You are on page 1of 4

XX.

yy AZERBAYCAN EDEBİYATI

XIX yy sonlarında Osmanlı İmparatorluğu dı- olmadığı, hayat şartlarını değiştirmenin za-
şında, Türklüğün en gelişmiş iki merkezinden biri manının gelip çatdığı anlayışı da cemiyyet içe-
Azerbaycan-Bakû'ydü. Rusya sınırları içerisinde risinde yeteri kadar güçlenmişti.
yaşayan otuz milyondan fazla Türk'ün gözü Böyle bir durumda Rusya'da patlak veren Bi-
Baku'ya ve Kazan'a dikilmişti. Kültür hayatındaki rinci Rus İnkılâbı, eski ne varsa hepsini yıkmak ve
bütün yenilikler -gazete ve dergilerin ya- yakmak, her şeyi yeniden kurmak için güzel bir
yınlanması, tiyatro faaliyetleri, kitap neşri vs.- fırsat tanıyordu. Çarlık Rusya'sının zayıflamasıyla
diğer Türk yurtlarına bu şehirlerden yayılırdı. paralel gelişen inkılap, Çarlık Rusya'sının bütün
1900'de dünya petrolünün yarıdan fazlasını esir halkları arasında olduğu gibi Azerbaycan'da
veren Baku, ekonomik kalkınma ile bir arada hızlı da millî özgürlük uğrunda mücadeleye büyük bir
edebî-kültürel kalkınma dönemini de ya- ivme kazandırdı. Çar II Nikola'nm inkılabî
şamaktaydı. XIX yy. Azerbaycan yazarları, ga- harekâtın genişleyeceğinden korkarak imzaladığı,
zetecileri, genellikle aydınların büyük bir kıs- 17 Ekim 1905 manifestosu halka söz ve matbuat
mının, Kafkasya'nın merkezi sayılan Tiflis'te hürriyeti vermişti. Bu döneme kadar millî dilleri
toplanmalarına karşılık, XX. yy. başlarında artık ve edebiyatları her vasıtayla sıkıştırılan, gazete ve
Baku'nun da aynı fonksionu üzerine aldığı gö- dergilerinin yayınlanmasına, kitaplarının neşrine,
rülmektedir. tiyatro oyunlarına, sosyal faaliyetlere türlü en-
Rusya'nın 1904'teki Rus-Japon savaşında geller çıkarılan gayr-i Rus halklar, bu meyanda
yenilmesi, 1905 yılı Rus inkılâbı, İran'da ve Azerî Türkleri, bu manifestonun sağladığı hak ve
Türkiye'de başlayan Meşrutî hereketler, Azer- hukuklardan hemen faydalanmaya can attılar.
baycan'daki sosyal gelişmelere, özellikle de Ede- Açık fikirli aydınlar, kendilerinin sınırlı çıkar ve
biyata önemli tesirlerde bulunmuştu. Aslında, ilişkilerinden sıyrılarak, vatanlarının hayatı ve ge-
Azerbaycan Edebiyatı tarihinde XX. yy. 1900'den leceğiyle nefes almaya, hukuksuz, ikinci sınıf va-
değil, 1905'ten başlamaktadır. Çünki yeni asır tabiî tandaş olmalarının asıl sebeplerini araştırmaya,
ki kendisiyle hemen yenilikler getirmedi. Aksine yıllarca yüreklerinde gizleyip gömmeye zor-
bu devirde, yeni asır başlarken yazarlar, aydınlar, landıkları fikirlerini söylemeye başladılar. Ede-
millîyetçi düşünce sahipleri daha da zor du- biyatın, kalem sahihlerinin karşısında, milete hiz-
rumdaydılar. Azerbaycan halâ bir sömürgeydi. met etmek, onun yardımına koşmak açısından
Doğal servetleri ve zenginlikleri daha büyük bir geniş ufuklar açıldı.
