You are on page 1of 9

Memmed Emin Resûlzâde

(Bakû/Novhanı, 31 Ocak 1884 - Ankara, 6 Mart 1955)

Türk-İslâm dünyasında ilk cumhuriyetin ku- kalan Resûlzâde, 1911'de İstanbul'a gelir. Burada
rucusu, politikacı, gazeteci, yazar, edebiyat ve Ahmet Ağaoğlu, Alibey Hüseynzâde, Ziya Gö-
tarih uzmanıdır. 31 Ocak 1884'te Baku ya- kalp, Yusuf Akçura ile birlikte çalışır. "İran Türk-
kınlarındaki Novhanı köyünde doğdu. Babası leri" eserini "Türk Yurdu" dergisinde yayınlatır.
Ahund Hacı Elekber, din adamı olsa da, çağdaş Panislâmizmin ideologu Şeyh Cemaleddin
tahsilin önemini anlamış ve oğluna dinî değil, Efkânî'nin "Milli birlik felsefesi" eserini, Fars-
dünyevî tahsil vermeye çalışmıştı. Memmed Emin, ça'dan Türkçe'ye çevirir.
önce S.M.Ganizâde'nin müdür olduğu ikinci Rus- 1913'te Rusya'daki genel aftan sonra Azer-
Azerbaycan mektebinde okumuş, daha sonra baycan'a döner. Burada iki yıl önce temeli atılmış
Rusça eğitim veren Teknikî okulu bitirmişti. 18 ya- "Müsavat" partisine başkanlık eder, partinin
şında siyasî hayata atılmış, 1902'de "Müselman yayın organı olan "Açık Söz" gazetesini kurar
Gençlik Teşkilatını" kurmuştu. (1915). Bu dönemde yayınlanan yazılarında Türk-
1903'te ilk şiiri "Şarkî-Rus" gazetesinde ya- çülük ideallerini davamlı şekilde tebliğ eder.
yınlanmıştı. Daha sonra 1905-1907 yıllarında 1917'de, Çarlık Rusya'sının çöküşünden sonra
"Füyûzât" dergisine, "Hayat", "İrşat" ve "Te- Memmed Emin, Azerî Türklerinin Bakü'de top-
rakki" gazetelerine şiir ve makaleleri ile katılmış, lanan kurultayında ve aynı yılın Mayısında Mos-
bir süre "İrşad"m başyazarlığını yapmıştı. 1908'de, kova'da düzenlenen Rusya Müslümanlarının ku-
Azerbaycan'da millî şuurun yüceltilmesini, hür- rultayında, Rusya'nın konfederatif devlet şeklinde
riyet ve bağımsızlık fikirlerini gündeme getiren yeniden kurulması fikrini ortaya atar, Türk birliği
"Karanlıkta Işıklar" draması sahneye konulmuş, fikrini gerçekleştirmeye çalışır. 1917 yılının son-
aynı zamanda "Nâgahan Bela" adlı dram eserini baharında, Rusya Kurucular Meclisine, Azer-
tamamlamıştı. baycan'dan ve Türkistan'dan üye seçilir. Aynı za-
Aynı yıl, çarlık Rusya' sının hapis teh- manda çökmüş imparatorluğu eski sınırları
ditlerinden korunmak için İran'a gitmek zorunda dahilinde diriltmek isteyenlere karşı çıkarak
kalan Resûlzâde, burada Setterhan'm liderlik ettiği "Azerbaycan'a muhtariyyet" düşüncesini savunur.
millî mücadeleye katılır. İran'ın, Avrupa eğitimi 28 Mayıs 1918'de kurulan Azerbaycan Cum-
görmüş ileri görüşlü aydmlarıyla birlikte 1910'da, huriyetinin ve aynı yıl 7 Aralık'ta açılan Azer-
İran Demokrat Partisi'ni kurar. Bu partinin esas baycan Parlamentosu'nun kurucusu Memmed
yayın organları olan "İrane-Nou" ve "İrane-Ahet" Emin Resûlzâde'dir. 1919'da Bakü'de, Azerbaycan
gazetelerinin başyazarı olur. "Modern Avropa Üniversitesi'nin kurulması da Resûlzâde adıyla
gazet formasını ilk defa İran'a getiren M.E. yakından ilgiliydi. Zamanının son derece sınırlı
Resûlzâde olmuşdur" ("Sühen" mec. 1955, N 4). oluşuna rağmen, üniversitede Osmanlı Edebiyatı
Takibler sonucu İran'ı terketmek zorunda Tarihi dersini okutmuştu.
1920 yılı Nisanında, Azerbaycan yeniden Bol- sahifelerinde şöyle demişti: "Resûlzâde bütün
şevik istilasına uğrayınca, Memmed Emin de hayatım boyu Şark dünyasında eşine rast-
Lahıç'ta tutuklanır. Bayıl cezaevine getirilir. Eski laşmadığım, mübaliğesiz söyleye bileceyim ola-
arkadaşı 1907'de hayatını kurtardığı, şimdi ise Bol- ğanüstü nadir insanlardan biri idi. Memmed Emin
şevik yönetiminin liderlerinden biri olan Stalin, Bey terbiyeli, kuvvetli ve sağlam mentik sahibi,
onu hapisten çıkarıp Moskova'ya getirir. Memmed temiz kalbi, doğru sözü, metaneti, tam anlamı ile
Emin,Rusya Federasyonu Milletler Komiserliği'nin dürüst, fikir yoluna derin bir iman besleyen fe-
yayın şubesinde çalışır, aynı zamanda Şarkiyyat dakar, mücahid hamıya örnek olan bir insan idi.
Enstitüsü'nde Fars dili hocalığı yapar. 1922'de, Belelerine zemanemizde, özellikle de bizim mu-
