Professional Documents
Culture Documents
DAH‹L)
o ses
o his
O ses, o his
ki sene önce, Lastik-‹fl grevini izlemek üzere git- (Roll, Ekim ‘09) onu “Supermagic”le buluflturmu-
6
Envai çeflit pasta, çörek ve hamur iflinin ve s›cak flarap kazanlar›n›n aras›nda, Noel
flark›lar› eflli¤inde paten kayan “Strazburjuva”lar› görünce, insan›n, bir romantik-ko-
medi setini and›ran bu flehirde geçim s›k›nt›s› oldu¤una inanas› gelmiyor.
9
yerel üretimin önündeki engellerin kal-
d›r›lmas›na özel bir önem veriyor. Bu
flirketlerin dünya üzerindeki farkl› kül-
türleri ve çeflitlili¤i ortadan kald›rd›¤›-
na, tek tip kentler, toplumlar ve kültür-
ler yaratt›¤›na inand›¤› için yerel de-
¤erlerin ön plana ç›kar›lmas› gerekti¤i-
ne inan›yor. Bunu yaparken de, do¤ay›
ve çevreyi tahrip etmeden geliflmeyi
öngörüyor. Bu noktada çok ça¤dafl bir
hareket oldu¤unu söylemek gerekiyor.
Çünkü bugün geliflme dendi¤i zaman
insanlar›n akl›na do¤an›n ve çevrenin
katledilmesi geliyor.
Cittaslow hareketinin son dönemlerde
ra¤bet görmeye bafllayan “butik tu-
rizm” anlay›fl›yla bir ba¤›, yak›nl›¤› var
m›?
Bu gibi trend’lerle pek bir ilgisi yok.
Cittaslow’un güçlü bir felsefî arka pla-
n› var ve modas› geçecek bir fley de¤il.
Hatta bir gün tüm dünya kentlerinin
sakin flehir olmak için çaba harcayaca-
¤›na inan›yorum. ‹nsanl›¤›n bu yönde-
ki iste¤i ve özlemi her geçen gün art›-
yor. Herkes dünyan›n ritminden flikâ-
yetçi. fiikâyetçi olunan konular›n bafl›n-
da da büyük kentlerin gürültüsü, kirli-
li¤i ve stresi geliyor. ‹nsanl›k buna bir
TÜRK‹YE’N‹N ‹LK “SAK‹N” fiEHR‹: SEFER‹H‹SAR çare üretmek zorunda. Bu karmafla ne
zamana ve nereye kadar böyle devam
siz öncülük ettiniz, ikna çal›flmalar› milyon ziyaretçi al›yor. Kente her
yapt›n›z m›? Konaklama altyap›s› yeterli de¤il. fiu gün onlarca otobüs geliyor ve ko-
Halk baflta çok negatif yaklaflt›. Bunun an için toplam 1500 yata¤›m›z var. An- naklamadan dönüyorlar. S›¤ac›k da
nedeni ise proje hakk›nda bilgi sahibi cak ev ve köy pansiyonculu¤unun ge- böyle bir model için çok uygun bir
olmamalar›yd›. Ancak cittaslow’un ne lifltirilmesi için elimizden geleni yapa- yer. ‹zmir’den turistler gelip, günle-
oldu¤unu anlad›kça, destek vermeye ca¤›z. Ev, köy ve ikinci konut turizmi rini burada geçirip dönebilirler.
ve projeyi sahiplenmeye bafllad›lar. Bu konusunda kafa yoruyoruz. Bu hem Böyle bir turizm modelini uygula-
süreçte bizim de çabam›z oldu elbette. yatak kapasitesini art›racakt›r, hem de mak için çok büyük yat›r›mlara da
Üç hafta boyunca her akflam bir kahve- cittaslow konseptine uygun bir turizm gerek yok.
11
‹stanbul Büyükflehir Beledi-
yesi’nde de “fetokulli”nin
bini bir para. Belediyenin
kuruluflu B‹MTAfi, Kanal 7
ve Deniz Feneri’ne ve dolay›-
s›yla “cemaat”e yak›nl›¤›yla
bilinen Beyaz Holding’e ba¤-
l› flirketlerden Lapis’in Mak-
ro’yla ortakl›¤› lehine “itfai-
ye hizmet al›m›” ihalesine
“fesat” kar›flt›r›p kendisini
devre d›fl› b›rak›yor. Böylece
B‹MTAfi’la sözleflmeli itfaiye
çal›flanlar› tafleron iflverenle
ve “k›rk sat›r m›, k›rk kat›r
m›” tercihiyle baflbafla kal›-
yor. Ya sendikadan istifa
edip sigortas›zl›¤›, güvence-
sizli¤i, görev tan›ms›zl›¤›n›
sineye çekerek üç kurufla ta-
lim edecekler ya da iflsiz ka-
lacaklar. Hülâsa, AKP refe-
ranslar›yla ifle giren itfaiye “BÜYÜKfiEH‹R ÇALIfiIYOR”
iflçileri yine AKP taraf›ndan
kündeye getiriliyor. Beledi-
ye-‹fl sendikas›na ba¤l› itfai-
ye iflçilerinin Saraçhane’de,
‹tfaiye iflçilerine fetokulli
Büyükflehir Belediyesi’nin
karfl›s›nda kurduklar› çad›ra 7 Aral›k’tan bu yana direnifltesiniz. Son Lapis-Makro ortakl›¤›ndan 12 trilyon
4 Ocak’ta misafir olduk, bir durum ne? fazla teklif veriyor.
dokunduk, bin ah iflittik. Befl Bahri: Ne Büyükflehir Belediyesi’nde ne Hüseyin: ‹tfaiyeciyiz biz. Ekme¤imizin
gün sonra, 9 Ocak’ta itfaiye- de B‹MTAfi’ta bir muhatap bulabiliyo- peflindeyiz, onlar›n kölesi olaca¤›ma gi-
cilerin çad›r› sabaha karfl› üç ruz. 31 Aral›k’ta sözleflmemiz bitti, ama derim baflka iflte çal›fl›r›m. Biz ifl güvence-
buçukta ço¤unlu¤u zab›ta- tebli¤ gelmedi¤i için iflimize gitmeye de- si istiyoruz. Ben ölüme imza at›yorum.
lardan oluflan 250 kiflilik bir vam ediyoruz. ‹fle gitti¤imizde, “ç›k›n gi- Ama keriz de¤ilim ölüme imza atarken,
grup taraf›ndan bas›ld›. ‹tfai- din, ifl elbiselerinizi giymeyin, polis zo- arkamda kalanlar› düflünmem lâz›m. Bir
ruyla sizi att›r›r›z” gibi tehditler al›yoruz k›z›m, kar›m, annem, babam var. B‹M-
yecilerin sökülmesine izin
ekip amirlerinden. TAfi’tayken en az›ndan kefen param›z
vermedikleri çad›r, zab›talar Talebiniz ihalenin geri al›n›p tekrar vard›. ‹tfaiyecisin, her an ölebilirsin. Her-
taraf›ndan falçatalarla kesi- B‹MTAfi’a verilmesi mi? kesin kaçt›¤› yere sen koflarak gidiyor-
lip al›nd›. Malûm nedenlerle Bahri: Hay›r, B‹MTAfi bunu bilerek yap- sun. Ölünce, ailene ne kal›r? Hiçbir fley.
kimliklerinin zikredilmeme- t›. B‹MTAfi ihaleyi alsayd›, bu y›l üçüncü Büyükflehir Belediyesi’nin ifltirak flirketi-
sini isteyen itfaiye iflçilerinin ayda toplu ifl sözleflmesine girecektik. ne ba¤l›yd›k, flimdi tamamen ba¤›ms›z
anlatt›klar›n› müstear isim- ‹smail: Bir belediye kuruluflu olan B‹M- bir flirkete veriliyoruz. Hiçbir hakk›m›z
lerle naklediyoruz... TAfi, ihaleyi almamak için, ihaleyi alan hukukumuz kalmayacak. “Garson, vesti-
BO⁄AZ KÖPRÜSÜ EYLEM‹ SONRASINDA GÖZALTINA ALINAN ‹TFA‹YEC‹LER ANLATIYOR imza kampanyas› bafllatt›k. 16 Aral›k’ta Büyükfle-
hir’in önünde bir eylemimiz oldu; çok sert polis mü-
‹stanbul uyuma, itfaiyene sahip ç›k! dahalesiyle karfl›laflt›k, gaz ve tazyikli su yedik.
Bo¤az Köprüsü’nde eylem yapma fikri nas›l
olufltu?
23 Aral›k’ta Bo¤az Köprüsü’nde yapt›klar› sona eriyor. Bugüne kadar, Büyükflehir Belediyesi’- Erhan: Asl›nda, Taksim’deki eyleme gitmek için
eylemin ard›ndan gözalt›na al›nan Belediye- nin ifltiraki B‹MTAfi flirketi bu ifli yürütüyordu. Bu Kad›köy’den ç›kt›k, eyleme geciktik. Köprünün üze-
‹fl’e ba¤l› Esenyurt Belediyesi iflçileri ile sene, Fethullah Gülen’e yak›nl›¤›yla bilinen, Kanal 7 rinde, otobüsteyiz. “Ne yapal›m arkadafllar?” “Dur-
itfaiye iflçilerine serbest b›rak›ld›klar› Çengelköy ile ba¤lant›l› bir flirket ald› ihaleyi. Bize göre bu flu durun otobüsü, inelim!” Zincirlerimiz vard› zaten
anlama geliyor: Y›llard›r ‹stanbul itfaiyesine hizmet yan›m›zda, Taksim’de kendimizi zincirleyecektik.
karakolu önünde teybimizi uzatt›k...
veren 950 çal›flan tasfiye edilmek isteniyor. K›sacas›, Geç kal›nca “Bo¤az Köprüsü’nde kendimizi zincirle-
Belediye-‹fl uzun süredir eylemde. Genel s›- ‹stanbul itfaiyesini özellefltirmek istiyorlar. yelim, trafi¤i kapatal›m” dedik. 40 kifli vard›k. Polis-
k›nt› ne? Nihat: Ben itfaiyede çal›fl›yorum, ayn› zamanda ten gelecek sald›r›y›, gaz›, suyu, hepsini göze ald›k.
Erhan: 120 gündür Belediye-‹fl’in ‹stanbul aya¤›nda Belediye-‹fl 5 no’lu flube temsilcisiyim. Örgütlenme Vatandafl›n da tepkisi olabilirdi. Kendimizi komple
eylemler oluyor. Biri, Esenyurt Belediyesi’nde iflten sürecimiz 1988’e uzan›yor. B‹MTAfi’ta sözleflmeli birbirimize zincirledik, yolu bir yönde tamamen ka-
at›lan 16 arkadafl›m›zla birlikte yürüttü¤ümüz eylem. çal›flan arkadafllar›m›z› da örgütledik. Belediye bir patt›k. Propagandam›z› yapt›k, sloganlar›m›z› att›k.
Di¤eri, itfaiye iflçilerinin eylemi. ‹ki eylemin de temel tak›m oyunlar oynad› ve B‹MTAfi’a ihale kaybettiril- 25 dakika sonra polisler geldi. Makaslarla kestiler
noktas›, iflverenlerin sendikal örgütlülü¤ümüze yö- di. Kanal 7 ve Deniz Feneri’nin ortaklar›n›n da için- zincirleri. Ald›lar bizi kenara. Polis müdahalesi s›ra-
nelik sald›r›lar›. Sendikal› iflçi çal›flt›rmak istemiyor- de oldu¤unu duydu¤umuz Lapis-Makro ortakl›¤› al- s›nda sloganlar›m›z devam ediyordu: “‹stanbul uyu-
lar. Esenyurt’ta bu nedenle iflten at›lan arkadafllar›- d› ihaleyi. Cemaat ba¤lant›s› var iflin içinde. Bu yol- ma, itfaiyene sahip ç›k”, “‹tfaiyeye tafleron gire-
m›z için her çarflamba eylem yap›yoruz. Kamuoyuna la hem sendikalaflman›n önünü kesmeyi hem de ifl- mez”, “Esenyurt iflçileri yaln›z de¤ildir”... Di¤er ar-
sesimizi duyurmak için bugün ‹stanbul Bo¤az köp- çileri ve belediyeyi taflerona devretmeyi amaçl›yor- kadafllar›m›z ise Taksim’den Galatasaray’a kadar
rüsünde yapt›k eylemi, itfaiye iflçisi arkadafllar da lar. Tafleronlaflt›rmaya karfl› 18 Aral›k’ta ifl b›rakma yürüdüler, orada oturma eylemi yapt›lar. ‹tfaiye ifl-
kat›ld›. 900 itfaiye iflçisinin sözleflmesi 31 Aral›k’ta eylemi yapt›k. Meydanlarda, alanlarda, bildiri ve çileri, Esenyurt Belediyesi iflçileri, siyasî partiler
12
yer, yönlendirme görevlisi, komi olarak evinden al›yorlar imza att›rmak için. Bize r› bu kadar zorluyorsun, gecenin 12’sin-
çal›flmak üzere, elektrikli, motorlu aletle- haktan, hukuktan, adaletten bahsediyor- de arabanla gidip evinden al›yorsun?
re dokunmayacak” diye haz›rlad›klar› lar, hepsinin alt›nda devletin arabas›, cu- Duran: Makro’nun ne telefonu belli, ne
sözleflmeye imza att›r›yorlar. "Elektrikli martesi-pazar özel ifllerinde kullan›yorlar. adresi. Belediyedeki genel sekreter emir
motor ve aletlere dokunamazs›n" diyor. Sözleflmeyi kaç kifli imzalad›? vermifl, Makro hiçbir flekilde ne telefo-
E bizim her fleyimiz elektrikle! Sakatla- Hüseyin: 400 falan, geriye 500 kifli kal›- nunu ne adresini aç›kl›yor.
n›nca ne olacak? Al sana imza. yor yani. Ama imza atanlar da noter yo- Ali: Anneniz arasa, “o¤lum, sözleflmeye
Sizi itfaiyeci olarak kabul etmiyorlar luyla, savc›l›k kanal›yla imzalar›n› geri imzan› atacaks›n, yoksa ak sütümü helal
m›? çekiyor. Biz kimseye atma diye bask› etmem” dese, ne yapars›n›z? Benim gru-
Hüseyin: Adam özel flirket, niye kabul yapm›yoruz. ‹mza atan arkadafllar›m›z bumdaki arkadafl›ma yapt›lar bu bask›-
etsin ki? “Saat 10’da itfaiyede mesain bi- da var aram›zda, bize destek veriyorlar. y›. Müdürler senin için referans olan ki-
tince, benim garsonluk iflim var, 12’de Biz tek bir fabrika çal›flan› de¤iliz ki, bir fliyi ar›yor. Burada hiç kimse AKP refe-
burada ol” da diyebilir. fabrikada 900 kifli olsak, imza atan ol- rans› olmaks›z›n ifle girmemifltir, refe-
Lapis-Makro ortakl›¤› sizi çal›flt›rmaya mazd›. Ama fiile’deki adam›n, Çatal- rans olan kifli de akraband›r. Akraban
devam edecek mi? ca’dakinden, Silivri’dekinden haberi anneni ar›yor, diyor ki “böyle böyle, söz-
Hüseyin: Bizi ç›kart›rlar, çünkü imza at- yok. leflmeye imza atmazsa iflinden olacak”.
mad›k. ‹mzalayanlar da itfaiyeci olarak ‹mzalayanlar niçin imzalad›? Annen de “imzan› atmazsan ak sütümü
devam edemiyor. Bugüne kadar imzala- Hüseyin: Adam› ar›yorlar, “Üsküdar helal etmem" diyor. Bask›n›n seviyesini
d›¤›m›z sözleflmelerde “itfaiyede çal›flt›- grubu, Kad›köy grubu atm›fl, sen niye düflünün yani.
r›lmak üzere” yaz›yordu. fiimdi, “gar- atm›yorsun?” diyorlar. “Atanlar›n say›s› ‹smail: Benim mant›¤›ma göre, bunun
sonluk, komilik de yapt›rabilirim” diyor. 800, sadece 100 kifli kald›n›z; aç›kta kal- askerin yapt›¤› darbeden hiçbir fark›
Bizi silmifller yani. Eskiden dokuz araç may›n, 100 kifliyi iflten atarlar” diyorlar. yok. Ha askeriye darbe yapm›fl, ha böy-
ç›k›yordu, art›k alt› araç ç›kar, befl araç ‹kna odalar› kuruldu. le bir zihniyet devletin bafl›na geçmifl.
ç›kar… Fatih’te 900 çal›flan var. ‹stanbul Duran: Bask›lar› ailelerimizi arayarak Adam diyor ki, “buray› ben yönetiyo-
itfaiyesi 5050 kifli. Ç›kar 900’ü, 4100. 200 yap›yorlar ya da arkadafllar›m›z›n imza- rum, benim dedi¤im olacak, kanun da
kifli idarî kadroyu ç›kart, onu da üçe böl. lar›n› taklit ederek düzmece belgeler takm›yorum, devlet de, mahkeme de
50’sini temizlik kadrosu, 50’sini bulafl›k- gösteriliyor. “Arkadafl›n imza att›” deni- takm›yorum”.
ç› kadrosu, 100’ünü bak›m kadrosu ola- yor. Kaç arkadafl›m›za ayn›s›n› yapt›lar. Duran: Babam arad› sabah, benimle tar-
rak ç›kart. Geriye 1000 kifli kalm›yor. ‹s- Ama 247 kiflinin imzalar›n› geri ald›¤› t›fl›yor: “Niye imza atmad›n, niye ifline
tanbul’a 1000 kifli bak›yor yani. Önceden söyleniyor. bafllamad›n?” “Bak baba” dedim, “arka-
1600 kifliydi. ‹smal: Grup amirim raporlu arkadafl›m› dafllar›m›z geriye dönüyor, bu sözleflme
‹smail: ‹flten ç›kanlardan sonra kalan fesholmak üzere. Bir daha, benim karfl›-
4100 kiflinin ço¤unlu¤u emekli olmay› Burada kimse AKP referans› olmaks›z›n ifle girmemifltir, ma ‘niye imza atmad›n’ diye gelme”.
bekleyen iflçiler, “yang›na git” diyebile- referans da akraband›r. Akraban anneni ar›yor: “Sözleflmeye Onu da grup amiri aram›fl.
ce¤in adamlar de¤il, hep geri hizmette ‹smail: Lapis-Makro ortakl›¤›ndaki La-
çal›flanlar. Bu s›k›nt›n›n alt›ndan nas›l
imza atmazsa iflinden olacak.” Annen de “imzan› atmazsan pis, Beyaz Holding’le ve Almanya’daki
kalkacaklar, çok merak ediyoruz. Dua sütümü helal etmem" diyor. Bask›n›n seviyesini düflünün. Deniz Feneri ile ba¤lant›l›, yani geçmifli
ediyoruz, büyük bir olay ç›kmas›n. Biz kirli.
sonuçta insan›z, onlar gibi de¤iliz, üzü- ar›yor, “Üsküdar’›n hepsi imza att›” di- Hüseyin: Bafll›k atabilirsin, "yang›nc›y-
lürüz. Dört-befl senedir yan yana çal›flt›- yor. Çocuk bize sormasa, direnifl göste- d›lar, h›rs›z oldular" diye.
¤›m›z arkadafl›m›zla flimdi muhalefet ren bir arkadafl olmasa, gidecek, evinden TEKEL iflçilerinin, demiryolu iflçileri-
halindeyiz, kavgal›y›z. alacak adam›, imza att›racak. ‹yi niyetli nin, 25 Kas›m’da greve ç›kan memurla-
Duran: Arkadafllara imza atmalar› için bir amirsen, bir kere söylersin, iki kere r›n direniflleri hakk›nda ne düflünüyor-
bask› uygulan›yor. Ailelerine, akrabala- söylersin, Makro’nun eleman› gibi çal›fl- sunuz?
r›na telefon aç›l›yor. Müdürlerimiz öyle mazs›n. Amirlerin adam bafl›na para al- Hüseyin: Hükümet sendikay› ve iflçiyi
bir flekil yap›yorlar ki, kim olsa imza ata- d›¤›n› düflünüyoruz. Bunca bask›n›n bitirmeye çal›fl›yor. ILO diye bir örgüt
bilir. baflka bir aç›klamas› yok. Seninle Makro var, uluslararas› sendika örgütü, Türki-
‹smail: Gece, devletin arabas›yla gelip aras›nda nas›l bir iliflki var ki bu insanla- ye’yi kara listeye alm›fl. ILO’da yönetim
vard›; CHP, MHP, Saadet de il örgütleriyle gelmiflti. Emin Batmazo¤lu “Arkadafllar, bu flekilde sizinle temizlik ifllerine verdiler. Biz de “ifltir sonuçta, evimi-
Ana talebiniz ne? çal›flamay›z. Sendikadan istifa edeceksiniz” dedi. ze ekmek paras› götürüyoruz” dedik. Sonra medya-
Nihat: Talebimiz, bu ihalenin bozulmas›. Tamam, Biz kabul etmedik sendikadan ç›kmay›. ya yans›yan uydurmasyon bahanelerle, 25. madde-
yine ihaleye verilsin ama, Büyükflehir’in ifltirakine Mahmut: Emin Batmazo¤lu istifa edin deyince, den att›lar bizi. Sonuna kadar hakk›m›z› arayaca¤›z.
gitsin. Ona raz›y›z. O zaman, örgütlenmenin önü dedim ki: “Baflkan›m, benim milyarlarca borcum ‹stedi¤iniz gibi sesinizi duyurabiliyor musu-
daha aç›k olacak, çünkü bakanl›¤›n B‹MTAfi’ta ço- var, üç tane çocu¤um var. Ben buraya isteyerek nuz?
