Professional Documents
Culture Documents
Alaturka Laiklik:
“Ey Türk Gençliği!
Beni bir bir sen anladın, sen de
yanlış anladın!”
1
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
2
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
3
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġçindekiler
Önsöz..................................................................................................................................................... 6
Din Özgürlüğü‟ne Genel Bir BakıĢ(Mehmet Bahadır) .......................................................... 7
Din ve Vicdan Özgürlüğü II(Mehmet Bahadır) .................................................................... 12
Dinin kurumsallaĢması ve iktidar sevdası ......................................................................... 12
Din ve Vicdan Özgürlüğü III(Mehmet )Bahadır................................................................... 21
Çirkin Cumhuriyet ve Mânâ‟sız Maneviyat(Mehmet Yılmaz) .......................................... 25
Türkçe Ezan, Tercüme ibadet: Kültürel bir Ģizofreni(Mehmet Bahadır) .................... 36
Bir Ayrımcılık Aracı Olarak BaĢörtüsü Yasağı (Kübra Nur Ayar) ................................... 43
Alevilik açılımını düĢünmek ya da sırrı faĢ eylemek (Ramazan Akkır) ....................... 47
Alanson‟un Umresi ve Muhafazakâr Olmayan Ġman(Mustafa Akyol) .......................... 50
Devrimler YanlıĢtır. Kemalist Devrim de YanlıĢtı(Mustafa Akyol) ................................ 52
Zamanın bir yerinde öğrenciydim (Neslihan )Akbulut ...................................................... 54
BaĢörtülüler BaĢ BaĢa(Özlem Yağız) ....................................................................................... 56
Ey cemaat, Alevileri nasıl bilirsiniz? (Neslihan Akbulut) .................................................. 89
Madımak(T.Suat Demren) ........................................................................................................... 92
Gözün örtüsü, baĢın örtüsü, kalbin örtüsü(Dilaver Demirağ) ....................................... 94
Ġthal kavramlar sözlüğü 1: Laiklik (Faruk Saim Akhan) ................................................ 100
Bugün hâlâ pazartesi (Nayat Karaköse) .............................................................................. 103
Kapıları açık bırakanlar için…................................................................................................ 103
Biz unutamıyoruz, ya siz? (Cemile Bayraktar) .................................................................. 107
Topluiğne, Cop ve Bıyık (Takunyalı Topluiğne)................................................................. 111
Aileni mi seversin devletini mi? Ġmam-Hatipli Bireyin dramı… (Okan Arslan) ...... 114
“Atatürkçü/Kemalist mahalle baskısı” veya “Yıpranan TSK değil, benim!” ............ 117
Bir Pazartesi denklemi… çok bilinmeyenli?( Emine Uçak Erdoğan) ........................... 122
Ben Suçlu Değilim! ....................................................................................................................... 123
Sınavına Alınmayan Özgür Bir KiĢiyim! ................................................................................ 123
4
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
5
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Önsöz
Fransızlar Vatikan‟ın baskısından kurtulmak için icad ettiler laikliği. T.C. usulü
Alaturka laiklik ise babasının ceketini giymiĢ bir çocuktaki gibi iğreti duruyor
üzerimizde. Eline sopayı geçiren “laiklik adına” patlatıyor “ötekine”. Zenciyi
zenciye kırdırmaktan baĢka bir iĢe yaramadı bu güne kadar: Varlık Vergisi, 6-7
Eylül olayları, 28 Ocak...
Elinizdeki bu kitap son yıllarda Türkiye‟nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi
duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele
alıyor.
6
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
7
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak, dini, bireysel
veya topluca, kamusal olarak ya da özel biçimde, öğrenim, uygulama, ibadet ve
dinsel törenler yoluyla açığa vurma özgürlüğünü içerir.”
Meseleye biraz daha hakim olabilmek adına küçük somut örnekler de verelim.
Mesela kamil ve olgun bir din özgürlüğünün yaĢandığı Türkiye‟nin caddelerinde
8
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
…Resmi ideoloji, yenilmesi son derece güç olan bu rakiple mücadelesini, onu yok
etmekten ziyade, önce kontrol altına almak, ardından da „gerektiği şekilde‟
törpülemek üzerine inşa etti. Konumu itibariyle son derece büyük bir temsil gücü
olan halifelik kurumunun kaldırılması ve kurulan „Diyanet İşleri‟ teşkilatının
Başbakanlığa bağlanması bu kapsamda değerlendirilebilir…
Sayın Mustafa Akyol ise konuya biraz daha derinlik getiriyor ve Amerikalı düĢünür
Richard John Neuhaus‟un “Çıplak Kamusal Alan” (The Naked Public Square)
adlı kitabında alıntı yaparak bu soruyu Ģöyle cevaplıyor:
9
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Eğer din, sırf bireysel vicdan düzeyine indirgenirse, kamusal alanda sadece iki
aktör kalmış olur: Devlet ve birey. Bu ikisinin arasında ahlaki değerler yaratan ve
temsil eden ara bir kurum olan din ortadan kaldırılmıştır. Ve artık devletin
tutkularını dizginleyecek bir kurum kalmamıştır… Bu tür bir laik devlet, sonunda
totaliterizme varır.”
Ġlginç değil mi? “İnsanlık, Efendimizi (S.A.V) ve getirdiği hakikatleri 1400 yıl
geriden takip ediyor” dersem gerçeğin bamteline basmıĢ olduğumu düĢünmekte
bir beis görmüyorum.
Ġsterseniz daha sonra detaylara inmek üzere bu dört esas, Medine Site
Devletinde nasıl uygulanmıĢtır? Kısaca bunu iĢleyelim.
Ama önce konuyla ilgili Kur‟an hakikatlerine bakalım; Allah, bütün insanlığa
inanma veya inanmama özgürlüğünü vermiĢtir. “Dileyen iman etsin, dileyen
inkar.” “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” “Dinde zorlama yoktur.”
“Eğer Rabb‟in dileseydi bütün insanlar Müslüman olurdu.” “Yoksa sen
herkesi Müslüman olmak için zorlayacak mısın?” ayetleri bu özgürlüğün
teminatıdır. Literatürde din ve vicdan özgürlüğü kavramı ile ifade edilen sahada
böylesi bir özgürlük alanı insanlığa sunuldu ise özgürlüğün diğer çeĢitleri adına
nasıl geniĢ bir alan açıldığı tahmin edilebilir.
Bilindiği üzere Medine Site Devleti çok dinli, çok kültürlü ve çok uluslu bir yapıya
sahipti. Yahudiler, pagan Araplar, Müslümanlar ve az sayıda da hiristiyan
topluluklar mevcuttu. Efendimizin bizzat baĢkanlığını yaptığı Medine Site
Devletinde yaĢayan hiçbir topluluk baskıya maruz kalmaksızın kendi dinlerine
inanmıĢlar, Ġslama geçmeleri içinde hiçbir zorlamaya tabi tutulmamıĢlardır. Kilise,
sinagog ve havralarında çok rahatlıkla dinî ibadetlerini yapmıĢlar, günlük
hayatlarında giyim-kuĢamdan, evlilik ve boĢanmalarına kadar hemen her sahada
inanç esaslarını hayatlarına tatbik etmiĢlerdir. Beytül midras (Yahudi okulları)
adını verdikleri okullarında çocuklarına eğitim ve öğretimlerini vererek, kendi
değerlerini gelecek nesillerine rahatlıkla intikal ettirmiĢlerdir. Ve son husus, altına
imza attıkları Medine Vesikası‟na muhalefet etmeksizin gerek kendi içlerinde,
10
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Not : Bu makale, Sayın Serdar Kaya‟nın, Sayın Mustafa Akyol‟un ve Sayın Ahmet
Kurucan‟ın makalelerinden istifade edilerek yazılmıĢtır.
11
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bir önceki yazımızda din özgürlüğüne dair dört ana esas belirlemiĢ ve bu konu
etrafında değiĢik örnekler vermiĢ, dahası ülkemizde yaĢanan din özgürlüğü
problemlerine değinirken hatırlarsanız Ģöyle demiĢtik: “Kendi tarihimiz açısından
bakarak; Peki, devlet neden dini, vicdanlara ve mabetlere hapsetmek suretiyle
kontrol altına almak istesin ki? Sahi din bu kadar korkutucu bir şey midir ki
kontrol edilme ihtiyacı duyulsun? ya da geçmişte hristiyanlık tarihinde olduğu
gibi, dinsel bir şiddet süreci mi yaşamıştık? Din ve mezhep kavgaları mı
yapmıştık? Din ya da kilise eliyle engizisyon mahkemelerinde işkence ve zulüm
mü görmüştük?”
12
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Daha önce yazmıĢ olduğum bu satırları, derinlere inmek suretiyle; biraz daha
açmayı, sağlıklı bir tahlil yapabilmek adına önemli olduğunu düĢünüyorum. Ve
meselenin bam teline dokundurmak için; din özgürlüğü problemlerinin, tarihsel
olarak baĢlangıç noktasına ve kaynağına bir yolculuk yapmak gerekecek.
Ġmparator Constantin 313 yılında Milan fermanı ile, ferman söylemlerinin aksine
dinde toleranssızlığa giden yolun kapısını aralamıĢtır. “Bir devlette tek din ve
din içinde birlik” ilkesiyle Constantin, heretiklere karĢı savaĢta, kiliseyi
desteklemiĢ ve hatta önderlik etmiĢtir. Bu dönemde, heretiklik manevi ve medeni
suç olmaktan çıkarılıp, sonu engizisyon mahkemelerine kadar varan bir dizi zülmi
cezalara kadar gitmiĢtir. Bu dönem kilise ile devletin yetkilerinin kaybolup
kaynaĢmaya dönüĢtüğü bir dönem olarak adlandırılabilir.
Daha sonra 380 yılında I.Theodosios ile hıristiyanlık önce devletin resmi dini
haline gelmiĢ, peĢinden de devlete hükmeden bir kurum haline dönüĢmüĢtür ki
13
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Sonuçta, insanlığa kan kusturacak öylesi bir teokratik düzen gelmiĢtir ki, bunu
Papa VIII.Boniface Ģu Ģekilde izah etmektedir.
Bu kadarla da kalınmaz ve “Ruhun kurtuluĢu için, her türlü ten cezası, her
iĢkence hatta ölüm caizdir” düĢüncesi ortaya atılır ve engizisyon
mahkemelerinin fikri alt yapısı oluĢturulur ve bu zülüm düzeni devlet eliyle
meĢrulaĢtırılmıĢ olur.
ĠĢte bu anlayıĢ, kendinden olmayan din ve mezheplerle bir savaĢın ifadesidir. Zira
insanlığın manevi kurtuluĢunu hedef almıĢ fanatik bir inancın, ne baĢka dinlere
ne baĢka mezheplere ne de kendi içindeki farklı oluĢumlara müsaade edeceği
beklenemez. Özgürlüğe gem vurma ve zorlama suç olarak değil, kutsal vazife
olarak nitelenmiĢtir.
14
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
15
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
1204 yılında ise, Küdüs‟e yönelen IV.Haçlı orduları, Ġstanbul‟a uğrayarak, zulüm
ve nefretlerini ortaya dökmüĢlerdir. Oradaki halka, inanç farklılığından dolayı
zulmedilmiĢ. Din adamları asılmıĢ, savunmasız kadınlara ve rahibelere tecavüz
edilmiĢ. Aziz olarak bilinen kiĢilerin mezarları dahi yağmalanmıĢtır. Ayasofya cami
dahi bu yağmadan nasibini almıĢtır. Öylesine bir yağmadır ki bu, Ġstanbul harabe
Ģehir haline gelmiĢtir. Bununla da yetinmeyip, Ġstanbul‟da bir Latin patrikliği
kurmuĢlar ve Ortodoks halkı zorla KatolikleĢtirmeye çalıĢmıĢlardır. (ġahsi
kanaatim Ģayet Bizans, Bizans olarak kalsaydı, sanırım sorun yoktu ve Fatih
Sultan Mehmet, Ġstanbul‟a en azından belki de kılıçla girmeyecekti. Zira Bizans
artık koca bir zülüm meydanı ve haçlı seferlerinin üssü pozisyonundaydı diye
düĢünüyorum)
1313 yılında Tapınak ġovalyeleri Papa ve Kral iĢbirliği ile, heretik ilan edilmiĢ ve
Ģovalyeler diri diri yakılarak idam edilmiĢlerdir. Ve Tapınak Ģovalyeleri, papaya ve
krala Karuni bir servet bırakarak tarih sahnesinden silinmiĢlerdir.
1572′de Fransa‟da Katolikler, IX. Charles‟ın emriyle bir gecede 20 ila 70 bin
arasında Protestan‟ı katletmiĢlerdir. Enteresandır, Papa, bu katliamı kutlamak için
özel bir madalya bastırmıĢtır. (Saint-Barthelemy Katliamı)
16
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Aslında yazı boyunca anlattığım Ģey, daha doğrusu tarih boyu yaĢanan
Ģey, dogmatik tekelcilik sebebiyle, kilisenin elinde tuttuğu gücü (din,
yönetim, ekonomik güç) kötüye kullanması ve din istismarına gitmesidir
Ģeklinde özetlenebilir. Dolayısıyla suçlanacak Ģey din midir, yoksa güç ve
iktidar düĢkünü insanoğlunun ihtirasları mıdır? Sorusunun cevabı hayati
önem kazanmaktadır.
Tabii burada dinin kontrol altına alınması gereken tehlikeli bir dogma
olduğu sonucu ortaya çıkmaz. Ya da kimilerimiz, Türkiye‟de çok yaygın
bir kliĢe olan; “„Evet, evet, din zaten siyasete hiç karışmamalı,
vicdanlarda yaşamalı‟ diyebilirler” Oysa bu peĢin hükümlü bir
genellemedir. Çünkü dinin siyasete karıĢarak insanlık adına, özgürlük,
adalet ve barıĢ getirdiği bir düzine, tarihsel olay da sayabilirim. Kaldı ki,
bir dinin hayatın hangi yönlerini düzenleyeceği konusunda o dinin kendi
kaynakları ve inananları dıĢında kimsenin karar verme yetkisi de yok.
Meselenin bir diğer boyutu ise, yukarda anlatılan despotik ve zulüm
olayları din boyutlu gibi görünse de, bu çoklu durum sadece din değil,
din-dıĢı felsefeler ya da ideolojiler ve her türlü -izm‟ler için de geçerli.
Örneğin diyalektik materyalizmin siyasete karıĢması, „silahlı
propaganda‟ya koyulmuĢ Leninist bir komünizm Ģeklinde de olabilir.
17
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Birinci duruĢu Ġslam dinini baz alarak, meseleyi biraz daha açarsak; Ġslam, Ģuur
sahibi insanları tek tek muhatap almıĢtır ve insanlar dünyadaki eylemlerinden,
yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumlu olacaklardır. Din mesajını fertlere
iletir. Fertlerin görevi vazifelerini yerine getirmektir. Fakat fertler vazifelerinin
ötesinde somut sonuçların peĢine düĢmesi gerekmez. Yani insan vazifesini
yapar, sonucu verecek olan Yaratıcının iĢine karıĢmaz. Bu özelliği ile ilahi mesaj
daha çok ALT YAPI ile ilgilidir. Fertler için en önemli vazife iman ibadet,
ahlak, vicdan gibi konulardır. ÜST YAPI tali bir konudur. ġerif Mardin‟in
dediği gibi; “İslam gibi toplum ilişkilerini İlahî bir mesajın ışığında değerlendiren
ve toplumu gereken İslami ideale yaklaştırmaya çalışan bir dinde, dinin kendisini
bir „üstyapı‟ kurumu olarak değil, bir „temel şekillendirici‟ olarak ele almak”
gerekir. Belki de burada önemli olan siyasetin dine dolayısıyla insana
hizmet eder Ģekilde tutulmasıdır.
Tarih boyunca tecrübelerce sabit olan ve sıkıntılı bir duruĢu temsil eden ikinci
duruĢta ise, en önemli vurgu “iktidar” vurgusudur. Ġktidara ve güce endeksli
bir duruĢ tarzıdır. Yazıda konusu geçen hristiyanlığın devletleĢmesi
suretiyle kurumsallaĢması ya da Siyasal Ġslam dedikleri Ġslamcılık bu
duruĢu temsil eder. Bu duruĢun, aktörlerinin ortak özelliği iktidar
talebidir denilebilir. Bu duruĢu temsil edenler oldukça dindar olabilirler
ancak en önemli fark önceliklerinin değiĢmiĢ olmasıdır. Evet bunlar,
toplumsal düzeni sağlamak için, problemlerin çözümü için iktidarı ele
geçirmek gerektiğini inanmıĢlardır. AlıĢtıra alıĢtıra mı söylemem gerek
bilmiyorum ancak, Humeyni Devrim hareketini ve hatta, MSP, RP, FP gibi
siyasi partileri de bu çizginin devamı olarak görmekte bir beis
görmüyorum. Hatta, bu ikinci duruĢun temsilcileri içerisinde, Hizb-ut
Tahrir, Usame Bin Ladin ve El Kaide gibi Kur‟anı literal yorumlayıp,
18
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bu elbette Ġslam‟a aykırıdır ama her dinde olduğu gibi Ġslam tarihinde de yine
din adına pek çok dünyevi çatıĢma, kaos, ve kör fanatizm üretenler olmuĢtur ve
halen de olmaktadır.
19
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“YaĢanan acı gerçekler karĢısında suçlanacak Ģey din midir, yoksa güç ve
iktidar düĢkünü insanoğlunun ihtirasları mıdır?”
Gelecek Yazı
20
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Önceki bölümler
21
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Dolayısıyla hiç kimsenin Tanrı adına hareket etme serbestisi yoktur. Konumu ne
olursa olsun, ister alim ister zalim ister yönetici olsun herkes, Tanrı adına değil,
kendi adına hareket eder. GörüĢleri tenkit edilebilir, tasarruflarından
sorgulanabilir.
Öyle ki Hz. Ebubekir kendisine “Allah‟ın halifesi” diyeni ikaz etmiĢ, “Resulullah‟ın
Halifesi” olarak düzeltmiĢtir.
22
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ġayet zorlama ve baskı bir iĢe yarasaydı, Ġslam dini bunu emreder, ve nihai
hedefi yasaklamak olan içki, faiz, muta nikahı gibi eylemleri tedrici yolla (kademe
kademe) ortadan kaldırmazdı. Bu ise üzerinde düĢünülmeye değer bir konudur.
SONUÇ:
Din ve Vicdan Özgürlüğü konu baĢlığını tekrar özetleme niyetinde değilim. Sonuç
bölümünü, biraz olsun vicdanımın sesini duymak için ayırdım. Bu vesileyle
sizlerde benimle beraber, isterseniz dinleyin:
Adamın biri, Mevlânâ Celaleddîn Rûmî hazretlerine, “Sen Hristiyanlara bile kucak
açıyorsun, Yahudilerle biraraya geliyorsun; günah işleyenlere dahi “gel” diyorsun,
sarhoşa el uzatıyorsun… Böyle yapmakla İslam‟ın onurunu iki paralık ediyor, dinin
izzetine dokunuyorsun. Sen zındıkın tekisin, seni Cehennem bile kabul etmez!..”
diyerek bir düzine hakarette bulunur. Hazreti Mevlânâ ona sadece “Sen de gel,
sana da bağrımı açıyorum!” demekle yetinir.
Vicdan asıl itibarıyla çok geniĢtir. Ama kötü ahlak, insanda darlık hasıl
eder. Cehalet, kibir, gurur, bencillik, kıskançlık gibi fenalıklar sebebiyle
vicdanımız; daralır, büzüĢür ve bir hodgamlık dehlizine dönüĢür. Milli
öğütüm sisteminin de vicdanımıza neler yaptığı ayrıca düĢünülmeli.
Endoktrinasyon ve çeĢitli propagandalar da, vicdanımızı daraltan
etkenlerdendir. Dahası korku (irtica korkusu, Ģeriat korkusu, bölünme
korkusu) ve paranoyakça yaĢam tarzının empoze edilmesi de;
vicdanımızı körelten ve yaralayan bir yöntem olduğu unutulmamalı.
23
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
O gönül ki; hiçbir yere sığmayan Yüceler Yücesinin, sığdığı tek yerdir.
24
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Çirkin Cumhuriyet
1923′ten bu yana sanat adına yapılan Ģeylerin çirkinliği dikkatinizi çekti mi hiç?
Atatürkçüler çirkin bir rejim kurdular. Zorla okullarda okutulmasa Cumhuriyet
dönemi Ģiiri, edebiyatı olmayacaktı. “Bayrağım, seni selâmlamadan uçan
kuşun yuvasını bozacağım” diye bir Ģiir vardı meselâ. Vatan sevgisiyle kuĢ
nefretini birleĢtirebilen bir sanat oldu Atatürkçü sanat. Bunu çocukluğumda
(zorla) ezberlemiĢ ve törenlerde bağıra bağıra okumuĢtum, sene 1977.
25
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Önce Vatan” yazılı çıplak tepeler, insan kanıyla çizilmiĢ Atatürk resimleri ve Türk
bayrakları. RüküĢ ve çağdaĢ Atatürkçü kadınlar…
Hegel‟in “ironik” (?mecazî) olarak nitelediği bir kopmadır bu. Zira sanatçı
katıksız bir biçimde Mânâ‟ya iĢaret etmekte zorlanır. Mecburen maddeden çıkar
yola. Kaçıp kurtulmak istediği, fayda-tehdit ortamında geçerli olan algıları
kullanır. Bir baĢka deyiĢle sanatçı sanatsevere Ģöyle seslenir: “Hey dostum,
hayatta kalmak için kullandığın gözün ve kulağın sandığından çok daha
güçlü hatta tılsımlı birer organdır.”(Bkz. Derin Göz Kitabı)
26
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Yeme, içme ve cinsel arzu gibi motorları vardır günlük hayatın. Bunlardır insanı
sabah yatağından kaldıran, iĢe, okula götüren. Bu motorlardır “daha iyi bir
yaĢam” için bizi iten ve çeken. Ama yine bu motorların gürültüsüdür
kalbimizin iç melodisini duymamıza engel olan. Bu motorların
“sürücüye” efendilik taslamasıdır bizi kendimiz olmaktan alıkoyan. Sanat
bizi bu isyancılara, darbecilere
direnmeye çağırır. Ġnsan olduğumuzu
hatırlatır. SavaĢı anlatan bir yağlı boya
tablo zamanı durdurduğu, askıya aldığı
için karĢısına geçip bakarız. Ve
savaĢanların göremediği Ģeyler
görürüz. Patates eken, toplayan, yiyen
köylülerin tasvirleri o köylülerin bile
bilmediği hakikatlere iĢaret eder.
