You are on page 1of 16

Sayfalar

Gazetesi’nin
okurlarına
armağanıdır.
Çarşamba
günleri Cilt: 8 Sayı: 25
yayımlanır. 9 TEMMUZ 2008 ÇARŞAMBA

Hazırlayanlar: M. Ali UZ - Ali IŞIK


maliuz@merhabagazetesi.com.tr • aliisik@merhabagazetesi.com.tr

Ve f a t Y ı l d ö n ü m ü n d e

Sadreddin Konevi
Ö Z E L S A Y I S I

Merhaba
Akademik Sayfalar
401
9 TEMMUZ
SADREDDİN KONEVÎ
Mehmet Ali UZ ÖZEL SAYISI ÜZERİNE

Okuyucularımızın da bildiği gibi Konya’da MEBKAM’ın kuruluşunu


her yıl temmuz ayından itibaren Aka- Sadreddin Konevî ile ilgili bir milât ka-
demik Sayfalar’ımızın yayımına iki ay bul ediyoruz. Bu güne kadar yapılmayan
kadar ara veriyorduk. Bu yıl da aynı şeyi güzel şeyler yapılmaya devam edilecek.
yapacaktık. Yalnız 21-22 Temmuz bü- Meselâ geçen aylarda yapılan Uluslarası
yük ilim adamı ve mutasavvıf Sadred- Sadreddin Konevî Sempozyumu Türki-
din Konevî’nın bu yıl Milâdi tarihle ye ve dünya çapında ses getirdi ve muh-
734. vefat yıldönümü. Doğumunun da teşem oldu.
800. yılı. Bu sebeple Sadreddin Konevî Sadreddin Konevî ile ilgili yapılacak
ile ilgili bir özel sayı çıkardıktan sonra her faaliyetin, babası büyük devlet ve
yayınımıza ara vermeyi uygun bulduk. ilim adamı Mecdüddin İshak’la hocası
Daha önceki bir yazımızda belirtti- Şeyh-i Ekber Muhyiddin Arabî’nin ve
ğimiz gibi Sadreddin Konevî gizli bir yaşadıkları dönemin daha iyi tanınma-
hazine, fakat ne Konya, ne de İslâm sına ve anlaşılmasına vesile olacağına
âlemi bunun farkında. Konevî asırlardır inanıyoruz.
Konya’da ve İslâm dünyasında hep ih- Bu özel sayımızda, sempozyumda
mal edildi. Âdeta Hz. Mevlâna ile ilgili sunulan tebliğlerden bir özet yanında,
faaliyetlerin gölgesinde kaldı veya bıra- dostlarımızın Konevî ile ilgili yazılarını
kıldı. Halbuki her ikisi de aynı dönemin bulacaksınız. Burada özel sayımıza des-
insanları. Bundan da öte onlar iki sami- tek veren dostlarımıza şükran borçlu ol-
mi dost. Anmalarda Sadreddin duğumuzu ifade etmek istiyorum.
Konevî’ye de yer verilmeli idi.
Eylül ayında yeniden buluşma ümi-
MEBKAM’ın faaliyetlerinde buna özel-
diyle okuyucularımızın sağlık ve afiyet
likle dikkat ediliyor. Konevî anılırken
içerisinde bir yaz tatili geçirmelerini di-
Hz. Mevlâna da ihmal edilmiyor.
liyoruz.
Selâm ve dua ile…

402 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
SADREDDİN KONEVİ YAPILAR
Prof. Dr.
TOPLULUĞU Haşim KARPUZ

13.yüzyılın ünlü düşünürü ve veli- iki kanatlı bir kapı ile girilir. Harim
lerinden Sadreddin Konevî'nin zaviyesi ince uzun dikdörtgen şeklindedir. Ku-
diğer dostları gibi şehrin dışında, sakin zeydeki mahfil, çatıyı da taşıyan üç ah-
ve yeşil bir bahçe içinde kurulmuştur. şap direğe oturmaktadır. Mahfili taşı-
Anlatılanlara göre bu zaviyenin yerini yan ağaçların yastıklarını taşıyan baş-
Hoca Cihan kendisine çocuğunu teda- lıkları vardır. Mahfilin korkulukları
vi ettiği için armağan etmiştir. Şehrin metaldir. Mahfile çıkan merdivenin
surlarının dışında Çeşme kapısının ya- doğusunda ahşap kafesli bir kısımda
kınındaki manzumenin çekirdek yapısı Konevî’nin çocukları gömülüdür. Ha-
mescid-camidir. Zaviyenin de mesci- rimin kalın kirişleme tavanı ortada
din batısında çeşmenin olduğu yerde doğu batı doğrultusunda atılmış, Bursa
bulunduğu sanılmaktadır. Bekli de kü- tipi bağdadi bir kemerle taşınmaktadır.
tüphane de zaviye ile birlikte yapılmış- Anlaşıldığı kadarıyla, kuzey-güney
tı. Türbe ise mescidin doğusundadır. doğrultusunda atılmış kalın yuvarla-

Cami-Kütüphane:

Bugünkü Cami, 1899 yılında Kon-


ya Valisi Mehmet Ferit Paşa tarafından
yaptırılmıştır. Esas Selçuklu dönemi
Camisi 1274 yılında inşa edilmişti.
Hem inşa kitabesi hem de Ferit Paşa’nın
tadilatını gösteren kitabe giriş kapısı-
nın üzerindedir.
Cami ve kütüphanenin ortak kapı-
sı güneydendir. Buradan ortasında ha-
vuz bulunan (eski zaviye hankâhının
hatırası) bir avluya girilmektedir. Bu
bölüm son cemaat mahali, yazlık kısım
gibi kullanılmaktadır. Buradan bir
merdivenle üstteki kütüphaneye çıkıl-
maktadır. Kütüphane geniş bir salona
açılan kütüphane dairesinden ibarettir.
Konevî Kütüphanesinin çok değerli ki-
tapları 1926 yılına kadar bu kütüpha-
nede korundu. Daha sonra Yusuf Ağa
kütüphanesine taşındı. Yusuf Ağa’dan
bu kütüphaneye ait 126 adet el yazma
ile 75 cilt kapağı çalınmıştır.
Caminin harimine batı tarafındaki

Merhaba
Akademik Sayfalar
403
9 TEMMUZ
kısım ilave edilmiştir.
Caminin en süslemeli ve orijinal
unsuru çini mihrabıdır. Dikdörtgen
planlı geniş, mukarnaslı kavsarası ile
tipik bir Selçuklu çini mihrabıdır. Niş
iki sütunce ile sınırlandırılmış, dışında
önce dar bitkisel geniş geometrik beze-
meli olmak üzere iki bordürle çevrili-
dir. Alınlıkta altı kollu çarkıfelek mo-
tifleri üstte kitabelik yerinde bitkisel
kûfi, bir pano oluşturulmuştur. Çini-
lerde siyah, mavi ve yazılı beyaz renkler
hakimdir.
Diğer süslemeler ise, mahfil köşkü-
nün altındaki 19.yüzyıl yapılarda gö-
rülen “bıçakişi” balık sırtı bir bordürle
çevrili yarım şemse motifidir. Mihrap
üzerinde eskiden kalan birkaç çini süs-
leme parçası bulunmaktadır.

Türbe:
malar üzerine tavan tahtası toprak dam
Cami, zaviye-kütüphane ikilisine,
ve kırma çatı Ferit Paşa zamanına ait-
22 temmuz 1274 yılında vefat eden
tir.
Konevî’nin türbesi doğu tarafa eklen-
Harim, zeminde doğuda üç, üstte miştir. Türbe kare planlı olup açık tarz-
iki, güneyde altta iki üstte ortada yu- da mermer kaide üzerine ahşap ağaç-
varlak yanlarda dikey formlu birer pen- larla yapılmıştır. Mermer kaide üzerine
cere ile aydınlanır. Harimin kuzeyinde sekizgen kasnak ve pramidal külah gel-
alttaki pencereler kapatılmıştır. Cami- mektedir. Caminin zengin vakıfları,
nin kuzeyinde sonradan yandaki son bütün kaynaklarda belirtilmiştir. Ge-
cemaat mahallinden alt katına, üst çirdiği önemli onarımlar ise Atçeken
mahfilden üst katına geçilen yeni bir tarafından tespit edilmiştir.

