You are on page 1of 56

15 fiubat - 15 Mart 2008 5 YTL (KDV

DAH‹L)
191254 SAYI: 2008/03
KONGO ORMANLARINDAN 14 fiUBAT MESAJI

Bonobolar›n fikir
81
ve aflk hayat›
fi A L A L A
S Y O N A L
E N T E R N A

TÜRBANLASAK DA MI YASAKLASAK, YASAKLASAK DA MI TÜRBANLASAK

Laikli¤in flart› kaç?


(Taha Parla’n›n kaleminden)

>> ‹ST‹HBARATÇI BÜLENT ORAKO⁄LU >> OZAN DERTL‹ D‹VAN‹


Ergenekon’un eskisi ve yenisi Daha Allah yok iken
>> E⁄‹T‹M B‹L‹MC‹ FATMA GÖK >> ARUNDHAT‹ ROY
Paral› üniversite ezberi Çekirgeleri dinlerken
>> F‹L‹ST‹N’‹N OCAK 2008 KARNES‹ >> MICHAEL MOORE’UN “HASTA”SI
Halk firar etti Kübal›lar yapabiliyorsa...
PARAYI BULDUM, BiR GÜNDE DEĞİŞTİM
‹fi‹ OLMAYAN G‹REMEZ Spor Toto’dan büyük ikramiye kazanan Nurhayat Karakaş
ve Hasan Karakaş adlı talihli çift, ikramiyelerini almaya geldik-
leri Ankara’daki Spor Toto Teşkilât Müdürlüğü’nde hadise
çıkarmış. Gazetecilerin fotoğraf çekmesine sinirlenen Hasan
Polisin Tayyip Erdoğan’ın ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü 23 fiubat 1981’de
bey gazetecilerin üzerine yürürken, eşi Nurhayat hanım önce
Anadolu illerinden ‹stanbul’a ifl bulmaya gelip de ifl
“İstanbul’a vize” öneri- bulamayanlar›, yani polisin deyimiyle boflta gezerle- dil çıkararak poz vermiş, ardından Hürriyet gazetesinin
ri geldikleri yere geri göndermeye bafllam›fl. ‹lk gün deyişiyle “vezneden paraların sesini duyunca” sakinleşmiş.
sine bile rahmet okutan Çocuğunun oynadığı tek kolonla 600 bin lira kazanan ve ilk
baflta Beyo¤lu olmak üzere Avrupa Yakas›’nda yap›-
işi ve evi olmayanların lan kimlik kontrollerinde bir iflte çal›flt›¤›n› ya da ‹s- işlerinin İstanbul’da bir daire almak olduğunu söyleyen
tanbul’da ikamet etti¤ini ispatlayamayan 120 kifli gözalt›na al›nm›fl ve ertesi Nurhayat Karakaş, son olarak gazetecileri beceriksizlikle
İstanbul’dan kovulma suçlamış ve mutlaka fotoğrafı çekilecekse “hususi fotoğrafçı”
gün memleketlerine geri yollanm›fl. Tayyip Erdo¤an’›n ‹stanbul’a vize önerisi-
uygulaması başladı. ne bile rahmet okutan bu akl›evvel uygulama y›l sonuna kadar sürmüfl. getirilmesini istemiş.

Haz›rl›yan: Murat Toklucu

Millî Tarih
‹STE TAR‹H ‹fiTE SAL‹H AYLIK MÜSTAK‹L S‹YAS‹ GAZETE

PARANIN MUHABBET TELLALLARI


1981 yılında Banker Kastelli adıyla bilinen ve kendini “paranın Lüks Nermin’i” olarak tanımlayan Abidin Cevher Özden’in İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde ekonomi dersi vermesi, ertesi yıl ise borçlarını ödeyemeyip İsviçre’ye kaçması gazetelere haber olur.

1981 y›l›, yasalardaki haberleriyle doluyken, 14 lece¤i öngörüsünde bulun- yine aral›k ay›nda s›rra ka-
boflluklardan faydalan›p ar- Mart 1981’deki haberde mufl. “Biz bankerler hem dem basarlar. 1982 y›l›na
ka arkaya kurulan banker- Banker Kastelli ad›yla bili- sanayiciyi hem tasarrufçu- gelindi¤inde iflas eden, ka-
lerin alt›n y›llar›ndan biri- nen Abidin Cevher Öz- yu bölünmekten kurtard›k” çan, intihar eden ya da yar-
dir. Gazetelerde, baflta Ban- den’in ‹stanbul Üniversitesi demeyi de ihmal etmemifl. g›lanan banker haberleri s›-
ker Kastelli olmak üzere ‹ktisat Fakültesi’nde ekono- Ayn› y›l›n sonunda arka radan haberlerdir.
çok say›da bankerin boy mi dersi vermesi gibi ha- arkaya banker skandallar› Gözler banker piyasas›-
boy ilan›na rastlan›r. Ban- berler de vard›r. Kastelli bu patlamaya bafllar. Borçlar›n› n›n en meflhur ismi, kendi-
kerler dönemin popüler fi- dersinde iki y›l içinde Tür- geri ödeyemeyen Banker sini kad›n sat›c›s› Lüks Ner-
gürlerindendir ayn› zaman- kiye’nin bütün ekonomik Servet Acar kas›m ay›nda, min’e benzetip “ben para-
da. Cemiyet haberleri su gi- sorunlar›n›n çözü- Almanya’da ça- n›n Lüks Nermin’iyim” di-
bi para harcayan banker l›fl›p kazand›¤› yen Banker Kastelli’de, yani
paray› bankere Abidin Cevher Özden’de- ay›nda beraat eden Kastel-
kapt›ran Anka- dir. Kastelli sürekli Trabzon li’yle birlikte bankerler dö-
ral› ‹smail Mer- Sürmeneli oldu¤unu ve nemi sona erer. Devlet gü-
to¤lu da aral›k kimsenin paras›n›n kendi- vencesinde olduklar› söyle-
ay›nda intihar sinde kalmayaca¤›n› vurgu- nen binlerce irili ufakl› ban-
eder. ‹zmirli lasa da, toplad›¤› paralar› kere güvenip birikimlerini
banker kardefl- ödeyemeyince 22 Haziran yat›ran say›s›z insan›n iflas
ler Orhan ve 1982’de efliyle birlikte ‹sviç- etmesi, yuvalar›n y›k›lmas›
Ayhan Avflar re’ye kaçar. 28 Eylül’de Tu- ve çok say›da intihar vakas›
da toplad›klar› nus’ta yakalan›r ve Türki- dönemin alâmet-i farikala-
parayla birlikte ye’ye getirilir. 1983 Mart r›ndand›r.

KOCASINI DÖVEN KADINLAR 1954 SEÇİM KAMPANYALARI POSTANEYİ


İzmirli kadın kocasını döverken “Seni gidi 1954 seçimlerinden önce Demokrat Partililer ve CHP’liler PAVYON SANINCA
bodur boylu fındık faresi seni. O kel kafanı arasındaki propaganda faaliyetleri kızışınca, kendine
Pavyon diye PTT
ortadan ikiye ayırırım” diye bağırıyormuş. eğlence arayan partililere gün doğmuş.
binasına girmeye çalışan
1950’li yıllarda basının vazgeçemediği konulardan biri 1954 seçimleri daha önceki iki seçime tının sükûnetini ihlâl köylüler yakalandı.
“kocasını döven kadın” haberleridir. 19 Şubat 1957 tarihli göre nispeten daha serbest ortamda yaşanmış, etmekten, Nasred- 7 Mart 1967 tarihli Hürriyet’in
habere göre, boşanma davası açan bir adam, gece uyurken bugünküne benzeyen ilk seçim kampanyalarına din Hoca kılığın- haberine göre, “Bir yıllık hasatlarının
karısının burun deliklerine sigara üfleyerek eziyet ettiğini söy- da aynı yıl rastlanmaya başlanmıştır. Aynı dö- daki yardımcısı bedeli olan binlerce lirayı ceplerine
lemiş. Bir keresinde evdeki bulaşıkları yıkadığını, karısının nemde seçim ve propaganda faaliyetlerine pek hakkında ise kanu- dolduran ve İzmir’e felekten bir ge-
bulaşıkların yeterince temizlenmediği gerekçesiyle başına alışık olmayan halk arasında tuhaf tartışmaların na aykırı olarak ce çalmaya gelen Urlalı üç köylü”
enginarla vurduğunu ve bayıldığını da anlatınca hakim çifti yaşanmaya başladığını da görüyoruz. 24 Şubat başında sarıkla gezmekten tahkikat başlatmış-
bir celsede boşamış. Demokrat İzmir’in 16 Mart 1955’teki içkiyi fazla kaçırmış ve Basma-
1954 tarihli Cumhuriyet gazetesinin haberine lar. Yine Cumhuriyet’in 5 Nisan 1954 tarihli ne’deki PTT merkezini pavyon sanıp
haberinde ise kendini aldatan göre, Balıkesir’deki DP mitingine, yanında haberine göre ise, Eskişehir’deki CHP mitin-
kocasını sokak ortasında döven içeri girmeye çalışmış. Bekçinin
“eşeğe binmiş Nasreddin Hoca kıyafetli yar- ginde konuşmacı iktidarı eleştirirken “100 ku- “defolun gidin” demesine “bizi na-
kadının hikâyesi var. Gazetenin
dımcısı ile” birlikte gelen “CHP’li sinema sahi- ruşa ıspanak yiyoruz” deyince, DP’li bir sebze- sıl içeri almazsın” diye karşılık ve-
iddiasına göre, kadın kocasına
saldırırken “Seni gidi bodur bi Lütfi” film tanıtımı yapmaya başlamış. Kala- ci aynı meydanda 10 kuruşa ıspanak satmaya ren üç arkadaş camı çerçeveyi in-
boylu fındık faresi seni. Beni elâ- balığın ilgisinin dağıldığını fark eden DP yöne- başlamış. Adamı kalabalığın elinden polis kur- dirdikten sonra, bekçinin bağırışları-
lemin sürtükleriyle aldatırsın ha. ticileri önce Nasreddin Hoca kılığındaki elema- tarırken, CHP’li bir pazarcı ıspanağın toptan fi- nı duyanlar tara-
Senin o kel kafanı ortadan ikiye nı yaka paça aşağı indirmiş, ardından polise şi- yatının bile 30 kuruş olduğunu söylemiş ve tar- fından derdest edi-
ayırırım” diye bağırmış. kâyetçi olmuşlar. Polisler Lütfi hakkında toplan- tışmalara noktayı koymuş. lip polise verilmiş.
MERAM 81 TÜRBANLASAK DA MI YASAKLASAK, YASAKLASAK DA MI TÜRBANLASAK?

Ödedi¤imiz bedeller
aha Parla’n›n ortaya serdi¤i sarih zeminden demokratikleflme talep eden kesimleri “derinden

T bafllayabiliriz: “Baflörtüsü, bir anayasa, hatta


yasa konusu de¤ildir.” Üniversitelere tür-
banla girilmesini serbestlefltirmek için yürürlükteki
gelen” bu hediye paketiyle oyalamaya çal›flt›. “301
yerine Ergenekon’la idare edin” der gibiydiler.
Ama bunun AB sürecinin yeniden canland›r›lmas›
12 Eylül Anayasas›’nda bir de¤ifliklik yapmak yeri- beklentisinin yan›nda esamesi bile okunamazd›.
ne, “bafl örtme hakk›” da dahil ma¤dur toplumsal Öyle de oldu.
kesimlerce talep edilegelen bütün özgürlükleri gü- Seçimin üstünden henüz alt› ay geçmiflken Tür-
vence alt›na alan yeni bir “sivil anayasa” haz›rla- kiye’nin ald›¤› bu siyasî manzarada Kürtlerin ko-
mak gerekti¤i iktidara defaten söylenmiflti. Ama numunun pek iç aç›c› oldu¤u söylenemez. “Diyar-
onlar “bildi¤i gibi” yapt›. bak›r’› istiyorum” diye tutturan Erdo¤an’›n eline
Türban ile 301’i de¤ifl-tokufl etmek fleklinde so- ald›¤› türban kart›n›n yerel seçimlerde dindar Kürt
¤ukkanl› bir “ifl anlaflmas›” yapan AKP-MHP ittifak›, seçmenin gözünü boyamak için kullan›laca¤› görü-
Kapak resmi: Extramücadele
bu ça¤r›lara kulak t›kamakla kalmad›, “millî irade” lebiliyor. Görüflmeler s›ras›nda mecliste söz alan
• fiehir Hatlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 ad›na çok da yabanc› olmad›¤›m›z faflizan bir histeri DTP Diyarbak›r milletvekili Aysel Tu¤luk bu oyu-
kas›rgas› estirdi. Seçim öncesinde “cumhurbaflkan› nu aç›kça ifade etti: “AKP cumhuriyeti demokratik-
• Taha Parla’n›n gözüyle hukuk, siyaset, uzlaflmayla belirlenecek” diyen AKP, sonradan dö- lefltirece¤ine siyasal ‹slam’› derinlefltirerek toplum-
nüp dolafl›p en tart›flmal› aday Abdullah Gül’ü ç›kar- sal gerilimi ve kayg›lar› art›r›yor. Diyarbak›r’da bu
din ve türban . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 d›¤›nda, arkas›nda gene MHP kadar tarikat›n önünün aç›l-
vard›. Görünen o ki, TSK’n›n mas› sivil toplumculukla ifa-
• Paral› üniversite ezberi . . . . . . . . . . 14 da sessizce destekledi¤i bu it- de edilemez. Dinin siyasî rant
tifak devam edecek. Türban u¤runa kullan›lmas›na karfl›-
• Ergenekon operasyonu . . . . . . . . . 18 konusunda sergilenen üsluba y›z.”
ve 301. maddeyi koruma ›sra- Bütün bunlar› sinsi ma-
• Aleviler ve AKP . . . . . . . . . . . . . . . . 22 r›na (Avrupa’daki emsallerine nevralarla mümkün k›lan
benzetece¤iz, diyorlar) bak›- MHP, sürecin parsas›n› topla-
• Radyo Express . . . . . . . . . . . . . . . 25 l›rsa, ittifak, Kürt sorununu da ma gayretinde. Gerek Gül’ün
“bildi¤i gibi” çözmeye çal›fla- seçilmesi, gerekse türban ser-
• Bonobo ütopyas› . . . . . . . . . . . . . . 33 cak. bestisi, asl›nda AKP’nin elin-
22 Temmuz seçimleri ön- deki kozlar› almaya yönelik
• K›raat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38 cesinde oluflan siyasî bloklar hamleler. Düne kadar rejimin
çözülüyor. Laik-ulusalc› ke- bask›lar› yüzünden “maz-
• Duman› Üstünde . . . . . . . . . . . . . . 39 sim, hakl› olarak MHP’nin lum” konumunda olan AKP,
ihânetine u¤ram›fl hissediyor. paradoksal olarak kazan›mla-
• Bir Haluk K›rc› portresi . . . . . . . . . . 40 Türban için yap›lan anayasa r› artt›kça s›radan bir merkez
de¤iflikli¤i oylamas›n›n ‹ran sa¤ partiye benzemeye baflla-
• ‹fl Bankas› Müzesi . . . . . . . . . . . . . 44 Devrimi’nin y›ldönümüne d›. AKP-MHP ittifak›n›n ha-
denk gelmesi, ulusalc› cephe- murunu oluflturan Türk-‹s-
• Michael Moore’dan “Sicko” . . . . . . . 46 deki hayal k›r›kl›¤›n› ikiyle lâm vurgusu, belli ki PKK’ya
çarpt›. Onlar aç›s›ndan daha da vahim olan, cumhu- karfl› yürütülen demir yumruk politikalar›n›n ener-
• Meflin Yuvarlak . . . . . . . . . . . . . . . . 48 riyet mitingleri s›ras›nda “ulusal güvence” olarak ji kayna¤› olarak kullan›lacak, ama uzun vadede
yücelttikleri ordunun s›rt çevirmesi. Ama yerel se- bunun MHP’ye kazand›raca¤› da aflikâr.
• Müzik Dolab› . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 çimler için siyasî yat›r›m peflinde koflan oportünist- Siyasî ç›kar ve entrikalar›n konufltu¤u ve AKP
ler ittifak›n›n demokrasi günahlar›, laikli¤in ihlâli taban› da dahil olmak üzere istinas›z herkesin bir fle-
• Arundhati Roy . . . . . . . . . . . . . . . . 53 (Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›) konusunda AKP ile gizli kilde aldat›ld›¤› bu ucube “türban çözümü”nden ç›-
bir iflbirli¤i içinde olan CHP’yi aklam›yor. Sonuçta, kar›lacak birçok ders vard›r mutlaka. Ama listenin
ne seçimden önce meydanlar› dolduran cumhuriyet bafl›na AKP’nin pervas›zca sergiledi¤i “etobur”
Abdurrahim So¤an, Ahmet Eken, Ali Kesgin, Ali Murat Ha- oportünizmi koymazsak, tarihin aportta bekleyen
kad›nlar›, ne türbanl›/türbans›z “yüzde 75’in” (Er-
marat, Alican Tayla, Arslan Ero¤lu, Asena Günal, Ayfle
Berktay, Ayfle Çavdar, Ayflegül O¤uz, Batu Boran, Bilge do¤an’›n yeni millî irade tan›m›) kad›nlar›, ne de öte- tekerrürlerine de haz›rl›kl› olmal›y›z. AKP’den “ilke-
Ceren fiekerciler, Çi¤dem Öztürk, Derya Say›n, Didem Da- kiler baflörtüsü tart›flmalar›n›n belirleyicisi olamad›. li siyaset” beklenemeyece¤i art›k iyice ayan beyan.
n›fl, Ender Ergün, Eray Aytimur, Erdir Zat, Hakan Lokano¤- Etrafa öfke saçarak konuflan kabaday›lar toplumun Tabii ilkelerin hayat›m›zda ne kadar yer tuttu-
lu, HknKrtsh, Hüseyin Ustao¤lu, ‹lker Aksoy, ‹rfan Aktan, çenesinin alt›na bir dü¤üm att›. ¤u ayr› bir konu. E¤er gerçekten demokratikleflme
Kerem Ünüvar, Koray Çal›flkan, Merve Erol, Murat Meriç,
Murat Toklucu, Nâz›m Dikbafl, Ogan Güner, Onat Yücel,
Bu karmafl›k ihânetler zincirinin bir ucu da se- sürecini biçimlendirecek ilkelerimiz olsayd›, bütün
Onur Yaz›c›o¤lu, Özay Selmo, Özgür Eren, Pelin Özer, P›- çim öncesinde AKP’ye tam destek veren liberallere bu hengamenin ortas›nda Ankara’ya gelip Gül ta-
nar Ö¤ünç, P›nar Uygun, Reha Öztunal›, Rober Koptafl, Sa- uzan›yor. Hükümetin türban konusundaki tutumu raf›ndan a¤›rlanan Darfur kasab› Ömer el-Beflir’in
ner fien, Serkan Seymen, Sinan Yusufo¤lu, Siren ‹demen, iliflkileri zedelemifl durumda. “Haz›r k›ta de¤iliz” ziyareti karfl›s›nda medyan›n k›yamet koparmas›
Sungu Çapan, Süleyman Bilgi, fiahan Nuho¤lu, Taha Parla,
Tora Pekin, Tuncer Erdem, Ulafl Özdemir, Ulus Atayurt,
diyerek AKP’ye tepki gösteren Cengiz Çandar flöy- gerekirdi. Oysa medya “Atatürk’ün huzuruna ka-
Ümit Bayazo¤lu, Yasemin Avdan, Yücel Göktürk, Zeynep le yazd›: “‹lke siyaseti yerine 22 Temmuz ço¤unlu- püflonla ç›kan” Sudanl› diplomata had bildirmeyle
Nuho¤lu bask› Mikado Matbaac›l›k ve Tic. Ltd. fiti. ‹mam ¤una bakarak bildi¤imi okurum tavr›n› benimse- yetindi. Darfurîlere yap›lan soyk›r›mdan söz eden
Çeflme Cd. G/47 Sk. No:6 Seyrantepe 80660 ‹stanbul yen bir hükümete kay›ts›z-flarts›z destek vermek yoktu. Çünkü böyle bir “ilke” mevcut de¤il.
bas›m yeri ve tarihi ‹stanbul fiubat 2008 da¤›t›m Do-
söz konusu olamazd›.” Bu cenahtaki yar›lma Solun olmad›¤› bir Türkiye’nin bedelleriyle
¤an Da¤›t›m A.fi. yönetim yeri: Abdullah Sok. No. 9 Be-
yo¤lu - ‹stanbul tel-faks: 0.212.251 87 67 e-mail exp- AKP’nin medyadaki güvenli limanlar›n› çalkalaya- yüzlefliyoruz. Her ne pahas›na olursa olsun, Kürtle-
ressdergisi@yahoo.com abonelik expressroll@gma- cak, hatta Ertu¤rul Özkök ve patronunuyla bile ters rin, Alevilerin, emekçilerin, kad›nlar›n, bu faflizan
il.com y›l 6 say› 81 15 fiubat - 15 Mart 2008 imtiyaz düflmesine yol açacak kadar derindi. düzenin alt›nda ezilen bütün toplumsal
hakk› Bilge Ceren fiekerciler sorumlu yaz›iflleri müdü-
fiimdilik ifli bitmifl kadrolar›n tasviyesi gibi gö- katmanlar›n istedi¤i haklar› sa¤layacak
rü fiahan Nuho¤lu ilan irtibat Özay Selmo (0.533.514
90 49) YEREL SÜREL‹ YAYINDIR. rünen Ergenekon operasyonunu bu çözülme süre- bir Demokratik Anayasa için güçlü bir
AYDA B‹R YAYINLANIR. cinin bir parças› olarak kabul etmek yanl›fl olmaya- ses hâline gelmeliyiz. Gerisi beter, geri-
ISSN 1307 - 461X cakt›r. Pragmatik hükümet, MHP’yle anlafl›rken si malum...
yürüyüfle geçti. Daha ilk polis alk›flland›¤› ve art›k polisin ta-
barikat› afl›ld›ktan sonra kalaba- hammül s›n›r›n› fersah fersah
l›¤›n aras›ndan geçerken “hale aflan bu durum karfl›s›nda nas›l
bak, sanki Atatürk ölmüfl a...a bir plan›n devreye girece¤ini
k...y›m” diye yüksek sesle söyle- merak ederken beklenen provo-
nerek olay ç›karmaya çal›flan kasyon gerçekleflti.
provokatörler kimseyi oyuna Galatasaray Lisesi’ni geçtik-
getirmeyi baflaramad›. Taksim ten hemen sonra, Bindall› Sana-
Meydan›’na gelindi¤inde kitle- tevi’nin bulundu¤u ‹flçi Partisi
nin bir k›sm› da¤›l›rken, en az binas›na yaklafl›rken, Rauf

fiEH‹R HATLARI bin kiflilik bir grup biraz tered-


düt ettikten sonra –mükemmel
bir zamanlamayla devreye gi-
Denktafl’›n da kat›l›m›yla ger-
çeklefltirilecek bir serginin aç›l›fl›
için bekleyen bir grup, yanlar›n-
ren– ö¤rencilerin de kat›l›m›yla daki polislerin de gözü önünde
‹stiklâl Caddesi’ne girdi. Tak- sanki bizzat Denktafl ve heyeti
Dayan›flma ruhu ve da artt›. Bundan tam bir sene ev- sim’e kadar “Faflizme Karfl› köfleyi dönmüfl gibi büyük bir
ucuz provokasyon vel hepimizin içini yakan atefl, Omuz Omuza”, “Türk-Kürt-Er- heyecanla ellerindeki Türkiye ve
BEYO⁄LU– 18 Ocak akflamlar› ayn› zamanda Türkiye’de y›llar- meni Yaflas›n Halklar›n Kardefl- Kuzey K›br›s bayraklar›n› salla-
da, 19 Ocak günleri de bir daha d›r görülmeyen türden bir daya- li¤i” ve “Katil Devlet Hesap Ve- yarak eylemcilere yaklaflt› ve en
asla eskisi gibi olmayacak, ol- n›flma ortam›n›n do¤mas›na yol recek” çizgisinde seyreden, önde yürüyen ö¤renciler baflta
mamal›. Agos gazetesi önünde- açm›fl, paramparça olmufl ve her Kürtçe ve Ermenice sloganlar da olmak üzere, tüm kitleyi galeya-
ki anma töreninden önceki gece, yönden kuflat›lm›fl demokratik atan eylemcilerin ço¤unlu¤u na getirmeyi hedefleyen bir pro-
Hrant’›n sevgi dolu sesi kulakla- sol mücadelenin örgütlü ve bir- Hrant’›n miras›na sad›k kalarak vokasyona giriflti. Burada ufak
r›mda ç›nlad›kça ruhumu kap- leflik bir harekete dönüfltü¤ü kanl› intikaml› sloganlara itibar bir parantez açmakta fayda var:
layan tarifsiz kederi ve takdirde nas›l bir güç olufltura- etmeyince “Çav Bella”da uzla- Kendine ‹flçi Partisi demekte ›s-
gözyafllar›m› bast›rmaya gayret bilece¤ini de göstermiflti. Elbette fl›ld› ve polisin flaflk›n bak›fllar› rar eden siyasal ucubenin üni-
ederken, bir yandan da ertesi Hrant ölüler üzerinden konufl- aras›nda bir anda kenetlenen versitelerde eflk›yal›k yapma ko-
gün benzer duygularla bir araya may›, konuflulmas›n› sevmezdi; kalabal›¤›n sloganlar› ‹stiklâl nusunda Ülkü Ocaklar›’yla ya-
gelecek binlerce insan›n ayn› ancak bu, y›llard›r bir araya gel- Caddesi boyunca yank›lanmaya r›flt›¤›n› ve Taksim’de yürüyüfle
iradeye sahip olaca¤› umuduyla meyi beceremeyen bir kitlede bafllad›. Balkon ve pencereleri kat›lan ö¤rencilerin ço¤unun
teselli bulmaya çal›fl›yordum. birlefltirici bir etki yaratacak ve dolduran ya da yolun kenar›na bunlarla her gün gö¤üs gö¤üse
Silinen kamera kay›tlar›, sakla- Türkiye’nin demokrasi mücade- çekilen vatandafllar›n hat›r› sa- mücadele vermek zorunda oldu-
nan telefon görüflmeleri, imha lesine katk›da bulunacaksa, 19 y›l›r k›sm› alk›fllarla eylemi des- ¤unu elbette biliyoruz. Kendi
edilen istihbarat dosyalar› ve bu Ocak günü Agos’un önünde sa- tekliyordu. Meydana do¤ru yü- ad›ma konuflay›m, Mehmet
davan›n seyrinin de art›k bir atlerce sürecek ve sloganlarla rüyerek yan›m›zdan geçen ve A¤ar’›n Beyaz›t’› bir kirli savafl
utanç yolculu¤unun kilometre desteklenecek konuflmalar ya- belki de ömründe ilk defa sesini laboratuar›na dönüfltürdü¤ü ve
tafllar›na dönüflen düzinelerce p›lmas›na san›r›m onun da bir o kadar yükselten yafll› bir beye- solcu ö¤rencilerin her hafta sal-
davadan farkl› olmayaca¤›na itiraz› olmazd›. fendinin bile iki slogan aras›n- d›r›ya u¤rad›¤› dönemde ‹stan-
dair daha pek çok iflarete ra¤- daki bir anl›k sessizlik s›ras›nda, bul Üniversitesi’ne devam etmifl
men, ne olursa olsun bu iradeyi Dört din, yetmifl dört millet “Dört dinden, yetmifl dört mil- –ve e¤itimini tamamlayamam›fl–
ortaya koymal›, katillerin peflini Anma töreninden sonra Halâs- letten hepimiz kardefliz!” diye biri olarak bu flartlarda ö¤renci
b›rakmayaca¤›m›z› hayk›rmal› kârgazi Caddesi’ndeki kalabal›k isyan ederek yürüyüflçülere olman›n ne kadar zor ve bu mü-
ve göstere göstere gelen bu al- aç›kça da¤›lmay› reddederken destek verdi¤ini nakledersek, cadelede yaln›z kalma hissinin
çakça suikaste zemin haz›rlayan mikrofondan “dayan›flma ruhu- eylemin nas›l bir halk deste¤iyle ne kadar ümit k›r›c› oldu¤unu
ola¤an faflizme yine meydan nun evlere ve iflyerlerine tafl›n- karfl›laflt›¤› –ve polisin bu des- gayet iyi biliyorum. Ancak hiçbir
okumal›yd›k. Hrant’› katleden mas›”, hatta mümkünse “fiiflli tek karfl›s›nda nas›l dehflete düfl- gerekçe, böylesine kitlesel bir ey-
karanl›k güçlerin suikast sonra- yönüne do¤ru da¤›l›nmas›” yö- tü¤ü– herhalde daha iyi anlafl›- lemde en önde yürüyüp bu ka-
s›nda ortaya ç›kan kitlesel tepki- nünde tavsiyeler gelmesi üzeri- lacakt›r. “Hepimiz Hrant›z! He- dar ucuz bir provokasyon karfl›-
den ne kadar rahats›z oldu¤unu ne, kitlenin bir k›sm› do¤al ola- pimiz Ermeniyiz!” diye slogan s›nda hisleriyle hareket eden ör-
hepimiz gördük: Tetikçilerin ya- rak Taksim’e do¤ru sloganlarla atan bir kitlenin halk taraf›ndan gütsüz amatörler gibi amaçs›zca
kaland›¤› ve onlar› yöneten elle-
rin gün gibi ortada oldu¤u bu
davadan bir sonuç al›nmas›n›n
tek yolunun bu kamuoyu bask›-
s›n› canl› tutmaktan geçti¤ini de
hepimiz biliyoruz. ‹flte bu yüz-
den 19 Ocak cumartesi günü
yaln›z Hrant’a duydu¤um öz-
lem, onu kaybetmifl olman›n
verdi¤i hüzün ve katillerine
duydu¤um öfkeyle de¤il, bu kit-
lesel tepkiden rahats›z olanlar›n
bizi sindirmek için her yolu de-
neyece¤ini bilmenin verdi¤i en-
difleyi de içimde tafl›yarak fiifl-
li’nin yolunu tuttum.
T›pk› cenaze töreninde oldu-
Foto¤raf: fiahan Nuho¤lu

¤u gibi, önceki gece Anado-


lu’nun dört bir yan›ndan oto-
büslere binerek ‹stanbul’a gelen
çok say›da kat›l›mc› oldu¤unu
bildi¤im için anma töreninin ya-
r›m saatte sona ermesi üzerine
duydu¤um hayal k›r›kl›¤› daha
5
sald›r›ya geçmeyi hakl› ç›kar- viye kuvvet geldi¤indeyse, al›n-
maz. ‹flçi Partili provokatörlerin teri.net sitesinde “kahramanl›k-
yan›ndaki polislerin kalabal›¤a lar›n›” öve öve bitiremedi¤ini
silah do¤rulttu¤u anda birkaç gördü¤ümüz öndeki eylemcile-
tecrübeli kat›l›mc›n›n araya gir- rin ço¤u ustaca fiiflhane’ye ya da
mesi ve derhal kitleyi yeniden Beyo¤lu’na giden ara sokaklara
motive etmesi sayesinde yürü- kaç›fl›rken arkalar›ndaki kalaba-
yüfl devam etti. Fakat olan ol- l›¤› da polisin önüne aç›k hedef
mufltu: Arbededen önce bir süre olarak b›rakt›lar. ‹flte o s›rada
önümde yürüyen ve daha önce bir el silah sesi duyuldu.
kanl› sloganlara dudak büken iki
genç k›z flimdi “faflistleri kanda Sa¤l› sollu manipülasyon
bo¤acaklar›n›” hayk›r›yordu. Elbette akflam haberlerinde otuz
y›ll›k Devlet Demiryollar› me-
Polisin abisi ve yasal mermi muru Kemalettin R›dvan Bu-
Tünel yak›n›ndaki MHP binas›- dak’›n polisin silah›ndan ç›kan Polis kurflunuyla
n›n önüne gelindi¤inde slogan- bir kurflunla yaraland›¤›n›, yine yaralanan
lardaki fliddet dozaj›n›n iyice polis taraf›ndan itile kak›la bir Kemalettin
R›dvan’a uzun
artmas›yla birlikte, gruba Tarla- dükkâna sokuldu¤unu, dükkâ- süre müdahale
bafl›’ndan kat›lan gençlerin bafl›- n›n kepenklerinin indirilerek Bu- edilmedi
n› çekti¤i eylemcilerin baz›lar› dak’›n baca¤›nda bir kurflunla
lokalin camlar›n› tafllamaya bafl- burada yar›m saat bekletildi¤ini
lad›. Bu aflamada ‹stiklâl Cadde- ve muhabirlerin olay yerini terk unutamayaca¤› bir eylemi bir atefl açarak gruba müdahale
si’ndeki kitlenin Galatasaray’a etmeyece¤ini anlay›nca mecbu- tafllama partisine dönüfltürenleri eden polisle grup aras›nda ç›kan
kadar uzanmas› nedeniyle çevik ren ambulans ça¤›ran polisin Bu- fazlas›yla tatmin etmifl olmal›. çat›flmada bir kifli yaraland›” (ha-
kuvvet ön saflara ulaflmakta dak’› üzerinde Birgün gazetesi Tabii (‹flçi Partisi’nin medya ku- berler.com / ANKA haber ajan-
zorluk çekiyordu. At›lan tafllara ve bu gazetenin ilâve olarak ver- ruluflu) Ulusal Kanal internet si- s›) ya da “Silah›n› çeken bir polis
yukar›dan maden suyu fliflele- di¤i Hrant Dink foto¤raf› bulun- tesinin “Hepimiz Ermeniyiz di- sald›r› s›ras›nda yaralanan flahs›
riyle cevap gelince eylemcilerin du¤u gerekçesiyle gözalt›na ald›- yenlerden Türk bayra¤›na sald›- göstericilerin elinden kurtard›”
bir k›sm› caddenin kenar›ndaki ¤›n›, veya hastanede kendisiyle r›” manfletini de unutmamak ge- (haberler.com / Cihan Haber
dükkânlar›n önüne çekilirken, görüflmeye çal›flanlar›n yine po- rek. Radikal, Birgün ve Taraf, bil- Ajans›) gibi anlafl›lmaz cümleler-
bir k›sm› da ‹sveç Konsoloslu- lis taraf›ndan engellendi¤ini du- di¤imiz kadar›yla emekli memur le yans›tt›lar.
¤u’nun önündeki bariyerleri yamad›k. Anma töreninden son- R›dvan Budak’›n polis kurflu-
kullanarak art›k mutlaka yak- ra kat›l›mc›lar›n kendi inisiyati- nuyla vurulmas›n›n haber de¤eri Adalet ve cesaret
laflm›fl olmas› gereken çevik fiyle ‹stiklâl Caddesi’nde kitlesel tafl›d›¤›na kanaat getiren yegâne ‹flçi Partili provokatörlere sal-
kuvvet müdahalesine karfl› bari- bir yürüyüfl gerçeklefltirildi¤ini, gazeteler oldu. Haberi ajanslara d›rmalar›n› ve daha sonra MHP
kat kurmaya bafllam›flt›. Bu ara- yaklafl›k bin kifliyle bafllayan ey- dayanarak veren internet siteleri binas›n› tafllamalar›n› onayla-
da silah›n› çekerek MHP bina- lemin k›sa sürede iki-üç bin kifli- de (gerek Budak’›n vurulmas›n›, mayanlara “liberal” etiketi ya-
s›ndan ç›kan ç›lg›na dönmüfl lik bir kat›l›mla sürdü¤ünü, gerek 14 göstericinin binbir türlü p›flt›ran ve di¤er eylemcileri teh-
–ve çevresini saran polislerin Kürtçe-Ermenice-Türkçe slogan hakaretle gözalt›na al›narak polis likeye atarak çat›flmalar› k›flk›r-
“abi” diye hitap ettikleri– biri atan kitlenin (hiç de¤ilse Galata- taraf›ndan darp edilmesini ayr›n- tanlar›ysa gerçek “komünist”
polisleri f›rçalarken, gruba der- saray Meydan›’na kadar) vatan- t›l› haberlerle yans›tan Bianet, diye tan›tan al›nteri.net yazarla-
hal müdahale edilmedi¤i takdir- dafllar›n alk›fllar›n› ve deste¤ini Sendika.org ve ‹stanbul Indyme- r›na yürüyüfl s›ras›nda aram›z-
de kendi yöntemiyle karfl›l›k ve- ald›¤›n› gösteren bir kanal ya da dia’y› bu genel de¤erlendirme- da en az bir düzine provokatör
rece¤ini de belli ediyordu. Mü- gazeteye de rastlamad›k. Kanal nin d›fl›nda tutuyoruz; R›dvan oldu¤unu, ancak halk›n büyük
dahale için takviye bekleyen po- D’de Deniz Arman’›n –anma tö- Budak’›n Galip Dede Cadde- deste¤i alt›nda gerçekleflen bu
lisler art›k gerçek bir çat›flmaya reninin kendisinden de önce!– si’nin hemen bafl›ndaki K›v›lc›m kitlesel eylemin tam da liberal
dönüflen tafl ya¤murunu dur- MHP binas›n›n tafllanma görün- Müzik’te yar›m saat bekletildik- medyan›n isteyece¤i gibi sald›r›
durmak ve barikat çevresinin tüleri eflli¤inde “onlar anma töre- ten sonra ambulansa bindirilir- ve çat›flmalarla gölgelenmesine
tam bir cepheye dönüflmesini nine kat›lmaya de¤il, olay ç›kar- ken çekilmifl görüntülerine istan- neden olacak olaylar›n ç›kmas›
engellemek için bir polis arac›n› maya gelmiflti” diye anons etti¤i bul.indymedia adresinden ulafl- için onlara neredeyse hiç gerek
kalabal›¤›n üstüne sürdü. Tak- haber, kat›l›mc›lar›n uzun süre mak mümkün) olay›, “Havaya kalmad›¤›n› hat›rlatmak isterim.

GERÇEKLEfiEMEYEN “NAR” EYLEM‹N‹N ARDINDAN kalabalık kafesler arasında sıkıştırılmasa... O


eylem çok tartışmalı bir eylem. En son gelen
Biz Hrant’ın arkadaflları de¤il miyiz? uyarı şöyleydi: “Eğer polis müdahale etmezse,
biz müdahale edeceğiz.” Çok sert. Genç Siviller
19 Ocak’ta ses yükseltmek isteyenler aras›nda iki sanat kolektifi de vard›. Ç›plak Ayaklar
de aşure dağıtacaklardı, onları da iptal etmişler.
Kumpanyas›’ndan Mihran Tomasyan, “performans”lar›n›n neden engellendi¤ini anlat›yor...
Bu tavır çok benci, iktidar gibi... “Agos’un önü
Hrant Dink’in vuruldu¤u noktada bir “nar Kim ediyor bu telefonlar›? dışında başka bir yerde yapabilirsiniz” dendi,
patlatma” eylemi yapacakt›n›z. “Vurdular bir 19 Ocak Koordinasyonu’ndan arıyorlar, ama ama niye başka yerde yapalım ki? Sonuçta ya-
tane, olduk bin tane” slogan›yla duyurdu¤u- aralarında konuşup konuşmadıklarını bilmiyo- pamadık. Keşke bu ısrar durmamız değil de,
muz eylem niye gerçekleflmedi? rum. Biz de eylemi 11’e çektik. Böylece, daha yürümemiz yönünde olsaydı. Mahkemede ya-
Mihran Tomasyan: Çıplak Ayaklar Kumpan- oralar sakinken yapacaktık eylemi. Üç-dört parız dedik, ama onu da organize etmedik, öy-
yası ve Dans Buluşma’nın ortaklaşa tasarladığı gün kalmışken, bir telefon daha geldi: “İptal le bir günde gerilim yaratmak istemedik.
“Saat 2” randevusunu 19 Ocak’a bir hafta kala edin, Emniyet’le bütün günün programını Nar fırlatma, gelenekten gelen karflılı¤ıyla ve
duyurduk. Herkesin nar fırlatmasındansa, yaptık, koordinasyonun düzenlediği ‘Saat 3’ tüm mecazıyla anlamlı bir eylem fikri olarak
“temsilî olarak bir nar fırlatılsın” dedik. Sembo- buluşması dışında başka hiçbir etkinlik düzen- gelmiflti bize. ‹tirazları ne tam olarak?
lik bir gösteriyle basın açıklamamızı yapa- lenemez.” Orası Agos’un önü, Hrant’ın vurul- “Bizim eylemimiz olsun” fikrine bağlıyorum,
caktık. Önce, Dans Buluşma’dan Kemal’e (Boz- duğu kaldırım ve kaldırımlar kimsenin değil. “sadece Hrant’ın arkadaşları etkinlik düzenle-
kurt) bir telefon geldi, “iptal edin ya da başka Keşke o kaldırımda 19 Ocak günü yirmi farklı sin”. Biz Hrant’ın arkadaşları değil miyiz? Bü-
bir saate çekin” diye. Sonra bana telefon geldi. etkinlik düzenlense, yirmi farklı saatte. Keşke o tün sene bekleyip o gün orada kızgınlığını dışa-

6
Bu tarihî davan›n ard›nda nas›l Üç gün art arda birbirini ta- tiriye kap› açar umuduyla, Tür- nek olarak insanlar› flaflk›nl›¤a
bir kamuoyu deste¤i oldu¤u- mamlay›c› konuflmalar yap›p kiye solunun (da) Ermeni mese- gark ediyor. Toplant›n›n düzen-
nun anlafl›lmas›, zorlu ve uzun adeta bir duetto oluflturaca¤›- lesiyle gere¤ince hesaplaflmad›- lendi¤i ‹talyan lisesinin salo-
bir mücadeleye giriflen Dink ai- m›z Masis Kürkçügil’le Düssel- ¤›n›, bu muhasebeye giriflme- nundan elbette hüzünle, ancak
lesi ve avukatlar›n›n baflar›ya dorf havaalan›na iniyoruz. ‹sti- den konu hakk›nda söz söyle- derdimizi anlatabilmifl, karfl›l›k-
ulaflmas›n›n koflullar›ndan biri. kamet, çeflitli demokratik kitle meyi pek etik bulmad›¤›m› söy- l› söyleflebilmifl olman›n verdi¤i
Bu kamuoyu deste¤ini dava bo- örgütlerinin düzenledi¤i bir pa- lüyorum. Tansiyon yükseliyor. teselliyle ayr›l›yoruz.
yunca canl› tutmak için hep bir- nele kat›laca¤›m›z Frankfurt. Sitemkâr sorular, “biz daima Ertesi gün Berlin’de, Allmen-
likte, örgütlü hareket etmemiz Panelin konuflmac›lar› aras›nda, halklar›n kardeflli¤ini savun- de Derne¤i’nin düzenledi¤i et-
gerekti¤i de âflikâr. 19 Ocak gü- bizden baflka, DTP milletvekili duk!” diyen notlar al›yorum. kinlik, di¤er iki toplant›ya naza-
nü Halâskârgazi’de toplanan Selahattin Demirtafl, Dink ailesi- Türkiye’de 1960’l› y›llardan ran daha büyük bir salonda, da-
kitleye sahip ç›k›lmas› ve bu kit- nin avukatlar›ndan Erdal Do- itibaren sol literatürün önemli bir ha kalabal›k bir dinleyici kitlesi-
lenin iradesinin haberlere yans›- ¤an ve Demokratik Kitle Örgüt- k›sm›n›n Ermenileri ve di¤er ne hitap ediyor. Konuflmalar s›-
mas› sa¤lanarak hem hükümete leri Platformu-Avrupa (DE- gayrimüslim topluluklar› emper- ras›nda Türkçe-Almanca simul-
hem medyaya oraya gelen bin- KOP-A) temsilcisi Özcan Temur yalizmin, kapitalizmin Osmanl› tane çeviri yap›l›yor ve Almanya
lerce insan›n beklentileri hat›rla- var. Kalabal›k seyirci kitlesini topraklar›na nüfuz etme arac›, solundan temsilciler de dinleyi-
t›lmal›yd›. Anma töreninin k›sa oluflturan gruplar muhtelif: arac›s›, komprador burjuvazi ciler aras›nda yer al›yor. Konufl-
sürede bitirilmesine ra¤men bu T‹KKO’cular, PKK’liler, ÖDP’li- olarak gördü¤ünü, 1915’in ise, mac›lardan Ayd›n Engin, bizden
f›rsat› yaratm›flt›k, ancak onu da ler, birkaç Ermeni... bu iflbirlikçi burjuvazinin yerli önce konuflan Almanyal› Ermeni
tören sonras›ndaki yürüyüfle Hrant Dink’i an›yoruz, ama sermaye taraf›ndan elimine edil- bir profesöre hitaben “24 Ni-
kat›lanlar›n baz› ö¤renci grupla- belli ki Türkiyeli siyasî göçmen- mesi olarak alg›land›¤›n›, bu yo- san’da 1915 Felâketi’nde ölenle-
r› taraf›ndan yanl›fl yönlendiril- lerden oluflan kalabal›¤›n yegâne ruma s›n›fsal bak›fl›n de¤il, etnik rin an›s›na düzenlenecek bir et-
mesi nedeniyle heba ettik. Uma- amac› Hrant Dink’i anmak de¤il. bir tarih kurgusunun hâkim ol- kinli¤e seve seve sizinle birlikte
r›z bir dahaki sefer örgütlü ve Soru-cevap fasl›nda Türkiye si- du¤unu söyleyip murad›m› an- kat›l›r›m. Ama bir flart›m var: Bu
gerçekten bir arada hareket ede- yasetine dair pek çok soru geli- latmaya çal›fl›yorum, ama belli ki etkinlik düflmanl›k yayan, öfke
rek bir y›l önce hepimizin his- yor. Bir ara, Demirtafl’a “Diyar- söylediklerim ikna edici bulun- tohumlar› saçan bir havada ol-
setti¤i dayan›flma ruhunun kay- bak›r surlar›n› koruyabilecek mi- muyor, salondaki hoflnutsuzluk mamal›” dedi¤i için baz› dinleyi-
bolmaya mahkûm bir yan›lsa- siniz?” sorusu bile soruluyor. So- havas› bütünüyle da¤›lm›yor. ciler taraf›ndan “ezen ulusun ay-
madan ibaret olmad›¤›n› göste- rudaki ironiyi kaç›ran Diyarba- Oysa ertesi gün, Köln’de, d›n›” olmakla itham ediliyor. En-
rebiliriz. Tören s›ras›nda ve son- k›r milletvekili bafll›yor bir siya- ÖDP-Almanya’n›n düzenledi¤i gin’in konuflmas›nda, Hrant
ras›nda daha militan bir tav›r setçi gibi yan›tlamaya: “Diyarba- ve Kürkçügil’le birlikte kat›ld›- Dink’in “gücün terörüne ve terö-
ortaya konmas›n› talep edenler- k›r surlar›n›n binlerce y›ll›k tarihi ¤›m›z toplant›n›n dinleyicileri rün gücüne karfl›” oldu¤unu ha-
le aralar›na mesafe koymaya ça- vard›r, elbette gerekli bak›m ve özelefltiriye daha haz›r görünü- t›rlatmas›, salonda bulunanlar›n
l›flanlara da, bu vesileyle Rakel onar›m...” Nihayet, sa¤dan sol- yor. Söz alanlardan baz›lar›, bir k›sm›n› rahats›z ediyor. Top-
Dink’in sözlerini hat›rlatmakta dan müdahalelerle kastedilenin Türkiye’de Ermeni ya da Sürya- lant› süresinin dolmas› sayesin-
fayda var belki: Bugün yas da, ne oldu¤unu anlay›p kendisin- ni varl›¤›ndan, 1915 Felâke- de, tart›flma bir tats›zl›¤a dönüfl-
kardefllik de cesaret istiyor; ada- den beklenen yan›t› veriyor. ti’nden veya Seyfo’dan ancak meden sona eriyor.
let cesaret istiyor. Birkaç dakika sonra, Özcan Almanya’ya göç ettikten sonra Rüzgâr gibi geçen Almanya
–Batu Boran Temur’a DEKOP-A’n›n bileflen- haberdar oldu¤unu belirtme ih- seyahatinden dönüflte, bir yaban-
lerinden birinin platformdan ç›- tiyac› duyuyor. Gelen sorular, c›n›n acemi bak›fl›yla, göçmenlik
Solun göçmenlik halleri kar›lmas›yla ilgili bir soru yö- ço¤unlukla Hrant Dink’i ve Tür- halleri üzerine düflünüyorum.
FRANKFURT/KÖLN/BERL‹N– neltiliyor. Temur’un, sorunun kiyeli gayrimüslimlerin yaflad›- Almanya’daki Türkiyeli siyasî
18 Ocak 2008. Frankfurt, Köln sahibine orada bulunma nede- ¤› sorunlar› anlamaya yönelik. göçmenler, esas›nda ciddi bir si-
ve Berlin’de yap›lacak üç ayr› nimizi hat›rlatmas›n› bekliyo- Hep birlikte, Bülent Ar›nl›’n›n yasî potansiyele sahip. Ancak
Hrant Dink anma toplant›s›na rum, ama nafile. Heyecanl› he- harikulâde belgeseli “K›rlang›- belli ki, göçmenli¤in insan› k›s›t-
kat›lmak üzere Almanya yolun- yecanl› yan›tl›yor. c›n Yuvas›”n› izliyoruz. Ar›n- layan, fikirsel çeflitlili¤e ket vuran
day›m. Akl›m ‹stanbul’da yap›- Konuflma s›ras›nda, Ermeni l›’n›n filmi, hem Hrant Dink’in yönleri sürekli devrede. Pek ço¤u
lacak anma törenlerinde, ama “o sorununun Türkiye’de nas›l al- hangi mücadelelerin içinde yo¤- Türkiye’den 25-30 y›l önce göç et-
u¤ursuz günün y›ldönünümün- g›land›¤›ndan söz ederken, kar- rularak kendini var etti¤ini an- mifl, 12 Eylül’ün dehfletinden
de ‹stanbul’dan uzakta olmak fl›mda solun çeflitli gruplar›n› lat›yor, hem de devletin gayri- kaçm›fl bu insanlar, Almanya’da-
belki de daha iyi” diye düflüne- bir arada bulmufl olman›n ver- müslim vak›flar›na nas›l el koy- ki siyasî ve gündelik yaflamla
rek kendimi avutuyorum. di¤i heyecanla ve bir tür özelefl- du¤unu gösteren harika bir ör- sa¤l›kl› bir iliflki kurabilmifl de-
¤iller. Türkiye’yi takip ediyorlar,
Türkiye’yi düflünüyorlar, ancak
19 Ocak günü Mihran aradaki zamansal ve fiziksel me-
Tomasyan, di¤er
vurmak isteyenleri de minibüs üzerinden çok ter- arkadafllar›yla birlikte safe, buralar› alg›lamalar›nda da
biyesiz bir şekilde susturdular. “Mecidiyeköy yolu Aret G›c›r’›n çeflitli sorunlar yarat›yor. Dünya-
açık, Taksim’e gidilebilir” gibi duyurular yapan ki- karikatürünü tafl›yordu ya salt kendi örgütlerinin priz-
şiyi belediye görevlisi zanneden olmuş, çünkü ikti- mas›ndan bakmak gibi bir kusur,
dar tavrı var seste. Bırakın kalalım orada, bizi niye baflkalar›n›n hikâyelerini dinle-
yolluyorsunuz? İkinci yılında eylemin içeriğinin mek konusunda da ciddi bir pra-
tartışılması lâzım, şikâyetçiyim. tik eksikli¤i hissediliyor. Dinleyi-
19 Ocak gecesi Lütfi Kırdar’daki anma bulufl- ciler aras›nda gençlerin neredey-
masında sahneye çıktınız... se hiç bulunmamas›, kuflaklar
Kardeş Türküler, Aynur, Livaneli, Erkan Oğur aras›nda bir kopuklu¤a da iflaret
çıktıktan sonra gecenin çemberinin dışında mı ediyor. Hrant Dink’i anmak ama-
kalırız diye korkuyorduk, ama sevildi gösteri. Belli c›yla düzenlenmifl etkinliklerde
kişilere davetiyelerin dağıtıldığı bir geceydi. Böyle dahi insan› ortama yabanc›laflt›-
bir etkinlik de olmalı, ama daha fazla katılıma açık ran girift tart›flmalar›n içine düfl-
bir şeye dönüştürmek de iyi olur. Sansürsüz bir mek, söz konusu potansiyelin
canlı yayın belki çok etkili olur. Kürtçenin, Ermeni- gerçekleflmesi için epey kafa yor-
cenin söylendiği, mahkeme sürecinin anlatıldığı... mak ve mesai harcamak gerekti-
Ha bunu yayınlayacak yer bulunur mu, zor. ¤ini a盤a ç›kar›yor.
–Rober Koptafl

7
bulunmaya gidiyor. Savc› ö¤rencileri
AFYON KOCATEPE ÜN‹VERS‹TES‹’NDE KU KLUX KLAN FAAL‹YETLER‹ azarl›yor, “ben ne bileyim sizi kim kaç›r-
d›, teflhis edebilir misiniz?” diyor. Zaten o

Linç timleri iflbafl›nda kiflileri okuldan tan›d›klar›n› söylemeleri-


ne ra¤men, bu ö¤renciler savc›l›ktan ko-
vuluyor ve dilekçeleri iflleme konmuyor.
Afyon’da Kürt ö¤renciler için hayat tam bir cendere demek. fiehir halk› taraf›ndan
Hiçbir yarg›sal kurum ve kolluk idaresi
d›flland›klar› yetmiyormufl gibi, örgütlü fliddete ve iflkenceye de maruz kal›yorlar. böylesi bir keyfî tutum sergileme hakk›na
‹nsan Haklar› Derne¤i’nden avukat Sinem Coflkun, yaflanan dehfleti anlat›yor... sahip de¤ildir. Baflsavc›ya bu flikâyeti ak-
tard›¤›m›zda, o günün yo¤un
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ülkü- bir gün olabilece¤ini, böyle so-
cü ö¤renciler iki Kürt ö¤renciyi zorla yut suçlamalar›n s›k geldi¤ini,
al›koydu ve iflkence yapt›. Olay nas›l hepsini iflleme koyamad›klar›n›
meydana geldi? söyledi. “Delil yok diyorsunuz,
Sinem Coflkun: Diyarbak›rl› Hayretul- ama delilleri toplamak savc›l›-
lah Alkan ve Mardinli Nezir Çin, Cevdet ¤›n görevidir” dedik. Hiç kimse
Ba¤ca’n›n konserine gittikleri gerekçe- kendisine sald›ranlar›n isimleri-
siyle, 7 Ocak’ta ülkücü ö¤renciler tara- ni bilmek, onlar› tan›mak zorun-
f›ndan kaç›r›l›p iflkence görmüfller. Za- da de¤il. Bir hukuk devletinde
ten bir buçuk y›ld›r ülkücü ö¤renciler ve soruflturma sürecinin eksiksiz
okulun kap›s›ndaki güvenlik görevlileri biçimde savc›l›k taraf›ndan ger-
taraf›ndan tehdit ve taciz ediyorlarm›fl. çeklefltirilmesi gerekiyor.
Konsere giden di¤er Kürt ö¤rencilerden Afyon’daki iflkence olay›n›n
de tehdit edilenler var. Türkiye genelin- ard›ndan kaç kifli tutukland›?
deki araba yakma olaylar› da bahane Gözalt›na al›nan on kifliden üçü
gösterilerek baz› ülkücüler özellikle teflhis ediliyor ve tutuklan›yor.
Kocatepe Üniversitesi ö¤rencileri
Hayretullah Alkan’› kaç›rmak için plan Karfl› taraf›n avukatlar› itirazda
Hayretullah Alkan ve Nezir Çin
yap›yormufl. Önce ülkücü ö¤renciler ta- bulunuyor ve bizim döndü¤ü-
raf›ndan görüflmek üzere bir çay bahçe- müzün ikinci günü tahliye ka-
sine ça¤r›l›yorlar, ama durumdan tedir- Vali yard›mc›s›n›n tepkisiyse biraz poli- rar› veriliyor. Savc›l›¤a olaya kar›flan befl
gin olduklar› için gitmiyorlar. Okula gir- tikti. “Burada insanlar›n güvenlik sorunu Emniyet ö¤renciyi daha bildirmifller. Ama her-
mek üzereyken yanlar›na yaklaflan dört varsa, bu Afyon’dakilerin sorunu de¤il- müdürü, olay› hangi bir ifllem yap›lmad› onlarla ilgili.
kifli kendilerini polis olarak tan›t›yor ve dir, da¤dakilerin ve Meclis’tekilerin so- beklediklerini Okulda kahraman ilan edilmifller hatta.
birlikte yürümek istediklerini söylüyor- runudur” dedi, yine floke olduk. Kendisi söyledi bize. Biz gitti¤imizde ö¤rencilerin yüzleri hâlâ
lar. Daha sonra bu say› art›yor ve okula ayn› zamanda ‹l ‹nsan Haklar› Kurulu Afyon’daki Ülkü yara bere içindeydi, flifllikler vard›. Ciddi
bir kilometre uzakl›kta ülkücülerin kal- baflkan›. Olaya böyle yaklaflmas› çok Oca¤›’na yeni bir psikolojik travma yafl›yorlard›. Di¤er
d›¤› bir eve zorla götürülüyorlar. O gün kayg› verici. Esnaf ve halkta da benzer bir reis atamas› ö¤rencilerin de çok tedirgin bir ruh halle-
eve girip ç›kan ve bu iki ö¤renciye darp bir yaklafl›ma flahit olduk. Bu olay›n Af- olmufl. “Bu reis ri vard›. E¤itimlerini de düzgün sürdüre-
eylemine kar›flan 20-25 kadar ülkücü yon içinde kalmas› için çok u¤rafl›lm›fl. kendini ispat miyorlar. Mümkün oldu¤unca yaln›z
varm›fl. Befl saat boyunca iflkence, darp, Kürt ö¤renciler tecrit edilmifl durumda etmek için gezmemeye çal›fl›yorlar, evlerinde grup-
hakaret ve tehditlere maruz kal›yorlar. yafl›yor orada... bir fleyler lar halinde kal›yorlar.
Haber alamay›nca arkadafllar› flüphele- Mahkeme sonucunda suçlular›n ceza- yapacakt›, biz Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde 27-29
niyor, sürekli telefonla ar›yorlar, ama ül- land›r›laca¤›n› düflünüyor musunuz? ev bask›nlar› Nisan 2007’de gerçekleflen Sosyoloji
kücüler görüflmelerine izin vermiyor. Savc›n›n beyan›n›n hiçbir yerinde iflkence bekliyorduk” Ö¤rencileri Kongresi’ne de ülkücüler
Sonra sesi d›flar› verdiriyorlar, iki-üç gö- sözü geçmedi. “Basit bir yaralama olay›- dedi. Bu olay›n bask›n yapm›flt›.
rüflme sonra arkadafllar› “yar›m saat d›r ve hak etmemelerine ra¤men o olaya Afyon içinde Hepsi birbirine ba¤l›. Yaflad›klar› taciz
içinde gelmezseniz polise gidiyoruz” di- kar›flan insanlar› tutuklad›k” dedi: “Sizin kalmas› için çok ve tehdit olaylar›n› resmî kurumlara gö-
yor. Tedirgin olup ikisini de b›rak›yorlar. ›rkç›l›k, bir linç kültürü veya Kürt ö¤ren- u¤rafl›lm›fl. Kürt türmemelerinin bir nedeni de geçen se-
Olay yerine siz ne zaman gittiniz? cilere karfl› bir hareket oldu¤una yönelik ö¤renciler tecrit ne yaflanan bu olay. Orada bir ö¤renci
‹HD heyeti olarak 11 Ocak’ta Af- hassasiyetiniz oldu¤undan tutuklad›k. edilmifl Emniyet’e baflvuruyor ve ma¤durken
yon’dayd›k. Ö¤renciler b›rak›l›r b›rak›l- Bir hafta tutukluluk karar› verdik. Yoksa durumda tutuklan›yor, galiba örgüt üyeli¤i suçla-
maz di¤er arkadafllar› taraf›ndan da fli- basit bir yaralama, adam kaç›rma olay›- yafl›yor orada. mas›yla. Bunu bilen di¤er ö¤renciler ka-
kâyet baflvurular› olmufl. Cumhuriyet d›r. Bir y›l veya iki y›lll›k bir ceza süresi ç›r›l›nca ve iflkenceye maruz kal›nca
Savc›l›¤›, Emniyet Müdürlü¤ü, Valilik var, tutukluluk da gerektirmiyor. Bizi il- ak›llar›nda bir soru iflareti oluyor, flikâ-
ve Rektörlükten randevu talep ettik. gilendiren as›l suç k›sm›, ö¤rencilerin te- yet etsek mi, etmesek mi diye... Af-
Rektörlük haricindeki merciler görüfl- lefonlar›n›n geri verilmemifl ve ceplerin- yon’dan önce Mu¤la Üniversitesi’nde
meyi kabul etti. Ö¤rencilerin aileleriyle, deki paraya da el konmufl olmas›d›r. Bi- yaflanan olaylar vard›: Polisle ülkücüle-
tehdit edilen, linç giriflimlerine maruz zim için önemli olan, olay›n gasp oluflu- rin birlikte gerçeklefltirdi¤i olaylar›n gö-
kalan baflka ö¤rencilerle de görüfltük. dur.” Olay›n siyasî arka plan›n› çok ötele- rüntüleri de vard› elimizde. Bu olaylar
Resmî görüflmelerde bir ilerleme sa¤la- yen bir yaklafl›m içindeydi savc›. son dönemdeki siyasal geliflmeler-
nabildi mi? Asl›nda bütün resmî kurumlarda Sinem den kaynaklan›yor. Paramiliter
‹lk etapta Emniyet müdürüyle görüfltük. kendilerini aklama çabas› vard›. Coflkun gruplar›n hareket serbestisi ka-
Bu olay› beklediklerini söyledi bize. Af- Savc› “suç oluflmadan biz kar›fla- zanmas›yla hedef gösterilen Kürt
yon’daki Ülkü Oca¤›’na yeni bir reis ata- may›z” diyordu, vali de “suç ol- gençleri var. Özellikle bat› illerin-
mas› olmufl. “Bu reis kendini ispat etmek du¤u zaman zaten bizim yapaca- deki üniversitelerde çok fley yafla-
için bir fleyler yapacakt›, biz ev bask›nla- ¤›m›z bir fley yok” diyordu. Savc›- n›yor. Önceden bunlar gizli ya-
r› bekliyorduk” dedi Emniyet müdürü. l›ktaki görüflmemizdeki bir p›l›yordu, adlî makamlara akta-
Söylefli: Çi¤dem Öztürk

Hepimiz floke olduk, “nas›l engellemi- önemli nokta da fluydu: Bir ö¤- r›ld›¤›nda da “failleri bulunam›-
yorsunuz bunu” dedik. “Olay jandarma renciyi memleketine gitmek ister- yor” diye örtbas edilirdi. Neyse
bölgesinde gerçekleflti” dedi. Baz› istih- ken otogarda kaç›rmak istiyorlar. ki flimdi resmî sürece dahil edili-
baratlar ald›¤›n› ve özellikle Kürt ö¤ren- Uzaktan sivil polisleri görünce yor bu olaylar. Ama Türkiye’nin
cilerin uzaktan takip edildi¤ini belirten kaç›rmaktan vazgeçiyorlar. Ö¤- gündemine giren önemli cina-
beyanlar› oldu. Çok ciddi bir güvenlik renci memleketinden Afyon’a dö- yetlerde bile hukuksal süreç iflle-
sorunu oldu¤unu bizzat kendi söyledi. nünce savc›l›¤a suç duyurusunda tilmiyor.
8
TAHA PARLA’NIN GÖZÜYLE HUKUK, S‹YASET, D‹N VE TÜRBAN

Laikli¤in flart› kaç?


