You are on page 1of 8

Ehmed Cavad

(Seyfeli, 5 Mayıs 1892 - ?, 1937)

Ehmet Cavad (Cavad Ahundzâde), 5 Mayıs defa terennüm eden, Türk milliyetçiliği fikrini or-
1892'de Gence yakınlarındaki Şamhor bölgesinin taya atanlardan biri de Ehmed Cavad'dı.
Seyfeli köyünde doğdu. Ahund olan dedesi Güney 1913'te öğretmen olarak çalışmaya başlar.
Azerbaycan göçmeniydi. Babası Mehemmedeli, 1915-1916'da Batum'da yaşar ve çalışır. Burada
köy içerisinde molla olarak tanınsa da, din adamı yerli zenginlerden Süleyman Bey Recanizâde'nin
değildi. Okur-yazar ve kültürlü olması nedeniyle kızı Şükriye hanımla aile hayatı kurar. Aynı za-
onu böyle çağırırlardı. manda Birinci Dünya Savaşı sırasında, kendi
Altı yaşında babasını kaybetti. Annesi ile bir- memleketlerinde Ermeni ve Rus zulmüne uğramış
likte Gence şehrinde yaşayan üvey kardeşlerinin Türklere yardımda bulunmağa çaba gösterir.
yanma göçtü. Onların maddî desteği ile, 1906'da, Azerbaycan'ın istiklâline yalnız şiirleri ile
Gence'de, Şah Abbas mescidi bünyesindeki med- değil, kişisel mücadelesiyle de katılan Ehmed
reseye girdi. İlk tahsilini köy okulunda- Cavad, 1918'de Türk ordusunun saflarında
mollahanede-alan ve artık 7 yaşındayken Kur'an Bakü'ye gelir, hürriyet ve özgürlüğüne kavuşmuş
okumayı başaran Ehmed Cavad, medresenin de en Azerbaycan'ı, Müslüman dünyasında ilk cum-
kaabiliyetli talebelerinden biri olarak tanındı. Med- huriyet olan Azerbaycan Cumhuriyyeti'ni öven
resede Arap, Fars ve Rus dillerini öğrendi. Yabancı ateşli şiirler yazar, bütün varlığıyla Türkçülük,
diller dışında tarih ve edebiyatla ilgilendi. İlk şi- çağdaşlık ve Müslümanlık temeli üzerinde oluş-
irlerini de medresede okuduğu yıllarda yazdı ve mağa başlayan yeni, millî kültür hayatına katılır,
hocası, tenkitçi ve edebiyat tarihçisi Abdulla 1916'da "Qoşma", 1919'da "Dalga" adlı şiir ki-
Sur'un (1883-1912) değerli tavsiyelerini aldı. tabları yayınlanır.
Bazı kaynaklarda Ehmed Cavad'm medreseyi 1920'de Azerbaycan'ın Bolşevik Rusya ta-
bitirdiği 1912'de, Balkan savaşı sırasında İs- rafından işgalinden sonra Ehmed Cavad için zor
tanbul'da teşkil edilen, Kafkas gönüllü kıtası için- ve meşakkatli, tahkirler ve takiblerle dolu bir
de Trakya cephesinde savaştığı bildirilir. Her hayat başlar. 1923 sonlarına doğru gizli polis-çeka-
halde, çok genç olmasına rağmen, XX. yy. baş- tarafmdan tutuklanırsa da bir müddet sonra suç-
larında Azerî şairleri içerisinde Türkçülüğü ilk luluğu ispatlanamadığından serbest bırakılır.
Lakin, gizli takipler hayatının sonuna kadar Bilmedim, Moskva'ya düşmen gözüyle baxdım.
devam eder. Uyaraq gencliyimde Müsavatın sözüne,
1922'de üniversitelere dahil olma imkanı İller boyu göz yumdum heqiqetin üzüne.
bulan işçi fakültesini-Rabfakı-1925'te ise Âli Pe-
Qeflet etdim, dinledim her yeten derd bilmezi,
dagoji Enstitüsü'nü bitirir. 1924-1926 yılları ara-
sında Bakü'de, Edebiyat Cemiyeti'nin Başkanlığı'nı Gec qandım ki, Moskva bütün dünya merkezi.
yapar. 1925 yılından itibaren ise "İnkılab ve Me- Men çürük fikirleri yoxluğa satdım artıq,
