You are on page 1of 16

OSMANLI DEVLETİNİN DİĞER DEVLETLERLE İKTİSADİ İLİŞKİLERİ *

Ferhat Başkan ÖZGEN **

GİRİŞ
Osmanlõ siyasi tarihi hakkõnda bugüne kadar yayõnlanan bilimsel eserlerin sayõsõ oldukça
çoktur. Buna rağmen siyasi tarihte karanlõk kalan noktalar da çok fazladõr. Konu, iktisat tarihi
olunca, hem yayõnlanan eser sayõsõ son derece kõsõtlanmakta, hem de hakkõnda bilgi sahibi
olmadõğõmõz tarihi dönemler artmaktadõr.
Cumhuriyet Türkiye’sine Osmanlõ’dan inanõlmaz boyutlarda bir tarih arşivi miras kalmõştõr.
Bu arşivden gerektiği gibi yararlanõlabildiği söylenemez. Osmanlõ’nõn son dönemine ait arşivler
daha zengin olmasõna rağmen, yükselme dönemine ait kayõtlar daha kõsõtlõdõr.
Osmanlõ tarihi bugüne kadar daima devletçi bir bakõş açõsõyla Türk insanõna aktarõlmõş,
öğretilmiştir. Siyasi ilişkilerden ve savaşlardan bahsedilmiştir. O dönemin iktisadi hayatõndan,
halkõn yaşayõşõndan, insanlarõn birbirleriyle ilişkilerinden ve Osmanlõ dõşõndaki dünyadan haber
veren tarihi belgeler Türk insanõna aktarõlmamõştõr. Devletin diğer devletlerle iktisadi ve malî
ilişkileri daima dar anlamda, Osmanlõ dõş borçlanmasõ olarak algõlanmõş ve 19-20. yüzyõllara
indirgenmiştir. Sanki, Osmanlõ Devleti 19. yy.dan önce, o dönemin şartlarõ içinde, diğer devletlerle
iktisadi ilişkilere girmemiştir gibi bir izlenim vardõr. Sözü edilen konuda yayõnlanan eserlerin
yazarlarõnõn, çoğunlukla yabancõ uyruklu olduğunu görmek de üzücüdür.
Akdeniz’in o dönemdeki yaşayõşõnõ, Fernand Braudel’in Akdeniz adlõ kitabõndan
öğreniyoruz. Dönemin en muhteşem imparatorluğunun, Avrupa devletleri ve diğer devletlerle
iktisadi-malî ilişkilerinin, sadece 18 ve 19. yy.larla sõnõrlõ bir dõş borçlanma ilişkisinden ibaret
olmadõğõnõ görüyoruz. Türk veya Osmanlõ yazarlardan okumanõn daha güzel olacağõnõ hayal
ettiğimiz bu ilişkilerin, bugünün Türkiye’sinde olandan çok daha serbest ve o dönemin şartlarõ
içinde çok daha ileri düzeyde olduğunu anlõyoruz. Bu ilişkilerin imparatorluğun güçlü olduğu
dönemlerde daima Osmanlõ çõkarlarõna hizmet ettiği, ama yõkõlma döneminde de yõkõlõşõ hõzlandõran
bir niteliğe büründüğü ortaya çõkõyor. İktisadi-malî yapõ ve ilişkilerin bir devlet için ne kadar önemli
olduğu açõkça anlaşõlõyor.
İşte genel çerçevesini yukarõda özetlemeye çalõştõğõmõz bu makalede, kuruluşundan
yõkõlõşõna Osmanlõ Devleti’nin diğer devletlerle iktisadi-malî ilişkileri genel olarak kõsaca
incelenmekte, bu arada Avrupa devletlerinin iktisadi ve malî yapõlarõnda meydana gelen
dönüşümden, bu ilişkilere õşõk tutmasõ açõsõndan söz edilmektedir.

*
Bu makale, Yeni Türkiye Dergisi, 701 Osmanlõ Özel Sayõsõ II, Ekonomi ve Toplum, Yõl 6, Sayõ 32, Mart - Nisan
2000, ss 101-111’de yayõnlanmõştõr.
**
Adnan Menderes Üniversitesi Nazilli İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Araştõrma Görevlisi
1
Osmanlõ İktisat Tarihi’ni dört ayrõ dönemde inceleyebiliriz:
Birinci dönem, Osmanlõ’nõn kuruluş dönemidir. İktisadi yapõnõn yerleşmesi, Osmanlõ’ya
özgü niteliğini kazanmasõ bakõmõndan yapõlan bu ayõrõmda, kuruluş dönemi 1299-1475 olarak
alõnabilir. Kuruluş dönemi, sadece iktisadi alanda değil her alanda, Osmanlõ toplumunda, Osmanlõ
iktisadi hayatõnda ve Osmanlõ topraklarõnda devlet kontrolünün ve otoritesinin sağlanmasõ
mücadelesiyle geçen dönemdir.
İkinci dönem, Osmanlõ’nõn klasik dönemi olarak adlandõrõlabilir. 1475-1600 yõllarõ arasõnda,
devlet her alanda tek söz sahibidir ve son derece güçlü, başarõlõ ve halkõna huzur vericidir.
Üçüncü dönem, 1600-1800 yõllarõ arasõndaki zayõflama dönemidir. Devlet kontrolü
zayõflamõştõr ve taşradaki güçlerin etkileri artmõştõr. Osmanlõ toplumunda, iktisadi hayatõnda ve
iktisadi ilişkilerde karõşõklõklar, olumsuzluklar başlamõş ve etkisini arttõrmõştõr.
Son dönem ise, 1800-1923 yõllarõ arasõndaki, devlet kontrolünün tekrar sağlanmaya
çalõşõlmasõna yönelik reformlarõ, kapitalizmin etkilerini ve imparatorluğun yõkõlmasõ sürecini içeren
dönemdir.
Bu makalede yukarõdaki sõnõflandõrmaya da sadõk kalmaya gayret edilerek, Osmanlõ
Devleti’nin diğer devletlerle iktisadi ilişkileri, önce 17. yy’a kadar incelenecek, ardõndan Avrupa
devletlerinin iktisadi-malî yapõlarõnda yaşanan değişim aktarõlacak ve son olarak da 17. yy. ve
sonrasõ iktisadi-malî ilişkiler, Avrupa devletlerine ağõrlõk verilerek, imparatorluğun yõkõlõşõna kadar
değerlendirilecektir.

17. YÜZYILA KADAR OSMANLI DEVLETİ’NİN


DİĞER DEVLETLERLE İKTİSADİ İLİŞKİLERİ

1) Osmanlõ Devletinin Kuruluş Döneminde Diğer Devletlerle İktisadi İlişkileri

Kuruluş dönemi için, Osmanlõ Devleti’nin iktisadi ilişki içinde bulunduğu devletler, Bizans,
Anadolu beylikleri ve Avrupa feodal beyleridir. O dönemde Avrupa’da güçlü devletler, krallõklar
yoktu. Anadolu’da da Osmanlõ devleti yeni yeni gücünü hissettirmeye başlamõştõ. Osmanlõ, önce
batõya genişlemeyi tercih etmiş, Anadolu beylikleriyle çatõşmaya girmekten kaçõnmõştõr. Stratejik
konumundan da yararlanarak, Bizans pazarlarõ ile sõkõ ilişkiler içinde olmuş, Avrupa feodal
beylerinin kendi içindeki çatõşmalara taraf olduğundan, bazõ beyleri desteklediğinden, karşõlõğõnda
yõllõk vergi almõştõr. Bu arada doğu Akdeniz ve Karadeniz’de etkili olan Venedik ve Cenova
kolonileriyle sõkõ iktisadi ilişkiler kurulmuştur.
Osmanlõ’nõn sonraki dönemde daha da güçlenebilmesinin ve balkanlara da yayõlabilmesinin
temelinde, Hindistan ve Ortadoğu ticaret yolunu ve buradan gelen ürünleri kontrol edebilmesi,
Avrupalõ tacirlere, Avrupa’ya ve diğer bölgelere bunlarõ dağõtmada söz sahibi olmasõ vardõr.