Haftalard›r türbanla yat›p türbanla kalk›yoruz. Söylenmedik ne kald›? Çok fley!
Zira, ilkelilik, tutarl›l›k, bütünsellik mumla aran›yor, oportünizm, riyâkârl›k,
tehdit, flantaj kol geziyor. Taha Parla’ya ba¤lan›yoruz.

olarak, iktisaden müreffehleflen ve siya-


I. G‹R‹fi seten güçlenen bir taflra ili (metropollere
de kaymakta olan) yeni burjuvams› han›-
stbafll›¤a “türban”›n koyulmas›, so- mefendi zümresinin/sosyal s›n›f kesimi-
Ürun böyle an›ld›¤› içindir, yoksa ko- nin kafa giysisi niteli¤ini tafl›yordu.
nu “baflörtüsü” olmal›d›r. En az üç-dört Demek istedi¤im, “türban” teriminin
düzlemde ilerlemek gerekir: (1) Genel faydas›, iflin sosyal s›n›f boyutunu dikka-
Laiklik, (2) Teoloji, (3) Anayasa, (4) Gün- te getirmesinde. Eflitli¤e ve devrime do¤-
lük Sosyal ve Politik Hayat. Bu yaz› par- ru hareketlilik anlam›nda de¤il, bir ara
ças›nda sadece (2) ve (3)’ten, o da k›s- tabakan›n, bir üst s›n›f kesimine iltihak
men, söz edebilece¤im. etmesi, iktidar blokunun efli¤inden ad›-
Bafllama ân›nda kendi duruflumu be- m›n› atmaya bafllamas› ve kendisine as›l
lirteyim: (1) Laikli¤e karfl› tek, birinci, bunun için k›z›lmas› anlam›nda. “Laik-
bafll›ca “tehlike” türban de¤ildir; bir sürü lik”, “irtica”, “fleriat”, “cumhuriyet kaza-
baflka önemli politik-ideolojik, anayasal- n›mlar›”, bu ba¤lamda, önemli ölçüde
kurumsal ihlâl zaten mevcuttur. fiimdiki retorik-polemiksel kamuflaj tülbentleri.

“Oyun” (2003) Extramücadele


iktidar ile muhalefetin (ki daha önceki ik- Yoksa, içerik olarak mesele, baflörtüsü.
tidarlard›) fleriklik etti¤i, kâh benzer, kâh Ve o da dinî-teolojik olarak o kadar da
farkl› nedenlerle, yaklafl›mlar sonucu. (2) karmafl›k de¤il.
Bir “alt-alt mezhep” “laikler” ile öbür
“alt-alt mezhep” “anti(!)-laikler”in tür- Pani¤e kap›lmadan, flantaj yapmadan
ban/kad›n/genç k›z/k›z çocu¤u üzerin- Yaklafl›m›m›n ç›k›fl noktalar›ndan birini
den yürüttükleri k›s›r düflünsel ve siyasal bafltan belirteyim: Baflörtüsü, bir anaya-
çekiflmenin ard›nda paylaflt›klar› ve sor- sa, hatta yasa konusu de¤ildir. Tüzük-
gulamad›klar› anti-laik düflünceler, fiil- yönetmelik konusu olmas› tart›fl›labilir.
ler, kurumlar mevcuttur. (Örne¤in, bun- As›l görüflülüp, anlafl›l›p uygulamaya sonuç, bir belirti, bir belirlenen oldu¤u-
lar›n birincisi Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n› konulmas› do¤ru olacak düzlem, genel nun teslim edilmesi konusudur.
kurmufltur ve korumaktad›r; ikincisi de (ve güvenlik alt›nda bulunmas› gereken) Ve bütün bunlar, müminler (imanlar
sorgulamamakta ve hele la¤vedilmesini hak ve özgürlükler anayasal ve di¤er ya- de¤il) rencide ve ma¤dur edilmeden, ay-
asla düflünmemektedir.) (3) Meselelere sal planlarda ilkeli-bütünlüklü biçimde n› flekilde seküler/lâdini/hümanist ah-
iki taraftan herhangi birinin aç›s›ndan ve çözüldükten sonra, yurttafl taraf›nda lâk erbab› da rahats›z ve mutazarr›r edil-
saflar›ndan bakm›yorum –taraflar›n üye- hak, özgürlük/kimlik güvencelerinin ya- meden, “herkes için eflitlik” kural›nca, te-
lerinin ço¤unlu¤unun kayg›lar›na sayg› fland›¤› medenî, ço¤ulcu günlük yaflam mel hak ve hürriyetler (evrensel) çerçe-
duydu¤um halde. düzlemi ile devlet-hukuk-siyaset-idare vesinde yap›lmal›d›r. Resmî ideolojilere,
“Türban”
taraf›nda da (tüm organlar› ve tüm tasar- yerel tarihçelere saplanmadan, ama tabi-
teriminin
Türban›n s›n›f boyutu ruflar›yla) bu güvencelerin sa¤land›¤› i ki bunlar› da dikkate alarak, güç kullan-
faydas›, iflin
Türban, “laik”-Müslüman Cumhuriyet kamusal (dar politik kamusal dahil) düz- madan veya kullanma tehdidi savurma-
sosyal s›n›f
Türkiyesi’nin hem milliyetçi hem Bat›c› lemdir. dan, pani¤e kap›lmadan ve flantaja bafl-
boyutunu
burjuva flehir han›mefendilerinin k›smen Konu, gerçek laik ve demokratik ve vurmadan, esas itibariyle iki taraftan da
dikkate
Avrupa’n›n yoz aristokratik kal›nt›lar›na tabii ki sivil bir hukuk devletinin geliflti- kad›n üzerinden yürütülen k›s›r ve riya-
getirmesinde.
öykünerek, k›smen Osmanl›-sarayl› süs- rilmesi, bunun için gerekli anayasal ve kâr bir siyaset itiflmesine gönül indirme-
Bir ara
lü bafl bezlerine nostalji duyarak, k›smen onu izlemesi gereken yasal düzenlemele- den müzakere edilmelidir.
tabakan›n
de “iyi” ‹slâm’›n örtünme buyruklar›na rin yap›lmas›, düflünce-ifade, vicdan-
bir üst s›n›f
uyarak harmanlad›klar› bir flapkams› ge- inanç, ö¤renme-ö¤retme (e¤itim de¤il),
kesimine iltihak
II. TEOLOJ‹
reçti. Ve yaln›zca üçüncüsü ve onun do¤- bilim-sanat, araflt›rma-yaratma hak ve
etmesi, iktidar
rusu (‹stanbul flivesi gibi) de¤ildi. Kibar- özgürlüklerinin korunmas›, geniflletil- öndermeler ve al›nt›lar yapaca¤›m
d›, fl›kt›, müreffehti, s›n›fl›yd›. Anadolu
(köylü) kad›n›n baflörtüsünden üstün ol-
mesi, güvenlik alt›na al›nmas›, bunun il-
kesel ve bütünlüklü biçimde gerçekleflti-
blokunun
efli¤inden
G metin, bafllang›çta Dünya ‹slâm Bir-
li¤i’nin talebi üzerine Marmara Üniversi-
ad›m›n› atmaya
du¤u kesindi. Daha çok da sokakta ve rilmesi, partizan ve eyyamc› ve akl›s›ra tesi ‹lahiyat Fakültesi’nce alt› kiflilik bir
bafllamas› ve
misafirli¤e gidilirken giyilirdi. Tesettür manipülatif saiklerle yap›lmamas›, bun- heyete haz›rlat›lan ve ilk bask›s› 1982’de
kendisine as›l
amac› yar›m/çeyrekten fazla de¤ildi. lar›n günü kazanma meselesi de¤il, bir gerçeklefltirilen, Medine-i Münevve-
bunun için
Namaz da k›labilen, ama fleriat isteme- toplumun (geçmifline geçmifl ola) bugü- re’den ve Türkiye Diyanet Vakf›’ndan
k›z›lmas›
yen modern-geleneksel ninelerinizin ev- nüne ve gelece¤ine de yaz›k etmeme me- gelen talepler de de¤erlendirildikten
anlam›nda.
de kulland›klar› tülbent de de¤ildi. selesi oldu¤unun kabul edilmesi, iflin sonra ‹FAV’›n 1991 tarihli izni ve TDV
Yoksa, içerik
1980’lerden sonra tekrar karfl›m›za sembolik (olumlu-olumsuz) bir fikrisabi- mütevelli heyetinin ayn› tarihli karar›yla
olarak mesele,
ç›kt›¤›nda yine “halk ‹slâm›” kad›n›n›n te indirgenmemesi, yani baflörtüsüne bas›lm›fl olan Kur’an-› Kerim ve Aç›kla-
baflörtüsü.
baflörtüsü de¤ildi. Metropol burjuvazisi- odaklan›lmamas›, eksik ve tutars›z bir la- mal› Meali, Ankara, 1993 tarihli/künyeli
ne mensup han›mefendilerin flapkas› da iklik zihniyet ve yap›s›n›n ve bu genel metindir.
de¤ildi. Birinciyi yine “aflarak” ve ikinci- sorunun sadece göstergelerinden biri ol- Anlam yorumu ve izleyecek normatif
den de art›k “geri kalmayarak”, dinî ge- du¤unun idrak edilmesi, bir belirleyici de¤erlendirme, ancak, orijinal metnin ne
rekleri de teolojik/siyasî/ticarî olarak neden, bir aç›k ve yak›n tehlike (karinesi) oldu¤u, lafzen ne dedi¤i (do¤ru) tesbit
yerine getirecek flekilde ve kocalar›n›n oldu¤u paranoyas›n›n veya takti¤inin edildikten sonra (sa¤l›kl›) yap›labilecek,
yükselen iktidar ve statülerine de paralel terkedilmesi, baflörtüsünün yaln›zca bir yap›lmas› gereken bir ifltir. Yoksa, hata,
9
yersiz kör dö¤üflü, manipülasyon riski, m›fl ve düzgün de¤erlendirilmemifl olan istisna edilen ‘görünen k›s›m’ ise, kad›n›n
objektif/sübjektif tahrifat, çözümsüzlük, (4.) Nisa (Kad›n) (en-Nisâ) Sûresi’ndeki yüzü, elleri ve –bir görüfle göre– ayaklar›d›r.”
tarihe/düflüncelere/yönteme sayg›s›zl›k, kad›nla ilgili ve çokefllilik, tahditsiz cari-
kaç›n›lmaz sonuçlardan baz›lar›d›r. Bir ye, mehir, miras, fuhufl (sopa, recm), top- “Çene alt› / GATA” formülü
doktrinin ve onun hükümlerinin do¤ru lumsal cinsiyet, erkek üstünlü¤ü, yetim Dikkat buyrulsun ki, bu otorite de, “zi-
mu, yanl›fl m› oldu¤unun, konu ne denli k›zlar›n mal›, haram kar›lar, helâl zevce- net”in kad›n vücuduna iliflkin oldu¤u
nazik olursa olsun, karfl›l›kl› sayg›yla ve ler, dayak, mutlak itaat ve di¤er yorumunu daha kuvvetli bulmaktad›r.
usûl-adap içinde tart›fl›lmas› noktas›na önemli konulara iliflkin hüküm- Ayet ve yorum metinlerindeki birçok
gelene kadar/gelebilmeden önce, kasit- lere burada girmeyece¤im ama, baflka zenginli¤e burada giremeyece-
ten/cehaletten/metodsuzluktan ötürü “laik bafl› aç›kç›l›k” ile “mürte- ¤im. Yaln›zca fluna dikkat çekelim:
bir metni (veya maddî veriyi veya tarihî ci türbanc›l›k” aras›nda sürüp Kur’an’daki örtünme tan›m› ve ölçü-
olguyu) kayna¤›na gitme zahmetini ve giden ve, münazara böyle yü- sünü (“yakan›n üzerine kadar”),
vecibesini yerine getirmeden, ehliyetsiz rütülmeye devam edilecek “çene-alt›/GATA“ formülü (teolo-
simsarlardan yola ç›karak ahkâm kesmek olursa, sürgit devam edecek jik iflbirli¤ini de gösteren AKP-TSK
–ister ilahiyatç› olun, ister herhangi bir olan kördö¤üflünü belli ölçüde aras›nda) olarak keflfetmeyi bu ka-
alan›n profesörü, ister papa ister halife giderebilecek, daha medenî ve dar beklemek gerekiyor muydu?
olun– söz söyleme (meflru) hakk›n›z do¤- rasyonel bir diskura zemin haz›rla- “Yaka üstü”, “çene alt›”, “boyun hi-
maz bile. Kendinizi, partizanlar›n›z›, ka- yabilecek bir egzersiz olarak bu- zas›” vb. ölçülerin tart›fl›labilece¤i gri
muoyunu avutabilirsiniz ve bunlar›n nun da fazla uzatmadan yap›l- tampon bölge çok dar: Gerdan ve bo-
hepsine de zarar verirsiniz. mas›n› önerece¤im. yun hiç mi görünmeyecek, görünecek-
Dinî metinler do¤alar›, tan›mlar› ge- se 5-6 santimlik bir anatomik fleritten
re¤i, yoruma en az aç›k olanlard›r. Tabii Nur suresi ne diyor? “Bar›fl orman›” (2003) bahsediyoruz. Eller için hüküm belli;
Extramücadele
ki, bunlar için bile belli bir yorum menzi- “Nisa”ya girmiyoruz ama, eldeki konu- ayaklarda ise yine küçük/dar bir müna-
li/aral›¤› vard›r. Ama, örne¤in, resim ya do¤rudan çerçeve ve özel hüküm (ve zara menzili var: bilek dahi mi görünme-
elefltirisindeki kadar yoktur. Veya: tan›m) getiren (24.) Nur Sûresi’ni (en- yecek, yoksa tuman lasti¤i uyluklara
Kur’an’›n muhkem hükümleri, mütefla- Nûr), yukar›da sözünü etti¤imiz kaynak- do¤ru biraz daha yukar›ya ç›kabilir mi?..
bih hükümleri kadar bile yoruma aç›k de- tan birlikte okumak zorunday›z. Yorum Bunlar münazaraya de¤er mi, baflka ifl
¤ildir. Bu temay› uzatmayaca¤›m; müna- ondan sonra, normatif münazara daha kalmad› m›, bu saatte skolastik spekülas-
zara derindir. fiu kadar›yla yetineyim: sonra, düflünce-ifade ve hukuk-siyaset yona gerek ve zaman var m›, ayr›. (Bask›
Otoritatif ve kanonik “kabul edilmifl” di- plan›nda ne yapaca¤›z –daha da sonra. yapm›yorum, sadece fikir söylüyorum.)
nî metinlerin tam ne dedi¤ini bilme- Nur Sûresi, zina için bekârlar ve evli- Genel örtünme, ziynet örtme, saç-bafl
Kur’an’daki
den/göstermeden, türban, recm, toplum- ler için cezalar› (s›rayla sopa ve tafllama örtme, Kur’an’da var m›, yok mu; ne ka-
örtünme tan›m›
sal cinsiyet, insan (ve haklar›) konusunda –evet, “recm”) söyledikten, kad›nlar›n ve dar/nereye kadar örtme var, ne dahil, ne
ve ölçüsünü
kimi sosyal bilimcilerin ikinci ve üçüncü erkeklerin birbirlerine bakmalar›n›/göz hariç; aile/hane içindeki erkekler için ne
(“yakan›n
el “yorum”lar›yla ifl götürülemez. Yaln›z dikmelerini/göz koymalar›n› (göz zina- k›s›tlama (rahatl›k), baflka erkekler için
üzerine kadar”),
ahlâkî de¤il, metodolojik günaht›r. Onun s›?) yasaklad›ktan vs. sonra, do¤rudan ne k›s›tlama var; özel alanda nas›l, ka-
“çene-alt›/
için, görece sahih kabul edilen (bir) metin do¤ruya sadedimize, örtünmeye geliyor musal durumlarda nas›l; zinet (tak›-mü-
GATA“ formülü
üzerinden konuflmal›y›z. (24/31): cevher mi, yoksa kad›n›n gizli bedensel
(teolojik
Somutlarsak, bir sürü örnekten ve “Mümin kad›nlara da söyle: Gözlerini hazineleri mi1; görünen yerler (yüz, eller,
iflbirli¤ini de
konudan biri olmak üzere, baflörtüsü (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve ayaklar?) nedir, ne kadar örtülür, kime
gösteren AKP-
(veya recm veya XYZ dinî buyruk) iyi- iffetlerini esirgesinler. Görünen k›s›mlar› ne kadar› gösterilir/gösterilmez; baflör-
TSK aras›nda)
dir/kötüdür, do¤rudur/yanl›flt›r diye müstesna olmak üzere, zinetlerini teflhir et- tüsü neyi içine al›r, neyi almaz, yaka üs-
olarak
tabii ki konuflmal›y›z. Bu olur ve gerekli- mesinler. Baflörtülerini, yakalar›n›n üzerine tüne2 kadar gelmeli derken tam s›n›r ne-
keflfetmeyi bu
dir. Ama birkaç olmayacak örnek vere- (kadar) örtsünler. (abç) Kocalar›, babalar›, dir; saç ve kulak içerde kalacak, ama ger-
kadar beklemek
yim: Baflörtüsü kötüdür, çünkü/zaten kocalar›n›n babalar›, kendi o¤ullar›, kocalar›- dan ve boyuna tam ne olacak?
gerekiyor
Kur’an’da da (hatta benim Kemalist/Di- n›n o¤ullar›, erkek kardeflleri, erkek kardeflle- Pakistanl› Benazir Bhutto, gür saçla-
muydu?
yanetçi/Sünni –hepsi de “en son ve en rinin o¤ullar›, k›zkardefllerinin o¤ullar›, ken- r›na, kay›nca daha ço¤unu gösteren, usû-
mütekâmil”– resmî Kur’an›m’da) yoktur di kad›nlar› (mümin kad›nlar), ellerinin al- len düzeltince hâlâ en az üçte birini aç›k-
derseniz, olmaz. Çünkü vard›r. (Ve ben- t›nda bulunanlar (köleleri), erkeklerden, aile- ta b›rakan bir flal örtüyordu; Kraliçe (ve
ce yanl›flt›r da. Ama daha oraya gelme- nin kad›n›na flehvet duymayan hizmetçi vb. güzellik kraliçesi) Ürdünlü Raina saç›n›
dik.) Tersinden de gidelim. “Baflörtüsü tâbi kimseler, yahut henüz kad›nlar›n gizli tamamen aç›kta b›rak›yor. Farkl› Müslü-
iyidir, çünkü/zaten Kuran’da vard›r, kad›nl›k hususiyetlerininin fark›nda olmayan man milletlerin biraz farkl› yorumlar›na
emredilmifltir/önerilmifltir” derseniz, bu çocuklardan baflkas›na zinetlerini gösterme- yer yok de¤il, ama burada bizi öncelikle
da olmaz. Size derim ki, “evet, hakl›s›n›z, sinler. Gizlemekte olduklar› zinetleri anlafl›l- ilgilendiren, Türk Diyaneti’nin resmî
Kur’an’da baflörtüsü vard›r ve fakat tam s›n diye ayaklar›n› yere vurmas›nlar (Dikkat- Kur’an’›n›n ziynet (saç dahil) örtmeyi ol-
nas›l vard›r› bilmiyorsan›z, özellikle Nur leri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey dukça grafik bir biçimde, adeta bir kutsal
Süresi’nin 31. ayetine bak›n, ondan sonra müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki tasvir canl›l›¤›nda tan›mlam›fl, kurala
konuflal›m.” Ve size flunu da diyece¤im kurtulufla eresiniz.” (Diyanet Vakf›, Ku- ba¤lam›fl gibi göründü¤ü. K›sacas›, tür-
ki, bizatihi bu olgu, bunun iyi bir fley ol- ran, s. 352) ban yok ama, “bafl örtme” var Kur’an’da.
du¤unu göstermez. Davran›fl›n›zda size Buraya bir de Diyanet’in hemen aye- Ama göz deli¤i olan kara çarflaf da yok,
kar›fl(a)mam ama, e¤er dinlemeyi kabul tin alt›nda yer alan yorumunu eklemek Vahhabi-Suudiler’de oldu¤u gibi.
ederseniz, baflörtüsünün (ki bence en istiyorum: Baflka ‹slâm ülkelerinin, mezhepleri-
munis konulardan biri –isterseniz Kema- “Yukar›daki ayette kad›nlara, teflhir et- nin, alt-mezheplerinin tesettür anlay›fl ve
list “laiklerin” baz›lar›n›n yok dedi¤i, meleri yasaklanan ‘zinet’ten maksad›n ne ol- politikalar› biraz farkl› olabiliyor. Tüketi-
ama Kur’an’›n defalarca var dedi¤i recmi du¤u konusunda farkl› görüfller vard›r: Bir ci olmaya çal›flmadan fl›klara ve kombi-
de konuflal›m, bir sürü baflka sorun me- görüfle göre bu zinetten maksat, küpe, bilezik, nasyonlara bir göz atal›m (bir k›sm› ha-
yan›nda) neden iyi bir fley olmad›¤›n› ya- yüzük ve gerdanl›k gibi süs tak›lar› ile sürme, yalî olmak üzere): Arabi-Suudi, Pakista-
r›m düzine gerekçeyle ve sayg›yla anlat- k›na gibi fleylerdir. Bu yoruma göre, bu tür ni-M›sri, Afgani-Abduhi, Vahhabi-fiaha-
maya çal›flay›m. Benim de bu hakk›m zinet eflyas›n›n bedende teflhiri kad›nlar için bi vs... Herhangi birini seçebiliriz. Hâlâ
sakl› kals›n. haramd›r. Elbise de zinet olmakla beraber, seçebiliriz; 1920’lerde veya daha önce de
fiimdi, yukar›da künyesini verdi¤im gizlenmesi mümkün olmad›¤› için ayetteki seçebilirdik. Ama biz Sünni-Hanefi-Ke-
“muteber metin”e dönelim ve baflörtüsü ‘zinet’ tabiri, kad›n›n vücudunu ifade eder ki, malî-Ortodoks diyaneti seçmifliz. O da,
konusunda ne diyor, görelim. Ünlü ve buna göre yasaklanan, süs eflyalar›n›n teflhiri eldeki konuda, yukar›dakidir. Hem ba¤-
çok önemli ve fakat hâlâ do¤ru okunma- de¤il, vücudun teflhiridir. Bu yasaklamadan lay›c›d›r, ama o kadar da de¤ildir; “geç-
10
miflin bagaj›n› hesaba katal›m, ama gele- hoflgörüsü alt›nda yap›ld›. Katledilenler yonudur; cemaatlere b›rak›rsak azarlar”
ce¤e de ipotek koymayal›m” denebilir. de baflörtülü kad›nlar ve çember sakall› paranoyas› gibi.) Berikiler de hemen gül-
Ama lütfen, teoloji gibi nazik ve devasa adamlar de¤ildi, bunlar bazen laik devle- suyu ikram ediyor ve diyor ki, “peki, ora-
bir meseleyi ideolojik kahve sohbeti dü- tin ifli gördürdükleriydi; kurbanlar, ba- ya inmeyelim, reflit olmayan k›z çocukla-
zeyinde “halletmeye” (ya da hal’etme- flörtüsüz kad›nlar da aralar›nda olmak r›na baflörtüsü k›s›tlamas› getirelim” ve-
ye) çal›flmayal›m. Örne¤in Türk Diyane- üzere, “laik” ve “›l›ml›” Türk diyanetinin ya “din e¤itimi alma konusunda oldu¤u
ti’nde baflörtüsü vard›r/yoktur tart›fl- ölçülerine göre biraz daha farkl› yerde gibi, ebeveyninin, velisinin iznine b›raka-
mas›n› geride b›rakal›m. Vard›r. Ama duranlar ve din elefltirisinde “ileri” gi- l›m”. Al›n size kahredici bir çocuk hakla-
flunu diyecek ciddi ‹slam âlimleri/fâkih- denlerdi. Sivas katliam›n›n laik kad›n r› ihlâli. (Ayn›, ya da çok benzer flekilde,
leri ç›karsa ve derlerse ki Diyanet Vak- baflbakan›, “otelin içinde 38 kifli yanm›fl- “Kemalist laik” 1982 ve 1961 anayasalar›-
f›’n›n tercümesi, meali, metni yanl›flt›r; t›r, d›flar›daki vatandafllar›m›z hayatta- n›n din ö¤retimini, reflit olmayan çocuk-
Türk diyanetinin daha do¤ru versiyonu- d›r” türünden lâflar geveleyebildi ve bu larda ebeveynin yüce takdirine b›rakma-
nu iflte ben sizin önünüze koyuyorum, toplum ondan hesap sormad›. Ayr›ca, s› gibi. ‹lk bak›flta çok liberal görünen bu
kendiniz karar verin. Ama bir fideist gi- kendisi bazen baflörtüsünün ›l›ml›s›n› da tutum da, bence bir çocuk haklar› ihlâli-
bi de¤il, dine de olabildi¤ince rasyona- takard›. Birkaç “laik” general ve birçok dir. Bilimsel bilgi ve seküler ahlâk› devlet
list gibi yaklaflmaya çal›flarak. (fiahsen, “sosyal demokrat” devlet büyü¤ü ve ve aile verecek, tamam, baflka çare
ben böyle bir uyar›y›, metodolojik bir sayg›n siyasetçi ona tapard›. Tapmasalar yok(?), ancak bunu adam gibi yapmalar›-
farz bilirim.) bile, çeflitli kapasitelerde yard›mc›l›¤›n› n› umabiliriz, ama dinî kaynakl› enfor-
Nitekim, bir baflka örnek olmak üze- yapmakta beis görmemifllerdi. masyonu ve imana dayal› ahlâk› vermeyi
re, Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n ana-baba devlete ihale etsin, devlet de
kendi (as›l/daha?) resmî otoritatif versi- güya onlar›n otorizasyonuna dayanarak
“Cetvelli” (2003)
yonunu da buraya koyuyorum ki, iki III. ANAYASA Extramücadele bunu yaps›n, olmaz. ‹flte size ço-
muteber metin aras›nda ne kadar fark cuk haklar›n›n bir ihlâli daha. Ve
var/olabilir, görülebilsin3:
“Mü’min kad›nlara da söyle, gözlerini fiimdi, bakal›m “türban” mesele-
si, çok daha hayatî dinî-ahlâkî-
biz bu meselelerle bu planda u¤-
raflaca¤›m›za baflörtüsü plan›na
haramdan sak›ns›nlar, ›rzlar›n› korusunlar. bilimsel-hukukî-siyasî yönleriyle çak›l›p kal›yoruz.)
(Yüz ve el gibi) görünen k›s›mlar müstesna, birlikte de¤il de, iyi bir kimlik sim- Makûl ve gerçekçi olaca¤›z,
zinet (yer)lerini göstermesinler. Baflörtüleri- gesi ya da bir kötü niyet simgesi kendi aram›zda tepiflmeyece¤iz
ni ta yakalar›n›n üzerine kadar sals›nlar. Zi- düzeyinde ve sözde (ana)yasal diye küçük k›z çocuklar›na da-
netlerini, kocalar›ndan, yahut babalar›ndan, düzlemde nas›l tek bafl›na çözülme- yatmada bulunaca¤›z. Baz› er-
yahut kocalar›n›n babalar›ndan, yahut o¤ul- ye çal›fl›l›yor... kekler, ço¤unluk erkeklerden üs-
lar›ndan, yahut üvey o¤ullar›ndan, yahut er- MHP, 1982 Anayasas›’n›n –za- tündür; erkek genel olarak kad›n-
kek kardefllerinden, yahut erkek kardefllerinin ten özürlü ve yeniden yaz›lmaya dan bir derece üstündür; üniver-
o¤ullar›ndan, yahut k›zkardefllerinin o¤ulla- muhtaç-- 10/4 maddesini (“Genel siteli k›z ilk-orta ö¤renim k›z›n-
r›ndan, yahut Müslüman kad›nlardan, ya- Esaslar –Kanun Önünde Eflitlik”) dan bir derece üstündür. Peki kü-
hut sahip olduklar› kölelerden, yahut erkekli- kurcalayarak gordiyon dü¤ümünü çük k›z›n hali nice olacak? Yetifl-
¤i kalmam›fl hizmetçilerden, yahut da henüz çözme iddias›yla ortaya ç›kt›. “... kin kad›n haklar›n› dengeye
kad›nlar›n mahrem yerlerine vak›f olmayan bütün ifllemler(in)de... eflitlik...” oturtmaya çal›flan ve ödünleflme-
erkek çocuklardan baflkalar›na göstermesin- ibaresine “... ve her türlü kamu hiz- ye haz›rlanan ›l›ml› Müslüman
ler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayakla- metinin sunulmas›nda ve bu hizmetler- patriyarklar, yine ›l›ml› laik Kemalist mü-
r›n› yere vurmas›nlar. Ey mü’minler, hep den yararlan›lmas›nda... eflitlik...” ibare- “Kemalist laik” min patriyarklarla birlikte küçük k›z ço-
birlikte tövbe ediniz ki kurtulufla eresiniz!” sini eklemeyi önerdi. ‹lk bak›flta ve bir 1982 ve 1961 cuklar›n›n haklar›n› ezdiklerinin fark›nda
Burada kesiyorum. Baflta 20. yüzy›l bak›ma mant›kl› ve pratik gibi görünü- anayasalar›n›n de¤iller mi? (Müslüman, H›ristiyan ve
Türkiye’sinin en önde gelen müfessiri yor, ama bir fley çözmez. Hem “hizmet din ö¤retimini, Musevi dinlerinin beflerî hiyerarflisinin
Elmal›l› olmak üzere X-Y-Z’yi de alabi- alan”lar›n da k›l›k k›yafet-baflörtüsü (ör- reflit olmayan büyük sorunlar›na burada giremeyiz.)
lirdim. Hepsi Sünni-Türki mealler. Çok tüsüzlü¤ü) konusundaki özgürlü¤ü gü- çocuklarda
ayr›lm›yorlar. Hatta daha ileri gidip bafl- venceye al›(n›)yor (“baflörtülü üniversi- ebeveynin yüce fiahken flahbaz olmak
ka Müslüman ülkelerin diyanetiyle de teli k›z› üniversitedeki dersime, s›n›f›ma takdirine MHP’nin önerisini yeterli bulmayan AKP,
(baflörtüsü dahil) karfl›laflt›rabilirdim. sokmam, çünkü fleriat getirecek” diye- b›rakmas›, çok rivayete göre, ‘82 anayasas›n›n 13. ve 42.
Ama gere¤i de, yeri de yok. meyecekler, kad›n erkek laik mollalar)4, liberal görünen maddelerinde de rötufl tasarl›yor. 13 üze-
Ayr›ca flunu da unutmayal›m ki, te- hem de “hizmet veren”lerin (kad›n me- bu tutum, rinde flimdi fazla durmayaca¤›m. Çok
olojik tefsir baflka, din politikalar› baflka- mur, yarg›ç, doktor, ö¤retmen, hele hele çocuk haklar› önemli konu, çok önemli anayasa madde-
d›r. Pakistan’a fleriat anayasas›n› indiren polis (!) ve subay›n (!!) baflörtüsü takabil- ihlâlidir. si, ‘82 rejimi zaten çok kusurlu. Laikli¤i
baba-k›z Bhutto’lar de¤ildi; Anglo- me özgürlü¤ü (öbür cepheden bak›nca Yetiflkin kad›n daha yüksek bir düzlemde düzeltmeye
Amerikan yetifltirmesi, Bat›c› (NA- riski) artacak –hiç de¤ilse zamanla. (Ko- haklar›n› çal›flmak gerekirken, salt baflörtüsü boyu-
TO’cu), Kenan Evren’in aziz biraderi Zi- nunun uzun vade için teorik muhakeme dengeye tunu f›rsatç› bir teknik manevrayla bura-
ya-ül Hak’t›. Helikopter suikasti de, onu ve sakin rasyonel tart›flma ortam› gerek- oturtmaya dan halletmeye çal›fl›rsak, 13. madde iyice
tasfiye eden de bir emr-i hak de¤il, Al- tiren bu gibi hayati boyutlar›na ve man- çal›flan ve yalama, laçka olur ve bir daha alt›ndan
lah’›n bir tak›m “iyi” protestan kullar›y- t›ksal uzant›lar›na bu sefer burada gire- ödünleflmeye zor kalkar›z. Laikli¤i iyilefltirelim, tutarl›-
d›. “Laik” (!) Pervez Müflerref’i de ayn› mem. “Hizmet veren-”Hizmet alan” ter- haz›rlanan laflt›ral›m: Kültürde, yaflamda, anayasada,
ak›bet bekliyor olabilir; ›l›ml› ‹slâm’›n minolojisinin piyasa dilinin ard›ndaki ›l›ml› Müslüman yasaklar rejiminde, idarî tasarruflarda,
bar›fl dili ve eli diye bir fley de yok. Ve te- zihniyet sorununa da ileride de¤iniriz. patriyarklar, e¤itimde vs. Baflörtüsü meselesini de bir
rörist katiller yaln›zca Taliban’dan ve “Kamu”-”özel” ayr›m›nda yap›lan vul- yine ›l›ml› bütünlük içinde çözelim. Ama 13. madde-
Kaide’den ç›km›yor. garizasyona da.) laik Kemalist yi kurcalayarak de¤il. Onu tadil bile de¤il,
Sivas’›, Trabzon’u, Kahramanma- mümin tebdil etmeye haz›rlanmaya bafllayal›m.
rafl’›, ‹zmir’i, Malatya’y›, Pangalt›’y›, Di- Çocuk haklar› ihlâli patriyarklarla Bir tek fleyi hat›rlatmadan geçemeye-
yarbak›r’›, Çorum’u, Çank›r›’y› ve daha Tabii, bu teklifi verenler, bunun hemen birlikte ce¤im: fiu günlerde ortaya at›lan, Anaya-
nicelerinin hepsini Hizbullah yapmad›; kabul görmeyece¤ini çok iyi biliyorlar küçük k›z sa Mahkemesi’nin 1991 karar›n›n etraf›n-
bunlar, “›l›ml›” Türk diyanetini bir dev- ve karfl›-garantiyi/ödünü bafltan veri- çocuklar›n›n dan dolaflmaya çal›flmak ilkesizlik ve
let dairesi olarak âgûfluna alan ve “ba- yorlar. Öneri, üniversite k›zlar› (reflit haklar›n› oportünist bir pragmatizm, hukuken a-
flörtüsü gericiliktir ve tehlikedir” diyen k›zlar) içindir, ilk ve orta ö¤retim k›zlar› ezdiklerinin normatif bir ifl olur. ‹ki eksi bir art› etmez.
laik Türk devleti bürokrasisinin önemli için de¤il. Karfl› taraf hemen diyor ki, fark›nda (Bir eksi bir art› olsayd› bile, yerimizde sa-
dairelerinin önceden muhtemelen bilgi- oraya da s›çrar. (T›pk›, “dini devletin de- de¤iller mi? yard›k.) Bu gibi temalara yak›nda, genel
si dahilinde ve olaydan sonra da aç›k netimine almak, laikli¤in en do¤ru versi- anayasa de¤iflikli¤i gerekleri konusu vesi-
11
lesiyle, zaten etrafl›ca girece¤iz. ne baflörtüsü gibi, kavramlar ve konular “Herkes düflünce ve kanaat [ve simge]
Gelelim 42. maddeye (“e¤itim ve ö¤- hiyerarflisinde çok daha alt-soyutlama hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve
renim hakk› ve ödevi”). Türban/baflör- düzeyinde olan birimler üzerinden yapa- amaçla olursa olsun kimse düflünce ve
tüsü meselesinin konuflulmas›, çözülme- l›m, ne de özürlü bir anayasay› yapay kanaatlerini [ve simgelerini] aç›klamaya
si gereken yerin ta kendisi gibi, de¤il mi? zorlama ve kurcalamalarla daha da için- [ve göstermeye/göstermemeye] zorlana-
De¤il. ‹ki nedenle de¤il. 1982 maddesi den ç›k›lmaz bir enkaz haline getirelim. maz; düflünce ve kanaatleri [ve simgele-
her bak›mdan zaten o kadar sorunlu ki Görece¤iz ki, ilk kuflak klasik/tarihsel ri] sebebiyle k›nanamaz ve suçlanamaz.”
(13. maddeden de fazla), bunun içinde Kemalistler bile baflörtüsünü anayasa, Düflünce ve kanaate sahip olmak hak ve
hiçbir fley çözülmez. Ancak yeni kompli- hatta yasa düzeyinde ele almam›fllar, tü- özgürlükse, simge/kisve de haydi haydi
kasyonlar do¤urur. Yap›la- zük ve yönetmeliklere ve de olmal›d›r. Birinci ve ikinci, hiçbir sebep
cak fley, bu madde de yeni- idarî uygulamaya ve günlük ve amaçla aç›klanmaya zorlanamazsa,
den yaz›l›rken (ve baflörtü- yaflam kültürünün dinamikle- k›nanamazsa ve suçlanamazsa, üçüncü
süne yer vermeden) öyle rine havale etmifllerdi –tabii de böyle görülmelidir. (Abese indirgen-
yaz›lmal› ki, baflka baz› ko- (bence yanl›fl ve tutars›z) mü- mifl bir örnekse: B›rak›n “senin baflörtün
nular gibi baflörtüsü konu- dahalelerini de yaparak. Ama [düflüncen bile de¤il] fleriat isteme kari-
su da baflka –ve do¤ru– söyledi¤imiz düzeylerde. Biz nesidir” deyip yasaklamay›, yapt›r›ma
planlarda do¤ru biçimde bunu da afl›p örne¤in: u¤ratmay›, “senin baflörtün fleriat karine-
genel anayasal ilkelerin gü- • Anayasa ve özel yasa dü- si midir?” diye sorulamaz bile. Sorulma-
vencesi alt›nda özel kanun- zeylerinde, genel hak ve öz- mal›d›r.)
larda/idarî tasarruflar- gürlükleri koruyacak çerçeve- Md.17: Kiflinin Dokunulmazl›¤›, Maddî
da/günlük hayat adab›n- leri çizelim.• ‹llâ gerekti¤i dü- ve Manevî Varl›¤›. “Herkes, yaflama, mad-
da/kültür-ahlâk plan›nda “Ya Sev Ya Terket”
flünülüyorsa, tüzük ve yönet- dî ve manevî varl›¤›n› koruma ve gelifltir-
halledilebilecek flekilde sorunsuzlaflt›r›l- (2000) Extramücadele meliklerde koruyucu tedbirler de alal›m. me hakk›na sahiptir. T›bbî zorunluluklar
s›n: Herkesin özgürlükleri, kimli¤i, siya- • ‹darî uygulamalarda temel hak ve öz- ve kanunda yaz›l› haller d›fl›nda, kiflinin
seti sivil, laik, demokratik, medenî süreç- gürlükleri ihlâl etmeyelim. • Günlük ha- vücut bütünlü¤üne dokunulamaz; r›zas›
ler ve kurallar içinde realize edilebilsin. yatta (sosyal-siyasî-kifliler/gruplar aras› olmadan bilimsel ve t›bbî deneylere tâbi
Zihniyet, prosedür, müzakere, içerik- iliflkilerde) sayg›l›, ço¤ulcu, özgürlükçü tutulamaz. Kimseye iflkence ve eziyet ya-
te anlaflmaya yaklaflma ve bunlara yar- davranal›m. • Simge, ima, karine, niyet p›lamaz; kimse insan haysiyetiyle ba¤-
d›m edecek k›sa vadeli (ana)yasal ve ya- vs.’den gitmeyelim; TC’de her iki has›m daflmayan bir cezaya veya muameleye
sal düzenleme ve idarî uygulamalar, da- kanatta da daha ne simgeler –simge ne tâbi tutulamaz...” (Maddenin devam› flu
ha sonra da bunlar üzerine uzun vadede kelime– ne yap›lar, kurumlar var ki, laik- anda bizi tam ilgilendirmiyor.)
say›s› azalt›lacak, niteli¤i yükseltilecek likle ba¤dafl›r en ufak yanlar› yok. • K›sa- Yukar›daki 25. maddeden sonra bir
düzenlemeler. Baflka türlü olmaz. “Peki cas›, do¤ru ifli, do¤ru yerinde ve do¤ru de buna lüzûm var m›yd›? Vard›ysa,
13. ve 42. anayasa maddeleri, bir sürü zaman›nda yapal›m; karfl›l›kl› takiye ve buyrun, iflte çerçeve: Baflörtüsü baz›lar›
baflka madde meyan›nda, nas›l yaz›lmal› riya yapmayal›m; kültürel ve normatif için e¤er bir özkimlik belirleme/tan›mla-
konusunda ne diyorsun” derseniz, o ça- mücadeleyi sayg›l› ve mertçe yürütelim. ma simgesiyse –ki öyle–, herkesin maddî
l›flmam›z yak›nda sunulacakt›r derim. • Üniversite ö¤rencisi baflörtüsü taks›n ve manevî varl›¤›n› koruma ve gelifltir-
Ba¤lant›lar da o zaman kendili¤inden (reflit ve özgür ve haklara sahip oldu¤u me hakk›na (ve özgürlü¤üne) girer mi,
kurulacakt›r. Dipçik destekli için). • ‹lk ve orta ö¤retim ö¤rencisi ba- girmez mi? Laik-seküler geçinen yasak-
Gelelim, 10-13-42. maddelere ek ola- zümreler flörtüsü takmas›n (reflit olmad›¤› için; bu, larla dinsel yasaklar aras›nda ba¤nazl›k
rak siyasetçilerin, akademisyenlerin her devletçi kendisine devlet ve aile/ebeveyn taraf›n- benzerli¤ine düflülüyor mu, düflülmüyor
gün bir yenisini ortaya atmaya devam et- laikli¤in dan dayat›ld›¤› ve dolay›s›yla bir çocuk mu? Devam: “... kiflinin vücut bütünlü-
meleri, kendilerinde hukuk tekni¤i virtü- demokrasi falan haklar› ihlâli olaca¤› için; yoksa “fleriat ¤üne [ki buna onu örten kisveyi de dahil
özlü¤ü vehmetmelerinden baflka bir fley getirmedi¤ini, getirmeye flimdiden haz›rland›¤›” için etmek mecburiyetindeyiz] dokunula-
olmayan, ilâve madde kurcalama iflgü- askerî vesayet de¤il). • Zorunlu (ve seçmeli) din dersle- maz” zaten denmifl mi, denmemifl mi?
zarl›klar›na. (Not: Anayasa, idealize et- ve darbenin rini kald›ral›m. • ‹mam-hatip okullar›n› Bu yeterli bir anayasal özgürlük güvenli-
meyelim ama, siyasetçilerin, ayd›nlar›n iyi bir fley kapatal›m; resmîli¤ini, denkli¤ini kald›- ¤i çerçevesi de¤il mi? Neleri, nerelerden,
vb.’nin günlük partizan-yasal borsa tran- olmad›¤›n›, ral›m; din ö¤retimini cemaatlere b›raka- niye zorluyorsunuz, kurcal›yorsunuz?
zaksiyonlar›n›n yeri de¤ildir.) fiimdiye sivil l›m; kendi finansmanlar›yla ö¤retmen is- Gelelim “Devrim Kanunlar›”n›n baz›-
kadar flu maddeler de konuyla ilgili gö- militarizminin tihdam etsinler, sertifika da versinler, lar›n›n nas›l kullan›labilece¤ine ve maale-
rüldü: Bafllang›ç (laiklik k›sm›), 2. madde ay›p bir fley ama laik e¤itim sisteminde geçerlili¤i ol- sef kullan›ld›¤›na veya kullan›lmad›¤›na.
(laiklik k›sm›), 24. madde (din ve vicdan oldu¤unu mas›n.• ‹lâhiyat fakültelerini devlet üni- 1982 Anayasas› Md.174, f›kralar 2 ve 8:
hürriyeti). Bir de, geçerken, 174. madde- elli y›ld›r versitelerinin bünyesinden ç›karal›m. • 25.11.1925 tarihli 671 say›l› fiapka Gi-
deki devrim kanunlar›na uymaz falan ve hâlâ Diyanet’i kald›ral›m. • Dinî örgütlenme, yilmesi Hakk›nda Kanun: “Türkiye Büyük
dendi. Do¤rudur, hepsi de ilgilidir. anlamad›klar› dernekler mevzuat› düzeyinde s›n›rlan- Millet Meclisi azalar› ile idarei umumiye
(Ama baflka ilgili maddeler de var.) An- gibi, bu sefer d›r›ls›n, parti düzeyine ç›kar›lmas›n –ki ve hususiye ve mahalliyeye ve bilumum
cak, Bafllang›ç, Madde 2, Madde 24 flu de, TSK’n›n kapatmaya da lüzûm kalmas›n. • Dinî müessesata mensup memurin ve müs-
halleriyle zaten o kadar sorunlu ki, özür iktidar bloku düflünce ve ifade özgürlü¤üne s›n›r kon- tahdemin Türk milletinin iktisa etmifl ol-
dilerek yineleyece¤im, bunlar›n büyük d›fl›nda mas›n. (Liste, tahdidî de¤il, tadadîdir.) du¤u flapkay› giymek mecburiyetinde-
bölümleri kald›r›lmadan, düzeltilmeden, de¤il, (1960’taki dir. Türk halk›n›n da umumi serpuflu
radikal biçimde yeniden yaz›lmadan, gibi) içinde Yok say›lan maddeler flapka olup buna münafi bir itiyad›n de-
salt türbanla ilgili küçük revizyonlarla ne oldu¤unun Gelelim ilgili, geçerli anayasa maddeleri- vam›n› hükümet meneder.”
türban meselesinin halline elverebilirler (uzun zamand›r nin baflka bir k›sm›n›n baz›lar›na –niye Üç maddeli bu kanunun 2. ve 3. mad-
ne de kendileri iyileflebilir. fiahken, flah- ve özellikle 2007 tart›flma gündemine hâlâ sokulmad›¤›n› deleri yürürlük maddeleridir. ‹flbu 1.
baz olurlar. seçimlerinden hâlâ anlamad›¤›m! 10, 13, 42, Bafllang›ç, madde, görüldü¤ü gibi, özellikle daha
sonra) bile 2, 24 söylendi ama, flunlar söylenmedi: çok erkek “devlet memurlar›” ve hizmet-
Neler yap›lmal›? (Baz›lar›) fark›nda Md.27, md.25, md. 17 ve md. 174/2 ve 8. lileri için düflünülmüfl olup ikinci derece-
1982 Anayasas›’nda bile baz› özgürlükler de¤iller ve yine Md.27: Bilim ve Sanat Hürriyeti. “Her- de “Türkiye halk›na” teflmil edilmifltir.
(k›l›k ve baflörtüsü de alt-kategoriler ola- k›flk›rtmaya kes, bilim ve sanat› [ve felsefeyi] serbest- “Serpufl”un semanti¤ine girmek de dahil
rak içerilmek üzere) zaten say›larak gü- çal›fl›yorlar. çe (abç) ö¤renme ve ö¤retme ... hakk›na olabilecekken, mant›k silsilesi tamam bir
vence alt›na al›nm›flt›r. Eksik ve kusurlu sahiptir.” (Serbestli¤e, k›l›k k›yafet de gi- argüman kurmaya flimdi burada vakit
laikli¤i konuflacaksak ve düzelteceksek rer diye düflünülebilir ve düflünülmeli- ay›rmadan diyece¤im fludur: Bu kanun
(ki iki has›m kamp›n da söyledi¤i gibi de- dir.) [Köfleli ayraçlar benden.] bugün kad›nlar›n baflörtüsünü yasakla-
¤il, do¤ru dürüst), öyle gidelim. Ve bu ifli Md.25: Düflünce ve Kanaat Hürriyeti. maya yarayacak bir hukuk mant›¤›na ve
12
muhakemesine elvermez. Olsa olsa, o kek efllerinin darbe yapmayacaklar›n›n Laura peçe, burka, çarflaf, flal, türban “ik-
gün de, bugün de, (erkek) serpuflunun garantisi sayabiliyor muyuz? tisâ” etmedi¤i için mi eflinin demokrasi
kad›n flapkas› karfl›l›¤›n›n en uygun, ki- ve bar›fl gayretlerini destekliyor? Abesle
bar, fl›k ve müreffeh karfl›l›¤›n›n “‘han›- Baflörtüsü neleri örter? ifltigal etmeyi b›rakal›m; ciddi ve “ortala-
mefendi türban›’” oldu¤unu söyletebilir. Laiklik baflörtüsünü yasaklamakla ol- ma ak›ll›” olal›m (“ortak ak›l”a dikkat!).
Resmî ya da sivil hayatta, k›rsal ve ev-içi maz; bir sürü baflka fley gerektirir (“laik” Bu hafifli¤i de ironi, parodi, kara mizah,
baflörtüsünün yak›fl›k almayaca¤›n› söy- egemen ve yönetici s›n›flar›n da yapma- hele istihza sav› ve yan›lsamas› ile yap-
ler. Hükümetin men etti¤i fley baflörtüsü- ya yanaflmad›¤›). Baflörtüsünü yasakla- mad›¤›m› da belirteyim. Tam tersine, ha-
dür; paradoksu görebilirseniz, tecviz et- mak veya serbest b›rakmak laikli¤i sa¤- yatî meselelere yaklafl›mlardaki hoppa
ti¤i fley türband›r. Türban, modern kad›n layamayaca¤› ve de zedeleyemeyece¤i yetersizliklerin baz›lar›na dikkati çek-
flapkas›d›r. Hem ›l›ml› Kemalist Diyanet- gibi, özgürlü¤ü ihlâl ve kimli¤i rencide mek için yap›yorum. Gerçekçi olmad›-
çi Müslüman hem modern laik Kemalist edilen kad›nlar›n kocalar›n›n ve onlar›n ¤›m, ütopik düflündü¤üm (iyimser yo-
burjuva kad›n›n›n men edilmeyen, tersi- sözde laik has›mlar›n›n yapt›¤› ve koru- rum lütfeder iseniz), safdilâne flekilde
ne, caiz, hatta vacip görülen flapkas›d›r. du¤u, laiklikle hiç mi hiç ba¤daflmayan “TC>USA” (2003) meselere beyaz-siyah bakt›¤›m falan söy-
3.12.1934 tarihli 259(6) say›l› Baz› Giy- bir sürü fleyi örter. Yani: Baflörtüsü ka- Extramücadele lenmeye kalk›fl›l›rsa da, yan›t›m flu olur:
silerin Giyilemeyece¤ine Dair Kanun: Sekiz d›nlar›n bafl›n› örter de (bence de örtme- Hukuk beyazd›r, nokta. Yasalar›n da be-
maddeli bu kanunun 7. ve 8. maddeleri sin), as›l “mümin” ve “laik” olan tüm er- yaz olmas›na çal›fl›lmal›d›r, nokta. Siya-
yürürlük maddeleridir. 6. madde, uygu- keklerin yeterli laik olmayan kafalar›yla set, özellikle “iktidarc›” siyaset, maalesef
lamay› bir tüzü¤e (2/1958 say›l›, 3.2.1935 yapt›klar› bir sürü laik olmayan ifli örter. hâlâ gridir, bu kadar›n› da anlar›z. Ama
tarihli) b›rak›r. 3, 4, 5 yabanc›larla ilgili- Hem Kemalist laik generallerin, bü- gri dediysek, giderek siyaha da varabilir
AKP flürekas›,
dir. 1. ve 2. maddeleri aynen al›nt›l›yo- yükelçilerin, profesörlerin, hem de ›l›ml› demedik, üç nokta. (Devam edece¤iz an-
daha genifl bir
rum ki, bu kanunla eldeki konuyla ilgili Müslüman hükümet partisinin siyasetçi- lam›nda.)
s›n›f-iktidar
olarak ne yap›labilir, ne yap›lamaz, daha lerinin ve ilâhiyatç›lar›n›n ve strateji-gü- Çok temenni ediyorum ki, flu anda
analizindeki laik
iyi görülsün: venlik akademisyenlerinin politik-ide- tasarlanan ara formüller gerçeklefltirile-
flerikleriyle
Madde 1– Herhangi din ve mezhebe olojik-askerî stratejik orta¤› ABD’nin mez, çünkü as›l sorunlar katmerlendiri-
birlikte, örne¤in
mensup olurlarsa olsunlar, ruhanîlerin dünyada ve bölgede yapt›¤› laik-demok- lir, çözümleri gelecek kuflaklar için daha
Irak savafl›nda ve
mabet ve ayinler haricinde ruhanî kisve ratik-bar›flç›l olmayan bir sürü ifli de ör- da güçlefltirilmifl olur. Ve bu kördö¤üflü
iflgalinde ve
tafl›malar› yasakt›r. ter. AKP flürekas›, daha genifl bir s›n›f-ik- bir an önce gündemdeki genel anayasa
ticaretinde
Hükümet her din ve mezhepten mü- tidar analizindeki laik flerikleriyle birlik- de¤iflikli¤i gere¤i maddesinin alt›na (bir
ABD’yi, efllerinin
nasip görece¤i yaln›z bir ruhanîye mabet te, örne¤in Irak savafl›nda ve iflgalinde ve alt-alt-f›kra olarak) al›n›r ve birincisi ar-
bafl› örtülü
ve ayin haricinde dahi ruhanî k›yafetini ticaretinde ABD’yi, efllerinin bafl› örtülü t›k daha fazla geciktirilmez.
oldu¤u için mi,
tafl›yabilmek için muvakkat müsaadeler oldu¤u için mi, buna ra¤men mi destek-
buna ra¤men mi
verebilir. Bir müsaade müddetinin hita- liyorlar? (‹kinciler de ayn› fleyi, eflleri ba- TSK ve iktidar bloku
destekliyorlar?
m›nda onun ayn› ruhanî hakk›nda yeni- fl› aç›k oldu¤u halde mi, bu yüzden mi Bir de, temenni edelim ki, 2008’in 222A
(‹kinciler de ayn›
lenmesi veya bir baflka ruhanîye verilme- yap›yorlar?) (2. ay›n 2. gününde, saat 2’de An›tkabir)
fleyi, eflleri bafl›
si caizdir. Sorunlar, kaynaklar, nedensellikler giriflimi, 1960’›n 555K (5. ay›n 5. günün-
aç›k oldu¤u halde
Madde 2– Türkiye’de kanuna tevfikan buralarda de¤il, baflka yerlerde. Simge- de, saat 5’te K›z›lay) ajitasyonuna ve son-
mi, bu yüzden mi
teflekkül etmifl ve edecek olan izcilik ve lerle/sonuçlarla/belirtilerle –o da yan- raki aç›l›mlar›na dönüfltürülemesin. 27
yap›yorlar?)
sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve l›fl/kas›tl›– u¤raflmay› b›rakal›m; belirle- May›s askerî darbesinin haz›rlay›c›lar›n-
kulüp gibi heyetler ve mektepler mahsus yici yap›lara, sistemlere, temel faktörlere dan olan “ilerici, ayd›n, laik” zümreler
k›yafet, alâmet ve levaz›m tafl›mak iste- bakal›m. ‹ç siyasette de –ki çok var–, d›fl (üniversiteler, bas›n, “salon” [sa¤ ve sol])
dikleri zaman yaln›z tüzük ve yönetme- siyasette ve dünya meselelerinde de... yine ifl bafl›nda. Temenni ederim ki –ve
likler ile muayyen tiplere uygun k›yafet, Ciddi laiklik revizyonlar›na o kadar ihti- tahmin de ediyorum ki– bu giriflim de,
alâmet ve levaz›m tafl›yabilirler. (abç) yaç var ki, türbana çak›l›p kalmayal›m ve Ankara-‹stanbul-‹zmir vb. mitingleri gibi
Yorumu okuyucuya (diplomal› ka- dahas›, öncelikli olmas› gereken gündem bofla ç›ks›n/ç›kacak. Çünkü, yukar›daki
nun teknisyenleri dahil) b›rak›yorum. S›- maddelerini perdelemeyelim. Ve de bu dipçik destekli zümreler devletçi laikli¤in
k›larak da izin istiyorum, hiç de¤ilse flu- s›¤ manevralar› din, kad›n, k›z çocu¤u, demokrasi falan getirmedi¤ini, askerî ve-
nu sormak için: 1. madde dahi/bile daha baflörtüsü üzerinden yürütmeyelim. Di- sayet ve darbenin iyi bir fley olmad›¤›n›,
çok baflka dinlere mensup ruhanî- ni siyasete alet etmek as›l bu olur. sivil militarizminin ay›p bir fley oldu¤u-
ler/ruhban taifesi için düflünülmüfl gibi Bir hafifli¤e izin verin: Bush dinî kis- nu, iddia ettikleri sonuçlar› da getirmedi-
görünmüyor mu? ve/külâh/poflu/yarmuka/sar›k takma- ¤ini elli y›ld›r ve hâlâ anlamad›klar› gibi,
Çok karmafl›k, çok nazik, çok hayati d›¤› için mi çok demokratik ve bar›flc›l? bu sefer de, TSK’n›n iktidar bloku d›fl›n-
konular. Az yer, k›smî gözlemler... S›¤ da de¤il, (1960’taki gibi) içinde oldu¤u-
kesinliklerin hakim oldu¤u, tembel fakat “Kazan Kald›ran Asker” (2003) nun (uzun zamand›r ve özellikle 2007 se-
Extramücadele
manipülatif kliflelerle yürütüle(meye)n çimlerinden sonra) bile fark›nda de¤iller
tart›flmalar için birkaç sorgulay›c› yeni aç› ve yine k›flk›rtmaya çal›fl›yorlar. Oysa
ve asgarî muhakeme yöntemi kural› ha- TSK (bugünkü komuta heyeti) AKP ile,
t›rlatma cüretini gösterdim. Tüketici, bofl- ABD ile, büyük sermaye ile (yerli ve ulus-
lu¤u az bir argüman(tasyon) sav›m yok. lararas›) ve hatta “sol”un baz› bölükleriy-
Ne var ki, bana flu kadar› belli gibi le uyum halindedir. Araya girmeye çal›-
görünüyor: Ç›k›fl noktas› sakat, bulun- flacaklar›n (yarg› bürokrasisinin bir bölü-
mufl gibi görünen ara formüller çal›flma- mü, üniversite teknokrasisinin bir bölü-
yacak, kördö¤üflü devam edecek. Baflör- mü, ultra-nasyonalist ve faflist emekli bü-
tüsünü be¤enebilirsiniz, be¤enmeyebilir- yükelçiler ve emekli or-korgeneraller ile
siniz; daha genel ve daha önemli olmak onlar›n paramiliter birlikleri) ifli zor,
üzere olarak dinleri be¤enebiliriz, be¤en- flanslar› az. Tersi olursa, herkese yaz›k
meyebiliriz; ama insan haklar›na-huku- olur. Bugünkünden de fazla.
kuna-adaletine sayg›y› yitirmeden görü- Taha Parla
flelim. Ve flunun gibi sorular› sorabilelim:
Baz› emekli veya muvazzaf büyükelçi, 1) “fiehvet” motifi cinsellikle mi, yoksa kuyumculukla m› ilgilidir? (Belki, belli bir metoforu çok zorlamad›kça…)
2) Hiza/s›n›r/kenar, afla¤›ya do¤ru köprücük kemiklerine kadar olup gerdan› da içine al›yor mu, yoksa daha yukar›larda çene alt›nda
general, profesör zevcelerinin bafllar›n›n durup gerdan› aç›kta b›rak›yor mu?
aç›k olmas›nda, zevçlerinin darbe yapa- 3) Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› ile Türkiye Diyanet Vakf›’n›n kurumsal/yasal/organik iliflkilerine ve her birinin gözde metinlerinin
ca¤› karinesini görüyor muyuz? Ya da göreceli kanonik statülerine burada giremiyorum.
4) Buna karfl›l›k, bir bölümü ö¤renme de¤il, diploma/kudret peflinde olan imam-hatip mezunu erkek ö¤renciler rahatça arkalar›na
tam tersine, kad›nlar›n bu aç›kl›¤›n› er- yaslanacak –laik adaletin yüce tecellisine bak›n›z.