27
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Sanatçının eserleri zamanın akışını durduran tılsımlı bir cisim olmalı, deney ve
gözlem yoluyla öğrenme imkânımız olmayan bilgiyi ve bilgeliği bize aktarmalı.
Beşerlikten İnsanlık‟a giden bir köprü olmalı her sanat eseri.
Biraz açalım şimdi: Bir natürmorta bakarken açlıkla bakmıyoruz. Tersine ressam
“yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya
bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük
yazılmak üzere Elma‟yı keşfediyoruz bütün tekilliği ile.
28
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
29
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Roma, bir Paris, bir Venedik? “Bizim” Ġstanbul‟u bir kenara koyun. Cumhuriyet‟in
mirası olarak bir Urfa, bir Safranbolu var mı? Türkçe isimler verilen Rum
köylerinin, yerle bir edilen Ermeni kiliselerinin yerine ne koydu Cumhuriyetçi
sanat? “Önce Vatan” yazılı çıplak tepeler, insan kanıyla çizilmiĢ Atatürk resimleri
ve Türk bayrakları.
Hiç bir Ģeye, hatta Atatürk‟e bile benzeMEyen binlerce heykele ne buyurulur?
Bunları yapan heykeltraĢlardan birinin adını söyleyebilir misiniz? Bir Rodin çıktı mı
1923-2010 arasında?
Nobel ödüllü Orhan Pamuk‟un rejim tarafından aforoz edilmiĢ olması adeta bu
saptamaları tasdik eder gibi. Sanat ile, Güzel ve Güzellik ile kavgalı bu Atatürkçü
rejim. Çirkin bir rejim. Kendi de çirkin, eserleri de.
“[böyle bir] sanatın nimeti belirli bir seviyedeki insanlar için zehir olur. Küçük
dozda alındığında ruhu yavaş yavaş alçaltır. Yüksek dozda sert bir düşüşe sebep
olur. Romanlarından birinde Sienkiewicz manevî hayatı yüzmeye benzetir:
Yüzmek için sürekli çaba göstermeyen batmaya mahkûmdur. Yetenek denen şey
bir lanet, bir uğursuzluk olur sanatçı için. “Alçak” bir takım ihtiyaçların tatmini
için kullanılan yetenek güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı
zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır.
Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna
eder onları. [...] Sanat‟ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar manevî
hayatın kokuştuğu dönemlerdir.
30
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bu körlük döneminde bile görmeye devam edenler alay konusu olur. Ama onlar
bu kaba saba iştahlar korosuna rağmen manevî hayatı, ilimi ve terakkiyi inleye
inleye aramaya devam ederler.[...] Sanat sadece maddî amaçla kullanılır bu
zamanlarda. Nesnelerin tasviri bu sanatın tek endişesidir. Artık “NE?” sorusu
kaybolmuş, “NASIL?” sorusundan başka bir şeyle ilgilenmeyen sanat RUHSUZ
olmuştur.
Ne demek? %99′u Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede Ġslâm‟a aykırı fiillerin
adeta alkıĢlanması ama diğer yandan da insanların namaza, oruca devam etmesi
demektir. Ġslâmî kitapların basılması, dernekler, siyasî partiler, Ġslâmi basın vs.
Yani Ģeklen Ġslâm dini yaĢanırken devlet eliyle yapılan bir çok haksızlığa seyirci
kalmak, adalet olmadan, zulüm zemininde yaĢanan(!) bir Ġslâm. Fikren ve
vicdanen uykuya çekilmiĢ bir topluluk nasıl olur da “Müslüman” olabilir? Kelime-i
31
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Atatürkçülerin önemli bir kısmı aynı zamanda Müslüman olduğunu iddia ederken,
isteyerek veya zorla Türkiye‟nin her
çocuğu Atatürk heykellerine tapmak
durumunda. Bunun yanında Sünnî
Müslümanlık(?) zorunlu din derslerinde
Alevîlere dayatılıyor. Kürtçe
yasaklanırken Türkçe eğitime engel olan
Bulgaristan veya Almanya lanetleniyor.
Ġsrail‟deki üniversitelerde tesettürlü
Müslüman kızlar okuyabilirken baĢörtüsü
Türkiye‟de meĢru(!) darbe sebebi… Liste
uzun. Ama Türkiye‟nin çarpıklıklarını
anlamak istiyorsanız, “Müslümanlar bu
zulüme nasıl göz yumdu?” diye
soruyorsanız Atatürkçü çirkinlik ile
Müslüman suskunluk arasındaki iliĢkiyi irdelemekten baĢka çareniz yok.
32
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Özünde zulme karĢı direnmek hatta ölümü göze almak olan bir dinin mensupları
nasıl oldu da uyudular, uyuTuldular? Korkarım yanıt (kısmen de olsa) vicdanların
siyasî kontrol altına alınması, baĢta imamlar olmak üzere Müslümanların boynuna
dünyevîleĢme zincirinin geçirilmesiydi.
33
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bildiğiniz gibi Hıristiyan kelimesini bile Hz Ġsa (AS) hiç kullanmadı. Domuz
yemezdi, namaz kılar, oruç tutardı. Ġnsanlara boĢanmayı yasaklamadığı gibi din
adamlarına da evlenmeyi yasaklamadı. Tanrı‟nın oğlu olduğunu iddia etmedi.
Bugün Hıristiyan Ġncil‟i diyebileceğimiz kitabın (aslında kitapLARın ki sayısı her
mezhebe göre değiĢir ve 40 civarındadır) yazıldığı Yunanca ve Latince‟yi Hz Ġsa
(AS) hiç öğrenmedi, konuĢmadı, yazmadı.
Sonuç
Atatürk‟ün bir sözü vardır: “sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından
biri kopmuş demektir”. Düzeltelim. Bizce doğrusu sanatsız kalan bir milletin
hayat ile bağı kopmuĢ demektir!
Atatürk‟ün ısmarladığı “fikri hür, vicdanı hür yeni nesil” yerine sahibinden
baĢka herkesi ısıran, robotlaĢmıĢ, bu tetikçi nesil… Evet, çirkindir.
(*) Orijinal metin aĢağıdaki gibidir [Serbest çeviri bana ait, Türkçe
metinler kitapçılarda mevcut]:
34
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
35
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Her Ģey bir yana, kendi iç kavgamızı ve çıktığımız kabuğu beğenmemek gibi ruh
halimizi, Samuel Huntington Ģu tespitleriyle açıklamaya çalıĢıyor:
36
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Artık sadece kendi öz değerleri ve benlikleriyle değil, tüm batı ve tüm dünya ile
kavga moduna geçilmiĢtir ve sürekli düĢman üretme gibi paranoya bir hayat tarzı
benimsenmiĢtir.
37
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bu ayrı bir konu baĢlığı altında incelenebilir. Fakat varılan sonuç traji komik..
Her nasıl anlaĢıldı ve tatbik edildi ise de Ģunu ifade etmek lazımdır ki, tek
parti ve milli Ģef dönemine kadar bilindiği Ģekliyle bu faaliyetler hiçbir Ģekilde
“kanun müeyyidesi” ile yürütülmemiĢtir. Yine de mesele belli ölçüde milletin
özgür iradesi ve toplumsal kabulune bırakılmıĢtır. Fakat tek parti e milli Ģef
dönemi bilindiği gibi, bu meseleye karĢı direnenlere engizisyon mahkemelerini
kurmuĢ, her türlü cezai müeyyideye, hatta teröre dahi müracaat etmiĢtir. Ve
Demokrat Parti gelene kadar da bir ” Devlet Terörü ” halinde cezai
müeyyidelerle tatbik edilmeye çalıĢılmıĢtır.
38
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Halbuki bu sahalar ibadet diline göre bizi siyasi ve sosyo-kültürel açıdan daha
fazla kuĢatıyordu. Ġbadet dili adından da anlaĢıldığı üzere daha özel bir alanla
sınırlıydı. Yani doğrudan hiçbir siyasi propaganda empoze etmiyordu. Üstelik bin
yıllık bizim kendi öz değerlerimizle iyiden iyiye kaynaĢmıĢ idi. Öyleyse bu dil
etrafında koparılan fırtınanın anlamı ne idi ? ĠĢin doğrusu birileri dinin özünden ve
kendisinden rahatsızlık duyuyordu. Fakat bu rahatsızlığını ibadet dili üzerinde
polemik ve demogoji üreterek dile getirmeye çalıĢmaktaydı. Açıktan ve doğrudan
dine karĢı tavır almaya cesaretleri olmadığından mücadele alanlarını farklı
sahalara kaydırarak sürdürmek istemektedirler.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi nedense yalnızca ibadet dili üzerinde polemik
yapılıyor. Bir hukuk sistemini, bir sanat anlayıĢını, bir spor, müzik, ya da siyasete
dair ithal bir kavramı veya sistemi böylesine mübtezelce kamuoyu önünde
kıyasıya tartıĢmaya açtıklarını hiç müĢahade, hiç tanıklık ettiniz mi? bizim
güreĢimiz var futbol bize ait değil, ya terk edelim veya ulusal geleneklerimize
uyduralım dendiğini duydunuz mu? Sporun, müziğin ve hatta Ģiirin dili nasıl
evrenselse ibadetin dili de evrenseldir. Öyle olduğu içindir ki dini Ģeairden
sayılmıĢtır.
Kuran dili etrafında sürüp giden safsatanın, aslında 1400 yıllık bir geleneği,
namaz ibadetini yıkıp tahrip etmek, müminlerin arasına fitne ve iftiralar sokmak
gibi ulvi gayeleri vardır (!). Ayrıca bu nevi tartıĢmalarla, din ve dinle ilgili
mukaddesatla, diledikleri gibi oynayabilecekleri daimi bir tartıĢma ortamını
oluĢturma hedeflerinin bulunduğunu üzülerek ifade edelim.
Elbette Kur‟an belagattan ibaret bir kitap değildir. Her ne kadar nazım ve
belagat yönünden muciz ise de, hikmet ve ahkam yönüyle de mucizdir.
O cahil toplumdan, kıyamete kadar insanlığa örnek olacak bir nesil ve toplum
inĢa etmiĢtir. Ahlakı itikadı, hukuku ve insaniyetiyle eĢsiz bir nesil… insani ve
hukuki bir medeniyet kurmuĢtur. SAADET ASRI…
39
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bütün bu vurgular aĢkın içerikleri ve her asra hitap eden farklı manaları ile
harfi bir meal ve tercüme gibi kısır bir dilde nasıl ifadesini bulacak ?
Öyle olur ki Kur‟an bazen getirdiği kısacık bir cümle ile nazil olduğu toplumda
devrim meydana getirmiĢtir. Siz bu sosyal, beĢeri ve tarihi devrimi ne tip
cümleler ile ve hangi toplum modeline takdim edeceksiniz ?
HerĢeyi bir kenara bırakın, sadece ” ALLAH ” lafzının cahili Arap zihniyetinde
ihsas ettiği değiĢim ve dönüĢümü hangi tercüme dilinde bir tek kelime ile hülasa
edeceksiniz ?
Evet Kur‟an-ı Kerim Kainat‟a, ins, cins bütün varlığa meydan okuyor !
YUNUS Süresi 38
40
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Dinde Reform !
Yani meseleyi bir reform Ģeklinde algılayan ve takdim edenler var. Felsefi, sosyal
ve kültürel açıdan bu tartıĢmaları bir reform olarak değerlendirmeye imkan yok.
Zira herhangi bir fikir, inanç ve ahlak sistemini reforme etmek demek, o sistemi
bütün muhteva ve Entelektüel unsurlarıyla masaya yatırarak ona yeni bir elbise
giydirmek ve onu ihya etmek demektir. Reform, özü bozulmuĢ deforme olmuĢ bir
Ģeyi aslına döndürmek, düzeltmek ve ıslah etmek demektir. Halbuki Kur‟an aslı
bozulmadan bize kadar ulaĢmıĢtır. Dolayısıyla bu teĢebbüs bir reform değil,
Kur‟an‟ın aslını deforme etmeye yönelik bir teĢebbüstür. Yani reform meselesi
öyle basit bir olgu değildir. Ġddia sahipleri ya reform kavramının mana ve
muhtevasını bilmiyor veya buna kafaları ve Entelektüel birikimleri yetmiyor!
Öyleyse buna “reform” diyemeyeceğimize göre ne diyeceğiz?Kanaatimce bu nevi
giriĢimler her fikir ve inanç sisteminin maruz kaldığı bid‟at ve modern
hurafelerden öteye geçmemektir. ĠĢinn garip tarafı, bid‟atlarla kıyasıya mücadele
edenlerin, modern çağın en büyük bid‟atını bizzat kendileri yerleĢtirmek ve
dayatmak istemeleridir. Bu çeliĢkiyi içlerinde nasıl barıdırıyorlar anlamak
mümkün değil.
41
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
tatlı ana sıcaklığı ile ona bir şeyler mırıldanıyordu.Çocuğa baktım yüzünde
öyle bilmiş, bilgince ifade vardı ki anlatamam. Sanki annesinin her
söylediğini anlıyormuş gibi gözlerini ona dikmiş, kulak kabartmıştı. Bütün
ruhuyla dinliyordu. Bir şey anlamıyordu belki ama dünyanın en sıcak
yüreğinden dökülen incileri can kulağıyla dinliyordu. Ben kendimi
çocuğuma benzettim. Çünkü anlamasam bile namazda o kıraat vasıtasıyla
Rabbimle konuştuğumu hissediyorum ” demiĢti.
Bir taraftan yeni müslüman olmuĢ bu kutlu insanın bu ince duygu ve hislerini
düĢünüyor. Diğer taraftan da bu duygular üzerinde polemik üretmeye ömür
adamıĢ zavallıları!
42
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
kopan özgürlük kavramı böylece ortaya çıkmıĢ ve devletle yarı kavgalı bir
biçimde bugünlere ulaĢmıĢtır.
Bugün, bir okula sadece tek dil konuĢanlar girerse, o okulun halkın tümüne
hizmet verdiği söylenemez. Ülkesi dahilinde Kürtçe bilenler yok denecek kadar az
olduğu halde Amerika‟da Kürtçenin üç Ģeklini öğreten (zazaca, Kürtçe, kırmanice)
enstitüsü 1991 yılından itibaren mevcut. Bizim yeni yeni sahip çıkmaya, kürsü
kurmaya baĢladığımız Kürtçeyi bizden çok sahiplendiği, yaĢayan diller arasındaki
değerini bildiği için belki de, Amerika üniversiteleri dünya medreseleri hükmünde.
Okulların genelinde tek dil konuĢanlara eğitim verilmesi kadar tek ilmin eğitiminin
verilmesi de fikirleri kısıtlayıcı etmen. Bir okulda yalnız siyaset eğitimi verilir,
sosyoloji ve felsefeden bahsedilmezse ilm-i siyaset de tam yerinde olmayacak,
iĢin ehli olmayan siyasilerle yanlıĢ yerlere varılacaktır.
44
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Talebe, okula gelirken konuĢtuğu dili, gelenek göreneğini, giyiniĢ tarzını, kısacası
kendini de yanına alıp gelmeli. Gelmeli ki, eğitim kurumları halkın tümüne hizmet
versin, kıt mekanlar haline dönüĢmesin. Farklılıklardaki azami ortaklığı bulup,
üzerine toplumu inĢa etsin.
BaĢörtüsü yasağından mağdur olan insanlar, yasak baĢladığı güne kadar hep
devleti sahiplenmiĢ, vatan millet sevgisi üzre bulunmuĢ ve genel itibariyle
kendine bir kısıtlama gelmediği için devletten bir hak talep etmemiĢ insanlar idi.
28 Ģubat süreci ile aniden ve haksızca gelen bu yasak, muhafazakarlara bir tokat
gibi inmiĢti.
45
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Avrupa Birliği projesi için, sorgulamaksızın yaĢamın her alanında örnek kabul
edilen Avrupa ülkelerinde okullara hatta meclislere baĢörtüsü ile girilebiliyor. Ama
baĢörtüsü ve diğer yasaklara konu gelince daha demokratik kabul edilen ülkeleri
örnek almak aklımıza bile gelmiyor. Bu farktan ötürü maddi durumu elveriĢli olan
aileler kızlarını okumak için Avrupa‟ya yolluyorlar. Lakin bu durum, elimizdeki
sorunu daha da çıkmaza sürüyor çünkü yalnız parası olanın bir haktan
yararlanması hem özgürlük konusunda hem de sosyal devlet anlayıĢının
temellerinde büyük bir yanlıĢ demek.
46
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
47
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġlk olarak, tarihe mal olmuĢ Alevilik gibi kökeninde Osmanlı-Safevi iktidar
mücadelesinin olduğu bir sorunu Alevilik ÇalıĢtaylarıyla “mutlak” anlamda bir
anda çözmek veya çözüm beklemek hayalden öte bir anlam ifade etmez. Çünkü
tarihsel ve toplumsal kaynaklı sorunlara bir anda çözüm bulmak mümkün
değildir. Bu tür sorunları, ancak çözüm iradesini sürekli canlı tutarak, -zamana
yaymanın rehavetine de kapılmamak kaydıyla- süreç içerisinde çözümleyebiliriz.
Bu açılım ile beraber, ötekileĢtirilen Aleviler siyasal sistem tarafından “makul
dinsel inanç ya da kimlik” olarak kabul görmeye, meĢrulaĢmaya baĢladılar.
Sözgelimi TRT‟de Alevilik inancına daha fazla yer verilmeye baĢlandı. Ardından
yine bu sürecin ürünü olarak, siyasi aktörler muharrem törenlerine katılarak
toplumsal kutuplaĢmayı önleme imkanına sahip adımlar attılar.
Alevilik gibi içinden çıkılması oldukça zor bir meselede ikinci açmaz, cemevlerinin
yasal bir statüye kavuĢturulup-kavuĢturulmaması sorunudur. Bilindiği üzere,
cemevleri köyden kente göçün bir ürünü olarak, 1970′li yıllardan itibaren
toplumsal yapıda görünmeye baĢlamıĢtır. Alevi açılımının baĢarılı olabilmesi için,
cemevlerinin yasal bir statüye kavuĢturulması noktasında siyasi bir iradenin
48
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ortaya çıkması zorunludur. Ayrıca din ve vicdan hürriyeti söylemini merkeze alan
laik felsefede tüm dini kurum ve anlayıĢlar saygıyı hak eder ve fiili olarak saygın
bir konumdadır. Ancak bu gerilimli süreçte, cami ile cemevlerini karĢı karĢıya
getirmek tehlikesinden kaçınılmalıdır.
Alevilik meselesinde bir diğer açmaz da, din derslerinin zorunluluğu meselesidir.
Din dersleri, 1982 anayasası ile zorunlu hale gelmiĢtir. Bu karar ile siyasal
sistem, ıslah edilmiĢ dinden destek alarak kendini rehabilite etmeyi amaçlamıĢtır.
Burada çok fazla uzatmadan sözü, 12 Eylül 1980 darbesinin mimarı olan Kenan
Evren‟e bırakıyorum: “Dini Eğitim çocuklara aileleri tarafından verilemez. Aslında
aile bu eğitimi vermeye çalıĢsa bile yanlıĢ, eksik veya kendi bakıĢ açısından
öğretebilir, dolayısıyla bu uygunsuzdur… ġimdi bunu Anayasa hükmü haline
getirdik. Artık din, çocuklarımıza devlet tarafından, devlet okullarında
öğretilecektir.” Darbe Anayasanın uygulamasını ve darbeci bir zihniyetin ürünü
olan zorunlu din ders uygulamasını savunmak, ıslah edilmiĢ bir dini savunmak
anlamına gelmez mi? Ayrıca AĠHM ve DanıĢtay‟ın da zorunlu din dersine yönelik
eleĢtirilerini göz önünde bulundurarak, zorunlu din dersi uygulamasını yeni bir
forma kavuĢturmak gerekmektedir. Din dersleri, modern dünyanın ve toplumun
ruhuna uygun olarak, daha çoğulcu ve daha eleĢtirel bir forma neden
dönüĢtürülmesin?
Peki, böylesine toplumsal boyutlara sahip bir sorunun çözümünde siyasete düĢen
nedir? Evet, Alevilik gibi tarihsel-toplumsal boyutu oldukça fazla olan bir sorun,
sadece siyaset ile çözümlenemez… Ancak burada siyasete düĢen görev,
toplumsal kutuplaĢmayı önleyici, önyargıları aĢabilecek ve toplumsal bir
konsensüse yeniden inĢa edebilecek siyasi bir dil kurgulamak ve bu siyasi dili
sürekli canlı tutmaktır. Özellikle modernliğin etkisiyle değerler dünyasında
yaĢanan farklılaĢmanın ve eski ile yeniyi karĢı karĢıya getiren kutuplaĢmaların
keskinleĢmeye baĢladığı bir dönemde siyasi irade tarafından ortaya konan böylesi
bir tavır oldukça anlamlı olsa gerek. Ayrıca, Türkiye gibi, jakoben dönüĢümün
esas olduğu bir toplumda, siyasi aktörlerin çözüm iradesi göstererek, arafta
kalmıĢ bir inancı topluma taĢıması, aynı zamanda, en temel sorunumuz olan
ayrımcılığı da azaltma imkanı verir bizlere. Bu süreçte, Osmanlı döneminden
cumhuriyetin ellili yıllarına kadar toplum-dıĢı kalmıĢ olan Aleviliğin sorunlarının
çözümlenebilmesi için, ezberleri bozmak, korkuların üzerine doğru gitmek ve
önyargının çelik duvarını aĢmak gibi toplumsal zihniyeti sarsıcı adımların atılması
gerekmektedir.
49
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bu, bir taraftan hoĢ, insani ve de Ġslami bir hikaye. Ama diğer taraftan da
muhafazakâr kesimde zaman zaman rastlanan bir soruna, “önyargı” ve
“kategorize etme” ezberlerine iĢaret ediyor.
50
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Buna karĢı muhafazakârların ezici çoğunluğu daha bir Anadolulu. Küçük yaĢta
Kur‟an kursuna gidip “sordum sarı çiçeğe” öğrenmiĢ, bayramlarda Avrupa
kentlerine değil Eyüp Sultan‟a gitmiĢ, Fransız mektebi yerine muhtemelen Ġmam
Hatip‟te okumuĢlar. Tüm bunlar da, yine, aslında onların seçimi değil; içine
doğdukları ailenin ve çevrenin doğal bir sonucu.
Burada görülmesi gereken kritik nokta ise Ģu: Dinle içiçe geçmiĢ bir kültürel
ortamda büyümüĢ olmanız, sizin sahiden dindar olmanızı garantilemiyor. Öte
yandan baĢka insanların dinden uzak bir kültürel ortamda yetiĢmiĢ olması,
onların da kendilerine göre bir sahici bir dindarlık geliĢtirmesine engel değil.
