencere konulmasıyla sekize
yükselir. Avlunun doğu cephesinde zemin kattaki 2,50 m. ölçülerindeki büyük
pencerelerin her birinin üzerlerine birinci katta aralarına 0,50 m. boşluk bırakılarak 1
m. eninde iki pencere yerleştirilmiştir. Birinci katın pencereleri basık kemerli olup,
yine basık kemerli bir silme ile pencereler taçlandırılmıştır. (Resim 118) Avlunun
doğusundaki birinci kat pencereleri ise biraz daha özenli yapılmış ve pencere
kemerlerinin üzengi seviyelerine ince silmeler yerleştirilmiştir. Ayrıca ana giriş
kapısının üstünde birinci katta bulunan büyük kapı günümüzde kapatılmış
durumdadır. Bu kapı daha çok estetik amaçlı yapılmıştır.
Yapının eski fotoğraflarından anlaşıldığına göre ana giriş kapısının üzerine
yarım daire formunda küçük bir balkon yerleştirilmiştir. Balkona birinci kattaki
büyük kapı açılmaktadır. Bu kapının üzerine de alt tarafı konik olarak düzenlenen ve
bayrağın asıldığı yine yarım daire bir balkon daha yapılmıştır. Giriş bölümündeki bu
uygulama girişin vurgulanması amacıyla yapılmıştır. Ayrıca bu bölümün üstünde ve
yapının dışarı taşırılan kollarının tümünün ortasında saçaklarla üçgen alınlık şeklinde
yapılan uygulamalarla kollar taçlandırılmıştır. Yapının dışarı taşırılan kollarının
oldukça hareketli ve estetik görünmesini sağlayan bu uygulamalar günümüzde yok
edilmiştir.
Yapının güney cephesinin ortasında yaklaşık 7,50 m. ölçüsündeki bölüm
3.60 m. dışarı taşırılmıştır. (Çizim 60) Cephede her kata 13 pencere düzenlenmiş
olup, cephenin özellikleri avlunun kuzey ve güney yönleri ile aynıdır. 1,30 m. olarak
düzenlenen pencerelerden batıdaki üçü 1 m. ölçüsünde yapılmışlardır. Yapı hafif
eğimli bir arazi üzerine kurulduğundan bu cephenin doğu ve batısı arasında yaklaşık
1,10 m. kot farkı vardır. Ayrıca yapının bodrum katının duvarları içeri doğru hafif
meyilli yapılmıştır. (Resim 111)
Yapının doğu cephesinin ortasında 13,80 m. ölçüsündeki bölüm 4 m. dışarı
taşırılmıştır. (Çizim 62) Bu bölüme enleri 1,50 m. olan pencereler yerleştirilmiştir.
Dışarı taşırılan bu bölümün kuzey ve güney yönlerine de birer pencere açılmıştır. Bu
bölümün 12,05 m. güneyine ve 11,70 m. batısına birer poligonal çıkma
yerleştirilmiştir. Poligonal çıkmaların doğu kenarlarının ortalarına birer kapı
açılmıştır. Ancak bu kapılar günümüzde kapatılmış durumdadır. Güneydeki
poligonal çıkmanın dört kenarında 1 m. eninde pencereler bulunur ve burada üzengi
seviyesindeki silmenin üzerinden başlayıp saçağa kadar köşelerde küçük boşluklar
bırakılarak devam eden içeri çekilme söz konusudur. (Resim 112) Poligonal
çıkmalarla ortadaki dışarı taşırılan bölümün birbirine bakan cephelerinde bodrum
kata açılan küçük pencereler bulunmaktadır. Kuzeydeki poligonal çıkmanın
güneydoğu kenarındaki pencere günümüzde merdivenle çıkılan bir kapı haline
getirilmiştir. Poligonal çıkmaların dış taraflarındaki ikişer pencere de 1 m. enindedir
ve bunlar dışındaki pencereler de 1,30 m. olarak yapılmıştır. Birinci katta basık
kemerli ve üzerleri silmelerle taçlandırılmış pencereler bulunur. Kat ayrımındaki
silmeler, pencere kemerlerinin üzengi seviyesindeki silmeleri, pencerelerin
üzerlerindeki ince silmeler ve denizlikler cephede tekrar eden unsurlardır.
