Professional Documents
Culture Documents
Giriş
Başlıktaki sorunun pek çok kişiye “Abidin Paşa da kim?” ya da “Bize ne?” şeklinde
yeni soruları düşündürmesi şaşırtıcı değildir. Bu çalışmanın öncelikli amacı,
-başlıktaki sorunun cevabını tam veremese de- o soruların cevabını vermektir.
1
ABİDİN PAŞA1
Arnavutluk ileri gelenlerinden Preveze’li Ahmet (bin Zeyne’l-Abidin) Dino Bey ile
Çapar’lardan Saliha Hanım’ın oğlu olan Abidin Paşa, Yanya vilayetine bağlı Preveze
kasabasında 5 Rebîü’l-evvel 12593 tarihinde doğmuştur. Ölüm tarihi bazı kaynaklarda
1906, bazılarında ise 1908 olarak yer almaktadır. İstanbul’da, Yıldız Sarayı’nda,
Yemen Islahatı görüşmelerinde geçirdiği kalp krizi4 sonucu öldüğü çeşitli kaynaklarda
belirtilmektedir. Paşa bürokratik görevleri kadar, akrabalık ilişkileriyle de yakın
tarihimizin önemli simalarından biri kabul edilir5. Aile köken olarak Anadolu’yu
1
Bu bölümdeki biyografik bilgilerin derlenmesinde başlıca aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır:
Zeynep AVCI, A’dan Z’ye Abidin DİNO (Yapı Kredi Yayınları, 2001), M. O. BAYRAK, İstanbul’da
Gömülü Meşhur Adamlar 1453-1978, (1979), Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, (Kültür
Bakanlığı T. Tarih Vakfı Ortak Yayını, 1993), Türk Ansiklopedisi (Milli Eğitim Bakanlığı Yayını,
1946), Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi (İletişim Yayınları 1985), Mahmut ÇETİN,
Boğaz’daki Aşiret, (biyografi.net, İstanbul 2002), Cemal A. KALYONCU, Saklı Hayatlar (Zaman
Kitap 2002, Abdülhamit KIRMIZI, Abdülhamit’in Valileri, (Klasik Yayınları, 2007).
2
Borsa Komiserliği’ne atandığı ve Hava Oyunları risalesini yazdığı dönemde unvanı “Bey”dir.
Bilahare “Paşa” olmuştur.
3
Bu tarihin bugünkü takvimdeki karşılığı konusunda da fikir birliği yoktur. Bir kaynakta bu tarihin
miladi karşılığı olarak “5 Mart 1843” tarihi belirtilmekte, başka bir kaynakta ise aynı tarihin karşılığı
“24 Mart 1843 Salı” günü olarak verilmektedir. İnternetten ulaşılabilen tarih çevirme kılavuzu
(http://193.255.138.2/takvim.asp?takvim=2&gun=5&ay=3&yil=1259) kullanılarak tarafımızdan
yapılan kontrolde, belirtilen Hicri tarihin Miladi karşılığı olarak 5 Nisan 1843 Çarşamba günü
bulunmuştur! Başka bir online tarih dönüştürme sitesinde (http://prayer.al-islam.com/convert.asp?
l=eng ) ise aynı tarihin karşılığı olarak 4 Nisan 1843 Salı günü verilmektedir! Ancak ölüm tarihine
ilişkin iki yıllık sapmanın yanında yaklaşık bir aylık sapmanın ihmal edilebilir olduğu
düşünülmektedir!
4
Ölüm nedeninin “kalp krizi” olduğu konusunda kaynaklarda fikir birliği bulunmakla birlikte, kalp
krizinin gerekçesi konusunda farklı açıklamalara rastlanmaktadır. KALYONCU (2002:113), kalp
krizinin “padişah tarafından çağrılıp sadrazamlık (Başbakanlık) teklif edildiği esnada” gerçekleştiğini
söylemektedir.
5
Hıfzı Topuz’un kendisi için, “İstanbul ikiye ayrılır: Abidin Paşa ile akraba olanlar ve olmayanlar”
dediği rivayet olunur. Gerçekten de Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin birçok önemli ismini barındıran
Dino, İleri ve Talu aileleri Abidin Paşanın soyundan gelmektedir.
2
Osmanlılarla birlikte fetheden Alkuşlar ve Gazi Turhanlardan gelmektedir. Balkanlara
devam etmiş ve oranın yönetimini nesiller boyu ellerinde bulundurmuştur6.
Küçük yaşta babasını kaybeden Abidin Paşa’ya ilk eğitimini annesi verdi7. Annesi
Saliha Hanım’dan Türkçe, Arnavutça, Sırpça, dadısı Naile Hanım’dan da Farsça
öğrendi. Yedi yaşındayken Türkçe ve Rumca okuyabiliyordu. Dokuz yaşında Kaleiçi
Okulu’na gitmeye başladı. Orta öğrenimini Yanya Rum Lisesi’nde yaptı. Yunanca ve
Fransızca öğrendi, böylece hem Doğu hem de Batı dilleri ve kültürüyle yetişti8.
