You are on page 1of 60

Ekim 2010 6 TL (KDV DAH‹L)

SAYI: 2010/12

113

L fi A L A L A
A S Y O N A
E N T E R N

Sol, liberalizm ve
Komünist hipotez

II. KÜRT AÇILIMI AVRUPA’DA YÜKSELEN IRKÇILIK


Trafik, sinyaller, flifreler “Öteki hayalet” yay›l›yor
2007 SEÇ‹MLER‹NDEN REFERANDUMA ALEV‹LER OLIVER STONE’UN GÖZÜYLE
Haf›zan›n yitirilmesi Wall Street ve Chavez
‹KT‹DAR NASIL BAKIYOR, SOL NASIL BAKMALI? BURSASPORLU IVAN ERG‹Ç'‹N KALEM‹NDEN
Tophane vakas› Bir Amerikan rüyas› olarak futbol
MERAM 113: YEN‹DEN YOLA ÇIKARKEN

Kimiz, neredeyiz biz? (sakin miyiz?)

ok zaman oldu, son say›- rine, yeni vagonumuz Kozmo- koyun, baflkalar› için olabilir

Ç dan bu yana neler neler


oldu. En baflta referan-
dum tabii. fiimdi filmi geri sar-
militan’daki felsefe bahçesinden
Mavi Daktilo’ya, hipotezimizin
bilincimizde ve pratikteki varl›-
belki, ama bizim için basit bir so-
ru de¤il bu.
Nereden bafllasak, nas›l anlat-
man›n lüzumu yok, Bir+Bir’in ¤›n› yenileme gayesiyle yeniden sak? Mecburen iflin içine “edebi-
eylül Arzuhal’inde ve referan- yola ç›k›yoruz. yat” girecek. Biz ne kadar kaç-
dumun bir gün öncesinde Bir dizi eksik, gedik ve sorun- sak da olacak o. ‹ster istemez bir
resmen yay›na bafllayan sitemiz la elbette. En baflta da da¤›t›m “edebiyat”›m›z var çünkü.
birdirbir.org’daki “12 Eylül ve sorunuyla. Da¤›t›m flirketini de- Nas›l bir edebiyat derseniz,
Foto¤raf: fiahan Nuho¤lu 12 fiaban” bafll›kl› yaz›da enine ¤ifltirdik de¤ifltirmesine ama, tarifi zor, “fantastik gerçekçilik”
boyuna anlatt›k meram›m›z›. maliyet de¤iflmedi. Ama umu- deyip geçelim. Yalan da de¤il,
• K›lavuz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 fiimdi önümüze bakal›m. Önü- dumuz o ki, bundan böyle Ex- yürüttü¤ümüz faaliyet hem fan-
müze bakabilmek için de önce press’e ulaflmak daha kolay ola- tastik hem gerçek. Vaktiyle Aç›k
• Manzara . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5
hipotezimizi gözden geçirelim, cak. Yine de abone kampanyas›- Radyo’da yapt›¤›m›z Express
• fiehir Hatlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 “komünist hipotez”i. Elbette ta- n› bofllamayal›m. program›n›n demirbafl flark›la-
• Mavi Daktilo . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 rihselli¤i içinde ve güncellikle Bir türlü aflamad›¤›m›z bir so- r›ndan biri “Fantastik Bombas-
iliflkisiyle. Alain Badiou tam da run da kronik rötar. Sebebi çok tik”ti zaten.
• Sol, liberalizm ve di¤erleri . . . . . . 12 öyle yap›yor ve meseleyi önü- basit: Az kifli, çok ifl. Hem Ex- Laf› doland›rd›k –zaman ka-
• Alevîler haf›zalar›n› yitirirken . . . 15 müze koyuyor: press’in ifli çok –bir de Roll’un zanal›m diye. Bilen biliyor da,
“Bugün üstümüze düflen, komü- halefi Bir+Bir var– hem de mü- hem belki ilk defa tan›flanlar
• Tophane’de ne oldu? . . . . . . . . . . 18 nist hipotezin tarihinde hangi nok- rettebat›n maiflet motorunu çe- vard›r hem de birdirbir.org için
• Türkiye’nin A‹HM savunmalar› . . 22 tada oldu¤umuzu belirlemektir.” virmek için yapt›¤› yan ifl çok. bir girizgâh olur, gerisini yu-
Bir de görev tarifi yap›yor: Bir de ezelî rakibimiz var: Yu- murta kap›ya gelince getiririz
• ‹kinci Kürt aç›l›m› . . . . . . . . . . . . . 24
“Karakteri itibariyle her zaman murta-kap› ‹dmanyurdu. (K›sa- –neyse ki site uzaydan yay›n ya-
• Radyo Express . . . . . . . . . . . . . . . . 30 küresel ve evrensel olan düflünce ca YK‹). Ama umudumuz o ki, p›yor, matbuat gibi bask› takvi-
• Kozmomilitan . . . . . . . . . . . . . . . . . 35 süreçleri ile her daim yerel ve tekil, “teknik heyet”in vizyonu ve mi yok.
fakat aktar›labilir olan siyasî dene- “kadro derinli¤i”nde kaydedi- Evet, “biz kimiz?”
• K›raat & Duman› Üstünde . . . . . . . 38 yimin birleflimi arac›l›¤›yla komü- len sürpriz ivme sayesinde bun- Bu soruyla k›vran›rken bir
• ‘38 Dersim tan›kl›klar› . . . . . . . . . . 42 nist hipotezin bilincimizde ve pra- dan böyle Express her ay›n ilk Althusser hikâyesi geldi akl›m›-
tikteki varl›¤›n› yenilemek.” günlerinde bayilerde olacak. za, bir de Aldous Huxley’nin
• Radyo Brecht . . . . . . . . . . . . . . . . 46
Nas›l’› bize kalm›fl. “Küresel “Teknik heyet” dedik, tek tek Roll’da uzun uzad›ya konu etti-
• A¤›r Çekim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 48 ve evrensel düflünce süreçleri, isim saymaya gerek yok. A’da ¤imiz, ütopyas› akl›m›za yatma-
• Oliver Stone . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49 yerel ve tekil siyasî deneyim- Kaygusuz Abdal, B’de Badiou, sa da sevdi¤imiz roman› “Ada”.
ler...” C-Ç malûm... Hikâye flu: “Althusser Üzeri-
• Meflin Yuvarlak . . . . . . . . . . . . . . . 52 Express vagonlar›na o gözle Bu arada, YK‹ deyip Godard’› ne” diye bir yaz› yazm›flt› Murat
• Müzik Dolab› . . . . . . . . . . . . . . . . . 54 bir bakal›m: “Sol ve liberalizm” anmamak olmaz. Diyor ya, “in- Belge, ünlü filozofun ölümünün
–yaln›zca güncel ve yerel boyut- san beceremedi¤i fleyle u¤rafl- ard›ndan. fiöyle bir bölüm var o
• Komünist hipotez . . . . . . . . . . . . . . 56
lar›yla de¤il, tarihsel ve küresel mal›, becerdi¤ini beceriyor za- yaz›da: 1970’lerin ortalar›nda bir
boyutlar›yla– tart›flmas›ndan ten, önemli olan beceremedi¤ini seçim zaman› olmal›, Frans›z
Ahmet Ergenç, Ahmet Gürata, Alican Tayla, Kürt hareketinin seyrine, Top- becermeye çal›flmak”. Biz de öy- Komünist Partisi “bize destek
Alpkan Birelma, Arslan Ero¤lu, Ayfle Çavdar,
Betül Kad›o¤lu, Biljana Yaren, Burcu Kay›flç›, hane’de olanlardan Ankara’daki le yap›yoruz, hem de iki misliy- olun” kampanyas› yap›yor. Alt-
Cemil Cahit, Çi¤dem Öztürk, Damla Özlüer, “zorunlu din dersini protesto” le. ‹ki tane ayl›k yay›n yapmakla husser’le söyleflirken Murat Bel-
Didem Dan›fl, Doruk Yurdesin, Ender Ergün, mitingine haz›rlanan Alevîlere, kalm›yoruz, her hafta maça ç›k›- ge sormufl: “Size kim yard›m
Erdir Zat, Ertan Keskinsoy, Esra Demir, Fev-
zican Abac›o¤lu, F›rat Genç, Göksun Yaz›c›, Avrupa’da yükselen ›rkç›l›ktan yoruz. Yanl›fl anlafl›lmas›n, hal› edecek?” (“Who will help yo-
Hakan Lokano¤lu, Handan Ça¤layan, ‹rfan Türkiye’nin A‹HM savunmala- sahada döktürüyoruz, becere- u?”) Cevap, Althusser’in aksa-
Aktan, Koray Löker, Merve Erol, Muhsin Ak- r›na ve ‘38 Dersim tan›kl›klar›- medi¤imiz o de¤il. Onu lây›k›y- n›yla, “U is us?” (“Biz kimiz?”)
gün, Murat Arpac›, Murat Meriç, Niyazi Zorlu,
Özay Selmo, Pelin Özer, Pınar Uygun, Ragıp
na, futbol-s›n›f iliflkisini sorgula- la becerdi¤imiz için, becereme- K›ssadan hisse: Bizi kim des-
Duran, Saner fien, Sarkis Paçac›, Selçuk Ok- yan Bursasporlu ‹van Ergiç’ten di¤imiz bir fleye, nizamî sahada tekliyorsa, biz oyuz. Biz o de¤il-
tay, Serkan Seymen, Siren ‹demen, fiahan Wall Street’i ve Latin Ameri- 11’erden oynamaya bafllad›k. sek niye desteklesin ki? O biz
Nuho¤lu, Tan Morgül, Turgut Yüksel, U¤ur
ka’daki siyasal deneyimi filmle- Dahas›, bugünlerde resmî ha- de¤ilse niye destek isteyelim ki?
Biryol, Ulus Atayurt, Yi¤it At›lgan, Yücel Gök-
türk, Zeynep Nuho¤lu, Zeyno Pekünlü Bask›: rine konu yapan Oliver Stone’a, kemli, ofsaytl› filan bir turnuva- Nas›ld› Huxley’nin “Ada”s›n-
Ezgi Matbaac›l›k, Sanayi Caddesi Altay Sok. internetteki özgürlü¤ün k›s›tla- ya kat›lmaya haz›rlan›yoruz. daki motto, daha do¤rusu “man-
No:10 Yenibosna / ‹stanbul Tel: 0.212.452 r›ndan Godard’›n telif hakk›n› Yani, sadece bir yay›n kolektifi tra”: “Tut Svam Asi” (“Sen
23 02 bas›m yeri ve tarihi ‹stanbul, Ekim
2010 da¤›t›m Turkuvaz Da¤›t›m Pazarlama reddine, Robert Plant’in müzi- de¤il, bir futbol tak›m›y›z, göbek osun”). Ya da Beatles’›n “I Am
A.fi. yönetim yeri: Kulo¤lu Mah. Gazeteci kal enternasyonalizminden ad›m›z YK‹. The Walrus”undaki gibi: “I am
Erol Dernek Sok. no: 11/4 Oda 3 Beyo¤lu - Mihran Tomasyan’›n “Sen Bal›k Beceremedi¤imiz için kalk›fl- he, as you are he, as
‹stanbul tel-faks: 0.212.251 87 67 e-ma-
il:express@birdirbir.org abonelik: abone-
De¤ilsin ki” gösterisine, Yükse- t›¤›m›z bir ifl de site kurmak. you are me, and
lik@birdirbir.org y›l 9 say› 113 Ekim 2010 kova’daki “Tanr›kent” manzara- Malûmunuz, birdirbir.org Ex- we are...”
imtiyaz hakk› Özay Selmo sorumlu yaz›- lar›ndan Paris’te Queen’in “We press h›z›yla yay›nda. Fakat hâ- Ne demifltik?
iflleri müdürü Merve Erol ilan irtibat Özay
Selmo (0.533.514 90 49) YEREL SÜREL‹
will rock you”suyla yürüyen lâ, sitelerde yaz›lmas› adet olan, “Edebiyat” kaç›-
YAYINDIR. AYDA B‹R YAYINLANIR. ISSN nümayiflçilere, Hanefi Avc› ha- “biz kimiz” hanesi bofl duruyor. n›lmaz. Hele has-
1307 - 461X disesinden Venezüella seçimle- Gelgelelim, elinizi vicdan›n›za ret giderirken...

3
Ankara ‹nflaat Mühendis- Enzo ‹kah
leri Odas› 8-10 Ekim’de 3. Kongo’yu terketmek zorunda kalm›flt› Enzo.
Ulus Baker Buluflmas›’na fiark›lar› yüzünden. fiöyle anlatm›flt› gazete-
ev sahipli¤i yap›yor: “Si- lere: Babas› Kongo baflbakan›n›n pilotuy-
yasal Alan Neresi?” so- mufl. Daha dört ayl›kken, politik sebepler-
rusu etraf›nda tertip edi- den, babas›n›n kulland›¤› uçak düflürülmüfl.
len panel ve gösterimler- Yaflam fiekilleri Ayn› uçakta, Enzo’nun annesi de hostesmifl.
de siyasal alan felsefe, Express vagonlar›ndan Leke Oyunlar›’n›n Öksüz kal›yor Enzo. Hükümet aileye ait tüm
güncel sanat ve video yarat›c›s›, dostumuz Cemil Cahit Yavuz “Ya- eflyalara el koyunca, büyükanne yetifliyor.
üzerinden tart›fl›l›yor. Yasmin Levy flam fiekilleri” sergisiyle ç›kageliyor: ‹ki ana Kendi köyüne kaç›r›yor bizimkini. Büyükan-
“Eylemin görüntüsünden Yasmin Levy geliyor, pîr geliyor! ‹stanbul, grup çal›flmadan oluflan bir seçki bekliyor nenin flark›lar› tarlada geçen y›llar boyunca
görüntünün eylemine Te- Ankara, Adana, ‹zmir, Denizli’yi katediyor. izleyicileri. Birincisi periyodik olarak üretilip Enzo’nun kula¤›na doluyor. ‹lkokul ve kilise
kel direnifli” video ve ta- 500 y›ll›k bir gelenekten süzülen Sefarad yay›nlanan “espri-leke-aç›k-koyu” temelli korosu, 11 yafl›nda akordeon, ard›ndan pi-
n›kl›klarla tecrübe edile- müzi¤ini Endülüs flamenkosu, Ortado¤u ve ifller, ikincisi absürd figür ve lekeler. Bu iki yano ve besteler... 15 Ekim gecesi Oppa
cek. Emek mücadelesinin Anadolu müzik tav›rlar›yla yo¤uran Kudüs grup d›fl›ndaki di¤er çal›flmalar, lekelerden tZupa zound Zystem - OpzZz! iftiharla suna-
express@birdirbir.org

imkânlar›, toplumsal yö- do¤umlu Levy, Manisa’da do¤an ve sefarad türetilmifl düzenleme ve tasar›mlar. As›k su- cak: Enzo ‹kah, yak›nda Kad›köy Müzik’in
rüngelerin devrimi, iklim kültürü araflt›rmalar› yan›s›ra besteler ve ratla ifller rast gitmiyor. Biraz mizah, biraz yay›nlayaca¤› “Red, Black and White” albü-
mültecileri konu bafll›kla- derlemeler yapan babas› dolay›s›yla Türki- da saks›y› çal›flt›rmak için 21 Ekim - 2 Kas›m münün tan›t›m gecesinde iki y›ld›r birlikte
r›ndan... ye’de kendini evinde hissediyormufl. 30 tarihlerinde Adasanat’› ajandaya not düfle- tak›ld›¤› Bandista tayfas›yla zuhur edecek.
Ekim’de ‹stanbul’dan bafllayacak ziyafet 4 lim. Adres: ‹stiklal Caddesi Aznavur Pasaj› ‹stanbul Live sahnesinde reggae ve afrobe-
Kas›m’da Adana’da son bulacak. No: 212 Kat: 9. at, bar›fl ve aflk türküleri yak›lacak ...
k›lavuz

Duymayan kalmas›n!
Altyap› haz›rl›klar› bir
süredir süren sanal
âlem ç›karmam›z test Tanp›nar Edebiyat Festivali Extramücadele “Yoklu¤um Varl›¤›na”
yay›n›ndan geçti. Roll, ‹lk defa düzenleniyor, 30 farkl› ülkeden 70 Memleket gündemine galerileri basan “ma- Kundera demifl: “‹ktidar sizi nerenizden ya-
Express ve Bir+Bir yazar a¤›rl›yor. 30 Ekim - 2 Kas›m aras›nda halle bask›s›”yla geldi Tophane. Lâkin duvar- ral›yorsa, oras› kimli¤iniz olur.” Serpil Oda-
külliyat› arflive düfltü.
söylefliler, okumalar ve edebiyat partileri lara as›l› çal›flmalar›n derdi pek dillendirileme- bafl› da laf› ba¤lam›yla, illüstratif resimle-
g ö s t e r i s i

var programda. Yeralt› edebiyat›n›n ça¤dafl di sanki. Tahrip gören galerilerden biri de Ga- riyle buluflturmufl. ‹ktidar biçimleriyle bire-
Linkler, leziz okuma
yorumcusu, “Underground” isimli roman›yla leri Non’du. Extramücadele içindeler... Kolek- yin fliddet yüklü iliflkisini, bas›n bülteninde
parçalar›, blog k›va-
tan›nan, Rus edebiyat›n›n önemli isimlerin- tif bir niyetle ortak sergilere de imza atan ex- denildi¤i üzere, “...kapitalist, militarist,
m›nda notlar, video,
den Vladimir Makanin, M›s›r’›n Nobelli ya- tramücadele’nin ilk kiflisel sergisi 13 Kas›m’a cinsiyetçi eril kuflatman›n örseledi¤i, ancak
ses ve ›fl›k gösterisi... zar› Necip Mahfuz’un manevî o¤lu ilan etti- parçalanm›fll›klar›na ra¤men, yaflayarak di-
birdirbir.org’da... dek sürecek. “Bunu ben yapmad›m, siz yapt›-
¤i, ça¤dafl M›s›r edebiyat›n›n önemli isimle- renen bedenler”de izliyoruz. “Kiminde sa-
n›z” adl› seçkide siyasî pop ikonlar kâh birbir-
rinden Gamal Gitani, “Tirza” adl› roman› 21. vafl ve iflkencenin, kiminde de erkek flidde-
Allianoi no no no! leriyle tokuflturulmufl, kâh ironi tornas›na yat›-
yüzy›l›n en iyi romanlar›ndan biri seçilen Ar- tinin ma¤durlar› karfl›laflt›¤›m›z figürler...”
r›lm›fllar. Melez, ama tan›d›k bir imgede vücut
› fl › k

non Grunberg konuklar aras›nda. Sayg›n Feminist kad›n kooperatifi Amargi’yle da-
edebiyat festivallerinden Winternachten ifl- kazanan heykel, foto¤raf ve desen çal›flmalar› yan›flma amac›yla düzenlenen “Yoklu¤um
birli¤iyle ‹stanbul yazarlar buluflmas› da bunlar. Duyururken, uyarmadan etmemifller: Varl›¤›na”, 9 Ekim’e dek Karfl› Sanat’ta:
Gündüz Vassaf moderatörlü¤ünde düzen- “Akl›n›zdan geçeni karfl›n›zda görmeye haz›r Gazeteci Erol Dernek Sok. Hanif Han 11/4
olun.” Yere çak›l› kanatl› bir Atatürk heykelci-
v e

lenecek. Baflka mekânlar›n yan›nda, 31 Beyo¤lu.


Ekim’de Kad›köy Kargart’ta, fanzin atölyesi, ¤i, kovalad›¤› kargalar kâbusu olmufl, kafeste
film gösterimleri, yazarlarla söylefliler ve ar- bir denizk›z› olarak Abdullah Öcalan...
s e s

d›na parti var.

4
I WE LOVE YOU LUCE “Lucescu niden masaya yat›rd›. Vaktiyle
dersini çok iyi çal›fl›rd›. Bize hep Twitter’da m› art›k neredeyse ara-
anlat›rd› rakipleri... ‘Bak›n, flu orta- lar›na so¤uk su girdi¤i anlafl›lan
lar, flu pas atar ve flu golü bu atar, Cüneyt Özdemir’in 5N1K’s›ndaysa
dikkat edin’ derdi. Ve biz de anlat- ç›kard› gazete örne¤ini, koydu ma-
t›¤› gibi golü yerdik.” Emre Afl›k saya: “Hürriyet’in bu manfleti ya-
I KRALSIN “Ancak do¤ruyu, gü- land›r, bu foto¤raf montajd›r.” Öz-
zeli arayan insanlar anarflist olabi- demir’in yüzünü görmeliydiniz.
lirler.” Orhan Gencebay Hangi kanalda çal›flt›¤› herhalde
I DOKUNMA YANARSIN Rasim ancak akl›na gelmiflti. Baflkalar›na
Ozan Kütahyal› hayatta bir ifli do¤- yapt›¤› gibi küstahlaflamad›, yutku-
ru yap›yorsa, Ahmet Kaya mesele- nabildi sadece: “Ama hesap sor-
sidir. Kadir ‹nan›r’›n “ben orada ol- mak ne kadar do¤ru? Hürriyet de
sam kimin haddine arkadafl›ma art›k eskisi gibi de¤il bence...”
sald›rmak” yalan›n› deflifre ettik- Cans›n canans›n Ahmet Kaya!
ten sonra, bu uzun süren linci ye- Hâlâ ne güzelliklere kadirsin!

meden: Hanefi Avc›’n›n THKP-C di¤i devrimci bir örgüte ilk defa
‹stihbarat ve örümcek a¤lar› ve Dev-Yol’la nas›l bir iliflkisi rastl›yoruz do¤rusu...
var? Mersin Emniyet’te Dev-Yol Hanefi Avc› neci peki? Bildi¤i-
ANEFI AVCI, 28 fiubat’ta ta- lendirilmesine yol açan bir tutuk- Masas› flefi olan Avc›, neden kita- miz, 12 Eylül’ün iflkencelerinden
H n›nm›flt› ilk. O dönemeçte, lamayd› bu. Gerekçe, Avc›’n›n b›n› Angora Yay›nlar›’ndan bas- birinci derecede sorumlu oldu¤u,
Malî fiube Müdürü arac›l›¤›yla Devrimci Karargâh örgütüne ya- t›rd›? Gözler, yay›nevinin sahip- 28 fiubat sonras›nda y›ld›z›n›n
daha önceden tan›flt›¤› Ahmet k›nl›¤›yd›. leri Cahit Akçam ve Cumhur Öz- parlad›¤›, çocuklar›n› Fethullah
Kaya kendisine destek olmufl, Bostanc›’da Or- demir’e çevrilince, okullar›nda okuttu¤u. Adeta, tefl-
iliflkileri bir tür dostlu¤a evril- han Y›lmazka- THKP-C geçmiflleri kilâta tamamen hâkim olmufl
mifl. Magazinciler gecesinin ar- ya’n›n –Ak›n Bir- ve mahkûmiyetleri Pol-Bir kendi içinde kap›fl›yor,
d›ndan Kaya’y› ilk arayanlardan dal’›n vurgulad›¤› giriyor devreye. Ve Hüseyin Kocada¤ gibi Pol-Der’li-
biri Avc›; pasaport sorununda gibi yarg›s›z infaz- tabii hemen ard›n- leri de kendine benzetiyor (bu da
da yard›mc› olmufl Kaya’ya. la– öldürülmesinin dan Taner Akçam, bir fantazi say›labilir tabii). Tür-
Tuhaf bir iliflki elbette. 12 Ey- ard›ndan ilk defa Ermeni meselesi ve kiye’deki “de¤iflim”in sadece
lül’e karfl› yükselen ilk seslerden bu kadar gürültü Dev-Yol yat›r›l›yor “askerî vesayet”le, “yüksek yar-
biri olan, hayat› konserlerinin ba- koparan bu örgüt masaya... Nereden g›”yla s›n›rl› kalmamas›, Emniyet
s›lmas›yla, gözalt›larla geçen Ah- hakikaten var m›y- nereye... teflkilât›n›n da bütünüyle –hem
met Kaya ve iflkencecili¤i tescilli d›, uydurulmufl yahut abart›lm›fl Necdet K›l›ç Galatasaray’daki Avc› hem de karfl›tlar›yla– sorgu-
bir polis. O tescil sayesinde, bu- ve bir sürü baflka iliflkiyi potas›na Yap› Kredi binas›n›n hemen arka- lanmas›, polisin rejimle ve gün-
güne kadarki makamlar›n›n hiç- alacak kadar geniflletilmifl miydi? s›ndaki evini (‹slâmc› bas›n kro- delik hayat›m›zla iliflkisinin yeni-
birine gelmemifl olmas› gereken Avc›’n›n tutuklanmas›n›n ard›n- kiyle bile gösteriyor, “Beyo¤lu ço- den düflünülmesi gerekiyor.
bir polis. dan devrimciler birbirlerine bu cu¤u” gibilerden, kap›ya çizili ‹flin içine Red dergisinin, Bilim
O polisin “cemaat”e yak›nl›- soruyu sordu. Zira, operasyon graffitilere ayr›ca dikkat çekiyor- ve Özgürlük’ün nas›l kar›flt›r›ld›-
¤›ndan ötürü 12 Eylül referandu- Sosyalist Demokrasi Partisi ve lar) iflkencecisine y›llar sonra ne- ¤›n› anlayan varsa da beri gelsin,
munda “evet” diyece¤i varsay›- Toplumsal Özgürlük Platformu den açm›fl, iyi bir roman›n ya da ama bu arada, belki ilgili belki il-
l›yordu ki, kitap yay›nland›, k›- çevrelerine, eski Kurtuluflçulara “psikolojik” bir filmin konusu ha- gisiz, bir aç›klama da ana ak›m
yamet koptu. Referandumun he- kadar uzanm›fl, devrimcilerle kikaten. Devrimcilerin Devrimci medyada asla yer bulmayan bas-
men ard›ndan gelen tutuklamay- Kürt hareketleri ve Ergenekon Karargâh’la iliflkisine yönelik fan- k›n ve davalar için gerekiyor:
la, bir k›yamet daha. Ali Bayra- aras›nda de¤me casus romanlar›- tazilerse, bir psikanaliz müdaha- Güney’den K›z›l Bayrak’a, irili
mo¤lu gibilerini bile ikna etme- na tafl ç›karacak bir fantazi a¤› in- lesini gerektiriyor sanki. ‹stihbarat ufakl› dergiler hakk›nda yürütü-
yen, liberaller aras›nda “cemaat fla edilmeye bafllanm›flt›. örgütlerinin ve polis teflkilât›n›n len yayg›n bir operasyon mu
fleffaflaflmal›” elefltirilerinin dil- Bir soru daha geldi çok geç- devrimci çevrelerden daha iyi bil- var?

7. SAYI 15 Ekim’de Bayilerde ve kitapevlerinde


GODARD VE “F‹LM SOSYAL‹ZM” “D‹K‹ZLEME GÜNLÜ⁄Ü”
Aleme meydan okuyan tebessüm Facebook-Twitter
kufla€›n›n öyküsü
VENED‹K ÖDÜLLÜ “ÇO⁄UNLUK”
Baba, o€ul ve malûm ruh YAfiAYANLARIN GÖZÜYLE
TOPHANE VAKASI
30. YILINDA NEW MODEL ARMY Fark yaralar›
Justin Sullivan’la tele-muhabbet
fiARKILI TAR‹H TEFR‹KASI

70 YILLIK VEFA’LI MELKON TAfiÇIO⁄LU


Yeniçeriler ve punk
Mutlu insanlar foto€rafhanesi www.birdirbir.org

5
Baflbakandan medya muht›ras›
AYY‹P Erdo¤an gazetecilere ret, Yi¤it Bulut’un “RTÜK inter-
T mesleklerini ö¤retmekten
hofllan›yor. Medya patronlar›n›
neti, gazeteleri, her fleyi kapsas›n”
yollu önerisine “o kadar da de-
köfle yaz›lar›ndan sorumlu tutu- ¤il” buyurmufl. Ayn› günlerde
yor, topluyor genel yay›n yönet- muht›ran›n mesaj›n› iyi anlayan
menlerini karfl›s›na, adeta muht›- patronlardan biri, gazetecilik
ra veriyor. Anayasa referandumu mesle¤indeki s›n›rlar› yeniden
ve “Kürt aç›l›m›”n› anlatmak için çizdi. Bekir Coflkun’un iflinden
düzenlenen kahvalt› toplant›s›n- at›lmas›n›n ard›ndan Turgay Ci-
da aynen böyle yapm›fl, s›n›r› da ner, herhalde iktidar bask›s› söy-
çekmifl: “Tophane’de meydana lentilerinin önüne geçmek için,
gelen olaylar medyada yer al›fl “benim tasarrufumdur” dedi.
Sabah-atv grevi 1 yafl›nda! biçimiyle flafl›rtt›. Öyle bir abart›l-
d› ki, d›fl medyada ‘iflte Türkiye
Patron ya, ister atar, ister tutar.
Gazetecilik de bir “ifl”, bir “busi-
‹R iflçinin iki ayr› sendikaya yar destek orkestras› Bandis- bu’ diye yans›t›ld›. Bu durum 12 ness” neticede... Ve tabii, bafllad›
B üye olabilme hakk›n› anaya-
saya referandumla sokan Türki-
ta’n›n eflli¤iyle yendi. Devlet
kaynaklar› yard›m›yla AKP’li
Eylül’ün bir sonucu olarak yaz›l-
d›. Medya Tophane’deki olay›
destek, dayan›flma, örgütlenme
ça¤r›lar›. Bu ça¤r›lar› yapanlar,
ye, ayn› zamanda, tek bir sendi- Çal›k Grubu’na devredilen, bafl- verifl biçimi ile s›n›r›n› aflt›.” Bekir Coflkun’un kendisi dahil,
kaya üye oldu¤u için iflten at›l›p bakan›n damad›n›n yönetti¤i, re- Halbuki Türkiye oydu, bu or- yanl›fl yere bak›yorlard› halbuki.
tek bafl›na direnen iflçilerin ülke- ferandumda “evet”e en çok yük- ganize sald›r›n›n veriliflinde abar- Örgütlenme için de, “düzgün ha-
si. Emek tarihine bir sembol isim lenen Sabah ve atv’ciler kap›lar›- t› da yoktu. Ama “s›n›r” varm›fl: bercilik” için de as›l adres, birinci
olarak geçen DESA iflçisi Emine n›n önünde de “anayasal” fikri- Baflbakan›n “hafifsedi¤i” fleyler senesini dolduran Sabah-atv gre-
Aslan mesela. Paflabahçe Devlet takip de yapacaklar m› bakal›m. abart›lmayacakm›fl. Allahtan haz- vindeydi asl›nda.
Hastanesi önünde oturma eylemi
yapan Türkan Albayrak ya da. de söz sahibi olacaklarm›fl. 550 kilometrelik, y›l-
On kiflilik Sabah-atv grevi de
Ekonomi t›k›r›nda l›k 70 milyon ton kapasiteli bir boru hatt› bu...
art›k resmî olarak tek kiflinin ALIK Grubu’na 34 milyon euro da Türkiye Enerji ifliyle matbuat âlemi ne kadar iç içe. Ci-
omuzlar›nda. Dokuz kiflinin da- Ç Kalk›nma Bankas›’ndan geldi. Rize - Güney- ner’in bir eli orada, bir eli burada zaten. Kara-
vas›nda Yarg›tay’›n karar›na ra¤- su’da hidroelektrik santrali yapacaklarm›fl. Çal›k mehmet de iki elektrik, bir do¤algaz da¤›t›m iha-
men iflveren ifle iade karar›na uy- yöneticisi, baflbakan›n damad› Berat Albayrak’a lesi için 5 milyar dolar› trink diye sayd›. Ama
mazken, pankart nöbeti kendi göre, HES’leri “çevreye duyarl› olduklar› için” Akflam gazetesinde üç ayd›r maafllar ödenmiyor.
davas›n›n sonucunu bekleyen yap›yorlarm›fl. Bu arada, geçti¤imiz aylarda 27 Her halükârda, bas›n, enerji derken, Esra Er-
Ender Ergün’e kald›. Ama öyle milyon dolarl›k bir jet edinen Ahmet Çal›k, do¤an y›rtm›fl görünüyor. Tayyip Erdo¤an’›n di-
ya da böyle, üzerine ölü topra¤› “Enerjinin Piyasaya Tafl›nmas›” bafll›kl› panelde ¤er k›z› Sümeyye için de endifle etmesine gerek
serpilmifl bas›n âleminde Sabah- yeni ball› projelerini anlatm›fl. Bo¤azlar tanker yok. O da di¤er AKP’li mahdumlar gibi ticaretin
atv grevi birinci y›l›n› doldurdu, yükünü kald›ram›yormufl, Samsun’dan Ada- kokusunu alm›fl, g›da sektöründe çal›flan Doruk
365. günün pastas› Sabah-atv bi- na’ya döflenecek bir boru hatt›yla enerji trafi¤in- Izgara’ya 90 bin TL sermayeyle ortak olmufl.
nas›n›n önünde afiyetle ve sey-

6
tim istiyoruz” diye döviz açmak I ÜN‹VERS‹TELERDE Z‹H‹N ÖRTÜ -
isteyen ö¤renciler için. SÜ SORUNU CHP ne yapsa yara-
Halbuki, olmaz. Sosyalistlerin namayacak. Referandumdan önce
ortak milletvekili aday› Bask›n “baflörtüsü sorununu biz çözeriz”
Oran’›n kani oldu¤u gibi, e¤iti- diye kendinden menkul bir iddiayla
min paral› olmas› flart. Bu, ö¤ren- ortaya at›lan K›l›çdaro¤lu, mesele-
ci taleplerinin en temel ve en ma- nin yasalarla de¤il, pratikle çözül-
sum olanlar›ndan biri. Daha öte- mesi gerekti¤ini söylüyordu.
si, iktidar›n zihninde direkt terö- YÖK’ün bir genelgeyle sundu¤u
rizme kay›yor zaten. pratik çözüm, flimdi K›l›çdaro¤-
Sonra, bu ortamda e¤itim alan lu’nu tükürdü¤ünü yalamakla parti-
ö¤renciler “piyasaya verilecek”. nin flahinleri aras›nda b›rak›yor. ça¤›r›yor. Bir bofl arazi üzerinde
'Tam Maliyetlendirme Türkiye Türbanla baflörtüsü ayr›m› yap›p yükselen binan›n onuncu kat›ndaki
Çal›fltay›’n›n aç›l›fl konuflmas›n› “ucundan perçem görünmeli” yol- havuzun hayaline davet ediyor.
yapan YÖK baflkan›n›n dedi¤i gi- lu ç›k›fllar, K›l›çdaro¤lu’nu hepten “Siz de benim gibi olabilirsiniz,
bi: “Art›k üniversitelerin, akade- bat›racak. Bu politik iklimde, bun- ben de sizin gibiyim” diyor, Sak›p
mik yeterlilikler d›fl›nda, meslekî ca y›l›n yüküyle, konunun k›y›s›n- A¤a misali. Bir nevi Kelo¤lan kur-
yeterliliklere de önem vermesi dan dolanmas›na da imkân yok. nazl›¤›, Türk tipi pazarlama harika-
Sopayla e¤itim zarurîdir. Bunun için üniversite- Peki bu kadar geveleyecek ne var s›. Devasa bir inflaat alan›na dönü-
ler bugün ifl kollar›nda piyasan›n zaten? Erkekler giriyorsa, k›zlar da flen Türkiye’nin uyan›¤›. TOK‹’nin
rakya Üniversitesi aç›l›fl ihtiyaç duydu¤u bilgi ve beceri- derslere girsinler. Nihayet, bu k›z- lüks evleriyle döküntü varofl apart-
T program›nda yer alan “ilk
ders”i protesto etmek isteyen
lere sahip ö¤renciler yetifltirmek
zorundad›r.”
lar eve kapanmamak, insan içine
kar›flmak için bafllar›n› örtüyorlar.
manlar›n›n aras›ndaki bofllu¤u orta
s›n›f rüyalar› nam›na dolduran bir
yaklafl›k elli kadar ö¤renci, rektö- Ve elbette: “Son geliflmeler bi- K›l›çdaro¤lu, tart›flman›n gerisini müteflebbis. “Ver 10 bin liray›, al
rün konuflmas›n›n ard›ndan salo- ze sadece devlet bütçesinden al- gönül rahatl›¤›yla kad›n mücadele- daireyi!” Sonra? Ya bir halkal› kö-
nu terketmek istemifl. Özel gü- d›¤›m›z finansmanla üniversitele- sine, feministlerin tart›flmalar›na leler sitesi, ya yeniden bafllayacak
venlik görevlileri adeta set b›rakabilir, kad›nlar› erkeklere yem bir bat›k kooperatifçiler ça¤›...
etmeyebilir. Ama, durdukça sirke- I DERS‹M DÖRT DA⁄ ‹Ç‹NDE
çekmifller, tören bitene ka-
leflen bu meseleden s›yr›l›rken eli- BDP’li belediye baflkan› Edibe fia-
dar ç›kamayacaklar›n› söyle-
ni üniversiteden çekerse yine ya- hin, bütün HES nöbetlerinde söy-
mifller. Çat›flma ç›kmam›fl,
n›l›r. Yan›tlamas› gereken as›l so- lenmesi gerekeni söylemifl, “bura-
ö¤renciler arka s›ralarda
rular flunlar art›k: Üniversitelerde ya çal›flmaya gelene ac›nmaya-
ayakta beklemifller.
ifade (ve örgütlenme) özgürlü¤ü, cak” demifl. Tam olarak: “Bundan
Ö¤renci de¤il, kuzu isti-
terörizm mi demektir? Solcu ö¤- sonra hiçbir biçimde burada mü-
yorlar. Bunu evvela fliddeti
rencilere sistematik zulüm, gözalt› hendisi, iflçisi ile, emekçisi ile bu-
kal›c›laflt›rarak yapmaya ça- raya çal›flmaya gelen hiç kimseye
ve hapis, okuldan uzaklaflt›rma ve
l›fl›yorlar: Polisin aya¤›n›n ac›nmayacakt›r. Çünkü biz bundan
at›lma müstehak m›d›r? Üniversite
okullardan biraz kesilifli öz- sonra bu kadar sab›rl› olmayaca-
e¤itimi, paral› m› olmal›d›r?
gürlük gibi sunulacak, özel I H E M R E S M ‹ H E M S ‹ V ‹ L : ERKEK ¤›z.” fiahin’in sözleri, adeta bir
güvenlik sinsi bir otorite olarak ri çok baflar›l› bir flekilde götüre- VESAYET‹ Mardin’de 13 yafl›ndaki otonominin tehdidi gibi yorumlan-
koridorlarda volta atacak. ‹cab›n- meyece¤imizi göstermifltir.” k›z çocu¤u N.Ç.’ye sistematik ve d›. Munzur vadisinin gelece¤ine
da, civardan eli sopal› gruplar› 12 Eylül’ün toplumsal taleple- organize olarak tecavüz eden 26 –ve toplumsal bar›fla– dair en bü-
kampüse alacaklar. rin üzerinden postalla geçip al- kifli, N.Ç. 21 yafl›na bast›¤›nda ge- yük tehlikelerden biri, bu infla edil-
Yetmezse, YÖK Baflkan› Yusuf ternatifsiz bir neoliberal düzen len dava sonuçlar›yla ödüllendiril- mifl alg›. Munzur’a dokunmay›n!
Ziya Özcan’›n bir ça¤r›s› var. Ö¤- getirifli gibi, bu düzenin vas›fl› ifl- di. Esnaf, memur ve zanaatkârdan I CEYLAN’I K‹M ÖLDÜRDÜ? 28
rencilere de¤il, Emniyet’e. Me¤er çisini üretecek üniversiteyi de oluflan tecavüz çetesi en alt s›n›r- Eylül 2009’da Diyarbak›r’›n fienlik
hakikaten görüntüyü kurtarmak AKP YÖK sopas›yla infla ediyor. dan ceza yedi, davada zamanafl›m› köyünde hayvan otlat›rken –uzak-
istiyorlarm›fl. 81 ilin valili¤ine Bu kurumu bir 12 Eylül’de niye uyguland›, “iyi hal” ve “iffet” k›s- tan gelen patlay›c› bir cisim sonu-
gönderilen yaz›da, “bölücü ve y›- kald›rmak istesinler hakikaten? taslar› erkek suçlulara uyguland›, cunda havaya uçarak; yahut dev-
k›c› faaliyetlerin hareket alanlar›- Üstelik, yüksek ö¤renimi dü- iki kad›n san›k için bu cezaî indi- let argüman›yla, yerde buldu¤u bir
n›n daralt›lmas›n›n e¤itim ve ö¤- zenleyen bu kurumun bafl›na rimler söz konusu olmad›. metal cisimle oynad›¤› için– öldü-
retim faaliyetlerinin kusursuz yü- tam da kendi tezahürleri bir ada- Baz› durumlar var ki, sivil/as- rülen Ceylan Önkol, an›ld›. Son
rütülebilmesi için en önemli un- m› kondurmufllarken... ker/polis farketmiyor. Nusaybin günlerin gözde tart›flma konusu
surlardan oldu¤u” belirtiliyor, “Solcu” ö¤renciler için her tür- Emniyet Müdürlü¤ü’nde gözalt›nda Eflref Bitlis kadar üzerine gidilse,
“fliddet içeren fikir ve eylemler, lü idarî ve fizikî tedbiri alan Öz- tutuldu¤u 33 gün boyunca iflkence daha iyi bir ülkede yafl›yor olabilir-
özgür düflünceyi bask› alt›na ala- can, baflörtüsü sorunu özelinde gördü¤ünü ve tecavüze u¤rad›¤›n› dik. Ceylan gibi faili meçhullerin
ca¤›ndan, güvenli olmayan üni- yay›nlad›¤› genelgedeyse “hiçbir iddia eden Kamile Çi¤ci’nin dava- ard›na düflmeyen hükümet, devlet
versitede özgür düflüncenin ç›k- ö¤rencinin disiplin yönetmeli¤i- s›nda da, haklar›nda 122 y›l iste- hesaplaflmas› düzeyinde kald›¤›
mas› da olanaks›zd›r” deniliyor. ne ayk›r› durumu nedeniyle s›- nen yedi polis hakk›ndaki beraat sürece, aç›l›m politikas›nda adaleti
Özgür düflüncenin ç›kabilmesi n›ftan ç›kar›lamayaca¤›n›” vur- karar› Yarg›tay taraf›ndan onand›. bulamayacak.
için ö¤retim y›l› boyunca sivil guluyor. Türkiye’nin bütün üni- Sivil ve resmî tecavüz davalar›n›n
polis tedariki gerekiyormufl. Ay- versitelerinde gençler yaka paça sonuçland›¤› günlerde Türkiye,
r›ca, kampüs girifl-ç›k›fl noktalar›- okuldan at›l›rken, bu çifte stan- “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinin
n›n kontrolü, ayd›nlatma ve ka- dart ilginç do¤rusu. ilk bölümüyle ve Savarona yat›n›n
Resim: Hakan Akçura

mera sistemleri, dahas›, düpedüz Bir de GDO’lu domates mese- yeni iflleviyle çalkalan›yordu.
parmak izi, evet... lesi var (“milletimizi yok edebi- I BUL KARAYI AL PARAYI Bir Sa-
Bütün bunlar, mesela, Y›ld›z lirler”). AKP’nin bilim faaliyeti- k›p A¤am›z, bir Kastellimiz daha
Teknik Üniversitesi’nin aç›l›fl› nin bafl›na oturtttu¤u adam›n ka- oldu. Bütün reklam kuflaklar›nda
için okula gelen Abdullah Gül’ü fas›n› bir gösteriyor ki, tad›ndan ç›k›p kendi flirketini ve yaflay›fl›n›
övüyor, herkesi kendi yaflay›fl›na
protesto etmek ve “paras›z e¤i- yenmiyor.

7
mas› için CHP Hakkâri eski mil- nünde tehditlerde bulundukla-
letvekili Esat Canan’›n köydeki r›n› söylemiflti. Neticede kepenk
divanhanesini ziyaret ediyor. kapatmalar›n son bulmas›na ka-
Canan, floförden ciddi bir tazmi- rar verilmiflti, ama 23 A¤us-
nat al›n›p ölen yolcunun yak›n- tos’ta yine kepenkler kapal›yd›.
lar›na verilmesi gerekti¤ini söy- Gerekçe, 21 A¤ustos’ta fiemdin-
lüyor ve ekliyor: “Bana kal›rsa li’de dört PKK’linin öldürülme-
trafik kazas› yapan adam› hiç siydi. Öldürülen militanlardan
bekletmeden hapse koymak ikisinin 1990 do¤umlu oldu¤u-
lâz›m” Mevzu dönüp koruculu- nu da not edelim. Bölgenin
¤a geliyor. Yafll› koruculardan gündelik hayat seyrini belirle-
biri sözü al›yor: “Biz Hakkârili yenler art›k çocuklar. Da¤da
korucular kötü ifllere kar›flm›yo- elinde silahla gezen de, ilçe
ruz. Vallahi biz de bitsin bu ifl merkezinde kepenk kapatt›ran
istiyoruz. Bitsin ama, nas›l bit- da, polisle çat›flan, h›rs›zl›k ya-
sin? Biz her üretimden kopmu- pan da çocuk... 14 yafl›ndaki o¤-
fluz. Bir memurun maafl› aniden lu alt›-yedi ay kadar önce örgü-
kesilse, ne olur? Aç kal›r, fatura- te kat›lan Ç.’yle karfl›lafl›yoruz
s›n› ödeyemez, h›rs›zl›k bile ya- çarfl›da. “Çocuklar bu iflin için-
sürü ehliyetli, ehliyetsiz acemi pabilir. Bizde de durum aynen de olmamal›, olamamal›” diyor
“Tanr›kent”te floför ç›km›fl. Hakkâri fioförler öyle. Yoksa biz b›kmad›k m› s›zlanarak.
devletsiz hayat ve Otomobilciler Odas› Baflkan›
Abdi Arslan’›n aç›klamas›na gö-
kendi toplumumuz içinde ya-
banc› olmaktan, b›kt›k tabii!”
Y›llarca Yüksekova’daki ço-
cuk çeteleri içinde yer alm›fl
YÜKSEKOVA– Helikopterlerin re, köy tazminatlar› ödendikten ‹lçenin iflsizlik oran›, Türkiye olan H.R.’nin art›k düzenli bir
tepesinde dolafl›p atefle verdi¤i sonra, 8 bin 423 olan Hakkâri ortalamas›n›n onlarca kat üs- hayat› ve bir bebe¤i var. Evlen-
Cilo Da¤›’ndan buz gibi bir yel plakal› araç say›s› 9 bin 316’ya tünde. Belediye baflkan› Yetifl- dikten sonra çetelerle iliflkisini
esiyor. Kald›¤›m›z köyde üflü- ç›km›fl. Baz› otomobillerin arka- kin’e göre, gençlerin yüzde 70’i kesen H.R. çocuk çetelerini flöy-
memek için h›rkayla dolafl›yo- s›nda “Nazar etme ne olur, kö- iflsiz. Lokanta veya kahvehane- le anlat›yor: “Ortaokula gider-
ruz. Hemen her gün gösterilere yün yak›ls›n senin de olur!” de ayl›k garsonluk ücreti 200 ila ken çetelerin içinde yer ald›m.
sahne olan Yüksekova’n›n öne yazd›¤›na yemin ediyor Yükse- 250 lira aras›nda. Çocuklar›n Ama o zaman büyüklerden kor-
ç›kan gündemi “köy paralar›” koval› gençler. ‹lçedeki s›n›fsal varl›k gösterebildi¤i tek alan ise kard›k. H›rs›zl›k ve gasp da ya-
ve demokratik özerklik. Beledi- ayr›flma, belediyeyi yeni bir dü- polisle çat›flmalar›n yafland›¤› p›l›rd›, haraç da toplan›rd›.
ye, çöp konteyn›rlar›na “fiare- zenlemeye götürmüfl. Buna gö- eylemler. Bir dershane yönetici- Ama kimse siyaset yapmazd›.
dariya Gever’ê” (Yüksekova Be- re dü¤ünlerde tak› yar›fl›na gi- si çarp›c› bir noktaya temas edi- fiimdi baz› çocuklar hem çetele-
lediyesi) diye yazarak “demok- rilmeyecek, gösteriflten kaç›n›la- yor: “Polisle çat›flan çocuklar› rin hem de siyasetin içinde. Biz
ratik özerklik”e ilk ad›m›n› at- cak. Yüksekova Haber’den Er- derslere sokmak, dershanede kendimizi siyaset yapmaya lâ-
m›fl. Baz› mahallelerde hararetli kan Çapraz geleneklere k›s›tla- disiplin sa¤lamak neredeyse y›k görmezdik. Haddimiz de
tart›flmalar›n yafland›¤›, birta- ma getirilemeyece¤ini vurgular- imkâns›z. Polisten korkmayan de¤ildi. fiimdi bak›yorum, kü-
k›m komünler oluflturulmaya ken, Yüksekova belediye baflka- çocuk benden mi korkacak?” çücük çocuklar koca adamlar›
çal›fl›ld›¤› ve devletin her türlü n› Ruken Yetiflkin bu uygula- Haziran ay›nda esnafla BDP yerlerde sürükleyebiliyor. Böyle
gücünden azade yaflaman›n may› savunuyor. yöneticilerinin yapt›¤› toplant›- giderse Yüksekova’y› ne devlet
planlar›n›n yap›ld›¤› söyleniyor. da kepenk kapatma eylemleri- kurtarabilir ne de BDP.”
Bu çal›flmalar›n içinde yer alan Maafl› kesilen memur nin yaratt›¤› rahats›zl›k dile ge- ‹lçenin tan›nm›fl avukatlar›n-
K.A. anlat›yor: “Halk›n öz sa- Bir ay kadar önce Da¤l›ca yo- tirilmiflti. Esnaf, BDP’nin “ke- dan biriyse, çocuklar›n duru-
vunma güçleri olacak art›k. Po- lunda yaflanan trafik kazas›nda penkleri kapatmay›n” aç›klama- munu “Tanr›kent” filmine ben-
lise ihtiyac›m›z kalmayacak. bir yolcusunun ölümüne neden s›na ra¤men, iflyerlerine gelen zetiyor (bu benzetmeyi daha
Adliyeye git, tek bir adlî vaka olan acemi floförün köy korucu- ve çocuklardan oluflan grupla- önce bir haber kayna¤›m›z Ciz-
bulamazs›n. Çünkü art›k hepsi- su akrabalar›, arabuluculuk yap- r›n kepenkleri kapatmalar› yö- re için yapm›flt›) ve flöyle de-
ni ya PKK veya halk inisiyatifi
hallediyor. Dikkat edersen Yük-
sekova’da devlet diye bir fley
göremezsin.”
OHAL döneminde köyleri ya-
k›lanlar Tazminat Yasas›’n›n ge-
tirdi¤i sonuçtan nispeten mem-
nun. Ama devletin yakt›¤› kö-
yün tazminat›n› ödemesini bir
hayal olarak gören köylüler
“yabana at›lmayacak” paralar
almaya bafllay›nca iflleri biraz
de¤iflmifl. Köyleri, aileleri ve do-
lay›s›yla her türden kültürel ka-
Foto¤rafar: Yüksekova Haber

ideleri darmada¤›n olmufl ma¤-


durlar, tazminat paralar›n› al›r
almaz oto galerilerine koflmaya
bafllam›fl çünkü. Hâl böyle
olunca Yüksekova’da trafik ka-
zalar› h›zla artm›fl. Zira, bir de-
likanl›n›n tabiriyle “köyü yak›-
lan arabay› kapm›fl”, ortaya bir Yüksekova

8
flüphesiz. Absürd bir karalama
“Hrant Dink’in bafl›ndan yola kampanyas›, absürd bir yarg›la-
ç›kan makara teyp band›
Mihran Tomasyan arac›l›¤›yla
ma süreci ve absürd bir cinayet.
bizleri birbirimize ba¤l›yor. Ard›ndan devlet erkan›ndan ge-
Varoluflta birlefltirdi¤i gibi, len absürd bir savunma. Ab-
mesuliyette de birlefltiriyor.” sürdlük, en saçma, en ac›mas›z
ve en dramatik suretiyle bak›-
yor yüzümüze. Ard›ndan baflla-
yan “savafl flöleni” de buna de-
lâlet ediyor. Bomba ve silah ses-
leri aras›nda uçuflan konfetiler
düflüyor Hrant’›n üzerine. Son-
lara yaklaflt›¤›m›zda yine bam-
baflka bir fley oluyor. Hrant’›n
bafl›ndan yola ç›kan makara
teyp band›, Mihran arac›l›¤›nyla
bizleri birbirimize ba¤l›yor. O
esnada çalan flark›n›n Rouben
Hakhverdian’›n eseri “Bzdig
Navag” (Küçük Kay›k) olmas›
da manidar. Hepimiz Hrant
oluyoruz o esnada, hepimiz Er-
meni. Ancak, ellerimizin ba¤-
lanmas› bizleri ne oldu¤umuz-
dan ba¤›ms›z varoluflta birlefl-
tirdi¤i gibi, mesuliyette de bir-
lefltiriyor. Hepimiz bir parça so-
vam ediyor: “Çocuklardan biri naf›ndan al›flverifl yapm›yor. düzlüyor. Ard›ndan lofl ›fl›klar rumluyuz da ayn› zamanda. Ba-
polise tafl att›¤› için tutuklan- fiemdinli’de 21 A¤ustos’ta ç›kan alt›nda bize do¤ru bir ses yükse- l›k olmad›¤›m›z için, bal›k ol-
m›flt›. Müvekkilimdi. Serbest çat›flmada dört PKK’linin öldü- liyor: Oktay Rifat’›n fliiri, hem mad›¤›m›z› sand›¤›m›z için.
kalma ihtimali çok yüksekti. rülmesini izleyen günlerde ilçe- esere ad›n› veriyor hem hareke- “Suyun yolunu kesersin, kum
Mahkemeye ç›kt›k. Çocuk ce- de yine kepenkler indirildi. Es- te yönünü. “Büyük bal›k küçük çuvallar› dizersin, beton örersin;
binden bir k⤛t ç›kar›p okuma- naftan edindi¤imiz bilgilere gö- bal›¤› yutar demifller. Bok ama ne yapar ne eder, bi yerden
ya bafllad›. Kendince siyasî sa- re, bir y›l içinde yaklafl›k dok- yemifller. Sen bal›k de¤ilsin ki bi çatlak bulur, ve özgürce ak-
vunma yapt›. Yafl›ndan daha san gün kepenkler hiç aç›lmad›. Ahmet! Sen bal›k de¤ilsin ki maya devam eder su... Bu hep
fazla ceza ald›. Çocu¤a siyasî Yüksekova çok hareketli günler Mihran! Sen bal›k de¤ilsin ki böyledir ve böyle oldu¤unu bile
savunma yapma da diyemiyor- yafl›yor ve bu hareketlilik önü- Duygu! Sen bal›k de¤ilsin ki Ra- bile ’su cinayetleri’ ifllenir dur-
sun ki!” müzdeki günlerde yeni haberle- kel! Sen bal›k de¤ilsin ki Hrant!” madan bu ülkede” yaz›yor eli-
re gebe olundu¤unu bariz bi- Bu arada ne olmufltu? Bir ce- mize verilen tan›t›m yaz›s›nda.
Devlet d›fl› iktidar çimde hissettiriyor. ket Hrant olmufltu sahnede, bir Asl›nda anl›yoruz ki Hrant
“Demokratik özerklik” modeli- ‹rfan Aktan pantolon, bir çift ayakkab›. Bir Dink hem su hem (küçük) bal›k.
nin ilk olarak Yüksekova’da uy- k›rm›z› flerit. Hrant bunlar› ol- Büyük bal›klarca yenildi¤i san›-
gulanaca¤›n› iddia eden K.A.
örgütün bu konuda henüz çal›fl-
Bal›k de¤iliz ki! mufltu ve ölmüfltü. Mihran da
ölüyor ard›ndan. Ç›plak Ayak-
lan, ancak yoklu¤unda yolu ke-
silmifl olan özsuyunun “bi yer-
malar›n› sonland›rmad›¤›n› be- ‹STANBUL– 18 Eylül 2010. Ce- lar Kumpanyas›’n›n eflli¤inde den bi çatlak” bulup bize yine
lirtiyor. Yetiflkin böyle bir çal›fl- mal Reflit Rey. 2010 Avrupa Mehmet’in Bar›fl’› sevdi¤ini bili- ulaflm›fl oldu¤u bir bal›k. Mih-
malar› olmad›¤›n› söylüyor, Kültür Baflkenti - Dans Platform yorduk. fiimdi, Mihran sahnede ran Tomasyan ise, tan›t›m yaz›-
ama K.A. “flimdiden fuhuflu, ‹stanbul. ‹stanbul dans ediyor. yine bar›fl› seviyor, ölerek ve s›n›n devam›nda da belirtildi¤i
faizi ve afliretler aras› anlaflmaz- Ç›plak Ayaklar Kumpanya- tam da orta yerimizde kanayan, gibi, suyun yolculu¤unu kendi
l›klar› sonland›rmak için komis- s›’ndan Mihran Tomasyan dans kanamaya devam edecek olan yolculu¤u yapanlardan ve her
yonlar kuruldu¤unu, komisyo- ediyor. Bir adam geliyor sahne- yaralara dokunarak. Ancak ma- türlü suyun suyunda gezinen-
nun soruflturma ve yarg›lama ye elinde bavuluyla. Bavul aç›l›- dem ki “flov” ve hayat devam lerden. Bu noktadan sonra ken-
yapabildi¤ini” anlat›yor. Devle- yor, döküldükçe dökülüyor. Bel- ediyor, bu kasvetli hava da yü- disine, ekip arkadafllar›n› da
tin Yüksekova’y› Irak ve ‹ran s›- li, flark›lar çal›nacak bu akflam; zümüze yüzümüze vuran kah- anarak, bir meselesi olan, mera-
n›r›n›n fiilî tampon bölgesi hali- kasetler, kaset-çalarlar, mikro- kahalarla da¤›l›yor. Bir adam m›n› anlatmaya çal›flan, detayla-
ne getirmeyi düflündü¤ünü söy- fon, spotlar var ortada. Çalg›l› aram›zda dolafl›p bize parma¤›- r› özenle dokuyan bir “auteur”
leyen bir kayna¤›m›z ise, Yük- çengili e¤lence (mi) var. fiov n› çektirmeye bafll›yor. Salonda- dansç› demek, abart›l› bir ifade
sekova’daki “devletsizlikten” bafll›yor. Çalan ilk flark›da ne di- ki “nefleli” hava kelimenin tam olmayacakt›r. Tafl›n alt›na elimi-
hem devletin hem de örgütün yor? “Bu yanl›fl çok farkl› / bize mânâs›yla a¤›r bir absürdlü¤e zi koymaya pek bir utan›p s›k›l-
memnun oldu¤u görüflünde. ay›p bize güzel./ bahçe baflka iflaret ediyor. Denilebilir ki Mih- d›¤›m›z› düflünürsek, en az›n-
Hakikaten “devletin” flehir mer- oyun ayn› / yine kay›p bizi ran da zaten böyle bir fley için dan böylesi cesur ve yenilikçi
kezinden tamamen ç›km›fl oldu- üzen.” Neden ay›p bize? Neden u¤rafl›yor ve düflmanl›¤›n, ha- yaklafl›mlarda umut ve teselli
¤unu gözlemlemek mümkün. güzel? Kim üzdü bizi ve nereye z›ms›zl›¤›n, hoflgörüsüzlü¤ün bulabiliriz. Ancak flunu da göze
‹lçe askerlik flubesi, merkezden gitti? Mihran zihnimize birer ya da en basit ifadesiyle kay›t- almal›y›z elbette: Birileri bize
tafl›narak Esendere yolu üzerin- çentik at›yor ve yerinden kalk›- s›zl›¤›n halet-i ruhiyelerini tafl›- bal›k olmad›¤›m›z› ac› ac› gü-
deki k›fllaya götürülmüfl. fiube- yor. fiark›ya, türküye devam. yor sahnesine. Pek çok farkl› lümseyerek hat›rlatacakt›r.
nin duvarlar›n› art›k “yasak” Mihran flark› oluyor sonra, titri- katman› gözeterek ördü¤ü ese- Burcu Kay›flç›
sloganlar süslüyor. Çarfl›da tek yor, titriyor, kendine geliyor. rinde, ayn› absürdlük, sahnede “Sen Bal›k De¤ilsin ki!”yi önümüzdeki
tük polis görmek mümkün. An- Çentiklerin üzerinden geçiyor, cans›z yatan Hrant Dink’in ma- haftalarda izlemek isteyenler
cak onlar da ço¤unlukla ilçe es- onlar› hem derinlefltiriyor hem ruz kald›klar›n› da kaps›yor www.ciplakayaklar.com’la irtibatlanabilir.

