You are on page 1of 9

HIVE HANLIGI

mut Türkmenleri reisi Cüneyd Han'ın eli- ğü Hazreti Pehlivan Camii idi. Şehirdeki ı
HİYEL
ne geçti. Ancak 1920 Ocağında ona karşı en eski mimari eser Said Alaeddin Türbe-
(~f)
olan Özbek ve Türkmenler'in yardımıyla si'dir (XIV yüzyıl). Bunlardan başka Cuma
Ruslar tarafından uzaklaştırıldı. 2 Şubat Şekil bakımından
Mescidi, Han Mescidi, Şaleker Mescidi, hukuka uygun bir işlemi vasıta kılarak
1920'de son Kongirat Hanı Seyyid Abdul- Atamurad Kuşbeği ve Karayüz mescid- yasaklanmış bir sonucu
lah'ın tahttan çekilmesi üzerine26 Nisan leriyle beş medrese (Medemin 1 Mehmed elde etmek amacıyla yapılan muamele
1920'de Harizm Halk Cumhuriyeti ilan Emin, Allahkulı Han, Kutluğ Murad İnak, anlamında fıkıh terimi.
edildi. Ardından da 1924'te bu cumhuri- L _j
Ara b Han, Şlr Gazi) ve üç Evliya Türbesi
yete son verilip topraklar Harizm, Özbe-
diğer önemli eserlerdir. Sovyet ihtilaline Arapça'da "değişmek, maksada ulaşın­
kistan, Türkmenistan, Kara Kalpakistan
kadar Orta Asya müslümanlarının önemli caya kadar fikir değiştirmek" manasında
arasında paylaşıldı (bk. HARİZM).
dini merkezlerinden biri olan Hive'de masdar ve "çare, kurnazlık, iyi düşünce,
Hive hükümdarlarının çoğu alim ve sa-
doksan dört cami ve altmış üç medrese işlerde tasarruf kudreti" anlamında isim
natkarları himaye eden kişilerdi. Bunla-
bulunmaktaydı. 1924'ten sonra medre- olarak kullanılan hile kelimesinin çoğulu­
rın içinde Şlr Gazi Han, İlbars Han. Timur
selerin tamamı ve camiierin büyük bir dur. Hile Kur'an-ı Kerim'de "çare", "çıkış
Gazi Han ve Muhammed Rahim Han en
kısmı kapatıldı. Şehir Sovyet idaresi dö- yolu" manasında bir yerde (en-N isa 4/98).
meşhurlarıdır. Bu hükümdarlar aynı za-
manda bizzat şiir ve edebiyatla da uğraş­ neminde fazla gelişemedi; buna rağmen aynı anlamda mahrec de yine bir yerde

mışlardı. Öte yandan Hive'de yetişmiş olan pamuklu sanayi merkezi olarak önemini (et-Talak 65/2) geçmektedir. Ebu Süley-
tarihçiler yalnız memleketlerinin değil bü- korudu. Burada tuğ l acılık, sütçülük ve ha- man ei-Cuzcanl gibi bazı alimler hile yeri-
tün Türkistan ülkelerinin tarihi hakkında lı dokumacılığı endüstrisi gelişmiştir. Bu- ne özellikle mahrec (çoğulu meharic) ke-
geniş malumat vermişlerdir. Hive'de ye- günkü Hive Özbekistan Cumhuriyeti'nde limesinin kullanılması gerektiğini söyle-
tişen en meşhur tarihçiler Şecere-i Terd- giderek önem kazanmaktadır. mişlerdir (Ebü'l-Leys es-Semerkandl, vr.
kime müellifi Ebülgazi Sahadır Han, Pir- 367b). Bugüne ulaşan en eski hiyel kitabı­
Bİ BLİYOGRAFYA :
devs-i İk bal müellifi Şlr Muhammed Mu- C. C. Alikhanov. The Russians in Central Asia,
na da el-MeJ;fıric ii'l-J:ıiyel adı verilmiş­
nis Mlrab, Tevfırih-i Hfırizmşfıhiyye mü- London 1865, tür.yer.; Ali Suavi, Hive Hanlığı tir. Arapça'da hile karşılığında kullanılan
ellifi Babacan b. Hudayberdi Mangıt ve ve Türkistan'da Rus Yayılması (istanbul 1290: hud'a, hadia. mekr. keyd. tedlis, tağrir,
Allahkulı. Rahim Kulı, Muhammed Emin. haz. M. Abdülhaluk Çay). İstanbul 1977; A. Vam- gaşş (gışş) gibi kelimeler daha çok "insan-
Said Muhammed ve Said Muhammed Ra- bery, History ofBokhara, London 1873, tür.yer.; larla olan münasebetlerde karşı tarafı
him hanlar devrinin tarihini yazan Agehl a.mlf., Travels in Central Asia, Washington- aldatma. zarara sokma" manasını ifade
London 1970, s. 329-361; J. A. Mac Gahan. Cam-
Muhammed Rıza'dır. Hive'de hattatlık. etmektedir (bk. HiLE).
paigning on the Oxus and the Fall of Khiva.
minyatür ve dokuma sanatlarında da bü- Correspondent of the New York Herald, New Tanımı ve Mahiyeti. İslam hukukunun
yük ilerlemeler olmuştur. Türk- İslam mi- York 187 4; N. I. Grodekov. Xivinskii Poxod 1873 başlangıçta meseleci (kazuistik) bir me-
marisinin en güzel örnekleri arasında sa- goda, Petersburg 1888; S. Lecker, Russia's Pro- totla tedvin edilmiş olmasının sonucu ola-
yılan camiler, medreseler ve kervansaray- tectorates in Central Asia: Bukhara and Khi-
rak literatürde hilenin tanımından ve hi-
lar bütün Hive şehirlerinde yer almıştır. va (1865-1924), Cambridge 1968; Baymirza Ha-
yıt. Türkistan: Rusya ile Çin Arasında, istanbul
leyle ilgili genel kurallardan ziyade hilenin
Hive'nin iktisadi hayatı umumiyetle ta- 1975, tür.yer.; P. Glazebrook, Journey toKhiva, mahiyeti, hangi şer! meselelere ne ölçü-
rıma. hayvancılığa ve bunların ürünleri- London 1982; Mehmet Saray, Rus işgali Dev- de uygulanabileceği veya mevcut 1 muh-
nin işlenmesinden ileri gelen iş koliarına rinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıklan temel uygulamaların dini hükmü gibi ko-
dayanıyordu. Öte yandan Hive daima canlı Arasındaki Siyasi Münasebetler: 1775-1875, nular üzerinde durulur. Hatta ilk dönem-
bir ticaret hayatına sahip ol muştur. Çin'- İstanbul 1984, bk. İndeks; N. V. Khanykov. "Les
lerde hileye sözlük anlamından fazla ba-
documents sur le khanat de Khiva". Bulletin
den ve Hint'ten gelen ticaret kervanları ğımsız olmayan geniş bir anlam yüklen-
de la Societe de Geographie, 6' serie: V ( 1873).
Türkistan'ın diğer merkezlerine olduğu diğini, bunun için de kişiyi amacına ulaş­
s. 282-294; A. Sheehy, "The E nd of the Khanate
gibi Hive'ye de uğrar, mallarını Hive halı­ of Khiva", Central Asian Review, XV/1, Lon- tıran her türlü vasıtanın hile kavramı için-
ları ve Hive'ye İran'dan ve Rusya'dan ge- don 1967, s. 5-20; Barbara Kellner- Heinkele. de telakki edildiğini söylemek mümkün-
len diğer mallarla değiştirip ülkelerine dö- "Glimpses at the Cultural Life of 19'h Century dür. Bunun sonucunda caiz olan ve caiz
ner! erdi. Bazan da bu ülkelerin kervanla- Khiva", RO,XLIX/2(1994). s.119-127;"Xiva", olmayan hile ayırımı ortaya çıkmıştır. Bu-
rı Hive hükümetine vergi ödeyerek Hive Özbek Sovet Entsiklopediyası, Taşkent · ı ~76,
na göre dört tasarruf türü hiyel kapsamı
XII, 304-305; "Xiva Xanlığı". a .e., XII, 3Q6-
üzerinden Çin'e, Hint'e, İran'a ve Rusya'- içinde mütalaa edilmiştir. 1. Nikah, alış­
308; W. Barthold, "Khiwa", EF(ing.). V, 23-24;
ya giderlerdi. İç karışıklıklar ve komşu ül- Y. Bregel, "Khiva, Khanate of'', Encyclopedia, veriş ve ruhsatlar gibi meşru vasıtaları
kelerle vuku bulan savaşlar esnasında bu of As ian History, New York 1988, ll, 298-300. kullanarak meşru sonuçlara ulaşmak. z.
ticaret durma noktasına kadar gelmiştir. Namaz kılmamak için içki içip namaz vak-
li] MEHMET SARAY
1863'te Hive'yi gören Vambery tura- tinde sarhoş bulunmak gibi gayri meşru
nın kale ve asıl şehir olmak üzere iki kıs­ vasıtalarla gayri meşru sonuçlara ulaş­
ı
ma ayrıldığını. kale içinde beş ve dışında HİYAzE mak. 3. Başkasının bıçağını çalmak veya
on mahallenin bulunduğunu, 1SO dükkan, (Cij~f) gasbetmek suretiyle kendi hayvanını kes-
bir kervansarayın yer aldığı çarşısında bir- m ek gibi gayri meşru vasıtalarla meşru
Bir mala el koyma, sonuçlara ulaşmak. 4. Bey'u'l-lne, hülle
çok sanat kolunun faaliyet gösterdiğini,
onu tasarrufu altına alma manasında
özellikle pamuklu sanayiinin gelişmiş ol- gibi meşru vasıtaları kullanarak gayri
fıkıh teriıı:ıi
duğunu belirtir; şehirde belli başlı cami- meşru sonuçlara ulaşmak. Burada ifade
(bk. iHRAz; ZİLYED) .
lerin adlarını da verir. Bunlarin en büyü- L edilen muameleler hukuki açıdan değer-