"Müsavat" partisinin yeraltı "Merkez komitesi", hitimizde rast gelmek esla mümkün değildir".
Resûlzâde'nin Rusya'dan göçmesi kararını çıkarır. Azerbaycan millî mücadelesinin lideri, ede-
Tatar millî harekatının liderlerinden olan, Pe- biyat, fikir ve politika adamı Memmed Emin
tersburg imam-hatibi Musa Cerullah Bigiyev'in Resûlzâde'nin adı, faaliyeti ve kitapları 70 yıl bo-
yardımıyla Finlandiya'ya kaçırılır. Bir süre Ber- yunca Azerbaycan'da yasaklanmıştı. Sovyet rejimi
lin'de yaşadıktan sonra 1923'te İstanbul'a gelir. onun kısasını ailesinden almıştı. 1937'de oğlu
Aynı yıl, burada onun başyazarlığıyla "Yeni Kaf- Resul kurşuna dizilmiş, akrabalarının bir kısmı
kasya" dergisi yayınlanmağa başlar. "Azerbaycan mahvedilmiş, bir kısmı ise Kazakistan'a sü-
Cumhuriyyeti" kitabı gün ışığına çıkar. Sonraki rülmüştü.
yıllarda Memmed Emin, "Azerî Türk'ü" (İstanbul, Eserleri:
1928-1931), "Odlu Yurt" (İstanbul, 1928-1930), "Bil- "E'tidaliyyun" Partisinin Tenkiti, Tehran,
diriş" (1929-1931), "İstiklâl" (Berlin, 1932-1934), 1910 (Fars dilinde), Seadeti-Beşer, Ardebil, 1911
"Kurtuluş" (Berlin 1934-1938) gibi mecmua ve ga- (Fars dilinde), Acı Bir Hayat, Bakı, 1912; Şekli-
zetelerin kurucusu ve başyazarı olur. İstanbul'da, İdare Hakkında İki Bakış (Ahmetbey Salikov'la
Paris'te, Berlin'de, Varşova'da Azerbaycan millî birlikte), Moskova, 1917; Azerbaycan Cum-
mücadelesini anlatan kitapları, Türk, Rus, Alman, huriyeti. Keyfiyyeti, Teşekkülü ve İndiki Ve-
Fransız, Polyak, İngiliz dillerinde yayınlanır. ziyyeti, İstanbul, 1923; Esrimizin Siyavuşu, İs-
Türkiye'de Türkçüler takip olununca ve dış tanbul, 1925; Kafkasya Türkleri, İstanbul, 1928;
Türkler problemi gündemden çıkarılınca, 1938'de Kafkaz Problemi İle Elakedar Olarak Pan-
Polonya'ya göçer. 1938-1940'ta Polonya'da, 1940- turanizm, Paris, 1930 (Rus dilinde); Azerbaycan
1943'te Romanya'da yaşar. 1943-1944'te Hitler Al- Cumhuriyeti Hakkında, Berlin, 1933 (Alman di-
manya'sı yönetimiyle; SSCB'nin çökmesi halinde, linde); Azerbaycan Problemi, Berlin, 1938 (Alman
Azerbaycan Cumhuriyyeti'nin yeniden kurulması dilinde), Azerbaycan'ın Hürriyyet Savaşı, Var-
konusunda görüşmeler yapar, bu arada nazi esir şova 1939 (Polyak dilinde), Azerbaycan'ın Kültür
kamplarını dolaşarak, binlerle Türk kökenli savaş Gelenekleri, Ankara, 1949; Çağdaş Azerbaycan
esirinin hayatının kurtarılmasına ve onların Tür- Edebiyatı, Ankara, 1950; Çağdaş Azerbaycan Ta-
kiye'ye gönderilmesine vesile olur. rihi, Ankara, 1951; Büyük Azerbaycan Şairi Ni-
ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden Tür- zami, Ankara, 1951; Milli Tesanüd, Ankara, 1978;
kiye'ye göçen Memmed Emin Resûlzâde, An- Kafkaz Problemi İle Elakedar Panturanizm (İn-
kara'da yerleşir. Burada "Azerbaycan Kültür Der- gilizce Mukaddime ile birlikte, tekrar neşr), Ox-
neğini kurar, politik faaliyyetler yanında edebiyat ford, 1985; Esrimizin Siyavuşu, Ankara, 1989;
ve tarih alanlarında araştırmalarını devam ettirir. Azerbaycan Cumhuriyeti, Ankara, 1990; Azer-
1952'de, günümüze kadar yayın hayatını sür- baycan Cumhuriyeti, Bakı, 1990, Büyük Azer-
dürmüş olan "Azerbaycan" dergisini kurar ve ha- baycan Şairi Nizami, Bakı, 1991; Esrimizin Si-
yatının sonuna kadar başyazarlığını yapar. yavuşu, Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı, Çağdaş
Memmed Emin Resûlzâde, 6 Mart 1955'te An- Azerbaycan Tarihi, Bakı, 1991.
kara Üniversitesi Tıp Fakültesi kliniğinde üç defa
"Azerbaycan" kelimesini söyleyerek hayata göz- Kaynakça:
lerini yummuş ve şehrin asrî mezarlığında toprağa
Azerbaycan Demokratik Respublikası, Bakı,
verilmiştir. Onun ölümünden birkaç gün sonra
1991; Nesiman Yakublu. Memmed Emin
eski mücadele arkadaşı, İran'ın Türk asılı siyasî ön-
Resûlzâde. Bakı, 1991.
derlerinden Seyid Hesen Tağızâde "Sohen" dergisi
NESİRLERİ:
HAQSIZ QAN YERDE QALMAZ
(Esrimizin Siyavuşu; Bakı-1991 s. 53 - 56)
Hûn-i erbâb-ı hemiyyet gark eder zâlimleri Bu ümid Firudin idi. Cemşid'in anasız oğlu
