You are on page 1of 18

YENİ

TIP TARİHİ
ARAŞTIRMALARI
THE NEW
HISTORY OF MEDICINE STUDIES

12-13-14-15
İstanbul – 2006/2007/2008/2009
İÇİNDEKİLER

Ayşegül Demirhan Erdemir, 1 Önsöz


Öztan Öncel, İbrahim Başağaoğlu
Ayşegül Demirhan Erdemir, 5 Prof. Dr. Ali Haydar Bayat’ı Saygıyla Anıyoruz
Öztan Öncel İbrahim Başağaoğlu
Bayhan Çubukçu 9 Sayın Hocam, Değerli Dost
Mebrure Değer 11 Dürüst, Sevecen, Çalışkan, Bilge Bir Kişi:
Prof. Dr. Ali Haydar Bayat
İbrahim Başağaoğlu 13 Rahmetli Hocamız Prof. Dr. Ali Haydar Bayat’ın
Ders Alınacak Bir Davranışı
Müjgan Üçer 17 İlim Âleminin ve Türk Tıp Tarihi Câmiasının
Elîm Kaybı: Prof. Dr. Ali Haydar Bayat
Gürsel Ortuğ 23 Prof. Dr. Ali Haydar Bayat
Nüket Büken 27 Sadece Tıp Tarihi Alanına Değil,
Türk Milliyetçiliğine Katkılarından Dolayı da
Hocamı Saygıyla Anıyorum
Ali Haydar Bayat 29 Azerbaycan İlimler Akademisi El Yazmalar
Enstitüsü Tıbbî Yazmalar Koleksiyonu
Zuhal Özaydın 39 Prof. Dr. Ekrem Kadri Unat’ın Tıp Tarihi
Çalışmaları
Ömer Düzbakar 67 Zâim Hacı İbrahim Ağa Vakfiyesinde Yer Alan
İlaç Terkibi Hakkında
Özlem Sarıkaya, Murat Civaner 75 Yirminci Yüzyılın Başlarında Anadolu’ya
Göçler, Oluşan Halk Sağlığı Sorunları ve
Sunulan Sağlık Hizmetleri
Turhan Ada 85 Eleştirel Açıdan “Tarih Boyunca İlim ve Din”
Turhan Ada 91 Eleştirel Açıdan “Osmanlı Türklerinde İlim”
R. Vedat Yıldırım, Adnan Ataç 103 Erken Dönem Bizans Hastaneleri ve Diğer
Sağlık Sosyal Yardım Kurumları
Ahmet Acıduman, Berna Arda, 111 Şanîzâde Mehmed Ataullah Efendi’nin
Uygur Er Eseri Kânûnü’l-Cerrâhîn
(Cerrahların Kanunu)’de Nöroşirürji ile İlgili
Bir Bölüm: Cerâhâtü’r-Re’s (Kafa Yaraları)
Ahmet Acıduman, Uygur Er 125 XVII. Yüzyıl Viyana’sında Kafatası Cerrahisi:
Evliya Çelebi Seyâhatnâmesi’nden Bir Olgu
Mustafa Yavuz 135 Kebîkeç -  ve Düğün çiçeği:
Ranunculus asiaticus L.
Mustafa Yavuz, 151 El Yazması Tıp Kitaplarında Yosunların
Gülşah Çobanoğlu Kullanım Alanları
Mehmet Karayaman 165 İzmir’de Yayınlanan İlk Tıp Dergisi Olan
Hıfzıssıhha Mecmuasının 1906 Yılı Sayıları
Hakkında Bir Değerlendirme

v
Yavuz M. (2006/2007/2008/2009). Kebîkeç ‫ ﮐﺒﻴﻜﭻ‬ve Düğün Çiçeği: Ranunculus asiaticus L. Yeni
Tıp Tarihi Araştırmaları (The New History of Medicine Studies). 12-13-14-15: 135-150

K EBİKEÇ  ve DÜĞÜN ÇİÇEĞİ


RANUNCULUS ASİATİCUS L.

Mustafa YAVUZ*

Kabikaj-  and The Buttercup: Ranunculus asiaticus L.


In Islamic tradition, the talismanic inscription “Yâ Kebîkeç- O Kabikaj” was believed
to protect manuscripts against insects. Also in medicinal manuscripts there are several
passages referring to Kabikaj used as a drug. In this study, the use of Kabikaj in medi-
cinal manuscripts is investigated. As a result, Kabikaj is stated to be a species of Ranun-
culaceæ family: Ranunculus asiaticus L.
Key Words: Kabikaj, Ranunculus asiaticus, Medicinal Manuscripts.

Kebîkeç, İslam geleneğinde, el yazması likte; gerçekte, bir tılsım mı, böcekler üze-
kitapları zararlı haşerelerden koruduğuna rinde etkili bir zehir mi, yoksa kendisinden
inanılan bir tılsımdır. Matbaanın henüz şifa umulan bir drog mu olduğu soruları ça-
keşfedilmediği ve tüm kitapların el emeği lışmamızın çıkış noktasını oluşturmaktadır.
ile yazıldığı bir dönemde kitapları yazarak
çoğaltmak kadar bir kitabı yılların yıpratıcı A. KELİME ANLAMI VE KULLANIMI
etkisine karşı muhafaza etmek de ayrıca bir
öneme sahipti. Bu yüzdendir ki, insanlar Kebîkeç’in kelime anlamıyla ilgili ola-
elyazmalarını koruyabilmek için kitapların rak farklı kaynaklarda benzer ifadelere
başına, onları kitap kurtlarından korusun rastlamak mümkündür. Bu ifadeler birkaç
diye; bir tılsım, bir koruyucu, bir gözbon- eksende genellenebilir:
cuğu gibi düşündükleri, “Ya Kebîkeç” ya- Eskiden, kitapları kurtlar yemesin diye
zar ve bu yazının kitabı koruyacağına ina- kitapların kapaklarının iç kısmına yazılan bir
nırlardı” [40, 36]. kelimedir [25, 46], kitapları haşarattan ko-
Kebîkeç’e aynı zamanda tıp yazmala- ruyan bir cindir [45], böcekler âleminden
rında bir drog olarak da rastlanmakla bir- sorumlu meleğei verilen isimdir [1, 31] …

* Biyoloji Öğretmeni, Kaynarca Şevket Sabancı Lisesi, Fevzi Çakmak C., No: 36, 34899, PENDİK. E – posta:
mustafay007@hotmail.com
i Kabikaj: Est le nom du genie prepose au regne des insectes. Les scribes, parfois, l’invoquent pour preserver leurs
manuscrits de l’atteinte de vers. Böcekler âleminden sorumlu meleğe verilen isimdir. Mısraları zarar görmüş kitapları
korumak için müstensihler bazı defa ondan yardım isterler.
135
136 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