deniyyet" dergisinin mes'ul müdürlüğü görevinde Ağrıyan dişim kimi çıxarıb atdım artıq.
bulunur. 1927-1934 yılları arasında Bakü'de ve İstemem sesim gelsin düşmenler cephesinden,
Gence'deki yüksek okullarda-enstitülerde Azerî
Bezikmişem yabancı siniflerin sesinden.
Türkçesi ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışır.
1935'te yeniden Bakü'ye döner ve Azerneşrde Moskva olmayınca men ki, dünennen yoxam.
(Azerbaycan Devlet Neşriyat Kuruluşu) işe girer. Moskva şendir-şenem, Moskva toxdur-toxam.
1936 yılı sonlarına doğru, Türkiye'ye rağbet bes-
lemesi ve Türkiye matbuatında şiirler yayınlatması 1955'te SSCB Baş Savcısı, şaire karşı ileri sü-
nedeniyle görevinden alınır. 1931'den beri açık şe- rülen ithamların asılsız olduğunu belirtti ve
kilde devam eden takip ve suçlamalar, gazeteler Ehmed Cavad'a ölümünden sonra beraat verdi. Şi-
vasıtasıyla yayılan karalama ve iftiralar daha da irleri, kitap halinde Türkiye'de yayınlanan ilk XX.
kuvvetlenir. Bütün bunların mantıkî sonucu olarak yy. Azerbaycan şairlerinden biridir.
Ehmed Cavad 1937'de karşı-devrimci faaliyetle ve
Pantürkizmle suçlanarak tutuklanır ve askerî mah-
kemenin kararıyla idam cezasına mahkûm edilir.
1937 sonlarında şair, kurşuna dizilmiştir. Eserleri:
Ehmed Cavad'ın asıl şair istidadı ve şair ki- Qoşma. Şiirler Mecmuesi, Bakı, 1916; Dalga.
şiliği, onun 1920 Bolşevik ihtilaline kadar yazdığı
Şiirler Mecmuesi, 1919, Bakı; Şiirler. Bakı, 1958;
şiirlerde kendisini göstermektedir. 1920-1936 yıl-
Çırpınırdın Karadeniz... İzmir, 1991; Selam
ları arasında Şair, davamlı ve katı bir kontrol al-
Türk'ün Bayrağına. İzmir, 1992.
tmda olduğundan; onun her yeni şiirinde, her mıs-
rasında siyasî bir reng, siyasî bir allegoriter
aranırdı. Hatta duygusal ve kederli şiirleri bile Kaynakça:
onun yeni rejime muhalefetinin sembolü olarak Azerbaycan Sovet Edebiyatı Tarihi, c. I, Bakı,
değerlendirilirdi. Bolşevik rejiminin baskısıyla piş- 1967; Hüseyn Baykara. Azerbaycan İstiklal Mü-
manlık ve itiraflara zorlanan şair, bazen kendi dü- cadelesi Tarihi, İstanbul 1975; Qulam Memmedli,
şünce ve fikirlerine aykırı nazımlar yazmak zo- Cavadı Düşünerken... "Azerbaycan" Dergisi,
runda kalmıştı. Mesela bir kaç mısraını örnek 1988, n. I, s. 143-145; İrfan Murad Yıldırım. Selam
aldığımız "Moskova" (1930) şiiri gibi: Türkün Bayrağına. İzmir, 1992, s. 1,62.
Men bu günkü görüşden evveller çox uzaq-
dım,
ŞİİRLERİ
SEN Âşıqlardan ses yox, sazları qalmış,
(Ehmet Cevad, Selâm Türk'ün Bayrağına, İzmir -1992) Çoban sürün hanı? Tozlan qalmış.
Eller köç eylemiş, izleri qalmış,
Ruhum müdhiş bir qaranlıq içinde, Yolları qar basmış, yox geliş, gediş,
Çırpınırken imdadıma yetişdin. Size ne çox ağır keçdi bu il qış...
Fırtınalar ümidimi boğarken,
Xızrımi oldun, feryadıma yetişdin. Baxdım o yerlerde buludlar ağlar,
Mezarlığa dönmüş bağçalar, bağlar,
Bir smıq2 şehperle3 çıxmışdım yola, Maralsız qaldınız, a qarlı dağlar,
Özlediyim yeri görmeden esla, Tutan olsa sizden maral sorağı9,
Yorgunluq çökmüşken qanada, qola, Qörecek ki, her yer düşmen yatağı...
Qüvvet oldun, qanadıma4 yetişdin. 1915

