Professional Documents
Culture Documents
MASONİK
BİLDERBERG
ÇETESİ
SİYONİZM VE PROTOKOL
FİNANS ODAKLARI
VE TEKNOKRATLAR
ULUSLARA NASIL EGEMEN OLDU ?
İSTANBUL / 30 MART 2000
GİRİŞ
*Papa John XXIII, (sol görüşlü olarak biliniyor) II. Vatikan Konseyi’ni
toplamıştır. Bu toplantıya 50 Katolik dışı çeşitli Hıristiyan temsilci
gelmiştir, alınan karar: “Tek tanrılı dinlerde kimin neye inandığı önemli
değil, önemli olan Monoteizmin tanrısına inanıyor olmak.”
*İlk kez Katolik Kilisesi Yahudilik ve İslâmiyetin yanında yer alıyor, ortak
mücadele başlıyor.
*Guido von List, Hitler’i en çok etkilemiş olan ocultist. Hitler’in diğer
ocultist ustası ise Yahudi Messing.
Kendi sözleriyle:
“Dünyadaki diplomatlar, başkanlar, krallar ve Vatikan’la yakın ilişki
içindeyiz. Washington’dan Kudüs’ten ve tüm dünyadan liderler,
Yahudiliği ilgilendiren konularda bizi ararlar. B’nai B’rith kuruluşundan
buyana Birleşmiş Milletler’de çok önemli rol oynamaktadır. BM de
sürekli mevcut tek Yahudi kuruluşuyuz. Ayrıca giderek önem kazanan
Avrupa Birliği bünyesinde de yer almaktayız.”
*02. 11. 1999- “Hollanda Başbakanı B’nai B’rith yetkilerine Nazilerin işgali
sırasında Hollandala Yahudiler’den çalınan varlıkların geri ödenmesi
konusundaki araştırmanın bu yıl içinde tamamlanacağı sözü vermiştir.”
*09. 09. 1999- “Babtistlerin, yahudilerin “tamama ermesi” yani yeni ahidi
de kabul etmeleri için dua edeceklerini açıklamaları üzerine B’nai B’rith şu
yanıtı vermiştir: “Biz, Torah’a inanıyoruz ve o tamdır. Ona inananlar
tamama ermiş yahudiler’dir. Biz, tanrı habercisi olarak bir insan bekliyoruz,
Hıristiyanlar gibi tanrısal sıfatlara sahip bir Mesih beklemiyoruz. Aynı
mantıkla en son vahiy olan Kur’an-ı Kerim’e inanmayan Hıristiyanlar da
“tamama ermesi” gereken Müslümanlar olmuyorlar mı?”
*06. 01. 2000- “B’nai B’rith, 20. 01. 2000 tarihinde Miami’de
Demokratikleşme-Diktatörlük karşılaştırması ve Sivil Yönetim- Askeri
Yönetim karşılaştırması konularında bir Latin Amerika toplantısı
düzenleyecektir”
1919 yılında kendilerine “Barış Tacirleri” adını veren bir grup işadamı
tarafından kuruldu. Neredeyse yüz yıla ulaşacak bir süreden beri uluslar
arası ticaret ve yatırımını gelişmesi amacıyla faaliyet göstermektedir. Sınır
ötesi ticaretin yönetimini düzenleyen yasaların rakipsiz yapıcısı oldular.
Günümüzde elektronik ticaretin kurallarını hazırlıyorlar. Bu yasalara uymak
“gönüllülük!” esasına dayanıyorsa da dünyada geniş biçimde
uygulanmaktadır. Çok önemli hizmetlerinin arasında “uluslar arası hakemlik
kurulu” dünyanın en önde gelen hakemlik kuruludur. Günümüzde 130
ülkeden binlerce şirket bu kuruluşun üyeleri arasında yer almaktadır.
Her yıl gerçekleşen G-7 ülkelerinin zirve toplantılarından bir gece önce
toplantıya ev sahipliği yapacak olan ülkenin başkanı ICC’nin başkanıyla
buluşur ve ertesi gün toplantıda diğer başkanlara iletilmek üzere onun görüş
ve tavsiyelerini alır.