gibi bilgilerin yanında bazı kaynaklar kitabın ilk ya da son sayfasında görebilece-
Kebîkeç’i Arap harflerinin rakamlara dö- ğiniz Kebîkeç kelimesi ve elyazmalarında
nüştürüldüğü bir çeşit muska dili [33] ola- kullanımı hakkında Adam Gacekiv McGill
rak tarif etmektedir.ii Kebîkeç kelimesinin Üniversitesi İslamî Araştırmalar Enstitüsü
kökeni tam olarak bilinmemektedir. Bazı Müdürü. Islamic Studies Library, McGill
kaynaklarda Süryânice [1, 11, 25] olduğu University, 3485 McTavish, Montreal, QC
belirtilirken, bazılarında da Hint kökenli H3A 1Y1, CANADA. güzel bir etimolojik
bir kelime olduğu bilgisi yer almaktadır. çalışma yapmıştır. Gacek, Steingass’ın üç
Konumuzla ile ilgili olarak şu şekilde ta- kademeli açıklamasını yinelemektedir. Wehr’in
nımlamalara da rastlanmaktadır: “Yabani Kebîkeç’i Ranunculus asiaticus olarak nite-
maydanoz, öldürücü bir zehir, sürüngenle- lendirmesiyle birlikte, bir müddet bu konu-
rin koruyucu meleği ve güvelerin kralı ola- daki meraklar giderilmişti. Ben de Ranunculus
rak bilinir, Hindistan’da kitapların ilk say- asiaticus’u kitapları böceklerden koruyan
fasına yazılır. Krallarının ismine olan saygı- bir unsur olarak ele almıştım. Daha sonra,
larından dolayı böceklerin o kitaba dokun- Kebîkeç örneklerini toplamak ve kopyalamak
mayacağı yönünde bir inanış mevcuttur.” için kütüphanemizin depolarında bir araştırma
[16, 22] yaptım. Toplam yedi ciltte hepsi de aynı el
Tıp yazmalarında bir drog olarak karşı- tarafından yazılmış görünen üç farklı kul-
mıza çıkan Kebîkeç’in kimliği burada biraz lanım tarzı tespit ettim. Bunlar şu şekildedir:
daha belirgindir. Muhtemelen Ranunculus • Kebîkeç, koru sayfayı! (Kabikaj, save
sceleratus [42] veya daha yaygın bir kanı- the paper!)
ya göre de Ranunculus asiaticusiii bitkile- • Kebîkeç, bu kitabı kurtlardan koru!
rinden biridir. Hâdiye Tuncer [19] ise, (Kabikaj, save this book from the
Kebîkeç karşılığı olarak Arapça Keff ed worms!)
debb, Vard el hubb, Zağlîl; Türkçe, İrticiler • Kebîkeç, sayfayı yeme! (Kabikaj, do
Ayağı ve Latince Ranunculus asiaticus te- not eat the paper!)
rimlerini vermektedir. Bu konuya daha sonra
detaylıca dönülecektir. Gacek’ın çalışması Steingass’ın liste-
Pollock (1988) yayınında [14] Kebîkeç sindeki botanik seçeneği vurgulamaktaydı.
hakkındaki söylenceleri üç ana başlık altın- Benim bir süre giden çalışmam ise biraz
da toplamıştır: daha felsefeye dönüktü. Sonuçta eğer Kebî-
“Arapça elyazmalarıyla uğraşanlar bir keç böcekleri savan kokulu bir bitki idiyse;
gün mutlaka Kebîkeç’le karşılaşırlar. Bir akşamları kapı önlerinde sivrisinekleri

ii Muhtemelen burada Kebîkeç adı altında yanlışlıkla Ebced kastedilmektedir.


iii Türkçe’de Düğün Çiçeği diye bilinen. Ranunculaceæ familyasına ait bir bitkidir, ileride ayrı bir başlık altında ince-
lenecektir.
iv McGill Üniversitesi İslamî Araştırmalar Enstitüsü Müdürü. Islamic Studies Library, McGill University, 3485
McTavish, Montreal, QC H3A 1Y1, CANADA.
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 137

uzaklaştırmak için yaktığımız Citronellav


kandilleriyle benzerlik göstermeliydi. Bizim
üniversitenin biyoloji bölümündeki kütüp-
haneci arkadaşım bana, Ranunculus asiati-
cus’daki zehirin Protoanemonin olduğu bil-
gisini vermişti. Şimdi Steingass’ın açıkla-
malarına tekrar dönersek, birinci olarak
Kebîkeç, böceksavar kokulu bir bitki olabi-
lir. İkincisi, sürüngenlerden sorumlu bir
melektir veya üçüncüsü de boncuk gözlü
sallanan antenli hamamböceklerinin baş
sorumlusu olabilir.
Emin olduğumuz tek şey; Kebîkeç’in
yaygın kullanılma sebebinin, bu kelime
kitaplara yazıldığında sihirli bir elin bir
şekilde kitabı koruyacağını vaat eden
muallâk bir ümide dayanıyor olmasıdır.”
Kebîkeç konusunda yazılmış en geniş
kapsamlı makale yukarıda da bahsedildiği
gibi Adam Gacek [8] tarafından kaleme Şekil 1. İslam Sanatında Kebîkeç ©
alınmış ve Ali Yaycıoğlu [21] tarafından Süleymaniye Kütüphanesi
“Arapça Elyazmalarında Kebîkeç” başlı-
ğıyla Türkçeye kazandırılmıştır. Söz konusu
makalenin tam metni incelendiğinde, Kebîkeç
hakkında oldukça önemli ipuçları yakala- rarlı Kebîkeç kelimesidir. Bu kelime çoğu
nacaktır: zaman Arapça “Ya” ön ekiyle beraber kul-
“İslam dünyasındaki yazmaların ilginç lanılarak kişiselleştirilir. Bazen bir kaç defa
özelliklerinden birisi de müstensihler ve ki- tekrarlanarak (Ya Kebîkeç, ya Kebîkeç, ya
tap sahipleri tarafından yazmalara düşülen Kebîkeç...), bazen cümle içinde ‘Ya
notlardır. Bu notlarvi arasında dualar ve Kebîkeç ihfaz ul-varak’ (ey Kebîkeç kâğıdı
sihirsel olduğuna inanılan formüller yer koru) şeklinde, çoğu zaman ise hâfız ya da
alır. Bunlardan belki de en ilginci, yazma- hafîz (koruyucu) kelimesi ile beraber ‘Ya
nın ilk, bazen de son varağına düşülen es- Kebîkeç ya hâfız’ şeklinde kullanılır.

v Poaceæ familyasından Cymbopogon nardus adlı bitkinin genel adıdır. Bu bitkiden elde edilen yağ, parfüm, sabun
yapımı ve böcek ilaçlarında kullanılır.
vi Yazma eserlerde çoğunlukla ilk veya son sayfaya, bazen de sayfa kenarlarına iliştirilen, genellikle kitapla ve
konusuyla ilgili olmayan, bazen doğum-ölüm tarihi, bazen bir beyit veya mısra bazen de lüzumsuz bilgiler şeklinde
karşımıza çıkan bu notlara ‘Fevâid’ denmektedir.
138 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