Kuzey cephe de küçük ölçü farklılıkları olmakla birlikte güney cephe ile
aynı özellikleri gösterir. (Çizim 61) Cephelerdeki pencereler ve dışarı taşırılan
bölümler yapı içindeki mekanları dışarıda olduğu gibi hissettirmektedir.
Yapının üzeri kırma çatı ile kapatılmıştır. (Çizim 58) Yapının eski
fotoğraflarından anlaşıldığına göre ana giriş kapısının üstü ve dışarı taşırılan
bölümlerin hepsinin uçlarına üçgen alınlıklı çatılar yerleştirilmiştir. Ayrıca yapının
doğu cephesindeki poligonal çıkmaların çatılarının da külah şeklinde yapıldığı
görülmektedir. Günümüzde ise bu görünüm tamamen değiştirilmiştir. Üçgen
alınlıkların olduğu bölümlerdeki duvarlar yıkılmış ve buralar kırma çatı ile düz
olarak geçilmiştir. Ayrıca poligonal çıkmaların külah şeklindeki yüksek çatıları da
günümüzde oldukça düşük seviyedeki çatılara dönüştürülmüştür.
“U” planlı yapının içerideki avluya bakan cepheleri koridor, dış cepheleri
ise sınıf olarak düzenlenmiştir. Dış cephelere açılan çok sayıda pencere ile yapı
yeterince aydınlatılmıştır. Yaklaşık 0,90 m. duvar kalınlığına sahip olan yapının
poligonal çıkmaların batısına yerleştirilen birer merdivenle birinci katına
çıkılmaktadır. Ahşap olarak yapılan bu merdivenler ve yapının taban ve tavanları
1965 yılında gördüğü büyük onarımda tamamen betona çevrilmiştir. Çatıdaki üçgen
alınlıklar ve ana girişin üzerindeki balkon formu bu onarım sırasında kaldırılmıştır.
Yapının ana giriş kapısı yaklaşık 3 m. enindeki zemin kat koridoruna
açılmaktadır. (Çizim 56) Ana girişin karşısına büyük bir sınıf düzenlenmiş, yanlarına
da günümüzde depo olarak kullanılan küçük birimler yapılmıştır. Depo bölümleri ile
merdivenlerin arasına da birer sınıf yerleştirilmiştir. Poligonal çıkmalardan
güneydeki küçük bir tuvalet olarak düzenlenmiştir. Kuzeydeki poligonal çıkma ise
yanındaki sınıf ile birleştirilerek büyük bir tuvalete dönüştürülmüştür. Zemin katın
tavan yüksekliğinin fazla olması sebebiyle poligonal çıkmalar yatayda ikiye
bölünmüştür. Poligonal çıkmaların ikinci katlarına da tuvaletler yapılmış girişleri ise
merdiven sahanlıklarından düzenlenmiştir. Koridor merdivenlerin olduğu bölümde
dışarı taşırılan kolların koridoru ile birleşir. Bu kollara da üçer sınıf düzenlenmiştir.
Ancak kuzeydeki kolun doğusundaki sınıfı ikiye bölünerek küçültülmüş ve buraya
küçük bir idare odası yapılmıştır. Yapının iç duvar kalınlıkları genel olarak 0,60 m.
kalınlığında olup, zemin kat 5,30 m. tavan yüksekliğine sahiptir. Ayrıca koridorların
birleştiği bölümlere basık kemerli birer kiriş yapılmıştır. Ahşap taban ve tavanların
1965 yılında betonarmeye çevrilmesiyle de koridorların ve sınıfların tavanlarına çok
sayıda kiriş yapılmıştır.
Birinci katın planı zemin kat ile aynıdır. (Çizim 57) Birinci katta doğu
cepheye doğru dışarı taşırılan kollardan güney kol üzerindeki mekanlar poligonal
çıkma da dahil olmak üzere okul idaresine aittir. Ortadaki büyük sınıf birinci katta
kütüphane olarak kullanılmaktadır. Yanlarındaki küçük mekanlar ise arşiv odalarıdır.