¤unlu¤u sa¤lad›¤›m›z yönünde karar› var. gelmedim, orada sendikal›yd›m. Sendikal› oldu¤u- Suat: Kaç ayd›r direniflteyiz, sa¤olsunlar, hiçbir
Alternatif bir sendika var m›? muzu bildi¤in halde bizi buraya ald›n. fiimdi de- bas›n gelmedi. Gelenler oldu da, izlenen bas›nlar
Nihat: Amaçlar›, bütün taban› Hak-‹fl’in belediye- mokratik hakk›m›z› kulland›rm›yorsun.” gelmedi, ç›km›yor televizyonda. Büyük televizyon-
lerdeki sendikas› Hizmet-‹fl’e kayd›rmak. Esen- Suat: Emin Batmazo¤lu sald›rd›, pankart›m›z› y›rtt›. lar da patronlar›n; yanlar›nda çal›flan iflçileri uyan-
yurt’taki arkadafllar›n sorunu flöyle: Esenyurt’a üç Bir buçuk ay kadar önce, yine sald›r›ya u¤rad›k. Ben d›raca¤› için veya halk› uyand›raca¤›ndan, ucu on-
belde ba¤land›. Oradan gelen iflçilere belediye bafl- sadece demokratik hakk›m› kullanarak protestoda lara da dokunaca¤› için, maalesef, bas›n hiç ilgilen-
kan› “Hizmet-‹fl’e geçeceksiniz, yoksa hepinizin ifl bulundum, alk›fllad›m, “Say›n baflkan›m, bizi aç b›- miyor. Atv’den muhabir gelmiflti, röportaj yaparken
akdini feshediyorum" diyor. Direnen arkadafllar›m›- rakt›n. Bundan mutluluk duyuyor musun?” dedim. bir telefon geldi, yar›da kesti, gittiler. Bir de yeri ge-
z›n ifl hakk› fesholdu. Belediye baflkan› Kad›o¤lu ifli Belediye baflkan› “anan›z avrad›n›z...” diye küfrede- lince “ba¤›ms›z, tarafs›z, özgür haber” diyorlar. Ya-
hakaret boyutlar›na getirdi. rek ceketini ç›kartt›, sald›rd›. Savc›l›¤a suç duyuru- lan söylüyorlar! Neyse, ben daha fazla konuflmaya-
Mahmut: Hakareti b›rak, anam›za avrad›m›za söv- sunda bulunduk. Belediyenin kendi kameralar›n›n y›m, konufltukça a¤z›m› bozaca¤›m. Böyle ba¤›m-
dü. Belediye baflkan› bizzat üzerimize sald›rd›, bir incelenmesini talep ettik. Daha sonra bizi flikâyet et- s›z, özgür olunur mu? “Orada ne iflin var?” diye
arkadafl›m›za darpta bulundu, küfür etti. Biz 128 mifl “tan›mad›¤›m kifliler taraf›ndan fiilî sald›r›ya u¤- muhabire f›rça at›yorsun, röportaj› yar›da kesip gi-
gündür kap›n›n önünde oturma eylemi yap›yoruz. rad›m” diye. Sendikadan istifa ettirip halk› koyun sü- diyor. Bunun neresi ba¤›ms›z, özgür? Nereden ç›-
Suat: Belediye baflkan›n›n sövüp sald›rd›¤› benim. rüsüne çevirmek istiyorlar. ‹flverenin iki duda¤› ara- kar sa¤l›yorlarsa oradan haber yap›yorlar.
Yakuplu’nun bir k›sm› Esenyurt’a ba¤land›. Biz gel- s›nda olacaks›n. "‹nsan›n baca¤› kangren olursa, öl- Size bu eylemle ilgili dava aç›l›yor mu?
di¤imiz yerde sendika üyesiydik. Yeni iflte mesini bekleyemeyiz, kesip atar›z” dedi. Sendikada Erhan: Hay›r, sadece trafi¤i engelledi¤imiz için
sözleflme yaparken, Belediye baflkan yard›mc›s› örgütlü olmay› kangrenli bacak olarak görüyor. Bizi 140 lira para cezas› verdiler.
13
kurulunda görevli bir flah›sla görüfltük.
Kendisi de itfaiyeci, ILO bu ifle el koyar-
sa, hepsinin çözülece¤ini söylüyor.
‹smail: Bizi bitirmek, say›m›z› düflür-
mek için, geçen sene y›lbafl› gecesi, saat-
ler 12 olmadan, bizden 400 arkadafl› 4
C’ye geçirdiler. Onlar› “kadroya geçire-
ce¤iz” diye kand›rd›lar. ‹mza atanlar
sonradan fark›na vard›. Piflmanlar flim-
di, ama geri dönüflü yok. Buradaki
birçok insan AKP’ye oy verdi. Öyle bir
denge kurmufllar ki, “ben kaybedersem
sen de kaybedersin” diyor, “benim yeri-
me gelecek parti seni iflten atacak”. fiim-
di tersi oldu, kendi att›. Sözleflmeli olma-
dan önce maafl›m›z 900 lirayd›. Her sene
10-20 lira civar›nda bir art›fl vard›.
çal›flmalar›m›z sürüyor, ama bu çok zor- mek kolay de¤il, ben kral ç›plak diyo- Çünkü bizim bu fleffaf ve demokratik
lu bir yol. Zorlu¤u kolaylaflt›rman›n yo- rum. Ha, e¤er güzel, al›ml› bir kad›n ol- modelimiz hayata geçerse, yar›n öbür
lu, net hedefler etraf›nda bir araya gel- sayd›m, bu sefer de ahlakî bir sald›r›yla gün bütün yurttafllar kendi partilerin-
mekten geçiyor. Ömer Ayna’lar, Mahir karfl›laflacakt›m. Kimseye yalan borcum den ve devletten bu fleffafl›¤› bekleye-
Çayan’lar net hedefler üzerinden bir ara- yok, Türk anne-baban›n k›z› da olsay- cekler. Devlet bunu göze alamad›¤›
ya gelmifllerdi. d›m, bugün söylediklerimin ayn›s›n› söy- için bizi sindirmeye çal›fl›yor.
17
L‹NÇ FURYASININ SOSYO-POL‹T‹K TEMELLER‹ VE “TANIYARAK DIfiLAMA” ler, k›sa sürede, kent hayat›nda belli bir
yerde konumlanm›fl bir topluluk olarak
varoldular. Dolay›s›yla, mesele ‹zmir’e
dü¤ü bir hükümeti düflman bellemesi fla- iliflkisine dair gözlemleriniz neler? n›yarak d›fllamay› da içeren bir sorun-
fl›rt›c› de¤il. Ayn› zamanda, AKP iktidar- ‹leride araflt›rmak istedi¤im konu tam da dur. Bugün “aç›l›m” dolay›s›yla Kürt
dan düfltü¤ünde Kürt karfl›tl›¤› devam bu. Yoksul Türklerin s›n›fsal konumlar›- karfl›tl›¤› artarken, yar›n baflka bir
edebilir. Kürt karfl›tl›¤›n› AKP karfl›tl›- n›n orta s›n›flar kadar keskin bir Kürt kar- “mukaddes” üzerinden ortaya ç›kabi-
¤›yla aç›klamaya kalkanlar, Kürt sorunu- fl›tl›¤›na elvermedi¤ini düflünüyorum. El- lir. Bu nedenle, Türkiye’nin yaflanmaz
nu yaratan sebepleri görünmez k›lmaya verse dahi, orta s›n›f›n argümanlar› üze- bir ülke haline gelme riski var.
20
ÖLÜMÜNÜN ÜÇÜNCÜ YILINDA KEND‹ SES‹NDEN HRANT D‹NK la, yapt›r›mla karfl›lafl›yoruz. ‹lan verip
vermemeyi bir koz olarak kullanmaya
çal›fl›yorlar. Ama ba¤›ms›z bir gazete-
Hofl kelimelere karn›m›z tok nin ilana angaje olmamas› lâz›m. Ona
ba¤›ml› olacaksak, onlar›n istedi¤i gibi
bir bas›n olmak zorunday›z demektir.
Hrant Dink, A¤ustos 2006’da internetten yay›n yapan Nor Radyo’da, Sayat Tekir’in
Agos böyle bir gazete de¤il, olmayacak
Anuflabur program›n›n konu¤uydu. Agos’un 10. y›l› vesilesiyle yap›lan programda, da. Devlete karfl› verdi¤imiz demokrasi
301’den demokratikleflmeye, Ermeni meselesine, beraber nas›l yaflayabilece¤imize dair mücadelesini kendi toplumumuz içer-
düflüncelerini de özetliyordu. Kula¤›m›zda yank›lanan sesiyle, Hrant Dink’i dinliyoruz... isindeki yönetimlere karfl› da vermek
durumunday›z. Muhalefet böyle muha-
Agos 10. y›l›nda nerden nereye geldi? Bu düzeni sarsmadan yeniden düzenle- lefet olabilir ancak. Demokratl›k ancak
Hrant Dink: Agos hedeflerini teker te- menin mümkün olmayaca¤›n› biliyoruz. böyle olabilir. Kendi evinin içindekini
ker gerçeklefltirdi. Bunlardan biri, Erme- Bizim görevimiz kafalar› kar›flt›rmakt›r. görmemek do¤ru bir durufl de¤il. Agos
ni toplumunu büyük topluma açmak, Ve sorular sordurmakt›r. Birlik, bütün- fleffaf bir gazete. Kimseden saklayacak
toplumun sorunlar›n› büyük toplumun lük hofl kelimeler ama, bizim karn›m›z bir fleyimiz yok. Bir toplum “kol k›r›l›r,
sorunlar› haline dönüfltürüp çözüm sa¤- fazlas›yla tok. Bunlar dayatmac› iktidar- yen içinde kal›r” gibi atasözleriyle, gü-
lamaya çal›flmakt›. Onu yapt›k. Bugün lar›n kulland›¤› laflar. Böyle birlik, bü- zel laflarla yönetilmez. Dünyaya bakt›-
Ermeni toplumunun gizli kalm›fl bir so- tünlük ad›na demokratik davranma he- ¤›n›z zaman, bütün toplumlar sivillefli-
runu yok. Ermeni toplumunun sorunla- vesimizi kurban edemeyiz. Gerçek birlik yor, fleffaflafl›yor, demokratikleflmeye
r› nedir, siyasetçisi de, hükümeti de, ka- ve bütünlük dayat›lan de¤il, yarat›lan çal›fl›yor. Ermeni toplumunu bundan
muoyu da, bas›n› da, üniversitesi de bi- bir fleydir. Onu ancak demokratikleflerek ayr› tutmak mümkün olmaz. Ermeni
liyor. ‹kincisi, Türkiye’nin sorunlar›n› yaratabiliriz. Örterek birlik, bütünlük ol- toplumu da demokratikleflecektir, flef-
bizim toplumumuzun sorunlar› haline maz. A盤a ç›kararak olur. Herkes gör- faflaflacakt›r, sivilleflecektir.
dönüfltürmekti. Bunu da gerçeklefltirdi- sün bu toplumun muhafazakârlar› kim- Türkiye’nin demokratikleflme süreciy-
¤imizi düflünüyorum. Bugün Agos ler, ça¤dafl düflünenleri kimler. le ilgili ne düflünüyorsunuz?
okurlar› Ermeni toplumunun gelece¤ini Jamanak ve Agos’a yönelik ilan ambar- 301’le ilgili dün yeni bir dava daha aç›l-
düflündükleri kadar Türkiye’nin gelece- gosunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? d›, Reuters’e verdi¤imiz bir beyanattan
¤ini de düflünüyorlar ve Ermeni toplu- Yeri geldi¤i zaman hiç çekinmeden en ötürü. 301, bafl›ndan beri söylüyorduk,
mun gelece¤inin Türkiye’nin gelece¤in- kutsal say›lan –t›rnak içinde kutsal ta- ifade özgürlü¤ü üzerinde sallanan De-
den geçti¤ini idrak ediyorlar. Üçüncüsü bii–, dokunulmaz say›lan kurumumu- mokles’in k›l›c›d›r. Kald›r›lmas› gerekir.
ise Agos’u arzu edenlerin gelip kendi zu da, o kurumu temsil eden patri¤i de Yaflanan geliflmeler hakl› oldu¤umuzu
yemeklerini piflirdikleri bir mutfak hali- elefltiriyoruz diye. Elefltirmemizi a¤›r do¤rulad›. Türkiye demokratikleflme sü-
ne dönüfltürmekti. Say›s›z insan geldi buluyorlar, k›flk›rt›c› buluyorlar, sevi- recinden geriye ad›m atamaz. Zikzaklar
Agos’a. Agos’un kap›s› herkese aç›k. Da- yesiz buluyorlar. Bence elefltirmemize olacakt›r, ama yeflermeye bafllayan iç di-
ha baflka, haddini aflan bir ifllev üstlendi tahammül edemiyorlar. Yoksa seviye- namikler art›k belirleyicidir ve o iç dina-
Agos. Bugün art›k dünyada da tan›nan mizi korudu¤umuzu düflünüyorum. mikler Türkiye’nin demokratikleflmesini
bir gazete. Türkiye’de hemen hemen bü- Bas›n›n ba¤›ms›z kalmas› gerekiyor ki, sonuna kadar zorlayacakt›r.
tün kesimlerce tan›nan bir gazete. Bu ka- kendisinden beklenen ifllevi yerine geti- Bu davalar sürecinde yaln›z kald›¤›n›z›
dar k›sa zamanda bu kadar popüler ol- rebilsin. Ne yaz›k ki zaman zaman baz› hissettiniz mi?
mufl ve ifllevsel bir hacim yaratm›fl bir vak›f yönetimlerinden, zaman zaman Hay›r. Yaln›z kalsam dayanabilir miyim
gazete oldu¤unu düflünmüyorum. Bunu da patrikhanemizden bu tür bir bask›y- bu kadar bask›ya, s›k›nt›ya? “Yaln›z kal-
becerdik. Bundan sonra da demokratik- d›” diyenler kendilerini toplumun yeri-
leflme, sivilleflme, fleffaflaflma yolunda Her kesimin beni desteklemesinden de hicap duyar›m. ne koymas›nlar. Ay›p ederler. Bir de ta-
hangi mücadele gerekiyorsa, bunu ver- Adam muhafazakârsa, gericiyse, ça¤d›fl› bir zihniyete bii flu var: Her kesimin beni destekleme-
meye devam edece¤iz. Bizim için k›flk›r- sinden de hicap duyar›m. Adam muha-
sahipse, toplumu, ça¤› alg›lamakta zorlan›yorsa ve beni
t›c› diyebilirler. Bizim için birli¤imizi, fazakârsa, gericiyse, ça¤d›fl› bir zihniyete
bütünlü¤ümüzü bozuyor diyebilirler. destekliyorsa, o zaman kendimden flüphe duyar›m. sahipse, toplumu, ça¤› alg›lamakta zor-
lan›yorsa ve beni destekliyorsa, o zaman
kendimden flüphe duyar›m.
Sivilleflmeyle ilgili bir projeniz var m›?
Ben sivilleflmeyle ilgili proje gelifltirmem.
Ben sadece yazar›m, yaz›lar›mla uyar›-
r›m. Onun ötesi, bireylerin siyaset ürete-
bilmeleriyle ilgilidir. Türkiye Ermeni
toplumu siyaset yapmaktan kaç›namaz;
siyaset üretmelidir, hem kendi sorunlar›
için, hem Türkiye’nin genel sorunlar›
için. Siyasetsiz bir birey düflünülemez.
Siyaset üretemeyen bir toplum kendi so-
runlar›na çare bulamaz. Bizler ancak si-
yaset üretilmesine katk›da bulunabiliriz.
Ben bunu yapmaya çal›fl›yorum. Düflün-
celerim neyse yaz›yorum. Karfl›mda fikir
ya da düflünce gelifltirilmesinden de hiç
gocunmuyorum. Bundan haz duyuyo-
rum. Kula¤›ma geliyor, hakk›m›n
nush de¤il, kötek oldu¤unu bildiren-
Söylefli: Sayat Tekir
Çat›flan kurumlar›n tek ortak noktas› Bu son derece profesyonel örgütlü yap›n›n ortaya ç›-
kar›labilmesi için olay› temsil eden tüm delillerin toplan-
Cinayet öncesi süreçte yaflanan bütün geliflmelere, k›ndan izledi¤i kifliler öldürülmekte, ancak yine devletin mas›, bütünü temsil etme ihtimali olan tüm parçalar›n bir-
yasal düzenlemelere, TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu ve izledi¤i faillerle ilgili maddî gerçe¤e ulafl›lamamaktad›r. lefltirilmesi, örgütü deflifre edecek tüm ipuçlar›n›n de¤er-
Baflbakanl›k Teftifl Kurulu raporlar›nda, “Hrant Dink’in ya- Bu durum düflündürücüdür. lendirilmesi, etkin ve etkili soruflturma aç›s›ndan da zo-
flam›n›n yak›n ve ciddi tehdit alt›nda oldu¤unun Emniyet Devlet, bu cinayetin sorumlulu¤undan kurtulmak isti- runludur.
birimleri taraf›ndan de¤erlendirilmifl olmas› gerekti¤i ve yorsa, en az›ndan kendi kurumlar› taraf›ndan yürütülen in- ‹flte bunun için, Hrant Dink cinayetinde cinayetin te-
kendisine koruma sa¤lanmas› gerekti¤i” yönündeki somut celemeler sonucunda ulafl›lan tespitler ›fl›¤›nda sorumlu- tikçileri ile cinayetin haz›rl›k sürecinde onu aç›k hedef ha-
tespitlere ra¤men Hrant Dink’e neden koruma sa¤lanma- lar› yarg› önüne ç›karmal›, yarg› kurumlar› da tüm bu dava line getirenlerin, onu toplumda yaln›zlaflt›ranlar›n, bu pla-
d›¤› ve koruma sa¤lamayanlar›n neden yarg›lanmad›¤› so- ve soruflturmalar› bir bütün halinde ve tek elden yürütül- n›n medyadaki ayaklar›n›n, yarg› mensuplar›n›n bu kam-
rular› hep cevaps›z kald›. mesi için kararl›l›kla harekete geçmelidir. panyada durduklar› yerin, yine bu süreçte, görevlerini yap-
Gelinen noktada, M‹T, Jandarma ve Emniyet’in Hrant Cinayetin üzerinden geçen üç y›lsonunda bafllad›¤›- mayarak cinayeti kolaylaflt›ranlar›n birlikte ele al›n›p de-
Dink’in öldürülmesi olay›ndaki sorumluluklar› ve iflbirli¤i m›z yerde oldu¤umuzu söylemek hiç de abart›l› bir tespit ¤erlendirilmesi, suç oluflturan eylemdeki rollerinin ve ör-
ve koordinasyon sa¤lama konusundaki kusurlar›, birbirle- de¤il. Ancak, bu üç y›l›n sonunda cinayetin gerçek faille- gütle iliflkilerinin araflt›r›lmas› gerekir.
rinden bilgi ve belge saklad›klar›, kendilerini kurtarmak rinin ortaya ç›kar›lmas› yönünde kayda de¤er bir geliflme ‹flte bu nedenlerle soruflturma safhas›ndan bafllaya-
için birbirlerini suçlad›klar› bütün ç›plakl›¤›yla ortaya ç›kt›. olmamakla birlikte, cinayetin ifllenmesine zemin haz›rla- rak yarg›laman›n bütün aflamalar›nda bu cinayete iliflkin
Birbirleriyle kavgal› bu üç kurumun aralar›ndaki çat›flmaya yan süreç ve ard›ndan geçen üç y›lda yaflanan geliflmeler tüm dava ve soruflturmalar›n tek elden yürütülmesi gerek-
ra¤men iki konuda uyum içinde olmalar› ve birlikte hare- bir bütün olarak ele al›nd›¤›nda failin kim ya da kimler ol- ti¤ini, parçalara ayr›larak bütünlü¤ünden kopar›lan dava
ket etmeleri dikkat çekiciydi: Hrant Dink’in öldürülece¤ini du¤u konusunda ciddi emareler sunuyor. Bizi, ikinci y›l ra- ve soruflturmalarla maddî gerçe¤e ulaflman›n imkâns›zl›-
bilmelerine ra¤men onu korumak konusunda hiçbir önlem porunda sordu¤umuz sorular›n cevaplar›na biraz daha ¤›n› dile getirdik.
almama konusundaki kararl›l›klar› ve Hrant Dink’in katil yaklaflt›r›yor. Bugüne kadar izlenen yöntemle bu cinayet ayd›nlat›-
zanl›s›na/zanl›lar›na kahraman muamelesi yapmalar›... Özellikle içinden geçti¤imiz süreçte, bir tak›m sorufl- lamaz.