Yaklaşık her üç yılda bir büyük bir kongre gerçekleştirmektedir. 3-5 Mayıs
2000’de Budapeşte’de 33. Kongre gerçekleşmiştir. Tüm dünyadan
aralarında bazı devlet başkanlarının, dışişleri bakanlarının da bulunduğu çok
geniş ve seçkin bir konuşmacı katılımı gerçekleşmiştir. Kongrede ele alınan
konular ve dünyanın geleceğine yön verecek nitelikteki konular arasında
dikkat çekici olanlar şöyle sıralanabilir:
Bu kuruluşun daha önce yayınlamış olduğu bir çok haber bülteninden açıkça
anlaşılmaktadır ki; GATT’ın, DTÖ’nün veya MAİ’nin dünya hükümetlerine
dayattığı her kural bu kuruluşun fikirleri ile tam bir paralellik içindedir. Bu
da sözü geçen uluslar arası organizasyonların faaliyetlerinde ICC’nin
ağırlığını ispatlamaktadır.
2 4. Aralık. 1912 tarihinde Avusturya gazetesi “Wiener Freie
Presse”de Walter Rathenau, şunları yazıyordu: “Her biri tüm diğerlerini
tanıyan üç yüz kişi Avrupa anakarasının kaderine hükmediyor ve
haleflerini kendi çevrelerinden seçiyorlar.”
Özel bir telefon hattıyla bağlantıya sahip olduğu 11. Wilhelm’in özel
danışmanı olan Rathenau, gerek Kaiser döneminde, gerekse Weimar
Cumhuriyeti döneminde Alman politikasında önemli bir yer tutmuştur.
***
“Dünya, gözü kulislere dalmayanların sandıklarından tümüyle farklı
insanlar tarafından yönetiliyor.”
Ünlü mali tröst Edmond de Rothschild’in bir şirketinin işlettiği lüks dağ
oteli, olağan olarak, Nisan ayının son haftalarında kapanır. Ancak, garip
olarak kapanmadı. Sıradan insanlar meraklandılar.
Bu özel hareketlilik üç gün sürdü: 19, 20, 21. Nisan. 1974 günleri.
Düzenin bekçilerinin bu hareketliliğinin ve basın mensuplarını kapsayacak
tarzda sıradışı davranışlarının nedeni çok sonraları öğrenilebildi. Sonunda
öğrenildi ki, bu üç gün boyunca, büyük çoğunluğu dış ülkelerden gelmiş
birkaç yüz kişi ünlü Rothschild Oteli’nde gizli bir konferans düzenlemişler.
1
Lettre d’information (P. De villemarest, La Vendomiere, 27930 Le Cierry)
2
Lectures Françaises (D.P.F. chire-en-Momtreuil, 66 190 Vouille)
3
Yann Moncomble, BP 24, 27 330 La Neuve - Lyre
4
The Spotlight, 300 Independance Avenue, S.E. Washington D.C. 20003 A.B.D.
BİLDERBERG GRUBUNUN KURULUŞU
Konu:
“Sovyet Yayılmacılığına Karşı Batı’nın Birliğini Kurmak.”
BİLDERBERG
C. F. R.
TRİLATÉRALE
Bu üç gizli dernek arasındaki bağlar öylesine sıkıdır ki, çoğu kez adı
geçen derneklerin tek bir canavarın kolu olup olmadığı düşünülür.
Bilderberg Grubu üyelerinin birçoğunun C.F.R. ve Trilaterale içinde yer
alması başka türlü açıklanamaz.
6
Joseph Retinger, “Memoris of an Eminence Grise” H.R.H. Hollanda Prensi
Bernhard’ın önsözüyle John, Pomian tarafından yayımlanmış 1972
7
Miroir de I’Histore, sayı:9.Ekim. 1950
8
Bulletin de C.C.E., Sayı: 5, (1960-1961)
9
Ayrıntılar için bknz: “Une main cache dirige” Jacques Bordiot (La Librairie
Française 27, rue de I’Abbe-Gregoire, Paris 1974
Avrupa İçin Konsey) de katıldığı bir Congres de I’Europe (Avrupa
Kongresi) örgütlerken görüyoruz..
GİZLİ TOPLANTILAR
ENTRİKALAR
10
Jacques Bordiot, “Une main cache dirige” Libraie Française, Paris 1974 Yazar aynı
konuda: “Le Gouvernement Invisible” adlı bir çalışmasını 1983?Paris’te
yayınlamıştır.
