You are on page 1of 38

Kapak Resmi. Schoyen koleksiyonundan UR’da keşfedilmiş, M.Ö.

2050’ye tarihlenen MS 1844 no’lu tablet;


7 erkek kardeş arasındaki miras paylaşımını gösteriyor. Tabletteki modern kırmızı rakamlarla gösterilen
sayılar, tablete doğru olarak kazınan rakamları ve yeşil renkli olanları ise hatalı kazınan rakamları
gösteriyor. Tabletin sağ-üst tarafı hasarlı olduğundan, bu bölümde yer alan 1. satırdaki 53 ve 20 rakamları
okunamıyor!
Önceki Versiyonlar

1. Ver. 1.0: Mezopotamya’daki Miras Problemindeki 2:1 Oranının Evrimi, 23.12.2010,


04:14.

Bu ilk versiyon Çek Asur bilimci Lubor Matuş (Lubor Matouš)’un “LES CONTRATS DE PARTAGE
DE LARSA PROVENANT DES ARCHIVES D'IDDIN –AMURRUM, Lubor Matouš, Praha, Archiv
Orientalni. 1949. Vol. XVII. p:142-173 (Türkçe çevirisi: Eski Toplumda Kız ve Erkek Çocukların
Miras Paylaşım Düzeni )” adlı çalışmasından geldi. Gerçi Matuş’un bu çalışması ülkemizde
Toplum ve Tarih’in 15.12.2007 (26.01.2004, Paris. Bu, ilk yayın tarihi olmalı) tarihli yayınından
beri biliniyordu ama, bu Türkçe çalışma da hem az sayıdaki kişiye hitap ediyordu hem de
başlıktaki bağıntı bilinmiyordu. Yani Toplum ve Tarih grubu Matuş’un çalışmasını, o da yalnızca
kendileri için işe yarar birkaç bölümünü, çevirmekle yeterli görüyorlardı. Üstelik çeviri de
1
düzgün yapılmış değildi. Örneğin TCL X. 141’de Matuş; “Büyük oğul, Sar’lık hisse fazlalığı için,
2
küçük oğula 1 Gin (Şekel)’lik ölçü gümüş ödemektedir.” derken, Türkçe çevirisinde; “Büyük oğul, 1
1
Sar’lık hisse fazlalığı için, küçük oğula 1 ölçü gümüş ödemektedir.” olarak geçer. Burada Matuş “
2
1
Sar” derken bir hata sözkonusudur; çünkü doğrusu, “ Sar” olacaktır. Belki tablette onun
3
okuduğu bu değer yazıyor ve hatalı kazanmıştır, bilemiyorum. Çünkü Louvre Müzesi’nde bu
tablete ulaşmak mümkün değil! Fakat Matuş’un bu ifadesini Türkçe’ye çeviren kişinin Eski Babil
Metrolojisi’nden haberdar olmadığı anlaşılıyor.

Bununla birlikte, Toplum ve Tarih grubu Matuş’un çalışmasını Türkçe’ye çevirdikten sonra,
Sümer-Babil’deki eski toplumlardaki miras paylaşım düzeninin belli aşamalardan, ki bu
aşamalar makalemde 3 ana aşama olarak geçer, geçtiğini farketmişler ya da keşfetmişler ve
Matuş’dan ayrıldıkları tek yön de bu zaten.

Benim bu çalışmaya eklenmemmem ise, Matuş’un okuduğu tabletlerden daha eski tabletler
üzerinde araştırmamdan çıkan bulgular sonrasında gerçekleşti. İsveçli matematik tarihi
profesörü Jöran Friberg, “A Remarkable Collection of Babylon Mathematical Texts” kitabında
M.Ö. 2000’li yıllara ait Ur Tabletler Grubu’ndaki erkek kardeşler arasındaki miras paylaşımıyla
ilgili 7 (erkek) kardeş için MS 1844, 5 kardeş için UET 5 ve 4 kardeş için MS 2830 no’lu
tabletlerden bazılarının çözümünü vermiş, bazılarında ise tahmin yapmıştı. Biz orada şu
sorunun yanıtını arıyorduk: Neden Ur’da 4, 5, 7 kardeş arasında miras paylaşımı yapılmış da,
bunlardan çok daha kolay olanında, 2 kardeş arasında yapılmamış idi? Varsa, bu tablet/ler
neredeydi?

İşte bu sorunun yanıtını Matuş sayesinde Larsa’da bulduk! Matuş, M.Ö. 1800-1700’lere
tarihlenmiş Larsa Tabletler Grubu’ndan AO 6424 no’lu tablette “TCL X. 55” ve “TCL X. 141”
şeklinde anlandırdığı 2 tane örnek keşfetmişti. Bunlar bizim Ur tabletlerinde aradığımız örnekler
idi; fakat Ur tabletlerinde açık (triviyal) olan bu tür örneklere yer yoktu ya da vardı da biz böyle
bir tablete erişemedik. O halde M.Ö. 1800-1700’lere tarihlenmiş AO 6424 no’lu tabletindeki “TCL
X. 55” ve “TCL X. 141” örnekleri M.Ö. 2000’lere ait olmalıydı. Çünkü Rhind Papirüsü’nde de aynı
şey olmuştu; Mısırlı katip Ahmes, bu papirüsteki örnekleri M.Ö. 1650 civarında M.Ö. 2000’lere
ait başka bir papirüsten kopyalamış idi! Dolayısıyla tabletler arasındaki bu tarihsel geçişi
farkeder farketmez (E: Büyük Oğul, e: Küçük Oğul),

(1) E = 2e

ve hemen arkasından da benzerlik nedeniyle (E: Erkek, K: Kadın)

(2) E = 2K

2
Önceki Versiyonlar

eşitliklerini verdim. Harezmi’nin “Örnek 1”i bu son eşitliği doğrulamaktan başka bir şey
değildir.

Son olarak bu 2 eşitliği metinlerle birlikte karşılaştırarak makaleyi bitirdim.

2. Ver. 2.0: Mezopotamya’daki Miras Kültürü: Babil’den Arabistan’a, 27.12.2010, 00:00.

Bu versiyon ilkinin 2 katı kadar sayfa tutar. Gene Dr. Gerd-R. Puin ile ilgili bir önsöz. Çünkü
rehberim o. Fakat bu sefer işi daha sıkı tutuyor, ayrıntılar üzerinde çalışıyorum. Örneğin ilk
versiyonda miras paylaşım düzenindeki 2. ve 3. ana bölümleri birlikte vermiş, açıkçası
geçiştirmiştim. Bu versiyonda ise, hangi tablet hangi bölüme aitse oraya koyuyor ve böylece
bölümler arasındaki keskinliği belirtiyordum. Buna göre 2. ana bölüme koyduğum,

“Erkek çocukların büyüğü, diğerlerinkinin iki katı miras alır.”, Tesniye: 21, M.Ö. 8.-7. yüzyıl.

bulgusu, makalemdeki radikal bir değişikliği gösterir. Çünkü biz, bu bulgu sayesinde Sümer-
Babil’deki miras paylaşım orijininin Yahudiler tarafından taşınmış olduğunu öğreniyoruz.
Yalnızca öğrenmiş olmakla kalsak gene de iyi; bu bulguyu İslam Hukuku Profesörü Hayrettin
Karaman’dan öğrenmekle birlikte (ki o bu bulguyu kendi sitesinde “C-İsrail Hukuku/2-
Mukaddes Kitaplara Göre İsrâil Hukuku: Medenî Hukuk Sâhası: c) Miras: Erkek evlâd varsa
kızlar vâris olamazlar. Oğul ve kız yok ise terike sırasıyle kardeşlere, amcalara, yakınlık
derecelerine göre diğer akrabaya intikal eder; (Sayılar: 27). Erkek çocukların büyüğü,
diğerlerinkinin iki katı miras alır; (Tesniye: 21)” olarak yayınlar), başka bir şeyi daha
öğreniyoruz: Karaman hocamız (1) ve (2)’deki eşitlikleri bilmesine rağmen, bunlar arasındaki
ilişkiden bahsetmez.

Yaptığım incelemeler sonucunda Harezmi’nin “Örnek 1”inin 3. ana bölüme konulması gerektiği
sonucu çıkıyor. Yani yukarıda da söylediğim gibi bu bulgunun yeri burası.

Bu versiyonu son olarak, İslamcılar’ın Nahl suresindeki 103. ayetle öne sürdükleri tezin geçerli
olmadığını çünkü Hz. Muhammed’in Rahip Bahira ile bir görüşmesinde, Rahip Bahira’nın
kütüphanesindeki muhtemelen eski bir Tevrat’tan (3) eşitliğini alarak 625’teki Uhud Savaşı
bitiminde (7) eşitliğine dönüştürdüğünü ve bu kronolojik bilgilere göre doğru iken, oranlar
toplamı 1’i aşan problemlerin çözümünün neden Hz. Muhammed tarafından, bir peygamberlik
görevi olmasına rağmen, verilmediğine ilişkin “EK 1: Jochen Katz’ın Popüler Problemi” adlı
bir ek vererek bitiriyorum.

3. Ver. 3.0: Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Orijini: Babil’den Arabistan’a, 02.01.2011,


07:30.

Bu versiyon da ilkinin yaklaşık 3 katı kadar. İlk dikkatimizi çeken şey, 2 sayfalık “Önsöz”de
kutsal bir kitabın sorgulanmasına yönelik birkaç soru. Tabii burada da bir evrim sözkonusu
olduğu için, Önsöz’de konuya uygun bir kapak resmi ve hemen altındaki Darwin’in skandal
yaratan sözü. Ben hep merak etmişimdir; acaba görüş yeteneğim çok yüksek olsaydı, arkamdaki
maymunsu halimi, ilk halimi yani “Büyük Oğul”u görebilecek miydim? Bilemiyorum, ama ünlü
evrim bilimci ve aynı zamanda bir ateist Richard Dawkins, insanların Afrikalı maymunlardan
geldiğini söylüyor.

Bu versiyondaki ilk yenilik, Karaman hocamızın bulgusuyla ilgili verdiğim bilgiler idi. Bu bulgu
için birçok kaynak taradım ve Google Kitapları’nda Gershon Brin’in “İncil Hukukundaki
Çalışmalar: İbranice İncil’den Ölü Deniz Parşömenleri’ne (Studies in Biblical law: from the
Hebrew Bible to the Dead Sea Scrolls, Chapter 10, page. 238)” adlı mükemmel kitabını
3
Önceki Versiyonlar

buldum. Öyle ki bu kitabı bulduktan sonra başka bir kaynak aramaya gerek bile duymadım.
Çünkü benim yapmak istediğim araştırmayı Gershon Brin yapmış ve bütün bulgularını kitabına
koymuştu. Ben de o kitabında bu bulguyla ilgili ne anlatıyorsa (örneğin bir kaynak mı öneriyor, o
kaynağa bakıyor ve gerekli bilgileri makaleme alıyordum), onunla ilgili bilgileri makalemde
toplamaya çalışıyordum. Örneğin bulguyla ilgili Türkçe ve Yabancı kaynaklardaki Tesniye
(Yasanın Tekrarı) ve Yasa Kitabı (Deuteronomy)’nın 21. Bölümü’ndeki (Kral James İncili’nde de
Deuteronomy 21 (King James Version)) bilgileri onun yol göstermesi sayesinde alabildim. Yoksa,
bu bilgilere herhangi bir araştırma motoruyla erişmeniz ve toplayabilmeniz mümkün değil.

İkinci yenilik, “4.1. Kur’andaki Miras Ayetlerinin Analizi” idi. Burada miras ayetlerindeki
oranları E = 2e (ya da E = 2K) özelliği altında ve bundan kaynaklanan denklemin çözümünden
elde edilen x’e göre açıklamaya çalıştım. Buna bir de oranlar yani kesirler nedeniyle “EK 3:
Hekat Problemleri”ni ek olarak verdim.

4. Ver. 4.0: Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a,


15.01.2011, 22:30.

Bu versiyon ilkinin tam 3 katı. Ve bu versiyondaki ilk yenilik, miras ayetlerindeki kesirlerin
(oranlar) nerden gelmiş olduğunu anlamamla ortaya çıktı. Hollandalı matematikçi ve matematik
tarihi profesörü B.L. Van der Waerden’in “The Mathematical Leather Roll”deki bazı kesir
toplamlarının bir seri olarak,

1 1 2
1 1 1 + =
(8) + + = 1 ⟹ �2 6 3
2 3 6 1 1 1
+ =
3 6 2

eşitliğinden türetilmiş olduğunu söylemesi, daha önceden dikkatimi çekmişti ama miras
ayetlerindeki kesirlerin buradan türetilmiş olduğunu tahmin edememiştim, daha doğrusu bu
gözle bakmadığım için görememiştim. Fakat eş-Şevkâni’nin “Neylü’l-Evtâr, Mısır, t.y, VI, 58”de
verdiği rivayetten bu eşitlikten ilk türetilen toplamın elde edilmesi üzerine, “4.1. Kur’andaki
Miras Ayetlerinin Analizi/Oranlar Nasıl Türetildi?” bölümünde her oranın buradan geldiğini
anladım ve belki B.L. Van der Waerden yanılmış olabilirdi ama benim yanılmam sözkonusu
olamazdı sonucu çıktı!

İkinci yenilik, “4.2. Bir Miras Oranları Kombinasyonları”dır. Burada Arşimet’in “Stomachion”
oyunundaki gibi (ki Illinois’li bir kompüter bilimadamı olan Bill Cutler, oyundaki tüm
kombinasyonların sayısının 17152 tane ve bunlardan 536 tanesinin esas (simetriği ve yansıması
olmayan) çözüm olduğunu keşfetti ve 100 $’lık “Marasco Stomachion Ödülü”nü aldı) tüm
kombinasyonları vermedim; yalnızca hemen herkesin görebileceği, ayetlerdeki oranlardan
çıplak bir şekilde elde edilen kombinasyonları verdim. Bu kombinasyonlardan toplamı 1’i aşan
örneklerden bazılarının M.S. 625’te olması, ki bunların içinde Oryantalist Jochen Katz’ın
problemi de vardır, açıkçası beni şaşırttı. Çünkü Katz, kendi problemi için 20 yıldır İslamcılar ile
tartışıyordu ama kayda değer bir sonuç alamıyordu. Aslında Katz, probleminin hangi kategoride
olduğuna bakmadan yani M.S. 625 tarihli olduğuna ve çözümsüz olduğuna dikkat etmeden
tartışıyordu, dolayısıyla gereksiz bir tartışma yapıyordu.

4
Düşünme Köşesi

Din ile Kandırılmış Faşizmin Çocukları

Solomon Perel’in gerçek hayatından uyarlanan “Europa Europa” adlı filmden bir Yandakilerle aynı yaşıttaki Kuran kursundaki çocuklar. Yani kandırılmaya
kesit; kült bir sahne. Sahne, tam 06:23’te, Stalin’in bir erkek çocukla dansını izleyen çok müsaitler. Kenan Evren, bu çocuklar için referadumdan hemen
Hitler’in bir kız çocukla dansıyla açılıyor. Hemen arkasından çocuklar kilisenin sonrasında yaptığı “KENAN EVREN’İN SAVUNMASI, 17.09.2010”nda;
tepesinden atılan ama Tanrı’dan geldiğine inandıkları şekerleri topluyorlar. Bu sırada “Netekim, o vakitler Eşrefpaşa sakini olan muhterem (şimdi Pensilvanya’da
erkek çocuklar yerdeki şekerleri kapışırken kız çocuklar da soldan ve sağdan dansla ikamet eder) de hayır dularını bizden esirgemedi. Tabi biz de zorunlu din
gelerek şekerlere doğru bir kuğu gibi süzülüyorlar. Daha sonra canlı bir mumyanın dersleri, kuran kursları ve öğrenci yurtları gibi hususlarda bunlara yardımcı
yanında pala bıyıklı bir Rus askeri beliriyor. Bu mumya, Solomon Perel’in hayatını olduk. Yeterki gençlerimiz kökü dışarıda olan aşırı sol cereyanlara
anlatan Salek’e ait. Kalbinin altında derin bir bıçak yarığı var ve sağ işaret parmağıyla kapılmasın diye yaptık bunları. Ben şahsen miting meydanlarında bile
orayı işaret ediyor. Solundaki Rus asker ise ileriye doğru bakıyor; Stalin ile Hitler’in ayetler okudum, netekim.” dedi (Not: Bu çocukların kimler olduğunu
dansına... öğrenebilmek için lütfen Kenan Evren Çocuğu AKP’ye bakınız).