13
ve Türkiye’deki üniversitelerin durumu
hakk›nda söyledikleri do¤ru. Sistem iyi
çal›flm›yor, haks›z yere paralar al›n›yor,
kimden ne kadar para al›nd›¤› belli de¤il;
üniversite hocalar›n›n durumu, mesle¤e
yaklafl›m›, bütün bu konularda çok bü-
yük sorunlar var. Ama bunlar›n düzeltil-
mesi, tam da söylenenin aksine, herkesin
söz söyleyebilece¤i ve kararlara kat›labi-
lece¤i, demokratik, özgürlükçü bir aç›-
l›mla olmas› gerekirken, e¤itimi paras›
olanlar›n hizmetine açmak öneriliyor.
“Paral› üniversite” önerisinde sözü edi-
len herhalde flu anki harçlar›n düzeyin-
de miktarlar de¤il. Kamusal üniversite-
lerin vak›f üniversiteleri düzeyinde üc-
retli olmas› m› kastediliyor?
Varolan harçlar›n kastedilmedi¤i kesin.
BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ BÖLÜMÜ BAfiKANI PROF. FATMA GÖK Model, vak›f üniversiteleri modelidir.
Vak›f üniversitelerinin modeli de Ameri-

Paral› üniversite ezberi kan üniversite sistemi. YÖK baflkan›


Amerikan modelini örnek gösteriyor.
Türkiye’deki vak›f üniversitelerinin üc-
Yeni YÖK Baflkan› Yusuf Ziya Özcan’›n üniversitelerin paral› olmas› gerekti¤i sözlerinin retleri bu konuda bize fikir verebilir. Bu
bas›nda yer almas›n›n ard›ndan, Murat Belge (“YÖK Baflkan› ve paral› e¤itim”, Radikal, ücretleri yoksul kesimin ödemesi imkân-
12 Ocak 2008) ve Bask›n Oran (“Bedava üniversite ezberi”, Radikal 2, 13 Ocak 2008) s›z; böyle olursa, orta gelirli kesimlerin
üniversitede paral› e¤itimi savunan yaz›lar yazd›lar. Özcan’›nki kendisinden beklenen çocuklar› için de üniversite kap›lar› ta-
fleydi, ama Murat Belge’nin ve Bask›n Oran’›n Özcan’la hemfikir olmas› flafl›rt›c›yd›. mamen kapanacak demektir.
Siz Amerika’da bulundunuz, Ameri-
Özellikle de Bask›n Oran’›n solun ezberini bozmak ad›na neo-liberal ezberi tekrarlamas›,
kan modelini yak›ndan biliyorsunuz.
flafl›rt›c› oldu¤u kadar, üzücüydü. Bo¤aziçi Üniversitesi E¤itim Fakültesi E¤itim Bilimleri Nas›l bir model Amerikan modeli?
Bölümü Baflkan› Prof. Fatma Gök’ün kap›s›n› çald›k, bir sa¤lama yapt›k. Amerikan e¤itim sistemi Türkiye’de yü-
celtiliyor, oysa s›n›fsal konumla do¤ru-
Yirmi küsur y›ld›r neo-liberallerin ›s- alan›n dönüfltürülmesiyle yak›ndan ilgi- dan belirlenen, eflitsiz ve oldukça ayr›m-
rarla savundu¤u paral› üniversite gö- li. Türkiye’de de paral› üniversite öneri- c› bir sistemdir. ABD’nin e¤itim sistemi
rüflünü solda yer alan ö¤retim üyeleri- sinin tarihi yeni de¤il. Bask›n Oran “ez- dünyan›n en problemli e¤itim sistemle-
nin paylaflmas›n› nas›l de¤erlendiri- beri bozuyorum” derken, otuz senedir rinden biridir. Varl›kl› gruplar› çok iyi
yorsunuz? duydu¤umuz ezberi tekrarlam›fl oldu. yetifltiren, di¤erlerini toplumda onlara
Fatma Gök: Üniversiteler zaten paras›z Bask›n Oran sadece bir akademisyen biçilen konumlara yerlefltirmek için ge-
de¤il. Üniversiteye, bölüme, ö¤retim di- de¤il art›k, sol ad›na ba¤›ms›z milletve- rekli beceri ve mesleklere yönelten, ›rkç›
line (‹ngilizce ö¤retim yapan üniversite kili aday› oldu. Sol olarak sa¤l›k, ö¤re- ve cinsiyet ay›r›mc›l›¤›na dayanan bir
veya bölümlerin harçlar› daha yüksek) nim gibi temel haklara nas›l bakt›¤›m›- sistem. Geçen sene, Wisconsin Eyalet
göre de¤iflen miktarlarda harçlar var. z›n, nas›l bir toplum, nas›l bir hayat ta- Üniversitesi Madison kampüsündey-
Y›ll›k harçlar 231 ile 1250 YTL aras›nda hayyül etti¤imizin genifl kesimlere su- dim. Bu üniversite, ‘60’lardan beri ilerici
de¤ifliyor. Söz konusu olan, zaten para- nulmas› aç›s›ndan da dedikleri çok ve muhalif gelene¤iyle ünlü. Bir kamu
s›z olmayan üniversiteleri, neo-liberal önem tafl›yor... üniversitesi olmas›na ra¤men, ço¤unluk
kapitalist sistemin gerektirdi¤i piyasa Bence, bu sol bir pozisyon de¤il, gayet para ödüyor veya ileride ödemek üzere
mekanizmas›yla tamamen bütünlefltir- aç›k liberal bir pozisyon. E¤itim ve sa¤l›k borçlan›yor. Wisconsin eyaletinde otu-
mek. “Paras›z e¤itim çal›flm›yor, çünkü baflta olmak üzere temel sosyal hizmetle- ranlar dönem bafl›na 4, eyalet d›fl›ndan
devlet yeteri kadar kaynak ay›ram›yor, rin eflit, nitelikli olarak paras›z sunulma- Sekiz çocuklu gelenler 8, yabanc› ö¤renciler 13 bin do-
çünkü kaynak s›n›rl›” deniyor. Bu çok es- s› dünyaya nereden bakt›¤›m›z› belirle- bir ilkokul lar ödüyor. Üniversitenin verdi¤i araflt›r-
ki bir argüman. Dünya Bankas›’n›n yen faktörlerden en önemlisi. E¤itimi ev- ö¤retmeninin ma, ö¤retim vb. burslar›, üniversitenin
“meflhur” e¤itim ekonomisi uzman› Ge- rensel bir temel hak olarak kabul etmek k›z› olarak, içindeki kimi araflt›rmalar ve çeflitli pro-
orge Psacharopoulos bu modeli gelifltirdi kamusal sorumlulu¤u gerektirir. Kamu- e¤itim jelerde çal›flarak ve di¤er iflleri yaparak
ve 1970’lerin sonlar›ndan beri bu model sal sorumluluk ise cinsiyete, dile, ›rka, et- paral› olsayd›, ö¤retim ücretine sayd›rmak gibi durum-
›s›t›l›p ›s›t›l›p önümüze kondu. E¤itimin nik kökene bakmadan herkese nitelikli büyüdü¤üm lar var. Ö¤retim ücretine sayd›rmak u¤-
ticarîleflmesi ve sermayeleflmesi dünya- e¤itim sunmaktan geçer. Her toplumda kasaban›n runa bu burslar› alabilmek için müthifl
n›n çeflitli ülkelerinde farkl› flekillerde, egemenler e¤itime müdahale ediyor, kap›s›ndan bir yar›fl var. YÖK Baflkan› “dünyan›n
özellikle Dünya Bankas› ve IMF’nin ya- çünkü e¤itime, toplumsal düzeni yeni- ç›kmam hiçbir yerinde e¤itim paras›z de¤ildir”
p›sal uyum politikalar› marifetiyle uygu- den üretmek için manipüle edilebilir, içe- imkâns›zd›; diyor. Bu do¤ru de¤il. Bat› Avrupa e¤i-
lanmaya çal›fl›ld›. Bu politikalar›n ilk ör- ri¤i kontrol edilebilir bir alan/ayg›t ola- yurtd›fl›nda tim modelinde kural paras›z e¤itimdir.
nekleri fiili’de, Allende hükümetinin rak bak›yorlar. Bunun karfl›s›nda, gerçek- doktora OECD’nin düzenledi¤i PISA (Uluslara-
emekçileri ve yoksullar› kollayan sosyal ten demokratik ve özgür bir toplum özle- yapmamsa ras› Ö¤renci Seviye Ölçüm Program›)
politikalar›na son veren, ABD taraf›ndan minde olanlarsa, e¤itimin toplumsal sis- hayal bile araflt›rmas›nda Finlandiya üst üste birin-
planlanan ve Pinochet taraf›ndan kotar›- temi de¤ifltirme/dönüfltürme ifllevini edilemezdi. ci olan ülke. Türkiye çok sonlarda oldu-
lan askerî darbe sonunda uygulanan po- gündeme getirirler. Asl›nda, e¤itim bir ¤u gibi, ABD de sonlarda bulunuyor.
litikalard›r. fiili’de velilere kupon vererek mücadele alan›d›r. E¤itimin içeri¤i, özü, Finlandiya’da bir tane özel e¤itim kuru-
e¤itim ticarîlefltirilmiflti. Aileler istedikle- müfredat gibi konularla devaml› didifl- mu yok, paral› kurs, paral› yetiflkin e¤iti-
ri okuldan e¤itim sat›n alabileceklerdi. mek zorunday›z. E¤itim, bu mücadele- mi faaliyeti bile yok. Fransa’n›n gelene¤i
Bu kuponlar›n yoksullar›n elinden al›na- nin yafland›¤› son derece politik bir alan. yine e¤itimin paras›z sa¤lanmas›d›r. Av-
rak karaborsada tedavülde dolaflt›¤› söy- E¤itim sistemine, e¤itimin paral› olmas›- rupa’da da sosyal devlet anlay›fl› çöktük-
lenir. Dünya Bankas›’n›n paral› e¤itimi na karfl› tak›n›lan tav›r, nerede durdu¤u- çe paral› e¤itime do¤ru bir geçifl görülü-
genel politika olarak kabul etmesi, kapi- muzu tayin etmekte belirleyicidir. Bask›n yor. Türkiye’de gözler bir tek ABD’ye
talizmin Türkiye’deki seyri ve kamusal Oran’›n üniversiteye yöneltti¤i elefltiriler çevrildi¤i için, ABD dünyan›n bütünü
14
olarak görülüyor. ABD’de, daha ilkokul ve hegemonyac› bir yerde birlefliyorlar. ‹htiyaç sahibi oldu¤unuzu kan›tlamak
seviyesinden bafllayan bir s›n›fsal ayr›fl- Onlar›n karfl›s›nda, gerçekten demokra- çok sorunlu de¤il mi? ‹spatlama süreci
ma var. Zenginlerin oturduklar› yerler- tik, özgürlükçü bir e¤itimi hayata geçire- ve size “yoksul kimli¤i” verilmesi afla-
deki devlet üniversiteleri de, o bölgenin cek toplumsal ve kültürel dinamikler ve ¤›lay›c›, damgalay›c› olmaz m›?
vergileriyle desteklendi¤i için çok iyi du- refleksler gerçekten zay›f. Lâkin, bask›c› Bu önerinin ciddiye al›nacak bir taraf›n›
rumda. New York’ta, ben Harlem’de dönemlerde bile sistemi elefltirebilecek görmüyorum. Devasa bir burs bürokra-
oturdum, oradaki okullar felâket durum- güçler yine e¤itim sistemi içinden boy sisi kurulaca¤›, kay›rmac›l›k kültürünün
dayd›. Çünkü insanlar›n verdikleri ver- verebiliyor. E¤itimi kontrol etmenin kar- yerleflik bir norm haline geldi¤i bir ülke-
giler yetmiyor. Nerede oturdu¤unuza, fl› konulamaz bir cazibesi var. Fakat bu de ihtiyaç sahiplerine ulaflamayaca¤› gibi
s›n›fsal konumunuza, ailenizin mesle¤i- kontrolün sa¤lanmas› o kadar da kolay konular tart›fl›labilir. Ama mesele ger-
ne ba¤l› olarak e¤itim al›yorsunuz. Ka- de¤il. Bugün dayan›flmac›, demokratik çekten “etkinlik” meselesi de¤il. Mesele,
musal üniversiteler olarak kurulan eya- anlay›fltan çok, bireysel özgürlükler üze- felsefe ve ilke meselesi. Mesele, e¤itim
let üniversitelerinde bile, Madison örne- rine kurulu bir üniversite tahayyülü yay- politikas›n›n hak temelli bak›fl aç›s›ndan
¤inde oldu¤u gibi, gittikçe artan oranlar- Paras› olanlar g›n. Türkiye’nin egemenleri, ‘80’den beri m›, yoksa lütfetme temelli bak›fl aç›s›n-
da ücret al›n›yor, pek çok ö¤renci bura- ailelerine neo-liberal küresel sisteme entegre ola- dan m› kavramsallaflt›r›laca¤› meselesi-
lara gitmek için devlete, çeflitli finans ku- ba¤›ml› olacak, bilmek için gerekli yap›sal dönüflüm pro- dir. Ö¤rencilerin muhtaç olduklar›n› ka-
rumlar›na borçlan›yor, orduya yaz›l›yor. olmayanlar jelerini gerçeklefltirme yönünde e¤itimi n›tlamalar›n› isteyen bir mekanizman›n
Evet, ABD’de zorunlu askerlik sistemi devletin de dönüfltürme yolunda baflar›l› oldular. iflletildi¤i bir üniversite ortam› bafltan
yok, ama yoksullar üniversiteyi paras›z bürokratik Ancak bu dönüflümün maliyetini yok- kötürüm kalm›flt›r ve bu ortam insan
okuyabilmek için askere yaz›l›yor, burs çarklar›nda sullar ödüyor. ‘80’lerde bafllayan bu bas- onurunu zedeler. Bu durum, ekonomik
karfl›l›¤›nda Irak’ta savafla gidiyor. 11 ihtiyaçlar›n› k›c› ve anti-demokratik projenin en ve kültürel sermaye ekseninde zaten va-
Eylül öncesi, ABD ordusuna askerlikten kan›tlamaya önemli aya¤› YÖK yasas›. Ama proje ta- rolan eflitsiz ve hiyerarflik konumlar› çok
sonra paras›z okuyabilmek için yaz›lan çal›flacaklar, mamlanmad›. Neo-liberal piyasa kapita- daha derinlefltirecektir.
yoksullar›n bafl›na gelen bu. ABD, üni- ya çeflitli finans lizminin hakimiyeti henüz istedikleri dü- “Varl›kl› gençlerin verdikleri paralarla
versite sisteminde en kötü örnek. kurumlar›ndan zeyde de¤il. Ödenmekte olan harçlar ve okuyan yoksul gençler” durumu ö¤ren-
Ambargolara, onca fakirli¤e ra¤men okul sonras› çeflitli adlar alt›nda yap›lan di¤er ödeme- ciler aras›ndaki sosyal iliflkileri zedele-
Küba bütün vatandafllar›na nitelikli ve hayatlar›n› ler de “ifli” kurtarm›yor anlafl›lan. Hâlbu- yici de¤il mi?
bedava sa¤l›k ve ö¤renim hizmeti sa¤l›- ipotek alt›na ki e¤itime hak perspektifinden bakmak Pedagojik olarak, sosyal ve kültürel ola-
yorsa, üstelik en pahal› dal olan t›pta alacak gerek. Di¤er pek çok sosyal, kültürel, rak, ö¤renciler aras›ndaki ve ö¤renciyle
çok nitelikli insanlar yetifltiriyor, arafl- borçlanmalara ekonomik hakk›n kullan›labilmesi e¤i- ö¤retim üyesi aras›ndaki bütün iliflkileri
t›rmalar yapabiliyorsa, her ülke yapabi- girecekler ya da tim hakk›yla do¤rudan ilgili. E¤itim te- olumsuz etkileyece¤ini öngörmek hiç de
lir herhalde... cemaatlerden mel bir hak olarak kavramsallaflt›r›l›nca, zor de¤il.
Küba’daki okullar çok iyi. Ben Küba’da maddî destek paral› e¤itim diye bir fley söz konusu ola- Üniversitenin ücretini ö¤rencinin ken-
bulunma ve okullar› gözlemleyebilme alacaklar ve maz. E¤itimin paral› olmas›, varolan eflit- disi karfl›layamayaca¤›na göre, sözü
f›rsat› buldum. Evet, Küba çok yoksul, onlara ba¤›ml› siz ve adaletsiz sistemi kamusal politika- edilen gelir anne-baban›n geliri. Yetifl-
Havana’da evler dökülüyor. Ama bir olacaklar. larla düzeltmek yerine, güçlendirmek ve kin bir birey olan ö¤renciyi de¤il, aile-
okula giriyorsunuz, hem fizikî ortam ve meflru k›lmak anlam›na gelir. sini yani “veli”sini muhatap alm›fl olu-
olanaklar, hem de e¤itim ortam›ndaki Bask›n Oran yaz›s›nda önerisinin ge- yor üniversite. Bu çok temel bir ilkeye
olumlu iklim çok etkileyici. Küba’da gör- rekçelerini ve nas›l bir uygulama öner- ayk›r› de¤il mi?
dü¤üm okullar›n donan›m›na Türki- di¤ini aç›yor. ‹sterseniz, o argümanlara Bu nokta çok önemli, ama hep gözard›
ye’de art›k ancak özel e¤itim kurumla- teker teker bakal›m. “Üniversite paral› ediliyor. Üniversite ö¤rencisi toplumun
r›nda rastlan›yor ve bunlar›n kap›s›ndan olur, ama her ihtiyac› olup talep eden sa¤lad›¤› olanaklarla, para düflünmeden
ancak zenginler bir sürü para dökerek (‘her isteyen’ de¤il!) dört y›l burs al›r. e¤itimini yapan genç insan demektir.
çocuklar›n› sokabiliyorlar. Küba örne¤i (...) Bursun miktar› ailenin gelir basa- 18–23 yafl dönemi, gençlerin potansiyel-
çok ö¤retici, çünkü Küba toplumu eko- ma¤›na göre saptanabilir. (...) Bu para lerini gelifltirebilecekleri çok önemli bir
nomik olarak çok güç koflullarda ayakta ö¤renci mezun olup ifle bafllad›ktan dönem. Bu sadece akademik, meslekî
kalma mücadelesi veren bir toplum. Y›l- sonra tahsile bafllan›r. (...) Burs almak potansiyel de¤il, dünyay› ve toplumu
lard›r ABD’nin uygulad›¤› ambargo al- için geliri yeterince düflük olmayanlar anlayabilecek, elefltirebilecek, dönüfltü-
t›nda yafl›yor. Bu flartlara ra¤men dünya- belli basamaklara göre ücret öderler.” recek entelektüel ve sosyal bir grup da-
n›n en nitelikli e¤itim sistemlerinden bi-
rine sahip. Küba’dan kat kat zengin ülke- Fatma Gök
lerden Küba’ya üniversite e¤itimi almak
için gelen ö¤rencilerle karfl›laflt›k.
Dolay›s›yla, bu bir tercih ve öncelik
meselesi...
Tabii ki tercih ve öncelik sorunu; bu da
politika sorunu. Sistemi kimlere aç›yo-
ruz, hangi bilgi ö¤retiliyor, kime ö¤retili-
yor, ne kadar ö¤retiliyor? Bunlar do¤ru-
dan politik konular. Toplumsal gücü el-
lerinde tutan egemenler için e¤itim siste-
minin ideolojisini ve içeri¤ini belirlemek,
kontrol etmek son derece önemli. Varo-
lan s›n›fl› toplumun eflitsizliklerinin,
haks›zl›klar›n›n e¤itim sistemi yoluyla
yeniden üretilmesi karfl›s›nda, bu duru-
Foto¤raf: fiahan Nuhoglu

ma karfl› durufl da kaç›n›lmaz. Tamam,


egemenler muktedirler, ama biz de bofl
durmuyoruz. Toplumun demokratik ge-
lene¤ine, dinamiklerine, muhalif hareke-
tinin durumuna göre buna müdahale
edilebiliyor. Türkiye’de bir tarafta dinci
de¤erlere sahip kesim, di¤er tarafta mil-
liyetçi de¤erlere sahip kesim sa¤, otoriter
15
yan›flmas› içinde olabilecekleri çok k›y-
metli bir dönem. Ama e¤itimi piyasayla
bütünlefltirme çabas› içinde, gençleri ta-
mamen aileye ba¤›ml› hale getiriyorsu-
nuz. Paral› e¤itime karfl› ç›k›lmas› için
temel nedenlerden biri bu. Genç insanla-
r›n aileden ba¤›ms›z olmalar›, onlar›n
özgür bireyler olarak yetiflmeleri için ha-
yatî öneme sahip. Paral› e¤itimin gençle-
re dayatt›¤› tam tersi bir durum. Devasa
miktarlar tutan üniversite ücretini öde-
yecek olan ailesine karfl›, genç üniversite
ö¤rencisinin yo¤un bask› alt›nda yafla-
yaca¤›n› öngörmek hiç zor de¤il. Paras›
olanlar ailelerine ba¤›ml› olacak, olma-
yanlar devletin bürokratik çarklar›nda
ihtiyaçlar›n› kan›tlamaya çal›flacaklar,
ya çeflitli finans kurumlar›ndan okul
sonras› hayatlar›n› ipotek alt›na alacak
borçlanmalara girecekler ya da cemaat-
lerden maddî destek alacaklar ve onlara
ba¤›ml› olacaklar. paral› üniversite ücretini ödeyebilmesi temesinden daha güzel bir fley olabilir mi,
Gençlerin baflta aile ve e¤itim olmak imkâns›z, ama böyle bir aile “resmen daha ne istiyoruz? Bütün kurgulama ben-
üzere, yap›lar›, kurumlar› sorgulama, yoksul” kabul edilmeyece¤i için burs- ce zaten s›n›fsal, bölgesel ve cinsiyet te-
elefltirme, hatta bunlara kafa tutabil- tan da yararlanamayacak. Üniversite bu melinde ayr›mc› olan sistemi çok daha
meleri o yap›lardan özgür olabilmele- insanlar›n menzilinden ç›kacak. seçkinci hale getirmek. Türkiye’de e¤itim
riyle mümkün. ‹sterse çok varl›kl› ol- Çok hakl›s›n›z. Bugün varolan sistem Bat› Avrupa zaten belli gruplara kapal›. Bask›n Oran
sun, üniversite için ailesinden onca pa- çok daha eleyici hale gelecek. Kendimi modelinde hoca bu söyledi¤i karara hangi bilgi sonu-
ra alan bir genç aileyi, okulda “müflte- örnek vereyim, paras›z e¤itim oldu¤u kural paras›z cu vard›, do¤rusu merak ediyorum.
ri” ya da “hizmet alan” konumundaki için ben bugün burada ö¤retim üyeli¤i e¤itimdir. Fuzulî yere üniversiteye giden gençler
ö¤renci, e¤itimi, sistemi ne kadar, nas›l yap›yorum. Sekiz çocuklu bir ilkokul ö¤- Uluslararas› meslek okullar›na gitsin, “di¤erleri” da-
elefltirebilir, karfl› ç›kabilir ki? retmeninin k›z› olarak, e¤itim paral› ol- Ö¤renci Seviye ha iyi e¤itim görsün ayr›m›n› nas›l de-
Genç insanlar›n özgürlük mücadelesi, sayd›, büyüdü¤üm kasaban›n kap›s›n- Ölçüm Program› ¤erlendiriyorsunuz? 17 yafl›nda, üniver-
aileye karfl› da bir mücadele ayn› za- dan ç›kmam imkâns›zd›; yurtd›fl›nda araflt›rmas›nda siteye girmeden önce, hangi alana yete-
manda. “Ailem bana bu kadar para veri- doktora yapmamsa hayal bile edilemez- Finlandiya nekli, hevesli oldu¤unu tam olarak bil-
yor, s›n›fta kalmayay›m” ya da “aman di. E¤itimin paral› olmas›, varolan eflitsiz birinci. Türkiye meyen bir genç üniversite ortam›nda
bursum kesilmesin, iyi not alay›m” en- sistemden kaynaklanan ayr›mc›l›klar› çok sonlarda kendisini keflfedemez mi? Kimin üni-
diflesi pedagojik olarak çok yanl›fl, ente- çok daha derinlefltiren bir nedendir. Bu- oldu¤u gibi, versiteyi hak etti¤ine, kim, nas›l karar
lektüel ve sosyal aç›dan geliflmeyi engel- gün üniversitelerde uygulanan ikinci ö¤- ABD de verebilir? Ayr›ca, gençlerin bir süre s›rf
leyici bir bask›d›r. Burs büyük bir tuzak- retimde ilginç bir durum karfl›m›za ç›k›- sonlarda. üniversite ortam›nda bulunmalar› bile
t›r, ö¤rencilere tuzakt›r, topluma tuzak- yor. 1999-2000 ö¤retim y›l›nda yüksek Türkiye’de olumlu bir fley de¤il mi?
t›r. Not alma peflinde koflan ö¤rencilerin ö¤retimde ikinci ö¤retim programlar›na gözler bir Do¤ru. Üniversite ortam›, sosyal ve ente-
gözü baflka bir fley görmez olur. Bu kay›t yapt›ran kad›n ö¤renci oran› 40.6 tek ABD’ye lektüel olarak çok gelifltirici ve dönüfltü-
gençlerin toplumsal sorunlarla ilgilen- iken, bu oran 2006–2007’de 39.8’e gerile- çevrildi¤i için, rücü olabilir. Bask›n Oran’›n da kat›ld›¤›
meleri, toplumsal sorunlar karfl›s›nda mifl. Paral› olan ikinci ö¤retimde k›zlar›n ABD dünyan›n bak›fl aç›s›n›n kayna¤›nda e¤itime harca-
tepki vermeleri çok daha zor olacakt›r. oran› erkeklerden az. Vak›f üniversitele- bütünü olarak nan paran›n üretken olmad›¤› düflüncesi
Tekrar yinelemek istiyorum. “Bursum rinde kad›n ö¤renciler az›nl›ktad›r (yüz- görülüyor. yat›yor. “Her ülkenin, her toplumun belli
kesilmesin, annem babam ne der?” çok de 35.5). Aile, k›z çocu¤unu paral› e¤iti- ABD’de, daha bir grup insan› yüksek derecede yetifltir-
büyük bir bask›, toplumsal bir tuzak bu. me göndermek istemiyor. Zaten e¤itim ilkokuldan mesi gerekir. Bunlar araflt›rmalar› yaps›n-
Ö¤rencilerin üniversiteyi dört y›lda bi- sistemi k›zlar›n aleyhine çal›fl›yor, paral› bafllayan bir lar, ülkeyi ileri götürsünler. Onlara paral›
tirmeye zorlanmalar› bile asl›nda bü- hale geldikçe k›zlar daha da çok eleniyor. s›n›fsal ayr›flma veya burslu iyi e¤itim sa¤layal›m. Di¤er-
yük bask›. Bask›n Oran, “bursunun ke- Paral› e¤itim, k›zlar›n, yoksullar›n, iflçi var. Kamusal leri içinse bofl yere para ve kaynak harca-
silmesini veya borcunun artmas›n› iste- s›n›f›n›n, anadil problemi olanlar›n aley- üniversitelerde mayal›m; zaten ç›k›nca ifl bulamayacak-
meyen ö¤renci dersine çal›flacak ve hine iflliyor. bile, gittikçe lar. Onlar k›sa yoldan meslek sahibi ol-
üniversitenin k›ymetini bilecek” diyor. Bask›n Oran diyor ki: “Bugün çocukla- artan oranlarda sunlar” anlay›fl›d›r söz konusu olan. Lâ-
Bunu, ben gerçekten sol paradigma için- r›n ciddi bir oran› ÖSYM’ye kafas›nda- ücret al›n›yor, kin, ortada bir problem var: E¤itim bu de-
de bir fikir olarak göremiyorum. Bu ka- ki mesle¤i edinmek için de¤il, o vahim pek çok ö¤renci ¤ildir. E¤itimi evrensel bilgi birikiminden,
dar büyük bir haks›zl›k yap›lamaz ö¤- ‘fiimdi ne yap›yorsun’ sorusuna ‘Oku- buralara gitmek bilimden, kültürel ve toplumsal olandan
rencilere. Bu, son derece ciddi bir engel. yorum!’ diyebilmek için giriyor. (...) Bu için devlete, herkesin faydalanmas› olarak görmek ge-
Bir harekete kar›flt›n, bursun kesildi. De- ‘mahalle bask›s›’ alt›ndaki ö¤renciler finans rek. Salt teknik bir alanda beceri kazand›r-
moklesin k›l›c› gibi bafl›nda... Ö¤renci- yüksek meslek okullar›na gidince di- kurumlar›na mak, son derece dar ve tehlikeli bir yakla-
lerle ö¤retim üyelerini parayla karfl› kar- ¤erleri daha iyi e¤itim görecek.” borçlan›yor, fl›m. ‹nsanlar› sistemin bir çark›na hapse-
fl›ya getirmek e¤itimsel olarak son dere- Türkiye’deki s›n›f ayr›flmas› ve gelir da- orduya decek bir anlay›fl bu. Böyle bir kitleyi kon-
ce yanl›flt›r. Ayr›ca, burs karfl›l›¤› olma- ¤›l›m›n›n gittikçe bozuldu¤u dikkate al›- yaz›l›yor. trol etmek de çok daha kolay, çünkü in-
yan bir fleydir, ama burada bir termino- n›rsa, Bask›n Oran’›n önerisinin kimlerin sanlar›n hem ifllerini kaybetme endiflesi
loji berrakl›¤› da yok. Kredi sonra geri hangi okullara gitmesini engelleyece¤i olacak, hem de dünya içinde kendi yerini
ödenen parad›r; burada burs kredi, çok aç›kt›r. Halihaz›rdaki e¤itim olanak- sorgulayabilecek bir entelektüel yetkinli¤i
borçlanma anlam›nda kullan›l›yor. lar› bile baz› kesimlere çok görülüyor. olmayacak; kurgu bu. Ama bunun baflar›-
‹lkesel durum bir yana, Türkiye’de Ben flahsen birçok alan çal›flmas›, mahal- l› olaca¤›na inanm›yorum, böyle bir fley
meslekî konumuna göre orta s›n›f ka- le çal›flmas›, ö¤rencilerle görüflme yap- eflyan›n tabiat›na ayk›r›. Arundhati Roy
bul edilen, ama hayat standard› aç›s›n- t›m. Ama bir tane bile yukar›da bahsedi- Bo¤aziçi’ndeki konuflmas›nda “dünyan›n
dan “yoksul” olan çok genifl bir kesim len cinsten ö¤renciye rastlamad›m. “‹n- yoksullar› aya¤a kalkacak ve silahla mü-
var. Mesela, hem annesi, hem babas› sanlar üniversite kap›s›na y›¤›l›yor” de- cadele yapacak” demiflti. Bu kadar eflitsiz
lise ö¤retmeni olan bir gencin ailesinin niyor. ‹nsanlar›n üniversiteye gitmek is- bir dünyan›n ne kadar tehlikeli oldu¤u-
16
nun egemenler fark›nda de¤il. Hal böyle olunca, Sümeroloji gibi tarih üniversitelerde nispeten daha özgür bir
Bask›n Oran, “ihtiyaç duyulan dallar›n de, arkeoloji de, sosyoloji de, edebiyat da ortam olmas› m›?
bursunu yüksek tutmak yöntemiyle giderek önemini yitirebilir. Halbuki e¤i- Vak›f üniversitelerinde devletten ba¤›m-
diplomal› iflsiz say›s› azalt›labilecek” timin amac›, dünyay› ve içinde yaflad›¤› s›z özgür bir ortam yarat›labilece¤ini
diyor. “Diplomal› iflsiz” olmak, “diplo- toplumsal formasyonu anlayabilecek, söyleyenler var. Ama vak›f üniversitele-
mas›z iflsiz” olmaktan daha iyi de¤il çözümleyebilecek, evrensel kültür biriki- rinin böyle bir ortam› sa¤lad›¤›n› düflün-
midir? “‹htiyaç duyulan dallar” derken mine sahip insanlar yetifltirmek olmal›. müyorum, orada da üniversitenin kuru-
neyin, kimin ihtiyac›ndan söz ediyo- Türkiye’deki üniversitelilik oran› di¤er cusu olan sermaye gruplar›na ba¤›ml›l›k
ruz? ülkelere k›yasla nas›l? söz konusu. Devlet üniversiteleri özgür
Mümkün olan en çok say›da insan›n üni- Üniversiteli oran›, kabul edilemeyecek ve ba¤›ms›z de¤il, özellikle de ‘80’den
versite düzeyinde e¤itimden en fazla ya- kadar düflük. Türkiye’de üniversite ça- sonra hiç de¤il. Fakat belli s›n›rlar içinde
rarlanmas› hepimiz için daha iyidir. ‹hti- ¤›nda 10.5 milyon kifli var. Her sene üni- bile olsa kamu üniversitelerinde müca-
yaçtan, Bask›n Oran’›n ne kastetti¤ini bil- versite s›nav›na girenlerin say›s› 2 milyo- dele etme olana¤› da bulunabiliyor. Ben
miyorum, ama genel olarak kastedilen, na yak›n. Bunlar›n 200 bin kadar›, aç›k flahsen devlet üniversitesinde çal›flm›yor
piyasan›n, ifl dünyas›n›n ihtiyac›. E¤itimi ö¤retim de dahil olmak üzere, herhangi olsayd›m, uzun süre görev yapan bun-
ifl dünyas›na göre kurgulayamay›z, ser- bir yüksek ö¤retim alan›na kay›t yapt›r›- dan önceki fakülte dekan› taraf›ndan
mayeye yararl› insan yetifltirelim diye yor. Bir araflt›rmada, ilkokula giren ço- çoktan iflime son verilmiflti. Ama onunla
e¤itim yapm›yoruz. Evet, ö¤retmen, mü- cuklar› resmî istatistiklerden 11 giriflti¤im pek çok mücadeleyi ka-
hendis, doktor yetiflecek, ama esas olarak sene takip ettik. 11 sene sonunda, zanabildim ve hâlâ görevimde-
e¤itimin amac›, okulda gerçeklefltirilme- yüz kifliden beflinin üniversiteye yim. Üniversitelerin flu anki duru-
si gereken, toplumu de¤ifltirme ve dö- girdi¤ini gördük. E¤itim sistemi mu ideal olmaktan çok uzak. Bu-
nüfltürme potansiyeline sahip felsefe, içinde tutunamama oran›n›n bu nun iyilefltirilmesi, ancak, üniver-
edebiyat, sanat, tarih ve di¤er bilim alan- kadar yüksek oldu¤u bir toplum- sitelerin kamusal kaynak kulla-
lar›nda bütünsel bir bak›fl aç›s›yla do- dan bahsediyoruz. Üstelik, pek nan, ama devletten ba¤›ms›z,
nanm›fl insanlar› yetifltirmektir. E¤itimin çok üniversitenin altyap› eksikli¤i özerk olarak kurguland›¤› bir or-
üretken olmas› ad› alt›nda gelifltirilen gö- ve di¤er olanaks›zl›klar içinde ol- tamda olabilir. Vak›f üniversitele-
rüfller, neo-liberal küreselleflme döne- du¤unu biliyoruz. Bu üniversite- rinin birkaç›, baz› aç›lardan daha
minde e¤itime biçilen rolle de alâkal›. lerin mutlaka en k›sa zamanda ge- serbest olabilir. Ama bu genelleflti-
Geçenlerde, gazetelerde E¤itim Bakan› lifltirilmesi gerekiyor. Oralara bü- rilemez. Örnekleri az da olsa, kimi
Hüseyin Çelik’le Mustafa Koç’un el s›k›- yük ölçüde kaynak aktar›lmas› ge- zaman devlet üniversitelerinde
fl›rkenki foto¤raflar› vard›. TOFAfi ile rekirken vak›f üniversitelerine sermayenin üniversiteye nüfuz et-
E¤itim Bakanl›¤› anlaflma yapm›fl. Bura- kaynak aktar›l›yor; bu üniversite- mesinin ö¤retim üyelerinin müca-
da iki durum söz konusu. Birincisi, ser- ler için ö¤retim üyesi yetifltirmek delesiyle önlendi¤i olmufltur. Ör-
maye kesiminin istedi¤i e¤itim biçimini gerekirken, kamusal kaynaklarla ne¤in, Ayd›n Do¤an kendi ad›n›
dayatmas›, ikincisiyse bu e¤itimin mali- kamu üniversitelerinde yetiflmifl tafl›yan bir iletiflim enstitüsü ku-
yetinin kamu kaynaklar›ndan ödenmesi. ö¤retim üyeleri özel üniversitelere rulmas› için bizim üniversiteye 3
‹fl dünyas›n›n gelip okula “benim fluna gidiyor. Maddî imkanlar oralarda milyon dolar vermiflti. Ecevit bafl-
ihtiyac›m var” demesi olacak fley de¤il. çok daha cazip, onlar› suçlamak istemi- bakand›, geldi, temel att›, Resmî Gaze-
fiiflli Endüstri Meslek Okulu’nda, Toyota yorum, çünkü kamu üniversitelerinde te’de yay›nland›. Fakat ö¤retim üyeleri-
bölümü var mesela. O bölümü Toyota fi- ö¤retim üyelerinin maafllar› çok düflük. nin karfl› ç›kmalar›yla enstitü açt›r›lmad›.
nanse etmifl, ö¤rencilere küçük burslar Ama böylece, nitelik daha da düflüyor. Üniversitelerin Paral› e¤itime karfl› olanlar, üniversite-
veriliyor, oraya giden ö¤renciler farkl› E¤itimde özellefltirmenin böyle bir tahri- büyük lerin varolan yap›s›n› benimsiyor ve sa-
üniforma giyiyor, öbür ö¤rencilerden bat› da oldu: Varolan yap›lar›n en de¤er- bir kaynak vunuyor gibi sunuluyor. Sizce üniversi-
statü olarak farkl›lar. Bu, e¤itimin do¤a- li kaynaklar›n› al›yorsunuz, içini boflalt›- sorunu var. telerin temel sorunlar› neler?
s›na ayk›r›. yorsunuz. Oysa, tam tersi olmas› gerek. Bundan dolay› Üniversitenin yap›s› 1980’den önce de
“Gençleri Sümeroloji yerine yüksek ‹lk defa Bilkent’e gitti¤imde, “buray› ka- paral› üniversite özgürlükçü de¤ildi. Ama YÖK’ün getir-
meslek okullar›na yönlendirerek k›sa mulaflt›rmal›” diye içimden geçirmifltim. önerisi ileri di¤i hiyerarflik, anti-demokratik ve son
yoldan üretici yapacak ve üniversiteleri E¤itimin tüm sorunlar›n› çözecek kay- sürülüyor, derece merkezî ve otoriter kurumsal ya-
ferahlatacak bir öneri...” Bask›n Oran, nak Türkiye’de vard›r. Bütün o topa tü- halbuki kamu p› üniversitelerin üzerine çökmüfl du-
Sümerolojiyi karikatüral bir örnek ola- fe¤e harcanan paralar› e¤itime aktaral›m. kaynaklar›n›n rumda. Bunu k›rmak çok zor, hiyerarfli-
rak veriyor, onun yerine pek çok dal Kuzey Irak’a yap›lmakta olan operas- iyi kullan›m›, ler çok kuvvetli. Özgürlükçü, özerk bir
konabilir herhalde. Baz› dallar› fuzulî yonlardan bir tekinin maliyetinin 20 mil- vergilendirme, üniversite bu sistemde hayal gibi duru-
görmek, gençlerin ço¤unu “k›sa yoldan yon dolar oldu¤u geçen günlerde Hürri- askerî yor. Kald› ki, sistemi yoksullara ve dar
üretici yapma”y› savunmak sa¤›n çok yet gazetesinde yay›nland›. Bozulmay› harcamalar›n gelirlilere daha da kapal› hale getirecek
bildik yaklafl›m› de¤il mi? bekleyen ezberlerden biri de budur, yani k›s›lmas› uygulamalar ve söylemler var. Örne¤in,
Bizim derdimiz gençlerin büyük ço¤un- savunmaya ayr›lan kaynaklar›n toplum- gibi yollarla YÖK Baflkan›n›n paral› e¤itimin gerekçe-
lu¤una k›sa yoldan bir tak›m beceriler da tart›flmaya kapal› tutulmas›d›r. Bu kayna¤›n si olarak “üniversiteye talep düflecek, ka-
kazand›racak bir e¤itim sistemi gelifltir- durum dile getirildi¤inde, “ama bizim art›r›lmas› p›da y›¤›lma sorunu da çözülecek” flek-
mek olamaz; tam tersine, derdimiz siste- konumumuz çok stratejik!” diye itiraz mümkün. lindeki aç›klamas› insan›n kan›n› dondu-
mi dönüfltürecek insanlar yetifltirmek. ediliyor. Korkut Boratav hocam›z›n bir Üniversitelerin ruyor. Yani, yoksullar içeri girmesin de,
Bask›n Oran’›n da sistemle problemi var. yaz›s›nda dikkat çekti¤i gibi, burjuvazi- dinden, “hak edenler” rahat etsin anlay›fl›. Bunun
O nedenle soldan ba¤›ms›z aday oldu. nin çeflitli gelir ve servet türlerini hedef devletten ve d›fl›nda, üniversitelerin büyük bir kay-
Buna ra¤men bunlar› söylemifl olmas›na alabilecek dolays›z vergicilikle kaynak sermayeden nak sorunu var. Bunu herkes söylüyor ve
do¤rusu flafl›r›yorum. Varolan sistem son üretebilen bir vergi sistemiyle e¤itimin ba¤›ms›z bundan dolay› paral› üniversite önerisi
derece eflitsiz, hegemonik, otoriter ve ihtiyac› olan kaynaklar yarat›labilir. Ama olmas› lâz›m. ileri sürülüyor, halbuki kamu kaynakla-
muhafazakâr. Gençleri meslek okullar›- kamu üniversitelerinden para k›s›l›yor, Kamu r›n›n iyi kullan›m›, vergilendirme, as-
na yönlendirmek sistemi dönüfltürecek vak›f üniversitelerine müthifl bir kaynak kaynaklar›yla kerî harcamalar›n k›s›lmas› gibi yollar-
Söylefli: Siren ‹demen

bir flekilde yetifltirme yaklafl›m›yla tama- aktar›l›yor. Bunlar› sorgulayan bir zihni- beslenecek, la kayna¤›n art›r›lmas› mümkün. Bur-
men ters, varolan sistemi etkin hale getir- yet yerine, “kaynak yok” zihniyeti kabul ama özerk juvazi vergilendirildi¤i zaman, üniver-
meye yönelik. Bir yanda da sadece Tür- ettirilmeye çal›fl›l›yor. olacak. sitelere çok kaynak aktar›labilecek.
kiye’deki sermaye kesimlerinin de¤il, Kamu üniversitelerinden pek çok ö¤re- Üniversitelerin dinden, devletten ve
AB ülkelerinin de ihtiyac› olan ucuz tek- tim üyesinin vak›f üniversitelerine geç- sermayeden ba¤›ms›z olmas› lâz›m.
nik eleman yetifltirilmesi bizzat Millî E¤i- mesinin temel nedeni özel üniversite- Kamu kaynaklar›yla beslenecek, ama
tim Bakan› taraf›ndan dile getiriliyor. lerde maafllar›n yüksekli¤i mi, yoksa o özerk olacak.
17
yor, devletin hukukî yollardan yapama-
BÜLENT ORAKO⁄LU’YLA ERGENEKON OPERASYONU ÜZER‹NE d›¤›n› hukuk d›fl› oluflumlar eliyle yap-
t›¤›n› söylüyor...
Çok dall› bir a¤aç gövdesi Bunu kabul etmemiz için, böyle bir yap›-
n›n devlet ve millet yarar›na çal›flt›¤›n›
gözlemlememiz gerekiyor. Ama bu yap›-
lar›n öyle bir amac›n›n olmad›¤› belli.
Türban, aslî vazifesini yerine ge- Devlet, bazen toplumu kontrol alt›nda
Bülent Orako¤lu
tirdi say›l›r: Haftalard›r, küresel tutabilmek için de gizli ve yasad›fl› yol-
ekonomik dalgalanmay› dahi tar- lara baflvurabilir...
t›flmay› engelleyecek flekilde, Bu tür illegal yap›lar›n böyle bir niyeti ol-
bütün meselelerin üzerini örttü, sa bile, siyasî bir amaçlar› olmal›. Çok gi-
zihinleri kendisine hapsetti. Bu rift yollardan gidebilirsiniz, çeflitli görüfl
arada, cumhuriyet tarihinin en ve ideolojileri kullanabilirsiniz, ama niha-
önemli operasyonlar›ndan ve da- yetinde varaca¤›n›z yerin bu ülkenin,
valar›ndan birini de adeta sume- milletin yarar›na olmas› gerekir. Ergene-
kon’un savc› taraf›ndan “terör örgütü”
nalt› etti. Y›llard›r aflinas› oldu-
olarak nitelendirilmesi bu aç›dan önemli-
¤umuz, karanl›k iliflkilerini ve
dir. Bunlar›n Türkiye’nin menfaatleriyle
eylemlerini iyi kötü bildi¤imiz ilgisinin olmad›¤›n›, d›flar›dan bir tak›m
bir dizi isim Ergenekon Çetesi s›zmalar›n yap›ld›¤›n› iddia ediyorum.
kapsam›nda gözalt›na al›nd› ve- S›zmalar› kimler yap›yor?
ya tutukland›. Emekli tu¤general Çeflitli emperyalist ülkelerle yap›lan sa-
Veli Küçük, avukat Kemal Ke- vunma, güvenlik, istihbarat anlaflmala-
rinçsiz, Yasin Hayal’in avukat› r›yla bu s›zmalar oluyor. Gladio tipi ör-
Fuat Turgut, Sedat Peker’le ilifl- gütlenmelerin esas itibariyle NATO ülke-
kisinden de hat›rlad›¤›m›z gaze- lerinde oldu¤u biliniyor zaten. Türkiye
teci Gülay Kömürcü, Türk Orto- 1952’de NATO’ya girdikten sonra provo-
ke edilmeye çal›fl›lm›fl ve bu çaba günü-
doks Patrikhanesi Bas›n Sözcüsü
müze kadar sürmüfltür.
Sevgi Erenerol, Susurluk san›¤›
Fakat o dönemde Türkiye ayn› zamanda
Sami Hofltan, silah üzerine ye- çok partili rejime geçti. Devlet, yönetim
min ettirmelerinden hat›rlad›¤›- inisiyatifinin tamamen topluma geçme-
m›z Kuvayi Milliye Derne¤i bafl- sine mâni olmak için de böyle bir yap›-
kan› emekli albay Fikri Kara- y› yaratm›fl olamaz m›?
da¤... Birkaç isim daha eklense, Bu projeyi ortaya koyanlar, esas olarak
televizyonlarda, sokaklarda s›k d›fl güçlerdir. Türkiye’de karar verici me-
s›k görünüp söz alan “ulusalc› Foto¤raf: Batur Gökçeer kanizmalar›n, yani milleti hukukî ve
ünlüler” tastamam derdest edil- meflru yolla idare eden yap›lar›n amaçla-
mifl olacakt›. Nihayet ortaya ç›k- r› bize d›fltan etki etmeye çal›flanlar›nkiy-
Geçen sene yay›nlanan “Ankara’da le örtüflmüfl olabilir. Mesela PKK’n›n olu-
t›¤›na ve müdahale edildi¤ine
Gölge Oyunlar›” adl› kitab›n›zda Erge- flumunda bir flaibe vard›r. Her zaman bir
sevindi¤imiz bu karanl›k a¤›n
nekon terör örgütüyle ilgili de¤erlendir- dinamik vard›r devlete karfl› çal›flmak
üstü, türban tart›flmas›yla örtül- meler var. Örgütte çok karanl›k iliflkile- üzere. Bofl b›rak›rsan›z, bu dinamik baflka
dü. Bu kiflilerin muhtemel ba¤- rin yürütüldü¤ünü, bir darbe haz›rl›¤›- unsurlar taraf›ndan ele geçirilebilir. ‹stih-
lant›lar›, çetenin “üst” yönetimi, n›n sürdü¤ünü söylüyorsunuz, ya bu barat anlay›fl› da konjonktüre göre de¤ifl-
böyle bir örgütlenmenin devletin yap›lar›n da¤›t›laca¤›n› ya da darbenin mektedir. 1960’larda Türkiye’de ciddi bir
ne ifline yarad›¤› gibi sorular›n gerçekleflece¤ini ima ediyorsunuz. Teh- komünizm tehlikesi oldu¤u söylendi, biz
cevaplar› malûmumuz olmad›. like bu kadar yak›nsa, neden operasyon öyle yetifltik sonuçta. Deniz Gezmifl, Ma-
Ve elimizde bu bir avuç “ucube” 2008’in bafl›na kadar yap›lmad›? hir Çayan gibi kiflilerin oluflumlar› içinde
kald›. Normal bir ülkede her gün Bülent Orako¤lu: Bu tür operasyonlar›n de hem Türkiye, hem de yabanc› istihba-
manfletlere tafl›nmas› gereken görünen yüzüyle perde arkas›ndaki yüzü ratlar›n yapt›¤› s›zmalar, provokasyonlar
ve amac› hep farkl› olmufltur. Türkiye vard›. Bugün için tam ba¤›ms›z ülke, bir
bir dava sessizli¤e gömüldü. Ay-
Cumhuriyeti’nin kuruluflundan hemen ütopya olmufltur. Ergenekon terör örgü-
n› bir aralar sürekli televizyonla-
sonra bafllayan bir dezenformasyon süre- Ergenekon’u tü de tam ba¤›ms›zl›k, tam millîlik ad›yla
r› iflgal eden s›n›rötesi operas- ci var. Ben bunu “derin devlet” olarak al- ç›km›flt›r. Oysa ben Ergenekon’u ikiye
ikiye
yonlar gibi. “TSK’n›n suç örgütü g›lam›yorum. Hukuk içinde iflleyip bir ay›r›yorum. 1950’li y›llarda bütün NATO
ay›r›yorum.
olmad›¤›n›” aç›klamak duru- yandan devleti y›pratan, asker ve polisin Son dönemde ülkelerinde kurulan Gladio tipi örgütlen-
munda kalan Genelkurmay’a yö- görevini yapamad›¤› mesaj›n› vermeye ortaya ç›kar›lan melerin Türkiye aya¤›, 27 May›s 1960 ih-
nelik bofl arazilerin bombaland›- çal›flan bir yap›d›r bu ve derin devlet s›fa- Ergenekon 28 tilâli sonras›nda kurulmufltur. 16 NATO
¤› iddialar› gündemde pek yer t› buna özellikle konmufltur. Bu yap›n›n fiubat sürecinde ülkesinde Gladio türü örgütlenmelerin
bulmad›. Yani belki AKP, TSK bütün faaliyetlerinden, psikolojik hare- oluflmufltur. tümü ortaya ç›kar›l›p da¤›t›lm›flt›r. Ama
baflta olmak üzere devletin kâtlar›ndan bizzat devletin kendisi zarar Yeni Ergenekon, Almanya ve Türkiye hariç tabii.
“yüksek” katlar›n›n ekme¤ine görmüfltür. Devlet içindeki bir tak›m or- ABD ve NATO Bu yap›lar› kimler oluflturuyor?
ganize hareketlerin, kiflilerin, devletin güdümlü NATO içinde bölümler vard›r. Gladio ti-
ya¤ sürdü, bu arada kendi taba-
yetkilerini kullanarak kendi menfaatleri Ergenekon’a pi oluflumlarla ilgilenen bölümdeki tüm
n›n›n gönlünü de hofl etti. “Laik-
için yapt›klar› hareketlere dikkat etme- karfl› millî bir kararlar› Amerikal› generaller verir. Son
li¤in düflman›” türban, galiba en miz gerekiyor. Her olufluma isim vere- dönemde ortaya ç›kar›lan Ergenekon te-
örgütlenme
çok “rejimin bekas›”na yarad›. medi¤imizden veya NATO’nun “gölge rör örgütüyse 28 fiubat sürecinde olufl-
olarak ortaya
Ergenekon operasyonunu eski ordular›” dedi¤imiz Ergenekon’u müseb- ç›km›fl gibi mufltur. Ergenekon, daha önce NATO
bir istihbaratç›yla, 28 fiubat sü- bip göremedi¤imizden “derin devlet” ta- görünüyor. güdümlüydü. Eskisi son derece gizlilik
recinde tasfiye edilen emekli n›m›n› kullan›yoruz. içinde çal›fl›rken, ulusalc›, ba¤›ms›z Tür-
Emniyet ‹stihbarat Daire Baflkan› Baz›lar› ise, derin devleti, devlet eliyle kiyeci oldu¤unu söyleyen Ergenekon çok
Bülent Orako¤lu’yla konufltuk... oluflturulan bir yap› olarak kabul edi- daha aç›ktan çal›fl›yordu. Yeni Ergene-
18
kon, ABD ve NATO güdümlü Ergene- Bu tasfiyenin bitti, uluslararas› dengeler art›k flantaj flan meflru faaliyetleri görürsünüz. Ama
kon’a karfl› millî bir örgütlenme olarak Türkiye’den üzerinden sa¤lan›yor. Mesela PKK res- bunlar, uluslararas› hukuk içinde dize ge-
ortaya ç›km›fl gibi görünüyor. talep edilmifl men Türkiye’ye karfl› kullan›lmaktad›r. tiremedikleri ülkelere karfl› illegal yap›la-
27 Nisan muht›ras›, yeni bir darbenin olabilece¤ini de Baz› iddialara göre de Türkiye örgütü r›, tafleronlar› da kullan›rlar. Bence Sad-
habercisi olarak okunabilir mi? düflünüyorum. bölgesel emelleri için kullanmaya çal›- dam da bir taflerondu. Geçenlerde yaka-
O son anda engellenmifltir. Kapat›lan Erdo¤an fl›yor, bilhassa silahs›zland›rm›yor... lanan bir Baas yöneticisi, Saddam’›n yö-
Nokta dergisin aç›klad›¤› belgeler, Amerika’ya PKK, Türkiye’deki bir tak›m yap›lanma- netime geçifli s›ras›nda CIA’n›n inan›l-
2004’te darbenin gerçekleflece¤ini gösteri- gitmeden önce lar›n da ifline gelmifl olabilir. Ama bu tür maz faaliyetleri oldu¤unu aç›klad›. Sad-
yor. Di¤er yandan, Nokta’n›n bu belgele- “bu çok önemli provokatif ifller meflru devlet güçleri tara- dam’›n Kuveyt’e sald›rmas›, ayn› süreçte
ri elde etmesi bile, devlet içinde bu konu- bir toplant›d›r” f›ndan asla yap›lmaz, yap›lamaz. Genel- s›n›rlar›m›za bir milyon insan›n dayan-
da bir mücadelenin yürütüldü¤ünü gös- demiflti. kurmay baflkan›, Ergenekon için “suçlu mas›... Bu büyük bir organizasyondur ve
teriyor. Bu çeteleflmifl yap›lar›n pek çok Baflbakan›n bu olan cezas›n› çeker” diyor zaten. Türkiye’ye karfl› tezgâhlanm›flt›r.
yere sirayet etti¤i görülür, ama egemen cümlesini, Ama ayn› Genelkurmay baflkan›, fiem- Komplo teorisi kuruyorsunuz galiba.
anlay›fl bu de¤ildir. Genelkurmay baflka- Bush’un PKK dinli’deki san›klardan biri için “iyi ço- Hiç de de¤il. ‹ran-Irak savafl›ndan sonra
n› Yaflar Büyükan›t, “TSK bir suç örgütü konusunda anl›k cuktur” demiflti... Saddam, Kuveyt’e girdi. 15 milyar dolar
de¤ildir” diyor. Bu do¤rudur. Mesela si- istihbarat O da ayr› mevzu tabii. Ama flunu demek borcu vard› Saddam’›n; bu, Kuveyt’e giri-
vil toplum kuruluflu ad› alt›nda, toplumu vermesi olarak istiyorum: Son dönemde, ülkenin Kurtu- flinin görünen sebebiydi. Bu s›rada Kürt
psikolojik harekâtla etkilemek maksad›y- alg›lamad›m. Ne lufl Savafl› günlerini yaflad›¤›n› iddia eden afliretlerinin isyanlar› bafllam›flt›r. Bunla-
la kurulmufl bir tak›m militarist yap›lar konufltuklar›n› darbeci zihniyet, Ergenekon çetesi ve K›- r›n arkas›nda CIA’n›n, MOSSAD’›n oldu-
vard›r; bunlardan biri bizzat Büyükan›t’a bilemem, fakat z›lelma Koalisyonu gibi yap›lar olufltur- ¤u biliniyor. Saddam, kulland›¤› kimya-
hakaret etmifl ve Genelkurmay baflkan› bir tak›m du. Aralar›nda Türkçü var, Maocu var, sal gazlar› da Bat›’dan alm›flt›r. ‹ngilte-
bunlar hakk›nda suç duyurusunda bu- yap›lar, Kemalist, ulusalc›, Atatürkçü var. “Ülke re’de bu yüzden bir gizli servis eleman›
lunmufltur. Bu birimler, “genç subaylar” o yap›lar›n tehlike içinde” iddias›n› sürekli dillendi- öldürüldü, Tony Blair hâlâ yarg›lan›yor.
sendromunu ortaya ç›karmak için Hilmi kurucular› karar riyorlar, ortak noktada buluflabilecekleri Kuveyt iflgalinden sonra Çekiç Güç gel-
Özkök’e yapt›klar› gibi ithamlarda bulu- vermedikçe vatan, bayrak, Kur’an, millet, silah gibi mifl ve Körfez Savafl›’ndan sonra da Ku-
nabilmektedir. Genç subaylar›n en fazla ortadan sembolleri kulland›klar› için devlet için- zey Irak’taki Kürtler özerkleflmifltir.
k›flk›rt›ld›¤› dönem 27 May›s ihtilâlidir; kald›r›lamaz. den insanlar› da etkiliyorlar. Fakat bu Komplo teorisi gibi görünüyor, ama Öca-
bugün de benzeri gerçeklefltirilmek iste- güç, Türkiye’de son aflamas›na gelmiflti. lan’›n yak›n›ndaki insanlara bak›n: Kesire
niyor. Bence bu dönemde yafll› subaylar ‹ster d›fl, ister iç güçlerin etkisiyle ortaya Öcalan’dan tutun da, Pilot Necati’ye ka-
genç subaylar› k›flk›rtm›flt›r. Di¤er yan- ç›km›fl olsun, bu ülke, hukuk d›fl› yap›- dar. Pilot Necati’nin NATO’daki Ergene-
dan, Türkiye’deki kontrgerilla faaliyetle- lanmalarla hiçbir yere gidemez. Neticede kon mensubu oldu¤u anlafl›l›yor. Öldü¤ü
rinin hepsinin arkas›nda NATO kurulufl- ne oldu, Meclis komisyonuna bilgi ver- iddia edildi, ama sadece ismi ölmüfltür.
lar›n›n oldu¤u biliniyor. Birebir çal›flt›- meyen bir tak›m emekli generaller, bu- Gerçek ismi ‹lyas Ayd›n’d›r ve ordudan
¤›m eski 7. Kolordu Komutan› Kemal Ya- gün parmakl›klar ard›ndad›r. Ama unut- at›lma gibi görünen bir yüzbafl›d›r.
mak Pafla, PKK’n›n bitirilmesi için çok mamak gerekiyor ki, Türk toplumundaki “Ankara’da Gölge Oyunlar›” adl› kita-
ciddi çal›flmalar yürüttü. O bile Ameri- eksikliklerin yans›mas› olarak baz› yap›- b›n›zda, her darbe öncesinde siyasî ci-
ka’n›n tesirinden söz ediyor. lar hayat alan› bulabiliyor. nayetlerin ifllendi¤ini, Ergenekon’un da
Derin devlet yap›lanmas›n› sürekli “d›fl Veli Küçük neden yakaland›? bir darbe tasarlad›¤›n› söylüyorsunuz.
güçlere” ba¤lamak bir ezber de¤il mi? Görünen o ki, Askerî fiûra’dan itibaren, Hrant Dink cinayetini bu aç›dan nereye
‹çeridekilerin hepsinin oluflturulmas›, d›fl askerler içinde de bu tür yap›lar›n, en koyuyorsunuz?
güçler sayesinde olmufltur. Derin devlet az›ndan eylemci grubun, yani Türkiye’yi Dink cinayetini bu ba¤lamda düflünmek
denen yap›lar Atatürk döneminde yoktu s›k›nt›ya sokan Hrant Dink cinayeti, Da- yanl›fl de¤ildir. Demirel “derin devlet as-
ki. Amerika, Sovyetler’in Afganistan ifl- n›fltay sald›r›s›, Hablemito¤lu cinayetiyle kerdir” diyor. Ecevit de derin devletin
gali s›ras›nda El Kaide’yi do¤rudan kur- iliflkide olan kiflilerin temizlenmesi konu- kontrgerilla oldu¤unu söylüyordu. Hep-
mam›flt›r mesela. Pakistan gizli servisi sunda konsensüse var›ld›. E¤er TSK böy- si, zarar gördü¤ü yere derin devlet diyor.
üzerinden parasal, lojistik e¤itim deste¤i le bir iradeyi ortaya koymasayd›, emekli Oysa mesele bu kadar basit de¤ildir. Su-
vermifltir. Zaten uluslararas› terörizm, oldu¤u halde Veli Küçük bu kadar kolay surluk’ta hükümet de, bürokrasi de irade
devlet terörizmidir. Devletlerin birbirleri- yakalanmazd›. gösterip harekete geçmemiflti. Ama bu
ne karfl› kulland›¤› güçtür. Niye böyle bir konsensüs sa¤lanabildi? sefer Erdo¤an Amerika’ya gitmeden önce
Türkiye de bu yönteme baflvuruyor mu? Çünkü bu, Türkiye’nin s›rt›nda bir kam- “bu çok önemli bir toplant›d›r” demiflti.
Veya böyle bir hissiyat içinde midir? bur gibi duruyordu. Oysa devlet yetkili- Ben hiçbir zaman baflbakan›n bu cümlesi-
‹nflallah o hissiyat içindedir, ama öyle gö- leri flimdiye kadar böyle bir örgütlenme- ni, Bush’un PKK konusunda anl›k istih-
zükmüyor. Türkiye böyle bir fleyi hisset- yi kabul dahi etmediler. Ama, bu tasfiye- barat vermesi olarak alg›lamad›m. Ne ko-
seydi, dört darbe ve binlerce faili meçhul nin Türkiye’den talep edilmifl olabilece¤i- nufltuklar›n› bilemem, fakat bir tak›m ya-
cinayet yaflar m›yd›k? Türkiye de di¤er ni de düflünüyorum. Sonuçta, yavafllam›fl p›lar, o yap›lar›n kurucular› karar verme-
ülkeler için ayn› fleyi yapmal›. So¤uk Sa- olsa bile, AB süreci devam ediyor... dikçe ortadan kald›r›lamaz.
vafl döneminin örtülü, gizli faaliyetleri Ordu niçin böyle bir yap›n›n ortadan Yani Bush ve Erdo¤an bu konuyu mu
kald›r›lmas›n› istesin? konuflmufllar?
Dikkat edin, tamamen ortadan kald›r- Bu tür meseleler öyle konuflulmaz. Fakat
maktan bahsetmedik hiç. Türkiye’nin bu netice itibariyle Hrant Dink, Santoro,
yap›y› tamamen tasfiye edip etmeyece¤i- Hablemito¤lu veya Dan›fltay cinayetle-
ni bu operasyonla anlayamay›z. Çok dal- riyle ilgili olan uçlar budanm›flt›r. Çünkü
l› bir a¤aç gövdesini düflünün, dallar›n› bunlar›n faaliyetleri Türkiye’ye çok ciddi
kopar›yorsunuz, ama gövde duruyor. zararlar vermifltir. Geçenlerde kat›ld›¤›m
Gövdeye müdahale etmezseniz, dallar›n› bir televizyon program›na eski bir millet-
budaman›z a¤ac› daha güçlü de k›labilir. vekili de ifltirak etmiflti. “Kardeflim,
fiu anda yap›lan, dal ve yapraklar› atma Hrant Dink’in öldürülmesi Türk milleti-
m›d›r acaba? Zaten gövdenin kendisi hiç- nin pek de umurunda de¤ildir” gibi fley-
bir ülkede kolay kolay ortadan kald›r›la- ler söyledi. Bu çok ciddi bir fleydir. De-
maz. En ileri ad›m, bu gövdeyi olabildi- mek ki toplum içinde de bu tür cinayetle-
¤ince meflru bir zemine çekmektir. Ya- ri tasvip edenler var. Cinayetten sonraki
banc› ülkelerin çal›flma sistemleri böyle- süreç de korkunçtu. Erhan Tuncel polis
dir. Amerikan veya ‹ngiliz devletine bak- muhbiri, polis biliyor, jandarma biliyor
Bir gösteride sol baflta Kemal Kerinçsiz, sa¤ baflta Veli Küçük t›¤›n›zda, bir tak›m resmî yap›lardan olu- cinayetin ifllenece¤ini. O.S.’yle foto¤raf
19
çektiriyorlar. Bu olay›n devlet kademele- nin Yunanistan’a tafl›nmas› talebi var
rinde bilindi¤i gerçe¤i ortaya ç›k›yor. So- Türk Ortodoks Kilisesi’nin. Denmektedir
nuçta bir ihtilâl ortam›n›n haz›rland›¤› ki, bu yüzden de Ergenekon’a müdahale
çok aç›k. Zaten bir dönem Hrant Dink’i edilmifltir. Ve ileri sürülmektedir ki, bu
tehdit edenler, mahkeme önlerinde pro- yüzden Ergenekon operasyonunun d›fl
testo edenler, flimdi hapisteler. Burada uzant›l› olma ihtimali vard›r. Eski Erge-
devletin elefltirilece¤i nokta, Hrant nekon’un Yeni Ergenekon’u tasfiye etti¤i
Dink’i niye korumad›¤›d›r. Dink hem Er- dahi söylenmektedir. Dink cinayetinde
meni diasporas›n›n hem de Ergenekon Yeni Ergenekoncular›n devleti yanlar›n-
gibi kendini milliyetçi diye adland›ran da gösterme çabalar›, böyle bir didiflme-
yap›lar›n hedefiydi sonuçta. Ergenekon- nin iflareti de olabilir. Bütün kalbimle, bu
cular, devlete hakim olduklar› izlenimini operasyonun, Türkiye’nin kendi irade-
herkese verebilmifllerdir. Ben gerçekte siyle ortaya koydu¤u bir tasfiye hareketi
böyle olmad›¤›n› bildi¤im halde, bir ara olmas›n› diliyorum. Hep d›fl kaynakl›
böyle bir izlenime kap›ld›m. Aç›kças›, uzant›lardan bahsetti¤im için sol düflün-
Dink soruflturmas›nda müfettifllerin ken- cedeki yazarlar k›z›yorlar. Ama Erhan
di meslektafllar› için “tahkikata mahal Tuncel’e bak›n: Jandarmaya çal›fl›yor,
yoktur” aç›klamas› beni rahats›z etti. emniyetin muhbiri, M‹T’le bir tak›m ilifl-
Ergenekon operasyonu, devletin bu sü- kileri var... Bu tür elemanlar, yabanc› is- Bir Ergenekon Gerçi partiye gitti¤im zaman Muhsin Ya-
reçteki zaaflar›n› ve Dink cinayeti zan- tihbarat servisleri taraf›ndan da kolayl›k- klasi¤i: Töreni z›c›o¤lu, K›z›lelma’yla iliflkilerini kestikle-
l›lar›n›n korundu¤u izlenimini ortadan la kullan›labilir. Dink davas›na gelen jan- yöneten bordo bereli, rini söylemiflti. Bunlar Do¤u Perinçek’in
Kuvayi Milliye
kald›rmak için mi yap›ld›? darma arabas›n›n üzerinde “ya sev ya o¤luyla ‹stanbul’da bir yürüyüfl düzenle-
Derne¤i’nin ikinci
‹spatlayamam ama, organik ba¤lar› ol- terk et” yaz›s› vard›. Bu da devleti arkala- adam›, ‹mam Hüseyin mifllerdi... Akl›ma gelmiflken, Do¤u Perin-
masa bile TSK içinde kritik mevkilerde r›nda gösterme çabas›n›n parças›yd›. ‹n- kod adl› Hüseyin çek’in Lozan’a gidifli! Devletin yeniden
bunlara sempatiyle yaklaflanlar›n daha sanlar o yaz›y› görünce, devletin tamam›- Görüm ve dü¤üne yap›land›r›lmas› projesi burada da ortaya
pasif görevlere kayd›r›ld›¤›n› biliyorum. n›n böyle bir alg›s›n›n oldu¤unu düflünü- flahitlik eden, Kuvayi ç›k›yor. Görev alm›fl ve Lozan’a gidiyor!
Milliye Derne¤i
Bunlar kamuoyuna yans›m›yor, kendi yor. Halbuki bu, devlet içindeki derin Teflkilât Baflkan Elinizdeki bilgileri ve deneyimlerinizi
idarî bünyeleri içinde yer de¤ifltiriyorlar. güçlerin psikolojik harekât›d›r. Yard›mc›s› Kahraman bir araya getirdi¤inizde, gelece¤e dair
‹ki üst düzey pafla ailevî ve kiflisel se- Ordu ile AKP aras›ndaki iliflkiyi nas›l fiahin operasyon nas›l bir tablo çizebiliyorsunuz?
bepleri öne sürerek istifa etti. Bunlar- de¤erlendiriyorsunuz? kapsam›nda Türkiye, emperyalist güçlerle baflabafl
tutukland›, gelin
dan biri Diyarbak›r’da çok kritik ko- Bence ordu, AKP’yle sürtüflme meselesi- mücadele ederek bir yere gelemez. Rusya
Ayfle Gençyol ise
numda bulunan Jandarma Bölge Ko- ni aflt›, çünkü Türkiye’nin çok daha ciddi gözalt›n›n ard›ndan ve ABD bile kendi ç›karlar› söz konusu ol-
mutan› Celal Ç›tak’t›. Tu¤amiral fiems tehlikelerle muhatap oldu¤unu gördü. serbest b›rak›ld›. du¤unda anlaflabiliyorlar. Türkiye de bu
Aktu¤ da Askeri fiûra öncesinde, basit Nas›l ki bir zamanlar komünizm bir geri- dengeyi iyi yönetiyor. Devletin üst kade-
bir tart›flmay› sebep göstererek istifa et- lim noktas› yap›ld›ysa, bugün de irtica melerindeki kurumlar›n Ergenekon’a kar-
miflti. Bu istifalar› da bu kapsamda de- öyle kullan›l›yor. Sonuçta bunlar Türki- fl› iflbirli¤i içinde olmas› da bunun bir ifla-
¤erlendirmek mümkün mü? ye’nin kendi konseptleri de¤ildir. D›flar›- reti bence. En az›ndan d›fl politikada ku-
Ailevî sebep de olabilir, de¤indi¤imiz dan gelen, ama burada da yaflam alan› rumlar aras› birlik yarat›l›rsa, Türkiye’nin
tasfiye çerçevesinde yaflanm›fl istifalar bulabilen konseptlerdir. Ortado¤u’da bir güç olma ihtimali fazla-
da olabilir. Fakat kesin olarak söyleyebi- Aç›klamay›p da çok önemli buldu¤u- d›r. Oysa Hrant Dink ve di¤er cinayetler,
liriz ki, Ergenekon’a karfl› bir konsensüs nuz bilgiler var m› elinizde? Türkiye’yi çok zay›f duruma düflürdü.
vard›r, ama bunun ne kadar derine ine- Baz› bilgileri aç›klamamam›n nedeni, Kat›ld›¤›m bir Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin
ce¤i malûm de¤ildir. yarg›s›z infaz yapmak istemememden TV program›na tam anlam›yla sa¤lanmas› lâz›m. Bunun
Emniyet ‹stihbarat Dairesi eski baflka- kaynaklan›yor. Ben de 28 fiubat sürecin- eski bir tersi yap›lanmalardan nemalanan güçler
n›s›n›z, art›k emeklisiniz. Buna ra¤men de yarg›s›z infaza maruz kald›m. milletvekili de oldu¤unu bilmeliyiz. S›radan insanlara
teflkilâttan bilgi mi al›yorsunuz? 28 fiubat’ta kimler taraf›ndan, niçin he- ifltirak etmiflti. soruyorum, terör niye bitmiyor diye.
‹stihbaratlardan emekli filan olunmaz. def seçildiniz? “Hrant Dink’in Adam “hiç biter mi, oradaki polis ve asker
Bu, “Kurtlar Vadisi”nin insanlara afl›la- O dönem Emniyet ‹stihbarat Daire Bafl- öldürülmesi fazladan tazminat al›yor” diyor, az da ol-
d›¤› bir izlenimdir. ‹stihbarat Daire Bafl- kan›yd›m ve demokrasinin yan›nda yer Türk milletinin sa bu iflin bir ekonomik aya¤› oldu¤unu
kan› oldu¤umuzdan dolay›, çal›flt›¤›m›z al›yordum. Ordu içinde bir cuntac› grup pek umurunda biliyor... Ergenekon’a dönersek, s›rf daha
dönemdeki insanlarla gönül ba¤›m›z vard› o zaman. de¤ildir” gibi korkunç biçimde tasfiye edilmemek için
vard›r. 28 fiubat sürecinde çok önemli O cuntac› grup hâlâ var m›? fleyler söyledi. içlerinden en ön plandakileri harcam›fl da
olaylara vak›f oldum. O süreçte benim Kendisi yok, ama iradesi duruyor. Demek ki bu olabilirler. Dikkat edin, 28 fiubat, üçüncü
elime geçen bilgilerle flu anda yaflanan Bu yap› m› Ergenekon gibi yap›lar›n tür cinayetleri y›l›ndan itibaren tart›fl›lmaya baflland›.
geliflmeler birbirinden ba¤›ms›z de¤il. 28 ayakta kalmas›n› sa¤lad›? tasvip edenler Hiçbir darbe bu kadar k›sa süre içinde tar-
fiubat süreci de bu Ergenekon ekibi tara- Muhakkak. var. Cinayetten t›flma konusu olamam›flt›. Çünkü 28 fiubat
f›ndan haz›rlanm›flt›r. Ergenekon’un si- Siz daha önce Ergenekon operasyonu- sonraki süreç de müdahalesinde çok kötü kokular vard›,
vil uzant›lar› da var. U¤ur Mumcu ile nun olmas›n› bekliyor muydunuz? korkunçtu. d›fl ayak konusunda. Zaten 28 fiubat’›n as-
Hablemito¤lu cinayetlerinin failleri de, Bekliyordum. Kitab›mda baz› fleyleri ifa- Erhan Tuncel kerî kanad› tasfiye edildi. ABD, Çekiç
perde arkas› da ayn›d›r. Ergenekon’a ba- de etmekten geri durmam›n nedeni, ope- polis muhbiri, Güç’ün Irak’taki varl›¤›n› son kez uzat-
z› cinayetlerin ›smarlanma ihtimali de rasyon sürecine zarar vermeme amaçl›y- polis biliyor, mak istiyor. Refahyol döneminde Erba-
vard›r. Çünkü, dikkat ederseniz, bunla- d›. Ergenekon öyle bir yap›yd› ki, ya k›sa jandarma biliyor kan bunu kabul etmek için ABD’ye 17
r›n maddî s›k›nt›lar› vard›r. Bu terör ör- süre içinde iktidar olacakt› veya operas- cinayetin maddelik bir flartname sunuyor. Askerler
gütlerinin eskiden en kolay ifli, uyufltu- yonla ekarte edilecekti. Operasyonun ola- ifllenece¤ini. geliyor, “say›n baflbakan›m, bu böyle ol-
rucu kaçakç›l›¤›yd›. Medyada pek dil- ca¤›n› biliyordum, kendi yerimi de belli O.S.’yle foto¤raf maz, bu flartlar› kald›ral›m” diyor, ama
lendirilmiyor, ama Yeni Ergenekon ve etmifltim. Ben, demokrasiden ve hukuk- çektiriyorlar. Erbakan geri ad›m atm›yor.
Eski Ergenekon meselesini ay›rt etmek tan yana bir yer edindim. Yoksa o tarafta Bu olay›n devlet Ne tür flartlar öne sürüyor Erbakan?
lâz›m. Çünkü Yeni Ergenekon’da Türk çok önemli olanaklar elde edebilirdim. kademelerinde Büyük Ortado¤u Projesi’ni sekteye u¤-
Söylefli: ‹rfan Aktan