Aczimin Giryesi
it çeşit...
İnsanlar çeş
zü mâlda
sa nl ar ço k fa rklı; kiminin gö kemâlde
İn ü
nedir bilmez öz kmiş
Kimi mal-mülk an el et ek çe
ad
Kimileri de düny özü, hem de yüzü cemâlde.
gö zü , he m
Hem

Ahmet Sevgi
404 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
Sadreddin-i Konevî’nin Babası :
MUHYİDDİN- İ İBNÜ’L-ARABÎ’
Yrd. Doç.Dr.
NİN TÜRBE VE KÜLLİYESİ Hasan ÖZÖNDER
(Merhum meslekdaşım Yrd.Doç.Dr. İbrahim Ceylan’a armağan)

Tefekkür ve Tasavvuf tarihimizin şün tesiriyle kabri, uzunca süre ba-


büyük dâhisi, Şeyhu’l-Ekber kımsız kaldı, ihmal edildi ve zamanla
Muhyiddin-i İbnu’l-Arabî, yüce şahsi- kaybolup gitti..
yet Şeyh Sadreddin-i Konevî’nin baba- Yavuz Sultan Selîm, Mısır seferin-
sıdır. Dört defa evlenmiştir. İlki, mem- den dönerken, Şam’a uğradı. Buradaki
leketi olan İşbiliyye’nin tanınmış aile- arzularının başında, “Müceddid-i Elf-i
lerinden Abdul-Bicâi’nin kızı iledir. Sânî”, “Şeyhu’l-Ekber” Muhyiddinu’l-
İkincisini, Mekke-i Mükerreme’de, Arabî’nin kabrini bulup ortaya çıkar-
Haremeyn Emîr’i Yunus b. Yusuf ’un mak geliyordu. Yapılan araştırmalar-
kızı ile yapmıştır. Bu izdivaçtan, Mu- dan sonra medfun olduğu yer tespit
hammed İmâdüddin dünyaya gelmiş- edildi. Sultan, bu büyük mutasavvıfın
tir. Üçüncü nikâhlısı, Malatya’da, kabri üzerine güzel bir türbe yaptırdı.
Sadreddin-i Konevî’nin, dul annesi Yakınına bir de muhteşem cami ve
olmuştur. Son evliliği ise, Dımışk’ın tekke inşa ettirdi.
Mâlikî Kadısı Zevâvî’nin kızı iledir.
Türbe, cami ve imaretin giderleri-
İkinci oğlu Muhmmed Sa’deddin,
nin en iyi şekilde karşılanılması için,
Malatya’da doğmuştur. Böyle olunca o,
zengin gelirli bir de vakıf kurdu.
Sadreddin-i Konevî’nin üvey kardeşi-
dir. Bu külliye, “Fetih’ten sonra Şam’da
tesis edilen ilk Osmanlı vakfıdır”. Yö-
Şeyh İbnu’l-Arabî, ömrünün son
netimine el-Bekir Rûmî’yi nâzırlığına
yıllarına doğru, Doğu’nun en büyük
da Şam Kadısını tayin etti.
ilim ve irfan merkezlerinden olan
Şam’a gelip yerleşir. Vaaz ve sohbetle- Yavuz, açılış töreninin yapıldığı ilk
riyle ihya ve irşâdına devam eder. Son cumayı bu camide eda ettikten sonra
eserlerini burada yazar. 627 / 1230 yı- İstanbul’a doğru hareket etti.
lında tamamladığı meşhur eseri Sultan Selîm’in kabri buluşuna dair
”Fusûsu’l-Hikem” bunlardandır. Ana
fikri olan “Vahdet-i Vucûd” görüşüne
dair eserlerinden “Fütûhâtü’l-
Mekkiye”yi tekrar gözden geçirerek,
bazı tashih ve yeni eklerle, ikinci nüs-
hasını burada meydana getirir..
Ömrünü bu yola adayan İbnu’l-
Arabî, 22 Rebîul-âhir 638 / 10 Kasım
1240 tarihinde Şam’da, tanınmış aile-
lerden olan Beni Zeki’lerin
mâlikânesinde vefat etti. Onların aile
mezarlığına defnedildi. Burası, şehre
nâzır Kasiyun Dağı eteğindeki
Sâlihiyye semtindedir.
Zamanla Şam ve dolaylarında yay-
gınlık kazanan tasavvuf karşıtı görü-

Merhaba
Akademik Sayfalar
405
9 TEMMUZ
yenilendiği anlaşılan mezartaşı kitabe-
leri, Talikle yazılmıştır.
Yakınında üç sanduka daha görü-
lür. Bunlardan birincisi, Cezayir’li
Emîr Abdülkadir’indir. Cezayir’in
istiklâliyetini kazanmasından sonra
cesedi, oraya nakledilmiş olup, ahşap
sandukası burada kalmıştır. İkinci ka-
bir, Camiin eski nâzırı olan Harput’lu
Şeyh Muhammed Emîn’indir
(Ö:1256). Üçüncüsü ise, Mısır hâkimi
Hidiv İsmail’in kayınpederi Mahmud
Sırrı Paşa’ya aittir. Bunlara dair mer-
mer kitabeler vardır.
Suriye Vâlisi Râşid Paşa’nın da bu
türbede medfun olduğu söylenilirse
şöyle bir rivayet nakledilir ; İbnu’l- de, onun kabrinin başka bir yerde ol-
Arabî, kabrinin bir gün harap olacağını duğu görüşü daha kuvvetlidir.
önceden söylemiştir. Yanındakilere, Türbe, kare plânlıdır. Duvarları, iç-
“Sin, Şın’a girince, bizim kabrimiz or- ten ve dıştan taş yapılı, mermer kapla-
taya çıkar. ” demişti. Gerçekten de öyle malıdır. İç kısımları yer yer çini ile süs-
olmuştur. Sultan Selîm’in, Şam’a girdi- lenilmiştir. Üzeri, kavis kemerli oniki
ği zaman ilk işi, onun kabrini ortaya pencerenin yeraldığı kasnağa oturtul-
çıkarmak olmuştur. Onun bu sözünde- muş olan, taşkınca görünümlü, kur-
ki “Sin”in, Sultan Selim’in adının şunla kaplanılmış tek kubbe ile örtül-
başındaki “Sin”harfine; “Şın”ın da, müştür. Tepesine, hilâlle sonuçlanan
“Şam”ın başındaki “Şe”ye delâlet etti- gösterişli bir alem yerleştirilmiştir.
ği böylece anlaşılmıştır.
Türbe, günümüzdeki genel görü-
TÜRBESİ: Dağın yamacında ol- nümü itibariyle, XIX. Yüzyıl Osmanlı
duğu için, caddenin kotundan hayli mimarî ve tezyinî özelliklerini taşı-
aşağıda bulunmaktadır. Camiin kuze- maktadır.
yindeki, önü ahşap sayvanlı ana kapı-
sından, ortası havuzlu, üzeri açık, ge- Duvarları, nefis kitabe ve meşhur
niş bir avluya girilir. Buradan, güney- hattatların nâdir levhalarıyla süslü
doğu köşesindeki taş basamaklı geniş- olan türbe, Sultan II. Abdülhamid
çe merdivenle türbeye inilir. İnişin sağ zamanında esaslı şekilde onarılmıştır..
duvarına, İbn-i Arabî’yi öven üç ayrı Camiin doğu tarafındaki küçük
kitabe yerleştirilmiştir. Mermer söveli, türbede, bazı Türk büyükleri medfun-
ahşap iki kanatlı kapısının üzerindeki, dur.
konturlarla süslü tepelikte, Sultan II. CAMİİ: Bulunduğu yer, eski adıyla
Abdülhamid’in tuğrası dikkati çeker. “Medreseler Caddesi”, yeni adıyla
Türbenin ortasındaki gösterişli “Cuma Pazarı” diye anılır. Vakfiyesin-
yüksek sanduka, Muhyiddin-i den ve kitabesinden anlaşıldığına göre,
Arabî’nin kabrinin üzerinde bulun- Yavuz Sultan Selimin emriyle, inşasına
maktadır. Kaidesi çinilerle süslü, beyaz 9 Şevvval 923 / 1517 tarihinde başla-
mermerden sanduka, sonradan nıldı, bir yılda tamamlanılarak, 24 mu-
camekânla muhafaza altına alınmıştır. harrem 924 / 1518, Cuma günü iba-
Mezartaşındaki arapça kitabede, İbn-i dete açıldı. Tarih kaynakları, açılış tö-
Arabî’nin mümtaz vasıfları, doğum renine çok kalabalık halk topluluğu
yeri, tarihi ile, ölüm tarihi yazılıdır. katıldığını. Bol miktarda para ve sada-
Daha sonra vefat eden iki oğlu ka dağıtıldığını. 150 koyun ve 20 deve
Sa’düd’d-din ve İmâdü’d-din de buraya kesilerek, büyük bir ziyafet verildiğini
gömülmüşlerdir. 1334 / 1915 yılında kaydederler.