“Sosyal kimlik” ise kalpteki “iman” eĢdeğer değil. Aksine, “Ġslami kesim”de yer
alan ama buradaki dini pratikleri sadece “konu-komĢu” endiĢesi ile koruyan
insanlar olabileceği gibi, ilk bakıĢta “laik kesim”e dahil edeceğiniz, oysa aslında
kalbinde samimi bir iman bulunan nice insan da var.
Muhafazarlığın kültürel kodlarına değil, ama dinin özüne ilgi duyan bu insanların
kültürel bir arayıĢ içinde oldukları da seziliyor. Elif ġafak‟ın modern bir tasavvuf
uyarlaması olan baĢarılı romanı “AĢk”ın bu kadar çok satması, bunun son
dönemde gördüğüm pek çok iĢaretinden biri.
51
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġyi de, ülkelerin ille de “devrim”lere ihtiyaç duyduğunu nereden biliyoruz ki?
Ben kendi felsefemi size söyleyeyim: Her devrim yanlıĢtır. Bazıları çok
korkunçtur, bazıları bizdeki gibi “ehven-i Ģer”dir, ama sonuçta hepsi kötüdür.
Çünkü hepsinde, kendini toplumun geri kalanından daha akıllı gören bir kadro,
silah ve kanun gücünü kullanarak, despot bir rejim kurar. Kendine muhalif
52
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
gördüğü bazı insanları öldürür. Bazı toplumsal kesimleri ezer. Binlerce, bazen
milyonlarca “ana”yı ağlatır da ağlatır.
Bütün bu bedellerin karĢılığı da, ya çok sınırlı bir “kazanım” ya da “sıfıra sıfır elde
var sıfır”dır. Vaadedilen ütopya hiç bir zaman gerçekleĢmez. Tabii devrimciler iĢin
sorumluluğunu dıĢ düĢmanlara, emperyalistlere, kapitalistlere, gericilere,
“devrimsel bilinci özümsemekte direnen cahil kitlelere” yıkarlar. “Biz nerde hata
yaptık” diye sormak akıllarına hiç gelmez. Çünkü devrimciliğin ilk kuralı, devrimin
doğruluğundan kuĢku duymamaktır.
Burada kast ettiğim “devrim”in ne olduğunu da biraz açayım. ĠĢgal edilmiĢ bir
ülkenin bağımsızlık savaĢından söz etmiyorum kuĢkusuz. Bu tür mücadeleler,
bizim KurtuluĢ SavaĢı‟mız gibi, doğrudur, meĢrudur, onurludur. Bir diktatörün
zulmü altında inleyen bir halkın adalet ve özgürlük için ayaklanmasından da söz
etmiyorum. Kast ettiğim devrim, ideolojik bir kadronun silah zoruyla iktidarı ele
geçirmesi ve sonra da kendi siyasi programını topluma dayatmasıdır.
Tarihsel olarak bu farklı türdeki “devrim”ler bazen içiçe geçer. Mesela Ġran‟da
ġah‟ın devrilmesi meĢruydu, fakat sonra Ġslamcı kanat demokratik değil otoriter
rejimi kurdu. Jakobenler Fransız Devrimi‟nde aynı Ģeyi yapmaya çalıĢtılar, bunun
için de korkunç bir “terör” uyguladılar.
Bizde de KurtuluĢ SavaĢı‟nın bir numaralı kahramanı olan (ve bu sebeple minnet
duygularımızı hak eden) Mustafa Kemal PaĢa, savaĢ sonrasında “devrim”
yapmaya karar vermiĢ, siyasi rakiplerini tasviye etmiĢ ve sonradan “Kemalizm”
olarak anılacak bir ideolojiyi topluma dayatmaya giriĢmiĢtir. Ve bu, çok yanlıĢ bir
iĢ olmuĢtur. Açtığı yaraları hala saramadık.
53
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Lise son sınıf olmanın bütün heyecanlarını bir kenara bırakıp “daha nasıl olabilir”i
düĢünmeye baĢladığımda bunun hayatımın en çetrefilli sorusu olduğunun
farkında değildim elbette. Daha beĢ yaĢımdan beri hayatımın iki renginden biri
olan okul ile arama mesafe konmaya çalıĢılması geçmiĢe ve geleceğe dair bütün
54
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
inĢalarımı yıkıvermiĢti sanki. Her Ģeyin yeni baĢladığı düĢünülen bir yaĢta “her
Ģey bitti” diyerek veda ettiğim okuluma ancak altı yıl sonra uğrayabilmiĢtim. Öyle
kırıklarla ayrılmıĢtım ki altı yılımı geçirdiğim okulumdan, iĢte bu kırıklar kesmiĢti
her defasında önümü ve hiç yolum düĢmesin oraya diye epey çabalamıĢtım.
Altı yıl sonra ilk derin kırıkların merkezi okuluma bir vesileyle yolumun düĢmesini
sağladığımda ancak hazırdım o günlerle yüzleĢmeye. Altı yıl sonra yine bir bitiĢ
öncesini yaĢıyordum. Bu defa üniversite sıralarını bırakacaktım ama yine bir sürü
kırık biriktirmiĢtim ardımda. Öğrencilikten vazgeçememiĢtim bu uzun yıllarda
ama hiçbir zaman „yalnızca öğrenci‟ de olamamıĢtım. Sadece varoluĢum bile
sorunların baĢında geliyordu ve üzeri örtülmesi, rötuĢlanması gereken bir yamuk
durumu imliyordum olduğum yerde. Veda etmeyip terk ettiğim okulları arkeolojik
bir gözle ziyaret ediyorum zaman zaman. Çünkü bütün anıları yıllar öncesine, çok
eski dönemlere iterek ancak katlanabiliyorum.
55
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Niyazi Mısri
56
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Öznur: Mağdur edebiyatı gibi bir Ģey olsun istemiyoruz ama bir
baĢlarken. Ġlk baĢta çok sorun yoktu. Bir de benim dönem Özal dönemi
57
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Özal dönemi iĢte, Özal istemiyor öyle bir yasak uygulanmasını. Benim
öğretim görevlileri var; can atıyorlar yasak olsun diye. Sürekli bir
o çıksın” diyorlar…
amfi, bunun 60′ı bir olay olduğunda Ģahit olmamak için önüne
58
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
kalırsın, bir daha sakın geç girme” -”ama hocam ben geç kalmadım”
Bir arkadaĢımız vardı bizim, ufak tefek tatlı bir kız. Annesi bakıcılık
Bütün amfi sus-pus, yani 60-70 kiĢi var içerde… Ondan sonra tabii
çok içerledik biz buna. Aramızda konuĢtuk, “bir taneniz bile bir Ģey
lar. Biri itiraz eder, ses yükseltirse duruyorlar. Ama o ses gelmediğinde
59
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
bir olay olduğunda paldır küldür kaçıyor. Bunu bir karanlık köĢede
olmasınlar diye?
Coplu Ders” diye. Hatta ben bununla dalga geçtim, „sakallı olduğu
(gülüĢmeler)
çok etkisinde kalan bir insandım. Sürekli baĢının örtüsü için sokaklara
60
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
doğrudan kesintiye uğratan bir Ģey yok. Bunu daha çok üniversitede
61
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
kıyafet iki gün sonra seni bir militan durumuna düĢürüyordu. BaĢını
dıĢarısına bir yere bırakıyor. O zamanlar o kadar kötü ki… ġimdi bir
lise öğrencisini Ģehrin dıĢında bir yere bıraksan yine korkunç ama telefon
var Ģimdi. Evden okula okuldan eve giden bir kız için Ģehirden
uzak bir yere bırakılmak gerçekten travmatik bir Ģey. Ondan sonra
Ġlknur: Okul içindeki direniĢ nasıl bir Ģey? Onu ben çok merak
ediyorum.
62
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
da vardı. Basın yayında okuyan Sevgi diye bir arkadaĢ geldi aklıma.
63
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Pınar: Mesela ben bir derse baĢvuru dilekçemin yok edilip o derse
aylarca devam ettikten sonra ertesi sene tekrar almak zorunda kaldığımı
çıkaracaksın!” diyerek…
64
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
65
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ne hissettin?
oldu. Bizim okulda çok ukala insanlar da var. Yüzüme doğrudan bir
Ģey söyleyecek cesaretleri olmayıp da alay edenler oldu. “Ya çok güzel
olmuĢ, ben de takacağım, altında kaç kat var?” diyenler oldu. Ben
Nesrin: Bizde yakın bir dönemde direk bir saldırı oldu. Hoca amfide
diye… Ben bu yasak ile birlikte aile olarak, Ģehir olarak, ülke olarak
66
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
çok seviyor, okul onun hayatı, ben istemiyorum böyle bir Ģeyin kızımın
“kızım sizin okulda durum nasıl?” diye. DeğiĢen bir Ģey olmamıĢtı
baba, artık örtüyoruz” diyerek yalan söyledim ki içi rahat etsin. Yani
çok sevdiklerinin bunu yaĢaması acı bir Ģey. Tek baĢıma yaĢasaydım
67
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
sınıf baĢkanıydı. BaĢörtülü bir kız paso almak için baĢörtülü bir fotoğraf
Öznur: Betül‟ün güzel bir hikâyesi var pasoyla ilgili. Betül türlü
68
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
tıp öğrencileri gelirdi, beyaz önlükler giyerlerdi. ġimdi yakın bir dönemde
onlardan bir tanesinin orda kalması büyük bir olay, çünkü orada
açıyordu; „ġimdi bir Ģey diyecek, Ģimdi tartıĢacağım‟ diye evham yapıyordum…
69
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
için. Zaten kuytu bir yerde bir kapıydı. Otoparka açılıyordu. Arabaların
Sadece mecbur olan burslular devam etti okula. Biz devam ettik…
70
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
çok sıkı bir ahlak anlayıĢı var. Mayo giyebilirim ama asla erkekle
örtündükleri için.
vardı herhalde.
71
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
sefer babam bana yakınlaĢtı. Benim için okul yönetimi ile muhatap
o noktada durdu.
seviyor. Dini bir hassasiyet ona göre ama öncelikle çocuklarını kayırmak
daha önce yüksek eğitim almıĢ hiçbir kadın yok yani. Benim okursam
bir meslek sahibi olmamı. Tabii Ģimdi piĢman böyle bir Ģey olduğuma
72
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
siyasete karıĢırsa diye. Siyaset onlar için çok kötü bir Ģey. Koruma
bana karĢı çok sertti. Babam o kadar sert değildi ama annem çok
73
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Her zaman olduğu gibi bizler garip, ucube gibi giyinmek zorunda
de koparıyor bu durum.
Yani üniversitede istediği bir yeri kazanan bir insan normalde çok
mutlu olur. Hem de Ġstanbul‟da iyi bir üniversite… Ben önce Ģok
74
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
oldum. Ondan sonra ailemde ikna süreçleri baĢladı. Ben zaten bir
sene ara vermiĢtim. Bu okul için ailem çok baskı yaptı. Kaydın son
gününe kadar hep ağladım çünkü baĢı açık fotoğraf vermek çok
dokunuyordu bana. Son gün bir peruk bulundu, kayda gittim. Fotoğraf
örtünmeden önce babam bana “emin misin?” diye sordu. “Bir sürü
Ģey yaĢayacaksın. ġöyle olacak, böyle olacak, sana çok zor gelir, emin
O gün de babam kayıt bitip okuldan çıkınca demez mi, “Ben sana
75
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
iĢkence bu. Toplama kampı gibi orada bedenine bir müdahale yapılıyor
önce birinci sınıfta etrafımda kız erkek karıĢık çok geniĢ bir
kimseye.
bir yazı dizisini okudum. “Her sabah soba yeniden kurulur” diye bir
bazı Ģeyler oluyor. Gelip orada okula girmediği için herkesin içinde
kızını döven veliler oluyor, saçını baĢını yola yola zorla açtıranlar
76
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Nesrin: “Hem aç, hem ört” diyen aileler de var. Bu yönde Ģiddet
baĢını açıp girenlere çok büyük öfke duyanlar var. Yasağı baĢlatanlardan
baĢını açanlara.
77
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
GülĢah: YaĢın ilerledikçe kafandaki Ģeyler daha bir oturuyor çünkü… KeĢke öyle
yapmasalardı beraber olsaydık diye düĢünüyordum.
düĢündüm.
bir Ģey yok çünkü ortada. Ben zaten baĢımı örterken bunu
bırakacaktım okulu… O kadar heyecan verici bir Ģey ama sen bunu
her gün her sabah aynı tercihi yapıyorsun. Ben mesela okula yürüyerek
sonra ben sadece okula gittiğimi fark ettim. Ġstanbul‟da okuyan biri
78
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġstanbul gibi bir yerde yapacak yüz tane Ģey var üstelik. Onun için
bir yasak değil. Senin dediğin gibi yani „hakarete uğrayacağıma, gidip
Bunu fark ettim ben bir süre sonra. Ve kendimi zorlayarak bir
kıyafetim, sadece baĢımı örten bir Ģeydi. Sürekli kavga ede ede kıyafet
baskı görünce.
basar ya onun gibi iĢte. ĠĢkence bu yani… Ben bıktım ablamın rüyalarından
(GülüĢmeler).
79
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bunu afiĢe etmeni istiyor bir Ģekilde ve bir kadın nasıl göğüslerini
fark etmiyor bile ama senin için önemli çünkü ifĢa eden taraf
telkin ederdi babam sürekli. Ben zaten 4 sene boyunca liseye baĢımı
önüme set çekmeye çalıĢan bir yığın hocam oldu. Onlarla bir sürü
80
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
birinci olacaktım ama öyle bir idealim vardı. Bir gün felsefe dersinde
81
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
dağılıyormuĢ.
Ama bize böyle bir tepki geliyor… Tabii ki çok sinir bozucuydu.
olmasına rağmen sürekli herkes sana bakıyormuĢ gibi bir ruh haliyle
Esra: “Piercing”li, dövmeli bir sürü insan var; saçlarını renk renk
boyayan insanlar var. Ama dikkat dağıtan Ģey sadece senin baĢörtün.
82
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ilk defa ortaokulda karĢılaĢtım… BaĢta çok zordu benim için baĢını
taktım hiç olmadığım bir insan gibi giyindim. Aynaya baktım çok
83
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
BaĢım ağrıyor, doktorum var vs. dedim ve bir Ģekilde girdim sınava.
için baĢımı da açarak okudum. Rahattım. Sadece yılda bir kere müfettiĢ
„gülüyorum iĢte çeksene.‟ Sabıkalı gibi bir fotoğraf çıktı ortaya sonra.
de yasağın çok keyfî olması. Bir sene çok sıkı oluyor, bir sene daha
84
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
yürüyerek girmeme bir Ģey demedi. Böyle ego tatminleri var. Servis
aracından indirilmek o kadar faĢizan bir Ģey ki. Araçtasın, her Ģey
“Siz aĢağı iner misiniz?” diyor. Herkes sana bakıyor ne oluyor diye.
lütfedilmiĢ bu okul.
Sümeyra: Evet, aynı kıyafetle hem de… Avrupa‟da ilk önce Yahudilerin
Hollanda‟da bisikletle gidiliyor her yere. Sonra insanlar her yere yürümeye
85
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
taĢıyor bu yasak.
Nesrin: Bizim okula girmesi yasak olan iki Ģey var; biri evcil hayvanlar,
“ne oldu Ģimdi adam ne dedi” diye sordular. ġok oldular. Ġnanamadılar.
biz giderken baĢörtülü bir kız gelip baĢını açıp içeri girdi. Kızlar
86
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
alıĢtık, sen bizim için üzülme” diyerek. Bizim için çok değiĢik bir
…………………….
…ve sohbet böylece uzayıp gidiyor. Yasak sistemli bir Ģekilde ülke
Sevgili dostum,
kapalı kapılar ardında hayatımıza dair bir karar daha almaya hazırlanıyor
olan ruh hep burada olacak. Belki yasak kalkacak ve bizler, adalete
87
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Gene geleceğiz
karşılaşmanın yollarında.
Gene geleceğiz.
Bülbüller oralarda
yaşarlar henüz.
Şakırlar yazılarımızda.
Gene geleceğiz
yadırgamanın mezarlarında
bu kesin.
Yorulma gönül,
dönüşün yollarında
çökme sakın.
Gene geleceğiz,
Gene”
(Abu Salma)
88
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
89
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Sanırım o cem evi ve avlusundaki cemaatten çoğu ihtiyar kiĢiler ilk defa cemaatin
dıĢından bu kadar karıĢık ve çok insanı o bahçede gördüler. Programdaki
aralardan birinde avludaki yaĢlı bir kadın sandalyesini alıp yanıma geldi. Sohbet
önce ev hanımı, çocuk-torun sahibi ortalama bir yaĢlı kadının bahsedeceği
konulara uğradı. Kızından, kızının boĢandığı kocasının kötü huylarından, kira
sorunundan, torunun okuldaki durumundan bahsetti uzunca. Nezaketen dinleyip,
birkaç kelimeyle karĢılık vermemin ardından tam izin isteyip baĢlamakta olan
sonraki oturuma dönecekken yaĢlı kadın birden kolumdan tuttu. Hala çok net
hatırladığım bir soru sordu: “Kızım, bizim hakkımızda ne diyorlar?”
Bu ülkenin yüzleĢeceği kanlı canlı, cerahat dolu derin yaralardan biri çok kesin ki
Alevi yarasıdır. Her ırkçı linç giriĢiminde baĢvurulan birkaç yöntemden biri olarak
Aleviler de iğrençleĢtirilme yöntemi ile dıĢlandılar, yok sayıldılar, örselendiler.
Bugün resmi kanalların çabaları bu yarayı sarmaya niyet edip çalıĢsa bile ya
baĢaracak ya bu defa da belli kalıp yargılara bulanıp baĢarısız olacak. Peki,
hükümet nezdinde devlet Alevi açılımlarından alnının akıyla çıkmıĢ olsa dahi
sorun bitecek mi?
Türkiye toplumun yakın tarihinde yaĢanan pek çok katliamı, dıĢlanmayı, baskıyı,
ezilmiĢliği ya toptan reddedip görmezden gelerek ya da yapılanları bugün hayatta
olmayan dedelerin, ninelerin üzerine atarak kendine tarihte bembeyaz sayfalar
açma eğilimi içine giriyor insan çoğu zaman. Bu iki yöntem de sınırlı konforlar
sağlıyor aslında. Birincisinde yalancının mumu yatsıya kadar yanar misali gerçek
tüm yalınlığı ile bastırdığımız yerden daha bir kuvvetli fıĢkırıyor, açığa çıkıyor.
Ġkincisinde ise suçu ölülere atıyoruz zira ölüler itiraz edemez diye düĢünüyoruz
ama psikanalizin en temel ilkesinden birini hep göz ardı ediyoruz: usulünce
gömülmeyen ölüler geri döner… Dönüyor nihayetinde de. Tarih kendini
aklayanların yalanlarını faĢ etmek istercesine tekerrürden ibaret oluyor.
90
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
var?” diyebilir. Hatta daha da ileri gidip “ben olayların yaĢandığı Ģehirlere dahi
uğramadım” diyenler çıkabilir. Ancak toplumu iyileĢtirmek adına sağlıklı bir
yüzleĢmeden bahsedeceksek bu sorunu devlete, hükümete havale etmekten
çıkarıp toplumun kendisi ile yüzleĢmesine vesile kılmaktan baĢka çaremiz yok.
Kendini Alevilerin yaĢadıklarının dıĢında tutmak isteyenler de belki o teyzenin
kendisini anlatmaya çalıĢırken yaĢadığı utanç ve hüznü tahayyül etmeye
çalıĢabilirler. O utançta gerçekten hiç mi payımız yok? Malum iftiranın dilden dile
yayılmasında ön-ayak olmadıysak, iftirayı deĢifre edecek ne yapabildik sessizce
seyretmekten baĢka? Aynen katliamları canlı yayında, sessizce ya da slogan
eĢliğinde seyreden o zevat gibi…
91
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Madımak(T.Suat Demren)
Geceyarısı amaçsızca kanallar arası seyahat ederken, Ülke TV‟de Meksika Sınırı
adlı programının eski bölümlerinden birisinin tekrarına denk geldim. Selahattin
Yusuf, Madımak katliamındaki provokasyon Ģüphelerinden sözedince, Tarık Tufan
araya girdi ve -mealen- “ama orada sonuçta sloganlar atan bir kalabalık vardı ve
içeride insanlar yanıyordu” dedi.
Evet, Madımak olaylarında provokasyon olduğu çok çok büyük ihtimal. Ama bu,
provokasyonla da olsa nihayetinde orada insanların öfkeyle toplanarak acı bir
katliam yaptıkları gerçeğini değiĢtirmiyor. Demek ki bu kadar kolay dolduruĢa
gelen, cana kıymaya hazır altyapısı olan insanlar var toplumumuzda.
92
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bunlar geçmiĢte kaldı diye düĢünenler olabilir. Ama maalesef bu gerçekçi bir
düĢünce değil. Daha geçenlerde Ģehirlerimizden birisinde, bir belgesel çekiminde
kaleye haçlı bayrağı asıldı diye ortalık karıĢmıĢtı hatırlanacağı gibi. Öfkeli
kalabalığın attığı sloganlar geliĢmiĢ bir ülkede ancak mizah programında parodi
olabilirdi, ama burada gerçekti maalesef.
Yığınların aklı olmaz deyip geçemeyiz. Bu sözün doğruluk payı çoktur, hele ki
endoktrine edilmiĢ zihinlerden mürekkep yığınlar söz konusu ise.
Orasının -elbette mülk sahibinin mağduriyeti giderilmek suretiyle- bir taziye evine
ya da bir müzeye dönüĢmesi için ise en baĢta muhafazakârların gayret
göstermesi gerek.
93
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Malum Umberto Eco‟ya ait bir kavram var semiyotik gerilla savaĢı ya da
göstergebilimsel gerilla savaĢı. Bunun tezahürlerini reklâm bozum eylemlerinde
görmek olası. Bu eylemselliğin mantığı aslında medya sisteminin araçları ile
94
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
mesajı tersine çevirmek üzerine kurulu. ĠĢte Özlem Yağız‟ın videosu da bir
semiotik gerilla eylemi. Nazan Öncelin hatırına sustum Ģarkısı eĢliğinde kimlerin
hatırına kimlerin susturulduğunu göstererek. Kuvvacı kılığı ile ortada dolaĢan milli
Ģef taslakları ile ince ince dalgasını geçerken, diğer yandan da baĢörtüsü
direniĢinin duygu cephesini tahkim ediyor. Eylemse alın size eylem, üstelik tam
da post modern çağın silahlarıyla kavgasını veren bir eylem. Hem otoritenin en
büyük gücü olan saygınlığını alt ediyor, hem de alın size bize gerici derken
aslında gericinin kim olduğu görülsün mesajı ile karĢı mesajı tersine çevirerek
iktidarın yüzüne sağlam bir kahkaha patlatıyor. Mizah ve Ģenlik tarih boyunca
mağdurların zalimlere, egemenlere verdiği en güçlü cevap olmuĢtur.
