Professional Documents
Culture Documents
com
CEZA HUKUKU
Ceza hukuku, özel hukuk- kamu hukuku ayrımı içerisinde kamu hukuku alt
başlığında yer alan bir hukuk dalıdır.
Toplum düzenini sağlamaya yönelik kurallar bütünüdür. Ceza hukukunda müeyyide
fizikidir. Yani Ceza Kanunu açısından temel müeyyide hürriyeti kısıtlayıcı ceza
biçimindedir.
1) Suçlar
2) Cezaları
3) Emniyet tedbirleri: Bazen ortada suç vardır, ceza vardır ama cezayı tatbik etmek mümkün
olmayabilir. İşte bu durumda emniyet tedbirleri devreye girer.
2005 yılında yürürlükten kaldırılan 765 Sayılı Ceza Kanunumuzun kaynağı İtalya’dır.
Söz konusu bu ceza kanunumuz 1926 yılında yürürlüğe giren bir kanunun idi.
Ancak Yeni Ceza Kanunumuz 2004 yılında Resmi Gazetede yayımlanıp, 2005 yılında
yürürlüğe girmiştir.
CEZA NORMU
Suç ve cezaya ilişkin kurallar birçok kanunda vardır. Suç ve ceza ile alakalı
düzenlemeler sadece ceza kanunundaki kurallardan ibaret değildir. Bu bağlamda ceza normu,
her bir düzenlemedeki suç ve cezaya ait kurallara denir.
1) Kural
2) Müeyyide
http://www.ankahukuk.com
1) Tam-Asıl Ceza Normları: Hem kuralı hem müeyyideyi içeren cezai normlara denir
2) Eksik Ceza Normu: Kural var müeyyide yok, ya da tersi.
3) Açık Ceza Normu: Kesinlikle müeyyide var. Fakat bu müeyyideye kimlerin tabi olacağına
dair düzenlemeler bir iç hukuk kuralı ile başka bir kuruma bırakılmıştır.
4) Tamamlayıcı, Tanımlayıcı: Ne kural, ne müeyyide var. Bunlar diğer ceza normlarının
kapsamını çizmek, onların uygulanmasında yol gösterici olan hükümlerdir. Örn: “Kanunu
bilmemek mazeret sayılmaz”
Cürüm
Örn: Suç ikidir.
Kabahat
3.1. Maddi / öze ilişkin kanunilik ilkesi: Hareket noktası bir fiilin toplumsal yönden
tehlikeli olup olmadığıdır.
3.2. Şekli / biçimsel kanunilik ilkesi: Hareket noktası fiilin kanunda suç olarak
düzenlenip düzenlenilmediğidir.
Maddi kanunilik ilkesinde Hareketin toplumsal yönden tehlikeli olup olmadığı noktasından
hareket edilir.
Biçimsel kanunilik ilkesinde Bir hareketin kanunda suç olarak düzenlenmiş olup olmadığı
noktasından hareket edilir.
I. Evvelki kanun yeni kanun döneminde işlenilen suçlar için hiçbir zaman ve hiçbir şekilde
geçerli olamaz. Eğer geçerli olsa idi yeni kanun yapmanın anlamı kalmazdı.
II. Sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri evvelki kanun döneminde işlenmiş olan suçlar
açısından suç işleyen kişinin daha lehine hükümler içermekte ise geçmişe yürür.
III Ancak sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri evvelki kanun döneminde işlenmiş olan
suçlar açısından suç işleyen kişinin daha aleyhine hükümler içermekte ise hiçbir zaman ve
hiçbir şekilde geçmişe yürümez.
IV.Lehte kanunilik ilkesinin tatbikinde, evvelki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun bir
bütün olarak karşılaştırılıp lehe olanının tespit edilmesi sureti ile uygulanır. Yani her iki
kanunun lehe olan hükümlerini ayrı ayrı saptayarak aynı olaya tatbik etmek mümkün değildir.
Çünkü bir olaya aynı anda iki kanun hükümleri birlikte uygulanamaz.
V. Bu ilke sadece kanunlar için geçerlidir. Yani Anayasa Mahkemesinin bir kanun hükmünü
iptal etmesi ile ya da Yargıtay’ın içtihadı birleştirme karı vererek daha lehe bir durum ortaya
çıksa bile yine de bunlar için geçmişe yönelik sonuç doğurma söz konusu değildir.
VI. Lehte kanunilik ilkesi emniyet tedbirleri için de geçerli değildir. Yani emniyet tedbirleri
açısından sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri uygulanır.
VII.Süreli kanunlar açısından lehte kanunilik ilkesi geçerli değildir.
VIII.Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç;
infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır (TCK. m. 7).
IX.Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler
bakımından da uygulanır (KK. m. 5).
X.Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine
getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir (KK. m. 5).
Yine failin yabancı ülkede işlemiş olduğu suç sebebi ile Türkiye’de yargılanılması
sonrasında alacağı ceza, suçu işlediği ülkede işlediği suç için öngörülen cezadan kural olarak
daha fazla olamaz.
Yasama Dokunulmazlığı
Cumhurbaşkanının Dokunulmazlığı
Görevleriyle Diplomatik Dokunulmazlık
İlgili olmak Elçiler, Konsoloslar
kaydıyla Yabancı Askerler, Yabancı Devlet Başkanları
9) EVRENSELLİK İLKESİ: Hiç kimsenin işlediği suç yanına kâr kalmaz. Eninde sonunda
cezalandırılır. Örneğin; Deniz korsanlığı, terör suçları, rüşvet, insanlığa karşı suçlar, soykırım,
paralarda sahtecilik, kıymetli damgalarda sahtecilik, uyuşturucu madde suçları v.b.
10) ADALET VE KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK İLKESİ
11)KUSURSUZ SUÇ VE CEZA OLMAZ İLKESİ. Ceza Hukukunda iradesiz suç olmaz
ilkesi geçerlidir ve bu ilkenin istisnası da yoktur.
SUÇLULARIN İADESİ
Suçluların iadesinden söz edilebilmesi için: üç koşulun varlığından söz edebiliriz
*Düşünce suçları
*Türk kanunlarına göre suç olarak kabul edilmeyen fiillerin failleri
*Zamanaşımına uğramış suçların failleri
*Affa uğramış olan suçların failler de iade edilmez.
http://www.ankahukuk.com
*Ancak vatandaş, uluslar arası Ceza Divanının tarafı olmanın gerekleri bağlamında
artık iade edilebilecektir.
Eğer iadesi istenen kişinin, dini inançları siyasi düşünceleri veya ideolojisi sebebi ile iade
edileceği ülkede kötü muameleye maruz kalacağına dair KUVVETLİ ŞÜPHE varsa iadesi
istenen kimselerin iade edilmeyeceğini belirtmiştir.
*İadede İhtisas İlkesi: Bir suçlu hangi suçtan yargılanmak üzere aide edildiyse ancak o
suçtan yargılanır. Ancak: Yeni Ceza Kanununda aynı kural Özellik Kuralı adı altında yer
almıştır.
Birincisi , iade eden devlet diğer suçlarda da yargılanmaya muvafakat ederse
İkincisi , eğer iade edilip Türkiye’deki yargılaması bittiyse Türkiye’yi de terk edebilecek
halde, buna rağmen 45gün içinde ülkeyi terk etmediyse diğerlerinden de yargılanabilir.
Suçluların iadesine dair Avrupa Sözleşmesinde mali suçluların iade kapsamı dışında
bırakılabileceğine dair hüküm 1999 yılında sözleşmeden çıkarılmıştır. Yani mali suçluların
iade kapsamı dışında bırakılması söz konusu değildir.
Not: YCK tüzel kişilerin de bazen işlenilen suç nedeni ile örneğin adli para cezasına,
faaliyetten men cezasına ya da tüzel kişiler hakkında müsadere tedbirinin uygulanmasına dair
hükümlere yer vermiştir.
2) SUÇUN MAĞDURU (Bu kavram yeni Ceza Kanununa göre suçun maddi unsuru
içerisinde değerlendirilmektedir)
Suçtan zarar gören kişidir. Suçun faili ile mağduru birleşebilir mi?
http://www.ankahukuk.com
Örn: Sınavı kazanamadık. Yine kazanamadım diye kendini bir kimse yumrukluyorsa, hâkime
gidip ellerimi cezalandır derse beyhude
Ceza Hukukunda. Fail ile mağdur kesinlikle birleşmez. Ama fail ile mağduru birleşmiş gibi
göründüğü durumlar başka bir suça vücut verebilir.
Örn: Askere gitmemek için parmağın kesilmesi. Burada mağdur Milli Savunma Bakanlığı.
Not: Aslında bütün suçların pasif mağduru devlettir. Yani bütün suçlar aslında devlete karşı
işlenmiştir. Ancak suçun mağduru ile suçtan zarar gören farklıdır. Bu bağlamda devlet suçtan
zarar görendir. Yoksa gerçek ve teknik anlamda mağdur değildir. Şu halde suçun mağduru
ancak gerçek kişiler olabilir. Tüzel kişiler ile devlet suçun mağduru değil, suçun zarar
görenidir.
3) SUÇUN HUKUKİ KONUSU: ( Bu kavram yeni Ceza Kanununa göre suçun maddi
unsuru içerisinde değerlendirilmektedir) Suçlu tarafından ihlal edilen hukuki varlık veya
menfaattir.
4) SUÇUN MADDİ KONUSU: ( Bu kavra yeni Ceza Kanununa göre suçun maddi unsuru
içerisinde değerlendirilmektedir) Suçun üzerinden işlendiği vasıta veya şey.
Örn: Hırsızlık suçunun hukuki konusu nedir? Zilyetlik. İhlal edilen hukuki menfaatiniz
zilyetliğiniz. Maddi konu ise; Ne çalınmışsa o
7)TİPİKLİK: Suç olduğu iddia edilen hareketin, kanundaki suç kalıbına oturması.
SUÇUN UNSURLARI
1) MADDİ UNSUR
2) MANEVİ UNSUR
MADDİ UNSUR:
Failin yaptığı hareketin dış dünyada meydana getirdiği değişiklik, yani fiil. Caza H. Açısından
fiilsiz suç olmaz.
Fiil
a) icrai hareket
b) ihmali hareket
İcrai = Bir şey yaparak – birine kurşun sıkmak birinin malını çalmak.
İhmali = İhmal bir hareket midir? Hareketsizlik de ceza hukuku açısında bir harekettir..
aa) Sırf İhmali Suç:
bb) İhmal Suretiyle İcra: Bir kimsenin kanunen yükümlü olduğu halde o işi yapmaması ile
suçun meydana gelmesi.