acımasızlıkla talan ediliyordu. Çarlık Rusya'sının Celil Memmedkuluzâde bu heyecanlı tarihî
millî ve dinî zulmü daha da şiddetlenmişti. Fa- dönemi hatırlayarak, sonraları yarım kalmış "Ha-
natizm ve cahillik halkın geniş kitlelerini hâlâ esa- tirelerinde" şöyle yazıyordu: "Qelem azadlığı o
reti altında tutmaktaydı. Ama bütün bunlarla be- yere çatdı ki, bir gün bazarda qezet satan uşaqları
raber artık bu şekilde yaşamanın mümkün "Kukureku" çığıra-çığıra şekilli bir jurnal satan
gördüm. Bu jurnal Rus dilinde çap olunurdu. Adı Şerifzâde vb. gibi ünlü aktörleri XX. yy. başlarında
"Kukureku" idi... Bir nömresinde bir xoruz şekli yetiştiler. Azerbaycan kadını fanatizm ve ku-
çekilmişti. Xoruzun başı esrin padşahı Nikolay'm runtuların perdesini yırtarak hiç bir şeyden çe-
başı idi... Haman jurnal nömresi menim için bir kinmeden sahneye çıktı. Türkiye'de yayınlanan
heyli qıymetli yadigardır. Xuda'ya, yuxudur mu "Tamaşa" dergisinde bu münasebetle şöyle de-
bu, ya eyni heqiqetdir? Padşahı da mümkün imiş niyordu: "Kafkasya'da Türk kadını sahnede, ta-
lağa qoymaq ve onu xoruz şekline salıb dünyaya maşada iştirak ediyor ve namusundan hiç bir şey
neşr etmek? Şekli alıb qaçdım yoldaşımın yanma. kayb etmiyor. Meşhurlarının resimleri kart-postal
Hâlâ durmusan, meğer durmalı esrdir? Burada olarak satılıyor".
esrin pâdşahım şekillerde çekirler, onu xoruza ox- 1908'de bütün Türk-İslam dünyasında ilk defa
şadırlar, amma bizi indiyedek qoymuyublar ki, ne- Baku'da Üzeyir Hacıbeyli'nin bestelediği "Leylî ve
inki padşahm şeklini çekek, qoymuyublar onun is- Mecnûn" operası sahneye konuldu ve büyük ilgi
mini dua ve senasız zikr edek. İndi padşaha gördü. Bu operayla Baku, kendi müziğinde gür bir
istehza edirler. Amma indiyedek bizi qoy- dönemi başlattı. Yine Üzeyir Hacıbeyli'nin bes-
muyublar bir dervişin hoqqabazlığmı tenqit edek, telediği, "O Olmasın Bu Olsun", "Arşın Mal Alan"
mersiyexanm lotuluğunu tenkit edeq. Qoy- gibi operetler ise daha büyük şöhret kazandı; dün-
muyublar başımızın üstünü kesen minlerce zor- yanın bir çok başkentinde başarıyla oynandı.
bazorların zülmlerinden behs edek. Qoymuyublar XX .yy. başlarından itibaren Baku'da kitap
İslam milletini çürüden ve çürütmekte olan mil- neşri büyük mesafe almıştı. Özellikle de, Orucov
yonlarca müfsid heşeratlarm eyiblerini açıb ca- kardeşlerin elektrikli matbaası, hem Azerbaycan
maatı mütenebbeh edeq. Amma... bu nedir, esrin yazarlarının, hem de dünya Edebiyatı klâsiklerinin
padişahını gör ne güne salıblar." eserlerini basıyordu. Matbuatın geniş ilgi görmesi
Ve bu hürriyet havası, Rusya'nın diğer halk- sayesinde çocuk dergileri, kadınlar için dergiler vs.
ları ile bir arada Âzerîlere de, zamanın şartlarına yayınlanmaya başlamıştı.