406 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
Ulu mâbed, “Klâsik Osmanlı Cami
Tipi”nin mimarî ve tezyinî özelliklerini
taşır. Çeşitli isimlerle anıla gelmiştir.
Bânisinden dolayı, “Selimiyye Ca-
mii”; Memlukler zamanından beri,
isimlerdeki “Din” kelimesini kısaltma
modasından dolayı, Şeyh Muhyiddin’e
izafetle: “Muhyevî Camii” diye de
isimlendirilmiştir. “Hünkâr Camii”
olarak tarif edenler de vardır. Bu gün
daha çok, “Şeyh Camii” diye bilin-
mektedir. Zaman içerisinde, “Sultan
İmâreti”, “Hünkâr İmareti” şeklinde
de adlandırılmıştır.
Camie, kuzeyindeki üzeri sayvanlı
geniş cümle kapısından girilir. Çift şe-
refeli tek minare de burada yeralmış-
tır. Poligen gövdeli olup, mermerden
yapılmıştır.
Çift kanatlı bu ahşap kapı, önün-
deki caddeden aşağıda kaldığı için, üç
basamakla inilerek geçilir. buradan,
üzeri açık ve ortası havuzlu avluya in-
tikal edilir. Duvarları, siyah ve beyaz
mermerlerin nöbetleşe kullanılmasıyla
inşa edilmiştir. Mermer eşikli, ahşap
kanatlı bu ana kapının üzerinde, Os-
manlı tarzında celî sülüsle mermere
yazılmış iki satır halinde dikdörtgen
inşa kitabesi okunmaktadır.
Avludan, geniş kapı ile, cami hare- şamdanların yeraldığı nişi dışarıdan
mine dahil olunur. İçerisi, kıbleye doğ- kuşatan bordürün alınlığında celî sü-
ru uzanan bir orta, ikişer de yan sahın- lüsle yazılmış ibare bulunmaktadır.
lar olmak üzere, beş sahından meydana Minberi, ahşaptandır. Fazla eski ol-
gelmiştir. Kareye yakın plândadır. Yarı- madığı anlaşılmaktadır.
ya kadar mermerle kaplı duvarlarında,
Duvarlarında, çeşitli hat örnekle-
iki sıra halinde pencereler bulunmak-
riyle yazılmış büyüklü, küçüklü bir-
tadır. Yenilendiği anlaşılan düz görü-
çok, kıymetli levha bulunmaktadır,
nümlü geniş tavanı yüklenen zarif baş-
Duvarların süslenilmesinde, devrinin
lıklı kırmızı mermerden sütunlar, ya-
özelliğini taşıyan çini panolar da yer
rım daire kemerlerle birbirine bağlanıl-
yer kullanılmıştır.
mışlardır. Bu uzun ve seyrek sütunlar,
yüksek tavan, bol ve geniş pencereler, Bu zarif cami, genel görünümü iti-
camie gayet ferah ve huzurlu bir iç bariyle, son yıllarda esaslı bir bakım ve
mekân kazandırmış durumdadır. onarım görmüştür.
Mihrabı beyaz ve kırmızı sıra mer- Ana hatlarıyla ve özetle tanıttığımız
merlerin nöbetleşmesiyle teşkil ettiril- Sadreddin-i Konevî’nin babası ve mür-
miştir. Mihrap nişinin iki yanında be- şidi İbn-i Arabî’nin türbe ve külliyesi,
yaz mermerden, zarif birer sütun bu- Şam’daki önemli Osmanlı eserlerin-
lunmaktadır. Bunların bağlandığı at- dendir. Şehrin, görülmesi gereken en
nalı kemerin yukarıdaki iki yanında, mamur ve meşhur ziyaret yerlerinden
beyaz mermerden birer zarif köşebent biridir.
mevcuttur. İki tarafında, uzun mum

Merhaba
Akademik Sayfalar
407
9 TEMMUZ
“Geçmişten Günümüze Sadreddin
Konevi Sempozyumu”nun
Bekir ŞAHİN Ardından…

Meram Belediyesi Sadreddin Konevi “Sufilerin varlık açıklamaları dikkat çe-


Araştırma Merkezi (MEBKAM) tarafından kicidir. Dindeki varlık açıklamaları oldukça
20–21 Mayıs 2008 tarihlerinde, Sadreddîn-i anlaşılır ve tutarlıdır. Konevi’nin ilahi men-
Konevî'nin hayatı, eserleri, fikirleri, yaşadığı zileler düşüncesi varlık konusuna önemli
dönem ve takipçilerini esas alan uluslararası katkılar sağlar. Bu menzileler Konevi’de 5
bir sempozyum düzenlendi. Dedeman aşamada anlatılır. Son aşama insanı kâmildir.
Otel'de düzenlenen sempozyuma, Konya Ona göre varlık emri hakikatlerin hakikatin-
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, den rahmaniliğe gider. Daha sonra varlık
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar emri, en son insanda birleşir. Konevi, ilahi
Genel Müdürü Mustafa Atalar, Meram Bele- menzilelerinin meydana gelişindeki iletişimi
diye Başkanı Refik Tuzcuoğlu, Kültür ve Tu- mutlak varlıktan başlatarak çokluğa doğru
rizm Bakanı Adına Güzel Sanatlar Genel gerçekleşen bir süreç olarak düşünür. Böyle-
Müdürü Mustafa Atalar ile yurt içinden ve ce bilinmeyen bilinir, birleştirici rahmet
Yurtdışından 39 ilim adamı katıldı. hükmü egemen olur. Konevi varlığın yaratı-
Sempozyumun açılışında Meram Bele- lışı sürecinde, yaratılmışlar yaratana çıkar-
diye Başkanı Refik Tuzcuoğlu, Konya Bü- lar”
yükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Stephen Hirtenstein
Genel Müdürü Mustafa Atalar Birer konuş- “Tasavvufun devlerinden biri hakkında
ma yaptı. Atalar’ın Konuşması katılımcılar konuşuyoruz. Konevi son derece önemli
tarafından ilgiyle dinlendi büyük takdir gör- eserler vücuda getirdi. Arkasından gelenlere
dü. Yurt içi ve yurt dışından akademisyenin büyük ilham kaynağı olmuş Fatih Sultan
katıldığı Sempozyumun ilk gününde 3 otu- Mehmet tarafından eserleri yaygınlaştırıl-
rumda 14, ikinci gün ise, 4 oturumda ise 18 mıştır. Konevi’ye verilen unvanlar tamamıy-
tebliğ sunuldu. Sempozyuma İngiltere, Azer- la müstesnadır. 13. yüzyıl Konya’sında bu
baycan, Fransa, İran, Suriye ve Cezayir’den önemlidir… Peygamberlerin varisi olarak
7, ülkemizin farklı üniversitelerinden de 33 kabul edilmektedir. 40 hadis şerhinde
bilim adamı katıldı. Yurt dışından dinleyici 29’unu tamamlayabilmiştir. Hadislerin seç-
olarak da katılımcıların olması sevindiriciy- kinleri olarak adlandırılmıştır. Konevi, pey-
di. gamberi eksiksiz insanın tezahürü olarak
anlatmaktadır. Biçim ve anlam arasındaki
Oturumlardan Özetler ara dünya Konevi’de insanın gerçekliğini or-
Prof. Dr. Mohammad Khajavi Mazan- taya koyar. İnsanın en mükemmeli Hz.
darani: Muhammed’dir. Peygamber yol göstermek
Konevi’nin zamanla ilgili görüşleri en için yaratılmıştır. Şeytan O’nu taklit edemez.
dikkat çeken hususlardandır. Bazı filozoflar Konevî’de ilahi imajdan sapma yoktur. İnsan
zaman hakkında çeşitli görüşlerde bulundu- imajının odağının gerçek erdem olduğunu
lar. Mevlâna, Mesnevisinde “geçmiş gelecek gösterir. Yol gösterme üzerine vurgu
bütün zaman birdir.” der. Konevi, zamanı Konevi’de önemlidir.”
Allah’ın İsimleri’nin hükümlerine bağlamış-
tır. Her vücudun her aşamasında bir hakikat Dr. Semih Ceyhan:
gerçekleşmektedir. Zaman, ruh ve cesetler ile ‘OSMANLI MESNEVİ ŞERHÇİLİ-
ilgilidir. Zaman cismani dünyanın tamamın- ĞİNDE SADREDDİN KONEVİ TEFSİ-
da yer almaktadır. Zamanın marifeti varlı- Rİ’
ğıyla ilgilidir. Müphemdir. “Konevi, Züht ile aşkın bir arada olma-
sını savunmuşlardır. Onlar, muhakkik sıfatı-
Prof. Dr. Hüsamettin Erdem: na layık olan isimlerdir. Allah, insan ve âlem
‘SADREDDİN KONEVİ’DE İLAHİ ilişkisini ortaya koymada tahkik tasavvuru-
MENZİLELER’ nun ürünlerini ortaya koymuşlardır. Ekberi

408 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
ve Mevlevi düşünce geleneklerinde temel,
vahdeti vücut ilmiyle oluşur. Konevi, varlık
hakikatine ulaşmada müşahede yöntemini
savunur.”

Prof. Dr. Şerafettin Gölcük:


“Konevi, devrinin büyük entelektüelidir.
20 yıl önce andığımız bir toplantının ardın-
dan bugün buradayız. Konya’nın yer altın-
daki zenginlikleri ruhunu, maneviyatını
oluşturmaktadır. Aşk ve cezbe timsalidir.
Akıl, vahiy ve bilgi hazinesidir. Akla çok bü-
yük önem vermiştir.

