Professional Documents
Culture Documents
ANAYASA HUKUKU
Yazar
Prof.Dr. Ergun ÖZBUDUN
Editör
Doç.Dr. Ayfle Tülin YÜRÜK
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Eskiflehir, 2003
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Yard.Doç.Dr. Alper Altunay
Grafik Tasar›m Yönetmenleri
Doç. T. Fikret Uçar
Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z
Televizyon Programlar› Yöneticisi
Prof.Dr. Naci Güçhan
Kapak Düzeni
Doç. T. Fikret Uçar
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
Anayasa Hukuku
ISBN
975 - 06 - 0198 - X
1. Bask›
Bu kitap ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Web-Ofset Tesislerinde .............. adet olarak bas›lm›flt›r.
ESK‹fiEH‹R, ............
‹çindekiler iii
‹çindekiler
Önsöz ............................................................................................................ xi
Kullan›m K›lavuzu ....................................................................................... xii
Önsöz
Bir devletin temel yap›s›n›, kuruluflunu, iktidar›n devrini, devlet iktidar› kar-
fl›s›nda bireyin özgürlüklerini inceleyen Anayasa Hukuku, çok yönlü ve kap-
saml› bir bilim dal›d›r. Anayasa Hukuku ders kitab› ile Türk Anayasa Huku-
ku’nun genel ilkeleri, pozitif hukuka a¤›rl›k verilerek incelenmektedir. Uzaktan
ö¤retim teknolojisine uygun olarak düzenlenen bu kitapta Anayasa Hukuku’nun
kapsam›, ‹flletme ve ‹ktisat Fakültesi ö¤rencilerinin ihtiyaçlar› göz önüne al›na-
rak s›n›rland›r›lm›flt›r.
Kitab›n yeniden düzenlenmesi konusunda her zaman oldu¤u gibi bizden an-
lay›fl›n› ve deste¤ini esirgemeyen say›n Prof.Dr.Ergun ÖZBUDUN’a Üniversitemiz
ad›na flükranlar›m› sunuyorum. Ayr›ca kitab›n haz›rlanmas› sürecinde özveri ile
yard›mc› olan Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü’nün
tüm araflt›rma görevlilerine sevgi ve teflekkürlerimi iletmeyi borç biliyorum.
Baflar› Dileklerimle
Kesin Hüküm: Bir mahkeme karar›n›n art›k aleyhine temyiz Ölçülülük ‹lkesi: Temel hak ve özgürlüklerin s›n›rland›r›lma-
yoluna baflvurulamayacak hale gelmifl olmas›. s›nda baflvurulan arac›n, s›n›rlama amac›n› gerçeklefltirme-
Kural ‹fllem: Uyulmas› zorunlu, sürekli, soyut objektif, genel ye elveriflli olmas› ve araçla amac›n ölçülü bir oran içinde
kurallar içeren ifllem. bulunmas›d›r.
Kurucu ‹ktidar: Bir devletin anayasas›n› yapan veya de¤ifltiren, Önleyici Denetim: Kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unun de-
di¤er bir deyiflle o devletin temel siyasal yap›s›n› belirleyen netlenmesinde, siyasal organlar taraf›ndan norm yürürlü¤e
iktidar. girmeden önce yap›lan denetim.
Kuvvetler Ayr›l›¤›: Devlet yönetiminde, yarg›, yasama ve yü-
rütme organlar›n›n birbirinden ayr›lmas›. P
Kuvvetler Birli¤i: Devlet yönetiminde, yarg›, yasama ve yürüt- Parlamanter Rejim: Parlamentoya dayal› hükümet sistemi.
me erklerinin ayr› ayr› organlar taraf›ndan de¤il, bir el ta-
raf›ndan kullan›lmas›. R
Rasyonellefltirilmifl Parlamentarizm: Parlamanter sisteme
Lafzi Yorum: Hukuk kurallar›n›n yaln›zca kulland›¤› kelimele- amac›yla baz› kurum ve kurallar›n öngörüldü¤ü model.
Negatif Statü Haklar›: Kifliye devlet karfl›s›nda özerk bir alan olmas› halinde yap›lan denetim.
tan›yan ve devlete o alana müdahale etmeme yükümlülü- fiart ‹fllem: Belli bir kifliyi veya nesneyi, hukuk kurallar›nca
V
Vatandafll›k: Gerçek kiflileri devlete ba¤layan siyasal ve hukuk-
sal ba¤.
xi
xii Kullan›m K›lavuzu
AAmaçlar›m›z
maçlar›m›z:
bölü-
münde, okudu¤unuz ünite
sonunda kazanaca¤›n›z bilgi
ve beceriler verilmektedir.
AMAÇ
Amaçlar›m›z bölü-
münde s›ralanan
X yeterlikleri kazan-
man›z› sa¤layacak
bilgi ve becerileri içeren konu-
lar› göstermektedir.
Örnek Olay: Bu bölümler-
de, ünite içinde yer alan
konular›n gerçek hayatta
nas›l karfl›m›za ç›kabile-
ce¤ini görebilirsiniz.
xii
BLACK
320 C
Kullan›m K›lavuzu xiii
Baflvurulabilecek Kaynaklar:
Ünite konular›na iliflkin baflvu-
rulabilecek di¤er kaynaklara
Kendimizi S›nayal›m Yan›t buradan ulaflabilirsiniz.
“ Yaflam›n ‹çinden:
Bu bölümde, ünite
konusuna iliflkin, yaflam-
dan al›nan bir örne¤i oku-
yarak bilgilerinizi pekifl-
Anahtar›: Kendimizi S›naya-
l›m bölümünde yan›tlad›¤›n›z
çoktan seçmeli sorular›n ya-
n›tlar›n› ve ilgili geribildirim-
leri bu bölümde bulabilirsiniz.
”
tirebilirsiniz.
xiii
BLACK
320 C
1
1
Türkiye’de Anayasa
Geliflmelerine Genel Bak›fl
ve 1961 Anayasas›n›n
Temel Nitelikleri
Bu Ünitede...
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan 1982 Anayasas›’na gelininceye kadarki dönemde
Türkiye’de gerçekleflen anayasac›l›k hareketleri incelenmifl olup, bu süreçte 1876
Kanun-u Esasisi, 1921, 1924 ve 1961 Anayasalar› temel nitelikleri itibariyle ele
al›nm›flt›r.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamland›¤›m›zda afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde gerçekleflen anayasac›l›k hareketlerini
s›ralayabileceksiniz.
Milli Mücadele dönemini ve bu geçifl döneminin Anayasas› olan 1921 Ana-
yasas›’n›n kurdu¤u hükümet sisteminin özelli¤ini aç›klayabileceksiniz.
1924 Anayasas›’n›n öngördü¤ü hükümet sisteminin genel yap›s›n› ve uygu-
lanmas› aflamas›ndaki demokrasi anlay›fl›n› belirleyebileceksiniz.
1961 Anayasas›’n›n temel niteliklerini ve uygulanmas›n› aç›klayabileceksiniz.
2 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Büyük Millet Meclisi (BMM)’nin kurucu yetkilere ve yap›ya sahip olmas› BMM Hü-
kümeti’nin hukuki yap›s›n› da aç›klamaktad›r. Tercih edilen hükümet sistemi,
Frans›z ‹htilali’nin ünlü meclisi Konvansiyon’dan ad›n› alan Meclis Hükümeti
sistemi olmufltur. Bu sistem, ulusal egemenli¤in temsilcili¤i ve kullan›m› aç›s›n-
dan bir tekel kurmakta ve böylelikle, yasama meclisi yürütme ve yarg›n›n üstün-
de bir noktaya çekilmektedir. Hükümet ve Meclis iliflkisinde milletvekilleri bu du-
rumu s›kl›kla vurgulam›fllard›r:
• Mehmet fiükrü Bey: “Biz ulus ad›na hem yürütmeyi hem de yasama erkini eli-
mizde bulunduraca¤›z.” demektedir.
• Sivas milletvekili Mustafa Taki Bey ise “Meclisin hem yasama hem de yürütme
görevlerine sahip oldu¤u” kan›s›ndad›r.
• Tevfik Rüfltü Bey ise “yürütmenin nas›l yasama içinde oldu¤unu” belirtmifltir:
“Bizim karfl›m›zda bir hükümet olmad›¤› gibi biz de Meclisi Mebusan de¤iliz.
Karfl›m›zda bir programla ç›km›fl, bizden baflka bir Bakanlar Kurulu yoktur.
Bu nedenle, program itibariyle güven, güvensizlik yoktur” (Tunaya, T.Z. (1970).
“Ba¤›ms›z Türkiye Kurucusu Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin 50. Y›l-
dönümünde”. Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S. 31, s. 38).
Anahtar Kavramlar
• Tanzimat Ferman› • Yasama Erki • Baflkanl›k Hükümeti
• Kanun-u Esasi • Yürütme Erki • Parlamanter Hükümet
• Türkiye Büyük • Egemenlik • Meclis Hükümeti
Millet Meclisi • Kuvvetler Birli¤i
• Cumhuriyet • Kuvvetler Ayr›l›¤›
‹çindekiler
• OSMANLI ‹MPARATORLU⁄U DÖNEM‹
• M‹LL‹ MÜCADELE DÖNEM‹
• CUMHUR‹YET‹N ‹LANI
• 1924 ANAYASASI
• Hükümet Sistemi
• Anayasan›n Sertli¤i
• Laiklik
• Kamu Hürriyetleri
• 1924 Anayasas›n›n Uygulanmas›
• M‹LL‹ B‹RL‹K KOM‹TES‹ VE GEÇ‹C‹ ANAYASA DÖNEM‹
• 1961 ANAYASASININ TEMEL N‹TEL‹KLER‹
• Ço¤unlukçu Demokrasi Anlay›fl›ndan Ço¤ulcu Demokrasi Anlay›fl›na Geçifl
• Sosyal Devlet
• 1961 Anayasas›’n›n Uygulanmas›
Ünite 1 - Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 3
AMAÇ
Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde gerçekleflen anayasac›l›k ha-
reketlerini s›ralayabilmek.
1
Osmanl› ‹mparatorlu¤u, devlet yönetimi sistemi bak›m›ndan, mutlak bir monarfliy-
di. Padiflah›n yetkilerini s›n›rland›racak hukuk kurallar› ve bu kurallar› etkili k›la-
cak hukuki mekanizmalar yoktu. Bütün devlet yetkileri padiflahta toplanm›flt›.
Gerçi di¤er ‹slam ülkelerinde oldu¤u gibi, teorik olarak, padiflah›n bu yetkilerini
fleriat kurallar›na uygun olarak kullanmas› gerekiyordu. Fakat padiflah›n ifllemleri-
nin fleriata uygunlu¤unu etkin flekilde denetleyecek bir mekanizma kurulmufl de-
¤ildi. Üstelik, fleriatta kamu hukukuna iliflkin kurallar pek az oldu¤undan, böyle
bir denetlemeye zaten imkan yoktu. Gene Osmanl› ‹mparatorlu¤unda, padiflah›n
yan›nda devlet yetkilerinin kullan›lmas›na kat›lan görevliler ve organlar (örne¤in
Divan) ortaya ç›km›fl olmakla birlikte, gerçek bir yetki paylafl›lmas› söz konusu
de¤ildi. Çünkü baflta sadrazam oldu¤u halde, bütün bu görevliler yetkilerini sade-
ce padiflahtan al›yorlard›. Divan ise, bir karar organ› olmaktan çok, bir dan›flma
organ› niteli¤ini tafl›yordu.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda anayasal geliflmenin ilk ad›m› olarak, 1808 y›l›nda
merkezi hükümetin temsilcileri ile ayan temsilcileri aras›nda kabul edilip imzala-
nan Sened-i ‹ttifak gösterilir. Bu senette devlet ifllerine resmi s›fat› haiz memurlar-
dan baflkas›n›n kar›flamayaca¤›, iktidar›n kullan›lmas›na sadrazam›n kat›laca¤› ve
bundan dolay› kendisinin sorumlu olaca¤› gibi hükümler yer alm›fl, buna karfl›l›k
ayan temsilcileri, içlerinden birinin devlete karfl› ayaklanmas› halinde bunun bas-
t›r›lmas›na yard›mc› olmay› taahhüt etmifllerdir. Sened-i ‹ttifak, bu niteli¤iyle ilginç
bir anayasal belge olmakla birlikte, hükümlerinin uygulanmas›n› sa¤layacak bir
mekanizma getirmemifltir. Gerçekte bu belge, merkezi hükümetin ne kadar zay›f-
lam›fl oldu¤unun bir kan›t›d›r. Nitekim birkaç y›l içinde II. Mahmut merkezi oto-
riteyi güçlendirince, Sened-i ‹ttifak hükümlerini tan›mam›flt›r.
Osmanl› anayasal geliflmesinin ikinci aflamas›, 1839 tarihli Tanzimat Ferman›-
d›r. Bu fermanda, devletin bütün uyruklar› için can, mal ve ›rz güvenli¤i vaad
edilmifl, vergi ve askerlik ifllerinin de bir düzene ba¤lanaca¤› söylenmifltir. Bu va-
adler, 1856 Islahat Ferman› ile de do¤rulanm›fl; ayr›ca bu ferman, din fark› göze-
tilmeksizin bütün devlet uyruklar›n›n eflit ifllem görmesi ilkesini de getirmifltir.
Tanzimat ve Islahat Fermanlar›’nda yer alan ilkeler, hukuk devletinin geliflimi ba-
k›m›ndan önemli olmakla beraber, hala bu ilkelerin etkinli¤ini sa¤layacak ve pa-
diflah›n yetkilerini s›n›rland›racak mekanizmalar kurulmufl de¤ildir. Ferman hü-
kümlerine uyup uymamak, padiflah›n takdirine ba¤l›d›r.
Ancak söz konusu fermanlar ve Tanzimat ad› verilen yenilik hareketleri, Ba- Ferman: Padiflah
buyru¤udur.
t›’n›n anayasal geliflmelerini izleyebilen küçük bir ayd›nlar zümresi içinde bir ana-
yasac›l›k ak›m›n›n do¤mas›n› haz›rlam›flt›r. Genç Osmanl›lar ad› verilen bu grup,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküntüden kurtulabilmesi için, meflruti (anayasal›)
bir monarfliye geçilmesini, yani padiflah›n yetkilerinin kurulacak bir meclisle s›n›r-
land›r›lmas›n› gerekli görüyordu. Bu ak›m›n etkisiyle, 1876 y›l›nda ilk Osmanl›
Anayasas› (Kanun-u Esasi) ilan edilmifltir.
1876 Anayasas›, Meclis-i Umumi ad›n› alan bir parlamento kurmufltur. Bu Par-
lamento, iki meclisten meydana gelmektedir. Heyet-i Ayân ad›n› tafl›yan meclisin
bütün üyeleri, padiflah taraf›ndan atanmaktad›r. Di¤er meclisin (Heyet-i Mebusan)
üyeleri ise, halk taraf›ndan iki dereceli seçimle seçilmektedir. Anayasa, Parlamen-
4 Anayasa Hukuku
tonun yetkilerini hayli dar tutmufltur. Örne¤in, bir parlamento üyesinin kanun tek-
lif edebilmesi için, ilkin padiflahtan müsaade almas› gereklidir. Her iki meclisçe
kabul edilen tasar›lar, padiflah›n onay› olmadan yürürlü¤e girememektedir. Hükü-
metin Heyet-i Mebusan’a karfl› sorumlulu¤u, Anayasada aç›kça belirtilmifl de¤ildir.
Buna karfl› padiflah, istedi¤i zaman Heyet-i Mebusan› feshedebilmektedir. Görülü-
yor ki, 1876 Anayasas›, henüz Bat› örneklerine uygun bir meflruti monarfli kura-
mam›flt›r. Devlet yönetiminde a¤›rl›k gene de padiflahtad›r. Nitekim II. Abdülha-
mid, Anayasan›n bu niteli¤inden yararlanarak, 1878 y›l›nda Mebusan Meclisi’ni
Mutlakiyet: Bir hükümdar›n da¤›tm›fl ve ülkeyi tekrar mutlakiyetle yönetmeye bafllam›flt›r.
kay›ts›z flarts›z idaresi
alt›nda bulunan hükümet
Ancak II. Abdülhamid’in mutlakiyeti, ayd›n çevrelerde git gide yo¤unlaflan bir
fleklidir. muhalefet uyand›rm›fl, Genç Türkler ad› verilen bu muhalefet hareketi, Genç Os-
manl›’lardan daha genifl bir çevrenin mal› olmufltur. Nihayet 1908 y›l›nda Rume-
li’deki askeri birliklerin isyana bafllamas›yla II. Abdülhamid, 1876 Anayasas›’n› ye-
niden yürürlü¤e koymak zorunda kalm›flt›r. Böylece, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda
‹kinci Meflrutiyet dönemi aç›lm›flt›r. Meflrutiyete karfl› olan gruplar›n tahrik etti¤i
ve 31 Mart Vak’as› ad› verilen gerici ayaklanma, Rumeli’den gelen Hareket Ordu-
su taraf›ndan k›sa sürede bast›r›ld›ktan sonra, II. Abdülhamid tahttan indirilmifl ve
1909 y›l›nda Anayasa, daha demokratik bir parlamanter sistem yönünde önemli
de¤iflikliklere u¤ram›flt›r.
1909 de¤ifliklikleri ile, padiflah›n yetkileri daralt›larak Mebusan Meclisinin yet-
kileri geniflletildi. Bakanlar Kurulunun Mebusan Meclisine karfl› sorumlu oldu¤u
aç›kça belirtildi. Padiflah›n Meclisi feshetme hakk›, Ayân Meclisinin onay› ve üç ay
içinde yeni seçim yap›lmas› flartlar›na ba¤land›. Kanun teklif edebilmek için padi-
flah›n izninin al›nmas› zorunlulu¤u kald›r›ld›. Meclislerce kabul edilen bir kanu-
nun, padiflahça ya iki ay içinde onaylanmas› ya da bir kere daha görüflülmek üze-
re Meclislere geri gönderilmesi hükmü konuldu. Geri gönderme halinde bu met-
nin kanunlaflabilmesi için Meclislerin 2/3 ço¤unlu¤u gerekli idi.
Bu anayasa de¤ifliklikleriyle, 1876 Anayasas›, demokratik bir meflruti monarfli
anayasas› haline getirilmifl oldu. Ne var ki, gitgide a¤›rlaflan iç ve d›fl koflullar ve
ülkede yeterli bir demokratik gelene¤in bulunmamas›, bu anayasan›n gere¤i gibi
uygulanmas›na imkan vermedi. Anayasal bir rejim perdesi gerisinde, ‹ttihat ve Te-
rakki Partisi’nin diktatörce yönetimi ortaya ç›kt›. Bu rejim, Birinci Dünya Savafl›-
’n›n yenilgi ile sona ermesiyle birlikte y›k›ld›.
SIRA S‹ZDE Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun ilk Anayasas› olan Kanun-u Esasi’nin öngördü¤ü siyasal sis-
tem modelini ve 1909 Anayasa de¤iflikliklerini karfl›laflt›rarak anlat›n›z.
AMAÇ
Milli Mücadele dönemini ve bu geçifl döneminin anayasas› olan
1921 Anayasas›’n›n kurdu¤u hükümet sisteminin özelli¤ini aç›k-
2 layabilmek.
yurdunun bölünmezli¤ini ilan eden Misak-› Milli’yi kabul etti. Ancak k›sa bir sü-
re sonra ‹ngilizler’in ‹stanbul’u iflgal etmeleri ve Milli Mücadele taraftar› birçok
milletvekilini tutuklamalar› karfl›s›nda bu Meclisin görev yapmas›na olanak kalma-
d›. Zaten iflbirlikçi Damat Ferit Hükümeti, Meclisi feshetmiflti. Bu durum karfl›s›n-
da Mustafa Kemal Pafla, illere gönderdi¤i bir tamimle Ankara’da ola¤anüstü yetki-
leri haiz bir meclisin toplanaca¤›n› bildirerek yeni seçimler yap›lmas›n› istedi.
Ola¤anüstü yetkili meclis deyimiyle kastedilen fley, bu meclisin bir kurucu meclis
niteli¤inde olaca¤› idi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 23 Nisan 1920 tarihinde, söz konusu ta-
mim üzerine yeniden seçilen üyelerle ‹stanbul Mebusan Meclisi’nden kaç›p gele-
bilen üyelerin kat›lmas›yla aç›ld›. TBMM’nin ilk ifllemlerinden biri, kendi bünyesi
içinden ç›kan bir yürütme kuvveti kurmak oldu (25 Nisan 1920). Yürütme kuvve-
tini meydana getiren bakanlar (icra vekilleri) Meclis taraf›ndan ve kendi üyeleri
aras›ndan teker teker seçiliyorlard›. Bir Devlet Baflkanl›¤› makam›n›n yarat›lmas›
da, siyasal nedenlerle uygun görülmemiflti.
TBMM Hükümetinin dayand›¤› ilkeler, 20 Ocak 1921 tarihli Teflkilat-› Esasiye
Kanunu ile daha aç›kl›¤a kavuflturuldu. 1876 Kanun-u Esasi’si henüz resmen yü-
rürlükten kald›r›lmad›¤› için, bu Anayasa, sadece 24 maddelik k›sa bir metin ola-
rak kaleme al›nd›. Fakat 1921 Anayasas›’n›n art›k Kanun-u Esasi’den çok farkl› te-
mellere dayanmakta ve yeni bir Türk Devleti’ni kurmakta oldu¤u aç›kt›. 1921
Anayasas›n›n en önemli yenili¤i ve en devrimci ilkesi, milli egemenlik ilkesidir
(m.1). Bu Anayasa, saltanat›n kald›r›laca¤› yolunda bir hüküm tafl›mamakla bera-
ber, milli egemenlik ilkesinin, kiflisel egemenli¤e dayanan monarflik bir yönetim
sistemiyle ba¤daflamayaca¤› aç›kt›r. Ayn› Anayasa, yasama ve yürütme kuvvetleri-
nin TBMM’nde topland›¤›n› (m.2), Meclisin bakanlara yön gösterebilece¤ini ve
gerekti¤inde onlar› de¤ifltirebilece¤ini (m.8) belirtmektedir. Nihayet 1921 Anaya-
sas›, il ve nahiyelerde halk idaresi, yani yerinden yönetim ilkesini kabul etmifltir.
1921 Anayasas›’n›n kurdu¤u bu hükümet sistemi, anayasa doktrininde meclis Meclis Hükümeti: Yasama
ve yürütme kuvvetlerinin,
hükümeti ad›yla bilinen sistemin tipik bir örne¤idir. Bu Anayasay› ve daha son- yasama organ›nda
raki anayasal geliflmeleri iyi anlayabilmek için, burada meclis hükümeti sisteminin birleflmesi ile oluflan
niteli¤i hakk›nda biraz daha ayr›nt›l› bilgi vermek yerinde olacakt›r. hükümet biçimidir.
güçlerinin TBMM’de toplanm›fl olmas›, bakanlar›n teker teker Meclis taraf›ndan Parlamanter Rejim: Yasama
seçilmeleri, Meclisin bakanlar› her zaman de¤ifltirebilmesi ve onlara yön verebil- ve yürütme kuvvetlerinin,
yumuflak ve dengeli biçimde
mesi, buna karfl›l›k Bakanlar Kurulu’nun Meclise karfl› kullanabilece¤i hiçbir hu- ayr›ld›¤› rejim modelidir.
kuki silah›n (örne¤in, fesih yetkisinin) mevcut olmamas› ve bir Devlet Baflkanl›¤›
6 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE 1921 Anayasas› ile kurulan hükümet sisteminin neden baflkanl›k hükümeti sistemi olarak
adland›r›lamayaca¤›n› anlat›n›z?
CUMHUR‹YET‹N ‹LANI
TBMM Hükümeti, asl›nda Meclisin aç›ld›¤› 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren bir
Cumhuriyet say›labilirdi. Çünkü bu hükümet sisteminin dayand›¤› ulusal ege-
menlik ve meclis üstünlü¤ü ilkelerinin, temelde bir monarflik sistemle ba¤daflma-
s›na imkan yoktu. Bilindi¤i gibi, 1921 Anayasas› da egemenli¤in kay›ts›z flarts›z
millete ait oldu¤unu belirtmek suretiyle Cumhuriyetin dayanaca¤› temel ilkeyi or-
taya koymufltu. Nihayet, TBMM’nin yukar›da de¤indi¤imiz 307 ve 308 say›l› ka-
rarlar›yla padiflahl›k resmen sona erdirildikten sonra, art›k rejimin Cumhuriyetten
baflka bir fley olamayaca¤› konusunda kuflku kalmam›flt›. Fakat iç siyasal neden-
lerle, Cumhuriyetin ‹lan›, yani rejimin ad›n›n resmen konulmas›, bir süre daha
gecikmifltir.
Ünite 1 - Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 7
1924 ANAYASASI
AMAÇ
1924 Anayasas›’n›n öngördü¤ü hükümet sisteminin genel yap›s›n›
ve uygulanmas› aflamas›ndaki demokrasi anlay›fl›n› belirleyebilmek.
3
‹kinci TBMM, seçilmesinden az sonra, yeni bir anayasa yapma sorununa e¤ilmek
durumundayd›. Çünkü 1876 Osmanl› Kanunu Esasi’si henüz resmen yürürlükten
kald›r›lmad›¤› gibi, 1921 Teflkilat› Esasiye Kanunu da, yeni devletin ihtiyaçlar›na
cevap verecek derecede uzun ve ayr›nt›l› bir metin de¤ildi. Yeni Anayasa, 20 Ni-
san 1924’te TBMM taraf›ndan kabul edilerek, 23 Nisan 1924’te yay›nland›. 1924
Anayasas›’n›n baz› temel ilkeleri afla¤›daki flekilde özetlenebilir:
Hükümet Sistemi
1924 Anayasas›’n›n, meclis hükümeti ile parlamanter rejim aras›nda karma bir sis-
tem kurdu¤u söylenmifltir Gerçekten Anayasada, her iki hükümet flekline has
özellikler yer almaktad›r. 1924 Anayasas›’n›n meclis hükümetini and›ran yönleri
flunlard›r:
a) Anayasaya göre, “Türk Milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil
eder ve Millet ad›na egemenlik hakk›n› yaln›z o kullan›r” (m.4). “Yasama
yetkisi ve yürütme erki Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve onda toplan›r”
(m.5).
b) Meclis, hükümeti her zaman denetleyebilece¤i ve düflürebilece¤i (m.7) hal-
de, hükümetin meclisi feshetme yetkisi yoktur.
Öte yandan, 1924 Anayasas›, baz› yönleriyle de parlamanter sistemi
and›rmaktad›r:
a) Meclis yasama yetkisini kendi kulland›¤› (m.6) halde, yürütme yetkisini an-
cak Cumhurbaflkan› ve Bakanlar Kurulu eliyle kullanabilir (m.7). Öyleyse,
yürütme yetkisi teorik olarak Mecliste bulunmakla beraber, Meclisin yürüt-
me ifllemlerini bizzat yapmas› söz konusu de¤ildir. Bu sistemi, anayasac›la-
r›m›z, kuvvetler birli¤i ve görevler ayr›l›¤› sistemi olarak adland›rm›flt›r.
b) Hükümetin kurulmas› konusunda parlamanter sisteme uygun bir model ka-
bul edilmifltir. Anayasan›n 44. maddesine göre “Baflbakan, Cumhurbaflka-
n›nca Meclis üyeleri aras›ndan tayin olunur. Öteki bakanlar Baflbakanca se-
çilip tamam› Cumhurbaflkan› taraf›ndan onand›ktan sonra Meclise sunulur.
Meclis toplan›k de¤ilse sunma ifli Meclisin toplanmas›na b›rak›l›r. Hükümet,
tutaca¤› yolu ve siyasi görüflünü en geç bir hafta içinde Meclise bildirir ve
ondan güven ister”.
8 Anayasa Hukuku
c) 1924 Anayasas›, gene parlamanter sistemin temel ilkelerinden biri olan hü-
kümetin kollektif sorumlulu¤u ilkesini aç›kça kabul etmifltir. Anayasan›n 46.
maddesine göre “Bakanlar Kurulu, hükümetin genel politikas›ndan birlikte
sorumludur”.
Anayasan›n Sertli¤i
1924 Anayasas›, sert bir anayasayd›. Bu Anayasan›n 102. maddesine göre, Anaya-
sa’da de¤ifliklik teklifinin Meclis üye tamsay›s›n›n en az üçte biri taraf›ndan imza-
lanmas› flartt›r. De¤ifliklik tekliflerinin kabulü de üye tam say›s›n›n en az üçte iki-
sinin oyuyla mümkündü. Gene, bugünkü Anayasam›zda da oldu¤u gibi, bu Ana-
yasan›n Devlet fleklinin Cumhuriyet oldu¤u hakk›ndaki birinci maddesinde de¤i-
fliklik ve baflkalama yap›lmas› hiçbir türlü teklif edilemezdi. 1924 Anayasas›, bu-
nun d›fl›nda “Anayasan›n hiçbir maddesi hiçbir sebep ve bahane ile savsanamaz
ve ifllerlikten al›konamaz. Hiçbir kanun Anayasaya ayk›r› olamaz.” (m.103) hük-
münü de tafl›yordu.
Ancak bu anayasa üstünlü¤ünü koruyucu hükümlerin gerçek etkinlik kazana-
bilmesi, kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unu denetleyecek ba¤›ms›z bir yarg› me-
kanizmas›n›n varl›¤›na ba¤l›d›r. 1924 Anayasas› ise böyle bir denetim sistemi kur-
mufl de¤ildir. Gerçi Anayasada, mahkemelerin böyle bir yetkisi bulunmad›¤›n›
aç›kça belirten bir hüküm de yoktu. Dolay›s›yla, mahkemelerin, hukukun genel
ilkelerinden hareket ederek, Anayasaya ayk›r› kanunlar› uygulamama yetkisini
kendilerinde görmeleri imkans›z de¤ildi. Nitekim Amerika Birleflik Devletleri
(ABD) Anayasas›’n›n da hiç bir hükmü, kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unun
mahkemelerce denetlenebilece¤i aç›kça yazmad›¤› halde, mahkemeler kendileri-
ni buna yetkili görmüfllerdir. Türkiye’de ise, mahkeme kararlar› bu yönde gelifl-
memifl ve kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unun denetimi sistemi, 1961 Anayasas›-
’n›n kabulüne kadar yerleflememifltir. Böylece, Anayasan›n sertli¤i gerçek bir mü-
eyyideye kavuflmam›fl, adi kanunlarla Anayasaya ayk›r› hükümler kabul etmek,
yani dolayl› yönden Anayasay› de¤ifltirmek mümkün olmufltur.
Laiklik
1924 Anayasas›’n›n getirdi¤i en önemli yeniliklerden biri de, laiklik ilkesidir. Ger-
çi bu ilke, 1924 Anayasas›’nda bafltan beri yer alm›fl de¤ildir. Anayasan›n ilk flek-
linde, “Türkiye Devletinin dini, Din-i ‹slamd›r” ifadesi yer ald›¤› (m.2) gibi, Mecli-
sin yetkileri aras›nda “ahkam-› fler’iyenin tenfizi” (fleriat hükümlerinin uygulanma-
s›) hususu da say›lm›flt›r (m.26). Bu hükümler, 1928 y›l›ndaki Anayasa de¤iflikli¤i
ile ç›kar›lm›fl, 1937 de¤iflikli¤i ile de laiklik ilkesi resmen kabul olunmufltur. Bu il-
kenin niteli¤i ve anlam› hakk›nda daha ayr›nt›l› bilgi, 1982 Anayasas› hakk›ndaki
aç›klamalar›m›z s›ras›nda verilecektir.
Kamu Hürriyetleri
1924 Anayasas›, hürriyetler konusunda, Frans›z Devrimi’nden beri süre gelmekte
olan tabii hak anlay›fl›n› kabul etmifltir. Anayasan›n 68. maddesine göre, “Her
Türk hür do¤ar, hür yaflar. Hürriyet, baflkas›na zarar vermeyecek her fleyi yapabil-
mektir. Tabii haklardan olan hürriyetin herkes için s›n›r›, baflkalar›n›n hürriyeti s›-
n›r›d›r. Bu s›n›r› ancak kanun çizer.”
Bu hürriyetçi anlay›fla ra¤men, 1924 Anayasas›, hürriyetleri genifl ve ayr›nt›l›
flekilde düzenlememifl, ço¤u zaman bunlar›n sadece ad›n› saymak ve s›n›rlar›n›n
kanunla çizilece¤ini belirtmekle yetinmifltir. Böylece Meclis, hürriyetleri diledi¤i
Ünite 1 - Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 9
SIRA S‹ZDE Demokratik bir ruha sahip olan 1924 Anayasas›’yla hangi demokrasi anlay›fl› benimsenmifltir?
komisyon, uzun çal›flmalardan sonra bir tasar› haz›rlam›flsa da, bunun baz› hü-
kümleri, kamuoyunda ciddi tereddütler uyand›rm›flt›r. Bu tasar›da siyasal partile-
re, hatta genel oy sistemine karfl› beslenen güvensizli¤in izlerine rastlanmakta, ge-
nel oydan ç›kmayan bir ikinci meclis yarat›lmakta, yürütme görevinin alan›na gi-
ren birçok konularda özerk veya yar› özerk kurulufllar meydana getirilerek siya-
sal iktidar›n etkinli¤i s›n›rland›r›lmaktad›r.
‹stanbul Komisyonu Tasar›s›’n›n yaratt›¤› tepkiler karfl›s›nda, MBK, yeni Ana-
yasan›n kamuoyunu daha iyi temsil edici bir organ taraf›ndan haz›rlanmas› görü-
flüne vararak, ç›kard›¤› 157 ve 158 say›l› Kanunlarla bir Kurucu Meclis kurulmas›-
na karar verdi. Kurucu Meclis, MBK ve Temsilciler Meclisi olarak iki kanattan mey-
dana geliyordu. Temsilciler Meclisi’nin kurulmas›nda, günün koflullar› gere¤i ola-
rak, genel oy sistemine baflvurulamam›flt›r. Meclis üyelerinin bir bölümü bir çeflit
iki dereceli seçimle seçilen üyelerden, bir bölümü siyasal partilerin kendi seçtik-
leri temsilcilerden, üçüncü bir bölümü de çeflitli kurulufllar›n (yarg› organlar›, üni-
versiteler, barolar, bas›n, ö¤retmen, gençlik ve esnaf kurulufllar›, sendikalar, Tica-
ret ve Sanayi Odalar›) temsilcilerinden oluflmufltu. Bunlar›n d›fl›nda, Temsilciler
Meclisi’nin bir bölüm üyeleri de, Devlet Baflkan› ve MBK taraf›ndan seçilmiflti. Ku-
rucu Meclis, Anayasay› ve seçim kanunlar›n› yapma olan as›l görevinin yan›nda,
TBMM’nin di¤er yetkilerine de sahipti. Kurucu Meclis, kendisine tan›nan süre için-
de yeni Anayasay› yapma görevini sonuçland›rm›fl ve bu Anayasa, halkoyuna su-
nularak kesinleflmifltir.
AMAÇ
1961 Anayasas›’n›n temel niteliklerini ve uygulanmas›n›
aç›klayabilmek.
4
1961 Anayasas›’n›n birçok alanlardaki düzenlemeleri, 1982 Anayasas› ile karfl›lafl-
t›rma amac›yla, ilgili bölümlerde ayr›nt›l› olarak ele al›nacakt›r. Burada sadece,
1961 Anayasas›’n›n temel siyasi felsefesi ve getirdi¤i bafll›ca yenilikler üzerinde
durulacakt›r.
1961 Anayasas›’nda kuvvetler ayr›l›¤› ile devlet iktidar›n›n paylafl›lmas› iliflkisi nas›l SIRA S‹ZDE
düzenlenmifltir?
Sosyal Devlet
Sosyal Devlet: Devletin Sosyal devlet, devletin sosyal bar›fl› ve sosyal adaleti sa¤lamak amac›yla, sosyal
sosyal bar›fl› ve adaleti
sa¤lamak amac›yla ve ekonomik hayata aktif flekilde müdahalesini meflru ve gerekli gören bir devlet
toplumsal ve ekeonomik anlay›fl› olarak tan›mlanabilir. 1924 Anayasas›, 1937’de geçirdi¤i de¤ifliklikle, dev-
yaflama müdahalesini
gerekli k›lan devlet
letin nitelikleri aras›nda halkç›l›k ve devletçilik gibi sosyal devletle iliflkili say›labi-
anlay›fl›d›r. lecek ilkeleri de saym›fl olmakla beraber, sosyal devlet ne sadece halkç›l›¤a, ne de
sadece devletçili¤e indirgenebilir. Sosyal devletin anlam› ve hukuki yöntemleri
üzerinde afla¤›da daha ayr›nt›l› flekilde duraca¤›z. Burada yaln›z sosyal devlet dü-
flüncesinin ve onun birlikte getirdi¤i kurumlar›n 1961 Anayasas›’n›n en önemli ye-
niliklerinden biri oldu¤unu belirtmekle yetinelim.
Ünite 1 - Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 15
1961 Anayasas› hakk›nda yap›lan halk oylamas› sonucunda, Anayasan›n toplumun önem- SIRA S‹ZDE
li denebilecek bir kesimince benimsenmemesinin nedenlerini belirtiniz.
18 Anayasa Hukuku
Özet
AMAÇ
Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde gerçekleflen
AMAÇ
1961 Anayasas›’n›n temel niteliklerini ve uygulan-
1 anayasac›l›k hareketlerini s›ralayabilmek. 4 mas›n› aç›klayabilmek.
• ‹mparatorluk dönemindeki anayasal geliflmeler • Ço¤unlukçu demokrasi anlay›fl›ndan ço¤ulcu de-
merkezi hükümetle ayan temsilcileri aras›nda 1808 mokrasi anlay›fl›na geçilen 1961 Anayasas›nda bu
y›l›nda imzalanan Sened-i ‹ttifak belgesi ile baflla- yönde baz› ilkeler saptanm›flt›r;
m›flt›r. Bu geliflmeyi 1839 y›l›nda ilan olunan Tan- - Anayasan›n üstünlü¤ü ilkesi
zimat Ferman›, 1856 y›l›nda Islahat Ferman› ve - Kuvvetler ayr›l›¤› ilkesi ve devlet iktidar›n›n
1876 y›l›nda yürürlü¤e giren ve ilk anayasam›z olan paylafl›lmas›,
Kanun-u Esasi izlemifltir. - Ço¤ulcu toplum yap›s›n›n gelifltirilmesi,
- Temel haklar›n geniflletilmesi ve güçlendirilmesi.
AMAÇ
Milli Mücadele dönemini ve bu geçifl döneminin • 1961 Anayasas› ile devletin toplumsal bar›fl› ve ada-
2 Anayasas› olan 1921 Anayasas›’n›n kurdu¤u hü- leti sa¤lamak amac›yla ekonomik ve toplumsal ya-
kümet sisteminin özelli¤ini aç›klayabilmek. flama müdahalesini ifade eden sosyal devlet ilkesi
• Mondros Mütarekesi’ni izleyen dönemde Anado- getirilmifltir.
lu’da bafllayan iflgaller k›sa bir süre sonra Müda- • Anayasan›n uygulanmas› sürecindeki en önemli
faa-i Hukuk hareketlerini do¤urmufltur. Bu süreçte dönemeç 12 Mart 1971 Askeri Müdahalesi olmufl-
kurulan BMM Hükümeti’nin dayand›¤› ilkeler 1921 tur. Müdahaleyi izleyen dönemde getirilen ana de-
Anayasas› ile aç›kl›¤a kavuflturulmufltur. Bir geçifl ¤ifliklikleri flöyle s›ralayabiliriz;
dönemi anayasas› görünümündeki 1921 Anayasa- - Yürütme organ› yasama ve yarg› organlar›na kar-
s›, Anayasa Hukuku ö¤retisinde “Meclis Hüküme- fl› güçlendirilmifltir.
ti” ad›yla bilinen hükümet sistemini öngörmüfltür. - Temel hak ve özgürlükler s›n›rland›r›lm›flt›r.
Anayasan›n en önemli ve devrimci ilkesi, milli ege- - Yarg› denetimine s›n›rlamalar getirilmifltir.
menlik ilkesidir.
AMAÇ
1924 Anayasas›’n›n öngördü¤ü hükümet sistemi-
3 nin genel yap›s›n› ve uygulamas› aflamas›ndaki de-
mokrasi anlay›fl›n› belirleyebilmek.
• 1924 Anayasas› ile meclis hükümeti ile parlamanter
hükümet aras›nda karma bir sistem kurulmufltur.
Her iki sistemin özelliklerini bünyesinde bar›nd›-
ran melez bir hükümet modeli oluflturulmufltur.
• Anayasa hükümlerinin de¤ifltirilmesi, ola¤an ka-
nunlar›n de¤ifltirilmesine oranla daha zor koflulla-
ra ba¤lanm›flt›r. Ayr›ca anayasan›n hiçbir hükmü-
nün hiçbir neden ve özür ile savsanamamas›, ifl-
lerlikten al›konamamas› ve hiçbir kanunun anaya-
saya ayk›r› olamamas› öngörülerek, sert bir anaya-
sa oluflturulmufltur.
• Anayasa demokratik bir öze sahip olmakla birlikte,
ço¤ulcu demokrasi de¤il, ço¤unlukçu bir demok-
rasi anlay›fl›n› yans›tmaktad›r. Uygulamada, demok-
ratik geleneklerin henüz sa¤lam biçimde yerleflme-
mifl oldu¤u bir ülkede bu anlay›fl ciddi sak›ncalar
da do¤urmufltur.
Ünite 1- Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 19
“
halesi’nin sonucu olarak yürütme organ›n›n güçlendiril-
mesine yönelik de¤iflikliklerden biri de¤ildir? 27 May›s 1960 günü Türk Silahl› Kuvvetleri ülke yöneti-
a. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname mine el koymufl ve bu müdahalenin yaln›zca dönemin ik-
ç›karma yetkisinin tan›nmas› tidar partisi Demokrat Parti yönetimine son verdi¤i san›l-
b. Dan›fltay’›n yetkilerinin geniflletilmesi m›flt›r. Gerçekten de bu his dönemin parlamanterlerince
c. TRT’nin özerkli¤inin kald›r›lmas› de paylafl›lm›fl ve askeri müdahalenin çok k›smi sonuçlar
d. Üniversite özerkli¤inin zay›flat›lmas› do¤uraca¤› düflünülmüfltür. Bu yöndeki düflüncenin bir
e. Vergi, resim ve harçlar›n muafiyet ve istisnalar› ile örne¤i olarak flu sat›rlar gösterilebilir:
nispet ve hadlerine iliflkin hükümlerde de¤ifliklik “27 May›s’› sanki komfluya misafir geliyormuflças›na, tam
yapmaya Bakanlar Kurulunun yetkili k›l›nmas› bir umursamazl›kla karfl›lad›m. Asker müdahale ederse
ne olacakt›? ‹crada hiçbir görev almam›flt›m. Parlamanter
10. Afla¤›daki nedenlerden hangisi 1961 Anayasas›’n›n, faaliyetlerimden dolay› da Anayasa’n›n teminat› alt›nday-
toplumun büyük ço¤unlu¤unun oydaflmas›na dayanan d›m” (Selekler, Adnan. “Politikan›n Öbür Yüzü”. Milliyet.
bir toplum sözleflmesi niteli¤inde olmas›n› engellemifltir? 11-28 May›s 1980. Osman Do¤ru. (1998). 27 May›s Reji-
a. Anayasan›n, seçmen ço¤unlu¤unun e¤ilimini tem- mi, s.11’deki al›nt›).
”
sil eden bir siyasal gücün olumsuz yarg›lamas›na
hedef olmas›
b. Anayasan›n kabulünde halkoylamas›na yeterli ilgi-
nin gösterilmemesi
c. Siyasal fliddet ortam›n›n ve terör eylemlerinin
önlenememesi
d. Anayasan›n temel hak ve özgürlükleri çok fazla
s›n›rland›rmas›
e. Anayasayla Cumhurbaflkan›na önemli yetkiler
tan›nmas›
Ünite 1- Türkiye’de Anayasa Geliflmelerine Genel Bak›fl ve 1961 Anayasas›n›n Temel Nitelikleri 21
2
Milli Güvenlik
Konseyi Rejimi ve
1982 Anayasas›’n›n
Bafll›ca Özellikleri
Bu Ünitede...
1961 Anayasas› döneminde ortaya ç›kan rejim bunal›m›n›n sonucunda gerçekle-
flen 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi anlat›lmaktad›r. Askeri müdahaleyi izleyen
süreçte öncelikle, geçifl dönemi ve 1982 Anayasas›’n›n yap›m süreci aç›klanmak-
ta; ard›ndan da yeni anayasan›n temel özellikleri ve 1961 Anayasas› ile karfl›lafl-
t›r›lmas› ele al›nmaktad›r.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Milli Güvenlik Konseyi rejiminin oluflumunu ve görevlerini belirtebileceksiniz.
1961 ve 1982 Anayasalar›n›n yap›m süreçlerinin karfl›laflt›r›lmas›nda, iki
Anayasa aras›ndaki farklar› saptayabileceksiniz.
1982 Anayasas›’n›n bafll›ca özelliklerini tespit edebileceksiniz.
24 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
27 May›s 1961 Askeri Müdahalesi ile bafllayan müdahaleler dönemi, 12 Mart 1971
Muht›ras› ile devam etmifl ve 12 Eylül 1980 Müdahalesi ile sona ermifltir. Birçok
aç›dan 1961 Anayasas›’na duyulan bir tepkinin sonucu olarak gerçekleflen 12 Ey-
lül Müdahalesi ile oluflturulan yeni Anayasada, otorite ve özgürlükler dengesi aç›-
s›ndan otorite ye¤lenmifl ve devlet yap›lanmas› içinde yürütme organ› güçlendiril-
mifltir. Bu çerçevede 1961 Anayasas›’na oranla daha az kat›lmac› bir demokrasi
modeli benimsenmifltir.
Org. Kenan Evren 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi’ni aç›klarken; kuvvetler ay-
r›l›¤› ilkesinin kuvvetler çat›flmas›na dönüfltü¤ünü vurgulamakta ve tam bir otori-
te bofllu¤u do¤du¤unu ifade etmekteydi. Bu nedenle de anayasal kurulufllar› suç-
layarak, harekât›n amaçlar›n› sayarken önceli¤i Devletin gücünün pekifltirilmesi-
ne vermekteydi (Tanör, Bülent. (1994). ‹ki Anayasa 1961–1982, s. 97).
Anahtar Kavramlar
• Milli Güvenlik Konseyi • Anayasa Mahkemesi
• Dan›flma Meclisi • Cumhuriyet Senatosu
• Çerçeve Anayasa • Salt Ço¤unluk
• Kazüistik Yöntem • Üye Tamsay›s›
• Millet Meclisi • Toplant› Yetersay›s›
‹çindekiler
• M‹LL‹ GÜVENL‹K KONSEY‹ REJ‹M‹
• 1961 VE 1982 ANAYASASI’NIN YAPIMI SÜREÇLER‹N‹N KARfiILAfiTIRILMASI
• Benzerlikler
• Farklar
• 1982 ANAYASASI’NIN BAfiLICA ÖZELL‹KLER‹
Ünite 2 - Milli Güvenlik Konseyi Rejimi ve 1982 Anayasas›’n›n Bafll›ca Özellikleri 25
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n yap›m süreçlerinin karfl›laflt›r›lma-
s›nda, iki Anayasa aras›ndaki farklar› saptayabilmek.
2
1982 Anayasas›’n›n haz›rlanma süreci 1961 Anayasas›’n›nki ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda,
aralar›nda bafll›ca flu benzerlik ve farklar göze çarpmaktad›r.
Benzerlikler
a. Her iki Anayasa, askeri müdahaleler sonucu oluflmufltur.
b. Her iki Anayasa, bir kanad› askeri harekat›n liderli¤ini yapan kuruldan (Mil-
li Birlik Komitesi ve Milli Güvenlik Konseyi) di¤er kanad› ise sivillerden
(Temsilciler Meclisi ve Dan›flma Meclisi) oluflan Kurucu Meclis’ler taraf›ndan
haz›rlanm›flt›r.
c. Her iki durumda da Kurucu Meclis, daha do¤rusu bu Meclisin sivil kanad›
seçimle oluflmam›flt›r.
d. Her iki durumda da Kurucu Meclisçe haz›rlanan Anayasa, halkoyuna sunul-
mak suretiyle kesinleflmifltir.
e. Her iki durumda da sivil kanad›n, Bakanlar Kurulu’nun kurulmas› ve düflü-
rülmesine iliflkin yetkileri yoktur.
Farklar
a. Gerek Temsilciler Meclisi gerek Dan›flma Meclisi genel seçim sonucunda
oluflmamakla beraber, 1961 Temsilciler Meclisi’nin daha temsili nitelik tafl›-
d›¤› görülmektedir. Bu meclisin üyelerinin afla¤› yukar› üçte biri dolayl› bir
seçimle üyelik s›fat›n› kazanm›fl, önemli bir bölümü de kooptasyon, yani Kooptasyon: Kurulufllar›n
kendi temsilcilerini
çeflitli meslek kurulufllar›n›n kendi temsilcilerini belirlemesi yoluyla olufl- kendilerinin belirlemesi
mufltur. Buna karfl›l›k Dan›flma Meclisi üyelerinin tümü Milli Güvenlik Kon- yoludur.
seyi taraf›ndan atanm›flt›r.
b. Temsilciler Meclisi’nde, kapat›lan DP d›fl›nda, günün di¤er iki partisi olan
CHP ve CKMP gerek do¤rudan do¤ruya kendilerine ayr›lan kontenjanlar,
gerek iller ve meslek kurulufllar› temsilcileri aras›ndaki parti üyeleri kanal›y-
la, Anayasa’n›n haz›rlanmas›nda büyük ölçüde etkili olduklar› halde, Dan›fl-
ma Meclisi tümüyle partisiz bir meclistir.
c. Bu iki fark, Dan›flma Meclisi’nin Temsilciler Meclisi’ne oranla, sosyal kom-
pozisyon bak›m›ndan çok daha fazla bürokrasi a¤›rl›kl› bir kurulufl olmas›
sonucunu do¤urmufltur.
d. Temsilciler Meclisi Milli Birlik Komitesi karfl›s›nda, Dan›flma Meclisi’nin Milli
Güvenlik Konseyi karfl›s›ndaki durumuna oranla daha genifl yetkili bir kuru-
lufltur. 1961 sisteminde Temsilciler Meclisi taraf›ndan kabul edilen metin Mil-
li Birlik Komitesi taraf›ndan aynen kabul edilmedi¤i, Temsilciler Meclisi de
Milli Birlik Komitesi’nce yap›lan de¤ifliklikleri benimsemedi¤i takdirde, iki
Meclisin üyelerinden oluflan bir Karma Komisyon kurulmas› ve Karma Ko-
misyon metninin Kurucu Meclis birleflik toplant›s›nda oylanmas› öngörül-
müfltü. Bu durum, say›ca daha kalabal›k olan Temsilciler Meclisi’ne bir üs-
tünlük sa¤l›yordu. 1981-83 sisteminde ise Milli Güvenlik Konseyi, Dan›flma
Meclisi’nce kabul edilen metinde diledi¤i de¤iflikli¤i yapma veya bunu tü-
28 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE Dan›flma Meclisi’nin Temsilciler Meclisine göre daha bürokratik bir yap›ya sahip olmas›-
n›n nedenlerinin tart›fl›n›z.
Ünite 2 - Milli Güvenlik Konseyi Rejimi ve 1982 Anayasas›’n›n Bafll›ca Özellikleri 29
yol açabilir. Unutmamak gerekir ki, tarihte en uzun ömürlü olmufl anayasalar, ABD
Anayasas› gibi k›sa, çerçeve anayasalard›r.
SIRA S‹ZDE 1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n afl›r› düzenleyici bir yöntemle haz›rlanmalar›n›n nedenleri-
ni belirtiniz.
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas›’n›n 1961 Anayasas›’ndan daha kat› nitelikte oldu¤unu gösteren özelikleri-
ni s›ralay›n›z.
tart›flmas›zd›r. Anayasan›n bir çok maddeleri bu temel düflünceye uygun olarak de-
¤ifltirilmifl ve yeniden düzenlenmifltir”.
oylamada salt ço¤unluk sa¤lanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için
dördüncü oylama yap›l›r; dördüncü oylamada en fazla oy alan üye, Baflkan seçil-
mifl olur. Baflkan seçimi, aday gösterme süresinin bitiminden itibaren, on gün için-
de tamamlan›r” (m.94/4).
Gene 1961 Anayasas›’na göre (m.145) Anayasa Mahkemesi’ne Millet Meclisi’nce
üç, Cumhuriyet Senatosu’nca iki üyenin seçilmesi gerekti¤i halde, bu seçimlerde
aranan üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤u flart› da her zaman gerçekleflmedi¤i için,
zaman zaman bu üyelerin seçilmeleri mümkün olmam›fl veya uzun süre gecikmifl-
tir. 1982 Anayasas›, Anayasa Mahkemesi’ne yasama organ› taraf›ndan üye seçilme-
si usulüne son vermek suretiyle bu sorunu çözmüfltür.
1961 Anayasas›’na göre Meclislerin toplant› yetersay›s› üye tamsay›s›n›n salt ço-
¤unlu¤u, karar yetersay›s› ise Anayasada baflkaca hüküm yoksa, toplant›ya kat›lan-
lar›n salt ço¤unlu¤uydu (m.86). 1961 Anayasas› döneminde özellikle toplant› ye-
tersay›s›na iliflkin hüküm, zaman zaman partizan amaçlarla bir engelleme arac› ola-
rak kullan›lm›fl, Meclislerin toplanmalar› engellenmifltir. Buna karfl›l›k 1982 Anaya-
sas›, afla¤›daki çözümü getirmektedir: “Anayasada, baflkaca bir hüküm yoksa, Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi üye tamsay›s›n›n en az üçte biri ile toplan›r ve toplant›-
ya kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤u ile karar verir; ancak karar yeter say›s› hiçbir flekilde
üye tamsay›s›n›n dörtte birinin bir fazlas›ndan az olamaz” (m.96/1).
1982 Anayasas›’nda siyasal partilerin Meclis grubu kurmalar›n›n güçlefltirilmifl
olmas› da, gruplara Anayasa ve ‹çtüzük taraf›ndan tan›nm›fl yetkiler dolay›s›yle,
Meclis çal›flmalar›nda engellemeleri azalt›c› niteliktedir. 1961 Anayasas›’na göre si-
yasal parti gruplar› en az on üyeden meydana geldikleri halde (m.85/2), 1982 Ana-
yasas›’na göre siyasal parti gruplar› en az yirmi üyeden oluflmaktad›r (m.95/2).
Nihayet 1982 Anayasas›, 1961 Anayasas› döneminde yararlar› kamuoyunda çok
tart›flma konusu olan, en az›ndan yasama sürecini uzat›c› ve kanunlar›n yap›lmas›-
n› güçlefltirici nitelik tafl›yan iki meclis sisteminden vazgeçerek, Cumhuriyet Sena-
tosu’nu kald›rm›fl, böylece yasama sürecine sürat ve basitlik getirmifltir.
Parlamenter sisteme ifllerlik kazand›rma, gereksiz t›kanma ve bunal›mlar› önle-
me amac›n› güden bu tür kurum ve kurallar, dünya Anayasa Hukuku literatürün-
de rasyonellefltirilmifl parlamantarizm olarak adland›r›lmaktad›r. Bu anlamda 1982
Anayasas›’n›n, rasyonelleflmifl parlamantarizm yönünde bir e¤ilim gösterdi¤i Rasyonellefltirilmifl
Parlamantarizm:
kabul edilebilir. Ancak unutmamak gerekir ki, parlamanter rejime ifllerlik kazand›- Parlamanter sisteme daha
racak temel faktör, hükümetlerin sa¤lam ve tutarl› bir parlamento ço¤unlu¤una da- ifllerlik kazand›rmak,
yanmas›d›r. Bu da, en iyi flekilde iki-parti sistemlerinde veya iki-partili olmamakla gereksiz t›kanma ve
bunal›mlar› aflmak amac›yla
beraber ona benzer flekilde iflleyen ›l›ml› çok - parti sistemlerinde gerçekleflmekte- baz› kurum ve kurallar›n
dir. Gerçi 1982 Anayasas› seçim sistemi ile ilgili bir hüküm getirmemifltir ama, Ku- öngörüldü¤ü bir modelidir.
rucu Meclisçe haz›rlan›p kabul edilen 2839 say›l› Milletvekili Seçimi Kanunu, afla-
¤›da görülece¤i gibi, parlamentoda temsil edilen partilerin say›s›n› azalt›c›, böyle-
ce iki parti veya ›l›ml› çok parti sistemini teflvik edici hükümler tafl›maktad›r.
Parlamanter rejime ifllerlik kazand›racak temel etmen nedir? 1982 Anayasas› rejimi bunu SIRA S‹ZDE
sa¤layacak bir e¤ilim göstermekte midir?
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas›’n›n benimsedi¤i demokrasi anlay›fl›n›, siyasal kat›l›m, siyasal ço¤ulculuk
ve devlet iktidar›n›n s›n›rland›r›lmas› esaslar› çerçevesinde de¤erlendiriniz.
Ünite 2 - Milli Güvenlik Konseyi Rejimi ve 1982 Anayasas›’n›n Bafll›ca Özellikleri 35
Özet
AMAÇ
Milli Güvenlik Konseyi rejiminin oluflumunu ve gö-
AMAÇ
1982 Anayasas›’n›n bafll›ca özelliklerini tespit
1 revlerini belirtebilmek. 3 edebilmek.
• Konsey rejimi, 12 Eylül 1980 tarihinde gerçeklefltiri- • Bir tepki anayasas› olmas› nedeniyle afl›r› düzenle-
len askeri müdahale sonras›nda oluflturulmufl ve yici bir yöntemle haz›rlanm›flt›r.
Anayasa Düzeni Hakk›ndaki Kanunun 2. maddesi • 1961 Anayasas›’ndan daha kat› niteliktedir.
gere¤ince; TBMM’ye, Millet Meclisi’ne ve Cumhuri- • Otorite - hürriyet dengesinde, otoritenin a¤›rl›¤›n›
yet Senatosu’na ait görev ve yetkileri 12 Eylül 1980 artt›rm›flt›r.
tarihinden itibaren geçici olarak Milli Güvenlik Kon- • Siyasal sistemde görülen t›kanmalar› giderici ve bu-
seyi’ne; Cumhurbaflkan›’na ait olan görev ve yetki- nal›m olas›l›klar›n› azalt›c› hükümler öngörmüfltür.
ler de Konsey baflkan›na b›rak›lm›flt›r. Ayn› kanu- • 1961 Anayasas›’na oranla daha az kat›lmac› bir de-
nun 1. maddesi uyar›nca; Konsey, kurucu iktidar mokrasi modeli benimsemifltir.
olarak Anayasay› de¤ifltirme yetkisiyle donat›lm›flt›r.
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›n›n yap›m süreçlerinde-
2 ki farklar› s›ralayabilmek.
• 1961 Anayasas›’n›n oluflumunda, Temsilciler Mecli-
si daha temsili bir niteli¤i haiz iken, ayn› durumu
1982 Anayasas›’n›n oluflumundaki Dan›flma Mecli-
si’nde göremiyoruz. Bu farkl›l›k, Dan›flma Meclisi’ni
çok daha fazla bürokrasi a¤›rl›kl› bir kurulufl haline
getirmifltir.
• Temsilciler Meclisi Milli Birlik Komitesi karfl›s›nda,
Dan›flma Meclisi’nin Milli Güvenlik Konseyi karfl›-
s›ndaki durumuna oranla daha genifl yetkili bir
kurulufltur.
36 Anayasa Hukuku
Devletin Temel
‹lkeleri-1 3
Bu Ünitede...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, 1982 Anayasas›yla öngörülen temel nitelikle-
rinden cumhuriyetçilik, Atatürk milliyetçili¤ine ba¤l›l›k, laiklik ve demokratik
devlet ilkeleri ayr›nt›l› olarak incelenecektir. Her ilke kavramsal olarak ele al›na-
cak, bu kavramlara yönelik farkl› görüfllere ve örneklere yer verilecektir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Cumhuriyetçilik ilkesinin ne anlama geldi¤ini aç›klayabileceksiniz.
Atatürk Milliyetçili¤i’ni di¤er milliyetçilik anlay›fllar›ndan ay›rabileceksiniz.
Laikli¤in unsurlar›n› s›ralayabileceksiniz.
Türk Anayasa Hukuku bak›m›ndan demokratik devlet, serbest seçim ve çok
partili siyasal yaflam konular›n› aç›klayabileceksiniz.
40 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Cumhuriyet • Demokrasi
• Milli Egemenlik • Seçim
• Atatürk Milliyetçili¤i • Siyasal Parti
• Laiklik
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• CUMHUR‹YETÇ‹L‹K
• BAfiLANGIÇ ‹LKELER‹, TOPLUMUN HUZURU, M‹LL‹ DAYANIfiMA VE ADALET
• ATATÜRK M‹LL‹YETÇ‹L‹⁄‹NE BA⁄LILIK
• LA‹KL‹K
• Resmi Bir Devlet Dininin Olmamas›
• Devletin, Bütün Dinlerin Mensuplar›na Eflit Davranmas›
• Din Kurumlar›yla Devlet Kurumlar›n›n Ayr›lm›fl Olmas›
• Devlet Yönetiminin Din Kurallar›ndan Etikilenmemesi
• DEMOKRAT‹K DEVLET
• Milli Egemenlik ve Demokratik Devlet
• Çok Partili Siyasal Hayat
Ünite 3 - Devletin Temel ‹lkeleri-I 41
G‹R‹fi
1982 Anayasas›’n›n birinci maddesi, aynen 1924 ve 1961 Anayasalar›’n›n birinci
maddeleri gibi, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” hükmünü getirdikten sonra, 2.
madde Cumhuriyetin niteliklerini saymaktad›r. Bu maddeye göre, “Türkiye Cum-
huriyeti, toplumun huzuru, milli dayan›flma ve adalet anlay›fl› içinde, insan hakla-
r›na sayg›l›, Atatürk Milliyetçili¤i’ne ba¤l›, bafllang›çta belirtilen temel ilkelere da-
yanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir”. Üçüncü madde, Devletin
bütünlü¤ü, resmi dili, bayra¤›, milli marfl› ve baflkenti gibi di¤er temel özellikleri
belirtmektedir. Bu madde gere¤ince, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölün-
mez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayra¤›, flekli kanununda belirtilen, beyaz ay y›l-
d›zl› al bayrakt›r. Milli marfl› ‹stiklal Marfl›’d›r. Baflkenti Ankara’d›r”. Nihayet, 4.
madde, 1982 Anayasas›’n›n ilk üç maddesindeki hükümlerin de¤ifltirilemeyece¤ini
ve de¤ifltirilmesinin teklif edilemeyece¤ini ifade etmifltir. Bu temel hükümlerin ve
2. maddede kendisine at›fta bulunan Bafllang›ç bölümünün ›fl›¤›nda Türkiye Dev-
leti’nin temel nitelikleri flöyle s›ralanabilir:
CUMHUR‹YETÇ‹L‹K
AMAÇ Cumhuriyetçilik ilkesinin ne anlama geldi¤ini aç›klayabilmek.
1
Birçok yazar, Cumhuriyeti hem bir devlet flekli, hem bir hükümet flekli olarak ka-
bul etmektedirler. Devlet flekli olarak Cumhuriyet, egemenli¤in bir kifliye veya
zümreye de¤il, toplumun tümüne ait oldu¤u bir devleti ifade eder. Devlet flekille-
rinin tasnifinde kullan›lan bafll›ca kriterlerden biri, egemenli¤in kayna¤› oldu¤una
göre, Cumhuriyetin bu anlamda bir devlet flekli oldu¤unda flüphe yoktur. Ancak
Cumhuriyet, ayn› zamanda bir hükümet (devlet yönetimi) flekli olarak da kabul
edilebilir. Bu anlamda Cumhuriyet, baflta devlet baflkan› olmak üzere, devletin
bafll›ca temel organlar›n›n seçim ilkesine göre kurulmufl oldu¤u, özellikle bunlar›n
oluflumunda veraset ilkesinin rol oynamad›¤› bir hükümet sistemini anlat›r. Böyle-
ce cumhuriyet, seçim ilkesine dayanan bir hükümet sistemi anlam› tafl›maktad›r.
Asl›nda, devlet ve hükümet flekli olarak cumhuriyet kavramlar›n›n birbiriyle çok
yak›ndan ilgili oldu¤u aç›kt›r. Egemenli¤in siyasal toplumun tümünde oldu¤u bir
sistemde, devletin temel organlar›n›n toplum iradesinin ifadesi olan seçimlerle
oluflmas› tabiidir. Ayn› flekilde, devletin temel organlar›n›n seçimden ç›kt›¤› bir sis-
tem, milli egemenlikten veya halk egemenli¤inden baflka bir ilkeye dayanamaz.
fiüphesiz, bir devletin ad›n›n Cumhuriyet olmas› ve bafl›nda da veraset yoluyla
iktidara gelmifl olmayan bir devlet baflkan›n›n bulunmas›, mutlaka o devletin milli
egemenlik ilkesine dayanan demokratik bir hükümet sistemine sahip oldu¤unu
göstermez. Kendisini Cumhuriyet olarak nitelendirdi¤i halde, gerçekte ne millet
egemenli¤i ile ne demokrasi ile hiçbir ilgisi olmayan devletlerin, tarihte de, bugün
de pek çok örnekleri vard›r. Oysa, Türk ‹nk›lâb›’n›n ortaya ç›kard›¤› Cumhuriyet-
çilik anlay›fl›, sadece hükümdarl›¤›n reddi anlam›nda Cumhuriyetçilik de¤il, fakat
demokratik cumhuriyetçiliktir. Türk kamu hukuku gelene¤inde de, cumhuriyet ve
demokrasi kavramlar›n›n birlikte düflünüldü¤ü gözlemlenmektedir. Nitekim 1960-
61 ve 1980-82 dönemlerinde askeri idarelerin liderleri, Cumhurbaflkan› de¤il, Dev-
let Baflkan› s›fat›n› kullanmaya özen göstermifllerdir. 1982 Anayasas›’n›n geçici bi-
rinci maddesine göre Anayasan›n halkoylamas› sonucu kabul edildi¤inin ilan› ile
birlikte, “halkoylamas› tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Baflkan› ve Devlet Bafl-
kan›, Cumhurbaflkan› s›fat›n› kazan›r”.
42 Anayasa Hukuku
Cumhuriyet ile monarfli aras›ndaki temel bir de¤er ve zihniyet fark› cumhuriye-
tin vatandafll›k, monarflinin ise uyrukluk (tabiiyet) kavramlar›na dayanmas›d›r. Ne
kadar s›n›rlanm›fl, anayasallaflm›fl ve demokratlaflm›fl olursa olsun, her monarflide
geçmiflten kalan ve ça¤dafl eflitlik anlay›fl›yla ba¤daflmayan birtak›m ayr›cal›k kal›n-
t›lar› vard›r. Mesela monarflilerde hükümdar›n flahs›, kutsal ve sorumsuz say›l›r.
Hükümdar›n suç iflleyemeyece¤i ve hata yapmayaca¤› varsay›l›r. Demokratik reji-
min befli¤i olan ‹ngiltere’de bile bu ilke, Kral hata yapmaz vecizesiyle ifade edilir.
Cumhuriyet ise, bütün vatandafllar›n ortak iradelerinin ürünüdür. Bu aç›dan, Ana-
yasam›z›n 10. maddesinde yer alan eflitlik ilkesini, sadece hukuk devletinin de¤il,
belki ondan da önce Cumhuriyetçilik ilkesinin do¤al bir sonucu saymak gerekir.