2
Venedik ile iktisadi ilişkiler, bu anlamda, Osmanlõ’nõn kuruluş döneminde çok önemlidir. Devlet
için uzun süre altõn para basõlmamõş, Venedik düka altõnõ resmi para gibi işlem görmüştür1.

2) Kuruluş Döneminde Ticaret, Osmanlõ Şehirleri ve Yerel Pazarlar

Osmanlõ’da da iç ve dõş ticaret olmak üzere iki türlü ticaret vardõ. İç ticaret, her dönemde,
dõş ticareti göre daha canlõ olmuştur2. İç ticaretin canlõlõğõ, devletin de iktisadi yapõsõnõ önemli
ölçüde etkilemiş, diğer devletlerle kurduğu malî ilişkilerin başarõlõ olmasõna zemin hazõrlamõştõr.
Kuruluş döneminde, Bursa, İznik gibi, bazõ Osmanlõ şehirleri transit ticaretin merkezi haline
gelmişlerdir. Şam ve Halep’ten gelen baharat ve tekstil ürünleri Bursa üzerinden, özellikle İtalyan
şehirlerine aktarõlmõştõr.
Kuruluş döneminden itibaren, Osmanlõ kasaba ve kentleri hiçbir zaman kendi içlerinde
kapalõ birimler olarak kalmadõlar. Daima değişik pazarlarla önemli bağlar kurdular. Doğu Transit
Ticaret Yolu’nun verimli işlemesi, bu şehirlerin avantajõ oldu.
Avrupa devletleri ve tüccarlarõyla iktisadi ilişkiler, büyük ölçüde yerel pazarlar üzerinden
kurulmuş, hem yerel ticaret hem de transit ticaret, bu pazarlar aracõlõğõyla gerçekleştirilmiştir.
Yerel pazarlarõn herhangi bir nedenle durgunluk veya kriz içine girmesi, Devletin malî yapõsõnõ,
malî ilişkilerini bozacağõndan, lonca teşkilatõ çerçevesinde örgütlenen bu pazarlar, devlet tarafõndan
daima korunmuştur. Bursa, Selanik, Edirne, Bergama, İzmir, Konya, Diyarbakõr, Şam, Halep,
Tebriz, o dönemde önemli ticaret şehirleri ve yerel pazarlar niteliğindedir.

3) Kuruluş ve Yükselme Döneminde İktisadi Yapõ ve İktisadi İlişkilerde Lonca (Ahilik)


Teşkilatõnõn Rolü

Osmanlõ Devleti’nde her zaman tarõmsal ürün ağõrlõklõ bir ekonomik yapõ var olmuştur.
Kõrdan elde edilen tarõmsal ürünler kentlerde, yerel pazarlarda halka ve bu arada yabancõlara
aktarõlmaktadõr. Kentte loncalarõn denetiminde örgütlenen esnaflar, tarõm dõşõ üretimi
gerçekleştirirler. Lonca teşkilatõ, o dönemin şartlarõyla düşünmek kaydõyla, Osmanlõ sanayisi ve
ticaretinin ve bu anlamda Osmanlõ iktisadi ilişkilerinin en önemli unsurlarõndan biridir. Osmanlõ
tarõm dõşõ üretiminin iyi bir düzeyde olmasõ, lonca teşkilatõnõn iyi işlemesine bağlõdõr.
Bursa, ipekli dokuma loncalarõyla ünlüdür. İran’dan getirilen hammadde işlenmektedir.
Bergama, pamuklu kumaşõyla ünlüdür. Selanik’te ise yünlü dokuma yaygõndõr. Bu loncalar (Ahilik
teşkilatõ), sürekli devlet tarafõndan desteklenmiştir. 15-16. yy.larda, uzak pazarlar için üretim yapan
şehirlerde, kâr ve üretim imkanlarõ hõzla genişlemiştir.
Loncalar konusunda, bir başka önemli nokta daha vardõr. Loncalar, (dolayõsõyla tarõm dõşõ
yerel pazarlar, mallar ve tarõmsal üretim dõşõndaki üretim) Osmanlõ devletinde hiçbir zaman

1
Gülten Kazgan., “Osmanlõ Altõnlarõ”, Ekonomi Ansiklopedisi 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984. s. 1032.
2
Mehmet Turgut., Osmanlõda Devlet Ekonomi ve Batõlõlaşmadaki Yanlõşlõklar, Boğaziçi Yayõnlarõ, İstanbul 1998,
s.84-85.
3
tamamiyle müslüman Türklerin kontrolünde olmamõştõr. Osmanlõ ülkesinde yaşayan azõnlõklarõn ve
yabancõlarõn etkisi her dönemde varolmuştur. Bu yüzden devlet, loncalarõ desteklemek ve aynõ
zamanda kontrol etmekle aslõnda pek çok şeyi yapõyordu. İktisadi yaşamõn canlõlõğõ sağlanõyordu.
Dõş ticaret imkanlarõ genişletiliyordu. Kentlerin, ordu ve devletin (İstanbul’un) ihtiyaçlarõ
karşõlanõyordu. Loncalarõn vergilendirilmesi yoluyla devlet için gelir kaynağõ oluşturuluyordu.
Ayrõca üretim ve azõnlõğõn, yabancõlarõn faaliyetleri kontrol edilmiş oluyordu. Kent ekonomisi, kent
nüfusu denetleniyordu3.
Böylesi avantajlarõ karşõsõnda, ileride loncanõn katõ kurallarõ üretimin arttõrõlmasõnda bir
engel olarak ortaya çõktõğõ zaman, devlet, üretimin lonca dõşõnda özellikle yabancõlar tarafõndan
örgütlenmesine izin vermede gecikecektir, buna izin vermeyecektir. Üretim artmayacaktõr. Belki de
Osmanlõ’nõn büyük hatasõ bu olacaktõr. Ama galiba asõl tarihi en büyük hata, üretimin, Türkler
tarafõndan bütünüyle kontrol edilmesi için, başlangõçtan itibaren gayret sarfedilmemesi, bu gayrette
başarõlõ olunamamasõdõr.
Osmanlõ Devletinin diğer devletlerle iktisadi ilişkilerini anlatõrken bir yanlõş anlamayõ
önlemek amacõyla, hiçbir devletin 17.yy öncesinde bugünkü anlamda yoğun ve gelişmiş dõş ticaret
ve iktisadi ilişkiler içinde bulunmadõğõnõ söylemek gereklidir. Ulaşõm teknolojisinin bugünkü kadar
hõzlõ ve gelişmiş olmadõğõ bir çağda, herhangi bir devletin ekonomisinde, dõş ticaretin ve diğer
devletlerle ilişkilerin çok büyük bir payõnõn olamayacağõ bir gerçektir. Ancak insan topluluklarõnõn
ve devletlerin olduğu her yerde, iktisadi-ticari ilişkiler daima varolmuştur ve Akdeniz, tarihin her
döneminde bu tür ilişkilerin çok yoğun yaşandõğõ bir bölgedir. Devletler, kent pazarlarõ ve yerel
pazarlar üzerinden bu tür ilişkileri gerçekleştirmişler, pazarlarõnõ güçlü ve canlõ tutan ülkeler,
Akdeniz’de insiyatif kullanabilme imkanõ elde etmişlerdir.