uygun hereket etmek imkanı verdi. 1903'te Tiflis'te, Tabii ki, kültür alanındaki bu hızlı gelişme
Mehemmed Ağa Şahtahtlı'nın başyazarlığı ile XX. edebiyatı da güçlü şekilde etkilemişti. 1905-1920
yüzyılın Azerî Türkçesi'yle ilk defa yayınlanan ga- yılları arası edebiyat, özellikle metbuat çev-
zetesi "Şarkî Rus" yayın hayatına başladı. İkinci bir relerinde filizlenir ve gelişirdi. Bu açıdan, Alibey
matbuat organı olmadığından Azerî yazarlarının Hüseynzâde'nin başyazarlığıyla 1906-1907'de
büyük bir kısmı bazı meselelerde, "Şarkî-Rus"un Baku'da çıkan "Füyûzât" dergisi ile Celil Mem-
görüşlerini paylaşmasalar da, faaliyetine katıldılar. medkuluzâde'nin başyazarlığıyla 1906'da Tiflis'te
1905 inkılabı ise kelimenin tam anlamıyla, Azerî yayın hayatına giren "Molla Nesreddin" dergisi,
millî matbuatı tarihinde bir inkılâb yarattı. 1905 iki farklı edebiyat oluşturmaya başlamışlardı.
Haziranında Türkiye'den dönen Alibey Hü- "Müslümanlar ve bilhassa Türkler her nerede
seynzâde-Turan'ın ve Ahmet Ağaoğlu'nun, baş- olursa olsun, ister Osmanlı'da, ister Türküstan'da,
yazarlığı, meşhur Baku zengini ve sanatsever Hacı ister Baykal Gölünün etrafında ya Karakurum ci-
Zeynalabdin Tağıyev'in maddî yardımı ile, varında, yekdiğerini tanıyacak, sevecek, sünnilik,
Baku'da gündelik "Hayat" gazetesi yayınlanmaya şiilik ve daha bilmem nelik namlarıyla mezheb te-
başladı. Kısa bir süreden sonra çar hükümeti ta- essübünü azaltıb Kur'an-ı Kerim'i anlatmaya gay-
rafından kapatılmasına rağmen "Hayat", millî dü- ret edecek, dinin esasının Kur'an olduğunu bilecek
şünceli aydınları bir araya getirmek ve sarsıcı olay- olurlarsa, elvermez mi?" diye yazan Alibey Hü-
lar karşısında zayıf da olsa bir millî birlik seynzâde, Füyûzât dergisinin sahifelerinde dünya
oluşturmak açısından başarılar kazandı. Azer- Türklerinin Türklük, İslamlık ve çağdaşlık idealleri
baycan'daki 1920 yılı Bolşevik devrimine kadar, altında bir araya gelmesini arzuluyor, aynı za-
Baku'da, Gence'de, Tiflis'te vs. Azerî Türkçesi ile manda bu birliğin manevî ve kültürel temelini ha-
150 den fazla gazete ve dergi yayınlanmıştı. zırlamayı da unutmuyordu. "Füyûzât" dergisinin
1906 ve 1907 yıllarında Baku'da, Azerbaycan seyfalarmda, dünya edebiyatının Lev Tolstoy,
öğretmenlerinin birinci ve ikinci kurultayları ter- Göte, Şekspir, Viktor Hügo, Bayron vb. klasikleri
tiplendi. Millî aydınların forumu denebilecek bu hakkında bilgiler ve onların eserlerinden örnekler
kurultaylarda, ana dilinde tahsil meselesi, ders- verilir; Şark edebî ve siyasî fikrinin Fuzûlî, Ab-
likler meselesi, kadın tahsili, millî okullar için ho- baskulu Ağa Bakıhanov, Cemaleddin Efganî vs.
calar yetiştirilmesi gibi mühim meseleler gündeme gibi temsilcileri çağdaş Azerî okurlarına takdim
getirilmişti. olunurdu.
