You are on page 1of 4

Eliabbas Müznib

(1881, Bakı - 27 Ağustos 1937, ?)

1881'de Bakü'de doğdu. Edebiyatda Müznib


tahallüsü ile tanınan yazarın asıl adı ve soyadı Eli "Hilal" 1911 yılının ilk aylarında kapatılır. Şa-
Abbas Mütellibzade'dir. irin yayınlamağa başladığı "Şihabi-sagib" der-
Müznib de bir çok yazar ve şair çağdaşları sininin de akıbeti aynı olur. 1911'de Müznib
gibi edebiyat ve metbuat alemine 1905 yılının Rus hükümete yönelik yazılarından ötürü, önce kısa
ihtilalinden sonra gelmiş ve keskin kalem, is- süre için tutuklanır ve suçlanır. Daha sonra ise, çar
yankâr ruhu, milliyetçi ve Türkçü inançları ile, hükümetince ömür boyu Sibirya'ya sürgün edilir.
kısa zamanda edebi çevrelerde büyük ilgi top- Ama isyankâr ruhlu şair, Sibirya'da da yaz-
lamıştı. O, ilk önce, mollahanede tahsil görmüş, bir maktan kalmaz. Burada yazmış olduğu şiirlerini
süre de Rus-Azerbaycan okuluna devam etmişti. Baku matbuatında yayınlatır. 1913'de Romanovlar
Fars ve Rus dillerin, Türk tarihine ve İslam kül- sülalesinin kurulmasının 300. yılı kutlandığı sı-
türüne dair geniş bilgilerini şahsi okuma yolu ile rada, Müznib de af olunarak Baku'ye döner ve ye-
elde etmiş ve bu konularda döneminin bilgin ki- niden metbuat ve neşriyyat alemine atılır. 1914 yı-
şilerinden biri gibi tanınmıştır. lında büyük kardeşi Ebülfez Mütellibzâde'nin
İlk şiirlerini 1907'den başlayarak "Taze adına "Dirilik" adlı bir mecmua kurar. "Müsavat"
Heyat", "İttifak", "Zenbur" gibi gazete ve der- partisinin lideri, Azerbaycan Parlamentosunun ilk
gilerde yayınlatan Eliabbas Müznib, kısa bir süre başkanı Memmed Emin Resulzadenin "Milli di-
sonra, 1910 yılında "Hilal" adlı bir gazeteyi ya- rilik" adlı seri yazıları ilk defa bu derginin say-
yıma hazırlamış; aşırı tenkitçi ruhu ve ifşacılığı ile falarında yayınlanmıştır. Azerbaycan'da Türk-
dikkati çeken bu gazetenin ilk sayısı henüz mat- çülük fikrinin yayılmasında, Müznib ve onun
baada iken müsadere olunmuştur. Buna sebep, "Dirilik" dergisi çevresine topladığı edebi güçler
Müznib'in "Hökûmet, ah bir insan yiyen kurt, Re- önemli rol oynamıştır. 1915 yılında Müznib bu
iyyetde ne pul koyar ne bir yurt" mısraları ile baş- derginin sayfalarında Rus imparatoru Deli
layan şiiri olmuştur. Resmi dairelerden izinsiz ya- Petro'nun Türk-Müslüman düşmanlığı ile dolu
yınladığı ikinci sayıda ise, Müznib milli gençliği, "Vasiyyef'ini yayınladıktan sonra, yeniden ta-
kendi hakkını taleb etmemesi açısından suçlayarak kiblere maruz kalır; az sonra da dergi kapatılır.
şöyle yazmıştır: "Namusu kati, garet etmekle ka- Daha sonra Müznib "Türk'ün Sesi" adlı bir gazete
zanmak olmaz, belki hüquqi-veten yolunda öl- çıkartmak fikrine düşerse de, resmi dairelerden
mekle olar. Görürsünüz mü, ata babadan kalan gereken izini alamaz.
torpağımız zalimin çokluğundan bir tahta para 1913-1917 yılları arasında Müznib, milli
menasmda olmuş; bu gün sabah kark olmakla yayım sahnesinde geniş bir şekilde çalışır. Özgün