Eğer Wehr’in Dictionary of Modern dan birincisine göre maymunlar bu bitkiyle


Arabic’ine bakacak olursak, kelimenin As- sürekli oynaştığı için bitkiye bu ismin verildi-
yatik bir bitkinin ismi olduğunu görürüz ğini kaydediyor. Diğer bir olasılık ise may-
(Ranunculus asiaticus, Düğün Çiçeği). Ste- munların bu bitkiyi çok sevdiklerinden dolayı
ingass kelimeyi şöyle tanımlamaktadır: Bir söz konusu ismin verildiği doğrultusundadır.
tür Yabanî maydanoz; ölümcül zehir; sü- Kac kelimesi eğri, kavisli anlamına geliyor.
rüngen hayvanların baş meleği; hamambö- Bu tanımlama, kesif, lifli kökleri olan ve sar-
ceklerinin kralı (Hindistan’da kitapların maşıklı bir bitkiye uyan bir isimdir.
başında hamamböceği kralının kitapları Mağribî elyazmalarında kelime çarpıtıl-
esirgemesi dileği yazılırdı). Bu açıklamalar mış bir şekliyle kaykatac olarak karşımıza
göstermektedir ki Kebîkeç bir bitki anlamı- çıkar ve bir tılsım (ta’vîda, tahvîta) formülü
na geldiği gibi aynı zamanda kitapları olarak kullanılır. Bakr al-İşbîlî (ö. 1231),
kurtlardan (araz, sûs) ve haşarattan koru- Kitâb al-taysîr fî sinâ’at al tasfîr adlı eseri-
yan bir çeşit cin anlamında kullanılmakta- nin ilk bölümünde kelimenin çavuşkuşu
dır. Dozy kelimenin etimolojik olarak Fa- (hudhud) için kullanıldığını belirttikten
risî bir kökten geldiğini yazmaktadır. Dihk- sonra, kuşun tüylerinin elyazmalarını koru-
hudâ Farsça sözlüğünde kelimenin birçok yucu özelliklere sahip olduğunu yazıyor ve
Arapça karşılığını veriyor. Kaff al-subu’ kitabın ilk ve son varağına yâ kaykatac
(ya da kaff al-asad aslan yaprağı), Kaff al- yazıldığı takdirde kurtların kitaba yaklaşa-
dab’, Şacarat al -dafadi’ (kurbağa ağacı) mayacağını belirtiyor.
ve Şakîk (ya da vard al-hubb). Arapçada Botanik açıdan Kebîkeç bitkisi Ranun-
Şakîk nu’mânî ya da Şakîk al-hasâtin ola- culaceæ bitki ailesindendir. Ranunculus türü
rak da bilinen şakîkin (Düğün Çiçeği Ra- 400’e yakın zehirli bitki çeşidini kapsar. İs-
nunculus) farklı türleri vardır: al-tîni (incir lam dünyasındaki kitap yapımı tekniğinde
ağacı gibi olan), al-harîf (baharlı olan), al- kullanılan maddeler ki bunların arasında
şarîr (zaglîla) ve al-busaylî (dufayda’). balmumu (asal), nişasta hamuru ve doğal
Mu’in’e göre Kebîkeç kelimesi kabîkag (ya yapıştırıcı maddeler vardır, kurtlara böcek-
da kabikah) kelimesinin Arapçalaşmış bir lere adeta davetiye çıkartmaktadır. Kebîkeç
şeklidir. Diğer bir türevi Kebîkanc’tır. Aynı otunun kitabın arasına konulduğu takdirde
yazar haşarenin bu bitkinin kokusundan kurtların kitaplara yaklaşamayacağı düşünül-
kaçtığını eklemektedir. Diğer yandan yine müştür. Birçok yazmada sayfa aralarında
Dihkhudâ’ya göre Kebîkeç Süryânice’de görebileceğimiz otlar ise çoğu zaman ger-
böceklere hükmeden kralın ismidir. Bu bil- çek Kebîkeç değildir. Zamanla somut bilgi
ginin geçerliliği şu aşamada kanıtlanamıyor. unutulmuş ve Kebîkeç’in sihirli güçlere sa-
Yine de kelimenin Süryâniceden gelmiş ola- hip bir cin olduğu düşüncesi hâkim olmuş
bileceği pek muhtemel gözükmemektedir. anlaşılan. Yine de Kebîkeç otunun gerçek-
Bîrûnî’ye (ö. 1048) göre kelime Hintçe- ten kitapları kurtlardan ve haşarattan ko-
deki (Sanskritçe) kapî kelimesinden gelmek- ruyucu bir özelliğe sahip olup olmadığını
tedir ve bu kelime maymun demektir. Bîrûnî bitki üzerinde kimyasal araştırmalar yap-
bu iştikak için iki açıklama getiriyor. Bunlar- madan söylemek zor görünüyor.”
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 139

Şekil 3 Kebîkeç (El Kanun fi’t – Tıbb II. Kitap) © Süleymaniye Kütüphanesi Şehit Ali Paşa Kitaplığı 2077

Gacek bu makalesinde Kebîkeç kelime- Zağlîl; Türkçe, İrticiler Ayağı ve Latince


sine hem etimolojik açıdan hem de botanik Ranunculus asiaticus terimlerini verdiğini
açıdan yaklaşmıştır. Pollock’un da yukarı- belirtmiştik. Buna ilaveten aynı kaynakta
da ifade ettiği gibi Gacek, Kebîkeç’in bota- Tuncer, Keff el Sab’ karşılığı olarak Arap-
nik açıklaması üzerinde daha çok durmak- ça Havdan, Şakik-i Numanî; Türkçe Düğün
tadır. Kebîkeç bitkisinin kitabın arasına ko- Çiçeği, Kâğıthane Çiçeği, Rubic Çiçeği ve
nulduğu takdirde kurtların kitaplara yakla- Latince Ranunculus asiaticus’u; Keff el
şamayacağı düşüncesinin zamanla sihirli Dab’ kelimesine karşılık olarak da Arapça
güçlere sahip bir cin inanışına dönüşmüş Vard el Hubb, Şakik, Zaglil, Kabikac;
olabileceğini, ayrıca Kebîkeç kelimesinin Türkçe İrticiler Ayağı, Sırtlan Ayası ve La-
Süryânice olamayacağını belirtir. tince Ranunculus asiaticus terimlerini sıra-
Kebîkeç’in kullanı- lamaktadır. Bütün bu kelimelerin hepsi
mına bir örnek olarak Kebîkeç’in farklı dillerdeki isimleridir.
İbn-i Nefs’e ait “Şerh-i Rıfat Bilge, İbn-i Sînâ’nın El Edviyyet’ül
Şekil 2 Kitab-ı Tabi’at el-İnsan Kalbiyye isimli eserini Türkçeye kazandır-
lî Bukrat” (Hipokrat’ın mıştır. Tercümesinin sonuna ayrıca bir söz-
İnsan Tabiatı Kitabının Şerhi) isimli eserin lük ekleyen Bilge burada Kebîkeç’e karşılık
[19] ilk sayfası gösterilebilir. Burada ‘Uhfuz olarak Mastava Çiçeği, Yırtıcılar Ayağı, Dü-
haza’l-Kitâb yâ Kebikec–Koru bu kitabı Ey ğün Çiçeği, Düğün Otu, Kurbağa Otu [6] te-
Kebîkeç’ ibaresi mevcuttur (Şekil 2). rimlerini uygun görmüştür.

B. TIP KAYNAKLARINDA KEBİKEÇ B. 1. İbn-i Sînâ ve Kebîkeç:

Daha önce Kebîkeç kelimesinin karşılığı İbn-i Sînâ’nın eserlerinden El Edviy-


olarak Hâdiye Tuncer’in [19] Arapça Keff yet’ül Kalbiyye, Kalp İlaçları üzerine yazıl-
ed debb, Keff el sab’, Şakîk, Vard el hubb, mış ve toplam yirmi fasıldan oluşan bir
140 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