Kuzeydeki poligonal çıkma harita odası olup, bunun dışındaki mekanlar sınıf olarak
kullanılmaktadır. Yine bu katta da koridorların birleşim yerlerine basık kemerli
kirişler yapılmıştır. Birinci katın tavan yüksekliği yaklaşık 4,50 m. olarak
düzenlenmiştir. Yapının içerideki kapıları orijinal olup, hepsi basık kemerlidir.
Yapıda taş süsleme görülür. Dış cephelerde kat ayrım noktalarındaki yatay
silmeler, pencere denizlikleri, zemin kat pencerelerinin kemerlerinin etrafını dolaşan
silme, birinci kat pencerelerinin üzerindeki pencereleri taçlandıran basık kemerler ve
üzengilerindeki küçük silmeler cephelerin hareketli görünmesini sağlayan taş
süslemelerdir. Günümüzde yapıda bunlar dışında süsleme unsuru bulunmamaktadır.
1913 yılında Sivas Erkek Öğretmen Okulu olarak hizmetine başlayan yapı
günümüzde Selçuk Anadolu Lisesi olarak işlevini sürdürmektedir. Yapıda
günümüzde boyalarının yenilenmesi ve bazı bölümlerin alçılanması gibi küçük
onarımlar yapılmaktadır.
Hareketli cepheleri, doğu cephesindeki poligonal çıkmaları, bu çıkmaların
üzerindeki külah şeklindeki çatıları, pencereleri, dışarı taşırılan kollar ve ana giriş
üzerindeki balkonu ile Sivas Erkek Öğretmen Okulu Milli Mimarlık Dönemi’nin
Sivas’taki en başarılı yapısıdır.
Sivas ili merkezinde bulunan Sivas Erkek Öğretmen Okulu, Kültür
Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulun 20.10.1990 tarih ve
851 sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
4. GENEL ÖZELLİKLER
Genel olarak kesme taştan yığma tekniğinde inşa edilen Sivas’taki Geç
Dönem Osmanlı Kamu Yapıları özgün cephe tasarımlarıyla dikkat çekmektedir. Bu
yapılar plan özellikleri açısından Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’nin tip projelerinin
başarılı örnekleridir. Yapılardaki süslemeler ise genel olarak dönem özelliklerini
yansıtacak şekilde yapılmış olup, yapıların üsluplarının belirlenmesinde önemli bir
etkendir.
69
Özgüven, B., a.g.m., s. 46
70
Özgün, S., Denizli Kamu Yapıları (1876-1940), (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya,
2000, s. 128
71
Kodaman, B., Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Ankara, 1991, s. 183-84
Serinhisar Yavuz Yıldırım Ekiz İlköğretim Okulu’nda uygulanmıştır72. Ziya Bey
Kütüphanesi’nin ana giriş kapısı giriş holüne, bunun dışındaki mekanlar da birbirine
açılmaktadır. Göğüs Hastanesi ve Hükümet Konağı’nın koridorları yapıların
ortalarına düzenlenmiş, iki cepheye yerleştirilen mekanlara geçişler bu koridorlardan
sağlanmıştır. Sivas İdadisi’nde ise koridor, yapının ortasındaki avlu ile kenarlardaki
sınıfların arasına yapılmıştır.
Yapıların çok katlı yapılmaları merdivenlerin önemini arttırmıştır. Söz
konusu yapıların birçoğunda iki merdiven bulunmaktadır. Jandarma Dairesi’nin
sekizgen kulesindeki ana girişinin iptal edilmesiyle giriş avluya yapılmıştır. Bu
girişten sahanlığa çıkıldığında biri güneyde diğeri doğuda olan iki merdiven ile
karşılaşılır. Göğüs Hastanesi ve Ziya Bey Kütüphanesi’nin merdivenleri barok
üslupta yapılmıştır. Ayrıca Göğüs Hastanesi’nin sonradan yapılan iki ve üçüncü
katları için mekanlardan birisi iptal edilmiş ve buraya ikinci bir merdiven
eklenmiştir. Erkek Öğretmen Okulu’nda merdivenler poligonal çıkmaların batısına
yerleştirilirken Sanayi Mektebinde ise hollerin doğusuna yerleştirilmiştir. Her iki
yapıda da merdivenler simetri esasına göre düzenlenmiştir. Sivas İdadisi’nde de
merdivenler simetrik olarak yan cephelerin çıkma yapan bölümlerine
yerleştirilmiştir. Merdivenler yine iki kenardan sahanlığa, ortadan da birinci kata
geçilecek şekilde düzenlenmiştir. Hükümet Konağı batı yönde tek merdivene
sahipken sonradan girişin karşısına yapının ikinci merdiveni yapılmıştır.