4) 17.Yüzyõla Kadar Akdeniz’de Ticaret Eksenleri ve Osmanlõ Devleti’nin İktisadi İlişkileri

17.yy’a kadar Akdeniz’de üç ticaret ekseni vardõ. Osmanlõ İmparatorluğu’nun


yükselmesindeki temel nedenlerden birinin de bu üç ticaret eksenini kontrol edebilmek olduğu
söylenebilir. “Gaza” ruhuyla hareket eden Osmanlõ, bu ticaret yollarõnõn öneminin farkõndaydõ.
İstanbul’un, Mõsõr’õn ve Rodos adasõnõn fethine ilişkin gayretler ve bu konudaki kronoloji bize bunu
gösteriyor. Kuruluş döneminde Venedik’le sõkõ dostane ilişkiler kuran Osmanlõ Devleti, 16.yy’a
gelindiğinde söz konusu şehir devletiyle sürekli savaş halindedir. Venedik savaşlarõnõn bir nedeni
de Akdeniz’de ticaret yollarõnõn kontrolü ile ilgilidir.
Birinci ticaret ekseni, Osmanlõ-İran iktisadi ilişkilerinin kurulduğu doğu-batõ eksenidir.
Tebriz, Halep, Şam, Diyarbakõr, Konya, Bursa hattõndan oluşur. Daha doğuda Hindistan ve Çin,
batõda ise 17.yy’a kadar Güney ve Doğu Avrupa vardõr. Doğudan ipek ve baharat gelir, batõdan ise

3
Şevket Pamuk., 100 Soruda Osmanlõ-Türkiye İktisadi Tarihi, Gerçek Yayõnevi, İstanbul, 1988, s.73-74.
4
tekstil ürünleri ve altõn gönderilir. Ticaret müslümanlarõn elindedir. Bu ticaret yolu Osmanlõ için
16.yy’a kadar en işlek ticaret yoludur.
İkinci ticaret ekseni Doğu Akdeniz’de kuzey-güney eksenidir. Osmanlõ, Suriye, Mõsõr iktisadi
ilişkileri bu eksenden yürütülmüştür. Bu ticaret yolu 16.yy’õn başõndan itibaren Mõsõr’õn fethi ile
Osmanlõ’nõn kontrolüne geçmiş ve canlanmaya başlamõştõr. Osmanlõ, İstanbul ve ordu için gerekli
hammadde ihtiyacõnõ daha çok bu eksenden karşõlamõş, pirinç, buğday ve baharat ithal etmiş,
fazlasõnõ da Avrupa’ya aktarma imkanõ bulmuştur. Doğu Akdeniz’de kuzey-güney ticaret yolu,
Osmanlõ için ancak Rodos adasõnõn fethinden sonra gerçek anlamda güvenliğe kavuşmuştur.
Son ticaret ekseni, Karadeniz merkezli kuzey-güney eksenidir. Anadolu’dan Karadeniz’in
kuzeyine, Polonya ve Rusya’ya kadar uzanõr. 1453’den önce Karadeniz merkezli ticareti Cenova ve
Venedik kontrol ediyordu4. Bizans’õn yõkõlõşõ, bu anlamda öncelikle Venedik’e ilk darbedir. Ancak
bu ticaret yolunda kontrol bütünüyle müslümanlarõn eline geçmemiş, İstanbul’da yerleşen Rum,
Ermeni ve Yahudi tacirler daima söz sahibi olmuşlardõr.
Osmanlõ’nõn diğer devletlerle iktisadi ilişkilerinde Avrupa’nõn ayrõ bir yeri vardõr. Ama
17.yy’a kadar Kuzey ve Batõ Avrupa ile iktisadi ilişkiler henüz yoğun değildir. İmparatorluk,
Habsburg ile daima savaş halindedir. İngiltere birliğini kuramamõştõr.
Osmanlõ, Güney ve Doğu Avrupa’ya hammadde, temel gõda maddeleri ve ipek
göndermekte, karşõlõğõnda altõn ve gümüş elde etmektedir. Söz konusu dönemde savaştõğõ devletleri
yenmekte, ya savaş tazminatõ ya da yõllõk vergi biçiminde ayrõca bir başka gelir sağlamaktadõr.
Osmanlõ devletinin bu avantajlõ konumunun devamõ için, yukarõdaki ticaret eksenleri içinde,
en önemlisinin Doğu Akdeniz ticaret ekseni olduğunu bildirmek gerekir. Karadeniz merkezli ticaret
Doğu Akdeniz’e bağõmlõdõr. Hindistan ticaret yolu ise Doğu Akdeniz’in güvenliği sayesinde bir
anlam taşõr.
Bu arada Avrupalõlar sadece Akdeniz üzerinden ticaret yapmõyorlardõ. Coğrafi keşiflere
kadar Avrupa’nõn kullandõğõ bir başka ticaret yolundan da söz edilebilir. Rusya steplerinden,
Kuzeydeki büyük nehirler üzerinden Hazar Denizine ve Doğu İslam alemine uzanan bir başka
ticaret yolu, Avrupa için her zaman önem taşõmõştõr5. İstanbul’un fethi bu ticaret yolunun kõsmi
kontrolünün Osmanlõya geçmesi anlamõnõ barõndõrsa da yine de Avrupalõlar Rusya ve Polonya ile
ilişkilerini daima sõcak tutmuşlardõr. Burada, Sokullu Mustafa Paşa’nõn Kuzey Kanal Projesini
hatõrlamak gerekir. Kuzey Kanal Projesi başarõlõ olsaydõ, bunun iktisadi anlamõ, bu ticaret yolunun
da tamamen Osmanlõ kontrolüne geçmesi demek olacaktõ.
Hindistan ticaret yolunu kontrol eden orta doğuda güçlü bir devletin, İran’õn varlõğõ ve bu
devletle uzun süren savaşlar, anlaşmazlõklar Osmanlõ için gerçekten büyük bir talihsizliktir.

4
Şevket Pamuk., 100 Soruda Osmanlõ-Türkiye İktisadi Tarihi, Gerçek Yayõnevi, İstanbul, 1988, s.82-83.
5
Lütfi Güçer., İktisat Tarihi Ders Notlarõ, İstanbul 1976. S.65.
5
Osmanlõ İmparatorluğu doğu ticaret yolunu kendisi için güvende tutmak amacõyla çok fazla
uğraşmõştõr. Bu ticaret yolunu, kendi kontrolünde Avrupa’ya yöneltmek için Doğu Akdeniz’de
verdiği mücadele ise çok uzun sürmüştür. Ama Osmanlõ için asõl talihsizlik, 17.yy’da Osmanlõ’nõn
lehine sona eren bu mücadele ile aynõ zamana rastlayan Hint Okyanusu’ndaki gelişmelerdir.
16.yy’da Akdeniz siyasi ve askeri anlamda bir Türk gölüdür. 17.yy’da ise doğu Akdeniz’in
iktisadi anlamda bir Türk gölü olduğu söylenebilir. Ancak, gerek Avrupa’daki gelişmeler, gerekse
Osmanlõ ülkesinde yaşanmaya başlanan karõşõklõklar, 17.yy’da yakaladõğõ zannedilen bu avantajõ
devletin ileride kullanamamasõna yol açacaktõr. Osmanlõ İmparatorluğu, Doğu Akdeniz havzasõndan
bir dünya ticaret platformu olarak uzun süre yararlanamamõştõr. Osmanlõ’nõn diğer devletlerle
iktisadi-malî ilişkileri 17.yy’dan itibaren, tamamen farklõ bir yönde, aleyhe gelişme eğilimi içine
girmiştir. Bunu hazõrlayan nedenlerin bir kõsmõ ise, Osmanlõnõn kuruluş ve yükselme döneminden
itibaren, sanayi devrimi ve sonrasõna kadar, yeni çağda Avrupa devletlerinin geçirdiği dönüşümde
yatmaktadõr.
FEODALİTEDEN SANAYİ DEVRİMİNE KADAR AVRUPA’NIN
GEÇİRDİĞİ İKTİSADİ DÖNÜŞÜMÜN OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN
İKTİSADİ-MALÎ İLİŞKİLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

17. Yüzyõlõn başõndan itibaren, rönesans ve reform, coğrafi keşifler, yeni ticaret yollarõnõn
bulunmasõ ve Avrupalõ devletlerin denetimine geçmesi sürecinin bir sonucu olarak, Avrupalõlar
dünya ile iktisadi-malî ilişkilerinde insiyatif kullanabilen, belirleyici olabilen bir konuma
yükseldiler. Bu yükseliş, aynõ zamanda o dönemin en büyük iktisadi-malî gücü Osmanlõ
İmparatorluğu’nun çöküşü; Avrupa ve Yeni Dünya’nõn etkisini bugün de hissettiğimiz muhteşem
yükselişidir. Eski Dünya’nõn muhteşem imparatorluğunun çöküşünü hazõrlayan unsurlarõn bir kõsmõ
bu süreç içinde gizlidir.