Bu flekilde yürütülen incelemeler ve soruflturmalarla turmalar ve yarg›lamalarla ortaya ç›kan psikolojik savafl Bu cinayetin milliyetçi duygulara sahip üç-befl gencin
bu suikast›n ayd›nlat›lamayaca¤›, cinayet öncesi ve son- harekâtlar›, eylem planlar›, “sonuna kadar gidilecek” aç›k- ifli oldu¤una inanmak mümkün olmad›¤› gibi, bir biçimde
ras›ndaki sürecin bir bütün olarak ele al›narak ana dava- lamalar›na, yüzlerce sayfal›k raporlara ra¤men cinayetin Emniyet ve Jandarma bünyesine de s›zm›fl, hukukd›fl› bir
da birlefltirilmesi gerekti¤i sonucu ortaya ç›kt›. çözülmeyifli, Hrant Dink’in neden öldürüldü¤ü sorusunu güç ve yetki kullanan daha örgütlü bir yap›n›n bu üç-befl
Yap›lan yarg›lama s›ras›nda dosyaya gelen belgelere bir kez daha sormay› ve yan›tlamay›, Hrant Dink cinayeti- genci kullanarak bu cinayeti iflletti¤ine inanmak da müm-
göre, cinayetin planlay›c›lar›ndan Yasin Hayal, cinayetin nin Türkiye siyasetinde nereye oturdu¤unu bir kez daha kün de¤il. Genelkurmay Baflkanl›¤›’ndan yarg›sal makam-
ifllenmesi s›ras›nda olay yerinde bulundu¤una dönük kuv- de¤erlendirmeyi gerektiriyor. lara, hükümet sözcülerinden güvenlik birimlerine, medya-
vetli flüphe bulunan Osman Hayal ve öldürülen Hrant Bu dava san›klar›n›n, cinayeti iflleyen büyük ve pro- dan paramiliter güçlere, tüm resmî/siyasî aktörlerin Hrant
Dink, Emniyet taraf›ndan takip edilmektedir. Bu bilgi, Ra- fesyonel örgütlemenin sadece bir bölümünü oluflturdu¤u Dink’in öldürülmesinde, cinayetin önlenmemesinde, ger-
hip Santoro ve Malatya’da katledilen Zirve Yay›nevi çal›- yönündeki iddiam›z›n soyut bir varsay›mdan ibaret olma- çek faillerin ortaya ç›kar›lmamas›nda sorumlulu¤u vard›r.
flanlar›n›n da öldürüldükleri s›rada Emniyet taraf›ndan ta- d›¤›, gerçe¤i iflaret etti¤i, davad›fl› geliflmelerle, bu dava (Avukat Fethiye Çetin ve Avukat Deniz Tuna’n›n
kip edilmekte oldu¤u bilgisiyle birlefltirilince, çok dikkat d›fl›nda yürütülen inceleme ve soruflturmalarla her geçen haz›rlad›¤› “Hrant Dink Cinayeti Üçüncü Y›l
çekici sonuçlar ortaya ç›kmaktad›r. Devletin bu kadar ya- gün biraz daha ve yeniden do¤rulanmaktad›r. Raporu”ndan k›saltarak)
25
DEVLET‹N MUTASYONU, “S‹V‹L TOPLUM” VE “ORGAN‹K” AYDINLAR tikleflmenin tafl›y›c›s› olmad›.
Elefltirel yaklaflt›¤›n›z sivil toplum fikri
ne?
Kesiflen ideolojiler Sivil toplum, Bat›’da kiminin sol-liberal
diye tabir etti¤i, Gramsci’den yararlan›l-
sa da esas olarak 18. yüzy›l düflüncesi
Neoliberalizm dünyan›n dört bir yan›nda madara olurken, en iddial› temsilcileri bile olarak devlet/sivil toplum karfl›tl›¤›na
düflük profil sergilerken nas›l oluyor da Türkiye’de hâlâ tabiat kanunu muamelesi iflaret eder. Sivil toplum örgütleri, devle-
görebiliyor? Nas›l oluyor da demokrasiyle uzlaflmaz çeliflki içinde olan serbest piyasa te karfl› bireyi koruyan bir yap› olarak al-
rejimi, hâlâ demokrasinin önkoflulu olarak önümüze sürülüyor? Nas›l oluyor da devlet g›land› ve Türkiye’ye de bu söylemle gel-
s›n›flar›n d›fl›nda / üstünde bir özne olarak addedilebiliyor? Nas›l oluyor da sa¤daki ve di. Asl›nda 12 Eylül rejimi çerçevesinde
soldaki liberalizm vaizleri hem muhalif hem hegemonik olabiliyor? Galip Yalman’a bunun bir mant›¤› da vard›. Ama kuru-
kulak kesiliyoruz... lan yap›lanmalar, “12 Eylül öncesine
dönmeme” kayd›yla hareket edebildiler.
Kitab›n›zda (“Transition To Neolibera- Aksini talep eden sivil toplum örgütleri-
lism / The Case Of Turkey In 1980’s / Galip Yalman ne de “haddinizi bilin” dendi.
Neoliberalizme Geçifl –1980’lerde Tür- Sermaye de 12 Eylül’den sonra kendisi-
kiye Vakas›”) neoliberal dönüflümün ni bir nevi “sivil toplum” olarak sun-
merkezinde yer alan sivil toplum tart›fl- mad› m›?
malar›na elefltirel bir yaklafl›m getiri- Elbette, onu kastediyorum. Zaten STK
yorsunuz. Bu yaklafl›m› gelifltirirken denen fleyler de, devekuflu misali yol al-
hareket noktalar›n›z nelerdi? d›lar. Fakat ‹HD gibi STK’lar da var. Bu
Galip Yalman: Korkut Boratav, Zimbab- çeflitlenme olumludur. Fakat sivil top-
we’de bir dönem çal›fl›p Türkiye’ye dön- lum/devlet ayr›m›n› mutlaklaflt›rd›¤›n›z
dü¤ünde ANAP’›n parlak dönemi inifle ölçüde, sivil toplum örgütleri, siyasal
geçmiflti. O zaman Boratav’la 1980’ler de- toplumun d›fl›nda kal›yorlar. Di¤er bir
¤erlendirmesi yapmak üzere bir dizi ça- deyiflle, siyasal iktidar mücadelesi yap-
l›flma yürüttük. O çal›flmalarda ortaya ç›- mayan unsurlar olarak tan›mlan›yorlar.
kan temel unsur, solun sadece üniversite- Ve garip bir durum ç›k›yor ortaya. Oysa
lerde de¤il, sendika ve emek dünyas›nda bir sürü talep var ve bu talepler ancak si-
ald›¤› darbenin muazzam boyutuydu. yasal iktidar mücadelesi çerçevesinde
1980’lerin ikinci yar›s›ndan itibaren Tür- gerçeklefltirilebilir. Ancak siyasal top-
kiye’de yavafl yavafl bir sivil toplum hare- lumla sivil toplumu birbirinden kopard›-
ketlenmesi bafllam›flt›. Biz de s›n›f temelli ¤›n›zda, hatta mümkün mertebe iliflkisini
bakarak, darbe sonras›nda nas›l bir bölü- kesti¤iniz ölçüde –ki 12 Eylül anayasas›-
flümün yafland›¤›n› analiz etmeye çal›fl- n›n özü budur– toplumsal taleplerin
m›flt›k. Daha sonra bunun halk üzerinde- önünü t›kam›fl olursunuz. Sivil toplum
ki etkilerini araflt›rd›k. Bunu yapt›¤›m›z “Transition To Neoli- dir. Çünkü toplumsal s›n›flar aras›ndaki örgütlerinin etkisiz gibi görünme sebebi
ölçüde, Türkiye’deki devlet-toplum ilifl- beralism –The Case Of dengeyi de¤ifltirdi. 1983’te sivil yönetime de budur. Tabii belli dönemlerde, ikti-
kilerini, devletin niteli¤ini gözlemleme Turkey In 1980’s” (Ne- geçilmesi, beraberinde yeni bir devlet bi- darlar›n tav›rlar› do¤rultusunda ekono-
oliberalizme Geçifl
flans›m›z da oldu. Fakat s›n›f temelli ana- çimi de¤iflikli¤ini getirmedi. Dolay›s›yla, mik kaynak da¤›l›m› mekanizmas›n›n
–1980’lerde Türkiye Va-
liz yapmak, s›n›f temelli siyasetin ald›¤› kas›)” adl› kitab› geçti- parlamenter bir rejim çerçevesinde hâlâ nas›l kullan›ld›¤›na ba¤l› olarak, burju-
darbeyle, moda olmaktan ç›km›flt›. Dün- ¤imiz günlerde Bilgi otoriter devlet biçimi varl›¤›n› sürdürü- vazinin belli kesimleri de bundan flikâyet
yada da s›n›f›n ontolojik bir kategori ola- Üniversitesi Yay›nla- yor. Onun için de demokratikleflme tar- edebiliyor. Ama sivil toplum/devlet ay-
rak önemini yitirdi¤i üstüne epey çeflitle- r›’ndan ç›kan Galip t›flmalar› mevcut rejimin s›n›rlar›n› genifl- r›m›n›n, burjuvazinin her fleye ra¤men
Yalman, ODTÜ Siyaset
me yap›ld›. Bunun asl›nda burjuvazinin Bilimi ve Kamu Yöneti-
letme amac›yla yürütüldü¤ü ölçüde, s›- iktidar oldu¤unu gözden kaç›rtan bir ya-
egemenli¤ini sürdürmesine ideolojik ifl- mi Bölümü’nde ö¤retim n›fsal dengeleri pozitif anlamda de¤iflti- n› da var. Türkiye’nin Bat›’dan farkl› bir
lev kazand›rd›¤›n› saptad›k. Ayn› za- üyesi ve Türk Sosyal recek bir de¤iflimi hiçbir zaman öngör- kapitalistleflme çizgisi oldu¤u, devlet gü-
manda Türkiye’ye o zamana kadar pek Bilimler Derne¤i Bafl- medi. Egemen olmayan s›n›flar›n devre- dümlü bir toplum ve burjuvazi oldu¤u
girmeyen “Gramsci dili”nin giderek yay- kan›. d›fl› b›rak›lmas›yla, baflka bir çat›flma ek- için sivil toplumun da geliflemedi¤i de-
g›nlaflt›¤›n› gördük. Bunun liberal sol seni Türkiye’nin gündemine geldi. ¤erlendirmesine kat›lmak mümkün de-
versiyonlar›na da tan›kl›k ettik. Bunlar›n O “baflka çat›flma eksenleri” nelerdir? ¤il. Türkiye’deki temel çat›flma mer-
elbette bir demokratikleflme kayg›s› var- Laik/laik olmayan veya etnik temelli ça- kez/çevre ayr›m› üzerinden okunuyor.
d›. Ancak piyasa temelli anlay›fl›n de- t›flma eksenleri ortaya ç›kt›. Demokratik- O zaman flu abes soru ortaya at›labiliyor:
mokratikleflmeye dair herhangi bir kay- Çevrenin temsilcileri iktidara geldi¤i za-
g›s› yoktu. Bat›’daki tabirle bu, yeni sa¤ Ceberrut devlete karfl› mücadele eden örgütlerin, bireylerin man merkez/çevre ayr›m› kalm›yor mu?
yaklafl›md›. Dolay›s›yla, yeni sa¤la sivil Tart›flma böyle olunca, ciddi bir yan›lg›
toplumculu¤u ayn› kaba koymamak lâ-
bunu nas›l yapt›klar› çok önemli. S›n›fsal niteli¤i gözden ortaya ç›k›yor. Çünkü iktidar›n, devletin
z›m. ‹kisi de burjuva ideolojileridir, ama kaç›rtt›klar›, devleti öznelefltirdikleri ölçüde, bir s›n›f›n öbür s›n›fsal niteli¤i büyük ölçüde gündem-
önemli farkl›l›klar içerir. Türkiye’de ga- s›n›f üzerindeki tahakkümünü tart›flmaktan uzaklafl›l›yor. den düflüyor. S›n›f temelli elefltirel anali-
rip kesiflmeler oldu. Piyasa temelli bir ik- zin gereklili¤i bu yüzden çok önemli.
tisat modelinin Türkiye’deki egemen ko- leflme tart›flmalar› da hep bu eksende yü- Sivil toplum dünyas›nda yer alan ak
muta ekonomisi modelini k›raca¤›, bu- rütüldü ve yürütülüyor. Kitapta da temel törler veya devletin ceberrut yap›s›na
nun da demokratikleflmeyi ve sivil top- vurgum odur: Hiçbir zaman s›n›f temelli muhalif, bireyi gerçek anlamda devlete
lum geliflimini beraberinde getirece¤i id- bir demokratikleflme tart›flmas› günde- karfl› korumaya çal›flan STK’lar için ne
dias› dile getiriliyordu. Fakat garip bir bi- me getirilmedi. Bu tart›flmay› gündeme söylüyorsunuz?
çimde, bu anlay›fl asl›nda darbeyi yapan- getirmek isteyen aktörler de hep c›l›z kal- Her devletin bir ceberrut yan› var. Mark-
lar›n benimsedi¤i bir anlay›flt›. Dolay›s›y- d›. Belli oranda gündeme gelince de he- sist literatürdeki ad›yla bask› ayg›tlar›n›,
la demokratikleflme denen fley, bu s›n›r- men müdahale edildi. Örne¤in, 1991’de Weberyen terminolojideki ad›yla da
lar çerçevesinde ele al›nd›. Öte yandan, DYP-SHP koalisyonu protokolünde bu- meflru fliddet tekelini elinde bulunduran
Marksist devlet kuramlar›ndan yararla- na dair unsurlar vard›, ama k⤛t üstün- güçtür devlet. Bu, devletin de¤iflmeyen
narak flu tespite ulafl›yoruz: Türkiye’de de kald›. Zaten o hükümet pek uzun bir yüzüdür. Zaten devlet, s›n›fl› bir top-
1980 sadece bir rejim de¤iflikli¤i de¤il, ay- ömürlü olmad›. Türkiye burjuvazisi hiç- lumun ürünüyse, böyle olmak zorunda.
n› zamanda bir devlet biçimi de¤iflikli¤i- bir zaman, bu anlamdaki bir demokra- Ama devleti sadece böyle görmemek
26
üzerine epey mürekkep harcand›. Çok ¤u her yerde vard›r. Niteli¤i, biçimi de¤i- Çünkü Türkiye burjuvazisi bundan nef-
de¤iflik bak›fl aç›lar›, devletin sadece bir flebilir, daha demokratik olur veya ol- ret ediyor. Bu konuda her zaman tavr›n›
bask› arac› oldu¤unu söylemenin yan›lt›- maz. Ama bunu s›n›fsal temelden kopa- ortaya koyuyor. Kitapta da de¤indim:
c›l›¤›na iflaret eder. Bask› arac› gerçekli¤i- rarak tart›flmak, çok önemli bir aya¤›n› ‘80’lerin sonunda Özal Avrupa Toplulu-
nin yan›s›ra, toplumsal bütünlü¤ün –ka- eksik b›rakmak olur. Benim “muhalif ¤u’na baflvurdu¤unda, AB’ye dahil ol-
pitalist bir toplumda yaflad›¤›m›za göre, ama hegemonik” dedi¤im bir entelektüel may› isteyenler dahil Türkiye burjuvazi-
kapitalist toplumun yeniden üretiminin çevre, devlete karfl› muhalif tav›r ald›¤› si, ifl 12 Eylül’ün emek/sermaye dengesi-
nas›l sa¤lanaca¤›n›n– mekanizmalar›n› ölçüde –tart›flma gündemini de belirle- ni de¤ifltirmeye vard›¤›nda, “durun ba-
da görmek zorunday›z. Baflka bir deyifl- dikleri için– ayn› zamanda kendi kurgu- kal›m” diyordu. Bunu anlamak için o dö-
le, hegemonya araçlar›n› da irdelemek ve lar›n›n do¤rular›n› gerçekmifl gibi göster- nemin gazete arflivlerini taramak yeterli.
çözümlemek zorunday›z. Ceberrut dev- mekte çok ustalaflt›. Medyan›n da büyük Dolay›s›yla, tart›flmay› Türkiye burjuva-
lete karfl› mücadele eden örgütlerin, bi- etkisiyle, Gramsci anlam›nda yeni orga- zisinin demokratik bir devlet biçimine
reylerin, bunu nas›l yapt›klar› da çok nik ayd›nlar do¤du. Bunun ‹slâmc›s› var, haz›r olup olmad›¤›na getirmek gereki-
önemli. S›n›fsal niteli¤i gözden kaç›rtt›k- liberali var, eski Marksisti var... Kendi iç- yor. Ama öyle fleyler var ki gündemde,
lar›, temel çat›flma ekseninin bir taraf›na lerinde de farkl›laflabiliyorlar: AKP’ye tart›flmay› bu tarafa çekmeye bir türlü
devleti koyup onu öznelefltirdikleri ölçü- yandafl veya karfl› olanlar var. Ama ortak f›rsat olmuyor. Oysa çal›flanlar›n karfl›
de, mücadelenin niteli¤i, bir s›n›f›n öbür noktalar›, devleti bir özne, Türkiye gibi karfl›ya oldu¤u devasa sorunlar var.
s›n›f üzerindeki tahakkümünü tart›fl- bir toplumun kurucu unsuru olarak gö- ‹flçi s›n›f› neden kendi gündemini da-
maktan uzaklafl›l›yor. Daha do¤rusu, bu- rüp Bat›’dakinden farkl› bir devlet kav- yatam›yor?
nun s›n›fl› bir toplum düzeni oldu¤unu ramsallaflt›rmas› yapmalar›. Onun için S›n›f homojen bir yap› de¤il ki. Daha
tart›flamaz hale geliyorsunuz. sanki Türkiye devletiyle Bat›’daki devlet do¤rusu, tek bafl›na bir aidiyet de¤il.
Sistem sorunlar›n› sadece s›n›f eksenli aras›nda ontolojik bir fark varm›fl gibi Gramsci’nin dedi¤i gibi, bir ortak irade
elefltiriye tâbi tutmak yan›lt›c› olmaz yaklafl›l›yor. Bu da açmaz yarat›yor, çün- nas›l oluflur? ‹flçi s›n›f›n›n belli bir irade-
m›?
Elbette hiçbir kapitalist toplum sadece s›- Desen: Nalan Y›rtmaç
n›flardan oluflmuyor. Baflka eksenler,
kimlikler var. Tabii ki bunlar›n bileflke-
sinden, bir eklemlenme içinde s›n›fsal
pozisyonlar ve mücadeleler ortaya ç›k›-
yor. Ama devletin bir biçimi oldu¤unu
ve bunun, toplumsal niteli¤ine göre de-
¤iflime u¤rad›¤›n› gündeme getirmeden,
ifli sadece devlet yandafll›¤› veya karfl›tl›-
¤›na indirgerseniz, uzunca süredir yafla-
d›¤›m›z gibi, k›s›r ve çok zararl›, toplum-
sal dokuyu büyük ölçüde zedeleyen tar-
t›flma eksenleri içinde bulursunuz kendi-
nizi. Elbette kimlik meselelerini, baflka
toplumsal kolektif haklar› tart›flaca¤›z.
Ama bu sorunlar›n çözümünü devletin
de¤iflebilen bir yap› oldu¤u gerçe¤inden
kopard›¤›n›z zaman, iflin içinden ç›kam›-
yorsunuz. Sivil toplum - piyasa özdefllefl-
tirmesini demokrasinin olmazsa olmaz›
olarak kurgulayan anlay›fl, Türkiye’deki
neoliberal yap›n›n de¤iflik krizlerden ge-
çerek sars›lmas› yerine, pekiflmesine ne-
den oldu. Türkiye’nin Arjantin’den en yi, sadece kendi s›n›f ç›karlar› için de¤il,
Sivil toplum - piyasa özdefllefltirmesini demokrasinin
önemli fark› bu. 2001 krizinde Arjantin toplumun geneli için geçerli k›lacak bir
sars›l›rken, oradaki neo-liberal model de olmazsa olmaz› olarak kurgulayan anlay›fl, neoliberal pozisyona gelmesi lâz›m. Bunu yapabil-
büyük ölçüde sars›ld›. Ama Türkiye’de yap›n›n de¤iflik krizlerden geçerek sars›lmas› yerine, menin mekanizmalar›n› bulmak lâz›m.