Bu maddeye göre, “herkes, dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi, inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir.
Hiçbir kifliye, aileye, zümreye ve s›n›fa imtiyaz tan›namaz... Devlet organlar› ve
idare makamlar› bütün ifllemlerinde kanun önünde eflitlik ilkesine uygun olarak
hareket etmek zorundad›rlar”.
SIRA S‹ZDE Cumhuriyet ile monarfli aras›ndaki en temel de¤er ve anlay›fl farkl›l›¤›n› aç›klay›n›z.
AMAÇ
Atatürk milliyetçili¤ini di¤er milliyetçilik anlay›fllar›ndan
ay›rabilmek.
2
1924 Anayasas›’n›n 1937 y›l›nda geçirdi¤i de¤ifliklikle, Cumhuriyetin nitelikleri ara-
s›nda milliyetçilik ilkesine yer verilmifl oldu¤u halde, 1961 Anayasas›’nda bunun
yerine milli devlet deyiminin kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Acaba bu iki kavram aras›n-
da bir anlam fark› var m›d›r ve 1961 Anayasas›’n›n milli devlet deyimini tercih et-
mifl olmas›n›n sebepleri nelerdir?
1961 Anayasas›’n›n Kurucu Meclis’te görüflülmesi s›ras›nda bu konu, uzun tar-
t›flmalara yol açm›flt›r. Milli devlet deyimini savunanlar, milliyetçili¤in anlam› aç›k
olmayan bir deyim oldu¤unu, mesela Almanya ve ‹talya’da kurulmufl bulunan Nas-
yonal Sosyalist ve Faflist rejimlerin de kendilerini milliyetçi olarak adland›rd›klar›-
n› ileri sürmüfllerdir. Sonunda, ortalama bir formül olarak 2. maddede “milli dev-
let” deyiminin kullan›lmas›, buna karfl›l›k Bafllang›ç bölümünde Türk Milliyetçili-
¤i’nin uzun ve ayr›nt›l› bir tan›m›n›n verilmesi kabul edilmifltir. Böylece milliyetçi-
lik ilkesinin, yanl›fl anlama ve yorumlara yol açmas› tehlikesi önlenmifltir.
1982 Anayasas›, ayn› amac›, do¤rudan do¤ruya 2. madde metninde “Atatürk
milliyetçili¤ine ba¤l›” deyimini kullanmakla gerçeklefltirmifltir. Bu ifade ile, Türki-
ye Cumhuriyetine hakim olan milliyetçilik anlay›fl›n›n niteli¤i üzerinde gereksiz
tart›flmalara giriflilmesi ihtimali ortadan kald›r›lm›flt›r. Çünkü Atatürk’ün milliyetçi-
lik anlay›fl›, ak›lc›, ça¤dafl, medeni, ileriye dönük, demokratik, toplay›c›, birlefltiri-
ci, insani ve bar›flç›d›r. Atatürk milliyetçili¤i, milliyetçili¤i reddeden ak›mlara karfl›
oldu¤u gibi, ›rkç›l›¤a, flovenizme ve sald›rganl›¤a da karfl›d›r. Atatürk, milletin ta-
n›m›nda, bugün bilimselli¤i kabul edilmifl bulunan sübjektif millet anlay›fl›n› benim-
semifl ve “bir harstan (kültürden) olan insanlardan mürekkep cemiyete millet denir,
dersek milletin en k›sa tarifini yapm›fl oluruz” demifltir. Atatürk’ün verdi¤i daha ge-
nifl bir tan›m da, gene tümüyle sübjektif unsurlar› içermektedir. Buna göre,
a) Zengin bir hat›ra miras›na sahip bulunan;
b) Beraber yaflamak hususunda müflterek arzu ve muvafakatte samimi olan;
c) Ve sahip olunan miras›n muhafazas›na beraber devam hususunda da irade-
leri müflterek olan insanlar›n birleflmesinden meydana gelen cemiyete mil-
let nam› verilir.
Atatürk’e göre Türk milliyetçili¤i de, “ilerleme ve geliflme yolunda ve milletle-
raras› temas ve iliflkilerde, bütün ça¤dafl milletlere paralel ve onlarla uyum içinde
yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterlerini ve bafll›bafl›na ba¤›ms›z
kimli¤ini korumakt›r”.
Atatürk’ün milliyetçilik anlay›fl›, 1982 Anayasas›’n›n Bafllang›ç bölümüne çeflitli
ifadelerle yans›t›lm›flt›r Buna göre Türk Milleti, “dünya milletleri ailesinin eflit hak-
lara sahip flerefli bir üyesi”dir (para. 2). Bu sözlerle Türk milliyetçili¤inin, baflka
milletleri düflman veya afla¤› gören floven ve sald›rgan bir dünya görüflü olmad›¤›
aç›kça anlat›lmaktad›r. Buna paralel olarak, Bafllang›c›n 7. paragraf›nda Atatürk’ün
“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine de yer verilmifltir. Ayn› paragraf, “topluca Türk
vatandafllar›n›n milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varl›¤a
karfl› hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ortak” oldu¤unu belirtmek suretiyle,
Atatürk’ün yukar›da verdi¤imiz millet tan›m›ndaki unsurlar› tekrarlam›flt›r. Bu ta-
n›mdan, Anayasam›z›n benimsedi¤i milliyetçilik anlay›fl›n›n, ›rk, dil ve din gibi ob-
44 Anayasa Hukuku
jektif benzerliklere de¤il; kader, k›vanç ve tasa ortakl›¤›na ve birlikte yaflama arzu-
suna dayanan sübjektif milliyetçilik anlay›fl› oldu¤u aç›kça anlafl›lmaktad›r. Bu il-
kenin do¤al bir sonucu da, Anayasam›z›n 66. maddesinde yer alan “Türk Devleti-
ne vatandafll›k ba¤› ile ba¤l› olan herkes Türk’tür” hükmüdür.
Atatürk milliyetçili¤ine ba¤l› devlet deyimi, sadece manevi de¤er ifade eden bir
deyim de¤ildir. Bundan, pozitif hukuk alan›nda da birçok önemli sonuçlar ç›k-
maktad›r. Herfleyden önce bu deyimle, Türkiye Cumhuriyeti’nin insan unsurunun,
tek bir millet yani Türk Milleti oldu¤u anlat›lmak istenmifltir. Di¤er bir deyimle Tür-
kiye Cumhuriyeti, geçmiflteki çeflitli imparatorluklar ve bugünkü Rusya gibi birçok
milletleri bir araya getiren çok milletli bir devlet de¤ildir.
Milli veya milliyetçi devlet ilkesinin baflka bir önemli sonucu, Anayasam›z›n çe-
flitli maddelerinde yer alan “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezli¤i” ilkesidir.
Anlam›n› daha ayr›nt›l› olarak afla¤›da inceleyece¤imiz bu ilke, Türkiye Cumhuri-
yeti’nin bir tek devlet oldu¤unu ve Devletin ülke veya millet unsurlar›nda bölünme
tehlikesi yaratabilecek olan her türlü ayr›l›kç› ak›m›n yasaklanm›fl bulundu¤unu
anlatmaktad›r. Nihayet, resmi dilin Türkçe oldu¤u hakk›ndaki Anayasa hükmü
(m.3/1) de, devletin milli niteli¤inin do¤al bir sonucudur.
LA‹KL‹K
AMAÇ Laikli¤in unsurlar›n› s›ralayabilmek.
3
Anayasam›z›n 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri aras›nda say›lan laikli¤in, (a)
din hürriyeti, (b) din ve devlet ifllerinin ayr›l›¤› olarak, iki cephesi vard›r.
Din hürriyeti, vicdan ve ibadet hürriyetlerini kapsar. Bunlardan ilki, Anayasa-
n›n 24. maddesinin ilk f›kras›nda, “herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti-
ne sahiptir” fleklinde ifade edilmifltir. Bu hürriyet, herkesin diledi¤i dini inanç ve
kanaate sahip olabilece¤ini ifade etti¤i gibi, dilerse hiçbir dini inanca sahip olma-
ma hürriyetini de içerir. Maddenin üçüncü f›kras› da, inanç hürriyetinin do¤al bir
uzant›s›d›r. Buna göre, “kimse, ibadete, dini âyin ve törenlere kat›lmaya, dini
inanç ve kanaatlerini aç›klamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolay›
k›nanamaz”.
‹badet hürriyeti ise, kiflinin inand›¤› dinin gerektirdi¤i ibadetleri, ayin ve tören-
leri serbestçe yapabilmesidir. Anayasaya göre, “14. madde hükümlerine ayk›r› ol-
mamak flart›yla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir” (m.24/2). Görülüyor ki,
Anayasam›zda ibadet hürriyeti, vicdan hürriyeti kadar mutlak biçimde tan›nm›fl de-
¤ildir. Di¤er bir deyimle, ibadet hürriyetinin, Anayasan›n 14. maddesinde say›lan
amaçlarla kötüye kullan›lmas› yasaklanm›flt›r. Anayasa Mahkemesi de, din hürriye-
tinin vicdan ve ibadet hürriyeti unsurlar› aras›nda ayr›m yapmakta; “bireyin mane-
vi hayat›na iliflkin olan” vicdan ya da dini inanç hürriyetinin s›n›rs›zl›¤›n› kabul et-
mekte; bireyin manevi hayat›n› aflarak toplumsal hayat› etkileyen eylem ve davra-
n›fllar›n, yani ibadetlerin ise, kamu düzeni, kamu güvenli¤i ve kamu menfaatlerini
korumak amac›yla s›n›rlanabilece¤ini belirtmektedir.
Laikli¤in di¤er önemli unsuru olan din-devlet ayr›l›¤› ise çeflitli yönleri bulunan
bir kavramd›r. Din ve devlet ifllerinin birbirinden ayr›lm›fl say›lmas› için, flunlar›n
gerekli oldu¤u kabul edilebilir:
Ünite 3 - Devletin Temel ‹lkeleri-I 45
Türk Devriminin temeli olan laiklik ilkesinin iki cephesini oluflturan din özgürlü¤ü ile din SIRA S‹ZDE
ve devlet ifllerinin ayr›lmas›n› k›saca aç›klayarak, 1982 Anayasas›’n›n ilkeye yaklafl›m›n›
tart›fl›n›z.
DEMOKRAT‹K DEVLET
AMAÇ
Türk Anayasa Hukuku bak›m›ndan demokratik devlet, serbest se-
çim ve çok partili siyasal yaflam konular›n› aç›klayabilmek.
4
Demokrasi, ça¤dafl dünyan›n hakim siyasal doktrinidir. Bu bak›mdan hemen her
ülke, kendi siyasal rejiminin demokratik oldu¤unu ileri sürmektedir. Anayasam›z›n
benimsedi¤i demokrasi anlay›fl›, insan haklar›na sayg›l›, yani anayasa hukuku ve
siyaset bilimi literatüründe hürriyetçi demokrasi, liberal demokrasi, Bat› demokra-
sisi gibi çeflitli adlarla adland›r›lan demokrasi türüdür.
Hürriyetçi demokratik rejimin özellikleri, ülkeden ülkeye baz› de¤ifliklikler gös-
termekle beraber, bu rejimin vazgeçilmez, asgari flart› olarak kabul edilmesi gere-
ken baz› unsurlar da vard›r. Bunlar›n en önemlileri, siyasal sistemdeki temel siya-
sal karar organlar›n›n genel oya dayanan serbest seçimlerle oluflmas›, serbestçe ör-
gütlenen siyasal partiler aras›nda eflit flartlarla yürütülen iktidar yar›flmas› ve tüm
vatandafllar›n temel hak ve hürriyetlerinin tan›nm›fl ve hukuki güvence alt›na al›n-
m›fl olmas›d›r. Bu unsurlardan ilk ikisini burada, üçüncüsünü ise insan haklar›na
sayg›l› devlet bafll›¤› alt›nda inceleyece¤iz. Ancak daha önce, Türk kamu hukukun-
da milli mücadele y›llar›ndan bu yana temel önem tafl›yan milli egemenlik kavra-
m›yla demokratik devlet aras›ndaki iliflkiye de¤inmemiz gerekir.
len egemenli¤in millette oldu¤u bir devlette, hükümet sisteminin de elbette halk›n
kendi kendini yönetmesine dayanan demokratik rejim olmas› gerekir. Gerçi tarih-
te bu iki kavram›n tam olarak çak›flmad›¤› dönemler olmufltur. Frans›z ‹htilali ve
onu izleyen dönem, kifli egemenli¤ini y›karak yerine teoride millet egemenli¤ini
geçirmifl olmakla beraber, genel oy sistemi uzun süre kabul edilmemifl, yani halk
ço¤unlu¤una oy hakk› tan›nmam›flt›r. Bu çeliflik durum, milletle halk›n farkl› kav-
ramlar oldu¤u; milletin, belli bir ülkede belli bir anda yaflayan insanlar›n toplam›n-
dan ibaret olmay›p, geçmifli ve gelece¤i de içine alan bir manevi flah›s (tüzel kifli)
oluflturdu¤u; dolay›s›yle, millet ad›na egemenli¤in, milletin menfaatlerini en iyi
takdir edebilecek olan bir seçkin zümre taraf›ndan kullan›lmas› gerekti¤i gibi, hiç
de doyurucu olmayan gerekçelerle aç›klanmaya çal›fl›lm›flt›r. Ancak günümüzde
milli egemenli¤in bu flekilde anlafl›lmas› elbette mümkün de¤ildir. Genel oya, ser-
best ve yar›flmac› seçimlere, temel hak ve hürriyetlere dayanmayan bir siyasal sis-
tem, demokratik olmad›¤› gibi, milli egemenli¤e dayand›¤›n› da ileri süremez.
1982 Anayasas›’n›n 6. maddesine göre, “egemenlik kay›ts›z flarts›z Milletindir.
Türk Milleti, egemenli¤ini, Anayasan›n koydu¤u esaslara göre, yetkili organlar›
eliyle kullan›r. Egemenli¤in kullan›lmas›, hiçbir surette hiçbir kifliye, zümreye veya
s›n›fa b›rak›lamaz. Hiçbir kimse veya organ kayna¤›n› Anayasadan almayan bir
Devlet yetkisi kullanamaz”. Bu ifadenin, 1961 Anayasas›’n›n 4. maddesindeki ege-
menlik formülüyle ayn› oldu¤u görülmektedir.
Serbest Seçimler
Demokrasi: Yöneticilerin Demokrasi, en basit tan›m›yla, yöneticilerin tüm yönetilenler taraf›ndan serbest
bütün yönetilenler ve dürüst seçimler yoluyla seçildikleri bir rejim olarak tan›mlanabilir. Öyleyse, seç-
taraf›ndan serbest ve dürüst
seçimler yoluyla seçildi¤i me hakk› ve seçim hürriyeti, demokratik bir devlet yönetiminin vazgeçilmez flart-
rejimdir. lar›d›r. Anayasam›z›n 67. maddesi, bu hürriyeti güvence alt›na alacak ilkeleri belirt-
mifltir. Bu maddeye göre “vatandafllar, kanunda gösterilen flartlara uygun olarak,
seçme, seçilme ve ba¤›ms›z olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bu-
lunma ve halkoylamas›na kat›lma hakk›na sahiptir. Seçimler ve halkoylamas›, ser-
best, eflit, gizli, tek dereceli, genel oy, aç›k say›m ve döküm esaslar›na göre, yarg›
yönetim ve denetimi alt›nda yap›l›r”. fiimdi bu ilkeleri k›saca ele alal›m.
Genel Oy
Genel Oy: Servet, vergi, Genel oy, servet, vergi, ö¤renim durumu ve cinsiyet gibi s›n›rlamalar olmaks›z›n,
ö¤renim durumu ve cinsiyet bütün vatandafllar›n oy hakk›na sahip olmalar›d›r. Genel oy ilkesi, Bat› demokra-
gibi nitelik s›n›rland›rmalar›
olmaks›z›n bütün silerinde uzun bir tarihsel geliflim sonucu ortaya ç›km›fl, baflka bir deyiflle oy hak-
yurttafllar›n oy kullanma k› tedricen geniflletilmifltir. Türkiye’de Birinci ve ‹kinci Meflrutiyet dönemlerinde,
hakk›na sahip olmas›d›r.
servete ba¤l› oy ilkesi uygulanm›flt›r. 1924 y›l›nda seçim kanununda yap›lan de-
¤ifliklikle, erkekler için genel oy hakk› kabul edilmifl; 1934’te ise bu hak, kad›n-
lara da tan›nm›flt›r. Böylece, 1934’ten bu yana Türkiye’de genel oy sistemi mev-
cut olmufltur.
Genel oy sistemi, oy hakk›na, yafl, k›s›tl›l›k veya özellik gösteren baz› görevler-
de bulunma gibi makul sebeplerle s›n›rlamalar getirilmesine engel de¤ildir. 1982
Anayasas›’n›n ilk fleklinde (m. 67/3) oy verme hakk›, yirmibir yafl›n doldurulmufl
olmas› flart›na ba¤lanm›flt›. Anayasada 17.5.1987 tarihli ve 3361 say›l› Kanunla ya-
p›lan de¤ifliklikle oy verme yafl› indirilmifltir. Buna göre, seçimlerin ve halkoylama-
s›n›n yap›ld›¤› y›lda, ay ve gün hesaba kat›lmaks›z›n, 20 yafl›na giren her Türk va-
tandafl› seçme ve halkoylamas›na kat›lma hakk›na sahiptir. Seçme yafl›, Anayasada
23.7.1995 tarihinde yap›lan de¤ifliklikle daha da düflürülmüfltür. Buna göre “onse-
Ünite 3 - Devletin Temel ‹lkeleri-I 49
kiz yafl›n› dolduran her Türk vatandafl› seçme ve halkoylamas›na kat›lma haklar›-
na sahiptir”.
Türk seçim mevzuat›, seçimlerde oy kullanabilmek için, kural olarak, sand›k
seçmen listesinde kay›tl› olma flart›n› aramaktad›r. (Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakk›nda 298 say›l› Kanun m. 86). Bu hükümde de¤ifliklik ya-
pan 23.5.1987 tarihli ve 3377 say›l› Kanun, ilk defa olarak yabanc› ülkelerde yafla-
yan vatandafllar›m›z›n baz› flartlar alt›nda oy kullanmalar›na imkan vermifltir. Buna
göre (298 say›l› Kanun, m. 94, II) seçmen kütü¤üne yaz›lmayan ve yurt d›fl›nda al-
t› aydan fazla ikamet eden seçmenler, milletvekili genel seçimlerinin yap›laca¤› gü-
nün yetmiflbefl gün öncesinden bafllamak üzere seçim günü akflam› saat 17.00’ye
kadar yurda girifl ve ç›k›fllar›nda gümrük kap›lar›nda kurulacak seçim sand›klar›n-
da oy kullanabilirler. 23.7.1995 tarihli Anayasa de¤iflikli¤iyle, yurt d›fl›nda bulunan
Türk vatandafllar›n›n oy hakk›, ilke olarak kabul edilmifltir. Bu hakk›n nas›l kulla-
n›laca¤›n›n kanunla belirlenmesi gerekmektedir.
Eflit Oy
Bu ilke, her seçmenin bir tek oya sahip olmas› anlam›na gelir. Tarihte çeflitli ülke-
lerde bunun istisnalar› görülmüfltür. Mesela aile reislerine, belli kamu görevlerinde
bulunanlara veya belli bir düzeyden fazla ö¤renim görmüfl bulunanlara, birden
çok oy hakk› tan›nm›flt›r. Genel oy ilkesini dolambaçl› yoldan zedeleyen bu gibi
istisnalar, art›k bütün Bat› demokrasilerinde tarihe kar›flm›flt›r.
Seçimlerin Serbestli¤i
Bu ilke, vatandafllar›n hiçbir bask› ve zorlama olmadan oy kullanabilmelerini ifa-
de eder. Ayr›ca, oy vermenin bir mecburiyet haline getirilemeyece¤ini de anlat›r.
Ancak 1982 Anayasas›’nda de¤ifliklikler yapan 3361 say›l› Kanun, ilk defa olarak,
oy vermeyi Anayasa aç›s›ndan bir yükümlülük haline getirmifltir. Buna göre (m.
175/8) “halkoylamas›na, milletvekili genel ve ara seçimlerine ve mahalli genel se-
çimlere ifltiraki temin için, kanunla para cezas› dahil her türlü tedbir al›n›r”. Nite-
kim gerek “Anayasa De¤iflikliklerinin Halkoyuna Sunulmas› Hakk›nda” 3376 say›l›
Kanun (m. 6), gerek “Seçimlerde ‹lgili Baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›...Hak-
k›nda” 3403 say›l› Kanun (m. 15) seçmen kütü¤ünde ve sand›k listesinde kay›tl›
olan ve oy kullanma yeterli¤i bulundu¤u halde hukuki veya fiili mazereti olmaks›-
z›n halkoylamas›nda veya seçimde oy kullanmayanlar›n, ‹lçe Kurulu Baflkan› tara-
f›ndan 12.500 lira para cezas› ile cezaland›r›lacaklar›n› belirtmifltir.
Oyun Gizlili¤i
Oyun gizlili¤i, seçmenin, seçmenin iradesini serbestçe ve her türlü bask›dan uzak
biçimde kullanabilmesini sa¤layan en önemli unsurlardan biridir. Türkiye’de gizli
oy ilkesi, 1950 y›l›nda kabul edilmifltir.
50 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas›’yla, 1961 Anayasas›’ndan farkl› olarak, seçimlerin yönetim ve denetimine
iliflkin olarak getirilen en önemli de¤ifliklik nedir?
devlet örne¤i yoktur. Partisiz rejimlere ancak baz› geleneksel ve azgeliflmifl top-
lumlarda rastlanmaktad›r.
Anayasam›z, bu gerçe¤i “siyasi partiler, demokratik siyasi hayat›n vazgeçilmez
unsurlar›d›r” demek suretiyle (m. 68/2) ifade etmifltir. Bunun do¤al bir sonucu ola-
rak, “vatandafllar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden
ayr›lma hakk›na sahiptir”. 1982 Anayasas›, ilk flekliyle, parti üyesi olabilmek için
yirmibir yafl›n ikmalini flart kofltu¤u halde, Anayasada 23.7.1995 tarihinde gerçek-
lefltirilen de¤ifliklikle bu s›n›r, seçme yafl›n›n düflürülmesine paralel olarak, onsekiz
yafl›n doldurulmufl olmas› fleklinde belirlenmifltir. “Siyasi partiler, önceden izin al-
madan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içinde faaliyetlerini sürdürürler”
(m. 68/3). Görülüyor ki, parti kurulmas›n› önceden izin alma flart›na ba¤layacak
bir kanun, Anayasaya ayk›r› olacakt›r.
Partilerin serbestçe faaliyette bulunabilmeleri kural olmakla birlikte, Anayasa-
m›z, bu kural› istisnas›z olarak kabul etmemifl ve parti faaliyetlerine baz› s›n›rlar
getirmifltir. Bunlar›n bir k›sm› partilerin izleyebilecekleri siyasal amaçlara, bir k›sm›
da onlar›n örgütlenme ve çal›flmalar›na iliflkin bulunmaktad›r.
milli veya dinî kültür veya mezhep veya ›rk veya dil farkl›l›¤›na dayanan
az›nl›klar bulundu¤unu ileri süremezler. Türk dilinden veya kültüründen
baflka dil ve kültürleri korumak, gelifltirmek veya yaymak yoluyla Türkiye
Cumhuriyeti üzerinde az›nl›klar yaratarak millet bütünlü¤ünün bozulmas›
amac›n› güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar”. Tüzük, program
ve faaliyetlerinde Türkçeden baflka dil kullanamazlar. Bölgecilik veya ›rkç›-
l›k amac›n› güdemezler ve Anayasada yer alan eflitlik ilkesine ayk›r› faaliyet-
te bulunamazlar (Siyasi Partiler Kanunu, m. 81-83).
b) Cumhuriyet ilkesi: Bu ilke, monarflik partileri yasaklamaktad›r.
c) Demokratik devlet düzeni: Anayasan›n 68. maddesinde yer alan insan hak-
lar›, millet egemenli¤i ve demokratik devlet ilkeleri, insan haklar›na daya-
nan hürriyetçi çok partili demokrasiyi reddeden her türlü totaliter ve dikta-
c› partileri yasaklamaktad›r (keza bk. Siyasi Partiler Kanunu, m. 78).
d) Laiklik: Daha önce görülmüfl oldu¤u gibi siyasal partiler, “Devletin sosyal,
ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini k›smen de olsa, din kurallar›-
na dayand›rma” amac›n› güdemezler. Siyasal ç›kar veya nüfuz sa¤lamak
amac›yla “her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygular›n› yahut dince
kutsal say›lan fleyleri istismar edemez ve kötüye kullanamazlar” (m. 24/son).
Siyasi Partiler Kanun’u, bunlara ek olarak, siyasal partilerin ‹nk›lâp kanunla-
r›n›n hükümlerine ayk›r› amaç güdemeyeceklerini; Atatürk’ün kiflili¤ini, fa-
aliyetlerini ve hat›ras›n› kötüleyemeyeceklerini; Türkiye Cumhuriyeti’nin la-
iklik niteli¤inin de¤ifltirilmesi ve halifeli¤in yeniden kurulmas› amac›n› gü-
demeyeceklerini; dini tören ve ayin tertipleyemeyeceklerini ve Diyanet ‹flle-
ri Baflkanl›¤›’n›n genel idare içinde yer almas›na iliflkin Anayasa hükmüne
ayk›r› amaç güdemeyeceklerini hükme ba¤lam›flt›r (m.84-89).
e) S›n›f veya zümre diktatörlü¤ünün yasaklanmas›: Bilindi¤i gibi, Anayasan›n
68. maddesine göre (f.4) siyasi partiler “s›n›f veya zümre diktatörlü¤ünü ve-
ya herhangi bir tür diktatörlü¤ü savunmay› ve yerlefltirmeyi amaçlayamaz”.
Ancak unutmamak gerekir ki, bu hüküm, ne sosyolojik bir gerçeklik olarak
sosyal s›n›flar›n inkar edildi¤i, ne de belli s›n›flar›n menfaatlerini temsil eden
siyasal partilerin yasakland›¤› anlam›na gelir. Egemenlik ve siyasal iktidar,
S›n›f Egemenli¤i: Ülke farkl› kavramlard›r. S›n›f egemenli¤i, ülke içindeki tek üstün gücün tek bir
içindeki üstün gücün bir
s›n›f›n elinde toplanmas› ve s›n›f›n elinde toplanmas› ve bütün di¤er s›n›flar›n egemenli¤in kullan›lma-
bütün di¤er s›n›flar›n s›ndan d›fllanmas› demektir. Profesör Soysal’›n da belirtti¤i gibi, Anayasa ile
egemenli¤in
kullan›lmas›ndan “önlenen, bu iktidar›n bir s›n›f egemenli¤i kurmak yolunda kullan›lmas› ve
d›fllanmas›d›r. bir tek s›n›f›n bütün yetkili organlar eliyle kullan›labilecek olan egemenli¤i
ele geçirerek öbür s›n›flar› egemenli¤in kullan›lmas›na flu ya da bu biçimde
kat›lmaktan al›koymas›, kendi durumunu sürekli ve de¤iflmez k›lmas›d›r”.
SIRA S‹ZDE Siyasi partilerin amaçlar›na iliflkin olarak getirilen s›n›rlamalar nelerdir?
sal partinin istemde bulunmas› hallerinde, yeterli delil bulunmad›¤› kan›s›na var›r-
sa, dava açmaz. Adalet Bakan›’n›n veya siyasal partinin, Cumhuriyet Baflsavc›l›-
¤›’n›n bildirimi üzerine, “Siyasi Partilerle ‹lgili Yasaklar› ‹nceleme Kuruluna” (bu
Kurul, Yarg›tay ceza daireleri baflkanlar›ndan oluflmaktad›r) yaz› ile itirazda bulun-
ma hakk› vard›r. Kurul, itiraz› ivedilikle en geç otuz gün içinde inceler; itiraz› hak-
l› görmezse dava aç›lmaz; hakl› görürse, Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› Anayasa Mahke-
mesi’ne dava açmakla yükümlüdür (Siyasi Partiler Kanunu, m. 100).
Anayasada 23.7.1995 tarihinde gerçeklefltirilen de¤iflikli¤e göre, “bir siyasi par-
tinin tüzü¤ü ve program›n›n 68. maddenin dördüncü f›kras› hükümlerine ayk›r›
bulunmas› halinde temelli kapatma karar› verilir” (m. 69/5). “Bir siyasi partinin 68.
maddenin dördüncü f›kras› hükümlerine ayk›r› eylemlerinden dolay› temelli kapa-
t›lmas›na, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin ifllendi¤i bir odak haline geldi¤inin
Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi halinde karar verilir” (m. 69/6). Görülüyor
ki, Anayasa, 68. maddenin dördüncü f›kras›ndaki yasaklar›n, do¤rudan do¤ruya
parti tüzü¤ü veya program› gibi parti tüzel kiflili¤ini ba¤lay›c› bir belgeyle ihlal
edilmesiyle, di¤er yollardan (mesela bireysel üyelerin faaliyetleri yoluyla) ihlal
edilmesi durumlar› aras›nda bir ayr›m yapm›flt›r. ‹kinci durumda partinin kapat›l-
mas›na karar verilebilmesi için, bu eylemlerin bireysel eylemlerden ibaret kalma-
mas› ve partinin bu nitelikteki eylemlerin ifllendi¤i bir odak haline geldi¤inin tes-
bit edilmesi gerekmektedir. Bu Anayasa de¤iflikli¤i ›fl›¤›nda, Siyasi Partiler Kanu-
nu’nun ilgili hükümlerinin de de¤ifltirilmesi gerekti¤i aç›kt›r. Gene 23.7.1995 tarih-
li Anayasa de¤iflikli¤iyle Anayasan›n 149. maddesine eklenen hükme göre, parti
kapatma davalar›nda Anayasa Mahkemesi, Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s›’ndan
sonra, kapat›lmas› istenen siyasi partinin genel baflkanl›¤›n›n veya tayin edece¤i
bir vekilin savunmas›n› dinler.
3.10.2001 tarihli ve 4709 say›l› Kanunla, Anayasan›n 69. maddesinde yap›lan
de¤ifliklikle; odak hali tan›mlanm›flt›r. Buna göre, “bir siyasi parti, bu nitelikteki fi-
iller o partinin üyelerince yo¤un bir flekilde ifllendi¤i ve bu durum o partinin bü-
yük kongre veya genel baflkan veya merkez karar veya yönetim organlar› veya
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulun-
ca z›mnen veya aç›kça benimsendi¤i yahut bu fiiller do¤rudan do¤ruya an›lan par-
ti organlar›nca kararl›l›k içinde ifllendi¤i takdirde, sözkonusu fiillerin oda¤› haline
gelmifl say›l›r”.
Ayn› maddede yap›lan di¤er bir de¤iflikli¤e göre de “Anayasa Mahkemesi, yu-
kar›daki f›kralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin a¤›rl›¤›na gö-
re ilgili siyasi partinin Devlet yard›m›ndan k›smen veya tamamen yoksun b›rak›l-
mas›na karar verebilir”. Böylece Anayasa Mahkemesine, bir tüzel kifliye uygulan-
mas› mümkün en a¤›r yapt›r›m olan kapatma yerine, daha hafif bir ara yapt›r›m uy-
gulama imkân› verilmifltir.
Partilerin kapat›lmas›n› zorlaflt›r›c› nitelikteki üçüncü bir de¤ifliklik, Anayasan›n
149. maddesinde yap›lan de¤ifliklikle, siyasi partilerin kapat›lmas›nda Anayasa
Mahkemesi’nin beflte üç ço¤unlu¤unun oyunun flart koflulmufl olmas›d›r. Di¤er de-
mokratik ülkelerin anayasa yarg›s› sistemlerinde benzeri olmayan böyle bir nitelik-
li ço¤unluk hükmü yerine, Siyasi Partiler Kanunu’ndaki kapatma sebeplerinin s›-
n›rland›r›lmas› daha yerinde olurdu.
Her fleye ra¤men, Türkiye’de siyasi partilerin di¤er demokratik ülkelerde gö-
rülmeyen b›r s›kl›k ve kolayl›kla kapat›ld›¤› düflünülürse, siyasi partilerin kapa-
t›lmas›n› bir ölçüde güçlefltiren 2001 Anayasa de¤iflikliklerini olumlu karfl›lamak
gerekir.
Ünite 3 - Devletin Temel ‹lkeleri-I 55
Siyasi partilerin kapat›lmas›n›n zorlaflt›r›lmas›na yönelik olarak 1982 Anayasa’s›nda SIRA S‹ZDE
yap›lan de¤ifliklikleri anlat›n›z.
Özet
AMAÇ
Cumhuriyetçilik ilkesinin ne anlama geldi¤ini
AMAÇ
Türk Anayasa Hukuku bak›m›ndan demokratik
1 aç›klayabilmek. 4 devlet, serbest seçim ve çok partili siyasal yaflam
• Cumhuriyetçilik, baflta devlet baflkan› olmak üzere konular›n› aç›klayabilmek.
devletin bafll›ca temel organlar›n›n seçim ilkesine • Türk Anayasa Hukuku’nda demokratik devleti ön-
göre kurulmufl oldu¤u, bunlar›n oluflumunda özel- gören egemenlik kay›ts›z flarts›z millettindir kural›
likle veraset ilkesinin rol almad›¤› bir hükümet sis- ilk defa 1921 Anayasas›’nda ifade edilmifl, 1924,
temini öngören ilkeyi ifade eder. 1961 ve 1982 Anayasalar›nda da aynen yinelenmifl-
tir. Egemenli¤in bir kifliden bütün bir millete geç-
AMAÇ
Atatürk Milliyetçili¤i’ni di¤er milliyetçilik anlay›fl- mesi ve bunu takip eden süreçte devletin hükümet
sisteminin de bu esaslar çerçevesinde halk›n kendi
2 lar›ndan ay›rabilmek.
• Atatürk Milliyetçili¤i’nin di¤er milliyetçilik anlay›fl- kendisini yönetmesine dayanmas› demokratik bir
lar›ndan temel ayr›m›n› flöyle özetleyebiliriz: Ata- rejimin varl›¤› için gereklidir. 1921 ve 1924 Anaya-
türk milliyetçili¤i ak›lc›, ça¤dafl, uygar, ileriye dö- salar›’nda egemenli¤in kullan›m› ve temsili yaln›zca
yasama organ›na b›rak›lm›fl iken, 1961 ve 1982 Ana-
nük, demokratik, toplay›c›, birlefltirici, insani ve ba-
yasalar›’nda bu düzenleme, egemenli¤in Anayasa-
r›flç›d›r. Bu milliyetçilik anlay›fl›, ›rkç›l›¤a, floveniz-
n›n koydu¤u esaslara göre, yetkili organlarca kulla-
me ve sald›rganl›¤a karfl›d›r.
n›laca¤› biçiminde de¤iflikli¤e u¤ram›flt›r.
AMAÇ Laikli¤in unsurlar›n› s›ralayabilmek.
Demokrasi, yöneticilerin yönetilenler taraf›ndan
3 serbest ve dürüst seçimler yoluyla seçildikleri bir
• Laiklik ilkesinin en temel unsurlar›n› dört ana bafl- rejim olarak tan›mlanmaktad›r. Dolay›s›yla, seçme
l›kta toplayabiliriz. Buna göre; hakk› ve seçim özgürlü¤ü demokratik bir devlet
- Resmi bir devlet dininin olmamas›, yönetiminin vazgeçilmez koflullar›d›r. Bunun ger-
- Devletin, bütün dinlerin mensuplar›na eflit çeklefltirilmesi için kullan›lan araçlar seçimler ve
davranmas›, halkoylamalar›d›r. Bu iki arac›n kullan›m›nda ser-
- Din kurumlar›yla devlet kurumlar›n›n ayr›lm›fl best, eflit, gizli, genel oy, aç›k say›m ve döküm esas-
olmas›, lar›na uyulmal›; ayr›ca, seçimler ve halkoylamalar›
- Devlet yönetiminin din kurallar›ndan etkilenme- yarg› yönetim ve denetimi alt›nda yap›lmal›d›r.
mesi. Seçim serbestisi ilkesinin anlam ifade edebilmesi
için seçmenlerin çeflitli seçenekler aras›nda serbest
bir seçme yapabilmeleri gerekir. Ça¤dafl demokratik
rejimlerde bu seçenekler siyasal partiler taraf›ndan
oluflturulur ve buna modern demokrasilerde parti-
ler demokrasisi denilir. Cumhuriyet sonras› ilk
dönemlerde bir iki çok partili siyasal yaflam dene-
yimi olmakla birlikte; dönemin koflullar› bunu de-
vam›n› engellemifl ve istikrarl› bir çok partili siyasal
yaflam›n bafllamas› için 1946 y›l›na kadar beklen-
mek zorunda kal›nm›flt›r.
Ünite 3 - Devletin Temel ‹lkeleri-I 57
Devletin Temel
‹lkeleri-II 4
Bu Ünitede...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1982 Anayasas›’yla öngörülen temel nitelik-
lerinden insan haklar›na sayg›l› devlet, hukuk devleti, sosyal devlet ve eflitlik ilkeleri
ayr›nt›l› olarak incelenecektir. Her ilke kavramsal olarak ele al›nacak, bu kavram-
lara yönelik farkl› görüfllere ve örneklere yer verilecektir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
1982 Anayasas›’n›n insan haklar›na yaklafl›m›n› belirleyebileceksiniz.
Hukuk devletinin ilkelerini saptayabileceksiniz.
Sosyal devlet ilkesinin anlam›n› aç›klayabileceksiniz.
Eflitlik kavram›n›n türlerini belirleyebileceksiniz.
60 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Anayasa Mahkemesi • Sosyal Devlet
• Hukuk Devleti • Eflitlik
• Dan›fltay
‹çindekiler
• ‹NSAN HAKLARINA SAYGILI DEVLET
• 1982 Anayasas›’n›n Temel Haklar Konusundaki Yaklafl›m›
• Temel Hak ve Hürriyetlerin S›n›rlanmas›
• S›n›rlaman›n S›n›rlar›
• Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullan›lamamas›
• Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullan›lmas›n›n Durdurulmas›
• HUKUK DEVLET‹
• Kavram
• Yürütme ‹fllemlerinin Yarg›sal Denetimi
• Yasama ‹fllemlerinin Yarg›sal Denetimi
• Yarg› Ba¤›ms›zl›¤›
• Kanuni Hakim Güvencesi
• Ceza Sorumlulu¤unun ‹lkeleri
• Hukukun Genel ‹lkelerine Ba¤l›l›k
• SOSYAL DEVLET
• Sosyal Devletin Anlam›
• Devletin Ekonomik Hayata Müdahalesinin Ölçüsü
• Sosyal Devletin Hukuki Yöntemleri
• Efi‹TL‹K
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 61
SIRA S‹ZDE Temel hak ve hürriyetlerin s›n›rland›r›lmas› konusunda 1961 ve 1982 Anayasa’lar› ile ka-
bul edilen düzenlemeleri karfl›laflt›r›n›z.
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 63
S›n›rlaman›n S›n›rlar›
Anayasam›z, temel hak ve hürriyetlerin ancak Anayasada belirtilen flartlarla s›n›rla-
nabilece¤ini öngörmüfl, böylece s›n›rlaman›n da baz› s›n›rlar›n› kabul etmifltir.
a) S›n›rlama, yukar›da belirtti¤imiz gibi, ancak kanunla yap›labilir. Bunun, ida-
renin düzenleyici ifllemleri ile hürriyetlerin hiçbir flekilde s›n›rland›r›lamaya-
ca¤› anlam›na gelmedi¤ini de, daha sonra inceleyece¤iz.
b) S›n›rlama, Anayasan›n sözüne ve ruhuna uygun olmak zorundad›r. Bu flart,
özellikle, Anayasan›n temel hak ve hürriyetler için ek güvenceler belirtmifl
olmas› durumunda önem kazanmaktad›r. Gerçekten Anayasa, birçok haller-
de, sadece bir hak veya hürriyeti tan›makla yetinmemifl; ayn› zamanda ka-
nun koyucunun, o hak veya hürriyeti düzenlerken yapamayaca¤› hususlar›
da belirtmifltir. Bunlar, kanun koyucuya yönelik yasaklama hükümleridir.
Mesela toplant› ve gösteri yürüyüflü düzenlemenin (m. 34/1) önceden izin
alma flart›na ba¤lanamamas›; tutuklaman›n (m. 19) ancak Hakim karar› ile
yap›labilmesi; özel hayat›n (m. 20) ve haberleflmelerin (m. 22) gizlili¤ine ve
konuta (m. 21) Anayasada belirtilen istisnalar d›fl›nda Hakim karar› olmad›k-
ça dokunulamamas› gibi. Dolay›s›yle, Anayasadaki ek güvencelere ayk›r› bir
kanuni düzenleme, elbette mümkün de¤ildir. Ayr›ca s›n›rlaman›n, Anayasa-
n›n sadece sözüne de¤il, ruhuna yani Anayasan›n bütününe ve ondan ç›kan
temel anlama da ayk›r› olmamas› gerekir.
c) Kanuni s›n›rlama, ancak Anayasan›n ilgili maddesinde o hürriyet için öngö-
rülmüfl s›n›rlama sebeplerine dayanabilir.
d) Ölçülülük ilkesi: Bu ilke, s›n›rlamada baflvurulan arac›n s›n›rlama amac›n› Ölçülülük ‹lkesi: Temel hak
gerçeklefltirmeye elveriflli olmas›n›; bu arac›n, s›n›rlama amac› aç›s›ndan ge- ve özgürlüklerin
s›n›rlanmas›nda s›n›rlama
rekli olmas›n› ve araçla amac›n ölçüsüz bir oran içinde bulunmamas›n› ifa- arac›n›n amac›
de eder. 1982 Anayasas›’n›n temel hak ve hürriyetlerin kullan›lmas›n›n dur- gerçeklefltirmeye elveriflli
olmas› ve araç ile amaç
durulmas›n› düzenleyen 15. maddesinde, “savafl, seferberlik, s›k›yönetim aras›nda ölçülü bir oran›n
veya ola¤anüstü hallerde, milletleraras› hukuktan do¤an yükümlülükler ih- olmas›d›r.
lal edilmemek kayd›yla, durumun gerektirdi¤i ölçüde temel hak ve hürriyet-
lerin kullan›lmas› k›smen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için
Anayasada öngörülen güvencelere ayk›r› tedbirler al›nabilir” denilmektedir.
Ola¤anüstü durumlarda bile temel hak ve hürriyetlerin kullan›lmas›n›n ta-
mamen veya k›smen durdurulmas›na ancak durumun gerektirdi¤i ölçüde
izin verildi¤ine göre, bunun normal zamanlarda evleviyetle geçerli olmas›
gerekir. Dan›flma Meclisi Anayasa Komisyonu’nun 13. madde gerekçesinde
de bu husus aç›kça ifade edilmifltir: “...öngörülen amaçlar yahut nedenler
bahane edilerek, baflka bir amaca ulaflmak için hak ve hürriyetler s›n›rlan-
mayacak; yahut meflru amaç güdülerek s›n›rlanm›fl olsalar bile, getirilen s›-
n›rlama bu amac›n zorunlu yahut gerekli k›ld›¤›ndan fazla olmayacakt›r. Di-
¤er bir deyimle, amaç ve s›n›rlama orant›s› herhalde korunacakt›r”. Esasen
baz› yazarlara göre ölçülülük ilkesi, hukuk devleti temeline oturtulabilir ve-
ya hukuk devletinin zorunlu bir sonucu say›labilir.
Ölçülülük ilkesi, 2001 Anayasa de¤ifliklikleriyle 13. maddede aç›kça ifade
edilmifltir.
e) Hakk›n özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri: 1961 Anayasas›, Fe-
deral Alman Cumhuriyeti Anayasas›’ndan esinlenilerek, kanunun temel hak
ve hürriyetlerinin özüne dokunamayaca¤› ilkesini kabul etmifltir (m. 11/2).
Doktrinde de kabul edildi¤i gibi, temel hak ve hürriyetlerin özünün ne ol-
64 Anayasa Hukuku
du¤unu, di¤er bir deyimle onun içeri¤ini, bütün hürriyetler için genel ola-
rak tan›mlamak mümkün de¤ildir. Bunu her hak ve hürriyet için onun ken-
disine özgü niteliklerine uygun olarak, ayr› ayr› tan›mlamak gerekir. Ancak
genel düzeyde flunu söylemek mümkündür ki, bir hak veya hürriyetin özü,
onun vazgeçilmez unsuru, dokunuldu¤u takdirde söz konusu hürriyeti an-
lams›z k›lacak olan asli çekirde¤idir.
1982 Anayasas›, ilk flekliyle hakk›n özü kavram›na yer vermeyerek, onun ye-
rine “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterini kabul etmifltir. Anayasan›n
13. maddesine göre (f. 2) “temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel s›n›rlama-
lar demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk›r› olamaz”. Dan›flma Meclisi
Anayasa Komisyonu’nun gerekçesine göre, “hak ve hürriyetlere getirilecek s›n›r-
lamalar yahut bunlar konusunda öngörülecek s›n›rlay›c› tedbirler demokratik re-
jim anlay›fl›na ayk›r› olmamal›; genellikle kabul gören demokratik rejim anlay›fl›
ile uzlaflabilir olmal›d›r”. Getirilen bu k›stas, 1961 Anayasas›’n›n kabul etti¤i öze
dokunmama k›stas›ndan daha belirgin, uygulanmas› daha kolay olan bir k›stast›r.
Esasen uluslararas› sözleflme ve bildiriler de bu k›stas› kabul etmifllerdir. Anayasa
üzerindeki Dan›flma Meclisi görüflmelerinden ise, Anayasa koyucunun bu deyimi,
öz kavram›ndan daha dar ve s›n›rland›r›c› bir kavram olarak gördü¤ü izlenimi
uyanmaktad›r.
Demokratik toplum düzeninin gerekleri kriterinin, hakk›n özü kriterinden da-
ha belirgin ve daha kolay uygulanabilir oldu¤u flüphe götürmekle birlikte, temel
hak ve hürriyetlerin s›n›rlanmas›nda böyle bir ölçü kabul edilmifl olmas›n›n, Ana-
yasa Mahkemesi’nin yarg›sal denetimine güç kazad›r›c› ve hürriyetler rejiminin ko-
runmas›n› kolaylaflt›r›c› nitelik tafl›d›¤› kuflkusuzdur. Ne var ki, bu güvence, t›pk›
kendisinden önceki öz güvencesi gibi, ancak temel hak ve hürriyetlerin kanunla
s›n›rlanmas›nda söz konusu olabilir. S›n›rlamalar›n do¤rudan do¤ruya Anayasan›n
kendisinden kaynakland›¤› durumlarda güvence sa¤lamaz. Ancak bu halde bile,
Anayasan›n yorumlanmas›nda Anayasan›n bütünlü¤ünün ve Anayasa hükümleri
aras›ndaki uyumun korunmas› ilkesinin gere¤i olarak, o hürriyeti s›n›rlay›c› Anaya-
sa hükmüne, e¤er mümkünse, demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk›r›
düflmeyen bir anlam vermek gerekir.
Burada tart›fl›lmas› gereken bir nokta da, 13. maddedeki “demokratik toplum
düzeninin gerekleri” deyiminin, 1982 Anayasas› ile benimsenmifl demokratik top-
lum düzeni anlay›fl›n› m›, yoksa ça¤dafl hürriyetçi demokrasilerin genel ve evren-
sel niteliklerini mi ifade etti¤idir. Bizce, Anayasan›n kasdetti¤inin bunlardan ikinci-
si oldu¤unda flüphe yoktur. Dan›flma Meclisi Anayasa Komisyonu gerekçesinde
“genellikle kabul gören demokratik rejim anlay›fl›”ndan söz edilmesi bunu kan›tla-
maktad›r. 1961 Anayasas› döneminde de Anayasa Mahkemesi, baz› kararlar›nda
demokratik devlet kavram›na, bat› uygarl›¤›nca benimsenen demokrasi anlay›fl› an-
lam›n› vermifltir.
1982 Anayasas› dönemindeki uygulamada Anayasa Mahkemesi, demokratik
toplum düzeni deyimini, önceleri bu Anayasada gösterilen demokratik toplum dü-
zeni anlam›nda yorumlam›fl, daha sonra bu görüflünü de¤ifltirmifl ve demokratik
toplum düzeninin gerekleri deyimini, hem evrensel demokratik ölçüleri yans›t›r,
hem hakk›n özü kavram›n› da içerir anlamda yorumlam›flt›r.
Anayasa Mahkemesi daha sonraki kararlar›nda da, bir temel hak ve hürriyetin
özünü ortadan kald›r›c› bir düzenlemenin, ayn› zamanda demokratik toplum dü-
zeninin gereklerine de ayk›r› olaca¤› sonucuna vararak, bu iki kavram› birlikte ve
birbiriyle ba¤lant›l› olarak kullanm›flt›r. Bu yerinde düflünce, Anayasam›z›n temel
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 65
Temel hak ve özgürlüklerin s›n›rlanmas›n›n s›n›rlar›n› k›saca aç›klayarak, s›ralay›n›z. SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE Temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullan›lmamas›na iliflkin olarak 1961 ve 1982 Anaya-
salar›n›n getirdi¤i düzenlemeleri karfl›laflt›r›n›z.
HUKUK DEVLET‹
AMAÇ Hukuk devletinin ilkelerini saptayabilmek.
2
Kavram
Anayasam›z›n 2. maddesinde “Cumhuriyetin nitelikleri” aras›nda say›lan hukuk
devleti ilkesi, bütün uygar demokratik rejimlerin temel özelliklerinden biridir. Bu
kavram, en k›sa tan›m›yla, vatandafllar›n hukuki güvenlik içinde bulunduklar›,
Devletin eylem ve ifllemlerinin hukuk kurallar›na ba¤l› oldu¤u bir sistemi anlat›r.
Hukuk dilinde hukuk devleti deyimi, devletin hukuk kurallar›yla ba¤l› say›lma-
d›¤› polis devleti kavram›n›n karfl›t› olarak kullan›lmaktad›r. Hukuk devletinin ça¤-
dafl demokratik uygarl›¤›n en önemli aflamalar›ndan biri oldu¤una flüphe yoktur.
Gerçekten, vatandafllar›n devlete karfl› güven beslemeleri ve kendi kifliliklerini kor-
kusuzca gelifltirebilmeleri, ancak hukuk güvenli¤inin sa¤land›¤› bir hukuk devleti
sistemi içinde mümkündür.
Hukuk devletinin bafll›ca varl›k flartlar› nelerdir? Bu ilke, her fleyden önce, dev-
letin ifllemlerinin hukuk kurallar›na ba¤l›l›¤›n› ifade eder. Hukuk kurallar›na ba¤l›-
l›¤› sa¤layacak mekanizma ise, devletin eylem ve ifllemlerinin yarg› denetimi alt›n-
da bulunmas›d›r. Hukuk devleti denilince, ilk olarak yürütmenin hukuka ba¤l›l›¤›
ve yürütme ifllemlerinin yarg› denetimi alt›nda bulunmas› akla gelmektedir. Bunu,
daha çok tarihsel sebeplerle aç›klamak mümkündür. Hukuk devleti ilkesinin mü-
cadelesinin yap›ld›¤› geçen yüzy›llarda, yürütme organ› genellikle kral ve onun ba-
kanlar›ndan olufltu¤u için, bu dönemlerde kifli haklar›na karfl› sald›r›n›n ancak yü-
rütme organ›ndan gelebilece¤i, dolay›s›yla vatandafllar›n hukuki güvenli¤inin sa¤-
lanabilmesi için yürütme organ›n› hukukla ba¤laman›n gerekli ve yeter oldu¤u dü-
flünülmüfltür. Kifli haklar›n›n, milli iradeden do¤an yasama organ›na karfl› da ko-
runmas›n›n gerekebilece¤i, tarihsel bak›mdan daha sonralar› ortaya ç›kan ve be-
nimsenen bir düflüncedir. Nitekim yasama organ›n›n yarg›sal denetimi baz› de-
mokratik ülkelerde henüz kabul edilmemifl oldu¤u halde, yürütmenin yarg›sal de-
netimi, bütün demokratik ülkelerde yerleflmifl bir kurald›r.
melerinin kurulufluna imkan vermek suretiyle, Dan›fltay’›n ilk ve son derece mah-
kemesi olarak bakt›¤› idari davalar›n say›s›n› azaltm›flt›r. Ayn› tarih ve 2577 say›l›
Kanun da, 45., 46. ve 47. maddelerinde idare ve vergi mahkemelerinin tek hakim-
le verdikleri kararlara karfl›, kural olarak temyiz yoluna baflvurulamay›p sadece, o
yarg› çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebilece¤ini; idare ve vergi
mahkemelerinin tek hakimle verdikleri kararlar d›fl›ndaki kararlar›n Dan›fltay’da
temyiz yoluyla incelenip, karara ba¤lanaca¤›n› öngörmüfl, Dan›fltay Kanunu’nun
24. maddesi ise, Dan›fltay’›n ilk ve son derece mahkemesi olarak görece¤i davala-
r› belirtmifltir.
Hukuk devleti ilkesi, gerek adli idare, gerek idari yarg› sistemleriyle ba¤daflabi-
lir. Hukuk devleti bak›m›ndan önemli olan nokta, yürütmenin eylem ve ifllemleri-
nin ba¤›ms›z yarg› organlar›nca denetlenip denetlenememesidir. Bu denetim sa¤-
land›ktan sonra, denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya idare mahke-
mesi oluflu, hukuk devleti aç›s›ndan önem tafl›maz. Nitekim hukuk devleti, adli
idareyi benimseyen Anglo-Sakson ülkelerinde oldu¤u kadar, idari yarg›y› benim-
seyen Kara Avrupas› ülkelerinde de mevcuttur.
Buna karfl›l›k, gene denetim sistemi ne olursa olsun, e¤er yürütmenin bir k›s›m
eylem ve ifllemleri, çeflitli yollarla yarg› denetimi d›fl›nda b›rak›labiliyorsa, hukuk
devleti ilkesinin zedelenmifl oldu¤u sonucuna varabiliriz. 1924 Anayasas› dönemin-
de Dan›fltay, bir k›s›m yürütme ifllemlerini siyasal nitelikli görerek, bunlardan do¤an
uyuflmazl›klara bakmay› reddediyordu. 1961 Anayasas›’n›n 114. maddesi, “idarenin
hiçbir eylem ve ifllemi, hiç bir halde, yarg› mercilerinin denetimi d›fl›nda b›rak›la-
maz” hükmünü getirmek suretiyle, hukuk devleti ilkesini sarsan bu çeflit uygulama-
lar› önlemifl oldu. Bu hüküm, bir yandan yasama organ›na, bir yandan da idari yar-
g› organ›na yönelik bir direktif niteli¤i tafl›yordu. Madde, yasama organ›na hitap
eden yönüyle, idari yarg› yolunu kapatacak kanunlar›n ç›kar›lmas›n› yasakl›yor;
idari yarg›ya hitap eden yönüyle de, bu mahkemelerin bir k›s›m yürütme ifllemle-
rinden do¤an uyuflmazl›klar› kendi görev alanlar› d›fl›nda görerek bunlara bakmay›
reddetmeleri imkân›n› ortadan kald›r›yordu. Böylece, 1961 Anayasas›’n›n 114. mad-
desinin, hukuk devleti bak›m›ndan çok önemli bir aflama sa¤lad›¤› kuflkusuzdur.
1961 Anayasas›’n›n 114. maddesinin ilk f›kras›, bu Anayasan›n 1971’de geçirdi-
¤i de¤ifliklikle, “idarenin her türlü eylem ve ifllemine karfl› yarg› yolu aç›kt›r” hali-
ne getirilmifl, bu hüküm 1982 Anayasas›’n›n 125. maddesinde de (f. 1) aynen ko-
runmufltur. Bu ifadenin, 1961 Anayasas›’n›n ilk flekline göre daha az kuvvetli oldu-
¤u düflünülebilirse de, asl›nda aralar›nda anlam fark› yoktur. ‹darenin herhangi bir
eylem veya ifllemine karfl› yarg› yolunu kapatan bir kanun, gene de elbette Anaya-
saya ayk›r› olacakt›r. Ne var ki, 1982 Anayasas›’n›n kendisi (m. 125/2) bu kurala iki
istisna getirmifltir. Buna göre, “Cumhurbaflkan›n›n tek bafl›na yapaca¤› ifllemler ile
Yüksek Askeri fiuran›n kararlar› yarg› denetimi d›fl›ndad›r”. Bizce, Cumhurbaflkan›-
n›n tek bafl›na yapaca¤› ifllemler aras›nda, onun Devlet Baflkanl›¤› s›fat›ndan kay-
naklanan ifllemlerle, yürütme organ›n›n bafl› olma s›fat›ndan kaynaklanan ifllemler
aras›nda bir ayr›m yap›lmas› gerekir. Cumhurbaflkan›n›n Devletin bafl› s›fat›yla
yapt›¤› ifllemler idari ifllem say›lamayaca¤› için, bunlar›n yarg› denetimi d›fl›nda b›-
rak›lmas›nda hukuk devleti ilkesiyle çeliflir bir yön yoktur. Cumhurbaflkan›n›n, yü-
rütme organ›n›n bafl› s›fat›yla yapt›¤› ifllemlerin ise, yarg› denetimine tabi olmas›
gerekir. Bu konuya afla¤›da tekrar dönülecektir.
Buna karfl›l›k, hukuki nitelikleri itibariyle tam anlam›yla idari ifllemler olan Yük-
sek Askeri fiura kararlar›n›n yarg› denetimi d›fl›nda b›rak›lmas›n›, hukuk devleti
aç›s›ndan hakl› bulmak mümkün de¤ildir. Dan›flma Meclisi’nce kabul edilen me-
70 Anayasa Hukuku
tinde mevcut olmayan bu istisna, maddeye Milli Güvenlik Konseyi taraf›ndan ek-
lenmifltir. Konsey’in gerekçesine göre, “Yüksek Askeri fiura’n›n, Türk Silâhl› Kuv-
vetleri’nde görevli personelin terfi ve emeklilikleriyle ilgili kararlar›n›n özellik ve
önemi dikkate al›narak, bunlar›n idari yarg› denetimi d›fl›nda kalmas›n›... sa¤lamak
amac›”ndan söz edilmektedir. Anlafl›l›yor ki, Konsey, Türk Silahl› Kuvvetleri’nde
görevli personelin terfi ve emeklilikleriyle ilgili kararlar›n yarg› organ› önünde tar-
t›flma konusu yap›labilmesini istememifl, bunun askeri disiplini zay›flatabilece¤ini
düflünmüfltür. Ancak unutmamak gerekir ki, afla¤›da görülece¤i gibi, yarg› organ›-
n›n denetimi, zaten yerindelik ve idarenin takdir hakk› konular›n› kapsamay›p, hu-
kuka uygunluk denetimi ile s›n›rl›d›r. Hukuka uygun olmayan bir idari ifllemin, ne
gerekçe ile olursa olsun, yarg› denetimi d›fl›nda b›rak›lmas›, hukuk devleti ilkesi ile
ba¤daflt›r›lamaz.
1982 Anayasas›’n›n 125. maddesi, 1961 Anayasas›’n›n 1488 say›l› Kanunla de-
¤ifltirilen 114. maddesine benzer olarak, idari yarg› denetiminin niteli¤i ve s›n›rlar›
ile ilgili baz› hükümler getirmektedir. Maddenin 4. f›kras›na göre, “yarg› yetkisi,
idari eylem ve ifllemlerin hukuka uygunlu¤unun denetimi ile s›n›rl›d›r. Yürütme
görevinin kanunlarda gösterilen flekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesi-
ni k›s›tlayacak, idari eylem ve ifllem niteli¤inde veya takdir yetkisini kald›racak bi-
çimde yarg› karar› verilemez”. Bizce, f›krada say›lan bütün bu hususlar yeni bir hü-
küm getirmeyip, idari yarg›n›n yerindelik denetimi de¤il, ancak kanunilik veya
hukuka uygunluk denetimi yapabilece¤i; idari yarg› karar›n›n idari eylem ve ifllem
niteli¤inde olamayaca¤› ve bu karar üzerine onun içeri¤ini yerine getirecek yeni
bir ifllem yapma görevinin idari yarg›ya de¤il, faal idareye ait oldu¤u; idari yarg›-
n›n, kanun çerçevesi içinde idareye takdir hakk›n›n tan›nm›fl oldu¤u durumlarda,
bu takdirin yerindeli¤ini denetleyemeyece¤i, idare hukukunun öteden beri yerlefl-
mifl ve herkesçe bilinen ilkeleridir. ‹dari yarg›n›n mahiyetinden do¤an ve dolay›-
s›yle Anayasada ayr›ca belirtilmesine hiç gerek olmayan bu s›n›rlar içinde, idari
yarg›n›n hukuka uygunluk denetimi yapma yetkisini s›n›rlay›c› herhangi bir kural,
hukuk devleti anlay›fl› içinde düflünülemez.
1982 Anayasas›’n›n 125. maddesi (f.5 ve 6) 1961 Anayasas›nda yer almam›fl olan
yürütmenin durdurulmas› konusunu düzenlemektedir. Beflinci f›kraya göre, “idari
ifllemin uygulanmas› halinde telafisi güç veya imkans›z zararlar›n do¤mas› ve idari
ifllemin aç›kça hukuka ayk›r› olmas› flartlar›n›n birlikte gerçekleflmesi durumunda
gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmas›na karar verilebilir”. Bu f›kra hakk›n-
da da, dördüncü f›kra hakk›nda söylediklerimizi tekrarlayabiliriz. Yürütmenin dur-
durulmas›n›n istisnai bir ifllem oldu¤u, buna ancak idari ifllemin uygulanmas›ndan
telafisi güç veya imkâns›z zararlar›n do¤acak olmas› ve idari ifllemin hukuka ayk›r›
görünmesi (görünme diyoruz, çünkü ifllemin gerçekten hukuka ayk›r› olup olma-
d›¤› ancak yarg›laman›n sonunda ortaya ç›kabilir) durumlar›nda karar verilebilece-
¤i de, gene idare hukukunun bilinen ve yerleflmifl ilkeleri aras›ndad›r. Buna karfl›-
l›k, 6. f›kradan, ola¤anüstü hallerde, s›k›yönetim, seferberlik ve savafl halinde, ay-
r›ca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sa¤l›k nedenleri ile kanunun, yürütmenin
durdurulmas› karar› verilmesini s›n›rlayabilece¤i anlafl›lmaktad›r. fiu halde, f›krada
sözü edilen durumlarda, idari ifllemin uygulanmas› halinde telafisi güç veya imkan-
s›z zararlar do¤acak olsa ve idari ifllem aç›kça hukuka ayk›r› bulunsa bile, idari yar-
g›n›n yürütmeyi durdurma karar› verme yetkisi kanunla s›n›rlanabilecektir ki, bunu
hukuk devleti ilkesiyle ba¤daflt›rmak güçtür. 125. madde, son olarak, idare huku-
kunun baflka bir bilinen kural›n› tekrarlayarak, idarenin “kendi eylem ve ifllemle-
rinden do¤an zarar› ödemekle yükümlü” oldu¤unu belirtmektedir.
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 71
Yarg› denetimi d›fl›nda b›rak›lan idari ifllemlerin kapsamlar›n› Türk Anayasa Hukuku tari- SIRA S‹ZDE
hi aç›s›ndan inceleyiniz.
Yarg› Ba¤›ms›zl›¤›
Hukuk devletinin en önemli unsurlar›ndan biri de, yarg› ba¤›ms›zl›¤›d›r. Gerçek-
ten, e¤er yürütme veya yasama ifllemlerinin hukuka uygunlu¤unu denetleyecek
olan organlar, yürütme ve yasama organlar› karfl›s›nda tam bir ba¤›ms›zl›¤a sahip
de¤illerse, yarg› denetiminden beklenen yararlar büyük ölçüde ortadan kalkm›fl
olur. Anayasam›zda yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n hangi yollardan gerçeklefltirildi¤ini, ne
gibi anayasal güvenceler alt›na al›nd›¤›n›, ileride yarg› organ›n› incelerken ayr›ca
ele alaca¤›z. Burada flu kadar›n› belirtmekle yetinelim ki, yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n gü-
vence alt›na al›nmam›fl oldu¤u sistemlerde, gerçek anlamda bir hukuk devletinden
söz etmeye imkan yoktur.
askeri mahkemesi olarak adland›r›l›r”lar. Ayn› Kanunun 13. maddesine göre de s›-
k›yönetim mahkemeleri, s›k›yönetim ilan edilen bölgelerde s›k›yönetim ilan›na ne-
den olan olaylara iliflkin suçlar›, yarg›layabilmektedirler. Görülüyor ki, bu durum-
larda bir ceza davas›, suçun ifllendi¤i anda mevcut olmayan ve kurulup kurulma-
yaca¤› önceden bilinmeyen bir mahkeme taraf›ndan görülmektedir.
1961 Anayasas›’n›n 32. maddesinde 1971 y›l›nda yap›lan ve 1982 Anayasas› ile
aynen benimsenen de¤iflikli¤in, bu sorunu ortadan kald›r›p kald›rmad›¤› flüpheli-
dir. E¤er maddedeki “kanunen” deyimi lafzi olarak yorumlan›rsa, s›k›yönetim mah-
kemeleri de kanun gere¤ince kurulduklar›ndan, S›k›yönetim Kanunu’ndaki bu çe-
flit hükümler hukuk devleti ilkesine ayk›r› say›lmayabilir. Buna karfl›l›k, bir hukuk
devletinde kanuni yarg› yolunun ancak tabii yarg› yolu oldu¤u; bunun d›fl›ndaki
her çözümün, olaya ve kifliye göre mahkeme yarat›lmas›na imkan verece¤i düflü-
nülürse, ayk›r›l›¤›n devam etti¤i sonucuna varmak gerekir.
SIRA S‹ZDE Kanuni hakim güvencesi ile yarg› ba¤›ms›zl›¤› aras›ndaki ba¤lant›y› anlat›n›z.
Hukukun genel ilkelerinin tam ve herkesçe kabul edilebilecek bir tan›m›n› yap-
mak kolay olmamakla birlikte, bu konuda pozitif bir temel olarak Milletleraras›
Adalet Divan› Statüsü’nün 38. maddesinden yararlan›labilir. Bu madde, uygar mil-
letlerce tan›nm›fl genel hukuk ilkelerini milletleraras› hukukun kaynaklar› aras›nda
saym›flt›r. Anayasa Mahkememiz de, muhtemelen bu tan›mdan esinlenerek, huku-
kun genel ilkelerini, “hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uydu¤u
ilkeler” olarak tan›mlam›flt›r.
Türk Anayasa Mahkemesi, gerek 1961 gerek 1982 Anayasalar› dönemlerinde
verdi¤i çeflitli kararlar›nda hukukun genel ilkelerinden destek ölçü norm olarak
yararlanm›fl, hatta zaman zaman bu ilkelerin Anayasa hükümlerinden de önde gel-
di¤i yolunda ifadeler kullanm›flt›r. Mesela baz› kararlar›nda “hukuk devletinin,
Anayasan›n aç›k hükümlerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin be-
nimseyip uydu¤u ilkelere uygun olmas› gerekir” denilmifltir.
Anayasa Mahkemesi’nin 1982 Anayasas› döneminde vermifl oldu¤u kararlarda
dayand›¤› genel hukuk ilkelerinin baz›lar› flunlard›r: iyi niyet, ahde vefa, kazan›lm›fl
haklara sayg›, kanunlar›n geriye yürümezli¤i, kesin hükme sayg›, devlete (ve ka-
nunlar›na) güven, özel kural-genel kural çat›flmas›nda özel kural›n uygulanmas›.