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz,


‘Konevi’de Rüya Anlayışı’
“40 Hadis şerhinde rüya ağırlık kazan-
mıştır. İbrahim ve Yusuf aleyhisselamın, son
olarak Peygamberimizin rüyaları Kur’an’da
anlatılmıştır. Rüya insanlıkla birlikte var ol-
muştur. Rüya konusu birçok alanda günde-
me gelmiş, onunla amel edilip edilmeyeceği
tartışılmıştır. Tasavvufta rüyanın yeri konu-
sunda çeşitli görüşler vardır. Rüyayla vakit
kaybedildiğini düşünen akımlarda vardır.
Mevlana’da da rüya vardır. İbni Haldun’un
mukaddimesinde rüyaya değer verdiğini gö-
rüyoruz. Konevi, eserlerinde rüyadan bahse-
diyor. 40 hadis şerhi eserinde, 3 hadisi rü-
yayla ilgili olarak şerh ediyor. Rüyanın zama-
nıyla ilgili seher vakti görülen rüyalar konu-
sundaki hadisi örnek veriyor. Seher vaktinde
görülen rüyayı aynıyla zahir olabileceğini
söylüyor. Konevi, Hz. Peygamber’in rüyada
suretine uygun görünüşünü kabul eder.
Rüya bahsinin yorumla alakalı olduğuna
dikkat çekiyor. Konevi, rüyanın yorumlan-
masına saygı göstermiştir. Rüya konusunda-
ki ölçüleri anlamlıdır.”

Prof. Dr. Zaim Khenchelaoui:


“Şeylerin şeyhi olarak Konevi, büyük bir
mutasavvıf bilgindi. Konevi’nin hocası İbni
Arabî’nin Paris’te heykeli dikildi, İran’da bir
bir çıkar ilkesinin kabulü zor bir ilke olduğu-
müze açılıyor. Fransa bir pul yayınladı.
nu söylüyor. Konevi, birden genel bir varlık
Arabî’yi keşfeden Avrupa’da Konevi’de çok
tecellisini anlatıyor. Bu şekilde genel varlık
iyi bilinmektedir. Konevi, sufi özelliğiyle Ek-
tecellisi ilkesiyle, her bir nesnenin tanrıya
beriye ekolünün temelini oluşturuyordu.
bakan yönünün olduğunu söylüyor.”
Gayb Risalesi ilim dünyasında büyük ilgi
görmüştür. Büyük ve dev sima irfanî ekolün
Yrd. Doç. Dr. Ekrem Demirli
en önemli temsilcisiydi. Ruhi bağlantı bu
‘Türk Düşüncesinin Kurucu Düşü-
zatların bereketiyle intikal etmiştir.
nürlerinden birisi olarak Sadreddin-i Ko-
Konevi’nin eserlerinin yayınlanması mem-
nevi’
nuniyet vericidir. Ortak kültürümüze yar-
Tasavvufun Metafizik bir tasavvura dö-
dımcı olacaktır. Onun istisnai bir yaşamı
nüştüğü yeni dönemin kurucu düşünürü
oldu.”
İbnü'l-Arabî’dir. Bu düşünceye sistematik ve
tedris edilebilir formunu kazandıran ikinci
Dr. Ömer Türker
düşünür Sadreddin Konevi’dir. Bu iki sufi-
‘Konevi Metafiziği’nin Sorunları’
nin ardından yeni dönem tasavvufu temelde
“Birlikten çokluğun çıkması metafizik
iki kitabı eksen alarak gelişmiştir. Birincisi
sorunların başında geliyor. Konevi, birden
İbnü'l-Arabî’nin Fusus’u diğeri Konevi’nin

Merhaba
Akademik Sayfalar
409
9 TEMMUZ
Miftahu’l-gayb’idir. Konevi’den sonra gele- göre önceliklidir. İmamı Rabbani, ehlisün-
nek büyük ölçüde bir şerh geleneği şeklinde net kelam ulamasını üstün görür.”
ortaya çıkar ve hiçbir şekilde Konevi veya
İbnü'l-Arabî ile mukayese edilebilecek de- Mohammad Reza Mehrafza:
rinlikte bir yazar görülmez. Şerh döneminin ‘İran’da Sadreddin Konevi Faaliyetleri’
ilk önemli ismi yazdığı Fusus şerhiyle müs- “Bismillahirrahmanirrahim. İran’da ebe-
takbel şerhlerin genel çerçevesini belirleyen di akıl dergisinde Konevi’nin iki eseri Farsça
Müeyyidüdidin el-Cendi’dir. Büyük şair olarak yayınlanmıştı. Felsefe ve Hikmet
İbnü’l-Farız’ı geleneğe katarak, geleneğin Derneği’nde çalışmalar yapılıyor. Konevi,
alanını genişleten ve özellikle ıstılahlarla ilgi- hakkında 15 kadar tez bulunuyor. Kum’da
li çalışmasıyla büyük katkı sağlayan isim, medresede incelemeler yapılıyor. Sözlerimin
Saidüddin Fergani’dir. Fusus şerhine yazdığı sonunda Konevi için sizden bir Fatiha istiyo-
mukaddime ve diğer risaleleriyle nazari ta- rum.”
savvufun temel sorunlarını ele alan isim, Da-
vud Kayseri’dir. Bu geleneğin özellikle İran Bakri Aladdin:
bölgelerinde yayılmasına katkı sağlayan ‘Kaderin boyutları ve sırrı’
isimlerden birisi Fusus şarihi Abdürezzak “. Gaybı ancak Allah bildiği için kader
Kaşani’dir. Bu isimlerin ardından Molla Fe- konusunda konuşmak çok zor ve tehlikeli-
nari, Kutbuddin İzniki, Kutbuddinzade İz- dir. Bu yolda yürüyen sadece Konevi olmuş-
niki, Abdullah İlahi, Ahmet İlahi, Şeyh Bed- tur. İbni Arabî, sufi yetenekleriyle donatıl-
reddin Simavi, Osman Fazlı İlahi ve İsmail mıştı, Konevi’de onunla aynı mertebelere
Hakkı Bursevi, Abdullah Bosnavi ise bu ge- ulaşmak istedi. Konevi, kaderin sırrı kapısını
leneğin farklı asırlardaki temsilcilerinden sa- açan İbni Arabî’yi takip etti.
dece bir kaçıdır. Hiç kuşkusuz tasavvufun Değişmez gerçek ezelden geliyor. Allah,
İslam ilim geleneğindeki yeri olduğu kadar sufilere ilahi iradesiyle kaderini öğrenme
özellikle felsefe ve kelam gibi nazari ilimlerle imkânı tanımaktadır. Kaza ve kader ezelden
ilişkisi, bu yazarların eserleri üzerinde yapıla- beri sabit olarak yazılmıştır. Eşya ilahi varlık-
cak ayrıntılı çalışmalarla ortaya çıkacağı gibi la bağlantılıdır. Kendi asil bir şekli yoktur.
Selçuklu-Osmanlı düşüncesinden söz etme- Varlık gerçeği Allah’ın bahşettiği bir vergidir.
miz de bu yazarlar hakkındaki araştırmaların Kaderin sırrı karanlık bir sorundur. Akıl ve
sonucuyla şekillenecektir. düşünceyle öğrenilemez. Kaderin sırına akıl
eremez.
Doç. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı: İlahi keşifle, sufi yola girmekle, Peygam-
‘Konevi’nin yaşadığı çağda İktidar- berin gittiği yoldan gidilerek anlaşılabilir.
Sufi çevre ilişkileri’ İnsanın kendi kendini öğrenmesi Allah’tan
“13.yüzyılın başlarından itibaren bir lütuftur. Kaderden, bu yönüyle sadece
Anadolu’ya çeşitli akımlardan dervişler gel- İbni Arabî ve Konevi bahsetmiştir. Kader,
meye başlamıştı. Tasavvufi kişilerin ilk temas eşya için verilmiş bir hükümdür. Zamanla-
kurduğu kişiler iktidar sahipleri olmuştu. madır. Fiillerin zaman içinde meydana gel-
Sultanların tasavvufi kişilere yakınlığı mane- mesiyle ilgilidir. İnsanın belirgin kimliği
vi nüfus oluşturmuştur. Selçuklu sultanları vardır, değişmez. İnsan zorunlu kılınmakta-
ilim adamlarına büyük önem vermişti. Ko- dır, kaderinden kurtulamaz.”
nevi, Konya bürokrasisinde görev alan kişi-
lerle ilişkideydi. Yetişmelerine katkıda bulu- Prof. Dr. Azmi Bilgin
nuyordu.” ‘Osmanlı Kaynaklarında Sadreddin
Konevi’
Dr. Abdullah Kartal “Konevi’nin sahip olduğu bilgi birikimi-
‘Alternatif bir Vahdet-i Vücud Yorum- ne kimsenin erişemediği Osmanlı kaynakla-
culuğu: Simnani, Cili ve İmam Rabbani rında belirtilmektedir. Eserleriyle insanlığı
Örneği’ güneş gibi aydınlatmıştır. Konevi, Arapçayı
“Vahdet-i Vücud doktrini bir başlangıç ve Farsçayı çok iyi biliyordu. Kaynaklarda şu
noktasıdır. Vahdet-i Vücud kendinde varlık şekilde bilgiler yer alıyor. Babasının kuyum-
olarak ele alınmaktadır. Varlık, sufilere göre cu başı olduğunu Evliya Çelebi yazmıştır.
haktır. Bu da mutlak varlıktır. Simnani, Vahdeti vücut düşüncesinin Anadolu’da tu-
Vahdet-i Vücudu tenkit eder. Cili, varlığın tunmasında etkili olmuştur. Küçük yaşlarda
zatın sıfatı olduğunu söyler. Cili, Vahdet-i İbni Arabî’den dini ve tasavvufi eğitim aldığı
Vücud konusunda İbni Arabî geleneğinden yazılıyor. İbni Arabî’den aldığı bilgileri dinen
ayrılmaktadır. Onun doktrinine göre birli- ve akla uygun olarak yorumlamak, açıkla-
ğin özünde varlık yoktur. İmamı Rabbani, mak istemiştir şeklinde sunuluyor. İbni
Allah (cc) âlem ilişkisinde bu bakış açısını Arabî’nin Konevi’yi yetiştirmek için
doğru bulmaz. İlim, amel ve ihlâs Rabbani’ye Anadolu’ya geldiği belirtiliyor. Konevi’nin

