You are on page 1of 6

Firudinbey Köçerli

(Şuşa, 1863 - Gence, 1920)

XIX-XX. yy. Azerbaycan Edebiyatında ilk pro- lemle daha sürekli ve daha geniş çapda meşgul ol-
fesyonel tenkitçi ve Edebiyat tarihçisidir. 1863'te maya teşvik etmişti.
Şuşa'da doğdu. Babası Ahmet Ağa Köçerli, Ka- 1895-1917'de, Transkafkaz öğretmen oku-
rabağ'ın açık fikirli aydmlarındandı. İlk tahsilini lunda çalışan Köçerli, bir tarafdan millî aydınların
Şuşa'da, Mirze Kerim Münşuzâde'nin mektebinde yetiştirilmesine yoğun bir çaba gösteriyor, öbür ta-
almış, 1876'da ise, babasının arzusu üzerine Rus raftan Transkafkaz'da, İran'da, Türkiye'de onlarla
okuluna devam etmişti. 1879'da Gori'deki Trans- adamla mektuplaşarak, Azerbaycan Edebiyatı ta-
kafkaz öğretmen okuluna girmiş, 1885'te bu okul- rihi ile ilgili malzemeler topluyor, Bakü'de, Tif-
dan mezun olmuştu. ^ 1885-1895'te İrevan or- lis'de ve başka yerlerde, Azerbaycan Edebiyatı ile
taokulunda şeriat ve Azerî Türkçesi öğretmeni ilgili konferanslar veriyor ve bütün bunlarla bir
olarak çalıştı. Aynı zamanda yerli aydınlardan arada millî Azerbaycan mektepleri için ders ki-
Mirze Mehemmed Gemerli'nin yardımı ile millî taplarının hazırlanması alanında çalışıyordu.
kültürün toplanılması ve araştırılmasına başladı. 1908'de, ilkokul öğrencileri için hazırlanmış "Ba-
Rus dilini ve Rus Edebiyatını mükemmel bilen Kö- lalara Hediyye" ders kitabını yazıp bitirir. Bu ki-
çerli, bu yıllarda tercümecilikle de meşgul oldu ve tabı türlü engellerle uğraşarak, 1912'de Bakü'de
Rus şairlerinden Puşkin'in, Lermontov'un, Tols- yayınlatır.
toy'un vb. eserlerini Azerî Türkçesi'ne çevirdi. 1905 yılı, birinci Rus ihtilâlinden sonra, Kö-
1895'te, Transkafkaz öğretmen okulunun çerli'nin aktivitesi ve matbuatla ilişkileri daha da
Azerbaycan bölümü nezaretçisi görevine atanan artar. Geçmiş ve çağdaş Azerbaycan Edebiyatıyla
Firudinbey Köçerli, Transkafkaz'm kültür ha- ilgili araştırmalarını "Kaspi", "Kavkaz", "Irşad",
yatında önemli bir rol oynamaya başladı. Millî "Hayat", "Terakki", "Açık Söz", "Rehber" vb. ga-
basın ve yayının olmaması nedeniyle Azerbaycan zete ve dergilerde yayınlatır. Aynı zamanda mu-
Edebiyatı tarihine dair ilk makalelerini Rus dilinde asırı olan bir çok Azerbaycan yazar ve şairleri ile
yazar ve Rus mecmualermde yayınlatırdı. Meselâ, sıkı ilişkiler kurarak, onların eserlerini konu ve tür
1895'te Tiflis'te çıkan "Novce Obozrenie" ga- açısından tasnif eder. Değerli tavsiyeleri ve sanat
zetesinde, Azerbaycan millî dram sanatının tah- araştırmalarıyla Sâbir, Abbas Sehhet, Yusif Vezir
minen yarım asırlık gelişmesini kapsayan "Azer- Çemenzeminli, Abdulla Şâik, Sultan Mecid
baycan Komedileri" dizisi yayınlanmıştı. Genizâde gibi sanatçılara yardımcı olur. Abbas
Firudinbey, Azerbaycan Edebiyatı tarihim konu Sehhet, şiirlerinin birinde, Firudinbey'in bu sanat
alan "Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı" eserini yardımını minnettarlıkla yâdederek ona şöyle hi-
de Rus dilinde yazmak zorunda kalmış ve onu tabediyordu;
1903'te Tiflis'de yayınlatmıştı. Azerbaycan Ede-
biyatı tarihi üzerine bu ilk ilmî araştırma, bu dö- "Yazmısan taze ne şeyler?"- deye sordun menden,
nemde yalnız Azerî aydınları arasında değil, Ruhumun tarma mizrab sen oldun, kardeş.
Rusya'da yaşayan bütün Türkler arasında da Sâbir ile bele mektubu çox aldık senden,
büyük ilgi doğurmuştu ve araştırmacıyı, bu prob- Her ne yazdıksa ona bani sen oldun, kardeş..."