Bunlar, günün birinde şunları ilan etmiş olan C.F.R. üyesi ünlü finans
adamı Paul Warburg’un istemlerine uygun hedefler:
“HOŞ OLSUN YA DA OLMASIN, BİR DÜNYA HÜKÜMETİNE
SAHİP OLACAĞIZ. TEK SORUN, BUNUN FETİH YOLUYLA MI,
YOKSA MUTABAKAT YOLUYLA MI KURULACAĞINI BİLMEK”
(11)
ÇETENİN ELEBAŞLARI
Kuşkusuz bu aşırı hızlı bir adım atmaktı. Prens, Avrupa tahtına böylece
adaylığını koymakla, kendi kendini mahküm etti, ‘onurlu derneğe’ ihanet
etmiş oldu; Bilderbergliler bunu affetmezdi. Onu karga tulumba Lockheed
Skandalı’nın içine attılar ve bu da onu 26. Ağustos. 1976 tarihinde
görevlerinden ayrılmak zorunda bıraktı.
Bankacıların Avrupa’sı
Avrupa Birliği konusunda büyük lâfların ardında, iktisadi çevrelerin
eylemleri, Avrupa halklarının çıkarlarına aykırı olarak nasıl yürütülüyor?
Tanrıların Gizi
Kezsinlikle non-konformist olan Henry Coston, bize açıklanamaz
görüneni açıklıyor. Uluslar arası bir fenomeni (görüntüyü) tasvir ederek,
bunun yalnız bizim ülkemizde değil, aynı zamanda Avrupa’da, yalnızca
Yakın Doğu’da (İsrail) değil Afrika’da, Kuzey Amerika’nın sanayileşmiş
ülkelerinde ve Latin Amerika’nın azgelişmiş ülkelerinde yarattığı sonuçları
gözler önüne seriyor.
Prens’den sonra özel uçakla gelen ikinci üye, Beyaz Saray İdari İşler
Müdürü Rumafeld olmuştur. “Kissinger’in sağ kolu” olduğu söylenen
Rumafeld, ABD’nin bir uçağı ile tek başına gelmiştir. Gündeminde Orta
Doğu sorunu bulunduğu için, bu konuda en bilgili kişi olan Kissenger de
Bilderberg Konferansına çağrılmış, ancak kendisi gelemediği için
yardımcısı Rumafeld ile Hartman’ı toplantıya göndermiştir.
Milyarderlerin en ünlülerinden ve Paris yüksek sosyetesinin önde
gelenlerinden Baron Rothschild, THY uçağı ile İzmir’e gelmiştir.
GİZLİLİK
Saat: 16.30’da bir basın toplantısı düzenleyen Prens Bernhard, bir soruya
verdiği cevapta, “Yunanistan’dan da üye çağırıldığını, fakat çağırılanların
Türk-Yunan ilişkilerinin bugünkü koşulları altında konferansa gelmeyi
reddettiklerini” söylemiştir.... Prens, çağırılıpta gelmeyen Yunanlıların
arasında Pezmezoğlu’nun da bulunduğunu belirtmiştir.
KORUNMA
2- Vietnam Savaşı nedeniyle ortaya çıkan talep baskısı ABD’de işsizliği önce
azaltmış, sonra ise enflasyon yoluyla yeniden arttırılmıştır.
1960’larda Batı Avrupa büyük bir Pazar olarak gittikçe fazla ilgi
görmüştür. Avrupa’daki Amerikan yatırımları Amerikan bilgi ve tekniğini
daha ucuz Avrupa emeği ile birleştirerek, Amerikan ihracatına rakip duruma
gelmişler ve böylece Amerikan ekonomisi tekelci durumunu kısmen
yitirmiştir.
ALINACAK TEDBİRLER
Londra (ANKA-DPA)
Büyük sermaye çevrelerinin ve temsilcilerinin katıldığı Bilderberg
konferanslarından 25.incisi dün Londra’da çalışmalarına başlamıştır.
Konferansa 20 ülkenin önde gelen sanayici ve siyaset adamlarından 106 kişi
katılmaktadır. Konferansa katılanlar arasında eski ABD Dışişleri Bakanı
Henry Kissinger ve Alman Başbakanı Helmut Schmid gibi önemli isimler
de yer almaktadır.