Burada Matrix’teki Morpheus’un Neo’ya sunduğu gibi kırmızı ve mavi haplar yok; yani hangi hapı seçerseniz seçin, kesinlikle hapı yuttunuz demektir.
Çünkü sol tarafta Komünizm ve Nazizm var; bunlar tüm dinleri dışlar ve sağ tarafta ise İslamizim var; bu da, tek tanrılı tüm dinleri kendi potası içinde
eritirken çok tanrılı dinleri dışlar. Hepsinin başlangıçtan beri kabullenemedikleri tek şey var: Mantık. Mantıkçı Bizans İmparatoru Manuel II.
Palaeologos (1391-1425)’un “İnanç ve Mantık” hakkındaki şu sözü tarihe kazınmıştır: “Ve akıl gereğince, ‘Logos (Yunanca bilgi/söz)’ gereğince
hareket etmemek de , tanrının doğasına aykırıdır. İnanç ruhun meyvesidir; bedenin değil. O yüzden, birini inanca götürmek isteyen kişinin ihtiyacı, iyi
konuşma ve doğru düşünme yeteneğidir; şiddet ve tehdit değil!”
5
Önsöz

“İnsan maymundan geliyor”... Darwin’in bu sözleri, o yıllarda büyük bir skandal yaratmıştı. Bugün, çok az
sayıda insan bunun tersini düşünüyor. Ancak mesele bütünüyle hâlâ açıklığa kavuşmuş değil. Özellikle bir
soru hâlâ yanıtını arıyor: Maymundan insana geçiş nasıl gerçekleşti? Bu soruyu şöyle de sorabiliriz:
İnsanın evrimi yukarıdaki gibi aşamalı bir biçimde mi, yoksa bir anda, aniden mi gerçekleşti? Ya da insan
yukarıdaki gibi sürekli bir biçimde, çevresindeki değişikliklerin etkisiyle aşamalı bir biçimde mi ayağa
kalktı, yoksa bir tramplenden atlar gibi, embriyon gelişimini etkileyen çok ani dönüşümlerin sonucu her
şey bir anda mı gerçekleşti?

Söze en kestirmeden (hiç suya sabuna dokunmadan yani fazla uğraşmadan) “Bir Kutsal kitabın
ilahi mi olduğunu, yoksa bir insan ürünü mü olduğunu nasıl anlarsınız?” sorusuna yanıt arayarak
başlayalım ve sonuçlandıralım.

Örneğin Barnabas İncili’nin bir insan ürünü olduğunu, metinlerde anlatılan olaylardaki tarihsel
hatalardan anlıyoruz. Doğrudur; Barnabas İncili tarihsel hatalarla doludur, dolayısıyla bir insan
ürünüdür. Bu durumda diğer İnciller’e bakmamıza gerek yok. Çünkü onlarda da aynı hatalar
vardır.

Ya Tevrat?

İşin içine yine bize kesin sonuçlar veren matematik devreye giriyor. Çünkü Tevrat’ın orijinal
olmadığını da Eski Ahit’in I. Krallar Bap 7, Ayet 23’teki (ya da II. Tarihler, Bap 4, Ayet 2) şu
satırlarda, hem de hiç yorulmadan, açıkça şöyle görüyoruz:

“Ve dökme denizi bir kenardan o bir kenara 10 Kübit olarak değirmi biçiminde yaptı, ve yüksekliği
5 kübitti; ve 30 kübitlik bir ip onun çevresini sarardı (Also, he made a molten sea of ten cubits from
brim to brim, round in compass, and cubits the height thereof; and a line of thirty cubits did
compass it round about." (I Kings 7:23; see also 2 Chronicles 4:2))”

Bu ayete göre, dökme deniz değirmi yani daire biçiminde olup, bir kenardan öbür kenara (yani
çapı) 10 Arşın gelmektedir. Çevresi de 30 Arşın. Şu halde Pi’nin kutsal kitaba göre değeri
30
π = = 3 tür. Kutsal kitabın “Krallar Kitabı” bölümü yaklaşık M.Ö. 550’de Eski Yahudiler
10
tarafından derlenmişti. Fakat o tarihte Pi sayısı çok daha hassas bir biçimde biliniyordu: Örneğin
M.Ö. 2000’lerde Babilliler pratik hesaplarında π = 3 ve daha iyi yaklaşımlarda ise π = 3; 7,30 =
1
3 = 3.125 değerlerini kullanırlarken, Mısırlı Katip Ahmes de M.Ö. 1650’de M.Ö. 2000’lerden
8
16 2
kalma eski bir papirüsten kopyaladığı bir problemde, π = � � = 3.160493827 değerini
9
veriyordu (Detaylı bilgi için “A Cronology of Pi”ye bakınız lütfen). Ancak M.Ö. 550’de bile bir
haberi bir yerden başka bir yere ulaştırmak çok zordu, dolayısıyla Eski Yahudi derleyicilerin bu
gelişmelerin farkında olması mümkün değildi. Buradan da din adamları ile matematikçilerin bu
tarihlerde artık eskiden olduğu gibi aynı kişiler, ki eskiden Rahipler (din adamları) aynı
zamanda matematiği de çok iyi bilirlerdi, olmadığı sonucu çıkar.
6
Önsöz

İşte biz, bu sonuçla Tevrat’ın değiştirilmiş olduğunu anlıyoruz. Çünkü, eğer siz, orijinal bir metni
değiştirirken, özellikle matematikle ilgili bir yeri değiştirken, son gelişmelere bakmadan hareket
ederseniz, bu ayetteki gibi matematiksel bir hatayla karşılaşmanız büyük bir ihtimalle
gerçekleşecektir, demektir.

Tevrat’ın değiştirilmiş olduğuna dair bir başka örnek:

“Erkek çocukların büyüğü, diğerlerinkinin iki katı miras alır.”, Tesniye: 21, M.Ö. 8.-7. yüzyıl.

Bu örnek ilkinden çok ama çok zor. Çünkü sizin bu örnekten hareketle Tevrat’ın değiştirilmiş
olduğunu kanıtlamız için 40 fırın ekmek yemeniz yani çok büyük bir birikime sahip olmanız
gerekir, dersem doğru olur. Aşağıda görüldüğü gibi Tesniye kitabındaki “İlk Oğulluk Hakkı”nda
geçen bu sonuç Babil’den gelmektedir. Yahudiler, M.Ö. 586’da Babil Kralı Nabukadnezar II
(M.Ö. 605-562) tarafından Babil’den sürülmesine rağmen, onların miras kültürünü sürdürmeye
devam ettiler.

Dahası var; Babil’den Yahudiler’in kutsal kitabı Tesniye’ye geçen bu gelenek, oradan da, zamanın
şartlarına göre uygulaması değişerek, Kur’ana geçmiştir. Elimizde bunun doğru olduğunu
gösteren tabletler, belgeler var!

O zaman Tevrat (Eski Ahit) insan elinden çıktığına göre, İncil (Yeni Ahit)’in de insan elinden ve
ağzından çıkması gerekmiyor muydu? Bizim için buraya kadar iyi de, bundan sonrası zor: İncil
ve Tevrat’ın, Kuran gibi vahiy yoluyla oluştuğuna (indiğine) inanan Müslümanların da dünyası
yıkılmayacak mıydı? Çünkü elimizde Kuran’a Tesniye’den, Tesniye’ye de Babil’den geçen
reddilemez bir miras kültürü var. Buna göre Tevrat ve İncil insan imgeleminin ürünü olduğuna
göre Kuran da insan imgeleminin ürünü olmaz mı?

OKUYUN, AKLINIZ AÇILSIN

Aşağıda birçok bilimadamının değerli çalışması var ve bu çalışmaları koronolojik sırayı takip
ederek okuduğunuzda, Sümer-Babil’deki miras kültürünün kökenin aşama aşama Kuran’a nasıl
sızmış, daha doğrusu “mutasyon”a uğramış olduğunu ve Kuran’daki miras oranlarının
1 1 1
+ + = 1 eşitliğindeki oranlardan nasıl türetilmiş olduğunu göreceksiniz. Darwin’e göre,
2 3 6
“Mutasyonlar sonucunda yeni karakterler kazanmış olan canlılardan çevre koşullarına uyum
gösterenler yaşarken uyum gösteremeyenler yaşamlarını sürdüremeyerek ortadan kalkarlar”.
Buradaki mutasyon ise çevre şartlarına uyum göstererek, özelliği hiç değişmeden, 4000 yıldan
fazla bir süredir devam ediyor. Fakat şimdiye kadar herkes kendi uzmanlık alanında
çalıştığından ve aralarında bir organizasyon olmadığından bu mutasyon (gerçek) itiraf
edilememiştir. Daha doğrusu, herkes 3 maymun oyununu oynadığı için bu gerçek itiraf
edilememiştir. Yoksa ortada anlaşılmayacak bir şey yok.

İşte bu nedenle bu makaleyi öncelikle hiçbir katkısı olmadığı halde dindarlar okumalı: Makaleyi
içlerine sindire sindire okurlarsa, dinden çıkmak yerine daha iyi, daha bilinçli mümin
olacaklarına inanıyorum. İnsan imgeleminin, insan dehasının ürünü olmak, insan imgeleminden,
insan elinden çıkmak hiçbir din kitabını değersizleştirmez.

UPUAUT, Turan Dursun Sitesi’nden bir araştırmacı, 04.02.2011, 08:00.

7
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Aşağıdaki çalışmada Mezopotamya’daki miras kültürünün kökeni olan 2:1 oranının evrimini
kronolojik sıraya göre aşama aşama anlatıyorum.

1. Büyük Oğul Egemenliği Dönemi: En eski Sümer tabletlerinde, yönetici tanrı veya krallar,
kendilerini sürekli olarak ‘İlk’, ‘Büyük Oğul’ şeklinde tanıtmaktaydılar. Eski Sümer dönemi
tabletlerinde “Du-mu-uş” olarak okunan kelime, “Dumu (çocuk, döl ) + Uş (takip eden,
izleyen)” anlamındadır. Bu kelime başlangıçta, yalnızca, ‘ilk gelen’ (“premiére né”) Büyük Oğul
için kullanılmaktaydı. Ölen babanın cenazesinin başında kandil yakma ve toplumun ölüm-cenaze
kültü gereği yapılan törenlerdeki yetkilisi de “Dumu-uş” olarak adlandırılan bu şahıstır.
Anlaşılıyor ki, bu aynı zamanda ‘mirasçı’ olan bireyin de tanımıydı ve bu mirasçı Büyük Oğul’dan
başkası değildi. Bu eski vurgu, Sümer-Babil toplumlarında, Büyük Oğul’un başlangıçta babanın
tek mirasçısı olduğu bir döneme atıf olmalıdır ve bu döneme ilişkin elimizde yalnızca M.Ö. 1800-
1700’e tarihlenmiş Larsa Tabletler Grubu’ndan 2 tane örnek vardır:

Tablet TCL X. 141: Büyük oğul , miras


1
kalan bir bahçenin 3 iku 3 sar =
2
353 sar‘lık parçasını alırken, küçük oğul
1
1 iku 26 sar = 176 sar’lık kalan
2
parçasını almaktadır. Büyük oğul, bu
1
miras paylaşımındaki sar’lık hisse
3
fazlalığı için, küçük oğula 1 Gin
(Şekel)’lik gümüş ödemektedir (Bkz.
“LES CONTRATS DE PARTAGE DE
LARSA PROVENANT DES ARCHIVES
D'IDDIN –AMURRUM, Lubor Matouš,
Praha, Archiv Orientalni. 1949. Vol.
XVII. p:142-173”e. Bu kaynağın Türkçe
çevirisi için başlıktaki linke tıklayınız).

Not 1: Ur Tabletler Grubu’na göre M.Ö.


2000’lere ait başka bir tabletten kopyalandığını anlaşılan bu problem yeniden derlenerek AO
6424 no’lu tabletin 141. bölümüne konulmuştur. Bu son tablet M.Ö. 1800-1700’lere tarihlenmiş,
muhtemelen Hammurabi (M.Ö. 1792-1750) dönemine ait. Lubor Matuş, bu problem metninin
1
çevirisinde, problemdeki hisse fazlalığını sar olarak verir. Fakat bu değer yanlıştır. Doğrusu,
2
1
aşağıdaki çözümden de görüldüğü gibi sar olacaktır.
3

Çözüm: Babil algoritmasına (geometrik dizi) göre her kardeşe düşen hisse miktarı

1. (Büyük) kardeşin payı: 2x


2. (Küçük) kardeşin payı: x

olup, bunların toplamı 1 olduğundan

(1) 2x + x = 1

eşitliğinden

1
(2) x =
3

8
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

1
elde edilir. Buradan miras kalan alanı, 5 iku 29 sar = 529 sar olan bahçenin x = ’ü küçük oğula
3
1 1 1
verildiğinden, küçük oğul mirasın × 5 iku 29 sar = 1 iku 76 sar = 176 sar ve büyük oğul da
3 3 3
1 2 2 2
2x = 2 × 1 iku 76 sar = 2 iku 152 sar = 3 iku 52 sar = 352 sar almış olur. Fakat bu miras
3 3 3 3
paylaşımında, büyük ve küçük oğul bahçenin alanını “sar” ölçü birimine göre tam sayılarla
1
paylaştıklarından, büyük oğula 353 sar ve küçük oğula 176 sar hisse verilirken, büyük oğul,
3
sar’lık hisse fazla aldığı için, küçük oğula 1 Gin (Şekel)’lik gümüş ödemektedir.

Paylaşılan ne idi, bu eski ölçü birimleri


bize neyi anlatıyor?