170
Hi YEL

tendirildiğinde ilk üçünün hükmünün açık da. "Bu et Berlre'ye sadaka, bize hediye- Buna göre Hanefi mezhebi imamlarının
olduğu görülür. Birinci durumda ci:\iz, dir" demiştir (Müsned, VI , ı 80; Buhar!, meşru vasıtaları kullanarak gayri meşru
ikinci durumda caiz olmayan, üçüncü du- "Zekat", 62; Müs lim , "Zekat", ı 70-1 72) . neticelere ulaşma kastıyla yapılan mua-
rumda ise ilk aşamada caiz olmayan, ikin- Yine Hz. Peygamber. Ümmü Atıyye Nesi- melelere cevaz vermedikleri ortaya çık­
ci aşamasında caiz olan bir davranış söz be bint Haris ei-Ensariyye'ye zekat olarak maktadır. Gerek hiyelle ilgili olarak müs-
konusudur. Ancak ileri dönemlerde "hi- gönderdiği koyunun etinden bir miktarı takil eser yazan gerekse eserlerinde hiye-
le-i şer'iyye" tabirinin dar anlamına teka- kendisine hediye edildiğinde onu yemiş ­ le yer veren Hanefi alimleri alışveriş. ni-
bül edecek olan dördüncü muamelenin tir (Buhar!, "Hibe", 7). Rifaa ei-Kurazl ha- kah, talak. ruhsatlar gibi meşru yollarla
hükmü konusunda farklı görüşler ileri sü- nımını boşadığında kadın tekrar Rifaa'ya meşru neticelere ve helale ulaştıran, gü-
rülmüştür. Çünkü ortada görünüş ve şe­ dönebilmek için Abdurrahman b. Zeblr naha düşmekten kurtaran hileterin caiz
kil bakımından hukuka uygun bir işlem ile nikahlanınca Resuluilah onun maksa- olduğunu, bir hakkı veya şer! bir hükmü
mevcuttur. Ancak bununla hukukun ya- dına işaretle fiilen evlilik hayatı yaşama­ iptal eden hileterin ise caiz olmadığını be-
sakladığı bir sonuca ulaşma amacı söz ko- dıkça kocasına dönemeyeceğini ifade et- lirtmişlerdir. Bu durumda kişiyi hukukun
nusudur. Eğer görünüşe itibar edilecek- miştir (BuhM, "Şehadat", 3, "Tala~". 4; izin verdiği vasıtalarla hukuken meşru ne-
se bu tasarruf hukuka uygun ve geçerli- Müslim, "Tala~", 1-2, 4) İlk iki olayda ka- ticelere götüren muameleler hile kabul
dir. maksat esas alınacaksa hukuka aykı­ sıt bulunmadığı için hile gerçekleşmemiş, edilirken hiyel mecazi ve sözlük manası
rıdır. Buna göre meşru bir muamele gö- son olayda ise hile kastı bulunduğu için bakımından ele alınmış. gayri meşru so-
rüntüsü altında d inin veya hukuk düzeni- evliliğe izin verilmemiştir. nuçlara götüren muameleler ise terim
nin emredici bir hükmünü bertaraf ede- Mezhepterin Görüşleri. Hiyel konusun- ve dar anlamdaki hile kapsamında düşü­
rek dinen- hukuken yasaklanmış bir sonu- da fıkıh mezheplerinin tavırlarının kesin nülerek cevaz verilmemiştir. Böylece hile
ca ulaşmak amacıyla hareket eden kişinin ve genel çizgilerle ifade edilmesi bir hayli konusunda ikili bir ayırım ortaya çıkmış­
bu şekilde vardığı sonuçtan hukukl ola- zordur. Çünkü hiyelin terim olarak dar an- tır. Hanefiler'in ikinci durumdaki hilenin
rak istifade edip ederneyeceği meselesi lamı yanında. kişiyi meşru olup olmadığı­ caiz olmadığı hükmüne Ebu Yusuf bir tek
ortaya çıkmaktadır. Bu tartışma netice- na bakılmaksızın amacına ulaştıran her istisna getirmiştir. O da şüf'a hakkı sabit
sinde hileye, modern hukuktaki kanuna vasıtanın ve hukukl tasarrufu n geniş an- olmadan önce hile ile onu düşürmeye ver-
karşı hile tabirine denk düşen daha dar lamda hiyel kapsamında değerlendirilme­ diği cevazdır. Ebu Yusuf'un. mal sahibini
bir anlam yüklenmiş ve hile terim olarak. si bir kavram kargaşası ortaya çıkarmış­ malını istemediği kimseye satmaya zor-
"şekil bakımından hukuka uygun bir işlem tır. Bu sebeple fakihlerin ve fıkıh mezhep-
lanmaması gerekçesiyle ileri sürdüğü bu
vasıta kılınarak yasaklanmış bir neticeyi lerinin hile kavramına yükledikleri anlam, görüşe İmam Muhammed karşı çıkmış­
elde etme kastıyla yapılan muamele" şek­ ayrıca hangi tasarrufları hile olarak de- tır.
linde ifade edilebilen bir anlam kazanmış­ ğerlendirdikleri hususu belirlenıneden İlk Hanefi imamlarının çağdaşı olan
tır. Ancak İslam hukukunda modern hu- birbirleri hakkındaki isnat ve itharnların alimierin sözlerinde veya diğer mezhep-
kuktan farklı olarak hilenin hukukl mü- anlaşılması mümkün değildir. Hanefi terin literatüründe Hanefiler'in dar an-
eyyidesinin yanı sıra dini ve ahiakl sonuç- mezhebine ait muteber kitaplarda. Ebu lamda hileyi de caiz gördükleri şeklinde
ları da tartışılır. Hanlfe:nin insanlara hile öğreten müftü- bazı genelierne ve iddialar mevcutsa da
Kanuna karşı hilenin üç unsuru söz ko- nün hacr altına alınacağı şeklindeki görü- bunlar doğru değildir. Nitekim Cahiliye
nusudur. a) Yapılan muamelenin şekil ba- şü açıklanırken zekatı düşürmek için malı döneminde bastonuyla hacıların yiyecek-
kımından kusursuz ve hukuka uygun ol- hibe etmeyi. nikah bağını koparmak için lerini çalan hırsızın yakalanmasından son-
ması. b) Kanun koyucunun vazettiği nor- dinden çıkmayı tavsiye eden müftü ör- ra. "Ben çalmadım, bastonum çaldı" şek­
mun ruhuna ve maksadına aykırı bir so- nek verilmekte. hilenin dinin ifsadı oldu- lindeki ifadesinin nakledilmesinin ardın­
nuç doğurması. c) Hile kastı. Mesela borç ğu ve bütün topluma zarar verdiği ifade dan Hammad b. Seleme'nin. "Bugün ya-
verdiği kişiden faiz almak isteyen bir kim - edilmektedir. Ayrıca Ebu Yusuf. zekatı ip- şasaydı Hanefi mezhebinden olurdu" sö-
senin herhangi bir malını ona 100 milyo- tal etmek amacıyla hileye başvurmanın zü (Cahiz, lll, 18) gerçegi yansıtmadığı
na veresiye satıp aynı malı 75 milyona pe- bir mürnin için helal olmadığını vurgular- gibi şarkiyatçı Tritton'un bu örnekten ha-
şin satın alması gibi. Burada şekil yönün- ken (Kitabü 'l-fjarac, s. 80) İmam Muham- reketle dini fikirterin her zaman ciddiye
den hukuka uygun iki alışveriş işlemi ar- med'in de genel anlamda, " Hakkı iptale alınmadığını ileri sürmesi de (İslam Kela-
kasına gizlenmiş, alışverişin meşruiyeti­ götüren hilelerle Allah'ın hükümlerinden mı, s. 58) isabetsizdir. Ayrıca Malikl alimi
nin amacına aykırı bir sonuç (faiz alma) el- kaçmak mürninterin ahiakından değildir" Ebu Bekir İbnü'I-Arabl ile Şafii mezhebin-
de edilmiş ve bu muamele o maksadı ger- dediği (ibn Hacer el-Askalanl, Fetf:ıu'l·ba­ den Bedreddin ez-Zerkeşl'nin Ebu Hani-
çekleştirmek üzere yapılmıştır. Kanuna ri, XII, 329; Ayni, XXIV, I 09; Kastalla ni, X, fe'nin şer! esaslara aykırı hileleri caiz gör-
karşı hilenin en önemli unsuru hile kastı­ ı 03) ve özel olarak da zekatı düşürmek düğü (bk. Af:ıkamü'l-Kur'an, lll , ı 100; el-
dır. Bu tür muamelelerde böyle bir kasıt üzere başvurulan hileye ve yine faiz için MenşO.r fl '1 -Kava'id, ll, 95), yine İbnü'I­
yoksa hile gerçekleşmez. Mesela Hz. Aişe'­ hile sayılabilecek bey'u'l-lneye (ma 1sa h i- Arabl, Kurtubl ve Şatıbl ile Hanbelller'-
nin azattı cariyesi Berlre kendisine sada- bini n veresiye sattığı bir malı aynı kişiden den Muvaffakuddin İbn Kudame ve Şafii­
ka olarak verilen etin bir miktarını Aişe'­ peşin parayla daha ucuza alması) açıkça ler'den Nevevi'nin zekatı düşürmek için
ye hediye olarak vermiş , Hz. Peygamber karşı olduğu bilinmektedir (ibn Abidln, başvurulan hileterin Ebu Hanife ve diğer
bu etten yiyeceği zaman -sadaka ve zekat IV. 244, 279).lrak fıkhının tabi'in dönemin- Hanefiler'ce meşru sayıldığı (bk. AJ:ıka­
almasının haram. hediye almasının helal deki üstadı İbrahim en-Nehai de zekatı mü'l-Kur'an, lll, 1100; el-Cami', IX, 236;
olduğu hususu dikkate alınarak- etin ma- düşürmek için hileye başvurmanın caiz ol- el-Muvafaki'it, IV, 202; el-Mugni, ll, 534;
hiyeti kendisine hatırlatılmış. Resülullah madığını söylemiştir (Kal'ad, I, 535-536) . el-Mecmo.'. V, 468)ve Gazzall'nin, Ebu Yü-

171
HiV EL

sufun zekat vermemek için yılın dolması­ yaparsa o "muhallil"dir (hülleci) ve muhal- de beraberinde getireceğinden aynı za-
na az bir zaman kala malını karısına hibe lil Hz. Peygamber'in hadisinde lanetledi- manda kişi böyle bir ihlalden uzak kalmak
ettiği ve Ebu Hanife'nin bu tutumu onay- ği kişilere dahil olmuştur. Muamelenin ister. işte ferdin hem amir hükümlere ita-
ladığı (İ/:ıya', ı. ı 8) yolundaki iddiaları asıl­ şeklen nikah akdi olması onu günahtan at eder görünüp hem de istediği sonucu
sız görünmektedir. Hanefiler'e bu tür ten- ve lanetlenmiş olmaktan kurtarmaz. Al- elde edebilmesi için en uygun vasıta ka-
kitterin yönettiimiş olmasında onların hi- lah'ın helal kıldığı bir şeyi haram ve ha- nuna karşı hile yoludur. Bu durumda fer-
yelden ne kastettiklerinin tam olarak an- ram kıldığını helal kılma amacıyla yapılan din tasarrufu şekil itibariyle hukuka uy-
laşılamaması. Ebu Hanife'nin hayatının her türlü muamele günahtır (İrşadü's­ gun ve kusursuz olsa bile hukukun mak-
anlatıldığı kitaplarda (menakıb) onun in- sari, X, ı 02-1 03). Buna göre sözlük anla- sat ve ruhuna aykırıdır. Mesela zekat ver-
ce anlayış ve keskin kavrayışına işaret mında şer'l hile,Yi kabul edip terim anla- mekten kurtulmak isteyen bir mükelle-
için bulduğu bazı meşru çözümlerin zik- mında hileyi reddeden Hanefiler'le Şafii­ fin malının bir kısmını çocuğuna veya ka-
redilmesi ve bununla her türlü hileyi caiz ler'in benzer görüşü paylaştığı görülür. rısına hibe etmesi halinde muamele şek­
gördüğünün zannedilmesinin yanı sıra Malikller ve Hanbelller ise hiyeli dar an- len hukuka uygun bir hibe ise de maksat
daha sonraki dönemlerde bazı alimierin lamda (terim manasında) anlamışlar ve zekattan kaçmaktır. Böyle bir yola baş­
hileye cevaz vermeleri ve bizzat uygula- benimsedikleri "sedd-i zer ai'" (kötü ı üğe vuran kişi hibenin meşru olduğunu ve ken-
maları gibi sebepler rol oynamıştır. Nite- giden yolları kapama) prensibinin tabii disinin de buna uyduğunu savunacaktır.
kim Hanefi mezhebi imam larının karşı sonucu olarak caiz görmemişlerdir. As- Halbuki böyle bir hibenin kanun koyucu
olmasına rağmen Cemal ei-Malatl bey- lında dört mezhep imamının konuya yak- tarafından mendup kabul edilen gerçek
'u'I-Ine yoluyla birçok kazanç elde et- laşımı incelendiğinde hepsinin hile mese- hibe ile alakası yoktur. Zira hibe, kendisi-
miştir (SehavT, X, 336; İbn Hacer. inba- lesindeki tavrının aynı yönde olduğu gö- ne hibe yapılan şahsın sı kıntı ve ihtiyaç-
'ü 'l-gumr, IV, 348; ). rülür. Hanefiler ve Şafiiler geniş anlam- larının giderilip ona iyilikte bulunulma-

imam Şafil'nin, şekten hukuka uygun da ele aldıkları hileyi harama düşmemek. sını ve sevgisinin kazanılmasını hedefle-

olan muamelelerle meşru olmayan so- yasakları çiğnememek için caiz görürken diği gibi hibe edenin de cimrilik gibi kötü

nuçlara ulaşılmak istense bile kişinin mak- hileye karşı çıkan Hanbelller ve Malikiler duygularının köreltilmesini sağlar. Burada

sat ve niyetine göre hükmü ancakAllah'ın dar anlamından hareketle harama gö- ise tam aksi bir durum ortaya çıkmakta,
vereceği, insanların zahire göre hüküm türdüğü. yasakların bu yolla çiğnendiği hibe. tekrar geri alınması sebebiyle ken-
vermekle mükellef oldukları. hukuki işlem gerekçesiyle onu reddetmişlerdir. Aslın­ disine hibe yapılanın nefretine yol açtığı
ve ilişkilerde istikrar ve hukuk güvenliği­ da ne Hanefi imamları ile Şafiiler ikinci gibi hibe edenin de cimrilik duygularını
ni sağlamak için objektif ve şekli kuralları durumdaki hileyi caiz görmüşler. ne de kökleştirmektedir.

