Professional Documents
Culture Documents
3
meyece¤i ortadayd›. Gösterece¤i flidde-
AKP VE MAV‹ MARMARA KATL‹AMI tin flekli ve dozu meçhuldü sadece. AKP
yandafl› köflelerde “böyle olaca¤›n› kim-
4
kümetiyle yap›lacakt›. Alenen de¤il el- s›nda yank›land›: “‹srail Sosyal Güven- durum, Türkiye’nin ‹ran’a daha az s›-
bette, el alt›ndan. lik Bakan› Yitzak Herzog, Gazze’ye uy- cak, ‹srail’e daha az so¤uk olmas›. AKP
Katliam›n ertesinde Obama, ‹srail’i gulad›klar› ablukay› kald›rma zaman›- hükümetine, ölçüyü kaç›rd›¤› takdirde
k›namaya yanaflmad›, “derin üzüntü n›n geldi¤ini söyledi. Konunun ‘dost ül- konumunu koruyamayaca¤› sinyali
duydum”un ötesine geçmedi, Joe Biden kelerle’ müzakere edilmesini isteyen Wall Street Journal üzerinden Fethullah
ise “‹srail bask›n yapmakta hakl›d›r” Herzog, ‘bir taraftan Hamas için duru- Gülen vas›tas›yla geldi. Baflbakan yar-
demeyi görev bildi. 26 May›s’ta, yani ‹s- mu güçlefltirirken, di¤er taraftan Gazze d›mc›s› Bülent Ar›nç, “mesaj›” ald›klar›-
rail ordusunun “gemileri vururuz” teh- halk›n›n yaflam›n› kolaylaflt›rmak, ablu- n› derhal beyan etti: “Hoca efendi her
didinden bir gün önce, Rahm Emmanu- kay› kald›rmak için yarat›c›, do¤ru çö- zaman oldu¤u gibi do¤ruyu söylüyor.
el ‹srail’deydi, savunma bakan› –ve zümler bulmaya çal›flmal›y›z’ dedi.” Her flart alt›nda müspet davranmam›z
muhtemel yeni baflbakan– Ehud Ba- lâz›m... Benim çevremden de pek çok
rak’la baflbafla görüfltü. Barak’a “muhte- BD-Türkiye ve Türkiye-‹srail insan bunlara (‹srail’e) hak ettikleri ce-
mel yeni baflbakan” demek kehanet de-
¤il. Obama yönetiminin afl›r› sa¤c› Ne-
tanyahu hükümetinin defeterini dür-
A iliflkilerinin dü¤ümünün ‹ran
oldu¤u biliniyor. Obama yöneti-
mi ‹ran’la diyalog kap›s›n› aralamak is-
zay› vermemizi istiyor olabilir. Ben his-
siyat›mla, kalbimle de onlar› destekliyo-
rum. Ama dünyada reel gerçekleri, reel
mek istedi¤i de biliniyor, Barak’›n en tiyor, ama Filistin’de Hamas’›n, Lüb- politikay› görmemiz lâz›m ki, bundan
güçlü seçenek oldu¤u da. Netanyahu nan’da Hizbullah’›n ‹ran destekli hege- sonraki yolumuza devam edebilelim.”
hükümetiyle köprüleri atan, ama ‹sra- monyas› sürdükçe, ‹srail’i ve kendi ka- Özetle, gösteri bitti, ölenlere rahmet, ya-
il’le yapt›¤› askerî ve ekonomik anlafl- muoyunu buna ikna etmesi zor. Ancak, k›nlar›na baflsa¤l›¤›... fiimdi gelsin refe-
malar› iptal etmeye yanaflmayan Gazze ablukas› kalkarsa ve ‹srail’in randum. Bu rüzgârla o da cepte say›l›r.
AKP’nin müstakbel Barak hükümetiyle müstakbel hükümeti iki devletli çözü- Acaba?
el s›k›flmas› hiç de uzak ihtimal de¤il. me yönelirse, Hamas ve Hizbullah’›n ve
Gazze ablukas›n› kald›ran bir Barak’la hamileri ‹ran’›n ellerinin zay›flayaca¤›, edyada da sokakta da hava
tabii.
Mavi Marmara’daki katliam› gayet
serinkanl› duyuran, ‹HH’nin Hamas’a
dolay›s›yla ‹srail’in ve ABD kamuoyu-
nun Beyaz Saray’›n ‹ran’la diyalo¤a geç-
mesine itiraz etmeyece¤i yanl›fl bir he-
M dönüyor. Baflta nakletti¤imiz
“taksi oturumu”ndaki görüfl-
ler 2 Haziran itibar›yla istisna say›labi-
yak›nl›¤›n› vurgulayan 1 Haziran tarihli sap say›lmaz. “Uranyum takas›” anlafl- lirdi, ama aradan geçen üç-befl gün için-
New York Times’›n baflyaz›s›, önümüz- mas›na Hillary Clinton “caz” yap›nca, de, ekrandaki oturumlarda genel kan›
deki günlerde Beyaz Saray’›n nas›l bir Lula, dünya bas›n›ndaki yayg›n ifadey- olarak belirmeye bafllad›. Zira, Baflbaka-
yol izleyece¤ini gösteriyor: “‹srail ve le “diplomatik temayüllere ayk›r› ola- n›n sevdi¤i deyiflle, “m›zrak çuvala s›¤-
ABD’nin sormas› gereken büyük soru- rak” Obama’n›n bu anlaflmay› teflvik m›yor”. Yaln›z yard›m gemilerinin ve
lar var: Abluka ifle yar›yor mu? Hamas’› eden mektubunu aç›klay›nca –seçim ‹HH aktivistlerinin de¤il, Filistin’in de
zay›flat›yor mu? Yoksa sadece Gaz- arefesinde olmasayd› “diplomatik tea- “neo-Osmanl›”c› bir güç ve nüfuz politi-
ze’nin 1.4 milyon sakinini mi cezaland›- müller”e uymay› tercih edebilirdi– kas›n›n “enstrüman”› oldu¤u aflikâr.
r›yor ve Hamas’›n ‹srail flehirlerini bom- ABD’nin “tavflana kaç, taz›ya tut” poli- Kudüs’le ‹stanbul’un kaderini bir tutan
balamay› ve ‹srail’in varolma hakk›n› tikas› iffla oldu. Yavuz Selim zihniyetinden iç politikada
tan›may› reddetmeyi de içeren suisti- “Yeni Ortado¤u plan›”n›nda baflrol- “demokratik aç›l›m” beklenebilir mi?
mallerini dikkatlerden kaç›r›yor mu? Bu lerden birini üstlenen AKP hükümeti- Malûm, demokrasi tramvay misali bir
noktada, ablukan›n adaletsiz ve ‹srail’in nin ‹ran’la dostane, ‹srail’le hasmane enstrüman. ‹stikametlerine uydu¤u yer-
uzun vadede güvenli¤inin aleyhine ol- iliflkisi ABD’nin bafl›n› a¤r›t›yor olabilir de kullan›rlar, uymad›¤› yerde seferden
du¤u aç›kt›r.” mi? Tam tersi geçerli gibi. Türkiye, böl- kald›r›rlar. Hele söz konusu Kürt, Alevi
Bu baflyaz›dan befl gün sonra, genin iki çat›flmac› aktörüne karfl› fren ve iflçi-emekçi haklar›ysa.
Ha’aretz’in flu haberi Türkiye medya- vazifesi görüyor. ABD aç›s›ndan ideal Yücel Göktürk
5
‹SRA‹LL‹ AYDIN EYAL WEIZMAN’IN GÖZÜYLE “‹NSAN‹ YARDIM SAVAfiI” iflliyor?
‹srail, iflgal ve denetim politikas›nda baz›
6
2008 ve Ocak 2009’da Gazze’ye yö- leyebiliriz?
nelik 22 gün süren sald›r›s›nda 1400 San›yorum, Goldstone Komisyo-
kifli ölmüfltü. Bu korkunç bir rakam, nu’nun öngördü¤üne benzer bir
ancak abluka nedeniyle meydana araflt›rma komisyonu kurulacakt›r.
gelen “önlenebilir ölümlerin” yan›n- ABD ve Avrupa, Goldstone komis-
da çok küçük. ‹srail kuflatmas›, pek yonu raporunun itibar›n› sarsmak
çok fleyin yan›s›ra t›bbî yard›m› da için ellerinden geleni yapt›. fiimdi
etkiliyor. ‹flte bu tür sorunlar nede- bu mücadelenin ikinci raundu oy-
niyle ölen insanlar›n say›s›n› bilmi- nanacak. BM, bir yandan uluslarara-
yoruz. ‹srail’de epey tart›flma yara- s› hukukun hükümlerini uygulama-
tan bir çal›flmaya göre, Gazze’deki ya çal›flacak, bir yandan da uluslara-
Filistinlilerin nüfusu önümüzdeki ras› hassasiyetleri göz önünde tut-
birkaç y›l içinde 1.5 milyondan 2 maya çal›flacak. Zira, araflt›rma so-
milyona ç›kacak. Bu bölgede 2 mil- nuçlar› itibar›n› sarsaca¤› için, ‹srail
yon insan› bar›nd›rmak ve denetim bunu kendine yönelik bir husumet
alt›nda tutmak neredeyse imkâns›z. olarak alg›layacakt›r. Burada da bir
‹srail, “demografik bir sorun” ola- paradoks yat›yor: Komisyon, siyasî
rak nitelendirdi¤i bu durumdan çe- yönden ne kadar güçlü bir karar
kindi¤i için, çeflitli mekanizmalarla al›rsa, o denli etkisiz olacakt›r. Bu
nüfusu denetim alt›nda tutmaya ça- nedenle, ihtiyatl› bir tutum benim-
l›fl›yor. Bugün Gazze’de ortalama seyecektir. ‹ki taraf da Goldstone
ömür giderek k›sal›rken, çocuk sürecinden ders ç›kard›. ‹srail, belir-
ölüm oranlar› da art›yor. li ölçüde komisyonla iflbirli¤ine ya-
‹srail Uluslararas› ‹nsanî Hukuk’a naflacakt›r. Elindeki video kan›tlar›-
(U‹H) nas›l meydan okuyor? n› delil olarak sunacak, IHH’li gö-
Öncelikle flunu belirtmekte yarar nüllülerin direniflini bir mazaret ola-
var: U‹H s›n›rl› bir yasal düzenleme. rak sunacakt›r. Ancak, bu pozisyo-
Savaflta kime ve nas›l sald›r›da bu- nun kabul görece¤ini sanm›yorum.
lunulabilece¤ini s›n›rl›yor. Amac› Varsayal›m ki IHH’liler ‹srail asker-
ac›lar› ortadan kald›rmak de¤il, lerine sald›rd›. Peki, o askerlerin o
azaltmak. Askerî hukuk uzmanlar›, gemide ifli ne? Uluslararas› sularda
militan hedeflere yönelik “zorunlu” seyreden bir gemiye, a¤›r silahlarla
bir sald›r› ile ölen sivillerin say›s› ve gözyaflart›c› bombalarla ç›karma
aras›nda sözde “do¤ru” bir oran yapmak uluslararas› hukukun ihla-
bulmaya çal›fl›yorlar. Burada önem- lidir. Bu nedenle, gemidekilerin du-
li olan, neyin zorunlu ve do¤ru ol- rumu yasal aç›dan meflru müdafaa
du¤u de¤il, hangi taraf›n yorumunu olarak de¤erlendirilecektir.
hakl› k›lacak derecede güçlü oldu- ‹flgal Alt›ndaki Topraklarda ‹nsan
¤u. Bu anlamda, U‹H fliddeti meflru- Haklar› Enformasyon Merkezi
laflt›rmakla kalm›yor, bizatihi flidde- B’Tselem’in yönetim kurulundas›-
te dayan›yor. ‹srail, U‹H’i kendi le- n›z. Ne gibi güçlüklerle karfl›lafl›-
hine kullanma konusunda çok de- yorsunuz?
neyimli. Sald›r›lar›n› da buna göre Bizler de ayn› stratejik tehdidin bir
düzenliyor. ‹srail ordusu sözcüleri- parças› olarak de¤erlendiriliyoruz.
nin, “meflru” hedefler, “arzu edil- Kiflilerin ve kurumlar›n itibar›n› ze-
meyen” sonuçlar gibi yasal kavram- delemek üzere inan›lmaz bir kam-
larla konufltu¤unu görüyoruz. U‹H, panya yürütüyorlar. Sivil toplum
uluslararas› kamuoyu taraf›ndan kurulufllar› da bir kuflatma alt›nda
hoflgörülebilecek ölçünün s›n›rlar›n› ve bu flartlarda çal›flmakta çok zor-
belirliyor. Ancak bu s›n›rlar askerî lan›yorlar. Elbette bu, Filistinlilere
uygulamalarla esnetilebiliyor. ‹sra- yönelik kuflatmayla karfl›laflt›r›la-
il’in yapt›¤› da bu s›n›rlar› esnetme- maz. Bizler hâlâ belirli ölçülerde
ye çal›flmak. Hukukun bu flekilde toplanma ve yay›n yapma gibi öz-
bir savafl arac› olarak kullan›lmas›na gürlüklere sahibiz. Ancak, afl›r› ve
“hukuk savafl›” (lawfare) ad› verili- merkez sa¤›n deste¤ini alan hükü-
yor. Bu durumda bir paradoksla met, sivil toplum kurulufllar›na ac›-
karfl› karfl›yay›z: U‹H kavram›n› mas›zca sald›r›yor. Knesset’te flubat
kullan›rken, içerdi¤i tehlikelerin de ay›nda ezici ço¤unlukla kabul edi-
fark›nda olmak gerekiyor. Ayn› za- len bir yasaya göre, yabanc› ülkeler-
manda U‹H’in meflruiyetini ve oto- den destek alan kurulufllar›n vergi
ritesini de sorgulamal›y›z. ‹srail’in muafiyeti kald›r›ld›. Hükümet, sivil
fliddetine karfl› baflvuraca¤›m›z ye- toplum kurulufllar›n› “iç düflman”
gâne yol bu olmamal›. Bununla bir- olarak görüyor. Sivil toplum kuru-
likte, ‹srail’in son bir y›l içinde tutu- lufllar›na yönelik bu sald›r› ile insanî
munda ciddi bir de¤iflikli¤e gitti¤ini yard›m gemilerine yönelik sald›-
de görmezden gelemeyiz. ‹srail, r›, insan haklar›n› devletin düfl-
U‹H’i tan›mama, ihlal ya da esnet- man› olarak gören ayn› zihniye-
Söylefli: Ahmet Gürata
7
kalmakla, rolünü üstlenmekten kork-
SELAHATT‹N DEM‹RTAfi’LA KÜRT SORUNU VE ANAYASA TARTIfiMALARI ÜZER‹NE makla elefltiriyor. Öcalan’›n “geri çe-
kilmesi”, PKK’nin sald›r›lar›n› art›r-
8
ç›karmas›n m›? AKP’nin sundu¤u pakete PKK’nin etkisiz k›l›nmas› için Kürt halk›-
raz› m› olsun? Hiç itiraz etmesin mi? Tür- n›n deste¤inin azalmas› gerekiyor. Bunun
kiye’de sanki sadece AKP ve ona karfl› için de birtak›m demokratik ad›mlar at›l-
duran CHP ve MHP varm›fl gibi düflünü- mas› lâz›m deniyordu. Böyle bir düz
lüyor. Kürtlerin kendi siyaseti yokmufl ve mant›kla yola ç›k›ld›. Fakat, Kürt halk›n›n
olamazm›fl gibi düflünülüyor. Biz 12 Eylül siyasal, ekonomik ve sosyal talepleri kar-
anayasas›n›n ömrünün uzad›¤›n› düflü- fl›lanmad›¤› müddetçe, PKK denen olgu-
nüyoruz. Referandumla bu paket onayla- nun bir sonuç olarak orada kald›¤› ve o
n›rsa, görece¤iz, yeni anayasa önümüzde- halk›n örgütü desteklemeye devam ede-
ki on y›l boyunca gündemden ç›kar›lacak. ce¤i görüldü. Bunun bir çözümsüzlük po-
AKP bu de¤ifliklikle toplumdaki yeni ana- litikas› oldu¤u bafltan kendini hissettiri-
yasa taleplerini törpülemifl olacak, yeni yordu; ama buna ra¤men, bu tart›flma sü-
anayasa talep edenlerin gücü azalt›lacak. recinde Türkiye toplumuna sorunu bütün
Mevcut anayasan›n bedelini ödemifl olan ç›plakl›¤›yla anlatabiliriz diye bafl›ndan
demokratlar›n, liberallerin bunu görme- beri sürece destek verdik. Ama Habur sü-
mesini hayretle karfl›l›yoruz. Tamam, reciyle beraber, hükümetin çözümsüzlük
AKP’yi desteklesinler, buna itiraz›m›z politikalar› iflas etti; PKK’nin üçer-befler
yok. Anayasa de¤iflikli¤ini de desteklesin- kiflilik gruplar halinde da¤lardan inmeye-
ler. Ama müsaade edin de “bu de¤ifliklik- ce¤i, inemeyece¤i, bunun böyle mümkün
ler yetmez, yeni anayasa yapal›m” diye- olmad›¤› anlafl›ld›. Sonuç itibariyle AKP
lim kardeflim. Bunu diyen ve AKP’nin bu iflin alt›nda kald›.
düzenlemesini oylamayan BDP’ye de ha- May›s bafl›nda Ahmet Türk ve Emine
karet etmeyin ya! Bu kadar da vicdans›z- Ayna’yla birlikte ABD’ye giderek çeflitli
l›k olmaz ki. Elefltiriler son derece haks›z görüflmelerde bulundunuz. ABD’li yet-
ve vicdans›z. AKP’yi Türkiye’nin devrim kililerle yapt›¤›n›z görüflmeler nas›l so-
ve demokrasi öncüsü olarak görmeyi ça- nuçland›?
resizlik olarak de¤erlendiriyoruz. ABD’nin bu konudaki resmî politikalar›-
Türkiye’de hükümetlerin, özellikle Kürt n›n ve tezlerinin k›sa vadede de¤iflece¤ini
meselesi gibi konularda, devlet politika- zannetmiyorum. Bu politikalar çerçeve-
lar›n›n geçici uygulay›c›lar› oldu¤u gö- sinde AKP hükümetini destekliyor ve
rüflünde olanlar BDP’yi devletten ziyade desteklemeye devam edece¤ini düflünü-
AKP’ye yüklenmekle elefltiriyor… yorum.
Çünkü bu süreçte AKP devletleflmifltir. ABD ve Türkiye PKK’ye karfl› ortak ha-
Hiçbir dönemde hükümetler bu kadar reket ederken ‹ran da PJAK’a yönelik
devletleflmemifltir. Ulusal ve uluslararas› operasyonlar›n› artt›rarak, tutuklad›¤›
konjonktür AKP’yi bu noktaya tafl›d›. Ar- PJAK üyelerini idam ederek bu ikilinin
t›k ikili yap›ya izin verilmiyor, hükümet- politikalar›yla ayn› hatta yürüyor; bu il-
lerin iktidar olmas› isteniyor. ‹kili yap› ginç de¤il mi?
Ortado¤u politikalar› aç›s›ndan uluslara- Hepsinin ortak paydas›, kendilerine göre
ras› güçlerin de hesab›na gelmiyor. AKP bir Kürt sorununun olmas› ve Kürt soru-
uluslararas› güçlerin bu politikalar›na nunu demokratik olmayan yollarla hal-
karfl› ç›kacak yap›da de¤il. Nitekim, Erdo- letmeye çal›flmalar›. Uzlaflt›klar› nokta
¤an Büyük Ortado¤u Projesi’nin eflbaflka- bu. Demokratik çerçevede çözüm aransa,
n› oldu¤unu aç›klam›flt›. Dolay›s›yla, de- sorun çok rahat çözülür. Ama sorun çö-
rin devlet denen yap›n›n tasfiyesi, iktida- züldü¤ü an, Ortado¤u’daki dengeler de-
r›n hükümete teslim edilmesi gerekiyor- ¤iflecek; Türkiye’nin rolü azalacak,
du. Uluslararas› güçlerin deste¤iyle bu ‹ran’›n Irak ve Kürdistan bölgesine mü-
yap›ld›. AKP de kadrolaflmaya, partizan- dahale flans› azalacak, Suriye’nin etkisi
ca örgütlenmeye ifltahla haz›rd›; Milli E¤i- önemsizleflecek. Dolay›s›yla, herkes Kürt
tim’den bafllay›p memur atamalar›na, hâ- kart›n› elinde tutmak için sorunun sürdü-
kim-savc› atamalar›ndan rektör atamala- rülebilir halde kalmas›n› istiyor. Bu ko-
r›na ve medya alan›na kadar, her yeri ele nuda ‹ran, Suriye ve Türkiye çok iyi anla-
geçirdiler. fl›yor zaten.
Sizce AKP ve sözünü etti¤iniz uluslara- ‹ranl› Kürtler ve PJAK ne istiyor?
ras› güçlerin Kürt politikas› birbirine Kürtlerin kültürel faaliyetlerini yürütme-
paralel mi? lerine, örgütlenmelerine, demokratik bir
AKP’nin de uluslararas› güçlerin de Kürt yaflam sürdürmelerine imkân vermiyor
sorunu konusunda bir çözüm politikalar› ‹ran rejimi. fieriat›n a¤›r hükümleri uygu-
oldu¤unu düflünmüyorum. Bilinçli bir çö- lan›yor ve d›fl dünyayla iliflki kurulam›-
zümsüzlük politikas› sürdürülüyor. Kürt- yor. ‹ran s›n›rlar› içindeki bütün halklara
lerin ne istedi¤i biliniyor; bunun verilme- yo¤un bir bask› ve tecrit uygulan›yor.
mesi için ne gerekiyorsa yap›l›yor. AKP Kürtler, ‹ran’›n bask›c› politikas›na son
de bununla uyumlu hareket ediyor. vermesini istiyor.
“Habur süreci”nde, ABD’nin art›k böl- Bir y›l kadar önce görüfltü¤ümüz ‹ranl›
gede kar›fl›kl›k istemedi¤i, dolay›s›yla bir imam, son genel seçimlerle birlikte
Türkiye’deki Kürt sorununu çözmeye ‹ran rejiminin Kürtlere yönelik politika-
çal›flt›¤› söyleniyordu. Bu de¤erlendir- s›n› yumuflatt›¤›n›, Kürt imamlara kadro
me yanl›flland› m›? açt›¤›n›, üniversitede Kürtlerin ö¤retim
ABD’nin Irak’taki Kürdistan Federe Böl- üyesi olmas›na olanak sa¤lad›¤›n› anlat-
gesi’nde istikrar arad›¤› ortada. Fakat bu, m›flt›…
ABD’nin bütün Ortado¤u’da istikrar iste- ‹ran’›n Türkiye’den ne fark› var? Türkiye
di¤i anlam›na gelmez. Irak’ta, Kürdis- de bir yandan TRT-6’i aç›yor, bir yandan
tan’da istikrar istiyor ve bunun için de 1500 Kürt siyasetçisini hapse at›yor. Tür-
PKK’nin etkisiz k›l›nmas› gerekiyor. kiye’de bask›n›n ‹ran kadar kat› uygulan-
mamas›, y›llard›r sürdürülen sol ve Azadiya Welat’ta Barzani yönetimiyle
devrimci, demokratik mücadele saye- Türkiye’nin PKK’ye karfl› ittifak kur-
sindedir. Avrupa Birli¤i süreci de ekle- du¤u iddia ediliyordu. Siz böyle bir
nince, Türkiye kendi çap›nda bask› uy- bilgiye sahip misiniz?
guluyor. ‹ran idam ediyor, Türkiye Barzani ve hükümeti daha çok kendi ge-
hapse at›yor, infaz ediyor, Azadiya We- leceklerini düflünüyorlar. Fakat asla
lat’›n yay›n yönetmenine 166 y›l ceza 1990’lardaki gibi bir karfl› durufl sergile-
veriyor. Suriye de çok farkl› de¤il. meyecekler. Bunu baflkan Barzani son
Türkiye’de yo¤un hak ihlalleri devam ABD seyahati s›ras›nda aç›kça dile getir-
ediyor. ‹HD Adana flube baflkan› Et- di: “PKK’ye karfl› silahl› bir operasyo-
hem Aç›kal›n “aç›l›m” sürecinde ‹s- nun içinde olmayaca¤›z, ancak siyasî bir
viçre’ye iltica etti örne¤in; pek çok ga- çözüm süreci bafllarsa katk› sunar›z”
zeteci ve insan haklar› savunucusu dedi. Barzani’nin kendi kurtuluflunun
yarg›lan›yor. Sizce, buna ra¤men nas›l da Kürt halk›n›n Ortado¤u’daki bütün-
oluyor da AKP demokrat bir parti il- lüklü kurtuluflundan ba¤›ms›z olmad›-
lüzyonu yaratabiliyor? ¤›n› bildi¤ini düflünüyorum. Ama ulus-
AKP 2002’de arkas›na çok büyük bir lararas› güçler ve Türkiye, Barzani yö-
rüzgâr alarak ifle bafllad›. 2002’de dün- netimini kendi politik hatlar›na çekmek
ya çap›nda pozitif bir ekonomik gidiflat için çabalar›n› sürdürecektir.
vard›. MHP-DSP-ANAP koalisyonu- Geçenlerde bir BDP milletvekiliyle
nun ald›¤› ekonomik tedbirlerin sonuç- sohbet ederken, partisinin anayasa ko-
lar› da AKP döneminde meyvelerini nusundaki tavr›na kat›lmad›¤›n›,
verdi. Yine üçlü koalisyon döneminde BDP’ye yönelik elefltirileri hakl› bul-
AB konusunda önemli mesafeler al›nd›; du¤unu söyledi. BDP içinde bu konu-
bunun sonuçlar› da AKP döneminde da ciddi bir görüfl ayr›l›¤› var m›?
ortaya ç›kt›. ‹dam cezas›n› o koalisyon Bizim gibi kap›s›n› bütün demokratik
kald›rd› örne¤in. AKP bedel ödemeden güçlere açm›fl bir partide herkesin ayn›
ve çaba sarfetmeden böyle bir mirasa fleyi düflünüp söylemesi beklenemez.
kondu. Türkiye’de seksen y›ld›r süren Ama partinin bir politikas› var ve o po-
sol, devrimci mücadelenin yaratt›¤› bi- litika uzun tart›flmalar sonucunda belir-
rikim vard›, ama solda bir da¤›lma söz leniyor. Dolay›s›yla, her partilinin tar-
konusuydu. AKP bundan da faydalan- t›flmalar sonucu ortaya ç›kan bu parti
d› ve halk dilini, sol jargonu kulland›. AKP’nin demokrasi anlay›fl› Kürt sorununu kapsayacak politikas›n› takip etme sorumlulu¤u
Kürtlere s›cak mesajlar verdi, Kürt so- ve anlayacak genifllikte de¤il. Türk-‹slâm ideolojisinden vard›r; bu hem ahlakî hem de siyasî bir
rununu çözme konusunda irade ortaya vazifedir. Bir partide olup, tart›flma sü-
koydu. Bu dönemde PKK de s›n›r d›fl›- gelenler, Kürt sorununu anlamakta da, çözmekte de felsefî recine kat›ld›¤› halde parti karar›na ay-
na çekilmiflti. Fakat, AKP bu güçlü rüz- birikim aç›s›ndan yetersiz kal›rlar. k›r› hareket etmek, her fleyden önce si-
gâr› yeni ve demokratik bir anayasa ile yasî ahlakla ba¤daflmaz. Partimizde ol-
kal›c›laflt›rmak yerine, kendisini güç- mokrat bir anlay›fl› CHP’de güçlendire- may›p da bize gönül ba¤›yla ba¤l› ke-
lendirmek, kadrolaflmak için kulland›. cek bir politika izlerse, Kürt sorununun simlerin bize yönelttikleri elefltirileri
Bugün geldi¤imiz noktada AKP eflittir çözümü için umut var demektir. Yoksa, çok de¤erli ve anlaml› buluyoruz. Bun-
devlet. Üniversitelerin yüzde 80’inde biz CHP’den zaten umudu kesmifltik; lara mümkün mertebe yan›t olmaya ça-
AKP’nin atad›¤› rektörler var, YÖK BDP kendi yolunda mücadelesini sür- l›fl›yoruz. Hep söylüyoruz, BDP’nin bir
AKP’nindir; Anayasa Mahkemesi ve dürmeye, bu mücadelenin motor gücü siyasî parti oldu¤unu ve a¤›rl›kl› olarak
yüksek yarg›n›n AKP’nin kontrolüne olmaya devam eder. Ama CHP’de dö- Türk ve Kürt emekçilerinin haklar›n›,
geçmesine az kald›. Bu yap›lar›n eski- nüflüm olursa, bu ifl daha kolay olur. Kürt halk›n›n özgür gelece¤ini savunan
den iyi oldu¤unu söylemiyorum, ama CHP’nin bölgede art›k tabelas› bile bir politik hatta ›srarl› oldu¤umuzu
flu anda AKP’nin elindeler. Bakanl›k kalmad›. Olas› bir durumda, CHP’yle unutmay›n. Anayasa tart›flmalar›n› dü-
bürokratlar›n›n çok büyük bir k›sm› ar- koalisyona gider misiniz? flünürken Lozan’›, 1921 ve ‘24 anayasa-
t›k AKP’nin kontrolünde. Sendika ve Bunu konuflmak için çok erken. Zaman› s›n› hat›rlay›n diyoruz. Kürtler o zaman
konfederasyonlar hakeza. Ordu ve gelince konuflulur. Ama de¤iflim ve kararl› bir siyasî durufl sergileseydi,
medya da art›k AKP’nin denetiminde. dönüflüm yaflam›fl, sosyal demokrat bir seksen y›ll›k bu sorun flu an yaflanm›yor
Dolay›s›yla, böyle bir güce sahip olan CHP’yle niye olmas›n? olacakt›. Bu dönemde kararl› bir iradî
iktidar, istedi¤i illüzyonu yaratabilir. ABD seyahati izlenimleriniz, Öca- durufl sergiliyoruz. Diyoruz ki, ya bu
Bu güce karfl› koyabilmek kolay de¤il. lan’›n aç›klamalar› ve bölge ülkeleri- sorunu çözersiniz veya siz çözülürsü-
BDP ve Kürtlerin flu ana kadar ayakta nin genel politikas› çerçevesinde Kürt nüz. Hükümete “oyunlar›n›za, entrika-
kalmas› da bir mucizedir. sorunu aç›s›ndan önümüzdeki döne- lar›n›za dâhil olmak zorunda de¤iliz”
AKP bu gücüne ra¤men, neden Kürt mi nas›l görüyorsunuz? diyoruz. Hepinizden ayr› ve hepinize
sorununu demokratik bir çözüme ka- Kürt halk› 2010’da bu iflin çözülmesini karfl› bir gücüz. Biz kimsenin koltuk
vuflturmakta çaba sarfetmiyor? istiyor ve bu iste¤inde çok kararl›. de¤ne¤i de¤iliz, ne AKP’ye ne CHP ve
Felsefî ve ideolojik altyap›s› buna uy- 2011’e ancak çözüm ad›mlar›n›n aflama- MHP’ye yaranmak zorunday›z. Ya bi-
gun de¤il; AKP’nin demokrasi anlay›fl› lar› sarkabilir; çözümsüzlük politikas› zim taleplerimiz kabul edilir veya att›-
Kürt sorununu kapsayacak ve anlaya- 2010’da iflas etmifl olacak. Bu iddiay› ilk ¤›n›z her ad›m, sizin ad›m›n›z olur. ‹yi
cak genifllikte de¤il. Kürt sorunu ancak defa Express’te söylüyorum: 2010’u bi- veya kötü, o ad›mda biz yer almayaca-
sol veya sosyal demokrat bir anlay›flla tirdi¤imizde Kürt sorunu baflka bir afla- ¤›z. BDP kararl›l›¤›n› ›srarl› bir flekilde
kal›c› çözüme kavuflturulabilir. Türk-‹s- maya girmifl olacak. Kürt halk›ndaki bu sürdürdü¤ü müddetçe kazan›r ancak.
lâm ideolojisinden gelenler, Kürt soru- kararl›l›k, otuz y›ll›k mücadele tarihin- Bugün AKP’ye, yar›n CHP’ye yaranma-
nunu anlamakta da, çözmekte de felse- de ilk defa görülüyor. Art›k hiçbir fley ya çal›flarak Kürt sorunu çözülemez.
Söylefli: ‹rfan Aktan
fî birikim aç›s›ndan yetersiz kal›rlar. eskisi gibi devam etmeyecek. Geçmiflte bu hatalar çok yap›ld›. Bizi
CHP’deki de¤iflim bu konuda bir tesir Ayn› kararl›l›¤›, çözümsüzlü¤ü sür- elefltiren ayd›nlar ve düflünürler bu-
yaratabilir mi? dürmek isteyen güçler de göstermeye- nu bir kez daha düflünsünler lütfen.
K›l›çdaro¤lu baflar›l› olursa, Baykalc›, cek mi? Bilinçli sald›r›lar›, hakaretleri veya
‹ttihatç› ve al›fl›lagelmifl Kemalist zihni- Meflru ve hakl› olanlar kazanacak. Kürt paral› tetikçileri ise dikkate almaya
yeti mahkûm edip sol veya sosyal de- halk› hakl›d›r ve talepleri meflrudur. de¤er bulmay›z zaten.
11
MAV‹ yen, yedincisi de iletiflim dan›flman›.
PART‹L‹ GAZETEC‹ - GAZETEL‹ PART‹C‹ Asl›nda akademisyenlerin de parti
12
‹STANBUL B‹LG‹ ÜN‹VERS‹TES‹’NDE SEND‹KAL DAYANIfiMA netim de¤il, olmamal› da. Ama eski yö-
netim zaman›nda gücümüzün fark›nda
13
Foto¤raf: Ertan Önsel
tupta. 2005’te toplu ifl sözleflmesinin sü- görüldü? Bilgi Üniversitesi çal›- macerac› bulunur, e¤itim sistemi de
resi bitti. NYU ne yapt› etti, her türlü im- Tu¤: Bütçe hesaplar› yap›lmaya bafllan- flanlar› ve destekçileri, bu alg›y› pekifltiriyor galiba, öyle mi?
kân›n› kullanarak sendikan›n tekrar yet- d›. Kütüphane, ö¤retim üyelerinin kon- iflten at›lmalar› protesto Tek: Benim annem babam da öyleydi.
etmek için 8 May›s’ta
ki almas›n› engelledi. Çünkü NYU, ayn› feranslar› gibi olmazsa olmaz akademik Taksim’den Galatasa- Almanya’da iflçilik yapm›fl insanlard›.
