You are on page 1of 24

ONDOKUZ DALAVERESİ

 www.meytisi.com
 Mehmet Salih ÖZALP

İÇİNDEKİLER

—Giriş

I. BÖLÜM

—Özgür İnsan Savunması

—Ek

II. BÖLÜM

—Ondokuz Yanıltması

III. BÖLÜM

—Eleştirilere Cevaplar

· GİRİŞ

Karşımızda esrarengiz bir evren! Hareketli, karmaşık ve dinamik bir ruh! Evrenin
kolları arasında yapayalnız kalan insan; bu dinamik görüntüyü nasıl açıklayabilir?
Evrenimizi nasıl anlayacağız? Sihir, büyü, kehanet, cifr, vefk, tılsım ve gizemli
varlıklarla mı? Yoksa kimya, biyoloji, matematik ve bilimsel çalışmalarla mı? Tarihin
görkemli sahnelerinde neler yok ki? Cadılık da vardır, cadı avcılığı da. Şu evrende
karmaşık bir düzen olduğu gibi karmaşık bir insan zihni de vardır. Gâh sığınır
büyünün karanlık kollarına, gâh sürüklenir aydınlığın ufkuna… Astroloji mi bizleri
hakikate ulaştıracak, yoksa astronomi mi? Cifr ve Hurufilik mi bizleri kurtaracak,
yoksa matematik ve fizik mi? Büyü-sihir mi bizleri aydınlatacak, yoksa teknoloji ve
bilim mi?

Hegel’in teolojide uyguladığı diyalektik ve Marks’ın tarihte ön gördüğü diyalektik


aynı biçimde zihinsel tarihte de geçerlidir. Zihinsel tarih metafizik ile fiziğin
savaşımıdır. Rasyonel-bilimsel düşünenler ile ruhçu-üfürükçü düşünenler arasındaki
savaş bugünde en dinamik haliyle sürüyor. Çalışmamızın konusu olan “Ondokuz
Dalaveresi” de fizik ile metafizik savaşın bir parçasıdır. Bilimsel gelişmelere yenik
düşen metafizikçi kafa imdadı modern Hurufilik de aradı. 1974 yılında kompüterde
Kuran üzerinde yaptığı bir çeşit hesaplarla Halife Reşat önümüze tanrının yeni
mesajcısı olarak çıktı… Halife Reşat 19 mucizesini keşif ederken! İslam dünyasında
yeni bir gündem oluştu. O günlerde Kahraman yayınları 19 mucizesinin yayın
kanadını oluşturuyordu. Ünlü eleştirmen Ahmet Deeat’da 19 mucizesinin büyük bir
mücahidiydi. Ne var ki umulduğu gibi hesaplar gitmedi. Halife Reşat, Tevbe Suresinin
son iki ayetinin 19 sitemine uymadığı için fazlalık olduğunu; bir bildiri yayınlayarak
resul olduğunu ilan etmesi üzerine hesaplar yüz seksen derece tersine döndü.
Kahraman Yayınları bu sefer kalemşorluğunu üstlendiği 19 mucizesini bir anda “19
Efsanesi” deyivererek eleştiri odağı yaptı. İslam dünyası bu 19 sistemini işine geldiği
zaman ateşli savunmasını yaparken; işin içine hesaplar işlerine gelmediği zamanda
efsane deyip geçiştiriverdiler. Entelektüeller ve ilgili araştırmacılar arasında hararetli
tartışmalar sürüp giderken Anadolu’da 19’dan vazgeçmek istemeyenlerde oldu.
Bunların en büyük savunucularından biri ise Edip Yüksel oldu. Halife Reşat ise
resullüğünü ilan ettikten sonra radikal İslam’ın klasik yöntemlerinden biri olan “mürtet
oldu kesin” uygulamasına kurban gitti. Edip Yüksel kendisinin dediğine göre uzun bir
iç çekişmesinden sonra vahiy alarak Tevbe Suresinin fazla olduğunu ima edilmişti
kendisine. Edip Yüksel bir yandan hadislere ve geleneklere karşı çıkarken, diğer
yandan 19 mucizesinin ateşli savunucuğuna soyundu. Kendisi için pahalıya mal olacak
bu davranış ABD’ye kendi deyimiyle hicret etmek zorunda kaldı. Çalışmamızın
boyutu müsait olmadığı için kısa geçmek zorundayım “19 tarihini”…

Halife Reşat resul yapıldı, binlerce yıldır çözülemeyen hayatın anlam ve


öneminin yanıtları da verilmişti…! Buraya kadar anladık da, bu seferde önü alınmaz
sayı avcıları türemeye başladı. Halife Reşat kompüter ile Kuran’ın Allah kelamı
olduğunu ispatlar da! bizim geçmişi ateizme dayanan Cenk Koray Atatürk’e kutsal bir
kılıf bulamaz mı?! Edip Yüksel 19 sayısı üzerinde yazdığı “Üzerinde Ondokuz Vardır”
eseri de 19’un vazgeçilmez bir iman kaynağı (hatta tek kaynağı) olduğunu açıklar.
Edip beyde bir hayli karmaşıktır. Kıyısından köşesinden ateisttir! Bir yanıyla da
modern istir… Cenk Koray gibi E.Yüksel’de Atatürk’ün kutsal biri olduğunu kabul
eder. Eserinde önce Hurufiliği şiddetle kınar. Okuyucu kendisinin bir deneyci ve
gözlemciden öte olmadığını sanır! Ona göre ayetler ve sureler elementler-atomlar
gibidir. Anlayacağınız ona göre “19 harfçiliği öyle bildiğimiz Hurufilikten değil başka
bir Hurufiliktir!” Soruyorum edip Yüksel’e acaba Ömer Celakıl’da kalkıp ben Hurufi
değilim, yine M. İloğlu’da kalkıp aslında bizim sayı ve tılsımlarımız elementler gibidir
derlerse ne diyeceklerdir? Önü kesilmez sayı avcılığından istifade edenlerde vardır.
Bunlardan biride mehdilik aşkıyla yanıp tutuşan Harun Yahya’dır. H.Yahya tam bir
Edip Yüksel düşmanıdır. Bütün sitelerini mahkemeye verip kapatmıştır. Fakat “Kuran
Mucizeleri” adlı kitabına bakarsanız (yaprak resimlerinin kalabalığından seçebilirseniz
tabi) 19 mucizesinden birkaç örnek alıp kullanıma hazır hale getirmiştir.

19 sistemini bilmeyenler için kısa birkaç örnek vereceğim ama daha detaylı
doküman istenler Kuran Araştırmaları Grubunun düzenlediği “Tükenmez Mucize
Kuran” ve Edip beyin “Üzerinde Ondokuz Vardır” eserlerine başvurmalarını faydalı
görüyorum. Sayı avcılığının sınır tanımaz boyutlarını anlamak için ise Ömer Celakıl’ın
kuranca.com sitesine göz gezdirmeniz yeterli olacaktır. Neler çıkarmıyorlar ki
Kuran’dan RNA, DNA, Hücre, ayın evreleri, bıg bang vb. bütün bilim gelişmelerini bu
Hurufilerden takip edebilirsiniz. Umarım “evrim” ve “çoklu evren” teorileri içinde bir
köşede kontenjan ayırmışlardır. Gerçi bıg bangın namı bile duyulmadan acil servisle
sipariş ettiler. Evrim konusunda sanırım geç kalmış olmalılar.

19 Kodlu Matematiksel Sistemin Bazı Örnekleri

· Kuran’ın ilk ayeti Besmele 19 harftir.

