You are on page 1of 19

“İnsanlar keyif verici anlatılar ve hikayeler duymaya eğilimlidir ve bu nedenle

piyasada gelişmiş ruhun ilgilerini tatmin etmek için bir çok kitap, magazin ve
gazete vardır. Lakin böylesi eserlerin zevki bir kez okunduktan sonra bayatlar ve
insanlar böylesi eserleri tekrar tekrar okumakla ilgilenmez. Bu durum tüm olağan
eserler için benzerdir. Fakat Bhagavad-gita ve Srimad Bhagavatam gibi aşkın
eserlerin güzelliği bunların asla eskimemesindendir. Bunlar son beş bin yıldan beri
Hindistan’da ki aziz kimselerce beğenilmektedir ve asla da eskimezler. Böylesi
eserler her daim tazedir ve Bhagavad-gita ve Srimad Bhagavatam’ın dizelerinin
günlük olarak tekrarlanmasıyla bile adananlar için gına gelmek söz konusu
değildir…” A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada.

O yüzden biz de sizlerle bu hafta Hindistan’ın en büyük festivallerinden birini


kutlayacağımız Janmastami-Krişna’nın Beliriş Günü’nün insanüstü mucizevi öyküsünü
aşağıda sizlerle paylaşıyoruz. Prabhupada’nın yukarda söylediği gibi bu öyküler
okundukça tadını kaybetmeyen ve tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, derin ve
bilgilendirici olmasının yanında bir o kadar da keyif verici anlatılar.

Bu çok özel Janmastami festivali dolayısıyla Krişna’nın kim olduğu, belirişi, Vedik
kültürün özgün kutlamalarının altında yatan amaçlar ve tarihçesini, renkli festival
kutlamalarının nasıl gerçekleştiği ve lezzetli festival tariflerini sizin için Janmastami
özel dosyamızda derledik.

Krişna Tanrılığın Yüce Şahsiyetidir. Tüm dünyada insanlığın en büyük bilgelik


kitaplarından biri olarak tanınan Bhagavad-gita’nın konuşmacısıdır. Gita’da da bilindiği
üzere, Krişna tekrar tekrar Tanrının Kendisi, herşeyin kaynağı olduğunu söyler. Krişna
bize Bhagavad-gita’da Kendisi hakkında bilgi verir ve bundan şüphe duymak söz konusu
değilidir; biz sadece bunu hissetmeliyiz, anlamalıyız. Bhagavad-gita’yı anlamak için
gerekli olan hiçbir ön nitelik yoktur çünkü mutlak platformdan aktarılmıştır. Krişna’nın
isimlerinin basit zikir yöntemi kişiye ne olduğunu, Tanrının ne olduğunu, maddi ve
spiritual evrenlerin ne olduğunu, neden koşullandığımızı, bu koşullandırmadan nasıl
çıkabileceğimizi ve diğer herşeyi adım adım gösterecektir. Gerçekte, inanç ve esin
süreçleri bize yabancı değil. Hergün ilerde açığa çıkacağına itimat ettiğimiz birşeye
inancımızı koyuyoruz. Hindistan’a gitmek için bir bilet satın alabiliriz ve bilete
dayanarak oraya nakledileceğimize inancımız var. Ne diye bir bilete para ödeyelim ki?
Bileti sadece herhangi birine vermiyoruz. Şirket yetkili ve havayolu yetkili, öyleyse
inanç yaratılıyor. İnanç olmadan yaşamımızın olağan akışında bir adım bile ileri
atamayız. İnanç olmalı ama yetkili olana inanç olmalı. Bu kör inancımız olduğu
anlamına gelmez, biz yetkin olan birşeyi kabul ediyoruz demektir. Bhagavad-gita
yetkindir ve Hindistan’da ki her sınıf insane tarafından kabul edilir ve Hindistan’ın dışı
söz konusu olduğunda da birçok alim, ilahiyatçı ve filozof Bhagavad-gita’yı büyük ve
güvenilir bir kaynak olarak kabul eder. Bhagavad-gita’nın otorite olduğuna şüphe
yoktur. Hatta Profesör Albert Einstein gibi bir bilimadamı bile Bhagavad-gita’yı düzenli
olarak okumuştur.

Beşbin yıl önce Krişna yeryüzünde belirdi ve adananları da Onun isimlerini söyleyerek,
Onun hakkında okuyarak ve gün boyu oruç tutarak belirişini kutlar.

“Yüce Tanrının aşkın doğasını, Onun ismini, ününü ve eylemlerini kavrayamasak


bile eğer kendimizi Krişna bilincine yerleştirirsek Tanrı yavaş yavaş Kendini
önümüzde gösterecektir. Biz kendi çabalarımızla Tanrıyı göremeyiz, fakat eğer
kendimizi vasıflandırırsak Tanrı Kendini gösterecektir ve biz de o zaman
göreceğiz. Kimse Tanrıya önünde belirip dans etmesini buyuramaz, ama öyle bir
şekilde çalışmalıyız ki Krişna Kendini bize gösterecek kadar memnun olsun."

JANMASTAMI NEDİR?

Janmastami Hindistan’ın kadim


yazınlarında Tanrının Kendisi
olarak tanımlanan Krişna’nın
yeryüzünde belirişinin anısına
kutlanır. Dünyadaki en büyük
kültürel festivallerden biridir,
yalnızca Amerika’da iki milyon
kişi ve dünya çapında da
dokuzyüz otuz milyon kişi
tarafından kutlanır. Adananlar
için Noel ve Yeni Yılın birarada
kutlandığı bir ruhsal yenilenme ve
eski yılın etkin bir biçimde
bitirilip taze bir yıla başlanılan
bir kutlamadır.

Peki ama neden Janmastami?,


diye sorabilirsiniz. Krişna ile ilgili
bu kadar özel olan nedir? Bu Onun
çekiciliğidir. Ona sevgisini sunan
her adanan için Krişna eşi benzeri olmayan insani yollarla karşılık verir. O muzip bir
çocuk, romantik bir aşık, şefkatli bir arkadaştır. Ve Janmastami’de adananlar Krişna’yı
tüm bu yönleriyle kutlarlar. Krişna akrabaları ve sırdaşlarına bireysel olarak karşılık
verdiği gibi, Ona hizmet eden herbir kişinin kalbinin en derinlerinde tutulan arzulara
ve farklı duygulara da karşılık verir.

Öyleyse Janmastami’de her ne şekilde Krişna’ya hizmet ederseniz, Onun da ona göre
karşılık vereceğini hatırlayın. Bu son derece ödüllendirici bir aşk deneyimi sunan bir
meditasyon.