Örn: Biri bayan, biri erkek deniz kenarında eğleniyor. Biri boğulurken, siz yetkiliye haber
vermezseniz bu sırf ihmal. Adam ölürse siz sadece ihmalden sorumlusunuz.
Örn: Cankurtaranın sevgilisiyle konuşurken birinin boğulduğunu görmesi, o kimsenin
ölümüne kayıtsız kalması – ihmal suretiyle icrai bir davranışta bulunmaktır. Cankurtaran
adamın en azından taksirle ölümüne sebebiyet vermekten sorumluğu söz konusudur.
Örn: Annenin emzirmeyerek çocuğunu öldürmesi ihmal suretiyle icra.
Netice: Her hareketin bir neticesi vardır. Neticesiz suç olmaz.
İlliyet / Nedensellik Bağı: Suç teşkil eden hareketle neticeyi birbirine bağlayan hukuki bağ.
Nedensellik bağı yoksa sorumluluk bağı yoktur.
MANEVİ UNSUR:
Faildeki kusurluluk iradesidir. İradesiz suç olmaz.
KUSUR ÇEŞİTLERİ
1.KAST:
Bir hareketin kasıt olarak değerlendirilmesi için 2 unsuru birlikte taşıması lazım. Bunlar;
bilme ve isteme unsurlarıdır.
1.1.KAST ÇEŞİTLERİ
Örn: Adam öldürme genel kasıt. Hırsızlık suçun oluşması için malı almak yeterli mi?
Faydalanmak kastının olması lazım.
http://www.ankahukuk.com
Örn: Benim Ahmet’i öldürmek için ateş etmem doğrudan, kafeteryaya bomba koymam gayri
muayyen kasta vücut verir.
1.1.4. Zarar kastı – Tehlike kastı: Zarar kastı ile işlenilebilen tehlike suçları olabileceği
gibi tehlike kastı ile işlenilen zarar suçları da olabilir.
Sapma: İradenin fiile dönüştüğü sırada, örneğin kurşun sekmesinden v.b yanılgılara sapma
denir.
A) HUKUKİ HATA
Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Hukuki hatayı, Ceza Kanunu kabul etmez. Ancak
YCK, sakınamayacağı bir hata sebebi ile kanunu bilmediği için meşru sanarak suçu
işleyen kişiye ceza verilmeyeceğini düzenlemektedir (TCK. m. 30/4).
B)FİİLİ HATA
*Bazen eylemin kendisi üzerinde olabilir. Örn: İşportacının sattığı eşofmanların gerçek
adidas olduğu zannederek satması dolandırıcılık suçunu oluşturmaz.
* Hata hukuka uygunluk sebeplerinde de olabilir. Eğer bu hata esaslı ise fail hatasından
istifade eder.
failin işlemek istediği suçta hafifletici sebepler varsa işlediği suçta olmasa dahi varmış gibi
istifade eder.
NOT:
YCK hata– sapma ayrımına ilişkin düzenlemelere ayrı ayrı yer vermemiş, bunun
yerine sadece hataya ilişkin hükümleri düzenlemekle yetinmiştir.
Çünkü Türk Ceza Kanunun gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sapma ile ilgili
problemler fikri içtima hükümlerine göre çözülecektir.
Ayrıca ister hata olsun ister sapma olsun, ancak kasıtlı suçlar için geçerlidir.
2.TAKSİR
Düğünde havaya açılan ateşte, yanlışlıkla adam ölmesi. Tedbirsizlik, kayıtsızlık, ihmal,
dikkatsizlik nedeniyle suçun işlenilmesine sebep olmak
- iradi bir hareket olacak
- illiyet bağı olacak
- sonuç kanundaki taksir hallerinden birine uyacak
Taksirde irade sadece fiile yönelik, kasıtta hem fiile hem sonuca yöneliktir.
Örn: Trafik kurallarının hepsi taksirli suçtur. Herkes bilerek gaza basar ama sonuç istenilmez.
Örn: Avcıyım, tüfeği çocuk aldı kendini öldürdü – Taksir
Örn: Eczacı, zehirli ilaçları açıkta bıraktı, işçi gelip içti öldü – Taksir
NOT:
*Yeni Ceza Kanununa göre taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolaysı ile bir
suçun işlenilmesine sebebiyet vermektir.
*Taksirle işlenilen suçtan dolayı verilecek ceza failin kusuruna göre belirlenir.
*Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu
olur. Yani her failin cezası kusuruna göre belirlenir. Yine her failin kusurluluğu diğer
kimselerin kusurluluğundan bağımsız olarak değerlendirilir.
Ocak 2003 Değişikliği (Bu değişiklik ile Bilinçli taksirde T.C.K’ ya eklenildi). YCK da
da yer almıştır.
Bilinçli Taksir:
Bir kimse özel maharetine güvenerek bir suçun işlenmesine sebep vermesi, yani
öngördüğü neticenin gerçekleşmesine kayıtsız kalması halinde bilinçli taksirden söz edilir.
Ancak dolaylı kasıt ile karıştırmamak açısından, ister bilinçsiz taksir olsun ister
bilinçli taksir olsun netice kesinlikle istenilmemiş olması gerekir.
2) Sağırlık ve Dilsizlik
Körlerde indirim olmaz. Anlama kabiliyeti vardır.
a. 0 – 15 arasındakilerin ceza ehliyeti yok.
b. 15 – 18 Bunların temyiz kudreti olup olmadığına bakılır.
c. 18 – 21 . ayırt etme gücü varsa indirilir, yoksa ceza verilmez.
İsnat yeteneği ile irade ile hareket edebilme aynı şey mi? Hayır
Örn: 20 yaşında T. Kudreti var. Uyurgezer mayosuyla kızların bulunduğu bara 3 ‘te giriyor.
Suç teşkil etmemesi iradesi ile hareket edememesindendir. Örn: Sara hastası – irade dışı.
Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında Kabahatler Kanunu
kapsamında öngörülen idarî para cezası uygulanamaz.(KK. m.11/1)
3) Akıl Hastalığı
Suçun işlenilmesi sırasındaki ya daha önceki akıl hastalığıdır. 2’e ayrılır.
4) Sarhoşluk:
Cezai sorum. ortadan kaldırması için gayri ihtiyarı olması lazım
http://www.ankahukuk.com
Aslında Özgür Hareket: Eğer bir hareket sebebinde özgürse, irade ortadan kalkmış olsa
bile sorumluluk tamdır.
Örn: Ahmet’in arabasıyla 40 saatlik yola düğüne gidiyorsunuz. Ahmet arabayı kimseye
vermiyor. Kaza oldu. Ahmet hariç herkes öldü. Uyumuş. Tam sorumluluk.
Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya
bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan
kişi hakkında Kabahatler Kanunu kapsamında öngörülen idarî para cezası
uygulanmaz.(KK. m. 11/2)
Not: Şimdiye kadar anlatılanlar kusur yeteneğini etkileyen temel faktörlerdir. Bunların
dışında zaruret hali, cebir, şiddet, tehdit gibi kusurluluğu etkileyen başka faktörler de vardır.
1) Kaza ya da Tesadüf: Mesleği gereği bilmesi, öğrenmesi mümkün olmayan bir durumda
suçun işlenilmesi halinde, suç işleyenin kınanması dahi mümkün olmayacak şekilde suça
sebebiyet verilmişse buna kaza denir. Suçun cezasını ortadan kaldırır. Örn: arabasıyla
giderken, çocuk önüne atladı ve ona çarptı. Bunun şoförlükle ilgisi yok.
2) Mücbir Sebep: Failin iradesinin doğal güçlerce etki altına alınmasıyla suça sebebiyet
verilmesi. Fail hareket ettirilir. Örn: Osman yüksek katlı binaların son katında tamir yaparken
aşırı rüzgar onu savurup, atıyor, düşünce Dışişleri Bakanının arabasına çarpıyor. İrade yok.
Suçu ortadan kaldırır.
3) Maddi Cebir: İrade bizzat insani güçler tarafından etki altına alınıyor.
4) Hata
5) Sapma
*Normalde işlenildiğinde suç sayılıp cezalandırılan bir fillin hukuka uygunluk sebeplerinden
birinin varlığı halinde cezalandırılmasını önleyen sebeplere hukuka uygunluk sebepleri denir
*Hukuka uygunluk sebepleri ölçülü olmak kaydı ile kişilere koruma sağlar.
*Kötü niyetli bir şekilde kendini hukuka uygunluk sebepleri içine sokan bundan
yararlanamaz.
http://www.ankahukuk.com
*Hukuka uygunluk sebeplerinin tümünün kanunda yazılı olması gerekmez. Yani hukuka
uygunluk sebeplerinde sınırlı sayıda olma ilkesi geçerli değildir.
*İştirak halinde işlenilen suçlarda, asıl failin hareketi hukuka uygun ise, kural olarak diğer
şeriklerin hareketi de hukuka uygundur.
*Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran
nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır (KK. m. 12)
Cebir şiddet ve korkutma, hata, haksız tahrik; bunlar bir hukuka uygunluk
sebebi olmanın ötesinde ceza sorumluluğunu azaltan, bazıları bazen de kaldırabilen
nedenlerdir.
1) KANUN EMRİNİ İCRA: Her bir memurun görevinin mutad (olağan) gereklerini yerine
getirmesiyle nedeni ile sorumlu olmaması hali.
a) Bir kanun emri olacak
b) Emri yerine getirmekle mükellef memur olacak
c) Memur bu makamı meşru şekilde işgal edecek. Örn: trafik polisinin trafiği düzenlemesi.
Örn: Haciz memurunun görevini yapması
Maddi açıdan: Aldığı emrin içeriği = Bana ne emrediliyor? Konusu ne? Konusu hukuka
aykırı ama suç değil. Hukuka aykırı olan her şey suç değildir. Suç olan her şey mutlaka
hukuka aykırıdır.
aa: Emir hukuka aykırı ama suç değilse – görevi yerine getirmeyecek, amirine bildirecek.
Eğer amiri yazılı bir şekilde emri yinelerse, emri yerine getirecek. Sorumluluk amirin.
bb: Emir hem hukuka aykırı, hem de suç – memur emri yazılı olarak yinelerse bile emir yerine
getirilmeyecek.
http://www.ankahukuk.com
- Bize saldıran kişinin cezalandırma yeteneğinin olup olmadığına bakmayız. Çocuk, deli
diye düşünmeden karşı saldırıya geçebiliriz
- Osman’ın bana 1 milyar borcu var. Ben icraya verip haciz için eve gidiyorum. Osman’da
mutlu bir günümde “sen nasıl hacze geldin” diye saldırıya geçebilir ama bu meşru müdafaa
olmaz. Hukuki bir durum var.