410 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
etkisi konusunda Osmanlı kaynaklarında, Yrd. Doç. Dr. Sait Başer
doğrudan onun düşünceleri anlatılmak yeri- ‘Sadreddin Konevi Üzerinden bir En-
ne göndermeler yapılıyor.” telektüel Stratejisi Okuma Denemesi’
“Anadolu, Malazgirt’ten sonra hızla fet-
Sema Özdemir hedildi. 4 yılda İznik’e geliniyor. 20 yıl son-
‘Konevi’nin Mirası: Davud Kayseri’de da haçlı seferleri başlıyor. Milyon milyon
Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu’ ordular geliyor 100 yıl devam eden bir mü-
“Konevi ilk kez tasavvufun temel kaide- cadele devam ediyor. 1075 İznik’in fethiyle
lerinden bahsetmiş ölçüler koymuştur. Da- arı kovanına çomak sokuluyor. 12. yüzyıl
vud Kayseri’de aynı alanda çalışmıştır. Kay- Türklüğün varlık mücadelesi verdiği bir asır.
seri, Konevi gibi akli temellerde tasavvufu 13. yüzyılda bir Moğol asrıdır. Türklerin
ortaya koymak istemiştir. Tasavvufun akli il- Müslüman oluşları dikkatli bir tarihçi gö-
keleri olduğunu savunur. Tasavvufu ilmi bir züyle bakınca töre terk edilmeden gerçekleş-
disiplin olarak kabul etmiştir. Kayseri, aklın miştir. Konevi, bir insan inşa etme projesi
bilgiden payı olduğunu belirtmiştir. Kayseri, ortaya koymuştur. Konevi’yi anlama bir ya-
suretlerin hakikatlerinin kalbin aydınlığıyla ratmadır. Konevi’nin şahsında mükemmel
keşfin bilgisine ulaşılabileceğini söyler. Akıl, bir entelektüel yaratma projesine tanık olu-
kalbin kuvvelerinin altında bir daldır. Aklın yoruz. Konevi, eserlerinde doğrudan Türkçü
vahiy bilgisini kabul etmesi şart koşuluyor. vurgu bulamazsınız. Evrensel nitelikli bir ah-
Kayseri’ye göre hakikatler akli ilimlerin ilke- lak modeli geliştirmek istemişlerdir.”
leriyle anlatılmalıdır. Kayseri, aklın
imkânlarını reddetmiyor.” Prof. Dr. Mikail Bayram
‘Fatih Sultan Mehmet’te Sadreddin
Doç. Dr. Bayram Kılıç Konevi Hayranlığı’
‘Sadreddin Konevi’ye göre yorum’un “Fatih, yüksek bir ilim ve sanat adamıy-
(Şerh-Te’vil) İmkânları ve Sınırları- dı. Konevi’ye bakış tarzı ve tutumu, siyaset-
Sınırlılıkları’ fikir dünyasında etkili olmuştur. Konevi’nin
“Konevi, yorumda zirve olan bir şahsiyet eserleri Fatih zamanında özenle şerh edilmiş-
olmuştur. Bilinçli ve yöntemli bir şekilde tir. Fatih’in kütüphanesinde Konevi’nin
eserlerinde düşüncelerini ortaya koymuştur. eserlerinin özel bir yeri bulunuyordu. Fatih’in
Allah’ın bilinmesine dair bilgileri yorumlar- hocası Akşemsettin Konevi’nin kütüphane-
ken uyarılarda bulunur. Anlamaya davet sinde bir süre çalışma yapmıştır. Fatih,
eder. Yorumun sınırı konusunda, ‘anlamadı- Konevi’ye büyük ilgi duymuş tanımaya çalış-
ğın şeyi inkâr etme, doğrulayamadığın şey mıştır. Konevi’nin eserlerini Farsça tercüme
yok sayılmaz, başkasının bildiği durum var ve şerhlerinden okumuş tetkik etmiştir.”
olabilir’ şeklinde uyarılarda bulunur.”
Doç. Dr. Alaaddin Aköz
Bekir Şahin ‘XVI. Yüzyılda Şeyh Sadreddin Konevi
SADREDDİN KONEVÎ’NİN YUSU- Vakfı
FAĞA KÜTÜPHANESİ’NDE BULUNAN “ Konya ve çevresi siyasi açıdan sürekli
BİR GÜNLÜĞÜ hareketliliğin yaşandığı bir bölge olmuştur.
Sadru'd-din Konevî'nin kendi te'lifi olan 1360’larda Osmanlı-Karaman mücadelesi
eserlerin kendi el-yazısı olan nüshaları da ki- şeklinde başlayan savaş ya da savaşımsı or-
tapları arasında bulunuyordu. Dostlarına ve tam bölgenin Osmanlı Devletine dâhil ol-
devlet adamlarına yazdığı mektupları ve ması ile biçim değiştirmiştir. Artık bir başka
dostlarının kendisine yazdıkları mektuplar güçle değil Osmanlı siyasî erki kendi içinde
ve bir takım küçük risaleleri özel defterlerin- nüfuz mücadelesine girişecek ve mücadele
de toplamıştı. Kısacası zengin ve muhtevalı alanı yine aynı olacaktır. 15. yüzyılın sonla-
bir koleksiyona sahip idi. Onun bu defterleri rında meydana gelen Şehzade Cem- Şehzade
Anadolu Selçukluları döneminin ilmî, siyasî Bayezid mücadelesi, 16. yüzyılın ilk çeyre-
ve kültürel hayatı ile ilgili zengin bir arşiv ğinde yaşanan ve yine Osmanlı şehzadeleri-
niteliğinde idi. nin de dâhil olduğu Kızılbaş hareketi, İran
Sadru'd-din Konevi, sürekli yazan, not Seferi esnasında Şehzade Mustafa’nın öldü-
düşen bir bilim adamıdır. Dostlarına, devlet rülmesi, 1550’lerin sonunda Kanuni Sultan
adamlarına mektuplar yazmakta, bazen kü- Süleyman’ın şehzadelerinden Konya Valisi
çük bir hatırasını tarih vererek bir kenara Selim ile Amasya Valisi Bayezid arasında
kaydetmektedir. Bu günlüğünde; kendi ho- meydana gelen Konya Muharebesi ve niha-
calarından bahsetmekte, okuduğu kitaplerı, yet 16. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başla-
yer zaman ve mekân zikrederek anlatmakta- rında cereyan eden ve Anadolu’yu baştanba-
dır. Ayrıca Üvey babasıyla ilgili de bilgiler şa talan ve harap eden, köylerin boşalmasına,
bulunmaktadır. üretimin yıllarca yapılamamasına sebep olan