mehv nabud olmadığımız dexi mühekkek ol- eserlerle birlikte Doğu ve Batı edebiyatından ter-
muştur... Geyretli cavanlarımız; namuslu ol- cümeler yapar. Kendi eserlerinden ve ter-
madığınız biri birinizi öldürmekle olmaz, o bi- cümelerden oluşan onlarla kitap yayınlatır.
namusluğdur. Elimizden geden ihtiyaratm Rus imparatorluğunun çöküşünden sonra
istirdadına çalımaxla sübut olunabiler". Müznib edebi ve siyasi alanlarda daha geniş fa-
aliyet gösterir. 1919'da yeni Azerbaycan Cum-
huriyeti'nin Devlet Marşını yazar. Cumhuriyetin edilip, ölümünden sonra beraat eden Müznib'in
resmi yayın organı olan "Azerbaycan" gazetesinde eserleri hâlâ toplanıp yayınlanmamış, yaratıcılığı
Türklüğün tarihi ve meseleleri üzerine bir seri ma- tetkik edilmemiştir.
kaleler yayınlar. Eserleri: Uşaqlara İbret, Bakı, 1909; Hürriyeti-
Sovyet rejimi döneminde bir süre 1920-1926 Beşeriyye, Bakı, 1909; Şeyh Behlil, Bakı, 1910;
yılları arasında Müznib yine basında çalışır. Ama, Emel Çiçeyi, Bakı, 1911; Çekmesilen, Bakı, 1911;
burada ona her zaman milletçilik alanında eski hiz- Dervişi-Kehkeşan, Bakı, 1913; İster Ağla, İster
metleri ve yazdıkları hatırlatılır ve nihayet, 1926 yı- Gül, Bakı, 1913; Sibirya Mektubatı, Bakı, 1913;
lında, erken yaşta emekliye ayrılmaya zorlanır. Tikan Kolu. Hiciv ve Menzumeler, Bakı, 1913;
Türkçü ve milliyetçi olduğu için Müznib Sovyet Ürek Yangısı, Bakı, 1913; Qiraet, Bakı, 1914; Yusif
döneminde de, Çarlık döneminde olduğu gibi ve Züleyha, Bakı, 1914; Eşrefin Macerası, Bakı,
baskı ve tepkilere maruz kalır. 1916; İbret Taziyanesi, Bakı, 1916; İnsaf Güzgüsü,
Hayatının 20 yılını basına vermiş Müznib, Bakı, 1916; Yaşayış Özülü, Bakı, 1916; Tac-Mahal.
1926'da 44 yaşında basından ayrılır; siyasetden tam Türk-İslam Senayeyi- Mimarisinden. Bakı, 1916;
uzaklaşır ve edebiyat araştırmacılığı ile meşgul Mühteser Enbiya ve İslam Tarihi, Bakı, 1917;
olur. 1927-1937 arasında, XIX-XX yy. Azerbaycan Tikan Kolu, Bakı, 1917; Türkçe Qezeller. Eski
edebiyatı klasiklerinin eserlerinden oluşan on kitap Edebiyyatımız Numuneleri, Bakı, 1917. Batı Fa-
yayınlatır. Bütün bu eserleri kendisi toplamış, on- tehi-Alilerinden Namdar Türk Kahramanından
lara geniş ön söz, biografi ve şerhler eklemiştir. Mehemmed Töfvig beyin "Zopası", Bakı, 1919;
1937'de yeniden tutuklanan Müznib, XX. yy. Rusiya'nın Kahramanı Rasputin, Hürriyet Dövrü,
Azerbacan edebiyatının bir sıra tanınmış şah- Bakı, 1919; Horasanın Topa Tutulması ve II Ni-
siyetleri gibi, milliyetçilikle ve pantürkizmle suç- kolayın Cezalandırılması, Bakı, 1919; Aşık Peri ve
landı ve ölüm cezasına çarptırıldı. Son zamanlarda Müasirleri, Bakı, 1928; Deyilen Söz Yadigardır,
ortaya çıkan belgeler, yorulmaz gazeteci, şair ve Bakı, 1991.
edebiyat uzmanı Eli Abbas Müznib'in 27 ağustos Kaynakça; Azerbaycan kitabı, c. I, Bakı, 1963;
1937'de kurşuna dizildiğini açıklamaktadır. İslam Ağayev. Eliabbas Müznib-i "Azerbaycan"
1956'da devlet tarafından suçsuzluğu itiraf dergisi, 1972, No 12.

