Professional Documents
Culture Documents
Kan ve kan hücrelerini yapıcı organların kemik iliği, lenf organları, dalak) hastalıkları ile
uğraşan tıp dalıdır. Hematoloji,kliniği laboratuvar ile birleştiren bir bilim dalıdır.Günümüzde,
klinik uygulamalar açısından; selim hematoloji ve habis hematoloji olmak üzere ikiye ayrılmış
gibi görünmektedir.
Selim hematoloji dışında kalan hastalıkları ile uğraşan bölümü. Bunların başında :
• Çeşitli nedenlere bağlı kansızlıklar (anemiler) (örn.başta demir eksikliği olmak üzere
besinsel eksiklikler, Akdeniz kansızlığı = thalassemia ve benzeri hastalıklar),
• Kanamaya eğilim ile giden hastalıklar (örn. çeşitli trombosit hastalıkları, hemofililer),
pıhtılaşmaya eğilim (trombofililer),
• Kemik iliği yetmezlikleri (aplastik anemi) ve
• Yapım bozuklukları (miyedisplastik sendrom), lökosit sayı değişiklikleri (örn nötropeniler)
vd. sayılabilir.
ANEMİLER
Anemi, hemoglobin (Hb) miktarının hastanın yaş ve cinsiyetine göre normal kabul edilen
değerlerin altında olmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre erişkinlerde erkeklerde 13 g/dL'nin, kadınlarda
12 g/dL'nin altı anemi olarak kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL'nin,
6-14 yaşlarında ise 12 g/dL'nin altı anemidir.
Anemi asla bir hastalık tanısı değildir, bir bulgudur. Anemili hastada öncelikle anemiye yol açan
neden bulunmalıdır. Anemi nedenini aydınlatmadan rast gele demir, folik asit ve B12 vitamini
gibi ilaç uygulamaları ya da kan transfüzyonu yapılması yanlıştır.
Anemili bir hastada ayrıntılı anamnez ve dikkatli fizik muayene yapılmalıdır.Daha sonra
yapılması gereken ilk iş otomatik kan sayımı sonuçlarını değerlendirme olmalıdır. Burada
ortalama eritrosit hacmi (OEH, MCV) aneminin hangi morfolojik tipte (makrositik, normositik,
mikrositik) olduğunu hemen açıklar. Periferik yayma preparatlarda eritrosit morfolojisi'nin
incelenmesiyle de aynı sonuca ulaşılabilir. Retikülosit sayımı da kolaylıkla aneminin etiyolojik
sınıflaması'na götürür .
Aneminin oluşum hızı sıklıkla aneminin semptomlarının şiddetini belirler; özellikle kronik
seyirli,orta derecede bir anemi semptomlara yol açmayabilir.Ancak,bu anemi hastanın
kanama,infeksiyon ve doğum gibi akut olaylara uyumu için gerekli yedeklerini azaltır.
ANEMİLERİN SINFLANDIRILMASI
A)Eritrosit içindeki hemoglobin miktarına
B) Eritrosit hacmine(morfolojik),
C)Etiyolojisine göre sınıflandırılır.
1
şekil 1
MCHC (mean corpuscular hemoglobin concentration) HGB ÷ HCT oranından hesaplanır. Eritrositlerin oluşturduğu
belirli bir hematokrit hacmi içindeki HBG miktarını gösterir. Normalde 31-35 g/dL’dir.
2
Aneminin Nedenleri:
3
bozukluğu görülebilir.Ellerde ve ayaklarda karıncalanma , uyuşma ve üşüme duygusu sık
görülür.
• Çabuk yorulma,halsizlik ve kas dermansızlığı görülür.
• Amenore,hipomenore hatta hipermenore ve dismenore anemilerde sık görülen
bulgulardandır.
• İştahsızlık,bulantı,mide bağırsak şikayetleri görülebilir.
ANEMİ
↓
MCV
DÜŞÜK NORMAL YÜKSEK
4
eritrosit büyüklüklerindeki heterojenliği yansıtır (anizositoz) ve mikroskopik incelemeyi
davet eder.