2001 krizi, neoliberalizmin pekiflmesine pekiflmesine neden oldu. Yoksa ç›k›p “iflçi s›n›f› niye orada oturup
neden oldu. duruyor” demekle olmuyor. Hiçbir za-
Neden böyle oldu? man karamsar olmad›m, ama çok engel
Bir tarafa devleti koydunuz –IMF ve kü nas›l dönüfltürece¤inizi bilemez hale var. Umar›m bundan sonra koflullar de-
Dünya Bankas› zaten bunun ideolojik geliyorsunuz. Sanki devlet, orada duran ¤iflir, bizim çocuklar›m›z daha iyi bir
deste¤ini sa¤l›yor–, Türkiye gibi devlet- bir fley. Halbuki devlet, toplumsal müca- dünyada yaflarlar.
lerin neoliberal reformlar› yeterince tafl›- delelerle dönüflen bir fley. Bizdeki gibi “Muhalif, ama hegemonik” dedi¤iniz
y›c› kapasiteye sahip olmad›¤› söylemiy- devleti öznelefltirdi¤iniz zaman, kafas›n› entelektüel çevrenin genifllemesi, dev-
le bu düflünce birleflince ne oldu? IMF, kesmek d›fl›nda bir flans›n›z olmad›¤› an- let yap›s›n›n farkl› bir elefltiriye tâbi tu-
Dünya Bankas› ve bir de AB çapalar›, bi- lay›fl› yayg›nlafl›yor. tulmas›n› sa¤lamaz m›?
zi “istikrara” kavuflturacak! Bu ne de- Demokratik bir toplum yap›s›na ulafl- “Muhalif, ama hegemonik” dedi¤im fley,
mek? Neoliberal model çerçevesinde bel- man›n yolu nereden geçer? bu flekilde adland›r›lmasa da, belli bir ke-
li bir s›n›f›n egemenli¤inin sürdürülmesi ’82 Anayasas›’n›n getirdi¤i, özellikle s›- sim taraf›ndan tepki çekiyor. Bunu
demek. Bu, egemen s›n›f aras›nda yeni n›fsal temelli mücadelelerin üstündeki AKP’ye yak›nl›k veya uzakl›k ba¤lam›n-
çat›flmalar, çekiflmeler ç›kmayaca¤› anla- k›s›tlamalar kalkmad›kça, böyle bir yol da söylemiyorum, o ayr› bir mevzu. 2001
m›na gelmez. Laik veya ‹slâmc›, farkl› aç›lmaz. O k›s›tlamalar›n kalkmas›yla da krizi öncesi ve sonras›nda belirgin bir öl-
hegemonya projeleri var elbette. Fakat sorun çözülmez elbette. Ama o k›s›tla- çüde iktisat politikas› tart›flmalar› yürü-
bunun ortak noktas›, devleti bir çat›flma- malar kalkmasa da demokratik bir top- tülmüfltü. Krizin nedenleri üzerine, fi-
n›n öznesi olarak görüp ona karfl› müca- lum projesinin kurgulanabilece¤i san›l›- nans krizi, bankac›l›k krizi veya d›fl öde-
dele etmek! Bu s›rada siz devleti güya si- yor. AB ile müzakerelerde aç›lamayan meler dengesi krizi üstüne bafllayan ve
yasal mücadelenin d›fl›na iteceksiniz! bafll›klar, bu k›s›tlamalar›n kald›r›lmas›n› devam eden, o zaman›n deyimiyle “tele-
Oysa öyle bir fley yok ki! Devlet, s›n›fsal da içeriyor. Fakat bu bafll›klar›n aç›lmas› vole iktisatç›lar›” çeflitli tart›flmalar yürü-
iliflkilerin, toplumsal mücadelenin oldu- için bile toplumda bir talep yükselmiyor. tüyordu. Fakat flimdiki durum, o televo-
27
le iktisatç›lar›n› bile arat›yor. Liberal ikti- kimken, 1990’larda belirgin bir biçimde halde biz toplum olarak neyiz? Bat›’da
sad›n Türkiye’de de destekçilerinin ol- “piyasa dostu devlet” diskuru öne ç›k›- da otoriter, faflist devletler vard›. Fakat
mas› do¤al. O zaman bile flikâyet etti¤i- yor. Böylece devlet, yine birinci unsur orada, toplumun içinden ç›k›p otoriter
miz “piyasa ekonomisi do¤rudur, müda- haline geliyor. Fakat devletin bunu yapa- hale gelen bir devlet vard›r. Türkiye’dey-
halecilik yanl›flt›r” dikotomisinin üstün- bilmesi için, kendini reforma tâbi tutma- se sanki önce devlet oluflmufl, sonra top-
den de¤erlendirme yanl›flt›. Bunu, küre- s› lâz›m. Özal’›n bütün özelli¤i, ‘80’lerde lumu yaratm›fl. O yüzden “kurucu” laf›-
selleflmenin bir zorunlulu¤u olarak ak- bir türlü, ‘90’larda baflka türlü, bu dis- n› hep kullan›rlar. Böyle olunca da, dev-
tard›¤›n›z zaman, yanl›fl daha da katmer- kurlar› izleyebilen biri olmas›. Mutasyo- letin yaratt›¤› toplumun devleti dönüfltü-
leniyordu. Bir yandan Kürtlerin kolektif na u¤rayan devlet, yeni görevlerini üstle- remeyece¤i san›l›yor. Tek yol olarak da
haklar› ya da 12 Eylül anayasas›, sanki nebilecek bir aktör haline geliyor. Bugün devleti ortadan kald›rmak kal›yor. Bunu
önceki anayasalar›n genel özelli¤ini yan- yürütülen tart›flmalar›n temel yanl›fl›, bu- nas›l yapacaks›n? Böyle bir fley yok ki!
s›tm›yormufl gibi tart›fl›l›yor. Öbür yan- nu gözard› etmesi. Sanki devlet bir yerde Türkiye solunun zay›fl›¤›n› nereye
dan ‹slâm/laiklik, onun öncesinde Su- duruyor, zaman devlet için donmufl, koymak lâz›m? Neden bir türlü s›n›f si-
surluk tart›flmalar›n›n hepsinin kesiflti¤i ama etraf›ndaki her fley de¤ifliyor! yasetini gündeme getirip kitlesellefle-
noktada bir “devlet” var. Sanki bu tart›fl- AKP döneminin bu aç›dan fark› nedir? miyor?
malar bize özgüymüfl gibi yap›l›yor. ‹ster 2001 krizine kadarki tart›flma, ekonomik 12 Eylül’ün bundaki katk›s› ortada. 12
Tanzimat’a, ister cumhuriyetin ilk döne- temelli gidiyor: “Dünya ekonomisiyle Eylül öncesi yap›lanmay› güçlü bir flekil-
mine gidin, öykündü¤ümüz Bat›l› top- sorunlar›n› çözememifl Türkiye!” 2001 de yerle bir etme konusunda baflar›l›
lum gibi bir türlü olamaman›n de¤iflik olundu. Örgütsüz mücadele ortam›nda
söylemlerle kesiflti¤i noktada yine o Temel çat›flma merkez/çevre ayr›m› üzerinden okunuyor. sivil toplum mücadelesi ortaya ç›kt›.
“devlet” var. Çünkü Osmanl›’dan cum- Çevrenin temsilcileri iktidara geldi¤i zaman merkez/çevre STK’lar veya gazeteler üzerinden siyaset
huriyete, devletin oluflturdu¤u bir top- yap›l›r hale geldi. Bunun arkas› yok. Ta-
lum var. Halbuki Bat›’da hep tersi varsa- ayr›m› kalm›yor mu? Tart›flma böyle olunca, iktidar›n, bir caizse, organik ayd›nlar ortaya ç›k›-
y›l›r: Toplumun içinden ç›kan, sözleflme devletin s›n›fsal niteli¤i büyük ölçüde gündemden düflüyor. yor. Yayg›n medya A sorunu olunca, bel-
temelli bir devlet. Bu da kurgudan baflka li kiflilere mikrofon uzat›yor. Bu “organik
bir fley de¤il, ama laf› uzatmamak için krizinden itibaren, Kemal Dervifl süre- ayd›nlar›n” görüfllerinin belli bir izdüflü-
ayr›nt›ya girmeyelim. Sonuç itibariyle, cinde “sorunlar›n› çözmüfl”, “15 günde mü de var, insanlar›n fikirlerini belirle-
“Bat› dünyas›, ça¤dafl, medenî toplumlar 15 kanun” ç›kar›lm›fl, dolay›s›yla mutas- mede etkili olabiliyorlar. Onun için “mu-
böyle geliflir, biz farkl›y›z, dolay›s›yla yon süreci tamamlanm›fl. Bunun arkas›n- halif, ama hegemonik” kesimden söz
baflka bir dünyaya aidiz; ne yapaca¤›z?” dan AKP geliyor; gelene¤in ruhuna sa- ediyorum. De¤iflim talebiyle ortaya ç›k›-
sorusu ortaya at›l›yor. Tart›flma böyle d›k bir biçimde özellefltirmeleri h›zland›- yor “muhalifler”, fakat adeta iktidarda
bafllay›nca, devlet, modernleflme süreci- r›yor vesaire... AKP’nin program›ndaki kimin oldu¤undan ba¤›ms›z olarak mu-
nin de lokomotifi olarak öne ç›kar›l›yor. devlet, tam da bu neoliberal sürece denk halefet yürütüyorlar. Toplumsal›n d›fl›n-
Sadece 12 Eylül öncesi için de¤il, 24 Ocak geliyor. Hem “küçük hizmet devleti” da bu muhalefeti yürütenler kimler: Or-
Kararlar› için de ayn› yöntemle de¤erlen- hem de ‘80’lerden itibaren sol-liberal çev- ganik ayd›nlar! Köfleleri var, televizyon-
dirmeler yap›l›yor. Nedir Turgut Özal? relerin de vurgulad›¤› gibi “ideolojisi ol- lar›n müdavimi konumundalar. Bir k›-
Baflbakanl›k müsteflar›, baflbakan, cum- mayan devlet”. “Devletin ideolojisi ol- s›m insan Radikal ‹ki sayfalar›nda siyaset
hurbaflkan›... Sanki devletin d›fl›nda biri maz” laf›, Türkiye’de ciddi bir flekilde yap›yor. Yine de küçümsemiyorum, yan-
ve devlete ra¤men yükselmifl. Oysa hep tart›fl›ld›. Çünkü Kemalist bir ideoloji l›fl anlafl›lmas›n. Bence Bask›n Oran’›n
pohpohlanm›fl, göklere ç›kar›lm›fl bir vard› ve tüm olumsuzluklar›n müsebbibi aday olmas› önemliydi, ama bunun geç-
adam. Kitapta da de¤indim: Özal, buydu! Peki, devleti nas›l de¤ifltirecek- mifli de var: Yeni Demokrasi Hareketi.
1992’deki ‹zmir Kongresi’nde “devleti sin? Bunun araçlar›, bu kavramsal çerçe- Nereye vard›¤›n› hepimiz biliyoruz. Di-
mutasyona u¤ratt›k” diyor, bununla ve içinde yok. Onun için “d›fl müdahale- ¤er yandan, bugün geldikleri noktada,
övünüyor. Dolay›s›yla, devlet yine re- ler” bekleniyor. AB, IMF veya baflka et- AKP’nin AKP olmaktan kaynaklanan bir
formlar›n gerçek tafl›y›c›s› olarak kurgu- menler... Çünkü devleti bir özne olarak tak›m zay›fl›klar›ndan yararlanarak
lanm›fl oluyor. Oysa bu, bir kurgudan kurgulad›¤›n zaman, içerideki dinamik- AKP’yi yönlendirebileceklerini düflün-
baflka bir fley de¤il. Fakat bu gözard› edi- lerle devleti dönüfltürme flans›na sahip düler. Özellikle AB parametresi üstün-
liyor. 1980’lerde “devlet küçülsün, piya- olamazs›n. Toplumun d›fl›nda, ama ona den bu yap›lmaya çal›fl›ld›. Oysa AB’yi
sadan elini aya¤›n› çeksin” diskuru hâ- hükmeden bir devlet tan›m› yap›l›yor. O AKP kulland›; “kamusal ayd›nlar” ise
AKP’yi kulland›klar›n› sand›. Kimin ki-
Geçen say›da belirtmeyi atlam›fl›z, Nalan Y›rtmaç bu harikulâde iflleri yaparken
mi kulland›¤› bence belli. foto¤raflar›ndan yararland›¤› Gundula Friese’ye bin teflekkür ediyor...
S›n›f hareketlerinden veya hareketsizli-
¤inden ba¤›ms›z olarak kanaat önderle-
ri üzerinden yürüyen tart›flmalar,
AKP’nin bu alanda da kendi “organik
ayd›nlar›n›” öne ç›karmas›n› kolaylafl-
t›rmad› m›? E¤er gündem o “ayd›nla-
r›n” fikirleriyle flekilleniyorsa ve kitle
hareketleri ortada yoksa, sadece “ayd›n-
lar›n” niteli¤ini de¤ifltirerek, yandafl›
ayd›nlara daha fazla görünürlük sa¤la-
yarak belli konular› tart›fl›l›r, baflkalar›-
n› da tart›fl›lmaz k›lm›yor mu iktidar?
‹ngiltere üzerinden bunu daha rahat de-
¤erlendirebiliriz. 1990’larda ‹flçi Parti-
si’nin güçlenerek, iktidara gelip tekrar
tökezlemeye bafllamas›na bakt›¤›m›z za-
man, benzer bir süreç görürüz. Siyaset
denen fley, asl›nda içeriksizlefliyor. Bu da
vatandafl› müflteri olarak görme anlay›fl›-
n› ortaya ç›kar›yor. Vatandafl›na pazarla-
d›¤›n fleyin önemi yok, demokrasi veya
güvenlik pazarlayabilirsin. Bu meseleler
‹ngiltere’de uzun süre tart›fl›ld› ve yans›-
malar› Türkiye’de de oldu. “Yeni sol” gi-
bi haz›r kopyac› laflar›m›z da buraya da-
yan›yor. Afganistan tart›flmalar›nda “d›-
flar›dan demokrasi dikte edilemez” laf› toplumsal-ekonomik bir sorun veya ta-
‹flçi s›n›f›n›n belli bir iradeyi, sadece kendi s›n›f ç›karlar› için
çok moda, ama Türkiye’de yaflanan tam rihsel miras›n kötü bir kal›nt›s› olarak
da bu. Ortal›kta belki silah filan yok ama, de¤il, toplumun geneli için geçerli k›lacak bir pozisyona görmek yerine, baflka bir yerden tart›fl›r
kendi dinamiklerinle yapamad›¤›n› AB gelmesi lâz›m. Bunun mekanizmalar›n› bulmak lâz›m. Yoksa oluyoruz. Sanki o anlamda kolektif hak-
kriterleri, Dünya Bankas› kriterleri üze- “iflçi s›n›f› niye orada oturup duruyor” demekle olmuyor. lar sa¤lan›rsa, sorun ortadan kalkacak.
rinden yap›yorsun. Getirilen her fleye kö- Türkiye’deki devlet meselesini kendine
tü demek yanl›fl olur, bunun alt›n› özel- n›n alt›nda, alternatif d›fl kaynak bulmas› özgü, ontolojik bir farkl›l›k içeren, top-
likle çizeyim. ‹dam cezas›n›n kald›r›lma- yat›yordu. Ama AKP’nin Bat› dünyas›y- lum d›fl› ve topluma hükmeden bir özne
s›ndan bafllayarak bir tak›m önemli de- la neoliberal bir bütünleflmenin sad›k ta- gibi alg›lamaktan ve kitlelere bu çerçeve-
¤iflikler de oldu. ’82 anayasas›nda yap›- kipçisi olmaya devam edece¤i aç›k. Er- de bakmaktan vazgeçmedi¤imiz müd-
lan ve hayat› birazc›k yaflan›r k›lan de¤i- do¤an’›n Davos ç›k›fl› ve Bat›’yla “çelifl- detçe, sadece Kürt meselesini de¤il, hiç-
fliklikleri de gözard› etmiyorum. mesi” ise global anlamda baflka bir seyir- bir meseleyi çözemeyiz. Devleti bir özne
Organik ayd›n meselesini biraz açal›m: ciye hitap etme ihtiyac›ndan kaynaklan›- de¤il, biçim olarak alg›larsan, sivil top-
Siz “ayd›nlara” örne¤in televizyona yor. Böylece Bat›’ya, “bu flekilde Bat›’n›n lum/devlet ayr›flmas›na gitmeden dev-
ç›kmamalar›n› m› öneriyorsunuz? Nas›l ç›karlar›n› bölgede daha iyi temsil ede- letin de bir mücadele alan› oldu¤unu ka-
bir yol izlenmeli? rim” mesaj› veriliyor asl›nda. Bu da Ah- bul edersen, devleti de¤ifltirebilirsin. El-
Zor bir soru bu. Ama mücadeleyi o plan- met Davuto¤lu’n›n d›fl politika anlay›fl›y- bette de¤iflimden kas›t, kapitalist bir
da da yürütmek gerekiyor. Belli konjonk- la yürütülüyor. devletin de¤iflimi. Aksi halde, devleti si-
türde, örne¤in ekonomik kriz yafland›- “Çevre merkeze geldi” veya “AKP’nin yasetsizlefltirmeyi amaçlam›fl oluyorsun.
¤›nda, Korkut Boratav veya Erinç Yel- muhalif yan› kald›/kalmad›” tart›flma- Devlet, siyasal da¤›t›m mekanizmalar›-
dan’a kap›lar› aç›yor büyük medya. Veya lar›na ne diyorsunuz? n›n d›fl›na ç›kacak: Kemal Dervifl’in dis-
dünya çap›nda kriz yaflan›nca, bütün Dikkat edersek, AKP tam da muhalif ko- kuru da öyleydi. Üst kurullar kurmak,
dünya Marx’› “keflfediyor”. Fakat o kon- numunu sürdürmenin avantajlar›n› kul- ba¤›ms›z Merkez Bankas› oluflturmak...
jonktür geçti¤i an, meselenin bu boyutu lanmaya çal›fl›yor. Bu, derin devlet, Erge- Piyasa rasyonalitesine göre davran›p
örtülüyor. Türkiye’nin tart›flma üslûbu- nekon gibi yap›lanmalar›n olmad›¤›, devleti siyasal alan›n d›fl›na ç›karmaya
nun en zararl›, en k›s›rlaflt›r›c› yan›, belli devletin bir tak›m hastal›kl› özellikleri ol- çal›flman›n alt›nda yatan etmen, o bak›m-
kal›p “do¤rular›n” olmas›. O “do¤rula- mad›¤›, yasad›fl› ifllerin yap›lmad›¤› anla- dan da ideolojiktir.
ra” karfl› ç›kt›¤›n zaman dinozor addedi- m›na hiç gelmiyor. Ama devletin demok- Anayasan›n de¤ifltirilmesi, bu aç›dan
liyorsun. En son gelinen noktada, tiksin- ratiklefltirilmesi tart›flmalar› iflin özüne temel kaide gibi mi görünüyor?
dirici bir biçimde, “darbeci” veya “Erge- inmeyen tart›flmalar olarak kald›¤› süre- Hay›r, benim öyle bir iddiam yok. Dört
nekoncu” oluyorsun. ce, kimin kimi kulland›¤› daha iyi anlafl›- tane anayasa de¤ifltirmiflsin, ama bir fley
Darbe sonras› ANAP’la 2001 krizi son- l›r. AKP kendi politikalar› çerçevesinde de¤iflmemifl. Yeni anayasan›n bu anlam-
ras› AKP’yi karfl›laflt›racak olursak, Türkiye’deki liberal ayd›n kesiminin bir da de¤iflimi sa¤layaca¤›n›n hiçbir garan-
ekonomi politikas› aç›s›ndan, devletin k›sm›n› m› kullan›yor, yoksa bu ayd›nlar tisi yok. Yeni anayasay› kim yapacak?
Söylefli: ‹rfan Aktan - Göksun Yaz›c›
mutasyona u¤rat›lmas› konusunda na- kendilerince AKP’yi do¤ru yola m› çeki- Onun için, tart›flmay› çok temel bir
s›l bir ifllevi oldu AKP’nin? yor tart›flmas› var. Bu “taraflar” aras›nda felsefî noktadan bafllatmak gerekiyor.
Türkiye’deki sa¤ iktidarlar, alternatif d›fl bir çekiflme yaflan›nca ne oluyor? Ayd›n- Ancak, “muhalif, ama hegemonik”
kaynak bulduklar› ölçüde, ifllerine gel- lar›n deklarasyonlar› veya imza kampan- dedi¤im kesim, buna haz›r de¤il.
medi¤i takdirde IMF’nin politikalar›na yalar› ortaya ç›k›yor: “AB yolundan ç›k- Çünkü hem hegemonyalar› sars›la-
kafa tutarlar. Bunu Menderes dönemin- ma”, “AB meselesini ciddiye al”. Bu, cak, hem de bugün çok sevdikleri o
de de görürsünüz. Amerikan yard›mlar›- Özal’›n tabiriyle, devletin yeterince mu- “devlete karfl› mücadele eden” ko-
na güvenip IMF ve Dünya Bankas›’n› ka- tasyona u¤ramad›¤›, ideal konuma gel- numlar›n›n temelleri, ayaklar›n›n al-
p› d›flar› etti, ama befl sene sonra kriz da- medi¤i fikrinin ifadesi. Halbuki bütün t›ndan kay›p gidecek. Bundan kork-
ha vahim bir hal al›nca, 1958 istikrar bunlar, Türkiye’deki toplumsal mücade- tuklar› için, devleti sanki de¤iflmez
program›n› uygulamak zorunda kald›. lenin önemli ölçüde bast›r›lmas›ndan bir yap› olarak öznelefltirip ona karfl›
2008’de hükümetin IMF’ye kafa tutmas›- kaynaklan›yor. Güneydo¤u sorununu mücadele ediyorlar.