9
forma bir göz atal›m. An itiba-
riyle Fransa’da emeklilik yafl›,
40.5 y›l süreyle prim ödemifl ol-
mak kayd›yla 60. Ancak tam
emeklilik maafl›na hak kazana-
bilmek için 65 yafl›n› doldurmak
gerekiyor. Yeni yasayla emekli-
lik yafl› 62’ye, prim günü 41.5
y›la, tam haklar› kazanma yafl›
ise 67’ye ç›kar›l›yor. Hükümet,
2018 itibariyle yürürlü¤e girme-
si planlanan bu yasayla 70 mil-
yar euro tasarruf etmeyi planl›-
yor. Öte yandan, iflsizli¤in yük-
sek oldu¤u, genç nüfusun sü-
rekli bir ifl bulmak için epey
Paris mücadele etti¤i bir ülkede k›ya-
met sadece emeklilik yafl› de¤il,
de (kritik noktalara konuflland›- Göstericiler de onlar› k›nam›- 41.5 y›l›n nas›l olsa dolmayaca¤›
We will rock you r›lm›fl Robocop’lara benzeyen yor, olay bir hoflgörü çerçeve- fikri nedeniyle de kopuyor. Ge-
PAR‹S– fiahane bir sabah... Haf- üç-befl polis d›fl›nda) görmeye- sinde yürüyor. Al›fl›k olmad›¤›- nel kan›, çal›flma hayat›na yeni
talard›r devam eden ya¤mur ce¤iz. m›z bu tarz bir süre sonra ruti- at›lanlar›n yafl haddini doldur-
durmufl, günefl ›s›t›yor, St. Ger- Kortejler bizdeki gibi s›ral› ne döndü¤ünden hafif s›k›c›la- salar bile prim gününü doldu-
main sabah›n kötürüm kör bir yürüyen ve sürekli slogan atan fl›yor ve kortej seyrekleflince ramayacaklar› için emekli ma-
saatinde yavafl yavafl uyan›yor. ekiplerden oluflmuyor. Bilâkis, gösterinin bitti¤ine hükmedip afl›n›n hayal olaca¤› yönünde.
Dört günlü¤üne gelmifliz, göre- her ekip kendi içinde e¤leniyor. Notre Dame’a do¤ru ilerliyo- Göstericiler aras›nda her ke-
cek, yapacak çok fley, ziyaret Hemen hepsinin üzerinde ko- ruz. Kiliseyi gezip döndükten simden çal›flanlar›n yan›s›ra
edilecek bir sürü insan var. Ön- lonlar olan bir arac› var ve bu sonra gördüklerimiz flafl›rt›c›: gençlerle dayan›flma için gelen
cesinde s›k› çal›flm›fl›z, planlar kolonlardan sadece devrim flar- Aradan geçen onca zamana emekliler de vard›. “Tasarruf
yap›lm›fl, o perflembe günü ge- k›lar› de¤il rock, hiphop ve hat- ra¤men kalabal›k azalmam›fl, mu? Önce zenginler yaps›n!” ve
nel grev oldu¤u da biliniyor, bu ta elektronik eserler de yükseli- bilâkis artm›fl! fienlik bizim b›- “S›n›flar›n kardeflli¤i!” diyen
yüzden yak›n mesafelere nokta yor. Gençlerden oluflan ekipler rakt›¤›m›z yerden devam edi- pankartlar›n yan›s›ra, Fransa
at›fl› yap›larak gezilecek, belki dansederek gelirken, yafl›n› ba- yor ve biz de “turist” vazifesini halk›n›n Sarkozy’ye olan sevgi-
yürüyüfle “turist aktivist” ola- fl›n› biraz alm›fl ekipler rock efl- ifa eylemifl “aktivist”ler olarak lerini gösterdikleri “Seni erken
rak kat›laca¤›z. Buralarda eylem li¤inde ve flark›lara efllik ederek gösterimizin ikinci etab›na kat›- emekli edelim” pankartlar›ndan
dedi¤in erken bafllam›yor, o yürüyor. Gençlerin çevresinde l›yoruz. da mebzul miktarda gördük.
yüzden ilk ifl, Ortaça¤ Müze- o haftasonu yap›lacak elektro- Bu gösteri, Fransa’da emekli- Peki, bu genel grev ne kadar
si’ne gidip ejderhalar ve tek nik müzik festivalinin broflürle- lik reformuna karfl› yap›lan ey- etkili oldu? Yetkililerin günler
boynuzlu atlarla hemhâl olmak. rini da¤›tan çocuklar var, lül gösterilerinin ikincisi. Sekiz önce “Paris’te terrör sald›r›s› ol-
Musée national du Moyen rock’çular›n çevresinde ise bi- büyük sendika taraf›ndan dü- ma ihtimali yüksek” diye alarm
Age flehrin göbe¤inde, iki bü- zim gibi flark›ya efllik ederek zenlenen gösterilerin ilki 7 Ey- verdi¤i ve sendikalar›n buna
yük bulvar›n, St. Germain ile St. yürüyen “d›flarl›kl›” insanlar. lül’de yap›lm›flt› ve sendikalara karfl›l›k “Kat›l›m› düflürmeye
Michele’in birleflti¤i noktada. En sevdi¤imiz ekip, Queen’in göre 2.5, hükümete göreyse 1.1 çal›fl›yorlar” dedi¤i 23 Eylül gü-
K›sacas›, “olaylar geliflti¤inde” “We Will Rock You”su eflli¤in- milyon kifli kat›lm›flt›. Aradaki nü, ülke genelinde 300’e yak›n
iki ad›ml›k mesafede konufllan- de yürüyenler oluyor, biraz on- farka buralarda da aflinay›z el- gösteri yap›ld›. Orly ve Charles
may› da olanakl› k›l›yor. Bura- lara tak›l›yoruz. Ama flenli¤i bette. 23 Eylül’deki gösteri için- de Gaulle havaalanlar›nda
daki müzelerde zaman kavra- kaç›rmak da istemiyoruz elbet- se verilen toplam rakam 2.9 mil- uçufllar›n neredeyse yar›s› iptal
m›n› yitiriyor insan, “daha yeni te, bir süre sonra kortejin geri yon. Sendikalar sadece Paris’te edildi, flehir içi otobüs hatlar›-
geldik” derken aradan birkaç kalan›n› izlemek üzere kald›r›- 300 bin kiflinin yürüdü¤ünü n›n üçte biri çal›flt›, ö¤retmenle-
saat geçmifl oluyor. Yine öyle ma çekiliyoruz. söylerken, polis yetkilileri bu rin büyük ço¤unlu¤unun greve
oldu zahir, daha ikinci kata yeni Kald›r›mlar en az yürüyüfl ko- rakam› 65 binde tutuyor. Gerçi kat›lmas› nedeniyle birçok okul-
gelmiflken d›flar›dan sloganlar lu kadar flenlikli. Bilen bilir, St. yürüyüflün ilk k›sm›na kat›l›p, da e¤itime ara verildi, hastane-
ve polis sirenleri (ki bu sirenler Germain bulvar› sahaflar›yla ve sonra bitmeyen korteji b›rak›p lerin pek ço¤unda sadece acil
Paris’in fon müzi¤i gibi) duyul- bilhassa çizgi-romanc›lar›yla arada Notre Dame gezen ve ge- servisler çal›flt›, mahkemeler,
du. Tam da flövalye z›rhlar› ve ünlü. Eylemcilerin bir k›sm› ri döndü¤ünde kortejin hâlâ de- müzeler, bankalar etkilendi,
k›l›ç kalkan ekipleriyle dolu bir arada kaçamak yap›yor, çizgiro- vam etti¤ini müflahade eden Ex- özel sektör çal›flanlar› sokaktay-
odadayd›k, kalabal›¤›n sesi mü- manc›lara dal›yor, ellerinde üç- press ekibi olarak, ilk rakam›n d›. Amma ve lâkin baflta bir ke-
nasip düfltü, foto¤raf makinala- befl kitapla ç›k›p kald›klar› yer- çok daha gerçekçi oldu¤unu nara b›rakal›m dedi¤imiz rakam
r›m›z› kuflan›p kendimizi soka- den yürüyüfle devam ediyorlar. söylemeden geçmeyelim. Saat tart›flmas›na dönersek, Sarkozy
¤a att›k. Müze esnaf› ve sahici Yorulanlar da yol kenar›ndaki 10:30 civar›nda bafllayan yürü- ve flürekâs›n›n resmî kat›l›m ra-
turistler ise sükûnetini korudu. kahvelerde dinlendikten sonra yüfl, akflamüstü 16:00 civar›nda kamlar›n› öne sürerek “gösteri-
Kortej oldukça flenlikli. Üstle- sloganlar›na devam ediyor. hâlâ devam ediyordu. Paris po- ler güç kaybediyor, Fransa halk›
rine grev ç›kartmalar› yap›flt›r- St. Germain bir yandan da lisinin rakamlar›na bakarsak, bu de¤iflimin zorunlu oldu¤unu
m›fl gençler bir yandan döviz al›flveriflin merkezi. Göstericile- kortejin St. Germain’de dolan›p anl›yor” minvalli aç›klamalar›-
tafl›yor, di¤er yandan slogan at›- rin aras›nda elleri kollar› al›flve- durdu¤unu varsaymam›z gere- na bakarak geri ad›m atmaya-
yor. Gençler dediysek, buna her rifl torbalar›yla dolu karfl›dan kecek ki, daha neler! caklar›n› söylemek mümkün.
yafltan “gençler” dahil. Herkes karfl›ya geçmeye çal›flan “cici” Rakam konusundaki spekü- Önümüzdeki günlerde Sena-
genç, herkes heyecanl›. Sirenleri han›mlar da görüyoruz, ama lasyonlar› bir tarafa b›rakal›m to’da tart›fl›lacak olan yasan›n
duyuyoruz, ama ortada polis bizdeki gibi olaya korkuyla ve Fransa’n›n neredeyse tüm ifl- ak›betini hep birlikte görece¤iz.
görmüyoruz. Yürüyüfl süresince yaklaflm›yorlar, e¤leniyorlar. çi s›n›f›n› aya¤a kald›ran flu re- Damla Özlüer - Murat Meriç

10
n›p, “AKP çok iyi bir partidir”
DÜNYANIN SA⁄I SOLU BELL‹ DE⁄‹L deyip alenen ve resmen evet de
diyebilirlerdi herhalde. Çünkü
“‹lerici” Talât Pafla kemiksiz evet ya da s›k› hay›rc›-
lar› anlamak, hatta kabul etmek
‹deolojileri bitirdiklerini söylediler önce, ard›ndan tarih de bitti onlara benim aç›mdan kolay. Her iki-
göre. Küresel neoliberal dönemde her fley çok güzel olacakt›. ‹flçi de, siyle hemfikir olmasam da...
patron da blucin giyiyordu. “Bir gün herkes kapitalist olacak” diyen Ama sol ad›na evet, Strauss-
bile ç›kt›. La Fontaine! Çünkü gelecek cinayetti asl›nda. Kahn’› IMF genel müdüründen
sosyalist cumhurbaflkan› yap-
maya benzer ki, sadece karma-
EONARD COHEN, 1992 so- kü bunun bir de gayr›millîsi mi lan bir sözcük de¤il art›k. Ama fl›k de¤il, bence ayn› zamanda
L nunda ç›kan “The Future”
albümünde, ayn› isimli flark›da
var?) Çingeneleri s›n›rd›fl› et-
mek lâz›m çünkü güvenli¤imizi
önüne arkas›na o kadar çok s›fat
ekleniyor ki son zamanlarda...
pek temiz olmayan bir simya
ahlâk› gerektirir.
“Geri verin bana Berlin Duva- tehdit ediyorlard›! Bir de bizim eskiden bildi¤imiz Geçenlerde ‹slâmî e¤ilimleri
r›’n› / Stalin’i de, Aziz Paul’ü de G›da güvenli¤i ya da enerji sol, öyle çok k›l›k k›yafet, cinsi- a¤›r basan genç bir akademis-
isterim / ‹sa’y› verin bana / Ya da kaynaklar›n›n güvenli¤i gibi de- yenle sohbet s›ras›nda aram›zda
Hiroflima’y› / fiimdi git bir cenini yimler 20-25 y›l önce var m›yd›? flöyle bir diyalog geçti:
daha yok et / Zaten sevmiyoruz ki Ignacio Ramonet iki-üç y›l önce- – ‹pek Çal›fllar’›n Halide
çocuklar› / Yavrum, gelece¤i gör- ki bir yaz›s›nda dünyada özel Edip biyografisinde, Halide Ha-
düm ben / Gelecek cinayettir...” di- güvenlik flirketlerinde çal›flan n›m Amerikal›lara verdi¤i bir
yordu. Asl›nda öyle büyük bir insan say›s›n›n tüm ülkelerdeki raporda, mealen, “Talât Pafla iyi
siyaset peygamberi olmayan polis say›s›n› geçti¤ini yazm›flt›. bir adamd›r, ilericidir” diye be-
Cohen bile, yeni dünya düzeni Güvenli¤in yan›na bir baflka timlemede bulunmufl. Halide
ya da neoliberalizm ad› verilen moda sözcük eklenmifl burada: Han›m, anlafl›lan ne Ermeni me-
sistemin yak›n gelece¤ini kolay- Özel, özellefltirme, özelleflme... selesini ne de Talât Pafla’y› anla-
ca öngörebilmiflti: Cinayet! Art›k ancak bafl›na bir s›fat ek- yabilmifl...
Bizde hofl bir deyim var: “Ka- lenirse anlaml› olaca¤› san›lan – Yooo, bence do¤ru anlam›fl.
p›dan ç›kan›n topu¤una bakma- sözcüklere örnek de, özellikle Talât Pafla ilerici oldu¤u için
Talât Pafla
yacaks›n.” Yani nostaljinin âlemi bizde, gazetecilik veya habercilik. yapt› yapt›¤›n›. Yoksa Ermeniler
yok! Üstelik 2000’li y›llar›n ba- Bu mesle¤i, bu çal›flma alan›n› yet, aidiyet de¤ifltiriyor ki, tan›- yüzlerce y›l gericilerle bar›fl için-
fl›nda ne yapacaks›n ki Berlin berhava etmifl olanlar, bugün kal- mak mümkün olmuyor bazen. de yaflayabildi! Dokunmad› ge-
Duvar›’n›, Stalin’i, bizim Tarsus- k›p da Avatar Gazetecili¤i, Erge- Orta-sol, liberal sol, sosyalist sol, riciler Ermenilerin k›l›na bile!..
lu Aziz Paul’ü... Ama karamsar- nekon Gazetecili¤i, Yandafl Ha- Marksist sol, ›l›ml› sol, radikal fiaka filan da yapm›yordu.
l›k derecesi o kadar yüksek ki ve bercilik gibi deyimler icat ediyor- sol, solun solu, afl›r›-sol vs... Ciddi ciddi Talât Pafla ilerici idi
yeni durum o kadar berbat ki, lar. ‹flin olumlu yan›na vurgu Fransa’da 2012’de yap›lacak onun perspektifinde.
bugün asl›nda öyle pek de ma- yapmak isteyenler de Bar›fl Gaze- cumhurbaflkanl›¤› seçimleri için Sa¤la sol bu kadar kar›fl›rsa
tah olmad›¤› kan›tlanmaya çal›- Sosyalist Parti’nin, yani kitlesel birbirine, ee, Talât Pafla’n›n ile-
fl›lan Berlin Duvar› ve Stalin ne- ve biraz da sol, asl›nda sosyal- rici olmas› da normal demek ki.
redeyse flimdikinden daha kötü demokrat partinin en güçlü Yaln›z bu genç akademisyen,
de¤il demeye getiriyor Cohen. aday› kim, biliyor musunuz? bu görüflü savunurken, herhal-
‹sa ile Hiroflima da ayn› flark› Dominique Strauss-Kahn! Bu de bilmeden hem Halide Ha-
sözünde yer alan iki olumsuz ara ne ifl yapar? IMF’nin genel n›m’›n yan›lg›s›n› paylafl›yor,
kahraman m›, yoksa birbirlerini müdürü! IMF, global kapitaliz- daha da vahimi, hem de Talât
dengeleyen iki olgu mu? min biraz beyni, biraz da kalbi. Pafla Komitesi kuranlar› onayla-
Bu yeni dönemde baz› söz- Yirmi sene önce böyle bir fley m›fl oluyor.
cükler çok daha s›k kullan›l›r ol- olamazd›. fiimdi oluyor. Belki Sa¤ ile sol bu kadar öznel ve
du, eskiden tek bafl›na bir an- de Mehmet Barlas hakl›: “Dün- kiflisel, ayr›ca da keyfî ve kon-
lam ifade eden kimi sözcükler ya de¤ifliyor.” jonktürel k›staslarla saptanmaz,
de, art›k özel olarak birtak›m s›- Solla sa¤›n bu kadar çok bir- saptanamaz. “Talât Pafla ilerici
fatlar eflli¤inde sahneye ç›k›yor birinin içine girdi¤i, hem kav- ise ben gericiyim” fleklindeki bir
/ ç›kart›l›yor. ramsal hem de uygulamada bu gerekçe de mutlaka ve kesin
Kullan›m frekans› ve varyas- kadar kar›flt›¤› baflka bir dönem olarak yanl›fl.
yonlar› bol olan bir sözcük, gü- olmad›, de¤il mi? Kriz var, bu kesin. Üstelik
venlik. Cohen’in öngörüsü üze- fiu son referandumda bile, salt siyasî de¤il, ideolojik kriz
rine cinayet gündeme geldi¤i Halide Edip kendilerine solcu diyen baz› ke- de mevcut. Kriz solu oldu¤u ka-
için güvensizlik var, dolay›s›yla simler “Yetmez ama evet” slo- dar alteregosu sa¤› da etkiliyor,
da güvenli¤i art›rmak gerek. tecili¤i, Yurttafl Gazetecili¤i, Hak gan›yla siyasî iktidar› destekle- yani bunalt›yor.
Ama bu güvenlik salt günlük Gazetecili¤i diyorlar. Haks›z da diler, ben onlar› hiç anlamad›m. Bunal›m›n derecesi, frekans›,
yaflam› sürdürebilmek için so- de¤iller, çünkü bugünkü egemen Çünkü referandumda yurttaflla- yo¤unlu¤u, çap›, boyutu ne
kakta polisin, askerin ald›¤› gü- gazetecilikte ne bar›fl var, ne ra zaten “yeter mi, yetmez mi?” olursa olsun, solu sa¤a çekmek
venlik de¤il. Güvenlik, malûmu yurttafl ne de hak! Çünkü bizim diye sormuyorlard›. Sorulma- herhalde mümkün, ama soldan
âlîniz, eskiden beri hep egemen- eski bildi¤imiz, klasik, geleneksel yan bir soruya yan›t neden veri- sa¤ ç›kmaz. Sa¤dan sol ç›kma-
lerin, iktidardakilerin temel te- gazetecilik/habercilik art›k bü- lir? Art›, sol deyince akla emek, yaca¤› gibi. Highgate’de yatan
mas› olmufltur. Güvenli¤inizi yük ölçüde y›k›ld›, mahvoldu, enternasyonalizm, hümanizm, sakall› amcadan önce de biliyor-
biz sa¤l›yoruz! Bu k›fl komü- e¤ilerek selâmlayarak bizleri, çe- dayan›flma, eflitlik, adalet gibi du insano¤lu bu gerçe¤i.
nizm gelecek! Gelecek sonba- kildi gitti bir sahil kasabas›nda kavramlar gelir de, herhalde en Pir Sultan’la H›z›r Pafla’n›n
harda liberalizm kap›da! “Mem- sessiz sedas›z yaflamaya. önemlisi elefltirel yaklafl›md›r ve herhangi ortak bir yan› var m›y-
leket az kald› bölünüyordu” de- Bu uzun girizgâh asl›nda iktidar(lar)a karfl› muhalefettir. d›?
di Millî Güvenlik Kurulu! (Çün- “Sol” için. Öyle çok s›k kullan›- Çok daha aç›k ve dürüst davra- Rag›p Duran

11
¤i iddias›d›r. Bununla beraber, s›n›f tahakkü-
SOL, L‹BERAL‹ZM VE D‹⁄ERLER‹ münün di¤er tahakküm biçimleriyle (cinsel,
etnik, ›rksal vb.) eflde¤er oldu¤u, bu nedenle

Siyasal ufuk daral›nca... özel bir belirleyicili¤i olmad›¤› iddia edilir.


Di¤eri ise, s›n›fsal içeri¤inden soyutlanm›fl bir
demokrasi anlay›fl› ve biçimsel demokrasinin
2007 genel seçimlerinden bu yana solda ciddi bir ayr›flma yaratan liberal sol ak›- fetifllefltirilmesidir. Biçimsel demokrasinin ge-
m›n referandum sürecindeki “yetmez, ama evet” kampanyas› ipleri kopma nokta- niflletilmesi ve derinlefltirilmesiyle sosyalist
s›na getirdi. O noktaya niye gelindi, nas›l gelindi bir yana, karfl›m›zda cevap ara- bir demokrasiye ulafl›labilece¤i düflünülür.
yan öncelikli sorular var: Liberal sol nas›l bir ak›md›r, gerek tarihsel, gerekse gün- Örne¤in, Murat Belge’nin “demokrasinin üst
cel olarak solun temel tarifleriyle iliflkisi nedir, öne sürdü¤ü iddialara sosyalist so- s›n›r› yoktur” ifadesi bunu ima eder ve biçim-
lun nas›l bir karfl›l›k vermesi gerekir? Bu sorular, 1 Ekim akflam›, Yeni Yol dergisi sel demokrasi ile sosyalist demokrasi aras›n-
taraf›ndan düzenlenen “Sol, Liberalizm ve Di¤erleri” bafll›kl› toplant›da tart›fl›ld›. da bir kopufltan ziyade bir süreklilik oldu¤u-
Express oradayd›; toplant›n›n konuflmac›lar› Uraz Ayd›n, ‹smet Akça ve Foti nu varsayar.
Benlisoy’un söylediklerini kaydetti, özetleyerek huzurlar›n›za getirdi... Türkiye’de her iki argüman›n da al›c›s› ol-
mufltur. 1980’lerin ortalar›ndan itibaren önce
“Norm” ve “sapma” rin siyasal ve toplumsal hedeflerinde ciddi bir Yeni Gündem dergisinde, ard›ndan da Biri-
gerilemeyi, Daniel Bensaid’in deyimiyle “bek- kim’de yap›lan tart›flmalar bunun iyi birer ör-
Uraz Ayd›n: Sosyalist hareketin içinde güçlü lenti ufku”nun daralmas›n› da beraberinde ne¤idir. Fakat bizde daha farkl› bir ideolojik
bir anti-liberal söylemin geliflti¤ini görüyoruz. getirdi. En bariz örnek ise flüphesiz Avroko- zeminin oldu¤unu düflünüyorum. Asl›nda
Bu bir yan›yla olumlu, fakat bunun biraz kaba münizm, yani Bat› Avrupa’daki belli bafll› ko- daha belirleyici olan liberal gelenekten devfli-
bir biçimde dile getirildi¤ine s›kl›kla tan›k olu-münist partilerin 1970’lerin ortas›ndan itiba- rilen bir tarih okumas›. Özetle, Osmanl›’dan
yoruz. Ço¤unlukla “döneklik”, “Amerikan ren geçirdikleri stratejik dönüflüm. Bu strateji- Türkiye’ye devredilen güçlü bir devlet gelene-
uflakl›¤›”, “Fethullahç›l›k”, “Sorosçuluk” gibi yi, parlamento arac›l›¤›yla iktidar›n tedricen ¤i vard›r ve bu ceberrut devlet burjuvazinin
ifadelerle dile getiriliyor. Önümüzdeki soru fethedilmesi, iflçi s›n›f› ve köylülü¤ün yan›s›ra güçlenmesini büyük oranda engellemifl, güçlü
flu: Sol liberalizme karfl› nas›l mücadele etme- yeni orta s›n›flar› da kapsayacak genifl bir ile- bir sivil toplumun –tabii ki piyasa dahil sivil
li? Mücadeleyi iki düzeyde tan›mlamak gere- rici güçler ittifak›n›n yarat›lmas› ve iktidar›n toplumun kapsad›¤› her fleyin– geliflimine ket
kiyor san›r›m. ‹lki, solun kapitalizme karfl› ge- aflama aflama ele geçirilmesiyle eflzamanl› ola- vurmufl ve demokrasinin gerçek anlamda ol-
nel olarak sürdürdü¤ü mücadeleden ayr› de- rak önce “ileri bir demokrasi”ye, ard›ndan da gunlaflmas› söz konusu olamam›flt›r. Böyle bir
¤il. Sol içinde böyle bir söylemin ortaya ç›k›fl› demokratik bir flekilde sosyalist topluma va- tarih anlat›s›, kaç›n›lmaz olarak Osmanl›’dan
bir dizi tarihsel yenilginin sonucuysa, müca- r›lmas› olarak özetleyebiliriz. bu yana temel çat›flma dinami¤inin mer-
dele de sosyalist alternatifi yeni- kez/çevre veya devlet/toplum aras›nda oldu-
den inand›r›c› bir seçenek hali- ¤unu varsayar. Bu anlat›da devlet ve toplu-
Sol liberalizmle mücadeleyi bir “döneklik” meselesi olarak
ne getirmekten geçer. Bunun mun hangi güç iliflkileri ve çat›flmalar›n sonu-
anlam›, anti-kapitalist solun
de¤il, bu ak›m›n ortaya ç›k›fl›n› tarihsellefltirerek yapmak cu flekillendi¤i baflta olmak üzere tart›fl›labile-
toplumsal taban›n› genifllet- zorunday›z. Burjuva hegemonyas›n›n inflas›nda sol cek bir y›¤›n nokta var. Benim üzerinde dur-
mektir. Öte yandan, ideolojik liberalizmin nas›l bir rolü oldu¤unu kavramak çok önemli. mak istedi¤im, Osmanl›-Türkiye tarihsel geli-
bir mücadele de gerekli. Fakat fliminin Bat› Avrupa’daki birkaç ülkede kapi-
bunu bir “döneklik” meselesi olarak de¤il, bu Teorik düzeyde de bu stratejinin izlerini talizmin ve demokrasinin tarihsel seyrini refe-
ak›m›n ortaya ç›k›fl›n› tarihsellefltirerek yap- sürebilmek mümkün. Özellikle 1990’lardaki rans alarak tart›fl›lmas›. Böylelikle bir tarihsel
mak zorunday›z. Burjuva hegemonyas›n›n in- post-Marksizm tart›flmalar›ndan iki örnek ve- geliflim biçimi “norm” olarak kabul edilirken,
flas›nda sol liberalizmin nas›l bir rolü oldu¤u- rebiliriz: ‹ngiltere’de Marxism Today dergisi onun d›fl›ndakiler “sapma” olarak de¤erlendi-
nu, nas›l bir toplumsal tabandan beslendi¤ini, çevresi taraf›ndan bafllat›lan “Yeni Zamanlar” riliyor. Tarihin ak›fl› tekrar ray›na oturtulur-
serpildi¤i ideolojik zeminleri kavramak çok tart›flmas› (s›n›f mücadelesi versus kimlik ve ken “demokratikleflme” kavram› da bu sap-
önemli. birey siyaseti) ile zaman›nda Türkiye solunda man›n giderilmesi olarak karfl›m›za ç›k›yor.
Sol liberalizm denen fikrî-politik ak›m›n da yank› bulan “radikal demokrasi” tart›flma- Son derece mekanik ve aflamac› bir anlay›flla,
Türkiye’ye özgü olmad›¤›n› belirterek baflla- lar›. Bu tart›flmalar›n dayand›¤› iki argüman norm haline getirilen tarihsel bir ak›fl›n kaç›-
mak gerekiyor. 1980’li y›llarda bafllayan neoli- öbe¤i söz konusu. Bunlardan ilki, iflçi s›n›f›- n›lmaz olarak daha fazla özgürlük ve demok-
beral taarruz dünya üzerindeki birçok sol ha- n›n yok oldu¤u veya yaflad›¤› derin dönü- rasiye do¤ru ilerledi¤i varsay›l›yor. Asl›nda,
reketin radikalli¤ini yitirmesini, bu hareketle- flümden dolay› devrimci potansiyelini yitirdi- bu kavray›fl sosyalist hareketin tarihinde çok
tan›d›k olan, 1920’lerin ortalar›ndan itibaren
III. Enternasyonal’in benimsedi¤i aflamal›
devrim stratejisidir. Fakat aflamal› devrim an-
lay›fl›, iflçi hareketi ve sol aç›s›ndan her zaman
büyük felâketlerle sonuçlanm›flt›r. Öngörülen
aflama –bugün baz›lar›n›n Türkiye için söyle-
di¤i gibi– bir burjuva demokratik devrim ise
bunun için ittifak yapmak zorundas›n›z. Ken-
dinize ilerici bir burjuvazi bulmaya ve komü-
nist hareketi, iflçi hareketini bu burjuvazinin
pefline takmaya çal›fl›rs›n›z. Bu ayn› zamanda
iyimser bir tarih anlay›fl›. Bir ruh hali olarak
anlafl›labilir olsa da, bugün kapitalizmin kri-
ziyle ekolojik krizin iç içe geçerek insanl›¤› bir
“Sol, Liberalizm ve medeniyet krizinin efli¤ine sürükledi¤i ve bu
di¤erleri” bafll›kl› medeniyetten anti-kapitalist bir kopuflun her
toplant›n›n konuflmac›lar› zamankinden daha acil oldu¤u bir dönemde
Uraz Ayd›n, Foti Benlisoy, böylesi bir iyimserlik ideolojik ve politik bir
‹smet Akça
engel haline gelmifl durumda.

12
“Aflamac›” perspektif kün: “Darbeler devlet elitlerinin kendi ç›kar- birbirlerinin yerine ikame ederek de¤il, bunla-
ve s›n›f mücadelesi lar›n› korumak için yapt›klar› askerî müda- r›n eklemlenmesiyle oluflturulabilir. Çünkü s›-
halelerdir.” Bu cevap kapitalizm, sömürü, n›f iliflkileri somut hallerden azade, di¤er ikti-
‹smet Akça: Sosyalist solun teorik-politik s›n›fsal tahakküm gibi meseleleri gözard› dar iliflkileri ve tahakküm biçimlerinden (top-
dünyas›n›n siyasal liberalizm taraf›ndan kolo- ederken, devlet elitleri d›fl›nda di¤er top- lumsal cinsiyet, kimlik, militarizm vb.) kopuk
nize edilmesi üzerine konuflmaya çal›fl›yoruz. lumsal aktörlerin neredeyse tamam›n› aske- bir flekilde varolmaz. Liberal sol bu iliflkiyi ko-
Bu, çok boyutlu ve çok fazla nedeni olan bir rî müdahale süreçlerinden soyutlar. pard›. Otoriter devlete do¤ru bir flekilde karfl›
mesele. Ben bu durumun Türkiye merkezli se- Dolay›s›yla da, Türkiye’deki askerî vesayet ç›karken, bahsi geçen tarih okumas› nedeniyle
bepleri üzerinde durmak istiyorum. Fakat ön- rejimine karfl› sol siyasetin öncelikli ve aslî me- otoriter devletin ayn› zamanda neoliberal ka-
celikle üç farkl› siyasal pozisyonu tasnif etme- selesi, burjuva demokrasisinin “ola¤an” seyri- pitalizmin bir sonucu oldu¤unu gözard› etti.
nin faydal› olaca¤› kan›s›nday›m. ne kavuflmas› ve siyasal liberalizmin tahkimi Referandum öncesinde çok konuflulan 12 Ey-
‹lki, saf veya ortodoks liberalizm diyebile- olarak tan›mlan›r. Baflta s›n›fsal tahakküm ol- lül örne¤iyle bu noktay› açmaya çal›flal›m.
ce¤imiz, klasik iktisadî liberalizmle siyasal li- mak üzere di¤er toplumsal meseleler ise an- 12 Eylül darbesini sadece ordunun ve aske-
beralizm bile denemeyecek çok k›smî bir siya- cak askerî vesayet ortadan kalkt›ktan sonra rî elitlerin kendi tahakkümünü kurmas› ola-
sal anlay›fl›n birlefliminden olufluyor. Devlete konuflulabilir. Di¤er önemli bir sonuç ise, siya- rak alg›lamak mümkün mü? Çok aç›k ki 12
karfl› piyasa, sivil toplum ve birey okumas› sal liberalizmin, demokratikleflmenin s›kl›kla Eylül, kapitalizmin yaflad›¤› organik krizin
üzerinden geliflen, neoliberalizmle son derece “sivilleflmeye” indirgenmesidir. “Ola¤anlafl- yaratt›¤› koflullarda gündeme geldi. 12 Ey-
uyumlu bir anlay›fl bu. ma” ya da “normalleflme” olarak ifade edilen lül’ün “neoliberal” militarizmi –bu herhangi
‹kincisi, liberal-demokrat olarak adland›ra- de budur. Bu argümantasyonun referandum bir militarizm de¤ildi– devletin yap›s›n› “oto-
bilece¤imiz bir pozisyon. Burada vurgu daha sürecinde ulaflt›¤› mant›kî sonuç, “otantik” bir riter devletçilik” do¤rultusunda yeniden de-
çok siyasal liberalizm üzerine. ‹ktisadî libera- Türk burjuvazisinin temsilcisi AKP’nin bugün ¤ifltirdi. Türkiye’de sol liberaller bu durumun
lizme gelindi¤inde ise bir tür sessizlik söz ko- askerî vesayeti sona erdirdi¤idir. sadece Türkiye’ye özgü olmad›¤›n› göremedi-
nusu. Neoliberalizmi meflrulaflt›ran, en fazla Peki sosyalist sol içinde, bu fikrî-politik ler. Nicos Poulantzas, neoliberalizmin Avrupa
sosyal liberalizme kadar gidebilen bir pozis- ak›m nas›l ortaya ç›kt›? Bu soruyu cevaplaya- dahil, dünyan›n her yerinde otoriterleflmeyi
yon. bilmek için 1990’lara dönmemiz gerekiyor. Bir siyasetin merkezine yerlefltirdi¤ini son derece
Sosyalistleri as›l olarak ilgilendiren üçün- yanda 12 Eylül darbesinin kurumsallaflt›rd›¤› iyi aç›klar. “Otoriter devletçilik” kavram›n›
cüsü ise, uzun süredir siyasal liberalizmi sos- bir otoriter devlet yap›lanmas› var, bunun kar- kapitalist devletin yeni ola¤an biçimini tarif
yalist siyasetin önceli¤i, hatta kendisi olarak fl›s›nda ise bir ihtiyaç olarak gündeme gelen etmek için kullan›r. Bunun anlam›, demokrasi
tarif eden bir siyasal hat. Temel haklar, insan ve a¤›rl›kl› olarak siyasal liberalizm üzerinden mücadeleleriyle kazan›lm›fl haklar›n ve mev-
haklar›, hukuk devleti, anayasal devlet gibi tarif edilen bir tür “demokrasi” mücadelesi zilerin yok edilmesidir. Türkiye ve Latin Ame-
mevzular› temel siyasal hat olarak belirliyor, söz konusu. 1990’lara bakt›¤›n›zda sosyalist rika için ek olarak söylememiz gereken, bu sü-
kapitalizme, s›n›fsal meselelere ise ya pek de- hareket demokratikleflme, askerî vesayet, mil- recin militarizm ve askerî darbeler fleklinde
¤inmiyor ya da de¤inse bile bu etik bir karfl› liyetçilik, Kemalizm, Kürt sorunu gibi o zama- yaflanm›fl olmas›d›r.
duruflun ötesine geçmiyor, politik bir hat ola- na kadar derinlemesine bilgi üretmedi¤i ko- Tüm bunlara ba¤l› olarak ikinci önemli so-
rak infla edilmiyor. nular› ele almaya bafllad›. Solun siyasal strate- run ise, demokratikleflme stratejisinin “sosya-
Asl›nda bu üç pozisyon çok fazla noktada jisi a¤›rl›kl› olarak bu meseleler etraf›nda infla list” vasf›n› gitgide kaybetmesi ve ufkunun si-
birbirlerine temas ediyor, sorun da bundan edildi. Yine hat›rlamakta fayda var, ÖDP de yasal liberalizmle s›n›rlanmas›. Sonuç olarak
kaynaklan›yor. Bu ortaklaflmada iki temel 1990’lardan gelen bu mobilizasyon ve birikim sosyalist sol, liberal-demokrat pozisyondan
eksen var: ‹lki, belirli bir tarih ay›rt edilemez bir hale gelmeye bafll›yor. Fakat
okumas›, di¤eri ise bu okuma- Liberal sol otoriter devlete karfl› ç›karken, otoriter devletin 1990’larda sosyalist solun demokratikleflme
dan türeyen bir siyasal pozis- stratejisi yine anti-kapitalizm ve s›n›fsal pers-
ayn› zamanda neoliberal kapitalizmin bir sonucu oldu¤unu
yon. Bu tarih okumas›, devleti pektiften yoksun olmakla birlikte, bu ay›rt
toplumsal aktörlerden ve güç
gözard› etti. 12 Eylül’ü sadece ordunun ve askerî elitlerin edilememe hali o kadar da problem teflkil et-
iliflkilerinden ba¤›ms›z bir var- kendi tahakkümünü kurmas› olarak alg›lamak mümkün mü? miyordu. Çünkü merkezin solunda veya sa-
l›k olarak ele al›yor, devlet elit- ¤›nda kimse ç›k›p Türkiye’de siyasal liberal-
leri ile di¤er toplumsal aktörler aras›nda bir üzerine infla edildi. Fakat 2001 kriziyle birlikte leflme ve demokratikleflme olsun demiyordu.
çat›flma tarif ediyor, devletin burjuvazinin sosyalist solda bir k›r›lma yafland›, krizin fikrî 2001 krizinin yaratt›¤› toplumsal k›r›lmalar
hegemonyas›n› tesise engel olmufl oldu¤unu anlamda travmatik bir etkisi oldu¤u dahi söy- (krizin yaratt›¤› tahribat›n büyüklü¤ü, sa¤da-
söylüyor. Burada çok fazla teorik sorunla lenebilir. Pek fazla dillendirilmeyen, bazen ki ana ak›m siyasî partilerin tasfiyesi) ve
karfl› karfl›yay›z. Bu noktada önemli olan, yokmufl gibi davran›lan neoliberal kapitaliz- AKP’nin 2002’de neoliberal kapitalizmin he-
böyle bir tarih okumas›n›n 1990’lardan itiba- me de¤inmeden geçmek imkâns›z hale geldi. gemonya krizini aflan bir proje gelifltirmesi
ren belirli bir politik ihtiyaç ve konumlan›fl- Bu noktada baflgösteren sorun, Türkiye solu- durumu ciddi olarak de¤ifltirdi. AKP bir yan-
tan kaynaklan›yor olmas›. Bu anlat›n›n nele- nun az önce ifade edilen meseleleri demokra- dan Türkiye sa¤›n›n askerî vesayete karfl› ge-
ri kapsad›¤›, neleri d›flar›da b›rakt›¤› politik tikleflme stratejisinin bir parças› haline getir- leneksel “otoriter-millî irade” söylemiyle, bir
olarak çok önemli bir sorudur. Bu tarih anla- mesinde de¤il. Sorun flu: yandan da ‹slâmc› geçmiflinden ötürü ordu
t›s›, baflta s›n›fsal meseler olmak üzere, bir- Öncelikle, neoliberal kapitalizmin son de- karfl›s›nda daha fazla s›k›flmas› nedeniyle “si-
çok fleyi depolitize ediyor. Örne¤in, referan- rece a¤›r yafland›¤› bir ülkede kapitalist s›n›f villeflme” hamlelerine giriflti. Bu noktadan iti-
dum sürecinde de görüldü¤ü üzere, bu an- süreçleri ne analizin, ne siyasal pozisyonun, baren sosyalist solun 1990’larda “göze batma-
lat›n›n gelip kilitlendi¤i meselelerden biri, ne de siyasal stratejinin belirlenmesinde yer yan” siyasal pozisyonu çok sorunlu bir hale
Türkiye’de militarizm ya da askerî vesayet buluyor. Geçerken belirtmek gerekir ki, o y›l- gelmeye bafllad›.
olarak tarif edilen durumdur. “Türkiye’de lar›n kendine özgü tarihselli¤inin gözard› Son olarak, sol içindeki liberal hatt›n s›n›f
niye darbeler olur?”, “militarizm nas›l varl›- edilmesi, eski ezberlerin daha kolay ifade edil- mücadelesini “ola¤an” burjuva demokrasile-
¤›n› sürdürüyor?” gibi sorulara sadece mesini de sa¤lad›. Tan›l Bora’n›n deyimiyle rine ait olarak kodlamas› ve flu an bir “ola¤an-
“devletin aç›k otoriter-militer kurumsallafl- “s›n›fa kaçan” siyasal pozisyonlar›n da “de- laflma” yafland›¤›n› iddia etmesi, Türkiye tari-
mas›” üzerinden cevap verilir. Fakat hepi- mokratikleflme” sorununu içermeme, bu min- hinde hiç s›n›f mücadelesi yaflanmad›¤› sonu-
mizin üzerinde hemfikir oldu¤u bu cevab› valde ifade edilen sorunlar› ikincillefltirme gi- cunu da beraberinde getiriyor. Ayn› zamanda
nas›l okumak gerekiyor? Militarizm ne tür bi bir problemi vard›. s›n›f mücadelesi di¤er tüm meselelerden so-
güç iliflkilerinin sonucudur? Liberal solun Halbuki sosyalist bir demokratikleflme yut bir flekilde tarif edildi¤i için militarizmle
bu soruya cevab›n› flöyle özetlemek müm- stratejisi s›n›fsal olan ve olmayan sorunlar› mücadelenin ayn› zamanda bir s›n›f mücade-

13
lesi oldu¤u görülemiyor. Bu bak›fl aç›s›, para- hareket olarak 1980 sonras›nda yaflanan bir di- hakk› iken, mülkiyet hakk› liberal piyasa dü-
doksal olarak elefltirdikleriyle birebir örtüflü- zi yenilginin neticesinde bir sivilleflme olarak zenini ifade eder. ‹kisi aras›ndaki çat›flma mo-
yor: S›n›f mücadelesini salt iktisadî bir mesele demokrasi, liberal-parlamenter rejimin ku- dern zamanlar›n ilk efli¤inde söz konusu ve
olarak görmek; tarihe aflamac›, düz çizgisel bir rumsal çerçevesinin yerlefltirilmesi olarak de- yaflad›¤›m›z bir dizi gerilim de bununla alâka-
perspektiften bakmak. mokrasi ya da bireyin özel alan›n›n devlete l›. Demokrasinin özü itibariyle halk›n iktidar›,
karfl› korunmas› olarak demokrasi tarifini be- alt s›n›flar›n sosyal ve siyasal gücü anlam›na
nimsemifl olmam›z ciddi bir problem. ‹ki aç›- geldi¤ini unutmamam›z gerekiyor.
Solun demokratikleflme ufku dan ciddi bir problem. Demokrasi meselesini ve kendimizi sol li-
‹lki, sosyalist bir aç›dan demokrasi sadece beral veya liberal demokrat pozisyondan nas›l
Foti Benlisoy: Sol liberalizm denen fikrî-poli- bireyin ya sivil toplumun devlete karfl› savu- ay›raca¤›m›z› tart›fl›r›rken sosyalistler aç›s›n-
tik ak›m›n siyasal sonuçlar› hangi alanda beli- nulmas› meselesi de¤ildir. Demokrasi, çok ba- dan önemli olan ikinci mesele, demokrasinin
riyor? Çok aç›k ki, bu, demokratikleflme süre- sit bir tan›mla “halk›n iktidar›” sorunudur. Bu s›n›rlar›d›r. Toplumsal varoluflun hangi alan-
ci ve stratejileri dedi¤imiz aland›r. Bu minval- noktada bir parantez açal›m: Demokrasi keli- lar› demokratik karar alma süreçlerine tâbi tu-
de bugün sol içinde AKP’ye iliflkin hay›rhah mesinin bu kadar yerleflmesi çok yenidir, II. tulmal›d›r, hangileri tutulmamal›d›r? Kapita-
bir tutum tak›nanlar›n savundu¤u “yetmez, Dünya Savafl› sonras›nda gerçekleflmifltir. He- list ba¤lamda demokrasi, toplumsal iliflkilerin
ama evet” pozisyonunun problemli yan› sade- le ki hürriyet ve demokrasi kelimelerinin bir büyük bir k›sm›n› demokratik bir siyaset süre-
ce “evet” de¤il, “yetmez” diyor olmas›d›r. Bu- arada kullan›lmas› tamamen So¤uk Savafl cinin d›fl›na atar. En basiti, art›k de¤erin üre-
nun anlam›, esas itibariyle, son yirmi y›ld›r ya- konjonktürünün bir ürünüdür.
flanan dönüflümü yetmese de onaylamakt›r. Bunun öncesinde “demokrasi” Rosa Luxemburg’un sözünü bir kere daha hat›rlamam›z
Böylesi bir tasavvurun arkas›nda demokratik- kelimesi, Avrupa hâkim s›n›fla-
gerekiyor: “Sosyalist hareketin kaderi burjuva
leflme meselesiyle ilgili solun bir fikrî yenilgisi r› aç›s›ndan biraz korkulan, bi-
bulunmaktad›r. Bu fikrî yenilgi, solun kendisi- raz tedirgin edici bir tabir ola- demokrasisine de¤il, tam tersine, demokratik
ni hâkim demokratikleflme tan›m›yla, yani “si- rak alg›lan›rd›. Özellikle Frans›z geliflimin kaderi sosyalist harekete ba¤l›d›r.”
villeflme” veya “normalleflme” gibi kav-
ramlarla s›n›rlamas›d›r. Bu noktada iki tim ve bölüflüm sürecini, yani ekonomi de-
problem var. Biri, solun, sosyalist hareke- di¤imiz alan› siyasal etki alan›n›n d›fl›nda
tin demokratikleflme ufku bununla m› s›- b›rak›r. Yani kapitalist ba¤lamda demokra-
n›rl›? Bir de, demokratikleflme denilen sü- si, kapitalizmin ay›rt edici özelli¤i olan si-
reç içerisinde sosyalist hareket kendini na- yaset ve ekonomi aras›ndaki ayr›m› esas
s›l konumland›rmal›? al›r. ‹ktisadî ba¤lam piyasan›n, teknik sü-
Öncelikle Bat› tipi parlamenter rejime reçlerin sonucu olarak ortaya ç›karken, si-
“demokrasi” dememek gerekti¤ini düflü- yasal ba¤lam dedi¤imiz s›n›rl› ba¤lam an-
nüyorum. Örne¤in burjuva demokrasi de- cak demokrasi konusu edilebilir.
nen fleyi nas›l tarif ediyoruz? “Kapitalist Bu tarifin ›fl›¤›nda referandum sürecin-
ba¤lamda demokrasi” diyebiliriz san›r›m. deki gibi bir tart›flmada kafam›zdaki soru-
Lucian Canfora bu rejimleri biraz demok- nun flu olmas› gerekti¤ine inan›yorum: Bir
rasi ve ziyadesiyle oligarfliden oluflan demokratikleflme süreci yafl›yor muyuz,
“karma rejimler” olarak tan›ml›yor. Bu yaflam›yor muyuz? E¤er bir demokratiklefl-
noktay› h›zla geçerek detayland›rmaya ça- me süreci yafl›yorsak gerçekten, fazla inatç›
l›flal›m: Sosyalist bir pozisyondan demok- olmaya gerek yok, “yetmez, ama evet” di-
rasiyi nas›l tan›mlayaca¤›z ve demokrasiyi yebiliriz. E¤er bir demokratikleflme süreci
nas›l arayaca¤›z, onun pefline nas›l düfle- yaflam›yorsak, tam tersi bir süreç yafl›yor-
ce¤iz? ‹nsanl›¤›n ufkunun parlamenter re- sak, buna karfl› tutum almal›y›z. “Demok-
jimle s›n›rl› oldu¤u, son yirmi y›l›n etkili ratikleflme” tan›m› etraf›nda yapt›¤›m›z bir
söylemlerinden biri. Fukuyama’n›n “Tari- tart›flmada flöyle bir sonuç a盤a ç›k›yor:
hin Sonu” makalesini yay›nlad›¤› 1989 y›- Alt s›n›flar›n, ezilenlerin, afla¤›dakilerin,
l› bir bafllang›ç tarihi olabilir. 1989’un di- kad›nlar›n sosyal ve siyasal gücünde bir
¤er bir önemi, Frans›z Devrimi üzerine ça- artma m› var, yoksa bir azalma m›? Yaflad›-
l›flan revizyonist tarih okulunun öncüsü ¤›m›z son yirmi y›lda insanlar›n kendi ha-
François Furet’nin devrimin 200. y›ldönü- yatlar›n› kolektif olarak örgütleme ve o ha-
mü vesilesiyle Frans›z Devrimi’nin art›k yata sahip ç›kma, kendi talepleri etraf›nda
bitti¤ini ilan etmesiydi. Furet, Frans›z siyaset alan›na ç›kma güçlerinde muazzam
Devrimi’yle aç›lan bir tarihsel dönemin sona bir azalma var. Sadece sendikalaflma oranlar›-
erdi¤ini ifade ediyordu. Kastetti¤i fluydu: Devrimi ve hemen sonras›nda demokrasi hâ- na bakmak bile yeterli.
Frans›z Devrimi siyasal sonuçlar› itibariyle ra- kim s›n›flar taraf›ndan “alt s›n›flar›n gücü”, Aflamal› devrim stratejisine iliflkin Uraz ve
dikalizme, siyasal afl›r›l›¤a öyle bir alan açt› ki, “mülksüzlerin mülkiyet özgürlü¤üne karfl› ‹smet’in anlat›klar›na bir ek yapmak gereki-
ard›ndan 200 y›l›m›z› belirleyecek bütün me- diktas›, zorbal›¤›”. Despotik bir ça¤r›fl›mla de- yor. Bu stratejinin sonuçlar› aras›nda en tahrip
lanetler ortaya saç›ld›, pandoran›n kutusu mokrasiyi “Türk sultanl›¤›” olarak adland›- edici olan, sosyalist hareketin ideolojik, poli-
aç›ld›. Frans›z Devrimi’nden, aslolarak 1793’te ranlar bile vard›r. Dolay›s›yla liberalizm ve tik, örgütsel ba¤›ms›zl›¤›n› yitirme ve hâkim
devrimin radikalleflmesinden bafllayan ve demokrasi aras›nda do¤duklar› andan itiba- s›n›flar›n flu ya da bu kesiminin –gerçekten
Auschwitz’teki toplama kamplar›na, Sovyet- ren bir gerilim söz konusudur. Bu gerilim an- hangisi oldu¤u fark etmez– bir uzant›s› haline
ler’deki gulaglara uzanan düz çizgisel bir ta- cak zaman içinde flu ya da bu ölçüde giderile- gelme tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalmas›d›r. Bu
rihsel geliflim süreci anlat›l›yor. Furet ve takip- biliyor. Ama, s›n›fsal çeliflkilerin keskinleflti¤i noktada Rosa Luxemburg’un kapitalizm
Derleyen: Aykut K›l›ç

çileri 1989’da bu tarihten kurtuldu¤umuzu kriz dönemlerinde liberalizm ve demokrasi ve demokrasi aras›nda iliflkiyi tart›fl›rken
müjdeliyor. Yani siyasal afl›r›l›klar ortadan aras›ndaki aç› daha da artabiliyor. Fransa’da söyledi¤i sözü bir kere daha hat›rlamam›z
kalkt›, insanl›k sonunda gördü ki, s›¤›nabile- 1793 Konvansiyonu’ndaki ifadedir bu gerilimi gerekiyor: “Sosyalist hareketin kaderi bur-
ce¤i yegâne liman liberal-parlamenter-temsilî yans›tan: “Varolma hakk›, mülkiyet hakk›n› juva demokrasisine de¤il, tam tersine, de-
rejim olarak demokrasi. s›n›rlayabilir.” Varolma hakk› afla¤›dakilerin, mokratik geliflimin kaderi sosyalist hare-
Bizdeki tart›flma da bu asl›nda. Sosyalist ezilenlerin kendi hayatlar›na sahip ç›kabilme kete ba¤l›d›r.”

14
GENEL SEÇ‹MLERDEN REFERANDUMA ALEV‹LER –1 du. Örne¤in Fethullah Gülen’le
en kolay iliflkiye geçebilen Alevî
olarak Do¤an’›n resmi belleklere
Alevîler haf›zalar›n› yitirirken kaz›nd›. Do¤an, Gülen’le pek
çok konuda anlaflabildi¤ini dile
getirmekten çekinmedi. Do-
2007 genel seçimlerinden 2010 referandumuna, Alevîlerin yüzy›llard›r sözlü geleneklerle
¤an’›n bu iliflkileri çeflitli kesim-
tafl›d›klar› haf›zan›n en çok y›prat›ld›¤› dönemlerden birine tan›kl›k ediyoruz. 9 Ekim'de
lerce k›nansa da, Alevî toplumu-
Ankara'da zorunlu din derslerine karfl› tarihî bir eylem yapacak olan Alevîlerin gündemine
nun di¤er öne ç›kan isimleri ya
önce genel seçimler, Alevî Çal›fltay› ve Ergenekon Davas› tart›flmalar› ›fl›¤›nda bak›yoruz...
da topluluk d›fl›ndan Alevîler
ad›na konuflanlar›n en az Do¤an
007 y›l›nda Avrupa ‹nsan Haklar› Mah- gerekiyor: O dönemde AKP ve MHP saflar›- kadar benzer iliflkiler içinde olduklar›n› gör-

2 kemesi’nin, iki Alevî yurttafl›n Türkiye na geçen Alevîler oldu¤u biliniyordu. Ce- mek zor olmad›. Genel seçimlerden referan-
aleyhine açt›¤› zorunlu Din ve Ahlâk mal fiener’in Alevîleri aç›kça MHP saflar›na duma gelen süreç Alevî toplumunu bir kez
Kültürü dersiyle ilgili dava karar›nda, bu ça¤›ran yaz›lar›, Reha Çamuro¤lu’nun AKP daha siyasî arenaya tafl›rken, bu kez toplulu-
derslerin Sünnî geleneklere dayal› perspek- ile s›k› iliflkisi döneme damgas›n› vuran ko- ¤un elinde kalan son hazineyi, yani haf›zas›-
tiften verilmesinin, Avrupa ‹nsan Haklar› nulard›. Di¤er yandan, örgütlü Alevîlerin n› da geri gelmemek üzere kaybetmekle kar-
Sözleflmesi’nin inanç ve e¤itim haklar›yla il- “sol” kanad›n› temsil eden Avrupa merkez- fl› karfl›ya b›rakt›.
gili maddelerine ayk›r› oldu¤u beyan›n›n li Almanya Alevî Birlikleri Federasyonu
üzerinden üç y›l geçmesine ra¤men bu ko- (AABF) ve Avrupa Alevî Birlikleri Konfede- Boflalt›lan “Alevî Haf›zas›”
nuda bir ilerleme sa¤lanamad›. Bundan do- rasyonu (AABK) ile bu örgütlerin Pir Sultan Genel seçimler sonras›nda özellikle AKP
lay› Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i, 9 Abdal Kültür Derne¤i (PSAKD), Alevî Kül- saflar›nda Alevîlerle ilgili çeflitli senaryolar
Ekim’de Ankara’da bir oturma eylemi yap- tür Derne¤i (AKD), Hac› Bektafl Veli Anado- tart›fl›l›rken, bafllang›çta bu projelerin sena-
maya haz›rlan›yor. Oturma eylemiyle sesle- lu Kültür Vakf› (HBVAKV) gibi örgütleri de risti olan, ancak daha sonra partinin Alevî
rini duyurmak isteyen Alevîler, çeflitli ke- kapsayan Türkiye’deki uzant›s› Alevî-Bek- yaklafl›m›na karfl› ç›kan Reha Çamuro¤-
simlerle görüflerek ve desteklerini de alarak, tâfli Federasyonu (ABF) üyesi baz› yönetici- lu’nun fikirleri ve Devlet Bakan› Faruk Çelik
bu eylemden sonra zorunlu din derslerini ler önce CHP’yle pazarl›¤a giriflip daha son- liderli¤inde, kamuoyunda “Alevî aç›l›m›”
boykot etmeyi planl›yor. Alevîler böyle bir ra kap› d›flar› edilince “CHP, Alevî k›r›m› olarak bilinen Alevî Çal›fltay› bafllat›ld›. Çe-
boykota giriflirse, tarihlerinin en büyük top- yap›yor” demeçlerine, örgütlü Alevîlerin lik, Alevîlerin sorun ve taleplerini masaya
lu eylemlerinden birisine kat›lm›fl olacaklar. “sa¤” kanad› diyebilece¤imiz Cem Vakf› ve yat›rmay›, belli bafll› kayg› ve problemlerini
Bu durum, günümüzde içi boflalt›lmaya ça- ‹zzettin Do¤an taraftarlar› ise Diyanet’ten aç›k yüreklilikle ele almay›, bu problemlerin
l›fl›lan Alevî haf›zas›n›n tazelenmesi aç›s›n- pay alma hesaplar›na devam ettiler. Do¤an, afl›lmas›na yönelik olarak kat›l›mc›lar›n gö-
dan da büyük önem tafl›yor. Ayn› zamanda laiklik baflta olmak üzere sahip ç›kt›¤› Ata- rüfl ve önerilerinden yararlanmay› amaçla-
anadilde e¤itim boykotundan sonras›na türkçü de¤erlerden dolay› AKP’nin “‹slâmî” d›klar›n› belirtip “Alevîlik konusu istismar
denk gelmesi de tarihin bir baflka cilvesi... çizgisiyle y›ld›z› bar›flamasa da, onlarla pa- edilmeyecek kadar hassas, çözümsüz b›ra-
Referandum sürecinde baflbakan›n dilin- zarl›k kap›s›n› hep aç›k b›rakt›. Do¤an’›, k›lmayacak kadar hayatîdir” dese de, çal›fl-
den düflmeyen Alevîlerin 9 Ekim’e gelene benzer flekilde, kapal› ya da aç›k kap›lar ar- tay›n gidiflat› pek öyle görünmedi. Baz› Ale-
kadar yaflad›klar› sürece bakmak için d›nda düflüncelerini gerçeklefltirmek için vî yazar, müzisyen ve örgüt yöneticileri ça-
2007’ye dönmek, genel seçimleri hat›rlamak her türlü iliflki içinde görmek mümkün ol- l›fltayda söz ald›, ancak özellikle AABF ve

Sünnî kökenli akademisyen Necdet


Subafl› (solda) ve Devlet Bakan›
Faruk Çelik taraf›ndan yürütülen
7. Alevî Çal›fltay›’ndan da kayda
de¤er bir sonuç ç›kmad›
Foto¤raflar: Cumhuriyet Arflivi