Azmışdım men yolu... Çarşımda ölüm, MAYIS


Yaslara batmışdı gülüm, bülbülüm,
Ölmüşken emelim, solmuşken gülüm, Ben her yılda bir mayısa,
Gözlerinle sen dadıma yetdin... Pek çok ümidler bağlaram.
Her gelecek mayıs için,
1914 Nisan ağlar, ben ağlaram.
Düşdüm çorak biyabanaio,
Bir gül ekdim, açılmamış derdiler, Sığmamam bir insana,
Zehmetimden mene bir dikan^ qaldı. Gözel mayıs, ümid sana,
Emek çekdim, gün keçirdim, gül ekdim, Her yan ağlar, ben ağlaram.
Emeyimden solgun bir fidan qaldı.
Bak dumana dağ başında,
Ne yazım yaz, ne de günüm gün oldu, Derde düşmüş gül yaşında,
Könlümün çiçeyi açmadan soldu, Coşmuş gözler yaz başında,
Qanadımı bir uğursuz el yoldu, Yerinde Duman ağlar, ben ağlaram.
bir damla quru qan qaldı. Sensiz bir gül, ya bir şe'riı
Söylediyim boş söz, tökdüyün qan-yaş, Nerden beni memnun eder?
Sorsa bir keşi2 derdin nedir-
Haqqıma kim isen, el vurma, yavaş, Soran ağlar, ben ağlaram.
Yavaş ki, derdime ağlayan qardaş,
Yerine arxamda bir düşmen qaldı. Açmaz mı gül sağda, solda,
Görünmez mi beyaz elde,
Yaralandım, sarmadılar yaramı, Sensiz böyle yarı yolda,
Yas gününe dönderdiler bayramı, Qalan ağlar, ben ağlaram.
Elimden aldılar son bir çaremi,
Eser-i ruhumda bir feğan qaldı... Olmadan akşam ezanı,
Yola çıxdıq yol azanı,
1913 Kesmiş yolu derd tufanı,
Karvan ağlar, ben ağlaram.
Seccadeye elin süren,
HERBZADELER Birlikde bir cennet gören,
Hak yolinda Xelil veren
Ey görünmez dost elinden gelen quş, Qurban ağlar, ben ağlaram.
Hankı6 murdar eller yıxmış yuvanı?
Qerib misin yoxsa? Nedir bu duruş? Boş çıxarsa bunca emek,
Elinden mi aldı ovçu? balanıS? Babalarca bu ne demek?
Ovçu, görüm yavrun sana qalmasm, Keder midir, yoxsa felek,
Ekdiklerin solsun, gölge salmasın. Duyan ağlar, ben ağlaram.
Qerib bacı, gözün neden yaşarmış, Xoş her mayıs batmaz yasa,
Öpmedin mi nişanlını doyunca? Her zaman mı bana tasa?
Felek sene ne isterse yazarmış, O gün de bir gün olmasa,
Ağladın mı qaçdığm yol boyunca? Vicdan ağlar, ben ağlaram.
Dikme gözün her yalınız mezara, 1916
Geden gelmez, bacım baxma yollara...

I. hızmm 2. kırık 3. kanatla 4. imdadıma, feryadıma 5. diken, çalı 6. hangi 7. avcı 8. yavrunu 9. haberi 10. kıra, çöle
II. şiir 12. kimse
:

AZERBAYCAN BAYRAĞINA QARDAŞ


Milli Şuraya
Türküstan elleri öpüb alnını,
Şöyleyir derdini sana bayrağım.
Üç rengli eksini Quzğun denizden, Sen çıx minberden doğruyu söyle,
Ermağan yollasın yara bayrağım. Yalvarma kimseye Tanrı'dan başqa.
Küskünse taleyin3, sen ona küsme,
Gederken Turan'a çıxdın qarşıma, Dinle tedrisini4 çalış, çabala...
Gölgen dövlet quşu, qondu başıma,
İzin ver gözümde coşan yaşıma, Bu baxtsız milletin daddığı acı,
Dinletsin derdini aha bayrağım. Çalış, ilaç olsun, diriltsin onu.
Düşmen başındaki o zafer tacı,
Kayı Xan soyundan aldığın rengi, Görsün ki, irqimin5 deyildir sonu.
Çjocalmış İbcan'la Müslüman begi
Ibcan'm övladı, dinin direği Qüvveti vicdandan, nuru Hak'dan al,
Getirdin könlüme sefa bayrağım. Hidayet etmeye yol azanları.
Gelmesin yardımsız qelbine hilal,
Könlümde tufanlar geldim ileri, Yardım: minareler, sübh azanlar^...
Öpüm gölgen düşen mübarek yeri,
Tanrı'nm yıldızı o gözel peri, Temiz alnındaki tuzu, toprağı,
Sığınmış qoynunda aya bayrağım. Haqq üçün açdığm ellerinle sil.
Veten bir fidandır, yaşıl bayrağı,
Soldurmamaq senin elindedir, bil...
1919
1919

MEN KIMEM? GELME

Soranlara men bu yurdun Bu dağlar benimdir, yeni gün gördü,


Anlatayım neyiyem: Boğar seni ahım, ey duman, gelme.
Men çiğnenen bir ölkenin, İnanma feleye, dönükdür yüzü,
"Hak" bağıran sesiyem. Bir yüze gelmeyir her zaman, gelme.
Men şairem doğru, amma, Ey yağmursuz bulut, uğursuz kölge,
Başqa dilim, dileyim. Deyişmem ben alı o çirkin renge,
Bu gördüyün xarabadan Sevdası könlünde bir dargın ölke,
Ne neşide1 gözleyim? Baxar yad? gözlere çox yaman^, gelme.
Toxundu mu yazdıqlarım, Könüller bir deniz-coşdurma onu,
Qelbin ince teline? Coşğun könüllerin fırtma-sonu.
Bax, ne haqsız bir axın var Sen ey Şimal9 yeli, gel etme bunu,
Yoxsulların eline. Yox ise emrine uymayan, gelme.
Sen ne dersin bu sevdalı, Sen ey gözlerime batan kuruntu,
Hem bu derdli gedişe? Sağlam bir imana senden ne korxu?
Ey yarının hesretile Beslerse vicdanlar pek böyük duygu,
Boynu bükük benövşe2. Yenilmez bir daha her vicdan, gelme.
Men qıyamam yar gelirken,
Salladığım mendile. 1919
Ah, ey felek, ağlar isem,
Göz yaşımı kim sile?