Ortodoks Kilisesi’nin olmas› da önemli. Ergenekon’dan hiç teklif ald›n›z m›? bilindi¤i gerçe¤i ratacak fleyler... Irak’ta, Afganistan’da
Türk Ortodoks Kilisesi, asl›nda H›risti- O kadar›n› geçelim. (gülüyor) ortaya ç›k›yor. CIA’n›n oluflturdu¤u bir tak›m yap›la-
yan Gagavuz Türkleridir. Moldova’da fiimdi Büyük Birlik Partisi’nde misiniz? Bir ihtilâl r›n kald›r›lmas›n› istiyor. 28 fiubat bu tür
özerklikleri var bunlar›n. Türk Ortodoks De¤ilim. K›z›lelma Koalisyonu oluflunca ortam›n›n hadiselerin sonunda yaflanm›flt›r. 28 fiu-
Kilisesi ile Fener Rum Patrikhanesi ara- ayr›ld›m. Bir fleyleri savunuyorsan›z, bir haz›rland›¤› bat’›n devam› geliyordu da, son anda
s›nda büyük s›k›nt›lar var. Patrikhane- tak›m projelerin içinde olmaman›z lâz›m. çok aç›k. bunlar› altüst ettiler neyse ki!
20
sa, AKP Alevilerin baz› taleplerini ka-
bul ederse, yine de karfl› ç›kar m›s›n›z?
Bu ülkede sadece Alevi ve Sünniler yafla-
m›yor ki. Ermeni, Yezidi, Süryani gibi
birçok inanç biçimi vard›r. Hepsi için ay-
n› özgürlü¤ü sa¤lama çabalar›n›n oldu-
¤unu düflünüyorsan›z, çok saf yaklafl›-
yorsunuz olaya. Benim memleketim Ur-
fa Viranflehir’de, Mardin’de Yezidiler hâ-
lâ yok say›l›yorlar. Kimse bir “Yezidi aç›-
l›m›” yapm›yor. Onlar›n çocuklar› da zo-
runlu din dersi görüyor. Aleviler Türki-
ye ve Avrupa’da ciddi bir örgütlülük
sa¤lad›¤› için AKP görmezden gelemi-
yor bizi. KKTC, resmî temel atma töre-
niyle, Alevilerin ibadet yeri olarak ceme-
vini tan›d›. Danimarka, Alevili¤i kendine
özgü bir inanç olarak resmen kabul etti.
Almanya’da üniversitede Alevilik dersi
veriliyor, bir Alevi konfederasyon baflka-
n› rahatl›kla cumhurbaflkan›yla görüfle-
biliyor. Türkiye’deyse bir siyasî partinin
genel baflkan› bile Alevi temsilcilerini
muhatap alm›yor. Fakat her seçim döne-
minde gecekondularda erzak da¤›t›p
Alevilere bir tak›m vaatlerde bulunuyor-
DERTL‹ D‹VAN‹’N‹N GÖZÜNDEN AKP POL‹T‹KALARI VE ALEV‹LER lar. Daha dün, belediye baflkanl›¤› döne-
minde, Karacaahmet dergâh›ndaki ce-
mevini y›kmaya giden adam, baflbakan-

Daha Allah yok iken l›¤› döneminde “Alevi aç›l›m›” yap›yor.


Bu, kendileri gibi düflünen Aleviler ya-
ratma, dolay›s›yla asimilasyon politikas›-
n› h›zland›rma çabas›d›r.
AKP türban salvosundan önceki gündemi “Muharrem iftar›”yla, “Alevi aç›l›m›”yla iflgal
etmiflti. Baflbakan Erdo¤an’›n bizzat kat›ld›¤› iftar yeme¤ine Alevi toplumunun ileri “Alevilik kendi kab›na s›¤mayan bir
gelenleri itibar etmedi, tart›flmalar k›z›flt›. Alevi âfl›k gelene¤inin en pür haline yak›n inançt›r” derken ne kastediyorsunuz?
Alevilik, asla ‹slâmiyet’le s›n›rl› bir inanç
bir müzik yapan Alevi dedesi Veli Aykut, nam-› di¤er Dertli Divani’yle AKP manevras›n›,
de¤ildir. ‹slâm dini de kendisinden önce-
Alevili¤in Sünnilikten temelde nas›l ayr›flt›¤›n›, Alevilerin somut taleplerini konufltuk...
ki birçok dinden, kültürden etkilenmifltir.
Bütün kültürler, bütün dinler birbirinin
AKP’li Reha Çamuro¤lu’nun önayak f›ndan faydalan›yor? devam›d›r. Alevilik, ‹slâm’dan sadece
oldu¤u Muharrem orucu “iftar›” nere- AKP’nin “aç›l›m›na” s›cak bakan üç-befl Hak, Muhammed, Ali üçlemesini, Ehl-i
deyse tüm Alevilerden tepki gördü. kifli d›fl›nda hiçbir Alevi yok. Reha Ça- Beyt ve 12 ‹mam inanc›n› alm›flt›r. Geri
Muharrem orucunun iftar›n›n olamaya- muro¤lu’nun AKP’ye gönül borcu var: kalan Alevi inanç biçiminin mevcut ‹slâm
ca¤›, Tayyip Erdo¤an’›n as›l maksad›- Kendisini milletvekili yapt›lar. Fakat, Ça- inanc›yla uzaktan yak›ndan alâkas› yok-
n›n yerel seçimlerde Alevilerin deste¤i- muro¤lu’nun Aleviler ad›na söz söyleme tur. ‹slâmiyet flarab› yasaklam›flt›r; Alevi-
ni almak oldu¤u görüflü yayg›n. Alevi hakk› yok ki. Ne inanç boyutuyla temsil likteyse, K›rklar Ceminden bu yana
cemleri için “mum söndücülük oynu- yetkisi var, ne de toplumsal bir önderlik “dem”, yani flarap içilir. ‹slâmiyet’te
yorlar” diyen bir gelenekten gelen durumu var. Kendisini Alevi toplumu- inançla müzik aras›nda iliflki yokken,
AKP’nin “Alevi aç›l›m›n›” ve “iftar ye- nun d›fl›na atm›flt›r zaten. Alevilerde saz ibadetin bir parças›d›r. Biz
me¤ini” nas›l de¤erlendiriyorsunuz? AKP’ye geçti¤i için mi Alevi toplumu- Daha dün, mevcut ‹slâm dinini Emevi gelene¤i ola-
Veli Aykut: Yüzy›llarca Alevi toplumu- nun d›fl›na ç›kt›? belediye rak kabul ediyoruz. Ama Hak, Muham-
nu, önderlerini, ulular›n›, âfl›klar›n› sür- Daha önce DYP’de Mehmet A¤ar’›n yar- baflkanl›¤› med, Ali birli¤ine inan›yoruz. Kur’an’a
günlere göndererek, asarak, derisini yü- d›mc›s›yd›. AKP’yle anlaflt›, ama kapal› döneminde, ne kadar sayg› duyuyorsak, Tevrat’a, Ze-
zerek sindirmeye çal›flm›fl bir gelenekten kap›lar ard›nda neyin anlaflmas›n› yapt›- Karacaahmet bur’a, ‹ncil’e de o oranda sayg› duyuyo-
söz ediyoruz. Alevilik, kendine özgü, lar, bilmiyoruz. Kendisini Alevilik konu- dergâh›ndaki ruz. Cami imam›na göre, Kur’an d›fl›nda-
kendi kab›na dahi s›¤mayan bir inançt›r. sunda sorumlu hisseden bir insan, Hac› cemevini ki tüm kutsal kitaplara kalem kat›lm›flt›r;
Sünni gelenek, bu inanc› kendi inanc›na Bektafl gibi, Pir Sultan gibi, Yunus gibi y›kmaya bize göre, Kur’an’a da üçüncü halife Os-
benzetmek için yüzy›llarca bask› yapt›. bir durufl sergiler. Sivas’ta arkadafllar›- giden adam, man döneminde kalem kat›lm›flt›r.
Alevilere iftiralar at›ld›, “Aleviler ana-ba- m›z› cay›r cay›r yakan zihniyeti mahke- baflbakanl›¤› Kur’an’da ne tür tahrifatlar yap›ld›¤›na
c› bilmez”, “mum söndü yap›yorlar” melerde savunan adamlar›n yoldafllar›y- döneminde inan›yorsunuz?
dendi. Ama Alevileri bask› yoluyla sin- la beraber olamaz. “Alevi aç›l›m›” Emeviler, kendi içtihatlar› do¤rultusun-
dirme veya asimile etme flans›n›n bitti¤i- AKP niçin böyle bir giriflimde bulunma yap›yor. Bu, da birçok suredeki ayetleri ve s›ralamay›
ni görmeye bafllad›lar. Son dönemlerde ihtiyac› hissetti? kendileri gibi de¤ifltirmifltir. Kur’an’›n 6666 ayetten
Alevilerin sesi daha fazla ç›kmaya baflla- Hem AB’ye uyum çerçevesinde belli aç›- düflünen Aleviler olufltu¤unu kendileri de biliyor, ama
y›nca, yine Muaviye’nin siyaseti, Osman- l›mlar yapmak zorundalar, hem de Sün- yaratma, sayd›¤›n›zda 471 ayetin eksik oldu¤unu
l›’n›n takti¤i, böl-parçala-yönet politikas› ni cemaatlerin taleplerini, Alevilere söz- dolay›s›yla görürsünüz. Y›llarca Diyanet ‹flleri Bafl-
harekete geçirildi. Toplumda kariyeri de özgürlük tan›yarak yerine getirmeye asimilasyon kanl›¤› yapm›fl olan Süleyman Atefl de
olan baz› insanlar›n zaaflar›n› tespit edip çal›fl›yorlar. Türbana serbestîlik tan›mak politikas›n› Kur’an’›n yaz›l›fl›nda âlimler aras›nda ih-
sat›n almaya ve kendi politikalar›na alet için önce Alevilerin baz› taleplerini yeri- h›zland›rma tilâflar oldu¤unu kabul etti. Namaz›n
ederek Alevi toplulu¤un kafas›n› kar›fl- ne getirmeye ve “biz tüm inançlar için çabas›d›r. befl vakit yerine üç vakit k›l›nabilece¤ini,
t›rmaya, direncini zay›flatmaya çal›fl›yor- özgürlük istiyoruz” mesaj›n› vermeye yani üç vakte indirilebilece¤ini söyledi.
lar. AKP’nin izledi¤i siyaset de budur. çal›fl›yorlar. Alevileri sadece bir araç ola- Kur’an’daki tahrifatlar Halife Osman
Neden baz› ünlü Aleviler AKP’nin saf›- rak kullanmak istiyorlar. dönemine denk düflüyorsa, Ali-Muavi-
na geçiyor, AKP bu isimlerin hangi zaa- Türbana serbestîlik tan›mak için de ol- ye çekiflmesinden önce olmufl, ne ol-
22
muflsa. Kur’an’da Alevilere dair her- bahfledilen birer flefkat enerjisidir. Biz y›fl› bulamazs›n›z. Alevi âfl›k ve ozanlar›
hangi bir sonradan düzenleme, tahrifat Hac› Bektafl Veli’yi Ali’den veya ‹sa’dan ba¤naz kesimin bak›fl aç›s›yla ince bir bi-
olmam›fl, de¤il mi? ayr› görmüyoruz. ‹nsanl›¤a meflale olan çimde alay eder. Mesela, Edip Harabi çok
Kur’an’daki tahrifatlar›n Alevilere yöne- bütün erleri, pîrleri ayn› enerjinin, ayn› büyük bir flahsiyettir Aleviler için; insan-›
lik oldu¤u iddias›nda de¤iliz. Hz. Ali’den ›fl›¤›n parçalar› olarak kabul ediyoruz. kâmil mertebesine eriflmifl, can gözü gö-
sonra devam eden bir ekol var. Kerbela Hepsi farkl› dönemlerde bu dünyaya gel- ren, can kula¤› duyan, gerçek bir âfl›k-›
olay›nda Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beytinin mifl, ama ayn› fleyleri söylemifllerdir, do¤- sad›kt›r. Bir nefesinde flöyle der: “Daha
feci bir flekilde katlediliflinden dolay›, ne ruyu söylemekten geri durmam›fl, zerre Allah ile cihan yok iken / Biz onu var
kadar Ehl-i Beyt ve taraftar› varsa, Emevi kadar taviz vermemifllerdir. Birçok insa- edip ilân eyledik / Hakka lây›k hiçbir
‹slâm cemaatiyle bütün iliflkilerini ask›ya n›m›z ne yaz›k ki Alevili¤i sadece önyar- mekân yok iken / Ald›k hanemize mih-
al›p kendilerine özgü bir ibadet gelifltir- g›l› de¤erlendirmelerle ö¤reniyor. Oysa man eyledik...” Tanr›n›n varl›¤›n› ya da
mifllerdir. Bu ibadetin kayna¤› da K›rklar Alevi ulular›, pîrleri, araflt›rmac› ruhla- yoklu¤unu tart›flan bilen insan oldu¤una
Cemidir. Kur’an’dan öte, “okunacak en Alevilik, r›yla kendilerini sürekli gelifltirmifl, yeni- göre, felsefî aç›dan biz onu var etmifl olu-
büyük kitap insand›r” diyoruz biz. ‹slâmiyet’le s›n›rl› lemifllerdir. Kendinden bin y›l önce gelen yoruz. Tanr›n›n varl›¤›n› ispatlayan, in-
Kur’an eksik veya fazla olabilir, ama biz bir inanç de¤ildir. bir ayd›n›n düflüncelerini irdelemifl ve sand›r. Ama cahil bir dindar, bu dörtlük-
onu Muhammed’in gönlüne do¤an ilha- ‹slâm dini de kendi düflünceleriyle, inançlar›yla sentez- teki derinli¤i anlayamaz. Harabi, ayn› fli-
m›n özeti olarak kabul ediyoruz. Yoksa kendisinden lemifllerdir. Hac› Bektafl Veli böyle bir in- irinde flöyle diyor Allah için: “Kendisinin
ne gökten zembille indi, ne de yerden bit- önceki birçok sand›r. “K›ble dört taraft›r, herhangi bir henüz ismi yok idi / ‹smi flöyle dursun,
ki gibi ç›kt›. Sünnilere k›yasla bizim pey- dinden, kültürden tarafa dönüp ibadet etmene gerek yok; cismi yok idi / Hiçbir k›yafeti, resmi yok
gamber ve kitap inanc›m›z farkl›d›r. etkilenmifltir. cemal cemale olur, cemini yapars›n” di- idi / fiekil verip t›pk› insan eyledik.” Tan-
Kerbela’da yaflanan katliam›n travma- fiamanizm, yor Hac› Bektafl Veli. Üç can bir cem. r›, Adem’e kendi nefesinden can verdi ve
s›yla, ma¤duriyetin sürekli canl› tutul- Budizm ve Merkür’e de, Venüs’e de gitsen, üç can meleklere “Adem’e secde ediniz” diye
du¤u ritüeller öne ç›k›yor Alevilikte. Hinduizmdeki bir yere toplan›r, saz›m›z› al›r, üç nefes buyurdu. “As›ls›z, fas›ls›z yapt›k cenneti
Alevilerin ma¤duriyet üzerinden bir birçok gelenek bir duaz, bir semah, bir tevhit yap›nca, / Huri g›lmanlara verdik ziyneti / Türlü
felsefe gelifltirdi¤i söylenebilir mi? görenek ibadetini yapm›fl olursun. Gökkubbenin vaatlerle her bir milleti / Sevindirip flad ü
Alevili¤i bununla s›n›rlamak yanl›fl olur. Alevilerde de alt›ndaki her mekân bizim için ibadet ye- handan eyledik” diyerek dinlerdeki cen-
Pir Sultan, Seyit Nesimi, Hallac-› Man- vard›r. Alevi ridir. fiu anda sizinle muhabbet etmek bi- net-cehennemin asl›nda varolmad›¤›n›
sur’un yan›nda fieyh Bedreddin gibi üs- inanc› uhrevî le bize göre ibadettir. söylüyor Harabi. Peygamberler, veliler,
tadlar›n söylemleri de bizim inançlar›m›- de¤il, Alevili¤in bar›flç›l bir inanç oldu¤u, nebiler, insanlar› do¤ruya, iyiye, güzele
za paraleldir. Konfüçyus’un da, Nâz›m dünyevîdir. din, inanç, cinsiyet, etnisite, ›rk ayr›m› sevketmek için yapay bir cennet-cehen-
Hikmet’in de dünyaya bak›fl› bize ters Konfüçyus’un da, gözetmedi¤i hep vurgulan›yor. Kerbela nem yaratt›lar asl›nda.
de¤il; onun insanl›k için kurdu¤u hayal Nâz›m Hikmet’in katliam›na dayanan Sünnilere yönelik Alevilikte ahiret inanc› yok mu?
bizim temel düflüncelerimizi ifade edi- de dünyaya bak›fl› k›rg›nl›¤a niye dikkat çekilmiyor? Sünni gelenekteki ahiret inanc› Alevilik-
yor. Kendini insanl›¤a adayan ne kadar bize ters de¤il; Tarih boyunca, as›l›p kesilenler hep bi- te yoktur. Konfüçyus’a ö¤rencileri soru-
halk adam› varsa, hangi etnik kökenden, onun insanl›k için zim insanlar›m›z olmufltur. Sünnilerin yor: “Üstad, bize öteki dünyadan haber
hangi milliyetten geldi¤ini sormadan kurdu¤u hayal “bizi as›p kestiniz” diye Alevilere göste- verir misin?” fiöyle yan›tl›yor: “‹çinde
kendinden kabul eder Alevilik. Biz sü- bizim temel rebilecekleri tek bir örnek yoktur. Alevi bulundu¤umuz dünyadan ne kadar ha-
rekli ma¤duriyetimizi dillendiren ve bu- düflüncelerimizi toplumunun bilinçlisi de, bilinçsizi de berdar›z ki, öte dünyadan haber vere-
nun üzerinden bir araya gelen bir top- ifade ediyor. yeryüzünde yaflayan hiçbir canl›n›n ya- yim!” Ö¤rencileri soruyor: “Cennet ve
lum de¤iliz. Ayr›ca Alevilik sadece Ker- flam hakk›n› elinden alma hakk›n›n olma- cehenneme ne diyorsunuz?” Yan›t› flu
bela olay›yla ortaya ç›km›fl bir inanç de- d›¤›n› bilir. Âfl›k Seyhani’nin “Ha kutup- oluyor: “Siz yaflam boyunca kimseyi k›r-
¤il. Bu inanc›n mayas› ‹slâmiyet öncesi larda bir Eskimo genci / Ha da Afrika’da may›n, kimseye ihanet etmeyin, size ya-
kültürlerde mevcut. Semah, ‹slâm öncesi siyah bir zenci / Fark etmez ne dili ne di- p›lmas›n› istemedi¤inizi baflkas›na yap-
kültürlerde var. fiamanizm, Budizm ve ni, rengi / Madem ki insand›r sayg›m›z may›n, öldükten sonra da gerçek ne ise o
Hinduizmdeki birçok gelenek görenek vard›r” dedi¤i gibi... “Bir kar›nca yuvas›- zaman görürsünüz.” “Üstad, niye ko-
Alevilerde de vard›r. Ziyaretgâhlar›n, n› kaybetse / O gece yatamam kayg›m›z nuflmuyorsun?” Konfüçyus yan›t veri-
türbelerin, ateflin kutsanmas›, a¤açlara vard›r / Bir yaprak dal›ndan sarar›p düfl- yor: “Seyredin, kâinat her fleyi anlatm›-
bez ba¤lanmas› gibi ritüellerin hepsi ‹s- se / Ezilir yüre¤im duygumuz vard›r...” yor mu?” Alevi inanc›nda âfl›klar, “dem
lâm öncesi kültürlerde mevcuttu, bu de- Alevi felsefesi budur. Âfl›klar›n hiçbir flii- bu dem, saat bu saat” derler. Yaflad›¤›n
¤erler Alevilikte de korunmaktad›r. Ale- rinde kin, nefret, kan, asar›z-keseriz anla- dönemde, insan olman›n gerekleri neyse,
vi inanc› uhrevî de¤il, dünyevîdir. öncelikle bunlar› yapmakla mükellefsin.
Foto¤raf: Batur Gökçeer

Osmanl› dönemindeki bask› ve zulüm- Dertli Divani Bunun d›fl›ndaki her fley söylencelere da-
den sonra, bir kurtar›c› olarak gördü¤ü yan›r, birey buna inan›p inanmamakta
Cumhuriyet rejiminden de umdu¤unu özgürdür. Alevilikte inanç dayatmas› ol-
bulamayan Alevi cemaatinin giderek maz. Cem ibadetinde de, görgü ceminde
içine kapan›k, ba¤nazlaflm›fl bir yap›ya de her fley elle tutulan, gözle görülen ger-
dönüflmüfl olma ihtimali de yok mu? çekler üzerinde tart›fl›l›r.
Elbette tutucu, d›fl dünyaya kap›lar›n› ka- Alevilik kan ba¤›yla m› geçiyor?
pam›fl, Alevili¤in sadece ibadet boyutuy- ‹nançlar kan ba¤›yla intikal etmez ki! Ha-
la ilgilenen ba¤naz kesimler var. Ama c› Bektafl Veli “belimden gelen de¤il, yo-
egemen yaklafl›m bu de¤ildir. Aleviler, lumdan giden evlâd›md›r” diyor. Alevi
Hac› Bektafl Veli’nin sözlerini unutmufl olabilmek için Alevi ana-babadan do¤-
de¤il. Hac› Bektafl Veli “73 millete bir na- mak gerekmedi¤i gibi, Alevi ana-baba da
zarla bakmayan bizden de¤ildir”, “eme- bafll› bafl›na yeterli de¤ildir. Yola ikrar
¤iyle geçinmeyen bizden de¤ildir”, vermekle Alevi-Bektafli olunabilir.
“okunacak en büyük kitap insand›r”, Sivas katliam›n› ikinci Kerbela olarak
“kad›nlar›n› okutmayan millet yüksele- de¤erlendiren Aleviler var. Sivas olay-
mez”, “›rk, dil, din, cinsiyet gözetmeden, lar› sonras›nda Alevi cemaatinin yap›-
tüm insanlara bir nazarla bak›n›z” diyor. s›nda bir dönüflüm yafland› m›?
Alevilik, inançlararas› çat›flmalar›n en 1962’de Urfa’da do¤an Veli Aykut, Dertli Divani mahlas›n› 1978’de edindi. Hac› Sivas’tan önce Alevi toplumunun cesare-
fliddetli oldu¤u dönemlerde nas›l bu Bektafl Dergâh› yönünden bir Alevi-Bektafli dedesi olan Dertli Divani, babas› ti büyük ölçüde k›r›lm›flt›. Ö¤renciler bü-
Afl›k Büryani dahil olmak üzere pek çok ozan›n deyifllerini, kendi fliirlerini ses-
kadar hoflgörülü olabilmifl? lendirdi¤i, geleneksel Alevi müzi¤inin otantik örnekleri say›labilecek befl al-
yük ölçüde kimliklerini gizlemek zorun-
Bu inanc›n mimarlar›, Hac› Bektafl Veli büm yay›nlad›: “Divane Gönül” (1989), “Dikti¤imiz Fidanlar” (1993), “Duaz-› da kal›yordu. Birileri “siz Ali’ye mi tap›-
gibi erler, pîrlerdir. Onlar insan âlemine ‹mam” (1995), “Serçeflme” (2000), “Hasbihal” (2005) yorsunuz” diye sordu¤unda, nas›l yan›t
23
vereceklerini bilmiyorlard›, çünkü bilgi gruplar› üzerindeki bask› ve ayr›mc›l›¤a Aleviler de Sünnileri “Yezid” diye kü-
aktar›m› da zay›flam›flt›. Hâlâ kendisini engel olmal›, belli bir inanca yönelik res- çümsemiyor mu?
komflusundan gizleyen, Ramazanda mî okul –‹mam Hatip liseleri vb.- yapt›r- Yezid, ‹mam Hüseyin’e kasteden kiflidir.
oruç tutar gibi görünen Aleviler var. Bu- maktan derhal vazgeçmeli... Bir Alevi, genelleme yap›p bütün Sünni-
nun temelinde a¤›r bask›lar yat›yor flüp- Aleviler neden AKP’nin Alevi aç›l›m›n› lere Yezid demez. Biz cemlerde Yezid’e
hesiz. Sivas katliam›ndan önce, Alevile- olumlu yönde evriltmeye çal›flm›yor da, lânet okurken de ‹mam Hüseyin’i kesen
rin bu kadar derne¤i, federasyonu, bir- temelden karfl› ç›k›yor? Her ça¤›n Ali’si ve onun izinden giden zihniyete lânet
lik-beraberli¤i yoktu. Sivas’tan sonra Alevilerin de siyaset yapmaya hakk› var, de, Muaviye’si okuyoruz. Her ça¤›n Ali’si de, Muaviye’si
“her ne kadar cumhuriyetle birlikte bi- ama Alevilik ad›na siyaset yapanlara de, Hüseyin’i de, de, Hüseyin’i de, Yezid’i de vard›r. Bize
raz nefes ald›ysak da, katliamlar›n arka- karfl›y›z biz. Siyaset yaflam›n temel unsu- Yezid’i de göre, ne Aliler biter, ne Muaviyeler. ‹n-
s› kesilmeyecek” dendi. Yok denecek ka- rudur, kimse kendini bundan soyutlaya- vard›r. sanlar›n eme¤ini sömüren, kendi saltana-
dar az olan örgütlenmeler h›zland›. maz. Ama inanç ad›na pazarl›klara giril- Bize göre, t› için insan hayat›na kasteden bütün en-
Pir Sultan Abdal Derne¤i ve baz› Alevi mez ve pazarl›kç›lar da halktan kabul ne Aliler biter, trikac›lar bize göre Yezid’dir, bugün dün-
çevreleri, Erdo¤an’›n Muharrem orucu görmez. Sadece Alevilerin de¤il, bütün ne Muaviyeler. yan›n en büyük Yezid’i Bush’tur.
“iftar›na” kat›lacak Alevilerin düflkün insanlar›n inançlar›n› özgürce ifade ede- ‹nsanlar›n Cemevleri meselesi de son günlerde ye-
ilan edilece¤ini söyledi. Cemaatin ku- bilecekleri bir ortam için mücadele etme- eme¤ini niden gündeme geldi. Bu konuyu nas›l
rallar›na uymayan Aleviler, aforoz edi- ye var›z biz. sömüren, kendi de¤erlendiriyorsunuz?
lir gibi düflkün ilan edilebiliyor mu? Erdo¤an’›n da kat›ld›¤› yeme¤e Alevi saltanat› için Cemaatlerin örgütlenmesinin önündeki
Alevi-Bektafli kültür ve inanc›na ters dü- dedelerden ifltirak eden olmad› m›? insan hayat›na engeller kald›r›lmal›d›r. Bütün cemaatler
flen bir siyasî yap›n›n içinde olan Alevi- Kat›lanlar›n içinde tek bir dede bile yok- kasteden bütün kendi örgütlenmelerini yapacak, ama hiç-
ler düflkün ilan edilemezler. Ancak bü- tu. Dernekler de üç ay önce kurulan tabe- entrikac›lar bize bir cemaat bir baflka cemaate “sen de be-
yük bir yanl›fl yapt›¤›n› söyleyebiliriz o la derneklerdi. Bilinen tek isim, Malat- göre Yezid’dir, nim gibi düflün” fleklinde bask› yapama-
kiflinin. Düflkünlük, yolun kurallar›na ya’da yandafllar›yla birlikte cemevi açan bugün dünyan›n yacak. Devlet bu bask›lar› engelleyecek
ayk›r› olan kul hakk› yeme, h›rs›zl›k, ya- Hasan Mefleli diye ba¤›ms›z bir kifliydi. en büyük Yezid’i ve hiçbir cemaate, inanca para yard›m›n-
lanc›l›k, doland›r›c›l›k, zina, cinayet ve Size davet gelmifl miydi? Bush’tur. da bulunmayacak. Bu ifli cemaatler kendi
r›zal›ks›z tek tarafl› bitirilen evliliklerde O cesareti gösteremezler. Duruflumuz aralar›nda halledecek. Aleviler cemevleri-
söz konusu olabilir. Ayr›ca cem kurul- bellidir. Cem Vakf›’na davet gitmifl, ama nin ibadet yerleri oldu¤unu söylüyorsa,
madan, flikâyetler dile gelmeden, ilgili onlar da kabul etmedi. devlet de bunu kabul edecek.
kifliler dara kald›r›lmadan karar verile- Niye Cem Vakf›’n› davet edebiliyorlar Alevilerin “alt›n ça¤›” olmufl mu?
mez. Düflkünlük karar›n› ceme kat›lan da sizi davet etme cesareti gösteremi- ‹lk ve son Alevi iktidar›, fiah ‹smail’in
cem erenleri ve inanc›n temsilcileri vere- yorlar? ‹ran’da kurdu¤u Safevi devletidir. Ak›be-
bilir. Düflkün ilan etmenin aforozla ilgi- Tavr›m›z çok net oldu¤u için davet ede- tini de hepimiz biliyoruz. Yavuz Selim,
si yok. Alevi inanc›nda toplumsal bir mediler. Kimi, nas›l davet edeceklerini Çald›ran Savafl›’nda ve daha sonra Ana-
irade vard›r. Bu iradeye ayk›r› harekette bilirler. 22 Temmuz öncesindeki televiz- dolu’da onbinlerce Aleviyi k›l›çtan geçiri-
olanlar, yolun kurallar›na göre düflkün yon konuflmalar›nda ‹zzettin Do¤an yor. O tarihten sonra, Aleviler hiçbir za-
b›rak›l›rlar. Islah olsunlar diye yap›l›r “Aleviler AKP d›fl›nda CHP, DP ve man iktidar olmam›fllar ve iktidar olma,
bu. Bir daha yanl›fl yapmamas› kayd›yla MHP’ye de oy verebilir” dedi. Bu do¤ru devlet olma gibi bir h›rsa da bürünme-
yedi y›ldan sonra düflkün olan gelip ha- bir yaklafl›m de¤ildi. Alevilik her türlü mifller. Alevili¤e özgü bir devlet bize çok
lini arz eder ve önce muhatab› affeder, ›rkç›l›¤a, flovenizme karfl› olan bir inanç- saçma geliyor. Bizim inanc›m›za göre, bir
sonra toplum onu tekrar kabul eder. t›r. O yüzden ›rkç›, milliyetçi olan siyasi ülkede ne kadar farkl› inanç varsa, onla-
Alevilerin flu anda devletten somut ta- partiler bizim için do¤ru partiler de¤il- r›n hepsi bir zenginliktir. fiu anda Türkiye
lepleri neler? dir. Düflünsel aç›dan farkl› olmam›za Sünni bir devlet oldu¤u için, Sünniler d›-
Öncelikle diyanet teflkilât›n›n la¤vedil- ra¤men inanç aç›s›ndan Cem Vakf› fl›nda herkes eziliyor. Yar›n bir Alevi dev-
mesi gerekiyor. Bu ülke laik ve demok- AKP’nin yemegine kat›lmayarak kat›l leti olursa, o zaman da Alevi inanc› d›fl›n-
ratik bir cumhuriyetse, Diyanet ‹flleri gi- do¤ru bir tav›r sergiledi. dakiler mi ezilecek? Öyle olacaksa, hiç ol-
bi bir teflkilât›n varl›¤›, bu ülkenin ruhu- Onlarca farkl› Alevi kuruluflunun orta- mas›n daha iyi. Bu nedenle, Aleviler Ale-
na ters düfler. Laik devletin din iflleriyle ya ç›kmas›n›n nedeni, Aleviler aras›n- vilik ad›na bir siyasî parti kurulmas›n›
hiçbir iliflkisi yoktur. daki görüfl ayr›l›klar› m›? Alevi toplu- do¤ru bulmazlar. Ama bütün ezilen halk
Diyanet ‹flleri, Aleviler için temelde ne mu hangi konularda anlaflam›yor? katmanlar›yla birlikte hareket edilir. Bü-
tür sorunlara sebep oluyor? Herkesin Alevili¤e bak›fl aç›s› farkl›d›r. tün insanlar dengeli ve eflit yaflamal›d›r.
Devlet insanlar› tamamen Sünni-Hanefi Alevilik inanc› yaz›l› kaynaktan çok söz- Alevili¤in gayesi budur.
mezhebine yönlendiriyor ve beyin y›k›- lü gelene¤e dayand›¤›ndan, yorumlar, Sizin dedelik s›fat›n›z var, ama çok
yor. ‹nanmad›¤›m bir fleyi niye bana ayr›nt›lar yöreden yöreye de¤iflik olabili- gençsiniz. Bu s›fat› nas›l ald›n›z?
okulda ö¤retmeye kalk›fl›yorsun? Dev- yor. Farkl› çizgilerde Alevi örgütlülü¤ü- Ocaktan gelme dedeli¤imiz yok. Dergâ-
let, dinliye de, dinsize de ayn› mesafede nün türemesi bundand›r. Ayr›nt›larda h›n vekili s›fat›yla bu hizmeti yap›yoruz.
durmak zorundad›r. Din dersi verebilir- farkl› düflünüyoruz, ama özde farkl›l›¤›- Bu s›fat› uzun bir sürecin sonunda al›yor-
sin, ama bu dersin, ilkel dinlerden baflla- m›z olmad›¤›ndan dolay›, Cem Vakf› ha- sunuz. Aileden bu gelene¤in içinde yetifl-
y›p dört büyük dine kadar gelmesi ve ta- ricindeki tüm Alevi örgütleri Alevi-Bek- mifl olman›z gerekiyor. Babam Büryani,
rafs›z bir biçimde inançlar› ö¤retmesi tafli Federasyonu çat›s› alt›ndad›r. Avru- dedem Ahmet Baba da bu hizmeti yap-
gerekiyor. Namaz›n nas›l k›l›nmas› ge- pa’daki tüm Alevi federasyonlar› da Av- m›fllar. Fakat, dedeli¤in babadan o¤ula
rekti¤i laik devletin vazifesi olamaz. Bu- rupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ça- geçmesi gibi kesin bir kural yok. Toplu-
nun laiklikle, demokrasiyle alâkas› yok t›s› alt›nda birleflmifltir. mun iradesinin onda tecelli etmesi ve pîr
ki. Hac› Bektafl Dergâh› Postniflini Veli- Gündelik hayatta Aleviler ne tür s›k›n- postundan ruhsat olmas› gerekiyor.
yeddin Ulusoy’un ifade etti¤i maddeler, t›lar yafl›yor? Hem dede s›fat› tafl›yorsunuz hem de 12
Alevilerin talepleridir: Bütçeden dinsel Taflrada tüm kamu kurumlar›nda çal›- hizmetten biri olan âfl›kl›k vazifesini ye-
faaliyetlere pay ayr›lmamal› ve Diyanet flanlar bask› görüyor. Okullarda çocukla- rine getiriyorsunuz. Hangi s›fat›n›z da-
‹flleri Baflkanl›¤› kald›r›lmal›. Tüm r›m›z bask› görüyor. Büyük kentlerde bi- ha önde?
inançlar›n örgütlenmesi ve kurumsallafl- le Aleviler kendilerini gizlemek zorunda Olabilirsem halk ozan›y›m, bu vasf›m
Söylefli: ‹rfan Aktan

mas› önündeki engeller kald›r›lmal›. kalabiliyor. Çünkü Alevilik kamuoyu ta- öndedir. Alevi-Bektafli inanc›yla ilgili bi-
Devlet tüm inançlar karfl›s›nda tarafs›z raf›ndan yeteri kadar ve do¤ru bilinmi- rikimlerim, gelene¤in içinden gelmifl ol-
ve eflit uzakl›kta olmal›. Zorunlu din yor. Alevilere dair önyarg›lar› var. Yeteri mamdan kaynaklan›yor. Toplum ve
dersi kald›r›lmal›, Alevi köylerine zorla kadar cemevi yok ve yasal de¤il. Hâlâ dergâh bu hizmeti yapmam› istedi¤i için
cami yapt›rmaya ve din görevlisi gön- “K›z›lbafl” diyen, afla¤›lay›c›, insanl›k d›- yap›yorum. Bizde ihtiyaç duyuldu¤un-
dermeye son verilmeli. Devlet, inanç fl› iliflkide bulunan bir anlay›fl var. da eyvallah denir, vazifeden kaç›lmaz.
24
Kapüflon siyaseti k›r›m›n›n bafl sorumlusu Sudan diktatörü
TÜRK‹YE AB y›l› olarak ilân edilen 2008 Ömer el Beflir, Gül’ü ziyarete geldi. Konuk
ile birlikte Türkiye sanki bir anda dünyaya diplomatlardan biri Ata’n›n huzuruna ka-
aç›l›verdi. Kuzey Irak’ta s›n›rötesi operas- püflonla ç›kmasa, Türk medyas› “ucuz pet-
yonlar sürerken Davos’ta yap›lan Türk ge- rol” vaat eden Beflir’in ziyaretine ses et-
cesi, hamarat d›fl politikan›n eriflti¤i “aç›- meyecekti. Ama bu hareketi affetmediler!
l›m yaratma” potansiyelinin göstergesiydi. Hartum’un esrarengiz yak›nlaflmas›nın, ni-
Millî lobiler dört koldan harekete geçti. cedir Darfur’a girmek isteyen NATO’yla
Öyle ki, ABD’deki Ermeni diasporas›na iliflkisi merak konusu. Pragmatik Türki-
karfl›, “K›z›lderililer Türktür” hamlesi bile ye’ye her fley uyar, yeter ki kapüflon tak-
yap›ld›. Bunlar› Erdo¤an’›n flovlar› izledi: mas›nlar. Reel Türkiye ise baflka sesler
Medeniyetler buluflmas›, Karamanlis ziya- veriyor. T‹SK’in araflt›rmas›na göre Türki-
7 OCAK - 10 fiUBAT 2008 reti, türban serbestisi, Köln mitingi... Üs- ye iflsizlik art›fl›nda Polonya’n›n ard›ndan
tüne üstlük, geçen ay küresel Türkiye’nin dünya ikincisi oldu. ‹nsan Haklar› ‹zleme
Haz›rlayan: Erdir Zat stratejik derinli¤inin Sudan’a uzanabilece- Örgütü, Türkiye’de insan haklar› standart-
¤ini de hayretle ö¤rendik. Darfur’daki soy- lar›nda gerileme oldu¤unu duyurdu.

demokrat, genç, enerjik, yak›fl›kl› ve Amerikan nik alametleri göstermeye bafllad›. Manidar bir
ABD Obamania tarihinin en etkileyici hatipleri aras›nda say›l›-
yor. Hillary Clinton’› destekleyen geliflkin ku-
kararla hispanik bir kad›n olan kampanya me-
najerini görevden ald›. Manidard›, çünkü Oba-
Ve Barack Obama, Hillary’nin önüne zeybat› eyaletlerinin entelektüelleri, buna iki ma’n›n seçmen potansiyeli içinde yap›lan arafl-
geçti. Kamuoyu yoklamalar›n› bofla gerekçeyle burun k›v›rd›: “Siyah ve deneyim- t›rmalar, Clinton’›n “çantada keklik” gördü¤ü
ç›karan bu sürpriz yükselifl, planlar› siz; buras› Amerika, kazanma flans› yok!” hispaniklerin ve kad›nlar›n oylar›n›n da Oba-
alt üst etmifl durumda. Obama giderek DP eliti, 24 eyalette önseçimlerin yap›ld›¤› ma’ya kayd›¤›n› gösteriyordu. Yafl› 65’in üs-
daha fazla merkeze kaysa da onun Süper Sal› öncesine kadar, Obama’y› güvenli tünde olanlar, beyaz erkekler, mavi yakal›lar,
bulundu¤u bütün senaryolar, ister bir oy bariyeriyle kontrol alt›nda tutabilece¤i çiftçiler, etnik az›nl›klar ve belki de en büyük
bir “seçim fantezisi” olarak görüyor, esas ola- destekçi grubunu oluflturan gençlik... Obama
istemez bir “de¤iflim”e tekabül ediyor.
rak ona “yard›mc› baflkan” pozisyonunu ya- herkesten oy al›yordu. Yani, siyah olmas› “sa-
ABD ve dünya ilginç bir s›nav yafl›yor. k›flt›r›yordu. Bu plana göre, Obama’n›n flovu k›ncal›” olmayabilirdi.
uzun vadede Clinton-Obama ikilisinin elini Savafl, önseçim gündeminin bafll›ca konu-
BUSH’UN Irak Savafl›’n› ilân etti¤i konuflmas›- kuvvetlendirecekti. Ne var ki hayat baflka tür- lar›ndan, ama listenin bafl›nda de¤il. Cumhuri-
n› ayakta alk›fllayan New York senatörü Hil- lü akt›. 5 fiubat’ta, Süper Sal› sonuçlar› geldi- yetçilerin önde giden aday› John McCain bile
lary Clinton’›n o hâlini unutmak mümkün de- ¤inde California ve New York gibi kalabal›k Irak iflgalini bitirme yanl›s› oldu¤u için seçmen
¤il. Hillary savafla tam destek verdi. 11 Eylül eyaletlerin delegeleriyle üstünlük sa¤layan tatmin olmufl görünüyor. Art›k en önemli ko-
sonras› “birlik ve beraberlik” ortam›n› tesis Clinton, Obama’dan daha az eyalet ald›¤› hal- nu, ekonomi. Bush yönetiminin uygulad›¤›,
ederken yurtseverlik ad›na (yerel ve küresel) de birincili¤e yerleflti. Ama aradaki fark tehli- trilyon dolarlarla ifade edilen savafl ekonomisi
polis devleti uygulamalar›na göz yuman De- ke sinyalleri verecek kadar azd›. Clinton, biraz çal›flan kesimlere hiçbir yarar sa¤lamad›¤› gibi
mokratlar, o toz kondurmaklar› liberal de¤er- daha s›k› çal›flarak bu sorunu çözece¤ini sand›. onlar› yoksullaflt›rd›. Ald›klar› ev kredilerini
leri rafa kald›rm›flt›. Gene de ödeyemez hâle geldiler. Top-
Bush’a verdikleri ölçüsüz des- lumsal çöküntünün fark›nda
te¤in onlar› gülünç duruma dü- olan hükümet küresel ekono-
flürdü¤ünün fark›ndayd›lar. Bu miyi tehdit eden bu durgunlu-
yüzden onlara “geçerli” bir sa- ¤a karfl› “sosyal devletçi önlem-
vafl gerekçesi bahfleden “Sad- ler” almak durumunda kald›.
dam’›n kitle imha silahlar›” ya- (s.27) Sosyal devlet, en az›ndan
lan›na dört elle sar›ld›lar. Bun- Demokratlar aç›s›ndan, bu seçi-
lar olurken ülkenin en büyük min alt metni olsa gerek. Clin-
endüstri havzalar›ndan Chica- ton ve Obama, sa¤l›k ve e¤itim
go’da, genç bir siyah politikac› konusunda, birbirinden “müfl-
savafl karfl›t› söylevler veriyor- fik” programlarla çekifliyor.
du. O zamanlar henüz tan›nma- Michael Moore’un sa¤l›k siste-
yan bu ses, 2004 seçimlerinde mini yerin dibine bat›ran
Demokrat Parti’nin (DP) yükse- “Sicko” filmiyle Amerika’n›n
len y›ld›z› oldu ve aç›k farkla Il- gündemine soktu¤u “evrensel
linois senatörlü¤ünü kazand›: sa¤l›k hizmeti” dillerden düfl-
Barack Obama. müyor. Bunlar, AKP’nin pefline
Bugünden bak›ld›¤›nda ta- takılan yerli liberaller için ibret
raflar›n savafl bafllad›¤› andaki manzaralar›.
pozisyonlar› çok net. Bu yüz- Obama’n›n dünyan›n geri
den, art›k Demokratlar›n tümü kalan›nı en fazla ilgilendiren
Barack Obama’nın Kenya’da, etnik temizli¤in içinde yaflayan babaannesi de “de¤iflim” bekliyor
Irak’tan ç›kmay› savunsa da, vaadi, “d›fl politikada bir zihni-
senatodaki muhalefetiyle savafl karfl›t› bir per- Obama, öngörüleri ve kamuoyu yoklama- yet de¤iflimi” olmal›. Bu büyük bir meydan
sona infla eden Obama seçmene daha inand›r›- lar›n› bofla ç›kararak tamamen farkl› profilleri okuma. Zira baflkanlar›n Amerikan d›fl politi-
c› görünüyor. 3.2 milyon üyesi olan savafl kar- ve karakteristikleri olan eyaletleri art arda ka- kas›n› de¤ifltirme gücü olmad›¤› kabullenilmifl
fl›t› Move On örgütü Obama’n›n arkas›nda ol- zanmaya devam etti. Süper Sal›’dan sonra ön- bir gerçektir. Kenyal› siyah bir baba ile Ameri-
du¤unu aç›klad›. Genifl halk kesimlerinin gö- seçim yap›lan sekiz eyaletin hepsini alarak bi- kal› beyaz bir annenin o¤lu olan Barack Hüse-
zünde “bar›fl flövalyesi” olmak, son bir ayda rincili¤e oturdu. Biz yay›na girdi¤imizde, Clin- yin Obama, küresel siyasetin ak›fl›n› de¤ifltire-
Amerika’n›n kafas›n› allak bullak eden Oba- ton’›n 12 eyaletine karfl›l›k Obama 22 eyaleti bilir mi, bilemiyoruz. Ama en az›ndan flunu bi-
ma’n›n vas›flar›n›n sadece bir tanesi. ‹yi bir hu- kazanm›flt›. Delege tablosundaki durum da flu- liyoruz: Obama’n›n etnik çat›flmalarla kavru-
kukçu, bir halk politikac›s›, Reagan-Bush ne- nu gösteriyordu: Obama 1223 - Clinton 1198. lan Kenya’da (s.26) yaflayan babaannesi Sarah,
oliberalizmine karfl› bir liberal, Martin Luther (Baflkan adayl›¤›n› için 2025 delege gerekiyor.) Süper Sal›’n›n sonuçlar›n› radyodan dinledi.
King’in siyasi miras›n› s›rtlanmaya haz›r bir Hillary, Obama’n›n zaferleri karfl›s›nda pa- Çünkü televizyonu yoktu...

25
Savafl s›çrad› Hedef: El Kaide Cuntan›n yol haritası Kilise, Zapatero’ya karfl›
ÇAD Afrika’da kargafla domino etkisiyle AFGAN‹STAN Bush rejimi giderayak El BURMA Safran Devrimini kanl› bast›ran ‹SPANYA 9 Mart’ta yap›lacak genel se-
yay›l›yor. Sudan’daki soyk›r›mdan kaçan Kaide’ye somut darbeler vuruldu¤unu cunta rejimi, dünyadan gelen bask›lara çimler öncesinde, Katolik Kilisesi, halka
2.2 milyon Darfurî’nin büyük bir bölümü- gösterme telafl›na düfltü. Afganistan’daki dayanamad› ve bir demokrasi takvimi baflbakan Zapatero’ya oy vermeme ça¤r›-
nün s›¤›nd›¤› Çad, flimdi de kendi içsava- üst düzey El Kaide sorumlular›ndan Ebu aç›klamak zorunda kald›. Buna göre, ma- s›nda bulundu. ‹spanyol Piskoposlar Kon-
fl›na döndü. Hükümet karfl›t› gerilla grup- Layt el Libi öldürüldü. Pakistan s›n›r› bo- y›s ay›nda anayasa referandumu yap›la- ferans› (CEE) taraf›ndan yay›nlanan bildiri-
lar ‹dris Debi rejimini devirmek üzere bir- yunca konumlanan örgüt birimlerine özel cak, 2010’da ise çokpartili genel seçime de, Sosyalist ‹flçi Partisi’nin (PSOE) dört
leflti. Çad ordusu baflkanl›k saray›na ka- operasyonlar yap›ld›. Bu operasyonlar›n gidilecek. Bir süredir generallerle BM gö- y›ll›k iktidar› sürecinde yapt›¤› eflcinsel
dar dayanan gerillalar› güçlükle püskürttü. bir aya¤› da Küba’daki Guantanamo Üs- zetiminde müzakereler yapan ve ç›kan so- evlilik, boflanmay› kolaylaflt›rma ve halen
Ülkede askeri bulunan Fransa, BM’ye acil sü’nde tutulan El Kaide kadrolar›na uzan- nuçtan tatmin olmayan yasakl› lider Aung görüflülen ötenazi yasalar› ile e¤itim sis-
müdahale ça¤r›s› yapt›. Yüzden fazla kifli- d›. Amerikan Savunma Bakanl›¤›, 11 Eylül Sang Suu Kyi’nin partisi Ulusal Demokra- teminde laikleflme uygulamalar› sert bir
nin öldü¤ü çat›flmalar s›ras›nda 20 bin sald›r›lar›n›n planlanlay›c›lar› aras›nda ol- si Birli¤i (NLD) aç›klamay› “mu¤lak, eksik dille elefltirildi. Bildiri, katolikleri muhafa-
Çadl› aile komflu Kamerun’a s›¤›nd›. Bir- du¤unu iddia etti¤i altı mahkûmu yarg›ya ve tuhaf” buldu. Anayasan›n içeri¤i ve na- zakar görüfllü Halk Partisi’ne (PP) oy ver-
kaç gün sonra Darfur’a yeniden sald›ran teslim etti. Zanl›lar aras›nda 11 Eylül’ün s›l haz›rlanaca¤› hakk›nda hiçbir aç›kla- meye ça¤›rd›. PSOE elefltirileri so¤ukkan-
Sudan ordusundan kaçan 12 bin kifli daha beyni oldu¤u söylenen Halid fieyh Mu- mada bulunulmamas›, “kukla demokrasi” l›l›kla karfl›lamakla beraber, ETA konusun-
Çad’a girifl yapt›. hammed de bulunuyor. aray›fl›na iliflkin kuflkular yaratt›. daki sald›rgan yoruma tepki gösterdi.