Gelelim eylemin aslı mesajına yani dayanıĢma ekseni kuran örtülü kızlara verilen
moral desteğe. Örtünme sorunsalı (sorun değil) sorunsal sorundan farklı olarak
çözümü askıda bırakan bir problem alanına göndermede bulunur. Bu yönüyle
sorunsal ikircikli yani müphem bir durumu ima eder. BaĢörtüsü de bu gün bir
sorunsal yani çözümü belli olmayan bir askıdalık hali. Dolaysıyla müphem.
Müphem belirsizliği nedeniyle askıda olmasından doğan boĢluk nedeni ile aklın en
rahatsız olduğu haldir. Çünkü akıl kategorilere dayanır. Bir Ģey sınıflandırmaya
uymalıdır, uymadığı takdir de aklı boĢlukta bırakarak aklı dayanılmaz bir azaba
sokar. Kemalistlerin baĢörtüsünden bu denli rahatsızlık duymalarının nedeni de
onun müphemliğidir. Evet, Ġslami bir kisvedir, ama çarĢaf gibi bir taĢra görüntüsü
değildir, üstelik kara çarĢaf daha gelenekselken, baĢörtüsü moderndir. Ama diğer
yandan modernin açıklık ve kesinlik, karanlık karĢısında aklı ve bilimin ıĢığının
girip görünür kıldığı ıĢıksallığı karĢında baĢörtüsü karĢı kutupta yer alır. Aklın ıĢığı
bu alana nüfuz edemez, akıl nüfuz edemediğinden açıklık rejimine görünürlük
rejimine direnen bu kapatıcılık karĢısında, her Ģeye cevap veren bir kompüteri
sorduğu soru ile dumanlar çıkararak çökerten çocuk konumuna düĢürür.
ĠĢte Kemalist modernlik rejimi tam da bu nedenle baĢörtüsünü pas pas altına
süpürmek onu gözden kaybetmek istiyor. Tutumu eski YeĢilçam melodramlarını
andırıyor. Malum o melodramlarda üniversitede okuyan, ama köylü ve yoksul bir
anneye sahip olan genç kız, Ģehirli ve hali vakti yerinde arkadaĢlarına kendini
farklı sunduğundan, fakir ve köylü annesini gözlerden saklar, hatta arkadaĢlarına
evin hizmetçisi olarak sunar.
95
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Gözün Örtüsü
Modern zihinin dayandığı aydınlanma rejimi kökleri pagan kültürde yatan bir
boyut taĢır. IĢık ve aydınlık olgusu göze, bakıĢa gönderme yapar. BakıĢ modern
öznellik kültürünün dünya karĢısındaki konumunu ortaya koyar. BakıĢla biz
dünya ile aramıza bir mesafe koyduğumuz gibi, aynı zamanda dünyayı
Heideggerin anlamlı benzetmesi ile el altında bulundurulan varlık kılarız. Bir
baĢka deyimle bakıĢ vasıtası ile dünya el geçirdiğimiz, dahası evcilleĢtirerek
kendimize tabi kıldığımız bir dünyadır. Bunun ekolojik imaları bir yana, göz
modern anlayıĢ ile dünyaya nizam veren tahakkümer bir kategoridir. Ġktidar
organıdır. BakıĢ heryere her Ģeye nüfuz etmek onu ele geçirmek ve kendi görsel
rejimi içinde yerli yerine koymak ister. Bu durumun kadın giysisine yansıması
kadın giyiminin giderek bedeni gizleyen değil bedeni açıkta bırakan bir süreç
izlemesi olmuĢtur.
Nitekim günümüzde kadın bedeni bakıĢ tarafından ele geçirilen, onun tarafından
kontrol edilen ve evcilleĢtirilen bir konum almıĢtır. Ġmajlar erkek bakıĢına hitap
eder ve böylece kadın bedenin kendine ait, kendini bir uzantısı olan öznellik
mekânı olmaktan çıkıp, bir sömürge mekâna dönüĢür.
Örtünme edimini ya da eylemini (ki burada kavrama kiĢiyi özgür kılma anlamında
Arendtçi bir anlam yüklüyorum) bu anlamda düzen bozucu ve direngen bir edime
dönüĢtüren de onun bu düzene ait olmamasıdır. Örtü post modern bakıĢ rejimi
karĢısında nüfuz edilmeyen, ele geçirilemeyen bir mutlak baĢkalık olarak yer alır.
Dahası kimi feminist iddiaların tersine kökeninde ataerkillik olduğu iddia edilse
bile modern ataerkillik karĢında tam tersi bir fonksiyon kazanır. Çünkü örtünme
kadını koruyan, onu öznelleĢtiren ve egemenlik karĢısında direngen bir hale
getirir.
John Berger kadının dolayıma dayalı bir öznellik inĢa ettiğini söyler. Kadın kendini
erkeğin bakıĢından dolayımlayarak kurar, bu yüzden resimdeki gerçekçilik akımı
ile birlikte nü resim patlamasının ardında kadının kendini erkek bakıĢı üzerinden
inĢa ediĢinin izini sürmek olasıdır. Modernliğin tarihini bu yönüyle okursak kadın
açısından bir özgürleĢme sürecinden çok kadının plastik parmaklıklar ardına
kapatılması olduğunu söylemek de mümkündür. ĠĢte tam da bu nedenle örtü
özgür bir simgedir ve kendiliğin, kendi, özerk özneleĢme sürecinin iĢaretidir. Çok
yaygın bir deyimle kadının diĢiliği üzerinde değil kiĢiliği üzerinden tanınmasını
(burada da tanınma kavramına Hegelci bir anlam atfediyorum, yani kabul edilme,
içeri buyur edilme anlamları) sağlar.
96
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
BaĢın Örtüsü
BaĢörtüsü üzerine en çok konuĢanın, söz üretenin biz erkekler olduğu doğrudur,
bunun arkaplanında feminist bir okuma ile erkeğin iktidarın elden bırakmama
duygusunun yattığını söylemek de olasıdır, tersine bir bütün olarak örtünme
pratiğinin koruyucu niteliği nedeni ile içerdiği tüm sıcak babayanilik duyguları ile
kadını modern saldırganlığın karĢısında koruma arzusunun yattığı da söylenebilir
ki bu yönüyle erkeklerin diĢileĢmesinden, erkeklerin anaçlaĢmasından bile söz
edilebilir. Çünkü buradaki koruma feminist lugatçadaki anlamı ile iktidari bir
koruma değil, daha çok bir ipeksi koza, hatta rahimsel bir koruma edimi ile
anlamdaĢtır. Bu ayrı bir yazıyı hak edecek bir ayrımdır o yüzden burada
koruma/kollama durumları ile uzun uzadıya durmak niyetinde değilim.
Her ikisinde de mimari ile insan gövdesi, siyaset ile insan vücudu arasında
benzeĢimler vardır.
Diğer yandan kafa tapınak ve saray gibi idare ile ilgili kısımlarla da alakalıdır.
Nasıl tapınak metafizik bir alan yaratma, kozmos ile kaos arasında bir ara bölge
kurarak kaosu kozmosa katarak onun kaos olma özelliğine son vermek ise
kalptan sonra kalpte metafizik bir ev fonksiyonu görür.
97
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
kalbe metafizik akıĢları, ilhamları aktaran bir kanal gibi fonksiyon yüklendiğinden
baĢın örtülmesi gerekmekte, böylece koruma altına alınmaktadır.
Kalbin Örtüsü
BaĢtan kalbe geçtiğimizde akla kudsi bir hadisin gelmesi kaçınılmaz mealen “yere
göğe sığmadım mümin bir kalbin içine sığdım” emanet kavramının bu hadisle
birlikte çağrıĢımlar yapması da cabası. Kalb dağın taĢına bile almaktan korktuğu
emanetin mekânı da olama özelliği taĢıyor olmasın sakın. Kalb bu nedenle
örtülmez, baĢın tersine kalb açıktır, çıplaktır ilahi ilhamlar orada kendilerine bir
tapınak inĢa etsin diye orası bayındır kılınmaz, orası tezyin edilmez. Orayı mamur
edecek ve tezyinatlarla bir görsel Ģölene dönüĢtürecek olan ilhamlardır.
Malum Max Weber bürokrasinin özelliğini gayr-ı Ģahsilik ve iĢini mutlak bir
akılcılıkla yaparken duygularının iĢine sirayet etmemesi gerekliliği, Bu duruma en
uygun düĢüne polislerin durumu. Polislerin çoğu belki olağan Ģartlarda gösteride
olacakken göstericilere karĢı (solla kıyaslandığında daha yumuĢak kalsa da)
kalblerini incitecek bir sert muamele gösterip kızların karĢısında adeta bir duvar
gibi dikilmekteler. Bu duvarsızlık tam da bürokratik katı kalpliliğe denk düĢüyor.
Bir bütün olarak devlet aklının katı kalbli olduğu, kalplerinin ilahi nasipten
kesilmiĢliğinin de bir sonucu olarak katılaĢtığı söylenebilir.
Fakat kalbin örtüsünün bir yan anlamı daha olabilir. Oda kalbin ayara karĢı
örtünmesi, yani tam da örtünmenin örtünülenlere karĢı yabancılığını ima eden bir
durum. Bu durumda kalbin örtüsü halis bir imanla tam teslimiyet halinde gelen
sekine halini de ima eder ki bu metafizik manada bir mirac halidir de. Kalbin
98
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Buraya kadar kendimce örtünün bana esinledikleri üzerinden bir Ģeyler yazdım.
Bunu yapmaktaki amacım ebetteki söz konusu videodaki kadınlar ile dayanıĢmak.
Onların örtüsünün saygınlığı üzerine kendimce sosyolojik bir takım Ģeyler
söylemekti. KuĢkusuz örtü tüketilemeyecek kadar zengin çağrıĢımları olan bir
sembol. Üzerine felsefi, antropolojik kısacası insan bilimleri ekseninde bir sürü
Ģey yazılabildiği gibi metafizik sembolizm üzerinden de birçok Ģey söylenebilir.
Bu derin havuzu doldurmak için Ģimdi susma değil söz söyleme zamanı. Bu
yazıyı post modern çağın semiyotik gerillalarının baĢarılı bir temsilcisi Özlem
yağızın sunu(videosundan yola çıkarak yazıldı. O video üzerine bir sürü Ģey
yazabiliri ve yazılmalıda. Görüntü diliyle söylenenler söz diliyle de
zenginleĢtirilmeli.
NOT
Bu arada bu güne dek yazdığım yerler içinde bir yazar olarak en mutlu olduğum,
geri dönüĢlere de ziyadesi ile memnun kaldığım bu site beni bahtiyar etti. YeĢil
gazetede çıkan ve oranın okuru içinde karĢılık bulmak bir yana ağır eleĢtiri ve
polemiklere neden olan tevhidin ve hikmetin anlamı yazım burada tam tersi bir
etki yarattı. EleĢtiriler bile öylesine nitelikli ki o eleĢtirenlere bile ne kadar
müteĢekkir kalsam azdır.
99
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Gericilikten kasıt Ģudur. Kurulan rejim halkın talepleri doğrultusunda değil darbe
yoluyla, tepeden inme kurulmuĢtu. Dolayısıyla halkın reddetmesi kuvvetle
muhtemeldi. ġayet halk olur da geriye (meĢruti yönetime) dönmek isterse diye
yeni devletin kendine kalkan yaptığı kavramdı Laiklik.
100
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bürokratik elit Laikliği dindeki lakaytlığına, hatta din karĢıtlığına perde yapmıĢtır.
Gele gele günümüze devlet geleneği olmuĢtur bu. Bugün bir general dine karĢı
tepkili halini, ya da dindarlar hakkındaki faĢistçe görüĢlerini Laikliğin ardına
gizleyebilmektedir. Oysa laiklik FaĢizmin aksine dinin kullanılmasını engellemeyi
sağlamayı amaçlar.
(…)
101
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Laiklik kullanılmaktadır. Her hak talebi Laiklik mikyas alınarak ölçülmekte ve yok
sayılmaktadır. Oysa burada asıl ölçü fırsat eĢitliği ve özgürlük olmalıdır.
Örneğin, haklı bir talep olan istediği gibi giyinebilme özgürlüğü sırf dindarlar
istiyor diye Laiklikle ölçülüp, sistemin kendi iĢleyiĢiyle ve bürokrasi marifetiyle
reddedilmektedir. BaĢörtüsü yasağının ortaya çıkma süreci incelendiğinde
oluĢturulan ruhban sınıfının ne iĢe yaradığı daha iyi anlaĢılacaktır.(6)
Dipnotlar:
(1)
Bu açıdan bakıldığında, Laikliğin bugün bürokratik elitin elindeki imtiyazları
sonlandırmak için kullanılması gerekmektedir.
(2)
TC‟nin daha sonraki dönemlerde ürettiği MSP ve türevi partiler Türkiye‟de
ruhban sınıfı oluĢturma gayretlerinin sonucudur.
(3)
Dinde zorlama yoktur; doğruluk sapıklıktan, îman küfürden iyice
ayrılmıĢtır.” Bakara Sûresi: 2:256.
(4)
TC devletin ödevlerini gerçekleĢtirmekten öylesine uzaktır ki ancak sistem
vasfını taĢıyabilir. Temel felsefesinde topluma hizmet değil toplumu Ģekillendirme
olduğundan tahripkâr bir sistemdir denilebilir.
(5)
Ġnkilaplar ve istiklal mahkemeleri en göze batan örneklerdir.
(6)
Bu yazının konusu olmadığından ruhban sınıfı oluĢturma meselesine
girmeyeceğim fakat bu konuyu mutlaka bir baĢka yazıda açacağım.
102
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bir yandan kendimi sokaklara vurup , Ģehrin havasını soluyorum. Bir yandan da
arta kalan zamanlarda kütüphaneye gidip tezime araĢtırma yapıyorum.
Kütüphaneye gidiĢimin üçüncü gününde iki baĢörtülü kızın, bir kippalı erkeğin,
sarı saçları ve kalkık burunlarıyla iki Ġngiliz kızın bir arada, özel çalıĢma odasında
103
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Nitekim dönüĢ vakti geliyor, uçakta gazeteleri alıyoruz. Yanımda annem, onun
yanında bir baĢka kadın oturuyor. BaĢörtüsü tartıĢılıyor manĢetlerde yine. „Artık
serbest olsun diyorum, bu kadar zaman, bunca gasp edilen eğitim hakkı, gasp
edilen hayatlar, özgürlükler, çok geç kaldık‟ diyorum. Annem baĢıyla onaylıyor.
Annemin yanındaki yolcu, kafasını çevirip bana bakıyor. Gözlerindeki bakıĢı
sevmiyorum, dönüp bir daha bakıyor. Kolumda haçlı bileziğimle, önümde Jack
Kerouac „ın „Yolda‟ kitabıyla, saçlarım sarılığı ve en önemlisi baĢımın açıklığıyla,
belli ki çizdiğim imajla, bağdaĢtıramıyor baĢörtüsünü savunmamı.
Akademisyenlerin „üniversitede özgürlük‟ bildirisine imza attıklarını görüyorum
gazetede. Yüreğime az da olsa su serpiliyor. En kısa zamanda öğrencilerin de
böyle bir imza giriĢimi baĢlatmalarının gerekli olduğunu söylüyorum anneme.
Kadın bir Ģey diyecekmiĢ gibi oluyor, nitekim diyemiyor ama bakıĢlarıyla çok Ģeyi
anlatıyor.
Peki bir Ermeni neden savunur baĢörtülü kızların okuma hakkını veya
baĢörtüsüne neden karĢı çıkmaz? BaĢörtüsünden mevzu açıldığında, „asıl sen‟ ne
düĢünüyorsun sorusu yöneltiliyor bana. Benim Hıristiyan ve Ermeni olmam, „asıl
benim‟ ne düĢündüğüme farklı bir mana yüklüyor. Belki de kimilerinin zihninde
bir Hıristiyan olarak benim „Ģeriat gelecek‟ söylemine daha çok katılıp, onlarla ön
sıralarda yürüyüp, otoriterliğin ortak paydasında yer almam bekleniyor benden.
Merhum sosyolog Ulus Baker‟in Ģu tanımlaması geliyor hatrıma hep o bilindik
tartıĢma anlarında:
104
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ĠĢte ben her ne kadar Müslüman veya Türk olmasam da aralıklarla bağlanıyorum
baĢörtülü kadınlarla, Ermeni olduğum için de değil ama en çok da insan olduğum
için. „Biz onları üniversitemizde istemiyoruz, onları içeri sokmamalıyız, bunlar da
nereden çıktı‟ diyenlerle de aramdaki mesafe giderek artıyor haliyle.
Fakat, o kapıyı açıp içeriye girebilenler baĢka Ģeyler görebiliyor. Bir karĢılaĢma
anı yaĢıyor her iki taraf da. Aynı Ģekilde odanın içersindeki
baĢörtülü kadınların önyargıları varsa onlar da kırılabiliyor bu buluĢma sayesinde.
Mesela içeri giren kadınlar, aslında mutlak iyi insan olmadığını, baĢörtülülerin
aslında hiç de sandıkları gibi kötü, gerici, bağnaz, cahil olmadıklarını görebiliyor.
BaĢörtülü kadınlar da baĢörtüsü takanlar arasında da kötü niyetli insan
olabileceklerini, iyiliğin de kötülüğünde insana mahsus olduğunu anlatmaya
çalıĢıyorlar. BaĢı açık kadın o odada, kendisine rastlaĢıp aslında etrafındaki birçok
insanın „laiklik‟ maskesi altında kaygılarının ekonomik, sınıfsal olabileceğini de
düĢünmeye baĢlayabiliyor. O kapıdan girince baĢörtülü kadınlarla birçok aynı
ortak noktada buluĢabileceğini, aynı zevkleri paylaĢabileceklerini de görebiliyor.
Muhafazakârlığın, kendisini „modern, Batılı, çağdaĢ, laik‟ olarak tanımlayan
kadınlar için de geçerli olabileceğinin farkına varıyor, moderni muhafaza
edebilmek için de „acaba çok mu otoriterleĢtik‟ diye sorabiliyorlar kendilerine baĢı
açıklar, kim bilir? BaĢörtülü kadınların da Sivas katliamını kınadıklarını, aynı
Ģekilde o kadınların Hrant Dink‟in ölümüne de üzüldüklerini, Gonca KuriĢ için
hissettikleri gibi, Uğur Kaymaz için de acı hissettiklerini görebiliyorlar. Hatta
baĢörtülü kadınların tamamının zorla baĢlarını örtmediklerini, çocuklarını da
zorlamadıklarını, çocuklarını baĢlarını örtmeye çalıĢan aileleri de eleĢtirdiklerini
görebiliyorlar zamanla o odada. O odadan bir kere içeri girdiklerinde aslında
baĢörtülü kızların özgürleĢmek, üniversitede okumak için yeri geldiğinde
ailelerine karĢı da mücadele ettiklerini de öğrenebiliyorlar.
105
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Birden baĢka bir tablo ortaya çıkıyor o buluĢmada. O oda birden iki tarafa da ait
oluyor. Her iki taraf sınırları kaldırıp, bir olabiliyorlar. Beraberce bedenlerinin
cumhuriyet, din, modernlik, gelenek adına denetlenmesine karĢı çıkabiliyorlar.
BaĢörtüsüz kadınların cinsel meta olarak algılanmasına karĢı duruĢ sergilerken
baĢörtülüler, baĢı açıklar da „örümcek kafalı‟ olarak değerlendirilmesine karĢı
çıkıyor baĢörtülü kadınların. Mesafe aĢılıyor, aralıklarla bağlanıyorlar birbirlerine,
belli bir süre sonra da ne fiziki ne de zihinsel aralık kalıyor ortada. „Sen varsan,
ben yokum‟ demek yerine „sen yoksan ben bir eksiğim‟ diyebiliyorlar. Fakat öte
yandan, gerek dini, gerek de laik tutuculuklarına devam edenler, Ġzmir sahilinde
baĢı açık olanın koluna girmeyi kabul edip, tutucu bir çevrede mini etekli
arkadaĢının koluna girmesine izin vermek istemeyenler, o odadan kendi bildikleri
yönde yol alarak, mağlup olarak, bir eksilerek ayrılıyorlar.
106
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
S. , A. ve Annelerine …
Ben normal insanlardan daha fazla onur takıntısı
olan biriyim hatta benimki onurlu olmaktan çok
bunu takıntı haline getirmiĢ bir hal.Tümüyle „acı „
diyebileceğimiz bir öykü bizimkisi ama yine de o
onur takıntım nedeniyle meseleyi olurda mazlum
edebiyatına bağlar korkusuyla acıtmadan ele
almaya çalıĢıyorum hep ama değiĢmiyor sonuç bu
hikayenin sonu hep acı ile bitiyor ben
acıtmıyorum,olay acı ben ne yapayım?Ben acıtmıyorum,o acıyor.
Acılı bekleyiĢlerde bile insan arıyor insan ben kampüsteydim ve oldukça
yalnızdım belki yalnızdık da diyebilirim,Tıp Fakültesi giriĢinden sonra güvenlikler
yolda otobüsleri durdurup otobüsün içerisinde baĢörtülü öğrencilere „ fakülte
sınırındasınız „ deyip baĢ açtırıyordu ben okula arabayla gidiyordum orada
baĢörtülü ve yalnızdım ve büyük Ģehirlerde değil daha küçük bir Ģehirde olmanın
verdiği ve Ģimdiki gibi konuĢabileceğimiz ortamların olmadığınıda hesaba
katarsak duyabildiğim çoğu kez kendi sesimden fazlası değildi.Yalnız ve
habersizdik bir o kadar ĢaĢkın mücahit ve mücahide herkes toprağın altına
girmiĢti.Sadece onlar değil elbet,benim okuduğum üniversite „ ülkücü‟ insanların
çoğunlukta olduğu bir nevi bu Ģekilde kadrolaĢmıĢ bir üniversite idi.Yasak ben
ikinci sınıfta iken baĢladı,birinci sınıfta okula baĢörtülü bir Ģekilde
gidebildim.Hatta okulun „ ülkücü reislerinin „ baĢörtülü bacılarıydık,BBP kanallı
107
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
108
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
109
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Üç kızın acısı değil elbet,yığınlar o yıllara saplanıp kaldı.Herkesler yeni yıllar ile
yenilendi,biz o yıllarda kaldık,tek bir harf almadan üzerimize ve değiĢtirmeden
hiçbirĢeyi.Tozlana eskiye o yıllara takılıp
kaldık,dokunmadan,dokundurmadan.Kendi acımızda doyurmadı o yılların
hesapkarlarını ailelerimiz de vuruldu o zamanlar.Okulu bırakıp bırakmama
kararında S.‟nin ailesi ona bıraktı kararı,benim ailem de nasıl istiyorsam öyle
davranmam konusunda beni özgür bıraktı.Kendi acılarımız arasında kimseyi
görecek gözümüz yokken S.‟nin annesi birden hastalandı.Kolay değildi iki kızının
üniversiteyi bırakması,kızları daha kolay atlatmaya çalıĢtı ama o atlatamadı.S.‟nin
annesi de bizim acı öykümüze en baĢ sıralardan yerleĢti.Orada o alçak bir tepenin
üstünde kurulmuĢ,iki katlı o ev de ben üç kadının hikayesinin acılanmasını izledim
hep kendi hikayemden daha çok hissederek.