Merhaba
Akademik Sayfalar
411
9 TEMMUZ
ve tarihlere “Büyük Kaçgun” buluşmuştur. Bu iki şahsiyet veli ve insani
diye geçen Celâlî İsyanları. Bu kâmil mertebesine ulaşmışlardır. Mevlana ve
isyanların en yoğun cereyan Konevi arasında hiçbir ihtilaf olmamıştır.
ettiği bölgelerden birisinin de Konevi, yüksek ilmi ve irfanıyla bilinmekte-
Konya olduğu malumdur. Bü- dir. Konevi, akıl denizi olan bir İslam bilgi-
tün bunlar göz önüne alındı- nidir. Mevlana ile insanı anlamada aynı yol-
ğında 1570’lerde de vakıf köy- dadır.”
lerini etkileyen bir hareketlili-
ğin olması uzak bir ihtimal ol- Doç. Dr. Mehmet Eren:
muyor. Mesela şehirlerde yo- ‘Sadreddin Konevi’nin Tasavvufi Ha-
ğunlaşan medrese öğrencileri dis Şerhçiliği (Hz. Peygamber’in Rüyada
bu meyanda zikredilebilir.” Görülmesi rivayeti çerçevesinde)’
“Konevi, eserlerinde ayet ve hadislerle
Doç. Dr. Hülya Küçük vahdeti vücudun delillerini arz etmiştir.40
‘Sadreddin Konevi’nin hadis şerhini 29 hadisle sonlandırmıştır. Bu
En-Nusûs Fi’t-Tahkik Adlı hadislerin hikmet ve sırlarının üzerinde du-
Eseri’ rulmasını ister. Külli kaidelere uygunluk öl-
“Konevi’ye ait olduğu bili- çüsünü koyar. Kitabın yarısını teşkil eden iki
nen 25 eser mevcuttur. İbni hadiste keşif yoluyla elde ettiği bilgileri su-
Arabî’ye nazire olarak yazdığı nar. Konevi, ayet ve hadisleri vahdeti vücud
bu eserin 38 nüshası, 5 şerhi dairesi nazariyesine göre anlar ve yorumlar.
bulunmaktadır. Bölümlere ay- Rüyaların sırrı konusunda açıklamalar yap-
rılan bu kitapta fikirlerini mıştır. Salih rüyaları uyarı ve müjde olarak
Allah’ın tanınmazlığı üzerine yorumluyor. Peygamberlerin rüyalarına işa-
kurar. İşari manaların yer aldı- ret ediyor. Konevi’nin rüya konusundaki
ğı kitapta Hak ifadesinin kul- bilgileri orijinal ve ufuk açıcıdır. Rüyalarda
lanılmasına özen göstermiştir.” Peygamberimizin görünmesiyle 9 sahabiden
bildirilen hadisler vardır. Bu hadislerin açık-
Prof. Dr. Tahsin Gör- lanmasında değişik görüşler ortaya çıkmış-
gün: tır.”
‘Düşüncenin Mevzusu ve
Maksadı olarak İnsan: Kone- Mustafa Topatan:
vi, Fenari ve Heidegger’de ‘Mevlevi Menakıpnamelerinde Sad-
Varlık Meselesi’ reddin Konevi’
“Varlık meselesi, ne oldu- “Mevlana ve Konevi, aynı dönemde ya-
ğu sorulduğu zaman hiçbir şey şamış, yakın ilişki içinde olmuşlardır. Kone-
olarak karşımıza çıkıyor. İnsan ve insanı vi, 38 yaşında Konya’ya geliyor. 85 yaşında
kâmil hakkındaki eserler İslam düşüncesinin vefat ediyor. Mevlana ile münasebetleri ilk
en ağır eserleri arasında yer almaktadır. Te- olarak Şam’da oluyor. Her ikisinde hakikate
fekkürün zirvesi buradadır. Batı düşüncesin- dair birliktelik vardır. Sıcak, saygın ve hür-
de de nihai nokta insan olmuştur. İnsan var- metkarane bir ilişki vardır. Konevi,
lığın manasıdır. Konevi’de varlığın gayesini Mevlana’nın vefatından sonra bir rubai söy-
insanı kâmille açıklamıştır. İnsanlığın varo- lüyor. Konevi bütün ilimlerde ulemalar ara-
luş sorunu, günümüzdeki toplumsal prob- sında anılıyor. Mevlana unvanının Konevi,
lemler bu bakış açısıyla çözüme kavuşacak- tarafından verildiği söyleniyor.”
tır.”
Doç. Dr. Naim Şahin
Dr. Ghasem KAKAIE ‘Sadreddin Konevi’de Sevgi -Yaratma
“Bu bütün irfani düşüncelerin çekirde- İlişkisi’
ğidir. Arif, irfani vahdeti tecrübe etmiştir. “Konevi, yaratma modellerinde dönüm
Kendi keşif ve tecrübelerini bizlere anlatarak noktası olarak nitelendirilen düşünür olarak
kapı açmışlardır. Konevi ve Mevlana’nın de- dikkat çeker. Konevi, varlık felsefesini kapsa-
neyimlerine ulaşamayız. Kendi ifadelerine yan alanda çalışmıştır. Konevi’de ilimle sev-
değinebiliriz. Tevhid, vahdeti vücuddur. İn- ginin ayrılmazlığı vardır. Burada Allah’ın
sanı kâmile ulaşmak vahdeti vücudla olur. isimleri üzerinde bu yönde değerlendirmele-
Muhabbet ve aşk yolu, ilim ve akıl yolu ma- ri vardır. Sevginin neticesi olan yaratma,
rifete ulaştırır. Konevi, İbni Arabî’yi takip Konevi’de estetik bir boyutu beraberinde ge-
etmiş, üstün eserlere, zengin bilgilere ulaş- tirmektedir. Bu eşi benzeri olmayan bir sanat
mış, daha üstün olmuştur. Söylediklerindeki eseri olarak karşımıza çıkıyor Konevi’nin
kudret çok üstündür. Mevlana’nın muhab- eserlerinde. Bütün bunları Cenab-ı hakkın
bet irfanı ve Konevi’nin akıl irfanı Konya’da bir ikramı olarak değerlendiriyor.”

412 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
Doç. Dr. Mehmet Dalkılıç kında da yargı verebilecek yegâne kişidir.
‘Konevi’de Tekafü-i Edile (Delillerin Buradan hareketle Konevi muhakkik sufileri
Denkliği) Kavramının Mezheplerin Birbi- bütün dönemlerde insanların hakikat tasav-
rini Anlamadaki Katkısı’ vurları hakkında “yargı verme” salahiyetine
İnsanlar, sadece akılla gerçeği kavramaya ve liyakatine sahip kimseler olarak görür
çalıştıkları sürece, birbirlerini hiçbir zaman,
mutlak anlamda ikna edemeyeceklerdir. Bu DEĞERLENDİRME OTURUMU
durumda denk delilere sahip insanlar, haki- Uluslararası Sadreddin-i Konevi
kati göreli bir şekilde inceleyeceklerdir. Arif Sempozyumu’nun değerlendirme oturumu
başka bir bilgi kaynağı ile örnek hikâyedeki Aynı günün akşamı Meram Belediyesi Ka-
fil hakkında, doğru bilgi verebilen yegâne dın Meclisi’nde yapıldı. Meram Belediye
kişi olduğu gibi insanların verdiği bilgi hak- Başkanı Refik Tuzcuoğlu, MEBKAM Başka-
kında da yargı verebilecek yegâne kişidir. nı Hüsamettin Sönmez ve tebliğ sunan ilim
Buradan hareketle Konevi muhakkik sufileri adamları, sempozyumla ilgili düşüncelerini
bütün dönemlerde insanların hakikat tasav- açıkladılar.
vurları hakkında “yargı verme” salahiyetine
ve liyakatine sahip kimseler olarak görür. Bu Katılımcıların İsimleri
amaç, -insanlar farkında olsalar da olmasalar Dr. Abdullah Kartal,
da- Mutlak hakikati bilmektir. Bilim mutlak Prof. Dr. Ahmet Önkal,
doğruyu, mutlak hakîkati elde etmeye Doç. Dr Alaattin Aköz.
Prof. Dr. Azmi Bilgin,
muktedîr olamadığına binâen, Dinî İnanç Bakrı Aladdın
için de lehte ya da aleyhte bir hüccet olarak Doç. Dr. Bayram Dalkılıç,
kullanılamaz. Zira dinî İnanç, diğer adıyla Bekir Şahin
imân, “kesinlikle ve zorunluluklu olarak Prof. Dr. Dilaver Gürer,
doğru ve mutlak olan bir hakîkat”in Yrd. Doç. Dr. Ekrem Demirli,
kabûlünü şart koşmaktadır. Öyleyse, nasıl Dr. Ghasem Kakaıe,
ki, bilimsel bilgi, dinî inançları cerh ve iptal Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz,
Yrd. Doç. Dr. Haşim Şahin,
etmeye muktedîr değilse, tasdîk ve ispat et-
Doç. Dr. Hidayet Işık,
meye de muktedîr değildir. Dil, kültür, mi- Doç. Dr Hülya Küçük,
zaç, eğilim vs. gibi çeşitli amiller insanların Prof. Dr. Hüsamettin Erdem,
farklı amaçlara yöneldikleri izlenimi verse Prof. Dr. Kenan Gürsoy,
bile hepsinin ardındaki gerçek gaye, Doç. Dr. Konul Bunyadzada,
Laıla Abdel Karım Khalıfa
Doç. Dr. Gönül Bunyadzade Prof. Dr. Mehmet Bayraktar,
‘Azerbaycan’da Sadreddin Konevi’ Doç. Dr. Mehmet Dalkılıç,
Doç. Dr. Mehmet Eren,
“Konevi, Azerbaycan’da çok az tanınıyor. Prof. Dr Mikail Bayram,
İlk çalışmayı bendeniz yaptı. Hem de bu Mohammad Khajawı,
sempozyum vesilesiyle. Azerbaycan, İslam Prof. Dr. Mohammad Reza Mehrafza
kültürünün organik bir parçası olmuş, katkı Prof. Dr Mustafa Çiçekler,
sağlamıştır. Tüm İslam ekolünün temsilcileri Doç. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı,
burada eserler vermiştir. Tasavvuf deryasında Mustafa Topatan
sonsuz bir damla olan Konevi, dini tecrübe Doç. Dr. Naim Şahin,
Dr. Ömer Türker,
ve yaşam tarzıyla dikkat çekmektedir. Tasav-
Prof. Dr. Rahmi Karakuş,
vufun köküne bakılması için dikkat çekmiş- Prof. Dr. Reşat Öngören,
tir. Sistemleştirmiştir. Konevi, yeni bir ekol Yrd. Doç. Dr. Sait Başer,
oluşturmuştur. İslam düşüncesinde incelen Sema Özdemir
bir zincirde sağlam bir halka olarak vazife Dr. Semih Ceyhan,
yapmıştır.” Stephen Hırtensteın
Prof. Dr. Şerafeddin Gölcük,
Doç. Dr. Hidayet Işık Prof. Dr. Tahsin Görgün,
‘Sadreddin Konevi’nin Hz. İsa ile ilgi-
li Görüşlerinin Müslüman ve Hıristiyan
Teolojisi Açısından Değerlendirilmesi’
İnsanlar, sadece akılla gerçeği kavramaya
çalıştıkları sürece, birbirlerini hiçbir zaman,
mutlak anlamda ikna edemeyeceklerdir. Bu
durumda denk delilere sahip insanlar, haki-
kati göreli bir şekilde inceleyeceklerdir. Arif
başka bir bilgi kaynağı ile örnek hikâyedeki
fil hakkında, doğru bilgi verebilen yegâne
kişi olduğu gibi insanların verdiği bilgi hak-

Merhaba
Akademik Sayfalar
413
9 TEMMUZ
Hocası Sadreddîn-i Konevî,
Mevlânâ’nın gölgesinde kalmış
Nail BÜLBÜL gibidir!

