You are on page 1of 18

GENEL OLARAK BİYOKİMYA

Biyokimya hayat bilimi dallarından biridir. Biyokimyanın görevi, hayat olaylarını


kimyasal olarak incelemek ve sebeplerini mümkün olduğunca açıklamaktır. Hücrenin değişik
yapılarında biyokimyasal özellikleri bilinmeden tanımlanmasının pek anlamı olmayacaktır.
Ayrıca çeşitli organellerin fonksiyonları morfolojik yöntemlerle değil yalnız biyokimyasal
yöntemler ile aydınlatılabilir. Kaslarda, sinirlerde uyarıları alan hücrelerdeki temel işlemlerin
aydınlatılması için gerekli bilgileri ve biyokimyasal araştırma yöntemlerini uygulamaya
koyan fizyoloji ve tıp ile de çok büyük bir ilişkisi vardır. Birçok hastalıklar veya metabolik
bozukluklar, biyokimyasal anormallikler sayesinde anlaşılmıştır ve tüm ilaçlar biyokimyasal
olaylara kimyasal maddeler gibi etki etmektedir. Biyokimyanın kökenlerinden biri
kimyadır. Özellikler organik kimya adı verilen doğal bileşikler kimyasıdır. Diğer
kökenlerinden biri ise fizyolojidir. Kimyasal olarak yönlendirilen fizyolojiden, fizyolojik
kimya gelmiştir. Biyokimya adı daha çok tıp fakültelerince benimsenmiştir. Biyokimyanın
diğer bir kökeni ise tıptır. Oluşmaları yalnız biyokimyasal olarak açıklanabilen ve
araştırmaları biyokimyaya büyük bir hız katmış olan metabolik hastalıklar tıp ile biyokimya
bilimleri arasında en önemli köprüdür. Ayrıca son yıllarda önem kazana genetik bilimi ise
biyokimya biliminin başka bir kökeni durumuna gelmiştir. Moleküler biyoloji terimi temelde
biyokimya ile veya biyokimyanın, temel hayat olaylarını moleküler düzeyde açıklamaya
çalışan bir dalı ile eş anlamlıdır.

Laboratuar cihazları:

Klinik laboratuarı, hastalığın teşhis ve tedavisinde gereken önemli bulguların saptanmasını


sağlayacak hasta kan, üre ve örneklerinin değerlendirildiği yerdir.

Yapılan testlere göre Klinik biyokimya, hematoloji, mikrobiyoloji


gibi çeşitli bölümlere ayrılmaktadır. Bu bölümlerde çeşitli
materyallerin testleri yapılarak gerek madde konsantrasyonları,
gerekse ekim yapılarak virüs ve bakteriler aranmaktadır ve
hasta hakkında hayati gene bilgilere ya da hastalığı ile ilgili
ipuçlarına ulaşılmaktadır. Bunu için laboratuar cihazlarının
çok hassas ve doğru işlemesi gerekmektedir. Günlük, aylık
ve yıllık bakımları mutlaka yapılamalı, her gün kontrol
sıvıları varsa mutlaka okutulmalı ve eğer düzeltilemeyen
anormal bir değere rastlanıyorsa mutlaka yetkili servise
başvurulması gerekmektedir.

1
Kan:

1. Besin maddelerini, sindirim sisteminden vücudun diğer kısımlarına taşır


2. Oksijeni, akciğerlerden vücudun bütün hücrelerine taşır.
3. Karbondioksit ve diğer metabolik artıkları hücrelerden boşaltım organlarına taşır.
4. Endokrin bezlerden salgılanan hormonları hedef hücrelere taşır.
5. Vücut ısısını normalde tutmaya yardım eder.
6. Sıvı dengesini normalde tutmaya yardım eder.
7. Hastalıklara neden olan mikroorganizmalara karşı vücudu korur.

 Kan Plazma ve Onun İçindeki Şekilli Elementlerden Oluşur.

Kan ,kırmızı kan hücreleri,beyaz kan hücreleri ve trombosit adı verilen kan pulcuklarından
oluşur.Plazma adı verilen açık sarı renkli bir sıvının içinde bulunur.70 kg’lık bir erişkin
insanda ortalama 5-6 kg kan bulunur. pH’sının normal değeri 7,35 ile 7,45 arasındadır.

 Plazma kanın sıvı kısmıdır.

Kanın şekilli elemanları dışında kalan kısmına plazma denir. Kanın yaklaşık %55’i
plazmadır. Plazma;%92 su,%7 protein tuz, oksijen, diğer çözünmüş gazlar, glikoz, lipit ve
diğer besin maddeleri, metabolik atıklar ve hormonlardan meydana gelmiştir. Kan dolaşım
sisteminin dışına çıktığı zaman pıhtılaşır ve sarı renkli bir sıvı bu pıhtıdan ayrılır. Bu sıvıya
“serum” adı verilir.

Plazma proteinleri 3 gruba ayrılır:

1)Albümin: Kanın osmatik basıncının ayarlanmasından


sorumludur.
2)Globülin:α ,β ,χ olmak üzere 3’e ayrılır.
3)Fibrinojen: Kanın pıhtılaşmasının son kademesinde
gerekli olan önemli bir proteindir.

2
KAN

PLAZMA KAN
HÜCRELERİ

PLAZMA SERUM Eritrosit Trombosit Lökosit


PROTEİNLERİ

Su Granüler lökosit Agragranüler


Lökosit

ALBÜMİN GLOBULİN Tuz

Çözünmüş Gaz
Nötrofil
Lenfosit
FİBRİNOJEN Hormonlar

Bosofil
Monosit
Glikoz

Eosinofil

 Kırmızı Kan Hücreleri Oksijen Taşırlar:

Erişkin bir erkeğin yaklaşık 30 trilyon kırmızı kan hücresi(eritrosit) vardır. Bu miktar her bir
milimetre küpe yaklaşık 5,4 milyon eritrosit düştüğünü gösterir.

