You are on page 1of 3

KIZDIRAN SORU

Mustafa Kutlu'yu Kızdıran Soru


Mustafa Kutlu; modern çağda münzevi bir öykü yazarı. Toplantılarda, panellerde sıklıkla
gördüğümüz, yüzüne aşina olduğumuz bir isim değil.
10 Kasım 2008 Pazartesi 16:04
Huzursuz Bacak ve Kanaat Ekonomisi

Mustafa Kutlu; Modern çağda münzevi bir öykü yazarı.


Toplantılarda, panellerde sıklıkla gördüğümüz, yüzüne aşina
olduğumuz bir isim değil. Mustafa Kutlu geçen cuma akşamı (7
kasım) Hayat Sağlık Vakfı'nda “Huzursuz Bacak ve Kanaat
Ekonomisi” konulu söyleşiye katıldı.

Salon oldukça kalabalıktı, ayakta kalanlar da oldu. Söyleşiye


katılanlar arasında İbrahim Tenekeci de vardı. Konuşma başlarda
gerçekten güzel gidiyordu. Kutlu, bir Müslüman'ın 25 gömleği
olamayacağından, sanatçının aslında sıradan bir insan
olduğundan, sanatçının ve edebiyatçının abartılmaması
gerektiğinden bahsediyordu. Sonra ayakta duran mütesettir bir
bayan söz aldı. Mustafa Kutlu'nun 25 gömlek misaline çok
içerlemiş olmalı ki, Mutafa Kutlu ile gayet nezaketsizce tartışmaya girdi. Hatta “Siz bir sanatçı
olarak sanatçıların çok önemli kişiler olduğunu düşünmüyorsanız değersizsinizdir.” bile
diyebildi.

Bu bayan konuşurken Tenekeci renkten renge giriyordu. Söyleşi boyunca aynı bayan bir kez daha
söz aldı ve aynı seviyesiz üslupla Kutlu'nun söylediklerinin tersini söylemekte diretti. Bu hanım
kızımızdan sonra olay iyice sarpa sardı. Kitabı okumayan kişiler kitap hakkında parlak tahliller
yapmaya başladılar ve bu tahlilleri yaparken kitabı okumadıklarını özellikle söylemekte hiçbir beis
görmediler.

“Kitabı okumadım ama buradaki konuşmalardan anladığım


kadarıyla- hani üretim emek, falan anlatmışsınız ya- komünizmin
ılımlısını yazmışsınız. Doğru mu anlamışım hocam?” diyen bir
dinleyiciye “Size nazikçe, kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.”
şeklinde cevap veren Kutlu, belki de aşırı bir nezaket örneği
gösterdi. Söyleşinin sonlarına doğru “Hocam bu soruyu niçin
sorduğumu bilmiyorum. Öylece aklıma geldi. Sizce bacaksız olmak
mı, huzursuz bir bacağa sahip olmak mı?” gibi laubali sorularda
soruldu. Hatta konuşma bittikten sonra, Kutlu kitap imzalarken,
bir kişi Kutlu'dan soru sormak için izin isteyip şöyle dedi: "Hocam
biraz önce şu abi size bir şey verdi. Göremedim de ne olduğunu,
öğrenebilir miyim?”

Söyleşi sonunda çay içmeyi teklif eden Tenekeci'ye “İflahım


kesildi! Çay içmek falan istemiyorum. Beni eve götürün yeter.”
dediğini duyduktan sonra olayın vahametini daha iyi anladım.
Kutlu bir daha böyle bir söyleşiye katılır mı, bilinmez. Ama ben bu söyleşiden, her türlü
olumsuzluğa rağmen, çok istifade ettim. İşte Kutlu'nun münasebetsiz sorulardan fırsat buldukça
söylediği birkaç önemli söz:

“Huzursuz Bacak severek yazdığım bir kitap değil.


Çünkü içinde bir öykü kitabında olmaması gereken
miktarda fikir var. Öykü kitaplarında fikir yazmak zor
bir iştir. Lakin 80 sonrası Türkiye fikir çölüne dönmüş
durumda. Bu kitapta eteğimdeki taşları döktüm
diyebilirim. Bir daha bu tarz bir kitap yazacağımı
zannetmiyorum.”

“Bu kitabı uyuyamayasınız diye yazdım.”

“Eskiden sanatçı, bizde herhangi bir meslek icra eden


vatandaş kadar değer görürdü. Sanatçının yüceltilmesi
bize batıdan gelmiştir.”

“Kalkınma ve ilerlemeye inanmayan, sanayileşme karşıtı bir adamım.”

“Turizme iyi bakmıyorum.”

“Bu hükümet, açlığa en az duble yol kadar önem vermeliydi.”

“Ömer Faruk ismini koymamda Hazreti Ömer'e vurgu yapmak istemem etkili oldu.”

“Siyaseti ve siyasetçileri sevmiyorum.”

“Mücahitken müteahhit olmamak için ne yapmalıyız?” diye soran bir arkadaşa cevaben: “Kuran
okuyun, hadis okuyun. Alimlerimizin kitaplarını okuyun.”

“Kitaptaki Ömer Faruk benim.”

“Ben hala Vatan Millet Sakaryacıyım.”

Salih Demirhan, Mustafa Kutlu'ya sabır diledi...

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Yazdır Yukarı Çık


YORUMLAR
Sanatçı dediğimiz cemaat...
Emre Ş.
Sn.Kutlu'nun başına gelenleri den denleyip konuyu uzatmak istemiyorum. Ama bir husus dikkatimi
çekmedi değil. "sanatçının sıradan bir insan olduğu, sanatçının ve edebiyatçının abartılmaması
gerektiği" görüşüne katılmıyorum. Günümüz hayatında fazlasıyla abartılan sabun köpüklerinin olduğu
bir dünyada bu söz ancak talihsiz olarak kayda geçebilir. Sanatçı, sanatını icra ederken Allah diyendir;
ve bu yüzden acizdir, sıradan değil. Sanatçının 25 gömleği olmamalı'ya evet, sıradanlığa hayır !
27 Kasım 2008 Perşembe 21:19

kutlu
recep şükrü güngör
kutlu hoca, panel, söyleşi, sohbet gibi etkinliklere katılmamakla ne kadar doğru yaptığını bir kere daha
teyit etmiştir. odası herkese açık. gideni kovmuyor. ama, okumayanlardan da muazzam azap duyuyor.
hele nurettin topçu okumadan gitmişse adam, kutlu hoca, ölüp ölüp diriliyor.
yoksulluk yazarı kutlu.
yoksulluk öykücüsü kutlu.
yoksulluk hikayecisi ....
rşg
27 Kasım 2008 Perşembe 01:14

olsaydık orada, nasip.


m. fatih kutan
seviyeye bakın, bir de mustafa dedeme bakın. nasip işte, bazı nasipsizler vardır ki nasibe yakın
düşürülüp böyle bir söyleşiye katılmak nasip olur onlara, bizlerse burda renkten renge girmekle kalırız.
nasip işte. ayıp olmuş. 'talihsiz'lerin soruları bunlarsa, bunları dilinin ucuna dahi getirenler terbiyesizlik
etmiş. o gençlere kompozisyon mantığı öğretilmiş, yazar burda hangi magazini anlatıyor sorularına
kapalı bir ortamda, daralırlar. ortam müsait olmamış, kimseye. ettekrar: ayıp olmuş

You might also like