29
ARJANT‹N YERL‹ SANATI
30
Güneyde içsavafla do¤ru Suudi ordusu Husilere karfl› Kanl› y›lbafl› bask›n› Çürüme de büyüyor
SUDAN Güney Sudan’da, Nuer kökenli YEMEN fiii Husi gerillalar›yla Suudi Ara- KOLOMB‹YA Obama yönetiminin askerî Ç‹N Alman ulusal istatistik bürosuna gö-
bir grubun Dinka çobanlar›na sald›rarak bistan ordusunun ülkenin kuzey s›n›rbo- deste¤ini alan Kolombiya ordusu, mark- re Çin, Almanya’y› geçerek dünyan›n en
binlerce büyükbafl hayvana el koymas›yla yundaki çat›flmalar› fliddetleniyor. Suudi sist FARC gerillalar›na karfl› sald›r›lar›n› büyük ihracatç›s› konumuna ulaflt›. Geçen
bafllayan etnik çat›flmalarda en az 140 ki- Arabistan devlet televizyonu, 12 Ocak’ta yo¤unlaflt›rd›. Y›lbafl› gecesi cang›ldaki y›l›n ilk 11 ay›nda, Çin’in ihracat› 1.07 tril-
fli yaflam›n› yitirdi. Güney Sudanl› politi- ç›kan çat›flmada 82 Suudi askerinin öldü- kampta e¤lenen gerillalara düzenlenen yon dolar› bulurken, Almanya’n›n ihracat›,
kac›lar, devlet baflkan› Ömer El Beflir’in rüldü¤ünü aç›klad›. Bunun üstüne Suudi hava sald›r›s›, 18’inin can›n› ald›. Daha 1.05 trilyon dolarda kald›. Öte yandan,
müttefiklerini, güneyde sorun yaratmak kuvvetlerinin s›n›rdaki Husi köyü El Ceb- sonra kampa bask›n düzenleyen Kolombi- ekonomik büyümenin sefas›n› süren
amac›yla has›m gruplar› silahland›rmakla ri’yi ele geçirdi¤i ve burada konufllanan ya kuvvetleri hayatta kalan 13 gerillay› Çin’de, hükümet yetkilileri yolsuzluk bata-
suçluyor. El Beflir’in as›l amac›n›n nisan gerillalar›n tamam›n› “imha etti¤i” bildiril- ele geçirdi. Uribe yönetimi, sald›r›dan bir ¤›ndan kurtulam›yor. Yolsuzluk denetleme
seçimleri ve Güney Sudan’›n ba¤›ms›zl›¤› di. Savunma Bakan› Yard›mc›s› Halid Bin hafta önce güneydeki Caqueta eyaletinin örgütünün verilerine göre, 2009 y›l›nda
için yap›lacak referandumu sabote etmek Sultan, “köyün 48 saat içinde boflalt›lma- valisi Luis Francisco Cuellar’›n kaç›r›l›p 106 bin hükümet yetkilisi yolsuzluktan
oldu¤u söyleniyor. BM verilerine göre, ge- s› için ültimatom verdiklerini, fakat geril- bo¤az› kesilerek öldürülmesi eyleminden suçlu bulundu. Bu da bir önceki y›la göre
çen y›l›n ocak ay›ndan bu yana bölgedeki lalar›n buna uymad›¤›n›” söylese de, ba- FARC’› sorumlu tutmufltu. Caqueta, tarih- yüzde 2.5’lik art›fl demek. Ayr›ca zimmeti-
farkl› etnik gruplar aras›nda yaflanan ça- ¤›ms›z kaynaklar sald›r›da sivillerin zarar sel olarak FARC’›n en güçlü oldu¤u bölge- ne para geçirirken yakalanan memur say›-
t›flmalarda en az 2 bin kifli öldü. gördü¤ünü rapor etti. lerden biri. s› yüzde 19’a s›çrad›.
31
Türkiye’den tazminat talebi Eflcinsel evlilik kap›da
BULGAR‹STAN 1913’den sonra Türki- PORTEK‹Z Parlamento, eflcinsel evlili¤e DÜNYADA IRKÇILIK TIRMANIYOR ç›kt›. Yerli ‹talyanlar, isyan ç›karan Af-
ye’den göç eden Bulgarlar›n b›rakmak zo- izin veren yasay› meclisten geçirirken, efl- rikal› iflçilere demir sopalarla sald›rd›.
runda kald›¤› mal ve mülkler için Türki- cinsellerin çocuk evlat edinmesinin önünü Az›nl›klar tehlikede ‹kisi a¤›r onlarca kiflinin yaralanmas›
ye’den 10 milyar dolar tazminat talep açan tasar›y› geri çevirdi. ‹ktidardaki Sos- üzerine polis 320 göçmeni bölgeden
eden Bulgaristan, resmi baflvuruya haz›r- yalist Parti ve di¤er sol partilerin deste- DÜNYA, Avrupa’dan Okyanusya’ya fark- tahliye etti. Yüz kadar göçmen ise ken-
lan›yor. Sorumlu Devlet Bakan› Bojidar Di- ¤iyle geçirilen yasa, ülkenin muhafazakâr l› ülkelerden gelen ›rkç› haberlerle çal- di çabalar›yla kaçt›. Göçmen karfl›t›
mitrov, tazminat›n ödenmemesi durumun- kesiminden büyük tepki gördü. Sa¤ parti- kalan›yor. Az›nl›klara yönelik hoflgörü- ‹çiflleri Bakan› Roberto Maroni, “Ger-
da Türkiye’nin Avrupa Birli¤i üyeli¤inin ler konuyla ilgili ulusal referandum düzen- süzlük yer yer fliddet olaylar›na dönü- ginlik, el alt›ndan süren göçe afl›r› tole-
Bulgaristan taraf›ndan engellenece¤inin lenmesi için 90 binin üzerinde imza topla- flürken, son günlerin en ciddi krizi, ‹tal- rans gösterilmesinin eseridir” dedi.
sinyalini verdi. Tazminat baflvurusu için d›, ancak teklifleri kabul edilmedi. Cum- yan faflistlerinin siyah göçmenlere sal- Baflbakan Berlusconi’nin gazetesi Il Gi-
devlet arflivinin incelendi¤ini kaydeden hurbaflkan›n›n onaylamas› halinde yasa d›rmas›yla patlak verdi. Az›nl›k k›y›m›- ornale gazetesi ise ›rkç›l›¤› ›l›ml› bir
Dimitrov, 2009’da 306 mirasç›ya tasdikli nisan ay›nda, yani eflcinsel evlili¤in ateflli n›n son iki hafta içindeki dökümü flöyle: kisveyle sürdürdü: “Bu insanlar bir kera
tapu ve evrak kopyas› verildi¤ini aç›klad› muhalifi Papa 16. Benediktus’un Portekiz • ‹talya’n›n güneyindeki Rosarno’da geldi mi onlar› istismar edemeyiz. Bi-
ve hak sahiplerine baflvuruda bulunmalar› ziyaretinden sadece bir ay önce yürürlü¤e göçmenlere haval› tüfekle atefl aç›l›p zim iflsizlerimizin omuz silkti¤i iflleri ya-
için ça¤r› yapt›. girecek. iki kiflinin yaralanmas› üzerine olaylar p›yorlar.”
32
• M›s›r’›n Naga Hamadi kentinde müs- Malezya’da dinsel az›nl›klara yönelik cudunun yüzde 15’i yanan genç hayatî
lümanlar ile K›ptî h›ristiyanlar birbirleri- fliddet t›rman›yor. Bir mahkemenin h›ris- tehlikeyi atlatt›.
nin ev ve iflyerlerini yak›yor. Müslüman tiyan yay›nlar›nda “Allah” sözcü¤ünün • Irkç›l›¤›n t›rman›fl gösterdi¤i Türkiye
bir k›z›n kas›m ay›nda bir K›ptî gencin kullanmas›na izin vermesinin ard›ndan de bu listeye girdi. Manisa’n›n Selendi
tecavüzüne u¤ramas› üzerine t›rmanan baflkent Kuala Lumpur’da üç kilise kun- ilçesinde, y›lbafl› gecesi kahvehanedeki
olaylar, Noel günü K›ptî kiliselerinin bu- dakland›. Malezya nüfusunun yüzde 10’u Roman vatandafllara çay vermeyen kah-
lundu¤u bir caddede üç müslüman mili- h›ristiyan. veci yüzünden bafllayan gerginlik, birkaç
tan›n otomatik silahlarla atefl aç›lmas›y- • Sydney’de yaflayan Hint as›ll› bir ada- gün içinde Romanlara karfl› ›rkç› sald›r›-
la katliama dönüfltü, 6 K›ptî öldürüldü. m›n b›çaklanarak öldürülmesinden sonra ya dönüfltü. 5 Ocak gecesi yüzlerce kifli
• Pakistan’da fiii az›nl›¤a yönelik sald›r›- Hindistan’daki bir gazete, Avustralya po- Roman çad›rlar›na, evlerine ve arabala-
lar sürüyor. Son olarak Karaçi’de bir fiii lisini ›rkç› örgüt Ku Klux Klan üyeleri gibi r›na sald›rd›. Can güvenli¤ini almakta
töreni bombaland›, 43 kifli öldü. gösteren bir karikatür yay›nlad›. Diplo- zorlanan ilçe yönetimi, Roman mahalle-
• Uganda’da gay’lere idam cezas› öngö- dan geri ad›m atabilir, ama gaylere yöne- matik kriz ç›karan bu olay›n ard›ndan, bir sindeki 15’i çocuk, 20’si kad›n 74 kifliyi
ren yasa çal›flmalar› sürüyor. Uluslararas› lik sert önlemler al›naca¤› kesin gibi. baflka Hintli, Melbourne’de ›rkç› bir çete Selendi’den Gördes ilçesine göndererek
bask› nedeniyle hükümet idam cezas›n- • “Il›ml› ‹slâm ülkesi” olarak bilinen taraf›ndan benzin dökülerek yak›ld›. Vü- ayr›mc›l›¤a “tehcir” boyutunu ekledi.
Uzun sözün k›sas›, ABD’deki sa¤l›k siste- Ancak reform paketinin ilk ayr›nt›lar› gün böldü. Aralar›nda Ulusal Sa¤l›k Program› için
mi, dökülüyor. Ancak ayn› fikirde olmayanlar yüzüne ç›kmaya bafllad›¤›nda, Obama yöneti- Doktorlar’›n oldu¤u bir bölüm, ‘Sa¤l›k Sigorta-
da var: Sa¤l›k sektörünün dev firmalar› ve sa¤- minin Amerikan sa¤›n›n sataflmalar›n› hakede- s› Reformu’ ve ‘Sa¤l›k Deformu’ adlar›n› tak-
c›lar. ABD’deki sa¤l›k ‘endüstrisine’ harcanan meyecek denli utangaç oldu¤u ortaya ç›kt›. t›klar› bu tasar›lar› boykot edeceklerini ilan
toplam miktar, 2,5 trilyon dolar› buluyor! Peki Obama’n›n seçim kampanyalar› s›ras›nda sö- edip Senato’daki Demokratlar› tasar›ya hay›r
bu kadar para harcay›p da bu kadar sa¤l›ks›z zünü etti¤i, devlet taraf›ndan örgütlenen kamu oyu vermeye ça¤›rd›lar. Di¤er ›l›ml›lar ise, bu
bir toplum olmak nas›l mümkün? Paray› var sa¤l›k sigortas› modelinin (public option) yeri- modelin, t›pk› Obama gibi, mükemmellikten
güçle baflkalar›n›n cebine ak›tarak: Bu giderle- ni, herkesin özel sektör taraf›ndan sigortalan- uzak olsa da kötünün iyisi oldu¤unu, o yüz-
rin yaklafl›k 400 milyar dolar›, bürokratik/ida- mas›n›n zorunlu k›l›naca¤› baflka bir model al- den evet oyu verilmesi gerekti¤ini savundular.
rî ifllemlere gidiyor. Bu ifllemlerin ço¤u, özel- m›flt›. Yanl›fl okumad›n›z, hem Temsilciler Do¤rusu, 1990 sayfal›k Temsilciler Meclisi ta-
likle sigorta flirketlerinin yaratt›¤› dolambaçl› Meclisi, hem Senato’dan geçen tasar›lar, tüm sar›s› da, bir o kadar sayfal›k Senato tasar›s› da,
yollar›n kalemleri. ABD yurttafllar›n›n bir sa¤l›k sigortas›na ka- sigorta rezaleti d›fl›nda, Yerliler için Sa¤l›k
vuflmas›n› zorunlu k›l›yor, ancak kendilerin- Merkezi kurulmas›, sa¤l›k ocaklar› kurulmas›
Obama’n›n manevras› den bir kamu modeli yerine havuzdaki sigorta ve iyilefltirilmesi, Medicaid’in yoksulluk s›n›r›-
Sa¤l›k Reformu tart›flmalar›, geçti¤imiz nisan flirketlerinden birini seçmeleri isteniyordu. Si- n›n (Senato tasar›s›na göre) yüzde 133 ilâ
ay›nda bu karamsar tablo eflli¤inde bafllad›. gortalanmayanlara uygulanacak a¤›r vergi ce- (Temsilciler Meclisi tasar›s›na göre) yüzde
Amerikan sa¤›, tart›flman›n bafl›ndan itibaren zalar› cabas›. Bir di¤er deyiflle, devlet, yurttafl- 150’sini kazananlar› da dahil edecek biçimde
temel argüman olarak “devlet sizden daha faz- lar›n› özel teflebbüsten hizmet almaya yasa ile art›r›lmas›, sa¤l›k alan›nda çal›flan profesyo-
la vergi alacak, istemeyeni bile zorla sigortala- zorluyor. Böylece as›l kazanan›n kim oldu¤u nellerin meslek içi e¤itimlerinin güncel ve ve-
yacak” lafz›yla bafllad›, “sosyalizm geliyor”a aç›k: durup dururken ceplerine fazladan 450 rimli k›l›nmas› vb. konularda olumlu ad›mlar
kadar vard›. Kendi içindeki liderlik sorununu milyar dolar akacak olan sigorta flirketleri. Ne içeriyor. Ancak tekil yasalarla pekala ele al›na-
henüz çözememifl olan Cumhuriyetçiler, özel- reform ama! bilecek bu tür düzeltmeler, devasa sigorta k›-
likle taflrada, kontrolden ç›kt›lar. Hem ham ›rk- ya¤›n›n yan›nda önemsizlefliyor.
ç›l›k, hem de iki kutuplu dünyan›n klasik anti- Kamuya karfl› lobi fiimdi ne olacak? Temsilciler Meclisi, 12
komünist argümanlar› çekmecelerden ç›kar›ld›. Peki bu ucube nas›l ortaya ç›kt›? K›smen Senato Ocak’ta tatilden dönüp yeniden iflbafl› yapt›.
‹flin ilginci, bu argümanlar Amerikan toplumu- aritmeti¤i yüzünden. Baz› muhafazakâr eyalet- ‹lk gündem maddesi, sa¤l›k reformu. Senato
nun muhafazakâr kesiminde karfl›l›¤›n› buldu: lerden seçilen bir elin parma¤› kadar demokrat ile pazarl›klar bafllayacak, iki tasar›n›n ortas›n-
‹ronik olan, Obama’dan nefret eden, yafll› orta- Senato üyesi, devlet müdahalesine evet oyu da bir yer bulunup, tasar› onaylan›p, yasa Oba-
s›n›f beyazlar›n ço¤unun yine kendilerince vermeyeceklerini söyleyince, 100 oyun 60’›n› al- ma’n›n Ocak ay› sonunda ya da fiubat bafl›nda
‘sosyalist’ bir uygulama olan Medicare’den ya- mas› gereken, zaten Senato’da o kadar sandal- yapmay› düflündü¤ü ‘ulusa seslenifl’ konufl-
rarlan›yor olmas›. Sa¤l›k reformunu protesto yesi olan Demokratlar’›n projesi yatt›. Do¤rusu, mas›na yetifltirilecek. Obama da ne flifli ne ke-
eylemleri s›ras›nda tafl›n›lan dövizlerde, pan- Obama da fazla üstelemedi. Halbuki Temsilci- bab› yakm›fl olman›n gururuyla, konuflmas›n-
kartlarda neler yazm›yordu ki: “Obama = Sos- ler Meclisi’nin sundu¤u tasar›, devlet müdaha- da Afganistan’da kazan›lmas› gereken ‘teröre
yalizm, Sosyalizm = Kötülük”, “Obama, Hitler, lesini telaffuz etmese de, Senato’nun tasar›s›yla karfl› savafl’›n, ‘düzelmekte olan ekonomi’nin
Carl Marx, Dur! fiimdi!” –tashih hatas› yoktur, karfl›laflt›r›nca radikal farklar içeriyor. Örne¤in, yan›na, sa¤l›k konusunda at›lm›fl ve at›lacak
Karl, Amerikan muhafazakâr›n›n eline düflün- çal›flanlar›n sigortas›ndan iflverenin sorumlu k›- olan ad›mlar› ekleyecek. O konuflmay› izleyen
ce Carl olabiliyor–, “Irkç› Obama”, “Barrack l›nmas› –yeni sistemde herkes kendi sigorta pri- sosyalistler, Obama’ya sosyalist dendi¤ini, sol-
Hüseyin Obama, Do¤um Yerin Neresi?”... mini ödemekle yükümlü. cu demokratlar ise yedikleri kaz›¤› ve flirket
K›saca, Sa¤l›k Reformu tart›flmalar›, Ameri- ‹kinci ve daha güçlü neden ise, sa¤l›k en- Amerikas›’n› altetmenin zorlu¤unu bir kez da-
kan sa¤›na, seçim öncesinde sergileyemedikleri düstrisi lobisinin etkinli¤i. Özellikle may›s ha an›msay›p bafllar›n› ac› ac› sallayacaklar.
›rkç›, gerici tutumu tüm dehfletiyle soka¤a dök- ay›ndan sonra Washington’a y›¤›nak yapan ABD’nin toplumsal, siyasi, ekonomik yap›s›n-
me f›rsat› verdi. ABD’nin ilk siyah baflkan›n›, lobiciler, günde 2,3 milyon dolara varan para- da en ufak bir tafl› yerinden oynatmak için ge-
›rkç›l›¤› siyaset yap›s›ndan uzaklaflt›ral› henüz lar harcay›p, hem Temsilciler Meclisi’ndeki, reken çaban›n ne kadar dipten gelmesi gerekti-
yar›m yüzy›l geçmifl bir ülkenin beyaz alt-orta hem Senato’daki ‘halk temsilcileri’ni kendi ¤inin çarp›c› kan›tlar›ndan biri olarak, bu ‘re-
s›n›f›n›n bu kadar kolay hazmetmesi beklene- yanlar›na çekmeyi, kamu sigortas›n› gündem- form’ da tarihe not düflülecek. T›pk› Ameri-
mezdi zaten. Tart›flmalar, ›rkç›l›¤›, yirmi y›ld›r den düflürmeyi baflard›lar. Bunun karfl›s›nda, ka’n›n yetifltirdi¤i en mühim ozanlardan biri-
rafa kald›r›lm›fl olan anti-komünizm ile har- kamu sigortas›n› destekleyen meslek ve sivil nin asl›nda intihar etmedi¤i, kapitalizm tara-
manlayan Amerikan sa¤›na gövde gösterisi f›r- toplum örgütleri ise Senato Maliye Komite- f›ndan öldürüldü¤ü tashihinin düflülece¤i gibi.
sat› verdi. Öyle ki, Baflkanl›k aday adaylar›ndan si’ndeki toplant›lara davet edilmedi, gelseler Ertan Keskinsoy
Mike Huckabee, ifli Lenin ve Stalin’in Obama ile de al›nmad›.