Eritrositlerin nukleusları yoktur ve şekilleri bikonkavdır. Çok küçük hücrelerdir.

Kan akciğerle de dolaşırken, oksijen difüzyon yolu ile kanın içine geçer, eritrositteki
hemoglobin ile zayıf bir bağ kurar. Bu formun ismi “oksihemoglobindir. Kan dolaşımı
sırasında, eritrositler akciğerlerden aldıkları kan kılcal damarlardan geçerek hücre içine
taşırlar. Hücrelerde oluşan karbondioksiti de alıp akciğerlere taşırlar. Oksijence zengin kan
taşıyan damarlara arter, karbondioksitten zengin kan taşıyan damarlara ven adı verilir.

 Beyaz Kan Hücreleri Vücudu Hastalıklara Karşı Korur:

3
Beyaz kan hücreleri(lökositler) hastalığa sebep olacak ajanlara karşı vücudu korurlar.
Lökositler, eritrositler gibi sadece dolaşım sistemi içinde kalmazlar.Dokulara geçerken amip
gibi hareket ederler ve yabancı maddeleri, ölmüş hücreleri ve bakterileri fagosite ederler.

Kanda eritrositler lökositlerden çok daha fazladır.Erişkin bir insanda normalde 1mm3 kanda
7000 lökosit vardır.Eğer bu lökositlerin sayısı 10000’nin üstüne çıkarsa bakteriyel bir
enfeksiyon düşünülmelidir.

 Trombositlerin Kanın Pıhtılaşmasını Sağlar :

Trombositler gerçek hücre değildir.Onlar çok küçük stoplazma parçacıklarıdır.Dolaşan


kanda yaklaşık 300000 trombosit/mm3 vardır. Bu stoplazma parçacıkları kan kaybını
engellerler.Pıhtılaşmada rol oynarlar.

Kanın pıhtılaşması üç aşamada gözlenir:


1)Doku zarar gördüğü zaman,kandaki proteinlerde bir seri reaksion oluşur. Bu proteinler
pıhtılaşma faktörü olarak adlandırılır. Bu pıhtılaşma faktörlerinden biride trombositler
tarafından salınır. Bu reaksiyonlar sonucunda protrombin aktivatör adı verilen madde oluşur.

2)Protrombin aktivatör bir enzimdir.Protrombinin aktif hali olan trombine dönüşümünü


katalizer.Protrombin plazmada bulunabilen bir globülindir. Bu protein K vitamini yardımı ile
karaciğerde sentezlenir.Potrombinin trombine dönüşebilmesi için kalsiyum iyonlarına ihtiyaç
vardır.

3)Trombin bir enzim gibi etki göstererek plazma proteini fibrinojeni,fibrine dönüştürür.Fibrin
uzun iplikçikler şeklinde bir proteindir.Fibrinler,kan hücresinin çevresine bir ağ meydana
getirirler,bu ağ kanın şekilli elemanlarını içine alır ve büzülerek pıhtı meydana getirir.

 Santrifüj edilmiş kan ne demektir?

Eğer kan santrifüj edilirse, hücreler plazmadan ayrılır. Hücreler daha ağır oldukları için dibe
çökerken daha hafif olan plazma üstte kalır. Kan, içi heparin ile sıvanmış “mikropipet”
denilen küçük tüplerde santrifüj edilir. Bu tüpün en alttaki kısmında eritrositler toplanır,
bunun hemen üstünde ise çok ince bir tabaka halinde lökositler bulunur, en üstte ise plazma
bulunur. Hematokrit, eritrositlerin oluşturduğu kan hacminin toplam kan hacmine oranıdır.
Hematokrit tayini için kan heparinize özel tüplerde santrifüj edilir, eritrositler en altta toplanır,
onun üstünde lökosit ve trombositlerin oluşturduğu çok ince bir tabaka oluşur, en üstte ise
plazma adı verilen açık saman sarısı-beyaz renkte sıvı toplanır.

Laboratuar cihazları:

4
Klinik laboratuarı,hastalığın teşhis ve tedavisinde gereken önemli bulguların saptanmasını
sağlıyacak hasta kan,üre ve örneklerinin değerlendirildiği yerdir.
Yapılan testlere göre Klinik biyokimya,hematoloji,mikrobiyoloji gibi çeşitli bölümlere
ayrılmaktadır. Bu bölümlerde çeşitli materyallerin testleri yapılarak gerek madde
konsantrasyonları,gerekse ekim yapılarak virüs ve bakteriler aranmaktadır.Ve hasta hakkında
hayati gene bilgilere yada hastalığı ile ilgili ip uçlarına ulaşılmaktadır. Bunu için laboratuar
cihazlarının çok hassas ve doğru işlemesi gerekmektedir.Günlük, aylık ve yıllık bakımları
mutlaka yapılamalı,hergün kontrol sıvıları varsa mutlaka okutulmalı ve eğer düzeltilemeyen
anormal bir değere rastlanıyorsa mutlaka yetkili servise başvurulması gerekmektedir

Kan Gazları:
Kanın en büyük fonksiyonlarından biri solunum için gerekli olan oksijen ve
karbondioksidin taşınmasıdır.

*Kan gazları dediğimiz zaman aklımıza gelen önemli


parametrelerden biride oksijen miktarıdır.

Arterlerdeki oksije konsantrasyonu 80-100mm


Hg’dır.Oksijen kan içerisine , akciğerlerdeki alveollerden
difizyon yolu ile geçer. Bu difüzyon olayının olabilmesi için
kan içersindeki oksijen miktarının alveollerdeki oksijen
miktarına göre daha az olması gerekir.

*Diğer parametrelerden biride karbondioksit miktarıdır.

Kandaki,hayati olan asit-baz dengesi CO2 taşınması ile direkt olarak ilgilidir.Kanın ph’ı 7,36
ve 7,44 değerleri arasındadır.Kandaki CO2 miktarının artması kanın pH’ının düşmesine neden
olacak yani kanı daha asidik hale getirecektir.