Peygamber (s.a.v) Efendimizin, narak, kendisi de Şam’da ders vermişti.


Mekke’den hicrete karar verdiğinde Arabî’nin vefatından sonra Mısır’a, ora-
Medine-i Münevvere ve Şam ile birlikte dan da Hacca gitti, dönüşte de Konya’ya
Belde-i Muhayyere olarak vasıflandırdığı gelerek yerleşti.
şehrimiz için, “Konya, yerin altından İslâmiyetin gereklerine bağlı, davra-
idare edilir” diyen Hacı Veyis zâde Mus- nışlarında ciddi ve tâviz vermeyen,
tafa Kurucu Hocaefendi’nin de işaret etti- Konya’da ders verdiği hikmet ve tasavvuf
ği gibi Konya, mânevî dinamikler yönün- ehli binlerce talebe yetiştiren, kelâm il-
den ender rastlanan büyük bir zenginliğe minde birçok önemli meseleye açıklık ka-
sahiptir. Konya; Peygamberler, Sultan-ül zandıran bu büyük âlim, Muhyiddîn-i
Ulema Bahaeddîn Veled, Mevlânâ Arabî’nin “Vahdet-i vücût” (Varlığın bir-
Celâleddîn-i Rûmî, Şeyh Sadreddin-i Ko- liği, Allah’ın gerçek varlık olup, bütün
nevi, Şems-i Tebrizî, Ateş Bâz-ı Velî, Ulu kâinatın O’nun tecellisi olduğu görüşü)
Arif Çelebi, Seyyid Mahmud Hayranî, hakkında söylediklerini ve yazdıklarını
Nasreddin Hoca, Seyyid Harun Velî, Ebu dîne ve akla uygun olarak îzah etmiştir.
Said Muhammed Hadimî, Şeyh Hayatı zühd ve takvâ içerisinde geçen, ha-
Bahaeddîn Nakşibendi, Şeyh Selahaddîn-i ramdan son derece sakınıp, şüpheli şeyler-
Zerkubi, Çelebi Hüsameddîn ve daha bir- den kaçınan, kimsenin kalbini kırmayan,
çok evliyâ, ârif kişi ve mâneviyat erini ba- dünya malına meyletmeyen Şeyh Konevî,
rındırdığı için şanslıdır. Nitekim gönüller “Hocam” dediği Muhyiddîn-i Arabî ile
sultanı Hz. Pîr, “Benim nâçiz bedenim ilgili olarak şunları anlatıyor:
burada bulundukça Konya, büyük
âfetlerden masun olacaktır” buyurmuş- “Üvey babam Arabî, benim yüksek
tur. makamlara kavuşmam için çaba sarfet-
ti, fakat sağlığında bu mümkün olma-
Evliyânın büyüklerinden ve kelâm dı. Vefatından sonra bir gün kabrini zi-
âlimlerinden olan, üvey babası yaret edip dönerken, birden kendimi
Muhyiddîn-i Arabî’den ilim tahsil eden, geniş bir ovada buldum. Allah’ın mu-
Evhadüddîn-i Kirmânî’den feyz alan, habbeti beni kaplayınca, Muhyiddîn-i
Sadeddîn-i Fergânî’nin yanısıra Arabî’nin ruhunu güzel bir sûrette gör-
Mevlânâ’ya da hocalık yapan Sadreddin-i düm. Tıpkı sâf bir nûr’du. Bir anda
Konevi, günümüzde yeteri kadar tanıtımı kendimi kaybettim. Sonra kendime ge-
yapılmadığı için Celâleddîn-i Rûmî’nin lince onu yanımda gördüm. Selâm vere-
gölgesinde kaldığı söylenebilir. Asıl adı rek, hasretle boynuma sarılıp, sonra
Ebü’l Meâlî Muhammed bin İshâk olan, ‘Allahü teâlâya hamd olsun ki, perde ara-
miladî 1210’da Malatya’da dünyaya geldi- dan kalktı ve sevgililer kavuştu, niyet ve
ği kaydedilen ve 1274’te Konya’da vefat gayret boşa gitmedi. Sağlığımda kavuşa-
eden Konevî’nin, Selçuklular devrinde madığın makamlara, vefatımdan sonra
yüksek itibar sahibi bir şahsiyet olan ba- kavuşmuş oldun’ buyurdu”
bası İshâk Efendi vefat edince, annesi ile
evlenen Muhyiddîn-i Arabî’nin terbiyesi Sadreddîn-i Konevî, bir seferinde de
altında yetişerek, iyi bir tahsil gördü. hicri 653 senesi Şevvâl ayının (Bayram
Kelâm ve tasavvuf ilimleriyle ilgili çok ayı) onyedisi Cumartesi gecesi rüyasında
kıymetli eserler yazan Sadreddîn-i Konevî, Muhyiddîn-i Arabî’yi gördüğünü, uzun
Muhyiddîn-i Arabî ile beraber Haleb ve konuşmalarından sonra Cenâb-ı Hakk’ın
Şam’a gittiğinde onun derslerinde bulu- Esmâ-ü’l Hüsnâsı (Allah’ın güzel isimleri)