Asrın başlarından itibaren, Azerî tiyatrosu Şübhesiz, "Füyûzât"taki Türkçülük idealleri
büyük başarıları ile dikkat çekiyordu. Azerî tiyatro güzel ve celbediciydi. Lakin bunun yanında,
ustaları, yalnız kendi memleketlerinde değil, İdil- "Füyûzât" dil açısından halktan uzak olduğundan,
boyu ve Orta Asya'da da Türk tiyatrosunun şe- ilk sayısından son sayısına kadar yalnız belli bir
killenmesine hizmet veriyorlardı. Azerbaycan ti- düşünceyi takip eden mahdut bir grubun dergisi
yatrosunun, Hüseyn Arablinski, Abbas Mirze olarak kalmıştı. Dergide yayınlanan mekaleler
Arap, Fars ve Türk dillerinin sentezinden ibaret toplanmış yazarlar halkın anladığı, sevdiği, tatlı,
Osmanlıca ile yazıldığından "Füyûzât" m ne hoş, sade bir dil ve üslûpta yazmanın güzel ör-
demek istediğini yalnız bu dilleri bilen aydınlar an- neklerini gösterdiler. "Molla Nesreddin"in dilde
lıyorlardı. Ama derginin en önemli hizmetlerinden sadelik, aydınlık, lügat terkibinin temizliği uğ-
biri, Çarlık Rusya'sının Ruslaştırma siyasetine runda verdiği devamlı mücadele, dil meselesinde
karşı, Türkleşme ve İslamlaşmayı koyması ve bu- tamamen aksi bir görüşü savunan ve hazır Os-
nunla da millî ve dinî duyguları başarılı bir şekilde manlı edebî dilini bütün Türk boylarının Edebiyatı
yüceltmesiydi. "Füyûzât" dergisinin etrafında ro- için örnek sayan Alibey Hüseynzâde'yi de şa-
mantik üslûba daha yakın şairler toplanmıştılar. şırtmış ve hayran bırakmıştı. Celil Mem-
XX. yy. Azerî şiirinin büyük üstadlarmdan biri medkuluzâde'nin de hatıralarında gösterildiği gibi
olan Mehemmed Hadi, bir çok şiirini "Füyûzât" da o, İstanbul'a gelmeden önce, Tiflis'te "Molla Nes-
yayınlatmış ve bu dergide çalışmıştı. Hüseyn reddin"in redaktörlüğünde bulunmuş, ya-
Cavid'in, Abdulla Şaik'in vb. şairlerin şiirleri de zarlarının dil ve üslûbunu takdir ederek "Güzel
"Füyûzât" seyfalarmda gün ışığına çıkmıştı. Lakin yazırsmız. Açık yazmağı da bacarmak lazımdır"
derginin başyazarı Alibey Hüseynzâde'nin yüksek demişti.
ilmine ve büyük istidadına rağmen, "Füyûzât" Molla Nesreddinci Edebiyat, Azerî Türk-
Edebiyatı, sözgelimi Türkiye'deki "Serveti Fünûn çesi'nin saflığını koruyor, yabancı tesirler altında
Edebiyatı" seviyesine yükselebilmemişti. Bu da her kalarak ana diline titizlik göstermeyenlere, onu be-
şeyden önce füyûzâtçılarm takib ettikleri dil me- ğenmeyenlere, yabancı dillerden alınmış kelimeleri
selesi ile ilgiliydi. "Füyûzâf'ın geleneğini, sonraki yerli-yersiz kullanarak dili körletenlere ve fa-
yıllarda İstanbul'dan gelmiş Osmanlı edibi Halid kirleştirenlere karşı çıkıyordu. Derginin ilk sa-
Hurrem Sabribeyzâde'nin başyazarlığı ile ya- yılarındaki fıkraların birinde şöyle deniyordu: "Bir
yınlanan "Şelâle" (1913-1914), "Yeni Füyûzât" saatlığa tutak ki, hükümet goymur mekteblerde
(1910-1911), "Dirilik" (1914-1916) gibi dergiler ana dilimizi öyrenek. Tutak ki, bizi hükümet goy-
devam ettirdiler. mur. Bes ana dilimizi istemeyi, ana dilimize me-
"Füyûzât" ve onun selefi olan dergilerin esas hebbet etmeyi, ana dilimizi xoşlamağı kim goy-
yazar çekirdeğini Türkiye'de tahsil alan, yahud İs- mur? Bes kim bizi öz dilimizden utanmağa, öz
tanbul'dan gelen müelliflerin oluşturmasına kar- dilimizde danışmağı ar bilmeye vadar edir? Meğer
şılık; ilk numarası 7 Nisan 1906'da Tiflis'te çıkan bunu da hökûmet edir?".