1919

1. şiir 2. menekşe 3. talihin 4. deri 5. ırkımın 6. sabah ezanları 7. yabancı 8. kötü 9. kuzey
İSTANBUL Ey döyünen yürek, dumanlı şehir,
Bilir misin bu zor3 gürültü nedir?
Ben sevdiyim mermer sineli yarın, Aç sisli qoynunu, ordumuz gelir,
Deyirler qoynunda yabancı el var. Nişanlın qoynuna girer, bismillah.
Baxıb üfüqlere, uzaq yollara.
Ey herbin taleyi4, bize yol ver, yol,
Ağlayırmış mavi gözler axşamlar Sen ey gözel deniz, gel Türk'e ram ol.
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul, Sen ey sağa, sola qılmc vuran qol,
Mavi gözlerin teki baygın İstanbul. Qollarma qüvvet gelir, bismillah.
Benim sevdiyim qız dünya gözeli, Ey Bakı, sen qorxma, geldik, geleli,
Ona bu dünyada eş yaranmamış. Seninçün atıldıq daim ireli,
Deyirler, könlünü felek pozalı2, Sağ qalanlar annelere teselli,
Sırmalı telleri heç daranmamış... Şehidlerin ruhu güler, bismillah.
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin tek baygın İstanbul. Ey düşmen alnının yazısı qara,
Öldürmez bizleri vurduğun yara,
Qırıq dala qonmuş dün yavru bir quş, Yolladığım qurşun ermeğan sene,
"O"ndan xeber verdi, gözüm yaşardı. O kirli alnını öper bismillah.
Gel, zavallı könlüm, sorma ne olmuş,
Sorma ki, sevdiyin kimlere vardı? Yurdumuzda bize meydan oxuyan,
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul, Murdar cemdekleri murdar qoxuyan,
Mavi gözlerin tek baygın İstanbul. Tekbir seslerini ucadan5 duyan,
Düşmenimiz aman ister, bismillah.
Ey yolun üstünde yükselen dağlar, 1918
Gizli sevda üçün çırpman deniz.
Yol verin, yol verin, menim derdim var,
Qeyb etdim yolumu, qaldım kimsesiz. BULMUŞAM
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin tek baygın İstanbul. Ey Tanrı'nm cennet uman qulları,
Men cenneti bu dünyada bulmuşam.
Bu qelbimden qopan her yanıq feryad, Aramaqdan bezdiyinizö yolları,
Çekdiyim derdlerin tercümanı mı, Aramadan men sevdada bulmuşam.
Yox mudur kimseden könlüme imdad?
Bu baxtsız sevdamın son zamanı mı? Oxşayarak7 yıldızını, ayını,
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul, Ben sayamam cennetimin sayını8,
Mavi gözlerin tek baygın İstanbul. El deyen cennetin men bir tayını^,
Açıq gözlü bir rö'yada bulmuşam.
Ya reb, bilmez midin qelemi sen de, İnandım ki, her feryadın sonu var,
Ki, qırdm sazımın camlı telini. Bir gün geler, yer yüzünde yaz olar,
Doğurken yepyeni bir ümid bende. Gelen günü düşünenler, yazanlar,
Nece me'yus etdin Turan elini? Duyduğunu bir xülyada bulmuşam.
Ah, ey solgun yüzlü dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin tek baygın İstanbul. 1919
1919
ÇIRPINIRDIN KARADENİZ
BİSMİLLAH Çırpınırdm Karadeniz,
Baxıb Türk'ün bayrağına.
Türk ordusunun Bakı 'ya girmesi münasibeti ile "Ah" deyirdin, hiç ölmezdim,
Düşebilsen ayağına.
Atıldı dağlardan zefer topları, Ayrı düşmüş dost elinden,
Yürüdü ileri esger, bismillah. İller var ki, çarpar sinem.
O, Xan sarayında çiçekli bir qız, Vefalıdır geldi giden
Bekliyor bizleri zefer, inşallah. Yol ver Türk'ün bayrağına.