uygulamak gerektiği şeklinde özetlene- Hanbelller ve Malikiler birinci durumda Hiyel Konusunda İleri Sürülen Deliller.
bilecek bakış açısı . onu dar anlamdaki hi- hile olarak vasıflandırılan muameleleri Hilenin sözlük ve geniş manası bakımın­
reddetmişlerdir. Bu sebeple her iki tara- dan ele alınıp meşru vasıtaların da hile
leli muameleleri hukuki açıdan geçerli ka-
bul etme sonucuna götürmüştür. Buna fın görüşlerinin delili olarak icmaı zikret- kapsamında değerlendirilmesi durumuri-
göre muamelelerde hukuki ve dini açıdan meleri dikkat çekicidir. Bu durum her iki da bunun cevazı konusunda delile ihtiyaç
ayırım yapılmakta ve bazı muameleler di- tarafın da farklı ifadelerle aynı şeyi söy- yoktur. Çünkü bunlar hukuki çerçeve için-
ni yönden caiz olmasa da hukuki yönden lediklerini göstermektedir. deki muameleleri ifade etmektedir. An-
geçerlilik kazanmaktadır. islam hukukun- Hiyelin esas alınan tanımında uyulma- cak hilenin tanımında yer alan kanun ko-
daki diyanl hüküm- kazaı hüküm (diyane- sı gereken bir normla bundan kaçmaya yucunui1 maksatlarına aykırı olmama
ten- kazaen) ayırımı da büyük ölçüde bunu çalışan mükellefin yumuşak bir mücade- kaydı bazı alimlerce kaldırılarak mutlak
yansıtır. Şafii mezhebine mensup sonra- lesi tasawur edilmektedir. Bu durumda manada hiyelin caiz olduğu düşünülmüş­
ki alimler hiyeli hüküm bakımından tas- kişi hem ilgili hukuk kaidesine itaat et- tür. Mesela kaynaklarda. Ebu Ali ed-Da-
nif etmişlerdir. Kazvlnl hileyi mubah. ha- memek hem de itaatsizliğini hukuken meganl'nin zengin bir kimse o lmasına
ram ve rnekruh olmak üzere üçe ayınr­ izin verilen bir muamele arkasına gizle- rağmen zekat vermemek için senenin
ken ( Kitabü 'l-Hiyel, s. 2) ibn Hacer el-As- mek istemektedir. Perdin davranış ve ha- daimasına az bir zaman kala mallarını ço-
kalani. mubah yolla bir hakkı iptal eden reketlerine birtakım kısıtlamalar getir- cuklarına hibe ettiği. ertesi yıl da aynı şe­
veya batılı ikameye götüren hileterin ha- mesi ya da ona görevler yüklernesi huku- kilde çocuklarının kendisine hibede bu-
ram. hakkın ikamesini veya haksızlığın kun ayrılmaz özelliğidir. Mesela şartla­ lunduğu (EbG Bekir ibnü'l-ArabT, lll, ı 100;
önlenmesini sağlayan hileterin vacip veya rı oluştuğunda kazancın belirli miktarı­ Kurtubl, IX, 236), yine Hanefi ulemasın­
müstehap. mubah bir yolla rnekruha düş­ nın ihtiyaç sahiplerine zekat olarak veril- dan Cemal el-Malat'i'nin çeşitli hile-i şer­
mekten kurtaran hileterin m üstehap ve- mesi. üç tatakla boşanmış bir kadının bir 'iyye yollarını caiz görmesi sebebiyle bey-
ya mubah. mendubun terkine götüren başkasıyla evlenerek o kocasının da ken- 'u'l-ineye başvurarak mal kazandığı riva-
hileterin ise rnekruh olduğunu söylemiş­ disini boşayıp iddetini doldurmadıkça yetleri (yk. bk.) yer alır. Bu düşüncede
tir (Fet/:ıu'l-bar~ XII, 326 ). Kastallanl'nin eski kocasıyla evlenememesi ve ekono- olan alimlerle hileyi hüküm bakımından
şu sözleri Şafii mezhebinin görüşünü da- mide faiz yasağı gibi esasların karakteri ikiye ayıranların caiz hile için ileri sürdük-
ha açık şekilde yansıtmaktadır: "Kim bey' böyledir. Kanun koyucu bu normları top- leri delillerin önemlileri şu şekilde sırala­
akdiyle ribaya niyet etmişse ribaya düş­ lumun ve dolayısıyla ferdin menfaatleri nabilir: Hz. EyyOb'un karısına yüz değnek
müştür. Muamelenin şekil itibariyle bey' için vazetmiştir. Ancak fert çeşitli düşün­ vurmaya yemin etmesinden sonra Allah
akdi olması onu günahtan kurtaramaz. celerle bu hükümlerden kaçmak isteye- ona. yüz adetten oluşan bir demet sapla
Kim üç tatakla boşanmış kadını eski ko- bilir. Bu ihlalin doğrudan doğruya mey- vurması halinde yeminini yerine getirmiş
casına helal kılmak amacıyla nikah akdi dana gelmesi dini ve kanuni müeyyideyi o lacağını vahyetmiştir (Sad 38/44). Bu

172
HiV EL

ayetteyapılması meşru ve mümkün olan Hiyelin caiz olmadığı konusunda ileri sü- 184-185; Darekutnl, lll, 52, nr. 211-212;
bir şeye hile ile ulaşmaya. güçlüğü kendi- rülen belli başlı deliller ise şu şekilde özet- İbn Teymiyye, s. 135) .
sinden ve başkasından hile ile kaldırma­ lenebilir: Kur'an-ı Kerlm'de, cumartesi İbn Teymiyye, hiyelin haram olduğu ko-
ya cevaz ilkesi vardır. Bu konuda diğer bir günü avianma yasağını ihlal edip taşkınlık nusunda sahabenin icmaının bulunduğu­
delil de Hz. Yu sufun kardeşini yanında göstermeleri sebebiyle yahudilerin may- nu, bunun ise kati delil teşkil ettiğini söy-
alıkoymak için Allah'ın kendisine hile yolu- muna çevrildiği anlatılır (el-Bakara 2/65- lemektedir (İktimetü'd-delll, s. 246-250).
nu göstermesidir. Buna göre Yusuf kar- 66; el-A'raf 7/163-166) . Tefsir kitapların­ Sedd-i zeraiyi delil kabul eden Malikiler
deşlerinin yüküne hükümdarın maşrapa­ da kaydedildiğine göre Allah yahudilere ve Hanbel'iler, yasaklanmış bir şeyi elde
sını koymuş ve maşrapa kardeşinin yü- cumartesi günü balık aviarnayı yasakla- etmeye götüren meşru vasıtaların kulla-
künde çıkınca onu yanında alıkoymuştur mış ve onları denemek için de sürü sürü nılmasının caiz olmadığından hareketle
(Yusuf 12/69- 76 ı Bu görüş sahiplerine balıklar göndermişti. Yahudiler de balık­ hileli muamelelerin hukuken ve dinen ya-
göre ayet. mubaha götüren ve hakların ları aviama k istem i şler. fakat yasağ ı açık­ saklandığı görüşünü benimsemişlerdir.
elde edilmesine vesile olan hilelerin caiz ça çiğnememek için ağlarını cuma günün-
Hiyelin caiz olduğuna dair ileri sürülen
olduğuna delalet etmektedir. Aynı konu- den kurmuşlar, balıklar cumartesi gelip
deliller karşı görüşte olan fakihler tarafın­
daki diğer bir delil de Allah'ın emir ve ya- bu ağiara takılınca pazar günü gidip al-
saklarına riayet edenlere sıkıntı anında
dan değerlendirmeye tabi tutulur. Mese-
mışlardı. Bunun üzerine Allah onları ce-
bir çıkış yolu göstereceğini bildirmesidir la Hz. Eyyub'la ilgili olarak Kur'an'da an-
zalandırmıştı. Kur'an-ı Kerim'de zikredi-
latılan hiyel örneği farklı yorumlara tabi
(et-Talak 65/2-3). len bu olayda hilenin üç unsuru da mev-
tutulmakta olup bu konudaki görüşleri
Sünnetten getirilen delillerin önemlile- cuttur. şu şekilde özetlemek mümkündür: 1. Bu
ri de şunlardır: Hz. Peygamber mescidde Sünnetle yer alan önemli deliller de ayetin hükmü, "Her biriniz için bir yol ve
iken kendisine sorulan bir soruya oradan şunlardır: Hz. Peygamber arnelierin ni- yöntem kıldık" (el-Maide 5/48) ayetiyle
çıkmadan cevap vereceğini söyledikten
yetlere göre olduğunu bildirmiştir (Buha- neshedilmiştir. 2. Ayette ifade edilen hü-
sonra dışarı çıkacağı anda bir ayağı dışa­
r!, "Bed'ü'l-vaJ::ıy", ı, "İman", 41; Müslim, küm Hz. Eyyub'a hastır. Başkaları için de-
rıda, bir ayağı içeride iken cevap vermiş­
""İmihe", 155). Bu hadis arnelierin niyete, lil teşkil etmez. Çünkü Hz. EyyGb'un şeri­
tir (Buhar!, "Tefslr", lll, 15/3, "Feza'ilü'l-
akidlerin de maksada göre değerlendiri­ atında kefaret yoktu. bu sebeple Allah
[\ur'an", 9; Tirmizi, "Şevabü'l-1\ur'an",
leceğine delalet etmektedir. Buna göre ona böyle bir yol göstermiştir. İslam di-
ı). Resul-i Ekrem'in bu tutumu yeminin
alışveriş akdiyle bir fazlalık elde edilmeye ninde kefilret olduğu için buna ihtiyaç
sorumluluğundan kurtulmak için delil
niyet edilmişse (Ine) bu şekilde davranan yoktur. 3. Hz. Eyyub karısına vuracağına
olarak kullanılmıştır. Buna göre bir şeyi
kimse ribaya düşmüştür. Akdin şeklen dair yemin etmemiş, adak adamışt ı. 4.
yapmayacağına yemin eden kişinin onun
alışveriş olması onu günahtan kurtarmaz. Bu ayet. had cezalarına dayanamayacak
bir kısmını yapmasıyla yeminin bozulma-
Nikah akdiyle hülleye niyet eden de "mu- durumda olan hastalar için böyle bir ruh-
yacağına hükmedilmiştir. Diğer bir delil
hallil" sıfatını almıştır ve Hz. Peygam- satın bulunduğunu bildirmektedir. s. Aye-
de şudur: Resul-i Ekrem, farklı kalitede
ber'in lanet ettiği kişiler arasına girmiştir. tin ifade ettiği husus İslam dininin esas-
hurmaların farklı ölçeklerde değişimini
Akdin şeklen nikah görünümü taşıması l arına uymayan. dolayısıyla müslümanlar
yasaklayarak düşük kalitedeki hurmanın
satılıp onun parası ile iyi hurma alınması­
bir şey ifade etmez. Yine ResGl-i Ekrem, için delil teşkil etmeyen daha öncekilerin
"Yahudilerin yaptıklarını yapmayın; onlar şeriatıyla ilgilidir. Ancak bu ayet Kur'an -ı
nı emrettiği hadisinde (Buhar!, "Büyü<",
Allah'ın haram kıldığı şeyleri en bayağı hi- Kerim'de zikredildiğine göre müslüman-
89; Müslim, "Müsa~t", 95) faize düşül­
lelerle helal kılmaya yelten m işlerdir" de- ları alakadar eden bir yönü bulunmalıdır.
memesi için bir çare göstermiştir. Bir ma-
lın vadeli olarak alınıp daha düşük bir be-
miştir (İbn Batta, s. 42). Bir başka hadi- Hz. Peygamber'in. bir cariye ile zina eden
sin meali de şöyledir: "Allah yahudilerin kişinin ileri derecede hasta olması sebe-
delle aynı kişiye peşin para ile satılmasını
faizli muamele saymayıp caiz görenler bu belasını versin; Allah onlara iç yağını ha- biyle ona bu türde bir ceza uygulaması ör-
ram kılın ca yağı eritip sattılar ve parasını neğinde olduğu gibi (Müsned, V, 222; EbG
hadisi delil kabul etmişlerdir. Konuyla il-
gili olarak ileri sürülen diğer bir delil de Hz. yediler" (Buhar!, "Tefslr", 6/6, "Müsa~t", DavGd, "I:Iudüd", 34; İbn Mace, "I:Iudüd",
EyyGb'a Allah'ın gösterdiği çıkış yolu doğ­ 71-73, "Büyü<", 103; Müslim. "Müsa~t", 18) iyileşmesi umulmayan veya dayana-
rultusunda Hz. Peygamber'in uygulama- 71-7 4). Diğer bir hadiste de hülle yapan- mayacak durumda olan kişilere sembolik
sıdır. Buna göre ensardan bir kişinin has- la kendisi için hülle yapılana lanet eden bir ceza tatbik edilmesinin ceza felsefesi
ta iken yanına gelen bir cariye ile zina et- ResUluilah (E bO DavGd, "NikaJ::ı", 15; Tir- açısından önemi büyüktür. Çünkü sembo-