Bilgi Üniversitesi gibi, özel üniversiteler faaliyetler masraf olarak gösterildi, büt- ray’a yürüdü. Santral Sistem insanlar› çok kapsaml› bir flekil-
içinde sendikalaflan ilk üniversite; peflin- çeden k›s›ld›. Temel ve Sosyal Bilimler- kampüsündeki dayan›fl- de kuflatm›fl durumda. Ama biraz d›fla-
den Columbia, Harvard gibi üniversite- den Matematik, Tarih, Sosyoloji, Türk- ma çad›r›nda her hafta r› ç›k›l›p bak›l›nca asl›nda öyle olmad›-
düzenlenen seminer ve
ler de sendikalaflt›. New York’ta sendi- çe, ‹ngilizce, Karfl›laflt›rmal› Edebiyat ¤›n› görüyorsunuz. Geri duranlar›n bir
tart›flma programlar› de-
kan›n bitmesiyle bir anda maafllar düfltü, gibi olmazsa olmaz bölümlerin kâr et- vam ediyor. Yaz boyunca k›sm›n›n temel gerekçesi, ev taksidine
sa¤l›k sigortas›n›n kapsam› daralt›ld›, miyor diye küçültülmesi ya da içerikle- çal›flanlara ve çocukla- girmifl olmas›. Eflimle birlikte oturup
kay›plar çok net görüldü. Araflt›rma gö- rinin de¤ifltirilmesi gündeme geliyor. r›na yönelik kurslar ve konufltuk, kendi çocu¤umuzun gözün-
revlileri, t›pk› buradaki özel üniversite- E¤itime akademik bir kriterle de¤il, ma- dayan›flma e¤lenceleri de “her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r”
de düzenlenecek. Ayr›n-
lerde oldu¤u gibi, burslu ö¤renci statü- lî verimlilik kriterleriyle bak›lmaya bafl- t›lar ve takip için:
laf›n›n örne¤i olmayal›m dedik. Daha
süne indirildi. Haliyle NYU’da sendika- land›. Bu bölümler, “fazla teorik” ya da www.bilgicalisanla- önce hiçbir sendikal deneyimim yoktu.
n›n bitmesi di¤er üniversite yönetimleri- “fazla bilimsel” olmakla suçlanmaya ri.com... Sadece ö¤renci birli¤inde yönetimde
nin de ifline yarad›. bafllad›lar. Buralardan, akademik öz- söz hakk›m›z olsun diye u¤raflm›flt›k.
Bilgi’de akademik kadroda örgütlen- gürlü¤ün ve akademik mücadelenin Tu¤: Eylül ay›nda burada ifle bafllayana
me nas›l bafllad›? sendikas›z olamayaca¤› noktas›na gel- kadar buradaki problemlerden haber-
Tu¤: 2009’da bafllad›¤›mda az da olsa dik. Ama tabii baz› akademisyenlerden dar de¤ildim. Eski yönetimde ‹ngilizce-
sendika laf› ediliyordu. E¤itim-Sen’li olaya hâlâ “entelektüel emek, emek de- cilerin tafleronlaflt›r›lmas› gibi bir süreç
arkadafllarla nas›l yap›l›r diye konuflu- ¤ildir” tonunda yaklaflanlar da var. yaflanm›fl. Örgütlü olman›n kendisi, bir-
yorduk. Derken tafleronlaflt›rma kam- Tek: Tuhaf fleylerden birisi de, özellikle birimiz hakk›nda bilgi sahibi olmam›z›
panyas› bafllad›. Destek ekibiyle bu annesi, babas›, yak›nlar› daha önce sen- kolaylaflt›r›yor. Kendi küçük birimimiz-
yönde pazarl›klar yap›l›nca, tafleronlafl- dikal mücadele içinde olan arkadaflla- deki ufak sorunlar›n asl›nda ne kadar
t›rma karfl›t› imza kampanyas› düzen- yap›sal sorunlar oldu¤unu görüyoruz.
lendi. ‹mzalar daha yönetime gönderil- E¤itime akademik bir kriterle de¤il, malî bir kriterle bakmaya Bütün okuldaki de¤iflimin bir parças›
meden dolayl› yollarla bir cevap geldi, bafllad›lar. Akademik mücadelenin sendikas›z olamayaca¤› oluyoruz asl›nda. Bu bilinçlenmenin
“göndermeyin, biz zaten yapmayacak- kendisi de çok anlaml›. O küçük, güzel
t›k” dendi. Bu sadece vak›f üniversitele-
noktas›na geldik. Ama aram›zda olaya hâlâ “entelektüel dünyan›zdan ç›k›yorsunuz bu sayede.
rinin sorunu de¤il. E¤itim-Sen’den ö¤- emek, emek de¤ildir” tonunda yaklaflan arkadafllar›m›z var. Bilgi’deki sendikal›lar›n ifl güvencesi
rendi¤im kadar›yla, Bologna Süreci’yle d›fl›nda temel talepleri ne, nas›l bir
(Avrupa düzeyinde üniversite uyum prog- r›n sendikaya çok daha geç girmeleri. üniversite ve çal›flma ortam› arzu edi-
ram›) birlikte özellefltirme uzun süre ön- Aileleri “aman durun, bir bak›n ne olu- liyor?
ce bafllam›fl durumda. Bir bak›ma vak›f yor?” diyor hemen. Çok yak›n arkadafl- Tek: Akademik ve destek kadrolardan,
ve devlet üniversitelerinin önümüzdeki lar›m›n annesinin babas›n›n sendika sendika yetkililerinden oluflan bir ko-
y›llarda sorunlar› ortak ve bu sorun avukat› oldu¤unu bu süreçte ö¤rendim. misyon kuruldu. Yurtd›fl›ndaki üniver-
özellefltirme, tafleronlaflt›rma. ‹flveren Birisinin sendika avukat› olan babas›n› sitelerdeki toplu sözleflmeler inceleni-
aç›s›ndan bu örgütlenmenin korkutucu çocuklu¤u boyunca hiç göremedi¤ini yor. Bizim yap›m›za benzer çal›flma ko-
taraf› da bu asl›nda. Sosyal-‹fl, bu iflin ö¤rendim. Bir de, çok büyük bir serma- flullar› olan Hava-‹fl var mesela, pilo-
önünü kesmek için E¤itim-Sen’le birlik- yeye karfl› duruldu¤u ve toplu sözlefl- tundan kontrol ve tamir ekibine, me-
te hareket etmeli. Bu, Türkiye’de de me sürecine hiç eriflilemeyece¤i için muruna, herkesi örgütlüyor.
bafllat›lan Bologna Süreci’ni sekteye u¤- uzak durdu¤unu söyleyenler var. Ma- Tu¤: Maafl ve mesainin ötesinde, görev
ratabilir. cerac› bir ifl gibi görüyorlar. tan›m›n›n iyi yap›lmas›, iliflkilerin dü-
Bu sürecin emareleri Bilgi’de ilk nas›l Hak arama mücadelesi Türiye’de hep zenlenmesi, akademik özgürlü¤ün sa¤-
14
lanmas› bizim esas taleplerimiz olabilir. Hukuk, ‹ktisat gibi baz› bölümlerde, münistlerin yeri”. Sanki Türk-‹fl’e ba¤l›
Yard›mc› doçentle asistan ifl iliflkisi baz› destek birimlerde üye say›m›z az. bir sendika gelse üye olacak da, D‹SK’e
kapsam›nda farkl›l›klar var, asistanla- Hukuk fakültesinde 52’de 18 üyeyi bafl- ba¤l› oldu¤u için olmuyor. Ya da Türk-
r›n korunabilmesi için görev tan›m›n›n, ka nas›l aç›klayabiliriz? Gerçi örgütlen- ‹fl’e ba¤l› olunca yönetim sorun ç›kar-
hiyerarfli içindeki düzenlemenin yap›l- me her durumda afla¤›dan yukar›ya ol- mayacak da, D‹SK’e ba¤l› oldu¤u için
mas› gerekiyor. Sözleflme komisyonu- mal›, yukar›y› da afla¤›lar belirlemeli. sorun ç›kar›yor.
muz birimlerden olufluyor, ama bu bi- Bir flekilde taban›n örgütlenerek söz, Sizin Sosyal-‹fl’i seçmenizin nedeni
rimlerin de kendi içlerinde baflka birim- yetki ve karar› almas›, ifl modelini ken- neydi?
ler var. Mesela akademi-sendika diye di oluflturmas› önemli. Ama okumufl, Karaçeper: Tez-Koop-‹fl’le ilgili daha
bir grup kurduk, içinde farkl› statüler- önceden kula¤›m›za gelen birtak›m de-
de sendikal› akademisyenler var. Ayr›- Gitti¤imde New York Üniversitesi’nde 2000 dolar civar›nda dikodular en baflta so¤uttu zaten beni.
ca bu grubun içinde ö¤retim üyelerinin Herkesin farkl› bir gerekçesi vard›r,
asistan maafllar›, iyi çal›flma koflullar› vard›. Sendikadan önce
ayr›, okutmanlar›n ayr›, asistanlar›n ay- ama benim için D‹SK’te bir dolu arka-
r› gruplar› var. Bu sürece girildikten 1000 dolar civar›nda olan maafllar›n 700 dolar› zaten kiraya dafl›m›n olmas› da önemli bir faktördü.
sonra toplu sözleflme olmasa bile baz› gidiyormufl. Sigortas›s›z, açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yorlarm›fl. Tek: Benim için as›l belirleyici olan,
ortak sorunlar›m›z› konuflmaya baflla- Sosyal-‹fl’in tüzü¤üne uygun olarak Bil-
yabiliriz ve böylece zaten çözüm yolun- mürekkep yalam›fl insanlar da bu tür gi Üniversite’sinin bir flube gibi olacak
da ad›m atm›fl oluruz. olaylarda çok farkl› davranm›yor. olmas›yd›.
SEND‹KALI Ö⁄RET‹M ÜYELER‹NDEN CHRIS STEPHENSON önemli. Temizlikçi profesörsüz, profesör de temiz-
likçi olmadan hareket edemiyor. Daha önce sade-
15
ZEYT‹NBURNU DER‹ ‹fiÇ‹LER‹N‹N HUKUK MÜCADELES‹ yon” dedi. Sonra imza att›rd›. Böylece
davan›n önüne geçmifl oluyor. ‹flçileri
imza att›rmadan göndermiyorlar. ‹flçi
Merdivenalt›n›n isyan celbi imza atmaya mecbur kal›yor. fiu an me-
sela, söylemesi ay›p, cebimdeki 40-45 li-
radan baflka param yok. Yar›n patron
Orada iflçiler kot kumlar, deri ceket yaparlar. Her parça ci¤erlerinden, böbreklerinden
biraz daha götürür. Ço¤u zaman susarlar. Ama bazen de ses verirler, flikâyet ederler, “seni iflten ç›kar›yorum” dese, verece¤i
300-400 liraya muhtac›m. O paray› da al-
Zeytinburnu’nda haklar›n› alabilmek için iflverenlerine dava açan deri iflçileri gibi. Bu
mazsam, ifl bulana kadar geçinemem.
davalar o kadar artmaya ve ses getirmeye bafllad› ki, Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi’nin Belki hakk›m daha fazla, ama mecburen
Çal›flma Bakan› Ömer Dinçer’le düzenledi¤i Geniflletilmifl Baflkanlar Kurulu Toplant›s›’nda 500 liraya imza at›yorum.
deri iflverenleri bu davalar› açan avukatlar› bakana flikâyet ettiler. Dava açan ve dava Siz mahkemeye gittiniz mi?
açman›n efli¤ine gelmifl iflçilere ve bu davalar› yürüten avukatlardan Kaptan Y›lmaz’a Mehmet: Üç buçuk sene çal›flt›¤›m fir-
sorarsan›z, kaz›n aya¤› öyle de¤il. Davalar› sürdü¤ü için ismi bizde mahfuz iflçiler, ak›l madan geçen sene ç›kart›ld›m. ‹ki sene
almaz ihlalleri ve sa¤l›ks›z çal›flma koflullar›n› anlat›yor... sigortam yoktu. Bize imza att›rd›lar; “si-
zi yeniden ifle alaca¤›z” dediler. Biz de
‹flverenlerin gazetelere yans›yan ifade- mahkemeye vermiyorsunuz?” dedi. Git- “tamam, bizi 15 gün sonra ça¤›racaksa-
lerine göre, avukatlar sizin gitti¤iniz tim, avukata dan›flt›m. Hakikaten de bir n›z imza atal›m” dedik. Adam söz verdi,
kahvehanelere gelerek sizi dava açma sürü hakk›m›z varm›fl. Dava bitti. Anlafl- ama o günden sonra hiç aramad›. En az
yönünde k›flk›rt›yormufl... mayla 9 bin lira ald›m. befl-alt› defa iflyerine gittim. Sonra, yeri-
Ahmet: Öyle bir fley kesinlikle yok. Avu- Dava aç›nca iflverenin tepkisi ne oldu? mize baflkalar›n› ald›klar›n› gördük.
katlar bizim çal›flma flartlar›m›z› bilmez- Ahmet: Patron beni arad› ve üstü kapal› fiimdi ben ne yapmal›y›m? “Sizi mahke-
di ki. Biz kendimiz gittik avukatlara. tehdit etti. “Benim arkam kuvvetli. Savc› meye verece¤im” dedim. Bunlar tutufl-
Haklar›m›z elimizden al›nd›¤› için mah- tan›d›¤›m var. Senin için iyi olmaz” gibi tular. Ama ben gene vermedim.
kemeye kofltuk. Eskiden, “iki sene mah- fleyler söyledi. Ben de “tan›d›¤›n›z kim Neden?
kemeyle mi u¤raflaca¤›m?” diyorduk. olursa olsun, ölümden öte yol yok” de- Mehmet: 300 liram olsun, ben de mah-
Ama ö¤rendik ki, iflin asl› öyle de¤il. Biz dim. Mesela, kuzenim dava aç›nca ona kemeye verece¤im, param yok diye ve-
de gidip hakk›m›z› mahkemede arama- flu an daval› oldu¤u iflyerinde iftira at›ld›. remiyorum. Pazar paras› bulamam diye
ya bafllad›k. Biraz da kulaktan kula¤a Davay› kaybetsin diye dendi ki, “burada korkuyorum.
yay›ld› bu durum. biriyle iliflkisi vard›, o iliflki yüzünden ifli Atölyelerdeki çal›flma koflullar› nas›l?
Zeytinburnu’ndaki iflçiler aras›nda b›rakt›”. Kendisi evlidir. Ama böyle bir Ahmet: Ben bu ifle bir akrabam›n vas›ta-
mahkemeye baflvuran çok mu? s›yla, 1989’da ç›rak olarak bafllad›m.
Ahmet: ‹flten ç›kar›lan iflçilerin afla¤› yu- Zeytinburnu’nda dericilerin yüzde 90’› bodrumda çal›fl›yor. 1998’e kadar, bizim ne sigorta problemi-
kar› tamam› dava açt›. Patronlar kârla- miz ne de alacak meselemiz vard›. ‹yi
Ben alt› sene, bodrumun da bodrumunda, s›¤›nak denen
r›ndan vazgeçmemek için iflçiden k›s›- para kazan›yorduk. Ama hep sa¤l›ks›z
yorlar; k›smak az bir kelime, çal›yorlar. yerde çal›flt›m. Havaland›rma yok, pencere yok, rutubet ortamlarda çal›flt›k. Zeytinburnu’nda
O yüzden arkadafllar›m›za yol gösteri- diz boyu, içerisi çöp, toz, ilaç kokusu dolu. dericilerin yüzde 90’› bodrumda çal›fl›-
yoruz. Paras› olmayana icab›nda para yor. Ben alt› sene, bodrumun da bodru-
bile veriyorum. fley olmad›¤› flahitlerle kan›tland›. munda, s›¤›nak denen yerde çal›flt›m.
Siz ne zaman ve neden mahkemeye Mehmet: Bir arkadafl›m›z› iflyerinde teh- Zeytinburnu’nda Potal› ‹flhan›’na gidin,
baflvurdunuz? dit ettiler. “Senin bacaklar›n› k›rar›z, sen arkadafllar s›¤›nakta çal›fl›yor kiras› ucuz
Ahmet: 2003’te bir deri firmas›ndan kim oluyorsun ki bizi mahkemeye veri- diye. Bir kere, oraya çal›flma ruhsat› ve-
haks›z yere ç›kar›ld›m. Bana iki haftal›k, yorsun” dediler. Bize “sizi h›rs›zl›ktan rilmesi yanl›fl: Havaland›rma yok, pen-
yani ifl bulana kadar geçindirecek bir mahkemeye verece¤iz” dediler. cere yok, rutubet diz boyu, içerisi çöp,
mebla¤ verirler diye bekliyordum. Ama ‹flverenler davalar› çal›flma bakan›na toz, ilaç kokusu dolu. Ben bugüne kadar
300 lira vermek yerine, daha önce de¤ifl- flikâyet etmiflti; onun d›fl›nda organize hep bodrumda çal›flt›m. ‹llâ ki ya bir so-
tirdi¤imiz bir parçan›n paras›n› ve yev- bir tepki geldi mi? lunum rahats›zl›¤› geçirirsin ya böbrek-
miyemi kesip 12 lira verdi patron. Sini- Ahmet: Davalar›n önünü kesmeye çal›- lerinden rahats›z olursun. Ben hep rutu-
rimden neredeyse adam› bo¤azlayacak- fl›yorlar. Ben sezonda iki ay sigortal› olu- betli yerlerde çal›flt›¤›m için böbrekle-
t›m. Ç›kt›m, ama içimde bir ukde kald›. yorum. Patron “seni sigortadan düflüyo- rimden hastay›m.
Sonra bir büyü¤ümüzle tan›flt›k. “Niye rum, üç-dört ayl›k hakk›n 300-400 mil- Günlük çal›flma süreleri nas›l?
Ahmet: Yo¤un bir sezonda 15-16 saat.
Sabah 8’de bafllars›n, gece 12’ye, 1’e ka-
dar.
Hüseyin: Sabah 8 buçukta iflbafl› yap›yo-
ruz, sabaha karfl› 4’te ç›k›yoruz. Dört ay
boyunca bu flekilde çal›fl›yoruz.
Ahmet: Sezonda çal›flmazsak, sezon d›-
fl›nda aç kald›k demektir. Sezonda çal›-
fl›p borçlar›m›z› ödüyoruz. Sezon bitince
tekrar borçlan›yorsun. Mecburen böyle
bir döngü devam ediyor.
Mehmet: Bizim bir çal›flma standard›-
m›z yok. Patron “gel çal›fl” dedi¤i zaman
çal›fl›yoruz. Hatta flöyle de oluyor: 7’ye
kadar bir yerde çal›fl›yoruz, birisi telefon
ediyor, “verecek iflim var” diyor, gidip
orada da çal›fl›yoruz saat 12’ye, 1’e ka-
dar. Sabah esas ifle gidiyoruz.
Genelde sigorta yap›l›yor mu?
Mehmet: Zeytinburnu’nda 100 bin kifli
çal›fl›yordur. ‹ddia ediyorum, en fazla 10
bini sigortal›d›r. Mesela, bildi¤im bir yer
var, 14 makine çal›fl›yor, makine bafl› iki
16
iflçi var, hiçbirinin sigortas› yok. Son ça-
l›flt›¤›m yerde, hepimizin sigortas› vard›. AVUKAT KAPTAN YILMAZ kal›yor. Y›ll›k ücretli izin kulland›ran iflletme son dere-
On tane müfettifl geliyordu gündüz. Bi- ce az. Sektörde sigortas›z iflçi çal›flt›rma oran› çok yük-
zim sigortam›z var zaten, bize niye geli-
yorsun? Ama öbür tarafta 28 kiflinin si-
Kara bir düzen sek. ‹flveren “iflçi, sigortas›z çal›flmaya raz› oldu” diye-
rek kendini savunuyor. Ama yasa böyle bir
gortas› yok; bir tek müfettifl gitmiyor. Bu davalar size nas›l geldi? hakk› iflverene vermiyor, çal›flan›n r›zas›y-
Hatta bir arkadafl telefon ediyor, “ben bu Kaptan Y›lmaz: Birkaç müvek- la bile kimseyi sigortas›z çal›flt›ramazs›n›z.
adreste çal›fl›yorum, hiçbirimizin sigor- kilimizin dava dosyalar›n› kaza- Ücretler konusunda flikâyetler var
tas› yok, teftifl edin” diyor. Üç kere ara- n›nca, di¤er arkadafllar›n› da yön- m›?
m›fl, bir kifli bile gelmedi. Bu ne demek? lendirdiler. ‹flverenler iflçilerin Maafl alaca¤› için baflvuran çok az say›da
Ahmet: Büyük firmalar›n ço¤u bütün ifl- kendi ak›llar›n›n haklar›n› arama- iflçi var. Maafl ödemeleri yap›l›yor, ama
çilerini boflaltt›. ‹flçinin sigortas› ya da di- ya yetmeyece¤i, mutlaka birileri- fazla mesai ücreti yok, sosyal haklar yok,
¤er haklar›yla u¤raflmak istemiyorlar. nin onlar› ayartt›¤› varsay›m›yla ikramiye yok, servis yok.
Atölyecilere makine ve deri veriyorlar. hareket ediyor. Oysa bana gelen Zeytinburnu’nda bu sektörde kaç iflçi
“Ben iflçiyle u¤raflmam. Sen sigortas›n› iflçilerin yüzde 80-90’› elinde si- var?
ister yap ister yapma” diyorlar. Büyük gorta dökümüyle, hukukî yard›m Bunu resmî kurumlardan tespit etmeniz
firma kendisini iflçiden s›y›r›yor. Sipari- almas› gerekti¤inin bilinciyle ge- mümkün de¤il, çünkü kaçak çal›flan iflçi
flini fason atölyesine veriyor. liyor. ‹flverenlerin kahvelerde dolafl›p iflçileri dava aç- say›s› çok fazla. Vergi kayd› olmayan, bodrumlarda fa-
Uzun zamand›r bu böyle de¤il mi? maya zorlad›¤›m›z› iddia etti¤ini duydum. B›rak›n kah- son üretim a¤›rl›kl› çal›flan iflletmeler çok artt›. ‹fl dava-
Ahmet: Hay›r, yeni bafllad›. Atölyeciler vede görüflmeyi, kendi büromuzun d›fl›nda görüflmeyi lar› ve ekonomik daralma sebebiyle birçok firma üreti-
de maliyet düflürmek için sigorta yapm›- bile biz etik bulmuyoruz. mi fason atölyelerine kayd›rarak iflçi yüklerini s›f›ra in-
yor. Davalara konu olan temel problemler neler? dirdi. Sektörde ciddi bir denetleme yok. Bir gün bile si-
Atölyeler teftifl edilmiyor mu? Önce çal›flma saatleriyle ilgili sorunlar geliyor. Hafta gortas› yap›lmaks›z›n tam on y›l çal›flt›r›lm›fl bir iflçinin
Ahmet: Müfettifller afla¤›ya inmez. sonu ve resmî tatillerde çal›flmak zorunda b›rak›lmak, tazminat ve sigorta davas›na bakt›m mesela. On y›lda
Mehmet: Dedim ya, telefon edildi¤i hal- iflten ayr›l›rken ya da ç›kar›l›rken tazminat ödenmeme- bu kifli hastalanm›flt›r, efli, çocu¤u hastalanm›flt›r, si-
de gelmedi müfettifl. si gibi birçok ihtilaf var. Devasa büyüklükte firmalar bi- gortas›z çal›flt›¤›n› anlam›flt›r. Ama iflini kaybetme en-
Ahmet: Gelen müfettifl yukar›da 100 do- le çal›flanlar›n›n önemli bir k›sm›n› sigortas›z çal›flt›r›- diflesiyle çal›flmaya devam etmifltir.
lar al›yor, gidiyor. yor, yasal zorunluluk olan belgeler düzenlenmiyor. Bir ‹flverenlerin dava açan iflçileri kara listeye ald›-
Bunu gözünüzle gördünüz mü? kara düzen söz konusu. Bu arada, piyasan›n daralmas› ¤›, sektörde çal›flt›rmad›¤› söyleniyor…
Ahmet: Biz bodrumda çal›fl›yoruz, ama sonucu parça bafl› ücretlerin düfltü¤ünü, iflverenlerin Evet, kara liste oluflturduklar›n› biliyorum. Bir dernek
al›p gittiklerinin haberleri bize geliyor. iflçileri ücretsiz izne ç›kard›¤›n› gözlemliyoruz. Yo¤un kurmufllar, her iflveren kendisine dava açan iflçinin is-
Yukar›da çal›flan arkadafllar›m›z var. dönemlerde çal›flma saatleri sabah 8, akflam en az 10 mini bu derne¤e bildiriyor. Müvekkillerim ifl baflvurusu
Mehmet: Çal›flt›¤›m›z yer Zeytinburnu oluyor; bu süre gece 2’ye, hatta daha ileri saatlere ka- yapt›klar›nda, “daha önce iflverene karfl› dava açm›fls›-
Belediyesi’ne çok yak›n. Üç makinede si- dar uzayabiliyor. Ama çal›flanlara ödenen ücret sabit n›z” denerek geri çevrildiklerini söylüyorlar.
gortal› çal›fl›yor, yedi makinede sigortal›
yok. Belediyeden atölyelere gelmek o
kadar zor mu? Sadece biz de¤il, sahilde bulmas›n diye durmadan adres de¤iflti- Ekme¤in aras›nda kaflar, yan›nda, var-
bir sürü derici var. riyorlar, “befl sene kaçay›m da belki sa iki litrelik kola. Bunun bile hesab›n›
Müfettifller veya belediye yetkilileri borcum affedilir” diye düflünüyorlar. yap›yorlar. Eskiden 8’e kadar çal›fl›r-
afla¤›ya inmeye kalkt›¤›nda ne oluyor? Ço¤unun kar›s›, çocuklar› çal›flmak zo- ken bile yemek yerdik; flimdi 9’a kadar
Ahmet: Ac› fleyler yafl›yoruz. Müfettifller runda kal›yor. Her ay 500 lira kira ödü- yemeksiz çal›fl›yoruz.
ön kap›dan giriyor. ‹flverenler hemen yorsun. Bir kere 500 lira olmas› lâz›m ki ‹flçilerin haklar›n› savunacak bir der-
afla¤›ya geliyor, diyorlar ki “boflalt›n kira ödensin. ‹nan›n, Zeytinburnu tara- nek, sendika yok mu?
atölyeyi”. Mecburen, makineden kalk›p f›nda flans oyunlar›n› zengin edenler Ahmet: Yapmaya çal›flt›lar da, olmad›.
hayvanlar gibi kaç›yoruz. Adam, e¤er dericilerdir. Biraz para kazan›r›m da Bizim insan›m›zda flöyle bir fley var, sol-
dürüst bir müfettiflse tabii, iniyor afla¤›- borçlar›m› kapat›r›m, kiram› öderim cu diye etiketliyoruz bu çal›flmalar› ya-
ya, sigortal› olan üç makineci görüyor... diye bundan medet umuyor insanlar. panlar›. Halbuki, hak hepimizin hakk›,
Sonra da “gittik, teftiflimizi yapt›k” di- bunun sa¤c›s› solcusu yok. Komünist
yorlar. Yine böyle bir gün müfettifller ge- Ac› fleyler yafl›yoruz. Müfettifller ön kap›dan giriyor. diyorlar, solcu diyorlar, kat›lm›yorlar.
lince, “ç›kmayaca¤›m, ben sigortal› de¤il Mehmet: Güçlü birisi, söz sahibi birisi
‹flveren hemen afla¤›ya geliyor, diyor ki “boflalt›n atölyeyi”.
miyim?” dedim. ‹flveren “ya abi ne olur bu dernekleflmeyi yapabilse, bunun et-
ç›k!” demeye bafllad›. Sonra, “senin si- Mecburen, makineden kalk›p hayvanlar gibi kaç›yoruz. raf›nda toparlanabiliriz.
gortan› yapt›m, ama emin de¤ilim olup Kendimi sigortal› biliyordum, ama müfettiflten kaç›yorum. Ahmet: Çok eskiden Zeytinburnu’nda
olmad›¤›ndan” dedi. Bana üç ay önce si- sendika varm›fl. Deri tabakhaneleri Kaz-
gortal› oldu¤umu söylemiflti. Me¤ersem, Bizi bu noktaya getirip sonra da Çal›fl- l›çeflme’deyken orada da sendika var-
beni sigortal›y›m diye kand›r›yormufl. ma Bakanl›¤›’na flikâyet edenler, ayna- m›fl. fiimdi Tuzla’ya tafl›nd› tabakhane-
Durumumu düflünün. Kendimi sigortal› ya baks›nlar. ler. Ama sendikan›n oraya girmesine
biliyordum, ama müfettiflten kaç›yorum. Ücretler ne seviyede? imkân yok. Kapitalizm art›k öyle bir
Bodrumun bodrumunda sakland›¤›m›z› Mehmet: fiu an sabit haftal›k vermifl ol- yerleflti ki Zeytinburnu’na, sendikan›n
bilirim. Bir arkadafl›m›z yine öyle bir du- salar, 200-250 lira aras› olur. Sezonda, girmesine imkân yok.
rumda, müfettifller gelince sakland›¤› parça bafl›na göre, ful gece 12’ye 1’e ka- Mehmet: Bizim piyasa çok parçal›.
yerden ç›km›fl. Sigortas› yoktu. O gün dar çal›fl›rsak, haftal›k 600-700 lira ala- Ahmet: Bir de, aram›zda birlik yok.
onu tartaklad›lar sonra. Mahkemeye git- biliyoruz. Ama bu da bir buçuk ay ya Mehmet: Hem birlik yok hem de atölye-
mesin diye de 2 bin dolar verdiler. O pa- sürer ya sürmez. lerimiz çok ufak. Befl-alt› makineli atöl-
ray› ald›, gitti, yine de mahkemeye ver- Hüseyin: ‹lk baflta çok gibi gözükebilir yeler bunlar, 15-20 iflçiyiz. Sendika on
di. Onun mahkemesi devam ediyor. ama, bir haftada neredeyse bir ayl›k ifl kifli için gelmez ki.
Sigortas›z ve tamamen patronun key- yapar›z. Ahmet: Burada iflyerine ba¤l› olma-
Söylefli: Selçuk Oktay
fine ba¤l› çal›flmak ev hayat›n›z› nas›l Mehmet: Bu rakam çok de¤il. Bir bu- dan bir sendika kurulsa, herkes gidip
etkiliyor? çuk ay boyunca, günde 16-17 saat çal›- üye olur, ama bir atölyede kurmak
Ahmet: Zeytinburnu’nda dericilerin fl›yoruz. Makineciler bin liran›n alt›nda çok zor.
yüzde 80’i evini geçindirmek için kredi alm›yor. Biz sezon d›fl›nda 700-800 al›- Mehmet: Bu davalar art›nca iflveren-
çekmifltir. Araflt›r›n, hepsinin bankala- yoruz. Evi Zeytinburnu’nda olmayan- ler bizi flikâyet etti¤ine göre, demek
ra borcu var. Tan›d›¤›m yirmi-otuz kifli lar bir de yol paras› veriyor. Akflamlar› ki bizi dikkate al›yorlar. Bir de örgüt-
üç-dört ayr› bankaya borçlu. Bankalar yemek olarak gelen ne, biliyor musun? lenebilsek, hakk›m›z› arayabilsek...