Firudinbey Köçerli, 1916'dan sonra, Azer- Bu açıdan da o, Nizami'nin, Hâkânî'nin bir Azer-
baycan'da öğretmenler hazırlayan bir okulun açıl- baycan şairi olduğu fikrini kabul ve tasdik etmekle
ması için mücadele veriyordu. 1917 Rus ih- beraber; Azerbaycan Edebiyatı'nm tarihini, eser-
tilalinden sonra onun bu arzusu gerçekleşmişti. lerini bu dilde yazmış Fuzûlî'den başlatırdı.
1918'de Gori öğretmen okulunun Azerbaycan bö- 1904'de "Şark-î Rus" gazetesinde yayınlattığı bir
lümünü Kazak'a naklederek burada bağımsız bir makalesinde; "Bir milletin Edebiyatı demek olar
öğretmen okulu kurmuş ve onun ilk müdürü ol- ki, onun meişetinin ayinesidir. Her bir milletin do-
muştu. Köçerli Rus şovenizmini yakından ta- lanacağını, övza-i meişetini, dereceyi terekkisini,
nıyordu ve bu yüzden de imparatorluk mertebeyi kemalim, kudret ve celalim onun Ede-
Rusya'sının çöküşünden sonra, asla tereddüt et- biyatından bilmek olar"-sözlerini yazan Köçerli,
meden, millî değerleri destekleyen ve Azeri-Türk bu Edebiyatın yalnız araştırıcısı değil, aynı za-
milliyetçiliğini savunan aydınların tarafına geçti. manda usta toplayıcısıydı. Onlarca nâmalum şa-
1920 yılının Mayıs ayında, Bolşeviklere karşı irin eseri yalnız Köçerli'nin araştırmalarıyla gü-
Gence'de ayaklanan isyan bastırıldıktan sonra tu- nümüze yetişmiştir.
tuklananlar arasında, Edebiyat uzmanı ve öğ- Eserleri: Tarix-i muqeddes, Mahmut Efen-
retmen Firudinbey Köçerli de vardı. Silahlı isyanla dizade ile birlikte Tiflis-1899, Feteli Axundov Hez-
hiç bir ilişkisinin olmamasına rağmen Köçerli, retlerinin Fevellüdünden Yüz, İl Mürur Etmesi
Kızıl ordunun Ermeni ve Rus asıllı komutanları ta- Münasibeti ile Yazılmış Risaley-i Yadigâranedir-
rafından, mahkemesiz kurşuna dizildi. Hatta eski Tiflis-1911; Literatura Aderbidjanskix Tatar
dostu, aynı dönemde Azerbaycan'ın cum- (Azerbaycan Türkleri'nin Edebiyatı), Tiflis, 1903;
hurbaşkanı olan, yazar ve devlet adamı Neriman Balalara Hediyye, Bakı, 1912-, Azerbaycan Ede-
Nerimanov da onun hayatını koruyabilmemişti. biyatı Materialları, c.I-II, Bakı, 1925; Seçilmiş
1911'den sonra, bütün çabalarına rağmen Eserleri, Bakı, 1963; Azerbaycan Edebiyatı, c. I-II,
şaheserini -Azerbaycan Edebiyatı Tarihi'ni- Bakı, 1978-1981; Balalara Hediyye (tekrar neşr)
yaymlatabilmemişti. Bu eserin büyük bir kısmı Bakı, 1991.
ÇK-KGB arşivlerinde kaybolmuş, kalan bö- Kaynakça: Bekir Nebiyef. Firudinbey Kö-
lümüyse ilk defa 1925'de, yazarın adı be- çerli, Bakı, 1963; Kamal Talıbzâde. XX. Esr
lirtilmeden "Azerbaycan Edebiyatı Materialları" Azerbaycan Edebî Tenkiti, Bakı, 1966; Rugiyye
adıyla yayınlanmıştı. Kanbarkızı Firudinbey Köçerli ve Onun "Azer-
Firudin Köçerli'nin Edebiyat tarihi kon- baycan Edebiyatı" eseri. Azerbaycan Edebiyatı ki-
septinde Türkçe faktörü önemli rol oynamaktaydı. tabında, c. I, Bakı, 1978, s. 8-83.