Gariptir,20 yıla yaklaĢan dostluğumuzda her ahh… ettiğimde yanımda olan beni
hayattan korumaya çalıĢan arkadaĢımı ben koruyamadım,kendi hikayesine,anne
ve ablasının hikayesini ekleyerek yaĢadı o.Ben elim kolum bağlı bir damla su dahi
olamadım onun yüreğine,kupkuru,yandık…Vefasız gibi hissediyorum Ģimdi
kendimi tek yaptığım kendimden çok üzülmek,bu kadar ıssız bir çaba
benimkisi.Tutamadım elinden,kurtaramadım onu ve kendimi ve A. ablayı ve
annelerini ve yüzlerce baĢörtülü kızı.Belki,belki…
Birkaç ay sonra S.‟nin doğum günü bu yıl ki armağanı diğerlerinden daha bir
farklı.Bu yazıyı armağan edeceğim ona.Biraz daha hüzün,belki biraz daha
tazeleme…Sadece sonucu değiĢtiremedim ama derdin derdimdir.
110
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Yazar:
Copu ikna etmeyi baĢarabilse bıyıkla görüĢmeye gidecek, okula niçin alınmadığını
birinci ağızdan dinleyecekti. Mantığı kravatla karıĢtıran bıyığa, bu uygulamanın
mantıksızlığını anlatabileceğini hayal etmiyor da değildi.
111
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Topluiğne, o gün de okula Ģapkayla giremedi. Cop, tam ikna olacakken birden
duraklayıp, ”Ben de emir kuluyum kızım. Beni dinle, peruk tak, yazık olmasın…”
diyerek sırtını dönüyordu. Finallere bir hafta kalmıĢtı. Bu olayı bir hafta içinde
muhakkak çözmeliydi. Sınıf arkadaĢlarıyla konuĢtu.
Kapıda, dikkatle, bir sağına bir soluna bakıyordu cop. Arada bir telsizi eline alıp
asayiĢin berkemal olduğunu müjdeliyordu bıyığa. Terfisini yeni almıĢtı. Cop baĢı
olmak kolay değildi. Kim bilir daha ne terfilerin eĢiğindeydi. Konumunu iyi
korumalı, gözlerini bıyığın diĢlerinden ayırmamalıydı. Ne kadar diĢ görürse o
kadar sağlama alınırdı sicili. Bir de Ģu topluiğne olmasaydı…
Tüm bunları düĢünürken, bir grup genç kızın kendine doğru gelmeye baĢladığını
gördü. Kızlardan biri öne çıkarak, topluiğnenin neden içeri alınmadığını sordu.
Cop, tam “Yassaağğ” diyecekken hepsinin aynı anda konuĢmaya baĢlamasıyla
ĢaĢkınlığa uğradı ve topluiğnenin kampüste ilerleyen belli belirsiz siluetinden bu
karmaĢanın esas amacını anladı…
Topluiğne, bir gün önceki zaferle birlikte gururunu tamir etmiĢ ve ne yapacağına
karar vermiĢti. Bir hafta sonra finaller baĢlayacaktı. ArkadaĢlarını yanında silah
diye taĢıyamazdı her saniye. Bıyıkla konuĢacak ve bir aydır okula Ģapkayla neden
alınmadığını soracaktı. Bir kereliğine de olsa peruk denilen cadı saçının içine
koyacaktı kafasını. Yasaksa, dört yıl boyunca neden uygulanmamıĢtı? Yasak
değilse, bu uygulama neyin nesiydi?
Bıyık, misafiriyle birlikte yemekleri midesine usul usul indirirken kapısını tıklatan
topluiğnenin meraklı ve çekingen ve öfkeli ve ürkek bakıĢlarını yakaladı. Nihayet
istediği olmuĢtu. Yasağa kendiliğinden teslim olması gerekirken, arka yollardan
dolaĢan bu takunyalı topluiğnenin üzerinde gölgesini görmeliydi. Elini yakasında
gezdirmeli, nefesini ensesine boca etmeliydi. BaĢörtüsü takmamak değildi
mesele, bu takunyalı topluiğnelerin çuvaldız olmasının önüne geçmeliydi. Bunun
için, zaman zaman iktidarını test etmeli, diĢlerini bilemeliydi.
Topluiğne kendini tanıttıktan sonra, “Okula Ģapkayla alınmıyorum bir aydır. Siz
tembihlemiĢsiniz coplara, öyle dediler. Okula her gün kadın-erkek onlarca kiĢi
112
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ģapkayla giriyor. Kimse onlara yasak olduğunu söylemedi. Bana da öyle, dört
yıldır… DeğiĢen ne?” deyince, “Demek ki, Ģimdi göze batmaya baĢlamıĢsın. Okula
Ģapkayla girmek yasak değil, onlar yanlıĢ anlamıĢ, derslere girilmeyecek dedim
ben. Hocalara saygısızlık olmasını istemeyiz değil mi?” dedi bıyık. Kinini, suratına
yayılan keskin ve yayvan sırıtıĢla gizlemeye çalıĢan bıyığın gözleri, topluiğnenin
kalp Ģeklini almıĢ sıkılan yumruklarına takıldı.
Bıyığın mantığı yoktu, imanı yoktu, insafı yoktu. Dikdörtgenlerden hoĢnut değildi,
etrafındaki her Ģey pürüzsüz, kaygan bir zemine sahip ve yuvarlak kafasıyla
uyumlu olmalıydı. Bu rüküĢ sahneyi dağıtacak en ufak bir sivriliğe tahammülü
yoktu. Topluiğne, bıyığın sırıtıĢının ardındaki kini ve korkuyu ve öfkeyi fark etti.
Tanıdık hislerdi bunlar. Onunla karĢılaĢmadan önce o da aynı haldeydi. ġimdiyse,
umutla karıĢık bir öfkenin sahibiydi. Varlığının kendisi rahatsızlık sebebiydi çünkü.
Saf, katıĢıksız bir direnç haliydi. Öyleyse, rahatsızlık vermeye devam etmeliydi…
113
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
115
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
116
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
[Not: Özel yaĢamla ilgili bir konu olduğu için yazarın kimliği anonim tutuldu.
Yazılarını yayınladığı kiĢisel sitesi ise burada.]
Geçen hafta Ġzmir‟den kalkıp Ġstanbul‟a geldim; amaç aileyi, arkadaĢları vesaireyi
görmek, onlarla vakit geçirmek. Ġçmek, eğlenmek vs. Bir nevi “tatil” diyebiliriz.
Teyzemi ve lise çağındaki kuzenlerimi görmek için birkaç gün teyzemde
geceledim. Bir akĢam teyzemin yakın bir arkadaĢı eve geldi, oturduk muhabbete
baĢladık. Kendisi 50′li yaĢlarının sonunda, bir ilaç Ģirketi sahibi, CHP üyesi,
kardeĢi general olan ve Ġlker BaĢbuğ‟la da aile dostu olan bir insan. Lise son
sınıfa geçen kuzenlerden biri, birdenbire ortaya bir laf attı: “Atatürk diktatör
müydü?” X bey (bundan sonra “X bey” olarak geçsin), Mustafa Kemal Atatürk‟ün
tabii ki diktatör olmadığından, kendisi için hiçbir Ģey yapmadığından, ne yaptıysa
ülkeyi kurmak ve ileri götürmek için yaptığından dem vurdu, uzun uzun.
Dayanamadım, konuĢmaya baĢladım. Atatürk, kendisi için hiçbir Ģey yapmamıĢ
olsa dahi, bu durumun onun diktatörlüğüne bir halel getirmeyeceğini, sonuçta bir
toplumun en tepesindeki insan olduğunu ve sözlerinin adeta bir emirmiĢçesine
kabul gördüğünü anlatmaya çalıĢtım. “Diktatör” kelimesinin, iyi ya da kötü bir
değer yargısıyla değerlendirmeden, gerçek anlamına bakıldığında Atatürk‟ün tam
anlamıyla bir “diktatör” stereotipi olduğunu söyledim. Bunun üzerine X bey
hiddetlendi ve yüksek sesle “Hiç kimse Atatürk‟e diktatör diyemez!” deyiverdi.
117
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
118
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
çünkü ASALA‟yı bitiren adamdı. “Eğer karĢımda bir katili savunacak noktaya
gelmiĢseniz, benim sizinle paylaĢacak hiçbir Ģeyim olamaz” dedim. Sinirlendi.
AKP‟nin eleĢtirilmesi gereken çok sayıda icraatı olduğunu, fakat CHP ya da diğer
muhalefetin bu icraatları eleĢtirmek yerine AKP‟nin AB müktesebatı yönünde,
demokratikleĢme yönünde, sivilleĢme yönünde (zorunlu olarak da olsa) atmaya
çalıĢtığı her türlü adımı engellemekten baĢka bir muhalefeti olmadığından
bahsettim. CHP‟nin, AKP‟yi düzgün yönlerden (örneğin; uygulanmakta olan neo-
liberal bazı politikalar, iĢçi-emekçi hakları, sosyal güvenlik vb.) eleĢtirmek yerine
sırtını orduya ve yüksek yargıya dayadığını, ülkenin daha yaĢanabilir bir yer
haline gelmesi için hiçbir çabası olmadığını söyledim. X bey, CHP hakkındaki bu
iddialarımın “doğru olmadığı”ndan baĢka bir savunma yapamadı ve konuyu AB‟ye
getirerek “Avrupa Birliği‟nin Türkiye‟yi gerçekten alacağını düĢünüyor musun?”
dedi. Avrupa Birliği‟nin Türkiye‟yi üyeliğe kabul edip etmeyeceğinin ayrı bir konu,
AB müktesebatının Türkiye‟de yerleĢmesinin ayrı bir konu olduğunu söyledim ve
devam ettim: “Bir kere AB içinde Türkiye‟nin tam üyeliğine çeĢitli sebeplerle karĢı
çıkan Fransa ve Almanya‟nın yanında, Türkiye‟nin tam üyeliğini destekleyen
Ġsveç, Ġngiltere, Ġtalya gibi pek çok ülke var. AB içinde Türkiye‟ye iliĢkin bir korku
olduğu da doğru; fakat Ģu anda sırf “onlar bizi kabul etmez” gibi bir gerekçeyle
Türkiye‟nin yasal yapısının bu halde kalmasını savunmak kadar saçma bir Ģey
olamaz. Türkiye toplumsal ve bireysel özgürlüklerle demokrasiye çok uzak bir
hukuka ve hukuk anlayıĢına sahip, bu özgürlüklerin Ģu anda dünya üzerinde en
yoğun olarak yaĢanmasına izin veren AB hukukuna da öyle ya da böyle geçilmesi
gerekiyor.”
119
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Tepkim Ģöyle oldu: “Bu ülkede insanların etnik kökenleri yüzünden devlet ya da
milliyetçi tosuncuklar tarafından öldürülmelerini istemiyorum. Kültürel kimliklerini
özgürce ifade etmek isteyen etnik grupların bu ifade haklarının engellenmesini
istemiyorum. Hangi görüĢten olursa olsun insanların bireysel, toplumsal ve
siyasal özgürlüklerinin yanındayım. Hangi din ya da inanç söz konusu olursa
olsun dinsel ve inançsal özgürlüklerden yanayım. Sırf baĢörtülü diye, genç
kızların eğitim hakkının ellerinden alınmasını istemiyorum. DüĢünceleri ya da
söyledikleri yüzünden insanların hapislerde çürümesini istemiyorum. Sokak
ortasında onbinlerce kiĢinin öldürülmesini istemiyorum. Eğer bütün bunlar senin
ya da sizlerin zihniyetinde AKPlilikle bağdaĢıyorsa, benim söyleyecek hiçbir Ģeyim
olamaz. Ayrıca herhangi bir insan AKPli de olabilir, bu da bir suç falan değil
bildiğim kadarıyla. Bir de Ģu var ki, benim gibi kendisini “Müslüman” olarak bile
tanımlamayan, herhangi bir dine aidiyet hissetmeyen birine kalkıp “Ģeriatçı”
yaftasını yakıĢtırman da harika.”
TartıĢma süresince X bey, arada bir, “Yok, sen böyle düĢünüyorsan seninle pek
bir Ģey tartıĢabileceğimizi sanmıyorum.” deyip durduysa da dayanamıyor ve
sürekli yeni bir Ģeylerden bahsetmeye çalıĢıyordu. Bunu da bir not olarak
ekleyeyim. KapanıĢ ise Ģöyle oldu: “Ben Ģu anda neredeyse 60 yaĢındayım.
Gençken TĠP‟i desteklerdim, düĢüncelerim de seninkilere yakındı; fakat bazı
Ģeyleri yaĢadıkça, gördükçe, anladıkça Atatürk milliyetçiliğinin, ulusalcılığın
değerini fark ettim. 10 yıl sonra umarım yeniden bir araya geliriz, eminim ki
senin düĢüncelerin de benimkiler gibi olacak o zaman.” Benim verdiğim cevap ise
Ģuydu: “Bundan 10 yıl önce, 17-18 yaĢlarındayken, tamamen sizin gibi
düĢünüyordum. DüĢünsel ilerlemeyi kimin yaĢayıp, kimin yaĢamadığını bu
örnekle belki daha net anlarsınız.”
Saat epey geç olmuĢtu, el sıkıĢıldı ve X bey evine gitmek üzere ayrıldı. Ancak
hikaye burada bitmiyordu, birkaç gün sonra X bey yeniden geldi. Bu sefer
kendisiyle yalnızca el sıkıĢıp selamlaĢtım ve tartıĢmak istemediğim için baĢka bir
odaya geçtim; fakat söylediği bazı Ģeyleri duyma Ģansım oldu, onları da
aktarayım. X beye göre gençler ve hatta toplumun tamamı psikolojik bir sorun
yaĢıyordu. O yüzden benim bu gençlerden biri olarak bu Ģekilde düĢünmem
normaldi; ama nasıl ki baĢımız, sırtımız ağrıdığında, öksürdüğümüzde doktora
gidiyorsak psikolojik sorunlar yaĢadığımızda da psikologlara ya da psikiyatristlere
baĢvurmalıydık. Anneme benim bir psikiyatriste görünme ihtiyacım olduğundan
söz etti. Bunun tek sebebi X bey gibi düĢünmüyor oluĢumdu. Üstelik X bey
kendisini hâlâ “solcu” olarak (da) tanımlıyordu.
120
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ĠĢte zihniyet bu: Her Ģeyi Atatürkçüler, ulusalcılar biliyor; onlar gibi düĢünmeyen
insanlar olayları doğru değerlendiremiyor, hepsi ruh hastası, zaten AKP de bu
yüzden iktidarda. Psikiyatrik destek alırsak biz de doğru yolu bulup Atatürkçü ve
ulusalcı olacağız. Herhalde bu tablo asıl “hasta”nın kim olduğunu çok net ortaya
koyuyordur.
121
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Derin DüĢünce„nin artık klasikleĢen yobaz laiklik iyi pazartesiler diler köĢesinde
bu hafta medyanın baĢörtüsü konusundaki bol gelgitli durumunun somut bir
örneğini yani çok bilinmeyen denklemin ete kemiğe bürünmüĢ bir halini
paylaĢmak istiyorum.
ġekil A‟da Hürriyet gazetesi var. Hürriyet‟in iki farklı zamanda öznesi baĢörtülü
bir kız olan iki ayrı manĢeti var.
122
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
KardeĢ Türküler‟in baĢörtülü gitaristi yıllar sonra bir kez daha Hürriyet‟in
manĢetine Ahmet Hakan‟ın yazısıyla taĢınmıĢ. Yıllar öncenin „tuhaf Ģov‟un
kahramanına bu kez güzelleme var. Ahmet Hakan gazetesinin yıllar önce „tuhaf‟
bulduğu baĢörtülü kıza “normalleĢmenin resmi” olduğu vurgusuyla övgüler
yağdırıyor. Normal olmayanın kendi gazetesi ve diğer „türban rahatsızlarının‟
olduğunu unutarak, yok sayarak.
123
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Burada bir durup düĢünelim: Acaba Mutavva‟nın zoruyla camiye giden Suudiler,
namazı hangi “niyet”le kılmıĢ oluyorlar? “Allah rızası” için mi? Yoksa polisin
sopasından kaçabilmek için mi? Alınlarını secdeye koyduran güç, Allah‟a olan
imanları mı, yoksa devletten duydukları korku mu?
Elbette insanların kalbini açıp niyetlerini okumak mümkün değil. Ancak ülke
sınırlarını terk eder etmez barlara ve gece klüplerine koĢup “dağıtan” Suudi
vatandaĢların bolluğu, bize bir fikir veriyor. Eğer söylentiler doğruysa bu despot
sistemin cinsel eğilim yönünden de tuhaf sonuçları var: Kadınlar ve erkekler
arasındaki en masum diyalogların bile yasaklandığı, tüm toplumun zorla
“haremlik-selamlık” diye ayrıldığı ülkede eĢcinsellik, özellikle erkekler arasında,
almıĢ baĢını gitmiĢ durumda.
Buna karĢın devletin dini dayatmadığı ülkelerde, örneğin Türkiye‟de, daha samimi
ve güçlü bir dindarlığın geliĢtiğini söylemek mümkün. Ġran ve Türkiye
toplumlarını gözlemleyenler, Türkiye‟de daha fazla insanın oruç tuttuğunu ve
günlük ibadetlerini yerine getirdiğini çoğunlukla ĢaĢırarak anlatıyor. Aslında
ĢaĢıracak bir Ģey yok: Devlet neyi dayatırsa toplumda ona karĢı tepki geliĢiyor.
Ve “sivil din”, “resmi din”den çok daha fazla kalp kazanıyor.
124
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
ĠĢte bu yüzden dindarlığın yeĢermesi için en uygun ortam, bir “din devleti”nin
baskısı değil, vatandaĢlarına isterlerse dindar isterlerse de günahkar olma hakkını
veren liberal demokrasinin özgürlüğü.
125
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
126
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Oysa insan, yaĢamını ona yüklediği ”anlam” ile daha güvenilir, inanılır, ikna edici
bir niteliğe kavuĢturduğu oranda “insan” olmuĢ, kendini ve hayatı
dönüĢtürmüĢtür. Varlığında ve eyleminde tarihin soluk alıp verdiği bir özne idi
insan olmak. ĠniĢler, çıkıĢlar, yengiler ve yenilgiler, bir “yolculuğa” çıkmıĢ olmanın
bedeliydi ve fakat vardığımız yer, bugün yaĢadığımız insanlık krizi mi olacaktı?
127
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ama her Ģeye rağmen “benim hala umudum var” diyebilmek önemli. “…dehĢetin
karĢısında, kavranamaz olanı bile kavrama gücüyle sarsılmadan durabilmek”
(Adorno) için.
Hayat Ģartlarının ezen ağırlığı altında vicdani olmak, vicdani davranmak her
zamankinden daha büyük bir önem ifade ediyor bugün. Benim sosyalizmden
bugünün Ģartları içerisinde anladığım, “bu” hayata karĢı ahlaki ve vicdani bir
duruĢun sahibi olabilmeye yetecek aklı, kiĢiliği, yüreği olmaktır. Bu kadar sade;
ve bir o kadar da ağır, bağlayıcı bir tercih.
Bunun bana kazandırmıĢ olduğu Ģey ise, “hayatın baĢka boyutları da var”
gerçeğiyle paralel, baĢka dertler de, baĢka dertlerin insanları da ve sonuçta aynı
demokrasi, özgürlük, adalet değerleri için yaĢayanlar da olduğunu görebilmiĢ
olmaktır.
128
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
129
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Söz konusu Özgürlükse, Hiçbir ġey Teferruat Değildir” baĢlıklı bildiri, ciddi bir
yankı uyandırdı. Tek merkezden yönetiliyormuĢ yanılgısıyla bakılan Ġslami
camiada da tartıĢmalar yarattı. YaĢadığımız süreç, bu çıkıĢın anlamını azaltmıyor
daha da artırıyor.
Mesele, son tahlilde bir “kendi” olmak sorunudur. “Kendi” olmak, bir özgürleĢme
iradesidir. UğraĢ ve mücadele gerektiren bir yaĢam tercihidir. Ve bu, hayatı
“yaĢanılası” bir insani mücadele alanı olarak anlamlı kılar.
130
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġki yıl kadar önce baĢörtüsünün serbest bırakılması ile ilgili yasa tasarısı
hazırlandığı sırada inanılmaz bir akıl tutulması ile bazı akademisyenler üçüncü yol
olarak ifade edilen bir bildiri hazırladılar. Görüntüde sanki baĢörtülülerin kamusal
alanda var olma hakkını destekliyormuĢ gibi hazırlanmıĢ bu bildiri onlar hakkında
yapılacak özgürlükçü bir adımı diğer özgürlükler yolunda yapılması gereken
adımlara göre tanzim edip, Ģarta bağlıyordu.. Son derece masum bir istekmiĢ gibi
atılan bu öneriye göre özgürlükler parçalanamazdı ve eğer baĢörtüsü noktasında
bir destek isteniyorsa bu konu kürt sorunu, azınlık meselesi, aleviler için
özgürlükler ile birlikte bir paket halinde gündeme gelmeli ve geniĢ mutabakat
zeminleri aranmalıydı. Böylece üçüncü yol bildirisi sözde baĢörtüsü hakkını
savunur gibi görünürken pratikte bu yolda atılacak bir adımın önünü kesen ve
yasakçıların elini güçlendiren bir bildiri olarak tarihe geçti.