17
TOK‹ VE AKP BELED‹YELER‹ ‹FT‹HARLA SUNAR: AYAZMA - TEPEÜSTÜ’NDE B‹R YALAN TÜRKÜSÜ
18
fland›. ‘Ben senin yüzünden 1 milyar ceza leriyle birlikte, ifl ve ifl olanaklar›n› da çünkü akabinde bas›n›n da, sivil toplu-
vermek istemiyorum, evi boflalt, eflyalar›- yok etti. Güvenlik ve y›k›m tehdidi yü- mun da ailelere ilgi ve deste¤i geldi. Aziz
n› ç›kart, belediye y›kacak’ dedi öz am- zünden ailelerinin yan›nda bulunma zo- Yeniay geri ad›m att› ve Kanal D‘den Es-
cam. Evini kendi y›kanlar bile oldu...” runlulu¤u duyuyorlard›: “Cevizli’de ra Ceyhan’a, NTV’ye, U¤ur Dündar’a,
tekstilde çal›fl›yordum. Olaylar, o¤lu- bu ailelere Bezirganbahçe’ye yerlefltiril-
Gecekondudan barakaya mun do¤du¤u güne denk geldi. Çad›rlar mifl olan nüfusla “ayn›” (peflinats›z) ko-
Mahallenin kademe kademe y›k›larak kurulunca patronla ters düfltük, ‘her kep- flullarda konut sözü verdi. Bu sözünü
fiubat 2007'de tamamen boflalt›lmas›n- çe gitti¤inde bas›p gidiyorsun’ diyordu. 2009 yerel seçim sürecinde, Kent Konse-
dan sonra, yak›n çevrede Ayazma flartla- O korkuyla, endifleyle ifli b›rakt›m.” yi’ndeki çal›flmalarda ve 10 Haziran
r›nda kiralayacak konut bulamayan 24 2009’da kendisini ziyaret eden BM-Habi-
kirac› aile, Bezirganbahçe’ye gidenlerin Direnifl geniflliyor tat AGFE (zorla tahliyeler üzerine ülke
geride b›rakt›¤› naylon, branda, muflam- Kas›m 2008’deki ikinci y›k›ma kadar de- raporlar› yazan ba¤›ms›z dan›flmanlar
ba ve tu¤lalar› kullanarak bar›naklar›n› vam eden bu sürecin yeni olan k›sm› ise, grubu) önünde tekrarlad›. 22 fiubat
yapt›lar. Mahalleden Bar›fl, iftiharla “mi- STK’lar, mahalle dernekleri, siyasî parti 2010’da nihayet hak sahipli¤i kuralar›n›
mar benim” diye anlat›yor: “Yukar›da ve meslek odalar› temsilcileri, aktivistler, çeken 18 aile o an çeliflik duygular için-
y›k›mlar bafllay›nca ilk Selim Abi’nin ba- bas›n, foto¤raf sanatç›lar› ve belgeselci- deydi: “Bir yandan çok sevindim, ama
rakay› kurduk.” Dayan›flma içinde 24 ba- lerden oluflan çok çeflitli bir kitleden ge- bir yandan da inanam›yordum. Üç sene
raka bitirildi. Ailelerin Ayazma’da kalma len dayan›flma ziyaretleriydi: “Güç ver- o ma¤duriyeti yaflatm›fl, emniyet ve zab›-
nedenleri ne direnifl ne de isyand›: “Eko- diler, birbirimize kenetlenmemizi sa¤la- tayla her türlü tacizi yapm›fl bir insan.
nomik s›k›nt›dan kald›k, ma¤duriyet ne- d›lar. Moralimiz bir ziyaretçimiz gelse iyi Madem biz hak sahibi idik, bu zulüm ne-
deniyle gitmedik, çaresizdik.” Kendileri- oluyordu.” Bilgiler ve deneyimler payla- dendi? Sonra sözleflme gecikince anla-
ne hiçbir hakk›n tan›nmad›¤› bu düzen- fl›ld›kça, mücadelenin duruflu ve dili de d›k, 15 bin TL intikam alaca¤›n› anlad›k.”
de çaresizlik bir savrulma fleklinde de or- de¤iflti: “Gelece¤imiz için, çocuklar›m›z ‹ntikam nisanda geldi. Belediye topu
taya ç›kt›: “Okyanusta rotam›z kay›pt›r, için düflündük. ‹nsanca yaflam hakk›, ba- TOK‹’ye att›, TOK‹ de peflinatlarda diret-
rota nereye giderse ben giderim, baflka r›nma hakk›, bir erdeme eriflmek için bu- ti. TOK‹ baflkan›, arac› olan bölge millet-
çaremiz yok...” Çevresinden geçen raday›z.” Bu süreçte aileler Baflbakanl›k vekiline, peflinatlar› almalar› gerekti¤ini,
önemli otoyollar ve yan›bafl›nda infla ‹nsan Haklar› Kurulu’na (‹HK) baflvur- çünkü taksit ödemelerinde zaten zorluk-
edilmifl Olimpiyat Stad› nedeniyle kentin du; çeflitli mercilere yaz›lar yazarak du- lar yaflanmakta oldu¤unu beyan etti. Ge-
art›k merkezî önemde bir bölgesi olan rumlar›n› anlatmaya çal›flt›lar: “Küçük- cekondu dönüflümlerindeki taksitlendir-
–ve tam da bu sebepten kentsel dönü- çekmece Belediye Baflkanl›¤›’ndan bizle- meleri yeniden düzenleyerek adil ve
flüm alan› ilan edilen– Ayazma’n›n kirac› re bir zarf verildi, kiralara iliflkin bütün ödenebilir bir sistem kurmak yerine, ge-
aileleri, koca megapolün ortas›nda görül- evraklar› teslim ettik. Belediye ‘sizi konut cekondu nüfusunu ödeyemeyecekleri bir
mez ve duyulmaz vaziyette... borç yükünün alt›na sokup icral›k etmek
30 Kas›m 2007 sabah›, “ezan vakti”, Taksitlendirmeleri yeniden düzenleyerek adil ve ödenebilir TOK‹’nin alt gelir gruplar›na yönelik an-
1500 kiflilik bir çevik kuvvet ekibi “PKK bir sistem kurmak yerine, gecekondu nüfusunu borç yükünün lay›fl›n› da aç›k ediyordu. ‹lgili yasaya
gelmifl” dezenformasyonu sonucu bar›- göre, TOK‹ baflkan› Erdo¤an Bayraktar,
naklara bask›n yapt›; evlerini terketmek alt›na sokup icral›k etmek, TOK‹’nin alt gelir gruplar›na dönüflüm bölgeleri halk›n›n ödemelerini
istemeyenler fliddet gördü, yaralananlar yönelik anlay›fl›n› da aç›k ediyor. tayin ederken maddî durumlar›na uy-
oldu. Tüm eflyalar, hatta çocuklar›n okul gun koflullar gözetmekle yükümlüyken,
k›yafetleri ve kitaplar› paramparça edil- bu görevini yapmaktan sak›narak TO-
di. Mahalleyi terkedenler oldu. 18 aile ise K‹’yi bir devlet kurumundan ziyade bir
bar›naklar›n› yeniden infla etti. Bu yeni flirket gibi yönetti¤ini de ilan etti.
dönemde de zor ve sa¤l›ks›z yaflam ko- Ayazma ailelerinin hak mücadeleleri
flullar› devam etti. Kap›s› battaniyeden ise Küçükçekmece Belediyesi yan›ndaki
oluflan tuvalete kad›nlar ancak el ayak parkta her cumartesi saat 17:00’den pa-
çekildikten sonra gidebiliyordu, banyo zar 17:00’ye kadar imza toplama ve aile-
iki-üç ayda mümkün olan bir lüks haline ce oturma eylemi fleklinde befl haftad›r
geliyor, yaz›n s›cakla, böcek ve kenelerle, devam ediyor. Kuralar›n› çektikleri ko-
k›fl›n ayaz ve ya¤murla mücadele sürü- nutlar›na peflinats›z flartlarda ve uygun
yordu. Belediyenin dolayl› bask›lar› koflullarda geçmekten baflka bir talepleri
(meskûn alan yak›nlar›na çöp ve inflaat yok. 27 May›s’ta belediye önünde, ailele-
molozlar›n› döktürme, haber yollayarak rin ve kalabal›k bir toplulu¤un deste-
tehdit etme vb.) devam etti: “Bir lavabo ¤iyle bas›na okunan ve 32 imzac›dan
ihtiyac›, banyo ihtiyac›, sosyal yaflam, ak- sahibi yapaca¤›z, insan gibi yaflayacaks›- oluflan bir bildiri de bu mücadelenin s›-
tivite kalmad›. Okula gidecek çocuklar, n›z’ diye söz verdi, ama daha bir çözüm n›rlar›n›n geniflleyece¤inin ipuçlar›n› ve-
enkaz›n alt›ndan önlü¤ü ç›kar›yoruz, ön- gelmedi. Siz bizim Adalet Bakan›m›zs›- riyor: “Bizler her çeflit siyasî düflünce,
lük ç›k›yor, defter yok, defter ç›k›yor, ki- n›z, size sesleniyoruz, adalet bunun nere- ideoloji, inanç ve görüflten kurum, der-
tap yok... Mutfak düzeni darmada¤›n.” sinde? Anayasam›zdaki vatandafll›k hak- nek, meslek odalar› ve siyasî parti örgüt-
H›rs›z, u¤ursuz yüzünden rahatlar› da k›m›z›, bar›nma hakk›m›z› gözetmenizi leri temsilcileri olarak, Ayazma - Tepeüs-
kaçt›. Süreçten en çok kad›nlar ve çocuk- istiyoruz.” Ancak, çabalar nafileydi. Üs- tü kentsel dönüflüm projesinde ma¤dur
lar etkilendi. Kad›nlar›n ço¤u sakinleflti- telik ‹HK’dan gelen cevabî yaz›da TOK‹ olan kirac›lar›n bar›nma hakk› mücade-
rici deste¤iyle ayakta dururken, çocukla- taraf›ndan yap›lan projede hak sahibi ka- lelerine destek vermek amac›yla bugün
r›n psikolojileri de, ders notlar› da altüst bul edilmedikleri bildiriliyordu. TOK‹ ve buraday›z.” Bildiriye göre, bu dayan›fl-
oldu: “Takdir alan ö¤renciler teflekkür belediyeler alenen yalan söyledi, çünkü ma, kent hakk› mücadelesi çat›s› alt›nda
bile alamad›lar. Benim k›z ‘okula gitme- yukar›da at›f yap›lan logolu ça¤r› metni- geniflleyerek devam edecek.
yece¤im’ diyor. Çocuklardan birinde sü- nin yaz›ld›¤› tarihte kirac›lar›n hak sahi- Ayazma mücadelesinin ve bu müca-
per kafa vard›, psikopat oldu.” Çocuklar bi olamayacaklar› belliydi, ‹HK’ndan ge- dele üzerinden flekillenen birlikte duru-
da nedenini anlayamad›klar› bu durum len aç›klama bunu gösteriyordu. flun nerelere evrilece¤ini zaman göstere-
karfl›s›nda bazen isyanla seslenirken, ba- 18 Kas›m 2008’de ise ikinci y›k›m gel- cek. fiimdilik, Arundhati Roy’a kulak
zen de dileklerini yaz›ya döktüler: “3. s›- di. Bu kez fliddet yoktu, ancak dozerler vermenin sak›ncas› yok: “Baflka bir dün-
n›f ö¤rencisiyim, yaklafl›k iki y›ld›r çad›r- ifllerini o kadar mükemmel yapt›lar ki, ya sadece mümkün de¤il, o ayn› zaman-
larda yaflamaktay›m. Tek iste¤im bar›na- barakalar›n yeniden inflas› için en ufak da gelmek üzere... Sessiz bir günde onun
cak bir yer ve okuma olanaklar›m›n ol- bir tahta parças› bile b›rak›lmad›. Ne var nefes ald›¤›n› duyabiliyorum.”
mas›...” Erkekler aç›s›ndan bu y›k›m, ev- ki, bu kez belediyenin ifli kolay de¤ildi, Cihan Uzunçarfl›l› Baysal
19
¤›nda ben sorunun üretim mühendisli¤i
HUR‹C‹HAN ‹SLAMO⁄LU VE ABDULLAH AYSU TARTIfiIYOR: NE OLACAK TARIMIN HAL‹? sorununa indirgenemeyece¤ini düflünü-
yorum. Bu mühendislik gerekli, fakat ye-
Abdullah Aysu
20
Foto¤raf: Hüsamettin Bahçe / NarPhotos
farkl› olarak biz, “üretimin maddî koflul- bunlar toplam iflletmelerin yar›s›ndan vantajlar›n›n afl›lmas› için 0-100 dekarl›k
lar› sa¤lans›n, ondan sonra ürün üretici- fazlas›n› oluflturuyor) kredi, ürün ve gir- iflletmelerden meydana gelen kooperas-
sini bulur” mant›¤›ndan hareket etmiyo- di piyasalar›na olan aç›l›mlar›ndaki de- yon alanlar› oluflturulmas›n› öneriyoruz.
ruz. Burada alt› çizilmesi gereken bir di- zavantajlar›n›n afl›lmas› için bu iflletmele- Anadolu’da parçal› ve hisseli topraklar›n
¤er husus, meseleyi bir “destek” sorunu- rin bir araya gelerek flirket kurmalar› yo- yayg›nl›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, köy
na indirgemenin yanl›fll›¤›. As›l mesele, lunda öneriler gelifltireceklerine de¤indi. içinde çeflitli “enformel” kiralama iliflki-
deste¤i kimin alaca¤›, desteklerle kimin Tar›m kredileri konusuna de¤indiniz. leri ve hisseli toprak kullan›m› çerçeve-
özendirilmek istendi¤i. E¤er küçük üre- Oraya dönebilir miyiz? sinde çiftçiler aras›nda kooperasyon za-
ticiler (0-100 dekar toprak iflleyen kesim) 2000’lerin bafl›ndan beri izlenen politika- ten mevcut. Ayr›ca farkl› yörelerde ayn›
özendirilmek isteniyorsa, ürün destekle- lar çerçevesinde tar›m sektöründe tüm ürünü üreten köyler ve bireyler aras›nda
rinin ötesinde, kredi koflullar›n›n da ye- aç›l›mlar –kredi, girdi temini, kooperatif iktisadî ve sosyal iletiflim a¤lar› bulunu-
niden düzenlenmesi gerekiyor. üyeli¤i, sözleflmeli üretim– ifllenen top- yor. Üreticilerin pazarlama ve kredi ko-
Havza modeline niye ihtiyaç duyuldu? raklar›n tapusuna sahip olma kofluluna operatifleri etraf›nda bir araya gelme
Bu modelin içerdi¤i anlay›fl yeni de¤il. al›flkanl›klar› var. Bu kooperasyon alan-
fiimdi söz konusu olan, tar›m›n bir yat›- Durumu çiftçiler gayet iyi teflhis ediyorlar: “Tar›m politikalar› lar› kendi içlerinde toprak ve su kullan›-
r›m alan› haline getirilmesi. Son on y›ld›r m›n› koordine edebilir; çiftçinin ürünü-
hakk›nda ne düflünüyorsunuz” diye soruldu¤unda “tar›m
AB Ortak Tar›m Politikas› do¤rultusun- nün en avantajl› koflullarda pazarlanma-
da uygulanan politikalar›n en belirgin politikas› yok” diyorlar. Hakl›lar. Uygulanan, bir politika s›n›, büyük al›c› ve tüccarlar karfl›s›nda
sonucu, tar›mdaki nüfusun tasfiyesi ol- de¤il, direktifler paketi. elinin güçlenmesini sa¤layabilir; en uy-
du. 1998-2007 aras›nda tar›mdaki nüfus gun koflullarda girdi ve kredi temin edil-
yüzde 15’e yak›n bir oranda düfltü ve ta- ba¤lan›yor. Daha büyük tapulu toprakla- mesinde rol oynayabilirler. Önemli olan,
r›m›n istihdamdaki pay› yüzde 23’e indi. r› iflleyen çiftçilerin bu kaynaklara kooperasyon alanlar›n›n devlet eliyle de-
Ne var ki, küçük üreticilerin tasfiye edil- eriflimi daha fazla. Di¤er taraftan, banka- ¤il, yerel inisiyatifle oluflturulmas›.
mesine ve büyük iflletmeleri (büyük ser- lar›n kredi vermek için sadece tarlalar›n Bunun için büyük bürokratik yap›lanma-
mayeyi) gözeten kredi ve destek politi- ipotek edilmesiyle yetinmediklerine, çift- lara gerek yok; varolan muhtarl›k yap›la-
kalar›na ra¤men, tar›m sektörüne bekle- çilerden flehirde sahip olduklar› gayr›- r› ve genç çiftçilerden oluflacak kadrolar
nen boyutlarda yurtd›fl›ndan veya menkulleri ipotek olarak göstermelerini alan ifllerini yürütebilir. Araflt›rma süre-
yurtiçinden tar›md›fl› sermaye akmad›. istediklerine flahit olduk. fiüphesiz bu since dikkatimizi çeken bir husus, muh-
Bunun bir nedeni, dünya tar›m ürünleri koflul, tar›ma çiftçilerin d›fl›nda bir kesi- tarlar›n önemli bir k›sm›n›n genç ve yet-
piyasalar›ndaki durum. Bu piyasalarda min yat›r›m yapmas›n› teflvik edici nite- kin kifliler olmalar›, köylerde dünyaya
egemen olan ABD, Kanada gibi bölgele- likte. Öte yandan, banka kredilerine eri- aç›k, piyasalara aç›lmaya hevesli genç
rin ürünleri yüksek oranda destekleni- flimin bu flekilde s›n›rlanmas› ve kredi kesimlerin bulunmas›yd›. Burada söz ko-
yor. Bu düzeylerde destekleme olmad›- kooperatiflerinden kredi sa¤lanmas›n›n nusu olan, küçük ve orta büyüklükteki
¤›ndan, sermaye Türkiye’de tar›ma yat›- da yine tapu sahibi olma ve geçmifl borç- iflletmelerin piyasa ortam›nda varolmay›
r›m yapmakta isteksiz. Havza modeli as- lar›n ödenmifl olmas› koflullar›na ba¤lan- ö¤renmesi; kendi istek ve ihtiyaçlar›n›
l›nda bir prim politikas› ve bu isteksizli¤i mas› sonucu, çiftçilerin tefeciden, tüccar- yerel organizasyonlar›nda belirleyip
aflma do¤rultusunda bir ad›m olarak gö- dan, ç›rç›rc›dan çok a¤›r koflullar alt›nda merkezî yönetime götürebilmeleri, mer-
rülebilir. Di¤er yandan, hem bakan, hem borç almaya zorland›klar› görülüyor. kezî yönetimin tercihlerini etkileyebilme-
müsteflar, tar›mda tasfiyenin s›n›rlar›na Ayr›ca bankalara borçlanabilen çiftçile- leri. Tar›m sektörünün tar›m politikalar›-
ulafl›ld›¤›n›n ve flehirlere göç etmifl olan rin de (örne¤in Söke’de pamuk üreticile- n› oluflturan mercilerden tamamen ko-
kiflilerin bir k›sm›n›n köylerine geri dön- ri) hasattan sonra banka borçlar›n› öde- puk olduklar›n› gördük. Uygulanan poli-
me e¤iliminde olduklar›n›n fark›ndalar. yebilmek için yine tefecinin eline düfltük- tikalar baflka toplumlar veya ortamlar
Bu ba¤lamda bakan, tar›mda özellikle lerine flahit olduk. Biz piyasa koflullar›n- için biçilmifl kaftan niteli¤inde, ama Tür-
100 dekar›n alt›ndaki iflletmelerin (ki da küçük iflletmelerin “küçüklük” deza- kiye tar›m›n›n koflullar›na uydurulmas›
21
Foto¤raf: Tolga Sezgin / NarPhotos
için hiçbir gayret sarfedilmemifl. Bu du- yine piyasa mant›¤›na dönmeleri. Bu da
rumu çiftçiler gayet iyi teflhis ediyorlar: büyük olas›l›kla tar›mdan bir kesimin
“Tar›m politikalar› hakk›nda ne düflünü- daha tasfiye edilmesi anlam›na geliyor.
yorsunuz” diye soruldu¤unda “tar›m Biz bunun engellenmesi için kooperas-
politikas› yok” diyorlar. Hakl›lar. Uygu- yon alanlar› üzerinde duruyoruz.
lanan, bir politika de¤il, direktifler pake- Tar›m bakan›, 2008’in sonunda, kriz
ti. Politika olabilmesi için reform paketle- nedeniyle 800 bin kiflinin köye döndü-
rinin oluflturulmas›nda çiftçilerin de kat- ¤ünü söylemiflti...
k›s›, kat›l›m› gerekir. Kooperasyon alan› ‹slâmo¤lu: San›yorum flirketleflme mo-
uygulamas›, tepeden inme, kolhozvari delinin bu dönen kiflilere de olanak sa¤la-
bir yap› olamaz. Yeni yönetim biçimleri- mas› düflünülüyor. Örne¤in, sat›lan top-
nin yerel koflullara hitap etmesi önemli, raklar›n dönüfl yapanlara sat›l›p onlar›n
yoksa tar›m il ve ilçe idarelerinin ak›beti- üretim sürecine dahil edilmeleri düflünü-
ne u¤rayabilirler. Tar›m idareleri, AB ön- lüyor olabilir. Dönüfl, halihaz›rda oluyor;
celikleri ve tar›ma d›flar›dan gelecek ser- bu e¤ilim karfl›s›nda hükümet üzerinde
maye beklentileri do¤rultusunda ortaya k›rsal bölgenin bir istihdam alan› olmas›
ç›km›fl yerel yönetim yap›lar›na ve çiftçi- do¤rultusunda bir bask› oluflabilir.
nin kaygular›na çok uzaklar. Vahfli piyasa uygulamalar›ndan kü-
Abdullah Aysu: Krediler mülkiyeti mu- çük bir geri ad›m at›ld›¤› noktas›nda
hafazaya yönelik; arazinizi ipotek etme- hemfikir misiniz?
niz lâz›m. Ayr›ca, çiftçi 100 dönüm ya da Aysu: Öyle bir e¤ilim yok bence, ad›m
500 dönüm araziye sahip olsa bile, kredi ad›m ilerliyorlar, istihdam bürolar›yla da
baflvurusunda, kredi miktar›n›n üç kat› önemli ölçüde hedefe ulaflm›fl olacaklar.
de¤erinde kentten ipotek göstermesi zo- Bilinçli olarak bir yanl›fl bilgilendirme
runlulu¤u var. Dolay›s›yla, küçük çiftçi- var havza meselesinde. ‹lk önce, tar›m
ler krediye eriflemiyor. Eskiden, krediler- için çerçeve yasas› diyebilece¤imiz biyo-
de imece sistemi vard›: Müteselsil kefil güvenlik yasas›n›n ç›kmas› gerekiyordu,
dedi¤imiz, yedi-sekiz kiflinin birbirine ki bu yasaya göre de tohumculuk kanu-
kefil olma durumu kolayl›k sa¤l›yordu. nu ç›ks›n. Yine biyogüvenlik yasas›na
‹slâmo¤lu: Araflt›rmada gördü¤ümüz göre havzalar meselesinin organize edil-
ana flikâyetlerden biri buydu: “fiehirde mesi gerekiyordu. Müsteflarla yapt›¤›-
bizim nas›l kat›m›z olsun?” Kredi piya- m›z tart›flmada toprak tahlilleri, su varl›-
salar› aç›s›ndan önemli olan, kredi alan ¤› gibi kriterleri dikkate ald›klar›n› söyle-
kiflinin gösterdi¤i ipote¤in sa¤lam olma- di. Ama topra¤›n tahlili klasik ph de¤er-
s›. K›rsal gayr›menkul sa¤lam bir ipotek Güçlü kooperatifleri piyasa aktörü haline dönüfltürdüler, leri üzerinden yap›l›yor. Biliyoruz ki, bir
arac› olarak de¤erlendirilmedi¤inden, hektar topra¤›n alt›nda iki ton civar›nda
flehirde bir mülkün ipotek gösterilmesi-
di¤erlerini de tasfiye ettiler. Erdo¤an “çizik att›m” demiflti. canl› yaflar, orada fabrika gibi bir faaliyet
nin istenmesi ola¤an. Yani kredi piyasa- Tansafl’lar bizimdi, satt›rd›lar. Fiskobirlik’in elindeki mallar› yürütürler. Çiftçi esas olarak arac›d›r,
lar› aç›s›ndan, kredi alan kiflinin niteli¤i, satt›rmak için yükleniyorlar. üretici de¤ildir; üretici oradaki fareler,
çiftçi mi, flehirli yat›r›mc› m› oldu¤u solucanlar, mikroorganizmalard›r. Bun-
önemli de¤il. Gösterdi¤i ipote¤in sa¤lam nin bu duruma getirilmifl oldu¤unu lar topra¤› ifller, g›da haline getirirler; biz
olmas› önemli. Bu da piyasa ortam›nda unutmamak. Çiftçi bu halde olunca tabii de tohumu att›¤›m›zda ürünü al›r›z. Do-
k›r / flehir ayr›m›n›n giderek ortadan ki yat›r›mlar d›flar›dan sermaye bekler. ¤a bugüne kadar kendini flekillendirmifl-
kalkt›¤›na, kiflilerin kimliklerinin, örne- Küçük üreticinin tasfiye edilmemesi tir. fiimdi tersten bafllayarak havzalar ya-
¤in çiftçi veya flehirli olarak de¤il de, pi- için kooperasyon alanlar› yarat›lmas› sas›, tohumculuk yasas› ç›k›yor. Oysa to-
yasa aktörü veya sermayedar olarak ta- gerekti¤i düflüncenize bakan›n tepkisi humculuk ve havzalar yasas›n›n biyogü-
n›mlanma e¤ilimine iflaret ediyor. nas›ld›? venlik yasas›na ayk›r› olmamas›, dolay›-
Bu süreci tar›m d›fl›ndan gelecek serma- ‹slâmo¤lu: Bakanl›k, tasfiyenin ötesinde, s›yla önce onun ç›kmas› gerekirdi. ‹kinci-
yedara uygun altyap›n›n haz›rlanmas› tar›mda bulunan küçük iflletmelere yö- si, hep ya¤l› tohumlar üzerinde durulu-
olarak yorumlayabiliriz herhalde... nelik olarak ve onlar›n küçüklük deza- yor. Ya¤l› tohumlardan befl-alt› y›ld›r çok
‹slâmo¤lu: Teorik olarak piyasa ortam›n- vantajlar›n›n afl›lmas› do¤rultusunda bir korkar oldum. Bizim ya¤ a盤›m›z var
da sermayedar›n tar›m d›fl›ndan veya ta- flirketleflme modeli önermeyi düflünü- ama, a盤›m›z aspirle, kanolayla ya da
r›mdan gelmesi farketmez. Türkiye’de ta- yor. Bakan, “flirket”ler çerçevesinde kü- soyayla giderilemez. Buradaki kültürde
r›mda sermaye birikimi yok denecek ka- çük çiftçileri bir araya getirmek projesi- olmayan bir flekillendirme var. Bunun
dar az. Araflt›rma sürecinde en çok rastla- nin bizim kooperasyon alanlar› düflünce- birkaç ad›m sonras›n›n biyoyak›t olma-
d›¤›m›z durumlardan biri de, en ufak bir mize denk düflebilece¤ine iflaret etti. yaca¤›n›n garantisi yok. Her fley ekono-
yat›r›m›n bile tar›md›fl› bir faaliyetten Önerilerini flöyle özetledi: “Çiftçiye tarla- mik gereklilik üzerine kurgulan›yor. Bu
–esnafl›ktan elde edilen, yurtd›fl›nda ça- n›z› ya bize ya bir baflkas›na sat›n ya da yüzden, ya¤l› tohum konusu tehlikeli.
l›flma sonucu– sa¤lanan birikimlerle ya- flirketleflin denecek.” Çiftçinin pay›n›n Havza sisteminin temel hedefi ne?
p›ld›¤›. Görüfltü¤ümüz en mutlu çiftçi, elindeki toprak miktar›na göre belirlene- Aysu: Ana hedeflerden biri, ihracata da-
Manisa’n›n bir köyünde köyüyle flehir ce¤i bir flirket seçene¤i ortaya konuyor yal› üretimin esas al›nmas›. Türkiye, befl-
aras›nda minibüs iflleten ve kazanc›n› ve bu, küçük topraklar›n bir bütün içinde alt› y›l öncesine kadar, temel besin mad-
meyve-sebze üretimine yat›ran biriydi. yer almas›n› sa¤layacak bir çözüm olarak deleri aç›s›ndan kendine yetiyordu. fiim-
En iyi durumda çiftçi, e¤er ürünü prim görülüyor. Gözard› edilen, bu “çö- di, ihracata dayal› üretime a¤›rl›k veren,
al›yorsa, prim geldikten sonra baflabafl züm”ün 0-50 dekarl›k topraklar› elinde flirketlerin egemen oldu¤u, küçük çiftçiyi
gelebiliyor. Çiftçilerin önemli bir bölümü, bulunduran çiftçilerin tasfiyesine yol aç- tasfiye eden düzenlemeler yap›l›yor. ‹h-
son derece ticarîleflmifl bir tar›m ortam›n- ma olas›l›¤›... Bakanla ve müsteflarla gö- raç etti¤imiz ürünleri çiftçiler de¤il, ço-
da ancak “geçimlik” ihtiyaçlar›n›, o da rüflmemde en çok dikkatimi çeken, kifli- kuluslu flirketler belirliyor. Oradan elde
çok zorlanarak karfl›layabiliyor. Görüfltü- sel olarak piyasa politikalar›n›n olumsuz edilen döviz de, tar›ma yat›r›lmad›¤› gi-
¤ümüz çiftçilerin en az yar›s› geçim s›k›n- sonuçlar›na duyarl› görünseler de, örne- bi, fiyat›nda yine belirleyici olmad›¤›m›z
t›s› yaflad›klar›n›, hatta ailelerinin yiyecek ¤in tar›mda yeni bir tasfiye dalgas›n›n is- petrol gibi alanlara aktar›l›yor. Burada
masraflar›n› karfl›lamakta zorland›klar›n› tihdam sorununda yarataca¤› olumsuz bir sürüklenifl var. ‹hracata dayal› bir
ifade etti. Tabii önemli olan, bu durumun etkilerin fark›nda olduklar› izlenimi ver- model bu ülke için gelifltirici de¤il. Önce-
kendili¤inden ortaya ç›kmad›¤›n›, çiftçi- seler de, çözüm önerilerine gelindi¤inde likle, temel besin maddelerinde kendine
22
yeterli olmay› sa¤lamam›z lâz›m. mas› için mücadele verilmesi gerekiyor. dönüflüm için bir yol gösterebilmek.
‹slâmo¤lu: Çiftçilerle yapt›¤›m›z görüfl- Tar›m kesimi aç›s›ndan mesele, tasfiye ‹slamo¤lu: Ama yerel model kendi içine
melerde, ihracata yönelik modele pek iti- politikalar› karfl›s›nda çiftçilerin kendile- kapal›l›k veya küresel düzlemden çekil-
raz etmediklerini, piyasa aç›l›mlar› ara- rini idame ettirmelerini sa¤layacak ku- me fleklinde mi olmal›? Via Campesi-
d›klar›n› gördük. Bu özellikle Bat› Ana- rumsal ortamlar›n yarat›lmas›. Karfl›m›z- na’n›n önerdi¤i “yeniden köylüleflme”
dolu’da, örne¤in, tütün üretiminin s›n›r- da, genel çizgilerini ulusötesi sermaye- mi? Kendi kendine yeterli, geçimlik köy-
lanmas› ile meyve-sebze üretimine yö- nin belirledi¤i bir piyasa ekonomisi var; lü ekonomisi modelleri böyle bir kapal›-
nelmeye çal›flan çiftçiler için geçerliydi. küçük ve orta çiftçilerin mücadeleleri, l›k m› öneriyor?
Genç bir kuflakla karfl› karfl›yay›z; bu ku- küresel iktisadî düzende bu kesime yö- Aysu: Tabii ki hay›r. Biz tüketiciler için
flak tar›m›n kendi kendine yeterli oldu¤u nelik politikalar›n yönünü ve tercihlerini de “yar›-üretici” terimini kullan›yoruz.
zaman› hat›rlam›yor bile... Di¤er taraf- 24-25 köyde bir faaliyet bafllatm›fl du-
tan, çiftçi aç›s›ndan önemli olan piyasaya 19. ve 20. yüzy›lda uzun mücadeleler sonucunda sendikalar, rumday›z. Oralarda ve ‹stanbul’da kuru-
aç›l›m; tüccar geliyor, ürünü al›yor, ma- lan kooperatiflerle üreticiden tüketiciye
l›n ihraç m› edildi¤i, iç piyasaya m› sü-
kooperatifler, fiyat ve kredi destekleri ortaya ç›km›flt›; flimdi sa¤l›kl› ürün getirilecek. Bu örnekler art-
rüldü¤ü onun bilgisi dahilinde de¤il. Bu- de küresel kapitalizm çerçevesinde dengeyi sa¤layacak t›¤›nda, çiftçi arac›lar ç›kt›ktan sonra da-
rada iç ve d›fl piyasalar›n bütünleflmesi kurumlar›n ortaya ç›kmas› için mücadele verilmesi gerekiyor. ha fazla kazand›¤›n› gördü¤ünde, yüzü-
meselesi var. Onun için d›fl-iç sermaye nü bu tarafa çevirecek.
ayr›m› o kadar önemli olmuyor. Önemli tayin etmekte çok önemli olacak. Bu po- ‹slâmo¤lu: Buna kat›l›yorum. Ulusal ol-
olan, iç ve d›fl sermayenin, iç ve d›fl pa- litikalar› belirleme do¤rultusunda müca- sun, küresel olsun, piyasa ekonomisinin
zarlar›n bütünleflme e¤ilimi sonucu orta- dele vermemiz, bask› yapmam›z önemli. biçimlenmesinde alttan mobilizasyon,
ya ç›kan küresel kapitalizm gerçe¤i ve bu Konu bütün sistemi alafla¤› etmek de¤il tüketicinin, üreticinin örgütlenmeleri ve
gerçekli¤in karfl›s›nda güçsüz kalan iflçi- –zira bu çok uzak bir ihtimal gibi duru- yasa koyucu mercilere somut önerilerini
lerin, küçük-orta büyüklükteki çiftçilerin yor. Ben güncel olarak kurtar›labilecek götürmeleri çok önemli. Art›k bürokratik
ezilmesinin engellenmesi. 19. ve 20. yüz- alanlar›n önemine inan›yorum. devletin standart mekanizmalar› çal›flm›-
y›llarda verilen uzun mücadeleler sonu- Aysu: Biz bu sistemin karfl›s›nda nas›l tu- yor. Havza sisteminde ise teknokratik bir
cunda ulusal kapitalist ekonomiler çerçe- tunuruz çabas› içindeyiz. Via Campesi- anlay›fl› içeren kurumlarla bu ifli en “ve-
vesinde bu kesimleri koruyan kurumlar na’da bunu tart›fl›yoruz: Yerel üretim ve rimli” flekilde (yani, yat›r›m› cazip k›-
(sendikalar, kooperatifler, fiyat ve kredi yerel tüketimi esas alan, üretimden pa- larak) yürütme çabas› söz konusu.
destekleri) ortaya ç›km›flt›; flimdi de kü- zarlamaya bütün zincire üreticiyi ve tü- Aysu: Havzalarla destekleme politikala-
resel kapitalizm çerçevesinde dengeyi keticiyi birlikte egemen k›lacak yap›lar› r›na yön veriyorlar. Trakya’da “500’den
sa¤layacak yeni kurumlar›n ortaya ç›k- hayata geçirmek; kendimizi var etmek ve az koyunu olana destek vermeyece¤iz”
HAVZA MODEL‹ NE DEMEK? lenen bu sistemde, teorik olarak Tar›m Bakanl›¤› her bir ¤i, ekolojik denge gibi herkesin üzerinde uzlaflt›¤› kay-
co¤rafyada en verimli flekilde yetifltirilebilecek ürünleri g›lar dile getirilse de, modelin bunu ne flekilde sa¤laya-
Tar›m›n gelece¤i tespit edip yaln›zca bu ürünleri primle destekleyecek. ca¤›na yönelik herhangi bir ayr›nt› en az›ndan flimdilik
ar›m sektörünün havza modeli çerçevesinde yeni- Böylece her bir havza birkaç üründe uzmanlaflt›r›lacak. görünmüyor.