eserdir. Kalp ilaçlarının özelliklerini ele sarısı renktedir. Dördüncü türü, üçüncü türe
alan on üçüncü bölümde, İbn-i Sina şöyle benzer, fakat rengi süt gibi beyazdır.
der: “Muhakkik bir devadır ki, keskinliği ve Yapısı: İkinci derecede sıcak ve kurudur.
ısıtması dolayısıyla; keskin, yakıcı, sıcak Etkileri: Hepsi çok sıcaktır, yara yapar,
hıltları gözeneklere çeker. Ancak, yara yap- kabukları temizler, cildi soyucu, sıyırıcıdır.
ma derecesine erişemez, örneğin Kebîkeç Süslenme: Kurutulmuş yaprağı ve dalları
gibi” [10]. sivilceleri giderir. Siğil türlerinden mismarî
Yine İbn-i Sînâ’nın meşhur eserlerinden türde olanları dağıtarak, yok eder. Soğuk
El Kanun fi’t – Tıbb’da, ikinci kitabın dör- etkisiyle bez şeklindeki yapıları da dağıtır.
düncü makalesinde Kaşıntı Yapan (Pruri- Cerahat ve Yaralar: Kebîkeç pişirilip,
tum) İlaçlar bahsinde, İbn-i Sina şöyle der: sıcak suyla damıtılarak uygulanırsa, yararlı
“Bu ilaçlar, sıcaklıklarıyla kaşıntı yapan olur.
hıltları deri gözeneklerine doğru çekerler. Baş Organları: Onun kurutulmuş kök-
Onlar yara meydana getirmezler. Bu ilaçlar leri aksırtıcı etkiye sahip olup, toz edilmiş
muhtemelen sert tüylü, dikenli ilaçlardır, şekli, sallanan dişlere faydalıdır.viii
mesela Kebîkeç (Kebikengi) gibi” [12]. İbn-i Sînâ, eserinde Kebîkeç’in ne oldu-
Kanun’un basit droglardan bahseden bu ğunu teşhis etmemize olanak sağlayacak bazı
ikinci kitabında Kebîkeç’ten bahseden ayrı bilgiler vermiştir. Bu bilgilere dayalı bir teşhis
bir bölüm daha vardır. Bu bölüm ve tercü- yöntemi ilerleyen bölümlerde ele alınacaktır.
mesi şu şekildedir (Şekil 3): İbn-i Sînâ’dan sonra Batı’yı en çok etki-
Genel Nitelikleri:vii Dioscorides, onun leyen isim İbn-i Baytar’dır. (öl. 1248) İbn-i
dört türünün olduğunu söylemiştir ve yapra- Baytar, meşhur eseri Müfredat-ı İbn-i Bay-
ğının küzbere (Kişniş, Coriandrum sativum) tar’da Kebîkeç’i drog olarak işlemiştir.
yaprağına benzediğini, fakat daha geniş ve
beyaza çaldığını söylemiştir. Çiçekleri sarı B. 2. İbn-i Baytar ve Kebîkeç:
renktedir. Kimisi kırmızı olur. Gövde boyu
iki karışa kadar uzanır. Gövdesi sert değildir. Müfredat-ı İbn-i Baytar’ın Arapça orji-
Kökü beyazdır ve harbak (Kara Çöpleme, nali ve Leclerc’in Fransızca tercümesi [13]
Helleborus niger) gibi dalları vardır, su ke- Traité des Simples par Ibn al-Beïthar
narlarında yetişir. Diğer cinsinin rengi birin- (1877) esas alınarak Kebîkeç ile ilgili baş-
ciye göre daha gridir, gövdesi daha uzun ve lıklar incelenmiş, her iki kaynaktaki farklı-
yaprakları damarlı olup, kerefs-i berri (Ya- lıklar dipnot olarak gösterilmiştir (Altı çizili
banî Kereviz, Apium graveolens) adı verilir. kelimeler yalnızca Arapça kaynakta geçmek-
Üçüncü türünün yapısı çok küçüktür ve altın tedir).

vii Burada Kebîkeç başlığından hemen sonra, el yazısıyla yazılmış bir ilave göze çarpmaktadır: “ve yukale Keff el
Sebu’ ve hüve min es-semum el-kıtal” cümlesinin anlamı “Ona keff el sebu’ derler ve o ölüm saçan rüzgârlardandır”
demektir. Bu cümledeki Keff el Sebu’ ifadesini irdelersek;  kelimesinin ‘el çektirmek, tehlikesini önlemek’ ‫ا‬
kelimesinin ise ‘yırtıcı hayvan’ anlamlarına geldiğini görürüz. Bu noktada “Kebîkeç bitkisi yırtıcı hayvanların
zararını önlediği için mi ona bu isim verilmiştir ?” sorusu cevapsız kalmaktadır.
viii Esin Kâhya, Kanun tercümesinin bu bölümünde Kebîkeç’i Apium petroselinum (Apiaceæ) olarak ele almıştır.
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 141

 Kebikedj, Renoncule: C’est le pied çeşidi bulunur. Tümü de acı ve şiddetli yakı-
de lion, ‫ آ ا‬d’apres certains herboristes cıdır. Bir çeşidinin yaprakları kişnişinkile-
de l’Es-pagne. Les Égyptiens lui donnent le rexi benzer fakat daha geniş ve beyazımsıdır.
nom de Tâzghallât, ‫ ز‬ce qui est un mot Çiçekleri sarı ve bazı defa mordur. Gövdesi
berbère. — Dioscorides, II, 206. Il y a des kalın değildir, boyu yaklaşık 30 – 40 cm bo-
gens qui l’appellent Selinon agrion, ou Seli- yundadır.xii Kökleri küçük, beyaz ve acıdır.
non sauvage. On en trouve plusieurs Filizleri Helleborusxiii (Çöpleme) bitkisinin-
espèces; toutes sont acres et caustiques à un ki gibidir. Akarsu kenarlarında gelişir. Onun
haut degré. Une première espèce a les feuil- bir başka türü daha tüylüdür. Gövdesi daha
les pareilles à celles de la coriandre, mais uzun ve yaprakları sık yarıklıdır. Sardun-
plus larges, blanchâtres et recouvertes d’un ya’da bol yetişir. O pek acıdır. Yabanî Seli-
enduit visqueux, la; fleur jaune et quelquefo- non ismiyle bilinir. Bir üçüncü tür, küçüktür,
is purpurine. La racine, d’un médiocre volu- kokusu nahoştur. Yıldız gibi parlak (Al-
me, a la longueur d’environ une coudée. La tınxxiv) renkli çiçekleri vardır. Dördüncü bir
racine est petite, blanche et amère; elle don- tür, üçüncüye benzer fakat onun çiçekleri süt
ne des rejetons à l’instar de l’hellébore. Elle beyazıdır. — Galen VI.xv (kitabında der ki)
croit le long des cours d’eau. Il y en a une Bu bitkinin dört çeşidi vardır ve hepsinin ol-
autre espèce plus velue, à tige plus longue, à dukça şiddetli yakıcı özelliği vardır. Hatta
feuilles fortement incisées, qui croit abon- haricen sürülürse ağrılı yaralar yapar. An-
damment dans la Sardaigne. Elle est très- cak, mazereti / özrü olan insanlar kullanır-
àcre, et quelques-uns l’appellent Selinon sa- larsa, şüphesiz ki o ….… ve illeti keser. Cilt
uvage. Une troisième espèce, très-petite, ve tırnakların kenarlarında kabuklanma ya-
d’une odeur désagréable, produit des fleurs par (Tırnakların) Beyazı(nı) ortaya çıkarır
de couleur dorée. Une quatrième espèce res- ve izleri çözer, ortada ve merkezde olan top-
semble à la troisième, mais elle a des fleurs lulukları bozar. Soğuk hava (dan olan) ve ....
d’un blanc de lait. - Galien, VI. ağrısına benzer ağrıyı çıkarır”
“İspanyalı botanikçilere göre o, Keff el
Sebb’dir. Mısırlılar ona Tâzğallât ismini ve- B. 3. Günümüz Şifalı Bitkiler
rirler ki bu isim Berberîce’dir. Dioscorides Kitaplarında Kebîkeç
(II. Kitabın 206. başlığında) der ki, O (Bat-
rahiyûnix) bir cinstendir ki, ona Selinon ag- Kebîkeç günümüzde şifalı bitkiler ala-
rionx ya da Yabanî Selinon derler. Birçok nında yayınlanan bazı kitaplarda da yerini

viii Esin Kâhya, Kanun tercümesinin bu bölümünde Kebîkeç’i Apium petroselinum (Apiaceæ) olarak ele almıştır.
ix Bu kelime Fransızca tercümede yoktur. Batrahiyûn = Batrachion
x Yunanca Σελινον, Latincesi Petroselinum, maydanoz vb. bir bitki.
xi Arapça metinde Küzbere olarak geçer.
xii Arapça metinde ölçü birimi olarak bir zira’ geçmektedir.
xiii Arapça metinde Harbak olarak geçer.
xiv Bu kelime Fransızca tercümede yoktur.
xv Bundan sonrası Fransızca tercümede yoktur.
142 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

almıştır. Bunlara bir örnek olarak aşağıdaki (Ranunculin ve Protoanemonin bileşikle-