1990’lar›n bafl›nda, Rift Vadisi, toprak an-


KENYA ‹ki fil dövüflünce... laflmazl›klar› ve zorunlu tahliyelerden dolay›
tar›mc› Kikuyu ço¤unluk ile k›rsal Kalenjin
Bir “neoliberal cennet” daha çözülüyor. Do¤u Afrika’da istikrar arayan BM’nin, az›nl›k aras›nda çat›flmalara sahne oldu. Bura-
STK’lar›n, çokuluslu flirketlerin ve askeri üs kurmay› planlayan ABD’nin “kumanda da savaflan milisler, fliddet yoluyla istikrars›z-
merkezi” olarak seçti¤i Kenya, kanl› çat›flmalara sahne oluyor. Seçimlere hile l›k yaratma ve böylece çoklu etnik yap›ya sa-
kar›flmas›, elbette yoksullar›n öfkeyle soka¤a dökülmesini aç›klamaya yetmiyor. hip bölgelerin siyasi demografisini de¤ifltirme
stratejisiyle hareket eden güçlü politikac›lar ta-
raf›ndan ustaca kullan›ld›. Sonbahar boyunca
görevi suistimal söylentileri yay›ld›: Kibaki
kendine destek veren bölgelerdeki sand›k say›-
s›n› art›rd›.
‹ki politik lider, bütün kiflisel servetini, itti-
faklar ve ihanetlerle dolu anlafl›lmaz bir etnik
savafl yaratmak üzere kulland›. Sürdürdükleri
mücadele, yolsuzluk ve kirli para ile damga-
lanm›flt›. Fakat zengin-yoksul fark›n›n aç›ld›¤›
seçim bölgelerindeki bilinçli yoksullar›n, bek-
lentilerinin yerine getirilmemesine karfl› tepki
göstererek devrim yapmak üzere harekete geç-
mesi, yaklaflan trajedinin habercisiydi.
Ve çat›flmalar bafllad›; zenginler ile mülk-
süzler, kibirli politik seçkinler ile çaresizli¤e ve
yoksullu¤a terkedilenler aras›nda yaflanan ça-
t›flmalar. Kibaki’nin oy deposu Kikuyu seçmen
grubunun en yoksul üyeleri, t›pk› 2005’teki
anayasa referandumunda yapt›klar› gibi, Luo
kabilesinden bir kimseye, Odinga’ya oy verdi.
2003 ve 2005 aras›nda Kibaki de¤iflimi düflle-
yen herkesi düflk›r›kl›¤›na u¤ratt›. 23 y›l süren
JEAN-CHRISTOPHE SERVANT Ola¤an kurbanlar Daniel Arap Moi rejiminin insan haklar› ihlal-
Le Monde Diplomatique, fiubat 2008 Columbia Üniversitesi profesörü Jacqueline lerini araflt›racak Hakikat ve Uzlaflma Komis-
Klopp flöyle diyor: “Kenya tarihi, sömürgecilik yonlar› kurma, yolsuzluklara karfl› savaflan bi-
ABD büyükelçisi, Kenya’da 27 Aral›k 2007’de y›llar›ndan beri vahflet ve bask›yla yaz›ld›. Bu- rimler yaratma, adaleti savunma sözleri bofl
yap›lan seçimlerin sessiz sakin bir havada geç- gün en korkunç etnik temizlik biçimlerinin uy- ç›km›flt›. Kibaki’nin 2002 seçimlerinde kazan-
mesinden çok etkilenmiflti. Ne var ki, üç gün guland›¤› bölgeler, 1992 ve 1997 seçimlerinde d›¤› zaferin mimar› olan Odinga, baflkan›n Ki-
sonra, sonuçlar cumhurbaflkan› Mwai Kibaki vahflet yaflanan yerlerdi. Yoksulluk ve güven- kuyu kökenli çevresinin egemen oldu¤u hükü-
lehine aç›kland›¤›nda, 700 insan›n ölümüne sizlik içinde yaflam›n› sürdüren mülksüzler met koalisyonundan ayr›lmaya karar verdi.
neden olan protestolar baflgösterdi. Nas›l oldu bugün gene kurbanlar aras›nda.”
da Do¤u Afrika’n›n en istikrarl› bölgesinde Geçen güz, muhalif lider Raila Odinga Kurnaz, ihtirasl›, entrikac›
böyle fleyler yafland›? parlamento seçimlerinde oylar› süpürdü¤ün- 62 yafl›ndaki Odinga, en az eski patronu kadar
Seçim arifesinde Kenya, bat› dünyas›nda de, Kenya kanl› bir yaz mevsiminden henüz tehlikeli ve entrikac› dan›flmanlar› olan, dema-
Aslan Kral filmini hat›rlatan, rüyâ gibi bir yer yeni ç›km›flt›. Nairobi’nin yoksul bölgelerin- gojik, kurnaz bir politikac›. Odinga’n›n bafl-
olarak gösteriliyordu. Kuflkusuz, Kenya’n›n deki gerilim, Luo kabilesinin sözde Talibanla- kan yard›mc›l›¤› sözü verdi¤i Musalia Muda-
safari parklar›ndaki bungalovlar ve sahil otel- r› ile Kikuyu kabilesinden Mungiki militanla- vadi, Moi’nin Maliye Bakan›’yd› ve birçok cid-
leri her y›l bir milyondan fazla turisti a¤›rl›- r›nın yasad›fl› “changaa” (geleneksel alkollü di yolsuzluk skandal›na kar›flm›flt›. Kalenjin
yor. Fakat bütün bu görüntüler gerçeklikten içki) sat›fl›n› kontrol alt›nda tutmak için birbir- kabilesinin önde gelenlerinden biri olarak Rift
çok uzak. K›tan›n piyasa cenneti, uluslararas› leriyle çat›flt›¤› 2006’dan beri devam ediyor. Vadisi krizinde etkisi olan William Ruto ise,
finans kurumlar›n›n takdiriyle “Afrika’n›n re- Kwe Kwe adl› özel hükümet kuvvetleri, gece- Moi’nin 1992 y›l›nda tekrar seçilebilmesini ga-
fah ve istikrar modeli”, 2007’de yaflanan yüz- kondu bölgelerinde Mungiki çetecisi oldu- rantilemek için Kenya Ulusal Bankas›’nda ba-
de 6’l›k büyümeye ve borsa endeksinin yüzde ¤undan flüphelendi¤i 500 genci katletti. Bu s›lan yüz milyonlarca flilini cebe indirdi. Odin-
800 oran›nda yükselmesine ra¤men Etiyopya, olaylar, Nairobi nüfusunun yüzde 60’›n›n ya- ga’n›n dan›flmanlar›n›n bir di¤eri, –2004’te
Sudan, Somali veya Uganda gibi komflular›yla flad›¤› varofllara t›k›flm›fl Kikuyu (baflkan Ki- Ukrayna’da gerçekleflen Turuncu Devrim’in
iliflkilendirilen türden bir felaketin k›y›s›nda baki’nin kabilesi) mensuplar›n›n hükümete mimarlar›ndan– Amerikal› ak›l hocas› Dick
bulunuyor. karfl› kin beslenmesine neden oldu. Morris’ti, ama tabandan gelen tepkiyle kam-

26
Darbe baflarısız, Horta komada
DO⁄U T‹MOR Devlet baflkan› Jose Ramos-Horta bir
RESESYON, BÜYÜK FA‹Z ‹ND‹R‹M‹ VE MAL‹ UYARICILAR
darbe giriflimi s›ras›nda ald›¤› yaralarla komaya girdi.
1996 Nobel bar›fl ödülü sahibi
Horta’n›n durumu biz yay›na girdi-
fiimdi hepimiz Keynesçi mi olduk?
¤imizde ciddiyetini koruyordu. Ay-
n› saatlerde baflbakan Xanana MARK WEISBROT Belki daha da önemlisi, Baflkan ve
Gusmao’nun evine de baflar›s›z bir AlterNet, 24 Ocak 2008 Kongre mali bir uyar›c› üzerinde anlafl-
bask›n düzenledi. ‹syanc› gerilla lideri Alfredo Reinado, maya do¤ru gidiyorlar. Bu önemli, çün-
olay s›ras›nda Horta’n›n korumalar› taraf›ndan öldürül- MUHAFAZAKÂR Richard Nixon mefl- kü FED’in faiz oranlar›ndaki indirimleri,
dü. Bir zamanlar Endonezya’ya karfl› omuz omuza ba- hur “fiimdi art›k hepimiz Keynesçiyiz” ekonomiyi son 2001 resesyonundan ç›-
¤›ms›zl›k savafl› veren marksist gerilla liderleri aras›n- sözünü dile getirdi¤inde sene 1971 idi. karan uyar›c› etkiye benzer bir konum
daki hesaplaflma, 2006’da da kanlı çat›flmalara yol aç- Ama bu fikir, çok geçmeden, belki de 20. almayacak. O genifllemede, faiz indirim-
m›flt›. Horta-Gusmao ittifak› yoksulluktan k›r›lan ülkede yüzy›lda baflka hiçbir iki kiflinin yapma- leri konut kredisi (mortgage) oranlar›n›
piyasa ekonomisi tesis etmeye çal›fl›yor. d›¤›n› yap›p dünyan›n gidiflat›n› de¤iflti- indirerek, dev konut balonuna katk›da
ren Ronald Reagan ve Margaret Thatc- bulundu. ‹flte bu balon sayesinde ev fi-
her ile birlikte geri tepti. Reagan’›n “arz yatlar› artt›, insanlar evlerine karfl›l›k
yönlü iktisat” politikalar›, ekonomi pro- topluca trilyonlarca dolar borç ald› ve
panya sona ermeden görevden al›nd›. fesyonellerince hiçbir zaman ciddiye yapt›klar› bu harcamalar son alt› y›l›n
Demokratik dönüflümün yafland›¤› dönem- al›nmad› –gücünün en etkin oldu¤u za- ekonomik toparlanmas›n›n tafl›y›c›s› ol-
lerde, özellikle de h›zl› küreselleflme sürecine manlarda dahi buna imzas›n› atmak iste- du. Ama flimdi bütün bunlar tersine çal›-
acil bir uyum gerektiren zamanlarda, fliddetli yen tek bir iktisatç› yoktu. Ama iktisatç›- fl›yor, bu kadar düflük faiz hadleri ayn›
çat›flmalar›n ortaya ç›kma olas›l›¤› nispeten da- lar, en az›ndan araflt›rmalar›nda, John etkiyi yapmayacak.
ha yüksektir. Kibaki yönetimi alt›nda geçen befl Maynard Keynes’i yüzy›l›n en etkili eko- Uyar›n›n detaylar› üzerinde çal›flma-
y›lda zenginler ile fakirler aras›ndaki uçurum nomisti yapan pek çok görüflünü [“talep ya devam edilmeli. Uyar› buna en çok ih-
daha da derinleflti. Nüfusun yar›s› günlük 2 yönlü iktisat” baflta olmak üzere, ed.] bir tiyac› olanlar› hedeflemeli. Enerji koru-
dolardan daha az bir gelirle yafl›yor. Yoksul ke- tarafa att›. mac›l›¤› ve kamu tafl›mac›l›¤› için kimi
simler, haraç toplayan çetelerin, insafs›z kira Keynes, kendi kendini düzenleyen subvansiyonlar potansiyel olarak uzun
piyasalar›n, resesyona (durgunluk) giren vadeli yarar sa¤lar. Ama politikac›lar›n
ekonomileri, büyüme ve tam istihdam› çok çabuk hareket etmeye bafllamas› ve
yeniden infla ederek canland›rmas›n›n muhafazakârlar›n Nixon’un Keynesçili¤i-
her durumda geçerli olmad›¤›nı savu- ni yeniden keflfetmesi, de¤iflken ve ya-
nur. Bu noktada hükümet müdahalesi banc›laflm›fl seçmenin gücünün kan›t›d›r.
piyasan›n yapamad›¤› ifli yapmaya yar- Beyaz Saray elbette ifl dünyas›na bel-
d›mc› olur. Keynes, Büyük Bunal›m’›n li vergi indirimleri sunacakt›r, ama görü-
göbe¤inde, ac› bir gerçek olarak, bütün len o ki paketin a¤›rl›¤› –ev sa-
ekonomiye girifl kitaplar›nda (süreç hipleri için vergi kesintileri de
içinde buharlaflt›) ve ulusal gelir he- dahil– Keynesyen olacak. Bafl-
saplamas›nda modern sistemimizin te- ka bir deyiflle, konut balonu-
melini oluflturan ekonomik teoriyi nun patlamas›ndan do¤an ka-
ortaya koydu. Ama ortaça¤ dogmas› y›p harcamalar› yerine koy-
antik dönemin astronomi bilgilerini mak için onu harcayacak
nas›l gömdüyse, bu anlay›fllar da olanlar›n cebine para konmas›
BM eski genel sekreteri Annan (solda) iki rakip lider
Kibaki (ortada) ile Odinga’nın arasını bulmaya çalıflıyor son otuz senedir sosyal bilimleri planlan›yor. Bu daha önce-
zay›flatan ve siyaseti biçimlen- ki vergi indirimlerinden,
bedellerinin, toplu tafl›ma rezaletinin yaratt›¤› diren sa¤c› ideolojinin yükseli- sermaye gelirindeki art›fl-
güç koflullarla savaflman›n, elektrik ve sa¤l›k fliyle kayboldu. lardan ve sa¤ ideolojinin
hizmetlerini yasad›fl› yollarla edinmek zorun- Bu nedenle, henüz resmi klasik reçetesinden farkl›
da kalman›n y›lg›nl›¤› içinde. olarak bafllamasa da, resesyo- bir durum. Onlar normal-
Kenya, 2007’de kendisine 500 milyon dola- na karflı en Keynesyen de flöyle düflünür-
r›n üstünde ba¤›flta bulunan ABD’nin anahtar tepkileri görmek olduk- dü: Zengin insanla-
konumundaki stratejik ortaklar›ndan biri ve ça flafl›rt›c›. FED’in ra daha çok para
Washington’›n Afrika Boynuzu’nda yürüttü¤ü (Amerikan Merkez Ban- Faiz indirimiyle, konut ver, böylece sözüm
terörle mücadele kampanyas›nda hayatî önem kas›) dörtte üç kesintisi, balonunun patlamas›ndan ona yat›r›m yaps›n-
tafl›yor. ABD’nin bölgede askeri hâkimiyeti 1990’dan bu yana yap›- do¤an kay›p harcamalar› lar ve tam istih-
sa¤lamak amac›yla kurmay› planlad›¤› Afri- lan en büyük faiz indiri- yerine koymak için onu daml› ekonomide
com karargâhlar›n›n konuflland›r›lmas›na uy- mi ve 2001’den (11 Ey- üretim arts›n.
harcayacak olanlar›n
gun bir yer olarak kabul ediliyor. Kenya’daki lül sald›r›lar›nın hemen Bütün bunlar,
cebine para konmas›
huzursuzluk, Uganda, Ruanda, Burundi, Su- sonras›ndan) beri yap›- Cumhuriyetçilerin,
dan’ın güneyi ve Kongo’nun do¤usuna deniz planlan›yor.
lan ilk müdahale. Piya- baflkanl›k seçim y›-
ulafl›m›n›n zorlaflmas›ndan kaynaklanan flok salar, düflk›r›kl›¤› yarat- l›nda desteklenme-
dalgalanmalar, daha flimdiden petrol ve di¤er ma korkusu yaflayan FED’den operasyo- yen bir savafl ve ciddi bir resesyon kom-
yaflamsal hammaddelerde fiyat art›fl›na yol aç- nun devam›n› getirmesini bekliyor. binasyonunun yaratt›¤› potansiyelin on-
t›. Bütün bunlar Do¤u Afrika’n›n iç bölgeleri- Birleflik Devletler ve dünya için iyi lar› uzun vadeli bir az›nl›k partisine çe-
nin güçsüzleflmesi anlam›na geliyor. haber, sadece FED’in nihayet ne kadar virmesinden dehfletle korkmas›na yol
Odinga parlamento ço¤unlu¤una sahip. Ki- ciddi bir kar›fl›kl›¤›n içinde olmam›z› an- aç›yor. Ekonomi, ideologlara b›rak›lama-
baki ise krizi önemsememeye devam ediyor. lamas› de¤il, ayn› zamanda muhafaza- yacak kadar önemlidir. Ama her halü-
Genifl tabanl› bir hükümet kuraca¤›na söz ver- kâr merkez bankac›lar›n›n bafl düflman›- karda, bu bataktan ç›kmadan önce karfl›-
di, fakat muhalefet iflbirli¤i yapmay› reddedi- n› görmezden gelmesidir: Enflasyon ora- laflaca¤›m›z kötü ekonomi haberlerine
yor. Bu flekilde Kenya’da hükümet kurulam›- n›nda herhangi bir art›fl tehditi. FED afla- ra¤men hayatî önem tafl›yan bir ekono-
yor. Herkes caddelere odaklanm›fl durumda. ¤› düflüfl tehdidi üzerinde yo¤unlaflt›¤› mik sa¤duyunun geri döndü¤ünü kay-
Bir Kikuyu atasözünün dedi¤i gibi: ‹ki fil dö- için buna takılmıyor. detmeye de¤er. –Çeviri: Balkan Talu
vüflünce olan otlara olur. –Çeviri: P›nar Uygun

27
Suharto’nun lanetli miras› Bafl› dönen bir ülke
Her an ilân edilebilir...
ENDONEZYA Endonezya’n›n eski dikta- PAK‹STAN Seçim otoritesinin 8 Ocak’ta
KOSOVA Ba¤›ms›zl›k! Kosova pür dikkat
törü Suharto öldü. Kendisini genelkurmay yap›lmas› planlanan parlamento seçimle-
bu haberi bekliyor. 8 Ocak’ta Kosova’daki
baflkan› yapan Sukarno’yu 1965’te ABD rini 19 fiubat’a ertelemesi kimseyi flafl›rt-
bafll›ca iki parti aras›nda koalisyon hükü-
destekli bir darbeyle deviren Suharto, so- mad›. Ama Müflerref’in ça¤›rd›¤› ‹ngiliz
meti kuran baflbakan Haflim Taçi, “ba-
¤ukkanl› bir katildi. Onun döneminde En- dedektiflerin, Butto’nun vurularak de¤il
¤›ms›zl›k yemini” etti. Ama S›rbistan se-
donezya, Ba¤lant›s›zlar Hareketi’ni terke- bomban›n etkisiyle öldü¤ünü ve iki de¤il
çimlerinin sonucu gelmeden bir ad›m at- az farkla yeniden seçildi. Taçi bu kez
dip tekrar Bat› egemenli¤ine girdi ve böl- bir sald›rgan bulundu¤unu aç›klamas› bü-
mad›. 21 Ocak’ta yap›lan seçimler ikinci “önümüzdeki hafta” dedi. Romanya ve
gesinin anti-komünist karakolu haline gel- yük bir flaflk›nl›k ve infial yaratt›. But-
tura kald›. Bat› yanl›s› cumhurbaflkan› Bo- K›br›s, Kosova’n›n tek tarafl› olarak ba-
di. Kurdu¤u askeri rejim 1 milyondan fazla to’nun Pakistan Halk Partisi iddialar› flid-
ris Tadiç, milliyetçi Tomislav Nikoliç’in ¤›ms›zl›k ilân etmesi sonucu kurulacak ül-
komünisti sistematik bir flekilde öldürdü. detle reddetti. Seçim kampanyalar› tedir-
gerisindeydi. ‹ki aday›n da Kosova’n›n ba- keyi tan›mayaca¤›n› aç›klad›. S›rbistan d›-
Bu katliamlar›, 1975’te iflgal etti¤i Do¤u ginlik içinde devam ediyor. Kuzey Veziris-
¤›ms›zl›¤›na karfl› oldu¤unu bilen Taçi, fliflleri bakan› Vuk Yeremiç ise askeri mü-
Timor’daki marksist direniflçilere karfl› da tan’daki Pafltun milliyetçisi Awami Parti-
“Birkaç güne kadar ilân ediyoruz” dedi. dahale düflünmediklerini, diplomatik, hu-
uygulad›. Uluslararas› hukuk, Suharto dö- si’nin iki mitingine intihar sald›r›s› düzen-
AB derhal devreye girip beklemesini iste- kuksal ve ekonomik yollarla mücadele
neminin Kamboçya ile birlikte “soyk›r›m” lendi, en az 20 kifli öldü. Son olarak Pakis-
di. Rusya, AB’yi uyard›. 3 fiubat’ta Tadiç edeceklerini söyledi.
statüsüne al›nmas›n› tart›fl›yor. tan’›n Afganistan büyükelçisi kaç›r›ld›.

gündeme getirdi; “fakir bölgelerin fatura-


BOL‹VYA s›n› ödemek” istemiyorlar. Bolivya’n›n
büyük burjuvas› ve baz› yabanc› ç›kar
çevrelerinden mali destek alan neofaflist
Gene o pis koku militan gruplar ve askeri nitelikli örgütler
yerli halk aras›nda bir korku atmosferi
Demokratik devrimi hazmedemeyen yaratt›. Kolombiya ve Guatemela’n›n ne
eski iktidar eliti neofaflist çeteleri hâle geldi¤ini hat›rlayal›m. Hepsinden
soka¤a sald›, üstün oldu¤u eyaletleri önce, buna benzer bir hükümeti ifllemez
Bolivya’dan kopar›p ayr› bir devlet duruma sokma sürecinden sonra, 11 Ey-
kurmak üzere harekete geçti. Madam lül 1973’de, fiili demokrasisinin nas›l al-
Mitterrand, “Avrupal› Liderlere Aç›k çakça bir suikaste kurban gitti¤ini hat›rla-
Mektup” kaleme alarak demokrasi yal›m.
havarilerine fiili, Kolombiya ve Demokrasi yanl›fl bilgilendirme yo-
Guatemala’y› hat›rlatt›. luyla da öldürülebilir. Hay›r, Evo Mora-
les diktatör de¤il. Kokain ticareti yapan
bir kartelin bafl› da de¤il. Ülkelerimizde
DANIELLE MITTERRAND hiçbir nesnellik tafl›mayan bu tür karika-
La Jornada, Meksika, 4 Ocak 2008 türler dolafl›yor. Yerli baflkan›n fuzuli ifl-
gali ve yerli yurttafllar›n artan politik gü-
AVRUPA’NIN a¤›r bedeller cü, Latin Amerikan oligarflileri ve muta-
ödeyerek ö¤rendi¤i gibi, de- ass›p Bat› bas›n› için katlan›lamaz görü-
mokrasi daima diri tutulmal›, nüyor. Bu organize yalan› bozmal›. Evo
durmaks›z›n yeniden keflfedil- Morales diyalog kurma çabas›nda; ordu-
meli ve dünyan›n öteki ülkele- yu göreve ça¤ırmayı reddediyor, hatta
rinde de en az kendi demokratik ülkelerimizde makam›n› bir denge unsuru olarak kulla-
oldu¤u kadar savunulmal›d›r. Hiçbir demok- n›yor.
rasi tek bafl›na bir ada de¤ildir. Demokrasiler Bolivya’n›n güçlü k›z›lderili hareketi faflist tehdide maruz kald› Demokrasi savunucular›na, liderlere,
birbirine yard›m etmeli. Bu yüzden liderleri- entellektüellere, medyaya sesleniyorum:
mize ve bas›na flunu söylemek istiyorum: Evet, r›n kutsall›¤›n› reddetti¤ini, demokrasiyi sa- Bolivya demokrasisi ad›na hayk›rmak için Evo
genç Bolivya demokrasisinin ölümcül bir tehli- vunma maskesi alt›nda gizleyerek kinizmi en Morales’in de Salvador Allende’nin kaderine
ke ile karfl› karfl›ya oldu¤unu öne sürüyorum. yüksek düzeye ç›kart›yor. Boykotlarla, sokak mahkûm olmas›n› m› bekliyoruz? Demokrasi
2005 seçimlerinde, potansiyel yerli seçmen- sald›r›lar›yla, seçilmifl yöneticilere savrulan ya hepimiz için de¤erlidir ya da hiç kimseye
lerin önemli bir bölümünün adlar›, vatandafll›k tehditlerle, ABD’de göçmen olarak bulunan ve bir fley ifade etmiyordur. E¤er ülkemizi sevi-
statüsüne sahip olmad›klar› için seçmen liste- iflledi¤i suçlardan dolay› aranmakta olan eski yorsak, tehdit alt›nda oldu¤u her yerde de-
lerinde bulunmad›¤› halde, Baflkan Morales ve baflkan Sanchez de Lozada’n›n, 2003’te gerçek- mokrasiyi savunmal›y›z. Baz›lar›n›n küstahça
hükümeti oylar›n yüzde 60’›n› alarak rahatça lefltirdi¤i silahs›z sivilleri öldürme eylemleri- denedi¤i gibi silahl› kuvvetler arac›l›¤›yla de-
iktidara geldi. Bu hükümetin bafll›ca politik nin devam› niteli¤inde eylemler sergiliyorlar. mokrasi infla etmek bize göre de¤il. Bize yak›-
yönelimleri, özellikle do¤al zenginliklerin da- Dikkatlice ölçülendirilmifl kargafladan isti- flan bütün inanc›m›zla ülkemizdeki demokra-
ha adil gelir da¤›t›m›n› öngören bir bak›fl aç›- fade, demokratik oyuna kat›lmak istemeyen siyi korumak ve ülkesine demokrasi getirenle-
s›yla kamulaflt›r›lmas› ve yeni bir anayasa için zengin bölgeler ayr›mc› tehditleri yeniden rin yan›nda bulunmakt›r. –Çeviri: P›nar Uygun
Kurucu Meclis oluflturulmas›, seçimlerden ön-
ce ve sonra yap›lan referandumlarda büyük
bir halk deste¤iyle onaylanm›flt›. Sosyal devlet, karma ekonomi BAfiKAN Evo Morales, toprak reformu çerçevesin-
Yeni bir anayasa neden zorunlu? En sade de yerli otonomilere tapular›n› da¤›tmaya (solda)
gerekçelerden biri, 1967 y›l›na, Latin Ameri- devam ederken, Bolivya’n›n yeni anayasa tasar›s›
ka’da yaflayan (Bolivya nüfusunun yüzde Kurucu Meclis taraf›ndan onaylanarak 14 Aral›k’ta
75’ini oluflturan) yerlilerin vatandafll›k hakla- baflkanl›k makam›na sunuldu. Bu durumda Mora-
r›ndan mahrum b›rak›ld›¤› bir döneme ait olan les’in anayasay› 2008 Eylülünden önce referandu-
istatistiksel bilgilerin eski ve geçersiz olmas›. ma götürmesi gerekiyor. ‹nka yerlilerine as›rlar
Kurucu Meclis’in çal›flmalar› daha en ba- sonra tam yurttafll›k haklar› getiren yeni anayasa-
fl›ndan beri, sürekli olarak, ekonomik ve poli- daki kilit unsurlar flunlar:
tik ayr›cal›klar›n› kaybetmeyi göze alamayan • Bolivya’y› “üniter ama çokuluslu” bir devlet ola-
eski oligarflik düzenin manevralar› ve boykot- rak tan›ml›yor.
lar› ile engellendi. Az›nl›ktaki muhalefet, oyla- • Do¤al kaynaklar›n mülkiyetini devlete veriyor.

28
José Bové’nin zaferi Acil Amazon harekat› Adaletin bu mu dünya ‹kisi de uykusunda...
FRANSA Küreselleflme karfl›t› köylü lideri BREZ‹LYA Lula hükümeti, 2007’nin son BR‹TANYA BBC’nin Türkiye dahil 34 ül- H‹ND‹STAN Ülkenin simgesi hâline ge-
José Bové’nin, geneti¤i de¤ifltirilmifl m›s›r befl ay›nda Amazon’da 3235 km2 ormanl›k kede, 34 bin kifliyle yapt›¤› bir araflt›rma- len iki ihtiyar ebediyete intikal etti. ‹kisi
üretimini durdurma sözünü tutmayan hü- alan›n yok edildi¤ine iliflkin bilgiye ulafl›r ya kat›lanlar›n yar›s›ndan fazlas›, küresel- de uykusunda huzur içinde öldü. Bat› dün-
kümeti protesto için 15 arkadafl›yla birlik- ulaflmaz a¤›r yapt›r›mlar getiren acil eylem leflme sürecinin çok h›zl› ve adaletsiz iler- yas›na transandantal meditasyonu götü-
te bafllad›¤› açl›k grevi sekizinci gününde plan›yla karfl› harekata geçti. Kendisi bir ledi¤i görüflünde birleflti. Kalk›nmakta rüp Beatles’tan David Lynch’e birçok ün-
amac›na eriflti. Halen 22 bin hektar Amazon yerlisi olan Çevre Bakan› Marina olan ülkelerde hemen herkes süreci adil lüyü müritleri aras›na katan Hint gurusu
MON810 tipi m›s›r›n ekili oldu¤u Fran- Silva, yasad›fl› a¤aç kesimi ve kundaklama bulmuyor; ayn› zamanda sürecin çok h›zl› Maharishi Mahesh Yogi, 91 yafl›nda son
sa’da, hükümeti tar›m ve g›da endüstrisi eylemlerinin gözlendi¤i 36 flehir ve kasa- geliflti¤i kan›s›ndalar. Ama aralar›nda Tür- nefesini verdi. ‹kinci kay›p yeflil hareket-
lobisine boyun e¤mekle suçlayan Bové’yle bada çevre polisi say›s›n›n art›r›laca¤›n›, kiye, Brezilya ve Endonezya’n›n da bulun- tendi. 90’lar›n ekolojist simgelerinden
bafllayan ve birçok kente yay›lan protesto çevre ajanlar›n›n bölgelerinde düzenli de- du¤u baz› geliflen ülkeler, büyük oranda Hintli mistik eylemci Kinkri Devi, 82 ya-
gösterilerin ard›ndan, ekoloji bakan› Je- netim yapaca¤›n› aç›klad›. Ormas›zlaflma- küreselleflme sürecini yavafl buluyor. Kü- fl›nda öldü. Devi, ormanl›k alanda yasad›-
an-Louis Borloo, geneti¤i de¤ifltirilmifl ta- n›n en yo¤un yafland›¤› Mato Grosso eya- reselleflme sürecinin frenlenmesi gerekti- fl› faaliyet gösteren maden ve tafl ocakla-
r›m ürünleri projesinin geri çekildi¤ini ve letinde cang›l›n yar›s›ndan fazlas› çöllefl- ¤ini düflünenlerin say›s› çok az. Kat›l›mc›- r›na karfl› bafllatt›¤› açl›k greviyle dünya
sözkonusu m›s›r üretiminin ask›ya al›nd›¤› mifl durumda. Para ve Rondonia eyaletleri lar›n yüzde 46’s› ise küresel ekonominin gündemine girmiflti. Y›llarca süren hukuk
aç›klamak zorunda kald›. de çölleflme s›n›r›na yak›n. kötüye gitti¤ini düflünüyor. mücadelesini 1995’te kazand›.

Buldozerlere karfl›
barikatlar kurmak (en
solda) Penanlar›n en
etkili eylem tarz›. Ama
fief Kelesau Naan’›n
(altta) ölümünden
sonra ne kadar ifle
yarar bilinmez

tak imzas›yla bir mektup


göndererek bölgedeki en
büyük Malezya flirketi
Samling’den kereste alma-
mas›n› istedi. Jawson al›fl-
verifli kesti. Bu olaydan
sonra Samling’in paral› as-
kerleri sertleflmeye, Naan’a
MALEZYA Cang›lda ölüm mangas› ölüm tehditleri gelmeye
bafllad›.
Piyasan›n tosuncuklar› iflbafl›nda. Borneo’da orman katliamına karfl› mücadele Cang›lda gere¤inden fazla a¤aç var. Do¤ru
eden Penan kabilesinin flefi iki ay arand›ktan sonra ölü bulundu. Penanlar en son kesim yap›ld›¤› sürece, toplumun do¤al kay-
naklardan yarar sa¤lad›¤› bir yeflil ekonomi
katliamc› flirketin ‹ngilizlerle yapaca¤› ifl anlaflmas›n› engellemiflti.
potansiyelinden söz edilebilir. Sorun, kesime
uygun olup olmad›¤› dikkate al›nmadan bü-
KELESAU NAAN bütün hayat›n› Borneo can- da yaflayan halk›n›n toprak mülkiyeti haklar›- tün a¤açlar›n do¤ranmas›, orman dokusunun
g›llar›nda göçebe yaflayarak geçirdi. Hiç okula n› talep etti. Hükümet, topra¤› ifllemek yerine tamamen ortadan kalkmas›. Endüstri, hi-tech
gitmedi. ‹mza yerine parmak bas›yordu. Ama avc›l›k yapt›klar›n› öne sürerek talebi geri çe- ifl makinalar›yla çal›flabilece¤i, motorize üreti-
gerçek yafl› bilinmeyen bu yetmifllik ihtiyar, virdi. Dava o zamandan beri sürüncemede. me uygun alanlar, yollar, yerleflimler açarak,
halk›n›n filozofuydu. Penan kabilesinin flefi Penan kabilesi, ço¤u yerleflik yaflama geç- cang›l›n iç kesimlere do¤ru ilerliyor. A¤açs›z-
Naan, evini ve çevresini kereste kartellerinden mifl öteki kabilelerle birlikte yerli Dayak ulusu- laflma, ya¤mur ormanlar›n›n ekosisteminin ya-
korumak için mücadele ediyordu. 23 Ekim’de nu oluflturuyor. Ekosistemin zarar görmesin- flamsal unsuru olan zemin suyunun çekilmesi-
âniden kayboldu ve bir daha haber al›namad›. den do¤rudan etkilenen Dayaklar, Borneo’nun ne, ›slak taban›n kurumas›na yol aç›yor.
4 Ocak’ta cang›l›n derinliklerinde cesedi bu- Endonezya topra¤› olan kesimlerinde de ben- Amazonlar’da da ayn› fley olmufltu. Fizikî
lundu. ‹skeleti parçalanm›flt›. zer bir mücadele içinde. fief Naan, BBC, Natio- dünya haritas›nda, Brezilya’n›n kuzeydo¤u k›-
Amazon’dan sonra dünyan›n en genifl ya¤- nal Geographic gibi Bat›l› kurumlar› kullana- y›lar›ndaki boynuz, yemyeflil iç Amazonlar’›n
mur ormanlar›n›n bulundu¤u Borneo Adas›’- rak faaliyetteki kereste flirketlerine karfl› bafla- tersine, kurakl›¤a tekabül eden aç›k sar› tonlar-
n›n, Malezya’ya ait kuzey k›y›lar›ndaki Sawa- r›l› bir uluslararas› kampanya yürüttü. Bu la gösterilir. Portekizli sömürgeciler fethetme-
rak eyaleti, 1995’ten beri a¤aç kesimini durdur- kampanyaya gönüllü destek veren ‹sviçreli ço- den önce buralar da yeflildi. A¤açlar kesilip
maya çal›flan yerli halk›n ölüm kal›m mücade- ban Bruno Manser, 2000’de, cang›lda esraren- Avrupa’ya tafl›nd›kça zemin kurudu ve tropi-
lesine sahne oluyor. fief Naan, 1998’de eyalet giz bir flekilde “kay›p” edilmiflti. 2006’da, Na- kal iklimin yasas› gere¤i ya¤mur düflmez oldu.
mahkemesine baflvurarak binlerce y›ld›r ada- an, ‹ngiliz flirketi Jawson’a 17 kabile flefinin or- Cang›l, çöle dönüfltü. Amazonlar bu tehditten
bugün dahi kurtulabilmifl de¤il. Üstelik sö-
mürgeci tutum da yerli yerinde duruyor.
• Anayasa maddelerinde de¤ifliklik yapmak için da- • Sucre, Bolivya’n›n resmi baflkenti oluyor. Ama Brezilyal› ekososyalist Chico Mendes,
ha önce oldu¤u gibi meclisin tamam›n›n de¤il, üçte asal kurumlar halen bulundu¤u yerlerden (yasama 1988’de, Amazon ormanlar›n›n yok edilmesine
ikisinin oyunu yeterli say›yor. ve yürütme La Paz, yarg› Sucre) tafl›nm›yor. Bunlara, karfl› yürüttü¤ü kampanya s›ras›nda, yerel bir
• Karma ekonominin kurulmas›n› öngörüyor. (10 bin dördüncü anayasal güç olarak, Sucre’de ikamet toprak sahibi taraf›ndan öldürülmüfltü.
hektar›n üstünde toprak mülkiyetine izin verilip veri- edecek Yüksek Seçim Kurulu ekleniyor. 2005’te, Brezilya’n›n Terra do Meio bölgesin-
lememesi ayr›ca halk oylamas›na sunulacak ve yeni • Anayasan›n referandumda halk taraf›ndan onay- deki a¤aç katliam›n› durdurmak için mücade-
anayasa referanduma bu sonuçla girecek.) lanmas› hâlinde bütün kamu birimlerinde seçime gi- le veren 73 yafl›ndaki Amerikal› rahibe Do-
• Merkezi yönetimi ve yerel otonomileri reformdan dilmesini hükme ba¤l›yor. rothy Stang faili meçhul bir cinayetin kurban›
geçiriyor. • Devlet baflkan›na sadece bir kez yeniden seçilme oldu. 2007’de, Meksika’da, yasad›fl› a¤aç kesi-
• Yarg› reformu getiriyor ve yarg›çlar›n meclis tara- hakk› veriyor. (Evo Morales’in flu ana kadar sürdür- mi üstüne veri toplayan Greenpeace araflt›rma-
f›ndan atanarak de¤il seçimle göreve gelmesini dü¤ü baflkanl›k dönemini daha önceki anayasaya c›s› Aldo Zamora otomobiline aç›lan yayl›m
sa¤l›yor. tabi oldu¤u için kapsam d›fl› b›rak›yor.) ateflinde can verdi. fiimdi de, Kelesau Naan!

29
Prodi tutturamadı patlatarak kutlayan muhalefet, Prodi’nin istikrarl› bir hükümet kurama-
geçici bir hükümet ya da cumhur- mas›nda önemli bir etken olarak görülen
‹TALYA Eski Avrupa Komisyonu baflka- baflkan› Giorgio Napolitano’nun seçim yasas›n›n de¤iflmesiyse flimdilik
n›, ekonomi profesörü Romano Prodi’nin tasavvur etti¤i gibi bir teknokrat- ask›da. Berlusconi hükümetinin gidera-
genifl tabanl› koalisyonu bafla geçtikten lar hükümeti yerine do¤rudan yak ç›kard›¤› yasa, küçük partileri kay›r-
20 ay sonra salland› ve düfltü. Kriz, sav- “erken seçim” dedi. Geçici hükü- d›¤› gerekçesiyle elefltirilerin hedefinde.
c›lar›n adalet bakan› Clemente Mastel- meti kurmakla görevlendirilen se- De¤ifliklik için 18 May›s’ta yap›lmas› ön-
la’n›n efli Sandra Mastella hakk›nda yol- nato baflkan› Franco Marini’nin görülen referandum ise parlamentonun
suzluk iddias›yla soruflturma aç›p, ev siyasi parti liderleriyle yapt›¤› feshiyle birlikte yasalar uyar›nca bir y›l
hapsi karar› almas›yla bafllad›. Adalet hükümetten çekildi. Bunun üzerine Prodi görüflmelerden de sonuç al›namay›nca ertelenmifl oldu. Sol kanad›n bafl›na ge-
bakan›n›n lideri oldu¤u H›ristiyan De- güvenoyu istedi, ancak merkez sol hükü- süreç t›kand›, parlamento feshedildi ve çecek yeni bir isim de kulislerde an›lma-
mokrat Udeur partisinin kimi üyeleri hak- mete senatodan onay ç›kmad›. 24 13-14 Nisan tarihlerinde erken seçim ka- ya baflland›: Roma belediye baflkan› ve
k›nda da soruflturma bafllat›l›nca baflba- Ocak’ta, 156’ya karfl› 161 oyla y›k›lan rar› al›nd›. Birbiri ard›na yay›nlanan ka- ‹talyan ‹flverenler Konfederasyonu’nun
kan›ndan bekledi¤i deste¤i göremeyen Prodi, tereddütsüz istifas›n› verdi. Hükü- muoyu araflt›rmalar›na bak›l›rsa, halk›n nüfuzlu baflkan› Walter Veltroni. Hey gi-
koalisyon orta¤› Mastella istifas›n› verip, metin yenilgisini mecliste flampanya e¤ilimi merkez sa¤a kaym›fl durumda. di ‹talya, nereden nereye... – fi.N.

2 Ocak: ‹srail, Hamas’›n roket sald›r›lar›n› n›n can kayb›na yol açmamakla beraber “bu
F‹L‹ST‹N durdurmak gerekçesiyle Gazze’ye hava sald›-
r›s› düzenledi, alt› Filistinli öldü. Ölenlerin üçü
zamana kadar Gazze’den ‹srail’e yap›lan en
uzun mesafeli roket sald›r›s›” oldu¤una dikkat
Hamas militan›, di¤erleri halktan insanlard›. çekti. “fiiddeti t›rmand›rmak” ile suçlad›¤› Ha-
Halk firar etti 11 kifli yaraland›. Hac dönüflü befl gün boyun-
ca M›s›r’da mahsur kalan yüzlerce Filistinli,
mas’› tehdit etti.
9 Ocak: Bush, ‹srail, Kuveyt, Bahreyn, Bir-
Gazze fieridi’nde kara, deniz ve Gazze’ye dönmeye bafllad›. M›s›r, hac›lardan leflik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve M›-
havadan kuflat›lan, üstelik elektri¤i, ‹srail’in kontrolündeki s›n›r kap›lar›ndan girifl s›r’› kapsayan gezisine Tel Aviv’den bafllad›.
suyu, g›das› kesilen Filistin halk› yapmas›n› istedi. Ama hac›lar›n aras›nda bulu- 12 Ocak: Silahl› militanlar Gazze’nin ku-
patlad›. Nüfusun yar›s› s›n›r duvar›n› nan baz› Hamas liderlerinin tutuklanma ihti- zey kesimdeki bir Amerikan okulunu tarad›,
delik deflik ederek ihtiyaçlar›n› mali üzerine Refah kap›s›n› açmak durumda ö¤renci otobüslerini atefle verdi ve okulun bil-
karfl›lamak üzere M›s›r’a geçti. ‹flte kald›. Olay ‹srail taraf›ndan k›nand›. gisayarlar›n› çald›. Ö¤rencilerinin tümü Filis-
Bush’un Ortado¤u gezisi eflli¤inde 3 Ocak: ‹srail ordusu, “militanlar›n altya- tinli olan okula yap›lan sald›r› Hamas taraf›n-
yaflananlar ve Ocak 2008’in bilançosu... p›s›n› çökertmek” gerekçesiyle Gazze’ye kara dan k›nand›. Güney Gazze’de, ‹srailli keskin
sald›r›s› düzenledi. En az dokuz Filistinli öldü. niflanc›, s›n›r karakolunda görev yapan polis
Ölenlerin üçü, ‹srail tank›n›n vurdu¤u bir ev- memurunu öldürdü.
HAMAS’IN Gazze fieridi’nde denetimi ele ge- deki sivillerdi. ‹slamî Cihad, di¤er iki kiflinin 13 Ocak: ‹srail, flüpheli bir otomobile has-
çirmesiyle Filistin’in fiilen ikiye bölündü¤ü kendi militan› oldu¤unu duyurdu. ‹srail ayr›ca sas füze sald›r›s› düzenledi. Ölen üç kifliden bi-
2007 haziranından beri, kelimenin tam anla- Bat› fieria’daki Nablus flehrine bask›n düzenle- rinin El Aksa fiehitler Tugay› mensubu oldu¤u
m›yla “iki yüzlü” bir bölgesel politika baflgös- di. Toplu gözalt›lar s›ras›nda tafll› direniflle belirlendi. Di¤er kay›plar›n örgüt iliflkisine
terdi. Bat› fieria’y› denetleyen El Fetih’in lideri karfl›laflan askerler, plastik mermiyle cevap rastlanmad›.
Mahmut Abbas’› Filistin’in meflru lideri olarak verdi. Çok say›da sivil yaraland›, soka¤a ç›k- 14 Ocak: ‹srail ve Filistin yetkilileri bar›fl
gören Bat›l› diplomasi, seçimle iktidara gelen ma yasa¤› ilan edildi. görüflmelerine bafllad›. Öncelikli konular, Ku-
Hamas lideri ‹smail Haniye’yi marjinalize etti. 4 Ocak: Gazze’den at›lan bir misilleme ro- düs’ün statüsü, Filistin devletinin s›n›rlar›, Ba-
Annapolis Zirvesi’nde oluflan yeni statüko, keti 15 km mesafedeki Aflkelon kentini hedef t› fieria’daki Yahudi yerleflimleri, göçmenler,
“iyi” ve “kötü” olarak ikiye bölünmüfl Filistin al›nca, ‹srail gece yine sald›rd›. En az iki Ha- asayifl ve su kaynaklar›.
projesini süratle iflletmeye bafllad›. Y›lbafl› ari- mas üyesi öldürüldü. 15 Ocak: ‹srail güçlerinin Gazze’nin Zey-
fesinde, ‹srail Baflbakan› Ehud Olmert, Abbas 7 Ocak: Bush’un Ortado¤u gezisi öncesin- tun bölgesine karadan ve havadan düzenledi-
ile bar›fl sürecindeki pürüzleri ele almak üzere de bir demeç veren Olmert, Aflkelon sald›r›s›- ¤i sald›r›da 19 Filistinli hayat›n› kaybetti. Ölen-
biraraya gelmeden önce, ‹srail “kötü”lerin yur-
du Gazze’ye birkaç füze f›rlat›verdi. Peflinden Gazze’nin bat›s›ndaki Refah flehrinin s›n›r duvar›n› kevgire çeviren Filistin halk› aç›lan gediklerden M›s›r’a hücum etti
Hamas 11 roketle misilleme yapt›¤›n› aç›klad›.
‹ki tarafta da kay›p olmad›, ama “çözüm y›l›”
2008’de ifllerin nas›l yürüyece¤ine iliflkin bir fi-
kir edinmifl olduk. Bundan sonra cereyan eden
olaylar, kangren hâline gelmifl bildik sürecin
çok ötesine geçti.
‹srailli muhalif tarihçi Ilan Pappe, ‹srail’in
2008 gündemi için “Bat› fieria’da etnik temiz-
lik, Gazze’de soyk›r›m” diyordu. Pappe, ‹sra-
il’in Gazze’deki stratejisini “soyk›r›m” gibi
hassas bir terimle adland›r›rken dört dayanak
sundu: 1. Art›k “militan/sivil ayr›m›” gözetil-
miyor, hedef do¤rudan halk. 2. ‹srail ordusu
elindeki her türlü ölüm makinesini kullan›yor.
3. Sald›r›larda zarar görenlerin say›s› artt›. 4.
Bu operasyonlar bir strateji haline geldi; ‹srail,
Gazze sorununu böyle çözmeyi planl›yor. Ha-
mas’›n karfl› atefl açmas›n›n ‹srail’in iflini ko-
laylaflt›rd›¤›n› vurgulayan Pappe, bu mekaniz-
may› durduracak dü¤meyi de gösterdi: Bat›
kamuoyu. Bush’un sekiz günlük bir Ortado¤u
gezisi dahi yapt›¤› ocak ay›nda, ‹srail’in ablu-
ka alt›nda tuttu¤u Gazze’de yaflananlar Pap-
pe’nin saptamalar›n› do¤rular nitelikteydi...
30
‹talya’da darbe plan› S›radan faflizm Clooney: Global arabulucu Gene darbe konusu
BR‹TANYA Yeni ulafl›lan gizli arfliv bel- LÜBNAN Baflkent Beyrut’ta, elektrik ke- N‹JERYA Yaflad›klar› topraklarda bulu- VENEZÜELLA Chavez, Kolombiya’n›n en
geleri, ‹ngiliz hükümetinin, 1976’da, NA- sintilerini protesto eden göstericilere as- nan zengin petrol ve do¤algaz yataklar›- büyük gerilla örgütü FARC’›n elindeki re-
TO’daki müttefikleriyle birlikte, ‹talya’da kerlerin müdahalesi sonucu ç›kan çat›fl- n›n gelirinden halk›n da pay almas› için hinelerin sal›nmas› için arabuluculuk yap-
Komünist Parti’nin iktidara gelmesini ön- malarda en az yedi kifli öldü. fiiilerin ço- mücadele veren Nijer Deltas› Ba¤›ms›zl›k maya devam ediyor. Yak›nlarda yeni bir
lemek için darbe planlad›¤›n› ortaya koy- ¤unlukta oldu¤u güney semtlerinde yafla- Hareketi, yak›nlarda BM genel sekreteri rehine pazarl›¤› bafllatt›. Ama bu Bogota
du. ‹talyan bir araflt›rmac› taraf›ndan gün nan çat›flmalar, ordu birliklerinin gösteri- Ban Ki-Mun taraf›ndan “bar›fl elçisi” ilân ile aras›ndaki sorunlu iliflkiyi düzeltmeye
›fl›¤›na ç›kar›lan belgelere göre, darbe cilerin kurdu¤u barikatlar› kald›rmak için edilen Amerikal› aktör George Cloo- yetmiyor. Chavez, geçen ay ABD D›fliflleri
plan›, komünistlerin kazanmas› beklenen harekete geçmesiyle patlak verdi. Ölenle- ney’den hükümetle aralar›nda arabulucu- Bakan› Condoleezza Rice’›n Kolombiya zi-
1976 seçimlerinden aylar önce, dönemin rin ço¤unun Emel ve Hizbullah’›n taraftar- luk yapmas›n› istedi. Bölgede boru hatt› yareti s›ras›nda, bu iki ülkeyi Venezüel-
ABD D›fliflleri Bakan› Henry Kissinger ve lar› oldu¤u kaydedildi. Baflbakan Fuad sabotajlar› ve yabanc› petrol iflçilerini ka- la’da darbe yapmay› planlamakla suçlad›.
Vatikan’la görüflüldü. Belgede sa¤c› güç- Sinyora, bir günlük yas ilân etti. Okullar ç›rma eylemleri düzenleyen örgüt, terörist Öte yandan Exxon Mobil’in ABD, Britanya
lerin ordu ve polis deste¤ine güvenebile- tatil edildi. Hükümet yanl›lar›, ‹ran ve Su- olmad›klar›n› vurgulay›p uluslararas› bar›fl ve Hollanda mahkemelerinde kazand›¤›
ce¤i belirtiliyor. Ancak gerçekçi bulunma- riye’nin destekledi¤i muhalefeti olaylara kurumlar›yla çal›flmak istediklerini duyur- davalar sonucu Venezüella’ya ait milyar-
yan plan reddedildi. Ayr›ca ‹KP de seçim- neden olmakla suçlad›. Hizbullah ise uy- du. Clooney’i, “her fleyi kendi gözleriyle larca dolar› dondurmas›na sinirlenen Cha-
lerde zafer kazanamad›. gulanan ölçüsüz fliddeti elefltirdi. görmesi için” Nijer Deltas›’na davet etti. vez, flirketle ticareti kesti.

lerden biri Hamas’›n önde gelenlerinden Mah- 24 Ocak: M›s›r’a geçenlerin say›s› ikinci
mud Zahar’›n o¤luydu. Öte yandan s›n›r›n ‹s- günde 100 binleri buldu. S›n›r›n M›s›r taraf›, si-
rail taraf›nda çal›flan Perulu bir tar›m iflçisi, Fi- garadan canl› hayvana her türlü mal satan tez-
listinli niflanc› taraf›ndan öldürüldü. gahlarla pazar yerine döndü. M›s›r güvenli¤i
16 Ocak: Bush’un gezisinin son gününde art›rd› ve s›n›r›n bütün Filistinliler geri dönün-
M›s›r’dayken ‹srail uçaklar› hem Bat› fieria ce kapat›laca¤›n› bildirdi, ama al›flverifl yapan
hem de Gazze fieridi’ne sald›r› düzenledi. Bat› halka müdahale etmedi. ‹srail kuvvetleri Bat›
fieria’da ‹slami Cihad’›n askeri kanad›n›n önde fieria’da bir Yahudi yerleflimine sald›r› düzen-
gelen isimlerinden Velid Ubeydi’yi öldürdü. lemeye çal›flt›klar› gerekçesiyle iki Filistinliyi
Gazze’de ayn› aileden üç sivil yaflam›n› yitirdi. öldürdü.
Son bir ayda ‹srail sald›r›lar›nda ölenlerin say›- George Habafl öldü 25 Ocak: M›s›r’›n s›n›r› kapama giriflimi
s› yüzü geçti. Misilleme olarak iki günde Gaz- direniflle karfl›laflt›. Özel timler, s›n›rda topla-
ze’den ‹srail’e yetmiflin üstünde roket f›rlat›ld›. FHKC (Filistin Halk Kurtulufl Cephesi) lideri George nan kalabal›k gruplar› havaya atefl ederek ve
17 Ocak: Son y›llarda komflular›ndan gele- Habafl, uzun bir hastal›k döneminden sonra, 26 bas›nçl› su kullanarak da¤›tmaya çal›flt›. Ama
bilecek sald›r›lara karfl› füze kalkan› olufltur- Ocak’ta, Amman’da son nefesini verdi. 1925’te, Or- Filistinliler polis barikat›n› güç kullanarak yar-
maya çal›flan ‹srail, baflkent yak›nlar›ndaki bir todoks Rum kilisesine ba¤l› varl›kl› bir Arap ailesi- d›. S›n›r duvar›nda kapat›lan gediklerin yerine
üste balistik füze denedi. nin o¤lu olarak do¤an Habafl, t›p e¤itim alarak dok- yenileri aç›ld›. BM, son üç günde en az 700 bin
19 Ocak: ‹srail, bölgeden yönelen roket tor oldu. ‹srail’in 1967’de çevredeki Arap ülkelerinin kiflinin M›s›r’a geçti¤ini bildirdi. Bu arada ‹sra-
tümünü yenilgiye u¤ratarak Filistin’e egemen olma-
sald›r›lar›ndaki art›fl› gerekçe göstererek Gaz- il kuvvetleri, Refah’a hava sald›r›s› düzenleye-
s›ndan sonra mesle¤ini b›rakt›, “El Hekim” kod
ze fieridi s›n›r›ndaki geçifl noktalar›n›n tümü- rek iki arac› vurdu, dört Hamas militan› öldü.
ad›yla silahl› mücadeleye bafllad›. 1968’e girmeden
nü kapatt›. M›s›r ile aras›ndaki Refah s›n›r ka- Do¤u Kudüs’te ise ‹srailli polis, bir Filistinlinin
hemen önce kurdu¤u FHKC, Vietnam’daki gerilla di-
p›s› da Hamas’›n denetimi ele geçirmesinden reniflinin etkisiyle devrimci fliddeti esas alan bir açt›¤› atefl sonucu öldü.
beri kapal› oldu¤u için yaklafl›k 1.5 milyon Fi- Markist çizgi benimsedi. ‹deolojik olarak Mahir Ça- 26 Ocak: Filistin Halk Kurtulufl Cephesi li-
listinli mahsur kald›. BM, karar› k›nad›. Ayn› yan ile ayn› fazdayd›lar. Uçak kaç›rma eylemleriyle deri George Habafl, Ürdün’de yaflama veda et-
gün ‹srail’in Gazze’ye düzenledi¤i tank sald›r›- tan›nan FHKC, 1970’de ‹srail’i destekleyen ABD ve ti. Gazze matem yaflarken M›s›r polisi z›rhl›
s›nda en az iki kifli öldü, 4 kifli yaraland›. Bun- Avrupa ülkelerine ait dört uça¤› Ürdün’e kaç›rarak araçlarla 12 km’lik Refah s›n›r›n› tekrar abluka-
lara, daha önce yaralanan bir Hamas militan›- dünya gündemine girdi. Eylemde, Filistinli tutuklu- ya ald›. ‹lerleyen saatlerde Kuzey Sina Valisi,
n›n ölmesi de eklenince savafl›n yeniden baflla- lar›n serbest b›rak›lmas›n› sa¤lad›ktan sonra, için- Filistinlilerin her türlü gereksinimi karfl›lamak
d›¤› Eylül 2000’den beri hayat›n› kaybeden Fi- deki 500 yolcuyu ç›kart›p uçaklar›n üçünü havaya üzere s›n›r› geçmeye devam edebilece¤ini bil-
listinlilerin say›s› 6 bini geçti. uçurdular, sonuncusunu da Kahire’de tahrip ettiler. dirdi. ‹srail, Gazze’den Sina çölüne geçen Filis-
20 Ocak: ‹srail’in abluka uygulamas›, g›da Habafl, Yaser Arafat’›n El Fetih örgütüyle ittifaka gi- tinlilerin sald›r› düzenleyebilece¤i endiflesiyle
ve temel ihtiyaç maddeleri s›k›nt›s›na yol açt›. rerek 1971’de Filistin Kurtulufl Örgütü’nün kurulma- M›s›r s›n›r›n› sivillerin geçifline kapatt›.
Gazze’deki tek elektrik santrali, ‹srail’in s›n›r› s›na öncülük etmiflti. Ama ‹srail’le bar›fl müzakere- 27 Ocak: ‹srail, Gazze fieridi’ne s›n›rl› ya-
kapatmas›yla baflgösteren yak›t s›k›nt›s› yü- leri konusunda Arafat’la ayr› düfltü, Hamas’a yak›n- k›t sevkiyat›na yeniden bafllayaca¤›n› duyur-
zünden faaliyetini durdurunca bölge karanl›¤a laflt›. 80’lerden itibaren siyasi etkisini yitirdi, du. Karar, ‹srailli insan haklar› örgütlerinin
gömüldü. Kesintiden en çok hastaneler etki- 2000’de FHKC liderli¤ini daha sonra ‹srail taraf›n- Gazze’deki ablukan›n kald›r›lmas› için Yüksek
lendi, sadece acil ameliyatlar yapılabildi. Pom- dan öldürülecek Ebu Ali Mustafa’ya b›rakt›. Mahkeme’de açt›¤› davan›n görülmeye bafl-
palar çal›flmad›¤› için flehir suyu kesildi. lanmas›n›n ard›ndan geldi. Duruflmalar s›ra-
21 Ocak: Abbas, Arap ülkelerini ve ulusla- Gazze’ye girifl yapt›. Gelen yak›t sayesinde s›nda ‹srail hükümeti yak›t sevkiyat›na yeni-
raras› toplumu ‹srail ablukas›na karfl› yard›ma santral düflük kapasiteyle çal›flmaya bafllad›, den bafllama sözü verdi. Olmert ve Abbas, Ku-
ça¤›rd›. AB ve uluslararas› insan haklar› örgüt- evlere tekrar su verildi. Refah kap›s›n›n aç›l- düs’te buluflarak Refah krizini görüfltü. Ol-
leri ‹srail’i “toplu cezaland›rma” ile suçlad›. mas› talebiyle gösteri yapan yüzlerce Filistinli mert’in Abbas’›, Hamas’la görüflmemesi için
BM bölgedeki koflullar yüzünden 860 bin Filis- M›s›r’a geçmeye çal›flt›. M›s›rl› muhaf›zlar, ço- uyard›¤› ö¤renildi. M›s›r ise Hamas ile El Fe-
tinliliye verilen yard›m›n riske girdi¤ini aç›kla- ¤unlu¤u kad›n kalabal›¤› püskürtmek için ha- tih’e acilen biraraya gelme ça¤r›s› yapt›.
d›. Arap Birli¤i, Gazze’nin d›fl dünyayla tek vaya atefl açt›, bas›nçl› su kulland›. 30 Ocak: BM Güvenlik Konseyi ‹srail’in
ba¤lant›s› olan Refah s›n›r kap›s›n›n aç›lmas›n› 23 Ocak: Maskeli militanlar›n sabah saat- Gazze ablukas› üstüne bir aç›klama yay›mla-
tekrar gündeme getirdi. Daha önce M›s›r Cum- lerinde Gazze ile M›s›r aras›ndaki s›n›r duvar›- ma konusunda uzlaflamad›. Konsey sekiz gün
hurbaflkan› Hüsnü Mübarek taraf›ndan getiri- n›n baz› noktalar›n› havaya uçurulmas›yla aç›- süren tart›flmalar›n sonunda ortak bir dil bula-
len bu öneriye, “silah ve para kaç›r›ld›¤›n›” sa- lan gediklerden geçen onbinlerce Filistinli, g›- mad›. M›s›r, Refah s›n›rda denetim sa¤lamaya
vunan ‹srail fliddetle karfl› ç›kt›. Son bir hafta- da, yak›t, ilaç ve di¤er temel ihtiyaç maddeleri ve geçiflleri yavafllatmaya bafllad›.
da Gazze’den ‹srail’e at›lan roket say›s›n›n tedarik etmek üzere M›s›r’a ak›n etti. Mübarek,
200’ü aflt›¤› bildirildi. yasad›fl› girifl yapan Filistinlilere geçici olarak DÜZELTME: Geçen say›m›zda, bir basiret ba¤lanmas›
22 Ocak: Uluslararas› tepkilerin ard›ndan izin verilmesi talimat› verdi. 50 binden fazla sonucu, Ilan Pappe’nin makalesinde Bat› fieria’y› inatla
‹srail, ablukay› gevfletmeye bafllad›. Sabah›n kifli s›n›r› geçti, ihtiyaçlar›n› karfl›lad›ktan son- ‹ngilizce ad›yla, West Bank olarak anm›fl›z. Düzeltir,
erken saatlerinde akaryak›t tafl›yan tankerler ra Refah’a geri döndü. özür dileriz.

31
varda bonobo foto¤raflar› gelip geçiyor-
du: fiempanzelere benzeyen, ama daha
uzun saçl›, daha düz suratl›, daha pembe
dudakl›, daha küçük kulakl›, daha dar
gövdeliydiler ve biraz daha a¤›rbafll› bir
havalar› vard› –flempanzenin bombeli
kafllar› hafif salak bir görüntü arz eder-
ken, bonobonun düz ve alçak kafllar› yü-
züne düflünceli bir hava veriyor.
Ba¤›fl gecesine flark› söylemek üzere
gelen 40’l› yafllardaki müzisyen Wind’e
göre, bonobolar “tahammüllü, sab›rl›,
ba¤›fllay›c› ve dayan›flmac›” maymunlar;
flempanzelerse, tam aksine, “fliddet, ego
ve entrika” dolu kaba saba hayatlar yafl›-
yor. Bize gelince, insanlar›n da içinde bir
bonobo mizac› vard› ama, genellikle
flempanzeler gibi davran›yorduk.