mesi üzerine Resulullah. yüz adetten mizi. "NikaJ::ı", 28) Ine alışverişini de ya- lik de olsa hiçbir suçun cezasız kalmaya-
oluşan bir demet sapla o kişiye vurulup saklamıştır (Müsned, ll, 84; EbG DavGd, cağı fikrinin toplumda yerleşmiş olması

cezasının yerine getirilmesini istemiştir "Büyü<", 54) . Bu konuda ayrıca sahabe ehemmiyet arzetmektedir. Ayrıca Hz. Ey-
(Müsned, V, 222; EbG DavGd, "I:Iudüd", uygulamasından şu örnek delil olarak yub'la ilgili olayda ortaya konulan şey, ba-
gösterilir : Bir kadın Zeyd b. Erkam'a ve- zı alimierin ifade ettiği gibi Allah'ın rah-
34; İbn Mace. "I:Iudüd", 18). Said b. Ali es-
Semerkandl, Hz. Peygamber'den itibaren resiye 800 dirheme bir köle satmış, son- met ve merhametine örnek olarak zikre-
haramlardan kaçma, zarar ve zulmü ön- ra onu peşin para ile 600 dirheme Zeyd'- dilmiş EyyGb'a has bir hüküm de olabilir.

leme, harama ve günaha düşmekten ko- den geri almıştı. Kadın meseleyi Hz. Aişe'­ Gerek Kur'an-ı Kerim'de anılan bu olay-
runma hususunda hileye başvurulduğu­ ye sorduğunda Aişe. "Tövbe etmedikçe da gerekse Hz. Peygamber'in hasta şa­
nu, seleften de herhangi bir alimin buna Hz. Peygamber ile birlikte yapmış olduğu hısla ilgili uygulamasında. yasal yolları
karşı çıkmadığını. bu sebeple de icma cihad ı iptal ettiğini Zeyd'e bildirin. Şu se- kullanarak hukukun izin vermediği sonuç-
meydana geldiğini söylemektedir ( Cen- nin yaptığın alışveriş ne kadar kötüdür" lara ulaşmanın cevazına bir delil yoktur.
netü'l-a/:ıkam, vr. 163b). demiştir (Abdürrezzak es-San'anl, Vlll, Hz. Yusufa kardeşini yanında alıkoyabil-

173
HiYEL

rnek için Allah'ın öğrettiği hile (Yusuf 12/ kü İslam hukukunun iki temel kaynağ ı üçe bölerek nisabdan düşürmek yahut da
76). hürmete layık hukuk nizamma karşı olan Kitap ve Sünnet. kıyamete kadar her ayrı bulunan malları birleştirip devlete
değil Firavun'un yasalarına karşı başvu­ devirde ortaya çıkabilecek problemlere daha az zekat vermek şeklinde hilelere
rulmuş bir çare idi. Bundan başka bura- uygulanabilecek genel prensipleri ortaya başvurmuşlar ve zekat mallarını sarf ma-
da söz konusu edilen çare Allah'ın tasar- koymuş. bunların yorumunu ve olaylara halline kendileri aktarmışlardır. 2. Dini
rufunda olan bir tedbirdir. Allah bunu di- tatbikini müctehid hukukçulara bırakmış­ duyguların zayıflaması. Hukuk kuralları­
lediği ne meşru kılar. "Kim takva üzere tır. Bu durum islam hukukuna donukluk na saygı ve bağlılığın da temeli olan dini
olursa Allah ona bir çıkış yolu gösterir" değil dinamizm kazandırmıştır. öte yan- duyguların zayıflaması, kişinin emir ve
(et-Talak65/2) ayetide bu açıdan ele alın­ dan İslam hukuk doktrininin zamanla be- yasaklara uygun hareket etme anlayışını
malıdır. Yine ResCıl-i Ekrem'in farklı ölçek- lirli bir statik yapı kazandığı, mezhep ve olumsuz yönde etkiler. Faiz alabilmek için
Ierde hurma değiştiren kişiye adi hurma- gelenekte yerleşik kurallar aşılamadığın­ başvurulan hileli yollar bunun tipik örne-
yı satıp onun parasıyla daha kalitelisini da yeni çıkış yollarının arandığı ve üretil- ğidir. Her hukuk kuralı fert açısından psi-
almasını söylediği hadiste hiyelin cevazıy­ diğ i iddiası belli ölçüde haklı görülebilir. kolojik bir sınırlama ve kısıtlama anlamı
Ia ilgili ve özellikle inenin caiz olduğuna Ancak bunu hiyelin ortaya çıkışının tek taşıdığından fert hukuka bağlılık duygu-
dair bir delil yoktur. Aynı cins malın farklı ve en etkili arnili olarak göstermek doğ­ sundan uzaklaştığı nisbette bu kurallar-
ölçülerde değişimi ribadır. Burada Hz. ru olmaz. Schacht gibi bazı araştırmacı­ dan kurtulma yolunu arar. 3. Hukuki mu-
Peygamber faize düşülmesini önlemek . Iarın hiyelin doğuşuna tesir eden arniller amelelerin muteberliği konusunda -imam
için meşru bir alım satım yolu göstermiş­ arasında gösterdikleri zaruret hali de esa- Şafii'nin görüşünde olduğu gibi- hukuki
tir. sen hukuki anlamda bir zaruret değildir. güvenliği ve istikrarı koruma, hukuki iliş­

Kitap ve Sünnet'ten hiyele karşı orta- Zirahiyelin zamretten doğduğunu kabul kileri objektif kriter ve kurallara bağlama
ya konulan delillerin daha açık ve tutarlı etmek, hukukun kendi koyduğu kuralları amacıyla şekli ve dış görünüşü esas alıp

olduğu söylenebilir. İlgili naslarda yasak- yine kendisinin ihlal mecburiyetine sev- maksat ve niyetleri ikinci derecede önem-
Ianan davranış ve işlemler (yahudilerin ketmesi anlamına gelir. Bu ise hukuk li saymak veya hiç göz önünde bulundur-
cumartesi günü a v ı, iç yağını eritip sat- mantığına aykırı bir tutumdur. Ayrıca za- mamak da hiyeli ortaya çıkaran sebepler-
maları, bey'u'l-lne ve hülle gibi) hiyelin ruret halinin sonucu hiyel değil ruhsattır. den kabul edilmiştir. 4. Belli bir dönem-
tanımında yer alan üç unsuru da ihtiva Hiyeli ortaya çıkaran sebepleri şu şeki l ­ den sonra ictihad müessesesinin iş l etil­
etmektedir. Aslında hiyelin caiz görülme- de sıralamak mümkündür: 1. Siyasi se- meyişi ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara da-

si hukuk politikası açısından uygun olma- bepler. Tarihçilerin verdikleri bilgilerle hi- ha önceki ictihadlar çerçevesinde çözüm
dığı gibi hukuk kurallarının varlık sebe- yel kitaplarındaki hile örnekleri birleşti­ arama anlayışı ile, daha uygun çözüm bu-
bine de aykırıdır. Bu bakımdan "caiz hile" rildiğinde sebep-sonuç ilişkisini tesbit lunan diğer mezhepleri n görüşlerinden
tabiri de kendi içinde çelişkili ve tutarsız­ etmek mümkün olmaktadır. Buna göre istifade yoluna gidilmemesi de hiyele se-
dır. Çünkü hukuk kuralları ya bir şeyi em- Emeviler ve Abbasiler dönemlerinin bazı bebiyet veren amillerdendir. Temliki ze-
reden ya da yasaklayan, uyul ması zorunlu devirlerinde halkın biat etmek istemedi- katın rüknü kabul edip askeri müessese-

ve bir ihtiyacı karşılayan kurallard ı r. Hu- ği halife adayları için yemin , talak şart lere zekat verilemeyeceğini söyleyen Ha-
kukun bunları hileli muamelelerde oldu- koşmak ve adak gibi yollarla zor kullanı­ nefiler'in daha sonra buna ihtiyaç hasıl
ğu gibi dalaylı veya doğrudan ihlale izin larak biat alınmaya başlanınca insanlar olunca zekatı önce bir fakire verip onun
vermesi onun varlık sebebine aykırıdır. yemin, talak ve adaktan sonra "inşallah" da ribat veya donanınaya hibe etmesi
Bu açıdan hukuk kaidelerinin dalaylı ve demek suretiyle (istisna) bu ifadeleri ge- şeklinde bir yola gitmesi bunun örnekle-

dolaysız ihlalleri arasında fark yoktur. çersiz hale getirmişlerdir. Bu uygulama rindendiL Bu konuda ictihad müessesesi
Tesbit zorlu ğu bakımından dalaylı ihlaller Hz. Peygamber'in, "Kim yemin eder ve çalıştınlmadığı gibi buna cevaz veren Ma-
daha tehlikeli bir durum arzeder. Bu se- 'inşallah' diyerek istisna yaparsa yemin li ki mezhebinin görüşünden de istifade
beple hileye başvuran kişiyi varmak iste- ettiği şeyi yapıp yapmama konusunda edilmemiştir. 5. Diğer sebepler arasında
diği sonuçtan mahrum bırakmak. amir muhayyerdir. Yemin ettiğinin aksini yap- meseleci metoda yönelme, mahkemeler-
hükümlerin doğrudan ihlali ile hileye baş­ sa da yeminini bozmuş sayıl maz" (Bu ha- de tek mezhebe bağlılık. hukuk kuralları
vurularak ihlalini aynı neticeye tabi kıl­ ri. "Keffarat". 9: EbO DavOd, "Eyman", ile ferdi menfaatlerin çatışması , zorlama
mak. toplumda hukuka ve haklara saygı 9. 17: Nesa7. "Eyman", 18, 39, 43) mealin- (ikrah) halinde boşarnada olduğu gibi is-
fikrini yerleştirmek bakımından büyük deki hadisine dayanıyordu. Buradaterim tismara müsait katı ictihadlara uyma ve
önem arzetmektedir. anlamında değil sözlük anlamında bir hile yabancı kültürlerin tesirini saymak müm-

.Hiyeli Ortaya Çıkaran Sebepler. Mez- (çare) söz konusudur. Yine bu dönemler- kündür.
hep imamlarının karşı çıkmasına rağmen de halk idarecilerin zekat mallarını meş­ Liter atür. Hiyele dair eser yazma gele-
daha sonraki dönemlerde fakihlerin hile ru sarf yerlerine harcamamaları, zekat neğinin müctehid imamlar döneminde
sayılabilecek çözümler ürettikleri ve za- toplama memurlarının dini yaşayışlarının başladığı konuya dair tartışmalardan an-
man zaman hile yoluna başvurulduğu bi- düzgün olmayışı, bazan da vermiş olduk- laşılmaktadır. Ancak ilk eseri kimin yazdı­
linmektedir. Ancak hiyeli ortaya çıkaran Iarı zekatı bir başka görevlinin tekrar al- ğı hususunda farklı görüşler mevcuttur.
sebepleri göz ardı ederek bazı şarkiyat­ mak istemesi gibi sebeplerle devlete ze- Hatib ei-Bağdadi, Abdullah b. Mübarek'in
çıların ve Türk hukukçularının iddia ettik- kat vermemenin çarelerini aramışlardır. şöyle dediğini nakletmektedir : "Kim Ebu
Ieri gibi hiyelin İslam hukuk sisteminin Bunun için ya mallarını sene tamamlan- Hanife'nin Kitdbü '1-lfiyel'ine bakarsa
statik bir yapıya sahip olmasından. dola- madan küçük çocuklarına . hanımiarına Allah'ın haram kıldığını helal. helal kıldı­
yısıyla bizzat hukukun özünden kaynak- ya da bir başkasına hibe etmek suretiyle ğını da haram kılmıştır" ( Tari i) u Bagdad,
landığını ileri sürmek doğru değildir. Çü n- veya nisab miktarına ulaşan malı ikiye, XIII, 426 ): "Kimin yanında Ebu Hanife:nin