· Kuran 114 (19×6) sureden oluşur.

· Kuran’da, numarasız Besmeleler dâhil 6346(19×334) ayet vardır. Bu


sayının rakamları 6+3+4+6= 19 ‘dur.

· İlk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir.

· Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Besmele 19 sure


sonra, iki Besmele’ye sahip 27. surenin 30. ayetinde tamamlanır. Böylece
Kuran’daki Besmele tekrarları 114 (19×6) olmaktadır.

· Kayıp Besmele’yi tamamlayan Besmele’nin sure ve ayet numaralarının


toplamı 19‘un katıdır. 27+30=57

· Besmele’deki her kelimenin Kuran boyunca tekrarlanma sayıları hep


19‘un katlarıdır: Devamı için: http://19.org/tr/organizasyon/19-kodu/

Yaptığımız çalışma iki bölümden oluşur. Birincisi: Kuran’a uygulanan 19 sisteminin


başka kitaplara da uygulanabileceğini göstermek ve bu konuda bir örnek kitaba
uygulamak. İkincisi: Kuran’a uygulanan 19 sisteminin taamıyla bir olasılık ile
açıklanabileceğini göstermek ve 19 sisteminden yapılan uydurmaların-düzmelerin iç
yüzünü ortaya sermek.

Emine Şenlikoğlu 19’a bir eleştiri yazmıştı kendince. Şenlikoğlu yazdığı eser
için on dakikalık hesaplarla alternatif sistemler oluşturduğunu hatırlatarak kendince bir
eleştiri yapıyordu. Öncelikle ben hiçbir 19 eleştiricisi gibi hafife alarak veya zaman
ayırmadığımı ifade ederek eleştirmek istemiyorum. Tam tersine 19’u önemsiyorum.
Çünkü ben 19’u araştırırken zaman zaman hayran olduğumu gördüm. Ve devam eden
sistematik araştırmalarımla 19’un sadece bir düzmece olduğunu gözlemledim. 19
sayesinde imanının sağlamlaştığını zan edenlerin var olduğunu düşündüğüm zamanda
“eğer 19’a kimse iman etmeseydi zaten bu çalışmayı yapmazdım. Amacım “19’u
küçümsemek değil ona inanan insanların yanılgı içerisinde olduğunu belirtmektir”
diye düşünüyorum. Daha yapacağımız eleştiriyi detaylarıyla görmeden Edip
Yüksel’in şu yorumuna bakın:

***

Mehmet,

Sen 19'u bilseydin bu iddiada bulunmazdın. 19 sistemine alerji duyan ve senden daha
fazla yetenek ve bilgiye sahip olan eleştirmenler çıktı. Onların bir kısmının
eleştirilerine hak ettikleri yanıtı verdim. Örneğin Abdurrahman Lomax... ve Ayman.
Carl Sagan bu konuda kısa da olsa en makul eleştirilerden birisini yapmıştı.

İnşallah fırsatım olursa senin eleştirilerine de cevap vereceğim. Ama eleştirinden


eleştirdiğin şeyin boyutunu ve büyüklüğünü hiç görmediğin, takdir edemediğin
anlaşılıyor.

Selimiye camisinin maketini gören bir ortaokul öğrencisinin kartondan bir cami maketi
yapıp, "İşte ben de Selimiye gibi bir cami yaptım. Ne var bunda?" demesi kadar hoş
bir eylem olarak görüyorum sizin bu gayretinizi :)

Selam,

Edip

***
Edip Yüksel kendisine ve görüşlerine mutlak derecede dışa vurulan şekliyle
güçlü bir özgüveni vardır. Kendisine olan özgüveninden dolayı tebrik etmişimdir hep.
Zaten benim 19’a olan eleştiriminde büyük bir payı Edip Yüksel’edir. Acaba kendisine
özgüveni olan biri başkasına da aynı toleransı göstermemesi güzel bir şey midir?
C.Sargon’dan söz ediyor… Lomax’tan… Ben Sargon ile olan tartışmasını okudum
fakat Lomax ile olan tartışmasını izleme şansım olmadı. Edip beyin “senden daha
güçlüleri bunu çürütemedi de sen kimsin?” demeye getirme sözleriyle kendiside sık
sık karşılaşmıştır. Geleneksel İslam savunucuları da kalkıp Edip Bey siz hadisleri inkâr
ediyorsunuz, sizden daha güçlü ve âlim kimseler yanında siz küçüksünüz o halde
yanlışsınız demeleri üzerine Edip beyin nasıl bir tavrı olmuştur? Edip beyin bu kelle
sayısına göre değerlendirme biçimine olan eleştiri gibi bende aynı eleştiriyi kendisine
yöneltiyorum.

I. BÖLÜM

· Özgür İnsan Savunması

19 sisteminin sıradan ve her kitap için olası olduğunu kanıtlamak için aynı
sayıyı başka kitaplara denemeyi diledim. Sonunda bu konuda bir kanıya vardım ve
elime bir kitap alıp sabahın saatlerine kadar uğraştım ve başardım. Harunyahyacı,
cemaatçi ve vatan-millet-Sakarya denilen taifelerin nefretle baktıkları, hain ve terörist
ilan etikleri birinin kitabını seçtim: Apo!

Yanlış duymadınız PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın “özgür insan


savunması” adlı eserine uyguladığım 19 sistemi başarılı bir şekilde sonuçlandı. Söz
konusu kitap; Öcalan zindana girerken yazdığı üçüncü kitabıdır. Kitap 152 sayfadan
oluşuyor, 6 bölüm ve Çetin yayınları tarafından 2003 tarihinde yayınlanmıştır. Kitabın
kapağı yeşil renklidir. Kitabı bir yerlerde bulup yaptığımız çalışmayı
gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca yanınıza bir hesap makinesi de almanız fena değildir.
Unutmamanız gereken başka bir uyarıyı yapayım, ben bu kitaptan başka hiçbir kitaba
19 sistemini uygulamadım. Sizlerin de bazı kitaplara uygulamanız bazı sonuçlar
verecektir. İddi ediyorum hangi kitaba bakarsanız bulursunuz 19 tarzı bir sistem…!
19 sisteminin sonuçları:

· İsmi “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir.

· Sayfa sayısı 152 (19×8) 19’ın tam katıdır.

· Son cümlesi “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2)


harftır.

· Yazarın ismi “Serok Abdullah Öcalan” 19 harftir.

· Kitapta geçen bütün başlıkların kelime sayısı 38 (19×2)

· I. Bölümü 19 paragraftan-bölümden oluşuyor. I. Bölümde geçen


sayıların toplamı 4085 (19×215) Sayının sayfa numarası (11) ile çarpımı
44935 (19×2365)

· II. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir.

· III. Bölümünün ilk sayfası 95 (19×5) kelimedir.

· IV. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir. İkinci cümle de 19 kelimedir.

· V. Bölümün ilk sayfası da II. Bölüm gibi 95 (19×5) kelimedir.

· Öcalan’ın değişmesine neden olan (15 sayfada söz edilir)


“Sosyalizmin Alfabesi” adlı eser de 19 harftir.

· 15 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 34. sayfanın ilk paragrafı 38 (19×2)


kelimedir. İkinci paragrafı da 133 (19×6) kelimedir. Sayfanın hepsi ise
171(19×9) kelimedir.

· 34 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 53. sayfada: Öcalan kendisi için


kendisini yakanlara verdiği cevap 76 (19×4) harftir.

· 53 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 72. sayfasının ilk cümlesi 19


kelimedir.