Örneğin,**Mikrositik anemilerden demir eksikliği anemisinde MCV düşük,RDW yüksektir.
(anizositozlu,düzensiz mikrositoz).
Thalassemia taşıyıcılığında ise MCV düşük, RDW normaldir (düzenli mikrositoz).Eritrosit
fragmentasyonunda, iki ayrı eritrosit popülasyonunun bir arada bulunduğu dimorfik anemilerde
(örn. kan transfüzyonu yapılmış ya da demir tedavisine başlanmış bir demir eksikliği olgusu)
RDW yükselir.
Öyleyse; anemilerin morfolojik ayırıcı tanısında (makrositik, normositik, mikrositik)
kullanılan en değerli parametre MCV’dir (Şekil 1). Bunu anizositozu haber veren RDW
izler.
Retikülosit Sayımı
Anemili bir hastada tanıya giden yolda hekime yardımcı olacak bir diğer laboratuvar bulgusu, bir
anlamda kemik iliğindeki eritrosit yapımının göstergesi sayabileceğimiz retikülosit sayısıdır.Manuel
yapılışı basit ve güvenilir sonuçlu bir test olan, ne var ki çoğu kez ihmal edilen retikülosit sayımı
kolaylıkla anemilerin etiyolojik sınıflamasına götürür (yapım bozukluğu, aşırı yıkım = hemoliz ve kan
kaybı) (Şekil 2). Günümüzde elektronik sayıcılar bazı laboratuvarlarda hekim istemeden, bazılarında
ise istendiğinde retikülosit sayısını vermektedir.
Eritrositlerin yüzdesi (%) olarak belirtilen retikülosit sayısının hastanın hematokrit değerine
göre, bir diğer deyişle anemi derecesine göre düzeltilmesi gerekir. Bu düzeltme hastanın mutlak
retikülosit sayısını % olarak verir.
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi = Retikülosit (%) X HCT (%) ÷ 45
Kemik iliğinin anemiye yanıtını doğru olarak değerlendirebilmek için; özellikle retikülositlerin
tam olgunlaşmadan iliği terk ettikleri durumlarda (eritrosit morfolojisinde polikromazik makrositlerin
görüldüğü durumlarda) ikinci bir düzeltmeye gereksinim vardır
Şekil 2.
Çevre kanı yaymalarının incelenmesi
Koagülasyon bozuklukları dışında kalan tüm kan hastalıklarında tanının konması mikroskop
altında morfolojik incelemeye dayanır. Modern aygıtlarla kan sayımı hekime yol gösterici bilgiler
sağlarsa da, çoğu kez kesin tanının konması için yeterli olamaz. Günümüzde çevre kanı
yaymalarının incelenmesi ayırıcı tanıda “can alıcı” önemini korumaya devam etmektedir.
Klinik bulguları ve kan sayımı sonuçlarını değerlendiren hekim laboratuvardan periferik
yaymanın incelenmesini isteyebileceği gibi, dikkatli bir laboratuvar sorumlusu da elektronik
5
sayıcının sunduğu eritrosit, lökosit, trombosit histogramlarına ve uyarıcı “bayraklar”a bakarak
kendiliğinden periferik yayma yapmaya karar verebilir. Aslında bu konuda her laboratuvar kendi
yayma inceleme protokolunu oluşturmalıdır. Çevre kanı yaymaları eritrosit, lökosit ve
trombositlerin sayısal değişikliklerinde mutlaka incelenmelidir:
Eritrosit morfolojisi anemiler, özellikle hemolitik anemilerde tanıya götürücü değere
sahiptir. Eritrositler büyüklük (çap), şekil, boyanma özellikleri, inklüzyonlar, parazitler ve
preparata dağılım yönünden araştırılmalıdır.
Lökosit sayı değişiklikleri, lökosit hastalıkları (lösemiler, lenfomalar, diğer lenfoproliferatif
hastalıklar), kemik iliğini tutan hastalıklar ve akut infeksiyonlarda lökosit morfolojisi tanısal önem
taşır.