Bu süreçte iki farklı aydın tavrı oluĢtu ve sert tartıĢmalar yaĢandı. Sonuçta o
günlerde üçüncü yolcular baĢörtüsü serbestiyetini engelleme yolunda ciddi bir
set oluĢturdular. Ne yazık ki bir çok akademisyen de geliĢmeleri tam olarak
değerlendiremeyerek bu bildiriye sanki hem baĢörtüsü hakkını savunup hem de
bütün özgürlükleri talep eden ilerici bir bildiriymiĢ algısı içinde imza attı. Öte
yandan imza atanların büyük bir çoğunluğu da AKP ile aynı düzlemde gözüküyor
olmama saiki ile bir yandan özgürlükçü görüntüsüne halel getirmeyen, öte
yandan ise muhalif konumunu sürdürerek karizmayı çizdirmeyen bu bildiriyi ilk
çıkan baĢörtüsü üniversitelerde serbest bırakılsın görüĢündeki bildiriye tercih
ettiler.
Belki o günlerde baĢörtüsü yasağı akademik çevrelerden alınan geniĢ bir destek
ile doğal mecrasında kaldırılabilse idi oluĢan yasakları aĢabilme yolundaki
özgüven ortamı ile diğer özgürlükler için de bir ivme oluĢabilirdi. Ama ne yazık ki
131
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
tam aksi bir geliĢme ile AKP hakkında açılan kapatma davası ve dava ile baĢlayan
süreç yerleĢik devlet bürokrasisinin ve askeri vesayetin elini güçlendirdi, bu yolda
yapılabilecek çalıĢmalara ve anayasa değiĢikliği sürecine de çok zarar verdi.
Kısacası Türkiye‟ye çok vakit kaybettirdi. Üstelik baĢörtüsü yasağı gibi sanal bir
yasağın hukuken kaldırılmasını çok daha zora sokmakla kalmadı esastan
bozulmuĢ bir karar ile Türkiye‟de oluĢabilecek her türlü özgürlükçü adımın önünü
kesebilecek Jürokratik bir vesayet sistemi yarattı.
Ġki yıldan sonra tüm ağrıları ile yeni bir süreç baĢlamıĢ bulunuyor. Eğer üçüncü
yol bildirisinin bizleri getirdiği noktadan hakkıyla ders aldı isek var olan durumu
iyi değerlendirmeliyiz. Özgürlük taraftarı olanlar ile özgürlükleri kaldıran,
baĢkalarının haklarını gasp eden cephe uzlaĢamaz. Böyle bir mutabakat zemini
aramak hem mantıken vahim bir hata olur hem de ahlaken yanlıĢtır. Ve Kürt
meselesi gibi bir meselenin önüne her hangi bir Ģekilde baĢörtüsü sorunu vb.
diğer meseleleri koymak, Emin Pazarcı‟nın bugünkü yazısında ifade ettiği Ģekilde
“bu ülkede sadece Diyarbakır cezaevindeki Kürtler mi acı çekti, sanki iĢkence
yapılırken kürt kimliğine mi bakıldı? Mamak‟ta da iĢkence oldu bizler de
karalandık , Kürt ne kadar acı çektiyse Türkler de o kadar acı çekti” tarzı inkarcı
hafifliklerle yaklaĢmak tam anlamı ile böyle gelmiĢiz böyle gidelim, bu ülkede hak
ihlalleri devam etsin, hiçbir Ģey değiĢmesin demenin “kurnazcasıdır”.
(http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/emin_pazarci/2009/08/26/kurt_musun_diye
_kimlik_mi_sordular)
Çok Ģükür ki bugün bir zamanlar baĢörtülülerin önüne set çeken üçüncü yol
cephesi gibi aymaz bir cephe yok Kürt meselesi karĢısında. Saflar çok daha net.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Ahmet TaĢgetiren‟in yazısında dile getirdiği
görüĢler Ģu cümlesinde kastını bulduğu üzere: ” Ya da “açılım”ın mimarları,
gerçek bir açılıma da kafa yorsunlar diye…”
( http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/76463-basortulu-kurt-kizi-ahmet-
tasgetiren-makalesi.aspx)
fazlası ile iki yıl önceki üçüncü yolcuların bildirilerini anımsatsa da bu da bir
görüĢ ve “karĢı cepheye” dönüĢmediği sürece demokratik tartıĢmanın sınırları
içerisinde normal, sağlıklı bir durum olarak görülmeli.
Yapılacak Ģey ortada: Etyen Mahçupyan‟ın “Sürece Sahip Çıkın” yazısında dediği
gibi AKP yandaĢlığı karĢıtlığı gibi bir ikileme sıkıĢmaksızın tavırları özgürlüklerden
yana koymak ve sürece sahip çıkmak.
132
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
133
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
134
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
135
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
çabalar. Oysa, sol teorilere göre -ister marxist ister post-marxist olsun- aslolan
antogonizmadır ve siyasal mücadele bu antagonistik yapının dıĢlanmıĢlar lehine
örgütlenmesi üzerine kurulmalıdır. Laclau, ideolojik-siyasal hegemoni kurma
mücadelesinin hep “spontane” bir biçimde “apolitik” olduğu varsayılan kavramları
temellük etme mücadelesi olduğunu söyler. Mesela son bir yılda inanılmaz hızlı
bir Ģekilde marjinalleĢen ulusalcıların “Atatürk” ismine ve/veya cumhuriyet gibi
kavramların sahipliğine soyunarak mücadele etmesini bu Ģekilde okuyabiliriz.Aynı
Ģekilde tarafsızlık ilkesini savunanlar da bu “tarafsızlığın” apolitik bir referansa
tekabül ettiğine inanmamızı bekliyor. Yine Schmitt‟ten esinlenerek denebilir ki:
Kim tarafsızlık diyorsa kandırıyordur. Bu minvalde tarafsızlık da bir illüzyondan
ibarettir çünkü her evrensel için geçerli olduğu gibi yine bir evrensel olan Devleti
de hegemonize eden bir partiküler içerik vardır.Sosyalist mücadele ise siyasal-
toplumsal alanda bu partiküler içeriği dıĢlananların da içlenebileceği bir siyasallık
oluĢmasını sağlamaya yönelik olmalıdır.
136
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ayrıca tabii bir de “türban yayılır mı?” diye formüle edilen bir soru var. Bu
sorudaki türban aslında her biri farklı hayatlar yaĢayan, farklı öznellik biçimlerini
benimseyen, soru sahibi kiĢiler gibi canı yanan, ağlayan gülen, etten kemikten
insanları değil de sanki bir tür bulaĢıcı hastalık adını, uru çağrıĢtırmıyor mu size?
Evet, biz patolojiğiz ve baĢörtülü kaldığımız sürece de “öyle” olduğumuz için
patolojik kalacağız sanırım. Patolojik olduğumuz için de birileri bizi devlet eliyle
“tedavi” etmeye çalıĢmaya devam edecek. ĠĢte bu noktadan sonra sosyolojik
analiz falan bana çok geliyor ve sadece bu cümleleri okuyup beni anlayanların
olacağı umudu içimi sarıyor.
137
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Sanırım bu yüzden bir kızın baĢı açık yaĢamaya devam etmesi sorgulanmaz,
hatta sorgulanması suç kabul edilir. BaĢı açık kızın, “baĢı açıklığı” üzerindeki aile
otoritesinin sınırları da sorgulanmaz. BaĢı açık olmaya kaç yaĢında karar verdiği
de sorgulanmaz. Fakat baĢı örtülü kızın kaç yaĢında örtünmesi gerektiği
sorgulanır, sorgulanmalıdır. Onun üzerindeki aile otoritesi sorgulanmalıdır hatta
yok sayılmalıdır. Onun tercihlerine direkt yaĢ sınırı da konabilir hatta dedim gibi
bazı liberal demokratlar utanmadan devleti göreve de çağırabilir. Bu
hakkaniyetten uzak anlayıĢ, yukarıda bahsettiğim “baĢörtülüler” olarak patolojik
olmak halimizin bir tezahürü olsa gerek.
Bildiğiniz gibi 18 yaĢ liberal teorinin mitlerinden biri olarak bireyin rüĢtünü
ispat ettiği, yani tüm bireysel haklarını kazandığı fakat aynı zamanda hata
yapması durumunda da tüm sorumluluğun kendisine ait olduğu bir zaman
dilimine tekabül eder. Bu zaman dilimini belirlemenin ne mantıki ne de felsefi bir
meĢruiyeti yoktur ama malum “kanun böyle diyor”dur. Burada yine dikkati çeken
husus baĢörtüsü takmaya getirilen bu yaĢ sınırının bireyi 18′ine kadar aslında
“hata yapmaktan” koruması ve 18′inden sonra da artık mecburen “ne halin varsa
gör” denilmesidir. ĠĢte bu anlayıĢtır ki benim orta okul yıllarında çok istememe
rağmen örtünmemi, bir arkadaĢımın örtünmesi sonucu olarak yalnız imam hatip
lisesine gitmek zorunda kalmasını, baĢka bir arkadaĢımın ise lise eğitimini yarıda
bırakarak dıĢarıdan bitirmesine yol açmıĢtır.
138
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
bende bıraktığı izleri ve izlenimleri biraz teorik biraz kiĢisel bir çerçeveden sizinle
paylaĢmaktı. Türkiye‟de bu mevzular yeni yeni tam olarak tartıĢılmaya,
sorgulanmaya baĢlanıyor. Herkes birbirini dinlemeye ve anlamaya gönüllü
oldukça da, bu tartıĢmaların bizi hepimiz için daha adil ve yaĢanılabilir bir hayata
yönlendireceğine inanıyorum. O yüzden bir yere ayrılmayın, farklı mecralarda
daha konuĢmamız gereken çok mesele var, yeni baĢladık.
139
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
140
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
141
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
142
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Benim üniversiteye devam ettiğim yıllar olan 86-92 yılları arası bu yasağın
katiyet kazanmasa da sürekli olarak gündemde olduğu, kimi rektörlerle Özal
hükümeti arasında gibi görünen bir mücadelenin yaĢandığı yıllardı. Bir sene Ġ.Ü,
Marmara Üniversitesinin belli bölümleri bu yasakla muhatap oluyor kimi
öğrenciler sene kaybediyorken bir diğer sene bir bakıyordunuz sorun ĠTÜ nün
bazı bölümlerine sıçramıĢ. Bu yıllarda üniversitelere girmek Ģimdiki kadar büyük
maddi imkan ve adaletsiz bir yarıĢın sonucu değildi. Dolayısı ile üniversitelerde
Ģimdikinden çok daha fazla sayıda olduğunu tahmin ettiğim Anadolu kökenli,
maddi yönden zayıf ve sıradan devlet okullarından gelen çocuklar mevcuttu.
Benim okuduğum mühendislik fakültesi zaman içinde Anadolu Liseleri ve büyük
Ģehir kolejlerinin öğrencileri ile dolsa da o yıllarda büyük oranda mütevazi aile
çocukları okuyordu. Yine bu çocuklar içerisinde baĢörtülü arkadaĢlarım daha da
sosyo-ekonomik açıdan zayıf bir zümre idi. Bizim bölümümüzdeki kız öğrenci
sayısı erkek öğrencilere göre oldukça azdı. Dolayısı ile baĢörtülü öğrenci sayısı
çok daha az. Binamızda yer alan üç fakültenin baĢörtülü öğrencilerinin toplam
12-13 civarında olduğunu düĢünürsek ikisi haricinde velisi ilköğretimden fazla
okuyan olmadığı gibi geçim kaynakları gündelik temizlik iĢlerinden, bebek
bakımına, emekli iĢçilikten, yurt dıĢında iĢçilik yapan aile çocuklarına, yetim
olanlardan, babasının maddi manevi desteğinden uzak olanlara zor Ģartlardan
gelen gençlerdi. ArkadaĢlarımın bazıları kayıt yenilemek için harç parasını zor
toplarken, kimisi çalıĢarak okuyor, kimisi de çok sıkıntılı Ģartlarda yaĢıyordu.
Çoğu çok kardeĢli olan bu arkadaĢlar sanıldığı gibi üniversiteye girince hadi bir
türban takayım bazı siyasi amaçlarım da olsun derdinde değillerdi yani. Sivas‟tan,
Malatya‟dan, Sinop‟tan, Kastamonu‟dan, Mersin‟den, Dudullu‟dan gelirken hem
bir yandan kendilerine uzak bir dünyada var olmanın tedirginliğini hem de bir
gelecek ümidi taĢımanın sevincini yanlarında getiriyorlardı. Ve söylemeye gerek
var mı bilmem aileleri için büyük bir övünç ve ümit kaynağı idiler.
Çoğu o günlerde hiçbir siyasi görüĢ taĢımıyordu. Hatta hemen hepsi milletini,
devletini seven, dünyaya o güne kadar aldıkları eğitim sisteminin oluĢturduğu
perspektiften bakan kızlardı.
Sonra umulmadık bir Ģey oldu. Birileri bu gençlere üvey evlat muamelesi
yapmaya baĢladı. Çoğu arkadaĢ bu durumda bile iyi niyetini kaybetmemiĢti. Ama
bariz bir Ģekilde hüzün kaplamıĢtı herkesi. Eğer bizler faraza solcu gençler gibi
belli bir siyasi ideoloji ve muhalefet duygusu taĢısaydık durumu kaldırmak daha
kolay olabilirdi. Nihayetinde benim belli bir hedefim var, mücadelem bu ve bedel
ödemem söz konusu diyecektik. Halbuki çoğunluk geleneksel Anadolu dindarlığı
ile üniversiteye baĢlama cüretinde bulunmuĢ oldukça apolitik kızlardı. Ve bütün o
maddi sıkıntının içerisinde yaĢayan, kendilerine umut bağlamıĢ ailelerine akĢam
eve gidince ne hesap vereceklerini düĢünüyorlardı. Yasaklar karĢısında herhangi
rahat gelir seviyesine sahip bir genç onurunun derdine düĢerken onlar bir de
kendi kaderlerini yarmanın yegane yolu olan çıkıĢı kaybediyorlardı. Ve tokat hiç
ummadıkları bir yerden geliyordu.
Zor günlerdi. Her acıdan incitici. Bir anfi dolusu insanın önünde hakarete
uğramak, dekanlıklara çekilip saçma sapan sorgulanmak, sözde ikna seanslarına
143
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
maruz kalmak, kimi derslerden Bizans oyunları ile bırakılmak ve hakaretin her an
nereden geleceğini bilememek. Bu gün dersteki hocan laf arasında sana dönüp
acı bir söz mü söyleyecek, kantinden geçerken arkandan fatiha mı okuyacaklar
yoksa bir bahane bulup bel altına mı çalıĢacak yine o Ģovenist profesör. Okula
gelirken kafamda bu düĢünceler sanki ayaklarım geri geri giderdi. En çok da o
yüzlerdeki ifadeler unutmuyorum. Türlü çeĢit ifadeleri vardı bu gibi insanların;
öfke, kin, tiksinti, alay. Aynı günlerde bütün bu ortama karanlık cinayetler de
eklenince Ankara‟nın ağır ikliminden sonra Ġstanbul‟un bayıldığım o kozmopolit ve
hoĢgörülü havası da değiĢmiĢ yolda sokakta da hakaret görmek sıradan bir hal
almıĢtı. Hele Uğur Mumcu cinayetinin iĢlendiği günlerde…
Sonra değiĢmeye baĢladık bazılarımız. Zulüm kavramı ile yüzleĢtik. Madem biz
böyle ayırımcılığa uğruyor ve zulüm görebiliyorduk demek ki bütün o anlatılan
hikayeler doğru da olabilirdi. Ve insanın zulüm görmesi için hak etmesi de
gerekmiyordu anlaĢılan.12 Eylül sonrası yaĢananlar, Diyarbakır cezaevleri
gitgide Newroz olayları, Lice baskınları vs. birden kimilerimizin gündemine giren
konular oluvermiĢti. Aynı yıllarda Türkiye sınırlarının ötesinde de bir dünyaya
açılıyordu gözlerimiz. Halepçe katliamı, Ġsrail‟in zulümleri ve yeni filizlenen
intifada, Amerika‟nın Irak‟a yaptığı ilk saldırı…
Bir arkadaĢımın anlatımıyla yasak baĢlamadan önce cici bici giyinmekten zevk
alan, derslerinden baĢka bir Ģey düĢünmeyen, ud çalan o mutlu kızlar gitgide
gerçek dünya ile tanıĢmaya baĢlıyor yerini kırgın, okuyan araĢtıran, ilgili ama
huzurunu kaybetmiĢ kızlara bırakıyordu. Dünyadan habersiz ve mutlu olmak. ĠĢte
bu konforu kaybetmiĢtik artık. KüreselleĢme ile beraber acıları artan Ortadoğu
halklarının yanında Türkiye „de de bir türlü sular durulmak bilmiyordu. Sivas
katliamı, BaĢbağlar katliamı, Güneydoğu‟da Hizbullah adı verilen yapılanmalar ve
artarda gelen bombalı cinayetler. Gitgide geriliyor ve bariz bir Ģekilde iyi olmayan
bir yere gidiyorduk. Ve o güne kadar hayallerimizin alabileceği en çılgın eylem bir
duvara tekme atmak ya da kafamızın attığı bir gün okula siyah kıyafetler giyerek
gitmek olmuĢken yine yolda, okulda, belediyede Ģurada burada „iĢte o, potansiyel
cani‟ bakıĢları ile karĢı karĢıyaydık. Kötü bir senaryonun hem zoraki oyuncuları
hem de hiç sesi çıkmayanı idik sanki.
Sonra 28 ġubat günleri baĢladı. Artık bütün okulları içine alan kimseyi ihmal
etmeyen bir yasak gelmiĢti. Bu sefer benim itile kakıla yer alabildiğim okullar bir
daha açılmamacasına baĢörtülülerin üzerine kapanıyordu. Yine Beyazıt‟ın yolları
gözüktü. Öyle protestolar oldu ki kalabalığın bir ucu Beyazıt meydanını
doldururken diğer ucu Aksaray‟ı geçerdi. Sonra eylemlere çok sert müdahaleler
yapılmaya baĢladı. Bir gün robocobların kovalamasından ürken kalabalığın paniği
esnasında az kaldı çocuğumla beraber bir polis panzerinin altında kalıyordum.
Zor oyunu bozdu. Bütün o hak, adalet arayan sesler Fadime, Müslüm vodvilinin
arkasında kayboldu gitti. Sincan‟da yürüyen tanklar son noktaydı. Yasak
uygulandı ve herkes kendi derdini bireysel olarak çekmeye baĢladı. BaĢını açarak
okula giren psikolojik travmasını kendisi kaldırmalıydı, peruk, Ģapka takan bu
zorunlu utanç kisvesinin ruhuna verdiği ağırlıkla kendisi baĢ etmeli ve evine
144
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
dönen kendisi düĢünmeliydi sonrasını. Kimi Ģanslı olanlar yurt dıĢına çıktı. Eğer
böyle zorunlu bir göç Ģans olarak addedilebilirse.
Ta ilk örtündüğüm zamanlardan yani aĢağı yukarı 18-19 sene öncesinden bir
günü hatırlıyorum sık sık son günlerde. Bir gün Ġ.Ü Edebiyat fakültesine bir
arkadaĢımı ziyarete gitmiĢtim. Hergele Meydanı derler ortasında bir alanı vardır.
Öyle çok baĢörtülü öğrenci vardı ki Ģok olmuĢtum. Gerçekten de meydanın
adabına uygun kolkola volta atıyorlar, beni canımdan bezdirecek kadar
entelektüel tartıĢmalar yapıyorlardı. ġimdi gitsem içeri girebilir miyim acaba?
Girsem ne yazar o kızlardan bir tane bile görmek mümkün değil artık. ĠĢte bize
geçen bunca yılın getirisi.
Yine de hikaye bitmedi. BaĢörtülülerin durumu iyi belli bir zümresi dıĢında
kalanlar
Bugünlerde bilumum hayır faaliyetleri, tezhip, hat, minyatür kursları ile tedavi
ediyorlar ikinci sınıf olmanın getirdiği incinmiĢlikleri. O kurslara baĢlarken bile
istenen baĢı açık resimleri sağlayabilmek için fotomontaj çareleri arıyorlar. Ara
ara bir araya geldiklerinde geçmiĢ günlerin trajikomik anılarını anlatıyorlar
gülümsemeye çalıĢarak.
Hasılı kelam bütün bu süreçte önce öteki olduğumuzu öğrendik ve sonra diğer
ötekilerin de çektiği acıları fark ettik. Sonuçta o dünyadan habersiz, mutlu ve
salak günlerimiz bir daha gelmemek üzere geride kaldı. Bence iyi de oldu.
145
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
146
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
**
** **
147
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Sonra bu yaĢananların tümü insanın için ezen yaĢanmıĢlıklar olsa dahi kendinizi
anlatmakta kullandığınız dil sizi mağdur edebiyatı içerisinde eritmiĢ
olmamalı.Acınacak duruma düĢmeden onurlu mücadeleniz tüm acı anılara
rağmen acıklı olmadan ilerlemek zorunda.Yıllarca muhatabı olduğunuz o söz;‟sen
değersizsin,sen değersizsin,sen değersizsin‟ *.Bu sözün acısında,acınmadan
anlatabilmelisiniz kendinizi.
148
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
149
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Tercih ederiz.
150
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bak Ģimdiden dört yıl oldu bile sen vefat edeli. Ve ben dün gece çok zorladım
hafızamı neler konuĢmuĢtuk son görüĢmemizde hatırlayayım diye. Sonra çok Ģeyi
hatırladım da en çok bir tanesi yer etmiĢ aklıma. ” Ben hep ölüm korkusu ile
yaĢadım yakın zamana kadar. Özellikle kanserden ölmekten çok korktum. Türlü
151
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
çeĢit kanserin her aĢamadaki semptonlarını ezbere bilirdim gençliğimde. Bir ara
her Allah‟ın günü insanlara içimdeki tümörün Ģimdi hangi aĢamada olduğunu
anlatır paniklerime inandırırdım. Ġnanır mısın uzun zamandır hiçbir Ģeyden
korkmuyorum. Korku denilen Ģeyin ne olduğunu bile unuttum artık.” demiĢtin.
Suratına baktım. Nasıl olabilir böyle bir Ģey. Insan korkuyu öldürebilir mi? Doğru
söylüyordu Süreyya. Zaten hiç yalan söylemezdi ki?