bilgiler sunulacaktır: rinden sonraki bölümlerde bahsedilecek-
“Kebîkeç, Düğün Çiçeğidir. Latince adı tir). Bazı çeşitleri süs bitkisi olarak yetişti-
Ranunculus ficaria (Basur otu), Ranuncu- rilir. Genellikle nemli çayırlarda, meralar-
lus acer (Yakıcı düğün çiçeği), Ranunculus da, tarla ve yol kenarlarında ve daha kuru
bulbosus (Yağmurlu düğün çiçeği)’tur. arazilerde bulunurlar. R. hispidus nemli
Memleketimizde 75 kadar düğün çiçeği türü arazilere, R. sceleratus ise daha kuru arazi-
bulunmaktadır. Bunlar Nisan, Temmuz ay- lere uyum sağlamış türlerdir. Ülkemizde
larında parlak sarı renkli çiçekler açan otsu bilinen türleri R. asiaticus Acem düğün çi-
bitkilerdir. Yaprakları kalp biçimindedir. çeğiki kırmızı çiçekli, otsu ve çok yıllık bir
Değişik türleri tüm Avrupa ve Anadolu’ya türdür- R. cuneatus Körük otu, R. ficaria
yayılmıştır. Saponin, glikozitler, uçucu yağ Basur otu, R. polyanthemos Çünk, Sav’dır
ve anemonin gibi maddeler içerirler” [2]. [4, 17, 18, 37].
Genel kanıya göre Kebîkeç – eğer bir “Flora of Turkey” [5] olarak tanınan ve
bitkiyse – Ranunculus asiaticus olarak bi- P. H. Davis tarafından kaleme alınan ünlü
linmektedir. Herhangi bir kaynakta bu ko- botanik kaynağına başvurulduğunda Ra-
nuda başka bir bitki ismi geçmemektedir. nunculus asiaticus’un bir İran – Turan ve
Dolayısıyla Ranunculus asiaticus’un bota- Akdeniz elementi bir bitki olduğu görülür.
nik ve farmasötik özellikleri İbn-i Sînâ ve Ranunculus asiaticus yurdumuzda Muğla,
İbn-i Baytar’dakilerle karşılaştırılabilir. Bu Antalya, İçel, Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep
bağlamda Ranunculus asiaticus hakkındaki ve Mardin’de, komşu ülkelerden İran’ın
bilgilere göz atmak gerekmektedir. batısı, Irak’ın kuzeyi ve Suriye’de ayrıca
Kıbrıs, Girit ve Rodos adalarında 30–850 m
D. RANUNCULUS ASIATICUS yükseltiler arasında yetişmektedir.
Ranunculus asiaticus, 30 cm kadar
Ranunculaceæ familyasından Ranunculus yükselebilen dallanmış bir gövdeye sahip
(Düğün Çiçeği, Yağ Çanağı) türleri, tek çok yıllık bir bitkidir (Şekil 5). Çiçekleri-
veya çok yıllık otsu bitkilerdir. Çoğu nemli nin renkleri; beyaz - krem arası, sarı – tu-
ve ıslak ortamı sever. Bir kısmı su bitkisi- runcu arası veya kırmızının çeşitli tonla-
dir. Çoğunlukla yumru gibi şişkin kökleri rında olabilir. Petal sayısı 5–9 arasında
vardır. Kaliks 3–5, korolla 5–9 üyelidir. Pe- değişir. Stamenler çok sayıda ve siyahım-
talleri sarı veya bazen beyaz renkli parlaktır. sı lacivert veya kahverengi renktedir. An-
Çiçekleri genellikle parlak sarı, bazen be- terler silindiriktir. Yaprakları muhtelif şe-
yaz veya kırmızıdır (Şekil 4). Tabanında, iç killerdedir. Dip yaprakları kama şeklinde
yüzde bir nektaryum bulunur. Meyva, çok bölünmüş veya bölünmemiş de olabilir-
sayıda nukstan oluşmuştur. Bazıları zehirli ler. Gövde yaprakları daha dar bölümlü-
bitkilerdir. Çoğunlukla cildi tahriş edici dür. Bu güzel çiçeklerin onları ilginç ve
bileşikler taşırlar. Bunlardan ranunculin, çekici kılan çok farklı renkleri vardır. Bo-
vücuda alındığında enzimatik olarak ol- tanik uzmanı olmayanlar teşhisinde zorla-
dukça zehirli protoanemonine dönüşür nabilir çünkü ilk bakışta Anemonelerden
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 143

farksızmış gibi görünürler. Ranunculus


asiaticus’u Anemone türlerinden ayırt et-
menin en kısa yolu, petallerin altında ye-
şil sepallerin olduğundan–çiçeğin altında
gövdeye sarılı yeşil bir brakte olmadığın-
dan– emin olmaktır. Kayalık ya da otlak
yamaçlarda, meralarda, yol kenarlarında,
hendeklerde, ya da tepeciklerde; deniz se-
viyesinden yaklaşık 700 m yüksekliklere
kadar yayılış gösterir. Şubat – Mayıs ara-
sında çiçekler açar. Doğu Akdeniz’de,
Türkiye’nin güneyinde, Irak’ın kuzeyinde
İran’ın batısında yaygındır [29, 30].
Çoğu canlı, Düğün Çiçeklerinden uzak
durur. Nadiren tüketilse bile ciddi zehirlen-
melere sebep olabilir. Bitkiyi yiyen ya da
Şekil 4. Ranunculus asiaticus L. çiğneyen her hayvan bundan etkilenebilir.
Taze yaprakları ve gövdesi tehlikelidir.
Oral ve gastro-intestinal tahriş öncül belir-
tilerdir (oral tahriş, salya, karın ağrısı, ishal
ve hatta kanlı ishal). Düğün Çiçeklerinde
bulunan zehir, protoanemonin’dir. Uçucu
bir yağdır. Şiddetli oral ve gastro-intestinal
tahrişe yol açar. Genellikle çiftlik hayvan-
larında bahar aylarında zehirlenme riski
vardır. Herhangi bir otobur hayvan bu bit-
kiye erişim imkânı bulduğunda zehirlenme
riski yüksektir. Bitkinin tadı yoktur ve
anında ağızda tahrişe yol açar. Bu yüzden
çoğu hayvan ondan kaçar. Düğün Çiçekle-
rinde zehir miktarı bitkinin türüne, yetiştiği
ortam ve mevsimin özelliklerine göre çeşit-
lilik gösterir. Deney amaçlı olarak yüksek
miktarda Düğün Çiçeğiyle beslenen hay-
vanlarda bitkinlik, koma ve ölüm rapor
edilmiştir. Ancak, gündelik hayatta bu so-
nuçlar nadiren görülür.
Düğün Çiçeği eğer aşırı tüketilmemişse
ya da kolik, kanlı ishal vb. gibi bağırsak
Şekil 5. Ranunculus asiaticus L. bozuklukları yoksa ilk yardıma gerek
144 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