· 72 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 91. sayfada, sayfa boyunca geçen dört


büyük kısaltılmış kelimenin toplamı 19 harftir. ADYÖD*THKP-C*
THKO*THKP-C

· 91 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 110. sayfada 19 sistemi yoktur. Tıpkı


Tevbe suresinin son iki ayeti 19 sistemine uymadığı için Kuran’dan
çıkarılması gibi bu sayfayı da 19 mantığına göre kitaptan çıkarabiliriz.
· 110 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 129. sayfasının ikinci paragrafı 152
(19×8) kelimedir.

· 110 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 148. sayfanın ilk paragrafı 38(19×2)


kelimedir.

· Kitabın başından sonuna kadar büyük harflerle yazılmış tek cümle


vardır. Bu cümle 100. sayfasında geçer. 133 (19×8) harftir. Büyük
harflerle yazılan cümlenin hemen ardında şu mesaj verilir: “Değişim ve
devrimin altın kuralı, bu büyük harfli formülün uygulanmasından
geçer.” Büyük harfli altın formül ise 133 (19×8) harftir. Yani 19 sayısına
dikkat çeker. Ayrıca kitabın sonundan (152 sayfadan) 19 sayfa geriye
geldiğimizde 133 ile karşılaşırız.

19 Sistemini Kim Bulacak!

Halife Reşat 1974 tarihinde kompüterle Kuran’a 19 kodunu uyguladı. Bunu


yaparken bedava yapacak değildi ya! O yüzden “Müdessir Suresi”nin Kuran’da ki
sıralaması olan “74” ile “19”u yan yana bırakarak yani “19–74” sayısını elde atti..
1974 tarihinde bu sistemi keşif ettiği içinde kendisini elçi/resul ilan etmişti. Edip
Yüksel’de doğum tarihini “1957” Askerlik Yaptığı Samsun kodu (19) nu ve birkaç
örneği sıralayarak bir elçilik veya kutsal/gizem elde etmeyi deniyor gibi geldi bana…
Peki, bütün bunlara bir şeyler düşüyor da bize bir şey düşmüyor mu? İşte bende
kendime bir pay ister umuduyla; Öcalan’ın kitabına bu sistemi uyguladım ve
görüldüğü gibi başardım. Şimdi bütün bu çabam bedavaya mı çıktı? Kendime bir
kutsallık bulmak için bir şeyler bulmaya çalıştım, en son 15. sayfada Öcalan’ın
değişmesine neden olan 19 harfli kitabın söz edildiği sayfada buldum. Öcalan’ın
değişimine neden olan itirafın metnine göz atalım:

“Sosyalizme il adımı attığımda tesadüfen elime geçen “Sosyalizmin Alfabesi” adlı


kitabı 1969’da okuduğumda, kendi içimde şöyle dediğimi hatırlıyorum: “Muhammed
kaybetti, Marks kazandı!” özde ne kadar farklı ideolojik önderlikler olsalar da benim
açımdan marksizmde de varolan dogmatik düzeyi aşacak kadar bir dönüşüme yol
açamadı. Bir dogmatik tarzdan diğerine objektif olarak yuvarlanıyordum.”

Öcalan’ın bu itirafından 19 satır aşağıya iniyoruz.... Bir tarih veriliyor: “Reel sosyalist
sistemin 1990’lardaki kapsamlı çözülmesi buna en iyi örnektir”. “1990” bak gördünüz
mü? Benim doğrum yılım… 19 satır aşağıya in 1990 tarihine ulaşacaksınız.
Sn. Edip Yüksel; Bak bende bir kitaba bunu uyguladım ve başardım bana inanıyor
musun? Gerçekleri göz göre göre inkar edecek misin?!

Benim sizlerden tek farkım var. Siz halk arasında zaten gizemli görülen bir
kitaba uyguladınız ve kendinizi inandırdınız. Ben ise sadece bir düşünürün kitabına…
Benim bu kodlu sistemim ne kadar doğru ise sizinde kurguladığınız/düzdüğünüz
kodlar o kadar doğrudur…

· EK

“Özgür İnsan Savunması” adlı esere uyguladığımız sayı sisteminin daha iyi
anlaşılması için detaylandırdığım bir ek sayfayı da aktarıyorum…

İlk olarak kitabın isminden başlayalım:

· “Özgür İnsan Savunması”

Harf sayısı: 19

· Kitap “152” sayfadan oluşmaktadır.

152 (19×8) 152 19’a tam bölünür. Ayrıca tam bölünmesi için Halife Reşat gibi iki ayet
çıkarmanızda gerekmez.

· “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan”

Harf sayısı: 38 (19×2)

Yukarda ki cümle Öcalan’ın tutuklandıktan sonra yazdıkları bütün kitapların son


sayfasında yer alır. Özgür İnsan Savunması kitabının son cümlesi 19’a tam bölünüyor
demektir.
· Bütün Başlıkların Kelime Sayısı 38’dir.

Kelime Sayısı: 38 (19×2)

Kitap “6” başlıktan oluşur. Başlıkların hepsi toplam “38” kelimedir.

Bütün Başlıklar:

1- Atina Karma Yeminli Mahkemesi

Yargıç ve Jüri Üyelerine. (7)

2- Avrupa macerası ve bir dönemin sonu. (5)

3- Helen uygarlığı

Kürtler ve Türklerle ilişkisi. (5)

4- Komplo ortamının oluşmasında

bazı felsefi ve siyasi yaklaşımlar. (7)

5- Atina komplosu

hukuk devre dışı bırakılarak gerçekleştirilmiştir. (7)

6- Kürt krizinde çözüme doğru veya komploya yanıt. (7)

7+5+5+7+7+7: 38 (19×2)

Not: “ve, ile, de, ki” vb. bağlaç ve ekler kelime değildir. O yüzden hiçbir uygulamada
bunları kelime saydık/sayılamazda. Fakat harf sayımında doğal olarak sayılırlar.

· Serok Abdullah Öcalan “19”

“Mustafa Kemal Atatürk” bu isim “19” harftir ve sayıma dâhil ediliyor. Bilindiği gibi
Mustafa ismini Matematik öğretmeni, Atatürk’ü de Türk dil kurumu vermiştir. Edip
Yüksel kendi kitabında Atatürk’e kutsiyet yüklerken bu ismi de oraya alır. Acaba aynı
sayıya denk gelen Öcalan’ın da ismi ve saydığımız sayacağımız bir sürü örnek ona bir
şeyi çağrıştıracak mı? Sadece Yüksel değil 19’a inanan herkes için…

Abdullah Öcalan özgün isimdir. Kürt halkı ise ona “serok” yani “önder” sıfatını
verirler. Rézan, Serok, Önder, Lider veya Réber hangi sıfat kullanılırsa kullanılsın “5”
harftir. Özgün ismi ise “14” harftir. Toplamı ise: 19 eder.

“Serok Abdullah Öcalan” “19” harftir.

Biraz da kitabın ana hatlarına yönelerek kitaptaki bölümlerin kelime ve harf ahengine
bakalım:

· Kitabın “I. Bölüm”ü “19” paragraftan oluşuyor.

Birinci Bölüm

Sayfa: 11

Satırbaşları “19” tanedir. Yani Birinci Bölüm “19” parçadır.

· Kitabın “I. Bölüm”ün deki sayılar 19’a tam bölünüyor.

Birinci Bölüm

Sayfa: 11

Birinci bölümde 19 paragraf vardır. Yanı sıra birinci bölümün ilk sayfasında bazı
sayılar geçer bu sayıların toplamı 19’a tam bölünüyor.
Geçen sayılar: 9+1998+1979+99: 4085 (19×215)

Yine 4085’i sayfa numarası olan 11’e çarptığımız da 44935 (19×2365) ediyor.