Tabii burada ne olup bittiğini anlayabilmek


için, Eski Babil Metrolojisi’ne göre 1 sar’ın
yaklaşık 36 M 2 olduğu düşünülürse miras
olarak paylaşılan bahçenin 5 iku 29 sar =
1
529 sar ≅ 529 × 36 M 2 = 19044 M 2 ve
3
sar’lık hisseye karşılık 1 Gin (Şekel)
ağırlığında gümüş ödendiğine göre, ki bu
değer tam değil yaklaşık olmalı, bahçenin o
günkü parasal değeri 3 × 529 gin =
1587 gin = 26 mana 27 gin = 26; 27 mana
(1 mana, yaklaşık yarım kilodur) yaklaşık
13.225 KG’lık gümüş demektir. Eğer siz,
kapalıçarşıdaki gümüşün şimdiki gram
fiyatını 0.75 TL olduğunu düşünürseniz,
13.225 KG ağırlığındaki gümüş 9918.75 TL
demek ve bu da dikkat çekici bir miktardır.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Mirastan


353 Sar hisse alan Büyük Oğul’un, Küçük
1
Kral Hammurabi Güneş Tanrısı Şamaş’ın tahtının önünde. Oğul’a sadece sar’lık hisse fazlalığı (ki
The Kings: From Babylon to Baghdad (Part 2) programında 3
da canlandırılan bu sahnede (ki bu sahne, aynı zamanda be- Büyük Oğul’un mirastan alacağı pay
2 1
nim koptuğum sahnedir), Hammurabi, M.Ö. 1760 civarında 352 sar ve bu da 352 sar’ı aştığından,
kendi adına yazılmış “Hammurabi Kanunları”, kendisinden 3 2
2 1
önce toplanmış Ur kralı Ur-Nammu’nun Kanun Kitabı Büyük Oğul mirasın 352 + = 353 sar
3 3
(M.Ö. 2050), Eşnunna Kanun Kitabı (M.Ö. 1930) ve İsin’li 1 1
Lipit-İştar’ın Kanun Kitabı (M.Ö. 1870)ndan oluşan yasa alırken Küçük Oğul 176 − = 176 sar
3 3
koleksiyonları ve çeşitli meselelerde verdiği kararları almaktadır) 1 gin (Şekel) ağırlığında gümüş
içermekle birlikte, Babil’in koruyucu tanrısı “Marduk” adı-
na yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine Akatça
ödemesi, onun miras hakkının, küçük oğul
dilinde yazılmıştı ve kendisine bu kanunları yazdıranın hakkının, 2 katı olarak hesap edildiğine
Güneş Tanrısı Şamaş’ın olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla şüphe bırakmıyor.
bu kanunlar da Tanrı sözü sayılıyordu.
Bilindiği üzere, “Krallar” gerek Sümer-Babil, gerekse Eski Tablet TCL X. 55: (Tabletin ilk bölümleri
Mısır tarihi kayıtlarında hep tanrılarla birlikte anılırlar. okunamıyor.) Esirlerin paylaşımında bir
Bunun dışında, kralların başka biriyle anıldıklarını göste-
ren, işaret eden, ima eden hiçbir tarihi kayıt yoktur! Dün- oğul 11, öteki ise 5 esir almaktadır.
yanın hangi tarafına giderseniz gidin, bu hep böyledir!!!
Çözüm: Yine M.Ö. 2000’lere ait bu
1 1
problemde 16 esir var. Esirlerin paylaşımında Küçük Oğul (2)’ye göre × 16 esir = 5 esir,
3 3
1 2
dolayısıyla 5 esir alırken, Büyük Oğul bunun 2 katını yani 2 × 5 esir = 10 esir yani 11 esir
3 3

9
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

1
almaktadır. Burada Büyük Oğul, yine Küçük Oğul’a esirlik hisse fazlalığı için tabletin
3
okunamayan ilk bölümlerinde bir şey veriyor olmalı!

Şu halde yukarıdaki örneklere göre bu miras paylaşım düzeninde ilk olarak,

(3) E = 2e

eşitliğinin kullanılmış olduğunu anlıyoruz (E: Büyük Oğul, e: Küçük Oğul).

2. Oğullararası Egemenlikte Geçiş Dönemi: İlk dönemde baskın birey Büyük Oğul idi. Fakat
bu durum daha sonra Büyük Oğul’un mirastan 2 hisse payı ve öteki oğulların 1’er hisse almasıyla
bir gelenek halini alıyor. Matuş, bu durumun artık bir gelenek halini aldığını şu tabletlerle ortaya
koyuyor:

Tablet TCL XI. 174: Büyük oğul topraktan 600 Şe (birim)’lik hisse, öteki erkek kardeşler ise
300’er Şe’lik hisse almaktadırlar.

Tablet YBT VIII. 88: Dört hisseye bölünmüş toplam mirasın 2 hissesini bir oğul almakta; 1’er
hisse de iki oğula verilmektedir.

Demek ki bu dönemde (3)’teki 1 oğula karşılık gelen e ifadesi, 2 ve 2’den fazla oğul için geçerli
oluyor. Bu durum bize, Kur’an-ı Kerim’deki miras ayetlerinde yapılan şu ayırımları hatırlattı:

“Eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın
ise o zaman ona malın yarısı vardır.”, Nisa suresi, Ayet 11.

“Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size kelâle (babasız ve çocuksuz kimse) nin mirası hakkında
hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan, fakat kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse, bıraktığı malın
yarısı o (kız kardeşi)nundur. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Eğer
(ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır.”, Nisa suresi, Ayet 176.

Not 2 (İsrâil Hukukunda Oğulların Miras Paylaşımı): Yahudiler M.Ö. 586’da Babil Kralı
Nabukadnezar II (M.Ö. 605-562) tarafından Babil’den (ve M.Ö. 1400’lerde de Mısır'dan, ki buna
“Exodus (Çıkış)” denilir) sürgün edilmişler idi ama aynı geleneği devam ettirdiler:

“Erkek çocukların büyüğü, diğerlerinkinin iki katı miras alır.”, Tesniye: 21, M.Ö. 8.-7. yüzyıl.

Bu sonuç İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman tarafından verilmiştir. Gerçi bu sonuç
Gershon Brin’in “İncil Hukukundaki Çalışmalar: İbranice İncil’den Ölü Deniz
Parşömenleri’ne (Studies in Biblical law: from the Hebrew Bible to the Dead Sea Scrolls,
Chapter 10, page. 238)” çalışmasından biliniyor; çünkü orada bunun için bir analiz yapılmış.
Fakat Hayrettin Karaman hocamız bunu somutlaştırmış ve kendi sitesine koyarak büyük bir
cesaret örneği göstermiştir. Çünkü Türkiye’de onun dışında bu sonucu veren başka bir İslam
alimi yok! Ancak onun da,

“Erkek çocukların büyüğü, diğerlerinkinin iki katı miras alır.", Tesniye: 21, M.Ö. 8.-7. yüzyıl.

“Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı
kadar”, Nisa Suresi, Ayet 11, M.S. 625.

10
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

sonuçlarını yanyana getirip esas sonucu çıkartamamış yani bu sonucun Kur’ana Tesniye’den
geçmiş olduğunu söyleyememiş olması üzerinde biraz durmamız gerekiyor. Çünkü burada bir
gerçek var ve hiç kimse bu gerçeği itiraf edemiyor: İncil uzmanları, örneğin Gershon Brin’in
kitabında görüldüğü gibi, Eski Ahit’teki “İlk Oğulluk Hakkı” ile ilgili metinleri okur ve mevcut
sonuçları çıkarırlar. Fakat bu sonuçlar ile Kuran’daki miras ayetleri arasındaki ilişkileri
araştırmazlar. Aynı şekilde, Eski Babil dönemine ait miras hukukuyla ilgili tabletleri okuyanlar
da, örneğin Jozef Klima ve Lubor Matuş, yalnızca tabletleri okurlar ve mevcut sonuçları
çıkarırlar. Fakat onlar da miras paylaşımında aile bireyleri arasındaki ilişkileri kurmamakla
birlikte, mevcut sonuçlar ile Kuran’daki miras ayetleri arasında bağ kurmazlar. Yani herkes
kendi uzmanlık alanında çalışma yapıyor ama aralarında bir organizasyon yok ya da
kurulamamış. Tabii ki gerçeği söylemek gerekirse, herkes 3 maymunu oynuyor ve sanki
aralarında söz birliği etmişcesine susmuşlar. Fakat siz, bu iki alandaki çalışmalardan elde edilen
sonuçları birleştirir ve bir bağ kurmaya çalışırsanız, şimdiye kadar hiç kimsenin itiraf edemediği
ya da etmek istemediği biricik gerçeğe ulaşırsınız. Bu gerçek, yukarıda arka arkaya sıraladığım
ayetlerdeki 2:1 oranını veren bağdır. Bu oran Babil’den Yahudiler’in kutsal kitabı Tesniye’ye ve
oradan da Kuran’a geçmiş ve yalnızca, zamanın şartlarına göre bu oranın uygulaması
değişmiştir.

Burada Hayrettin Karaman hocamızın çıkarttığı sonuca ilişkin metin Tesniye (Yasanın Tekrarı)
ya da Yasa Kitabı (Deuteronomy)’nın 21. Bölümü’nde şu şekilde geçer (Aşağıdaki maddeleri Kral
James İncili’ndeki Deuteronomy 21 (King James Version) bölümünde de bulabilirsiniz):

İlk Oğulluk Hakkı

15. Eğer bir adamın iki karısı varsa, birini seviyor, öbüründen hoşlanmıyorsa; iki kadın da
kendisine oğullar doğurmuşsa; ilk oğul hoşlanmadığı kadının oğluysa (If a man have two wives, one
beloved, and another hated, and they have born him children, both the beloved and the hated; and
if the firstborn son be hers that was hated:);

16. adam malını miras olarak oğullarına bölüştürdüğü gün sevdiği kadının oğlunu kayırıp ona ilk
oğulluk hakkını veremez (Then it shall be, when he maketh his sons to inherit that which he hath,
that he may not make the son of the beloved firstborn before the son of the hated, which is indeed
the firstborn:).

17. Hoşlanmadığı kadının oğlunu ilk doğan oğul olarak tanıyacak ve ona bütün malından iki pay
verecektir. Çünkü bu oğul babasının gücünün ilk ürünüdür. İlk oğulluk hakkı onun olacak (But he
shall acknowledge the son of the hated for the firstborn, by giving him a double portion of all that
he hath: for he is the beginning of his strength; the right of the firstborn is his.).

2
Bu son maddedeki “İlk Oğulluk Hakkı (first-born, first-birthright)” okunuşta oranını
1
gösteriyorsa da, burada geçen “ (Akadça’da “šiněpüm”. Akadça’da bu kelime “üçte iki”
anlamına gelir)” deyimi (idiom) Zechariah 13.8-14.4’teki;

“8 ‘Bütün ülkede’ diyor RAB,

Halkın üçte ikisi vurulup ölecek,

Üçte biri sağ kalacak.

9 Kalan üçte birini ateşten geçireceğim”, Zekarya (Zechariah), Bölüm 13: Günahtan Arınma.

11
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

2
metinde olarak geçer. Fakat burada ilginç bir hatayla karşı karşıyayız. Çünkü her iki metinde
3
2 2
aynı deyim kullanılıyor; ama bu, Tesniye (Yasa Kitabı)’de ’i gösterirken Zekariya’da ’ü
1 3
gösteriyor.

Bu deyim hakkında en dikkat çekici bulgu “The Hebrew Root in the Light of the Ugarit Texts”
kitabının yazarı Samuel E. Loewenstamm’dan gelir. O, “The Fathers and the Judges, p.364,
n.40”ta “ ” deyiminin Akadça’daki “šnpt (šiněpüm)” kelimesinin formasyonu sonucunda

1. Çift (Double),
2. Üçte iki (Two-thirds)

şeklinde 2 farklı anlama dönüştüğünü söyler.

Ancak sonuçta İsrail’deki günlük konuşmalarda genellikle ilk oğulluk hakkı için kullanılan bu
2
deyim, ’ü gösteriyor. İnanmazsanız Google Translate’e sorun! O, size “ (üçte
3
iki)” yanıtını verecektir. Eskisiyle, yenisiyle birbirlerine ne kadar benziyorlar değil mi?

Hammurabi Kanunları’nda İlk Oğulluk Hakkı İle İlgili Benzer Metinler

M.Ö. 1760 civarında çeşitli Yasa koleksiyonlarından derlenerek ve 6. Babil Kralı Hammurabi
(M.Ö. 1792-150)’nin çeşitli meselelerde verdiği kararlardan yazılarak oluşan bu kanunların şu
maddeleri ile Tesniye Kitabı’nın 21. Bölümü’ndeki 15-17. maddeleri arasında mükemmel bir
benzerlik olduğu görülüyor:

167. Bir adam bir kadınla evlenir de kadın adama çocuklar verirse ve bu kadın öldükten sonra
adam bir kadın daha alır ve o da adama çocuklar verirse ve bundan sonra baba ölürse oğlanlar
malları annelerinin durumuna göre pay edemezler, sadece çeyizleri bu şekilde pay edebilirler;
babadan kalan mallar herkese eşit bir şekilde pay edilmelidir.

168. Bir kişi oğlunu evden kovmak ister ve bunu hakimin önünde “Ben oğlumu kovmak istiyorum”
diye ilan ederse hakim onun gerekçelerine bakar. Oğlanın babanın onu haklı bir şekilde evden
uzaklaştıracağı kadar büyük bir suçu yoksa babası onu evden uzaklaştıramaz.

169. Babanın oğlunu baba-oğul ilişkisinden mahrum edeceği kadar büyük bir suçu varsa baba onu
bir kerelik affeder; ancak, oğlan ikinci defa aynı suçu işlerse baba onu bütün baba-oğul ilişkisinden
mahrum edebilir.

Burada her iki metinde köle olmayan bir adam, esas karısı varken bir de kuma alırsa, ister
hoşlansın ister hoşlanmasın esas karısına ait oğlunu yani “Büyük Oğul”u Tesniye’de
reddedemezken Hammurabi Kanunları’nda Hakim bunun gerekçesine bakıyor; baba haklıysa
reddedebilir, haksızsa reddedemez. Bununla birlikte; Hammurabi Kanunları’nda her iki kadının
çocukları aynı şekilde babalarından kalan mirasa hak kazanırlar.

Peygamberlerde İlk Oğulluk Hakkı

Şimdi Yasa’daki “İlk Oğulluk Hakkı” ilgili maddelere tekrar bakarak şu müthiş soruyu soralım:
Yasa’ya göre “İlk Oğulluk Hakkı” doğuştan gelir çünkü 17. maddeye göre bu, oğul babasının
gücünün ilk ürünüdür; hiçbir kimseye, hiçbir şey karşılığında devredilemez çünkü 15. ve 16.
maddeye göre babası herhangi bir nedenden dolayı oğullarından birini kayırıp istediği oğluna ilk
oğulluk hakkı veremez. Fakat İbrahim’in oğlu İshak’ın Rebeka’dan olma Esav ile Yakup
12
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

arasında yaşanan ilk oğulluk hakkı tam bir komedi. Çünkü Yakup, İsrailoğulları’na kral
olabilmek için Esav’ı kandırarak ilk oğulluk hakkını aldı. Gerekçesi de şu idi:

“İshak karısı için RAB’be yakardı, çünkü karısı kısırdı. RAB İshak’ın yakarışını yanıtladı, Rebeka
hamile kaldı.

Çocuklar karnında itişiyordu. Rebeka, ‘Nedir bu başıma gelen?’ diyerek RAB’be danışmaya gitti.

RAB onu şöyle yanıtladı: ‘Rahminde iki ulus var, Senden iki ayrı halk doğacak, Biri öbüründen güçlü
olacak, Büyüğü (Esav) küçüğüne (Yakup’a) hizmet edecek.’” (Yaratılış 25:19-23)

Oysa krallık hileyle değil, savaşlarda kazanılırdı ve Tanrı, gönderdiği Yasa kitabıyla asla
çelişmezdi. Bu nedenle Tanrı sonrakileri şöyle uyardı:

“İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi
canına karşılık ne verebilir? (Matta 16:26) Dikkat edin, kimse Tanrı’nın lütfundan yoksun
kalmasın...kimse ilk oğulluk hakkını bir yemeğe karşılık satan Esav gibi kutsal değerlere
saygısızlık etmesin.” (İbraniler 12:15,16)

Bir de bunların dedesi İsmail’in ilk oğullu hakkı var mı? sorusu var ki; İsmail İbrahim’in ilk oğlu
olmasına rağmen 17. maddeye göre bu haktan mahrum bırakılmıştır. Bu hak mahrumiyetine
neden olarak öne sürülen şey ise, İsmail’in köle birinden doğmuş olması (Bkz. Eski Hukuk
Sistemlerinde Kölelik’e).

Fakat her iki olayda görünen gerçek şudur: Babil’den gelen miras kültürüne göre hareket eden
bu kişiler, miras kavgasına ilahi bir kılıf geçirerek yönetim gücünü tekellerine almak istemişler.
Diğer ve en önemli konu ise, bu mirasa sahip olmak için türlü fırıldaklar çeviren Yahudi bilginler,
asıl İbrahim’e verilen vaad üzerinde ne gibi bir değişiklik yapmışlardır?