1. gibi 2. bozah (bozduğundan beri) 3. şiddetli 4. talihi, şansı, bahtı 5. yüceden 6. bıktığınız 7. okşayarak, benzeyerek
8. sayısını 9. benzerini
İnciler tök gel yoluna, ŞEHİDLERE
Sırmalar düz sağ soluna,
Fırtınalar dursun yana,
Selam Türk'ün bayrağına. Azerbaycan 'dakı Osmanlı şehidlerine
Hemidiye o Türk qanı,
Heç birinin bitmez şanı, Qalx! Qalx, sarmaşıqlı mezar altından,
Kazbek olsun ilk qurbanı, Gelmiş ziyarete qızlar, gelinler.
Selam Türk'ün bayrağına. Ey kervan keçidi yollar üstünde,
Her gelen yolcuya yol soran esger.
Dost elinden esen yeller,
Bana şe'r... selam söyler, Senin qovduqların yabancı xanlar,
Olsun bizim bütün eller, Qurtardı ölkemi tökdüyün qanlar,
KurbanTürk'ün bayrağına. Bax, nasıl öpmekde tozlar, dumanlar,
Qerib mezarını benle beraber.
1914
Senin qanmdan mı düzlerde böyle
Qüdret bitirmişdir sayılmaz lale,
Dost elinden qopdu bir yanıq nalei,
EY ESGER Yoxsa o nalenin ruhu mu söyler?
Dağa, daşa sancağını öpdürüb, Keçerken göylerden bir qatar dürna,
Duman kimi bu dağları bürüdün. Ağlar buraxdığm gözleri sorma,
Denizlere selam resmi yapdırıb, Bax, doğru çıxmaqda gördüyün rö'ya,
Göylerdeki bulud kimi yürüdün. Beslediyin emel bu gün gülümser.
Yürü, yürü batan günün izine,
Gülümseyir doğan güneş üzüne. Çarıqlı qardaşın sadedil köylü,
Geldi mezarına bir örük ördü,
Arslan kimi saldırdığın düşmene, Toplamb baş-başa her üçü, dördü,
Er oğlu er olduğunu gösterdin. Her gün köylü qızlar derdini dinler.
Felek bu gün uygun, sana deyer ki:
Türk esgeri, sen böyle mi isterdin? 1919
Yürü, yürü, batan günün izine,
Gülümseyir doğan güneş üzüne.
Qardaşlığın fermanına baş eyib,
Mezlumlarm imdadına yetişdin. ŞE'RİM2
Qaranlıqda süngün sene yol açdı,
Sen o yoldan muradına irişdin.
Yürü, yürü batan günün izine, Şe'rim smıq3 bir Türk sazı, ağladaraq tellerim,
Gülümseyir doğan güneş üzüne. Adaq-adaq gezmek ister könül Turan ellerini.
Ben bir Turan yolçusuyam, elimde bir sönük
Ey Türk, senin hankı dinde olduğun, meş'el,
Minareye buyur bize söylesin. Aman, şe'rim, himmet eyle, aman, teb'im* bir
Eşitmeyen qulaqlara sesini, qanad çal.
Esen yele buyur xeber eylesin.
Yürü, yürü batan günün izine, Açm qelbin qubarım, baxım nedir baş yazısı-
Gülümseyir doğan güneş üzüne. Evvel Allah gönderibdir, sonra Türk'ün bayahsı.
Turan öyle bir müqeddes Ke'be'dir ki, her bir daşı,
Şu karşıkı duman çıxan bacadan, Kölgesinde düşer yere Türk'ün eyilmez başı...
Sen gelmeden iniltiler çıxardı.
Gecikseydin mezlumlarm feryadı,
Yeri, göyü, kainatı yıxardı.
Yürü, yürü batan günün izine, 1919
Gülümseyir doğan güneş üzüne.