15
ABF taraftarlar› bu “aç›l›m”a s›cak bakma- rülüyor. Hemen her yöredeki Alevî kaynak- olmas›na, di¤er yandan devletle iliflkisi olma-
d›klar›n› çeflitli vesilelerle dile getirdiler. Ça- lar›ndan toplan›lan el yazma eserleri, Diya- yan çeflitli araflt›rma merkezlerinin aç›lmas›-
l›fltay›n kap›lar› sadece Alevîlere de¤il, he- net ‹flleri Baflkanl›¤› ile birlikte, “Alevî-Bek- na yol açt›. Pek ço¤u da kurulufllar›n› ilna et-
men her kesimden gelen ve diledi¤i flekilde tâfli Klasikleri” bafll›¤›yla, kal›n ciltler halin- mek üzere çal›flmalar›n› sürdürüyor. Ancak
Alevîlik hakk›nda konuflmaya can atanlara de, oldukça fl›k bir ambalajla ve uygun fiya- bunlar›n devletle iliflkilerinin boyutlar›na bir-
da aç›kt›: Marafl katliam› san›klar›ndan Ök- ta dizi olarak piyasaya sunan bu merkezin kaç örnekle k›saca bakmakta fayda var:
kefl fiendiller’in çal›fltaya ça¤r›lmas›yla ilk bafl›nda bir baflka ilahiyatç› Osman E¤ri bu- ABF’nin Türkiye’deki bileflenlerinin çat›-
k›yamet koptu. Çal›fltaya kat›lan Mümtaz’er lunuyor. Doktora çal›flmas› “Liselerde ‹slâm s› alt›nda Ankara’da kurulan Alevî Enstitü-
Türköne ise Alevîleri darbecilikle suçlad›, Dîni’nin Ö¤retiminde Tümevar›m Yöntemi- sü, bir yandan yap›lanmas› itibariyle ve
kendisine karfl› ç›kanlar› ise yanl›fl anlamak- nin Uygulanmas›” olan ve “Alevî Köylerin- bünyesindeki Cengiz Güleç, Ayhan Yalç›n-
la elefltirdi. Türköne, konuyla ilgili yazd›¤› de Din Hizmetleri Nas›l Yap›labilir?” bafll›k- kaya, Aykan Erdemir gibi isimlerle Alevî-
bir yaz›da Alevî önderlerinin çal›fltaya kat›l- l› bir de k›lavuzun yazar› olan E¤ri’nin ba- lerin “sol”da görünen düflünce dünyas›na
ma sorununu bir güç savafl› olarak yürüt- fl›nda bulundu¤u kitap dizisinin Alevîleri yak›n dururken, di¤er yandan Baflbakanl›k
tüklerini vurgulayarak hedefini göstermifl (ve Hac› Bektafl’›) Sünnî olarak göstermeye Fonu ve Kültür Bakanl›¤› deste¤iyle Anka-
oldu: Türköne’ye göre Alevî sorununun çö- çal›flanlar›n en önemli dayana¤› olan “Ma- ra’da Uluslararas› Hac› Bektafl Veli Sempoz-
zümü için elzem olan fley, Alevî önderlerin kalat” eseriyle bafllad›¤›n› ve Kaygusuz Ab- yumu’nu düzenlerken devletle ne kadar ya-
inançla siyaset aras›na kal›n bir çizgi çekme- dal gibi önemli Alevî flairlerinin eserlerini k›n dirsek temas›nda olabilece¤ini de gös-
siydi. Çal›fltay, bu tart›flmalar› takmayarak yay›nlarken onlar›n Sünnî anlay›flla yafla- termifl oldu. Sempozyumun aç›l›fl› Kültür
yoluna devam etti, yedinci oturum sonras›n- d›klar›n› ima eden ifadelere sahip olduklar›- Bakan› Ertu¤rul Günay ve Devlet Bakan› Fa-
da nokta konuldu. Bu toplant› sonras›nda n› da belirtmek gerekiyor. “Makalat”›n ayn› ruk Çelik taraf›ndan yap›ld›. Enstitü, bünye-
iyi niyet dilekleri iletildi, ancak ortaya bir ra- bask›s›n›n, geçti¤imiz aylarda Yeni fiafak sinde bulundu¤u örgütlerin çal›fltay konu-
por ya da sonuç bildirisi ç›kmad›, hükümet gazetesi taraf›ndan okuyucular›na 29 kupon sundaki tavr›na ra¤men daha ilk çal›flmas›n-
elini tafl›n alt›na koymayaca¤›n› belli etmifl karfl›l›¤› arma¤an edildi¤ini de belirtelim. da devlet deste¤ini ne kadar kolay alabilece-
¤ini ve çal›fltay› yürüten Faruk
Çelik’in aç›l›fl konuflmas› yap-
mas›na sessizce raz› olabilece¤i-
ni de göstermifl oldu. Dolay›s›y-
la “sol”da görünüp “sa¤”dakile-
re laf atmak prati¤e pek yans›-
m›yordu.
Merkezi Almanya’da bulu-
nan, ancak genifl bir dan›flma ve
yürütme kuruluna sahip olan
Alevî-Bektâfli Kültür Enstitüsü
ise Türkiye’den Alemdar Yal-
ç›n’›n denetiminde çal›flmalar›n›
sürdürüyor. Alevî kökenli ol-
mayan ve oldukça zor çözülecek
bir iliflkiler a¤›nda bulunan
Alemdar Yalç›n’›n, önce Tuncay
Özkan’›n kurdu¤u Yeni Par-
ti’nin genel baflkan yard›mc›s›
görevinde bulundu¤unu, daha
sonra Rahflan Ecevit’in iste¤iyle
DSP genel baflkanl›¤›na aday ol-
du¤unu, ancak “Ergenekoncu-
Tuncay Özkan’›n Ergenekon davas›nda san›k olmas›yla, iflin bir ucunun Alevîlere de¤mesi gecikmedi lar›n partiyi ele geçirmek istedi-
¤i” tart›flmalar›n›n gölgesinde
oldu. Di¤er yandan Devlet Bahçeli, sekiz Konunun di¤er ilginç taraf› ise, Osman E¤ri baflkanl›¤› kazanamad›¤›n› da ekleyelim.
maddeden oluflan kendi Alevî aç›l›m›n› ifla- ve ekibinin yay›nlad›¤› eserlerin orijinal Pek çok yay›n› olan Yalç›n’›n, son dönemde
ret eden aç›klamalarda bulundu. Bahçeli, ce- nüshalar›n›n kütüphanelerden de¤il, Alevî- kaleme ald›¤› “Kamu Vicdan›n›n S›zlad›¤›
mevlerinin tan›nmas› ba¤lam›nda AKP’den lerden al›nm›fl olmas›, yani dedelerin yüz- Yer: Tuncay Özkan” adl› bir kitab› da bulu-
daha cesur olabilece¤ini vurgulad›. y›llar boyunca kutsal bir emanet olarak sak- nuyor.
Alevîlik meselesi, siyasî alandaki popüla- lad›klar› bu eserlerin güvenle E¤ri’ye teslim Araflt›rma merkezlerinden bahsetmifl-
ritesinin yan›s›ra, yay›n dünyas› ve akade- edilmesi. Bunun en uç noktas› ise, örgütlü- ken, bunlar›n ilki say›labilecek ve Alemdar
mik camiada da benzer bir ilgiye mazhar örgütsüz, pek çok yörede yaflayan Alevîler Yalç›n’›n uzun bir süre (1994-2005) baflkan-
oluyordu: Piyasada yay›nlanan Alevîlikle il- için inanç önderi olarak kabul edilen ve Ale- l›¤›n› yapt›¤› Gazi Üniversitesi Türk Kültü-
gili kitaplar›n art›fl› ve özellikle ilahiyat fa- vîlerin “sol” kanad› için en önemli dinî oto- rü ve Hac› Bektafl Veli Araflt›rma Merke-
kültelerinde Alevîlikle ilgili tez çal›flmalar›- rite say›labilecek Veliyettin Ulusoy’un, yani zi’nin, ilahiyatç› yap›lanman›n yan›s›ra,
n›n geçmifl y›llar›n çok üstüne ç›kmas› bir te- Hac› Bektafl’›n soyundan geldi¤ine inan›lan “Türkçü Alevî” çizgisindeki isimler taraf›n-
sadüf de¤ildi. Devlet ad›na çal›fltay›n koor- Çelebilerin arflivinin aç›lmas›. Yüzy›llar bo- dan yönetildi¤ini belirtmekte gerekiyor:
dinatörlü¤ünü yürüten akademisyen Nec- yunca Alevî-Bektâfli tarihinin yaflad›¤› tüm Hac› Bektafl ve Alevîlik söz konusu oldu-
det Subafl› baflta olmak üzere, bu kitaplar›n ac›lara tan›kl›k etmifl ulu bir dergâh›n en ka- ¤unda, Ahmet Yesevî, Orta Asya ve Türk-
yazarlar›n›n büyük k›sm›n›n Sünnî kökenli dim arflivinin hangi amaca hizmet etti¤i bel- lük vurgusunu her yay›nlar›nda dile getiren
ilahiyatç›lar olmas› ise iflin ilginç yan›yd›. li olmayan ellere teslim edilmesini var›n siz Yalç›n ve arkadafllar›, el yazmalar› koleksi-
Halen bu kiflilerin kontrolünde yürütülen düflünün. yonu yapan Osman E¤ri’ye benzer flekilde,
çal›flmalar›n en kapsaml›s›, Çorum’da aç›lan Alevîlik etraf›ndaki hareketlenme, bir uzun bir dönemdir Alevî ocaklar›n›n soy-
Hitit Üniversitesi Hac› Bektafl Veli Araflt›r- yandan aç›l›mdan önce faaliyetlerine baflla- kütükleri diyebilece¤imiz flecere, icazetna-
ma ve Uygulama Merkezi taraf›ndan sürdü- yan araflt›rma merkezlerinin tekrar motive me, ziyaretname gibi orjinal belgeleri Alevî-

16
gulad›¤› “yarg› ve ordudaki operasyonlar›n
Alevî-Bektâfli
bir nedeni de Alevîleri temizlemek” söyle-
Federasyonu
Baflkan› Ali Balk›z mi, Ergenekon’u karfl›s›na alan kesimlerin
Alevîleri de Ergenekon’un bir parças› olarak
görmelerine neden oldu. TSK’da Fethullahç›
yap›lanma karfl›s›nda bir Alevî yap›lanmas›
oldu¤u konuflulmaya baflland›. Dava süre-
cinde asker kökenli san›klar›n say›lar›n›n ço-
¤almas›yla önce ordu içinde, daha sonra da
yarg› içinde Alevî yap›lanmas› olup olmad›-
¤› tart›flmalar›n› gündeme geldi. Ergenekon
davas›nda tutuklan›p serbest b›rak›ld›ktan
sonra hakk›nda tekrar tutuklama karar› ç›-
kar›lan denizci yarbay Ali Tatar’›n intihar›n-
dan sonra cemevinde yap›lan cenaze töre-
niyle birlikte TSK’daki Alevîlerle ilgili ha-
berler artt›. Soruflturma kapsam›nda Erzin-
can’da görülen davan›n bir numaral› san›¤›
olan 3. Ordu Komutan› Sald›ray Berk’in de
Alevî olmas› gündeme bomba gibi düfltü.
Yarg› cephesinde ise Erzincan Cumhuriyet
Baflsavc›s› ‹lhan Cihaner’in “Ergenekon te-
rör örgütüne üye olmak” suçlamas›yla yar-
lerden toplamakla meflguller. g›land›¤› dava, Cihaner’in Alevî olmas›yla
Görünen o ki, Alevîlik ad›na “akademik” iliflkilendirildi. Bu konuyla ilgili olarak uzun
görünen çal›flmalar›n perde arkas› en az per- bir aradan sonra CHP ‹stanbul ‹l Baflkan›
de önü kadar karmafl›k. Peki bunca faaliye- Berhan fiimflek’ten flimflek gibi sözler geldi:
tin suyu nerden geliyor, nereye gidiyor, iflte “AKP iktidar› etnik kimliklerinden ötürü
bunu biraz düflünmek, özellikle Alevî belge- Alevîleri d›fll›yor. Sald›ray Berk, ‹lhan Ciha-
leri üzerine yap›lan çal›flmalar›n sonunun ner, Ali Tatar’›n kimli¤inden yola ç›k›ld›¤›n-
nereye gidebilece¤ini iyi hesaplamak gere- da, askerin, yarg›n›n içinde bir ‘Alevîsizlefl-
kiyor. tirme politikas›’ uyguland›¤›n› görüyoruz.
Bir taraftan Alevî toplumuna gelenekleriyle
Ergenekon’a bulaflan Alevîlik beraber Alevî aç›l›m› ad› alt›nda bir uyutma-
Söz Tuncay Özkan’a gelmiflken, elbette 2008 ca yaparken, bir taraftan da askerî personel
y›l›nda bafllayan Ergenekon davas›ndan veya kamu personeli olan Alevîleri ay›kla-
bahsetmek gerekiyor: Ergenekon konusu maya bafllad›lar.”
manfletlere ilk düfltü¤ü günlerde, meselenin ‹flin ilginç yan›, Ergenekon’un Alevîlerin
Alevîlerle nas›l bir iliflkisi oldu¤u pek konu- ifli mi oldu¤u, yoksa Alevîlere karfl› m› ya-
flulmuyordu. Ancak düzenleyicileri aras›n- p›ld›¤› anlafl›lamad›. Özellikle Alevî örgüt-
da Özkan’›n da bulundu¤u Cumhuriyet mi- lerinin yöneticilerinin tav›rlar› bu konuyu
tinglerinde meydanlar› doldu-
ranlar›n büyük ço¤unlu¤unun Ergenekon davas› sürecinde sadece Alevî olanlar›n dinsel
Alevîler oldu¤u kulaktan ku- kimliklerinin konuflulmas› ve özellikle Zaman, Yeni fiafak,
la¤a söyleniyordu. Özkan’›n
Vakit gibi gazetelerin ›srarla bu konuya vurgu yapmalar›
Ergenekon davas›nda san›k ol-
mas›yla, iflin bir ucunun Alevî- gözlerden kaçmad›.
lere de¤mesi gecikmedi. Fakat
yaflananlar, Alevîlerin Ergenekon’un nere- daha da bulan›klaflt›rd›. Örne¤in AABK’n›n
sinde oldu¤unu bulan›klaflt›rd›kça bulan›k- ayl›k yay›n organ› Alevîlerin Sesi dergisinde
laflt›rd›. yay›nlanan “Prof. Dr. ‹zzettin Do¤an Erge-
Davan›n önemli san›klar›ndan Veli Kü- nekon’un Neresinde?” bafll›kl› bir yaz›da,
çük’ün bilgisayar›nda bulunan ve Ergene- Do¤an baflta olmak üzere Ergenekon içinde
kon’un tutuklu san›¤› Ümit O¤uztan taraf›n- Alevî yap›lanmalar›n olabilece¤inden dem
dan haz›rland›¤› söylenen “13. Kabile” isim- vuruluyordu. Di¤er yandan, dava süresince
li bir dosyada Alevîlerle ilgili akla gelmeye- ad› geçen isimlerin herhangi bir etnik kimli-
cek ifadelerin yer ald›¤› bas›na yans›d›. Yeni ¤i ya da siyasî kimli¤i konuflulmazken, sa-
fiafak’›n bir haberine göre, Ergenekon’un ç›- dece Alevî olanlar›n dinsel kimliklerinin ko-
k›fl noktas›, Do¤u Perinçek ve arkadafllar›- nuflulmas› ve özellikle Zaman, Yeni fiafak,
n›n cemevlerinde yapt›¤› toplant›lard›. Bir Vakit gibi gazetelerin ›srarla bu konuya vur-
baflka haberde ise ‹brahim fiahin’in evinde gu yapmalar› gözlerden kaçmad›. T›pk› Tür-
bulunan bir suikast listesinde ABF genel köne’nin çal›fltayda dillendirdi¤i darbecilik
baflkanl›¤›n› yürüten Ali Balk›z ve suçlamalar› gibi, Ergenekon süreci de tüm
PSAKD’nin eski genel baflkan› Kaz›m Alevîlere yönelmifl oldu. Referandum süre-
Genç’in adlar› yer al›yordu. Balk›z ve Genç, cinde baflbakan da benzer bir söylemi üstü
davaya müdahil olarak kat›ld›. Özkan da ta- kapal› olarak meydanlara tafl›d›. Aç›l›m, aç›-
n›kl›k ettikleri için kendilerine teflekkür etti. lamadan çoktan kapanmaya bafllam›flt›.
Ergenekon’da yarg›lananlara sahip ç›- (devam› gelecek say›da)
kanlar›n Alevîlerle ilgili olarak ›srarla vur- Feyzullah K›l›çzade

17
TOPHANE VAKASI: ‹KT‹DARIN GÖZÜYLE

Mahalle raconu, cemaat duyarl›l›¤›


Tophane’de ne oldu, niye oldu? AKP kurmaylar›n›n ve medyas›n›n bin dereden su getirerek sald›rganlar› masumlaflt›rma çabas›
malûm. Ama, nas›l bir iktidarla karfl› karfl›ya oldu¤umuzu anlaman›n en sa¤lam yolu, o soruyu en ›l›ml›, en sureti haktan yana
görünen temsilcilerine sormaktan geçiyor. Yasin Aktay, iktidar›n en “çelebi” isimlerinden, en yumuflak ekran yüzlerinden; solla
dirsek temas› –Birikim’de yaz›lar› ç›kt›– olan bir akademisyen, Yeni fiafak yazar›, Siirt kökenli ve k›smen Tophaneli. Tophane
vakas›n› konuflmak için daha uygun bir isim yok herhalde. Bir de Cengiz Çandar’›n yaz›s› var ki, iktibas etmemek olmaz. Aktay’›n
Express’e söyledikleriyle Çandar’›n yaz›s› yaln›z Tophane vakas›n›n ve kentsel dönüflümün de¤ill, iktidardaki zihniyetin MR’› gibi.

Tophane’de bir cemaat örgütlenmesinden mek do¤ru olmaz.


söz ediliyor. Nas›l bir cemaat bu, geçmifli Bu cemaat nas›l örgütleniyor?
ne zamana uzan›yor? Camiye devam eden, sohbet halkas›na, pik-
Yasin Aktay: Mahallede tek bir cemaat söz ni¤e uzanan gevflek bir iliflki a¤›yla birbirine
konusu de¤il, irili ufakl› cemaatler var. Ce- ba¤l›lar. S›k› bir örgütlenme yok, sosyalizas-
maatler ‘70’lerin sonlar›na kadar gençler yon var. Hiyerarflik bir iliflki de yok. Dindar-
üzerinde fazla etkili de¤il, genelde yafll›lar ca bir misyonerlik motivasyonuyla yap›yor-
cemaati olarak kal›yorlar. Gençlerle tarikat- lar bu ifli; iflin içine fedakârca yard›mlaflma
lar aras›nda pek yo¤un bir iliflki olmuyor. da kat›yorlar tabii.
Gençler, o y›llarda, ö¤renci hareketlerinin Yard›m için gerekli kaynak nereden sa¤la-
de etkisiyle MTTB, Ak›nc›lar gibi topluluk- n›yor?
lar›n etki alan›nda. Tayyip Erdo¤an’›n Ka- D›flar›dan bir kaynaklar› yok. Kaynaklar›
s›mpafla’s›n›n da içinde oldu¤u bir çevre ile habitus. Yani dinin kendi asgarî düsturlar›-
Tophane’de Siirt’ten, Kars’tan, Erzincan’dan n›n takibi. Merkezî bir cemaat bütçeleri yok.
gelenler, resmî veya gayr›resmî hocalar›n da Sonuçta, gücü yeten herkes fakirlere yard›m
etkisiyle, semtteki ayyafllara, hapç›lara, eder, zorda kalan kardefline borç verir.
uyuflturucu müptelâlar›na el at›yor ve bu ki- Bu sald›r›y› tarikat›n bir hareketi olarak
fliler yo¤un markajla bir bak›ma hayata ka- m›, yoksa mahalle tepkisi olarak m› gör-
Yasin Aktay
zand›r›l›yor. meliyiz?
Konufltu¤umuz mahalleliler uyuflturucu Tarikat›n bir karar organ› veya oda¤› yok.
kullan›c›lar›n›n ve sat›c›lar›n kovuldu¤un- zamana kadar, bölge tam bir suç bölgesi, ge- Mahalle ile cemaat iliflkileri iç içe geçmifl du-
dan bahsediliyordu, siz ikna edildiklerini celeri sokaklar›ndan geçilemeyen bir halde. rumda, ama sadece bir cemaat de¤il, birçok
söylüyorsunuz... Temizli¤in ard›ndan, cemaatler semt sakin- cemaat... Bu durumda, bu eylem tamamen
Kovulanlar da oluyordur muhtemelen, ama lerinden büyük sempati topluyor. Ayn› za- mahalle refleksi olarak anlafl›lmal›.
as›l etkiyi dönüfltürmekle, yani propaganda, manda, tutunamayanlar için bir dayan›flma Karar organ› olmayan bir tarikat›n bir ma-
sahip ç›kma ve e¤itim yoluyla yap›yorlar. a¤› oluflturuyorlar. halleye yerleflmesi, oray› örgütlemesi çok
Oradaki cami, kahve ve sokak sosyalli¤i bir Öne ç›kan bir cemaat var m›? zor de¤il mi?
tür hayat boyu e¤itim ifllevi görüyor. Ce- Kadirî tarikat› var. Tophane’de Kadirîler Cemaat oraya çok planl› yerleflmifl de¤il.
maatin hepsi tabii ki eski uyuflturucu ba- Yokuflu da vard›r. Tarikat›n kökü Osmanl› Olup bitenlerin sebebi de¤il, sonucudur bir
¤›ml›lar›ndan oluflmuyor, ama bunlar› da zamanlar›na kadar gidiyor. Onun d›fl›nda, bak›ma cemaat. Hiçbir plan yok, orada za-
içeren bir etki alan› oluflturuyorlar. Bir süre formel olmayan, da¤›n›k çevreler vard›r, ten hasbelkader yaflamaktayken kendili¤in-
sonra bölge suç bata¤› olmaktan ç›k›yor. O ama buna normal anlam›yla bir cemaat de- den örgütleniyorlar. Belki 12 Eylül öncesi
MTTB etkisiyle örgütlü yap›lar›
var, ama 12 Eylül sonras› bu yap›
örgütsüz bir “çevre”ye indirgeni-
yor. Geleneksel mahalle iliflkileri
ile görece daha fazla say›lan insan-
lar›n daha otoriter davran›fllar› ön
plana ç›k›yor, ama kesinlikle bir
örgütsel yap›ya dönüflmüyor hiç-
bir zaman. Görebildi¤im kadar›y-
la, bu gençler kat› bir hiyerarfli ile
bir bafla ba¤l› de¤iller, ama birbir-
lerini etkileyebiliyorlar. Mahalle
raconu burada cemaat duyarl›l›¤›-
n›n önüne geçmifl kesinlikle. Olay-
dan bir hafta önce oradan geçer-
ken beni görüp “hocam” diye bana
dertlerini döken insanlar› biliyo-
rum. Bir e¤lence merkezinden
Foto: fiaban Dayanan

yükselen sesleri ve bunun mahal-


lede nas›l katlan›lmaz hale geldi¤i-
ni anlatmaya çal›fl›yorlard›. Saat
gecenin 12’siydi, polis ça¤›rm›fllar-
d›. Polis geldi, e¤lence merkezini
uyard›, orada bekleyen mahalleli-

18
lere “tamam, uyar›m›z› yapt›k, bir daha Mesela, Tütün Deposu kendi alan› ile ma- iktidar veya tahammül kavgalar›.
yapmayacaklar” dedi. Sonra bana ertesi gün hallenin alan›n› ay›rd›, böylece mahalleliye Bu sald›r›n›n anl›k bir tepki olmad›¤›, ha-
ayn› fleyin olaca¤›na emin olduklar›n› söyle- sayg› gösterdi¤ini hissettirdi, ondan sonra z›rl›kl› oldu¤u anlafl›l›yor.
diler. Nitekim ertesi gün, sanki uyar›lan fazla bir sorun ç›kmad›¤›n› san›yorum. Yok, hiç haz›rl›¤a gerek yok. Tophane’yi bil-
kendisi de¤ilmifl gibi, o e¤lence merkezi ay- Bu toplant› mahalleli ile galeriler aras›nda mek lâz›m iflte burada. Ortak bir duyarl›l›k-
n› hareketleri yine yapm›fl diye duydum. iletiflim kanallar›n›n uzun vadeli aç›lmas›- la, dayan›flma güdüsüyle, istedi¤in anda yir-
Mahalleli bundan belediye baflkan›n› so- n›n bafllang›c› olabilir mi? mi-otuz kifliyi hemen toparlayabildi¤in bir
rumlu tutuyor. AKP’li belediye baflkan› bu Tabii, neden olmas›n? Sergi aç›l›fllar›nda içki yer buras›. Sözü edilen rahats›zl›klar, öteden
tür ruhsats›z oluflumlara göz yumuyormufl. servisi flart m›d›r? Bunu bir yaflam tarz› ola- beri herkesin paylaflt›¤› bir rahats›zl›kt› za-
Mahallelinin galerilerle iletiflim kurabile- rak flart kofltuklar›nda, mahalleliyi çekmele- ten.
ce¤i kanallar var m›? ri çok zor olur, çünkü dindar bir insan için Sald›rganlar›n demir sopalar›, biber gazla-
Var tabii. Ben daha önce gale- r› vard›...
rilerle halk aras›nda köprü ol- Sergi aç›l›fllar›nda içki servisi flart m›d›r? Bunu bir yaflam Onu bilemiyorum; ayr›ca, bunlar›n tedariki
mufltum. Bu olaydan sonra da ne kadar zordur, bilmiyorum. Biber gaz› ve-
tarz› olarak flart kofltuklar›nda, mahalleliyi çekmeleri çok
bir toplant› yapaca¤›z beraber. ya demir çubuk, sopa, tedariki zor fleyler de-
Sonuna kadar kavga edilmez,
zor olur. Bu kitlelere aç›l›m önemseniyorsa, bir ayar ¤il san›r›m.
diyalog zorunlu. Bu kavgadan çekmek gerekli. Daha önce de 1 May›s olaylar›nda, IMF
sonra diyalo¤un oluflmas› protestolar›nda Tophane’den geçen solcu
önemli; aksi takdirde, iflin husumete dönü- içkili ortamda bulunmak rahats›zl›k verici- eylemciler büyük bir fliddetle dövülmüfl-
flüp yaflam tarzlar› mevzuu olmaktan ziyade dir. Bunu “içki içmelerine müdahale edilir” tü...
iki afliret aras›ndaki dava haline gelmesi söz veya insanlar›n içki içmelerini sorun ediyor- Çok ilginç bir örnek verdiniz. Her iki olayda
konusu olabilir. lar anlam›nda söylemiyorum, ama bu kitle- da protestocular polise tafl, molotof kokteyli
Mahalleli ile galeriler aras›nda iletiflimin lere aç›l›m önemseniyorsa bir ayar çekmek ata ata Tophane’den geçerken, esnaf›n cam-
kurulmas› bir arada sorunsuz yaflanmas›n› gerekli olur. lar›n› da indiriyorlard›. As›l o protesto biçi-
sa¤layabilir mi? Sald›r›y› nas›l tan›ml›yorsunuz, tepki mi, mi çok tuhaft›. Tophane halk› ve özellikle bu
Kahvenin dibinde, mahallenin ortas›nda, direnifl mi, mahalle bask›s› m›? gençler, ideolojik yap›lar› itibariyle protesto-
aç›l›fllarda oran›n yaflam tarz›na alabildi¤ine Tepki. Bir patlama bekleniyordu. cu solculardan çok daha fazla IMF karfl›t› bir
yabanc› görüntüler veriliyor. Bölge içkiye Sonuç olarak, ciddi biçimde sald›r›ya u¤ra- tutuma sahipler. IMF’ye karfl› ç›karken
yabanc› de¤il, ama içkiyle birlikte sarmafl m›fl bir grup insan var. Durumu hafife ala- esnaf›n dükkân›na sald›rman›n mant›¤›

Söylefli: Fevzican Abac›o¤lu


dolafl k›z-erkek görüntüleri köy kahvesin- rak de¤erlendirmifl olmuyor musunuz? ne olabilir? Di¤er yerlerde kimse muka-
den hallice bir ortam›n dibinde sergileniyor. Beyo¤lu karakolunda birkaç saat durursa- vemet etmedi bunlara, ama Tophane’de
Bunun tepki çekece¤ini ortam› görür gör- n›z, böyle birkaç vakaya flahit olursunuz. söz konusu profildeki insanlar karfl›lar›-
mez hissetmifltim. Birlikte yaflama flanslar› Olaya bu hava verilmeseydi, öylesine adi bir na ç›kt›. O insanlar o gün televizyonlara
tabii ki var. Asl›nda, galeriler bir-iki düzen- olay olarak geçifltirilebilirdi. Beyo¤lu kara- demeç verirken “IMF protesto edilecek-
leme yaparsa hiçbir sorun olmaz. koluna veya ‹lkyard›m Hastanesi’ne her gün se beraber edebiliriz, ama bizim iflyerle-
Bir-iki düzenleme nedir? bafl› kafl› yar›lm›fl bir sürü vaka yans›r. Se- rimize niye sald›r›l›yor” diye seslenmifl-
Valla onun prati¤i üzerinde çal›flmak lâz›m. bepleri böylesi olaylard›r, insanlar›n basit lerdi.

CENG‹Z ÇANDAR’DAN B‹R ‹Y‹, B‹R KÖTÜ HABER VAR yo¤lu ilçesi.
Bitlis ve Siirt kökenli muhafazakâr mahalle
‹stanbul’u dönüfltürme hülyas› sakinlerini sald›rganlaflt›ran geliflmeler, Ak Par-
tili Beyo¤lu Belediyesi’nin tasar›m›n›n sonucu.
Galataport, Beyo¤lu ilçesine dahil Kas›m-
TOPHANE’de olanlara benzer olaylar bundan holleri beraberinde getirdi. paflal› ve Ak Parti’li Baflbakan’›n bütün o bölge
önce de olmufltu, bundan sonra da olacak. Bu geliflme, Galata’n›n kuzeybat› ucu As- üzerinden ‹stanbul’u dönüfltürme hülyas›yla il-
Tophane’yi mesken tutmufl Bitlis ve Siirt kö- mal›mescit’e s›çrad›. Çaresiz, Tarlabafl›’n›n gili.
kenli ve muhafazakâr yurttafllar›m›z, birkaç gö- öbür yan›na da atlayacak, bu restorasyon ve Ortada müthifl bir paradoks söz konusu.
bektir sahip oldu¤u “mahalleleri”nin elden ön- yaflam dinamizmi; Aynal›çeflme’yi içine al›p Ka- “Yaflam tarz›m›za tecavüz” flikâyetiyle, Topha-
lenemez biçimde gitti¤ini farketmeye bafllam›fl- s›mpafla’ya dayanacak. ne olay›ndan iktidar partisine karfl› kampanya
lar anlafl›lan. ‹stanbul’un uluslararas› bir kimlikle, tarihî yürütmek niyetinde olan kesimlerin sözünü et-
Yukar›dan Cihangir üzerinden, afla¤›dan zemini üzerinde yeniden do¤uflunda Firuza¤a- ti¤i “yaflam tarz›”n› Ak Parti yönetimleri genifl-
Galataport projesi üzerinden s›k›flt›r›l›yorlar. Tophane aras›nda, flehrin Ankara iktidarlar› ta- letiyor.
Kemalist rejimin ona yeni bir de¤er katacak an- raf›ndan terkedilmifl oldu¤u dönemde buraya Tophane’deki Bitlis ve Siirtli ‹stanbullara
laml› tek bir çivi çakmay›p cezaland›rmak ve yerleflen Bitlisli, Siirtli ahaliye, önüne geçilmez “kötü haberim” var. Kendilerinin anlad›¤› ve ta-
burnunu sürtmek istedi¤i görkemli ‹mparator- geliflmeye ayak uyduramadan yaflama hakk› n›mlad›¤› “yaflam tarzlar›”n› Tophane’de koru-
luklar baflkenti, tarihî ‹stanbul, Sultanahmet- kalm›yor. En eskisi 40-50 y›ll›k, ‹stanbul’un tarihî yamazlar. Kaybettiler. Muhafazakâr yaflam
Süleymaniye hatt› ve Haliç’in karfl›s›nda Gala- karakterine uymayan çirkin binalar ile “birkaç tarzlar›n›, “galeriler savafl›” ile koruyamazlar.
ta-Beyo¤lu alan›nda tarihî dokusunu koruyarak göbektir ‹stanbullu” olan Tophaneli ve Firuza¤a- Birçok nedenin yan›s›ra, Ak Parti, onlardan
yeniden canlan›yor. l›lar›n “yaflam tarz›”, kafeler, galeriler ve yeni in- farkl› bir “Pera tasavvuru”na sahip çünkü.
Ne ilginçtir ki, Beyo¤lu-Kas›mpaflal› bir san dokusuyla bozuldu. Bafl edemeyecekleri Sald›r›ya hedef olan galeriler çevresinde
Baflbakan’›n vizyonu, Beyo¤lu-Kas›mpaflal› bir emlak fiyatlar›na karfl› koyamamak da, cabas›. oluflan koalisyonun içinde yer alan “zihin kim-
‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› ve Ka- Tarihî ‹stanbul’un bafl döndürücü meta- yas› bozuklar” için ise bir “iyi haberim” var: ‹s-
s›mpaflal› bir Beyo¤lu Belediye Baflkan›’n›n uy- morfozunda gözden kaç›r›lmamas› gereken bir tanbul’u ve Türkiye’yi kavrad›klar›, ideolojinin
gulamalar›yla. Üçü de Ak Partili! olgu söz konusu. Galata, Asmal›mescit, Aynal›- yerine sosyolojiyi ikame ettikleri takdirde, “ya-
Galata Kulesi çevresindeki binalar›n resto- çeflme, Tarlabafl›, ‹stiklal Caddesi’nin iki yan›, flam tarzlar›”n›n Ak Parti iktidar› taraf›ndan ko-
rasyonlar›yla bafllayan süreç, zorunlu (ve olum- Cihangir’i kapsayan ve önceki gün “Topha- ruma alt›nda bulundu¤unu göreceklerdir.
lu) olarak galerileri, kafeleri, lokantalar›, müzik- ne’de galeri sald›r›lar›”na konu olan alan Be- Referans / Hürriyet, 24 Eylül 2010

19
tart›flma programlar›n›n gediklisi “Müslü-
TOPHANE VAKASI: SOL MUHALEFET NASIL BAKMALI? man demokrat” ayd›nlar›n en cevvalleri ise,
sosyoloji biliminin gücü ad›na, kentsel dönü-

Tophane ne yana düfler? flüm ve d›fllanmadan, Tophane’nin bu süreç-


ler içinde nas›l peyderpey ötelendi¤inden
dem vuruyorlard›.
Tophane mukimlerinin semtte yer alan sanat ga- disine duyulan hayranl›¤› bir kat daha art›ran Esas›nda yaln›zca bu yönüyle de¤erlendi-
lerilerinden ikisini bas›p toplu aç›l›fl için orada Bedri Baykam, hayat›n dehlizlerini anlamak- rildi¤inde tart›flma bizler aç›s›ndan anlaml› bir
bulunanlar› tartaklamas›n›n üzerinden bir haf- tan aciz oldu¤unu düflündü¤ü “seyirci”nin yere vard› denebilir. Kentsel alan›n ve de ‹s-
tadan fazla zaman geçti. Olay oldu ve Pando- önüne Mad›mak prizmas›n› koymakta gecik- tanbul’un geçirmekte oldu¤u dönüflümün so-
ra’n›n kutusundakiler seyirlik dünyam›z›n üze- medi. Hakikati buradan göreceksiniz! Refe- nuçlar›na dikkat çekmek için mücadele eden
rine saç›ld›; kutu aç›l›r aç›lmaz farkl› mahfiller- randum henüz yeni bitmiflti, “mahalle bask›- onlarca insan›n, Bafl›büyük’ün, Ayazma’n›n
den her nevi analiz ortal›¤› kaplad›. Taraflar›n s›” tart›flmalar› capcanl› haf›zalardayd› ve ta- ya da Tarlabafl›’n›n y›llarca u¤rafl›p da becere-
aç›klamalar›, yetkililerin mahalle ziyaretleri, res- bii ki bu türden bir aç›klama son derece ikna medi¤ini tek bir vaka bir seferde yapt›. Birkaç
mî demeçler, onlarca mecrada ifade edilen her ediciydi. gün içinde kamuoyu denen o üstü örtülü tri-
meflrepten yorum derken gündem sakinledi gibi. Üzerinde rahatça hareket etti¤i Tart›flma bünün büyükçe bir kesimi mutenalaflma, dö-
Peki, elimizde ne kald›? zeminine muar›z› taraf›ndan flevkle ça¤r›lan nüflüm, marjinalleflme vb. kavramlara aflina
Retorik bir soru de¤il bu. Tam tersine, kent “di¤er” kamp ise gelen pas› de¤erlendirme- hale geldi. Hiç flüphesiz toplumsal muhalefe-
ve mekân tart›flmalar› ba¤lam›nda bir anda par- den edemezdi. En rafine ve nüansl› olan›ndan tin farkl› kesimleri bu tart›flmalardan haber-
lay›vermifl bir toplumsal olaya dair yap›lan ana- en kaba saba olan›na bu kamptaki argüman- dard›, Tophane’de yaflanan olaylar›n kentsel
lizlerin kentsel muhalefet için alan aç›c› bir tar- lar›n ortak noktas›, vakay› “milletimizin de- dinamiklerle olan ba¤›na iflaret etmifllerdi de.
t›flmaya nas›l dönüfltürülebilece¤i kayg›s›yla so- ¤erleri” zaviyesinden görmeleriydi. Öncekile- Ancak, bu kez tart›flman›n boyutlar› bu kesim-
rulmufl bir soru. Dolay›s›yla, esasen bu alana dö- re nazaran özgüvenleri daha fazlayd› elbette, leri de aflan bir hal ald›. “Düflman kardefller”
nük ifade edilen argümanlar›n içinden geçen bir hakikat bu sefer ço¤unlu¤un elindeydi! Orta- de dahil siyasal yelpazenin hiçbir parças›, tar-
tart›flmaya iflaret ediyor. Bu tart›flman›n ufkun- ya ç›kan tepkinin o ya da bu nedenle incinen t›flmay› kentsel ba¤lama öyle ya da böyle gön-
da ise hiç flüphesiz bir baflka kadim soru yer al›- de¤erlerin yaratt›¤› sars›nt›yla gerçekleflti¤ini derme yapmadan tart›flmaz olmufltu.
yor: Ne yapmal›? Bu soruya tatminkâr bir yan›t anlatmaya çal›fl›yorlard›, daha do¤rusu, bu- Peki bu kadar› yeter mi? Ya da flöyle sora-
üretmenin kolay olmad›¤›n› kabul ederek olay er- nun böyle olmak zorunda oldu¤unu vaaz edi- l›m: Tophane’de yaflanan fliddet vakas›n›n ge-
tesinde ortaya ç›kan yorumlara bir bakal›m. yorlard›. Olay tabii ki üzücüydü, ama münfe- risinde yatan nedenleri, içki, sark›nt›l›k, deli-
ritti, anlat›ld›¤› gibi toplu bir eylem de¤il, üç- kanl›l›k türünden kültürel ö¤eler üzerinden
lk tepkiler, hiç de flafl›rt›c› olmayan bir bi- befl kiflinin ifliydi. Zira olay›n yap›sal bir yönü de¤il de, Tophane’ye de tesir etti¤inde ortak-

‹ çimde, ülke gündemini uzunca süredir


k›skac›na alm›fl olan iki düflman kardefl-
ten geldi. Tepki vermekteki çevikli¤iyle ken-
olmad›¤›n›n alt›n› çizen baflbakan›m›z “ma-
halle bask›s› zinhar yoktur” ayar›n› yapmakta
gecikmedi. Daha detayl› analizlere soyunan
laflt›¤›m›z daha kapsay›c› kentsel dinamikler
ve çat›flma düzlemleri ekseninde tart›flmak,
tek bafl›na kentsel alanda sürdürülen müca-

Tophaneli “delikanl›lar” IMF protestocusu solcu av›nda

20
deleyi bir üst seviyeye tafl›maya yeter mi? s›rt›n› s›vazl›yor, Tophanelilere de “ama bu kocaman bir aç› var ve bu aç› tam da politik
Esasen solun muhatap oldu¤u bir soru bu el- sefer abartt›n›z” diyordu. Mahallenin ifl bilir mücadelenin yürütüldü¤ü bofllu¤u ifade edi-
bette. Dolay›s›yla, bafllarken de imâ etti¤imiz akil adamlar› mesaj› alm›fl, gençleri sakinlefl- yor. Baflka bir deyiflle, solun mücadele alan›
gibi, kendini öyle ya da böyle solda tan›mla- tirmiflti. Buna mukabil galericiler de “buran›n tam da bu bofllu¤un kendisini anlamland›ra-
yanlara yöneltilmifl bir soru. O yüzden düfl- nas›l bir yer oldu¤unu zaten biliyoruz, ona bilmeye dair. Ancak, b›rak›n solun bu en ba-
man kardeflleri flimdilik unutal›m ve tart›fl- göre davranmal›, mahalleliyle diyalog kanal- sit tan›m›n› ak›lda tutmay› ya da ekonomik ve
malar›n bu cenaha do¤ru aç›lan uçlar›na bak- lar› aramal›y›z” hatt›na girmiflti. Önemsedi¤i- siyasal kerteler aras›ndaki iliflkiye dair teorik
maya çal›flal›m. miz için soral›m: Sol/muhalif politika aç›s›n- analizler s›ralamay›, en pratik düzeyde bile,
fiematikleflme riskini göze alarak söyler- dan böyle bir yolun iler tutar taraf› var m›? kendimizi ortaya ç›kan tepkinin kolayc›l›¤›na
sek, sol/muhalif mahfillerde Tophane ard›n- “Onlar”la “bizler”in devlet üçlüsünün baba- b›rakt›¤›m›zda bugünden yar›na bir ad›m ata-
dan tak›n›lan tav›r iki ayr› formda tezahür et- can bak›fllar› alt›nda bar›fl çubu¤u tüttürerek maz hale geliyoruz. Solun elinde kalan ise,
ti denebilir. Bu formlar› biraz daha görünür sükûta ermeleri muhalif politika m›? Yoksa AKP’nin nas›l olup da bir yandan bizzat yü-
k›labilmek için bir dostumuzun dolafl›ma Pax Ottomana’n›n 2010 Kültür Baflkenti mu- rütücüsü oldu¤u neoliberal kentsel yeniden
soktu¤u ikilikten faydalanal›m. Yaflar Adana- adili böyle bir fley mi? Her kesimin bir di¤e- yap›lanmay› sürdürürken bir yandan da bu
l›, Mutlu Kent isimli internet blog’unda olay riyle “huzur” içinde yaflad›¤› genellefltirilmifl yeniden yap›lanman›n en do¤rudan ma¤du-
ertesinde yazd›¤› yorumda Tophanelilerin mahalle modeli ya da çokkültürcülü¤e bu ru kesimleri peflinden sürüklemeye devam
kentsel dinamikler neticesinde edebildi¤ine flafl›rmak oluyor. Ya da daha kö-
maruz kald›¤› “yap›sal fliddet”i Solun elinde kalan: AKP’nin nas›l olup da bir yandan tüsü, AKP’nin baflar›l› hegemonya projesinin
galeri aç›l›fl›nda yaflanan “do¤- kendi iç çeliflkilerinden ötürü günün birinde
neoliberal kentsel yeniden yap›lanmay› sürdürürken bir
rudan fliddet”le yan yana konu sonlanaca¤›n›, geride b›rakaca¤› s›n›fsal hu-
etmifl ve hakl› olarak ikincisinin yandan da bu yap›lanman›n en do¤rudan ma¤duru kesimleri zursuzlu¤un da akabinde sol taraf›ndan sa-
birinciyi görünmez k›lma tehli- peflinden sürüklemeye devam edebildi¤ine flafl›rmak. hiplenilece¤ini ve hedefine yönlendirilece¤ini
kesi oldu¤una iflaret etmiflti. hayal etmek oluyor.
Burada tarif etmeye çal›flt›¤›m›z iki farkl› tav›r topraklardan yap›lm›fl güzide bir katk›. Bir ç›rp›da üzerinden atlanamayacak bir
da sanki Yaflar’›n ortaya koydu¤u ikilik üze- Çubu¤u di¤er yana büken geniflçe bir sol bahis elbet bu. Bu “stratejik hayal”in uzunca
rinden anlafl›labilir, zira çubu¤un ne tarafa kesim ise, biraz da olay›n göbe¤inde yer alan bir tarihi var. Ancak tart›flmam›z ba¤lam›nda
büküldü¤ü, tak›n›lan tavr› da belirledi. camiadan olmaman›n sa¤lad›¤› mesafelilikle akut bir soruna da iflaret ediyor. Zira siyasal
Nitekim, olay›n en do¤rudan ma¤durlar› “yap›sal fliddet”in tezahürlerinin pefline düfl- dolay›m› bu derece önemsizlefltiren, kentsel
olan sanatç›lar ve galericiler cephesinde üreti- tü. Ana ak›m medyan›n dahi Tophane’nin or- çat›flma dinamikleri sonucu ortaya ç›kan tep-
len sözün ana aks›n›n da mutenalaflma bahsi tas›nda yer ald›¤› kentsel ba¤lam› didik didik kinin kendili¤indenli¤ini izlemekle yetinen
oldu¤u k›sa zamanda görüldü. Tonlar› farkl› etti¤i bir ortamda, sol da hiç gecikmeden ma- bu türden bir yaklafl›m, söz konusu yerellikle-
olsa da yap›lan aç›klamalarda, mutenalaflma halleli tepkisinin s›n›fsal veçhelerine dikkat rin kendi içindeki iktidar iliflkilerinin daha üst
argümanlar›yla bir didiflme vard›. Tespit dü- kesildi. Tepkiyi ortaya ç›karan süreci mutena- ölçeklerdeki iktidar iliflkileriyle nas›l eklem-
zeyinde kimsenin durumu inkâr etti¤i yoktu laflma olarak adland›rd›ktan hemen sonra, lendi¤ini de kavrayamayacak. Dolay›s›yla,
elbette, ancak özne konusunda bir isteksizlik galerilerin bu süreçteki konumunu ve rolünü tam da bu iliflkilerin orta yerine, mahalle de-
mevzubahisti. Tophane’nin üç yandan gelen tespit etti. Cihangir’de ya da Galata’da hâliha- nip do¤allaflt›r›larak geçilen o “muhayyel bir-
bir tazyik alt›nda ezildi¤ini, burada yaflayan z›rda sonuna varm›fl olan dönüflümün Top- li¤in” içine kamas›n› sokup oray› ayr›flt›rama-
insanlar›n da bu durumun s›k›nt›s›n› günbe- hane sakinlerini nas›l k›sk›vrak yakalad›¤›n› yacak. Daha somut bir ifadeyle söylersek,
gün tecrübe ettiklerini herkes teslim ediyor- anlat›p sakinlerin bu süreci ancak gündelik Tophane örne¤inde, ortaya ç›kan faflizan ta-
du. Di¤er taraftan, galeri sahiplerinden baz›- hayatlar›nda karfl›laflt›klar› kifliler, mekânlar ban tepkisiyle akil mahalle ileri gelenlerinin
lar› kentte yaflanan pahal›laflmadan, kendile- vs. üzerinden adland›rabildi¤i, dolay›s›yla da (ço¤u kez birbiriyle örtüflen büyükçe mülk sa-
rini de mekân de¤ifltirmeye iten ekonomik s›n›fsal tepkinin buralara yöneldi¤i yorumu- hipleri, cemaat önderleri ve eski abiler) ve
süreçlerden ma¤dur olduklar›n› defalarca di- nu ekledi. AKP kadrolar›n›n nas›l yan yana durabildi¤i-
le getirdiler, kap›lar›n› açt›klar› ifllerin önemli Ne var ki, istisnalar ve nüansl› yorumlar ni anlamaktan aciz kalacak. Bu türden taban
bir k›sm›n›n kavramsal düzeyde bu süreçler- bir kenara, neredeyse sald›rganlar›n s›rtlar›n› tepkilerinin paradoksal biçimde mutenalafl-
le bo¤ufltu¤unu da eklemeyi ihmal etmeden. s›vazlayan bir ton kendini hissettiriyordu ki- ma süreçlerini nas›l ivmelendirebildi¤ini, bu
Ne var ki bafllar›na niçin böyle bir fleyin geldi- mi yorumlarda. Proletarya –tamam, s›n›f bi- olurken de ortaya ç›kan tepkinin tam da tep-
¤ine bir türlü anlam veremiyorlard›. Kendile- lincine henüz pek de vak›f de¤ildi ama– bur- kiyi do¤uran dinamiklerce harca tekrar kat›-
ri kurumsal yap›lara mesafe almay› tercih et- juvaziye karfl› kahramanca siper savafl› veri- labildi¤ini flaflk›nl›kla izleyecek.
mifl, sermayenin büyü¤ünden her zaman yordu sanki. Sonunda kendisini cendere al- fiüphesiz bu türden savrulmalar›n en ön-
uzak kalm›fl, üstelik ifllerinde de bu mesele- t›nda tutan iktidar partisi ve onun belediye de gelen sebebi, solun bu tabloda eksik olma-
lerle u¤raflmam›fllar m›yd›? Öyleyse niçin ol- yönetimine isyan bayra¤›n› açm›fl ve ilk tepki- s›. Kitlelerin afla¤›dan seslerini hayk›rd›klar›
maktayd› tüm bunlar? Ama iflte ne yaz›k ki, sini sanat camias› üzerinde görünür k›lm›flt›. bir siyasal ortam olmay›nca, kitlelere seslen-
kiflilerin niyetlerinden bir düzeyde azade bir Madun nihayet sesine kavuflmufltu! Polisten meye namzet adaylar›n savrulmalar› da
süreçti yaflanan. Belki ekonomik sermayele- kaçan göstericiler ölesiye dövüldüklerinde mümkün oluyor. O nedenle “ne yapmal›?”
riyle de¤il ama, kültürel sermayeleriyle orada akla gelmeyen “s›n›fsal tepki” kart›, söz ko- sorusuna yan›t üretmeye çal›fl›rken hepimiz
olmay› tercih edenler mutenalaflma sürecini nusu olan sanatç›lar gibi zaten kolayca harca- zorlan›yoruz. Ama hiç olmazsa bir bafllang›ç
tetiklemifllerdi. Mesele niyet meselesi de¤ildi, nabilen bir camia olunca, hemen masaya kon- noktas› olarak kendi d›fl›m›zdaki güçlere bel
sosyolojik tespit de her zaman ifle yaram›yor- mufltu. Elbette ki kimse Tophanelilerin bu- ba¤lamamakla ifle koyulabiliriz. Solun gücü-
du. günden yar›na dönüflüm karfl›t› kampanyala- nün ancak afla¤›dakilerin hareketiyle varol-
‹lk flaflk›nl›k at›l›r at›lmaz ortaya “peki ra giriflece¤ini söylemiyordu, fakat ortaya ko- du¤unu temel ilke olarak önüne koyan bir
bundan sonra ne olacak?” sorusu düfltü. Top- nan yorumlarda gizliden gizliye bir memnu- bafllang›ç olacakt›r bu. Uza¤›na düfltü¤ümüz
hane’de kalmaya devam edilecekse, ki bu ko- niyet tebessümü de hissedilmiyor de¤ildi. “onlar”›n aras›nda yürümeyi göze alan, ama
nuda bir uzlaflma oldu¤u anlafl›l›yor, mahal- Ama iflte, ne kentsel ne de s›n›fsal müca- bunun da zaman alaca¤›n› bilen bir bafllang›ç.
lelilerle nas›l bir iliflki tutturulacakt›? Tam da dele böyle bir otomatizmi kald›r›r nitelikte. Belki tutkulu, ama sakin; aceleci, ama özgü-
bu noktada, bafllayan özelefltiri sürecine dev- Toplumsal gerçekli¤in içinde vuku buldu¤u venli bir tav›rla yeralt› kaz›lar›na bafllamakt›r
let erkân›n›n mahalle ç›karmas› eklendi. Ba- nesnel/yap›sal dinamikler ile o dinamikler yap›lmas› gereken. Saflarda sanatç›lar›n da
kan-vali-belediye baflkan› üçlüsü, ellerinde çi- neticesinde ortaya ç›kan tepkilerin dönüfltü- oldu¤u kaz›lar!
kolatalar›yla bar›fl turlar› atarken galericilerin rücü bir karaktere büründürülmesi aras›nda F›rat Genç

21
aflvurucunun tecavüz iddias›, bafl- sizliklerin pek ço¤una devletin eylemleri yamahkûm etmeleri beklenemezdi”.5 Zaten

“B vurucunun bu sözde olaydan k›sa


bir süre sonra evlenmesine ve ha-
mile kalmas›na engel olmam›flt›r. Hükümete
da eylemsizlikleri neden oluyor. Buradan
bak›nca, yaln›zca bu iki davada de¤il, fakat
A‹HM önüne gelen birçok davada yap›lan
beklenebilseydi, bu ülkede kad›nlar› hedef
alan pek çok suç aile üyeleri taraf›ndan ifl-
lenmeye devam etmezdi. Baflvurucu ve an-
göre, baflvurucunun iddia etti¤i bu sars›c› savunmalar, devletin her zaman yap›p ettik- nesinin flikâyetlerinden vazgeçmelerinin ar-
deneyimden hemen sonra evlenme karar› lerinin ard›ndaki zihniyetin teflhir edildi¤id›ndaki neden flüphe uyand›r›rd›; o ailenin
vermesi ve cinsel faaliyette bulunabilmesi, ve kay›tlara geçirildi¤i alanlara dönüflüyor.erke¤inin kendilerine yapabileceklerinden
bir tecavüz ma¤durunun davran›fllar›yla Mesela, Zeki Aksoy’un Filistin ask›s›nda duyduklar› korku yüzünden vazgeçiyor ola-
pek ba¤daflabilecek bir durum de¤il- gördü¤ü iflkence sonucunda bilecekleri üzerinde durulurdu. Ama bunla-
dir. Kültürel bak›mdan ayn› de- iki kolunun felç oldu-r› bekleyemezdik. Bizim bekleyebilece¤i-
recede flafl›rt›c› olan bir olay ¤unun iddia edildi-
miz, gazetelerin üçüncü sayfalar›nda kad›n
da, baflvurucunun sözde ¤i Aksoy-Türki-cinayetlerinin haberlerini görmek ve öldü-
bekaretini kaybetmesi- ye davas› için
rülen kad›nlar›n katillerine tahrik indirimle-
nin, evlenmesine her- ya-
rinin uygulanmas›yd›.
hangi bir engel olufl- Ümraniye’deki çöplük patlamas›nda do-
turmam›fl olmas›- kuz yak›n›n› kaybeden bir baflvu-
d›r.”1 Bu sözler, Av- rucunun açt›¤› Önery›ld›z-Türki-
rupa ‹nsan Haklar› ye davas›nda yap›lan savunma
Mahkemesi’nde da, devlet yetkililerinin vatandafl-
(A‹HM) görülen lar›n› ma¤dur etmemek için nas›l in-
Ayd›n-Türkiye da- celikli düflünebildi¤inin baflka bir ör-
vas›nda devletin ne¤i. Bu davada yetkililerin patlama
yapt›¤› savunma- tehlikesini bilmelerine ra¤men tedbir
dan. Gözalt›nda te- almam›fl olduklar› yönündeki iddia-
cavüz iddialar›na lar, bu yetkililerin “binlerce kifliyi
hiçbir insanî kayg› gözetmeden h›z-
la evlerinden ç›karmam›fl oldukla-
TÜRK‹YE’N‹N A‹HM SAVUNMALARI VE YAPISAL ADALETS‹ZL‹K r›” için suçland›klar› iddias›yla ber-
taraf edilmeye çal›fl›lm›flt›.6 Üstelik

Devletin ç›plak refleksi savunmaya göre baflvurucu, “mev-


cut risklere ra¤men bir çöplü¤ün
yak›n›nda ev yapmay› bilerek ter-
Bak›r Ça¤lar A‹HM nezdinde Türkiye avukatl›¤›ndan istifa ederken durumu özetlemiflti: cih etmifl” ve ruhsats›z bir ev infla
“Türkiye savunulamaz.” En temel insan hakk› ihlâllerini savunmaya kalk›nca, ortaya etmekle kanunlara ayk›r› hareket
ucube metinler, dehfletengiz ak›l yürütmeler, hukukun iptaline yönelik talepler ç›k›yor etmiflti.7
çünkü. Ama devletin bu ç›plak refleksi, vatandafl›n –ve hukuk ö¤rencilerinin– Pafla ve Erkan Erol-Türkiye da-
ortalamas›n› da gösteriyor bizlere. Anayasa referandumunun ard›ndan, memleketteki vas›nda yap›lan savunmada ise, bu
hukuk tart›flmalar›na bir de “d›fltan görüntü” üzerinden bakal›m... kez kendi tercihleriyle bir tehlikeyi
göze alanlar›n de¤il, karakollar›n gü-
iliflkin bu davada, baflvurucunun güvenlik p›lan savunmada, devlet görevlilerinin mut- venli¤i için döflenen may›nlar›n yan›bafl›nda
güçlerinin tecavüzüne u¤rad›¤› yönündeki laka konuflturacak kadar iyi iflkence etti¤i yaflamak zorunda b›rak›lanlar›n sorumlu-
iddialar, devletin tecavüz ma¤durlar›na ne- anlam›na gelebilecek sözler edilmiflti. ‹leri luklar› hat›rlat›l›r. Otlatt›¤› koyunlardan bir-
yi lây›k gördü¤ünü aç›kça ortaya koyan bu sürülen iddialar›n kesin olarak kan›tlanama- kaç› may›n döflenmeden önce otlak olarak
sözlerle inkâr edilmeye çal›fl›lm›flt›. d›¤› yönünde bir savunma yapmak istenir- kullan›lan araziye kaç›nca, dokuz yafl›ndaki
Biz, Türkiye devletinin A‹HM önündeki ken, “kendisi gerçekten iflkenceye tâbi tutul- Erkan arkadafllar›yla birlikte may›nl› arazi-
savunmalar›n› Hrant Dink-Türkiye davas›y- mufl ise neden bir ikrarda bulunmad›¤›n› ye girmifltir. Erkan, yerde gördü¤ü bir meta-
la konuflmaya bafllad›k. Bir süre önce haber- anlamak zor” denmiflti.4 li ç›karmaya çal›fl›rken may›n patlam›fl ve al-
dar oldu¤umuz bu savunma, süregi- Geçen y›l gündemde d›¤› yara baca¤›n›n dizinden afla¤›s›n›n ke-
den adaletsizli¤i olanca ars›zl›¤›y- epey yer iflgal eden aile silmesine neden olmufltur. Erkan’›n yaflama
la bir kez daha karfl›m›za ç›kar- içi fliddete iliflkin hakk›n›n ihlâl edildi¤i iddias›na karfl› yap›-
d›: Devlet, Hrant Dink’i neo- Opuz-Türkiye dava- lan savunmaya göre, may›nlar bütün köylü-
Nazilerle k›yaslad›, Hrant s›nda ise, devlet lerin gözleri önünde döflenmifl, may›nl› alan
Dink’in mahkûmiyetine se- kurumlar›n›n ha- iki s›ra telle çevrilmifl, yirmi metre aral›klar-
bep olan sözlerinin nefret reketsizli¤i, bafl- la uyar› levhalar› yerlefltirilmifl ve köylüler
söylemi oldu¤unu iddia et- vurucu ve annesi hem yaz›l› hem de sözlü olarak uyar›lm›fl-
ti.2 Fakat Arat Dink’in de- flikâyetlerini geri lard›r. Üstelik “ebeveynlerin küçük çocukla-
di¤i gibi, bunda flafl›la- alm›fllarken yetki- r›na nezaret etme yükümlülükleri bulun-
cak bir fley yoktu, devlet lilerin kovufltur- maktad›r”.8 Fakat Erkan’›n babas› Pafla Erol,
bu savunmayla kendine maya devam etme- may›n döflenmifl bu arazide hayvanlar›n› ot-
yak›flan› yapm›flt›.3 Dev- lerinin aile yaflam›na latmaya devam ederek kendisine düflen so-
‹llüstrasyonlar: Cemil Cahit Yavuz

let, her zaman yapt›¤›n› sayg› hakk›n› ihlâl et- rumluluklar› yerine getirmemifltir.9 Bu sa-
yapm›flt›, t›pk› Ayd›n-Tür- mek anlam›na gelece¤i vunmaya göre, Erkan’›n baca¤›n› kaybetme-
kiye davas›nda yapt›¤› gibi. öne sürülerek hakl› ç›kar- sinin, köyün otla¤›n›n bir anda may›nla dö-
Gün geçmiyor ki bu ülkede t›lmaya çal›fl›lm›flt›. Sa- flenmifl olmas›yla bir ilgisi yoktur; çocuklar
yaflayan veya bu ülkeye yolu düflmüfl vunmaya göre, “yetkili- ve koyunlar›n aflabildikleri dikenli tellerin
birileri fliddete, ›rkç›l›¤a, cinsiyetçi- lerden, baflvurucu ile may›nl› alana girifli engellemede yetersiz
li¤e, ayr›mc›l›¤›n envai çeflidine eflini ay›rmalar› ve kalmas›yla da ilgisi yoktur. Varsa bile, bu-
maruz kalmas›n. Yine hepi- bir aile olarak bir- nun tek müsebbibi, sorumluluklar›n› yerine
mizin bildi¤i gibi, bu adalet- likte yaflarken efli getirmeyen Pafla Erol’dur.