Ölü Deniz Parşömeleri’nde İlk Oğulluk Hakkı

M.Ö. 1. yüzyılın sonuna tarihlenen “Ölü Deniz Parşömenleri: Kumran Yazıtları/4Q Sapiential
Work A (4Q 418)” metnindeki, ki bu metin 4. mağarada bulunmuş olup İbranice İncil ve
Apokrif’ten gelir, ilk oğulluk hakkında şu parça mevcuttur:

Parça 81: O, seni etinin  ruhundan tamamen ayırdı; ve seni, ruhun tüm iğrençliğinden ayırarak
kendini koruduklarından ve nefret ettiklerinden ayrı tuttu; yaptığın herşey için ve  herbir
adam payını miras almaya neden olduğu için. O, sana bir pay nasip etti ve adamın oğullarının bir
kısmını mirasına (koydu) ve mirasları üzerinde sana kural yapar. Ve sen,  bunda onun için
kendine kutsal yaptığında, sen ona zafer verirsin. O, seni [...] kutsallarının kutsalı gibi
yerleştirdiğinde...  O, seni ödenmemiş birçok düşüş ve yüceltmeyle kutsalın yapar, ve O, seni
[...]de bir ilk doğan gibi belirleyecek (He has separated you from all  spirit of the flesh; and you,
keep separate from all that he hates and keep yourselves apart from all abomination of the soul;
for he has made everything  and causes each man to inherit his portion. He has destinated a
portion to you (and has placed) your inheritance among the sons of man [and over their
in]heritance he makes you rule. And you,  in this you give him glory, when you make yourself
holy for him. When he placed you like the holy of holies [...]... He makes your holy lot fall and
glorifies you outstandingly, and he will establish you like a fistborn in [...]).
13
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

3. Oğullararası Egemenlikte Eşitlik Dönemi: Bu döneme kadar Sümer-Babil’deki oğullar


arasındaki miras paylaşım yasa ve bunun (kanıt) tabletlerine sahip olduğumuz aşama, öteki
oğulların her birinin 1 hisse almasına karşılık, Büyük Oğul’un 2 hisse payı aldığı dönemdir. Miras
dağılım sürecinin önce erkek çocukların mirası aralarında ‘tartışarak’ sonuçlandırmaları (ki
burada “Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1”den nakledilen 3- MALIN ÜÇTE BİRİNİ
VASİYET ETMEK bölümüne bakıp, oradaki tartışmalardan da istifade edebilirsiniz) ve sonunda
da, tüm erkek kardeşlerin mirastan eşit pay almaları biçiminde ilerlediği anlaşılmaktadır. Matuş,
TCL X. 31; YBT V. 148; YBT VIII. 83; 98 ve 167 no’lu tabletlerde mirasçıların paylaşımda eşit
pay aldıklarını ve geriye kalan 3 tablette, miras paylaşımının hangi kurallar içinde
gerçekleştiğinin belli olmadığını açıklıyor. Burada Sümer-Babil toplumları bakımından, genel
çizgileri sıralanan ve binlerce yıla yayılmış olması gereken bu sürecin, en ağır çözülen ve
dolayısıyla daha uzun süren bölümü, Büyük Oğul’un tek mirasçı olduğu ilk aşama olmuş
olmalıdır.

Not 4 (Harezmi’den Eşitlik Dönemi’ne Bir Gönderme): Burada Eski Babil’deki Eşitlik
Dönemi’ne farkında olmadan bir göndermede bulunan Harezmi (780-850)’nin şu örneğine
bakmak gerekiyor. Harezmi’nin bu örnekteki amacı; aslında Eski Babilliler’in “Eşitlik
Dönemi”ne bir göndermede bulunmak değil, tam tersine, Kur’an-ı Kerim’deki Nisa suresindeki
11. ayetteki oğullar arasındaki miras paylaşımında bir içtihad (yorum) yapmak ve böylece bu
duruma ilişkin örneklerin bu şekilde çözülmesine bir katkıda bulunmaktan ibarettir.

İşte biz, Harezmi’nin bu katkısı sayesinde Kur’an-ı Kerim’deki oğullar arasındaki miras
paylaşımının hangi döneme ait olduğunu öğrenmiş oluyoruz.

1
Örnek: Bir adam ölür, arkasında 2 oğlu kalır ve anaparanın (capital) ’ünü bir yabancıya vasiyet
3
eder. O oğullarına mirasından 10 dirhem verdiğine göre herbir hissedarın payını hesaplayınız
(Bkz. Robert of Chester's Latin translation of the Algebra of al-Khowarizmi, p. 46).

1
Çözüm: Öncelikle Harezmi’nin bu örnekte mirasın ’ünü aile dışından birine yani mirası
3
2
dağıtacak yabancıya verdikten sonra, 2 oğul için oranını Nisa suresindeki 11. ayete göre
3
belirlemiş olduğu anlaşılıyor. Ya da tersine düşünülürse, Harezmi, Nisa suresinin 11. ayetindeki

“Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla
2
kız iseler ölenin bıraktığının ’ü onlarındır...”
3

1 2 1
parçasına göre 2 oğul için 2 × = oranını alıyor ve mirasın geri kalan ’ünü mirası dağıtacak
3 3 3
kişiye veriyor.

Harezmi bu mirasın hissedarlar arasında nasıl paylaştırılacağını uzun uzun anlatır. Onun yaptığı
hesapları modern bir şekilde gösterirsek; en küçük hisse x olmak üzere

2
(4) (10 + x) = 2x
3

şeklinde 1. dereceden bir denklem elde edilmektedir. Bu denklemdeki x bilinmeyeni herbir


oğula düşen hisseyi ve 10 + x ise toplam mirası gösterir.

Şimdi bu denklemi çözersek; ilkin eşitliğin her iki yanı 2 ile sadeleştirilirse

14
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

10 + x
=x
3

ve ikinci olarak eşitliğin her iki yanı 3 ile çarpılırsa,

10 + x = 3x

denklemi elde edilir.

Artık bu son denklemde bilinenler eşitliğin solunda, bilinmeyenler eşitliğin sağına toplanırsa,

10 = 3x − x

eşitliğinden

10 = 2x

ve buradan da

(5) x = 5

çözümü bulunur!

Şu halde bu çözüme göre Harezmi, mirası dağıtan yabancıyla birlikte herbir oğula x = 5 dirhem
bırakmış. Çünkü toplam miras, denklemdeki 10 + x yani 10 + x = 10 + 5 = 15 dirhem idi. Buna
göre anaparayı 10 + x değil de bütün olarak “1 (Babilliler bu rakamı bir tek düşey çizgiyle
gösterirken, 60 sayısını da bundan türetilen, özel bir sembolle, 1’ şeklinde gösteriyorlardı)”
alırsak, Harezmi’nin kurduğu denklem,

2 2
(6) × 1 = 2x ⇒ = 2x
3 3
1 1
olacak ve buradan x = elde edilecektir. Demek ki Harezmi herbir oğula düşen hisseyi olarak
3 3
1 2
almış. Toplamda da, yani 2 oğul için 2 × = oranını almış.
3 3

Demek ki Harezmi burada bir içtihad yapmış. Çünkü bu içtihadla ilgili Nisa suresinin 11. ayeti
şöyleydi:

“Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla
2
kız iseler ölenin bıraktığının ’ü onlarındır...”
3

2
İşte bu ayeti kerime gereğince, Harezmi, 2 oğlu ikiden fazlasıyla bir tutuyor ve oranını alıyor.
3
Tıpkı kendisinden yaklaşık 3 milenyum önce yaşayan Eski Babilliler gibi!

Bu sonuçla birlikte, küçük kardeşe düşen hisse 2 oğuldan herbirine düşen pay kadar olurken,
büyük kardeşe düşen hisse de Nisa suresinin 11. ayetinde geçen

2
“(Çocuklar) 2'den fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının ’ü onlarındır.”
3

15
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

hükmündeki kadarmış. Bu durumda “eğer kardeşler aynı yaşta iseler Babilliler ne yapardı?”
sorusunu sormanın alemi yok. Çünkü her ikisinin eşit miktarda hisse alacakları açıktır. Fakat
2
kardeşlerin yaşları ne olursa olsun, eğer 2’den fazla iseler, bu, Nisa suresinin 11. ayetinde iken
3
Babil’de en büyük kardeşe verilen pay olur. Yani bu ayette yapılan şey, Babil’de büyük kardeşe
verilen paya eşitlenmesi olayıdır.

Özetle, (Tablet TCL X. 55 ile Tablet TCL X. 141’e göre) Eski Sümer ve Babil toplumlarında, ilk
erkek oğulun miras üstünlüğü, pay edilmiş miras hisselerinden öteki oğullara göre, 2 misli fazla
pay alması şeklinde ortaya çıkmış ve (Tablet YBT VIII. 88 ile Tablet TCL XI. 174’e göre) Büyük
Oğul, süreç içinde, öteki (erkek) kardeşlerle 'tartışarak' sonuca ulaşmaya başlamış ve en
sonunda da (TCL X. 31; YBT V. 148; YBT VIII. 83; 98 ve 167 no’lu tabletlere göre), bu farklılık,
erkek kardeşlerin mirastan ‘eşit pay' almalarıyla sonuçlanmıştır. (Burada ‘kardeş’ sözcüğü henüz
kız kardeşleri kapsamaz). Bütün bu süreçte, eski hak üstünlüğü sahibi olan Büyük Oğul, öteki
kardeşleriyle hak eşitliğine doğru, birden bire değil, adım adım geriler. Erkek kardeşlerin eşit
pay alma noktasına gelindiğinde bile, Büyük Oğul, payların içinde doğrudan tercih hakkına sahip
olurken; öteki erkek kardeşler hisseler için aralarında kura çekmektedirler. Eski yasa maddeleri,
değişik yönleriyle Büyük Oğul’un, miras hak üstünlüğünün bu evrimini de yansıtmaktadırlar.

Burada yarım asır önce Lubor Matuş’un, MÖ. 2000’li yıllara ait Larsa paylaşım tabletleri üzerine
ve Jozef Klima’nın Sümer miras tabletlerine dayanarak kız çocukların miras hakları konusunda
yaptıkları çalışmalar üzerinde biraz durmamız gerekiyor. Çünkü onlar, tarihteki çocuk paylaşımı
sürecini, kutsal kitap ve eski kanun metinlerinin soyut cümleleri halinde kalmaktan çıkarmış;
toplumun gerçek işleyişini gördüğümüz bir alanda, miras paylaşımında, elle tutulur veriler
olarak anlaşılmasına katkıda bulunmuşlardır (Archiv Orientalni-Prague 1946 yılı ve sonrası).
Gerçi, bu araştırıcılar, ele aldıkları miras konusuyla, çocukların, ana ve baba toplum birimleri
arasındaki paylaşımı arasında bağ kurmamışlar, bu noktadan söz bile etmemişlerdir, ama,
toparladıkları tablet metinleri, bizim, tarihte toplum birimler arası çocuk paylaşım sürecini
izlemememize olanak sağlamıştır. Bu araştırmalarda, konusu doğrudan miras paylaşım
antlaşması olan Larsa tabletleri boyunca, başlangıçta öteki oğullara göre 2 kat fazla pay alan ilk
oğul'lardan başlayarak, aynı aile içinde, torun kuşağında, miras paylarının giderek eşitlenmeye
doğru gelişmesini, 150 yıla yaklaşan süre içinde kademeli olarak 3 kez izleriz.

4. Oğulların Egemenliğinin Sona Ermesi/Kızların Mirastan Pay Alması Dönemi: Eski


toplumda, birçok kurum zıt’dıyla bütünleşerek yapısal işleyişe kavuşabilir; Sümer ve Babil’de,
Büyük Oğul ayrıcalığının, Küçük Oğul ayrıcalığı ile tamamlanmış olması gerekliydi. Fakat, eski
tarih, genellikle, o sıradaki üstün kültür tarafından ve doğal olarak da tek yanlı anlatılmış olduğu
için, Küçük Oğul ayrıcalığını orada aynı açıklıkta bulamıyoruz. Bu konuda ‘Küçük Kardeş’
üstünlüğüne geçilen döneme ait olarak Eski Ahit’e (Tevrat) bakılabilir ama buradaki bilgilere
güvenmemiz gerektiğini unutmayalım. Çünkü eskisi (Tevrat) ve yenisiyle (İncil) birlikte kutsal
kitaplara geçen miras paylaşımıyla ilgili bilgiler Sümer-Babil’deki günlük hayattan alınma olup,
zamanla değiştirilmişlerdir. Örneğin bunun güzel bir örneğini Kur’an-ı Kerim’deki miras
paylaşımıyla ilgili ayetlerde şöyle görürüz (E: Erkek, K: Kadın):

(7) E = 2K.

Bu eşitlik Hz. Muhammed tarafından M.S. 625-632 yılları arasında Kur’an-ı Kerim’deki Nisa
suresinde 11, 12 ve 176 no’lu ayetleriyle verilmiştir. Bir rivayete göre, 625’teki Uhud Savaşı’nda
Ensârlar’dan Sâd bin Rabi (r.a.)’nin şehit olması ve geride iki kızı, bir hanımı ve bir de kardeşi
kalmasına rağmen, kardeşin malın hepsini alması üzerine, kadın Hz. Peygamberimize (s.a.v.)
gelip aracı olmasını istedi. Bunun üzerine

16
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

“11 - Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın
payı kadar,...”

ile başlayan ilk miras ayetleri (Nisa suresinin 11 ve 12 no’lu ayetleri) indi. Burada (3) değil ama
(7) eşitliği açık bir şekilde görülüyor ve bu eşitlik tüm miras ayetlerine hakimdir. Çünkü bu
eşitlik miras paylaşımında temel direktir.

Bu konuda İslamcılar,

“20. yüzyıl oryantalistleri, Hz. Muhammed’in Rahip Bahira ile görüşmesini ileri sürerek Tevrat ve
İncil bilgilerini ondan öğrendiğini söyleyerek, akıllarınca iftira atmış ve Kur’anı Hz. Muhammed’in
uydurduğunu söylemişlerdir. Köksüz, dayanaksız ve düşünmeden yapılmış bu iftiralarına yüce
Allah bir ayette şöyle buyurarak zavallıların ümitlerini kursaklarında bırakmıştır: “Muhakkak
biliyoruz ki onlar: ‘Mutlaka onu bir insan öğretiyor!’ diyorlar. Haktan saparak isnatta bulunmak
istedikleri kimsenin dili yabancıdır; bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır”, Nahl, Ayet 103.”,
KUR'ANI HZ. MUHAMMED Mİ YAZDI?

tezini öne sürerler, ama yukarıda görüldüğü gibi bir silsile içinde gelen bu eşitliğin başka bir
yerden alınmış olması da mümkün gözükmemektedir. Çünkü Rahip Bahira’nın manastırında
biri öldüğünde, diğerinin onun yerini aldığı kişiler ve eski elyazmalarını (Tevrat, İncil, ne ararsan
var!) içeren bir kütüphane vardı. Fakat manastırda nesilden nesile aktarılan bu çalışmaları
toparlayacak ve onları bir kitap olarak tek bir vücut yani “Kitab-ı Mukaddes” (ki Dr. Gerd-R.
Puin her yerde bu kitabı harıl harıl arıyor) haline getirebilecek bir kişinin ileride geleceği ve bu
kişinin muhtemelen kendi içlerinden biri olmayacağı, dolayısıyla dışarıdan birisinin olacağı
görüşü hakim idi.

Evet, o zaman şu işin adını doğru koymak gerekiyor: Hz. Muhammed, Rahip Bahira ile bir
görüşmesinde, Rahip Bahira’nın kütüphanesindeki eski bir Tevrat’tan (3) eşitliğini alarak
625’teki Uhud Savaşı bitiminde (7) eşitliğine dönüştürüyor. Bu durum, yukarıdaki kronolojik
bilgilere göre doğru iken, aşağıdaki “4.2. Bir Miras Oranlarının Kombinasyonları“ndaki
oranlar toplamı 1’i aşan problemlerin çözümünün neden Hz. Muhammed tarafından, bir
peygamberlik görevi olmasına rağmen, verilmediğini de açıklar, yani doğrular. Bu durumda son
ayetteki kişi de Rahip Bahira’dan başkası olamaz.