Bu kararlar aras›nda kazan›lm›fl haklara sayg› ilkesine iliflkin olanlar özel bir
yer tutmaktad›r. Bu ilke Anayasam›zda ayr›ca belirtilmifl olmamakla beraber, Ana-
yasa Mahkemesi, yerinde olarak, kazan›lm›fl haklara sayg› ilkesini hukuk devleti-
nin do¤al gere¤i olarak görmüfltür. Gerçekten de, hukuk devletinin di¤er unsurla-
r› gibi, kazan›lm›fl haklara sayg› ilkesinin de temel amac›, bireylerin hukuk güven-
li¤ini sa¤lamakt›r. Anayasa Mahkemesi, kazan›lm›fl bir haktan söz edilebilmesi için,
iki flart›n varl›¤›n› aramaktad›r: (a) Hakk›n, edinildi¤i anda yürürlükte olan kuralla-
ra uygun flekilde ve (b) “bütün sonuçlar›yla fiilen” elde edilmifl olmas› gerekir.
SOSYAL DEVLET
AMAÇ Sosyal devletin anlam›n› aç›klayabilmek.
3
Sosyal Devletin Anlam›
Anayasam›z›n 2. maddesinde yer alan, Cumhuriyetin niteliklerinden biri de, sosyal
devlet ilkesidir. Özellikle yirminci yüzy›lda Bat› demokrasilerinde ortaya ç›km›fl
olan sosyal devlet veya refah devleti kavram›, devletin sosyal bar›fl› ve sosyal ada-
leti sa¤lamak amac›yla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini meflru ve ge-
rekli gören bir anlay›fl› ifade eder. Sosyal devlet, bu yönüyle geçen yüzy›l›n jan- Sosyal Devlet: Devletin
toplumsal bar›fl› ve adaleti
darma devlet anlay›fl›ndan kesinlikle ayr›l›r. Liberal felsefeden esinlenen jandar- sa¤lamak üzere sosyo –
ma devlet anlay›fl›, devletin görevlerini d›fla karfl› savunmay› ve yurt içinde düzen ekonomik yaflama etkin
ve güvenli¤i sa¤lamaktan ibaret görmekte, özellikle devletin ekonomik hayata mü- müdahalesini gerekli gören
devlet anlay›fl›d›r.
dahalesini sadece gereksiz de¤il, ayn› zamanda ekonominin do¤al kanunlar›n›n ifl-
leyiflini bozaca¤› için, zararl› saymaktayd›. Jandarma Devlet: Devletin
görevlerini iç ve d›fl
Bat› toplumlar›n›n ondokuzuncu yüzy›l içindeki de¤iflimi, devlet kontroludan güvenli¤i sa¤lamakla
uzak biçimde kendi kanunlar›na göre ifllemeye terkedilen piyasa ekonomisinin, s›n›rlayan ve sosyo –
ekonomik yaflama
sanayileflmeyi büyük ölçüde gerçeklefltirdi¤i, fakat a¤›r sosyal sorunlar yaratt›¤›, müdahalesini zararl› sayan
gelir ve servet eflitsizliklerini artt›rd›¤›, s›n›f çat›flmalar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› gerçe¤ini devlet anlay›fl›d›r.
ortaya koymufltur. Bu durum karfl›s›nda Bat› toplumlar›, klasik jandarma devlet
74 Anayasa Hukuku
Sosyal devlet, k›saca, sosyal adalet ve sosyal güvenli¤i sa¤lamak ve herkes için
insan haysiyetine yarafl›r asgari bir hayat düzeyini gerçeklefltirmekle yükümlü dev-
let olarak tan›mlanabilir. Bu amac›n gerçeklefltirilmesinin devletin ekonomik haya-
ta müdahalesini gerektirece¤i aç›kt›r. fiu halde flimdi tart›fl›lmas› gereken, bu mü-
dahalenin ölçü ve s›n›rlar›n›n ne olaca¤›d›r.
Sosyal, jandarma ve sosyalist devlet anlay›fllar›n› karfl›laflt›rarak, tart›fl›n›z ve 1982 Anaya- SIRA S‹ZDE
sas›’n›n öngördü¤ü devlet anlay›fl›n› saptay›n›z.
kün k›lacak adaletli bir ücret ödenmesi ve çal›flamayacak durumda olanlar›n da çe-
flitli sosyal güvenlik tedbirleri ile korunmas› yer almaktad›r (m.429/1, 2). Görülü-
yor ki, çal›flmay› desteklemek ve iflsizli¤i önlemeye elveriflli ekonomik bir ortam
yaratmak devletin ödevleri aras›nda yer alm›flt›r. Çal›flma hakk›n›n yan›nda, çal›-
flanlar›n adaletli bir ücret elde etmeleri de sosyal devletin bir gere¤idir. Bu nokta
55. maddede düzenlenmifltir. Nihayet sosyal devlet, yafll›l›k, hastal›k, sakatl›k, ifl-
sizlik gibi sebeplerle çal›flamayacak durumda olanlar› koruyacak tedbirleri de al-
mal›d›r. Anayasan›n 60. maddesine göre, “herkes, sosyal güvenlik hakk›na sahip-
tir. Devlet, bu güvenli¤ini sa¤layacak gerekli tedbirleri al›r ve teflkilat› kurar”. 61.
madde ise, sosyal güvenlik bak›m›ndan özel olarak korunmas› gerekenlerin duru-
munu düzenlemifltir.
fiüphesiz, insan haysiyetine yak›fl›r asgari bir hayat düzeyinin sa¤lanmas›, sade-
ce bu tedbirlerle gerçekleflemez. ‹nsan haysiyetine yak›fl›r bir hayat, insan haysiye-
tine yak›fl›r bir konutta sa¤l›k içinde yaflama ihtiyac›n›n ve asgari kültürel ihtiyaç-
lar›n tatminini de içine al›r (m.42, 56, 57).
Vergi Adaleti
Ça¤dafl sosyal devlette gelir ve servet eflitsizliklerini azaltmada en önemli rolü, ver-
gi politikas› oynamaktad›r. Anayasan›n 73. maddesi de “herkes, kamu giderlerini
karfl›lamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün
adaletli ve dengeli da¤›l›m›, maliye politikas›n›n sosyal amac›d›r” diyerek, ayn› an-
lay›fl› dile getirmifltir. Bu ilke, vergi oranlar›n›n, mükellefin mali gücüne göre sap-
tanmas›n› ifade eder. Vergi hukukunda artan oranda (müterakki) vergi denilen ve
Türk gelir vergisi sisteminde de kabul edilmifl bulunan vergilendirme yöntemi yük-
sek gelir tabakalar›ndan yüksek oranlarda, düflük gelir tabakalar›ndan düflük oran-
larda vergi al›nmas› suretiyle, gelir eflitsizliklerinin azalt›lmas›n› amaçlar. Vergi po-
litikas›n›n bu amaçla kullan›lmas›, sosyal adalet ve sosyal devlet ilkelerinin bir ge-
re¤idir. Ayr›ca, bu flekilde toplanan devlet gelirlerinin bir bölümünün, daha çok
düflük gelirli gruplar›n yararlanaca¤› baz› sosyal nitelikli kamu hizmetlerinde kul-
lan›lmas› da, herkese insan haysiyetine yak›fl›r bir hayat seviyesi sa¤lanmas› hede-
finin gerçeklefltirilmesine yard›m eder.
Kamulaflt›rma ve Devletlefltirme
Kamu hizmetlerini yürütebilmek için gerekli olan, özel mülkiyet alt›ndaki tafl›nmaz
bir mal›n, sahibinin iste¤ine bak›lmaks›z›n kamu mülkiyetine geçirilmesi ifllemine
Kamulaflt›rma: Özel mülkiyet kamulaflt›rma denilir. Kamulaflt›rma, Anayasam›z›n 46. maddesinde düzenlen-
alt›ndaki bir tafl›nmaz›n,
sahibinin iste¤i d›fl›nda ve mifltir. Bu maddeye (f.1) göre, “devlet ve kamu tüzel kiflileri; kamu yarar›n›n ge-
ancak belli bedel rektirdi¤i hallerde, gerçek karfl›l›klar›n› peflin ödemek flart›yla, özel mülkiyette bu-
karfl›l›¤›nda kamu
mülkiyetine geçirilmesi
lunan tafl›nmaz mallar›n tamam›n› veya bir k›sm›n›, kanunla gösterilen esas ve
ifllemidir. usullere göre, kamulaflt›rmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkili-
dir”. Bu anlamda kamulaflt›rma, çok eskiden beri var olan ve sosyal devletle iliflki-
si bulunmayan bir hukuki kurumdur.
Ancak, Anayasada özel bir rejime tabi tutulan sosyal amaçl› kamulaflt›rmalar,
sosyal devletin bir yöntemi olarak kabul edilebilir. Anayasaya göre (m. 46/2), “ka-
mulaflt›rma bedeli ile kesin hükme ba¤lanan art›r›m bedeli, nakden ve peflin ola-
rak ödenir. Ancak tar›m reformunun uygulanmas›, büyük enerji ve sulama proje-
leri ile iskân projelerinin gerçeklefltirilmesi, yeni ormanlar›n yetifltirilmesi, k›y›lar›n
korunmas› ve turizm amac›yla kamulaflt›r›lan topraklar›n bedellerinin ödenme flek-
li kanunla gösterilir”.
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 77
Planlama
Sosyal devletin temel ilkelerinden biri de, planlamad›r. Planlama, toplumun eko- Planlama: Toplumun
ekonomik kaynaklar›n›n,
nomik kaynaklar›n›n, ekonomik kalk›nmay› sa¤lamak amac›yla, bilimsel ve ak›lc› ekonomik kalk›nmay›
biçimde kullan›labilmesini sa¤lar. Gerçekten, sosyal devlet anlay›fl›, devletin sosyal sa¤lamak amac›yla, bilimsel
ve ekonomik hayata müdahalesini öngördü¤üne göre, bu müdahalenin sistemli, ve ak›lc› kullan›lmas›n›
sa¤lamaya yönelik
tutarl›, ak›lc› ve bilimsel bir biçimde yap›lmas› gerekir. Bunu sa¤layacak araç da, düzenlemedir.
planlamad›r. 1961 Anayasas› gibi, 1982 Anayasas› da planlamay› devlete bir görev
olarak yüklemifltir. Anayasan›n 166. maddesine göre, “ekonomik, sosyal ve kültü-
rel kalk›nmay›, özellikle sanayiin ve tar›m›n yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu bi-
çimde h›zla geliflmesini, ülke kaynaklar›n›n döküm ve de¤erlendirilmesini yaparak
verimli flekilde kullan›lmas›n› planlamak, bu amaçla gerekli teflkilat› kurmak Dev-
letin görevidir. Planda milli tasarrufu ve üretimi art›r›c›, fiyatlarda istikrar ve d›fl
ödemelerde dengeyi sa¤lay›c›, yat›r›m ve istihdam› gelifltirici tedbirler öngörülür;
yat›r›mlarda toplum yararlar› ve gerekleri gözetilir; kaynaklar›n verimli flekilde kul-
lan›lmas› hedef al›n›r. Kalk›nma giriflimleri, bu plana göre gerçeklefltirilir. Kalk›n-
ma planlar›n›n haz›rlanmas›na, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce onaylanmas›na,
uygulanmas›na, de¤ifltirilmesine ve bütünlü¤ünü bozacak de¤iflikliklerin önlenme-
sine iliflkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir”. 1982 Anayasas›’n›n, daha çok, mil-
li tasarrufu ve üretimi artt›rmak, fiyatlarda istikrar ve d›fl ödemelerde denge sa¤la-
mak, yat›r›m ve istihdam› gelifltirmek gibi, salt ekonomik nitelikli amaçlar› vurgu-
lad›¤› görülmektedir. Di¤er bir deyimle, 1982 Anayasas›’n›n planlama anlay›fl›, li-
beral bir ekonomik politika ile daha kolay ba¤daflabilecek niteliktedir.
Sosyal Haklar
Sosyal haklar, sosyal adaleti sa¤lamaya, sosyal eflitsizlikleri azaltmaya, toplum için-
de ekonomik bak›mdan zay›f olan s›n›f ve gruplar› korumaya yönelik haklard›r.
1982 Anayasas›’n›n “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” bafll›¤›n› tafl›yan
‹kinci K›s›m Üçüncü Bölümün’de de, bu sonuncu anlamdaki sosyal haklarla, çal›fl-
ma ve sözleflme hürriyeti (m. 48), iflverenlerin sendika kurma hakk› (m. 51), lokavt
hakk› (m. 54) gibi ekonomik bak›mdan zay›f olanlar›n korunmas›n› amac›n› güt-
meyen ekonomik haklar bir arada yer alm›flt›r. Dar anlamdaki sosyal haklar›n için-
de de bir bölümü, devletin olumsuz edimini gerektiren (sendika, grev ve toplu
sözleflme, ücretli tatil haklar› gibi), bir bölümü ise olumlu bir edime ihtiyaç göste-
ren (e¤itim, sa¤l›k, konut ve sosyal güvenlik haklar› gibi) haklard›r. Hatta tek bir
temel hakk›n, baz› yönleriyle bir sosyal hak, baz› yönleriyle bir klasik hak olmas›
78 Anayasa Hukuku
da mümkündür. Mesela e¤itim ve ö¤retim hakk› (m. 42) kimsenin e¤itim ve ö¤re-
nim hakk›ndan yoksun b›rak›lamayaca¤›, ilkö¤retimin bütün vatandafllar için zo-
runlu ve paras›z olaca¤›, Devletin maddi imkânlardan yoksun baflar›l› ö¤rencilere
burslar ve baflka yollarla gerekli yard›mlar› yapaca¤› hükümleri aç›s›ndan flüphe-
siz, olumlu edimleri gerektiren bir sosyal hakt›r. Oysa ayn› madde, e¤itim ve ö¤re-
timin, Atatürk ilkeleri ve ink›lâplar› do¤rultusunda, ça¤dafl bilim ve e¤itim esasla-
r›na göre Devletin gözetim ve denetimi alt›nda yap›lmas› ve bu esaslara ayk›r› e¤i-
tim ve ö¤retim yerleri aç›lamamas› hükmü aç›s›ndan, klasik bir hürriyet olan bilim
ve sanat› serbestçe ö¤retme ve ö¤renme ve ekonomik bir hak olan özel teflebbüs
hürriyetine (m. 48) bir s›n›rlama getirmektedir.
Devletin olumlu bir edim gerektirmeyen sosyal haklar karfl›s›ndaki durumu di-
¤er temel haklar karfl›s›ndaki durumunun ayn›d›r. Yani burada da devletin ödevi,
söz konusu haklar› Anayasa hükümlerine ayk›r› biçimde s›n›rlamamakt›r. Olumlu
edim gerektiren haklarda ise, bunlar›n salt Anayasa’da yer alm›fl olmalar›, kiflilere
yarg› yolu ile talep edilebilecek sübjektif kamu haklar› vermez. Bu tür talep ve da-
va haklar›, ancak yasama organ›n›n o alandaki kanuni bir düzenlemesinden do¤a-
bilir. Bu aç›dan, söz konusu Anayasa hükümlerinin, do¤rudan do¤ruya uygulana-
bilir hukuk kurallar› de¤il, yasama organ›na siyasal nitelikte direktifler veren veya
yol gösteren program hükümler karakteri tafl›d›¤› söylenebilir. 1982 Anayasas›’n›n
“sosyal ve ekonomik haklar›n s›n›r›” bafll›kl› 65. maddesi de bu görüflü destekle-
mektedir. An›lan maddeye göre “Devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile
belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlar›na uygun öncelikleri gözeterek, mali
kaynaklar›n›n yeterlili¤i ölçüsünde yerine getirir”.
Anayasan›n 65. maddesindeki s›n›r, flüphesiz, ancak olumlu edim gerektiren
sosyal haklar bak›m›ndan geçerlidir. Olumlu edim gerektirmeyen, sendika, toplu
sözleflme, grev gibi haklar›n gerçekleflmesi, ekonomik istikrar›n korunmas› ve ma-
li kaynaklar›n yeterlili¤i ölçüsüne ba¤lanamaz. Olumlu edim gerektiren haklarda
ise, yasama organ›n›n bu haklar› gerçeklefltirme konusundaki takdir yetkisinin
mutlak olup olmad›¤› tart›flmal›d›r. Bir görüfle göre yasaman›n takdiri, bu haklar›n
gerçeklefltirilip gerçeklefltirilmeyece¤i konusunda de¤il, ancak ne ölçüde gerçek-
lefltirilece¤i konusunda mevcut olabilir. Bizce, yasama organ›n›n bu alandaki tak-
dirini denetleyecek, di¤er bir deyimle onun hareketsizli¤ini müeyyidelendirecek
hukuki bir yol mevcut de¤ildir.
Yasama organ›n›n kanuni bir düzenleme yapm›fl olmas› durumunda ise, bunun
bütün Anayasa hükümlerine oldu¤u gibi, sosyal devlet ilkesine ve bu ilkeyle ilifl-
kili Anayasa hükümlerine uygunlu¤unun yarg› organ›nca denetlenebilece¤i flüphe-
sizdir. Di¤er bir deyimle, sosyal devlet ilkesine aç›kça ayk›r› düflen bir kanun el-
bette iptal edilebilecektir. Ancak bu durumda da yarg› organ›, yasaman›n öncelik-
ler, yöntemler ve ölçüler konusundaki siyasal takdirine aç›k bir anayasal dayanak
olmad›kça müdahale etmemelidir. Aksi halde Anayasan›n, bütün siyasal partilere
belli bir ortak ekonomik program empoze etmifl oldu¤u sonucuna var›r›z ki, bu-
nun demokratik rejimin anlam›n› büyük ölçüde yok edece¤i aç›kt›r. Unutmamak
gerekir ki, sosyal devletin temel ahlaki de¤eri olan sosyal adaletin hangi yöntem-
lerle, ne tür politikalarla daha iyi gerçekleflebilece¤i konusunda ciddi ve meflru tar-
t›flmalar mevcuttur. Anayasan›n, bunlardan birini bütün partilerce izlenmesi zorun-
lu bir ilke olarak kabul etmifl olabilece¤ini düflünmek, ço¤ulcu demokrasi anlay›fl›
ile ba¤daflmaz.
SIRA S‹ZDE Sosyal devletin gerçekleflmesi için 1982 Anayasas›’n›n öngördü¤ü araçlar› tart›fl›n›z.
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 79
Efi‹TL‹K
AMAÇ Eflitlik kavram›n›n türlerini belirleyebilmek.
4
Eflitlik ilkesi, 1982 Anayasas›’n›n 10. maddesinde flu flekilde ifadesini bulmufltur:
“Herkes, dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir. Hiçbir kifliye, ai-
leye, zümreye veya s›n›fa imtiyaz tan›namaz. Devlet organlar› ve idare makamla-
r›, bütün ifllemlerinde kanun önünde eflitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundad›rlar”.
Kanun önünde eflitlik ilkesinin hukuki mahiyeti tart›flmal›d›r. Bu ilkenin hukuk
devleti kavram› içinde mevcut oldu¤u düflünülebilece¤i gibi bir temel hak ya da
devlet yönetimine egemen ba¤›ms›z bir temel ilke olarak da de¤erlendirilmesi
mümkündür. Eflitlik ilkesinin, bu ilkeden yararlananlar aç›s›ndan bir temel hak, ya-
ni eflit ifllem görmeyi ya da ayr›m gözetilmemesini isteme hakk›n› do¤urdu¤u kufl-
kusuzdur. Ancak eflitlik, ayn› zamanda, muhataplar› yani devlet organlar› ve idare
makamlar› aç›s›ndan da anayasal bir buyruk, devlet yönetimine egemen temel bir
ilkedir. 1961 Anayasas›’n›n eflitlik ilkesine “temel haklar ve ödevler” k›sm›nda (m.
12) yer vermifl olmas›na karfl›l›k, 1982 Anayasas›’n›n bu ilkeyi “genel esaslar” k›s-
m›nda düzenlemifl olmas› da, eflitli¤in temel bir devlet yönetimi ilkesi olarak düflü-
nülmesi gerekti¤i görüflüne güç katmaktad›r.
Genel anlamda eflitlik ilkesi ise, flekli hukuki eflitlik ve maddi hukuki eflit- fiekli Hukuki Eflitlik:
lik olarak iki anlamda yorumlanabilir. fiekli hukuki eflitlikten kastedilen, kanunla- Kanunlar›n genel ve soyut
nitelik tafl›mas›, yani kap-
r›n genel ve soyut nitelik tafl›mas›, yani kapsad›¤› herkese eflit olarak uygulanmas›- sad›¤› herkese eflit olarak
d›r. Anayasan›n 10. maddesinin, hiçbir kifliye, aileye, zümreye veya s›n›fa “imtiyaz” uygulanmas›d›r.
tan›namayaca¤› yolundaki ikinci f›kras› da, bu anlamda eflitli¤i hedefler görünmek- Maddi Hukuki Eflitlik: Ayn›
tedir. Ancak flüphesiz ki, eflitlik ilkesinin anlam›n› flekli hukuki eflitlikle s›n›rland›r- durumda bulunanlara
haklarda ve ödevlerde,
mak mümkün de¤ildir. Maddi hukuki eflitlik, flekli eflitli¤in ötesinde, ayn› durumda yararlarda ve
bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde yükümlülüklerde, yetkilerde
ve sorumluluklar ile
ve sorumluluklarda, f›rsatlarda ve hizmetlerde eflit davranma zorunlulu¤unu içer- f›rsatlarda ve hizmetlerde
mektedir. Bu anlamda eflitlik ilkesinin ihlal edilmifl olup olmad›¤›n›n anlafl›labilme- eflit davran›lmas›d›r.
si için, anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunlar›n genel ve soyut nitelik
tafl›y›p tafl›mad›klar›n›n de¤il, onlar›n içeriklerinin de araflt›r›lmas› gerekir.
Öte yandan, bir kanunun her zaman herkes için ayn› hükümler tafl›mas› müm-
kün de¤ildir. Kanun yapma, hemen daima, kiflilerin veya durumlar›n baz› özellik-
ler yönünden benzerlikleri veya farkl›l›klar›na dayanan s›n›fland›rmalar› içerir. fiu
halde kanunlar›n, maddi hukuki eflitlik normu aç›s›ndan denetlenmelerinde sorun,
hangi s›n›fland›rma veya farkl›laflt›rma türlerinin eflitlik ilkesine ayk›r› düflece¤idir.
Anayasa Mahkemesi’ne göre kanun önünde eflitlik ilkesi, “herkesin her yönden ay-
n› hükümlere ba¤l› olmas› gerekti¤i anlam›na gelmez. Bu ilke ile güdülen amaç,
benzer koflullar içinde olan, özdefl nitelikte bulunan durumlar›n yasalarca ayn› ifl-
leme uyruk tutulmas›n› sa¤lamakt›r”.
Özet
AMAÇ
1982 Anayasas›’n›n insan haklar›na yaklafl›m›n›
AMAÇ Sosyal devletin anlam›n› aç›klayabilmek.
1 belirleyebilmek. 3
• 1982 Anayasas› ile devletin insan haklar›na sayg›l› • 20. yüzy›lda bat› demokrasilerinde gelifltirilen ve
olaca¤› belirtilmifltir. Herkesin, kiflili¤ine ba¤l›, do- bir di¤er ifade ile refah devleti olarak nitelendirilen
kunulamaz, devredilmez, temel hak ve özgürlükle- sosyal devlet, devletin toplumsal ve ekonomik ya-
re sahip oldu¤u anlay›fl›na karfl›n temel hak ve öz- flama müdahalesini gerekli gören bir devlet yakla-
gürlüklerin kiflinin topluma, ailesine ve di¤er kifli- fl›m›d›r. 19. yüzy›lda liberal felsefeden etkilenen
lere karfl› ödev ve sorumluluklar içerdi¤i de düzen- jandarma devlet anlay›fl›ndan farkl› olarak sosyal
lenmifltir. Yine 1982 Anayasas› gerek devlete karfl› devlet anlay›fl›, devletin görevlerini iç ve d›fl sa-
ileri sürülüp, korunacak temel hak ve özgürlükler vunma ile s›n›rl› kabul etmemekte ayn› zamanda
anlay›fl›na gerekse de ça¤dafl sosyal devletin öz- devletin ekonomik yaflamada kar›flmas›n› zorunlu
gürlefltirme anlay›fl›na yer vermifltir. Ancak, 1982 görmektedir.
Anayasas› bireyin temel hak ve özgürlüklerine dev-
let otoritesi karfl›s›nda daha güçsüz bir konuma
AMAÇ Eflitlik kavram›n›n türlerini belirleyebilmek.
4
sokmufltur.
• Eflitlik ilkesinin, genel anlamda, flekli ve maddi ol-
AMAÇ Hukuk Devletinin ilkelerini saptayabilmek.
mak üzere iki türü söz konusudur.
2 fiekli hukuki eflitlik, kanunlar›n genel ve soyut nite-
• Yurttafllar›n, hukuki güvenlik içinde bulunduklar›, lik tafl›mas› ve bu niteli¤i gere¤ince herkese eflit
Devletin eylem ve ifllemlerinin hukuk kurallar›na olarak uygulanmas›d›r. Maddi hukuki eflitlik ise ay-
ba¤l› olduklar› bir sistemi anlatan hukuk devletinin n› durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde,
temel nitelikleri flunlard›r; yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve so-
- Yürütme ifllemlerinin yarg›sal denetim alt›nda rumluluklarda, f›rsatlarda ve hizmetlerde eflit dav-
olmas› ranma zorunlulu¤unu ifade
- Yasama ifllemlerinin yarg›sal denetim alt›nda
olmas›
- Yarg› ba¤›ms›zl›¤›
- Kanuni hakim güvencesi
- Ceza sorumlulu¤u ilkeleri
- Hukukun genel ilkelerine ba¤l›l›k
Ünite 4 - Devletin Temel ‹lkeleri-II 81
2. Afla¤›dakilerden hangisi temel hak ve özgürlüklerin s›- 7. Afla¤›dakilerden hangisi, kamu hizmetlerini yürütebil-
n›rland›r›lmas›n›n s›n›rlar›ndan birini oluflturmaz? mek için gerekli olan, özel mülkiyet alt›ndaki tafl›nmaz›n,
a. S›n›rlama anayasan›n sözüne ve ruhuna uygun sahibinin iste¤ine bak›lmaks›z›n kamu mülkiyetine geçiril-
olmal›d›r. mesi ifllemini ifade eder?
b. S›n›rlama ancak anayasan›n ilgili maddelerinde o a. Özerklefltirme
özgürlük için öngörülmüfl nedenlere dayanabilir. b. Devletlefltirme
c. S›n›rlamada baflvurulan araç, s›n›rlama amac›n› ger- c. Özellefltirme
çeklefltirmeye elveriflli olmal› ve araç ile amaç öl- d. Kamulaflt›rma
çüsüz bir oran içinde olmamal›d›r. e. Planlama
d. S›n›rlama parlamento karar› ile yap›lmal›d›r.
e. S›n›rlama hakk›n özüne dokunmamal› ve demokra- 8. Afla¤›dakilerden hangisi ça¤dafl sosyal devlette ge-
tik toplum düzeninin gereklerine uygun olmal›d›r. lir ve servet eflitsizliklerini azaltmada en önemli rolü
oynamaktad›r?
3. Afla¤›dakilerden hangisi hukuk devletinin bafll›ca varl›k a. Vergi politikas›
koflullar›ndan biri de¤ildir? b. Kamulaflt›rma
a. Meclis Baflkan›’n›n oy hakk›n›n bulunmamas› c. Devletlefltirme
b. Yürütme ifllemlerinin yarg›sal denetimi d. Planlama
c. Yasama ifllemlerinin yarg›sal denetimi e. Özellefltirme
d. Yarg› ba¤›ms›zl›¤›
e. Kanuni hakim güvencesi 9. Afla¤›dakilerden hangisi, idarenin her türlü eylem veya
ifllemine karfl› yarg› yolunun aç›k olaca¤› kural›n›n bir is-
4. Afla¤›dakilerden hangisi sosyal devletin hukuki yön- tisnas›n› oluflturur?
temleri aras›nda say›lamaz? a. Belediyenin kamulaflt›rma ifllemi
a. Vergi adaletini sa¤lamak b. Bakanlar Kurulu Kararnamesi
b. Kamulaflt›rma ve devletlefltirme yapmak c. Bir kamu kurumunun ç›kartt›¤› yönetmelik
c. Planlama yapmak d. Tapu ifllemleri
d. Sosyal haklar sa¤lamak e. Yüksek Askeri fiura Kararlar›
e. Ekonomik hayata müdahaleden kaç›nmak
10. Afla¤›dakilerden hangisi, temel hak ve özgürlüklerin
5. 1982 Anayasas›’na göre temel hak ve özgürlüklerin s›n›rland›r›lmas›nda s›n›rlama arac›n›n, amac› gerçeklefltir-
kullan›lmas›n›n tamamen veya k›smen durdurulmas› han- meye elveriflli olmas›n› ve amaç ile araç aras›nda bir ora-
gi halde mümkün de¤ildir? n›n bulunmas›n› ifade eder?
a. Savafl halinde a. S›n›rlaman›n anayasan›n sözüne ve ruhuna uygun
b. Seferberlik halinde olmas›n›
c. Tatbikat halinde b. S›n›rlaman›n kanuni olmas›n›
d. S›k›yönetim halinde c. Ölçülülük ilkesini
e. Ola¤anüstü hallerde d. Demokratik toplum düzeninin gerekleri ölçütünü
e. Aç›k ve yal›n bir nedensellik ba¤› ölçütünü
82 Anayasa Hukuku
2. d
Ayr›nt›l› bilgi için “Temel Hak ve Hürriyetlerin
S›n›rlanmas›” konusuna bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “S›n›rlaman›n S›n›rlar›” konusu-
na bak›n›z.
atanan bakanlar›, seçildikleri veya atand›klar›, emekli olan- 3. a Ayr›nt›l› bilgi için “Hukuk Devleti” konusuna
lar ise istekte bulunduklar› tarihi izleyen aybafl›ndan itiba- bak›n›z.
ren emeklilik kesene¤ine esas ayl›klar›na 4500 ek göster- 4. e Ayr›nt›l› bilgi için “Sosyal Devletin Hukuki Yön-
ge tutar› eklenerek TC Emekli Sand›¤› ile ilgilendirilirler. temleri” konusuna bak›n›z.
A, B ve C, 26.12.1990 tarihli dilekçe ile 3671 say›l› Kanu- 5. c Ayr›nt›l› bilgi için “Temel Hak ve Hürriyetlerin
nun Anayasan›n 2. ve 10. maddelerine ayk›r› oldu¤u ve Kullan›lmas›n›n Durdurulmas›” konusuna bak›n›z.
uygulanmamas› görüflüyle TC Emekli Sand›¤› Genel Mü- 6. b Ayr›nt›l› bilgi için “Sosyal Devlet” konusuna
dürlü¤üne baflvurmufllard›r. Ancak TC Emekli Sand›¤›n›n bak›n›z.
bu istemi reddetmesi üzerine; Ankara 5. ‹dare Mahkeme- 7. d Ayr›nt›l› bilgi için “Kamulaflt›rma ve Devletlefltir-
si’nde dava açarak ayn› ayk›r›l›k iddias›n› mahkemede de me” konusuna bak›n›z.
ileri sürmüfllerdir. Mahkeme bu iddiay› ciddi bularak, ka- 8. a Ayr›nt›l› bilgi için “Vergi Adaleti” konusuna
nunun ilgili maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahke- bak›n›z.
mesine baflvurmufltur. 9. e Ayr›nt›l› bilgi için “Yürütme ‹fllemlerinin Yarg›-
Anayasa Mahkemesi, yasama organ› üyelerinin yapt›klar› sal Denetimi” konusuna bak›n›z.
görevin önemine de¤inmekle birlikte; ifltirakçi olduklar› 10. c Ayr›nt›l› bilgi için “S›n›rlaman›n S›n›rlar›” konusu-
bir sosyal güvenlik kuruluflundan di¤er ifltirakçilerle eflit na bak›n›z.
koflullarda yararland›r›lmalar› gerekti¤ini; aksi takdirde
öteki ifltirakçilerin hiçbirisi için söz konusu olmayan baz›
ayr›cal›klarla donat›larak, eflitsizlik ve adaletsizli¤e yol aç›- Baflvurulabilecek Kaynaklar
laca¤›n› belirlemifltir. Bu durum, Anayasan›n 2. maddesi Akad, Mehmet. (1984). Teori ve Uygulama Aç›s›ndan
uyar›nca; adalet anlay›fl›na dayanan, insan haklar›na say- 1961 Anayasas›’n›n 10. Maddesi. ‹stanbul: ‹stanbul
g›l› hukuk devleti yaklafl›m›na uymad›¤› gibi, Anayasan›n Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay›n›.
10. maddesinde düzenlenen ayr›m gözetilmeksizin kanun Batum, Süheyl. (1993). Avrupa ‹nsan Haklar› Sözlefl-
önünde eflitlik hükmüne de ayk›r› görüldü¤ü için Anaya- mesi ve Türk Anayasal Sistemine Etkileri. ‹stanbul:
sa Mahkemesi 3617 say›l› kanunun ilgili hükümlerinin ip- ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay›n›.
taline karar vermifltir (E. 1992/38, K.1993/5, T. 2.2.1993, Sa¤lam, Faz›l. (1982). Temel Haklar›n S›n›rlanmas› ve
AMKD. S. 29, C. 1, s. 234, Ankara, 1994). Özü. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa-
” kültesi Yay›n›.
Tanör, Bülent. (1991). Türkiye’nin ‹nsan Haklar› Soru-
nu. C.1 ve 2, ‹stanbul: BDS Yay›nlar›.
Tanör, Bülent. (1978). Anayasa Hukukunda Sosyal Hak-
lar. ‹stanbul: May Yay›nlar›.
83
Kurucu ‹ktidar:
Anayasay›
De¤ifltirme Sorunu 5
Bu Ünitede...
Devletlerin temel siyasal yap›s›n› belirleyen iktidar›n anayasa yapma ve de¤ifltirme
konusunda sahip oldu¤u yetkiler aç›klanmakta, daha sonra Türk Anayasa tari-
hinde bu iktidar›n yetkilerini nas›l kulland›¤› konusunda bilgi verilmektedir. Ayr›-
ca Anayasa de¤iflikliklerinin yarg›sal denetimi konusunda bilgi verilmekte, anaya-
sa yarg›s› gerek 1961, gerekse 1982 Anayasas› aç›s›ndan incelenmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar aras›ndaki farklar› saptayabileceksiniz.
Anayasay› de¤ifltirme sürecinin aflamalar›n› s›ralayabileceksiniz.
Anayasa de¤iflikliklerinin denetim usullerini belirleyebileceksiniz.
84 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
1960 y›l›n›n bafllar›nda ülkenin içinde bulundu¤u gerginlik ve t›kan›kl›k
ortam›nda, rütbeleri yüzbafl›l›kla tümgenerallik aras›nda de¤iflen bir grup subay,
TSK ad›na yönetime el koymufltur. 27 May›s 1960 Askeri Müdahalesi ile Milli Birlik
Komitesi 1 say›l› Kanunu kabul ederek 1924 Anayasas›n›n bir çok hükmünü
de¤ifltiren, geçici bir anayasa düzeni kurmufltur. Önceleri, iktidar› tek bafl›na kul-
lanan MBK 13 Aral›k 1960 tarihli 157 ve 158 say›l› kanunlarla, bunu sivil bir
kurulufl olan Temsilciler Meclisi ile paylaflm›flt›r. Bu iki heyetin oluflturdu¤u Kurucu
Meclis, Anayasay› ve seçim kanununu en k›sa zamanda haz›rlamakla
görevlendirilmifltir. Türkiye’nin tarihindeki bu ilk Kurucu Meclis’in haz›rlayaca¤›
anayasa tasar›s›n›n oluflturulmas›nda Temsilciler Meclisi daha fazla a¤›rl›¤a ve
hatta son sözü söyleme gücüne sahip k›l›nm›flt›r. Kurucu Meclisin haz›rlad›¤› yeni
anayasa 9 Temmuz 1961’de yap›lan halkoylamas›nda, oy verenlerin %61,5’inin
evet oyuyla kabul edilmifltir. 1961 Anayasas› 1980 y›l›nda gerçeklefltirilen askeri
müdahaleye kadar yürürlükte kalm›flt›r (Cumhuriyet Ansiklopedisi, C. 3, s. 8,
YKY. 2002).
Anahtar Kavramlar
• Asli kurucu iktidar • Onay
• Tali kurucu iktidar • Esas bak›m›ndan denetim
• Teklif • fiekil bak›m›ndan denetim
• Görüflme
‹çindekiler
• KURUCU ‹KT‹DAR VE TAL‹ KURUCU ‹KT‹DAR
• TÜRK ANAYASALARINDA ANAYASAYI DE⁄‹fiT‹RME SORUNU
• Teklif
• Görüflme
• Karar
• Onay
• ANAYASA DE⁄‹fi‹KL‹KLER‹N‹N DENET‹M‹
Ünite 5 - Kurucu ‹ktidar: Anayasay› De¤ifltirme Sorunu 85
AMAÇ
Asli kurucu iktidar ile tali kurucu iktidar aras›ndaki farklar›
saptayabilmek.
1
Bir devletin anayasas›n› yapma veya de¤ifltirme, baflka bir deyimle o devletin te-
mel siyasal yap›s›n› belirleme iktidar›na kurucu iktidar veya kuruculuk fonksiyo- Kurucu ‹ktidar: Bir devletin
temel siyasal yap›s›n›,
nu ad› verilir. Bu anlamda, kurucu iktidarla kurulmufl iktidar aras›nda aç›k bir fark yapt›¤› ya da de¤ifltirdi¤i
oldu¤u göze çarpmaktad›r. Kurulmufl iktidar, kurucu iktidar›n anayasada belir- anayasa ile belirleyen
iktidard›r.
ledi¤i s›n›rlar içerisinde devletin çeflitli hukuki yetkilerini (yasama, yürütme ve yar-
g› yetkileri) kullanma iktidar›d›r. Kurulmufl iktidar, hukukili¤ini kurucu iktidar›n Kurulmufl ‹ktidar: Kurucu
iktidar›n anayasa ile çizdi¤i
iradesine uygunlu¤undan al›r. s›n›rlar içinde kalarak,
Kurucu iktidar da, iki de¤iflik durumda ortaya ç›kabilir ve buna uygun olarak devletin yasama, yürütme ve
yarg› yetkilerini kullanan
iki tür kurucu iktidardan söz edilebilir: Asli kurucu iktidar ve Tali (türevsel) ku- iktidard›r.
rucu iktidar. Asli kurucu iktidar, bir ülkenin siyasal rejiminde ihtilal, hükümet
darbesi, ülkenin parçalanmas› ve ülkedeki yabanc› iflgale son verilerek ba¤›ms›zl›-
¤›n kazan›lmas› yahut yeniden kazan›lmas› gibi kesintiler nedeniyle bir hukuk bofl-
lu¤unun do¤mas› durumlar›nda ortaya ç›kar. Bu durumlarda fiili iktidar› elinde bu-
lunduran sosyal güçler, yeni devletin veya yeni rejimin anayasas›n› meydana geti-
rirken, kendilerini ba¤layan hiçbir pozitif hukuk normu mevcut de¤ildir. Bu an-
lamda asli kurucu iktidar s›n›rs›zd›r ve hukuk d›fl› bir olayd›r. Asli kurucu iktidar›n Asli Kurucu ‹ktidar: Bir
ülkede gerçekleflen hükümet
hukuk d›fl› oluflu, onun toplumca benimsenen yeni ve meflru bir anayasa düzeni darbesi, ihtilal ya da ülkenin
yaratamayaca¤›n› de¤il, sadece asli kurucu iktidar olay›n›n hukuk çerçevesi d›fl›n- parçalanmas› veya düflman
da cereyan etti¤ini, bunun hukukla aç›klanmas›n›n mümkün olmad›¤›n› ifade eder. iflgali sonucundan oluflan
hukuk bofllu¤unu dolduran
Bu iktidar›n s›n›rs›zl›¤› da, flüphesiz, sosyolojik anlamda de¤il, sadece hukuki an- ve kendisini ba¤layan hiçbir
lamdad›r. Sosyolojik anlamda her asli kurucu iktidar sahibi, toplumun temel siya- pozitif hukuk kural›
olmaks›z›n s›n›rs›z bir
sal de¤er ve inançlar›, toplumun o andaki siyasal güç dengesi gibi sosyolojik fak- biçimde o ülke devletinin
törlerle elbette s›n›rl›d›r. Ancak asli kurucu iktidar› hukuki anlamda s›n›rlayan, da- temel siyasal yap›s›n›
belirleyen iktidard›r.
ha önceden konulmufl bir pozitif hukuk normu yoktur.
Tali kurucu iktidar ise, bundan çok farkl› olarak, bir ülkenin anayasas›n›n, o Tali Kurucu ‹ktidar: Bir
ülkenin anayasas›n›, yine o
anayasada belirlenmifl usullere uyulmak suretiyle de¤ifltirilmesidir. Burada her fley- anayasada belirtilen usul ve
den önce, bir anayasan›n tümden yeniden yarat›lmas› de¤il, mevcut bir anayasa- kurallara ba¤l› kalarak
n›n baz› hükümlerinin de¤ifltirilmesi söz konusudur. Üstelik bu de¤ifliklikler, mev- de¤ifltiren iktidard›r.
cut anayasan›n anayasa de¤ifliklikleri için öngördü¤ü usullere uygun olarak yap›-
l›r ve hukuki geçerlili¤ini bu uygunluktan al›r. Bu anlamda Tali kurucu iktidar, hu- Sert Anayasa Sistemi:
Anayasa hükümlerinin adi
kuken s›n›rl› bir iktidard›r. Di¤er bir deyimle, asli kurucu iktidar›n hukuk-d›fl› bir kanun hükümlerinin kabulü
olay olmas›na karfl›l›k, Tali kuruculuk tamamen hukuki bir fonksiyondur. veya de¤ifltirilmesindeki
kural ve usullerden ayr›
Hemen bütün yaz›l› anayasalar, de¤ifltirilmelerine iliflkin usulleri kendileri be- olarak ve güçlefltirici baz›
lirlemifllerdir. Gene hemen her yaz›l› anayasa, anayasa hükümlerinin de¤ifltirilme- kural ve usuller
çerçevesinde kabul edilmesi
sini adi kanunlar›n kabul veya de¤ifltirilmelerindeki usullerden daha farkl› ve daha ya da de¤ifltirilmesi
güçlefltirici birtak›m kurallara ba¤lam›flt›r (sert anayasa sistemi). Bu farklar, ge- sistemidir.
nellikle anayasa de¤iflikliklerinin teklif, karar ve onay safhalar›nda veya bunlar›n Mutlak Yumuflakl›k:
Anayasa hükümlerinin adi
bir k›sm›nda gözlemlenmektedir. fiüphesiz, dünya anayasalar› sertlik derecesi aç›- kanun hükümlerinin tabi
s›ndan çok farkl› çözümler benimsemifllerdir. Teorik olarak, bir anayasan›n tama- oldu¤u kural ve usullerle
kabul edilmesi ya da
men adi kanunlarla ayn› usuller içerisinde de¤ifltirilebilmesi (mutlak yumuflak- de¤ifltirilmesidir.
l›k) ile, anayasan›n hiçbir flekilde de¤ifltirilememesi (mutlak sertlik) aras›nda sa-
Mutlak Sertlik: Anayasa
y›s›z çözüm ihtimali akla gelebilir. hükümlerinin hiçbir biçimde
de¤ifltirilmemesidir.
86 Anayasa Hukuku
Teklif
3361 say›l› Kanun, teklif usulünde bir de¤ifliklik getirmemifltir. 1961 Anayasas›’nda
ve 1982 Anayasas›’n›n ilk fleklinde oldu¤u gibi, anayasan›n de¤ifltirilmesi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tamsay›s›n›n (Anayasan›n, 4121 say›l› Kanun’un 8. mad-
desiyle de¤iflik 75. maddesi gere¤ince bu say› 550’dir) en az üçte biri taraf›ndan ya-
z›yla teklif edilebilir. Bu teklif yetersay›s›n›, anayasay› de¤ifltirme sürecinin bafllan-
g›c›nda aranmas› gereken bir yetersay› olarak kabul etmek daha do¤rudur. De¤i-
fliklik önergesi üzerinde, bu önergenin komisyonda veya Genel Kurul’da görüflül-
mesi s›ras›nda verilebilecek her de¤ifliklik önergesinin de, üye tamsay›s›n›n en az
üçte biri taraf›ndan imzalanmas› gerekece¤ini savunmak, Anayasa koyucunun
amac›n› aflan bir yorum olur.
Görüflme
175. maddenin 3361 say›l› Kanun’la de¤iflik ikinci f›kras›na göre, anayasa de¤iflik-
liklerine iliflkin tekliflerin görüflülmesi, bu maddedeki kay›tlar d›fl›nda, kanunlar›n
görüflülmesi hakk›ndaki hükümlere tabidir. Ayn› maddenin birinci f›kras›nda ise,
anayasan›n de¤ifltirilmesi hakk›ndaki tekliflerin Genel Kurulda iki defa görüflülece-
¤i belirtilmifltir.
‹ki defa görüflülme flart›, anayasa de¤iflikli¤ine iliflkin tekliflerin görüflülmesi
usulünü di¤er kanunlar›n görüflülmesi usulünden ay›ran tek farkt›r. Halen yürür-
lükte olan 1 Eylül 1973 tarihli Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü, kanunlar›n bir defa görüflül-
mesi ilkesini benimsemifl, ancak Anayasan›n aç›k hükmü gere¤i olarak, anayasa
de¤ifliklik tekliflerinin Genel Kurulda iki defa görüflülece¤ini hükme ba¤lam›flt›r.
88 Anayasa Hukuku
“‹kinci görüflmeye, birinci görüflmenin bitiminden k›rk sekiz saat geçmeden baflla-
namaz. ‹kinci görüflmede, sadece maddeler üzerinde verilmifl olan de¤ifliklik öner-
geleri görüflülür” (Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü, m.91).
Anayasa de¤iflikli¤ine iliflkin tekliflerin di¤er kanunlardan farkl› olarak iki defa
görüflülmesi flart›n›n amac›, anayasa de¤iflikliklerinin aceleye getirilmemesini, konu
üzerinde daha titizlikle durulmas›n› ve iki görüflme aras›nda kamu oyunun çeflitli
yollardan ifade bulabilmesini sa¤lamakt›r.
Böylece anayasa de¤iflikli¤i tekliflerinin görüflülmesinde tek görüflme ile yetin-
mek mümkün olmamakla birlikte, bu tekliflerin öncelikle görüflülmesini yasaklayan
bir anayasa hükmü yoktur. Genel Kurulun, bir kanun teklif veya tasar›s›n› gündem-
deki di¤er kanun teklif veya tasar›lar›ndan daha önce görüflmeye karar verme yetki-
si vard›r. Bu yetki, anayasa de¤iflikliklerinin görüflülmesi s›ras›nda da kullan›labilir.
Karar
1982 Anayasas›, 175. maddenin de¤ifltirilmesinden önceki flekliyle karar yetersay›-
s› olarak, aynen 1924 ve 1961 Anayasalar›’nda oldu¤u gibi, üye tamsay›s›n›n en az
üçte ikisini kabul etmiflti. Anayasan›n Geçici 9. maddesinde düzenlenen durumda
bu yetersay›, üye tamsay›s›n›n en az dörtte üçüydü. Anayasada 3361 say›l› Ka-
nun’la yap›lan de¤ifliklik ise ortaya, üye tamsay›s›n›n beflte üçü ve üçte ikisi olmak
üzere, iki de¤iflik karar yetersay›s› ç›karm›flt›r. Bu yetersay›lardan birinin veya di-
¤erinin sa¤lanmas›na göre onay safhas›nda gerçeklefltirilecek ifllemler farkl›d›r. Bu
nedenle an›lan iki durum, onay safhas›yla birlikte incelenecektir. 3361 say›l› Ka-
nun’un, anayasa de¤ifliklik tekliflerinin kabulüne iliflkin olarak getirdi¤i bir yenilik
de, oylaman›n gizli olmas› zorunlulu¤udur.
Onay
Anayasan›n 3361 say›l› Kanun’la de¤iflik 175. maddesi, Anayasan›n ilk metninde
oldu¤u gibi, anayasa de¤iflikliklerini onaylama yetkisini Cumhurbaflkan› ile halk
aras›nda paylaflt›rmaktad›r. Ancak karar ço¤unlu¤unun beflte üç veya üçte iki olu-
fluna göre izlenecek yollar farkl›d›r. Anayasa de¤iflikli¤i teklifi, beflte üç veya daha
fazla fakat üçte ikiden az oyla kabul edildi¤i takdirde, Cumhurbaflkan›’n›n kanunu
tekrar görüflülmek üzere Meclise iade etmesi veya kanunun halkoyuna sunulmas›
gibi iki ihtimal ortaya ç›kar. Cumhurbaflkan›’n›n iadesi halinde anayasa de¤iflikli¤i
sürecinin devam edebilmesi için, Meclisin bu kanunu üye tamsay›s›n›n en az üçte
iki ço¤unlu¤u ile aynen kabul etmesi gerekir. Bu durumda Cumhurbaflkan›, kanu-
nu ya halkoyuna sunabilir veya onaylayarak kesinlefltirebilir. Cumhurbaflkan› befl-
te üçle üçte iki aras›ndaki oyla kabul edilmifl bir anayasa de¤iflikli¤ini iade etmez-
se söz konusu kanunun halkoyuna sunulmas› zorunludur. Di¤er bir deyimle bu
durumda Anayasa, zorunlu halkoylamas› yöntemini benimsemifl ve üçte ikiden az
oyla kabul edilen bir anayasa de¤iflikli¤inin sadece Cumhurbaflkan›’n›n onay›yla
kesinleflmesine izin vermemifltir.
Anayasa de¤iflikli¤ine iliflkin kanun Meclisteki ilk oylamada üçte iki veya daha
büyük bir ço¤unlukla kabul edildi¤i takdirde ise, üç ihtimal ortaya ç›kmaktad›r:
Cumhurbaflkan›, bu kanunu tekrar görüflülmek üzere Meclise iade etmek, do¤rudan
do¤ruya halkoyuna sunmak veya onaylayarak kesinlefltirmek seçeneklerine sahip-
tir. Son durumda anayasa de¤iflikliklerine iliflkin kanun Resmi Gazete’de yay›mlana-
rak yürürlü¤e girer. Meclise iade halinde, kanunun tekrar üye tamsay›s›n›n üçte iki
ço¤unlu¤u ile aynen kabul edilmesi gerekir. Bu takdirde de Cumhurbaflkan›’n›n, de-
¤iflikli¤i ya onaylamak veya halkoyuna sunmak gibi iki seçene¤i vard›r. Görülüyor
ki Anayasa, onay safhas›nda ortaya ç›kabilecek olan iki durumda ihtiyari halkoyla-
Ünite 5 - Kurucu ‹ktidar: Anayasay› De¤ifltirme Sorunu 89
SIRA S‹ZDE Anayasa de¤iflikliklerinin onay›na iliflkin süreçte Cumhurbaflkan›’n›n etkinli¤ini parla-
menter hükümet sistemi aç›s›ndan de¤erlendiriniz.
tedir) varl›¤›n› kabul etmek, yahut da pozitif anayasa normlar› aras›nda bir derece-
lenme, bir hiyerarfli bulunabilece¤ini varsaymak suretiyle hakl› göstermeye çal›fl-
m›fllard›r. Oysa belli bafll› demokratik anayasalarda mahkemelere anayasa de¤iflik-
liklerinin esas yönünden anayasaya uygunluk denetimi yetkisini tan›yan bir örnek
olmad›¤› gibi, Hindistan’daki bir örnek-olay d›fl›nda böyle bir yetkinin içtihat yo-
luyla kabul edildi¤i bir durum da görülmemektedir. Anayasaya ayk›r› anayasa
normlar›n›n mevcut olabilece¤ini ve bunlar›n yarg›sal yoldan denetlenebilece¤ini
bir karar›nda ilke olarak kabul eden Alman Anayasa Mahkemesi bile, flu ana kadar
bu görüflü uygulamaya geçirerek bir anayasa de¤iflikli¤ini esas yönünden iptal et-
mifl de¤ildir. Türk pozitif anayasa hukukunda da gerek anayasa üstü temel hukuk
normlar›n›n varl›¤›n›, gerek anayasa hükümlerinin kendi aralar›nda bir hiyerarfli
kurulabilece¤ini gösteren bir kural yoktur. Buna ra¤men 1961 Anayasas› dönemin-
de Anayasa Mahkemesi’nin kendisinde böyle bir yetki görmüfl olmas› ilginçtir.
Anayasa Mahkemesi, bu konudaki ilk karar›n›, 16.6.1970 tarihinde vermifltir. Bu
kararla Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasas›’n›n 68.maddesinde milletvekili seçil-
me yeterlili¤i ile ilgili olarak 1188 say›l› Kanun’la yap›lan de¤iflikli¤i flekil yönün-
den iptal etmifl, ancak karar›n gerekçesinde Mahkemenin, esas yönünden denetim
yapmaya da yetkili oldu¤u görüflünü belirtmifltir.
1961 Anayasas›’n›n 1971 y›l›nda 1488 say›l› Kanun’la gerçeklefltirilen genifl kap-
saml› de¤iflikli¤inde, muhtemelen Anayasa Mahkemesi’nin bu karar›na karfl› bir
tepki olarak, Anayasan›n 147. maddesi flu flekilde de¤ifltirilmifltir: “Anayasa Mahke-
mesi, kanunlar›n ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzükleri’nin Anayasaya, Ana-
yasa de¤iflikliklerinin de Anayasada gösterilen flekil flartlar›na uygunlu¤unu denet-
ler.” Bu de¤iflikli¤in gerekçesinde, “Anayasan›n sadece kanunlara ve içtüzüklere
hasretti¤i bir denetleme yetkisinin, Anayasa Mahkemesi’nce, Anayasa de¤ifliklikle-
rine teflmil edilemeyece¤i tabiidir...Bu denetim yetkisinin, Anayasa de¤iflikli¤inin,
sadece teklif, müzakere ve kabul edilmesine ait Anayasa hükümlerine uygun ola-
rak yap›lm›fl bulunup bulunmad›¤› noktas›na münhas›r oldu¤u, esasa teflmil edile-
meyece¤i... tespit olunmufltur” denilmektedir.
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, 1971 Anayasa de¤iflikli¤inden sonra da,
anayasa de¤iflikliklerinin anayasaya uygunlu¤unu denetlemeye devam etmifl ve
çeflitli tarihlerde verdi¤i kararlarda dört Anayasa de¤iflikli¤ini iptal etmifltir.
Bütün bu kararlarda Anayasa Mahkemesi, söz konusu anayasa de¤iflikliklerinin,
de¤iflmez olan Cumhuriyet ilkesini zedeleyici nitelik tafl›d›klar›, dolay›s›yla flekil
unsuru bak›m›ndan iptal edilmeleri gerekti¤i sonucuna varm›flt›r. Bu kararlar, ka-
mu hukukçular›m›z aras›nda ilginç tart›flmalara yol açm›flt›r. Baz› yazarlar›n, Anaya-
sa Mahkemesi’nin bu tutumunu onaylamalar›na ve övmelerine karfl›l›k, di¤er baz›
yazarlar söz konusu kararlar› Anayasa Mahkemesi’nin yetki alan› d›fl›nda bularak
elefltirmifllerdir.
1982 Anayasas›’nda anayasa yarg›s› ile ilgili olarak k›s›tlay›c› de¤ifliklikler yap›l-
m›flt›r. Anayasan›n 148. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, “Anayasa de¤ifliklik-
lerini ... sadece flekil bak›m›ndan inceler ve denetler.” 1982 Anayasas›, 1488 say›l›
Kanun’la de¤ifltirilmifl 1961 Anayasas›’n›n aksine, flekil denetiminin s›n›r ve kapsa-
m›n› da belirtmifltir. Buna göre, anayasa de¤iflikliklerinde flekil yönünden denetim,
teklif ve oylama ço¤unlu¤una ve ivedilikle görüflülmeyece¤i flart›na uyulup uyul-
mad›¤› hususlar› ile s›n›rl›d›r. Bu aç›k hüküm karfl›s›nda bizce art›k Anayasa Mah-
kemesi’nin, bir anayasa de¤iflikli¤ini Cumhuriyetin özüne uygunluk aç›s›ndan de-
netlemesi mümkün de¤ildir. Anayasa de¤iflikliklerinin yarg›sal denetimi konusun-
da getirilen baflka bir de¤ifliklik de, Anayasa de¤iflikliklerinde Anayasa Mahkeme-
92 Anayasa Hukuku
si’nce iptal karar› verilebilmesi için, üçte iki oy çoklu¤unun flart koflulmufl olmas›-
d›r (m.149/1).
1982 Anayasas›’n›n, böylece bir yandan Anayasa Mahkemesi’nin anayasa de¤i-
fliklikleri üzerindeki denetim yetkisini s›n›rland›r›rken, bir yandan da Anayasan›n
de¤ifltirilemeyecek hükümlerinin kapsam›n› geniflletmifl ve buna Cumhuriyetin nite-
liklerini de dahil etmifl olmas› ilginçtir. Ne var ki, 1982 Anayasas›, anayasay› de¤ifl-
tirme yasa¤›n›n kapsam›n› geniflletirken, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda bir de-
netim yapmas› imkan›n› da ortadan kald›rm›flt›r. Bu durumda, de¤ifltirme yasa¤›n›n
gerçek bir hukuki müeyyideden yoksun oldu¤u, bunun ancak Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi’ne hitap eden manevi bir müeyyidesinin bulundu¤u sonucuna var›labilir.
Anayasa de¤iflikliklerinin flekil yönünden denetimi konusunda Anayasa özel bir
yöntem öngörmedi¤ine göre kanunlar›n flekil bak›m›ndan denetlenmesine iliflkin
Anayasa hükümlerinin, anayasa de¤iflikliklerine de aynen uygulanmas› gerekir. Za-
ten anayasa de¤ifliklikleri de kanunla gerçeklefltirildi¤ine göre, Anayasan›n burada
ayr›ca anayasa de¤iflikliklerinden söz etmemifl olmas› do¤ald›r. Dolay›s›yla, anaya-
sa de¤iflikliklerinin denetlenmesi, Cumhurbaflkan› veya Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi üyelerinin beflte biri taraf›ndan istenebilir. Anayasa de¤iflikliklerinin yay›nland›-
¤› tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, flekil bozuklu¤una dayal› iptal davas›
aç›lamaz; flekil bozuklu¤u def’i yoluyla da ileri sürülemez (m.148/2). fiekil bozuk-
lu¤una dayanan iptal davalar› Anayasa Mahkemesi’nce öncelikle incelenip karara
ba¤lan›r (m.149/2). Ancak, Anayasa (m.148/2) kanunlar›n flekil bak›m›ndan denet-
lenmesinde “son oylaman›n, öngörülen ço¤unlukla yap›l›p yap›lmad›¤›”ndan, Ana-
yasa de¤iflikliklerinde ise teklif ve oylama ço¤unlu¤undan söz etti¤ine göre, Anaya-
sa de¤ifliklikleri üzerindeki denetim, sadece son oylama ile s›n›rl› olmay›p, madde-
lere geçilmesi ve maddelerin kabulü aflamalar›ndaki oylama ço¤unlu¤unu da kap-
samaktad›r. 1982 Anayasas›’n›n ilk metnine göre Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa
de¤iflikliklerinde iptale karar verebilmesi için üçte iki oy çoklu¤u flart kofluldu¤u
halde, 3.10.2001 tarihli Anayasa de¤iflikli¤iyle bu yetersay›, beflte üçe indirilmifltir.
Bir anayasa de¤iflikli¤inin, Anayasan›n 175. maddesinin üçüncü f›kras› gere¤in-
ce Cumhurbaflkan› taraf›ndan halkoyuna sunularak kesinleflmesi halinde bu metin
üzerinde bir denetimin söz konusu olup olmayaca¤› düflünülebilir. Bir görüfle gö-
re Anayasa, halkoyuyla gerçekleflen ve halkoyuyla gerçekleflmeyen anayasa de¤i-
fliklikleri aras›nda bir ayr›m yapmaks›z›n, anayasa de¤iflikliklerinin flekil yönünden
denetimi görevini Anayasa Mahkemesi’ne vermifltir. Dolay›s›yla, halkoyuyla kesin-
leflen bir anayasa de¤iflikli¤i de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde cereyan eden ifl-
lemler (teklif ve karar yetersay›lar›na ve ivedilikle görüflme yasa¤›na uyulup uyul-
mad›¤›) aç›s›ndan, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi olmaya devam etmek-
tedir. Halkoylamas›n›n usulüne uygun olarak yap›l›p yap›lmad›¤› konusundaki de-
netim yetkisi ise, Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Kan›m›zca, bu konuda Anayasada
aç›kl›k olmamakla beraber, en üstün kurucu iktidar olan halk iradesinin belirme-
sinden sonra, art›k Anayasa Mahkemesi’nde bir flekil denetiminin mümkün olama-
mas› gerekir. Kurucu iktidar›n asli sahibi olan halk iradesinin onay›, anayasa de¤i-
flikli¤inin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki görüflülmesi safhas›nda u¤ram›fl ola-
bilece¤i flekil sakatl›klar›n› ortadan kald›r›r.
SIRA S‹ZDE Anayasa de¤iflikliklerinin denetimi konusunda 1961 ve 1982 Anayasalar› ile getirilen dü-
zenlemeleri karfl›laflt›n›z.
Ünite 5 - Kurucu ‹ktidar: Anayasay› De¤ifltirme Sorunu 93
Özet
AMAÇ
Asli kurucu iktidar ile tali kurucu iktidar aras›nda- • Onay ; Anayasa’n›n 3361 say›l› Kanun’la de¤iflik
1 ki farklar› saptayabilmek. 175. maddesi, Anayasa’n›n ilk metninde oldu¤u gi-
• Bir devletin anayasas›n› yapma ve de¤ifltirme ikti- bi, anayasa de¤iflikliklerini onaylama yetkisini Cum-
dar›na, kurucu iktidar ad› verilmektedir. Bir ana- hurbaflkan› ile halk aras›nda paylaflt›rmaktad›r. An-
yasan›n tümden yeniden yarat›lmas› halinde asli cak karar ço¤unlu¤unun beflte üç veya üçte iki olu-
kurucu iktidardan, mevcut bir anayasan›n baz› hü- fluna göre izlenecek yollar farkl›d›r. Anayasa de¤i-
kümlerinin de¤ifltirilmesi halinde tali kurucu ikti- flikli¤i teklifi, beflte üç veya daha fazla fakat üçte
dardan söz edilmektedir. Tali kurucu iktidar›n yet- ikiden az oyla kabul edildi¤i takdirde, Cumhurbafl-
kisi anayasay› tamamen adi kanunlarla ayn› usul- kan›’n›n kanunu tekrar görüflülmek üzere Meclis’e
ler içerisinde de¤ifltirebilmek ile anayasay› hiçbir iade etmesi veya kanunun halkoyuna sunulmas› gi-
flekilde de¤ifltirememek aras›nda pek çok flekilde bi iki ihtimal ortaya ç›kar. Cumhurbaflkan›’n›n iade-
görülmektedir. si halinde anayasa de¤iflikli¤i sürecinin devam ede-
Osmanl›-Türk Anayasa tarihinde tek yumuflak ana- bilmesi için, Meclis’in bu kanunu üye tamsay›s›n›n
yasa olarak nitelendirilen 1921 Anayasas›’ndan son- en az üçte iki ço¤unlu¤u ile aynen kabul etmesi ge-
raki tüm anayasalarda, de¤ifltirme sorununa iliflkin rekir. Bu durumda Cumhurbaflkan›, kanunu halko-
olarak özel düzenlemeler getirilmifltir. 1982 Anaya- yuna sunabilir veya onaylayarak kesinlefltirebilir.
sas›’n›n sertlik e¤ilimi, de¤ifltirilmesi hiç mümkün Cumhurbaflkan› beflte üçle üçte iki aras›ndaki oyla
olmayan hükümlere iliflkin düzenlemelerde ve de- kabul edilmifl bir anayasa de¤iflikli¤ini iade etmez-
¤ifliklik konusunda benimsedi¤i karmafl›k yöntem- se söz konusu kanunun halkoyuna sunulmas› zo-
de kendisini göstermektedir. 1982 Anayasas›, ana- runludur. Di¤er bir deyimle bu durumda Anayasa,
yasa de¤iflikliklerinin anayasaya uygunlu¤unun de- zorunlu halkoylamas› yöntemini benimsemifl ve üç-
netiminin sadece flekil aç›s›ndan mümkün oldu¤u te ikiden az oyla kabul edilen bir anayasa de¤iflik-
görüflünü benimsemifltir. li¤inin sadece Cumhurbaflkan›’n›n onay›yla kesin-
leflmesine izin vermemifltir.
AMAÇ
Anayasay› de¤ifltirme sürecinin aflamalar›n›
2 s›ralayabilmek.
AMAÇ
Anayasa de¤iflikliklerinin denetim usullerini
• Teklif ; Anayasan›n de¤ifltirilmesi TBMM üye tamsa- 3 belirleyebilmek.
y›s›n›n en az üçte biri taraf›ndan yaz›yla teklif edilir. • Anayasa de¤iflikliklerinin anayasa uygunlu¤unun
• Görüflme ; Anayasa de¤ifliklik teklifleri Genel Ku- denetimi, flekil ve esas olmak üzere iki düzeyde
rul’da iki kez görüflülür. ‹kinci görüflmeye birin- söz konusu olabilir. Anayasa de¤iflikliklerinin flekil
ci görüflmenin bitiminden k›rk sekiz saat geçme- yönünden anayasaya uygunlu¤unun denetimi, bu
den bafllanamaz. ‹kinci görüflmede, sadece mad- de¤iflikliklerin anayasada düzenlenen usul ve flekil
deler üzerinde verilmifl olan de¤ifliklik önergele- kurallar›na uygun olarak yap›l›p yap›lmad›klar›n›n
ri görüflülür. incelenmesini içerir.
• Karar ; 3361 say›l› Kanun’la yap›lan de¤ifliklik ile,
Anayasa’da, üye tamsay›s›n›n beflte üçü ve üçte iki-
si olmak üzere iki de¤iflik karar yeter say›s› öngö-
rülmüfltür. Anayasa de¤ifliklik tekliflerinin kabulü-
ne iliflkin 3361 say›l› Kanun’la getirilen bir yenilik
de oylaman›n gizli olmas› zorunlulu¤udur.
94 Anayasa Hukuku
2. d
3. a
Ayr›nt›l› bilgi için “Türk Anayasalar›nda Anayasay›
De¤ifltirme Sorunu” konusuna bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “Onay” konusuna bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “Asli Kurucu ‹ktidar ve Tali
veto etti. Sezer, veto gerekçesini; “Kifliye özel hukuk dü- Kurucu ‹ktidar” konusuna bak›n›z.
zenlemesi olmaz” biçiminde özetledi. Sezer, TBMM’de 13 4. a Ayr›nt›l› bilgi için “Türk Anayasalar›nda Anayasay›
Aral›k’ta kabul edilen üç maddelik Anayasa de¤iflikli¤i ya- De¤ifltirme Sorunu” konusuna bak›n›z.
sas›yla ilgili incelemesini tamamlad› ve veto gerekçesini 5. a Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa De¤iflikliklerinin
TBMM’ye iletti. Denetimi” konusuna bak›n›z.