174
HiYEL

Kitabü'l-lfiyel'i varsa ve onu kullanır ya- EbG YGsufun da hiyele dair bir eser ka- bitişi
onun söylediği gibi değildir (krş. el-
hut onunla fetva verirse haccı batıl, karı- leme aldığı bazı kaynaklarda zikredilmek- Mebsüt, XXX, 244)
sı da boş olur" (a.g.e., XIII, 427); "Bu kita- le birlikte (Cahiz, lll, ı 1-12; Hassaf, s. 88; Hiyel konusunda yazılan en önemli ve
bı yazan, taşıyan ve muhtevasına rıza gös- ibn Hacer ei-Askalanl. Fetf:ıu'l-barf, XII ; en eski kaynaklardan biri el-Mel]aric fi'l-
teren kafirdir" (a.g.e., XIII, 428) Bu söz- 326) böyle bir kitabın varlığı henüz bilin- ]Jiyel adlı eserdir. Joseph Schacht 1930
ler diğer kaynaklarda da yer almakla bir- memektedir. İmam Muhammed'in de ay- yılında Leipzig ' de neşrettiği bu kitabı
likte (İbn Hibban, lll. 70-71; İbn Teymiyye, nı konuda bir eser yazıp yazmadığı tartı- İmam Muhammed'e nisbet etmekte, ba-
s. 168-169; İbn Kayyim ei-Cevziyye, III, şılankonulararasındadır.Öğrencilerinden zı araştırmacılar da bu görüşe katılmak­
ı 76- ı 77) onlarda EbG Hanife'nin adı geç- EbG Süleyman ei-CGzcani hocasının böy- tadır. Bazılarına göre ise bu eser EbO Yu-
memektedir. Abdullah b. Mübarek'i yu ka- le eser yazınadığın ı söylemektedir. Fakat suf'a aittir. Ancak kitabın müellifıyle ilgili
ndaki sözleri söylemeye sevkeden sebep, onun zamanında elde dolaşan bir hiyel ki- olarak henüz kesin bir karara varmak
kitapta kaydedilen ve kocasından ayrıl- tabını kimin yazdığı sorulduğunda Kerh mümkün görünmemektedir (tartışma­
mak isteyen kadına irtidadı tavsiye eden sahafları (Ebü'I-Leys es-Semerkandl, vr. lar için bk. Köse, İslam Hukukunda Ka-
görüştür. Ayrıca sözü edilen kitapta ra- 355•-bı. Kerhli bir sahaf (Said b. Ali es- nuna Karşı Hile, s. 37-48). İmam Muham-
mazan orucunu te h ir, zekatı. haccı ve Semerkandl, vr. ı 63b). Bağdat sahafları med'in öğrencilerinden MGsa b. Nusayr
şüf'a hakkını düşürme, faizi helal kılma. (Serahsl. XXX. 309). Verrak adında bir şa- er- Razi'ye ait Kitabü '1-Mel]aric'in bu
akidleri feshetme, yalan söyleme, yalan- hıs (Kureşl. lll, 576) şeklinde cevap verdi- isimle anılan eserlerin en güzellerinden
cı şahitlikte bulunma gibi hususlara ce- ği nakledilmektedir. Katib Çelebi de hiyel biri olduğu belirtilmektedir (İbn Kutlu bo-
vaz veren hükümlerin bulunduğu ifade kitapları arasında (Keşfü'?-?Unün, I, 695) ğa, s. 74) . Günümüze ulaşıp ulaşmadığı
edilmektedir (İbn Teymiyye, s. ı 70; İbn böyle bir eser kaydetmemektedir. Ancak bilinmeyen esere Said b. Ali es-Semerkan-
Kayyim ei-Cevziyye, lll, 178). Öyle anlaşı- İmam Muhammed 'in bir diğer talebesi di Cennetü'l-a]Jkam adlı kitabında atıf­
lıyor ki Abdullah b. Mübarek'in sözlerine olan EbG Hafs ei-Kebir hocasının böyle larda bulunmaktadır (vr. 233•).
EbG Hanife'nin ismi sonradan eklenmiş- bir eser yazdığım söylemekte. Serahsi de Buhari'nin el- Cami'u'ş-şa]Ji]J'i hiyele
tir. Zira onun hiyelle ilgili görüşleri açık bu görüşü tercih etmektedir (el-Mebsüt, yer veren tek hadis kitabıdır. Buhari bu
biçimde günümüze intikal ettiği gibi Ab- XXX. 209) İbnü'n-Nedim İmam Muham- konuya on beş bab ayırmış ve hiyel taraf-
dullah b. Mübarek'in EbG Hanife hakkın - med'in eserleri arasındaKitô.bü'l-lfiyel'i tarlarını eleştirmiştir. Onun eserine yazı­
daki övücü sözlerini yine Hatib el-Bağda- de kaydederken ( el-Fihrist, s. 257) İbn lan şerhler içinde Kirmani'nin el-Kevaki-
di nakletmektediL Buna göre Abdullah Kayyim ei-Cevziyye, caiz gördüğü hilele- bü 'd-derari, Kastallani'nin İrşadü's-sari,
b. Mübarek, EbO Hanife'yi insanların en re verdiği bazı misalleri onun lfiyel'inden İbn Hacer'in Fet]Ju'l-bô.ri, Ayni'nin 'Um-
fakihi olarak görmekte (Tari i]- u Bagdad, naklettiğini belirtmektedir (İ' la mü '1-mu- de tü '1-~ari, Keşmiri'nin Fey:iü '1-bô.ri
XIII, 342-343) ve fıkhı ondan aldığını ifa- uaMı'fn, III. 383). Safedi'nin verdiği bilgi adlı eserleri, hiyele dair bilgilerin yanı sıra
de etmektedir (a.g.e., XIII, 324, 355 , 369- de böyle bir eserin varlığını teyit etmek- Buhari'nin görüşlerinin değerlendirilmesi
370). Şam'da Evzai'nin EbG Hanife hak- tedir (el-Vafi, II, 334). Çağdaş İslam hu- açısından da önemlidir.
kındaki olumsuz kanaatinin değişmesine kukçularından Muhammed EbO Zehre Hiyelliteratürünün temel eserlerinden
gayret eden ve bunda başarılı olan İbnü 'l- 1 , adı geçen kitabın Bağdat sahafları tara- biri Hanefi alimi Hassaf'a aittir. Çok zen-
Mübarek (a.g .e., XII I, 338). EbG Hanife'yi fından derlendiğini, kitabın muhtevasını gin bir muhtevaya sahip bulunan ve ken -
aşağı görenleri zayıf delillerle gerçek dışı ho casının görüşlerine uygun gören EbO dinden sonraki birçok eserin kaynağı olan
sözler söyleyen cahiller olarak nitelem ek- r Hafs'ın eseri ona nisbet ettiğini ileri sü- Kitabü'l-lfiyel Şemsüleimme ei-Halva-
tedir (İbnü'n-Nedlm, s. 255). FakatKitd- rüp iki görüşü telife çalışmaktadır (Ebü ni. Şemsüleimme es-Serahsi ve Haherza-
bü'l-lfiyel'in EbG Hanife'ye nisbetini uy- Hanife, s. 419). M. Zahid Kevseri ise EbG de tarafından şerhedilmiştir (Keşfü'?-?U­
gun görerek İbnü'I-Mübarek'in ifadeleri- Hafs'ın bir hakkı iptal etmeden. batılı nün, ı, 695). Bu üç şerh in bir özeti Tell]i-
pe onun ismini ilave edenler, muhteme- haklı göstermeden, hikmet-i teşrii ihlal şu şer]Ji lfiyeli'l-İmam el-Ijaşşaf adıy­
len EbG Hanife'nin irtidad eden kadının etmeksizin darlıktan kurtaran ve çıkış la Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye'de mevcuttur
nikahının düşeceği şeklindeki görüşün- yollarını gösteren bir hiyel kitabından söz (Fıkhü'l-HanefT, nr. 7438, 36 varak). Has-
den (Serahsl. X , ı 08; Kadlhan . lll. 581; el- ettiğini, İslam'ın özüne aykırı hileler ihti- saf'ın eser i önce Kah i re 'de ( ı 3 ı 6). daha
Fetaua'l-Hindiyye, ll. 254, 283) hareket va eden bir eserden bahseden CGzcani'- sonra bu kitap la ilgili bir doktora tezi ha-
etmektedirler. Halbuki onun görüşü irti- nin bu kitaptan haberi olmadığını , zira bu zırlayan Joseph Schacht tarafından Han-
dad tavsiyesi değil irtidadın neticesi olan ikisinin farklı zamanlarda İmam Muham- nover'de ( 1923) neşredilmiştir. Hanefi
ictihaôı bir hükümdür. Nitekim daha son- med'in yanında bulunduğunu söyleyerek mezhebinde hiyel konusundaki klasik
raki Hanefi alimleri, bu yolla kocasından daha makul bir görüş ortaya koymaktadır eserlerden biri de Said b. Ali es-Semer-
ayrılmak isteyen kadınlar ortaya çıkmaya (lfüsnü 't-tekadf, s. 86; bu konudaki diğer kandi'nin Cennetü'l-a]Jkam ve cünne-
başlayınca bu tür irtldadın kadını koca- görüşler ve tartışmalar için bk. Köse, İs- tü'l-l]işam adlı kitabıdır. Eserin müellifi
sından ayırmayacağına hükmetınişlerdir lam Hukukunda Kanuna Karşı Hile, s. hakkında fazla bilgi yoktur. Ancak kita-
(Yahya b. EbG Bekir ei-HanefT, vr. 76•). 28-37) Nitekim Süleymaniye Kütüpha - bında en son Serahsi'den nakil yaptığı
Ayrıca Hanefi mezhebine göre böyle bir nesi'nde (Aşir Efendi, nr. 90) İmam Mu- dikkate alınırsa V. (Xl.) yüzyılın sonların­
teklif küfrü gerektirmektedir (a.g.e., vr. hammed'in adına kayıtlı Kitdbü'l-Aşl da veya VI. (Xll. ) yüzyılın başlarında yaşa­
75b-76•; Said b. Ali es-Semerkandl, vr. fi'l-füru' adlı eser içinde bir "Kitabü'I-I:Ii- dığı söylenebilir. Günümüze ulaşmış bu-
233•). Birçokalimin tenkidine uğrayan bu yel" bölümü bulunmaktadır (N, vr. lb- ı 9b) _ lunan müstakil hiyel kitaplarının en ha-
kitabın EbG Hanife tarafından kaleme Fakat buradaki bölümün başlangıcı Se- cimlisi olan bu eserde müellif, kendi döne-
alınmış olması söz konusu değildir. rahsi'nin tesbitine uygun olmakla birlikte mine kadar hiyel konusunda yazılan bir-