4.1. Kur’andaki Miras Ayetlerinin Analizi: Öncelikle Kur’ana 625-632 yılları arasında konan
miras ayetlerindeki oranların nasıl oluştuğunu anlayabilmek için, miras ayetlerinin iyi bir
şekilde analizinin yapılması ve bu oranların Sümer-Babil’deki miras kültüründeki kökeniyle
ilişkilerinin araştırılması gerekir.

İster inanın ister inanmayın; eğer ayetleri iyi bir şekilde analiz ederseniz, aşağıdaki miras
ayetlerindeki oranların, EK 2’de B.L. Van der Waerden’in de layıkıyla belirttiği gibi,

1 1 2
1 1 1 + =
(8) + + = 1 ⟹ �2 6 3
2 3 6 1 1 1
+ =
3 6 2

temel eşitliğindeki oranlardan türetilmiş olduğunu görürsünüz. Ancak bu toplamdaki oranlar ya


aynen ya da türetilerek ayetlere alınırken, bir sonraki bölümde göreceğiniz gibi, 1’i aşan
kombinasyonların olduğunu ve bu tür kombinasyonlar için mirasın nasıl paylaştırılacağına dair
herhangi bir yöntem verilmediğine şahit olacak, gözlerinize inanamayacaksınız!
17
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Buna göre aşağıda önce herbir miras ayetinin analizini, sonra bu analize göre “Oranlar nasıl
türetildi?” bölümünde Sümer-Babil’deki miras kültüründeki kökeni yani 2:1 oranı altında
herbir oranın bu temel eşitlikteki oranlardan nasıl türetilmiş olduğunu göstereceğim ve böylece
Turan Dursun’un kulaklarını çınlatmış olacağım!

Turan Dursun (d. 1934 - ö. 4 Eylül, 1990), Türk yazar,


düşünür, eski imam, eski müftü idi. Müftü iken İslamı,
Hıristiyanlığı ve Yahudiliği hem kendi kaynaklarından, hem
de diğer kaynaklardan yararlanarak daha detaylı bir şekilde
birbiriyle karşılaştırıp, kökenlerini aramaya yönelik
bilimselliği tartışılan çalışmalar yürüttü. Bu çalışmanın
yanında, söylenceleri ve efsaneleri de okudu. Bu yoğun
çalışmalar dini inancında sarsıntılar yarattı ve islamiyetten
koptu.

Turan Dursun’un İslamiyet’ten kopmasına şu iki tarihi olay


neden oldu:

1. İnsanlık tarihinin bilinen en eski efsanesi olan Gılgamış Destanı’nı okuduktan sonra, Tevrat’a ve ondan
sonra da Kuran’a geçen “Nuh Tufanı” efsanesinin kökeninin çoktanrılı ilkel Sümer Uygarlığı olduğuna
kanaat getirmiştir.

2. İncil ve Tevrat’ı okuduktan sonra, Kuran’daki pek çok ayetin bu kitaplardan kopya edildiğine kanaat
etmiştir.

Fakat onu gerçekte neredeyse ömrünü adadığı İslam’dan uzaklaştıran baş neden, aklının imanına üstün
gelen şu olaylardır:

3. Barış ve özgürlükleri önceleyen düşünce tarzı nedeniyle hiçbir zaman bağnaz İslami kesimlerin yoluna
girmemiştir.

4. Kuran’daki gerek akıl dışı ayetleri, gerekse de birbiriyle çelişkili ayetleri, gerçekliğe olan aşkı imanından
üstün geldiği için görebilmiştir.

Açıklama: Aşağıda İslam’daki miras paylaşımıyla ilgili Nisa suresindeki ayetleri renklendirip
bölümlere ayırdım ve bu bölümlerdeki matematiksel mantık şemaları resimlerle gösterdim.
Buna göre herbir resimde mirastan pay alanları dikdörtgen içinde ve bunların aile içindeki
önceliklerini daire içinde numarayla belirttim. Resimlerdeki oklar ise kimin, hangi durumda
hangi oranda mirastan pay aldığını gösteriyor (Not: Bu ayetler Elmalılı Hamdi Yazır'ın en son
sadeleştirilmiş mealinden alınmıştır).

Bu analiz hakkında bir örnek vermek gerekirse, şematik anlatım şu şekilde olmaktadır:

Örnek 1: Nisa Suresi/Ayet 11’in 1. bölümündeki (11-1) mirastan pay alanlar, “Çocuklar”dır ve
bunların aile içindeki ya da mirastaki önceliği “2” dir. Bu rakam daire içinde gösterilmiştir.

Resimdeki oklara gelince, 1. ok “2’den fazla kız iseler” şartına göre yalnızca kızlar veya
2
erkeklerin mirasın ’ünü ve 2. ok “1 kız ise” şartına göre kız veya erkeğin mirasın yarısını yani
3
1
’sini alacağını gösteriyor (Not: Harezmi (780-850)’ye göre çocukların sayısının 2 olması ile
2
2’den fazla olması aynıdır ve her iki durumda da aynı oran geçerlidir).

18
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Eğer çocuklar kız(lar) ve erkek(ler)den oluşuyorsa, bu durumda “𝐄𝐄 = 𝟐𝟐𝟐𝟐” eşitliği nedeniyle
erkek çocuk, kız çocuğun mirastan aldığı payın 2 katını alacaktır.

11 - Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: 1. Çocuklarınızda, erkeğe 2 kız
2
payı kadar, eğer hepsi kız olmak üzere 2’den fazla iseler, bunlara mirasın ’ünü ve eğer bir kız ise
3
1
o zaman ona malın ’si vardır.
2

Oranlar nasıl türetildi?: Nasıl ki bir zamanlar Eski Mısır’da en belirgin ve baskın kült, “Osiris
Kültü” idi ise (ki bu tanrı Orion takımyıldızıyla simgelenirdi), miras ayetlerindeki baskın özellik,
Sümer-Babil’deki E = 2e kökeni, kısacası 2: 1 oranıdır. Bu nedenle bu ve diğer bölümlerde miras
paylaşımı bu baskın kült, pardon özellik altında (8)’deki oranlar ya aynen alınarak ya da
türetilerek yapılmıştır:

1. Çocukların sayısı 2 ve bunlar 1 Erkek ve 1 Kız ise, (8) eşitliği E = 2K şartına göre (1)
1
eşitliğine dönüşür. Bu durumda kız çocuk (2)’ye göre x = çözümünü alırken, erkek
3
2
çocuk bunun 2 katını, yani 2x = oranını alır. Fakat bu oranlar yalnızca “bir adam veya
3
eşi öldüğünde, geriye yalnızca 1 Erkek ve 1 Kız olmak üzere çocukları kalmışsa” şartı varsa
geçerlidir ve “Erkek Çocuk” Sümer-Babil’deki “Büyük Oğul”a karşılık gelirken, “Kız
Çocuk” “Küçük Oğul”a karşılık gelir.

İslam hukukçuları Sümer-Babil’deki “Büyük Oğul Egemenliği Dönemi”ne karşılık gelen


2
bu duruma hiç değinmezler ve yalnızca 2’den fazla çocuk için oranını alır, gerisine
3
karışmazlar. Bu durum hakkında Harezmi biraz ileriye gitmiştir; fakat o da Not 4’teki
1
örnekte gördüğünüz gibi Nisa 11-1’e uyarak her oğula oranını vermek, dolayısıyla
3
farkında olmadan “Oğullararası Egemenlikte Eşitlik Dönemi”ne uygun şekilde
problemini düzenlemek zorunda kalmıştır. Yoksa, Nisa 11-1 açık, yani Nisa 11-1’de
1 2
verilen bilgilere göre mirastan kız çocuğun x = ve erkek çocuğun 2x = oranlarını
3 3
alacağı açıktır.

2
2. Eğer çocukların sayısı 2’den fazla ise, bunlara mirasın 2x = ’ü verilecektir. Bu oran
3
(8)’den türetilen ilk oran olarak görünüyor. Çünkü

19
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

“Örnek 2: Abdullah b. Mes'ud, Peygamber'in, murisin kızı, oğul kızı ve kız kardeşiyle ilgili
bir uygulamasından şu şekilde söz eder: "Resulullah (s.a.s.) ölenin kızı için yarım, oğul kızı
için üçte ikiye tamamlamak için altıda bir ve geri kalanın kız kardeşe verilmesine
hükmetti", (eş-Şevkâni, Neylü’l-Evtâr, Mısır, t.y, VI, 58).

Demek ki Resulullah (s.a.s.) göre,

1
Nisa 11-1.2’ye göre ölen murisin kızı için ,
2

2 1 1
Nisa 11-1.1’e göre oğul kızı için − =
3 2 6

1
ve kız kardeşe oranında pay verilecekmiş. Fakat bu kız kardeşin payı Nisa 12-3.1 ve 176-
3
1.1’e göre değil de, Resulullah (s.a.s.) tarafından bir içtihad (yorum) sonucu
belirlenmiştir.”

1 1 2
rivayetinde + = eşitliği elde edilmiştir.
2 6 3

1
3. Eğer çocuk sayısı 1 ve bu çocuk Kız ise, kız çocuğa mirasın yarısı yani (8)’deki oranı
2
verilecektir.

2. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın herbirine ölenin
1
terekesinden ; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı
6
1 1
’tür. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin ’sı ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip,
3 6
vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir.

Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz.
Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.

Oranlar nasıl türetildi?: Bu bölümdeki oranlar (8)’den aynen alınarak şöyle elde edilmişlerdir:

20
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

1
1. Eğer çocuk(lar) veya kardeş(ler) var ise, anne ve baba (8)’deki oranını aynen alır. Bu,
6
kız çocuğunun aldığının yarısı, yani

x 1
(9) =
2 6

demektir.

2. Eğer çocuk yok ise, anne ve baba mirastan kız çocuğunun aldığını, yani (8)’deki oranı
1
aynen ya da x cinsinden (2)’deki x = çözümünü alır.
3

1
12 - 1. Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın ’si sizindir. Şâyet bir çocukları
2
1
varsa o zaman mirasın ’ü sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa,
4
borcu ödendikten sonra verilir.

1
2. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın ’ü hanımlarınızındır. Şâyet
4
1
çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın ’i hanımlarınızındır. Bu paylar, yaptığınız
8
vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir.

Oranlar nasıl türetildi?: Bu iki bölümde karı-koca arasındaki miras paylaşımı kelimenin tam
anlamıyla E = 2K eşitliğine göre, tıpkı “Hekat Problemleri (Bkz. EK 3: Hekat Problemleri)ndeki
1
gibi, (8)’deki oranının devamlı suretle yarısının alınmasıyla yapılmaktadır: Eğer çocuk yok ise,
2

21
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

1 1
1 1 1
karı mirasın ’nin yarısını yani 2
= ’ünü alırken, çocuk var ise, bunun da yarısını yani 4
= ’ini
2 2 4 2 8
alır. Buradan Koca E = 2K eşitliğine göre Karı’nın herbir durumda aldığının 2 katını alıyor.

3. Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan
koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan
1
herbirinin miras payı terekenin ’sıdır. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu
6
1
takdirde kardeşler mirasın ’ü zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler. Bu
3
paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir.

Bunlar, Allah tarafından bir emirdir. Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak
davranandır.

Oranlar nasıl türetildi?: Bu bölümdeki oranlar (8)’den aynen alınarak miras paylaşımı Nisa 11-
2’deki gibi yapılmaktadır: Eğer kardeş tek ise, bu kardeş tıpkı anne ve babada olduğu gibi
x 1 1
(9)’daki = oranını alırken, 1’den fazla kardeş varsa, bu kardeşler de bunun 2 katını yani x =
2 6 3
oranını kendi aralarında paylaşırlar.

176 - Senden fetva istiyorlar. De ki: "Allah size kelâle (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası
hakkında hükmünü açıklıyor: 1. Çocuğu olmayan, fakat kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse,
1
bıraktığı malın ’si o (kız kardeşi)nundur. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona
2
2
varis olur. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının ’ü onlarındır. Eğer kardeşler erkek ve
3
kız olurlarsa, erkeğin hissesi, 2 kızın hissesi kadardır.

22
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Şaşırmamanız için Allah size (hükümlerini) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Oranlar nasıl türetildi?: Bu bölümdeki miras paylaşımı Nisa 11-1’dekiyle aynı ama ters sırada
yapılmış. Dolayısıyla burada herhangi bir açıklama yapmayı gerekli görmüyorum. Fakat bu
1
bölümdeki oranlar belirlenirken tek kız kardeş için belirlenen oranın bir önceki bölüme göre
2
1
değil, olması gerekiyordu. Çünkü bir rivayete göre “Kelâle (Babasız ve çocuksuz kimse)” ile
3
ilgili Nisa 12-3 kışın, bu ikinci âyet de yazın inmiş ve bunun için buna “Yaz Ayeti (Veda Haccı,
632)” denilmiş olup, Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir hutbesinde miras ayetlerinin kimler için geçerli
olduğunu: “Allah Teâlâ'nın Nisâ sûresinde ferâiz (miras hukuku ) hakkında indirmiş olduğu
âyetlerden birincisi çocuk ve baba hakkındadır. İkincisi koca, karısı ve ana bir kardeşler
hakkındadır. Üçüncüsü ana, baba bir veya baba bir kardeşler hakkındadır.” şeklinde açıklarken,
“Kış Ayeti” olan Nisa 12-3’ün anaları bir ve “Yaz Ayeti” olan Nisa 176’nın ana-babaları bir ya da
babaları bir olan kardeşler için geçerli olduğuna ve 1’den fazla kardeş için E = 2K eşitliğine göre
1 1 2
kış ayetinde verilirken yaz ayetinde iki üçte bir yani 2 × = verildiğine göre, tek kardeş için
3 3 3
1 1 1
de kış ayetinde verilirken yaz ayetinde bunun 2 katı yani 2 × = verilmesi gerekiyordu. Oysa
6 6 3
1
yaz ayetinde tek kardeş için oranı veriliyor.
2

Peki yaz ayetindeki tek kardeşin oranı nasıl belirlendi?

Bu oranın Nisa 11-1.2’de geçen rivayetteki gibi belirlendiği açıktır. Yani Hz. Muhammed, orada
1 1 2
oğul kızının mirastan alacağı payı + = eşitliğine göre nasıl belirlemiş ise, burada da aynı
2 6 3
1
şeyi yapmış ve tek kardeşin mirastan alacağı payı kış ayetinde olarak belirlerken, yaz ayetinde
6
2 1
bunu ’e tamamlayabilmek için olarak belirlemiştir.
3 2

Açıkçası, Hz. Muhammed, E = 2K eşitliğini Nisa 11-2’deki anne-baba, Nisa 12-3’deki kardeşler,
nine-dede ve aşağıya doğru ne kadar inerse insin diğerleri için uygulamaz. Bu ise bize,

“Molla (Said-i Nursi) İstanbul’a geldiği vakit Mütareke olmuştu. Müslüman-Türk toptan tutsak
gitmemek için yer yer birleşip tedbir arıyordu. O hemen, kardeşinin oğlu Abdurrahman’ın
Çamlıca’daki köşküne yerleşti. Kitap dediği uyduruk serisini bütünlemeye başladı. Molla, bu işlerle
uğraşırken, Anadolu bağımsızlık savaşının kan ve ateşi içinde idi.”

olayındaki ya da The Truth Behind the Dead Sea Scrolls adlı belgeseldeki Yahudi kutsal kitap
yazıcılarının yaptığı gibi, Dr. Gerd-R. Puin’in uyarısına göre, “Kitab-ı Mukaddes”ten arta kalan
uyduruk serisinin bütünleştirilmeye çalışıldığını hatırlatır!

