You are on page 1of 4

TARİH ŞUURU

Al BİRADEROĞLU

“Hatırlayın o zamanı k …” (Bakara Sures )

Tar h;bazen yer göğü yırtan gürültücü b r şelâle,bazen de ç menler arasında sess z b r dere g b akan,akarken de
esk ye a t olumlu ya da olumsuz b rçok değerler ,ürünler beraber nde taşıyan geçm ş zamanların b r toplamıdır.Geçm ş
saklayan çok em n b r arş vd r o.Tar h aynı zamanda nsanlığın hafızasıdır;bütün geçm ş saklayan b r gerçekl k, nsanî
değerler n taşıyıcısıdır.Belk de zamanın bell mekânlarda dondurulmuş parçalarının b r toplamıdır.Çünkü b z
geçm ş m z ,daha genel olarak tüm b lg ler m z zaman ve mekân (kategor )ler yardımıyla elde eder z.Geçm ş hep
bel rl b r yere yerleşt r r,bel rl b r mekân ç nde yaşarız.
Canlı b r varlığın yapıp etmeler n n,eylemler n n ve çevres n n farkında olması,onlardan haberdar olması şekl nde
tanımladığımız şuur sadece nsana özgü b r n tel kt r.Bunun tab î b r sonucu olarak da şuuru meydana get ren
d kkat, drak,(oryantasyon),zekâ ve hafıza g b fakülteler de yalnızca nsana a t mevh belerd r.Bu saydığımız
fakültelerden b r ndek eks kl k,bulanıklık veya bozukluk;şuurun yok olması veya derece derece bozulması demekt r.Bu
bakımdan özell kle normal b r hafıza şuurun en temel ,en vazgeç lmez unsurudur.Çünkü hemen hemen bütün d ğer
elemanları da hafızaya bağlıdır.Normal b r hafıza olmadan z hn m z n,şuurumuzun d ğer fonks yonlarının sağlıklı b r
b ç mde çalıştığını dd a edemey z.Hatta Bergson’a göre;şuur lk n,en önce hafıza anlamına gel r.Canlı şuurumuzun her
anında geçm ş n sesler çınlar,geleceğ n sesler duyulur.
Düşünmede her zaman üç faktör vardır:Geçm ş,hal ve gelecek…B r bakıma şuur; ç nde bulunduğumuz mevcut
şartları da hesaba katarak geçm şle gelecek arasında b r l şk ,b r bağ kurmaktır.Düşünme,kavramlarla hesap yapmak
demek olduğuna göre;düşünme ânında sürekl olarak geçm ş zamanların kavramlara verd kler anlamları
hatırlamaktayız.Geçm ş n kavramlara yükled ğ olumlu ya da olumsuz anlamlarla hesaplar yapıyoruz .B r Müslüman
ç n “domuz” ve “şarap” kavramlarının olumsuz b r h ssî anlam taşımaları,kavramlardak tar h l k özell ğ n
yansıtmaktadır.D ğer b r dey şle ç boş b r ş şe g b olan semboller zamanla tecrübe ve yaşantılarla dolarak kavram
hal ne gelm şlerd r.Bunun ç n düşünürken b r ayağımızı geçm şe basarak,hal n ç nden geç p,geleceğe doğru hamle
yapıyoruz.Şuur b r bakıma geçm ştek b lg ,görgü ve tecrübe b r k m m z geleceğe b rleşt ren b r köprüdür.
Tar h şuuru da; nsanların kend ler nden öncek hemc nsler n n başarılarını,başarısızlıklarını,her türlü değer
yargılarını,kurduğu her türlü değer yargılarını,kurduğu her türlü sosyal kurumların farkına varması,onlardan haberdar
olması,onlarla duygudaşlık sağlaması,onlarla hesaplaşması,sürekl olarak her türlü çağdaş problemler çözerken tar hî
gel ş m sürec ç nde b r yere yerleşt reb lmes demekt r.Tar h şuuru olan b r k ş h çb r zaman kend nden öncek nsan
ver mler n olumlu veya olumsuz yok sayamaz,h çb r zaman her türlü başarının kend s yle başladığını dd a
edemez.Çünkü nsan b yoloj k,ps koloj k ve sosyoloj k bakımdan geçm ş n zler n taşımaktadır.