1919

1. inilti 2. şiirim 3. kırık 4. gücüm


GÖYGÖL QIZIMA
(E. Cevad, Şiirleri, Bakı-1959)
Dumanlı dağların yaşıl qoynunda,
Bulmuş güzellikde kâmalıl Göygöl. Qüdretim olsaydı, yazabilseydim
Yaşıl gerdenbendi2 gözel boynunda, Bir kağız üstüne bu derdi, qızım!
Eks etmiş dağların camâlı3 Göygöl. Senin musibetin menim derdimden,
Neyleyim ki, qat-qat beterdi, qızım!
Yayılmış şöhretin şerqe, şimala,
Şairler heyrandır sendeki hala, Bunu kim deyerdi bir seher çağı,
Dumanlı dağlara gelen suala, Tarımar olacak ömrümün bağı?
Bir cavab almamış soralı Göygöl. İpek tellerinin gelse sorağı,
Qelbim de ne güller biterdi, qızım!
Bulunmaz dünyada benzerin belke,
Zevvarm4 olmuşdur bir böyük ölke, Menim musibetim gelmez ki başa;
Olaydı könlümde bir yaşıl kölge, Dur dedim, durmadı, gözüm de yaşa.
Düşeydi sinene yaralı Göygöl. Deseydim derdimi qebirde daşa,
O da dil-dil olub öterdi qızım!
Senin gözelliyin gelmez ki, sayaS,
Qoynunda yer vardır ulduza, aya, . Süzülüb bir daha gelebilseydin,
.Oldun sen onlara mehriban^ daye7, Barı bir defelik gülebilseydin,
Felek büsatmıS quralı Göygöl. Ya da rahat-rahat ölebilseydin,
Bütün qemim, güssem iterdi, qızım!
Kesin eyşü nûşu9, gelenler, susun,
Dumandan yorganı, döşeyi, yosun, Mekteb bacıların gördüler zaten,
Bir yorgun peri var, biraz uyusun, Can veren sen idin, canı çıxan men.
Uyusun dağların maralı Göygöl. Sen çıxıp qederken taza âlemden,
Menim alnımdaki ne terdi, qızım!
Zümrüd gözlerini görsünler deye,
Samlar boy atmışdır, uzanmış göye, Göllerim qurudu, sonam ağladı,
Keçmişdir onlara qezebin niye? Sonama ses verdi, anam ağladı,
Düşmüşlerdir senden aralıl0 Göygöl. Toyuna aldığım xmam ağladı,
Mene qara daşlar gül verdi, qızım!
Dolanır başına göyde buludlar,
Bezenmiş eşqinle çiçekler, otlar, Senden bir yadigar olacak deye,
Öper yanağından qurbanlar, otlar Of!... Yazabilseydim sene mersiye,
Ayrılıq könlünü qıralı Göygöl. Biçare qalbimi serinletmeye,
İnan, ömürlükce yeterdi, qızım!
Bir sözün var mıdır esen yellere, 10 Ekim 1934
Sifariş etmeye uzaq ellere,
Yayılmış şöhretin bütün dillere, SEN AĞLAMA
Olursa olsun qoy haralı Göygöl...
1922 Men deyen yox, felek deyen oldusa,
Esdi eller, gül yanağın soldusa,
BU GÜN Derd elinden ala gözler doldusa,
Sen ağlama, ben ağlayım, gözelim!
Hicranlar, elemler, tufanlar içre,
Qısıq bir ses kimi öleceyem men. Uğrunda olmuş iken serseri,
Böyle bir yas ile keçen ömrümün, Men öpmeden o qıvırcaq telleri,
Sonunda bir acı güleceyem men. Dağıtdısa tebietin elleri,
Sen ağlama, ben ağlayım, gözelim!
Eşqimin ne imiş bilmem günahı,
Yıxıldı qelbimin istinadqâhıl1, Hanı senin her aşige, her gence,
Nesibim olsa da dünyanın ahi, Aşq oxuyan qelbin, sönmüşdür mence,
Bir gün göz yaşımı sileceyem men. Bulmayırsa qelbin artıq eylence,
Sen ağlama, ben ağlayım, gözelim!
Tutuldum tufana, sarıldım sana,
Sen ey qırıq qelem, gel bir tuğyana^2, Bir quş idim gece-gündüz sizlere,
Dözmeki3 güc olursa bele hicrana, Yazıq meni güldürmedin bir kere...
Seninle derdimi böleceyem men. Baxıb indi alnındaki izlere,
1922 Sen ağlama, ben ağlayım, gözelim!
1. olgunluğu 2. boyunbağı 3. güzelliği 4. ziyaretçi 5. sayıya 6. merhametli 7. mürebbiye, bakıcı 8. merasimini, eğlencesini
9. zevk, sefa 10. zigak 11. dayanağı 12. coşkuya, taşkınlığa 13. dayanmak.
Men baxarken sen vurduğun yaraya, Ezelden beledir, her yeni şair,
İndi zalim felek girdi araya... Bir yeni yol bulub, bir emel besler;
Bax xeste qelbimle geldim haraya, Menim tebietden istediyim budur:
Sen ağlama, ben ağlayım, gözelim! Çoxalsın yurdumda ince gözeller.
Bakı, 1923 Gözeller toplanıp olsunlar bacı,
Leyla da onların başının tacı.
LEYLA
Ürek tazalandı sitayişinden,
Deyirler Qarabağ bir cennet imiş, Könüller sultanı, eller gözeli.
Beslermiş qoynunda gözellerini. Qorxum var devranın birce işinden,
Mende qüdret yoxdur qelem çalmağa Mümkünse deyişdir hükm-i ezeli;
Te'rif eylemeye ancak birini. Emr ele çiçekler solmasın, Leyla!
Qemzesi can alan, gerdişi e'la, Menim qorxduğum hal olmasın, Leyla!
Doğrudan gözeldir, göyçekdir Leyla.
O gergin qaşların gölgesindeki,
Çiçekler qoynunda besleyib endam, Can alıb, can veren gözlere quban!
Gülgün dodağında badenin qam. Bugünkü Leyla'nın şux sesindeki,
Gözelsen, incesen, qur yeni bir dam, Me'nalı, me'nasız sözlere qurban!
Esir et, qul eyle, mahitabını, Qurban qabul edib tökse qanmı,
Dolansın başına ulduzlar aylar, Neyi var şairin-verer canını.
Bu köhne dünyanın Leyla'sı da var.
1 Kasım 1934

You might also like