· Kitabın “II. Bölüm”ün ilk cümlesi “19” kelimedir.

İkinci Bölüm

Sayfa: 23

İlk cümle “19” kelimedir.

· Kitabin “III. Bölüm”ün ilk sayfası 19’a tam bölünüyor.

Üçüncü Bölüm

Sayfa: 47

Sayfanın hepsi 95 kelimeden oluşuyor.

95 (19×5)

· Kitabın “IV. Bölüm”ün ilk cümleleri “19” kelimedir.

Dördüncü Bölüm

Sayfa: 71
İkinci bölümde ilk cümle 19 kelimeydi.

Burada ise ilk cümle “19” kelimedir aynen. Ayrıca onu takip eden ikinci cümlede “19”
kelimedir.

Birinci ve ikinci cümle her biri “19” kelimeden oluşmaktadır.

· Kitabın “V. Bölüm”ün ilk sayfası 19’a tam bölünüyor.

Beşinci Bölüm

Sayfa: 85

Üçüncü bölümde hatırlarsanız ilk sayfanın hepsi “95” kelimeden oluşuyordu. Ne


tesadüfse beşinci bölüm de sayılar hiç değişmeden “95” kelimeden oluşuyor.

Sayfanın hepsi 95 kelimeden oluşuyor.

95 (19×5)

Öcalan 1969’da zihinsel bir değişim geçiriyor. Bir kitap okuyarak hayatındaki değimin
ve örgütünde ilk felsefesini/ideolojisini oluşturuyor.

İşte Öcalan’ın o sözleri:

“Sosyalizme il adımı attığımda tesadüfen elime geçen “Sosyalizmin Alfabesi” adlı


kitabı 1969’da okuduğumda, kendi içimde şöyle dediğimi hatırlıyorum: “Muhammed
kaybetti, Marks kazandı!” özde ne kadar farklı ideolojik önderlikler olsalar da benim
açımdan marksizmde de varolan dogmatik düzeyi aşacak kadar bir dönüşüme yol
açamadı. Bir dogmatik tarzdan diğerine objektif olarak yuvarlanıyordum.”

Öcalan’ın değişmesine neden olan kitap:

· “Sosyalizmin Alfabesi” 19 harften oluşuyor.

Sayfa: 15

Harf Sayısı: 19

Başka kitaplarda da sayı avcılığı yapabilirsiniz. Ben sadece bu kitaba (Özgür İnsan
Savunması: A.Öcalan) uyguladım ve başardım. Sizde “Sosyalizmin Alfabesi”
kitabında çeşitli çalışmalar yapabilirsiniz.

Bir Benzeriyle Karşılaştırmak:

19 sisteminin her iki örneğinin en önemli örneklerini karşılaştırarak yorumu sizlere


bırakıyorum.

Ondokuzcu Kafanın Uyguladığı 19 Sistemi

· Kuran’ın ilk ayeti Besmele 19 harftir.

· Kuran 114 (19×6) sureden oluşur.

· Kuran’da, numarasız Besmeleler dâhil 6346(19×334) ayet vardır. Bu


sayının rakamları 6+3+4+6= 19 ‘dur.

· İlk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir.

· Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Besmele 19 sure


sonra, iki Besmele’ye sahip 27. surenin 30. ayetinde tamamlanır. Böylece
Kuran’daki Besmele tekrarları 114 (19×6) olmaktadır.
· Kayıp Besmele’yi tamamlayan Besmele’nin sure ve ayet numaralarının
toplamı 19‘un katıdır. 27+30=57

Uyguladığımız 19 Sistemi

· İsmi “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir.

· Sayfa sayısı 152 (19×8) 19’ın tam katıdır.

· Son cümlesi “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2)


harftır.

· Yazarın ismi “Serok Abdullah Öcalan” 19 harftir.

· Kitapta geçen bütün başlıkların kelime sayısı 38 (19×2)

· I. Bölümü 19 paragraftan-bölümden oluşuyor. I. Bölümde geçen


sayıların toplamı 4085 (19×215) Sayının sayfa numarası (11) ile çarpımı
44935 (19×2365)

· II. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir.

· III. Bölümü 95 (19×5) kelimedir.

· IV. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir. İkinci cümle de 19 kelimedir.

· V. Bölümü de II. Bölüm gibi 95 (19×5) kelimedir

II. BÖLÜM

· Ondokuz Yanıltması

Ondokuz dalaveresinin çıkış noktası ilgililerce bilindiği gibi Müddesir Suresinin 30 ve


31. ayeti gösteriliyor. Müddesir; örtünen, gizlenen ve gizemli sır anlamlarına gelir. Söz
konusu iki ayetin Türkçeye çevrilen birkaç örneğini gösterdikten sonra asıl anlamının
ne olduğuna bakalım.
Ali Bulaç 30- Üzerinde ondokuz vardır.
Diyanet Vakfı 30. Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.
Edip Yüksel 30. Üzerinde ondokuz vardır.
Elmalılı Hamdi
30-Üzerinde ondokuz (bekçi-melek) vardır.
Yazır
Süleyman Ateş 30. Üzerinde ondokuz (muhafız) vardır.
Yaşar Nuri
30 Üzerinde ondokuz vardır onun.
Öztürk

Ali Bulaç 31- Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve


onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki,
kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin
de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler
(böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile
kâfirler de şöyle desin: 'Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?' İşte
Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete
erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu
ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
Diyanet Vakfı 31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri
görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir
imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler
iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem
kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler,
kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne
demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta
bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını,
kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.
Edip Yüksel 31. Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını
(ondokuz'u) da, () inkarcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı)
yaptık, () kitap verilmiş olanları ikna etsin, () inananların inancını
güçlendirsin, () kitap verilmiş olanlarlainananların kuşkularını ortadan
kaldırsın, ve () kalplerinde hastalık olanlarla inkarcılar da, "ALLAH
bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH
dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir.
Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir
mesajdır.
Elmalılı Hamdi 31-Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık, sayılarını da sadece
Yazır inkarcılar için bir fitne vesilesi kıldık ki, kitap verilenler kesin inanç
edinsin, inananların imanını arttırsın, kitap verilenlerle, müminler
şüphelenmesin, kalplerinde hastalık bulunanlarla kafirler: "Allah
bununla mesela ne demek istiyor?" desin, işte böyle Allah, dilediğini
şaşırtır, dilediğine de yola getirir. Rabbinin ordularını sadece kendisi
bilir; ve o ancak düşünmek için insanlara bir öğüttür.
Süleyman Ateş 31. Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların
sayısını da inkar edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap
verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap
verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık
bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?"
desinler. Böylece Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğni doğru yola iletir.
Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.
Yaşar Nuri 31 Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların
Öztürk sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık.
Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş
olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman
sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre
sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?"
desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır,
dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin
ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve
düşündürücüden başka şey değildir.