Bu noktada nsanın zamanla olan l şk s ortaya çıkıyor.İnsan hayvandan farklı olarak geçm ş,hal ve gelecekten
oluşmuş üç (buud)lu b r zaman ç nde yaşamaktadır.İşte nsanın b r yanıyla geçm şe bağlanması,hafızaya sah p olması
onu tar hî b r varlık yapmakta veya yaratıklar arasında geçm şle l şk ç nde yaşayan tek varlık nsan olmaktadır.Her
bakımdan olduğu g b bu bakımdan da hayvan nsana göre b r (rötardasyon)lar varlığı,b r eks kler varlığıdır.Özell kle
nsan ve hayvan arasındak en öneml fark olarak şuur ve onu oluşturan fakülteler göz önüne alınırsa, nsanla hayvan
arasında derece değ l,öz,cevher farkı olduğu görülür.İk s arasında aşılmaz duvarlar,atlanmaz sınırlar vardır.Daha
doğrusu nsan,hayvanın bel rl b r doğrultusundak olağan aşamalarının veya gel ş m n n b r sonucu olarak meydana
gelm ş olmayıp,ayrı b r yapıya sah p,or j nal b r varlıktır.
B r bakıma nsan ne kadar nsanlaşırsa, nsanî özell kler n ne kadar kullanır ve şlet rse,yaratılış m syonunu ne
derecede gerçekleşt r rse,geçm şle olan l şk s ,tar hle olan münasebet o oranda artmakta,tar h şuuru o n sbette
gel şmekted r.B r nsanın kültür varlığı, ç varlığı,derunî hayatı,duygusal yanı ne kadar güçlü,köklü ve der nse;kend s n
hang oranda nsan olarak drak edeb l yorsa,geçm ş de onu o ölçüde ben msemekte,kabul etmekte,geçm şle
duygudaşlık tem n edeb lmekte,geçm ş ç nde gayet rahat dolaşab lmekted r.
Marcel Proust ‘a göre; ç nde yaşanılmakta olan “an” henüz gerçekleşmem ş,gelecek zaman se henüz doğmamış
veya h ç doğmayacaktır. “Şu halde varlığın,var olmanın tam olarak mefhumlaştığı,müsbetleşt ğ ,gerçekleşt ğ yer ancak
(maz )n n eng n kucağıdır.”
İnsan hayatının bel rl b r aşamasında öyle b r kültür düzey ne ve kal tes ne er ş r k ,problemlerle savaşırken ster
stemez “Başının tokmağı ner kend başına” ve böyle b r kızılca kıyamet ç nde “kend n ” aramaya başlar, nsan olarak
kend n evren ç nde bütün varlıklar arasında b r yere yerleşt rmek ster.Bu aşamada nsan kend l ğ nden “Ben ney m?”,
“Nereden gel yorum?”, “Nereye g d yorum?” sorularını canıyla,kanıyla,bütün varlığıyla duymağa başlar.Artık bu
durumdak sorular b r fantez değ l, nsanın ruhî gel ş m n n bel rl b r basamağında ortaya çıkan,savaşılması gereken
sorulardır.
İl m okumaktan gerek kendözünü b lmekt r.
Kendözün b lmezsen b r hayvandan beters n.
“Kendözünü” b lmek d ye b r mesele le,b zzat kend kend n problem hal ne get rme g b b r durumla sadece nsanda
karşılaşıyoruz.Hayvan ç n böyle b r problem yoktur.N tek m Yunus’a göre l m okumasına rağmen “kendözünü”
b lmeyen b r nsan hayvandan da beterd r.Çünkü hayvanın böyle b r m syonu,böyle b r yükümlülüğü yoktur.Halbuk
böyle b r borç ç nde olmasına rağmen bu görev yer ne get remeyen veya en azından yer ne get rmeye çalışmayan
nsan,yaratılışına hanet ett ğ ç n,hayvandan da aşağı b r derekeye düşmekted r. “Kendözünü” b lmek savaşına g r şen
nsan her şeyden önce geçm ş ve geleceğ üzer nde düşünmeye başlar,hayvandan farklı olarak…Böyle b r noktada,bu
şuur ç nde tar hle teması başlar nsanın.
Bu şuur ç nde geçm şe bakan k ş Yunus’un d l yle “Kara toprağın altında soğulmuş kara gözler bel rm ş olmuş ay ve
gül deren eller görür.” Yunus sürekl olarak ve sarsarak geçm şle d yalog kurmaya çağırır okuyucusunu.İnsanın
“kendözünü” b leb lmes ç n ona evrensel ve çok gen ş boyutlu,kapsamlı b r tar h şuuru vermeye çalışır.Zaten tab î
olarak nsanın m llî tar h şuuru da evrensel tar h şuuru ç nde doğmakta,f l zlenmekte,serp l p boy atmaktadır.Evrensel
tar h şuuru oluşmamış,gel şmem ş b r nsanda olgun,mükemmel b r m ll tar h şuurundan söz ed lemez.