BİLDERBERG KULÜBÜ
MAHMUT DİKERDEM
(Emekli Büyükelçi)
ANA BRİTANNİCA
Bunun bence belirgin bir sebebi var: Siyaset hayatı içinde bulunanlarla
siyasete dışardan ağırlık koyanlar, her adımda kuralları değiştirerek, ülkeyi
yönetilemez yaptılar; hükümeti kurmaya talip olacak kişinin “süpermen”
olması gerekiyor. Türkiye ise, hep bildiğimiz gibi, süpermenler çıkartan bir
ülke değil. Yönetilemez bir hale gelmiş bir ülkeyi yönetemez birine teslim
ettiler mi, işlerin kısa vadede arap saçına dönmesi ihtimali büyük.
İkinci aday, geçen gün, ANAP lideri Mesut Yılmaz ile ikili bir görüşme
yaparak kendini siyasi gündemcilere hatırlattı: Emre Gönensay. Emre Bey,
şimdi Antalya milletvekili olarak Meclis’te bulunuyor; dolayısıyla
başbakanlık koltuğuna oturması için formel bir eksiği yok. Bütün iş,
olayların gelişip koltuğun kendisine teslim edilmesine kalmış durumda.
Öyle sanıyorum ki, bazı uluslararası örgütlerden birbirlerini iyi tanıdıkları
için, Mesut Yılmaz ile görüşmesinde, koltuk pazarlığını beğenmemeleri
olabilir.
Dış etkenlerin belirleyiciliği öyle kolayca kabul edilebilir bir şey değil.
Sandık başına giderek yöneticileri seçenler sıradan vatandaşlar.. Yabancılar
nasıl oluyor da sandığın içine düşen yerli oyu etkileyebiliyorlar?
Tâhâ Kıvanç
(Fehmi Koru)
Bir yıl sonra, 8-9 Haziran 1991 tarihinde, bu defa Almanya’nın Baden
baden kentinde toplanan Bilderbeg’e o sırada yeni bir kongreye (15
Haziran) hazırlanan Mesut Yılmaz katılamadı. Türkiye’den sadece üç isim
izledi Bilderberg toplantısını: İşadamı Selahattin Beyazıt, eski bakan ve
diplamat Vahit Halefoğlu ve Dışişleri müsteşarlığından NATO nezdinde
büyükelçileğ o sıralar atanan Turgay Özçeri..
Uygun bir aday olduğuna hiç kuşku yok Emre Bey’in. Herşeyden önce,
ülkenin en fazla ihtiyaç duyduğu bir meslekten: Ekonomist, sonra çok iyi
eğitim görmüş biri, Milletvekili de.. Üstüne üstlük, bugünki gibi “irtica”
tehdidinin aşırı vurgulandığı bir ortamda, içte ve dışta uygun bir aday olarak
görülmesi için, ailesinin “Selanikli” köklerini kullanabiliyor. Uluslar arası
alanda, dünya egemenleri tarafından tanınmasını sağlayan bir başka özelliği
daha var: Bilderbergçi, Bilderberg’in son toplantısına ülkemizden katılan iki
kişiden biriydi Emre Gönensay.
“Bu hükümet düşerse ne olacak?” diye kara kara düşünenler, işte size üç
isim: Ünal Korukçu, Emre Gönensay ve Gazi Erçel. Üçü de ülkemizde
olağanüstü dönemlerde görev üstlenmiş daha önceki insanlardan hiç de geri
olmayan, fazlalığı bile bulunan isimler.
Görüyorsunuz, vatan sahipsiz değil.
(Tarih:15. Haziran. 1994)
BİLDERBERG’İN KURULUŞU
BİLDERBERGLİLER
BG, her yıl veya bazen iki yılda bir, Avrupa veya Amerika’nın farklı bir
mahallinde Batılı demokratik ülkelere mensup geniş bir davetli grubunu bir
araya getirmektedir. Her seferinde iştirakçilerin sayısı 100 ile birkaç yüz
arasında değişmektedir. Bunlar memleketlerinin elit zümrelerine mensup
bazı sermayedarlar, politikacılar, diplomatlar, ilim adamları vs’dir. Siyasi
temayülleri itibariyle Liberalizmden, Sosyalizme kadar uzanan geniş bir
yelpazede yer almakta ve gayet tabii olarak hepsi de BG’un ideallerini
paylaşmaktadırlar. Buna mukabil, aralarında, antidemokratik fikir besleyen
Nasyonalistlere, Komünistlere veya Fanatik Dincilere ranstlanmaktadır. Bir
de Bilderbergliler, -aynen Masonlar gibi- münhasıran erkekler arasından
seçilmektedirler.