ŞİİRLERİ

GELİNİN FERYADI
(Mollanesaddinci Şairler, Şiirler Toplusu, Bakı-1986. s. 293-294)

Ol zaman ki, er evi olmuş meqâm-i meskenim, "Mekteb-i nisvân" deyirler var seherde, bilmirem,
Ağlaram dâim cefâdan, bir zaman gülmez üzüm. İsterem tehsil-i elmi, birce yardım görmürem,
Qol-qabırğam hey sınır, qançır olubdur gül tenim, Böyle qalmaqlıq neçindir, bes neçün men ölmürem?
Cjurtarış yoq âh ü vaydan, bir zaman gülmez üzüm. Sâf iken cürmü xetâdan, bir zaman gülmez üzüm.
Gülşenim metbex, gülüm tende açılmış yâraler, Bir ulaq tek el-qolumu bağlayıb satmış adam,
Bülbülüm, qelb-i hezînim, nâlem ersi yaraler, Az qalıbdır özümü deryaya âxırda atam,
Gözlerim ağlar, sayar şeb ta seher seyyareler, Cjânımı mezlûm ölenler qânma men de qatam,
Qân olub bağrım belâden, bir zaman gülmez üzüm. Çünki mehrumem havadan, bir zaman gülmez üzüm.
Er döyür, qaynım döyür, baldız döyür, yezne döyür, Qanmayır heç toy nedir, bayram nedir, sohbet nedir,
Qaynanamla qaynatam döymek nedir, artıq söyür, Bu çoban oğlu çoban hem anlamaz ülfet nedir,
Qalmamış, bilîâhi, mende qol, qabırğa, baş, böyür, Derk eden vardır mı ya, rehmet nedir, le'net nedir?
Düşmüşem tenge ezâden, bir kere gülmez üzüm. Böyle mi gelmiş Xudâ'dan, bir zaman gülmez üzüm.
Qaynana, kaftar, görürsen, hey gelib donquldayır, İxtiyârım yox, melalim çox, ürek zâr ü hezîn,
Kürsü qur, paltar yama, bozbaş bişir dâim deyir, Dövremi tutmuş se-râ-ser ibn-i şeytan-i lein,
Bir nefes dincelmeye möhlet, bu bidin vermeyir, Çaresâz ol derdime, sen, ya İlâhülâlemîn,
San belâ enmiş semâdan, bir zaman gülmez üzüm. Doymuşam câne cefâden, bir zaman gülmez üzüm.
FERYAD VAVEYLASINA Âxır sene ne qaldı geri cümle Müselman,
Yainki heqaretle edir ömrünü pâyan,
(s. 501) Minlerce eğer sen tek ola nâseh ü dövran,
Tebliğ ede her demde de min âye-yi Qur'an,
Baxma, ey dîl, milletin feryad ü vaveylâsma, Te'sir elemez qoçi-yi bîara, efendim,
Çehd qıl, milçek kimi qon süfre-yi halvasına, Qanlar töken ol qâtil-i xunxâre, efendim.
Âşiq-i firdovs qıl, düşsün belâ sehrâsma,
E'tina etme esir olmuş veten laylâsma, Elmin var ise get de qazan şan ü şerâfet,
Mübtelâ-yi derd-i eşq et, sal cünûn sehrâsma. At birce otaq, yığ basma küllü camâet,
Elli sene et onlara te'lim-i qirâet,
Molla ol, heyzi nifâsı elli il tehsil qıl, Yetmişde ede Ke'be'ye ger ezm-i ziyaret,
Eenn-i istibrânı yetmiş dörd ile tekmil qıl, Çıxsm gözü, gelsin yene derbâre, erendim,
Elm-iqüsli nöqte-nöqte şerh edib teshil qıl, Neqd elde pulu hacı-yi bîçâre, efendim.
Bûte-yi dilde necaset qismini tehlil qıl,
Çıx xurâfât ü cahânm erşe-yi bâlâsma. Bu elm nedir, ya ki nedir arif ü câhil,
Molla kimi çıx minbere, ol âlim ü fâzil,
Zâhidane qesd ile zülf-i nigâre bend ol, Cemiyyet üçün şerh ele tezyid-itenasül,
Tut nezerde hurini, vaiz kimi xursend ol, Et âlemi bir nükte-yi mövhumeye mâyil,
Var vücudun zehr iken zahirde kân-iqend ol, Qoy millet-i mezlumeni âvâre, efendim,
Bilmeden bir şey çalış, erbab-ielm ü pend ol, Asam mübeddel ele düşvâre, efendim.
Düş hevây-inefsle Allahlıq xülyâsına.
Tezvic-i nisa dörd beşi en umde meseldir,
Minbere çıxdıqda ve'z et qisse-yi Tâlûtden, Ümmet çoxalır, şeride de emr-i gözeldir,
Mescidi doldur qemi Hârût'den, Mârût'den, Hiffüzsehenin şerhi feqet şer'e xeleldir,
Text ü tacı boşla, vesf et rütbe-yi tabûtden, Kim elm-i tebabet oxuya, dûn-i değeldir,
Baxma Qur'an-i Kerim'in hikmet-i ülyâsma. Bax câme ü devvâta, ele çâre, efendim,
Sal milleti gel daimi odlara, efendim.
Millete qılma beyan tarix-i heyretezâsını,
Fateh-i mülk olduğu şe'n-i vâleh efzâsmı, Sen dere eleme jurnalına munca xürâfat,
Ölmeden sen milletin her yerde başla yasını, Vaiz bize dâim buyurur hökm-i mebâlat,
Qoy evamünnâs bilsin hezret-i vâlâsmı, Tehsil ederik elm ü hüner, feyz ü kemâlat,
Yeddi yüz min şerh ver bir sûrenin imlâsına. Zenn etme bu menzumede bir qeyr-i xeyâlat,
Elimiz boş, özümüz heç, üzümüz qare, efendim
Ümmid gelir bir nece eş'âre, efendim.
"TEREQQİ" QEZETİNDE "MOLLA
NESREDDİN"E HİTABEN YAZILDI NE LÂYİQDİR
(s. 502-503) (s. 505)