Me'şel-i efkâr-i ehmrâne sönmez hûn ile. dağlara çekilmişdi. Zöhhak'm suiqesdinden qo-
Namık Kemal runurdu. Firudin her ne qeder dağlarda xalqdan
uzaq ve gizli bir yerde qalırdısa da, xalqm qelbi
Haqsız qan yerde qalmaz. Nece* ki, Siyavuş'un onun eşqi ile çırpınır, gözüne daima onun şekli gö-
qanı qalmadı. Mezrum ahi ovunmaz2, nece ki, Ker- rünürdü. Onlar görünüşde Zöhhak'm ilanlarına
belâ zulmü ovunmur. Zalim ebedî olmaz-nece ki, secde qılır, üreklerinde ise Firudin'in meydana çıx-
Zöhhak'm zulmü olmadı. İstiqlal neş'esi fedailer ye- ması üçün dua edirdiler.
tişdirir-nece ki, millî Türkiye yetişdi. Fikir öl- Vaxt geldi, demirci Gave'nin bayrağını bir ağaç
dürülmez-nece ki, Neron'un arslanları xristianlığı başına taxması kifayet idi ki, bütün xalq onun ar-
parçalayabilmedi. Abide iman yanmaz-nece ki, xasmda gelsin. Firudin'i dağlarda arayıb tapsın ve
Nemrud'un ateşi İbrahim'i yakabilmedi. götürüb öz taxtına oturtsun.
Konuşma ve düşünce susdururulmaz-nece ki, Azerbaycanlılar Türkdürler: Türkler de Er-
inkvizisiya3 huzuruna çıxarılan Qaliley susmadı. geneqon tilsiminde iki yüz il qaldılar. Ne qeder ça-
Haqq esla qeyb olmaz-nece ki, Musa Fir'ondan lışdılarsa da bir terefe çıkamadılar. Geniş dünyaya
qaçmağa müveffeq oldu. hesret qaldılar. Feqet yene de bir demircinin yax-
şılığı kifayet idi ki, Türkler demir dağları eridib
Azerbaycan'ın istiqlal ve cümhuriyyet fikrinin geniş dünyaya çıxsınlar.
keçici Bolşevik istilasının yaxıcı qüvveleriyle qehr Esrimizin Siyavuş'u ölmüşdürse de, onun do-
olunacağını zenn edirsiniz. ğurduğu istiqlal fikri ölmemişdir. Bu fikrin te-
Bakı'nm heraretli toprağında kök salmış mü- refdarları indiki halda dağlarda, yetenlerinden uzaq
qeddes ateşi Quzğun denizin (Xezer denizi) daimi memleketlerinde, hebsxanalarm qaranlıq ve ru-
olaraq söndürmeye aciz olduğu kimi, Azerbaycan tubetli quşelerinde6 qaçaq7, qaçqın, kömeksizS bir
Türkleri'nin ağlına giren fikir ve qelbine yerleşmiş halda yaşayırlar. İstiqlal ve hürriyetimizin kövrek^
istiqlal hissini öldürmeye de Bolşevik celladları o elameti o üçrengli istiqlal bayrağı zahiren yoxsa da
derecede âcizdirler. Bir Quzey rüzgârının zerbesiyle qorxudan Bolşeviklik ifade eden gözlerin önünde
dalgalanan Xezer Bayıl burnundaki mavi ateşi sön- olub ürekler onun eşqi ile çırpmmaqdadırlar.
dürse de ruzigar keçib deniz düzgün bir hal alanda, Elbette, Azerbaycan istiqlal fikri, müsteqil
sade bir qığılcım kifayetdir ki, bu müqeddes ateş Azerbaycan Cumhuriyyeti'nin işgal ve istilasına
tekrar yansm, tekrar Bayıl burnunu aydınlatsın. göre bu gün öksüzdür.
Azerbaycan'da İran te'siri vardır: İran Zöhnak Feqet dünyanın öksüzlerin tale^0 ve iradesi
belasına uğramışdı. Öz hakimiyyet ve is-
qarşısında defelerle diz çökdüyünü görmedik mi?
tiqlallarmm qedrini bilmeyen xalq Cenab-i Haqq'm
qezebine gelmişdi. Zöhhak admda bir hökmdar Üç yüz milyonluq bir ulu kütlenin hele ki,
İran'ı cana doydurmuşdu. Bu hökmdar ilanlara ta- hakim me'neviyyatı olan İslamın o yol gösterici
pmırdı. Günde iki uşaq beynini o pis heyvanlara ezmi öksüz deyildi mi? Dünyanın en böyük hö-
yedirirdi. Zöhhak'm zulmünden bazen xalqm fer- kumetini meydana getiren Çingiz Turan'in adsız
yadı göylere çıxmışdı. Xalqm şerefi, namusu, dini, bir öksüzü deyildi mi?
millyiyyeti tamamile alçaldılırdı. Seherimin varı, Yüz il evvel çeşidli xanlıqlar şeklinde ha-
kendlinin4 mal-davarı elinden alınırdı. Burada kimiyyetini qeyb etdiyimiz zaman bu günkü Azer-
Cemşid dininden olan ne qeder İranlı vardısa, ha- baycan birliyine malik deyildik.
mısı5 qanundan kenar el'an edilmişdi. Ya- Yüz il esaret dersi alan bizi iki illik hürriyet
xalananlarm özleri hebs olunur, mallarına el uzanır qovgası özümüze tanıtdı. Birlik ve is-
ve uşaqları ilanlara yedirilirdi. Xalq qorxudan Zöh- tiqlaliyyetimizin işaresi11 olaraq elimizde Türk-
hak'm dinini görünüşünde qebul etmişdise de, te- lüyümüzü, Müselmançılığımızı ve çağdaş bir xalq