22
Mahkeme tutanaklar›ndan hali: Devletin savunmas›nda Hrant Dink’in
final k⤛tlar›na sözlerinin nefret söylemi oluflturdu¤u ileri
A‹HM’de uzun y›llar yarg›ç olarak görev sürülerek bu tür söylemlerin ifade özgürlü-
yapm›fl olan R›za Türmen, Milliyet’teki ya- ¤ü kapsam›nda korunamayaca¤› söyleni-
z›s›nda devletin Hrant Dink davas›ndaki sa- yor;11 ö¤rencilerin yan›tlar›nda Hrant
vunmas›n›n birtak›m yap›sal sorunlar› orta- Dink’in Türkleri hedef alan ›rkç› sözlerle ifa-
ya koydu¤una dikkat çekmifl.10 Elbette bu de özgürlü¤ü hakk›n› ihlâl etti¤i iddia edili-
savunmalar, D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n hem ni- yor.
celik hem de nitelik itibar›yla yetersiz olan Ne yaz›k ki devletin savunmas› ve ö¤ren-
personelince kaleme al›nd›klar› için böyle cilerin yan›tlar› aras›ndaki bu örtüflme bir
çalakalem yaz›lm›fl olabilirler. Ama mesele- tesadüf de¤ildir; y›llara yay›lm›fl sistematik
ye iyi savunma yapamamak noktas›ndan bir eme¤in ürünüdür. Arat Dink’in devlet
de¤il de, devleti bu savunmalar› haz›rlamak tarifini hat›rlayacak olursak, “yasamay›, yü-
durumunda b›rakan hak ihlâlleri ve rütmeyi, yarg›y› al›n, bunlara bir
bunlar›n ard›ndaki zihniyet üzerin- de ‘devlet güdümlü medya’
den bakacak olursak, savunma- ve ‘devlet güdümlü sivil
lar›n daha profesyonel bir bü- toplum kurulufllar›’n› ekle-
rokrasi içerisinde haz›rlanma- yin, bütün bunlar› al›p
s›ndan çok daha fazlas›na ih- boynumuza beflibiryer-
tiyaç oldu¤u aç›k. de yapan egemen ide-
Çünkü yukar›da örnekle- olojiyi de unutmay›n”,
nen kararlara hâkim olan fi- iflte bunlar›n hepsinin
kirler, bir tarihi ve gelece¤i y›llarca ortaklafla yürüt-
olan kanl› canl› fikirler. Yafl›- tükleri çal›flman›n sonuç-
yor, yay›l›yor, nüfuz edebildikleri lar›, devletin savunmas›nda
her bir zihinle birlikte daha da ve ö¤rencilerin k⤛tlar›n-
güçleniyorlar. Bu fikirlerin da zuhur etmifltir.
kayna¤› ve/veya teflvik- Böyle alt› koldan
çisi devlet olunca da, sistematik bir ça-
baflka bütün düflün- ba karfl›s›nda
celerin üzerinde bilirkiflinin ak-
hâkimiyet kurabili-
yorlar. Mesela ilk derece mah- Hrant Dink’i TCK’n›n 301. maddesinden mahkûm eden karar
kemesinin Hrant Dink’i
TCK’n›n 301. maddesinden
gerekçesi, k⤛t üzerinde donup kalm›yor. ‹nsan Haklar›
mahkûm eden karar gerekçesi, Hukuku dersini alan hukuk ö¤rencilerinin s›nav k⤛tlar›nda
bir adaletsizli¤in kelimelere verdikleri yan›tlar›n gerekçelerinde de karfl›m›za ç›k›yor.
dökülmüfl hali olarak k⤛t
üzerinde donup kalm›yor. ‹nsan Haklar› si yöndeki görüflü k›ymetsizleflir; Hrant
Hukuku dersini alan hukuk ö¤rencilerinin Dink’in ifade özgürlü¤ü kapsam›nda korun-
s›nav k⤛tlar›nda verdikleri yan›tlar›n ge- mas› gerekip gerekmedi¤i tart›fl›lan sözleri-
rekçelerinde de karfl›m›za ç›k›yor. “Türk nin bir parças› oldu¤u yaz› dizisi boyunca
ulusunun flehitlerinin kan›na duydu¤u say- meram›n› anlatmak için harcad›¤› emek k›y-
g›” diyor baz› ö¤renciler, Türkiye’de do¤up metsizleflir; tabii Dink’in hayat›n› hasretti¤i
büyümüfl ve sorumluluk sahibi bir gazeteci- adalet aray›fl›n›n zaten hiç k›ymeti yoktur.
nin hassasiyet göstermesi gereken bir fley- Her fley netleflir, berraklafl›r; bizim çok fazla
ken, Hrant Dink, Türkün kan›na zehirli de- düflünmemize gerek kalmaz. Ne savunma-
mekle Türk milletine büyük bir hakarette lar› kaleme alan D›fliflleri Bakanl›¤› persone-
bulundu¤unu farketmemifl olamaz. Yine, li ne de hukuk ö¤rencileri nefret suçlar› ve
Türklü¤e hakaret etti¤i gerekçesiyle hakk›n- ›rkç›l›k üzerine okuyup kafa yorma gere¤i
da verilen mahkûmiyet karar›n›n Dink’in duyarlar. Keza kan, zehir ve Türk kelimele-
ifade özgürlü¤ünü ihlâl edip etmedi¤i soru- rinin ayn› cümle içerisinde kullan›lmas›n›n
sunu, Hrant Dink’in kendisinin ifade özgür- neden bu kadar tahammül edilmez oldu¤u
lü¤ünü ihlâl edip etmedi¤ini tart›flarak ya- üzerine düflünmeye de. ‹flte savunmalar da,
n›tlayabiliyorlar. ‹lk bak›flta kafa kar›flt›ran kay›t alt›na ald›klar› sözlerle birlikte, adalet-
bu fahifl hata, asl›nda devletin savunmas›n- sizlik için harcanan bu takdire flayan çabaya
dan bizim gündemlerimize düflen argüman- bir baflka halka olarak eklemlenir.
lar›n biraz farkl› bir flekilde dile getirilmifl Rag›p Duran

1) A‹HM'in 25.09.1997 tarihli Ayd›n-Türkiye karar›, Baflvuru Numaras›: 23178/94, parag. 68. Yaz›da referans verilen karar-
lara http://ihami.anadolu.edu.tr/ ve http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/search.asp adreslerinden ulafl›labilir.
2) A‹HM'in 14.09.2010 tarihli Dink-Türkiye karar›, Baflvuru Numaralar›: 2668/07, 6102/08, 7072/09, 7124/09, parag. 121.
3) Arat Dink, ''Devlet kendine yak›flan› yapm›flt›r,'' Taraf, 20.08.2010.
4) A‹HM'in 18.12.1996 tarihli Aksoy-Türkiye karar›, Baflvuru Numaras›: 21987/93, parag. 59.
5) A‹HM'in 09.06.2009 tarihli Opuz-Türkiye karar›, Baflvuru Numaras›: 33401/02, parag. 123.
6) A‹HM'in 30.11.2004 tarihli Önery›ld›z-Türkiye karar› (Büyük Daire karar›), Baflvuru Numaras›: 48939/99, para. 80.
7) Ayn› karar, parag. 80.
8) A‹HM'in 12.12.2006 tarihli Pafla ve Erkan Erol-Türkiye karar›, Baflvuru Numaras›: 51358/99, parag. 29.
9) Ayn› karar, parag. 19.
10) R›za Türmen, ''Hrant Dink davas› ve A‹HM (2),'' Milliyet, 20 A¤ustos 2010.
11) Dink-Türkiye karar›, parag. 122.

23
derhal k›nad›. Bu sald›r›n›n Hakkâri’de siville-
‹K‹NC‹ KÜRT AÇILIMI rin öldürülmesiyle çok yak›n bir tarihe denk
düfltü¤üne dikkat çeken PJAK, Türkiye ve

Trafik, sinyaller, flifreler ‹ran’›n Kürt hareketine karfl› k›flk›rt›lmaya ça-


l›fl›ld›¤›n› iddia etti.
Vurgulamakta fayda var: Türkiye’yi “de-
Referandumun mührü kurumadan “‹kinci Kürt aç›l›m›” bafllad›. Hükümet ekranlar- mokratik aç›l›m”a tekrar yönelten hususlar›n
da “bafldöndürücü trafik” diye adland›r›lan müzakereler serisini d›flarda ABD ve önde gelenlerinden biri büyük ihtimalle Kara-
bölge ülkeleriyle, içerde “‹mral›” ve BDP ile sürdürüyor. Birinci aç›l›m 19 Ekim y›lan’›n ‹srail’e verdi¤i mesaj. Karay›lan her
2009’da “yol kazas›” olarak an›lan Habur olay›yla kapanm›flt›. Hükümetin BDP’nin ne kadar ‹srail televizyonuna verdi¤i mülâka-
anadilde e¤itim talebini reddetmesi, “PKK’yi tasfiye etmek için” bölgesel temasla- t›n bas›n taraf›ndan çarp›t›ld›¤›n› söylese de,
r›n› s›klaflt›rmas› ikinci aç›l›m› nereye götürür? Karmafl›k süreci anlamak için ta- örgüt bilinen ‹srail karfl›t› tutumunu belli du-
raflar›n temaslar›na, aç›klamalar›na ve bölgedeki geliflmelere yak›ndan bakal›m... rumlarda ask›ya alabilece¤inin iflaretini ver-
mifl oldu. Örgütteki bu e¤ilimin ‹ran üzerinde
ürk dilinin korunmas›n›n vatan›n göre oldukça farkl› yanlar› var. Her fleyden ne kadar etki yarataca¤›n› önümüzdeki gün-

“T ve bayra¤›n korunmas› kadar


önemli oldu¤undan hareketle,
herkesin bu konuda üzerine düflen görevleri
önce, Kürt hareketinin eli 2009’a nazaran güç-
lenmifl durumda. PKK’nin Hakkâri, fi›rnak,
Diyarbak›r ve Van’›n yan›s›ra birçok kasabada
lerde görece¤iz.
Öte yandan, 31 May›s’ta, ‹skenderun’da
alt› askerin ölümüne yol açan PKK sald›r›s› ile
lây›k›yla ve sorumlulukla yerine getirmesi referandum ve okul boykotlar›yla ciddi bir ‹srail’in Mavi Marmara’ya yapt›¤› bask›n›n
millî bir görevdir. Çünkü dilimiz kimli¤imiz- halk deste¤ine sahip oldu¤unu ortaya koyma- ayn› tarihe denk düflmesiyle, PKK-‹srail ya-
dir. Bilim adamlar›m›z Türkçe kavramlar s›, demokratik özerklik ilan edece¤ine dair ç›- k›nlaflmas›ndan söz edilmeye bafllanm›flt›. Bü-
kullanmal›, esnaf›m›z Türkçe tabela asmal›, k›fllar› hükümetin yeni bir politikaya yönel- tün bu geliflmeler, Ortado¤u’da etkin bir güç
yazar›m›z Türkçe yazmal›, sanatç›m›z Türkçe mesinde etkili olmufl görünüyor. olmaya niyetlenen Türkiye’nin Kürt sorunu-
söylemeli, Türkçe çizmeli, ozan›m›z Türkçe nu daha fazla sürdürülebilir tutamayaca¤›na
söylemelidir. Unutmamal›d›r ki, Türkçe ko- ‹srail ve ‹ran faktörü iflaret ediyor.
nuflmayan Türkçe düflünemez... Ortak geç- Murat Karay›lan’›n geçti¤imiz ay ‹srail’in Ka- Bir yandan bölgesel dengelerin dayatmas›,
miflimiz Türkçedir. Ortak gelece¤imiz de nal 2 televizyonuna verdi¤i demeci göz önün- öte yandan okul boykotu ve 10 Kürt gencin 20
Türkçe olmal›d›r.” AKP Genel Baflkan Yar- de bulundurarak bu politika de¤iflikli¤inin ‹s- Eylül’de vicdanî retlerini aç›klamas›, üstelik
d›mc›s› Salih Kapusuz’un bu aç›klamay› yap- rail-Türkiye gerilimiyle de iliflkili oldu¤unu bunun giderek yayg›nlaflan bir sivil itaatsizlik
t›¤› 26 Eylül’de ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay söylemek mümkün. ‹srail’e ilk defa aç›ktan it- eylemine dönüflme ihtimali, Abdullah Öca-
Erbil’de Kürt yönetimiyle görüflüyordu. 25 tifak ça¤r›s› yapan PKK’nin –Türkiye’nin ‹sra- lan’›n sivil eylemlerin yo¤unlaflt›r›laca¤›, gere-
Eylül’deyse Tayyip Erdo¤an “kimse bizden il politikas› bu eksende devam ederse– ça¤r›s›- kirse cami boykotuna gidilebilece¤i sözleri,
anadilde e¤itim beklemesin” diyerek hükü- na olumlu karfl›l›k bulabilece¤ini tahmin et- hükümeti bir bak›ma BDP’yle görüflmeye
metin bu talebi kabul etmeyece¤ini kesin bir mek zor de¤il. Türkiye diplomasisi de Ortado- mecbur b›rakt›. Erdo¤an da PKK’yi bölgedeki
dille vurguluyordu. ¤u flartlar›n›n silahl› bir örgütün ayn› anda ‹s- cemaat yurtlar›na ve cemaat bas›n›na yönelik

Anadilde e¤itim talebiyle yap›lan okul boykotu ve 12 Eylül’de düzenlenen “sand›¤a de¤il, pikni¤e gidelim” eylemi bölgede sivil itaatsizli¤in yayg›nlaflaca¤›n›n iflaretleri

2004’ten bu yana Kürt sorununu PKK ve rail ve ‹ran’la ittifak yapmas›n› mümkün k›la- bask›lara son vermeye ça¤›rd›. ‹çiflleri Bakan›
Kürt siyasetini muhatap almadan, askerî ope- bilece¤inin fark›nda. Nitekim, ‹srail’e ittifak Beflir Atalay ise Almanya ‹çiflleri Bakan›yla
rasyonlar› sürekli devrede tutarak ve Kürt ta- mesaj› veren (bu mesaj daha ziyade Türkiye birlikte yapt›¤› bas›n toplant›s›nda, 28 Ey-
leplerini asgarî düzeye indirerek çözmeye ça- ve ‹ran’a yönelik) PKK’nin hâlihaz›rda ‹ran’la lül’de Irak ve ABD’li askerî heyetlerin Türki-
l›flan hükümet, referandumdan sonra yeni bir iliflkilerini de s›cak tutmaya çal›flt›¤› biliniyor; ye’yi ziyaret edece¤ini, ABD, Avrupa, ‹ran,
politik hatta do¤ru yol almaya bafllam›fl gö- örgütün ‹ran kolu PJAK ‹ran ordusuyla fiilî Suriye ve Irak’la, Kürt sorunu konusundaki
zükse de, milliyetçi-militarist söylemden de ateflkes halinde. ‹ran yönetimi de bir süredir diplomatik trafi¤in artaca¤›n› aç›klad›.
geri durmuyor. Anadilde e¤itim talebini pefli- PJAK’l› militanlar›n idamlar›n› ask›ya alm›fl
nen reddetse de hükümet, eylül ortas›ndan iti- görünüyor. Ayr›ca, 22 Eylül’de ‹ran’›n Kürt Sivil isyan planlar›
baren, Kürt sorununun çözümü için yo¤un bir flehri Mahabad’da bir askerî tören s›ras›nda, Referandum sonucundan ald›¤› güçle, devle-
diplomatik trafik yürütmeye bafllad›. ikisi üst düzey komutan olmak üzere 10 ‹ran- tin “sivil” kanad›n›n Öcalan’la müzakerelere
Ancak, bu trafi¤inin 2009’daki “aç›l›m”a l›n›n ölümüne neden olan patlamay› PJAK bafllad›¤›n› inkâr etmekten vazgeçen hükü-

24
met, PKK’nin ald›¤› halk deste¤iyle taleplerini AKP’ye karfl› bir hamle olarak de¤erlendiri- daha yafland›: Hâlâ devam eden KCK operas-
daha da yukar› çekmesine engel olmaya çal›fl›- yor. Referandumdan bir gün sonra, yine Hak- yonlar›nda 1500 Kürt siyasetçisi, DTP yöneti-
yor. Zaten devletin Öcalan’la masaya oturma- kâri’de bu sefer dokuz sivilin öldürülmesinin cisi, belediye baflkan› ve parti üyesi tutuklan-
s›n›n alt›nda yatan güçlü sebeplerden biri de, de örgüt taraf›ndan bu operasyonun uzant›s› d›. Hükümet, Öcalan’›n A¤ustos 2009’daki
Kürt hareketinin, silahl› eylemlerden çok “si- olarak de¤erlendirildi¤i anlafl›l›yor. Her ne ka- “yol haritas›n›” aç›klamas›n› engelledi ve sü-
vil isyan” planlar› olsa gerek. A¤›r cezalara dar hükümet, bu katliam› PKK’ye yüklemek- reci kendi kontrolünde yürütmeye çal›flt›. Ay-
ra¤men çocuklar›n sokak eylemlerinde ön te, Ahmet Türk’ün tabiriyle “aceleci davra- n› dönemde, Cemil Bay›k militanlar› ve Kürt-
planda olmas›n› engelleyemeyen hükümet, al- n›p” BDP’yle görüflmeyi ertelese de, birkaç leri “büyük savafla” haz›r olmaya ça¤›rm›flt›.
d›¤› “iç” ve “d›fl” tepkiler neti- Oysa ayn› Bay›k, Öcalan yol haritas›n›
cesinde Terörle Mücadele Ka- Bir yandan bölgesel dengelerin dayatmas›, öte yandan okul aç›klamadan önce, örgütün Haziran 2009’daki
nunu’nun çocuklarla ilgili yap- eylemsizlik karar›n› aç›klayan isimdi. Cemil
t›r›mlar›nda k›smî bir düzenle-
boykotu, vicdanî ret aç›klamalar›, Öcalan’›n sivil eylemlerin Bay›k’›n 2 Haziran 2009’daki aç›klamas›, 23
me yapm›flt›. Bu, hükümetin yo¤unlaflt›r›laca¤›, gerekirse cami boykotuna gidilebilece¤i Eylül 2010’da hükümet-BDP görüflmesinin ar-
sertlik politikas›ndan att›¤› ilk sözleri, hükümeti BDP’yle görüflmeye mecbur b›rakt›. d›ndan Cemil Çiçek’in yapt›¤› aç›klamayla ne-
geri ad›m say›labilir.
PKK yönetimi ise AKP’nin referandumda
yüksek oranda destek almad›¤› için kendile-
riyle müzakere yoluna gitti¤i görüflünde. Ay-
n› zamanda, hükümet-BDP ve “devlet”-Öca-
lan görüflmelerine de örgütün temkinli yak-
laflt›¤› görülüyor. Örgütün liderlerinden Du-
ran Kalkan’a göre, referandumda yüzde 70
oran›nda evet oyu ç›ksayd›, hükümet tüm gü-
cünü sarfederek PKK’yi tamamen ortadan
kald›rmaya giriflecekti. Ayn› iddiay› bir y›l ön-
ce Cemil Bay›k da dile getirmiflti. Örgütün
AKP’ye dair kuflkular›n›n artarak devam
etti¤i görülüyor. Buna karfl›n, Karay›lan 20
Eylül’de sonlanan eylemsizlik karar›n› bir ay
daha uzatt›klar›n› aç›klayarak “müzakerelere
devam” mesaj› verdi. Kalkan’›n bu varsay›m›
çeliflkili gibi gözükse de, PKK lider kadrolar›-
n›n farkl› yorumlar› ayn› anda dillendirerek
muhtemel tüm hamlelere örgütün haz›r oldu-
¤unu göstermeyi bir yöntem olarak benimse-
di¤ini unutmayal›m. 23 Eylül’deki hükümet-
BDP görüflmesinden iki gün önce, Karay›lan gün sonra bu tavr›ndan vazgeçmek zorunda redeyse birebir örtüflüyor. Bay›k flöyle demifl-
‹srail’e s›cak mesajlar verirken, örgütün eski kald›, zira hükümete yak›n çevreler de ordu ti: “Silahla yap›lan yap›ld›. Her iki taraf için de
silahl› kanat sorumlusu Bahoz Erdal da Kürt içindeki baz› odaklar›n müzakere sürecini bal- bu durum böyledir. Taraflar silahla yapabile-
gençleri da¤a ç›kmaya davet ediyordu. Bu da- talamaya çal›flt›¤› kanaatinde. PKK’ye göre ceklerini yapt›lar. Biz silahl› mücadele ile elde
vet, örgütün en az›ndan flimdilik silahlar› b›- bunun sebebi, YAfi sürecinde hükümetin or- edebilece¤imiz kazan›mlar› elde ettik. Devlet
rakmaya niyetli olmad›¤› fleklinde yorumla- dunun komuta kademesini düzenleme giri- de silahla yapabilece¤ini yapt›. Durum ortada,
nabilir. Medyan›n 26 Eylül’de “PKK’liler s›n›r flimleri. Ancak referandumdan –Kalkan’›n yo- siyasal çözüm kendini dayat›yor.”
d›fl›na ç›kmaya bafllad›” haberlerinin örgüt ta- rumunun aksine– güçlü destek ve özgüvenle fiimdi, Cemil Çiçek’in bir buçuk y›l sonra-
raf›ndan do¤rulanmamas› da dikkat çekici. ç›kan hükümetin BDP ve ‹mral›’yla görüflme- ki sözlerine kulak verelim: “Bu ülkede hepi-
Bir yandan da, referandumdan bir hafta ler konusunda TSK’y› raz› etti¤i söylentileri mizin yüre¤ini yakan yeteri kadar kan da,
önce, 6 Eylül’de, bizzat Kara Kuvvetleri Ko- de var. gözyafl› da dökülmüfltür. Bu ifllerin bitmesi lâ-
mutan› Erdal Ceylano¤lu yönetiminde, Hak- z›m. Günümüz dünyas›nda cebir ve fliddeti,
kâri’de dokuz militan›n öldürüldü¤ü bir ope- Cemil Bay›k’tan Cemil Çiçek’e terörü bir sorun çözme yöntemi olarak günde-
rasyon düzenleniyordu. Burada bir parantez Hat›rlanaca¤› gibi, 29 Mart 2009’daki yerel se- mimizden kesinlikle ç›karmal›y›z. Demokrasi
açmak gerekiyor. Tam bir y›l önce, 8-15 Eylül çimlerden hemen önce, AKP’nin Suriye ve ve hukuk çerçevesinde her konuyu tart›flabil-
2009’da, Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde, Ra- Kuzey Irak yönetiminin de r›zas›yla Erbil’de meliyiz. Bu ülkenin ne sorunu varsa, demok-
mazan bayram› arefesinde sekiz militan›n öl- gerçeklefltirmeyi düflündü¤ü “Erbil Konferan- rasi ve hukuk kanallar›ndan giderek çözüme
dürülmesiyle sonuçlanan operasyonu bölge s›”, örgütün bölgesel ittifakla tasfiyesini öngö- kavuflturabiliriz. Biz inan›yoruz ki, bu ülkenin
halk› bayram› kutlamayarak protesto etmiflti. rüyordu. Seçimlerden önce gerek hükümet, çözülemeyecek sorunu yok. Ve bunu da kan
Bu Ramazan bayram›nda da ayn› tablo tekrar- gerekse hükümet yanl›s› baz› gazeteci ve aka- dökülmeden, gözyafl› dökülmeden çözme im-
land›. Dokuz militan›n öldürülmesi üzerine demisyenler PKK’nin nisandan itibaren tasfi- kân› vard›r. Yeter ki bu noktada demokrasi ve
tüm bölgede bayram kutlamalar› kald›r›ld›, ye edilece¤ini ilan etmiflti. Bu giriflim üzerine hukuku bir imkân olarak görelim.”
insanlar bayramlaflmad›. Bu protestonun as›l PKK ciddi bir endifleye kap›lm›fl ve hem Erbil
önemi, örgütün giderek dinî ritüelleri de mü- Konferans›’na cephe açm›fl, hem de Suriye ve PKK-cemaat çat›flmas›
cadelesinin bir parças› haline getirmesinde. Türkiye’deki silahl› faaliyetlerine h›z vermiflti. PKK’ye göre, hükümetin “büyük savafl” pla-
Bu, örgütün dinî cemaatlere de verdi¤i önem- Yerel seçimlerde ise DTP’nin 99 belediye n›nda köklü bir de¤ifliklikten söz etmek için
li bir mesaj. yönetimini almas›yla örgüt yeniden özgüven henüz erken. Abdullah Öcalan da iki ay önce-
Ramazan bayram›ndaki referandumun kazanm›fl, Erbil Konferans› iptal edilmifl ve ça- sine kadar bu yönde kayg›lar› oldu¤unu söy-
hemen öncesinde, “olumlu görüflmeler var” t›flmalar h›zlanm›flt›. Ard›ndan, Öcalan a¤us- lemifl, olas› bir büyük operasyonda ciddi bir iç
diyen PKK’nin eylemsizlik karar› aç›klamas›- tos ay›nda bir yol haritas› aç›klayaca¤›n› ilan savafl yaflanaca¤›, Yüksekova gibi örgütün
na ra¤men, ordunun herhangi bir eylem ha- etmifl, PKK de haziranda eylemsizlik karar› al- güçlü oldu¤u yerlerde yüzbinlerin sokaklara
z›rl›¤› olmayan dokuz militan› öldürülmesini m›flt›. dökülerek devletle çat›flaca¤› senaryosunu di-
Duran Kalkan, bu z›mnî anlaflmaya ve Ancak, seçimlerin ard›ndan baflka bir olay le getirmiflti.

25
Devletin bu senaryoyu ciddiye almad›¤›n› maate yak›n bir grubun ilçeden d›flland›¤›n›, r›lar›yla karfl› karfl›ya olan cemaatlerin provo-
söylemek yanl›fl olur. Geçti¤imiz günlerde akabinde faili meçhul bombalama eylemleri- kasyonuna kurban gitme riskine de dikkat
Yüksekova-Hakkâri hatt›nda yapt›¤›m›z baz› nin gerçekleflti¤ini ve Umut Kitabevi’ndeki çekmekte fayda var. Bölgede devlet
görüflmeler, Hakkâri’deki “Halk ‹nisiyati- patlaman›n bu sürecin son halkas› oldu¤unu anlay›fl›n›n bir nevi misyonerleri olarak yay›l-
fi”nin böyle bir senaryoya haz›rland›¤›n› orta- 2005’teki muhtelif say›lar›m›zda haberlefltir- maya çal›flan cemaatlerle Kürt hareketi aras›n-
ya koyuyordu. “Halk ‹nisiyatifi”nden bir mifltik. Okul ve yurtlar üzerinden cemaat daki çat›flma, PKK silahlar› b›raksa bile devam
genç, özellikle Yüksekova’da edece¤e benziyor.
“istihbarat üstünlü¤ünün” ta- Kürt hareketiyle Kürt orta-üst s›n›f› aras›ndaki gerilim PKK’nin bu kararl›l›¤›na karfl›, Erdo¤an 24
mamen kendilerinde oldu¤unu, Eylül’deki yumuflak perdeden uyar› niteli¤in-
ertelenmifl durumda. Hükümetin Kürt sermayesi üzerinden
mahallelerde komünler olufltur- deki konuflmas›nda, örgütün Van’da bir gaze-
duklar›n› ve olas› bir çat›flma
Kürt hareketini bertaraf etme çabas›na son vermifl gibi tenin da¤›t›m›na mâni olmaya çal›flt›¤›n›, bu
için haz›rl›klar›n› sürdürdükle- görünmesi de PKK’nin tepkisini dindirmifl olabilir. tür bask›lar›n görüflmelere gölge düflürece¤ini
rini anlatm›flt›. ima eti. Ancak, örgüte yak›n kaynaklar, cema-
Hakkâri gibi fiafî mezhebinin hâkimiyeti- Hakkâri’de nüfuz sahibi olamad› ama, din atlere, yat›l› okullara ve ‹slâmc› bas›na yönelik
ne ra¤men dinî inanc›n toplumsal hayat› belir- üzerinden yürütülen mücadele devam ediyor. mücadelenin devam edece¤ini söylüyor.
lemedi¤i bir yerde cemaatlerin etkin olama- Yüksekova’da Cengiz Topel Caddesi’ndeki Hükümet-BDP görüflmelerinin henüz ba-
mas›, devleti burada nüfuzunu gündelik ha- eski camiyi y›k›p yerine Güneydo¤u’nun en fl›nda, taraflar temkinli davranmaya özen gös-
yata yans›taca¤› mekanizmalardan yoksun b›- büyük ve en görkemli camiini infla eden “Di- teriyor. 24 Eylül’deki konuflmas›nda BDP’ye
rak›yor. Baz› cemaatlerle iliflkili olduklar› ge- yanet ‹flleri” bu mücadelenin sürece¤ine iflaret ve Kandil’e yüklenmek yerine PKK’nin flehir
rekçesiyle örgütün iki imam› öldürmesine ediyor. örgütlenmesine tepki gösteren Erdo¤an bu
halktan tepki gelmemesi ise flafl›rt›c› de¤il. fia- “özenin” iflaretini verdi. Di¤er taraftan,
fl›rt›c› olan, bu iki öldürme olay› karfl›s›nda Demokratik özerklik ve müzakere süreci BDP’nin referandum boykotuyla etkinli¤ini
hükümetin beklenebilece¤inden daha az reak- Din faktörünün büyük ölçüde bertaraf edil- tekrar kan›tlad›¤› bir ortamda, PKK’nin silahl›
siyon göstermesi, bu konuda medya üzerin- mesiyle birlikte Hakkâri’yi kuflkuya yer b›rak- güçlerinin giderek mücadelenin tâlî unsurla-
den oluflturulmaya çal›fl›lan kamuoyunu alev- mayacak flekilde saf›na çekmeyi baflaran PKK, r›ndan biri haline gelebilece¤i tart›fl›l›yor. An-
lendirmeye yanaflmamas›. PKK ise uzun süre- etkinli¤ini Van, fi›rnak, Bitlis ve oradan da Di- cak bu, PKK’nin silah b›rakmaya haz›r oldu¤u
dir devletin cemaatler üzerinden halk› “devlet yarbak›r’a yaymay› planl›yor. Kürt sorunuyla anlam›na gelmiyor. Tersine, örgüt içinde yap›-
çizgisine” çekmeye çal›flt›¤› yönünde etkili bir ilgili araflt›rmalar›yla bilinen sosyolog Prof. lan de¤erlendirmeler, silahl› güçler yedekte
propaganda yürütüyor. Özellikle Gülen ce- Mesut Ye¤en, hükümetin mevcut politikas›n› tutulup Kürtlerin topyekûn dâhil edilece¤i si-
maatine bölgede savafl açan PKK cemaat evle- devam ettirmesi takdirde, bütün bölgenin yü- vil itaatsizli¤e dayanan eylemlerin yayg›nlafl-
rini, okullar›n› ve dershanelerini hedef seçi- zünü Hakkâri’ye çevirmesinin güçlü bir ihti- t›r›lmas›yla mücadelenin sürdürülmesi yö-
yor. 2005’teki fiemdinli olaylar› öncesinde mal oldu¤u görüflünde. Dolay›s›yla, hükü- nünde.
Yüksekova’da dershane açmaya çal›flan ce- met-BDP müzakere sürecinin, PKK’nin sald›- Nereden bak›l›rsa bak›ls›n, PKK ve Kürt

BDP EfiBAfiKANI, D‹YARBAKIR M‹LLETVEK‹L‹ GÜLTAN KIfiANAK

Türklerin Kürtçe ö¤renme vakti geldi


Hükümet ad›na Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek ve Adalet Bakan› Sadullah Ergin’in, BDP ad›na eflbaflkanlar Selahattin
Demirtafl ve Gülten K›flanak’›n kat›ld›¤›, saatlerce süren görüflmeden sonra taraflar olumlu bir sürecin bafllad›¤› mesaj›n›
vermiflti. Peki, kapal› kap›lar ard›nda neler konufluldu? Yap›lan görüflme söylendi¤i gibi olumlu geliflmelerin bafllang›c›
say›labilir mi? Bir sonraki görüflmede, BDP hükümete ne anlatacak? Yan›tlar› Gültan K›flanak’tan dinliyoruz…

23 Eylül’de, Selahattin Demirtafl’la birlikte, runun çözümünün bafllang›c›


Gülten K›flanak
hükümeti temsil eden Baflbakan Yard›mc›s› olarak görmüyoruz; yani hükü-
Cemil Çiçek ve Adalet Bakan› Sadullah Er- metin bizimle görüflmesi, bu
gin’le görüfltünüz. Kamuoyuna aç›klanama- meseleyi bar›flç›l yollardan çöz-
yacak gizli fleyler konufltunuz mu? me karar› ald›klar› anlam›na
Gültan K›flanak: Hay›r, gizli fleyler konuflmad›k. gelmiyor.
Her f›rsatta dile getirdi¤imiz konular gündeme Geçen y›lki “Kürt aç›l›m›y-
geldi. Kürt sorunu bir demokrasi eksikli¤i sorunu- la” flimdiki süreci karfl›lafl-
dur, demokrasi de parlamento üzerinden sa¤lana- t›r›nca tabloyu nas›l görü-
bilir. Hükümetle yapt›¤›m›z görüflmeyle, demokra- yorsunuz?
tikleflme konusunda yap›lacak çal›flmalar›n öznesi Bu y›l daha ileri bir aflamaya
oldu¤umuzu gösterdik. Hükümet oyalamaya kalk- geçilmifl görünüyor. En önemli-
sa bile, BDP olarak hükümeti demokratikleflme yo- si, kimse muhatapl›k meselesi-
lunda ad›m atmaya zorlamak için mücadelemizi ni tart›flm›yor. Geçen sene, hü-
sürdürece¤iz. kümet sürekli muhataps›zl›ktan
Bu görüflmenin hemen ard›ndan, hükümet söz ediyor, daha da ileri giderek
‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay üzerinden Irak, fley söylenmedi. Geçen sene Atalay sürecin koor- “muhataba gerek yok, biz çözeriz” diyordu.
‹ran ve Suriye’yle “PKK’yi bitirmek için” dip- dinatörü ilan edilmiflti. Bu y›l, Atalay’›n rolünü Ce- Erdo¤an, daha geçenlerde, Öcalan’›n bu sü-
lomatik faaliyetleri bafllatt›. Bunu nas›l yo- mil Çiçek üstlenmifl görünüyor. Sert bir söyleme reç üzerinde etkili olmad›¤›n› ileri sürdü…
rumluyorsunuz? sahip olan Çiçek’in özellikle bu pozisyona çekilmifl Evet ama, bir yandan da cumhurbaflkan› dahil
Hükümetin tam olarak ne yapmaya çal›flt›¤›n› do¤- olmas› da muhtemel. Di¤er yandan, hükümetin kimse Öcalan’la görüflmeleri yalanlam›yor. Üstelik,
rusu biz de bilmiyoruz. Di¤er yandan, Beflir Ata- Atalay üzerinden bölgede yürüttü¤ü görüflmeler Öcalan’la görüflme konusunda kimseden itiraz gel-
lay’›n görüflmemizde yer almamas›yla ilgili bize bir de önemli. Sonuçta, hükümetle görüflmemizi, so- miyor. Dolay›s›yla, muhatapl›k konusunda bir mefl-

26
siyasetinin böyle bir stratejiye yönelmesi, ör- sas›n›n de¤iflmesini istemifltir. Aralar›ndaki ve ‹fladamlar› Derne¤i) baflkan› fiah ‹smail Be-
gütün h›zla “siyasallaflmas›n›” ve silahl› güç- tek fark, evet diyenlerin, k›smî de¤ifliklikleri dirhano¤lu s›n›fsal ayr›flman›n temel talep
lerin uzun vadede devred›fl› b›rak›lmas›n› onaylamaya de¤er görmesidir. Boykot ve evet farkl›l›klar›ndan kaynaklanmad›¤›n›, Kürt
gündeme getirebilir. Bu da devletin “önce si- cephesi yeni anayasa talebi etraf›nda bulufla- sermayesinin de çözüm istedi¤ini, ancak radi-
lahlar b›rak›ls›n” flart›n›n do¤rudan olmasa da bilir”. kal taleplerden uzak bir hat çizmeye özen
dolayl› olarak yerine getirilmesi anlam›na ge- Referandum öncesinde bölgedeki esnaf ve gösterdiklerini aç›klad›. Bedirhano¤lu da
liyor. Telefonda görüflüne baflvurdu¤umuz ifladamlar› çevresinin BDP’nin boykot karar›- yoksul ve zengin Kürtler aras›nda bir alg›
Ahmet Türk’ün sözlerinde dikkati çeken nok- na tepki göstererek “evet” diyeceklerini aç›k- fark› oldu¤unu vurgularken, PKK’nin kendi-
talardan biri buydu. Türk, devletin “demokra- lamas›, Kürtler aras›ndaki s›n›fsal gerilimin lerine yönelik tepkileri referandum sonras›n-
tik özerkli¤i” kat’i bir flart olarak görmemesi- politik söyleme yans›d›¤›n› ortaya koydu. Gö- da yumuflatt›¤›n› da söyledi. Ancak anlafl›lan
ni, en alt düzeydeki taleplerden bafllayarak rüfltü¤ümüz GÜNS‹AD (Güneydo¤u Sanayi o ki, Kürt hareketiyle Kürt orta-üst s›n›f› ara-
konunun müzakere edilmesini istediklerini
söylüyor. DTK Eflbaflkan› Türk’e göre, böyle
bir müzakere yolu aç›l›rsa, Hakkâri’de dokuz
kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i katliam› yapanlar›n
maksatlar› da bofla ç›kar›labilir. Ahmet Türk
flöyle diyor: “Hükümetin demokratik özerklik
projesinden rahats›z oldu¤unu görüyoruz. Fa-
kat bu bir ayr›flma projesi de¤il. Kürtlerin ni-
haî talebi demokratik özerkliktir, ama flimdi-
den demokratik özerkli¤i ilan etmek gibi bir
çal›flmam›z yok. Dolay›s›yla, devletin korkuya
kap›lmas› anlams›z.”

“Evetçilerle boykotçular ortaklaflabilir”


BDP Eflbaflkan Yard›mc›s› ve eski DEHAP ge-

Foto¤rafar: Diha
nel baflkan› Tuncer Bak›rhan’la yapt›¤›m›z gö-
rüflmede ise baflka bir ayr›nt› öne ç›k›yor. Ba-
k›rhan “evetçilerle” “boykotçular” aras›nda
ortak bir zeminin oluflturulabilece¤ini söylü-
yor: “Bölgedeki ‘evet’lerden partimizin aley-
hine bir sonuç ç›kmaz. Taban›m›z d›fl›ndaki “PKK lider kadrolar›n›n farkl› yorumlar› ayn› anda dillendirerek muhtemel tüm hamlelere örgütün haz›r oldu¤unu göstermeyi
yurttafllar›m›z da 12 Eylül askerî darbe anaya- bir yöntem olarak benimsedi¤ini unutmayal›m.”

ruiyet alan› olufltu. melere meflruiyet kazand›rd›. Bu süreçte en fleffaf taraf Kürt siyasetidir. BDP, ‹m-
Müzakere sürecinin bafllad›¤›n› söyleyebilir Hükümetle yapaca¤›n›z bir sonraki görüfl- ral›, Kandil gayet fleffaf, herkes talebini aç›kça ifa-
miyiz? menin gündemi ne olacak? de ediyor. Ama hükümetin bu görüflmelerden ne
Bu soruya “evet” diyemiyoruz. Geçen seneki “biz Öncelikle, yeni bir anayasan›n içeri¤ine odaklan- murat etti¤ini bilmiyoruz do¤rusu. Hükümet Kürt-
kendimiz çözeriz” noktas›ndan “taraflarla görüfle- mak istiyoruz. Toplumun yeni bir anayasa iste¤i lerin gizli bir ajandas› varm›fl izlenimi vermeye ça-
lim, ama bizim istedi¤imiz olsun” noktas›na gelin- inkâr edilemez biçimde ortaya ç›kt›. S›ra nas›l bir l›fl›yor. Oysa Demokratik Toplum Kongresi toplan-
di. Sonuçta, yine mesele tek tarafl› sürdürülmeye anayasa yapaca¤›m›z› tart›flmaya geldi. Aksi hal- t›lar›n› bas›na aç›k yap›yor. BDP’nin aç›klamalar›,
çal›fl›l›yor. Bafl›ndan beri hep vurgulad›k: K›sa va- de, AKP yeni anayasay› bir seçim vaadine dönüfl- talepleri ortada. Anadilde e¤itim, demokratik va-
deli bir silahs›zlanma projesinin dayat›lmas› bizi türüp seçimden sonra da vazgeçebilir. O yüzden, tandafll›k, demokratik özerklik bizim temel taleple-
sonuca götürmez. Silahs›zlanma süreci tek tarafl› seçim sonras›na ertelense bile, hükümetin yeni rimiz. Referandumda, Türkiye kamuoyunun ezici
olmaz. Bunun demokratik ad›mlarla ço¤unlu¤u, muhalefetin “Öcalan’la müzakere yap›-
desteklenmesi gerekiyor. Hükümet yorlar” demesine ra¤men evet oyu kulland›. Kürt-
Bu ülkenin temel Kürt politikas› asimilasyon ve inkâr.
bu sefer de silahs›zlanma odakl› bir ler zaten AKP’ye “çözüme gidersen yan›nday›z”
çal›flma yürüttü¤ünü hissettiriyor. ‹nkârdan vazgeçti¤inizi anayasada etnik vurgu yapmaktan diyor. Böyle bir noktada AKP’nin hâlâ ayak diret-
Hükümetin böyle düflünmeni- vazgeçerek ortaya koyabilirsiniz. Asimilasyondan mesi anlaml›.
ze yol açan ad›mlar› neler? vazgeçmenin yolu da anadilde e¤itimdir. Öcalan’la görüflüldü¤ü bilgisi neden eskiden
Hükümet “seçime kadar anayasay› oldu¤u kadar tepki yaratmad›?
de¤ifltirmek mümkün de¤il, seçim sonras›na kadar anayasan›n içeri¤ini tarif etmesi için çal›flaca¤›z. Çünkü referandum sürecinde Türkiye’nin bat›s›na
bizden ciddi bir ad›m beklemeyin” diyor. Bir yan- Yapt›¤›m›z görüflmede yeni anayasan›n içeri¤ini asker cenazesi gitmedi. ‹nsanlar bu savafl›n bitme-
dan da silahs›zland›rma konusunda mesafe katet- tart›flmay› erteleme e¤iliminde olduklar› izlenimi sini istiyor. Dolay›s›yla, hükümetin buna ra¤men
meye çal›fl›yor. Türkiye’de art›k herkes Kürt soru- edindik. Anadilde e¤itimi tart›flma gere¤i dahi gör- ad›m atmamas›, taban›ndan veya milliyetçilerden
nuyla PKK sorununun iç içe geçti¤ini kabul ediyor. meden rafa kald›rd›lar. Bu, nas›l bir anayasa yap- duydu¤u korkuyla ilgili de¤il.
Bar›fl ve çözüm paralel ad›mlarla sa¤lanabilir. mak istediklerinin iflaretini verdi. Hükümete söylü- Peki, neden ad›m atm›yor?
Sizce referandumdan hemen sonra hüküme- yoruz: Bu hakk› vermeye niyetiniz olmasa bile b›- ‹yi niyetli yorumum flu: Devlet ve hükümet, otuz
ti sizinle görüflmeye iten faktörler neler? rak›n tart›flal›m bu konuyu. Yeni anayasa ancak bu y›ld›r savaflt›¤› bir örgüte güven duymuyor olabilir.
Bu sürecin referandumdan önce bafllad›¤›n› düflü- yaklafl›mla yap›labilir. Yoksa CHP laikli¤i, AKP O yüzden de A plan›n›n yan›nda B ve C planlar›n›
nüyorum. Öcalan’la görüflmelerin referandum ön- anadili, BDP de demokratik özerkli¤i k›rm›z› çizgi- da haz›r tutmak istiyor olabilir. Bu sadece bir ihti-
cesinde kamuoyuna yans›t›lmas› bunun bir örne¤i. si ilan eder ve uzlaflma ihtimali ortadan kalkar. mal. Di¤er yandan, AKP’nin giderek devletleflti¤i
Buna ra¤men AKP’nin evet kampanyas›nda bafla- Bir yandan Öcalan ve BDP’yle, di¤er yandan gerçe¤i var. Dolay›s›yla, asl›nda AKP devlet zihni-
r›l› olmas›, halk›n ne flekilde olursa olsun bu soru- bölge ülkeleri ve ABD’yle bu konuda görüflü- yetiyle hareket ediyor olabilir.
nun çözümünü istedi¤ini gösteriyor. Eskiden olsa, lüyor. Bütün görüflmeler bas›na da yans›yor. Bu arada devlet zihniyeti de de¤iflmedi mi?
Öcalan’la görüflüldü¤ünü inkâr etmeyen bir hükü- Ama ne olup bitti¤ini hâlâ tam olarak anla- Devlet Kürtlerin taleplerini bireysel çerçevede tut-
met halktan bu kadar büyük bir destek alamazd›. yabilmifl de¤iliz. Bütün bu görüflmelerden mak istiyor. Kürtlerin talepleriyse bunu afl›yor.
Dolay›s›yla, yüzde 58’lik evet oyu Öcalan’la görüfl- ne anlamal›y›z? Kürtler biliyor ki bireysel haklar ancak toplumsala

27
s›ndaki gerilim, flimdilik sadece ertelenmifl lunmas›. Atalay’›n ziyaretinden hemen sonra kiye bizim kardeflimiz ve komflu ülkemizdir.
durumda. Hükümetin Kürt sermayesi üzerin- Fidan’›n da Erbil’e gidece¤inin aç›klanmas›, Üretmifl oldu¤umuz nükleer enerjiyi Türki-
den Kürt hareketini bertaraf etme çabas›na Türkiye’nin bölgesel bir ittifak aray›fl›nda ol- ye’ye de verelim diyecek kadar güveniyoruz”
son vermifl gibi görünmesi de PKK’nin tepki- du¤unun en somut göstergesi. dedi.
sini dindirmifl olabilir. Ancak, eninde sonun- Her ne kadar bu temaslar›n son geliflme- Ahmedinejad’›n bu aç›klamas›, ABD’yle
da bu karfl›tl›¤›n bir çat›flmaya dönüflme ihti- lerle ilgili olmad›¤›, randevular›n aylar önce- ‹ran aras›nda arabuluculu¤a soyunan Türki-
mali oldu¤unu, örgütün cemaatlere karfl› sür- sinden al›nd›¤› söylense de, hükümet yetkili- ye’ye verilmifl ciddi bir güven mesaj›. Tabii
dürdü¤ü mücadeleyi bu kesime de kayd›rabi- leri Fidan’›n ABD’deki temaslar›nda Kürt me- bunu ‹ran’›n, Türkiye’nin son dönem Kürt po-
lece¤ini not etmek gerekiyor. selesinin gündeme gelmesinin muhtemel ol- litikas›na verilmifl bir mesaj olarak okumak da
du¤unu aç›klad›. Bu süreçte dikkat çekici bir mümkün. Türkiye, ‹ran ve Suriye’nin Kürtler-
Diplomatik “tesadüfler” aç›klama da ‹ran’dan geldi. Cumhurbaflkan› le ilgili siyasetlerini ortaklaflt›rmak için y›llar-
BM Genel Kurulu çal›flmalar›na kat›lmak üze- Ahmedinejad 26 Eylül’de New York’ta “Tür- d›r diplomasi yürüttü¤ü hat›rland›¤›nda, Tür-
re ABD’ye giden Cumhurbaflkan› Abdullah
Gül, 22 Eylül’de ABD’den kat›ld›¤› bir televiz-
yon program›nda demokratik özerklik proje-
sinin bir “gizli ajanda” olarak sunulmas›ndan
rahats›zl›k duyduklar›n› söylerken, yerel yö-
netimlerin güçlendirilmesinin, adem-i merke-
ziyetçi bir zihniyete geçilmesinin zaruret ol-
du¤unu vurgulad›. Gül, bu aç›klamas›yla,
Kürt hareketinin taleplerinin temelde redde-
dilmedi¤ini ifade etmifl oldu. ABD’deki te-
maslar› s›ras›nda ‹ran yönetimiyle bir araya
gelen Gül’ün ‹srail heyetiyle görüflmemesi,
BM toplant›s›nda ‹srail’i özür dilemeye ve taz-
minat ödemeye ça¤›rmas›, iki ülke aras›ndaki
krizin yat›flmad›¤›n› gösterdi.
Dikkatlerden kaçmamas› gereken bir hu-
sus da, hükümetin Kürt meselesiyle ilgili yeni
politikas› konusunda Genelkurmay’dan her-
hangi bir aç›klama gelmemesi. Bir “tesadüf”
de Gül’le ayn› tarihlerde M‹T Müsteflar› Ha-
kan Fidan’›n ABD’de birtak›m temaslarda bu-

yay›l›rsa anlam kazan›r. “Anadilde e¤itimi devlet politikas› flöyle: Asimilasyon ve inkâr. ‹nkârdan ortaklafl›rlarken, baz› taleplerde ayr›fl›labiliyor. Yir-
karfl›lamaz, sen istersen gidip kendi dilini ö¤rene- vazgeçti¤inizi anayasada etnik vurgu yapmaktan mi y›l öncesine kadar, orta-üst s›n›f›n, daha do¤ru-
bilirsin” demek asimilasyon politikas›n› durdur- vazgeçerek ortaya koyabilirsiniz. Asimilasyondan su Kürt feodallerinin devletin yan›nda durduklar›
maz. Devlet nas›l ki Türkçe e¤itimi ücretsiz olarak vazgeçmenin yolu da anadilde e¤itimdir. Bunlar›n görülür. Koruculu¤un, rantç›l›¤›n zeminini de bun-
sa¤l›yorsa, Kürtçe e¤itimi de karfl›lamal›d›r. Sonuç- ikisini yapmad›¤›n›z sürece, geleneksel Kürt politi- lar oluflturuyor. Kürtlerin özgürlük talepleri karfl›-
ta, bugün Türkçe bizim verdi¤imiz vergilerle ö¤re- kan›z devam ediyor demektir. Oyalayarak daha s›nda sistem partilerini bölgede ayakta tutuyorlar-
tiliyor. Madem biz vergi veriyoruz, neden kendi di- öteye gidemezsiniz. Türkiye toplumu bu meseleyi d›. S›n›fsal ç›karlar› bunu gerektiriyordu. Ne zaman
limizi ö¤renemiyoruz? Kürtçe, kamusal alanda ko- daha fazla tafl›yamaz. Kürtler de sivil itaatsizlikle ki Kürt mücadelesi güçlenip büyüdü, yerel yöne-
nuflulan bir dil haline gelmezse, birkaç kuflak son- devleti çözüme zorlamaya bafllayacak. timlerde ve parlamentoda söz sahibi oldu, bu s›n›f-
ra tamamen ortadan kalkabilir. E¤er devlet asimi- Sivil itaatsizlik eylemlerine neden flimdi lar kendini bu tarafta da ifade etme ihtiyac› duydu-
lasyondan vazgeçtiyse, anadilde e¤itimi sa¤lamak baflvuruluyor? lar. Demokratik Toplum Kongresi geçen sene Kürt-
ve bunun kurumlar›n› infla etmek zorunda. Toplumsal mücadeleler mühendislikle flekillene- lerin anayasal talepleri üzerine bir çal›fltay yapt›.
Anadilde e¤itimin gündelik hayata yans›- mez. Baz› fleylerin olgunlaflmas› ve toplum naza- Bu çal›fltaya üst gelir grubundaki Kürtlerin STK’la-
mas› nas›l olacak? r›nda gerçek taleplere dönüflmesi lâz›m. Anadilde r› da kat›ld›. Bugünlerde “radikal talepleri dayatma-
Bu yafl›ma kadar onlarca Avrupa yal›m” diyenler de o çal›fltaya kat›ld›. O çal›fltaydan
ülkesini dolaflt›m. Birço¤unda en az Kürt hareketinin güç kazanmas›n›n en büyük sebebi, demokratik özerklik, anadilde e¤itim, vatandafll›k
iki resmî dil var. Hiçbirinin bu yüz- tan›m›n›n de¤iflmesi, hatta anayasan›n bafllang›ç
sol karakterli olmas›d›r. Sadece kimlik ve kültür hareketi
den bölündü¤ünü veya gündelik ilkelerinin de¤iflmesi gibi 22 maddelik bir metin
hayat›n t›kand›¤›n› görmedim. Bu olsayd›k, bizden daha kimlikçi hareketler var, Kürtler ç›kt›. Biz boykot kampanyas›nda o metni dikkate
konuda yüzlerce formül var; bun- onlara yönelirdi. alarak propagandam›z› yapt›k. O metin kat›lan her-
lardan faydalan›l›r. Çok-dillili¤in ül- kesi ba¤l›yordu. fiimdi ortaya ç›k›p “bu talepleri di-
keyi bölece¤ini söylemek gericiliktir. Baflbakan ge- e¤itim talebi son on y›ld›r yürütülen Kürt dili tart›fl- le getirmeyelim” demek, tam da o s›n›f katmanla-
çen gün “anadilde e¤itim, iç bar›fl› bozar” dedi. Bu malar› neticesinde toplumsal bir zemin kazand›. r›n›n ikili karakterini ortaya koyuyor. Bir yandan,
çok cahilâne bir aç›klama. Bu ülkenin iç bar›fl›, bir Bunun üzerine insanlar okul boykotu ça¤r›lar›na Kürt hareketinin yaratt›¤› alan›n d›fl›nda kalam›yor-
dil yasakland›¤› için bozuldu zaten. Dolay›s›yla, sa- yan›t verdi. lar, bir taraftan da sistemle ba¤lar›n› koparmak is-
dece Kürtlerin kendi anadillerini ö¤renmesi de¤il, GÜNS‹AD baflkan› fiah ‹smail Bedirhano¤lu, temiyorlar. Bazen orada, bazen burada duruyorlar.
Türklerin de art›k Kürtçe ö¤renme vakti geldi. Bu Kürtlerin radikal taleplerini dayatmas›n› (gülüyor) Ayr›ca, o kesimin Kürt toplumu üzerinde
ülke iki dilli olsa kime ne zarar› olur? do¤ru bulmad›klar›n› söylemiflti. Kürt orta- çok etkisi olmad›¤›n› da biliyorum. Zaten ikili ka-
Hükümet hem BDP’yle görüflüyor, hem de en üst s›n›f›yla esas olarak BDP’nin taban›n› rakterlerinin alt›nda yatan nedenlerden biri de bu.
temel taleplerinizden biri olan anadilde e¤i- oluflturan yoksul Kürtler aras›nda bir çat›fl- Kürt toplumundan ayr› yaflamak istemiyorlar. Kürt-
timi reddediyor. O zaman nerede buluflacak- ma m› yaflan›yor? lerin mücadelesi belli bir alan oluflturmasa, belki de
s›n›z? Kürt toplumu da di¤er toplumlar gibi sosyal ve yirmi y›l önceki gibi yine tamamen sistem taraftar›
Valla biz tam da böyle bir karmaflan›n içindeyiz. ekonomik katmanlardan olufluyor. Homojen bir olabilirlerdi.
Bunu hükümete de söyledik. Bu ülkenin temel Kürt toplum de¤il ki Kürtler. Dolay›s›yla, baz› taleplerde Bölgede s›n›fsal ayr›flman›n derinleflti¤i

28
kiye’nin ‹ran ve Suriye’nin rahats›z olmayaca- CHP, MHP ve TÜS‹AD’›n pozisyonu Eylül’deki hükümet-BDP görüflmesine kat›l-
¤› oranda aç›l›m yapaca¤›n› kestirmek güç de- Hükümet, kamuoyunun bu sorunun çözü- mamas› bu stratejinin bir parças› olarak oku-
¤il. Buna karfl›l›k ‹ran ve Suriye, PKK’yi Tür- müyle ilgili bir y›ld›r hemen her gün televiz- nabilir. Anlafl›lan, belli bir aflamaya kadar, hü-
kiye’ye karfl› kollamayacak. Bölge ülkeleri yonlarda yap›lan tart›flmalar ve son olarak re- kümet Öcalan ve BDP’yle görüflmelerin bas›-
–Kuzey Irak dahil– böyle bir plan etraf›nda or- ferandumdan ç›kan sonuçlar neticesinde belli na “yar› aç›k” sürdürülmesinde fayda görü-
taklafl›rlarsa, PKK’nin pazarl›k gücünü de dü- bir “olgunlu¤a” kavufltu¤unu düflünüyor. O yor. Ayn› flekilde, BDP’li Selahattin Demirtafl
flürebileceklerini tasarl›yor. yüzden de, bir yandan “aç›l›m” derken, öbür da her konunun gazeteciler nezaretinde tart›-
Son dönemdeki ilginç “tesadüflerden” biri yandan BDP ve PKK’yi hedef almaktan geri fl›lmas›n›n yanl›fl oldu¤unu vurguluyor. So-
de, ciddi siyasî sorunlar›n çözümü konusunda duruyor. Bunda, CHP yönetiminin Baykal dö- nuç olarak, Türkiye Kürt meselesi konusunda
önemli arabuluculuk görevleri üstlenen 2008 nemindekinden daha ›l›ml› bir tutum sergile- yeni bir diyalog sürecini bafllatm›fla benziyor.
Nobel Bar›fl Ödüllü Finlandiyal› siyasetçi mesinin de katk›s› oldu¤unu gözard› etme- Bu sürecin gidiflat› taraflar›n sükûnetine ve
Martti Ahtisaari’nin önce Diyarbak›r, ard›n- mek lâz›m. flartlar›n uzlafl›labilirli¤ine ba¤l› olarak netlik
dan da Ankara’da temaslarda kazanacak. Erdo¤an’›n, BDP görüflmesinin er-
bulunmas›. Geçti¤imiz y›l Öca- Örgüt içinde yap›lan de¤erlendirmeler, silahl› güçler yedekte tesinde “anadilde e¤itim beklemeyin” diyerek
lan’›n Ahtisaari’nin ad›n› “akil Kürt hareketinin temel taleplerinden birini
tutulup, Kürtlerin topyekûn dâhil edilece¤i sivil itaatsizli¤e
adamlar komisyonu”na dahil reddetmesi, Atalay’›n Cemil Çiçek’ten çok da-
etmek istemesi, Ahtisaari’nin 15 dayanan eylemlerin yayg›nlaflt›r›lmas›yla mücadelenin ha gerilerde seyreden aç›klamalar›, bu sürecin
Eylül’de Diyarbak›r’da Ahmet sürdürülmesi yönünde. de 2009’dakiyle ayn› ak›bete u¤ramas› riskinin
Türk ve Aysel Tu¤luk’la görüfl- az olmad›¤›na iflaret. Ama 2011 seçimlerine
mesini daha da önemli k›l›yor. AKP’nin yeni söylemi, CHP’nin tutumu, kadar hükümetten elle tutulur bir ad›m atma-
Ahtisaari Kas›m 2009’da da Türkiye’yi zi- TÜS‹AD baflkan› Ümit Boyner’in 22 Eylül’de s›n› beklemedi¤ini söyleyen BDP Eflbaflkan
yaret etmifl, cumhurbaflkan› ve baflbakan dahil Dersim’de yapt›¤› “diyalog ve bar›fl” ça¤r›s›, yard›mc›s› Tuncer Bak›rhan, Erdo¤an’›n söy-
pek çok siyasetçiyle bir araya gelmiflti. Hat›r- referandumla birlikte AKP’ye yaklaflan BBP lemlerine bakarak umutsuzlu¤a düflmemek
lanaca¤› üzere, bu temaslardan hemen önce ve SP’nin durumu, bütün bu karmaflada yal- gerekti¤i, görüflmelerin devam etmesinin se-
hükümetle PKK aras›ndaki “görüflmeler” 19 n›zlaflan MHP’nin söylemini önemli ölçüde çim sonras›nda kapsaml› bir çözüm program›
Ekim 2009’da Habur’dan 34 kiflinin Türki- etkisizlefltirmifl görünüyor. 25 Eylül’de Dol- ç›karmay› sa¤layabilece¤i görüflünde. Her ha-
ye’ye girifl yapmas›yla sonuçlanm›fl, ancak mabahçe Saray›’nda gazetecilerle yapt›¤› top- lükârda, silahl› mücadele olmadan da bu me-
“aç›l›m” o tarihten itibaren kapanm›flt›. Topar- lant›da Erdo¤an da sürecin medya taraf›ndan selenin art›k Türkiye’nin gündeminde tutula-
layacak olursak, Türkiye 23 Eylül 2010’daki desteklenmesini istedi. Temmuz 2009’da med- ca¤›n› hükümetin ilan etmesi, 2004’te Mosko-
BDP-hükümet görüflmeleriyle, tam olarak bir yan›n karfl›s›na geçip kayda de¤er bir proje- va’da gazetecilere “düflünmezsen sorun da
y›l önceki sürecin bafl›na dönmüfl olsa da, bu den söz etmemesine ra¤men Kürt karfl›t› mil- yoktur” diyen Erdo¤an’›n baflka bir noktaya
bir y›l içinde Kürt hareketinin elinin çok daha liyetçi hareketleri güçlendirircesine “demok- geldi¤ini gösteriyor.
güçlenmifl oldu¤unu teslim etmek gerekiyor. ratik aç›l›m”› aç›klayan ‹çiflleri Bakan›’n›n 23 ‹rfan Aktan

gözlemleniyor. Referandumda ifladamlar›- bir yeni orta-üst s›n›f›n oluflmas› da, Kürt hareketi- tikalar üretmeliyiz.
n›n “evet” oyu kullanacaklar›n› aç›klamas›, nin orada yaratt›¤› güç ve etki dolay›s›yla mümkün AKP’nin dinî cemaatler üzerinden yoksul
ondan önce eylemlerde kepenk kapatmayan de¤il. Yeni orta-üst s›n›f da bir flekilde bu mücade- Kürtlere ulaflmaya çabalad›¤› iddias›na ne
esnaf›n camlar›n›n k›r›lmas› bu izlenimi ar- lenin içinde flekillendi. Dolay›s›yla, yirmi y›l önceki diyorsunuz?
t›r›yor. Kürt orta-üst s›n›f›n›n güçlenmesi- Kürt üst s›n›f›na göre demokratik de¤erlere daha Ne yaz›k ki Türkiye’de inanç, siyasetin temel ö¤e-
nin arkas›nda Kürt sorunundan ma¤dur ba¤l› bir kesim. O yüzden bu s›n›f›n gerici bir e¤i- lerinden biri haline getirildi. Kürtlerin bir Hizbullah
olanlar da var. Örne¤in, köyleri yak›lanlar›n lim tafl›mas› zor. Esas risk grubunu alt s›n›f Kürtler deneyimi var. ‹nsanlar dinî inançlar› kullan›larak
tazminat davalar›na bak›p büyük paralar oluflturuyor, çünkü onlar›n ciddi bir adalet aray›fl› tetikçi yap›ld›. Faili meçhullerin önemli bir k›sm›n›
kazananlar var. Mühendisler de yi- bunlar uygulad›. J‹TEM kurucusu Arif
ne bu ba¤lamda zenginleflti. Kürt Do¤an, Hizbullah lideriyle çeflitli defalar
orta s›n›f› güçlendikçe, Kürt hare- görüfltü¤ünü aç›klad› geçenlerde. fiimdi-
keti bunu bir tehdit olarak görme- lerde inanc› yine Kürtler üzerinde bir si-
ye mi bafllayacak? Devletin Kürt lah olarak kullanmak isteyenleri görüyo-
orta s›n›f›n› güçlendirmek için ça- ruz. Moda deyimle “okyanus ötesinden”
ba sarfetti¤i iddialar›na ne diyor- yönetilen cemaat, bölgede baflka bir gün-
sunuz? demle faaliyet yürütüyor. Toplumun
Kürt hareketinin güç kazanmas›n›n en inançlar›n› bu emeller için kullanmaya
büyük sebebi, bu hareketin sol karak- çal›fl›yor. Referandum öncesinde Cemil
terli olmas›d›r. Hem özgürlükçü hem de Çiçek, “Nijeryal›lara Türkçeyi ö¤rettik,
eflitlikçi bir hareketten söz ediyoruz. ama Güneydo¤u’ya ö¤retemedik” diye-
Kürt hareketi her ne kadar kimlikçi ola- rek bu cemaatin dünya çap›nda, okullar
rak gösterilmeye çal›fl›lsa da, asl›nda üzerinden yürüttü¤ü Türkçülük hareketi-
özgürlükçü ve eflitlikçi bir harekettir. ni aç›k etmiflti. Bu cemaatin, Kürt bölge-
Sadece kimlik ve kültür hareketi olsay- sindeki örgütlenme çabas›, Türklefltirme
d›k, bizden daha kimlikçi hareketler var, çabas›n›n bir parças› asl›nda. Bu konuda
Kürtler onlara yönelirdi. Kürtler sadece Türklerle var. Biz de bundan böyle varolan› daha eflit ve adil toplumun gerekli hassasiyeti gösterece¤ini, Kürtle-
eflit olmaya de¤il, kendi aralar›nda da eflit olmaya paylaflmay› sa¤layan bir ortam yaratman›n politi- rin din üzerinden istismar çabas›na prim vermeye-
özlem duyuyor. Bir adalet ve özgürlük aray›fl› var. kas›n› üretmeye çal›flmal›y›z. Kooperatifleflmeye ce¤ini umuyorum. Umut ediyorum ki DTK, toplu-
Devletin bölgedeki orta s›n›f› güçlendirmeye çal›fl- a¤›rl›k vermeliyiz. Kürt hareketinin en zay›f oldu¤u mu yeniden örgütleyebilmek ve demokratik bir ya-
t›¤› iddias› ise çok gerçekçi de¤il. Sermayenin ye- yön, alternatif ekonomik yaflam imkânlar› yarata- flam tarz›na kavuflturma kanallar›n› sa¤lamak için
rel bir karakteri yok. Dolay›s›yla, bölgede klasik an- mamas›. Otuz y›ld›r, yoksul Kürtler bu mücadele- daha da ciddi çaba gösterir. Çünkü Kürtlerin bu
Söylefli: ‹.A.

lamda bir Kürt burjuvazisinin devlet müdahalesiy- nin yükünü tafl›d›. ‹lelebet yoksul kalmaya mah- tür istismar çabalar›na prim vermeyecek bilin-
le güçlendirilmesi çok mümkün de¤il. Ayn› zaman- kûm edilemez bu kesim. AKP’nin de ciddi biçimde ce kavuflmas›, ekonomik koflullar›n›n düzenlen-
da, Kürt toplumu üzerinde hâkimiyet kurabilecek suiistimal etti¤i bir kesim bu. Buna karfl› yeni poli- mesi ciddi bir çaba gerektiriyor.