KRİŞNA’YA SIĞINMAK

İlahi Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada

Krişna’nın bu geliş gününde Krişna’nın


nilüfer ayaklarına sığınmaya çalışmalıyız. O
zaman bu yanıltıcı enerji okyanusunu
geçebiliriz.

samaşrita ye pada-pallava-plavam
mahat-padam punya-yaşo murareh
bhavambudhir vatsa-padam param padam
padam padam yad vipadam na teşam (SB
10.14.58)

Krişna’nın yarıtanrıları ya da adananları


nasıl koruduğunu okumalıyız. Krişna’ya
sığınmaya çalışmalıyız. Bu dünya fazlasıyla
tehlikeli. Her adımda tehlike olduğı söylenir
—padam padam yad vipadam. Fakat,
samaşrita ye pada-pallava-plavam mahat-
padam punya-yaşo murareh—eğer nilüfer
ayaklarının altında tüm mahat-tattva’nın,
kozmik varoluşun dinlendiği Murari’nin nilüfer ayaklarına sığınırsak, o zaman bu büyük
doğum ve ölüm okyanusunu pek kolaylıkla geçebiliriz. “Vatsa-padam” bir buzağının
toynağının bastığı yerde çıkan iz ve içinde biriken su anlamına gelir. Geniş okyanus bir
buzağının toynağının baskısıyla meydana gelmiş küçük bir nokta haline gelir.

Krişna bilinci hareketi bu amaç içindir. Biz Krişna’yı unutmuş olan şaşkına dönmüş canlı
varlıklardan Krişna bilincini yeniden canlandırmalarını rica ediyoruz ve onları bunun
için eğitiyoruz ki böylece maddi dünyanın acımasız saldırısından korunabilsinler. Bu
Krişna bilinci hareketi insan toplumu için en büyük hayır işidir. Bunu oldukça ciddiye
alın ve mutlu olun.

Janmastami söylevi, 11Ağustos 1974; Vrindavan

“Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin ve Onun adananlarının meşgaleleri Srimad-


Bhagavatam’da anlatılmıştır ki bu meşgaleleri okuyanlar ve dinleyenler arınsın.
Nityam bhagavata-sevaya. Bir prensip olarak adananlar sürekli, mümkünse günde
yirmidört saat Srimad-Bhagavatam’ı okumalı, konuşmalı ve dinlemelidirler. Sri
Caitanya-Mahaprabhu’nun tavsiyesi budur.” Srimad Bhagavatam 5.6.26

KRİŞNA’NIN DOĞUMU

Ilahi Lütuf A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Krişna-Tanrılığın Yüce


Şahsiyeti kitabı

Bhagavad-gita’da Tanrı belirişinin, doğumunun ve eylemlerinin hepsinin aşkın olduğunu


ve gerçekten bunları anlayan kişinin derhal ruhsal dünyaya aktarılmaya nitelikli hale
geldiğini söyler. Tanrı’nın belirişi ya da doğumu geçmiş davranışlarına göre maddi bir
bedeni kabül etmeye zorlanan sıradan bir insanın ki gibi değildir. Tanrının belirişi ikinci
bölümde anlatılır: O kendi tatlı keyfinden ötürü belirir. Tanrının beliriş zamanı
geldiğinde, takım yıldızlar çok uğurlu bir hal almıştı. Rohini adı verilen yıldızın
astrolojik etkisi hakimdi. Bu yıldızın çok uğurlu olduğu ve doğrudan Brahma’nın
gözetiminde olduğu söylenir. Astrolojik hesaplamalara göre, yıldızların doğru
konumlarının yanında farklı gezegensel sistemlerin farklı durumlarından ötürü uğurlu
ve uğursuz anlar vardı. Krişna’nın doğumu sırasında, gezegensel sistemler
kendiliğinden düzene girdi ki herşey uğurlu hale geldi.

O zaman, her yönde –doğuda,


batıda, güneyde,
kuzeyde,heryerde—bir huzur ve
refah havası vardı. Göküyüzünde
görünen uğurlu yıldızlar vardı ve
yeryüzünde tüm kentlerde,
köylerde ve otlaklarda ve herkesin
aklında iyi talih işaretleri vardı.
Nehirler suyla dolu akıyordu ve
göller nilüfer çiçekleriyle
bezenmişti. Ormanlar güzel kuşlar
ve tavuskuşlarıyla doluydu.
Ormandaki tüm kuşlar tatlı
sesleriyle şarkı söylemeye ve
tavuskuşları da eşleriyle birlikte
dans etmeye başladılar. Rüzgar
farklı çiçeklerin aromalarını
taşıyarak tatlı tatlı esti ve
bedensel dokunuş hissi çok keyif
vericiydi. Evde ateşe adaklar
sunmaya alışkın olan brahmanalar
sunuları için evlerini çok hoş
buldular. Kötü kralların yarattığı
sıkıntılardan ötürü brahmanaların
evlerindeki adak ateşleri
neredeyse sönmüştü, ama şimdi
Vrindavan’ın harikulade saray bahçeleri ve gölleri
huzurla ateş yakma fırsatını
bulabilirlerdi. Adaklar sunmaları yasaklanan brahmanalar zihinlerinde, akıllarında ve
eylemlerinde fazlasıyla sıkıntılıydı ama tam da Krişna’nın beliriş noktasında
kendiliğinden zihinleri neşeyle doldu çünkü gökyüzünde Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin
belirişini ilan eden aşkın titreşimler duyabiliyorlardı.

Gandharva ve Kinnara gezegenlerinin sakinleri şarkı söylemeye başladı ve


Siddhaloka’nın sakinleri ile Caranaların gezegenleri Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin
hizmetinde dualar sunmaya başladı. Cennetsel gezegenlerde, eşleriyle birlikte hem
melekler hem de eşleriyle Vidyadharalar dans etmeye başladı.

Büyük bilgeler ve yarıtanılar keyiften çiçekler yağdırmaya başladı. Deniz kenarında


yumuşak dalgaların sesi vardı ve denizin üzerinde pek hoşça gürlemeye başlayan
gökyüzünde bulutlar vardı.

Herşey bu şekilde ayarlanınca, her canlı varlığın kalbinde ikamet eden Lord Vişnu
gecenin karanlığında tanrıçalardan biri gibi görünen Devaki’nin önünde Tanrılığın Yüce
Şahsiyeti olarak belirdi. Lord Vişnu’nun o anki belirişi doğu ufuk çizgisinde yükselen
dolunayla kıyaslanabilirdi. Lord Krişna küçülen ayın sekizinci gününde belirdiği için
dolunayın yükselmesinin olamayacağı itirazı çıkabilir. Buna cevaben, Krişna’nın ayın
hiyerarşisi altında olduğu bir hanedanlıkta belirdiği söylenebilir; bu nedenle ay o gece
tam dolunay olmadığı halde Lord’un belirişinin ayın kendisinin esas kişi olduğu bir
hanedanlıkta olmasından ötürü, ay neşe dolu bir durumdaydı, böylece Krişna’nın
lütfuyla tam bir dolunay gibi görünebildi.

Kmamanikya adı verilen astrolojik bir ilmi eserde, Krişna’nın beliriş vaktindeki
takımyıldızlar çok güzelce anlatılır. O hayırlı anda doğan çocuğun Yüce Brahman ya da
Mutlak Gerçeklik olduğu teyit edilir.