Kan sayımında görülen trombositopeni ya da trombositoz yaymalarla doğrulanmalı,
trombositlerin büyüklük, boyanma ve kümeleşme özellikleri incelenmelidir. Elektronik sayıcılara
bağlı bazı artefaktların kanıtlanabilmesi için gene çevre kanı yaymalarına başvurmak gerekir.
Aneminin Fizyopatolojisi:
Hemoglobinin başlıca görevi oksijeni dokulara taşımaktır. Anemide kırmızı kan hücrelerinin
sayısı azaldığından yada hücrelerin taşıyabileceği hemoglobin miktarı azaldığı için vücut dokuları
oksijenden yoksun kalır. Yani dokularda hipoksi gelişir.Hipokside birçok doku ve organların
fonksiyonunun bozulmasına neden olur. Bu dokular daha çok iskelet kasları,dolaşım sistemi ve
sinir sistemidir.
Kanın oksijen taşıma kapasitesininin azalmasını karşılamak için organizma bazı mekanizmaları
harekete geçirir.Bunlar:
1. Dakikadaki kardiyak volumün ve hızının artması
2. Kanın total volümünün devamı için plazma volümünde artma( dokulardaki sıvının
dolaşıma katılması)
3. Daha az oksijen gereksinimi olan dokulara (örn;cilt gibi)daha az kan giderek önemli
organların korunması
Mikrositik Anemiler
Hipokromik anemiler, ortalama eritrosit hemoglobin ve ortalama eritrosit hemoglobin
konsantrasyonunun düşük olduğu anemilerdir.
Hipokromik anemi nedenlerini aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz,
• Mikrositik Anemilerin Sınıflanması
• Mikrositik Anemilerde Ayırıcı Tanı
• Thalassemia minor’da (Th minor) laboratuvar bulguları
• Kronik hastalık (kronik inflamasyon=yangı) anemisinde laboratuvar bulguları
• Sideroblastik anemilerde laboratuvar bulguları
Tanım: MCV düşük (<80 fL), MCH düşük (<27 pg), MCHC genellikle normaldir. (31-35
g/dL). Ancak ağır demir eksikliği anemisinde (DEA) MCHC normalin altında (<31 g/dL)
bulunabilir.
Mikrositik Anemilerin Sınıflanması
1. Demir eksikliğine bağlı anemiler. Hb yapımı için gereken demir azalmıştır.
2. Thalassemia’lar (Th) ve diğer bazı hemoglobinopatiler. Globin sentezi bozukluğuna
bağlıdır. Genellikle α ve ß Th taşıyıcılarında(Thalassemia minor) görülür. Ülkemizde,
özellikle ß-Th minor sıklığı % 2 dolaylarındadır ve demir eksikliği anemisinin ayırıcı
tanısında büyük önem taşır.
6
3. Kronik hastalık (kronik inflamasyon=kronik yangı) anemileri: Genelde normokromik
normositik olan bu anemi grubu bazen mikrositik olabilir. Burada işlevsel bir demir
eksikliği söz konusudur. Demir, organizmada var olduğu halde, makrofajlardan
eritroblastlara verilemediği için Hb sentezinde kullanılamaz.
4. Sideroblastik anemiler (seyrek) ve kurşun zehirlenmesi (seyrek). Burada bozukluk hem
sentezini ilgilendirir. Var olan demir protoporfirin halkasının içine yerleşemez.
Özetle; pratikte Sıklık sırasına göre: 1) Demir eksikliği anemisi (DEA), 2) Thalassemia
minor, 3) Kronik hastalık (kronik inflamasyon) anemisi sık karşılaşılır.