Okul çağlarında tar h;ders olarak b r çok k ş n n gayet zevks z,sıkıcı b r angarya olarak korkulu rüyası olmasına
rağmen;bel rl b r kültür düzey ne,bel rl b r entellektüel sev yeye geld kten sonra , “kendözünü” aramaya başladıktan
sonra geçm şe açılmaya,profesyonel b r tar hç g b tar hle uğraşmaya başlamışlardır.Daha doğrusu bu konuda
çalışmak zorunda kalmışlardır.İç varlığı güçlü,gerçekten aydın b r nsan ç n tar h b r kader fades d r.Böyle b r nsan
kend n tar hten kurtaramaz.Çünkü nsan karşılaştığı olayları yorumlayan,onlara mânalar veren,kend ne
gayeler, dealler,uzak hedefler koyan b r varlıktır.Bütün bunları yaparken de tar hî gel ş m sürec n göz önünde tutmak
zorundadır.
Bunun ç nd r k hayvanda “ y -kötü” , “güzel-ç rk n”, “doğru-yanlış” g b nsanlara has kültür ürünler yoktur.Bu tür
değer yargılarının ortaya çıkab lmes ç n her şeyden önce “tar h şuurunun”, “geçm ş zaman” f kr n n ortaya çıkması
lazımdır.Bütün yargılar yaşanılan ve şuuruna varılan bel rl b r zaman kes t n şart koşarlar.Bunun ç n hayvanlarda
yargılar değ l de sadece f zyoloj k mânada haz ve elem vardır.
Her ne kadar nsan sürekl olarak geçm ş ç nde yaşamak,geçm şle hesaplaşmak zorunda se de; ç hayatını
d nlemeyen,derunî hayatı sığ,kültürü yalınkat,problemlerle c dd şek lde savaştan kaçan sıradan nsanlar kısmen tar h-
dışı yaşamaktadırlar.Yahut da bu t p nsanların geçm şle olan l şk ler çok zayıf,hemen hemen vasıta kıymetlerle lg l
ht yaçlarla sınırlandırılmıştır.Bu durum onları geçm şle olan lg ler n n azlığı oranında derece derece hayvanlara
yaklaştırmaktadır.Yukarıda kullandığımız “kültür” kavramını h çb r zaman resmî eğ t m kurumlarında yapılan düzenl
öğret m olarak almamak,daha çok “ rfan” olarak anlamak gerek yor.Yoksa bu tür eğ t m görmüş sürüyle yarı aydından
daha çok geçm ş n zler n taşıyan,tar h şuuruna sah p düzenl eğ t m görmem ş rfan sah pler ne zulüm ed lm ş olur.
N etsche’ye göre nsan,tar hî b r varlık olduğunu drak ederek hayvanlar karşısında kend hemc nsler yle
öğünür,gururlanır.Oysa b raz der nl ğ ne düşünülürse hayvan karşısında ona bakarak gururlanmaya,öğünmeye pek de
hakkı yoktur nsanın…Çünkü “B r bak önünde yayılan sürüye.Ne dünü b l r,ne bugünü.B r o yana sıçrar b r bu
yana.Gün açımından geceye değ n sıçrar durur gün gün.Onun tad alışla alamayışla çok kısa bağlantısı vardır.B r göz
açımlık yaşantının kazığına bağlıdır.Bu yüzden acı da duymaz,bıkkınlık da.”
Sürünün uzun boylu geçm şle,dünle lg s yoktur.Sabah yatağından kalktığı andan yatana kadar düşünmeden
yaptığı,n ç n yaptığının pek farkında olmadığı anlamsız b r (rut n) ç nded r.Bütün zevkler de acıları da “B r anlık b r
yaşantının kazığına bağlıdır.” Şu anda kend n gerçekten etk leyen çok acıklı b r olaydan,meselâ;herhang b r traf k
kazasında veya zelzelede onlarca k ş n n ölümünü üzülerek anlatırken,b rkaç dak ka sonra kend ne göre çok eğlencel
bulduğu b r fıkrayı anlatarak patlayasıya güldüğünü göreb l rs n z.Görürsünüz de hayretler ç nde kalırsınız sürüyü bu
kadar mutlu edeb len sebeb n ne olduğuna ,hayretler ç nde kalırsınız kend ler nde bu kadar mutlu olma hakkını
nereden aldıklarından.Bu tür nsanların olaylar hakkındak üzüntüsü anlıktır,aynı zamanda sev nc de…
Sürünün zamanla olan münasebet n en net ve mübalağasız olarak b r cenaze def n dönüşü mezarlıkta veya taz yet
ç n g tt ğ n z b r cenaze ev nde göreb l rs n z.Hal,edâ,tavır ve davranışlarına bakarsınız da sank bu nsanlar toprağa
hemc nsler nden b r k ş y gömmem ş de pancar gömüp gelm ş g b d rler.