Cumhurbaflkan› Sezer veto gerekçesini flöyle aç›klad›: Bir 6. b Ayr›nt›l› bilgi için “Asli Kurucu ‹ktidar ve Tali
yandan Anayasa’n›n 76. maddesinin ikinci f›kras› de¤iflti- Kurucu ‹ktidar” konusuna bak›n›z.
rilerek, “ideolojik ve anarflik eylemleri” tahrik ve teflvik 7. d Ayr›nt›l› bilgi için “Asli Kurucu ‹ktidar ve Tali
suçundan hüküm giymifl olan›n milletvekili seçilebilmesi- Kurucu ‹ktidar” konusuna bak›n›z.
ne olanak sa¤lan›rken; di¤er yandan, bir il ya da seçim 8. c Ayr›nt›l› bilgi için “Asli Kurucu ‹ktidar ve Tali
çevresinin TBMM’de üyesinin kalmamas› durumunda ara- Kurucu ‹ktidar” konusuna bak›n›z.
seçim yap›lmas› öngörülerek, oluflturulacak koflullarla, 76. 9. b Ayr›nt›l› bilgi için “Türk Anayasalar›nda Anayasay›
madde de¤iflikli¤i ile engeli kalkan kimilerine, normal sü- De¤ifltirme Sorunu” konusuna bak›n›z.
reyi beklemeden milletvekilli¤i yolu aç›lmaktad›r. Anaya- 10. e Ayr›nt›l› bilgi için “Türk Anayasalar›nda Anayasay›
sa’n›n 78. maddesinin üçüncü f›kras›nda, araseçimlerin De¤ifltirme Sorunu” konusuna bak›n›z.
her seçim döneminde bir kez yap›laca¤›, kural olarak ge-
nel seçimlerin üzerinden otuz ay geçmedikçe araseçime
gidilemeyece¤i, dördüncü f›kras›nda da genel seçimlere
Baflvurulabilecek Kaynaklar
bir y›l kala araseçim yap›lamayaca¤› kurala ba¤lanm›flt›r.
Ero¤ul, Cem. (1974). Anayasay› De¤ifltirme Sorunu: Bir
Bu kurallar›n amac›, ülkenin sürekli seçim ortam›nda bu-
Mukayeseli Hukuk ‹ncelemesi. Ankara: Ankara Üni-
lundurulmas›n›n getirece¤i olumsuzluklar›n ve genel se-
versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay›n›.
çimlere bir y›ldan az süre kalm›flken araseçim yap›larak
Gözler, Kemal. (1991). Kurucu ‹ktidar. Ankara.
seçmen e¤iliminin etkilenmesinin ve yönlendirilmesinin
Onar, Erdal. (1993). 1982 Anayasas›’nda Anayasay›
önlenmesidir (Radikal, 20.12.2002).
De¤ifltirme Sorunu. Ankara.
Kuvvetler Ayr›l›¤› 6
Bu Ünitede...
Kuvvetler ayr›l›¤› ve fonksiyonlar ayr›l›¤› kavramlar› tan›mlanarak, aralar›n-
daki fark ortaya konmakta ve daha sonra 1924, 1961 ve 1982 Anayasalar›’nda
kuvvetler ayr›l›¤›n›n düzenlenifli ve bu düzenlemeler aras›ndaki farkl›l›klar
anlat›lmaktad›r.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Kuvvetler ayr›l›¤› ve fonksiyonlar ayr›l›¤› kavramlar›n› tan›mlayabileceksiniz.
Devletin hukuki fonksiyonlar›n›n, maddi, flekli ve organik tasniflerini
aç›klayabileceksiniz.
1924, 1961 ve 1982 Anayasalar›’nda, kuvvetler ayr›l›¤›n›n nas›l düzenlendi-
¤ini belirleyebileceksiniz.
98 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Egemenlik • ‹darenin Düzenleyici ‹fllemi
• Kuvvet • Yarg› ‹fllemi
• ‹ktidar • Yürütme ‹fllemi
• Yasama ‹fllemi • Kuvvetler Birli¤i
‹çindekiler
• KUVVETLER AYRILI⁄I VE FONKS‹YONLAR AYRILI⁄I
• DEVLET‹N HUKUK‹ FONKS‹YONLARININ MADD‹ BAKIMDAN TASN‹F‹
• DEVLET FONKS‹YONLARININ fiEKL‹ VE ORGAN‹K BAKIMDAN TASN‹F‹
• TÜRK‹YE’DE 1924 VE 1961 ANAYASALARI’NDA KUVVETLER (FONKS‹YONLAR)
AYRILI⁄I
• 1982 ANAYASASI’NDA KUVVETLER (FONKS‹YONLAR) AYRILI⁄I
Ünite 6 - Kuvvetler Ayr›l›¤› 99
AMAÇ
Kuvvetler ayr›l›¤›
tan›mlayabilmek.
ve fonksiyonlar ayr›l›¤› kavramlar›n›
1
Siyasal düflünce tarihinde genellikle Montesquieu’nun ad›yla özdefllefltirilen kuv-
vetler ayr›l›¤› teorisi, 1789 Amerikan ve 1791 Frans›z Anayasalar›’ndan bafllayarak
pek çok pozitif hukuk belgesinde flu veya bu biçimde anlat›m›n› bulmufl olmakla
birlikte, bu teorinin hukuki olmaktan çok, siyasal nitelik tafl›d›¤›n› belirtmek gere-
kir. Montesquieu’nun, kuvvetler ayr›l›¤›n› savunmas› bunu hürriyetlerin güvencesi
olarak görmesinden ileri gelmifltir. Ünlü düflünüre göre, iki hele üç kuvvetin ayn›
elde toplanmas›, istibdada yol açar. Buna karfl›l›k Montesquieu, kuvvetler ayr›l›¤›-
n›n hukuki analizi üzerinde ayn› derecede önemle durmam›flt›r. Hatta kendi ça¤›-
n›n ‹ngiltere’sini kuvvetler ayr›l›¤›n›n en tipik örne¤i olarak göstermesine ra¤men,
‹ngiltere’nin ne o dönemde ne de baflka herhangi bir dönemde, Montesquieu’nun
tasvir etti¤i anlamda bir kuvvetler ayr›l›¤›n› uygulam›fl oldu¤u aç›kt›r.
O halde, günümüzde de s›k s›k iflitti¤imiz, ders kitaplar›nda okudu¤umuz kuv-
vetler (iktidarlar) ayr›l›¤› sistemini ne flekilde anlamak gerekir? Gerçekte, egemen-
lik veya devlet kudreti, tektir. Bu kudret, devletin, organlar› vas›tas›yla toplum ad›-
na iradesini belirtme, kendi iradesini toplum bireyleri üzerinde hakim k›lma iktida-
r›d›r. Devlet kudretinin kullan›lmas›nda baflvurulan ifllemlerin flekli ve içeri¤i bir-
birlerinden ne kadar farkl› da olsa, bütün bu ifllemler sonuçta devlet iradesinin te-
zahürlerinden baflka bir fley de¤ildir. Devlet kudreti ise tek ve bölünmezdir. Ancak
bu kudretin birden çok olan fonksiyonlar›n› ve gene birden çok olan organlar›n›
ay›rt etmek gerekir. ‹ktidar›n fonksiyonlar›, bu iktidar›n de¤iflik tezahür flekilleri,
de¤iflik kullan›m biçimleridir. Mesela kanun yapmak, devlet kudretinin biçimlerin-
den biri, iktidar›n fonksiyonlar›ndan bir tanesidir. ‹ktidar›n organlar› ise, iktidar›n
çeflitli fonksiyonlar›n› yerine getirmekle görevli kifliler veya kurulufllard›r. Mesela
yasama organ›, devlet kudretinin yasama fonksiyonunu yerine getiren organd›r.
‹flte günümüzde kuvvetler veya iktidarlar›n ayr›l›¤› deyimi kullan›l›rken kaste-
dilen ve pozitif hukuk verilerine göre kastedilmesi gereken, gerçekte fonksiyon- Fonksiyonlar Ayr›l›¤›:
lar ayr›l›¤›d›r. Di¤er bir deyimle devlet iktidar›n›n çeflitli fonksiyonlar›n›n, arala- Devlet iktidar›n›n çeflitli
fonksiyonlar›n›n, devletin
r›nda bir iflbirli¤i mevcut bulunan de¤iflik organlarca yerine getirilmesidir. Fonksi- aralar›nda iflbirli¤i bulunan
yonlar ayr›l›¤›ndan söz edilirken, burada fonksiyon deyiminin tamamen hukuki de¤iflik organlar›nca yerine
getirilmesidir.
anlamda kullan›lmakta oldu¤unu da belirtmek gerekir. Kuflkusuz, devlet fonksi-
yonlar›, bu fonksiyonlar›n maddi muhtevalar›na veya konular›na göre de tasnif
edilebilir. Bu anlamda mesela devletin savunma fonksiyonundan, güvenlik fonksi-
yonundan, d›fl iliflkileri yürütme fonksiyonundan, ekonomik fonksiyonundan v.b.
sözedilebilir. Bu fonksiyonlar›n nitelikleri ve kapsamlar›, zamana topluma ve siya-
sal sistem tipine göre büyük farklar gösterebilir. Ancak kamu hukukunu birinci de-
recede ilgilendiren fonksiyonlar, devletin maddi anlamdaki fonksiyonlar› de¤il,
hukuki anlamdaki fonksiyonlar›d›r. Di¤er bir deyimle, hukuk aç›s›ndan önemli
olan, belli devlet faaliyetlerinin konular›, amaçlar› veya maddi muhtevalar› de¤il,
bu faaliyetlerin hukuk alan›ndaki etki ve sonuçlar›d›r. Devlet, belli bir amaca ula-
flabilmek için, birtak›m hukuki ifllemler yapar; bu ifllemler de, hukuk dünyas›nda
baz› de¤ifliklikler yarat›rlar. Mesela ya bir objektif hukuk kural› yarat›r, bildirir, de-
¤ifltirir veya kald›r›rlar; veya bir sübjektif hukuki durum yarat›r, bildirir, de¤ifltirir
veya buna son verirler. K›sacas›, devletin hukuki sonuçlar do¤uran faaliyetleri,
onun hukuki fonksiyonlar›n› meydana getirir.
100 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE Kuvvetler ayr›l›¤› ve fonksiyonlar ayr›l›¤› kavramlar› aras›ndaki farkl›l›¤› belirleyiniz.
AMAÇ
Devletin hukuki fonksiyonlar›n›n, maddi, flekli ve organik tasnifle-
rini aç›klayabilmek.
2
Maddi kriter, devletin hukuki fonksiyonlar›n›n tasnifini, bu fonksiyonlar›n ifas›nda
baflvurulan ifllemlerin hukuki mahiyetine dayand›rmaktad›r. Buna göre hukuki ifl-
lemler maddi mahiyetlerine göre, kural-ifllem, sübjektif ifllem ve yarg› ifllemi olmak
üzere üçe ayr›l›r ve bu üç tür ifllemden her birinin yap›lmas›, devletin üç hukuki
fonksiyonundan birini meydana getirir. Maddi kriteri en güçlü biçimde savunmufl
olan Frans›z hukukçusu Duguit’ye göre devlet, yasama fonksiyonuyla objektif hu-
kuku formüle eder veya ona yürürlük sa¤lar. ‹dare fonksiyonuyla bir sübjektif hu-
kuki durum yarat›r veya bireysel bir ifllemle bir hukuki durumun do¤mas› için ge-
rekli flart› sa¤lar. Yarg› fonksiyonuyla da, ihlal veya uyuflmazl›k halinde bir hukuk
kural›n›n veya hukuki durumun varl›¤›n› ve kapsam›n› belirtir ve buna uyulmas›n›
sa¤layacak tedbirleri al›r. Görülüyor ki burada devletin fonksiyonlar›, bu fonksi-
yonlar› ifa eden kifli veya kurullardan, baflka bir deyiflle memur veya organlardan
tamamen soyutlanm›fl biçimde, s›rf bu fonksiyonlar›n ifas›nda baflvurulan ifllemle-
rin iç bünyesine, hukuki mahiyetine göre tan›mlanmaktad›r.
Maddi kritercilere göre yasama fonksiyonu, kural koymak, yani genel, sürekli,
objektif ve kiflisel olmayan (gayr-› flahsi) ifllemler yapmakt›r. Afla¤›da daha etrafl›
görece¤imiz gibi maddi kriterciler, yasama fonksiyonunun bafll›ca ifade arac› olan
kanunlar›n bu niteliklere sahip olmas›n› zorunlu görürler. Buna karfl›l›k yürütme
veya idare fonksiyonuyla devlet, bir sübjektif hukuki durum do¤uracak veya bir
objektif hukuki durumun flart›n› meydana getirecek bir irade aç›klamas›nda bulu-
nur. Dolay›s›yla idari ifllem, daima bireysel ve somut bir ifllemdir; buna karfl›l›k ya-
sama ifllemi, daima genel ve soyut bir hükümdür. Yasama ifllemi, bir hukuk kura-
l›n›n ifadesidir; idari ifllem ise, bir hukuki durumun yarat›lmas› veya onun flart›d›r.
Mesela bir atama iflleminin, atanan memura belirli yetkiler verdi¤i söylenemez. Bu
yetkiler ona kanunla verilmifltir. Atama ifllemi sadece, söz konusu kamu hizmetine
iliflkin kanunun, atanan kifliye uygulanabilmesinin flart›d›r. Dolay›s›yla idari ifllem-
lerin bu türüne flart-ifllemler ad› verilmektedir.
Görülüyor ki maddi kriter taraftarlar›na göre, yasama ve yürütme ifllemleri ara-
s›nda, maddi mahiyetleri bak›m›ndan aç›k ve kesin bir fark vard›r. Yasama ifllem-
leri daima genel ve soyut, idare ifllemleri daima bireysel ve somuttur. Yarg› ifllem-
lerine gelince, bu ifllemlerin de bir hukuki uyuflmazl›¤› çözen ifllemler olmak iti-
bar› ile, yasama ve yürütme ifllemlerinden ayr›, kendilerine özgü bir bünyeye sa-
hip olduklar› ileri sürülmektedir. Asl›nda yarg› ifllemlerinin bu kendilerine özgü
niteli¤i, maddi kriteri benimsemeyen yazarlar›n ço¤unca da kabul edilmektedir.
Ünite 6 - Kuvvetler Ayr›l›¤› 101
Maddi kritere göre yasama ve yürütme ifllemleri aras›ndaki fark› belirleyiniz. SIRA S‹ZDE
kendini göstermektedir. Bir defa idari ifllem, sonuçlar›n›n hukuki kuvveti bak›m›n-
dan yasama iflleminden daha afla¤› mertebededir. Ayn› karar veya emrin hukuki
kuvveti, onun kanun veya idari ifllem ad› alt›nda yap›lm›fl olmas›na göre baflka
baflkad›r. Devlet içindeki en üstün iradenin tezahürü olan kanun, ancak daha son-
raki bir kanunla de¤ifltirilebilir ve sadece yönetilenleri de¤il, yasama organ› d›fl›n-
daki yöneticileri de ba¤lar. Oysa idari ifllem, kuflkusuz kanun koyucuyu ba¤lama-
d›¤› gibi, idari makamlar›n kendilerince de de¤ifltirilebilir ve kald›r›labilir. ‹kincisi,
idari ifllem, teflebbüs kudreti bak›m›ndan da kanuna tabidir. ‹dare fonksiyonu, an-
cak kanunlar›n egemenli¤i alt›nda ve onlar›n s›n›rlar› içinde yerine getirilebilir. Üs-
telik yasama organ›, kendi koydu¤u ve halen yürürlükte olan genel kurallara gene
kanunla özel istisnalar getirme yetkisine sahip oldu¤u halde, idarenin böyle bir
yetkisi yoktur. ‹dare, kendi koydu¤u genel kurallara, yani düzenleyici ifllemlere ay-
k›r› nitelikte bireysel ifllemler yapamaz. Daha da önemlisi, idarenin kanuna tabi
oluflu, sadece kanuna ayk›r› idari ifllem yap›lamamas›n› de¤il; ayn› zamanda idari
ifllemin bir kanundan kaynaklanmas›, bir kanuna dayanmas›, k›sacas› yürürlükteki
bir kanunun uygulay›c›s› olmas› zorunlulu¤unu da ifade eder. Baflka bir deyimle
kanun idari faaliyetin sadece s›n›r› de¤il, ayn› zamanda onun flart›d›r. Yasama or-
gan› kanun yapma konusunda tamamen serbest oldu¤u halde, idare bir kanuna
dayanmaks›z›n kendili¤inden hareket edemez.
AMAÇ
1924, 1961 ve 1982 Anayasalar›’nda, kuvvetler ayr›l›¤›n›n nas›l dü-
zenlendi¤ini belirleyebilmek.
3
Türkiye’de 1924 Anayasas›’n›n kuvvetler birli¤i ve görevler (fonksiyonlar) ayr›l›¤›,
1961 Anayasas›’n›n ise yumuflak kuvvetler ayr›l›¤› sistemini kabul etti¤i, bu aç›dan
iki anayasa aras›nda önemli fark oldu¤u görüflü yayg›nd›r.
Hükümet sistemi sorunuyla, devletin hukuki fonksiyonlar›n›n ayr›m› farkl› ko-
nulard›r. Kuvvetlerin (veya fonksiyonlar›n) birli¤i ya da ayr›l›¤›, organlar aras›nda-
ki iliflkileri veya karfl›l›k› etkileflim araçlar›n› de¤il, hangi organ›n ne tür hukuki ifl-
lemler yapabilece¤ini ilgilendirir. E¤er yasama ve yürütme fonksiyonlar› flu veya
bu biçimde birbirinden ayr›lm›fl ve farkl› organlara verilmiflse; yani yasama organ›
yürütme fonksiyonuna giren ifllemleri, yürütme organ› da yasama fonksiyonuna gi-
ren ifllemleri yapam›yorsa, iki organ aras›ndaki karfl›l›kl› etkileflim araçlar› ne flekil-
de düzenlenmifl olursa olsun, fonksiyonlar ayr›l›¤› var demektir.
1924 ve 1961 Anayasalar›’n›n yasama ve yürütme yetkilerini bölüfltürme flekil-
leri aras›nda birincisinin kuvvetler birli¤i formülüne ra¤men, hiçbir fark yoktur.
Her iki halde de yürütme yetkisi Cumhurbaflkan› ve onun tayin edece¤i Bakanlar
Kurulu taraf›ndan kullan›lmaktad›r. Ayr›ca, afla¤›da aç›klayaca¤›m›z gibi, her iki
Anayasada da yürütme organ›n›n “mahfuz” bir düzenleme yetkisi yoktur; ne 1924
ne de 1961 Anayasalar›, kanun alan›yla düzenleyici ifllemler alan›n› birbirinden ko-
nu itibariyle ay›rm›fllard›r. Her iki Anayasa, idari ifllemlerin mutlaka kanuna dayan-
mas› zorunlulu¤unu ve kanun olmayan yerde idarenin de olamayaca¤› ilkesini ka-
bul etmifltir. Her iki Anayasa, yasama ifllemlerine, yürütme ifllemlerinden daha üs-
tün bir hukuki güç tan›m›flt›r. Nihayet her iki anayasa, idarenin düzenleyici ifllem-
lerinin temeli konusunda hemen hemen ayn› ifadeleri kullanm›flt›r (1924 Anayasa-
s›, m.52 ve 1961 Anayasas›, m.107). Gerçek odur ki, fonksiyonlar ayr›l›¤›, 1924
Ünite 6 - Kuvvetler Ayr›l›¤› 103
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas›’nda yürütmenin hem görev hem de yetki olarak nitelendirilmesinin huku-
ki sonuçlar› nelerdir?
Ünite 6 - Kuvvetler Ayr›l›¤› 107
Özet
AMAÇ
Kuvvetler ayr›l›¤› ve fonksiyonlar ayr›l›¤› kavramla-
AMAÇ
1924, 1961 ve 1982 Anayasalar›’nda, kuvvetler ay-
1 r›n› tan›mlayabilmek. 3 r›l›¤›n›n nas›l düzenlendi¤ini belirleyebilmek.
• Egemenlik ve devlet kudreti tektir ve bölünmezdir. • Türkiye’de 1924 Anayasas›’n›n 5. maddesinde kuv-
‹ktidar›n fonksiyonlar› (yasama, yürütme, yarg›), vetler birli¤i anlam›na gelen bir ifade kullan›lmakla
iktidar›n de¤iflik kullan›m biçimleridir. ‹ktidar›n or- beraber asl›nda fonksiyonlar ayr›l›¤› gerçeklefltiril-
ganlar› ise, iktidar›n çeflitli fonksiyonlar›n› yerine mifltir. 1961 Anayasas› da 1924 Anayasas›’n›n siste-
getirmekle görevli kifli veya kurulufllard›r (örne¤in mini benimsemifl, ancak yarg› organ›n›n ba¤›ms›z-
Bakanlar Kurulu, Yarg›tay). Günümüzde kuvvetler l›¤› konusunda daha güvenli bir sistem getirmifltir.
ayr›l›¤› deyimi kullan›l›rken kastedilen, gerçekte 1982 Anayasas› ise kuvvetler ayr›l›¤› sistemini be-
fonksiyonlar ayr›l›¤›d›r. nimsemekle birlikte, yürütmeyi sadece bir görev
de¤il, ayn› zamanda yetki olarak nitelendirmifltir.
AMAÇ
Devletin hukuki fonksiyonlar›n›n, maddi, flekli ve Bu durum kendisini 1982 Anayasas›’nda Ola¤anüs-
2 organik tasniflerini aç›klayabilmek. tü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Cum-
• Devletin hukuki fonksiyonlar› yasama, yürütme ve hurbaflkanl›¤› kararnamelerinde gösterir.
yarg› olarak üçe ayr›lmakta, fakat bu kavramlar›n
nas›l tan›mlanmas› gerekti¤i tart›fl›lmaktad›r. Bir gö-
rüfl, devletin hukuki fonksiyonlar›n›n tasnifini, bu
fonksiyonlar›n ifas›nda baflvurulan ifllemlerin huku-
ki mahiyetine dayand›rmaktad›r (maddi tasnif). Di-
¤er bir görüfl ise, devletin fonksiyonlar›n› ve bu
fonksiyonlar›n ifa arac› olan hukuki ifllemleri, bu ifl-
lemleri yapan organa (organik tasnif) ve yap›l›fl fle-
killerine göre (flekli tasnif) tasnif etmektedir.
108 Anayasa Hukuku
Yasama Fonksiyonu
ve Yasama ‹fllemleri 7
Bu Ünitede...
Yasama fonksiyonunun niteli¤ine iliflkin genel bilgiler ve bunlar›n Türk Anayasa
Hukuku’nda düzenlenmifl biçimi aç›klanmaktad›r. Daha sonra yasama organ›-
n›n gerçeklefltirdi¤i yasama ifllemleri ve bu ifllemlerin Anayasaya uygunlu¤unun
denetimi konusunda bilgi verilmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olaca¤›z:
Yasama ifllevinin ne oldu¤unu ve maddi anlamda kanun ile flekli anlamda
kanun kavramlar›n› tan›mlayabileceksiniz.
Yasama ifllevinin niteliklerinin neler oldu¤unu belirleyebileceksiniz.
Yasama ifllemi türlerini s›ralayabileceksiniz.
112 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Avukatlar ile baz› fakültelerde görev yapan ö¤retim üyelerinin hakimlik ve savc›l›k
mesle¤ine geçebilmelerine olanak sa¤layan “Hakimler ve Savc›lar Yasas›’nda De-
¤ifliklik Yap›lmas›na Dair Kanun” Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e girdi.
Yeni düzenlemeye göre, hukuk fakültelerinde maddi hukuk ve usul hukuku dalla-
r›nda ders veren profesörler ve doçentler, adli hakim ve savc›l›klara, hukuk, siya-
sal bilgiler, iktisat, iflletme, idari bilimler fakültelerinde idare, maliye ve ekonomi
dallar›nda ders veren profesör ve doçentler de idari yarg› hakim ve savc›l›klar›na
atanabilecekler (Cumhuriyet, 27.01.2003).
Anahtar Kavramlar
• Kanun • Kanun Hükmünde Kararname
• Yasama • Parlamento karar›
• fiekli anlamda kanun • ‹çtüzük
• Maddi anlamda kanun
‹çindekiler
• YASAMA FONKS‹YONU
• Yasama Fonksiyonunun Niteli¤i
• Yasama Yetkisinin Genelli¤i ve ‹lkelli¤i (Aslili¤i)
• Yasama Yetkisinin Devredilmezli¤i
• YASAMA ‹fiLEMLER‹
• Kanun
• Özel Nitelikli Kanunlar
• Parlamento Kararlar›
• ‹çtüzük
Ünite 7 - Yasama Fonksiyonu ve Yasama ‹fllemleri 113
YASAMA FONKS‹YONU
AMAÇ
Yasama ifllevinin ne oldu¤unu ve maddi anlamda kanun ile flekli
anlamda kanun kavramlar›n› tan›mlayabilmek.
1
Yasama Fonksiyonunun Niteli¤i
1961 Anayasas› gibi, 1982 Anayasas› da yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait oldu¤unu ve bu yetkinin devredilemeyece¤ini belirtmifl, fakat yasama
yetkisinin ne oldu¤unu tan›mlamam›flt›r. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yetkilerini
ya kanun veya karar biçiminde ifllemlerle kullanaca¤›na göre, yasama yetkisini
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kanun yapma ve parlamento kararlar› alma yetki-
si olarak tan›mlayabiliriz. Ancak flüphesiz, böyle bir tan›m da bizi fazla ayd›nlatma-
maktad›r. Kanun ve parlamento karar› kavramlar› afla¤›da ayr›nt›l› flekilde tart›fl›la-
cak olmakla birlikte, burada yasama kavram›n›n daha genel düzeyde aç›klanmas›-
na çal›fl›lacakt›r.
1982 Anayasas›’n›n “yasama yetkisi” bafll›¤›n› tafl›yan 7. maddesinin Dan›flma
Meclisi Anayasa Komisyonu’nca verilen gerekçesinde “Millet ad›na kanun koyma
yetkisini yasama meclisi yerine getirir.” denilmektedir. Bu cümle, Anayasa koyucu-
nun, yasama yetkisini kanun koyma veya 87. maddedeki daha etrafl› ifade ile “ka-
nun koymak, de¤ifltirmek ve kald›rmak” olarak gördü¤ünü anlatmaktad›r. Anaya-
sa koyucunun, kanun deyiminden maddi manada kanunu mu, yoksa flekli mana-
da kanunu mu kastetti¤i konusunda bir aç›kl›k yoktur.
fiüphesiz ki, gerek 1961 gerek 1982 Anayasalar›’na göre, maddi anlamda kanun-
lar›n yan›nda flekli anlamda kanunlar da vard›r. Di¤er bir deyimle, kural-ifllem ol-
mad›¤›, bir objektif hukuk kural› koymad›¤› halde, kanun ad›n› tafl›yan, maddi ka-
nunlarla ayn› usuller içerisinde yap›lan, ayn› hukuki güce sahip olan ve ayn› yarg›-
sal denetim rejimine tabi bulunan birçok ifllemler mevcuttur. Objektif hukuk kura-
l›, ister genelli¤i ile, ister bireyler bak›m›ndan yeni hak ve yükümlülükler yaratma-
s›yla, ister bir kere uygulanmakla sona ermemesiyle tan›mlans›n, an›lan ifllemlerin
hiçbir anlamda kural say›lamayacaklar›nda flüphe yoktur. Bu ifllemlerden baz›lar›,
1982 Anayasas›’n›n, 1961 Anayasas›’n›n 64. maddesine paralel olan 87. maddesin-
de say›lm›flt›r. Bütçe ve kesin hesap kanunlar›n› kabul etmek, para bas›lmas›na ka-
rar vermek, genel ve özel af ilan etmek, kesinleflen ölüm cezalar›n›n yerine getiril-
mesine karar vermek gibi. Bunlardan bir k›sm› (mesela ölüm cezalar›n›n yerine ge-
tirilmesine karar vermek) maddi mahiyeti bak›m›ndan bir sübjektif ifllemdir. Di¤er
baz›lar› ise flart ifllem niteli¤i tafl›maktad›r. Mesela Bütçe kanunu, yeni bir hukuk
kural› yaratmaz; sadece yürürlükteki kurallar çerçevesinde devlet gelirlerinin top-
lanmas›na ve kamu harcamalar›n›n yap›lmas›na izin verir; di¤er bir deyimle, bu yet-
kilerin kullan›labilmesinin flart›n› oluflturur. Genel veya özel af da, ayn› flekilde, af
edilen kifli veya kiflileri bir hukuki statüden ç›kar›p baflka bir hukuki statüye sokar.
Görülüyor ki, bu örnekler karfl›s›nda Türkiye’de kanunun mutlaka bir kural-ifl-
lem olmas› gerekti¤i elbette söylenemez. Ancak asl›nda tart›flma konusu olan so-
run, bu de¤ildir. Yukar›da örneklerine de¤indi¤imiz flekli anlamdaki kanunlar,
Anayasan›n aç›k hükümlerinden kaynaklanmaktad›r. Di¤er bir deyimle, Anayasa
bu ifllemlerin, maddi mahiyetlerine bak›lmaks›z›n, kanun biçiminde oluflmalar›n›
emretmifltir. Öyleyse, tart›fl›lmas› gereken sorun, do¤rudan do¤ruya Anayasadan
kaynaklanan bu durumlar›n d›fl›nda, kural-ifllem niteli¤inde olmayan bir hukuki ifl-
lemin kanun biçiminde yap›lmas›n›n mümkün olup olmad›¤›d›r.
114 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE Maddi anlamda kanun ile flekli anlamda kanun aras›nda ne gibi farkl›l›klar bulunmakta-
d›r? Türk Hukuku’nda hangi anlay›fl egemendir, tart›flarak aç›klay›n›z.
genelli¤i, afla¤›da aç›klanaca¤› gibi, yürütme organ›na b›rak›lm›fl mahfuz bir dü-
zenleme yetkisinin bulunmad›¤›n› da anlat›r. Nitekim kanun alan›n›n konu itibariy-
le s›n›rland›r›ld›¤›, bunun d›fl›ndaki alanlarda düzenleme yetkisinin do¤rudan do¤-
ruya yürütme organ›na b›rak›ld›¤› anayasalar bak›m›ndan, yasama yetkisinin ge-
nelli¤inden söz edilemez.
Yasama yetkisinin genelli¤i, ayn› zamanda, yasama organ›n›n bir konuyu diledi-
¤i ölçüde ayr›nt›l› olarak düzenleyebilece¤i anlam›na da gelir. Yasama organ›n›n, bir
konunun genel ilkelerini saptamakla yetinip, ayr›nt›lar›n veya Anayasa Mahkememi-
zin deyimiyle “ihtisasa ve idare tekni¤ine taalluk eden hususlar›n” düzenlenmesini
yürütme organ›na b›rakmas›, iyi yönetimin gereklerine ve yasama organ›n›n yap›sal
niteliklerine uygun düflebilir. Ancak bu konuda yasama organ›n›n hukuki bir yü-
kümlülük alt›nda oldu¤unu söylemeye elbette imkan yoktur. Yasama organ›, diledi-
¤i takdirde, bir konuyu en ince ayr›nt›lar›na kadar düzenleyebilir ve yürütme orga-
n›na sadece ba¤l› yetkiler vererek, bir idari düzenleme alan›na yer b›rakmayabilir.
Yasama yetkisinin ilkelli¤i (aslili¤i) ise, yasama organ›n›n bir konuyu do¤- Yasama Yetkisinin ‹lkelli¤i
(Aslili¤i): Yasama organ›n›n
rudan do¤ruya, yani araya herhangi bir ifllem girmeksizin düzenleyebilmesidir. bir konuyu araya baflka bir
Türkiye’de yasama ve yürütme fonksiyonlar› aras›ndaki en önemli fark da burada ifllem girmeksizin
görülür. Yürütme organ›, yukar›da de¤inilen istisnalarla, do¤rudan do¤ruya huku- düzenlemesidir.
ki ifllemler yapmak yetkisine sahip de¤ildir. Yürütme organ›n›n ifllemleri, ister süb-
jektif ister düzenleyici ifllemler olsun, daima o alan› önceden düzenlemifl olan bir
kanuna dayanmak zorundad›r. Bu anlamda yürütme organ›n›n ifllemleri, kanunu
izleyen, kanundan kaynaklanan ifllemlerdir. Gerçi bir bak›ma yasama ifllemlerinin
de anayasadan kaynakland›¤› düflünülebilir ama, anayasa-kanun iliflkisiyle kanun-
idari ifllem iliflkisi aras›nda çok önemli bir fark vard›r: ‹dari ifllemin mevcut bir ka-
nuna dayanma zorunda olmas›na ve onun uygulanmas›n› sa¤lay›c› nitelik tafl›ma-
s›na karfl›l›k, kanun anayasay› uygulay›c› bir ifllemden ibaret de¤ildir. Kanunun bu
anlamda anayasaya dayanmas› zorunlu olmay›p, anayasaya ayk›r› olmamas› yeter-
lidir. Sadece yasama organ›, bir konuyu ilkel, yani özerk ve serbest olarak düzen-
leyebilir. ‹dareci, kendisini yetkilendiren bir kanun hükmüne dayanmaks›z›n, bi-
reysel olsun düzenleyici olsun hiçbir ifllem yapamayaca¤› halde kanun yasama or-
gan›n›n kendine özgü iktidar›na, teflebbüs kudretine dayan›r. fiu anlamda ki, yasa-
ma organ›, belli bir tedbiri kanunlaflt›rabilmek için hiçbir metnin ön iznine tabi de-
¤ildir. Anayasadan ald›¤› genel yetki ile, her konuyu do¤rudan do¤ruya düzenle-
yebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin çeflitli kararlar›nda da, kanunun nitelikle-
ri aras›nda bir konuyu do¤rudan do¤ruya düzenleme özelli¤ine de¤inilmifltir.
Bununla yak›ndan ilgili bir fark da kanunun oldu¤u yerde idare için onu uygu-
laman›n sadece bir yetki de¤il, ayn› zamanda hukuki bir yükümlülük olmas›na kar-
fl›l›k, yasama organ›n›n anayasa karfl›s›nda bu anlamda bir yükümlülük alt›nda bu-
lunmamas›d›r. Yasama organ›, elbette anayasan›n hedef ve amaçlar›n›n gerçeklefl-
tirilmesine yard›mc› olacak kanunlar› ç›karmal›d›r. Ancak bu, hukuki de¤il, sadece
siyasi bir yükümlülüktür. Hatta baz› kanunlar›n belli bir süre içinde ç›kar›lmas›n›
aç›kça emreden anayasa hükümlerinin bile, hukuki anlamda müeyyidesi yoktur.
1982 Anayasas› ile Bakanlar Kurulu’na tan›nan kanun hükmünde kararname ç›karma yet- SIRA S‹ZDE
kisinin, yasama yetkisinin devredilmezli¤i ilkesi ile ne derece ba¤daflt›¤›n› tart›fl›n›z.
YASAMA ‹fiLEMLER‹
AMAÇ Yasama ifllemi türlerini s›ralayabilmek.
3
Kanun
Türk hukukunda kanunun maddi anlamda de¤il, ancak flekli anlamda tan›mlana-
bilece¤i, yasama yetkisinin de genel ve s›n›rs›z oldu¤u, yukar›da belirtilmiflti. Bu
iki ilke, kanunun ne konusu ne de hukuki mahiyeti aç›s›ndan tan›mlanmas›n›n
mümkün oldu¤unu ortaya koymaktad›r. fiekli kanun anlay›fl›, kanunun mutlaka
bir kural-ifllem olmas› gerekmedi¤i anlam›na gelir. Yasama yetkisinin genelli¤i ise,
kanun alan›n›n s›n›rlanmam›fl oldu¤unu, anayasaya ayk›r› olmamak flart›yla her fle-
yin bir kanun konusu olabilece¤ini, yürütme organ›n›n mahfuz bir düzenleme ala-
n›n›n bulunmad›¤›n› ifade eder.
Bununla birlikte, flekli kanun anlay›fl›n› kabul eden yazarlar da, yasama organ›-
n›n istisnas›z her türlü hukuki ifllemi kanun biçiminde yapamayaca¤›n› kabul et-
mekte, görüfllerini birtak›m istisnalarla yumuflatmaktad›rlar. Üzerinde herkesin bir-
leflti¤i bir istisna, yasama organ›n›n, maddi bak›mdan yarg› ifllemi niteli¤inde bir ifl-
lemi kanun biçiminde yapamayaca¤›d›r.
Ancak istisnalar, flüphesiz, bundan ibaret de de¤ildir. fiekli kriterciler, bir k›s›m
yürütme ifllemlerinin de kanun biçiminde yap›lamayaca¤›n› kabul etmektedirler.
118 Anayasa Hukuku
Bütçe Kanunu
Daha önce de belirtildi¤i gibi Bütçe kanunu, hukuki mahiyeti bak›m›ndan bir kural-
ifllem de¤il, devlete ve di¤er kamu tüzel kiflilerine kamu harcamalar›nda bulunmak
ve kamu gelirlerini toplamak konusunda belli bir süre için yetki veren bir flart-ifllem-
dir. Anayasam›zda bütçenin y›ll›k olmas› ilkesi kabul edilmifltir. Mali y›l›n bafllang›ç
tarihinin kanunla belirlenmesi gerekir. Bütçe kanununun özel hukuki niteli¤i dola-
y›s›yla, bu kanuna bütçe ile ilgili hükümler d›fl›nda hiçbir hüküm konulamayaca¤›,
gerek 1961 (m.126) gerek 1982 (m.161) Anayasalar›nda belirtilmifltir. fiüphesiz bu
hüküm, Bütçe kanunu ile mevcut kanun hükümlerinde aç›k veya z›mni bir de¤iflik-
lik yap›lmas›n› veya mevcut kanun hükümlerinin kald›r›lmas›n› da yasaklamaktad›r.
Bütçe kanunu, hukuki rejimi yönünden, bir kanun olmakla beraber, bunun ta-
fl›d›¤› özellikler sebebiyle, Anayasa, bütçenin görüflülmesini ve kabulünü di¤er ka-
nunlar hakk›ndaki genel hükümlere tabi tutmam›fl, bu konuda özel bir yöntem be-
nimsemifltir. Buna göre “Bakanlar Kurulu, genel ve katma bütçe tasar›lar› ile milli
Ünite 7 - Yasama Fonksiyonu ve Yasama ‹fllemleri 119
bütçe tahminlerini gösteren raporu, mali y›l bafl›ndan en az yetmifl befl gün önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunar. Bütçe tasar›lar› ve rapor, k›rk üyeden kuru-
lu Bütçe Komisyonu’nda incelenir. Bu komisyonun kuruluflunda, iktidar grubuna
veya gruplar›na en az yirmi befl üye verilmesi flart› ile, siyasi parti gruplar›n›n ve
ba¤›ms›zlar›n oranlar›na göre temsili göz önünde tutulur” (m.162/1, 2).
Bütçe Komisyonu, Bütçe kanunu tasar›s›n› elli befl gün içinde görüflerek kara-
ra ba¤lar. Komisyonun kabul etti¤i metin de Türkiye Büyük Millet Meclisinde gö-
rüflülerek mali y›l bafl›na kadar karara ba¤lan›r (m. 162/3). Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Genel Kurul’da, bakanl›k ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hak-
k›ndaki düflüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüflmeler s›ras›nda aç›klar-
lar; bölümler ve de¤ifliklik önergeleri, üzerinde ayr›ca görüflme yap›lmaks›z›n oku-
nur ve oya konur (m. 162/4). Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Bütçe kanunu
tasar›lar›n›n Genel Kurul’da görüflülmesi s›ras›nda gider artt›r›c› veya gelirleri azal-
t›c› önerilerde bulunamazlar (m.162/5).
Bütçe kanununun di¤er kanunlardan ayr›lan bir özelli¤i de, Cumhurbaflka-
n›’nca bir kere daha görüflülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gön-
derilebilme hükmünün (m.89) d›fl›nda tutulmufl olmas›d›r. 1961 Anayasas›’nda da
aynen mevcut olan bu hüküm (m.93), Bütçe kanununun süreli niteli¤inden kay-
naklanmaktad›r. Gerçekten Bütçe kanununun mali y›l bafl›na kadar ç›kar›lamama-
s› halinde devlet faaliyetleri felce u¤rayacakt›r.
Buna karfl›l›k Bütçe kanunu, denetim rejimi bak›m›ndan di¤er kanunlarla ay-
n› hükümlere tabi tutulmufltur. Bütçe kanununun flekil ve esas yönünden Anaya-
sa ayk›r›l›¤› iddias›yla, di¤er kanunlarda oldu¤u gibi, Anayasa Mahkemesi’ne
baflvurulabilir.
Parlamento Kararlar›
Bilindi¤i gibi, yasama meclislerinin hukuki ifllemleri, kanunlar ve parlamento ka-
rarlar› olmak üzere ikiye ayr›l›r. Bu iki tür ifllemi ay›rt etmeye çal›flan yazarlar, ge-
nellikle, kanunun iki meclisin iradesinin ürünü olmas›na karfl›l›k, karar›n tek bir
meclisin iradesinden kaynakland›¤›na dikkati çekmektedirler. Ancak bu kriterin,
tek meclisli bir sistemde kanunla parlamento karar›n› ay›rt edemeyece¤i aç›kt›r.
Bu durumda Türk hukukunda parlamento kararlar›n› ancak olumsuz flekilde ta-
n›mlamak mümkün görünmektedir. K›sacas›, parlamento kararlar›, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin kanun d›fl›ndaki bütün ifllemleridir. Gerçekten, kararlar›n konu
ve nitelik bak›m›ndan çeflitlili¤i, bunlar›n verdi¤imiz olumsuz ve biçimsel tan›m d›-
fl›nda, maddi yönden tan›mlanabilmelerine imkan vermemektedir. Parlamento ka-
rarlar›n›n konu yönünden çok çeflitli olufllar›, bunlar›n tam bir tasnifinin yap›lma-
s›n› da güçlefltirmektedir.
Yasama meclislerinin iç örgütlenifllerine ve çal›flmalar›na iliflkin kararlar parla-
mento kararlar›n›n önemli bir bölümünü oluflturur. Mesela Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin kendi ‹çtüzü¤ünü yapmas› ve de¤ifltirmesi (m.95), kendi Baflkan›n› ve
Baflkanl›k Divan›n› seçmesi (m.94) gibi.
Parlamento kararlar›n›n ikinci bir bölümü, yasama meclisinin yürütme organ›
ile olan iliflkilerini ilgilendirir. Parlamenter rejimin mekanizmas› içinde, yasama
meclislerinin bu tür kararlar almalar› do¤al ve zorunludur. Mesela Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nce Baflbakan veya bakanlar hakk›nda meclis soruflturmas› aç›lmas›
ve Yüce Divan’a sevk karar› (m.100), Cumhurbaflkan›’n›n vatan hainli¤inden dola-
y› Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce suçland›r›lmas› karar› (m.105) gibi.
Anayasam›z, parlamento kararlar›n› genel bir kategori olarak yarg› denetimine
tabi tutmufl de¤ildir. Sadece, bu kararlardan iki türünün Anayasa Mahkemesi’nce
denetlenebilece¤i, Anayasada aç›kça belirtilmifltir. Bunlar, yasama meclisi içtüzük-
leri ile, yasama dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas›na veya üyeli¤in düflmesine iliflkin
kararlard›r.
Bizce, parlamento kararlar›n›n bu iki istisna d›fl›nda yarg› denetimi d›fl›nda b›-
rak›lm›fl olmas›n›, hukuk devleti aç›s›ndan önemli bir sak›nca olarak görmek
abartmal›d›r. Her fleyden önce, parlamento kararlar›n›n, vatandafllar için uyulma-
s› zorunlu genel hukuk kurallar› koyamayaca¤› unutulmamal›d›r. Meclisler, bu
nitelikte bir ifllemi, belki de yarg›sal denetimden kaç›rmak amac›yla, kanun de-
¤il karar ad› alt›nda yapsalar bile, istedikleri sonucu sa¤layamayacaklard›r. Çün-
kü, Anayasa Mahkemesi, bir metnin Meclisçe flu veya bu nitelikte say›lm›fl olma-
s›yla kendisini ba¤l› görmedi¤ine göre, böyle bir ifllemi kanun niteli¤inde saya-
rak denetleyebilecektir.
Benzer flekilde, Meclisin kendi iç örgütlenifli ve çal›flmalar› ile ilgili kararlar,
Anayasa Mahkemesi’nce içtüzük düzenlemesi niteli¤inde görüldü¤ü takdirde, de-
netlenebilmektedir. Meclisin yürütme organ› ile iliflkilerine dair kararlar ise, mahi-
yetleri gere¤i siyasal tercih ve takdirlere dayand›¤›ndan, bunlar›n yarg› denetimine
tabi olmamalar› do¤ald›r. Ayn› fley, savafl ilan› ve silahl› kuvvet kullan›lmas›na izin
verilmesi kararlar› bak›m›ndan da söylenebilir.
Anayasa Mahkemesi, içeri¤i yönünden kanun veya içtüzük düzenlemesi niteli-
¤i tafl›yan bir TBMM karar›n› denetim yetkisi içinde görmekle birlikte, bunun kar-
122 Anayasa Hukuku
fl›t› olan durumu, yani TBMM’nin normal olarak bir parlamento karar› biçiminde
yapmas› gereken bir ifllemi kanun biçiminde yapm›fl olmas›n› Anayasaya ayk›r›
bulmam›flt›r. Mahkeme, TBMM karar› ile yenilenmesi gereken seçimlerin, 3403 sa-
y›l› Kanunun 6. maddesi uyar›nca kanunla yenilenmesini Anayasaya ayk›r› bulma-
d›¤› karar›nda, yasama yetkisinin genelli¤i ilkesine dayanm›flt›r.
Parlamento kararlar›n›n pek büyük bölümünün, nitelikleri itibariyle, kifli hakla-
r›n› etkilemeyece¤i aç›kt›r. ‹lk bak›flta, kifli haklar›n› etkileyebilecek nitelikte görü-
nen ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim ilan› durumlar›nda ise, iki hukuki ifllemin birbi-
rine eklendi¤i görülmektedir. Bunlardan birincisi organik bak›mdan idari bir ifllem
olan Bakanlar Kurulu karar›, di¤eri de bu karar›n onanmas›na dair Türkiye Büyük
Millet Meclisi karar›d›r. Bu konulardaki Bakanlar Kurulu kararlar›n›n idari yarg› de-
netimine tabi olup olmad›klar›, ayr›ca inceleyece¤imiz bir konudur. ‹lgili Bakanlar
Kurulu kararlar›n›n onanmas›na iliflkin Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlar›n›n,
Anayasa Mahkemesi’nin denetimi kapsam›na girip girmedikleri konusuna gelince,
Anayasa Mahkemesi bu yolda aç›lan bir dâvay› kendi görev alan› içinde görmeye-
rek reddetmifltir.
Kan›m›zca, Anayasa Mahkemesi’nin bu karar› yerindedir. Ola¤anüstü hal ve s›-
k›yönetim ilan› ya da bunlar›n onanmas› ifllemleri, do¤rudan do¤ruya vatandafllar
için uyulmas› zorunlu hukuk normlar› yaratan ifllemler de¤ildir. Bu ifllemlerde an-
cak, Anayasan›n ilgili maddelerinde de¤inilen ve an›lan durumlarda hürriyetlerin
nas›l kay›tlanaca¤›n› veya durdurulaca¤›n›, ya da vatandafllara ne gibi yükümlülük-
ler yüklenebilece¤ini gösteren kanunlar ülkenin tümü veya bir bölümü için belli
bir süreyle uygulamaya konur. Di¤er bir deyimle, ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim
ilan›na iliflkin ifllemler, maddi bak›mdan birer flart-ifllemdir. Hürriyetleri s›n›rland›-
ran, ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim ilan› yahut bunlar›n onanmas› ifllemleri de¤il,
an›lan durumlar› düzenleyen kanunlard›r. Söz konusu kanunlar›n ise, bütün di¤er
kanunlar gibi, flekil ve esas yönünden Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi ol-
du¤unda flüphe yoktur. Dolay›s›yla, kanun niteli¤inde bir ifllemin karar yoluyla ya-
p›ld›¤›ndan ve böylece kifli hak ve hürriyetlerinin Meclis karar› yoluyla s›n›rland›-
r›ld›¤›ndan söz edilmesi yersizdir.
SIRA S‹ZDE Kanun ile parlamento karar› aras›nda ne gibi farkl›l›klar bulunmaktad›r?
‹çtüzük
Yasama meclislerinin kendi iç çal›flmalar›n› düzenlemek amac›yla koyduklar› ku-
‹çtüzük: Yasama rallara içtüzük ad› verilir. Duguit, içtüzü¤ü “Her meclisin düzenini ve çal›flma yön-
meclislerinin kendi iç temini belirleyen genel nitelikteki hükümlerin tümü” olarak tan›mlamaktad›r. Bu
çal›flmalar›n› düzenlemek
amac›yla oluflturduklar› anlamda içtüzük, her meclisin kendi iç kanunu olarak kabul edilebilir. Anayasam›-
kurallar bütünüdür. za göre (m.95/1) “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çal›flmalar›n›, kendi yapt›¤› ‹çtü-
zük hükümlerine göre yürütür”. Meclislerin kendi içtüzüklerini bizzat yapmalar›,
onlar›n di¤er devlet organlar›, özellikle yürütme organ› karfl›s›ndaki ba¤›ms›zl›kla-
r›n›n bir belirtisi ve sembolüdür. Buna, yasama meclislerinin yöntemsel ba¤›ms›z-
l›¤› ad› verilebilir. Anayasada aç›k bir hüküm olmasa bile, meclislerin kendi içtü-
züklerini yapmak yetkisine sahip olduklar›n›n kabulü gerekir.
Yasama meclislerinin içtüzükleri, tafl›d›klar› ada ra¤men, Anayasam›z›n 115.
maddesi gere¤ince Bakanlar Kurulu’nca ç›kar›lan tüzüklerle kar›flt›r›lmamal›d›r. ‹ç-
tüzükler, tüzüklerden yetki, konu ve usul unsurlar› bak›m›ndan tamamen farkl›d›r.
Dolay›s›yla bunlar›n nevi flahs›na münhas›r bir tüzük oldu¤unu ileri sürmek bile,
kavram kar›fl›kl›¤›na yol açmas› aç›s›ndan sak›ncal›d›r.
Ünite 7 - Yasama Fonksiyonu ve Yasama ‹fllemleri 123
Özet
AMAÇ
Yasama ifllevinin ne oldu¤unu ve maddi anlamda
AMAÇ Yasama ifllemi türlerini s›ralayabilmek.
1 kanun ile flekli anlamda kanun kavramlar›n› 3
tan›mlayabilmek. • Yasama yetkisinin konusunu oluflturan kanun, ya-
• 1982 Anayasas› kanun koymak, de¤ifltirmek ve kal- sama organ› taraf›ndan bu ad alt›nda ve belirli usul-
d›rmak olarak ifade etti¤i yasama yetkisinin lere uyularak yap›lan her türlü ifllemdir. Ancak ya-
TBMM’ye ait oldu¤unu belirtmifltir. Ancak 1982 Ana- sama organ›n›n maddi bak›mdan yarg› ifllemi nite-
yasas› Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde karar- li¤inde bir ifllemi kanun biçiminde yapmas› müm-
name ç›karma yetkisini tan›yarak, devredilmezlik kün de¤ildir.
ilkesine bir istisna oluflturmufltur. • Anayasa, kanun biçiminde yap›lan baz› yasama ifl-
• Maddi anlamda kanun yapma, kural-ifllemler mey- lemlerini, tafl›d›klar› özel nitelikler sebebiyle özel
dana getirme yetkisi olarak tan›mlan›rken, di¤er yet- görüflme usulüne, hatta özel hukuki statüye tabi
kiler (mesela ölüm cezalar›n›n yerine getirilmesine tutmufltur. Bunlar bütçe ve kesin hesap kanunu ile
karar verme) gene kanun yoluyla kullan›lmalar›na milletleraras› antlaflmalar›n uygun bulunmas› hak-
ra¤men, flekli anlamda kanun say›lmaktad›rlar. k›ndaki kanunlard›r.
• TBMM’nin yasama meclislerinin iç örgütlenifline ve
AMAÇ
Yasama ifllevinin niteliklerinin neler oldu¤unu çal›flmalar›na iliflkin kararlar› ile yasama meclisinin,
yürütme organ› ile olan iliflkilerine dair kararlar›,
2 belirleyebilmek.
• Yasama yetkisinin niteliklerinden olan genellik ilke- parlamento kararlar›n› oluflturmaktad›r.
si, anayasaya ayk›r› olmamak flart›yla her konunun • Yasama meclislerinin kendi iç çal›flmalar›n› düzen-
kanunla düzenlenebilece¤ini; ilkellik ilkesi, yasama lemek amac›yla koyduklar› kurallara içtüzük ad›
organ›n›n bir konuyu, araya herhangi baflka bir ifl- verilmektedir. ‹çtüzükler, biçimsel olarak parlamen-
lem girmeksizin düzenleyebilece¤ini; devredilmez- to karar› kategorisine girmektedir.
lik ilkesi, yasama organ›n›n anayasadan veya ka-
nunlardan ald›¤› yetkileri bu metinlerde aç›k bir
izin olmad›kça bir baflka devlet organ›na devrede-
meyece¤ini ifade etmektedir.
Ünite 7 - Yasama Fonksiyonu ve Yasama ‹fllemleri 125
5. 1982 Anayasas›’na göre, afla¤›da belirtilen parlamento 10. Bütçe Kanunlar› ile ilgili afla¤›daki ifadelerden hangisi
kararlar›ndan hangisi Anayasa Mahkemesi’nin denetimine yanl›flt›r?
tabidir? a. Bütçe Kanunu, hukuki mahiyeti bak›m›ndan bir
a. Yasama dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas› kural-ifllem de¤il, bir flart-ifllemdir.
b. Baflbakan hakk›nda meclis soruflturmas› aç›lmas› b. Bütçe Kanununun y›ll›k olmas› ilkesi kabul
c. Bakanlar Kurulu’nun göreve bafllamas› s›ras›nda edilmifltir.
güven oyu verilmesi c. Mali y›l›n bafllang›ç tarihinin Bütçe Kanunuyla be-
d. Cumhurbaflkan›’n›n vatana ihanetten suçlanmas› lirlenmesi gerekir.
e. TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verilmesi d. Ana Muhalefet Partisi Bütçe Kanunu haz›rlama yet-
kisine sahiptir.
e. Bütçe Kanununa bütçe ile ilgili hükümler d›fl›nda
hiçbir hüküm konulamaz.
126 Anayasa Hukuku
Yürütme Fonksiyonu
ve Yürütme ‹fllemleri 8
Bu Ünitede...
Yürütme organ›n›n düzenleyici ifllemlerinden olan kanun hükmünde kararna-
melerin gerek ola¤an koflullarda, gerekse s›k›yönetim ve ola¤anüstü hallerde ç›ka-
r›lmas›na ve Anayasaya uygunluk aç›s›ndan denetlenmesine iliflkin düzenlemeler
yer almaktad›r. Ayr›ca Cumhurbaflkanl›¤› kararnamesi, tüzükler ve yönetmelikler
konusunda da bilgi verilmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Yürütme fonksiyonunun niteli¤ini aç›klayabilecek ve yürütme ifllemlerinin
neler oldu¤unu s›ralayabileceksiniz.
Kanun hükmünde kararnamelerin özellikleri ve denetim biçimini
saptayabileceksiniz.
Di¤er yürütme ifllemlerini belirleyebileceksiniz.
128 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Telekomünikasyon hizmetleri, uzun süre 1924 y›l›nda yürürlü¤e giren 406 say›-
l› Telgraf ve Telefon Kanunu çerçevesinde; posta hizmetleri de 1950 y›l›nda yü-
rürlü¤e giren 5584 say›l› Posta Kanunu’na göre, k›saca PTT olarak adland›r›lan
Posta, Telgraf ve Telefon Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan yürütülmüfltür. 1993 y›-
l›ndan itibaren yap›lan düzenlemelerle PTT’nin hukuksal yap›s›nda önemli de-
¤ifliklikler gerçeklefltirilmifltir.
Telekomünikasyon hizmetlerinin özellefltirilmesine iliflkin ilk düzenleme 3911
say›l› Yetki Kanunu’na istinaden Bakanlar Kurulu taraf›ndan ç›kart›lan ve 406
say›l› Kanun ile 5584 say›l› Posta Kanunu’nda de¤ifliklik yapan 14.09. 1993 tarih
ve 509 say›l› KHK ’dir. Söz konusu KHK ile posta ve telgraf hizmetleri d›fl›nda ka-
lan hizmetler TC Posta, Telgraf ve Telefon ‹flletmesi (PTT) Genel Müdürlü¤ü’nden
ayr›larak, haberleflme hizmetlerini yürütmek üzere Türk Telekomünikasyon Afi
ünvan› ile yeni bir flirket kurulmufltur. Bu flirketin statü ve yönetimine iliflkin hü-
kümlerin yan› s›ra, gerek flirket hisselerinin sat›fl›na, gerekse tesislerinin iflletme
hakk›n›n verilmesine iliflkin düzenlemeler yap›lmak suretiyle, telekomünikasyon
hizmetlerinin özellefltirilmesi do¤rultusunda ilk ad›m at›lm›flt›r. Ancak Anayasa
Mahkemesi önce 3911 say›l› yetki kanununu, sonra da dayana¤› kalmayan 509
say›l› KHK’y› iptal etmifltir.
Anahtar Kavramlar
• Yürütme • Kanun Hükmünde Kararname
• ‹dare • Cumhurbaflkanl›¤› Kararnamesi
• Cumhurbaflkan› • Tüzük
• Bakanlar Kurulu • Yönetmelik
‹çindekiler
• YÜRÜTME FONKS‹YONUN N‹TEL‹⁄‹
• KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEL‹R
• SIKIYÖNET‹M VE OLA⁄ANÜSTÜ HAL KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER‹
• CUMHURBAfiKANLI⁄I KARARNAMES‹
• TÜZÜK
• YÖNETMEL‹K
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 129
AMAÇ
Yürütme fonksiyonunun niteli¤ini aç›klayabilmek ve yürütme ifl-
lemlerinin neler oldu¤unu s›ralayabilmek.
1
Türk pozitif hukukuna göre yasama fonksiyonunun maddi anlamda m›, flekli an-
lamda m› tan›mlanmas› gerekti¤ini yukar›da tart›flm›flt›k. Fakat bu konuda benim-
senen görüfl ne olursa olsun, yürütme fonksiyonunun maddi anlamda tan›mlana-
mayaca¤›nda kuflku yoktur. Di¤er bir deyimle Türkiye’de yürütme fonksiyonu, sa-
dece özel, somut, bireysel ifllemler yapmaktan ibaret say›lamaz. Yürütme fonksi-
yonu kavram›na bu tür ifllemler kadar, düzenleyici veya kural koyucu ifllemler yap-
mak da girer.
Gerek 1982, gerek daha önceki 1924 ve 1961 Anayasalar›’nda yürütmenin dü-
zenleme, yani genel, objektif, kiflilik-d›fl› hukuk kurallar› koyma yetkisine sahip
oldu¤u, tart›flma götürmeyecek derecede aç›kt›r. 1924 Anayasas› tüzüklerden,
1961 Anayasas› tüzük ve yönetmeliklerden aç›kça söz etmifltir. 1961 Anayasas›’nda
1488 say›l› Kanunla yap›lan de¤ifliklik, yürütmenin düzenleyici ifllemlerine kanun
hükmünde kararnameleri de eklemifltir. 1982 Anayasas›, her üç düzenleyici ifllem
türüne yer vermektedir. Görülüyor ki, Cumhuriyetin bütün Anayasalar›nda yürüt-
me organ›n›n düzenleyici ifllemler yapma yetkisi, do¤rudan do¤ruya Anayasadan
do¤mufltur.
Ancak Anayasada böyle aç›k bir hüküm olmasa bile, yürütme organ›n›n düzen-
leme yetkisine sahip oldu¤u, bu yetkinin yürütme ve idare fonksiyonunun mahiye-
tinden do¤du¤u söylenebilir. Bir defa, devlet hayat›n›n pratik zorunluluklar›, böy-
le bir sonuca varmay› gerekli k›lmaktad›r. Özellikle, karmafl›klaflm›fl, uzmanlaflm›fl
ve çok genifl alanlara yay›lm›fl olan modern devlet hayat› içerisinde bütün genel,
objektif, kiflilik-d›fl› hukuk kurallar›n›n yasama organ› taraf›ndan konulmas› gerek-
ti¤ini savunmaya imkân yoktur. Buna, yasama organ›n›n ne çal›flma süresi, ne tek-
nik uzmanl›¤›, ne de hayli a¤›r iflleyen çal›flma usulleri elverir. Devletin sosyal ha-
yata müdahalesini asgarî ölçüde tutmay› amaçlayan bir klasik liberal devlet anlay›-
fl› içinde belki bir dereceye kadar savunulabilecek olan böyle bir görüfl, günümü-
zün müdahaleci sosyal devlet anlay›fl› karfl›s›nda geçerli¤ini tamamen yitirmifltir.
Daha hukuki bir gerekçe olarak da, idarenin düzenleme yetkisinin, do¤rudan do¤-
ruya onun takdir yetkisinden do¤du¤u ileri sürülebilir. ‹darenin bütün yetkilerinin
ba¤l› yetkiler olamayaca¤›, idare kavram›n›n zorunlu olarak takdir yetkisini de Ba¤l› Yetki: ‹darenin ifllem
yapma yetkisinin kayna¤›n›n
içerece¤i aç›kt›r. ‹dare, bir ifllemi yap›p yapmamak hususunda veya o ifllemin muh- yasalar olmas› anlam›na
tevas›n› tayinde takdir yetkisine sahipse, söz konusu alanda düzenleme yetkisine gelir. Bu anlam›yla idare
de sahip olaca¤› kabul edilmelidir. Bu anlamda düzenleyici ifllem, idarenin takdir ifllem yaparken ancak
yasan›n vermifl oldu¤u
yetkisinin bir tezahüründen baflka bir fley de¤ildir. ‹dari makamlar, münferit bir yetkiye sahiptir.
olay için koyabilecekleri yasak veya emirleri, genel yolla gelecekteki bütün benzer
olaylar için de koyabilirler. ‹dare, yetkisini, daha önce bir tüzük veya yönetmelik-
le düzenleyecek olursa, bu onun takdir yetkisini somut bir olayda de¤il, benzer
olaylarda eflit flekilde uygulamak üzere bafltan tesbit etmesinden baflka bir fley de-
¤ildir. Hatta idarenin takdiri yetki alanlar›n› düzenlemesinin, idare yönünden sade-
ce bir hak de¤il, fakat eflitlik ilkesinin bir gere¤i oldu¤u da söylenebilir. ‹darenin,
ayn› kanun hükmüne dayanarak ayn› durumdaki iki vatandafla ayn› konuda farkl›
ifllemler uygulayabilmesi savunulamayaca¤›na göre, takdir yetkisinin z›mnen dü-
zenleme yetkisini de içerece¤i, hiç de¤ilse bunu mümkün k›laca¤› kuflkusuzdur.
130 Anayasa Hukuku
AMAÇ
Kanun hükmünde kararnamelerin özellikleri ve denetim biçimini
saptayabilmek.
2
Kavram ve Nitelik
KHK: Kural olarak önemli ve 1924 Anayasas›’nda ve 1961 Anayasas›’n›n ilk fleklinde mevcut olmayan kanun
acil durumlarda
baflvurulmak üzere,
hükmünde kararname, bu Anayasada 1971 y›l›nda 1488 say›l› kanunla yap›lan
yürütmenin belli konularda, de¤ifliklikler aras›nda hukukumuza girmifltir.
TBMM’nin vermifl oldu¤u
yetki çerçevesinde, kanun
hükmünde düzenleme Yetki
yapmas›na olanak sa¤layan Gerek de¤iflik 1961, gerek 1982 Anayasalar›’na göre KHK ç›karma yetkisi Bakanlar
yürütme ifllemidir.
Kurulu’nundur. Dolay›s›yle, yürütme organ›n›n baflka herhangi bir unsuru KHK ç›-
karamaz ve yetki kanunuyla kendisine böyle bir yetki verilemez. Asl›nda, Bakanlar
Kurulu’nun KHK ç›karma yetkisi de (s›k›yönetim ve ola¤anüstü hal KHK’leri müs-
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 131
Konu
KHK’nin konusu, genel çerçevesi itibariyle, yetki kanununda belirlenir. Gerçi 1982
Anayasas›, de¤iflik 1961 Anayasas›’nda yer alan belli konularda ibaresine yer ver-
memifltir ama, bundan yetki kanununun s›n›rlar› belli olmayan bir alanda Bakan-
lar Kurulu’na KHK ç›karma yetkisi verebilece¤i sonucu ç›kar›lamaz. Üstelik, Ana-
yasan›n 87. maddesi TBMM’nin görev ve yetkilerini sayarken “Bakanlar Kurulu’na
belli konularda kanun hükmünde kararname ç›karma yetkisi vermek” ten söz et-
mektedir. Yetki kanunu, KHK’nin amac›n›, kapsam›n› ve ilkelerini göstermek zo-
runda oldu¤una göre yetki, somutlaflt›r›lm›fl, belli bir alanda tan›nm›fl olmaktad›r.
KHK’nin konusu, yetki kanununda belirlenmifl olan bu çerçevenin d›fl›na ç›kamaz.
Ayr›ca Anayasa, 1961 Anayasas›’n›n ilgili hükmüne paralel olarak KHK ile düzen-
lemeyecek baz› konular› da belirtmifltir. Bu hükme göre “s›k›yönetim ve ola¤anüs-
tü haller sakl› kalmak üzere, Anayasan›n ikinci k›sm›n›n birinci ve ikinci bölümle-
rinde yer alan temel haklar, kifli haklar› ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer
alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez” (m.
91/1). Bu hüküm, hürriyetlerin kanunla s›n›rlanaca¤› yolundaki Anayasa ilkesini
(m. 13) de teyid etmektedir. Ayr›ca Anayasan›n 163. maddesi Bakanlar Kurulu’na
KHK ile bütçede de¤ifliklik yapma yetkisinin verilmesini de yasaklamaktad›r.
Anayasa, KHK ile düzenlenemeyecek konular olarak, Anayasan›n ikinci k›sm›-
n›n birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kifli haklar› ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevleri belirtti¤ine göre, ikinci k›s-
m›n üçüncü bölümünde yer alan “sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler”in, kural
olarak, KHK ile düzenlenebilmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesinin, son y›llardaki kararlar›nda KHK’lerin konu unsuru ba-
k›m›ndan, k›sa süreli olmak, önemlilik, zorunluluk ve ivedilik gibi, Anayasada bu-
lunmayan birtak›m flartlar ekledi¤i görülmektedir. Mesela bu yöndeki bir karara
göre, KHK’lerin ancak “yerine getirilmesinde zorunluluk bulunan, belli usullere
göre yasa ç›karmaya zaman›n elvermemesi gibi ivedi durumlarda kullan›lmas› ge-
rekir. Sonuç olarak, yasama yetkisi genel ve aslî bir yetkidir, bu yetki devredile-
mez. KHK’ler, unsurlar› Anayasada belirtilen yetki yasalar›na göre ç›kar›l›r ve ifllem
görürler, ayr›k durumlar içindirler ve ba¤l› bir yetkinin kullan›lmas› yoluyla hukuk-
sal yaflam› etkilerler”.
Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa metninde mevcut olmayan, önemlilik, zo-
runluluk, ivedilik ve k›sa sürelilik gibi unsurlar›, KHK’lerin geçerlik flartlar›na ek-
lemesinin Anayasaya uygunlu¤u çok kuflkuludur. Yürütme organ›na KHK ç›karma
132 Anayasa Hukuku
yetkisi verilmesi ihtiyac›n› do¤uran, sadece konunun ivedili¤i de¤il, ço¤u zaman
konunun yasama organ›nca gere¤i gibi düzenlenemeyecek derecede teknik olu-
flu, ya da düzenlemede h›zla de¤iflen flartlara intibak› sa¤layacak belli bir esneklik
sa¤lanmas› gere¤idir. Öyle görünüyor ki, Anayasa Mahkemesi, yürütme organ›n›n
KHK ç›karma yetkisini yorum yoluyla daralt›rken, Milli Mücadele’nin ve 1924 Ana-
yasas›’n›n kanuncu gelene¤inin etkisinde kalm›flt›r. Oysa günümüzde yürütme or-
gan›n›n düzenleyici yetkilerinin genifllemesi tüm Bat› demokrasilerinde görüldü¤ü
gibi, bu de¤iflimi antidemokratik olarak nitelendirmek de mümkün de¤ildir. Ça¤-
dafl demokrasilerde yasama organ› ne ölçüde halk iradesinden kaynaklan›yorsa,
yürütme organ› da o kadar halk iradesinden kaynaklanmaktad›r. Üstelik, Anaya-
sam›z›n KHK’lere iliflkin düzenlemesinde yasama organ›, baflta yetki kanunu ç›-
karmak, sonda ise KHK’leri onaylamak,de¤ifltirmek veya reddetmek suretiyle, sü-
reci kontrolu alt›nda tutacak yetkilerle donat›lm›fl oldu¤u gibi, bu denetim süreci-
ni diledi¤i ölçüde h›zland›rmak imkan›na da sahiptir. Bu nedenle, KHK uygulama-
s›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›n›n yasama organ›n› devre d›fl› b›rakaca¤› görüflü yerinde
de¤ildir. KHK uygulamas›, ancak yasama organ› gerekli gördü¤ü ölçüde yayg›n-
laflt›r›labilecek, birçok konular da Anayasan›n 91. maddesi gere¤ince zaten KHK
ile düzenlemeyecektir.
SIRA S‹ZDE KHK ç›karma yetkisinin, yasama yetkisinin devredilmezli¤i ilkesiyle ba¤dafl›p ba¤daflma-
d›¤›n› tart›fl›n›z.
Usul ve fiekil
Usul ve flekil unsuru bak›m›ndan KHK’ler, Bakanlar Kurulu’nun di¤er kararname-
lerinden farks›zd›r. Anayasa, Cumhurbaflkan›n›n görevleri aras›nda kararnameleri
imzalamak tan söz etti¤ine göre (m.104), KHK’lerin de Cumhurbaflkan› taraf›ndan
imzalanmas› gerekir. Tüzüklerin Cumhurbaflkan› taraf›ndan yay›nlanaca¤›na iliflkin
hüküm (m.115) de, bu görüflü do¤rulamaktad›r.
KHK’ler, Resmi Gazetede yay›nland›klar› gün yürürlü¤e girerler. Ancak, karar-
namede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir (m. 91/6).
1982 Anayasas›, de¤iflik 1961 Anayasas› gibi KHK’leri TBMM’nin denetimine tabi
tutmufltur. Anayasaya göre “kararnameler, Resmi Gazete’de yay›mland›klar› gün
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulur. Yetki kanunlar› ve bunlara dayanan ka-
nun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlar› ve Genel
Kurulu’nda öncelik ve ivedilikle görüflülür” (m. 91/7, 8). Öncelik ve ivedilik flart›y-
la KHK’lerin mümkün olan süratle TBMM’nin kesin karar›na ba¤lanmas› sa¤lan-
mak istenmifltir. Ancak Anayasa, KHK’lerin TBMM’nde görüflülüp karara ba¤lan-
mas› için belli bir süre tayin etmifl de¤ildir.
Bakanlar Kurulu TBMM’ye sunmufl oldu¤u KHK’yi meclisin karar›ndan önce,
yetki süresi içinde geri alabilir veya de¤ifltirebilir mi? 1961 Anayasas› döneminde
de tart›flma konusu olmufl bulunan bu soruya 1982 Anayasas›’n›n getirmifl oldu¤u
bir yenili¤i de göz önünde tutmak suretiyle flu cevap verilebilir: 1982 Anayasas›’na
göre yetki kanununun, süresi içinde birden fazla kararname ç›kar›l›p ç›kar›lama-
yaca¤›n› da göstermesi gerekmektedir. E¤er yetki kanunu, o konuda ancak bir tek
KHK ç›kar›labilece¤ini belirtmiflse, ayn› konunun baflka bir KHK ile yeniden dü-
zenlenmesi, di¤er bir deyimle ç›kar›lm›fl olan KHK’nin de¤ifltirilmesi mümkün de-
¤ildir. Hatta ç›kar›lm›fl KHK’nin geri al›nmas›n›n da mümkün olmamas› gerekir;
çünkü geri alma ifllemi, yeni bir KHK ç›kar›lmas›n› gerektirecektir. Buna karfl›l›k
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 133
yetki kanunu birden fazla KHK ç›kar›lmas›na izin vermiflse, Bakanlar Kurulu’nun
daha önceki KHK’yi de¤ifltirebilmesi veya geri alabilmesi gerekir. Çünkü kural
olarak, bir ifllemi yapmaya yetkili olan makam, onu de¤ifltirmeye veya geri alma-
ya da yetkilidir. Ancak flüphesiz, geri alma, bir KHK’yi geçmifle flamil olarak, yani
hiç yürürlü¤e girmemiflçesine ortadan kald›ramaz. KHK, geri al›nd›¤› tarihe kadar
geçerlili¤ini sürdürür. 1961 Anayasas› döneminde Anayasa Mahkemesi de, Bakan-
lar Kurulu’nun bir KHK’yi de¤ifltirme veya geri alma yetkisine sahip oldu¤unu ka-
bul etmifltir.
Tart›fl›lmas› gereken bir sorun da, TBMM’nin KHK’ler üzerindeki denetimi s›ra-
s›nda yapaca¤› ifllemin hukuki niteli¤idir. Anayasan›n 91. maddesine göre, TBMM
bir KHK’yi oldu¤u gibi kabul edebilece¤i gibi, onu de¤ifltirmesi veya tümden red-
detmesi de mümkündür. TBMM, bu kabul, red veya de¤ifltirme ifllemlerini bir ka-
nun biçiminde mi, yoksa bir karar biçiminde mi yapacakt›r. Genel kan›, TBMM ifl-
leminin bir kanun biçiminde ortaya ç›kmas› gerekti¤i yolundad›r. Anayasa Mahke-
mesi de, bir karar›nda aynen kabul durumuna de¤inmemekle beraber, TBMM’nin
“red veya de¤ifltirerek kabul biçiminde oluflturdu¤u metinlerin birer kanun oldu-
¤u... kuflkusuzdur” görüflüne varm›flt›r.
Denetim
1961 ve 1982 Anayasalar›’na göre Anayasa Mahkemesi, KHK’lerin Anayasaya flekil
ve esas bak›mlar›ndan uygunlu¤unu denetler (1961 Anayasas›, m. 64/son; 1982
Anayasas›, m. 148, 150, 151, 152, 153.) 1961 Anayasas› döneminde baz› yazarlar,
KHK’lerin gerek Anayasa Mahkemesi gerek Dan›fltaycal denetlenebilece¤ini sa-
vunmufl olmakla birlikte, 1982 Anayasas› KHK’leri fonksiyonel bak›mdan yasama
ifllemi niteli¤inde gördü¤üne ve yetki kanununda KHK ile de¤ifltirilebilecek ya da
kald›r›labilecek kanun hükümlerinin belirtilmesi gere¤ini de ortadan kald›rd›¤›na
göre, art›k Dan›fltay’›n herhangi bir aflamada KHK’leri denetlemesi söz konusu ola-
maz. Zaten 1961 Anayasas› döneminde de Dan›fltay, bir KHK aleyhine aç›lan iptal
davas›n›, davan›n inceleme kabiliyeti bulunmad›¤› gerekçesiyle reddetmiflti.
KHK’nin içeri¤inin Anayasaya ayk›r› olmamas›, fakat yetki kanununa ayk›r› ol-
mas› durumunda, bunun da bir anayasa sorunu oluflturaca¤›, dolay›s›yla Anayasa
Mahkemesi’nin denetim yetkisine tabi olaca¤› aç›kt›r. Çünkü aksi halde, Anayasa-
n›n öngörmedi¤i ölçüde bir yetki devrine imkan verilmifl olacakt›r.
Yetki kanununun iptalinin, ona dayan›larak ç›kar›lm›fl KHK’ler üzerindeki etki-
sine gelince, Anayasa Mahkemesi’ne göre bu konuda “tek ve kesin bir esas koy-
maya ve bu do¤rultuda yorum yapmaya olanak yoktur. Olay›n Anayasa Mahkeme-
si önüne getirilifl biçimi, yani iptal davas›, ya da itiraz yolu ile ayk›r›l›k sav›nda bu-
lunulmufl olmas› de¤iflik sonuçlar ortaya ç›karabilir. Ayr›ca, KHK’nin dayand›¤›
yetki yasas›n›n iptal gerekçesi, iptali istenen KHK’nin anayasal durumunu belirle-
yecektir... Yetki yasas›n›n Anayasa’n›n 91. maddesinde say›lan ö¤elerden birine
ayk›r› olmas› nedeniyle iptali durumunda, içerdi¤i kurallar Anayasa’ya uygun olsa
bile buna dayanan KHK’lerin iptali gerekir”. Ancak Anayasa Mahkemesi, genel il-
keyi bu flekilde belirtmifl olmas›na ra¤men, önündeki olayda yetki kanununu iptal
etti¤i halde ona dayanan KHK’leri iptal etmemifltir. Bunun gerekçesi, yukar›da de-
¤inmifl oldu¤umuz, ivedilik, zorunluluk ve belirli süreler için kullan›lma kriterleri-
nin ilk defa bu kararda gelifltirilmifl olmas›d›r.
134 Anayasa Hukuku
Yetki
Ola¤an KHK’lerde yetki Bakanlar Kurulu’nun oldu¤u halde, s›k›yönetim ve ola¤a-
nüstü hal KHK’leri Cumhurbaflkan›’n›n Baflkanl›¤›nda toplanan Bakanlar Kurulu
taraf›ndan ç›kar›l›r. Dolay›s›yle bu KHK’lerde Cumhurbaflkan›’n›n iradesi, ola¤an
KHK’lerdeki gibi Bakanlar Kurulu kararnamesine eklenen flekli bir onay de¤il, ifl-
lemin asli bir unsurudur. Yetki unsuru bak›m›ndan ikinci bir önmli fark ise, s›k›yö-
netim ve ola¤anüstü hal kararnamelerinin bir yetki kanununa ihtiyaç göstermeme-
sidir (m.91/5). Bu anlamda, s›k›yönetim ve ola¤anüstü hal KHK’leri, yukar›da aç›k-
land›¤› gibi, yürütmenin 1982 Anayasas›na göre sahip oldu¤u özerk veya asli dü-
zenleme yetkisinin tipik bir örne¤ini meydana getirir.
Konu
S›k›yönetim ve ola¤anüstü hal KHK’leri ola¤an KHK’ler bak›m›ndan Anayasada yer
alan konu s›n›rland›rmalar›na tabi de¤ildir. Di¤er bir deyimle, temel haklar, kifli
haklar› ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler de bu tür KHK’lerle düzenlenebilir
(m. 91/1). Bu tür KHK’lerle Anayasan›n 15. maddesi uyar›nca, “temel hak ve hür-
riyetlerin kullan›lmas› k›smen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Ana-
yasada öngörülen güvencelere ayk›r› tedbirler al›nabilir”.
Konu bak›m›ndan s›k›yönetim ve ola¤anüstü hal KHK’lerinin tabi oldu¤u s›n›r,
bunlar›n ancak s›k›yönetimin veya ola¤anüstü halin gerekli k›ld›¤› konularda ç›-
kar›labilmesidir. Anayasa Mahkemesi’nin de belirtti¤i gibi, “ola¤anüstü halin ge-
rekli k›lmad›¤› konular›n ola¤anüstü hal KHK’leriyle düzenlenmesi olanaks›zd›r.
Ola¤anüstü halin gerekli k›ld›¤› konular, ola¤anüstü halin neden ve amaç ö¤ele-
riyle s›n›rl›d›r”.
Denetim Bak›m›ndan
Anayasaya göre (m. 148/1) “ola¤anüstü hallerde, s›k›yönetim ve savafl hallerinde
ç›kar›lan kanun hükmünde kararnamelerin flekil ve esas bak›m›ndan Anayasaya
ayk›r›l›¤› iddias›yla, Anayasa Mahkemesinde dava aç›lamaz”. Bu hüküm, ola¤anüs-
tü hal rejimlerinin, idarenin takdiri yetkilerinin genifllemesine ve hürriyetlerin nor-
mal zamanlara oranla daha afl›r› ölçülerde s›n›rland›r›lmas›na ra¤men, gene de bir
hukuk rejimi olmas› gerekti¤i yolundaki yerleflmifl kamu hukuku ilkesine ayk›r›
düflmektedir. Üstelik, yarg›sal denetim yoklu¤u, Anayasan›n 15. maddesi ile s›k›-
yönetim ve ola¤anüstü hallerde bile vatandafllara tan›nm›fl olan mahfuz alan› fi-
ilen etkisiz k›labilir. Bu madde ile savafl, seferberlik, s›k›yönetim veya ola¤anüstü
hallerde temel hak ve hürriyetlerin kullan›lmas›n›n k›smen veya tamamen durdu-
rulabilece¤i veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere ayk›r› tedbirler al›-
nabilece¤i ifade edilmekle beraber, an›lan hallerde dahi kiflinin yaflama hakk›na,
maddi ve manevi varl›¤›n›n bütünlü¤üne dokunulamayaca¤›; kimsenin din, vic-
dan, düflünce ve kanaatlerini aç›klamaya zorlanamayaca¤› ve bunlardan dolay›
suçlanamayaca¤›; suç ve cezalar›n geçmifle yürütülemeyece¤i; suçlulu¤u mahkeme
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 135
CUMHURBAfiKANLI⁄I KARARNAMES‹
Cumhurbaflkanl›¤›
TÜZÜKLER
1982 Anayasas›’n›n 115. maddesi, 1961 Anayasas›’n›n 107. maddesine paralel ola-
rak, tüzükleri flu flekilde düzenlemifltir: “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmas›n›
göstermek veya emretti¤i iflleri belirtmek üzere, kanunlara ayk›r› olmamak ve Da-
Tüzük: Kanunun n›fltay›n incelemesinden geçirilmek flart›yla tüzükler ç›karabilir. Tüzükler, Cum-
uygulanmas›n› göstermek ya
da emretti¤i iflleri belirtmek
hurbaflkan›’nca imzalan›r ve kanunlar gibi yay›mlan›r”.
üzere Dan›fltay›n Görülüyor ki, bu maddeye göre hukukumuzda tüzük yapmaya yetkili tek or-
incelemesinden geçirilmek gan, Bakanlar Kuruludur. Tüzükler Cumhurbaflkan›’nca imzalanarak yay›nlan›r.
kofluluyla Bakanlar Kurulu
taraf›ndan ç›kar›lan yaz›l› Bakanlar Kurulu’nun bir tüzük ç›karabilmesi, tüzü¤ün iliflkin bulundu¤u kanunda
hukuk kurallar›d›r. bu konuda aç›kça yetkilendirici bir hüküm olmas›na ba¤l› de¤ildir. Ancak, kanun,
bir tüzük yap›lmas›n› öngörmüflse, o konuda idarenin baflka tür bir düzenleyici ifl-
lem, mesela bir yönetmelik yapamamas› gerekir. Daha do¤rusu, o konuyu ilkin tü-
zükle düzenlemeden önce, baflka bir düzenleyici ifllemle düzenleyemez.
Anayasam›za göre tüzüklerin konusu, kanunun uygulanmas›n› göstermek veya
kanunun emretti¤i iflleri belirtmek tir. Böyle bir ayr›m›n pratik yarar›n› veya huku-
ki sonuçlar›n› kavramak kolay de¤ildir. Tüzüklerin kanunlara ayk›r› olamayaca¤›
Anayasada belirtilmifltir. fiüphesiz, böyle aç›k bir hüküm olmasayd› bile, ayn› so-
nuca varmak gerekirdi.
Usul ve flekil unsuru bak›m›ndan tüzükleri, idarenin di¤er düzenleyici ifllemle-
rinden ay›rdeden temel özellik, bunlar›n Dan›fltay’›n incelemesinden geçirilmesi
flart›d›r. Dan›fltay incelemesinden geçirilmemifl bir tüzük, yok say›l›r. Doktrinde
bu incelemenin istiflari nitelikte oldu¤u görüflü hakimdir. Çünkü Dan›fltay görüflü-
nün ba¤lay›c›l›¤› kabul edildi¤i takdirde, Dan›fltay incelemesi bir flekil flart› olmak-
tan ç›kar ve bir yetki ortakl›¤›na dönüflür. Oysa Anayasa, tüzük yapma yetkisini
Bakanlar Kurulu’na vermifltir. Buna karfl›l›k Bakanlar Kurulu, Dan›fltay inceleme-
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 137
sinden sonra ya kendi ilk tasar›s›n› veya Dan›fltay’›n de¤ifltirisini kabul etmek zo-
rundad›r. Bunlar›n her ikisini de bir yana b›rakarak, yeni bir metni tüzük olarak
yay›nlayamaz. Zira bu takdirde tüzük, Dan›fltay incelemesinden geçirilmeden ç›-
kar›lm›fl olur.
Denetim konusuna gelince, tüzüklerin birer idari ifllem olarak, idari yarg› dene-
timine tabi bulunduklar› flüphesizdir.
YÖNETMEL‹KLER
1982 Anayasas›’n›n 124. maddesine göre, “Baflbakanl›k, bakanl›klar ve kamu tüzel
kiflileri, kendi görev alanlar›n› ilgilendiren kanunlar›n ve tüzüklerin uygulanmas›n›
sa¤lamak üzere ve bunlara ayk›r› olmamak flart›yla yönetmelikler ç›karabilirler.
Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yay›mlanaca¤› kanunda belirtilir”.
Böylece yönetmelik, Dan›flma Meclisi Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde Yönetmelik: Baflbakanl›k,
belirtildi¤i gibi, idarenin en genifl uygulama alan›na sahip düzenleyici ifllem türü bakanl›klar ve kamu tüzel
kiflilerince, kendi görev
dür. 1961 Anayasas›’nda sözü edilmemifl olan Baflbakanl›k da, 1982 Anayasas›’nda alanlar›n› ilgilendiren
yönetmelik ç›karmaya yetkili makamlar aras›nda say›lm›flt›r. Öte yandan, Dan›flma kanunlar›n ve tüzüklerin
uygulanmas›n› sa¤lamak
Meclisi’nce kabul edilen metinde mevcut olan Bakanlar Kurulu ibaresi Milli Gü- üzere ve bunlara ayk›r›
venlik Konseyi’nce ç›kar›lm›fl olmakla beraber, bundan Bakanlar Kurulu’nun yö- olmayacak biçimde
ç›kar›lan yaz›l› hukuk
netmelik yapamayaca¤› sonucuna varmak mümkün de¤ildir. 1924 Anayasas› yö- kurallar›d›r.
netmeliklerden hiç söz etmemifl oldu¤u halde, 1322 say›l› Kanun yönetmeliklerin
bir veya birkaç bakanl›k yahut Bakanlar Kurulu taraf›ndan yap›labilece¤ini belirt-
miflti. 1961 Anayasas› döneminde de Bakanlar Kurulu, yönetmelikler yapmaya de-
vam etmifltir. Asl›nda, yönetmeli¤in genel düzenleyici ifllem türü oldu¤unu kabul
edecek olursak, icrai karar almaya yetkili her idari makam›n yönetmelik yapmaya
yetkili olmas› gerekir. 1961 Anayasas› döneminde Dan›fltay Genel Kurulu’nun bir
karar›nda da ayn› sonuca var›lm›flt›r.
Yönetmeli¤in konusu, kanunlar›n ve tüzüklerin uygulanmas›n›n sa¤lanmas›d›r.
Yönetmelikler, bunlara ayk›r› hükümler ihtiva edemezler. Yönetmeliklerin düzen-
lenifli bak›m›ndan 1961 ve 1982 Anayasalar› aras›ndaki bir fark da, 1961 Anayasa-
s›’nda yönetmeliklerin Resmi Gazetede yay›nlanaca¤›n›n belirtilmifl olmas›na kar-
fl›l›k, 1982 Anayasas›’nda hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yay›nlanaca¤›n›n
kanunla belirtilece¤inden söz edilmesidir. Bu de¤ifliklik, Milli Güvenlik Konseyi ta-
raf›ndan “büyük k›sm› mahalli nitelikte olan bütün yönetmeliklerin Anayasa hük-
mü gere¤i Resmi Gazete’de yay›mlanmas› zorunlulu¤unun neden oldu¤u gereksiz
israf› önlemek” gerekçesiyle yap›lm›flt›r. Bununla birlikte, genel kurallar gere¤ince
yönetmelikler, yay›nlanmad›klar› veya tebli¤ edilmedikleri sürece üçüncü kiflilere
uygulanamazlar; onlar›n haklar›n› azaltamaz veya yükümlülüklerini ço¤altamazlar.
Dolay›s›yla, Anayasan›n söz konusu hükmünü, yönetmeliklerin duyurulmas›n›n
zorunlu olmad›¤› anlam›nda de¤il, bu duyurman›n mutlaka Resmi Gazete’de ya-
y›nlanmak suretiyle yap›lmas›n›n gerekmedi¤i anlam›nda kabul etmek gerekir.
Yönetmeliklerin de, birer idari ifllem olarak, idari yarg› denetimine tabi olduk-
lar›nda kuflku yoktur.
138 Anayasa Hukuku
Özet
AMAÇ
Yürütme fonksiyonunun niteli¤ini aç›klayabilmek • Usul ve flekil unsuru bak›m›ndan di¤er Bakanlar
1 ve yürütme ifllemlerinin türlerini s›ralayabilmek. Kurulu kararnamelerinden farks›z olan KHK’lerin
• Türkiye Cumhuriyeti Anayasalar›n›n tümündeki dü- Anayasaya uygunlu¤u, Anayasa Mahkemesi taraf›n-
zenlemelere göre yürütme fonksiyonu kavram›n›n dan denetlenmektedir.
kapsam›na sadece özel, somut, bireysel ifllemler • S›k›yönetim ve ola¤anüstü hallerde Cumhurbaflka-
de¤il, düzenleyici veya kural koyucu ifllemler de n› baflkanl›¤›nda toplanan Bakanlar Kurulu’nun, ko-
girmektedir. nu s›n›rlamas› söz konusu olmaks›z›n ç›kard›¤›
• Anayasalarda aç›k bir hüküm bulunmasa bile, yü- KHK’lerin anayasaya ayk›r›l›¤› iddias› ile Anayasa
rütme organ›n›n düzenleme yetkisine sahip oldu- Mahkemesine dava aç›lmas› söz konusu de¤ildir.
¤u, bu yetkinin yürütme ve idare fonksiyonunun
mahiyetinden do¤du¤u söylenebilir.
AMAÇ Di¤er yürütme ifllemlerini belirleyebilmek.
3
• 1982 Anayasas›, yürütmenin düzenleyici ifllemlerini
• Yürütme ifllemlerinin di¤er türlerini ise Cumhur-
kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik ve
baflkanl›¤› kararnamesi, tüzük ve yönetmelik olufl-
Cumhurbaflkanl›¤› kararnamesi olarak belirlemifltir.
turmaktad›r.
AMAÇ
KHK’lerin özelliklerini ve denetim biçimini
2 saptayabilmek.
• Bakanlar Kurulu taraf›ndan ç›kar›labilen kanun hük-
münde kararnameler bir yetki kanununa dayanmak
zorundad›r.
Ünite 8 - Yürütme Fonksiyonu ve Yürütme ‹fllemleri 139
2. a
Parlamento yasama organ›d›r. Ayr›nt›l› bilgi için
“Yürütme Fonksiyonunun Niteli¤i” konusuna
bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “Kanun Hükmünde Kararname-
Sezer hükümete gönderdi¤i gerekçede, “Güçler ayr›l›¤› il-
ler” konusuna bak›n›z.
kesine göre yasama, yürütme ve yarg› organlar› kendi
3. d Ayr›nt›l› bilgi için “S›k›yönetim ve Ola¤anüstü
alanlar›nda ulusa iliflkin egemenli¤i kullan›rlar; birbirleri-
Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri” konusuna
ne görev ve yetki alanlar›na kar›flmazlar” dedi.
bak›n›z.
Sezer sekiz sayfal›k gerekçesinde “bir kez geri çevrilmesi-
4. a Ayr›nt›l› bilgi için “Tüzük” konusuna bak›n›z.
nin, KHK’nin kanun prosedürüne girmesi sonucunu do¤-
5. d Ayr›nt›l› bilgi için “Yönetmelik” konusuna bak›n›z.
ruraca¤›” yolundaki hükümetin görüflünü reddetti ve flun-
6. e Ayr›nt›l› bilgi için “S›k›yönetim ve Ola¤anüstü
lar› kaydetti:
Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri” konusuna
“KHK’ler yönünden Cumhurbaflkan›’na verilen görev ve
bak›n›z.
yetki yaln›zca yay›mlamaktan ibaret de¤ildir. Anayasa ko-
7. c Ayr›nt›l› bilgi için “Kanun Hükmünde Kararname-
yucu e¤er kararnameleri yasalar gibi düflünseydi, kuflku-
ler” konusuna bak›n›z.
suz bunlar› da kanunlar› yay›mlamak kural› içine al›rd›.
8. b Ayr›nt›l› bilgi için “Tüzük” konusuna bak›n›z.
Oysa KHK’ler tüm bilim dünyas›nca benimsendi¤i gibi, ifl-
9. b Ayr›nt›l› bilgi için “Yönetmelikler” konusuna
levsel (maddi) yönden yasama ifllemi niteli¤inde olmakla
bak›n›z.
birlikte, organik (uzvi - flekli) yönden bir yürütme ifllemi-
10. d Ayr›nt›y› bilgi için “Cumhurbaflkanl›¤› Kararname-
dir. KHK’lerin ‘kanun hükmünde’ oluflu yürürlükteki yasa-
si” konusuna bak›n›z.
lar› de¤ifltirip, yasa gücünde düzenleme yapabilmesini;
‘kararname’ oluflu ise bu ifllemin yürütme organ›n›n ifllemi
oldu¤unu göstermektedir. Bu niteli¤i KHK’leri yöntem yö-
nünden ‘kararname rejimine’ ba¤lamaktad›r” (Milliyet, Baflvurabilece¤iniz Kaynaklar
22.08.2002). Aliefendio¤lu, Y›lmaz. (1993). “Anayasa Yarg›s› Aç›s›ndan
”
Ola¤anüstü Yönetim Usulleri”. Anayasa Yarg›s›. C. 9.
Ankara: Anayasa Mahkemesi Yay›nlar›.
Kuzu, Burhan. (1985). Türk Anayasa Hukukunda Ka-
nun Hükmünde Kararnameler. ‹stanbul: Üçdal
Neflriyat.
Sa¤lam, Faz›l. (1984). “Kanun Hükmünde Kararname Ç›-
karma Yetkisinin S›n›rlar›: Uygulaman›n Yayg›nlaflma-
s›ndan Do¤abilecek Sorunlar”. Anayasa Yarg›s›. An-
kara: Anayasa Mahkemesi Yay›nlar›.
Tanör, Bülent ve Yüzbafl›o¤lu, Necmi. (2001). 1982 Ana-
yasas›na Göre Türk Anayasa Hukuku. (2. Bask›).
‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›.
Teziç, Erdo¤an. (1991). Anayasa Hukuku. (2. Bask›). ‹s-
tanbul: Beta Yay›nlar›.
141
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Milletvekili seçim sistemlerinin özelliklerini aç›klayabileceksiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin hukuki statüsünü belirleyebileceksiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeli¤iyle ba¤daflmayan ifllerin neler oldu¤unu
s›ralayabileceksiniz.
Yasama sorumsuzlu¤u ve yasama dokunulmazl›¤› kavramlar›n›n
tan›mlayabileceksiniz.
142 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
fi›rnak Milletvekili Selim Sadak’›n yasama dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas› hak-
k›nda, Anayasa ve Adalet Komisyonlar›ndan kurulu Karma Komisyon’ca haz›r-
lanan raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 3.3.1994 günlü, 79. birleflimin-
de aynen kabul edilmesine iliflkin 309 say›l› karar›n, Anayasa’ya ve ‹çtüzük hü-
kümlerine ayk›r›l›¤› sav›yla Anayasa’n›n 85. ve 2949 say›l› Kanunun 34. madde-
leri uyar›nca iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne iptal davas› aç›lm›flt›r. Ana-
yasa Mahkemesi’ne göre, Selim Sadak’a yöneltilen suçlama yasama dokunul-
mazl›¤›n›n kald›r›lmas›n› gerektirir nitelikte olmad›¤›ndan, Selim Sadak’›n do-
kunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas›na iliflkin TBMM karar› Anayasa’n›n 83.maddesi-
ne ayk›r›d›r. Bu nedenle Selim Sadak’›n yasama dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lma-
s›na iliflkin TBMM karar› iptal edilmifltir (E. 1994/18, K. 1994/37, T. 21.03.1994,
www.anayasa.gov.tr/KARARLAR/IPTALITIRAZ).
Anahtar Kavramlar
• Milletvekili • Yasama
• Seçim • Dokunulmazl›k
‹çindekiler
• TBMM’N‹N KURULUfiU VE M‹LLETVEK‹LLER‹N‹N SEÇ‹M‹
• Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kuruluflu
• M‹LLETVEK‹LLER‹N‹N SEÇ‹M‹
• Seçim Sistemi
• Milletvekili Seçilme Yeterlili¤i
• Seçim Çevreleri
• Seçimin Bafllang›c›
• Adayl›k
• Milletvekilliklerinin Tahsisi
• Gümrük Kap›lar›nda Kullan›lan Oylar›n De¤erlendirilmesi
• TÜRK‹YE BÜYÜK M‹LLET MECL‹S‹ ÜYELER‹N‹N HUKUK‹ STATÜSÜ
• Milletin Temsili
• Milletvekili And›
• TÜRK‹YE BÜYÜK M‹LLET MECL‹S‹ ÜYEL‹⁄‹ ‹LE BA⁄DAfiMAYAN ‹fiLER
• YASAMA SORUMSUZLU⁄U
• YASAMA DOKUNULMAZLI⁄I
• ÜYEL‹⁄‹N DÜfiMES‹
• DOKUNULMAZLI⁄IN KALDIRILMASI VE ÜYEL‹⁄‹N DÜfiMES‹ KARARLARININ
DENETLENMES‹
• TÜRK‹YE BÜYÜK M‹LLET MECL‹S‹ ÜYELER‹N‹N MAL‹ STATÜLER‹
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 143
mesini anayasal bir zorunluluk haline getirmekle karfl›lanabilir. Öte yandan tecrü-
beler, anayasa üstünlü¤ünün ve hukuk devletinin gerçeklefltirilmesi bak›m›ndan,
siyasal organlardan çok, yarg› organlar›na güvenmek gerekti¤ini göstermektedir.
Yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n ve anayasa yarg›s›n›n kabul edilmifl oldu¤u bir toplumda,
ikinci meclisin bu konuda yapabilece¤i katk›, pek önemli olmasa gerekir. Nihayet,
iki meclis sisteminden beklenebilecek baz› faydalar da, ça¤›m›z›n siyasal gerçekle-
ri karfl›s›nda hayli teorik kalmaktad›r. Her iki meclis ayn› seçim sürecinden ç›kt›¤›-
na göre bunlar›n siyasal bilefliminin ayn› veya benzer olmas›, yani her iki mecliste
de ayn› siyasal parti veya partilerin ço¤unlukta bulunmalar› do¤ald›r. Böyle olun-
ca, meclislerden birinin düfltü¤ü bir yan›lg›n›n di¤er meclis taraf›ndan düzeltilme-
si olas›l›¤› büyük de¤ildir. Seçim sistemindeki veya zaman›ndaki farklar nedeniyle,
iki meclisin birbirinden farkl› siyasal bileflimler gösterebilece¤i varsay›lsa bile, bu
durumda da hükümetin her iki meclise karfl› ayr› ayr› sorumlu k›l›nmas› hükümet
istikrar› aç›s›ndan sak›ncal›d›r. Nitekim iki meclisli sistemlerin ço¤u (mesela ‹ngil-
tere, Fransa ve 1961 Anayasas› döneminde Türkiye) bu nedenle , yasama yetkisini
iki meclis aras›nda eflit olarak bölüfltürmemifller, meclislerden birine aç›k bir üstün-
lük tan›m›fllard›r.
1961 Anayasas›’n›n haz›rl›k çal›flmalar› ve görüflmeleri s›ras›nda, iki meclis sis-
teminin prensibi üzerinde fazla tart›flma geçmemifl, buna karfl›l›k ikinci meclisin
kurulufl biçimi, uzun ve hararetli tart›flmalara konu olmufltur. Bilindi¤i gibi, ö¤re-
tim üyelerinden kurulu ‹stanbul Komisyonu’nun haz›rlad›¤› ön tasar›da, ikinci
meclisin k›smen korporatif biçimde (yani çeflitli kurulufllar›n kendi seçtikleri tem-
silcilerden) oluflmas›, k›smen de ancak ortaokul mezunu olan seçmenlerin kat›la-
bilece¤i bir seçimle meydana gelmesi öngörülmüfltü. Bu öneri, ayd›n kamu oyu-
nun büyük k›sm› taraf›ndan anti-demokratik niteli¤i sebebiyle benimsenmemifl,
Kurucu Meclisçe de kabul edilmemifltir. Kurucu Meclis, Cumhuriyet Senatosu’nun
da, esas itibariyle halk oyundan ç›kan bir organ olmas›n› kararlaflt›rm›flt›r.
Ancak, 1961 Anayasas›’na göre Millet Meclisi’nin tümüyle halk oyundan ç›kma-
s›na karfl›l›k, Cumhuriyet Senatosu’nda halkça seçilen üyelerin yan›nda, seçilme-
yen üyelere de yer verilmifltir. Cumhuriyet Senatosu’nun yüz elli üyesi genel oyla
seçilmekteydi.
Bütün iki meclisli sistemlerde oldu¤u gibi 1961 Anayasas› da kural olarak iki
meclisin ayr› ayr› çal›flmas›n› öngörmüfl, fakat Anayasan›n belirtti¤i baz› istisnai du-
rumlarda Meclislerin birlikte toplan›p karar verece¤ini kabul etmifltir. Millet Mecli-
si ve Cumhuriyet Senatosu’nun meydana getirdi¤i bütüne Türkiye Büyük Millet
Meclisi , iki meclisin birlikte yapt›klar› toplant›lara da Türkiye Büyük Millet Mecli-
si Birleflik Toplant›s› ad› verilmekteydi (m. 63).
1961 Anayasas›, parlamentonun yetkilerini iki meclis aras›nda bölüfltürürken, bu
meclislerin tamamen eflit yetkilere sahip olmalar› yolunu seçmemifltir.Tersine, 1961
Anayasas› sisteminde a¤›rl›k, aç›kça Millet Meclisindedir. Bunu parlamentonun bafl-
l›ca görevleri olan kanun yapma, hükümeti denetleme ve bütçeyi kabul etme ko-
nular›nda gözlemlemek mümkündür. Millet Meclisine daha büyük a¤›rl›k tan›nm›fl
olmas› bu Meclisin bütün üyelerinin genel oyla seçilmeleri, Cumhuriyet Senato-
su’nun ise seçimsiz üyeleri de içinde bulundurmas› ile aç›klanabilir. Sadece Anaya-
sa de¤iflikliklerinin kabulünde 1961 Anayasas› iki meclise eflit yetkiler tan›m›flt›.
1961 Anayasas› döneminde Cumhuriyet Senatosu’nun Türk anayasa sistemin-
deki yeri ile ilgili yayg›n de¤erlendirme, bu meclisin uygulamada kendisinden
beklenen yararlar› sa¤layamam›fl oldu¤udur.
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 145
Tek devletlerde, iki meclis sisteminin, kendisinden beklenen yarar› ne ölçüde gerçekleflti- SIRA S‹ZDE
rebilece¤ini tart›fl›n›z.
M‹LLETVEK‹LLER‹N‹N SEÇ‹M‹
AMAÇ Milletvekili seçim sistemlerinin özelliklerini aç›klayabilmek.
1
Seçim Sistemi
Genifl anlamda seçim sistemi deyimi, seçimlerle ilgili bütün hususlar›, mesela Seçim Sistemi: Seçmenlerin
verdikleri oylar›n parlamento
seçme ve seçilme yeterli¤ini, adayl›¤a iliflkin kurallar›, oy verme usullerini, seçim- sandalyelerine
lerin yönetim ve denetimini kapsar. Dar anlamda seçim sistemi ise, seçmenlerce dönüfltürülmesinde
verilen oylar›n parlamento sandalyelerine dönüfltürülmesinde uygulanan kurallar uygulanan kurallar
bütünüdür.
anlam›na gelir. Burada önce dar anlamda seçim sistemi incelenecek, genifl anlam-
da seçim sisteminin kapsam›na giren hususlar daha sonra ele al›nacakt›r.
Seçim sistemleri, seçim çevrelerinin büyüklü¤üne, daha do¤rusu ç›karacaklar›
milletvekili say›s›na göre, liste usulü ve tek isim (dar bölge) usulü olarak ikiye ay-
r›l›r. Tek-isim usulünde her seçim çevresinden sadece tek bir milletvekili seçilir. Bu
sistemin uyguland›¤› ülkeler aras›nda ABD ve ‹ngiltere bulunmaktad›r. Demokra-
tik ülkelerin büyük ço¤unlu¤unun uygulad›¤› liste usulünde ise, seçim çevreleri
nüfuslar›na göre de¤iflen say›da olmak üzere, birden çok milletvekili ç›kar›rlar.
Seçim sistemleri, oylar›n de¤erlendirilifl flekli, baflka bir deyimle oylar›n sandal-
yelere dönüfltürülmesinde kullan›lan yöntem aç›s›ndan, ço¤unluk sistemi ve nisbi
temsil sistemi olarak iki ana gruba ayr›l›r. Ço¤unluk sisteminin de, basit (tek-turlu)
ço¤unluk ve mutlak (iki-turlu) ço¤unluk sistemleri olmak üzere iki çeflidi vard›r.
‹ngiltere ve Amerika’da uygulanan tek-turlu basit ço¤unluk sisteminde, bir seçim
çevresinde nisbi olarak en çok oy alan parti, o çevrenin bütün milletvekillerini ka-
zanm›fl olur. Mesela 10 milletvekilli¤i ç›karan bir seçim çevresinde A partisi yüzde
40, B partisi yüzde 35, C partisi yüzde 25 oy alm›fl olsalar, 10 milletvekilli¤inin tü-
münü A partisi kazan›r.
Ço¤unluk usulünün ikinci flekli, mutlak veya iki-turlu ço¤unluk sistemidir. Bu
sistemde bir parti, ilk turda bir seçim çevresinde oylar›n mutlak ço¤unlu¤unu (ya-
r›dan bir fazlas›n›) elde edebilirse, o seçim çevresinde seçimi kazanm›fl olur ve
ikinci tura gerek kalmaz. Buna karfl›l›k ilk turda hiçbir parti mutlak ço¤unlu¤u sa¤-
146 Anayasa Hukuku
layamam›flsa, belli bir süre sonra söz konusu seçim çevrelerinde ikinci bir tur ya-
p›l›r. Bu tura ya ilk turda en çok oy alm›fl olan iki partiden baflka partiler kat›lamaz
veya ikinci turda mutlak ço¤unluk aranmayarak oylar›n en ço¤unu elde eden par-
ti seçimi kazanm›fl say›l›r.
Oylar›n de¤erlendirilifl flekli bak›m›ndan ço¤unluk usulünün karfl›t›, nisbi tem-
sil sistemidir. Nisbi temsilin dayand›¤› ana fikir, her partinin ald›¤› oy oran›nda mil-
letvekilli¤i ç›karmas›d›r. Fakat nisbi temsilin de kendi içinde bir çok çeflitleri var-
d›r. Bu çeflitler, art›k oylar›n nas›l de¤erlendirilece¤i, baflka bir deyimle art›k mil-
letvekilliklerinin nas›l da¤›t›laca¤› sorunundan kaynaklanmaktad›r.
Parlamento sandalyelerinin nisbi temsile göre da¤›t›m›nda kural olarak baflvu-
rulan ilk ifllem, seçim say›s›n›n veya seçim kotas›n›n bulunmas›d›r. Bu rakam, bir
seçim çevresinde kullan›lan geçerli oylar toplam›n›n, o seçim çevresinin ç›karaca-
¤› milletvekili say›s›na bölünmesi suretiyle elde edilir. Mesela bir seçim çevresinde
kullan›lan geçerli oylar toplam› 75.000, o çevrenin ç›karaca¤› milletvekili say›s› da
befl ise, söz konusu seçim çevresi için seçim kotas› 15.000’dir. Bu say› bulunduk-
tan sonra yap›lacak ifllem, partilerin ald›klar› oylar içinde seçim kotas›n›n kaç defa
bulundu¤unun araflt›r›lmas›d›r. Mesela 45.000 oy alm›fl bir parti, böylece üç millet-
vekilli¤i , 30.000 oy alm›fl bir parti ise iki milletvekilli¤i kazanm›fl olur. Ne var ki,
partilerin ald›klar› oylar her zaman seçim kotas›n›n tam kat› olamayaca¤› ve baz›
partiler de seçim kotas›n›n alt›nda oy alm›fl olabilecekleri için, bu ifllem sonucun-
da çevrenin bütün milletvekilliklerinin da¤›t›lm›fl olmad›¤›, di¤er bir deyimle de-
¤erlendirilmeyen bir k›s›m oylarla baz› art›k milletvekillerinin kald›¤› görülür. ‹flte
nisbi temsilin çeflitli flekilleri, bu art›k milletvekilliklerinin nas›l da¤›t›laca¤› soru-
nundan do¤maktad›r.
Nisbi temsilin çeflitlerinden biri, en büyük art›k usulüdür. Bu sistemde art›k
milletvekillikleri, art›k oylar›n büyüklük s›ras›na göre da¤›t›l›r. Di¤er bir sistem en
kuvvetli ortalama sistemi ad›n› tafl›r. Burada partilerin ald›klar› oylar, onlar›n ilk
da¤›t›m sonucunda kazand›klar› milletvekili say›s›na bölünür ve art›k milletvekil-
likleri, bu ortalamalar›n büyüklük s›ras›na göre da¤›t›l›r. En büyük art›k sisteminin
küçük partilerin yarar›na olmas›na karfl›l›k, en kuvvetli ortalama yöntemi, büyük
partilerin yarar›na ifller. Nisbi temsilin bir çeflidi de, iflleyiflini afla¤›da görece¤imiz
D’Hondt usulüdür.
Böylece art›k oylar, her seçim çevresinde ayr› ayr› ifllem görebilece¤i gibi, baz›
ülkelerde bütün art›k oylar›n ve art›k milletvekilliklerinin tek bir merkezde toplan-
mas› ve bunlar›n da¤›t›m›n›n ulusal düzeyde yap›lmas› da mümkündür. Bu siste-
me ulusal art›k veya milli bakiye sistemi denir.
Gerek 1961, gerek 1982 Anayasalar›, seçim sistemini bir anayasa hükmü haline
getirerek dondurmufl de¤ildir. Nitekim Anayasa ile birlikte seçim kanunlar›n› da
yapmakla görevlendirilmifl bulunan 1961 Kurucu Meclisi, Millet Meclisi seçimleri
için d’Hondt sistemini, Cumhuriyet Senatosu seçimleri için de ço¤unluk sistemini
kabul etmiflti. Nisbi temsilin çeflitlerinden biri olan d’Hondt sistemi, ad›n› Belçika-
l› bir matematikçiden alm›flt›r. Sistemin en büyük özelli¤i, milletvekilliklerini art›k
b›rakmayacak flekilde da¤›tmas›d›r. Bu sistemde, siyasal partilerin ve ba¤›ms›z
adaylar›n elde ettikleri milletvekili say›s› flöyle hesaplan›r : Seçime kat›lm›fl olan si-
yasal partilerin ve ba¤›ms›z adaylar›n adlar› alt alta ve ad›klar› geçerli oy say›lar› da
hizalar›na yaz›l›r. Bu rakamlar önce bire, sonra ikiye, sonra üçe, vs. o çevrenin ç›-
karaca¤› milletvekili say›s›na ulafl›ncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar, parti
ayr›m› yap›lmaks›z›n, en büyükten en küçü¤e do¤ru s›ralan›r. Milletvekillikleri, bu
paylar›n sahibi olan partilere ve ba¤›ms›z adaylara, rakamlar›n büyüklük s›ras›na
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 147
göre tahsis olunur. Son kalan milletvekilli¤i için birbirine eflit rakamlar bulundu¤u
takdirde, bunlar aras›nda ad çekilmek suretiyle tahsis yap›l›r. 1964 y›l›nda yap›lan
seçim kanunu de¤iflikli¤i ile, Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde uygulanan ço¤un-
luk sisteminden vazgeçilerek, her iki meclis seçimlerinde de d’Hondt usulünün uy-
gulanmas› kararlaflt›r›lm›flt›r. 1965 y›l›nda seçim kanunu bir kere daha de¤ifltirile-
rek, her iki meclis için “ulusal art›k” sistemi kabul edilmifltir.
Milletvekili Seçimi Kanunu, 23.3.1968 tarihli ve 1036 say›l› Kanunla tekrar de-
¤ifltirilmifl ve bu sefer gerek Millet Meclisi gerek Cumhuriyet Senatosu seçimleri ba-
k›m›ndan barajl› d’Hondt sistemi benimsenmifltir. Bu sistemde de milletvekillerinin
da¤›t›m› d’Hondt esas›na göre yap›lmakla beraber, bir seçim çevresinde geçerli oy
pusulalar› toplam›n›n o çevreden seçilecek milletvekili say›s›na bölünmesiyle elde
edilecek say›dan daha az oy alan siyasal partilere ve ba¤›ms›z adaylara milletvekil-
li¤i tahsis edilmez. Genel olarak baraj ad›yla an›lan bu ilke, uygulamada büyük
partilere yarar sa¤layacak, küçük partilerin ise zarar›na olacak niteliktedir.
Kurucu Meclisçe kabul edilen 13 Haziran 1983 tarihli ve 2839 say›l› Milletveki-
li Seçimi Kanunu gene nisbi temsilin d’Hondt yöntemini benimsemifl olmakla be-
raber, buna iki türlü baraj hükmü eklenmifltir. Birincisi genel baraj ad›yla an›lmak-
tad›r. Buna göre “genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yap›lan
çevrelerin tümünde geçerli oylar›n yüzde onunu geçmeyen partiler, milletvekili ç›-
karamazlar” (m.33/1). ‹kincisi ise, 1968 y›l›nda Anayasa Mahkemesi taraf›ndan ip-
tal edilmifl olan seçim çevresi baraj› d›r. Bu hükme göre, “bir seçim çevresinde,
kullan›lan geçerli oylar toplam›n›n, o çevreden ç›kacak milletvekili say›s›na bölün-
mesiyle elde edilecek say›dan az oy alan siyasi partilere ve ba¤›ms›z adaylara mil-
letvekilli¤i tahsis edilmez” (m.34/2). Ayn› maddenin son f›kras›, seçime kat›lan si-
yasi partilerden hiçbirinin seçim çevresi baraj›n› aflamamas› halinde, milletvekillik-
lerinin daha önceki f›kralara göre, yani barajs›z d’Hondt sistemi uyar›nca paylaflt›-
r›laca¤›n› hükme ba¤lamaktad›r. Seçim çevresi baraj› ve özellikle genel baraj›n, bü-
yük partiler yarar›na ve küçük partiler zarar›na çok güçlü bir faktör oluflturdu¤u
kuflkusuzdur. Bu sistemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çok say›da partinin
temsil edilebilme ihtimali zay›ft›r. Seçim sisteminin bu yönde de¤ifltirilmesinde,
1970’li y›llarda hiçbir partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mutlak ço¤unluk
sa¤layamam›fl, ülkenin zay›f koalisyon hükümetleri ile yönetilmifl ve bu hükümet-
ler içinde küçük partilerin, kamu oyundaki güçleriyle orant›l› olmayan bir pazarl›k
ve flantaj gücü elde etmifl olmalar›, flüphesiz rol oynam›flt›r. Afla¤›da görülece¤i gi-
bi, Milletvekili Seçimi Kanunu’nun, baraj hükümleri d›fl›nda da, büyük partileri ya-
rarland›racak nitelikte baflka hükümleri vard›r.
2839 say›l› Milletvekili Seçimi Kanunu, daha sonraki y›llarda birkaç defa de¤ifl-
tirilmifl ve seçim sisteminin büyük partileri yararland›r›c› niteli¤i daha da güçlendi-
rilmifltir. De¤ifliklikler, seçim çevrelerinin küçültülmesi, kontenjan adayl›¤› ve alt›
milletvekili ç›karan seçim çevrelerinde seçim çevresi baraj›n› saptamak için yap›la-
cak olan bölme iflleminin bir eksi¤i ile yap›lmas›d›r. Bu kanun de¤ifliklikleriyle Mil-
letvekili Seçimi Kanunundaki barajlar daha da a¤›rlaflt›r›lm›fl olmakla beraber, Ana-
yasa Mahkemesi, 1968 y›l›ndaki karar›ndan farkl› olarak, bu tür hükümleri Anaya-
saya ayk›r› bulmam›flt›r.
Anayasa’da 23.7.1995 tarihli ve 4121 say›l› Kanunla yap›lan de¤ifliklikle 67.
maddeye “seçim kanunlar›, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini ba¤dafl-
t›racak biçimde düzenlenir” f›kras› eklenmifltir. Bu iki ilke birbirinin tam karfl›t› ol-
du¤undan bunlar›n ne flekilde ba¤daflt›rabilece¤ini anlamak güçtür.
148 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE Yönetimde istikrar ve temsilde adalet ilkelerinin ba¤dafl›p, ba¤daflamayaca¤›n› tart›fl›n›z.
mü, genel aff›n niteli¤ine pek uymayan bir hüküm olarak de¤erlendirebiliriz. Çün-
kü genel afta kural, aff›n sadece cezay› de¤il, ayn› zamanda suçu bütün hukuki hü-
küm ve neticeleriyle ortadan kald›rmas›d›r.
Seçim Çevreleri
1983 Milletvekili Seçimi Kanununa gelinceye kadar Türkiye’de her il, bir seçim
çevresi say›lm›flt›r. Bu kanun, fazla nüfuslu illerin her biri en çok yedi milletvekil-
li¤ini aflmayacak flekilde birden fazla seçim çevresine bölünmesi ilkesini getirmifl;
23.5.1987 tarihli ve 3377 say›l› Kanun ise seçim çevrelerini, her biri en çok alt› mil-
letvekili ç›karacak flekilde daha da küçültmüfltür.
23.7.1995 tarihli ve 4121 say›l› Kanun, seçim çevresi olarak esas itibariyle illeri
kabul etmekle birlikte, ç›karaca¤› milletvekili say›s› 19’dan 35’e kadar olan illerin
iki, 36 ve daha fazla olan illerin üç seçim çevresine bölünece¤ini belirtmifltir. Ç›ka-
raca¤› milletvekili say›s› 18’e kadar olan iller bir seçim çevresi say›l›r (m. 4). Böy-
lece seçim çevreleri önemli ölçüde büyütülmüfl olmaktad›r. Milletvekili Seçimi Ka-
nunu, seçim çevrelerini ve her seçim çevresinin ç›karaca¤› milletvekili say›s›n› sap-
tama görevini Yüksek Seçim Kurulu’na vermifltir. Yüksek Seçim Kurulu bu husus-
lar›, genel nüfus say›m› sonuçlar›n›n aç›klanmas›ndan itibaren en geç alt› ay için-
de belirleyerek Resmi Gazete, radyo ve televizyonda ilan eder (m.5).
Seçim çevrelerinin büyüklü¤ü, seçimlerin orant›l›l›k derecesini etkileyen önem-
li bir de¤iflkendir. Seçim çevresi ne kadar büyükse, yani ne kadar fazla milletvekili
ç›kar›yorsa, seçim çevresi baraj› o kadar küçülece¤inden küçük partilerin baraj› afl-
ma flanslar› artar; dolay›s›yla seçimler daha orant›l› sonuçlar verir. Seçim çevreleri-
nin küçülmesi ise, tersine, büyük partileri yararland›r›r ve seçimlerin orant›l›l›k de-
recesini azalt›r.
Seçimin Bafllang›c›
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri normal olarak befl y›lda bir yap›l›r. Her se-
çim döneminin son toplant› y›l›n›n 3 Temmuz günü, seçimin bafllang›ç tarihidir ve
Ekim ay›n›n ikinci pazar günü oy verilir (Milletvekili Seçimi Kanunu m.6). Seçim
dönemi bitmeden önce, seçimin yenilenmesine Türkiye Büyük Millet Meclisi veya
Cumhurbaflkan›nca karar verilmesi halinde, durum Bakanlar Kurulu taraf›ndan
k›rk sekiz saat içinde ilan olunur. Yenileme karar› Türkiye Büyük Millet Meclisi ta-
raf›ndan verilmiflse Meclis, seçimin yap›laca¤› tarihi de belirler. Yenileme karar›n›n
Cumhurbaflkan›nca verilmesi halinde, bu karar›n verildi¤i günden sonra gelen
doksan›nc› günü takip eden ilk pazar günü oy verilir (Milletvekili Seçimi Kanunu,
m.8).
Seçim propagandas›, oy verme gününden önceki onuncu günün sabah›nda
bafllar ve oy verme gününden önceki günün saat 18.00’inde sona erer. Kanun, bu
süre içinde aç›k ve kapal› yerlerde ve radyo ve televizyonda yap›lacak propagan-
dan›n ilkelerini tespit etmifltir. Ayr›ca, seçim propagandas›n›n bafllang›ç tarihinden
oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde, seçim eflitli¤ini koruma-
ya yönelik birtak›m yasaklar da uygulan›r. Mesela kamu kurumlar›na ait kaynak-
lardan yap›lan ifl ve hizmetler dolay›s›yla (aç›l›fl ve temel atma dahil) törenler ter-
tiplenmez, demeçler verilemez, yay›nlarda bulunulamaz. Baflbakan, bakanlar, mil-
letvekilleri ve adaylar›n seçim propagandas› ile ilgili olarak yapacaklar› gezilere
hiçbir memur kat›lamaz.
150 Anayasa Hukuku
Adayl›k
2839 say›l› Milletvekili Seçimi Kanunu’na göre (m. 12) seçime kat›lan partilerin, ka-
t›ld›klar› her seçim çevresinin ç›karaca¤› milletvekili say›s›n›n iki kat› aday göster-
meleri flart koflulmufltu. Bununla, partili adaylar aras›nda seçmenlerin de bir tercih
yapabilmeleri imkan› sa¤lanmak istenmiflti. Bu hüküm, 15 Nisan 1986 tarihli ve
3270 say›l› Kanunla (m. 28) de¤ifltirilerek, partilerin her seçim çevresinin ç›karaca-
¤› milletvekili say›s› kadar aday göstermeleri kabul edilmifltir. Ayn› Kanun (m. 9),
2820 say›l› Siyasi Partiler Kanunu’nun, parti adaylar›n›n tespitine iliflkin 37. madde-
sinde yer alan ilkeleri de de¤ifltirmifltir.
Buna göre “siyasi partiler, milletvekilli¤i genel veya ara seçimlerinde adayl›k
için müracaat eden ve adayl›¤› uygun bulunanlar aras›ndan, adaylar›n tespitini,
serbest, eflit, gizli oy aç›k tasnif esaslar› çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekle-
ri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaç› ile yapabilirler... Parti tüzüklerinde
herhangi bir seçim çevresinde bütün üyelerin ifltiraki ile yapacaklar› ön seçimde
bu Kanunun ön seçimlerle ilgili hükümleri uygulan›r” (Siyasi Partiler Kanunu, de-
¤iflik 37. madde). Di¤er bir deyimle, 3270 say›l› Kanun, aday tespiti yönteminin se-
çilmesini partilerin kendi tüzüklerine b›rakmakta, ancak parti tüzükleri bütün par-
ti üyelerinin kat›lacaklar› bir ön-seçim yöntemini benimsedikleri takdirde bu ön-
seçimlerin, Kanunda yer alan hükümlere göre cereyan edece¤ini bildirmektedir.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 37. maddesinde 31.7.1998 tarihli ve 4381 say›l› Kanun-
la yap›lan de¤iflikli¤e göre, “siyasi partiler, ön seçim ya da aday yoklamas› yapt›k-
lar› seçim çevrelerinde, toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam say›-
s›n›n %5’ini aflmamak üzere, ilini, seçim çevresini, aday listesindeki s›ras›n›, ön se-
çim veya aday yoklamas› tarihinden en az on gün önce Yüksek Seçim Kurulu’na
bildirmek kofluluyla merkez aday› gösterebilirler. Ön seçim ya da aday yoklamas›
yap›lmayan yerlerde, siyasi partilerin merkez yoklamas› veya di¤er usullerden biri
veya bir kaç› ile aday belirleme yetkileri sakl›d›r”.
Milletvekilliklerin Tahsisi
Bir seçim çevresinde siyasi partilerin ve ba¤›ms›z adaylar›n elde edecekleri millet-
vekili say›s›, yukar›da de¤inilen kontenjan adayl›¤› hükmü sakl› kalmak flart›yla,
d’Hondt sistemine göre hesaplanmaktad›r. Milletvekili Seçimi Kanunu’nun, 3270,
3377, 3403 ve 3404 say›l› Kanunlarla de¤ifltirilmifl 34. maddesine göre, seçime ka-
t›lm›fl ve seçim çevresi baraj›n› aflm›fl olan siyasi partilerin ve ba¤›ms›z adaylar›n
adlar› alt alta ve geçerli oy say›lar› da hizalar›na yaz›l›r. Siyasi partilerin oy say›la-
r›, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe... ila o çevrenin ç›karaca¤› milletvekili say›s›na
ulafl›ncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar ile ba¤›ms›z adaylar›n ald›klar› oylar
ayr›m yap›lmaks›z›n en büyükten en küçü¤e do¤ru s›ralan›r. Seçim çevresinden ç›-
kacak milletvekili say›s› kadar bu paylar›n sahibi olan partilere ve ba¤›ms›z aday-
lara rakamlar›n büyüklük s›ras›na göre milletvekillikleri tahsis olunur. Kontenjan
aday› gösterilen seçim çevrelerinde, bu f›kraya göre yap›lacak bölme ifllemi ve mil-
letvekilli¤i da¤›l›m›, o seçim çevrelerinin ç›karaca¤› milletvekili say›s›n›n bir eksi¤i
ile yap›l›r. Son kalan milletvekilli¤i için birbirine eflit rakamlar bulundu¤u takdirde,
bunlar aras›nda ad çekilmek suretiyle tahsis yap›l›r.
nün yetmifl befl gün öncesinden bafllamak üzere seçim günü akflam saat 17.00’ye
kadar yurda girifl ve ç›k›fllar›nda gümrük kap›lar›nda kurulacak oy sand›klar›nda
oy kullanma hakk›n› tan›m›flt›r. Gümrük kap›lar›ndaki seçim kurullar›ndan gelen
sonuçlar Yüksek Seçim Kurulu’nca birlefltirilir. Partilerin gümrük kap›lar›nda ald›k-
lar› oylar, di¤er seçim kurullar›ndan gelen oylara eklenerek her partinin ülke ge-
nelinde ald›¤› geçerli oy miktar› bulunur. Bu say›, Milletvekili Seçimi Kanunu’nun
(m. 33) öngördü¤ü yüzde 10’luk genel baraj›n afl›l›p afl›lmad›¤›n› saptamakta esas
olur. Her seçim çevresinde geçerli toplam oylar say›s›, gümrük seçim kurullar›n-
dan gelen toplam oyun, di¤er seçim kurullar›ndan gelen oylara bölünmesiyle elde
edilen oranda artt›r›l›r. O seçim çevresinde kullan›lan toplam oylarla bu flekilde he-
saplanan toplam oy aras›ndaki fark partilere, gümrük kap›lar› seçim kurullar›ndan
gelen toplam oydaki hisseleri oran›nda bölüfltürülür ve elde edilen rakamlar o se-
çim çevresinde ald›klar› geçerli oylara eklenir. Bu rakam, Milletvekili Seçimi Kanu-
nu’nun (m. 34) öngördü¤ü seçim çevresi baraj›na esas olur.
Milletin Temsili
Anayasan›n 80. maddesine göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikle-
ri bölgeyi veya kendilerini seçenleri de¤il, bütün Milleti temsil ederler”. Daha ön-
ceki Anayasalar›m›zda da mevcut olan bu hüküm, klasik temsili rejimin yerleflmifl
bir ilkesidir. Bununla, milletvekillerinin, kendilerini seçenlerin istek ve direktifle-
riyle ba¤l› birer delege de¤il, kendi serbest iradeleriyle tüm milletin menfaatinin
neyi gerektirdi¤ini takdir edebilecek ba¤›ms›z birer temsilci olmalar› gerekti¤i ifa-
de edilmektedir. fiüphesiz, bu ilke, siyasal partilere dayanan ça¤dafl siyasal hayat-
ta milletvekili ile partisi aras›nda s›k› bir iliflkinin mevcut oldu¤u ve milletvekilinin
ço¤u zaman partisinin direktifleriyle hareket etti¤i gerçe¤ini de¤ifltirmemektedir.
‹lkenin hukuki anlam›, milletvekillerinin yasama dönemi s›ras›nda seçmenleri tara-
f›ndan azledilmelerinin mümkün olmamas› ve seçmenlerin milletvekiline hukuken
ba¤lay›c› direktifler, emredici vekâlet verememeleridir. Milletin temsili ilkesine Emredici Vekâlet:
Milletvekillerinin yasama
göre, partisinden istifa eden bir milletvekilinin, milletvekilli¤i s›fat›n›n bundan et- dönemi içerisinde
kilenmemesi de gerekir. seçmenleri taraf›ndan
azledilebilmeleri ve
seçmenlerin, seçtikleri
Milletvekili And› milletvekillerine, hukuken
Anayasan›n 81. maddesi, milletvekillerinin göreve bafllarken flu and› içeceklerini ba¤lay›c› direktifler
verebilmeleridir.
öngörmüfltür: “Devletin varl›¤› ve ba¤›ms›zl›¤›n›, vatan›n ve milletin bölünmez bü-
tünlü¤ünü, milletin kay›ts›z ve flarts›z egemenli¤ini koruyaca¤›ma; hukukun üs-
tünlü¤üne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve ink›lâplar›na ba¤l›
kalaca¤›ma, toplumun huzur ve refah›, milli dayan›flma ve adalet anlay›fl› içinde
152 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE Yasama uyumsuzlu¤u kurumunun amac›n› parlamenter sistemi gözönüne alarak
de¤erlendiriniz.
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 153
YASAMA SORUMSUZLU⁄U
AMAÇ
Yasama sorumsuzlu¤u ve yasama dokunulmazl›¤› kavramlar›n›
tan›mlayabilmek.
4
Bütün demokratik ülkelerde, yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini ge-
re¤i gibi yerine getirebilmelerini sa¤lamak amac›yla baz› ba¤›fl›kl›klar ve dokunul-
mazl›klar tan›nm›flt›r. Yasama meclisi üyelerini bu flekilde di¤er vatandafllardan
farkl› bir statüye tâbi tutman›n amac›, flüphesiz, onlar› imtiyazl› ve hukukun üstün-
de bir grup haline getirmek de¤ildir. Bu ba¤›fl›kl›klarla sadece kamu yarar›n›n da-
ha iyi gerçekleflmesi amaçlanm›flt›r. Di¤er bir deyimle, milletvekilinin, kendisine
sa¤lanan bu ayr›cal›klar ve dokunulmazl›klar sayesinde yasama görevini daha iyi
yapabilmesindeki kamu yarar›, milletvekillerine tan›nan ayr›cal›klar›n eflitlik ilkesi-
ni ihlâl etmesindeki kamu zarar›ndan daha büyüktür.
Anayasan›n 83. maddesi, “yasama dokunulmazl›¤›” bafll›¤›n› tafl›makla birlikte,
asl›nda yasama sorumsuzlu¤u ve yasama dokunulmazl›¤› gibi birbirinden farkl› iki
müesseseyi düzenlemektedir. Dolay›s›yla madde bafll›¤›n›n, her iki müesseseyi
kapsayan bir üst- kavram olarak, yasama ba¤›fl›kl›klar› veya parlamenter muafiyet-
ler olmas› daha do¤ru olurdu.
Maddenin birinci f›kras›, yasama sorumsuzlu¤unu düzenlemektedir. Buna Yasama Sorumsuzlu¤u:
göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çal›flmalar›ndaki oy ve sözlerin- Milletvekillerinin Meclis
çal›flmalar›ndaki oy ve
den, Mecliste ileri sürdükleri düflüncelerden, o oturumdaki Baflkanl›k Divan›n›n sözlerden, ileri sürdükleri
teklifi üzerine Meclisçe baflka bir karar al›nmad›kça bunlar› Meclis d›fl›nda tekrar- düflüncelerden ,
o oturumdaki Baflkanl›k
lamak ve a盤a vurmaktan sorumlu tutulamazlar”. Yasama sorumsuzlu¤unun ama- Divan›n›n önerisi üzerine bir
c›, milletvekillerinin Meclisteki söz hürriyetlerini korumakt›r. Sorumsuzlu¤un söz karar al›nmad›kça, bunlar›
Meclis d›fl›nda yinelemek ve
konusu olabilmesi için, söz konusu eylemin, (a) Meclis çal›flmalar› s›ras›nda ifllen- a盤a vurmaktan sorumlu
mifl olmas› ve (b) Oy, söz veya düflünce aç›klamas› yoluyla ifllenmifl olmas› flartt›r. tutulamamalar›d›r.
Meclis çal›flmalar› deyimini genifl anlamda yorumlamak gerekir. Bu deyim, sadece
Meclisin genel kurul toplant›lar›n› de¤il, komisyon toplant›lar›n› ve siyasi partilerin
grup toplant›lar›n› da kapsar. Hatta ‹çtüzük gere¤ince Ankara d›fl›nda da çal›flma-
lar yapabilen Meclis Soruflturmas› ve Meclis Araflt›rmas› komisyonlar›n›n bu çal›fl-
malar›nda ifllenen suçlar da, Meclis çal›flmalar›yla ilgili olmalar› nedeniyle, yasama
sorumsuzlu¤u kapsam›na girer. Suç teflkil eden eylemin sorumsuzluk kapsam›na
girebilmesi için ikinci flart, bu eylemin oy, söz veya düflünce aç›klamas› yoluyla ifl-
lenmifl olmas›d›r. Anayasam›z, baz› anayasalar›n aksine, hakaret ve sövme suçlar›-
n› sorumsuzluk kapsam› d›fl›nda tutmam›flt›r. Dolay›s›yla bu tür suçlar da, Meclis
çal›flmalar› s›ras›nda ifllenmifl olmak flart›yla, sorumsuzluktan yararlan›r. Buna kar-
fl›l›k, suç teflkil eden eylem, oy, söz veya düflünce aç›klamas› yoluyla ifllenmemifl-
se, Meclis çal›flmalar› s›ras›nda da ifllenmifl olsa, sorumsuzluk söz konusu de¤ildir.