"Molla Nesreddin" dergisinin etrafına, eserleri ve Azerbaycan edebiyatının şimdiye kadar ya-
adları ile artık Azerbaycan edebiyatında tanınan zılan tarihlerinde ve XX. yy. başlarındaki edebî
yazarlar toplanmışlardı. Derginin ilk sayıları, Celil fikir ve mücadelelerle ilgili araştırmaların hemen
Memmedkuluzâde ve Ömer Faik Nemanzâde'nin hemen hepsinde; "Füyûzât Edebiyatı" ile "Mol-
ortak gayretleriyle gerçekleşmişti. "Molla Nes- lanesreddinçi Edebiyat" birbirlerinin hasmı, bu
reddin"in çarpan kalbiyse, hiç şüphesiz şiirlerini dergiler etrafında toplanan güçler neredeyse düş-
burada "Hop-Hop" takma adıyla yayınlatan Mirze man kuvvetler olarak takdim edilmişlerdir. As-
Elekber Sâbir'di. Onun dergiye iştirak ettiği 1906- lmdaysa, dil meselesine bakışları bir yana bı-
1911 yılları, "Molla Nesreddin"in de şöhretin zir- rakılırsa, bütün diğer meselelerde, Füyûzât'çılarla
vesinde olduğu dönemdi. Şair ve yazarlardan Eb- Mollanesreddinciler bazan aynı, bazan da yakın
dürrehimbey Hakverdiyev, Eli Nezmi, Elikulu pozisyonlarda duruyorlardı. "Füyûzâf'ın en ateşli
Gemküsar, Ömer Faik Nemanzâde, Memmed Seid şairi olan Mehemmed Hadi halkını, milletini;
Ordubadî, Üzeyir Hacıbeyli, Salman Mümtaz, Kur- "Molla Nesreddin"in en keskin, en ateşli şairi
baneli Şerifov, Eli Râzî, Bayrameli Abbaszâde vb. Sâbir'den asla az sevmiyordu. Onlar, iki farklı
XX. yy. Azerbaycan edebî fikrî tarihinde özel bir yolda ancak aynı amaca ulaşmaya can atan in-
yer tutan "Molla Nesreddin" edebî mektebini oluş- sanlardı. Mehemmed Hadi ve Füyûzâtçılar, Türk
turan başlıca simalardı. milletinin eski yüceliğini ve büyüklüğünü yeniden
İlk sayısında "Sizi deyib gelmişem, ey menim kurmak için, onu mücadeleye çağırıyor; Sâbir ve
Müselman kardeşlerim" diye, yüzünü halkın sade, Mollanesreddinciler ise dününü kaybedenlere, bu
fakir, ezilen, hakkı çiğnenen tabakalarına çeviren gününü zillet içerisinde geçirenlere acı acı gülerek
"Molla Nesreddin", halkla onun anladığı dille, bu yolla onların mücadele isteklerini ve azimlerini
Celil Memmedkuluzâde'nin de yazdığı gibi, ateşlemek istiyorlardı. Tabii ki, Alibey Hüseynzâde
"Türk'ün açık ana dili" ile konuşuyordu. "Molla de Azerî Türklerini ve genellikle Türklüğü, Celil
Nesreddin", ilk sayısından başlayarak asırlardan Memmedkuluzâde'den az sevmiyordu.
beri halkın zihniyetinde yer etmiş susmak ve her XX yy. başları Azerî edebiyatının eserler ve
şeye tahammül etmek felsefesine, zulme boyun edebî şahsiyetler açısından en zengin dönemidir.
eğmek siyasetine karşı keskin ve uzlaşmaz bir mü- Ayrıca "XX. yy." denildiğinde, burada küçük bir
cadele çizgisini benimsemişti. "Molla Nesreddin" terminoloji açıklamasına ihtiyaç duyulmaktadır.
dergisi, ilk sayısından başlayarak, Azerî Türk- Azerbaycan Edebiyatı tarihinde, XX. yy. Azerî Ede-
çesi'nin varlığı ve onun olduğu gibi korunması, öğ- biyatı denildiğinde asrın ilk yirmi yılının -1900-
renilmesi için mücadeleler verdi. Dergi etrafında 1920 yılarının- Edebiyatı nazarda tutulur. Çünkü,
nisan 1920 Bolşevik devriminden sonra, diğer millî kendilerini mücerred bir Müslüman gibi değil,
edebiyatlar gibi Azerî edebiyatı da Lenin'in dü- Türkoğlu Türk olarak tanıyorlar, idrâk ediyorlardı.