Kan Gazı Ölçüm Sonuçlarına Göre Oluşabilecek Durumlar:

1)Respratuar Alkaloz: pH(yüksek) ,pO2(yüksek)


Hasta respratuar alkoloz durumunda iken hastaya oksijen verilmesi ile pH değerinin artışı
sağlanabilir.

2)Resparatuar Asidoz: pH(düşük) pO2(düşük)


Akciğerlerde ve solunumda bir problem olduğuna işarettir.Kandaki oksijen kansantrasyonun
azalması kanın pH’ını düşürür.

3)Metabolik Alkaloz: pH(yüksek) HCO3(yüksek)


Kandaki pH değerinin belirlenmesinde HCO3- iyonlarının kansantrasyonu önemli rol oynar ve
kan gazı testlerinde ölçülen önemli parametralerden biride budur. Bu durum ile nadir olarak
karşılaşılır.Plazmada HCO3- iyonunun artışı,pH oaranını yükseltmiştir.

4)Metabolik Asidoz: pH(düşük) ,HCO3-(yüksek)


İshal gibi rahatsızlıklarda bu gibi sonuçlar ile karşılaşmak mümkündür.Vücuttan aşırı HCO3-
iyonunun atılması,plazmazma içindeki HCO3- konsantrasyonunuda düşürür ve bunu
sonucunda knaın pH’ da düşmüş olur.

5
Kan Gazı testi yeni doğan bebeklerde ve yoğun bakım hastalarında kan gazı sık sık ölçülen
bir değerdir.Ve tahlil sonucuna göre uygun tedavi seçilerek hastaya uygulanır.

Kan gazlarının ölçümü için gerek kan arterlerden temin edilir. Bunun amacı solunumun ne
kadar başarılı olduğunu ve ne kadar oksijen taşındığını tespit etmektir.Eğer ölçüm
sonuçlarında oksijen yoğunluğu yerine karbondioksit yoğunluğu fazla çıkıyorsa bu,kanın
arterlerden değilde ven’den teminedildiği anlamına gelebilir.

Önemli unsurlardan biri çalışılacak kanın pıhtılaşmamasını sağlamaktır.Çünkü numunede


oluşabilecek bir pıhtı makinanın ince borularının tıkanıp bozulmasına,bu da makinanın yanlış
sonuçlar vermesine hatta ölçüm yapılan makinanın bozulmasına neden olabilmektedir.

Kan pH’ının 6,9’a inmesi veya 7,9’a çıkması halinde ölüm meydana gelir.

Işık nedir?

Işık elektromanyetik bir radyasyondur.

Basit bir nanometre scalası:

___0,1nm____1nm________180nm___380nm______780nm____________400x103______
gamma X-ray UV Visible IR Microwave
(Ultra Viole) (Görünür ışık)

Biyokimya Cihazlarının Ölçümlerindeki Temel Prensipler Ve Ölçüm Methodları:

Kompetatif Bağlanma Reaksiyonu:Bu reaksiyonlarda ortama antijen, antikor ve işaretli antijen


konur.Ortamda bulunan sınırlı sayıda antikor bağlanma kısmı için sabit miktarada işaretli
antijen yarışacağı için antijenin tamamı sınırlı sayıda antikor bağlanma yerine bağlanamaz.

Fakat bu reaksiyonda bazı olayları önceden kabul etmek gerekmektedir:


1)Antijen ve antikor homojendir.Onların geri dönüşüm etkileşimleri belli bir dengededir.
2)Antijen üzerindeki işaret hiçbir şekilde antijen ve antikor reaksiyonu ile etkileşim halinde
olmaz
3)Antikor ve antijen sadece birebir eşleşir,bir moleküler komplex şeklinde olurlar.
4)Antijen antikor komplex’i tamamiyle serbest antijenden ayrılabilir.

6
RIA(Radio Immuno Assay):Vücut sıvılarındaki antijen ve antikorların belirlenmesinde
radyoizotopların kullanıldığı immunolojik bir tekniktir.RIA methodu kompetitif bağlanma
reaksiyonu şeklindedir.Yani sabit miktarda ve radyoizotop işaretli numunedeki antijen,sınırlı
sayıda antikor bağlanma yerine bağlanabilmek için yarışırlar.

Kullanılan Reaktifler:RIA’da kullanılan antikor reaktifler’iplastik tüp,polistiren veya bilya


gibi katı bir faza bağlanmıştır.Radyoizotop işaretli antijen moleküle kovalent olarak
radyoizotop bağlanması ile elde edilir.Radyoizotop olarak ençok Iyot 125(I125)kullanılır.
Emniyet açısından tüp başına 0,5 mikroküri konulabilir.

Kullanılan Ayırma Teknikleri:

1)Solid-faz Bağlanması:En sık kullanılan,en basit ayırma tekniğidir. Bu teknikte bağlanma


sonunda serbest kalan radyoizotop işaretli antijen ayrılır yada polimer kaplı demiroksit
partiküllerine bağlanır.
2)Oratama aktif karbon konur.
3)Çöktürme tekniği kullanılır.

Kemiluminisans:Reaksiyon ürünlerinden bir tanesinin ışık olduğu kimyasal


reaksiyondur.Örnek olarak “luminol” isimli kimyasal maddeye “peroksidaz”isimli başka bir
madde etki ederse ürünlerinden bir kısmı ışık olmak üzere bir reaksiyon oluşur.

Kemiluminisans’ın avantajı çok hassas olamsıdır.Reaksiyon çok hassas PMT(photon


multiplayer tube)’ler tarafından ölçülür.

Bir molekül peroksidaz dakikada birçok milyondan fazla substuratı çevirir. Bu sebeple
kemiluminisans,RIA’dan daha çok tercih edilmektedir.

Sistemin dezavantajı ise bu reaksiyonların sadece heterojen bir ortamda yapılabilme


zorunluluğudur.

Bioluminesans:Kendiliğinden (tabii)olarak meydana gelen bir kemiluminisans olayıdır.