- İsmail dayak yemiş, ertesi gün adamlarını alıp gelmiş. Meşru müdafaa değil.
- Eğer mala karşı yapılan saldırı hürriyeti kısıtlıyorsa meşru müdafaa mümkündür.
*Saldırının nefse ya da ırza yönelik olması gerekmez. Saldırının bir hakka yönelik olması
yeterlidir. (CK)
*Meşru savunmada sınır heyecan, panik, korku sebebi ile aşılmış ise sınırı aşan kişiye yine de
ceza verilmez.(CK)
*Ancak bütün hukuka uygunluk sebeplerinde sınır şayet kasıtlı olarak aşılmış ise aşılan
kısmın kasıtlı halinden sorumlu olmak söz konusudur.
*Eğer hukuka uygunluk sebeplerinde sınır taksirli olarak aşılmış ise ve aşılan kısmın taksirli
haline de kanunda yer verilmiş ise aşılan kısmın sadece taksirli halinden sorumluluk söz
konusu olur. Taksirle aşılan kısımdan dolayı da ceza indirilerek verilir.
4) ZARURET HALİ:
-Ağır ve muhakkak bir tehlike olacak.
- Tehlike nefse veya ırza yönelik olacak ( artık saldırının bir hakka yönelik olması da
zaruret halinin uygulanılması için yeterlidir. CK)
- Tehlikeye bilerek sebebiyet verilmemiş olacak
- başka türlü korunma imkânın olmayacak
- orantılık
- tehlikeye göğüs germe yükümlülüğü olmayacak. (TCK da yok. İCK’da var)
Örn: Gemi battı, tahta sadece bir kişiyi tutabilir. Hukuk birini suya atar. Burada ağır bir
tehlike var.
http://www.ankahukuk.com
5) HAKKIN KULLANILMASI
6) İLGİLİNİN RIZASI
1.TAHRİK
Bir kimsenin gördüğü bir olayın kendisinde yarattığı gazap, şiddet ya da elemin etkisi ile
iradesinin zaafa uğraması sonucu suç işlemesi hali.
YCK ağır haksız tahrik basit haksız tahrik ayrımını terk etmiştir. Sadece haksız tahrik
olarak düzenleme yapmakla yetinmiştir.
Suçun mağduruna yönelik bir hareketin kendisini tahrik ettiği sebebi ile suç işlediğini
iddia eden haksız tahrik sebebi ile indirimden istifade edemez.
Hasız tahrik ancak haksız fiiller sonucu olabilir. Haksız tahrike karşı haksız tahrik olmaz.
Haksız tahrik ile meşru savunma aynı olayda söz konusu olamaz. Haksız tahrik ile
taammüt kastının bir arada bulunması mümkündür.
Çünkü meşru müdafaa suçu ortadan kaldırdığı için indirim sebebi olan haksız tahrikin
dikkate alınması mümkün değildir.
Tahrik ne kadar ağır olursa olsun, cezayı ya da sorumluluğu ortadan kaldıran bir sebep
olmayıp sadece cezada indirimi gerektiren kanuni bir sebeptir.
Takdiri Hafifletici Nedenler: “Hâkim suçun işlenişini suçlunun kişiliğini, karakterini göz
önüne alarak ayrıca cezayı indirebilir”. Adam geçmişte hiç suç işlememiş. Verilecek cezayı
suçlunun kişiliğine uydurmak amacı güdülür.
http://www.ankahukuk.com
Hâkim Cezayı tayin ederken takdiri hafifletici sebepleri en son dikkate alır.
ŞARTLARI
1) iradi bir hareket olacak
2) nedensellik bağı olacak
3) hareket ile netice kanundaki objektif sorumluluk hallerine uyacak.
KASTI AŞAN ADAM ÖLDÜRME: Bir kimse müessir fiil (yaralama) kastıyla hareket ediyor, ama bu
hareketin sonucunda adam ölüyor. Bir yumrukla yaralamak isterken, adam düşüp kafasını çarpıyor, adam ölüyor.
Burada bir objektif sorumluk hali var
YCK Kastı aşan suç kavramını terk etmiş bunun yerine neticesi sebebi ile ağırlaşan suç
kavramını öne çıkarmıştır. Bunun içinde bir kimsenin istemediği netice açısından en
azından taksirle hareket etmiş olması gerekir.
Müşterek Sebepli Adam Öldürme: Bu durum bir objektif sorumluluk hali değildir. Bu halde kişi,
başka birini öldürmek kastı ile hareket eder. Ancak sizin hareketinizden önce mağdurda mevcut
olan ama sizin bilmediğiniz bir sebeple sizin hareketinizin birleşmesi neticesinde ölümün
gerçekleşmesi
Yeni Ceza Kanunu neticesi sebebi ile ağırlaşan suç kavramına daha bir ağırlık
vermiştir.
Ancak bunun sebebi kusursuz suç ve ceza olmaz kuralını gerçekleştirmektir.
Zaten kastı aşan suç kalıbına yer verilmeyişinin sebebi de kusursuz suç ve ceza olmaz
ilkesinin bir gereği idi.
Şu halde bir kimsenin kastetmediği neticeden, neticesi sebebi ile alakalı suç
kapsamında sorumlu tutulabilmesi için kastetmediği neticeye yönelik olarak en azından
kusurlu sorumluluğunu gerektiren bir hal olması gerekir.
Ayrıca kastedilmeyen neticenin gerçekleşmesine sebebiyet veren eylemin adam
yaralamanın basit haline vücut veren bir yaralama olması gerekir. Aksi halde meydan gelen
suçun taksirli halinde sorumluluk söz konusu olur.
Basın suçu ile basın yayın yolu ile işlenen suç ifadelerini karıştırmamak gerekir.
Basın suçu sadece basın – yayın araçları ile işlenilebilen bir suçtur. Örneğin
görülmekte olan bir dava ile alakalı yargıyı etkilemek üzere yayın yapmak.
Ancak basın yayın yolu ile işlene suç herkes tarafından da işlenilebilen, basın yayın
yolu ile işlenildiğinde ise daha çok cezayı gerektiren suçları ifade eder. Örneğin hakaret.
http://www.ankahukuk.com
TEŞEBBÜS
Suç yolu: düşünce, Hazırlık hareketler, icra hareketleri, tamamlanma, son bulma
aşamalarından oluşur.
Düşünce (dışarıya vurulmadığı sürece suç değil), hazırlık (amaç belli değil, suç değil) icra,
tamamlanma, son bulma.
Teşebbüsü tamamlanmış suçtan, tamamlanma anı ile ayrılır. Son bulma anı değil. Örneğin,
birini öldürmek için tetiğe bastın, isabet etti ama adam ölmedi – suç tamamlandı. İsabet etti ve
adam öldü. Artık asıl suç gerçekleşmiştir.
Eksik Teşebbüs: Bir kimse suçun icrası için harekete başlıyor ama elinde olmayan sebeplerle
icra hareketlerini tamamlayamıyor
Tam Teşebbüs: Bir kimse suçun icrası için tüm hareketleri tamamlıyor ama sonuç meydana
gelmiyor
Eksik Teşebbüs ÖRNEĞİN; eve hırsız girdi ama polis yakaladı. Soygunu tamamlayamadı.
İki suçtan ceza alır 1) meskene tecavüz 2) eksik teşebbüs
Tam Teşebbüs: ÖRNEĞİN Saygun’a ateş ettim. İsabet etti ama ölmedi. Bu tam teşebbüs.
Ölürse adam öldürmeden bahsederiz teşebbüsten değil. Bu bir tamamlanmış suçtur.
GÖNÜLLÜ VAZGEÇME
***Vazgeçme, gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlık olarak ikiye ayrılır. Gönüllü
vazgeçme suç tamamlanıncaya kadar ki vazgeçmeyi ifade eder. Etkin pişmanlık ise, suç
tamamlandıktan sonraki vazgeçmedir. Etkin pişmanlık hali özel hükümler kısmında
düzenlenmiştir. Etkin pişmanlık suç tamamlandıktan sonra belli suçlarda cezayı
kaldıran, belli suçlarda indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep olarak kabul
edilmiştir.
***Gönüllü vazgeçme, failin istek ve iradesi ile gerçekleşmelidir. Yeni bir risk doğduğu
haldeki vazgeçme gönüllü vazgeçme olarak değerlendirilemeyecektir. Buradaki amaç, failin
hukuki zemine iradesi ile dönmesini ödüllendirmedir.
Genel olarak suçun icrası tamamlanıncaya, neticenin ayrıca bir unsur oluşturduğu
suçlarda ise netice gerçekleşinceye kadar gönüllü vazgeçme mümkündür.
Örn: Saygun sevmediği kız arkadaşının yüzme bilmediğini bilerek, onu denize atıyor. Ama
son anda kurtarıyor.
Örn: İsmail maliye bakanlığında çaycı. Eski kız arkadaşı uzman. Zehirli çay veriyor ama
sonradan kurtarmaya çalışıyor.
Maddi Unsur
Teşebbüsün Unsurları
Manevi Unsur
İşlenemez suç (objektif konularla ilgili):
http://www.ankahukuk.com
a) Eğer suç işlenmesinde vasıtalar elverişsizse. Örn: silahın iğnesi kırık, teşebbüs yok
b) Maddi konusu yoksa:
c) Vasıta imkansız ise
Mefruz suç: Bir kimsenin suç olmayan bir şeyi suç zannetmesi.
YCK’na göre teşebbüste ceza verilirken meydana gelen zarar ile tehlikeliliğin
ağırlığı dikkate alınmaktadır. Teşebbüs cezai sorumluluğun alanını genişleten bir
müessesedir.
İŞTİRAK
*İştirakten söz edebilmek için suça iştirak iradesi olmalıdır. Çünkü iradesiz suç olmaz.
*Yani iştirakten söz edebilmek iştirakçilerin kural olarak daha öncesinde suç işlemeye
dair bir anlaşma yapmış olmaları gerekmez.
varlığından söz ederek başkalarını suç işlemek halinde de iştirakten söz edilemez. Yani bu
hallerin tümünde kullanıcı konumundaki kişi gerçekte sorumlu olur.
*CK asli feri iştirak ayrımından vazgeçmiştir. Bu anlamda iştirakte faillerin cezai
sorumluluğu tespit edilirken, gerçekleştirilen fiil üzerindeki hâkimiyet asıl ölçüt olarak göz
önünde bulundurulacaktır.
*Ayrıca belirtilmelidir ki, CK’na göre taksirli suçlara iştirak olmaz. İştirak de cezai
sorumluluğun alanını genişleten bir müessesedir.