Abidin Paşa kamu görevine 1866’da Silahşor (saray muhafızı) olarak başladı. 1868’de
mutasarrıf muavinliği ek göreviyle Preveze’ye merkez kaymakamı olarak atandı.
Daha sonra Narda Kaymakamlığı, İzmir Temyiz Mahkemesi İkinci Başkanlığı, Sofya
Mutasarrıflığı, Varna Mutasarrıflığı, Dersaadet Tahvilat Borsası Komiserliği,
Sevkiyat-ı Askeriyye Komisyonu Başkanlığı, Yunan Hudut Komiserliği, Diyarbakır-
Elazığ ve Sivas İlleri Islahat İşleri Birinci Komiserliği, Ali Emîrî Komisyonu
Kâtipliği, “Rumeli Beylerbeyi” payesiyle Sivas Valiliği ve Atatürk’ün doğduğu yıl,
1881’de, Selanik Valiliği yaptı. Bu görevdeyken Padişah II. Abdülhamit tarafından
Hariciye Nazırlığı’na (Dışişleri Bakanlığı) atandı ancak üç ay kalabildi. Sonra Adana
Valisi oldu. Adana’da bulunduğu dört yıl dokuz ay içinde özellikle Seyhan nehrinin
ıslahı ve Adana Vadisinin sulanması için çalıştı. Adana’da Abidin Paşa’dan geriye,
-günümüzde Adana Kız Lisesi olarak kullanılan- Rüştiye Mektebi binası, Çarşı
içindeki Saat Kulesi ve o dönemde açtırılan Abidin Paşa Caddesi kalmıştır.
6
Abidin Paşa ailesinin Gazi Turhan tarafından fethedilen Liopsi (Yenişehir)’de Ortaçağ şatolarını
andıran bir malikâneye sahip olmasının, Osmanlı’da yok sayılan aristokrasinin mevcudiyetinin güzel
bir kanıtı olduğunu düşünenler vardır.
7
Arnavutluk hanedanından olan Ahmet Dino, yakın arkadaşı olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın
Mısır’da yaptığını Arnavutluk’ta yapacağı korkusuyla Konya’ya sürülür ve orada vebadan ölür. Mezarı
Alaaddin Camii Haziresinde, Alaaddin Türbesinin yanındadır.
8
Bir kaynakta İtalyanca da bildiği yazılıdır (Türk Ansiklopedisi (1946) Cilt: 1, s. 77).
3
de cami vardır. Ankara’dan sonra Cezayir-i Bahr-i Sefîd (Akdeniz Adaları) valiliğine
atandı. Ölümüne kadar, 13 yıl bu görevde, Rodos’ta kaldı. Ölümünden kısa süre önce
Yemen ıslahatının görüşülmesi için İstanbul’a çağrıldı.
Gül hanım ile evlenen Abidin Paşa’nın iki oğlu ve iki kızı olur. Kızlarından Halide
Hanım, Derviş Paşa ile, Nefise Hanım da Nuri Bey’le evlenir. Nuri Bey, edebiyat,
sanat, siyaset ve hukuk alanında tanınmış kişilerin babasıdır. Milletvekili ve gazeteci
Celal Nuri, karikatürist Sedat Nuri, gazeteci ve hukuk profesörü Suphi Nuri bu zatın
çocuklarıdır. Abidin Paşa’nın oğullarından Sedat Bey’in çocuğu olmaz. Diğer oğlu ise
Abidin Dino’nun babası Rasih Bey’dir.
Mezarı kardeşi (Dergâh-ı Hümayun kapıcıbaşılarından) Veysel Paşa (ö. 1903) ile
birlikte, İstanbul’da Fatih Camii hazîresinde, Gazi Osman Paşa Türbesi bitişiğindedir.
Mimari tarzıyla dikkat çekici olan Abidin Paşa Türbesi, “tasarımının ana hatlarıyla,
Osmanlı mimarisinde köklü bir geleneğe sahip olan, ilk örnekleri Orhan Gazi
devrinde görülen açık türbelere bağlanmakta, ancak, klasik Osmanlı, Antik Yunan,
Roma ve Hint-İslam gibi birbirlerine tamamen yabancı üsluplardan derlenmiş mimari
unsurlarıyla, inşa edildiği dönemin eklektik zevkini yansıtmaktadır.”12
Osmanlı menkul kıymetler borsasına ilişkin olarak tespit edilebilen derli toplu ilk
kaynak eser niteliğinde olan “Konsolidenin Hava Oyunlarıyla Sair İstikrazat-ı
Maliyeye Dair Risaledir” başlıklı eser Abidin Bey’in Dersaadet Tahvilat Borsası
9
Mesnevi’nin ilk Türkçe şerhini hazırlayan kişi olmasına rağmen Abidin Paşa’nın Mevlevî değil,
Halvetî olduğu, tarîk-i Halvetiyye’den İstanbul’da Merkez Efendi dergah-ı şerîfi post nîşîni merhum
Nureddin Efendiye mensup olduğu belirtilir.