Vasudeva midye kabuğu, topuz,


disk ve nilüfer çiçeği tutan dört
eliyle, Şrivatsa işaretiyle
süslenmiş, kaustubha taşıyla
süslenmiş bir kolye takmış, sarı
ipek giysisi içinde vaidurya taşıyla
bezeli bir başlık, bilezikler,
küpeler ve tüm vücudunda diğer
benzer süsler takan ve başında gür
saçlarıyla parlak siyahımsı bir
bulut gibi göz kamaştıcı görünen
bu bebeği gördü. Çocuğun sıradışı
özelliklerinden ötürü Vasudeva
hayrete düşmüştü. Nasıl olurda
yeni doğmuş bir bebek böylesine
süslü olabilirdi? Bu yüzden artık
Lord Krişna’nın belirmiş olduğunu
anlayabiliyordu ve bu özel durum
karşısında ne yapacağını şaşırdı.
Vasudeva, kendisi maddi doğa
tarafından koşullanmış sıradan bir
insan olduğu ve dışta Kamsa
tarafından hapsedildiği halde her
yere yayılan Tanrılığın Şahsiyeti

Krişna bir zindanda Devaki ve Vasudeva’nın çocuğu olarak doğuyor


Vişnu’nun ya da Krişna’nın, tam olarak Kendi özgün konumunda evinde bir çocuk olarak
nasıl belirdiğini alçakgönüllülükle merak ediyordu. Hiçbir çocuk dört elli, süslemelerle
ve güzel giysilerle, tümüyle Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’ne ait olan işaretlerle donanmış
olarak doğmaz. Vasudeva tekrar tekrar çocuğuna baktı ve bu uğurlu anı nasıl
kutlayacağını düşündü: “Genellikle, erkek bir çocuk doğduğu zaman,” diye düşündü,
“insanlar özel olayı sevinç dolu törenlerle kutlarlar, ve ben hapsolduğum halde
Tanrılığın Yüce Şahsiyeti benim evimde doğdu. Bu hayırlı töreni kaç milyon kez
kutlamaya hazırlıklı olmalıyım!”

Anakadundubhi de denilen Vasudeva yeni doğmuş bebeğine bakıyordu, öylesine


mutluydu ki brahmanalara sadaka olarak binlerce inek vermek istedi. Vedik sisteme
göre, ne zaman kşatriya kralların sarayında hayırlı bir tören olsa krallar neşeden
sadaka olarak birçok şey verirler. Altından süslerle bezeli inekler brahmanalara ve
bilgelere verildi. Vasudeva Krişna’nın belirişini kutlamak için bir hayır töreni
gerçekleştirmek istedi, ama Kamsa’nın zindanının duvarları içinde zincirlenmiş olduğu
için bu mümkün değildi. Bunun yerine, brahmanalara zihninde binlerde inek verdi.

Vasudeva yeni doğmuş çocuğun Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin Kendisi olduğuna ikna
olunca, kavuşturduğu ellerle eğilip Ona dualar sunmaya başladı. O an Vasudeva aşkın
bir konumdaydı ve tamamen tüm Kamsa korkusundan kurtulmuştu. Yeni doğan bebek
de belirdiği odanın içini parıltısıyla aydınlatıyordu.

Derken Vasudeva dualarını sunmaya başladı. “Benim sevgili Lordum, Senin kim
olduğunu anlayabiliyorum. Sen Tanrılığın Yüce Şahsiyetisin, tüm canlı varlıkların Yüce
Ruhu’sun ve Mutlak Gerçeklik’sin. Sen doğrudan bizim tarafımızdan algılanan Kendi
ebedi formunda belirdin. Ben Kamsa’dan korktuğum için Senin sadece beni bu
korkudan kurtarmak için belirdiğini anlıyorum. Sen bu maddi dünyaya ait değilsin; Sen
sadece maddi doğaya bakış atarak kozmik tezahüre neden olan aynı kişisin.”

Kişi, sadece bakışıyla tüm kozmik tezahürü


yaratan Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin
Vasudeva’nın karısı Devaki’nin rahminde
gelemeyeceğini iddia edebilir. Bu iddiayı
kökünden çürütmek için Vasudeva şöyle
dedi, “Sevgili Lordum, Senin Devaki’nin
rahminde belirmiş olman çok şaşılacak birşey
değil çünkü yaradılış da bu şekilde
gerçekleşti. Sen Maha-Vişnu olarak Nedensel
Okyanusta yatıyordun ve Senin nefes alma
sürecinle sayısız evren meydana geldi. Sonra
Garbhodakaşayi Vişnu olarak herbir evrenin
içine girdin. Sonra tekrar Kşerodakaşayi
Vişnu olarak yayılım gösterdin ve tüm canlı
varlıkların hatta atomların bile içine girdin.
Bu yüzden Senin Devaki’nin rahmine girişin
aynı şekilde anlaşılabilir. Sen girmiş
görünüyorsun ama Sen eş zamanlı olarak her
yeri kaplayansın. Senin girişini ve girmeyişini
maddi öreneklerle anlayabiliriz. Toplam
maddi enerji bile onaltı öğeye bölündükten
Devaki Lordun Kendisini rahminde taşıyor ve
yarıtanrılarda dualar edip saygılarını sunuyor.
sonra bile bozulmadan kalır. Maddi beden beş kaba öğeden- yani toprak, su, ateş, hava
ve eterin kombinasyonundan başka birşey değildir. Ne zaman maddi bir beden varsa,
bu öğeler yeni yaratılmış gibi görünür ama esasında öğeler daima bedenin dışında var
olur. Benzer şekilde, Sen de Devaki’nin rahminde belirmiş olduğun halde aynı zamanda
dışarda da mevcutsun. Sen daima Kendi ikametgahındasın ama yine de eş zamanlı
olarak milyonlarca formda yayılım gösterebiliyorsun.

“Kişi Senin belirişini büyük bir akıllılıkla anlamalı çünkü maddi enerjide Sen’den
yayılıyor. Tıpkı güneşin güneş ışığının kaynağı olması gibi Sen de maddi enerjinin öz
kaynağısın. Güneş ışığı güneş gezegenini örtemez, ne de Senden bir yayılma olan maddi
enerji Seni örtebilir. Sen maddi doğanın üç hallerindeymiş gibi görünüyorsun ama
aslında maddi doğanın halleri Seni örtemez. Bu son derece entellektüel filozoflarca
anlaşılır. Diğer bir deyişle, Sen maddi enerjinin içindeymiş gibi göründüğün halde asla
onun tarafından örtülemezsin.”

Vedik yorumlardan Yüce Brahman’ın parlaklığını gösterdiğini ve bu nedenle herşeyin


aydınlandığını duyuyoruz Brahmajoti yani Brahman parlaklığının Yüce Lord’un
bedeninden yayıldığını Brahma samhita’dan anlayabiliriz. Ve Brahman parlaklığından
da tüm yaradılış meydana gelir. Bhagavad-gita’da Tanrının Brahman parlaklığının
desteği olduğu ifade edilir. Bu nedenle, özünde O herşeyin sebebidir. Fakat, yeteri
kadar akıllı olmayan kişiler Tanrılığın Yüce Şahsiyeti bu maddi dünyaya geldiği zaman
Onun maddi nitelikler kazandığını sanar. Böyle sonuçlara varmak pek olgunca değildir
ama yeteri kadar akıllı olmayanlarca yapılır.