*Ayrıca Yeni Ceza Kanunumuz zorunlu feri iştirake ilişkin bir düzenlemeye de yer
vermemiştir.
*Suça iştirak etmiş sayılmak için, suçun icrasından evvel olsun ya da suçun icrası
sırasında olsun, asıl failin katkıda bulunanın hareketinden haberdar olması gerekmez. Ancak
böyle bir durumda, suçun işlenilmesine katkı sağlayan müşterek fail olarak değil, yardım eden
olarak suça iştirak etmiş sayılır.
*Suça iştirakten söz edebilmek için, kasten ve hukuka aykırı olarak işlenmiş bir fiilin
bulunması gerekir. Yine iştirakte, suça iştirak eden herkes sair iştirakçilerin cezalandırılmasını
önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiili dikkate alınarak
suça iştirak kapsamın da sorumlu tutulur ve buna göre cezalandırılır. (TCK son paragrafta
açıklanan durumu “bağlılık kuralı” olarak düzenlemiştir m. 40)
*Mahsus suçlara ancak mahsus suçu işleyebilecek vasıflara sahip kişiler müşterek fail
olarak katılabilir. Bu vasıfları taşımayanlar özgü suçun işlenilmesine katkıda bulunmuşlarsa
ya azmettiren ya da yardım eden olarak sorumlu olurlar TCK. m. 40/2.
*Bir suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için söz konusu suçun en azından
teşebbüs derecesinde bir suç olması gerekir TCK. m. 40/3.
*İştirak halinde işlenilen suçlarda, “gönüllü vazgeçme”mümkündür. Ancak gönüllü
vazgeçme halinde sadece gönüllü vazgeçen sorumluluktan kurtulabilir. Ne var ki gönüllü
olarak vazgeçilen kısma kadarki fiillerin başka bir suça vücut vermesi halinde elbette ki
gönüllü olarak vazgeçen için sorumluluk söz konusu olacaktır.
DİKKAT
5237 Sayılı Ceza Kanunu 765 Sayılı Yasa’dan ayrılarak bu yasadaki
463.madde (Faili belli olmayan adam öldürme) hükmünü kaldırmıştır. Bu
bağlamda 10 kişi bir kimseyi öldürmek için ateş etmiş fakat mağdura tek bir
kurşun isabet ederek mağdur ölmüştür. Bu örnekte iştirak kapsamında müşterek
fail olarak herkes adam öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
İŞTİRAK TÜRLERİ
1) İş ve vasıta sağlamak. Bir kişinin vasıta sağlama sayılması için asıl failin hareketten önce
olması lazım.
2) fiili doğrudan doğruya beraber işleyenler
b) Müzaharet ve muavenette bulunmak.
Feri Manevi İştirak:
b) Şahsa bağlı ağırlaştırıcı nedenler. İştirakten önce ve iştirak anında bilinmek kaydı ile
sirayet eder.
c) Fiile bağlı hafifletici nedenler. Bilinsin bilinmesin iştirakçiler yararlanır.
d) Fiile bağlı ağırlaştırıcı nedenler. Fiilin işlenildiği sırada bilinmek kaydı ile sirayet eder.
Bunlar:
1.Faillik (müşterek Faillik)
2.Azmettiren ve (Azmettirmeden sorumlu tutabilmek için en azından icrai
hareketlere başlanılmış olması gereklidir.
3.Yardım eden olarak düzenlenmiştir.
Örn: Çırak, ustanın kasasından 20 gün boyunca, her gün para alması
Bu tek (müteselsil) suçtur. Ama failin cezası ağırlaştırılır. Biri her gün gazetede sizi negatif
yazıyor.
*Kanunun aynı hükmünü ihlal etmiş olmaktan kasıt, aynı maddesini ihlal etmiş olmak
anlamına gelmez.
*Aynı mağdur üzerinde ancak bir kez icra edebilecek suçlarda teselsüliyet olmaz.
*Suç işleme kararı aynı olsa da eğer failler farklı ise müteselsil suç hükümleri
uygulanmaz;
*Ancak eğer bir fil ile birden fazla kişiye karşı aynı suç işlenilmiş ise zincirleme suç
hükümleri uygulanır. (CK’nın yeniliği). Aslında bu hal tipik bir zincirleme suç değildir Fikri
içtimaın ikinci fıkrası olarak düzenlenmesi daha uygun olabilirdi.
*Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı
ve yağma suçlarında müteselsil suç hükümleri uygulanmaz. Ancak 30.06.2005 değişikliği ile
cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı suçları bu kapsamdaki suçlar arasından
çıkarılmıştır. Yani artık cinsel saldır suçu ile çocukların cinsel istismarı suçları diğer şartların
da varlığı halinde müteselsil suçun gerçekleşmesine vücut verebilecektir.
*Aynı suça vücut veren hareketlerdeki çokluk müteselsil suçun gerçekleştiği anlamına
gelmez.
*Taksirli suçlarda teselsül olmaz.
*Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da Müteselsil suç hükümleri uygulanır.
http://www.ankahukuk.com
* Kabahatler açısından müteselsil hükümleri geçerli değildir. Yani her bir fiil ayrı
ayrı cezalandırılır. (KK. m.1)
İÇTİMA
Suçların içtimaının istisnaları
a-Bileşik Suç (madde 42)
b-Zincirleme suç (madde 43-fıkra l, 3)
c-fikri içtima (madde 43, fıkra 2-3, 44)
FİKRİ İÇTİMA
- Tek kasıt
- Tek fiil
- Kanunun birden fazla hükmü ihlal edilecek ( birden fazla suçun işlenilmesi YCK)
- Tek sonuç meydana gelecek
- İhlallerden en ağırının cezası verilir.
Örn: bir babanın 15 yaşından küçük kızının ırzına geçmesi. Ya da bir kimseyi yaralamak için
atılan yumruğun aynı zamanda o kişinin gözündeki gözlüğü de kırmış olması
İtiyadi Suçlu: Bir suçun kasıtlı halini bir yıl içerisinde ve farklı zamanlarda farklı kasıtlarla
birden fazla işleyen kişi.
Mevsuf Suç: Kendisinde ağırlaştırıcı neden bulunan suçlardır. Babayı öldürme, Devlet
memurunu öldürme gibi
Mahsus Suç: Belirli özelliklere, sahip olanlar ancak suçu işleyebiliyorlarsa. Örn: zimmet
Mesafe Suçu: Hareket bir yerde, sonuç başka yerde gerçekleşiyorsa. gönderme
Mesafeli suç: Suç sayılan fili ile netice yine farklı yerlerde gerçekleşmektedir. Ancak burada
hareket ile netice arasında zaman aralığı vardır.
Muhtelit (karma) Suç: Kanunun suç tanımında yer alan eylem zorunlu olarak başka (daha
basit bir eylemi) bir eylemi de içeriyorsa.
Müterakki = (Geçitli Suç): Kanunun suç tanımında yer alan daha ağır eylemi işlemek için,
daha hafif eylemden geçmek mecbur ise bölünmesi mümkün. Adam öldürme = yaralamayı da
içine alır. Yaralamada kalmışsa yaralamadan ceza verilir. Daha hafif cezayı alır.
Mürekkep Suç (Bileşik Suç): Bir suç diğer suçun unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni ise. Bu tür
suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.
http://www.ankahukuk.com
Mütemadi Suç: Belli bir süre devam etmek gerekiyorsa. Hürriyeti tehdit (kısıtlama)
Bağlantılı Suç: Bir suç işlemek için başka bir suç işlemek veya işlenilmiş bir suçu gizlemek
için başka bir suç işlemek ya da işlenilen suçtan hâsıl olan delilleri gizlemek için,
yakalanmamak için başka bir suç işlemek halleri birbirinin unsuru değilse bağlantılı suç söz
konusudur.
TEKERRÜR
Suçun cezasını ağırlaştıran TEK genel sebeptir. (artık değil YCK)
TEKERRÜRÜN ŞARTLARI
*İlk suçun cezasının çekilmiş olması (asıl ceza) ya da yasal bir sebepten düşmüş
olması lazım;
Artık ilk suçun Cezasının çekilmiş olmasına gerek yoktur. ilk suçun cezasının
kesinleşmiş olması yeterlidir. (YCK)
Asıl ceza çekilecek ya da özel af veya zaman aşımından düşecek (genel afta tekerrür olmaz,
tüm neticeleriyle suç ortadan kalkar)
DİKKAT
YENİ CEZA KANUNUNA GÖRE, ŞU HALLERDE TEKERRÜR HÜKÜMLERİ
UYGULANMAYACAKTIR
a) İnfaz süresinin üzerinden beş yıl veya üç yıllık süreler geçmiş ise,
b) İlk suç kasıtlı ikinci suç taksirli bir suç ise,
c) İlk suç taksirli ikinci suç kasıtlı bir suç ise,
d) Tekerrüre esas alınacak suç sırf askeri bir suç ise,
e) Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya
uyarıca madde imal ve ticareti, para ve kıymetli damgalarda sahtecilik suçları hariç
olmak üzere yabancı ülkelerde verilen hükümler,
f) Tekerrüre esas alınacak suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış kişiler
hakkında verilen cezalar, tekerrüre esas olmazlar.
g) Genel af
h)Disiplin hapsine dair mahkûmiyet hükümleri tekerrüre esas olmaz (CMK.
m. 2/3-h)
TEKERRÜRÜN ÇEŞİTLERİ
2) Tekerrürün Tekerrürü: İşlenilen suçların cinsleri aynı olacak.( Yeni Ceza Kanunu
tekerrürün tekerrürüne yer vermemiştir)
3) Gerçek / Mefruz Tekerrür Ayrımı: Tekerrür uygulaması için kesinleşmiş bir
mahkûmiyet hükmü ya da çekilmiş olması gereken bir ceza söz konusu ise gerçek,
gerekmiyorsa mefruz.
4) Süreli / Süresiz Tekerrür Ayrımı: Tekerrür hükümleri cezanın çekilmesinden belli bir
süre geçmesi dahilinde söz konusu ise süreli, her zaman söz konusu ise süresiz. Bizde süreli
tekerrür benimsenmiş.
5) Milli / Milletler Arası Tekerrür: Eğer tekerrür hükümleri uyg. İse ülke mah. Kararları
dikkate alınıyorsa milli; ülke dışı mah. Kararları da dikkate alınıyorsa milletler arası tekerrür
söz konusudur. Bizde tekerrür benimsenmiştir.