HEMOGLOBİN
♂ 13g/dl ♀ 12g/dl → ANEMİ
MCV≤82 fl
↓
DÜŞÜK ← FERRİTİN → YÜKSEK
↓ ↓ Normal Düşük
1. Mikrositik anemiler öncelikle tam kan sayım ve periferik yayma takiben serum demiri,
TDBK, Transferrin satürasyonu, ferritin, transferrin reseptörü, eritrosit ferritini,
hemoglobin elektroforezi, kemik iliği demir boyası gibi incelemelerle araştırılır.
2. Eritrosit indeksleri ve periferik yayma ile birlikte nedeni bilinen bir hipokromik mikrositer
anemi varsa örneğin demir eksikliği anemisi gibi sadece ferritin düzeyini görmek
yeterlidir.
3. Kronik hastalık da mevcutsa serum ferritini yanısıra serum demir, TDBK, % saturasyon
birlikte değerlendirilmelidir.
Tam kan sayımı ve periferik yayma: Ülkemizde tam kan sayım analizörleri yaygın olarak
kullanılmakta olup, mikrositik anemili hastalar eritrosit indekslerinden kolaylıkla ayırd edilmekte
etiyoloji hakkında fikir edinilebilmektedir Ancak eritrosit indeksleri gereğinden fazla da
önemsenmemelidir.
7
Tablo- 8 : Demir eksikliği ayırıcı tanısı kullanılan laboratuvar parametreleri
1. MCV, 70 fl'nin altında ise neden olarak demir eksikliği anemisi ya da thalassemia
düşünülmelidir.
4. RDW: MCV'nin standart sapması olup, anizositozu ifade eder ve mikrositik aneminin
ayırıcı tanısında değeri sınırlıdır. RDW'ye göre anemi sınıflandırılması yapılsa da RDW'nin
mikrositik anemilerin ayırıcı tanısında kesinlikle değeri yoktur.
5. Eritrosit indekslerinden MCH, MCV, RDW ve eritrosit sayısı çeşitli formüllerle demir
eksikliği ve Thallasemia" ayırıcı tanısında kullanılmaktadır fakat değeri sınırlıdır.
- Mikrositik eritrosit: Eritrosit çapının, matür küçük lenfosit nukleus çapından daha küçük olması.
- Hipokrom eritrosit: Eritrositin ortasındaki soluk saha, eritrosit çapının 1/3'ünden daha fazladır.
- Kalem hücreleri: Sık görülmesi demir eksikliği anemisini düşündürür.
- Target hücreleri: Hemoglobinopati varlığını gösterir.
- Bazofilik stippling: Kurşun zehirlenmesi veya thalassemia taşıyıcılığını gösterir.
- Dimorfik tablo: Makrositik ve çoğu mikrositik eritrositlerin görülmesidir. Sideroblastik anemiyi
8
düşündürür.
- Irregular küçük eritrositler: Hemoglobinopatilerde görülür
Tanı:
1. Tipik olarak hemoglobin, MCV, serum ferritini, serum demiri düşüktür ve TDBK'i
artmıştır. Düşük ferritin düzeyi veya yüksek TDBK'i tanıyı koydurur.
2. Kesin tanı kemik iliği demir boyası ile konur ancak bu hastayı rahatsız edici, istenmeyen
bir işlemdir. Bakılabiliyorsa, eritrosit ferritini azlığını ya da serum transferrin reseptörü
artışını göstermek daha kesin demir eksikliğini gösterir..
9
Resim 1. Ağır demir eksikliği anemisinde çevre kanı bulguları. Kan sayımı sonucu: Lökosit sayısı 13.14 K/ µL ,
eritrosit sayısı 4.30 M/µL, hemoglobin 7.6 g/dL, MCV 70 fL, MCH 17.7 pg, MCHC 25.2, RDW % 32.9.