BİR NECE SÖZ "


Azerbaycan Edebiyatı" kitabının müqeddimesinden
(Firudinbey Köçerli, Azerbaycan Edebiyatı, I, II, Bakü-1978-1981, el, s.77-81)
... Azerbaycan Türklerinin dexi özlerine mex- şamazlO. Hal-hazırda danışılan dilin başqa üslubu
sus edebiyatları vardır. Bu Türkler Zaqafqaziya'mn olduğundan elave Türk-i qedime nisbet bu dil hem
şerq ve cenubundal süknâ eden Seki, Şirvan, Sal- dövletli de, şirin lehceli ve gözel şiveli bir dil hesab
yan, Gence, Bakı, Qazax, Çarabağ, İrevan ve Nax- olunur. Din-i mübin-i islamm Türklere yetirdiyi şe-
çıvan ehalisinden2 ve İran dövletinin şimâl-i şer- rafet-i e'tiqadiyesinden eleve böyük bir xeyri de bu
qinde3 güzerân eden eqvâm ve tevâifden ibaretdir. olubdur ki, onun feyz ve bereketinden Türkler Ereb
Azerbaycan Türklerinin danışdıqları dilin şivesi ve Fars lisanından tedricli çox sözler, gözel ibareler
çox ise de, binası ve kökü birdir. alıb öz dillerini dövletlendiribler ve mürur-i eyyam
Yüz sene insan üçün, bir esr ve lisan üçün bir ile exz ü iqtibas olunan kelmeler ve istilahlar o
dövrdür. Esr ü zamanlar mürur etdikce he'yet- qeder işlenib tehruf ve teşrif olunubdur ki, Türk
ictimaiyye-yi insan ve onunla müttefiq lehçe ve dili ile onlar qaynayıb qarışıbdır ve onlarsız Türk
şive-yi islâm dexi neçe-neçe tebdîlât ve teğyîrâta dili bir me'nanı ifade etmekde acizdir. Ereb ve Fars
düçâr olur. Edib-i fâzil Ahmet Cövdet Efendinin dillerinden götürülmüş sözler ve ibareler bir de-
buyurduğuna göre "ebkar-i efkar sanki her möv- recede Türkleşibdir ki, savadıll az olan adamlar
simde bir güne qeba-yi letafetnümaye bürünüyor onları mehzl2 Türk sözleri hesab edib esla güman
ve her cemiyyetde milel nüket4 ile ve mezaye ile etmezler ki, "sohbet" ve "zehmet" sözleri Ereb-
görülüyor. Binaünileyh her lisanın üsul-i te'lim-i ce'den, "reneber", "kefgir", "Xakendaz" sözleri
edebiyyatı5 mazac-i dövre teqsim tövfiq olunmaq Farsça'dan almıbdır. Ereb ve Fars dillerinden gö-
lazım gelir". Buna göre Azerbaycan Türklerinin dili türülmüş sözlerin çoxu Türkleşib, evvelki ter-
dexi, mürur-i eyyam6 ile deyişdirilib. Özge7 bir ter- kibinden özge bir hala düşübdür. Bu nehv ile Azer-
kib ve qaydaya8 düşüb de. Bele ki, indi istemal9 baycan Türklerinin dili Ereb ve Fars sözleri ile
olunan Türk-i cedîd ezelki Türk-i gedime ox- mexlut ve memzucis olmaqla bele, bir lisan-i le-
1. güneyinde 2. halkından 3. kuzeye doğru 4. nükteler 5. edebiyat öğretimi, yöntemi, usûlü 6. günlerin geçmesi 7. yabancı 8.
kurala 9. kullanılan 10. benzemez 11. bilgisi 12. ancak 13. karıştırılmış ve karma
tiferesan olubdur ki, onunla zül ve fünuna dair her mişdir. Azerbaycan Türkleri bu dövlet-i ezimenin
qisim metalib-i efkare-aliyye ve hekemiyyeni ve teht-i hökumetinde xeyli zindeganlıqi4 etmişler. Bu
mesail-i siyasiyye ve edliyyeni şerh ve beyan etmek cehete İran'ın nüfuz ve te'siri Azerbaycan Türk-
mümkündür. Bu yolda Osmanlılar bizim Azer- lerine hedden ziyade olubdur. Zaqafqaziya'da ana
baycan Türklerine sibqet edibler ve daha ziyade öz dili ancaq az vaxtdanl5 beridir ki, Azerbaycan
dillerini Ereb ve Fars lüğet ve elfazı ile dövletli qı- Türklerinin diqqetini celb edib, özü üçün bir növl6
lıblar. hörmet ve ehemiyyet kesb etmeye başlayıbdır.
Ve lakin Ereb ve Fars kelme ve ibarelerinin
şövg ve hevesinde olub, ehtiyac olmadığı halda on- MOLLA MEHEMMED BAĞDADÎ "FUZÛLÎ"
ları ana diline qatıb-qarışdırmaq bizim eqi- TEXELLÜS17
demizcel, böyük sehvdir2. Veqta ki, ana dilinde (c. I, s. 84-86,92)
şeyin özünün mexsusi adı var ve yainki ana dili ile
bir me'nanı beyan etmek ve bir ehvalatı nece ki, la- Molla Mehemmed Bağdadî Türk şairlerinin ba-
zımdır söylemek mümkün olur, insaf deyil ki, elm bası hesab olunur. Ona binaen, Azerbaycan şüera
göstermek ve mollalıq izhar etmek iddiasına düşüb ve üdebâsındani8 behs edib de, onların server-i piş-
kelamı qeliz ibareler3 ile ve çetin anlaşılan Erebi ve revil9 meqâmında olan Füzûli'nin ism-i şeriflerini
Fersi sözler ile doldurub, esil me'nanı daha da de- zikr etmemek bir növ haqqı ve emeyi itirmek ki-
rine salmaq ve onun üzerine Ereb ve Fars dil- midir. Bir halda ki, ol fesâhet ve belâğet kânının
lerinden behme gelmiş qelizmüğleq ibareler ile to- te'siri bu esrdeki şüerâmızm asar ve eş'ânnda20
xunmuş perde çekmek. Ol cehetdendir ki, bizim dexi müşahide olunmaqdadır.