Edip Yüksel, Halife Reşat ve 19 dinine inananlar Tevbe Suresinin son iki
ayetini Kuran’dan çıkarmak için bir rivayeti aktarırlar. Edip Yüksel’in kendisi
rivayetlere inanmaz. Fakat bugüne kadar ulaşan rivayetlerin tahrif edilmesi onların
bütünüyle yanlış olduğunu kendileri de kabul etmez. Uydurma hadisler çoktur…
Siyasi hadislerin ise hemen hemen hepsi uydurmadır. Hatta Tevbe Suresinin son iki
ayetinin çıkarılması hakkındaki rivayetlere daha çok kuşku ile bakmamız gerekir. Zira
Ebubekir ve Ömer karşıtı grupların “Ebubekir Kuran’ı tahrif ediyor” demeleri siyasi
yönü daha çok fazladır. Oysa Ondokuz melek hakkındaki rivayetlerin uydurulması o
dönem hiç kimse için bir siyasi faydası olmadığı gibi pek de önemsenecek bir durum
değildi. Şimdi söz konusu iki ayetin daha iyi anlaşılması için rivayetleri aktaralım:

Ebu Cehil şöyle demişti: "Analarınız ağlasın, İbnü Ebi Kebşe'nin oğlunu işitiyorum,
size cehennem bekçilerinin ondokuz adet olduğunu haber veriyor. Sizler ise demir
pehlivanlarsınız. Sizin her onunuz onlardan bir adamı yakalamaktan aciz mi?" Ebu'l-
eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi, Pençesi pek kuvvetli yırtıcı bir adamdı. "Ben size
onyedisinin hakkından geliveririm, siz de bana ikisinin hakkından geliverin." demişti.
Bunun üzerine "Biz ateşin bekçilerini hep melekler kıldık." âyeti indi.
Mekke aristokratlarının her inen ayetle dalga geçtikleri Kuran’ın verdiği
bilgilerden bile anlaşılıyor. Çünkü onlar Hz. Muhammed’e deli, sihirbaz, hokkabaz,
düzen bozan ve dillerine gelebilen her şeyi uygun görüyordular. Ebucehil’in “bekçiler
ondokuzdur” ayetine verdiği dalgalı tepki ikinci ayetin cevap olarak verilmesine neden
olduğu anlaşılıyor. Ki zaten cevap olarak verilen ayet açıktır: “Ve biz, onların
sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık.” Ebu Cehil’in
melek sayılarını az bulması; ayetin ona vereceği cevapla anlaşılıyor ki ayetin kast
ettiği “19 sistemi” değil onunla dalga geçenlerdir. Devam eden ayette sadece
müşriklerden/Ebu Cehil’den değil kitap ehlinden söz etmesi 19 sistemi için bir örnek
gösterilebilir. Ancak başka bir rivayet durumu açıklığa kavuşturuyor:

Tirmizî’den gelen rivayete göre, Yahudilerden bazı kimseler Peygamber'in ashabından


bazılarına "Sizin Peygamberiniz cehennem bekçilerinin adedini biliyor mu?" diye
sormuşlar, onlar da Hz. Peygamber)'e bunu haber vermişlerdi. Resulullah, şöyle ve
şöyle deyip elleri ile bir kere on, bir kere de dokuz işareti yapmışlardı.

Görüldüğü gibi meleklerin sayısı üzerinde bir tartışma yapılıyor. Yehudiler,


Müşrikler ve İman edenler arasında… Kur’an bir yandan sayının önemli olmadığını
bunun sadece bir sınav olduğunu; ayrıca Yahudilerin sorması üzerine “Kendilerine
kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin.” Sakın kuşkuya düşmeyin
ben sizlere tatmin edici cevap veriyorum demek istemiştir. Soru soran Yahudiler ile
dalga geçen Mekke ahalisine cevap veren ayetler; ayrıca verilen cevaptan bazılarının
anlamadığı anlaşılıyor. Bazıları “ne demek 19 melek vb. soru sorarak tam anlaması ve
ayetin tam anlaşılmaması üzerine: “Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de:
"Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Kuran’a baktığımızda zaten genel üslup
budur. Soru-cevap ve kınamalarla doludur.

Halife Reşat’ın 19’u 74’dün önüne bırakarak 1974 sayısını elde etmesi doğaldır.
Eğer Halife Reşat 1930-1931’de olsaydı 19 sayısını “üzerinde Ondokuz vardır” veya
bir sonraki ayet numarasına yapıştıracaktı. Veya 1406 altı değilde başka bir tarihte
olsaydı hicri tarihi değil; nübüvvet eğer tutmasaydı Hz. Muhammed’in doğumundan
hesaplayacaktı. Alternatifler ne kadar çoğalırsa istediğin sayıyı çıkarmak da o kadar
rahat olacaktır.

Diğer birkaç tutarsızlık:


— Edip Yüksel kitabında Kuran’ın sondan 19 sure geri gelerek
Alak suresine ulaştığını söyler. Alak suresi 19 ayettir. Edip bey
olasılıkları ve şüpheleri silmek için ustaca bir düzmeceye başvurur:
Alak suresinin son ayeti 19 harfmiş! Meğerki 19 değil 18 harf imiş…
Ayette iki adet “LA” iki adet “VA” geçer. Eğer oradaki elifleri de
sayarlarsa 20 adet çıkacakmış… Edip beyin bu ayetten 19 harf
çıkardığını hala hayretle düşünüyorum. Kendinsinin ifadesine göre 6–
7 yaşındaki bir çocuğun sayabileceği bir sayıyı nasıl böyle yanlış
saymış anlam veremedim

— 19 dinine göre 19 sistemine uymayan ayet diskalifiye edilir.


Acaba tevhidin en önemli suresi olan İhlâsın neyi 19 sistemine uyar?
Bakara, En’am ve bütün surelerin hepsini toplayın ve bilimsel bir
sayıya tabi tutun hangisini hangi kıstasa göre çıkarıp ekleyeceksiniz?
Ben bu konuda polemiğe girmeye hazırım… Öyle zan ediyorum ki 19
sayısına değil bir rivayete dayanarak tevbe suresinin son iki ayeti
çıkarılmış. Soruyorum Edip beye; İbn-i Mesud’un mushafın da
bulunmayan Nas ve Felak surelerini de çıkarmayacak mısınız? Yine
geçen bir rivayette recim ayetinin çıkarıldığı söylenir. Acaba bu ayeti
eklemeyecek misiniz? Beraat Suresinin Bakara suresi kadar uzunmuş
rivayetlere göre diğer yarısı 19 sistemi ile nerede bulacaksınız? Siz 19
sistemine dayanarak çıkarma ve toplama yapıyorsanız örneğin
“Kevser” kelimesinin 19 katı var mıdır? Yoksa bu kelime neden
çıkarmıyorsunuz?

— Besmeleden de epey beslenmeler vardır. Örneğin edip bey


“bismi” kelimesinin arasında ki kayıp elifi saymaz. Bende bu konuda
hemfikirim. “Hastane” 7 harftir “hasta(ha)ne” ise 9… kayıf ha
sayımda sayılmaz. Eğer sayıma dâhil edilmez ise o zaman kalkıp
“hane” sözcüğünü aramaya gerek var mıdır? Nitekim kayıp elif
gidince “ism” kelimesi de besmeleden sayılmaz. “Bismillah”
Kuran’da kaç defa geçmektedir? Varsayalım isim kelimesini çıkardık.
İsim kelimesi 19 değil 22 defa geçer O halde sen “ism” kelimesini
mi? Yoksa bismillah kelimesinin mi 19 defa geçtiğini düşünüyorsun?
Hucurat suresi 11’de geçen “ism” kelimesini neden kabul
etmiyorsunuz? Fasıklar için olunca kelimenin yapısı-atom yapısı
bozuluyor mu? Kalkıp neden “ism” kelimesi 19 defa geçiyor
diyorsunuz? 22 defa geçmiyor mu? Çünkü sizler “ism” kelimesini
değil, ismillah kelimesini kabul ediyorsunuz.
— Allah kelimesi 2703 defa geçer. Fatiha ile beraber 7704 defa
geçer. Reşat’a göre ise 2698 defa geçer ki bu sayı 19’un tam katıdır.
Allah’ın övdüğü Kompüter yanlış yapmış olmalı ki Reşat hatanın
farkına varır. Çözüm yolu için yani 19’a tam bölünmesi için Tevbe
suresinin son iki ayeti çıkarılınca tam katı olur. Şuanda hangi kitabı
getirirseniz böyle çıkarma ve toplamlarla her türlü sayıya göre dizayn
edilebilir.