Tanrılığın Yüce Şahsiyeti doğrudan ve dolaylı yoldan heryerde mevcuttur; O bu maddi


yaradılışın dışında ve aynı zamanda içindedir. O yalnızca Garbhodakaşayi Vişnu olarak
bu maddi yaradılışın içinde değil, aynı zamanda atomun da içindedir. Atomun varlığı
Onun varlığından kaynaklanır. Hiçbirşey Onun varlığından ayrı tutulamaz. Vedik
buyruklarda, Yüce Ruh ya da herşeyin temel kaynağının araştırılması gerektiğini çünkü
hiçbirşeyin Yüce Ruhtan bağımsız olarak varolmadığını buluruz. Bu nedenle maddi
tezahür de Onun etkisinin bir dönüşümüdür. Hem atıl madde hem de yaşam gücü-ruh-
Ondan yayılımlardır. Yalnız ahmaklar Yüce Lordun belirdiği zaman maddi koşulları
kabul ettiği yargısına varır. O maddi bir bedeni kabul etmiş gözükse bile yine de hiçbir
maddi duruma maruz kalmaz. Bu yüzden Krişna belirip Tanrılığın Yüce Şahsiyeti’nin
beliriş ve gözden kayboluşuna dair tüm kusurlu yargıları yıkmıştır.

“Lordum, Senin belirişin, varlığın ve gözden kayboluşun maddi niteliklerin etkisinin de


ötesindedir. Senin Tanrılığın Yüce Brahman’dır ve herşeyin idarecisidir, Sende
olanaksız ve çelişkili hiçbirşey yoktur. Senin de söylediğin gibi, maddi doğa tıpkı
amirinin buyruğu altında çalışan bir devlet memuru gibi Senin gözetiminde işler. İkincil
eylemlerin etkisi Seni etkileyemez. Ssen Yüce Brahman olduğun için herşey Sende
mevcuttur ve maddi doğanın tüm hareketleri senin Tanrılığınca idare edildiğinden bu
hareketlerin hiçbiri Seni etkilemez.

“Sana şuklam denir. Şuklam ya da “beyazlık” Mutlak Gerçekliğin sembolik temsilidir


çünkü maddi niteliklerden etkilenmez. Lord Brahma’ya rakta ya da kırmızı denir çünkü
Brahma yaradılış için tutku niteliğini temsil eder. Karanlık Lord Şiva’nın sorunluluğuna
verilir çünkü o kainatı yok eder. Bu kozmik tezahürün yaradılışı, yok oluşu ve
sürdürülmesi Senin yetkinde idare edilir, yine de Sen bu niteliklerden asla
etkilenmezsin. Vedalarda doğrulandığı gibi, harir nirguna şaknat: Tanrılığın Yüce
Şahsiyeti daima maddi niteliklerden yoksundur. Ayrıca tutku ve cehalet niteliklerinin
de Tanrılığın Yüce kişisinde olmadığı söylenir.

“Lordum, Sen yüce idarecisin, Tanrılığın Yüce Şahsiyeti, bu kozmik tezahür düzenini
devam ettiren yüce büyüksün. Yüce idareci olmana rağmen nazikçe benim evimde
belirdin. Senin beliriş amacın asil prens giysileri içinde olup da esasında iblis olan
dünyanın kötü karakterli hükümdarlarının takipçilerini öldürmek. Eminim ki sen
hepsini, takipçilerini ve askerlerini öldüreceksin.”

“Senin barbar Kamsa’yı ve takipçilerini öldürmek için belirdiğini anlıyorum. Fakat


Senin onu ve takipçilerini öldürmek için belireceğini bildiğinden Kamsa çoktan Senin
birçok atanı, büyük kardeşlerini öldürdü. Şimdi yalnızca Senin doğum haberini bekliyor.
Bunu duyar duymaz Seni öldürmek için derhal her türlü silahıyla belirecektir.”

Vasudeva’nın bu duasından sonra, Krişna’nın annesi Devaki dualarını sundu. Erkek


kardeşinin gaddarlığından çok korkmuştu. Devaki dedi ki, “Sevgili Lordum, Senin
Narayanana, Lord Rama, Hayagriva, Varaha, Nrişimha, Vamana, Baladeva ve Vişnu’dan
yayılan benzer milyonlarca enkarnasyonun gibi ebedi formların Vedik yazınlarda özgün
olarak anlatılmıştır. Sen özgünsün çünkü Senin enkarnasyonlar olarak tüm formların bu
maddi yaradılışın dışında. Senin formun bu kozmik tezahür yaratılmadan önce de
mevcuttu. Senin formların ebedi ve heryeri kaplayandır. Onlar kendiğinden parıltılı,
değişmez ve maddi niteliklerle kirletilmezler. Böylesi ebedi formlar her daim bilen ve
mutluluk doludur; aşkın iyilikte yerleşmiştir ve daima farklı meşgalelerle uğraşır. Sen
sadece tek bir belli formla sınırlı değilsin; bunun gibi tüm aşkın, ebedi formlar kendi
kendine yeter. Senin Yüce Lord Vişnu olduğunu anlıyorum.”

“Milyonlarca yıldan sonra, Lord Brahma yaşamının sonuna gelince kozmik tezahürün
yok oluşu gerçekleşir. O zaman, beş öğe—yani toprak, su, ateş, hava ve eter—mahat-
tattva’ya girer. Sonra mahat-tattva zamanın zoruyla tezahür etmemiş totat maddi
enerjiye girer, toplam maddi enerji enerjik pradhanaya girer ve pradhana da Sana
girer. Bu yüzden tüm kozmik tezahürün yok oluşundan sonra Sen aşkın ismin, formun,
niteliklerin ve Sana ait eşyalarınla birlikte tek başına kalırsın.”

“Lordum, tüm saygı dolu itaatlerimi Sana sunuyorum çünkü Sen tezahür etmemiş
toplam enerjinin idarecisi ve maddi doğanın nihai haznesisin. Lordum tüm kozmik
tezahür yılın başlangıcından devamı boyunca zamanın etkisi altındadır. Herşey Senin
idarende hareket eder. Sen herşeyin özgün idarecisi ve tüm etkili enerjilerin
sarnıcısın.”

“Tüm koşullanmış ruhlar durmadan bir bedenden bir diğerine ve bir gezegenden
diğerine gelip geçiyor, yine de doğum ve ölüm aldırısından kurtulamıyorlar. Ama bu
dehşete düşmüş canlı varlıklardan biri ne zaman senin nilüfer ayaklarına sığınırsa o
zaman korkunç ölüm tarafından saldırıya uğrama enşidesi olmayan uzanıp yatabilir.”
Devaki’nin bu ifadesi Bhagavad-gita’da Tanrının Kendisi tarafından doğrulanır. Orada
Tanrı, Brahmaloka’dan Patalaloka’ya kadar tüm evrenin her yerini gezdikten sonra bile
kişinin doğumun, ölümün, hastalık ve yaşlılığın saldırısından kurtulamayacağını
doğrular. Fakat Tanrının krallığına giren kişi bir daha asla tekrar maddi dünyaya
gelmeye zorlanmaz.
“Bu nedenle, Lordum, Senden beni Ugrasena’nın oğlu Kamsa’nın acımasız ellerinden
kurtarmanı rica ediyorum. Tanrılığına beni bu dehşet durumdan lütfen kurtarması için
dua ediyorum çünkü Sen daima hizmetkarlarını himaye etmeye hazırsın.” Tanrı
Bhagavad-gita’da bu ifadeyi Arjuna’ya şu şekilde güvence vererek doğrulamıştır, “
Benin adananlarımın asla altedilmeyeceğini tüm dünyaya beyan edebilirsin.”