1) Feodaliteden Sanayi Devrimine Kadar Avrupa’nõn Geçirdiği İktisadi Dönüşüm

İktisadi dönüşüm öncelikle coğrafi keşiflerle başlamõştõr. 15.yy’õn ikinci yarõsõndan itibaren,
uzun süre İspanya ve Portekiz’in tekelinde coğrafi keşifler devam etmiştir.
Dönüşümün ilk aşamasõnda Avrupa tarõmõnda hiçbir gelişme görmüyoruz. Hatta 16.yy
boyunca zirai verimlilik daha da gerilemiştir. Doğu Avrupa'da serflik sosyal yapõnõn temelini
oluşturmaktadõr ve gittikçe yaygõnlaşmaktadõr.
Akdeniz bölgesinde iklim ve toprak tiplerinin benzerliğine rağmen, sosyal yapõ konusunda
devletler arasõnda çok farklõ özelliklerin görüldüğünü de söylemek gerekir. İtalya'da küçük mülk
sahibi köylüler ve bağõmsõz kiracõ çiftçiler olduğu kadar, yoksul ortakçõlarõn ve ücretli işçilerin
işlettikleri büyük çiftlikler de bulunuyordu. Ama pek çok köylü borç içinde, serfden farklõ olmayan
bir statüdeydi.

6
Avrupa’da tarõm ve toprak sistemindeki dönüşüm önce Kuzey Batõ Avrupa’da ve çok geç
başlamõştõr. Lordlar, (toprak sahipleri) gittikçe siyasi egemenliklerini yitirmişler, yalnõzca kiralarõnõ
para ya da ürün şeklinde alan toprak sahipleri haline gelmişlerdir. Küçük mülk sahibi köylülerle
bağõmsõz kiracõ çiftçilerin sayõsõ artmõştõr. Ortakçõlõk yaygõnlaşmõştõr. Hollanda modern tarõma
geçen ilk ülke olmuştur. Avrupa’da Hollanda’da tarõmsal üretim ilk defa pazar için yapõlmaya
başlanmõştõr.
Yeni çağõn başlarõnda Avrupa ülkelerinin devlet yapõlarõ da değişmiştir. Merkezileşme
eğilimleri güç kazanmõştõr. Merkezi devletler kurulmuştur. Zengin altõn ve gümüş stoklarõna ilgi
artmõştõr. Merkantilizm ve fizyokrasi akõmlarõ tüm Avrupa’yõ etkilemiştir. Yeni dünyadan gelen
büyük miktardaki altõn ve gümüş Avrupa’yõ zenginleştirmiştir. Artan devlet gücünü kullanarak
ekonomik gelişmeyi teşvik etmek, hõzlandõrmak ve bu arada ekonomik gücü kullanarak devleti
güçlendirmek, mümkün olabilmiştir. Korumacõ dõş ticaret politikalarõ izlenmiştir. Tahõl ve diğer
temel gõda maddelerinin ihracõ yasaklanmõş, yabancõ mallara yüksek gümrük vergileri uygulanmõş,
yerli üreticiler tekel haklarõ ve ihracat sübvansiyonlarõ ile desteklenmiştir.
Tüm Avrupa’da artan bu refah, coğrafi keşifleri hõzlandõrmõş, nüfus artõşõnõ getirmiş, Yeni
Dünya’ya göçlerin önünü açmõştõr. Artan nüfusun Avrupa’da meydana getirebileceği sosyal içerikli
sorunlar, yeni dünyaya göç sayesinde yaşanmamõştõr. İleriki yõllarda Rönesans ve reform hareketleri
görülmüş, sanayi devrimi gerçekleştirilebilmiştir. Sanayi, loncalarõn idare ettiği küçük kurumlar
şeklinde değil, devletin kurduğu büyük kurumlar çerçevesinde örgütlenmeye başlamõştõr.
16. yüzyõlõn ikinci yansõnda, ilk defa bankalar kurulmuştur. Ekonomi üzerinde devlet
kontrolü sistemleşmiştir. Vergi sistemleri değişmiştir. Ayni vergileme, yerini yavaş yavaş nakdi
vergilemeye bõrakmaya başlamõştõr.
Avrupa devletleri içinde uluslararasõ alanda pazar kapma mücadelesi başlamõştõr. Bu
mücadelede İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkeler geri kalmõş, Kuzey Batõ Avrupa ülkeleri,
İngiltere ve Hollanda gibi ülkeler öne geçmişlerdir. Üretim maliyetlerini düşürmek ve daha çok
üretmek Avrupa’nõn temel hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşmak için üretim tekniklerinin
geliştirilmesi ve makineleşme teşvik edilmiştir. Bu teşvikler ileriki yõllarda sanayi devrimini daha
da hõzlandõrmõştõr. Avrupalõ devletler “üretim artõşõ için emeğe daha düşük ücret verme stratejisini”
uzun süre devam ettirebilmişlerdir.
Devam eden coğrafi keşifler sonradan sömürgeleştirme hareketine dönüşmüş,
sömürgelerden baharat, altõn ve gümüşün yanõnda sanayi için gerekli hammaddelerin de
getirilebilmesi imkanõ doğmuştur. Aynõ zamanda sömürgeler ticaret mallarõ için bir pazar olarak
kullanõlmõştõr. Sanayi devrimi sõrasõnda bundan en iyi istifade eden ülke İngiltere olmuştur. Bütün
bu gelişmelerin bir sonucu olarak 17. yüzyõldan itibaren İngiltere dünyanõn en etkin ve en hõzlõ
gelişen ekonomisine kavuşmuştur. Bu durum, İngiltere'ye yüz yõl sonra sanayi inkõlabõnõ ilk başaran

7
ülke olmanõn da yolunu açacaktõr. Sanayi devriminin ilk aşamasõnda rüzgar ve buhar gibi yeni
enerji kaynaklarõ bulunabilmiştir. Sonradan bunlarõn yerini petrol almõştõr.
Avrupa’da bütün bu gelişmelerden zamanõnda istifade edemeyen bir büyük ülke daha vardõr.
Almanya iktisadi dönüşümünü yukarõda anlatõlanlardan çok daha farklõ ve çok daha geç yaşamõştõr.
Prusya’nõn Alman birliğini sağlamasõndan sonra, 19.yy’õn başõndan itibaren iktisadi dönüşüm
başlamõştõr. 19.yy’a kadar Almanya İtalya’ya bağõmlõ kalmõştõr. Ama daha sonra iktisadi açõdan
İtalya’dan da güçlü konuma yükselmiştir. Alman iktisadi gelişmesinin temelinde coğrafi keşifler ve
sömürgeleştirme hareketleri yoktur. Almanya sömürgelerinden bol miktarda altõn, gümüş ve
hammadde elde etme imkanõna hiçbir zaman sahip olamamõştõr. Fakat Almanya 19.yy’da dönemin
teknolojisini taklit edebilmiş, mevcut sanayi üretim biçimini teknik anlamda geliştirebilmiştir.
Kendi geliştirdiği yeni üretim teknolojilerini sanayiye ve tarõma uygulayabilmiştir.