Bu dönemde yapıların genelinde avlu oluşturulmuştur. Sivas İdadisi iç
avluya sahip bir yapıdır. Açık avlusu günümüzde kapatılmıştır. Sanayi Mektebi,
Erkek Öğretmen Okulu ve Demircilik Atölyesi gibi yapılarda ise avlu, kolların
13,50–22,50 m. arasında dışarı taşırılmasıyla ön cephelerde oluşturulmuştur. Sanayi
Mektebi’ndeki revaklar da bu avluyu destekler niteliktedir. Ayrıca Jandarma
Dairesi’nin “L” planı içte bir avlunun oluşmasını sağlamıştır.
72
Özgün, Selda, 1839-1940 Yılları Arasında Ege Bölgesi Okul Binalarında Cephe, Konya, 2006
( S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi)
biraz uzun tutulmasına rağmen simetrik düzenleme söz konusudur. Simetri bu
yapılarda giriş ekseni düşünülerek oluşturulmuş, bu durumu da dışarı taşırılan kollar
desteklemiştir.
Yapıların ön cepheleri oldukça özenli yapılmış, yan cepheler ve arka cephe
ise genelde sade bırakılmıştır. Bu durum kendisini en fazla Ziya Bey
Kütüphanesi’nde hissettirmektedir. Caddeye bakan doğu ve güney cepheleri oldukça
hareketli bir cephe görüntüsü sunarken, kuzey cephe kör cephe olarak bırakılmış, batı
cephede ise sade olarak yapılan dört pencere ile yetinilmiştir. Sivas İdadisi ön
cephesi pencerelerin altları baklava dilimleri ve kartuşlarla süslenmiş ve cepheye
diğer cephelerden fazla iki silme daha yapılmıştır. Pencere altına yapılan kartuşların
bir benzerini de İzmir Ödemiş Ziraat Mektebi’nde görürüz.
Jandarma Dairesi’nin güney ve doğu cepheleri hareketli ve özenle
yapılmışken, avludaki diğer cepheler oldukça sade düzenlenmiştir. Ziya Bey
Kütüphanesi, Sivas İdadisi ve Jandarma Dairesi’nin ön cepheleri kesme taşla
yapılırken arka cephelerinin moloz taşla yapıldığı görülür. Ayrıca Sivas İdadisi’nin
ön cephedeki üçlü girişi ve korniş altındaki metop uygulamaları Kütahya Lisesi’nde
de görülmektedir. Hükümet Konağı’nda ön ve arka cephe girişleri üçlü giriş şeklinde
düzenlenmiş, yan cepheler ise giriş bölümleri dışında ön ve arka cephe ile aynı
özellikte yapılmıştır. Sade bir şekilde düzenlenen üçlü girişiyle Ampir Üslup’ta inşa
edilen Hükümet Konağı, sonradan yapılan çatısındaki uzun saçaklar ve
elibelindelerle Milli Mimarlık Üslubu’na bürünmüştür. Bu özelliğiyle Çankırı ve
Trabzon Hükümet Konaklarıyla benzerlik gösterir73. Ayrıca Konya Hükümet
Konağı’nın girişi de Sivas Hükümet Konağı ile benzerlik gösterir. Benzer bir durum
Erkek Öğretmen Okulu ve Göğüs Hastanesi için de geçerlidir. Erkek Öğretmen
Okulu’nun ön ve arka cepheleri uzun çıkmalar, poligonal çıkmalar, balkon ve büyük
pencereler gibi uygulamalarla yan cephelerden daha hareketli ve özenli bir cephe
görünümündedir. Göğüs Hastanesi, ön cephesindeki balkon ve arka cephesindeki
poligonal çıkma ile yan cephelerden daha özenli yapılmıştır. Ayrıca Sanayi
Mektebi’nin ön cephedeki kesme taş kornişleri yan ve arka cephelerde ahşap saçağa
dönüşmüştür.