riqetlerine mensub olan adamlarla gizlice toplaşıb olduğumuzu gösteren istiqlal bayrağı vardı.
ibadetlerini yapırdılar. Yazıqlar olsun ki, biz daha sepelenmişi2 e'ti-
Feqet bütün bu zülm ve tehlükeler qarşısmda qadımızla "Bir kere yükselen bayraq bir daha
İranlıların tek bir ümidi vardı. O ümitle yaşayır, enmez"-idealma etdiyimiz af erinleri unutduq, ca-
imanlarını gelecekde doğacaq o parlaq güneşin he- nımız ve malımız qorxusundan bu istiqlal bay-
rareti ile isidirlerdi. rağını bir beze deyişdirdik. İntriqaçıl3 ve zalim bir
1. nasıl 2. ondurmaz 3. engizisyon mahkemesi 4. köylü 5. tamamı 6. köşelerinde 7. göçmen, muhacir 8. yardımsız
9. dalgalanan 10. şans, baht 11. işareti 12. bozulmuş 13. hileci, düzenbaz
qüvvet teterefinden susdurulduq. Dilim gelmir-teslim Qalile'ye "Ah, ne edim ki, bu le'netlenmiş
olduq... dünya fırlanır"-iddiasını başı üzerinde duran cel-
Feqet bu "teslim" bizi qurtardı mı? ladlardan qorxmayaraq söyleden, Sokrat'a imkan
Canımız, malımız, namusumuz qurtuldu mu? varken cismani ölümü me'nevi ölüme tercihle acı
ölüm zeherini içiren, Hezret-i Hüseyn'e bütün dost
-Xeyr, ilk zerbedei yerle bir olanlar yene teslim ve qoruyucularını itirdiyi halda teslim olmamaq ce-
fikrinin fedaileri oldular. saretini veren, Hesen Sebbah'm fedailerine dağ ba-
Feqet bütün bu felaketlere reğmen bir şey qa- şından atılmaq erkesini veren ve nehayet Anadolu
zanıldı. Bir tecrübe meydana çıxdı. Ele bir tecrübe ki, herbinin o şanlı qehremanı Fetih Bey'e komandanm
intiqamçı gözleri daima bir "demirci" arayır, ele bir emrini bir nece deqiqe yubatdığr? üçün qalibken in-
xalq ki, her ağacın ucunda bir bayraq görmek isteyir. tihar etmek igidliyini1^ gösteren bir vezife hissi ile
Azerbaycanlılar Mehdi zühûruna2 inanırlar. silahlanaq. Bilek ki, çoxdan öldürüldüyü zenn edi-
Bolşeviklerin bütün bu servet ve zenginliyi da- len milletlerin birer birer dirildiyi, bu böyük meh-
ğıdaraq her keşi bir loxma çöreyeS möhtac etmek si- şerde ölmek istemeyen milletleri diridiri kömmek
yasetinin, bir elinde silah, bir elinde çörek tutan qetiyyen mümkün deyildir.
şeytani bir siyasetin xalqı ne kimi4 bir vesitelerle Bunun en büyük misali qardaşımız Tür-
Bolşevik etdiyini görünce, Azerbaycan xalqı kiye'dir. Evet, ey vetendaşlar. Ve dolayısı ile sizler,
heminS Deccal'm geldiyini görür, bundan sonra tâb ey gelecek nesil, ey gençlik. Ey esrimizin Si-
edib6 Mehdi'nin gelmesini gözleyir. yavuşunun böyümüş oğlu.
Azerbaycan Mehdisi xalqmm ideahndan, millî Senin öhdendeii böyük bir vezife var.
istiqlalmdan ibaretdir. Senden evvelki nesil yoxdan bir bayraq, mü-
Bolşevik Deccalı'nın müdhiş zalrmlığından qeddes bir ideal remzim yaratdı. Onu min müş-
bezen xalq duyuram ki, yanık bir ürekle: külatla ucaldaraq!3 dedi ki:
-Ah, bu Mehdi ne zaman gelecek? -deye so- -Bir kere yükselen bayraq bir daha enmez.
ruşur. Bunu deyerken o, bu günkü öksüzane men-
Çox diqqetle dinleyirem, yuxarıdan ilahi bir zereni göz önüne almamış deyildi. Bu onun te-
ses cavab verir ki: refinden tesevvür olunmuşdu. O, senin o zaman bu
-Azerbaycan bayrağının tekrar açıldığı, tekrar bayrağı gene çiyinlerine alıb me'sumane bir terzde
dalgalandığı gün, küçe-küçe dolaşaraq "ireli, ireli^, Azerbaycan es-
Evet, o gün, o böyük gün. geri"-deye esger kimi addım atdığmı görmüşdü ve
Feqet indilik biz ümidimizi qırmayaq, o bayrağı bu sözü cesaretle söylemişdi.
qaldıracaq başından keçen demircileri hazırlayaq. Elbette ki, sen onun bu ümidini qırmayacaq,
Bunun üçün her şeyden evvel: bu gün parlament binası üzerinden Azerbaycan
Türklerinin yanıqlıl5 Türkülerine mövzu olmuş,
Yalan söylemeyin ruhumuza verdiyi qorxunu- üreklerine enmiş bu bayrağı tekrar o bina üzerine
"iş düzelden yalan fitne çıxaraçaq doğrudan daha tikecek, Böyük Demirci'nin geri dönüşünü görünce,
yaxşıdır"-felsefi exlaqmm qarakterimize verdiyi dö- onun terefine keçecek-
zümü7, ölüm qorxusunun irademize verdiyi zeifliyi
-Ya gazi ve ya şahid olacaqsan.
uzaqlaşdırıb bedbext olmayaq.
Temmuz, 1920

ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN EDEBİYATI


(Memmed Emin Resulzâde, Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı, Bakü-1991, s. 60-63,

...Milli Kurtuluş harekatının, Azerbaycan ru- Sen qüdretin aşıb-coşan, vaxtmda,


hunun hessas tellerine Te'sir derecesini eks etdiren Meleklerin gülüşünden yarandın.
hessas şair milli şair Ehmed Cavad'ın 28 May İs- Sehr dilli bir fırçanın eliyle,
tidlal günü münasibeti ile hürriyet perisine mü-
raciet etdiyi "Neden Yarandım" parçası ile son de- Ahuların duruşundan yarandm.
rece lirikdir. Onun bu lirizminden biz de aşuna Ay ışığı güzelliyin, qızılhğın,
olaq: Çiçeklerin öpüşünden yarandın.

I. darbede 2. geleceğine 3. ekmeğe 4. gibi 5. aynı 6. dayanıp 7. sabrımı 8. inancını 9. geciktirdiği 10. yiğitliğim
II. sırtımda 12. simgesi, rumuzu 13. yücelterek 14. ileri 15. acıklı, yanık
Serinletdin baxışmla könlümü, V.M.) oğullarına öyüd vererek ananın kitabından
Buludlarm uçuşundan yarandın. uzaqlaşmamağı tövsiye edir. Cemiyyeti öz ana kö-
Qaranlıqda qırılırken ümidim, künden ayırmaq isteyen kommunistlere xalqı "Ana-
mın Kitabına" çağıran bu eser xoş gelmemiş, onun
Dan ulduzu yürüşünden yarandın.
üçün de oynanması uzun zaman qadağan edil-
Masevadan uçmuş birer gölgenin, mişdir.
Dan yeriyle görüşünden yarandın. Süleyman bey Axundzade'nin "Laçın Yuvası"
Güzellikçin tebietle qüdretin, eseri de eyni cür qarşılanmışdır. Ehvalat Qa-
Yavaşça bir soğuşundan yarandın. rabağ'da cereyan edir. Azerbaycanlı gene bir kom-
Qelem elde ilhamımı dinlerken, muniz Qarabağ'ın keçilmez meşelerinin birinde
Sen qelbimin duruşundan yarandın. yerleşen bey qesrini tutur. İnqilabçınm nişanlısı
olan qız ondan üz çevirir. Lakin inqilabçı uzun bir
monoloqla qızı inandırmağa çalışır, inqilabın lazım
Azerbaycan'ın hemleler ve heyecanlar te- olduğunu ona sübut etmek isteyir. "Yalnız bu yolla
rennüm eden coşqun rübabına en ağır bir zerbe en-
Müselman memleketleri dünya imperializminin
dirildi. Hürriyetin feyzli havasından doymadan
elinden qurtulacaqlar" deyir.
milli istiqlalm verdiyi bütün nemetlerden hele fay-
dalanmadan Azerbaycan edebiyyatı yeniden ta- Pyesin sosial sebebe deyil, sadece siyasi ixtilafa
rihin ona ayırdığı facieli ve hezin qismetine qat- dayanan, siyasi taktikaya dayanan bu inqilabçılığı
lanmaq zerur etine düşdü. qırmızı senzuraya çox da xoş gelmemişdi. Bu sen-
Sovet istilası edebiyyatın meneesiz irelilemesi zuraya göre azerbaycan öz qüvveleri ile ve ictimai-
için engeller töretdi. Milli ruha yabancı olan kom- iqtisadi motivlerle sovetlenmişdir. Halbuki "Laçın
munist hökümeti formaca milli olan edebiyyata ev- Yuvasını" tutan Azerbaycanlı kommunist oranı sa-
velce sebrle yanaşdısa da, me'lum olduğu kimi ona dece olaraq imperializmin Şerqdeki sengerini daha
beynelmilel proletar mezmunu vermeye çalışdı. yaxşı yıxabilmek üçün tutur. İnqilab meqsed iken
bu rada vasite kimi gösterilmişdir.
Lakin Sovet işgal hökümeti milli Azerbaycan
ruhunu çürütmek ve burada "proletkult" deyilen "Şeyx Se'nan" müellifi Hüseyn Cavid Azer-
bir medeniyyet yaratmak sahesinde serf etdiyi baycan'ın sovetleşdirilmesinden sonra bir çox men-
emekleride müveffeq olabilmir, bu iş üçün o özüne zumeler yazır. Bunlardan mensur "Topal Teymur
lazım olan vasitelere malik deyildi. Edebiyyat eski ile menzum "Peyğember" sovet rehberlerini çox
ustadların elinde idi. Görüşünde mövcud veziyyete meşgul edir. Şairin bu iki eseri oxucularda olduqca
uygun olaraq, yeni hökumetin be'zen sertliyine, derin te'sir buraxır. Önce oynanmasına icaze ve-
be'zen de diplomatça yumuşaqlığmı dadan bu ya- rilen Topal Teymur tamaşaçıları heyecana getirir.
zıcılar öz çetin ve ağır işleri ile meşgul idiler. Dövlet teatrında pyes bir nece defe oynanır. Ehalı
Türklüyün umumi qehreman tipi Teymur
"Molla NesreddhV'in eski müdiri Celil Mem- Leng'den fövqelade derecede memnun ve coşğun
medquluzâde "Kamança" adlı bir pyes yazır. Te- olur. Meselem sonradan başa düşen bolşevikler ese-
essüfler doğuracaq Ermeni-Müselman toqquşması rin gösterilmesini qadağan edirler. "Sovet çöreyini
esnasında bir Ermeni kamançaçı ondan intiqam yediyi halda tarixin panturanist tiplerini idealize et-
almaq isteyen bir Türk'ün eline keçir. Lakin se- meye cesaret gösteren" şaire qarşı sovet tenqidçileri
netkar her iki millet üçün ortaq olan bir musiqi çal- ateş püsrürdüler. "Topal Teymur" müellifine uzun
maqla düşmeninin qelbini yumşaldır ve belelikle müddet hiddetlenmiş hökumetin şiddetli ce-
de ölümden qurtarır. zalarına qatlanmaq lazım gelir. Onu sıxışdırırlar,
Hemin yazıcının "Anamın Kitabı" adlı bir qezet sütunlarında tenqid edirler.
başqa eseri de böyük reğbet doğurur. Üç oğul müx- Şairin ikinci eseri nisbeten daha yaxşı qar-
telif memleketlerde oxumuşlar: İran mektebinin şa- şılanır. Lakin "Peyğember" menzumesinde de bol-
girdi olan molla kimi dönmüş, özü ile eski skolastik şevik mezhebli marksizm eqideçüiyi burada da az
zehniyyeti getirmişdir. Türkiye terbiyesi alan o küfr tapmamışdı.
birisi Azerbaycan şivesini İstanbul ağzı ile de-
Bolşevizm şeriatinde senetkarlarımızm hansı
yişdirmeyi bir me'rifet sayır. Rusiyeda tehsil gör-
üsullarla öz fikirlerini söylemeye fürsat ax-
müş üçüncü oğul ise tamamile başqa şeylerden
tardıqlarmı gösterebilmek üçün bu son derece
zövg alır. ailede ixtilaf başlayır. Bu qarışıqlıqdan
gözel eserden be'zi parçaları numune getirerek:
bezmiş ixtiyar baba (Memmed Emin Resulzade bu-
rada yanlışlığa yol vermiştir, eslinde anne olmalıdır "Peyğember"de Hezret-i Mehemmed'in heyatı
tesvir edilir. Menzum dram olan bu pyes Bi'det,
De'vet, Hicret, Nüsret adlı dörd perdeden ibaretdir. Gülüyor fezle qarşı fisq ü fücur.
Birinci perdede Peyğember Herra Dağı'na çıxır. Bu- Ah, edalet, hüquq ve hürriyyet,
rada ona vehy gelir. Cezb olunmuş halda o bu söz- Ayax altında çeynenib gediyor.
leri söyleyir: Peyğemberin bu bedbin hesb-i nalındaki qa-
Öyle bir esr içindeyim ki, cahan, ranlıq tablonu sovet tenqidçileri tebii ki, kapitalist
Zulmü vahşetle qovdurulub yanıyor. ve burjua alemine ait edirler. Lakin oxucu veya ta-
Üz çevirmiş de tanrıdan insan, maşaçılar burada "kommunist cenneti" içindeki re-
Küfrü hak, cehli me'rifet sanıyor. allıqları görürler. Bir deste cahillerin ayaqları al-
Dinlemez kimse qelbi, vicdanı, tında insanlıq haqlarmı tapdayanlar onlar deyil mi?
Mehv eden haqlı, mehv olan haqsız, "İmansızlıqda heqiqet" ve "biliksizlikde me'rifet"
Başçıdır xalqa bir yığın cani, görenler onların özleri deyil mi?
Hep münafiq, şerefsiz, exlaqsız. "Zülm ü vehşetle qovrulub yanan ölke" onların
Gülüyor nurla daima zulmet, öz yurdlarıdır...