— Müddesir Suresinin ilk iki ayeti 19 harfmiş! Acaba ilk


1.2.3.4.5.6 hangisi 19’a denk gelseydi yine denk getirtmeyecek
miydiniz? Kısaca niye birinci değil de ilk iki? Cevabı çok basittir: ilki
denk düşmüyor da ondan… Yani ikisi beraber sayılınca
bölünebiliyor.

— Kur’an gibi bir kitap; surelerden ve kısımlardan oluşan bir


kitaptan her türlü sayı peydahlanabilir. 191, 144, 133,152… 19
ekleyerek devam edebilirsiniz. Kur’an eğer 114 değil de 191 olsaydı
yine 19 sayısına tam bölünebilirdi. Demek 144 sayısı vazgeçilmez bir
sayı değil rastlantıdır. Eğer 100 sure olsaydı bu sefer 10 veya 20
mucizesi ortaya çıkardı.

Geciken Peygamberler

Peygamber yurdu orta doğudur. İbrahim-Nuh-Yunus ve daha birçok peygamber


Mezopotamya yöresinde; Musa-İsa-Harun-Davut-Süleyman ve daha birçok peygamber
de Mısır ve İsrail bölgesinde öğretilerini yaymışlardır. Hz. Muhammed ise Arabistan
yarım adasında peygamberliğini ve son peygamber olduğunu bildirerek kendisinden
son hiçbir peygamberin gelmeyeceğini bildirmiştir. Astek, İnka ve Maya gibi
uygarlıklara da her ne hikmetse hiçbir peygamber gönderilmemiştir. Tevrat, İncil ve
Kuran’da ise bu uygarlıklardan hiç söz edilmez. Kutsal kitaplarda Cudi dağından,
Sodom ve Gomore halkından, havralardan, Asya da yer alan halklardan ve deveye
kadar bütün Ortadoğu kültüründen-halklarından söz edilir. Teologların cevap
veremedikleri bu paradoksu bir yana bırakarak önemli olan bir on dokuz palavrasından
söz edeceğiz.
Halife Reşat, Edip Yüksel ve Atatürk’ün on dokuza uyan doğrum yılı, ölüm
yılı, önemli tarihler vb. bazı 19’a tam bölünen sayıları vardır. İşin ilginç tarafı her
insanın hayatında her sayıya denk gelen bazı sayılar elde edilebilir. Ne var ki 19
sayısını kullanarak bazılarını peygamber ilan edenler kıstaslarını açıklamış da değiller.
Atatürk’ün doğum yılı 1881 olarak bilinir. Halk arasında okul sıralarında bir ilkokul
öğrencisi için 1981 Atatürk’ün doğum yılıdır. Fakat ilkokul çağını atlatan her insan bir
ansiklopediye başvurursa Atatürk’ün doğum yılı net değildir. 1879–1882–1881 vb.
bazı tarihlere rastlayabilirler. Kütük numarası ve daha birçok sayı avcılığı ise belgelere
dayanamayıp tamamıyla 19 dinini güçlendirmek için uydurulmuş sayılardır. 19
sistemine uydurmak için tarihlerin eklenip-toplanıp-çıkarılması bir yana bu sayılar tam
olarak bölünebilirlerse bile onların kutsal birer şahıs olmalarını gerektirmez. Dahası
Atatürk açık konuşmalarından din karşıtı ve ateist olduğu her halinden belli biridir.
“Ne Mutlu Türküm diyene” sözünün sahibi nasıl tanrının bir elçisi olabilir? Gerçi bu
sözde 19 harftir… Kürt olan Edip Bey acaba 19 harf olan bu faşizane sözü nasıl
değerlendireceklerdir? Dersim katliamının da başrolü M. Kemal’dır. Zorba yorumcular
dersim katliamı sırasında kendilerinin hasta olduğunu söylerler. Al birini vur ötekini
taktiğini uygulayanlar da vardır. Böyle saçma yorumlar yapanlara bir sorum olacak:
acep İsmet İnünü’ye söz geçiremeyen, dersim gibi önemli bir olayda görüşü bile kale
alınmayan biri nasıl gazi ve kahraman olabilir? Sizin mantığınıza göre Hz. Hüseyin’i
Kerbela da susuz bırakıp hunharca öldürten Yezid de masum olmalıdır. Zira katliamı
bizzat yapan Yezid değil Şimir bin Zilcevşeyn’dir. Yezid’i temize çıkarmak için
başvurulun mantık ile M. Kemal’i temizlemek isteyen mantık arasında ki farkı
söyleyebilir misiniz? Eğer katliamı kendisi yapmış olmasaydı katliam sonrasında
hesabını sorardı elbette. Konumuz dersim katliamı olmadığı için 19 mantığının böyle
birini bile göklere çıkarıp taptığını göstermek için birkaç örnek gösterelim dedik. Türk
kelimesini Anadolu halkı arasında putlaştırıp bugün bile halkın birbirini kestiği bir
ortamı yaratmak için çaba sarf eden biri on dokuz sayınıza nasıl uyduruyorsunuz? Hz.
Muhammed’in 571–632 doğum ve ölüm yılları on dokuzunuza uymaz iken; İsa’nın da
doğumunda sizin sayılarınız daha olmamıştı. Yani herkese on dokuz İsa’ya: o…

Hiçbir peygamberin hayatında uygulanmayan ve dinlerin de tarihinde


önemsenmeyen bir sayı nasıl tanrının dili olabilir? 19 olmadan sizin dininiz eksik mi
kalıyor? Tevrat’ın hiçbir bölümüne uygulanamayıp birkaç şiirine uygulanan 19 sayısı
“özgür insan savunması-na” uygulanırken ne diyeceksiniz? 1400 yıldır tanrı derin bir
sessizliğe çekilmiş olmalı ki hiçbir peygamber göndermedi. Sahabeler iktidar kavgası,
binlerce mevali ve ezilen halkın kesip-doğrandığı bir dönemde “kim haklı-kimsuçlu?”
sorularına cevap verecek bir peygamber gelmedi; İslam Felsefecileri toplumdan
dışlanırken sürgün ve idama mahkûm edilirken peygamber gelmedi; her ne hikmetse
İngiliz-İtalya-Fransa sömürgecileri Afrika’dan çekilirlerken; Halife Reşat birden
çıkıveriyor. Peygamberler trafiği yaşanmış olmalı ki ardından Edip Yüksel… Üçlü-
dörtlü peygamber trafiği sadece 19 dininden geldiler. Hz. Muhammed’in daha cenazesi
yerde iken iktidar kavgasının yanı sıra 300’den fazla peygamberlik iddia eden
çıkıveriyor. Modern uydurukçular olan Ahmet Gulam, Ali Mirza, İskender
Evrenesoğlunu hesaba zaten katmıyoruz… Soruyorum sizlere on dokuz her uygulanan
için bir peygamberlik delili midir? Eğer kanıt olarak kullanıyorsanız, yarın kalkıp
Öcalan’ı peygamber ilan edecek misiniz? Yoksa ölümünden sonra kalkıp adam
Müslüman’dı ve halka hizmet etti diyeceksiniz?! Kişiler öldükten sonra acınılacak
duruma gelirler. O yüzden insanların zihni onların hep iyi yanlarını hatırlar.
Atatürk’ün bugün kutsanmasının nedeni ezilen halkların hallerinden memnun
olmamasındandır. İnsanlık geçmişi kutsadığı için o dönemi bağ bahçeliktir sanırlar.
Onlarca katliam ve savaşın eşiğindeki bir dönem en kötü dönem olmalı. Osmanlı
halifelerini tek kuruş vermeden halk deyimiyle gâvur memleketlerine sürgün etmesi mi
şeytani halifeliğe son verilmesi? Kendilerinin yaptığı bilimsel ve modern hayatı
yakalama yenilikleri ile onun uyguladığı baskıcı rejimi meşru kılamaz.