Mesela Meclis toplant›s› s›ras›nda bir üyenin baflka bir üyeyi veya görevliyi dövme-
si, yaralamas› veya öldürmesi,elbette sorumsuzluk kapsam›na girmez.
Bu s›n›rlar içinde sorumsuzluk, yasama meclisi üyeleri için tam bir korunma
sa¤lar. Nitekim sorumsuzlu¤a, afla¤›da görece¤imiz dokunulmazl›ktan farkl› ola-
rak, mutlak muafl›k da denilmektedir. Sorumsuzlu¤un mutlakl›¤›, üç noktada ken-
dini gösterir: (a) Sorumsuzluk, cezai takibata karfl› mutlak olarak korur. Hukuki so-
rumsuzlu¤un da yasama sorumsuzlu¤u kapsam›na girip girmeyece¤i tart›flmal› ol-
makla beraber, genel e¤ilim ve bu arada Türk mahkeme kararlar›, baflkalar›n›n ki-
flilik haklar›na sald›r› niteli¤indeki söz ve düflüncelerden dolay› ma¤dur taraf›ndan
154 Anayasa Hukuku
YASAMA DOKUNULMAZLI⁄I
Yasama sorumsuzlu¤unun, milletvekilinin Meclis çal›flmalar›ndaki söz ve düflünce
Yasama Dokunulmazl›¤›: hürriyetini korumas›na karfl›l›k, yasama dokunulmazl›¤› milletvekilini keyfi veya
Seçimden önce veya sonra
suç iflledi¤i ileri sürülen bir as›ls›z ceza kovuflturmalar›ndan ve tutuklamalardan korur.
milletvekilinin, Meclisin Anayasam›za göre (m.83/2), “seçimden önce veya sonra bir suç iflledi¤i ileri sürü-
karar› olmaks›z›n
tutulamamas›,
len bir milletvekili, Meclisin karar› olmad›kça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuk-
sorgulanamamas›, lanamaz ve yarg›lanamaz. A¤›r cezay› gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce
tutuklanamamas› ve soruflturmas›na bafllan›lm›fl olmak kayd›yla Anayasan›n 14. maddesindeki durum-
yarg›lanamamas›na yönelik
yasama ba¤›fl›kl›¤›n› ifade lar bu hükmün d›fl›ndad›r. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve do¤-
eder. rudan do¤ruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundad›r”. Dokunul-
mazl›¤›n bir sonucu da, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakk›nda, seçiminden
önce veya sonra verilmifl bir ceza hükmünün yerine getirilmesinin, üyelik s›fat›n›n
sona ermesine b›rak›lmas›d›r (m.83/3).
Yasama sorumsuzlu¤undan farkl› olarak, dokunulmazl›k, nisbi ve geçici nite-
likte bir ayr›cal›kt›r. Nisbidir, çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi taraf›ndan kald›-
r›labilir. Hatta Anayasada belirtilen durumlarda Meclisin bu yolda bir karar›na ge-
rek olmadan da, ilgili üye tutulabilir, sorguya çekilebilir, tutuklanabilir ve yarg›la-
nabilir. A¤›r cezay› gerektiren suçüstü halinin böylece dokunulmazl›¤›n kapsam›
d›fl›nda b›rak›lm›fl olmas›n›n sebebi, bu durumda isnad›n ciddiyeti hakk›nda kuv-
vetli bir karinenin varl›¤›d›r. Buna karfl›l›k, Anayasan›n 14. maddesinde zikredilen
suçlar›n da dokunulmazl›ktan istisna edilmifl olmas›, dokunulmazl›k müessesesinin
mahiyeti ile ba¤daflmamaktad›r. Çünkü isnad olunan suçun a¤›rl›¤›, mutlaka isna-
d›n ciddiyetini gerektirmez. Dokunulmazl›k, üyeler hakk›nda hukuk davas› aç›l-
mas›na engel olmaz. Çünkü dokunulmazl›¤›n amac›, milletvekilinin keyfi kovufl-
turmalarla yasama görevini yerine getirmekten al›konulmas›n› önlemektir; hukuk
dâvalar› ise, milletvekilinin Meclise devam›na ve görevini yerine getirmesine engel
olmaz. Nihayet, sorumsuzlu¤un aksine, dokunulmazl›k, milletvekilleri için ancak
geçici bir koruma sa¤lar. Di¤er bir deyimle bu koruma, üyelik s›fat›n›n devam›
müddetince sürer. Üyelik s›fat› sona erdikten sonra, Meclis üyesi hakk›nda ceza
kovuflturmas› yap›labilir veya hakk›nda verilmifl ve infaz› ertelenmifl bulunan ceza
hükmü çektirilir. Bunun do¤al bir sonucu olarak, üyelik süresince zaman afl›m›n›n
ifllemeyece¤i de kabul edilmifltir (m. 83/3).
Yasama sorumsuzlu¤u ve yasama dokunulmazl›¤›ndan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri d›fl›nda, milletvekili olmayan bakanlar (m.112/4) ve Cumhurbafl-
kanl›¤› Konseyi üyeleri de (Geçici m.2/3) yararlan›rlar. An›lan kifliler, di¤er özlük
haklar› bak›m›ndan da milletvekilleri ile ayn› statüye tabidirler.
SIRA S‹ZDE Yasama dokunulmazl›¤› ile yasama sorumsuzlu¤u kurumlar› aras›ndaki farklar› saptay›n›z.
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 155
ÜYEL‹⁄‹N DÜfiMES‹
Anayasan›n, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeli¤inin düflmesine iliflkin 84. madde-
si, 23.7.l995 tarihli Anayasa de¤iflikli¤iyle büyük ölçüde de¤ifltirilmifltir. Yeni met-
ne göre, “istifa eden milletvekilinin milletvekilli¤inin düflmesi, istifan›n geçerli ol-
du¤u Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkanl›k Divan›nca tespit edildikten sonra,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca kararlaflt›r›l›r. Milletvekilli¤inin ke-
sin hüküm giyme veya k›s›tlama halinde düflmesi, bu husustaki kesin mahkeme
karar›n›n Genel Kurula bildirilmesiyle olur. 82. maddeye göre milletvekilli¤iyle
ba¤daflmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ›srar eden milletvekilinin millet-
vekilli¤inin düflmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine
Genel Kurul gizli oyla karar verir. Meclis çal›flmalar›na özürsüz veya izinsiz olarak
bir ay içerisinde toplam befl birleflim günü kat›lmayan milletvekilinin milletvekilli-
¤inin düflmesine, durumun Meclis Baflkanl›k Divan›’nca tespit edilmesi üzerine,
Genel Kurulca üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤unun oyuyla karar verilebilir. Partisi-
nin temelli kapat›lmas›na beyan ve eylemleriyle sebep oldu¤u Anayasa Mahkeme-
si’nin temelli kapatmaya iliflkin kesin karar›nda belirtilen milletvekilinin milletve-
killi¤i, bu karar›n Resmi Gazetede gerekçeli olarak yay›mlad›¤› tarihte sona erer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkanl›¤› bu karar›n gere¤ini derhal yerine getirip
Genel Kurula bilgi sunar”.
Özet
AMAÇ
Milletvekilli seçim sisteminin özelliklerini
AMAÇ
Yasama sorumsuzlu¤u ve yasama dokunulmazl›¤›
1 aç›klayabilmek. 4 kavramlar›n› tan›mlayabilmek.
• 1982 Anayasas› befl y›lda bir yap›lan genel seçimler • Milletvekilleri, meclis çal›flmalar›ndaki oy ve sözle-
sonucunda oluflan tek meclisli yasama organ› siste- rinden; mecliste ileri sürdükleri düflüncelerden, o
mini benimsemifltir. TBMM’nin oluflumunda nisbi oturumdaki Baflkanl›k Divan›’n›n teklifi üzerine
temsilin d’Hondt yöntemi kabul edilmekle birlikte, meclisçe baflka bir karar al›nmad›kça bunlar› Mec-
Milletvekili Seçimi Kanunu bir k›s›m seçim çevrele- lis d›fl›nda tekrarlamak ve a盤a vurmaktan yasama
ri bak›m›ndan nisbi temsille ço¤unluk sistemini bir- sorumsuzlu¤u kapsam›nda sorumlu tutulamazlar.
lefltiren karma bir sistem benimsemifltir. Milletveki- Yasama sorumsuzlu¤unun amac›, milletvekillerinin
li Seçimi Kanununa göre, Türkiye herbiri alt› millet- Meclisteki söz ve düflünce hürriyetini korumakt›r.
vekili ç›karacak çevrelere bölünmekte ve her seçim • Yasama dokunulmazl›¤› nedeniyle bir milletveki-
çevresinin ç›karaca¤› milletvekili say›s› Yüksek Se- li seçimden önce veya sonra bir suç iflledi¤i ileri
çim Kurulu taraf›ndan belirlenmektedir. Seçmenler sürülerek, Meclisin karar› olmadan, sorguya çeki-
tercihli oy kullanmak imkan›na sahiptirler. lemez, tutuklanamaz ve yarg›lanamaz. Dokunul-
mazl›k nedeniyle, milletvekili hakk›nda, seçim-
AMAÇ
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin hukuki sta- den önce veya sonra verilmifl bir ceza hükmünün
2 tüsünü belirleyebilmek. yerine getirilmesi, üyelik s›fat›n›n sona ermesine
• Seçimler sonucunda milletvekili s›fat›n› kazananlar b›rak›lmaktad›r. Bu durumda zamanafl›m› süreleri
Anayasaya göre bütün milleti temsil ederler. Millet- ifllememektedir.
vekilli¤i statüsünün di¤er unsurlar›, milletvekilli¤i • TBMM taraf›ndan, Anayasada belirtilen durumlarda
and›na iliflkin hüküm, milletvekilli¤i ile ba¤daflma- milletvekili dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas›na veya
yan ifller, yasama sorumsuzlu¤u ve dokunulmazl›- üyeli¤in düflmesine karar verilmesi halinde, bu ka-
¤›, milletvekilli¤inin düflmesi ve milletvekillerinin rarlar›n iptali için Anayasa Mahkemesine baflvurul-
mali statüleridir. mas› mümkündür.
AMAÇ
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeli¤iyle ba¤daflma-
3 yan iflleri s›ralayabilmek.
• Yasama uyumsuzlu¤u Anayasan›n 87. maddesinde
düzenlenmifltir. Buna göre milletvekilleri, devlet ve
di¤er kamu tüzel kiflileri ile onlara ba¤l› kurulufllar-
da, devletin bir biçimde dahil oldu¤u giriflim ve or-
takl›klarda, özel gelir kaynaklar› ve olanaklar› ka-
nunla sa¤lanm›fl kamu yarar›na çal›flan dernekler-
de, Devletin yard›m›n› alan ve vergi ba¤›fl›kl›¤› olan
vak›flarda, kamu kurumu niteli¤indeki meslek ku-
rulufllar› ile sendikalarda ve bunlar›n üst kuruluflla-
r›n›n ve kat›ld›klar› giriflim ya da ortakl›klarda yöne-
tim ve denetim kurullar›nda görev alamayacaklar›
gibi vekil olamayacaklar herhangi bir taahhüt iflini
do¤rudan ya da dolayl› olarak kabul edemezler. Yi-
ne, temsilcilik, hakemlik yapamaz, yürütme organ›-
n›n öneri, inha, atama veya onamas›na ba¤l› resmi
ya da özel herhangi bir iflle görevlendirilemezler.
Ünite 9 - TBMM’nin Kuruluflu, Milletvekillerinin Seçimi ve Hukuki Statüleri 157
3. Afla¤›daki ifadelerden hangisi yasama dokunulmazl›¤› 8. Afla¤›daki durumlardan hangisinde yasama sorumsuz-
bak›m›ndan yanl›flt›r? lu¤u söz konusu olamaz?
a. Suçüstü halinde yasama dokunulmazl›¤› söz konu- a. Meclis çal›flmas› s›ras›nda düflünce aç›klamak
su de¤ildir. b. Komisyon toplant›s›nda söz söylemek
b. Yasama dokunulmazl›¤› TBMM taraf›ndan kald›r›labilir. c. Siyasi parti grup toplant›s›nda oyunu aç›klamak
c. Milletvekili olmayan bakanlar da dokunulmazl›k- d. Genel Kurul’da düflünce aç›klamak
tan yararlan›rlar. e. Meclis toplant›s› s›ras›nda bir üyeyi dövmek
d. Yasama dokunulmazl›¤› milletvekili hakk›nda hu-
kuk davas› aç›lmas›na engel de¤ildir. 9. Afla¤›dakilerden hangi nedeniyle milletvekilli¤i
e. Milletvekilinin kendisinin istemesi halinde yasama düflürülemez?
dokunulmazl›¤› mutlaka kald›r›l›r. a. Bir ay içinde toplam iki ifl günü genel kurula
kat›lmam›fl olma
4. Afla¤›dakilerden hangisi milletvekillerinin hukuki sta- b. Milletvekilli¤iyle ba¤daflmayan görev veya hizmeti
tülerinin unsurlar›ndan biri de¤ildir? sürdürmekte ›srar etme
a. Bütün milleti temsil etmeleri ilkesi c. Kesin hüküm giyme veya k›s›tlanma
b. Milletvekili and› d. Eylem ve beyanlar›yla partisinin temelli kapat›lma-
c. Yasama sorumsuzlu¤u s›na neden olma
d. Yasama dokunulmazl›¤› e. ‹stifa
e. Milletvekilli¤i ile ba¤daflmayan ifller yapabilme
yetkisi 10. Dokunulmazl›¤›n kald›r›lmas› ilgili TBMM kararlar›-
n›n denetlenmesi afla¤›dakilerden hangisi taraf›ndan
5. Seçim çevrelerini ve her seçim çevresinin ç›karaca¤› gerçeklefltirilir?
milletvekili say›s›n› saptama görevi afla¤›dakilerden hangi- a. Yarg›tay
sine aittir? b. Anayasa Mahkemesi
a. Yüksek Seçim Kurulu c. Dan›fltay
b. TBMM d. Devlet Güvenlik Mahkemesi
c. Bakanlar Kurulu e. Bölge ‹dare Mahkemesi
d. Anayasa Mahkemesi
e. Cumhurbaflkan›
158 Anayasa Hukuku
10
Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin
‹ç Yap›s›, Çal›flma
Düzeni, Görev
ve Yetkileri
Bu Ünitede...
Yasama organ›n›n çal›flmalar› aç›s›ndan önem tafl›yan içtüzük; baflkanl›k divan›,
siyasi parti gruplar›, dan›flma kurulu, komisyonlar gibi müesseseler tan›t›lmakta-
d›r. Meclisin toplanmas› ve tatili, toplant› ve karar yeter say›s›, meclis görüflmeleri
incelenmekte, daha sonra yasama organ›n›n fonksiyonlar›, özellikle kanun yap-
maya iliflkin usul kurallar› ve hükümetin denetlenmesi konusunda ayr›nt›l› bilgi
verilmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Yasama organ›n›n çal›flma düzeni aç›klayabileceksiniz.
Siyasi parti gruplar›na iliflkin düzenlemeleri s›ralayabileceksiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkilerinin saptayabileceksiniz.
Hükümetin denetlenme flekillerini belirleyebileceksiniz.
160 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer, kamuoyunda ’’vergi aff›’’ olarak bilenen
Vergi Bar›fl› Kanunu’nun on maddesini yeniden görüflülmek üzere Meclis’e gön-
derdi. Sezer, düzenlemenin vergi kaç›rmay› özendirdi¤ini savundu. Cumhurbafl-
kan› Ahmet Necdet Sezer, Hükümet’in ›srarla ’Vergi Bar›fl›’ olarak and›¤› yasay›
veto ederek TBMM’ye geri gönderirken, getirilen düzenlemelerin ’af’ oldu¤unu bil-
dirdi. Sezer, Anayasa uyar›nca ’af ’ kanunlar›n›n, TBMM’den ’nitelikli ço¤unluk-
la’ geçmesi gerekti¤ini bildirerek, bu maddelerin normal karar yetersay›s›yla kabul
edilmesini Anayasa’ya ayk›r› buldu. 20 y›lda 11 af kanunu ç›kar›lmas›n›n, vatan-
dafllar nezdinde adalet ve güven duygusunu incitti¤ini bildiren Cumhurbaflkan›,
ayr›ca dikkat çeken bir yaklafl›mla, getirilen aff›n hak arama özgürlü¤ün engelle-
di¤ini de vurgulad›. Anayasa’n›n suçlanan kiflilere ’aklanmay› isteme hakk›’ ver-
di¤inin alt›n› çizerek, ’’Bu yasa suçlanan kiflilere yarg›laman›n sürdürülmesini is-
teme hakk›n› tan›mamaktad›r’’ dedi (www.hurriyetim.com.tr/haber/30.01.2003).
Anahtar Kavramlar
• ‹çtüzük • Karar Yeter Say›s›
• Siyasi Parti • Kanun Tasar›s›
• Baflkanl›k Divan› • Kanun Teklifi
• Meclis Grubu • Önerge
• Komisyon • Gensoru
‹çindekiler
• TBMM’nin ‹ç Yap›s› ve Çal›flma Düzeni
• ‹çtüzük
• Baflkanl›k Divan›
• Siyasi Parti Gruplar›
• Dan›flma Kurulu
• Komisyonlar
• Meclisin Toplanmas› ve Tatili
• Toplant› ve Karar Yeter Say›s›
• Meclis Görüflmeleri
• Mecliste Oylama Usulleri
• Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Görev ve Yetkileri
• Kanun Yapma
• Hükümetin Denetlenmesi
• Soru
• Genel Görüflme
• Meclis Araflt›rmas›
• Meclis Soruflturmas›
• Gensoru
Ünite 10 - TBMM’nin ‹ç Yap›s›, Çal›flma Düzeni, Görev ve Yetkileri 161
‹çtüzük
Anayasa’n›n 95. maddesi, “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çal›flmalar›n›, kendi yap-
t›¤› ‹çtüzük hükümlerine göre yürütür” demektedir. ‹çtüzü¤ün niteli¤i ve hukuki ‹çtüzük: Tüzel kiflilerin
ifllerini düzenlemek ve iyi
rejimi hakk›nda, daha önce ayr›nt›l› bilgi verilmiflti. 1982 Anayasas›na göre seçilmifl ifllemesini sa¤lamak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, henüz kendi ‹çtüzü¤ünü yapmam›fl oldu¤un- amac›yla, yaln›z bunlar›
dan, Anayasa’n›n geçici 6. maddesi uyar›nca halen, “Millet Meclisi’nin 12 Eylül oluflturanlara ve
uyguland›klar› yerlere özgü
1980 tarihinden önce yürürlükte olan ‹çtüzü¤ünün, Anayasa’ya ayk›r› olmayan hü- olmak üzere ç›kart›lan
kümleri” uygulanmaktad›r. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 16.5.1996 tarihli ve kurallar›n tümünün yer
ald›¤› tüzüktür.
424 numaral› karar› ile bu ‹çtüzükte kapsaml› de¤ifliklikler yap›lm›flt›r.
Baflkanl›k Divan›
Anayasa’ya göre (m. 94), “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Baflkanl›k Divan›, Mec-
lis üyeleri aras›ndan seçilen Meclis Baflkan›, Baflkanvekilleri, Katip üyeler ve ‹dare
Amirlerinden oluflur. Baflkanl›k Divan›, Meclisteki siyasi parti gruplar›n›n üye say›-
s› oran›nda Divana kat›lmalar›n› sa¤layacak flekilde kurulur. Siyasi parti gruplar›
Baflkanl›k için aday gösteremezler. Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkanl›k Divan›
için, bir yasama döneminde iki seçim yap›l›r. ‹lk seçilenlerin görev süresi üç y›l-
d›r... Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan›, Baflkanvekilleri, üyesi bulunduklar› si-
yasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde ve d›fl›ndaki faaliyetlerine; görev-
lerinin gere¤i olan haller d›fl›nda, Meclis tart›flmalar›na kat›lamazlar; Baflkan ve otu-
rumu yöneten Baflkanvekili oy kullanamazlar”. Bu hükümler, Meclis Baflkan›’n›n
ve Baflkanl›k Divan›’n›n tarafs›zl›¤›n› sa¤lama amac›n› gütmektedir. Gerçekten,
Meclis çal›flmalar›n›n partizanl›ktan uzak bir hava içinde ve tarafs›zl›kla yönetilme-
si, sa¤l›kl› bir demokrasinin vazgeçilmez flartlar›ndan biridir.
1982 Anayasas›, Meclis Baflkan›’n›n seçiminde, flöyle bir sistem kabul etmifltir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan adaylar›, Meclis üyeleri içinden Meclisin top-
land›¤› günden itibaren on gün içinde, Baflkanl›k Divan›na bildirilir, Baflkan seçi-
mi gizli oyla yap›l›r. ‹lk iki oylamada üye tamsay›s›n›n üçte iki ve üçüncü oylama-
da üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤u aran›r. Üçüncü oylamada salt ço¤unluk sa¤la-
namazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yap›l›r; dör-
düncü oylamada en fazla oy alan üye, Baflkan seçilmifl olur. Baflkan seçimi, aday
gösterme süresinin bitiminden itibaren, on gün içinde tamamlan›r.” (m. 94/4).
Meclis Baflkan›’n›n, Meclis toplant›lar›na baflkanl›k etme ve Meclisi temsil etme
gibi do¤al görevlerinin d›fl›nda, Anayasa ile kendisine verilmifl olan baflka görevle-
ri de vard›r. Bunlar aras›nda, tatil veya ara verme s›ras›nda do¤rudan do¤ruya veya
üyelerin beflte birinin yaz›l› istemi üzerine Meclisi toplant›ya ça¤›rmak (m. 93/3),
Meclisin kolluk ve yönetim hizmetlerini yürütmek (m. 95/3), Cumhurbaflkan›’na ve-
kalet etmek (m. 106), Cumhurbaflkan›nca seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi
halinde teflkil olunacak Geçici Bakanlar Kurulu’na siyasi parti gruplar›ndan al›na-
cak üye say›s›n› tesbit etmek (m. 114/4), Cumhurbaflkan›nca seçimlerin yenilenme-
sine karar verilmesi durumunda kendisine görüfl bildirmek (m. 116/1) say›labilir.
162 Anayasa Hukuku
Dan›flma Kurulu
Anayasa’da de¤inilmeyen Dan›flma Kurulu, Millet Meclisi ‹çtüzü¤ünde (m. 19) dü-
zenlenmifltir. Bu maddeye göre, “Dan›flma Kurulu, Millet Meclisi Baflkan›’n›n bafl-
kanl›¤›nda siyasi parti grup baflkanlar› veya vekillerinden birisi veya onlar›n yaz›l›
olarak görevlendirdi¤i birer milletvekilinden kurulur. Bu kurul, ‹çtüzükte kendisi-
ne verilen görevleri yerine getirir ve Baflkan›n istemi üzerine dan›flma niteli¤inde
görüfl bildirir”. Maddeden de aç›kça anlafl›ld›¤› gibi, Dan›flma Kurulu’nun kararlar›
ba¤lay›c› nitelikte de¤il, dan›flma niteli¤indedir.
Komisyonlar
Komisyonlar, bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na gelme-
den önce görüflülüp olgunlaflt›r›ld›¤› kurullard›r. Komisyonlar, kendilerine havale
edilen ifller hakk›nda birer rapor haz›rlayarak Meclis Baflkanl›¤›na sunarlar. Ko-
misyon raporlar› bast›r›l›p milletvekillerine da¤›t›l›r ve o konunun Genel Kurul’da
görüflülmesinin baflland›¤› ilk birleflimin tutana¤›na eklenir. Meclis komisyonlar›,
ço¤u bakanl›klar›n hizmet alanlar›na paralel olmak üzere, ‹çtüzükte düzenlenmifl-
tir. Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü (m. 20), Anayasa Komisyonu; Adalet Komisyonu; Milli
Savunma Komisyonu; ‹çiflleri Komisyonu; D›fl ‹flleri Komisyonu; Milli E¤itim, Kül-
tür, Gençlik ve Spor Komisyonu; Bay›nd›rl›k, ‹mar, Ulaflt›rma ve Turizm Komisyo-
nu; Çevre Komisyonu; Sa¤l›k, Aile, Çal›flma ve Sosyal ‹fller Komisyonu; Tar›m, Or-
man ve Köyiflleri Komisyonu; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplar›n› ‹nceleme Komis-
yonu; Plan ve Bütçe Komisyonu; Kamu ‹ktisadi Teflebbüsleri Komisyonu; ‹nsan
Haklar›n› ‹nceleme Komisyonu olmak üzere 16 komisyon kurulmufltur. Komis-
yonlarda siyasi parti gruplar›, üye say›lar› oran›nda temsil edilir. Siyasi parti grup-
lar›, adaylar›n› Baflkanl›¤a bildirirler. Bütün komisyonlar için, siyasi parti grupla-
r›nca bildirilen adaylar›n isimlerini gösteren listeler, Genel Kurulca iflaret oyu ile
oylanarak kesinleflir (m. 21). Raporu Genel Kurul görüflmelerine esas olacak ko-
misyona, esas komisyon denir. Esas komisyonun hangisi olaca¤›, iflin komisyon-
lara havalesi s›ras›nda kanun ve içtüzük hükümlerine göre, Baflkanl›k taraf›ndan
tesbit edilir (m. 23).
164 Anayasa Hukuku
Meclis Görüflmeleri
Anayasa, temsili rejimlerin tarihsel bir kural› olan meclis görüflmelerinin aç›kl›¤› ilke-
sini kabul etmifltir. Anayasan›n 97. maddesine göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulundaki görüflmeler aç›kt›r ve tutanak dergisinde tam olarak yay›mlan›r.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzük hükümlerine göre kapal› oturumlar yapabilir,
bu oturumlardaki görüflmelerin yay›m› Türkiye Büyük Millet Meclisi karar›na ba¤l›-
d›r. Meclisteki aç›k görüflmelerin, o oturumdaki Baflkanl›k Divan›’n›n teklifi üzerine
Meclisçe baflkaca bir karar al›nmad›kça, her türlü vas›ta ile yay›m› serbesttir”.
lama ise, üzerinde hiçbir iflaret bulunmayan yuvarlaklar›n kürsüden kutuya at›lma-
s› suretiyle yap›l›r. Beyaz yuvarlak olumlu, yeflil yuvarlak çekimser ve k›rm›z› yu-
varlak olumsuz oy anlam›na gelir (m. 115). Anayasa’da, kanunlarda ve ‹çtüzükte
aç›k veya gizli oylama yap›lmas›n›n zorunlu oldu¤u belirtilmeyen bütün hususlar-
da kural olarak iflaret oyuna baflvurulur. ‹çtüzükte iflaret oyuyla halledilece¤i belir-
tilen hususlarda, oylamalar›n iflaretle yap›lmas› zorunludur (m. 116).
Aç›k oylaman›n zorunlu oldu¤u haller ‹çtüzükle belirtilmifltir (m. 118). Bu du-
rumlar›n d›fl›nda da, en az onbefl milletvekilinin yaz›l› istemi üzerine aç›k oylama
yap›l›r (m. 119). Gizli oylamaya gelince, Anayasa veya kanun gere¤ince aç›k oyla-
man›n zorunlu bulundu¤u hallerde veya ‹çtüzü¤ün iflaret oyuyla hallinin zorunlu
oldu¤unu belirtti¤i konularda, yahut aç›k oylaman›n içtüzük uyar›nca istem üzeri-
ne yap›ld›¤› hallerde, gizli oylama yap›lmaz. Bu durumlar d›fl›nda gizli oylama ya-
p›labilmesi için, onbefl milletvekilinin bir önerge ile gizli oylama yap›lmas›n› iste-
mesi ve bu istemin Genel Kurulca kabulü laz›md›r. Karar, görüflmesiz iflaret oyuy-
la al›n›r (m. 123).
Kanun Yapma
Yasama yetkisinin niteli¤i ve kanun kavram› hakk›nda ayr›nt›l› bilgi daha önce ve-
rilmiflti. Kanunlar›n denetim rejimi de Anayasa Yarg›s› bölümünde görülece¤inden,
burada sadece kanunlar›n yap›lmas›ndaki usul kurallar› üzerinde durulacakt›r.
Anayasa’ya göre (m. 88/1) kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekil-
leri yetkilidir. Bakanlar Kurulunca yap›lan öneriye kanun tasar›s›, milletvekille- Kanun Tasar›s›:
rince yap›lan öneriye kanun teklifi ad› verilmektedir. Uygulamada, hükümet ta- Bakanlar Kurulunca yap›lan
kanun önerisidir.
sar›lar›n›n kanunlaflma flans›, tekliflere oranla çok daha büyüktür.
Kanun teklif ve tasar›lar›n›n Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüflülme usul Kanun Teklifi:
Milletvekillerince yap›lan
ve esaslar›, ‹çtüzükle düzenlenmifltir. Hükümetçe haz›rlanan kanun tasar›lar› bütün kanun önerisidir.
166 Anayasa Hukuku
Bütçe kanunlar›, süreli nitelikleri dolay›s›yle, geri gönderme yetkisinin d›fl›nda tu-
tulmufltur. Buna karfl›l›k Cumhurbaflkan›, 1961 Anayasas›’na göre geri göndereme-
di¤i Anayasa de¤iflikli¤i hakk›ndaki kanunlar› da geri gönderebilmektedir
(m.175/3). Geri gönderme konusunda 1982 Anayasas›’n›n 1961 Anayasas›’ndan bir
fark› da, Meclis geri gönderilen kanunda yeni bir de¤ifliklik yapt›¤› takdirde, Cum-
hurbaflkan›’n›n de¤ifltirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilece¤inin tasrih
edilmifl olmas›d›r. 1961 Anayasas›’nda bu konuda aç›kl›k olmamas›, tart›flmalara
yol açm›flt›. Bizce, 1961 Anayasas› döneminde de Meclisçe yeniden de¤ifltirilen ka-
nunun tekrar geri gönderilebilmesi gerekiyordu.
Kanun biçiminde yap›lmakla birlikte özellikleri olan Anayasa de¤ifliklikleri,
milletleraras› andlaflmalar›n uygun bulunmas›, bütçe ve kesin hesap kanunlar›n›n
kabulü yetkileri, daha önce ele al›nm›flt›. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir ka-
nun yapmak suretiyle kulland›¤› di¤er iki yetki, genel ve özel af ilan›na ve kesin-
leflen ölüm cezalar›n›n yerine getirilmesine karar vermektir. Aff›n genel veya özel
oluflu, onun kapsam›na giren kiflilerin say›s›yla de¤il, aff›n hukuki sonuçlar›yla il-
gilidir. Genel af, ceza ile birlikte suçu ve dolay›s›yle ceza mahkumiyetinin bütün
sonuçlar›n› ortadan kald›r›r. Buna göre genel af tek bir kifli için ilân edilebilece¤i
gibi, özel af da birden çok kifli için ç›kart›labilir. 1982 Anayasas›, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin af yetkisini “Anayasa’n›n 14. maddesindeki fiillerden dolay› hü-
küm giyenler hariç olmak üzere” diyerek s›n›rland›rm›flt›. Bizce, cezan›n ne zaman
sosyal yarar›n› yitirdi¤ini en iyi takdir edebilecek durumda olan devlet organ›, ka-
mu oyuyla en yak›n temas halinde bulunan yasama organ›d›r. Onun af konusun-
daki takdir hakk›n›n s›n›rland›r›lmas›, aff›n bir at›fet olma niteli¤iyle ba¤daflmaz.
Ayr›ca, Anayasa’n›n 14. maddesindeki fiillerin, ceza mevzuat›m›zdaki hangi fiille-
re tekabül etti¤inin belirsiz olmas›, bu konuda tereddütlere yol açmaktayd›. Bu
ibare, 3.10.2001 tarihli ve 4709 say›l› Kanunla yap›lan Anayasa de¤iflikli¤iyle, mad-
de metninden ç›kar›lm›flt›r. Buna karfl›l›k, maddeye yap›lan bir ekleme ile, genel
veya özel af ilan› için, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam say›s›n›n beflte üç ço-
¤unlu¤unun oyu flart koflulmufltur. S›k s›k ç›kar›lan af kanunlar›n›n kamu oyunda
yaratt›¤› rahats›zl›k düflünüldü¤ünde, böyle güçlefltirici bir flart›n konulmas› bizce
isabetli olmufltur.
Anayasa’n›n 87. maddesinde say›lan yetkilerden savafl ilan› ve silâhl› kuvvet
kullan›lmas›na izin verilmesi yetkilerinin, mahiyetleri gere¤i olarak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi karar›yla kullan›lmas› gerekir. Anayasa’n›n 92. maddesine göre, “mil-
letleraras› hukukun meflru sayd›¤› hallerde savafl hali ilan›na ve Türkiye’nin taraf
oldu¤u milletleraras› antlaflmalar›n veya milletleraras› nezaket kurallar›n›n gerektir-
di¤i haller d›fl›nda, Türk Silahl› Kuvvetleri’nin yabanc› ülkelere gönderilmesine ve-
ya yabanc› silahl› kuvvetlerin Türkiye’de bulunmas›na izin verme yetkisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede
iken ülkenin ani bir silahl› sald›r›ya u¤ramas› ve bu sebeple silahl› kuvvet kullan›l-
mas›na derhal karar verilmesinin kaç›n›lmaz olmas› halinde Cumhurbaflkan› da,
Türk Silahl› Kuvvetleri’nin kullan›lmas›na karar verebilir”. Maddenin 1961 Anaya-
sas›’n›n 66. maddesinden fark›, say›lan durumlarda Cumhurbaflkan›’na da silahl›
kuvvet kullan›lmas›na izin verme yetkisinin tan›nm›fl olmas›d›r.
Cumhurbaflkan›’n›n sahip oldu¤u kanunlar› geri gönderme yetkisini aç›klay›n›z. SIRA S‹ZDE
168 Anayasa Hukuku
HÜKÜMET‹N DENETLENMES‹
AMAÇ Hükümetin denetlenme flekillerini belirleyebilmek.
4
Parlamentonun hükümet üzerindeki denetiminin gerçeklefltirilmesini sa¤layan hu-
kuki araçlara, denetim yollar› veya denetim araçlar› denilir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin denetim araçlar›, soru, genel görüflme, Meclis araflt›rmas›, Meclis sorufl-
turmas› ve gensorudur (m. 98/1).
Soru
Soru: Bakanlar Kurulu Anayasaya göre soru, “Bakanlar Kurulu ad›na, sözlü veya yaz›l› olarak cevaplan-
ad›na, sözlü ya da yaz›l›
olarak yan›tlanmak üzere
d›r›lmak üzere Baflbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir” (m. 98/2).
Baflbakan ya da Halen yürürlükte olan Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü de soruyu flöyle tan›mlamaktad›r:
bakanlardan bilgi “Soru, k›sa, gerekçesiz ve flahsi mütalaa ileri sürülmeksizin bir önerge ile Hükümet
istenmesidir.
ad›na sözlü veya yaz›l› olarak cevapland›r›lmak üzere, Baflbakan veya bakanlardan
aç›k ve belli konular hakk›nda bilgi istemekten ibarettir” (m. 96).
Soru, istenilen cevab›n niteli¤ine göre, sözlü soru ve yaz›l› soru olarak ikiye
ayr›l›r. Cevap ister yaz›l› ister sözlü olarak istenilsin, soru her halde yaz›l› olarak
bir önerge ile sorulur. Soru önergesi, sadece bir milletvekili taraf›ndan imzalana-
bilir. Ayn› konuda ikiden fazla bakandan sorulan soru, Baflbakandan sorulmufl sa-
y›l›r. Soru önergesi Meclis Baflkanl›¤›’na verilir. Baflkan, bu sorular› Baflbakanl›¤a
veya ait oldu¤u bakanl›¤a gönderir. ‹çtüzük, baz› sorular›n Baflkanl›kça kabul
edilmeyece¤ini belirtmifltir. Bunlar, baflka bir kaynaktan kolayca ö¤renilmesi
mümkün olan konular, tek amac› istiflare sa¤lamaktan ibaret olan konular ve ko-
nusu evvelce Baflkanl›¤a verilmifl olan bir gensoru önergesiyle ayn› olan sorular-
d›r (‹T, m. 97).
Sözlü sorular, Baflkanl›k yaz›s›n›n Baflbakanl›¤a veya ilgili bakanl›¤a sevk tari-
hinden itibaren yedi gün sonra gündeme al›n›r. Baflbakan veya bakan, soruya gü-
nünden önce de cevap verebilir. Hükümet, bir sorunun cevab›n›, kamu yarar› se-
bebiyle veya gereken bilgilerin derlenebilmesi için bir ay› geçmemek üzere gecik-
tirebilir. Bu takdirde Meclis Baflkanl›¤›’na bilgi verilir. Hükümet üyesi, kamu yara-
r› sebebiyle soruya isterse gizli oturumda cevap verebilir (‹T, m. 99).
Görülüyor ki, sözlü soru etkinli¤i s›n›rl› olan bir denetim yoludur. Çünkü bun-
da, ancak ilgili bakan ve soru sahibi milletvekili konuflabilmekte, di¤er Meclis üye-
leri tart›flmalara kat›lamamaktad›rlar. Sorunun cevapland›r›lmas›ndan sonra Mecli-
sin herhangi bir oylamada bulunmas› da söz konusu de¤ildir.
Yaz›l› soruda ise, sorular›n cevab›, Baflbakanl›k veya ilgili bakanl›k taraf›ndan
Meclis Baflkanl›¤›’na sunulur. Baflkan, bu cevab› derhal soru sahibine iletir. Cevap,
ayr›ca soru metniyle birlikte Baflkanl›kça al›nd›¤› günkü veya bir sonraki birleflim
tutana¤›n›n arkas›na eklenir. Yaz›l› sorular, Baflbakanl›¤a veya ilgili bakanl›¤a gön-
derildikleri tarihten itibaren en geç yirmi gün içinde cevapland›r›l›r. Baflkan, bu sü-
re içinde cevapland›r›lmayan yaz›l› sorular için Baflbakan›n veya ilgili bakanlar›n
dikkatini çeker. Dikkati çekme yaz›s›n›n tarihinden itibaren onbefl gün içinde ya-
z›l› sorunun cevab› Baflkanl›¤a gelmezse, yaz›l› soru, sözlü soruya çevrilir ve gün-
demde verildi¤i tarihe göre s›ra al›r (‹T, m. 99).
Ünite 10 - TBMM’nin ‹ç Yap›s›, Çal›flma Düzeni, Görev ve Yetkileri 169
Genel Görüflme
Anayasaya göre, genel görüflme, “toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren Genel Görüflme: Toplumu ve
Devlet faaliyetlerini
belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüflülmesidir” ilgilendiren bir konunun,
(m. 98/4; ‹T, m. 101). Genel görüflme aç›lmas›, Hükümet, siyasi parti gruplar› veya TBMM Genel Kurulu’nda
en az on milletvekili taraf›ndan bir önerge ile istenebilir. Genel görüflme aç›l›p aç›l- görüflülmesidir.
mamas›na Meclis Genel Kurulu karar verir. Genel Kurul’da bu konudaki görüflme-
de Hükümet, siyasi parti gruplar› ve istemde bulunan milletvekillerinden birinci im-
za sahibi veya onun gösterece¤i bir imza sahibi konuflabilir. Genel Kurul, genel gö-
rüflme aç›l›p aç›lmamas›na iflaretle oylama suretiyle karar verir (‹T, m. 102). Genel
görüflme aç›lmas›na karar verilirse, genel görüflme günü bir özel gündem halinde
Dan›flma Kurulu’nca tesbit edilir. Genel görüflmenin bafllayaca¤› gün, görüflme aç›l-
mas›na karar verilmesinden itibaren k›rksekiz saatten önce ve yedi tam günden
sonra olamaz. Genel görüflmede ilk söz hakk› genel görüflme önergesi sahibi siya-
si parti grubu veya gruplar›na yahut genel görüflme önergesindeki birinci imza sa-
hibi milletvekiline veya onun gösterece¤i bir di¤er imza sahibi milletvekiline aittir.
Bundan sonraki görüflmeler hakk›nda genel hükümler uygulan›r (‹T, m. 103).
Genel görüflme önergesinin gündeme al›nmas› kabul edildi¤i takdirde bu gö-
rüflmelere önerge sahibi milletvekilleri d›fl›ndaki milletvekilleri de kat›labilir. Bu
yönden genel görüflme, sadece soru sahibi milletvekili ile ilgili bakan aras›nda bir
diyalog niteli¤i tafl›yan sözlü sorudan çok daha etkin bir denetim arac›d›r. Ancak
genel görüflmenin sonunda da bir oylama yap›lamaz ve hükümetin siyasal sorum-
lulu¤unu ortaya koyacak bir karar al›namaz. Bu aç›dan genel görüflme, sözlü so-
ruya benzer ve afla¤›da görece¤imiz gensorudan ayr›l›r. Baflka bir deyimle genel
görüflme, etkinlik derecesi yönünden, soru ile gensoru aras›nda yer alan bir dene-
tim yoludur.
Meclis Araflt›rmas›
Anayasan›n tan›m›na göre “Meclis araflt›rmas›, belli bir konuda bilgi edinilmek Meclis Araflt›rmas›: Yasama
için yap›lan incelemeden ibarettir” (m. 98/3). Gerçekten, yasama meclisleri, anaya- meclislerinin bir konuda
bilgi edinmek için yapt›klar›
sal görevlerini yerine getirebilmek için, ilkin ilgili konuda bilgi edinme ihtiyac›n› incelemedir.
duyabilirler ve bu bilgiyi baflka bir kaynaktan (mesela hükümetten) elde edecek
yerde, bizzat toplamay› tercih edebilirler. Bu itibarla, Meclis araflt›rmas›nda bulun-
ma hakk›n›n, Anayasada aç›k bir hüküm olsun veya olmas›n, her parlamentonun
do¤al hakk› oldu¤u kabul edilmektedir. Karar verme yetkisi, bu karar için gerekli
olan bilgilerin toplanmas› yetkisini de içerir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü’ne göre (m. 104/3), Meclis araflt›rmas›
aç›lmas›nda genel görüflme aç›lmas›ndaki hükümler uygulan›r. Bu duruma göre
Meclis araflt›rmas›, Hükümet, siyasi parti gruplar› veya en az on milletvekili taraf›n-
dan, Meclis Baflkanl›¤›’na verilecek bir önerge ile istenebilir. Meclis araflt›rmas›n›n
aç›l›p aç›lmamas›na, Meclis Genel Kurulu iflaret oyuyla karar verir. Bu konudaki
görüflmelere, hükümet, siyasi parti gruplar› ve istemde bulunan milletvekillerinden
birinci imza sahibi veya onun gösterece¤i bir di¤er imza sahibi kat›labilir.
Meclis, Meclis araflt›rmas› aç›lmas›na karar verdi¤i takdirde, bu araflt›rman›n yü-
rütülmesi, genel hükümlere göre seçilecek bir özel komisyona verilir. Bu komisyo-
nun üye say›s›, çal›flma süresi ve gerekti¤inde Ankara d›fl›nda da çal›flabilece¤i hu-
susu, Meclis Baflkan›’n›n teklifi ile Genel Kurul’ca tesbit edilir. Meclis araflt›rma ko-
misyonu, bakanl›klardan, genel ve katma bütçeli dairelerden, mahalli idarelerden,
muhtarl›klardan, üniversitelerden, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’ndan, kamu
170 Anayasa Hukuku
iktisadi teflebbüslerinden, özel kanun ile veya özel kanunun verdi¤i yetkiye daya-
n›larak kurulmufl banka ve kurulufllardan, kamu kurumu niteli¤indeki meslek ku-
rulufllar›ndan ve kamu yarar›na çal›flan derneklerden bilgi istemek ve buralarda in-
celeme yapmak, ilgililerini ça¤›r›p bilgi almak yetkisine sahiptir. Komisyon, gerek-
li gördü¤ünde uygun bulaca¤› uzmanlar›n bilgilerine baflvurabilir. Devlet s›rlar› ile
ticari s›rlar, Meclis araflt›rmas› kapsam›n›n d›fl›nda kal›r (‹T, m. 105).
Meclis araflt›rmas› komisyonu, inceleme faaliyetlerini bitirdi¤inde Meclise bir
rapor sunar. Bu rapor hakk›nda Genel Kurul’da genel görüflme aç›l›r (‹T, m. 104/4).
Ancak, görüflme sonunda her hangi bir karar al›nmas› ve hükümetin sorumlu bu-
lunmas› mümkün de¤ildir. Araflt›rma, hükümet siyasetinin kusurlu yanlar›n› ortaya
koymuflsa, bu bulgulara dayan›larak bir gensoru önergesi verilmek suretiyle, hü-
kümetin siyasal sorumlulu¤u gerçeklefltirilebilir. Yoksa Meclis araflt›rmas›, do¤ru-
dan do¤ruya hükümetin siyasal sorumlulu¤una yol açacak bir denetim arac› de¤il-
dir. Gene Meclis araflt›rmas›ndan toplanan bilgilerin ›fl›¤›nda Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin yeni bir kanun yapmas› veya mevcut bir kanunu de¤ifltirmesi de elbet-
te mümkündür. Di¤er bir deyimle Meclis araflt›rmas›, Türkiye Büyük Millet Mecli-
si’ne, kanun yapma veya hükümeti denetleme görevlerinde yard›mc› olacak bir
denetim arac›d›r.
Meclis Soruflturmas›
Meclis Soruflturmas›: Meclis soruflturmas›, Baflbakan veya bakanlar›n görevleriyle ilgili cezai sorumlu-
Baflbakan ya da bakanlar›n luklar›n›n araflt›r›lmas›n› sa¤layan bir denetim arac›d›r. Meclis soruflturmas›nda bu-
görevleriyle ilgili cezai
sorumluluklar›n›n lunma yetkisi, 1961 Anayasas›nda Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleflik Toplant›-
araflt›r›lmas›n› sa¤layan bir s›’na verilmifltir. 1982 Anayasas›’na göre, “Baflbakan veya bakanlar hakk›nda, Tür-
denetim arac›d›r.
kiye Büyük Millet Meclisi üye tamsay›s›n›n en az onda birinin verece¤i önerge ile,
soruflturma aç›lmas› istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüflür ve
karara ba¤lar. Soruflturma aç›lmas›na karar verilmesi halinde, Mecliste’ki siyasi par-
tilerin, güçleri oran›nda komisyona verebilecekleri üye say›s›n›n üç kat› olarak
gösterecekleri adaylar aras›ndan her parti için ayr› ayr› ad çekme suretiyle kurula-
cak onbefl kiflilik bir komisyon taraf›ndan soruflturma yap›l›r. Komisyon, sorufltur-
ma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis’e sunar. Soruflturman›n bu sü-
rede bitirilememesi halinde, komisyona iki ayl›k yeni ve kesin bir süre verilir. Mec-
Yüce Divan: Anayasa lis, raporu öncelikle görüflür ve gerek gördü¤ü takdirde ilgilinin Yüce Divan’a
Mahkemesi’nin
Cumhurbaflkan›’n›, Bakanlar
sevkine karar verir. Yüce Divan’a sevk karar› ancak üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu-
Kurulu üyelerini, Yarg›tay, ¤u ile al›n›r. Meclisteki siyasi parti gruplar›nda, Meclis soruflturmas› ile ilgili görüfl-
Dan›fltay, Askeri Yarg›tay, me yap›lamaz ve karar al›namaz” (m. 100). Bu son hükmün amac›, yar›-yarg›sal ni-
Yüksek Hakimler Kurulu,
Say›fltay baflkan ve telikte diyebilece¤imiz bir denetim yolunun partizanca amaçlarla kullan›lmas›n›
üyelerini, Yarg›tay önlemektir. Meclis Genel Kurulu, ilgili bakan› Yüce Divan’a sevk edip etmeme hu-
Cumhuriyet Baflsavc›s›’n›,
Askeri Yarg›tay susunda, soruflturma komisyonunun raporu ve tavsiyesi ile ba¤l› de¤ildir. Bu ko-
Baflsavc›s›’n› ve kendi nuda nihai karar, Genel Kurul’undur. Türkiye Büyük Millet Meclisi karar› ile Yüce
üyelerini görevleriyle ilgili
suçlardan dolay› ceza Divan’a verilen bir bakan bakanl›ktan düfler. Baflbakan›n Yüce Divan’a sevki ha-
mahkemesi olarak linde hükümet istifa etmifl say›l›r (m. 113/3).
yarg›lamas› s›ras›nda
tafl›d›¤› add›r.
Gensoru
Gensoru: Bakanlar Bütün parlamanter denetim araçlar› aras›nda sadece gensoru, hükümetin veya bir
Kurulu’nun ya da bir bakan›n siyasal sorumlulu¤una yol açabilir, yani onun Meclisçe görevden uzaklafl-
bakan›n, Meclis’çe görevden
uzaklaflt›r›lmas› sonucunu t›r›labilmesine imkan verir. Gerçi Meclis soruflturmas› sonucunda Yüce Divan’a
do¤uran, siyasal sevkedilen bir bakan da, bakanl›ktan düflmektedir ama, bu yolun sadece cezai so-
sorumlulu¤a yönelik bir
denetim arac›d›r. rumlulu¤u gerektiren ifllerde kullan›labilece¤i unutulmamal›d›r.
Ünite 10 - TBMM’nin ‹ç Yap›s›, Çal›flma Düzeni, Görev ve Yetkileri 171
Özet
AMAÇ Yasama organ›n›n çal›flma düzeni aç›klayabilmek.
AMAÇ
Hükümetin denetlenme flekillerinin neler oldu¤u-
1 4 nu belirleyebilmek.
• Yasama organ›n›n çal›flmas›, bu organ›n kendisine • Yasama organ›n›n fonksiyonlar›ndan bir di¤eri olan
özgü bir iç yap›ya ve çal›flmalar›n› düzenleyen ku- hükümetin denetlenmesi, soru, gensoru, genel gö-
rallara sahip olmas›n› gerektirmektedir. Ülkemizde rüflme, Meclis araflt›rmas› ve Meclis soruflturmas›
bu iç yap› ve kurallar, k›smen Anayasa k›smen Mec- ad› verilen çeflitli denetim araçlar› ile gerçeklefltiril-
lis ‹çtüzü¤ü ile düzenlenmifltir. mektedir. Soru, Bakanlar Kurulu ad›na, sözlü veya
yaz›l› olarak cevapland›r›lmak üzere Baflbakan ve-
AMAÇ
Siyasi Parti gruplar›na iliflkin düzenlemeleri ya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir. Genel gö-
2 s›ralayabilmek. rüflme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren
• Siyasi partilerin Meclis çal›flmalar›na kat›lmalar›n› belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ge-
sa¤layan siyasi parti gruplar›na iliflkin düzenleme- nel Kurulu’nda görüflülmesidir. Meclis araflt›rmas›,
ler Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve Meclis ‹çtü- belli bir konuda bilgi edinilmek için yap›lan incele-
zü¤ü’nde yer almaktad›r. meden ibarettir. Meclis soruflturmas›, Baflbakan ve-
ya bakanlar›n görevleriyle ilgili “cezai” sorumluluk-
AMAÇ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri- lar›n›n araflt›r›lmas›n› sa¤layan bir denetim arac›d›r.
3 nin neler oldu¤u saptayabilmek. Gensoru ise hükümetin veya bir bakan›n siyasal
• 1982 Anayasas› bütün temsili rejimlerde oldu¤u gi- sorumlulu¤una yol açabilir, yani onun Meclisçe gö-
bi, TBMM’ye kanun yapma, hükümeti denetleme, revden uzaklaflt›r›labilmesine imkân verir.
devlet bütçesini kabul etme ve 87. maddede say›-
lan di¤er yetkileri tan›m›flt›r. Yasama organ›n›n te-
mel fonksiyonlar›ndan biri olan kanun yapmaya
iliflkin usul kurallar› ‹çtüzükte düzenlenmifltir. Ya-
sama organ› taraf›ndan kanun biçiminde yap›lmak-
la birlikte Anayasa de¤ifliklikleri, milletleraras› an-
laflmalar›n uygun bulunmas›, bütçe ve kesin hesap
kanunlar›n›n kabulü baz› özellikler tafl›maktad›r.
TBMM’nin kanun yapmak suretiyle kulland›¤› di¤er
yetkileri genel ve özel af ilan›na ve kesinleflen ölüm
cezalar›n›n yerine getirilmesine karar vermektir.
Ünite 10 - TBMM’nin ‹ç Yap›s›, Çal›flma Düzeni, Görev ve Yetkileri 173
11
Yürütme
Organ›n›n
Yap›s› ve
Cumhurbaflkan›
Bu Ünitede...
Genel olarak yürütme organ›n›n yap›s›na iliflkin bilgi verildikten sonra, 1982
Anayasas›’na göre yürütme organ›n›n bir bölümünü oluflturan Cumhurbaflka-
n›’n›n seçimi ve Cumhurbaflkan›’n›n tarafs›zl›¤›n sa¤lamaya yönelik düzenleme-
ler aç›klanmaktad›r. Cumhurbaflkan›’n›n yasama, yürütme ve yarg› organlar› ile
ilgili görev ve yetkileri ile siyasal ve cezai sorumsuzlu¤u ve sorumlulu¤u, Cumhur-
baflkan›’na vekâlet konular›nda bilgi verilmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu ünite tamamland›¤›nda afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Yürütme organ›n›n yap›s›n› belirleyebileceksiniz.
1961 ve 1982 Anayasalar›na göre Cumhurbaflkan›’n›n seçimini ve tarafs›z-
l›¤›n› aç›klayabileceksiniz.
Cumhurbaflkan›’n›n görev ve yetkilerini s›ralayabileceksiniz.
Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na yapabilece¤i ifllemleri saptayabileceksiniz.
Cumhurbaflkan›’n›n cezai sorumlulu¤una neden olan eylemlerini
belirleyebileceksiniz.
Cumhurbaflkan›’na, vekâlet konusunu aç›klayabileceksiniz.
176 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Monist yürütme • Yürütme
• Düalist yürütme • Yarg›
• Salt ço¤unluk • Siyasal sorumsuzluk
• Tarafs›zl›k • Cezai sorumsuzluk
• Yasama organ› • Vekâlet
‹çindekiler
• GENEL OLARAK YÜRÜTME ORGANININ YAPISI
• CUMHURBAfiKANI’NIN SEÇ‹M‹ VE TARAFSIZLI⁄I
• CUMHURBAfiKANI’NIN GÖREV VE YETK‹LER‹
• Yasama ile ilgili görev ve yetkiler
• Yürütme ile ilgili görev ve yetkiler
• Yarg› ile ilgili görev ve yetkiler
• CUMHURBAfiKANI’NIN S‹YASAL SORUMSUZLU⁄U
• CUMHURBAfiKANI’NIN CEZA‹ SORUMSUZLU⁄U VE SORUMLULU⁄U
• CUMHURBAfiKANI’NA VEKALET
Ünite 11 - Yürütme Organ›n›n Yap›s› ve Cumhurbaflkan› 177
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›’na göre Cumhurbaflkan›’n›n seçimini ve
tarafs›zl›¤›n› aç›klayabilmek.
2
1924 Anayasas›’n›n aksine gerek 1961 gerekse 1982 Anayasalar›, Cumhurbaflka-
n›’n›n tarafs›z ve partiler üstü niteli¤ini sa¤lama konusunda özel bir çaba göster-
mifllerdir. Bunu, özellikle Cumhurbaflkan›’n›n seçimine iliflkin hükümlerden anla-
mak mümkündür. 1982 Anayasas›, kendinden önceki Cumhuriyet Anayasalar›’n›n
gelene¤ini devam ettirerek Cumhurbaflkan›’n›n Türkiye Büyük Millet Meclisince
seçilmesini kabul etmifltir. Böylece Anayasa koyucu, 1982 Anayasas›’n›n yap›l›fl
çal›flmalar› s›ras›nda zaman zaman öne sürülmüfl olan Cumhurbaflkan›’n›n do¤ru-
dan do¤ruya halkça seçilmesi yöntemini benimsememifltir. Kan›m›zca bunda isa-
178 Anayasa Hukuku
bet vard›r. Çünkü esasen Anayasa’da güçlü yetkilerle donat›lm›fl olan Cumhurbafl-
kan›, buna do¤rudan do¤ruya halk iradesiyle seçilmifl olman›n verdi¤i manevi
otorite de eklendi¤i takdirde, kolayca siyasal sistemin hakim unsuru haline gele-
bilir ve böylece sistem, bir tür baflkanl›k veya yar›-baflkanl›k rejimi niteli¤ini ala-
bilirdi. Oysa baflkanl›k sistemi, Türkiye’nin siyasal gelene¤ine yabanc› oldu¤u gi-
bi, bu sistemin, tamamen kendisine özgü flartlar› olan Amerika Birleflik Devletleri
d›fl›nda, istikrarl› bir demokrasi yaratt›¤› görülmemektedir. Aksine, tüm yürütme
gücünün baflkan›n elinde toplanmas›, demokratik denge unsurlar›n›n yeterince
güçlü olmad›¤› toplumlarda kolayca kiflisel yönetime yol açabilmektedir.
1982 Anayasas›, 1961 Anayasas›’ndan farkl› olarak, Cumhurbaflkan›’n›n Türki-
ye Büyük Millet Meclisi d›fl›ndan da seçilebilmesine imkan vermifltir. Anayasa’ya
göre “Cumhurbaflkan›, Türkiye Büyük Millet Meclisince k›rk yafl›n› doldurmufl ve
yüksekö¤retim yapm›fl kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme
yeterli¤ine sahip Türk vatandafllar› aras›ndan yedi y›ll›k bir süre için seçilir. Cum-
hurbaflkanl›¤›’na Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri d›fl›ndan aday gösterilebil-
mesi Meclis üye tamsay›s›n›n en az beflte birinin yaz›l› önerisiyle mümkündür”
(m. 101/1, 2).
Cumhurbaflkan›’n›n görev süresinin yedi y›l olarak saptanmas› ve bir kimsenin
iki defa Cumhurbaflkan› seçilemeyece¤inin hükme ba¤lanmas› da (m. 101/1,3)
Cumhurbaflkan›’n›n tarafs›zl›¤›n› teflvik edici niteliktedir. Çünkü yedi y›ll›k görev
süresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin befl y›ll›k yasama dönemi ile çak›flmamak-
tad›r. Dolay›s›yla Cumhurbaflkan›’n›n, görev süresi s›ras›nda Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde farkl› siyasal ço¤unluklarla birlikte çal›flmas› olas›l›¤› vard›r. Bu durum-
da Cumhurbaflkan›, do¤al olarak, kendisini belli bir siyasal partiyle özdefllefltirme-
nin sak›ncalar›n› düflünecek ve partiler üstü bir tutum izlemeye özen gösterecek-
tir. Bir kimsenin iki defa Cumhurbaflkan› seçilememesi de, ayn› amaca yönelik bir
hükümdür. Böyle bir hüküm olmasayd›, Cumhurbaflkan›’n›n, tekrar seçilebilmek
için baz› siyasal güçleri hoflnut etme e¤ilimi göstermesi mümkün olabilirdi.
Anayasan›n, Cumhurbaflkan› seçiminde basit ço¤unlukla yetinmeyerek nitelik-
li bir ço¤unluk aramas›, gene Cumhurbaflkan›’n›n tarafs›zl›¤›n› sa¤lama amac›n›
güden bir kurald›r. Bu hükümle, Cumhurbaflkan›’n›n, Türkiye Büyük Millet Mec-
lisinde oldukça genifl bir ço¤unlukla seçilmesi amaçlanm›flt›r. Böyle bir ço¤unluk,
birçok hallerde birden fazla partinin bir Cumhurbaflkan› aday› üzerinde birleflme-
lerini gerektirebilece¤inden, Cumhurbaflkan›’n›n çeflitli partilerce kabul edilebilir
bir kifli olmas› ihtimali artmaktad›r. Anayasam›za göre, “Cumhurbaflkan›, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tamsay›s›n›n üçte iki ço¤unlu¤u ile ve gizli oyla seçilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi toplant› halinde de¤ilse hemen toplant›ya ça¤r›l›r.
Cumhurbaflkan›’n›n görev süresinin dolmas›ndan otuz gün önce veya Cumhurbafl-
kanl›¤› makam›n›n boflalmas›ndan on gün sonra Cumhurbaflkanl›¤› seçimine bafl-
lan›r ve seçime bafllama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçland›r›l›r. Bu sü-
renin ilk on günü içinde adaylar›n Meclis Baflkanl›k Divan›’na bildirilmesi ve ka-
lan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanmas› gerekir. En az üçer gün ara ile ya-
p›lacak oylamalar›n ilk ikisinde üye tamsay›s›n›n üçte iki ço¤unluk oyu sa¤lana-
mazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu-
¤unu sa¤layan aday Cumhurbaflkan› seçilmifl olur. Bu oylamada üye tamsay›s›n›n
salt ço¤unlu¤u sa¤lanamad›¤› takdirde üçüncü oylamada en çok oy alm›fl bulu-
nan iki aday aras›nda dördüncü oylama yap›l›r, bu oylamada da üye tamsay›s›n›n
salt ço¤unlu¤u ile Cumhurbaflkan› seçilmedi¤i takdirde derhal Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi seçimleri yenilenir” (m. 102/1, 2, 3). Görülüyor ki, Cumhurbaflkan› se-
Ünite 11 - Yürütme Organ›n›n Yap›s› ve Cumhurbaflkan› 179
çilebilmek için 1961 Anayasas›’nda da oldu¤u gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤unun oyunu sa¤lamak flartt›r. Buna karfl›l›k 1982
Anayasas›, 1961 Anayasas› döneminde görülmüfl olan t›kanmalar› veya kilitlenme-
leri önlemek için, dördüncü oylamada üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤unun oyu
sa¤lanamad›¤› takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin otomatik olarak
yenilenmesi esas›n› kabul etmifltir. Yeni seçimlerin milletvekilleri aç›s›ndan sebep
olaca¤› yük düflünülürse, bu müeyyidenin, Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin sonuç-
land›r›lmas›nda etkili olaca¤› sonucuna var›labilir.
Seçim ifllemleri Cumhurbaflkan›’n›n görev süresinin dolmas›ndan otuz gün ön-
ce bafllayaca¤›na ve otuz gün içinde sonuçland›r›laca¤›na (m. 102/2) göre, Cum-
hurbaflkanl›¤› makam›nda kural olarak bir boflalma olmamas› gerekir. Ancak, dör-
düncü oylamada da Cumhurbaflkan›’n›n seçilememesi nedeniyle seçimlerin yeni-
lenmesi halinde yeni Cumhurbaflkan›’n›n seçilmesinin gecikece¤i aç›kt›r. Anayasa,
bu ihtimali öngörerek, seçilen yeni Cumhurbaflkan› göreve bafllay›ncaya kadar
görev süresi dolan Cumhurbaflkan›’n›n görevinin devam edece¤ini hükme ba¤la-
m›flt›r (m. 102/4). Cumhurbaflkanl›¤› makam›n›n ölüm ve istifa gibi nedenlerle bo-
flalmas› halinde, boflalmadan on gün sonra seçim süreci bafllar ve yeni Cumhur-
baflkan›’n›n seçilmesine kadar Cumhurbaflkanl›¤›’na TBMM Baflkan› vekalet eder.
Cumhurbaflkan› göreve bafllarken, TBMM önünde, Anayasan›n 103. maddesin-
de yaz›l› flekilde andiçer. Bu antta, Cumhurbaflkanl›¤› görevinin tarafs›zl›kla yeri-
ne getirilece¤i de yer alm›flt›r.
Cumhurbaflkan›’n›n tarafs›zl›¤›n› sa¤lamaya yönelik olarak 1982 Anayasas›’nda ne gibi SIRA S‹ZDE
kurallar getirilmifltir?
kü yetki ile sorumlulu¤un birbirine paralel olmas›, kamu hukukunun temel ilke-
lerinden biridir. Cumhurbaflkan›’n›n sorumsuzlu¤u, asl›nda onun yetkisizli¤i de-
mektir. Buna karfl›l›k, siyasal sorumlulu¤u yüklenen baflbakan ve bakanlar, yürüt-
me yetkisinin gerçek sahibi durumundad›rlar. Karfl›–imza ilkesinin kökeni, parla-
menter rejimin tedricen oluflmaya bafllad›¤› meflruti monarfli ça¤›d›r. Bu dönemde,
sorumsuz olan hükümdar›n ifllemlerine, parlamentoya karfl› sorumlu bulunan Bafl-
bakan ve bakanlar›n da kat›lmalar› zorunlulu¤u, yürütme yetkisinin hükümdar›n
münhas›r yetki alan›ndan ç›k›p halk temsilcileriyle paylaflmaya bafllamas› anlam›-
na geliyordu. Günümüzde ise devlet baflkan›n›n bir karar›n›n baflbakan ve ilgili
bakan taraf›ndan imzalanmas›ndan çok, asl›nda baflbakan ve ilgili bakanlar tara-
f›ndan al›nan bir karar›n devlet baflkan›nca imzalanarak fleklen tekemmül ettiril-
mesi söz konusudur.
Buna karfl›l›k 1982 Anayasas›, Cumhurbaflkan›’n›n Anayasa ve di¤er kanunlar-
da gösterilen baz› ifllemleri baflbakan ve ilgili bakan›n imzalar›na gerek olmaks›-
z›n tek bafl›na yapabilece¤ini belirtti¤i gibi, bu ifllemlere karfl› Anayasa Mahkeme-
si dahil, yarg› mercilerine baflvurulamayaca¤›n› da hükme ba¤lam›flt›r (m. 105/1,
2). Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na yapabilece¤i ifllemler sorununu, parlamenter re-
jim ve hukuk devleti olmak üzere iki kavram aç›s›ndan incelemek gerekir. Bilin-
di¤i gibi, parlamenter rejimlerde devlet baflkan›n›n ifllemlerinde karfl›–imza zorun-
lulu¤u temel kurald›r. Ancak bu kural›n, Cumhurbaflkan›’n›n sadece yürütme ala-
n›ndaki ifllemlerine mi iliflkin oldu¤u, yoksa onun Devlet Baflkanl›¤› s›fat›ndan do-
¤an yetkileriyle ilgili ifllemlerini de mi kapsad›¤› tart›flmal›d›r.
1961 Anayasas›, karfl›-imza kural›n› ilk bak›flta mutlak görünür biçimde ifade
etmifltir: “Cumhurbaflkan›’n›n bütün kararlar›, baflbakan ve ilgili bakanlarca imza-
lan›r. Bu kararlardan baflbakan ile ilgili bakan sorumludur” (m. 98/2). Bununla
birlikte bizce, 1961 Anayasas› döneminde de, Anayasa’n›n Cumhurbaflkan›’na ta-
n›d›¤› baz› yetkilerin, mahiyetleri gere¤i olarak, onun taraf›ndan tek bafl›na kulla-
n›lmas› gerekmektedir. Anayasa, Cumhurbaflkan›’na bir k›s›m yetkileri, onun taraf-
s›z Devlet Baflkan› hüviyeti dolay›s›yla vermifltir. Bu yetkilerin, siyasal bak›mdan
tarafl› olan hükümetle paylafl›lmas›, onlar›n mahiyetine ve amaçlar›na uygun düfl-
mez. Mesela Cumhurbaflkan›’n›n Anayasa Mahkemesi’ne ve di¤er baz› yüksek
yarg› organlar›na üye seçmesi, onun tarafs›z statüsü nedeniyle tan›nm›fl bir yetki-
dir. Yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤›na büyük de¤er ve önem veren bir Anayasan›n, bu yet-
kinin hükümetle paylafl›lmas›n› daha do¤rusu fiilen hükümet taraf›ndan kullan›l-
mas›n› istemifl olaca¤› düflünülemez. Ayn› flekilde, Cumhurbaflkan›’n›n kanunlar›
bir defa daha görüflülmek üzere Meclis’e geri gönderme ve kanunlar hakk›nda
Anayasa Mahkemesi’nde iptal davas› açma yetkileri de, e¤er bu yetkilerin ancak
karfl›-imza ile kullan›labilecekleri kabul edilirse, bütün anlamlar›n› yitirecektir.