Endirme ebes eşkini rüxsâre efendim, Sene, a müslime, seyr-i sefa ne lâyiqdir?
Pervane sifet yaxma özün nâre efendim, Teneffüs etmek üçün saf hava ne lâyiqdir?
Bîcâdi feğânm a kişi, çekme eziyyet, Müselman arvâdısan, künc-bucaqda get, yıxıl öl.
Bizlerde hanı elm ü edeb ü hikmet ü qeyret, O hisli baş-gözüne zer-xâra ne lâyiqdir?
İnsan kimi himmetle edek kesb seadet, Qabırgan eyri, özün bîşüur, beynin kem,
Çoxdan beri yazmışla bizi eyd ü cehalet, Bu baş-qulaqla sene iddea ne lâyiqdir?
Tarixlere etgile nezzâre, efendim, Pul ile mal kimi zorla her kese satılan,
Müşküldü bizim derdimize çâre, efendim. Behâyime, de görüm bir, zeka ne lâyiqdir?
Qezetçiler ha dâd çekir, dâd hürriyyet,
Feryâd eleme, âlem olub nâil-i âmâl, Deyen yox a kişi, size bu edâ ne lâyiqdir?
MiUetlerara birce bizik firqe-yi cühhâl, Adam deyil, a gözüm, bu zekâsız arvadlar,
Etmiş rüesâmız bizi ol rütbede iğfal, Zekâsı olmayana e'tina ne lâyiqdir?
Mestur olub çeşmimize şâhid-i iqbâl, Hemişe dadlı kötek onlarm meziyyetidir,
Düşdük ebedi zillet-i idbâre, efendim, Kötek sünufine başqa edâ ne lâyiqdir?
Qaldıq qem-i âlemde hemvâre, efendim. Bu herze sinfi, bu arvadları gerek ezmek,
Zererli illete, derde şefâ ne lâyiqdir?
Sövq etme bizi elme, nedir elm ü meârif, Gerek sıxıntı ile can vere bütün nisvân,
Yox elmde hezzâver olan zövq, teârif, Müzürr ünsüre çâre, deva ne lâyiqdir?
Bağla beline piştovu, et rezme tesadüf, Qeyret ü namusunu at, Haqqı bir pula sat,
Öldür neçesin, cem ele emvâl-i zexârif, Yat, yat, oğul, durma, yat, Yat, yat, yat, yat...
Çek hiclelere qeyretle qâre efendim,
Vur anaların qelbine min yâre, efendim.
UMID (Değilen Söz Yadigârdır, şiirler toplusu, Bakü-1981,
s.199)
(s. 200)
Dilberi, mehri-dilin hicrana salmışdır meni,
Göyer, ucal, feleke baş çek, ey nihali-ümid. İntizarın nalev ü efğane salmışdır meni.
Görünmesin bize asan iken mehali-ümid.
Heyat qönçesi olmaz zemanede xendan, Aldı aramım elimden bu belayi-hicretin,
Ümid qülşenine axmasa zülali-ümid. Bir kiçik zevreqçetek tufana salmışdır meni.
Zevali-hali görüb qan, dirilmek olmayacak,
Bu grü darda olmasa bir kemali-ümid. Leyliveş rüxsarm bir deryadı, ey gülgun camal,
münevver olmayacaq ümmetin qara qelbi, Çöllere Mecnin kimi divane salmışdır meni.
Görünmeyince göze gün kimi camali-ümid.
Görüm, ilahi, perişan ola o ce'mmiyyet, Arizuyi-vesletin şöqi, gözün, pervanever
İçinde olmaya ger qal ile meqali-ümid. Yanmaq üçün ateşi-suzane salmışdır meni.
Yapış ümide eğer qalib olmaq istersen,
Hanı o qüvve ki, keskin ola misali-ümid. Cenneti-rüxsarma baxdım, günah etdim, beli,
Semayi-izzeti, ey seyr eden gözel ecram, Ol sebeble qüdretim nirane selmışdır meni.
Keçerse ger yarım ay bedr olar hilali-ümid.
Gül, ey nigari-eme. Çöhreyi-beşer gülsün, Hemdem oldum zahida, imanımı selb eyledi,
Cahanda nur saça cilveyi-celali-ümid. Sohbeti gör penceyi-şeytane salmışdır meni.
Yeqin meni eze bilmez güc ile yesü-feraq,
Elimdedir ebedi nameyi-visali-ümid. Müzniba. Mehrulerin eşqi cehani-eşqde,
Büsbütün azad iken zindane salmışdır meni.