Ey Zihin! Hesaplarla, umutlarla, korkularla, baskılarla, tabularla, gizemlerle,


tutkularla, sorgusuz teslimiyetlerle, otoriter kişilerle, sömürü ve sığınmacılıkla hiçbir
aydındık peydahlanmaz. İnsanlığın aklını birkaç rastlantısal ve doğal tabulara mı
teslim edeceğiz?! Korkuların ateşinden kurtulmadıkça; anneden doğmuş gibi ampirik
bir kafa ile deney-gözlem yapmadıkça; nasıl bir ütopya içerisine giriyorsunuz? Hayat
Capcanlıdır. Hareketli ve dinamiktir. Şu capcanlı doğa arasında gördüğümüz hayata
bile inanmazken ve kuşkulanırken neden doğa ötesinde bir şeylere kendi varlığımızdan
daha çok güveniyoruz. Bir arkadaşınızın sözlerinin onun tarafından söylenip
söylenmediğini birileri sizlere sayısal sisteme bağlarsa ona tavrınız ne olacaktır? Gidip
emin bir şekilde onun ağzından duymadan inanır mısınız? Peki, arkadaşınızın
varlığından emin olduğunuz halde sözleri için sorgu isterken; doğa ötesinin varlığı bile
hiçbir şekilde kanıtlanmamışken neden sözleri sayılara bağlıyorsunuz?

III. BÖLÜM

 Eleştirilere Cevaplar

Harfçılık önceki bölümlerde anlattığımız gibi, düzmecelerden başka bir şey değildir.
Öcalan’ın kitabına uyguladığımız başarılı çalışmamız birçok kişiyi bunalttı. Çünkü
Atatürk’ün hayatında birkaç tane 19 sayısına uyan sayı bulup onu kutsal adam icat
eden ondokuzcular; Öcalan’ın kitaplarından birine uyguladığımız 19 sayısı onları ne
yapacaklarına karar verdiremez hale getirdi.

Eleştiriyi görür görmez “Öcalan” ismiyle karşılaştıkları için ya 19’dan


vazgeçeceklerdi, ya da kutsal adamlarına yeni bir kutsal adam daha ekleyeceklerdi.
Öcalan’ı kutsal kabul etmek ise, zor bir iştir. Daha kundakta iken hain, teör vb.
isimlerle duyan bir insan, şimdi kalkıp onu kutsal kabul zordur. Rahatsızlık veren
başarılı çalışmamız, Edip Yüksel’in şu satırlarından okunuyor:
“Türkiye’de terörist başı olarak bilinen bir adamın kitabından gelişi güzel seçtiği
tutarsız örnekleri 19′un SİSTEMLİ örnekleri ile karıştıran ve boyut farkını bile fark
edemeyen birisiyle 19 sistemini tartışmadan önce biraz kritik düşünme alıştırmaları
yapmak lazım.” (bilgiagi.net)

Acep Edip Bey sayısı el parmağını geçmeyen Atatürk’ün hayatında ki sayıları kutsal
kabul edip bizim devasa çalışmamızı bu kadar abartılı bulmasında ki neden nedir?
Tanıdığım günden beri -görüşüne katılmayan herkesi cehenneme gönderen Yüksel 19
ile neler yapmıyormuş!

“Salih bana 7.146 ayetini anımsatıyor. Umarım yanılıyorumdur. Umarım aklını


başına alır ve uydurduğu cam parçalarıyla Kuran’daki elmasları birbirine
karıştırmaktan vazgeçer.” (bilgiagi.net)

19 mucize değildir. Zira mucize denilen şey yoktur. Özgür İnsan Savunması’na
uyguladığım “bir benzer” düzmeceyi sunduğumda Edip Yüksel’in cehenneme
gönderme eleştirileri dışında bir eleştiri görmedim. Ancak 19’cu dinine iman edip onu
dogmalaştıran başka bir arkadaş eleştiri sayılmayacak on sayfalık bir doküman sundu.
Ensar Uzumcu adlı arkadaşın sunduğu dokümanı kişisel siteme attığım şu dosyadan
okuyabilirsiniz (www.meytisi.com/elestiri.doc) Neredeyse noktalama işaretlerini
bahane ederek eleştiri () yapmak isteyen Uzuncu’nun giriş notuna bakın:

Mehmet Özalp isimli kişinin, Reşad Halife’nin Resulum olduğunu idda etmesi üzerine
kendisiyle, makalesini tartışmamaya karar verdim. Makalesinde getirmiş olduğu
iddeayı, aşağıda tartışıyor ve sizinle de paylaşıyorum.

Ne dediği anlaşılmayan Uzuncu, “tartışmamaya karar verdim” diyor. Sonra boy


boy sayfa yazması arasındaki çelişkiyi anlamak için o kadar akıllı olmak gerekmez.
Uzuncu Halife Reşad’ın Resullük iddiasını bir türlü anlayamıyor. Halife Reşad’ın
“resuldür, ama bu resullük başka resullüktür” deyip, bizim ona kendisini resül ilan
ettiğini yazmamızı hoş görmeyen, bu arkadaşımızın Halife Reşad’ın şu bildirisini
okumasını tavsiye ederiz:

….Allah, rahmetinin bir tecellisi olarak, beni, kendisinden dünyaya bir mesaj
sunmakla….

…..Allah’ın elçisi olarak gönderilmiş olduğum zihninizde hiç bir şüpheye yer
bırakmayacak şekilde kompütürün ortaya koyduğu 19 mucizesiyle desteklenmiştir.
böylece siz, Allah’ın sizinle konuştuğunu anlayacaksınız….

Uzuncu’ya göre Kuran’da ki sayısal harmoni öyle her kitaba uygulanacak düzmece
değildir. Hani geleneksel inançlarda -Kuran’da her şey var- denir ya. Bahaîlikte
de, “Kuran’da bir sureye karşı bir sure getirilemez denir; Oysa İtkan’da bir
harfe karşı bir harf bile getirilemez” denir ya işte, 19’uncu kafada diyor ki; besmele
bile başlı başına bir Matematik kitabıdır. Herhalde bizim 19’dan habersiz olduğumuzu
sanıyorlar. Onlara göre bir tek onlar 19 sistemini kavrayıp cennetlik oluvermişler.
Uzuncu kalkıp getirdiğimiz eleştirileri cevaplayacağına bizlere 19 dalaveresini
tekrarlayıp duruyor. Hatta ilk eleştirimizi sunduğumuzda bizim Edip Yüksel’in
sitesinden habersiz olduğumuzu sanarak copy-paste yöntemiyle yorum transferi
yapanları da gördük. Besmeleden bin bir türlü oyunla 19 sayısını bulmak için yarışa
giriyorlar; biz ise Öcalan’ın kitabı “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir dediğimizde
de, kabul etmemek için kaytarma yapıyorlar. Bakın besmeleden ne mucizeler
türetiyorlar:

Besmele dört kelimedir. İlk her kelimeye sırayla 1,2,3,4, kafadan numara vererek 19’a
ulaşmak bir mucizeymiş…

1 3- 2 4- 3 6- 4 6… Elde ettiğimiz sayıya “13 24 36 46″ olur. Bu sayıya 19 ile


ulaşabilirsiniz. Başka bir değişle, bu sayı 19′un tam katıdır.