10
Türk Ansiklopedisi (1946), Cilt: 1, s. 77. Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi
(1985)’deki aynı konudaki ifade şöyledir: “İstanbul Borsa muamelelerine dair yazdığı bir kitap,
Maarif Nezareti’nin müsaadesi ile neşredildi.” Kitabın içeriği dikkate alındığında sözkonusu ifade
tarzı, kitabın yazıldığı dönemde aldığı tepkiler incelendiğinde ilginç sonuçlara ulaşılabileceği hissi
uyandırmaktadır.
11
Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi (1985), s. 34.
12
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi (1993), Cilt: 1, s. 59.
4
Komiserliği sırasında, 1874’de basılmıştır. Abidin Bey’in borsaya dair risalesinden
finans literatüründe ilk kez Prof. Dr. Haydar KAZGAN’ın 1977 yılında Toplum ve
Bilim dergisinde yayımlanan bir makalesinde (ilk sayfasının bulunmaması nedeniyle
yazarının kim olduğunun tespit edilemediği notuyla) bahsedilmiş ve risalenin bazı
sayfalarının Latin harflerine çevrimyazısı yapılmıştır13. Abidin Bey’in sözkonusu
kitabı özetle, Türk finans piyasalarının tarihsel olarak çözülememiş olduğu anlaşılan
iki temel sorununa değinmektedir: (i) finansal piyasalarda güven (azlığı) ve (ii) kamu
borçlanması (fazlalığı) sorunları14.
5
mezartaşlarında tercih edilen takvim sisteminin hangisi olduğu araştırılmış, ancak
yine hedeflenen sonuca ulaşılamamıştır. Zira Osmanlı’da mezar taşlarında
kullanılacak takvime ilişkin bir standart bulunmamaktadır! Mezartaşlarında genellikle
Hicri takvim kullanılmakla birlikte, bazılarında Rumi takvime göre tarihler yer
almakta, hatta o dönemde henüz resmi uygulaması olmasa bile, Osmanlı’nın son
dönemine ait bazı mezartaşlarında Gregoryan takvime göre yazılmış (Miladi) tarihlere
dahi rastlanabilmektedir!
Nihai olarak Paşa’nın yaşayan en yaşlı torunlarından olan 1920 doğumlu Rasih Nuri
İleri’ye, “dedesi Abidin Paşa’nın ölüm tarihi” şifahen sorulmuştur. Torunu, Abidin
Paşa’nın ölüm tarihinin 1908 olduğu bilgisini şifahen teyit etmiştir. Torununun
verdiği bilgiye göre Paşa’nın mezartaşındaki tarih, Rumi takvime göre yazılmıştır.
Sonuç olarak, Abidin Paşa’nın ölüm tarihinin kesin tespitine ilişkin yaklaşık sekiz
yıllık bir süreyi kapsayan çabalarımız sonucunda kesin bir sonuca varılabilmiş
değilken, bir internet kaynağında Abidin Paşa’nın ölüm tarihinin 15 Rebîü’l-evvel
6
1324 (9 Mayıs 1906) olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Ancak konuya ilişkin
çalışmalarımız devam etmektedir!
SONUÇ
Abidin Paşa’nın ölüm yılına ilişkin belirsizliğe rağmen, doğum tarihinin 5 Rebîü’l-
evvel 1259 olduğu konusunda tereddüt yoktur. Hatta bir kaynakta16 doğum zamanı
dahi “…5 Rebiülevvel 1259 hicri tarihinde Mart ayının yirmi dördüncü Salı günü
akşamı yani Çarşamba gecesi saat dörtde17 Preveze şehrinde dünyaya gelmiştir”
şeklinde, saatine kadar verilmiştir. Sorun, 5 Rebîü’l-evvel 1259 tarihinin bugünkü tam
karşılığının hesaplanmasıdır ki, incelenen kaynaklarda yer alan 5 Mart, 24 Mart, 4
Nisan ve 5 Nisan alternatifleri arasındaki sürenin kısalığı, ölüm tarihindeki iki yıllık
fark dikkate alındığında “istatistiki olarak ihmal edilebilir” görülmektedir!
16
http://www.mevlanavakfi.com/Content5.asp?m1=1&m2=14&m3=29&m4=10&m5=3
17
Burada belirtilen “saat dört”ün de bugünkü Alafranga saat değil, Alaturka saat olma ihtimalini
dikkate almak gerekmektedir!