(s. 299)
ARZU
Güler iqbali-ülviyyet senin tek can olan yerde,
(s. 200) Heqiqet, çox seadet var gözel canan olan yerde.
Gördü bir alimi-sefa me'nus Cehennem löhesi mehsub olar hurası firdovsin,
Getirirler celal ile bir erus. her Nigarım. Sen kimi bir xaliqi-xuban olan yerde.
terefden süfuf e'yanesger, hamu
sefbesteyi edeb e'yan. Semer bexş eylemez hergiz cahanda ayeyi-menzil,
Musiqiler semaya lerzeresan, Yüzüntek en gözel bir me'nalı Qur'an olan yerde.
Şö'leden hep sitareler lerzan.
Yer gurultu, patıltıdan lerzan, Eqüsiz zahide baxma, gezer köser sorağmda,
Müxteser, bir sebayi-vesl revan. Le'li lebin kimi bir çeşmeyi-heyvan olan yerde.
Sordu ol nov erusdan: "Aya,
Qaldımı başqa bir arizun hala?" Ümid etmek revamı, qeyriler ehsanına, ey dil,
Dedi: "Bir arizum budur, şeyxim, Şerafet sahibi bir menbei-ehsan olan yerde.
Bir çekicüm olaydı, bir de mıxım.
Mıxlayaydım bu dövrde çerxi, Xeta izhar eden şeytan, xetasından usanmazmı,
Başqa bir dövr etmeyedi dexi". İlahi, kim rizayi-qadiri-sübhan olan yerde.

You might also like