T den yap›land›r›lmas› asl›nda yeni bir mevzu de¤il. Seçilecek ürünlere prim verilirken, di¤er ürünlere yal-
n›zca mazot ve gübre deste¤i sa¤lanacak. Böylece üre-
Bir baflka sorun da havza modeliyle ilgili düzenle-
melerin yönetmelik düzeyinde kalmas›. Bu durum, bu
2004 y›l›nda ç›kan ve tar›m sektörünün genel hatlar›n›
çizen 5262 say›l› kanunun 14. maddesinde “Tar›msal ticinin desteklenmeyen ürünlerden vazgeçmesi sa¤la- denli önem verilen bir dönüflümün bile kurumsal aya¤›-
üretimin kendi ekolojisine uygun alanlarda yo¤unlafl- nacak. n›n zay›f kalmas›na neden olabilir. Öte yandan Tar›m
mas›, desteklenmesi, örgütlenmesi, ihtisaslaflmas› ve Havzalar›n belirlenmesinde iklim, toprak ve topog- Bakanl›¤›’nda tar›msal bilgi ve yöntem deste¤i konu-
entegre bir flekilde yürütülmesi için tar›m havzalar›, Ba- rafyaya iliflkin veriler kullan›lacak. Tar›m Bakanl›¤›’n›n sunda ciddi bir atalet söz konusu. Manzaraya çiftçi ör-
kanl›¤›n teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca belirlenir. belirlemelerine göre, flu anda bu flekilde belirlenebile- gütlenmelerinin bir türlü üstesinden gelin(e)meyen güç-
Havza faaliyet ve iflleyifli ile ilgili esas ve usûllerinin cek 190 tar›m havzas› bulunuyor, ancak bu havzalar yö- süzlükleri de eklendi¤inde, bu denli uzmanl›k bilgisi ge-
düzenlenmesine iliflkin yönetmelik, Bakanl›k taraf›ndan netilebilirlik meselesi göz önünde bulundurularak 30’a rektiren bir modelin nas›l iflletilece¤i konusunda ciddi
yürürlü¤e konulur” denilerek bu uygulaman›n yolu za- kadar indirilmifl durumda. Bu havzalarda flimdilik 16 bir boflluk bulundu¤unu söylemek mümkün.
ten aç›lm›flt›. Ne var ki model ancak Tar›m Bakanl›¤› ko- ürüne uygulanan prim destekleri kullan›larak model Havza modelinin en büyük sorunu ise, iki y›l kadar
nuya iliflkin yönetmelikler için haz›rl›klara bafllad›¤›nda yerlefltirilmeye çal›fl›lacak. Bu 16 ürün ise flöyle: Aspir, önce terk edilen Do¤rudan Gelir Deste¤i’nin en ölümcül
tart›flmaya aç›labildi. kanola, soya, arpa, ayçiçe¤i, bu¤day, çavdar, çay, çel- hastal›¤›n› devralm›fl olmas›. Do¤rudan Gelir Deste¤i’ni
Tar›m sektörünün havzalar halinde düzenlenmesi- tik, kuru fasulye, mercimek, m›s›r, nohut, pamuk, yulaf sorunlu k›lan bafll›ca özelli¤i, kay›tl› çiftçiye toprak bü-
ne iliflkin bakanl›k taraf›ndan s›ralanan gerekçeler hay- ve zeytin... yüklü¤ü ölçüsünde destek vermesiydi. Havza modeli
li genelgeçer bir nitelik tafl›yor: Biyolojik çeflitlili¤in, ürün primlerine dayan›yor gibi görünse de, birim top-
toprak ve su kaynaklar›n›n korunmas›, verimlili¤in ve Sorular ve sorunlar raktaki verimlili¤i de¤il, beyan edilen ürün miktar›n› te-
üretici kârl›l›¤›n›n art›r›lmas›, arz-talep dengesinin sa¤- Havza modeli asl›nda genel olarak 1990’larla birlikte mel al›yor. Dolay›s›yla DGD’deki “büyük toprak sahibi-
lanmas›. Ancak as›l murad edilen, tar›m› daha yönetile- küresel ölçekte flekillenmeye bafllayan (AB Ortak Tar›m ne büyük destek” mant›¤›ndan kurtulabilmifl de¤il. Da-
bilir, planlanabilir ve öngörülebilir k›lmak, bu amaçla Politikas› ve özellikle kriz sonras›nda geliflmekte olan has›, DGD’nin sakatlad›¤› tar›msal kirac›l›k iliflkilerini
destekleme programlar›n› Türkiye’nin AB ve Dünya Ti- ülkeler için önemlice bir tuzak oldu¤unun fark›na var›- düzeltmeye, dolay›s›yla mülk sahibini de¤il, üreticiyi
caret Örgütü gibi alanlarda verdi¤i taahhütlere uydur- lan Dünya Ticaret Örgütü antlaflmalar›, bunun yan›s›ra desteklemeye yönelik bir ad›m da atm›yor.
mak fleklinde özetlenebilir. Havza modelinin içerdi¤i serbest ticaret anlaflmalar› –NAFTA, GATT vb.– arac›-
destekleme paketleri, söz konusu hedeflerin daha da iyi l›¤›yla yerlefltirilmeye çal›fl›lan) tar›m piyasalar›n›n co¤- Araflt›rma hakk›nda
anlafl›lmas›n› sa¤l›yor: Tar›msal ürün al›mlar›ndan do- rafî olarak uzmanlaflt›r›lmas› e¤iliminin devam› olarak 2006 y›l›nda TÜB‹TAK deste¤iyle bafllat›lan “Tar›mda
¤an kamu finansman yükünün azalmas› ve ihracata yö- görülüyor. Bu e¤ilim, petrol yerine geçebilecek ya¤l› Dönüflüm ve Küresel Piyasalarla Bütünleflme Süreçleri”
nelik üretim yap›lmas›, havza modelinin desteklemeye bitkilere verilen stratejik önemle de ivme kazan›yor. Ni- adl› araflt›rmada Huricihan ‹slâmo¤lu’nun yan›s›ra El-
ve tar›m›n finansman›na iliflkin öncelikli hedefleri ara- tekim Türkiye’de uygulanacak havza temelli destekle- van Gülöksüz, Alp Yücel Kaya, Ulafl Karakoç, Derya Ni-
s›nda yerini al›yor. Modele iliflkin tan›t›m çal›flmalar› me modelinde aspir, kanola ve soya üretiminde yüzde zam, Göksun Yaz›c› ve Ayfle Çavdar çal›flt›lar. Araflt›rma
flimdilik “havza modeli ile çiftçiye fazladan 5.3 milyar yüze varan bir art›fl hedeflenmesi de bu tespiti do¤rular kapsam›nda her bir araflt›rmac› belirlenen ürünlere
TL aktar›lacak” türünden, tar›m›n malî boyutlara indir- nitelikte. Özellikle g›da sektörü aleyhine ya¤l› tohum- odaklanarak, üretim alanlar›ndaki köylerde yaflayan
gendi¤i haberler arac›l›¤›yla yap›l›yor. larda görülebilecek bir co¤rafî genleflme, bu bitkilere çiftçilerle derinlemesine görüflmeler yapt›. Pamuk, bu¤-
Tar›m havzalar› program› Tar›m Bakanl›¤›’n›n yat›r›m yapan çiftçiler için k›sa vadede kârl›, ancak day, ayçiçe¤i, m›s›r, pancar, üzüm ve tütün üreticileriy-
TOBB, Bo¤aziçi ve Ege üniversitelerinin de katk›s›yla uzun vadede genel olarak tar›m ve g›da sektörü aç›s›n- le 700 kay›tl›, yüzlerce destekleyici görüflme yap›ld›.
haz›rlad›¤› “Havza bazl› destekleme modeli” çerçeve- dan pahal› olabilecek bir dönüflümün habercisi. Öte Ayr›ca bölgedeki kooperatifler, tar›m il müdürlükleri vs.
sinde yerlefltirilecek. Bu y›l uygulamaya konulmas› bek- yandan havza modelinin gerekçelerinde tohum güvenli- ziyaret edildi.
23
deniyor. Esas olarak, çiftçi nüfusu t›rpan- girdi¤ini biliyoruz. Bu çerçevede mül- yor. K›sacas› gerilim, servetin olup da
lamaya yönelik bir sistem bu; AB’nin ta- kiyet dönüflümü nas›l gerçekleflti? Köy- da¤›l›m›n eflitsiz oldu¤u yerlerde var.
lebi olan tar›msal nüfusu yüzde 10’a ge- lü göç hakk›nda ne düflünüyor? Yaln›z fakir-zengin bütün çiftçiler göç et-
tirmeye yönelik bir öz tafl›yor. Aysu: Köylü gitmek istemiyor, “biz bu- meye hevessizlik konusunda birlefliyor-
‹slâmo¤lu: Bu arada, AB’de de geri rada nas›l varoluruz” diye düflünüyor. lar. Bu hevessizlik “gitmeye kalksak, bu-
ad›mlar var. ‹stenen amaçlara var›lama- ‹slâmo¤lu: Bizim gözledi¤imiz, tar›mda laca¤›m›z en iyi ifl kap›c›l›k, ki o da yok”
d›. Avrupa’da tar›mdan tasfiye edilen bulunan kesimin önemli bir bölümünün fleklinde ifade ediliyor. Di¤er taraftan, bir
kesimin bir k›sm› turizm sektöründe is- orta s›n›fa yak›n, hali vakti görece yerin- az›nl›¤›n d›fl›nda çiftçilerin önemli bir
tihdam edildi. Fakat bu sektörde görülen de insanlardan oluflmas›. Fakirleflme var k›sm› –buna 100-500 dekarl›k topraklar›
dünya çap›ndaki patlama herhangi bir ama, fakir fukara çok s›n›rl›. Köylere ha- iflleyenler dahil– fiyat/maliyet k›skac›n›n
bölgede turizmin istihdam yaratma po- bersiz gittik, haz›rl›k yap›lmad› bizim bask›s›n› hissediyorlar. Daha hali vakti
tensiyelini s›n›rlad›. Bilgi teknolojilerine için. ‹nsanlarda y›rt›k p›rt›k görünüm yerinde olanlar piyasalara aç›l›m talep
dayanan yeni sanayinin de istihdam ya- yok, çocuklar›na iliflkin beklentileri çok ediyorlar, fakat kendilerine yol gösteren
ratma potansiyeli s›n›rl›. Bu nedenle, üst seviyede. Mesela, çocu¤u için yerel yok. Birtak›m gençler (Manisa’da tütün-
2006’dan bu yana AB çerçevesinde kü- üniversiteyi düflünmüyor, Bilkent’e git- den dönen çiftçiler aras›nda özellikle bu-
çük ve orta ölçekli çiftçiler desteklenme- sin istiyor çiftçilerin önemli bir k›sm›. nu gördük) internet arac›l›¤›yla ‹tal-
ye çal›fl›l›yor. 2008’de yay›nlanan Dünya Güngörmüfl insanlarla karfl› karfl›yay›z. ya’dan, ‹spanya’dan tohum, fide getirtip
Bankas›’n›n y›ll›k geliflme raporunda ga- Di¤er taraftan, harcamalar›n çok k›s›ld›- deniyorlar... Bu kesimin gidece¤i bir yer
yet aç›k bir flekilde büyük iflletmelerin ¤›n› gördük. Kahvecilerden sürekli ola- yok, ayr›ca tar›m› bir istihdam alan› ola-
desteklenmesinden yüzde yüz dönüfl ol- rak insanlar›n art›k kahveye eskisi kadar rak görüyor ve gitmek istemiyorlar.
mad›¤›, fakat küçük ve orta boy iflletme- gelemediklerini, çay paras›n›n bile ken- Aysu: Köydeki e¤itimsiz, tar›m› bilme-
lerin desteklenmesinin de önemli oldu¤u dilerine a¤›r geldi¤ini dinledik. yen insanlar elendi. Kente gelip okul biti-
vurgulan›yor. Özellikle katma de¤eri Aysu: Bu da iktidar için tehlikeli bir du- renler tarlalar›na dönmek zorunda kald›-
yüksek ürünlerde küçük ve orta ölçekli rum arzediyor. lar; onlar yaflananlar›n fark›ndalar.
iflletmelerin desteklenmesi öneriliyor. Tar›msal istihdam yirmi-otuz y›l içinde Emekli olmufl, ailesinden kalan topra¤a
2006’dan beri egemen olan (örne¤in, yüzde 70’ten yaklafl›k yüzde 23’e düfl- dönmüfl, kentte biriktirdi¤i parayla köy-
AB’nin Ortak Tar›m Politikas›) “tar›m müfl. Do¤al s›n›ra gelindi mi? de evini yapm›fl, oraya tutunmufl insan-
büyük sanayinin alan›d›r, küçük ve orta ‹slâmo¤lu: Bu toplum bunu nas›l kald›r- lar var. Bu insanlar dönüfltürücü bir nite-
ölçekli iflletmelerin tasfiyesi elzemdir” d› diye sormak gerekiyor. Son 10-15 y›l lik tafl›yor. Herkes onlara dan›fl›yor, on-
tavr›nda yumuflama görülüyor. içinde köyden flehirlere göç edenlerin sa- lar araflt›r›yor ve dünyayla iliflkileniyor.
Aysu: AB’nin Ortak Tar›m Politikas› y›s›n›n çok yüksek oldu¤u göz önünde Almanc›lar›n etkisi de var...
2013’te de¤iflecek. Örne¤in, süte verilen tutuldu¤unda, flehirlerde ortaya ç›kan ‹slâmo¤lu: Almanc› faktörü, yurtd›fl›nda
deste¤in kesilmesini çiftçilerin kendisi is- asayiflsizli¤in her fleye ra¤men taham- çal›flm›fl olmak veya orada çal›flan bir ya-
tiyor, çünkü hayvan yetifltiricileri zora mül edilemez düzeylere vard›¤› söylene- k›n›n olmas› çok önemli. Yak›n zamanda
giriyor. Süt üretimi yapan büyük flirket- mez. Örne¤in, ‹stanbul bir São Paulo ve- herhangi bir yat›r›m yapm›fl olan veya
lere teflviklerin kesilmesi yolunda bir ça- ya bir New Mexico olmad›. yat›r›m yapmak niyetinde olanlar›n bu
ba var; hem örgütler istiyor, hem de Aysu: K›rsalda gö¤üs gö¤üse bir müca- tür ba¤lant›lar› olan kifliler olduklar›n›
AB’nin böyle bir yönelimi var. dele durumuna gelindi. Hali vakti göre- gördük. Bu tür ba¤lant›lar› olmayanlar
‹slâmo¤lu: Çünkü tar›m AB bütçesinden ce yerinde olanlar o yaflamdan kopmak veya tar›m d›fl›nda bir u¤rafllar› olup bi-
yap›lan en büyük harcama kalemini rikim yapmayan kiflilerin salt tar›mdan
(yüzde 40 kadar) oluflturuyor. Yaflanan Köydeki e¤itimsiz, tar›m› bilmeyen insanlar elendi. Kente elde ettikleri gelirlerle birikim sa¤lamala-
dünya krizi ve AB’de (özellikle Alman- r›, yat›r›m yapmalar› mümkün de¤il. Pa-
gelip okul bitirenler tarlalar›na dönmek zorunda kald›lar; mukta görüldü¤ü gibi, prim alan ürünle-
ya’da) krizin fliddetle hissedilmesi, tar›m
harcamalar›n›n k›s›lmas› do¤rultusun- onlar yaflananlar›n fark›nda. Bu insanlar dönüfltürücü bir rin üreticileri primler sayesinde sadece
daki bask›lar›n artmas›na neden olacak. nitelik tafl›yor. baflabafl gelme flans›na sahipler. Yeni
Aysu: AB’ye yeni kat›lan ülkelerin de et- prim yap›lanmas› bu birikimi sa¤lamaya
kisi var; onlara eskisi gibi büyük destek istemiyor. Bunlar mücadeleyi göze alabi- yönelik olacak m›, bu ciddi bir mesele.
verilmiyor. Avrupa kendi içinde zengin- lecek, kafa tutabilecek kesimler. Üç-befl Yine pamuktan vereyim örne¤i: Bizde
ler ve yoksullar diye bölümleniyor. dönüm arazisi olan yoksullar zaten top- pamukçuya halihaz›rda verilen prim 10
‹slâmo¤lu: Burada dikkat edilmesi gere- ra¤› iflleyemiyordu, gittiklerinde arkala- cent’lerde, ABD’de 80-140, Yunanis-
ken husus, Do¤u ve Orta Avrupa ülkele- r›ndan gözyafl› dökülmedi, beceremedi- tan’da 70-80 cent civar›nda. Havza mo-
rinden oluflan ve AB’ye 2000’li y›llar›n ler diye alg›land›. Ama kalanlar öyle de- deli çerçevesinde verilecek primler bu
bafl›nda kat›lan on yeni üyenin Ortak ta- ¤il, topra¤›n dilinden, tohumdan anla- primlerle rekabet edebilecek mi? Rekabet
r›m Politikas›’n›n d›fl›nda b›rak›lmalar›. yan, ürününü satma becerisinde olan in- sorununu ciddiye al›yorum, çünkü in-
Polonya’n›n AB üyeli¤inin, tar›mdaki sanlar. Bu güçlerini kaybetmek istemi- sanlar›n böyle bir beklentileri var, piya-
kalabal›k nüfusu nedeniyle ciddi bir yorlar. Zaten gidecek yer de yok art›k... salara aç›lmak istiyorlar.
sorun oldu¤u çok yaz›ld›, Türkiye’ye ‹slâmo¤lu: Çiftçiler bunun bilincinde. Aysu: Piyasay› üretici lehine regüle ede-
çok benzer bir durumda oldu¤u söylen- Abdullah beye kat›l›yorum. Köylerde cek hiçbir mekanizma kalmay›nca,
di. Hakikaten öyle mi? hali vakti yerinde kesimlerle küçük veya “elimdeki ürünü en iyi nas›l satar›m” di-
Aysu: Polonya’n›n bize benzer yanlar› hisseli topraklar› iflleyen ve göç etmemifl ye düflünüyorsunuz, çünkü tüccar en
çok. AB’ye girdikten sonra, Polonya’da çiftçiler aras›nda ciddi bir gerilim var. ucuza nas›l kapat›r›m diye bak›yor. Köy-
çiftçiler iflas etmeye ve yoksullaflmaya Birkaç kez bu gerilimin kahvelerde flid- lü de “baflka ne üretirsem daha kazançl›
bafllad›. AB’de serbest piyasa aç›l›m›n›n detli münakaflalara dönüfltü¤üne flahit olurum ve eski refah düzeyimi yakala-
içsellefltirilmesi a¤›rl›kl› olarak Polonya olduk. Bu gerilim daha çok bu¤day eki- r›m” diyor.
üzerinden yap›ld›. Polonya’da uygula- len yerlerde veya örne¤in tütünden mey- ‹slâmo¤lu: Evet, bir de tüccar›n eline
nan k›rsal kalk›nma ajanslar› Türkiye’ye ve ve sebze gibi ürünlere geçilmekte olan düflme sorunu var. fiu anda tar›mdan en
de dayat›ld›. “Bu ajanslar› kurmazsan›z daha verimli alanlarda yayg›n. Buralarda çok kazananlar, tüccarlar. Piyasaya aç›-
fon vermeyiz” diyerek fonlar› kestiler; belli olanaklara sahip (örne¤in yurtd›fl›n- l›m kendili¤inden yarar sa¤lam›yor, han-
ajanslar kurulduktan sonra, Türkiye’ye dan kaynaklara aç›l›m) kiflilerin zengin- gi koflullarda piyasalara aç›l›nd›¤› önem-
AB fonlar› gelmeye bafllad›. Tar›m baka- leflme flanslar› var. Di¤er taraftan, zaten li. Özelleflmifl olarak tar›m sat›fl koopera-
n›n›n bu konudaki dan›flman› da Polon- küçük iflletmelerin egemen oldu¤u ve k›- tifleri önemlerini korusalar da, al›c› ro-
yal›yd›. Polonya iyi izlenmeli. raç topraklarda üretim yap›lan salt tütün lünde tüccarlar›n giderek önem kazand›-
AKP’nin de, önceki hükümetlerin de köylerinde (Bafra’da ve Tokat’ta da¤ ¤›n› görüyoruz. Bu önem, çiftçilerin for-
ciddi bir toprak bütünlefltirme çabas›na köylerinde) böylesi bir gerilim görülmü- mel kredi kurumlar›na olan aç›l›mlar›n›n
24
s›n›rlanmas›yla daha da art›yor. Örne¤in, çilerin büyük bir k›sm›, geçmifl borçlar›n› üretici, sözleflmeli olarak s›n›rl› da olsa
ço¤u kez çiftçiler yüksek girdi fiyatlar›n› ödeyemedikleri için tar›m kredi koopera- üretimlerini sürdürmeye devam ediyor.
karfl›lamak için tüccardan, ç›rç›rc›dan tiflerinden de borç alamad›klar›n› söyle- Bunlara Bafra’n›n ve Tokat’›n da¤lar›nda
borç almak zorunda kal›yor, böyle olun- di. Dolay›s›yla çiftçi ürününü satmak, rastlad›k. Tütündeki mücadele ayn› za-
ca da hasat vakti geldi¤inde ürünlerini girdi temin etmek için ya tüccara ya da manda yüksek oranlarda desteklenen ve
borçland›klar› tüccardan baflkas›na sat- yine tüccar gibi hareket etmeye zorlanan siyasî olarak ABD iç politikas›nda önem-
ma flanslar› olmuyor. Bu yüzden hasat- kooperatiflere gitmek zorunda. Sonuçta li bir varl›k oluflturan Virgina tütünü
tan sonraki aylarda giderek yükselen tüm çiftçilerin düflük piyasa fiyatlar› ile üreticilerinin flark tütünü üreticilerine
ürün fiyatlar›ndan istifade edemiyorlar. yüksek girdi maliyetleri aras›nda kald›k- karfl› bir egemenlik mücadelesi.
Çiftçilerin tüccarlarla olan iliflkilerinin lar› görülüyor. Bu genel bir durum. Pa- Aysu: Kooperatiflerle ilgili bir örnek ve-
düzenlenmesi aç›s›ndan sözleflmeler mukta prim uygulamas› var, ancak prim reyim. Bize zarar veren dört madde be-
önemli. Ço¤u kez sözlü nitelikte olan miktarlar› dünya piyasalar›nda bu ürüne lirlemifltik: Yeniden yap›land›rma kurul-
sözleflmeler çok yetersiz. Üreticilerin bi- verilen deste¤in çok alt›nda. Türkiye’de lar›, “kamu bankalar›ndan kredi verile-
ze gösterdikleri sözleflmelerde tüccar›n üretilen pamu¤un dünya piyasalar›nda mez” maddesi, üç y›l içinde entegre te-
mükellefiyetlerine dair bir kay›t bulun- rekabet etme flans› yok. Ayr›ca son y›llar- sislerin özellefltirilmesi, hepsi bizim zara-
muyordu. Oldukça tipik bir yaz›l› sözlefl- da yerel tekstil sanayiinde pamuk ithali r›m›za maddeler. Bir de yeni düzenle-
me metninde çiftçinin tüccara satmakla görülüyor, bu da üretimde düflüfle neden meyle “kooperatifler banka kuramaz”
yükümlü oldu¤u ürün miktar› ve çiftçi- oluyor. Örne¤in Çukurova’da, pamuk diyerek Tariflbank’› elimizden ald›lar.
nin imzas› d›fl›nda hiçbir fley yoktu. Tüc- üretiminden ayçiçe¤i gibi özellikle iç pi- ‹slâmo¤lu: Evet, kooperatifllerin alanla-
car›n ne imzas› ne de mal› alma taahhü- yasada talebi yüksek olan ürünlere yö- r›n›n ciddi bir flekilde s›n›rlanmas›, flir-
dü ve ödeyece¤i fiyat yer al›yor. Buna nelme var. Di¤er taraftan, Söke’de üreti- ketlefltirilmeleri söz konusu. Di¤er taraf-
ra¤men çiftçilerin sözleflmeleri, müm- len uzun elyafl› pamuk türüne dünya pi- tan, görece büyük çiftçilerden oluflan
künse yaz›l› sözleflmeleri tercih ettikleri- yasalar›nda bir talep mevcut, bu talebe Trakya Birlik gibi kooperatiflerin, “flir-
ni gördük. Ne olursa olsun, sözleflme s›- cevap verebilecek bir prim politikas›na ketleflme” ortam›na, küçük çiftçilerden
n›rl› da olsa hasat sonunda mal›n› alacak ihtiyaç var. Fakat hikâye bununla bitmi- oluflan Pankobirlik gibi kooperatiflerden
bir merci oldu¤unun ve de mal›na karfl› yor. Arz-talep mekanizmalar›n›n ötesin- daha iyi uyum sa¤lad›klar› görülüyor.
borç alabilece¤inin bir göstergesi.
Aysu: Sözleflmeye tâbi ürün üretti¤iniz
tarlada bir baflka ürün üretemiyorsunuz.
Sözleflme demiflken, bir fiyat örne¤i ver-
mek istiyorum. Tekel al›mlardan çekile-
ne kadar, devlet “tüccarlar fiyat aç›kla-
s›n” diye beklemezdi. Çiftçi arkadafl›m›z
Tekel bayiine gider, 70’lik rak›n›n fiyat›n›
ö¤renir, bakan da usûlen gelir, o fiyat›
aç›klar, giderdi. Tekel piyasay› düzenle-
me ifllevini b›rakt›ktan sonra, flirketlerle
25
re dönüfltürürseniz, borçlar›n›z› sileriz” Bunu Ziraat Odalar›n›n yapmas› lâz›m, anlatt›k ve köylere da¤›tt›k. Sorunun onu
dendi. Bu, o kooperatifin ifllevsizlefltiril- yapm›yorlar. 1960’tan bu yana yaflanan yaflayanlar taraf›ndan sahiplenilmesi için
mesi demek. Bu yüzden bu kurullara askerî darbeler silsilesi genel olarak çok çaba harc›yoruz. “Siz yap›n, yard›m iste-
karfl› ç›kt›k. Bu borç bizim de¤ildi, çünkü pasif bir toplum yap›s›n›n ortaya ç›kma- di¤inizde biz gelelim, yan›n›zda dura-
biz yönetmiyorduk kooperatifleri. s›na neden olmufl. 50’li yafllardaki insan- l›m, ama biz sizin ad›n›za hiçbir fley yap-
‹slâmo¤lu: Borç nas›l olufltu? lara “tar›ma, çiftçiye karfl› büyük bir hak- mayaca¤›z” diyoruz.
Aysu: Bizatihi devletin yürüttü¤ü politi- s›zl›k yap›l›yor, sesiniz ç›kmazsa kimse Araflt›rmaya bafllarken hiç akl›n›zda ol-
kalar sonucunda olufltu. Bizim koopera- bu politikalar› de¤ifltirmez” dedi¤inizde, mayan, sizi flafl›rtan durumlarla karfl›-
tifler Massey Ferguson traktörlere, kö- “o konular› hiç açma, buralarda çok ha- laflt›n›z m›?
mür oca¤›na, daha bir sürü ilgisiz yere pis yatan oldu” diye yan›tl›yorlar. Sindi- ‹slâmo¤lu: Tar›m›n kendisiyle ilgili fla-
ortak olmufltu. Hangi flirket bat›yorsa bi- rilmifl bir toplumla karfl› karfl›yay›z. Ör- fl›rtan bir fley olmad›. Ama, k›rsal bölge-
zi oraya ortak etmifllerdi. Hatta ‹stanbul güt, örgütlenme laflar›n› telaffuz etti¤i- de, köylerde flahit oldu¤umuz Türk-Kürt
Bankas› ve Hisarbank, batacaklar› esna- niz anda bir sessizlik çöküyor kahveye... gerilimi flafl›rt›c› ve üzücüydü. Bu gerilim
da, üretici kooperatiflerinden aktar›lan Aysu: Ziraat Odas›, 1984’te ç›kan bir ka- büyük ölçüde tar›mda olup bitenle ya-
paralarla kurtar›lm›fllard›. Bildi¤im ka- nunla Tar›m Bakanl›¤›’n›n yan örgütü ha- k›ndan iliflkili... Çiftçilerin gelir krizi,
dar›yla, 38 ortakl›¤›m›z vard›. Bu konu- line geldi: “Herhangi bir örgütle birlikte bankalardan ve kooperatiflerden ald›kla-
da yetkili olan da genel müdür. Zarar al- r› borçlar› ödemekte zorlanmalar›, tefeci-
t›ndan kalk›lamaz noktaya geldi¤inde, fiahit oldu¤umuz Türk-Kürt gerilimi flafl›rt›c› ve üzücüydü. Bu lerin eline düflmelerine neden olmufl. Bi-
borcu silmek için “entegre tesisleri ano- ze tefecilerin önemli bir bölümünün Bat›
gerilim büyük ölçüde tar›mda olup bitenle yak›ndan iliflkili.
nim ortakl›¤a dönüfltürün, size 1 milyar Anadolu’da, özellikle de turizm bölgele-
dolar vereyim, siz de bunlar› özelleflti- Söke’de, Manisa’da çok kuvvetli bir Kürt karfl›tl›¤›yla rine yak›n alanlarda e¤lence sanayiinde
rin” dendi. Güçlü kooperatifleri piyasa karfl›laflt›k. “Temiz köy” deniyor, “Kürt yok” anlam›nda... bulunan Kürtler oldu¤u söylendi. Örne-
aktörü haline dönüfltürdüler, di¤erlerini ¤in, Didim’de, Kufladas›’nda e¤lence
de tasfiye ettiler. Kavgam›z›n sebebi bir bildirinin alt›na imza atamaz, birlikte sektöründe etkin olan Kürtlerin tefecilik
buydu. Tayyip Erdo¤an “çizik att›m” de- panel düzenleyemez, miting yapamaz” yapt›klar› söyleniyor. Söke’de, Mani-
miflti. Tansafl’lar bizimdi, satt›rd›lar. Fis- deniyor. Tekirda¤’da y›llar önce çok kala- sa’da çok kuvvetli bir Kürt karfl›tl›¤›yla
kobirlik’in elindeki mallar› satt›rmak için bal›k bir miting yap›lm›flt›, odan›n befl yö- karfl›laflt›k. “Temiz köy” deniyor, “Kürt
yükleniyorlar. Bunlar, üretimden pazar- neticisi görevden al›nd›. Oda baflkanla- yok” anlam›nda... Di¤er taraftan, Kürt-
lamaya olan zincirde çiftçiyi d›fllayan dü- r›ndan biri konuflmac› olarak Fransa’ya lük meselesine iliflkin olarak Ad›ya-
zenlemeler. Kooperatifler yeniden dü- gidecekti, izin verilmedi¤i için yurtd›fl›na man’da çok farkl› bir an›m›z oldu. Bura-
zenlenirken “bizi yok eden bu maddeler ç›kamad›. Ziraat Odalar› TOBB’un içinde, da tütünün desteklendi¤i dönemde yar›-
kalks›n; çal›flal›m, rekabet edelim, bizden ama di¤er odalar kadar özgür de¤iller. c› olarak tütün üretmifl olan çiftçilerle gö-
daha iyi ürün verebiliyorlarsa bizi tasfiye Özal döneminde ç›kan yasa “sadece Ta- rüfltük. Bu dönemde destekler ürüne ve-
etsinler” dedik. Ama biz daha sahaya r›m Bakan›’n›n verdi¤i görevleri yapar, rildi¤inden hem yar›c› üreticiler hem de
ç›kmadan tasfiye edildik; rekabet sonucu yar›-resmî kurulufltur” diyor. toprak sahipleri kazanm›fllar. Yar›c› ke-
de¤il, yasa eliyle ortadan kald›r›ld›k. ‹slâmo¤lu: O dönemin sendika yasalar› sim, güngörmüfl bir kesim; aralar›nda
Raporunuzda, do¤ru uygulamalarla, gibi. Diflini çekiyor örgütlenmenin. muhakemesi kuvvetli, belagatli kifliler
pamuk, tütün, ayçiçe¤i, pancar ve hatta Aysu: Biz sendikay›z, biraz daha özgü- var. Bugün düfltükleri durumu ve tütün
bu¤dayda bile küçük iflletmeci piyasa- rüz, ama bizi de sürekli kapatmaya u¤ra- üretimine getirilen k›s›tlar sonucu mev-
da yer alabilir diyorsunuz... fl›yorlar. Yay›lmac›, kapsay›c› bir politika simlik iflçili¤e mecbur kalmalar›n› anla-
Aysu: Rapor bizi çok umutland›rd›, biz izliyoruz. Yay›n yap›yoruz, 10 bin çiftçi- t›rken, çok h›rpaland›klar›n› söylediler,
de böyle düflünüyoruz, çiftçilere kahve- ye ulaflt›r›yoruz, her yeri dolafl›yoruz. ama “Kürt oldu¤umuz için kötü muame-
lerde bunu anlatmaya çal›fl›yoruz. Eksik 1980’den bu yana hangi kanunun hangi leye maruz b›rak›l›yoruz” demediler.
kald›¤›m›z yerleri kooperatifçilik arac›l›- iktidar taraf›ndan ç›kar›ld›¤›n›n ve yarat- Onlar›n derdi tütün politikalar›... Tütün
¤›yla tamamlayabilece¤imizi anlat›yo- t›¤› tahribat›n dökümünü ç›karan bir do- Yasas› ç›kt›¤›nda, 500 kifli TBMM’ye git-
ruz. Onun için birlik olmak gerekiyor. küman haz›rlad›k. De¤iflmesi gereken mifller. Meclis birbirine girmifl “Kürtler
‹slâmo¤lu: Birlik olmak ve somut dü- maddeleri belirledik. fiu anda, yedi sani- geldi” diye, bunlar› derdest edip bir spor
flünmek gerekiyor: Nerede hangi ihtiyaç yede bir çiftçi iflas ediyor. Bunun neden- salonuna götürmüfller. Ellisi de sendika-
var, uygulamalar› nereye yönlendirmeli? lerini bir broflürde çok basit bir flekilde ya gitmifl. Orada da yine “Kürtler geldi”
diye bodruma t›km›fllar. Hikâyeyi anla-
tan çiftçi, “hocam, bizi böyle böyle Kürt
ettiler” diyerek ba¤lad›. Anlat›landan be-
nim ç›kartt›¤›m, “bizim derdimiz tütün,
onlar›n derdi Kürtlük” fleklindeydi. Bat›
bölgelerinde genel olarak etnik gerilim
yayg›n. Do¤uda, örne¤in Ad›yaman’da
bu tür bir gerilim hissetmedik. Ad›yaman
dünyan›n çok özel yerlerinden biri –fleh-
rin kozmopolit niteli¤inin çok eski za-
manlara dayand›¤›n› sezmek için as›rlar
boyunca ticarî yollar›n kesiflme noktas›n-
Foto¤raf: Hüsamettin Bahçe / NarPhotos
26
AVRUPA SINIRLARINDA GÖÇMENLERE KARfiI SAVAfi VE TAfiERON BEKÇ‹LER
27
görevlerini ve faaliyetlerini koordine
eden bir AB kurumu. 2004’te kuruldu, SINIRSIZ, ULUSSUZ, SÜRGÜNSÜZ B‹R DÜNYA
2005’te faaliyete geçti. K›sa sürede göç
hareketlerinin denetlenmesi konusunda Göç suç de¤il, hakt›r
önemi artt›, tabii ekonomik gücü de. 2007
- 2009 aras›nda bütçesi iki kat›na ç›kt› ve
göçmen teknelerini engellemek üzere çok
daha fazla say›da operasyon yürütür ol-
S avafllar›n, ekonomik, sosyal ve ekolojik y›k›mlar›n hü-
küm sürdü¤ü bir dünyada insanlar, ölüm riskini göze
alarak, daha iyi bir yaflam kurmak umuduyla s›n›rlar› afl-
du. Kullan›lan yöntemler de giderek as- maya çal›fl›yorlar. Ama bu hiç de kolay bir ifl de¤il. “Yasa-
kerî bir hal ald›. Helikopterler, radarlar, d›fl› göçle mücadele” olarak adland›r›lan fley, asl›nda bir
içeride insan olup olmad›¤›n› kontrol et- cephesinde devletler, kolluk kuvvetleri, özel kuvvetler, s›-
mek için kalp at›fllar›n› tespit eden araç- n›rlar, silahlar ve hapishaneler, beride ise sade insanlar›n
lar, termal kameralar... Migreurop olarak, oldu¤u bir savafl. Avrupa Birli¤i hamili¤inde yürütülmekte
bu kurumu Avrupa’da göçmenlere karfl› olan bu savaflta, göçmenler için kamplar›n ya da Türki- aç›lmas›, s›n›rlar›n kalkmas›yd›. 2010 Kültür Baflkenti kap-
yürütülen savafl›n simgesi olarak görüyo- ye’de bilinen ad›yla “misafirhane”lerin kullan›lmas› yürür- sam›nda düzenlenen ve normal koflullarda ziyaret edilme-
ruz. Bu sadece kullan›lan askerî yöntem- lükteki araçlardan sadece biri. si mümkün olmayan tarihî binalar›n gezilebildi¤i “Aç›k Ka-
lerden de¤il, ortaya ç›kan sonuçlardan Üçüncü ülkelerden Avrupa’ya gitmeye çal›flan göç- p› Festivali”ne at›fla yap›lan “Aç›n Kap›y› Festivali”nde
ötürü de böyle. Frontex devriyeleri faali- menler, Türkiye’de hukuksuz bir temele dayanan ve alay GDA üyeleri misafirhaneye girmek istediler, ama pek mi-
yetlerine bafllad›¤›ndan beri, Libya’n›n edercesine “misafirhane” olarak tan›mlanan, ad› konma- safirperverce karfl›lanmad›lar!