2) Avrupa’nõn Geçirdiği İktisadi Dönüşümün Osmanlõ’nõn İktisadi-Malî İlişkileri Üzerine


Etkileri

Osmanlõ İmparatorluğu için klasik dönem sonrasõ, başlangõçta da belirttiğimiz gibi, 16. yy.
sonrasõdõr. 16. yy. sonu, iktisadi ilişkilerde de bir dönüm noktasõdõr. Yukarõda anlatmaya
çalõştõğõmõz gibi, 14. yy. Avrupa için bir bunalõm dönemiydi ve 15. yy.õn ortalarõndan itibaren
eğilim tersine dönmüştü. Ancak Avrupa ile Osmanlõ arasõndaki güç dengeleri bir anda
değişmemiştir.
16. yy. sonunda, Avrupa eskisine göre çok farklõ bir konumaydõ. Nüfus %50 oranõnda
artmõştõ. 16. yy.õn ikinci yarõsõna kadar üretim hõzla arttõrõlmõş, 16. yy. sonuna doğru ise kentli
nüfusun hõzlõ artõşõnõn devam etmesi yüzünden, kentler gõda sorunlarõ yaşamaya başlamõşlardõ.
Coğrafi keşiflerle yeni dünyanõn altõn ve gümüşlerinin Avrupa’ya akmasõ 16. ve 17.yy’da
Avrupa’yõ, parasal genişlemenin getirdiği olumsuzluklarla başbaşa bõrakmõştõ.
Klasik dönem sonrasõ Osmanlõ İmparatorluğu’nun diğer devletlerle iktisadi-malî ilişkilerini
belirleyen unsurlar içinde bazõlarõ, diğerlerinden çok daha önemlidir. Bu unsurlar, ya Osmanlõnõn
kendi içinden kaynaklanan unsurlardõr, ya da tamamen yabancõ etkisi olan unsurlardõr. Bunlarõ
ayõrdetmek çok zordur. Ama Osmanlõ-Avrupa iktisadi ilişkilerini belirleyen Osmanlõ dõşõ unsurlarõn
en önemlileri yukarõda anlatõlan gelişmelerdir. Klasik dönem sonrasõ için, bu ilişkileri belirleyen, en
azõndan etkileyen taraf, artõk Avrupa olacaktõr. Ama insiyatifi tamamen eline almasõ birkaç yüzyõl
sonrasõnda gözlenecektir.
Çünkü Osmanlõ, çağõnõn hâlâ en muhteşem imparatorluğudur ve yükselme trendi henüz sona
ermiş değildir. 16. yy’õn başõnda İran ile sürdürülen savaşlar bitirilmiş, Hindistan ve İran ticaret
yolu, 16. yy.õn ikinci yarõsõndan itibaren tekrar işlemeye başlamõştõr. Osmanlõ’da da 16. yy. da
Avrupa ile benzer gelişmeler yaşanmõştõr. Nüfus ve üretim 1580’lere kadar artmõştõr. Kanuni
dönemi (1520-1566) İmparatorluğun en parlak dönemidir. Ancak Osmanlõdaki gelişmenin, üretim
8
artõşlarõnõn kaynağõnda Avrupa gibi, tarõmda ve zanaatlarda teknolojik gelişmeler ve verimlilik
artõşlarõ yoktur.
Ekonomisi tarõma dayanan bir ülkede, artan nüfusla birlikte, ekilen topraklarõn sõnõrõna
ulaşmasõ, eğer verimlilik artõşlarõ yoksa bir noktadan sonra, ekonomik sorunlarõ da beraberinde
getirir. 1580’lerden sonra Osmanlõ kentlerinin iaşe sorunu önemli boyutlara ulaşmõştõr.
- Kõr kentin ihtiyaçlarõna tam anlamõyla cevap veremez durumdadõr. Avrupalõ tüccarlar kõrsal
alanõn tarõmsal ürünlerini, Osmanlõ ülkesinden daha yüksek fiyatlarla toplayõp Avrupa’ya
aktarmaktadõrlar.
- Devletin tarõmsal ürünlere getirdiği ihracat yasağõ etkin uygulanamamaktadõr.
- Dõş tekelin de etkisiyle Osmanlõ ülkesinde fiyatlar artma baskõsõ içindedir. Narh uygulamalarõ
bu eğilimi ortadan kaldõrmamaktadõr.
- Osmanlõ loncalarõ Avrupalõ tüccarla rekabet edememekte, hammadde darlõklarõ yüzünden
maliyetler yükselmekte, üretim düşmektedir.
- O dönemde, Osmanlõ’da sadece Osmanlõ akçesi değil, Venedik düka altõnõ, Hollanda ve İspanya
paralarõ gibi yabancõ gümüş paralar da işlem görmektedir. Avrupalõlar yeni dünyadan
getirdikleri altõn ve gümüşü, Osmanlõ ülkesine, değeri düşürülmüş; gümüş içeriği azaltõlmõş para
olarak sürmektedirler. Parasal genişlemenin getirdiği olumsuzluklarõ bu şekilde aşmayõ
öğrenmişlerdir. Bu paralarõn kasõtlõ olarak Osmanlõ piyasalarõnõ istilasõ, Osmanlõ para düzenini
altüst etmiştir.
- Orta Doğu’dan geçen Hindistan ticaret yolu eski önemini kaybetme eğilimindedir. Osmanlõlarõn
hantal, ağõr gemileri karşõsõnda, rüzgarla yol alabilen, hafif ince gemilerle Hint okyanusunda
avantajõ ellerine geçiren Avrupalõlar, artõk, bu ticaret yolunu Osmanlõya bağlõ kalmaksõzõn kendi
çõkarlarõ doğrultusunda kullanabilmektedirler. Birleşik Krallõk (İngiltere) ilerde Hindistan’õ
sömürge haline getirecek yeni güçlü bir devlet olarak Avrupa’da doğmaktadõr. Hint
Okyanusunda Osmanlõ varlõğõ güçlü değildir.
- Öte yandan Osmanlõ İmparatorluğu coğrafi ve siyasi açõdan en geniş sõnõrlarõna erişmiştir.
Osmanlõ artõk küçük devletlerle değil, büyük imparatorluklarla komşudur.
- Savaş teknolojisi hõzla değişmektedir. Kõlõç yerini ateşli silahlara bõrakmõştõr. Savaş eskiye göre
daha pahalõ bir faaliyettir. Savaşlar bütçe açõklarõna da yol açmaktadõr.
- Osmanlõnõn düşmanlarõna karşõ üstünlük sağlayabilmek için, merkez (kapõkulu) ordusuna ağõrlõk
vermesi ve tõmar sistemini ihmal etmesi gerekmiştir. Üretim yapõsõ değişmediğinden, ayni
vergilemeden nakdi vergilemeye başarõlõ geçiş de söz konusu olamamõştõr. Devlet, artan fiyatlar
karşõsõnda tõmar sistemiyle yeterli gelir elde edemeyince, iltizam usulünü reaya üzerinde
baskõya yol açacak şekilde uygulamaya başlamõştõr.

9
- Kõrsal alandaki halk (reaya), tarõmsal üretimle geçimini sağlayamayõnca, taşradaki valiler ve
diğer yüksek devlet memurlarõnõn (ümera) yanõnda paralõ asker olarak çalõşmaya başlamõş,
ümeranõn gücü hõzla artmõştõr. Kapõkulu ordusundan asker kaçaklarõnõn da ümeraya
katõlmasõndan alõnan güçle, yerel otorite merkez otoritesine itaat etmemeye başlamõş,
1590’larda Celali hareketleri yaygõnlaşmõştõr. Sonuç büyük kaçgun, iktisadi genişleme
döneminin tamamen sona ermesi ve siyasal ve toplumsal çalkantõlarõn başlamasõdõr.