Cephelerin hareketli görünmesindeki en büyük etkiyi yapıdaki çıkmalar ve
kuleler sağlamaktadır. Sivas İdadisi’nde çıkmalar ön cephede köşelerde, yan
73
Ortaylı, İ., a.g.m. , s. 7
cephelerde ortada, arka cephede ise hem ortada hem köşelerde yapılarak cepheler
hareketlendirilmiştir. Hükümet Konağı’nda çıkmalar cephenin ortasına verilmiştir.
Erkek Öğretmen Okulu’nda dört cepheye de farklı büyüklüklerdeki çıkmalar
verilirken, Sanayi Mektebi’nin ve Demircilik Atölyesi’nin ön ve yan cephelerine
çıkmalar düzenlenmiştir. Ziya Bey Kütüphanesi’nin de doğu cephesinde köşe
çıkmaları bulunmaktadır. Göğüs Hastanesi’nin kuzey ve güney cepheleri ise
kademeli olarak düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme bahsedilen anlamda bir çıkma
değildir.
Sivas kamu yapıları’ndaki en başarılı kule uygulaması Jandarma
Dairesi’nde yapılmıştır. Yapının “L” planda olması, köşesine kulenin yapılması ve
kuleye birinci kat ile kademeli bir yükselişin düzenlenmesi yapının ağırlık noktasının
tamamen kule üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Ayrıca kulenin, ikinci katta
yapılan tepe penceresi, girlant ve volütlerle taçlandırılması da yine dönem özelliği
olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkek Öğretmen Okulu’nun doğu cephesindeki
poligonal çıkmalar da yine cephenin hareketli ve estetik görünümünde ön plandadır.
Göğüs Hastanesi’ndeki poligonal çıkma ise yapıya göre oldukça büyük boyutu ile
dikkat çeker. Jandarma Dairesi’ndeki kule ve Göğüs Hastanesi ile Erkek Öğretmen
Okulu’ndaki poligonal çıkmalar sekizgen planlıdır. Ancak dışarı beş kenarlı olarak
yansıtılmıştır. Ayrıca Jandarma Dairesi’nde kulenin kollarla birleştiği bölümleri
dilimli atnalı kemer formuna sahip pencerelerle gizlenmeye çalışılmıştır.
Söz konusu yapıların hemen hepsinin cepheleri yatay ve dikey silmeler,
kornişler ve pilastr uygulamalarıyla hareketlendirilmiştir. Bu durumun en başarılı
örneği Sivas İdadisi’dir. Ön cephesine yatayda toplam sekiz silme düzenlenen
yapının birinci kat pencerelerinin üzerine yine silmelerle üçgen alınlık yapılmış, en
üstteki korniş ile de yapı taçlandırılmıştır. Jandarma Dairesi zemin katta oldukça
kalın yapılan iki silmesi ile dikkati çeker. Ayrıca Jandarma Dairesi, Erkek Öğretmen
Okulu ve Demircilik Atölyesi gibi yapılardaki silmeler, pencerelerin üzengi
seviyesinin biraz altından başlayarak pencere kemerlerini dolaşacak şekilde
düzenlenmiştir. Denizli Acıpayam Atatürk İlköğretim Okulu ve Muğla Yatağan
Atatürk İlköğretim Okulu’nda da aynı düzenlemeler görülür. Ziya Bey
Kütüphanesinde birinci kat pencerelerin kesme taş söveleri ve kornişi cephenin
önemli uygulamalarıdır. Sanayi Mektebi’nde pencereler üzerindeki silme batı
cephede dışarı İlköğretim Okulu aşırılan kollardaki büyük basık kemerlerin üstünü
üçgen alınlık şeklinde dolaşmaktadır. Bunlar dışındaki yapılarda silmeler genelde
yalnızca kat ayrım noktalarına düzenlenmişlerdir.