Immunoassay: Immunoassay’ler , antikorların spesifik bağlanma ajanları olarak kullanıldığı


reaksiyonlardır. Bu testlerin prensibi antijen ve onun ilgili antikoru arasında spesifik,geri
dönüşümsüz bir bağlanma olmasıdır. Bu bağlanma bir komplex şeklindedir.

7
SPEKTROFOTOMETRE

Küvet içindeki numunenin içinden geçen ışığın absorbansının (emiliminin) ölçülmesi


esasına dayanarak çalışan sistemlerdir. Bu sistemlerde sabit bir ışık kaynağı tarafından
yayılan ışık tek bir dalga boyunun elde edilmesini sağlayan monokromatörler tarafından
küvet’e gönderilir. Küvetin içinde bulunan numune gelen ışığın bir kısmını absorbe eder. Bu
absorbsiyon derecesi sıvının içinde aranan parametrenin yoğunluğuna bağlı olarak değişir.
Işık şiddetindeki değişim foto dedektörler ile algılanır ve tekniksyenin anlayabileceği
değerlere dönüştürülmüş şekilde gösterilir.

Spektrofotometrelerde ışık kaynağı görünür ışık spektrumunda ,UV dalga boyunda yada
yakın kızıl ötesi dalga boyunda olabilir.
Buna bağlı olarak da küvet’in yapısı değişir.Çünkü cam’ın Uv ışığına absorbans derecesi
maximumdur.Yani UV dalga boyunda ışıklar ile uğraşıyorsak biyokimyasal tepkimeler
meydana getirdiğimiz ve absorbansı ölçtüğümüz küvetin camdan yapılmaması gerekmektedir.
Monokromatörlerde üç çeşit dalga boyu ayırma sistemi kullanılır:
1) Prizmalar
2) Filteler
3) Difraksiyon Kafesi

Prizmalar: İstenen dalga genişliğinin ayarlanması için kullanılan en basit yöntemdir.


İstenen dalga genişliği cam prizmaların ışığı kırma etkisiyle sağlanır.
Filtreler: istenmeyen dalga boylarını absorbe ederek diğer dalga boylarındaki ışığı
geçirirler. Bunlar renkli solüsyonlardan ya da renkli camlardan yapılırlar.
Difraksiyon Grating: İleri derecede parlatılmış üzerinde çok sayıdan minik prizma olan bir
yüzeydir. Difraksiyon kafesi ışık spektrumunun istenen dalga boyunu çok iyi ayırır. Bu
ayırma derecesi üzerinde bulunan prizma sayısına bağlıdır.

Otoanalizör Cihazı:

Otoanalizör,klinik biyokimya laboratuarlarında her türlü analiz işlemini otomatik olarak


bilgisayar kontrolü altında gerçekleştiren bir cihazdır. Bu cihaz sayesinde her numuneden
sadece istenilen testlerin çalışılması sağlayan bu cihazın bütün bu işlemleri gerçekleştirmesi
için mikroişlemciler kullanılmaktadır.Cihaz ile plazma,idrar,serum gibi sıvılar
çalışılabilmektedir.Kullanıcıya sadece hangi numune üzerinde hangi test yapılmasını seçmek
kalmaktadır.

Reaktiflerin katkısı ile meydana getirilen biyokimyasal olaylar,reaction cell adı verilen özel
havuzlarda meydana gelmekte ve ölçümlerde burada yapılmaktadır.Tüm reaction cell’ler
reaktion disk üzerinde toplanmıştır ve bu reaction disk ise ısısı normal vücut ısısına eşit olan
bir su havuzunun içine yerleştirilmiştir. Böylece reaksiyonların gerçek ortama en yakın
koşullarda meydana getirilebilmektedir.

8
Cardiac reader:

Cardiac reader acil laboratuarlarının en önemli aletlerinden biridir.Görevi hasta numunesinde


Troponin T miktarını ölçmektir.(şekil 1)

Troponin T ‘nin kandaki artışı bize hastanın enfarktüs geçirip geçirmediği hakkında acil ve
önemli bilgileri vermektedir.şekil 2’de görüldüğü gibi her hasta için özel bir preparat
kullanılmaktadır. Bu preparat ilk önce cihaza yerleştirilir(şekil 3). Burada bulunan
boşluğa150 mikro litre kan uygulanarak işlemlerin başlanması için gerekli komut verilir.Ve
yaklaşık 11 dakika sonra bize hastanın Troponin T seviyesi hakkında sonuçlar gelmektedir.

Sonuç ”-“,”+” yada “++” şeklinde olabilir.”-“ sonucu bize hastanın kanındaki Troponin T
miktarının sınırlar seviyesinde olduğunu göstermektedir. Artı miktarı kandaki Troponin T’nin
ne kadararttığını gösterir.

Şekil 4v ve 5’de cihazın printer’a bağlı hali ve güç kaynağı girişi ve diğer interface’ler
görülmektedir.

Flame(Alev) Fotometresi:

Sodyum,potasyum,lidyum analizi yapmak için kullanılan bir yöntemdir.Sodyum ve potasyum


vücudumuz için gerekli çok önemli pozitif yüklerdir.(Lidum maddesi vücutta yoktur.İlaç ile
dışardan alınır.)

Vücutta en fazla klorür vardır.Potasyum hariç hücre içinde çok,dışında ise azdır.Sodyum
bunun tersidir.Yani ücre içinde az fakat buna karşın hücre dışında fazladır.

Atomik absorbsiyonlu fotometreden farklı olarak;cihaz için ölçülen referans değeri sağlam
insanlarla ölçülür.Yaptığımız tahlillerin sonucunda normale bakarak sonucun yüksek yada
alçak olduğuna karar veririz.

Burada alev iki önemli rol oynar:

1)Alevdeki redükleyici gazlar ve serbest radikaller metal iyonlarını nötr iyonlar haline
çevirirler.
2)Alev,ground state durumunda olan elektronları uyarıp daha yüksek orbitallere geçmesi için
gerekli olan enerjiyi sağlar.