ABD’deki Sa¤l›k Reformu tart›flmalar›n› takip etmek
tan›flsa kendisini çok sevece¤ini söylemeye ka- Kamu modelinin böyle afla¤›lay›c› biçimde için: http://healthcare.change.org/
dar vard›rd›. Obama’n›n ad›n›n sosyalizm ile pencereden d›flar› at›lmas›, Obama’y› destekle- Chesnutt’un yak›n dostu müzisyen Kristin Hersh, kendi
yanyana gelmesinden rahats›zl›k duyan ABD yen –Vic Chesnutt da bir söyleflide, umutlu ol- web sitesinde Chesnutt’un ailesinin hastane masraflar›n›
sosyalistleri ise, “Bu adam bizden de¤il, sizden” masa da ehven-i fler kontenjan›ndan Obama’ya ödeyebilmesi için bir kampanya sayfas› açt›:
diye peflpefle demeç vermek zorunda kald›lar. oy verdi¤ini söylemiflti– ›l›ml› solcular› ikiye http://kristinhersh.cashmusic.org/vic/
33
Atina, Yunanistan ARALIK 2008 Urumçi, Çin TEMMUZ 2009
söylemi d›fl›nda, hiçbir siyasal söylem yok ar- lerin ötesinde, küreselleflme
t›k. Gençlik de tepki gösteriyor. Bütün dünya- süreci ve mekanizmalar›yla
da üniversite ve lise ö¤rencilerinin mobilizas- yerlefltirilen “yeni yönetim
yonlar›, flenlik gösterileri, sportif karfl›laflmalar tarz›” denen fley asl›nda
olsun, iktidar güçleriyle gittikçe daha da flid- “uzaktan yönetim” sistemi.
detlenen çat›flmalara dönüflüyor. Bütün k›ta- Bu sistem bürokrasiyi, otori-
larda ayn› hareketler, ayn› jestler, ayn› öfke. terli¤i, insanlar› afla¤›lamay›, farkl› ayr›mc›l›k deti ve öfkesi yükseliyor, sabr› tafl›yor. Bugün,
‹syan modern devlete karfl› derinden ve ciddi yöntemlerini harmanlayarak birlefltiriyor; dev- bu çat›flmalar dizisinin kal›c› olmas› için bütün
bir tehdit oluflturuyor mu? Yoksa devletin let meflruiyetini büyük ölçüde yitiriyor. Top- flartlar mevcut. Ayaklanma karfl›s›nda ise Sao
toplumu kontrol alt›nda tutma ve bast›rma lumlar›n ço¤u zaman sessiz muhalefetine, her Paolo’dan Urumçi’ye, Atina’dan Villiers-le-
teknikleri onu korumaya yetiyor mu? yerde, giderek artan bir flekilde güvenlik ve Bel’e, Cezayir’den Dakar’a askerî mant›k galip
‹syan ça¤dafl devletin aynas›. Onun ürünü; ba- bast›rma mant›¤›yla karfl›l›k veriyor. Finansal geliyor. Savafl bir anlamda yönetim biçimi ha-
zen de dublörü: komfluyu, ötekini, yabanc›y› ve devlet muktedirlerinin kibiri ve siyasal ör- line geldi¤ine göre, bu çat›flman›n t›rmanma-
hedef ald›¤›nda... Ulusal rejimlerin ve gelenek- gütlenmelerin otizmi oran›nda, halklar›n hid- s›ndan çekinebiliriz. Çeviren: Siren ‹demen
35
k›raat X - KÜTÜPHANE
*
Orhan Dink: Cinayetin oldu¤u
• Bu kitapta ele al›nan dört kifliden ‹stanbul Rum güzeli sonsuz mü- Ad›m “Çizgi Metin”e ç›km›flt›,
gün üç kurumdan bahsediyo- hiçbiri, bir ulusun bireyi/parças› kemmelli¤in, matematiksel biçimin, meflin yuvarla¤› taç çizgisi üze-
ruz. Trabzon Polisi, ‹stanbul Po- de¤il. “Tabii can›m, onlar bir üm- eski zamanlar›n zarafetinin ve mo- rinden sürerdim ço¤unlukla ve
lisi ve Jandarma. Cinayetin ol- metin parças›” demek kolay, ama dern melankolinin bileflkesi. bacaklar›m›n aras›ndan mekik
du¤u gün bu üç kurum ne yap›- bu da sorunsuz de¤il. Bir kere, Ne de olsa Bo¤az’›n Avrupa yakas› dokuyan topu kimse alamazd›.
yor? fiubat 2006’da gelen ihbar- Osmanl› toplumunda yekpare bir güzelli¤in vatan›. Bu asl›nda – her ne kadar stil ol-
da Osman Hayal’in ad› geçiyor. Müslümanl›k yoktu (makalelerde Bu sabah Galata’dan, güneflli ve sa da– verilen bir takti¤in uygu-
Ne yapar ‹stanbul? Yapaca¤› ilk ele al›nan kifliler dolay›s›yla tart›fl- adeta çifte bir gökyüzünün ihtiflam› lanmas›ndan baflka bir fley de-
fley, kendine göre ismi araflt›r›r. may› Müslümanlar ile s›n›rl›yo- içinde flehvetli bir grup Avrupal›n›n ¤ildi.
Sonradan ortaya ç›k›yor ki, 19 rum, ama söylediklerimin, üç afla- arkas›nda ç›kan bu yeniyetmeyi Beni izleyenler o zamanlar sa-
Ocak günü Osman Hayal ‹stan- ¤› befl yukar›, di¤er cemaatler için Tanr› Akdeniz ülkelerinin bütün in- halar›n taç çizgilerine yak›n bö-
bul’da, saat 11 gibi telefonu sin- de geçerli oldu¤unu düflünüyo- celiklerini kullanarak yaratm›fl. lümlerinin çim olmas› nedeniy-
yal veriyor. ‹stanbul Polisi bu rum). K›z›lbafl veya Sünni olmak, Eflekler, köpekler, hamallar, tespihli le o yönde futbol oynad›¤›m› sa-
bilgiyi nedense ortaya ç›karm›- köylü veya flehirli olmak, tarikat Efendiler aras›nda yürürken bir n›rlard›. Düfltü¤ümde sakatlan-
yor. Trabzon Polisi’nin özellikle mensubu olmak veya olmamak elinde ayaklar› ba¤lanm›fl canl› bir mamak için burada top sürdü-
istihbarat›, Erhan Tuncel’i al›yor gibi nice fark düflünebiliriz. Hem- hindi var ve öbür eliyle de lal renkli ¤üm izlenimi verirdim. Bu izle-
o gece. Muhittin Zenit, Engin flehri (hemfleri) olan Sünni Müslü- a¤z›na, bal› güneflte parlayan bir nimden uzaklaflmam için çizgi-
Dinç, Ramazan Akyürek, Ali manlar aras›nda bile de¤iflik ta- pasta götürüyor. Beni görünce çe- nin halka en yak›n yer oldu¤u-
Fuat Y›lmazer, Ercan Demir, savvurlar oldu¤unu, hatta zaman vik ad›mlar atmaya bafll›yor ve göz nu, halka en yak›n yerde olmak
bunlar bir bir hareketleniyor. zaman bunlar›n çat›flt›¤›n› biliyo- k›rpmamla alay ediyor. Beyaz, bü- istedi¤imi soranlara anlat›r, ye-
Çünkü ellerinde bilgiler var. Bu ruz. On yedinci yüzy›l›n ortalar›n- kükboynu nazl› prensin kumrular›- dek kulübesi ve fleref tribünü
flunu gösteriyor: Ellerinde abi- da ‹stanbul ahalisinin yaflad›¤› n› afla¤›l›yor. önündeki çizgide de¤il de, hal-
min öldürülece¤ine dair bilgiler keskin kamplaflmadaki fay hatla- Konufltu¤unda, kufllar› büyüleyen k›n tercihi aç›k tribün önünde
var. Zaten Muhittin Zenit son r›ndan birisi, “ümmet-i Muham- Süleyman konufluyor san›rs›n›z. top koflturmaya özen gösterir-
ifadesinde bunu itiraf ediyor. med’den” olan kimselerin “mil- Küçük bir telaffuz kusuru var: Pafla dim. Sahadaki bu stilim dikkat
Jandarma ne yap›yor? Jandarma let-i ‹brahim’denim” demesinin diyemiyor, Pasa diyor. Bu küçük ta- çekerdi tabii ki! Bu konuda bana
da kendine daha önce gelmifl caiz olup olmad›¤› etraf›nda bi- lihsizlik, baz› çarp›c› anlam kar›fl›k- yöneltilen sorulara, yine onlara
bilgiyi sanki o anda gelmifl gibi çimlenmifltir. Kâtip Çelebi’ye göre l›klar›na yok aç›yor: fl›k sik oluyor yöneltti¤im sorularla cevap ve-
belge düzenliyor. “‹brahim milletindenim, halk ara- sözgelimi; olsun! rirdim. Halka en yak›n yer nere-
(...) Tamamen devletin içindeki s›nda yay›lm›fl ve kökleflmifl bir ‹nce, uzun, tombul kollar›nda bir si? Çizgi. Ben de çizgide topu
illegal bir yap›lanman›n sonucu sözdür”. Bir yandan da, Müslü- tek tüy yok. bekler ve oradan ata¤a kalka-
öldürüldü¤üne ta bafltan beri manlar›n kendilerini bu flekilde Kendisine çok yak›flan bir gururu r›m. Teknik direktörlerin, idare-
inan›yorum. Geldi¤imiz nokta- tan›mlamas›na fliddetle karfl› ç›- var: Güzel ‹stanbul’umuzda koca cilerin ve politikac›lar›n oldu¤u
da bunun böyle oldu¤u, kamuo- kanlar vard›r. Müslüman kimli¤i- k›çl› dam›zl›klar ticareti yok olsa bi- tarafta oynamay› sevmiyorum.
yu vicdan›nda da böyle oldu¤u ne sahip ç›karken, di¤er semavi le bu eflsiz yeniyetme dilenmez.Elli Halk nerede? Aç›k tribünde. O
görülüyor. Ama hukuken ne so- dinlerle ba¤›n› vurgulamay› da yafl›ndaki Yorgaki’nin aflk uyand›r- zaman kapal› tribünün önünde
nuç al›r›z, bilmem. seçebilirsiniz, s›n›rlar› tahkim et- ma flans› hiç bitmeyecektir. oynamak yerine, aç›k tribün
meyi de. Türklerden içten içe nefret ediyor önünde sa¤aç›k, bir devrede so-
Modernizm, kendine biçti¤i bü- tabii ki ama, eski bir diplomat gibi laç›k oynayarak görevimi ken-
yük tarih anlat›s›nda, geleneksel, gizlemeyi biliyor bunu ve alemler- dimce yerine getirmifl olurum.
modern öncesi gibi nitelemelerle de Tanr›’n›n Osmano¤lu’nu Büyük
ele ald›¤› toplumlar›n, mesela bu Konstantinos’un kentinden kov-
kitapta ele al›nan 16.-17. yüzy›l mas›n› bekliyor.
Osmanl› flehir ehlinin ne derece Elinden gelse Müslüman çocuk-
sofistike oldu¤unu gözlerden lar›n› analar›n›n karn›ndan kopar›p
uzak tutmay› baflarm›flt›r. ç›karacak: Bugün sadece tavernalar-
da dans ederek Eyüp’ün bütün
sofular›n› iflas ettirmekle meflgul.
36
Duman›
üstünde verdi¤i ders notlar›n›n çevirilerini kentsoylu yaz›’n›n dönemi yaflan- yaflam›n› özellikle Aynarozcu kimi
takip ediyoruz. “Roman›n Haz›rla- d›.” Barthes, derslerinde biçime ka- dini örneklerden esinlenerek “düfl
n›fl›”n›n ard›ndan flimdi, Claude vuflmufl olsa da kitap olmaya dire- evreni idyoritmi fantazmas›” olarak
Coste’un çal›flmas›yla “Nas›l Birlik- nen bu notlar›n “yoksullu¤u”na da adland›rm›fl. Barthes, derste kullan-
te Yaflan›r?” gibi can al›c› bir soru de¤inmifl. “Bir Aflk Söyleminden d›¤› –kendi deyimiyle– “gereçleri”
sunan yeni cilt de masam›zda. Dü- Parçalar” üzerine, “Kitap seminer- de Do¤u kefliflli¤inden devflirmifl.
flünce labirentinde, kuflkunun ve den daha yoksul olabilir, ama kitab› Öznenin ya da grubun gündelik ya-
karfl›tl›¤›n olanak üreten sakin daha gerçek görüyorum” demifl. flam›n›n belirgin bir uzama ba¤l› ol-
ad›mlar›yla... Belki de “biz Bart- Okura “gerçek”le yetinip “yok- du¤u kimi belgesel ve romanlardan
hes’›n masas›nday›z” demek daha sul”a arzu duyman›n yaratt›¤› ek- da kesitler alm›fl: André Gide’in
do¤ru. Masan›n bir önüne, bir arka- siklik duygusunun tuhaf arada- “Poitiers’li Zoraki Mahkûm K›z”›
s›na gidip geliyoruz. Onun nas›l hazz›n› uzatarak... Hatta az ileride, “münzevi odas›”na, Daniel De-
olup da hâlâ düflünce üretmeye de- bir “düfl k›r›kl›¤›” vaat ederek... foe’nun Robinson Crusoe’su “bar›-
vam eder gibi göründü¤üne kafa “Düfl k›r›kl›¤›n›n erdemler bar›n- nak”a, Palladios’un “Lausika His-
yoruyoruz. Bizi flafl›rtmaya, bizi fla- d›rd›¤›n›” ve “s›radan baflar›s›zl›k toria”s› “çöl”e, Thomas Mann’›n
fl›rtt›¤›na flafl›rmaya devam örne¤ine dayan›larak anlafl›la- “Byülü Da¤”› “büyük otel”e, Emile
Ham olan›n hazz› ediyor sanki. Bu kitab› oku- mayaca¤›n›” da bize o hat›r- Zola’n›n “Apartman”› ise “burjuva
Roland Barthes - Nas›l Birlikte Yaflan›r? maya bafllad›¤›m›zda latm›flt› ne de olsa. binas›”na yans›m›fl. “‹dyoritmik
Çev: Necmettin Sevil (Sel Yay›nc›l›k) da, örne¤in, kitaba Barthes, 1959’da ise öbek olanakl› m›d›r? Telos’suz, Ne-
itap olmas› düflünülmemifl Eric Marty’nin Yeni Roman üze- den’siz varl›klardan meydana gel-
K günlüklerin, yar›m kalm›fl fliir-
lerin, mektuplar›n ve her türden
yazd›¤› önsözde
onun sözle yaz›
rine yap›lan bir
yuvarlak masa
mifl bir topluluk olabilir mi?” soru-
su eflli¤inde. Yan›t›n olumsuzlu¤u-
notun yazar›n›n ölümünün ard›n- aras›ndaki fark toplant›s›n›n ya- nun getirdi¤i olanaklarla zenginle-
dan kitaplaflt›r›lmas› baz› okurlar üstüne de dü- y›mlanmas›n›n flerek ve çekirdek etraf›nda koza
için çok caziptir. ‹fllenmemifl met- flünmüfl oldu¤u ard›ndan flöyle ürerken iskelet üretmenin o tersine,
nin bu cazibesini sadece yazar›n da- bilgisine rastla- yazm›fl: “Yaza- bütünü söken talep edilmemifl ma-
ha fazla sözcü¤ünü okuma arzu- d›¤›m›zda, nas›l r›n (örne¤in rad- haretiyle...
suyla aç›klamak kolayc›l›k olurdu. oluyor da y›llar yoda) konuflma- – Pelin Özer
Belki de okur, yazar›n r›zas›z yal- öncesinden def- s› bir yana, solu-
n›zl›¤›n› ele geçirdi¤i için düflünce terlerinin bafl›na ¤undan, sesinin Ozan›n k›lavuzlu¤u
motorunu daha iyi çal›flt›r›r ve bir gelecekleri görmüfl acaba diye soru- tavr›ndan bir fleyler ö¤renilebilir yi- Ursula K. Le Guin - Lavinia
çeflit borçlanma hissiyle onun zihni- yoruz. Giderek kendi düflüncesinin ne de; ama daha sonra bu söz, dille- Çev: Gürol Koca (Metis)
ne daha temkinli bir özenle yakla- uçlar›n› yay›nlanan yaz›lar›n› birbi- rin do¤as› farkl› de¤ilmifl gibi yaz›- “ ‹lahi Komedya”da Dante’ye
fl›r. Okurlar, evrak-› metrukenin ta-
mamlanmam›fl bir cümlesinde ya
rine teyelleyerek birlefltirdi¤ini kefl-
fetmek her seferinde keyif veriyor.
ya aktar›l›rsa (...) bu, ne yaz›l› fleyin
çarp›c› uzakl›¤›na, ne de sözlü fleyin
‹ öte dünyada k›lavuzluk eden
Vergilius, Ursula K. Le Guin’e k›la-
da karalanm›fl bir kafa kar›fl›kl›¤›n- Onun bir düflünce jonglörü oldu¤u- fliirsel bask›s›na sahip olabilen k›r- vuzluk ederse ne olur? Öte dünya
da sevdikleri yazar› haz›rl›ks›z nu kendimize hat›rlatarak havada ma ve anlams›z bir yaz› üretmekten de¤il de, bir dünya kurulur, hem de
(kostümsüz, biçimsiz, dolay›s›yla dönen toplara dal›p gitti¤imizde; o baflka bir fley de¤ildir. K›sacas›, her bir kad›n›n sesiyle. Vergilius “Ae-
kendine daha benzer bir halde) ya- toplar›n halen havada, ayn›, ilk se- yuvarlak masa en parlak yazarlar›n neas” destan›nda Romal›lar›n köke-
kalam›fl olman›n getirdi¤i yak›nl›¤› ferde yakalanm›fl uyumla dönüp en kötü sözünü: Söylemi çekip al›r. nini Troyal› yi¤it Aeneas’a dayan-
da kollarlar. Bu tan›kl›k, sevilen öz- durdu¤unu görmemizi sa¤layacak Oysa, söz ve yaz› ne aralar›nda de- d›rarak soylu köken aray›fllar›n›n
neyi daha çekici k›lar, onun çal›flma malzeme var elimizde. ¤ifltirilebilir ne de birbirleriyle efl- önemli bir örne¤ini vermifltir, Dan-
ve yaflama alan›na yaklaflabilmenin Barthes, 1950’de “L’Artisanat lefltirilebilir, çünkü aralar›nda var te’nin onu kendine k›lavuz seçmesi-
mümkün oldu¤u hissini verir. Ham du Style” (Biçemin Zanaatkârl›¤›) olan fley bir meydan okumay› and›- nin sebebi de bu soyluluk iddias›y-
olan›n, biçimine henüz kavuflmad›- makalesine Valéry’nin flu sözleriyle r›r: Yaz›, bütün öteki dillerin yad- la temellenir, elbette Dante için sa-
¤› için bir bak›ma halen çok yak›n›- bafllam›fl: “Valéry, kendisine s›nmas›ndan oluflmufltur.” dece bu dünyaya sahip olmak yet-
m›zda oldu¤unu bilmenin hazz›, Collège de France’taki derslerini Barthes, 1976-1977 ders y›l›nda mez, öte dünya da ayn› soyluluk ve
eksik yap›t›n, kitap olmas› düflü- neden yay›nlamad›¤› soruldu¤un- verdi¤i bu derslerde “özel bir düfl H›ristiyan anlay›fl›yla bezenmelidir.
nülmemifl konuflma notlar›n›n, is- da, biçimin maliyeti yüksektir, di- evreninin araflt›r›lmas›”n› amaçla- Dante, k›lavuzuna ne kadar sayg›
keletin de¤erini art›r›r. yordu. Bununla birlikte, biçimin m›fl. “‹çinde ayn› uzam› paylaflma- duysa da, H›ristiyan cennetinde
Roland Barthes’›n, ölümünden düflünceyle hemen hemen ayn› de- n›n bireysel özgürlü¤ü engelleme- ona yer vermez –onun da elinden
bir süre önce Collège de France’ta ¤erde oldu¤u bir devir, egemen di¤i çok k›s›tl› topluluklar›n birlikte çok fley gelmez elbette, çünkü emir-
ler bellidir. Vergilius’un “komed- arac› olarak görerek onu flehvetle
Ursula K. Le Guin
ya”daki yeri cehennemin birinci ka- ye¤eniyle evlenmeye zorlamas›na
t›d›r; Homeros, Achilles, Hector ve karfl› kendi gelece¤inden korkan
Socrates gibi H›ristiyanl›k öncesin- Lavinia’ya Aeneas’›n müjdesini
de yaflam›fl, ama Dante’nin “ka- vermesi, iktidara karfl› bir direnç
non”unda olanlarla birlikte, cehen- sunmas›: “Akflam y›ld›z›n›n ›fl›¤›n-
nemde “ayr›cal›kl›” bir yere sahip- dan olma bir adam.” Le Guin’in
tir; Dante’nin ve H›ristiyan Tan- “kanon”u ters çevirmesi hem bura-
r›’n›n cömertli¤i bu kadard›r. da hem de sonras›nda daha da net-
Ursula K. Le Guin de “Lavinia” lefliyor. Vergilius için “soylu kö-
roman›nda benzer bir “kanon” anla- ken” olan Aeneas yi¤itlik gibi bir
y›fl›yla Vergilius’u k›lavuz olarak se- erdemi tafl›sa da, hiç de Vergilius
çiyor kendine, fakat Vergilius’un ih- (ve Dante’nin) ata olarak kabul et-
tiflama ve soylu kökene yapt›¤› vur- mek isteyecekleri bir “yi¤it” de¤il.
gu için de¤il, “fliirinin na¤mesi ve Kar›s›n› Troya’da alevler içinde b›-
güzelli¤i” için ve “kanon”u o kadar rakm›fl, ona olan aflk›n› kalbinde ta-
tersten okuyor ki, ortaya ç›kan eser fl›m›fl, Afrikal› Kraliçe Dido’ya afl›k
tüm “Bat› medeniyetinin” kendisine olmufl, ama yurdunu kurmak için
biçti¤i soylulu¤u ve ihtiflam› ters- yolculu¤una devam etmifl, Di-
yüz ediyor; geriye “yoksulluk, sada- do’nun intihar›n›n ard›ndan a¤la-
kat, tevazu ve sorumluluk gibi basit m›fl bir adam ve Lavinia da afl›k ola-
ama hassas de¤erler” kal›yor. Di¤er cak. Lavinia’ya da Dante’nin Beatri-
bir deyiflle, Le Guin Dostoyevski’nin ce’si gibi bir kad›n de¤il, bildi¤imiz
“Ecinliler”indeki anarflistleri cinle- etten kemikten bir kad›n.