29
Silah tacirlerinin zaferi Enerji devleri çark etti
ABD Obama tükürdü¤ünü yalay›p ‹RAN Birleflmifl Milletler’in yapt›-
silah endüstrisine teslim oldu. r›mlar›na ra¤men ‹ran’daki faali-
ABD hükümeti, Basra Körfezi’nde- yetlerini sürdüren enerji devleri,
ki alt› ülkeyle 123 milyar dolarl›k ABD’nin ek yapt›r›mlar›na direne-
yeni silah sat›fl anlaflmalar› yapt›. medi. ‹ran’a 20 milyon dolardan
Bu, Amerikan tarihinin en büyük fazla yat›r›m yapan flirketlerin ce-
silah sat›fl› olacak. Sadece Suudi zaland›r›laca¤›n›n aç›klanmas›n›n
Arabistan dört y›l içinde Amerikan ard›ndan Royal Dutch Shell, Total,
firmalar›ndan 67.7 milyar dolar de- Statoil ve ENI flirketleri ‹ran’daki
¤erinde silah sat›n alacak. Körfez faaliyetlerine son vereceklerini
ülkelerini ‹ran’a karfl› silahland›r- aç›klad›. ABD, ‹ran’›n kamu petrol
1 HAZ‹RAN-30 EYLÜL 2010 mas›, Obama’ya yönelik hayal k›- flirketi Naftiran ile çal›flan flirket-
r›kl›¤›n› pekifltirdi. leri de cezaland›racak.

bahç›vanl›k, ütücülük, taksicilik yapmas›,


KÜBA Farkl› bir sosyalizm modeli ayakkab› boyamas›, tamirat iflleri üstlenme-
si, akrabalar› d›fl›nda kimseleri çal›flt›rmas›
Devrimin 50. y›ldönümünde Küba’dan al›flk›n olmad›¤›m›z haberler gelmeye serbest b›rak›lacak.
bafllad›. Bat›l› medya bunu “sosyalizmin iflas›” olarak yorumlamay› tercih etti. Birtak›m çekinceler de yok de¤il. Her
Ancak umduklar› gibi kapitalizme geçifl söz konusu de¤il. Küba kendine uygun fleyden önce, iyi hizmet vermek kavram›na
yeni bir sosyalist ekonomi aray›fl›nda. Fidel dahil herkes de¤iflimden söz ediyor. tamamen yabanc› olan Kübal›lar›n kendile-
ri için çal›flman›n ne demek oldu¤unu bil-
KÜBA’DA 1 milyon kamu personelinin ifl- yeniden aç›l›yor, ama devlet bir düzenleyici memesi. ‹flletmelerin büyük bir k›sm›n›n
ten ç›kart›laca¤› haberiyle, Fidel Castro’nun güç olarak yetkilerini kimseye devretmeye bir y›l dolmadan bataca¤› da söyleniyor,
Amerikal› gazeteci Jeffrey Goldberg’e bir niyetli de¤il. bununla ilgili ne tür önlemler al›naca¤›
ö¤len yeme¤i s›ras›nda “Küba modeli art›k aç›klanmad›. fiu anda iflsizli¤in yüzde 1.7
bizim bile iflimizi görmüyor” deyivermesi Devrimin üç baflar›s›zl›¤› oldu¤u ülkede bu oran›n ve tabii kaç›n›l-
üst üste gelince, tüm dünyada ana ak›m Hâlihaz›rda Küba’n›n çal›flanlar›n›n yüzde maz olarak suçlar›n artmas›ndan, rejimi
medya sayfalar›n› “devrimin sonu” haberle- 85’i, yani yaklafl›k 6 milyonu devlet görevli- sallayacak protestolar›n yükselmesinden
ri süsledi. Üstelik tam da Küba devriminin si. Geçti¤imiz nisanda berber ve kuaförlere endifle ediliyor. Endifleye mahal olmad›¤›n›
29 Eylül’deki 50. y›l kutlamalar›n›n hemen özel iflletme açma izni verilmiflti zaten. Uzun söyleyenler ise Küba’da di¤er Latin Ameri-
öncesinde. Hele bir de Küba ‹nisiyatifi ad› süredir “devrimin en büyük üç baflar›s›zl›¤› ka ülkeleriyle, hatta dünyan›n çok büyük
alt›nda bir grup Britanyal› giriflimcinin ülke- sabah kahvalt›s›, ö¤len yeme¤i ve akflam ye- bir kesimiyle k›yaslanmayacak derecede
de turizm yat›r›m› yapmak için 26 Eylül - 3 me¤i” esprilerine konu olan g›da kriziyle ba- yüksek olan e¤itim seviyesine iflaret edi-
Ekim tarihleri aras›nda bir Küba ziyareti dü- fla ç›kabilmek için de 1 milyon hektarl›k bir yorlar. Onlara Küba halk›n›n bu ifli k›v›ra-
zenlemesi, serbest piyasac›lar› zevkten dört alan kiflilere ve kooperatiflere devredilmifl, bilece¤ine dair umut veren bir baflka fak-
köfle etti. Ayl›k ücretlerin 20-25 dolar›n üstü- meyve-sebze sat›fl›ndaki k›s›tlamalar hafifle- törse, karaborsada son y›llarda yaflanan
ne ç›kamad›¤›, g›da üretiminde geçen y›l tilmiflti. fiimdi s›rada Mart 2011’e kadar 500 ola¤and›fl› hareketlilik.
yüzde 7.5’luk bir düflüflün yafland›¤› ülke ar- bin kamu iflçisinin yeni oluflturulan fleker Guardian’da geliflmeleri yorumlayan
t›k devlet merkezli bir sistemle yönetilemi- üretimi, halk sa¤l›¤›, turizm ve tar›m sektör- Londra Metropolitan Üniversitesi Karayipler
yordu besbelli, bu ziyaretçilerin yapaca¤› lerine kayd›r›lmas› söz konusu. Ancak bu, ve Latin Amerika Araflt›rmalar› Merkezi’nin
otellere, golf sahalar›na, yenilenebilir enerji medyada yer ald›¤› gibi bir “kap› önüne yöneticisi Stephen Wilkinson, iflçilerin çal›fl-
yat›r›mlar›na ihtiyaç vard›. konma” de¤il; çal›flanlar›n hepsi özel giriflim t›klar› fabrikalar›n sahibi olmas›na dair prog-
Haberler do¤ru, ama yorumlar için ayn› konusunda e¤itimden geçirilecek. Da¤›t›la- ramlar›n da yolda oldu¤unu hat›rlat›p, dün-
fleyi söylemek zor. Londra’daki elçilik söz- cak 250 bin lisansla beraber Küba’da kiflile- yan›n en büyük kooperatifleflme hamlesine
cüsü Igor Caballero’nun dillendirdi¤i gibi, rin kendi ad›na evlerinin odas›n› kiralamas›, dönüflme potansiyeli olan bir hareketle karfl›
Küba yabanc› sermaye- karfl›ya olabilece¤imizi
ye ve karma projelere söylüyor ve ekliyor: “Bu
aç›l›yor. Lâkin iflin püf farkl› bir sosyalizm mo-
noktas›, sarf edilen deli ve ifllemeyebilir de el-
“karma” sözünde. Her bette; ama kapitalizm de-
y›l 170 bin Britanya- ¤il.” Ancak bundan 25 se-
l›n›n ziyaret etti¤i ülke- ne önce Gorbaçov’un da
de bakir k›y›lar›n bir Sovyetler Birli¤i için
k›sm›n›n 99 y›ll›¤›na ki- yirmi senede ‹sveç mode-
raya verilip Esencia line geçme plan›yla yola
Otelleri’nin 400 milyon ç›k›p, ülkesindeki devasa
dolarl›k yat›r›m› gibi kamusal iflletmeler karfl›-
turizm ataklar› planla- s›nda a¤z› sulanan Bat›
n›yor, 1959’dan beri ilk dünyas›n›n yard›m›yla
kez ülkeye yabanc› ser- Yeltsin taraf›ndan flaram-
maye giriyor. 1968’de pole yuvarlan›p tarihin en
ekonomik nedenlerle büyük talan›na yol açma-
de¤il, karfl›-devrimi s›na benzer bir durumla
besledikleri gerekçesiy- karfl›lafl›labilir mi, bunu
le kapat›lan özel kafe, zaman gösterecek.
bar ve gece kulüpleri Havana Doruk Yurdesin

30
Correa’ya darbe giriflimi Mono Jojoy öldürüldü Yeni soyk›r›m davas› Dilma ikinci tura kald›
EKVADOR Sosyalist baflkan Rafa- KOLOMB‹YA 1960’lardan beri ba- KAMBOÇYA ‹ktidarda oldu¤u BREZ‹LYA Baflkanl›k seçimlerinin
el Correa ciddi bir badire atlatt›. ¤›ms›zl›k mücadelesi veren Mark- 1975-79 y›llar› aras›nda ülkedeki ilk turunda Lula’n›n halefi, PT (‹flçi
Baflkent Quito’da hükümetin ke- sist FARC (Kolombiya Devrimci Si- az›nl›klara karfl› soyk›r›m politika- Partisi) aday› Dilma Rouseff yüzde
sintilerini protesto eden polislerin lahl› Güçleri) örgütünün “Mono s› uygulayan K›z›l Kmerler’in dört 46 oran›nda oy alarak, yüzde 33’te
gösterisi s›ras›nda üstüne at›lan Jojoy” lâkab›yla tan›nan askerî li- üst düzey yöneticisi hakk›nda yeni kalan en yak›n rakibi sosyal de-
gaz bombas› yüzünden tedaviye deri Victor Julio Suárez Rojas, bir dava aç›ld›. Pol Pot’un kur- mokrat Jose Serra’ya fark att›.
al›nan Correa, protestocu polisle- cang›lda u¤rad›¤› hava sald›r›s›n- maylar› olan san›klar, BM deste- Ama salt ço¤unlu¤u sa¤layamad›-
rin kuflatt›¤› hastaneden ordunun da öldürüldü. ABD’nin kafas›na 5 ¤iyle kurulan mahkemede soyk›r›- ¤› için baflkan›n belirlenmesi ikin-
müdahalesiyle kurtar›ld›. Ordu-po- milyon dolar ödül koydu¤u Mono m›n yan›s›ra insanl›¤a karfl› suç, ci tura kald›. Lula’n›n eski çevre
lis çat›flmas›nda iki kifli öldü, yet- Jojoy’un ölümü, son on y›lda mer- savafl suçu ve cinayet ifllemekten bakan›, Yeflil Parti aday› Marina
mifl kifli yaraland›. Correa, olayla- kez komitesinin neredeyse tama- yarg›lanacak. K›z›l Kmerler döne- Silva ise büyük bir baflar› gösterip
r›n “darbe giriflimi” oldu¤unu söy- m›n› kaybeden FARC’›n ald›¤› en minde 2 milyon kiflinin öldürüldü- yüzde 20 oran›nda oy ald›. Dil-
ledi ve ola¤anüstü hâl ilân etti. büyük darbe olarak yorumland›. ¤ü san›l›yor. ma’n›n kazanmas› büyük olas›l›k.

çok bahsi geçen, 2008’de bafllayan ve


VENEZÜELLA Bolivarc› devrime uyar› 2009’un ilk yar›s›na kadar devam eden eko-
nomik resesyon (durgunluk) ve artan enflas-
Chavez ömür boyu baflkanl›k yapma flans›n› kaybetti¤i anayasa referandumundan yonun baflta g›da olmak üzere temel ihtiyaç-
sonra ikinci büyük darbeyi parlamento seçimlerinde ald›. Muhalefetin bu defa lara yans›mas›. Krizin yol açt›¤› karaborsa-
boykot etmedi¤i seçimler, iktidar partisinin parlamentodaki mutlak ço¤unlu¤unu n›n iç pazarda dolar› yayg›nlaflt›rmas› ve bu-
yitirmesiyle sonuçland›. Chavez’in teknesi su almaya bafllad›. nun spekülasyonlar› tetiklemesi. Büyük
kentler baflta olmak
HUGO CHAVEZ, her seçim sonras›nda üzere ülke genelinde
Chavsita’lara Milaflores’in balkonunda ses- artan suç oran› –ki
lenirdi. Lâkin bu sefer ilk mesaj›n› Twit- bu bafll›k oligarklara
ter’dan vermeyi tercih etti: “Yoldafllar, so- ait olan ve neredeyse
mut bir zafer elde ettik. Bundan sonra Boli- popüler medyan›n
varc› devrimi ve demokratik sosyalizmi de- tamam›n› oluflturan
rinlefltirmek ve güçlendirmek zorunday›z!” muhalefet medyas›-
Bununla birlikte, aral›ks›z on y›ld›r, son de- n›n bir dönemdir
rece sald›rgan, seviyesiz ve manipülatif kendisinden uzak-
propaganda yapan muhalefet bas›n› ise laflmakta olan e¤i-
kendi aç›lar›ndan bir zaferin manfletlerini timli orta s›n›f› ka-
haz›rlam›fllard›. Tal Cual gazetesi “Bu sa- zanmak için oyalan-
bah aç›k ve parlak bir güne uyand›k. Gölge- d›¤› ve siyasî söyle-
lerin dönmesine bir daha izin vermeyece- mine yerlefltirdi¤i en
¤iz!” derken, El Nacional gazetesi “Vene- önemli konuydu.
züella art›k k›z›l de¤il” manfletiyle güne Caracas Ve bir de yo¤un
bafllad›. Peki bu iki “galip” kutup aras›nda elektrik kesintileri.
gerçek nereye oturuyor? Öncelikle, Cha- lefetin seçimi boykot etti¤i ve parlamento- Mesele yabana at›lmas›n, Venezüella halk›
vez’in üslûbuna aflina olanlar için Twitter’a nun tamamen Chavez yanl›lar›n›n eline geç- tam bir TV müptelâs›d›r. Soldan gelen te-
s›k›flt›rd›¤› “ma¤rur” kelâm, ortada bir za- ti¤i düflünülürse, bundan sonras›n›n “dev- mel ve oldukça önemli elefltiri ise, yerel yö-
fer olmad›¤›n›n gösteriyor. Muhalefet ise rim” ile “karfl›-devrim” aras›nda gerçeklefle- neticilerin ve reformist bürokrasinin Boli-
son befl seçimde yakalad›¤› en büyük bafla- cek sert bir parlamenter oyun olaca¤› ortada. varc› devrimle aras›ndaki “uyum sorunu”
r›n›n sarhofllu¤unda on y›ll›k yap›sal süreci Taraflar›n önceki performanslar›ndan anla- idi. Buna dair iki çarp›c› örnek vard›. Seçim
hafife alm›fl gözüküyor. d›¤›m›z, herhangi biz uzlaflman›n zinhar sonucu büyük sürpriz olan Anzoatequi
Venezüella, 2005’ten beri aral›ks›z her gerçekleflmeyece¤i... eyaletinde, güya Chavist vali, iflçilere karfl›
sene seçimle meflgul. Dile kolay, tam alt› se- Sadece performanslar da de¤il, oligarkla- tekelci otomotiv endüstrisine omuz verdi
çim yafland›. Bu nedenle midir bilinmez, r›n denetiminde olan ve orta, üst-orta s›n›f›n ve Chavez ülkenin en yoksul mahallesi
son olarak yap›lan parlamento seçimlerin- domine etti¤i (içindeki birkaç küçük sol gru- olan Petare’de seçimi üst üste ikinci kez
deki yüzde 66’l›k kat›l›m oldukça iyi bir so- bu saymazsak) muhalefetin program› ile kaybetti.
nuç olarak görülüyor. Resmî olmayan so- PSUV’un program› birbirlerinden tamamen “Devrimin sözden çok eyleme ihtiyac›
nuçlara göre iktidardaki Venezüella Birle- farkl›. Di¤er fasla geçmeden, son befl y›lda var” diyen Marksist yazar Patrick Larsen’in
flik Sosyalist Partisi (PSUV) ve Chavez yan- Chavez popülaritesinin izledi¤i seyri vere- “dost uyar›s›” da önemliydi. Mealen flunlar›
l›s› sol cephe oylar›n yüzde 48.2’sini al›r- lim: 2006 baflkanl›k seçimi: Chavez yüzde söylüyordu: “Bolivarc› devrimin en ciddi
ken, Demokratik Birlik Koalisyonu (MUD) 62.8, muhalefet aday› Rosales yüzde 36.9. yap›sal dönüflüm prensiplerine (kamusallafl-
alt›nda birleflen muhalefet oylar›n yüzde 2008 bölgesel seçimler: PSUV yüzde 58, mu- t›rma ve mülkiyetin kooperatiflere devri)
47.1’ini ald›. Lâkin seçim sistemi, parla- halefet yüzde 42. 2009 anayasa referandumu ra¤men, ulusal ekonominin finans, enerji,
mentodaki 165 koltuktan 98’ni PSUV’a, (görev sürelerinin s›n›rl›l›¤› ile ilgili befl iletiflim, maden, g›da, iletiflim, medya gibi
65’ini de MUD’a da¤›t›rken, iki koltuk da maddenin de¤iflimi): Evet, yani PSUV yüzde ana gövdesinin yan›nda latifundia’lar›n hâlâ
di¤er sol partiye gitmifl oldu. 54, hay›r yüzde 45. Son gelinen nokta ise, oligarflinin elinde olmas›. Petrolü saymaz-
Latin Amerika Parlamentosu’na gönde- teknik olarak kafa kafaya. sak, kamulaflt›rma oran› son befl y›lda gayr›
rilen temsilci say›s› ise eflitti: 5-5. Böylelikle, safî millî has›lan›n sadece yüzde 8’ini olufl-
Chavista’lar›n seçim öncesinde öngördü¤ü Neden böyle oldu? turuyor. Devrimin nefesinin ne denli kesik
üçte ikilik mutlak ço¤unluk için ihtiyaç du- Bu kadar k›sa zamanda gerçekleflen bu dü- oldu¤una dair iyi birer gösterge.”
yulan 110 sandalye hedefi de gerçekleflme- flüfl, analistler için çok da beklenmedik bir Ezcümle, Bolivarc› devrim tarihinin en
mifl oldu. Bundan önceki seçimlerde, muha- geliflme de¤il. Nedenler ise çeflitli. Ama en ciddi uyar›s›n› alm›fl oldu. Tan Morgül

31
‹SPANYA Genel grevlerin ilki büsler çal›flmad›, tren seferleri
birkaç istisna d›fl›nda yap›lmad›.
“ac› reçete” faturay› büyük ölçü-
de emekçi kesimlere ödetiyor.
ran “esnekleflmeler” yapma ka- Madrid ve Barcelona’daki göste- Sendikalar, hükümetten geri ad›m
2003’TEN beri iktidarda olan Sos- rarlar› protesto edildi. rilerde çat›flmalar ç›kt›. Sendika- atmas›n› bekliyor.
yalist ‹flçi Partisi’ne (PSOE) karfl› Genel grev özellikle otomotiv ve lar kat›l›m›n yüzde 70 düzeyinde Öte yandan, ‹spanya grevde yal-
ilk kez genel grev yap›ld›. Ekono- metalurji sektörleri ile limanlarda oldu¤unu aç›klad›. n›z de¤ildi. ‹rlanda, ‹talya ve Por-
mik krizi bahane edip memur ma- etkisini gösterdi; iflçilerin tamam› ‹flsizli¤in yüzde 20’lere ç›kt›¤› ‹s- tekiz’in öncülük etti¤i 12 ülkede
afllar›nda kesintiye giden ve ifli b›rakt›. Temizlik iflçilerinin de panya, krizi en a¤›r yaflayan AB protesto eylemleri düzenlendi.
emekli maafllar›n› donduran Za- greve büyük destek verdi¤i göz- ülkeleri aras›nda yeral›yor. Ser- Avrupa’n›n dört bir yan›nda sen-
patero hükümetinin, kamu harca- lendi. En az kat›l›m›n ise turizm, maye çevreleri, ‹spanyol hüküme- dikalar kemer s›kma politikalar›na
malar›n› k›sma, emeklilik yafl›n› e¤itim ve sa¤l›k sektörleri ile ma- tine bütçe a盤›n› kapatmas› ve karfl› mücadele karar› ald›. Ufukta
65’ten 67’ye ç›kartma ve ‹fl Kanu- ¤azalarda görüldü¤ü kaydedildi. büyümeyi h›zland›rmas› yönünde k›ta ölçe¤inde yap›lacak bir genel
nu’nda iflten ç›karmay› kolaylaflt›- Madrid’de gazete sat›lmad›, oto- bask› yap›yor. Hükümetin buldu¤u grev görünüyor.

kafas›na flapla¤› yiyordu. Haider’in siyasî


ç›k›fl›na itiraz, ›rkç›l›¤›n varl›¤›na de¤il, si-
yasette temsil hakk› istemesine yöneltilen
bir kolektif itirazd›.
Aradan on y›l geçtikten sonra itirazlar c›-
l›zlaflt›. Daha do¤rusu, itirazlara o güne ka-
dar efllik eden Avrupa merkez sa¤ siyaseti,
bu itirazlar›n› terketti ve söylemleriyle bir
aya¤›n› karfl› tarafa att›. AB’nin en büyük iki
dinamik ülkesi Almanya’n›n ve Fransa’n›n
flu anki baflkanlar›n›n yabanc› düflman› icra-
at ve söylemleri, iki tipik örnek.
‹tirazlar›n c›l›zlaflmas› bir neden de¤il,
sonuç. T›pk› Avrupa sa¤›na yön veren lider-
lerin bugüne kadar bilinen k›smen uzlaflma-
c›, yerleflik siyasetlerini ad›m ad›m terket-
meye bafllamalar› gibi. Bir di¤er deyiflle, afl›-
r› sa¤ partilerin oy oranlar›ndaki art›fla bak-
man›n yan›s›ra, merkez sa¤›n söylemlerin-
deki radikalleflmeye de bakmal›y›z, ki alarm
zillerini daha bir vehamet ile çalabilelim.
Britanya
“‹fliniz bitti, hadi d›flar›!”

AVRUPA Çok alâmetler belirdi... Tüm geliflmifl ülkeler ekonomik krizden


paylar›na düfleni ald›lar almas›na, ama söz
Avrupa'n›n "öteki hayaleti" tekrar ortaya ç›kt›... Ekonomik kriz, uzun süredir konusu olan bunun iflgücüne etkileri olunca,
tabutunda uyuyan vampiri uyand›rd›. Irkç›l›k ve yabanc› düflmanl›¤› Avrupa’n›n k›demli AB ülkelerinin konumu daha farkl›:
Geliflmifl Avrupa ülkelerinde yafllanan nü-
tümünde yavafl ama emin ad›mlarla güçleniyor. Geçti¤imiz on y›l›n gidiflat›,
fus, uzun vadede giderek artan yabanc› ifl-
k›tan›n derin sorunlar›na neofaflizm belas›n›n da eklendi¤ini gösteriyor.
gücü girdisini zorunlu k›l›yor.
Buna ra¤men yaflanan ekonomik krizin
ON YIL ÖNCE, Avusturya- dan bir ses ç›k›yor, kapitalizmin aktörleri art›rd›¤› iflsizlik, tüm bak›fllar›n en kolay
l› ›rkç› siyasetçi Jörg Hai- yerleflik düzenin en az zayiatla sürdürüle- hedeflere yönelmesine neden oldu. S›ras›y-
der’in Özgürlük Partisi se- bilmesi için kâh birlikte, kâh karfl› karfl›ya la Çingeneler, Müslümanlar, Do¤u Bloku
çimlerde oylar›n yüzde gelerek kafa patlat›yordu. Bu gürültülü tar- ülkelerinden göçenler, “ülkenin kayma¤›n›
27’sini al›nca Avrupa’y› bir t›flman›n ortas›nda kaynay›p giden ise, kri- yiyen az›nl›klar”... Türk göçmenlerin Al-
telafl sarm›flt›. Toplama zin toplumsal etkileri idi. T›pk› ekonomik manya’da bafl›na gelenler, ucuz iflgücü ola-
kamplar›n›n çok da uza¤›nda olmayan bir sonuçlar gibi sökün eden toplumsal sonuç- rak keyifle kullan›lan kitlelerin toplumun
yerde, ›rkç›l›k yeniden siyasette boy göste- lar›n en vahimi, Avrupa’n›n ortak geçmiflin- di¤er alanlar›nda kendilerini kendi para-
riyor, toplumda destek buluyordu. Avrupa de yaz›l› hoflgörüsüzlü¤ün palazlanmas›, metreleriyle göstermeye yeltenmeleriyle
Birli¤i düflüncesinin henüz bu ölçüde örse- ›rkç›l›¤›n diflini göstermesi oldu. birlikte bafllar›na neler geldi¤inin iyi bir ör-
lenmedi¤i bir zamanda, Avrupa ülkeleri- ne¤i. O güne kadar “çal›flkanl›¤›” ile bili-
nin toplu uyar›lar›na ra¤men, Haider, mu- “Haylaz çocuk” ›rkç›l›k nen Türkler, ülkenin k›smen vas›fs›z iflgü-
hafazakâr Avusturya Halk Partisi ile hükü- Halbuki Avrupa’da çok de¤il, bundan bir- cüne eskisi kadar gereksinimi kalmay›nca,
meti kurmufl, ancak parti içi anlaflmazl›klar kaç y›l öncesine kadar “her fley yolunda” toplum ve siyaset gözünde “ülkeye uyum
yüzünden partisi küçüldükçe küçülmüfl, idi. Irkç›l›k, II. Dünya Savafl›’ndan bugüne sa¤lamakta zorlanan” Türklere dönüfltüler.
hükümetten ve güçten düflmüfltü. Avrupa, birkaç “münferit” adlî olay d›fl›nda kültürel Hemen tüm Avrupa ülkelerindeki hemen
bir süreli¤ine de olsa nefes alm›flt›. / toplumsal alanda denetim alt›nda tutulu- tüm az›nl›klar, bu alg› k›r›lmas›ndan ken-
Bu nefesten sekiz y›l sonra, Haider’in bir yor, stadyumlardan ya da sokak aralar›n- dilerine düflen pay› ald›, al›yor.
trafik kazas›nda ölmesinden bir gün önce, dan siyasete taflmamas›na özen gösterili-
tüm dünyan›n yan›s›ra Avrupa baflka bir yordu. Irkç›l›k, Avrupa sa¤›ndan odas›n- A la carte ›rkç›l›k taba¤›
ekonomik iklimin etkisi alt›ndayd›. ABD’de dan ç›kmamas› gereken yaramaz çocuk Her ülke, “öteki”sini kendine özgü tarih-
on beflinci banka iflas›n› ilan etmifl, her kafa- muamelesi görüyor, ç›kmaya kalk›flt›¤›nda sel, demografik ve siyasî koflullara göre

32
seçti. Müslüman ülkelerden iflgücü ithal
eden ülkelerin seçimini 11 Eylül sonras› NEOFAfi‹ZM‹N YÜKSEL‹fi KRONOLOJ‹S‹
küresel siyasî atmosfer kolaylaflt›rd›.* Ama
Macaristan, Bulgaristan, Romanya gibi eski • 30 Eylül 2005 Danimar- • 5 Temmuz 2009 Bulgaristan’›n Ataka Par-
Sovyet Bloku ülkeleri bofl durmad›lar, hat- ka’daki Jyllands-Posten tisi, genel seçimlerde oylar›n yüzde 9.4’ünü
ta yer yer kula¤› geçtiler. Geçti¤imiz genel gazetesi, tam sayfas›n› alarak 240 sandalyeli parlamentoda 21
seçimlerde Macaristan’›n üçüncü büyük “Muhammed’in Yüzleri” bafl- sandalye elde etti. Ayn› parti, bir ay önceki
partisi haline gelen Jobbik, faflist program› l›¤›yla sundu¤u karikatürlere ay›rd›. ‹flin il-
d›fl›nda “Macar Gardlar›” ad›n› takt›¤› ken- ginci, 10 Ocak 2006’da bir Norveç gazetesi
dine ait milis güçleriyle de biliniyor. Bu ayn› karikatürleri yeniden basana kadar
güçlerin Romanlara s›k s›k sald›rd›¤› da bi- hiçbir tepkinin olmamas›yd›. Bundan bir ay
linen bir baflka gerçek. sonra ise, ‹talyan bakanlardan Roberto
Avrupa’da siyaset topluma de¤il, top- Calderoli, üzerinde söz konusu karikatürle-
lum siyasete yön vermeye bafllad›, ancak rin bas›l› oldu¤u tiflörtleri hükümet üyeleri-
sözünü etti¤imiz toplumlar›n hemen hepsi- ne da¤›taca¤›n› söylemiflti.
nin bünyesinde y›llard›r k›fl uykusunu uyu- • 27 Ekim 2005 Fransa’n›n Clichy-sous-Bois
yan ›rkç›l›k ve hoflgörüsüzlük uyan›yor. flehrinde, Zyed Benna (17) ve Bouna Tra-
Geçti¤imiz y›l Avrupa Birli¤i Temel Haklar oré (15) ad›ndaki iki genç, Frans›z polisin-
Bulgaristan
Ajans›’n›n “Az›nl›klar ve Ayr›mc›l›k Arafl- den kaçarken s›¤›nd›klar› bir elektrik istas-
t›rmas›”, durumun vehametini gözler önü- yonunda elektrik ak›m›na kap›larak öldü. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oylar›n
ne serdi: Her dört az›nl›k toplulu¤u üyesin- Bunun üzerine Fransa’n›n dört bir yan›nda yüzde 12’sini alm›flt›.
ayaklanmalar bafllad›. • Ocak 2010 ‹talya’n›n güneyindeki Calab-
• 11 Eylül 2007 Avrupa’n›n ‹slâmlaflmas›n› ria flehrinde Nijeryal› ve Togolu iki göçme-
Durdurun hareketi, Brüksel’de ilk toplu nin vurularak yaralanmas› üzerine ço¤un-
gösterisini yapt›. Hareket, ABD de dahil 11 lu¤u Afrikal›lardan oluflan yüzlerce göç-
ülkede etkinlik gösteriyor. men ayakland›. 37 kifli yaraland›. ‹talya’da
• Ekim 2007 ‹sviçre’nin popülist sa¤ Halk tar›m sektöründe binlerce Afrikal› göçmen,
Partisi, seçim afifllerinde “Daha Fazla Gü- ucuz iflgücü olarak istihdam ediliyor.
venlik ‹çin” slogan›n›n yan›nda, beyaz ko- • 21 Mart 2010 Fransa’daki bölgesel seçim-
yunlar›n siyah bir koyunu tekmeleyip ‹sviç- lerde, liderli¤ini 81 yafl›ndaki Le Pen’in
re s›n›rlar›ndan att›¤› bir afifl kulland›. yapt›¤› Ulusal Cephe, düflüflüne son verip
• 13 Kas›m 2007 Danimarka’daki genel se- oylar›n yüzde 9.17’sini alarak ikinci turdan
çimlerde, Danimarka Halk Partisi, oylar›n en güçlü üçüncü blok olarak ç›kt›.
yüzde 13.9’unu ald›, 175 sandalyeli parla- • 25 Nisan 2010 Macaristan’daki genel se-
mentoda 25 sandalye elde ederek ülkenin çimlerde faflist Jobbik Partisi, oylar›n yüz-
üçüncü büyük partisi konumuna geldi. Ayn› de 16.67’sini, 386 sandalyelerin ise yüzde
den biri, bir y›l içinde en az bir kez ayr›mc›- parti, iki y›l sonraki AP seçimlerinde oylar›- 47’sini alarak ülkenin en büyük üçüncü
l›¤a maruz kald›¤›n› söylüyor, bu oran Ro- n› bir önceki AP seçimine oranla ikiye kat- partisi konumuna yükseldi.
manlar aras›nda yüzde 50’ye ç›k›yordu. layarak (yüzde 15.9) iki sandalye elde ede- • 9 Haziran 2010 Geert Wilders’in liderli¤ini
Merak edenler için, ayr›mc›l›k rekoru, Çek cekti. yapt›¤› Özgürlük Partisi, genel seçimlerde
Cumhuriyeti’ne ait (Romanlara karfl›, yüz- • 27 Mart 2008 Hollandal› ›rkç› politikac› oylar›n yüzde 15.5’ini, 150 sandalyenin
de 64). Ancak soruyu bir az›nl›k üyesinin Geert Wilders’in ‹slâm’› hedef alan filmi 24’ünü alarak en büyük üçüncü parti oldu.
kaç kez ayr›mc›l›¤a u¤rad›¤› biçiminde so- Bir önceki seçimde yüzde 5.9 oy alm›fllard›.
rarsan›z, rekoru eski tüfeklerden ‹talya ele • 16 Temmuz 2010 Frans›z polisi Grenob-
geçiriyor: ‹talya’daki bir Kuzey Afrikal›, le’da Karim Boudouda ad›nda bir göçmeni
y›lda ortalama 9.29 kez ayr›mc›l›¤a tâbi tu- öldürünce, flehirde 2005’tekini and›ran,
tuldu¤unu söylüyor. Müslüman gençlerin bafl›n› çekti¤i bir
Peki göçmenlerin fiziksel fliddet ile en ayaklanma yafland›. Ayn› gün Frans›z polisi
çok tehdit edildi¤i ya da fliddetin en fazla bofl durmuyor, kontrol noktas›nda durma-
uyguland›¤› ülke? Finlandiya! 12 ay içinde yan bir Frans›z Roman›n› da vurarak öldü-
100 Somaliliye 74 kez sald›r›lm›fl. Bu oran›, rüyordu. Ölüm haberini alan Saint-Aignan
100 Kuzey Afrikal›ya 44 sald›r› ile ‹talya, ar- Hollanda flehrindeki Romanlar, ayaklan›p kasaban›n
d›ndan 100 Romana 42 sald›r› ile Çek Cum- alt›n› üstüne getirdiler. Bunun üzerine Sar-
huriyeti takip ediyor. Raporda ad› s›k s›k ge- “Fitne”, internette yay›nland›. kozy hükümeti, Bulgaristan ve Roman-
çen ülkelerin çeflitlili¤i bile (Malta, Danimar- • 28 Eylül 2008 Haider’in kurmufl oldu¤u ya’dan gelen Romanlar›n ülkelerine zorla
ka, Macaristan, Yunanistan, Polonya, Dani- Avusturya’n›n Gelece¤i ‹çin ‹ttifak, genel geri gönderilmesi karar› ald›. 5 A¤ustos’ta
marka) ›rkç›l›k ve ayr›mc›l›¤›n Avrupa için- seçimlerde oylar›n 10.7’sini al›p 183 üyeli ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan bölge emniyet
de s›n›r tan›mad›¤›n›n bir göstergesi.** parlamentoda 21 sandalye elde etti. müdürlüklerine gönderilen gizli bir genel-
Avrupa’da bir hayalet dolafl›yor, ancak • 23 fiubat 2009 Macaristan’da Romanlara gede üç ay içinde 300 göçmen kamp›n›n y›-
bildi¤imiz, umdu¤umuz hayalet de¤il bu. karfl› en kanl› sald›r› yap›ld›. Kundaklanan k›lmas› isteniyor, Roman kamplar›n›n önce-
Avrupa’n›n yar›m yüzy›l önce öldürdü¤ünü evinden ç›kmaya çal›flan bir Roman ve befl lik arzetti¤i belirtiliyordu. Geçti¤imiz süre
sand›¤› öz evlad› geri geldi. Ertan Keskinsoy yafl›ndaki o¤lu vurularak öldürüldü. içinde –bildi¤imiz kadar›yla– 51 Roman
• Haziran 2009 Faflist Alman Ulusal De- kamp› y›k›ld›, en az 1230 Avrupal› Roman
* ‹slâmofobinin asl›nda ›rkç›l›¤›n yeni bir görü- mokrasi Partisi (NPD) yerel seçimlerde ülkelerine geri gönderildi.
nümü oldu¤u, bu yeni ›rkç›l›¤›n ise Avrupa si- 120 fiehir Konseyi üyeli¤i kazand›. Der • 19 Eylül 2010 ‹sveç genel seçimlerinde,
yaseti taraf›ndan nas›l örtbas edildi¤i üzerine, Spiegel, seçim sonuçlar› üzerine yapt›¤› ›rkç› ‹sveç Demokratlar›, oylar›n yüzde
Hürriyet Emin’in 7 Eylül 2010 tarihli Radi- yorumda, partinin “beklendi¤i gibi ezici bir 5.7’sini alarak ilk kez Parlamento’ya girdi.
kal’deki yaz›s› önerilir. üstünlük elde edemese de, siyasî yaflamda Bu seçimler, ayn› zamanda ‹sveç tarihinde
** Avrupa Birli¤i Temel Haklar Ajans›’n›n kendisine kal›c› bir yer edindi¤inden” söz ilk kez bir merkez sa¤ hükümetin peflpefle
Ayr›mc›l›k Raporu için: www.fra.europa.eu ediyordu. iki seçim kazand›¤› seçimler oldu. E.K.

33
ULUSLARIN kaderidir bu! Ne olanlar›na yönelik flimdilik sözlü ›rkç› sald›r›-
zaman uluslu¤unu göstermeye,
fliflinip böbürlenmeye, kendisini
ALMANYA lar›n, Sarrazin’in kitab›nda dillendirdi¤i gün-
delik hakaretlerin ad› demokrasidir, ifade öz-
yüceltmeye kalksa, hemen sulu-
luk yapar, salyalar› akar. Ak›ll› Ne kadar Alman? gürlü¤üdür: IQ’lar› düflükler! Baflörtülü kara-
fatmalar! Kaderleri genlerine yaz›l›lar!
uslu halklar olabilir belki, ama Almanl›¤›n önündeki en büyük tehdit:
böyle bir ulusa rastlayamazs›n›z. ‹flin tuhaf›, Yabanc›lar! Has›l› Almanya’da demokrasi,
“uluslar” olmadan ulus olunmaz. Ulus olma- geçmiflte Yahudiler için kullan›lan s›fatlar-
n›n esas maddesi baflka uluslard›r. Yunanl›lar dan, onlardan yola ç›karak gelifltirilen endi-
olmasa Türkler olmaz. Türkler ve Yahudiler ol- fleler aras›ndan seçip be¤enip almakt›r. Ate-
masa, Almanlar hiç olmaz. fle körükle giden iki ihtimalli sorularla yap›-
Uluslar uslanmazlar. Çünkü hepsi –huy- lan anketlerde (devlet televizyonu ARD ve
lar› kurusun– ö¤retmen olma sevdal›s›, ö¤- bulvar›n gazetesi Bild Zeitung) kat›l›mc›la-
retmenlik yapma merakl›s›d›r: Ders almaz- r›n yüzde 90’› Sarrazin’i desteklemektedir.
lar, verirler. Hele deniz kenar›nda yaflayan-
lar çok flansl›d›r. Bu uluslar tarih boyunca el- Yeni Hitler: Sarrazin
lerinde sünger ö¤retmen edas›yla dolafl›r ve Almanlar, Yahudi, Çingene, ibne, özürlü hiç-
z›rt p›rt karfl›lar›na dikilen geçmiflin üzerine THILO SARRAZIN bir “ar›za”n›n olmad›¤›, s›rf kendilerinin bu-
süngerlerini h›zla çekiverirler... Bu nedenle lundu¤u bir Almanya denemifltir. Hiç kuflku-
her ulus avuçiçi kadar da olsa denizde k›y›- Kara mizah ustas› Walter Abish, nuz olmas›n, bir kez daha, bu sefer Müslü-
s› olsun ister. Küçümsemeyelim, kuzeyde de ünlü roman›na alayc› biçimde manlar›n olmad›¤› bir Almanya denemeye
olsa Almanlar›n denizi vard›r. “Ne Kadar Alman” ad›n› vermiflti. haz›rd›rlar. Geçmiflte Hitler’di, bugün önder
Çok ac›kl›, hattâ mânâl›d›r: Almanlar Bu soruyu “ciddi” olarak soranlar da olarak Sarrazin’leri vard›r. Sarrazin devlet
yüzy›llard›r bu –b›rrrrr!– ceset kadar so¤uk var. Alman bürokrat ve sosyal politikas› gere¤i Merkez Bankas›’ndaki göre-
denizlere s›cak plaj muamelesi yapar. Onun demokrat politikac› Thilo Sarrazin, vinden al›nacak, ama aktif politikan›n merke-
›ss›z k›y›lar›n› “Sap›k” filmindeki Norman baflta Türkler olmak üzere bütün zine oturacakt›r. Sosyal Demokrat Parti üyeli-
Bates karakteri gibi (Dikkat! Norman / Nor- yabanc›lar› hedef alan ›rkç› ¤inden uzaklaflt›r›lacak, ama Almanlara ken-
mandiya /Nordman: Kuzey de¤ilse nedir aç›klamalar›n› kitaplaflt›rd›. Ama di partisini sunacakt›r. Almanya bunu yapar-
Hitchcock’a göre sap›k!) insan›n dikenlerini bundan da vahimi Almanya’n›n ken geçmiflteki hatalardan kaç›nacakt›r. Top-
kald›racak tuhaf aksesuarlarla süslerler. Üç tepkisiydi. Almanlar›n büyük lama kamplar›, f›r›nlar dönemi demode ol-
taraf› kapal›, güneflin de¤il, rüzgâr›n yak›c› bölümü kitab› ba¤r›na bast›. mufltur. Bunun yan›nda geylerin faflist liste-
etkilerine karfl› yap›lm›fl, ayakl› tabutlara den silinme ihtimali de vard›r. Alman ibnele-
benzeyen, uzan›lamayan, ancak oturulan flez- rur duyulan” bir hâle gelmektedir. “Alman ri de Hollanda ve di¤er pek çok Avrupa ülke-
longlar... O flezlonglar›n tepesine ilifltirilmifl, olmakla gurur duyulmaz!” diyen, bir ulusa lerindeki emsallerini izlemekte, pekâlâ “iyi
ille mavi çizgili günefl flemsiyeleri... Gellere dahil olman›n verece¤i hazz› reddeden, Al- faflist” olabileceklerini ispatlamaktad›r.
ve gitlere aç›k tats›z tuzlu k›y›lar... Ancak bir manya’n›n Alman olmayan son insan›, eski Günümüzün faflizmi gözü dönerken dahi
reklam filminde, uzun kollu, bej rengi, yumu- Cumhurbaflkan› Johannes Rau öleli, fikirleri moderndir. Art›k eskinin vahflet gösterilerine
flat›c›ya batm›fl kazaklara sar›nm›fl olmal› in- sessiz sedas›z topra¤a verileli çok olmufltur. baflvurmamaktad›r. Fransa’ya, ‹talya’ya bak›n:
san, gülerek ve umutla bakmak istiyorsa o fiimdi Thilo Sarrazin zaman›d›r. Kitab› Avrupaî iktidarlar, Türkiye’deki laik endiflele-
buza; sert ve so¤uk bofllu¤a de¤en denize. Almanya’da en çok satanlar, fikirleri en çok rin karfl›s›na Avrupa’n›n hoflgörüsünü koyan
takdir edilenler listesinin bafl›ndad›r. Hitler entelektüellerimizle dalga geçercesine, Müslü-
Alman olmak pek “cool” ve bütün di¤er genetik bilimine tapan saf manlarla kedinin fareyle oynad›¤› gibi oyna-
Almanlar bütün tahminlerin üzerinde mede- Almanlar gibi göçmendir, Almanl›¤› kuflku- maktad›r. Örtülü kad›nlar› ayak alt›nda dolafl-
nîdirler. Reklam filmlerindeymiflcesine ya- ludur. Adam sende! Alman Deyimler Sözlü- mas›nlar diye bir güzel evlerine örtmektedir;
flarlar. Hollywood’a sermayedar olacak ka- ¤ü için gazetelerde yay›nlanan bir haberden yabanc›lar› vatandafll›ktan ç›karmakla korkut-
dar tapmalar› bofluna m›? Ah, yüksek bütçeli derlenmifl bir cümle: “Hitler’e gen testi yap- makta, Romanlar› s›n›rd›fl› etmekte, mültecile-
Amerikan filmlerinde bir-iki Alman oyuncu m›fllar, Almanl›k d›fl›nda her fley ç›km›fl.” ri kamplara t›k›flt›rmaktad›r. “Sahi,” diye sor-
oynat›lmaya görsün; ulusça sevinçten ak›lla- maktad›r Sarrazin ile günümüzün faflizmi:
r›n› oynat›rlar. Doris Day’i kim bilmez?! “Yeter, Söz Faflizmin!” “Yabanc›lara iflkence etmenin hazz›n› f›r›nlara,
Onun Alman kökleriyle gurur duyarlar. Do- Sarrazin’in kiflili¤inde ete kemi¤e bürünen temerküz kamplar›na hapsetmek niye? Neden
ris Day Turizmi vard›r Amerika’da. Dorisçik nedir? Alman faflizminin ç›kacak “delik” ara- kapal› kals›n, ulusun üniformal› ve epeyce
n’aps›n, bu köklere bit gibi yap›fl›p kalan ha- yan feryad›d›r. Bu feryad›n temsilcisi, yazar› flansl› bir az›nl›¤›na ait olsun bu keyif; olabildi-
t›r› say›l›r Alman› sö¤üfllemek için bir otele Sarrazin’dir. Kitab›n›n ad›: “Almanya Kendi- ¤ince fazla insana, sokaklardan iflsizlik bürola-
ortak olmufltur. Yahudi Soyk›r›m›’n›n külleri ni Yok Ediyor!” Türkçeye muhakkak popülist r›na, göçmen dairelerine, tüm ULUSa da¤›t-
sadece Almanya’da de¤il, bütün dünyada so- duyarl›klar›n flerefine “Yeter, Söz Faflizmin!” mak varken eldeki rehineleri?”
¤umaktad›r. Son zamanlarda Hollywood’da altbafll›¤›yla çevrilmelidir. Kitap diyorum, Avrupa’n›n ekonomik ve ideolojik motoru
Nicolas Cage’den Sandra Bullock’a herkes ama yazd›klar› zaten birkaç y›ld›r medyada Almanlar fark›ndad›r: Alman olmak, ulus ol-
birdenbire Alman kesilmifltir... Soyad›na ba- hiç çekinmeden söyledi¤i, sadece Alman ol- mak için ulustan olmayanlara, art›klara ihti-
k›p ald›rmay›n, Leonardo Di Caprio’nun an- mayanlar›n midesini buland›rabilen fleylerdir. yaç vard›r. Almanya’da faflizm her zamankin-
ne taraf› da Almand›r. Bugün Almanlarda ol- Faflizm, sakland›¤› o “delik”ten birkaç y›l den canl›d›r, daha heyecanl›d›r, affedersiniz,
du¤u kadar, Almanl›kta da her zamankinden önce çekilen ve izlenme rekorlar› k›ran, Al- s.k gibi dimdik ayaktad›r. Kad›n erkek, çoluk
daha iyi para vard›r. Almanl›k “Uluslar Bor- man faflizmin babalar›na iliflkin kan›lar›m›z› çocuk, sivil asker, genç yafll› Sarrazin’in Al-
sas›”nda en çok kazand›ranlar›n bafl›ndad›r. yerin dibine sokmaya yeltenen, “can›m, Hitler manlar› ulus olman›n idrakine bir kez daha
Türkseniz, Arapsan›z, Yahudiyseniz, k›- de senin benim gibi bir adamd›” diyen, ama varmakta, faflizmlerini sokacak yer aramakta-
sacas› Alman de¤ilseniz, bence korkunuz! Al- sen ben küfür ederken film boyunca ne kendi- d›r. Ne yapmal›? Tam da burada “Unter-
manl›k biti kanlanmakta, sar›fl›n siyaset sa¤- sinin ne de arkadafllar›n›n a¤z›ndan Yahudile- gang” gibi filmlerde göstermedikleri sahicili¤i
sol demeden inan›lmaz yerlerden gelen des- re iliflkin tek bir kaba söz iflitilmeyen “Unter- göstermeli, samimi olmal›, dünyan›n bütün
tek ve teflviklerle palazland›r›lmakta, Alman- gang” (Yeralt›) filmiyle de ç›km›flt›r. Faflizm afla¤›l›k halklar› ad›na Almanl›¤›n böylesine
l›k o eski par›lt›lar›na kavuflmakta, kahveren- bütün Almanya’da epeydir ve sistemli olarak küfür etmeli, faflizmin s›zaca¤› her türlü “de-
gi günlerdeki gibi “her zaman her yerde gu- ç›k›fltad›r. Yabanc›lara, özellikle Müslüman lik” t›kanmal›d›r! Niyazi Zorlu

34
TARİHTEN BİR SAYFA
RES SEVERA VERUM GAUDIUM
HAK‹K‹ NEfiE ZORLU B‹R fiEYD‹R Gerilla
ULRIKE MEINHOF

KOZMOMİLİTAN Andreas Baader’in hapishaneden kaçmas›


üzerine Ulrike Meinhof’un Moabit Hapisha-
nesi’nde 13 Eylül 1974 tarihinde yapt›¤› ko-
nuflma...
Haz›rlayan: Göksun Yaz›c›
kozmomilitan@birdirbir.org
B ATI ALMANYA: Post-faflist dev-
let, tüketiciler, kültür, metropol
flovenizmi, medyan›n kitlesel aldatma-
cas›, psikolojik savafl, sosyal demok-
ratlar. GER‹LLA, yasal alan›n d›fl›nda
hareket eden siyasî-militan bir örgüt-
NEfiE’N‹N S‹YASET‹ y› umuyor. “Nefle” ne öznel bir sevinç ne de
tür. Gerilla, mücadelesini, enternasyo-
yapmac›k bir gülümseme. “Nefle”, “ne-
nalizm, üçüncü dünya ve metropoller-
Kozmomilitan fle”nin yaflant›lanmas›n› engelleyen iktidar-
larla yüzleflecek olan bir varolufl gücü olarak
deki emperyalizme karfl› sürdürülen
enternasyonal özgürlük hareketleriyle
Bugün öncelikle iktidar›n kitlelere tan›mlanabilir, çünkü Spinoza’n›n dedi¤i gi-
birlikte sürdürür. Bu özgürlük hare-
zerketti¤i “keder”e karfl› savaflmak bi, her türlü iktidar›n kitlelerin “keder”ine
ketleri dünyadaki proleter mücadele-
gerekiyor. Bunun da yolu nefleyi ihtiyac› vard›r, yani insanlar varolufl güçle-
nin öncü kuvvetleridir.
rinden kaybederek “kitle” haline getirilir.
mümkün ve daim k›lmaktan geçiyor. Gerçeklik sadece
Yani rüyay› gerçeklefltirecek cüreti mücadele –s›n›f müca-
göstermekten. Buyrun yeni delesi– ve savaflla ilifl-
vagonumuza, Kozmomilitan’a! kili maddecilikle alg›-
lanabilir. Devrimci ey-
ARÇALANAN dünya, s›k›flan za-
P man. Siyasî mücadelelerin parça- lem, nas›l yap›l›rsa ya-
p›ls›n, her zaman kitle-
land›¤›na ve kan kaybetti¤ine tan›k ol-
ler taraf›ndan anlafl›l-
du¤umuz son otuz senenin ard›ndan,
m›flt›r. Sözcükler an-
yerelli¤e s›k›flt›r›lm›fl insanlar ve ulu-
lams›zd›r; hakaret
sal ba¤›n› koparm›fl sermayenin ulusö-
araç olamaz. Gerilla
tesi hareketlerinin aras›nda baflka bir
harekete geçiyor.
siyaset aramak mümkün olamaz m›?
Gerilla sabit bir
Kozmomilitan böyle bir aray›fl›n ürü-
bak›fl aç›s›na ya da sa-
nü ve baflka bir siyaset aray›fl›nda ne
bit bir zemine sahip
ilk ne de tek. Kozmomilitan, kifliselli¤i-
de¤il. Her fley, müca-
mize s›k›flt›r›lan dünyam›z› parçalayan
delede oldu¤u gibi,
ekonomik, sosyal ve siyasî bask›lar ara-
daimî olarak hareket
s›ndan, tekillik ve evrenselli¤i birbiriy-
halinde. Mücadele
le çeliflen de¤il, birbirini mümkün k›lan
hareketten gelir, dai-
iki temel kavram olarak görüp evrensel
ma ilerler. Mücadele
bir perspektifle tekrar dünyaya ve olay-
ilerlemektir. Önemli
lara bakmay› amaçl›yor. Böyle bir pers-
olan amaçt›r. Gerilla
pektif de¤iflimi, yeni militanlar› s›k›flt›k-
s›n›f mücadelesini
lar› köflelerden ç›k›p bir araya gelmele-
tarihin temel prensi-
ri, dünyay› yeniden tüm bir dünya ola-
bi olarak alg›lar ve
rak görünce aç›lan yeni eylem alanlar›n›
s›n›f mücadelesini
de¤erlendirmeleri için de yap›lan bir
de proleter siyasetin
ça¤r›. Kozmomilitan, evrenselli¤in fel-
gerçekleflti¤i alan
sefî ve siyasî tan›mlar›ndaki mevcut so-
olarak görür.
runlar›n da yeniden tart›fl›laca¤› bir
Kad›n ve erkek
platform olmay› amaçl›yor, ama bütün
gerillalar, yeni bir
tart›flmalar›n yeni düflünce ve eylem
toplumun yeni in-
alanlar› açmas›n› her militan gibi gözete-
sanlar›d›r. Gerilla
rek. Bu perspektif ile yaz›lan her militan
bu yeni toplumun
yaz›, Kozmomilitan’›n sayfalar›nda yer
“do¤du¤u yer”dir,,
bulacakt›r; bu anlamda yeni militanlar› Ulrike Meinhof çünkü gerilla, te-
sadece okumaya de¤il, yazmaya ve tar-
oriden farkl› olarak
t›flmaya da davet ediyor. Karfl›laflma
daimî ö¤renme ve
alanlar›n›n yeniden oluflturulmas›, özgür
eylem süreci için-
karfl›laflmalar›n yaratt›¤› düflünce ve ey-
dedir. Gerilla, bireyin kolektif ö¤ren-
lem gücünün dünyay› yeniden kurabilmesi Res Severa Verum Gaudium: Hakiki sevinç
meye kat›labilmesi için, bireyi “kolek-
için düflünceye ve varolufla yap›flan k›s›tla- zorlu bir fleydir. Kozmomilitan, dünyay› ye-
tif” hale getiren ortak ö¤renme süreci-
r›n sökülmesi ve aç›lan alanda kurucu poli- niden düflünebilmek ve kesintisiz hareket
dir. Siyaset ve strateji gerillan›n her bi-
tikan›n ifle koyulmas›yla yap›lacak bu mili- edebilmek için yap›lan “nefle”li bir ça¤r›d›r;
reyinde birlikte varolur.
tanl›k, Spinozac› bir anlamda “nefle”li olma- bir cüret ve bir rüyan›n bir araya gelmesidir.

35
S‹YASAL EVRENSELL‹K VE ‹MKANSIZI ‹STEMEK nin paydas›n›n Roma ve sadece Roma oldu-
¤unu gösterir. Geniflleyen aile, geniflleyen
Roma’d›r.