17. YÜZYIL VE SONRASINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN


DİĞER DEVLETLERLE İKTİSADİ İLİŞKİLERİ

1) 17.yy’da Osmanlõ İmparatorluğu’nun Diğer Devletlerle İktisadi İlişkileri

17. yy. a girerken Osmanlõ için, sonraki yüzyõllarda da etkili olacak gelişmeler yukarõda
anlatõlanlardõr ve bu gelişmeler imparatorluğun iktisadi ilişkilerinde temel belirleyici faktörler
olmuştur. 17. yy ve 18. yy.õn ilk yarõsõ, aslõnda Avrupa için de bir iktisadi ve malî duraklama
dönemidir. Ama söz konusu dönem yukarõda anlatõlan nedenlerle, Osmanlõ için yõkõlõşõn
öncesindeki bir durgunluk dönemi, Avrupa için yükselme öncesindeki bir duraklama dönemi haline
gelmiştir. Avrupa’nõn 17. yy.dan 18. yy.õn ikinci yarõsõna kadar yaşadõğõ bu durgunluk dönemi,
Osmanlõnõn yõkõlõşõnõ geciktirmiştir.
17. yy. boyunca Avrupa’da nüfus artõşõ durmuş, tarõmsal üretim artmaya devam etmiştir. Bu,
tarõmsal mallarõn fiyatlarõn gerilemesine yol açmõş, gelir düzeylerini korumak isteyen toprak
sahipleri, köylülere yüklenmeye başlamõşlardõr. Bu arada 17. yy, Avrupa merkezi devletlerinin
büyüme ve güçlenme dönemidir. Devletler de, savaş harcamalarõ için köylüler üzerinde baskõ
kuruyorlardõ. Sonuçta, Avrupa’da 17.yy, köylü ayaklanmalarõyla geçen bir yüzyõl oldu. Çitleme
hareketi bu dönemde yaşandõ. Osmanlõ-Avrupa iktisadi-malî ilişkileri sürekli kötüye gitti. İthalat-
ihracat imkanlarõ daraldõ.

2) 18.yy’da Osmanlõ İmparatorluğunun Diğer Devletlerle İktisadi-Malî İlişkileri

Osmanlõ ilk kez 18 yy. da borç almõştõr. Avrupa devletleriyle malî ilişkiler bu yüzyõlõn
ortalarõndan itibaren yoğunlaşmõştõr. Daha önceki ilişkiler, ya o dönemin şartlarõ içinde devlet
kontrolünde ithalat-ihracat ilişkileri biçiminde iktisadi ilişkilerdir, ya da savaşlar sonrasõnda (veya
bazõ Avrupa devletleri için her yõl) Osmanlõya ödenen vergiler ve tazminatlar şeklindedir.
Muhteşem imparatorluk, 200 yõl içinde (17-18 yy) yavaş yavaş, dünyadaki gelişmelere uyum
sağlayamadõğõndan kendi kendini bitirmiş 19. yy’a gelindiğinde, gerçekten bir hasta adama
dönüşmüştür. Hastalõk 300 yõlõn hastalõğõdõr.

10
Osmanlõ 18. yy başõndan itibaren 1760’a kadar, daha önce uyguladõğõ ihracat yasaklarõnõ
büyük ölçüde kaldõrdõ ve iktisadi ilişkilerde tekrar bir canlõlõk dönemi yaşandõ. Osmanlõda bu
dönemde nüfus ve üretimde nisbi bir artõşõn görüldüğünü söyleyebiliriz.
1760-1830 dönemi ise Osmanlõ için yeni bir durgunluk dönemidir. 1789 Fransõz ihtilali ve
ardõndan gelen savaşlar, Avrupa’yõ da karõştõrmõştõr. Yine Osmanlõ, 1768-1830 döneminde Rusya,
Avusturya ve Fransa ile savaş halindedir. Osmanlõ akçesi sürekli değer yitirmekte, yoğun fiyat
artõşlarõ görülmektedir. 1830, Osmanlõ-Avrupa iktisadi-malî ilişkilerinde, dengenin tamamen aleyhe
döndüğü yõldõr.
17.yy ikinci yarõsõ ve 18.yy boyunca, Doğu Akdenizde iktisadi güç dengesi de değişmiştir.
Venedik ve diğer İtalyan kent devletlerinin etkinlikleri kaybolmuş, Hollanda, Fransa ve özellikle
İngiltere’nin gücü artmõştõr. 18.yy da ise, Hollanda bu ülkeler arasõnda geri kalmõş, Fransa, Fransõz
ihtilali sonrasõnda ikinci sõraya düşmüştür6. Bu gelişmelere paralel olarak, Osmanlõ iktisadi
ilişkilerinde, Hindistan yolu ve Ortadoğu ticareti büyük ölçüde kaybolurken, Karadeniz merkezli
ticaret önemini sürdürmüş, Doğu ve Güney Avrupa ticareti, Batõ Avrupa ticareti haline dönüşmeye
başlamõştõr.
17.yy’õn başõndan itibaren, İzmir, Avrupa ticareti için bir üs olarak gelişme eğilimi içine
girmiştir. 18.yy’da Osmanlõ’nõn fiilen uluslararasõ ticarete açõlan en önemli kapõsõdõr. Kuzeyde
sürdürülen savaş, İstanbul’un önemini geçici olarak azaltmõştõr. Bu arada Selanik de önemli bir
ihraç limanõdõr.

3) 19. ve 20.yy’da Osmanlõ İmparatorluğu’nun Diğer Devletlerle İktisadi-Malî İlişkileri

Osmanlõ sadece ihracatta bulunmamõştõr. Her dönemde ithalat da yapmõştõr. 18.yy’da, ithal
ettiği ürünler içinde, mamul mallar, lüks tüketime yönelik yünlü kumaşlar, kâğõt ve cam ürünleri
vardõr.
Ama 19.yy’õn ikinci yarõsõna kadar Osmanlõ’nõn hem ihracatõ hem de ithalatõ hiçbir dönemde
ülke ekonomisinin önemli bir payõnõ oluşturmamõştõr. Aslõnda bu durum o dönemde diğer bütün
devletler için geçerlidir. Ekonomiler büyük ölçüde kendi kendine yeterli, kapalõ bir yapõya
sahiptirler. Ülke içi ticaret ve parasal akõmlar ülkenin iktisadi-malî yapõsõnõ belirlemede daha fazla
etkilidir. Dünyada büyük çaplõ uzak mesafeli iktisadi ilişkiler 19.yy sanayi devriminin getirdiği bir
olgudur.
Yukarõda anlatõlanlara paralel olarak 19.yy’õn ikinci yarõsõndan önce, Osmanlõ iktisadi
yapõsõ, 17 ve 18.yy’lar için verilen kötü tabloya rağmen, hala toplam üretim ve tüketim hacmiyle
kendi kendine yeterli bir yapõya sahiptir. 17 ve 18.yy’larda ve 19.yy’õn ikinci yarõsõna kadar
yaşanan malî bunalõmlar, ekonomik darlõklar, merkezi devletin taşradaki gücünün zayõflamasõndan,