175
HiV EL

çok eser ve alimden nakilde bulunmuş­ cağını ortaya koymak ve hiyele karş ı de- Muhammed es-Sem'anl Ijizfınetü'l­
tur. Otuz yedi başlık altında incelediği ko- liller ser detmek üzere el-'U]füdü'l-mü- müftin (TSMK, nr. A 813) ve Bezzazl el-
nularda önce konuyla ilgili genel hüküm- tezammine li'l-iJ:ıtiyfıl 'alfı istibfıJ:ıati'r­ Fetfıva'l-Bezzfıziyye'de hiyele yer ver-
leri ortaya koymuş . bu arada Hanefi mez- ribfı 'inde'l-l:fanefiyye ve 'ş-Şfıfi'iy­ mişlerdir. Hanefıler'in önemli kaynak eser-
hebi imamları arasındaki görüş ayrılık­ y e adlı risalesini yazmıştır (Darü'l-kütü- lerinden kabul edilen Alim b. Ala'nın el-
Iarına yer vererek gerektiğinde İbn Ebu bi ' I-M ı sri yye , Usul , nr. 502) . Hiyellitera- Fetfıva't-Tatarl].fıniyye'si ile (Süleyma-
Leyla ve İmam Şafii'nin fikirleriyle de mu- türü söz konusu edildiğ i nde ön planda niye Ktp., ismihan Sultan, nr. 234-235) el-
kayeselerde bulunmuş ve ardından o ko- adı geçen ibn Teymiyye özellikle hülleye Fetfıva'l-Hindiyye ' nin "Kitabü'l-I:Jiyel"
nudaki hileleri zikretmiştir (Süleymani- karşı cephe aldığı İ]fame tü'd-delil 'ala bölümleri oldukça hacimlidir. Şafii mez-
ye Ktp., Yenicami , nr. 1186). ibtfıli't- taJ:ılil adlı eserinde (eL-Fetava '1- hebi alimlerinden Zerkeşi'nin el-Men-
Pıkhl meseleleri tasawuf ve felsefenin kübra'nın lll. cildi içinde) hiyelin felsefe- şıl.r fi'l-]favfı'id adlı eseri Hanefıler'den

bakış açısından ele aldığı görülen Hakim


si ve tahlilini yaparak birçok alimden İbn Nüceym 'in el-Eşbfıh ve'n-ne?:fı ­
et-Tirmizi Kitfıbü'l-Ekyfıs ve'l-mugter- nakillerde bulunmuş ve delillerini ortaya 'ir' i. bunun Ahmed b . Muhammed ei-
rin adlı risalesinde (DTCF Ktp., İ s mail Sa- koymuştur. YineMecmıl. 'u fetava adlı kül- Hamevl tarafından yazılan Gamzü 'uyıl­
ib Sencer, nr. 157 ı) özellikle hülle üzerin- liyatında yer yer hiyelin doğuşu ve tahli- ni'l-beşfı'ir adlı şerhindeki hiyel bölüm-

de durmuştur. Bu risale mutasawıf fuka- line dair önemli bilgiler vermiştir. İbn Kay- leri de zikre değer. Zahlrüddin Hasan b.
hanın hiyel konusundaki görüşlerini yan- · yim ei-Cevziyye de İ'lfımü'l-muva]f]fı'in
Ali ei-Merginanl'nin el-Fetfıva'?:-~ahi­
sıtması. hileye karşı çıkan müelliflerin on-
ve İgiişetü'l-lehffın adlı eserlerinde hi- riyye (TSMK, nr. A 830), İ bn Murtaza'nın
dan ne anladığını ve hangi delillerden ha- yele çok geniş yer ayırarak h ocasının gö- el-MeffıtiJ:ı (Süleymaniye Ktp., Aşir Efen-
reketle karşı çıktıklarını ortaya koyması rüşlerin in takipçisi olmuştur. İbn Kay- di, nr. 118). Ebü'I-Kasım Nasırüddin Mu-
yönünden oldukça önemlidir. Şafii mez- yim, hiyel konusunda eser veren veya gö- hammed b. Yusuf es-Semerkandl'nin Ki-
hebi alimlerinden Muhammed b. Abdul- rüşlerini belirten birçok alimden sonra tfıbü'l-Mülte]fat, Şevkiinfnin Katrü'l-
yaşamış olmanın sağladığı imkanla on- veli adlı eserleri de hiyele yer veren di-
lah es-Sayrafi ile İbn Süraka ei-Amirl'nin
de hiyel türünden teliflerde bulundukla- lardan nakillerde bulunmuş. bu arada ğer bazı kitaplardır. Burada zikre değer

rı bilinmektedir (Keşfü'?-?UnO.n, I, 695).


nakli ve akli deliliere ve örneklere gen i ş bir konu da Hanefi fıkıh kitaplarının ze-
Ebu Hatim Mahmud b. Hasan ei-Kazvlnl yer vermiştir. Hiyelin tanımı ve felsefesi kat ve şüf'aya dair bablarında genellikle
ile Bedreddin ez- Zerkeşi tarafından kul- konusunda Maliki alimi Şatıbl'nin el- hile konusunu tartışmalarıdır.
Muvfıfa]fat'ındaki bilgiler de önem taşı­ Hiyel konusu şarkiyatçı larla günümüz
Ianılan bu kitaplardan dotaylı olarak isti-
maktadır. Bu hususta kayda değer bir müslüman araştırmacılarının da dikkati-
fade etme imkanı vardır. Şafii mezhebin-
de yazılan eserlerden Kazvlnl'nin Kitfı­ eser de Alim Muhammed b. Hamza ei- ni çekmiş, buna dair çeşitli tezler ve çalış­
bü'l-l:fiyel'i zamanımıza ulaşmıştır (Han- Ayöınl'nin (ö 1284/ ı867) Risfıle fi'l-J:ıülle malar yapılmıştır. Özellikle şarkiyatçılar,
adlı eseridir (Süleymaniye Ktp., Süleyma- İslam hukukunun çağdaş ihtiyaçlara ce-
nover ı 924) . Müellif kitabın yazılış sebe-
binin mubah, haram ve rnekruh olmak niye, nr. 1038). vap veremeyecek statik bir yapıya sahip
üzere üç kısma ayırdığı hilelere misaller Hiyel konusunu müstakil eserler halin- olması sebebiyle hiyelin ortaya çıktığı te-
vermekten ibaret olduğunu belirtmek- de işleyen ya da eserlerinde buna olduk- zini savunarak genellikle çalışmalarını bu
tedir. Buna göre eserin Hanefıler'e reka- ça geniş yer veren bu müelliflerden baş­ ön yargı üzerine kurmuşlardır. Bu çerçe-
bet veya özenti ya da Hanefi hilelerinin ka hiyele genel muhtevalı fıkıh kitapları vede Hassaf'ın Kitfıbü'l-l:fiyel'i üzerine
meşru olmadığını göstermek amacıyla ka- içerisinde bir bölüm olarakyer veren alim- bir doktora tezi hazırlayan Joseph Schacht
leme alındığı iddiası tutarlı değildir. ler de vardır. Özellikle Hanefi mezhebine hiyel kitaplarının neşrine özel bir önem
Hanbeli mezhebinde hiyele karşı el- mensup alimierin kaleme aldıkları fıkıh vermiş, konuyla ilgili çeşit li dergilerde

Ijul' ve ma yeJ:ııllü minhü ve ma la ye- kitapları ve fetva mecmualarındaki hiyel makaleler yayımlamış ve verdiği konfe-
J:ııllü ve ibtfılü'l-J:ıile li'l-l].urılc mine'l- bölümlerinde hiyelin tanımı ve cevazıyla ranslarda hiyeli devamlı gündemde tut-
a]J.kfımi'l-meşru'a adıyla (nşr. Muham- ilgili delillerden sonra meseleci bir metot- muştur. Lyon Üniversitesi Hukuk Fakülte-
med Hami d ei-Fıki. Min Defa'ini 'L-künQz la çeşitli konulardaki hileler sıralanmak­ si'nde bir doktora çalışması yapan Jean
içinde, Kahire ı349/ 1931) bir eser yazan tadır. Bunlar arasında Ebü'I-Leys es-Se- Bazda (Essai sur La {raude a La Loi en droit
İbn Batta'dan sonra Kadi Ebu Ya'la ei- merkandl'nin en -Nevfızil (Süleymaniye musulman, Paris 1938), tezinde İslam hu-
Ferra'nın kaleme aldığı İbtfılü'l-J:ıiyel ad- Ktp., Damad İbrahim Paşa, nr. 724). Iji- kukunun statik olduğu iddiasına genişçe
lı eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bi- zfınetü 'l-fı]fh (n ş r. Selahaddin en-Nahl, yer vermiştir. Eserde müellif 1900'lü yıl­
linmemektedir. İbn Teymiyye ve talebesi Bağdad ı 3 85/ ı965) ve 'Uyılnü'l-mesfı'il'i lardan önce Cezayir, Tunus, Mısır gibi ba-
İbn Kayyim ei-Cevziyye bu eseri görmüş ile (nşr. Selahaddin en-Nahl, Bağdad 1386 zı İslam ülkelerindeki kanuna karşı hile
ve ondan istifade etmişlerdir (İ~ametü 'd- /1967) Serahsl'nin el-Mebsılt'u ayrı bir durumlarına yer vererek uygulamalar-

delfl,s . 116,135,150, 169,211,284,354; öneme sahiptir. Ahmed b. Muhammed dan söz etmiştir. Ezher Üniversitesi hoca-
i'Lamü'L-muva~~ı'in, III , 215; IV, 17). VII. b. Ebu Bekir el-Hanefi'nin Ijizfınetü 'l-t e- larından Muhammed Abdülvehhab ei-
(XIII.) yüzyıl Hanbel'ifukahasından Abdur- tava adlı eserinde özellikle Hassat'ın Ki- Buhayrl, el-l:fiyel fi'ş-şeri'ati'l-İslfımiy­
rahman b. İbrahim b. Osman kendi yaşa­ tfıbü'l - l:fiyel'indeki meselelerden bir- ye ve şerJ:ıu ma verede fihfı mine'I-
dığı dönemde, Ebu Hanife ve Şafii'nin gö- çoğu çeşitli konular içinde zikredilm iştir fıyat ve'l-ef:ıfıdiş ev keşfü'n-ni]fab 'an
rüşlerine dayanarak borç münasebetle- (TSMK, nr. A 799/1-2; Süleymaniye Ktp., mev]fı'i'l-J:ıiyel mine's-Sünneti ve'l-Ki-
r inde hile ile faizin mubah sayılıp yaygın­ İ zmir, nr. 268) . Vetvalid el-Fetfıvfı, (TSMK, tfıb adlı eserinde (Kahire 1394/1974) hi-
laşması üzerine onların görüşlerinden bu nr. A 783). Tahir b. Ahmed el-Buhar! Iju- yelin lehine ve aleyhine olabilecek ayet ve
tür muamelelere bir cevaz çıkarılamaya- lfışatü'l-tetfıvfı (Leknev, ts. ). Hüseyin b. hadisleri bir araya getirer ek açıklamaları-

176
HiYEL

nı yapmış, nasların tesbitinde daha ziya- sonra Saffet Köse İsldm Hukukunda Ka- 379•; a.e., Süleymaniye Ktp., İzmir, nr. 268, vr.
109b, 138"-140b; Sehavi, eçl-Pav'ü'l-lami', X,
de Buharl'nin el-Cami'u'ş-şal:ıiJ:ı'indeki nuna Karşı Hile (Hfle-i Şer 'iyye) ( 1993,
336; Velvalici, el-Fetava, TSMK, lll. Ahmed, nr.
"Kitabü'l-l:liyel" ile İbn Teymiyye'nin İ~a­ MÜ Sosya l Bilimler Enstitüsü) adıyla bir A 783, vr. 66b-67', 105b, 426b-429'; Ebu Bekir
metü'd-delil'i ve İbn Kayyim'in İ'lamü'l­ doktora çalışması yapmıştır. Bu tezde hi- İbnü'I-Arabi, A/:ıkti.mü '1-f:\ur' an, lll, l l 00- ı 1 02;
muva~~ı'in adlı eserlerini kullanmıştır. yelle ilgili çalışmaların değerlendirilme­ ıv, 1651- ı652; Kadihan, el-Fetaua, ll, 279-280;

İslam hukuku ve modern hukukta hile sine, hiyel teriminin tahliline ve benzeri lll, 581; İbnü'I-Cevzi, Şaydü'L-i)atır. Beyrut, ts.
(Darü'I-Kütübi'l-ilmiyye), s. 31; İbn Kudame,
meselesinin ele alındığı Abdüsselam Zih- kavramlarla mukayesesine, hiyeli ortaya
el-Mugnf, ll, 534; Kurtubi, el-Cami' ll, 440; VII,
nl'nin el- l:fiyelü'l-maJ:ı:p1r minhfi ve'l- çıkaran sebeplere, hiyele dair tartışma­
306; IX, 236; Kureşi, ei-Cevah irü '1-muçlıyye,
meşru' (Kahire ı946) adlı kitabında İslam lara ve örneklere yer verilmiştir. Faruk lll, 576; Yahya b. Ebu Bekir ei-Hanefi, Eşfrü '1-
hukukundaki hiyelle ilgili kısımda genel- Çaykara'nın İslam Hukukunda Hile-i mela/:ıide, Bekir Topaloğlu özel kitaplığı, vr.