414 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ
ile ilgili kalbinde beliren bilgileri arz etti- rin, Peygamber Efendimizi vefat etti diye
ğini bildirerek, “O da; çok doğru, pek mübarek bedenini yıkayıp, kefenledikleri-
güzel” deyince “Efendim! Hakîkatde ni gördüğünü söyleyen Sadreddîn-i
güzel olan sizsiniz. Çünkü bu ilimleri Konevî, şöyle devam ediyor:
bana siz öğrettiniz. Siz olmasaydınız, “Resûlullahın mübarek başı, kefe-
bu ilimleri bana kim öğretirdi” diyerek, nin dışında açıkta idi. Orada bulunan-
ellerini öptüm ve “Efendim! Bütün lara ‘Ne yapıyorsunuz?’ dedim. Onlar
mahlûkatı, her şeyi unutup Allahü da; ‘Peygamberimiz ahirete intikâl etti.
teâlâyı daimî olarak hatırımda tutabil- Techiz ve tekvin hizmetleriyle şereflen-
mem için bu fakire dua ve himmetleri- mek istiyoruz’ dediler. Kalbime öyle bir
nizi istirham ediyorum” diye yalvardım. ilhâm geldi ki Peygamber Efendimiz
O da, bu arzuma kavuşacağımı müjde- daha vefat etmemiştir. Oradakilere;
ledi ve uyandım” dedi. ‘Sevgili Peygamberimizin mübarek yüzle-
Sadreddîn-i Konevî hazretleri, bun- ri, ölen kimsenin yüzüne benzemiyor.
dan sonra daha büyük mânevî makamlara O’nun vefat etmemiş olduğunu sanıyo-
yükseldiğini, “Âlem-i şühûd” un (Gözle rum. Biraz bekleyelim mesele anlaşılsın’
görme) kendisine seyrettirildiğini, hiçbir diyerek, yüzlerine doğru eğildim. Dik-
zaman Allah’ı hatırından çıkarmadığını, katlice inceleyince zayıf kalp atışlarını
bir an bile unutmadığını “Nefehât” isim- ve yavaş yavaş nefes aldıklarını anlayın-
li eserinde bildiriyor. Bu vesile ile merhum ca, oradakilere, Resûlullah Efendimizin
Mehmed Âkif ’in “Şühudundan cüdadır, sağlığını müjdeledim ve heyecanla
çok zamanlar var ki imanım/Bu vah- uyandım. Bu rüyadan anladım ki, İslâm
detzara –gûya!” geldim amma pek peşi- âleminde büyük bir musîbet meydana
manım” mısralarını kaydedip, Sadreddîn-i gelmek üzeredir. Rüyayı gördüğüm ta-
Konevî ile ilgili bazı menkıbelerden bah- rihi bir yere kaydettim. Sonradan öğ-
setmenin yerinde olacağını düşünüyo- rendim ki, Moğollar Bağdad’ı istilâ
rum. ederek pekçok Müslümanı kılıçtan ge-
Şerâfeddîn-i Kayseri anlatıyor: çirerek şehid etmişler.”
“Sadreddîn-i Konevî hazretleri, talebesi Kaynaklar; Şems-i Tebrizî Konya’ya
Mevlânâ’nın vefatına çok üzülmüştü. gelince, Mevlânâ’nın devamlı olarak bu-
Cenaze namazını kıldıracağı sırada bir- nunla sohbet edip, hiç dışarı çıkmaz oldu-
den bire hıçkırıp kendinden geçti, bir ğunu, Konya’nın ileri gelen diğer
müddet sonra kendine gelip, namazı âlimlerinin buna üzülerek Denizli’ye git-
kıldırdı. Bazı talebeleri ‘Efendim! Na- tiklerini ve bu durumu öğrenen Selçuklu
maz kıldıracağınızda üzerinizde hiç gör- Sultanının çok üzülerek, bir Cuma günü
mediğimiz bir hâl vardı. Acaba hikmeti Sadreddîn-i Konevî’den ricada bulunup,
nedir?’ dediler. Bunun üzerine; ‘Namazı kendisine şöyle dediğini kaydeder:
kıldırmak için ilerleyince meleklerin saf “Ben âlimler arasında olan şeylere
hâlinde dizilip, Peygamber Efendimizin karışmam. Bu iş padişahların karışaca-
(s.a.v) arkasında cenaze namazı kıldığını ğı iş değildir. Ancak, Cuma namazında
gördüm. Hepsi mavi elbiseler giyinmiş âlimlerin bulunmamaları şanımıza
olan gökteki melekler ağlıyorlardı’ buyur- noksanlık verir. Lütfen bunları bulup
du. getirin”
Şeyh Sadreddîn Konevî, vasiyetinde Sadreddîn-i Konevî hazretleri hemen
buyurdu ki: “Yakında öyle bir fitne ko- katırına binerek yola çıktı. Bir anda ken-
pacak ki, çok kimseler zulümden kur- dini Denizli’ye vararak, âlimleri bulup,
tulamayacaktır. Onun için evlenmeyen onlara “Cuma namazı vakti geçmeden
kimseler bundan sonra Şam’a gidebi- Konya’ya dönmemiz lâzımdır. Sultanın
lir.” kalbini kırmayınız; Padişahlar Allah’ın
Bu sözleriyle Moğolların Selçuklu emrini ifaya memur kişilerdir. Onlara
devletini yıkarak, çok zulüm edeceklerini karşı gelmek ve onları üzmek hiç uygun
işaret eden Konevî, 656 hicrîde Moğolla- değildir. Sonra Allahü teâlânın gazabı-
rın, Bağdad’ı işgâl ettiği sıralarda bir rüya na uğrarsınız” dedi. Yanında Ahî Evren
gördü. Rüyasında, Peygamberimiz (s.a.v) de vardı. Âlimler ikna oldular, ancak de-
sekerât-ül mevt hâlinde imiş. Oradakile- diler ki: “Biz teklifinizi kabul etsek bile,

Merhaba
Akademik Sayfalar
415
9 TEMMUZ
Cuma vakti Konya’da bulunmamız kişinin namaz kılabileceği büyüklükte-
imkânsızdır.” Konevî de; “Siz kabul ki feyz, bereket, huzur ve saadet mekânı
edin, Allah Müslümanları sevindirenle- olan çilehaneye girdi. Uzun bir secde-
ri mahcub etmez” buyurdu. Bunun üze- den sonra Cenâb-ı Hakka yalvarmaya
rine âlimler yola çıkıp, birkaç günlük yolu başladı. Daha sonra kabr-i şerîfin yanı-
bir anda katederek Cuma vaktinden önce na Sadreddîn-i Konevî’nin huzuruna
Konya’ya vardılar. Sultan Alâeddîn buna gelip, Allaha, onu vesîle ederek uzun
çok memnun oldu ve Sadreddîn-i Konevî bir dua etti, biz de âmin dedik. Dua bi-
hazretlerine olan sevgi ve muhabbeti daha tince bize dönerek; “Bizler, elimizdeki
da arttı. silâhlar ve diğer askerî güçlerimizle, mem-
Sadreddîn-i Konevî anlattı: “Rüyam- leketimizin görünürdeki bekçileriyiz. Fa-
da Fahr-i Kâinat Efendimizi (s.a.v) gör- kat huzurunda bulunduğumuz
düm. Yanlarında Eshâb-ı kiram olduğu Sadreddîn-i Konevî ve emsâli büyükler
hâlde medreseye teşrif ederek, sofanın ise, bu memleketin hakîkî kumandanları-
ortasına oturdular. Bu sırada Mevlânâ dır. Allahın yardımı ve bunların mânevî
da gelip, uygun bir yere oturdu. Pey- destekleri olmadıkça, bizim görünürdeki
gamberimiz, Mevlânâ’ya çok iltifat güç ve kuvvetimizin hiçbir tesiri olamaz.
edip, Hz. Ebû Bekr’e dönerek; ‘Ya Ebâ Onun için biz, bir memlekete vardığımız
Bekr! Ben, Celâleddîn ile diğer Peygam- zaman, önce o memleketin mânevî ku-
berler arasında öğünürüm. Çünkü öğren- mandanlarını ziyaret ederiz” dedi.
diği ilim, işlediği amelin feyz ve nûru ile Konevî Camii’nin cemaatinden biri
ümmetimin gözleri aydın olur. O benim anlatır: “Sadreddîn-i Konevî’yi iki defa
oğlumdur’ buyurarak, Mevlânâ’yı sağ rüyamda gördüm. İlk gördüğüm gece-
tarafına oturttular. Peygamber Efendi- nin gündüzünde birçok kimsenin kal-
miz, bu rüya ile talebem Hz. bini kırmış, onları üzmüştüm. Rüyam-
Mevlânâ’nın derecesinin yüksekliğine da heybetli bir şekilde görünüp bana
işaret buyurdular. Bu durumu diğer ta- buyurdu ki: ‘Kimseyi üzme, kimsenin
lebelere anlattım ki, onun hatırını gö- kalbini kırma, kalp kırmaktan çok sakın.’
zetip, ilminin yüksekliğini anlasınlar.” Bu ihtar bana çok tesir etti. Bundan
Birgün Konya’nın büyüklerinin top- sonra kimsenin kalbini kırmamaya, iyi
landığı büyük bir ilim meclisi kurulmuştu geçinmeye çalıştım.”
ve Sadreddîn-i Konevî de orada bir pos- İkinci rüyam şöyle oldu: “İlk rüyam-
tun üzerinde oturuyordu. Mevlânâ içeriye dan sonra devamlı olarak onun kabri-
girince seccadeye onun oturmasını teklif nin bulunduğu camiye gitmeye başla-
etti. Bunun üzerine Mevlânâ buyurdu ki: dım. Cami ve türbenin tamiratı, bakımı
“Terbiyesizlik edip, sizin seccadenize ve temizliği ile uğraşıyordum. Bir gece
otursam, kıyamet günü bunun hesabını bana güleryüzle görünüp; ‘Hizmetlerin-
nasıl verebilirim?” Şeyh Konevî de bu- den memnunum. Allah, hizmetlerini kar-
yurdu ki: “Senin oturmakta fayda gör- şılıksız bırakmaz’ buyurdu. Bu ikinci
mediğin seccade bize de yaramaz.” Son- rüyadan sonra Sadreddîn-i Konevî’ye
ra seccadeyi oradan kaldırdı. karşı sevgi ve muhabbetim daha da art-
Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin kab- tı. Bütün günümü cami ve türbenin iş-
rini ziyaret edenler, onun feyzinden istifa- leriyle geçirmeye başladım.”
de ederler. Onu vesîle ederek yapılan dua- Nüsûs, Hukuk, Nefehât-ül-ilâhiyye,
lar ki, bi iznillah kabul olur. Sıkıntıda Mefâtih-ül-gayb, Fâtiha tefsîri ve Şerhu
olanlar ondan yardım isteseler, Allahın ehâdis-i erbaîn gibi eserleri bulunan
izni ile rûhâniyetleri imdada yetişir. Tür- Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin türbesi
besine hizmet edenlerden birisi şöyle ve adına taşıyan camii, miladî 1899 yılın-
rivâyet etti: (1) da Sultan II. Abdülhamid Han tarafından
“Zamanın devlet erkânından yük- kendi parasıyla imar ettirilmiştir. Yüce
sek rütbeli bir subay türbeyi ziyarete Mevlâmız, cümlemizi feyiz ve bereketin-
geldi. Camide namazı kıldıktan sonra, den hisseyâb eylesin. Amin.
Hz. Konevî’nin nefsini terbiye etmek (1) İslâm âlimleri Ansiklopedisi.
için yaptırdığı çilehanesini ziyaret et-
mek istedi. Kapısını açtık. Yalnız bir

416 Merhaba
Akademik Sayfalar

9 TEMMUZ

You might also like