yoktur. Küçük çaplı oral tahrişler ise bir quam coriandri foliis et ad latitudinem
süre sonra kendiliğinden kaybolurlar [44]. malvae accednetibus, colore livido, caule
Ranunculus asiaticus’un bizim için asıl alto, gracili et radice alba. nascitur in limi-
önemli özelliği ise, antifungal1616 Mantar- tibus umidis et opacis. alterum foliosius,
lar üzerinde etkili droglara verilen isimdir. pluribus foliorum incisuris, altius caulibus.
aktivite gösteriyor olmasıdır. Iqbal ve Ark. tertium minimum est, gravi odore, flore au-
(2001) yayınında [9] bazı bitkilerin anti- reo. quartum simile huic, flore lacteo. om-
fungal özellikleri ele alınmış, bu arada Qa- nibus vis caustica, si cruda folia inponan-
sem ve Abu- Blan (1995) [15] yayınına da tur, pusulasque ut ignis faciunt. ideo ad
atıf yapılmıştır. Atıf şu şekildedir: “In a si- lepras et psoras iis utuntur et ad tollenda
milar study, aqueous extracts from the we- stigmata, causticisque omnibus miscent.
eds Ranunculus asiaticus, Chenopodium alopeciis inponunt celeriter removentes.
murale, Inula viscosa and Solanum nigrum radix in dolore commanducata diutius
inhibited the fungi Penicillium digitatum, rumpit dentes; eadem sicca concisa sternu-
Sclerotinia sclerotiorum and Verticillium mentum est. nostri herbarii strumum eam
dahliae. — Benzer bir çalışmada Ranunculus vocant, quoniam medetur strumis et panis
asiaticus, Chenopodium murale, Inula vis- parte in fumo suspensa, in quo scelere et
cosa ve Solanum nigrum bitkilerinden elde plantagine utuntur [24].
edilen sıvı özütlerin, Penicillium digitatum, Historia Plantarum 25. Kitap, 109. Başlık
Sclerotinia sclerotiorum ve Verticillium Yunanlılar tarafından Batrachion diye
dahliae mantarlarını inhibe etiği gözlen- bilinir. Biz ona Ranunculus deriz. Onun
miştir.” Bu iki yayının ortak özelliği man- dört çeşidi vardır. Birincinin yaprakları
tarlar üzerinde etkili bir fungisid araştırıyor Kişniş (Coriandrum sativum) yaprakların-
olmalarıdır ve Ranunculus asiaticus’un an- dan kalın, Ebegümeci (Malva sylvestris)
tifungal özelliklerinin bulunması konumuz yaprağına benzer ve kurşunî renktedir.
açısından oldukça önem arz etmektedir. Gövdesi uzun ve ince, kökü beyazdır.
Nemli ve gölgeli yerlerde yetişir. İkinci tü-
D. 1. Eski Tıp Kitaplarında rü birinciden daha fazla yapraklıdır ve
Ranunculus Türleri yaprakların yarıkları daha çok sayıdadır.
Bitkinin gövdesi uzundur. Üçüncü çeşidi
D. 1. 1. Plinius: diğerlerinden daha küçüktür. Kuvvetli bir
Plinius’un Historia Plantarum adlı ese- kokusu ve altın renkli çiçekleri vardır.
rinde ele alınan Ranunculus (Batrachion) Dördüncü tür, son anlatılana benzese de çi-
ve Anemone’den konumuzla ilgili olanı çeği süt beyazıdır. Bütün bu bitkilerin ya-
Ranunculus başlığı altında verilmektedir. kıcı özellikleri vardır. Eğer yapraklar kay-
Historia Plantarum Liber xxv.cix: natılmadan tatbik edilirse, yanmadan dola-
Ranunculum vocamus quam Graeci bat- yı oluşan kabarcıkları giderirler. Bundan
rachion. genera eius iiii. unum pinguioribus dolayı derideki cüzam lekesinin, kaşıntılı

xvi Mantarlar üzerinde etkili droglara verilen isimdir.


YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 145

yara kabuklarının ve dağlama lekelerinin und Schorf zu bilden. Deshalb bringen sie
giderilmesinde kullanılırlar. Aynı zamanda schorfige Nägel und Krätze weg und ent-
yakıcı preparatların ana muhtevasını oluş- fernen Brandmale, ebenso gewöhnliche
tururlar ve kellik tedavisinde kullanılırlar. und dünn gestielte Warzen und (heilen) die
Diş ağrılarında bu bitkinin kökü bir süre Fuchskrankheit, wenn sie kurze Zeit aufge-
çiğnenirse, dişlerin düşmesine neden olur. legt werden. Gekocht bilden sie eine war-
Kurutulur ve toz haline getirilirse, burun me Bähung für die, welche von Frostbe-
akıntısı yapar. Şişmiş yaraları ve yangılı ulen zu leiden haben. Die Wurzel erregt
urları tedavi etme özelliğinden dolayı bi- Niesen, wenn sie trocken fein gestossen in
zim herbalistlerimiz bu bitkiye “Strumus” die Nase gebracht wird, lindert auch
adını verirler. Zahnschmerzen, wenn sie (an die Zähne)
gelegt wird, sie zerbröckelt sie aller-
D. 1. 2. Dioscorides: dings.”
Batrachion, Yabanî Kereviz olarak isim-
Dioscorides’in Materia Medica diye bi- lendirilir. Birçok çeşidi vardır. Fakat (hep-
linen eserinde Batrachion (Ranunculus sp.) sinin) bir tek kuvveti vardır. Keskindir ve
isimli drog II. Cildin 206. başlığında [43] hafif kabarcıklaşmaya sebep olur. Kişnişe
ele alınmaktadır: benzer fakat tadı acıdır. Yaprakları yağlı,
“Batrachion, Einige nennen es wilden cilâlı, parlaktır. Birisi sarı, ara sıra erguvan
Sellerie. Von diesem gibt es mehrere Arten, – kızıl çiçekli; birinin gövdesi bir arşın ka-
aber sie haben eine Kraft, nämlich eine dar yüksek; biri küçük, beyaz, acı, kökleri
scharfe und sehr leicht Geschwüre verur- ve yan kökleri boynuz gibidir, su kenarla-
sachende. Die eine von ihnen hat dem Ko- rında, nehir kenarlarında büyür. Bir iki çe-
riander ähnliche, aber bittere, dabei we- şidi vardır. Büyük gövdesi ve yarıklı yap-
issliche und fettglänzende Blätter, eine gel- rakları vardır. En çok Sardunya’da (yeti-
be, zuweilen purpurfarbige Blüthe, einen şir). Gayet keskindir. İnsanlar ona Yabanî
nicht starken, eine Elle hohen Stengel, ei- kereviz derler. Üçüncüsü gayet küçüktür ve
ne kleine weisse, bittere Wurzel mit Neben- kötü kokar, çiçekleri altın sarısıdır. Dör-
wurzeln wie die Nieswurz; sie wächst an düncüsü de onlara benzer ve sütbeyazı çi-
fliessenden Gewässern. Es gibt eine zweite çekleri vardır. Yaprakları, çiçekleri ve ince
Art, sie ist rauhhaariger, hat einen grösse- gövdesi vardır. Kabız edici ve müsekkindir.
ren Stengel und viele Einschnitte an den Kabarcıklı kabuklar oluşturur, tahriş edici-
Blättern; sie wächst am meisten in Sardi- dir. Bu sebepledir ki, tırnak kenarlarını açar
nien und ist sehr scharf, man nennt auch ve uyuzu uzaklaştırır, yakıcıdır. Ekseriya
diese wilde Sellerie. Die dritte ist sehr kle- az saplı … kısayken … çıkarılır. Soğuk
in und riecht schlecht, die Blüthe ist gold- vurmasına tutulmuş kimseleri ısıtır. Kökle-
gelb. Die vierte gleicht dieser, hat eine ri, burnu hassas ve kuru olan kimseleri ak-
milchweisse Blüthe. Die Blätter, Blüthen sırtır. Ufalanıp dişlere konulduğunda diş
und zarten Stengel haben die Kraft, als ağrısını hafifletir.
Kataplasmen schmerzhafte Geschwüre
146 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