Bonobo güzellemeleri
Bonobolar, son y›llarda popüler imge-
lemde, temelinde büyük oranda bar›flç›l-
l›¤›n›n ve cinsel serbestli¤inin yatt›¤›, tu-
haf bir yer açt› kendilerine. Washington
Post, bonobolar›n “aral›ks›z” çiftleflti¤ini,
Times ise “cana yak›nl›¤›, duyarl›l›¤›yla
gö¤sünü yumruklamaya merakl› may-
mun türü ço¤unlu¤undan ayr›ld›¤›n›”
yazd›. PBS kanal›n›n bonobolar hakk›n-
daki belgeselinin aç›l›fl cümleleri flöyle:
“fiempanzeler savafl›p cinayet ifllerken,
bonobolar bar›fl› kuruyor. Ve flempanze-
lerin aksine, bonobolarda güç, erkekler-
de de¤il, diflilerde.” Kinsey Enstitü-
sü’nün web sitesi ise flu iddiada: “Her
bonobo –difli, erkek, yavru– öpüflmeyi
arzular ve öpüldü¤ünde karfl›l›k verir.”
Seks dan›flman› Susan Block ise “Bonobo
Yöntemi”ni televizyonda flöyle tan›t›yor:
“Haz ac›y› dindirir; iyi seks gerilimi orta-
dan kald›r›r; aflk fliddeti azalt›r, orgazm
olurken savaflman›z zordur.” Gazeteler
ve internet, bonobolar› fliddet karfl›t›,
KONGO ORMANLARINDAN 14 fiUBAT MESAJI eflitlikçi ve difli egemen toplumlarda ya-
flayan, dahas› et yememeyi tercih eden

Bonobo ütopyas› yarat›klar olarak tan›ml›yor. Bu davran›fl


biçimleri de, genellikle misyoner pozis-
yonunda icra ettikleri doymak bilmez
Bir evrim kazas›, küçük bir sapma nelere mal olmufl! Atalar›m›z pekâlâ bonobolardan cinsel ifltahlar›yla ba¤lant›land›r›l›yor.
evrilebilirdi ve yeryüzü bar›fl, zevk, mutluluk alemi haline gelebilirdi. En az›ndan baz› Koruma alt›ndaki toplam bonobo sa-
y›s› 200 civar›nda, ama orangutanlar, go-
primataloglara göre böyle. Bu tezi bilimsel dayanaktan yoksun bulanlara bir laf›m›z
riller ve flempanzelerle beraber dört bü-
yok, ama bonobolardan evrilmifl insano¤lunun hayali bile güzel. Sevgililer gününü yük maymun çeflidinden biri olmas›na
vesile ederek New Yorker’›n 30 Temmuz 2007 nüshas›ndaki Ian Parker imzal› “Seksî ra¤men, vahfli bonoboya yönelik bilimsel
Yarat›k” bafll›kl› yaz›y› naklediyoruz. inceleme say›s› oldukça az. Bonobo âle-
minin tuhafl›klar›ndan biri, konunun en
anhattan’da bir yoga stüdyo- Tabiat Ana’n›n yön verdi¤i, mutlu, haz s›k al›nt›lanan uzman›, Hollandal› pri-

M sunda bonobolar yarar›na bir


ba¤›fl gecesi... Bonobo, flempan-
zeye çok benzeyen, ama kimi iddialara
düflkünü yarat›klard›r.”
Geceyi düzenleyen Bonobo Koruma
‹nisiyatifi’nin amac›, bonobolar›n yaflam
matolog ve yazar Frans de Waal’in haya-
t›nda hiç vahfli bonobo görmemesi, arafl-
t›rmalar›n›n hayvanat bahçelerindeki bo-
göre, flempanzeden çok daha tatl› bir Af- alanlar›n› korumak ve yasad›fl› bonobo nobolarla s›n›rl› olmas›.
“fiempanze
rika maymunu türü. Ba¤›fl gecesinin afi- eti ticareti yapanlarla mücadele etmek. 1970’lerde bafllayan alan araflt›rmala-
cinsel meseleleri
flinde a¤aca tünemifl bir bonobonun ku- ‹nisiyatifin kurucusu Sally Jewell Coxe, r›, co¤rafî ve siyasî sebepler yüzünden
iktidarla çözer,
ca¤›na bir elektrogitar konmufl, üstüne yapt›¤› k›sa sunumda, birinin altyaz›s› hep kesintili olmufl. Yok olma tehlikesiy-
bonobo ise
de bir slogan yap›flt›r›lm›fl: “Hippi fiem- “savaflma sevifl” olan bonobo slaytlar› le karfl› karfl›ya bulunan bir tür olan bo-
iktidar
panzeleri Kurtaral›m!” gösterip bonobolar› “biseksüel” olarak nobolar›n nüfusunun 6 bin ila 100 bin
meselelerini
O gece, ayakkab›lar›n› ç›kar›p cilal› tan›mlad› ve aralar›ndaki anlaflmazl›kla- aras›nda oldu¤u tahmin ediliyor. Sadece
seksle.
ahflap zeminde ba¤dafl kurarak oturan r› çözmek ve huzurlu toplum hayatlar›n› son on y›lda üç milyon kiflinin çat›flma-
fiempanzeler
kalabal›k, Hint ezgileri eflli¤inde, piflme- korumak için çeflitli cinsel faaliyetlere gi- larda hayat›n› kaybetti¤i Kongo Demok-
Mars’tan,
mifl vejetaryen yemekleri yapan Bono- rifltiklerini söyledi. (Alk›fllar) “Bonobolar ratik Cumhuriyeti s›n›rlar› dahilindeki
bonobolar
bo’s adl› lokantan›n haz›rlad›¤› kanepe- bar›fl, sevgi ve uyumdan yanad›r” diye gözden uzak, s›k ve ulafl›lmaz ya¤mur
Venüs’ten.”
leri mideye indirdiler. Lokantan›n eve si- devam eden Coxe, “esrar› ilk keflfeden ormanlar›nda yafl›yorlar.
parifl mönüsü flöyle diyor: “Vahfli bono- maymunlar da bonobolar olabilir” diye Son y›llarda ormana dönmeyi bafla-
bolar, hayat biçimlerine içgüdülerinin ve ekledi, flakayla kar›fl›k. Arkas›ndaki du- ran bilim adamlar› aras›nda en önemlisi,
33
1989’dan beri Kongo’ya giden, Max du. Yerkes’in tan›m› Chim’in kal›nt›lar› Randall Susman ve ö¤rencileri, daha do-
Planck Evrim Antropolojisi Enstitü- üzerinde yap›lan incelemelerle bir araya ¤uda, Wamba köyünün d›fl›ndakini ise
sü’nden Gottfried Hohmann. ‹lk baflta getirildi¤inde, onun bir bonobo oldu¤u- Kyoto Üniversitesi’nden Takayoshi Ka-
bir gazeteciyle alan araflt›rmas›na ç›kma na flüphe kalm›yordu. Chim 1924’te, bo- no kulland›. Wamba’dan elde edilen ve-
fikrine s›cak bakmayan Hohmann, yaz›fl- nobo türü henüz tan›nmadan öldü. riler daha çabuk duyuldu: Japonlar saha-
malar›m›z sonucunda raz› olunca Kon- “Bonobo” ad› ilk kez Avusturyal› da daha fazla zaman geçiriyor ve daha
go’nun baflkenti Kinshasa’ya uçtum. Bir- zoolog Eduard Tratz ile Münih Hayva- fazla bonobo görüyorlard›. Ama ilk bo-
kaç gün sonra, Hohmann ve iki araflt›r- nat Bahçesi Müdürü Heinz Heck’in nobo kitab›n›, 1982’de Atlanta’da düzen-
mac›yla beraber bir hangarda bizi orma- 1954’te yazd›klar› bir makalede teklif lenen ilk bonobo sempozyumuna sunu-
na götürecek uça¤› bekliyorduk. edilmesine ra¤men, bu maymunlar›n is- lan makaleleri bir araya getirerek Ran-
Zay›f, ciddi görünümlü, 50’li yafllar- mi y›llarca “pigme flempanze” kald›. dall Susman yay›nlad›.
da, mavi gözlü bir adam olan Hohmann, 1930’larda Münih Hayvanat Bahçesi’nde 1983-84 k›fl›nda Frans de Waal ilgisi-
y›lda üç-dört kere dünyan›n ikinci en bü- “Tutsak türün üç örne¤i bulunmaktayd›; Heck ve ni flempanzelerden bonobolara çevirdi
yük ya¤mur orman›na, Kongo Havza- Bonobolarda Tratz, makalelerini onlar üzerinde çal›fla- ve alan araflt›rmalar›ndan çok daha az
s›’na gelip 2002’den beri çal›flt›¤› Lui Ko- Gerginlik rak haz›rlam›fllard›. Makale yay›nland›- meflakkatli, ama en az onlar kadar çok et-
tal isimli araflt›rma alan›na yürüme me- Düzenleme ve ¤›nda üç maymun da, Müttefiklerin ha- ki uyand›racak bir araflt›rma çerçevesin-
safesinde bir kampa yerlefliyor. Hoh- Seksin Üremeye va sald›r›lar›n›n yaratt›¤› huzursuzluk de San Diego Hayvanat Bahçesi’ndeki on
mann’›n yoklu¤unda kampa, yak›ndaki Yönelik Olmayan sonucunda ölmüfltü. Bu ölümler daha bonoboyu aylarca inceleyip kayda geçir-
köyden gelen Kongolular ve yabanc› ö¤- ‹fllevleri” bafll›kl› sonra bonobolar›n do¤ufltan gelen hassa- di. De Waal’in 1982’de yay›nlanan “fiem-
renciler veya gönüllüler bak›yor. makalede, siyetine kan›t olarak gösterildi; hayvanat panze Politikas›: Maymunlar Aras›nda
Bonobolarla ilgili ilginç sorular›n ço- Frans de Waal bahçesinin daha kaba saba flempanzeleri ‹ktidar ve Seks” adl› kitab› büyük takdir
¤u henüz cevaps›z. Erkek sald›rganl›¤› bu maymunlar›n hayatta kalmay› baflarm›flt›. görmüfltü, birçoklar› de Waal’e “flem-
difliler taraf›ndan m› kontrol alt›nda tu- gerekenden daha Heck ve Tratz’›n öncü görüflleri –ör- panzeleri incelemek varken bonobolarla
tuluyor? S›k cinsel etkinli¤e ra¤men, di- fazla ve daha ne¤in, bonobolar›n fliddete flempanzeler- niye u¤rafl›yorsun?” diye soruyordu.
fliler neden befl ila yedi y›lda bir do¤um çeflitli seks den daha az e¤ilimli oldu¤unu yazm›fl- Ama San Diego’daki araflt›rmalar›na da-
yap›yor? Hohmann’a göre, “bu sorular›n yapt›¤›n› lard›– genel bilimsel bilgi haline gelmedi yanarak yazd›¤› makalelerden biri, aka-
cevaplar›na uzanan yollar, hem bonobo- yaz›yordu. ve sonradan tekrar keflfedilmesi gerekti. demik çevrelerde büyük ilgi çekti. “Tut-
lar›n evrimine, hem de insanlar›n köke- Kaydettikleri Bonobolar› do¤al ortamlar›nda ince- sak Bonobolarda Gerginlik Düzenleme
nine ›fl›k tutan bir noktada kesiflebilir.“ aras›nda 17 leyecek birisinin ç›kmas› için yirmi y›l ve Seksin Üremeye Yönelik Olmayan ‹fl-
Bonobolar Kongo nehrinin sadece oral seks vard›. geçmesi gerekecekti. 1972’de Yale’de fi- levleri” bafll›kl› bu makalede, Frans de
güneyinde yafl›yorlar. (Bu yüzden onlara Ayr›ca 43 ziksel antropoloji doktoras› yapan Art- Waal bu maymunlar›n gerekenden daha
“sol yaka flempanzeleri” dendi¤i de ol- öpüflmeye hur Horn, evrimde en yak›n komflumuz fazla ve daha çeflitli seks yapt›¤›n›
mufl.) Evrim a¤ac›nda durum flu: A¤ac›n tan›k olmufltu, veya geçmiflimiz ve potansiyelimiz hak- söylüyordu. Kaydettikleri aras›nda 17
gövdesi ortak atam›z, tepesi bugünün in- bunlar›n k›ndaki en iyi ipucu olduklar› düflünülen oral seks vard›. Ayr›ca 43 öpüflmeye ta-
san›. En alttaki dal 16 milyon y›l kadar baz›lar›nda yo¤un flempanzeleri incelemek için Tanzan- n›k olmufltu, bunlar›n baz›lar›nda yo¤un
önce ortaya ç›kan modern orangutana “karfl›l›kl› ya’n›n Gombe bölgesini mesken tutan Ja- “karfl›l›kl› dil temas›” söz konusuydu.
uzan›yor. Bir sonraki dal, sekiz milyon dil temas›” ne Goodall’›n izinden gitti. Ne var ki,
y›l kadar önce gorile, bir sonraki ise alt› söz konusuydu. Horn, iki y›l içerisinde bonobolar› sadece Hiyerarflisiz toplum
milyon y›l kadar önce insana ulafl›yor. toplam alt› saat izleyebildi. (“Beni gör- ‘80’lerin ortas›nda, Gottfried Hohmann
Geriye kalan dal ise, belki iki milyon y›l dükleri anda ortadan kayboluyorlard›.”) güney Hindistan’da makak ve langur
kadar önce, bir kez daha ikiye ayr›l›yor. 1974’te ise Goodall, Gombe’de, “Dört maymunlar›nda sesli iletiflim üzerine
Bu yol ayr›m› muhtemelen co¤rafî bir ay- Y›l Savafllar›“ ad›n› verdi¤i çat›flman›n araflt›rma yaparak üç y›l geçirmiflti.
r›mla da örtüflüyordu: fiempanzeler bafllang›c›na tan›k oldu. Bir flempanze 1989’a gelindi¤inde, Kongo’yu ziyaret et-
Kongo nehrinin kuzeyinde evrilirken, toplulu¤u ikiye bölünmüfl, sald›rganl›- mek isteyecek kadar bonobo konulu yaz›
bonobolar güneyde kald›lar. fiempanze- ¤›n en kanl› örneklerinin sergilendi¤i bir okumufltu. “Aflk öpüflmesi bir yana, bo-
ler, farkl› a¤aç s›kl›klar›na sahip baflka savafl sonucunda bir grup di¤erini tarih- nobolar beni cezbediyordu. Bunlar, ger-
bölgelere de yay›l›rken bonobolar bu yo- ten silmiflti. fiempanzelerin sald›rganl›¤› çekten bir tür diye düflünüyordum.” Bu
¤un, kasvetli ormanda kald›lar. (fiem- biliniyordu, ama savafl baflka bir gerçek- dönemde, hem hayvanat bahçelerindeki
panzeler beslenme kaynaklar› için goril- li¤e iflaret ediyordu. Bu olay, insan do¤a- hem de do¤adaki bonobolar üzerinde
lerle rekabete girmek zorundayd›, oysa s›n›n temelleri hakk›nda öteden beri de- yap›lan araflt›rmalar sayesinde bonobo
bonobolar baflka maymunlarla hiç karfl›- vam eden tart›flmada yerini buldu. Uy- toplumunun bir foto¤raf› belirmeye bafl-
laflmad›. Bir teoriye göre, bu daha zengin gar toplumun yap›lar› olmasa, insanlar lam›fl, bonobolarla flempanzeler aras›n-
çevre, bonobolar›n daha müreffeh bir vahfli hayata m› dönerdi? (Thomas Hob- daki baz› çarp›c› çatallanmalar tan›mlan-
grup olarak hareket etmesine ve beslen- bes) Yoksa toplumun getirdi¤i bozuk- m›flt›. fiempanzelerden görünüm ve ses
mesine imkân tan›yarak garez oran› da- luklar bir yana, insanlar do¤al hallerinde itibar›yla farkl› olmalar›n›n yan›s›ra (bo-
ha düflük bir evrime sebep oldu. asl›nda daha m› uygard›? (Jean-Jacques nobolar, flempanzelerin 盤l›klar›n›n ya-
Rousseau) ‹nsan davran›fl›nda, fliddet n›nda ölçülü kalan tiz hayk›r›fllarla yeti-
Filozof Chim, ahmak Panzee dahil, biyolojik kal›t›m›n bir pay› oldu¤u niyorlard›) bonobolar flempanze toplu-
Bonobolar Kongo d›fl›nda görülmemifl fikrinin ortaya at›lmas› için savaflan flem- mundaki hiyerarflik öfke ve fliddet olma-
de¤ildi, ama flempanze zannedilmifl- panzelerin ortaya ç›kmas› gerekmemiflti: dan da hayatlar›n› düzenleyebiliyorlar-
lerdi. 20. yüzy›l bafl›nda Antwerp hayva- Bu tezin son popüler hali, Desmond d›. Wamba’da çal›flan Japon araflt›rmac›
nat bahçesinde en az bir bonobo bulun- Morris’in çok satan kitab› “Ç›plak May- Takeshi Furuichi, “bonobolarda her fley
maktayd›. Modern primatolojinin kuru- mun”da (1967) yer al›yordu. Dale Peter- huzurludur” diyor ve ekliyor: “Bonobo-
cusu Robert Yerkes’in de k›sa süreli¤ine son’la beraber “fieytanî Erkekler” (1996) lara bakt›¤›mda, hayat›n tad›n› ç›kard›k-
bir bonobosu olmufltu. 1923’te iki may- adl› kitab› yazan Harvard’l› primatolog lar›n› görüyorum. fiempanzelere bakt›-
mun sat›n alan Yerkes, birine Chim, di- Richard Wrangham’a göre, Gombe cina- ¤›mda ise, onlar için çok üzülüyorum,
¤erine Panzee ad›n› vermiflti. ‹ki y›l son- yetleri, “savafla olan e¤ilimimizin insan- özellikle de hiyerarflinin üst kademele-
ra yay›nlad›¤› “Neredeyse ‹nsan” adl› ki- l›k öncesi geçmiflimize uzand›¤› fikrine rindeki erkekler için. Onlar›n bir an bile
tab›nda görünümlerinin ve davran›fllar›- a¤›rl›k kazand›rm›flt›”. gardlar›n› düflürmemeleri gerekiyor.”
n›n farkl› oldu¤undan bahsediyordu. Bu arada, Bonobo araflt›rmalar› h›z Hayvanat bahçelerinde erkek bono-
Panzee ürkek, ahmak ve h›rç›nd›, oysa kazan›yordu. Kongo Havzas›’nda iki ana bolar asla diflilere topluca sald›rm›yor-
Chim ›l›ml› ve yeni tecrübelere hevesliy- araflt›rma merkezi kuruldu. Tumba Gö- lard›, tersine bazen tan›kl›k edilse de. Di-
di. Yerkes, “Hayat›n gizemlerine insan lü’nün 300 mil kuzeydo¤usunda, Loma- fliler aras›ndaki ba¤lar erkeklerden daha
gibi filozofça yaklaflmay› biliyor” diyor- ko’dakini Stony Brook Üniversitesi’nden güçlü gibi görünüyordu, bu ba¤lar muh-
34
temelen cinsel eylemlerle, bonobo uz- lik içeren foto¤raflar› kabul edemedi, he- fl›yor.” Bu “unutulan maymun” Ameri-
manlar›n›n “cinsel organlar› birbirine nüz böyle bir alana girmeye haz›r de¤il- kan iffetine Avrupa’n›n panzehiriydi. Bo-
sürtme” veya “g-g sürtme” olarak nite- diler“ diyen Lanting, bir süre sonra, nobo hem efendi, hem flehvetliydi. De
ledi¤i k›sa sürtünmelerle pekifliyordu. Emory Üniversitesi’nde Primat Davran›- Waal’e göre, bonobolar utanma uyand›r-
Ayr›ca, al›fl›lmam›fl bir biçimde, diflilerin fl› profesörü olan Frans de Waal’le ba¤- d›klar› için bilim taraf›ndan ihmal edil-
erkeklerin kurlar›na, hamile kalma ihti- lant› kurdu. ‹ki Hollandal› beraber çal›fl- mifllerdi. Hem seksîydiler, hem de insa-
malinin hiç olmad›¤› zamanlarda bile maya karar vererek ellerindeki malze- n›n kökenleri hakk›ndaki kabul görmüfl
karfl›l›k verdi¤i söyleniyordu. meyi Alman dergisi Geo’ya sundular. kanl› hikâyelere ters düflüyorlard›. Bono-
Hohmann, “kendi kendimize, ‘niye “Haliyle, Geo çiftleflen iki bonoboyu ka- bonun insana akrabal›k bak›m›ndan flem-
böyle?’ sorusunu cevaplamam›z lâz›m pa¤a koydu” diye gülerek anlat›yor de panzeden afla¤› kal›r taraf› yoktu, üstelik
dedik” diyor. “Niye fiziksel aç›dan üs- Waal. K›sa süre sonra, Scientific Ameri- davran›fllar› “nereden geldi¤imiz ve dav-
tün olan erkekler fiziksel aç›dan zay›f can resimli bir makale yay›nlad›. 1991’de National ran›flsal potansiyelimiz konusundaki yer-
olan difliler üzerinde egemenlik kurmu- 1997’de, de Waal ve Lanting “Bonobo: Geographic, leflik kavramlar› altüst edecekti”.
yordu? Erkekler beraber hareket etmez- Unutulan Maymun” ad›nda resimli ve Hollandal›
ken, difliler nas›l beraber hareket edebili- gösteriflli bir kitap yay›nlad›lar. foto¤rafç› Primat dünyas›n›n hippileri
yordu? Bu, flempanzelerden farkl›l›k arz Bu arada, Sue Savage-Rumba- Frans Lanting’i De Waal, bonobolara saadet dolu bir sü-
eden bir durumdan ibaret de¤ildi, sos- ugh’nun insanlarla iletiflim konusunda bonobolar› kûnet hali yak›flt›rmaktan geri duruyordu
yal ekolojinin kurallar›na da ayk›r›yd›.” ola¤anüstü yetenekleri olan Kanzi adl› çekmeye (bonobolarda belli bir sald›rganl›k oldu-
Hohmann, Kongo’da yeni bir bono- bonoboyla yapt›¤› deneyler dilbilimciler gönderdi. ¤unu kabul ediyordu), ama okuyucuda
bo grubunu incelemeye bafllam›flt›. aras›nda tart›flmalara sebep oldu. Ama Do¤adaki bu hayvanlar›n iyi yaflamay› gerçekten
Araflt›rmac› efli Barbara Fruth’la beraber bonobolara medyadaki itibarlar›n› geti- bonobolar bildi¤i fikri de uyanm›yor de¤ildi. De
bölgeye s›k ve uzun ziyaretler gerçeklefl- ren de Waal’in kitab›yd›. Lanting’in fo- o zamana kadar Waal flöyle yaz›yor: “Cinsel davran›fl yel-
tiren Hohmann, kesin araflt›rma hedefle- to¤raflar›nda bonobolar fleker kam›fl› tar- profesyonel pazesinin insanlardaki kadar zengin ol-
ri saptam›flt›: Bonobolar yuvalar›n› nas›l las›nda yay›lm›fl oturuyor, yoga hareket- olarak du¤u, annelerin merkezî bir rol üstlendi-
kuruyorlard›? Yiyecekler nas›l paylafl›l›- leri deniyor ve çeflitli cinsel birleflme bi- belgelenmemiflti. ¤i ve en önemli entelektüel baflar›n›n alet
yordu? Daha genifl bir Bonobo foto¤raf› çimlerinde görülüyordu. Baz› foto¤raf- “‹nsan›n kullan›m› de¤il, baflkalar›na hassasiyet
ancak hipotezlerin ormanda kat› ölçütler larda bonobolar iki ayak üzerindeydi. bonobolara, göstermek oldu¤u yak›n bir akrabay› kim
çerçevesinde denenmesiyle ortaya ç›ka- Kitab›n metninde ise de Waal, bilimsel bonobolar›n da hayal edebilirdi?”
bilirdi. 1997’de, ilk çocuklar›n›n do¤u- bilgi düzeyinde titiz davranm›flt›. Ancak insana ne kadar De Waal’in görüflünün çekicili¤i orta-
munun hemen ard›ndan Kongo’ya yer- üslûbuna yo¤un bir çeflni katarak bono- yak›n oldu¤unu da. 20. yüzy›l›n sonunda, tüm di¤er kay-
leflmeye karar verdiler. Ancak patlayan bolarla flempanzeler aras›ndaki kesin z›t- göstermek” naklar›n ya fliddete iflaret etti¤i ya da hu-
iç savafl ülkeyi terk etmelerini gerektirdi. l›¤› vurgulam›flt›: “fiempanze cinsel me- amac›yla yola zurdan bahsedenlerin hepsinin ya yanl›fl
seleleri iktidarla çözer, bonobo ise iktidar ç›kan Lanting’in ya da sahte ç›kt›¤› bir ortamda bir iyim-
Stil fark› meselelerini seksle.” (de Waal daha son- foto¤raflar›n›n ser, insan do¤as› hakk›nda içini rahatlat-
Bonobolar tam bilim adamlar›n›n görüfl ra baflka bir yerde, “flempanzeler ço¤u mak için nereye baflvurabilirdi ki? De
alan›ndan ç›karken, popüler ilgi onlara Mars’tan, bonobolar Venüs’ten” diye de “müstehcen”di. Waal’in bulgular› e¤er do¤ruysa, insan
yönelmeye bafllam›flt›. 1991’de National yazd›.) Bonobolar›n flempanzelerden da- sald›rganl›¤› konusunda bir ümit ›fl›¤›
Geographic, Hollandal› foto¤rafç› Frans ha “zarif” oldu¤unu söylüyor ve ekliyor- vard›. fiempanzeler Hobbes’cuysa, bono-
Lanting’i Wamba’daki bonobolar› çek- du: “fiempanzeler bile bonobolar›n ken- bolar Rousseau’cu olmal›yd›.
meye gönderdi. Do¤adaki bonobolar o dilerinden daha fazla stil sahibi oldu¤u- Time dergisinin 2007’de “dünyam›z›
zamana kadar profesyonel olarak belge- nu kabul etmek zorunda.” flekillendiren” 100 insandan biri olarak
lenmemiflti. “‹nsan›n bonobolara, bono- De Waal, söyleflimizde flu yorumu gösterdi¤i de Waal, k›sa sürede “primat
bolar›n da insana ne kadar yak›n oldu- yapt›: “Bonobo anaerkildir, savaflmaz, dünyas›n›n hippileri” olarak adland›rd›¤›
¤unu göstermek” amac›yla yola ç›kan avlanmaz. Bir de hakk›nda konuflmas› bonobolar›n hamisi durumuna geldi. “‹çi-
Lanting’in foto¤raflar›n›n ço¤u “müs- sorun olan seks var –insanlar neredeyse mizdeki Maymun”da (2005) bonobolarla
tehcen”di. “National Geographic cinsel- bonoboyu hal›n›n alt›na süpürmeye çal›- flempanzelerin “gece ile gündüz kadar

35
farkl›” oldu¤unu yazd›. De Waal, bono- mek için patikadan ayr›lmam›z gereki- sakin. Ama flempanzeleri bonobolardan
bo araflt›rmalar› aleminde herkesin kendi yordu. Surbeck makasla dallar› k›rparak çok sevdi¤imi söyledi¤imde arkadaflla-
yükseliflinden memnun olmad›¤›n› his- bize yol açt› ve birkaç dakika sonra dur- r›m bana deli gözüyle bak›yor.”
setti¤ini söylüyor ve ekliyor: “‹nsanlar duk. Dürbünle yukar› bakt›m, ›fl›¤›n azl›- Craig Snaford, 1997 tarihli, flempan-
‘bonobo’ kelimesini tuttu, bundan bir fli- ¤› orman› siyah ve koyu yeflil renklere zelerle bonobolar aras›nda oldu¤u varsa-
kâyetim yok.” Yine de bu özdeflleflmenin boyam›flt›, ama 30 metre kadar yukar›da y›lan z›tl›klar› sorgulad›¤› araflt›rmas›n-
bazen fazla ileri gitti¤ini kabul ediyor: bir dal çatal›nda sessizce oturmufl bir bo- da, “Difli bonobolar, flempanzelerden da-
“Bonobolar› keflfedenler onlara bazen nobo görebiliyordum. Siyah kürkünün ha s›k veya göze batacak kadar dönem
fazla afl›k oluyor, örne¤in gey ve feminist akrilik bir parlakl›¤› vard›. A¤ac›n kü- d›fl› çiftleflmiyorlar” diyor. Do¤adaki er-
çevreler. O zaman benim de onlar› yat›fl- çük, sert meyvesini yiyor ve çi¤nedikçe, kek flempanzelerin erkek bonobolardan
t›rmam gerekiyor: Bonobolar her zaman her meyvenin kabu¤unu a¤z›n›n kena- genellikle daha fazla çiftleflti¤ini de söz-
birbirlerine iyi davranm›yorlar.” r›ndan b›rak›veriyordu. Bonobolar›n ye- lerine ekliyor. De Waal bu tesbite itiraz
Hohmann’a göre, Frans De Waal’in dikleri meyvelerin art›klar› orman›n ze- ediyor: “Snaford, sadece heteroseksüel
herkesi tavlamas› kolay oldu: “Büyük hi- minindeki ölü yapraklar›n üzerine düfl- iliflkileri saym›fl. Eflcinsel iliflkileri dahil
kâyeler ondayd›. Bizdeyse büyük hikâye tükçe bir sa¤anak bafllang›c›n›n sesini ederseniz, çok farkl› bir sonuç ç›kar.”
yok. Bizim genellikle ‘hay›r, bonobolar and›ran bir p›t›rt› duyuluyordu. Hohmann’a bonobolar›n seks hayat›-
son derece s›k›c› olabiliyor. Bir bonoboyu Ayn› a¤açta zay›f bir yavru bonobo, n› sordu¤umda, “beni flafl›rtan bir fley ol-
izlemeye bafllay›n, bazen bütün gün hiç- annesinden biraz uzaklafl›p sonra geri mad›” diyor. Evet, flempanzelerde görül-
bir fley görmezsiniz. Ne seks, ne yiyecek dönüyor, k›v›rta k›v›rta annesinin kuca- meyen diflileraras› “g-g sürtünme”ye bo-
paylafl›m›. Sadece uyurlar, yerler, s›çar- ¤›na t›rman›yor, sonra ayn› fleyleri tekrar nobolarda tan›k olmufltu, “ancak bunun
lar’ dememiz gerekiyor.” ediyordu. Hohmann, bonobolar›n temel illâ da cinsel bir davran›fl oldu¤unu söy-
Tutsakl›¤›n hayvan davran›fllar› üze- besin maddelerinden biri olan bir orman leyemeyiz; cinsel organlar›n› kullan›yor-
rinde çarp›c› bir etkisi söz konusu. Gü- çal›s›ndan bir yaprak yolmufl, yavafl ya- lar, ama bu erotik bir davran›fl m›, yoksa
ney California Üniversitesi ö¤retim üye- vafl, yer gibi yaparak, ince uzun fleritlere cinsellikten tamam›yla ba¤›ms›z bir se-
si Primatolog Craig Sanford’›n belirtti¤i ay›r›yordu: Bonobo araflt›rmac›lar› utan- lâmlama jesti mi?” De Waal ile ilgili ola-
gibi: “Beraber t›k›l›p kalm›fllar, s›k›nt›- maz dikizciler gibi de¤il, kay›ts›zca ye- rak da flunu söylüyor: “Anlaflt›¤›m›z
dan patl›yorlar. Yemek yiyip seviflmek- mek yiyen hayvanlar gibi görünmeyi ter- noktalar var elbette, ama baz› hususlarda
ten baflka yapacak neleri var ki?” Japon cih ediyorlar. Art›k etraf›m›zda yirmi ka- ayr› düflüyoruz, Frans’›n Kongo’ya gidip
De Waal buna karfl› ç›k›yor, tutsak araflt›rmac› dar bonobo vard› ve ço¤unu isimleriyle vahfli bonobolar› izlemesi lâz›m.”
bonobolar›n davran›fl› do¤adakilerden Furuichi, tan›yorlard› –Olga, Paulo, Camillo...
farkl›l›k gösterse de, yine de tutsak flem- “bonobolarda Ortak atam›z
panzelerle aralar›ndaki fark›n ifle yarar her fley Sald›rganl›k öyküleri Bonobolar› sadece bir kez daha gördüm.
flekilde gösterilebilece¤ini söylüyor, hat- huzurludur” Saat 6:30 sular›nda bonobolar a¤açlardan Amerikal› araflt›rmac› Brigham Whit-
ta “ancak tutsakl›kta yap›lan araflt›rma- diyor ve ekliyor: inmeye bafllad›lar –maymun hezeyan›y- man’la ormandayken, birden 盤l›klar
larda çevre flartlar› kontrol edilebilir ve “Bonobolara la de¤il, dallar› teker teker geçip orman duyduk. Whitman, f›s›ldayarak, alçak
dolay›s›yla türler aras›ndaki farklar ko- bakt›¤›mda, zeminine son ve tok bir düflme sesiyle bir dala oturmufl yafll› bir erke¤e, Dan-
nusunda nihaî veri sa¤layabilir” diyor. hayat›n tad›n› inerek. Sonra, dört ayak üstünde, her- te’ye iflaret etti. “Hep böyle oturur, taflak-
Stanford’›n cevab› ise, “farkl› türlerin tut- ç›kard›klar›n› hangi bir hayvanat bahçesi bonobosun- lar› sallanarak” dedi. “Çok yafll›, belki
sakl›¤a farkl› tepkiler verdi¤i” yolunda. görüyorum. dan çok daha güçlü, zinde ve kasl› bir otuz yafl›nda, sa¤ elinin iflaret parma¤›-
fiempanzelere görünüm arz ederek ilerlemeye bafllad›- n›n neredeyse tamam› eksik. Dudaklar›
Olga, Paulo, Camillo bakt›¤›mda ise, lar. Son bonobo da uzaklaflt›¤›nda onlar› çatlak, yüzü de y›pranm›fl, ama gözleri
Bonobolar do¤ada birkaç düzinelik onlar için çok gözden kaybettik. Orman›n s›kl›¤› birkaç capcanl›. Büyük beyaz gö¤üs uçlar› var.
gruplar halinde yafl›yorlar. Gündüzleri üzülüyorum, metreden ilerisini görmemizi engelliyor- Ayak parmaklar› son derece fliflman ve
paket turla gezi mekân›na gelmifl turist özellikle de du. Birden tiz bir 盤l›k geldi ve önümüz- büyük, göbe¤indeki k›llar ise daha k›r-
grubunu and›ran daha küçük gruplar hiyerarflinin üst den, önce k›rm›z›, ard›ndan da siyah bir m›z›.” Dante gruptaki en yafll› erkekti.
halinde gezip geceleri a¤açlarda dallar- kademelerindeki leke geçti. Koflturan el ve ayak sesleri ve “Yerini bulur ve k›m›ldamaz. Öylece
dan oluflan yuvalar›n› yapmak üzere tek- erkekler için.” bir inilti duyuldu. Hohmann bana f›s›l- oturur ve yeme¤ini yer.”
rar bulufluyorlar. Ömürleri boyunca ayn› dayarak az rastlanan bir fleye, minik bir ‹nsanlar, flempanzeler ve bonobolar
bölgeden ayr›lm›yorlar. Hohmann Lui Afrika antilobu olan bir duikeri avlama- ortak bir atadan geliyorlar. O ata, bono-
Kotal’e ilk ziyaretinde bonobolar› buldu- ya çal›flan bir bonoboya tan›k oldu¤umu- bolara m› benziyordu? ‹nsan ve flempan-
¤unda, sonraki y›llarda da ayn› hayvan- zu söyledi. Bonobo yar›fl› kaybetmiflti, ze, ikisi ayr› ayr›, daha az bereketli top-
larla karfl›laflaca¤›n› biliyordu. Bu yolcu- ama ilk hamlesinde duikeri yakalayabil- raklara düflünce mi bonobo davran›fl bi-
lu¤umuzda bonobolar› görmüfltük, ama seydi, sonuç kanl› olacakt›. çimini terk etmifllerdi? “Cevap modern
Hohmann’›n inceledi¤i alan›n en d›fl s›n›- Bar›flç›l oldu¤u söylenen bonobo, ba- bonoboda sakl›” diyor Hohmann: “Bo-
r›na yak›n, iki saatlik mesafede bir yerde zen flafl›rt›c› derecede taflk›n davranabili- nobo davran›fllar›n›n incelenmesi, za-
tak›l›yorlard›. Dolay›s›yla iki-üç kifli or- yor. Antwerp yak›nlar›ndaki Plancken- manla, erkekle kad›n aras›ndaki iliflkinin
mana gidip, gece kald›klar› yuvay› bu- dael Hayvanat Bahçesi’nde tan›flt›¤›m özellikleri, sald›rganl›¤›n sebebi, erkek-
lup haber verecek, ertesi gün di¤erleri Belçikal› biyolog Jeroen Stevens, “bir ke- leraras› dayan›flman›n bedeli ve faydala-
ayn› noktaya flafak sökmeden varacakt›. resinde Hollanda’da Apenheul’da befl r› gibi konular› ayd›nlatacak.”
Hohmann ve Martin Surbeck ad›n- difli bonobonun bir erke¤e sald›rd›¤›n› “‹nsanlarla di¤er primatlar aras›nda-
daki ö¤rencisiyle bir sabah 3:45’te yola gördüm” diye anlat›yor. Stevens, Stutt- ki fark nedir?” diye soruyor Hohmann.
ç›kt›k. Hohmann bonobolar›n yuvalar›- gart Hayvanat Bahçesi’nde penisi bir di- “Bu sorunun cevab›n› tam verebilmek
n›n oldu¤u yere yüz metre kadar yaklafl- fli taraf›ndan ›s›r›larak kopart›lm›fl bir bo- için, bu primatlar›n nas›l davrand›¤›n›
t›¤›m›z› söyledi¤inde saat 5:30’du. Bono- nobo oldu¤unu da hat›rl›yor. Ve flöyle bilmeniz gerekir. Gördüklerimizi bugün
bolar s›rtüstü uyuyordu –“tek bir ayakla- devam ediyor: “Hayvanat bahçeleri de ölçmemiz gerekiyor. Bugünü geçmiflin
r›yla bir dala tutunarak, son derece rahat bonobolar›n flempanzelerden daha az referans› olarak kullanabiliriz, baflka da
bir pozda” diyor Hohmann, ve ekliyor: sald›rgan oldu¤una inan›yor, zaten bu yolu yok. ‹flte bu yüzden acelemiz var,
“Yuva yapmalar›, büyük maymunlar› di- yüzden istiyorlar onlar›. Ama bir grup çünkü flüphe yok ki, yüz y›l sonra, do¤a-
¤er primatlardan ay›ran tek fley.” (Sade- oluflur oluflmaz, bir süre sonra, fliddetli da büyük maymun kalmayacak. Yüz se-
ce yuvalarda mümkün olan REM-yo¤un bir sald›rganl›k ortaya ç›k›yor. Hayvanat ne sonra bu orman da olmayacak. Bu ifli
uykunun beyinlerinin evrimine katk›da bahçelerindeki gruplar, do¤adakiler gibi, flimdi yapmam›z gerekiyor. Bu orman
bulunmufl olabilece¤ini söylüyor.) biraz daha büyük olsa, cinayet de görür- son, en son mevzimiz.
Üst dallarda yapraklar, rüzgâr esi- dük. Bonobolar›n sakin oldu¤u söyleni- Ian Parker
yormuflças›na h›fl›rdad›. Sese do¤ru git- yor. Bence tam aksi. fiempanzeler daha çeviren: Nâz›m Dikbafl

37
k›raat X - KÜTÜPHANE

¤›na giriyoruz:
Yeni bir faflizm ça Bo¤os Natanyan Sivas 1877 (Birzamanlar)
ara n›n ya sa k k›l›nd›¤›, sigara
Sig
rmalara
Eric J. Hobsbawm Küreselleflme Demokrasi ve Terörizm (Agora)
içenlerin kovufltu damgaland›¤› Ernesto Laclau Hegemonya ve Sosyalist Strateji (‹letiflim)
›¤› , d›fl lan d›¤ ›,
u¤ rad
k fetiflizmiyle Fikret Baflkaya Resmî ‹deoloji Sözlü¤ü (Özgür Üniversite)
bir ça¤ bu. Sa¤l›
flgörüsüzlü¤ün
hazza yönelik ho Fuat Ercan Türkiye’de Kapitalizmin Güncel Sorunlar› (Dipnot)
bir ine ka r›fl t›¤ ›, bir özgürlük
bir Gilles Deleuze Sacher-Masoch’un Takdimi (Norgunk)
ini n bir ba flka özgürlük
tal eb
eb ini n ba flla d›¤ › yeri çoktan Jacques Derrida Nietzschelerin fiöleni (Otonom)
tal
anlar. Bu Jean Jacques Brochier Sigara ‹çiyorum Ne Olmufl Yani? (AFA)
geçti¤i tuhaf zam
an lar da hu raf eyle bilgi Jenny B. White Türkiye’de ‹slâmc› Kitle Seferberli¤i (O¤lak)
zam
r›fl ›yo r, ak ›l ve istatistik mutlak
ka Kadir Cang›zbay Hiç Kimsenin Cumhuriyeti (Ütopya)
iyor.
iktidar›n› ilan ed
›lan savaflta Michael Löwy Franz Kafka –Boyun E¤meyen Hayalperest (Versus)

sig
tün
ara
se ve
üre
rle
tic
re
ile
dokunmuyor, sa¤l› ›yor.

rin e kimse
k endüstrisi
lan
• Paul Nizan Aden, Arabistan (Kanat)
Pelin Özer Cam Kulübeler (Roll)
bu savafltan nema tini iyice Philip Roth Pastoral Amerika (Ayr›nt›)
de
Bir sene sonra flid rkunç
hissedece¤imiz bu n koflullar›n›
s›k›yönetim ortam
ko
›n›
insanl›k tari-
* R›dvan Akar - Can Dündar Ecevit ve Gizli Arflivi (‹mge)
Richard Klein Sigaran›n Saltanat› (‹letiflim)
anlamak, sigaran›n tespit Simone de Beauvoir Olgunluk Ça¤› (Payel)
rini
hindeki önemli ye Susan Buck-Morss Küresel Bir Karfl› Kültür (Versus)
n› hat›rlamak
etmek, sayg›nl›¤› “Sigaran›n Timothy Bewes fieyleflme –Geç Kapitalizmde Endifle (Metis)
›n
için Richard Klein’ › iyi bir
kitab
Saltanat›” isimli Ulafl Özdemir Afl›k Mücrimî’nin Yaflam› ve fiiirleri (Pan)
bafllangݍ...
net,
resim: Edouard Ma
“Tiryaki”, (1866)

* • ‹skân Kanununu asimilas- • Bilmemiz gereken hiçbir fleyi Kendisi örtünse de Mahmu- “Savunulacak manevi de¤er
yon temin edecek flekilde ince- bilmiyorduk. Kültür o kadar re’nin saçlar›n› kapatmayan yok, sa¤l›k söz konusu, yani
lemek ve tadil etmek. • Bölge- karmafl›kt› ki, yüzeydeki dalga- arkadafllar› ve baz› akrabalar› bireylerin esenli¤i. fiu halde
nin, kendilerini Kürt sananlar lanmalardan daha fazlas›n› an- vard›. Buna karfl›l›k (niflanl›s›) tütün içmek bir suç olarak ka-
lehindeki nüfus strüktürünü, lamak mümkün de¤ildi. Ahmet’in ailesinin, genellikle bul edilmeli ve cezaland›r›l-
Türk lehine çevirmek için, Ka- Ölçülüp tart›lm›fl argümanlarla eflarp takt›¤› halde, ara s›ra mal›.” Bunu yazan genç ada-
radeniz sahillerindeki fazla dolu bu dünyada, kültür, ayr›n- içeride ince tülbendini ç›karan m›n (stajyer doktor) flu formü-
nüfusla, memleket d›fl›ndan t›larda bo¤ulup kayboluyor ve bir komflu hariç, örtünmeyen lü unutmam›fl olmas› gerekir-
gelen Türkleri bu bölgeye yer- profesyonel entelektüeller yo- kad›nlarla neredeyse hiç iliflki- di: Sa¤l›k, hiç hayra alâmet ol-
lefltirmek, bölgedeki kendileri- rumlad›klar› metinleri telaffuz si yoktu. Bu komflunun baflör- mayan geçici bir haldir. Ama
ni Kürt sananlar› bölge d›fl›na etmeyi dahi beceremiyordu. tüsü, 1980’den sonra ‹slâmc›l›- daha önemlisi: Sa¤l›k, ne yap-
hicrete teflvik ve bu hicreti fi- Her insan›n düfllerinin gerisin- ¤›n yükselifliyle popüler hale mak için sa¤l›k? Zengin, güzel
nanse ederek, memleketin de yaflad›¤› dönemin kargaflala- gelen tesettür tarz›nda de¤ildi, ve sa¤l›kl› olmak çirkin, yok-
Türk çocu¤u bulunan yerleri- r› gizlidir; s›radan bir kiflisel mütevaz› bir eflarptan ibaretti. sul ve hasta olmaktan her za-
ne iskân etmek. • Türkiye’de kayg› boyutuna indirgenmifl ol- Ümraniye’de seçim yapmaya man daha iyidir, ama zincire
kendilerini Kürt sananlarla sa bile. ‹çimiz bölünmeler, ya- elveren genifl bir davran›fl ve vurulmufl sa¤l›kl› biri olmak
‹ran ve Irak’taki Kürtlerin irti- banc›laflmalar, savafllar ve bofl giyim tarz› yelpazesi vard›, m›, yoksa hasta ve özgür ol-
bat›n› kesme bak›m›ndan böl- sözlerle dolu. Bize, insan vicda- ama bu yelpazenin kapsam›, mak m› daha iyidir? Okul so-
geyi, kendilerini Kürt sananla- n›n›n zaten hep huzursuz oldu- ahlâkî teamüllerle s›n›l›yd›. rusu gerçi, ama saf Arilerin
r›n ço¤unlu¤unu da¤›tmak ¤u bir ça¤da yaflad›¤›m›z› söy- Ahmet, kendisinin ve ailesinin ideolojisi, Lebensbornlar›n
üzere, sistemli bir flekilde bö- leyenler ç›kabilir: Ama bu, ha- bir dü¤üne davetli olduklar›- tekni¤i ve Rosenberg’in soya-
lecek iskan sahalar›na ay›r- yat›m›z için endifle etmekten, n›, ama anne ve babas›n›n içki r›t›m›, bu bay›, sa¤l›¤› manevi
mak. • Bölge halk›ndan kabili- yolumuzu gözleyen sakatlan- ikram›ndan dolay› gitmeye- de¤erlerin önüne geçirmenin
yetli ve küçükten asimile edi- malar› düflünüp ac› çekmekten ceklerini söyledi. “K›zlar›n bir do¤rulu¤u konusunda düflün-
len gençlere yüksek tahsil im- al›koyamaz bizi: ne de olsa an- k›sm› örtülü olacak ve dans et- meye sevketmifl olmal›yd›.
kanlar› sa¤lanmas›. • Radyo ne babam›z›n nas›l yaflad›¤›n› meyecek. Bir defas›nda mini (...) Bütün derdim bireysel öz-
vas›tas›yla Türkçe güfteleriyle biliyoruz. Atefller içinde yanan etekli bir k›zla dans etmek is- gürlük. Sigara içiyorum ve be-
mahalli havalar›n çal›nmas› ve bir kedi gibi, deniz tutmufl bir tedim, ama reddetti. Anne ve ni rahat b›raks›nlar istiyorum.
mahalli radyolar›n, bölge için, keçi gibi, flaflk›n bir mutsuzluk babas›n›n izin vermeyece¤ini Gayet aç›k de¤il mi? ‹nsan an-
propaganda uzmanlar›ndan içindeyiz. Ac›m›z nereden, ya- söyledi.” Ahmet’in buna can› lafl›l›r olmak için laf› nas›l söy-
müteflekkil gruplar taraf›ndan flam›m›z›n hangi k›sm›ndan s›k›lm›flt›. “Mini etek giydi¤i- lemesi gerekti¤ini bilemiyor.
haz›rlanacak programlar› yay- kaynaklan›yor, bilmiyoruz. Tek ne göre, dans da edebilmeliy- Ama belki de en zor kabul edi-
mas›. • Irk bak›m›ndan, Türk bildi¤imiz flu: ‹nsanlar, insana di!” dedi. Ahmet’in ve Mah- len, bu özgürlük talebinin
siyasi düzeninin kendi menfa- yarafl›r flekilde yaflam›yor. mure’nin aileleri aras›ndaki kendisi.
atleri bak›m›ndan en elveriflli, farkl›l›klar, Mahmure’nin k›na
en emin ve en çok imkan sa¤- gecesinde sorunlara neden ol-
layan düzen oldu¤unu telkin du. Ahmet’in ailesinden ka-
eden bir inand›rma faaliyetine d›nlar, erkek bir orgcunun ve
giriflilmesi.• Derhal bir Türko- erkek foto¤rafç›lar›n bulundu-
loji Enstitüsü kurularak kendi- ¤u bir yerde mantolar›n› ve
ni Kürt sananlar›n menfleleri- baflörtülerini ç›karmaya ve oy-
nin Türk oldu¤unun ispat olu- namaya yanaflmad›. Mahmu-
narak yay›nlanmas›. re’nin giyimleri ölçülü, ama
Devlet Planlama Teflkilât›’n›n 3 bafllar› aç›k arkadafllar› gönül-
Nisan 1961 tarihli “Devletin lerince e¤lendi. Müstakbel ai-
Do¤u ve Güneydo¤u’da Uygula- lesinin somurtkan tepkisi ve
yaca¤› Kalk›nma Program Esas- yak›nmalar› karfl›s›nda Mah-
lar›” bafll›kl› raporundan mure neredeyse gözyafllar›na
bo¤ulacak gibi oldu.
38
bir merak, bütünlüklü aflk ve daha –hep bir sürpriz olas›l›¤›, yedekte
Dünyan›n sol köflesi
Duman› neler neler, hiç kurumayan bir su
olup akar sat›rlar›ndan.
tutulan bir hayret haz›rl›¤›... Unut-
tu¤unuz, ama geçmiflte bir dönem Marc Saint-Upery - Meydan Oku-
üstünde “‹nsanlar ‹çinde Bir ‹nsan” sö-
zü, öykü türünü tan›mlar m›? Sait
size yoldafl olmufl bir kitab› (öykü-
yü) bulursunuz örne¤in, çakt›r-
yan Sol: Bolivar’›n Rüyas› ve Gü-
ney Amerika çeviren: fiule Sönmez
Faik evet derdi kuflkusuz, biz de madan s›rt›n› (sat›rlar›) okflars›n›z, (‹letiflim)
bu adla bas›lm›fl bir kitab›n içine arad›¤›n›zda bir türlü bulamad›¤›-
tereddütsüz yerleflebiliriz. Nursel n›z, art›k arad›¤›n›z› bile unuttu- üney Amerika, y›llard›r devrim
Duruel’in rehberli¤inde uzun bir
yürüyüfl “‹nsanlar ‹çinde Bir ‹n-
¤unuz bir kitapla (öyküyle) göz
göze gelir, ›srars›zl›¤›n›z›n utanc›-
G hayallerini süslüyor. So¤uk Sa-
vafl boyunca yaflanm›fl ve hat›ras›
san”. 671 sayfal›k bir antoloji bu. na yakalanm›fl gibi suçluluk du- hâlâ dünya üzerinde dolaflan Küba
1955’ten 2007’ye dek “Sait Faik Hi- yar, baflka rafa (sayfaya) geçersi- devrimini geçmesi umulacak kadar
kâye Arma¤an›” kazananlar›n bi- niz. Suya b›rakm›fls›n›z kendinizi, büyük bir devrim beklenen. En güç-
rer öyküyle yer ald›¤› bu kitab›n dalgalarda bata ç›ka, durgunlukta lü, en örgütlü Bat› emekçi s›n›flar›-
baflka örne¤i yok bildi¤imiz kada- mahmur yol al›r, akar gidersiniz. n›n, ö¤rencilerin, cephelerin bir tür-
r›yla. Bu hikâye arma¤an›, yazar›n Antolojiler (yine aynen kitap- lü gerçeklefltiremedi¤i, ama Güney
1954’teki vefat›n›n ard›ndan anne- l›klar gibi), birer zaman koridoru. Amerika'da Katolik inanc› ve sosya-
si Makbule Han›m taraf›ndan Ama bu antoloji de, yaz›n›n, sana- lizm aras›nda kurulan ba¤larla,
Öykülü yürüyüfl oluflturulmufl. Yazar, malvarl›¤›- t›n uçar› haline dikkat çekiyor, za- anarflizmin k›tada belirli bir iz b›rak-
n›n Darüflflafaka Cemiyeti’ne ve- man›n göründü¤ü gibi düz bir çiz- mas›yla, Zapatistalar›n tüm dünya
“‹nsanlar ‹çinde Bir ‹nsan –Sait Faik
rilmesini istemifl ve annesi telif ge- gide yürümedi¤ini kan›tlamak üzerinde “hem elde silahlar› var,
Hikâye Arma¤an› Antolojisi (1955-
lirlerini cemiyete b›rak›rken, tek için çal›fl›yor adeta. Muzip bir gü- hem de bunlar› kullanmadan da ola-
2007)” Haz›rlayan: Nursel Duruel (YKY)
koflulu Sait Faik’in ölüm y›ldönü- lüflle, tersinden ak›nt›lara kap›l›p biliyor” diye düflündürmesiyle, her
ait Faik, “Kalinkhta” öyküsün- mü olan 11 May›s’larda bir hikâye yolunu de¤ifltirdi¤i, kabul görmüfl an olabilecekmifl gibi görünen bir
S de, “ben sandallar içinde bir
sandal, denizler içinde bir deniz,
arma¤an› düzenlenmesi olmufl. ‹l-
ki 1955’te verilen arma¤an, 1960-
de¤erleri tersyüz etti¤i anlarda,
uyumlu okurlar olarak biz de dan-
devrimin beklentisi bu. Belki dünya-
y› hemen de¤ifltirmeye yetmeyecek,
insanlar içinde bir insan...” demifl. 63 aras›nda kesintiye u¤ram›fl; s›n temposuna zevkle ayak uydu- ama hepimize derin bir soluk ald›ra-
Ne güzel koordinat belirtmifl. Han- 1981, ‘82, ‘93 y›llar›nda ise yeterli ruyoruz. “‹nsanlar ‹çinde Bir ‹n- cak, bir fleylerin olabilece¤ine dair
gi karamsarl›k boyutunda oldu¤u- oy alan aday olmad›¤›ndan, veri- san”, sadece öykücülü¤ün son elli inanc›, umudu pekifltirecek bir dev-
nuzun, hangi ac›, aciz ça¤da yafla- lememifl. Antolojide genelde ar- y›l› üzerine de¤il, yaz›/zaman al- rim. Latin Amerika’da dünyan›n de-
d›¤›n›z›n önemi yok, Sait Faik ma¤an› kazanan kitab›n ad›n› tafl›- g›s› üzerine de düflünmemizi sa¤- ¤iflece¤ine dair bir fikrin canl›l›¤›
okursunuz, onun suyuyla ar›n›r, iç- yan öykülere yer verilmifl, yaz›l- l›yor. Öykücülerin, öykülerdeki var hâlâ. Yine de, iktidara gelmifl
meseniz bile “yak bir c›gara!” ha- d›klar› dönemin yaz›m kurallar› karakterlerin kalabal›¤›nda kesif olan hareketler k›yas›ya elefltiriler-
vas›na girer, çaresizliklerin, yok- ve söyleyifl özellikleri korunmufl. bir sessizlik de mevcut ama. U¤ul- den de nasiplerini al›yor elbette. Ki-
luklar›n, haks›zl›klar›n üzerinden Antoloji okumak, yabanc› bir tusunu d›flar›da b›rakm›fl bir yaz› misi yaln›zca elindeki do¤al kay-
atlayabilme gücüyle toparlan›p kitapl›¤› kar›flt›rmaya benziyor ahlâk›n›n sessizli¤i... Ancak ac›yla, naklar›n zenginli¤ine dayan›p bu
aya¤a kalkars›n›z. Cephanesi tü- sab›rla, yaln›zl›kla s›nanm›fl, çal›- kaynaklar› kamu yarar›na kullan-
kenmez bir iyilik duygusuyla sa- flarak incelmifl, rütbeyle de¤il de m›fl olmakla devrimcili¤i pek çabuk
vaflma direnci afl›layand›r o. Nere- duyuflla yücelmifllerin yeniden hak ederken, kimisi ülkenin ekono-
den alm›fl bu kirlenmez, kirletil- kurabildi¤i o parçalanmaz, genifl mik borçlar›n› ödeyip IMF tahakkü-
mez ›fl›¤›n›, nas›l olmufl da o ›fl›k, boflluklar, yüce anlar, duyufllar, münü k›rmaya çal›flt›¤› için adeta
göz kamaflt›r›c› etkisi hiç eksilme- tamir olufllar, aya¤a kalk›fllarla, k›- ihanet içinde say›labiliyor. Bu pozis-
den k⤛da öylece, kendili¤inden sac›k da olsa söz alma arzusunun yonlar› fazla keskin hatlarla çizme-
serilivermifl... Okuruz da bir türlü cesaretiyle yarat›lm›fl bir sessizlik. den de Latin Amerika'da ne oldu¤u-
bitiremeyiz, ama hiç yormaz da bir Haldun Taner’in “On ‹kiye Bir nu anlamaya çal›flmak, bunun üzeri-
yandan, hafiflik verir. Sayfalar çev- Var” (1955) öyküsüyle bafllayan ne düflünmek ve ders ç›karmak
rildikçe ço¤al›r, bir sözcü¤ü dev bir yürüyüflümüz, Selma F›nd›ko¤- mümkün oysa. Marc Saint-
kitapt›r, bir edas› kitapl›kt›r, ciltleri lu’nun “Alâyiflten Hazzetmem Upéry’nin kitab› tam da bunu yap›-
bazen ufal›p cebimize girer bir he- Efendim”iyle (2007) flimdilik sona yor. Y›llarca Latin Amerika’yla ba¤›-
cedir. Eskitilmez bir iyilik duygu- eriyor. “‹nsanlar ‹çinde Bir ‹nsan”, n› koruyan, snob ya da y›l›fl›k bir ba-
su, ›fl›kl› bir canl›l›k, nedense sade- t›pk› bir Sait Faik öyküsü gibi yü- k›flla de¤il, ne oldu¤unu içtenlikle
ce çocuklara reva görülen coflkulu zümüzü güldürüyor. – Pelin Özer anlamaya çal›fl›p kendi analizini ya-
pabilecek kadar da sakin davranabi-
len Saint-Upéry, dünyan›n sol köfle-
sinde son y›llarda olan biteni sarih
Sessiz Amerikal› da, adeta bir belgesel tad›nda Ei- belere maruz kalm›fl ülkelerin tari- bir flekilde anlat›yor. Kitap sanki
senhower’›n bundan elli y›l önce hine, siyasal ve toplumsal gele- “kabul edelim ki, bu deneyimlerin
Stephen Kinzer - Darbe dikkat çekti¤i o yap›n›n kuvveden neklerine de bilgiyle yaklaflan bir tamam› ruhunu yitirmifl bir dünya-
çev: Zeynep Beler (‹letiflim) fiile ç›kt›¤› durumlar›, Amerikan metin kaleme alm›fl. Dolay›s›yla ti- da ya da ruh diye sunulan cans›zl›¤a
ugene Jarecki’nin 2005’te ya- askerî müdahaleler tarihinin ac›- caretin gereklili¤i olarak diploma- karfl› insanlar›n ruhunu sa¤altacak,
E y›nlanan “Why We Fight”
isimli belgeselinde, Amerikan iç
mas›z bir dökümünü sunuyor.
Yaln›zca Irak’la son bulan bir sü-
siden müdahale, örtülü operasyon
ve nihayet darbe organizasyonla-
canland›racak, onlara yeniden insan
olduklar›n› hat›rlatacak bir imkân›n
ve d›fl politikas›n›n, bir savafl ma- reç de¤il, birbirine ba¤lanan, uza- r›na uzanan bir tarihin ayr›nt›lar›- kolektif düflünülmesi, hayal edilme-
kinesinin “arzu”lar›na göre nas›l d›kça yöntem ve süreç de¤ifliklik- na vak›f olmak için Kinzer’in kita- si, yarat›lmas› sürecinin bir parças›”
biçimlendirildi¤i anlat›l›yordu. Ei- lerine kendi içinde imkân tan›yan b› iyi bir bafllang›ç sunuyor. Belki der gibi. Elbette bu dünya kendi ba-
senhower’›n baflkanl›¤a veda ko- bir tarih bu. fiili’de bir darbe kitab› okuduktan sonra Malra- fl›na de¤iflmeyecek, ama nerelerden,
nuflmas›n› merkeze alan film, as- yap(t›r)mak, komünizme karfl› Vi- ux’nun “‹nsanl›k Durumu”na tek- hangi binlerce problemden, hangi
kerî yönelim ve buna ba¤l› olarak etnam’da set oluflturmaya çal›fl- rar bakmak ya da geçti¤imiz sene- eksiklerden, hangi fazlalardan bah-
biçimlenen endüstriyel talep ve mak, Küba’y› abluka alt›nda tut- lerde yeniden çekilen “Quiet setti¤imizi, nelerden yararlanmaya
kontrolün tehlikelerine, hem de mak ya da ‹ran’› köfleye s›k›flt›r- American”› bir kez daha seyret- çal›flt›¤›m›z› bilelim. Yaln›zca Latin
cumhuriyetçi bir Amerikan baflka- maya kalkmak darbeler tarihinin mek gerekiyor. Malûm, 1893’te Amerika deneyiminden hareketle
n›n›n a¤z›ndan ve tüm ulusa yö- çeflitli veçheleri yaln›zca... Stephen Hawaii ile bafllayan süreç 1993’te buraya özgü yol ve yöntemler kefl-
nelik biçimde dikkat çekiyordu. Kinzer, içeri¤ini sadece gazeteci de, 2007’de de devam ediyor. fetmek için de¤il, insanl›k alemine
Stephen Kinzer’in “Darbe” kitab› merak›yla s›n›rland›rmayan, dar- – Kerem Ünüvar dair bir imkân için... –K.Ü.

39
idrak melekelerini yitirerek adeta bir ro-
B‹R FAfi‹ST KAT‹L‹N PORTRES‹: HALUK KIRCI bot halini al›yor. Karar mekanizmas› da
dumura u¤ray›nca, yar› felçli durumuna

‹fle yaramaz bir et y›¤›n› düflen insan, hem kendisine hem de çev-
resine ac› çektirmeye mahkûm oluyor."
‹kinci kitab› “Donmufl Zaman Man-
Ergenekon Çetesi, tarihimiz boyunca devlet içinde yuvalanan illegal örgütlenmelerin zaralar›”nda 1991’e kadar olan cezaevi
ve sivil uzant›lar›n›n bir tanesi, bir biçimi. Bu tür faaliyetlerin varl›¤› uzun zamand›r günleri var. Kitap bafltan sona kadar K›r-
biliniyor, kahramanlar› iyi kötü tan›n›yor. Yine de, Haluk K›rc› gibi tetikçiler de her c›’n›n sa¤lam duruflu ve ülkücülerin
zaman yetiflmiyor. Baflta yedi T‹P’li ö¤rencinin öldürüldü¤ü Bahçelievler katliam› olmak ma¤duriyeti üzerine kurulu. Anlatt›klar›-
üzere birçok suçun faili olan Haluk K›rc› yazarl›¤a da merakl›. Yazd›¤› alt› kitab› okuma na bak›l›rsa, K›rc› Mamak Cezaevi’nde
çok zor günler geçirmifl, ama ülkücü ha-
u¤rafl› vererek ç›kard›¤›m›z resmi dikkatlerinize sunuyoruz...
rekete ba¤l›l›¤› sayesinde direnmifl. Oysa
Fikri Sa¤lar ve Emin Özgönül’ün birlikte
aluk K›rc›, ayn› kuflaktan oldu¤u kaleme ald›¤› “Kod Ad› Susurluk” adl›