Bergson’a göre de;İnsanlardak hafıza potans yel b r güç hal nde her nsanda her zaman vardır.Bu potens hal ndek
hafızanın şuurumuza f lî müdahales ancak gerekl anlarda gerçekleş r.Geçm ş hatıralarımızın o ânı lg lend rmeyen
bölümü,kend kend ne, çten çe oluşan g zl b r hayat yaşar. “İç hayatı,düşünme zevk ,doğurma temayülü olmayanlar
ç n bu hafıza b r yüktür.Böyleler ,mümkün olduğu kadar maz s z ve m han kî yaşamak sterler.”Hele sürekl olarak bütün
eylemler n sırf görenek hayatı le sınırlı olarak gerçekleşt renler,bu hafızalarını kullanmaya kullanmaya büsbütün
köreltm şlerd r.Bu t p prat k k ş ler otomat g b veya bel rl hareketlere göre programlanmış (kompüter)ler g b tekrar ve
alışkanlık mak nes d rler.
Bu mücerred g r şten sonra tar h şuuru bakımından hal m ze nt kal etmek ve dâvayı müşahhas plâna dökmek
kolaylaşır.
***
Ş md ye kadark açıklamaların gösterd ğ g b ,bütün nsanların zamanla olan l şk ler aynı değ ld r.Zamana karşı
gösterd kler duyarlıkları ayrı ayrı...
Zamanın çarkları s z yürütüyor,
Zamanın çarkları ben öğütüyor!
Zamanın çarkları tar h dışı yaşayan sıradan nsanı,saat n b r d şl s ,mak nen n b r parçası veya yürüyen merd ven
g b ,sadece yürütmekted r.Bu t p nsanların zamanla olan münasebet b r mak nen n parçalarının b rb rler yle olan l şk s
kadar mekan kt r.Halbuk tar h ç yaşayan nsan ç n “zaman” büyük problem...Çünkü bu c ns kafalı nsanlar ç n zaman
“azabın annes ,c nnet n tıpkısı” dır.Tar h dışı yaşayan nsan şan,şöhret,mevk g b dünyaya a t vasıta kıymetler sted ğ
g b tam olarak gerçekleşt remed ğ – stekler n tam olarak b l p b lmed ğ de ayrı b r tartışma konusu- ç n geçm şe
sadece bas t b r üzüntü tavrı ç nde eğ lecekt r.Geçm ş zamanı yapıp etmeler n n b r hurdalığı olarak
görecekt r.Önündek ve kend tasarruf mkânı ç nde bulunan zamanı daha y değerlend rmek yer ne,hep geçm ştek
hayatını y değerlend remed ğ ne esef edecekt r.Kaldı k ,aynı yolları yen baştan yürüme mkânını elde etse b le başka
türlü,daha olumlu yürümes de mkânsız...
Halbuk tar h ç yaşayan b r nsan ç n zaman “ z ve leke” g b özell kler n bell eden b r hırsızdır.Çünkü şled ğ her
suç,suratına attığı b r mza karşılığı o nsandan çok şey alıp götürmekted r.
Fakat tar h dışı yaşayan nsanlar hakkındak bütün bu aşırı deneb lecek eleşt r lere,haksızlığa varan suçlamalara
rağmen, “geçm ş zaman” ; nsanların duyuş,h ssed ş güçler ,ş ddetler değ şse de,y ne de nsanlara has b r zaman
boyutudur. “Tar h şuuru” , ç yaşantısının der nl ğ ne,manevî hayatının zeng nl ğ ne ve renkl l ğ ne göre değ şse de
canlılar arasında sadece nsanda rastlanab len b r (fenomen) d r.H ç değ lse sadece nsanda st snasız olarak zaman
(fenomen) mkân hal nde mevcuttur.Daha doğrusu “tar h şuuru”, nsanı nsan yapan varlık şartı,öz-ç zg s d r.İşte bunun
ç n de sadece nsanda gel şmeye müsa t b r çek rdek hal nde varlığını sürdürmekted r.
