You are on page 1of 6

Ö ğ retmenim Morrie ile Salı

Buluşmaları
Yazar Hakkında
Mitchel David “Mitch Albom”, 23 Mayıs 1958’de Amerika’nın New Jersey eyaletinde doğdu.
Gazeteci-yazar,senarist, radyo ve televizyon yayıncısı ve müzisyen kimliğine sahip.Kitapları tüm
dünyada 28 milyonun üzerinde sattı.Kariyerine spor yazarı olarak başlayan Albom, ilham verici hikaye
ve temalarını kitap ve filmlerine işlemekte de oldukça başarılı.Mitch Albom,aynı zamanda yaptığı
hayır işleri ile de tanınıyor.Detroit, Michigan’da dört yardım derneği kurdu.

Albom, New York’tayken gazetecilik ile ilgilenmeye başladı. Geceleri müzisyenlik yaparken, haftalık
bir gazete olan “Queens Tribune” için gün boyunca yazılar yazıyordu.Portföyünü geliştirmek adına
yerel bir süpermarket zinciri için yazılar yazdı.Bu iş, Kolombiya Üniversitesi’nin prestijli Gazetecilik
Enstitüsü’ne girebilmesi için maddi katkı sağladı.Üniversite masraflarını karşılayabilmek için bu süre
zarfında çocuk bakıcılığı yaptı.Buna ek olarak, geceleri piano çalıyor, part-time iş olarak bir spor
gazetesinde yazılar yazdı. İlk tam zamanlı gazete işiyle birlikte Florida'daki Fort Lauderdale Haber ve
Sun Sentinel için bir özel yazılar yazmaya başladı ve nihai spor köşe yazarı oldu. Okuyucu kitlesinin
artmasıyla birlikte popülerliği de arttı ve en çok ödül kazanan spor yazarlarından biri oldu. Associated
Press Spor Editörleri tarafından 13 kez seçilerek bir rekor kırdı. Bunun yanı sıra, pek çok şarkı sözü
yazdı ve hatta bazı şarkıları için stüdyo kaydı yaptı. 1985’de Detroit’e taşındı. Radyo, gazete, tv
alanında yaptığı çalışmalarla şehir tarihini en iyi bilinen medya figürlerinden biri oldu.

1995 yılında Janine Sabino ile evlendi. Aynı yıl, daha sonra ALS hastalığından ölecek olan, eski bir
üniversite profesörü olan Morrie Schwartz ile yeniden karşılaştı. Schwartz’a yaptığı
ziyaretlerini “Morrie ile Salı Buluşmaları” adıyla kitaplaştırdı. Bu kitap kariyerinde bir dönüm
noktası oldu ve onu uluslararası bir tanınırlığa kavuşmasını sağlayacak bir yazar olmasını
sağladı.

“Morrie ile Salı Buluşmaları”, Mitch’in sevgili profesörüyle geçirdiği zamanların bir kaydıydı. Bu
kayıtları profesörünün sağlık faturalarını ödemesine yardımcı olmak için kitaplaştırdı. Anıları New
York Times’in en çok satanlar listesinde dört yıl kaldı ve halen şimdiye kadar yayınlanan en başarılı
anılar olma özelliğini taşıyor. İlk romanı olan “Cennette Buluşan Beş İnsan” romanı ise- Amerika
sürecinin- en başarılı ilk yetişkinlik romanıdır. “Bir Gün Daha ” New York Times en çok satanlar
listesine bir numaradan girdi ve 9 ay kaldı. En sonuncu kitabı “Have a little faith- Biraz İnanç Sahibi ”
ise 2009 yılında piyasaya çıktı ve Oprah. com sitesi tarafından 2009’un kategorilendirilemeyen kitabı
seçildi.

Albom’un en çok satan üç romanı TV filmine uyarlandı. “ Morrie ile Salı Buluşmaları” filmi dört
Emmy ödülü kazandı. “Cennette Buluşan Beş İnsan” filmi eleştirmenlerden büyük alkış aldı. 2004’de
seyirciyle buluşan bu film 19 milyon izleyicisiyle TV’de izlenme rekoru kırdı. “Bir Gün Daha” filmi ise
yayınlandığında birçok ödül kazandırdı.

Ödüllü bir gazeteci ve radyocu olan Albom, “Cennette Buluşan Beş İnsan” ve “Bir Gün Daha” adlı
romanlarından tiyatro oyunları yazdı. Brodway versiyonu da yapılan oyunları, Amerika ve Kanada’da
yüzlerce kez sahnelendi.