şüncelerine uygun olarak, parti faaliyetlerinin bir Bu devrin edebiyatında, artık hanlıklar döneminin
parçasına, parti ideolojisinin propogandasına, ve "benim evim-benim kalemdir" prensibine rast-
teşvikçisine dönüştürüldü. Yirminci yıldan sonraki lanmıyor, şair bütün vatandaşlarının derdini, ız-
edebiyat, bir kural olarak, son dönemlere kadar, dırabını, kendi derdi ve ızdırabı olarak kabul edi-
"Sovyet Edebiyatı" diye adlandırıldı. Sovyet İm- yor, bütün vatandaşlarının sevincini ve neşesini,
paratorluğu'nun çöküşünden ve komünizm dü- kendi sevinci ve neşesi olarak yaşıyordu. Bu dö-
şüncesinin iflasından sonra, artık elde beslenmiş, nemin edebiyatı, kendi kahramanlarını halkın
hazır fikir ve düşüncelerle gıdalanmış bu ede- içerisinden seçiyor, klasik şiirin teşbih ve ben-
biyata uygun bir ad bulmak da başlıbaşma bir zetmeleri, soyu-sopu, millî kimliği vs. belli ol-
problem olmuştur. mayan mecazî güzeller bu edebiyatda kendine yer
"Asya'nın uyanması" olarak kabul edilen bulamıyor, tenkitçilerden birinin dediği gibi, Azer-
1905'den sonra, Azerî edebiyatı düşüncesi, zaman baycan köylüsü çamurlu çizmeleri ile edebiyat
açısından oldukça kısa bir sürede Sâbir ve Celil Kâbesine dahil oluyordu. Nihayet, bu dönemin
Memmedkuluzâde, Üzeyir Hacıbeyli ve Yusif edebiyatı kendi okuyucularını kendisi bulur, hal-
Vezir Çemenzeminli, Mehemmed Hadi ve Hüseyn kın içerisine girer, büyük sevgi ve ilgi görür, onun
Cavid, Alibey Hüseynzâde ve Abbas Sehhet gibi hizmetinde dururdu.
büyük simalar; edebiyat tarihinde, halkın mü- XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı ve matbuatı
cadele tarihinde ve hafızasında unutulmaz izler bı- Azerî Türkleri'nin millî birliği fikrini, onların kendi
rakan yazarlar ve halk adamları yetiştirdi. Bir mak- devletlerini kurmak hakkını ilk defa gündeme ge-
sat, bir amaç uğrunda çarpışan bu yazarları, tirdi. XIX. yy. edebiyatında, Rus mezaliminin ve
Azerbaycan edebiyatı tarihinde mevcud siyasî dü- İmparatorluk siyasetinin Ezop diliyle, mizahî şe-
şünce ve programların etkisinde olan tek bir ede- kilde tenkit olunmasına karşılık, bu dönemde artık,
biyatın temsilcilerinden çok, ayrı ayrı edebî akım aynı mezâlimden açık ve doğrudan doğruya bir şe-
ve grupların temsilcileri olarak görülmüştür. Me- kilde konuşulur, hatta ona karşı mücadele yolları
sela, Sâbir, Celil Memmedkuluzâde, Neriman Ne- ve usûlleri de aranırdı.