Dolayısıyla bütün bu saydığımız sebepler göz önünde bulundurulursa b r f lozof,b r yazar,h tap ett ğ k tley nsanî
özell klerle donatmak sted ğ ,gerçek anlamda aydın nsan olarak yet şt rmey amaçladığı oranda,onlara tar h şuuru
aşılamaya çalışacaktır.Bütün nsanî değerler n taşıyıcısı olan tar hle bağ kurmalarını sağlayacaktır.Düşünürken bu
problemler kısa b r zaman boyutu ç nde, “b r anlık b r yaşantının kazığına bağlı” olarak değ l de gen ş b r tar h
perspekt f nden bakmaya özend recek,yüreklend recekt r.Okuyucularını tar h dışı yaşamaktan,sadece “ş md ” ç nde
yaşamaktan kurtarmaya çalışacaktır.
Bu bakımdan Kur’ân-ı Ker m’de de sık sık geçm şten bahsed lerek, nsanlara köklü ve evrensel b r tar h şuuru
aşılanarak,düşünmeye davet ed l r.Bunun yanında da ma geleceğ n düşünülmes de htar ed l r.Bu sebepten gerçek
Müslüman ,tar h şuurunu gayet kuvvetl b r şek lde,der nl ğ ne duyar,yaşar.
Tar h şuurunun önem dolayısıyla yönett kler n n maddî ve manevî her türlü gel ş m nden sorumlu b r sosyal b rl k olan
devlet de vatandaşlarının hays yetler ne, nsanlık şerefler ne duyduğu saygı oranında onlara tar h şuuru vermek ç n
çalışacaktır.Onların köklü b r tar h şuuruna sah p olmaları ç n düzenl eğ t m kurumları olan okullar ve halk eğ t m ,resmî
k tle haberleşme araçları g b ek faal yetlerle her türlü devlet mkânını seferber edecek,bu konuda her türlü c dd tedb r
alacaktır.
B r devlet,b r s stem,b r rej m yönett kler n n hays yet n , nsanlık onurunu h çe saydığı;yönett kler n n öz ülkes nde
kend s n şgal kuvvet g b h ssett ğ oranda da yönett kler n n tar h şuurunu kamaştıracak,geçm ş n unutturmağa
çalışacak,geçm ş yok sayacak,geçm ş n bütün başarılarını tümüyle nkar edecekt r.Daha açık b r dey şle üç boyutlu b r
zaman ç nde yaşayan,daha doğrusu nsan olmak ç n yaşamak zorunda olan vatandaşını, nsanlıktan çıkarma
pahasına k boyutlu zaman ç nde yaşamaya mahkum edecekt r.Artık varsa yoksa (hyster c) b r tavır ç nde devr m ya
da dev rme humması ve kend ler n n uydurup,kend ler n n anladığı ve sadece kend ler n n nandığı gelecektek yeryüzü
cennet …
Fakat bu tavır “eşyanın tab atı”na aykırıdır...Bunun ç n bu yobazlığın,bağnazlığın,taassubun devam etmes mümkün
değ ld r.Bu yüzden bu tür uygulamaların yapıldığı,sahneye konduğu ülkelerde b r süre sonra yavaş yavaş her yaş
gurubundan nsanda köklü b r tar h şuurunun f l zlend ğ ,oluştuğu,şek llend ğ görülür.
Esk y ,geçm ş unutturamazsınız bana,çünkü nsanım ben...İnsan hays yet n h çe sayarak,baskı,korku,em r,darağacı
le,düşündüğümü söylememe veya s z n nsanlık ve mantık dışı devr mler n ze alayla bakmama engel olab l rs n z.Fakat
düşünmem em rle engelleyemez,geçm ş hatırlamama mân olamazsınız!Henüz toplumun hafızasını s leb lecek,yok
edeb lecek b r yöntem bulunab lm ş değ ld r.B reyler n hafızasını s leb lecek metodlar bulunmuş olmasına rağmen...
“Eşyanın tab atına”, “yaratılış kanunları”na aykırı olan bu tür uygulamaların bel rl b r aşamasında ne nsan,ne
hayvan,yarı nsan,yarı hayvan (m toloj k) b r canavar çıkıyor ortaya...İnsan değ ld r,çünkü nsan üç boyutlu b r zaman
ç nde yaşar.Hayvan değ ld r,çünkü hayvan tek boyutlu b r zaman ç nde yaşar.Halbuk ,böyle geçm ş ptal ederek k
boyutlu zaman ç nde yaşayan nsan yoktur.