NOT
TECİL (ERTELEME)
*Hükümlüyle belli süre tanınarak bu süre içerisinde suç işlemezse hiç işlememiş
sayılması hali. İşlerse hem eski hem yeni suçun cezasının verilmesi. (Eski CK’ya göre)
*Ancak YCK açısından tecil koşullu af olmaktan çıkarılmıştır. Yani deneme süresi
içerisinde suç işlenilmemiş olması halinde hiç suç işlememiş sayılmama diye bir şey söz
konusu olmayacak, anacak deneme süresi içerisinde cezası ertelenen kimse, şayet hâkimin
kendisine yüklediği yükümlülüklere uymamakta ısrar etmemiş ise ya da kasıtlı bir suç
http://www.ankahukuk.com
işlememiş ise bu durum, sadece ertelenen cezanın infaz edilmiş olması sonucunu
doğuracaktır.
*Yani YCK açısından tecil süresinde suç işlenilmemiş olunması halinde cezası
ertelenen kişinin cezası sadece infaz edilmiş sayılacaktır. Bunun dışında mahkûmiyetin diğer
sonuçlarının geçerliliği devam edecektir.
ERTELEMENİN ŞARTLARI:
1) Bir kimsenin ertelemeden faydalanabilmesi için daha önce adliye mahkemelerince para
cezasından başkasına çarptırılmamış olması gerekir. (Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı
süresi üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm olmamış olanlar Yeni Ceza Kanuna göre
tecilden yararlanabilecektir). Yeni düzenlemede bu cezanın infaz edilmiş olması şartı
yoktur. Kişinin böyle bir cezayı alması yeterlidir. Yeni düzenlemede erteleme bir infaz rejimi
olarak kabul edildiğinden kişinin aldığı önceki ceza ertelenmiş olsa bile üç aydan fazla
süreli ise ikinci cezanın ertelenmesine engel teşkil edecektir. Peki daha önceki ceza para
cezasına çevrilmişse! Bu engel değil. Bunlarda tecilden yararlanır.
2)Hükümlünün yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolaysı ile suç işlemeyeceği
konusunda mahkemeyi olumlu bir şekilde etkilemeli.
ERTELEMENİN SONUÇLARI
Eğer bir kimse bir kabahatten hüküm giymişse, o tarihten itibaren 1 yıl içinde yeni bir
cürüm işlerse, erteleme düşer. İşlemezse hiç suç işlememiş sayılır.(Eski CK’ya göre)
Cürümlerden dolayı hükümden sonra 5 yıl içinde yeni bir suç işlerse erteleme düşer.
İşlemezse hiç suç işlememiş sayılır.(Eski CK’ya göre)
Yeni Ceza kanuna göre sadece hapis cezaları ertelenebilir. Adli para cezaları (Gerek
hapis cezasıyla birlikte ve gerek yalnız olarak adlî para cezasına mahkûmiyet
durumunda, adlî para cezasının ertelenmesi mümkün değildir) ve emniyet tedbirleri ve
disiplin hapsine ilişkin mahkûmiyet hükümleri (CMK. m.2/3-h) ertelenemez.
http://www.ankahukuk.com
Yeni Ceza kanuna göre süresi iki yıla kadar olan hapis cezalarının ertelenilmesi
mümkündür.
Ancak taksirli suçlarda süre ne kadar fazla olursa olsun erteleme mümkündür. Yalnız
bu son ifade bilinçli taksiri kapsamaz.
YCK’na göre daha önce sadece kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına
mahkûm olmak tecilden istifade etmeye engeldir.
YCK’na göre daha önce taksir sonucu işlenilen bir filden dolayı hüküm giymiş olmak
tecilden istifade edebilmeye engel değildir. Bilinçli ya da bilinçsiz taksir arasında bu anlamda
fark yoktur.
YCK’na göre tecil koşullu af olmaktan çıkarılmıştır. Yani eskiden olduğu gibi tecil
süresi içerisinde suç işlenilmemiş olması halinde hiç suç işlememiş sayılmak artık söz konusu
değildir.
Buna göre tecil sonucu sadece infaz edilmiş sayılan ceza diğer şartlar da varsa
tekerrürde dikkate alınabileceği gibi yeniden ertelemeden istifade etmede de engel
olabilecektir.
YCK’na göre deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenilmemiş olması veya
hâkimin uyarılarına rağmen hâkimin tecilden istifade edene yüklediği yükümlülüklere aykırı
hareket etmemekte ısrar edilmemiş olunması halinde, sadece ceza infaz edilmiş sayılacaktır.
Yani tecil edilen ceza tekerrür hükümleri bağlamında dikkate alınabileceği gibi,
yeniden suç işlenilmesi halinde tekrar tecilden istifade etmekte de engel olabilecektir.
ŞARTLI SALIVERME
Cezasını çekmekte olan hükümlüyü ceza süresi dolmadan serbest bırakmak
ŞARTLARI
1) Hükümlü mahkûm olduğu cezanın belli bir kısmını çekmiş olmalı
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar cezalarının 30 yılını
Müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar cezalarının 24 yılını
Süreli hapis cezalarından biri ile mahkûm olanlar ise cezalarının 2/3’ünü infaz
kurumlarında geçirmiş olmaları gerekir.
Cezalar
CÜRÜM KABAHAT
- idam - hafif hapis
- ağır hapis - hafif para cezası
- hapis - belli meslek ve sanatın tatil edilmesi
- ağır para cezası
- kamu hizmeti sürekli mahrumiyet
2001 Anayasa değişiklileri ile idam yalnızca:
Savaş
Yakın Savaş
Terör suçları ile sınırlanmış idi. Ancak
8 Ağustos 2002 de çıkarılan kanunla idam sadece SAVAŞ halinde söz konusudur.
İdam versen temyize tabidir. İstemesen de temyiz edilir. İnfaz için meclisin kararı gerekir sonra infaz
gerçekleşir.
1.CEZALAR
1.1.HAPİS CEZALARI
b)Müebbet hapis
Süresi bir yıldan az olan cezalara kısa süreli hapis cezası denir.
http://www.ankahukuk.com
Kısa süreli hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Çevrilme halinde
mahkûmiyet çevrilen ceza olarak sicile geçer.
Daha önce hapis cezasından dolayı mahkûm olmamış olanlar için 30 gün ya da daha
az süreli hapis cezalarının adli para cezasına ya da sair tedbirlerden birine çevrilmesi
zorunludur. 18 yaşını geçmeyenler ile 65 yaşını geçenler için 1 yıl veya daha az süreli hapis
cezası almamış olmak halinde de aynı durum geçerlidir.
Eğer bir suç için hapis cezası ile adli para cezası seçenek olarak öngörülmüşse ve bu
cezalardan hapis cezası tercih edilmişse, artık adli para cezasına çevrilemez.
Taksirli suçlarda süre ne kadar fazla olursa olsun para çevrilme mümkündür. Ancak bu
durum bilinçli taksir hali geçerli değildir.
Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan
fazla olamaz (TCK. m. 61/7).
*Beş günden az yediyüzotuz günden fazla olamayan cezalar için söz konusudur.
*Hâkim suçu işleyen kişinin içerisinde bulunduğu şartları tespit ederek her gün karşılığı için
20. YTL’den az, 100 YTL’den fazla olmamak kaydı ödenecek para cezasının miktarını tespit
eder.
*Daha sonra da tespit edilen miktar ile çevrilecek cezanın gün sayısı çarpılmak sureti ile
ödenecek para cezası tespit edilir.
2.GÜVENLİK TEDBİRLERİ
*Ancak kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olanlar ile fiili işlediği sırada 18 yaşını
doldurmamış olanlar için, işlenilen suçun kanuni neticesi olarak (kamu hizmetlerine
girmekten, seçmen olmaktan, milletvekili olmaktan, belediye başkanı olmaktan mahrumiyet
cezaları gibi) emniyet tedbirine hükmedilmez.
*Yani kısa süreli hapis cezasının ertelenmiş veya fiili işlediği sırada l8 yaşını
doldurmamış olan kimseler hakkında l. fıkradaki (a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu
görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya
Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve ku-
ruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam
edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan, c) Velayet
hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika,
şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir
kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek
veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten)
güvenlik tedbirlerine hükmedilmeyecektir. Burada emredici bir hüküm bulunmaktadır. A-
Yani bir yıla kadar olan hapis cezaları ertelenmiş ise, o kişi hakkında güvenlik tedbirlerine
hükmedilmeyecektir. B- Güvenlik tedbirleri 18 yaşından küçükler hakkında
uygulanamayacaktır.
*Suç işleyen için öngörülen mahrumiyetler, mahrumiyeti gerektiren mahkûmiyetin
infazına kadar devam eder.
*Yeni düzenlemede güvenlik tedbirleri belirli süreler için öngörülmüş olduğundan, bu
sürelerin dolmasıyla ya da belirtilen şartların gerçekleşmesiyle tedbirler kendiliğinden
kalkacaktır.
*Yani kişinin yasaklılık hali sürekli değildir. Ceza devlet eliyle kişiye kötülük yapmak
değildir. Kişi cezasını bihakkın çekmişse artık toplumla barışmış demektir.
*Cezalandırılmakla güdülen amaç, işlediği suçtan dolayı etkin pişmanlık duymasını
sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da
belli bir süre ile sınırlandırılması gerekmiştir.
*Yeni sistemde kişinin cezadan kaçmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Kişi bir an
önce cezasını çekmeli ki, yoksun olduğu (örneğin velayet hakkı gibi) hakları tekrar
kullanabilsin. Bu nedenle cezanın infazı tamamlanınca madde metninde yer alan hak
yoksunlukları da sona erecektir (m. 53/2).
*Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş olmak gibi bir fiil sonucu kişi
taksirli bir suçtan mahkûm olursa, 3 aydan az üç yıldan fazla olmamak kaydı ile icra ettiği
meslek ve sanatı icra etmekten men edilmeye ya da sürücü belgesinin geri alınmasına kara
verilebilir.
*YCK asli - feri ceza ayrımını kaldırmıştır.
*Yeni Ceza Kanunumuza göre; müsadere, kazanç müsaderesi ve sadece yabancılar
için yurt dışına çıkarılma şeklinde uygulanabilecek emniyet tedbirleri vardır.
*İştirak halinde işlenilmiş olan suçlarda şeriklerden birinin ölümü diğer şerikler için de
davanın düşmesini gerektirmez.
*Bir kimsenin ölümü ölümden kesinleşen yargılama giderlerinin ödenmesine engel
değildir. Müsadere ve yargılama giderine ilişkin olup, ölümden önce kesinleşmiş bulunan
hükümlerde infaz kabiliyeti bulunmaktadır. Bunlar nasıl infaz olunacak? Terekeyi
reddetmeyen mirasçılardan tahsil edilecektir.