Kozmopolitanizm Kant, Stoac› kozmopolitli¤i yank›larcas›-


na “benden bize, bizden tüm insanl›¤a” ge-
niflleyen bir kozmopolitanizmden söz eder.
Diyojen, Stoac›lar, Kant, Spinoza, Zizek... Beflbenzemez gibi duruyorlar, Kant’›n kozmopolitan düzeni, kifliler için
halbuki beflibiryerde. Buyrun felsefe bahçesine, buradaki elmalardan “ahlâkî pratik akl›” tafl›yabilecek “özgür” in-
birer ›s›r›k alan kanatlan›r... sanlar›n içinde yer alabilece¤i bir düzendir,
fakat Kant, eme¤ini satan iflçinin özgür olma-
d›¤›n› –ve olamayaca¤›n›– söyleyerek koz-
OZMOS VE POL‹S. Evren / düzen / düflünceleri “do¤urturken”, Diyojen kimseye mopolit düzeni bafl›ndan itibaren d›fllay›c› bir

K güzel yap› / dünya ve flehir. Evren-fle- musallat olmadan flehrin meydan›nda en ka- flekilde kurar. “Pax Romana”ya karfl› “Ebedî
hir. Herakleitos’a göre, “bütünün ken- bul edilmeyen davran›fllar› sergilemifltir. Ki- Bar›fl”› devletler aras› bir bar›fl biçimi olarak
disi olan bu kozmosu ne bir Tanr› ne de bir nikler, flehrin köpekle- önerir ama, biz
insan meydana getirmifltir.” Herakleitos’a ridir. fiehrin uzlaflma burada devletler-
göre bilgelik ve bilgelik sevgisi, felsefe, koz- a¤›na girmeden, flehir-
mostaki plan› ve düflünceyi bilmek demektir. den kabul görmeden
Militan olmak için le hiç de ilgilen-
miyoruz.
Ne bir tanr›n›n ne de bir insan›n yapt›¤›, ya- “özgür” biçimde yafla- as›k suratl› olmaya Varolan kök-
flam› mümkün k›lan kozmosu anlayan bilge mak, insana lây›k gö- leri ve kimlikleri
flehirdekilerin uzlafl›mlar›n›n karfl›s›nda du- rülen hayata s›rt çevi-
gerek yoktur. geniflletmek biçi-
rur ve flehirden uzaklafl›r. Herakleitos’un ün- rip köpeksi bir varolu- Michel Foucault minde de¤il de,
lü ›rmak sözü asl›nda hiç de bilindi¤i gibi de- flun kabul edilmesi an- neredeyse “ken-
¤ildir: “Ayn› ›rmaklara gireriz ve girmeyiz. lam›na gelir. Diyojen dinde” bir koz-
Biziz ve biz de¤iliz.” Herakleitos için koz- için kozmopolit olan “flehir olmayand›r”. mopolitlik önerisi Spinoza’dan geldi: Köksüz
mos, hem flehirdir hem de de¤ildir. Kozmopolitanizm di¤er aya¤›n› Roma’da Kozmopolitanizm. Bu kozmopolitanizmin
Kozmos insan yap›s› olmasa da, fle- Stoac›larda bulur. Stoac›lar için kozmopo- ancak bir ütopya olarak de¤er tafl›yaca¤›n›
hir ve flehrin sundu¤u “vatan- litlik, insan›n sahip oldu¤u ba¤lar›n söyleyen “gerçekçiler” bu kavram›n sadece
dafll›k” insan yap›s›d›r. Ta- çemberlerini geniflleterek, en ya- uygulanabilirli¤ini tart›flmad›lar, onlar›n te-
rihte kozmopolit oldu¤u- k›n ba¤lar›m›zdan en genifl kü- mel olarak sorgulad›klar› yön, böyle bir koz-
nu ilk söyleyen kiflinin meye, yani insanl›k ailesine mopolitli¤in arzu edilir olup olmad›¤›yd›.
Diyojen oldu¤u söyle- ulaflabilmek demekti. ‹nsan- “Olmaz böyle bir kozmopolitlik” dediler, yal-
nir. Diyojen’in kozmo- l›¤›n en büyük ba¤l›l›k, n›zca “yap›lamaz” anlam›nda de¤il, “biz
politli¤i, Sokrates’e ama hâlâ bir “aile” olarak böyle bir fley istemiyoruz” anlam›nda da. Do-
“gençlerin ahlâk›n› görülmesi, Stoac›lar›n lay›s›yla “gerçekçilik” kendi ufkunu da a盤a
bozmak ve tanr›lara “kök”lerine hâlâ s›ms›k› vuruyordu. “Gerçekte mümkün de¤il” de-
hakaret etmek” su- ba¤l› oldu¤unu gösterir. dikleri anda, onlar›n muhafaza etmek iste-
çundan bald›ran içi- Aile insanl›¤› içine alacak dikleri mevzilerin s›n›r›na da dayanm›fl olu-
ren Atina halk›n›n kadar büyüdü¤ünde, aile yorduk. Oysa Spinoza’n›n önerdi¤i kozmo-
kurdu¤u flehrin sonu- içi iliflkilerin hiyerarflisi- politlik herhangi bir “aile”nin ya da “kim-
na kadar olumsuzlan- nin insanl›k ailesinde de lik”in tüm insanl›¤› içine alacak flekilde ge-
mas›d›r. Vebadan k›r›- kurulaca¤› garanti alt›na niflletilmesi de¤ildi. Spinoza, “do¤a cemaat-
lan Atina, tanr›lar›na sa- Spinoza al›nm›fl olur. “Pax Roma- ler de¤il, bireyler yarat›r” dedi¤i anda ne li-
r›l›p korkular›na bürünür- na”n›n iyi befl imparatorundan beralizmin haklarla çevrili yal›t›lm›fl bireyini
ken flehir meydan›nda insan- biri Stoac› Marcus Aurelius’un ne de her fleyi kendine benzeten bir do¤alc›-
lara musallat olmufl “at sine¤i” son y›llar›nda imparatorlu¤un mev- l›k öneriyordu. Do¤an›n her bireye ve her
Sokrates’i katletmekten baflka bir fley zilerini korumak için savunmaya geçmesi, canl›ya verdi¤i yaflamda kalma gücü ve po-
düflünememifltir. Sokrates gençlerin zihinle- Roma bar›fl›nda çat›flmalar›n asla eksik olma- tansiyelinin cemaat ba¤lar›yla, kimliklerle
rine musallat olup onlarda henüz oluflmam›fl mas›, Stoac› kozmopolitlik için insanl›k ailesi- de¤il, ancak ve ancak özgür karfl›laflmalarla

MİLİTANlN ALET KUTUSU tacak güçte olsa bile, her eskiye bakt›¤›m›z-
da yaflad›¤›m›z zaman›n ›fl›¤› eski ça¤lara
tarihi talan etmemiz gerekecek. Tarihi talan
edip ulaflt›¤›m›z tarih öncesinde yaflayan in-
düflüyor. E¤er tarih insanlar aras›n- san›n hayatta kalabilmek için haf-
Çuval daki iktidar iliflkilerinin bafllamas›y-
la, yaz› ve devlet gibi “icat”lar›n za-
tada sadece 15 saat çal›flmak zo-
runda oldu¤unu söylersek, bu dö-
IRT çantas› da olabilir, ama çuval zaten man› Sümer ile bafllat›l›yorsa, tarih- nemlerin pek de “karanl›k” olma-
S s›rt çantalar›n›n en eski atas›d›r. Alet ede- ten ne bekleyebiliriz ki? E¤er milât d›¤› sonucuna da ulaflabiliriz.
vat koyulan “kutu”nun da bir “alet” oldu¤unu böyle icatlar olacaksa, zaman›m›z›n Bizler ise, sadece hayat›m›z› sür-
söyledi¤imizde, militan›n ilk aletinin di¤er tüm u¤ursuz ›fl›¤› tarihe düflmüfl de- dürebilmek için, en iyi ihtimalle
aletleri tafl›maya yarayacak bir fley olmas› mektir. haftada 40 saat çal›flmak zorun-
gerekti¤i hemen anlafl›lacakt›r. “Historie” (tarih sözcü¤ünün ata- day›z.
Çuval›n insanl›k tarihinde özel bir yeri s›) sözcü¤ü, “araflt›rmak, bilgi topla- Pratik felsefe kadar kullan›fll›
var. Bulunan ilk aletin baflka bir insan›n ka- mak amac›yla yolculu¤a ç›kma” an- tek bir çuvala ulaflabilmek için
fas›na vurmak için kullan›lacak “kemik-tok- lam›na gelir. Ayn› zamanda, ç›k›lan tüm tarihi ve milâtlar› devirmek
mak” olmad›¤›n›, insan›n kulland›¤› ilk aletin bu yolculukta do¤rudan do¤ruya zorunda kalan militan›n eylem
avc›-toplay›c› gruplar›n toplad›klar›n› koyabi- tecrübeyle ö¤renmek demektir. alan› da kendini belli ediyor;
lecekleri bir kap ya da file oldu¤unu söyle- E¤er tarihte çuval› bulmak için militan, yaln›zca içinde yaflad›-
yen biliminsanlar› gittikçe ço¤al›yor –yoksa “Historie” denen yolculu¤a ç›kacaksak önce ¤› zamanda de¤il, geriye ve ileriye do¤ru ha-
azal›yor mu? Bulgular tarih öncesine ›fl›k tu- milâtlar›, günümüzün de¤erleriyle belirlenmifl reket edecek. Yaln›zca mekân›n de¤il, zama-

36
artaca¤›n› söylüyordu. ‹ktidarlar›n haline geldi¤ini düflünsek de,
kedere, yani güçsüzlü¤e mahkûm Amerikan medyas›nda hâlâ CEP SÖZLÜĞÜ
etti¤i kitlelerin ancak ve ancak tek komünist oldu¤unu hay-
tek insanlar›n potansiyellerinin
yok edilmesiyle oluflturuldu¤unu
k›ran Zizek’in kozmopoli-
tanizm / evrensellik ça¤- Komünizm
söylüyordu. Spinoza’n›n köksüz r›s›na biz de kulak vere-
kozmopolitanizmi, kitlelerin kitle lim: “Evrenselli¤i kendi JEAN-LUC NANCY
olmaktan ç›k›p bireylere dönüflme- deneyimimiz üzerinden Mart 2009
sinin yolunu çiziyordu. S›n›rs›z ve nas›l temellendirebiliriz? Londra Konferans›ndan Notlar
ulussuz bir dünyada, özgür karfl›- Ben her birimizin kendi ti-
OMÜN‹ZM sözcü¤ünün garip bir tarihi
laflmalarla beslenen ve ço¤alan te-
killiklere dayanan, köksüz saps›z
kel evreninde yaflad›¤›n›
iddia eden postmodern K vard›r. Sözcü¤ün kökenini bulmak
bir kozmopolitanizm. Ütopya- oyunu kabul etmi- güçtür. Buna ra¤men, “komünist” sözcü-
c›lar, bu kozmopolitli¤in yorum do¤al ola- ¤ü, 14. yüzy›lda, “miras kanunlar›na tâbi
mevcut iktidar mekaniz- rak. Evrenselli¤e olmayan ortak mülkiyete
malar›yla ne kadar uygu- inan›yorum. Ama sahip topluluk” anla-
lanabilir oldu¤unu de¤il, temel kurallar ya m›nda kullan›l›yor-
böyle bir kozmopolita- da evrensel kav- du: Manast›r-
nizmin ne kadar arzu ramlara dair a pri- lar rahipler
edilir oldu¤unun alt›n› ori’ler içeren bir toplulu-
çiziyordu. Böyle bir dün- evrenselli¤e inan- ¤una
ya ancak mevcut iktidar m›yorum. Ulaflabi- aitti;
mekanizmalar›n›n orta- lece¤imiz yegâne mülkün sa-
Herakleitos hibi, bireyler-
dan kalkmas›yla müm- gerçek evrensellik,
kün olabilirdi. Bu kozmo- siyasî evrenselliktir. Bu da den ba¤›ms›z
politanizmin uyand›rd›¤› “arzu” böyle bir soyut ve idealist bir anlamda dayan›flma de- olarak toplulu-
imkâns›za yöneliyordu. “‹mkâns›z› istemek” ¤il, mücadeleden do¤an bir dayan›flmad›r. ¤un kendisiydi.
düsturunu felsefî olarak formüle eden Spino- E¤er hepimiz ayn› mücadeleyi veriyorsak ve Hatta daha önce, 12.
za’yd›. birdenbire feminist ve ekolojist, ya da femi- yüzy›ldan itibaren ayn› sözcük umumî ka-
Son otuz y›ld›r artan bir ivmeyle parçala- nist ve iflçi olarak flöylesi bir keflifte bulunur- nunlar›n baz› yönlerini nitelendirmek için
nan dünyada hem yerelliklerimize hem de ki- sak: “Aman tanr›m, asl›nda ayn› mücadeleyi kullan›l›yordu ve umumî hareketlerle ilifl-
fliselli¤imize mahkûm ediliyoruz. So¤uk Sa- veriyoruz!” ‹flte benim için bu en özgün da- kiliydi. Bu hareketler daha sonra burjuva-
vafl’›n parçal› ve sorunlu olsa da sundu¤u si- yan›flma ân›d›r. Böylesi bir siyasal evrensel- zinin bafllang›c›n› oluflturdu.
yasî kavga alan›n›n parçalanmas›, siyaset ol- lik, olabilecek en özgün evrenselliktir. Ve bu- 18. yüzy›lda komünizm sözcü¤ü Victor
mayan siyasî gevezelikleri gündeme tafl›d›. gün de eksik olan budur, tabii, zira siyaset d’Hupay’in 1785 y›l›nda yazd›¤› metninde
Oysa icat edilen kiflisellikler ve yerellikler, bugün gittikçe farkl› pozisyonlar aras›ndan geçer. Bu metin rahiplerin hayat›n›n yeri-
herkesin muhatap oldu¤u kötü siyasî ve eko- verilecek ödünlerin müzakeresi fleklini al- ni alacak ama benzer bir topluluk hayat›
nomik koflullar›n tek tek kiflilere fatura edil- maktad›r.” oluflturma rüyas›d›r. D’Hupay, yönetim bi-
mesinden baflka bir fley de¤il: “Bu senin soru- E¤er yeni bir evrensellik tahayyül edecek- çimleri aras›nda “komünizm”e yer veren
nun.” Bu, herkesin sorunu. Otuz y›l›n ard›n- sek, Zizek’in sözlerine eklememiz gereken Restif de la Bretonne’un arkadafl›yd›. La
dan flimdi yeniden kozmopolitli¤i, evrensel birkaç nokta daha var. Ayn› mücadeleyi veri- Bretonne, otobiyografisinde dokuz tane
bir siyasetin imkân›n› sormaya bafllam›flsak, yor olman›n yarataca¤› dayan›flma ayn› za- yönetim biçimi sayar ve komünizmin sa-
koflullar›n asl›nda böylesi bir siyaset için çok- manda tüm tekilliklerin de biçimlenece¤i ve dece Güney Amerika halklar› için uygun
tan uygun hale geldi¤ini söyleyebiliriz. a盤a ç›kaca¤›, dayan›flmay› aflan kurucu bir bir yönetim biçimi oldu¤unu söyler. Bu
Kant’›n herkese baz› koflullar empoze ederek alan oluflturacakt›r. Ancak deneyimimizle halklar “sabahleyin birlikte çal›fl›yorlar,
oluflturdu¤u bir evrensellik de¤il, siyasî düz- iliflki kurabilirse söz edebilece¤imiz bu ev- ö¤leden sonra birlikte oyun oynuyor-
lemde kurulmufl bir kozmopolitanizm. rensellik, sadece siyasî dayan›flman›n de¤il, lar”d›r. Bu, Marx’›n söyledi¤inden çok
Bu ça¤r› son y›llarda birçok kifli taraf›n- bu kurucu alan›n vaat etti¤i tekil deneyimle- farkl› de¤ildir.
dan tekrarland›. Kendisinin de bir pop ikonu rimizle flekillenecektir. Frans›z Devrimi s›ras›nda, iyi bilindi¤i
gibi, ilk “Commune insurectionelle de Pa-
ris”e kat›lan Gracchus Babeuf sözcü¤ü
n›n da militan›; s›rt›ndaki çuval› bedenini yo- eflitlik ça¤r›fl›mlar›yla birlikte “komüni-
rarsa militan çuval›n› zihninde tafl›yacak, bu tern” olarak kullanm›flt›r. Komünizm söz-
çuval yükte hafif, pahada a¤›r kavramlar› ta- cü¤ünün aç›kça kullan›mlar›n›n d›fl›nda
fl›yacak. ayn› anlama sahip baflka sözcükler de
Ursula K. Le Guin, “Çuval Kuram›”nda vard›r: 16. yüzy›lda ‹ngiltere’de, Common-
flöyle söylüyor: “E¤er içine dolduracak bir wealth’in kurulmas›yla sonuçlanan ilk ‹n-
kab›n›z yoksa, yulaf gibi uysal ve beyinsiz giliz Devrimi s›ras›nda doktrinlerini olufltu-
bir yiyecek bile elinizden kaç›p gider.” E¤er ran “Kaz›c›lar” topra¤› “ortak hazine” ola-
militan›n kendi kavramlar›n› tafl›yacak bir rak nitelendirmifltir.
kab› yoksa, insan› uysallaflt›ran en beyinsiz Asl›nda, bu tarihsel veriler bize ko-
iktidar mekanizmalar› bile onu ele geçirebi- münizm sözcü¤ünün kökenini ve anlam›-
lir. Zamanda ve mekânda hareket eden mi- n› –ya da hissini– veremez. Hiçbir tarih,
litan, muktedirlerin yaratt›¤› kahramanlar› hiçbir etimoloji bu hissi üretemez. Fakat
da çuvallatacakt›r. Le Guin’in dedi¤i gibi, bu tarihsel verilerden anlamam›z gere-
muktedirlerin tap›nd›klar› kahramanlar, “çu- ken fludur: Bu sözcü¤ün icad› ve bu söz-
vala girince tavflan ya da patates gibi görü- cü¤e duyulan ihtiyaç, bir fleyin tehlikede
nüyor.” oldu¤unu gösteriyor. Bu tehlikede olan
“Tuhaf bir gerçekçilik, ama bu da tuhaf fley hâlâ bizim önümüzde keflfedilmeyi
bir gerçeklik.. Hikâye... hikâye hâlâ bitmez.” bekliyor.
Zizek

37
x-KÜtüpHanE
Emrah Serbes Her Temas ‹z B›rak›r (‹letiflim)
 ‹lhami Algör Ma Sekerdo Kardafl: Dersim ‘38 Tan›kl›klar› (Do¤an)
Jack Kerouac Yeralt› Sakinleri (Ayr›nt›)
Jacques Rancière Özgürleflen Seyirci (Metis)
Jean Baudrillard Sanat Komplosu
–Yeni Sanat Düzeni ve Ça¤dafl Estetik 1 (‹letiflim)
Ken Bruen Londra Bulvar› (Sel)
 Korkut Boratav Emperyalizm, Sosyalizm ve Türkiye (Yordam)
Lorrie Moore Bofllukta Bir Kap› (Sel)
Marc Augé Paganizmin Dehas› (Dost)
Mehmet Tepebafl› Unutulmas› ‹stenen Y›llar (Dipnot)
Necmi Zeka Kargac›k ‹flleyifl –fiiirler ve Di¤er fieyler (Yasakmeyve)
Nick Hornby 31 fiark› (Sel)
Noam Chomsky Kriz Kapitalizm ‹syan (Ütopya)
Osman Ak›nhay Ölülerimiz Bir Tutar Bizi (Agora)
Onur Eyüp Karado¤an Azim –Spastik Engelli Bir
Gencin Mücadelesi (Can)
Süreyya Berfe Seferis ‹le Üvez (Metis)
Svetlana Boym T›rnak ‹çinde Ölüm
–Modern fiairle ‹lgili Kültürel Mitler (Metis)
Tardi - Vautrin Halk›n Ç›¤l›¤› –Paris Komünü 1 (Versus)
Zygmunt Bauman Eti¤in Tüketiciler Dünyas›nda Bir fians› Var m›?
(De Ki)

bize ayran getirme. bizim ara- s›mas› olan “Cumhuriyet de-


m›zda köpekler çok, bugün de- ¤erleri”ni (laikli¤i, Bat›’ya özgü
¤il yar›n s›ra sizin”. Annem gel- rasyonel, elefltirel düflünce sis-
di söyledi, ama kimse dinleme- temini) benimsemifl olan siyasî
di. Akflam oldu, Kâz›m A¤a [efli ak›mlar› kastediyorum. Bu si-
Kâz›m Gökdemir] yok. Anam yaset ve düflünce sistemlerinin
kendine vurdu, “K›z, bunlar ni- salt Bat› kökenli ayd›nlanma
ye gelmediler?” dedi. Surba- gelene¤iyle ba¤lar tafl›d›¤›, Os-
han’dan biri geldi dedi ki “mil- manl›’n›n bünyesinden kaynak-
leti toplam›fllar Kamogilin ah›r›- lanmad›¤›, oradan türetilmedi-
na”. Ma¤açur’dan getirmifller, ¤i için halk s›n›flar›yla kopuk-
K›smikör’den getirmifller... luk içinde olmaya mahkûm ol-
duklar› sav›n›n yanl›fl oldu¤u-
KUKUR‹KUKUUUU! ‹flte nihayet karfl›n›zda En Kahraman R›dvan! En
 “Sol” terimi, bence iki öge nu düflünüyorum.
içeriyor: Birinci olarak bir s›n›f- (...) Kaynaklar› ister Avrupa tü-
hakiki memleket evlâd›, kenar mahallelerin Don Kiflot’u, bir “masu-
sal tav›r al›fl söz konusudur. rü sosyalizmden, isterse “Cum-
miyet ça¤›”n›n saftirik azizi, 12 Eylül y›llar›n›n çizgisi belirsiz dev-
Bununla, emek ile sermaye, huriyet de¤erleri”nden gelsin,
rimcisi, Özall› y›llar›n bireysel giriflimci avantürü, mafyan›n da, me-
varl›kl› ile çulsuz, zengin ile ayd›nlanma gelene¤ini Türki-
rihlilerin de korkulu rüyas›... Bülent Arabac›o¤lu’nun çiçekli imza-
yoksul, muktedir ile yoksun ye’ye tafl›yan e¤itimli beyaz ya-
s›yla çizdi¤i efsane maceralar, münhas›r ciltler halinde yay›na
aras›nda ç›kar çat›flmalar›n›n kal›lar, profesyonel “orta s›-
bafllad›. ‹lk macera “Pislik” raflarda...
oldu¤u her durumda, emekten, n›f”lar ile k›r ve kentlerin kol
mülksüzden, yoksuldan, yok- emekçileri aras›nda gerçeklefle-
 Hüsniye Gökdemir: Ben o za- zim dutlara ç›kt›lar. Annem de sundan yana tav›r almay› kas- bilecek bir birliktelik, bir anlam-
man 15 yafl›nda yeni gelindim. “niye dutlar› yiyiysiz?” dedi. tediyorum. Herhangi bir siyasî da 1970’teki 15-16 Haziran kal-
Brastik’te oturuyorduk. Bir gün Birisi anneme sordu: “Anne, se- hareketin kitle deste¤inin k›flmas›n›n, 1989 Bahar eylemle-
dediler ki, Surbahan’a asker nin kimsen var m›?” Annem emekçi, yoksul s›n›f ve katman- rinin ve 2007 Cumhuriyet mi-
gelmifl. Çad›rlar kurulmufl, sey- onlar›n dilini biliydi, dedi ki: lardan oluflmas›, o harekete tinglerinin kitle tabanlar›n›n bir-
yar f›r›n kurmufllar. “Tunceli’de “Kay›nlar›m var.” Asker dedi “sol” karakter kazand›ramaz. leflmesi, geçmifl dönemlerde yüz
harp var” dediler. Bir gün am- ki: “Git seslen gelsin, söyleye- Hakl›-haks›z bazen ‹dris Küçü- binlerin kat›ld›¤› 1 May›s mi-
cam Nuri A¤a [Gökdemir] su ceklerim var.” Nuri A¤a yoktu, kömer’e atfedilen bu tezin yan- tinglerinde gözlenen yoldafll›¤›n
suvar›ydu. (Askerler izin ver- Ali A¤a vard›. Hastayd›, evde l›fl oldu¤unu düflünüyorum. canlanmas› Türkiye’de solun
miyordu tarla sulamaya.) Uru- yat›yordu. Ça¤›rd›lar geldi. Türkiye bak›m›ndan, belli ta- geliflmesi aç›s›ndan flart görünü-
mekrek’ten Hac› Abdullah gel- Bahçada, kay›s›lar da tutmufltu. rihsel konjonktürlerde DP, AP, yor. Bu gruplar›n bir bölümün-
di, Nuri A¤a’dan suyu istedi. Bu¤daylar› biçme zaman›. As- AKP’nin salt bu özelliklerinden de varl›¤›n› sürdüren küçük
Onlar da ayn› suyu kullan›yor ker dedi ki, “Amca, Tunceli’den ötürü “solcu” say›lmas› yanl›fl- burjuva radikalizmi ile sosya-
ya... Nuri A¤a “Tarla suluyo- sonra sizi k›racaklar, A¤r› gibi t›r. Kitle deste¤i bir fleydir; s›- lizm aras›nda hasmane olmayan
rum” dedi, vermedi suyu. Kav- yapacaklar –A¤r›l›ym›fl–, tarlay› n›fsal siyaset izlenmesi ayr› bir bir iletiflim, solun sa¤l›kl› yefler-
ga ettiler. Hac› Abdullah dedi marlay› b›rak›n, can›n›z›n der- fleydir. ‹kincisi, s›n›fsal siyaset mesi için de gerekli oluyor. Ay-
ki, “Nuri A¤a, o tarlay› bofluna dine düflün.” Askerler gitti. An- çizgisinin, flu veya bu biçimde d›nlanmac› çizginin talepleriyle
suluyorsun, bir gün sizi götüre- nem kendine vurdu, amcam Ali ayd›nlanma gelene¤iyle ba¤- Türkiye emekçilerinin salt s›n›f-
cekler, benimle bofluna at›flma, A¤a dedi ki: “Yok can›m, asker- lant›l› (veya onun türevi) olma- sal özlemleri aras›ndaki uzlafl-
o tarla sana kalmaz”. ler dut yemeye gelmifller, konu- s›. Bununla, ayd›nlanma gele- ma ya da halk s›n›flar›n›n siyasî
Millet de askere ayran veriyor, fluyorlar.” Annem k›zd›, “asker ne¤inden (Marksizmden) geldi- ‹slâm’›n ideolojik ve politik gü-
kimi de sat›yor. At› olanlar as- do¤ru söylüyor” dedi, “ben as- ¤i için sosyalizmi, sosyal de- dümünü terkederek yeni bafltan
kere mekkârecilik yap›yor. kere ayran götürdüm tepede, mokrasiyi veya “ayd›nlan- “özgürleflmesi”nin herhalde ön
Dört-befl tane asker geldiler, bi- askerin birisi dedi ki, anne sen ma”n›n T.C. koflullar›nda yan- koflulu olarak görülebilir.

38
DumAnlÜsTündE Do¤an’›n bütün kahramanl›¤›
ve belki de trajedisi, bütün bu
ac›lar yaflanmadan da çözümün
na koyduk. Tafl›n alt›nda akrep
mi var, y›lan m› var, bilmiyo-
ruz. Elimizin kopmas› tehlikesi-
mahkûm ko¤ufluna konulan
Cemo’yla nas›l ilgilenmifl oldu-
¤unu iyi biliyorum. ‹lgisi sade-
mümkün olabilece¤ini bilme- ni göze al›yoruz. Sizden hiç de- ce hastalar›n hastaneye gidebil-
sinde yat›yordu. Buna inanm›fl- ¤ilse serçe parma¤›n›z› feda et- meleri, ilaçlar›n›n zaman›nda
Tafl›n alt›ndaki el t› ve ömrünü inand›¤› fleyi an- meyi göze alman›z› istiyoruz’ getirilebilmesi ya da yaralar›-
ve serçe parmak latmaya çal›flarak geçirdi. Do- dedik. ‘Sizin serçe parma¤›n›z n›n sar›lmas›yla s›n›rl› kalma-
Orhan Do¤an Niv Jiyan / Yar›da ¤ubeyaz›t’ta kalp krizi geçirme- incinsin, bizim elimiz kopsun’ m›flt›. Kendilerini iyi hissetme-
Kalan Hayat (‹letiflim) den birkaç dakika önce binlerce dedik. Buna ra¤men olmad›, leri, moral kazanmalar› için bü-
kifliye hitaben yapt›¤› konufl- gelmediler.” yük bir içtenlikle çaba harca-
H ER ölüm erken ölüm. Ama
kimileri var ki, sadece ken-
mas›nda son sözlerinin bar›fl›
getiremedi¤i için halktan özür
Çözüm için yeterince
sorumluluk al›nma-
m›flt›. Tahliye olduktan
sonra Diyarbak›r’a
dileri ve yak›n çevreleri aç›s›n- dilemek olmas›, yar›da kalan d›¤› ve somut po- ilk gelifllerinde ta-
dan de¤il, tarihsel ve toplumsal ömrünün ve çabalar›n›n özeti litika üretilme- n›k oldu¤um bir
olarak da vakitsiz ayr›l›r bu gibiydi. On y›l›k cezaevi süreci- di¤i yolundaki olay, bu ilgisi-
dünyadan. Arkalar›nda büyük nin ard›ndan verdi¤i ilk söyle- sitemi, esas nin ne denli
bir boflluk kal›r. Orhan Do- flide Faruk Bildirici’nin sorula- olarak, çö- içten oldu¤u-
¤an’›n ard›ndan da böyle bir r›n› yan›tlarken bir bar›fl konfe- züm üretile- nu ve ne de-
boflluk kald›. Herhalde bu du- rans› toplanmas› gerekti¤ine medi¤i tak- rin dostluklar
rumu Niv Jiyan’dan daha iyi dikkat çekiyordu. dirde olabile- yaratt›¤›n›
ifade edecek bir terim olamaz- Sözünü etti¤i bar›fl konfe- ceklere dair göstermeye
d›. “Niv Jiyan / Yar›da Kalan Ha- rans› 13-14 Ocak 2007’de top- yak›c› öngörü- yetmiflti. Onlar›
yat”, k›z› Ayflegül Do¤an tara- land›. Aç›l›fl konuflmas›n› Yaflar sünden kaynakla- karfl›lamaya gelen
f›ndan Orhan Do¤an’›n konufl- Kemal’in yapt›¤› “Türkiye Bar›- n›yor. Bu öngörüsü- insan selinin içinde
malar›ndan, savunmalar›ndan fl›n› Ar›yor Konferans›”n›n son nü Milliyet’ten Derya Sa- ufak tefek bir kad›n, Ce-
ve söyleflilerinden derlenen ki- derece genifl bir yelpazeyle top- zak’a verdi¤i röportajda bir mo, ona ulaflmay› baflarm›flt›.
tab›n ad›. lanabilmesi ve bu sayede ulusal cümleyle özetliyor: “Biz çöz- Uzun süre birbirlerine sar›lm›fl-
Kitapta yer alan metinler, düzeyde gündem oluflturabil- mezsek, bize ait olmayan bir lard› ve sadece Cemo’nun de-
politik bir flahsiyetin düflünce- mesinde Orhan Do¤an’›n kap- çözüm gelir.” ¤il, Orhan Do¤an’›n gözleri de
lerini, sözlerini aflan bir anlam say›c› yaklafl›m›n›n önemli bir Bu öngörünün ve di¤er po- yafllarla doluydu.
tafl›yor. Orhan Do¤an, tan›¤›, pay› vard›. litik düflüncelerinin bugün da- Hiçbir zaman yumru¤unu
san›¤›, ma¤duru ve kendi ifa- Kitaptaki söylefliler onun ha büyük bir anlam kazand›¤› masaya vurmad›. Sesi gök gü-
desiyle rehini oldu¤u bir süreci bar›fla slogan düzeyinde ya da aç›k. Ama, Orhan Do¤an dile rültüsünü and›rm›yordu. Kla-
gözler önüne seriyor; yarg›lan- romantik bir flekilde de¤il, aksi- getirdi¤i politik düflüncelerden sik bir siyasî lidere ya da kah-
d›¤› duruflmalarda yapt›¤› sa- ne, son derece gerçekçi yaklafl- çok daha fazlas›yd›. Politik bir ramana hiç benzemiyordu.
vunmalarla asl›nda bir tarihi ve t›¤›n› gösteriyor. Bar›fl için afl›l- aktör olarak ne kadar tutarl› ve Ama, aram›zdan ebediyen ay-
bir gelene¤i yarg›l›yor. Üstelik mas› gereken zorlu bir süreç kararl› idiyse, insan, baba, ar- r›ld›¤›nda Cizre’de yüzbinler
bunu hiç öfkelenmeden, k›rg›n- vard› ve bu süreci belli bir tak- kadafl, dost olarak da o denli taraf›ndan karfl›land›. ‹rfan Ak-
l›k göstermeden yap›yor. vim dahilinde ad›m ad›m, bece- tutarl› ve hümanistti. Röportaj- tan, cenazeye dair kitapta yer
Orhan Do¤an pek ço¤umu- riyle, ustaca yürütmek gereki- lar›nda pek bahsetmedi¤i bu alan izlenimlerinde, karalara
zun haf›zas›nda en çok TBMM yordu. Bar›fl için inkârdan, yen- yan›n› anlamak için bilinmesi bürünmüfl yüzbinlerce insan
bahçesinde, ensesinden bast›r›- me/yenilme ikileminden vaz- gerekti¤ini düflündü¤üm baflka aras›nda geleneksel Kürt k›ya-
larak polis arac›na bindirilir- geçilmesini, yeni bir dilin yara- özellikleri de vard›. Cezaevin- feti flel-flepik giyinmifl bir ihti-
kenki haliyle yer etti. Memleke- t›lmas›n›, sahici politikalar›n deyken hasta tutuklu ve hü- yar›n bir yandan sessizce a¤la-
tin insan haklar› siciliyle yak›n- üretilmesini öneriyordu. kümlülerle son derece içten bir d›¤›n›, di¤er yandan da buru-
dan ilgilenenlerin onu daha es- Kitapta dikkat çeken husus- flekilde ilgilenmiflti örne¤in. Fa- fluk parmaklar›yla zafer iflareti
kilerden, Yeflilyurt davas›ndan lardan biri de, neredeyse her ruk Bildirici’nin cezaevine ilifl- yaparak “Min Orhan nasi, xwe-
bilmeleri kuvvetle muhtemel- söyleflisinde ›srarla etnik siya- kin bir sorusuna verdi¤i yan›tta zi min nas ne kiriba” diye a¤›t
dir. Zira Yeflilyurt köylülerine sete kesinlikle karfl› oldu¤unu ilk befl y›l›n okuma-yazma aç›- yakt›¤›n› anlat›yor ve devam
bok yedirilmesi olay› onun ce- vurgulama gere¤i duymas›. Si- s›ndan son derece elveriflli geç- ediyor: “‹ki yüz bine yak›n in-
sareti ve kararl› tutumu saye- yasetin giderek daralt›ld›¤› bir ti¤ini söyledikten sonra, flöyle san 30 Haziran günü Cizre’de
sinde gündeme gelebilmiflti. dönemde bu vurgunun daha devam ediyor: “Ama son befl gözyafl› döküyor ve o ufak te-
Meclis bahçesinde polis oto- da anlam kazand›¤› çok aç›k. y›l koflullar›m›z zorlaflt›. Türki- fek, gür sakall› nazik adam›n
suna bindirilerek götürüldü¤ü Meclis’ten al›n›p götürüldü- ye’nin de¤iflik cezaevlerinden cenazesine efllik eden upuzun
1994’ün 2 Mart günü, Kürt so- ¤ü cezaevinde on y›l›n› tüket- tutuklu ve hükümlüler bizim konvoyun flehre gelmesini bek-
rununun çözümünde siyasal mifl olmas›na ra¤men cümlele- ko¤uflumuza getirildi. Kimisi liyordu. Onun elini s›kma onu-
kanallar›n tümüyle t›kanmas›- rinde öfke, k›zg›nl›k yok. Peki kanser, kimisi baflka hastal›k. runa nail olmufl, onunla bir çift
n›n ve uzun y›llara yay›lacak hiç mi sitem yok? Var elbette. Revir de yoktu. Gençleri sahip- laf edebilmifl ac›l› sevenleri,
bir kör fliddetin de milâd› oldu. Kürt siyasetçilere, somut siya- siz b›rakamazd›k.” belli ki kara haberin üstesinden
Sonras› malûm, Susurluk’a set üretememe konusunda, de- Bu son cümlenin büyük bir gelebilmek için flel-flepikli ihti-
uzanan kirli bir süreç, boflalt›- mokratik mücadelede birlikte tevazuyla sarf edildi¤i belirtil- yar›n a¤›d›n› yak›yordu: ‘Onu
lan köyler, yak›lan, tahrip edi- hareket etmek istedi¤i kesimle- meli. Çünkü bu cümle, hasta tan›d›m, tan›maz olayd›m’.”
len ormanlar, binlerce can kay- rin sorumluluk almakta yeter- tutuklu ve hükümlülerin her “Niv Jiyan”, onu tan›mak
b› ve bir yanda duygusal k›r›l- siz kalmalar›na sitem ediyor: birine gösterdi¤i ilgiye dair için oldu¤u kadar, bar›fl için
malar› mayalayan, di¤er yanda “Ayd›nlar, sanatç›lar, emek ha- çok az fley söylüyor. Oysa ceza- düflünmek ve eylemek aç›s›n-
etnik gerilime tahvil edilmeye reketinin öncüleri, 15 y›l önce evindeyken meme kanserine dan da okunmas› gereken bir
çal›fl›lan ac›lar, ac›lar. ‹stensey- de mesafeli durdular bize, flim- yakalanan ve ameliyathaneden kitap.
di, gereken irade gösterilebil- di de mesafeli duruyorlar. Hat- ç›kt›¤›nda aya¤›na zincir tak›l- Handan Ça¤layan
seydi, hiç yaflanmadan engelle- ta bir görüflmemizde flunu söy- mas›n› kabul etmedi¤i için ser- (Bu yaz›n›n uzun versiyonu
nebilecek olan ac›lar. Orhan lemifltik: ‘Biz, elimizi tafl›n alt›- vis odas› yerine bodrum kattaki birdirbir.org’da)

39
Siyasal göz’ün fiiller yerine çözümlemelerini
metinlerden türetmeye çal›flan
sosyokriti¤i sosyolojik anlay›fltan uzaklafl-
Ulus Baker Kanaatlerden ‹majlara
mam›z›n aciliyetine vurgu ya-
Çeviren: Harun Abuflo¤lu (‹letiflim)
par. Sosyolojinin ortaya ç›k›fl›-
Felsefeyle adeta sanatsal bir
iliflki kuran Ulus Baker’in
n›n “toplumsal tipler” tarif et-
me kapasitesinden ayr› tutula-
yazd›klar›n› okuyanlar, siyasal mamas›na ra¤men günümüz
tavr›n do¤urgan bir düflünceye sosyoloji anlay›fl›n›n toplumsal
dönüfltü¤ü yarat›c›, bereketli ve tipler yaratabilme yetene¤in-
tahrik edici çizgilerin bileflkesi- den uzaklaflmas›, Baker’in bir
ni bulurlar. Bu çizgiler, di¤er tespitidir. Çünkü toplum-
Marx’tan Spinoza’ya, Deleu- sal tipler yaratmak, hem top-
ze’den Dziga Vertov’a, Tar- lumsal alandaki mikro süreçleri
de’dan Godard’a uzanan genifl aç›klamak aç›s›ndan, hem de
ve renkli bir zemini estetik bir sosyolojinin kendini yenileye-
k›vrakl›kla kullan›r. Tek bir di- bilmesi aç›s›ndan önemlidir.
siplinin hapishanesinde devin- Peki alternatif bir sosyolojik
mekten uzak olan Baker’in yöntem nas›l gelifltirilebilir?
eserleri, sosyoloji, psikoloji, si- “Kanaatlerden ‹majlara”, bu so-
yaset bilimi, felsefe ve sinema ruya yan›t arama çabalar› ekse-
aras›ndaki ayr›m› afl›nd›ran bir ninde haz›rlanm›flt›r. Baker’e
dille yaz›lm›flt›r. Sosyal teoriye göre, toplumsal bilimler ile bel-
bak›fl› komplekssizdir; Marx’› flünceler yaratman›n eflsiz me- nellikler ve direnifl biçimleri gesel filmcilik aras›nda bir “ev-
Foucault ve Deleuze’ün karfl›s›- kân›n› bulan Baker’in bir baflka icat etmek, belki de sonsuzca lilik” kurmak,toplumsal, yaz›n-
na koyma kolayc›l›¤›n›n yerine, kullan›fll› filozofa, Deleuze’e tekrarlanacak, ço¤u zaman ba- sal ve görsel malzeme aras›n-
bu isimleri üretken bir diyalo¤a olan ilgisini bu noktadan itiba- flar›s›z bireysel ve kolektif de- daki ayr›m› geçersizlefltirerek
sokar. Tart›flman›n entelektüel ren kavramak mümkün. Ba- neyin yap›lmas›na ba¤l›d›r.” bu alanlar aras›nda ba¤lant›lar
zeminini daraltan bir anlay›fla ker’in, majör dili minörlefltire- sa¤lamak, alternatif çözümleme
karfl› bu zemini alabildi¤ine ge- rek “egemen sistemden bece- Duygular›n elefltirisi araçlar› yaratmak aç›s›ndan
niflletmeye çal›flan bir okuma rikli bir flekilde kaç›fl”la ilgile- Sosyolojinin nesnesini (toplum) bafll›ca ç›k›fl noktalar›d›r. Çün-
stili gerçeklefltirir ve metinler nen, “felsefe kavramlar yarat›- yitirdi¤ine dair tespitler ‘70’le- kü görsel olan›n toplumsal bi-
aras›nda adeta “flaneur” gibi m›d›r”, “hastal›k, hayata bir ba- rin ortalar›ndan itibaren yükse- limlere dahil edilmesi, bizi, top-
gezinmeyi, flok etkisi yaratan k›fl tarz›d›r” diyen Deleuze’e len postmodern tart›flmalar lumsal araflt›rman›n “yöntem-
fragmanlar yazmay› sever. odaklanmas› iliflkiseldir. Çünkü içinde önemli bir yer tutar. Jean sel alet kutusunu geniflletebile-
Baker, ilgilendi¤i di¤er filozof- Baudrillard’›n “Sessiz Y›¤›nla- cek bir duygular sosyolojine”
“Kullan›fll› düflünceler” larla (özellikle Spinoza, Tarde, r›n Gölgesinde –Toplumsal›n götürebilir. Peki, “duygular”
Felsefe tarihini bir “alet edevat Nietzsche) iliflkisel olarak okur Sonu”nda y›¤›nlar›n art›k bir neden bu denli önemlidir? Ön-
çantas›” (Deleuze) olarak kulla- Deleuze’ü. Farkl›laflm›fl bölge- “gönderen” olmaktan ç›kt›¤›n› celikle duygular ile onlar› gör-
nan Baker, “kullan›fll›” düflün- ler yaratmak gayesi, bizi, Ba- yazmas›n› “sosyolojinin sonu” sellefltirebilme ihtimali ve bu
celer üretmek peflindedir. “Yü- ker’in otonom-düflünceye olan olarak yorumlamakta tereddüt ihtimal üzerinden oluflmufl bir
zeybilim - Fragmanlar”da bir ilgisini anlamaya yönlendirir. edebiliriz, ancak bir “kriz” için- arfliv vard›r ve Baker’in çal›fl-
araya getirilen metinlerinde, Bir afl›nd›rma mekanizmas› de oldu¤unu söylememiz mas›, duygular›n çözümlenifli-
çözümleme ve dönüfltürme edi- olarak kapitalizmin elefltirisini mümkün. Baker’in doktora tezi nin etik ve siyasî olan bütün
mine “kullan›fll›” araçlar bul- mutlak ç›k›fl noktas› olarak tarif olarak sundu¤u ve kitap olarak pratik meseleler hakk›nda bize
maya/vermeye çal›fl›r. Kitap eden Baker, siyaset felsefesini yeni bas›lan” Kanaatlerden çok fazla fley anlatabilece¤i tes-
fragmanlar halinde, farkl› za- bu ç›k›fltan hareketle üretir. Ne- ‹majlara: Duygular Sosyolojisi- piti üstüne temellenir. ‹majlar
man ve mekânlarda a盤a ç›k- oliberalizm elefltirisini ve yeni ne Do¤ru”, sosyolojik düflünce- yoluyla çözümlenecek duygu-
m›fl düflüncelerden olufluyor; altüst edici pratikler yaratmay› nin içine girdi¤i durumun bir lar ve bu duygular›n okunma-
türleri (felsefe, sanat, siyaset, otonomist düflüncenin bafll›ca kriti¤ini yaparak alternatif bir s›ndan yarat›lacak yeni duyarl›-
sosyoloji, edebiyat, hukuk) ve hedefleri olarak tahayyül eder. sosyolojik tahayyül biçimi öne- l›klar önümüzde durmaktad›r.
isimleri (baflta Spinoza, Tarde, Çünkü direnifl eski usûllerle ifl- rir: Duygular Sosyolojisi. Çünkü: “Klifleler ve kanaatler
Deleuze, Negri, Nietzsche, leyemez art›k ve elefltirinin öte- Baker, sosyolojik bak›fla üç her yerdedir, bizi bir uzam ola-
Marx, Foucault, Lazzarato, sine geçebilmeyi gerektiren ko- temel elefltiri yöneltir. Baker’e rak kuflat›rlar, ama insanlar ta-
Agamben) birbirine ilifltirerek flullarla karfl› karfl›yay›zd›r. Bu göre, öncelikle sosyolojinin içi- raf›ndan ya ‘anlams›zca’ ya da
katediyor. anlamda Baker’e göre direnifl ne girdi¤i ç›kmaz›n en büyük bak›l›p kay›ts›zca zihinden ge-
Baker’in düflüncesi, sürekli için otonomist bir tart›flman›n nedeni “kanaatler sosyoloji- çirilen bir fley olarak görülürler.
olarak olmakta ve de¤iflmekte yürütülmesi elzemdir. Bu tar- si”nin s›n›rlar› üzerine infla Castoriadis’in ileri sürdü¤ü
olan canl› yaflama dokunma ar- t›flman›n hatlar› “Yüzeybilim - edilmifl olmas›d›r. Sosyoloji sü- üzere, bu durum ‘önem-d›fl›l›-
zusu içindedir. Örne¤in “haya- Fragmanlar”da flu ifadelerle rekli olarak de¤iflen kanaatleri ¤›n yükselifli’dir. Yaln›zca tele-
t›n geometrisi”ni yapan Spino- resmedilir: “Otonomi, politik toplama, filtreleme ve s›n›flan- vizyon elefltirisi yoluyla, ama
zac›l›¤› “kullan›fll› bir felsefe” alanla epeydir afl›nm›fl bir ba- d›rma ifllevine indirgenerek ayn› zamanda onunla kendi
olarak tarif etmesi manidard›r: ¤›n yeniden üretilmesidir. Ken- adeta ruhsuzlaflt›r›lm›flt›r. Ba- araçlar›yla savaflarak, duygula-
“Spinoza o kadar ‘günlük ha- di kendini iflleyen bir yoldur ve ker’in bir di¤er elefltirisi, sosyo- ra, imajlara ve Deleuze’ün de-
yat’ içindedir ki, onu okuyup nereye varaca¤› henüz belli de- lojik eser ve elefltirinin “metin- yimiyle, ‘duyguland›ran-imaj-
anlamad›m demek, insan›n dü- ¤ildir. Mücadelenin teorik ve selleflti¤i” yönündedir. Sosyolo- lara’ dair ‘yeni Vertovcu’ bir
flünme gücünün ne kadar örse- pratik oldu¤u kadar ‘deneyci’ jinin art›k “yaflam deneyimine duyarl›l›k gelifltirilebilir.”
lendi¤ini d›flavuracak kadar de olmas› gerekti¤ini düflünü- dayanmamakta” oldu¤unu be- Murat Arpac›
büyük bir felâkettir.” yoruz. Verilmifl öznelliklerimizi lirten Baker, metinlerin etkilefli- (Bu yaz›n›n uzun versiyonu
Spinoza’da yaflam ve dü- gözlerden kaybederek yeni öz- mine yaslanan, gerçek failler ve birdirbir.org’da)

40
Türk Basını’na Ayna Tutacak
Bir Derleme...
Darbeli tarihimizin
“Darbeli Kalemleri”
bize bizi anlatıyor...

Uğur Mumcu’dan Çetin Altan’a, Cihad Baban’dan Av. Bekir Berk’e,


Bedii Faik’ten Talat Halman’a, İlhan Selçuk’tan Sadık Albayrak’a,
Nezihe Araz’dan Nazlı Ilıcak’a, Aziz Nesin’den Necati Zincirkıran’a
kadar 65 yazar 125 köşe yazısı…

Hem siyasi tarihimize hem de basın tarihimize bir başka gözle


bakmak için ayna işlevi görecek ola “Darbeli Kalemler”, bir
dönemin usta gazetecilerinin darbeler sonrası öngörüleri,
endişeleri, umutları nelerdi, askeri müdahale, bir kurtuluş mu
yoksa baskılarla dolu yeni bir dönemin başlangıcı mıydı, gibi pek
çok soruyla okuyucuyu baş başa bırakıyor.
Fırtınalı dönemlerin ilk günlerinde basının reflekslerini açıkça
ortaya koyan bu çalışmada farklı ideolojilerdeki gazetecilerin
askeri müdahaleleri nasıl değerlendirdiği gözler önüne seriliyor.

Darbelerin ardından sıcağı sıcağına yazılmış bu köşe yazıları okura


hem tarihe ideolojik güdümlemelerden bağımsız “kendi gözleriyle”
bakma fırsatı veriyor, hem de bugünkü ordu ve rejim tartışmalarını
değerlendirebilmesi için geniş bir perspektif sunuyor.
İlk haftanın refleksleriyle yazılan bu yazıların ışığında, geçmişe

1960…
bugünden değil de o günlere dönerek, olayların içinden bakmayı
öneriyor.
sça,
…Biz bugün bütün ulu
dönekliği, kaypaklığı,
luğu,
ikiyüzlülüğü, dalkavuk türlü
ı, mi dec iliğ i, her
çıkarcılığ

1971…
den
alçaklığı, zıbardığı yer yere
bir daha kalkmamasıya a
dah
çaldık. Bu leşlerin bir
candan,
hortlamayacaklarına, elim,
özden inanıyoru z. (… ) Sağ ol Ve hiç fütursuz söyley azgının,
generalim, sağ ol albayı olun
m, binlerce, on binlerce solna,
yar bay ım , bin baş ım ! Sağ İtalya’da İtalyan ordusu
yiğit komutanlarım! Va
r olsun Hindistan’da Hindistan ını,
lar
Türk ordusu! ordusuna yaptıramadık de
cu piç Tü rki ye’

1980…
avu ç sol
Aziz Nesin, Akşam, bir
dört komutana yaptırm
ağa
28 Mayıs 1960 muvaffak olmuşlardır.
Bedii Faik, Dünya,
il 13 Mart 1971 Birkaç gündür 12 Eylül
Elbet sizler gidecek değ z. Ve Harekatı ile 17 Mayıs’ın
götürülecek adamlarsını im mukayesesi yapılıyor ve in
ras
bu gidişte en şanslı me ı… hemen herkes birincisin r.
çöp ara bas ıyle yap ıld uyo
bir uya üstünlüğünü ortaya koy
Hiçbir zaman insan olm ikada
asını Şu andan başlıyarak, ord
bilemediler , bar i son dak karşı husumet yaratm
ak Nazlı Ilıcak, 1980
biraz haysiyet sahibi olm
asını isteyen bütün tutucu ve Tercüman, 16 Eylül
bil sel erd i de lağ ızım lık gerici yuvalarına karşı e
n,
dolaplarına saklanma
salardı… Atatürkçü öğretmenleri kın Kamu vicdanının süratl ..
hal ar.
gençliğin, aydınların, tatmin edileceği infazl
Çetin Altan, Mi et, lliy
ilerici güçlerinin, devrim
ci
Adalet kılıcının yeni şid
det
29 Mayıs 1960 sendik ala rın , der nek ler in
suçlar ını n işle nm esi ni
un atle
elbirliği etmesi; ordun a yerini önleyici, caydırıcı bir sür
.
devrimci tutumu yanınd işlemesi. Beklenen bu
Güneri Cıvaoğlu,1980
ir.
alması, bir milli görevd
lçu k mh uriyet,
İlhan Se , Cu Tercüman, 17 Eylül
14 Mart 1971

ll.indd 1 9/1/10 12:45 PM


“MA SEKERDO KARDAfi? / N’ETM‹fi‹Z KARDAfi– DERS‹M ‘38 TANIKLIKLARI”

Eski bir k›r›m, uzun bir do¤um


Onur Öymen’in Meclis kürsüsündeki ç›k›fl›, hem Kemalist zihniyeti iyice a盤a ç›kard›, hem de cumhuriyet tarihi
boyunca üzeri örtülen Dersim katliam›n›n, toplu k›y›m ve sürgünlerin gizini yavaflça ortadan kald›rd›. Bu s›r
perdesini ‹lhami Algör de, bizzat kendi ailesi ve köyü üzerinden, ‹stanbul’dan Dersim’e do¤ru tersine göçle aralamaya
çal›flt›. “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”, “Albay›m Beni Nezahat ile Evlendir”, “Kalfa ile K›ral›ça” gibi
romanlar›yla, belgeselleriyle tan›nan Algör, Do¤an Kitap’tan ç›kan “Ma Sekerdo Kardafl? / N’etmifliz Kardafl? –Dersim ‘38
Tan›kl›klar›” bafll›kl› kitab›nda, memleketi Erzincan Surbahan köyündeki ac› deneyimi, Gökdemir, Düzgünkaya,
Billor ve Köse ailelerinin fertlerinin dilinden, noktas›na virgülüne dokunmadan anlat›yor...

Surbahan, yeni ad›yla K›l›çkaya köyü nere-


‹lhami Algör
sidir?
‹lhami Algör: Erzincan’› oval bir masa gibi
düflünürsen, bunun bat›s› Sivas’t›r, zaten tren
bat›dan, Kemah taraf›ndan gelir, Erzincan
ovas›n› kuzey ve güney olarak ikiye böler, do-
¤udan Erzurum’dan ç›kar gider. Kuzeyi Gü-
müflhane’ye, Trabzon taraf›na bakar. Erzincan
ovas›n›n güneyinde Sivas’a do¤ru Kemah bo-
¤az›ndan tut, Erzurum taraf›na, Pülümür de-
dikleri yere do¤ru uzanan Munzur da¤lar›n-
dan oluflan bir yay vard›r. O yay›n Erzincan
ovas›na bakan taraf›nda, Munzur’un Erzincan

Foto: Çi¤dem Öztürk


yüzünün ete¤inde bir köyden söz ediyoruz.
Dersim’e geçit veren bir köy bu, evveliyat›nda
bir Ermeni köyü, zaten Erzincan’›n güneyin-
deki yerleflim birimlerinin ço¤u Ermenidir,
hep Ermeni isimleri vard›r. 18. ve 19. yüzy›lda
Dersim’in içinden oraya taflm›fl millet. Bura-
n›n dünyas›n› flöyle anlars›n: 1928’de do¤mufl
bir k›z çocu¤u, akl› bafl›na gelince oradan bü- ‹stanbul do¤umlusun, ilk ne zaman gittin nem üçümüzü de götürürdü, babam bizi trene
tün ovay› görüyor, bak›p diyor ki, “bütün Surbahan’a? bindirirdi.
dünya bu, bu da¤lar›n arkas›nda bir fley yok”. Annem köyüne çok düflkündü. Kendimi bil- Baban gelmez miydi?
‹flte annem öyle zannediyormufl. (gülüyor) As- dim bileli anam›n s›pas› olarak köye gider- Babam haftada alt› gün, sabah›n alt›s›ndan ak-
kere gidip gelenler, büyük flehre çal›flmaya gi- dim. Tunceli Ovac›k taraf›na giderdik; yol at- flam›n alt›s›na kadar çal›fl›rd›. Unkapan› - Emi-
denler bilgi getiriyor. Okuma-yazma biliyor- larla, kat›rlarla sekiz saat sürerdi. Susad›¤›m- nönü aras›nda eskiden hal vard›, art›k yok. O
san, belki birileri gazete getiriyordur, o gazete da annem çeflmeden su al›p avuçlar›ndan ba- halde köftecilik yapard›, vakti olmazd› çal›fl-
de kaç günlüktür, kim bilir. Biz Haydarpa- na içirirdi. Annemin avuçlar› ne kadar büyük- maktan. Ablalar›m büyüdükçe bizimle daha
fla’dan Erzincan’a trenle giderdik, ‘60’l› y›llar- tü, biliyor musun? ‹çiyorsun içiyorsun, bitmi- az gelmeye bafllad›lar, ama ben çanta gibi gi-
dan söz ediyorum, iki gece bir gündüz sürer- yor. Bir çocuk annesinin avuçlar›n› öyle tahay- derdim hep. ‹leriki yafllarda “ben de gitmiyo-
di yol. Yol boyunca çocuklar trendekilere “ga- yül ediyorsa kaç yafl›nda olabilir? Benim en rum” dedim. Hemen hemen her yaz giderdik,
zete at” diye seslenirdi. eski haf›za kayd›m o. ‹ki ablam var, bazen an- k›fl›n zor. Eskiden trenden inince minibüsle
bir yere kadar giderdik, oradan bizi atla alma-
Sürgün sonras› Surbahanl›lar bir arada, ortada Aliflan Gökdemir ya gelirlerdi. Yaklafl›k bir saatlik yürüyüfl yo-
luyla köye ulafl›rd›n. ‘60’lardan söz ediyorum.
Köye dair ilk hat›rlad›¤›n fleyler neler?
fiehirden giden çocuk ne hat›rlar, atlar›, eflek-
leri, s›palar›, ortal›¤a s›çan inekleri, kokular›-
n›... En çok tezek kokusunu, yanan odun ko-
kusunu hat›rlar›m. Anne taraf›m Gökdemir
ailesi o köyün ilk yerleflimcilerinden. Pozis-
yonlar› nispeten güçlü, maddî durumlar› da
fena de¤il. Köyün meydan›ndaki iki ana ev
Deli Mahmutlar’a, yani Gökdemirler’e ait. Ge-
celeri içeride tand›r yanard›, k›fl sert oldu¤u
için pencereler küçüktü. Dekor perde durum-
lar› yok tabii, duvarlar kal›n, sedirler, yer ya-
taklar›... Bir de yukar›daki yaylada fiavaklar
denilen bir afliret vard›, fiavaklar profesyonel
çoband›r. Büyük sürü sahiplerinin hayvanlar›-
n› otlat›rlar. Yaylalardan herhangi bir nedenle
flehre giderken, geceyar›s› bizim oradan geçer-
lerdi, atlar›n nallar› toprak yoldaki da¤›n›k
tafllara vurdukça merak ederdim, kalkar ba-

42
kard›m. Bir keresinde bafl›na
k›rm›z› bir tülbent ba¤lam›fl
genç bir fiavak gelmiflti kap›ya.
fiavaklar›n bekârlar› farkl›, evli-
leri farkl› ba¤lar bafl›n›. Day›m›n
onunla konufltu¤unu hat›rl›yo-
rum, alt› yafl›nda faland›m. Köy-
lülerle fiavaklar aras›nda mera
sorunu ç›kard›, çünkü fiavaklar
onbinlerce koyunla gelirdi, bir
yerden geçtiler mi arkada ot kal-
mazd›. O yüzden s›n›r kavgas›
ç›kard›. Çevre köylerden uzun
sopalar› al›p yirmi-otuz kifli gi-
derlerdi. fiavaklar da muhteflem
sapan kullan›rd›, çocuklar ve
kad›nlar dahil. Bunlar›n kafala-
r›n› gözlerini yarar gönderirler-
di. Day›m adil bir adamd›. O
yüzden fiavaklar day›ma güve-
nirlerdi. Day›m›n babas›, dedem
de öyleydi. Suyun da¤›l›m›n›
düzenlerdi.
Köyde Kürtçe mi konuflulu-
yordu? Sol taraftaki foto¤raf, sürgün y›llar›nda, Bal›kesir - Susurluk’ta bir foto¤rafç›da çekilmifl; ‹smail Gökdemir, Hediye Billor, Nuri ve Aliflan Billor .
Büyükler aralar›nda Kürtçe ko- Sa¤ taraftakiler, ‹lhami Algör’ün babas› Mustafa, annesi ‹zzet Gökdemir, ablalar› Vesile ve Behice (kucakta), 1951
nufluyorlard›. Özel bir fley ko-
nuflacaklarsa, annemle babam da flehirde referans al›narak düzenleniyor. y›, onun ac› oldu¤unu görüyorsun. O kuflakta
Kürtçe konuflurdu. Bize ö¤retmek istemediler, Alevîlik, Sünnîlik, Kürtlük, Dersimlilik üzeri- bu vard›. Asl›nda benim s›k s›k evden kaçma-
arka plandaki travma nedeniyle çocuklar›n›n ne konuflamam. Ben sadece kitab›n s›n›rlar›n- m›n nedeni de bu olabilir. Evde korku vard›,
hayat› Türkçe konuflulan bir dünyada, bu fle- dan ve kendi dünyamdan konuflabilirim. Bu soka¤a kaçard›m, bir çocuk soka¤a kaçar. So-
hirde güvenlikte olsun diye belki de. Bize, tür kavramlar› akademisyenler, politikac›lar kaktan korkuldu¤unu da hissederdim. “Her-
“yeni dünya bu, siz de okuyun, kurtar›n ken- kullan›r. Bu kavramlar h›zl› flekilde birbirine kesle konuflma, herkesle oynama!” Bu klasik
dinizi” dediler. bir fleyler anlatmak zorunda olanlar için bir mânâda bir ailenin çocu¤unu d›fl dünyadan
Kürt sözcü¤ünü ilk ne zaman duydun? mânâ ifade eder. Bir noktadan sonra kütükle- koruma çabas› olabilir, ama daha fazlas› da
Evde suyun içinde bal›ks›n, Kürt kelimesinin flebilir, sak›ncal› bir noktaya gidebilir. Oran›n olabilir. Çocukken bunlar› anlamland›ramaz-
kullan›l›p kullan›lmamas› seni çok ilgilendir- neresi oldu¤unu bilmiyorum, ama dipnot ola- s›n ama, y›llar sonra bak›nca annenin seçicili-
miyor. Ama sokakta kuyruklu Kürt dendi¤i rak flunu koymak istiyorum, bunlar›n hepsi ¤inden, insan seçmede kimli¤in, aidiyetin na-
zaman, tehditkâr bir ton var. Evimiz Küçük- insan içindir, insan ölçe¤ini kaybetmemelisin. s›l yol gösterici oldu¤unu anl›yorsun. O ne-
mustafapafla’n›n üstünde, Fatih’ten Haliç’e K›z›lderililer, Kenyal›lar, Konyal›lar... Hadise denle, kitapta da dedi¤im gibi, sen reddetsen
inen Karadeniz Caddesi’ndeydi. O mahalle, öyle de¤il. Mesela bütün Alevîler Kemalist de- bile aidiyet denilen fley arkandan gelir. Benim
çözülmüfl Osmanl›’n›n karakterini yans›t›rd›; ¤ildir. Aliflan Gökdemir kitab›n sonunda ne flehirde büyümüfl biri olarak aidiyet merak›m
Rumlar, Araplar, Karadenizliler vard›. Yeni diyor: “Bize bunlar› yapan CHP, ama biz hâlâ olmad›. Ama neticede bumerang döner gelir.
yeni alt› katl› binalar yap›l›p mozaikleniyor- CHP’ye oy veriyoruz.” Bu sözü bu adam› yar- Sübjektif ve psikolojik faktörler de var. Kulak-
du, apartman›n ad›na mesela lar›m sesleri biriktirir. Görüntü de biriktiririm,
Yeflil Konak deniyordu, apart- Neden bu insanlar›n k›smetine hep ac› düfltü? Bizim evde ama sesi daha çok biriktiririm. Zaten kitapla-
man girifllerine ya¤l› boya tab- ne zaman Ali Ekber Çiçek çalsa, semahlar, deyifller çalsa, r›mdaki dil enerjisi kula¤›mda bu memleket-
lolar yap›yorlard›, kendilerine teki her çeflit ses grafi¤inin birikmifl olmas›n-
anneannem ve annem transa geçiyorlard›. O beden dilindeki
göre. ‘56-‘57 bir Chevrolet geçse dand›r. Biriktirdikten sonra bir gün bir fley
bütün çocuklar›n peflinden kofl- yo¤unlaflmay›, onun ac› oldu¤unu görüyorsun. olur, kafana bir tafl düfler. Mesela bir-iki ihti-
tu¤u bir mahalleydi. Tipik Suri- yar sana “ye¤en, sen belgesel film yap›yorsun,
çi ‹stanbul. Her çeflit insan var. Zengin-yoksul g›lamak için kullanabilirsin ya da bu adam› kitap yap›yorsun, hadi flu ifllere de bir el at”
ayr›flmas› pek yoktu. Sokaklarda delikanl›lar anlamak için kapa¤› aralayabilirsin, hangisini deyiverir. Kitab›n arka plan› bu. Sivil haf›za
dikilip etrafa bak›yordu. ‹çlerinde vicdanl› tip- seçersen. laf› da özellikle sözlü tarih laf›ndan kaçmak
ler de vard›, sald›rgan, abuk sabuk tipler de. “Sivil haf›za” meselesiyle ne zaman ilgilen- için, çünkü sözlü tarih laf›ndan duygusal ne-
Her mahallede öyledir. Bize her hafta sonu ko- meye bafllad›n? Dersim’de olanlar› ö¤ren- denlerle uzak durmaya çal›fl›yorum. Bu kitab›
nuklar gelir giderdi. Kendini en kibar ifade- dikten önce mi, sonra m›? yaparken bir set duvara çarpt›m. Birinci du-
siyle Do¤ulu bir aile olarak tan›mlad›¤›nda ve Bu kavram birkaç senedir dolafl›mda. Dersim var: “Sen ‹stanbul’da büyümüfl bir adams›n,
arka planda da Dersim sürgünlü¤ü oldu¤un- zaten var, seninle beraber çocuklu¤undan be- Zazaca da bilmiyorsun, bu ifllerle ne alâkan
da, bu flehre geldi¤in zaman birinci dereceden ri gelmifl. Böyle fleyler tek parça olarak gel- var?” ‹ki: “Bir dakika, sen sözlü tarih derken
network’ün akrabal›k, h›s›ml›k, kökendafll›k mez, benzeri fleyleri de ça¤r›flt›rarak gelir. hadisenin nas›l yap›laca¤›n› akademik olarak
oluyor. Bizde Kürtlükten ziyade Alevîlik, Böyle bir ailede Kerbela da, Pir Sultan da, Si- biliyor musun?” Üç: “Sen bana hangi termino-
memleketlilik önde gelirdi. Kapal› bir aile de- vas da, Marafl da durur. Bunlar hep ac›l› fley- lojiyi kulland›¤›n› söyle, nerede durdu¤unu
¤ildi. Annemin seçti¤i komflular önyarg›l› ol- ler. Neden böyle oldu¤una birileri cevap ver- anlayay›m. Jenosit mi diyorsun?”
mayan insanlard› ve say›lar› az de¤ildi. So- sin. Neden bu insanlar›n k›smetine yeryüzün- ‹spanyol yazar Juan Goytisolo hayat›n›n
kakta çok say›da insan›n Alevîlik, Sünnîlik de hep ac› düfltü? Bizim evde çocuklu¤umdan önemli bölümünün diktatörlük rejimine
umurunda de¤il, herkes hayat›n› birbirini kol- beri ne zaman Ali Ekber Çiçek çalsa, semahlar, denk düflmesi sebebiyle ‹spanya’da resmî ta-
layarak idare ediyor. deyifller çalsa, anneannem ve annem transa rihin d›fl›nda kalan alana iliflkin kafa yo-
Ama Türkiye’de toplumsal hayat Sünnîler geçiyorlard›. O beden dilindeki yo¤unlaflma- ruyor. Ama kendisine “yersiz yurtsuz”