vaizlerin ekseri mescidlerde ve'z ve nesihet etdiyi Egerçi şâirin Türk lisanında şe'r ve qezel yaz-
esnada ibareperdazlıq edib öz ve ve'z nesayehlerini mağına umde bunu sebeb gösterir ki, Türk tay-
o qeder qeliz ve çetin ifadeler ile söyleyirler ki, on- falarının sahib-i şövq ve mezaqları2l dexi onun büs-
lara qulaq asanın çoxu bir şey anlamayıb esi met- tan-i kelamından şükûfeler derib behremend22
olalar ve bu teklifi ona güya bir nigar-i mişkinxette
Ieb4 neden ibaret olduğunu başa düşmürler5 ve
etmişdir ve lakin hegirin anladığına göre, Fuzûlî
heyretde qalırlar. Hasil-i kelam bu olur ki, ne ve'z
özü Türk oğlu olduğuna binâen öz ana dilini ar-
eden ve ne moizeye6 qulaq asan-ne öyreden ve ne tıcaq sevib de, ona rövneq vermeyi baş ve-
öyrenen esil meqsede yetişmeyib gözel vaxtlarmı zifelerinden biri hesab edirdi. Ve insafen demek
bîhude serf edirler. Habele7 qezetlerimizde dere olur ki, Türk Edebiyyatınm bânisi23 Molla Me-
olunan qeliz ibare ile yazılmış be'zi siyasî, edebî ve hemmed Bağdadî olubdur. Eğerçi ondan mü-
fennî meqaleleri oxuyanlar anlamayıb me'yus olur- qeddem Türklerden de be'zi mö'teber şairler olub-
lar ve qezet oxumaqdan ikrah edirler. Bu açıq he- dur. Veli onun kimi müqtedir ve cemi lisana malik
qiqeti nedense qezet ve jurnal verenler başa düş- ve câme-i fünûn-i nezm ve nesr olmayıbdır. Ve he-
mürler ve Osmanlı qezetçilerine müqellidlikden el qiqetde demek olur ki, Türk diline rövneq veren ve
çekmirler. onu xâr ü xaşekden24 temizleyib bir göyçek25 ve se-
Dil ne qeder açık, sade ve güşade olsa, bir o falı çemene benzeden Fuzûlî olubdur. Ve bununla
qeder gözel, göyçek ve meqbul olar. Ahmet Hikmet biz Türklerin üste ve ümumen ve Azerbaycan Türk-
Bey'in verdiği me'lumata göre Türk dili özlüyünde lerinin boynuna xüsusen böyük minnet qoyubdur.
xeyli metin, revan ve dövletli bir dildir. Veli qedrini Burada bunu dexi elave etmek lazımdır ki,
bilenler olmayıb da, be'zi sebeplerden dolayı unu- Fuzûlî özünden müqeddem veya öz dövründe olan
dulurdu ve onun yerini Ereb ve Fers kelmelerinin âli ve reqiq26 bir şair bulub da, onun eserlerine teq-
bir xelitesi8 tuturdu. Bir derecedir ki, esil Türk dili liden vücude bir şey getirmemişdir. Nesr ve nezm-
ancaq kendlerde? ve ümmâio arvadlar arasında de bir şexs onun ustâdı olmayıbdır. Ezim-i
mühafize edilebildi. üdebâdan bir neferinin âsârmı sermeşq ve ittixaz27
Dövr-i intibahdanll sonra Türkler'de ve başqa etmeyibdir.
milletlerde olduğu kimi, bir hiss-i milli, bir vicdan- ... Onun müqellid olmadığı xüsusda Me-
imilli doğulub büyümekdedir. Türklerde da- hemmed Celâl bele yazır:
marlarında esi bir qanm axdığım duydular ve öz "Eğer bir şexs bize bu güne sual verse: "Belke
xalis dillerine rövneq vermeki2 fikrine düşdüler. Füzûlî'den evvel Erebler, Ecemler "Leylî ve
Milli dilin terefdarları günden-güne artıb ço- Mecnûn"u, "Yusif ve Züleyxa"nı, "Xosrov ve Şirin"i
xalmaqdadırlar ve onların himmeti ile İstanbul'da yazmış olsunlar ve Fuzûlî de teqlid etmiş olsun?"
"Türk demeyi", "Türk yurdu" ve "Xalqa doğru" ve Biz buna cavab veririz: "Xeyr. Hetta mer
Osmanlı'nın be'zi yerlerinde milli cerideler te'b ve humun ruh-i letifi dile gelib bize bu bâbde28 "Ben
neşr olunmaqdadır. de müqellidem"-demiş olsa, inanmayınız. Ehtimal
Azerbaycan Türklerinin edebiyatı az za- ki, bu böyük şairin zehnine fikr-i teqlid gelmiş
mandan beri başlayıbdır ki, kök ve kişe salıbl3 bina olsun. Feqet "Leylî ve Mecnûn" teqlid olmaq üzre
tutmağa. Keçmişde şövket ve qüvvet sahibi olan yazılan asardan deyil.
İran dövleti müddet-i mütemeddiye ile temami Bes nedir?