Mitch yanı zamanda başarlı bir şarkı ve söz yazarıdır. Müzik her zaman hayatının bir parçası oldu,
birçok tv filmi için şarkı seslendirdi.
ÖĞRETMENİM MORİ’YLE SALI BULUŞMALARI
HAYATTAKİ EN BÜYÜK DERS

Prof . Dr. Mori Schwartz: Her an rüzgar kendini alıp götürecekmiş gibi temkinli,küçük
adımlarla yürüyen,kısa boylu,ufak tefek bir adam.Chicago Üniversitesinde yaptığı master ve
doktoradan sonra akıl hastanesinde(Chestnut Lodge adlı) çalışmaya başlamıştır.Chestnut Lodge’da
kimsenin iletişim kuramadığı insanlarla iletişim kurarak onlara yardım etmiştir.Esas sorunlarının ilgi
ve şefkat eksikliği olduğunu saptamıştır.Mesela,orta yaşlı bayan bir hasta her gün odasından çıkıp
koridorda kıpırdamadan uzanmaktadır.Ve doktorlar tarafından varlığı görmezden gelinir.Mori,bu
kadının durumuna çok üzülmektedir.Gün geçtikçe kadını taklit etmeye başladı.Önceleri gidip yanına
oturdu,ardından yanına aynı onun yaptığı gibi uzanmaya başladı.İşe yaramıştı.Önce kadını oturur
konuma sokmayı başardı.Sonraları odasına dönmesini bile sağlayabildi.Mori,kadını mutsuzluğundan
kurtarmak için bu yolları denemişti.Çünkü kadının ne istediğini anlamıştı.Diğer insanlar gibi onun da
isteği dikkate alınmaktan başka bir şey değildi.Bu hastanede 5 yıl çalıştı.Ve burada insanlarla güçlü
iletişiminin temellerini attı.

Brandeis Üniversitesi’ne akıl sağlığı alanındaki çalışmalarının hemen ardından,altmışlı yılların


başında girmişti.Birkaç yıl içerisinde kampus kaynayan bir kazana dönüşmüştü.Gündemde kültürel
devrim vardı.Uyuşturucular,seks,ırkçılık,Vietnam protestoları.Radikal öğrencilerin çoğu Mori’nin
derslerine giriyordu.Bu kısmen,sosyoloji bölümünün sadece ders vermekle yetinmeyip olaylara
doğrudan katılmasından kaynaklanıyordu.Bölüm ilkesel olarak savaş karşıtıydı.Profesörler,belirli bir
not ortalamasını tutturamayan öğrencilerin askere alınacağını duyunca,sınav notları vermeyerek
kararı protesto ettiler.Yönetim,öğrencilere not verilmezse hepsinin sınıfta kalacağını söyleyince,Mori
bir çözüm buldu:’Hepsine 100 verelim!’Ve herkes 100 aldı.

Bunların haricinde Mori hayat doluydu.Dans etmeyi ve müziği çok seviyordu.Onun için
müziğin türü de önemli değildi.Her Çarşamba ‘Özgür dans’ diye bir şey için kiliseye gider dans
ederdi.Ve Mori,60 yaşında astıma yakalandı.Bundan birkaç yıl sonra yürüme güçlüğü çekmeye
başladı.Herkes sadece yaşlılık olduğunu düşünüyordu.Fakat Mori’nin durumu çok farklıydı.Bir gün
tahlillerinin neticesini almak için doktora gittiğinde acı gerçekle yüzleşti.Çünkü Mori,ALS (Amiyobrofik
Laterol Skleroz.),yani nörolojik sistemi kısa zamanda tamamen çökerten acımasız bir hastalığa
yakalanmıştı.Bilinen bir tedavisi yoktu.Bu da kısa bir zaman içerisinde öleceği anlamına geliyordu.Ama
Mori’nin hayatı ölümle yüzleştiği zaman başlamış oldu.Tam da Mori’nin söylediği gibi :‘Ölmeyi
öğrenince yaşamayı öğrenmiş oluyorsun.’

Mitchell Albom:Mori ile tanışması 1976 yılı bahar döneminde gerçekleşti.Önceleri Mitch, ‘bu
kadar az öğrencinin bulunduğu bir dersi ekmek hiç de kolay olmayacak,belki de bu derse hiç
yazılmamalıydım’ diye düşündü.Aralarında geçen ilk diyalog(yazarın kendi ağzından);
‘Mitchell?’Yoklama listesinden ismimi okuyor.
Elimi kaldırıyorum.
‘Mitchell diye mi hitap edeyim size,yoksa Mitch’ mi tercih edersiniz?’
Bugüne dek hiçbir öğretmeni bana bu soruyu sormamıştı.Sarı boyunlu kazağı,yeşil kadife
pantolonuyla bir perçem beyaz alnına düşmüş bu adamın karşısında şaşalıyorum.Gülümsüyor.
Mitch,diyorum.Dostlarım bana Mitch diye hitap eder.
‘Tamam,Mitch’diyor bir pazarlığı kapatır gibi.
‘Hey,Mitch!’
Efendim?
‘Umarım ileride bir gün beni dostun olarak hatırlarsın.’
Gerçekten de öyle oldu.Mitch,Mori’nin verdiği başka dersleri de aldı.Kitaplarını okudu.Onunla zaman
geçirmek Mitch için paha biçilmezdi.Ofisine gidip onunla konuşmak için can atıyordu.