Uyarılmış atomlar kararsız olduklarından stabil duruma geçerlerken karakteristik bir dalga
boyunda ışıma yaparlar.(Bu ışığın dalga boyu her elementten elemente göre
değişmektedir.Yani her element kendine özgü bir dalga boyunda ışık yayar.)Işte bud önüş
sırasında ortaya çıkan ışıma miktarı flame fotometresi ile ölçülür.

9
Flame Fotometresinin Diğer Cihazlardan Ayıran Özellikleri:

1)Numunedeki parametrelerin ölçülmesindeki temel kavram ışığın absorbe edilmesi


değil,numuneden gelen ışımanın ölçülmesidir.
2)Bu yöntem ile sadece saf metal konsantrasyonları tesbit edilebilmektedir.
3)Numune saklayıcının fonksiyonu ve power supply bir alev içerisinde birleştirilmiştir.

Flame Fotometresinde Karşılaşılabilecek Problemler:

1)Alev Isısı: Sabit bir ısı sağlanmalıdır. Azalan yada artan bir ısı olmaması gerekmektedir.
2)Atomizer: Numunenin alev içine püskürtülmesi özel olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.
Aleve çok fazla sıvı numune giderse bu alevin ısısının düşmesine neden olabilir. Bu sorunun
önlenmesi için düzenli bir şekilde temizlenmesi gerekmektedir.
3)Kontaminasyon: Na ve K iyonları ile kirlenmiş su cam kaplar, standart solüsyon...vs yanlış
okumalara neden olucaktır.
4)Siyanür gibi radikaller metal iyonlarına benzer bir ışıma yaparlar. Buda yanlış okumalara
neden olmaktadır.
5)Protein birikimi: Zamanla serum proteinleri atomizerin iç yüzeyini kaplar ve alevle birlikte
yandığında yanlış pozitif sonuçlar verir.

Numune’nin Hazırlanması:
Na ve K iyonlarının vücud sıvılarında tayini için düşük konsantrasyonda deterjan ve lidyum
gibi bir internal standart ihtiva eden bir sıvı ile dilüye edilmelidir.

Hasta Lidyum alıyorsa ilaçla başka bir özel sıvı ile dilüye edilmelidir.

İnternal standart, devamlı numune veya alev kesilmelerinde aşşağı yukarı alev ısısını sabit
tutmak için kullanılırlar.

10
Hormon:

Elecsys:

Hormon kısmında bulunan en önemli cihazdır(Şekil 1a&1b). Bu cihaz


ECL(elektrokemüliminisans)
teknolojisini kullanarak insan vücudunda bulunan hormonların seviyelerin bulunmasında
kullanılmaktadır.Tüm sistem özel bir software ile kontrol edilmektedir.

Elecsys modelleri “diskli sistem” ve “racklı sistem” olmak üzere temel olarak ikiye ayrılırlar.
Bunların ölçüm yapma teknikleri tamamen aynı olmasına karşın numunenin yerleştiriliş
biçimi farklıdır.Diskli sistemde numuneler özel disklere barcodeları dış açıklığa gelicek
şekilde dizilirler.Disk dönerek numuneden incelenecek serum alınır ve daha sonra gerekli
işlemler yapıkırken;Racklı sistemde ise numuneler cihaza özel racklara konarak yerleştirilir
şekil (2a). B racklar daha sonra tepsilere konur(şekil 2b) ve cihazın numuneleri kabul ettiği
kısmına (A Line) yerleştirilir

Cihaz temel olarak 2 ana kısımdan oluşmaktadır:


(Bu kısımda anlatılacak tüm kısımlar şakil 1b’den takip edilebilir.)

a)Kontrol Ünitesi:Cihazın sol üst köşesine yerleştirilmiş touchscreen monitör, monitörün


hemen altında bulunan basit bir klavye ve bir adetde disk driver’dan oluşur.Yapılması gereken
işlemler bu kısımda seçilir ve yine bu kısımda değerlendirilir. (Şekil 3a&3b)

b)Analiz Ünitesi:bu bölümde kendi içinde 4’e ayrılır:

1.Numune/Reaktif alanı:
Bu kısım cihazın sol kısmının yarısını kaplamaktadır.Racklı sistemde
A,B,C line’ları,rack barcode okuyucusu,numune/reaktif probe’u,reaktif diski ve numune ve
reaktif pipetörü kısımlarının birleşmesinden oluşmuştur. Bu kısım numunenin cihaza giriş
yaptığı ve ilgili testler için gerekli reaktiflerin bulunduğu kısımdır.

2. Atık kısmı:
Cihazın sağ tarafını oluşturur.Sıvı atık bidonu,katı atık kısmı,distile su bidonu ve yakalama
(probeların uçlarına takılan özel plastik başlıkların yakalanmasını
simgelemektedir.)ünitelerinin birleşmesinden oluşmuştur.

3.Ölçüm Alanı:Bu kısım numunelerde aranan hormon miktarının ölçüldüğü


kısımdır.İncubatör,sipper probe,pipetör ve algılama ünitesinin birleşiminden oluşmuştur.

4. Açma/kapama Düğmesi:Cihazın ön yüzünde bulunur ve cihazı açıp kapamaya yarar.

11
KONTROL ÜNİTESİ:

Klavye: Monitörün hemen altına monte edilmiştir.


Üzerinde genel kullanım tuşlarının bulunduğu basit bir klaveydir.(şekil 3b) Bu tuşlar :

1.Global action keys:işlemlerin başlatılıp durdurulduğu yada stat numunesi giriş emrinin
verildiği tuşlar bulunur.
2.Navigation Keys:Bir üst sayfa veya numune bilgisine gidilmesini sağlar.
3.Numeric Keys:Üzeinde rakamların bulunduğu ve çeşitli bilgi girişine izin veren kısımdır.
Monitörün hemen altına monte edilmiştir.