D. 2. Halk Hekimliğinde Ranunculus dönemlerinde sentezlenir. Zehirlenmenin


Türleri hafif belirtileri arasında deri, göz ve solu-
Mardin yöresinde halk arasında yapılan num rahatsızlıkları sayılabilir. Ciddi zehir-
küçük bir araştırmaya [3] göre, Türkçede lenme belirtileri ise, mukoz membranın
Düğün Çiçeği diye bilinen Kebîkeç’in tahrişi, geniz yanması, kusma, kanlı ishâl,
Kürtçe karşılığı “Gonglog”dur. Mardin ve baş dönmesi ve bayılmadır [23].
civarında yetişen bir bitkidir. Boyu 10 – 15
cm civarındadır. Tek sap halinde büyür,
rengi kırmızıdır. Yeşil yaprakları maydano-
za benzer, kokusu yumuşak ve hafiftir. İlk-
baharda gelişmeye başlar. Halk arasında
yumuşatıcı merhem olarak kullanılır. Yapı-
lışı şu şekildedir: “Düğün Çiçeği, bir mik-
tar tütün ve yeteri kadar pekmez kısık ateş- Şekil 6 Ranunculin Molekülü
te merhem kıvamına gelinceye kadar kay-
natılır. Merhemin rengi pembemsi kırmızı
olunca soğumaya bırakılır. Kırık çıkıklarda E. 2. Protoanemonin:
ya da vurmalarda ağrılı bölgeye sürülür. Ranunculinin parçalanmasıyla ortaya
Aynı zamanda hem ağrı kesicidir, hem de çıkan bir aglikondur. Özellikle bitkinin çi-
kas gevşeticidir.” çeklerinde bulunur ve bazı türlerde kuru
ağırlığın %2,5’ine kadar ulaşan değerlerde
E. ETKEN MADDELER Protoanemonine rastlamak mümkündür
[20]. Kurutulmuş bitkilerde zehir özellikleri
Ranunculus ve benzeri bitkilerin yuka- giderek azalmakla birlikte, başlıca zehir-
rıda sayıldığı gibi tedavi amaçlarıyla kulla- lenme belirtileri arasında halsizlik, solu-
nılıyor olmaları, bu bitkilerin muhtevasın- num yetmezliği ve dermatite yol açan deri
daki etken maddelerden kaynaklanmakta- tahrişleri sayılabilir. Ayrıca, bir antibiyotik
dır. Bu etken maddelerden başlıcaları, Ra- olarak da Gram (+) ve (-) bakterilere karşı
nunculin, Protoanemonin ve Anemonin’dir. etkindir [28, 38]. 1990 yılında yapınla bir
çalışmada, Protoanemonin adlı bileşiğin
E. 1. Ranunculin: mantarlara karşı in-vitro aktivitesinin oldu-
Ranunculin, Ranunculaceæ familyası- ğu kanıtlanmıştır [27]. Bu bileşiğin basit
nın çoğu üyesinde görülen, bir glikozittir. formülü C5H4O2’dir (Şekil 7) [32].
Formülü C11H16O8 şeklindedir (Şekil 6).
Düğünçiçeklerinde bitkinin neredeyse tüm
kısımlarında bulunan ranunculin, bitki çiğ-
nendiğinde veya besin olarak tüketildiğinde,
enzimatik olarak, tahriş edici bir aglikon
olan Protoanemonin’e dönüşür. Ranuncu-
lin, en yoğun olarak bitkinin çiçek açma Şekil 7 Protoanemonin Molekülü
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 147

E. 3. Anemonin: üzerine birilerinin sonradan bu kelimeyi


Kısaca, Protoanemoninin yıkılmasıyla oraya eklediği sonuçlarına vardım”.
oluşan ve sedatif ve hipnotik olarak kulla- Kebîkeç konusunda mistik ya da mito-
nılan bir çeşit diakrilik asit dilaktondur [39]. lojik anlamda iki hipotez ortaya çıkmaktadır:
Merkezi sinir sistemine baskı yapar [35]. Birincisi, Adam Gacek’in adı geçen yayı-
Vücut ateşini ve kan basıncını düşürür. nında da bahsedildiği gibi, Hint mitolojisin-
de, böceklerden sorumlu ve yine böcek sure-
F. SONUÇ ve YORUM tinde bir melek bulunmaktadır. Bu melek
bütün böceklerin kralıdır ve onlara egemen-
Her şeyden önce, Kebîkeç’in ne olduğu dir. Buna benzer bir inanış İslam dininde de
sorusunu cevaplandırmak gerekmektedir. mevcuttur. Şöyle ki, Allah, yarattığı her
Gerçekten bir bitki midir, bir müekkel melek mahlûk için bir melaike vazifelendirmekte-
mi, cin mi, yoksa Hint mitolojisinden alın- dir. Bunlara “Müekkel (Nezaretçi) Melek-
mış ilahi bir öğe mi? Bu noktada, el yazması ler” denir [26]. Dünyada canlı-cansız her
eserlerle sürekli içli dışlı olan ve alanında uz- mahlûk için müekkel bir melek vardır. Hatta
man sayılabilecek bir isim, Süleymaniye Kü- her yağmur damlasını bir meleğin indirdiği-
tüphanesi Müdür Yardımcısı Sayın Emîr Eş ni haber veren bir hadîs-i şerif de mevcuttur
[7] şunları kaydeder: “Bu güne kadar elimden [34]. Konuyla ilgili olarak, yine Hz. Ay-
geçen yaklaşık 50.000 cilt eser içinde, zaman şe’den nakledilen bir Hadis-i Şerîf’te, şöyle
zaman Kebîkeç lafzına hatta bazen kitabın buyurulur: “ … Cibril Aleyhisselam bana
içine koyulmuş ve kurutulmuş çiçek parça- bağırdı ve: ‘Allah Teâla hazretleri, kavminin
larına rastladım (Şekil 8). İlk sayfasında ge- sana neler söylediğini, seni nasıl reddettiği-
nellikle Kebîkeç yazan kitaplarda kurt yeniği ni işitti. Sana dağlar meleğini gönderdi, ta ki
olmadığı; olanlarda da kurt yeniği görülmesi kavmin hakkında dilediğini emredesin!’ de-
di. Bunun üzerine dağlara müekkel melek
bana seslenip, selam verdikten sonra şöyle
dedi: Ey Muhammed, Allah Teâla hazretleri,
kavminin sana söylediği sözü işitti. Ben dağ-
lar meleğiyim. Allah beni sana dilediğini
emretmen için gönderdi. Öyleyse haydi ne
dilersen dile! …”xvii Sonuç olarak, Kebîkeç
kelimesinin, kitap kurtları, güveler vb. gibi
böceklerden sorumlu bir meleğin ismi olma-
sı muhtemeldir. Dolayısıyla, hattatlar ya da
küttablar ellerinde bulunan ve yılların etki-
siyle yıpranan kitapların ilk sayfasına “Ya
Şekil 8 Elyazması Bir Kitaptan Çıkan Kebîkeç Kebîkeç” yazarak, kitabı Kebîkeç isimli me-
© Süleymaniye Kütüphanesi leğin korumasına havale etmiş olabilirler.

xvii Söz konusu Hadis-i Şerif’e kaynak olarak Buhari, Bed’ü’l-Halk 6, Tevhid 9 ve Müslim gösterilmektedir.
148 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