rinden temizleyip “Mülksüzler”de- Vergilius Lavinia’ya gelecekten
ki anarflistleri nas›l anlat›yorsa, “La- haber vermek için yar›m kalan des-
vinia” roman›nda da “Bat› medeni- tan›n› ona okuyor: Kim kimin bo¤a-
yeti” ve onun atalar›ndaki cinleri ç›- ¤i gibi alt›n sar›s› saçlar› yok, esmer yas›ndaki tek kötülük, içinde yafla- z›n› kesti? Yani Lavinia onu böyle
kar›p Hesiodos’un “‹fller ve Gün- tenli, t›knaz bir kral k›z› olarak ta- d›¤›m›z dünyadaki kötülük, yani dinliyor. Kral k›z›n›n talipleri ara-
ler”indeki sadeli¤e çeviriyor tüm liplerinin aras›nda flafl›rm›fl bir du- iktidar arzusu ve yanaflmas›d›r. s›ndaki gerilim bir çocu¤un bir ge-
anlat›y›: “ ‹ki türlü Kavga vard›r bu rumda. Annesinin ye¤eni Ardeal› Kraliçe’nin ve Turnus’un kardefli yi¤i yaralamas›yla savafla dönüflür.
dünyada / Biri övülmeye de¤er, Turnus tüm talipler aras›nda en Juturna’n›n Turnus’a duyduklar› “Her fley bir geyik ve t›knaz bir k›z
öteki yerilmeye / Özden apayr›d›r kuvvetlisi ve Lavinia’y› en çok kor- bu cinsel arzu iktidar›n flehvetine için miydi?” Kimisi karg›yla kimisi
bu iki Kavga / ‹nsan› kanl› savafla kutan›. Le Guin Turnus’u iktidar is- bulanm›fl oldu¤u için romandaki en m›zrakla öldürülür, kimisi kalbin-
götürür birisi /.. / (di¤eri) eli tut- tencinin –ki Nietzsche’nin erk isten- sakil duygu ve güdü olarak beliri- den kimisi gözünden vurulur, biri-
maz insan› bile ifle sürükler”. ciyle kar›flt›r›lmamas› gerek– ete ke- yor. Bir genç k›z›n bafl›na gelebile- sinin bafl› baltayla parçalan›r. So-
mi¤e bürünmüfl hali olarak sunu- cek en korkunç fley annesi taraf›n- nunda Aeneas Turnus’un bo¤az›n›
Cinsellik de¤il, iktidar kötü yor. O¤ullar›n›n ölümünün ard›n- dan eziyet görmek olsa gerek, çün- keser ve kavga biter, destan da tam
Vergilius ölümsüzlük bahfletti¤i, dan delirmifl Ardeal› Kraliçe k›z›n›n kü kendi kad›nl›¤›n› annesinde gö- burada yar›da kal›r. Vergilius’un
ama bir yaflam ve bir ses vermedi¤i ye¤eniyle evlenmesini istiyor, hem ren genç k›z için bu eziyet kendi ge- k›lavuzlu¤u burada biter, ozan›n
Lavinia’n›n karfl›s›na Hades’ten ge- de ye¤enine güçlü bir cinsel arzu lece¤i taraf›ndan kabul edilmemek sesi kaybolur. Le Guin’in roman›n-
len, ondan yüzlerce y›l genç bir ölü duyarak. Le Guin okurlar› iyi bilir- ve eza görmek olarak okunur. ‹flte da Vergilius’un k›lavuzlu¤u Lavi-
olarak dikiliyor. Latium kral›n›n k›- ler ki, Le Guin cinselli¤e ya da arzu- Vergilius’un Lavinia’ya tek yapt›¤› nia’ya iktidara, annesinin iktidar
z› Lavinia’n›n Vergilius’un söyledi- ya kötülük yüklemez. Le Guin dün- k›lavuzluk, kraliçenin k›z›n› iktidar flehvetine karfl› direnç sunmak ol-
38
mufltur, ama ozan›n sonras› için ya- dünyaya getiriyor. Gelecek, Lavini-
ni ifller ve günlerin dünyas› için a ile yaflad›klar› an›n içinden geçip
söyleyecek bir sözü yoktur. Destan kendisini biçimlendiriyor.
hem yar›md›r hem de fazlad›r. Le Lavinia, Aeneas’›n ölümünden
Guin Augustus’a yaraflacak saray- sonra o¤lu Silvius ve Aeneas’›n o¤-
lar›, taçlar›, toplu kurban törenlerini lu Ascanius’la kal›yor. Yetersizli¤in
siler, mermerler kalkar, yerine ah- getirdi¤i iktidar h›rs›n›n örne¤i
flap ve tu¤la örülür, insanlar›n se- olan Ascanius üvey kardefli Silvi-
çimlerine kar›flan Greko-Romen us’u kendisi gibi “erkek” olarak ye-
tanr›lar Styx ›rma¤›n›n suyunu içip tifltirmek için Lavinia’dan kopar-
seslerini kaybeder. Bir tek Vesta ka- maya çal›fl›yor, difli bir kurda dönü-
l›r. Akflam y›ld›z›n›n ›fl›¤›ndan Ae- flen Lavinia, Aeneas’tan ald›¤› bili-
neas ve t›knaz kral k›z› Lavinia, cili¤iyle hem kendisini hem de Sil-
evin oca¤›n› tüttüren Vesta ile oza- vius’u iktidar kavgalar›ndan kurta-
n›n sustu¤u dünyada kendi yollar›- rabiliyor. Hecate’nin üç yüzü; baki-
n› kendileri bulurlar. Ama “masal” re-kad›n-kocakar›: “Erkekler kad›n-
flimdi bafllar. lar için sadakatsiz, de¤iflken yak›fl-
t›rmalar›nda bulunurlar ve bu lafla-
Erke¤in üç kad›n› r› her daim tehdit alt›nda olan cin-
Gaia ve Gaius. Genius ve Juno. Ka- sel onurlar›ndan kaynaklanan bir
d›n ve erke¤in birlikteli¤inden do- k›skançl›k içinde söyleseler de, söz-
¤an bir medeniyet. Le Guin, Lavini- lerinde bir do¤ruluk pay› vard›r.
um’un kuruluflunu anlat›rken “bafl- Biz hayat›m›z›, varl›¤›m›z› de¤iflti-
lang›ç mit”lerine karfl› da bir ad›m rebiliriz; istesek de istemesek de de-
at›yor. Kad›n ve erkekten türeyen ¤ifltiriliriz. Ay de¤iflti¤i halde nas›l
insano¤lunun kand›r›lm›fl fleytan tekse, biz de bakire, efl, anne, büyü-
kad›n›ndan farkl› Lavinia ve kanneyizdir. Erkekler ise bütün o
Gaia’ya eziyet eden Uranüs’ten tez canl›l›klar›na ra¤men neyse
farkl› Aeneas. Mitlerin hiç hesaba odurlar, bu yüzden kat›l›¤› bir er-
katmad›¤› bir etkileflim türüyle ku- dem haline getirirler.” Erkekle ilifl-
ruyorlar Lavinium’u: fiefkat. Kalp- kisine göre tan›mlanan kad›n›n üç
siz bir dünyan›n kalbi olsun diye yüzünü de sunan Lavinia, istese de,
burjuva de¤erlerinin anneli¤e yük- istemese de de¤ifltirilen kad›n Lavi-
ledi¤i ve ac›ma duygusuyla kar›flan nia, Vergilius’un ona yaflam verme-
tüketici flefkatten çok farkl› olan bu den sundu¤u ölümsüzlük için de
flefkat, kad›na hikmeti, erke¤e de de¤ifliyor. Akl›n uykusu derinleflip
kahramanl›¤› sorgulama yetisi ka- canavarlar yaratmadan, gecenin en
zand›r›yor. Turnus’un bo¤az›n› ke- karanl›k vakti eriflmeden havala-
sen Aeneas, bu eyleme yüklenen nan difli bir baykufl oluyor sonun-
hiçbir kahramanl›¤› kabul etmiyor. da: “Yumuflak ve titrek bir ses ç›ka-
Gelece¤i gören Aeneas, Dante’nin r›yorum –i, –i diye hayk›r›yorum.
cehennemin üçüncü kat›na yerlefl- Hadi git! Ruhum bazen yaln›zca bir
tirdi¤i kahinlerin intikam›n› al›r gi- kad›n olarak uyan›yor tekrar.”
bi hem gelece¤i hem de geçmifli bu – Göksun Yaz›c›
yalog kurarak tan›tt›. Kent, medya ça- yap›lanlar yan›nda, devletten ve ser-
l›flmalar›, tarih yaz›m›, bilimsel yöntem mayeden tümüyle ba¤›ms›z böyle bir
gibi konularda aflina olunmayan ta- mecran›n tüm eksiklikleriyle birlikte
rihsel materyalist yaz›n› güncelledi ve de olsa yafl›yor olmas› bafll› bafl›na
bu yaz›na katk› sundu. En önemlisi baflar› say›lmal›d›r.
ise, bizzat içinde yaflad›¤›m›z dünya- Kolektif bilgi üretim faaliyeti ve bir
n›n, bölgenin ve ülkenin somut bilgisi- mecra olarak Praksis dergisi, geçen
ni edinmek için Praksis kolektifinin yüzy›lda a盤a ç›kan akademik Mark-
gösterdi¤i azamî çabad›r. Dergi say›- sizm/politik Marksizm ikili¤ini, politik
lar›n›n büyük ço¤unlu¤u bu çabaya hareketlere olan eflit mesafesini yitir-
hasredildi¤i gibi, kuramsal say›labile- meden, kapitalizme karfl› geliflen siya-
cek say›lar›nda da bu çabaya hasre- sal iflçi hareketi ve ba¤lafl›¤› devrimci
dilmifl makaleler di¤erleriyle efl say›- toplumsal hareketlerle üretken bir ilifl-
da yer alm›flt›r. ki temelinde y›rt›p atamad›kça, bu ba-
Praksis dergisi, birkaç y›ld›r inter- flar›n›n kendi mecras›yla s›n›rl› kala-
net yay›n›n› www.praksis.org adre- ca¤›n›n, faaliyetin toplam›n›n bilincin-
sinden sürdürüyor; ulafl›lamayan eski de oldu¤unu da eklemeliyiz.
say›lar›n›n hepsine bu adresten erifli- Praksis dergisi, bir trafik kazas›n-
lebiliyor. Bir dergi olarak amaçlar›, da yitirdi¤i kurucu emektar›, hiç sol-
hedefleri ve niyetleriyle de¤erlendiril- mayacak çiçe¤i Sevilay Kaygalak’›n
di¤inde, haz›rl›k çal›flmalar› dikkate yoklu¤unda, ama capcanl› an›s›n›n
al›nd›¤›nda, bugün ulaflt›¤› onuncu izinde insanl›¤›n komünist gelece¤ine
y›lda 21 say› ç›kabilmifl olmas›, elbet- umutla bakarak, tarihsel materyaliz-
te baflar› hanesine yaz›lmas› güç sa- min elefltirel yürüyüflünü, bugün her
y›sal bir göstergedir. Bir kolektif ola- biri birbirinden de¤erli 37 yay›n kurulu
rak yaflad›¤› ve baz› yol arkadafllar›- üyesi ve 33 dan›flma kurulu üyesiyle
n›n kolektiften çekilmesini do¤uran, birlikte kolektif bir faaliyet olarak,
anlams›z de¤ilse de talihsiz tart›flma- Dipnot Yay›nlar›’yla iflbirli¤i içinde da-
lar da bu baflar›s›zl›klar hanesinde ha da güçlenmifl flekilde sürdürüyor.
durabilir. Buna ra¤men, bu 21 say›da – Mustafa Bayram M›s›r
Haz›rlayan: Ahmet Gürata
A ⁄ I R Ç E K ‹ M
41
Üretken izleyici ve Nusaybin modeli
Özcan Alper: (yönetmen) “Sonba- ca film üzerine konuflmad›k. Bu so- Artvin’deki Gezici Festival ya da
har”›n gösterimlerinde ba¤›ms›z ya runlar› aflmak için neler yap›labilir, Hopa’daki Kafkas Film Günleri örnek-
da politik film meselesini çok tart›fl- onu da tart›flt›k. leri de gösteriyor ki, sinemay› seven
t›k. Ba¤›ms›z yap›m ve üretim koflul- Da¤›t›m sorunlar› ve buna ba¤l› ve özleyen bir seyirci kitlesi var. Ör-
lar› elbette önemli. Ancak, film, ba- olan keyfî sansür uygulamalar›n› afl- ne¤in, Kafkas Film Günleri’nde Alek-
¤›ms›z da¤›t›m koflullar›yla de¤il de, mak için öncelikle yap›lmas› gereken, sandr Sokurov’un “Aleksandra” ve
çokuluslu flirketler taraf›ndan da¤›t›l›- filmleri seyirciyle buluflturacak me- “Otar Gitti¤inden Beri” (Julie Bertu-
yorsa, ne kadar ba¤›ms›z olabilir? Di- kânlar yaratmak. Bütün dünyada bu- celli, 2003) filmleri gösterildi. Türkçe
yelim ki “çizgiyi aflt›n›z”, da¤›t›m flir- nun örnekleri mevcut. Ticarî kayg› altyaz›l› bu filmleri 300-400 kifli tahta
keti çeflitli gerekçelerle –ki bunlar ge- gütmeyen belediye ya da devlete ait sandalyeler üzerinde oturarak izledi.
nellikle ticarî argümanlar oluyor– fil- olan sinematek gibi kurumlar... Nere- Üstelik de keyif alarak, hiç s›k›lma-
minizi da¤›tmay› reddedebilir. Ba- deyse her ilde bir üniversite aç›ld›. Bu dan. Çünkü filmler ilgilerini çekti, bir
¤›ms›z filmin yap›m›n›n oldu¤u kadar flehirlerde 150-200 kiflilik birer sine- yerlerine dokundu. Demek oluyor ki,
da¤›t›m›n›n, hatta gösteriminin de ma salonu aç›lsa... Ya da b›rakal›m mevcut koflullar sa¤lansa, gösterim
ba¤›ms›z olmas› gerekiyor... “Sanat bu illeri, ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Bur- bulamayan bu filmlerin asl›nda ciddi
filmi” kavram› da sorunlu. Sinema sa- sa gibi birkaç büyük flehirde böyle bir seyircisi var ve gittikçe de arta-
nat› bir bütün olarak görülmeyip sa- salonlar aç›lsa, filmlerin seyirciye cak. Bu arada, unutmadan söylemek
dece tecimsel taraf›yla kodlan›nca, ulaflmas› aç›s›ndan önemli bir zemin gerekir ki, DTP (art›k BDP) belediye-
bizim yapt›¤›m›z filmler sanat filmleri oluflacakt›r. Bu salonlar›n belirli bir leri bu konuda gerçekten ciddi bir ça-
kategorisine s›k›flt›r›l›yor. Ve böylece, flehre gittim ve gösterimlere kat›ld›m. konfora sahip olmas› da önemli. ba sarfediyorlar. fiu an bu konuda ör-
bu tarz filmlerin yeterince seyirciye Her seferinde salonlar doldu. En Tabii tek bafl›na salonlar›n aç›l- nek, en iyi salonlar Batman, Urfa Vi-
ulaflamayaca¤› önkabulüyle, yaln›z- önemlisi, seyircinin kat›l›m›yla sa¤la- mas› yeterli olmayacak. Sinema se- ranflehir ve Mardin Nusaybin gibi
laflt›r›lmaya itiliyor. Yani filmin sanat- d›¤› destekti. Seyirci, filmi izleyen ol- yircisinin yarat›lmas›, ayn› zamanda yerlerde bulunuyor... Ve bu durum
sal de¤erini belirleyen fley seyirci sa- maktan çok, filmin o flehirde gösteril- bir kültür ifli. Seyirciyle bulufla- için iyi bir model teflkil ediyorlar.
y›s› de¤il her zaman. mesini sa¤layan ve sonras›ndaki et- mamaktan yak›nan yönetmenlerin de Bu ülkede, bu sistemde bu mese-
“Sonbahar”› gösterime sokma- kinliklerin yap›lmas›na katk›da bulu- bu süreçlere farkl› katk›lar› olabilir. lenin nas›l çözülece¤i gözüküyor. Sol
dan önce, önümüzde çeflitli örnekler nan bireylerdi. Normalde pek çok fle- Örne¤in çeflitli kentlerde gösterimle- siyaset de bu konuya duyars›z kal-
vard›. Örne¤in, Handan ‹pekçi’nin, hirde gösterime girme olana¤› yok- re kat›lsalar, bir fleyler k›r›labilir. mamal›, “bana ne ba¤›ms›z sinema-
hem de henüz bugünkü koflullar yok- ken, seyircilerin sinema salonlar› üze- Böylesi bir giriflim, politik bir ön- dan” dememeli. Yeni kurulacak bir
ken, ilk filmi “Babam Askerde”nin rinde yaratt›¤› etki ile gösterime gir- görü ve bak›fl aç›s› da gerektiriyor. sol sosyalist partinin program›nda
bobinlerini al›p flehir flehir dolaflt›¤›n› dik. Popüler filmlerin en çok gifle Buradan hareketle, E¤itim-Sen, “en az k›rk tane ba¤›ms›z sinema sa-
biliyorduk. Üçüncü dünya sinemas› yapt›¤› haftalarda için salon bulmak KESK, D‹SK ve TMMOB gibi örgüt- lonu aç›lmal›” hedefini gördü¤üm za-
deneyimleri, özellikle de Latin Ameri- zor oluyordu. Örne¤in, “Sonbahar” lerle görüfltük, toplu gösterimler yap- man “evet, bir fleyler de¤ifliyor” de-
ka sinemas›n›n hayata geçirdi¤i uy- Trabzon’da popüler filmlerin göste- t›k. Bu sendikalar her ilde örgütlü, rim. Express’te iki say›d›r süren tar-
gulamalar ya da Genç Alman Sine- rimde oldu¤u bir dönemde seyircinin ancak ne yaz›k ki üyeleri “Recep ‹ve- t›flma üzerinden bitirelim: Sola ba-
mas› örnekleri teorik olarak bildi¤i- bask›s›yla ikinci hafta zorla gösterime dik” gibi filmler izlemek zorunda ka- ¤›ms›z sinematekler lâz›m! Neden ol-
miz, tart›flt›¤›m›z meselelerdi. girdi ve 5-6 bin seyirciye ulaflt›. Ya da l›yor. Oysa bu örgütlerin konferans mas›n? Befl y›ll›k ÖDP belediyecili¤i
Bunlar› göz önüne alarak, engel- ‹negöl’de izleyiciler, filmi almak iste- salonlar› var. Dijital teknolojinin sun- zaman›nda bir kültür merkezi binas›
leri aflmaya çal›flt›k. Yapt›¤›m›z ifl as- meyen salon sahibine gidip, “popüler du¤u imkânlar giderek art›yor. Bu sa- yapmay› ak›l edemeyen Hopa’da, bir
l›nda bir yönüyle seyirciyle yeniden bir film haftasonu ne kadar yap›yor” lonlar çok-amaçl› biçimde kullan›la- grup genç birkaç ayd›r “Kafkaslara
temas kurma ve yeni bir seyirci ya- deyip o kadar bilet ald›lar. Tüm bu bilirse, filmleri seyirciyle buluflturmak kültür merkezi gerek” diye bir imece
ratma süreciydi. Bu amaçla birçok kat›ld›¤›m gösterimlerde tabii yaln›z- için önemli bir mecra olabilirler. bafllatt›lar. Gördük ki, oluyor da….