11
üretim ile tüketim arasõndaki bölüşüm dengelerinin adil organize edilememesinden kaynaklanmõştõr.
Devletin bu konuda başarõsõz kalmasõ temel nedendir. Yani 17 ve 18.yy bunalõmlarõ tam bir iktisadi
bunalõm değil, daha çok malî karakterli bunalõmlar görünümündedir7.
Bunu gören Osmanlõ idarecileri 19.yy’õn ilk yarõsõnda merkezi devleti güçlendirici, merkez
otoritesini sağlamak amacõna yönelik reform hareketlerine giriştiler. 1826’da Yeniçeri Ocağõ
kaldõrõldõ. Merkez ordusu disipline edildi. Ayanõn vergi toplama yetkisi elinden alõndõ. Gücü
sõnõrlanmaya çalõşõldõ. 1839 Tanzimat ve 1856 İslahat fermanõ ile ordu, maliye, bürokrasi, eğitim ve
hukuk vb. alanlarõ yeniden düzenlendi. 1840’da hazineler birleştirildi ve tek bütçe ilkesi kabul
edildi8. Devlet taşrada vergi toplama düzenini kontrol altõna almaya çalõştõ. İltizamõ kaldõrmayõ
denedi ama taşradan ayanõn yardõmõ olmaksõzõn vergi toplayacak gücünün olmadõğõnõ gördü.
Tanzimat sonrasõnda, taşra malî idaresinde iltizamõn kaldõrõlmasõyla yerine konulan muhasõllõk da
başarõsõz olacaktõr. Devlet sonunda valilerine malî yetkilerini tekrar vermek zorunda kalacaktõr9.
Avrupa’daki ulusçuluk hareketlerinin de etkisiyle Osmanlõ’ya bağlõ Avrupa milletleri şimdi,
15.yy’õn güçlü, adil Devlet-i Alî Osmanî’sinden çok farklõ olarak gördükleri devletlerine karşõ vergi
verme niyetinde değillerdi.
Bu nedenle yapõlan reformlar uzun vadede başarõ sağlayamayacaktõr. Gelir elde etme sistemi
de çökecek, savaşlar ve askeri harcamalar yüzünden, devlet borç almak zorunda kalacaktõr. Devletin
üretim ve tüketim arasõndaki dengeyi bozmasõ süreci işlemeye başlayacaktõr. Ayan ve reaya artõk
Devlet-i Alî-yi Osmanî’ye gerçek anlamda barõşõk değildir. Bu arada devletin kullanabileceği bir
inisiyatif alanõ da kalmamaktadõr. Ülke içi üretim artõrõlarak, Avrupa mamul mallarõnõn ve Avrupa
paralarõnõn Osmanlõ pazarõnõ işgal etmesinin önüne de geçilememiştir. Tersine ülke pazarlarõ, artõk
Avrupa mallarõna ve Avrupa parasõna muhtaçtõr.
19.yy’da Osmanlõ-Avrupa iktisadi-malî ilişkilerinde üç önemli tarih vardõr. Bunlar:
- 1838 Balta Limanõ (dõş ticaret) anlaşmasõ
- 1854 Dõş borçlanma sürecinin başlamasõ
- 1850 Demiryollarõnõn yapõmõ konusunda yabancõ sermayeye verilen imtiyazlardõr.
19.yy Birleşik Krallõğõn (İngiltere’nin) iktisadi ve siyasi açõdan dünyada rakipsiz olduğu bir
dönemdir. Aynõ zamanda, Fransa’nõn ikinci plana düştüğü, Avusturya’nõn (Almanya) güçlendiği bir
yüzyõldõr. 1815-1900 Burjuva Yüzyõlõ olarak bilinir. Dünyada gümrük duvarlarõnõn İngiliz Serbest
Ticareti lehine kaldõrõldõğõ, liberalizmin geliştiği, köle ticaretinin sona erdiği, önce İngiltere ve

6
Paul Kenedy., Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri (1500’den 2000’e Ekonomik Değişme ve Askeri Çatõşmalar)
Çev: Birtane Karanakçõ, Türkiye İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ, Ankara, s.174-177.
7
Şevket Pamuk., 100 Soruda Osmanlõ-Türkiye İktisadi Tarihi, Gerçek Yayõnevi, İstanbul, 1988, s.182.
8
Oktay Güvemli., “18. Yüzyõl Sonlarõna Kadar Osmanlõ Hazineleri”, Yaklaşõm Dergisi, Mayõs 1997, Sayõ 53, s.141.
9
Abdullatif Şener., Tanzimat Dönemi Osmanlõ Vergi Sistemi, Bilimsel Araştõrma Dizisi, İşaret Yayõnlarõ, İstanbul
1990, s.34-44.
12
Fransa’da sonra bütün Avrupa’da kredilerin ve büyük bankalarõn, büyük mağazalarõn yaygõnlaştõğõ,
buhar makineleri çağõdõr10.
19.yy iktisadi ve malî ilişkilerini bu olgular belirlemiştir. Osmanlõ’nõn Doğu Avrupa ve
Ortadoğu ticareti gerilemiş, İngiltere ve Almanya ile iktisadi ilişkileri hõzla gelişmiştir. Ama bu
gelişmeler, uzun dönemde daima Osmanlõ’nõn zararõna, Avrupa’nõn çõkarõna olmuştur.
1838-1841 de imzalanan anlaşma ile Osmanlõ, gümrük duvarlarõnõ yükseltmesine rağmen,
kendi pazarlarõnõ ve sanayisini serbestçe koruma imkanõndan vazgeçmek zorunda kalmõştõr.
Devletin bu konuda tek taraflõ karar alma hakkõ bir uluslar arasõ anlaşma ile sõnõrlanmõştõr.
Almanya’dan sağlanan finansman ile, Anadolu-Bağdat demiryolunun yapõmõna girişilmiştir.
1880’lerden itibaren Almanya ile ticaret geliştirilmiştir.
Son dönem Osmanlõ-Avrupa iktisadi-malî ilişkilerinde, Osmanlõ dõş borçlanmasõ özel bir
önem arzeder. Osmanlõ dõş borçlarõ, iktisadi tarih açõsõndan, Avrupa devletleriyle malî ilişkileri
açõklamamõza ve devletin yõkõlõşõ sürecini anlamamõza yardõm etmektedir. Ayrõca Osmanlõ ile
Türkiye Cumhuriyeti dõş borçlanmalarõnõ karşõlaştõrma imkanõnõ da elde ederiz.
İlk dõş borçlar 1840’lõ yõllarda Galata bankerleri aracõlõğõyla, Fransõz bankalarõndan
sağlanmõştõr. Ancak bunlarõn miktarlarõ çok düşüktür. Asõl dõş borçlanma, Kõrõm savaşõ sonrasõnda
1854 yõlõnda başlamõştõr. Avrupa borsalarõna Osmanlõ tahvilleri sürülmüştür. 1854 yõlõndan 1876
yõlõna kadar süren ilk dönemde, çok yüksek faizler ve çok elverişsiz koşullar geçerlidir. Alõnan
borçlar, büyük bir donanmanõn kurulmasõnda ve cari harcamalarda kullanõlmõştõr. Ekonomiyi
canlandõracak yatõrõmlara kaynak ayrõlmamõştõr11.
Dünya, 1873 yõlõnda bir borsa krizi yaşadõ. İki yõl içinde 20’yi aşkõn üçüncü dünya ülkesi
borçlarõnõ ödeyemeyeceğini açõklamak zorunda kaldõ. Osmanlõ İmparatorluğu da bunlardan biridir.
1877-78 Osmanlõ-Rus savaşõ ile kesintiye uğrayan görüşmeler 1881 de sonuçlanmõş,
Muharrem Kararnamesi imzalanmõştõr. Borç miktarõ azaltõlmõş, ödeme koşullarõ iyileştirilmiş ama,
Osmanlõ topraklarõ içinde devletten bağõmsõz olarak çalõşacak, alacaklõ devletlerin kontrolünde
gelirleri toplayarak Avrupa’ya aktaracak bir idare kurulmuştur. Belirli vergiler, Duyun-u Umumiye
(Genel Borçlar) İdaresi adõ verilen bu idareye teslim edilmiştir. Bu kuruluş, kendisine bağlõ vergi
(gelir) kaynaklarõnõ iyileştirmek, geliştirmek hakkõna da sahiptir. Taşrada kõsa zamanda geniş
ölçüde örgütlenen Duyun-u Umumiye İdaresinde, üst yönetimde çalõşanlar Avrupalõ idarecilerdir,
diğer çalõşanlar ise Osmanlõ vatandaşlarõdõr.
Duyun-u Umumiye İdaresinin kurulmasõndan sonra, Osmanlõ, dõş piyasalardan daha kolay
ve daha iyi şartlarda borçlanma imkanõ elde etmiştir. Böylece, 1881 yõlõndan sonra başlayan ikinci