2) AF
*İster özel af olsun ister genel af olsun, bu yetki Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir.
* Yine ister özel af olsun ister genel af olsun, af kanunu ancak TBMM üye tam
sayısının 3/5’inin oyunun olumlu oyu ile gerçekleşebilir. (2001 Anayasa değişikliği)
*2001 Anayasa değişikliklerinden sonra artık terör suçlarının da affı mümkündür.
*Ancak Anayasanın 169. maddesine göre orman suçlarının affı mümkün değildir.
*Affı genel af- özel af olarak tasnifi affedilenlerin sayısına göre değil, affın doğurduğu
sonuçlara göredir.
*Bu anlamda kamu davasını ve hükümlülüğü bütün neticeleri ile ortadan kaldıran affa
genel af denir.
*Ancak sadece cezayı azaltan, değiştiren, ortadan kaldıran ya da adli para cezasına
çeviren affa ise özel af denir.
*Bir suçla alakalı özel af çıkarılmış olması, o suç sebebi ile söz konusu olan emniyet
tedbiri bağlamındaki mahrumiyetlerin de hukuki sonuçlarını doğurmaya devam etmesine
mani değildir. Ayrıca özel af sadece hapis cezaları için çıkarılabilir.
*İster genel af olsun ister özel af olsun, hukuk davası açılmasına engel değildir.
*Genel af yargılama giderlerin dahi ödenmesine engel olduğu halde, özel af engel
değildir.
*İster genel af olsun ister özel af olsun, af kanunu çıkarılıncaya kadar ödenen para
cezalarının iadesini gerektirmez.
*Genel affa uğramış bir suç tekerrürde dikkate alınmayacağı gibi, tecilde de tecilden
yararlanmaya mani değildir. Ancak özel af halinde bu söylenenlerin tersi geçerlidir.
*Ayrıca ve açıkça belirtilmediği müddetçe af disiplin cezalarını kapsamaz.
*Cumhurbaşkanı da yürütme ile ilgili yetkileri kapsamında ve sadece yaşlılık, sakatlık
ve sürekli hastalık sebeplerinden birine istinaden af yetkisini kullanabilir. Ancak
Cumhurbaşkanının söz konusu bu af yetkisi özel af olarak sonuç doğurur.
3) ZAMAN AŞIMI
Zaman aşımı dava zaman aşımı ve ceza zamanaşımı olarak ikiye ayrılır
3.1.DAVA ZAMANAŞIMI:
Belirli bir süre geçtikten sonra Dava açtın, yargıladın, ceza verdin. Ceza verme hakkın
ortadan dava açma hakkın biterse kalkarsa ceza zaman aşımı
*Bir suçun ceza kanununa göre zamanaşımına uğramış olması, söz konusu bu suç
sebebi ile tazmini lazım gelen zararların da Borçlar Kanunu açısından zamanaşımına uğradığı
anlamına gelmez.
*Zamanaşımı süresi tespit edilirken suç için kanunda belirtilmiş cezanın üst sınırına
itibar edilir.
*Eğer bir suç için hapis cezası ile adli para cezası seçenek olarak öngörülmüş ise hapis
cezasına itibar olunur.
*Ceza zamanaşımı ise hükmün kesinleştiği ya da infazın her hangi bir şekilde
kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar. Ayrıca cezaya bağlı ve hükümde belirtilen
hak yoksunlukları da en fazla ceza zamanaşımı süresi doluncaya kadar devam eder.
Not: Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Ceza Kanununda dava zamanaşımını kesen
sebepler olarak sayılan; yakalama müzekkeresi (tutanağı), zorla getirme (celbname)
5237 sayılı Yani Ceza Kanununda dava zamanaşımını kesen sebep olarak ye almamıştır.
*Dava zamanaşımını kesen sebepler dolaysı ile zamanaşımı süresi en çok asıl sürenin
yarısının eklenilmesi ile elde edilecek süre kadar olabilir.
*İştirak halinde işlenilen suçlarda şeriklerden biri için zamanaşımını kesen bir sebep,
hakkında hiçbir işlem yapılmamış diğer şerikler içinde zamanaşımını keser.
*Ancak bu iki ifade sadece dava zamanaşımının kesilmesi için geçerli olup ceza
zamanaşımının kesilmesi için geçerli değildir.
*Yani ceza zamanaşımının kesilmesi hallerinde maksimum süre öngörülmediği gibi,
ceza zamanaşımının kesilmesi şahsidir.
*Cezaya bağlı hak yoksunlukları en çok ceza zamanaşımı süresi doluncaya kadar
devam edebilir. Memnu hakların iadesine yer verilmemesinin sebebi de zaten CK’nın bu
yöndeki bir düzenlemesidir.
http://www.ankahukuk.com
1) İzin
2) Karar
3) Bekletici mesele
4) Kanunen hakkında kaçak olduğuna karar verilen kişi hakkında bu karar kaldırılıncaya
kadar (CK ile eklenildi)
5) Uzlaştırma süresince de zamanaşımı durur
3.2.CEZA ZAMANAŞIMI
Cezanın bir kısmı infaz edildikten sonra mahkûm kaçmış ise, Ceza zamanaşımı süresi
asıl mahkûmiyet süresine göre değil, infaz edilen kısmın mahsup edilmesinden sonra geri
kalan süreye göre hesap edilir.
Bir suçun cezasının zamanaşımına uğramış olması o suçun faili açısından suçun hiç
işlenilmemiş olduğu anlamanı gelmez.
Suçun cezasının ceza zamanaşımının dolmuş olması sadece bir infaz engeldir. Bunun
dışında örneğin tekerrür hükümlerinin tatbikinde, hakeza erteleme hükümlerinin tatbikinde
zamanaşımına uğramış ceza dikkate alınır.
4) ŞİKÂYET
*Aslında bütün suçlar Devlete karşı işlenilmiş oluğu için toplumsal düzeni sağlamakla
yükümlü devlet, savcısı aracılığı ile bütün suçların takibini re’sen yapar.
*Ancak öyle bazı suçlar vardır ki bu tür suçlarda suçtan zarar gören şikâyet hakkını
kullanmadığı müddetçe devletin savcısı kendiliğinden harekete geçmez. Şikâyetten söz
edebilmek için şikâyete tabi bir suçun da bulunması gerekir.
* Şikâyet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup suçtan zarar görene aittir.
Şikâyet yazıl, ya da yazıya geçirilmek üzere sözlü olarak yapılır.
*Şikâyet savcıya, hâkime, mahkemeye ya da bu makamlara iletilmek üzere kolluk
makamlarına, valiliğe, kaymakamlığa, bucak müdürlüğüne, yurt dışında da konsolosluklara
yapılabilir.
*Şikâyet hakkı fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde kullanılmalıdır.
*Bu 6 aylık süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süredir. Yani hâkim
tarafından re’sen dikkate alınır.
*Belirtmeliyiz ki şikâyet hakkının kullanılması için hem fiilin hem de failin
öğrenilmesi gerekmez. Fiilin öğrenilmesi yeterlidir. Filin ve failin öğrenilmesi sürenin
başlaması açısından önem arz eder.
*Şikâyete konu suç zamanaşımına uğramamış olmak kaydı ile fiil ile fail ne zaman
öğrenilmiş ise şikâyet süresi de o zaman başlar.
http://www.ankahukuk.com
*Kullanılan şikâyet hakkının geri alınması mümkündür. Ancak geri almanın geçerli
olabilmesi için şikâyet edilen kişinin de muvafakati gerekir.
*Şikâyet geri alınırken şikâyete konu suç sebebi ile tazmini lazım gelen zararlara
yönelik tazminat davası açma hakkından da feragat edildiği açıklanılmamış ise, şikâyetin geri
alınması söz konusu bu tazminat haklarından da vazgeçildiği anlamına gelmez.
*Hüküm kesinleşinceye kadar şikâyetin geri alınması mümkündür. Hükmün
kesinleşmesinden sonra şikâyetin geri alınmış olması verilen cezanın infazına mâni değildir.
*Eğer şikâyet hakkı olanlar birden fazla ise bulardan birinin şikâyet hakkını kullanmış
olması diğerlerinin de kullandığı, hakeza tümünün şikâyet hakkını kullanmış olması halinde
içlerinden birinin şikâyetini geri alması hepsinin şikâyetini geri aldığı anlamına gelmez.
*Fakat şikâyet edilebileceklerin birden fazla olması halinde bir kişinin şikâyet
edilmesi dahi herkesin şikâyet edildiği, aynı şekilde herkesin şikâyet edilmiş olması halinde
bir kişi hakkında şikâyetin geri alınması herkes hakkında şikayetin geri alındığı anlamına
gelir.
*Uzlaşma kapsamındaki suçlarda, taraflar anlaşırlar ise savcı dava açmaz, şayet dava
açılmış ise hâkim davanın düşürülmesine karar verir (CK)
*İştirak halinde işlenilen suçlarda taraflardan birinin şikâyet süresini geçirmiş olması
diğerlerinin de geçirmiş olması sonucunu doğurmaz (CK)
5) ÖNÖDEME
6) UZLAŞMA
*Uzlaştırıcı, başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaşmayı
sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi otuz gün daha
uzatabilir. **Uzlaştırma süresince zamanaşımı durur.
*Uzlaşma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma sırasında ileri sürülen bilgi, belge
ve açıklamalar taraflarca izin verilmedikçe daha sonra açıklanamaz.
*Uzlaştırmanın başarısız olması nedeniyle daha sonra dava açılması halinde uzlaştırma
sırasında failin bazı olayları veya suçu ikrar etmiş olması davada aleyhine delil olarak
kullanılmaz.
*Uzlaştırıcı, yaptığı işlemleri ve uzlaşmayı sağlayıcı müdahalelerini belirten bir raporu on
gün içinde ilgili Cumhuriyet savcısına sunar.
*Zarar, uzlaşmaya uygun olarak giderildiğinde ve uzlaştırma işleminin giderleri, fail
tarafından ödendiğinde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.
*Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma
işlemleri aynı usule göre, mahkeme tarafından da yapılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde
davanın *düşmesine karar verilir.
*Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda,
ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.