H Muhsin Yaz›c›o¤lu, Abdullah


Çatl› ve Ali Güngör gibi organi-
zasyon yetene¤i olan, örgütçü ülkücüler-
Haluk K›rc›
kitapta (Boyut Kitaplar›, 1998), Mamak’ta
görev yapm›fl bir binbafl›, Haluk K›rc› için
“Yönetime çok yard›mc› olurdu. Ko¤ufl-
den de¤il, Veli Can Oduncu, Cengiz Ay- larda olan biteni an›nda cezaevi yöneti-
han, ‹brahim Çiftçi gibi psikopat ve yön- mine ulaflt›r›rd›” diyordu.
lendirilmeye aç›k tetikçilerden. K›rc›’y›
di¤er faflist katillerden ay›ran en önemli Faflistten uyuflturucu taciri olur mu?
özelli¤i, bugüne kadar alt› kitap yazm›fl K›rc›’n›n üçüncü kitab›, Susurluk savun-
olmas›. Ülkücülerin çok okunan yazarla- malar›n› toplad›¤› “B›rak Eflk›ya Bellesin-
r›ndan biri olan K›rc› cezaevinde s›k›nt›- ler” 2000’de yay›nland›. K›rc›, önsözde,
dan yazmaya bafllam›fl önce, ko¤ufl arka- Susurluk kazas› sonras› yaz›lanlara çok
dafllar› yazd›klar›n› be¤enince kendi de- sinirlenip eline silah almay› düflündü¤ü-
yimiyle “ifli ilerletmeye” karar verip ki- nü, ama sonra silah yerine kalem almay›
tap yazmaya koyulmufl. daha uygun bulup yazmaya bafllad›¤›n›
K›rc›’n›n kitaplar›ndan bir faflist kati- anlat›yor.
lin nas›l yetiflti¤ine ve ülkücü kafa yap›s›- fiubat 1996’da polis nezarethanesin-
na dair enteresan bilgiler edinmek müm- den kaçmas›n› anlat›yor önce. Asl›nda
kün. Ama sözgelimi yedi T‹P’li genci öl- polise verdi¤i ifadede Susurluk san›¤›
dürdükleri Bahçelievler Katliam›’yla ilgili özel harekâtç› Korkut Eken’in telefonu sa-
difle dokunur bir fley anlatm›yor. Yak›n yesinde kaçt›¤›n› söylemiflti. Fakat mah-
arkadafl› olmas›na ra¤men Çatl›’n›n özel kemede kendisine kimsenin yard›m et-
hayat›na dair bir fley de yok kitaplar›nda. medi¤ini, polis memurlar›n›n iftar yap-
An› kitaplar›n›n palavra dolu oldu¤u he- mas›n› f›rsat bilip paltosunun yakas›n›
men anlafl›l›yor. Ukrayna günlerini anlat- kald›rarak kendisine bir sivil polis edas›
t›¤› kitab›nda bir sayfa önce elleri sandal- verdi¤ini ve kap›dan ç›k›p gitti¤ini anlat-
yeye kelepçeliyken, bir sayfa sonra polis- m›fl. Kaçmas›ndan sorumlu nöbetçi polis-
lere tekme ve kafa at›p dövdü¤ünü yaz- lerden hiçbirinin ceza almad›¤›n› söyle-
mas› örne¤inde oldu¤u gibi, ipin ucunu yat›n›n de¤iflti¤ini anlat›yor. I. Milliyetçi meyi unutmufl, onu da biz ekleyelim.
kaç›rd›¤› yerler de olmufl. Cephe döneminde Çatl›’n›n referans› ve Peki olay bu kadar basitmifl de, K›rc›
ülkücü hocalar›n yard›m›yla Gazi E¤itim neden poliste verdi¤i ifadede Eken’in ad›-
Komünizm gelirse Enstitüsü’ne girdi¤ini de yazm›fl. O y›llar- n› vermifl? Onu da aç›klam›fl K›rc›, poliste
“Ben yanl›fl
1998’de ç›kan ve on bask› yapan “Zaman› daki en büyük korkusunun komünizmin eziyet gördü¤ü için öyle ifade verdi¤ini
tahliye
Süzerken”de çocuklu¤undan 12 Eylül’e iktidara gelmesi oldu¤unu söylüyor. Hep anlatm›fl. Eziyet gördüm dedi¤i de keli-
sebebiyle,
kadar olan günlerini anlat›yor. 13 yafl›nda bunu düflündü¤ünü ve arkadafllar›na mesi kelimesine flöyle: “Emniyete gelir
Abdullah Çatl›
annesini kaybetmifl. Aylarca “e¤er allah "komünizm gelirse iki k›zkardeflimin de gelmez nezarete at›ld›m. Bana eziyet için
cinayet
varsa, bu kadar orospu dururken neden bafl›na birer kurflun s›kar, da¤a ç›kar›m" flube flube gezdirdiler. Ailemle görüfltür-
suçlamas›yla
benim annemi ald›” diye düflünüp yol- dedi¤ini anlat›yor gururla. mediler. ‹fademi al›rken polislere mahsus
aran›yorduk.
dan ç›kt›¤›n› söylüyor. Hatta o kadar ileri Kitab›n 42. sayfas›nda, yeni ülkücü ol- bütün oyunlar› sahneleyip a¤z›mdan laf
fiimdi bizim,
gitmifl ki, “a¤abeyi tescilli bir komünist du¤u dönemde okumakla hiç aras›n›n ol- ald›lar.”
görevi bizi
ve babas› solcu bir ö¤retmen olan” Ci- mad›¤›n› “a¤abeyimin bütün telkinlerine Bunun ard›ndan as›l meseleye, yani
yakalamak olan
hat’la bile arkadafl olmufl. Buna çok k›zan ra¤men okumuyor, her seferinde onu at- Abdullah Çatl›’yla arkadafll›¤›na geliyor.
insanlarla ne
ülkücü abisi duruma el koymufl ve K›r- latman›n bir yolunu buluyordum. (...) Sa- Çatl›’ya ne kadar yak›n oldu¤unu “yeni
iflimiz olabilir?
c›’y› 15 yafl›nda ülkücü yapm›fl. dece kitap de¤il, ülkücü yay›nlar› da oku- cep telefonu ald›¤›nda eskisini bana verir-
Onlar›n bizimle
‹lk silah›n› ald›¤›nda lise ö¤rencisiy- mazd›m” diye anlat›rken, 92. sayfada di” diye anlat›yor. Birlikte kurduklar› t›b-
ne ifli olabilir?
mifl. Birkaç ay sonra da dinamitle tan›fl- üniversite y›llar›nda kitap okuyamamak- bî malzeme ve ihracat flirketlerinden söz
Hem Abdullah
m›fl: “Komünizmi yaln›zca ateizm zan- tan "nerede o okuyan, notlar ç›karan, dü- ediyor. Çatl›’n›n yapt›klar›ndan haberdar
Çatl› gibi uzun
netti¤im dönemlerdi. (....) Erzurum Ülkü flünen eski Haluk?” diye yak›nm›fl. Ama olmad›¤›n›n ispat› olarak “Çatl› yapt›kla-
y›llard›r bilinen
Oca¤›’nda oturuyorduk. Bir arkadafl›m›z sadece iki sayfa sonra, hiçbir zaman “oku- r›n› ettiklerini pek anlatmazd›, çok ke-
bir insan nas›l
köyündeki bir tan›d›ktan iki dinamit lo- yan, notlar ç›karan, düflünen” biri olmad›- tumdu, sadece ortak ticaret yap›yorduk”
oluyor da Özel
kumu al›p getirmiflti. Dinamitin nas›l pat- ¤›n› flu sözlerle itiraf etmifl: “Kitap oku- diyor. Çatl›’n›n uyuflturucu ticaretinden
Harekât Daire
lat›laca¤›n› bir a¤abeyimizden ö¤rendik- mamak ve bir anlamda bilgiden ve ayd›n- hem Fransa’da hem ‹sviçre’de mahkûm
Baflkan› ile ayn›
ten sonra deneme amaçl› olarak Tuncelili lanmadan kaçmak fleklindeki tavr›m, ka- oldu¤u ve cezaevinde yatt›¤› hat›rlat›ld›-
davette yer
solcu bir memurun arabas›na yerlefltir- çakl›k y›llar›m› da içine alarak sürdü gitti. ¤›nda ise “Çatl›’y› senelerdir tan›r›m, be-
alabiliyor?”
dik, patlamad›.” Ard›ndan dinamiti bir Ama o y›llar›n bofllu¤unu ve bofllu¤un nim tan›d›¤›m Çatl› öyle bir fleye asla te-
Sorular çok
dükkân›n kap›s›na koyarlar, bu kez pat- ac›s›n› her zaman hissettim; hâlâ hissedi- nezzül etmez” diye ç›k›yor iflin içinden.
güzel, ama
lar. Bunun ‘70’lerde Erzurum’da patlayan yorum. Çünkü bilgi ile beslenmeyen be- Susurluk çetesindeki polislerle iliflki-
bunlar› soran›n
ilk bomba olmas›yla övünüyor K›rc›. yin, ifle yaramaz bir et y›¤›n›na dönüflü- sini ise esnaf ve polisin kurdu¤u do¤al
K›rc› olmas›
18 yafl›nda Ankara günleri bafllam›fl. yor ve baflka beyinlerin çekim alan›na gi- iliflki diye tan›mlam›fl: “Esnaf, semtlerin-
tuhaf.
Abdullah Çatl›’yla tan›flt›ktan sonra ha- riyor. Bunun neticesinde de düflünme ve de çal›flan polislerle iliflki kurar. Bu iliflki
40
karfl›l›kl› olmaktan çok, polislerin bas›p çeflitli belgeleri almak ve iki
lehinedir. Açmak gerekirse, polisle militan› dövmekten ibaret. 320
samimi olan esnaf kesimi onlar›n sayfal›k kitaptaki bir di¤er aksiyon
baz› ihtiyaçlar›n› karfl›lar ve yar- ise Dursun Karatafl’› öldürmeye
d›mc› olmaya çal›fl›r.” Çatl› ve K›r- çal›flmalar›, ki onu da beceremi-
c› s›radan esnaf, özel harekâtç›lar yorlar.
da semt polisiymifl me¤er. “Üste- Bir tek ASALA operasyonlar›
lik” diyor K›rc›, “ben yanl›fl tahliye biraz uzun yer tutuyor kitapta. H›-
sebebiyle, Abdullah Çatl› cinayet z›r abinin ekibi, ASALA liderlerin-
suçlamas›yla aran›yorduk. fiimdi den Ara Toranyan’› Paris’te öldü-
bizim, görevi bizi yakalamak olan rüp bir Ermeni kahvesini bombal›-
insanlarla ne iflimiz olabilir? Onla- yor. Gerçekte de Çatl›’n›n bunlar›
r›n bizimle ne ifli olabilir? Hem Ab- yapt›¤› iddia edilmifl, ama asl›nda
dullah Çatl› gibi uzun y›llard›r bi- bir dizi yanl›fl eylem yap›ld›¤› aç›-
linen bir insan nas›l oluyor da Özel ¤a ç›km›flt›. Bombalanan yerin Er-
Harekât Daire Baflkan› ile ayn› da- menilere de¤il, Frans›zlara ait ol-
vette yer alabiliyor?” Sorular çok du¤u daha eylemin yap›ld›¤› gün
güzel, ama bunlar› soran›n K›rc› belli olmufltu. Toranyan ise sui-
olmas› tuhaf. kastten iki ay sonra Yunanistan’da
Kitaptan K›rc›’n›n savunmas›- bir mitingde ortaya ç›km›fl, öldürü-
n› pek sa¤lam argümanlar üstüne len flahs›n Ara Toranyan de¤il, s›-
kuramad›¤› anlafl›l›yor. Örne¤in radan bir Ermeni vatandafl oldu¤u
Çatl›’yla birlikte uyuflturucu ifli da böylece anlafl›lm›flt›.
yapt›klar› suçlamalar›na karfl› flöy-
le savunmufl kendini: “fierefli bir Bir kültür ve e¤itim yuvas›
mazisi olan, belli ailelerden gelen 2003’te yazd›¤› “Çapraz Biçildi ‹s-
ve hayatlar›n› inanç u¤runda dü- yanlar›m”, K›rc›’n›n ikinci roman
zenleyen bizlerin uyuflturucu ifli çal›flmas›. Dört eski ülkücünün
yapmas› ak›ld›fl› bir davran›fl ve Türkefl’in ölüm haberini ald›ktan
iddiad›r. Paran›n her fley demek sonraki duygusal durumlar›n› an-
olmad›¤›n› en iyi idealizmin her lat›yor.
tonunu ve çilesini çeken bizler bilir Eski ülkücülerden biri, Haluk
ve idrak ederiz. (...) Hatta Çatl› bir K›rc› gibi Erzurumlu olan Musa.
gün bana ‘sak›n uyuflturucu ifline Lise y›llar› flöyle bir yerde geçmifl
girme, böyle bir ortam görürsen Musa’n›n: “Buras› bir kültür ve
çevreni de¤ifltir’ diye ö¤üt vermifl- e¤itim yuvas› gibiydi. Kütüphane-
ti.” Kumarhanelerden haraç ald›¤› si, genifl oturma salonu, mescidi ile
iddialar›n› da “kumardan hep nef- gençler için cazip bir buluflma
ret ettim” diye yalanlam›fl. Ömer merkezi vazifesi yap›yordu. Hafta-
Lütfü Topal’› öldürmesinin imkân- da en az iki defa, çeflitli ve genifl
s›z oldu¤unu “kendisini hiç tan›- yelpaze içinde verilen seminerler,
mam” diye ispata çal›fl›yor. tad›na doyulmaz sohbet halkalar›,
fliir okuma seanslar›, satranç tur-
K›rc›’dan masallar nuvalar›, tiyatrodan folklora kadar
“Kurt Duruflu”, K›rc›’n›n ilk roma- uzanan sosyal faaliyetleriyle fleh-
n›. Susurluk sürecini anlatma iddi- rin gençleri üzerine nur saç›yor-
as›ndaki kitab›n bafl karakterlerin- du.” Yanl›fl anlafl›lmas›n, anlat›lan
den biri H›z›r Abi, yani Çatl›. Di- 1970’lerin Erzurum Ülkü Oca¤›.
¤er önemli karakterin ad› Yavuz, o Hani flu Haluk K›rc›’n›n tabanca
da K›rc›. Çatl›’n›n yeni telefon al›r- ve dinamitle ilk tan›flt›¤› yer.
ken eskisini K›rc›’ya vermesi gibi, Roman›n ikinci kahraman› Cu-
burada da H›z›r eski telefonunu mali ise cezaevinden ç›kt›ktan son-
Yavuz’a veriyor. Kitab›n bafl›nda ra “kader kurban› olup tahsilatç›
Ankara’dan H›z›r’a PKK’ya karfl› olmak zorunda kalan” bir ülkücü.
bir ekip kurmas› yönünde teklif Cumali haks›zl›¤a dayanamad›¤›
geliyor. Bir bütçe ç›kar›p parada için çek-senet tahsilat›na bafll›yor,
anlaflt›ktan sonra devlet ad›na ça- devleti doland›ran müteahhitler-
l›flmaya bafll›yorlar. den haraç al›yor, eline geçen para-
H›z›r ve Yavuz, “bir grup va- y› fakire fukaraya da¤›t›yor.
tansever gence” askerî e¤itim vere- K›rc› dört ayr› ülkücünün hi-
rek ifle bafll›yor. Gerçek hayatta kâyesini anlatmaya kalk›p zaten
K›rc› 1991’de cezaevinden ç›kt›k- zor bir ifle giriflmiflken, bir de geri
tan sonra askerli¤ini bir y›l tecil et- dönüfller yap›p iyice çarflafa dola-
tirmifl, 1992’de de rapor alarak as- nm›fl. Cumali, Türkefl öldükten
kere gitmekten kurtulmufltu. Ama sonra “geçmiflin badirelerle dolu
kitaptaki Yavuz epey askerlik bil- helezonik dehlizlerinde saatlerce
gisine sahip. Gençleri e¤ittikten geziniyor” örne¤in. Bu dehlizlerde
sonra hemen Azerbaycan, ‹talya, okuyucunun da bafl› dönüyor ha-
Fransa, Almanya, Avusturya, Po- liyle.
lonya, Romanya ve Macaristan’da- Kitaptaki üçüncü kifli ifladam›
ki çeflitli operasyonlara kat›l›yor- Kemal. Kemal “12 Eylül sonras›n-
lar. Çok tuhaf flekilde, baflar›ya da Diyarbak›r Askerî Cezaevi ‹fl-
ulaflm›fl tek ifl yap›yorlar, o da kencehanesi’ni meydana getiren-
Avusturya’da PKK’ya ait bir evi ler baflta olmak üzere, devlette
fliddet uygulayanlar, karfl› fliddetin do¤- güvendikleri bir tan›d›klar›na” baflvuru-
mas›na ve geliflmesine hizmet etmifltir” yorlar. Arkadafl çevresi böyle olunca kaç-
deyince en ak›ll›lar› gibi geliyor önce. mak sorun olmuyor tabii, K›rc› bir gemiy-
Me¤er Kemal ülkücülü¤ü b›rakm›fl ve le Ukrayna’ya var›yor.
bir tarikata girmifl. Hayali tarikat fleyhi- ‹kinci bölüm, Maripol kenti gözlemle-
nin kuantum fizi¤iyle bafllay›p akl›nca riyle bafll›yor. fiehri görür görmez “Sov-
çevreci mesajlar vererek tamamlad›¤› de- yet mimarisinin ruhsuz ve tekdüze yap›-
li saçmas› vaazlar›na da epey yer vermifl s›ndan” çok rahats›z olmufl K›rc›. ‹nsan
K›rc›. Türkefl öldükten sonra Kemal de iliflkilerini de so¤uk ve “sovyetik” bul-
kendine gelip özüne dönüyor. Bir daha mufl. Bu tespiti hangi arada yapt›¤› da
da devleti fliddetten sorumlu tutmuyor belli de¤il, çünkü kitap boyunca Türkler Jandarma erinin di” diye bir aç›klama yap›yor.
zaten. d›fl›nda kimseyle konuflmuyor. sa¤›ndan itibaren, Türkiye’ye iade edildi¤i güne kadar
Devlet memuru Hamdi ise I. MC za- Evinde kald›¤› arkadafllar› çal›flt›¤› Susurluk ve Ömer geçirdi¤i gözalt› ve tutukluluk süresini
man› E¤itim Enstitüsü’ne ülkücülerin için bütün gün s›k›nt›dan patlad›¤›n› an- Lütfi Topal cinayeti “Ukrayna’da polis devleti raflitizminin
davalar›n›n dört
torpille al›nd›¤› dönemde okula girip lat›yor. Bu arada bol bol geçmifli üzerine san›¤›: Ali Fevzi Bir,
gerçek yüzünü gördüm” diye tan›mlam›fl.
mezun olmufl bir ülkücü. düflünme ve not alma f›rsat› bulmufl. Haluk K›rc›, Sami “Polis devleti raflitizmi” dedi¤i her ne de-
MHP’li Gümrük ve Tekel Bakan› ‘70’lerde ‹di Amin lâkab›yla tan›nmaktan Hofltan ve Özel mekse, daha önce karfl›laflmam›fl olmas› il-
Gün Sazak döneminde de yine torpille rahats›z oluyormufl mesela. Çünkü ‹di Harekât polisi ginç. S›k›yönetim dönemlerinde bile gö-
gümrük memuru olarak ifle bafll›yor. Ya- Amin’i “bir diktatör ve insan eti yiyen bir Ayhan Çark›n zalt›ndan sorun yaflamadan ç›km›fl biri
z›l› s›navda ve mülâkatta çevrilen bütün yamyam” olarak tan›rm›fl, ama gazetede K›rc›. Zaten kitab›n›n sonunda Ukrayna
dümenler aç›k aç›k anlat›lm›fl. okudu¤u bir röportajda yan›ld›¤›n› anla- polisiyle Türk polisini karfl›laflt›r›rken an-
K›rc›’n›n hiçbir kitab›nda olmad›¤› m›fl: “Me¤er ‹di Amin yedi göbek öteden latt›¤›, 2004’te cezaevinden tahliyesinin ar-
gibi, burada da kad›n karakter yok. Ka- beri müslümanm›fl. Zaten domuz eti bile d›ndan yaflad›¤› üç olay Türk polisiyle
d›nlar ya evde bekleyen efl ya da kahra- yemeyen bir insan nas›l olur da insan sevgi ba¤lar›n› özetliyor:
man›n annesi olarak varlar. Bir de K›r- yer? Müslümanlara bile bir yamyam ola- Birinci olayda arkadafl›n›n arabas›yla
c›’n›n “Ukraynal› bayanlar” dedi¤i tür- rak pazarlanan ‹di Amin gerçekte bir an- ‹di Amin giderlerken h›z s›n›r›n› aflt›klar› için trafik
den kad›nlar var. ti-emperyalist imifl.” lâkab›yla polisleri taraf›ndan durdurulurlar. Araba-
Kitaplar›nda pek üstünde durmad›¤› tan›nmaktan ya yaklaflan polis K›rc›’y› tan›y›nca “geç-
“Polis devleti raflitizmi” Bahçelievler katliam›yla ilgili notlar›n› da rahats›z mifl olsun a¤abey” der ve komiserini ça¤›-
2006’da yazd›¤› “Firar Zaman›”, K›r- aktarm›fl burada. Katliam› “so¤uk savafl oluyormufl. r›r. K›rc›, komiser ve di¤er ekip mensupla-
c›’n›n son kitab›. Cezaevinden ikinci kez y›llar›nda ve binlerce insan›m›z› kaybetti- Onu “bir r›yla da kucaklafl›r. Ama polisler, K›rc›’n›n
“yanl›fll›kla” tahliye edildikten sonra ya- ¤imiz s›cak savafl cephesinde meydana diktatör deyimiyle, görevlerine o kadar ba¤l›d›rlar
flad›¤› firar günlerini anlat›yor. Önsözde gelen onbinlerce olaydan biri” diye nite- ve yamyam” ki, h›z cezas› yazmay› da ihmal etmezler.
yazd›¤›na göre, bir arkadafl›ndan gelen lendiriyor. Öldürdükleri gençlerden biri- olarak tan›rm›fl, ‹kinci olayda asayifl ekipleri çevirir araba-
“Hep ülkücü geçmiflin üzerine yaz›yor- nin Sabetayist oldu¤unu, o yüzden sene- ama okudu¤u y›. K›rc›’y› tan›y›nca da arama falan yap-
sun. Art›k daha genifl kitleleri kucakla- lerdir kendisiyle u¤rafl›ld›¤›n› söylüyor. bir röportajda may›p, “Allah yolunuzu aç›k etsin” der ve
yan konularda yazma zaman› gelmedi Bir baflka yerde, ölen gençlerden ikisi için yan›ld›¤›n› yol verirler. Son olayda, firar›ndan sonra
mi” elefltirisi üzerine, uzun zamand›r ka- “acaba solun ayr›flt›rma operasyonlar›n- anlam›fl: Ödemifl’teki evini basan polisler K›rc›’n›n
fas›nda planlad›¤› “20. As›r siyasî tarihi- da beyin vazifesi mi görmekteydiler” di- “Me¤er ‹di kar›s›na “Yenge, kusura bakma. Biz vazi-
nin emperyal yüzünü anlatan” kitap için ye muhtemelen kendisinin de anlamad›¤› Amin yedi femizi yap›yoruz, yukar›dan bask› var”
araflt›rmalara bafllam›fl. bir soru sormufl. Bu kadar zaman sonra göbek öteden derler.
Tam da o s›rada cezaevinden tahliye hâlâ katliam›n cezas›n› çekiyor olmas›n› müslümanm›fl. K›rc›’n›n yakalanmas› için devletin
edilmesi üzerine, genifl kitleleri bu dev içine sindiremedi¤ini söylüyor. Kendisi Zaten domuz eti özel bir çaba göstermedi¤ini, yakalanma-
araflt›rmadan mahrum b›rakmak zorun- gibi birden fazla kiflinin katili olan ülkücü bile yemeyen s›n›n tek sebebinin Sedat Peker’e yönelik
da kalm›fl. Asl›nda yine yazacakm›fl da, arkadafllar›n›n çoktan cezaevinden ç›kt›- bir insan nas›l Kelebek Operasyonu’nda telefon dinleme-
“70’lerin solcular›n›n uzant›s› olan med- ¤›n›, bir muhbir edas›yla, örnekler vere- olur da sine tak›lan iki geveze arkadafl›n›n “‹di
ya” tahliye karar›n› geri ald›rm›fl ve K›r- rek anlat›yor. insan yer? Amin Ukrayna’da, bizimkilerin yan›nda”
c›’y› Ukrayna’da firarî yaflamak zorunda Geçmifle dair notlar›n›n ard›ndan Uk- Müslümanlara diye konuflmas› oldu¤unu da söyleyelim.
b›rakm›fl. Bunun üzerine firar günlerini rayna günlerine geri dönüyor. Asl›nda bile yamyam 1996’da Susurluk Skandal› patlad›¤›n-
kitaplaflt›rmaya karar vermifl. anlat›lacak pek fleyi de yok, çünkü çok olarak da bas›n›n iyimser kalemleri “devlet ba-
Hikâye, Ödemifl Cezaevi’nden geçmeden Ukrayna polisi taraf›ndan ya- pazarlanan ¤›rsaklar›n› temizliyor” derken, olaya da-
2004’te tahliye edilmesiyle bafll›yor. Da- kalanm›fl. Sabah koflusuna ç›kt›¤› s›rada ‹di Amin ha objektif yaklaflan yorumcular “derin
ha sonra tahliyenin yanl›fll›kla yap›ld›¤› polisler üzerine çullanm›fllar. Kelepçele- gerçekte devlet baz›lar›n› tasfiye ediyor, yerlerine
anlafl›l›yor ve aranmaya bafllanan K›rc› rin s›k› s›k› tak›lmas›na çok sinirlenip bir anti yenileri gelecek” diye yaz›yordu. Aradan
ülkeden kaçma planlar› yap›yor. Ülkücü Türkçe küfür etmeye bafllam›fl, arkas›n- emperyalistmifl.” geçen y›llar içinde say›s›z çete operasyonu
arkadafllar› yard›mc› oluyor kendisine, dan da “Rusça küfür bilmiyordum. Zaten yap›ld›, devletin ba¤›rsaklar› temizlenmek
“profesyonelce insan kaçakç›l›¤› yapan, bilsem de o hengâmede akl›ma gelmez- bilmedi. Susurluk Çetesi’nin önde gelen
isimlerinden Veli Küçük, Sami Hofltan ve
Ali Yasak’›n son Ergenekon Çetesi operas-
Firarînin flahidi vali yonunda da yakalanmas› derin devlette
genifl çapl› bir tasfiye bile yap›lmad›¤›n›
aluk K›rc› 1958’de Erzurum’da do¤du. 1976’da Gazi E¤itim Enstitüsü’ne girdi. Dönemin Ankara gösteriyor.
H Ülkü Oca¤› Baflkan› Abdullah Çatl›’yla birlikte birçok eyleme kar›flt›. 9 Ekim 1978’de Ankara Bah- Bu durumun istisnalar›ndan biri de
çelievler’de öldürülen yedi T‹P’li gencin katillerinden biri olan K›rc›, ülkücü âlemde ‹di Amin ve Es- K›rc›. Pek zeki olmamas›na, her yakalan›-
meray lâkaplar›yla ün yapt›. 8 Kas›m 1980’de yakaland›, verdi¤i 14 sayfal›k ifadede katliam› nas›l ger- fl›nda bülbül kesilmesine ra¤men Çatl›’n›n
çeklefltirdiklerini en ince ayr›nt›s›na kadar anlatt›. Yedi kez idama mahkûm oldu. 1991 aff›nda tahliye hat›r›na ve bildi¤i baz› gizli iliflkileri aç›k-
edildi. Bu tahliyenin “yanl›fll›kla” yap›ld›¤› sonradan anlafl›ld› ve aranmaya baflland›. Firarî oldu¤u 1 layaca¤› endiflesiyle korunup kollanan,
A¤ustos 1992’de Erzurum’da evlendi; nikâh flahidi dönemin Erzurum Valisi Mehmet A¤ar’d›. 25
Çatl›’n›n ölümünün ard›ndan tasfiye edi-
Ocak 1996’da yakaland›, bir hafta sonra Emniyet’ten firar etti. Özel harekâtç› Korkut Eken ve
len K›rc›, birkaç eski dava arkadafl›n›n ve
Mehmet A¤ar’›n bask›lar›yla firar etmesinin sa¤land›¤› iddia edildi. 10 Ocak 1999’da yakaland›-
avukatlar›n›n serbest b›rakt›rma çabas› so-
¤›nda, Emniyet’ten firar›n yan›s›ra, Susurluk Çetesi üyesi olmak ve Ömer Lütfü Topal cinayeti-
ne kar›flmaktan aran›yordu. Haluk K›rc› ikinci kez “yanl›fll›kla” tahliye edildi¤inde takvimler 18
nuç vermez ya da üçüncü kez yanl›fll›kla
Mart 2004’ü gösteriyordu. 4 fiubat 2005’te Ukrayna’da yakalan›p iade edildi. O tarihten beri tahliye edilmezse 2016 y›l›na kadar ceza-
Kartal Cezaevi’nde yat›yor. evinde kalacak.
Murat Toklucu

42
edindi. Dolay›s›yla “millî iktisat”›n birin-
‹smet ‹nönü ve Celal Bayar, ‹fl Bankas› ifltiraki fiiflecam’›n aç›l›fl›nda, 1935

ci orta¤›, devletin merkezinden yeni


Cumhuriyet’in vatandafllar›na aktar›la-
cak paran›n ilk kavfla¤› ve dura¤›, onla-
r›n birikimlerinin güvenilir kasas›, hem
Cumhuriyet’in hem vatandafllar›n›n biri-
kimlerini yönlendirme yetkinli¤ine sahip
en önemli iktisadî kurulufltu art›k. Uy-
gur Kocabaflo¤lu’nun önderlik etti¤i bir
grup tarihçi taraf›ndan haz›rlanan “Tür-
kiye ‹fl Bankas› Tarihi” (Tarih Vakf›) adl›
kitapta bu süreç flöyle gerekçelendirili-
yor: “‹ki bankay› birlefltirerek bir yandan
T‹B’i (Türkiye ‹fl Bankas›) güçlendirmek,
masraflar› azaltarak daha çok flube aça-
bilmek, bir yandan da benzer nitelikte iki
bankan›n gereksiz rekabetinin önüne
geçmek istendi¤i anlafl›lmaktad›r. Bu bir-
leflmenin daha deneyimli, teflkilat› daha
genifl ve yaln›zca yar›s› ödenmifl de olsa
sermayesi daha büyük olan ‹MB’nin (‹ti-
bar-› Milli Bankas›) de¤il de, T‹B’in bün-
yesinde gerçeklefltirilmifl olmas›, iktisadî
nedenlerden çok, siyasî nedenlerle aç›k-
lanabilir. Zira ‹MB geçmifl dönemin ‘ço-
cu¤u’ iken, T‹B yeni dönemin ve rejimin
‘çocu¤u’ydu...” Asl›nda tam bir miras in-
tikali söz konusu olan, lâkin Cumhuri-
yet’in, devrald›¤› miras› reddetmemekle
‹fi BANKASI MÜZES‹ VE B‹R BANKANIN CUMHUR‹YET‹ birlikte, onun ismini, görünümünü de-
¤ifltirerek bir red görüntüsü verme çaba-
Sermayesi “vatandafll›k ba¤lar›” s›n›n izlerini de tafl›m›yor de¤il. Bir bafl-
ka deyiflle, Cumhuriyet’in iktisadî çeyizi,
Reklamlar›nda dendi¤i gibi, “Cumhuriyet’in bankas›”. Dolay›s›yla, kökü Osmanl›’da, eli ‹ttihad-Terakki’nin “ilerde bundan bir
kolu bütün dönemlerin ekonomik “trend”lerinde. Kâh “tasarruf”ta, kâh “borçlanma”da. merkez bankas› olur mu?” mant›¤›yla
kurdu¤u banka arac›l›¤›yla diziliyor. Ta-
Eminönü’nde aç›lan ‹fl Bankas› Müzesi, 83 y›ll›k “hayat›m›z›” belgeliyor...
bii yaln›z ayr›cal›klar ve sermaye de¤il,
çal›flanlar da devral›n›yor ‹MB’den.
ahip oldu¤um en eski banka hesa- ‹ttihat-Terakki’nin miras› “Türkiye ‹fl Bankas› Tarihi” kitab›nda

S b› ‹fl Bankas›’ndan. Her ne kadar


bankac›l›k ifllemlerinde görece bü-
rokratik gelene¤ini devam ettirse, flube-
‹fl Bankas›, iki ay kadar önce kendi tarihi-
ni –elbette k›smen– paylaflt›¤› bir müze
açt›. Eminönü’nde, 1890 y›l›nda yap›m›-
dendi¤i gibi, ‹tibar-› Milli Bankas›, ‹fl
Bankas›’n›n “cansuyu” oluveriyor.

lerindeki demode kurumsal yap›y› his- na bafllan›p 1892 ekiminde ‹stanbul’un Bankan›n yaratt›klar› ve terkettikleri
setmekten bir türlü kurtulamasam da, en ilk postahane yap›s› olarak hizmete gi- ‹fl Bankas› Müzesi, çok iyi tasarlanm›fl bir
s›k kulland›¤›m banka yine ‹fl Bankas›. ren, 1926’da ‹fl Bankas›’na devredilen bi- 12 Haziran 1938 tarih-okuma mekân›. 83 y›ll›k geçmiflten
Yine mesela kredi kart› almaya –bu kart- nada bu müze. Binan›n öyküsü bile ‹fl tarihli Milliyet kalan çok az say›da belgeyi içermesine
larla ilgili parlak olmayan geçmiflim yü- Bankas›’n›n nas›l bir miras devrald›¤›n› gazetesinde ‹fl ra¤men müze, ‹fl Bankas›’n›n Cumhuri-
zünden– asla niyet etmedi¤im bir banka. gösterir nitelikte. Çünkü o vakte kadar Bankas› Müdür-i yet’le ve hepimizle kurdu¤u iliflkilerin
Bütün bunlar, ‹fl Bankas›’n›n, verdi¤i sa- paket postahanesi olarak kullan›lan bina, Umumisi do¤as› hakk›nda hayli güçlü izlenimler
pasa¤lam kurumsal görüntüyle, benim asl›nda ‹tibar-› Milli Bankas›’na aitti. Mahmud Celal edinebilmemizi sa¤layacak nitelikte.
gibi yeni zaman›n nüfusu giderek kala- ‹tibar-› Milli Bankas›, Düyun-u Umu- Bey’in bir Müzedeki kimi belgeler, kurucular›n›n
bal›klaflan, nerede, ne yapaca¤› belirsiz, miye sürecinde Osmanl› Bankas›’na al- beyanat›: da tahmin edebilece¤i kimi okumalara
geçmiflinden bir miras almad›¤› gibi, ge- ternatif olarak “millî iktisat”a temel olufl- “Bir müddetten olanak tan›yarak Cumhuriyet’in iktisadî
lece¤ine b›rakaca¤› çok da fazla fleyi ola- turabilecek bir bankaya gereksinim du- beri Osmanl› tarihi konusundaki baz› nutuklar›n ha-
mayanlar›n bankas› olmad›¤› anlam›na yan ‹ttihad-Terakki taraf›ndan 1917’de Bankas› Galata masi ›fl›klar›n› k›rabilir.
geliyor. Pasaportunu tafl›d›¤›m “Cum- kurulmufltu. Bir baflka deyiflle, “millî fiubesi’nin takib Söz konusu hamasi ›fl›klar aç›s›ndan
huriyet’in Bankas›”, sa¤lam ad›mlarla bankac›l›k” aray›fl›n›n ürünüydü ve etti¤i bir usûlü en yaralay›c› olan ise, herhalde ‹fl Banka-
ilerlemeye ve her y›l en kârl› flirketlerden “millî iktisat” düflünü gerçeklefltirebile- flayan-› dikkat s›’n›n ‹tibar-› Milli’den devrald›¤› ayr›ca-
biri olmaya devam ediyor. Oysa ben s›- cek bir yap› olarak tasarland›¤›ndan, 4 telâkki l›klarla orta¤› oldu¤u sanayi yat›r›mlar›-
n›fsal profilim dolay›s›yla ayn› Cumhuri- milyon lira sermayesinin yan›s›ra, hayli etmekteyiz. n›n bafllang›ç ve sonlar›. ‹fl Bankas›’n›n
yet’in geçmiflinden, tutunma stratejile- önemli ayr›cal›klar› da haizdi. ‹ttihad-Te- Bu usûl, ilk el att›¤› yat›r›m alanlar›ndan ikisi fle-
rimle bugününden, mülksüzlü¤ümle ge- rakki öylesine önem veriyordu ki ‹tibar-› ö¤le tatilini ker ve cam fabrikalar›. Alpullu’da kuru-
lece¤inden nasiplenememifllerden biri- Millî Bankas›’na (öztürkçesi “ulusal say- kald›rarak lan ilk fabrikadan bir modernleflme pro-
yim. ‹flin daha da kötü taraf›, ‹fl Banka- g›nl›k”), onun hayatiyeti için gösterilecek gifleleri jesi olarak Cumhuriyet’in en önemli s›naî
s›’n›n bu nasipsizli¤imle bir ilgisi oldu¤u çabay› bir tür “iktisadî cihad” olarak ta- bila inkita ve ziraî ilerleme arac›, yani “pancar fleke-
kanaatindeyim... fiu halde beni ona ba¤- n›ml›yordu. ‹fl Bankas› Müzesi’ndeki pa- (kesintisiz) ri”, dolay›s›yla “fleker pancar›” icat edil-
layan ne? Onu bu denli özgüven sahibi, nolardan da okunabilece¤i gibi, 1924’te müflteriler miflti. Kurulan ilk fabrikan›n ard›ndan
beni ise karfl›s›nda k›r›lgan k›lan fley, ku- kurulan bankan›n 1927’de ‹tibar-› Milli emrine aç›k say›lar› h›zla artan fleker fabrikalar›,
ruluflunda hayatî bir rol oynad›¤›, bu ile birlefltirilmesiyle, bu ayr›cal›klar da bulundurmakt›r.” memlekette “pancar üreticisi” diye bir
yüzden de hem içinde flekillendi¤i hem “Cumhuriyet’in Bankas›”na geçmifl ol- tar›m kesimi oluflmas›n› sa¤lam›fl, ilk ör-
de etraf›nda flekillendirdi¤i Cumhuri- du. Bu sayede ‹fl Bankas›, demiryolu, ka- gütlenen, en çok desteklenen, en iyi e¤i-
yet’le olan vatandafll›k ba¤lar›m›n onun rayolu, liman, bay›nd›rl›k, tar›m, sanayi tilen çiftçiler olarak nüfusu k›sa zaman-
gelifltirdi¤i kurumsal ba¤lar karfl›s›ndaki ve ticareti gelifltirmeye yönelik ulusal flir- da artan bu üreticiler, tar›msal makine-
ezikli¤iyle ayn› sebepler mi? ketlerin sermayesine kat›lma önceli¤i leflmeden gübre kullan›m›na, sulamaya
44
kadar Türk ziraatinin öncüleri haline ge- kumbaralar›n›, yar›n› daha güvenli k›la- haber görüyoruz: 12 Haziran 1938 tarihli
tirilmifllerdi. ‹fl Bankas›’n›n da orta¤› ol- bilmek için tasarruf etmek gerekti¤i fik- Milliyet gazetesinde ‹fl Bankas› Müdür-i
du¤u her bir fleker fabrikas› kuruldu¤u riyle ve “damlaya damlaya göl olur” flia- Umumisi Mahmud Celal Bey’in bir be-
yeri adeta abad ediyordu. 2002 y›l›nda r›yla 1928 y›l›nda ç›kar›yor. Hatta tasar- yanat›: “Bir müddetten beri Osmanl›
ç›kan fieker Kanunu ve fieker Kurulu ruf kampanyas›n› üstlenen ‹stanbul Ye- Bankas› Galata fiubesi’nin takib etti¤i bir
eliyle, niflasta bazl› flekere iç piyasada ve- nicami fiubesi’nin kurulufl günü olan 25 usûlü flayan-› dikkat telâkki etmekteyiz.
rilen yüzde 10’a kadar ayr›cal›kl› kota ve Aral›k, “Tasarruf Günü” ilan ediliyor. Bu usûl, ö¤le tatilini kald›rarak gifleleri
uluslararas› anlaflmalarla bina edilen ih- Gene katalogdan bir cümle: “Kumbara bila inkita (kesintisiz) müflteriler emrine
racat yasa¤›yla Cumhuriyet bu kesim- sayesinde Anadolu insan› kap›s›n›n aç›k bulundurmakt›r. Garp memleketle-
den vazgeçti. ‹fl Bankas›’n›n bu alandaki önünden bile geçmeye cesaret edemedi¤i rinde iktisat hayat›n›n mühim oldu¤u fle-
ifltiraklerini ne zaman devretti¤i sorusu- bankada izzet ikram gördü.” Bu izzet ve hirlerde bankac›l›k faaliyetlerine hiçbir
na ne “‹fl Bankas› Tarihi” kitab›nda ne de ikram gelene¤inin flimdi borçlar›n› dü- suretle ara verilmez. Memurin kendisine
müzede bir yan›t bulabildim, bankan›n zenli ödeyen kredi kart› müflterileri için mahsus mahalde maksut bir süre dahi-
varolan ifltirakleri listesinde de fleker fab- de geçerli oldu¤unu söylemek mümkün. linde ö¤le yeme¤i ihtiyac›n› karfl›lar ve
rikalar›na rastlayamad›m. Ne var ki bu ‹çinde yaflad›¤›m›z ekonomik atmosferin çal›flma mahalline avdet eder. ‹flte biz de
eksiklik, Cumhuriyet’in, ‹fl Bankas› arac›- tasarruf öncelikli olmaktan ç›k›p borç ön- Osmanl› Bankas› gibi bu usûlü tatbik
l›¤›yla var etti¤i bir kesimi gönül rahatl›- celikli bir nitelik kazanmas›nda da öncü- edece¤iz.” Bu haberde “el yordam›” ta-
¤›yla ve durduklar› zemini sa¤lama alma müz ‹fl Bankas›’yd› deyip geçiyoruz. n›mlamas›n› hak eden unsur, herhalde,
gereksinimi hissetmeksizin piyasa koflul- Halk›n ‹fl Bankas›’na teveccühünün, Mahmud Celal Bey’in bankan›n en yak›n
lar›na terk etmifl olmas›n›n hüzünlü bir Cumhuriyet’i kuran iradenin ona gös- rakibini, böylesi önemli bir kararda belir-
ayr›l›k hikâyesi oldu¤unu gizlemiyor. terdi¤iyle boy ölçüflebilecek nitelikte ol- leyici etkenlerden biri olarak zikrediyor
Benzer bir öykü de, ilki Beykoz’da du¤unu da teslim etmek gerekir. Müze- olmas›. Profesyonel ve öncü kabul edile-
aç›lan fiiflecam fabrikas›yla ilgili. Müze- deki metrelerce uzunlukta “‹fl Bankas› bilecek k›s›m ise, paran›n hareketine hiç-
nin katalo¤unda da belirtildi¤i üzere, “‹fl buraya, eller havaya” mealindeki dilek- bir insan ihtiyac›n›n engel olamayaca¤›
Bankas› sermayesi, Türkiye’nin sanayi- çeler bunun en bariz göstergeleri. Bart›n ilkesi, bugün çok daha ac›mas›z bir flekil-
leflmesinde kilit rol oynuyordu. Bu alan- Belediye Reisi’nin 23 Ocak 1930 tarihin- de iflleyen çal›flma saatleri uygulamas›...
da bankan›n en önemli etkinli¤i cam üre- de dönemin banka genel müdürü Celal ‹fl Bankas› Müzesi, hayat›n temel ger-
timiydi”. Bu ba¤lamda, müzede sergile- Bayar’a gönderdi¤i uzunca arzuhaldeki çeklerinden birini ö¤retiyor. Ad›na ister
nen ve Beykoz’daki fiiflecam fabrikas›n›n flu cümlelere bak›n: “‹fl Banka’m›z›n fe- seferberlik deyin, ister cihad, bu dünya-
aç›l›fl›n› görüntüleyen birkaç dakikal›k Müzenin yizli ve bereketli çal›flmas›ndan memle- da hiçbir mücadele karfl›l›ks›z kalm›yor,
k›sa filmden insan›n içine akan coflkuyu katalo¤undan ketimizin de istifade edece¤i zaman›n ayr›ca e¤er ak›l iyi bir flekilde kullan›l›rsa
anlamland›rmak zor de¤il. Fabrika aç›l›- bir cümle: yaklaflm›fl oldu¤unu düflünürken bir her türlü al›flverifl kârl› bir sonuca dönüfl-
fl›, 1935 y›l›nda dönemin baflbakan› ‹smet “Kumbara haz ve sürur duymaktay›m. Eski usûlle- türülebiliyor. Cumhuriyet’in kuruluflun-
‹nönü ve ‹ktisat Bakan› Celal Bayar’›n sayesinde rin afl›lad›¤› adetlerle k›zlar›n›n, kad›nla- da sahip oldu¤u ayr›cal›klar› birer yü-
kat›l›mlar›yla gerçeklefltiriliyor. Vapurla Anadolu insan› r›n›n boyunlar›n›, kulaklar›n› altunlarla kümlülük görünümünde s›rtlayan ‹fl
Beykoz’a geçen zevat, coflkulu bir halk kap›s›n›n süsleyen Bart›nl›lar, umumî para darl›- Bankas›’na, hep birlikte kumbaralar›m›z-
kitlesi taraf›ndan karfl›lan›yor. Arkalarda önünden ¤›n›n müzayakalar› karfl›s›nda tedavüle la, tasarruf hesaplar›m›zla, vadeli-vade-
bir yerde “Dayan baflaracaks›n” pankart› bile geçmeye ç›kamayan bu gömülü servetleri fayda- siz mevduatlar›m›z ve kredi kartlar›m›z-
görünüyor. Cumhuriyet’in iktisadî bafla- cesaret land›racak bir müesseseye nail olacakla- la ödüyoruz borcumuzu. Cumhuriyet’in
r›s› önemli, bunu en iyi ‹fl Bankas› bili- edemedi¤i r›ndan dolay› flimdiden izhar-› memnu- ona en büyük arma¤an› ise, her y›l rek-
yor, çünkü bu bankan›n kuruluflu, daha bankada izzet niyet etmektedirler... Gayri müsait flart- lamlar›nda lây›k›yla kullanabilece¤i bir
1923’te gerçeklefltirilen ilk ‹zmir ‹ktisat ikram gördü.” lara ra¤men Ziraat Bankas›’n›n kasas›na “Cumhuriyet’in Bankas›” imaj›. fiimdi o,
Kongresi’nde dile getirilen “askerî zafer, Bu izzet bile binlerce altunu dolduran sermaye- bu sayede memleketin en önemli, en do-
iktisadî zaferle taçlanmad›kça kal›c› ola- ve ikram darlar›m›z, içinde bulundu¤umuz ikti- kunulmaz, gücü kolay kolay sars›lmaz,
maz” ilkesine dayan›yor. Bugünden ba- gelene¤inin sadî buhran senelerinde bütün hülyat›n› ne yaparsa yaps›n yerini bulan kurumla-
k›l›nca halk›n bir fabrika aç›l›fl›n› aflan flimdi borçlar›n› bankam›za teslim etmekle yeni bir ifl r›ndan biri, biz de onun Cumhuriyeti’nin
coflkusunun da, zevat›n yüzündeki mu- düzenli ödeyen devresine girecektir.” vatandafllar›y›z. Müze, bu imaj›n dar öl-
zaffer komutan gülümseyifllerinin de an- kredi kart› 1929’da patlayan iktisadî buhran de- çekli bir sa¤lamas›n› yap›yor.
lam› söz konusu “zafer” ba¤lant›s›. ‹fl müflterileri vam etmekte; Türkiye, ithalat kap›lar›n› Geriye anlamad›¤›m flu nokta kal›-
Bankas›, bu dönemde bir tür komuta için de geçerli s›k› s›k›ya kapatarak ekonomisini koru- yor: “Cumhuriyet’in Bankas›”n›n genel
merkezi gibi. Fakat Beykoz’daki fabrika- oldu¤unu maya alsa da, ‹fl Bankas› arac›l›¤›yla ka- müdürlü¤ünü neden ‹stanbul’a tafl›d›¤›,
n›n kapan›fl› esnas›nda yaflananlar› dü- söylemek d›nlar›n boyunlar›ndaki alt›nlar›n, yast›k bunun Cumhuriyet’in mi ‹stanbul’u,
flününce, insan›n içi burkuluyor ve akla mümkün. ‹çinde alt›ndaki paralar›n dolafl›ma sokulmas› yoksa ‹stanbul’un mu Cumhuriyet’i (bu
ister istemez kimin ne kadar dayanaca¤›- yaflad›¤›m›z gerekiyor ki, devletin nakit a盤› gideril- durumda yeniden) devflirdi¤i anlam›na
na ve sonunda ne türden bir baflar›n›n ekonomik sin, henüz yedi yafl›ndaki bu “çocuk” geldi¤i, bir de Levent’teki (yine öncü ni-
gelece¤ine hangi mekanizmalar›n karar atmosferin beslenme yetersizi¤i nedeniyle güçten telikte) ‹fl Kuleleri’nin neden “‹stanbul
verdi¤i sorusu tak›l›yor. Bir terkedilmifl- tasarruf düflmesin. Öte yanda banka flubesinin Siluetine Katk›” bafll›¤›yla sunuldu¤u...
lik hikâyesi daha, sözün k›sas›... öncelikli kurulmas›yla geliflecek bir yerel ekonomi ‹fl Kuleleri’nin katk›s›yla bu siluetin, içer-
olmaktan ç›k›p umudu var, “kaz gelecek yerden tavuk den de¤il, d›flar›dan daha çok görünür
Vatandafll›k ba¤lar› ve ‹fl Bankas› borç öncelikli esirgenmiyor”, tavu¤un kayna¤› konu- bir ‹stanbul’u, –aç›kça söylemekte fayda
‹fl Bankas›’n›n en önemli ifllevlerinden bi- bir nitelik sundaki spekülasyonlara girmek bu ya- var– küreselleflen finans-kapitalin tektip-
ri ise, Anadolu insan›n› parayla tan›flt›r- kazanmas›nda z›n›n haddini afl›yor. Sözün k›sas›, gerçek lefltirilmeye yüz tutan merkezlerinden
mas› oluyor. Paran›n özelliklerini, yal- da öncümüz “vatandafll›k ba¤lar›” böylece kuruluyor. birini imledi¤ini düflününce katk›n›n bü-
n›zca bir de¤iflim de¤il, tasarruf arac› ol- ‹fl Bankas›’yd›. “Cumhuriyet’in Bankas›”n›n, Cumhuri- yüklü¤ünü teslim etmemek haks›zl›k
du¤unu, “iktisadî seferberli¤in” evler- yet’le vatandafllar› aras›nda gördü¤ü ifl- olur. Bütün bu gidiflattaki sembolizmin
den, hatta çocuklardan bafllat›lmas› levlerden biri de bu olsa gerek... vatandafll›k, ekonomi ve siyaset ba¤la-
gerekti¤ini uzun süre, bir ö¤retmen m›ndaki okumas›n›n ne Cumhuriyetçile-
sabr›yla dikte ediyor banka... “Cum- “Yeni dünya düzeni”nde de öncü rin ne de geriye kalanlar›n kendilerini iyi
huriyet’in Bankas›” niteli¤ini popü- “Cumhuriyet’in Bankas›”n›n kimi hissetmelerine yard›mc› olaca¤›n› düflü-
lerlefltirme süreci de tasarruf kav- zaman el yordam›yla da olsa iktisat nüyorum nedense. En az›ndan kendi
ram ve kurumunun keflfi ve bu top- alan›nda ve elbette gündelik yaflam›- ad›ma müzede sergilenmekte olan tari-
raklara tercüme edilmesiyle bafll›- m›zda yapt›¤› önderlik giriflimleri bu hin öngördü¤ü alacak-verecek hesab›n-
yor. Banka, Türkiye’de “tasarrufun kadarla kalm›yor elbette. Müzedeki da hep borçlu ç›kmaktan korkuyorum.
sembolü” haline gelen ilk madenî kiosklardan birinde anlam yüklü bir Ayfle Çavdar

45
!f’in kaçmazlar›
Dünyada giderek bir kategori, bir sektör
haline gelen “ba¤›ms›z filmler”, Türki-
ye’de de epey yank› buluyor, hem üretim
hem tüketim ba¤lam›nda. ‹yi film çekmek
için illâ büyük bütçeler de¤il, esasen fikir
ve emek gerekti¤ini gösteren pek çok ta-
ze filmi aya¤›m›za getiren !f ‹stanbul
Uluslararas› Ba¤›ms›z Filmler Festivali,
yedinci y›l›na girerken kültür hayat›m›z›
canl› k›lmaya da devam ediyor. Esas ola-
rak Beyo¤lu AFM Fitafl sinemas›nda (14-
24 fiubat aras›nda) düzenlenen festival,
bu sene Ankara’ya (28 fiubat - 2 Mart ara-
s›nda), geçen seneki gibi Caddebostan’a,
ayr›ca ‹stinye’ye de tafl›n›yor.
Bu sene en Michael Moore, filmde,
Yasak bölge
çok ilgiye mazhar Küba’ya tedavi için
olacak filmlerin götürdü¤ü ABD
bafl›nda “müzikli” vatandafllar›yla
olanlar geliyor.
“Glass: Philip’in MICHAEL MOORE “SICKO”YU ANLATIYOR
12 Bölümde Por-
tresi”nin yan›nda
rock damar›ndan
yürüyen yap›mlar a¤›rl›kta: Scott Walker,
Kübal›lar yapabiliyorsa...
Joy Division, Sigur Rós belgesellerinin ya-
Michael Moore’un 2007 Cannes Film Festivali’nde ödüllendirilen filmi “Sicko” (Hasta)
n›s›ra, Antony, Devendra Banhart, Coco- !f ‹stanbul Ba¤›ms›z Film Festivali’nde...
Rosie ve Vashti Bunyan’›n gaml› neo-folk
dünyas›na bakan David Kleijwegt filmi “Sicko”da kötüleri hiç konufl- söylenebilir mi? Sonuçta, Amerikan
“Ölümsüz Çocuklar”a dikkat. Rock tarihi- turmuyorsunuz. Art›k kimse si- sa¤l›k sisteminin matah bir yan› ol-
nin efsane foto¤rafç›lar›ndan biri olmas› ze konuflmay› kabul etmedi¤i mad›¤›n› herkes görüyor herhalde.
hasebiyle, Annie Leibovitz’in hayat›na ve için mi? “Sicko” bütün partileri, bütün taraf-
eserlerine odaklanan “Objektiften Yans›- Michael Moore: Hay›r, farkl› lar› dikey kesen bir film. Herkes
yan Bir Yaflam” da belki müzikli bir film bir üslûp benimsemek, ma¤dur- hasta oluyor, herkesin sa¤l›k gü-
say›l›r... lara, ac› çeken insanlara daha vencesi sorunu var, herkesin tedavi
yak›n durmak istedim. Hakk›m- ve ilaç ihtiyac› var, her yafll›n›n ba-
Inland Empire da kopart›lan gürültü pat›rt›dan k›m ihtiyac› var. Bu filmden yaln›z-
usand›m. Aleyhimde çekilen on ca sigorta ve ilaç sektörünün yöne-
küsur belgeselden yoruldum. O ticileri rahats›z olacakt›r.
filmlerle bir “anti-Moore” festi- Sa¤l›k sisteminin çökmüfl olmas›na
vali yap›labilir. kimse itiraz etmiyorsa, bu konuda
Baz› olgular› manipüle etti¤iniz söy- nefes tüketmenin mânâs› ne?
leniyor... As›l çökmüfl olan sistemin bütünü. Kon-
General Motors’un bataca¤›n› söyledim, gre ve Beyaz Saray, petrol endüstrisine
batt›. ABD’deki ateflli silahlar sorununa para ve nüfuz aç›s›ndan rakip durumda-
David Lynch’in son filmi “Inland Em- dikkat çektim, ard›ndan gelen silahl› sal- ki bu iki endüstri taraf›ndan sat›n al›n-
pire”, Coen Biraderler’in yeni süksesi “‹h- d›r› olaylar›n› herkes gördü. Irak’a aske- m›fl durumda; yönetim onlara gebe. ‹laç
tiyarlara Yer Yok” zaten kaçmazlar aras›n- rî müdahalenin nükleer silahlar gibi ya- ve özel sa¤l›k sigortas› flirketleri sistemi
da. Kara Afrika’ya ›fl›k tutan Wim Wen- lan kan›tlara dayand›r›ld›¤›n› söyledim, kontrolleri alt›nda tutuyor. Rüzgâr›n
ders’li ortak belgesel “Görünmeyenler”, hakl› ç›kt›m. ABD, Bat› dünyas›nda ge- hangi yönden esti¤ini ve bu meselenin
zengin sitele- nel sosyal güvenlik sisteminin olmad›¤› Bu filmden ABD iç politikas›n›n bir numaral› konu-
riyle komflu ‹htiyarlara tek ülke, sigorta flirketlerinin kamunun yaln›zca su oldu¤unu biliyorlar. Evrensel sa¤l›k
yer yok sigorta ve ilaç
gettolar›n ara- paras›yla finanse edildi¤i tek ülke. Bu hizmetlerinin kendileri üzerinden yürü-
s›ndaki s›n›fsal flirketlerin amac› insanlar› tedavi etmek sektörünün tülmesini sa¤lamak, böylece müstehcen-
uçurumu bir de¤il, kârlar›n› maksimize etmek. yöneticileri li¤e varan kârlar elde etmeye devam et-
linç hikâyesiyle Seyircilerinizin bir bölümü siyasî gö- rahats›z mek ve yat›r›mc›lar›n› hoflnut etmek için
anlatan “Yasak rüfllerinizi paylafl›yor, ama bir bölü- olacakt›r. ellerinden geleni yap›yorlar.
Bölge”, porno ve kitsch üzerinden bir sis- mü de karars›zlar saf›nda. Sizin kör Evrensel sa¤l›k Filminiz Kanada sa¤l›k sistemini adeta
tem mücadelesi yürüten Kanadal› yönet- gözüm parma¤›na üslûbunuz insanla- hizmetlerinin ütopya gibi sunuyor. Kanada sistemini
men Bruce LaBruce’un bir zombi hikâye- r› ikna etmek için iyi bir tarz m›, yok- kendileri elefltiren, hastanelerde uzun kuyruklar
siyle kapitalizmi hedef tahtas›na koydu¤u sa insanlar›n size kulak t›kamalar›na üzerinden oldu¤unu söyleyen Amerikal›lar›, bir-
“Otto...” da üç Express tavsiyesi. “Kefl!f”, m› sebep oluyor? yürütülmesini kaç mutlu Kanadal›ya mikrofon tutarak
“Meksika Dalgas›”, “Baflka Aflk”, “Geze- 2003 Oscar töreninde, uydurma gerekçe- sa¤lamak, yalanl›yorsunuz. Bu pek bilimsel bir
gen, ‹nsan”, “Yaflama Sanat›” da mercek- lerle savafla sürüklendi¤imizi söylemifl böylece yol olmasa gerek...
le bak›lacak bölümlerden... ve yuhalanm›flt›m. O zamanlar, Ameri- müstehcenli¤e Kanadal›lar sistemlerinden memnun.
kal›lar›n yüzde 20’si benimle ayn› fikir- Evet, kusurlar› da olan bir sistem. En
varan kârlar
deydi. Sessiz sedas›z çekip gitmek yeri- temel kusuru, yeterince kaynak aktar›l-
elde etmeye
ne, “Fahrenheit 9/11”i yapt›m. Bunun mamas›. Bu konudaki daha derinleme-
devam
sebebi, Amerikal›lar›n büyük ekseriyeti- sine tahlilleri internet sitemde bulabi-
nin ikna edilebilir, iyi niyetli, yüce gönül- etmek ve lirsiniz. Ama flu kadar›n› söyleyeyim:
lü oldu¤una ve sonuçta do¤ru olan› yap- yat›r›mc›lar›n› Kanada’da ortalama ömür, ABD’de-
mak istediklerine inanmamd›r. Bugün, hoflnut etmek kinden uzun. Bunun da herhalde sa¤l›k
ülkenin yüzde 70’iyle Bush konusunda için ellerinden sistemiyle bir iliflkisi vard›r.
Ploy hemfikirim. Sadece, biraz zaman ald›. geleni Frans›z ve Küba sistemlerine övgüler
“Sicko”da kolay bir hedef seçti¤iniz yap›yorlar. düzüyorsunuz, Küba’ya gidip Che’nin
46
k›z›yla söylefli yap›yorsunuz. SA⁄LIKTA AMER‹KAN S‹STEM‹YLE FRANSA S‹STEM‹ KARfiILAfiTIRMASI
Fransa, Küba, Che... Amerikan sa-
¤›n› sinir etmek mi istiyorsunuz?
Ben halka, medyadan ve bu ülkeyi
yöneten siyasî ayg›ttan daha fazla
Özel sigorta endüstrisi mant›¤›
de¤er veriyorum. Hep ayn› terane Michael Moore “Sicko”da Yeni Dünya’yla eskisinin sa¤l›k sistemini karfl›laflt›r›yor,
anlat›l›yor: Fransa kötüdür, köhne- ABD karfl›s›nda Fransa’y› övüyor. ‹ki sistem aras›ndaki fark› New York Üniversitesi’nde
dir, ödlektir. Fransa’n›n kabahati ekonomi ve sa¤l›k hizmetleri yönetimi profesörü olan Victor G. Rodwin anlat›yor...
ne? Onlar›n deste¤i olmasayd›,
ABD kurulamazd›. New York lima- Geçti¤imiz günlerde ABD’de yay›nlanan son kitab›- ayene ücretleri, Fransa’da oldu¤u gibi, her y›l hekim
n›ndaki heykel onlar›n arma¤an›. n›zda (“Universal Health Insurance, How Sustainab- örgütleriyle devlet aras›ndaki müzakereler sonucu be-
11 Eylül’de derhal tepki verdiler. le? Essays on the French Healthcare System” / Evren- lirlenmiyor.
Ve ‹kinci Dünya Savafl›’nda onlar sel Sa¤l›k Sigortas› Ne Derece Sürdürülebilirdir? Bir de meflhur HMO sistemi var...
için yapt›klar›m›za ebediyyen mü- Frans›z Sa¤l›k Sistemi Üzerine Denemeler), Ameri- Health Maintenance Organisations (Türkiye’deki sa¤l›k
teflekkirler. Fransa, dünyadaki en kal›lara Frans›z sa¤l›k sisteminin iyi yanlar›n› gös- ocaklar› benzeri bir yap›) hastalar›n do¤rudan baflvura-
iyi sa¤l›k sistemine sahip. Bunu termeye çal›fl›yorsunuz. Ça¤d›fl›l›kla suçlanmaktan bildikleri sa¤l›k merkezleri. Hastalar katk› paylar›n›
söyleyen ben de¤ilim, Dünya Sa¤l›k çekinmediniz mi? ödüyor. Ancak, HMO hekimlerine muayene olmaya
Örgütü. Küba’ya gelince, orada bir Victor G. Rodwin: Gastronomi ve moda haricinde, mecburlar. HMO’lar›n yüzde 70’ini “managed care or-
film çekmek istedi¤inizde, en iyi Fransa ABD’de pek ciddiye al›nmaz. Fransa denince ganizations” denen kâr amac› gütmeyen özel kurulufl-
görüntüleri vermek isteyeceklerdir insanlar›n akl›na kamusal politikalar, merkeziyetçilik, lar oluflturuyor. Sa¤l›k sektörünün borsada bu kadar
elbette. Ama, Dünya Sa¤l›k Ör-
yüksek vergiler, ekonominin küreselleflti¤i ça¤da hâlâ büyük oranda ifllem hacmine sahip oldu¤u ABD’den
güt’ünün Küba’n›n sa¤l›k sistemini
anakronik politikalar uygulayan bir toplum geliyor. baflka bir ülke yok dünyada. Amerikal›lar, kendilerine
parmakla göstermesi ve Latin Ame-
Halbuki, Frans›z sisteminden ö¤renilecek çok fley var. seçme özgürlü¤ü tan›mayan bir sistemi kabul ediyor.
rikal›lar›n sa¤l›k hizmeti almak için
Fransa’da herkes güvence alt›nda, istisnas›z herkes. Fransa’da istisnas›z herkes sa¤l›k sigortas› güvencesi-
Küba’ya ak›n etmeleri de bofluna
de¤il herhalde. Kübal›lar›n ortala- Hem kamu sektörü, hem de özel sektör var. Sistemin ne sahip. ABD’de ise nüfusun yüzde 20’si güvenceden
ma ömürlerinin ABD’lilerden uzun ana yap›s› çok sa¤lam. Çok daha kaliteli bak›m sa¤la- mahrum.
olmas›n›n da bir sebebi var mutla- yabilmek için hastaneler, klinikler ve belediye hastane- Hiçbir güvencesi olmayan bu insanlar kim?
ka. Castro’ya veya rejimine amigo- leri aras›ndaki entegrasyon nas›l daha iyilefltirilebilir Bunlar›n büyük ço¤unlu¤unu düflük ücretlerle çal›flan,
luk yapm›yorum, sadece yurttaflla- düzeyinde sorunlar› tart›fl›yorlar. ABD’deyse, hiçbir “çal›flan yoksullar” denen insanlar oluflturuyor. Sigor-
r›ma flunu söylüyorum: Biz sa¤l›k güvencesi olmayan insanlar›n say›s› h›zla art›- ta primlerini ödeyebilecek durumda olmayan küçük
ABD’yiz, Kübal›lar yapabiliyorsa yor ve sa¤l›k hizmetlerinin niteli¤i çok eflitsiz.
biz de yapabiliriz. Amerikan sistemini nas›l tarif edersiniz?
“Sicko”yu yapman›n en zor tara- ABD’deki çok parçal› ve merkezsiz bir sistem. Bütün
f› neydi? nüfusu güvence alt›na alan bir sistem yok. Bu, bir Fran-
Filmi sigortalatmak. Sigorta flirket- s›z için tahayyül edilebilir ve kabul edilebilir bir fley
leri hakk›ndaki bir filmi sigortala- de¤il. ABD’de, özel sigortac›l›k sektörü etraf›nda orga-
malar› için bir sigorta flirketini nas›l nize olan bir sistemin mant›¤› iflliyor.
ikna debilirsiniz? Sonuçta, Kan- Somut bir örnek üzerinden gitsek, bir Amerikal›
sas’ta küçük bir flirketi olan bir si- bronflit oldu¤unda ne yap›yor?
gortac› bulduk. Galiba, Cumhuri- Bu, yafl›na, gelirine ve iflvereninin durumuna göre de-
yetçi Partili olmayan tek sigorta flir- ¤iflir. 65 yafl›n üstündeyse, Medicare sisteminden fay-
keti sahibiydi. dalan›r. Bu sistem Fransa’daki sa¤l›k sigortas› sistemi-
Filminizde maddî hatalar oldu-
ne benziyor, ancak bir farkla: ABD’de siz önce ödeme-
¤unu iddia edecekler ç›kacak m›
yi yap›yorsunuz, sonra size geri ödeme yap›l›yor ve iflletmelerde çal›fl›yorlar. Bir kiflinin tamamen sigorta-
sizce?
hastaya düflen katk› pay› çok daha yüksek. Yoksulluk s›z, güvencesiz kald›¤› süre ortalama iki y›l. Sonra, ya
“Fahrenheit 9/11”de tek bir hata
s›n›r›n›n alt›ndaki bir hasta söz konusuysa, Medica- sigortal› bir ifl buluyor ya da Medicaid’den yararlanma
bulana 10.000 dolar ödül verece¤i-
mi ilân etmifltim. Bir ödeme yap- id’den faydalan›yor. Bu, eyaletten eyalete de¤iflen bir hakk› elde edecek kadar yoksullafl›yor. National Insti-
mak zorunda kalmad›m. Filmle- sistem, yaklafl›k 40 milyon Amerikal›y› kaps›yor. He- tute of Medicine’›n yapt›¤› bir araflt›rma, sigortas› ol-
rimdeki her olgu do¤rudur. Yo- men hemen bütün masraflar› karfl›l›yor, ancak hekim- mayanlar›n ölüm riskinin, sigortas› olanlardan yüzde
rumlar da benim yorumlar›md›r, lere çok düflük ücret veriyor. Hekimler muayenehane- 25 daha fazla oldu¤unu ortaya koyuyor. Ancak, bir
kimilerine göre yanl›fl olabilir, ama lerinde bu kapsamdaki hastalar› kabul etmenin kendi- ölüm kal›m durumunda, özel hastaneler de hastan›n
bana göre do¤ru yorumlard›r. lerine bir kazanç getirmedi¤ini düflündüklerinden faz- hayatta kalmas› için zorunlu ifllemleri yapma mecburi-
‹nsanlar› hem e¤lendirmeyi, hem la tetkik isteme yoluna gidiyorlar. New York’ta, Medi- yetinde.
de a¤›r konularda düflündürmeyi caid çerçevesinde muayene ücreti yaklafl›k 20 dolar, Böyle bir durumda ödemeyi kim yap›yor?
nas›l baflar›yorsunuz? halbuki ayn› hekim yafll› bir hastay› muayene etti¤inde Kamu hastanelerinin harcamalar›n› yerel yönetimler
Film çekerken hep hayalî bir seyirci 100 dolar al›yor. Bu, çok çarp›c› bir eflitsizlik. Hastalar finanse ediyor. Ancak sorun flu ki, ABD’nin bütün böl-
koltu¤unda otururum. ‹nsanlar›n özel muayenehanede ifllerinin yokufla sürülece¤ini bil- gelerinde kamu hastanesi bulunmuyor, sadece büyük
hafta boyunca çal›flt›klar›n›, hafta- diklerinden, acil servislere ya da kamu hastanelerinin flehirlerde var.
sonunda e¤lenmek istediklerini ve polikliniklerine gidiyorlar. Oralarda da saatlerce s›ra Sa¤l›¤a Fransa’dan daha fazla harcama yapan
e¤lenmek için sinemaya gittiklerini bekliyorlar. ABD’de, 48 milyon güvencesiz insan olmas›n› nas›l
akl›mdan ç›karmam. Ayr›ca, siyaset Amerikal›lar›n ço¤unlu¤u nas›l bir güvenceye sahip? aç›kl›yorsunuz?
ve e¤lence benim için birbirleriyle Amerikal›lar›n yüzde 58’i, iflverenlerinin sa¤lad›¤› özel Evet, biz GSMH’n›n yüzde 16’s›n› sa¤l›¤a harc›yoruz,
çeliflen fleyler de¤il. E¤lenceli bir sa¤l›k sigortas› sahibi. Bunlar›n koflullar› sigorta flirket- Frans›zlarsa yaklafl›k yüzde 10’unu ay›r›yor. Ancak,
film yapmay› becerebilirsem, ko- lerine göre de¤ifliklik gösteriyor. Büyük iflverenler ge- sa¤l›k sektöründeki bütün ürün ve hizmetlerin, t›bbî
mik ya da hüzünlü bir film yapabi- nelde daha iyi güvence sistemleri sunuyorlar. Sigorta- personelin ücretleri de dahil, bedeli bizde çok daha
lirsem, siyaseten söylemek istedik-
l›lar›n çok küçük bir k›sm› (yüzde 3) Fransa’dakine yüksek. Bizde yatak bafl›na düflen hemflire say›s› da da-
lerimi de güçlü bir flekilde ifade
benzer haklara sahip; onlar herhangi bir rahats›zl›kta, ha fazla; daha yüksek ve daha maliyetli teknoloji kul-
edebilirim.
Çeviren: Siren ‹demen

istedikleri hekime ya da sa¤l›k kurulufluna baflvurabi- lan›l›yor. Bunun yan›s›ra, çok büyük bir harcamay› yö-
Hep büyük hedeflere yöneldi-
niz. Bundan sonraki hedefiniz lir ve masraflar› karfl›lan›r. Muayene ücretinin de tek- netim konusunda yap›yoruz, çünkü yüzlerce farkl› si-
ne olacak? tip olmad›¤›n› belirtmek laz›m. Ücretler oturdu¤unuz gorta mevcut ve her birinin farkl› protokolleri, öde-
Çeviren: S.‹.