Her kelimeye bir sayı ver 19’a ulaşmazsan tersten ver, yine olmazsa ortadan ver ta ki
yakalayan dek. Örneğin birinci kelimeye 1, ikinciye 2 ve sırayla böylece git.
Matematiğin alanı geniştir. Önce önüne bırak eğer 19 etmez ise, yine önüne bırakıp
topla, bu sefer de olmasa çıkar, yine ulaşmazsa böl, yine ulaşamazsan tersten ver…
Ver de ver. Matematikte sonsuz sayı vardır, Kuran’da da maşallah altı binden fazla
cümle vardır. Eğer Kuran sure, ayet vb. düzeneklerle yazılmasaydı hiçbir şekilde bu
kadar denk gelen sayı elde edilmezdi. Kuran gibi yazılan, tekrarları çok olan, her
surenin sonunda ve her surenin başında hemen-hemen aynı cümlelerin tekrarlandığı bir
kitap getirin istediğiniz sayıyı uygulayabilirsiniz. Bırakın tekrarla dolu bir kitabı hiç
bölümleri olmayan tıp bizim yaptığımız gibi herhangi bir kitab da uygularsanız
kitaplık hesaplar çıkarabilirsiniz. Edip Yüksel, Reşad ve benzerleinin anlayamaya
yanaşmadığı bu durumu başka hangi dil ile anlatayım!

Besmeleden deve yükü kadar mucize peydahlamak isteyen sayı avcılarının durması,
mümkün değildir. Yüksel “Üzerinde Ondokuz Vardır” kitabında besmelede ki dört
kelimenin Kuran’da 19/19’un tam katı kelime bulmak için, başvurduğu yöntemler
ilginçtir. “Bismillahirahmanirahiym” Besmelede dört kelime vardır “ism, Allah,
Rahman ve Rahiym” Kuran’da “ism” kelimesini 19’a denk getirmek mümkün
değildir. 19’cu kafa burada hiç durur mu illa denkleştirecek. Kuran’da “ism”
kelimesinin sakıncalarını görmek manidardır çünkü 22 defa geçer. İsm kelimesi yerine
“bism” kelimesini aramak gerekecektir… “Bism” ile “İsmi” ayırmak Türkçede ki
“ismi” “ismiyle” kelimelerini ayırmak gibidir. Oysa diğer kelimelerde türevleriyle
beraber saydıkları yöntemlerini burada uygulamak sakıncalı olduğu için 19 sayısını
bulmak için burada “ism” değil “ismiyle” kelimesini arıyorlar. Ayette çoktur, sayıda
çoktur. Ara ara bitmez… İlla denkleştirmekse amaç sayıda çok, ayette, kelime de.
Besmelenin ikinci kelimesini, “Allah”ı bulmak için Tevbe’nin son iki ayetini
ayıkladık mı?” sistem tam oturuyor. Tevbe’den söz açılırken Edip Yüksel’in öznel
kanıtı olabilecek bir başka konudan söz etmek istiyorum. Yüksel Tevbe’nin son iki
ayetinin Kuran’dan olmadığını kendisine esinlerin geldiğini kayıt eder. Kendileri
ayetleri iyi ezberlemiş, numaraları, konuları, özelikle 19 sayesinde ayetlerin
numaralarını da beynine iyi kazımış. Tevbe suresinin son iki ayeti üzerinde de
haftalarca düşünmüş ve bu konuda ciddi bunalımlar geçirmiş kendi ifadeleriyle.
Oturup düşünürken birden kendisine net ifadelerle numaralar okunmuş ve ayet
numaralarına bakınca bütün çelişkiler yok olup gitmiş. Aslında tarihteki “ben
Allah’ım”, “ben peygamberim”, “ben veliyim”, “ben ermişim” vb. bütün
şahsiyetlerin sessizliğe büründüğü, intihara kalkışıp şüpheler içerisinde kıvrandığını
ilgili kişiler bilirler. Odakladıkları konular hakkında bazı sesler duydukları, rüyalar
gördüklerini de biliyoruz. Halüsinasyonlar, kehanetler, büyücüler, cadılar ve toplum
içerisindeki doğaüstü meraklılarının sıkça karşılaştığı böyle olayları, Edip beyin fark
edip 19’a güvenini yitirmesini diliyorum.

Uzuncu, birinci bölümde elde ettiğimiz sayıları nasıl elde ettiğimizi merak ediyorsa
bunları –eleştirdiği () makalemizin Ek’in de- bulabilirler. Hangi mantıkla hareket
ettiğimizi sormuş kendileri. Yine sayfa sayılarının 19’a bölünmesi ile sure sayılarının
19’a bölünmesi arasında fark olduğunu söylüyorlar! Eleştirisini bana değil ilkokul
öğrencilerine -152 ile 114- sayılarının bölüm işlemlerini sormalarını rica ediyorum.
Veya hesap makinesi ile işlemini hal edebilirler.

Geçenlerde “Kozmos ve Kaos” adlı bir makale yazmıştık. Burada hiçbir şeyin düzenli
olmadığını kısa da olsa anlatmaya çalıştık. İnsan mükemmel midir? Hayır…
Köpeklerin gözleri bile bizim gözlerimizden daha iyidir. Evrende Kaos vardır. Ancak
bizim bulunduğumuz yer bize göre/işimize yarayan şeylere biz düzen/kozmik diyoruz.
Kuran’a uygulanan sayı avcılığı da insanın evreni düzenli bulmasının aynısıdır.
Kuran’da ki harfler, ayetler bir sayı düzenine göre bırakılmamış. Aksine hepsi
dizilirken sayılar kale bile alınmamıştır. Sadece Kuran içindeki harflerin 19’a uyan
kısımları alınıp düzen sanılıyor. 19 ve 19’a bölünenlerin çok olmasının nedenlerine
gelince:

—Kuran dizilirken çok surelere bölünmesi

—Tekrarların aşırı olması

Kuran’da aşırı derecede tekrar vardır. Tekrarların hikmetleri, felsefesi üzerinde de az


kalem sallatılmış değildir. Tekrarları din eleştirmenleri Arsel, Tekin, Ergüven gibileri
saçma bulurken, Sait Nursi’ler ise bunun üzerinde kitaplık açıklamalar yapmışlar.
Aşırı tekrarların boyutunu tahmin etmek için sadece Rahman suresinde “febieyiala
irrebikuma tukeziban” ayetinin 29 defa tekrarlandığını bilmek yeterlidir. Her surenin
başında Tevbe suresi hariç besmele bulunur. Surelerin girişleri ile çıkışları benzer
ayetler ile kapanır. Böyle birbirine benzer, aynı harflerle dizilen herhangi bir kitapta
aynı sayılara denk gelebilecek özel sayılar bulmak kolaydır. Tesadüfleri
mucizeleştirip, onu mükemmel ad etmek, evrende düzen vardır demek gibidir.

Kıvançla…

You might also like