…
Cihan AktaĢ‟ın ifadesiyle sıra dıĢı bir ailenin sıra dıĢı kızıydı O. NorĢin
Medreselerinden yetiĢmiĢ en son alimlerden birinin üniversite sıralarına kadar hiç
resmi eğitim almamıĢ kızı. Ġlk,orta ve liseyi dıĢardan bitirmiĢti. Sonra Ġstanbul
Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi Bölümüne girmiĢti. Medrese kökenli bu
ailenin çocukları NorĢin köyünden Ġstanbul‟a taĢındıktan sonra adeta ikiye
bölünmüĢtü. Aynı evin içerisinde sosyal bilimlere merak salanlar ve Fen
bilimlerine merak salanlar. Süreyya Fen bilimlerine değer veren kanattaydı. Ama
Arapça‟yı, ingilizce‟yi, Osmanlıca‟yı da öğrenmeyi ihmal etmemiĢ, Kur‟an
ilimlerinde mükemmel yetiĢtirmiĢti kendisini. Üniversiteyi bitirdikten sonra da hiç
uzak kalmadı Kur‟an öğrenme ve öğretme sevdasından.
152
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
konuĢmacıları bunaltır bilgisi ve zekasına ters bir Ģeye o gür sesi ve tatlı Ģivesi ile
müdahale etmeden duramazdı Süreyya. Hoca efendilerin ya da popüler yazarların
makineli tüfek gibi konuĢan, itirazlarını sıralayan bu davudi sesli kadın
karĢısındaki sessiz la havlelerini duyar gibi olurdum. Belli ki haddini bilmez bir
KADINdı. Ama O‟ nu bir çay bahçesinde beraber oturmaya ikna etmek de
mümkün olmazdı. Böyle olmak, bu tür bir rahatlığa alıĢmak istemiyorum derdi.
(Of Süreyya Abla.Ben istiyorum çay bahçesinde oturmayı, hem de o yer
minderleri belimi ağrıtıyor. Biliyor musun ben koltuk ta seviyorum galiba. Üstelik
yer sofrasında yemek yemek Suffa hariç her yerde iĢkence gibi geliyor. Ama
kendime bunları itiraf etmem için bir on sene lazım daha)
…
Yoruyordu beni hep farkında olmak, hep bir Ģeylerin peĢinde olmak.Sıradan
insanların hiç birĢeyi umursamaksızın yaptığı sohbetlere imreniyordum. Sadece
çocuklarından, gündelik hayatın öylesine dertlerinden, Oktay Usta‟nın sabahki
kek tarifinden, Seda Sayan‟ın yaĢı üzerine giriĢtikleri uzun mu uzun kavgalardan
bahsederken ne kadar mutluydular. Birbirlerini gördükleri zaman merhaba
nasılsından sonra ilk soruları „ee Ģimdi neler yapıyorsun‟ değil hadi gidip bir kahve
içelim, akĢam gene bizim ki canımı çok sıktı ya da Adil IĢık‟ta indirim varmıĢ bir
bakalım mı idi. O can sıkan konuları konĢurken takındıkları umursamazlık bile
imrendiriyordu adamı. Dinlemesi ölümden beter olsa da…
Eee Ģimdilerde neler yapıyorsun anlat bakalım. Ben hayatımda en çok bu soruya
kızdım, en çok bu soru karĢısında kendimi çaresiz hissettim. Hiçbir Ģey ama hiçbir
Ģey yapmadığım zamanlarımı, ait olduğum kalabalıklarda kendimi ne kadar yalnız
hissettiğimi, ait olmadığım kalabalıklarda insanlarla ortak konuĢacak bir kelime
dahi bulamadığımı, kimi zaman hayatın sürpirizleri karĢısında çaresiz yüklendiğim
sorumlulukların içinde hiçbir kitabın, makalenin, kelimenin beĢ paralık anlamı
olmadığını nasıl anlatabilirim. Üstelik hiç ama hiçbir Ģeyi anlatmak istemiyorum
kimseye. Tesellileriniz beni öfkelendiriyor. Ġhlasınız içimdeki haset duvarlarına
çarpıyor. Ġçimde kopan fırtınaları, tanrı ile kavgalarımı, her kavgadan biraz daha
yenik çıktığımı anlatmalı mıyım sizlere. Ben kavgalarıma son verememiĢken nasıl
bekliyorsunuz benden çıkıp da insanlara yol gösteren olmamı.
Söyleyebileceğim sadece Ģu: ben hep Tanrı‟ya yenik düĢtüm ve hep gitgide daha
fazla. Asla inkar edemeyeceğim kadar inandım ona. Kendine tapan,kendine
sığınan adamın hali hep komik geldi Tanrı‟ya tapma, Tanrı‟ya sığınma ediminin
yanında. Bütün hikaye buydu aslında.
…
Bu ihlaslı ve çalıĢkan kalabalığa artık dahil olamama hali üzüyordu beni ama
biliyordum ki O hep iki adım ötedeydi. Ne zaman olsa giderim, beni o neĢeli
haliyle kucaklar ve bir çay demler kaldığımız yerden devam ederiz. Sonra güneĢli
bir haziran günü bir telefon; hastanede son nefesini veriyor. Vasiyeti varmıĢ:
“Ben herkese hakkımı helal ediyorum. Yanıma artık kimseyi almayın sonra
yıkanıp, kefenlenince görür arkadaĢlar beni” Vasiyetini tutmamak olmaz.
Sonrasında ise görmeye benim içim elvermedi. Sağlığında esirgediğim saatleri
böyle telafi etmenin ne anlamı vardı. Belki de ölümle bir kez daha yüzleĢmek
iĢime gelmedi. Kimbilir…
153
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
BaĢtan aĢağı siyah giyerdi dıĢarı çıkarken. Kocaman botlar. DiĢiliği ile baĢ
döndüren diĢiliği ile yer edinen biri de değildi adet olduğu üzere. Ama gerçekti,
insandı, bir acı resim ya da haber gördüğünde, bir ayet okunduğunda anında
gözlerinden sessiz yaĢlar akacak kadar insan. Ve gizli koylara yüzmeye
gittiğimizde en gür kahkahaları atacak kadar çocuk. Benim fırsat varken
ertelediğim dostluğumdu. Aradan bunca zaman geçtikten sonra geçen gün bir
arkadaĢımın söylediği sözlerdeki gibi “nasıl bir insanmıĢ ki tanıyan kime sorsam
hemen ağlıyor” dediği gibi bir insandı. Sustum. Çünkü biliyorum ki iki cümle
söylesem ağlayacağım.
Suffa yok artık. Ġstanbul Üniversitesi‟ nin koridorları da nicedir NorĢin Köyü‟nün
fen bilimlerine meraklı genç kızlarına kapalı. Meydanların parlak cumhuriyet
kızlarıyla birbirlerini tanıma, iki ders arasında laflama ve birbirlerini sevme
ihtimalleri de yok. NorĢin köyü‟nün kızlarının asla giremediği akademilerin saygın
araĢtırmalarından öğreniyor kızlarımız öteki mahallenin „uykuları kaçıran
tehditkar dünyasını‟. Kırmızı çizgilerin ötesine geçmek yok, risk yok, tasa yok.
154
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Fakat mümkün olan baĢka bir Ģey var: TSK ile belirli toplum kesimleri arasındaki
gerilimin nereden ortaya çıktığını anlamak.
155
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bu gerilimin son yıllarda en çok TSK ile “dini cemaatler”, özellikle de bir tanesi
(Gülen cemaati) arasında yaĢandığını herkes biliyor. Yaygın rivayete göre, TSK,
bu cemaatin hem toplum içindeki etkisinden hem de orduya “sızması”ndan epey
rahatsız. Laikçi cephenin önde gelen sözcüleri de bu “sızma” meselesini
dillerinden düĢürmüyor.
Ben iĢin aslını pek bilmiyorum, ama biraz akıl yürütünce, bu “sızma”nın (eğer
gerçekten varsa) tehditkâr bir devlet karĢısında anlaĢılabilir bir “hayatta kalma
stratejisi” olduğu sonucuna varıyorum.
Gelin, kendinizi Gülen cemaatinin yerine koyun. Toplumsal bir dini hareket olarak
ortaya çıkmıĢĢınız. Okullar açıyor, medya ve sivil toplum kuruluĢları yoluyla
fikirlerinizi yayıyor, bu iĢleri yürütmek için de finansal bir zemin
oluĢturuyorsunuz. Tüm bunlar demokratik toplumlarda serbest olması gereken
meĢru iĢler.
Ama devletin bazı kurumları sizle kafayı bozmuĢ durumda. Sizi ortadan kaldırmak
istiyorlar ve ellerine fırsat geçtiğinde (mesela 28 ġubat‟ta) üstünüze geldikleri de
ortada.
156
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Yine de hızını alamamıĢ hakim hanım. Sonunda Ģöyle sadede gelmiĢ: “Sizin
Allah‟ınız ve Allah‟ınızın kanunları burada geçmez!”
Daha önce de söylemiĢtim: Ben Kemalistlerin böyle zeki, çevik ve açık sözlü
olanlarını seviyorum. Rejimimizin nitelikleri hakkında bizi pek iyi aydınlatıyorlar.
157
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
esaslarına göre hüküm vermemesi çok anlaĢılır bir Ģey. Aslında bir baĢka laik
cumhuriyet olan Amerika BirleĢik Devletleri Allah‟ı “resmen” tanır, çünkü ülkenin
Bağımsızlık Bildirgesi‟nde, Bayrağa Sadakat Yemini‟nde ve daha pek çok resmi
metninde “Tanrı”ya veya “Yaradan”a atıfta bulunulur. Ama Türkiye Cumhuriyeti
böyle olmak zorunda değil. Ve bunda hiçbir sorun yok.
Mahkemede yaĢanan olay, bunun mükemmel bir örneği. Oraya çarĢafıyla giden
vatandaĢ, bu kıyafetinin muhtemelen “Allah‟ın emri” olduğunu düĢünüyor.
(Ġslam‟da çarĢaf var mıdır, baĢörtü farz mıdır tartıĢması ayrı bir konu. Önemli
olan o vatandaĢın neye inandığı.) Mahkemeye de bu inancıyla birlikte giriyor.
Ama gidip de hakime “beni Allah‟ın kanunlarına göre yargılayın, Ģeriata göre
hükmedin” demiyor. Böyle dese, laikliğe aykırı bir öneri getirmiĢ olurdu. O sadece
kendi inancına göre var olarak laik sistemin içinde adalet arıyor. Çünkü zaten laik
sistem, hem bu vatandaĢın hem de onun gibi düĢünmeyen ve yaĢamayanların
haklarını korumak için kurulmuĢ “tarafsız” bir sistem. Daha doğrusu öyle olması
gerekiyor. Ama bizdeki laiklik hiç öyle değil.
“Allah‟ın kanunları” bir yana, sadece adalete ve insan haklarına inanıyorsa bile,
öyle yapmalı…
158
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
O devirden bu yana Türkiye halkına dayatılan resmi laiklik anlayıĢı hep bu ezber
üzerinde geliĢti. En son AK Parti‟ye açılan “kapatma davası”nın iddianamesinde
de, BaĢsavcı, dinin “kendi alanında, vicdanlardaki yerinde” tutulması gerektiğini
vurguluyordu.
Peki ama bu ezber doğru mudur? Dinin yeri gerçekten sadece “vicdanlar” mıdır?
Ve onu sadece orada tutmak isteyenlerin derdi nedir?
159
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Öncelikle de Ģunu tespit edelim: Dinin “vicdanlardan” dıĢarı taĢmasıyla ortaya illa
“din devleti” çıkmaz. Çünkü bireyin vicdanı ile devletin otoritesi arasında çok
büyük bir alan daha vardır: “Sivil toplum”. Bu alanda, devletten bağımsız olarak
kendi baĢına örgütlenmiĢ kurumlar yer alır. Dini cemaatler, tarikatlar, eğitim
kurumları, hayır dernekleri ve benzeri örgütlenmelerin hepsi “sivil toplum”
içindedir ve dolayısıyla devletin laikliğine bir halel getirmez.
Geçen ay hayata gözlerini yuman Amerikalı düĢünür Richard John Neuhaus, din
ve kamusal alan konusunda bir klasik sayılan “Çıplak Kamusal Alan” (The Naked
Public Square) adlı kitabında bu soruyu Ģöyle cevaplar:
“Eğer din, sırf bireysel vicdan düzeyine indirgenirse, kamusal alanda sadece iki
aktör kalmıĢ olur: Devlet ve birey. Bu ikisinin arasında ahlaki değerler yaratan ve
temsil eden ara bir kurum olan din ortadan kaldırılmıĢtır. Ve artık devletin
tutkularını dizginleyecek bir kurum kalmamıĢtır… Bu tür bir laik devlet, sonunda
totaliterizme varır.”
ĠĢte tam da bu yüzden, tüm totaliter laik rejimler geleneksel dini kurumları yok
etmeyi veya etkisizleĢtirmeyi hedeflemiĢtir. Neuhaus Ģöyle devam ediyor:
Peki ama böylesi daha mı iyidir? Özelilkle bizim gibi “geri kalmıĢ” toplumlara
gereken tam da bu mudur?
160
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
“Tek doğru”ya inanıp bunu herkese dayatmak yerine farklı doğrulara izin
verseydiniz, bugün hem daha az bölünmüĢ hem de daha renkli bir Türkiye‟de
yaĢıyor olmaz mıydık?
161
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
162
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bir kere halka rağmen halk için miras olarak alınmıĢ, “sivil” olmayan sivil
toplum örgütleri ortaya çıkarılmıĢtır. Ayrıca darbe ĢakĢakçılığıyla ** yine miras
edindikleri darbeci geleneği sürdürmektedirler.
Buraya kadar mantıksal açıdan bir sorun yok. Asıl sorun tüm bu yapılanların
ilericilik adına yapılması, tüm bunlara karĢı çıkanların da mürteci diye
damgalanmasıdır. Oysa kimin mürteci olduğu gayet aĢikardır.
163
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Daha önce dediğimiz gib kavram karıĢıklığı TC‟nin en büyük projelerindendir. Bir
nevi çiftdüĢün de denilebilir. 1984′de değiliz belki ama ütopyayı yaĢamadığımızı
söyleyemeyiz.
164
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
165
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
CHP Ġznik Ġlçe BaĢkanı Ġsmail Güleç ise baĢörtüsüne karĢı olmadıklarını ancak
kamusal alanda takılmasının yasal olarak imkansız olduğunu ileri sürdü.
166
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġkinci bir bakıĢ açısı, “Batıda Müslüman ile Türk, Türk ile Ġslamın eĢanlamlı
olarak kabul edildiği ve yüce peygamberin “Türk” olarak bilindiği”[2] varsayımı ve
bu yüzden misyonerliğin özellikle Türk dünyası ile ilgilendiği iddiasi Ģeklindeki
milli hassasiyetleri provoke etmeye yönelik varsayımdır.
167
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Yine aynı Ģekilde, 1962-1972 yılları arasında Türkiye‟de “BarıĢ Gönüllüleri” adı
altında faaliyet yürüten Amerikan misyoner örgütünün “Güneydoğu‟da PKK‟nın
temellerini attığı iddiasıdır”[4].
Prof.Dr.Haydar BaĢ‟a göre, dinlerarası diyalog ile ilgili olarak yapılan Abant
toplantılarında her ne kadar tıkanma noktasındaki Türkiye‟nin önünün açılması
Ģeklinde bir amaç konmuĢsa da alınan kararlar buna hizmet etmemiĢtir.
Bu varsayıma göre sadece Fethullah Gülen Cemaati değil, gerçekte baĢka dinler
ve kültürler ile yakınlaĢmaya çaliĢan her akımın arkasında misyonerliğe hizmet
düĢüncesi yer almaktadır.
BeĢinci bir varsayım, misyonerliğin bu kadar fazla yol almasında hiç süphesiz
AB‟ye uyum yasalarının oynadığı roldür. Bu düĢünceye göre, ulus devleti tasfiye
etmek amacı taĢıyan Batı, bu yasaları Türkiye‟ye karĢı bir psikolojik savaĢ aracı
olarak kullanmaktadır. Bu düĢünceye göre Batı, Türkiye üzerindeki bu dinsel
baskıyı, Fener Rum Patrikhanesi‟nin ekümenliği, Heybeliada Ruhban Okulu‟nun
açılması ve Anadolu‟da yoğun misyonerlik faaliyetleri ile sürdürmektedir.
168
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Müslüman gençler stand açarlar ve yoldan geçen insanlara Ġslamı tebliğ etmeye
çalıĢırlardı. Bu gençleri ve ortamı gördükten sonra ilk paragrafta bahsetmiĢ
olduğum Taksim‟de Ġncil broĢürü dağıtan gence, özgürlükler açısından
bakabilmeyi öğrendiğimi zannediyorum.
Ġngiliz BBC televizyonu tarafından Ġslam ile ilgili yapılan birçok belgeselden bir
tanesinde Ġngiltere‟de en hızlı yayılan dinin Ġslam olduğu, özellikle 11 Eylül‟den
sonra müslüman olanların sayısında artıĢ olduğu, senede yaklaĢık 50.000 kiĢinin
Ġngiltere‟de Müslüman olduğu tahmin edilmektedir.
ATO tarafından yayınlanan bir rapora göre ise, Türkiye‟de Hristiyan cemaati
sayısı 50-55.000 olarak tahmin edilmekte ve bunlara ait 3000′den fazla kilise,
çok sayıda kitabevi, 1 kütüphane, 6 dergi, çeĢitli vakıflar, yayınevleri, 5 radyo,
çok sayıda manastır, 2 kafe, 1 acenta, 7 Ģirket, 1 otel, 1 tercüme bürosu, 7
gazete, müzeler ve onlarca dernek bulunduğu kaydedilmiĢtir. Yine aynı rapora
göre, bu çalıĢmaların sonucu olarak, Batıkent Protestan Kilisesi‟nde 37 ögrenci,
Gazi Üniversitesi‟nde 138 kiĢi, Hacettepe Üniversitesi‟nde 6 kiĢi, Ankara
Üniversitesi‟nde 345 kiĢinin din değiĢtirerek Hristiyan olduğu belirtilmiĢtir.
Sonuç
169
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
170
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
[4] Ugur Yıldırım-Jeopolitik Dergisi, Mayıs 2005, Sayı 16, Sayfa 73-83.
171
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Öyle ya, bildik “devlet temayülü”, “Yunanistan‟daki Türkler‟e hak vermiyorlar, biz
de burdaki Rumlara vermeyelim” mantığı üzerine kuruluydu. Yani “kaybet-
kaybet” kuralı iĢliyordu. ġimdiyse Erdoğan, “biz Rumların haklarını teslim edelim,
oradaki Türklere de daha fazla hak isteyelim” demiĢ oluyor.
172
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Patrik, konuĢmasında bir vurgu daha yaptı ki, bizim Türk basınında pek dikkat
çekmese de epey anlamlıydı. Hz. Meryem‟e duyulan hürmetin Hıristiyanlar ve
Müslümanlar arasında ortak bir değer olduğunu vurguladı ve Müslümanların bu
“kutsal”a gösterdiği hassasiyeti Ģu anekdotu aktararak övdü:
“Bundan bir kaç yıl önce Avusturalya‟nın Adelaide kentinde Bakire [Meryem]e
dair saygısız bir tablo yapıldığında, ilk protesto Ģehirdeki Müslüman cemaatin
temsilcisinden gelmiĢti.”
Sıra Ruhban Okulu‟nda
Kısacası, “Sümela açılımı” çok iyi oldu. Ama, Anayasa değiĢikliği paketi için
dediğimiz gibi, “yetmez.” Patrikhane‟nin en önemli ihtiyacı olan Heybeliada
Ruhban Okulu da bir an önce açılmalı. Bu kurumun asırlardır taĢıdığı “ekümenik”
sıfatı üzerindeki “resmi ambargo”da kalkmalı.
Gelgelelim, Hürriyet‟in baĢyazarı Oktay EkĢi, dünkü köĢesinde her iki hakka da
karĢı çıkarak Ģöyle diyordu:
Bir, kendisi Hıristiyan ilahiyatından ne anlar? Anlıyorsa da, neredeyse iki bin yıllık
bir Kilise‟nin ismini belirleme hakkını nereden almaktadır? BaĢkaları gelip kendi
gazetesinin ya da basın kuruluĢunun ismine karıĢmakta mıdır?
Öyle ya, bu ülkede sokakta Kürtçe konuĢmayı yasaklayan yasa dahi yok muydu?
Allah‟tan bu ceberrut zihniyet her geçen gün geriliyor. Özgürlük, din özgürlüğü
dahil, herkes için geniĢliyor.
173
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
www.evrensel.net
Kimin fikri?
Ne içeriyor?
Ġki DVD‟den oluĢan bu “Ģeyin” ne kadar “bilimsel olduğu” en basta uzun uzun
anlatılıyor. Ardından sıkı bir inandırma çabası geleceği belli. Mesut Mertcan bu
çabaya, kulağa güzel ve inandırıcı gelen bir ses tonuyla, “kardeĢçe yaĢama
arzusu”, “BarıĢ” gibi olumlu sözlerle katılıyor.
Yapımda her tur ikna malzemesi kullanılmıĢ. Güven ve merhamet uyandıracak
174
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
yaĢlı dedeler, “basını kestiler”, “hepsini odun niyetine yaktılar” vb. Ģeyler
soyluyorlar. Bir diğer dede, “aklına geldikçe insanin aklini oynatası geliyor” diyor
ve gözyaĢlarına kapılıyor. Bu sözler ve görüntüler elbette akılda kalacaktır.
Ana vurgu
Ağır ağır beliren ve yinelenen ana mesaj su: “Ermeni kotudur”. “Tarihin belki de
en kara sayfalarını” yazanların Ermeniler olduğu söyleniyor. Ne zaman, ne
balgam; yani su tarihte veya Ģurada yaĢananlar, su grubun yaptıkları, vb. hiçbir
ayrıma gerek duyulmamıĢ. Söylenenler hep bir bütüne, yani bütün Ermenilere
yönelik.
Diğer ana mesaj ise, komsumuz - hem de çok özel komĢumuz - “Ermenistan
saldırgan, yayılmacı, tehditkâr, intikamcıdır” . Yani, “düĢmandı ve düĢman
kalacak”. Gelinecek sonuç; “komĢuyu red ediniz ve ona düĢman olunuz.”
Yeni değil
Birilerine zorla “acı gerçekler” içeren görüntüler izletilmesi elbette hiç yeni değil.
Örneğin, Bolu Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ġubesi liselerde “terör”
konulu seminerler düzenlemiĢ ve parçalanmıĢ ceset fotoğrafları ile öğrencilere
terör yaĢatmıĢtı (Radikal, 26.9.2002). ParçalanmıĢ cesetler „ibret olması
amacıyla‟ gösterilmiĢti. Bu fotoğrafları dehĢetle izleyen öğrenciler, özellikle
çatıĢmada vücudunun yarısı parçalanmıĢ kadının fotoğrafını görmeye
dayanamamıĢtı.