Azerbaycan vilayetine sahiblik ve hökmranlıq et-
1. inancımızca 2. hatadır 3. kaba ifadeler 4. maksat 5. anlamıyanlar 6. konuya 7. bunun gibi 8.karmaşı 9. köylerde 10.
okuma-yazma bilmeyen 11. uyanış devrinden 12. canlılık-yenilik vermek 13. dalbudak salıp 14. uzun süre yaşamışlar 15.
zamandan 16. yeni 17. maklas alma 18. şairler ve edebiyatçılarından 19. en önde olanı 20. eserlerinde ve şiirlerinde 21. şevk
ve zevk sahipleri 22. hissedar 23. kurucusu 24.diken ve çalılardan 25. güzel 26. ince 27.esas almamıştır 28. konuda
Bütün göz yaşlarıdır. Lakin burasını dü- vermek müşkül emrlerden biridir. Bu ise bizim ve-
şünmeli: İqtibas başqa, teqlid yene başqadır. zifemizden bâlâ ve qüdretimizden xâricdir. Bele
Binâünileyh "Leylî ve Mecnûn" bütün-bütün pürqiymet dürrler bizim tenqid terezimizde çe-
Füzûlî'ye aiddir. Bu xezine-yi qiymetdâre heç bir kilesi daşlar deyil.
ecnebî müdaxile edebilmez"... ... Ancaq Nâbi efendinin bir nesihetini qebul
Füzûlî'nin âsâr-i qelemiyyesinin hele daha çox ede bilmedik ki, o da şexsin mehzi6 bir sa-
zamanlar heyat üzre davam edib ter ü tezel qal- lamatlığınıl? ve xetadan eymen olmağını! 8 icab
mağına iki umde sebeb vardır. Onlardan birisi edirse de, onu terîq-i istiqâmetden ve rast-
budur ki, haman eserlerin tamamisi pâk, heqiqi ve revişlikden bir növ eyriliye ve nefsperestliye sövq
tebii hissiyyatdan ne'şet etmiş eserlerdir ki, eşq-i edir. Nâbi efendi hifz-i cani 9 ve âsûde-yi ten20 üçün
heqiqiden behs edir. Füzûlî'nin özü âşiq olduğu tövsiyye edir ki, "kaman2l misal kec ol", ye'ni
üçün kelâmı dexi başdan ayağa âşiqânedir. O, kaman kimi bükülüb ve qatlanıb künc ü selametde
pâkizelik2 ve letafet ve naziklik ve nezaket ki, salamat otur, heqîr ve üftâde ol, gerdenkeşlik ve se-
Füzûlî'nin şe'rlerinde hiss olunur, heç bir şairin ke- refrâzılıq etme, tek ve tenha özünü meydan-i mü-
lamında o derecede mehsus deyildir. Bilaferq haribeye atma, seni tapdalayıb22 ezerler, başına
Füzûlî'nin hansı qisim kelamını mütalie etmek is- belâlar geler; eğer sen de düz ve rast geden ox kimi
teseniz, mütalie buyurun, onun hüsn-i te'sirini oxu- vadi-yi telaşda se'y etsen23, onda yeqîn ki, daşa ve
duqda öz vücudunuzda hiss edeceksiniz. Ve bu qayaya toxunub, murada vâsil olmamış smacaqsan.
Elbette, tek öz nefsinin salamatlığını menzurda
te'sirden içeri aleminiz bir növ temizlenib paka çı-
tutmayıb, umum nâsın xeyir ve salamatlığı yo-
xacaqdır, vicdanınız uyqudan ayılan kimi ola-
lunda se'y ve telaş eden şexsin başında belâlar çox-
caqdır. Fikir ve xeyalınız sizi başqa bir âli meqâma- dur, neinki ol adamın ku, cümle mexlûq ile müdâra
me'neviyyat âlemine teref çekecekdir3... edib, her işde vahid öz şexsi menfeetini gözleye. El-
bette, restrovluqda24, dürüskirdârlıqda ve haq-
YUSİF NẬBİ
perestlikde xeta ve xeter çoxdur, neinki heq söy-
(c. I, s. 100,105,106,113-114)
lemekden çekinib, mehz öz selâhı üçün künc-i
Molla Mehemmed Bağdadîden sonra Azer-
ferâqetde sükûnet ixtiyâr etmekde. Amma bununla
baycan şüerâ ve üdebâsına şüâra-yi selefden4 artıq
bele, bizim ixtiyârımız yoxdur ki, xalqı haqq söy-
nüfuzu olanı Yusif Nâbi olmuşdur. Nâbi efendi
lemekden, dürüstkirdarlıqdan ve haqq yolunda
Türklerin müqtedir ve zor şairlerinden biri hesab
fedakârlıqdan dâşmdıraq25. Bil'eks, her bir sahib-
olunur. Divan-i Nabi'de ki, zexim bir kitabdan iba-
ivicdanın ve ehl-i danış ve me'rifetin evvelinci ve-
retdir, her qisim kelam mövcuddur. Temamisi
zifesi ebnâ-yi milleti düzlüye ve doğruluğa de'vet
nezm ile inşâd olunubdur5.