Cephelerde ana girişlerin vurgulanması, dönemin diğer bir özelliğidir. Sivas
İdadisi’nde ana giriş cephesi kolosal düzen ile vurgulanmıştır. Yapının eski
fotoğraflarında da kolosal düzenlemenin çatı seviyesine yapılan uygulamalarla
taçlandırıldığını görülmektedir. Ayrıca arka cephede giriş bölümünün dışarı
taşırılması ve girişin üzerine dört sütunun taşıdığı bir balkon yapılması da yine
girişin vurgulanması adına yapılan uygulamalardır. Erkek Öğretmen Okulu ve Göğüs
Hastanesi’nin ana girişleri, girişler üzerine yapılan balkonlarla vurgulanmıştır. Ziya
Bey Kütüphanesi’nde de aynı durum söz konusu iken bu yapıya balkon yapılmamış,
ancak balkon için yapılan büyük konsollarla giriş vurgulanmıştır. Hükümet
Konağı’nın girişi, düzenlenen üçlü giriş ve bu girişin dışarı taşırılmasıyla
vurgulanmıştır. Sanayi Mektebi’nde ise ana girişi vurgulamak için bu bölümde barok
merdivenler, sütunlar ve üçgen alınlık kullanılmıştır.
Yapılar genellikler kırma çatı ile örtülmüştür. Göğüs Hastanesi’nin haçvari
plandaki üçüncü katı ve Jandarma Dairesi’nin zemin katı tek mekanlı bölümler
oldukları için kırma çatı ile örtülmüşlerdir. Jandarma Dairesi ve Demircilik
Atölyesi’nin çatılarına arnavut bacaları yapılarak estetik bir görünüm sağlanmıştır.
Jandarma Dairesi’nin kulesi ve Erkek Öğretmen Okulu’nun poligonal çıkmaları
oldukça yüksek külah şeklinde bir çatı ile örtülüyken, bu uygulamalar günümüze
ulaşamamıştır. Ayrıca Erkek Öğretmen Okulu’nun dışarı taşırılan bölümlerinde çatı
başlangıç seviyelerinin ortalarına üçgen şeklinde kalkan duvarı yapılarak saçakların
bu duvarın üzerini dolaşması sağlanmış ve bu uygulama ile çıkmalar
taçlandırılmıştır. Çatılar genellikle Marsilya ve alaturka kiremitlerle kaplanmış olup,
sadece Sanayi Mektebi’nin çatısı sac ile kaplanmıştır. Eski fotoğraflarından
anlaşıldığına göre özgün halinde olan bu yapının da alaturka kiremit ile kaplandığını
görürüz.
Milli Mimarlık Dönemi’nin önemli bir özelliği olan geniş saçaklar ve
elibelinde uygulamalarını Hükümet Konağı’nın çatısında bulabiliriz. Yapıda yaklaşık
2 m. genişliğinde saçak kullanılmış ve altına da ahşaptan uzun elibelindeler
yapılmıştır. Demircilik Atölyesi için de aynı durum söz konusudur. Yine bir Milli
Mimarlık Dönemi Yapısı olan Erkek Öğretmen Okulu’nda ise böyle bir uygulamaya
gidilmemiştir.