Yalnız burada doğal olarak ruh sağlığı normal nsanları göz önünde bulunduruyoruz.Çünkü k boyutlu zaman ç nde
yaşayan,geçm ş tamamen unutmuş,hatıraları s l nm ş nsanlara da rastlanab l r.Fakat unutulmamalıdır k ,ancak
(ps k yatr ) kl n kler nde...
Demek k , geçm ş unutab lmek ç n hayvan ya da akıl hastası olmak gerek r.B r de k ht mal n dışında b rçok
ülkelerde görüldüğü g b , nsanlara;adına devr m denen ş ddetl sosyal travmalarla geçm şler unutturulmaya
çalışılmaktadır.Böyle b r zorlama noktasında ortaya çıkan yapma canavar, yapıcısına baş kaldırma eğ l m ç ne
g rmekted r.Bu aşamada dev renler de devr lme tehd d ve tehl kes altındadır.
Böyle b r uygulama ç ne g ren çağımızın, sözde l derler nden bazıları; nsanlarını serfler ,köleler ;vatanlarını ç ftl kler
telâkk ett kler m lletler n geçm şler n unutturmanın mümkün olmadığını anlayınca,bunun yer ne belk de daha gerçekç
ve (pragmat k) olan başka b r metod,yen b r yol ben msed ler.
B r nsan topluluğunu,b r nsan yığınını m llet yapan veya b r m llet daha büyük ve yüksek (m syon) larla donatan bazı
kr t k tar hî dönemler vardır,toplumların geçm ş ç nde...O toplulukların veya m lletler n bütün değer yargılarının, nsana
ve tab ata bakış açılarının,uygarlık ve kültür sentezler n n b ç mlend ğ ,oluştuğu ve tam olarak kıvama erd ğ , kıvamını
bulduğu b r dönem...O toplulukların,bu dönemden öncek tar hler de şüphes z bazı değerler n taşıyıcısı olmaları,her
şeyden önce o nsan topluluğunun hatıralarının koruyucusu bulunmaları dolayısıyla de öneml b r yer tutarlar.Ama
h çb r zaman bütün değerler n yen den ve çok mükemmel b r b ç mde yoğrulduğu –özell kle Müslümanlar ç n- yen ve
çok daha kutsal, (m syon)ların yeşerd ğ nurdan tekne le kıyaslanamaz bunlar...
İşte bazı m lletlere m llet olma özell ğ n n kaybett r lmes ,yakın geçm şte dünya muvazenes nde oynadıkları rol hesab
ed lerek,muhtemelen yakın b r gelecekte de aynı tar hî (m syon)u yer ne get rmen n zayıf ht mal göz önüne
alınarak,asıl oluşma dönemler resmî kurumlar tarafından tahr f ed lerek,kend gerçek,öz geçm şler nden,tar hler nden
soğutulma yolu ben msend .O m lletler n her türlü gerçek değerler n n taşıyıcısı,koruyucusu olan asıl tar hler göz
önünde dururken;hayaller,masallar ve (m tos)lar ç ndek bulanık,s sl çok daha esk dönemlere a t tar hler ,yalan yanlış
d r lt lerek asıl tar hler n yıkmak ç n yem olarak kullanıldı.Çocuğun kanlı canlı babası bütün gerçekl ğ ,hüv yet n n bütün
berraklığı ç ndek tar hten,yen b r soy kütüğü devş r lmeye kalkışıldı.B lmem kaç göbek öncek kes nl kle bell
olmayan,olmasına mkân bulunmayan atalarını ortaya çıkarmak g b b r abesle şt gal ed ld .
Bunun en güzel (proto-t p) ;daha esk ve daha yen ,daha kuvvetl veya daha zayıf,or j nal veya takl tç örnekler yle
b rl kte Nâsır’dır.Nâsır,Mısır’ın tar h nde korkunç,akıl almayacak,toplumların sürekl l ğ kuralına tamamen zıt b r devr m
yaptı.Nâsır,m llet n m llet yapan b n küsur yıllık gerçek tar h ne ve o tar h n taşıdığı bütün değerlere karşı savaş
açarak;m llet n n f ravunlardan geld ğ n ,gerçek atalarının onlar olduğunu ler sürerek onun b n yılları kuşatan b r tar he
sah p olduğu tez n de v cdanı k ralık, l m hays yet nden mahrum,köle ruhlu sözde l m adamlarına savunmasını
yaptırmıştır.