rimanov, Ebdürrehimbey Hakverdiyev, Eli Nezmi, 1918'de kurulan Türk-İslâm dünyasındaki ilk
Mirzeli Mö'cüz, Memmed Seid Ordubadî vb. "İn- Cumhuriyet -Azerbaycan Cumhuriyeti- yalnız si-
kılabçı-Dernokratik Edebiyat"; Süleyman Sâni yasetçilerin çabalarının ve mücadelelerinin sonucu
Ahundov, Üzeyir Hacıbeyli, Abdulla Saik, Sultan değildi. Cumhuriyet fikrinin gerçekleşmesinde,
Mecid Genizâde, Reşidbey Efendiyev, Yusif Vezir yüz yıldan fazla Rus mezalimi altında kalmış
Çemenzeminli, İbrahimbey Musabeyli vb. "Realist- Azerilerin hürriyet ve özgürlüklerine ka-
maarifçi Edebiyat"; Mehemmed Hadi, Hüseyn vuşmalarında, her vasıta ve her yolla va-
Cavid, Abbas Sehhet, Abdullabey Divanbeyoğlu tandaşlarına milliyetçilik ve özgürlük ruhu aşı-
vb. "Romantik Edebiyat" temsilcileri sıfatıyla tak- layan Azerî Edebiyatının da önemli rolü olmuştu.
dim olunmuşlardır. Aslındaysa bu, günün ide- Cumhuriyetçilik fikrinin büyük mimarı Mehmed
olojisinin gereği ve prensiplerinin edebiyata ta- Emin Resulzâde'nin de her şeyden önce Millî Ede-
şınmasından başka bir şey değildi ve hatta bir biyat ve matbuat tarihinde silinmez izler bırakıp
zamanlar Azerbaycan'ın en büyük millî şairi Sâbir'i gitmiş bir gazeteci-yazar olması tesadüfi değildi.
de yine bu ideolojinin etkisiyle, bir Bolşevik şairi XX. yy. Kuzey Azerbaycan'da olduğu gibi,
ilân etmek eğilimi vardı. XX. yy. Azerî yazarlarının Güney Azerbaycan'da da millî mücadelelerle baş-
farkı, ilk bakışta onların üslûpları, bakışları, yazı lamıştı. Azerbaycan'ın millî kahramanı, "Serdar-i
tarzları arasında kendini ele veriyordu. Onların millî" denilen Setterhan'ın önderliğiyle, 1908'de
hepsi, artık hayatın yeniden açıklanmasının değil, Tebriz'de başlayan millî-özgürlük mücadelesi
değişilmesi ve yeniden düzenlenmesi zamanının bütün İran'ı titretmişti. Kuzey Azerbaycan'ın bin-
gelip çatdığım anlamıştılar ve eserlerinde de zaten lerce evladının kanı pahasına elde ettiği ba-
vatandaşlarını buna çağırıyorlardı. ğımsızlığın, "Kızıl Emperyalizmin" darbeleri al-
XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı'nda vatan aş- tında çöktüğü 1920'de, Güney Azerbaycan'da yine
kının, yurt sevgisinin en bariz şekilde ortaya ko- de bir edebiyat adamı olan Şeyh Mehemmed
nulduğu bir dönemdir. Bu devrin şiir ve ne- Hiyâbânî'nin başkanlığı ile bağımsız Azerbaycan
sirlerinde, dram ve makalelerinde, artık vatan Cumhuriyeti -Azadistan- kurulmuştu. Ama bu
mücerred bir mehfum değildir. Vatan, yazarın cumhuriyet de Kuzeyde olduğu gibi Rus Bol-
doğduğu, büyüdüğü köy, yahud kasaba değildir. şevikleri ile dünya emperyalizminin işbirliği sa-
Vatan, Divan Edebiyatında olduğu gibi sevgilinin yesinde 1920 yılının Eylülünde çöktü.
mahallesi değildir. Vatan, bir parçası İran'ın, bir 1920'de Azerbaycan'ın kuzeyinde de, gü-
parçasıyla çarlık Rusya'sının zulmü altındaki Azer- neyinde de Edebiyatın devlet siyasetine tâbi tu-
baycan'dır. Bu devirde millî his, edebiyatta kuv- tulduğu, yazarın bir devlet memuruna dö-
vetlenmiştir. Artık bedii eserlerin kahramanları nüştürüldüğü manevî bir bunalım devri başladı...

You might also like