kuzeyinden Lampedusa adas›na veya Af- m›fl hapishanelerde çok kötü flartlarda kapat›l›yorlar. Bun- Bu al›konma merkezlerinde göçmenlerin insanî olma-
rika’n›n bat›s›ndan Kanarya Adalar›’na lar›n en büyüklerinden biri de, “2010 Avrupa Kültür Bafl- yan koflullarda ve yasal s›n›r› belirlenmeyen sürelerde tu-
geçen göç yollar› neredeyse tümüyle ka- kenti” unvan›n› alan ‹stanbul’da bulunan Kumkap› Göç- tulduklar›n› belirten GDA, Avrupa Kültür Baflkenti’nde
pand›. Bunda Malta, ‹talya ve ‹span- men Misafirhanesi. O çok övünülen Türk misafirperverli¤i- Kumkap› Yabanc›lar Misafirhanesi’nin boflalt›lmas›n› ta-
ya’n›n Libya ve Fas gibi Akdeniz’in güne- nin bir göstergesi olarak, gözalt›na al›nan göçmenler, be- lep etti: “Bu ikiyüzlülü¤ü cümle âleme iffla etmek istiyoruz.
yindeki ülkelerle imzalad›¤› antlaflmala- lirlenmifl yasal s›n›r› olmayan, bir aydan bir y›la, hatta da- Gurur duydu¤unuz kilise ve camilerinizin tam ortas›nda ka-
r›n da etkisi var. Frontex’le beraber, Av- ha fazlas›na uzayan sürelerde, niçin tutukland›klar› hak- lan bu merkezdeki insanlar›n hangi flartlar alt›nda yaflad›-
rupa’ya deniz yoluyla geçmeye çal›fl›rken k›nda bilgilendirilmeden, ne kadar zaman için kapat›lacak- ¤›n› gösterin istiyoruz. Bizler hemen yan›bafl›m›zda sessiz
hayat›n› kaybeden göçmenlerin say›s› lar›n› bilmeden, hukukî yard›m imkânlar› bulunmadan ve bir iflbirli¤iyle devam eden bu zulmün suç orta¤› olmak is-
çok artt›, çünkü art›k çok daha tehlikeli temel sa¤l›k hizmetlerine eriflimleri son derece s›n›rl› bir temiyoruz...”
ve pahal› yollar kullanmak zorundalar. flekilde, kalabal›k, karanl›k hücrelerde tutuluyor. Herkesin koflulsuz serbest dolafl›m hakk›na ve istedi-
Kaçakç›lara, insan tacirlerine daha fazla fiubat 2010’dan beri Kumkap›’daki misafirhaneye yö- ¤i yerde yaflama özgürlü¤üne sahip oldu¤unu savunan
muhtaçlar. Güya Avrupa s›n›rlar›n› ve in- nelik bir kampanya düzenleyen Göçmen Dayan›flma A¤› GDA, göçün bir suç de¤il, bir hak oldu¤unu hat›rlat›yor. Ve
sanlar›n hayat›n› korumak için kuruldu- (GDA), Türkiye’de görmezden gelinen göç meselesine dik- küresel dünyada, sermaye, mallar ve düflünce serbest do-
¤u iddia edilen bir kurum yüzünden, zo- kat çekmeye çal›fl›yor. 28 May›s’ta Kumkap›’da yap›lan lafl›rken, insanlar›n da koflulsuz serbest dolafl›m hakk› ol-
runlu göç ma¤duru insanlar zarar görü- son sokak eyleminde sloganlar›n ana temas›, kap›lar›n mas› gerekti¤ini söylüyor.
yor, temel insan haklar› ihlal ediliyor.
fiimdi Frontex’in yeni bir birimi, Yunanis-
tan’da Pire liman›na yerlefliyor. Göçmenleri Avrupa’dan uzak tutmak için kullan›lan ve etkin bir flekilde ya geçti¤i ülkeye ya
Neden Pire? da köken ülkesine geri göndermek. Bu
Önce Cebelitar›k ve Kanarya Adalar›, yöntemler giderek askerî bir hal ald›: Helikopterler, antlaflmalar› imzalatabilmek için ülkeler
sonra Libya ile Lampedusa ve Malta ara- radarlar, içeride insan olup olmad›¤›n› kontrol etmek için aras›nda müthifl pazarl›klar yap›l›yor. AB
s›ndaki güzergah kapand›. fiimdi göç- kalp at›fllar›n› tespit eden araçlar, termal kameralar... üye ülkeleri, göçmenlerin geçti¤i ülkeleri,
menler Avrupa’ya girebilmek için daha yani AB’ye komflu olan bütün ülkeleri ik-
da do¤uya, Türkiye rotas›na yöneliyor. san haklar› ihlallerine karfl› Avrupa’da na etmeye çal›fl›yor. Türkiye’nin burada
AB stratejisinin bir parças›, Türkiye’yi bir denetim yok mu? çok stratejik bir yeri var. Özellikle bir sü-
AB’nin göç politikalar›yla iflbirli¤i yap- ‹nsan haklar› konusuna en duyarl› ku- redir AB’nin uygulad›¤› önlemler sonucu
maya zorlamak. Böylece Yunanistan’la rum olan Avrupa Parlamentosu s›k s›k Avrupa’ya giriflin en önemli kap›lar› olan
yeni bir Geri Kabul Antlaflmas› imzalan›- Frontex’i bu konuda uyar›yor ve s›¤›n- Kanarya Adalar› veya ‹talya’n›n güne-
yor. ‹flin operasyonel boyutunda ise, mac›lara insanca davranmas› için ihtarda yindeki Lampedusa yolu kapand›¤› için
AB’nin “yasad›fl› göçle mücadele”sinde bulunuyor. Ama ayn› kurum, Frontex’in Türkiye daha da önem kazand›. Türkiye
simgesel önemi olan Frontex’in bir büro- müdahale gücünü art›rmaya yönelik büt- 2001’de Yunanistan’la bir GKA imzala-
sunu Pire’de açarak, Ege’den gelecek çe art›fl›n› da onayl›yor. Frontex AB’nin m›flt›, ama bu pek iyi ifllemiyordu, çünkü
göçmenleri engellemek istiyor. tek “silah›” de¤il. Pek çok baflka araç var, Türkiye Yunanistan’›n göndermek istedi-
Frontex operasyonlar›n›n yol açt›¤› in- ama onlar daha görünmez. Vize politika- ¤i göçmenleri almay› reddediyordu. Bu
lar›, AB d›fl›ndan gelenlerin girifl ve ç›k›fl yüzden Yunanistan göçmenleri ya kara
Claire Rodier bilgilerinin depolanmas›, yeni pasaport- s›n›r› olan Evros bölgesinden veya Ege
lar, AB’nin göçmen politikas›, Geri Kabul denizinden yasad›fl› yollarla, kaçak bir
Antlaflmalar›, AB’nin yasad›fl› göçle mü- flekilde s›n›rd›fl› ediyordu. Erdo¤an’›n
cadelede iflbirli¤i yapmas›n› istedi¤i Tür- son Yunanistan ziyaretinde iki ülke ara-
kiye, Fas gibi komflu ülkelere yapt›¤› flan-
tajlar... Bunlar›n hepsi, AB’nin s›n›rlar›n›
Lola Schulmann
korumaya öncelik veriyor ama, insanlar›
gözard› ediyor.
28
s›nda yeni bir antlaflma imzaland›, ama ‹rem Arf
melen kaçacaklar. Geri gönderme merke-
asl›nda bu, eski antlaflman›n yürürlü¤e zi olan K›rklareli Gaziosmanpafla kam-
konmas› içindi. Buna göre, Türkiye her p›nda Afganlar vard›. Serbest b›rak›ld›-
y›l Yunanistan’dan gönderilen bin göç- lar, flehre gittiler. Ama orada halk bu in-
meni kabul edecek ve Yunanistan’›n al- sanlar› tan›m›yor, bilmiyor. Bir süre son-
may› reddetti¤i göçmenler için ‹zmir ya- ra, ço¤u bilerek yakalan›p kampa geri
k›nlar›nda bir merkez, bir liman kuracak. döndü. Benim gözümün önünde iki aile
Buna paralel olarak, AB’nin bütün olarak geldi, “kalacak yerimiz yok, ne yapaca¤›-
Türkiye’yle imzalamak istedi¤i bir GKA m›z› bilmiyoruz” diye.
var. Böylece bütün AB üyesi ülkeler dü- Bu kamplar›n yap›lma amac› nedir?
zensiz göçmenleri Türkiye’ye geri gönde- Bu projenin içinde kabul merkezleri ve
rebilecek. 2002’den beri Türkiye bu gö- geri gönderme merkezleri var. Kabul
rüflmelerde ayak sürüyordu, ama birkaç merkezleri, Türkiye’ye gelen s›¤›nmac›la-
ayd›r tavr›n› de¤ifltirmifle benziyor. Çün- r›n üç ila alt› ay aras› kalacaklar›, bu ara-
kü imzalarsa çeflitli getirileri olacak: Türk da baflvurular›n›n de¤erlendirilece¤i bir
vatandafllar›na AB’ye giriflte vize kolayl›- yer. Baflvurular›na olumlu cevap alanlar
¤›, “yasad›fl› göçle mücadele” için Türki- lar› kiflileri polise teslim ettiklerini söyle- uydu kentlere gönderilecek. Düzensiz
ye’ye maddî destek vs... Görünüfle bak›- diler. Yabanc›lar fiubesi önünde bir oto- göçmenler için sadece geri gönderme
l›rsa, bu antlaflma çok yak›nda imzalana- büste bekletildiklerini ö¤rendik. Bir taraf- merkezleri yap›lacak. ‹ltica baflvurusu
cak. tan onlarla konuflurken, öbür taraftan Ya- yapacak kiflilerin oralarda ne kadar kala-
Böyle bir antlaflma imzalan›rsa ne tür banc› fiube’ye durumu anlatmaya çal›fl›- ca¤› belirsiz. Bu y›l ç›kmas› planlanan ya-
etkileri olur? yorduk. Varl›klar›n› kesinlikle kabul et- sada bunu düzenleyecekler mi, bilemiyo-
Türkiye, Avrupa’ya ulaflmak isteyen kifli- mediler. Telefonda en son duydu¤umuz, ruz, ama bence alt› aydan önce oralardan
ler için çok önemli bir geçifl ülkesi. Türki- 盤l›klar ve zorla s›n›rdan geçirilme sesle- ç›kamayacaklar. Daha da kötüsü, ç›kt›k-
ye’den geçti¤inden flüphelenilen bütün ri oldu. Bir daha haber alamad›k. Afgan lar› zaman ne olaca¤›na dair hiçbir fley
göçmenler Türkiye’ye geri gönderilecek. vatandafl›yd› hepsi. ‹ran’a ‹ran vatandafl› öngörülmüyor. 5367 say›l› Yabanc›lar›n
Bu kiflilerin s›¤›nmac› olup olmad›¤›na olmayan birilerini resmî yollardan gön- Seyahatleri ve ‹kametleri Kanunu’nun 23.
bakmadan ya da Türkiye’ye ne koflullar- deremedikleri için çok tehlikeli bir bölge- maddesine göre adrese yerlefltirme gibi
da s›n›rd›fl› edileceklerini önemsemeden den zorla ileri itiyorlar. ‹ran’›n s›n›r mu- bir uygulama var. Filistinli, Moritanyal›
buraya gönderilecekler. Sonuçta Türki- haf›zlar› atefl açabiliyor ya da fidye için ve Somalili düzensiz göçmenler, 23 Bel-
ye’de daha da çok say›da göçmen birike- kaç›r›l›yorlar. gesi verilerek serbest b›rak›l›yor. Ama bu,
cek ve AB finansman›yla yeni al›konma bir ikametleri oldu¤u anlam›na gelmiyor.
merkezleri infla edilecek. Yunanistan taraf›ndan resmî ve kay›tl› bir flekilde Türkiye’ye Belgede “15 gün veya iki ay içinde ülkeyi
Bunun göçmenler için sonuçlar› aflikâr gönderilen kimseyle karfl›laflmad›k. Bu da endifle yarat›yor: terket” deniyor. Yakaland›klar›nda bir
ama, Türkiye için de faydal› olmad›¤› müddet tutuluyorlar. ‹çiflleri Bakanl›-
belli. Neden Türkiye böyle bir antlafl-
Acaba bu insanlar çok s›k› bir kontrol alt›nda geçirilip ¤›’na görüfl soruluyor. Sonunda ne s›n›r-
may› kabul ediyor? hemen geldikleri ülkelere mi gönderiliyorlar? d›fl› ediliyorlar, ne entegre ediliyorlar.
Türkiye’nin birinci önceli¤i AB’ye gir- “Bu insanlar kaçs›n, kendi bafllar›n›n ça-
mek, böyle bir antlaflma imzalayarak Alandan biri olarak, ne önerirsin? resine baks›n” gibi bir tablo var. Düzen-
AB’ye bir ad›m daha yaklaflaca¤›na inan›- Türkiye’nin imzalad›¤› ulusal ve ulusla- siz göçmenler var, iltica baflvurusu yap-
yor. Bir de tabii vize kolayl›¤› meselesi raras› yükümlülükler var. Sadece mülte- m›fl s›¤›nmac›lar var, mülteci olmaya hak
var. Bu çok önemli, çünkü baz› meslek cilerle ilgili Cenevre Sözleflmesi de¤il, kazanm›fl, ama üçüncü bir ülkeye yerlefl-
gruplar›na AB’ye vizesiz girme f›rsat› ve- Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’ne dair tirilmeyi bekleyenler var. Herhangi bir
rilmesi konufluluyor. Bu, Türkiye ve AB yükümlülükleri de var. Ancak bunlar› politika olmad›¤› için durum karmakar›-
aras›nda yeni bir iflbirli¤ini simgeliyor. uygulam›yor. Son ç›kan A‹HM karar›, bu fl›k: Çal›flma izni yok, ikamet harc› öde-
Türkiye bu vize iflini çok önemsiyor, çün- yüzden Türkiye’yi mahkûm etti. Türkiye mek zorundalar, entegrasyon sözünü za-
kü bir süredir kimsenin istemedi¤i bir ül- bu sorumluluklar› yerine getirmeli; zu- ten söyleyemiyoruz, kabulle ilgili hiçbir
ke gibi görülürken, bu anlaflma sayesinde lümden kaçan insanlar› s›n›rd›fl› edemez. çal›flma yap›lmad›¤› için yaflam koflul-
29
Kandil’e kara harekat› El Kaide ve Taliban’a darbe
‹RAN Türkiye’nin PKK’ya karfl› bafllatt›¤› AFGAN‹STAN El Kaide’nin sözcülü¤ünü
operasyondan sonra ‹ran da Kandil’e mü- yapan internet siteleri örgütün üç numa-
dahale etti. PKK’n›n ‹ran’daki uzant›s› ral› ismi olarak bilinen M›s›rl› militan
PJAK’› etkisiz hale getirmek gerekçesiyle Mustafa Ebu El Yazid’in öldürüldü¤ünü
Kandil Da¤› çevresini aral›ks›z bombala- aç›klad›. 11 Eylül sald›r›lar›n›n finans iflle-
yan ‹ran kuvvetleri, may›s›n son günü s›n›- rini yürüttü¤ü iddia edilen El Yazid’in Pa-
r› geçerek Irak topraklar›na girdi. ‹ran s›n›- kistan’da afliretlerin kontrolündeki bir böl-
r›ndaki m›nt›kalar uzun menzilli toplarla gede düzenlenen özel tim operasyonu so-
dövülürken, kara birlikleri s›n›r›n 5 kilo- nucu bütün ailesiyle birlikte öldürüldü¤ü
metre kadar içinde üs kurdu. Irak Federal san›l›yor. Eflzamanl› olarak Afganistan’›n
Kürt Bölgesi yönetimi bölgenin Türkiye ve do¤u kesimlerinde, NATO kuvvetleri tara-
‹ran taraf›ndan sürekli bombaland›¤›n› be- f›ndan düzenlenen hava sald›r›lar›nda Ta-
18-31 MAYIS 2010 lirterek, ‹ran askeri girdikten sonra çevre liban’›n Pakistan örgütüne mensup grupla-
köylerde yaflayan ailelerin göç etmek zo- r›n kamplar› imha edildi, çok say›da mili-
runda kald›¤›n› aç›klad›. tan öldürüldü.
30
Oligarfli ilk raundu ald› Trafigura hesap veriyor Maocular için bar›fl plan› Eyyafyallayöküll turizmi
KOLOMB‹YA Latin Amerika’da “ABD’nin F‹LD‹fi‹ KIYISI Avrupa’n›n toksik at›klar›- H‹ND‹STAN Seçimlerden zaferle ç›kan ‹ZLANDA Havayollar›n› bat›ran volkan,
arka bahçesi” s›fat›n› koruyan tek ülke n› yasad›fl› biçimde Fildifli K›y›s› aç›klar›na Singh hükümeti, Hindistan’›n en büyük iç küresel ekonomik krizin fena halde vurdu-
olan Kolombiya’da yap›lan baflkanl›k se- boflaltarak 15 kiflinin ölümüne ve yüzler- politika hamlesine haz›rlan›yor: Maocular- ¤u ülkesini ihya ediyor. Avrupa’y› bir ay
çimlerinin ilk turundan “baflkan” ç›kmad›. cesinin hastalanmas›na yol açan çokulus- la bar›fl. ‹çiflleri Bakan› Chidambaram, ör- boyunca felç eden kül bulutunun kayna¤›
Ama ofiste bulundu¤u iki dönemde Ame- lu Trafigura flirketi, sonunda mahkemeye gütle bar›fl antlaflmas› yap›lmas› için de- olan Eyyafyallayöküll yanarda¤›, ‹zlan-
rikan gücünün temsilcili¤ini yapan Alvaro ç›kar›ld›. fiirketin bir üst düzey yetkilisi ile tayl› bir yol haritas› aç›klad›. Maocular›n da’da bir turizm patlamas› yaflanmas›n›
Uribe’nin iktidar eliti gövde gösterisi yap- 2006’da Fildifli K›y›s›’n›n baflkenti Abid- sözcüsü bar›fl ça¤r›s›na temkinli biçimde sa¤lad›. Yerel turizmciler ad› bile zor te-
t›. Uribe’nin savunma bakan› Juan Manu- jan’›n aç›klar›na toksik at›k b›rakan flirket olsa da “evet” dedi. 1967’de Bat› Bengal laffuz edilen yanarda¤› görmeye gelenler
el Santos seçimin ilk turunda sürpriz bi- gemisinin Ukrayna as›ll› kaptan›n›n yarg›- eyaletinde bafllatt›¤› ayaklanmadan beri sayesinde 300 bin nüfuslu ülkenin büyük
çimde oylar›n yüzde 47’sini toplad›. ‹kinci land›¤› dava, Hollanda’n›n baflkenti Ams- yüzlerce kanl› eyleme imza atan HKP- bir turist ak›n›na maruz kald›¤›n› ve flimdi-
konumdaki Yeflil Parti aday› Antanas terdam’da bafllad›. Trafigura’n›n Fildifli K›- Maoist, 6 binden fazla kiflinin ölümünden den yap›lan rezervasyonlara dayanarak
Mockus yüzde 21’de kald›. ‹lk turda çeflitli y›s›’ndaki temsilcisi daha önce bu ülkede sorumlu tutuluyor. Maocu militanlar son bunun yaz boyunca devam edece¤ini bil-
adaylara da¤›lan sol oylar ikinci turda yarg›lan›p 20 y›l a¤›r hapis cezas›na çarp- olarak 27 May›s’ta tren kazas›yla sonuç- dirdi. Baflkent Reykjavik turist talebini
toplansa da Uribe’nin iktidar blo¤unu dev- t›r›lm›flt›. Amsterdam’dan da benzer bir lanan bir sabotaj eylemi gerçeklefltirmifl karfl›layam›yor. Halk pansiyonculu¤a bafl-
rilecek gibi görünmüyor. ceza bekleniyor. ve 148 kiflinin ölümüne yol açm›flt›. lam›fl durumda.
konusunda meflruiyeti takmayacaklar› bir gün kacak olan “Sözü Edilmeyen ‹ttifak: ‹srail’in siz. Güney K›br›s, gemilerin birkaç›n› karasu-
gelir mi, bilinmez. Ancak iyimser olmak için Apartheid Güney Afrikas› ile Gizli ‹liflkisi” ad- lar›na kabul etmeyince, gemiler Kuzey K›b-
de, karamsar olmak için de, fazla erken. l› kitab›, bu iddiay› dalland›r›yor. r›s’ta son ikmal molas›n› verdi. Gemilerin ikisi,
Asl›nda ‹srail’in ›rkç› Güney Afrika reji- Güney K›br›s k›y›lar›nda ayn› aksam sorunu
Apartheid, bomba, cinayet miyle muhabbeti, y›llard›r bilinen bir gerçek. yüzünden bozuluverdi. ‹srail yönetimi ise bu
Bir yandan, küresel takvimde ABD’nin iflini Bu muhabbeti, dört y›l önce ayn› gazetenin ay- süreçte gemileri Gazze’ye yanaflt›rmayaca¤›n›
zorlaflt›racak geliflmeler kap›ya dayand›. Ma- n› muhabiri ortaya ç›karm›flt›. ‹srail’in Filis- yinelemeye devam etti. Yine de, beflinci ve çok
y›s ay› boyunca New York’ta sürdürülen Nük- tin’de uygulad›¤› bask›c› yönetimin apartheid daha büyük ölçekli deneme için, aralar›nda
leer Silahs›zlanma Antlaflmas› (NSA) gözden rejimi ile benzerlikleri, o gün bugündür daha Kuzey ‹rlandal› Nobel Bar›fl Ödülü aday› Ma-
geçirme toplant›lar›nda ilk kez ‹srail, hedef fazla dikkat çekiyor ve dile getiriliyor. uread Corrigan Maguire’›n, Avrupal› parla-
tahtas›na bu kadar aç›kça konuldu. Yaln›zca Apartheid uygulamas›n›n gelip dayand›¤› menterlerin, dünyan›n 22 ülkesinden eylemci-
dikkatlerin ‹ran’dan ‹srail üzerine kaymas› an- en vahfli radde ise, ‹srail hükümetinin Gaz- lerin bulundu¤u gemiler, 30 May›s’ta K›b-
lam›na gelmeyecek, Ortado¤u’daki as›l serseri ze’ye üç y›ld›r uygulad›¤› ambargo. ‹srail, uy- r›s’tan yola ç›kt›.
devletin, tehlike ö¤esinin kim oldu¤u tart›flma- gulad›¤› ambargonun nedeninin Hamas’a si- ‹srail’in kulland›¤› karfl› argümanlardan
lar›n›n da yeniden küresel gündeme oturmas›- lah transferini engellemek oldu¤unu söylese biri, gemideki baz› isimlerin Hamas’la do¤ru-
n› sa¤layacak her türlü geliflme ABD’yi ziyade- de, bu üç y›l sonunda buna inanmak için aptal dan temas halinde, hatta Hamas üyesi oldu¤u,
siyle ürkütüyor.* Nitekim, bu geliflmenin ilk olmak gerekiyor. En son Birleflmifl Milletler ta- yolculu¤un Türkiye aya¤›n› örgütleyen
ad›mlar› yine geçti¤imiz haftalarda at›ld›. Ön- raf›ndan görevlendirilen Güney Afrikal› yar- ‹HH’nin ise Hamas’›n, hatta El Kaide’nin Tru-
ce ‹srail ile eski, beyaz, ›rkç› Güney Afrika hü- g›ç Richard Goldstone, geçti¤imiz y›l›n eylül va at› oldu¤u idi. Anlatana de¤il anlat›lana
kümeti aras›nda 31 Mart 1975’te imzalanan ay›nda yay›nlad›¤› raporda söz konusu bloka- inan derler ya, yükü tafl›yana de¤il, tafl›nan yü-
gizli nükleer anlaflma gazetelerde gözüktü; bu j›n bir savafl suçu, hatta insanl›¤a karfl› suç ola- ke bakal›m. Gemilerin hepsi, yola ç›kmadan
belge ortaya ç›kt›ktan hemen birkaç gün sonra, rak nitelendirilmesi gerekti¤ini söyledi. Ancak önce taranm›fl, silah olarak yorumlanabilecek
New York’taki toplant›da, tüm kat›l›mc›lar, konuyla ilgili, Türkiye de dahil tüm hükümet- hiçbir fleyin yard›m malzemeleri aras›nda ol-
Nükleer Silahlardan Ar›nd›r›lm›fl Ortado¤u lerin üç maymunu oynad›¤› bir suç bu. mad›¤› onanm›flt›. Hofl, ‹srail hükümetine ka-
için ça¤r›da bulunurken, ‹srail’e bu do¤rultu- l›rsa, çimento bile bomba yap›m›nda kullan›la-
da NSA’y› imzalama ça¤r›s› yap›ld›. ‹srail’in bütünleme dönemi bilecek bir silah; bu yüzden Gazze’ye ev yap›-
‹lkiyle bafllayal›m: ABD’de hükümete ya- Bu görmez duymaz bilmezli¤in karfl›s›na en m›nda kullan›lmas› için çimento sokulmas›na
k›n düflünce örgütlerinden biri olan D›fl ‹liflki- sonunda küresel çapta bir sivil itaatsizlik eyle- bile y›llard›r izin verilmiyor.
ler Konseyi’nin dergisi Foreign Affairs’in k›- minin aktörleri dikildi. Türkiye’den ‹HH (‹n- Öykünün son perdesini biliyorsunuz. ‹sra-
demli editörlerinden Sasha Polakow-Su- san Hak ve Hürriyetleri) ‹nsanî Yard›m Vak- il’in bu sivil itaatsizlik eylemi karfl›s›nda 盤r›n-
ransky, Güney Afrika hükümetinden edindi¤i f›’n›n kat›ld›¤› bu eylem, aralar›nda Avrupal› dan ç›k›p böylesine vahfli bir tepki vermesi, üs-
sars›c› belgeyi gazetenin deneyimli ve ödüllü parlamenterlerin de bulundu¤u 40 ülkeden tüne üstlük kendine özgü piflkinli¤iyle zeytin-
Ortado¤u muhabiri Chris McGreal ile paylaflt›. yaklafl›k 800 eylemciyi, 10 bin ton yard›m mal- ya¤› gibi üste ç›kmaya çal›flmas›, ülkenin kendi-
Belgede imzas› olan iki isim, zaman›n ‹srail D›- zemesini Gazze’ye ulaflt›rmak için Türkiye, ni Gazze ablukas›n›n bekas› için ne kadar mü-
fliflleri Bakan› fiimon Peres ile onun Güney Af- Yunanistan, ABD, ‹sveç, ‹rlanda bayrakl› befl him oldu¤una inand›rd›¤›n› gösterdi. ‹lk baflta
rikal› meslektafl› ve ›rkç› apartheid rejiminin gemide buluflturdu. Filonun parçalar›ndan bi- belki hakl›, belki haks›z gerekçelere dayanm›fl
mühim isimlerinden Pieter Willem Botha, el ri olan Özgür Gazze Hareketi, ambargoyu da- bir güvenlik tutkusu, bir ülkeye dünyan›n en
alt›ndan yapt›klar› görüflmelerde ‹srail’in Gü- ha önce dört kez delmeyi denemifl, hiçbirinde güçlü, hele nüfusa orant›land›¤›nda kesinlikle
ney Afrika’ya üç nükleer bafll›k vermesi konu- baflar›l› olamam›flt›. en güçlü gizli servisini kurdurdu, çakt›rmadan
sunda anlaflm›flt›. Suransky’nin bu ay içinde ç›- Gazze’ye yolculuk sorunsuz olmad› flüphe- onlarca, yüzlerce nükleer bomba yapt›rd›, ayn›
zamanda bir halk› y›llar sürecek bir kolektif ce-
zaland›rmaya tâbi tutmas›na, hatta Cenin’de,
‹srail’in Nükleer Silahlar›: Odadaki Fil Gazze’de katliamlar yapmas›na neden oldu.
Yukar›daki dökümün faillerinin, Rachel
‹SRA‹L’‹N nükleer bombalar› oldu¤u, herkesin bildi¤i, man›n Savunma Bakan› –bilin bakal›m kim!– fiimon Corrie’yi öldürenlerin Mavi Marmara’dakileri
ama kimsenin resmiyete dökemedi¤i bir gerçek. ‹srail, Peres, Fransa’n›n ‹srail’e bir araflt›rma reaktörü satmas› öldürmeyece¤ini, fliddet olsa da ölüm olmaya-
Kuzey Kore, Hindistan ve Pakistan’la birlikte, NSA’y› karfl›l›¤›nda bu iste¤i yerine getirir. ‹ki y›l sonra Fran- ca¤›n› sanmak safl›km›fl. Halbuki ‹srail bir hal-
imzalamam›fl olan dört nükleer silah sahibi ülkeden bi- sa’da Devlet Baflkan› seçilen De Gaulle’ün ‹srail ile ka reva gördü¤ünü neden bir gemi dolusu in-
ri. ‹srail’in nükleer saplant›s› ise, hemen kuruluflunun nükleer iflbirli¤ini sona erdirmesinin ard›ndan, ‹ngiltere, sandan esirgesin ki? Ama olsun, insanl›k der-
sonras›na dayan›yor. ‹roniktir ki, ‹srail’in nükleer silah kirli sat›fla talip olur. 1965 y›l› itibariyle de Dimona Re- sinden kalaca¤›m›za beklenti dersinden kala-
sahibi olmas›na yol açan geliflmeler, M›s›r Devlet Bafl- aktörü, nükleer silahlarda kullan›lan yüksek derecede l›m. ‹srail mi? O, 1947’den beri insanl›k dersin-
kan› Nas›r’›n Süveyfl Kanal›’n› 1956’da ulusallaflt›rma- zenginlefltirilmifl plütonyumu elde edebilecek teknoloji- den çakm›fl durumda zaten. Ertan Keskinsoy
s›na dayan›yor. M›s›r’› iflgal için bir bahane arayan ye ulafl›r. Aradan geçen 45 y›l sonunda ‹srail’in sahip
Fransa ve ‹ngiltere –özellikle Fransa–, ‹srail’den asker- oldu¤u bomba say›s› ancak tahmin edilebiliyor: Kimine * Bu cümle yaz›ld›¤›nda ‹srail henüz Mavi Marmara
katliam›na kalk›flmam›flt›.
lerini Sina Çölü’nün ötesine geçirmesini rica eder. Za- göre 75, kimine göre yaklafl›k 300 bafll›k.
Özgür Gazze Hareketi web sitesi: www.freegaza.org
31
ABD BP’nin yedi¤i 10 halt • Petrol s›z›nt›lar› y›lda 1.6 milyar dolarl›k
ekonomik aktiviteyi riske at›yor. Turizmden
en iyi senaryo bile deniz alt›ndaki ekosiste-
mi ve Louisiana’n›n 100 millik k›y› fleridini
• Petrol s›z›nt›s› her gün milyonlarca dolar iflçi ücretlerine uzanan ekonomik ma¤duri- mahveden milyonlarca galon ham petrolün
ENERJ‹ devi BP’nin aç›kdeniz üretimini üst- zarara yol açarken, birileri el alt›ndan kâr yete çevresel hasar dahil de¤il. Felaketten sadece yüzde 20’sini temizleyebilecek.
lenen Deepwater Horizon taraf›ndan Mek- ediyor. BP ile yapt›¤› sözleflmeyle Deepwa- bir hafta sonra BP, 2010’un ilk çeyre¤inde • Gerçek flu ki, BP’nin elinde gerçek bir te-
sika Körfezi’nde iflletilen platformun infilak ter Horizon flirketinin iflletme haklar›n› alan 6 milyar dolar kâr etti¤ini aç›klad›. mizleme plan› yok. 600 sayfal›k “Petrol S›-
etmesinin ard›ndan bafllayan petrol s›z›nt›- ‹sviçre bazl› Transocean Ltd. sigortadan • ABD’de petrol endüstrisini “regüle z›nt›s›n› Önleme Plan›” bilimciler taraf›n-
s› hâlâ durdurulamad›. Tarihin en büyük 270 milyon dolar tazminat ald›. eden” otorite Interior Department vurdum- dan yerin dibine bat›r›lm›fl durumda.
çevre felaketlerinden birinin önüne geçile- • BP’nin berbat bir güvenlik sicili var. Ör- duymazl›¤›yla suça ifltirak ediyor. BP’ye sa- • Ma¤durlar›n tazminat davas› açma hak-
miyor. fiirketlerin dostu Obama’y› bile “ka- ne¤in, 2005’te Teksas’ta BP’ye ait bir rafi- y›s›z güvenlik ihmaline karfl›n petrol ç›kart- k›n› gasp etmeye çal›fl›yorlar. Transocean
pa flu lanet deli¤i” diye isyan ettiren s›z›n- neride meydana gelen patlama 15 iflçinin ma izni veren ID, platform infilak etti¤inden sa¤ kurtulan iflçileri, BP ise bal›kç›lar› püs-
t›n›n 37. gününde araflt›rmac› Daniela Per- ölümüne, 170’inin yaralanmas›na yol açt›. beri 27 yeni izin ç›kartm›fl; ikisi BP’ye... kürtmek için hukuksal dalavere bulma tela-
domo, “BP petrol s›z›nt›s› hakk›nda bilmek Geçen y›l Alaska petrol boru hatt›ndaki s›- • Logosunu ve imaj›n› “yeflillefltiren” BP, fl›nda. Ama çok say›da sektör, kurum ve ki-
istemedi¤iniz, ama bilmeniz gereken 10 z›nt› 200 bin galon petrolün çevreye yay›l- birtak›m yeni deniz temizleme modelleriyle fli ma¤dur kald›. Bunlar›n hepsini devred›fl›
fley”i aç›klad›. S›rayla gidiyoruz... mas›na neden oldu. Liste uzay›p gidiyor... medyan›n gözünü boyamaya çal›fl›yor. Ama b›rakacak hukuksal kumpaslar ar›yorlar.