Not 5: Yukarıdaki ayetlerde geçen oranların birim kesirler cinsinden toplamları için “EK 2:
Mısır Kesirleri”ne bakınız.

4.2. Bir Miras Oranlarının Kombinasyonları: Yukarıdaki Nisa suresindeki 11., 12. ve 176.
ayetlerinde geçen miras oranlarının tüm kombinasyonlarını çıplak bir şekilde Elmalılı Hamdi
Yazır’ın geniş tafsilatına göre yapıyorum. Dolayısıyla isteyen çok daha geniş tafsilatlara bakarak
aşağıdaki kombinasyonların doğruluğunu kontrol edebilir.

23
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Aşağıda hangi
tarihe/tarihler arasına ait
olduğu verilen
kombinasyonlarda
ayetlerdeki oranlar
toplamının (8)’deki temel
eşitliğe uyması beklentisi
içinde olabilirsiniz, ki bu
oranlar (8)’den
türetilmişti, ama bu doğru
değil. Bu doğru olmadığı
gibi, 1’i aşan
kombinasyonlar da var ve
bu durumda mirasın nasıl
paylaştırılacağına dair Hz.
Ünli Danimarkalı karikatürist Lars Vilks’in bir çiziminin basındaki Muhammed, bir
yansıması. Bu, Avrupa’nın İslam’a bakış açısını gösteriyor, Germunds Blog. peygamberlik görevi
olmasına rağmen, herhangi bir yöntem de vermemiş!

Nisa 11-2.1 (M.S. 625): Çocuk veya çocuklar var ise, anne veya baba ya da anne ve babanın
katılmasıyla birlikte Nisa 11-1’e göre miras paylaşımı şu şekilde olur:

2 1 5
+ = ,
3 6 6
2 1 1
+ + = 1,
(10) 3 6 6
1 1 2
+ = ,
2 6 3
1 1 1 5
+ + = .
2 6 6 6

Nisa 11-2.2 (M.S. 625): Çocuk yok ise, anne veya baba ya da anne ve babanın katılmasıyla miras
paylaşımı da şu şekilde gerçekleşir:

1 1
0+
= ,
(11) 3 3
1 1 2
0+ + = .
3 3 3

Buradaki 0 rakamı çocuğun mirasa katılmadığını gösterir.

Nisa 11-2.3 (M.S. 625-632): Kardeşler var ise, yani burada çocukların yerini kardeşler alıyor, ve
Hz. Ebu Bekir (r.a.)in bir hutbesine göre buradaki kardeşler, anaları bir olan kardeşler olup,
“Kelâle (Babasız ve çocuksuz kimse)” konumundadırlar. Bu durumda Nisa 12-3 ve Nisa 176-
1’e göre miras paylaşımı,

24
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

1 1 1
+ = ,
6 6 3
1 1 1
+ = ,
(12) 6 3 2
1 1 2
+ = ,
6 2 3
1 2 5
+ =
6 3 6

şeklinde gerçekleşir. Burada bir istisna olarak, ilk toplam, Anne + Kardeş’i gösterdiği gibi, aynı
zamanda Anne + Baba’yı da göstermektedir.

Nisa 12-1.1 (M.S. 625-632): Çocuk yok ise, kocanın miras paylaşımına katılmasıyla Nisa 11-2.2
ve Nisa 11-2.3’teki (11) ve (12)’ye göre,

1 1 5
+ = ,
3 2 6
2 1 1
 + =1 ,
(13) 3 2 6
1 1
+ = 1,
2 2
5 1 1
 + =1
6 2 3

kombinasyonları sözkonusu olur. Burada bomba sembolünün olduğu toplamlar 1’i aşmakla
birlikte, bunlardan sonuncusu buradakinden farklı bir kombinasyonla Hz. Ömer’in halifeliği
zamanında (M.S. 636) vuku bulmuş ve “Avl” yöntemiyle çözülmüştür.

Bu problem Turan Dursun forumunda moderatör olan Afak Adalı (takma adı “Ulpian”)’nın
"Kuran Miras Paylaşımındaki Matematik Hatası ve Müslümanların Savunma Taktikleri"
makalesinde şöyle geçer:

Örnek 2: Çocuğu ve babası olmayan bir kadın ölür ve geriye annesini, kocasını ve bir öz kız
kardeşini bırakır.

Nisa 11’den: “Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.”
Nisa 12’den: (Koca için) “Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı
sizindir.”
Nisa 176’dan: “Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı
onundur.”

1 2
Anneye: = ,
3 6
1 3
Kocaya: = ,
2 6
1 3
Öz kız kardeşe: = .
2 6
8 1
Toplam: = 1 !
6 3

25
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

Bu durum fıkıh kitaplarında aynen bu şekilde hesaplanır. Hatta bu örneğin Halife Ömer
döneminde gündeme gelen ve tarihte ilk defa “Avl (Avliye)” metodunun uygulandığı durum
olduğu rivayet edilir. Bu durumun İslam Hukukçularınca aynen bu şekilde ele alındığına dair:

bkz.

• Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi, 3. Cilt, VIII. Bölüm: İslam Miras
Hukuku (Feraiz) S. 287.
• el-Mavsili, el-İhtiyar, çeviren: Mehmet Keskin, Ümit Yayınları, Feraiz Bölümü, Avl Başlığı.
• Kadı Ebu Şuca, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları, 402-405.

Nisa 12-1.2 (M.S. 625): Çocuk var ise, kocanın miras paylaşımına katılmasıyla Nisa 11-2.1’deki
(10)’a göre,

5 1 1
 + =1 ,
6 4 12
1 1
(14) 1+ =1 ,
4 4
2 1 11
+ =
3 4 12

kombinasyonları ortaya çıkar ki, buradaki bomba sembollü toplamlar M.S. 625’te gelen ilk miras
ayetleri içindeydi. Fakat herhangi bir paylaşım yöntemi verilmemiş!

Nisa 12-2.1 (M.S. 625-632): Çocuk yok ise, karının miras paylaşımına katılmasıyla Nisa 11-2.2
ve Nisa 11-2.3’teki (11) ve (12)’ye göre,

1 1 7
+ = ,
3 4 12
2 1 11
+ = ,
(15) 3 4 12
1 1 3
+ = ,
2 4 4
5 1 1
 + =1
6 4 12

kombinasyonları sözkonusu olur. Burada oranlar toplamı 1’i aşan dolayısıyla bomba sembolü
olan bir toplam vardır.

Nisa 12-2.2 (M.S. 625): Çocuk var ise, karının miras paylaşımına katılmasıyla Nisa 11-2.1’deki
(10)’a göre,

5 1 23
+ = ,
6 8 24
1 1
(16)  1 + = 1 ,
8 8
2 1 19
+ =
3 8 24

26
Mezopotamya’daki Miras Kültürünün Kökeni: Babil’den Arabistan’a

kombinasyonları ortaya çıkar. Buradaki bombanın adı “Jochen Katz”tır. EK 1’de göreceğiniz gibi
bu kombinasyonu veren problem, “Jochen Katz’ın Popüler Problemi” olarak bilinir ve 20
yıldan beri bu problem, kategorisine bakılmadan tartışıldı. Oysa bu problemi ortaya atan Jochen
Katz ve diğerlerinin yapacağı şey çok basit idi: Bu problem ilk miras ayetleri içinde olmasına
rağmen, çözümü için herhangi bir yöntem verilmemiştir, dolayısıyla tartışmanın bir anlamı
yoktur, diyerek 20 yıl boşa enerji harcamayacaklardı. Ama onlar ne yaptı? Gereksiz bir
tartışmanın içine girdiler ve içinden çıkamadılar. İnanmayacaksınız ama bu tartışma hala devam
ediyor!

27
EKLER

EK 1: Jochen Katz’ın Popüler Problemi: Bu problem internetin tüm dünyada kullanıma


1990’larda erişimi başladıktan sonra oryantalist Jochen Katz tarafından
http://islaminfo.com/new/detail.asp?ID=49 sitesinde (bu mesaj daha sonra şuraya taşındı:
http://www.islaminfo.com/detail.php?ID=51) sorulmasıyla başlandı ve hemen hemen dünyanın
her tarafına taşınarak artan bir hızla tartışılmaya devam etti. 90’lı yıllarda hararetle tartışılan bu
problem, asıl çıkışını 2000’lerde yaptı ve günümüzde hala popüler bir problem olarak
tartışılmaya devam ediyor.

Şimdi sözü fazla uzatmadan, hemen hemen her sitede konuyla ilgili olsun ya da olmasın,
çözülsün çözülmesin ama bir kenarda dursun denilenerek yayınlanan bu probleme bakalım:

Problem 1: Kardeşleri olmayan bir adam (borç ve vasiyet bırakmadan) ölür. Geriye üç kız
çocuğu, annesi, babası ve karısı kaldığına göre, herbirinin mirastan alacağını pay ne olur?

Bu problem için ilgili ayetlerdeki cümleleri okursak;

• Nisa-11’den: “(Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi
onlarındır.”
• Nisa-11’den: “Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin
altıda bir hissesi vardır.”
• Nisa-12’den: (Karı için) “Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır.”

2
olduğunu görürüz ve bunu matematiksel olarak hesaplarsak; üç kız evlada mirasın ’ü, ana ve
3
1 1
babanın herbirine , karısına kalacağından,
6 8

2 1 1 1 1
+ + + = 1 = 1.125
3 6 6 8 8

bulunur. Halbuki bu sonuç 1, Babil rakamlarıyla da 1;0 olması gerekirdi!...

Bu sonuç Kur'an'da verilen oranların hatalı olduğunu göstermektedir. Çünkü mirasın % 112,5’u
mirasçılara dağıtılamaz. Böyle % 100’ün üstünde bir dağıtım yapmak imkansızdır!

Evet, Jochen Katz’ın müslümanlara itiraz ettiği nokta bu idi: Nasıl oluyordu da insan mantığının
dışında kalan, böylesine bir miras paylaşımı yapılıyordu?

En iyisi, onun bu problemi hakkında en geniş bilgiye sahip olabilmek için, Pakistanlı Moiz
Amjad’ın 31 Aralık 1997’de gönderdiği “Kur’anın miras kanunun anlaşılması
(Understanding the Law of Inheritance of the Qur’an)” mesajını bakmak olacaktır. Bu
mesajda gördüğünüz gibi, Jochen Katz yalnızca bu problemi sormakla yetinmemiş; bu
problemden hareketle, daha doğrusu bu problemi ürettiği Halife Ömer döneminde gündeme
gelen ve tarihte ilk defa “avliye” metodunun uygulandığı orijinal problemi biraz değiştirerek
(ölen kişiyi kadın yerine adam yaparak) vermeyi de ihmal etmemiş:

Problem 2: Çocuğu ve babası olmayan bir adam ölür ve geriye yalnızca annesini, karısını ve öz
kız kardeşini bırakırsa, herbirinin mirastan alacağını pay ne olur?

Bu problem için de ilgili ayetlerdeki cümleleri okursak;

28
EKLER

• Nisa-11’den: “Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte
bir düşer.”
• Nisa-12’den: (Karı için) “Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız
mirasın dörtte biri hanımlarınızındır.”
• Nisa-176’dan: “Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın
yarısı onundur.”

1 1 1
ve bunları matematiksel olarak ifade edersek; anasına mirasın ’ü, karısına ve öz kızına
3 4 2
kaldığından,

1 1 1 1
+ + =1 = 1; 5
3 4 2 12

bulunur. Babil rakamlarına göre bu sonuç 1;5 yani bu da 1;0’dan büyük!

Baylar-bayanlar, karşımızdaki kişi sıradan biri değil; bir oryantalist. Jochen Katz bir
oryantalisttir ve Halife Ömer’e sorulan sorudan hareketle bu problemi biraz değiştirerek bir
problem (Örnek 2’yi) üretiyor. Madeni buldu ya, hemen arkasından bir problem (Örnek 1) daha
patlatıyor. İşte Katz, bu problemlerle birlikte karşısındakini (müslümanları) nakavt edene kadar
ardı arkası kesilmeyen sağlı-sollu kroşelerini sallıyor (sorularını soruyor) ve karşı taraf nakavt
olacak vaziyete gelmiş. Hani üflesen yıkılacak gibi. Tabii bunu gören oryantalistler, haklı olarak,
“İşte Kur’an’da hata bulduk!” diye seviniyorlar. Ancak bu sevinçleri Katz’ın miras problemindeki
içtihadları ve “Avl” yöntemini bilmemesi, dolayısıyla ardı arkası kesilmeyen sorularının bu pota
içinde erimesiyle yarıda kalır.

İslami kaynaklara göre, oranlar toplamı 1’i aşan ilk örneğin Hz. Muhammed’in zamanında (625-
632) değil, Hz. Ömer’in halifeliği zamanında (636) ortaya çıkmış olması ve bu örneğin de “Avl”
yöntemiyle çözülmüş olması nedeniyle tam bir miras paylaşımının nasıl yapılacağı bilinmiyordu.
Çünkü, Hz. Muhammed bu duruma ilişkin problemlerin çözümü için, bir peygamberlik görevi
olmasına rağmen, herhangi bir şey söylememişti. Yani oryantalistler başta olmak üzere,
Batılılar’ın ve içimizdeki az sayıdaki gerçeği arayan araştırmacıların orada, burada ya da her
nerede olursa olsun, tüm dünya genişliğindeki tartışma platformlarında yaptıkları tek şey,
tartışarak gerçeği bulmak yerine aşağıdaki replikteki gibi havayı dövmekten ibaretti:

“MATRIX-1999” filminden bir alıntı:

“Murpheus: Bir ajana karşı gelip, onunla savaşan herkes canından oldu.
-Onların yapamadıklarını sen yapacaksın.
Neo: Neden?
Murpheus: Bir duvarın içinden yumruk atan ajanlar gördüm.
-İnsanlar onlara bir şarjör boşalttı; ancak sadece havayı vurdular.”

Şimdi başa dönerek onların nerelerde hata yaptıklarını ve göremedikleri biricik gerçeğin ne
olduğunu öğrenmeye çalışalım.

"Miras Problemi Ver. 1.0" programı stabil ancak algoritma yok!

İslami kaynaklara göre ilk miras problemi 625’teki Uhud Savaşı sonunda Sâd b. Rabi (r.a.)’nin
şehit olması ve geride kalanların mirası paylaşamaması üzerine ortaya çıktı. Bunun üzerine ilk
miras ayetleri (Nisa suresi, Ayet 11 ve 12) geldi. Bu ayetlerde aile üyelerinden Nisa 11’de
29
EKLER

çocuklar ile anne-baba ve Nisa 12’de karı-koca ile kardeşler vardır. Dolayısıyla bu ilk pakete
“Miras Problemi Ver. 1.0” gözüyle bakılabilinir. Çünkü miras paylaşımı çekirdek aileyle (karı-
koca ve çocuklar) birlikte, anne-baba ve kardeşlere kadar genişletilmiştir.