KÖHNE RUH TAZE QALIB MİLLİ DİRİLİK

(Tereqqi, Nu: 99) (Dirilik Mecmuası, s. 114-115)

Bir memleketde, qanuni bir memleketde qa- Milliyyet amillerinden birisi de tarix ile adat ü
nun neşr oluduqda o memleketin ehalisini milliy- enenatdır. İllerde bir var-dövlet ve güvvet tapa bil-
yetleri, cinsiyyetleri cehetine bölgü-bölgü edib mek üçün milletler haman tarixlerinden istimdad
heresine bir nezerle baxıb ayrıseçkilik etmek dövlet ederler. Zeif düşdükleri, ezilib inqirazi teref çe-
esası deyil. Dövletperestlik, memleketdarlıq böyle kildikleri, hetta inqiraz bulub her bir iqtidar ve
bir esas idare ve neşr qevaninin bütün-bütüne zidd güvvetden düşmüş olduqları zemanede bele keç-
ve düşmeni olduğu erbab, hüquq yanında mü- mişin güvvetli ve parlaq demlerini xatire salmaqla
sellem olan meselelerden biridir. istiqbal üçün bir ümid beslerler. Keçmişini iy-
Burası yöngül bir mülahize ile dexi me'lum icesine tedqiq etmiş olan milletler daima mazinin
olur. Memleket, dövlet o vaxt öz şerefini qoruyub ölüb torpaqlar altında çürümüş olan qeh-
ve öz emniyyetine ümid edib dayana biler ki, onun remanlarmdan birer ideal modeli yapıb da onu
efradı hesab olunan mileli-müxtelife özlerini biri- gelecek bir numuneyi hemasati kesdirirler. Ha-
birinin yoldaşı ve vetendaşı hesab edib de hem- zırdaki halları ile kiçik ve müheqqer görünen mil-
vetenleri olan qeyri millet ezalarının özleri kimi letler daima tarixde böyük bir isim ve resm sahibi
menfeetde ve zererde şerik olan beraber hüquqlu olduqlarını arayıb-araşdırır ve görüldüğü gibi,
bir yoldaş ve qardaş görsün ve her vetenperestlik mehqur olmağa e'tirazlarını bildirirler. Tarixin sebt
adını daşıyan bir dövlet adamı dexi hemişe gerek etliş olduğu gibi, qehhar da ola bileceklerini istiqlal
bu fikirde olsun ki, veten daxilinide ögey- ile arkadaşlarını mezelletli bir heyatdan qur-
doğmalıq sala bilen nezeriyyat işlenmesin. tarmağa çalışırlar.
Bunun ziddi işledilirise memleketde, efradi- Bir milletin öz tarixini bilmesi qeder güvvetli
ehali arasında böyük bir exlaqsızlıq törenib ehal- bir ittihad ve temeddün amili tesevvür oluna bil-
inin müxtelif he'yetleri biri-birine düşmen kesilib mez. Mütemeddin milletlerin milli ve medeni
qalacaqlardır. heyatlarınm ne yolla terbiye olunduğuna diqqet
Tebiidir ki, biri-birine düşmen nezeri ile bax- olunarsa, bu metlebin hemen ne derecede doğru
maqda olan bir cemiyyet arasında ittihad ve ittifaq olduğu anlaşılır. Medeni millerlerde tarix, hem de
olamaycaq. Bu da ki, olmadı, her iki tereqqiyatı veten ve milliyyet tarixi en mühüm derslerden bi-
meydana çıxaran güvveyi-ezim olmayacaq... rini teşkil edir. Vetenin mazide keçirdiyi şanlı gün-
leri ve beşeriyyet elmine bexş ede bildiyi semereli
1909 ve faideli xüsusları hemin tarix ders kitablarında
bağlanaraq övladi-vetenin yaddaşma neqş etdirilir. rülmektedir. Türk tarixini öğrenmek ve Türklerden
Veten ve millet efradı haman müeyyen bir usul ile qalan asarı tedqiq etmek ve tehqiq etmek üçün
böyük ve beşeriyyetin medeniyyetine deyerli xid- be'zi arzu ve meyllerin zuhura geldiyi gö-
metler yetişdirmiş olan bir nesil mücebaya meğlub rülmektedir.
olduğuna qenaet yetirerek böyüyür. Haradan gel- Her yerde olan Türkler haman olduqları yer
diyini, tarixde neler elediyini ve ne kimi gövmlere haqqında kafi me'lumat toplasalar ve öz şö'beleri
malik olduğunu bilib izzeti-nefsi ile istiqbala qarşı haqqmda tarixi ve içtimai heqiqetlere teellüq eden
bir ümid olaraq yaşayır. maddeleri cem etseler heç şübhesiz ki, ilerideki
Tarixdeki meziyyetleri tetbiq ile onu nesli-Azer böyük Türk tarixini yazacaq mürexxese lazım
huzurunda canlandırıb, ruhlandırıb maziden is- olacaq madde toplanmış olur. Bu xüsusda şimallı
tiqbala edd olmaq üzre parlaq ve milli neticeler ha- Türk qardaşlarımız daha ciddi hereket ediyorlar.
sil etdirmek arzusu edebiyyatda böyük bir mes- Onlarda "Tatar tarixi" haman yazılmaya başlanmış
lekdir. Edebiyyatda ve sair senaeyi-nefisede te'qib ve bir cildi de neşr olunmuşdur.
olunan bu mesleke ise (romantizm) hemaset, mes- Bu xüsusda biz Azerbaycanlılar hamıdan çox
lek ehline ise erbabi-hemaset denilir. işıqlanmaq ehtiyacındayız. Aramızda hele bir çox-
Feqet milletler arasında bu nöqteyi-nezerden ları var ki, Türklüklerine şübhe etmekdedirler. Ke-
Türk milletinden mezlumunu tapmazsınız. Türk ta- çenlerde bu xüsusda düşünerek Kiyev'deki Türk
rixi tarixlerin en az tedqiq olunmuşu, en az öğren- telebeleri Azerbaycan tarixini yazacaq olan şexse
ilib yazılmışıdır. hetta telebelerin güvvesi yetecek qeder bir mükafat
Bu mechuliyyetden elave Türk tarixi başqa bir da elan etmişdiler.
çox tecavüzlere de uğramışdır. Tarix yazanlar Tarixi öğrenmek ve millet arasında tarix der-
Türklere meğlub milletlerden olduqları üçün bu sini te'min eylemek ittihad ve ittifaqı möcib olduğu
qövmün gösterdiyi hemaset ve qehremanlığa he- qeder, belke ondan daha artıq vüquat tarixin öz-
men vehşet ve yeğmagerlik şeklinde göstermiş, her ünün de milletleri qaynadıb qovuşduran bir amil
yerde ve her zaman Türk cahangirliyine tesadüf olmasıdır. Bu xüsusda başqalarmm üzerine hü-
eden zamanlarda xunrizlik ve qetlü qaretler yalnız cumlarını def edib de müdafiede olan tarix fay-