43
diyor. Senin köksüzlükle iliflkin nedir? s›, ilgisi var. insanlar›n gerçekli¤i örtüflmüyor. Benim için
Ben flehir çocu¤uyum, bu flehirde do¤up bu En çok kiminle kafa mesaisi yapt›n? önemli olan, bu insanlar›n sürgün edildikleri
flehirde büyüdüm. E¤er kendi cemaatin içinde Annem ‹zzet Gökdemir Algör ve Haydar da- köylerde veya çevre köylerdeki yaflam›. Çat›fl-
o koku sana sinerek, senin kokun onlara sine- y›mla. Bizim sülâleden Süleyman Çetinkaya, malar›n hangi temelde oldu¤una bakmak lâ-
rek yafl›yorsan, baflka bir hayat biçimiyle ta- sürgün edilenlerin ve kurfluna dizilenlerin lis- z›m. O zaman egemen politik kültürün ald›¤›
n›flma flans›n olmad›ysa veya baflka bir hayat tesini yapt›. Benden bir-iki yafl büyük, hayat›- abdestin ürküttü¤ü kurba¤aya de¤medi¤i or-
biçimiyle tan›flt›¤›n s›rada sana kokusu sinmifl n›n büyük bölümünde köyde yaflad›, dili de taya ç›k›yor. Kamu vicdan› ya da tabanda faz-
de¤erlerin referanslar›yla davran›fl›n› ayarl›- bilir. Sonra Almanya’ya gitti, iflçilik yapt›. Sü- la sürtüflme yok. Birtak›m subaylar ya da me-
yorsan, o durum, bir hayatta kalma biçimi ola- leyman Çetin bu çal›flmada bafllang›çtan beri mur zihniyetliler d›fl›nda sivillerde öyle bir
rak aidiyet olabilir. Köyde büyüsen, bildi¤in sürekli yazarak fikrini ald›¤›m biridir. Kayna- fley yok. Herkes iflinde ekme¤inde, özel bir
insanlarla yaflayacaks›n. Ama flehirde bü- ¤a ve meselelere benden daha yak›n olanlara durum olmad›kça neden çat›fls›nlar ki?
yüyünce, zihnindeki insan iliflkileri haritas› çal›flmay› açt›m, onlar da hep katk› koydular. Dersim’i yaflayanlar 1915’teki Ermeni katli-
çeflitleniyor, davran›fllar çeflitleniyor, o zaman Kitap halini al›nca aileden nas›l tepkiler al- am›na da tan›k oldular. Senin görüfltüktük-
buran›n kültürüyle yetifliyorsun. Benim için d›n? lerinde bu olay nas›l bir iz b›rakm›fl?
flehir kültürü daha belirleyici oldu. Tabii ki ai- Biri, “güzel, bizim hayat›m›z› anlatm›fls›n, si- “Büyük felâket” denilen Ermeni k›r›m› Erzin-
le faktörü herkesin s›rt›nda var, aileden bafl›n› yaset yapmam›fls›n” dedi. Siyasete karfl› has- can’› ne kadar etkiledi, bilmiyorum. Kitapta
kim kurtabilmifl ki, aileden kurtaramazs›n sasiyeti olanlar var. Bir di¤eri, “Erdal Gezik sözü edilen Erzincal› Ermeniler meselesi, Rus
kendini. “Aile” ve “kurtarmak” kelimelerini önsözde Kürt diyor, K›z›lbafl deseydi kabul iflgaliyle ilgili. Ruslar geri çekilmek durumun-
bilinçli kullan›yorum. Bütün dünya kültürle- ederim, niye Kürt diyor? Amerikan emperya- da kald›klar› zaman bölgede Osmanl›lar, Er-
rinde çocuklar›n kendi kimliklerini bulurken lizminin oyunu bu!” dedi. Bir yandan benim meniler ve Dersim afliretleri kal›yor. Birinci
çat›flt›klar› birinci alan aile. Anne rahminden kufla¤›mdan olanlar aras›nda, “bir dakika, biz öncelik Rus iflgalini püskürtmek. Orada, Er-
ç›karak do¤muyorsun, daha baflka bir do¤ufl Türkmeniz” diyen var. Annesi “biz Kürdüz” menilerle Dersimliler aras›nda, “bölgenin bu-
var ki, o uzun bir do¤um. diyor, o¤lu “Türkmeniz” diyor. Allah kolayl›k ras› sizin olsun, buras› bizim olsun” gibi bir
‹spanya’da 2007 y›l›nda Toplumsal Bellek versin. Ama genel olarak memnunlar. Hatta durum var. Erzincan’›n veya benim ailemin
Yasas› kabul edildi. Yasayla kay›p yak›nlar›- bu kitab›n ikincisini yapmay› önerdim. Bura- deneyimi o. 1915 hadisesi birinci dereceden
na araflt›rma yapmalar› için devlet deste¤i da ad› geçen ailelerdeki ikinci kufla¤›n haf›za- yok onlarda. Erzincan’›n gerek Surbahan kö-
sa¤lan›yor. s›nda bu konuya dair ne var, onlar›n pay›na yü, gerekse Munzur da¤›n›n Erzincan ovas›na
Dünyada Arjantin, fiili, ‹spanya, II. Dünya Sa- ne düfltü? En az yirmi kelle var. Mesela Cansa bakan, halk› Dersim’in içlerinden gelip 100-
vafl› sonras› Almanya, Güney Afrika, Boflnak- Düzgünkaya’n›n o¤lu ‹smail, Siyasal’› bitirdi, 200 sene önce buraya yerleflmifl olan ve Erme-
H›rvat-S›rp deneyimleri üzerinden geliflen ama kaymakam olamad›. Kökeni nedeniyle nilerle beraber yaflayan bu da¤ köylerinin biri
“hakikat komisyonlar›” kavram› var. Bu ülke- birçok insan askerî okuldan at›ld›. Kürt ve üzerinden konufluyoruz. Ama birleflik kaplar
lerin her birinin kendine özgülükleri var. Tür- Alevî kimli¤i birçoklar›n› zorlad›. O noktada sistemi, birçok hikâye birbirine benziyor...
kiye’de insan haklar› alan›nda çal›flanlar o de- Türk ‹slâm, Sünnî, hegemonik politik kültür, Gökdemir ailesinden Sona Han›m’›n çocukla-
neyimlerin buraya uyarlanmas› r›na aktard›¤› bir an› var. O görmüfl Ermenile-
için çal›fl›yor. Ermeni k›r›m›, Sona Han›m’›n aktard›¤› bir an›: Kürt kad›nlar› onlar›n gidifline ri giderken. Kürt kad›nlar› onlar›n gidifline na-
Dersim, Diyarbak›r Cezaevi s›l bir tav›r gösterdiyse, Ermeni bir kad›n de-
nas›l bir tav›r gösterdiyse, Ermeni bir kad›n demifl ki, “gülün
üzerine çal›flmalar var. Toplum- mifl ki, “gülün Kürt kar›lar› gülün, bugün bi-
sal bellek, sivil haf›za, geçmiflle
Kürt kar›lar› gülün, bugün bize, yar›n size”. Ermenilerde böyle ze, yar›n size”. Ermenilerde böyle bir cümle
hesaplaflma, hangi kavram› kul- bir cümle kurabilecek siyasî uyan›kl›¤›n dayanaklar› nedir? kurabilecek siyasî uyan›kl›¤›n dayanaklar› ne-
lan›rsan kullan, son derece do¤- dir? 1915 olabilir, baflka bir fley de olabilir.
ru bir fley. Hak ihlâli bunlar, nereden alg›lar- kapitalist sa¤, ad›na ne diyorsan o ortaya ç›k›- Çünkü Deli Mahmutlar sülâlesi bir entegras-
san alg›la, asgarî müflterek insan ve haklar›. yor. Bu memlekette birilerini kenara itip nas›l yon sürecine girmifl. ‹çeriden bir sebeple da¤-
Ben amatör olarak bak›yorum, bakabildi¤im kendine öncelik veriyor? Erzincan’da basit bir lar›n öteki yüzüne ç›km›fllar, burada büyük
kadar. “Bu bizim meselemiz, siz uzak durun” saha araflt›rmas› yap, Alevî aç›l›m›n›n palavra dede Sünnî bir kad›nla evlenmifl, çocuklar›n-
diyen Dersimliler de var. Hak ihlâli aç›s›ndan oldu¤unu, bütün bu kadrolar›n bu ayr›m› ya- dan birini askerî rüfltiyede okutmufl. Öbürü
bütün memleketin bunun bir yerinde durma- flad›¤›n› göreceksin. Bunu söyleyenlerin ço¤u Osmanl› ordusunda baflçavuflluk yapm›fl, tü-
s› gerekir. Gücün oldu¤u müddetçe bu hadi- politik insanlar de¤il, ama o kadar gündelik berküloz olmufl, memleketine dönmüfl, Ata-
seyle ilgili taraf olacaks›n. Ö¤renciyken 1 Ma- bir fley çarp›yor ki adamlara, bu cümleyi bü- türk Samsun’a ç›k›nca onun yan›na gitmifl.
y›s için Ankara’dan ‹stanbul’a birlikte geldi¤i- yük rahatl›kla kurabiliyorlar. Mesela bir call Daha sonra milletvekilli¤i teklifi alm›fl. Bu aile
miz, CHP’nin bir dergisini yapan eski bir ar- center aç›l›yor, ifle al›nan 600 elemandan sade- iki arada bir derede kalm›fl, Deli Mahmutlar
kadafl›m bana “bu kitapla bu yaray› niye kafl›- ce 10’u Alevî. afliret baz›nda gerekti¤inde Dersim’de toplan-
yorsun, irin akacak” dedi. B›rak aks›n, ben Fertleriyle görüfltü¤ün Düzgünkaya, Gökde- t›lara kat›l›yor, bir ba¤ sürüyor. Seyit R›za’ya
mecbur muyum bu irini gövdemde saklama- mir, Köse ve Billor ailelerinden, ‘38 Dersim yiyecek verme meselesi dahil bir ba¤ var, ama
ya? Bu nas›l bir zihniyet, direnç noktalar›na k›r›m›nda kurfluna dizilenler, can›n› son an- hayat Erzincan flehrine tafl›nm›fl. Bir geçifl sü-
bakmak gerek bu süreçte. ‹ster geçmiflte, ister da kurtaranlar var. Kitapta anlatt›klar› 1938- recindesin, Ermenilerle, Osmanl›larla iliflkin
flimdide olsun, hakk›n talep edildi¤ini görü- 48 aral›¤›nda Bal›kesir, Çanakkale ve Eskifle- var, normal sivil bir hayata do¤ru evriliyor-
yorum, bunu da çok olumlu buluyorum. Kefl- hir’e sürgüne gönderiliyorlar, 1947’de af ç›- sun. Bu adamlar›n senin sistemine uymad›¤›-
ke ‹spanya örne¤i burada da geçerli olsa, bu kana kadar da sürgünde kal›yorlar. Sürgüne n› söylüyorsun, adam elinden gelen çabayla
insanlara destek olsalar. Direnç noktalar›n› gittikleri köyler Alevî köyleri mi? Buralarda entegre oluyor senin dünyana. O zaman senin
anlayarak bakmakta fayda var, seni anlama- nas›l karfl›lan›yorlar? esas meselen resmî tarihte söyledi¤in mesele
yan› da anlama mecburiyetin var, onu anlar- Buradaki üç ailenin gitti¤i köyler Alevî köyle- de¤il. Ama resmî tarihte söyledi¤in bir cümle,
san derdini daha iyi anlat›rs›n. Bu baltalarla ri de¤il. Di¤erlerinin bilgisi bende yok, ama ‹smet ‹nönü’nün “fiark Seyahati Rapo-
Söylefli: Çi¤dem Öztürk

yap›lacak ifl de¤il, sakin ve sab›rl› olmak Yozgat gibi yerlere gidenlerin hayatlar› daha ru”ndan bir cümle: “Erzincan h›zla Kürt-
önemli. Milyonlarca insan›n bagaj›nda bir sü- zor oldu. Buradakiler nispeten flansl› örnekler. leflmektedir.” O zaman senin derdin, bun-
rü hadise var, mesele sadece geçmiflle de s›n›r- Mesela Gökdemir ailesinin gitti¤i Çerkes köyü lar flakiydi, vergi vermiyordu, de¤il. Önü-
l› de¤il. var. ‹lk gidildi¤inde tedirginlik var, özellikle ne geleni biçti¤ine göre, mesele bu insanla-
Ailede en çok kim ilgilendi bu çal›flmayla? gençlerden “dövelim bunlar›” diyenler var. r›n Kürt olmas›. Derdini aç›kça söylüyor-
Küçükler mi, büyükler mi? Ama bir süre sonra herkes herkesi anl›yor. sun... ‹nönü ailesi kusura bakmas›n, çocuk-
Herkes ilgi duyuyor. Her kufla¤›n de¤iflik alg›- Resmî politikan›n onlar› tan›y›fl biçimiyle bu lar› ayr› tutar›z biz ebeveynlerinden.

44
efektlerden değil Hitchcock’tan korkanların dergisi

www.altyazi.net
Sanal linçler mercek alt›nda Robocup 2011 Türkiye’de
Sosyal medya araçlar›nda, gaze- Programlanabilir robotlar›n yete-
telerin okuyucu yorumlar›nda s›- neklerinin araflt›r›labilmesi için
radanlaflmaya bafllayan fliddet dili her y›l robot köpekler aras›nda
ve nefret söylemi üzerine çal›flan düzenlenen futbol turnuvas› 2011
yazar ve eylemcilerin makalele- y›l›nda Türkiye’de gerçekleflecek.
rinden derlenen “Yeni Medyada Y›llard›r Bo¤aziçi Üniversitesi ta-
Nefret Söylemi” yay›nland›. Haya- k›m›n›n Rusya steplerinde Rocky
ta sirayet eden nefret söyleminin sahnelerini hat›rlatan flartlarda
arka plan›n› görmeyi, gündelik ya- yapt›¤› antrenmanlarla göz yaflar-
flamda bu söylemin yeniden üre- t›c› baflar›lara imza att›¤› turnuva,
tilmesini sa¤layan nedenleri aç›- bu alanda çal›flan birçok bilimin-
Haz›rlayan: Koray Löker ¤a ç›karmay› hedefleyen kitap san›n›n kat›ld›¤› bir sempozyuma
Kalkedon Yay›nlar›’ndan ç›kt›. da ev sahipli¤i yapacak.

‹NTERNET‹N DO⁄ASI DE⁄‹fi‹P B‹R‹LER‹ “DAHA Efi‹T” OLURKEN noktas›na gitmek için taksi tuta-
bilirsiniz, ama daha h›zl› gitsin
diye ek para ödeyemezsiniz. Ya
Kitle iletiflimi özgür olabilir mi? da Steve Jobs göndermesi oldu-
¤unu tahmin etti¤im bir baflka
A¤ustos ortas›nda yüzlerce gösterici Google önünde toplanarak bir protesto düzenledi. örnekle, böbrek nakli için para
Verizon adl› internet servis sa¤lay›c›yla birlikte duyurdu¤u bir manifestodan yola ç›karak ödeyebilir, ama s›ran›n önüne
Google’› interneti zenginlerin ayr›cal›¤›na sunmakla suçluyorlar, herkese eflit sunulan bir geçmek için para ödeyemezsiniz.
internet hayalinden bahsediyorlard›. Olay mahalline ba¤land›k, hikâyenin tesadüfen içinde ‹nternet de böyle bir hizmet ol-
kalan PlanetLab projesinden Ça¤lar Onur’a mikrofon uzatt›k... du¤u için belirli bir standard› ol-
mas› gerekir. Youtube örne¤inde-
‹nternet nötralitesi kavram› ha- dolunca di¤er iletiflim faaliyetle- Comcast’e dönersek, olay nas›l ki gibi, altyap›y› zorlayan du-
raretli biçimde gündeme girdi. rine ay›rabilece¤i kaynak yetersiz geliflti? rumlar varsa bunun yat›r›mla çö-
Terimi nas›l çevirmek gerekir, kal›yor diye o trafi¤e s›n›rlama Comcast, Youtube yasa¤›ndaki zülmesi, kullan›c›lar›n etkilenme-
tarafs›zl›k do¤ru mu mesela? koydu. Kendi altyap› problemle- gibi, bir siteyi de¤il, BitTorrent mesi gerekir. Mesela, AT&T’nin
Ça¤lar Onur: Eflitlik demek de rini çözmek yerine bunu yapt›. ba¤lant›lar›n›n tamam›n› yavafl- düzgün çekmedi¤i söyleniyor. O
do¤ru, ama kavram›n içinin ney- Trafik rahatlas›n diye kamyon- latt›. Ortada fiilen bir engelleme da iPhone’u flikâyet ederek altya-
le dolduruldu¤u kar›fl›k. Google, lar belirli yollara giremez ya, yok asl›nda, sadece kimse kullan- p›n›n düflünülenin ötesinde mefl-
Amazon, Facebook gibi internet böyle bir fley mi bu? mas›n diye o yola ayr›lan kayna- gul hale geldi¤ini söylüyor.
temelli servisler bugünkü boyut- Aynen öyle. Türkiye’deki Youtu- ¤› azaltt›. Bu konuda düzenleme iPhone ç›k›nca insanlar daha
lar›na ulaflabilmelerini garaj kül- be yasa¤› için de bu söz konusu. yap›l›p yap›lamayaca¤› hukuken çok telefonla konuflmufl, AT&T
türüne borçlular. Garaj kültürü, Politik sebepler olabilir, ama öte gri alan. Amerika’da bu konular› de buna cevap veremeyip flikâ-
becerikli giriflimcilerin küçük ola- yandan, Türkiye’den yurtd›fl›na Federal ‹letiflim Komisyonu yet mi etmifl?
naklar› kullanarak dev projelere internet ç›k›fl› çok pahal› ve bant (FCC) düzenliyor. Kullan›c›lar fli- Konuflmalar de¤il, ak›ll› telefon-
dönüflen fikirleri hayata geçire- geniflli¤inin önemli bir k›sm› Yo- kâyet edince, Comcast’in bunu lardan do¤rudan internete ba¤la-
bilmesi demek. Amerika’da ban- utube taraf›ndan dolunca, sorun yapamayaca¤› karar› al›nd›. n›lmas› sorun yaratt›. Bunu yapa-
liyö evlerinin garajlar›n› ofis ola- yasak sayesinde çözülüyor. Yo- Comcast da hem düzenlemeye bilen aletler aniden çok sat›nca
rak kullanan insanlarla özdefllefl- utube için kullan›lan hat geri ka- son verdi¤ini ilan etti, hem de veri al›flverifli için ayr›lan kaynak
ti¤i için bu isimle an›l›yor. Bir çe- yetersiz hale geldi. Hat hacmi sa-
flit Amerikan rüyas›. Bu kültürün Türkiye’den yurtd›fl›na internet ç›k›fl› çok pahal›. Bant geniflli¤inin bit oldu¤u için çok daha fazla
varolabilmesi için ihtiyaç duyu- önemli bir k›sm› Youtube taraf›ndan dolunca, sorun yasak sayesinde kayna¤›n telefon hatlar›ndan ça-
lan tek fley internet. Bugün bu l›nmas› gerekti. Bu asl›nda
tablo de¤ifliyor... Servis sa¤lay›c›
çözülüyor. Hat geri kalan iletiflime harcanabilince sanki daha h›zl› AT&T’nin problemi; daha büyük
firmalardan ba¤›ms›z olarak ayn› altyap› sunulmufl gibi oluyor. altyap› kurmas› gerekiyor. Com-
kalitede ve h›zda hizmeti makûl cast örne¤inde çözüm flöyle aç›k-
ve sabit bir ücretle edinme garan- lan iletiflime harcanabilince sanki FCC’nin bu konuda karar verme lan›yor: “Buras› Amerika, ben
tisi bekleyen ve internet nötralite- daha h›zl› altyap› sunulmufl gibi yetkisi olmad›¤› iddias›yla mah- hizmeti istedi¤im gibi veririm,
sinden bunu anlayan insanlar oluyor. Asl›nda yap›lan hiçbir ya- kemeye gitti. Mahkeme Com- benim özgürlü¤ümdür. Düzenle-
var. Fakat nötr kelimesi neyi an- t›r›m yok. cast’› hakl› bularak firmalar›n me anayasaya ayk›r› olur.” Öte
lat›yor sorusu kar›fl›k. Dört-befl Türkiye’deki tart›flmalarda bu servis sunaca¤› flartlar› belirleye- yandan komisyon da “ben seni
sene önce Comcast (Amerika’n›n yorumu pek duymam›flt›k. bilece¤ine hükmetti. Buradan iti- düzenlemiyorum, ne konularda
en büyük internet servis sa¤lay›- Türkiye ciddi maliyetlerle ba¤- baren, mesele Türkiye’deki Evet- düzenleme yapabilece¤ine dair
c›s›) firmas›n›n BitTorrent trafi¤i- lant› sat›n al›yor; yasak ise, para çi/Hay›rc› kavgas›na döndü. s›n›r koyuyorum” diyor. Bir ke-
ne s›n›rlama getirdi¤i anlafl›ld› ve kazanamad›¤› bir alanda para ‹nternet tarafs›zl›¤› kavram›yla sim “internet tarafs›zl›¤› gelmeli;
kavram gündeme biraz bu olayla harcayan pozisyondan kurtul- bu konu nerede bulufltu? Bu te- bu, herkese ayn› hizmetin ayn›
girmifl oldu. mak anlam›na geliyor. Zihniyet rimi kim ortaya att›? kalitede verilece¤inin, filtrelen-
Nas›l bir s›n›rlama getirdi? tahminen flu: “Adamlar hem bize 2003’te, Columbia Üniversitesi meyece¤inin garantisi” diyor. fiir-
Servis sa¤lay›c›lar›n sahip oldu¤u hakaret ediyor, hem çok pahal›ya Hukuk bölümünden Tim Wu, ketlerse “bu sansürdür” diyor.
bant genifllikleri, yani müflterile- kiralad›¤›m›z hatt› kullan›yor, a¤lar›n ayr›mc›l›¤a izin vermeyen Sansürle ne alâkas› var?
rin abone olduklar› h›zlar›n sa¤- üzerine para ödemifl oluyoruz. bir tasar›mla kurulmas› gerekti¤i- Amerikan mant›¤›; faaliyet s›n›r-
lanaca¤› altyap› var. Comcast’in Kapatal›m oraya giden yolu, en ni tart›flmaya açt›. Verdi¤i örnek- lamas› olarak gördükleri için san-
bant geniflli¤inde önemli bir pay az›ndan o trafi¤in paras›n› öde- leri kullanarak yaklafl›m›n› aktar- sür diyorlar. Yani internet abone-
BitTorrent üzerindeki paylafl›mla meyelim.” maya çal›flay›m: A noktas›ndan B li¤inde Youtube’a baflka bir site-

46
den daha yavafl ba¤lanman fir- çerek bir çeflit pazar araflt›rmas› Google bundan on y›l önce bin toplamak için yüksek katma de-
man›n ticaret özgürlü¤üdür, bu- yapm›fl oluyor. Google yönetici- kifli taraf›ndan kullan›l›yorsa, bu- ¤erli servis veriyor, sen de o ser-
nu engellemek ise sansür. Genel leri için mesele ne kadar insan› gün saniye bafl›na milyar ifllem vis için verilerini veriyorsun.
kapitalist korkusu, “devlet benim memnun ettikleri de¤il, ne kadar kapasitesiyle çal›fl›yor. On sene Harika bir e-posta hizmeti sunu-
sektörümü kontrol ederse bite- çok insana ulaflabildikleri. “Afri- sonra bunun da yüz kat›, bin kat› yor; herkes yaz›flmalar›n› ona
riz” korkular›... ka’da internet yavafl, oraya daha olacak. ‹nsanl›¤›n yar›s› bile in- emanet ediyor. Bunu o kadar
Google hikâyeye nerede dahil çok eriflim olana¤› sa¤layal›m, ternete ba¤lanm›fl de¤il daha. Bu çok insan yap›yor ki, bu sayede
oldu? böylece pazar›m›z büyüsün” di- nedenle telekomünikasyon firma- dünyan›n en büyük spam filtre-
Vinton Cerf gibi bir adamlar› var. yorlar. Bu Google için iyi, para lar› için Afrika, Ortado¤u, Çin gi- sine sahip oluyor ve bunu sat›-
‹nternetteki birçok fleyin kurucu- kazanacak; Afrika için de iyi, ola- bi co¤rafyalar çok ifltah kabart›- yor. Ayn› biçimde, dünyada ki-
su ve internete ticaret d›fl›nda da naklara ulaflacaklar... yor. min ne arad›¤›, nas›l foto¤raf
önem veriyor. ‹kincisi, samimi ya Yeflil Biliflim günümüzün bir Yak›n zamana kadar web sitele- çekti¤i gibi, ticarî aç›dan çok de-
da de¤il, “don’t be evil” (kötücül baflka bir popüler slogan›. Elek- rinden bahsediyorduk, art›k in- ¤erli verilere sahipler. Bundan
olma) diye bir sloganlar› var. trik tüketimini az›c›k daha k›sa- ternet uygulamalar›ndan bahse- dört-befl sene öncesine kadar,
Üçüncüsü, kendilerini koruyor- bilirsek dünyaya ne kadar kat- diyoruz. Özellikle Amerika’da Ankara’da Ada-Net diye yerel
lar. Varl›klar› internete ba¤l›. k›da bulunuyoruz diye araflt›r-
Herkes Youtube’a eflit eriflebilsin malar yap›l›yor, çünkü yat›r›m Nas›l ki banka ya da ilaç fabrikas› kurmak için garaj›ndan bafllay›p
istiyorlar, çünkü o sitenin reklam yaparak para kazan›labilecek yavafl yavafl büyümek mümkün de¤ilse, internet de böyle oldu.
geliri onlara gidiyor. Özgürlü¤ü noktay› geçtik. Maliyet azalta-
savunuyorlar da denebilir, bunu rak para kazanmak daha anlam- Oysa eskiden kimseye muhtaç olmadan, bir fikirle
kâr için yapt›klar› da. Galiba ikisi l› hale geldi... varolunabilen bir aland›.
de do¤ru. Google üç eyalet aras›nda çok
Google konuyla ilgili fiilen ne büyük ba¤lant› yat›r›mlar› yapt› iTunes’dan flark› satmak, netflix bir flirketle sözleflme imzalay›p
yapt›? ve bu durum, yak›n gelecekte üzerinden film/tv izlemek gibi internete ba¤lan›yordun. En
Comcast hikâyeleri ç›kt›ktan son- servis sa¤lay›c›lar aras›na girece- servisler web sitelerinden fersah önemli kayg›, kitap al›rken kredi
ra, Princeton Üniversitesi’nde ¤i dedikodular›na yol açt›. Bugün fersah önde art›k. kart› bilgin çal›n›r m›, çal›nmaz
MeasurementLab diye bir proje- servis altyap›lar› önemli bir Ba¤lant›lar biraz daha h›zl› olsa m› olabilirdi. Hangi kitab› sat›n
ye bafllad›. Co¤rafî olarak yay›l- trend. ‹nternet altyap› yat›r›m›na belki de bir aparat› vücudumuza ald›¤›n bilgisi önemsizdi, çünkü
m›fl bilgisayarlar sayesinde h›z büyük para ak›yor. Amerika’da ba¤layaca¤›z ve verilerimizi dok- bunu kullanan yoktu. Sonra, “bu
ölçümleri yap›yor Google. Bu Federal ‹letiflim Komisyonu, Ko- tora internet üzerinden gönder- kitab› okuyan, flu parfümü de al-
arada servis sa¤lay›c›lar›n hiz- re’nin daha h›zl›, Japonya’n›n da- mek mümkün olacak; teflhis için d›” diyen birileri ç›kt›, bu bilgi
metlerinde k›s›tlamaya gidip git- ha ucuz oldu¤una ikna edince, hastaneye gitmeye gerek kalma- para etmeye bafllad›. Gmail’de,
medikleri anlafl›labiliyor. Halka senatodan en h›zl› ulusal a¤› kur- yacak. Bilim-kurgu filmlerindeki e-postalar›n tepesinde kifliye
aç›k bir yap›. Herkes kendi bilgi- ma hedefiyle fon alabildi. Ameri- tablolara yaklaflmak için yap›l- özel reklam var. Google diyor ki,
lerini vererek ba¤lant› ölçümü ka’da maliyetler yüksek, çünkü mas› gereken ilk fley altyap› kur- “bu servis, mesajlar›n makine ta-
için kulland›rabiliyor. çok az firma var ve aralar›na yeni mak. Bütün büyük firmalar da raf›ndan okunmas›yla sa¤lan›-
Yap› fleffaf m› peki, verilen bil- birinin kat›lma flans› kalmam›fl bunun peflinde. Google’›n Ameri- yor, baflkalar› sizin bilgilerinize
gilerin nas›l kullan›ld›¤›n› bili- durumda. Nas›l ki banka ya da ka’daki bir servisi de sa¤l›k por- ulaflm›yor”. Kiflisel olarak, me-
yor muyuz? ilaç fabrikas› kurmak için garaj›n- tal›. Kulland›¤›n ilaçlar› giriyor- sajlar›m› okuyacaklar›n› düflün-
Toplanan bütün kay›tlar Amazon dan bafllay›p yavafl yavafl büyü- sun, aralar›nda çak›flma varsa müyorum, böyle bir kayg›m
taraf›ndan herkese aç›k tutulu- mek mümkün de¤ilse, internet uyar›yor, zaman›n› hat›rlat›yor, yok. Hangi ilaçlar› kulland›¤›m›,
yor, kiflisel bilgiler paylafl›lm›yor. de böyle oldu. Oysa eskiden kim- eczane adresi veriyor... dünyan›n neresinde oldu¤umu
Google toplanan verilerin araflt›r- seye muhtaç olmadan, bir fikirle Kiflisel verilerin mahremiyeti bu biliyor olmas›nda da korkacak
mada kullan›lmas› kolaylafls›n di- varolunabilen bir aland›. kadar tart›fl›l›rken sa¤l›k bilgile- bir fley görmüyorum. Korktu-
ye bir yaz›l›m da sundu. Bu saye- Bu dönüflümün bir k›r›lma nok- rinin toplanmas› ilginç bir bo- ¤um fley flu: Google sadece be-
de, Google da internetin nerede tas› var m›, ne oldu da bu hale yut... nim de¤il, herkesin ne yapt›¤›n›
yavafl, nerede h›zl› oldu¤unu öl- geldi? Klasik Google modeli bu. Veri biliyor. Bilgi o ölçe¤e ç›k›nca, bir
sektör olunca korkutucu hale ge-
liyor. Bireysel veri güvenli¤i çok
dar bir alanda sorun yaratabilir,
ama herkesin verisi depolan›nca,
birbirleriyle iliflki kurulunca ç›-
kabilecek sorunlar›n ölçe¤i de
büyüyor. Örne¤in herkes Goog-
le’›n sa¤l›k portal›n› kullan›rsa,
ilaç flirketleri kimlerin fleker has-
tas› oldu¤u bilgisine ulaflabile-
cek. Bir sonraki ilac› diyabet
üzerinden mi, kanser üzerinden
mi gelifltirirse daha çok kâr ede-
bilece¤ine karar verecek. Bu ser-
visler popüler olursa, zaten çir-
kin olan bir sektör daha da çir-
kin olacak. Adamlar diyecek ki
mesela, “araflt›rma yapt›k, Tür-
kiye’ye kanser ilac› gönderme-
mize gerek yok, çünkü oradaki
hastalar›n paras› yok”. Bu, flir-
ketlerin sat›n alabilece¤i bir bilgi
Ça¤lar Onur olmamal›.

47
KARA TREN onu akla getiren ilk film ama,
TONY CURTIS (3 Haziran 1925 – “Taras Bulba”n›n o¤lu Andrei
29 Eylül 2010) Savafl sonras› de, “Son Patron”daki Rodriguez
Amerika’n›n dünyadaki suretle- de, çaylak afl›k “Trapezci” de
rinden biriydi. Bir anlamda, unutulmaz. “Spartaküs”ü öldü-
Amerika’y› sevdirdi. Yak›fl›kl› recek kadar seven sanatç› ve
kontenjan›ndan ifle al›n›p iyi bir savaflç› köle Antoninus’un kal- öncüsü hippilerine tafl›m›flt›.
komedyen olmufl, dramatik rol- bimizde yeri bambaflka... Redford, Hoffman, Beatty onun
lerde de us- tezgâh›ndan geçti. “The Cha-
talaflm›flt›. ARTHUR PENN (27 Eylül 1922 – se”de gerçekçi bir linç Ameri-
Macar Yahu- 28 Eylül 2010) Amerikal›lardan kas› tasvir ederken mührünü
disi, yoksul etkilenen Frans›zlardan, Welles, “Bonnie and Clyde”›n özgürlük-
bir aileden Hitchcock gibi cerrahlardan el çülü¤üyle vurdu. Bir auteur
geliyordu. alarak Hollywood’un anlat› bi- edas›yla çekti¤i filmleri izleyen
“Baz›lar› S›- çimleriyle oynam›fl, ‘50’lerin is- bir nesil, Amerikan ba¤›ms›z si-
Haz›rlayan: Ahmet Gürata cak Sever” yankâr›n› ‘60’lar›n sivil haklar nemas›n›n da temellerini att›.

Geçti¤imiz günlerde cezas› yük-


Telif yok, sek mahkeme taraf›ndan onayla- “Emek”siz Filmekimi
görev var nan Climent’e Avrupa ‹nsan
Haklar› Mahkemesi yolu görün- stanbul Film Festivali’nin küçük kardefli olarak dünyaya gelen
naak›m medya habere biraz dü. Godard’›n yapt›¤› sembolik ‹ Filmekimi, program›n› her geçen y›l zenginlefltirerek önemli bir
A flaflk›nl›kla yer verdi: Yönet- ba¤›fl da, iflte bu baflvuru için ge- festival konumuna geliyor.
Filmekimi’nin dünya festi-
men Jean-Luc Godard, internet- rekli yasal haz›rl›klar için bir
ten yasal olmayan yollarla flark› katk› niteli¤inde. vallerinden sundu¤u seçki,
indirdi¤i gerekçesiyle tutukla- James Climent, internetten yeni sezona girerken y›l›n
nan James Climent’in savunma- veri indirmenin bir vatandafll›k nitelikli bir panoramas›n›
s›na yard›mc› olmak amac›yla hakk› oldu¤unu savunuyor ve sunuyor. Dokuzuncu yafl›-
na giren festival, bu y›l 8-14
Ekim aras›nda, al›flt›¤›m›z
“Fikrî mülkiyet diye bir fley Emek sinemas›n›n yoklu- Tehlikeli Yol (Route Irish, Ken Loach)
söz konusu olamaz. Telif hakk›, ¤unda, Atlas, Beyo¤lu ve
korunmas› mümkün olmayan bir
hak. Yazar›n hakk› olmaz. Benim Cinebonus Maçka G-Mall sinemalar›nda izleyiciyle bulufluyor.
hiçbir hakk›m yok, yaln›zca 31 film içeren programdan Express’in ilk onu flöyle:
görevlerim var.” Baflka Bir Yerde (Somewhere, Sofia Coppola, ABD)
Amcam Önceki Hayatlar›n› Hat›rl›yor (Lung Boonmee Raluek
1.000 avro tutar›nda ba¤›flta bu- A‹HM’in Avrupa’daki yasal dü- Chat, Apichatpong Weerasethakul, Tayland)
lunmufltu... New York Times, zenlemeleri etkileyecek bir karar Turne (Tournée, Mathieu Amalric, Fransa)
yaratt›¤› eserlerden gelir elde alma olas›l›¤› bulundu¤unu be- Tehlikeli Yol (Route Irish, Ken Loach, ‹ngiltere)
eden Godard’›n fikrî mülkiyetle lirtiyor. Carlos (Olivier Assayas, Fransa)
ilgili tavr›n› çeliflkili buluyordu. Son sözü Les Inrockuptibles’e ‹nsanlar Ve Tanr›lar (Des hommes et des dieux, Xavier Beauvois,
Asl›nda aç›kça dile getirilmese konuflan Godard’a verelim: “Fik- Fransa)
de, bu görüfl pek çok kifli ve ku- rî mülkiyet diye bir fley söz ko- Devrim! (Revolución, Gael Garcia Bernal, Mariana Chenillo, Fernando
rum taraf›ndan paylafl›l›yor. nusu olamaz. Telif hakk›, korun- Eimbcke, Amat Escalante, Diego Luna, Gerardo Naranjo, Rodrigo Gar-
Telif hakk› konusunda, kimin mas› mümkün olmayan bir hak. cia, Rodrigo Plá, Carlos Reygadas, Patricia Riggen, Meksika)
hakl› kimin haks›z oldu¤unu da- Yazar›n hakk› olmaz. Benim hiç- A¤aç (The Tree, Julie Bertuccelli, Fransa-Avustralya)
ha net görebilmek için meseleye bir hakk›m yok, yaln›zca görev- Sosyalizm (Film Socialisme, Jean-Luc Godard, ‹sviçre-Fransa)
yak›ndan bakal›m: Fransa’n›n lerim var.” Sihirbaz (L'illusionniste, Sylvain Chomet, ‹ngiltere-Fransa)
güneyinde sanatç›lar› ve organik
tar›m ürünleriyle ünlü Barjac ka- Alain Delon filmleri: Ad› “yak›fl›kl› erkek” s›fat›yla an›lan oyuncunun 10 filmi birden DVD’de.
sabas›nda yaflayan foto¤rafç› Ja- Annemi Öldürdüm (Xavier Dolan): Dünya sinemas›n›n genç keflfinin Cannes’da yank›
mes Climent’in bilgisayar›nda uyand›ran ilk filmi.
internetten indirilmifl çok say›da At›f Y›lmaz Sinemas›: Aaahh Belinda, Ad› Vasfiye, Arkadafl›m fieytan, Asiye Nas›l Kurtulur,
x-siNAmETeK

flark› bulunmufltu. Climent, De¤irmen, Hayallerim Aflk›m ve Sen ve Kad›n›n Ad› Yok’un yenilenmifl kopyalar› (DVD).
Fransa’da geçerli telif yasalar›n› Ço¤unluk (Seren Yüce): Memleketi saran s›radan faflizm ve ço¤unluk zihniyeti.
ihlâl etti¤i gerçekçesiyle 20 bin Filz TV (Joseph Beuys, 1970): Beuys’un daha önce canl› olarak sergiledi¤i performans›n filmi
avro para cezas›na çarpt›r›ld›. (ubu.com/film/beuys_filz.html)
‹yi Yürek (Dagur Kári): Komediyle trajediyi birlefltiren “Buzdan Kalpler”in ‹zlandal› yönet-
meninden.
Jane’e Mektup (Dzigo Vertov Group, 1972): Jean-Luc Godard ve Jean-Pierre Gorin, Jane
Fonda’y› Vietnam’da gösteren foto¤raftan hareketle sinemasal bir mektup kaleme al›yorlar
(www.ubu.com/film/vertov_jane.html).
Kavflak (Selim Demirdelen): Alt›n Koza’dan dört ödülle döndü¤ünü hat›rlatal›m.
Sineklerin Tanr›s› (Lord of the Flies, Peter Brook): Golding’in yap›t›n›n klasikleflen sinema
uyarlamas› (DVD).
“Film Socialisme”de bu karenin alt›nda Sosyal A¤ (The Social Network, David Fincher): Hollywood’a konu olan Facebook’un
flu sözler yer al›yor: “Yasalar yanl›fl hikâyesi.
oldu¤unda, adalet yasadan önce gelir.”

48
ler yönettikleri insanlara benziyor.
OLIVER STONE VE TARIK AL‹’DEN KUZEY‹YLE GÜNEY‹YLE AMER‹KA Hugo Chavez, yoksulluk içinde bü-
yüdü. Evo Morales, yerli halktan bir

Wall Street’e karfl› Cervantes sendikac›. Lula da iyi e¤itim görme-


mifl bir iflçi lideri. Her üç lider de
birçok kez tutuklanarak cezaevine
Oliver Stone’un “Wall Street”in devam› olarak çekti¤i “Wall Street: Para Asla Uyumaz” kondu. Ülkesinde ABD üslerine izin
gösterimde. Yönetmen, finans kapitalin son çeyrek yüzy›ldaki yükseliflini yak›ndan veren Uribe yönetimindeki Kolombi-
tan›d›¤›m›z Gordon Gekko karakteri üzerinden anlat›yor. Stone’un yak›n tarihli bir ya hariç, tarihte ilk kez Güney Ame-
di¤er çal›flmas› da “S›n›r›n Güneyi” belgeseli. Bu kez, Chavez’in önerisi ve Tar›k Ali’nin rika’n›n önemli bir bölümü ABD de-
dan›flmanl›¤›nda Latin Amerika’n›n bir zamanlar damarlar› kesik ülkelerini dolafl›yor. netimi alt›nda de¤il. Bu bölgedeki di-
Oliver Stone ve Tar›k Ali’nin bu iki filmle ilgili yorumlar›n› The Huffington Post, ¤er ülkeler için bu çok önemli bir ge-
Monthly Review ve GQ’dan aktar›yoruz... liflme. Güney Amerika, ayn› zaman-
da, ABD güdümündeki IMF’nin etki
“S›n›r›n Güneyi” projesine nas›l dahil ol- alan›n›n d›fl›na ç›kt›. 2003’te, IMF’nin
dunuz? Latin Amerika ülkelerine verdi¤i
Tar›k Ali: Oliver (Stone), Paraguay’da çekim- borç miktar› 20 milyar dolardan faz-
deyken beni arad› ve çok daha ilginç bir pro- layd›. Bugünse bu miktar 1 milyar
jeden söz etti: HBO televizyonu için haz›rlad›- dolara indi. ABD medyas›, Güney
¤› on saatlik “Amerika’n›n Gizli Tarihi”... Ay- Amerika’daki yoksullar›n daha önce-
larca bu fikri tart›flt›ktan sonra, bana “S›n›r›n ki dönemlerden daha iyi durumda
Güneyi” belgeselinin kaba kurgusunu göster- olduklar› gerçe¤ini görmezden geli-
di. Biraz da¤›n›k bir yap›s› vard›. Film, ABD yor. Neoliberal politikalar›n hüküm
medyas› üzerine odakland›¤› için bir ç›kmaza sürdü¤ü 1930-2000 aras›nda, büyü-
girmiflti. Bunun üzerine yap›y› yeniden olufl- me oldukça düflük seviyedeydi. Zen-
turduk ve senaryoyu yeniden yazd›k. Sonuç- gin ve yoksul kesimler aras›ndaki
ta ortaya politik bir yol filmi ç›kt›. uçurum çok daha derindi. Buna kar-
Neden böyle bir film projesi seçtiniz? “S›n›r›n Güneyi”nin yönetmeni Oliver Stone ve senaristi Tar›k Ali fl›n, Wall Street’in harekete geçirdi¤i
Oliver Stone: Bu belgeselle ilgili olarak Hugo ekenomik kriz dönemine kadar, yeni
Chavez’le konufluyordum. Gidip Güney tutum sergiliyor. Neden? sol dalga liderli¤indeki bölgede büyüme ol-
Amerika ülkelerinin liderleriyle görüflmemi Stone: Bu, san›r›m, kökleri Monroe Doktri- dukça yüksek seviyelerdeydi. Örne¤in, 2003-
ve neler olup bitti¤ini kendi gözlerimle gör- ni’ne, Roosevelt’e kadar dayanan, ABD’nin 2008 aras›nda Venezüella ekonomisi yaklafl›k
memi önerdi. Orada gerçek bir reform ger- ticarî ç›karlar›n› koruma ve askerî diktatör- iki kat büyüdü. Nestor Kirchner iktidara gel-
çeklefliyor. Mücadele edilmesi gereken çok lükleri destekleme yönündeki eski emperya- dikten sonra, Arjantin’in IMF borçlar›ndan
güçlü yap›lar var: Kilise, ordu ve ABD müda- list reflekslerinden kaynaklan›yor. ABD, “ar- kurtulmas›yla birlikte, iflsizlik yüzde 20’den
halesi... Ancak bunlara gö¤üs gerip üstesin- ka bahçesinde” iktidara gelen her türlü sola 8’e indi ve alt› y›l içinde ekonomi yüzde 63
den gelmeye bafllad›lar. ve bir ülkenin kaynaklar›n›n o ülkenin halk›- oran›nda büyüdü.
“S›n›r›n Güneyi”nde de gösterdi¤iniz gibi, na ait oldu¤unu düflünen herkese düflmanl›k Buna karfl›n, Latin Amerika solunun baz›
ABD hükümeti ve Amerikan medyas› Gü- besliyor. Filmde, Arjantin Devlet Baflkan› önemli isimleri, Chavez, Morales ve di¤er
ney Amerika’da yoksullar›n ve yerli halk›n Cristina Kirchner’in belirtti¤i gibi, k›tan›n fet- liderleri elefltiriyor. Chavez’in Peron gibi
iktidar sahibi olmas›na karfl› düflmanca bir hinden bu yana ilk kez, Latin Amerikal› lider- bir tek adam yönetimi oluflturmaya çal›flt›¤›

Oliver Stone ve Bolivya devlet baflkan› Evo Morales, “S›n›r›n Güneyi” filminin galas›nda

49
söyleniyor. Latin Amerika’da en yüksek
enflasyon oran›, yüzde 30’la Venezüella’da.
Rating kurulufllar› bu ülkenin borçlar›n›n
risk düzeyinin çok yüksek oldu¤unu belir-
tiyor. Bu elefltirilere cevab›n›z nedir?
Stone: Enflasyon en çok orta s›n›f› vuruyor.
Bu da ciddi bir sorun. Ancak, meselelere tari-
hî perspektiften bakal›m: Venezüella’da,
Chavez iflbafl›na gelmeden iki y›l önce,
1996’da, enflasyon yüzde 100’ün üzerindey-
di. Ayr›ca, Chavez döneminde enflasyon
yoksullar› daha az etkiliyor, çünkü bar›nma,
e¤itim ve sa¤l›k giderleri devlet taraf›ndan
sübvanse ediliyor. Chavez’in tek adam ola-
rak otoriter bir rejim oluflturdu¤u yolundaki
endiflelere gelince, filmde eski Arjantin dev-
let baflkan› Nestor Kirchner bu konuya de¤i-
niyor: “Hugo yak›n dostum, ama ona, ikti-
darda kalmaktansa, yerine geçecek yirmi Hu-
go bulmas› tavsiyesinde bulundum” diyor.
E¤er Hugo’ya soracak olursan›z, “istedi¤im
de¤ifliklikleri gerçeklefltirmek için üçüncü Oliver Stone: “Chavez’in harika bir mizah duygusu var. Kendisiyle dalga geçebiliyor.”
dönem seçilerek 2020’ye kadar devlet bafl-
kanl›¤›n› sürdürmek isterim” diyecektir. Yal- rayetli biçimde çaba harc›yor. Sizi temin ede- devam edecek. Bununla birlikte, birçok ilginç
n›zca bir dönem daha istiyor –ülkede yap›lan rim, e¤er önümüzdeki seçimleri kaybederse olaya tan›kl›k ediyoruz. Örne¤in, Lula ve Er-
referandum kendisine bu hakk› tan›d›– çün- al›p bafl›n› gidecektir. Yasalara ba¤l› kalacak- do¤an’›n ‹ran’da yapt›klar› müzakereler...
kü mahvolmufl bir ülkeyi de¤ifltirmek için t›r. Ancak, belgeselde göstermeye çal›flt›¤›m Ben 1950’lerde büyüdüm, Tar›k da öyle. Ba¤-
özel ilgi gerekti¤i görüflünde. Ancak, ayn› za- esas nokta flu: Chavez ve Latin Amerika’daki lant›s›zlar blo¤unu, Nehru, Nas›r, Sukarno
manda bana “b›rakmak istedi¤ini, emekli di¤er liderler, yoksullara bugüne dek asla sa- ve Kamboçya’daki Sihanuk gibi liderleri ha-
maafl›n› al›p köyünde rahat bir t›rl›yoruz. Bir zamanlar, “biz bunu istiyoruz,
hayat sürmek istedi¤ini” de Chavez ve Latin Amerika’daki di¤er liderler, yoksullara ABD’nin istedi¤ini de¤il” diyebilen bir blok
söyledi. Hugo Chavez zengin vard›. Sovyetler’le bizim aram›zda bir tür
asla sahip olmad›klar› bir flans sunuyor. Dünya Bankas›
bir adam de¤il. ‹ktidar oldu¤u arabuluculuk rolü oynuyorlard›. Bu ortadan
dönemde tek bir kurufl kazan-
ve BM raporlar›na göre, Venezüella’da yoksulluk Chavez kalkt›... Bu nedenle, Lula’n›n girifliminin ar-
mad›. Ancak, sisteme dahil döneminde yüzde 70 oran›nda azald›. Esas mesele budur. d›ndan Tom Friedman gibi insanlar›n göster-
olan Chavista hareketi üyeleri- di¤i tepkiyi anlamakta güçlük çekiyorum.
nin rüflvete bulaflt›klar› do¤ru. Baz› kurumlar hip olmad›klar› bir flans sunuyor. E¤er benim Gerçekten mide buland›r›c›. Güçlü birer böl-
kötü yönetiliyor. Ehil eleman ihtiyac› hissedi- söylediklerime inanm›yorsan›z, Dünya Ban- gesel güç olan Brezilya ve Türkiye’nin bak›fl
liyor. Baz› mallarda k›tl›k çekiliyor. Etkin bir kas› ve BM’nin raporlar›na bakabilirsiniz. Bu aç›s›na hiç yer vermiyorlar.
biçimde da¤›t›lamad›¤› için g›da stoklar› çü- kurulufllara göre, Venezüella’da yoksulluk Ali: Bu duruma Bat›’da herkes flafl›rd›: “Nas›l
rüyor. T›pk› Chavez’den önce oldu¤u gibi, Chavez döneminde yüzde 70 oran›nda azal- olur da, bu ülkeler kendi bafllar›na hareket
yarg›yla ilgili flikâyetler var... Fanatik Chavis- d›. Esas mesele budur. edip ‹ran’la ba¤›ms›z bir anlaflma müzakere
talar onun en büyük düflman›. Muhalefet Bölgenin gelece¤ini nas›l görüyorsunuz? edebilirler?” diye soruyorlar. Ama bir za-
hakk›nda paranoyakça düflüncelere sahip ol- Stone: Venezüella son derece zengin bir ülke, manlar dünyada bu tür fleyler oluyordu.
duklar› için, aptalca fleyler yap›yorlar. Ancak bölgesel bir güç. 500 milyar varil petrol rezer- ABD’nin hegemonyas›n› hiçkimse BM Gü-
Chavez elinden geldi¤ince bunlar› engelle- vi bulundu¤u söyleniyor. Petrola ba¤›ml› ol- venlik Konseyi üyeleri kadar sorgusuz sual-
meye çal›yor. Ekonomik krizden bu yana, di- du¤umuz sürece bafl aktörlerden biri olmaya siz kabullenmiyor. Lula’n›n yapt›¤› cesaret is-
teyen bir ifl. Çünkü Brezilya uzun zamand›r
Güvenlik Konseyi’nin daimî üyesi olmak isti-
yor. fiimdi bu süreci baltalam›fl oldular, Kon-
sey’e asla giremeyecekler. Son derece ilkeli
hareket ettiler. Dünyaya ‹ran’›n anlaflmaya
haz›r oldu¤unu, ‹srail’in bask›s› alt›nda ol-
duklar›ndan dolay› çözüm istemeyen taraf›n
kendileri oldu¤unu gösterdiler.
Güney Amerika’daki ekonomilerden ç›ka-
r›lacak dersler var m›?
Stone: Evet. Petrol kamulaflt›r›lmal›, büyük
flirketlerin eline b›rak›lmamal›. Halk kendi
yerel kaynaklar›n›n sahibi olmal›. Çevreyi
korumak, ekonomiyi canl› ve sa¤l›kl› tutmak
için daha fazla denetime sahip olmal›.
Chavez, Naomi Campbell’a verdi¤i röpor-
tajda, Prens Charles’›n ikinci eflinin birinci-
si kadar güzel olmad›¤› yolunda bir espri
yapt›. Mizah duygusuyla ilgili saptamalar›-
n›z neler?
Stone: Teklifsiz bir adam. Halktan biri. Film-
“Wall Street:: Para Asla Uyumaz”›n çekimlerinde Shia LaBeouf, yönetmen Oliver Stone ve Michael Douglas de yetiflti¤i ortam› gösteriyoruz. Harika bir

50
mizah duygusu var. Kendisiyle ve baflkala- ¤ünde. Malî kurulufllar 1970’ten 2008’e ›fl›k
r›yla dalga geçebiliyor. Onu insan olarak se- h›z›yla büyüdüler. Ve bir kurulufl ne kadar
viyorum. Ya sen? büyürse, çökme ve faaliyet gösterdi¤i alan›
Ali: Hem de çok. ‹lk tan›flt›¤›m›zda benimle etkileme riski de o kadar artar. T›pk› Wall-
dalga geçti¤ini düflündüm, çünkü masas›n›n Mart’›n pek çok küçük iflletmenin y›k›m›na
üzerinde bütün kitaplar›m vard›. “Coman- neden olmas› gibi, malî süpermarket de düz-
dante...” diye söze bafllad›m. “Hepsini oku- gün bankac›l›¤› yok etti.
yorum ve Fidel’le tart›fl›yorum. Her gece Fi- “Wall Street: Para Asla Uyumaz”› ne zaman
del’le fliirlerden, romanlardan konufluyoruz. çekmeye karar verdiniz?
Birbirimize kitaplar gönderiyoruz” dedi. Stone: Krizden k›sa bir süre önce. ‹lk filmden
Müthifl bir mizah duygusu var. “Don Ki- yirm küsur y›l sonra, 1987’de bafllayan süre-
flot”un 400. y›ldönümünde Kültür Bakanl›- cin sonuçlar›n› yafl›yoruz: Wall Street’teki ya-
¤›’na ça¤r›da bulundu, iki milyon adet “Don t›r›m flirketlerinin, müflterilerinin kârlar›n›
Kiflot” bas›p ücretsiz olarak her eve da¤›tma- art›rmak yerine, kendi kârlar›n› art›rmak için
lar›n› istedi. Baz›lar›, “ama insanlar okur ifllem yapmalar›... Film için epey bir araflt›r-
mu?” diye sordu. fiu cevab› verdi: “Onlar ma yapt›k. Wall Street’te iki-üç y›ld›r çal›flan
okumazsa çocuklar› okur, onlar da okumazsa genç bankac›larla dahi görüfltük.
belki torunlar› okur. Bu, her evde bulunmas› Wall Street hakk›nda yeni bir fley ö¤rendi-
gereken bir kitap. Yoksullar›n kitap alma im- niz mi?
kân› yok, bu nedenle biz temin etmeliyiz.” Stone: ‹fllemler tamamen bilgisayar üzerin-
Belgeselin sonunda “açgözlü kapitalizme” den yürütülüyor. Süper-bilgisayarlar, ifllem
karfl› oldu¤unuzu, “müflfik kapitalizmden” gören binlerce hisse senedinin de¤erindeki
yana oldu¤unuzu belirtiyorsunuz. Kapita- en küçük bir de¤iflimi befler saniye aral›klarla
lizmin milyonlar› yoksullu¤a sürükledi¤i alg›lamaya programlanm›fl. Bu benim için ta-
Çin’de bulundunuz. Çin’deki kapitalizm mamen yeniydi. Eski New York valisi Elliot
sizce açgözlü mü? Spitzer, daha haberlere konu olmadan sekiz
Stone: Çin’de k›ran k›rana bir rekabet hüküm ay kadar önce 2009 bafl›nda bize Goldman
sürüyor, güçlü olan›n hayatta kalmas› esas. Sachs ve AIG aras›ndaki anlaflmaya bakma-
Ama bu ayn› zamanda denetim alt›nda bir m›z tavsiyesinde bulundu. Goldman Sachs’›n
kapitalizm. Bir kuruluflun çok
fazla büyümesi ya da çizmeyi Amerika’da bugün finans flirketleri, toplam flirket kârlar›n›n
aflmas› mümkün de¤il, bu du-
yüzde 47’sini elde ediyor. 1980’lerde, san›r›m bu oran
rumda devlet sizi ezer. Ancak
Çin’deki açgözlü bir kapitalizm
yüzde15 civar›ndayd›. Tefecilik, bugün Amerika’n›n en
de¤il. Bütün amaç üretimi büyük sanayii durumuna geldi. Tamahkârl›k art›k yasal.
art›rmak ve ülkede yaflam stan-
dard›n› yükseltmek de¤il. Bat›’da anlafl›ld›¤› –filmde Churchill-Schwartz olarak adland›r-
flekilde bir serbest piyasa yok. Para ve serma- d›k– yat›r›mlar›n› ayn› zamanda k›sa ve uzun
ye ak›fl› s›k› biçimde denetleniyor. Gerek eko- vadeli olarak konut kredisine aktard›¤› fikri-
nomik, gerek siyasî aç›dan, Venezüella Çin’e ni bize Spitzer verdi. Spitzer’e göre, AIG’nin
oranla çok daha az özgür. Venezüella’da in- devletin vergi gelirleriyle Goldman’›n zarar›-
ternet özgür, bin kadar radyo istasyonu var. na yüzde yüz kefil olmas›, anlaflman›n kufl-
Chavez’i düzenli olarak a¤›r biçimde eleflti- kulu oldu¤unun bir delili.
ren Globovision, Fox News’un adeta azman- Filmin altbafll›¤› “Para Asla Uyumaz”,
laflm›fl hali. Amerikan ekomisinde malî sektörün nas›l
Açgözlü kapitalizm demiflken, 1987 yap›m› a¤›rl›k kazand›¤›n› m› yans›t›yor?
filminiz “Wall Street”in devam›n› çektiniz. Stone: Evet. Filmde Michael Douglas’›n can-
O filmde, Michael Douglas “tamahkârl›¤›n land›rd›¤› Gordon Gekko karakteri bir istatis-
iyi bir fley oldu¤unu” söylüyordu. Yeni ti¤e dikkat çekiyor: Amerika’da bugün finans
filmde, öncekinden farkl› olarak “tamah- flirketleri, toplam flirket kârlar›n›n yüzde
kârl›¤›n yasal oldu¤u” vurgulan›yor. Ame- 47’sini elde ediyor. 1980’lerde, san›r›m bu
rikan kapitalizminin son yirmi y›ll›k de¤i- oran yüzde15 civar›ndayd›. Tefecilik, bugün
flimini böyle mi de¤erlendiriyorsunuz? Amerika’n›n en büyük sanayii durumuna
Stone: Evet, yaflananlara uyuyor. Krize, ban- geldi. Tamahkârl›k art›k yasal.
kalar›n afl›r› kâr hevesi neden oldu. Rating Buradan hareketle, son iki filminiz “S›n›r›n
kurulufllar›n›n sahtecilik yapt›¤› ve yanl›fl bil- Güneyi” ile “Wall Street: Para Asla Uyu-
gi yayd›¤› da aflikâr. Enflasyon korkusu maz”›n birbiriyle ba¤lant›l› oldu¤unu söy-
Amerikan Merkez Bankas›’n›n faiz oranlar›n› leyebilir miyiz? Hugo Chavez, Gordon
o kadar düflük seviyede tutmas›na neden ol- Gekko’nun z›tt› m›?
du ki, bankalara çok az para dönüflü oldu. Stone: Evet. Benim aç›mdan biri di¤erini
Paras› olan herkes istikrars›z ve riskli piyasa- aç›kl›yor.
larda ifllem yapmaya mecbur oldu. Hepimiz Bir sonraki projeniz de “Amerika’n›n
kumarhanede oynamaya zorland›k. Ancak, Gizli Tarihi”. Arada flöyle nefleli bir ro-
Çeviri: Ahmet Gürata

bütün bunlar yasal olarak kabul ediliyor. Ma- mantik komedi çekmek istedi¤iniz ol-
lî sistemimiz ne zaman bozuldu? Sandy We- muyor mu?
ill gelip Citigroup’u, geleneksel bankac›l›ktan Stone: E¤er “Amerika’n›n Gizli Tarihi”ni
tahvil ticaretine, kredi kart› borcundan sigor- bitirebilirsem! 10 saatlik bir film. ‹lgiyi her
ta primlerine her fleyi tek bir çat› alt›nda bir- bölümde sürekli ayakta tutmak gerekiyor.
lefltiren malî bir süpermarkete dönüfltürdü- Bu zor bir proje.