Şer'iyye'nin Mahiyeti ve Hilede Gö-


75•-76b; Nevevi, el-Mecmü', V, 468; İbn Murta-
likle Buhayrl'nin el-l:fiyel'inden istifade
za , Me{atf/:ı, Süleymaniye K tp., Aş ir Efendi, nr.
edilmiştir. Ezher Üniversitesi Külliyyetü'ş­ zetilen Gayeler adıyla hazırladığı yük- 1 ı8, vr. 202b; İbn Teymiyye, İ~ametü 'd-delfl
şerla ve'l-kanGn'da 1973 yılında Muham- sek lisans tezinde (ı 994, AÜ Sosyal Bilim- 'ala ibtali't-ta/:ılfl (el-Fetava'l-kübra, lll. cilt
med eş-Şerkavl el - l:fiyelü'ş-şer'iyye ve ler Enstitüsü) hile ve hile-i şer'iyyenin ma- içinde), Kahire 1385/1965; Hüseyin b. Muham-
eşeruMi ii nümüvvi'l-fı~hi'l-İslami hiyeti, bazı kavramlarla ilişkisi, tarihçesi. med es-Sem'ani, ljizanetü '1-mü{tfn, TSMK, lll.
Ahmed, nr. A 813, vr. ı88', 407•·b, 6ı 7b-618'; İbn
(Külliyyetü'ş-şerla ve'l-kanGn Ktp., nr. hukuki sonuçları , dayanakları ve hile-i
Kayyim ei-Cevziyye, İ'lamü'l-muva~~ı'fn, Bey-
433). Necaşl Ali İbrahim el-l:fiyel fi'l-fı~­ şer'iyyede gözetilen amaçlar ele alınm ı ş­
rut ı 973, lll, 159-403; ıv; 3-117; a.mlf., İgaşe­
hi'l-İsldmi (1-11, Külliyyetü'ş-şer!a ve'l-ka- tır. tü'l-lehfan,Kahire , ts. (Darü'I-Hadls), ll, 387-494;
nGn Fakülte Ktp., nr. 498-499) adıyla birer BİBLİYOGRAFYA : Safedi, el-Va{f, ll, 334; Alim b. Ala ei-Ensari, el-
doktora tezi hazırlamışlardır. Hiyele ol- Fetaua 't-Tatarl].aniyye, Süleymaniye Ktp., İs­
Usanü'L-'Arab, "J:ıvl" md.; Feyyumi, ei-Miş­
mihan Sultan, nr. 234-235, ll, vr. 423b-434'; Kir-
dukça geniş yer veren bir başka doktora ba/:ıu'L-münfr, "J:ıvl" md.; Tacü 'L-'arüs, "J:ıvl"
mani, el-Kevakibü'd-derarf, Kahire 1356/ı937,
tezi de Hadi Ahmed el-Hadi tarafından md.; Müsned, ll, 84; V, 222; VI, 180; Buhari,
XXIV, 73-94; Şatıbi, el-Muvafa~at. ll, 378-390;
"Keffarat", 9, "!:liye!", l-15,""Zekat", 62, "Hi-
1985 yılında Kahire Üniversitesi Darülu- IV, 20ı -202; Zerkeşi, el-Menşür fi'l-~ava'id (nş[
be", 7, "Şehadat", 3, "Talai5", 4, "Tefslr", 1/1,
lum Fakültesi'nde yapılmıştır (Eşerü '1-ba- 2/84, 6/6, 15/3, "Feza'ilü'ı-Kur'an", 9, "Bü-
Faik Ahmed Mahmud), Küveyt 1402 /1982, ll,
'iş gayri'l-meşrO.' fi'l-'ui<,:üd ve 't-taşarru­ 93- ıo5; İbn Hacer, Fet/:ıu '1-bti.rf (Hatlb). XII ,
yQ'", 89 , ıo3, "Bed'ü'·l-vaJ:ıy", ı, "İman", 41, 326-35ı; a.mlf., İnbti.'ü'L-gumr, IV, 348; Ayni,
fat, ei-Mektebetü'l-Merkeziyye, nr. 4392). "Müsal<:at", 7 ı -73; Müslim, "Zekat", 170-172,
'Umdetü ' 1-~arf, Kahire 1348 --> Beyrut, ts .
Muhammed Abdülhamld Mekki, Kahire "Talai5", 1-2, 4, "MüsaJ<:at", 71-74,95," ima-
(Daru ihyai't-türasi'I-Arabl), XXIV, 108-126; İbn
re", ı55; ibn Mace, "I:Iudüd", 18; Ebu Davud ,
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ceza hu- Kutluboğa, Tacü't-teracim, s. 74; Kastallani, ir-
"Eyman", 9, 17, "I:Iudüd", 34, "NikaJ:ı", 15,
kuku alanındaki hileyi konu alan bir dok- şadü's-sarf, Bulak 1304-1306, X, 102-118; İbn
"Büyü'", 54; Tirmizi, "Şevabü' l-Kur'an" , 1, Nüceym, el-Eşbah ve'n-ne?a'ir (nşr. M. Muti'
tora çalışması yaparak modern hukukun " NikaJ:ı", 28; Nesai, "Eyman" , 18, 39, 43; Ebu
el-Hafız), Dımaşk ı403/1983, s. 477-488; Ebüs-
yanı sıra İslam hukukuna da geniş yer Yusuf, el-lfarac, s. 80; Şeybani, el-Aş i fi'L-fürü',
suCıd Efendi, el-Fetava, Süleymaniye Ktp., İsmi­
vermiş (ei-İ/:ıtiyal fi l<,:anO.ni'l-'u/<.:übat di- Süleymaniye K tp ., Aşir Efendi, nr. 90 , IV, vr. 1 b_ han Sultan, nr. 223, vr. 26b-27', 53'-57'; el-Fe-
19b; ei-Mel].aric fi'L-/:ıiyel, Süleymaniye Ktp.,
rase mul<,:arene, ı 988, Hukuk Fakültesi tava'l-Hindiyye, ll, 254, 283; VI, 390-437; Ha-
Molla Çelebi, nr. 57; a.e. (nşr. J. Schacht). Leip- mevi, Garnzü 'uyüni'l-beşa'ir, Beyrut 1405/
Ktp., nr. 345/432). Mahmud Abdürrahim zig 1930; Şafii, el-Üm, lll, 65-69; V, 7ı; a.mlf., 1985, IV, 219-285; Şevkani, Neylü'l-evtar, Ka-
ed-Dib ise Kahire Aynişems Üniversitesi İl].tilafü'L-/:ıadfş (nşr. Amir Ahmed Haydar). Bey-
hire ı357/1938, V, 206-208; VI, 138-140; a.
Hukuk Fakültesi'nde hazırladığı doktora rut 1405/1985, s. 47-60; a.mlf, er-Risale, s. mlf., 1:\atrü'l-velf, Kahire , ts. (Darü'I-Kütübi'l-
tezinde modern hukukta kanuna karşı hi- 2 ı 7, 322, 341; Abdürrezzak es-San'ani, el-Mu- hadise), s.- 37ı -382; İbn Abidin, Reddü '1-mu/:ı­
şannef, VIII, ı84-185; Cahiz, Kitabü'l-lfaye-
leyi ele almış ve İslam hukuku ile muka- tti.r, IV, 244 , 279; V, 93; Keşmiri, Feyzü'l-bti.-
van, lll, 11-12, ı8; Hassaf, Kitabü'L-Ifiyel, Ka- rf, Kahire 1357/1938 , IV, 479-489; Keş{ü'?­
yeselerde bulunmuştur (el-fjiyel {i'l-l<.:a- hire 1316, s. 88; Hakim et-Tirmizi, el-E~yas ?Unün, 1, 695; J . Baz, Essai su r la {raude a la
nO.ni'l-medenr dirase mul<,:arene bi'l-fıl<.:­ ve'l-mugtenfn, AÜ DTCF Ktp., İsmail Saib loi en droit m us ulman, Paris 1938; Ferit H.
hi'I-İslamf, ı992, Fakülte Ktp. , nr. 349/6). Efendi, nr. 1571; İbn Hibban, el-Mecrü/:ıfn, lll, Saymen, Kanuna Karşı Hile İstima li, İstanbul
Hiyel konusunda Muhammed b. İbrahim 70-71; Cessas, A/:ıkamü'l-1:\ur'an,lll, 176, 384; ı 940; a.mlf., "Hile-i Şer'iyye", Hukuki Bilgi-
Ebü'I-Leys es-Semerkandi, en-f'fevazil, Süley- Ler Mecmuası, 111/135, İstanbul ı 941, s. 7376-
(el-fjiyelü '1-fı/<.:hiyye {i'l-mu'amelati'l-ma- maniye Ktp., Damad İbrahim Paşa, nr. 724, vr. 7378; Abdüsselam Zihni, el-lfiyelü '1-ma/:ı?ür
liyye, Tunus 1983) ve Salih b. Suud Al -i 355•-369•; Darekutni, es-Sünen, Beyrut, ts., lll, minha ve'l-meşrü', Kah i re 1946; M. Ebu Zeh-
Ali (e?-.fera'i' ve'l-/:ıiyel {i'ş-şerf'ati'I-İsla­ 52 (nr. 211-212); İbnü'n - Nedim, el-Fihrist (Te- re, Ebü lfanf{e, Kahire 1366/194 7, s. 417 -
miyye, Camiatü'l-imam Muhammed b. ceddüd), s. 255; İbn Batta, el-lful' ve ma ye- 434; Vedad Sevig, Devletler Hususf Huku-
/:ıillü minhü ve ma la ye/:ıillü ve ibtalü'l-/:ıfle kunda Hile Teorisi, İstanbul 1950; Hamide
Suud, nr. ı 393-1394) birer yüksek lisans
li 'l-l].urüc mine 'l-a/:ıkami'l-meşrü'a (nş[ M. Ha- Topçuoğlu, Kanuna Karşı Hile, İzmit 1950; N.
tezi hazırlamışlardır.
mid ei-Fıki, Min De{a'ini'l-künüz içinde), Ka- J. Coulson, A History of lslamic Law, Edin-
Konuyla ilgili olarak Türkiye'de de bazı hire 1349/ı931; Ebu Hatim ei-Kazvlni, Kita- burgh 1964, s. 139-142; a.mlf., Con{Ucts and
çalışmalar yapılmıştır. Hamide 1bpçuoğ­ bü 'l-If i yel ( nşr. 1. Schacht), Hannaver 1924; Tensions ir:ı lslamic Jurisprudence, Chicago
Halvanl, el-Mebsüt, Süleymaniye Ktp., Ayasof- 1969, s. 87-91; M. Zahid Kevseri, lfüsnü't-
lu Kanuna Karşı Hile (Kanundan Kaçın­
ya, nr. 1381, vr. 707•; Ebu Ca'fer et-TGs!, el- te~adf, Kahire 1387/1968, s. 82-89; a.mlf., Bu-
ma Yolları, İzmit ı 950) adıyla hazırladığı Mebsüt, Tahran 1351 hş . , V, 95-98; Hatib, Tari- lugu'l-emanf, Kahire 1388/1969, s. 83; a.mlf.,
doktora tezinde hilenin felsefesini ve sos- f]. u Bagdad, XIII , 324, 338, 342-343, 355, 369- Te'nfbü'l-lfatfb, Beyrut 1401/1981, s. ı77-
yolojik tahlilini yapmış , sonunda da İslam 370, 426-428; Serahsi, ei-Mebsüt, X, 108; XXX, 179; J. Schacht, An Introduction to lslamic
hukukundaki hiyel meselesine kısaca te- 209-244, 309; Said b. Ali es-Semerkandi, Cen- Law, Oxford 1971, s. 76-85; a.mlf., "Die arahi-
netü'l-a/:ıkam ve cünnetü'l-l].isam fi'l-/:ıiyel ve'l- sche hijaı Literatur", Isi., XV (1926), s. 211-
mas etmiştir. Ahmet Şen tarafından ha-
mel].aric, Süleymaniye Ktp ., Yeni Cami, nr. 232; a.mlf., "Fi Tarib.i'l-fıl5hi'l-İslaml, Il-III",
zırlanan İslam HukukundaHiyel (ı 99 ı,
1186/3,vr.l63b,233';Gazzali,İ/:ıya',l, 18;Ah- el-Meşri~, XXXIII/3-4, Beyrut 1935, s. 361-367,
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler med b . Muhammed ei-Hanefi, ljizanetü '/-{eta- 54 7 -556; a.mlf., "No tes sur la sociologie du
Enstitüsü) adlı yüksek lisans tezinden va, TSMK, lll. Ahmed, nr. A 799/1-2 , ll, vr. 376'- droit musuıman" , RA{r., XCVI ( 1952), s. 322-