Türkler terefinden vaqe olmuş kimi terzil edilmiş, dalıdır.
başqaları terefinden zuhur edince ise teqdir ve teh- Türklüyün son zamanlara aid olan tarixi ise bu
sine şayan görülmüştür. Türk cahangirleri ve Türk qebildendir. Feqet bunun böyle olduğunu bil-
qehremanlarının adları telin ve terzil edilmişdir. dirmek yene müverrixlerimiz ve müherrirlerimiz
Ne qeder qeribe olsa da, telin edenler cerge- öhdesine düşen bir vezifedir.
sinde Türkler özleri de bulunmuşlar. Ereb Türkleri Tarixden elave millettin birleşmesine ve sak-
bir te'sire, Şerq Türkleri başqa te'sire tabe olub yek lanmasına müavinet eden vesilelerden diğerleri de
diğerlerini söye-söye gelmişlerdir. Tatar ve selcuq adet ile en'enelerdir.
müharibelerinin neticeyi-siyasisi olaraq qedim Os- Çox kere görürüz ki, elm ve meziyyet kesb
manlı tarixlerine baxsanız haman "tatari-xunxar", edib ehli-ürfan olanlarımıza milli adetlerimizin bir
"etraki-biidrak" terkiblerine her sehifede rast ge- çoxu nedense ecaib ve qeraib görünür. Bu adetler
lersiniz. onlarca "ne kültümü" (kültürden uzak, kültürsüz -
Yene bu özünü bilmemezlik, yene bu ecnebi Rusça) edd olunur. Toylar başqalaşır, düyünler ayrı
te'sbirlere tabe olmaq yüzünden olaraq Azerbaycan bir şekil alır. Gelinin beline qurşaq bağlanıb da
Türkleri erebdekilerine "Rum" demiş, onlar da te- me'sum bir çocuq terefinden gelinin şenine oxunan:
refdekileri "ecem" ismi ile yad etmişlerdir.
İşte burasını Türk gençliyi düşünmeli ve derk Anam, bacım qız gelin,
etmelidir ki, bugün Türk milleti böyük bir tarixe Eli, ayağı düz gelin,
malik olduğu halda tarixsiz yaşayır ve dünyanın Oniki oğul isterem,
her terefine yayılıb da böyük bir millet teşkil et- Birce dane qız, gelin!
dikleri halda Türkler biri-birinden bixeber, hetta
yeki diğerine düşmen olaraq ömür sürürler. gibi sade ve ulvi arzularla mütezemmin qit'elerin
Son seneler melum olduğu üzre intibah oxunması beğenilmeyib, "vençalnı kostyumda" (ni-
seneleridir. Bu yolda da bir nece qedem atılmışdır. kah elbisesi) şampanski tercih olunur.
Türklüğün intibah merkezlerini teşkil eden nöq- Daha betterleri var: Üsküler, ateşbazlıqlar, xon-
telerde Türk tarixi ve Türk me'rifeti-gövmiyesi yo- ca ve semler qaldılarılıb onların yerini yolkalar tut-
lunda az-çok ciddi ve qeyri-ciddi hereketler gö- maqdadır.
Kençende bir Müselman xanımmı gördüm. milletinden ayrıldığı üçün bedbext olub qalacaq.
Övladı ile beraber gelmiş, yolka destgahı alırdı. Burasını nezeri-diqqete aldıqda milli dilimizi,
Uşağ anası ile Rusça danışırdı: "Mama, vot de- dinimizi, tariximizi gözlediğimiz halda adat ve ex-
duşka, kupi eto, kupi" -deye anasının yanında fır- laqımızı da gözlemek mecburiyyetini de hiss
lanır, "rojdestvo", "mölud" bayramında bir Rus ediyoruz. Uşaqlarımızı haman öz ruhumuzda
uşağı ne kibi hiss eleyib ve neden sevinerse, haman terbiye etmeliyiz, Firudinbey Köçerli'nin "Balalara
o qism hiss ediyor ve seviniyordu. Ananın da öv- hediyye" nam mecmuesine topladığı hekaye ve
ladınm bele bir suretde ferehlenmesinden şad ol- en'enelere tehqir gözü ile baxmamalıyız.
duğu sezilirdi. Medeni milletlerin mekteblerinde uşaqlara
Feqet ben nezaket ve ümummi qaideye mü- mexsus bir çox oyunlar vardır. Bu oyunlar, bu he-
qeyyed olmasa idim, heç olmasa, onların bu se- kayeler bizde de yox deyildir. Onları arayıb bulma-
vinçlerini alt-üst eder, bildiğim gibi onlara tehqir lı, şekil ve surete salmalı, milli ruh ve medeniyletle
ve tekdir ederdim. telif etdirib de haman tetbiqine başlamalı.
Feqet onlarda da ne teqsir... Köhne usul mekteblerimizde üskü ve bayram
Beli, temsil yalnız dilden, dinden gelmez, ne- xoncaları bezerdik. Yeni usul mekteblerimizde de
zere kiçik ve ehemmiyyetsiz gelen adat ve exlaqın bunu eyni usul ile daha müntezem ve me'nalı bir
temsili de olduqca xeterlidir. suretde icra ede bileriz.
Tesevvür ediniz dediğim uşağın halını: Dil Toylarımız bundan eqdem milli aşıqlarımız ve
açıb anasıyla Rusça danışmış. Atası mağazadan ge- sazendelerimiz terefinden icra olunuyordu. İmdi,
lende yene onu Rusça dindirmiş. Heyetde yol- heyhat, milli Türk havasının yerini gürcü zurnası
daşlarını Rus görmüş, onlarla o dilde sohbet el- tutur. Bundan evvel toylarda herkes isterse qalxıb
emiş. Oyun oynayarken Rus oyunları oynamış. reqs ederdi. Sonra bunu menfur mütrüb reqsile,
Mektebde dexi eyni terbiyeye tabe olmuş, bayr imdi de daha menfur ecnebi reqsile evez edibler.
ramlarda yolka bezeyib etrafına tutub dolaşmış, en Milli medeniyyetin neden ibaret olduğunu
axırda da me'lumdur ki, daxili Rusiya se- derk edenler ve bu medeniyyetin ne sür'etle men-
herlerinden birinde ali terbiye alıb "obrozovannı" qerez olduğunu görenler şübhesiz, bu gibi nareva
olacak. Feget beyle bir "obrazovannıdan" bizim "ne nalları gördükde yürekleri ağrıyır ve bu yürek ağ-
obrazovannı" millet ne gözleye biler? Ve o özü is- rıdan hallara qarşı bir milletin ekseriyyetinin
terse bele millete ne gibi bir fayda yetire biler. Heç laqeyd olduğu görülünce, bu ağrı da da şiddet
bir fayda. ediyor.
Yeqin oldunuz, millet öyle bir cavanı itir- Eceba, daima olaraq "Türk ağrısına" me'ruz
diyinden elbette, müteessir olacaq. Feqet o da öz mu qalacağıq?