Çünkü günümüzün partilere dayanan parlamenter rejiminde bir kanunun, hükü-
mete ra¤men ç›kmas› son derece uzak bir ihtimaldir. Hükümetin, kendi görüflle-
rini yans›tan bir kanunun yeniden görüflülmesini isteyebilece¤ini veya bu kanun
hakk›nda iptal davas› aç›lmas›n› uygun görece¤ini düflünmek ise anlams›z olur.
Anayasa Mahkemesi’nin görüflü de tamamen bu yöndedir. Mahkemeye göre,
1961 Anayasas›’n›n 98. maddesinde yer alan “Cumhurbaflkan›’n›n bütün kararlar›,
Baflbakan ve ilgili Bakanlarca imzalan›r. Bu kararlardan Baflbakan ile ilgili Bakan
sorumludur” ilkesini, Cumhurbaflkan›’n›n yürütme ile ilgili görev ve yetkileriyle s›-
n›rl› olarak anlamak gerekir.
fiu halde, 1982 Anayasas›’n›n 104. maddesinin Cumhurbaflkan›’na tan›d›¤› yet-
kilerin hangileri, onun taraf›ndan tek bafl›na kullan›labilecektir? Bizce, bu konuda
182 Anayasa Hukuku
ilkin Anayasa’n›n ilgili hükmünde bu konuda bir aç›kl›k olup olmad›¤›na, e¤er
aç›kl›k yoksa yetkinin mahiyetine bak›lmal›d›r. Mesela 104. madde sözü edilen
“Genelkurmay Baflkan›n› atamak” yetkisi, Anayasa’n›n 117. maddesine göre (f, 4),
ancak Bakanlar Kurulu ile birlikte kullan›labilir: “Genelkurmay Baflkan›, Bakanlar
Kurulu’nun teklifi üzerine, Cumhurbaflkan›nca atan›r”. Gene 104. maddede sözü
edilen yabanc› devletlere Türk Devleti’nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cum-
huriyeti’ne gönderilecek yabanc› devlet temsilcilerini kabul etmek, milletleraras›
anlaflmalar› onaylamak ve yay›mlamak, Türk Silahl› Kuvvetleri’nin kullan›lmas›na
karar vermek, ola¤anüstü halde veya s›k›yönetim durumunda kanun hükmünde
kararname ç›karmak ve kararnameleri imzalamak yetkilerinin, mahiyetleri gere¤i
olarak, ancak Bakanlar Kurulu ile birlikte kullan›labilecek yetkiler oldu¤unda kufl-
ku yoktur. Sürekli hastal›k, sakatl›k ve kocama sebebi ile belirli kiflilerin cezalar›-
n› hafifletmek veya kald›rmak, niteli¤i yönünden insani düflüncelere dayanan bir
at›fet oldu¤u ve bu yetkinin kullan›lmas›n›n hükümetin siyasal sorumlulu¤una yol
açabilece¤i düflünülemeyece¤i için, an›lan yetkinin Cumhurbaflkan› taraf›ndan tek
bafl›na kullan›labilece¤i akla gelirse de, uygulamada bu yetki, Baflbakan ve Ada-
let Bakan›’n›n imzalar›n› tafl›yan üçlü kararname ile kullan›lmaktad›r. Nihayet ba-
kanlar› atamak ve görevlerine son vermek yetkilerinin ancak Baflbakan’›n teklifi
üzerine kullan›labilece¤i, Anayasa’n›n aç›k hükmü gere¤idir.
Buna karfl›l›k, yukar›da aç›kland›¤› gibi, Cumhurbaflkan›’n›n yasama ve yarg›
ile ilgili yetkilerinin, kendisine tarafs›z Devlet Baflkan› s›fat›yla tan›nm›fl yetkiler
olmas› dolay›s›yla, ancak Cumhurbaflkan›’nca tek bafl›na kullan›labilmeleri gere-
kir. Cumhurbaflkan›’n›n yürütme alan›na iliflkin yetkilerinin bir k›sm›, mesela ge-
rekli gördü¤ü hallerde Bakanlar Kurulu’na baflkanl›k etmek veya Bakanlar Kuru-
lu’nu baflkanl›¤› alt›nda toplant›ya ça¤›rmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ad›na
Türk Silahl› Kuvvetleri’nin Baflkomutanl›¤›’n› temsil etmek, Milli Güvenlik Kuru-
lu’nu toplant›ya ça¤›rmak ve bu kurula baflkanl›k etmek, icraî nitelik tafl›mayan,
tamamen törensel veya temsilî yetkiler olduklar›ndan bunlar›n da Cumhurbaflka-
n›nca tek bafl›na kullan›laca¤› aç›kt›r. Nihayet, Cumhurbaflkan›’n›n baflbakan› ata-
ma yetkisinin, Cumhurbaflkan›’nca tek bafl›na kullan›labilecek bir yetki olmas› ge-
rekir. Çünkü yeni bir baflbakan atamas›n›, görevinden çekilmifl veya Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi’nce düflürülmüfl olan eski baflbakan›n karfl›-imzas›na ba¤l› tut-
mak, bizce sak›ncal› ve anlams›zd›r.
Cumhurbaflkan›’n›n yürütmeye iliflkin yetkileri aras›nda tereddüt uyand›rabile-
cek nitelikte olanlar, Devlet Denetleme Kurulu’nun üyelerini ve Baflkan›’n› ata-
mak, Devlet Denetleme Kurulu’na inceleme, araflt›rma ve denetleme yapt›rmak,
Yüksekö¤retim Kurulu üyelerini ve üniversite rektörlerini seçmek yetkileridir.
Devlet Denetleme Kurulu, afla¤›da görülece¤i gibi, Cumhurbaflkanl›¤›’na ba¤l› ve
Cumhurbaflkan› ad›na araflt›rma yaparak bilgi toplamakla görevli bir kurulufl oldu-
¤undan ve herhangi bir icrai karar alma yetkisi bulunmad›¤›ndan, Cumhurbaflka-
n›’n›n bu atamalar› tek bafl›na yapmas› normal karfl›lanabilir. Buna karfl›l›k, Yük-
sekö¤retim Kurulu ve üniversite rektörleri aç›kça idare içinde yer alan ve icrai yet-
kiler kullanan kifli ve kurulufllar oldu¤una göre, bizce bu atama yetkilerinin Bafl-
bakan ve ilgili bakanla birlikte kullan›lmas› gerekir. ‹dare alan›nda yer alan ve ic-
rai yetkiler kullanan kifli ve kurulufllar›n eylem ve ifllemlerinden siyasal bak›mdan
sorumlu tutabilecek hiçbir makam bulunmamas›, parlamenter rejimin mant›¤›na
ayk›r› bir durumdur.
Anayasa’n›n d›fl›nda baz› kanunlar da Cumhurbaflkan›’na tek bafl›na kullan›la-
bilecek atama yetkileri vermifltir. Mesela 2954 say›l› Türkiye Radyo ve Televizyon
Ünite 11 - Yürütme Organ›n›n Yap›s› ve Cumhurbaflkan›
dir. Di¤er bir deyimle sorumsuz Cumhurbaflkan›, sorumlu hükümetin siyasal tak-
dir yetkisine, en iyi niyetli gerekçelerle de olsa, müdahale etmemeli, bu alandaki
rolünü bir dan›flma ve uyar› fonksiyonu ile s›n›rl› tutmal›d›r. Aksi halde, parlamen-
toda ço¤unlu¤a sahip oldu¤u halde Cumhurbaflkan›’n›n engellemesi yüzünden
politikas›n› gere¤i gibi yürütemeyen hükümetin istifa ederek bir anayasa bunal›-
m›na yol açmas› ve bundan sonuçta Cumhurbaflkan›’n›n prestij ve otoritesinin de
zarar görmesi mümkündür. Buna karfl›l›k Cumhurbaflkan›’n›n, Bakanlar Kurulu’na
hukuka ayk›r› bir ifllemini imzalamas› gerekti¤i elbette söylenemez. Cumhurbafl-
kan›’n›n sorumsuzlu¤u onun hukuka ayk›r› kararnameleri imzalama zorunda ol-
du¤u flekilde yorumlanamaz. Bu, her fleyden önce, Cumhurbaflkan›’n›n Anayasa
ve hukukun üstünlü¤üne ba¤l› kalma and› ile ba¤daflmaz.
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas› ile kabul edilen “karfl›-imza” kural›n›n Cumhurbaflkan›’n›n sadece yürüt-
me alan›ndaki ifllemlerine mi iliflkin oldu¤unu, yoksa onun Devlet Baflkanl›¤› s›fat›ndan
do¤an yetkileriyle ilgili ifllemleri de mi kapsad›¤›n› tart›fl›n›z.
AMAÇ
Cumhurbaflkan›’n›n cezai sorumlulu¤una neden olan eylemleri
belirleyebilmek.
5
Parlamenter rejimlerde devlet baflkan›n›n, siyasal sorumsuzlu¤u yan›nda cezai ba-
k›m›ndan da sorumsuz oldu¤u ilke olarak kabul edilmifltir. Ancak bu konuda,
cumhuriyetlerle parlamenter monarfliler aras›nda önemli bir fark vard›r. Monarfli-
lerde hükümdar›n cezai sorumsuzlu¤u mutlakt›r ve görevle ilgili olmayan suçlar›
da kapsar. Mesela ‹ngiltere’de latife yollu olarak, Kral bir bakan› öldürürse bun-
dan Baflbakan sorumludur. E¤er Baflbakan› öldürürse, kimse sorumlu de¤ildir de-
nilmektedir. 1876 Osmanl› Kanun-u Esasisi de, hükümdar›n flahs›n›n “mukaddes
ve gayr› mesul” oldu¤unu belirtmifltir (m. 5). Cumhuriyet rejimlerinde ise Cum-
hurbaflkan›’n›n cezai sorumsuzlu¤u bu kadar mutlak anlamda kabul edilmifl de¤il-
dir. Bir defa, Cumhurbaflkan›’n›n cezai sorumsuzlu¤u, ancak onun göreviyle ilgili
suçlar›ndan dolay› söz konusu olur. Cumhurbaflkan›, adi suçlardan, yani göreviy-
le ilgili olmayan suçlardan dolay› her vatandafl gibi sorumludur. 1961 ve 1982
Anayasalar›’nda bu konuda aç›kl›k olmamakla beraber, Cumhurbaflkan›’n›n kiflisel
suçlar›ndan sorumlu oldu¤unda tereddüt yoktur. Bizce bu durumda milletvekili
dokunulmazl›¤› hükümlerinin uygulanmas› gerekir. Anayasa’n›n milletvekillerine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi d›fl›ndan atanan bakanlara ve Cumhurbaflkanl›¤›
Konseyi üyelerine tan›d›¤› dokunulmazl›k imtiyaz›n› Cumhurbaflkan›’ndan esirge-
mek istemifl oldu¤unu düflünmek zordur.
Cumhurbaflkan›’n›n göreviyle ilgili suçlar›ndan dolay› sorumlu olmas›, asl›nda,
karfl›-imza kural›n›n bir sonucudur. Cumhurbaflkan›, ilke olarak, görevini yerine
getirirken tek bafl›na ifllem yapamad›¤›, Cumhurbaflkan› ifllemlerinde Baflbakan ve
ilgili bakanlar›n imzalar› bulunmas› gerekti¤i için, ifllemden do¤an cezai sorumlu-
lu¤un da Baflbakan ve ilgili bakanlara ait olmas› gerekti¤i kabul edilmifltir. Ancak,
cumhuriyet rejimlerinde Cumhurbaflkan›’n›n, göreviyle ilgili ifllerden dolay› cezai
sorumsuzlu¤u bile mutlak de¤ildir. Parlamenter cumhuriyetlerde genel olarak
Cumhurbaflkan›’n›n vatana ihanet teflkil eden suçlar›ndan dolay› cezai bak›mdan
sorumlu olaca¤› ilkesi kabul edilmifltir. 1982 Anayasas› da, bu kurala ve Türkiye
Ünite 11 - Yürütme Organ›n›n Yap›s› ve Cumhurbaflkan› 185
CUMHURBAfiKANI’NA VEKÂLET
AMAÇ Cumhurbaflkan›’na vekâlet konusunu aç›klayabilmek.
6
Anayasam›za göre “Cumhurbaflkan›’n›n hastal›k ve yurt d›fl›na ç›kma gibi sebep-
lerle geçici olarak görevinden ayr›lmas› hallerinde, görevine dönmesine kadar;
ölüm, çekilme veya baflka bir sebeple Cumhurbaflkanl›¤› makam›n›n boflalmas›
halinde de yenisi seçilinceye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan› Cum-
hurbaflkanl›¤›’na vekillik eder ve Cumhurbaflkan›’na ait yetkileri kullan›r” (m.
106). Madde veya baflka bir sebeple demek suretiyle, Cumhurbaflkanl›¤› makam›-
n›n boflalmas›n› ölüm ve çekilme hallerine inhisar ettirmemifltir. Cumhurbaflka-
n›’n›n sa¤l›k nedeni ile görevini devaml› olarak yürütemeyecek duruma gelmesi
de, bir boflalma sebebidir. Nitekim Cumhurbaflkan› Cemal Gürsel’in sa¤l›k duru-
mu sebebi ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28.3.1966 tarihli ve 114 say›l› karar›
ile, Sa¤l›k Kurulu raporunu nazara alarak, Cumhurbaflkanl›¤› makam›n›n boflald›-
¤›na ve yeni Cumhurbaflkan› seçiminin yap›lmas›na karar vermifltir. Yukar›da be-
lirtildi¤i gibi, Cumhurbaflkan›’n›n vatana ihanetle suçlanmas›, bizce baflka bir bo-
flalma sebebi olarak kabul edilmelidir. Meclis Baflkan›, Cumhurbaflkan›’na vekâlet
etti¤i süre içinde, ona ait olan bütün yetkileri kullanabilir.
186 Anayasa Hukuku
Özet
AMAÇ Yürütme organ›n›n yap›s›n› belirleyebilmek. • Yarg› ‹le ‹lgili Görev ve Yetkileri;
1
- Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmek,
• Yürütme organ›, yap›s› bak›m›ndan iki ana tipe ay-
- Dan›fltay üyelerinin dörtte birini seçmek,
r›labilir: Monist (tekçi) yürütme ve düalist (ikici) yü-
- Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu üyelerini
rütme. Monist yürütme; Yürütme yetkisinin tek bir
seçmek.
kifli veya bir kurulda topland›¤› yürütme çeflididir.
Düalist yürütme ise; Yürütme yetkisinin bir kifli
(devlet baflkan›) ile bir kurul (bakanlar kurulu) ara-
AMAÇ
Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na yapabilece¤i ifllem-
4 leri saptayabilmek.
s›nda bölüflüldü¤ü yürütme çeflididir. Parlamanter
• Cumhurbaflkan›, Devletin bafl› olmak s›fat›yla Tür-
rejimi benimseyen ülkemizde yürütme organ› dü-
kiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin birli¤ini
alist yap›dad›r. 1982 Anayasas›’na göre yürütme yet-
temsil eder; Anayasa’n›n uygulanmas›n›, Devlet or-
ki ve görevi Cumhurbaflkan› ve Bakanlar Kurulu ta-
ganlar›n›n düzenli ve uyumlu çal›flmas›n› gözetir.
raf›ndan kullan›lmakta ve yerine getirilmektedir.
Cumhurbaflkan›’n›n, Anayasa ve di¤er kanunlarda
tek bafl›na yapabilece¤i belirtilen ifllemleri d›fl›nda-
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›’na göre Cumhurbaflka-
ki bütün kararlar›, Baflbakan ve ilgili bakanlarca
2 n›’n›n seçimini ve tarafs›zl›¤›n› aç›klayabilmek.
imzalan›r; bu kararlardan Baflbakan ve ilgili bakan
• 1982 Anayasa’s›yla anayasa koyucu, daha önceki
sorumludur.
Cumhuriyet Anayasalar›’n›n öngördü¤ü biçimde
Cumhurbaflkan›’n›n seçimi yetkisini Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi’ne b›rakm›flt›r. Böylece Cum-
AMAÇ
Cumhurbaflkan›’n›n cezai sorumlulu¤una neden
5 olan eylemleri belirleyebilmek.
hurbaflkan›’n›n do¤rudan halk taraf›ndan seçimi
• Parlamanter rejimlerde devlet baflkan›n›n siyasal
yöntemi benimsenmemifltir. Ancak 1982 Anaya-
sorumsuzlu¤u yan›nda cezai sorumsuzlu¤u da ilke
sa’s›yla 1961 Anayasas›’ndan farkl› olarak, Cum-
olarak benimsenmifltir. Cezai sorumsuzluk ancak
hurbaflkan›’n›n yasama organ› d›fl›ndan da seçile-
görevle ilgili suçlardan dolay› söz konusu olmakta-
bilmesine olanak verilmifltir.
d›r. Adi suçlara iliflkin olarak 1982 Anayasas›’nda
• Cumhurbaflkan›’n›n görev süresinin yedi y›l ola-
aç›kl›k olmamakla beraber, Cumhurbaflkan›’n›n ki-
rak saptanmas›, bir kiflinin iki defa Cumhurbaflka-
flisel suçlardan sorumlu oldu¤u kabul edilebilir.
n› seçilememesi ve seçimin nitelikli ço¤unlukla
yap›laca¤›na iliflkin düzenlemeler ile Cumhurbafl-
kan›’n›n tarafs›zl›¤› sa¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r.
AMAÇ
Cumhurbaflkan›’na vekâlet konusunu
6 aç›klayabilmek.
• Cumhurbaflkan›’n›n hastal›k ve yurt d›fl›na ç›kma
AMAÇ
Cumhurbaflkan›’n›n görev ve yetkilerini
gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayr›lmas›
3 s›ralayabilmek.
hallerinde, görevine dönmesine kadar; ölüm, çe-
• Cumhurbaflkan›’n›n 1982 Anayasas›’n›n 104. mad-
kilme veya baflka bir sebeple Cumhurbaflkanl›¤›
desinden kaynaklanan yetkileri üç alan› kapsamak-
makam›n›n boflalmas› halinde de yenisi seçilinceye
tad›r. Bu yetkileri her bir alan için birkaç örnekle
kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan› Cum-
s›ralamak gerekirse;
hurbaflkanl›¤›’na vekillik eder ve Cumhurbaflka-
• Yasama ‹le ‹lgili Görev ve Yetkileri;
n›’na ait yetkileri kullan›r.
- Kanunlar› yay›mlamak,
- Anayasa de¤iflikli¤ine iliflkin kanunlar› gerekli
gördü¤ü takdirde halkoyuna sunmak,
- Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yeni-
lenmesine karar vermek.
• Yürütme ‹le ‹lgili Görev ve Yetkileri;
- Baflbakan› atamak ve istifas›n› kabul etmek,
- Türk Silahl› Kuvvetleri’nin kullan›lmas›na karar
vermek,
- Kararnameleri imzalamak.
Ünite 11 - Yürütme Organ›n›n Yap›s› ve Cumhurbaflkan› 187
5. Afla¤›dakilerden hangisi Cumhurbaflkan›’n›n yarg› ile 10. Cumhurbaflkan›’na vekâlet eden kiflinin yetkileri nelerdir?
ilgili görev ve yetkilerinden de¤ildir? a. Vekil, Cumhurbaflkan›’na vekâlet etti¤i süre için-
a. Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmek. de, ona ait olan bütün yetkileri kullanabilir.
b. Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s›n› seçmek. b. Vekil, Cumhurbaflkan›’na vekâlet etti¤i süre için-
c. Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu üyelerini de, ona ait olan yetkilerden sadece yasamaya ait
seçmek. yetkileri kullanabilir.
d. Askeri Yarg›tay üyelerini seçmek. c. Vekil, Cumhurbaflkan›’na vekâlet etti¤i süre için-
e. Kanunlar›n Anayasaya ayk›r› olduklar› gerekçesiy- de, ona ait olan yetkilerden sadece yürütmeye ait
le Anayasa Mahkemesi’ne iptal davas› açmak. yetkileri kullanabilir.
d. Vekil, Cumhurbaflkan›’na vekâlet etti¤i süre için-
de, ona ait olan yetkilerden sadece yarg›ya ait yet-
kileri kullanabilir.
e. Vekil, Cumhurbaflkan›’na vekâlet etti¤i süre için-
de, ona ait olan yetkilerden sadece yasamaya ait
yetkileri kullanamaz.
188 Anayasa Hukuku
”
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar›
1. b Ayr›nt›l› bilgi için “Genel Olarak Yürütme Organ›-
n›n Yap›s›” konusuna bak›n›z
2. b Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’n›n Seçimi ve
Tarafs›zl›¤›” konusuna bak›n›z
3. a Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’n›n Seçimi ve
Tarafs›zl›¤›” konusuna bak›n›z
4. b Ayr›nt›l› bilgi için “Yasama ‹le ‹lgili Görev ve
Yetkiler” konusuna bak›n›z
5. e Ayr›nt›l› bilgi için “Yarg› ‹le ‹lgili Görev ve Yetki-
ler” konusuna bak›n›z
6. a Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’n›n Siyasal
Sorumsuzlu¤u” konusuna bak›n›z
7. a Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’n›n Cezai So-
rumsuzlu¤u ve Sorumlulu¤u” konusuna bak›n›z
8. c Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’n›n Siyasal
Sorumsuzlu¤u” konusuna bak›n›z
9. d Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’na Vekâlet”
konusuna bak›n›z
10. a Ayr›nt›l› bilgi için “Cumhurbaflkan›’na Vekâlet”
konusuna bak›n›z
189
Baflbakan,
Bakanlar Kurulu
ve Hükümet
Sisteminin Niteli¤i 12
Bu Ünitede...
Öncelikle 1982 Anayasas›’na göre Bakanlar Kurulu’nun kuruluflu ve yap›s› ile
bakanlar›n siyasal, cezai ve hukuki sorumluluklar› konusunda bilgi verilmekte-
dir. Daha sonra pozitif anayasa hukukunda egemen olan baflkanl›k hükümeti,
parlamanter rejim ve meclis hükümeti sistemleri aç›klanarak, 1982 Anayasa-
s›’nda benimsenen parlamanter rejimin unsurlar› incelenmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamland›¤›m›zda afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Bakanlar Kurulu’nun kuruluflunu belirleyebileceksiniz.
Bakanlar Kurulu’nun yap›s›n› aç›klayabileceksiniz.
Bakanlar›n siyasal, cezai ve hukuki sorumluluklar›n›n niteli¤ini
saptayabileceksiniz.
Hükümet sistemlerini birbirinden ay›rt edebileceksiniz.
1982 Anayasas›’n›n öngördü¤ü parlamanter rejimin özelliklerini
saptayabileceksiniz.
190 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Yürütme • Hukuki Sorumluluk
• Cumhurbaflkan› • Hükümet Sistemleri
• Bakanlar Kurulu • Baflkanl›k Sistemi
• Siyasal Sorumluluk • Parlamanter Sistem
• Cezai Sorumluluk • Meclis Hükümeti Sistemi
‹çindekiler
• BAKANLAR KURULU’NUN KURULUfiU
• BAKANLAR KURULU’NUN YAPISI
• BAKANLARIN SORUMLULU⁄U
• Siyasal Sorumluluk
• Cezai Sorumluluk
• Hukuki Sorumluluk
• GEÇ‹Ç‹ BAKANLAR KURULU
• HÜKÜMET S‹STEM‹N‹N N‹TEL‹⁄‹
• 1982 ANAYASASI’NDA PARLEMANTER REJ‹M UNSURLARI
Ünite 12 - Baflbakan, Bakanlar Kurulu ve Hükümet Sisteminin Niteli¤i 191
göreve bafllar. Yeni kurulan Bakanlar Kurulu’nun göreve bafllamak için Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin güvenoyunu beklemesi söz konusu de¤ildir. Ancak, Ba-
kanlar Kurulu’nun kuruluflu ile birlikte, Bakanlar Kurulu’nun listesi tam olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulur. Meclis tatilde ise, toplant›ya ça¤r›l›r. Ba-
kanlar Kurulu’nun program›, kuruluflundan en geç bir hafta içinde Baflbakan ve-
ya bir bakan taraf›ndan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunur ve güvenoyuna
baflvurulur. Güvenoyu için görüflmeler, program›n okunmas›ndan iki tam gün
geçtikten sonra bafllar ve görüflmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra oy-
lama yap›l›r (m. 110). Bakanlar Kurulu’nun güven oyu alm›fl say›lmas› için, özel
bir ço¤unluk öngörülmemifltir. ‹çtüzü¤e göre “güven oylamas› aç›k oyla genel hü-
kümlere göre yap›l›r” (m.124). Genel hükümlerle kastedilen, Anayas›n›n 96. mad-
desindeki toplant› ve karar yeter say›s›d›r. Anayasa Mahkemesi, daha önceki Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü’nde yer alan “güven oyu verenlerin say›s›, gü-
vensizlik oyu verenlerden fazlaysa Bakanlar Kurulu güven alm›fl olur” kural›n›,
çekimser oylar›n kabul veya ret oylar›na eklenemeyece¤i, dolay›s›yla karar oluflu-
munda dikkate al›namayaca¤› gerekçesiyle iptal etmifltir. Anayasa, bu konuda
192 Anayasa Hukuku
BAKANLARIN SORUMLULU⁄U
AMAÇ
Bakanlar›n siyasal, cezai ve hukuki sorumluluklar›n›n niteli¤ini
saptayabilmek.
3
Siyasal Sorumluluk
Bakanlar›n siyasal sorumlulu¤u, parlamanter rejimin temel kural› ve önde gelen
özelli¤idir. Bu sorumluluk, bakanlar›n görevlerine parlamento taraf›ndan son ve-
rilebilmesi anlam›na gelir. Di¤er bir deyimle, siyasal sorumlulukta müeyyide, ce-
zai veya hukuki de¤il, sadece siyasald›r.
Siyasal sorumluluk, kollektif ve bireysel olmak üzere iki türlüdür. Kollektif (or-
tak) sorumluluk, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesinden do¤an sorumluluk-
tur. Anayasam›za göre (m. 112/1) Bakanlar Kurulu, hükümetin genel siyasetinin
yürütülmesinden birlikte sorumludur. Kollektif sorumluluk ilkesi, genel siyasetin-
den dolay› güvensizlik oyu alan bir hükümetin tüm olarak çekilmesi sonucunu do-
¤urur. Hükümetin genel siyasetinden dolay›, Bakanlar Kurulu’nun bir k›s›m üyele-
rinin düflürülmesi, bir k›sm›n›n ise görevlerinde b›rak›lmas› mümkün de¤ildir.
Siyasal sorumlulu¤un ikinci çeflidi, bakanlar›n bireysel sorumlulu¤udur. Anaya-
sa bunu, “her bakan... ayr›ca, kendi yetkisi içindeki ifllerden ve emri alt›ndakilerin
eylem ve ifllemlerinden de sorumludur” demek suretiyle ifade etmifltir (m. 112/2).
Bireysel sorumluluk, hükümetin genel siyaseti ile iliflkisi olmayan ve tek bir bakan-
l›¤›n görev ve yetki alan›na giren hususlarda söz konusu olabilir. Böyle bir durum-
da Meclisin, sadece o bakan için güvensizlik oyu vermesi ve dolay›s›yla Bakanlar
Kurulu görevinde kald›¤› halde sadece o bakan›n çekilme zorunda kalmas› müm-
kündür. Ancak, günümüzde bireysel siyasal sorumluluk mekanizmas›n›n çok nadir
iflledi¤i görülmektedir. Parlamento tarihimizde bireysel siyasal sorumlulu¤un bir
örne¤i 1980 y›l›nda D›fliflleri Bakan› Hayreddin Erkmen’in güvensizlik oyuyla dü-
flürülmesine ra¤men Demirel Hükümeti’nin göreve devam etmesidir.
Siyasal sorumluluk yasama organ›n›n güvenini kaybeden bir hükümetin veya
bakan›n çekilmek zorunda kalmas› anlam›na geldi¤ine göre, siyasal sorumlulu¤u
gerçeklefltirecek anayasal yöntem, güvenoyu mekanizmas›d›r. Anayasam›z, güve-
noyunu, görev bafllang›c›nda ve görev s›ras›nda olmak üzere iki tür olarak düzen-
lemifltir. Görev bafllang›c›ndaki güvenoyu, yukar›da aç›klad›¤›m›z flekilde, Bakan-
lar Kurulu’nun kuruluflunu izleyen güvenoyudur. Ancak parlamanter rejimde hü-
kümet, sadece göreve bafllarken de¤il, görevinin devam› s›ras›nda da parlamento-
nun güvenine sahip olmal›d›r. Görev s›ras›ndaki güven oylamas›, ya milletvekille-
rinin veya hükümetin teflebbüsü üzerine yap›labilir. Milletvekillerinin teflebbüsü
ile güven oylamas›na, daha önce gördü¤ümüz gibi, gensoru görüflmeleri sonun- Gensoru: Bir sorun hakk›nda
baflbakana ya da
da baflvurulabilir. Gensoru görüflmeleri sonunda, üyelerin veya gruplar›n verecek- bakanlardan birine karfl›,
leri gerekçeli güvensizlik önergeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsay›s›- milletvekillerince verilen ve
n›n mutlak ço¤unlu¤u ile kabul edildi¤i takdirde, Bakanlar Kurulu veya ilgili ba- sonunda TBMM’ce
soruflturma yap›lmas›
kan düflürülmüfl olur (m. 99/5). istenebilen sorudur.
Görev s›ras›ndaki güvenoyunun ikinci türü, hükümetin teflebbüsü üzerine ya-
p›lan ve güven istemi olarak adland›r›lan oylamad›r. Anayasa’ya göre (m. 111),
“Baflbakan, gerekli görürse, Bakanlar Kurulu’nda görüfltükten sonra, Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi’nden güven isteyebilir. Güven istemi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ne bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz. Güven iste-
mi, ancak üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla reddedilebilir”.
194 Anayasa Hukuku
Cezai Sorumluluk
Cezai sorumluluk, bakanlar›n görevleriyle ilgili suçlar›ndan do¤an sorumluluklar›-
d›r. Yukar›da görüldü¤ü gibi, bu sorumluluk, Meclis soruflturmas› yoluyla araflt›r›-
l›r ve soruflturma sonucunda, ilgili bakan›n Yüce Divan’a sevkedilmesine Meclisçe
karar verilebilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi karar›yla Yüce Divan’a sevkedilen bir
bakan, bakanl›ktan düfler. Bakanlar›n, görevleriyle ilgili olmayan suçlar› hakk›nda
ise, milletvekillerine uygulanan kurallar geçerlidir. Yani bunlar, dokunulmazl›klar›
Meclis taraf›ndan kald›r›ld›ktan sonra, genel mahkemelerde yarg›lan›rlar.
Hukuki Sorumluluk
Hukuki sorumluluk, bakanlar›n görevleriyle ilgili olarak Devlet’e verdikleri zara-
r›n, kendilerine tazminat davas› yoluyla ödettirilmesidir. 1924 Anayasas› hukuki
sorumluluk konusunda aç›kl›k getirmemekle beraber, cezai ve hukuki sorumluluk
aras›nda ayr›m yapmaks›z›n, “Bakanlar›... görevlerinden do¤acak ifllerden dolay›
yarg›lamak için Yüce Divan kurulur” demekteydi (m.61). Uygulamada da, bakan-
lar›n hukuki sorumluluklar› ile ilgili davalar, Yüce Divan’da görülmüfltür. 1961 (m.
147) ve 1982 (m. 148) Anayasalar›, bakanlar›n sadece görevleriyle ilgili suçlar›n-
dan söz etti¤ine göre, Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan s›fat›yla yarg›lama yet-
kisi, ceza davalar›yla s›n›rl›d›r. Bu durumda, bakanlar hakk›ndaki hukuki sorum-
luluk davalar›n›n genel mahkemelerde görülmesi gerekir.
toplan›ncaya kadar vazife görür”. Asl›nda, son cümledeki yeni Meclis toplan›nca-
ya kadar ifadesini, yeni Bakanlar Kurulu kuruluncaya kadar biçiminde anlamak
gerekir. Anayasan›n geçici Bakanlar Kurulu’na iliflkin bu düzenlemesinin amac›,
seçimlerin Cumhurbaflkan› taraf›ndan yenilenmesine karar verilmesi durumlar›n-
da, siyasal gerilimin daha yüksek olabilece¤i ve görev bafl›nda Meclis’in güvenini
haiz bir hükümetin bulunmad›¤› düflüncesiyle, seçimlerin tam bir tarafs›zl›k için-
de yap›labilmesini sa¤lamakt›r.
Seçimlerden önce baz› bakanlar›n görevden çekilme zorunlulu¤unun gerekçesi nedir? SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE Ülkemizde baflkanl›k sisteminin uygulanmas›n›n ne gibi olumlu ve olumsuz yönleri
olabilir?
AMAÇ
1982 Anayasas›’nda öngörülen parlamanter rejimin özelliklerini
saptayabilmek.
5
1982 Anayasas›, Cumhurbaflkan›’na klasik parlamanter rejimlerdeki devlet baflka-
n›n›n rolünü hayli aflan bir mevki vermifl olmakla beraber, parlamanter rejimin en
önemli ve tan›mlay›c› unsuru olan, hükümetin parlamento karfl›s›ndaki siyasal so-
rumlulu¤u ilkesi, aynen korunmufltur. Bakanlar Kurulu’nun göreve bafllarken ve
görev s›ras›nda güvenoyu almas›na iliflkin kurallarda hiçbir de¤ifliklik yap›lmam›fl-
t›r. Bakanlar Kurulu’nun hükümetin genel siyasetinin yürütülmesinden birlikte so-
rumlu oldu¤u, ayr›ca her bakan›n kendi yetkisi içindeki ifllerden ve emri alt›nda-
kilerin eylem ve ifllemlerinden sorumlu oldu¤u ilkesi tekrarlanm›flt›r (m. 112). Di-
¤er bir deyimle, bakanlar›n parlamento önünde kollektif ve bireysel sorumluluk-
lar›, Anayasam›zda aç›kça yer alm›flt›r.
Bakanlar›n sorumlulu¤u aç›s›ndan 1982 ve 1961 Anayasalar› aras›ndaki en
önemli fark, 1982 Anayasas›’nda bakanlar›n, Türkiye Millet Meclisi’nden baflka,
Baflbakana karfl› da sorumlu olduklar›n›n belirtilmesidir. Bunun do¤al sonucu ola-
rak Baflbakana, bakanlar›n azlini Cumhurbaflkan›’ndan isteme yetkisi de tan›nm›fl-
t›r. Bu yenilikler, Baflbakan›n Bakanlar Kurulu içindeki durumunu güçlendirmifl
ve onu bir eflitler aras›nda birinci durumundan ç›kar›p, Bakanlar Kurulu’nun ger-
çek lideri haline getirmifl olmakla beraber, bunu klasik parlamantarizmden bir
sapma olarak görmek do¤ru de¤ildir. Parlamanter rejimin ça¤dafl Bat› demokrasi-
lerindeki geliflimi de, baflbakan›n hükümet içindeki otoritesinin güçlenmesi yo-
Ünite 12 - Baflbakan, Bakanlar Kurulu ve Hükümet Sisteminin Niteli¤i 197
lundad›r. Anayasalarda resmen ifade edilmifl olsun veya olmas›n, ça¤dafl parla-
manter rejim uygulamas›nda bakanlar›n baflbakana karfl› da sorumlu olduklar› ve
onun iste¤i hilaf›na görevlerine devam edemedikleri de bir gerçektir. Dolay›s›yla,
1982 Anayasas›’n›n bu konuda getirdi¤i yenili¤i, parlamanter rejimden bir sapma
de¤il, rasyonellefltirilmifl parlamantarizm yönünde bir geliflme olarak kabul et-
mek daha do¤rudur.
1982 Anayasas›, Bakanlar Kurulu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde si-
yasal sorumlulu¤u ilkesinin yan›nda, Cumhurbaflkan›’n›n siyasal sorumsuzlu¤unu
ve bunun gere¤i olan karfl›-imza ilkesini kabul etmek suretiyle, parlamanter reji-
min ikinci önemli unsuruna da yer vermifltir. Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na yapa-
bilece¤i ifllemler, flüphesiz, bu kural›n istisnas›n› oluflturmaktad›r. Ancak yukar›da
tart›flt›¤›m›z gibi, bu yetkilerin çok önemli bir bölümü, Cumhurbaflkan›’n›n yürüt-
me organ›n›n bafl› de¤il, Devlet’in bafl› olmas› s›fat›ndan do¤maktad›r. Kurduklar›
hükümet sisteminin parlamanter rejim niteli¤inden flüphe edilemeyecek olan baz›
modern Bat› anayasalar›nda da Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na yapabilece¤i birta-
k›m ifller belirtilmifltir. 1982 Anayasas›’na göre Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na ya-
pabilece¤i ifllerin kural de¤il, istisna oldu¤unda ve her istisnai hüküm gibi, bun-
lar›n da geniflletici de¤il, daralt›c› biçimde yorumlanmas› gerekti¤inde flüphe yok-
tur. K›sacas›, 1982 Anayasas›’n›n kurdu¤u hükümet sistemi, Cumhurbaflkan›’n›n
rolünün klasik parlamantarizme oranla hayli daha etkin olmas›na ra¤men, temel-
de parlamanter rejim özelli¤ini korumaktad›r. Dolay›s›yla bu sistemi, parlamanter
rejim ile baflkanl›k sistemi aras›nda bir karma ya da melez rejim olarak nitelendir-
mek bile bizce abartmal›d›r. Belki bu rejime, Frans›z literatüründen esinlenilerek,
zay›flat›lm›fl parlamantarizm ad› verilebilir.
Nihayet, 1982 Anayasas›’n›n kurdu¤u hükümet sistemi, parlamanter rejimin
baflka bir temel unsurunu oluflturan fesih veya parlamento seçimlerinin yenilen-
mesi müessesesi aç›s›ndan da, parlamanter rejim özellikleri tafl›maktad›r. Asl›nda,
1961 Anayasas› gibi, 1982 Anayasas›’n›n da fesih de¤il, seçimlerin yenilenmesi de-
yimini kullanm›fl olmas› ilginçtir. ‹ki kavram aras›ndaki tek önemli fark, fesih ha-
linde yasama meclisinin hukuki varl›¤›n›n fesih karar›n›n bildirilmesi an›nda sona
ermesine karfl›l›k, seçimlerin yenilenmesi durumunda eski meclisin hukuki varl›-
¤›n›n yeni meclisin seçilmesine veya toplanmas›na kadar devam etmesidir. Bizim
Anayasam›za göre de (m. 77/3), “yenilenmesine karar verilen Meclis’in yetkileri,
yeni Meclis’in seçilmesine kadar sürer”. Bu kural, Milli Mücadele döneminden ge-
len gelene¤in etkisiyle, ülkenin bir an için bile meclissiz kalmamas›n› amaçlamak-
tad›r. Sözü edilen gelene¤in oluflmas›nda da, Meflrutiyet dönemlerinin, s›k ve key-
fi fesih ifllemlerinin rolü oldu¤u kuflkusuzdur.
1982 Anayasas›’n›n 116. maddesine göre, “Bakanlar Kurulu’nun, 110. madde-
de belirtilen güvenoyunu alamamas› ve 99. veya 111. maddeler uyar›nca güven-
sizlik oyuyla düflürülmesi hallerinde; k›rk befl gün içinde yeni Bakanlar Kurulu
kurulamad›¤› veya kuruldu¤u halde güvenoyu alamad›¤› takdirde Cumhurbaflka-
n›, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan›’na dan›flarak, seçimlerin yenilenmesine
karar verebilir. Baflbakan›n güvensizlik oyu ile düflürülmeden istifa etmesi üzeri-
ne k›rk befl gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Bafl-
kanl›k Divan› seçiminden sonra yine k›rk befl gün içinde Bakanlar Kurulu’nun ku-
rulamamas› hallerinde Cumhurbaflkan› Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan›’na
dan›flarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Yenilenme karar› Resmi Gaze-
te’de yay›mlan›r ve seçime gidilir”.
198 Anayasa Hukuku
SIRA S‹ZDE 1982 Anayasas›’nda parlamanter rejimin unsurlar› olarak nitelendirilebilecek düzenle-
meleri aç›klay›n›z.
Ünite 12 - Baflbakan, Bakanlar Kurulu ve Hükümet Sisteminin Niteli¤i 199
Özet
AMAÇ Bakanlar Kurulu’nun kuruluflunu belirleyebilmek.
AMAÇ Hükümet sitemlerini birbirinden ay›rt edebilmek.
1 4
• 1982 Anayasas›’na göre Bakanlar Kurulu, Baflba- • Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirleriyle olan
kan ve bakanlardan oluflur. Baflbakan, Cumhurbafl- iliflkilerinin niteli¤ine göre baflkanl›k hükümeti sis-
kan’›nca TBMM üyeleri aras›ndan atan›r. Bakanlar temi, parlamanter rejim ve meclis hükümeti siste-
TBMM üyeleri veya milletvekilli¤ine seçilme yeter- mi olmak üzere, üç hükümet sisteminin varl›¤›n-
li¤ine sahip olanlar aras›ndan Baflbakan’ca seçilir dan söz edilmektedir. Yasama ve yürütme kuvvet-
ve Cumhurbaflkan’›nca atan›r. lerinin yumuflak ve dengeli ayr›l›¤› olarak tan›mla-
nan parlamanter rejimin zorunlu flartlar› Bakanlar
AMAÇ Bakanlar Kurulu’nun yap›s›n› aç›klayabilmek. Kurulu’nun yasama organ› önündeki siyasal so-
2
rumlulu¤u, yürütme organ›n parlamentoyu fesih
• Bakanlar Kurulu, Baflbakan ve bakanlardan oluflan
yetkisi ve siyasal bak›mdan sorumsuz devlet bafl-
kollektif bir karar organ› olmakla birlikte, Baflbaka-
kan›n›n varl›¤›d›r.
n›n özel bir siyasal liderlik mevkii söz konusudur.
Gerçi Baflbakan, bakanlar›n idare hukukundaki an-
lam›nda hiyerarflik amiri de¤ildir ama, Bakanlar
AMAÇ
1982 Anayasas›’nda öngörülen parlamanter reji-
5 min özelliklerini saptayabilmek.
Kurulu içinde hiç de¤ilse eflitler aras›nda birincidir.
• 1982 Anayasas› Cumhurbaflkan›’na klasik parlaman-
ter rejimlerdeki devlet baflkan›n›n rolünü hayli aflan
AMAÇ
Bakanlar›n siyasal, cezai ve hukuki sorumlulukla-
bir mevki vermifl olmakla beraber, parlamanter re-
3 r›n›n niteli¤ini saptayabilmek.
jimin en önemli ve tan›mlay›c› unsuru olan, hükü-
• Bakanlar›n siyasal sorumlulu¤u, parlamanter reji-
metin parlamento karfl›s›ndaki siyasal sorumlulu¤u
min temel kural›d›r; siyasal sorumlulu¤u gerçek-
ilkesi aynen korunmufltur. Cumhurbaflkan›’n›n si-
lefltirecek anayasal yöntem ise güvenoyu meka-
yasal sorumsuzlu¤u kabul edilerek parlamanter re-
nizmas›d›r. Bakanlar›n görevleri ile ilgili suçlardan
jimin ikinci önemli unsuruna yer verilmifltir. Niha-
do¤an sorumluluklar›, Meclis taraf›ndan Yüce Di-
yet 1982 Anayasas›’n›n benimsedi¤i hükümet siste-
van’a sevkedilmeleri halinde söz konusu olmakta-
mi, fesih veya parlamento seçimlerinin yenilenme-
d›r. Bakanlar›n görevleri ile ilgili olarak devlete
si müessesesi aç›s›ndan da parlamanter rejim özel-
verdikleri zarardan do¤an hukuki sorumluluklar›
liklerini tafl›maktad›r.
konusundaki davalar›n genel mahkemelerde gö-
rülmesi gerekmektedir.
200 Anayasa Hukuku
Ola¤anüstü
Yönetim Usulleri
13
Bu Ünitede...
Ola¤anüstü koflullar karfl›s›nda gündeme gelen özel yönetim usullerinin türleri ve
içeriklerine iliflkin bilgi verilmektedir. Daha sonra ola¤anüstü hal ilan›na iliflkin
ifllemler ve ola¤anüstü yönetim usullerinde yetkili idari makamlarca gerçeklefltiri-
len ifllemlerle ilgili olarak yarg›sal denetim sorunu incelenmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Ola¤anüstü yönetim usullerinin hangi gereksinimlerin sonucu olarak ortaya
ç›kt›¤›n› saptayabileceksiniz.
1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n öngördü¤ü ola¤anüstü yönetim usullerini se-
bep ve konu unsurlar› bak›m›ndan karfl›laflt›rabileceksiniz.
Ola¤anüstü hal rejimlerinde yarg›sal denetimin nas›l gerçekleflti¤ini
aç›klayabileceksiniz.
204
Örnek Olay
Türkiye’nin belli bir bölgesinde kamu düzenini tehdit eder mahiyette fliddet olay-
lar›n›n görülmesi üzerine, durumun gereklerine uygun önlemlere iliflkin de¤erlen-
dirme yapan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüflü do¤rultusunda
s›k›yönetim ilan›na karar verir ve söz konusu karar TBMM taraf›ndan benimsene-
rek onan›r.
Söz konusu karara iliflkin olarak idari yarg› yoluna gidilmesi üzerine Dan›fl-
tay, s›k›yönetim karar›n›n “organik ve flekli bak›mdan idari bir tasarruf olarak gö-
rülmesine ra¤men,….TBMM’ce benimsenip onayland›ktan sonra bir yasa organ›
tasarrufu haline dönüfltü¤ü” gerekçesiyle, idari yarg› konusu yap›lamayaca¤›na
hükmeder. Ayn› karar›n Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi üzerine Yüksek Mah-
keme, söz konusu onaman›n yasa veya bir içtüzük hükmü niteli¤inde bulunma-
d›¤› ve ilgili parlamento karar›n›n Anayasa’n›n, denetim kapsam›na almak üzere
ayr›k olarak düzenledi¤i durumlara girmedi¤i gerekçesiyle denetime tabi tu-
tulamayaca¤›na karar verir (Özbudun, E. (1995). Türk Anayasa Hukuku. An-
kara, s.321).
Anahtar Kavramlar
• Ola¤anüstü hal • ‹dari ifllem
• S›k›yönetim • Parlamento karar›
• Temel hak ve hürriyetler
‹çindekiler
• KAVRAM VE ÇEfi‹TLER‹
• OLA⁄ANÜSTÜ HAL REJ‹MLER‹N‹N KONUSU
• YARGISAL DENET‹M
• Ola¤anüstü Hal Rejiminin ‹lan› ‹fllemi Üzerindeki Denetim
• Ola¤anüstü Hal Rejimi ‹fllemleri Üzerindeki Denetim
Ünite 13 - Ola¤anüstü Yönetim Usulleri 205
KAVRAM VE ÇEfi‹TLER‹
AMAÇ
Ola¤anüstü yönetim usullerinin hangi gereksinimlerin sonucu ola-
rak ortaya ç›kt›¤›n› saptayabilmek.
1
Ola¤anüstü hal rejimleri, devletin, normal hukuk düzeninin kurallar› ile karfl›- Ola¤anüstü Hal Rejimi:
Devletin, ola¤an hukuk
lanmas›na imkan olmayan ola¤anüstü bir tehdit veya tehlike karfl›s›nda baflvurdu- düzeninin kurallar› ile
¤u özel yönetim usulleridir. Ola¤anüstü hal rejiminin konusu veya içeri¤i, ülkele- cayd›r›lmas›na olanak
re ve ola¤anüstü hal rejiminin çeflidine göre de¤iflmekle beraber, bütün ola¤anüs- bulunmayan ola¤anüstü bir
tehdite ya da tehlikeye karfl›
tü hal rejimlerinde, bu rejimlerin mahiyeti gere¤i olarak görülen özellik, idarenin baflvurdu¤u özel yönetim
yetkilerinin ve özellikle takdiri yetkilerinin normal zamanlara göre genifllemesi, ki- usulüdür.
flilerin temel hak ve hürriyetlerinde de gene normal zamanlara oranla daha ileri öl-
çüde s›n›rlamalar yap›labilmesidir.
1961 Anayasas› iki çeflit ola¤anüstü hal rejimi öngörmüfltü. Bu Anayasa’n›n 123.
maddesinde düzenlenmifl olan ola¤anüstü hallerde, “vatandafllar için konulabile-
cek para, mal ve çal›flma yükümlülükleri ile bu hallerin ilan›, yürütülmesi ve kal-
d›r›lmas› ile ilgili usuller”in kanunla düzenlenmesi gerekiyordu. Maddede ola¤a-
nüstü halin hangi durumlarda ilan edilebilece¤i aç›kça belirtilmemifl olmakla bera-
ber, madde gerekçesinde ola¤anüstü halin “ancak (iktisadi buhran)a veya (genel
afetin do¤urdu¤u ola¤anüstü hal)e hasredilmifl” oldu¤u ifade edilmiflti. Zaten
madde metninde de ola¤anüstü halin konusunun, vatandafllar için birtak›m para,
mal ve çal›flma yükümlülükleri ile s›n›rl› tutulmufl olmas›, bu halin ancak ekono-
mik bunal›m veya tabii afet gibi nedenlerle ilan edilebilece¤ini göstermektedir.
1961 Anayasas›’na göre ola¤anüstü hal rejimlerinin ikinci türü, Anayasa’n›n 1488
say›l› Kanunla de¤iflik 124. maddesinde düzenlenmifl olan s›k›yönetimdir. Bu S›k›yönetim: Anayasal
düzene yönelik, ola¤anüstü
maddeye göre, “savafl hali, savafl› gerektirecek bir durumun bafl göstermesi, ayak- hal ilan›n› gerektiren
lanma olmas› veya vatan ve Cumhuriyet’e karfl› kuvvetli ve eylemli bir kalk›flma- hallerden daha vahim fliddet
n›n veya ülkenin ve milletin bölünmezli¤ini içten veya d›fltan tehlikeye düflüren olaylar›n›n yayg›nlaflmas›,
savafl hali, savafl›
veya Anayasan›n tan›d›¤› hür demokratik düzeni veya temel hak ve hürriyetleri or- gerektirecek bir durumun
tadan kald›rmaya yönelen yayg›n fliddet hareketleri hakk›nda kesin belirtilerin or- bafl göstermesi, ayaklanma
olmas›, Cumhuriyete karfl›
taya ç›kmas› sebebiyle Bakanlar Kurulu, süresi iki ay› aflmamak üzere, yurdun bir kuvvetli ve eylemli bir
veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde s›k›yönetim ilan edebilir ve bunu kalk›flman›n varl›¤› veya
ülkenin ve milletin bölünmez
hemen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onamas›na sunar”. S›k›yönetim, sadece bütünlü¤ünü tehlikeye
ilan edilifl nedenleri bak›m›ndan de¤il, afla¤›da görülece¤i gibi, konusu bak›m›n- düflüren fliddet
hareketlerinin yayg›nlaflmas›
dan da ekonomik bunal›m veya tabii afet hallerinde ilan edilebilecek olan ola¤a- hallerinde baflvurulan
nüstü halden çok farkl›d›r. ola¤anüstü yönetim
1982 Anayasas› ise, 1961 Anayasas›’ndan farkl› olarak, üç türlü ola¤anüstü hal usulüdür.
lu’nun da görüflünü ald›ktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya
bütününde, süresi alt› ay› geçmemek üzere ola¤anüstü hal ilan edilebilir”. Üçüncü
ola¤anüstü rejim türü ise, s›k›yönetimdir. Anayasa’n›n 122. maddesine göre, “Ana-
yasa’n›n tan›d›¤› hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan
kald›rmaya yönelen ve ola¤anüstü hal ilan›n› gerektiren hallerden daha vahim flid-
det hareketlerinin yayg›nlaflmas› veya savafl hali, savafl› gerektirecek bir durumun
bafl göstermesi, ayaklanma olmas› veya vatan veya Cumhuriyete karfl› kuvvetli ve
eylemli bir kalk›flman›n veya ülkenin ve milletin bölünmezli¤ini içten veya d›fltan
tehlikeye düflüren fliddet hareketlerinin yayg›nlaflmas› sebepleriyle Cumhurbaflka-
n› baflkanl›¤›nda toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu’nun da görüflü-
nü ald›ktan sonra, süresi alt› ay› aflmamak üzere yurdun bir veya birden fazla böl-
gesinde veya bütününde s›k›yönetim ilan edebilir”.
1982 Anayasas›’na göre ola¤anüstü hal rejimlerinin bu üç türü aras›ndaki fark,
daha çok, sebep ve konu unsurlar› bak›m›ndand›r. Konu deyimiyle, rejimin muh-
tevas› veya hukuki hüküm ve sonuçlar› kastedilmektedir. Buna karfl›l›k, yetki ile
usul ve flekil unsurlar› bak›m›ndan aralar›nda önemli bir fark yoktur. Her üç çeflit
ola¤anüstü hal, Cumhurbaflkan›’n›n baflkanl›¤›nda toplanan Bakanlar Kurulunca,
yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi alt› ay› aflmamak
üzere ilan edilir. Her üç durumda bu karar, Resmi Gazete’de yay›nlan›r ve hemen
(s›k›yönetime iliflkin 122. madde, hemen deyiminin yerine ayn› gün deyimini kul-
lanmaktad›r) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onay›na sunulur. Türkiye Büyük
Millet Meclisi tatilde ise derhal toplant›ya ça¤r›l›r. Meclis ola¤anüstü hal veya s›k›-
yönetim süresini de¤ifltirebilir; ola¤anüstü hal veya s›k›yönetimi kald›rabilir; Ba-
kanlar Kurulu’nun istemi üzerine her defas›nda dört ay› geçmemek üzere, bu sü-
reyi uzatabilir. Usul ve flekil unsuru bak›m›ndan gözlemlenen bir fark, fliddet olay-
lar›n›n yayg›nlaflmas› sebebiyle ilan edilen ola¤anüstü halde ve s›k›yönetimde, Ba-
kanlar Kurulu’nun karar vermeden önce Milli Güvenlik Kurulu’nun görüflünü al-
mak zorunda olmas›; tabii afet ve ekonomik bunal›m sebebiyle ilan edilen ola¤a-
nüstü halde ise buna gerek bulunmamas›d›r. Milli Güvenlik Kurulu’nun görüflü-
nün, bu Kurulun di¤er kararlar›nda oldu¤u gibi, Bakanlar Kurulu’nu ba¤lamayaca-
¤› ve sadece istiflari nitelikte oldu¤u aç›kt›r.
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n öngördü¤ü ola¤anüstü yönetim usul-
lerini sebep ve konu unsurlar› bak›m›ndan karfl›laflt›rabilmek.
2
Tabii afet, tehlikeli salg›n hastal›klar veya a¤›r ekonomik bunal›m hallerinde ilan
edilebilecek ola¤anüstü halin konusunun, esas itibariyle, vatandafllara birtak›m pa-
ra, mal ve çal›flma yükümlülükleri yüklemekten ibaret olaca¤› düflünülebilirdi.
Anayasan›n 121. maddesi de, “119. madde uyar›nca ilan edilen ola¤anüstü haller-
de vatandafllar için getirilecek para, mal ve çal›flma yükümlülükleri”nden söz et-
mektedir. Ancak ayn› madde, “ola¤anüstü hallerin her türü için ayr› ayr› geçerli ol-
mak üzere ...temel hak ve hürriyetlerin nas›l s›n›rlanaca¤› veya nas›l durdurulaca-
¤›... Ola¤anüstü Hal Kanunu’nda düzenlenir” dedi¤ine göre, 119. madde uyar›nca
ilan edilen ola¤anüstü hallerde de, para mal ve çal›flma yükümlülükleri d›fl›nda,
durumun gereklerine göre di¤er temel hak ve hürriyetlerin de s›n›rlanabilece¤i ve-
ya durdurulabilece¤i anlafl›lmaktad›r. Nitekim 27 Ekim 1983 tarihli ve 2935 say›l›
Ola¤anüstü Hal Kanunu, meselâ tabii afet ve tehlikeli salg›n hastal›klar sebebiyle
Ünite 13 - Ola¤anüstü Yönetim Usulleri 207
SIRA S‹ZDE Ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim ilan› aras›nda temel hak ve hürriyetlerin s›n›rland›r›lmas›
veya durdurulmas› konusunda ne gibi farkl›l›klar söz konusudur?
YARGISAL DENET‹M
AMAÇ
Ola¤anüstü hal rejimlerinde yarg›sal denetimin nas›l gerçekleflti-
¤ini aç›klayabilmek.
3
Ola¤anüstü hal rejimlerinde yarg›sal denetim sorunu iki aç›dan ele al›nabilir. Biri,
ola¤anüstü hal rejiminin ilan› ifllemi üzerindeki yarg›sal denetim, di¤eri ise ola¤a-
nüstü hal yetkilerini kullanan idari makamlar›n yapt›klar› idari ifllemler üzerindeki
yarg›sal denetim.
k›mdan bir idari ifllem, ikincisi bir yasama ifllemidir. Dolay›s›yla, ola¤anüstü hal re-
jiminin ilan› ifllemi üzerinde bir yarg›sal denetimin mümkün olup olmayaca¤›n›, bu
iki ifllem bak›m›ndan ayr› ayr› incelemek gerekir.
Ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim ilan›na iliflkin Bakanlar Kurulu karar›n›n yarg›sal denetimi SIRA S‹ZDE
konusunda Dan›fltay’›n tutumunu ve bu tutumun dayand›¤› gerekçeyi belirtiniz.
netim ilan› yahut bunlar›n onanmas› ifllemlerinin konusu, yürürlükte olan fakat uy-
gulanmayan ola¤anüstü hal rejimi kanunlar›n› uygulanabilir hale getirmekten iba-
rettir. Bu nitelikleri yönünden söz konusu ifllemler, tipik flart-ifllemlerdir. Kifli hür-
riyetlerine iliflkin s›n›rlamalar, ola¤anüstü hal veya s›k›yönetim ilan› yahut bunlar›n
onanmas› ifllemlerinden de¤il, ola¤anüstü hal rejimlerini düzenleyen kanunlardan
do¤maktad›r. Bu kanunlar›n da Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi olduklar›
kuflkusuzdur. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, s›k›yönetim ilan› karar›n›, kifli hak-
lar›n› do¤rudan do¤ruya etkileyen bir ifllem olarak de¤il, aç›klad›¤›m›z anlamda bir
flart-ifllem olarak görmüfltür.
Özet
AMAÇ
Ola¤anüstü yönetim usullerinin hangi gereksinim-
AMAÇ
Ola¤anüstü hal rejiminde yarg›sal denetimin nas›l
1 ler sonucu ortaya ç›kt›¤›n› saptayabilmek. 3 gerçekleflti¤ini aç›klayabilmek.
• Ola¤anüstü yönetim usulleri, devletin normal hu- • Ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim ilan› ve TBMM tara-
kuk düzeninin kurallar› ile karfl›lanmas›na imkan f›ndan onanmas› ifllemlerinin yarg› organ›nca de-
olmayan ola¤anüstü bir tehdit veya tehlike karfl›- netlenmesi mümkün de¤ildir; bununla birlikte, s›k›-
s›nda baflvurdu¤u özel yönetim usulleridir. yönetimde idari yarg› yolunun kapal› olmas›na kar-
fl›l›k ola¤anüstü halde yetkili idari makamlar›n ger-
AMAÇ
1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n öngördü¤ü ola¤a- çeklefltirdikleri ifllemler, idari yarg›n›n denetimine
2 nüstü yönetim usullerini sebep ve konu unsurlar› tabidir.
bak›m›ndan karfl›laflt›rabilmek.
• 1961 Anayasas› iki türlü ola¤anüstü yönetim usulü-
ne yer vermiflken, 1982 Anayasas› fliddet olaylar›na
dayanan bir ola¤anüstü hal rejimi de yaratarak, üç
türlü ola¤anüstü yönetim usulü öngörmüfltür. Cum-
hurbaflkan›’n›n baflkanl›¤›nda toplanan Bakanlar
Kurulu, Anayasa’da belirlenen hallerde yurdun ba-
z› yerlerinde veya tamam›nda süresi alt› ay› geçme-
mek üzere ola¤anüstü hal veya s›k›yönetim ilan›na
yetkilidir.
• Ola¤anüstü halin konusu vatandafllara bir tak›m pa-
ra, mal ve çal›flma yükümlülükleri yüklemek olabi-
lece¤i gibi, durumun gere¤ine göre temel hak ve
hürriyetleri s›n›rlamak veya durdurmak da olabilir.
S›k›yönetim ilan› halinde, kolluk yetkileri askeri
makamlara geçmekte ve baz› suçlar s›k›yönetim as-
keri mahkemelerinde yarg›lanmaktad›r.
212 Anayasa Hukuku
8. Ola¤anüstü hal ve s›k›yönetimde idari makamlar›n yap- 10. Ola¤anüstü hal rejimine iliflkin olarak, afla¤›dakiler-
t›¤› ifllemler bak›m›ndan, afla¤›dakilerden hangisi yanl›flt›r? den hangisi yanl›flt›r?
a. Valilerin Ola¤anüstü Hal Kanunu’nun verdi¤i yet- a. Ola¤anüstü halde, bölge veya il valileri, belli flart-
kileri kullanarak yapacaklar› idari ifllemlere karfl› lar dahilinde, bölge veya illerindeki en büyük as-
aç›lacak davalarda yürütmenin durdurulmas›na ka- keri komutanl›ktan yard›m isteyebilirler.
rar verilemez. b. Ola¤anüstü hal bölge valili¤i teflkilat› kuruluncaya
b. fiiddet olaylar›na dayanan ola¤anüstü halde, valile- kadar, bu kanunla bölge valilerine verilen yetkiler,
rin Ola¤anüstü Hal Kanunu’nca tan›nan yetkileri il valilerince kullan›l›r.
kullanarak yapacaklar› idari ifllemler hakk›nda ip- c. Ola¤anüstü Hal Kanunu’nun öngördü¤ü ola¤anüs-
tal davas› aç›lamaz. tü kolluk yetkileri sivil otoritelerce kullan›l›r.
c. S›k›yönetim komutanlar›n›n S›k›yönetim Kanu- d. Ola¤anüstü hal, bir bölge valili¤ine ba¤l› birden
nu’nca tan›nan yetkilerin kullan›lmas›na iliflkin ida- çok ili kaps›yorsa, görev ve yetki bölge valisine
ri ifllemleri hakk›nda iptal davas› aç›lamaz. aittir.
d. S›k›yönetim komutanlar›n›n, S›k›yönetim Kanu- e. Ola¤anüstü hal, birden fazla bölge valisinin görev
nu’nca tan›nan yetkilerin kullan›lmas›na iliflkin ifl- alan›na giren illeri veya bütün yurdu kaps›yorsa,
lemler hakk›nda flahsi kusurlar› nedeniyle hukuki görev ve yetki Baflbakanl›¤a aittir.
sorumluluklar› ileri sürülemez.
e. Ola¤anüstü hal rejiminde, bölge ve il valilerinin ifl-
lemlerine karfl› tam yarg› davas› aç›larak do¤an za-
rarlar›n tazmini sa¤lanabilir.
Yarg›
Fonksiyonu 14
Bu Ünitede...
Yarg› organ›n›n mahiyeti ve özelli¤ine iliflkin genel bilgi verildikten sonra, Türk
Anayasalar›’nda yarg› fonksiyonunun ele al›n›fl biçimi aç›klanmaktad›r. Daha
sonra yarg› fonksiyonunu kullanmakla görevlendirilmifl mahkemelerin ba¤›ms›z-
l›¤›n› sa¤lamaya yönelik olan hakimlik teminat› hakk›nda, 1961 ve 1982 Anaya-
salar› karfl›laflt›r›larak bilgi verilmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Yarg› fonksiyonunun mahiyet ve özelli¤ini belirleyebileceksiniz.
Türk Anayasalar› bak›m›ndan yarg› fonksiyonunun durumunu saptayabile-
ceksiniz.
Mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤› ilkesini ve hakimlik teminat›n› aç›klayabileceksiniz.
216 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Yarg› Fonksiyon • Hakimlik Teminat›
• Üçüncü Kuvvet • Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu
• Yarg› Ba¤›ms›zl›¤› • Yüksek Mahkemeler
• Mahkemelerin Ba¤›ms›zl›¤›
‹çindekiler
• YARGI FONKS‹YONU
• YARGI FONKS‹YONUNUN MAH‹YET‹ VE ÖZELL‹⁄‹
• TÜRK ANAYASALARI’NDA YARGI FONKS‹YONUNUN DURUMU
• MAHKEMELER‹N BA⁄IMSIZLI⁄I ‹LKES‹
• HAK‹ML‹K TEM‹NATI
• HAK‹MLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
• YÜKSEK MAHKEMELER
Ünite 14 - Yarg› Fonksiyonu 217
benimsemeyen baz› anayasalarda da, belki bir al›flkanl›k eseri olarak, yarg›dan bir
kuvvet olarak söz edildi¤i görülmektedir.
Yarg›n›n üçüncü bir kuvvet olup olmad›¤› tart›flmas›nda var›labilecek sonuç ne
olursa olsun, flu gerçe¤i önemle vurgulamak gerekir ki, bu tart›flman›n hakimlerin
Hukuk Devleti: ‹dare ba¤›ms›zl›¤› sorunu ile ilgisi yoktur. Hakimlerin ba¤›ms›zl›¤› hukuk devletinin
edilenlerin hukuki güvenlik
içinde bulunduklar›, Devletin vazgeçilmez flart› olarak bütün uygar ve demokratik ülkelerde benimsenmifl olan
ve onu temsil eden bir ilkedir. Bu ülkelerin bir k›sm› anayasalar›nda yarg›y› ayr› bir kuvvet olarak ni-
yöneticilerin de hukuka ba¤l›
ve sayg›l› oldu¤u devlettir.
telendirmifller, bir k›sm› ise ona bu s›fat› tan›mam›fllard›r. fiu halde hakimlerin ba-
¤›ms›zl›¤›, kuvvetler ayr›l›¤› teorisinin bir sonucu olmad›¤› gibi, ba¤›ms›z bir yarg›
kuvvetinin varl›¤›na da ba¤l› de¤ildir.
SIRA S‹ZDE Yarg› fonksiyonu ile idare fonksiyonu aras›ndaki farkl›l›klar› belirleyiniz.
AMAÇ
Mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤› ilkesini ve hakimlik teminat›n›
aç›klayabilmek.
3
1982 Anayasas› (m. 9), 1961 Anayasas›’n›n 7. maddesini aynen koruyarak, “yarg›
yetkisi, Türk Milleti ad›na ba¤›ms›z mahkemelerce kullan›l›r” hükmünü tekrarla-
m›flt›r. Her iki Anayasada yarg›n›n, t›pk› yasama gibi bir “yetki” olarak nitelendiril-
di¤i görülmektedir. fiu farkla ki, 1982 Anayasas›, 1961 Anayasas›’nda sadece bir gö-
rev olarak ifade edilen yürütme fonksiyonuna, bir yetki ve görev olma niteli¤ini
kazand›rm›flt›r. Mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤› ile ilgili temel hüküm (m. 138), 1961
Anayasas›’ndaki hükmün (m. 132) hemen hemen ayn›d›r. Bu maddeye göre “ha-
kimler görevlerinde ba¤›ms›zd›rlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak
vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kifli,
yarg› yetkisinin kullan›lmas›nda mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat vere-
mez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir
dava hakk›nda Yasama Meclisinde yarg› yetkisinin kullan›lmas› ile ilgili soru soru-
lamaz, görüflme yap›lamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve
yürütme organlar› ile idare, mahkeme kararlar›na uymak zorundad›r; bu organlar
ve idare, mahkeme kararlar›n› hiçbir suretle de¤ifltiremez ve bunlar›n yerine geti-
rilmesini geciktiremez.”