BİLDERBERG’İN GAYESİ
TÜRKİYE’DE BİLDERBERG
BİLDERBERG GİRİŞİMCİLERİ
VE BİLDERBERG YOLU
Scheel’in yerine 1985 yılında yine bir İngiliz olan, 80 yaşındaki Lord
Rooll, Bilderberg’e başkan oldu. Ve kısa bir süre sonra yerine NATO eski
Genel Sekreteri Lord Carrinton geldi.
Bilderberg kimilerinin iddia ettiği gibi hiçbir zaman “gizli bir dünya
hükümeti” ya da Rockfeller ailesinin dünya hakimiyetinin sağlanması için
çalışan bir örgüt olmadı. Bilderberg emperyalist iktidar elitinin çıkarlarına
hizmet eden şebekeyi oluşturan gizli ya da açık birçok örgütten birisidir.
İktidar elitinin kolayca biraraya gelip karar alması için gizli/açık
kuruluşlardan oluşan gelişmiş bir şebekeye sahip olmanın zorunluluğudan
başkaca bir amaçla kurulmamış olduğu gibi başkaca bir ilke ve hedefi de
olmamıştır. Bu nedenle Bilderberg daha çok bir tür “Genelkurmay” görevi
görmektedir. Bir dizi önemli olayda ipler Bilderberg grubunun elindedir.
Örneğin: AT’nin kurulmasında en önemli rolü Bilderberg oynamıştır. Daha
AT’nin embriyonik hali olan Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’nden
başlayarak bütün gelişmeler Bilderberg toplantılarında kararlaştırılmıştır.
1973-74 yıllarında patlak veren ilk petrol krizinde de Bilderberg
başroldeydi. OPBC’de Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı gibi
anahtar mevkilerde oturan Bilderbergliler uğraştılar Körfez savaşında da
Bilderberg önemli bir rol oynadı. Avrupa ülkeleri ile ABD arasında Irak’a
karşı oluşturulan ittifakın mümkün olduğunca geniş olması Bilderberg’in
işiydi. Yine müttefiklerin ABD’nin savaşını mali yönden finanse etme işi
Bilderbergliler marifetiyle ayarlandı.
Kuruluşlar arasındaki içeçelik büyük bir önem taşıyor. Gizli açık bütün
kuruluşları bir şebeke haline getiren de bu içiçe geçmişlik. Fakat örgütler ve
kuruluşlar arasındaki ilişki hiyerarşik bir yapı yaratmıyor. Sözgelimi
Yuvarlak masa hiyerarşik olarak Bilderberg’e bağlı değil. Bu türden
merkezi örgütlenmeler, katı yapılanmalar bulunmuyor. Tersine çok esnek
bir yapı var. Eski kuruluşlar zamanla dumura uğrarken, sürekli olarak yeni
örgütler kuruluyor. Sözgelimi Avrupa Yuvarlak Masası, Avrupa Birleşik
devletleri’nin kuruluşunu tek başına dayatamayacağını anlayınca Avrupa
için Eylem Komitesi’ni kurdu. Eylem Komitesi Avrupa’daki önde gelen
politikacıları bünyesinde birleştiriyor. AT Komisyonu Başkanı Jacques
Delors da komitenin üyesi. Eylem Komitesi’nin eski başkanı Max
Kohnstamm Bilderberg toplantısına katılanlar arasındaydı.