DAVA ŞARTLARI
1) Şikâyet
2) İzin
3) Müracaat
4) Talep (takibi talebe bağlı suçlarda Adalet Bakanının talebi)
5) Evlenme
DİKKAT
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak, *Devlete
karşı savaşa tahrik, “temel milli yararlara karşı hareket” yabancı Devlet aleyhine asker
toplamak, askeri tesisleri tahrip, düşman devlete maddi ve mali yardım, “halkı
askerlikten soğutma, askeri itaatsizliğe teşvik”, Savaşta yalan haber yayma, seferberlikle
ilgili görevin ihmali, “Düşmandan unvan ve benzeri payeleri kabul etme, askeri yasak
bölgeler girme”, *Anayasayı ihlal, *Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, *yasama
organına ve hükümete karşı suç, hükümete karşı silahlı isyan, silahlı örgüt, suç için
anlaşma, askeri komutanlıkların gaspı, yabancı hizmetine asker yazma ve yazılma, savaş
zamanında enirler uymama, *siyasal veya askeri ya da uluslar arası casusluk, devletle
alakalı yasaklanan bilgi ve belgeleri açıklama.
Şimdiye kadar sayılan suçların bir kimse tarafından yabancı ülkede işlenmesi
halinde Türkiye’de failin bulunması halinde re’sen takibat yapılır.
Yukarıda sayılan suçların tümü için geçerli olmak üzere, bu suçlardan
birisinden mahkum olunmuş olunması, yada beraat edilmiş olunması halinde Adalet
Bakanının talebi üzerine ancak Türkiye’de yargılama yapılır.
http://www.ankahukuk.com
MUHAKEME ŞARTLARI
CEZANIN VERİLİŞİ
Cezalar:
- Kanunda açıkca belirtilmemişse ne arttırılır, ne azaltılır
- Arttırma ve eksiltme bir önceki arttırılmış ya da eksiltilmiş ceza üzerinden yapılır.
Temel ceza üzerinden değil.
- Arttırılırken / ya da eksiltilirken o ceza için kanunda öngörülen sınırlar aşılamaz sonra;
*Hâkim suçun işleniş biçimini, suçta kullanılan araçları, suçun işlenildiği zamanı ve
yeri, suçun konusunun önem ve değerini, zarar ve tehlikeliliğin ağırlığını, failin güttüğü amaç
ve saikin amacını dikkate alarak suçun kanuni tanımındaki cezasının alt ve üst sınırı arasında
temel cezayı tespit eder.
*Sonara temel ceza üzerinden dolaylı kasıt varsa doğrudan kasta göre indirim, bilinçli
taksir varsa bilinçsiz taksire nazaran arttırım yapar.
*Cezada önce arttırım, sonra indirim yapılır.
*Daha sonra sırası ile teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü,
akıl hastalığı, cezada indirimi mucip şahsi haller dikkate alınır.
*En son Takdir-i hafifletici sebepler de dikkate alınarak cezanın miktarı
belirlenir.
*Tekerrür (cezayı ağırlaştıran en son sebep idi). YCK’ da artık değildir
ADLİ SİCİL
Hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş
ve Türk Hukukuna göre tanınan mahkûmiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye'de
suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dahil tüm adlî sicil bilgileri; mahallinde bilgisayar
ortamına aktarılmasını takiben, Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğündeki Merkezî Adlî Sicilde tutulur.
http://www.ankahukuk.com
-Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren
seksen yılın geçmesiyle tamamen silinir.
- Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adlî sicil
ve arşiv kayıtları, talep aranmaksızın tamamen silinir.
-Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya
ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına
ilişkin adlî sicil ve arşiv kaydı tamamen silinir.
-Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.
CEZA ÖZEL
A) ŞAHISLARA KARŞI SUÇLAR
1) Adam Öldürme: Cenin için adam öldürme suçu olmaz. Kasıtlı, taksirli, kastı aşarak,
müşterek sebeple, intihara teşvik (şerefini kurtarmak için = anneler gayri meşru çocuğunu
öldürürse, cezası daha azdır) yoluyla adam öldürülebilir.
2) Müessir Fiil: Yaralama; Taksirli veya kasıtlı olabilir.
http://www.ankahukuk.com
3) Hakaret / Sövme: Şikâyete bağlıdırlar, her tüzel kişi değil, kamuya yararlı dernekler
mağdur olabilir, diğerleri olamaz.
Hakaret: Maddei mahsusa tayin ederek yaparsa - Hakaret (ispat hakkı var) (somut)
Maddei mahsusa tayin yapmazsa – sövme (ispat hakkı yok) (soyut)
Sen fahişesin = sövme
Temel ile Fadime siz akşam ne yapıyordunuz? Hakaret
Sen şurda hırsızlık yaptın = hakaret
Sen hırsızsın = sövme
Hakaret ve Sövmeyi Suç Olmaktan Çıkaran Durumlar
Hırsızlık :Kablo TV’den usulsüz yararlanma hırsızlık olmaz. Kullandıkça azalmaz. Elektrik
hırsızlıktır. Kullandıkça azalır.
Hırsızlık suçuna tam teşebbüs olmaz
Hırsızlık sonrası tasarruf – Değişiklikleri suçu başka suça dönüştürmez.
Nası Izrar: Zarar verme kastıyla birinin malı tahrip etmek. Taksirli hali yoktur.
Yağma: Mürekkep bir suçtur. Cebir ve şiddetle başkasının malını almaya çalışmak. Birini
köşeye sıkıştırıp zorla malını almak.
Dolandırıcılık: Hile ile rıza var. Kim başkasının iyi niyetinden yararlanma hakkı olmayan bir
şeyi kendisine ya da başkasına vermeye onu ikna ederse. En ufak bir şiddet olursa
dolandırıcılık başka suça dönüşür. Devleti dolandırmakta dolandırıcılıktır.
http://www.ankahukuk.com
Emniyeti Suistimal: Suç işleme kastı sonradan oluşur. Seçimlik hareketli suç. Önce emaneti
alıyorsun sonra satıyor ya da bozuyorsun. Tam tasarruf yetkisine sahip olmalı.
Yağma ve Korkutarak Faydalanma: K.F’de seçim hakkı var. (bana 10 milyar getirmezsen,
babanı vuracam) Zaman aralığı da var.
Not: Mala karşı suçlardan yağma dışındaki suçları aynı çatı altında yaşayan kardeşler,
haklarında ayrılık kararı verilmemiş karı koca, usul-füru birbirlerine karşı işlerlerse
haklarında cezaya hükmolunmaz. Ancak yağma suçu dışındaki suçları haklarında ayrılık
kararı verilmiş karı koca, farklı çatı altında yaşayan kardeşler ve aynı çatı altında yaşayan
hala, dayı, amca, teyze, yeğen birbirlerine karşı işlerse şikayet üzerine haklarında ceza
kovuşturması yapılarak cezaya hükmolunur.
( YCK’da Tanıklık Bilirkişilik Tercümanlık gibi Kanunen infazı gereken işlerden kaçınmak
gibi bu suçlar bu başlık altında düzenlenmemiştir. Bunlar CMK kapsamında disiplin
hapsini gerektiren fiillerdir)
Şekli Suç Tasnii: Suç olmadığını bildiği halde bir kimse, muhatabı belli olmaksızın ve yetkili
makamları harekete geçirecek şekilde suç uydurması
Maddi Suç Tasnii:Bir de o suçun işlendiğine dair delil uydurmak
Şekli İftira :Suç işlemediğini bildiğiniz (kimseye) halde, suç uydurmak
Maddi İftira = Delil uydurursan
Örn: Bana tecavüz edildi (şekli suç tasnii)
Bana tecavüz edildi işte sperm izleri (maddi suç tasnii)
Örn: Bana şu adam tecavüz etti (şekli iftira)
Benim iç çamaşırım adamın cebinde (maddi iftira)
3) İhkakı Hak: Hukuken korunan yararı olacak, hükümete başvurma imkanı olacak. Bu
hakkını illegal yollardan alacaksın
Örn. Ben İsmail’in arabasını çaldım. İsmail benim garajımın kapısını çalarak arabasını alıp
götürüyor. Suçtur. Devlete haber vermen gerekirdi.
4.1. Zimmet
4.2.İrtikap
4.2.1.Cebren irtikap
4.2.2.İkna sureti ile irtikap
4.2.3.Başkalarının hatasından yararlanarak irtikap
4.3. Rüşvet
4.4.Görevi kötüye kullanma
GÖREVİ İHMAL: Bir kimse kasıtlı olarak yapmak zorunda olduğu işi yapmıyorsa. Hata ile
görevini yapamazsa ihmal olmaz, pasif niteliklidir. Örn: Hakimin birisinin elinde 1000 dosya
var. Hiç okumuyor yan gelip yatıyor. Bu görevi ihmaldir. (**Yeni Ceza Kanunu bağımsız bir
şekilde bu suçla alakalı bir madde içermemektedir. Bu suç görevi kötüye kullanma ile
alakalı madde içerisinde düzenlenmiştir)
3) Mecburilik ilkesi
*Ceza Muhakemesi Kanuna göre kamu davası açmak savcının görevidir. Bu anlamda
yeni Ceza Muhakemesi Kanunumuz şahsi dava yoluna da yer vermemiştir.
*Kamu davası açmakla görevli olan savcı kamu davasının açılması için yeterli
delillere ulaşmış ise dava açmak mecburiyetindedir.
*Yeterli delilleri toplamış olmasına rağmen savcı dava açmazsa:
http://www.ankahukuk.com
3.1.idari denetim
aa. Başsavcıya itiraz. Duruma göre başsavcı savcıya dava aç emri verebilir.
bb. Valiye bildirmek. Vali savcıya dava aç emri veremez. Zaten yeni CMK bu yolu kabul
etmemiştir.
cc. Adalet Bakanına bildirmek. Adalet Bakanı savcıya zaten dava açma emri hiçbir zaman
veremezdi. Sadece savcıya dava aç emri verebilmekteydi. kaldı ki yeni CMK bu yolu da
kaldırmıştır.
3.2.yargısal denetim
*Savcı yeterli delil toplamış olmasana rağmen dava açmazsa dava açmayan savcının
mensup olduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına 15 gün
içerisinde itiraz edilir. Duruma göre ağır ceza mahkemesi, savcıya dava aç emri verebilir. Bu
emir savcıyı bağlayıcıdır. Eğer yapılan itirazı reddederse bu durum savcının dava açmamakta
doğru karar verdiği anlamına gelir.
Ancak eğer savcı yeterli delil toplamış olmasına rağmen takdir yetkisini kullanarak
aa. Cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanmasını gerektiren koşulların
bb. Ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde Cumhuriyet savcısı kamu davasını
açmayabilir.
Savcının takdir yetkisini kullanarak dava açmadığı bu iki halde yargısal denetim yolu
işletilemez.
a) Savcı açısından,
*Kamu davasını açan savcı açtığı davayı geri alamaz.