Fakat Katz’ın ilk probleminin bu ilk paketin içinde yer alması ve çözümsüz kalmış olması,
affedilmeyen cinsten bir hata idi. Tabii ki sahabe, Hz. Muhammed ve eşi Hz. Aişe de dahil olmak
üzere, bu pakette verilenleri anlamaya, yorumlamaya ve genişletmeye çalışmışlardır. Bunun
böyle olduğuna ilişkin elimizde bilgiler vardır. Örneğin Hz. Muhammed bu pakete nine ve
dedeyi de eklemiştir. Kaldı ki Hz. Muhammed'in amcası Abbas Abdulmuttalib Mekke'nin zengin
bir tüccarı ve kendisi de bir tüccar idi. Dolayısıyla Hz. Muhammed’in hesaptan anlamadığı,
dolayısıyla Katz’ın örneğindeki gibi 1’i aşan örnekler üzerinde çalışmamış olduğu iddia
edilemez. Ancak İslami kaynaklar bize, oranlar toplamı 1’i aşan ilk örneğin Hz. Muhammed’in
zamanında (625-632) değil, Hz. Ömer’in halifeliği zamanında (636) ortaya çıktığını ve “Avl”
yöntemiyle çözüldüğünü söyler. Bu problem Turan Dursun forumunda moderatör olan Afak
Adalı (takma adı “Ulpian”)’nın "Kuran Miras Paylaşımındaki Matematik Hatası ve
Müslümanların Savunma Taktikleri" makalesinde şöyle geçer:

Örnek 2: Çocuğu ve babası olmayan bir kadın ölür ve geriye annesini, kocasını ve bir öz kız
kardeşini bırakır.

Nisa 11’den: “Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.”
Nisa 12’den: (Koca için) “Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı
sizindir.”
Nisa 176’dan: “Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı
onundur.”

1 2
Anneye: = ,
3 6
1 3
Kocaya: = ,
2 6
1 3
Öz kız kardeşe: = .
2 6
8 1
Toplam: = 1 !
6 3

Bu durum da fıkıh kitaplarında aynen bu şekilde hesaplanır. Hatta bu örneğin Halife Ömer
döneminde gündeme gelen ve tarihte ilk defa “Avl (Avliye)” metodunun uygulandığı durum
olduğu rivayet edilir. Bu durumun İslam Hukukçularınca aynen bu şekilde ele alındığına dair:

bkz.

• Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi, 3. Cilt, VIII. Bölüm: İslam Miras
Hukuku (Feraiz) S. 287.
• el-Mavsili, el-İhtiyar, çeviren: Mehmet Keskin, Ümit Yayınları, Feraiz Bölümü, Avl Başlığı.
• Kadı Ebu Şuca, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları, 402-405.

Oysa bu problem, ki Katz’ın 2. problemi bu örneğinin biraz değiştirilmiş şeklidir, küçük bir
istisna dışında (öz kız kardeşin payının Nisa 176’da geçmesi) “Miras Problemi Ver. 1.0”da yani
ilk miras ayetleri içindeydi ve hiç kimse hiçbir sahabenin oranlar toplamı 1’i aşan bu ve benzeri
problemi düşünmediğini, incelemediğini, dolayısıyla bir çözüm aramadığını iddia edemez. Kaldı
ki günümüzde bu paket içinde olan bir çok problem mevcuttur (Bkz. “4.2. Bir Miras
Oranlarının Kombinasyonları”ndaki bomba sembollü toplamlara).

30
EKLER

Demek ki sahabe bu tür problemler için bir çözüm getirmeye çalışmış ama başarılı olamamış.
Üstelik Abdullah İbn-i Abbas’ın, karşı görüşünü Hz. Ömer’den korktuğu için vefatından sonra
açıklamış olduğunu gözönüne alırsanız, sahabenin içinde bulunduğu durum daha iyi anlaşılır.

Sonrasını bilirsiniz; Hz. Muhammed’ten rivayet edilen 3 miras örneğini ve sahabenin bu konuda
yaptıkları çalışmaları. Bu böyle 632’ye kadar Hz. Muhammed’in “Veda Haccı”na kadar sürüp
gidiyor. Bu sırada son olarak”Kelâle” ile ilgili tamamlayıcı, ek ayet (Nisa suresi, Ayet 176)
geliyor.

Tefsir alimi Elmalılı Hamdi Yazır, sanki bütün bildiklerini söylemek istercesine, bu ayet
hakkında şunları söyler:

“Kelâle’nin mânâsı sûrenin baş tarafında (Nisâ, 4/12) âyetinde geçmişti. (Oraya bakınız). Bir
rivayete göre birincisi kışın, bu ikinci âyet de yazın inmiş ve bunun için buna ‘yaz âyeti’ denilmiştir.
O yaz (Al-i İmran, 3/97) âyeti inmiş, Resullullah Mekke’ye gitmek için hazırlık yapıyordu. Bu sırada,
yani veda haccına gidilirken Medine’den çıkılmadan ve bazılarının görüşüne göre yolda bir âyet
inmiştir. Berâ b. Azib (r.a.) bunun en son nazil olan âyet, Berâe sûresinin en son nazil olan sûre
olduğunu ve sahabeden birçoğu da son nazil olan âyetlerden olduğunu söylemişlerdir. Nüzul sebebi
hakkında da Câbir b. Abdillâh (r.a.)'den rivayet edilmiştir ki: “Resulullah (s.a.v.) ziyaretime gelmiş
idi, hastaydım ‘Ey Allah’ın Resulü ben kelâle (babası ve çocuğu olmayan)yim, malımı ne yapayım?’
Diğer bir rivayette: ‘Miras kimindir? Bana ancak kelâle varis olacak’ dedim. Bu âyet bu sebeple
nazil oldu." Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir hutbesinde demiştir ki: “Allah Teâlâ’nın Nisâ sûresinde ferâiz
(miras hukuku ) hakkında indirmiş olduğu âyetlerden birincisi çocuk ve baba hakkındadır. İkincisi
koca, karısı ve ana bir kardeşler hakkındadır. Üçüncüsü ana, baba bir veya baba bir kardeşler
hakkındadır.” Şu halde Erkek veya kız bir çocuğu bulunmayan bir adam ölür ve “ana-baba bir”,
yahut “baba bir” bir kız kardeşi bulunursa, terikesini (bıraktığı malı)n yarısı kız kardeşinin farz
hakkıdır. Diğer yarı, asabe(baba tarafından akraba)si varsa onun, yoksa redden yine kız
kardeşinindir. Oğlu bulunursa kız kardeş düşer, kızı bulunursa kız kardeşin belki bir farzı olmaz.
“Kız kardeşleri, kızlarla birlikte asabe yapınız” hadis-i şerifi gereğince asabe olur.” Bkz. daha geniş
tefsir için Nisa suresi, Elmalılı Hamdi Yazır.

Eğer ayetin geniş tefsire bakarsanız, orada bir ailenin tüm üyelerine genişletilecek şekilde bir
miras paylaşımının yapılmaya çalışıldığını görürsünüz; ama tüm aile üyeleri için değil! Burada
Hz. Ömer’in şu sözü bize ışık tutmaktadır:

“Faiz âyeti en son inen âyetlerdendir. Resûlüllah (A.S.M.) bunun yeterince açıklamadan vefat etti.
Bu sebeble faizi ve faiz şüphesi olan şeyleri bırakınız”, Sorularla İslamiyet.

Şimdi bu sözden hareketle aynı şeyin miras ayetleri, genelde de miras paylaşımı için geçerli
olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat Katz’ın ilk problemi ve benzeri problemlerin ilk miras ayetleri
içinde bulunup çözülmemiş olması, bu düşünce doğru olsa bile yani Hz. Muhammed’in ömrü
vefa etmediğinden dolayı feraiz ayetlerini yeterince açıklayamadı, dolayısıyla oranlar toplamı 1’i
aşan ilk örneğin çözümü Hz. Ömer’in halifeliği sırasında nasip oldu türünden bahaneleri geçersiz
kılar.

Doğrusu şu ki: Hz. Muhammed bir tüccar olmasına rağmen bu tür problemleri düşünmüş ve bir
çözüm getirmeye çalışmıştır. Ancak “Miras Problemi Ver. 1.0” nedeniyle bu çözümü sonraya
bırakmak istemiş olabilir ve bunda da bir yere kadar haklıdır (ki son feraiz ayeti 632’de gelmişti
ve 625’ten 632’ye kadar feraiz ayetleri gelmeye devam ediyordu). Fakat bu tür bir problemin
kendi zamanında da vuku bulabileceğinden hareketle en kesin çözümü 625’te, bilemediniz
632’ye kadar vermiş olmalıydı. Çünkü Hz. Ömer’in halifeliği sırasında (636) yukarıdaki Örnek 2
ortaya çıktığında, Hz. Ömer ile birlikte tüm sahabe ne yapacaklarını şaşırmış ve ancak geniş bir
31
EKLER

istişareden sonra karar kıldıkları “Avl” denilen aldatma yönteminden medet umar hale
düşmüşler idi. Bu yöntemin doğru olmadığını başta Hz. Ali olmak üzere Abdullah İbn-i Abbas
karşı çıkmışlar ve İbn-i Abbas düşüncesini Hz. Ömer’den korktuğu için ancak vefatından sonra
açıklayabilmiştir.

Burada ilginç olan şey şu ki; oranlar toplamı 1’i aşan duruma değinen ve bu duruma ilişkin, en az
bir tane örnek bile olsun, örnek veren herhangi bir İslam alimini görmedim. Varsa, ki yok, bu
kişiyi örneğiyle birlikte gösterirsiniz. Ama dediğim gibi yok!

Burada Harezmi (780-850)’yi diğerlerinden ayırmak gerekir. Çünkü o İbn-i Abbas’ın


tefsirinden hareketle miras problemleri hakkındaki matematiksel araştırmalarını 830’da yazdığı
“El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il Cebri ve’l-Mukabele (Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine
Özet Kitap)” kitabının üçüncü bölümünde, “Feraiz Hesapları (İslam hukûkuna göre miras
taksimi)” adı altında topladı. O, bu hesapları aritmetikle çözmek zor olduğundan, minimum
hisseyi bilinmeyen kabul edip, her durum için bir bilinmiyenli denklem kullandı ve mirası “1”
üzerinden paylaştırdı. Bu bölüm, zamanın mahkemeleri için çok faydalı olmuştur. Miras, meyyite
yakınlık derecesine göre oğul, kız, zevce, ebeveyn, amca, büyük ebeveyn, torunlar vs. arasında
Kur’an-ı kerim’de belirtilmiş muayyen hisseler halinde dağıtılır. Fakat o da, diğer İslam alimleri
gibi, yalnızca miras problemlerini 1 üzerinden matematiksel olarak çözmekten başka, hiçbir
eleştiri getirmez. Ayrıca “Avl” yönteminin hatalı olduğunu söyleyen İslam alimleri de, yukarıda
tarihi bulgularla ortaya koyduğum kandırmacayı görmezden gelerek meseleyi geçiştirmeye
çalışmışlardır. Yani ortada bir kandırmaca var ama bu itiraf edilemiyor. Olay bu kadar basit ve
açıktır.

Şimdi Katz’ın 20 yıldır kafa patlattığı problemin çözümüne bir bakalım.

Problem 1’in Çözümü: Aslında (21)’deki 2. eşitlikteki Katz’ın probleminin çözümü son derece
1
kolaydır. Çünkü öncelikle mirastaki önceliği  ile gösterilen karıya Nisa 12-2.2’ye göre oranı
8
1 7 2
verildiğinde, geriye 1 − = kalır. Şimdi miras önceliği  olan çocuklara Nisa 11-1.1’e göre
8 8 3
7 2 5
oranını verirsek, geriye − = kalır ki, buraya kadar yapılan hesaplar İslam’daki ilk miras
8 3 24
probleminin çözümünde de aynen yapılmıştır (Bkz. Elmalılı Hamdi Yazır’ın Nisa suresi, 11. ayet
altındaki geniş tefsirindeki örneğe).

Gördüğünüz gibi problemin buraya kadar olan çözümü son derece kolay idi. Kopya mı çektik?
Hayır. Çünkü mantığımız ve hesap kabiliyetimiz bizi bu hesabı yapmaya zorladı. Yani Sâd b.
Rabi’nin miras örneği olmamış olsaydı, biz gene de hesabı böyle yapacaktık.

1
Peki miras önceliği  olan ve Nisa 11-2.1’e göre oranını alması gereken ana ve baba ne alacak
6
bu mirastan?

1 5
Ana ve babanın bu mirastan oranını alması gerekiyordu; fakat mirastan geriye kalan ’ün
6 24
5
1 5
içinde yoktur. Bu durumda ana ve baba mirastan alacakları oranlar aynı olduklarından 24
=
6 2 48
şeklinde kalanı kendi aralarında eşit olarak paylaşırlar (Bkz. Harezmi’nin çözümlerine).

Buna göre herbir aile bireyi bu mirası şu oranlarda paylaşırlar:

1 18
Karı: = ,
8 144

32
EKLER

96
2 96 32
Üç kız çocuğu: = . Herbir kız çocuğu 144
= ,
3 144 3 144

5 15
Ana: = ,
48 144

5 15
Baba: = .
48 144

Sözkonusu yukarıdaki bomba sembolüyle gösterilen oranlar toplamı 1’i aşan problemler de
buna benzer şekilde çözülür.

Evet, onlar kendilerini bu saate kadar “Kur’anda hata yok!” diyerek kandırıyor olabilirler (!) ve
bundan sonra da kandırmaya devam edebilirler (!) Ama meseledeki bu kandırmacayı böyle açık
bir şekilde görenlerin kendilerini kandırması asla mümkün değildir.

Özetle, bu ve benzeri problemlerin kaynaklık ettiği "İslam ülkelerinde bilim niye çöktü; batıya
bilim nasıl girdi" sorusuna yanıt arayan Batılılar ve az sayıdaki gerçeği arayan İslam alimleri şu
sonucu varmışlar ve bu sonuçla kendimizi kandırdığımız ortaya çıkmıştır (Unutmadan
söylemem gerekir ki aşağıdaki sonucu çıkaran Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Ülger olup,
müslüman bir insandır):

“Müslümanların matematiğe katkılarını, bu konuda çok çelişkili yargıların olması nedeniyle,


değerlendirmek çok zordur. Müslümanların matematiğe katkıları kimi yazarlar tarafından
sıfırlanırken, kimi yazarlar tarafından da göklere çıkartılmaktadır. Kimi yazarlara göre
Müslümanların matematiğe hiç bir katkısı olmamıştır; bütün yaptıkları bir buzdolabı görevi
görmekten ibarettir. Yunanlıların pişirdiklerini, Avrupalılar onu yiyecek düzeye gelene kadar
saklamışlar, günü geldiğinde de Avrupalılar onu alıp yemişlerdir. Kimilerine göre ise,
Müslümanların matematiğe ve astronominin gelişmesine kapsamlı özgün katkıları olmuştur; bu
gün batılı bilim adamlarının adını taşıyan bir çok teorem veya sonuç daha önce Müslümanlar
tarafından bulunmuştur. Görülen o ki a) Müslümanlar sulayıp büyüttükleri ağaçların meyvelerini
toplayamamışlar; ve b) Müslümanların bilime katkıları yeteri kadar araştırılıp
değerlendirilmemiştir. Bu işi yapanların çoğunlukla yine batılı bilim tarihçilerin olduklarını
unutmamak gerek. Kendi bildiğim kadarıyla, Müslüman matematikçilerin Küresel geometriye,
cebire, sayılar teorisine, trigonometri ve astronomiye özgün katkıları olmuştur ve bu katkılar hiçte
küçümsenecek ölçülerde değildir. Ayrıca, insanlığın ortak ürünü olan bilimin önemli bir halkası,
eskiyle yeniyi bağlayan halkası, İslam bilimidir. Bu halka olmadan, bilimin bugünkü düzeye gelmesi
herhalde mümkün olmayacaktı."