Bu esnek yapı sayesinde ihtiyaca göre yeni oluşumlar ortaya
çıkmaktadır. Üçlü Komisyonun kuruluşu buna bir örnek olarak
gösterilebilir. İkinci Dünya Savaşı’nda Bretton Woods anlaşmasıyla oluşan
döviz sisteminin eskisi gibi yürümeyeceği anlaşılınca yeni bir sistem
başlatılmıştır. Buna göre bir “Dünya Parası” olarak kabul edilen ve
uluslararası ticarette yapılan hesaplamalarda kullanılan ABD doları yeniden
altına bağlanmalıydı. Ancak zamanın ABD Başkanı Richard Nixon bir dizi
müdahalede bulundu. Bu müdahaleler "Nixon Şokları"”adıyla bilinen
etkileri yaratmıştır. Bu şokların dünya ekonomisini çöküşe götürmesi
olasılığı belirince emperyalist merkezlerin koordinasyon gereksinimini
karşılayan bir organ düşünülmüş ve “Üçlü Komisyon” kurulmuştur.
Bu arada herşeyden önce Japon parasıyla finanse edilen gizli bir fon
hakkında spekülasyonlar bulunmaktadır. Bu spekülasyonlara göre, gizli fon
Üçlü Komisyon ile ilişkili olarak kurulmuştur.
İtalya’daki bu olay ilk kez 14. Kasım. 1974’de ünlü gazeteci Pier Paolo
Pasolini’n mektubunda geniş yankılar uyandırmıştı. Sonunda Pasolini bu
mektubundan tam bir yıl sonra, Roma yakınlarındaki bir plajda feci şekilde
dövülmüş olarak ölü bulundu (!) En büyük suçu da P2 locasının lideri
“Licio Gellini’nin olaylardaki rolünü çözümlemiş olmasıydı.
MASONLUĞUN KİMLİĞİ
Kapitalist toplumları özellikle bunların uydusu durumunda olan geri
kalmış toplumları, burjuvazinin gizli örgütleri yönetmektedir. Bu türden
gizli örgütler hangi amaca yönelik olurlarsa olsunlar, varlık nedenlerini
kapitalist sistemin ya da faşist devletlerin doğasında bulurlar.
İşte yeni bir örgüt adı: Bilderberg, kuruluş yılı 1954, kuruluş yeri:
Hollanda, Niterland, Pays-Bas, yani alçak memlekitin baş kenti
Amsterdam’a 123 km. mesafede Oosterbeek 3’deki Bilderberg Oteli’dir.
BİLDERBERG TÜRKİYE’DE
TAKSİM TOPLANTILARI
Bayer isimli bütün dünyaya ilaç dağıtan ve üreten eczacılık firması 1898
den beri Afyon ve Eroinin bir numaralı alıcısıdır. Ama bu gerçek nedense
gözlerden gizleniyor ve gizlenilmesinde çok büyük özen gösteriliyor.. Eroin
ve Kokain, Birleşmiş Milletlerin kuruluşuna kadar satılması ve alınması
serbestti.1920'lerde Amerika'da yasaklandı. Ama alışkanlık kullanıcılarla
beraber 1939 ila 1946 yılları arasında savaşla beraber sürdü.
VİETNAM SAVAŞI
Hindi-Çin'i ikinci dünya savaşında Japonların almasına kadar Fransız
etkisindeydi. İkinci dünya savaşının bitmesinden sonra, Fransa Vietnam,
Kamboçya, Laos ve Tayland üzerinde nüfusunu tekrar artırdı. Bu arada
bağımsızlık hareketleri Fransa'ya karşı hareket başlattılar. Viet- Min
tarafından düzenlenen son bir savaşla (Dien Bien Phu) 1954 yılında Fransız
hakimiyeti son buldu ve Fransızlar Hindi-Çin’den çekildiler. Yerlerini
Amerikalılar doldurmaya başladılar.
Bir de savaşın öbür yüzü vardı. CİA ile Amerikan Uyuşturucuyu önleme
örgütü (DEA) arasında sürüp gelen bir savaş.1991 yılında bir radyo
konuşmasında Profesör Alfred McCoy bu iki örgüt arasındaki kurumsal
ilişkiyi özetledi. Şimdiki ismiyle DEA'nın adı 1930 yıllarında Federal
Narkotik Bürosu (FBN) diye, anılıyordu. İkinci Dünya Savaşı'na kadar en
etkin çalışan kurumlardan biriydi. İkinci Dünya savaşıyla beraber bu kurum
içinde çalışan anahtar roldeki ajanlar, birden bire 'Stratejik Servisler Ofisi'ne
(OSS) alındı. 'OSS' daha sonra, CİA adını aldı. McCoy, bu ilişkisini halen
sürdürüyor...Yani CİA dünyanın bir köşesinde uyuşturucu işiyle uğraşırken
DEA uykuya dalıyor (!)