Mezuniyet sonrası yıllar onu,aynı gün üniversite kampüsünden ayrılıp New York yollarına
düşen,yeteneklerini dünyaya sunmaya hazır idealist yeni mezundan çok farklı birisi haline getirdi.
Piyano çalıyordu.Hayali ünlü bir müzisyen olmaktı.Ama bütün girişimleri hüsranla sonuçlandı.Ölümle
de tanışması yine o sıralarda oldu.Hayatını paylaştığı ve en iyi dostu olan dayısını pankreas
kanserinden kaybetti.Cenaze töreninden sonra hayatı değişti.Artık hayallerini bir kenara bırakıp,para
ve statü peşinde koşmaya başladı.Çok ağır tempoda çalıştı.
Mori’ye gelince;onu ve ‘insan olmak’ ,‘başkalarıyla iletişim kurmak’ gibi konularda ona öğrettiklerini
hatırlıyordu.Ama bunlar ona,başka bir yaşama ait düşüncelermiş gibi geliyordu.Yıllarca
Üniversitesinden gelen yazıları okumaya tenezzül etmeden atmıştı.Çünkü sadece para istediklerini
düşünüyordu.Bu nedenle Mori’den de hiç haberi yoktu.Ta ki bir akşam televizyon kanallarını
karıştırıyor olmasaydı.O gece ABC televizyonunun Gece Hattı programında karşısında tekerlekli
sandalyede sevgili profesörünü görünce çok şaşırmıştı.

Hastalığından haberdar olunca Mori’yi ziyaret etmeye karar verdi.İlk ziyaretinden sonra her
Salı kendilerini yaşama dair sohbet ederken buldular.Böylece ‘Salı Buluşmaları’başladı.Bu buluşmalar
Mori’nin evinde gerçekleşti.Mitch düzenli olarak her Salı uçakla Mori ile sohbete geliyordu.Bu
buluşmaların konularını Mitch’in belirlediği konular oluşturuyordu.

Bu konular:
*Dünya hakkında
*Kendine acıma üzerine
*Pişmanlıklar üzerine
*Ölüm üzerine
*Aile üzerine
*Duygular üzerine
*Yaşlanma korkusu üzerine
*Para üzerine
*Sevginin seyri üzerine
*Evlilik üzerine
*Kültürümüz üzerine
*Bağışlayıcılık üzerine konuşmalar gerçekleşmiştir.

‘Salı Buluşmalarından’ birkaç kesit;

*Dünya hakkında konuşmalarından;

‘Dünyada en önemli şeylerden biri sevgi vermeyi ve verilen sevgiyi almayı öğrenmektir.Tek akılcı
davranış sevgidir.’
Bu cümlelerde Mori,sevginin dünyadaki her şeyden üstün olduğunu vurguluyor.

*Pişmanlıklar üzerine konuşmalarından;

Mori,bir konuşmasında;

‘Mitch,kültürümüz bizi ölü anı gelmeden pişmanlıklarımız üzerine düşünmeye


yüreklendirmiyor.Kariyer,aile,yeterince maddiyata sahip olmak,evin ipoteğini ödemek,yeni bir araba
almak,kaloriferi tamir ettirmek gibi bencilce şeylerle öylesine sarılmış ki etrafımız.Hayatımızı
sürdürebilmek için bir sürü ıvır zıvırla uğraşmak zorundayız.Bu yüzden şöyle bir geri çekilip hayatımıza
bakarak, ‘Bu mu yani?Hayattan istediğim her şey bu mu?Burada eksik olan bir şeyler yok mu?’demek
alışkanlığına sahip değiliz’

*Aile üzerine konuşmalarından;

‘Günümüzde aile dışında kişilerin üzerine basabileceği bir temel,güvenli bir zemin yok.Hastalandıktan
sonra bunu çok iyi anladım.Eğer ailenizden sevgi,ilgi ve destek

görmüyorsanız,hayatta fazla bir şeyiniz yok demektir.Sevgi çok önemli.Ünlü şair Auden’in de söylediği
gibi, ‘Birbirinizi sevmezseniz yok olursunuz.’Sevgisiz kanatları kırık kuşlar gibiyiz.’