*Ancak eğer savcı açmış olduğu kamu davası sebebi ile pişmanlık duymakta ise,
hakkında dava açtığı kişinin beraatini ister.
Çünkü savcı davanın şahıs itibari ile tarafı olmayıp makam itibari ile tarafıdır.
*Bu sebeple savcı, hakkında dava açacağı kişinin aleyhine olan delilleri toplamak
mecburiyetinde olduğu kadar lehine olan delilleri de toplamak mecburiyetindedir.
b) Taraflar açısından,
*Davanın tarafları haklarında sürdürülmekte olan yargılama faaliyetini, yani kamu
davasını kendi aralarında anlaşarak sona erdiremezler. Başka bir ifade ile tarafların davanın
sona erdirilmesine yönelik suçu işlediklerini kabul etmiş olmaları mutlaka da hakimi
bağlayıcı nitelikte değildir.
http://www.ankahukuk.com
Ancak;
aa. Sanığın ya da şüphelinin özgür iradesine yada başka kişilerin özgür iradesine
dayanmayacak şekilde delil elde etmek yasaktır. Aynı doğrultudaki hüküm 2001 anayasa
değişiklikleri ile anayasaya da girmiştir.
bb. Şayet sanığı ya da başka kimselerin özgür iradesine dayanmayacak şekilde delil
elde edilmiş ise, velev ki bulara sonradan rıza gösterilmiş olsun, bu tür delillere göre hüküm
verilemez.
cc. duruşmanın usulüne göre yapılmadığını iddia eden bu durumu ancak duruşma
tutanağı ile ıspat edebilir.
dd. Hakimin reddini iddia eden bu iddiasını ispatla yükümlüdür ( ıspat külfeti
yasağının istisnası). bu anlamda hakimin reddini iddia eden yemini delil olarak kullanamaz.
MUHAKEME FAALİYETİ
YARGIÇ
YARGICIN REDDİ
1) Yargıcın davaya bakmasının yasak (Memnu) olduğu haller nedeni ile reddi
- suçtan kendisi zarar görmüşse
- karısı, kocası ise zarar gören ise
- tanıklık, bilirkişilik, katiplik, avukatlık, savcılık yapmışsa. (Daha önce aynı davada)
- davaya baktığı kimselerle 3. dereceye kadar kan veya 2. derece (evlilik hısımları) sihri
hısımlık varsa
- bir davanın soruşturma aşamasında görev yapmış olan yargıç kovuşturma aşamasında
görev alamaz.
-İlk derece mahkemesinde bir dava ile ilgili karar veren yargıç (İhsası rey beyan etmek) aynı
davanın kanun yollarından birine dair incelemesinde görev alamaz.
-Bir dava için Muhakemenin iadesi yolunun kabul edilmesi halinde, ilk yargılamaya katılan
yargıç,yeniden yargılanılması kabul edilen yargılamaya katılamaz.
Hakimin reddi talebi zamanında yapılmamış ise ret konusunda yeterli delil
gösterilmemiş ise , hakimin reddi duruşmayı uzatmak amacı ile yapılmış ise ret talebinin geri
çevrilmesine karar verilir.
Hakimin reddini isteyen bunu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak yemin delil
olmaz.
Hakimin reddi gibi, bilirkişilerin, zabıt katiplerinin de reddi mümkündür. Ancak
savcının reddi diye bir şey söz konusu değildir.
*Alt derece mahkeme, kendisine açılan davanın kendi görev alanına girmediği
gerekçesi ile her zaman görevsizlik kararı verebilirken, aynı şartlarda üst derece
mahkemesi görevsizlik kararını ancak iddianame kabul edilinceye kadar yapabilir.
*Çok önemlidir ki, yukarıdaki kural, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görevine giren
işlere bakacak olan Ağır Ceza Mahkemeleri için geçerli değildir. Yani bu tür ağır ceza
mahkemeleri her zaman görevsizlik kararı verebilir.
*Aralarında bağlantı olan davalar birleştirilebilir. Fakat bileştirme her zaman üst
derece mahkemesinde olur. Birleştirme halinde üst derece mahkemesinin yargılama usulü
uygulanır.
*Davaların ayrılması halinde, ayrılan davalara da aynı mahkemede bakılır.
2.Kamu güvenliği sebebi ile davanın nakli. Bu halde davanın naklini isteme
yetkisi Adalet Bakanınıdır. Nakil kararını ise Yargıtay verir.
1.Temel kural suç nerede işlenilmiş ise yetkili mahkeme de o yer mahkemesidir. Ancak suçun
işlenildiği yer belli değilse sanığın ya da şüphelinin yakalandığı yer, yakalanamamışsa
yerleşim yeri mahkemesi, bu halde de yetkili mahkeme tespit edilememiş ise Türkiye’de en
son sakin olduğu yer mahkemesi, bu şekilde dahi yetkili mahkeme tespit edilemezse
muhakeme hukukuna ilişkin ilk işlemin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
2.Eğer suç yurt dışında işlenip de Türkiye’de kovuşturulabilen bir suç ise; Türkiye’nin suçun
işlenildiği yerde yargılama yetkisi olamadığı için, sanığın veya şüphelinin yakalandığı yer
mahkemesi, yakalanamamış ise ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi, Türkiye’de
ikametgahı yoksa en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Ancak buradaki
yetki kuralları kesinlik arz etmez. Yani Cumhuriyet savcısının şüphelinin, sanığın istemi
üzerine Yargıtay suçun işlenildiği yer daha yakın yer mahkemesine yetki verebilir. Tüm
bulara rağmen yetkili mahkeme yine de tespit edilemezse, Adalet Bakanını talebi Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine yetkili mahkeme Yargıtay tarafından
belirlenir.
http://www.ankahukuk.com
-Suç ülkede yayımlanan basılı bir eserle işlenilmiş ise asıl yetki eserin yayım
merkezi olan yer mahkemesine aittir.
-Eğer eser birden fazla yerde dağıtılmış ise, suçta eserin faklı yerdeki bir
baskısında meydana gelmiş ise o yer mahkemesi de yetkilidir.
SAVCI
Savcılık örgütleri yargıç yanında değil mahkeme yanında örgütlenmiştir. Bu sebeple sulh ceza
mahkemelerinin yanında ayrı bir savcılık örgütü yoktur. Sulh ceza mahkemelerinde savcı
duruşmaya katılmaz (CMK. m188/2). Ancak sulh ceza mahkemelerinin savcılık bir işi olursa
yanında sayıldıkları asliye ceza mahkemesi savcısı bu işi yürütür.
ŞÜPHELİ
Soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişi.
SANIK
Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar suç şüphesi altında
bulunan kişi.
MÜDAFİ
Soruşturma evresinde, ifade almada *en çok üç avukat hazır bulunabilir. Daha sonraki
aşamalar için müdafi sayısı bakımından herhangi bir sınırlama yoktur.
- avukatlar arasında seçilir.
- toplumsal savunma mekanıdır
ŞAHSİ DAVACI
(bireysel iddia makamı) Davasını geri alması mümkündür. Alırsa dava sona erer. CMK
şahsi dava yoluna ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Daha önceden şahsi dava açmış
olanların davaları sonuçlanıncaya kadar şahsi dava olarak devam edecektir.
MÜDAHİL
*Mağdur malen sorumlu olanlar ile suçtan zarar gören gerçek yada tüzel kişiler kovuşturma
evresinin her aşamasında davaya katılabilir.
*Ancak kanun yolu aşamasında davaya katılma istenilemez.
*Sulh ceza mahkemelerindeki katılmalarda savcının görüşüne müracaat edilmez.
*Davaya katılma davayı durdurmaz.
http://www.ankahukuk.com
SÜRELER
*Süre gün olarak tayin edilmiş ise ise, ilk gün hesaba katılmaz.
*Hafta olarak tayin edildi ise bir dahaki haftaki aynı güne eden gün süre sona erer
*Ay olarak tayin edildi ise bir dahaki aydaki o güne tekabül eden gün, şayet o ayda aynı gün
yoksa o ayın son günü (31 Ocak-28 Şubat) (Borçlar Hukuku İle aynı)
*Öğleden sonra tatil olan günlerde (Arefe) süre o gün biter
*Sürenin sona ermesi adli tatile rastlarsa (1 Ağustos - 5 Eylül)adli tatilin bitiminden itibaren
süre 3 gün daha uzamış sayılır.
DİKKAT
1- Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen *uyuşturucu veya *uyarıcı madde imal ve
ticareti suçu,
2- *Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir *örgütün faaliyeti
çerçevesinde *cebir ve *tehdit uygulanarak işlenen suçlar,
3- Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak,
*Devletekarşı savaşa tahrik, yabancı Devlet aleyhine asker toplamak, askeri tesisleri
tahrip, düşman devlete maddi ve mali yardım, *Anayasayı ihlal, *Cumhurbaşkanına
suikast ve fiili saldırı, *yasama organına ve hükümete karşı suç, hükümete karşı silahlı
isyan, silahlı örgüt, suç için anlaşma, askeri komutanlıkların gaspı, yabancı hizmetine
asker yazma ve yazılma, savaş zamanında enirler uymama, *siyasal veya askeri yada
uluslar arası casusluk, devletle alakalı yasaklanan bilgi ve belgeleri açıklama.
****Şimdiye kadar üç madde halinde sayılan bu suçlar için geçerli ortak ifadeler şu
şekildedir:
a- Bu suçlarla alakalı davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde
görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.
b- Bu suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla
görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır.
c- ***Bu suçlar acele işlerden sayılır ve bunlarla ilgili davalara adlî tatilde de bakılır.
d- Ayrıca; Tatil süresince *bölge adliye mahkemeleri ile *Yargıtay, yalnız “tutuklu
hükümlere” ilişkin veya “Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince” görülen
işlerin incelemelerini yapar.
e- ***Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet
savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. Demek ki Memurların Yargılanması Usulü
Hakkındaki Kanun hükümleri kapsamında soruşturma veya kovuşturma için amirin iznine
gerek yoktur.
f- ***Bu tür suçlar için gözaltı süresi 48 saat olarak (Yani iki kat) uygulanır. Aynı
durum tutuklama için de geçerlidir.
*Eski hale getirme yolunu işletmiş olmak, kararın yerine getirilmesini tehir etmez.
Ancak hakimin aksine bir kara vermesi mümkündür.
*Eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin kararlar kesindir. Eski hale getirme
talebinin reddine dair karalara karşı ise itiraz yolu açıktır.
* Süreye uyamamasına neden engelin ortadan kalkmasından itibaren ( 7 gün
içerisinde) süresi içerisinde hangi mahkemeye müracaat edecek idi ise o mahkemeye
müracaat eder.