Bu dönemde cephelerdeki diğer önemli uygulama, pencerelerdir. Pencereler,
cephelerde çok sayıda yapılmış olup, büyük boyutlarıyla dikkati çekmektedir. Büyük
ve çok sayıda yapılan pencereler hem yapının içerisinin gün ışığından yeterince
yararlanmasını sağlamış, hem de cephelere hareketlilik katmıştır. Pencereler cepheye
ikili ve üçlü gruplar halinde açılmıştır. Ayrıca bu dönemde pencereler her katta farklı
kemer şekilleriyle dikkati çeker. Jandarma Dairesi, Sanayi Mektebi ve Göğüs
Hastanesi’nin bütün pencereleri basık kemerlere sahiptir. Hükümet Konağı
dikdörtgen pencerelere sahip olup, pencerelerin üzerelerine her iki katta da yarım
daire kemerler yapılmıştır. Sivas İdadisi ve erkek Öğretmen Okulu’nun pencereleri
her katta farklı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Sivas İdadisi’nin birinci kat pencereleri
üçgen alınlıklarla ve Erkek Öğretmen Okulu’nun yine birinci kat pencereleri basık
kemer şeklinde düzenlenen ince bir silme ile taçlandırılmıştır. Basık kemerli
pencerelerin üzerinin taçlandırılması uygulamasını Denizli Çal Gazi Paşa İlköğretim
Okulu, Denizli Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu ve Sarayköy Gazi İlköğretim
Okulu’nda görürüz. Ziya Bey Kütüphanesi’nin zemin kat pencereleri büyük ve yarım
daire şeklindeyken, birinci kat pencereleri küçük ve dikdörtgen olarak
düzenlenmiştir. Ayrıca Demircilik Atölyesinde ve Erkek Öğretmen Okulu’nda enleri
2,50 metreyi bulan büyüklükte pencerelerle karşılaşılır. Bu pencereler teğet kemerli
olup, yapıların koridorlarına düzenlenmişlerdir.
4.4. Süsleme
76
Kütüphane tanıtım broşüründen alınan bilgi
77
Bu bilgi Okul Müdürü Bahattin Işık’tan alınmıştır.
5. SONUÇ
Üçer, M., “Mustafa Kemal Paşa’nın Odası”, Hayat Ağacı, Sayı:3, Sivas, 2005,
s. 29–31
Yavuz, "Cumhuriyet Dönemi Ankara'sında Mimari Biçim Endişesi"
Yıldırım, Mimarlık, , Sayı: 121–122, İstanbul, 1973, s. 26–44
Yavuz, Yıldırım, "İkinci Meşrutiyet Döneminde Ulusal Mimari Üzerindeki Batı Etkileri
(1908–918)", ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Ankara, 1976/2,
Sayı: l, s. 9–34
Yavuz, Yıldırım, Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara, 1981
Yavuz, Yıldırım, "Mimar Kemalettin Bey (1870–1927)", ODTÜ Mimarlık Fakültesi
Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, Ankara,1976, s. 9–34
Yavuz, Yıldırım, “Kemalettin Bey’in Ulusal Mimarlık Alanındaki Katkıları”, Sanat
Dünyamız, Sayı: 45, İstanbul, 1991, s. 36–44
Yavuz, Yıldırım, "Ankara Cumhuriyet Dönemi Mimarisi" Ankara Konuşmaları, Ankara,
1992, s. 96–107
Yıldıran, N., İstanbul’da II. Abdülhamid Dönemi (1876-1908) Mimarisi,
İstanbul, 1989, (M.S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış
Doktora Tezi)
ÇİZİM LİSTESİ
Resim 23. Sivas İdadisi (Karşıda Hükümet Konağı, Solda Jandarma Dairesi
Görünmekte)
Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi Arşivi’nden
Resim 24. Sivas İdadisi Güneydoğu Cephe Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi Arşivi’nden
Resim 29. Sivas İdadisi Portalin Resim 30. Sivas İdadisi Bahçe Kapısı
Arkasındaki Mekanlardan Biri
Resim 31.Sivas İdadisi Süslemelerden Ayrıntı
Resim 32. Sivas İdadisi Ana Giriş Kapısı Resim 33. Sivas İdadisi Birinci Kat