177
HiYEL

329; M. Abdülvehhab Buhayrl. el-Hiyel {i'ş-şe­ İslam dünyasında mekanik teknolojisi


rtati'l-İslamiyye, Kahire 1394/1974; M. Hadi
HiYEL
hakkındaki çalışmalar Helenistik dönem-
Hussain- Abdul Hameed Kamali, The Nature of (~1)
de yazılan eserlerden yararianınısa da,
the /slamic State, Karachi 1977, s . 119-130; M. İslam ilimler tarihinde kısa sürede onları aşmıştır. Grekçe'den
Tahir b. Aşar. Makaşıdü'ş-şertati'l-İslamiyye, mekanik teknoloji
Tunus 1978, s. 108-120; M. Mahrus Abdüllatif Arapça'ya çevrilen eserlerin en ünlüleri,
ve mühendisliğe dair bilgi Bizanslı Philon'un Arapça'sı Kitdbü'l-lfi-
ei-Müderris. Meşayi/ju Beli] mine'l-Hane{lyye,
ve uygulamaları konu alan
Bağdad 1978-79, ll, 789-816;Abdülmecid Mah- yeli'r-rul;aniyye ve mecani]fu'l-ma'
ilim dalı .
mud, el-İtticahatü 'l-fıkhiyye 'inde aş/:ıfibi'l-J:ıa­ L _j adıyla bilinen Pneumatica'sı ile (Sezgin,
dfş, Kahire 1399/1979, s. 613-640; Muhammed V, 149) iskenderiyeli Heran'un Arapça'sı
b. İbrah im, el-Hiyelü'l-fıkhiyye fl'l-mu'amela-
Arapça hile (hüner, tedbir, çare, yön- Kitabü 'l-I;Iiyeli'r -rul;dniyye olarak bi-
ti'l-maliyye, Tunus 1983; A. S. Tritton. İslam
Kelamı (tre. Mehmet Dağ). Ankara 1983, s . 58;
tem) kelimesinin çağulu olan hiyel, ilim- linen Pneumatica'sı (a .g.e., V, 154) ve
M. Hişam Burhiini, Seddü'?·?era'i' {l'ş-şer!'ati'l­ ler tarihinde genellikle "makine bilgisi" Kusta b. Luka'nın Arapça tercümesiyle
İslamiyye, Beyrut 1406/1985, tür. yer.; Hadi Ah- veya "mekanik teknolojisi" anlamında kul- Kitabü Ret'i'l- eş]ftil (Kitô.bü Ret'i'l-eş­
med el-Hadi, Eşerü'l-ba'iş gayri'l-meşrü' fl 'l- lanılmıştır. Far abi, İJ;şa'ü '1-'uWm (İlim­ ya'i'ş-şa]file) diye bilinen Mechanica'-
'uküd ve't-taşarru{at: diriise mukarene (dok- lerin Sayımı) adlı eserinde hiyeli riyazi sıdır. Ayrıca Archimedes'e nisbet edilen
tora tezi. 1985 , Camiatü'l-Kahire Külliyyetü Da- ilimierin pratiğe yönelik bir şubesi olarak su saatleriyle ilgili Kitabü Arşimides ii
ri'l-ulum). el-Mektebetü'I-Merkeziyye, nr. 4392,
gösterir. Onun açısından bu ilim dalı, ma- 'ameli benkamat (Hill, Arabic Water -
s. 391-461; Said Ramazan ei-Buti, Qavabitü'l-
maşlaf.ıa, Beyrut 1406/1986, s. 293-324; M.
tematik verilerle fiziğin gerçekleri arasın­ clocks, s. I, 15-34) adlı risale de etkili ol-
Reşid Rıza, er-Riba ve'l-mu'amelat fi'l-İslam, daki uygunluğu gösteren işlemlere veya muştur. Yalnız Arapça çevirisi bulunan
Beyrut 1406/1986, s. 140-153; M. Rewas Kal- bu uygunluk esasına göre çalışan aletle- Philon'un Pneumatica'sı, aerostatik ve
'aci. Mevsü'atü fıkhi İbrahim en-Nelja'i, Bey- re dair pratik bir disiplindir. Dolayısıyla hidrostatiğin ilkelerini esas alarak otoma-
rut 1986, I, 535-536; Mustafa Baktır. islam Hu- aritmetik, geometri, optik, astronomi, tik kaplar ve otomatların mekaniği ni ko-
kukunda Zarüret Hali, Ankara, ts. (Akçağ Ya-
müzik, ağırlıklar ilmi gibi riyazi ilim dal- nu edinir. Onu takip eden Heran ise yine
yınevi). s. 153-164; a .mlf., "İslam Hukukunda
larının her birine ait işlem, uygulama ve sadece Arapça'sı mevcut olan Mechani-
Hile-i Şer'iyye", İslami Araştırmalar, sy. 2, An-
kara 1986, s. 71-89; a.mlf.. "Buhar!'nin Sahi- aletler hiyel kapsamına girer. Mesela ce- ca'sında aynı ilkelere dayanan daha kar-
hindeki Kitabü'l-Hiyel'i Hakkında Bazı Müla- bir işlemleri aritmetiğin, inşaat mühen- maşık makineleri tasvir etmiştir.
hazalar", EAÜİFD, sy. 1O ( 1991). s. 59- 79; M. disliği geometrinin, rasat işlemi ve alet-
Şerif er-Rahamüni. er-Ruljaşü'l-fıkhiyye ve's-
İslam dünyasında makineler hakkında
leri astronominin, müzik uygulama ve
sünnetü 'n-nebeviyye, Tunus 1992, s. 602-616; bilinen en eski telif eser Beni Musa kün-
aletleri müziğin, mercek ve aynalar op-
Mahmud Abdürrahim ed-Dib. el-Hiyel fi 'l-ka- yesiyle tanınan Muhammed, Ahmed ve
tiğin, hidrolik kaplarla çeşitli kaldıraçlar
nüni'l-medeni (doktora tezi, 1992. Camiatü Ay- Hasan adlı üç kardeş tarafından IX. yüz-
ni 'ş-Şems Külliyyetü'l-Hukük). el-Mektebetü'I- ağırlıklar ilminin hiyele ilişkin pratik alan-
yılda Kitabü'l-J;Iiyel başlığı altında yazıl ­
Külliyye, nr. 349/6; Ebu Ubeyde Meşhur b. Ha- larında incelenir. Kısaca hiyel ilmi Fara-
mıştır. Tercüme faaliyetlerindeki rolleriy-
san. Kütübün h<J??ere minhe'l-'ulema', Riyad bi'ye göre, riyazi ilimierin her birine ait
1415/1995, I, 179-197; Saffet Köse, islam Hu- le de meşhur olan bu kardeş ler matema-
zihni ve mekanik "tedbir"leri inceleyen
kukunda Kanuna Karşı Hile :.Hile-i Şer'iyye, tikçi, astronom ve fizikçi oldukları için
ve sonuçta mühendisin faaliyet alanını
İstanbul 1996;a.mlf.. "Mezhep Görüşleriyle il- mekanik teknolojisinin gerektirdiği teo-
belirleyen teknik sanatlardır (İlimlerin
gili farklı Nakiller" , İslami Sosyal Bilimler Der- rik temele de sahip bulunuyorlardı. Hu-
gisi, 111/1, İstanbul 1415/1995, s. 105-108; Mir Sayımı, s. 88-104). Buna karşılık yine X.
yüzyılda hiyelden bahseden ilk kaynaklar-
neyn b. İshak ve Sabit b. Kurre gibi bilgin-
Siadat Ali Khan, "The Mohammedan Laws
Against Usury and How They are Evaded", dan Harizmi'nin Mefatil;u'l- 'ulUm'unda Ierin bu alandaki çevirilerinden de fayda-
Journal of Comparative Legistation, ll ( 1929). lanıldığı anlaşılan Kitabü'l-J;Iiyel'de 100
bu disiplin çok daha dar sınırlar içinde
s. 233-244; H. Lammens, "el-J:liyel ve'l-mel;ı.a­ tanımlanmaktadır. Harizmi hiyeli ağırlık­ kadar mekanik aracın tasviri yapılmıştır.
ric", el-Meşrik, XXIX, Beyrut 1931, s. 641-646; Bunların seksenden fazlası otomatik kap-
ların kaldırılması için gerekli olan kaldı­
Abdullah ei-Meragi, "Is15atü'l-aJ::ıkami'ş-şefiy­ la rdan. geri kalanı ise otomatik fıskıye­
raçların. mancınık gibi savaş aletlerinin,
ye bi't-taJ::ıayüli memnü'", ME, XXVI/7 (1954).
hidrolik makineleri nin, su cenderelerinin Ier. yakttı ve fitili otomatik devreye giren
s. 373-377; Abdul Hameed Kamali. "Kitab al-
Hiyal in the Political Philosophy of the Um- ve otomatların yapımına hasretmekte- Iambalar, havası zehirli kuyularda çalışan­
malı", lqbal Review, VII/3, Lahare 1966, s. 59- dir. Onun bu yaklaşımı, hiyel adı kullanı­ lar için gaz maskeleri, havayı temizleyen
81; Hüseyin Halef ei-Cebbüri, "el-l:liyel ve mev- larak yazılan eserlerin muhtevalarına da körükler ve su çekmeye yarayan tulumba
15ıfü'l-fu[5:ahii' minha", Mecelletü Külliyyeti'd- gibi aletlerden oluşmaktadır. Bu otoma-
.uygun düşmektedir. Ayrıca Harizmi, Fa-
dirasati'l-İslamiyye, V, Bağdad 1393/1973, s.
rabi'nin aksine bu ilmin onun sadece arit- tik kaplardan yirmi kadarı Philon ve He-
113-136; Salih b. Fevzan. "er-Riba", Eçlva'ü'ş­
şer!'a, X, Riyad 1399, s. 235-274; Abdullah b. metik, geometri, astronomi ve müzikten ron'dan alınmışsa da diğerleri orijinaldir
Muhammed et-ra·riki, "J:lükmü bey'i'l-'lne", ibaret gördüğü riyaii ilimlerden tama- ve tercüme edilen Grekçe eserlerdekiler-
Mecelletü '1-Buf.ıüşi 'l-İslamiyye, sy. 14, Riyad men müstakil, ayrı bir disiplin olduğunu den köklü farklılıklar arzetmektedir. Ki-
1405-1406/1985, s. 261-294; Muhammed b. vurgulamaktadır. Harizmi'nin eseri o de- tapta dikkati çeken en önemli unsur oto-
Ahmed es-Salih, "Mevl5ıfü'ş-şen'<ati'l-islamiyye virdeki hiyel terminolojisi hakkında da il- matik kontrol mekanizmalarıdır. Hava ve
min nikaJ::ıi't-tal:ılll", a.e., sy. 15 (1406/1985-86),
gi çekici bilgiler verir (Mefatlf:ıu '1-'ulum, s. su basıncındaki en küçük değişmeleri bile
s. 139-171; Muhammed ei-Mes'Odl. "el-!:liye!",
Mecelletü '1-Cami'ati'l-İs/iimiyye, XVlll/71- 72, 269-274). İbnü'n-Nedim ise İslam dünya- teknolojiye dönüştüren yaklaşımıyla bu
Medine 1406, s. 97-168;Şa'ban M. İsmail. "Sed- sında yetişmiş mekanik bilginlerini ma- eser faydalandığı Grek metinlerini hayli
dü'ı-zerii'i' beyne'l-ilga ve'l-ftibar", Havliyye tematikçiler ve astronomlarla birlikte an- aşmıştır (Ahmad Y. al-Hasan- D. R. Hill,
Külliyyeti'ş-şeri'a ve'd-dirasati'l-İsliimiyye, sy. makta ve ilk sıraya bu üç alanda da uz- s. 60-62). Kitabın son olarak Atilla Bir ta-
6, Devha 1408/1988, s. 317-326. man olan Beni Musa ailesini yerleştirmek­ rafından The Book "Ki tab al-l;iyal" of
liJ SAFFET KösE tedir (el-Fihrist, s. 330-331). Banü Müsii b. Şiikir, Interpreted in

178

You might also like