42
bir beis olmad›¤›n› aç›kça söylüyor. Bu
“AVATAR”: GELECEK fiU AN BURADA flirket destekli ›rkç› beyanat›n alt›nda
Shell’in logosu da olabilirdi ve bahsedi-
‹ZM‹R’DE ÇA⁄DAfi SANATIN HAFIZASI D‹J‹TAL ORTAMDA c›lar, yazarlar, sosyologlar, sanatç›lar,
araflt›rmac›lar çal›flma yaps›n veya ya-
parken haz›r, daha önce ulafl›lmam›fl,
“Art-disk”te birikenler derlenmemifl bilgi bütününe baflvura-
bilsinler amac›n› da tafl›yor. Hedef kit-
Borga Kantürk, “-1 ‹zmir Güncel Sanat Arflivi” kapsam›nda, toplayabildi¤i tüm lesi, izleyiciden çok, araflt›rmac›lar.
sanat yap›tlar›n› 1 terrabaytl›k bir hard disk içerisinde sakl›yor, izleyicisine sunuyor, Projenin bir sanal galeri olmad›¤›n›
böylelikle sanat› mekândan koparmaya çal›fl›yor. Kantürk ile niyetini konufltuk.. söylemifltim. Bu noktada arfliv ile gale-
ri aras›ndaki fark› vurgulamak gereki-
yor. ‹zleyici galerinin arka taraf›, belle-
Bu kolektif arflivin nas›l iflledi¤ini an- duklar› kurumlar, kolektifler gibi tarih- ¤i ile de¤il, genelde ön yüzü ile ilgile-
lat›r m›s›n? sel birikimi kay›t alt›na almay› ve onla- nir. Araflt›rmac› arka yüze, belgelerin,
Borga Kantürk: Bu, ‹zmir güncel sana- r› tasniflemeyi hedefleyen bir proje. He- tarihin oldu¤u k›sma yönelir. Burada
t›n› haritaland›rmak ve kayda geçir- nüz geliflme aflamas›nda. Biraz ön bel- amaç arka tarafa bakma e¤ilimi olanla-
mek ad›na oluflturulmufl, geniflleyebilir r› tatmin etmek. Diyelim ki ‹zmir’de
ve sürdülebilir bir arfliv projesi. Bir de- Kategorize etmek ve haritaland›rmak gerekiyor ki, bir flecere üretim yapan “X” sanatç›n›n bir iflini
po ve mekân› bir adet hard disk. Bu ba- ç›kartabilelim. Sonra soruyoruz, acaba ne vard› burada gördünüz, ad› haf›zan›za kaz›nd›. Ona
k›mdan kopyalanabilir, ço¤alt›labilir dair baflka verilere ulaflmak istiyorsu-
ve tafl›nabilir bir veri bütünü. Bu arfliv- 2000’li y›llar›n bafllar›nda diye. 1990’lardaki, ‘80’lerdeki nuz. Bu hard disk o kiflinin daha önce-
de dijital yolla üretilmifl sanat yap›tlar› sanat üretimine dair belge o kadar k›s›tl› ki. ki sergilerinin görsellerine, bas›n bül-
sergilenmiyor. Bu bak›mdan bir galeri tenlerine, hakk›nda yaz›lanlara dair di-
ya da yap›tlar›n bulundu¤u sanal bir lek yaz›m› türünde bir çal›flma. ‹zmir jital veriye ulaflabilmenizi sa¤l›yor.
müze de¤il. Daha çok belge üzerine ku- ve ‹zmir’deki güncel sanat›n üretim hi- Neden böyle bir proje? Fiziksel mekâ-
rulu dijital-nesnel her türlü güncel sa- kâyesine, geçmifline ve bugününe na ba¤l› kalmak istememenizin ne-
nat›n farkl› disiplinlerinden gelen sa- odaklan›yor. Bu bir ön kaynak, bu refe- denleri neler?
natç›lar›n üretimleri, sergileri, ba¤l› ol- rans noktas› üzerine küratörler, kuram- Bunun nedeni “bellek-haf›za ve kay›t”
44
Bir ortak kitapl›k/bellek var ve kitaplar
8. maddesinden azade olarak “kiflisel tiflerin üzerinde anlaflt›¤› temel birkaç Konferans›”nda iletiflim özgürlü¤ü, in-
da¤›lm›fl durumda; bir kütüphaneciye
gizlili¤in ve itibar›n zedelenmesi”, “ka- nokta var: Kanunî düzenlemeler yetersiz ternet eriflim hakk›, özel hayat›n doku-
ihtiyac›n›z var. Kütüphaneci da¤›n›kl›¤›
mu düzeni”, “ulusal güvenlik” gibi bir di- olduklar› gibi, hukuk, internetin toplum- nulmazl›¤›, mahremiyet hakk›, bilgi edin-
temizleyip verileri raflara do¤ru bir bi-
zi mu¤lak bafll›k alt›nda, önümüze gele- sal yay›l›m h›z›na ayak uydurma konu- me hakk›, dijital aktivizm, örgütlenme
çimde yerlefltirmeye, çal›fl›yor.
ne bir tekme misali, bafllar›na buyruk si- sunda çok yavafl kal›yor. ‹flin hukukî bo- hakk› gibi bir dizi hayatî konu masaya
Böyle bir projenin maddî temeli nedir?
te kapatmay› kendilerine görev biliyor. yutunu münhas›r kanunlara çözmek yeri- yat›r›ld›. Tam özgürlükçü dijital aktivist-
Projenin aç›kças› ciddi bir maddî temeli
Doç.Dr. Yaman Akdeniz, T‹B’in geçti¤i- ne düflünce ve ifade özgürlü¤ü, iletiflim lerden ifle bireysel haklar ba¤lam›nda
yok. Olabilecek en düflük maliyet, bir
miz may›s ay›nda yay›nlanan son raporu- özgürlü¤ü gibi temel haklardan yola ç›- bakan hukukçulara kadar kat›l›mc› yel-
bilgisayar, bir hard disk, kimi durumlar-
na göre 197 web sitesinin, 5651 no’lu kan bir anayasal de¤ifliklik elzem kabul pazesinin oldukça genifl oldu¤u konfe-
da taray›c› ve di¤er ekipmanlar. Bunlar
kanunda zikredilmeyen suçlardan dolay› ediliyor. rans›n zaman›n ruhuna uygun k›sm›ysa,
benim kiflisel malzemelerim. ‹zmir’de
kapat›ld›¤›n› aktar›yor. Kesin say›ya ‹flte bu nedenle 9 Ocak 2010 tarihin- www.zeitin.com/nethukuku sitesinden
yaflayan, çal›flan veya bir zaman dili-
ulaflmak ise yine imkâns›z. de, ‹stanbul Barosu Biliflim Hukuku Mer- canl› olarak izlenebilmesiydi. Tart›flma-
minde burada üretmifl kiflilerin bana
Bu manzara karfl›s›nda hukukçula- kezi taraf›ndan düzenlenen “Internetin n›n tortular›n› sitede yer alan twitter
sa¤layabilecekleri veri deste¤i önemli.
r›n, internet aktivistlerinin ve sair insiya- Getirdi¤i Yeni Haklar Ve Özgürlükler mesajlar›ndan izlemek mümkün.
Maddî kaynak, çal›flman›n ikinci etab›y-
la, görünürlük ve insanlara ulafl›labilirli-
meselelerinin ço¤u alanda Türkiye’de ¤ini art›racak arayüzlerin devreye gir-
es geçilmifl olmas›yla ilgili. Çünkü bu mesinde gerekiyor.
alanda çal›flan kurum ve birey az. Üret- Kurumsal bir sponsorunuz ya da des-
mek farkl›, kayd›n› tutmak farkl›, dola- tekçiniz var m›?
fl›ma sokmak farkl› zeminler. Kategori- Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi
ze etmek ve haritaland›rmak gerekiyor kurumsal sponsorumuz olacak. Plat-
ki, bir flecere ç›kartabilelim. “Bellek- form Türkiye’deki en büyük güncel sa-
mekân” bileflimi için adaptasyonu yok nat arflivini elinde tutuyor. Bu aç›dan,
insanlar›n, özellikle de ‹zmir’de. fiöyle “-1 ‹zmir Güncel Sanat Arflivi” projesini
bir soru ç›k›yor: “Zaten az etkinlik var, destekliyor olmalar› büyük avantaj.
neden bunlar›n arflivine bakay›m? Sanal ortamlarda sanat›n paylafl›lmas›,
Onun yerine bu flehre yeni fleyler, et- yeni teknolojiler sanata ne gibi katk›-
kinlikler getirmek lâz›m de¤il mi?” Bu lar sunacak?
soru sorulmal›, evet ama, herkes yeni Sanat asla s›radanlaflmaz. Sanat›n her
bir fley yapmaya ve yapma eylemi ile bölgede tüketicisi, al›c›s› var. Derdimiz
kolektifçe meflgul oldukça her yeni ya- güncel sanat ise durum daha da farkl›.
p›lan fley “kay›t-d›fl›” kalmaya mah- Asla buna sinema veya müzik sektörü
kûm oluyor. Sonra soruyoruz, acaba ne Borga Kantürk gibi bakamay›z. Zeminler farkl›, insan-
vard› burada 2000’li y›llar›n bafllar›nda lar hâlâ sergi geziyor, bienali takip edi-
diye. 1990’lar› ve 1980’leri soram›yo- yor, müzelere gidiyor. Bu, haf›za ve
ruz, çünkü buradaki sanat üretimine kânlar, kolektifler var; bunlar›n tasnifiy- nesnellikle ilgili. Asl›nda büyük bir
dair belge o kadar k›s›tl› ki. le u¤rafl›yorum. Gördü¤ünüz fley, bu güç. Sinema filmini evinde izliyor, indi-
Hard diskin editörü olarak eserleri anlat›lara veya aktörlere iliflkin belgeler, riyor, müzi¤i paylafl›yor, ama örne¤in
neye göre seçiyorsun? dokümanlar. Bunlar zaten ortak kabul bir video enstalasyonunun DVD kayd›-
Eser belirlemiyorum. Tarihe bak›yo- görmüfl aktörler, benim bu noktada ro- n› evinde izlemekten keyif alam›yor.
rum, kitaplara, sergilere, anlat›lanlara, lüm, bu içeri¤e neyin girece¤ini seçmek- Onu müzede veya sergi mekân›nda
halen yaflayan ve üreten farkl› kuflaktan ten çok, neyin ne flekilde nereye girece- görmek gerek diye düflünülüyor.
sanatç›lara, onlar›n anlatt›klar›na. Bu bir ¤ini belirlemek. 2000’lerden sonraki ka- Yeni teknolojiler hayat›m›za giriyor,
Mano Solo
(24 Nisan 1963 - 10 Ocak 2010)
KARA TREN: LHASA DE SELA (27 Eylül 1972 - 1 Ocak 2010)
fiark›lar y›ld›zlar›m
Lhasa de Sela’n›n gencecik yaflta, gö¤üs kanserinden ölümü hepimizi y›kt›. Daha
geçen sene yay›nlanan üçüncü albümü “Lhasa”da, Les Inrockuptibles’e verdi¤i
mülâkatta kendisi de söylüyor, sesini iyiden iyiye olgunlaflt›rmaya bafllam›flt›.
Dünyan›n genifl co¤rafyas›n›n müziklerine uzanan daha nice albüm yapacakt›...
‹lk iki albümün “La Llorona” ve “The bi kendimi yans›tmak, ortaya koymak, sözcüsü gibi görülmek istemiyordum.
Living Road” ‹ngilizce, ‹spanyolca ve küçük tutku roketleri f›rlatmak yerine, Bütün bu içe kapanma biçimleri beni ra-
Frans›zca seslendirdi¤in flark›lar›nla huzura ermek istiyordum. Bu derece hats›z ediyor. Benim istedi¤im kendim
bizi müzikal oldu¤u kadar dilsel bir hafif ve derin bir söyleyifl biçimine ulafl- olmak, kendime karfl› dürüst olmak.
yolculu¤a da ç›kar›yordu; son albümü- mamda Al Green’i dinlememin çok de- En çok esinlendi¤in kifli olarak Al Gre-
nün dura¤anl›¤›ysa flafl›rt›yor... ¤erli katk›lar› oldu. Bugün art›k hede- en’in ad›n› s›k s›k zikrediyorsun, ama
Lhasa de Sela: Albümlerim hep flu ya fim bu. Hep içe dönük bir insand›m, ‹s- albümde, özellikle de “Fool’s Gold”da
da bu flekilde bir iç yolculuk. Bu albüm- panyolca söylemek kendi kendimden country etkisi de hissediliyor. Co-
deki bütünlük ve birlik duygusu hakiki ç›kmam›, fazla yükü boflaltmam› sa¤l›- untry’nin eskiden beri kad›nlar›n ka-
bir grupla kaydedilmifl olmas›ndan kay- yordu. Ama art›k o evreyi geçtim, kendi d›nl›klar›n›, duygular›n› d›flavurmala-
naklan›yor. Prodüksiyonunu kendim dilimden baflkas›na ihtiyac›m kalmad›. r›nda bir katk›s› olmufltur sanki...
yapt›m, düzenlemeleri grup elemanla- “La Llorona” ve “The Living Road”da Ben hiç country dinlemedim. Küçüklü-
r›yla beraber yazd›m. Prodüksiyonun flark› söyleyiflinde bir hiddet de hisse- ¤ümde, annem arada s›rada Patsy Cline
mümkün oldu¤unca az görünür olmas›- diliyordu. O öfke nereye gitti? dinlerdi ama, çok de¤il. Son y›llarda co-
n›, ç›plakl›¤a yaklaflmay›, flark›lar›n hiç- O zamanlar üstad›m Chavela Vargas’t›, untry’ye beni yaklaflt›ran Bonnie Prince
bir ekleme olmadan ayakta durabilme- bugünse Al Green. Bugün belki daha da Billie’nin albümleri oldu, ama aç›kças›,
lerini istiyordum. “Love Came Here”in hiddetliyim, ama o zamanlar daha az ol- bunun d›fl›nda pek yak›nl›k duydu¤um,
sonunda hafifçe güldü¤üm duyuluyor. gundum. “La Llorona” benim punk al- inceledi¤im bir tür de¤il. Kaydettikten
San›r›m o gülüfl her fleyi anlat›yor; böy- bümüm say›l›r. ‹ki albüm aras›nda hep sonra “Fool’s Gold”u dinledi¤imde,
lesine mükemmel bir ahengi yakalama- bu kadar çok zaman geçmesinin sebebi “nereden ç›kt› bu böyle?” diye düflün-
n›n hem flaflk›nl›¤› hem de mutlulu¤unu düm. Bence daha çok bir ‹rlanda melo-
duyuyorduk. ‹nanmaz gözlerle birbiri- Bugün albüm yapmaya paranoyakça yaklafl›l›yor, insanlar disi. Küçüklü¤ümde, annem çok ‹rlanda
mize bak›yorduk, sanki Tanr› bize hari- kendi içlerinde mükemmele ulaflmaya çal›flacaklar› yerde, müzi¤i dinlerdi. O dönemlerden içime
kulâde bir flaka yap›yor gibiydi. albümde mükemmeliyetçili¤in peflinde kofluyor. Asl›na ifllemifl, flimdi de fark›na varmadan d›fla
Analogu tercih etmen dijitalin getirdi- vurdu¤um bir fley olmal›.
bakarsan, baya¤› faflistçe bir yaklafl›m bu.
¤i standartlaflmaya bir tepki miydi? Albümün iki baflka albümü daha insa-
Bu seçimin iki sebebi var. Bir kere o dö- de bu, ilerlemek, bir yol izlemek istiyo- n›n akl›na getiriyor: Neil Young’›n
nem, a¤›rl›kl› olarak Al Green ve Sam rum. En korkuncu, insanlar›n benden “Harvest”› ve Cowboy Junkies’in “The
Cooke dinliyordum; ikisi de duygular›- bekledi¤i fleyi yapmak olur. Benim Trinity Sessions”›. Her ikisinin de ka-
n› yans›tmak için karmafl›k, incelikli aç›mdan ölüm bu. nadal› olmas›n›n d›fl›nda, sen arada bir
prodüksiyonlara ihtiyaç duymayan so- Do¤ru, herkes “La Llorona 2”yi bekli- ba¤lant› kuruyor musun?
listler. fiark›lar› kendi kendilerine yeti- yordu... Bir ba¤ görüyorum asl›nda. O albümler
yor. Sanki bir kaynaktan öylesine ak›yor Albümün yakalad›¤› baflar›ya ra¤men, de, benimki de geminin karaya yanafl-
gibi... Halbuki bu dinledi¤imiz sonuca bir isyan duygusuna kap›lm›flt›m, bütün mas›, uça¤›n yere inifli gibi...
ulafl›ncaya, her parça kalbine dokunu- bedenimle hissediyordum bunu. Hatta Neil Young “Harvest” bel f›t›¤› yüzün-
yormufl hissini uyand›r›ncaya kadar Al bir tür panik diyebilirim. Bir klifle, bir den korseyle yatarak kaydetmiflti. Sen
Green ne kadar çok çal›fl›yordu. Analog formül haline gelmek istemiyordum. Bu, de uzun bir hastal›k devresi geçirdin...
kaydetmek istememin ikinci sebebi ise, saplant› haline gelmiflti. S›rf üç dilde flar- Evet, turnede geçen onca y›l›n, kofltur-
bugün müzi¤e yaklaflma biçimini çok k› söylüyorum diye çokkültürlülü¤ün macan›n sonunda her fleyi b›rakmak zo-
hoyrat bulmam. Metronomu kurup ayr› runda kald›m. Hastaland›m, ses telle-
ayr› kaydedilmifl sekanslar› bir flark› rimde sorunlar baflgösterdi. Ameliyat
ilüzyonu yaratmak üzere uç uca getir- olmam gerekti. Biraz da onun neticesin-
mek bana çok hoyratça geliyor. Albü- de, yeni flark› söyleme biçimim ayn› za-
mün yüzde 80’ini canl› kaydettik. Dola- manda bir düflünme sürecinin ürünü.
y›s›yla, müzisyenler aras›ndaki uyum Sesim her an tamamen k›s›lman›n efli-
atmosfere yans›yor. Bunun bir fiyat› ¤indeydi, sesime kendi perdesini bulma
yok! Bugün genel olarak yap›lan›n tam flans› tan›d›m. Eskiden sürekli gerilim
z›tt› yani. Albüm yapmaya paranoyakça halindeydim, bugünse flark› söylemek
yaklafl›l›yor, insanlar kendi içlerinde bir zevk haline geldi, sanatsal varl›¤›m-
mükemmele ulaflmaya çal›flacaklar› yer- la derindeki benli¤im aras›ndaki uyu-
de, albümde mükemmelliyetçili¤in pe- mu buldum. Hakiki sesimi buldu¤umu
flinde kofluyor. Asl›na bakarsan, baya¤› hissediyorum.
faflistçe bir yaklafl›m bu. Bu albümde hapishaneden, kaçma ar-
Albümde dilsel aç›dan da birlik var. ‹s- zusundan çok söz ediyorsun...
Foto¤raf: fiahan Nuho¤lu
‹ngilizce benim anadilim. Babam Meksi- guyu dile getirdi¤ini san›yorum. Mi-
kal› oldu¤u için ‹spanyolca, zac›m›n bir yans›mas› olmal›. Bu tarz
Montréal’de yaflad›¤›m için de Frans›z- fleylerden baflka bir fley yazmay› bilmi-
ca konufluyorum. Yine de ‹ngilizceyle yorum. ‹lerlememe yolumu bulmama
olmayan küçük bir çaba gerektiriyorlar. yard›m etsinler diye flark› yaz›yorum.
Yüzde yüz varoldu¤um dil ‹ngilizce. Bu fiark›lar benim y›ld›zlar›m. Geceleyin
albümde, önceki albümlerde oldu¤u gi- bana k›lavuzluk ediyorlar.
48
RACH‹D TAHA YEN‹ ALBÜMÜNDE “BONJOUR” D‹YOR topluluklar›n iyi-kötü yan yana, bir ara-
da yaflamay› ö¤renmifl olmas›yla bafl›m›-
za bu ulusal kimlik ucubesini saran geri-
Hem evet, hem hay›r. Cezayir’deyken mine oturtmak, hele s›n›rlay›c› ka-
babam› hiç görmezdim. D›flarda arka- nunlar ç›karmak çok anlams›z. Bu
dafllar›yla tak›l›r, içmeye gider, erkek er- tür fleyler radikalleflmeye katk›da bu-
ke¤e e¤lenirlerdi. Kad›nlar ve erkekler lunur sadece.
49
‹ran’dan fair-play fake’i Mulyadi gol gol gol!
Yeni y›l için tüm dünyadaki futbol federasyonlar›na tebrik mesaj› Jakarta’da 40 bin kiflinin izledi¤i Endonezya – Umman maç›nda
yollayan ‹ran Futbol Federasyonu adres listesini kontrol etmeyi tak›m›n›n yenik duruma düflmesine ve kötü oyuna isyan eden bir
unutunca ‹srail Futbol Federasyonu’nun da yeni y›l›n› kutlam›fl ol- taraftar sahaya girip topu kaparak sol kanattan atak bafllatt›. To-
du. ‹srail Futbol Federasyonu sözcüsü bunun yanl›fll›kla olup ol- pu ç›plak ayakla yaklafl›k 30 metre süren Hendri Mulyadi güven-
mad›¤›n› bilmediklerini, mesaja cevaben kendilerinin de ‹ran’›n iyi lik görevlilerince yakalanmadan önce ceza alan›n›n içine girip
insanlar›n›n yeni y›l›n› kutlad›klar›n›, sonuna da bir göz k›rpma ifla- flutunu da çekti, ancak görev yerini b›rakmayan Umman kalecisi
reti eklediklerini söyledi. ‹ran Futbol Federasyonu’nun d›fl iliflkiler topu kurtard›. Youtube’daki görüntülere yap›lan yorumlarda genel
sorumlusu görevden al›nd›. kan›, Mulyadi’nin gelecek vaat etti¤iydi.
MEMLEKET FUTBOLUNUN SEV‹MS‹ZL‹⁄‹ castle’›n sayfas›nda hem bu duyuru hem ‹lk resmî kurban: Bilal Aziz
de Geremi’nin profili duruyordu. Bahis mevzuunda bir düzeltme: geçen