TouchScreen Monitör:(şekil 3a) üzerinde çeşitli menülerin bulunduğu dokunmatik bir


monitördür.İstenilen işlemler ve hangi numuneye hangi işlemin yapılacağı bu kısımdan
seçilmektedir.

Disk Driver Ünitesi:İçerisindeki diskette analizler için gerekli olan bilgileri


depolar.Kullanılan software’ın analizleri yapabilmesi için data tutulmak zorundadır.

NUMUNE/REAKTİF ALANI:

Rack tipi giriş yapan cihazlar için;


A Girişi: (Şekil 4) bu kısım tepsilerin konulduğu kısımdır.Numuneler bu tepsiler üzerinde
bulunan rackların içinde bulunur. Bir defada en çok 75 numune girişi
yapılabilmektedir.Dikkat etmek gereken hususlardan biri Tray İndication Light’ın durumudur.
Bu lamba bize A girişinin aktif olup olmadığını göstermektedir. A girişi aktif demek gizli
olan itici kolun tepsi üzerindeki rackları cihaza doğru ittiği anlamına gelmektedir. Bu
durumda Tray İndication Light yanmaktadır. Bu durumda yeni tepsi cihaza konulamaz.Yeni
teğpsi koymak için ışığın snmesini beklemek zorundayız.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Tepsi üzerindeki racklar cihaza itilmesi cihazın aktif olmadığı
durumda saklı olan bir itici kolu tarafından yapılmaktadır. Bu kol itme işlemi gerçekleştirdiği
zaman Tray İndication Light’ın ışığı yeşil olarak parlamaktadır.

B Girişi: (şekil5) Bu kısımda kiş en önemli parça barcode okuyuculardır. Bu barcode


okuyucular ilk önce işlem yapılmak üzere A Girişinden gelen rack’ın barcode’unu daha sonra
ise barcode’u okunan rack içerisine yerleştirilmiş olan numunenin barcode’unu okur. Bu
barcode sistemi saesinde hangi numuneye hangi işlemin gerçekleştirileciği cihaz tarafından
algılanıyor.

C Girişi: (Şekil 6) Bu kısımda ise işi bitem racklar ilerlemeyi sürdürüyorlar ve C line’dan
çıkış yapıyorlar. Burada da bir Tray İndication Light var. Bu lamba bize output itici
kolununişlemde olduğunu göstermektedir. Bu ışık yanarken işi bitmiş numuneleri almaya
çalışırsak cihazı bozabiliriz. Bu yüzden işi biten numuneleri almak istediğimizde bu lambanın
yanmıyor olduğuna dikkat etmemiz gerekiyor.

12
Stat Girişi: (Şekil7)Bu giriş diğer rutin girişlerimizi bekleyemeyecek kadar acil olan hastaları
aradan sokmaya yaramaktadır. Böylelikle cihaz ilk önce stat girişide bulunan hastayı alacak
ve onun işlemlerini daha önce yapacaktır.

Numune/Reaktif Probe’u:Elecsys cihazının sol arka tarafı boyunca uzanan ve numune ve


reaktiflerin tepkimelerin gerçekleştiği incubatör’e taşınmasını sağlayan parçadır.
(şekil 1b)Basit bir pipetör’den oluşmuştur. Bu parça her numune’yi ve onunla ilgili reaktif’i
almadan önce yakalama ünitesinden gerekli olan pipetör başlığını takar. Böylelikle hiçbir
numune reaktif birbirine karışmamış olur. Bu parça reaktifler ve numuneler arasında sürekli
gidip gelmektedir.Sıvı seviyelerini anlayabilmek için üzerinde sıvı yüksekliği dedektörü
vardır.

Reaktif Diski:Reaktiflerin konulduğu ve ilgili tepkimeler için 18 afrklı reaktifin bulunduğu


kısımdır. Bu reaktifler yakalaşık olarak 20+-3 derecede muhafaza edilmektedir. Burada ayrıca
reaktiflerin üzerindeki kapakları gerektiği zaman açmak üzere özel bir kol sistemi
geliştirilmiştir. Ayrıca hangi reatifin disk üzerinde nerede bulunduğunu anlamak için reaktif
tüplerinin dışındaki ilgili barcode’u algılamak için bir barcode okuyucusu vardır.

İncubatör:Tepkimenin gerçekleştiği önemli bir kısımdır. Numune/Reaktif Probe’u tarafından


pipetlenen Numune/Reaktif buaradaki özel boşluklara boşaltılırlar. (şekil9) Üzerinde 32 adet
boşluk vardır.Her test için başka bir boşluk kullanılır. Bu karışımın sıcaklığı yaklaşık olarak
37+-3 derecede tutulur.
Mikropartikül Karıştırıcı: Numune/Reaktif’in homojen bir karışım haline gelmesinden
sorumlu olan bir pipetördür. Bu karışımı iyice karıştırarak tepkimenin düzgün gerçekleşmesi
sağlanmaktadır.(şekil 1c)

Sipper Probe: (Şekil 11a&11b) İncubatörde tepkimenin gerçekleşmesi amacı ile istenilen süre
ve istenilen sıcaklıkta bırakılan Numune/Reaktif çifti bu probe sayesinde ölçüm işleminin
yapılacağı yere iletilmek üzere aspiration istasyonuna aspire edilmektedir.(şekil 9)

Dedection Unit:Daha sonra Aspiration istasyonuna giden numune dedektion unitesinden geçer
Burası PMT(Photon Multiplayer Tube,ölçüm hücresi,mıknatısı hareket ettiren bir kol ve
güçlendirici kısım olmak üzere çeşitli kısımlardan oluşmaktadır(şekil 12)

System reaktifleri(Procell ve Cleancell): Bunlar 4 adetdir ve sıvı atık kabının hemen


yukarısında bulunurlar. Birinci ve dördüncü kaplar(yani alt kısımları siyah olmayanlar)
temizleyici solüsyon diğer ikisi ise İçerisinde TPA bulunduran reaktif tüpleridir.Temizleme
solüsyonları incubatörde işi biten numune atıldıktan sonra numunenin yerleştirildiği incubatör
boşluğunun temizlenmesi için kullanılır.Diğer solüsyon ise ECL teknolojisinin temelini
oluşturan bir reaktiftir.