Bilmem. Bu filmin nas›l tepki flehre göre de¤ifliyor. En pahal› yer New York. E¤er bir me ve denetleme mekanizmalar› var. Sonuçta, asl›n-
alaca¤›n› görmek istiyorum. dahiliye uzman›na giderseniz, asgarî 100 dolar ödeme- da bizim sistemimizde çok büyük bir israf söz konu-
Belki de bir romantik komedi- niz gerekiyor. Medicare sisteminde, 65 yafl üzeri kiflile- su, ama tuhaf olan, dünyan›n pek çok ülkesinin
nin vakti gelmifltir. rin sa¤›k masraflar›n›n yüzde 70-80’i karfl›lan›yor. Mu- ABD’yi örnek almas›.
47
TMAZ
TU
IM
TA K

alan› Müdürü, Gençlik Spor ‹l Müdürü, Sosyal


U
R
TA
Hizmetler ‹l Müdüründen oluflan bir geçici yö-
ADAM T
netim kurulu oluflturuldu. S›k›nt›l› bir y›l›n ar-
d›ndan üst üste yap›lan 12 kongreye ra¤men ku-
lübe yine sahip ç›kan olmad›. Valilik bu sefer ge-
çici yönetimin bafl›na Ç›nar Kaymakam› Hasan
Tanr›seven’i getirdi. O günden 2007 sonuna ka-
dar ayn› yönetim görevi sürdürdü.

“Gözümüz Diyarbak›rspor’un üzerinde”


Geçen y›l›n kas›m ay›nda Diyarbak›rsporlu fut-
bolcular alacaklar›n›n ödenmemesini gerekçe
göstererek idmanlara ç›kmama karar› ald›lar.
Valilik yine duruma el koydu. 1 trilyon 60 mil-
yar lira tak›ma ödendi. OHAL döneminde Di-
yarbak›rspor’a gizli OHAL bütçesinden destek
verilirken, bugün hangi paran›n harcand›¤› beli
de¤il. Devlet, hiçbir tak›ma göstermedi¤i ilgiyi
Diyarbak›rspor’a göstermeye devam ediyor.
Sürekli bir yokluk edebiyat› yapan, elle tutu-
lur bir baflar› yakalayamayan ve 9 trilyona yak›n
borç yaratan yönetim, y›l sonunda görevden ay-
r›ld›. Diyarbak›r Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 28

Devletin tak›m› Diyarbak›rspor Aral›k’ta yap›lacak kongre için Mahsun K›rm›z›-


gül ve eski Galatasaray yöneticisi Abdurrahim
Albayrak’›n da oldu¤u bir listenin yöne-
ski ad›yla 2. Lig, yeni ad›yla Bank Asya 1. time talip oldu¤unu aç›klad›. Ancak K›r-

E Lig tak›mlar›ndan Diyarbak›rspor’un yeni


baflkan›n›n seçilir seçilmez Genelkurmay
baflkan›yla görüflmesi dikkatlerden kaçmad›. Ku-
m›z›gül baflkanl›¤› düflünmedi¤ini
söyledi, Albayrak da pek oral› olmad›.
Zaten Vali bey, tak›m›n gerçek sahipleri-
lübün yeni baflkan›, Karayollar› Bölge Müdürü nin kendileri olaca¤›n› “Bizim de Diyar-
Adnan Öktüren, Büyükan›t’la bir ay içinde iki bak›r Valili¤i olarak Diyarbak›rspor’a
kez görüfltü. Bas›na kapal› yap›lan görüflmeler kay›ts›z kalmam›z mümkün de¤ildir.
sonras›nda aç›klama yapan Öktüren, "Y›llar önce Diyarbak›r Valili¤i’nin, Diyarbak›rs-
Diyarbak›rspor’da kulüp baflkan›yd›m. Yaflar por’da yanl›fl icraat yap›lmamas› nokta-
Pafla da burada görev yap›yordu. O dönem tak›- s›nda gözetim, kontrol ve denetimi de-
m› birinci lige ç›karm›flt›k. fiimdi ayn› baflar›y› vam edecektir. Gözümüz Diyarbak›rs-
tekrarlamak istiyoruz” dedi. Baflkan›n, tak›m› por’un üzerinde olacak” diye aç›k aç›k
dönemin Diyarbak›r’daki kolordu komutan› Bü- söyledi. Bunu rahatl›kla söylüyor, çün-
yükan›t’la birlikte 2000 y›l›nda nas›l flampiyon kü kongre delegelerinin ço¤u polis. Va-
yapt›¤›n› bilenler bu sözler üzerine epey endifle- Diyarbak›rspor’un yeni liye ra¤men birinin seçilmesi imkâns›z.
lendi. Çünkü o sezon Diyarbak›rspor’un tüm ra- baflkan› olan Karayollar›
kipleri, baflta Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ol- Bölge Müdürü Adnan Kimse yar›flmayd›, kurald› demesin
Öktüren’in ilk ifli devletin
mak üzere bürokratlar›n, federasyonun, siyasîle- yüksek makamlar›na biat Bu durumda haliyle devlet görevlileri
rin ve flehirdeki lumpen tak›m›n›n inan›lmaz etmek oldu. Yan›nda d›fl›nda kimse aday olmad›. Bunun üze-
bask›lar›na maruz kalm›flt›. Sadece rakipler de- götürdü¤ü hediyeler de rine eski baflkanlardan Adnan Öktüren
¤il, hakemler ve gazeteciler de tehdit edilip sindi- makam sahiplerinin tekrar baflkanl›¤a aday oldu. Delegele-
rildi ve flampiyonlu¤u hak eden Altay hiçe say›- zevklerine uygundu...
rin tamam›n›n oyuyla seçilen baflkan
l›p Diyarbak›rspor ikinci ligde flampiyon yap›ld›. Öktüren, ilk olarak Yaflar Büyükan›t’›n,
ard›ndan Tayip Erdo¤an ve Diyarbak›r-
Gizli, aç›k destekler l› Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in deste¤ini
Tan›l Bora’n›n deyifliyle, “herhangi bir flehir ve- ald›. CHP lideri Deniz Baykal da Diyar-
ya yöre tak›m› olman›n ötesinde, bir kimli¤in ifa- bak›rspor’un Süper Lig’e ç›kar›lmas›
desi Diyarbak›rspor: ‘Kürtlerin tak›m›’. Dayan- gerekti¤ini “Kendinize af ç›kar›yorsu-
d›¤› bu güçlü temsiliyet duygusuyla, bir ‘halk ta- su ve yine Diyarbak›r Erganili Fenerbahçe Bafl- nuz, kendi uygun gördü¤ünüz kesimleri affedi-
k›m›’ damar› var”d›. (3 Haziran 2005, Radikal) Bu kan› Aziz Y›ld›r›m baflta olmak üzere, çok yer- yorsunuz, teröristlere af ç›kar›yorsunuz. Terö-
nedenle sol cehahtan epey ilgi gören tak›m, 1996- den bask› gördüklerini söyleyecekti. ristlere af ç›karaca¤›n›za, Diyarbak›rspor’u Sü-
97 sezonunda ikinci lig flampiyonlu¤una oyna- Kulübe onlarca yönetici geldi, ama gidiflat per Lig’e al›n. Federasyon üzerine düfleni yap-
maya bafllad›ktan sonra devletin halkla bar›flma, de¤iflmedi. Tak›m hep devlet deste¤iyle ayakta mal›d›r. Kimse, bize ’yar›flmayd›, kurald›’ deme-
iliflki kurma arac› olunca ifller de¤iflti. Diyarba- durdu ve bünye tamamen buna al›flt›. 2004-2005 sin. O kurallar› herkesin, nerede, nas›l, niçin ih-
k›rspor bu tarihten itibaren devletin gizli ve aç›k sezonunda baflkanl›k yapan Ahmet Göksu’ya da lâl etti¤ini çok iyi biliyoruz" sözleriyle savun-
deste¤ini ald›. Aç›k destek kulübe Valilik arac›l›- özellikle bakmak gerekiyor. Göksu, tak›ma des- mufltu. Böylece Öktüren iktidar›n, muhalefetin
¤›yla verilen paralar, gizli destekse tak›m›n “ba- tek verildi¤ini “Abdülkadir Aksu’nun deste¤i ve askerin deste¤ini arkas›na alm›fl oldu.
flar›s›” için katakulliler çevirmekti. devlet deste¤i say›lmaz, çünkü o benim enifltem” Diyarbak›rspor’un eski günlere dönmesinin
Diyarbak›rspor, 2003’ün son iki haftas›nda diyerek reddediyor, bir yandan da kolordu ko- ilk flart›, bafl›ndaki yöneticilerden ve devlet tara-
küme düflme tehlikesi olan Elaz›¤spor’a “yat›n- mutan›n›n kendisine “senden sonra gelecek ada- f›ndan himaye edilmekten bir an önce kurtulma-
ca” futbolseverlerin nefretini bir kez daha üstüne ma akl›m›z yatmazsa kulübü teslim etmeyiz” de- s›. Bundan bir an önce kurtulamazlarsa bugün-
çekti. Bundan iki sezon sonra, 28 May›s 2005’te di¤ini gururla söylüyordu. Göksu’nun ad› Sedat lerini bile arayacak duruma düflecekler, o zaman
bu kez Diyarbak›rspor’un düflmemek için Sam- Peker’in adamlar›n›n flike konuflmalar›na da ta- baflta devlet kesesinden yöneticilik oynayan bü-
sun deplasman›ndan galibiyetle dönmesi gereki- k›lm›fl, Göksu bu yüzden ifade vermiflti. rokrat zevat olmak üzere, iyi gün dostlar›n›n
yordu. Diyarbak›r’›n üç puan ald›¤› maçtan son- 2005 sonunda yönetim topluca istifa ettikten hiçbiri ortada olmayacak. Onurlu, flerefli bir
ra Samsunspor baflkan› ‹smail Uyan›k, maç› ver- sonra devlet tak›ma bu kez aç›k aç›k el koydu. amatör Diyarbak›rspor, Avrupa flampiyonu bile
meleri için Diyarbak›rl› ‹çiflleri Bakan› Abdülka- Diyarbak›r Vali Yard›mc›s› Ahmet Ayd›n bafl- olsa devlet destekli Diyarbak›rspor’dan bin kez
dir Aksu’nun o¤lu Befliktafl yöneticisi Murat Ak- kanl›¤›nda Diyarbak›r ‹l Tar›m Müdürü, Hava- daha iyidir. – Murat Toklucu

48
Biraz merhamet et Fenerbahçe!
ürkiye Kupas› grup maçlar›n›n son gününde
T Alanya tatl› bir telâfl içindeydi. Fenerbahçe ilçeye
gelecekti; tribünler t›kl›m t›kl›m dolmufl, TFF 2.
Lig’deki (eski 3. Lig) Alanyaspor'un rakibiyle verece-
¤i mücadele bekleniyordu. Maç› Fenerbahçe 10-3 gi-
bi tuhaf bir skorla kazand›. On golün dördü, haftalar-
d›r ligde gol atamayan Mateja Kezman’dan geldi.
Futbol ve tüm sporlar bünyesinde öncelikle ada-
letli olma fikrini bar›nd›r›r. Bu nedenle tak›mlar fark-
l› liglerde, sporcular farkl› s›kletlerde mücadele eder. Ancak tüm ligleri
kapsayan kupa maçlar›nda farkl› liglerden tak›mlar birbirleriyle oynarlar.
Bu tip maçlarda büyük kulüplerin büyüklü¤ü, rakiplerinin sayg›nl›¤›n› da
korumalar›ndan gelir. Fenerbahçe'nin Alanya'ya on gol atm›fl olmas›, bü-
yük olman›n bu temel durufluna zeval getirdi.
Fenerbahçeli oyuncular, Alanyasporlu oyuncular›n ilçedeki itibar›n›
zedeledi. Bu futbolcular maç›n ard›ndan kalabal›¤a kar›flamad›lar. Soka¤a
ç›kt›klar›nda efl-dost onlara on golü hat›rlatt› büyük ihtimalle. Ya alay ko-
nusu oldular ya da teselli edilmek durumunda kald›lar. Daha önemlisi, on
gol yiyen tak›m›n oyuncular› kendi çocuklar›na s›k›nt›lar›n› yans›tmamay›
baflard› m› acaba?
Oysa Fenerbahçe 1994’te Aykut Kocaman'›n Trabzon’da att›¤› golle
flampiyon oldu¤unda Ali fien “nas›l koydu Aykut Kocaman” diye tezahü-
rat yaparken, golü atan Aykut flampiyonlu¤a sevinemedi¤ini, bu ma¤lûbi-
yetle Trabzonsporlu futbolcular için zor günlerin bafllayaca¤›n› söylüyor-
du. Ali fien’in s›rf bu tavr› yüzünden Aykut’u gözden ç›kard›¤› söylenir. O
dönem yine de Ali fien zihniyetinden farkl› davranan futbolcular›m›z var-
m›fl. Son Alanyaspor maç› gösterdi ki, Ali fien zihniyeti iliklerimize kadar
ifllemifl, numunelik de olsa, Aykut gibi sevebilece¤imiz futbolcu kalmam›fl.
– Onur Yaz›c›o¤lu

Irak futbolunun gözbebe¤i: Neflet Ekrem


ierra Leoneli Al Bangura’n›n edilmek istendi. Çal›flma izni için
S ola¤anüstü durumu nedeniyle gereken, ülkesinin FIFA s›ralama-
kendisine tan›nan imtiyaz ‹ngilte- s›nda ilk 70 s›rada bulunmas› flar-
re’de kalmas›n› sa¤lad›ktan birkaç t›n›, geçen senenin Asya flampiyo-
hafta sonra, yine bir futbolcunun nu, s›ralamada yaln›zca 71. olan
çal›flma izninin reddedilmesi dün- Irak tafl›may›nca Ekrem’e vize
ya futbolunun gündemine oturdu. ç›kmad› ve olanlar oldu. Geçen
Neflet Ekrem veya dünyada sene Irak’› Asya flampiyonlu¤una
daha yayg›n kullan›lan haliyle tafl›yan, savafl›n yaralar›n› unuttu-
Nashat Arkam, Manchester City ran ve bölünmüfl etnik kimliklerin
antrenmanlar›nda Sven Göran bir bayrak alt›nda toplanmas›na
Eriksson’u büyüleyince transfer neden olan Akram’a ülkesi sahip
ç›kt›. ‹ngiltere’nin Irak Büyükelçi-
si ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan ko-
nuyla ilgili bilgi vermeye bile da-
vet edildi. Ülkeye uygulanan am-
bargo nedeniyle pek maç yapa-
mayan Irak’ta halk, gözbebekleri
Akram’›n ‹ngiltere’de oynama iz-
nini koparaca¤› günü dört gözle
bekliyor. – Ali Murat Hamarat
Üç vahfli ruh
Müzik Eddie Vedder / Into the Wild

dolab›
(J-Records)
hris McCandless, Washington’daki üst s›-
C n›f yaflant›s›n›, üniversite e¤itimini, para-
s›n› pulunu, edindi¤i tüm iliflkileri terk eder
günün birinde. Niyeti maddiyatç› dünyadan
kurtulmak, do¤ayla bir olup farkl› bir manevi-
yat›n s›rr›na ermektir. Bu niyetle asla arkas›na
bakmaz. Öyle ki, bir süre sonra Alaska’n›n de-
rinliklerinde yitip gider. Kendisine ne oldu¤u
hiç bilinmez. Tahminler açl›ktan öldü¤ü yö-
nündedir... 1996’da Jon Krakauer’in Chris’i hi-
kâye eden roman› yay›nlan›r. Çok satan bu ki-
tap Sean Penn’in de ilgisini çeker ve nihayet on
küsur sene sonra hikâyeyi beyazperdeye uyar-
10 albüm lar. Filmin müziklerini de yak›n dostu Eddie
Amy Winehouse Back To Black Vedder’dan rica eder. Do¤rusu, bu ifl için on-
Babyshambles Shotter’s Nation dan daha iyisini de düflünemezdi Penn.
Cat Power Jukebox
Chris’in zihnine s›zabilecek, onunla ayn› fre-
Dertli Divani Hasbihal
kansta buluflacak üç-befl kifli varsa, biri de
Herbie Hancock River: The Joni Letters
Marianne Faithfull Broken English Vedder’d›r herhalde. O da hikâyesini anlatt›k-
Muammer Ketenco¤lu ‹zmir Hat›ras› lar› çocuk kadar materyalist dünyan›n kirin-
Radiohead In Rainbows den kendini sak›nmaya çal›flan vahfli bir ruh
Renaud Tournée Rouge Sang de¤il mi sonuçta?
Wyclef Jean Carnival vol.II Genellikle soundtrack’ler filmin atmosferi
olmadan soluk kal›rlar. Bu hiç öyle de¤il...
5 flark› Vedder’›n, son dönemde s›k s›k Pearl Jam al-
Jens Lekman Pocketful Of Money bümlerinin içine saklad›¤› akustik gitarl›, ban- kemli bölümler de bulunmuyor de¤il. Sean
Rod Stewart Some Guys Have All The Luck
jolu, ukuleleli eskizlerinin izinde, k›sac›k ama Penn’in görüntüleri eflli¤inde bir de sinemada
Sonic Youth Incinarete
gerçekten çok güzel bir folk albümü var elimiz- duymak için sab›rs›zlan›yoruz bu tüyler ürper-
Spoon Rhythm & Soul
Tarkan Vay Anam Vay de –içinde Indio cover’› “Hard Sun” gibi gör- ten flark›lar›. – ‹lker Aksoy

‹nternetin yükselifli ve özgürleflmesi


Saul Williams / The Inevitable Rise and Liberation of of NiggyTardust!” ise üçüncü albümü… David Bowi-
NiggyTardust! (Fader) e’nin Ziggy Stardust’›na kinaye yapan gangster Niggy
adiohead’in son albümünü kendi internet sitesin- Tardust karakterini yaratan Williams’›n alter egosu,
R den “gönlünüzden ne koparsa” diyerek bedava
da¤›tmas› ilk do¤rudan deste¤ini Trent Reznor ve Sa-
Ziggy’nin taban tabana z›dd›. Ziggy, uzak y›ld›zlar-
dan düfltü¤ü dünyam›zdaki banalli¤i tedavi etmeye
ul Williams’dan ald›. “In Rainbows”un ç›kt›¤› günler- çal›fl›yor ve hüsran yafl›yordu. Williams’›n Niggy’si
de “The Inevitable Rise and Liberation of NiggyTar- ise içine s›k›fl›p kald›¤› “zenci kliflelerine” cevab› bir
dust!”› bitirmek üzere olan iki kafadar, zaten ak›llar›- güzel yap›flt›r›yor. Hikâyesini de birbirinden güzel Marianne Faithfull /
n›n bir yerinde yeflermifl olan ayn› fikri Radiohe- endüstriyel rock ve gangsta rap parçalar›yla anlat›yor.
Rock kad›nlar›n›n ruhanî lideri”fizikî”
ad’den cesaret alarak hayata geçirdiler. K›sacas›, Saul Dört numarada muhteflem bir U2 cover’› da bulunu- aç›dan o –daha kitabî, “manevî” aç›-
Williams’›n sitesinden bu flahane albüme ücretsiz ula- yor: “Sunday Bloody Sunday”. dan belki Joni Mitchell’d›r. Çamurlu,
flabiliyorsunuz –yaln›z befl dolar öderseniz çok daha Trend Reznor, gidiflat›n muhasebesini yapm›fl. 2 k›rç›ll›, “anlat›mc›” sesiyle, taassubun,
kaliteli bir kay›t iniyor bilgisayar›n›za. Ocak itibariyle yaklafl›k 155 bin kiflinin indirdi¤i albü- mülkiyetçili¤in, fliddetin köküne kibrit
Saul Williams felsefe mezunu bir aktör, flair ve mü- me 28 bin kifli ödeme yapm›fl. Beflte bir oran Reznor’a suyu eken mazisiyle insan s›fat›n› çok-
zisyen, New York sanat camias›n›n önemli flahsiyetle- az gelip morali bozulsa da, bir önceki Williams albü- ça hak eden Marianne Faithfull, ikinci
rinden biri. Sahneyle tan›flmas› öncelikle fliirleri vas›- münün sadece 33 bin satt›¤› düflünülürse telâfla mahal ‹stanbul ç›karmas›na haz›rlan›yor. Bu
tas›yla oluyor. “Spoken word”den rap’e atlamas› da yok gibi. Zaten Reznor’›n kendisi de tan›t›ma hiç para sefer Aç›khava gibi büyük bir mekân-
zor de¤il elbette, ayn› yönde iki farkl› flerit bunlar. Wil- harcamadan bir y›ll›k turne program› yapabildiklerini da de¤il, Babylon gibi kendisine daha
çok yak›flacak, sahne daha mahrem
liams kâh birinde gaza bas›yor, kâh di¤erinde. The Fu- söylüyor, bunun geleneksel yollarla kolay yap›lama-
k›lacak küçük bir kulüpte ç›k›yor. Duy-
gees, Erykah Badu, KRS-One, Zack De La Rocha, De yaca¤›n›n hakk›n› veriyor. Üstelik bunlar sadece o site duk duymay›n demeyin, Marianne Fa-
La Soul, Coldcut, Will Old- için geçerli rakamlar. Baflka siteler- ithfull üç gece üst üste, 3-4-5 Mart ta-
ham, Serj Tankian, Rick Rubin den ve paylafl›m programlar›ndan rihlerinde ‹stanbul’da, Babylon’da!..
birlikte çal›fl›p çald›¤› müzis- indirilenlerle Williams’›n çok daha
yenlerden baz›lar› oluyor bu fazla insana ulaflm›fl olmas› pek Yeni Ceno 08 /
yolculukta. Baflrolde oynad›- muhtemel... Dolay›s›yla bu da¤›t›m
Ceneviz bölgesinde, yani Galata Kule-
¤›, Sundance ve Cannes’da sistemi pekâlâ iflliyor! Bir habere dibi’nde, Büyükhendek Cad. no:21’de
büyük ilgi gören 1998 yap›m› göre, Carl Barât da yeni Dirty Pretty ikamet eden GalataPerform’dan Yeni
“Slam” sonras› Wax Poetic ile Things albümünü ayn› flekilde ya- Ceneviz 08 ad›nda bir mini festival:
‹stanbul’a da gelmifl, Baby- y›nlamak istemifl, ancak ünlü me- A¤›rl›kl› olarak bu mekânda müzik üre-
lon’da da sahne alm›flt›... Gü- najerleri Alan McGee’den kesinlik- ten, elektronik ya da akustik do¤açla-
nümüz müzik dünyas›n›n en le ret cevab› gelince geri ad›m at- malara, ça¤dafl müzik bestelerine mey-
sa¤lam adamlar›ndan biriyle, mak zorunda kalm›fl... Olsun, az ya leden profesyonel ya da ö¤renci müzis-
Nine Inch Nails’in yarat›c›s› da çok, müzik tüccarlar›n›n kaleleri yenler 20-29 fiubat aras›nda konserler,
Trent Reznor’la yapt›¤› “The sald›r›ya u¤ruyor ya bafllang›ç için atölyeler düzenleyecek. Ayr›nt›lar
www.galataperform.com’da...
Inevitable Rise and Liberation bu da yeter! – ‹lker Aksoy

50
Ç›raklardan usta havalar›
Hariçten Gazelciler / Hariçten “Yollar”, “ustalar›m›z›n havas›-
Gazelciler (Kad›köy Müzik) d›r” diye bafll›yor ve bildik na¤me-
ariçten Gazelciler ‹zmit’ten, lerle sürüyor; sonras›nda ise Ha-
H körfez k›y›lar›ndan kopup ge- riçten Gazelciler, “mutluyuz ç›rak
len bir grup. Geçti¤imiz y›llarda olmaktan” diyerek bayra¤› devra-
Bar›flaRock baflta olmak üzere çe- l›yor. Bir dönem Mo¤ollar’›n ses-
flitli festivallerde ve mekânlarda lendirdi¤i “Ç›¤r›k”la bu veteran
dinledik onlar›. Kendi adlar›n› ta- gruba, abilerine, ustalar›na sayg›
fl›yan ilk albüm, geçti¤imiz ay›n duruflunda bulunuyorlar. Hemen
bafl›nda nihayet dinleyiciye ulaflt›. ard›ndan gelen “De¤il” ise toplu-
Grubun en önemli silah›, Ömür lu¤un ç›rakl›ktan ustal›¤a geçifli-
K›l›çarslan’›n yapt›¤› ça¤lama adl› nin ispat›. Ça¤lama soloyla aç›lan
enteresan alet: “Ba¤lama perdeli bu flark› albümün di¤er flark›lar›n-
elektro gitar” demek de mümkün dan ayr›l›yor, ayr› bir ilgiyi hak
buna, “gergin gitar telleri tafl›yan, ediyor. Bir yandan eski koflmalara
gövdesiz bir elektro ba¤lama” da. benziyor, di¤er yandan yepyeni.
Ama enteresan ve grubun imzas› Yüzy›llar öncesinden bir türkü gi-
niteli¤inde bir t›n›s› oldu¤u mu- bi dinlerken flark›y›, taptaze duy-
hakkak... gular uyan›yor insan›n içinde.
Hariçten Gazelciler asl›nda es- Hariçten Gazelciler’in flark›
ki bir grup. 2001’de kurulmufl. Bir sözlerinde de halk edebiyat›n›n iz-
süre ‹zmit barlar›nda müzik yap- lerini sürmek mümkün. Mesela,
m›fl, ancak bu yolla bir yere var›la- “Yer döflek / Gök yorgan etmedik
mayaca¤›n› anlay›nca kendi ken- mi?” ya da “Ah, flu hayat!.. Emanet
dini feshetmifl. Yak›n zamanda, al- mi yoksa vade mi? / Bir rüyada iç-
büm sürecinde küçük bir kadroyla ti¤imiz mayhofl bir bade mi?” Ara-
yenilenmifl. Ömür sadece ça¤la- da kula¤›m›za çal›nan “Bir baflba-
man›n tellerine dokunmuyor, gitar kan neye yarar?” dizesi kendimize
da çal›yor ve flark›lara sesini veri- gelmemizi sa¤l›yor ama bu, fena
yor. Bas gitar ve vokalde Murat Bo- bir fley de¤il. “Drama Köprü-
lat, davulda Turgay Çetin, di¤er sü”nün farkl› bir yorumuna rastla-
Hariçten Gazelciler. Kadroya kü- maksa tam bir sürpriz oluyor.
çük dediysek aldanmay›n, büyük Son kertede grubun kendisine
bir müzik yap›yorlar! Anadolu- b›rakal›m sözü: Yapt›klar›n›, “de-
pop’un izini sürüyorlar, ustalara ¤iflik oldu¤u kadar al›fl›ld›k, al›fl›l-
selâm çak›yorlar, kulaklar›ndaki d›k oldu¤u kadar de¤iflik” diye ta-
“bizim” sesleri d›flardan gelenlerle n›ml›yorlar ve “nev-i flahs›na mün-
harmanl›yorlar. Albümü ilk dinle- has›r müzik” diye nitelendiriyor-
yiflinizde yad›rgayaca¤›n›z bir lar. Körfezden gelen bu sese kulak-
müzik bu belki ama, sonra insan› lar›m›z› t›kamam›z zor. Bir yanda
sar›yor ve kendinizi flark›lara efllik Erkin Koray, di¤er yanda ZeN ve
ederken yakal›yorsunuz. hatta ayn› hattan gelen Ayyuka...
12+1 flark› var albümde. Son- Erzurumlu Emrah, Neflet Ertafl ve
daki “+1”, y›llar önce, 2004’te kay- Ruhi Su’yu da katarsan›z bunlara,
dedilmifl do¤açlama bir “Hariçten Hariçten Gazelciler’in müzi¤ine
Gazel”. Ömür ve Turgay’a Erim ulafl›r›z sanki. Ama sak›n müzikle-
Arkman (gitar), Ozan Y›lmaz rinin bu isimlere benzedi¤ini dü-
(klavye) ve art›k aram›zda olma- flünmeyin: Bunlar›n d›fl›nda, ama
yan Serkan Aktafl (bas) efllik ediyor onlardan beslenerek ve yapt›kla-
burada. Bu kay›t, Serkan’›n an›s›- r›n› gelifltirerek bambaflka bir
na albüme al›nm›fl. “Ahval ve fley yapm›fllar. Sonuçta, “ha-
fierait”le bafllayan albüm, so- riçten gazel okumak” denen
rulu cevapl› flahane vokal- fleyin ne oldu¤unu gösteri-
lerle süren reggae ritmli yorlar bize. Kay›ts›z kalma-
“Var m›?” ile sürüyor. yal›m. – Murat Meriç
sesi ne kurflunlarla, ne hapis cezalar›yla,
ARUNDHAT‹ ROY’DAN SOYKIRIM ÇA⁄I ÜZER‹NE ne de hakaretlerle susturulabilecek bir
hayk›r›fl oldu. O ses hayk›r›yor, f›s›ld›-

Çekirgeleri dinlerken
19 Ocak’ta Agos bürosunda konuflma yaparken Rakel Dink’in yan›nda Arundhati Roy da
yor, ezici sessizli¤i paramparça ediyor.
Dünyan›n Anadolu’da 90 küsur y›l önce
olmufl bir fleyi merak etmesine yol aç›-
yor. Hrant’›n düflmanlar›n›n gömmek is-
tedikleri bir fleyi. Unutmak istedikleri bir
vard›. Bo¤aziçi Üniversitesi’nin davetlisi olan Roy’un, Hrant Dink ‹nsan Haklar› ve ‹fade
fleyi. Evet, kendi ad›ma, ilk tepkim 1915
Özgürlü¤ü Konferans› kapsam›nda yapt›¤› konuflman›n bir bölümünü naklediyoruz...
hakk›nda bulabildi¤im her fleyi ö¤ren-
mek, tarih okumak, tan›kl›klar› dinlemek
rant Dink’le hiç tan›flmad›m, xie oldu. Bu, kuflkusuz çok tart›flmal› bir oldu. Bu olay olmasa yapmayabilece¤im

H bundan böyle bu flanss›zl›kla ya-


flamak zorunday›m. Yazd›klar›,
söyledikleri, yapt›klar›, nas›l yaflad›¤›
tarihten tek bir tan›kl›k.
Buraya “uluslararas› ayd›n” rolüne
bürünüp sizlere ders vermeye veya
fleyleri yapt›m.
fiimdi bu konuda bir fikrim, bilgiye
dayanan bir fikrim var, ama dedi¤im gi-
hakk›nda bildiklerimden hissediyorum 1915’te Anadolu’da meydana gelen olay- bi, buraya size bunlar› anlatmaya gelme-
ki, (bir y›l önce bugün ‹stanbul’da olsay- lara iliflkin sessizli¤i k›rmaya gelmedim. dim. Beyaz berelilerle savafl benim sava-
d›m) “Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Bunu yapacak olan sizlersiniz. Hrant fl›m de¤il, sizin savafl›n›z. Benim kendi
Hrant›z” yaz›l› pankartlarla onun tabu- Dink bunu yapmaya çal›flt› ve bedelini ülkemde baflka türlü beyaz berelilere ve
tunun yan›bafl›nda yürüyen yüz bin kifli- yaflam›yla ödedi. meflale tafl›y›c›lara karfl› verecek kendi sa-
nin aras›nda ben de olurdum. vafllar›m var. Bu savafllar birbirinden o
Tabutunun yan›nda yürürken acaba Beyaz bereliler kadar da farkl› de¤il. Ama yine de çok
neler geçerdi akl›mdan? Belki dostum Suikastin hem Hrant’› cezaland›rmak, önemli bir fark var aralar›nda: Türkiye’de
David Barsamian’›n annesi Araxie Barsa- hem de bu ülkede onun sadece söylene- Soyk›r›mlar›n suskunluk, Hindistan’da ise kutlama ve
mian’›n, ailesinin bafl›na gelenleri anla- mez olan› söyleme cesaretinden de¤il, resmen övgü var –hangisi daha kötü, gerçekten
tan sesi yank›lan›rd› kulaklar›mda. düflünülemez olan› düflünme cesaretin- tan›nmas› veya bilemiyorum. Zaman zaman suskunlu-
1915’te on yafl›ndaym›fl. Ad› flimdi Di- den ilham alm›fl olabilecek olanlara göz- inkâr› bugün ¤un utanca, utanc›n da vicdana iflaret et-
yarbak›r olan tarihî Dikranagert’in kuze- da¤› vermek için yap›ld›¤› aç›k. Hrant’› çokuluslu bir ti¤ini düflünüyorum. Bu fazlaca saf ve cö-
yinde bulunan köyü Dubne’ye üflüflen öldüren ve yapt›¤›yla iftihar ederek s›r›- ticaret ifli. mert bir yorum mu? Belki. Ama neden
çekirge sürülerini hat›rl›yordu. “Köyün tan katilin ateflledi¤i kurflunun mesaj› Tarihsel olgular saf ve cömert olmayal›m ki?
yafll›lar› telâflland›lar” demiflti, “çünkü buydu. Türk devletinin görüflüyle uyufl- veya adlî t›p
çekirgelerin kötüye alâmet oldu¤unu ke- mama cüretini gösteren Orhan Pamuk, kan›tlar›yla Gujarat katliam›
miklerinde hissedebiliyorlard›. Hakl›y- Elif fiafak ve di¤erlerinin ald›klar› ölüm ilgisi çok nadir. Hindistan’›n Gujarat eyaletinde, 2002’de
d›lar. Birkaç ay sonra tarlalarda baflaklar tehditlerindeki mesaj budur. Hrant, Türk Ahlâk›n Müslüman cemaate karfl› soyk›r›m yap›l-
hasada haz›r hale gelmiflti”. Ceza Yasas›’n›n Türklü¤ü alenen afla¤›- bu tabloda d›. Hindistan’›n nüfusunun hemen he-
Araxie, “ayr›ld›¤›m›zda ailemde 25 lamay› suç sayan 301. maddesinden üç kuflkusuz men yüzde 10’u Müslüman, yani yakla-
kifli vard›” diyor: “Bütün erkekleri ald›- kez yarg›land›. Bu mahkemelerin her bi- hiç yeri yok. fl›k 100 milyon kifli. Türkiye’nin nüfusun-
lar. Babama ‘silah›n nerde?’ diye sordu- ri, Türk devletinin Türkiye’nin faflist ha- Bu, sald›rgan dan fazla. Soyk›r›m sözcü¤ünü bilerek
lar. ‘Satt›m’ dedi. Bu sefer, ‘git getir’ de- reketine gönderdi¤i, Hrant’›n meflru bir bir üst düzey ve Birleflmifl Milletler Soyk›r›m Suçunu
diler. O da almaya Kürt köyüne gitti, hedef oldu¤una dair birer iflaret oldu. pazarl›k süreci; Önleme ve Cezaland›rma Sözleflmesi’nin
orada dövüp üstündeki bütün giysilere Gerçe¤i söylemek Türklü¤ü nas›l BM’den çok, 2. maddesinde yer alan tan›ma uygun
el koydular. Geri geldi¤inde –bunu bana afla¤›layabilir? Türklü¤ün ne oldu¤unu Dünya Ticaret olarak kullan›yorum. Soyk›r›m, faili orta-
annem anlatt›– ç›r›lç›plak, hapse att›lar, s›n›rlamaya ve bunu tan›mlamaya kimin Örgütü’nün ya ç›kar›lmam›fl bir suç için toplu ceza-
kollar›n› kestiler... Ve hapiste öldü. Ve hakk› var? alan›na giren land›rma olarak bafllad›.
bütün erkekleri tarlaya götürdüler, elle- Hrant Dink susturuldu. Fakat onun bir süreç. Dikkatle planlanm›fl bir sözde misil-
rini ba¤lad›lar ve atefl ettiler, hepsini öl- öldürülmesine sevinenler bilsin ki, yap- lemeyle faflist milisler taraf›ndan örgüt-
dürdüler.” Araxie ve ailenin di¤er kad›n- t›klar› geri tepti. Sessizlik yerine, büyük lenmifl ve Gujarat hükümeti taraf›ndan
lar› tehcir edildi. Tek hayatta kalan Ara- bir gürültü yaratt› bu cinayet. Hrant’›n desteklenen silahl› çeteler 2 bin Müslü-
man› güpegündüz katletti. Müslüman
Foto¤raf: Koray Çal›flkan

kad›nlara topluca tecavüz edip diri diri


yakt›lar. Müslümanlar›n dükkânlar›, ifl-
yerleri, ibadethaneleri ve camileri siste-
matik bir flekilde yok edildi. 150 bin insan
evini terk etmek zorunda b›rak›ld›. Bun-
lar›n ço¤u bugün bile suyu, kanalizasyo-
nu, sokak lambalar›, sa¤l›k hizmeti olma-
yan, bir k›sm› çöp y›¤›nlar›n›n üzerine
kurulmufl gettolarda yafl›yorlar, ikinci s›-
n›f vatandafl addediliyorlar. Sivil ve polis
katillere ise sahip ç›k›ld›, ödüllendirildi-
ler, terfi ettirildiler. 2004’te Tata ve Reli-
ance holdinglerinin önde gelen sanayici-
leri, finans-kapitalin hayalindeki yerin
Gujarat oldu¤unu ilan etti.
Gujarat soyk›r›m›, Gujarat gururu-
nun, Hindulu¤un, hatta Hintlili¤in
özü/örne¤i/zirvesi olarak ars›zca övül-
dü. Modernite ve demokrasinin dil ve
araçlar›n› ak›ll›ca kullanan kampanyalar-
da, bu zehirli maya, Gujarat’ta seçim ka-
zanmak için üst üste iki kez kullan›ld›.
Cellat Narendra Modi bir halk kahrama-
n› haline geldi ve Hindu sa¤›n›n partisi
Bharatiya Janata Partisi (BJP) taraf›ndan
53
Hindistan’›n di¤er eyaletlerindeki kam- dan yaklafl›k 400 y›l sonra karfl›m›zda ayak bas›p milyonlarca yerliyi, yani yerli
panyalara kat›lmaya davet edildi. günümüz Hindistan›ndan Gujarat soyk›- ahalinin hemen hemen yüzde 90’›n› yok
Soyk›r›mlar aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, r›m›n›n elebafl›lar›ndan Babu Bajrangi: eden bir katliam bafllatt›¤› Colombus gü-
Gujarat soyk›r›m›, Kongo, Ruanda ve “Tek bir Müslüman dükkân› b›rak- nü kutlanmaya devam ediliyor. K›z›lde-
Bosna’da milyonlarca insan›n öldürül- mad›k, her fleyi atefle verdik. Baltalarla rililere çiçek virüsü yüklü battaniyeler
dü¤ü olaylarla karfl›laflt›r›lamaz. Hindis- parçalad›k, yakt›k y›kt›k. Onlar› yak- da¤›tmak gibi parlak bir fikrin babas›
tan’da yap›lm›fl ilk soyk›r›m da de¤ildir. makla do¤ru yapt›¤›m›za inan›yoruz olan Lord Jeffrey Amherst’in ad›, Mas-
Örne¤in 1984’te Delhi sokaklar›nda üç çünkü bu piçler ölülerini yakmazlar, sachusetts’te bir üniversite kentine ve iti-
bin Sih, Kongre Partisi’nin himayesinde- bundan korkarlar. Onlar› öldürdükten barl› bir sosyal bilimler kolejine verilmifl-
ki katiller taraf›ndan katledildi. Fakat sonra döndüm, ‹çiflleri Bakan›’n› arad›m tir. Amerika’n›n ikinci holocaust’unda
Gujarat soyk›r›m› daha büyük, daha ge- ve yat›p uyudum. Kendimi büyük bir yaklafl›k 30 milyon Afrikal› kaç›r›l›p köle
liflkin ve sistematik bir vizyonun parças›. fley yapm›fl hissediyordum.” olarak sat›ld›, hemen hemen yar›s› yolda
Babu Bajrangi’nin arkas›nda Gujarat Birlik (ittihad) öldü. Fakat 2002’de ABD heyeti, kölecili-
Soyk›r›m›n tan›m› baflbakan› Narendra Modi’nin deste¤i, ve ‹lerleme ¤i ve köle ticaretini suç olarak tan›may›
‹nsanlar, yüzy›llarca, daha ad› konulma- polis korumas› ve halk›n›n sevgisi oldu- (terakki) reddederek Durban’da yap›lan Irkç›l›¤a
m›flken soyk›r›mlar yapt›lar ve soyk›r›m- ¤unu söylememe gerek yok. Özgür bir çoktan beri Karfl› Dünya Konferans›’n› terketti. Çün-
lara u¤rad›lar. Soyk›r›m sözcü¤ünü ilk insan olarak Gujarat’ta zenginleflmeye soyk›r›m›n ikiz kü, görüyorsunuz, o ça¤da kölecilik ya-
kez 1943’te Raphael Lemkin kulland›. Ve devam ediyor. Onun suçlanamayaca¤› koordinatlar› sald›. ABD yüz binlerce sivilin ölmesine
sözcük, Nazilerin yapt›¤› Musevi katlia- tek suç “soyk›r›m› inkâr” suçu. olagelmifltir. yol açan Tokyo, Hiroflima, Nagazaki,
m› sonras›nda, 1948’de BM taraf›ndan Soyk›r›m› inkâr, alenen ›rkç›, kana ‹ttihad projesi, Dresden ve Hamburg bombard›manlar›-
benimsendi. BM Soyk›r›m Suçunun Ön- susam›fl zafer coflkusunun radikal bir tü- Hindu n›, soyk›r›m bir yana, suç olarak tan›ma-
lenmesi ve Cezaland›r›lmas› Sözleflme- rüdür. “Hiroflima ve Amerika” kitab›n›n milliyetçili¤ini y› da reddetmifltir. (Buradaki sav, devle-
si’nin 2. maddesinde Soyk›r›m flöyle ta- yazar› Profesör Robert Jay Lifton, “inkâr” öneriyor. tin sivilleri öldürmek kast›yla hareket et-
n›mlan›r: “Bu sözleflme bak›m›ndan, diyor, “katillerin katletmedi¤ini, kurban- Terakki memifl oldu¤udur. “Talî hasar” kavram›-
ulusal, etnik, ›rksal veya dinsel bir gru- lar›n öldürülmedi¤ini söylemek demek- projesinin n›n ortaya ç›kmas›n›n ilk aflamas› buy-
bu, k›smen veya tamamen ortadan kal- tir. ‹nkâr›n dolays›z sonucu, gelecekte ye- hedefi ise y›lda du.) II. Dünya Savafl›’n›n sonundan bu
d›rmak amac›yla ifllenen afla¤›daki fiil- ni soyk›r›mlara davetiye ç›karmas›d›r”. yüzde 10 yana ABD, 100 ülkeye 400 küsur kez aç›k
lerden herhangi biri, soyk›r›m suçunu büyüme h›z›na askerî müdahalede, 6000 küsur kez üstü
oluflturur: Gruba mensup olanlar› öldür- Soyk›r›ma kim karar veriyor? ulaflmak. Bu örtülü müdahalede bulundu. Buna Viet-
mek; grubun mensuplar›na ciddi surette Kuflkusuz bugün, soyk›r›m politikalar› projelerin her nam’› iflgal etmesi ve kuflkusuz en mü-
bedensel veya zihinsel zarar vermek; serbest piyasayla bulufltu¤unda, iflin psi- ikisinde de kemmel niyetlerle, üç milyon Vietnaml›-
grubu, fiziksel varl›¤›n› bütünüyle veya kolojik yönü, soyk›r›m› inkâr etmenin sa- soyk›r›m y›, yani nüfusun yüzde 10’unu yok etme-
k›smen ortadan kald›raca¤› hesaplanm›fl dece küçük bir k›sm›n› oluflturuyor. Ho- potansiyeli si de dahildir. Bunlar›n hiçbiri savafl suçu
yaflam flartlar›na maruz b›rakmak; grup locaust’lar›n ve soyk›r›mlar›n resmen ta- gizli. veya soyk›r›m kapsam›nda fiiller olarak
içinde do¤umlar› engellemek amac›yla n›nmas› veya inkâr› bugün çokuluslu bir kabul edilmemifltir. Kariyer çizgisi ken-
tedbirler dayatmak; grubun çocuklar›n› ticaret ifli. Tarihsel olgular veya adlî t›p disini 1945 Tokyo bombard›man›ndan
zorla bir baflka gruba nakletmek.” kan›tlar›yla ilgisi çok nadir. Ahlâk›n bu (bir gecede 100 bin ölü) Vietnam Sava-
Bu tan›m, gerçek veya hayalî siyasî tabloda kuflkusuz hiç yeri yok. Bu, sal- fl›’n›n mimarl›¤›na, oradan da Dünya
muhaliflerin cezaland›r›lmas›n› kapsa- d›rgan bir üst düzey pazarl›k süreci; Bankas› baflkanl›¤›na tafl›yan ve flu anda
mad›¤› için, tarihteki en büyük kitlesel BM’den çok, Dünya Ticaret Örgütü’nün rahat ülkesinde, rahat evindeki rahat kol-
katliamlar›n baz›lar›n› içine almaz. Bence alan›na giren bir süreç. tu¤unda oturmakta olan Robert MacNa-
“Soyk›r›m›n Tarihi ve Sosyolojisi” kitab›- Burada tedavüldeki akçe jeopolitik, mara flöyle diyor: “Mesele flu: ‹yilik yap-
n›n yazarlar› Frank Chalk ve Kurt Jonas- de¤iflen do¤al kaynaklar piyasas›, borsa mak için yapmaya mecbur oldu¤unuz
sohn taraf›ndan yap›lan tan›m daha uy- ve bildi¤imiz eski iktisadî ve askerî güç. kötülü¤ün miktar› nedir?”
gun. Soyk›r›m, “bir devlet veya bir baflka Bir baflka deyiflle, soyk›r›mlar genel- Robert Jay Lifton’un soyk›r›m inkâr›-
otoritenin, grup olma haliyle gruba üye likle tam da cezaland›r›ld›klar› nedenler- n›n daha fazla soyk›r›ma davetiye ç›kart-
olma hali fail taraf›ndan tan›mlanm›fl bir le inkâr ediliyor: Irksal/etnik/ dinî/ ulu- t›¤› saptamas›n› daha mükemmel ortaya
grubu yok etme kast›yla gerçeklefltirdi¤i sal ayr›mc›l›k sosuna yat›r›lm›fl iktisadî koyacak bir fley olabilir mi? Diplomatlar
tek tarafl› kitlesel katliamd›r” diyorlar. belirlemecilik. Kabaca, petrolün varilinin ve siyaset yorumcular› bunu kat› “reel-
Bu flekilde tan›mlanan soyk›r›m, örne¤in veya bir ton uranyumun fiyat›n›n düflü- politik”e ba¤layacakt›r.
Stalin, Mao, Pol Pot ve Suharto taraf›n- rülmesi veya yükseltilmesi, bir askerî üs Çabuk alevlenen Ortado¤u siyasetin-
dan ifllenen muazzam suçlar› içine al›r. kurulmas›na izin verilmesi veya bir ülke- deki müttefiki Türkiye hükümetine dost-
nin ekonomisinin d›fla aç›lmas›, hükü- luk jesti yapan ABD hükümeti, Türkiye
‹nkâr›n sonuçlar› metlerin soyk›r›m yap›l›p yap›lmad›¤›na hükümetlerinin Ermeni soyk›r›m›n› in-
1636’da John Mason önderli¤indeki ‹ngi- karar vermesinde belirleyici faktör olabi- kâr etmesi konusunda mutab›kt›r. ‹srail
liz Püritenlerinin Connecticut’ta gerçek- lir. Hatta soyk›r›m yap›l›p yap›lmayaca- hükümeti de öyle. Ayn› nedenlerle. On-
lefltirdi¤i Pequot K›z›lderilileri katliam› ¤›na karar vermesinde. Ve yap›l›rsa, bu- lara göre Ermeni halk› toplu bir halüsi-
flöyle aktar›l›r: nun rapor edilip edilmeyece¤ine ve e¤er nasyondan mustariptir.
“Alevlerden kurtulanlar k›l›çla öldü- rapor edilecekse, bu raporun ne yöne Ya insanl›k tarihinin en zalim soyk›-
rüldü, kimileri baltalarla paramparça meyledece¤ine. Örne¤in, ABD iflgali ön- r›mlar›ndan birinin kal›nt›lar›ndan yara-
edildi, kimileri k›l›çlarla delik deflik oldu, cesindeki ambargo rejimi alt›nda bir mil- t›lm›fl ‹srail’e ne demeli? P›trak gibi yay›-
pek az› kaçabildi. O gün yaklafl›k 400 ki- yon Irakl›n›n ölmesi soyk›r›m m›yd›? lan kolonilere, suyu sömürgelefltirmesi-
fliyi imha ettikleri san›l›yor. Onlar›n böy- (BM Irak ‹nsanî Yard›m Koordinatörü ne, Filistin halk›n› tar›m alanlar›ndan, ifl-
le alevlerde cay›r cay›r yand›¤›n›, kan de- Denis Halliday öyle oldu¤unu söylemifl- lerinden, akrabalar›ndan, okullardan,
reciklerinin alevleri söndürdü¤ünü gör- ti.) Yoksa ABD’nin BM Büyükelçisi Ma- hastanelerden ay›ran yeni “Güvenlik Du-
mek korkunç bir fleydi, koku i¤rençti, fa- deleine Albright’›n iddia etti¤i gibi “bu- var›”na ne demeli? Bu, sanki özellikle,
kat zafer tatl›yd› ve bunca fedakârl›¤a na de¤mifl” miydi? Kurallar› kimin koy- BM Soyk›r›m Suçunun Önlenmesi ve Ce-
de¤erdi. Bu zafer için, düflmanlar›n› böy- du¤una ba¤l›. Bill Clinton m›, yoksa ev- zaland›r›lmas› Sözleflmesi’nin 2. madde-
le ele geçirmelerini, böylesine gururlu ve lâd›n› yitiren bir Irakl› anne mi? sinin “grubu, fiziksel varl›¤›n› bütünüyle
kibirli düflmanlar karfl›s›nda bu kadar ça- ABD dünyan›n en zengin ve en güç- veya k›smen ortadan kald›raca¤› hesap-
buk zafer kazanmalar›n› sa¤layarak ken- lü ülkesi oldu¤u için Dünyan›n Bir Nu- lanm›fl yaflam flartlar›na maruz b›rakmak
dilerine harika bir flekilde yard›m eden maral› Soyk›r›m ‹nkârc›s› olma ayr›cal›- için tasarlanm›fl her hareket soyk›r›m fi-
Tanr›ya dua ettiler.” ¤›na sahip ç›kmay› kendine hak bilmifltir. ilidir” diyen bölümünü aç›klamak üzere
Ve iflte, John Mason’›n maceralar›n- Kristof Kolomb’un Amerika k›tas›na düzenlenmifl, bir akvaryum içinde soyk›-
54
r›md›r, yavafl çekim bir soyk›r›m... görünüyor. Bu, insanl›k durumunun aflk var. Örne¤in, Eflitlikten Yana Gençlik adl›
Soyk›r›m ça¤› ne zaman bafllad›? ve sanat ve tar›m kadar eski ve devaml› örgüt alt kastlar›n üst kastlara karfl› ay-
Soyk›r›m oyununun belki de en çirkin bir parças› olan bir al›flkanl›k. r›mc›l›k yapt›¤›n› düflünüyor.
taraf›, soyk›r›mlar›n uluslararas› çevre- Amerikal› yerlilerle Avrupal› sömür-
lerde tenis oyuncular› gibi s›n›fland›r›l- Lebensraum, ittihad ve terakki geciler aras›ndaki mücadeleyi yak›ndan
m›fl ve ayr›flm›fl olmas›d›r. Soyk›r›m 15. yüzy›ldan itibaren yap›lm›fl soyk›r›m takip etmifl olan Friedrich Ratzel, Yafla-
kurbanlar›, makbul olanlar ve olmayan- niteli¤indeki katliamlar›n ço¤u, Avru- malan› için mücadelenin bir imha müca-
lar olarak s›n›fland›r›lm›flt›r. Örne¤in pa’n›n, Almanlar›n ünlü Yaflamalan› (Le- delesi oldu¤unu söylemiflti. ‹mha, mutla-
bugüne kadar en çok bilinen, en iyi bel- bensraum) sözüyle anlatt›¤› aray›fl›n›n ka insanlar›n fiziksel imhas› anlam›na
gelenmifl, en fazla lanetlenmifl soyk›r›- ayr›lmaz bir parças›d›r. Alman co¤rafya- gelmez. Soyk›r›m›n en etkili yolu, insan-
ma bak›n –alt› milyon Musevinin can›na c› ve zoolog Freidrich Ratzel, “Lebensra- lar› evlerinden etmek, g›da ve suya ula-
mal olan Musevi Holocaust’u. (Kitaplar- um” sözcü¤ünü, egemen insan türünün fl›mlar›n› engellemektir. Böylece ç›plak
da, filmlerde ve holocaust edebiyat›nda yaflad›¤› bölgeyi geniflletme yönündeki fliddet olmaks›z›n çok daha yüksek ra-
daha az dile getirilen olgu, Nazilerin ay- do¤al dürtüsünü tarif etmek için üretmifl- kamlarla yok edilebilirler. Tarihçi Mike
n› zamanda binlerce çingeneyi, komü- ti. Bu geniflleme dürtüsü, Nazi ideologla- Davis, 1876-1892 aras›nda 12-29 milyon
nisti, eflcinseli ve hepsi Musevi olmayan r›n›n daha güçlü türe boyun e¤mesi veya Hintlinin büyük k›tl›k s›ras›nda açl›ktan
3.3 milyon Rus savafl esirini de öldür- e¤dirilmesi gerekti¤ine inand›¤› daha za- öldü¤ünü yazar. Bu arada Britanya, Hin-
müfl oldu¤udur.) Bu soyk›r›m, 20. yüz- y›f türün zarar›na gerçekleflecekti. distan’dan g›da ve hammadde ihraç et-
y›l›n en dehflet verici olay› olarak kabul Lebensraum fikri 1901’de ortaya kon- mektedir.
görmüfl durumdad›r. Baz› tarihçiler de du, fakat Avrupa lebensraum aray›fl›na Çin bir yana, Hindistan dünyada ye-
Ermeni soyk›r›m›n› “unutulmufl soyk›- 400 y›l önce, Kristof Kolomb rinden olmufl insan say›s› en
r›m” olarak adland›r›r ve bundan 20. Amerika’ya ayak bast›¤›nda yüksek ülkedir. Bu yerinden
yüzy›l›n ilk soyk›r›m› olarak söz ederler. bafllam›flt› bile. Almanya bu edilme, mahkeme kararlar›, po-
“Yanan F›rat: Ermeni Soyk›r›m› ve Ame- yar›flta geride kald›. “Vahfli- lisin silah› ve holding kabaday›-
rika’n›n Tepkisi” kitab›n›n yazar› Peter lerin Kökünü Kaz›” (Exter- lar›yla uygulan›yor. Yerinden
Balakian flöyle der: “Ermeni soyk›r›m›, minate the Brutes) kitab›n›n olanlar, hayatlar›n› idame ettire-
kilometre tafl› niteli¤inde bir olayd›r. Ta- yazar› Sven Lindqvist, Nazi- bilecekleri kaynaklardan yok-
rihi de¤ifltirmifltir. Bir örne¤i daha yok- lerin Do¤u Avrupa üzerin- sun olduklar› ve yoksulluk gir-
tur. Soyk›r›m ça¤›n› bafllatm›flt›r; kabul den Rusya’ya sald›rmas›n›n, dab›na kap›ld›klar› kamplara,
etmeliyiz ki, 20. yüzy›l tam da buydu.” Hitler’in di¤er Avrupa ülke- harap binalara ve kolonilere t›k›-
Profesör yan›l›yor. Örne¤in daha 20. leri aras›nda paylafl›lm›fl bir l›yorlar.
yüzy›l›n ilk y›llar›nda Güneybat› Afri- dünyada Lebensbraum ara- ‹rno demiri aç›s›ndan zengin
ka’da Herero halk› Almanlar taraf›ndan mas›n›n sonucu oldu¤unu oldu¤u için holdinglerin hedefi
yok edilmifltir. Ekim 1904’te General savunur. Do¤u Avrupa ve haline gelen Chhattisgarh eyale-
Adolf Lebrecht Von Trotha, Herero hal- Bat› Rusya Musevileri, Hit- tinde baflka bir teknik deneniyor.
k›n›n son ferdine kadar ortadan kald›r›l- ler’in sömürgeci emellerinin Mülksüzleflmeye karfl› direnen
mas›n› emretti. Hererolar çöle sürüldü, önünde engel oluflturuyor- Maocu isyanc›larla mücadele
yiyecek ve sudan yoksun b›rak›ld›lar, bu du. Afrika, Amerika ve Asya ad›na, yüzlerce köy boflalt›l›yor
flekilde yok edildiler. Ayn› s›ralarda Af- yerli halklar› gibi, onlar›n da ve neredeyse 40 bin insan kamp-
rika k›tas›n›n baflka bölgelerinde soyk›- kölelefltirilmesi ya da orta- lara konuluyor. Hükümet bir bö-
r›m ayn› h›zla sürüyordu. Frans›zlar, ‹n- dan kald›r›lmas› gerekiyor- Yoksullar›n iki lüm insan› silahland›r›p bir tür
gilizler, Belçikal›lar, hepsi ifl bafl›ndayd›. du. “Nazilerin ›rkç›l›¤›” diyor Lindqvist, seçene¤i var: Kolombiya tarz› halk milisi oluflturuyor.
Kongo’da köle, kauçuk ve fildifli pefline “ani ve fliddetli bir kötülük nöbeti de¤il- Direnmek ya da ‹ç savafla do¤ru ilerlenirken, Tata ve Essar
düflen Belçika Kral› Leopold “ticarî ge- di. Tan›d›¤›m›z bir kar›fl›m›n ürünüydü: boyun e¤mek. holdingleri eyaletin demirini ç›karma
niflleme deneyi”nde epey yol alm›flt›. Avrupa gelene¤ine çok uygun, as›rl›k Sessizce bir hakk› için savafl›yorlar. Bu durumun bayi-
Deneyinin bedeli: 10 milyon insan haya- ›rkç›l›k sosunda iyice bekletilmifl ekono- uçurumu afl›p lerdesat›lmaya bafllanan Yeni Hindistan
t›. Bu, tüm zamanlar›n en zalimce soyk›- mik belirlemecilik”. baflka bir adl› yay›nda neredeyse hiç görünmedi¤i-
r›mlar›ndan biriydi. (Afrika’n›n zengin- Birlik (ittihad; ›rksal/etnik/di- tarafa, silahl› ne flafl›rmamal›y›z. Çünkü asl›nda sat›lan
liklerine hakim olma savafl› bütün h›z›y- ni/ulusal) ve ‹lerleme (terakki; iktisadi mücadele fley, Robert Jay Lifton’un “Sahte Evren”
la sürüyor, istedi¤iniz ülkeyi seçin, Ru- belirlemecilik) çoktan beri soyk›r›m›n taraf›na dedi¤i yeni bir inkâr biçimi.
anda, Kongo, Nijerya’da yaflanan ça¤- ikiz koordinatlar› olagelmifltir. geçiyorlar. ‹flte bu Sahte Evren ç›r›lç›plak karfl›-
dafl dehfletlerin kabu¤unu biraz kaz›y›n Birlik (ittihad) projesi, Hindu milli- Dönüp m›zda. Bize zenginlerin seçene¤inin ol-
–büyük ihtimalle hikâyenin izini Avru- yetçili¤ini öneriyor. Amaç Hindu oylar›- Kalk›nma mad›¤›n›, ama yoksullar›n oldu¤unu söy-
pa’n›n eski, Amerika’n›n yeni sömürge- n› birlefltirmek. ‹lerleme (terakki) projesi- Çarlar›na lüyor. Zengin olmay› seçebilirler. Bunu
ci ç›karlar›na kadar sürebilirsiniz.) nin hedefi ise y›lda yüzde 10 büyüme h›- bak›yorlar, seçmiyorlarsa, kötümserli¤i iyimserli¤e,
19. yüzy›l›n son çeyre¤ine gelindi- z›na ulaflmak. Bu projelerin her ikisinde onlar›n yoklu¤u umuda ye¤lediklerindendir.
¤inde ‹ngilizler Tasmanya’da ve Avus- de soyk›r›m potansiyeli gizli. slogan›n› Baflka bir deyiflle, yoksul olmay› seçmek-
tralya’da Aborijin halk›n›, açl›ktan öldü- ‹ronik bir flekilde, serbest pazar ça¤› yank›l›yorlar: tedirler. Bu onlar›n suçudur. Onlar zay›f-
rerek, avlayarak yok etmeyi tamamla- Hindistan’da flimdiye kadar verilmifl en “Baflka Seçenek t›r. (Ve Lebensraum arayanlar›n zay›flar
m›flt›. ‹ngiliz mahkûmlara avlad›klar› baflar›l› ayr›l›kç› mücadelenin ortaya ç›k- Yok.” hakk›ndaki fikrini biliyoruz.) “Sahte bir
yerli bafl›na 5 pound veriliyordu. Tas- mas›na yol açt›. Orta ve üst s›n›flar ken- Yok edilmek evrende” diyor Lifton, “soyk›r›m nere-
manyal› son kad›n Truganina 1876’da dilerine ait bir ülkeye, yukar›da, stratos- istenen deyse do¤al bir hal al›r”.
öldü. ‹skeleti Hobart’ta bir müzededir. ferde dünyan›n di¤er seçkinleriyle kay- insanlar Yoksullar›n iki seçene¤i var: Diren-
Hay›r, “soyk›r›m ça¤›” çok daha ön- naflt›klar› bir yere gittiler. Bu Göksel direnme mek ya da boyun e¤mek. Sessizce bir
ce bafllam›flt›. Soyk›r›m müflterek bahis- Krall›k, Hindistan’›n geri kalan k›sm›n- ve savaflma uçurumu afl›p baflka bir tarafa, silahl› mü-
lerinde, bir halk için adalet talep eder- dan hava geçirmez bir flekilde ayr›lm›fl hakk›na sahip. cadele taraf›na geçiyorlar. Dönüp Kalk›n-
ken, istemeden di¤erlerinin ac›lar›n› yok bir evren. Kendine özgü gazeteleri, film- ma Çarlar›na bak›yorlar, onlar›n slogan›-
saymak çok kolayd›r. Uluslararas› soy- leri, TV programlar›, ulafl›m sistemleri, n› yank›l›yorlar: “Baflka Seçenek Yok.”
k›r›m politikalar›ndaki kaypak ahlâk al›flverifl merkezleri ve ayd›nlar› var. Bu- Yok edilmek istenen insanlar direnme
budur. Soyk›r›m içinde soyk›r›m, inkâr rada her fleyin e¤lenceden ibaret oldu¤u- ve savaflma hakk›na sahip. Gereken her
içinde inkâr... Matruflka bebekleri gibi. nu düflünüyorsan›z, yan›l›yorsunuz. Bu- türlü arac› kullanarak.
Soyk›r›m›n insanl›k sistemindeki bir ran›n kendine özgü trajedileri, çevre so- Belki de çekirgeleri dinliyorlar.
sapk›nl›k, bir anomali, geçici bir bozuk- runlar› (otopark sorunu, kentlerdeki ha- Arundhati Roy
luk olmad›¤› en az›ndan bana çok aç›k va kirlili¤i sorunu), s›n›f mücadeleleri çeviren: Ayfle Berktay

55
Niye fiziksel aç›dan üstün olan
erkekler fiziksel aç›dan zay›f olan
difliler üzerinde egemenlik
kurmuyordu? Erkekler beraber
hareket etmezken, difliler nas›l
beraber hareket edebiliyordu? Bu,
flempanzelerden farkl›l›k arz eden
bir durumdan ibaret de¤ildi, sosyal
ekolojinin kurallar›na da ayk›r›yd›.
“Bonobo anaerkildir, savaflmaz,
avlanmaz. Cinsel davran›fl
yelpazesinin insanlardaki kadar
zengin oldu¤u ve en önemli
entelektüel baflar›n›n alet kullan›m›
de¤il, baflkalar›na hassasiyet
göstermek oldu¤u yak›n bir
akrabay› kim hayal edebilirdi?”
Frans de Waal’in bulgular› e¤er
do¤ruysa, insan sald›rganl›¤›
konusunda bir ümit ›fl›¤› var.
fiempanzeler Hobbes’cuysa,
bonobolar Rousseau’cu.
Ian Parker

You might also like