etmekdir. Veten uğrunda ve milletin tereqqisi ve te-
... Yusif Nâbi nece ki, eserlerinden me'lum olu-
alisi yolunda onları candan ve başdan keçmeye,
nur6, hikmet ve me'rifet ehli imiş. Onun da Fuzûlî
cür'etli, şeci ve müsteqim olmağa terğib ve teşviq et-
Bağdadî kimi âsâr-i hekimanelerinde xeyli derin
mekdir. Ve illâ adam bir öz başını ve nefsini qo-
me'nâlar,- uca7 fikirler, müsteqim ve metin re'yler
rumaqla, öz menfeeti şexsiyyetini güdmekle, her
vardır ki, daim'ül-övgat zinde ve baqi qalacaqdır.
qisim cövr ve siteme tâb getirib, her bir bâr-i töhmet
Bundan elave merhum Nâbi'nin oğlu Ebülxeyir
ve mezemmete mütehemmil olmaqla ve bu qeder
Mehemmed Çelebi'ye xitaben yazdığı delâyil-i
xâr ve zelîl olub qeyrilerin teht-i hökumetinde
âqilâne8 ve nesayih-i müşfiqane9 ki, neticesi cümleyi
esirvâr güzerân edib bu güne dolanmağın adını
nâse aiddir, bizim dünyevi seadetimiz, üxrevi ni-
müdâra qoymaqla heqiqi seadete ve heqiqi nicata
catımız ve menevi tereqqimiz üçün en meqbul ve
vâsil olmaz. Bele dolanmağın neticesi qorxaqlıq,
mö'teberio bir destûr'ül-emeldir.
kemcür'etlikl26 ve yasarlıqdan27 başqa, zillet ve me-
... Elbette, Fuzûlî Bağdadî'nin âsâr-i ne-
şeqqetden sevâ bir şey olmaz. Öz re'y ve fikrimizi
fiselerinde olan fesahet ve belağet, onun e'şar-i
açıq demekden çekinib eyri ile doğruya haqq qoy-
âşiqânelerinde hiss olunan letafet ve teravetn Nabi
mayıb haqqa ve nâhaqqa "beli, beli" demekle, bele
efendinin kelâmlarında müşahide olunmur ve lakin
fena hâla düşmüşük. Bizim eqîdemize göre, tereqqi
hikmet ve felsefe nöqte-yi nezerince Nâbi'nin ke-
ve seadetimize lazım olan esbâblardan birisi de
lamlarına diqqet yetirilse12, ve Füzûli'nin bu qisim
cür'etli, fedakâr ve dürüstkirdar olmaqdır.
âsâr-i qelemiyyeleri ile tetbiq olunsal3, belke Nâbi
efendinin kelam-i hikmet ürefâ ve üqelâ nezerinde MOLLA PENAH "VÂQİF" TEXELLÜS
Füzûli'nin kelamlarından eksik olmaya. (c. I, s. 159)
Bâinhemel4 her iki şairin özlerine mexsus rütbe ve Azerbaycan Türklerinin meşhur ve müqtedir
meqamları vardır: her birisinin şîve-yi lisanları ve şâiri Molla Penah hesab olunur ki, bizim ede-
terzi kelamları başqadır; her birinin teb'-i re- biyyatımızın banisi ve müessisi adlanmağa onun
vanperverlerinde başqa bir etir ve râyihel5 hiss olu- haqqı vardır. Molla Penah öz zamanında bir çox
nur; her birisinde başqa bir zövq ve sefa bulunur ulûm ve fünuna vâqif olduğu üçün özüne "Vâqif"
ki, onları yalnız erbabı ve serrafı teşxis ve temyiz texellüs28 intixâb etmişdir29.
edebiler. Bele ki, bunlardan birisini qeyrisine tercih
1. canlı ve yeni 2. saflık, arılık 3. yönetecektir 4. eski şairlerden 5. yazılmıştır 6. bilinir 7. yüce 8. akılcı deliller 9. merhametli
öğütler 10. benimsenmiş ve saygın 11. tazelik 12. edilse 13. karşılaştırılsa 14. bununla birlikte 15. koku 16. mutlak 17.
doğruluğunu 18. hatadan uzak olmasın 19. ruhun korunması 20. bedenin sakatlığı 21. keman 22. tepeleyip hiçe sayıp 23.
çalışsan 24. doğrulukda 25. caydıralım 26. korkaklık 27. beceriksizlikden 28. takma adını (mahlasını) 29. seçmiştir.
Müasirleri onun derin elmini ve mollalığını Mirze Feteli'nin komediyaları yazılan za-
müşahide edib haqqmda demişdir: "Her oxuyan mandan bizim vaxtadek altmış-yetmiş sene gelib
Molla Penah olmaz" ve bu istilan indi de Zaqafqaz keçibdir. Bu uzun müdetin erzinde ki, yarım esr-
Türkleri arasında bir mesel-i meşhurdur 1. Milli den ziyâdedir, meişetimizde dürüst diqqet edilse,
şâirlerimizden onun kimi sade ve açıq lisanda ve artıq bir tereqqi eseri görünmez; ata-babadan
ana dilimizin şivesinde şe'r ve qezel yazan az ol- qalma köhnelö âdetler ve âyinler üzre güzerân
muşdur. Müasirleri ona nezîre yazmağa se'y2 ve edibi7 yaşamaqda varıq. Xeyir ve şer ittifaqlarda iş-
telaş ediblerse de, onun kimi mühessenatlı3, gözel lenen bîhûde mesaruf ve mexarice diqqet olunsa,
ve açıq kelam söylemekde âciz qalıblar. sözümüz tesdiq olunar.