. Pencereleri
Resim 34. Sivas İdadisi’nde Sivas Odası Olarak Düzenlenen Bölüm
Resim 39. Sivas İdadisi Atatürk’ün Odası Resim 40. Sivas İdadisi Kongre
Salonu’ndaki Kalemişi Süslemelerden Ayrıntı
Resim 41. Sivas İdadisi Merdiven Çıkışlarına Düzenlenen Tavan Göbeği
Resim 44. Sivas İdadisi Ana Giriş Kapısı Kemerinin Kilit Taşındaki Süsleme
Resim 45. Sivas Sanayi Mektebi Eski Bir Fotoğrafı Erdal Çetinkaya Koleksiyonu
Resim 50. Sivas Sanayi Mektebi Batı Cephedeki Dışarı Taşırılan Kolların Giriş
Bölümleri
Resim 51. Sivas Sanayi Mektebi Giriş Resim 52. Sivas Sanayi Mektebi Avludaki
Bölümünden Ayrıntı Ana Giriş Kapısı ve Üzerindeki Üçgen
Alınlık
Resim 53. Sivas Sanayi Mektebi Üçgen Alınlık Resim 54. Sivas Sanayi Mektebi Giriş
Üzerindeki Süslemeler ve Kitabelik Bölümü Bölümündeki Sütunların Başlıkları
Resim 55. Sivas Sanayi Mektebi Giriş Resim 56. Sivas Sanayi Mektebi Revak
Bölümündeki Merdivenlerden Ayrıntı Bölümündeki Süslemelerden Ayrıntı
Resim 57. Sivas Sanayi Mektebi Giriş Bölümü Resim 58. Sivas Sanayi Mektebi Giriş
Sütunları Üzerindeki Yivler ve Bitkisel Bölümü Sütunlarının Kaideleri
Süslemeler
Resim 59. Sivas Sanayi Mektebi Revak Bölümü
Resim 65. Ziya Bey Kütüphanesi Eski Bir Fotoğrafı Erdal Çetinkaya Kolaksiyonu
Resim 69. Ziya Bey Kütüphanesi Zemin Kat Resim 70. Ziya Bey Kütüphanesi Giriş
Penceresi Kapısı ve Konsollar
Resim 71. Ziya Bey Kütüphanesi Güney Resim 72. Ziya Bey Kütüphanesi Balkon
Cephedeki Çeşme Kapısı ve Üzerindeki Üçgen Alınlık
Resim 73. Ziya Bey Kütüphanesi Birinci Kat Resim 74. Ziya Bey Kütüphanesi Zemin
Penceresi Kattaki Okuma Salonları ve Geçişleri
Resim 75. Ziya Bey Kütüphanesi Zemin Kat Resim 76. Ziya Bey Kütüphanesi Birinci Kat
Giriş Holü ve Merdivenler Holü ve Merdivenler
Resim 81. Sivas Jandarma Dairesi Hükümet Konağından Görünüşü Doğu Cephe
Resim 82. Sivas Jandarma Dairesi Güney Cephe
Resim 83. Sivas Jandarma Dairesi Sekizgen Resim 84. Sivas Jandarma Dairesi İptal
Kulesi Edilen Giriş Kapılarından Birisi
Resim 85. Sivas Jandarma Dairesi Dilimli Resim 86. Sivas Jandarma Dairesi Dış
Cephe Atnalı Kemerine Sahip Penceresi Pencereleri
Resim 94. Sivas Jandarma Dairesi Birinci Kat Holüne Açılan Çift Yönlü Merdivenler
Resim 95. Sivas Jandarma Dairesi Sekizgen Kulenin Birinci Kattaki Tavan Göbeği
Resim 100. Sivas Sanat Okulu Demircilik Atölyesi Kuzey Cephe Giriş Bölümü
Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi Arşivi’nden
Resim 103. Sivas Sanat Okulu Demircilik Atölyesi Kuzey Cephedeki Dışarı Taşırılan
Bölüm
Resim 104. Sivas Sanat Okulu Demircilik Atölyesi Sınıfları
Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi Arşivi’nden
Resim 114. Sivas Erkek Öğretmen Okulu Avludan Dışarı Taşırılan Bölümün
Görünüşü
Resim 115. Sivas Erkek Öğretmen Okulu Giriş Resim 116. Sivas Erkek Öğretmen Okulu
Kapısı Giriş Cephesindeki Büyük Pencereler
Resim 120. Sivas Erkek Öğretmen Okulu Resim 121. Sivas Erkek Öğretmen Okulu
Poligonal Çıkmadan Ayrıntı Birinci Kattaki Koridor
Resim 122. Sivas Erkek Öğretmen Okulu Zemin Kat Sınıfının Görünüşü
Resim 123. Sivas Erkek Öğretmen Okulu Birinci Kat Sınıfının Görünüşü
Resim 124. Halil Rıfat Paşa Resim 125. Reşit Akif Paşa