İmdadına yetişmesi için Tanrıya bu


şekilde dua eden Devaki Anne her
şeye karşın annelik düşkünlüğünü de
ifade etti: “Bu aşkın formun
genellikle büyük bilgelerce
meditasyonda algılandığını
anlıyorum, ama ben yine de
korkuyorum çünkü Kamsa Senin
belirdiğini anlar anlamaz Sana zarar
verebilir. O yüzden Senden bir
süreliğine bizim maddi gözlerimize
görünmez olmanı rica ediyorum.”
Diğer bir deyişle, Lord Krişna’dan
sıradan bir çocuk şeklini almasını
rica etti. “Benim kardeşim
Kamsa’dan korkmamın tek sebebi
Senin belirişinden ötürü. Lordum
Madhusudana, Kamsa Senin çoktan
doğduğunu bilmiyor olabilir. Bu
yüzden Senden Vişnu’nun
sembolleri-yani deniz kabuğu, disk,
topuz ve nilüfer tutan bu dört-kollu
formunu gizli tutmanı rica ediyorum.
Kötü Kamsa Devaki’yi öldürmeye çalışıyor, ama gökyüzünden bir ses Lordum, kainatın yok oluşunun
onun budala olduğunu ve sekizinci çocuğun onu öldüreceğini
söylüyor. sonunda Sen tüm evreni karnının
içine koyarsın; yine de katışıksız
merhametinden benim rahmimde belirdin. Sırf adananlarını memnun etmek için
sıradan insanların eylemlerini taklit etmene şaşırıyorum.”

Deaviki’nin dualarını duyan Lord şöyle cevap verd, “Sevgili anneciğim, Svayambhuva
Manu devresinde, babam Vasudeva Prajapatilerden biri olarak yaşıyordu. O zamanlar
adı Sutapa’ydı ve sen de onun Prişni isimli karısıydın. O zamanlar, Lord Brahma nüfusu
arttırmayı arzuladığında senden çocuk yapmanı istedi. Sen duyularını control ettin ve
çeşitli zorluklar çektin. Yoga sisteminin nefes ekzersizlerini uygulamakla hem sen hem
de kocan maddi yasaların tüm etkilerine dayanabildi: yağmurlu mevsime, rüzgarın
şiddetli saldırısına ve güneş ışınlarının yakıcı sıcağına. Aynı zamanda tüm dini ilkeleri
de yerine getirdin. Bu şekilde kalbini temizleebildin ve maddi yasaların etkilerini
kontrol edebildin. Dünyevi zevklerden yoksun yaşamını uygularken sadece ağaçlardan
yere düşen yaprakları yerdin. Sonra sarsılmaz bir zihin ve control altındaki seks
güdüsüyle Benden harika bir takdis arzuladın. İkiniz de yarıtanrıların hesaplamasına
göre onikibin yl boyunca çeşitli zorluklar uyguladınız. O sure boyunca zihnin daima
Bana garkolmuştu. Sen adanmışlık hizmeti gerçekleştirirken ve kalbinde daima Beni
düşünürken Ben senden son derece memnun oldum. Ey günahsız anne, senin kalbin bu
yüzden her zaman saf. O zamanlar sırf senin arzunu yerine getirmek için bu formda
önünde belirdim ve senden her ne arzuluyorsan istemeni istedim. Sen beni şahsen
gördüğün halde maddi esaretten tümden kurtuluş istemek yerine Benim enerjimin
etkisiyle senin oğlum olmamı istedin.”

Diğer bir deyişle, Tanrı yeryüzünde belirmek için annesini ve babasını—yani Prişni ve
Sutapa’yı seçti. Tanrı ne zaman bir insan gibi gelirse bir annesi ve babası olmalıdır,
böylelikle O annesi ve babası olarak sürekli Prişni ve Sutapa’yı seçti. Bundan dolayı ne
Prişni ne de Sutapa Tanrıdan özgürlük isteyebildi. Özgürlük Tanrıya olan aşkın aşk dolu
hizmet kadar önemli değildir. Tanrı Prişni ve Sutapa’yı doğrudan özgürlükle
ödüllendirebilirdi ama O (Krişna kitabının takip eden bölümlerinde anlatılacağı üzere)
Kendisinin farklı belirişleri için onları maddi dünyada tutmayı tercih etti. Tanrının
babası ve annesi olmakla kutsanan Patni ve Sutapa’nın her ikisi de çilecilik
eylemlerinden elini çekti ve Yüce Lordun Kendisi olan bir çocuk dünyaya getirmek için
karı koca olarak yaşadı.

O sırada Prişni hamile kaldı ve çocuğu doğurdu. Tanrı Devaki ve Vasudeva’ya konuştu:
“O zamanlar Benim adım Prişnigarbha’ydı. Sonraki devirde siz Aditi ve Kaçyapa olarak
doğdunuz ve Ben sizing Upendra isimli
oğlunuz oldum. O zamanlar şeklim tıpkı bir
cüceninki gibiydi ve bu nedenle
Vamanadev olarak tanınıyordum. Size üç
kez oğlunuz olarak doğacağım takdisini
verdim. İlk sefer Patni ve Sutapa’dan
doğan Patnigarbha olarak biliniyordum,
sonraki doğumda Aditi ve Kaçyapa’dan
doğan Upendra’ydım ve şimdi de üçüncü
kez siz Devaki ve Vasudeva’dan Krişna
olarak doğdum. Sırf sizi tekrardan doğan
aynı Tanrılığın Yüce Şahsiyeti olduğuma
ikna etmek için bu Vişnu formunda
belirdim. Tıpkı sıradan bir çocuk gibi de
belirebilirdim ama o zaman Tanrılığın Yüce
Şahsiyeti’nin senin rahminden doğduğuna
inanmazdın. Sevgili anneciğim ve
babacığım, siz böyle olunca Beni birçok kez
büyük bir düşkünlük ve sevgiyle çocuğunuz
olarak büyüttünüz ve Ben bu yüzden sizden
çok memnunum ve size minnettarım. Ve sizi temin ederim ki vazifenizdeki
mükemmeliyetinizinden dolayı bu sefer eve, Tanrılığa geri döneceksiniz. Sizin Benim
için çok endişelendiğinizi ve Kamsa’dan korktuğunuzu biliyorum. Bu yüzden size Beni
hemen Gokula’ya götürüp henüz Yasoda’dan doğan kız çocuğuyla değiş tokuş etmenizi
buyuruyorum.”

Babası ve annesiyle bu şekilde konuşan Tanrı kendini gözlerinin önünde sıradan bir
çocuğa dönüştürdü ve sessiz kaldı.