KHUN SA
İşte burada öykü yine dönüp dolanıp aynı yere geliyor. Albay Edward
P.Cotolo, tarafından imzalanan bir ifadede Amerika'nın direk olarak
Kolombiya, Bogata ve Panama'dan kokain sevk edildiği anlatıldı. Amerikan
Özel Kuvvetleri'ndeyken Güney cephesi komutanı olarak o zaman Albay
James Bo Gritz vardı. Bo Gritz, Cotolo’nun ölümüyle yakından ilgilenmişti
ve her ikisi de Savaşta Kaybolan Askerler ve Esirler (MIA/POW)
kampanyalarının uzun zaman destekleyicileriydi.
UYUŞTURUCU CASUSLARI
Yaklaşık üç bin ton eroin 1991 ila 1992 arasında Khun Sa bölgesinden
Amerika'ya giriş yaptı. Paranın bir hikmeti olsa gerek ki; 4/4 araçların bile
zor yol alabildiği bu bölgede, daha hızlı trafik için şimdi hava alanları
yapıldı ve doğruca Tayland'ın devlet hava alanından dünyaya sevk ediliyor.
Eğer Frank Carlucci, bir zamanlar CİA'in ikinci adamı olmasaydı, belki
Armitage şimdi hapiste olacaktı. Ve ona bu onur kazandırmayan savunmayı
niye yaptığı hiç sorulmadı. O zamanki CİA'in bir numaralı adamı Geoge
Bush, göreve Gerald Ford tarafından atanmıştı. Bütün bu ilişkiler dünya
küçükmüş dedirtiyor ama; kirli dünyayı da gözler önüne seriyor.
Yaşadığımız bu dönemde CİA'in yaptıkları demokratik yapıyı falçatayla
kesiyor. Silahlar gibi uyuşturucu da çok karlı bir iş ve gizli devlet işlerini
finanse etmekte kullanılıyor.Yani kısacası; deniz aşırı ülkelerde sürüp giden
bu savaştan hem silah satarak hem de uyuşturucu sevk ederek para
kazanıyor, kendi ülkesindeki insanlarını da uyuşturucularla uyutuyor.
Burada yazılanlar, Amerikalılar adına, onların vergi paralarıyla sözde
'özgürlük' ve sözde 'demokrasi' için gerçekleştiriliyor.
KOBAY BETTSY
Amerikalı gazetecinin görüştüğü bir başka Ekstazi kullanıcısı da
Bettsy... Bettsy, aslında bilimsel bir araştırma için başlamış bu maddeye.
Öyküsünü şöyle anlatıyor: "Ekstaziyi hayvanlar üzerinde deneyenler, beyin
hücrelerinin öldüğünü söylemişlerdi. Yani bunu biliyordum. Bunu bana
söyleyen araştırmacılar benim alışmamam içinse, bir sosyal araştırmacının
desteği ve gözetimi altında olacağımı belirttiler. Beni geniş çaplı
araştırmalardan ve testlerden geçirdiler. Benim görevim, Ekstazi kullanımı
sonunda yaşadığım her şeyi onlara anlatmaktı. Böyle yaklaşık bir ay
boyunca devam ettim, ama sonuçta hiç kurtuluş yokmuş gibi göründü.
Giderek çok depresif bir hal aldım. Kendi kendime, Allah bu uyuşturucunun
belasını versin dedim". Ama; Bettsy için kurtuluş yoktu artık. Her şeyi
oluruna bırakılmıştı ve onun için zaman hızla daralıyordu. Bettsy, şimdi
gerçek anlamda bir Ekstazi kullanıcısıydı. Bettsy, bir bilimsel araştırma için
neredeyse kendini feda etmişti.