220 Anayasa Hukuku
HAK‹ML‹K TEM‹NATI
Mahkemelerin organ olarak ba¤›ms›zl›¤›, ancak yarg› fonksiyonunu ifa eden ha-
kimlerin teminatl› bir statüye kavuflturulmalar›, yani herhangi bir bask› veya tehdit-
le karfl›laflmaks›z›n görevlerini tam bir serbestlik ve tarafs›zl›kla yerine getirebilme-
Hakimlik Teminat›: leri ile gerçek bir anlam kazan›r. Çeflitli unsurlardan oluflan hakimlik teminat›-
Hakimlerin görevlerini,
herhangi bir bask› ya da n›n en önemli unsuru, hakimlerin azlolunmamas› ilkesidir. Bu ilke, 1982 Anayasa-
tehditle karfl›laflmaks›z›n s›’nda (m. 139), 1961 Anayasas›’ndaki (m. 133) ifadeleriyle yer alm›flt›r. Ancak 1961
tam bir serbestlik,
tarafs›zl›k ve huzur ortam› Anayasas›’nda 133. maddenin kapsam›na al›nmay›p ayr› bir madde (m. 137) ile dü-
içinde gerçeklefltirebilmeleri zenlenen savc›lar, 1982 Anayasas›’nda hakimlerle ayn› teminata sahip k›l›nm›fllar-
için öngörülen önlemlerin
bütünüdür.
d›r. 1982 Anayasas›’n›n “hakimlik ve savc›l›k teminat›” bafll›¤›n› tafl›yan 139. mad-
desine göre, “hakimler ve savc›lar azlolulanamaz, kendileri istemedikçe Anayasa-
da gösterilen yafltan önce emekliye ayr›lamaz; bir mahkemenin veya kadronun
kald›r›lmas› sebebiyle de olsa, ayl›k, ödenek ve di¤er özlük haklar›ndan yoksun k›-
l›namaz. Meslekten ç›kar›lmay› gerektiren bir suçtan dolay› hüküm giymifl olanlar,
görevini sa¤l›k bak›m›ndan yerine getiremeyece¤i kesin olarak anlafl›lanlar veya
meslekte kalmalar›n›n uygun olmad›¤›na karar verilenler hakk›nda kanundaki is-
tisnalar sakl›d›r”.
Ancak flüphesiz ki, hakimlik teminat› sadece hakimlerin azlolunamamas› ile
sa¤lanamaz. E¤er yürütme (veya yasama) organ› azil d›fl›ndaki çeflitli yollardan da
bir hakimin mesleki hayat› ve özlük haklar› üzerinde etkili olabiliyorsa, hakimlik
teminat› etkinli¤ini kaybeder. 1961 ve 1982 Anayasalar›, hakimlik teminat›n›n baz›
unsurlar›n› (azlolunamama, altm›fl befl yafl›ndan önce emekliye sevk edilememe;
ayl›k; ödenek ve di¤er özlük haklar›ndan yoksun b›rak›lamama) do¤rudan do¤ru-
ya Anayasa’da belirtmifl, di¤erlerinin düzenlenmesini ise kanuna b›rakm›flt›r. An-
cak bu düzenlemenin, “mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤› ve hakimlik teminat› esaslar›na
göre” yap›lmas› gerekir (1982 Anayasas›, m. 140/3; 1961 Anayasas›, m. 134/1). Di-
¤er bir deyimle, bu ilkelerin gereklerine uygun düflmeyen bir kanuni düzenleme,
Anayasa’ya ayk›r› olur. 1982 Anayasas›’na göre (m. 140/3, 4) “hakim ve savc›lar›n
nitelikleri, atanmalar›, haklar› ve ödevleri, ayl›k ve ödenekleri, meslekte ilerleme-
leri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak de¤ifltirilmesi, hak-
lar›nda disiplin kovuflturmas› aç›lmas› ve disiplin cezas› verilmesi, görevleriyle ilgi-
li veya görevleri s›ras›nda iflledikleri suçlar›ndan dolay› soruflturma yap›lmas› ve
yarg›lanmalar›na karar verilmesi, meslekten ç›karmay› gerektiren suçluluk veya ye-
tersizlik halleri ve meslek içi e¤itimleri ile di¤er özlük iflleri mahkemelerin ba¤›m-
s›zl›¤› ve hakimlik teminat› esaslar›na göre kanunla düzenlenir. Hakimler ve savc›-
lar altm›fl befl yafl›n› bitirinceye kadar hizmet görürler; askeri hakimlerin yafl had-
Ünite 14 - Yarg› Fonksiyonu 221
Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nun tüm üyelerinin do¤rudan do¤ruya yarg› organla- SIRA S‹ZDE
r› taraf›ndan seçilmesinin yarar ve sak›ncalar›n› tart›fl›n›z.
YÜKSEK MAHKEMELER
Anayasam›z’da yer alan yüksek mahkemeler, geleneksel olarak hukuk biliminin
di¤er dallar›nda incelendi¤inden, burada bu konularda ayr›nt›ya girilmeyecek;
Anayasa Mahkemesi ise, afla¤›da anayasa yarg›s› çerçevesi içinde ayr›ca ele al›na-
cakt›r. Bu kesimde, yüksek mahkemelerin statüsü bak›m›ndan 1961 ve 1982 Ana-
yasalar› aras›ndaki baz› farklara de¤inilmekle yetinilecektir.
Yarg›tay üyelerinin seçim flekli bak›m›ndan iki anayasa aras›nda bir fark yok-
tur. 1961 Anayasas›’na göre Yüksek Hakimler Kurulu taraf›ndan seçilen Yarg›tay
üyeleri, flimdi de Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu taraf›ndan seçilmektedir.
1982 Anayasas›’na göre, (m. 154/2, 3) “Yarg›tay üyeleri, birinci s›n›fa ayr›lm›fl adli
yarg› hakim ve Cumhuriyet savc›lar› ile bu meslekten say›lanlar aras›ndan Hakim-
ler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nca üye tamsay›s›n›n salt ço¤unlu¤u ve gizli oyla
dört y›l için seçilirler; süresi bitenler yeniden seçilebilirler”. Buna karfl›l›k 1961
Anayasas›’na göre Yarg›tay Genel Kurulu’nun kendi üyeleri aras›ndan seçti¤i Cum-
huriyet Baflsavc›s› (ve 1982 Anayasas› ile buna eklenen Cumhuriyet Baflsavc› veki-
li) halen Yarg›tay Genel Kurulu’nun kendi üyeleri aras›ndan gizli oyla belirleyece-
¤i befler aday aras›ndan Cumhurbaflkan›’nca seçilmektedirler (m. 154/4).
Bilindi¤i gibi 1961 Anayasas›, Dan›fltay üyelerinin seçimini, Dan›fltay’›n tafl›d›¤›
özellik sebebiyle, Yüksek Hakimler Kurulu’na b›rakmam›fl, bu konuda kendine
özgü bir sistem oluflturmufltu. Buna göre, “Dan›fltay üyeleri, Bakanlar Kurulu ile
Dan›fltay Genel Kurulu’nca ayr› ayr› bofl yer say›s› kadar gösterilecek adaylar ara-
s›ndan Anayasa Mahkemesi’nin as›l ve yedek üyelerinin üye tam say›s›n›n üçte iki
224 Anayasa Hukuku
ço¤unluk ile ve gizli oyla” seçilmekteydi (m.140/3). 1982 Anayasas› ise, Dan›fltay
üyelerinin dörtte üçünün, birinci s›n›f idari yarg› hakim ve savc›lar› ile bu meslek-
ten say›lanlar aras›ndan Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nca; dörtte birinin de,
Askeri Yarg›tay: Askeri
mahkemelerde verilen karar nitelikleri kanunda belirtilen görevliler aras›nda Cumhurbaflkan›’nca seçilmesini
ve hükümlerin üst inceleme öngörmüfltür (m. 155/3). Her iki Anayasa’da, Yarg›tay üyelerinin seçiminden fark-
makam›d›r; ayr›ca asker
kiflilerin yasa ile
l› bir yol izlenerek birinde Bakanlar Kurulu’nca aday gösterilmesi, di¤erinde de
belirlenen baz› davalar›na üyelerden dörtte birinin Cumhurbaflkan›’nca seçilmesi suretiyle yürütme organ›na
ilk ve son derece mahkemesi bir rol tan›nmas›, Dan›fltay’›n bir idari yarg› organ› olma yan›nda, merkezi idarenin
olarak bakar.
dan›flma organ› fonksiyonunu da yerine getirmesinden kaynaklanmaktad›r.
Askeri Yüksek ‹dare Askeri Yarg›tay ve Askeri Yüksek ‹dare Mahkemesi üyelerinin seçiminde
Mahkemesi: Asker kiflileri
ilgilendiren ve askeri ise 1961 Anayasas› dönemindeki sistem korunmufl, yani üyelerin bu mahkemeler-
hizmete iliflkin idari eylem ce her bofl yer için gösterilecek üçer aday aras›ndan Cumhurbaflkan›’nca seçilme-
ve ifllemlerden do¤an
uyuflmazl›klar›n ilk ve son
leri kabul edilmifltir (m. 156/2, 157/2).
derece mahkemesi olarak
yarg› denetimini ve
yasalarla belirlenen
görevleri yapan yüksek
mahkemedir.
Ünite 14 - Yarg› Fonksiyonu 225
Özet
AMAÇ
Yarg› fonksiyonunun mahiyeti ve özelli¤ini
AMAÇ
Mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤› ilkesini ve hakimlik te-
1 belirleyebilmek. 3 minat›n› aç›klayabilmek.
• Yarg›n›n yasama ve yürütme kuvvetlerinden ayr›, • Mahkemelerin ba¤›ms›zl›¤›, hakimlerin yasama ve
ba¤›ms›z bir üçüncü kuvvet teflkil edip etmedi¤i yürütme organlar›na ba¤l› olmamalar›, her iki orga-
tart›flmal›d›r. Bir görüfle göre; devlet ancak iki kuv- n›n da hakimlere emir ve talimat veremeyecekleri,
vetten oluflabilir. Bu kuvvetler kanun yapan yasa- tavsiyede bulunamayacaklar› anlam›na gelmektedir.
ma kuvveti ile bu kanunlar› uygulayan yürütme Mahkemelerin gerçek anlamda ba¤›ms›z olmalar›n-
kuvvetidir. Yarg› fonksiyonu ise bir uyuflmazl›k do- dan söz edebilmek ise hakimlerin teminatl› bir sta-
lay›s›yla, kanunun yarg› organlar›nca uygulanma- tüye kavuflturulmalar›, yani herhangi bir bask› ile
s›ndan baflka bir fley de¤ildir. Yarg› organ›n›n ken- karfl›laflmaks›z›n görevlerini tam bir serbestlik ve
dine has özellikleri vard›r. Yarg›, do¤rudan do¤ru- tarafs›zl›k içinde yerine getirebilmeleri halinde
ya adaletin gerçeklefltirilmesi amac›na yönelik nite- mümkündür. Hakimlik teminat›n›n amaçlar›na uy-
li¤i ve hukuki uyuflmazl›klar› kesin olarak çözme gun bir flekilde gerçeklefltirilebilmesi aç›s›ndan en
özelli¤i ile di¤er devlet organlar›ndan ayr›lan ve ça- önemli sorun, hakimlerin özlük ifllerinin ne tür bir
¤›m›zda art›k ba¤›ms›z olmas› gerekti¤i vurgulanan organ taraf›ndan gerçeklefltirilece¤idir. 1982 Anaya-
bir kuvvet haline gelmifltir. sas› bu görevi adli ve idari yarg› hakim ve savc›la-
r›na iliflkin olarak Hakimler ve Savc›lar Yüksek Ku-
AMAÇ
Türk Anayasalar› bak›m›ndan yarg› fonksiyonu- rulu’na vermifltir.
2 nun durumunu saptayabilmek.
• Türk Anayasa hayat›nda 1924, 1961 ve 1982 Anaya-
salar›’nda yarg› fonksiyonu ayr› bir kuvvet olarak va-
s›fland›r›lm›fl ve ba¤›ms›z mahkemeler taraf›ndan
kullan›laca¤› ifade edilmifltir. Ancak yarg› ba¤›ms›zl›-
¤›n› bütün gerekleriyle gerçeklefltirmeye yönelik dü-
zenlemeler ilk kez 1961 Anayasas› ile getirilmifltir.
226 Anayasa Hukuku
2. a
Ayr›nt›l› bilgi için “Mahkemelerin Ba¤›ms›zl›¤›”
konusuna bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “Hakimler ve Savc›lar Yüksek
Kurulu” konusuna bak›n›z.
lunmaktad›rlar. Ancak, yarg›sal görev yapan hakim ve sav- 3. b Ayr›nt›l› bilgi için “Hakimler ve Savc›lar Yüksek
c›lardan farkl› olarak bu görevlerini Bakan›n emir ve di- Kurulu” konusuna bak›n›z.
rektifleri do¤rultusunda ve Bakan ad›na yerine getirdikle- 4. e Ayr›nt›l› bilgi için “Hakimler ve Savc›lar Yüksek
ri de bir gerçektir. Bu nedenle de birinci s›n›f hakim ve Kurulu” konusuna bak›n›z.
savc›lar›n atamalar›n› müflterek kararname ile yap›lmas› 5. c Ayr›nt›l› bilgi için “Hakimlik Teminat›” konusuna
gerekti¤inde kuflkuya yer yoktur. bak›n›z.
Ancak, Adalet Bakanl›¤› Müsteflar› için ayn› fleyi söylemek 6. d Ayr›nt›l› bilgi için “Mahkemelerin Ba¤›ms›zl›¤›”
olanaks›zd›r. Çünkü, Müsteflar bir yandan idari görevleri konusuna bak›n›z.
yönünden Bakan›n emir ve direktiflerine göre bakanl›k 7. d Ayr›nt›l› bilgi için “Hakimler ve Savc›lar Yüksek
hizmetlerinin yürütülmesinde Bakana yard›mc› olmakta, Kurulu” konusuna bak›n›z.
öte yandan Anayasa uyar›nca Hakimler ve Savc›lar Yük- 8. d Ayr›nt›l› bilgi için “Yüksek Mahkemeler” konusuna
sek Kurulunun tabii üyesi bulunmaktad›r. Bu nedenle, bak›n›z.
Adalet Bakanl›¤› Müsteflar›, ’meslekten yetiflmifl ve temi- 9. b Ayr›nt›l› bilgi için “Yüksek Mahkemeler” konusuna
natl› uzman oldu¤u için bakanl›¤›n en yetenekli ve sürek- bak›n›z.
li ö¤esi’ say›lan di¤er bakanl›k müsteflarlar›ndan farkl› bir 10. d Ayr›nt›l› bilgi için “Yarg› Fonksiyonunun Mahiyeti
hukuksal konumda bulunmaktad›r. ve Özelli¤i” konusuna bak›n›z.
… Kurulun, oluflumunda bir ölçüde yürütme organ›na yer
verilmesine karfl›n, görev yaparken her türlü etki, bask›,
yönlendirmeden uzak, tamamen ba¤›ms›z olmas› amaç-
lanm›flt›r. Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nun ba¤›m-
Baflvurulabilecek Kaynaklar
Kapani, Münci. (1956). ‹cra Organ› Karfl›s›nda
s›zl›¤› ise, Kurulu oluflturan üyelerin ba¤›ms›zl›¤› ölçüsün-
Hâkimlerin ‹stiklali. Ankara: Ankara Üniversitesi
de gerçekleflir. Kurulda görev alan teminatl› yüksek mah-
Hukuk Fakültesi Yay›n›.
keme hakimleri yan›nda ayn› statüde bulunan ve ’mahke-
Kuru, Baki. (1966). Hâkim ve Savc›lar›n Ba¤›ms›zl›¤›
melerin ba¤›ms›zl›¤› ve hakimlik teminat›’ ilkesine göre
ve Teminat›. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk
görev yapmas› öngörülen Adalet Bakanl›¤› Müsteflar›’n›n,
Fakültesi Yay›n›.
di¤erlerinden güvencesiz durumda olmas›, 159.maddenin
Okandan, Recai Galip. (1967). “20 Nisan 1340 Anayasam›za
birinci f›kras› ile ba¤daflmad›¤› gibi yarg› ba¤›ms›zl›¤›n› da
Göre Hakk› Kaza”. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk
zedeler. Çünkü, kurul üyelerinin ba¤›ms›z görev yapabil-
Fakültesi Mecmuas›. C. 32, S. 2-4.
di¤i ölçüde hakimlerin ve savc›lar›n ba¤›ms›zl›¤›n›n gü-
venceye al›naca¤› kuflkusuzdur.
”
228 Anayasa Hukuku
229
Anayasa Yarg›s›-I
(Anayasa
Mahkemesi,
Anayasa’ya
Uygunluk Denetimi) 15
Bu Ünitede...
Anayasa yarg›s› kavram› ve anayasa yarg›s›n›n tarihsel geliflimi k›saca anlat›l-
d›ktan sonra Anayasa Mahkemesi ve görevlerine iliflkin bilgi verilmektedir. Ana-
yasa Mahkemesi taraf›ndan gerçeklefltirilen Anayasa’ya uygunluk denetiminin
konusu ayr›nt›lar›yla incelenmektedir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Anayasa yarg›s› kavram›n› ve tarihsel geliflimini belirleyebileceksiniz.
Anayasa Mahkemesinin statüsünü belirleyip, görevlerini s›ralayabileceksiniz.
Anayasa’ya uygunluk denetiminin konusunu saptayabileceksiniz.
230 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
‹T‹RAZLARIN KONUSU : 1.3.1926 günlü, 765 say›l› Türk Ceza Kanunu’nun 6123
say›l› Yasa ile de¤ifltirilen 450. maddesindeki “fail idam cezas›na mahkûm edilir”
biçimindeki ibarenin, Anayasa’n›n 38. maddesine ayk›r›l›¤› sav›yla iptali istemidir.
I- OLAY
Adam öldürmek suçlar›ndan aç›lan kamu davalar›nda, 765 say›l› Yasa’n›n 6123
say›l› Yasa ile de¤ifltirilen 450. maddesindeki “Fail idam cezas›na mahkûm edi-
lir” biçimindeki ibarenin, Anayasa’ya ayk›r› oldu¤u kan›s›na varan mahkemeler
iptal için baflvurmufllard›r.
Anahtar Kavramlar
• Önleyici Denetim • Anayasa Mahkemesi
• Düzeltici Denetim • Anayasall›k Bloku
‹çindekiler
• ANAYASA YARGISI KAVRAMI VE TAR‹HSEL GEL‹fi‹M‹
• ANAYASA MAHKEMES‹N‹N STATÜSÜ KURULUfiU VE GÖREVLER‹
• ANAYASAYA UYGUNLUK DENET‹M‹N‹N KONUSU
• Kanunlar
• Kanun Hükmünde Kararnameler
• Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü
• Anayasa De¤ifliklikleri
• Milletleraras› Anlaflmalar
• Parlamento Kararlar›
• ANAYASAYA UYGUNLUK DENET‹M‹N‹N KAPSAMI
• Esas Bak›m›ndan Denetim
• fiekil Bak›m›ndan Denetim
Ünite 15 - Anayasa Yarg›s›-I (Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya Uygunluk Denetimi) 231
AMAÇ
Anayasa Mahkemesinin statüsünü belirleyip, görevlerini
s›ralayabilmek.
2
Anayasa Mahkemesinin Statüsü
1961 Anayasas›, afla¤›da aç›klayaca¤›m›z istisnaî bir durumda genel mahkemelere
de bir kanunun anayasaya uygunlu¤u hakk›nda hüküm verme yetkisini tan›m›fl
olmakla beraber, bu konudaki yetkiyi esas itibariyle Anayasa Mahkemesi’ne b›-
rakm›flt›r. 1982 Anayasas› genel mahkemelerin kanunlar›n Anayasaya uygunlu¤u
hakk›nda hüküm verebilecekleri istisnaî durumu da ortadan kald›rarak, Anayasa
Mahkemesi’ni denetim konusunda tek yetkili k›lm›flt›r. K›sacas›, kanunlar›n anaya-
saya uygunlu¤unun yarg›sal denetiminde 1961 Anayasas› esas itibariyle, 1982
Anayasas› ise tümüyle, özel mahkeme sistemini benimsemifltir.
1961 ve 1982 Anayasalar›’n›n sisteminde Anayasa Mahkemesi, flüphesiz yarg›
organ›n›n bir parças› olmak ve bir yüksek mahkeme niteli¤i tafl›makla beraber,
fonksiyonunun mahiyeti, ona yarg› organ› içinde özel ve öncelikli bir mevki ver-
mifltir. Avrupa doktrininde Anayasa Mahkemeler’ini herhangi bir yüksek mahke-
me de¤il, özel bir “anayasa organ›” olarak görme e¤ilimi mevcuttur. Bizde de bu
görüfle hakl›l›k kazand›racak gerekçeleri, Prof. K›ratl›’dan esinlenerek, flu flekilde
s›ralamak mümkündür: (a) Anayasa, Anayasa Mahkemesinin kurulufl, görev ve
Ünite 15 - Anayasa Yarg›s›-I (Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya Uygunluk Denetimi) 233
yetkilerini, di¤er yüksek mahkemelere oranla çok daha ayr›nt›l› flekilde düzenle-
mifl, kanunî düzenlemeye çok daha s›n›rl› bir alan b›rakm›flt›r. Bu sebeple, Ana-
yasa Mahkemesinin statüsünde de¤ifliklik yap›lmas›, ancak bir Anayasa de¤iflikli-
¤i ile mümkündür. (b) Gene Anayasaya göre (1961, m. 148/2; 1982, m. 149/3),
“mahkemenin çal›flma esaslar› ve üyeleri aras›ndaki iflbölümü kendi yapaca¤› ‹ç-
tüzükle düzenlenir.” (c) Gerek 1961 (m. 152/5) gerek 1982 (m. 153/6) Anayasala-
r›na göre, “Anayasa Mahkemesi kararlar›... yasama, yürütme ve yarg› organlar›n›,
idare makamlar›n›, gerçek ve tüzel kiflileri ba¤lar.” (d) Anayasa Mahkemesinin di-
¤er devlet organlar› karfl›s›ndaki ba¤›ms›zl›¤› Anayasan›n çeflitli hükümleri ile ga-
ranti alt›na al›nm›flt›r. (1961, m. 146; 1982, m. 147). (e) Anayasa Mahkemesi, “ge-
nel bütçe içinde kendi bütçesi ile yönetilir. Bütçenin birinci derecede ita amirli¤i-
ni Baflkan; ikinci derecede ita amirli¤i Genel Sekreter yapar” (2949 say›l› Kanun,
m. 56). (f) “Anayasa Mahkemesi Baflkan ve üyelerinin görevlerinden do¤an veya
görevleri s›ras›nda iflledikleri suçlarla flahsî suçlar› için soruflturma aç›lmas› Anaya-
sa Mahkemesi’nin karar›na ba¤l›d›r” (2949 say›l› Kanun, m. 55). (g) Uyuflmazl›k
Mahkemesi’nin baflkanl›¤›n› Anayasa Mahkemesi’nce, kendi üyeleri aras›ndan gö-
revlendirilen bir üye yapar. Di¤er mahkemelerle Anayasa Mahkemesi aras›ndaki
görev uyuflmazl›klar›nda, Anayasa Mahkemesi’nin karar› esas al›n›r (1982, m.
158).
Bu hükümler, Anayasa Mahkemesi’nin gerek 1961 gerek 1982 Anayasalar›nda,
görevinin gerektirdi¤i bir “anayasa organ›” statüsüne kavuflturulmufl oldu¤unu ka-
n›tlamaktad›r. Anayasa Mahkemesi’nin denetim yetkisi, 1982 Anayasas›nda 1961
Anayasas›na oranla baz› bak›mlardan daha s›n›rl› olmakla beraber, afla¤›da tart›fla-
ca¤›m›z bu de¤iflikliklerin, Anayasa Mahkemesi’nin anayasal statüsünü temelde
etkilemifl oldu¤unu sanm›yoruz. Unutulmamal›d›r ki, Anayasa Mahkemesi’nin yar-
g› organ› içindeki özel durumu, sadece onun anayasal statüsünden de¤il, ayn› za-
manda gördü¤ü fonksiyonun mahiyetinden de kaynaklan›r. Hukuk tekni¤i aç›s›n-
dan Anayasa Mahkemesi’nin yarg›sal faaliyetleri ile di¤er yüksek mahkemelerin
faaliyetleri aras›nda fark görülmeyebilirse de, anayasa yarg›s›n›n u¤raflt›¤› konula-
r›n siyasetle çok daha iç içe geçmifl oldu¤unda flüphe yoktur. Bu itibarla, anaya-
sa yarg›s›n› benimsemifl olan bütün ülkelerde, bu yarg›y› oluflturan organlar›n, di-
¤er mahkemelere oranla çok daha belirgin bir siyasal fonksiyon ifa etmek duru-
munda olduklar› muhakkakt›r.
2949 say›l› Kanun (m. 3) bu düzenlemeyi biraz daha ayr›nt›l› hale getirmifl ve
Yüksekö¤retim Kurulu’nun gösterece¤i adaylarla, Cumhurbaflkan›’nca do¤rudan
do¤ruya seçilecek üyelerde aranacak baz› ek nitelikleri de belirtmifltir. Bu üyele-
rin, Anayasada belirtilen niteliklerden baflka, hâkimlik mesle¤ine al›nmamay› ge-
rektiren bir suçtan hüküm giymemifl olmalar› veya bu gibi suçlardan dolay› ceza
kovuflturmas› alt›nda bulunmamalar› ve hâkimlik mesle¤ine al›nmaya engel bir
durumlar›n›n olmamas› da gerekir. Bu flartlar›n d›fl›nda, yüksekö¤retim kurumlar›
mensuplar› aras›ndan seçilecek üyenin hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallar›n-
dan birinde ö¤retim üyesi olmas›; üst kademe yöneticileri aras›ndan seçilecek
üyelerin ise, Yüksekö¤retim Kurulu baflkan veya üyesi veya yüksekö¤retim kuru-
mu rektör veya dekan› veya müsteflar, müsteflar yard›mc›s›, general, amiral, büyü-
kelçi, bölge valisi veya vali olarak görev yapmalar› gerekmektedir. Bu durumda,
Cumhurbaflkan›’n›n do¤rudan do¤ruya seçece¤i üç as›l ve bir yedek üye, yukar›-
da belirtilen görevlerde bulunmufl üst kademe yöneticileri veya mesle¤inde fiilen
en az on befl y›l çal›flm›fl avukatlar aras›ndan serbestçe seçilecektir (2949 say›l› Ka-
nun, m. 3,4).
Kanunlar
Anayasa Mahkemesi’nin temel görevi, kanunlar›n Anayasa’ya uygunlu¤unu denet-
lemektedir. Burada kanun deyiminin maddi anlamda de¤il, flekli anlamda kulla-
n›ld›¤›nda flüphe yoktur. Di¤er bir deyimle, bütçe kanunlar› ve kesinleflen ölüm
cezalar›n›n yerine getirilmesi hakk›ndaki kanunlar gibi, hukuk normu koymayan
kanunlar da Anayasa Mahkemesi’nin denetim alan›n›n kapsam›na girer.
Anayasa Mahkemesi’nin denetim yetkisi kural olarak bütün kanunlar› kapsa-
makla beraber, iki tür kanun anayasan›n aç›k hükümleriyle bu denetimin d›fl›nda
b›rak›lm›flt›r. Bunlar, anayasan›n 174. maddesinde say›lan ‹nk›lâp kanunlar› ile,
anayasan›n geçici 15. maddesinde de¤inilen Milli Güvenlik Konseyi döneminde
ç›kar›lm›fl olan kanunlard›r.
Kan›m›zca, ola¤anüstü ara dönemlerde ç›kar›lan kanunlar›n anayasaya uygun-
lu¤unun, ola¤an döneme geçildikten sonra da denetlenememesi, anayasaya ayk›-
r› olabilecek birtak›m kanunlar›n yürürlükte kalmas›na imkân veren ve anayasa
düzeni içinde çeliflkiler yaratabilen sak›ncal› bir durumdu. Bu durum, 3.10.2001
tarihli Anayasa de¤iflikli¤i ile, geçici 15. maddenin üçüncü f›kras›n›n ilgas› suretiy-
le ortadan kald›r›lm›flt›r.
Anayasa De¤ifliklikleri
Yukar›da tart›fl›lm›fl oldu¤u gibi, Anayasa de¤iflikliklerinin yarg›sal denetimi, sade-
ce flekil yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi ile s›n›rland›r›lm›flt›r.
Milletleraras› Antlaflmalar
Anayasam›z’a göre (m. 90/son) usulüne göre yürürlü¤e konulmufl milletleraras›
antlaflmalar hakk›nda Anayasa’ya ayk›r›l›k iddias› ile Anayasa Mahkemesi’ne
baflvurulamaz.
Parlamento Kararlar›
Anayasam›z, Türkiye Büyük Millet Meclisinin karar biçimindeki ifllemlerinin yarg›-
sal denetime tabi olmas›n› kural olarak kabul etmemiflse de, iki tür karar›n istis-
nai olarak Anayasa Mahkemesi’nce denetlenebilece¤ini hükme ba¤lam›flt›r. Bun-
236 Anayasa Hukuku
lardan biri Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü, di¤eri de yasama dokunulmaz-
l›¤›n›n kald›r›lmas›na veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeli¤inin düflmesine ilifl-
kin kararlard›r. Bu ikinci tür kararlar›n zaten bir norm oluflturmad›¤›, dolay›s›yla
Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki denetiminin bir norm denetimi teflkil etme-
di¤i aç›kt›r.
Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi olan bir hukuk normu hakk›nda bu de-
netimin gerçeklefltirilebilmesi, o normun yürürlükte olufluna ba¤l›d›r. Anayasa
Mahkemesi’nin bir karar›nda da belirtildi¤i gibi, “bir yasa veya KHK herhangi bir
nedenle yürürlükten kalkt›¤›nda iptal davas›n›n konusu olamaz. Konusu kalma-
yan davan›n ise karara ba¤lanmas›na olanak yoktur; çünkü iptal davas›nda nor-
mun yürürlükte olmas› gerekir. Dava konusu olan kural yürürlükten kalkarsa uy-
gunluk denetiminin konusu da kalmaz”.
Daha önce çeflitli vesilelerle belirtildi¤i gibi, bir ifllemin anayasaya uygunluk
denetiminin kapsam›na giren bir ifllem olup olmad›¤›n›n belirlenmesinde, Anaya-
sa Mahkemesi, ifllemi yapan organ›n nitelendirmesi ile ba¤l› de¤ildir. Anayasa
Mahkemesi, bu nitelendirmeyi, ifllemin niteli¤ine bakarak kendi yapar. Aksi hal-
de, denetime tâbi olmas› gereken bir ifllemin, denetime tâbi olmayan bir ifllem bi-
çiminde yap›larak denetimden kaç›r›lmas›, her zaman mümkün olabilirdi.
müzde insan haklar›n›n sadece milli hukuklar›n konusu olmaktan ç›k›p evrensel
karakter ald›klar› ve milletleraras› hukukça da korunduklar› düflünülürse, taraf
oldu¤u bir milletleraras› insan haklar› sözleflmesinden do¤an yükümlülüklerine
uymayan bir devletin, Anayasa’m›z›n 2. maddesi anlam›nda “insan haklar›na say-
g›l›” bir devlet olarak nitelendirilmesi mümkün de¤ildir. Bu düflünceyle, milletle-
raras› insan haklar› sözleflmelerinin, anayasaya uygunluk denetiminde di¤er mil-
letleraras› anlaflmalar› aflan biçimde, anayasa de¤erinde ölçü normlar olarak kul-
lan›lmalar› gerekir. Dikkat edilirse bu yorumun dayana¤›, Türk pozitif hukukuna
göre milletleraras› hukukun iç hukuka üstünlü¤ü de¤il, iç hukuktaki insan hak-
lar›na sayg› ilkesinin, insan haklar› alan›ndaki milletleraras› sözleflmelere de say-
g›y› içermesidir.
Özet
AMAÇ
Anayasa yarg›s› kavram›n› ve tarihsel geliflimini
AMAÇ
Anayasa Mahkemesinin statüsünü belirleyip, gö-
1 belirleyebilmek. 2 revlerini s›ralayabilmek.
• Genifl anlamda anayasa yarg›s›, anayasa hukuku • 1982 Anayasas›, Anayasa Mahkemesi’ni denetim
sorunlar›n›n yarg›sal usuller içerisinde bir karara konusunda tek yetkili k›lm›flt›r. Anayasa Mahkeme-
ba¤lanmas› sürecini ifade eder. Dar anlamda ise, sinin temel görevi anayasaya uygunluk denetimi
anayasa yarg›s›ndan, kanunlar›n ve di¤er baz› ya- yapmak olmakla birlikte, mahkemeye norm dene-
sama ifllemlerinin anayasaya uygunlu¤unun yarg›- timi ile ilgili olmayan baflka bir tak›m görevler de
sal merciler taraf›ndan denetimi anlafl›lmaktad›r. verilmifltir. Bu görevler flu flekilde s›ralanabilir: Ana-
• Kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unun denetimi kav- yasada belirtilen kiflileri Yüce Divan s›fat›yla yarg›-
ram›n›n ortaya ç›kmas› için ilk ve zorunlu flart, ya- lamak, siyasi partilerin kapat›lmas› hakk›ndaki da-
z›l› ve sert bir anayasan›n varl›¤›d›r. Kanunlar›n valara bakmak, siyasi partilerin mali denetimini
anayasaya uygunlu¤unun denetlenmesi konusun- yapmak, milletvekillerinin yasama dokunulmazl›k-
da temel ayr›m siyasal ve yarg›sal denetim sistem- lar›n›n kald›r›lmas›na veya üyeliklerinin düflmesine
leri aras›ndad›r. Siyasal denetim kifli haklar› aç›s›n- iliflkin TBMM kararlar›na karfl› ilgililerin iptal istem-
dan yeterli teminat sa¤layamad›¤›ndan, zaman için- lerini karara ba¤lamak, Uyuflmazl›k Mahkemesi’ne
de yarg›sal denetim sistemi yayg›nl›k ve üstünlük baflkanl›k edecek üyeyi kendi üyeleri aras›ndan
kazanm›flt›r. görevlendirmek.
• Türk Anayasa hayat›nda, kanunlar›n anayasaya uy-
gunlu¤unun yarg›sal denetimi konusuna ilk kez
AMAÇ
Anayasa’ya uygunluk denetiminin konusunu
1961 Anayasas›’nda yer verilmifltir. 1982 Anayasa- 3 saptayabilmek.
s›’nda da yarg›sal denetim konusunda ayr›nt›l› dü- • Anayasam›z’a göre, Anayasa Mahkemesi kanunla-
zenlemeler bulunmaktad›r. r›n, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM ‹ç-
tüzü¤ünün Anayasa’ya flekil ve esas bak›mlar›ndan
uygunlu¤unu denetler. Anayasa de¤iflikliklerini ise
sadece flekil bak›m›ndan inceler ve denetler.
Ünite 15 - Anayasa Yarg›s›-I (Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya Uygunluk Denetimi) 241
2. Kanunlar›n anayasaya uygunlu¤unun yarg›sal denetimi 7. Anayasa Mahkemesi üyelerini afla¤›dakilerden han-
Türk hukuk sistemine hangi anayasa döneminde girmifltir? gisi seçer?
a. 1876 a. Hakimler Savc›lar Yüksek Kurulu
b. 1921 b. Adalet Bakan›
c. 1924 c. Dan›fltay
d. 1961 d. Yarg›tay
e. 1982 e. Cumhurbaflkan›
2. d
Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Mahkemesi’nin Gö-
revleri” konusuna bak›n›z.
Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Yarg›s› Kavram› ve
Tarihsel Geliflimi” konusuna bak›n›z.
f›kras›n›n yürürlükten kald›r›lmas›ndan sonra, bu dö- 3. d Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk Deneti-
nemde ç›kar›lan bir yasa hükmünü iptal eden ilk karar› minin Konusu” konusuna bak›n›z
Resmi Gazete’nin bugünkü say›s›nda yay›mlanarak, yü- 4. c Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasaya Uygunluk Deneti-
rürlü¤e girdi. minin Konusu, Parlamento Kararlar›” konusuna
TEAfi taraf›ndan ÖSYM Baflkanl›¤›’na yapt›r›lan devlet bak›n›z.
memurlu¤u s›nav›n› kazanarak Bal›kesir Trafo Merkezi’ne 5. d Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Yarg›s› Kavram› ve
özel güvenlik görevlisi olarak atanan bir kifli, 2495 say›l› Tarihsel Geliflimi” konusuna bak›n›z.
Baz› Kurum ve Kurulufllar›n Korunmas› ve Güvenlikleri- 6. a Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk Deneti-
nin Sa¤lanmas› Hakk›nda Kanun’un 16. maddesinin 1. minin Konusu “ konusuna bak›n›z.
f›kras›n›n ’’son 5 y›l içinde herhangi bir siyasi partiye üye 7. e Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Mahkemesi’nin Statü-
olmamak veya parti organlar›nda görev yapmam›fl olmak’’ sü, Kuruluflu ve Görevleri “ konusuna bak›n›z.
hükmüne ayk›r› durumu bulundu¤u gerekçesiyle göreve 8. d Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk Deneti-
bafllat›lmad›. minde Ölçü Normlar (Anayasall›k Bloku) “ konu-
Dan›fltay 12. Dairesi, söz konusu kiflinin açt›¤› davada, il- suna bak›n›z.
gili hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne götürülme- 9. b Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Mahkemesi’nin Statü-
si istemini yerinde buldu. Dan›fltay 12. Dairesi, 12 Eylül sü Kuruluflu ve Görevleri” konusuna bak›n›z.
döneminde ç›kar›lan söz konusu yasa hükmünün iptali 10. d Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk Deneti-
için baflvururken, bu dönemde ç›kar›lan yasalar›n Anaya- minde Ölçü Normlar (Anayasall›k Bloku)” konu-
sa’ya ayk›r›l›¤›n›n ileri sürülemeyece¤ini hükme ba¤layan suna bak›n›z.
Anayasa’n›n geçici 15. maddesi 3. f›kras›n›n kald›r›lmas›-
n› dikkate ald›.
Konuyu görüflen Anayasa Mahkemesi, istemi yerinde bu-
larak, söz konusu yasa hükmünü iptal etti (www.hur-
Baflvurulabilecek Kaynaklar
Aliefendio¤lu, Y›lmaz. (1984). “Türk Anayasa Yarg›s›nda
riyetim.com.tr., 26.12.2002).
‹ptal Davas› ve ‹tiraz Yolu”. Anayasa Yarg›s›. Anka-
Anayasa Yarg›s›-II
(Anayasa’ya Uygunluk
Denetiminin Kapsam›,
fiekilleri ve Sonucu) 16
Bu Ünitede…
Normlar›n Anayasa’ya esas ve flekil bak›m›ndan uygunluklar›, soyut norm deneti-
mi, somut norm denetimi, Anayasa Mahkemesi kararlar›n›n niteli¤i ve Anayasa
yarg›s›nda yürütmenin durdurulmas› konular› incelenecektir.
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda, afla¤›daki bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z:
Anayasa’ya uygunluk denetiminin kapsam›n› saptayabileceksiniz.
Anayasa’ya uygunluk denetiminin flekillerini belirleyebileceksiniz.
Anayasa yarg›s›nda yürütmenin durdurulmas›n› aç›klayabileceksiniz.
244 Anayasa Hukuku
Örnek Olay
Anahtar Kavramlar
• Esas Bak›m›ndan Denetim • Somut Norm Denetimi
• fiekil Bak›m›ndan Denetim • Yürütmenin Durdurulmas›
• Soyut Norm Denetimi (‹ptal Davas›)
‹çindekiler
• ANAYASA’YA UYGUNLUK DENET‹M‹N‹N KAPSAMI
• Esas Bak›m›ndan Denetim
• fiekil Bak›m›ndan Denetim
• ANAYASA’YA UYGUNLUK DENET‹M‹N‹N fiEK‹LLER‹
• Soyut Norm Denetimi (‹ptal Davas›)
• Somut Norm Denetimi
• ANAYASA UYGUNLUK DENET‹M‹N‹N SONUCU VE ANAYASA MAHKEMES‹
KARARLARININ N‹TEL‹⁄‹
• Kararlar›n Kesinli¤i ve Ba¤lay›c›l›¤›
• Kararlar›n Etkisi ve Niteli¤i
• Kararlar›n Yürürlü¤e Girmesi
• Kararlar›n Geriye Yürümezli¤i
• ANAYASA’YA UYGUNLUK DENET‹M‹NDE USUL
• ANAYASA YARGISI VE YÜRÜTMEN‹N DURDURULMASI
Ünite 16 - Anayasa Yarg›s›-II (Anayasa’ya Uygunluk Denetiminin Kapsam›, fiekilleri ve Sonucu) 245
nun üzerindeki Meclis görüflmelerinden kanunun kamu yarar› d›fl›nda bir amaçla
(mesela kiflisel veya duygusal saiklerle veya sadece belli bir grubun ç›kar› için) ç›-
kar›lm›fl oldu¤u aç›kça anlafl›labiliyorsa, kanun baflka bir yönden Anayasa’ya ayk›-
r› olmasa bile, amaç unsuru bak›m›ndan Anayasa’ya ayk›r› bulunabilir.
Ancak, kabul etmek gerekir ki, amaç unsurunun sübjektif niteli¤i dolay›s›yla,
yasama organ›n›n aç›kça kamu yarar› d›fl›nda bir amaçla hareket etmifl oldu¤unun
ispat› son derece güçtür. Bunu aç›kça gösteren kan›tlar›n bulunmamas› halinde,
yasama organ›n›n kamu yarar› amac›yla hareket etmifl oldu¤unu varsaymak gere-
kir. Anayasa Mahkemesi’nin, kamu yarar›n›n var olup olmad›¤›n› kendi takdirine
göre de¤erlendirmesi, di¤er bir deyimle kendi kamu yarar› anlay›fl›n› yasama orga-
n›n›n kamu yarar› anlay›fl›n›n yerine geçirmesi mümkün de¤ildir.
d›fl›nda yap›lan bir ifllem flekil bak›m›ndan sa¤l›kl›, geçerli bir ifllem olarak do¤-
maz. Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir ifllemi, daha esasa girmeden, flekil yönün-
den iptal etmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi olan normlar,
kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü-
¤ü oldu¤una göre, bunlarda yetkili organ, kanunlar ve ‹çtüzük bak›m›ndan Türki-
ye Büyük Millet Meclisi, kanun hükmünde kararnameler bak›m›ndan da Bakanlar
Kuruludur. Seçimlerden sonra üyeleri belli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
faaliyete bafllayabilmesi için, kuruluflunun tamamlanmas›, yani Baflkanl›k Divan›n›
ve komisyonlar›n› seçmifl olmas› gerekir. Bunlar kurulmadan, yasama organ›n›n
kanun koyma faaliyetinde bulunmas› halinde, iradesini aç›klayacak yetkili orga-
n›n varl›¤›ndan söz edilemez. Dolay›s›yla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, kuru-
luflunu tamamlamadan önce ç›karaca¤› bir kanun, yetki unsuru bak›m›ndan
Anayasa’ya ayk›r›d›r.
Kanunun yetki unsuru yönünden sakat olmamas› için, sadece Türkiye Büyük
Millet Meclisi taraf›ndan yap›lmas› de¤il, ayn› zamanda Anayasa’n›n öngördü¤ü ka-
nun alan› içinde bulunmas› da gerekir. Gerçi Anayasa’m›za göre kanun alan› pren-
sip itibariyle s›n›rs›zd›r ama, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin her türlü ifllemi,
meselâ, bir yarg› ifllemini kanun ad› alt›nda yapabilece¤i anlam›na gelmez. Bu
nokta, yukar›da ayr›nt›l› olarak tart›fl›ld›¤› için burada tekrarlanmayacakt›r.
Kanunlar›n (veya denetime tabi di¤er normlar›n) yap›l›fl›nda uyulmas› gereken
usul ve flekil kurallar›na uyulmamas›, her zaman için bir iptal sebebi midir? fiekil
sakatl›klar›n›n bir kanunu geçersiz k›ld›¤› kabul edildi¤i takdirde, bu denetimi
Anayasa Mahkemesi’nden baflka, genel mahkemeler de yapabilecek midir? Dokt-
rinde hakim olan kan›, hiç de¤ilse baz› flekil sakatl›klar›n›n genel mahkemelerce
de denetlenebilece¤i ve mahkemelerin böyle bir kanunu önlerindeki olaya uygu-
layamayacaklar› yolundad›r.
fiekil denetiminin kapsam›n›n ne olaca¤› ve bu alanda Anayasa Mahkemesi ile
genel mahkemelerin yetkilerinin farkl› olup olmad›¤› konular›nda ise görüfller da-
ha çeflitlidir. Genel mahkemelerin, en az›ndan, kanunun “mevsukiyet”ini, yani ya-
sama organ›n›n kabul etti¤i metinle yay›nlanm›fl metin aras›nda fark olup olmad›-
¤›n› araflt›rabilece¤inde flüphe yoktur. Ayr›ca, usulüne uygun olarak yay›nlanma-
m›fl bir kanun yürürlü¤e girmifl say›lamayaca¤›ndan, mahkemelerin böyle bir ka-
nunu uygulamayacaklar› da aç›kt›r.
Muhtemelen, 1961 Anayasas› döneminde Anayasa Mahkemesi’nin, flekil dene-
timinin kapsam› hakk›nda doyurucu ve tutarl› bir kriter oluflturamam›fl ve uygula-
mada da flekil yönünden iptal yoluna oldukça s›k baflvurmufl olmas›n›n etkisiyle,
1982 Anayasas›nda flekil denetimi yeni ve k›s›tlay›c› birtak›m esaslara ba¤lanm›flt›r.
Anayasa’n›n 148. maddesine (f. 2) göre, “Kanunlar›n flekil bak›m›ndan denetlen-
mesi, son oylaman›n öngörülen ço¤unlukla yap›l›p yap›lmad›¤›; Anayasa de¤iflik-
liklerinde ise, teklif ve oylama ço¤unlu¤una ve ivedilikle görüflülemeyece¤i flart›-
na uyulup uyulmad›¤› hususlar› ile s›n›rl›d›r.”
Anayasa’n›n ifadesiyle “son oylaman›n, öngörülen ço¤unlukla yap›l›p yap›lma-
d›¤›,” Anayasa’n›n toplant› ve karar yeter say›s›na iliflkin 96. maddesine göre de-
¤erlendirilmelidir. Bu maddeye göre, “Anayasa’da, baflkaca bir hüküm yoksa, Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi üye tam say›s›n›n en az üçte biri ile toplan›r ve toplant›-
ya kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤u ile karar verir; ancak karar yeter say›s› hiçbir flekilde
üye tamsay›s›n›n dörtte birinin bir fazlas›ndan az olamaz.”
248 Anayasa Hukuku
ancak Anayasa’da belirtilmifl organlar taraf›ndan ve belli bir süre içinde harekete
geçirilebildi¤i halde, somut norm denetimi, ilgili kanunun uyguland›¤› davada ta-
raf olan herkes taraf›ndan ve her zaman için (yani belli bir süre ile s›n›rl› olmas›-
z›n) iflletilebilir. Baflka bir fark da, soyut norm denetiminin, Anayasa’n›n aç›k bir
hükmüne ihtiyaç göstermesine karfl›l›k, somut norm denetiminin Anayasa’da aç›k
bir yasaklay›c› hüküm olmad›¤› takdirde, mahkemelerce iflletilebilmesidir.
Doktrinde genellikle kabul edildi¤ine göre, denetim biçiminin somut veya so-
yut oluflu ile, denetimi yapan mahkemenin ve denetim sonucunda verilen karar›n
niteli¤i s›ras›nda yak›n iliflki vard›r. Buna göre soyut norm denetimi özel bir mah-
kemeyi gerektirdi¤i halde, somut norm denetimi genel mahkemelerce de yap›labi-
lir. Öte yandan, somut norm denetimi, ancak sadece taraflar› ba¤lay›c› bir karara
yol açabilece¤i halde, soyut norm denetimi normal olarak herkes için geçerli bir
iptal karar› ile sonuçlan›r. Ne var ki, afla¤›da görece¤imiz gibi, bu iliflkiler mutlak
de¤ildir. 1982 Anayasas› hem soyut hem somut norm denetimini kabul etti¤i hal-
de, somut norm denetiminin genel mahkemeler taraf›ndan de¤il, münhas›ran Ana-
yasa Mahkemesi taraf›ndan yap›lmas›n› öngörmüfltür. Ayn› flekilde 1982 Anayasa-
s› somut norm denetimi sonucunda sadece taraflar› ba¤lay›c› hüküm verilmesine
imkan b›rakmam›fl, Anayasa’ya ayk›r›l›¤›n tespiti halinde herkes için geçerli iptal
karar› verilmesini zorunlu k›lm›flt›r.
bunun adalete ve ceza hukuku ilkelerine ayk›r› olaca¤› flüphesizdir. Ayn› fley, ip-
tal karar› sonucunda ilgiliye daha hafif cezay› gerektiren bir kanun hükmünün uy-
gulanmas› gere¤inin belirmesinde de söz konusudur. Bu gibi durumlarda, Türk
Ceza Kanunu’nun 2. maddesinin uygulanmas›yla, cezan›n icras›n›n ve kanuni so-
nuçlar›n›n kendili¤inden ortadan kalkmas› gerekir. Bu maddeye göre, “ifllendi¤i
zaman›n kanununa göre, cürüm veya kabahat say›lmayan fiilden dolay› kimseye
ceza verilmez. ‹fllendikten sonra yap›lan kanuna göre cürüm veya kabahat say›l-
mayan bir fiilden dolay› da kimse cezaland›r›lamaz. E¤er böyle bir ceza hükmolun-
muflsa icras› ve kanuni neticeleri kendili¤inden kalkar. Bir cürüm veya kabahatin
ifllendi¤i zaman›n kanunu ile sonradan neflrolunan kanunun hükümleri birbirin-
den farkl› ise failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur.” Böylece, ceza mah-
kûmiyetine esas teflkil eden kanun hükmünün yasama organ›nca de¤ifltirilmesi ve-
ya kald›r›lmas› halinde, hükmolunmufl cezan›n infaz› ve kanuni sonuçlar› kendili-
¤inden ortadan kalkt›¤›na göre, bu hükmün Anayasa’ya ayk›r›l›¤›n›n saptanarak ip-
tal edilmesi halinde evleviyetle öyle olmas› gerekir.
Özet
AMAÇ
Anayasa’ya uygunluk denetiminin kapsam›n› sap- gruplar› ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam
1 tayabilmek. say›s›n›n en az beflte biri tutar›ndaki üyeler taraf›n-
• Anayasa’ya göre (m. 148/1) Anayasa Mahkemesi, dan aç›labilir. Ancak bir kanunun Anayasa’ya flekil
kanunlar›n, kanun hükmünde kararnamelerin ve aç›s›ndan ayk›r› oldu¤u iddias›yla iptal davas› açma
Türkiye Büyük Millet Meclisi ‹çtüzü¤ü’nün yetkisi sadece Cumhurbaflkan›’na ve Türkiye Bü-
“Anayasa’ya flekil ve esas bak›mlar›ndan uygunlu- yük Millet Meclisi üye tam say›s›n›n en az beflte bi-
¤unu” denetler. fiu halde Anayasa’ya uygunluk de- ri tutar›ndaki üyelerine tan›nm›flt›r.
netimi, flekil ve esas yönünden olmak üzere iki tür • Somut norm denetimi ise, bir mahkemede görül-
denetimi kapsamaktad›r. mekte olan bir davan›n karara ba¤lanmas›n›n, o da-
• Bir kanunun veya Anayasa’da say›lan di¤er normla- vada kullan›lacak hukuk normunun Anayasa’ya uy-
r›n esas bak›m›ndan Anayasa’ya ayk›r›l›¤›, o nor- gun olup olmamas›na ba¤l› olmas› halinde yap›lan
mun muhtevas›n›n Anayasa hükümleri ile çat›flma- denetimdir. Somut norm denetimi yoluna baflvuru-
s› demektir. ‹flte esas bak›m›ndan Anayasa’ya uy- labilmesi için, Anayasa’ya ayk›r›l›¤› ileri sürülen nor-
gunluk denetimi bir tak›m normlar›n bu flekilde mun mahkeme niteli¤ine sahip merciler önünde
anayasa hükümleriyle çat›fl›p çat›flmad›¤›n› denetle- bak›lmakta olan bir davaya uygulanmas› ve dava
mekten ibarettir. hakiminin ilgili normun Anayasa’ya ayk›r›l›¤›
• fiekil denetimi ise kanunlar›n veya Anayasa’ya uy- iddias›n› ciddi bulmas› gerekmektedir.
gunluk denetimine tabi di¤er normlar›n Anayasa’da
belirtilmifl usul ve flekil kurallar›na uygun olarak
AMAÇ
Anayasa yarg›s›nda yürütmenin durdurulmas›n›
yap›l›p yap›lmad›klar›n›n araflt›r›lmas›d›r. Ancak 3 aç›klayabilmek.
Anayasa, normlar›n flekil bak›m›ndan denetlenme- • Anayasa yarg›s›nda yürütmenin durdurulmas›, bir
sinden söz ederken, muhtemelen, buna ek olarak normun Anayasa Mahkemesi taraf›ndan denetlen-
yetki unsuru bak›m›ndan mevcut olabilecek sakat- mesi aflamas›nda, dava sonuçlan›ncaya kadar yü-
l›klar›n denetlenmesini de kastetmifltir. 1982 Ana- rürlülü¤ünün geçici olarak durdurulmas›d›r.
yasas›na göre, “Kanunlar›n flekil bak›m›ndan denet- Gerek 1961 ve 1982 Anayasalar›’nda gerekse Ana-
lenmesi, son oylaman›n öngörülen ço¤unlukla ya- yasa Mahkemesi’nin Kuruluflu ve Yarg›lama Usulle-
p›l›p yap›lmad›¤›; Anayasa de¤iflikliklerinde ise, tek- ri Hakk›ndaki Kanunlar’da Anayasa Mahkemesi’nin
lif ve oylama ço¤unlu¤una ve ivedilikle görüflüle- yürütmeyi durdurma yetkisi ile ilgili bir düzenleme
meyece¤i flart›na uyulup uyulmad›¤› hususlar› ile yoktur. Bu yasal boflluk, bir dönem Anayasa Mah-
s›n›rl›d›r.” kemesi’nin yetkisi konusunda çeflitli tart›flmalara
neden olmufl, nihayet Anayasa Mahkemesi 1993 y›-
AMAÇ
Anayasa’ya uygunluk denetiminin flekillerini l›nda verdi¤i bir karar›nda kendisinin böyle bir yet-
2 belirleyebilmek. kiye sahip oldu¤u sonucuna varm›flt›r.
• Kanunlar›n Anayasa’ya uygunlu¤unun yarg›sal de-
netimi, soyut norm denetimi ve somut norm dene-
timi olmak üzere iki flekilde gerçekleflir.
• ‹ptal davas› olarak da adland›r›lan soyut norm de-
netimi, Anayasa’da belirtilen baz› organlar›n bir ka-
nun aleyhinde Anayasa Mahkemesi’nde dava aç-
malar›yla gerçeklefltirilen denetimdir. Bu durumda,
kanunun uyguland›¤› somut bir dava veya olay yok-
tur. Anayasa’ya ayk›r›l›k iddias› ve denetimi, her-
hangi bir dava ile ilgili olmaks›z›n, soyut olarak ger-
çeklefltirildi¤i için, buna soyut norm denetimi den-
mektedir. 1982 Anayasas›na göre iptal davas› Cum-
hurbaflkan›, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis
Ünite 16 - Anayasa Yarg›s›-II (Anayasa’ya Uygunluk Denetiminin Kapsam›, fiekilleri ve Sonucu) 259
”
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar›
1. c Ayr›nt›l› bilgi için “Soyut Norm Denetimi”
konusuna bak›n›z
2. e Ayr›nt›l› bilgi için “Somut Norm Denetimi”
konusuna bak›n›z.
3. a Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk
Denetiminin Sonucu ve Anayasa Mahkemesi
Kararlar›n›n Niteli¤i” konusuna bak›n›z.
4. b Ayr›nt›l› bilgi için “Soyut Norm Denetimi”
konusuna bak›n›z.
5. d Ayr›nt›l› bilgi için “Soyut Norm Denetimi”
konusuna bak›n›z.
6. a Ayr›nt›l› bilgi için “Somut Norm Denetimi”
konusuna bak›n›z.
7. e Ayr›nt›l› bilgi için “Somut Norm Denetiminin fiart-
lar›” konusuna bak›n›z.
8. b Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa Yarg›s› ve Yürütmenin
Durdurulmas› “ konusuna bak›n›z.
9. a Ayr›nt›l› bilgi için “Somut Norm Denetiminin
‹flleyifli” konusuna bak›n›z.
10. c Ayr›nt›l› bilgi için “Anayasa’ya Uygunluk
Denetiminin Sonucu ve Anayasa Mahkemesi
Kararlar›n›n Niteli¤i” konusuna bak›n›z.
264 Dizin
B E
Ekonomik Haklar 77, 78
Bakanlar Kurulu 25, 26, 27, 32, 177, 180, 182, 184, 186, 189, 190,
Esas Ölçü Norm 42
191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199
Eflit Oy 49
Bakanlar Kurulu’nun Yap›s› 190, 192
Eflitlik 42, 45, 51, 52, 55, 59, 60, 74, 79, 80
Bakanlar›n Hukuki Sorumluluklar› 194
Bakanlar›n Siyasal Sorumlulu¤u 193, 199
Baflbakan 180, 181, 182, 183, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 196, 197,
F
Federal Devlet 143
198, 199
Federe Devlet 143
Baflkanl›k Hükümeti 2, 5, 6
Ferman 2, 3, 18
Bafllang›ç ‹lkeleri 42, 58
Fonksiyonlar Ayr›l›¤› 97, 99, 100, 102, 107
Bütçe Kanunu 113, 118, 119, 124
Büyük Millet Meclisi 2, 5, 6, 7, 9, 11, 13, 16, 25, 26, 28, 30, 31,
32, 33
G
Geçici Bakanlar Kurulu 194, 195
Genç Osmanl›lar 3, 4
C-Ç
Genç Türkler 4
Carré de Malberg 101, 114, 118
Genel Af 167
Cezai Sorumluluk 190, 194
Genel Baraj 147, 151
Cumhurbaflkan› 25, 28, 30, 31, 32, 35
Genel Görüflme 160, 162, 168, 169, 172
Cumhurbaflkan›’na Vekalet 175, 185, 186
Genel Korunma Davas› 248, 249
Cumhurbaflkan›’n›n Cezai Sorumlulu¤u 175, 184, 186
Genel Oy 47, 48, 49, 56
Cumhurbaflkan›’n›n Cezai Sorumsuzlu¤u 184, 186
Gensoru 160, 162, 168, 169, 170, 171, 172
Cumhurbaflkan›’n›n Görev ve Yetkileri 175, 179, 186
Dizin 265
I-‹ M
Maddi Anlamda Kanun 111, 112, 113, 114, 124
Islahat Ferman› 3, 18
Maddi Hukuki Eflitlik 79, 80
‹badet Hürriyeti 44
Mahkemelerin Ba¤›ms›zl›¤› 215, 216, 219, 220, 221, 225
‹çtüzük 121, 122, 123, 124, 159, 162, 163, 165
Mebusan Meclisi 4, 5
‹dare Fonksiyonu 100, 101, 105
Meclis Araflt›rmas› 160, 162, 168, 169, 170, 172
‹dari Yarg› 68, 69, 70
Meclis Baflkan› 161, 164, 169
‹kinci Meflrutiyet 4
Meclis Hükümeti 2, 5, 6, 7, 12, 18
‹kinci Seçmen 49
Meclis Soruflturmas› 160, 163, 168, 170, 172
‹nk›lâp Kanunlar› 47, 52
Millet Meclisi 141, 142, 143, 144, 145, 147, 149, 151, 152, 153, 154,
‹nsan Haklar› 51, 52, 59, 61, 65, 66, 67, 80
155, 156
‹nsan Haklar›na Sayg›l› Devlet 41, 47, 59, 61, 80
Milletin Temsili ‹lkesi 151
‹ptal Davas› 236, 248, 249, 252, 258
Milletleraras› Adalet Divan› 237, 238
‹ttihat ve Terakki 4
Milletleraras› Anlaflmalar 172, 180, 182, 230, 236, 237, 238
Milletleraras› Hukuk Kurallar› 236, 237
J
Milletvekili And› 142, 151, 152
Jandarma Devlet 73, 80
Milletvekili Seçilme Yeterli¤i 148
Milletvekili Seçimi Kanunu 147, 148, 149, 150, 151, 156
K
Milletvekillerinin Seçimi 141, 143
Kadük Olma 166
Milletvekilli¤inin Düflmesi 151, 155, 156
Kamulaflt›rma 76, 77
Milletvekilliklerin Tahsisi 150
Kanun 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 111, 112, 113, 114,
Milli Birlik Komitesi 10
115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124
Milli Devlet 43
Kanun Hükmünde Kararname 103, 104, 105, 106, 107, 112,
Milli Egemenlik 5, 18, 40, 41, 42, 47
116, 117, 124, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 134, 138, 165, 180, 182, 230,
Milli Güvenlik Konseyi 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 35
234, 235, 240, 245, 247, 248, 249, 250, 251, 253, 254, 255, 258
Misak-› Milli 5
Kanun Tasar›s› 160, 165, 166
Monarfli 3, 4, 5, 6
Kanun Teklifi 160, 165, 166
Monist Yürütme 176, 177, 186
Kanun Yapma 159, 160, 165, 167, 170, 172
Montesquieu 99
Kanuni Hakim Güvencesi 60, 71, 72, 80
Müdafaa-i Hukuk 4, 18
Kanunlar›n Anayasaya Uygunlu¤unun Siyasal Denetimi
231
Kanunlar›n Anayasaya Uygunlu¤unun Yarg›sal
N
Negatif Statü Hakk› 74
Denetimi 231, 232, 240
Nisbi Temsil Sistemi 145, 146, 148
Kanun-u Esasi 1, 2, 3, 4, 5, 18
Karfl›-‹mza Kural› 180, 181, 183, 184
Kat›lmac› Demokrasi 24, 33, 34, 35
O-Ö
12 Eylül Harekât› 24, 25, 29
Kazüistik 24, 29
12 Mart 1971 Muht›ras› 15, 24
Kesin Hesap Kanunu 113, 118 , 119, 124
31 Mart Vak’as› 4
Kesin Hüküm 217
Ola¤anüstü Hal 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211
266 Dizin
Ola¤anüstü Hal Kanunu 206, 207, 208, 210, 212 Tek ‹sim Sistemi 145
Ola¤anüstü Hal Rejimleri 203, 205, 206, 208, 210 Temel Hak ve Hürriyetlerin S›n›rlanmas› 60, 61, 62, 64, 65
Organ Davas› 248, 249 Temel Haklar ve Ödevler 66, 67, 79
Oyun Gizlili¤i 49 Temsilciler Meclisi 27, 28, 35
Ölçü Norm 236, 237, 238 Teflkilat-› Esasiye Kanunu 5, 7
Ölçülülük ‹lkesi 62, 63, 67 Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkan› 161
Önleyici Denetim 230, 231 Türkiye Büyük Millet Meclisi Baflkanl›k Divan› 161
Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleflik Toplant›s› 144
P Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu 163, 164, 169,
Parlamanter Rejim 5, 7, 12, 13, 17 172
Parlamento Kararlar› 112, 113, 121, 122, 123, 124 Tüzük 104, 116, 122, 123, 127, 129, 130, 132, 136, 137, 150
Planlama 74, 77
U
R Ulusal Art›k Sistemi 146, 147
Rasyonellefltirilmifl Parlamantarizm 33, 197, 198 Uyrukluk 42, 57
Rousseau 9 Uyuflmazl›k Mahkemesi 233, 234, 240
S-fi V
Saf Milli ‹rade 34 Vatandafll›k 42, 44, 57
Say›fltay 119 Vergi Adaleti 76
Seçim Çevreleri 142, 145, 146, 147, 148, 149, 150 Veto Yetkisi 166
Seçim Çevresi Baraj› 147, 148, 149, 150, 151 Vicdan Hürriyeti 44
Seçim Sistemi 142, 144, 145, 146, 147, 156
Sened-i ‹ttifak 3, 18 Y
Serinleme Süresi 171 27 May›s Harekat› 9, 10, 15, 20
S›k›yönetim 204, 205, 206, 207, 208, 209-210, 211 Yarg› Ba¤›ms›zl›¤› 60, 71, 72, 80, 216, 218, 219, 225
S›k›yönetim Kanunu 207, 210, 213 Yarg› Birli¤i 68
Siyasi Parti 26, 34 Yarg› Fonksiyonu 215, 217, 218, 219, 220, 225
Siyasi Parti Gruplar› 159, 160, 161, 162, 163, 166, 169, 170, 171, Yarg› ‹fllemi 100
172 Yarg› Organ› 34
Siyasi Partiler Kanunu 162, 172 Yasama Dokunulmazl›¤› 141, 142, 153, 154, 155, 156
Somut Norm Denetimi 232, 243, 244, 248, 249, 250, 251, 252, Yasama Fonksiyonu 99, 100, 102, 111, 112, 113
253, 254, 258 Yasama ‹fllemi 100, 101, 102, 111, 116, 117, 124
Soru 160, 168, 169 Yasama Organ› 33, 34
Sosyal Devlet 2, 14, 18, 59, 60, 61, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 80 Yasama Sorumsuzlu¤u 141, 151, 153, 154, 156
Sosyal Haklar 77, 78 Yasama Yetkisi 103, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 124
Sosyalist Devlet 74, 75 Yasama Yetkisinin Devredilmezli¤i 112, 115, 116, 117
Soyut Norm Denetimi 232, 243, 244, 248, 249, 250, 252, 258 Yasama Yetkisinin Genelli¤i 112, 114, 115, 117, 122
fiart-‹fllem 100, 118, 122 Yasama Yetkisinin ‹lkelli¤i 112, 114, 115
fiekli Anlamda Kanun 111, 113, 114, 124 Yetki Kanunu 98, 104, 105, 116, 117
fiekli Hukuki Eflitlik 79, 80 Yönetmelik 127, 129, 130, 137
Yüksek Askeri fiura 69, 70
T Yüksek Hakimler Kurulu 221, 222, 223
Tabii Hak 8 Yüksek Mahkemeler 216, 221, 222, 223
Tabii Hakim ‹lkesi 71 Yürütme ‹fllemi 101, 127, 129, 130, 135, 138
Tali Kurucu ‹ktidar 83, 84, 85, 90, 93 Yürütme Organ› 24, 32
Tanzimat Ferman› 2, 3, 18 Yürütme Organ›n›n Yap›s› 175, 177, 186
TBMM 141, 142, 143, 156, 160, 161, 169, 172 Yürütmenin Durdurulmas› 70, 243, 244, 256, 257, 258
TBMM Hükümeti 5, 6
Tek Dereceli Seçim 49 Z
Tek Devlet 143, 145 Zay›flat›lm›fl Parlamantarizm 197