175
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
DüĢmanlık üretmek
Bu iki erin sözleri, okullarda izletilen “Ģeyin” etkisi hakkında bir ipucu. EleĢtirel
düĢünebilen, propaganda deĢifre etmeye alıĢık izleyiciler, propaganda
malzemesini kolay ayırt ederler. Bu yetkinliğe sahip olmayan izleyiciler ise
kendilerine söylenenlere ve gösterilenlere çabucak inanabilirler. Etkinin artması
için kullanılan korkutucu ve çarpıcı görüntüler bu izleyicileri özellikle kolay etkiler.
Sonra da istendiği gibi düĢünmeye ve hatta davranmaya baĢlarlar. Yani birilerine
düĢman olurlar.
176
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Neredeyse iki bin yıllık bir kurum, kendisini yaĢatacak din adamlarını yetiĢtirme
imkanından mahrum bırakılmıĢ durumda. Biz, önce kanunla dayatmıĢız, “patrik
Türk vatandaĢı olmak zorundadır” diye, sonra da Türk vatandaĢı Rumların din
adamı yetiĢtirme imkanını yok etmiĢiz. Sanki “siz de bir an önce ölün de bu iĢ
bitsin” der gibiyiz, 69 yaĢındaki Patrik efendiye. Ne büyük ayıp…
177
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bütün bunlar da, “mevzuat” meseleleri yanında, bir takım “endiĢe”lere, daha
doğrusu paranoyalara dayandırılıyor. Yok Patrikhane “Yeni Bizans” kuracakmıĢ,
yok “Ġstanbul‟da Vatikan” olacakmıĢ, filan.
Oysa herkesin paranoyası kendi sorunudur ve bunlardan yola çıkarak temel hak
ve özgürlükler kısıtlanamaz. Örneğin birisi “ben çok korkuyorum, mavi gözlü
insanlar ülkeyi bölecek, onun için yılanın baĢını Ģimdiden ezelim, bunların hepsini
toplayıp sürelim” derse, “tamam, öyle yapalım, sen de rahatlayıver” denmez.
“Ġstersen bir psikiyatra görün” denir.
Gelelim bir diğer meseleye… Liberal dostum Rasim Ozan Kütahyalı Taraf‟taki
köĢesinde ben dahil bir kaç “liberal sağcı” yazarı eleĢtirdi, bizi DTP‟nin
kapatılmasına ses çıkarmamakla, dahası PKK ve Öcalan realitelerini görmemekle
eleĢtirdi.
Eğer her siyasi realiteyi tasvip edecek isek, iĢimiz iĢ. O zaman, mesela,
Ergenekon‟u da tasvip etmemiz gerek. Öyle ya, bu örgütün en az PKK‟nınki kadar
büyük bir tabanı var. Meclis‟te PKK‟nın DTP‟si var idiyse, Ergenekon‟un da kapı
gibi CHP‟si var. Ne yapalım Ģimdi?
178
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Hz. Ġsa kimdi ve temel mesajı neydi? Bu sorular, Hz. Ġsa hakkında yürütülen
birçok spekülasyonun temel çıkıĢ noktasıdır. Tarihte yaĢamıĢ olan ve hakkında en
fazla spekülasyon yapılan ender Ģahsiyetlerden birisi olarak Hz. Ġsa Hıristiyan
inancına göre, insanlığın kurtuluĢu için bedenleĢen kelam, ilahi oğul Ġsa Mesih‟tir.
Ancak Ġslam, onun tarih boyu insanlığa gönderilen peygamberler zincirinin bir
halkası, bir peygamber ve bir resul olduğunu vurgular; Hz. Ġsa‟ya yönelik her
türlü tanrılaĢtırma/ilahlaĢtırma anlayıĢını Ģiddetle reddeder.
Bir peygamber olarak Hz. Ġsa‟nın en temel mesajı, Allah‟ın mutlak birliğine ve
tekliğine iman ile O‟nun egemenliğine girmek çağrısı olmuĢtur. Ayrıca O,
yaklaĢan hesap günü konusunda insanları uyarmıĢ ve yaklaĢmakta olan o güne
hazırlıklı olma konusunda insanları ikaz etmiĢtir. Onun bir diğer mesajı Hz. Musa
tarafından insanlara vazedilen ilahi yasalara riayet etmenin önemidir. Hıristiyan
geleneğinin iddiasının aksine hukuku kaldırmak ya da ilga etmek bir yana;
179
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
hukukun bir tek harfini bile yerine getirmeyenlerin asla Allah‟ın egemenliğine
girmiĢ sayılmayacağının altını çizmiĢtir.
Hz. Ġsa‟nın öğretisinde yer alan bir diğer dikkat çekici husus ise, sosyo-kültürel
çöküĢe karĢı tavır alması ve hukukun ve ahlakın önemini vurgulamasıdır.
Özellikle günümüzde insanların karĢı karĢıya olduğu sorunlar ve yaĢanan
haksızlıklar, kaos ve sosyal çöküĢ dikkate alındığında bu, oldukça önemlidir. Hz.
Ġsa‟nın yaĢadığı dönemdeki sosyal çevre de -tıpkı günümüzde olduğu gibi- M.
Borg‟un yerinde ifadesiyle “kriz içerisindeki bir sosyal dünyadır”.1 Onun
döneminde, toplum üzerinde aĢırı bir nüfuz kurmuĢ olan Yahudi din bilginleriyle
rahipler sınıfı, toplumsal yapıyı kendi çıkar ve menfaatlerine uygun Ģekilde
yönlendirmeye çalıĢmaktaydılar. Özellikle Ferisi ve Saduki ileri gelenlerinden
oluĢan bu grup, hukuku kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayıp uygulamakta,
dinsel inançlar, beklentiler ve mekanları kendi kiĢisel amaçlarına uygun Ģekilde
kullanmaktaydılar. Diğer taraftan, yine toplumsal yapıya egemen olan güçlü bir
siyasal mekanizma vardı ve bu mekanizma, kendi otoriter yapısına karĢı
oluĢabilecek her türlü muhalefeti Ģiddetle bastırmaktan veya ortadan
kaldırmaktan asla çekinmiyordu. Hz. Ġsa‟nın yaĢadığı dönemde Roma‟ya bağlı bir
siyasal iktidar olarak topluma egemen olan bu güçlerle Yahudi elitlerinden (din
adamları ve bilginlerinden) oluĢan grubun, toplumsal yapıyı denetim altında
tutma ve oluĢan ya da oluĢabilecek her türlü muhalefeti sindirme, yok etme
açısından birbiriyle yakın bir iliĢki içerisinde oldukları dikkat çekmektedir.
Hz. Ġsa‟nın, özellikle toplumsal çöküĢ ve zulmün sorumlusu olarak dikkat çektiği
bu elitistlere ya da sosyo-kültürel ve siyasal yapıda toplumu yönlendirme
konumunda olan, ancak tavır ve davranıĢlarıyla toplumun ihyasına ve barıĢ ve
adaletin tesisine değil, tam tersine toplumun ifsadına ve zulme neden olan kiĢi ve
gruplara yönelik yaptığı eleĢtiriler yaĢadığımız Ģu günlerde tecrübe etmekte
olduğumuz olaylar açısından daha bir dikkate değerdir. Bugün dünya geneline
180
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
baktığımızda inanç ve yaĢam biçiminde bir Ģekilde Hz. Ġsa‟ya yer veren ya da yer
verdiği iddiasında olan bir milyarı aĢkın insan bulunmaktadır. Ġnançlarında yer
alan Ġsa Mesih‟in tarihte yaĢamıĢ olan Hz. Ġsa ile ne kadar özdeĢ olduğu tartıĢmalı
olsa da bu insanlar Ġsa‟yı bir kurtarıcı olarak görmekte ve onun mesajlarını
kendileri açısından kurtarıcı bir rehber kabul etmektedirler. Ancak dünya
genelinde yaĢanan olaylara özellikle de son dönemlerde Batı‟da yaĢanan
geliĢmelere baktığımızda, kendisini bir Ģekilde Hz. Ġsa ve onun mesajlarıyla
iliĢkilendiren insanların, Hz. Ġsa‟nın mesajından fazla bir Ģey almıĢ olmadıkları
anlaĢılmaktadır.
Bugün dünya gerçekten de her zamankinden çok daha fazla Hz. Ġsa‟nın tevhid,
adalet, sevgi ve bağıĢlama ilkesine; baĢkasının gözündeki çöplerden önce kendi
gözündeki mertekleri görme davetine kulak vermeye muhtaçtır. Önyargılardan
ayrılmaya, içi dıĢı bir olmaya, samimiyete ve içtenliğe muhtaçtır. Hz. Ġsa, iç
temizliği olmadıkça dıĢtan temiz görünmenin bir önem taĢımayacağını
vurgulamakta, ünlü Dağ Vaazı‟nda insanları kardeĢliğe, barıĢa, dostluğa
çağırmaktadır. Son olarak o, insanları ısrarla günahtan uzak durmaya davet
etmekte ve “eğer elin seni günaha sokarsa onu kes. … ayağın günaha sokarsa
onu kes. … gözün seni günaha sokarsa onu çıkar at” uyarısında bulunmaktadır.
Öz
Hz. Ġsa kimdi ve temel mesajı neydi? Bu sorular, Hz. Ġsa hakkında yürütülen
birçok spekülasyonun temel çıkıĢ noktasıdır.
181
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Bir peygamber olarak Hz. Ġsa‟nın en temel mesajı, Allah‟ın mutlak birliğine ve
tekliğine iman ile O‟nun egemenliğine girmek çağrısı olmuĢtur. O, yaklaĢan hesap
günü konusunda insanları uyarmıĢ ve dönemindeki sosyo-kültürel çöküĢe karĢı
tavır almıĢ, hukukun ve ahlakın önemini vurgulamıĢtır.
182
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
183
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
baĢladığında, bu manastır henüz 200 yıllık bir geçmiĢe sahipti. Mor Gabriyel
rahiplerine göre, esas hedef manastırın sahip olduğu topraklar değildir.
Türkiye‟de ayakta kalmıĢ son manastırlardan birinin varlığı ve bununla birlikte
Süryani-Ortodoks Cemaatinin varlığı söz konusudur. Manastırın baĢrahibi
Metropolit Timoteus Samuel AktaĢ, “Her Ģeyimizi istiyorlar, önce toprağımızı,
sonra manastırımızı.” diyerek, sözlerini “Müslüman halk ve devlet, buradan
gitmemizi istiyorlar”, diye tamamlıyor. Rahip endiĢelidir. Ellerini hiç durmadan
masanın üzerinde oynatıyor. YaklaĢık bir düzine ziyaretçi manastırın beyaz
badanalı küçük bir odasında bir araya gelmiĢtir. Esen rüzgâr manastırın kapı ve
pencerelerinde kendini duyururken, oda eski bir sobayla biraz ısıtılmaya
çalıĢılıyor. Birçok değiĢik ülkede yaĢayan Süryani-Ortodoks kiliseye mensup
gurbetçi, manastıra gelmiĢtir. Çünkü önemli bir gün yaklaĢmaktadır. Midyat
Asliye Hukuk mahkemesinde, manastırın toprakları ile ilgili iddialar görüĢülecek.
“Toprak ihtilafı sadece bir bahanedir”, diyen manastır müdürü Kiriyakos Ergün,
“Süryaniler bu Ģekilde sindirilmeye çalıĢılıyor.”, diye ekliyor. Zaten korku içinde
yaĢıyorlar. 2006 yılında Trabzon‟da öldürülen Katolik papaz Andrea Santoro veya
bir sonraki yıl Malatya‟da iĢkencelerle öldürülen üç Hıristiyan misyonerin
akıbetleri buradaki herkesin bilincine kazınmıĢtır.
Milattan sonra 397 yılında kurulmuĢ olan Mor Gabriyel manastırı, Güneydoğu
Anadolu‟da yüz binlerce Hıristiyan‟ın yaĢadığı dönemden kalma bir ibadet yeridir.
Manastırın bulunduğu dağa Tanrı Kullarının Dağı anlamına gelen Tur Abdin
denmesinin nedeni, burada bir zamanlar seksenden fazla manastırın bulunmuĢ
olmasıdır. Bunlardan sadece altısı günümüze kadar ayakta kalabilmiĢtir. Mor
Gabriyel ise, bunların arasında en büyüğü ve aynı zamanda en önemlisidir. Mor
Gabriyel‟in rahipleri, 1600 yıldan beri Aramî dilinde okuyup dua ediyorlar, yani
Ġsa‟nın konuĢmuĢ olduğu dilde. Bundan dolayı Süryanîler kendilerine Aramî de
demektedir. Hıristiyanlığın Tur Abdin‟de en yaygın olduğu dönemde burada
yaklaĢık iki bin rahip ve rahibe yaĢamıĢtır. Bugün ise bu sayı sadece 17′dir.
Bunlardan baĢka iki düzine hizmetli, bunların aileleri ve manastırda eğitilen 30
ruhbanlık talebesi burada yaĢamaktadır.
184
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Geriye dönenler Mor Gabriyel manastırına yeni canlılık kazandırdı. Ne var ki,
Süryanîlerin “Ġkinci Kudüs” dedikleri Mor Gabriyel Ģimdi yeni bir tehlike ile karĢı
karĢıyadır. Yayvantepe, Eğlence ve Candarlı isimli civar köylerin muhtarları
manastıra ait araziler için dava açmıĢ, yüzyıllardır kabul edilegelmiĢ sınırları
sorgulamaktadır. Adı geçen köyler bu arazileri otlak ve mera olarak talep
etmektedir. Manastır‟a ait baĢka topraklar ise, devlet tarafından orman arazisi
olarak tanımlanmıĢtır - buysa istimlâk anlamına gelir.
Söz konusu duruĢmaların yapılacağı gün, yüzü aĢkın insan Midyat Asliye Hukuk
Mahkemesi binasının önünde toplanmıĢtır. O günkü duruĢma, davanın üçüncü
celsesidir. Mahkemeye gelenler sadece civar köylerin sakinleri değildir, çok
sayıda yabancı gözetimci de burada. Avrupa Birliği, Ġsveç, Finlandiya ve
Hollanda‟dan birer bayan diplomat ile temsil edilmektedir. Buysa manastır
toprakları davasının Türkiye‟nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda bir sınama
olduğunun göstergesidir. Midyat‟ta görüĢülen dava, salt bir toprak davası
olmaktan öte, aynı zamanda azınlık hakları ve inanç özgürlüğü ile ilgilidir.
Diplomatlar mahkemeye alınsa da, diğer ziyaretçilerin çoğu dıĢarıda kalmak
zorundadır. Mahkeme salonunda bulunan 10-12 sandalye, dava tarafları için bile
kafi değildir. YeĢil yakalı hâkim cübbesini giymiĢ olan Yargıç Kamil Bey‟in önünde
iki tomar pembe renkli dosya durmaktadır. Salonun bir ucunda duvarda “Adalet
Devletin Temelidir” diye yazar. Hemen üstünde cumhuriyetin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk‟ün büstü bulunur. Yargıç Kamil Bey sabırsızca koltuğunda
oturuyor. Salonundaki bu kalabalıktan hiç hoĢlanmadığı her halinden belli. Ġlk
olarak tüm basın mensuplarını mahkeme salonunun dıĢına gönderiyor. Buysa
Türk yasalara göre de açık duruĢma tanımına aykırı bir durumdur.
185
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Yargıç tarafından dıĢarıya gönderilen basın mensupları pek bir Ģey kaçırmazlar.
DuruĢma 15 dakika sürdükten sonra sona ermiĢtir. DuruĢma tekrar ertelendi, bu
sefer 4 Mart 2009 tarihine. Metropolit Timoteus iç çekerek, “Bu böyle aylar
sürebilir, belki de yıllar.” diye hayıflanıyor. Manastırın bir penceresinden,
mahkemenin kime vereceğini bilmediği kurak tepelere bakar. YaĢlı rahip,
“Buradaki topraklar çok güzel - ama ne yazık ki insanlar güzel değil”, diye
üzüntüsünü dile getiriyor.
186
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
187
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
Ġlk konuk yazarımız Gökhan Talas. Kendisini “Mesih İnanlısı” olarak tanımlayan
Talas, Hristiyan bakıĢ açısıyla “Misyonerlik” konusunu ve Malatya‟da yaĢanan
vahĢeti irdelemiĢ yazısında. PaylaĢıma sunuyoruz:
Tanrı‟nın Ġncili‟nin kurtaran mesajına, tüm insanların ihtiyacı olduğuna inanan bir
Hıristiyan için, misyonerlik bir yaĢam biçimidir. Mesih Ġsa göğe alınmadan kısa bir
süre önce Tanrı‟nın Müjdesiyle ilgili Hıristiyanın görevini tanımlamıĢtır; Matta 28.
bölüm 19.ayette; “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiĢtirin;
onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh`un adıyla vaftiz edin;”demiĢtir. Hıristiyanlar için
bu tanımın en can alıcı noktası “gidin” kelimesidir. Ġsa öğrencilerinden, –
yaĢadığımız yüzyılda da iman yoluyla, Ġsa‟nın öğrencisi olanlardan- gidip,
188
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
189
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
bir gözle bile tuhaflığı hemen fark etmek mümkün. Acaba Ankara‟nın neresinde
manastır bulunmaktadır, sayılan tüm bu kurumların isimleri nedir ve en can alıcı
kısmı; bir Hıristiyan misyoner bir tarihi kalıntıyı, harabeyi ya da müzeyi nasıl
misyonu için kullanabilir?
Bu tehlikeli çıkıĢın etkisi bellidir, o halde bu konudaki ulusal duyarlılık, her Ģeyden
önce misyonerlik tartıĢmalarında Türkiyeli Hıristiyanları korumayı hedef almalıdır.
Ki bu fütursuz tutumun arkasından 18 Nisan Malatya katliamına tanık olduk.
ġahsen tanıdığım üç kardeĢ hangi güçleri temsil ettiği belli olmayan 19-20
yaĢında 5 kiĢi tarafından acımasızca katledildiler. ġimdi bile, Batı düĢmanlığı, içeri
de hassasiyet yaratan siyasi durumlar v.b konularda Hıristiyanları malzeme
olarak kullanan siyasi odakların, piĢmanlık duymadığını görüyoruz. Ortada 21.
Yy. Türkiye‟sinin ruhuna yapılan bir ihanet varken bile misyonerlerin bu olayda ne
kadar suçlu olduğunu ortaya çıkarma telaĢı var ne yazık ki. Zira olayın akabinde
Aksiyon dergisi “Malatya‟da Hatlar Neden Kesildi?” ve bu hafta Ahmet
TaĢgetiren‟in kaleminden “Misyonerlik Ġslam‟ın Sorunu mu?” baĢlıklı yazılarla
derinlemesine bir iftira ve komplo teorisi çalıĢmasına baĢladı bile. Bundan önce
olayla ilgili değerlendirmesinde MHP Genel BaĢkanı Sayın Devlet Bahçeli suçu
yine Misyonerlik faaliyetlerinde görme yanılgısına düĢmekten kendini
alıkoyamadı. Bunlarında dıĢında neredeyse katilleri aklama kampanyasına
dönüĢen bir tuhaf furya döndü sütun aralarında.
Hatta BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan bile Protestanların acılarına ortak olma
tepkisinden hayli uzak bir ifadeyle; KurtuluĢ Kiliseleri BaĢ Pastörü Sayın Ġhsan
Özbek‟in “gerekirse Müslüman mahallesinde salyangoz satarız” çıkıĢını tahrike
yordu. Acaba 3 kardeĢini bir gün önce hunharca bir saldırıda kaybeden bir kiĢi
tahrikten nasıl bir fayda sağlayabilir diye kimse sormadı. Sonuçta bugün olay
neredeyse tartıĢılmıyor bile, her sosyal vakada olduğu gibi reklam değerini yitiren
bir ufak hadise olarak arĢivlere kaldırıldı olay. Birkaç namuslu gazetecinin cesur
çıkıĢının varlığını vurgulamamak haksızlık olacaktır. Özellikle Mustafa Akyol‟un
sitesinde yer alan “Hıristofobi eken VahĢet Biçer” isimli yazısında ki saptamalar
Türkiye‟nin alıĢık olmadığı türden bir cesaret ve doğruluk içeriyor. Özellikle Ģu
ifade takdire Ģayan; “Malatya‟daki insanlık dıĢı cinayetlerin sorumlusu,
hayali “karanlık mihraklar” değil, Türkiye‟deki bazı çevrelerde cinnet
boyutlarına varmaya baĢlamıĢ olan Hıristofobi‟dir. Eğer siz topluma,
ülkenin yeni bir “Sevr”in eĢiğinde olduğunu, vatanın satıldığını, dinin
elden gittiğini, Hıristiyan misyonerlerin de bu “hayasız akın”ın beĢinci
kolu olduğunu telkin edip durursanız, durumdan vazife çıkaran lümpen
faĢistler de Hıristiyan avına giriĢirler. Tandoğan‟daki kara cübbelileriniz
“emperyalizmin yeni Haçlı Seferi”ne dair nutuklar atarsa, Malatya‟daki
“kara gömlekliler”iniz de haça inananları doğramaya koyulur.” (Akyol,
aynı yazı)
190
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
kadar vahĢice olduğundan yola çıkarak olayı salt bir cinai sorun olarak irdelemek
doğru sonuca gidilmesini olanaksızlaĢtırıyor. Zira bu olay hem cinai olarak
vahĢice hem de sosyal bir sorun olarak, geleceğe dönük baĢka tehlikeler içeriyor.
Bu tehlikeleri engellemeyi hedeflemek bir vatandaĢlık duyarlılığından baĢka hiçbir
nedene ihtiyaç duymaz. Yakınımızdakine sahip çıkmadığımızda yakınımızda derin
bir boĢluk göreceğiz. Ve tükenen hep ötekilerle birlikte bu ülkenin gücü, direnci
ve geleceği olacak. Çözüme katkı sunabilecek en kapsamlı değerlendirme aĢağıda
alıntısını yaptığımız rapordur.
Türkiye de Hıristiyanların haklarıyla ilgili bazı yasal bilgiler çok önemli; bu konuda
MESĠH ĠMANLILARININ HAKLARI NELERDĠR? Ġsimli resmi belgeden
yararlanacağız. Belge, Türkiye Protestan Kiliseler Birliği‟nin yayınladığı resmi bir
bildirge niteliğindedir.
1- Türkiye laik bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti‟nin resmi dini yoktur. Her din
serbesttir. Anayasamızın 10. maddesinde, herkes “…..felsefe, inanç, din,
mezhep… ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eĢittir.” denilmektedir.
Aynı belge de, Mesih Ġnanlılarının amaçlarıyla ilgili, bir hukuki rapordan alınan Ģu
ifadeler de dikkat çekicidir;
191
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Alaturka Laiklik
192
www.derindusunce.org Fikir Platformu