İkinci hipotezi ise şu şekilde düşünebi-


liriz: Kebîkeç adı verilen bir bitkinin kurt-
lar ve böcekler üzerine etkileri biliniyor
idiyse, tahrip olan kitapların arasına yerleş-
tirilen Kebîkeç çiçeklerinin altına veya üs-
tüne künye tarzında bitkinin ismi yazılmış
olabilir. Zamanla o çiçek kaybolup gitmiş
ise de Kebîkeç ismi kitapla birlikte ölüm-
Şekil 9 Kaynak Alım Şeması
süzleşmiş olacaktır.
Bu ikinci hipotezle paralel olan üçüncü
bir hipotez ise, hem Farmasötik Botanik rak vermiştir. Ayrıca İbn-i Baytar, İbn-i
açısından, hem de Tıp Tarihi bilimleri açı- Sînâ, Dioscorides ve Plinius’un yazdıkları
sından daha somut deliller içermektedir: birbiriyle uyumlu drog özellikleridir.
Kebîkeç, antifungal ve/veya pestisit özellik- Her ne kadar farmasötik botanik kitap-
leri bulunan bir bitki örneğin, Anemone sp. larında anlatılan Anemone sp. ve Ranuncu-
veya Ranunculus sp. olabilir. lus sp. türleri antifungal özellikler bakımın-
Bizim için asıl önemli olan soru, Kebîkeç dan birbirine benzese de, konuya tıp tarihi
gerçekten Ranunculus asiaticus mu, yoksa yöntemleri açısından yaklaşıldığında, İs-
herhangi bir Anemone türü mü olduğudur. lam tıp yazmalarındaki Kebîkeç’in, taşıdığı
Öyle görünüyor ki; Doğu kültüründe mis- anlam, Dioscorides ve Plinius’un Batrachion
tik bir anlam içeren Kebîkeç, Batı’ya gel- (Yunanca) ve Ranunculus (Latince) bitkile-
dikçe somut bir anlam kazanmış, tıbbî ve rinin taşıdığı anlamın silsile halinde tekrar
farmasötik bir kimliğe bürünerek droglaş- edilegelmiş suretidir. Yani müslüman tıp ve
mıştır. El yazması tıp kitaplarıyla, Ranun- botanik bilginlerinin Kebîkeç diye bildiği
culus asiaticus ve Anemone türlerinin tıp bitki, Yunan ve Romalıların Batrachion ve
tarihi açısından karşılaştırılması sorunumuzu Ranunculus diye bildikleri bitkidir. Sonuç
aydınlatmaktadır. olarak eldeki mevcut verilere göre, Kebîkeç’in
İbn-i Baytar ve İbn-i Sînâ’nın Kebîkeç Düğün çiçeğigillerden (Ranunculaceæ)
hakkında yazdıkları birbiriyle örtüşmekte- Ranunculus asiaticus L. türü bir bitki olduğu
dir. İbn-i Baytar, kendisi gibi bir müslüman kanısına varılmıştır.
bilgin olan İbn-i Sînâ’dan oldukça etkilen-
miştir. Ayrıca her ikisi de Dioscorides’ten KAYNAKLAR
ve Plinius’tan etkilenmişler, Dioscorides
ve Plinius az çok çağdaş oldukları için 1. Alp A. R., Alp S., “Büyük Osmanlı Lügatı”
İstanbul 1958.
birbirlerini etkilemişlerdir (Şekil 9). İbn-i
2. Asımgil A., “Şifalı Bitkiler” Timaş Yayın-
Baytar, Kebîkeç’in karşılığı olarak Bat- ları, İstanbul 1996.
rahîyun’u (Batrachion) verirken; Plinius 3. Aykal F., Aykal Z. Kişisel Görüşme
Batrachion’un karşılığını Ranunculus ola- 08.04.2005

Söz konusu Hadis-i Şerif’e kaynak olarak Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Tevhid 9 ve Müslim gösterilmektedir.
YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 149

4. Baytop T. “Türkçe Bitki Adları Sözlüğü” 20. Whittaker R. H., Feeny P. P.,“Alleloche-
TDK Ankara 1997. mics: Chemical Interactions Between Speci-
5. Davis P. H. “Flora of Turkey and The East es” Science Vol 171 Num 3973, 1971.
Aegean Islands”, Edinburgh University 21. Yaycıoğlu A. “Arapça Elyazmalarında
Press, 1965. Kebîkeç”, Kebikeç, 5: 5–8, 1997.
6. Edviyye-i Kalbiye Lugatı (Büyük Filozof ve 22. http://dsal.uchicago.edu/cgibin/ddsa/getob-
Tıp Üstadı İbn Sina Seri: 7, No: 1, Türk Ta- ject_?HTML.a.9:4414./projects/artfl0/data-
rih Kurumu, Muallim Ahmet Halit Kitabevi, bases/dicos/philologic/steingass/IMAGE
İstanbul, 1937. 23. http://ipm.mis so uri.edu/ipcm/arc hi -
7. Eş E., Süleymaniye Kütüphanesi Müdür ves/v7n15/ipmnews.txt
Yardımcısı, Kişisel Görüşme 25.05.2005 24. http://penelope.uchicago.edu/Thayer/L/Ro-
8. Gacek A. “The Use of Kabikaj in Arabic man/Texts/Pliny_the_Elder/25*.html
Manuscripts” Manuscripts of the Middle 25. http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ke-
East, 1: 49–53, 1986. bikeç
9. Iqbal M.C.M., Meiyalaghan S., Wijesekara 26. h t t p : / / w w w. b l o g c u . c o m / i s m a i l k o r -
K.B. ve Abeyratne K.P. “Antifungal Activity pe/516652/
from Water Extracts of Some Common We- 27. http://www.ceb tech ser vi ces.com/ra na ne -
eds” Pakistan Journal of Biological Scien- can_apoaposib3.htm
ces 4 (7): 843-845, 2001. 28. h t t p : / / w w w. c h m . b r i s . a c . u k / w e b p r o -
10. İbn-i Sina, “El Edviyyet’ül Kalbiye”, Süley- jects2001/gerrard/oz.html
maniye Kütüphanesi Hamîdiye Kitaplığı 29. http://www.cypnet.co.uk/ncyprus/green/flo-
Numara 1448. ra/cicek1.htm
11. İran İslâm Cumhuriyeti, Tahran Radyosu ile 30. h t t p : / / w w w. d e s e r t - t ro p i c a l s . c o m /
e-mail görüşmesi: turkishradio@irib.ir Plants/Ranunculaceae/Ranunculus_asi-
12. Kâhya E.- İbn-i Sina – “El Kanun fi’t- aticus.html
Tıbb Cilt 2” Ankara 2003. 31. http://www.fullbooks.com/Supplemental-
13. Leclerc L. “Ibn al Beithar Süleymaniye” Nights-Volume–65.html
Kütüphanesi Yabancı Diller Kitaplığı Nu- 32. http://www.giftpflanzen.com/helleborus_ni-
mara 1803, 1804 ger.html
14. Pollock J. “Kabikaj to Book Pouches” 33. http://www.goantiques.com/detail,islamic-
Middle East Librarians Association, MELA art-talisman,402442,html
Notes No: 44, 1988. 34. http://www.her kul.org/ya zar lar/in dex.
15. Qasem, J. R. ve Abu- Blan, H. A. “Antifun- php?view=article&article_id=3692&her-
gal activity of aqueous extracts from some kultools=4e2f3bafa9d49561f785cc
common weed species” Annals of Applied 778443451c
Biology, 127: 215–219, 1995. 35. http://www.Icon7.org
16. Redhouse Yeni Türkçe – İngilizce Sözlük 36. h t t p : / / w w w. l i b r a r y. u p e n n . e d u / e x h i -
1983. bits/rbm/scho en berg/scho en berg_pob -
17. Seçmen Ö. ve Ark. “Tohumlu Bitkiler Siste- text.html
matiği” Ege Üniversitesi Fen Fakültesi İz- 37. http://www.merc kso ur ce.com/pp/us/
mir 2004. cns/cns_hl_dorlands.jspz
18. Tanker N., Koyuncu M., Çoşkun M., QzpgzEzzSzppdocszSzuszSzcommonzSz
“Farmasötik Botanik” Ankara Üniversitesi dorlandszSzdorlandzSzdmd_r_02zPzht
Eczacılık Fakültesi Yayınları Ankara m
2004. 38. http://www.merc kso ur ce.com/pp/us/cns/
19. Tuncer H. “Yabanî Bitkiler Sözlüğü”, Gıda cns_hl_dorlands.jspzQzpgzEzzSzppdocsz
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Atak Mat- SzuszSzcommonzSzdorlandszSzdorlandzS
baası, Ankara, 1978. zdmd_p_38zPzhtm
150 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

39. http://www.merc kso ur ce.com/pp/us/cns/ 43. http://www.tiscalinet.ch/materiamedica/


cns_hl_dorlands.jspzQzpgzEzzSzppdocsz Volltext/Buch2.htm
SzuszSzcommonzSzdorlandszSzdorlandzS 44. h t t p : / / w w w. v e t . p u r d u e . e d u / d e p t s /
zdmd_a_37zPzhtm addl/toxic/plant30.htm
40. http://www.mil li yet.com/2003/09/02/cu - 45. h t t p : / / w w w. y a z i y o r u m . o r g / y a z i _
martesi/yazural.html oku.php?y_id=1383
41. http://www.nlm.nih.gov/hmd/arabic/hip- 46. http://www.zaman.com.tr/2003/04/05/kul-
pocratic.html tur/butun.htm
42. http://www.starrhealthcare.com/ayurve-
dafirst.htm

You might also like