13
ECL TEKNOLOJİSİ:

Bir platin elektrod üzerinde elektrik sinyallerine duyarlı reaktiflere elektrik enerjisi vererek
bunlarda üretilen ışık miktarının ölçülmesi temeline dayanır.

Kullanılan reaktiflerRuthenium(II)_tris(bipyridyly)(RU(bpy)3)+2 complexi ve


TPA(triproplymine) bileşiği kullanılır. Ruthenium’dan ışık çıkması kiyasal bir olay
olamsından çok elektriksel bir olaydır. Bu yüzden reaksiyonun elektrik ile kontrol
edilebilmesi bu reaksiyon tipinin en önemli özelliğidir.

Ruthenium(II)_tris(bipyridyly)(RU(bpy)3)+2 complexi ve TPA(triproplymine) elektrik sinyali


verilmediği sürece stabildirler.Verilen gerilim elektriksel bir alan oluşmasına neden olur ve bu
oluşan bu alandaki tüm materyaller etkilenmektedir. Bunun sonucunda TPA okside oluyor ve
bir elektronunun kaybediyor ve TPA +1 yükle yüklenmiş oluyor.Dengeyi sağlamak için TPA
bileşiğinden bir proton kopuyor ve TPA bielşiğimiz radikal “TPA.”’ya dönüşüyor.

Bununla beraber (RU(bpy)3)+2 Bileşiğide bir elektronunu kaybediyor ve (RU(bpy)3)+3


Şekline dönüşüyor.Radikal TPA(TPA.) Ru(bpy)33 bileşiği ile RU(bpy)3)+2 şeklini alana kadar
tepkimeye giriyor.(Yani bir elektron alıp tekrar eski durumuna dönene kadar.) Bu konuma
geldiğimizde bileşiğimiz uyarılmış halde bulunmaktadır. Bu uyarılmış halden stabil haline
geçerken(ground state) 620nm’lik bir ışık yayılmasına neden olur ve bisde bu ışığı
ölçmekteyiz.Reaksiyon tekrarlandıkça bu ışık çıkmaya devam etmektedir. Bu öok zayıf bir
ışıktır ve bu ışık daha sonra yükseltici kısımlarda kuvvetlendirilir.

Şekil 12’de ölçüm ünitesi gösterilmektedir. Aspiration istasyonuna gelen reaktif ile karışmış
numune Yoluna ince bir tüpte ilerlerken manyetik bir alan etkisinde bırakıldıktan sonra
yukarıda bahsettiğimiz platin elektrodlara gelmekte ve burada yukarıda bahsettiğimiz gibi
çıkan ışık miktarı PMT ile ölçülmektedir.

14
KAN MERKEZİ (KAN BANKASI) CİHAZLARI:

1, Kan plazması saklama dolapları: Santrifüj cihazlarıyla kandan ayrıştırılan plazmalar


değişik saklama ömrüne sahip dolaplarda saklanırlar. Örneğin bunlar 6 ay, 1 yıl (-40 C) ve 2
yıl (-80 C) dır. Santrifüj olayı ile molekül ağırlığına göre hücreler değişik torbalarda
toplanırlar. Santrifüj 16-22 dk. aralığında yapılır.

2, Kan alımı: Alınan kan 21, 35 ,45 gün gibi sürelerle saklanabilir. Kanın sağlıklı saklama
koşulları için dolap ısısının 4-7 C olması gerekir.

3, Kandaki trombositlerin ayrıştırılması: AFEREZ adı verilen özel bir kan verme işlemi
ile kanınızın tamamı değil sadece trombosit ya da plazma gibi ürünler alınabilmektedir. Bu
ürünler lösemi veya diğer kanserli hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Trombositler bu tip
hastalarda oluşan kanamayı durdurarak, hayati bir rol oynarlar.

COBE® Spectra™
Apheresis System
Aferez yoluyla elde edilmiş trombosit
süspansiyonları tek bir kan bağışıyla elde Yandaki sistem
edilene göre 6-8 kat daha fazla trombosit Türkiyede
içermektedir. Aferez işlemi sırasında bir Aferesiz cihazı
cihaz içerisinde santrfüje edilen olarak
kanınızdan sadece istenen ürünler bir isimlendirilir.
torbaya toplanmakta, kanın diğer Kandaki
bölümleri size geri dönmektedir. Bu işlem trombositleri
yaklaşık 2 saat sürmektedir. Sağlıklı ayrıştırdıktan sonra
kişilerde, sürekli olarak trombosit ve kanı tekrar donöre
lokosit yapımı vardır. Bir aferez geri verir.
işleminden sonra vucudunuz 72 saat içerisinde alınan ürünü yerine koyar. Bir yıl içerisinde en
fazla 24 kez aferez donörü olabilirsiniz. Aferez donörlerinin de diğer donörlerle aynı
özelliklere sahip olmaları gerekir. Kol damarlarının belirgin olması ve son 3 gün içinde asprin
almamış olmaları önemlidir.

Uygulama: Verici sandalyeye kolları yana açık vaziyette yatırılır. Bir koldan alınan kan
cihaza girer trombositleri ayrıştırıldıktan sonra da diğer koldan ayrıştırılmış kan vericiye
(donör) tekrar geri yüklenir. Bir donörden kan alınması için bir birimdeki trombosit miktarı
170000 den fazla olmalıdır. Trombositlerin ömrü 22 C (oda sıcaklığı) de 5 gündür. Ayrıca
trombositlerin birbirlerine yapışmamaları için sürekli karıştırılması gerekmektedir.

15
KAN BAĞIŞI NASIL GERÇEKLEŞİR?

• Kan bankası danışma bölümünde kayıt işlemleri yapılır.