Demir ,kurubaklagiller ve sebzelerde de vardır.Ancak bunlardaki demir emilimi zor
olur,kayıplar fazladır.Et ve et ürünlerinde demir bol bulunur.Ayrıca hayvansal gıdalardaki demirin
emilimi kolaydır.Demir ince barsaklardan emildikten sonra transferrin ile birleşerek hemoglobin
sentezinde kullanılmak üzere kemik iliğine gider.Demirin kullanılmayan 1/3’ü karaciğerde, 1/3’ü
kemik iliğinde ve1/3’üdalak,kas ve diğer dokularda ferritin olarak depo edilir.Hemoglobin ihtiyaç
duyulan günlük demir miktarı 20-25 mg dır.Normal kişilerde kan yapımı ve yıkımı arasında denge
vardır.Parçalanan yaşlı eritrositlerden çıkan demirle hemoglobin yapılır.Bu mekanizma kan
kayıpları ve besin alımındaki azalmaya bağlı olarak bozulur ve demir eksikliği anemisi ortaya
çıkar.
Tablo 1. Çeşitli durumlarda kan demiri, total demir bağlama kapasitesi (TDBK) ve transferin satürasyonunun
(transferrine bağlı serum demirinin) karşılaştırılması.
10
Anemisiz Ağır Demir
Hafif Anemili
Normal Demir Eksikliği
Demir Eksikliği
Eksikliği Anemisi
Transferrin
20-50 30 <15 <10
Saturasyonu (%)
Plazma/ serum
40-200 <40 <20 <10
Ferritini (ng/mL)
Tablo 2. Demir eksikliği anemisinin gelişim evreleri. Patolojik değerler koyu olarak
belirtilmiştir. (UpToDate 15.3, 2007’den kısaltılarak ve değiştirilerek).
11
Tablo da bir talasemi hastasının kan hücreleri görülmekte.
1.Talasemi Major (Hasta Tip): Talasemi majör ise hastalığın ağır seyreden şeklidir ve bir diğer
ismi de cooley anemisidir.
Çoğunlukla bebek daha 6 aylıkken başlayan ve sürekli kan nakli gerektiren çok ciddi bir kan
hastalığıdır.Bu çocuklar kendileri için gerekli hemoglobini yeterli miktarda yapamazlar.
Halsizlik,solgunluk,iştahsızlık,huzursuzluk,karaciğer ve dalak büyümesi sonucu karında
şişlik,sık sık ateşlenme,vücutta demir birikimi,iskelet sisteminde değişiklik,burun çökük,alın ve
almacık kemikleri çıkıktır,üst dişler öne fırlamıştır,baş dört köşe şeklini alır,boy kısalır,çocuk
ergenlik çağına giremez.Kan nakilleriyle vücutta biriken aşırı demirin yol açtığı kalp problemleri
ileri yaşlarda çoğunlukla ölüm sebebidir.
2- Talasemi İntermedia (Hafif Hastalık Tipi): Genellikle bir yaşından sonra tanı konulur.
Taşıyıcılar gibi tamamen sağlıklı olmayan, kan gereksinimleri daha az olan hastalığın hafif tipidir.
3- Talasemi Minör (Taşıyıcı Tip): Talasemi minör talasemi majöre göre daha hafif seyreder.
Bireylerdeki tek bulgu sadece kansızlıktır.Kişiler sadece halsizlikten şikayetçidirler.Hatta bazıları
evlenme işlemlerinde yapılan zorunlu kan testlerine kadar hastalıklarını bilmez.
12
Bu gruptaki hastada yapılan tahlilde,serum demir düzeyi normal veya artmıştır.En çok görülen
anemi çeşidi olan ve bu hastalıkla en çok karıştırılan demir eksikliği anemisinde ise demir düzeyi
azalmıştır.
Tanı:
Genellikle Hb 9.5 gm altına düşmez. Pratikde sorun olan Beta thalassemia minördür ve yanlışlıkla
demir eksikliği gibi tedavi edilmesidir. Beta thalassemia minörde hafif anemi vardır.
Bu nedenle anne ve babaların çocuk sahibi olmadan önce Talasemi taşıyıcısı olup olmadıklarını
bilmeleri önemlidir. Talasemi taşıyıcılarının büyük çoğunluğu bu hastalığı taşıdıklarını bilmezler.