32
Nuri El Maliki’nin beceriksiz hükümetinin
Felaket
ma¤duru:
• BP “tasarruf tedbirleri” ad›na çal›flanlar›-
n›n can güvenli¤ini ve sa¤l›¤›n› riske at›yor. IRAK yerine yenisi getirememifl olmak, fiiiler, Sün-
niler ve Kürtler aras›ndaki mezhepsel ve et-
• Felaketin yol açt›¤› çevresel hasara iklim-
nik bölünmelerin derinli¤ini gösteriyor. Ço-
Öküz
Bal›kç›l›
sel zararlar da eklenebilir. BP’nin k›sa vade-
li çevresel önlemleri yetersiz ol-
‹stikrar çok uzak ¤u seçmenin komünal ba¤l›l›klar›na göre oy
verece¤i varsay›m›yla seçimlerin sonucunu
mak bir yana, olay›n boyutlar› Bölünmenin derinli¤ini bir kez daha
karfl›s›nda “komik” kal›yor. tahmin etmek kolayd›.
gösteren parlamento seçimlerinin Yak›n zamandaki katliamlarla k›z›flan bu
• Baflta Amerikan hükümeti, hiç kim-
se ne yap›lmas› gerekti¤ini bilmiyor. Da- üstünden üç ay geçmesine ra¤men bölünmeler ortadan kalkmayacak. Ancak
ha da kötüsü, benzer felaketlerin bir daha hâlâ hükümet kurulamad›. Irak’tan bunlar› bu kadar y›k›c› yapan, siyasî parti yö-
yaflanmayaca¤›n› kimse garanti edemiyor. çekilme program›n› bafllatan ABD netimlerinin, k›smen Kürtler d›fl›nda, nitelik-
Deepwater Horizon’›n “anormal” oldu¤u sa- bunu görmezden geliyor. Irak yeni siz olmas›. Yukar›da al›nt›s› yer alan eski ba-
n›lmas›n, tam tersine son derece “normal” bir Lübnan olmaya do¤ru ilerliyor. kan, korkusunun, Irak’›n kleptomanyak yö-
bir flirket. Zira bütün sektör böyle iflliyor... netici s›n›f›n›n hükümeti doland›r›c›l›kla yö-
Detaylar için: www.globalresearch.ca netmesi oldu¤unu söyledi.
PATRICK COCKBURN Kimi Irakl›lar, devletin en iyi zamanlarda
The Independent, 29 May›s 2010 bile zaten ifllevsiz olmas›ndan ötürü yeni hü-
kümetin kurulamamas›n›n bir fark yaratma-
karfl› mücadele etmeyi ve hepsinin ötesinde ABD ve Britanya’n›n Irak’› iflgalinden yedi d›¤›na inan›yor. Bu görüfl önemli, ama Ba¤-
Avrupa bölgesinde demokrasiyi yeniden can- y›l sonra, ülke hâlâ son derece istikrars›z ve dat’ta yeni hükümetin bulunmamas›n›n c›l›z
land›rarak neoliberalizmin üretti¤i “demokra- parçalanm›fl halde. Öyle ki, partilerin ve top- idarî yap›y› felç etti¤i yönünde emareler var.
tiksizlefltirme” ya da “devletsiz devletçilik” sü- lumun bölünmüfllü¤ünden ötürü, Irak’›n Örne¤in, parlamentonun karar› olmadan
reçlerine karfl› direnme unsurlar›n›n kurulma- normale dönmesi anlam›nda önemli bir du- 1100 yeni memur kadrosu doldurulam›yor,
s›n› gerektiriyor. rak noktas› olmas› beklenen üç ay önceki ge- hatta önemsiz kararlar dahi al›nam›yor.
nel seçimlerden bir hükümet ç›kmad›. Siyasî Komünal bölünmeler ve siyasî felç hali,
Yeni bir “taban” hareketi liderler iktidar› paylaflma konusunda ciddi Irakl›larda, ülkenin ikinci bir Lübnan’a dö-
Nicedir çok aflikâr olan bir fleyi kabul etmek müzakerelere dahi giriflmedi. Eski bir d›flifl- nüflüyor oldu¤u korkusunu yarat›yor. ‹kti-
gerekiyor: E¤er demokrasinin kendisi, ulusla- leri bakan› “Irak’›n gelece¤iyle ilgili hiç bu dar öylesine bölünmüfl olacak ki, hiçbir karar
rüstü kurumlardaki insanlar için daha fazla kadar karamsar olmam›flt›m. 2003’ten sonra al›namayacak, istihdam sa¤lanamayacak ya
nüfuz sa¤layarak varolan kal›plar›n ötesine iktidara gelen siyasî göçmen egemen s›n›f ber- da uzun vadeli bir siyaset yürütülemeyecek.
geçemezse, Avrupa’da –bugün kimilerince bat. Devleti daha ne kadar soyabileceklerin- Irakl› elefltirmen ve siyaset bilimci Ghas-
hakl› olarak savunulan– federalizme do¤ru den baflka bir politikalar› yok” dedi. san Attiyah, “fiilî bir bölünme” yaflanaca¤›-
bir ilerleme olmayacak. Bugünün tarihini ter- Bunlar›n hiçbiri d›fl dünya için görünür na inan›yor. Lübnan’da oldu¤u gibi, iç bö-
sine çevirmek, çürüyen siyasî yap›n›n ataleti- de¤il, çünkü 2008’den beri ABD politikas› lünmeler ülkeyi d›fl müdahalelere aç›k hale
ni sarsacak bir tür Avrupa popülizmine, yani flanl› bir zafer ilan edip birliklerini çekme yö- getiriyor. Irak D›fliflleri Bakan› Hoflyar Zeba-
yayg›n kitlelerin, krizin kurbanlar› olarak, kri- nünde. ABD birliklerinin say›s› bu hafta 92 ri, ‹ran ve Türkiye baflta olmak üzere Irak’›n
zin faillerine ve bundan fayda sa¤layanlara bine düflerek ilk defa Afganistan’daki Ameri- komflular›n›n önemine dikkat çekiyor. “So-
karfl› öfkelerini dile getirdi¤i ve piyasalar›n, kan askerlerinin say›s›ndan daha az oldu. nuçta bu sadece Irak seçimleri de¤ildi, böl-
bankalar›n, devletlerin el alt›ndan yürüttü¤ü ABD ordusu, Irak’taki savafl› “sevkiyat” gesel bir seçimdi” diyor. Lübnan’daki gibi
pazarl›klara ve anlaflmalara karfl› “tabandan” yoluyla bir flekilde dönüfltürdü¤ü ve çat›fl- d›fl güçlerin müdahalesi –özünde kendi ç›-
denetim ça¤r›s› yapt›¤› eflzamanl› bir harekete madan baflar›yla ç›kt›¤› efsanesini sürdür- karlar› için– ülkeyi geçici istikrara kavufltu-
ya da bar›flç›l bir baflkald›r›ya ihtiyac›m›z ol- mek istiyor. Bu iddia her zaman abart›ld›. rabilir, ama ayn› zamanda Irak’›n sorunlar›-
du¤u anlam›na m› geliyor? Asl›nda evet. Bu- ABD iflgaline karfl› baflkald›r› Sünni Arap ce- n› daha karmafl›k ve kurumsal hale getirir.
nun baflka felaketlere yol açabilece¤ine kat›l›- maatinden ç›kt›. fiii hükümeti ve milis kuv- Lübnan analojisi abart›l› olabilir. Lübnan
yorum. Ancak milliyetçili¤in herhangi bir bi- vetleri 2006-2007’de galip gelince, Sünnilerin ve Afganistan’›n aksine, Irak’›n petrolü var.
çimde devam etmesi halinde risk çok daha Amerikal›larla uyum aray›fl›na girmek d›- Attiyah, “Irakl›lar o kadar de¤iflken ve sert
fazla. fl›nda pek flans› yoktu. Irak’taki en önemli ki, onlar› sadece petrol bir arada tutabilir” di-
Dünyan›n bu bölgesinde, böylesi güçlere de¤iflim, ABD’nin askerî-taktiksel yenilikle- yor. Uluslararas› petrol flirketlerinin bugün
geleneksel olarak “sol” denirdi. Fakat Avrupa rinden ziyade, fiii-Sünni mücadelesinin ak›- ifllenecek hale getirmeye çal›flt›¤›, verimli
solu da iflas etti. Daha genifl politik alanda, s›- betiyle ilgili. Bu yüzden Amerikal› general- kullan›lmayan süper devasa petrol sahalar›,
n›rlar›n ötesinde toplumsal mücadeleyi ifade lere göre, –Irak’taki sözümona baflar›yla k›- petrol gelirlerinin iki y›ll›k bir zaman dili-
etme ya da özgürlefltirici hareketleri bafllatma yasland›¤›nda– Afganistan’da bu y›l yap›lan minde h›zla artaca¤›n› gösteriyor.
yetisini kaybetti. Neoliberalizmin dogmalar›na “sevkiyat›n” sonuçlar› moral bozucu. Irak’›n, otuz y›ld›r d›fl ve iç savafla, iflga-
ve mant›¤›na teslim oldu. Sonuçta ideolojik Ordunun, ABD hükümetinin sivil kana- le, yapt›r›mlara maruz kalan halk›n›n daha
olarak parçalara ayr›ld›. Güçlü bir halk deste- d› üstündeki d›fl politika hâkimiyeti Irak sa- iyi bir yaflam düzeyine ulaflmas› için bütün
¤inden yoksun kald›, güya solu temsil eden vafl›yla güçlendirildi. Daha bu hafta senato sorunlar›n› çözmesi gerekmiyor. Özerk Irak
partiler, aç›k ya da kolektif bir tepki gösterme- Afganistan’daki askerî “sevkiyat” için 33 Kürdistan›, Irak’›n geri kalan›n›n bütün ku-
dikleri krizin çaresiz gözlemcileri olarak kald›. milyar dolarl›k ek bütçeyi onaylad›. D›fliflle- surlar›n› tafl›yor: Yolsuzluk ve kamu yat›r›-
Bu durumda pekâlâ krizin bir sonraki afla- ri Bakanl›¤› buradan sadece 4 milyar dolar m›na imkân b›rakmayan büyük miktardaki
maya geçmesi halinde ne olaca¤› sorusunu me- al›yor. Bunlar›n Kongre’nin bu y›l Irak ve maafl giderleri. Fakat Kürt siyasî yönetimi
rak edebiliriz. Kesinlikle protestolar olacak, an- Afganistan için onaylad›¤› 130 milyar dolar- bölgenin canlanmas› için yeterince güçlü ve
cak kendilerini soyutlanm›fl hissedecekler ve l›k bütçenin üstüne eklendi¤ini not düflelim. sa¤lam... Erbil semalar›nda vinçler hâkim-
muhtemelen fliddete baflvuracak ya da ›rkç›l›k Irak’ta fliddet, üç y›l öncesine göre çok ken, Ba¤dat’ta hâlâ bir avuç kadar var...
ve zenofobiyi (halihaz›rda etraf›m›zda yükseli- daha az; yani ülke, her ay hizipçi katliamlar- Irak’taki egemen elitin yükselifli geçici
yor) geri getirecekler. da ölen 3 bin insan›n cesetlerinin gömüldü- olabilir. Geri gönen siyasî göçmenler, bir Av-
Mamafih bu soru entelektüelleri de ilgilen- ¤ü zamandan “daha iyi” durumda. Fakat rupa, ABD ya da halden anlayan bir Arap
diriyor: Avrupa düzeyinde krize karfl› demok- düzenli El Kaide sald›r›lar› hâlâ huzuru ka- baflkentine yerleflmeden önce cukkay› sa¤la-
ratik olarak düzenlenmifl bir siyasî tav›r ne ol- ç›rmaya yetiyor. Onlara engel olmak için, ma almak istiyor gibi görünüyor. Daha
mal› ve ne olabilir? Kendilerini reformcu ya da Ba¤dat sokaklar›n› dolduran kontrol nokta- muktedir halefleri olabilir. Ancak yeni bir
devrimci olarak tan›mlayan ilerici ayd›nlar›n lar› ve patlamaya dayan›kl› beton duvarlar, hükümet kuramama ve varolan hükümetin
görevi, bu konuyu tart›fl›p risk almak. E¤er flehir içinde hareketi zorlaflt›r›yor. Ço¤u ha- gittikçe daha gayr›meflru alg›lanmas›, Irak’›
yapmazlarsa, bahaneleri olmayacak... fiflemifl olsa da, Irakl›lar› endiflelendiren fley kendini yeniden yap›land›ramayacak kadar
Çeviren: Zeynep Nuho¤lu süregelen fliddetin miktar› de¤il. Baflbakan istikrars›z hale getiriyor. Çeviren: Z.N.
33
k›raat X - KÜTÜPHANE
(foto¤r
34
sundu¤unda, ak›fla müdahalede inand›r›c› bir biyografi halinde sadece onlar kalm›flt›r. Bir dönem
Duman› bulunur. Dinî olmayan bir içgü- monte edilebilecekleri kadar tör- gelir ve insan k›sac›k ömrünün
üstünde düyle bunu yapt›ysa e¤er, kendi- püleyip z›mparalayacak vaktimiz müzesine bir insan› bir dinozor
iskeleti gibi yerlefltirebilir. Ancak
ne ceza yazma cesareti gösterdi- vard›r; ve sürekli çökme sonucun-
¤inde ar›nmaya da hak kazan›r. da kendimize bile o kadar yük güçlü bir afl bize bu türeden fley-
Monika Maron’un “Animal oluruz ki, bizi yaflamdaki en sev- ler düflündürür. Romanda anlat›-
Triste” adl› roman› (Türkçede ilk di¤imizden, kendi kendimizden lan da böyle bir aflkt›r: “Yaflam›na
kez) bunlar› düflündürmekle kal- kurtars›n diye günün birinde ölü- ve ölümüne” . Do¤as›na pek de
m›yor, ayn› zamanda hayat de- mü özler hale gelebiliriz; ancak uygun düflmeyen bir biçimde
nen muammaya flekil verme ça- bu, çürümemizin bunamam›zdan “yaflam›na”, tarif edilemeyecek
bas›n›n sadece bir sanat türü ola- daha h›zl› olmas› durumunda ge- imkâns›zl›kta: “ölümüne”. Tan›m
rak s›n›fland›r›lamayaca¤›n›n, bu- çerlidir.” aral›¤›n› en geniflinden seçer, bu
nun ayn› zamanda sa¤lam-kay- Ölüme epeyce yaklaflm›fl anla- nedenle aflkt›r zaten. “Seni kazan-
maz bir etik düzlem belirleme ar- t›c›n›n, hayat›n› sadece olgunluk- mak veya bu dünyadan göçmek”
zusu oldu¤unun alt›n› da çiziyor, ta –k›z› büyüyüp evden ayr›ld›- der, “nihayet bu dünyaya aitizdir,
çizdiriyor. Yafl›n› bile hat›rlama- ¤›nda ve kocas› sessizce uzaklafl- ve nihayet art›k bu dünyaya ait
yan, 90’lar›n›, belki de 100’lerini t›¤›nda–, yaflad›¤› engelli (adam de¤ilizdir” der. Ancak aflk kadar
süren bir kad›n anlat›c›n›n, müp- evlidir, geceleri ayn› saatte kendi keskin bir duygu, “içimizdeki son
“‹çimizdeki Son hem bir zamans›zl›¤a demir ata- evine döner) bir aflk› oda¤a alarak tabiat kal›nt›s›”, bizi dinozorlar
Tabiat Kal›nt›s›” rak kendi hayat›ndan anlat›lmaya hat›rlamas›, geçmifle kafa tutuflu- ve kar›ncalar dünyas›na tafl›yacak
Monika Maron - Animal Triste Çev: de¤er buldu¤u “aflk”l› bir bölü- nun ne kadar güçlü bir kaynaktan bir yüksek atlay›fla olanak sa¤lar.
Mustafa Tüzel (Alef) mü aktar›fl›nda hem bizzat kendi beslendi¤ini gösterir, “hayat›m›, “Hayatta aflktan baflka bir fley ka-
at›rlamak, insan› geriye gö- hayat›na (kurgu ile özyaflamöy- sonu gelmeyen devaml› bir aflk ç›r›lm›fl olamaz” diye tekrarlar
H türen bir eylem biçimi, ama
edilgen oldu¤u iddia edilemez.
küsünün birbirinden çözüneme-
yece¤i bir s›k› doku...) hem de ça-
iliflkisi olarak sürdürmeye karar
verdi¤imde art›k genç de¤ildim”
anlat›c›, aflk bu¤usundan bir kos-
tüm giydirdi¤i, yer yer hülyal›,
Hat›ra, ayn› zamanda kurulup y›- ¤›m›zda soylulu¤u giderek elden derken hayat›n tekyönlü düz bir yer yer gerçekçi flark›s›n› dipte
k›labilen, seçim flans› tan›yan, in- gitmifl roman türüne flövalyece otoban olarak alg›lanmas›n›n saç- m›r›ldan›rken, hafif gülüflüne ha-
san›n içinde yarat›c› bir zihni ha- bir meydan okuyufl var. Monika mal›¤›n› da ortaya koymufl olur. vaififlek sözler efllik eder: “Deli-
rekete geçirecek güçlü bir meka- Maron, yaln›zca çal›flt›¤› müzede- Ama biz son sayfaya kadar bu- lerle ve âfl›klarla tart›flmamal›!”
nizmaya sahip. Kendini bedensel ki dinozor iskeletine saplanm›fl, nun sebebinden emin olamay›z, 1941 Berlin do¤umlu yazar,
olarak bugüne katm›fl görünse de, “hayvanl›¤›n› hiçbir zaman unu- ortada somut bir durum yoktur duvar›n hem varl›¤›nda hem yok-
hat›ralar›na dönerek kendini yeni tamam›fl”, ne güçlü ne zay›f, ne san›r›z. Ancak hikâye tamamlan- lu¤unda, sa¤›nda ve solunda, ay›-
bafltan kuran kifli, bir bak›ma bu- masum ne günahkâr, neredeyse d›¤›nda, bütün altüst olufllar› bafl- ran ve birlefltiren, yasaklayan ve
gününü ve gelecekten beklentile- saydamlaflt›rd›¤› karakteriyle de- tan, bir kez daha kurmam›z ge- serbest b›rakan bask›n imgesinde
rini (dolay›s›yla kayg›y›, h›rs›, ha- ¤il, yafll›l›¤› bir kurgu olana¤› ola- rekti¤ini idrak ederiz, ki bu da bir “o yer”li olman›n aflklar› bölen
yali, düflk›r›kl›¤›n› vb.) bloke rak kullanarak da antik metinle- yazar›n ulaflabilece¤i gösteriflsiz- halinin duvars›z co¤rafyalara ya-
eder. Bir nevi, ak›p giden hayata rin iskeletine yaklafl›yor: “Yafll›l›k üst düzey bir kurgu baflar›s›d›r. k›nl›¤›n› da gösteriyor. Belle¤e
feyk atar. Bu da az›msanacak bir hakk›nda söyleyecek iyi bir sö- Anlat›c›n›n evli sevgilisi Franz örülen duvarlar, aflk söyleminin
eylem biçimi de¤il. Kendisinin züm varsa o da, yafll›l›¤›n iki aç›- ve dinozor Brachiosaurus d›fl›nda duvarlar›, hayat›n kesitleriyle be-
kalabal›¤›n› örgütleyip harekete dan ölüme haz›rlanmaya yarad›- düflünmekten hoflland›¤› kimse lirlenmifl duvarlar, engellerle yak-
geçirmifl kifli, yerleflti¤i düzlem- ¤›d›r: Hat›ralar›m›z›, sonunda ha- yoktur, hat›ran›n bütün dekorlar› lafl›p bizi ele geçirmek için sava-
de, seçti¤i hat›raya demirlemifl bir reketli dekor parçalar›n›n az çok toplanm›fl, hayat›n›n müzesinde fl›rken, hayat› ve metni ayn› anda
direniflçidir art›k. Kurup bozdu¤u duvars›z bir geniflli¤e yayabilme
kendi hat›ras› oldu¤undan, kim- becerisinin topra¤›n› sulam›fl olu-
seye zarar vermez. Dilerse, geriye yorlar. Maron’un hayat› parçal›-
do¤ru, t›pk› bir elyazmas›n› dü- s›n›rl› bir bütünlükle alg›lay›fl›,
zeltir gibi, kendini hat›ras›n›n ifl- ham olana, insana ait yabanl›¤a
çisi ilan edebilir. Hayat› bir kez dolad›¤› fliiri, esneme kabiliyeti
çalakalem yaz›lm›flt›r ama, niha- yüksek bir ustal›kla, kendili¤in-
yetinde ilk editörü kendisidir. Bir den bir ferahl›kla yolunu buluyor.
anda, bilinç düzeyine ç›kmam›fl Öyle bir ferahl›k ki, anlat›c›n›n
bir kararla durur ve saatinin tersi- yafl›yla a¤›rlaflaca¤›m›za, henüz
ne tiktaklar›yla yeni hayat› bafllar. ölmemifl bedenden ayr›lan ruhun
Zihni geriye do¤ru yürürken, ona hafifli¤iyle süzülüyoruz metnin
biçilmifl ömür ileriye do¤ru ham- içine. Yafl›n› hat›rlamayan insan›n
le eder görünse de, ne gam. Yara- yafll›l›¤›ndan kim söz edebilir ki
t›c›, ayn› zamanda sessiz ve göl- zaten? Yazar›n zekâs›, kurgusuy-
geli bir çekiflmedir bu; beden la dilini ayn› k›vamda tutabilme-
uyurgezerdir, bellek fliirli bir uya- sinde de kendini gösteriyor. An-
n›kl›kta. Kalan y›llar›n›n bir bölü- cak çocuklukta berrak olabilmifl
münü feda eder, karfl›l›¤›nda hat›- dil, ömrün bir ucu yafll›l›¤a kat-
ras›n›n binas›n› yeniden kurarak land›¤›nda bir kez daha ama son
kitab›n› tamamlar. (Yazarl›¤›n, kez o berrakl›¤a erifliyor. Karakte-
kendinden menkul yazarl›¤›n ta- ri arac›l›¤›yla geçmifle do¤ru bü-
n›mlar›ndan biri budur belki de. külen yazar›n bir o kadar da yafl-
Eksiltilen, yaz›ya feda edilen ha- l›l›k dilinin berrakl›¤›na katlan›fl›
yattan yeni bir hayat örmek...) karfl›s›nda biz de s›n›rl› ömrümü-
Hat›rlamak kimi zaman hesaplafl- zü bir kitapta, bir ucundan bir
mad›r; insan geçmifle dönüp o müphem ucuna kat etmifl oluyo-
geçmiflte yer almam›fl bir eylemi ruz. ‹ncecik bir kitaptan neler
uygun buldu¤u bir bölüme yer- beklenece¤inin müjdecisi bir yo-
lefltirdi¤inde, ya da eylemin ken- ¤unlu¤un mirasç›s› olarak.
Monika Maron
disine, onu tamir ederek özürünü – Pelin Özer
35
(‹ran’dan 40 bin, Osmanl›’dan 90 bin Er-
‹K‹ K‹TAP VES‹LES‹YLE 1870’LER‹N ANADOLU’SUNDA ERMEN‹LER meni bu savafltan sonra Rusya’ya göç et-
miflti) de¤inmek ve “sunufl”un bir cilt
36
türden çal›flmalar son derece s›n›rl›. nen bir ayd›nlanma, rönesans (veradz›- pek çok flehrinde bu nizamname fiilî ola-
Bu, Osmanl› araflt›rmalar› ba¤lam›nda nunt) düflüncesi amiralar›n ve dinî ku- rak uygulanam›yor bile. Natanyan,
çok önemli bir sorun. Son yirmi y›lda ya- rumlar›n Ermeni toplumundaki nüfuzu- 1878’de, aradan 15 y›l geçtikten sonra da-
p›lan çal›flmalar, Türkçeye çevrilen bel- nu geri döndürülemez biçimde sarsmaya hi, Harput’ta nizamnamenin neredeyse
geler hesaba kat›ld›¤›nda, Osmanl› tari- bafllam›flt›. Avrupa’daki 1789, 1830 ve hiç uygulanmad›¤›n›, oluflturulmas›n›
hine iliflkin kritik bir bilgi efli¤inin afl›ld›- 1848 devrimlerinden etkilenen Ermeni li- öngördü¤ü resmî kurullar›n ortada ol-
¤›n›, bu bilgiler sayesinde Osmanl› siste- beral ayd›nlar›, geliflen orta s›n›ftan da mad›¤›n› rapor etmifl.
mi hakk›nda yeni aç›klama çerçeveleri destek alarak anayasac› bir hareketi bafl- Taflra Ermenilerinin bu duruma isyan
oluflturulabilece¤ini iddia eden tarihçiler latt›lar ve çeflitli giriflimlerden sonra 1863 etmemeleri biraz flafl›rt›c› de¤il mi?
ortaya ç›kt›. Bu büyük ölçüde do¤ru gö- y›l›nda Nizamname-i Millet-i Ermeniyan Asl›nda 1860’l› y›llarda Anadolu Ermeni-
rünmekle birlikte, imparatorlu¤un gayri- ad› verilen bir nizamnameyi Osmanl› leri buna karfl› seslerini epeyce yükselti-
müslim cemaatlerinin kurumlar›, sosyal devletine kabul ettirdiler. Asl›nda bu bel- yorlar. Burada bir ruhanîyi, M›g›rdiç H›-
yaflant›lar› ya da iç çeliflkileri söz konusu ge Osmanl› anayasac›l›k hareketinin ilk rimyan’› özellikle anal›m. 1869-73 aras›n-
oldu¤unda geçerlili¤i tart›flmal› bir iddi- ad›m›d›r, ama bilebildi¤im kadar›yla, da ‹stanbul Ermeni Patri¤i de olan H›-
a. Bu konudaki problemlerden biri, Bülent Tanör’den baflka hiç kimse onun rimyan’› Anadolu Ermenilerinin sesi ola-
Rumca, Ermenice ve di¤er cemaat dilleri- bu yönüne iflaret etmedi. 1863 Nizamna- rak görmek mümkün. Van’da Ardziv
nin bu alanda çal›flan tarihçiler taraf›n- mesi Ermeni toplumu taraf›ndan “Azka- Vaspuragani (Vaspuragan Kartal›),
dan pek bilinmemesi. Daha ideolojik bir yin Sahmantrutyun” (Millî Anayasa) ola- Mufl’ta Ardzvig Darono (Mufl Kartalc›¤›)
s›n›rlama da var: Anadolu flehirlerindeki rak adland›r›l›r ve Ermeni toplumunu dergilerini ç›karan, Anadolu köylüsünün
Ermeniler hakk›nda son zamanlarda ya- düzenleyen kurallar› yeniden tanzim sesini duyurmaya çal›flan H›rimyan’›n
y›nlanan Türkçe kitaplarda Ermeniler- eder. ‹leri bir kazan›m olarak de¤erlendi- patrikli¤i döneminde ‹stanbul Ermenile-
den söz edilme biçimine bak›ld›¤›nda, rilmekle birlikte, 1863 Nizamnamesi de ri, taflradaki Ermenilerin s›k›nt›lar›na da-
neredeyse ayn› kalemden, ayn› zihinden ‹stanbul ve taflra Ermenileri aras›ndaki ha fazla duyarl›l›k göstermeye bafllam›-
ç›kma standart bir yaklafl›m görürsünüz. gerilimi ortadan kald›rmaz ve ‹stanbul fl›r. Anadolu Ermenilerinin 1860’lardan
Ermenilerden ya flehrin zenginleri olma- Ermenileri lehine düzenlemeler içerir. itibaren yaflad›¤› bask›, angarya ve çifte
lar›, ya bir isyana kat›lmalar› ya da dev- Anahide Ter Minassian, 1863 Nizamna- vergilendirme olaylar›n› Bab›ali’ye ve
letten kiliselerini onarma müsaadesi iste- mesi’nin Ermeni toplumu için önemli Patrikhane’ye flikâyet etmekten çekinme-
meleri dolay›s›yla söz edilir. Burada söy- bir kazan›m oldu¤u iddias›na da ihti- melerinde de onun cesaretlendirici rolü-
lenmek istenen asl›nda çok aç›k: Osman- yatl› yaklafl›yor galiba... nü teslim etmek lâz›m. Anadolu’daki
l› sistemi Ermenilerin zenginleflmesini Evet, ama bu elefltiriyi yapan sadece o yoksul Ermeni köylüsünün maruz kald›-
önlememifltir, onlar›n dinlerinin gerek- de¤il. Pek çok Ermeni tarihçi (Hagop ¤› eziyetler hakk›nda fikir sahibi olabil-
tirdi¤i hizmetleri sa¤layarak hoflgörü Barsoumian da bunlardan biri) nizamna- mek için, bu flikâyet dilekçelerinin d›fl›n-
göstermifltir, oysa Ermeniler böylesine menin sadece Ermenilerin dinî ve kültü- da, o dönemde ç›kan Me¤u, M›flag, Are-
rahat koflullarda yaflamalar›na ra¤men rel özerkli¤ini teyid etti¤ini belirtiyor. velyan Mamul, Masis gibi pek çok Erme-
yabanc›lar›n sözlerine güvenerek isyan Bunun d›fl›nda, bireysel ya da kolektif nice gazete ve derginin de incelenmesi
etmekten geri durmam›fllard›r. Ne yaz›k hiçbir yeni hak kazand›rm›yor. Minassi- flart elbette.
ki, bu zihinsel s›n›rlaman›n d›fl›na ç›ka- an ise bu nizamnamenin Ermeni toplu- Raporunu yay›nlad›¤›n›z rahiplerden
rak Ermenilere bakabilen pek fazla çal›fl- munu Avrupa parlamentarizminin baz› Karekin S›rvantsdyants da H›rimyan’›n
ma bulamazs›n›z. teknik araçlar›yla tan›flt›rd›¤›na, bunun ö¤rencisi mi?
Rumca ve Ermenicenin Osmanl› arafl- d›fl›nda özellikle Ermeni köylüsünün ka- Evet, asl›nda onun H›rimyan’›n Ermeni-
t›rmalar› ba¤lam›nda daha yayg›n kul- derini de¤ifltirecek bir iyilefltirme öngör- ler aras›nda yaratt›¤› Yergir (Vatan) mi-
lan›lmas›n›n bu tür s›n›rlamalar› aflaca- medi¤ine dikkat çekiyor. Anadolu’nun tosundan etkilendi¤i aç›k. H›rimyan çok
¤›n› düflünüyor musunuz? ilginç bir öneride bulunmufl: 1863 Ni-
Bu dillerden çeviriler yayg›nlaflmadan Bütün Ermenilerin yaflad›klar› flehrin zenginleri olduklar› zamnamesi’yle kurulacak Ermeni Ce-
kesin tespitlerde bulunmak güç, ama üç düflüncesi koca bir saçmal›k. Anadolu’daki Ermeni köylüsünün maati Genel Meclisi’nin merkezi ‹stanbul
rahibin tan›kl›klar›na bakarak baz› genel de¤il, Van olmal›d›r. Bu öneri hayata
tespitlerde bulunabilirim. Her fleyden durumu içler ac›s›. Devletin a¤›r vergi yükü, Kürt afliretlerin geçmemifl gerçi ama, H›rimyan’›n kadim
önce, bütün Ermenilerin yaflad›klar› fleh- bask› ve haraçlar› yüzünden nefes alamaz hale gelmifller. Ermeni tarihiyle ba¤lar› koparmamak,
rin zenginleri olduklar› düflüncesi koca
bir saçmal›k. Özellikle Anadolu’daki Er-
meni köylüsünün durumu içler ac›s›.
Natanyan ve S›rvantsdyants’›n izlenim-
leri, Palu, Harput, Dersim, Erzincan ve
Hizan Ermenilerinin hem devletin a¤›r
vergi yükü hem de Kürt afliretlerin bask›,
angarya ve haraçlar› yüzünden nefes ala-
maz hale geldi¤ini gösteriyor. Ermeni
köylülerin “hafir” ad› alt›nda Kürt afliret-
lerine ödedi¤i vergi asl›nda düpedüz bir
haraç ve köylüyü yaln›zca di¤er afliret-
lerden de¤il, onu koruyan afliretin sald›-
r›lar›ndan da koruyor. Üstelik, ‹slâm di-
ninin bir emri olarak meflrulaflt›r›l›yor.
Ermenilerin Osmanl› toplumunun zen-
gin ve servetleri güvence alt›na al›nm›fl
bir kesimi olduklar› düflüncesi, ‹stan-
bul Ermenileri için geçerli olabilir mi?