• Bağış öncesi sağlığınızla ilgili sizi ve alıcıyı korumak üzere düzenlenmiş bir form
doldurmanız istenecektir. Bu formdaki sorulara evet / hayır şekilnde yanıt
vereceksiniz. Anlamadığınız veya terrettüt etttiğiniz soruları rahatlıkla danışabilirsiniz.
• Basit bir fizik muayeneden geçecek ve bazı tetkikler için örnek kan alınacaktır.
Sağlığınızla ilgili herhangi bir problem varsa sözlü olarak belirtiniz ve daha önce
kullandığnız ilaçlardan bahsediniz.
• Kan alma koltuğuna uzanacaksınız.
• Görevli hemşire kan torbasının iğnesi ile damarınıza girecektir. Hafif bir acı
hissedebilirsiniz. Bu sırada size herhengi bir hastalığın bulaşması mümkün değildir.
Çünkü iğneler steril olup fabrikasyon olarak paketlenmiştir ve ilk kez sizin için
kullanılmaktadır.
• Kan verme işlemi yaklaşık 10 dk. Sürecektir. Sizden yarım litreden biraz daha az bir
miktar kan alınacaktır. (Erişkin kişilerin damarlarına ortalama 5 Lt. kan mevcuttur.)
• KAN BAĞIŞINDAN SONRA yaklaşık 10-15 dk. Istirahat edilmelidir. 3 ay sonra
yeniden kan bağışlanabilir.

BAĞIŞLANAN KANLARA HANGİ İSLEMLER UYGULANIR ?

Günümüzde hastaların artık nadiren tam kan ihtiyacı


olmaktadır. Bu nedenle kan grubu bakılmış ve tarama
testleri yapılmış kanlar kan bankalarında son derece yararlı
bölümlere ayrılarak kullanılana dek uygun ısı ve ortamlarda
saklanır. Kanlardan elde edilen ürünlerin her biri farklı
hasta ve hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Genellikle tek bir bağış kanı birden çok hastanın ihtiyacını karţılamaktadır. Kan bağışından
sonra kanınızın hangi grup (A,B,O, AB ve Rh tipi) olduğu tespit edilir. 4 ana kan grubu
olmasına rağmen 400 den fazla grup ve faktör bilinmektedir.Gerekli durumlarda bazı alt
gruplar da araştırılmaktadır. Kan grubu tespitinden sonra kanınızda AIDS, Hepatit B , Hepatit
C, Sifiliz hastalıkları araştırılmaktadır. Yapılan testlerde bu hastalıklardan herhangi birine
karşı iki kez üst üste şüpheli bulunan kanlar imha edilmektedir.

KANINIZDAN HANGİ ÜRÜNLER ELDE EDİLİR ?

16
Kan Ürünü Saklanma Kullanıldığı Durumlar
Süresi

Tam Kan 35 gün Masif kanamalarda

Eritrosit 42 gün Eritrosit sayısını artırır. Travma, Cerrahi girişimlerde, yanıklarda ,


Süspansiyonu Anemi (kansızlık) tedavisinde

Trombosit 5 güne kadar Trombosit fonksiyon bozukluklarında, Trombosit sayısındaki


Süspansiyonu azlığa bağlı kanamalarda

Taze Donmuţ 1 yıl Bazı koagülasyon hastalıklarında, Yanık ve kanamalardaki plazma


Plazma ve kayıplarında , Lösemi ve diğer kanser tedavisi sırasında
Kriopresipitat

KALİTE KONTROL:

Standart:Bir deney methodunu kalibre etmek için kullanılan ve bilinen miktarlarda bir analit
içeren solüsyonlardır.
Kontrol:Önceden kalibre edilmiş bir deney methodunun doğruluğunu ve kesinliğini takip
etmek amacı ile kullanılan bir solüsyondur.Kontroller hasta numunesi gibi çalışılır.Sonuçlar
tıpkı hasta numunesi çalışılıyormuş gibi hesaplanır.

Eğer bir metaryal,bir methodu kalibre etmek için kullanılmış ise,o metaryal aynı methodu
kontrol etmek için kullanılamaz.Yani bir deney methodunda aynı madde hem kontrol,hen de
standart oalrak kullanılamaz.

Kalite Kontrol Adımları nelerdir?

1)Önce uygun kontrol seçimi yapılır


2)Seçilen kontroller uygun zaman aralığında test edilmelidirler.Test sayısı,hedef
aralığını iyi belirlemek için yeterli sayıda olmalıdır.
3)Herbir kontrol ya günde bir kere veya her çalışma sırasında yapılır.Çalışma sayısı yeterli
istatistiki bilgilere ulaşabilmek için en az 20 olmalıdır.

Kalite kontrol takibi çevre koşulları,cihazda çalışan teknisyenin değişmesinde ve günün


farklı saatlerinde mutlaka yapılmalıdır.En ideali yapılan bu kontrol çalışmalarında aynı
sonucu bulmaktır.Fakat en idealine varılmaz ve sonuçlar arasında birtakım değişiklikler olur.
Bu değişikliklerin kaynağı teknisyen,deney methodu veya cihazın kendisidir.

İnternal Kalite Kontrol İşlemleri:

17
Kontrol için hazırlanan örnekler tıpkı hasta numunesi çalışılıyormuş gibi çalışılır. Kontrol
numunesinin değerleri cihaz ve deneylere göre değişir.
Kontrol deney değerleri önceden belirlenen değerlere karşı elde edilen değerleri cihazın,
doğruluk (accuracy) ve tekrar edilebilirliğini(precision)’ı kontrol etmek için kullanılır.

Doğruluk (accuracy):Cihazın gerçek değeri elde etme kabiliyetidir.

Tekrar Edebilme (precision):Aynı numune ile tekrar ve tekrar çalıştığında aynı sonuçları elde
edebilme kabiliyetidir.
Cihazın kontrolünde her ikisi de kullanılmalıdır. Bu parametrelerden sadece biri kontrol
etmek için yeterli değildir.

18

You might also like