KASIM GÜLEK
Güneş yanığı yüzlü bir adam caddelerin ortasında duruyor, gelip geçer
herkese elini uzatıyordu; böylece sanki ileride iktidara gelirse
verebileceğinin yarısını peşinen ödemiş oluyordu. Hani banknotun yarısını
kesip baştan verirler ya.. Öyle de değil. CHP'nin "kısmetsiz"liğini her
seferinde ortaya koyan yüzde yüz sportif bir davranış... Hem herkesin elini
sıkacaksın, hem de "ortanın solu" lafı edilince fertiği çekmenin zamanıdır
diyeceksin. "Lord Hav Hav" gibi konumaya başlayacaksın.
CHP eski Genel Sekreteri, Kasım Gülek ABD'de tedavi gördüğü Walter
Reod Askeri Hastanesinde öldü. Gülek'in cenaze namazını Fethullah hoca
kıldırmıştı.. Kasım Gülek ile Fethullah hocayı buluşturan bağın Moon
tarikatı olduğu idda edildi.. Gülek'in CHP içinde Amerika ile işbirliği
yapmayı savunan Hasan Saka grubunda yer almasıyla yıldızı parlamış,
Robert Kolej ve Harward eğitimli Kasım Gülek, içine girilen Amerikan
ittifakının rüzgarını yelkenlerine doldurunca siyasi arenamızın en parlak
yıldızları arasında yer almıştı, o dönemde. Moon Tarikatına en fazla mali
yardımda bulunana Amerikan Üniversitesi de ne tesadüfdür ki, Harward
idi...
Moon tarikatı kısa sürede CIA'nın kullandığı dünya çapında etkili bir
kamuflaj aracına dönüştü. 1980'li yıllarda Moon tarikatı'nın adı ünlü
İrangate skandalına karıştı. Kontragerrillacı Oliver North'un
Nikaragau'daki , Kontralara silah alımı için verdiği para Moon'un
kuruluşları aracılığıyla perdelenmişti!!!. ABD'de de CIA'nın yayın organı
diye bilinen Washington - Times gazetesinin sahibi ise yine Moon tarikatı
lideri; pekçok yerel radyo, TV istasyonu ve dergiye hükmediyor.
Olar hükümet kurar, yıkar, her problemi çözerler. Daha sonra başınıza
belaları sararlar. En büyük entrikalar ve oyunlar onların mekanizmasındadır.
Onlar kendilerini çok iyi planlayıcı olarak görüyorlar. Bir gün planlarının
bozulacağı hiç akıllarına gelmiyor. Evren için dünyayı yönetenler
Bilderberg ve CFR örgütleri...Dünyayı yönten bu gizli örğütler "bir dünya
hükümeti kuruyorlar" ülkelerdeki hükümetleride onlar kuruyor. Kim bu
kapalı kapılar ardındaki örgütler, 1947'de Ulussal Güvenlik yasası ile
kurulan Gladio mu ?
TÜRKİYE-CFR
Bir gizli yapılanma olurda Türkiye olmaz mı-hiç? Geri kalır mı? Türkiye
onun içinde yer almaz mı? Durabilir mi? Kaşıntı basmaz mı? ille de bir şey
yapacak ya!
1950'den bu yana gizli toplantılara Ankara bir kişi göndermiş. Toplantılara
katılanların şansları açılmış. Ayrıca, CFR'den o kadar etkilenilmiş ki,
Dışişleri Bakanlığına bağlı Ankara'da "Dış Ekonomik İlişkiler Komisyonu"
bile kurulmuş.
BİLDERBERG NEREDE?
B urada kesin verilerden yola çıkılarak, sözü edilen Bilderberg; tori,
yapılanma ve amaçları anlamında yeterli fikir edinebilmeyi sağlayacak
ölçüde tutulmaya çalışılmış ve konunun dışına taşıldığı izlenimi
uyandırabilecek olmakla birlikte, özünün algılanmasına yardımcı olacak
örneklere de yer verilmeye özen gösterilmiştir.
Barışçıl yönüyle tüm dünyada büyük bir sempati kazanmış, Bülent Ecevit’in
de en yakın dostları listesinde önemli bir yeri olan Olof Palme, sokok
ortasında PKK taşeronluğunda “infaz” edilmiştir.
Bilderbergçi Mesut Yılmaz, deneyimsiz bir siyasi lider olmanın cüreti ile
fazlaca zigzag çimeye kalkışınca başına gelenleri ve içine düştüğü durumu
hala çözümlemeye uğraşır haldedir.