Bu k›smen do¤ru say›labilir. 18. yüzy›l-
dan itibaren Osmanl› saray›yla kurduk-
lar› iliflki sayesinde servetleri ve nüfuzla-
r› bir bak›ma güvence alt›na al›nan bir
tür Ermeni aristokrasisinden –amiralar-
dan– söz edilebilir. Ancak 1830’lu y›llar-
dan itibaren Ermeni toplumunda güçle- Havav Köyü, Ka¤tsrahayyats Manast›r› ve Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi’nin harabeleri (1990’lar)
37
taflra Ermenilerinin s›k›nt›lar›na duyarl› ler hakk›nda yazd›¤› dilekçeleri dikkate f›ndan ya¤maland›¤›n›, yak›l›p y›k›ld›-
olmak gibi görüflleri, baflkalar›yla birlik- almamakla ve kendisini yaln›z b›rak- ¤›n› görmüfller.
te, S›rvantsdyants’›n da yaklafl›m›n› be- makla suçluyor. Ermenilerin Rus ordusuyla birlikte ha-
lirlemifl. S›rvantsdyants, H›rimyan’›n Trajik sonuna bak›l›rsa, yaln›z b›ra- reket etti¤i iddias›na ne dersiniz?
yay›nlad›¤› Vaspuragan Kartal› dergisi- k›ld›¤› elefltirisinde hiç de haks›z de- ‹htiyatla ele al›nmas› gereken bir konu
nin sorumlu müdür yard›mc›l›¤›n› yap- ¤il. da bu. Bu yönde baz› hareketler ve hat-
m›fl. Etnograf kimli¤inin flekillenmesin- Öyle görünüyor. Pek çok kesimin ç›- ta sald›r›lar olabilir, ancak mesele bun-
de H›rimyan’›n büyük pay› oldu¤unu karlar›n› zedeledi¤i düflünülüyor. dan biraz daha karmafl›k. Asl›na bak›l›r-
söylemek yanl›fl olmaz herhalde. Özellikle yerel zorbalarla iflbirli¤i ya- sa, neredeyse bütün 19. yüzy›l boyunca
Di¤er iki rahip için de bunu söylemek pan Ermeni a¤alar as›ls›z ihbarlarla bölgede Osmanl›, Rus ve ‹ran devletleri
mümkün mü? onu s›k s›k Kürt afliretlerine ve devlet aras›nda sürekli bir savafl hali hâkim ve
Onlar›n do¤rudan H›rimyan’›n ö¤renci- yetkililerine flikâyet ediyorlar. Natan- iflin ilginç taraf›, her üç devletin s›n›rlar›
si oldu¤unu söylemek zor, ama Vahan yan’›n Palu’daki görevi ve belki hayat› içinde de hat›r› say›l›r bir Ermeni nüfus
Bardizaktsi’nin son derece ironik bir dil- da üç kez ciddi flekilde tehdit ediliyor. yafl›yor. Özellikle Rus ordusunda yük-
le kaleme ald›¤› otobiyografisinden H›- Ermeni Kilisesi de onu, özellikle patrik sek rütbeli subaylar›n komuta kademe-
rimyan isminin tüm Ermeni Kilisesi Varjabedyan’dan sonra, yaln›z b›rak›- sinde olduklar› biliniyor. Dolay›s›yla bu
içinde büyük sayg› uyand›rd›¤› anlafl›l›- yor. Natanyan bu raporunu o dönem üç devletin savaflmas›, bunlar›n Ermeni
yor. Kilise içindeki lâkaplar›ndan biri kitap olarak yay›nlam›fl –tarihi pek net tebaalar›n›n da karfl› karfl›ya gelmesi,
“Ermenistan’›n Mele¤i” imifl. Bardizakt- de¤il, 1879 oldu¤unu düflünüyoruz. her üç cephedeki Ermenilerin birbirle-
si ve Natanyan’›n H›rimyan’›n ve ondan Bu tarihten yaklafl›k on y›l sonra, Na- riyle savaflmak zorunda kalmas› sonu-
sonraki patrik Nerses Varjabedyan’›n tanyan bu rapor yüzünden tutuklan›- cunu veriyor. Meselenin bir de bu yönü
politikalar›yla uyumlu olduklar› ve on- yor ve II. Abdülhamid’in emriyle sür- oldu¤unu unutmamak gerekir.
lar›n deste¤ini ald›klar› son derece aç›k. güne gönderiliyor. Bundan sonra haya- E¤in’de 1865’te kurulan, dikkatlerden
Zaten her üç rahip de patrik Varjabed- t› fazla uzun sürmüyor ve 1891’de kaçmamas› gereken bir cemiyet var.
yan taraf›ndan görevlendirilmifl ve ra- fiam’da sürgündeyken ölüyor. Bunu kibutz deneyimi ya da bir tür
porlar›n› da ona sunmufllar. Rahiplerin anlat›mlar›na dönersek, köy sosyalizmi denemesi gibi de¤er-
Ortak noktalar›na ra¤men söz konusu bunlarda Türkçe çal›flmalarda yayg›n lendirmek mümkün mü?
rahiplerin kiflilik ve üslûplar› aras›nda olarak rastlanan Ermenilere dönük ön- Nahabedagan Cemiyeti’nden söz edi-
farkl›l›klar var. Örne¤in, Natanyan yarg›lar› ters yüz eden hususlar neler? yorsunuz. Bizim için de çok flafl›rt›c› ol-
son derece ciddi, laf›n› sak›nmaz ve du onun varl›¤›n› ö¤renmek. Bu cemi-
sorumluluk sahibi biri gibi görünüyor. S›rvantsdyants, Nahabedagan Cemiyeti’nin Mufl ovas›nda yetten S›rvantsdyants’›n bahsetti¤i ka-
Do¤ru, hatta sorumluluk duygusu ve bir köy sat›n alarak görüfllerini orada hayata geçirmek dar›yla bilgi sahibiyiz. S›rvantsdyants,
görevini önemsemesi nedeniyle S›r- cemiyetin kurucular›n›n kendisi arac›l›-
vantsdyants, Natanyan’la hafiften dalga istediklerinden söz ediyor. Burada köy sosyalizminin ya da ¤›yla Mufl ovas›nda bir köy sat›n alarak
da geçiyor. Palu’nun Havav (Ekinözü) bir tür kooperatifçi yaklafl›m›n izlerini bulmak mümkün. görüfllerini orada hayata geçirmek iste-
diklerinden söz ediyor, kuruculardan
Misak Timuryan’›n yay›nlad›¤› kitap-
ç›ktan bir bölümü naklediyor. Timur-
yan’›n kitap盤›nda köy sosyalizminin
ya da bir tür kooperatifçi yaklafl›m›n iz-
lerini bulmak mümkün, ama bir yandan
da güçlü bir kendine yeterlik, sadelik ve
dinsellik temalar›n› buluyoruz: Çiftçi fle-
hirli meslek erbab›ndan daha sade ve
dürüst olarak tasvir ediliyor, köyde ku-
rulacak evlerin tek tip olaca¤›, köylüle-
rin giysilerinin sade ve basit olmas› ge-
rekti¤i, yiyeceklerin de basit ve yararl›
olanlar›n›n seçilece¤i, köyün yönetimin-
de ‹sa’n›n eflitlik ve adalet yolundaki
emirlerinin hâkim k›l›nmas› gerekti¤i
ileri sürülüyor. Dinsel referanslar› güçlü
bir püriten hayat tasvir ediliyor. S›r-
vantsdyants’›n aktard›klar›yla s›n›rl› ol-
köyündeki Ka¤tsrahayyats Surp Asd- Rahip Vahan Epeyce var. Sözgelimi, Osmanl› ‹mpara- du¤umuz için daha net bir yorum yap-
vadzadzin Manast›r›’nda karfl›lafl›yorlar Bardizaktsi torlu¤u’ndaki gayrimüslimlerin Katolik mak mümkün de¤il, ancak 1860’lar Rus-
ve Natanyan’›n elefltirileri nedeniyle (Der Minasyan), ve Protestan misyonerlerle iflbirli¤i yap- ya’da Narodnik hareketin güçlenmeye
Karekin S›rvantsdyants
S›rvantsdyants onu kendini fazla önem- (1840-1892) ve H›rimyan t›¤› yönündeki iddialar hiç de geçerli bafllad›¤› y›llar. Osmanl› Ermenileriyle
seyen biri olarak tasvir ediyor. Ama me- Hayrik, katolikosluk görünmüyor. Aksine, rahiplerin notlar›- Rusya Ermenileri aras›ndaki siyasal ve
sele kendini önemseyip önemsememe- döneminde. Tablo, na bak›l›rsa, bundan en çok Ermeni Kili- entelektüel ba¤lar düflünüldü¤ünde,
ye indirgenemez elbette. Natanyan do¤- Ermeni-Rus ressam sesi rahats›z. Zira misyonerler daha çok Narodniklerin “halka do¤ru” düflünce-
Ayvazovski taraf›ndan
rucu Davutluk yap›yor, Palu ve civar›- onlara dönük faaliyetlerde bulunuyor- sinin biraz deforme olmufl bir biçimi de
yap›lm›fl.
n›n Ermeni köylüsünün yoksullu¤un- lar. Hem Natanyan hem de S›rvants- söz konusu olabilir. Sonuçta bir ideal
dan, cehaletinden sorumlu tuttu¤u her- dyants, Ermeni Kilisesi’nin misyonerler- düzen, ütopik bir hedef öngördükleri
kesi elefltiriyor. Devlet idarecilerini ye- le rekabet edebilmek için e¤itim mesele- aç›k: “Nor Mart” (Yeni ‹nsan) ve “Nor
rel zorbalarla iflbirli¤i yapt›klar›, rüflvet sine büyük önem vermesi gerekti¤ini, Hay” (Yeni Ermeni).
ald›klar› için, içlerinde Ermenilerin de modern okullar›n kurulmas›n›n flart ol- Bu “Yeni ‹nsan” hedefi neredeyse
bulundu¤u yerel zorba ve a¤alar› ise du¤unu defalarca dile getirmifl. Rahip- bütün ütopyac› giriflimlerin sahip-
Söylefli: Emine Bora
köylüye bask› yapt›klar›, tarlas›n›, ba¤›- lerin anlat›mlar›na göre, Osmanl› toplu- lendi¤i ve herhalde bundan sonra
n› bahçesini ya¤malad›klar›, elinden al- mundaki dinsel hoflgörüye dair iddiala- da varl›¤›n› sürdürecek bir hedef gi-
d›klar› için elefltiriyor. Öte yandan, tafl- ra da ihtiyatla yaklaflmak gerek. Üç ra- bi görünüyor.
radaki ruhanîleri a¤alarla, beylerle iflbir- hip de, gezdikleri bölgelerdeki Ermeni Demek ki pek fazla milliyeti olmayan
li¤i yapmakla suçluyor. Ermeni Patrik- kilise ve manast›rlar›n›n, savafl koflulla- bir kavram. Türkiye’de bu ismi tafl›-
hanesi’ni ise köylünün u¤rad›¤› zulüm- r›n› f›rsat bilen afliretler ve zorbalar tara- yan en az iki dergi yay›nland› galiba.
38
JUDITH BUTLER ANKARA VE ‹STANBUL’DAN GEÇT‹ nuz, evlili¤in bir erkek ve bir kad›n ara-
s›nda olabilece¤ini söylemeye inatla de-
40
üzerine konuflaca¤›m. Irak ya da Afga- nim pasifist oldu¤um, asla fliddet kullan- y›lda ›rkç›l›¤a karfl› mücadele edilmeden
nistan’daki iflgallere karfl› ç›kan mobili- mayaca¤›m anlam›na m› gelir? Kendimi homofobiye karfl› da mücadele edileme-
zasyonlar, militarizm karfl›t› bir siyasal savunmak için fliddet kullanamayacak yece¤i iyice aç›k hale geldi. Sömürgeci
harekete nas›l evrilebilir? Önce, askerî ik- m›y›m ya da bir direnifl hareketinin par- tahakküme karfl› ç›kmadan ›rkç›l›¤a kar-
tidar ve militarizmle neyi kastetti¤imiz ças› olan fliddeti lanetler miyim? fiubat fl› hiçbir mücadele gerçeklefltirilemez.
hakk›nda biraz düflünelim. Bunun birkaç ay›nda, Filistin - Cenin’de bana flu sorul- Ayn› zamanda cinsel az›nl›klar›n haklar›
biçim ald›¤›n› düflünüyorum. Bir defa, du: Sömürgelefltirilmeye karfl› silahl› di- da, etnik, ›rksal ve dinsel az›nl›klar›n
Afganistan ve Irak’taki gibi apaç›k, aktif renifle kat›lan birini yarg›lar m›s›n›z? haklar› tesis edilmeden hayata geçirile-
savafllar var. Bir de ‹srail devleti taraf›n- Böyle bir yarg›lama yapmam dedim. Bu, mez. “Biz geyler kendimiz ad›na eflit
dan Ortado¤u’da, Gazze ve Lübnan’a “yere yat›p teslim olun” anlam›na gel- haklar istiyoruz ve haklar›ndan sistema-
karfl› sürdürülen –kim bilir s›rada kim mez. Ama bazen yere yatmam›z gerekir. tik olarak mahrum b›rak›lan di¤er insan-
Judith Butler, konfe-
var– periyodik savafllardan söz edebili- Hatta, bazen Gandhi’nin tavsiye etti¤i gi- rans›n ard›ndan dost- larla ilgilenmiyoruz” da diyemezsiniz.
riz. Afrika da dahil birçok co¤rafyada, bi tanklar üstünüze gelir ve siz yere ya- lar›yla Ankara sokak- Tam tersine, hetoronomik, d›flardan ken-
hepimizin engellemeye çal›flt›¤› hem ak- tars›n›z. Bu güçlü bir eylemdir, çünkü lar›nda dini dayatan iktidar›n nas›l infla edildi¤i-
tif hem de periyodik savafllar sürüyor. ne ve kendini nas›l sürekli k›labildi¤ine
Ancak bu savafllar›n birço¤u asl›nda dair sistemli bir analize ihtiyac›m›z var.
devletin artan militerleflmesiyle alâkal›. Bu iktidar›n hangi az›nl›klar› unutturma-
Bu da flu demek: Topraklar›n› ve s›n›rla- ya, yasad›fl› ilan etmeye, d›fllamaya ve
r›n› yeni yöntemler ve iktidar biçimleriy- yabanc›laflt›rmaya ihtiyaç duydu¤una
le savunan birçok devlet, askerî güçlerini bakmal›y›z. ‹ktidar›n kulland›¤› bu yön-
takviye etme haklar› oldu¤una inan›yor. temlerin hepsi tahakkümdür. Ve aradaki
Bunun sonucunda da, Avrupa ya da ba¤lant›y› kurmazsak ak›ls›zl›k etmifl
ABD’deki göçmenlerin gözalt›na al›nma- oluruz. Bazen bu zordur, çünkü bazen it-
s›n› içeren genifl bir güvenlik ayg›t›n›n tifak kurmak isteyebileceklerimiz bizim-
meydana ç›kt›¤›n› görüyoruz. S›n›rlar›n le uzlaflmayabilir ya da arada muazzam
güvenli¤ini sa¤lamak, belirli topluluklar› bir gerilim ortaya ç›kabilir. Bu duruma,
d›flar›da b›rakmak ve ulusal kimlik poli- radikal queer’lerin müdafaa etmeye ça-
tikalar›n› sürdürmek için, militer a¤›n l›flt›¤› göçmen topluluklar›n›n içinde
parças› haline gelen ülkeler aras›nda infla homoseksüellikten hiç de hazzetmeyen
edilmifl yeni duvarlar›m›z var. Ayn› an- birçok insan›n da bulundu¤u Hollan-
da hem gözetim hem de güvenlik amac› da’da flahit oldum. Bir yandan da, bunun
güden polis teflkilat›n›n yetkileri de art›- hiçbir önemi yok. Siz ittifak kurmaya ça-
r›l›yor. Bunlar belki süregiden savafl hal- Bakanl›¤›n homofobi üzerine çal›flmalara fon ay›rmas›na l›fl›yorsunuz, eflitlik için mücadele edi-
leri de¤il, fakat askerîleflmenin, militer- yorsunuz ve bask›ya karfl› mücadele edi-
yönelik bir ça¤r› yerinde olmaz m›yd›? Çünkü flu anda
leflmenin parças› olarak de¤erlendirilme- yorsunuz. Ve mücadelenin seyri içinde
liler. Bu tür bir militerleflme, her nevi öz- Türkiye’de en önemli mesele, eflcinsellere, lezbiyenlere insanlar anlay›fllar›n› de¤ifltiriyorlar,
gürlü¤ün bast›r›lmas›n›, bedenlerin ve biseksüellere yönelik aç›k ayr›mc›l›¤›n olmas›. farkl›l›klar›yla uzlaflmay› baflar›yorlar.
regüle edilmesini ve gözetimini içerir. Diyorlar ki: “Bak, ben bu mesele için se-
Ayn› zamanda sizin kimli¤inizden, inter- gelip tam da bedene dayan›r. Burada be- ninle birlikte mücadele ediyorum. Siya-
netteki haberleflmelerinizden ve yak›n deninizi sömürgeci gücün hesaba katma- sal olarak bu yönetim biçimine beraberce
iliflkilerinizden haberdar olmay› da kap- s› ve müdahale etmesi gereken baflka bir karfl›y›z ve flu anda her konuda anlafl-
sar. Bu yüzden de Avrupa’da göçmen güç olarak kullan›yorsunuz. Bu, bedeni- mak zorunda olmad›¤›m›z› sen de bili-
mücadeleleri, aç›kça ifade edilen bir ça- nizi bir barikat haline getirmektir. Bede- yorsun.” Yani, benim için koalisyonlar
t›flma sürecine girmese de militarizmin nin bu tür bir kullan›m› fliddetten azade görüfl ayr›l›klar›yla beraber yaflamaktan
Türkiye’deki ve baz› komflular›ndaki midir? Bunu tam olarak bildi¤imizi san- ve y›kmaya ya da köklü bir de¤iflime u¤-
yükselifli, özgürlü¤ün ne oldu¤u, nere- m›yorum. Fakat bir toplulu¤a yönelik ratmaya çal›flt›¤›n›z iktidar›n biçimine
den geldi¤i ve bedenlerimizin mekân ve sald›r› ile bu toplulu¤un direnifli aras›n- odaklanmaktan geçiyor. ‹nsanlar bölü-
zamanda nas›l düzenlendi¤i gibi mese- da ahlâkî bir fark oldu¤u hususunda nüp, parçalan›p birbirleriyle çat›flmaya
leler hakk›nda yeni ilkelerin belirmesine Roy’a kat›l›yorum. ‹srail - Filistin apart- bafllad›klar›nda ortak hedeflerinin ne ol-
sebep oluyor. Anti-militarist hareketler heid duvar›na karfl› eylemler yapan du¤unu unutuyorlar. ‹stisnas›z her ko-
de zaten bu yüzden varlar. ‹nsanlar, as- anarflistler de bedenlerini s›n›ra yerlefl- nuda uzlaflmaya varmadan beraber yol
kerî iktidar›n bu tür özel köklerinin izini tiriyor. Hem de bunu yaralanacaklar›n› katedemeyeceklerine inan›rlarsa da, kor-
sürüp onlara karfl› ç›kmaya çal›fl›yor. En bilmelerine ra¤men yap›yorlar. Bu da sö- kunç bir hata yap›yorlar. Zaten insanlar
çok, askerî gücün ve güvenlik mefhumu- mürgecili¤e, mülksüzlefltirmeye ve tecri- beraber yol ald›kça de¤ifliyorlar. Ortak
nun totaliterleflmesine karfl› ç›kan anar- de karfl› epey etkili bir eylem biçimi... Be- bir mücadele içine girilince, dönüflme
flist gruplar› kayda de¤er buluyorum. nim için queer siyaseti daima ittifaklarla flans› da bulunur.
Arundhati Roy, “devlet fliddeti ile ona ilgili olmufltur. Bu bir kimlik kategorisi Türk milliyetçili¤i, farkl› kültürel, ta-
karfl› direniflin fliddetini eflitlemek ah- de¤ildir. Biliyorum, “ben queer’im” di- rihsel ve sosyal arka planlardan gelen
lâks›zl›kt›r” diyor. fiiddeti siz nas›l ta- yen insanlar var, fakat bana göre, mesele topluluklar› birlefltirmeye çal›flan bir
n›mlars›n›z? Arundhati Roy’un sözleri- “queer” olmakla ilgili de¤il. ‹nsanlar gey, tutkal ifllevi görüyor. Son zamanlarda
ni, beden ve cinsiyet politikalar› ve lezbiyen, “erkeksi” (butch) ya da trans- Kürtler, Alevîler, kad›nlar ve LGBTT
Türkiye’deki Kürt direnifliyle beraber gender olduklar›n› iffla edebilir. Bu tür bireyler bu milliyetçili¤in empoze etti-
düflündü¤ünüzde, siz nas›l bir tablo çi- konuflmalar›n yap›labiliyor olmas›ndan ¤i ulusal kimli¤i k›rmaya bafllad›lar. Bu
ziyorsunuz? mutluluk duyuyorum, fakat queer’in si- farkl› gruplar ya da hareketler yatay bir
Öncelikle, tam da fliddeti tan›mlayama- yasal aç›dan önemli bir kavram haline düzlemde nas›l birleflebilirler?
yaca¤›m› düflünüyorum. Tek bir fliddet gelifli bence homofobi karfl›t› mücadeley- Bir ABD vatandafl› olarak gelip de size bir
biçimi oldu¤unu düflünmüyorum. fiid- le ilgilidir. Bu da herkesi kapsamaya yö- yöntem önermem do¤ru olmaz. Fakat,
det daima çok yönlüdür. Biçim ve yön- nelik bir davetle bafllad›. Biz, kimin ki- gerçekten ilgilendi¤im fley, bu hareketle-
temleri aç›s›ndan çeflitlilik arzeder. Bu minle yatt›¤›n› umursam›yoruz. Hiç rin her birinin bünyesinde ne türden bir
yüzden fliddet hakk›nda konuflurken çok kimseyle yatm›yorsan›z, bunu da umur- devlet iktidar› analizi yap›ld›¤›d›r. Bu ha-
spesifik olmak zorunday›z. fiiddet karfl›t› sam›yoruz. Hatta siyasal aç›dan hangi reketler aç›s›ndan devlet iktidar›n›n han-
olabilirim, fakat e¤er karfl›ysam, akl›m- gruplarla iliflkide oldu¤unuz da önemli gi boyutu kritik odak noktas› haline geti-
dakinin hangi fliddet çeflidi oldu¤unu de¤il. E¤er homofobiye karfl›ysan›z, bu riliyor? Özellikle buradaki militarizmi,
söylemek zorunday›m. O zaman bu be- bizimlesiniz demektir. San›r›m son 15-20 giderek askerî iktidarla özdefllefltirilen
41
ulus yorumunu, Türkiye’ye içkin maskü- neye ihtiyaç duyar ve bedenlerin itibar›- t›s›n› nas›l kuruyorsunuz?
lenli¤i, Kürt karfl›t› e¤ilimi, Ermeni tarihi- n›n teslim edilmesi için gereken kamusal Bu aç›dan “k›r›lganl›k” (precarity) kavra-
nin yok say›lmas›n› düflünürsek, tüm bu yükümlülükler nelerdir? Bedenler bar›n- m› benim için önemli, çünkü farkl› az›n-
meselelere hareketlerin nas›l bakt›¤›yla il- maya, g›daya, kendilerini ifade etme l›klardan insanlar k›r›lganl›k durumu içi-
gilenirdim. Demek istedi¤im, muhteme- hakk›na, seyahat hakk›na, bir iflte çal›fl- ne konuyor. Yasal güvenceden mahrum
len erkek egemenli¤i üzerine odaklanan maya, cinsel ve samimi iliflkileri de kap- yaflamak durumunda kal›yorlar ve ba-
feministleriniz vard›r, ya da insanlar›n et- sayan yak›nl›klar kurma hakk›na ihtiyaç zen bizzat yasa taraf›ndan zulüm görü-
nik kimliklerine dayanarak ayr›mc› mu- duyarlar. Bunun anlam›, s›n›f fark›na ba- yorlar. E¤er k›r›lgan durumdaki farkl›
amele görmesinden kayg› duyanlar›n›z. k›lmaks›z›n, herkes için yaflanabilir ha- gruplar› düflünürseniz, örtüflen flartlara
Ayn› zamanda bir tür karfl›-milliyetçili- yatlar sa¤lamak ad›na bar›nma projeleri- sahip olduklar›n› görürsünüz. Açl›¤a,
¤in de önemli oldu¤unu düflünüyorum. ne yönelik eflitli¤e dayal› politikalar üs- bar›nma sorunlar›na, kanun taraf›ndan
Tabii bunu enternasyonalizm ya da küre- tüne düflünmektir. Öte yandan, modern korunmad›klar› için fliddete maruz kal›-
sel kültür ad›na hayata geçirmekten bah- soylulaflt›rma yolunda fl›k bir öncephe yorlar. Tüm bunlar k›r›lgan koflullarda
setmiyorum. Bildi¤iniz gibi ulusötecilik infla eden ülkeler, asl›nda yoksullar› d›- yaflamak demek. Ve bence k›r›lganl›¤a
(transnationalism), Mcdonald’s ve Benet- flar› do¤ru iteliyorlar. Buenos Aires’te karfl› mücadele, gayr›milliyetçi, gay-
ton’la ilgili bir husus de¤il. Beni alâkadar göz kamaflt›r›c› konut bloklar›n›n hemen r›kimlikçi ve koalisyona dayal›d›r.
eden, Türkiye’nin de bulundu¤u bölge- bitimindeki yüksek duvarlar›n arkas›nda Türkiye’deki LGBTT hareketine ne
de, ülke s›n›rlar›n› aflan, baflka ülkeler ve insanlar çad›rlarda yafl›yorlar. Öyleyse söylemek istersiniz?
mücadelelerle ba¤lant› halindeki milli- Buradaki mücadeleden çok etkilendim.
yetçilik karfl›t› hareketler. Bu tür hareket- Eflcinselli¤in hastal›k oldu¤unu söyleyen Kavaf, gey, Öylesine düflmanca ve umursamaz bir
ler çok önem kazan›yor. hükümetiniz var ki. Fakat en az›ndan ey-
queer, biseksüel ve transgender hayatlar›n korunmaya de¤er
Türkiye’deki soylulaflt›rma ve modern- lemleriniz ve küresel ölçekte gerçek-
oldu¤una inanmayan, yasalar nezdinde eflit muameleye lây›k
mevcuttur.
JUDITH BUTLER VE YIKICI S‹YASET Butler, bu tür toplumsal iktidar mekanizmalar›n›n,
Sabit kimliklere karfl› radikal belirsizlik tutarl› ve do¤alm›fl gibi görünen norm ve söylem oluflum-
lar›n›n politik stratejiler arac›l›¤›yla y›k›lmas›n›, yeniden
üretimlerinin ve süreklili¤inin kesintiye u¤rat›lmas› gere-
ir toplumda insan kimdir? Kim vatandaflt›r? Kimlerin lar›n bir etkileflimidir. Butler, hâkim, kanl› bir mant›¤›n ¤ini savunur. Butler’›n ilk yaz›lar›nda elefltirdi¤i gibi, sis-
B haklar› vard›r veya kim hak talep edebilir? Kimin ha- parças› olarak do¤al görünen bu kategorileri teflhir edi- tem içerisinde belirli bir grubun taleplerinin ifadesi olan
yat› korunmaya de¤er bir hayatt›r? Genel olarak kimler yor. Bu mant›¤a uymayan›n hayat› toplumsal olarak ta- kimlik politikas›, kimi zaman gerekli ya da baflar›l› olsa
kamusal alanda varolabilir? Kim alg›lanan bir varl›kt›r? n›nm›yor, dikkate al›nm›yor, yaflamaya de¤er bir hayat da, varolan iktidar iliflkilerini asla dönüfltüremez, çünkü
Yaflanmaya de¤er hayat hangisidir? olarak görülmüyor, ard›ndan yas tutulabilir say›lm›yor ikilikler üzerinden kurulu egemenlik mant›¤›na tutsakt›r.
Bunlar, 1990 y›l›nda yay›nlanan “Gender Trouble” ve korunmaya de¤er görülmüyor. Y›k›c› siyaset “queer” olmal›d›r. Queer bir kimlik
(Cinsiyet Belas›) kitab›ndan itibaren feminist filozof Ju- Yeni çal›flmalar›nda Butler teorisini “k›r›lganl›k” kategorisi de¤ildir, aksine, fliddet içeren egemenlik
dith Butler’›n zihnini sürekli meflgul eden ve Butler’›, in- (precarity) kavram› etraf›nda geniflletiyor. fiimdiye ka- mant›¤›n›n bir parças› olan, kimin kabul görüp görmeye-
sanlar›n istisnas›z ba¤l› oldu¤u, onlar› tam olarak tayin dar teorisinin merkezine cinsiyet normlar›n› yerlefltiren ce¤i ya da kimin kamusal alanda söz sahibi olup olma-
etmese bile büyük ölçüde belirleyen bir iktidar iliflkileri Butler, bu sayede, teorisini ister toplumsal, ekonomik yaca¤›n› belirleyen bu kategorilere karfl› ç›kmay› amaç-
analizine götüren sorulard›r. Hâkim normlar›n belirle- ve hukukî koruma eksikli¤i nedeniyle, ister do¤rudan lamaktad›r. Söz konusu olan, kendi kendini, s›n›rlar› be-
medi¤i bir düflünce, benlik, beden ve cinsiyet alg›s› yok- devlet fliddeti nedeniyle olsun, insanlar› yaralayan, flid- lirlenmifl, sabit ve de¤iflmez, toplum ve devlet içerisin-
tur ve bizler bu normlar› her gün hayata geçirdi¤imiz dete maruz b›rakan ve katleden her tür iktidar mekaniz- de kabul görmüfl flekil ve kimlik içerisine s›k›flt›rmamak,
için Butler’›n performans dedi¤i, iktidar›n yeniden üreti- mas›yla tamaml›yor. kesin s›n›rlar› belirlenmifl bu kimlik tan›mlar›n› sorgula-
minin parças› olmaktan kurtulam›yoruz. Ancak Butler iktidar mekanizmas›n› analiz ederken makt›r. Var›lmas› gereken nokta, toplumsal alanda bü-
‹ktidar analiziyle Butler, iflte topluma yerleflik bu dönüflüm olanaklar›n› ve siyasal stratejileri sürekli dü- yük bir kat›l›kla belirlenmifl kimlik, insan, özne tan›mla-
fliddet yüklü normlar› ve söylemleri sorunsallaflt›r›yor. flünüyor. Post-yap›salc› düflüncenin bir temsilcisi olarak r›n›n d›fllad›klar›n›n, fliddete dayal› yasa, norm ve fikir
Bu norm ve söylemler, toplumda belirli bir insan yafla- da görülen Butler, yapt›¤› iktidar analiziyle, insan›n, ikti- oluflumlar›n›n yok edilmesi yoluyla yaflamaya de¤er bir
m›n› “yaflamaya de¤meyen” veya “korumaya de¤me- dar iliflkileri içerisinde ne kadar çok sarmaland›¤›, onlar hayat imkân›na kavuflabilmeleridir. Bugünkü varolan
yen” hayat olarak belirliyor; ya da genel olarak kamusal taraf›ndan belirlendi¤i ve hiçbir zaman da bundan ar›na- bask›c› normlar›n sözde daha iyi, sabit yenileriyle de¤ifl-
görünürlü¤ünü veya varolmas›n› engelliyor. Bunun bir mayaca¤›n› savundu¤undan, kendisinin ve toplumsal ilifl- tirilmesi yerine, bugün bizim için belirsiz olan bir gele-
örne¤i, “heteroseksüel matris”tir. Bu, bir yandan cinsi- kilerin tam bilincinde ve de bu do¤rultuda eylemde bulu- cekte sürekli ve köklü bir aç›kl›¤›n bulunmas› esas me-
yet olarak sadece kad›n ve erkek ikili¤ine izin veren, di- nan bir özne fikrini elefltiriyor. Ayn› zamanda da iktidar, seledir. Butler için bu politikay› bir arada tutan fley, ola-
¤er yandan ise sözde biyolojik cinsiyet (sex) ile bunun varolan normlar›n insanlar taraf›ndan icra edilmesine naks›z bir kimlik de¤il, fliddet yüklü iktidar mekanizma-
toplumdaki karfl›l›¤› (gender) aras›nda bir tutarl›l›¤› ve ba¤l›d›r ve Butler’a göre de¤iflim ancak bu koflulun ger- lar›n›n elefltirisi ve ortadan kald›r›lmas›d›r.
de heteroseksüel bir arzuyu dayatan farkl› hâkim norm- çekleflmemesi ya da yeniden üretiminin engellenmesi ile Ulrike Flader
42
Haz›rlayan: Koray Löker Yasakta hay›r yok ‹stek c›v›lt› y›lmaya bafllad›.
Hz. Muhammed’e hakaret içeren sayfa- ‹ran seçimlerinin ard›ndan bafllayan Amerika’n›n siyasî temellere da-
lar oldu¤u gerekçesiyle Pakistan’dan gi- protestolar›n en h›zl› duyuldu¤u mecra yanan ricalar›n› k›ramad›¤›na ‹ran se-
rifli engellenen Facebook ve Youtube oldu¤u gibi, protestolar›n organize çimleri sonras›nda flahit oldu¤umuz
için, Pakistan ‹çiflleri Bakan› Rehman edilmesinde de görev alan Twitter, Twitter, vakti daha önce kararlaflt›-
Malik, konuyu hükümet nezdinde görüfl- ‹srail’in uluslararas› bar›fl eylemci- r›lm›fl bir bak›m iflini, devlet erkan›-
tüklerini ve meslektafllar›na bu siteleri leri filosuna yapt›¤› sald›r›n›n ar- n›n ricas› üzerine ertelemifl ve
bloke etmenin iyi bir fley olmad›¤›n› söy- d›ndan ilk akla gelen adreslerden ‹ran’daki protestolar›n Twitter üze-
ledi¤ini ifade etmiflti. Sadece hakaret biri oldu. Twitter mesajlar›n›n bir rinden yay›n› aral›ks›z sürebilmiflti.
içeren unsurlar›n bulundu¤u baz› sayfa- ba¤lam içinde gruplanmas› için kul- Bu kez probleme teknik bir aksakl›-
lar›n yasakl› kalaca¤›n› aç›klayan baka- lan›lan imlerden, bu olay için #flotilla seçil- ¤›n neden oldu¤unu ve konuyla ilgilendikleri-
n›n konuflmas›n› takip eden gün Youtu- miflti. ‹m, Twitter’›n “hakk›nda en çok konu- ni aç›klasalar da, Facebook’la ilgili dedikodu-
be aç›ld›. Malik’in Türkiye ile resmî te- flulan konular” listesinin ilk s›ras›nda görün- lar gibi, Twitter da kamuoyunda güven soru-
maslarda bulunmas›n› isterdik. dü¤ü an kaybolunca, sansür dedikodusu ya- nu yaflamaya bafllad› gibi görünüyor.