Bu cümlelerden sonra Mitch’in aklına direk kendinden çok farklı kişiliğe sahip olan erkek kardeşi
geldi.Uzun süredir görüşmüyorlardı.Kardeşi aynı dayısı gibi pankreas kanserine yakalanmıştı.Yaşamını
İspanya’da sürdürüyordu.Hastalığı sebebiyle herkesten kaçıyor,telefonlara da çıkmıyordu.Mitch’le de
görüşmeyi reddediyordu.Belki de bu nedenle Mitch,kendisini Mori’ye bu denli yakın
hissediyordu.Kardeşine yakın olamadığı kadar..

*Duygular üzerine konuşmalarından;

Mori ,konuşmalarında ‘kopmak’tan bahsediyor.Ona göre kopmak,deneyimin bütünüyle içine nüfuz


etmesine izin vermektir.Bu nedenle kopmaya ihtiyaç duyuyor.Duygularımıza izin verip onları
yansıtmamız gerektiğinin önemini vurguluyor. ‘Çeşmeyi aç ve kendini duyguların içinde yıka.Bu sana
zarar vermeyecek..Eğer korkuyu kabullenebilirsen ve onu alıştığın bir tişörtmüş gibi başından aşağı
geçirebilirsen kendine şöyle diyebilirsin:Tamam,bu sadece korku ve beni kontrolü almasına izin
vermeyeceğim.Ne olduğunu çok iyi biliyorum.’

*Yaşlanma korkusu üzerine konuşmalarından;

‘Yaşlanmak sadece çürümek değildir bildiğin gibi. Büyümektir. Öleceğini bilmek olumsuz
düşüncesinden daha önemli olan öleceğini anladığın için daha iyi bir yaşantı sürdürmektir.’

‘Eğer hayatın anlamını bulduysan geriye gitmek istemezsin. İleriye gitmek istersin. Daha da yapmak,
daha da görmek istersin. Altmış beş yaşına dek bekleyemezsin.’

*Para üzerine konuşmalarından;

‘Tepedekilere iyi görünmek istiyorsan, bunu unut. Ne yaparsan yap, seni küçümseyeceklerdir. Eğer
aşağıdakilere gösteri yapıyorsan, onu da unut. Onlar sadece sana gıpta edeceklerdir. Statü seni hiçbir
yere götürmez. Sadece açık yüreklilik her insanla eşit düzeyde var olabilmeni sağlar.’
*Evlilik üzerine konuşmalarından;

‘ …önemli bir değerde evliliğin önemine inanmaktır. Evliliğin yapılacak çok önemli bir şey olduğunu ve
insanın bunu denemezse çok şeyden yoksun kalacağını düşünüyorum. Unutma ki birbirinizi
sevmezseniz yok olursunuz.’

...Ve bir cumartesi sabahı Mori öldü. Kasımın dördünde, sevdikleri odada onu ilk kez beş dakikalığına
yalnız bırakıp kahve almaya mutfağa geçtiklerinde, Mori son nefesini vermişti.

Ve gitmişti.

Mitch, Mori’nin ölümünün üzerinden çok geçmeden İspanya’daki kardeşine ulaştı. Ona
sadece ilişkiyi koparmak ve kendisinin belirleyebileceği kadar yakın olmak istediğini söyledi. Biliyordu
ki Mori’nin dediği gibi: ’Hayatta çok geç diye bir şey yoktur.’ Öle de oldu, kardeşi Mitch’e cevap verdi
ve görüşmeyi de kabul etti.

‘Öğretmenim Mori’yle Salı buluşmaları’ kitabı bize ‘hiç gerçekten öğretmeniniz oldu mu? Sizi
saf ve yontulmamış bir mücevhermiş gibi görüp, bilgelikle onurlu bir ışıltıya dönüştürmek isteyen? ‘
sorularını yöneltiyor. Eğer böylesi öğretmenlere ulaşan yolu bulacak kadar talihiniz olursa, dönüş
yolunu bulacak kadar da talihiniz olacaktır.

Geç farkedilen değerler üzerine yazılmış olan bu kitap, yaşamla ölüm arasında kalmış bir
insanın duygularını, tecrübelerini anlatıyor. Asıl şaşırtıcı olanı da Mori’nin ölümü kabullenerek hayata
asılmasıydı.

Kitap bize yaşlı olabilmeyi ve hayat derslerini düşündürüyor. Çünkü hiçbir şey yaşanmışlığın
verdiği tecrübeyi veremiyor. Yaşamayı öğrenmek için, ölümün gerekliliğini kavramamız gerektiğini,
geçmişi reddetmeden onu kabullenerek yaşamamız gerektiğini vurguluyor. Sevgi dolu olmak çok zor
olmasa gerek.

You might also like