Aşağı yukarı bu t pler n heps n n ortak yanı ç nden çıktıkları,sûretâ üyes bulundukları m lletler n d n nden nefret ve
uşak ruhluluktur.Dolayısıyla bütün faal yetler o m llet n uzun yıllar devam eden tar hî gel ş m sürec sonucunda oluşan
ve d n nden kaynaklanan dünya görüşünü ortadan kaldırmak,d n nden kaynaklanan bütün değer yargılarını ters ne
çev rmek,yok etmek etrafında halkalanır.Hatta bu düşmanlığı öyle b r c nayet hal n alır k , bazen esk uygarlığa a t
mezar taşları b le geçm ş hatırlatma korkusu ç nde kırılarak kaldırım taşı yapılır.
O m lletler n d n nden kaynaklanan s yasî, kt sadî, çt maî,ahlâkî bütün değer yargılarının ortadan
kaldırılmasının;a le,devlet,v.s. kurumların yen den kurulab lmes n n lk şartı da o m llet n tar h şuurunu
karartmak,bulandırmak,kamaştırmak,kend maz s nden nefret eder hale get rmekt r.Bu gerçek uşaklık ps koloj s le
bağlı oldukları,takl d ç nde bulundukları uygarlıklar tarafından kend ler ne daha önce kuvvetle (empoze) ed ld ğ ç n,
bunlar da şe lk defa tar hten başlamaktadırlar.Zaten o m lletler n çok esk geçm şler , her zaman büyük b r b l msel
aşkla (!) ler ülke b l m adamları tarafından araştırılarak ortaya konmakta ve yen değer yargılarının bu anlayış üzer nde
temellenmes ç n ger ülkelere takd m ed lmekted r.
N tek m b zde Tanz mat fermanı lân ed l rken bu vatanın öz sah pler tamamen habers z,haberl olanların çoğu da
kayıtsız olmalarına rağmen;İng l z gençler Londra sokaklarında bayram yapmışlardır.Sadece azınlıklar
(Ermen ,Rum,Yahud ) b rb rler le eş t olmak stememekte,daha öncek b rb rler üzer ndek rüçhan yetler n n,takd m-
teh r n tel kler n n ayn yle muhafazasını stemekted rler.Rumlar,d ğer azınlıklarla eş t olmaya b r türlü razı
olmamaktadırlar.Sadece bu vatanın gerçek sah pler kend ler ne h çb r şey sorulmadan kalb üzer ndek pazarlıkları
hayret ve dehşet ve bazen de nefretle seyretmekted r.Evet,hoca le papaz kucaklaşıyor,ama n ç n?
B r kere geçm şte o m llet n d n ne,mukaddes değerler ne bağlanılarak yönet len devlet n,o düzen n
başarısızlığı,yeters zl ğ spat ed ld kten,maz n n sırtta b r kambur olduğu kabul ett r ld kten sonra;d n n n zamana
uymadığı,çağdışı olduğu,terk ed lmes gerekt ğ veya en azından çağdaş görüşler muvacehes nde reform yapılması
gerekt ğ ,kend l ğ nden,h çb r zorlamaya yer kalmadan ortaya çıkacaktır.
N tek m b r m llette “Toplumsal aşağılık duygusu” yayılmaya başladı mı,kend öz değerler nden şüphe,b r çığ g b
yuvarlanarak büyür,g der.Artık bu noktada bozgun başlamıştır.Toplumu en azından esk değerler n savunulması ç n
bel rl hatlarda tutmaya mkân yoktur.Bütün cepheler b rb r yle yarış ederces ne çökmeye başlar.Toplum b reyler sah p
oldukları d nden kaynaklanan esk değerlerden,gelenek,âdet ve an’anelerden sıyrılab lmek,onları terk edeb lmek ç n
b rb r yle yarış etmekted rler.Korkunç b r yangından kaçan nsanlar g b esk değer yargılarını atab lmek,onları terk
edeb lmek ç n b rb rler n kıyasıya ç ğnemekted rler.İşte bütün mesele yen kuşaklara öz geçm şler hakkında b r
şüphe,b r “acaba?” aşılayarak,bunu daha sonra nefrete dönüştüreb lmekt r.Bundan sonra artık bünye,tahl ye
ed lm ş,köksüz b r gecekondu g b y veya kötü ama “yen ” olan her türlü Batı pazarı malını almaya müsa t hale gelm ş
demekt r.Eğer sözü ed len b r Müslüman ülke se,yen kuşağın gözünde sarıklı hoca efend “Müslüman papazı”
olmuştur.Eşya ve olaylara artık ödünç alınan yen ,sunî gözlükle;başka değer yargılarının geçerl olduğu ülkelerden
get r len thal malı gözlükle bakılmaktadır.Artık bütün yargılar thal malı değerlere n sbet ed lmekted r.