Tanrılığın Yüce Şahsiyeti tarafından buyurulan Vasudeva oğlunu doğum odasından


almaya hazırlandı ve tam da aynı anda Nanda ve Yaşoda’dan bir kız çocuğu doğdu. O
Tanrının içsel enerjisi Yogamaya’ydı. İçsel potansiyel Yogamaya’nın etkisiyle
Kamsa’nın sarayındaki tüm sakinler, özellikle de kapı görevlileri derin bir uykuya
garkolmuştu ve tüm saray kapıları demir zincirlerle sürgülenip zincirlenmiş oldukları
halde açıldı. Gece çok karanlıktı ama Vasudeva Krişna’yı kucağına alıp dışarı çıkar
çıkmaz herşeyi tıpkı gğn ışığındaymış gibi görebiliyordu.

Caitanya Caritamrita’da Krişna’nın


tıpkı güneş ışığı gibi olduğu ve Krişna
neredeyse karanlıpa benzetilen
yanıltıcı enerjinin orada duramayacağı
söylenir. Vasudeva Krişna’yı taşırken
gecenin karanlığı kayboldu. Tüm
zindan kapıları kendiliğinden açıldı.
Aynı zamanda gökyüzünde şimşekler
ve şiddetli bir sağanak yağmur vardı.
Vasudeva yağan yağmurun altında
Krişna’yı taşırken, Lord Şİva bir yılan
şeklindeki başlığını Vasudeva’nın başı
üzerine yaymıştı ki sağanak onu
engellenmesin. Vasudeva Yamuna
nehrinin kenarına geldi ve Yamuna’nın
sularının dalgalarla kükremekte
olduğunu ve tüm açıklıkların
köpürmekte olduğunu gördü. Yine de,
nehir o gözü dönmüş çehresine rağmen
Vasudeva’nın geçmesi için, tıpkı
körfezin üzerinde köprü kuran Lord
Rama’ya geçiş veren büyük Hint
okyanusu gibi geçiş verdi. Bu şekilde
Vasudeva Yamuna nehrini geçti. Diğer
tarafta, tüm çobanların derin bir
uykuda olduklarını gördüğü Gokula’da yerleşik olan Nanda Maharaj’ın yerine gitti.
Sessizce Yaşoda’nın evine girip zorluk yaşamadan kendi oğlunu Yaşoda’nın evinde yeni
doğmuş olan kız çocuğuyla takas etme fırsatını değerlendirdi. Ardından, çok usulca eve
girip oğlanı kızla değiştirdikten sonra tekrar Kamsa’nın zindanına döndü ve sessizce kızı
Devaki’nin kucağına bıraktı. Tekrar üzerindeki kelepçeleri kenetledi ki Kamsa olup
bitmiş bir sürü şeyi farketmesin.

Yaşoda anne ondan bir çocuğun doğdunu anladı ama çocuğun doğumundan epeyce
yorgun düştüğü için derin uykudaydı. Uyandığında bir kız mı oğlan çocuğu mu
doğurduğunu hatırlayamadı.

Krişna kitabı, “Lord Krişna’nın Belişiri” başlıklı Üçüncü Bölüm Bhaktivedanta


açıklamaları böyle biter.

JANMASTAMİ FESTİVALİ’NİN KÖKENİ

Hari-bhakti-vilasa 15.248-265 den uyarlanmıştır

Bhavişya Purana’nın uttara-khanda’sında, Yudhisthir Maharaja Krişna’ya sordu, “Ey


yanılmaz Efendim, lütfen bana Janmastami’nin nasıl kutlandığını tüm ayrıntısıyla
anlat. Bu adet ne zaman başladı? Bunu takip etmenin faydaları nelerdir ve idaresi için
kurallar nelerdir?

Krişna şöyle cevap verdi, “Ey Yudhistir, güreş müsabakası sona erdiğinde sahaya Devaki
girdi. O vakit Kukura ve Andhaka hanedanlıklarının tümü etrafını çevreleyip ona ve
Vasudeva’ya övgüler yağdırmaya başladı. Derken o da beni kucağına yerleştirip büyük
bir sevgiyle, “Benim sevgili oğlum! Benim sevgili oğlum!” diye ağlamaya başladı.
Gözlerinde yaşlarla ve tevazuyla dolu sesi boğazında düğümlenmiş halde Vasudeva
geldi, Balaram ve beni kucaklayıp şöyle dedi, “Bugün benim hayatım harikulade ve
başarıya erdi çünkü iki oğlumu da görmeye muktedir oldum, tüm yücelikler Yadu
hanedanlığına!”

“Ey kralım, ebeveynlerimin mutluluğunu gören diğer herkes mutlu oldu. Önümde
eğilerek hepsi, “Bugün çok mutluyuz. Bugün Krişna doğdu. Bugün Kamsa iblisi güreş
sahasında öldürüldü. Ey Madhusudan, Krişna bizden memnun ol ve lütfen
zihinlerimizdeki tüm süpheleri kaldır.” Dediler. Şöyle devam ettiler:

yasmin dine prasuyeta devaki tvam janardana


tad-dinam dehi vaikunta kurmas te tatra cotsavam
samyag-bhakti-prapannanam prasadam kuru keşava

“Ey Krişna, tüm ıstırapları ortadan kaldıran Efendimiz, lütfen bize Devaki’nin seni
doğurduğu günü anlat. Senin şerefine bir bayram kutlayacağız. Ey Krişna, lütfen teslim
olmuş adananlarına merhamet et.” (Dize 257)

“Vasudev onların sözlerinden hayrete düşmüştü. Neşeyle Balaram’a baktı ve


çoşkunluktan vücudunun tüyleri diken diken olmuş halde, “İnsanların arzusu yerine
gelsin. Ne bilmek istiyorlarsa lütfen onlara anlat.” dedi.

“Ey Pritha’nın oğlu, böylece babamın emriyle Janmastami kutlamasını Mathura’nın


insanlarına şöyle açığa çıkardım:

pauraş ca taj-janma-dinam varşe garbhaştame gate


punar janmaştamim lokah kurvantu brahmanadayaha
kşatriya vaişya-jatiyah şudra ye ‘nye ‘pi dharminaha

“Brahmanalar, kşatriyalar, vaişyalar, sudralar ve sekiz yaşından itibaren erdemli tüm


diğer herkes Janmastami’yi kutlamalıdır. (Dize 261)

simha-raşi-gate surye gagane jaladagame


masi bhadra-pade ‘ştamyam krişna-pakşe ‘rdha-ratnake

şaşanke vrşa-raşi-sthe parajapatyarkşa-samyute


vasudevena devakyam aham jato janah svayam

“Muson mevsimi sırasında, Bhadra ayının karanlık ikinci haftasında, güneş Aslan’a
girince ve ay Rohini yıldızıyla birleşmiş Boğa’dayken, gecenin ilk yarısında Vasudeva ve
Devaki’nin oğlu olarak doğdum. (Dize 262-263)
“Bu kutlama bu dünyada janmastami-vrata olarak bilinecek. Bu günde, tanrıça
Devaki’yi de onurlandıran büyük bir festival kutlayın. Bu festivale Mathura’da
başlayabilirsiniz, ve çok geçmeden tüm dünyaya yayılacak.” (Dize 264)

ity akarnya yathakhyatam tatha lokair anuşthitam


şantir astu sukham castu lokah santu niramayah iti

“Bu sözleri duyan herkes talimat üzerine kutlamaya başladı. Bunun bir sonucu olarak
her yerde huzur, mutluluk ve iyi talih vardı.” (Dize 265)

DEVAKİ’NİN İLK ALTI OĞLU

Hari-vamşa Purana Vişnu-parva 2.9-30’dan Uyarlanmıştır

Vaishampayana Muni, Maharaj Janamejaya’ya Devaki’nin ilk altı oğlunun önceki


doğumlarını anlatıyor.