ŞİİRLERİ

HESBİ-HAL

(Füyuzat, nu: 32)

Şexsime aid bir bedbextlikde qara fikirler edib Qaraldı qelb vase iken,
düşündükde mükedder ve qeyri-müeyyen eh- Qaraldı şems lame iken,
Eşitmez guş same iken,
valımı tesvir etmek üçün bilaixtiyar qeleme al- Çekil bir yana sakitleş.
dığım şu bir nece bendleri derci-sütuni "Füyuzat"
ederek bir növ sakitleşmek arzusundayam. Çünki Tehemmül, sebr mümkünmü?
demişler: Neql etdikce, derd azalar. Heyata cebr mümkünmü?
Zevali-qehr mümkünmü?
Çekil bir yana, sakitleş...
Qaranlıqdır bana dünya, Çıxıb elden cülu gelmez,
Bütün dünya ve maheyfa. Bana yarü edu gelmez,
Diyorlar cümlesi güya, Bu derde çarecu gelmez,
Çekil bir yana, sakitleş. Çekil bir yana, salcitleş.
Dolu heyretle her yanun, Ne vehşidir beni-âlem,
Toxunmuş dame peykanım, Mücessem zülmdür âlem,
Edu insafe ixvanım Diyorlar cümlesi yekdem,
Çekil bir yana, sakitleş. Çekil bir yana sakitleş.

Çekilmem, ey herifan, men,


Bu meydani-şücaetden.
Bütün dünya bana derken:
Çekil bir yana sakitleş.

TESEVVURATI-EHRANE

(Füyuzat, nu: 33)

Görünce ixtüafi ben cahanda, Yene ben eylerem sebrim teffekkür,


Heqiqet yox mesavi bu zamanda, Qalır ol qenrden bir çox tesevvür.
Bütün erbab zülmeti-kehkeşanda,
Feqiri daima ezü feganda, Eya, qare, dayan, bir etme tuğyan,
Deme bu şe'rime asari-küfran,
Olub aludeyi-vehmi teffekkür, Derunimdir benim lebrizi-iman,
Bu yolda eylerem bir çox tesevvür. Beni etmez ixafe nari-niran
Düşündüm ki, nedir edl u merüvvet, Felekden eylerem bir çox tehessür,
Kimi pürrenci xesrani meşeqqet, Ki, ixvanım deyil sahib tesevvür.
Kimi insanların dilsiri-ne'met,
Bu nöqte aranar qelbimde heyret Gerek insan ola azad, mütelleq,
Bu insandan alınmaz heqqi ber heqq,
Olub alude-vehmi teheyyür, Qevanin olmalı bu nöqtede şeqq,
Bu yolda eylerem bir çox tefekkürr Bütün dünya buna olsun müveffeq

Görünce her terefde heqqi zail, Bu suretle olunsun her tedebbür


Gelir efkarıma Yezdani-adil, Ki, bimane ede her kes tesevvür.
Ki, güya rehmidir mexluge şamil,
Ne haqq ile men olmam "küfre" mail? Siyasetçe ne rütbe olsaq azad,
Tamamile olunmaz ref efsad,
Edersem edline hemd ü teşekkür, Cemaet malı olsa erzi-abad,
Şu asarında müşküldür tesevvür. Olur me'sud o anda cümle ahad
Diyorlar ki, xuda qadiri qehhar,
Veren mezlume el, qeddare cabbar, Geder ol demde dünyadan tezevvür,
Bütün zülm ile dolmuş çerxi devvar, Şu bendi dinle, qare, et tesevvürr.
Tezellümde bütün mallarla canlar 1907

You might also like