Ancak Talasemi majörlü bir çocuk sahibi olduklarında ya da özel kan testi yaptırdıklarında
öğrenirler. Taşıyıcılık bulaşıcı değildir. Talasemi taşıyıcılığı bir hastalık değildir ve tedavi
13
gerektirmez.Taşıyıcılık evlenmeye engel değildir. Ancak iki taşıyıcının evlenmesi halinde
gebeliğin 10-11. haftalarında doğum öncesi tanı yapılabilir.
Akraba evlilikleri Talasemi gibi nadir görülen genetik geçişli hastalıkların toplumdaki sıklığını
arttırır. Türkiye’de her 5 evlilikten biri akraba evliliğidir. Yakın akraba evliliklerinin oldukça
yüksek olduğu ülkemizde bu gerçek bir toplumsal sorundur.
Evlenecek çiftlere danışmanlık hizmeti verilerek Talasemili bebek doğumunun engellenmesi
hedeflenmektedir. Evlilik öncesi evlenecek olan çiftler ve sağlıklı bir çocuğa sahip olmak isteyen
aileler bebek sahibi olmadan önce mutlaka Talasemi testi yaptırmalıdır.
Önlenmesi kolay ve ucuz olan bu hastalığın önüne geçebilmek için son 10 yıldan beri bütün
dünyada 8 Mayıs “Dünya Talasemi Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bu tür kalıtsal hastalıklardan korunmada en etkili yöntemler;
1. Toplum eğitimi,
2. Taşıyıcıların taranması,
3. Genetik danışma,
4. Doğum öncesi tanı yöntemleridir. İki taşıyıcının evlenmesi halinde ise hamileliğin 6-22.
haftasında doğum öncesi tanı yapılabilir. Böylece hasta bir çocuğun doğması önlenir.Doğum
öncesi tanı ile sağlıklı olacağı belirlenen bebeğin doğmasına izin verilebilir.
14
Kemik İliği Trasplantasyonu: Kemik iliği trasplantasyonu tek küratif tedavidir.Başarı oranı
%58-91arasındadır.Talasemili hastada hayati organlardaki hazar az yani vücut demir yükü iyi
kontrol altına alınmışsa ve doku grubu kardeşi varsa kardeşinden kemik iliği nakli yapılabilir.
Hastanın kemik iliğini reddetmemesi için doku gruplarının uygun olması gerekir.Bunun için en
uygun verici kardeştir.Nakil sonrası sağlam ilik normal hemoglobin içeren eritrositler
yapacağından kan transfüzyonu ihtiyacı kalmaz.Kök hücre kaynağı olarak kemik iliği,periferik
kan ve kord kanı kullanılabilir.
Splenektomi:Dalağın aşırı çalıştığı durumlarda(hipersplenizm) kan transfüzyonu ihtiyacı
artar.Yıllık kan tüketimi normalin 1.5 katını aşmışsa,lökosit ve trombosit sayısı azalmışsa
hipersplenizm var demektir.Hipersplenizm tüm kan hücrelerinde düşüşe yol açarak hayati tehlike
yaratır.Böyle bir durumda splenektomi (dalağın ameliyatla çıkartılması) yapılır.
Demir
β-Thalasemia Kronik Hastalık Sideroblastik
Eksikliği
Minor Anemisi Anemi
Anemisi
Serum Demiri ↓ N ↓ ↑
TDBK ↑ N ↓ N
Hb A2 ↓ ↑ N ↓
15
4.Sideroblastik anemiler:
Protoporfirin sentezindeki azalma nedeni ile hem molekülünün defektif yapımı bu hastalığın
temelidir. Konjenital olabilir ya da alkol, kurşun isoniazid (INH)gibi toksik maddelere bağlı ya da
malignansilerin seyrinde veya idiyopatik olarak ortaya çıkabilir. Herediter formu daha çok genç
erkeklerde hepatosplenomegali, karaciğer hastalığı ve deride pigmentasyon artışı ile kendini
gösterir.