Kamsa, Devaki’nin sekizinci


oğlunun kendisinin ölüm sebebi
olacağı haberi geldikten sonra
Kamsa son derece korktu ve
Devaki’nin doğurabileceği
gelecekteki tüm bebekleri yok
etmek üzere çeşitli
düzenlemeler yapmaya
başladı. Onun kendi korunması
için çabaları dünya insanları
için büyük sıkıntılara yol açtı.
Lord Vişnu Kamsa’nın
eylemlerini duyunca, “Kamsa
kesinlikle Devaki’den doğacak
ilk yedi bebeği de öldürecek.
Ben onun sekizinci oğlu olarak
bu dünyada belirmem
gerektiğini düşünüyorum.” diye
tasarladı.

Bu şekilde tasarlarken,
Tanrının ilgisi birden, önceden
Sad-garbda isimli iblislerin
ikamet ettiği Patala-loka’ya
çevrilmişti. Bu iblisler çok
güçlüydüler ve nektar içen
yarıtanrıların gücüne eş bir güce Kral Kamsa Krişna onu öldürmeden Krişna’yı nasıl öldüreceğini düşünüyor
sahiptiler. Kalanemi’nin
oğullarıydılar ve savaş sırasında çok büyük bir kahramanlık gösterdiler.

Uzun zamanlar önce, büyükbabaları Hiranyakaşipu’nun ayak izlerinden giden bu iblisler


tüm canlı varlıkların büyükbabası Brahma’ya ibadet ettiler. Çeşitli zorluklar altına
girdiler ve bunların bir sonucu olarak da saçları keçeleşti. Çektikleri kefaretlerden
memnun kalan Brahma önlerinde belirip onları bir takdisle kutsadı.

Brahma dedi ki, “Siz hepiniz iblislerin ailesinde belirmiş olan büyük kahramanlarsınız.
Dünyevi zevklerden yoksun yaşamınızdaki ciddiyetinizden çok memnun kaldım. Her
biriniz bir takdis isteyebilir ve ben size onu bahşedeceğim.”

Altı iblisin hepsinin de niyeti benzerdi. “Ey saygıdeğer efendimiz, eğer siz bizden
memnun kaldıysanız, o halde lütfen bize şu takdisi bahşedin. Yarıtanrılar ve yılanlar
tarafından yok edilemeyelim. Efendimiz, eğer gerçekten bizden tatmin olduysanız, o
zaman lütfen Yaksalar, Gandharvalar, Siddhalar, Caranalar ya da insanlar tarafından
asla öldürülemeyeceğimizin teminatını verin.”

Brahma gülümseyen bir yüzle cevap verdi, “Her ne istediyseniz bahşedilecektir.”

Bu iyiliği Sad-garbhalara
bahşettikten sonra, kendiliğinden-
doğmuş Brahma kendi
ikametgahına döndü. Bu arada
Hiranyakaşipu bu olayı duyduğunda
rahatsız oldu. Kızgın bir ruh hali
içinde torunlarına, Sad-garbhalara
dedi ki, “Neden takdis için benim
yerime Brahma’ya yanaştınız?
Böyle yaparak benim sevgimi
kaybettiniz. Şu andan itibaren
sizler benim düşmanlarım gibisiniz
ve sizi reddediyorum. Bir dahaki
sefere annenizin rahminde
belirdiğiniz zaman, babanız
tarafından birer birer
öldürüleceksiniz. Sizler büyük
iblisler olarak ünlüsünüz ve Sad-
garbhalar olarak tanınırsınız.
Hepiniz Devaki’nin rahminden
doğacaksınız. O doğumunuzda
Kamsa olarak bilinecek babanız
Kalanemi sizi birer birer
öldürecek.”

Lord Vişnu bu iblisleri hatırlar


hatırlamaz iblislerin su altında
Kral Kamsa Tanrıça Durga tarafından Krişna’nın onu öldüreceğine dair uyarılıyor
kalırken çileler çektikleri Patala-
loka’ya gitti. Lord Vişnu orada Patala-loka’nın derin suları içindeki Nidra-devi’nin
etkisiyle derin uykuda olan altı iblisin hepsini de gördü. Vişnu bedenlerine girdi, zorla
ruhlarını çıkarıp aldı ve hepsini uykuya hakim deiti olan Nidra-devi’ye verdi.

Daima gerçeklikte sabitlenmiş olan Lord Vişnu sonrasında Nidra-devi’ye dedi ki,
“Benim buyruğumla, bu ruhları Devaki’nin evine götür. Onlar sad-garbhalar olarak
bilinen korkunç iblisler. Onları birer birer Devaki’nin rahmine aşılamalısın. Bu iblisler
doğduğu zaman sonradan Kamsa tarafından öldürülecek ve Yamarajların ikametgahına
gidecek. Ancak o zaman Kamsa’nın çabaları işe yaramaz olacak ve Devaki’nin sıkı
emekleri meyvesini verecek. O andan sonra sen de çok ünleneceksin, benim
merhametimle saygı görüp bu dünyadaki herkesçe ibadet edileceksin.

NANDA’NIN EVİNDEKİ ŞENLİK

Srila Narahari Chakravarti Bhakti-ratnakara 13.358-365

(Kamoda-raga)

rani yaşomati kahe nanda prati


krişna-janma-tithi ithe
kari’ nimantranan ana bandhu-gana
e sadha upaje cite

Kraliçe Yaşoda Nanda’ya şöyle dedi, “Bugün Krişna’nın doğum günü. Tüm
arkadaşlarımızı ve akrabalarımızı davet etmeliyiz. Kalbime bu arzu geldi.”

şuni’ nanda-ghoşa ha-iya santoşa


upananda sute ani’
vrşabhanu-ghare pathayena tare
kahiya binaya-bani

Bu sözleri duyan Nanda-gopa mutlu oldu. Tatlı sözler söyleyerek Upananda’nın oğlu’nu
Maharaj Vrishabhanu’nun evine gönderdi.