Bu durumda kendi içinde yanıtlanmış

“Yoksa Puin’in iddia ettiği gibi Kur’an “Kitab-ı Mukaddes”in ibadet sırasında okunacak bir özeti
mi idi? Eğer böyleyse o zaman Hz. Muhammed’in herhangi bir çözüm vermemiş olması anlayışla
karşılanır. Yok, eğer böyle değilse o zaman Hz. Muhammed’in herhangi bir çözüm vermemiş
olması bağışlanamaz. Çünkü bu, onun bir peygamberlik görevi idi.”, UPUAUT, 24.11.2010, 23:56.

sorusu ve buradan Kur’anın başka bir kaynaktan kopyalandığı sabit olması üzerine Dr. Puin’in
görüşü şöyledir (ki o bu sonuca benden farklı olarak, yalnızca metin okuma yoluyla ulaşmış idi):

33
EKLER

Dr. Puin’in İslam Öncesi Kaynaklar Hakkındaki Görüşü

Sana palimpsestindeki teorileriyle büyük sansasyonlar yaratan


Alman araştırmacı Dr. Gerd-Rudiger Puin, bunun ana hatlarını
“Kur’an’ın tamamı Hz. Muhammed zamanında bile anlaşılamayan
metinlerin bir çeşit kokteylidir. Onların birçoğu, İslamın kendisinden
bile daha eski, yüzlerce yıldır varolmalıdır” şeklinde çizdikten
sonra,Kuran’ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya
başlandığını ve zaman içinde yenilendiği tezini ileri sürdü. Fakat
Dr. Puin Histroy kanalında- Puin’in esas ses getirecek teorisi, Kuran’ın İslam öncesi
ki “İslamiyet ve Kuran kaynaklardan beslendiğidir. Kuran’da geçen “Es-sahab er-Rass
(Inside Quaran)” adlı (İyinin yoldaşları)” ile “Es-sahab el-Ayka (Dikenli çalıların
belgeselde konuşurken gö- yoldaşları)” kabilelerinin Arap geleneğine ait olmadığını söyleyen
rülüyor. Şimdi bu son geliş- Puin, Ptolemy’nin haritası üzerinde çalışarak Er-Rass’ın İslam
me karşısında ya yeni bir
öncesi Lübnan’da, El-Ayka’nın da M.S. 150’de Mısır’da Aswan
belgesel için kollarını sıva-
yacak ya da araştırmasına bölgesinde yaşadığını ortaya çıkarmış.
daha bir şevkle devam
edecek gibi görünüyor. Puin sözkonusu bu bölgeler hakkında detaylı bilgileri Campus
Fakat her iki durumda da, dergisinin bir yazarının “Tahmininizin ispatlanması mümkün
Tyco Brahe gibi, hayatı- gözüküyor mu?” sorusuna karşılık şöyle veriyor:
nın boşa harcanmadığını
görmekten mutluluk “Bir örnekle açıklayayım. Kuran’da bazı yer isimlerinden bahsedilir.
duyacağı açık!
Mesela “Er-Rass (kurumuş su kaynağı, vaha)” anlamına gelir.
Şimdi bir düşünün. Arabistan’da kaç tane kurumuş su kaynağı vardır? Sanıyorum, en azından 1000
tane. Nasıl bulunur bu yer? Kuran’da geçen ayette “Kurumuş kaynaktaki insanları düşün. Onlar
Allah’a boyun eğmediler.” şeklinde geçer. Kimdir bu insanlar? Bu kuruyan kaynak neresidir? Kuran
coğrafyası vardır. Bu coğrafyayı anlatan haritalarda ilgili yerler gösterilir. Bu yerler İslam
gelmeden önce varolan yerleşim yerleridir. Yine “Akaba bis maskad” geçer. Burası da bir yerleşim
yeridir. Neresi olduğu bu haritalarda bulunabilir. Bu yerleşim yerleri İslam’dan önce varolan
bölgelerdir. Kuran’a nereden intikal ettiği sorulması gereken sorudur...”

Fakat Halidi’ye göre bu durum Kuran’ın bütünlüğünü bozmuyor. Puin, Kuran’ın saf Arapça ile
yazıldığı inancını da sorguluyor. İncelediği metinde birçok yabancı kökenli kelime bulmuş.
Bunlara Kuran’ın kendisi de dahil. Puin Kuran’ın Aramca, ibadet sırasında okunacak kutsal kitap
parçaları anlamındaki “Kariyun” kökünden geldiğini, Kitabı Mukaddes’teki hikâyelerin büyük
kısmının Kuran’da daha kısa formda yer aldığını, kısacası aslında “Kitab-ı Mukaddes”in ibadet
sırasında okunacak bir özeti olduğunu söylüyor. “Bilimsel bir metin” elde etmeye çalıştığını,
Müslümanların 1000 yıl önce Kuran üzerinde çalıştığını ve konuyu kapattığını söyleyen Puin’in,
ilk makalesini, Dünya Müslümanlar Birliği’ne bağlı Alman İslam Arşivi’nin yöneticisi Salim
Abdullah yayımlayacak. Puin, “Şeytan Ayetleri”ni yazan Salman Rüşdi gibi maruz kalacağı
tehditlere de aldırmıyor.

Burada bu araştırmalardan “Bilimsel bir metin” elde etmeye çalışan ve her yerde İslam öncesi
izler arayan Puin’e, fazla uzağa gitmemesini, bu izlerden bazılarının bu makalede olduğunu
hatırlatır ve yakında çıkacak olan makalesinde buradaki son gelişmelere de dikkat eder.

34
EKLER

EK 2: Mısır Kesirleri: Kur’andaki miras ayetlerindeki oranların ya da kesirlerin hemen hepsi,


hiç istisnasız, Eski Babil Matematiği’ndeki seksagesimal (60 tabanlı) sayılarla, hem de Eski Mısır
Matematiği’ndeki hiyerogliflerle gösteriliyordu. Bunun için Mısır kesirlerinin kullanımında birim
kesri yazmak için hiyeroglifle “nbt (ağız)” ile gösterilen ve “Parça” anlamına gelen

1 1 1
sembolü kullanılıyordu. Buna göre Mısırlılar, , , birim kesirleriyle birlikte,
2 3 10

Özel Mısır Kesirleri


Sembolü
𝟏𝟏 𝟐𝟐 𝟑𝟑
Değeri
𝟐𝟐 𝟑𝟑 𝟒𝟒
Modern Yazımı 𝟐𝟐 𝟑𝟑 𝟒𝟒

2 3
bir istisna olarak, ve şeklindeki birim olmayan basit kesirleri de bu parçanın altında özel
3 4
hiyeroglif sembolleriyle gösteriyorlardı (Bu konuda diğer kesirlerin hiyerogliflerle nasıl
yazıldığını öğrenmek ve detaylı bilgi almak için Ancient Egypt’e bakınız).

Çok sonraları, Eski Mısır Matematiği’ne ait “Ahmes Papirüsü”, “Moskova Papirüsü” (ki bunlar
başkaynaklardır), “Reisner Papirüsü”, “Kahun Papirüsü” ve “Akhmim Papirüsü”nün
keşfedilmesiyle Mısır bilimciler ve araştırmacıları, Mısır kesirlerin modern bir yazımı için
paydadaki sayının üzerine paydaki sayı kadar çizgi koymaya başladılar ve bu notasyon hala
1 2
kullanılmaktadır. Örneğin kesri 2’nin üzerine bir tek çizgi çekilerek gösterilirken, kesri 3’ün
2 3
üzerine üst üste 2 tane çizginin çizilmesiyle gösterilir. Bu durumda ayetlerdeki oranların Mısır
ve Babil kesrine göre yazılışları, ayetteki yazılış sırasına göre,

Nisa Suresindeki Oranların Yazılışı


Mısır Kesirleri Babil Kesirleri
11. Ayet: 2 1 1 1 2 1 1 1
= 3, = 2, = 6, = 3 = 0; 40, = 0; 30, = 0; 10, = 0; 20
3 2 6 3 3 2 6 3
12. Ayet: 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
= 2, = 4, = 8, = 6, = 3 = 0; 30, = 0; 15, = 0; 7,30, = 0; 10, = 0; 20
2 4 8 6 3 2 4 8 6 3
176. Ayet: 1 2 1 2
= 2, = 3 = 0; 30, = 0; 40
2 3 2 3

ve Mısır birim kesirlerinin toplamı olarak, (The Mathematical Leather Roll, British Museum),

Nisa Suresindeki Oranların Mısır Birim Kesirleri Cinsinden Toplamları


1 1 1 1 1 2
Sütun 1/3-Satır 1: + = Sütun 1/3-Satır 7: + =
10 40 8 3 3 3
1 1 1 1 1 1 1 1
Sütun 1/3-Satır 2: + = Sütun 1/3-Satır 8: + + + =
5 20 4 25 15 75 200 8
1 1 1 1 1 1
Sütun 1/3-Satır 3: + = Sütun 1/3-Satır 11: + =
4 12 3 9 18 6
1 1 1 1 1 1 1
Sütun 1/3-Satır 5: + = Sütun 1/3-Satır 12: + + =
6 6 3 7 14 28 4
1 1 1 1 1 1 1
Sütun 1/3-Satır 6: + + = Sütun 1/3-Satır 13: + =
6 6 6 2 12 24 8

35
EKLER

1
şeklindedir. Burada ’ün Satır 12’deki yazılışındaki Mısır birim kesirleri seksagesimal sayılarla
4
1
yazılamadığından, ’ün bu yazımı önemli değildir.
4

1
Mısırlılar bu birim kesirleri, örneğin ’in ilk yazılışını
8

1 1 5 1 4+1 1 4 1 1 1 1 1 1
= × = × = ×� + �= ×� + �= +
8 5 8 5 8 5 8 8 5 2 8 10 40

şeklinde yazıyorlardı.

2
Buna göre ’ün Mısır birim kesirleri cinsinden toplamını “Çifte Katlama” formüle göre yazarsak,
3

2 2 2 2 1+1 1 1 1 1
= × = × =1×� + �= +
3 2 3 2 3 3 3 3 3

şeklinde yazılmış olur. Bu sonuç tablonun 2. sütunundaki ilk satırdadır.

2
Eğer ’ün diğer Mısır birim kesirleri cinsinden toplamı şeklinde yazmaya çalışırsak, ki tabloda
3
1 1 1
, , kesirlerinin 2 farklı yazımı vardır,
3 4 8

2 2 4 2 3+1 1 3 1 1 1 2 1 1
= × = × = ×� + �= + ⇒ = +
3 4 3 4 3 2 3 3 2 6 3 2 6

sonucu elde ederiz. Bu sonuç, eş-Şevkâni tarafından rivayet edilen

"Resulullah (s.a.s.) ölenin kızı için yarım, oğul kızı için üçte ikiye tamamlamak için altıda bir ve geri
kalanın kız kardeşe verilmesine hükmetti"

hesabında yapılana karşılık gelir. Burada aklınıza, bu sonuç “Ahmes Papirüsü”ndeki “The
Mathematical Leather Roll” parçasında verilmediğinden, Mısırlılar’ın bu sonucu bilmediği
gelmesin. Çünkü orada, yukarıdaki tablodan da görüldüğü gibi, kesirlerin birim kesirler
cinsinden toplamları bir sıraya göre verilmiştir, dolayısıyla bu sonuca yer verilmemiştir.

Fakat B.L. Van der Waerden, tablodaki bazı örneklerin bir seri olarak

1 1 1
+ + =1
2 3 6

eşitliğinden türetilmiş olduğunu söyler.

36
EKLER

EK 3: Hekat Problemleri: “Horus Gözü Problemi (The Horus-Eye Problem)” denilen bu


probleme göre, kesirli bir Hekat’ın birim kesirler cinsinden “Hekat” ve onun bir alt birimi olan
“Ro”ya göre yazımıdır.

Horus’un Gözü: Horus’un gözü eski Mısır tasvirlerinde Tanrı Horus’un “Ay gözü” de denilen sol gözüne
verilen addır. Horus’un gözünün eski Mısır geleneğinde başlıca 2 anlamda kullanılmıştır:

1. Ezoterik Anlamı: Horus’un gözü, manevi anlamıyla, vicdanın gözünden hiçbir şeyin
kaçmayacağını, insanın iç âlemindeki her niyetini ve yaşamdaki her davranışını gözden
kaçırmayan bu merhametsiz yargıcın keskin bakışını sembolize eder. Bu vicdanın 24 saat
kapanmadan açık kalan gözüdür. Bu yüzden Güneş ve Ay, Horus’un gözleri olarak ifade edilir.
Çünkü Güneş ve Ay’ın her ikisi nöbetleşe, gece ve gündüz insanın üzerinden eksik olmaz, Horus’un
24 saat açık kalan gözleri gibi (Bu nedenle Horus’un gözü Güneş ile temsil edilen Ra’nın gözü
olarak da ifade edilir). Bu, vicdanın karşıtı olan nefsaniyetin hiç işine gelmez; nefsaniyeti ve
kötülüğü temsil eden Seth de bu yüzden bu gözü çıkarmaya çalışmıştır. Eski Mısır mitolojisine
göre, Horus, sonunda bu gözünü babası Osiris’e vermiş ya da Osiris’in kullanımına bırakmıştır.
2. Matematiksel Anlamı: Horus’un gözü, biçimsel anlamıyla, Tanrı’nın “bir”liğini (tekliğini)
matematiksel olarak gösteren bir semboldür. Bu anlam şöyle açıklanır: Bir bütün 2’ye
1 1
bölündüğünde elde edilir. Bu da 2’ye bölündüğü takdirde elde edilir. İşleme bu şekilde, hep
2 4
1 1 1 1
2’ye bölme ile devam edilirse sırasıyla, , , ve elde edilir. Bunların tümü toplandığında ise,
8 16 32 64

1 1 1 1 1 1 63
+ + + + + =
2 4 8 16 32 64 64

bulunur. Buradan şu sonuç çıkar: Bir bütün, sürekli olarak 2’ye bölünmeye devam edilirse, toplam
değerde, sonsuzluk hariç, hiçbir zaman bire, birliğe ulaşılamaz; yalnızca Mutlak (Allah) “1
(bir)”dir. Horus’un gözü yukarıdaki şekildeki “glifler” denilen parçalardan oluşur ki, bu 6 parça,
1 1 1 1 1 1
sırasıyla, , , , , , ’ü ifade eder.
2 4 8 16 32 64

1
Şu halde 1 Hekat’ın Horus gözüne göre yazımı için Hekat’ın eksik olduğu sonucu çıkar ki, bu
64
da

1 Hekat = 320 Ro

eşitliğine göre 5 Ro demektir. Bu durumda 1 Hekat’ın

37
EKLER

1 1 1 1 1 1
1 Hekat = � + + + + + � Hekat + 5 Ro
2 4 8 16 32 64

şeklinde bilinen en basit yazımı ortaya çıkar. Daha karmaşık yazımlar için ise AWT (Akhmim
Wooden Tablets) ve RMP (Rhind Mathematical Papyrus)deki

1 1 1 1 2
AWT 1: Hekat = � + + � Hekat + �1 + � Ro
3 4 16 64 3
1 1 1 1
RMP83: Hekat = � + � Hekat + �3 + � Ro
6 8 32 3
1 1 1 1 1 1
AWT 2: Hekat = � + � Hekat + � + + � Ro
7 8 64 2 7 14
1 1 1 2
AWT 3: Hekat = � + � Hekat + �1 + � Ro
10 16 32 3
1 1 1 1 1 1
AWT 4: Hekat = � + � Hekat + �4 + + + � Ro
11 16 64 4 11 44
1 1 1 1 1
AWT 5: Hekat = Hekat + �4 + + + � Ro
13 16 2 13 26
1 1 1
RMP 83: Hekat = � + � Hekat + 1 Ro
20 32 64
1 1
RMP 83: Hekat = Hekat + 3 Ro
40 64
100 1 1 1 1 1
RMP 47: Hekat = �1 + + + + � Hekat + �2 + � Ro
70 4 8 32 64 7

örneklerine bakmak ve incelemek gerekiyor.

'LJLWDOO\VLJQHGE\8SXDXW
'1FQ 8SXDXWJQ 8SXDXWF 7XUNH\

8SXDXW
O 75R 7XUDQ'XUVXQ6LWHVLRX 7XUDQ
'XUVXQ6LWHVL
H XSXDXWVDPDV#\DKRRFRP
5HDVRQ,DPWKHDXWKRURIWKLVGRFXPHQW
/RFDWLRQ
'DWH

38

You might also like