Serum
Düşük Düşük Düşük
Demiri
Tablo 4. Demir Eksikliği Anemisi (DEA), Kronik İnflamasyon Anemisi (KİA) ve DEA&KİA
birlikteliğinde sTfR / log ferritin oranı ile ayırıcı tanı.
16
NORMOSİTİK ANEMİLER
Toplumdaki prevalansın yüksekliği ve kan sayımına hemen hemen her sağlık kurumunda rutin
uygulama şeklinde başvurulması sonucu gerek yatan gerekse ayaktan başvuran hastalarda hekimin
karşısına anemi sorunu çıkmaktadır. Ancak günlük uygulamada çoğu kez nedenin araştırılması
yerine ya demir preparatı başlanmakta veya kolayca kan transfüzyonu endikasyonu konulmaktadır
Ayırıcı tanıya belirli bir mantıkla yaklaşılarak anemi nedeninin bulunması ve daha sonra tedavisi
en akılcı yoldur.
Anemili hastaya en kolay yaklaşım yollarından biri kan sayımında, ortalama eritrosit volumune
bakarak aneminin mikrositer (MCV <80 fl), normositer (MCV: 80-100 fl) veya makrositer (MCV
>100 fl) olduğunu tespit etmek olmalıdır.
17
NORMOSİTER ANEMİLİ HASTADA DÜŞÜNÜLEBİLECEK TESTLER
MAKROSITER ANEMILER
18
8. Alkolizm
9. Karaciğer hastalığı
10. Skorbüt
1-Yetersiz alım
2-Emilim Bozukluğu
a-İntrensek faktör eksikliği
1. Pernisiyöz anemi
2. İntrensek faktörün konjenital yokluğu veya anormalliği
3. Gastrektomi
4. Gastrik mukozanın atrofisi
b-İnce barsak emilim bozukluğuna neden olan hastalıklar
1. İntestinal hastalıklar
- İleal rezeksiyon
- İleitis
- İnfiltratif hastalıklar (lenfoma, skleroderma vb)
- Çöliak hastalığı
- Tropikal sprue
3- Diğer nedenler
a- Diphyllobotrium latum infestasyonu
b- Grasbeck-Immerslund sendromu
c- İlaca bağlı B12 malabzorbsiyonu (Kolsişin, PAS, Neomisin )
19
primetamin, trimetoprim), oral kontraseptifler, alkol, primetamin (Daraprim)'e bağlı megaloblastik
anemileri sık görmekteyiz.
Klinik
B12 vitamini eksikliğinin en tipik örneği olan pernisiyöz anemide :
1.Halsizlik, çabuk yorulma, limon sarısı solukluk
2.Anemiye bağlı kalp belirtileri (çarpıntı, angina, kalp yetersizliği),
3.Gastrointestinal yakınmalar (iştahsızlık, bulantı, ishal, glossite bağlı dilde ağrı, şişlik, kızartı, tat
almama) ya da
4.Nörolojik bulgularla (periferik nöropati, medulla spinalis arka ve yan kordon dejenerasyonu,
optik atrofi, mental bozukluklar) çıkarlar.
5.Ekstremitelerde uyuşma ve iğnelenme ilk yakınmalar arasındadır.
Folat eksikliğinde benzer gastrointestinal belirtiler ve glossit görülür. Ancak nörolojik belirti
yoktur. Öte yandan, B12 vitamin eksikliğinde yanlışlıkla folat verildiğinde, var olan nörolojik
belirtilerin daha da şiddetlenebileceği unutulmamalıdır. Folat eksikliğinde ovalositoz belirgin
olmayabilir. Nötrofillerdeki hipersegmentasyon çok önemli bir bulgudur. Kanmalara yol
açabilecek kadar ağır bir trombositopeni görülebilir.
Tanı
Günümüzde megaloblastik anemilerin ayırıcı tanısı kanda B12 vitamin ve folik asit düzeylerinin
tayini ile kolaylıkla sağlanır. Eritrosit folat düzeyi folat depolarının durumunu serum folat
düzeyinden daha iyi yansıtır.
20