GAZETES‹NDEN, K‹TAPÇISINA YAYIN DÜNYASI BLOGLARI KEfiFETT‹ rindeki popülerli¤e paralel geliflti. Face-
book, Twitter gibi mecralar›n ne kadar
44
olmazsa ben neyim... Ama gelmez, o ay- yeri var. Kurulan özdefllik, markan›n Fotokopi yerine blog
r›... Çünkü tezgah›n› kurmufl, kendi blo- kendisini hat›rlatma etkisi derken, hiçbir Bloglar›n güçlü oldu¤u bir baflka alan,
gu ve takipçileri var, kendi ya¤›nda kav- marka henüz bir blog yazar›na bu tür özellikle fanzin kültürünün kolayca nak-
ruluyor...” cümleleriyle blogcu gururu kullan›mlar nedeniyle müdahale etmedi. ledilebildi¤i elektronik dergiler. Blogs-
gibi bir tutumu da kendili¤inden atfet- Bizatihi bu kullan›mda göremesek bile, pot, WordPress gibi popüler blog araçla-
mifl oldu. Y›lmaz, Hürriyet’te köfle teklifi benzeri isim aparmalar›n›, imge aparma- r›ndan önce de fanzinler web sitelerinin
alsa blogcu gururu gösterip reddeder mi, lar›n› ‘80’li y›llarda terim olarak yayg›n- olanaklar›n› ilk keflfeden yay›nlar aras›n-
yeni bir kariyere bafllamak için bu f›rsat› laflan sanatsal aparma (appropriation dayd›. Fotokopiye k›yasla çok daha ge-
de¤erlendirir mi, bilinmez... Henüz böy- art) ile anlamland›ran, ayn› ba¤lama ko- liflmifl olanaklar estetik tercihlerin gelifl-
le bir teklif gelmifl gibi de görünmüyor. yanlar da var. Bu iliflki, yay›nc›l›k dünya- mesini de sa¤lay›nca, e-dergi ve fanzin
Öte yandan, Okuyanus Yay›nevi’nin s› içinde, uluslararas› yay›n birliklerinin birbirine yaklaflmaya bafllad›. Bugün
sahibi Cem Mumcu, benzeri bir öneriyi kurallar›, telif ve marka konular›ndaki Türkçe konuflulan internet dünyas›nda
yay›nc›/giriflimci olarak baflka blog ya- sorumluluklar ile ayn› anda nas›l müm- birçok e-dergi yay›nda. Bunlar›n baz›lar›
zarlar›yla gerçeklefltirdi. Haziran bafl›n- kolektif birer blog, baz›lar› tasar›mlar›n›
da ç›kaca¤› duyurulan “Küçük Aptal›n Tan›t›mlar›n› yapmak üzere ürünlerini tan›nm›fl blog PDF gibi bas›lmaya uygun biçimlerde
Büyük Dünyas›”, PuCCa takma ismini ayr›ca sunarak matbu dergicilikle iliflki-
yazarlar›na gönderen firmalar›n say›s› artt›. Do¤ru yazar›
kullanan bir blog yazar› taraf›ndan yaz›l- sini s›cak tutmay› deniyor. Takipte oldu-
d›. Serinin devam›nda Her Boku Bilen tercih etmek isteyen flirketler, eski usûllerle çal›flan reklam ¤umuz kolektif elektronik yay›nlar ara-
Adam (bok sözcü¤ü b.k fleklinde yaz›la- ajanslar›n›n verileri ve deneyimleriyle yetinmiyorlar. s›nda Afili Filintalar (www.afilifilinta-
rak) ve Sami Hazinses mahlasl› iki blog lar.com) [Futuristika!] (www.futuristi-
yazar›n›n daha kitaplar›n›n ç›kaca¤› söy- kün olacak zaman gösterecek. Mesele ba- ka.org), Etrafta (www.etrafta.com), Dü-
leniyor. Mahlas kullan›m› çeflitli neden- sitçe telif haklar›n›n ödenerek isim hak- ¤ümküme (www.dugumkume.org), Ye-
lerle edebiyat tarihi boyunca varoldu k›n›n al›nmas›nda da bitmiyor. As›l soru ni Medya (yenimedya.wordpress.com)
ama, böyle bir kullan›m yay›nc›l›k dün- flu: Konvansiyonel yay›nc›l›k, bu türden Prensese Mektuplar (www.prensese-
yas›nda pek yayg›n de¤il. Hele hele seçi- takma isim kullan›m›na uygun bir zemin mektuplar.com) örnekler say›labilir.
len mahlaslar›n, uydurma isimler de¤il, sunma becerisine sahip mi? Dizüstü Ede- 106. say›da Murat Gülsoy’la e-kitap
baflkalar›na ait isimler olmas› durumu biyat Serisi’nin devam›nda Sami Hazin- konusunda sohbet ederken, bloglar bir
daha da özel hale getiriyor. ses mahlasl› blogcunun s›ra bekliyor ol- edebiyat arayüzü olarak okunabilir mi,
Bir çizgi film karakterinin ismi olan mas›, bu tart›flman›n devam edece¤ini kitaplar›n yerini bloglar alabilir mi diye
Pucca, ayn› zamanda karaktere dayal› düflündürüyor. ‹smin kullan›m› baflka, sorarken eklemifltik: Yay›nevleri bu gelifl-
koca bir marflandiz ürün ekonomisinin blog yazar›n›n asl›nda kitab›n›n bas›lma- meler karfl›s›nda neler yapabilir? Görü-
de markas›. Böyle bir marka olmas›, ya- s› sürecini var eden birikimini temsil nen o ki, bu soru, tazeli¤ini bir süre daha
zar ismi olarak tercih edilmesine engel eden isimden vazgeçmesi baflka bir tar- yeni tart›flmalarla beslenerek koruyacak.
de¤il. Blog dünyas› raconunda bunun t›flma yaratacak gibi... Koray Löker
45
DÜNYA KUPASI BAfiLIYOR Lampard, Rooney’li kadrosuyla turnu-
van›n favorilerinden; en az›ndan Mes-
si’nin bir numaras›... Kupaya ikinci defa
Handikaplar, plaseler, sürprizler kat›lacak olan Slovenya ise göze çarpan
y›ld›z oyuncusu olmayan, biraz kapal›
Futbol zevkini de¤il, ulusal cihad duygusunu pompalayan bir millî ruhun tak›m› kutu bir tak›m.
sahada olmayaca¤›na göre, dört senenin sultan› Dünya Kupas›’n› rahatça seyredebiliriz.
Aksi olsa –yani Terim’li millîler gruplardan kavga dövüfl ç›ksa–, seyir zevkini bir yana D Grubu: Almanya, Avustralya,
Gana, S›rbistan
b›rak›p memleket halleri üzerine kafa patlatacakt›k herhalde. Neyse, rahatta, objektif
Bu grupta Almanya ile Gana karfl›laflt›-
pozisyonday›z. fiimdilik, tak›mlar›n son durumlar›na bir bakal›m... ¤›nda muhtemelen Dünya Kupas› tari-
hinde bir ilk gerçekleflecek ve iki kardefl,
üney Afrika’n›n gelir uçurumu, na kat›lacak olan, 11 uluslararas› maçta iki ayr› tak›m›n formas›yla sahada ola-
46
r›kl›¤› yaflayan tak›mlar›ndand›; bu her maçta gol atm›fllard›, bu sefer
sene may›s sonuna kadarki haz›rl›k bafllar›nda Eriksson oldu¤u için da-
maçlar›nda ‹talya, Gürcistan ve Slo- ha emniyetli oynayabilirler. Manc-
vakya’yla berabere kald›. Eski y›l- hester City’den Kolo Touré, Barce-
d›z Roger Milla’n›n “millî tak›ma lona’dan Yaya Touré, Arsenal’den
hiçbir fley vermedi” diyerek elefltir- Eboué savunma, Chelsea’den Kalo-
di¤i Eto’o buna karfl› tak›m› b›rak- u hücum silahlar› –Drogba sakatl›-
ma tehdidinde bulundu. Dönmeye ¤›ndan dolay› muhtemelen forma
ikna edilirse tak›ma kaptanl›k ya- bulamayacak . Orta sahada oynama
pacak, ona Kayserispor’dan Hami- ihtimali olan isimlerden biri Galata-
dou, Ankaragücü’nden Geremi ve sarayl› Keïta. Di¤er yanda Kuzey
Trabzonspor’dan Song efllik ede- Kore, Güney’le savafla tutuflmazsa
cek. Song, Zidane’la beraber iki ay- biraz futbol oynayacak; geçen y›l
r› Dünya Kupas›’nda k›rm›z› kart oraya konuk olduklar›nda futbol-
gören iki futbolcudan biri. Olur da cular›n›n zehirlendi¤ini iddia et-
tak›m› elenmeden k›rm›z› kart gö- mifllerdi. Daha önce 1966’da çeyrek
rürse, üç ayr› kupada bu mertebeye finale ç›kan Kuzey Kore kadrosun-
ulaflan ilk isim olacak. da Japonya’da do¤up büyüyen, Ja-
ponya’n›n Kawasaki Frontale tak›-
F Grubu: ‹talya, Paraguay, m›nda oynayan ve 21 millî maçta 14
Slovakya, Yeni Zelanda gol atan Jong Tae-se’ye, “halk›n
Son dünya flampiyonu ‹talya’n›n en Rooney’si” deniyor; Kuzey Kore
önemli futbolcusu olarak kaleci habire turnuvalardan men edilme-
Buffon gösterilmifl Guardian’da. Bu seydi, Tae-se uluslararas› arenada
da gök mavililerin form durumu daha çok görünebilirdi. Son Dünya
hakk›nda epey bir bilgi veriyor. In- Kupas›’nda dördüncü olan Porte-
ter Avrupa flampiyonu oldu ama, kiz, may›s ay›nda tam kadro ç›kt›¤›
kadrosundaki üç ‹talyan futbolcu- maçta Yeflil Burun’la 0-0 berabere
dan sadece biri, o da ancak uzatma- kal›p pek umut vermedi. Ama so-
larda oynad›. Kadronun yafl› ileri, nuçta Ronaldo var.
yine de kale önünden fazla aç›lama-
yacaklard›r. Tamam› kendi ülkele- H Grubu: Honduras, ‹spanya,
rinde oynayan ‹talya tak›m› oyun- ‹sviçre, fiili
cular›n›n aksine Paraguay’›n kadro- En son 1982’de Dünya Kupas›’nda
su ço¤unlukla Arjantin ve Alman- görünen Honduras martta Türki-
ya’da oynayan oyunculardan kuru- ye’yle haz›rl›k maç› oynay›p 2-0
lu. Alman futbol dergisi Kicker ta- yenildi. Tak›mda Serie A’da oyna-
raf›ndan 2006 Dünya Kupas›’n›n en yan üç ve Premier Leauge’den bir
seksî oyuncusu seçilen Santa Cruz, oyuncu var, ama tan›nm›fl isim
hâlâ tak›m›n en önemli silah›. Para- yok; bir puan›n bile baflar› olaca¤›-
guay bu kupaya yedinci, Slovakya n› tahmin etmek zor de¤il. ‹spanya
ise ilk kez kat›l›yor. Gruplarda Çek ise zaten kendi ad›na konuflan bir
Cumhuriyeti’ni geride b›rakmas› tak›m. Sahaya sadece Xabi Alonso,
pek haval›yd›. Ankaragücü’nden Xavi Hernández, Andrés Iniesta,
Vittek ve Sapara ile Befliktafl’tan Cesc Fàbregas’la ç›ksalar bile zor-
Holosko bu kadroda. Eski Befliktafl- lanmadan yar› finale ç›kmalar› ge-
l› Karhan ise sakatland›¤› için yok. rekir k⤛t üzerinde. Güiza kadro-
Yeni Zelanda, tarihinde karfl›laflt›¤› da yok. Öte yandan, Dünya Kupa-
Avrupa ve Güney Amerika tak›m- lar›ndaki kronik baflar›s›zl›klar› yi-
lar› karfl›s›nda tek galibiyetini Gür- ne metafizik bir durum yaratabilir:
cistan’a karfl› alm›fl. Bahreyn’i ele- ‹spanya bundan önce birçok kez
yerek kupaya kat›lan tak›m›n üst iddial›yd›, sadece dört kez çeyrek
seviye bir ligde oynayan tek oyun- finale ç›kabildi. Bir keresinde dör-
cusu Blakburn’den Ryan Nelsen. düncü oldu, ama topu topu 13 ta-
k›m›n kat›ld›¤› 1950’de... Turnuva-
G Grubu: Brezilya, Fildifli Sa- ya dokuzuncu kez ifltirak eden ‹s-
hili, Kuzey Kore, Portekiz viçre’nin durumu da ‹spanya’dan
Brezilya, Dunga’n›n 2006’da teknik parlak de¤il. Üç kez çeyrek finale
direktörlü¤e getirilmesinden beri ç›km›fllar, sonuncusu 1954’te. Son
2007’de Copa América’y›, 2009’da eleme gruplar›nda kendi evinde
Konfederasyon Kupas›’n› kazand›, Lüksemburg’a yenilmek gibi bir
Dünya Kupas› elemelerinde Güney utanca ra¤men grup birincisi oldu
Amerika birincisi oldu, kat›ld›¤› ‹sviçre. ‹stikrars›zl›¤› her iki flekil-
hiçbir turnuvada saf d›fl› edilemedi. de de yan›ltabilir. Güney Amerika
Galatasarayl› Elano’nun da yer al- elemelerinde Brezilya’n›n ard›n-
d›¤› 23 kiflilik kadroda Barcelonal› dan ikinci olup gelen fiili’nin ise
Dani Alves, Interli Maicon, Real 1962’de kendi evindeki Dünya
Madridli Kaká, Sevillal› Fabiano ön Kupas›’nda dördüncülü¤ü var.
plana ç›kan isimler. Ve tabii ki kale- 2007’de U-20 Dünya Kupas›’nda
ci Júlio César... Fildifli Sahili, üçüncü olan kadrodan A tak›ma
2006’da Arjantin ve Hollanda’n›n yükselen isimler sürpriz y›ld›zlar
aras›ndan s›yr›lamam›flt›, flimdi ba- sunabilir. Befliktafll› Tello da kad-
s›n›n pek sevdi¤i sevimli bir tâbirle roda.
yine “ölüm grubu”nda. O zaman Doruk Yurdesin
Haz›rlayan: Ahmet Gürata
A ⁄ I R Ç E K ‹ M
48
Müzik Karanl›k sevda marfllar›
dolab› The Dead Weather / Sea Of Cowards (Warner) bu buluflma nas›l oldu da “seri” derecede üretken
flleyen demir ›fl›ldar”, Türkçeden Jack White’a ve “köklü” denecek kadar sa¤lam olabiliyor, hayret
“‹ ithaf edilebilecek en iyi deyimlerden biri her- verici.
halde. White Stripes’la sahnede üç buçuk kiflilik ifl Dead Weather’›n kitab›nda aflk öyle çiçekli çiko-
ç›karan, Raconteurs’te gizli kaptanl›¤› üstlenen, Bob latal› de¤il, “delikanl›”, sert, karanl›k bir sevda. Ali-
Dylan’la, Rolling Stones’la afl›k atan, klifleye düflme- son Mosshart’›n çekici sesiyle “Gasoline”ini dinle-
den ve kendi sound’undan taviz vermeden bir “Ja- yince bu tutku daha da su yüzüne ç›k›yor: “Bana
mes Bond” tipi temalar›n alt›ndan kalkabilen, son yaklaflt›¤›nda / Benzin kokusu al›yorum / Sevgili,
duyumlara göre, ifli Jay-Z’yle pafllaflmaya götürecek sevgili de¤il / Bir makine istiyorum...”
üretkenlik ve aç›kl›ktaki bir müzisyene ancak flapka “Sea Of Cowards” albümünün geneli, “tut-
10 albüm ç›kart›l›r. ku”nun s›n›rlar›n› arayan, zorlayan sözlerle dolu.
Ataturk Band Anatolia Beat
Bettye LaVette Interpretations Dead Weather’a dair kelâm edeceksek, hikaye Teslim etmek gerekir ki, bu karanl›k sulara böylesi-
CocoRosie Grey Oceans tabii ki Jack White’tan ibaret de¤il. Ama bir kere, ne bodoslama dalmak her müzisyenin, söz yazar›-
Divine Comedy Bang Goes The Knighthood son on y›l›n en iyi ç›k›fl yapan gitarc›s› Jack White, n›n harc› de¤il. Albümün ilk parças› “Blue Blood
Laurie Anderson Homeland Dead Weather’da davulda! Gitar ve klavyelerde Blues”, bir nevi Jack White klasi¤i. Di¤er projelerin-
LCD Soundsystem This Is Happening Queens Of The Stone Age’ten Dean Fertita, basta de de ad›nda “blues” geçen pek çok parça yapm›fl-
Mor ve Ötesi Masumiyetin Ziyan Olmaz Raconteurs’ten Jack Lawrence ve vokallerde The t›. “Blue Blood Blues” asl›nda ileri derecede bir ka-
Ricochet The Burning One
Kills’den Alison Mosshart var. Bir nevi rüya tak›m›. ra sevda marfl› say›labilir; ifli kendini inkâra kadar
Ryan Adams Orion
Tamikrest Adagh Daha ilk albümleri “Horehound”un duman› üze- götürüyor: “Seni o kadar seviyorum ki / Varl›¤›m
rindeyken ikinci albüm haberini duyuran bu “A s›- dahi beyhude...” Bir Jack White ve Alison Mosshart
5 flark› n›f› yan proje”nin aflk tarifi de, rock’n’roll’u da bir düeti olan “Die By The Drop”sa neredeyse evlilik
Master Musicians Of Bukkake Perde Kald›rma baflka. Bir “arkadafllarla tak›lma” olarak bafllayan yemini diye bildi¤imiz ezberi tersyüz ediyorlar: “‹yi
Gogol Bordello Pala Tute günde, kötü günde seni alaca¤›m / Kendi küçük
The National Bloodbuzz Ohio mezar›ma...” “I’m Mad”de ifller iyice 盤›r›ndan ç›-
Them Crooked Vultures Mind Eraser, No Chaser
Willie Nelson Freight Train Boogie
k›yor ve Mosshart’›n peflinde tüm grup adeta gale-
yana geliyor. “Mad”den kas›t “öfkeli” mi, “deli” mi,
pek belli de¤il.
‹lk albümde tutan maya, belli ki ikinci albümde
WILLIAM S. BURROUGHS yeni bir
Dead Wetaher’›n daha sa¤lam ve s›k› bir grup ol-
belgeselle an›l›yor. Sonbahara yetifl-
mas›n› sa¤lam›fl. Gerek söz yaz›m›, gerek icra daha
tirilecek olan “A Man Within”de Iggy
da ileri gitmifl. fiimdilik Jay-Z tüyosunu ald›k ama,
Pop, Laurie Anderson, Jello Biafra
Jack White’›n tornas›ndan ç›kacak bir sonraki ifl ne
söyleflileriyle yer al›rken, Sonic Yo-
olacak, kestirmek güç. – Reha Öztunal›
uth ve Patti Smith de müziklere
katk›da bulunacak.
Dam›t›lm›fl do¤açlama
SOLO ALBÜM yapan Radiohead’çiler kervan›na
davulcu Phil Selway de kat›l›yor. “Familial” a¤us- gelen “Befl Dakika Daha” ise en iyi parçalar›ndan...
Sakareller / Befl Dakika Daha (Peyote)
tos ay›nda yay›nlanacak. Sakareller’in müzi¤ini tarif etmek gerekirse, Anado-
emleket rock’una yapt›¤› katk›lar artarak de-
JOHN FRUSCIANTE (Red Hot Chili Peppers’tan
M vam eden Peyote’de bir albüm daha hayat bul- lu rock’u post-rock, shoegaze, az›c›k da grunge ile
du. 2003’ten bu yana müzik yapan, ama en çok Pe- harmanl›yorlar deriz. Birebir taklit de¤il kastetti¤i-
hat›rlars›n›z) sessizli¤ini bir iflbirli¤iyle bozdu: At yote’de izleme flans›n› buldu¤umuz Sakareller, ilk miz elbette... Replikas, Baba Zula, hatta Nekrop-
The Drive In ve Mars Volta’n›n mülti-enstrümanta- albümünü, “baba oca¤›”nda, sessiz sedas›z yay›nla- si’yle ayn› yola koyulmufllar. ‹lkinin t›n›s›n› di¤erle-
list eleman› Omar Rodríguez-López’le kaydetti¤i d›. Kendilerini beflli diye rinin durufluyla (bazen de
yedi parçal›k albüm, gayet deneysel bir elektrikli bilirdik. fiu anki kadroy- tam tersi) harmanlasalar
gitar güzellemesi... sa dört kifliden olufluyor: da, asl›nda bak›fl aç›lar›n›
Veli U¤ur Güney gitarda, naklediyorlar, müzi¤in
CHRISTINA AGUILERA yeni Bahad›r Mafla bas ve ba¤- do¤usunun bat›s›n›n ol-
albümü “Bionic”te yeralt› po- lamada, Ifl›k Bar›fl Fida- mayaca¤›n› bir defa daha
punun en yetenekli ve 盤›r ner gitarda, Baflar U¤ur ise davulda –son ikisi vo- gösteriyorlar... ‹lk bölümünde daha bir “pop” ilerle-
aç›c› kad›n müzisyenlerini kalleri paslafl›yorlar. yen albüm, ikinci yar›dan sonra, “Tercüman-› Ah-
yan›na ald›: M.I.A., Santi- Sakareller, do¤açlamay›, deneysel havalar› hep val”le birlikte saykodelik bir havaya bürünüyor.
gold, Goldfrapp, Ladytron ve severdi. ‹lk albümlerinde, zaten uzun y›llar üzerin- Hatta finalde son dönem Radiohead’lere benzeyen
Le Tigre’ciler, albümün her ya- de çal›flt›klar› parçalar› ince eleyip s›k dokumufllar, “YK2” ve ba¤laman›n konufltu¤u –ad› gibi döngü-
n›na damga vurmufllar. iyice dam›t›p önümüze 12 adet “flark›” b›rakm›fllar. lü– “Yörünge” ile bu hava zirve yap›yor. Her keli-
Üstelik bunlar›, sürpriz niyetine, tufllu, yayl› ve üfle- mesi özenilmifl “fliircik”lerden oluflan lirikler de ca-
fiEVVAL SAM sevdi¤i türler aras›nda gezinmeyi melilerle de zenginlefltirmifller. Albümün aç›l›fl›n› bas›. “Babadan kalma nitelik, biraz alçakgönüllü-
sürdürüyor. Bu sefer, asl›na sad›k düzenlemelerle, g›c›r g›c›r rock’n’roll “An› H›rs›z›”yla yap›yorlar, o yüm” deyip eklemifller: “Ama sen yine de çok sev
damardan arabesk hatt›na girmifl: “Yaln›z›m dakika insan› sar›p sarmal›yorlar. “fiemsiye” zaten beni, hiç b›rakma e mi.” Telafla mahal yok, güzel al-
Dostlar›m”, “K›r›ls›n Ellerim”, “‹çiyorsam Sebebi Sakareller konserlerinin “hit” flark›s›yd›. Ard›ndan bümü bulup da b›rak›r m›y›z biz! – ‹lker Aksoy
Var”, “Eller Ald›”, “Taht Kurmuflsun Kalbime” hep
“Has Arabesk”te...
Kara Tren: Talip Özkan (1939 - 2010)
ROBERT WYATT kendi müzi¤i itibariyle en zoru- Gâh ç›kar gökyüzüne
nu yap›yor, bir “best of” yay›nl›yor.
Ama “en büyük ›skalar” olarak: ç telli saz diye hor görülen ba¤lama, onun ellerinde büyük bir ta-
Raflardaki yerini temmuz ay›nda
alacak olan “His Greatest Mis-
Ü rihsel sayg›nl›k kazanm›flt›. Ege’nin zeybe¤i, zurnas› ve klarneti,
maharetli parmaklar›yla ba¤lamada büyük bir ses kazanm›flt›. Radyo
ses”, “Worship”ten “Ship- y›llar›ndan sonra y›llarca Paris’te yaflad›. Halk müzi¤i sanatç›lar› ara-
building”e, düflünür-
s›nda etkisi muazzamd›. Hakiki bir virtüozu yitirdik...
rock’çunun flanl› tarihine
girifl mahiyetinde.
49
Trubadur ve Âfl›klar›n ‹zinde
Belgesel sinemac›l›¤a
Anadolu ve Güney Fransa’dan yola ç›karak
yeni bir soluk getiren,
Akdeniz’i dolaflan, kimi zaman kutsal, kimi
kafa aç›c› festival,
zaman dind›fl› içerikli toplumsal meseleler-
DOCUMENTARIST’te
den, özgürlük mücadelelerinden dem vuran
geri say›m bafllad›.
ya da mistik ve dünyevî aflk› anlatan flark›-
23-27 Haziran aras›n›
lara, deyifllere uzanan repertuarlar›yla Fran-
bir kenara not düflelim.
Ay’a Yolculuk sa’n›n güneyini Anadolu’nun ba¤r›na ba¤la-
Anadolu Antik Tiyatrolar› “40. Y›l›nda Aya Yolculuk!” bafll›¤› alt›nda yan bir trio.. Sam Karpienia Marsilyal›,
KargaArt’›n geleneksel
Türkiye’yi boydan boya kat edip, antik kent- bir dizi film gösterilmeye baflland› Pera Mü- mandola icrac›s›, flark›c›, Oksitan dilinin
sezon finali sergisi
lerin de¤iflmez bir parças› olan tiyatrolar›, zesi’nde. Belgeseller, kült bilimkurgular yer genç solu¤u. Güney Fransa’n›n saz flairleri-
“Kargafla” 30 Haziran’a
baflta akustik çözümler olmak üzere, mühen- al›yor programda. 1951 yap›m› bilimkurgu ne has Ortaça¤ saray fliirlerinin lirik gelene-
dek sürecek... Karga
dislik özellikleriyle inceleyen Yaflar Y›l- klasi¤i “Dünyan›n Durdu¤u Gün”, s›rf there- ¤ini ça¤dafl bir yaklafl›mla yorumluyor. Ana-
çevresinde toplanm›fl
maz’›n araflt›rmas› kitaplaflt›r›lm›flt›. YEM min’le kotar›lm›fl müzi¤i için bile görülmeyi dolu âfl›klar›ndan el alm›fl Ulafl Özdemir ise
farkl› disiplinlerden
Yay›n taraf›ndan bas›lan “Anadolu Antik Ti- hak ediyor. “H.G. Wells’in Ay’daki ‹lk ‹nsan- ba¤lama ve curas›yla türküleri s›rtlayan bir
expressroll@gmail.com
yüzlerce sanatç›
yatrolar›”na dayand›r›larak haz›rlanan web lar›” (1964), “Aya Yolculuk”, “Yasak Geze- etnomüzikolog. Geleneksel müziklerden
aras›ndan derlenen
sergisine, flimdi Sanal Mimarl›k Müze- gen”, “Ay›n Gölgesinde”, Fritz Lang’›n “Met- beslenip onlar› kendilerince yorumlayan bu
seçkiyle galerinin 10. y›l›
si’nden eriflmek mümkün. Türkiye’deki antik ropolis”i (1927) ve NASA arflivlerinden çeflit- ça¤dafl âfl›klara, ‹ranl› tonbak ustas› Bijan
kutlan›yor. Nice y›llara...
dönem tiyatrolar›n›n kapsaml› dökümünü ak- li görüntülerle bezeli epik belgesellere dair Chemirani’nin vurmal› sazlar› efllik ediyor.
tarmay› amaçlayan sergi, 117 adet tiyatro- ayr›nt›l› bilgi ve program ak›fl›na müzenin si- 17 Haziran’da ‹stanbul Frans›z Kültür Mer-
nun genel yap›sal özelliklerini foto¤raflar efl- tesinden ulafl›labilir. Gösterim tarihleri, 4, 6, kezi’nde, bir gün sonra Kad›köy’de, Nâz›m
li¤inde sunuyor. (www.mimarlikmuzesi.org) 8, 10, 11, 13 Haziran... Hikmet Kültür Merkezi’nde...
k›lavuz
Gotan Project,
23 Haziran’da Maçka
Küçükçiftlik Park’a 38. ‹stanbul Müzik Festivali Grup Yorum ‹nönü’de ‹yi Köpek
geliyor. Massive 3 - 30 Haziran tarihleri aras›nda düzenlene- Memleketin müzik hayat›ndaki en uzun so- Foto¤raflar›yla Yunanistan, Rusya, ‹talya,
Attack, Pink Martini, cek olan 38. Uluslararas› ‹stanbul Müzik Fes- luklu yürüyüflü sürdürüyorlar. ‹nad›na, se- Hollanda ve Avustralya’da karma sergiler-
The Cranberries tivali, Arvo Pärt, Lang Lang ve klasik müzi¤in batla, kolektif bir ruhla. Bir müzik grubundan de yer alan Yusuf Sevinçli’nin ilk kiflisel
yolda... en önemli orkestralar›ndan Viyana Filarmoni öte, bir okul oldu 25 y›ll›k birikim. Nice badi- sergisi, “‹yi Köpek / Good Dog” Cihan-
g ö s t e r i s i
de dahil olmak üzere 600’ü aflk›n yerli ve ya- reler atlat›ld›, nice mezunlar verdi.12 Hazi- gir’deki Galeri InSitu’da aç›ld›. Foto¤raf
Eric Clapton ve banc› sanatç›y› a¤›rlayacak. Senfoni ve oda ran gecesi Befliktafl ‹nönü Stadyumu tarihî çekmeye bafllad›¤› ilk günden günümüze
Steve Winwood orkestralar›, vokal konserler, oda müzi¤i, re- bir buluflmaya haz›rlan›yor. Çeyrek as›rl›k kadar çekti¤i 35 siyah-beyaz kareden olu-
13 Haziran’da sitaller ve caz uyarlamalar› halinde toplam marfllar, kavga türküleri, a¤›tlar hep bir a¤›z- flan demlenmifl seçki 15 Haziran’a dek gö-
Kuruçeflme Arena’da... 21 etkinlik var programda. 21. yüzy›l›n Mo- dan söylenecek, 25 y›l›n muhasebesi görü- rülebilir. Yusuf’un duygusal yolculu¤undan
zart’› olarak takdir gören, yaflayan en büyük lecek. Ruhi Su’dan Nâz›m Hikmet’e, Pablo izler tafl›yan, insan›n flehirle iliflkisine
Filiz Gencer’in resim bestecilerden Arvo Pärt’›n “Âdem’in Yakar›- Neruda’dan Victor Jara’ya bütün ustalara odaklanan serginin ad› seçkideki bir foto¤-
sergisi “Tecrite fl›” yap›t›, 7 Haziran gecesi, Estonya Filarmo- selam durulacak. 60 kiflilik kadrosuyla flef raftan esinlenerek konulmufl: “Foto¤rafta
› fl › k
Direnen Renkler”, 9 - nik Oda Korosu taraf›ndan icra edilecek. Orhan fiall›el yönetimindeki “‹stanbul yer alan köpe¤in yaln›zl›¤› ve flehirdeki
25 Haziran aras›nda, Eserin dünya prömiyeri öncesinde, besteci Syhmphonic Project” senfoni orkestras› ve umutsuz aray›fl› serginin içeri¤ini çok iyi
Beyo¤lu’nda, Karfl›
yaflam boyu baflar› ödülüyle taltif edilecek. bugüne kadar Yorum’a ses ve fliir vermifl özetliyordu. Köpek, tüm olumsuz koflullara
‹zleyicileri festival sanatç›lar› ve müzik ya- dostlar› da efllikte olacak... ra¤men hayatta kalma güdüsünü temsil
v e
Sanat Çal›flmalar›’nda.
zarlar›yla buluflturan “Konsere Do¤ru” söy- ediyordu.” Yusuf Sevinçli son olarak ‹stan-
TAYAD’l› ailelerin
leflileri bu y›l da program kapsam›nda. bul Modern’de düzenlenen “‹çimizdeki Za-
deste¤iyle...
s e s
50
Billy: (Dennis Hopper) Ne o? O ne öyle? Ne o öyle ya mo-
ruk?
Wyatt: (Peter Fonda) Ha?
Billy: Aaa. Olacak ifl de¤il moruk. fiey gibi... O fleyi
seyrediyordum moruk, fley gibi –hani geçen sene bir
uydu görmüfltük ya? Onun gibi bir fley geçti gökyü-
zünden. Sonra, yani ans›z›n, aa, birdenbire yönünü
de¤ifltirdi ve v›nn. Geçti gitti moruk. Parlad› ve...
Wyatt: Sen kafay› bulmuflsun moruk.
Billy: Yaa tamam –kafam tafl gibi, oras› tamam. Ama
fley, bir uydu gördüm moruk. Gökyüzünden akt› geç-
ti ve üç kez parlad› bana do¤ru. Bir zigzag yapt› ve
v›nn moruk... Aynen öyle, onu gördüm ben.
George: (jack Nicholson) (duman› savurur ve nefes al›r) Sana
›fl›ldayan o fley UFO'ydu. ‹ki hafta önce Meksika'da bun-
lardan k›rk tane kadar gördük. Onlar... Onlar›n dünyan›n
her köflesinde üsleri var, biliyor musun... 1946'dan beri
buraya geliyorlar. Bilimadamlar›, aydan radar ›fl›nlar›n›
yans›tmay› baflard›klar›ndan beri. O zamandan beri hay-
li kalabal›k olarak aram›zda yafl›yorlar, faaliyetlerde bu-
lunuyorlar. Hükümetin bütün bunlardan haberi var.
Billy: Sen ne diyorsun be moruk?
George: Ee, sen biraz önce onlardan birini gördün, öyle
de¤il mi?
Billy: Ya moruk, ben bir fley gördüm, ama burda faali-
yette olduklar›n› görmedim. Ne demek istedi¤imi an-
l›yor musun?
George: Ee, onlar da insan, senin benim gibi, bizim gü-
nefl sistemimizden. Tek farklar›, onlar›n toplumlar›n›n
daha ileri bir düzeyde olmas›. Yani onlar›n savafllar›
yok, para sistemleri yok, liderleri yok, çünkü herkes li-
der onlarda, yani herkes kendisinin lideri... Teknolojile-
ri sayesinde herkesin beslenmesini, bar›nmas›n›, ulafl›-
m›n› sa¤l›yorlar. Eflit olarak ve zahmetsizce.
Wyatt: Vay be! Sana bi fley söyliyim mi moruk? Bence
–bence ne, ö¤renmek ister misin? Bence bu saçmasapan
bir düflünce. Bence öyle. Buna ne dersin? Ha, buna ne
dersin? Bence saçmasapan bir fley bu. Yani e¤er... O ka-
dar ak›ll›larsa niye kendilerini iffla etmiyorlar, ha? Niye
meseleyi halletmiyorlar ha?
George: Bize kendilerini göstermiyorlar. Çünkü e¤er
gösterirlerse, bu genel bir pani¤e yol açar. fiimdi, yani,
bizim hâlâ liderlerimiz var... ‹flte bu liderler bu bilgiyi
gizliyorlar, çünkü bunun yarataca¤› flok, bizim köhne
sistemimizin sonunu getirebilir. Sonuç olarak bu Ve-
nüslüler, evrende her yolun yolcusuyla temas halinde-
ler. Bu bilgi, bizim köhne sistemimizi yerle bir edecek
bir darbe olur. Dolay›s›yla, flimdi Venüslüler, her çeflit
insanla temas kuruyorlar, tavsiyelerde bulunmak ba-
b›nda. Ve insano¤lu tanr› gibi kendi kaderine hükmede-
bilecek. ‹nsano¤lu, herkesin eflit olmas›yla birlikte evri-
lecek ve kendini aflma imkân› bulacak.
Wyatt: Sigaradan ne haber George?
“Easy Rider” filminden (1969) DENNIS HOPPER
17 May›s 1936 - 29 May›s 2010