şuni sesi kşane bhanura bhavane


kaila nimantrana giya
vrşabhanu-gana sahita gamana
kare nana-dravya laiya

Nanda’nın sözlerini duyan Upananda’nın oğlu hemen Vrishabanu’nun evine gitti ve


onlara davetiyeyi verdi. Arkadaşlarının eşlik ettiği ve hediyeler taşıyan Vrishabhanu
Nanda’nın evine gitti.

anande krttika rani premadhika


radhika la-iya sathe
yaşomati paşe yaite ullase
yaşoda milila pathe

Sevgiyle dolup taşan Kraliçe Kirtida Radha ile birlikte neşeyle Yaşoda’yı görmeye
giderken, Yaşoda onlarla yolda karşılaştı.

kata na adare laiya gela ghare


asane vasa’la rani
vrşabhanu nande milila anande
ha-ila mangala-dhavani
Yaşoda Rani onları saraya alıp harikulade yerler verdi. Vrishabhanu ve Nanda da büyük
bir mutlulukla karşılandı ve hayırlı sözler konuştu.

varaja-nagare prati ghare ghare


rataye utsava-katha
gopi-gana nehe cale nanda-gehe
gaiya mangala-gatha

Vraja’nın tüm evlerinde büyük şenlik konuşuluyordu. Gopiler uğurlu şarkılar söyleyerek
Nanda’nın evine gitti.

nana abharana pari’ gopa-gana


haraşe sarasa hiya
haridra-sahita dadhi dugdha ghrta
dale nandalaye giya

Çoban insanlar kendilerini çeşitli süslerle süsleyen ve yoğurttan, sütten, ghee ile
zerdeçaldan hediyeler taşıyarak neşeli kalplerle Nanda’nın sarayına gittiler.

nandadika sange sabe nace range


vividha taranga taya
baje yantra ghanaşyama ghana
nanda-mahotsava gaya

Müzik enstrümanları çaldı. Nanda, ailesi ve misafirlerinin hepsi neşeyle dans etti.
Şenlik bir sürü büyük mutluluk dalgasına boğuldu. Narahari Chakravarti Thakur
Nanda’nın evindeki büyük şenliği böyle anlatır.

GOPİLERİN SEVGİLİSİNE DUALAR

Srila Rupa Goswami’den Stava-mala 82.6

kananarabdha-kakali-şabda
patavakrişta gopika-drşta
caturi-juşta-radhika-tuşta
kamini-lakşa-mohane dakşa
bhavini-pakşa mam amum rakşa

Flütünün tatlı sesiyle gopileri ormana çeken,


akıllı Radha’dan son derece memnun olan,
binlerce güzel kızı eğlendirmede usta olan ve
çok sayıda şefkatli gopinin sevgilisi olan Ey
Lordum, lütfen beni koru!

ajarjara-pativrata-hrdaya-vajra-
bhedoddhuraha
kathora-vara-varnini-nikara-mana-varma-
cchidaha

Gopiler Krişna’ya bakmaktan kendilerini alamıyorlar ve


doğumgününde Krişna’ya hediyeler sunuyorlar
ananga-dhanur-uddhata-pracala-cilli-capa-cyutaha
kriyasur aghavid vişas tava mudam katakşeşavaha

Aşk tanrıçasının yayından daha da mağrur hareket eden kaşlarından çıkan, çoğu
erdemli kızın onurdan kalın zırhını delip geçen ve çoğu iffetli genç kızın kalbini kıran
şimşekler haline gelen Lord Krişna’nın yan yan bakışlarının okları size aşkın mutluluk
getirsin.

JANMASTAMI NASIL KUTLANIR?

Vaişnava tapınaklarının olduğu yerlerde


kutlamalar günün ilk ışıklarından önce başlar
ve geceyarısına, Krişna’nın tam beliriş
yıldönümü anına kadar tüm gün sürer.
Etkinlikler kirtan denilen topluca Vedik
mantraların ve ezgilerin söylenmesini ve
bireysel ve daha mahrem bir dua etme ve
meditasyon biçimi olan japayı kapsar. Bazı
adananlar yüzü aşkın yiyeceğin olduğu bir
ziyafet hazırlarken diğerleri tiyatro oyunları
ve danslar sergiler. Bazıları Krişna deitilerini
giydirip süslerken diğerleri de çok sayıda
çiçekten taçlar hazırlarken bir yandan da
tapınağın dekorasyonu gerçekleşir. Tütsüler
yakılır, yazınlar okunur ve genç,hasta ve
yaşlılar dışında herkes tüm gün oruç tutar.
Deitiler çeşitli sıvılarla abhişek adı verilen bir
banyo töreniyle yıkanır. Bu bazen iki saati de
aşan ihtişamlı bir seromani şeklinde
gerçekleştirilir.

Sonunda gece yarısı olduğunda rahipler süslenmiş ve renklendirilmiş sunaklarına


yerleştirilmiş yeni giysiler giydirilmiş Krişna deitilerini göstermek için sunağın
perdelerini açarlar. Heyecan tırmandıkça tırmanır ve bunu geleneksel enstrümanlar
eşliğinde heyecan verici canlı bir kirtan izler.

JANMASTAMİ ÖZEL TARİFLERİ

SOSLU KÖFTE TOPLARI


25 kişilik

Bu baharatlı hamur köfteleri nohut unuyla patates


püresi ve bezelyeden yapılır. Zengin bir sosla sunulur
ve pilav ya da ekmekle sunulabilir.

Hazırlık süresi: 30 dk

Malzemeler

• 1⁄2 kap kıyılmış lahana


• 1⁄2 kap kıyılmış karnabahar
• 1 kap patates püresi
• 1⁄4 kap sebze suyu
• 1 1⁄2 kap nohut unu
• 1 çay kaşığı asafetida
• 1 tatlı kaşığı zerdeçal
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 1 tatlı kaşığı kavrulmuş kimyon tozu
• 1 tatlı kaşığı kavrulmuş kişniş tozu
• 1 tatlı kaşığı toz acı biber
• Kızartma için yağ

Yapılışı

Büyük bir kapta köfte için tüm malzemeleri karıştırın ve ihtiyaç olduğu kadar sebze
suyu kullanarak kaba bir hamur haline getirin.

Küçük toplar haline getirip kızgın yağda kızartın.

Fazla yağdan kurtulmak için kağıt havlu üzerinde süzün.

İçine kuru nane ve tuz kattığınız bir yoğurt sosuyla servis edin.

PEDA
30 kişilik

Bunlar Janmastami gibi mutlu ve özel günlerde yenilen ve


dağıtılan küçük yuvarlak yassı süt tatlılarıdır. Her boyut ve
tatta olabilirler ama daima yuvarlaklar.

Hazırlık süresi: 20 dk

Pişirme süresi: ½ saat

Malzemeler

• 4 kap süt tozu


• 3 yemek kaşığı ghee /tereyağ ya da sıvı yağ
• 8 oz whipping cream
• 1⁄2 çay kaşığı kaküle tozu
• 6 ince safran ipliği

Yapılışı

Altı kalın bir tencerede yağı kızdırın ve süt tozu, krem şanti, şeker, vanilya, kaküle
tozu ve safranı da ekleyerek karıştırın. Karışım koyu bir hal alana kadar orta ateşte
devamlı karıştırın.
Karışımın dibi tutmamasına özen gösterin.

Ateşten alıp bir kenarda yaklaşık 5 dakika soğumaya bırakın.

Tatlı kaşığıyla küçük parçalar alıp bunları pürüzsüz toplar şekline getirip farklı şekiller
elde etmek üzere bastırın, kurabiye kalıpları da kullanabilirsiniz.

Hare Krishna Turkey tarafından A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nın


öğretilerinden esinlenilerek hazırlanmış ve kaynak gösterilerek derlenmiştir.

www.harekrishnaturkey.com / www.harekrishnaturkiye.blogspot.com
harekrishnaturkey@yahoo.com

You might also like