Vâqif ziyade zövq ü sefa ehli olduğu üçün Ata-babalarımızm bâtil eqîdelerine, kesâlet ve
gözel medhinde xeyli merğûb4 ve nâzik şe'rler yaz- betâletlerine vâris olmuşuq. Bu âxır vaxtlarda se-
mışdır ki, onların cümlesi qelbden neşet eden his- herlerde az-çox tereqqi ve temeddün eserleri gö-
siyyatdır ki, oxuyanlara dexi sirayet edib onları rünürse de, ehl-i dehat ireliki^8 qerar üzre avam-
şövq ü hevese getirir. Molla Penah artıq fesîh ve şi- Iıql9 halında yaşayırlar, onların imdadına yeten
rinzebân5 ve hazırcavab bir vücûd imiş ki, her qism yoxdur. Amma onları soyan ve qaret eden çoxdur:
metlebi öz meqâmmda, münasib-i hâl söyler imiş. bir terefden tamahkâr ruhaniler, bir yandan zülm-
kar polis me'murları ve üçüncü terefden yalancı
MİRZE FETELİ AXUNDOV millet dostları ki, ibaret olsun yarımçıq elm kesb
(c. ı, s. 435-436) edenlerimizden ve quru isim ile medeni olan
nücebâlarımızdan.
... Mirze Feteli'nin komediyalarına geldikde Her halda Mirze Feteli'nin komediyaları me-
qeti suretde deyebilerik ki, Rus drama yazanlarının işetimizin teeccüblü bir aynasıdır ki, zahirimizi ve
babası Qoqol ve Fireng drama yazanlarının babası bâtinimizi de eynile gösterir.
ve üstadı Molyer olan kimi, Türk-Azerbaycan edib- Mürûr-i eyyam ile bu aynanın üzerine toz qo-
lerinin ve komediyanevislerinin atası ve yol- nubdur. Bu tozu silib aynanın üzüne sığal verib20
göstereni merhum Mirze Feteli Axundov olubdur. diqqet ile ona baxsaq öz suretimizi onda görerik ve
O yazdığı komediyalarm mislini teze yazıcılarımız biribirimizi tamyarıq. Batini âlemimize, e'mâl-i ne-
hele yazıb bitirebilmeyibler. Veli onun sayesinde meşrumize ve e'fal-i şe'nimize diqqet yetirsek,
bir nece müqtedir edibler vücuda gelibler. O cüm- xecâlet çekib yeqîn ederik ki, bu yarım esrin müd-
leden Necefbey Vezirov, Ebdürrehimbey Haq- detinde çox da uzağa getmemişik, cüz'i deg-
verdiyev, Nerimanbey Nerimanov ve Mirze Celil şiriliyimiz2i ve tevafütümüz22 olubsa, o da zahiridir.
Memmedquluzade cenablarıdır ki, her birinin bir Batini terefimiz me'nen ve exlâqen ireliki qerar üzre
nece6 komediyaları ve dramaya mexsus eserleri vardır bâqidir. Odur ki, Axundov'un komediyalarını oxu-
ki, indiki meişetimizi7n be'zi övzâ-i ehvâlini ve ehl-i yan besîret ehli bir terefden gülürse, o biri terefden
zemanenin fikr ü xeyalatını ve ne yolda çalışmaqlarım de ağlayıb göz yaşı tökür. Gülmek görünür, amma
eni ile yazıb öz eserlerinde gösterirler. Bu ediblerin ve ağlamaq görünmür, onun ağır damcıları23 üreyin üs-
Mirze Feteli'ye peyrevilik8 eden sair dramnevislerin tüne düşüb onu yaralayır, delir...
vücuda getirdikleri eserler bâresinde^ öz meqâmında
müfessel me'lumat verilecekdir. HACI SEYİD EZİM ŞİRVÂNÎ
Komediya yazmaq her bir edibin işi deyil. Ede- (c. II, s. 29-30,35)
biyyatm bu növündeio eserler vücuda getirmek
üçün elm ve savaddanl 1 başqa tecrübe, bilik ve mil- Hacı Seyid Ezim Şirvânî neinki yalqız24 Şirvan
letin meişetine etraflı belediyyetl2 dexi lazımdır. vilayetinin, belke tamami Azerbaycan Türklerinin
Bunlardan elave fitrî bir iste'dad ve yaratıcı bir azim şüerâsmdan biri olub. Onun nam ü şöhreti ve
qüvve, bir te'b-i füsûnsâzl3, beistilâh-i Türki "Allah şe'n ü rütbesi hal-hazırda ebnâ-yi vetenimiz ma-
vergisi" lazımdır ki, bir yandan görüb-eşitdiyini beyninde kamâlmca25 intişâr olmayıbsa26 da, ge-
götürüb yetirebilsin ve bir terefden öz fikr ü xe~ lecekde olmasına şübhe yoxdur. Hacı Seyid Ezim
yalatı ile yoxdan var etsin. Şirvânî'nin ve Qasımbey Zâkir Qarabağî'nin bu
Bu "Allah vergisi", yoxdan var etmek qüvvesi
hâla kimi ne tercüme-yi halları ve ne e'şar ü âsârı
merhum Mirze Feteli'de kemâlmca var imiş. Bu
kemâlmca27 öyrenilmeyibdir ve bu qeflet ve
sözlerin doğru olmağına onun komediyaları möh-
kem delil ve âdil şahiddir. Nece ki, Qoqol'un Qo- keme'tinalıq bizim hâlâ cehalet ve kesâret içe-
rodniçi'si, Xlestakov'u, Dobçinski'si, Bobçinski'si hal- risinde yaşayıb qalmağımıza böyük delildir.
