You are on page 1of 3

ÜTOPYA

Thomas MORE Machiavelli ile birlikte 16. Yüzyılın en büyük iki politika
yazarından biridir. Nasıl Machiavelli , “Makyavelizm “ terimini politik jargona
kazandırmışsa, Thomas MORE ‘da ikircikli “Ütopya” terimini literatüre
yerleştirmiştir. Ütopya terimi Yunanca aynı okunuşlu iki kelimeden gelmektedir.
Birinci “eutopiz” “güzel yer” anlamına gelirken; “outopia”, “hiçbir yer, olmayan
yer” anlamına gelmektedir. Kelime bu iki anlamdan ötürü ikircil ve ironiktir.
Bizlere “güzel yerlerin” günümüzde olmayışını hatırlatmakta, kelimenin karşılık
geldiği niteliklerin ilerde olabileceğini, fütürist yönünü işaret etmektedir.

Thomas MORE’ ın Ütopyası, bir halkın en iyi nasıl yönetilebileceği sorusu


üzerindedir. Thomas MORE Ütopya ülkesini coğrafyası, şehirleşme, yetkililer, iş
alanları, sosyal ilişkiler, ülkesini dolaşım ve dış ticaret, altın ve gümüş, yaşam
felsefesi, öğrenme aşkı, köleler, tıp ve ölüm, evlilik, hukuk ve gelenekler, dış
ilişkiler, savaş ve din olmak üzere on altı başlıkta anlatılmıştır.

Ütopya ülkesi kitapta bir ada olarak tanıtılmıştır. Kitapta betimlenen coğrafi
özellikler bize büyük oranda MORE’ un ülkesi İngiltere’yi hatırlatıyor. Aynı
zamanda başkent Amourot’ un Londra’ yı andırmasa da belki Ütopyayı daha
gerçekçi kılmak amacından ötürü olabilir. Şehirler konusu gene İngiltere’yi
hatırlatan tanımlamalar ve referanslarla devam eder.

Ütopyada politik sistem, bir çeşit demokrasiyi işaret etmek, eseri çağının
ötesine taşımaktadır. Tiranlığa dair önlemlerin detaylı şekilde tasviri ve aynı
halkın senatoya katılımı detaylı şekilde tasvir edilse de, herkese politik
örgütlenme özgürlüğü verilmeyişi, ki bunun asilzadelerin bir araya gelip tiranlık
oluşturmasına önlem olarak yapıldığı söylense de, olumsuz bir durumdur. Ütopya’
da üretim ve tüketim ilişkileri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Halkın tamamının
herhangi bir şekilde bir işle meşgul oluşu ve işsizliğin sıfır olması bize sosyalist
toplum yapısını hatırlatır. Toplumda; Üretimin yoğun ve gerekli alanlarda oluşu,
gereksiz tüketimlerden kaçınılması, yurttaşların boş zamanlarda kamu
hizmetlerinde bulunması, devletin Rönesans üniversitesi gibi halka açık dersler
verişi hem ilericilik toplumsal özveri açısından gene sosyalist modellerde bulunan
niteliklerdir.
Ütopyada sosyal ilişkiler, MORE’ un yaşadığı çağın geleneksel değerlerine sahip
ve büyük oranda ataerkildir. Halkın büyük tevazuundan, toplumsal sistemin ne
kadar eşitlikçi olduğundan sıkça dem vurmasına rağmen, toplumda kötü işlerin
köleler tarafından yapılıyor oluşu Thomas MORE ’a pek dokunmuyor gibi
gözükmemektedir. Sosyal ilişkilerin geriye kalanı geleneksel Katolik ahlakçılığa
uygun olarak kurgulanmıştır.

Ütopya’ da gezi ve dış ticaret konusu oldukça önemlidir. Kendisinin dönemin


bir diğer Hümanisti Erasmus ile yaptığı görüşmeler Avrupa Birliği’nin temel
fikirlerini oluşturmuştur. MORE’ un kitapta bahsettiği “belge ile başka bölgelere
gitme”, Schengen vizesinin benzeri bir uygulamadır. Aynı zamanda kitapta
bahsedilen dış ticaret usulleri, günümüz AB geleneklerine yakındır: Adanın
ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra diğer uluslara yardım etmesi yada senet karşılığı
satması gibi …

Ütopyada dikkat çekici bir diğer unsur, altın ve gümüşe olan yaklaşımlarıdır.
Güvence olsun diye biriktirdikleri altın ve gümüşü, ev eşyası yapmak gibi zanaatlar
de bile kullanmazlar. Çünkü bu durum kıymetli metallere bağlılık yaratabilir diye
düşünürler ve bundan dolayı lazımlıklarını ve oturaklarını bu metallerden yaparlar.
Tesadüfen buldukları kıymetli taşları küçük çocuklara hediye ederler ve
büyüdüklerinde çocuklar bunlardan vazgeçer.

Ütopya’ da yaşam felsefesi bölümü genişçe ele alınmıştır. İktisadi gerçeklerden


ve politik olandan çıkarım yapabileceğimiz ve önceden ifade edildiği gibi Katolik
ahlakçılıkla da süslemiş bir felsefeden ayrıca bahsetmeye gerek yoktur. Ancak
bir sonraki bölüm olan Ütopyada öğrenme aşkı, adanın ilericiliği ile ilgili verdiği
bilgilerden ötürü ilginçtir. MORE bu bölümde Antik Yunan eserlerinden örnek
vererek halkın birikiminden bahsetmiştir. Ütopya’ da farklı olarak tıp bölümünde
işlenen iki konu, ötenazi ve intihara olan yaklaşımdır. Acı çekenlerin ölmesine izin
verilişi günümüzü aşan bir konumdadır. Ancak intihara olan yaklaşım çok
keskindir. İntihar edenlerin cesetleri gömülmez, yakılmaz; en yakın bataklığa
atılır.

Ütopyanın evlilik, cezalar, gelenekler kısımları Katolizmle paralel ilerleyen


bölümlerdir. Köleler bölümü, kölelik sisteminin yumuşatılmış şartlarıyla makul bir
sistem olduğunu ifade eder ancak belli ki MORE’ nun bu konuda çağını aşamayışını
takdir etmek, kendisinin bir asilzade olduğunu görmek gerekir.
Ütopya’ nın dış ilişkiler bölümü, MORE’ un kendi çağında gördüğü siyasi
ikiyüzlülükleri, anlaşmaları riayet edilmeyişi ( ki özellikle Papa’nın bunu yapışı
MORE’ u çok etkilemiştir bir Katolik olarak) anlattığı bölümdür. Bu yüzden
Ütopyalılar anlaşma yapmazlar(!) onlar zaten ilkeli hareket etmektedir. Ütopyanın
savaş bölümünde, Ütopyalılar’ın olabildiğince pasifist hareket ettikleri ama son
çare olarak savaşı tercih ettikleri anlatılır.

ÖZETLE, Thomas MORE’ un çağında gördüğü eksiklikleri, kendi coğrafyası


üzerinden anlatmakla kalmaz. Aynı zamanda çağının görüşlerini ve bakış açılarını
aşan, yeni iktisadi ve politik görüşler sunarak günümüze kadar politika bilimini ve
felsefe bilimini etkilemiştir…

Onurcan Sezer

You might also like