51
Alt liglerden manzaralar nad›klar› maçta “bizden bu kadar” ründeydi, efliyle beraber yerli ya-
Süper Lig’deki göz kamaflt›ran pankart› açm›fllar, flehri terketmifl- banc› bütün maçlar› seyrediyor-
transferler patates tarlas› misali ler, Erzurumspor yine iki maça ç›- lard›, hatta efli kendisine “art›k al
sahalarda tepifledursunlar, alt lig- kamam›fl ve küme düflmüfltü... bir tak›m, yoksa ben alaca¤›m” di-
lerde efsaneler bir malî hüsrandan Borç içindeki bir baflka 2. Lig tak›- ye tak›l›yordu. Ertesi gün anlaflma
di¤erine kofluyor. Sadece on y›l m›, K›rm›z› grubun dibindeki Koca- imzalanmadan önce bu flahs›n do-
önce 1. Lig’e kadar ç›kan, Fede- elispor ise bir sat›n alma rezale- land›r›c› oldu¤una dair bir telefon
rasyon Kupas›’nda Lucescu’nun tiyle gündeme geldi. ‹zmirli bir geldi, paralar sahte ç›kt› ve tek-
Galatasaray’›n› elemeyi baflaran “ifladam›”, kulüp baflkan›yla bas›n meli tokatl› kavga karakolda bitti.
Erzurumspor, borçlar› sebebiyle toplant›s› düzenleyip içinde 5 mil- Baflkan, ifadesine göre, bu flahs›
iki maça ç›kmay›nca otomatikman yon lira olan çantay› gösterdi ve ve alt› arkadafl›n› ‹zmit’te bir hafta
3. Lig’den amatör kümeye düflürül- kulübe borçlar›yla beraber talip konuk etmifl, teknik heyetin göre-
dü. Erzurumsporlu futbolcular ge- oldu¤unu söyledi. Anlatt›¤›na göre vine son vermifl, bir de yeni bir
Haz›rlayan: Doruk Yurdesin
çen sene 2. Lig klasman grubun- baflkanla uzun uzun hesap yap- teknik kadroyla cebinden verdi¤i
dayken Trabzon Karadeniz’le oy- m›fllard›, inflaat ve emlak sektö- 27 bin lirayla sözleflme yapm›flt›.

SÜPER L‹G’‹N “B‹L‹NC‹” IVAN ERG‹Ç’‹N KALEM‹NDEN “FUTBOL RÜYASI” Favelalardan Ferrari’ye
Futbol, baflar›l› bir flekilde, istedi-
¤iniz her fleyi sunan ideal seçim
S›n›f ayr›m›n›n kamuflaj› olarak gösterilirken, futbol endüs-
trisi, hayallerini gerçeklefltirmek
Bursaspor’un flampiyonlu¤una en çok onun varl›¤›ndan ötürü sevinmifltik. Transferinden ve daha iyi bir hayat elde etmek
bu yana “Marksist topçu” olarak tan›nan S›rp futbolcu Ivan Ergiç, ara ara, ülkesinin Politika için baflka flans› olmayanlar›n ha-
gazetesine de makalelerini gönderiyor. Geçti¤imiz ay 5. Karaburun Bilim Kongresi’nde yal k›r›kl›klar›n› kâra dönüfltürü-
“Modern Sporun Felsefesi –Elefltirel Bir Yaklafl›m” bafll›kl› bir panele de kat›lan Ergiç’in zihin yor. Böylece bu endüstri her defa-
aç›kl›¤›na bu topraklar›n ortalama sporcusunda pek rastlanm›yor. s›nda yeniden milyonlarca çocu-
¤u seferber etmeyi baflar›yor. Bu-
‹van Ergiç – Politika gazetesi, nu da sadece futbol tatl› bir masal
S›rbistan, 2 Mart 2009 oldu¤u için de¤il, bu çocuklar›n
ço¤u e¤itim al›p doktor, avukat,
içbir fley zaman›n ruhunu yönetici, bankac› olabilmek için

H sanattan daha iyi yans›ta-


maz. Stendhal’in epik ro-
man› “K›rm›z› ve Siyah”, gerçekçi
en temel flartlara bile sahip olma-
d›klar›ndan yapabiliyor.
Bununla birlikte büyük bir far-
üslûbuyla, monarfli zaman›nda k› da vurgulamam›z gerek. Eski-
toplumun alt tabakalar›ndan en den “Amerikan rüyas›” zekâ, ya-
üst tabakaya geçmenin ne kadar rat›c›l›k, önsezi, kiflisel geliflim ve
zor oldu¤unu tasvir eder. O dö- liderlik özelli¤iyle baflar›ya uzan-
nemlerde roman›n kahraman›n›n ma teorisiyken, bugünkü “futbol
da anlad›¤› gibi, üst tabakaya geç- rüyas›” ya da en tepedeki futbol-
menin yolu ya ordu (k›rm›z›) ya cu olma rüyas›, ak›ls›z, e¤itimsiz
da kilise (siyah) yoluyla müm- ve yarat›c›l›k tafl›maks›z›n, oyu-
kündü. Peki, bugün ne durumda- nun kurallar›na uyarak paraya ve
y›z? Televizyonda büyük yer tu- baflar›ya ulafl›labilece¤ini telkin
tan profesyonel sporcular›n, pop eden ve elbette s›n›f ayr›m›n› ka-
ve rock y›ld›zlar›n›n, ünlü sinema mufle eden kodlanm›fl bir mesaj-
oyuncular›n›n toplumsal yükseli- dan baflka bir fley de¤il. Bu
flin savunmas›ndan baflka bir fley trend’lerin en çok popüler kül-
olmayan biyografilerine göz att›- türde ve flov dünyas›nda görül-
¤›m›zda, bugün s›n›f atlaman›n mesi ise rastlant› de¤il.
eskiye göre çok daha kolay oldu- Endüstri sadece belli bir tür
¤unu düflünebiliriz. Birçok top- yetene¤e de¤il, onun da ötesinde,
lumda yasalaflt›r›lm›fl olan “Ame- kolayca yönlendirilebilen ve ken-
rikan rüyas›” miti ve “eflit f›rsat- di toplumsal ve politik konumu-
lar” slogan› bu durumu savunur. nu çok fazla düflünmeyen belli
“Amerikan rüyas›”n›n gerçek- bir tür insana gerek duyuyor.
leflti¤i birçok hikâye var, ama bu Ona, flov dünyas›n›n ruhuna,
hikâyelerin temelinde “kökenleri ‹van Ergiç kaprisli kulüp sahiplerine ve yö-
ne olursa olsun, her yurttafl için neticilerine, film ve müzik dün-
eflit f›rsat” de¤il, belli bir zaman- bakarsak, “Amerikan rüyas›”n›n kan›t ifllevi görüyor. Bu durum yas›ndaki yap›mc›lara, manken
da Bat› toplumlar›n›n uygun eko- yerini “futbol rüyas›”n›n ald›¤›n› sadece ideolojik amaçlar için de- ajanslar›na hizmet edecek ve on-
nomik ve tarihsel geliflim kon- görürüz. ¤il, asl›nda birçok insan için s›k›c› lar›n kurallar›na uyacak birileri
jonktürü yat›yor. “Amerikan rü- Di¤er son derece ticarî sporlar günlük hayattan, yoksulluktan lâz›m. Bundan dolay›, “life style”
yas›” ve benzer fikirler güçlerin- gibi futbol da, e¤lence fonksiyo- ve sefaletten tek kaç›fl yolu olan programlar›nda, favelalardaki
den çok fley yitirseler de, hâlâ on- nunun yan›s›ra, toplumun en futbolu, her çocu¤un peflinden bak›ms›z evlerden “Ferrari”ye
lar› canl› tutmak için s›n›f atlayan yoksul tabakalar›ndan gelenlerin kofltu¤u bir masal gibi gösteren uzanan futbolcu hayatlar›n› anla-
insanlar ön plana ç›kart›l›p tan›t›- bile baflar›l› ve zengin olabilmek futbolu, kurulu düzenin propa- tan röportajlarda, Popstar türü
larak u¤rafl›l›yor. Fakat belli fe- için (eflit) flans› oldu¤u gösteren ganda ihtiyac›n› karfl›lamak için müzik yar›flmalar›nda, oyuncu
nomenlere ve süreçlere dikkatlice itiraz edilemeyecek bir ideolojik de haince kötüye kullan›l›yor. ve manken seçen programlarda

52
r›n› spora yönlendirmeye zorlan›-
yorlar. Sahip olduklar› her fleyi,
bazen de bütün mülklerini (e¤er
varsa) bu umuda yat›r›yorlar.
Belki de bu durumun en bilinen
örne¤i profesyonel tenis. Bu belki
hali vakti yerinde insanlar›n göze
alabilece¤i, ancak tüm di¤erleri
için kumardan farks›z, inan›lmaz
bir risk. Ya hepsi ya da hiç! Hem
de en varoluflçu biçimde! Ancak
bize sadece mutlu sonla biten hi-
kâyeler ulafl›rken, sporda baflar›-
s›zl›klara, aile trajedilerine ve ha-
yal k›r›kl›klar›na dair milyonlarca
hikâye sakl› kal›yor. Hem kendi-
leri hem anne-babalar› ellerindeki
her fleyi bu baflar› ihtimaline ya-
t›rd›¤› halde yükselmeyi becere-
meyen çocuklar nerede? Onlar
gelecekte dayanak olarak kulla-
nabilecekleri ve sayesinde onurlu
bir yaflam sa¤layabilecekleri e¤i-
Futbolcu Alexandre Pato, Güney timi gözard› ettikleri için, ailele-
Afrika’da y›lda 20 bin ö¤renci riyle, hüsranlar›yla ve k›r›lm›fl
yetifltirmek amac›yla kurulan futbol hayalleriyle toplumun k›y›s›nda
okulunda, müstakbel y›ld›zlarla
kald›lar...
patlama yafland›... Tüm bunlar›n Örne¤in futbolda sosyal ku-
aktörleri ise, onurlu bir yaflam rumlar›n bask›s›yla FIFA, kulüp-
için tutunacak son bir dal arayan lerin PAF tak›mlar›ndaki genç fut-
yoksullaflm›fl orta s›n›f›n, gelecek- bolculara e¤itim olana¤› sa¤lama
lerini öngöremeyenlerin (prekar- zorunlulu¤u getirdi. Ancak bu
yan›n), marjinalleflmifl gruplar›n, programlar sadece bu gençler
Afrika, eski Sovyet ya da Latin devletin s›rt›nda bir yük olarak
Amerikan yoksullar›n›n çocuklar› kalmas›nlar diye güç bela ifl sa¤la-
aras›ndan ç›k›yor. Bütün bunlar maya yetecek bir e¤itim sunuyor.
sadece küresel sosyal adaletsizli- Yani tüm bunlar mükemmel
¤in kurban› de¤il, fleyleri gerçek- bir yan›lsama. Popüler endüstri
te olduklar›ndan farkl› sunan da- ve medya, her gün s›radan insan-
ha genifl bir toplumsal program›n lar›n flöhret ve baflar› görüntüleri-
do¤rudan kat›l›mc›lar›. Üstelik ni üretiyor. Bu y›ld›zlar her za-
ço¤u zaman bu durumun fark›n- mankinden daha yak›n ve ulafl›-
da de¤iller. labilir görünüyorlar, ama asl›nda
Yani, bu bir insan›n e¤itim al- bu sadece iyi düflünülmüfl bir
maks›z›n (hatta aptal bile olsa), manipülasyon. ‹nsan›n sefaletin-
az yetenekle, para, itibar, statü ve den seyirlik malzeme ç›kartarak
kabul görmeye ulaflabilece¤ine yeni y›ld›zlar ya da idoller ara-
dair bilinçli olarak üretilmifl bir yan programlardaki yar›flmac›la-
toplumsal masal. Ancak do¤rusu, r›n elenirken döktükleri gözyafl-
sahip olmad›klar›n› elde edemez- lar› ve hayal k›r›kl›klar› ise gözle-
ler. Dahas›, onlara ulaflmak iste- rimizden uzakta, orada burada
dikleri baflar› için bunun gerekli ayn› yoldan geçen milyonlar›n
olmad›¤› anlat›l›r. Oysa bu sade- gözyafl› ve düfl k›r›kl›¤› okyanu-
ce bir yan›lg›d›r.
Futbolun baflkahramanlar› toplumun alt tabakalar›ndan yukar›ya sundaki damlalard›r.
ç›kan insanlar oldu¤u için futbol bir tür “insanî proje” olarak Seyirlik endüstrinin parças›
Ailelerde baflar›s›zl›¤›n gösterilirken, asl›nda s›n›fsal ayr›mc›l›ktan kâr edip dolayl› olarak olan üst düzey ticarî sporlar,
kurban› bu ayr›mc›l›¤› yeniden üretiyor. altüst olmufl bu toplumsal iliflki-
Genellikle gerçek resim flöyle: lerden kâr elde ediyorlar. Futbol,
Yüksek e¤itime ulaflmak gittikçe meslekleri. Çünkü her fleyden Böylece bunlar birbirlerine ya- içlerindeki en popüler spor oldu-
daha ayr›cal›kl› hale geliyor. Üs- önce iktidar, nüfuz ve itibar, bi- banc›lafl›yorlar. Bu arada bütün ¤u için tüm bunlar›n bafl›nda ge-
telik bu ayr›cal›k sadece paraya reysel baflar›n›n en sahici ölçüsü- imrenme, k›skançl›k, çaresizlik ve liyor. Futbolun baflkahramanlar›
de¤il, kültürel sermayeye, tan›- dür. Di¤er taraftan oyuncular›n, haks›zl›¤a u¤rama hisleri, davra- toplumun alt tabakalar›ndan yu-
d›klar a¤›na ve etki çevrelerine flark›c›lar›n ya da sporcular›n n›fl kurallar›n› dikte eden gerçek kar›ya ç›kan insanlar oldu¤u için
ba¤l›... Gelece¤in flirket elitleri, en flöhreti ve zenginli¤i geçici olsa iktidar ve nüfuz sahiplerinden, futbol bir tür “insanî proje” ola-
iyi yöneticiler, en iyi avukatlar, da, baflar›n›n tan›m› ve kiflinin düne kadar onlarla ayn› toplum- rak gösterilirken, asl›nda s›n›fsal
tavizsiz ifladamlar› ve liderler, kendini gerçeklefltirmesi olarak sal katmandayken rastlant› eseri ayr›mc›l›ktan kâr edip dolayl›
üst düzey politikac›lar ve diplo- sunulurken, buna hem seyirlik daha zengin ya da popüler olan- olarak bu ayr›mc›l›¤› yeniden
matlar vs. bu ayr›cal›klarla üreti- endüstrinin ana aktörleri, hem de lara aktar›l›yor. üretiyor. Profesyonel sporun tüm
liyor. Bunlar bugünün en prestij- onlarla ayn› toplumsal katman- Anne-babalar bugünlerde ço- numaras› bu!
li, en üst düzeyde kabul gören lardan gelen tüketiciler inan›yor. cuklar›n›n baflar›lar› için umutla- Çeviri: Biljana Yaren

53
I ‹K‹ ROCK kahraman›ndan bol r› bu denemeler kadar olmasa da,
konuklu iki albüm: “Mean Old hikâye anlat›c›l›¤›yla yine de göz
Man”de Jerry Lee Lewis’e çocukla- dolduruyor. “Lonely Avenue”de
r› (Ronnie Wood, Mick Jagger, Ke- sözler Hornby’den, müzikler Ben
ith Richards, Eric Clapton, Ringo Folds’dan.
Starr, John Fogerty, Shelby Lynn, I LEE “SCRATCH” Perry yeni albü-
Merle Hagard, Willie Nelson, mü “Revelation”da son dönem
Slash...) efllik ediyor. Ronnie Wo- funky-reggae’sini olgunlaflt›r›yor,
od’un kendi resimleriyle süslenen politikac›lar› ve para babalar›n› ko-
yeni albümü “I Feel Like Pla- varak demokratik bir partinin dü¤-
ying”deyse Slash, Flea, Eddie Ved- mesine bas›yor. ‹nflallah aral›k
der, Billy Gibbons, Kris Kristoffer- ay›nda Babylon’da bu genç dedeyi
son gibi “kardefller” var. bizzat alk›fllayaca¤›z.
I NICK HORNBY’N‹N geçti¤imiz I ‹NG‹L‹Z ELEKTRON‹K ikilisi The
aylarda Sel’den yay›nlanan flark› Orb’a yeni albümleri “Metallic Me-
okuma k›lavuzu “31 fiark›” bizce ro- tallic Spheres”de David Gilmour’un
manlar›na befl basar. Kendi flark›la- asude gitar› efllik ediyor.

Zeppelin’den önce çald›k- da dünyan›n bir parças› gibi ba-


Nashville lar› grubun ad› Band Of kabiliyor: Yani, Hindistan’a, Ma-
semalar›nda Joy. Birkaç 45’lik de yap-
m›fllar, “Hey Joe” yorumla-
li’ye bakar gibi, Amerika’n›n iç-
rek müzikal haritas›ndan bir
Robert Plant Band Of Joy (Decca)
ock’ta as›l ihtiyarlar revival’›, r› meflhurmufl. Okyanusun “dünya müzi¤i” tavr› ç›kar›yor...
R kurucu isimlerin rönesans› öte yan›na, r&b havalar›na
merakl› befl erken dönem
Bu nefleli bandoda Plant’in ya-
n›nda önemli isimler var. Kendi-
var. Gençler ayn› suda yüzedur-
sun, ‘80’lerde de¤iflen koflullar›n Mod delikanl›s›... Bu Band ni flark›lar›yla ispatlam›fl Patty
etkisiyle bocalayan bir koca ku- Of Joy’un belki en fazla o Griffin’le mesela, Krauss’la oldu-
flak, ‘90’lar›n sonlar›ndan bu ya- dönemin heveskârl›¤›yla ve ¤u gibi ortak bir albüm yapsa bi-
na her yeni albümde flafl›rtarak Amerikan sevdas›yla ilgisi le ortal›¤› k›r›p geçirebilirmifl.
adeta bofla geçen y›llar›n ac›s›n› var. Plant bir gruba tutu- Nashville’li flark›c›, flark›yazar›,
ç›kar›yor. Al›n Robert Plant: nup sabitte ilerlemek yeri- gitarc› Buddy Miller bu albü-
Post-Zeppelin döneminde bir ne, ekiplerini bozup yeni- mün ard›ndaki ruhu üflerken,
türlü arad›¤›n› bulamad›¤›na den bafll›yor bu dönemin- Amerikan topraklar›na hâkimi-
hükmetmifl ki, hiç de fena olma- de, ama müzikal zevkini yetiyle Justin Adams’›n a¤›rl›¤›-
yan “Fate of Nations”dan sonra izleyerek yap›yor bunu, hiç n› aratm›yor. Yine kendi müzik
on sene solo ifl yapmad›. O aray› büyük sapmalar yapm›yor maceras› kendine yetecek flark›-
Jimmy Page’le eski ortak ifllerine böylece, “yeni grup” heye- yazar› ve mülti-enstrümantalist
dönerek de¤erlendirdi, yani ge- can›n› da hep korumufl Darrell Scott, albümün hem ha-
riye gitti, ki bu da onu ileriye it- oluyor. Hiç büyüklük tasla- mal› hem ince ayarc›s›. Byron
ti. Page & Plant’teki en zevkli madan, yeni arkadafllar›n›n House basta, Marco Giovino
ânlar, Zeppelin’in sert blues’una t›rlatt›, “American Songbook”a, aras›na at›yor kendini, sesini ye- vurmal›larda, Band Of Joy adeta
Arap-Afrikan na¤melerin maha- bir pop hadisesi olarak co- niden aray›p buluyor. Bunu ya- orta ölçekte bir “all star” karma-
retle buland›¤› sihirli icralard›. untry’nin en az Amerikan futbo- parken de geriye gidiyor, ilk- s› asl›nda. Ayn› zamanda, bir la-
Ad› üstünde, Led Zeppelin de- lu kadar dünyadan kopuk, kendi gençli¤inin plaklar›na, Ameri- boratuar: Los Lobos’un Hispanik
¤illerdi, ama birbirlerine destek içine dönük âlemine san›ld›¤›n- ka’dan yükselen seslerin dünya- ritmleriyle aç›lan albüm, geçen-
olan iki eski dost, flöhretlerinin dan çok daha hâkim oldu¤unu ya umut sald›¤› zamanlara, lerde flahane yeni albümü “Dre-
a¤›rl›¤› alt›nda ezilmek yerine gösterdi. “Band Of Joy”, birkaç ‘60’lar›n blues’lar›na, doo am Attic”i yay›nlayan Richard
jam adab›n› ve heyecan›n›, iyi ad›m daha ilerletiyor bu deneyi... wop’lar›na, nefleli y›llara dönü- Thompson üzerinden dolayl› bir
flark›n›n s›rr›n› yeniden ar›yor- John Bonham’la beraber Led yor. Bir yandan da, Amerika’ya hat izliyor, Lightnin’ Hopkins’in
lard›. 2000’lerin “dünya vatan- blues’una, Teksas r’b’sine ve co-
dafl›” Robert Plant’i bu mütevaz› untry’sine, kasaba e¤lencelerine,
10 albüm
tefekkür devri do¤urdu. uzun atl› yolculuklar›n, da¤bafl-
Arcade Fire The Suburbs
Strange Sensation, Plant’in dö- lar›n›n ve oduncular›n türküleri-
Ben Folds & Nick Hornby Lonely Avenue
nüm noktas›nda duran grubu. ne, hobo a¤›tlar›na, popüler ba-
Dr John and The Lower 911 Tribal
Bir sound’dan ziyade bir anla- ladlara uzan›yor. Amerikan ses
Edwyn Collins Loosing Sleep
x-diSkoTeK

y›fl, müzi¤e bir ortak yaklafl›m âleminde usturuplu ad›mlarla,


Fistful Of Mercy As I Call You Down
biçimi getirmeye çal›flt›klar› ilk sindirilmifl bir ahenkle dolaflan
Grinderman Grinderman 2
albümleri “Dreamland”in ard›n- Plant ve Nashville veteranlar›,
John Mellencamp No Better Than This
dan 2000’lerin en iyi albümlerin- iki flark›yla bugünün indie’sinin
Lloyd Cole Broken Record
den “Mighty Rearrenger”› ya- atas› say›lacak bir grupta,
Natacha Atlas Mounqaliba
y›nlad›lar. Mali’nin elektrikli çöl ‘90’lardan bugüne distorsiyonun
Tricky Mixed Race
blues’una sevdalanan Plant’in sessiz ilmini yayan Low’da ko-
yan›nda bu defa Afrika’dan Mis- nakl›yor. Do¤rusu, Band Of
5 fiark›
sissippi’ye göç yollar› çizen bü- Joy’un etli, derli toplu slow’un-
Antony & The Johnsons Imagine
yük gitarc› Justin Adams vard›... da, Plant’in sakin akan, 盤l›¤a
Carl Barât The Magus
2007’nin “Raising Sand”i, abanmayan vokalinde de bu
Neil Young Love and War
Plant’in Alison Krauss’la ortakl›- grubun etkisi var.
Serj Tankian Yes, It’s Genocide
¤› y›l›n süksesiydi. Albüm çok Vaktiyle dünyan›n dört buca¤›n›
Street Sweeper Social Club Paper Planes
satt›, Plant’i kitlelere yeniden ha- etkileyen, dönüfltüren ve belirle-

54
yen Robert Plant, 62 yafl›nda, ay- “Soluk” tam da böyle bir fley,
n› yeniyetme grubunda yapt›¤› uzun soluklu bir kahve keyfi gi-
gibi, dünyay› ve kendi imkânla- bi... Murat Meriç
r›n› yeniden keflfediyor. Bu ha-
liyle, bu grubun insanda nefle-
den, yaflam arzusundan baflka Gürültü ve
bir duygu uyand›rmas› zor...
Merve Erol
nefaset
Deerhunter Halcyon Digest (4AD)
eerhunter 2007’deki yar› am-
‹nce bir gül D bient, yar› punk “Cryptog-
Ceyl’an Ertem Soluk (P.‹.) rams” sonras› kendini az kald›
eyl’an Ertem, Anima’dan Fri- imha ediyordu. Kavgalar, üye
C endly Fire’a uzanan pek çok de¤ifliklikleri, turnelerdeki sinir-
sel çöküfller sonras› korku ve za-
projede yer ald›, flark›lar yazd›,
söyledi. Foto¤rafç›l›ktan prog- y›fl›klar›n› müziklerine yans›t-
ram yap›mc›l›¤›na pek çok ifle may› becerip iflin içinden ç›kt›-
bulaflt›, hepsini de becerdi. Ani- lar. Gürültüyle nefasetin iç içe
ma’yla yapt›¤› albüm (“Ya¤mur- geçti¤i 2008’in en iyilerinden
la Gelen”) hâlâ en severek dinle- “Microcastle”, iki EP, yan proje-
diklerimizden, ama flimdi bam- ler derken girdab›n dibine sü-
baflka bir hazine var elimizde. rüklenmediler. Ço¤u indie grup
“Soluk”, Ceyl’an Ertem’in y›llar- yarat›c›l›k p›narlar› bitince ses
d›r üzerinde çal›flt›¤› yeni numa- deneylerine giriflip zaman ka-
ras›. Kapa¤›ndan itibaren bizi zanmaya çal›fl›r; yeni albüm
ele geçiren albüm, flahane sal›- “Halcyon Digest” bu döngüyü
n›mlardan müteflekkil. “Intro” ters yüz edip Deerhunter’› fazla-
biraz korkutucu belki ama, son- l›klar›ndan ar›nd›r›yor. Yal›nl›k,
ras› pek güzel ilerliyor. “Gidip sindirim kolayl›¤› demek de¤il
Dinlenmeliyim”, “Çok Yak›n”, yine de. “Halcyon” geçmifle ba-
“Nâz›m’a” ve “Müzikten Uzak” k›p tefekkür etmeyi, nostaljiyi
ilk dinleyiflimizde akl›m›z› çe- ça¤r›flt›ran bir kelime, “Digest”
lenler. “Gönül Da¤›” ve “K›z›l- ise geçmifli sindirip yaflananlar›
c›klar Oldu mu?”, ezber boz- yerli yerine oturtmaya dair. An-
duklar› için kayda de¤er. “Fikri- cak hat›ralar, yaflananlar›n iste-
min ‹nce Gülü” ise albüm önce- nildi¤i gibi yorumland›¤›, bugü-
ne adapte olabilmek için dima¤-
larda çarp›t›ld›¤› hallerinden
ibaret sadece. Terkeden, giden,
ölen sevdiklerimiz sadece yok-
luklar›yla de¤il, asl›nda oldukla-
r›ndan farkl› bir flekilde hat›rlan-
malar› sebebiyle birer hayalet bi-
zim için. “Halcyon Digest” de
her köflesinde ruhlar›n cirit att›¤›
bir albüm. Karanl›k ve içe dönük
flark› sözlerinin y›prat›c›l›¤›n›
yumuflatmak için pop melodile-
sinde dijital ortamlarda kalbimi- rini (“Basement Scene”), gitar ta-
zi fethetmiflti zaten... arruzlar›n› (“Desire Lines”) ve
“Soluk”ta Ertem’e bir müzisyen- tesiri çabuk, itidalli e¤lencelikle-
ler ordusu efllik ediyor. Her flar- ri (“Revival”) eksik etmemifller;
k›da yeni bir tat, yeni bir renk banjo, m›z›ka ve saksofon gibi
var. Ancak bu, korktu¤umuz gi- eklentilerle çeflni katm›fllar. Ama
bi albümü bir “toplama” havas›- albüm bitince ak›lda daha ziya-
na büründürmemifl. Son dakika- de elektronik perküsyonlar›n ka-
da kenara çekilmifl Ertem ve to- raya boyad›¤›, grubun shoegaze
pu kendisine efllik edenlere at- sevgisini yans›tan donuk gitar
m›fl: Albüm, “fienay” ad›nda bir duvarlar›n› haiz “Earthquake”
“özgür do¤açlama” ile bitiyor. gibi çatlaklar›ndan su s›zan flar-
Bunu yeni güzelliklerin habercisi k›lar kal›yor. Belle¤imizde ölü-
olarak alg›lamak mümkün. mün gözünün içine bakan “He
Albümü dinlerken Ertem’in ses Would Have Laughed” yer edi-
oyunlar›na kendinizi kapt›r›n ve yor, elde edebildi¤imizle yetin-
bir anl›¤›na her fleyi unutun. Öy- memiz gerekti¤ini söyleyen k›r›k
le bir yolculu¤a ç›kacaks›n›z ki, dökük “Sailing” iz b›rak›yor. Bir
döndü¤ünüzde her fley bambafl- terim de biz uydural›m, Deer-
ka olacak, dünyaya daha güzel hunter müzi¤ine “sis-pop” diye-
bakacaks›n›z ve hayat›m›z›n 70 lim. Bradford Cox’un vokalleri
dakikas›na efllik etti¤i için de yakamoz gibi par›ldas›n sisin
Ceyl’an’a teflekkür edeceksiniz. içerisinden. Yi¤it At›lgan

55
lk bak›flta Sarkozy’nin ülkenin Frans›z Devrimi’nden yan›s›ra, bunun s›n›rlar›n› da or- yaratt›. Parti, güçflüz düflmüfl re-

‹ ahlâkî krizinin çözümü ve


“yenilenme” süreci için “Ma-
y›s ‘68’den tamamen ve ebediy-
Paris Komünü’ne
Halk isyanlar› –Spartaküs’ün ba-
fl›n› çekti¤i köleler, Münzer’in ön-
taya koyar: Komünarlar ne ulusal
ölçekte devrimi kurabilmifl ne de
d›fl destekli karfl›-devrim güçleri-
aksiyoner rejimlerin y›k›lmas› için
uygun, fakat Marx’›n kastetti¤i
anlamda “proletarya diktatörlü-
yen kurtulmak”taki ›srar›nda bir derli¤ini yapt›¤›n› köylüler– bu ne karfl› onu savunabilmifllerdir. ¤ü”nün –geçici bir durum, devlet-
tuhafl›k görülebilir. Ço¤umuz bu- “komünist sabit”in pratik örnek- sizli¤e geçiflin düzenlenmesi:
nun mazide kald›¤›na kaniydik. leri olarak tan›mlanabilir. Komü- Bolflevik Devrimi’nden devletin diyalektik olarak yok ol-
Peki May›s ‘68 ad› alt›nda rejime nist hipotez, Frans›z Devrimi’yle Kültür Devrimi’ne mas›– kurulmas› aç›s›ndan yanl›fl
musallat olan nedir? Bunun “ko- birlikte siyasal modernite ça¤›n› Komünist hipotezin ikinci sekans› bir araçt›. Parti-devlet, yeni tür bir
münizmin hayaleti” oldu¤unu bafllatm›flt›r. 1917’den 1976’ya kadar sürer: otoriteryanizme dönüfltü. Bu re-
varsayabiliriz. Bir Sarkozy canlan- Bugün üstümüze düflen, ko- Bolflevik Devrimi’nden Kültür jimlerin baz›lar› e¤itim, kamu
d›rmas› yapsak, flöyle diyecektir: münist hipotezin tarihinde hangi Devrimi’nin ve 1966-75 y›llar› ara- sa¤l›¤›, eme¤in k›ymetlenmesi ve
“Herhangi bir fleyin bize musallat noktada bulundu¤umuzu belirle- s›nda dünya üzerindeki militan baz› di¤er alanlarda gerçekten
olmas›n› tamamen reddediyoruz. mektir. Modern dönemin bir fres- ayaklanman›n sonuna kadar. Bu büyük mesafeler kaydettiler ve
Komünizmin ampirik olarak yok ki, aralar›nda k›rk y›ll›k bir kesin- dönemde hâkim soru fludur: Na- emperyalist güçlerin küstahl›¤›na
olmas› yeterli de¤ildir. Bütün ola- ti olan, hayatî öneme sahip iki de- s›l kazan›r›z? Paris Komünü’nün uluslararas› bir s›n›rlama getirdi-
s› biçimlerinin defedilmesini isti- vasa sekans gösterecektir. ‹lki ko- aksine, mülk sahibi s›n›flar›n si- ler. Fakat devletçi ilke, çürük ve
yoruz. Hatta komünizm hipotezi münist hipotezin ortaya ç›k›fl›, lahl› reaksiyonuna nas›l karfl› ko- uzun vadede verimsiz oldu¤unu
–yenilgimizin jenerik ismi– bile ikincisi ise gerçeklefltirilmesi için yar›z; düflmanlar›n›n sald›r›s›n- gösterdi. Polis bask›s› “sosyalist"
a¤za al›namaz hale gelmelidir.” yap›lan bafllang›ç hamleleridir. dan koruyabilmek için yeni ikti- devleti içerdeki bürokratik atalet-
Komünist hipotez nedir? Jene- ‹lk sekans Frans›z Devri- dar› nas›l örgütlemeliyiz? Art›k ten kurtaramad›; elli y›ll›k bir za-
rik anlam›yla, Manifesto’da da mi’nden Paris Komünü’ne kadar soru, komünist hipotezi formüle man zarf›nda kapitalist has›mlar›
belirtildi¤i gibi, “komünist” önce- sürer; 1792’den 1871’e kadar. etmek ve s›namak de¤il, onu ger- taraf›ndan dayat›lan insafs›z re-
likli olarak s›n›f mant›¤› –ilk ça¤- Mevcut düzenin ayaklanmayla çeklefltirmekti: 19. yüzy›l›n tahay- kabette galip gelemeyece¤i afli-
dan beri varl›¤›n› sürdüren bir alafla¤› edilmesinden kitlesel halk yül etti¤ini 20. yüzy›l gerçekleflti- kârd›. ‹kinci sekans›n son büyük
dizge olarak eme¤in egemen s›n›- hareketinin iktidar› ele geçirmesi- recekti. ç›rp›nmalar› –en genifl anlam›yla
f›n tahakkümü alt›nda olmas›– Kültür Devrimi ve May›s ‘68–
kaç›n›lmaz de¤ildir, afl›labilir. Ko- ALAIN BADIOU’NUN KALEM‹NDEN partinin yetersizli¤iyle bafla ç›k-

Komünist hipotez
münist hipotez, refah eflitsizli¤ini Godard’›n Filmekimi’nde Türkiyeli seyirciyle buluflan yeni fil- maya çal›flan çabalar olarak kav-
ve hatta iflbölümünü ortadan kal- mi “Film Sosyalizm”de Alain Badiou’yu a¤›rlamas› bofluna ranabilir.
d›racak bir kolektif örgütlenme- de¤il. Bugün etik dendi¤inde, hakikat dendi¤inde ilk akla
nin mümkün ve uygulanabilir ol- gelen ça¤dafl filozof o. Peki, etik ve hakikatin filozofu sosya- “Zihinsel devrim”
mas›d›r. Devasa zenginliklere lizme, komünizme nas›l bak›yor, bizlere ne öneriyor? New ‹lk sekans›n sonu ve ikincisinin
özel kiflilerce el konmas› ve bun- Left Review’nun 49. say›s›ndan özetleyerek naklediyoruz. bafllang›c› aras›nda komünist hi-
lar›n miras yoluyla devredilmesi potezin savunulamaz oldu¤u k›rk
ortadan kalkacakt›r. Sivil toplum- y›ll›k bir fas›la söz konusudur:
dan ayr› olarak varolan bask›c› bir 1871-1914 dönemi, emperyaliz-
devlet art›k bir mecburiyet ol- min dünya çap›ndaki zaferine
maktan ç›kacakt›r: Üreticilerin öz- sahne oldu. ‹kinci sekans›n
gür birlikteli¤ine dayal› uzun 1970’lerde sona ermesinden itiba-
erimli bir yeniden örgütlenme, ren, buna benzeyen, düflman›n
böyle bir devlet ayg›t›n›n sönüm- bir kere daha yükseldi¤i baflka bir
lenmesini sa¤layacakt›r. aral›¤›n içindeyiz.
Bu anlam›yla “komünizm”, Bu gibi koflullarda önemli olan,
son derece genel bir tasavvurlar komünist hipotezin yeni bir se-
kümesini ifade etmektedir. Bir kans›n›n muhtemel aç›l›fl›d›r. Fa-
programdan ziyade, Kant’›n kav- kat bunun ikinci sekans›n devam›
ram›yla söylersek, düzenleyici ifl- ne uzan›r. Bu devrim, toplumun Örgütlenme sorununa odakla- olmayaca¤› –olamayaca¤›– apa-
levi olan bir idea’d›r. Bu komünist eski biçimlerini ortadan kald›ra- nan bu zafer tutkusunun en temel ç›kt›r. Marksizm, iflçi hareketi, kit-
ilkeleri ütopyac› olarak adland›r- cak ve yerine “eflitler toplulu- ifadesi, komünist partinin “çelik le demokrasisi, Leninizm, prole-
mak ahmakl›kt›r. Bu ilkeler, bura- ¤u”nu koyacakt›r. Yüzy›l boyun- disiplini” oldu. Bu, hipotezin taryan›n partisi, sosyalist devlet
da tan›mlad›¤›m anlam›yla, her ca kent halk›, zanaatkârlar ve ö¤- ikinci sekans›n›n temel vasf›d›r. –20. yüzy›l›n bütün icatlar›– bi-
zaman farkl› flekilde gerçekleflen rencilerden oluflan ve belli bir ka- Parti, söz konusu sorunu büyük zim için art›k faydal› de¤ildir.
modellerdir. Safkan bir eflitlik fik- l›b› olmayan halk hareketi, ço- oranda ilk sekans›n miras›yla çöz- Teorik düzeyde üzerine düflünül-
ri olarak komünist hipotez flüphe- ¤unlukla iflçi s›n›f›n›n önderli¤i dü: Devrim ya ayaklanma ya da meye de¤er olsalar da, pratik si-
siz devletin ortaya ç›k›fl›ndan beri alt›nda bir araya gelir. uzun süren bir halk savafl› arac›l›- yaset düzeyinde ifle yaramaz hale
varl›¤›n› sürdürmektedir. Kitle Söz konusu sekans, Paris Ko- ¤›yla Rusya, Çin, Kore, Vietnam gelmifllerdir. ‹kinci sekans sona
hareketi “eflitlikçi adalet” ad› al- münü’nün çarp›c› yenili¤i ve ra- ve Küba’da varl›¤›n› sürdürdü ve erdi ve onu restore etmeye çal›fl-
t›nda devlet bask›s›na baflkald›r- dikal yenilgisiyle son bulur. Paris yeni bir düzen kurmay› baflard›. man›n mânâs› yok.
maya bafllad›¤› andan itibaren hi- komünü, halk hareketi, iflçi s›n›f› Fakat ikinci sekans, ilkine ce- Bu noktada, düflman›n tahak-
potezin unsurlar› veya parçalar› önderli¤i ve silahl› ayaklanman›n vaben gelifltirilen yöntemlerle çö- kümü alt›nda olan, yeni deneyim-
belirmeye bafllar. birlefliminin s›rad›fl› enerjisinin zülemeyen daha büyük bir sorun lerin bir hayli s›n›rland›¤› bir ara-

56
l›kta, üçüncü sekans›n karakteri- mu? Küreselleflmenin “tek dün-
nin tam olarak nas›l olaca¤›n› söy- yas›” sadece sat›l›k nesnelerden
leyebilmek mümkün de¤ildir. Fa- ve parasal iflaretlerden ibaret:
kat genel gidiflat bilinebilir görün- Marx’›n öngördü¤ü dünya piya-
mektedir: Siyasî hareket ile ide- sas›. Nüfusun az›msanamayacak
olojik düzey aras›nda yeni bir ilifl- bir ekseriyetine bu dünyaya erifl-
kiyi içerecektir –t›pk› “kültür dev- mek, en hafif tabirle, k›s›tlanm›fl-
rimi” ifadesinde ya da May›s t›r. Bu dünyan›n d›fl›na hapsedil-
‘68’deki “zihinsel devrim” nosyo- mifller, mecazen de¤il, genellikle
nunda ortaya ç›kt›¤› gibi. ‹lk se- gerçek anlam›yla “hapsedilmifl”
kanstan edindi¤imiz teorik ve ta- durumdalar.
rihsel dersler ile ikinci sekans›n Berlin Duvar›’n›n y›k›l›fl›, tek
ortaya koydu¤u zafere ulaflman›n bir özgürlük ve demokrasi dün-
hayatî önemini akl›m›zda tutma- yas›n›n zuhur ediflinin sinyali far-
ya devam edece¤iz. Fakat çözüm zediliyordu. Yirmi y›l sonra dün-
ne –Negri ve küreselleflme karfl›t- yan›n duvar›n›n sadece yer de¤ifl-
lar›n›n inand›¤› gibi– çoklu¤un tirdi¤i aflikâr: Art›k Do¤u ve Ba-
istidad›ndan esinlenen biçimsiz t›’y› birbirinden ay›rmak yerine,
ya da çok-biçimli popüler hare- zengin kapitalist Kuzey’i yoksul
ketler ne de baz› Troçkistler ve ve harap olmufl Güney’den ay›r›-
Maocular›n umdu¤u gibi yenilen- yor. Bütün dünyada yeni duvar-
mifl ve demokratikleflmifl kitlesel lar infla ediliyor: Filistinlilerle ‹s-
komünist parti olacak. railliler aras›nda, Meksika’yla
19. yüzy›ldaki kitle hareketi ile ABD aras›nda, Afrika’yla ‹span-
20. yüzy›ldaki parti, komünist hi- yol yerleflimleri aras›nda, zengin-
potezin kendine özgü kipleriydi; lerin hazlar› ile köylerde ya da fa-
onlara geri dönmek art›k müm- velalarda, banliyölerde, ucuz otel-
kün de¤ildir. Aksine, “sosyalist” lerde, iflgal evlerinde ve gecekon-
devletlerin olumsuz deneyimleri du mahallelerinde yaflayan kent
ve Kültür Devrimi ile May›s ‘68’in sakini yoksullar›n arzular› aras›n-
mu¤lak derslerinin ard›ndan gö- da. Sermayenin güya birleflmifl
revimiz, komünist hipotezin bafl- dünyas›n›n ödetti¤i bedel, insan
ka bir flekilde neflet etmesini sa¤- varoluflunun polis köpekleri, bü-
lamak, yeni siyasî deneyim biçim- rokratik denetim, savafl gemileri,
leri içinden ortaya ç›kmas›na el dikenli teller ve s›n›rd›fl› edilme-
vermektir. Bu nedenle iflimiz son ler arac›l›¤›yla bölgelere ayr›lma-

1871-1914 dönemi, emperyalizmin zaferine sahne oldu. Buna benzeyen,


düflman›n bir kere daha yükseldi¤i bir aral›¤›n içindeyiz. Marksizm, iflçi
hareketi, kitle demokrasisi, Leninizm, proletaryan›n partisi, sosyalist
devlet –20. yüzy›l›n bütün icatlar›– bizim için art›k faydal› de¤ildir.

derece karmafl›k ve deneyseldir. s›d›r. Asl›nda “göç sorunu”, di¤er


Komünist hipotezin yöntemlerini ülkelerden gelen iflçilerin karfl›
gelifltirmekle yetinmekten ziyade, karfl›ya kald›¤› koflullar›n küresel-
onun varolufl koflullar›na odak- leflmenin “birleflmifl dünyas›”n›n
lanmal›y›z. Komünist hipotezi koca bir yalan oldu¤unun canl›
–eme¤in egemen s›n›f›n tahakkü- kan›t›d›r.
mü alt›nda olmas› kader de¤ildir–
ideolojik alana yeniden yerlefltir- Kimliklerin genifllemesi
memiz gerekiyor. Dolay›s›yla, siyasî problemin tersi-
Bu neleri içerebilir? Deneysel ne çevrilmesi gerekiyor. Dünyan›n
olarak, egemen düzenin ve La- varl›¤›na iliflkin analitik anlaflma-
can’›n “zenginlik ayini” olarak dan bafllay›p onun karakteristik
adland›rd›¤› fleyin geçicili¤i d›fl›n- özelliklerine yönelen normatif bir
da bir nokta bulmay› tasavvur eylemle devam edemeyiz. Anlafl-
edebiliriz. Böyle bir ayine formel mazl›k, onun niteliklerine dair de-
olarak karfl› ç›kan herhangi bir ¤il, varolufluna dair. En bafl›ndan
nokta evrensel bir hakikat sun- itibaren, dünyan›n sunî ve ölüm-
maktad›r. Bu flöyle bir deklaras- cül bir flekilde ikiye bölündü¤üyle
yon olabilir pekâlâ: “Sadece bir yüzleflerek –“Bat›” olarak adland›-
dünya var.” Bunun ima etti¤i ne- r›lan ayr›lma– tek bir dünyan›n
dir? Günümüz kapitalizmi tabi- varl›¤›n› bir aksiyom ve ilke olarak
i ki küresel bir düzen yaratmakla onaylamak zorunday›z. “Sadece
övünüyor, buna muhalif olanlar bir dünya var” tabiri, objektif bir
da “alternatif küreselleflme”den sonuç de¤ildir. Performatiftir: Bu-
bahsediyor. Peki, tek bir dünya, nun bizim için nas›l oldu¤una biz
tek bir insanlar âlemi söz konusu karar veriyoruz. Bu noktaya ba¤l›

57
kal›rsak, söz konusu olan, bu basit kendisini “kendi” olarak tan›mla- yere uyarlar. Dolay›s›yla ne oldu- tatmin olan Sokrates flöyle der:
deklarasyondan ç›kan sonuçlar› mas›n› sa¤layan bir dizi karakte- ¤unu –Paris’teki Fasl› bir iflçi– her- “‹yi bir cesaret örne¤i, fakat bir
izah etme sorunudur. ristik ve vas›ft›r. hangi bir d›flsal kopuflla de¤il, örnek tan›m de¤il.” T›pk› General
‹lk sonuç, herkesin t›pk› benim Fakat bu “kendi” olarak ifade kimli¤inin genifllemesiyle keflfe- Laches gibi risk alarak kendi tan›-
gibi ayn› dünyaya ait oldu¤unu edilen fley nedir? Kimli¤in bütün decektir. m›m› yapaca¤›m.
kabul etmektir: Lokantan›n mut- karakteristik özelliklerinin ötesin- “Sadece tek bir dünya var” ak- Öncelikle cesareti bir erdem
fa¤›nda gördü¤üm Afrikal› iflçi, de az ya da çok de¤iflmeden kalan siyomunun siyasî sonuçlar›, kim- olarak görüyorum –bu do¤a ver-
yolda çukur kazan Fasl›, parkta fleydir. O halde, kimli¤in bir de- liklerde evrensel olan› güçlendir- gisi bir vas›f de¤il, kendisini infla
çocuklara bakan baflörtülü kad›n. ¤iflmeyeni destekleyen özellikler meye yarayacakt›r. Bu konuya eden, insan›n da fiilen infla edebi-
fiimdi ve burada yaflayan, eyle- bütünü oldu¤unu söylebilmek iliflkin verilebilecek bir örnek –ye- lece¤i bir fleydir. Bu nedenle, cesa-
yen canl›lardan oluflan bir birli¤i mümkündür. Örne¤in, bir sanat- rel bir deneyim– geçti¤imiz gün- ret kendisini imkâns›z›n içinde
tesis etmek için dünyan›n nesne- ç›n›n kimli¤i tarz›n›n de¤iflmeme- lerde Paris’te çal›flma izni olma- dayan›kl› k›larak ortaya koyan bir
ler ve iflaretler taraf›ndan birleflti- sinden farkedilebilir; eflcinsel kim- yan iflçilerle Fransa yurttafllar›n›n erdemdir. Bu basitçe imkâns›z
rildi¤ine iliflkin hâkim görüflü ter- lik muhtemel arzu nesnesinin de- bir araya gelerek zulüm yasalar›, olanla anl›k bir karfl›laflma de¤il-
sine çevirdi¤imiz nokta buras›d›r. ¤iflmemesiyle yak›ndan alâkal› polis bask›nlar› ve s›n›r d›fl› etme dir: Böyle bir fley, cesaretten ziya-
Dil, giyim, din, yemek, e¤itim aç›- her fleyden oluflmaktad›r; bir ülke- uygulamalar›n›n kald›r›lmas›n›, de, kahramanl›k olurdu. Kahra-
s›ndan benden farkl› olan bu in- deki yabanc› bir toplulu¤un kimli- yabanc› iflçilerin kendi varl›kla- manl›k hep bir erdem olarak de-
sanlar t›pk› benim gibi varoluyor- ¤il, bir tav›r olarak ifade edilmifl-
lar; benim gibi varolduklar› için Cesaret, günümüz dünyas›nda insan›n yolunu kaybetmesini önleyen tir: Bir insan›n imkâns›z olanla
onlarla tart›flabilirim ve t›pk› bafl- en önemli erdemdir. Cesaretin erdemi, kendisini imkâns›z›n içinde yüz yüze karfl›laflmaya yöneldi¤i
ka herhangi biriyle oldu¤u gibi dayan›kl› k›larak ortaya koyar; hammaddesi zamand›r. Aray›fl› içinde an. Cesaretin erdemi, kendisini
baz› fleyler hakk›nda anlaflabiliriz imkâns›z›n içinde dayan›kl› k›la-
oldu¤umuz nokta, bizi baflka bir zaman düzenine ba¤layabilen olmal›d›r.
ya da anlaflamay›z. Ama flu önko- rak ortaya koyar; hammaddesi za-
flulla: Ayn› dünyada yaflad›¤›m›z mand›r. Cesaretin farkl› bir zaman
takdirde. ba¤lam›nda ifllemesini sa¤layan,
Bu noktada kültürel farkl›l›¤a dünyan›n yasas› taraf›ndan daya-
dair itiraz öne sürülücektir: “Bi- t›lan fleydir. Aray›fl› içinde oldu-
zim” dünyam›z, “bizim” de¤erle- ¤umuz nokta, bizi baflka bir za-
rimizi –demokrasi, kad›nlara say- man düzenine ba¤layabilen olma-
g›, insan haklar›– kabul edenler- l›d›r. Egemen düzen taraf›ndan ta-
den oluflmaktad›r. Kültürü buna n›mlanm›fl zamansall›k içine hap-
karfl› olanlar gerçek anlam›yla ay- solmufl olanlar, Frans›z Sosyalist
n› dünyan›n parças› de¤illlerdir; Partisi’nin birçok taraftar›n›n yap-
e¤er kat›lmak istiyorlarsa bizim t›¤› gibi, hep flu flekilde hayk›rma-
de¤erlerimizi paylaflmak, “enteg- ya e¤ilimli olacakt›r: “Chirac’la 12
Alain Badiou, “Film Sosyalizm”in bir sahnesinde
re” olmak zorundalar. T›pk› Sar- y›l ve flimdi yeni bir seçimi bekle-
kozy'nin dedi¤i gibi: “E¤er yaban- mek zorunday›z. 17 y›l; belki de
c›lar Fransa’da kalmak istiyorlarsa ¤i bu toplulu¤un mensuplar›n›n r›yla tan›nmas›n› –“hiç kimse ya- 22; bütün bir hayat!” En iyi ihti-
Fransa'y› sevmek zorundalar; aksi tan›nmas›n› sa¤layan fleydir: dil, sad›fl› de¤ildir”– talep etti¤i top- malle moralleri bozulacak ve rota-
takdirde terk etmeliler.” Fakat flart vücut hareketleri, giyinme tarz›, lant›d›r. Burada ifade edilen bü- lar›n› kaybedecekler; en kötü ihti-
öne sürmek “tek bir dünya var” il- yemek yeme al›flkanl›klar› vb... tün talepler temel olarak ayn› va- malle s›çanlar gibi olacaklar.
kesini terketmifl olmak demektir. Bu flekilde, de¤iflmeyen özel- rolufl durumundaki insanlar –ay- Bugün birçok aç›dan 20. yüzy›-
Belki, “her ülkenin yasalar›n› dik- likleriyle birlikte tan›mland›¤› za- n› dünyan›n insanlar›– için son l›n devrimci tarihine k›yasla 19.
kate almam›z gerekir” denebilir. man, kimlik iki yönden farkl›l›kla derece do¤ald›r. yüzy›l›n sorular›na daha yak›n›z.
Elbette, ama bir yasa, dünyaya ait alâkal›d›r: Bir yandan, geri kalan- 19. yüzy›lda yaflananlar›n büyük
olman›n önkoflulu olamaz. Tek dan farkl› oland›r; öte yandan, Bir erdem olarak cesaret bir k›sm› yeniden ortaya ç›kmaya
dünyan›n da yasalar› olacakt›r, farkl›laflmayan, de¤iflmeyendir. Corneille’in Medea’s›na kad›n s›r- bafll›yor: Devasa yoksulluk bölge-
ama o dünyada varolman›n süb- Kimli¤i tasdik etmenin iki veç- dafl› sorar: “Böylesine büyük bir leri, derinleflen eflitsizlik, “zengin-
jektif veya “kültürel” önkoflullar› hesi daha vard›r. ‹lk flekli negatif- talihsizlik içinde sana kalan ne- lik ayini”nin içinde yok olmufl bir
olamaz. Kimseden baflkalar› gibi tir. Kendisinin öteki olmad›¤›n› dir?” “Kendim! Kendim diyorum siyaset, genç insanlar›n birço¤u-
olmas› talep edilemez. Tek dünya, iddia etmekten ibarettir. Enteg- ve bu yeter” cevab›n› al›r. Mede- nun nihilizmi, entelijensiyan›n
tam da s›n›rs›z farkl›l›klar›n varol- rasyona iliflkin otoriter talepler a’n›n akl›ndaki kendi kaderini ta- hat›r› say›l›r bir kesiminin köleli-
du¤u yerdir. Dünyan›n birli¤in- karfl›s›nda bu genel olarak kaç›- yin etme cesaretidir ve kan›mca, ¤i; birkaç grubun k›s›tlanm›fl ve
den flüphe etmekten ziyade, bu n›lmazd›r. Örne¤in Fasl› bir iflçi cesaret, günümüz dünyas›nda in- kuflat›lm›fl deneyselli¤i komünist
farkl›l›klar felsefî aç›dan onun var- ›srarla kendi gelenek ve görenek- san›n yolunu kaybetmesini önle- hipotezi anlatmaya çal›fl›yor. Bu
l›k kofluludur. lerinin küçük burjuva bir Avru- yen en önemli erdemdir. Lacan yüzden bugün, t›pk› 19. yüzy›lda
Bundan sonra gelen soru, her- pal›yla ayn› olmad›¤›n› iddia ede- depresif güçsüzlü¤ün analitik te- oldu¤u gibi, söz konusu olan ko-
hangi bir fleyin bu s›n›rs›z farkl›l›- cektir; hatta dinî ve geleneksel davisini tart›fl›rken bu konuyu münist hipotezin zaferi de¤il,
¤› yönetip yönetmedi¤idir. Tek kimli¤inin karakteristiklerini da- gündeme getirir: Cesaret ve ada- onun varolufl koflullar›d›r. fiu an
bir dünya olabilir, fakat bunun ha da vurgulu hale getirecektir. let üzerine yap›lan devasa diya- süregiden reaksiyoner fas›ladaki
anlam› Frans›z ya da Fransa’da ‹kincisi ise, t›pk› Nietzsche’nin lektik tart›flmalar, Platon’un diya- görevimiz fludur: Karakteri itiba-
yaflayan bir Fasl› veya H›ristiyan ünlü “oldu¤un fleyi olmal›s›n” sö- loglar modelinde oldu¤u gibi so- riyle her zaman küresel ve evren-
geleneklerinin geçerli oldu¤u bir zünde oldu¤u gibi, yeni bir du- na ermemeli mi? Ünlü “Cesaret sel olan düflünce süreçleri ile
ülkede yaflayan bir Müslüman ol- rumda içkin bir kimli¤in geliflimi- Üzerine Diyalog” metninde Ge- her daim yerel ve tekil, fakat
Çeviri: Aykut K›l›ç

man›n hiçbir fley ifade etmedi¤i ni içerir. Fasl› iflçi toplumsal ola- neral Laches, Sokrates’in sorusu- aktar›labilir olan siyasî dene-
midir? Veya bu kimliklerin varl›- rak veya aile içinde kendi bireysel na flu cevab› verir: “Cesaret, düfl- yimin birleflimi arac›l›¤›yla
¤›n› sürdürmesini bir engel olarak kimli¤ini kuran fleyi terketmez, fa- man› gördü¤üm zaman onun komünist hipotezin bilinci-
m› görmeliyiz? Kimli¤in en basit kat her fleyi yarat›c› bir flekilde, ka- üzerine koflup kavgaya girmek- mizde ve pratikteki varl›¤›n›
tan›m›, bir birey ya da grubun deme kademe içinde buldu¤u bir tir.” Bu cevaptan tabii ki k›smen yenilemek.

58
Büyük bal›k küçük bal›¤› yutar
demifller
Bok yemifller
Onu sardalyalar düflünsün
Sen bal›k de¤ilsin ki Ahmet
Sen bal›k de¤ilsin ki Mihran
Sen bal›k de¤ilsin ki Ezgi
Sen bal›k de¤ilsin ki Yetvart
Sen bal›k de¤ilsin ki Roni
Sen bal›k de¤ilsin ki Wedat
Sen bal›k de¤ilsin ki Duygu
Sen bal›k de¤ilsin ki Aram
Sen bal›k de¤ilsin ki Marcos
Sen bal›k de¤ilsin ki Mari
Sen bal›k de¤ilsin ki Delal
Sen bal›k de¤ilsin ki Siren
Sen bal›k de¤ilsin ki Özlem
Sen bal›k de¤ilsin ki Garabed
Sen bal›k de¤ilsin ki Jasmin
Sen bal›k de¤ilsin ki Joseph
Sen bal›k de¤ilsin ki Africa
Sen bal›k de¤ilsin ki Deniz
Sen bal›k de¤ilsin ki Gabriel
Sen bal›k de¤ilsin ki Garo
Sen bal›k de¤ilsin ki Amala
Sen bal›k de¤ilsin ki Damiano
Sen bal›k de¤ilsin ki Maral
Sen bal›k de¤ilsin ki Hrant

Mek parmak mek parmak daha


Sonu selâmet

Oktay Rifat’›n “Ahmet” adl› fliirinden


uyarlama. ‹simler gösteride kullan›lm›fl
ve bu amaçla eklenmifltir.

Mihran Tomasyan
(Ç›plak Ayaklar Kumpanyas›)
“Sen Bal›k De¤ilsin ki” adl› gösteriden

Foto¤raf: Kartal Ar›kan

You might also like