hazırda Rusiya'nm be'zi yerlerinde müşahide olun- Hacı Seyid Ezim'in, Âsi'nin ve merhum Mirze
maqdadırlar, habelel4 de Mirze Feteli'nin Hatemxan Feteli'nin vefatlarına geldikde, bunların haqqmda
ağa'sı, Hacı Qara'sı, Molla rbrahimxelü'i, Namaz'ı, izhar olunan bîe'tinalıq ve biedebliyi28 dile ge-
Zabca'sı, Ağa Kerim Miyançı'sı ve qeyrileril5 bu tirmesek yaxşıdır. Ancaq mâye-yi tesellimiz bu ola
hâlda sağ ve salamat bizim içerimizde dolamb her biler ki, bizim ediblerin qedr ü qiymeti öz vaxt-
biri öz fe'l ü emellerini işletmendedirler. larmda bilinmeyibse de, ve bu halda dexi bi-
linmeyirse de, şayed gelecekde qeflet yuxusundan
1. meşhur sözdür 2. çalışır 3. güzelliklerle dolu 4. rağbet gören 5. tatlı dilli 6. kaç 7. hayatımızın 8. özleyen, 9. konusunda
10. türünde 11. bilgiden 12. tanışıklık 13. büyüleyici bir yaratılış 14. böylece 15. başkaları 16. eski 17. geçip 18. ileriki 19. cahillik
20. temizleyip 21. kişmi değişikliğimiz 22. farklılaşmaya 23. damlaları 24. yalnız 25. yeterince 26. yaymlanmamışsa 27.
özensizlik 28. özensizlik ve edepsizlik
ayılmış milletimizin zirek1 ve qedirşünas balaları qedimi qayda4 üzre tehsil alıb, Avropa me-
onların nam ü şöhretlerini uca meqâma qal- deniyyetinden bir növ5 behremendö olmamışdı,
xızsınlar2 ve unudulmuş eserlerini teb ü intişâr et- akademiya ve universitet görmemişdi ve lakin
dirmekle, adlarını zinde qılsmlar. Çünki onlar cis- iste'dad-i cibilli ve şüûr-i fitri sayesinde, nece ki,
men ölüb fövt olublarsa da, ruhen ve me'nen helak yuxarıda zikr olundu, enva'-i ülûmü fünûna dara
olmayıblar. olub7 öz esrinde müsafirleri arasında en meşhur
Farsların Se'di'si ve Hâfiz'i diri qalan kimi biz- ediblerden, en zerif ürefâlardan ve en mö'teber8 ve
lerin de Zâkir'i ve Seyid'i, Nebâti'si, Sâlik'i, Arifi, müqtedir şüerâdan birisi hesab olunur.
Kâmi'si gerekdir diri qalsmlar. Merhum Seyidin bu O merhumun adâb ü exlaqı dexi e'lâ derecede
beyti ki, onun qebir daşma yazılıbdır, bizim ar- müstehsen olduğundan füzelâ vü ürefâ meclisinde
zumuzun gelecekde neticebexş olmasına şehadet heme veqt sedrnişin olub, fünun-i şe'rde bînezir9
vermekdedir: olduğundan maeda bediheguluqda Türk şairleri
arasında misi ü beraberi yox idi. Bu bârede Hacı
Mövt-i cismâni ile sanma menim ölmeyimi, Seyid Ezim Rusların Puşkin'ine, İngilislerin Bay-
Seyyidâ, ölmerem, âlemde sesim var menim. ron'una ve Polyaklarm Mitskeviç'ine beraber imiş.
Be'zi vaxt meclisin qızğm halında şair zövq ü şövqe
Bu beyt ile Seyyid özü ebedî fövt olmağını gelib ve onun te'b-i gövherrizinin çeşmesi açılıb
nehy buyurub âlemlerde onun sövtü3 sedası beqi peyderpey, bilâvâsile gözel, müselsel ve mövzun
qalmağını xeber verir. şe'rler deyermiş ki, tamami meclis ehlini heyrete
Merhum Seyid egerçi tüfûliyyetden köhne ve getirermiş...

1. çevik 2. yüceltsinler 3. yasaklayıp 4. kural 5. çeşit 6. hissedar 7. sahip olup 8. muteber, saygınlıklı 9. benzersiz

You might also like