B reyler ç n olduğu g b ;korkunç değ ş m ç nde bulunan m lletler ç n de maz ,gereks z b r yük ve büyük çapta
rahatsızlık faktörü hal ne gelmekted r.Taşradan büyük şeh rlere gelerek,kısa sürede kural dışı yollardan servet yapmış
b r haramzâde maz s n hatırlamak stemez,(mot vasyon)lu b r şek lde (represyon)la unutmaya çalışır veya kâbuslarla
hatırlar.Aynı şek lde haramzâde durumuna get r lm ş b r toplum da geçm ş n hatırlamak stememekte,ona sah p
çıkmamaktadır.Yıllarca önce emperyal st emellerle bazı medenî (!) ülkeler şgal ett kler n kabul ederek atalarından
utanan kuşaklar;aynı medenî (!) ülkeler n,kend ülkes ne gerçekten emperyal st karakterl saldırılarından rahatsız
olmamaktadır.Çünkü artık tar h şuurundan mahrum olarak yet şen kuşakların v cdanı, nsafı, z’anı yabancı şgal
altındadır.Kend s ne a t ne varsa kötü,t ks n lmeye lâyık...Özend ğ uygarlığa a t her şey y d r,takl de değer.
Artık bu durumda genel olarak toplumsal b r (paramnez ) hafıza şaşkınlığı söz konusudur.B r çok kere tek başına ruh
sağlığının c dd şek lde bozulduğunu,hatta bazı durumlarda akıl hastalığının başladığını gösteren b r bel rt d r.Artık
b reysel hafıza kusurları,b reysel heyecanlılık,hayat boğuklukları,toplumsal b r n tel k göstererek tüm toplumu sarmaya
başlamıştır.Bu durumda kutsal vatan topraklarının tümü b r akıl hastanes olmuştur sank ...
B reylerde olduğu g b ,toplumlarda da hafıza şaşkınlığı k şek lde ortaya çıkmaktadır.B r nc durumda hafıza
şaşkınlığına duçar olan toplumun büyük kısmı;kend ne a t,kend özünü oluşturmuş,yüzyıllardır kend malı olmuş,kend n
yönetm ş ana değerler tanıyamamakta,kend s ne onları ş md ye kadar h ç görmem ş g b ,onlarla h ç karşılaşmamış g b
gelmekted r.İk nc durumda;kend s le h ç lg s olmayan,bugüne kadar b lmed ğ ,görmed ğ ,haberdar olmadığı,değerler
(norm)ları,hayat tarzını sank çok esk den ber görmüş,onlarla büyümüş,onlarla hall ü hamur olmuş g b görmekte...
Hafıza şaşkınlığına müptelâ b r toplumun sağlığa kavuşab lmes , ç nde bulunduğu toplumsal c nnetten kurtulab lmes
her şeyden önce hafızasındak bu bozukluğun g der lmes ne bağlıdır.Bu da her şeyden önce hasta toplumun,tar hî
gel ş m şemasını bağnazlıktan,yobazlıktan arınarak tamamen tarafsız b r b ç mde tesb t etmekle mümkündür.İşte
bundan sonradır k ,toplumda havada dolaşan,çatışma,ayrılma sebeb olan her şey yerl yer ne oturacak...Kahramanın
gerçeğ le sahtes ortaya çıkacak,hâl s değerler le çürükler kend l ğ nden anlaşılarak toplumun b reyler n n b rb rler yle
anlaşmalarına,kaynaşmalarına sebep olacaktır.
N tek m b z m toplumumuzda da Sakarya’ya şu soruları sormayan her nsan hafıza (paramnez )s ne müptelâ
demekt r;
Han Yunus Emre k ,kıyında gez yordu;
Han ardına ç l ç l kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşler n,cömert N l,yeş l Tuna?
G den şanlı akıncı,ne gün döner yurduna?
Mermerler n nabzında hâlâ çarpar mı tekb r?
Bulur mu del rüzgâr o sedayı:Allah b r!

NOT: Büyük Doğu gençl ğ n n en mümtaz s malarından Al B raderoğlu’na a t bu yazıyı,40 yıldır özled ğ m yen nesl n
artık eser n vermeye ve büyük İslâmî tefekküre geçmeye başlamasına yen b r m sâl olarak takd m ederken,bu yazıda
tek kusur ve tezadın uydurma kel melere fazla b r lt fat olduğunu kaydeyler m.
Nec p Fazıl
KISAKÜREK

Rapor-12 (Eylül1980-Sh-70-86)’den

You might also like