10
René Sédillot., Değiş Tokuştan Süpermarkete Tarih Boyunca Tacirlerin ve Ticaretin Öyküsü, Çev: Esat Nermi
Erendor, Cep Kitaplarõ Yayõnlarõ, İstanbul 1982, s.381-419.
11
Aytaç Eker ve Metin Meriç., Devlet Borçlarõ (Kamu Kredisi), DEU İİBF Maliye Bölümü Yayõnõ, İzmir 1999,
s.131.
13
dönemde Osmanlõ Devleti’nin dõş borçlar anapara ve faiz ödemelerinin, önceki döneme göre,
bütçedeki payõ itibariyle çok daha yüksek gerçekleştiğini söyleyebiliriz12.
1914 yõlõna gelindiğinde, borç bulma ve ödeme yeniden zorlaşmõştõr. Ama şimdi
Osmanlõ’nõn Alman, İngiliz, Fransõz rekabetinden yararlanma imkanõ vardõr. Bu yõlda I. Dünya
Savaşõ’nõn başlamasõ, malî ilişkileri kesintiye uğratmõş, ama Osmanlõ Devleti kõsa zamanda savaşta
yenilen bir devlet olarak, Avrupalõlarõn eline düşmüştür.
Osmanlõ-Avrupa malî ilişkilerinde, son dönemde, Duyun-u Umumiye idaresinden sonra
anõlmasõ gereken bir başka kurum, Osmanlõ Bankasõdõr. 1863 de İngiliz ve Fransõz sermayesi
tarafõndan kurulan bankaya, devletin malî güçlüklerine çözüm bulmak ve Avrupa sermayesinin, dõş
ticaretin gelişmesini sağlayacak parasal istikrar ortamõnõ meydana getirmek amacõyla çeşitli
fonksiyonlar yüklenmiştir.
1840 yõlõnda kâğõt paralar tedavüle çõkarõlmõş, 1844 yõlõnda da tağşiş (madeni paranõn
değerini düşürme) işlemi durdurulmuştur. 1863 de kâğõt para basma yetkisi Osmanlõ Bankasõna
verildi. Banka iç ve dõş borçlarõn anapara ve faizlerinin ödenmesi ve kõsa vadeli borç verme
işlemlerini de üstlendi.
Banka Osmanlõ Devleti’nin Merkez Bankasõ gibi çalõştõ. Devlet ile banka arasõnda bugün de
olduğu gibi sõk sõk sorunlar yaşandõ. Yabancõ sermayeli banka, Osmanlõ parasõnõn istikrarõnõ
korumak, özellikle yabancõ sermayenin istikrar içinde kâr elde etmesini sağlamak amacõyla çok az
para basmõştõr. Devletin malî açõklarõ ve savaşlar, merkezi hükümeti banka ile çatõşmaya itmiş,
zaman zaman bankanõn özerkliği gözardõ edilmiştir. Devlet bizzat para basma yoluna gitmiştir13.
Dünya Savaşõ sõrasõnda İngiltere ve Fransa ile iktisadi-malî ilişkiler kesintiye uğramõş,
Almanya ile ilişkilerde gelişme olmuştur. Osmanlõ Devleti Almanya’dan borç alma yoluna da
gitmiştir.
Duyun-u Umumiye İdaresi 1.Dünya savaşõ sõrasõnda fiilen çalõşmamõş, Lozan Antlaşmasõ ile
de resmen varlõğõna son verilmiştir.
Osmanlõ Bankasõ Türk topraklarõnda faaliyet gösteren yabancõ sermayeli en büyük banka
durumundadõr14.
600 yõl boyunca Osmanlõ İmparatorluğunun diğer devletlerle geniş anlamda kurduğu
ilişkilerin bir sonucu olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ve Türkiye Halkõnõn da gayretleriyle elde
edilen Anadolu yurdu ve bütün olumlu Osmanlõ mirasõnõn yanõnda, iktisadi ilişkilerin bir sonucu
olarak kalan Osmanlõ dõş borçlarõ da kabul edilmiş ve zaman içinde ödenmiştir.

12
Süleyman Taşdelen., “Osmanlõ Borçlarõ”, Ekonomi Ansiklopedisi, 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984, s.1034-1035.
13
Haydar Kazgan., Osmanlõdan Cumhuriyete Türk Bankacõlõk Tarihi, Türkiye Bankalar Birliği, Creative
Yayõncõlõk, 1997, s.85-88.
14
S Taşdelen., “Osmanlõ Bankasõ”, Ekonomi Ansiklopedisi, 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984, s.1034.
14
SONUÇ

14-20.yy arasõnda 600 yõl hüküm süren bir imparatorluğun, diğer devletlerle iktisadi-malî
ilişkilerini kõsaca anlatabilmek zordur. Ancak hüküm sürdüğü asõrlar boyunca, son yõkõlma dönemi
hariç, güçlü ve etkili olmuş olan Osmanlõ, dünya konjonktüründe söz sahibi devlet olma özelliğini
uzun süre korumuştur. Bu önemli gerçeği yakalamõş olabiliriz.
Osmanlõ İmparatorluğu askeri karakterli değil, daha çok iktisadi karakterli bir mücadele ile
yõkõlmõştõr. Türkiye Cumhuriyeti Devleti devam etmektedir. Bu anlamda, belki de yõkõlan bir
devletten söz etmek doğru değildir. Ancak imparatorluğun yõkõlõşõ sürecinde yaşanan
olumsuzluklarõ, başarõsõzlõklarõ mutlaka tanõmlamak gerekiyorsa, bir toplum geri kalmaktadõr,
dünya konjonktüründe söz sahibi olma özelliğini kaybetmektedir şeklinde bir ifade kullanmak daha
uygun olur.
Bir ulusun kurduğu bir imparatorluk, o ulusun geri kalmasõyla yõkõlmõştõr. Yine Türkiye
Ulusu’nun kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin geleceği de Türkiye Ulusu geri kalõrsa tehlikeye
düşecektir.
Osmanlõ İmparatorluğu ve soyundan geldiğimiz Osmanlõ Ulusu’nun diğer devletlerle
kurduğu iktisadi-malî ilişkilerinde başarõsõzlõklar olmuştur. Bu ilişkileri kendi çõkarlarõ
doğrultusunda uzun süre koruyamamasõ, İmparatorluğun yõkõlõşõndaki çok önemli nedenlerden
biridir. Önce iktisadi anlamda bir işgal söz konusu olmuştur, askeri işgal ardõndan gelmiştir. Türk
Ulusu’nun geri kalmamasõ, başarõsõzlõklar yaşanmamasõ dileğiyle, Türkiye Cumhuriyetinin diğer
devletlerle iktisadi-malî ilişkilerine dikkat etmesi gereklidir.

15
KAYNAKLAR
Abdullatif Şener., Tanzimat Dönemi Osmanlõ Vergi Sistemi, Bilimsel Araştõrma Dizisi, İşaret
Yayõnlarõ, İstanbul 1990.
Ekonomi Ansiklopedisi, “Osmanlõ Borçlarõ”, 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984.
Fernand Braudel., Akdeniz ve Akdeniz Dünyasõ, Çev: Mehmet Ali Kõlõçbay, Eren Yayõncõlõk
1990.
Mehmet Turgut., Osmanlõda Devlet Ekonomi ve Batõlõlaşmadaki Yanlõşlõklar, Boğaziçi
Yayõnlarõ, İstanbul 1998,
Gülten Kazgan., “Osmanlõ Altõnlarõ”, Ekonomi Ansiklopedisi 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984.
Şevket Pamuk., 100 Soruda Osmanlõ-Türkiye İktisadi Tarihi, Gerçek Yayõnevi, İstanbul, 1988.
Paul Kenedy., Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri (1500’den 2000’e Ekonomik Değişme ve
Askeri Çatõşmalar) Çev: Birtane Karanakçõ, Türkiye İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ, Ankara,
1998.
Haydar Kazgan., Osmanlõdan Cumhuriyete Türk Bankacõlõk Tarihi, Türkiye Bankalar Birliği,
Creative Yayõncõlõk, 1997.
Süleyman Taşdelen., “Osmanlõ Bankasõ”, Ekonomi Ansiklopedisi, 3. Cilt, Paymaş Yayõnlarõ, 1984.
Lütfi Güçer., İktisat Tarihi Ders Notlarõ, İstanbul 1976.
René Sédillot., Değiş Tokuştan Süpermarkete Tarih Boyunca Tacirlerin ve Ticaretin Öyküsü,
Çev: Esat Nermi Erendor, Cep Kitaplarõ Yayõnlarõ, İstanbul 1982,
Oktay Güvemli., “18. Yüzyõl Sonlarõna Kadar Osmanlõ Hazineleri”, Yaklaşõm Dergisi, Sayõ:53
Mayõs 1997,.

16

You might also like