You are on page 1of 17

(( ... İrilil..te iftiha.

­
etmem.. Kötiiliikle lıiç
·
bir zammı me ym ol­
mam: ,·alnız vicdanı·
mm emrini ifa ederim.
Hrın7i gözle lwkmak
i�ıe,.seniz Hüseyin Aıni
tıynı adamdır. n

Hüseyin Avni Ula�

NİSAN l 9 4 8

SAYI l 4
b

Fikir - Ahlak San'at n

�������� � d
YIL: 2 Nİ S A N 1948 SAYI: 14 Vı

Hüseyin Avni
k

11
n.

h
BİRİNCİ MECLİSİN DA GILMASINDAN SONRA

Mektep sıraları üstünde geceleri gaz lam· seyin Avnilerin, Ziya Hurşitlerin iman ve he­
basile çalışan Meclis, yamalı hırkasile adalet da­ yecanlarile çalkanan Ankara, o günden sonra
n ğıtan Hazreti Ömerin Allah sevgisini yirminci muhteşem taş kütlelerile dolu ölü bir şehir, bir
dl • asırda tekrar yaşatan •Kabeyi millet» olmuştu. servet ve sefahat şehri, ihtiraslar için bir devlet
er Hüseyin Avni ve onun aşkile beraber yananlar şehri olacaktı. Bir gün gelecekti ki zaferin de,
a orada bir millet mukaddesatı yarattılar. O Mec­ devletin de, servetin de gerçek sahibi, serveti de
re lis, bu ruhu her zulme, her kahra rağmen, ken­ devleti de kan terden ve ecdat kemiklerinden
yı dinde yaşatanlara Hallaç Mansurun Bağdaddaki yapılmış bir takızafer halinde kazanan köylü,
k kabrini düşündürüyor. Milli tarihimizi kurmuş bu şehrin caddelerine bile sokulmıyacak. İşte o
il
olan Türk hükümdarı Tuğrul Beyin ordusu Bağ­ zamandan sonra, ecdadın ruhile beraber Hüseyin
il\ dadı alınca şehre ilk önce Vezir Nizamülmülk Avni de bu şehre yaklaşmaktan iğreniyordu.
un
girecektir. Müslüman vezir, fethedilen büyük is· Bundan sonra düşmanlardan halasını kut·
ir layan İstanbulun çılgın sevinçleri arasında
lam şehrine girmezden önce, şehrin yakınında muı·

Dicle nehrinin sağ kıyısında bulunan şehit Hal­ tarip bir adam görüldü. Dünün eseri olduğunu
laç Mansurun kabrini ziyaret etmek ister ve ma­ takdir edemediği halde ancak bugün ne olduğu·

iyetile giderek mezarın üstüne kapanır. Kapan­ nu bilen, bugünün eseri olarak yarın ne olaca·
ru
dığı toprak, kapandığı kabir, Vezirin gövdesini ğını hiç bilmiyen, düşünemeyen İstanbul, kendi
K•
sarsacak, kalbini çarptıracak şiddetle sarsılmaya istiklalini kazananlara dönüp bakmıyordu bile.
sa
başlar. Vezir, yerden dehşetle kalkar ve sonra Onun ikbale, tahta hayran gözleri umumi al·
b
Bağdada girer. Hüseyin Avninin ve Hüseyin Av­ kışların istikametine çevrilmişti. İstikbal düşü·
t•
nilerin büyük kalpleri medfun bulunan bu Mec­ nüldüğü zaman faciayı andıran bu çılgın sevinç
J
lis, öyle zannediyoruz ki bir gün ayni hamiyet sahnesinin bir k�narında ve bu şehrin içinde Hü·
ve heyecandan çarpan bir neslin kalbi kendi üze­ seyin Avninin tek muztarip gibi perişan, gerçek·
rine kapandığı zaman, Hallacın kabrinde Türk ten yanıyordu. Onun, İslam Peygamberi Mu·
Vezirini karşılıyan şiddetle sarsılacaktır. hammed gibi "bildiğimi bilseydiniz gülmez ağ·
·
1923 te Meclis kendi kendini dağıttıktan son­ lardınız,, diyen ıztırabına bir bakan bile yoktu.
ra toplanan İkinci Meclise bir tek muhalif gir­ Cemaat, zaferin hakiki sahiplerini değil, aBen
medi. Onların hepsi Ankaradan kahramanca ay­ kazandım" diye çizme ile başına basıp geçen
rıldılar. Yıldırımla Hacı Bayramın ruhaniyetini ayakları öpüyordu. Hüseyin Avni, hududsuz iz·
yaşatan, birinden heyecan, öbüründen iman ha­ tırabına rağmen halka gücenmiyordu. Bu
yatı alan, üç yıldanberi Mehmet Akiflerin, Hü- şehrin münevverleri yoktu, düşünenleri yoktu,

2
büyük ruhları yoktu. Halka sevinç, bayram ge­ kahramanlarından bir hamiyet ve namus dersi
aldatılınca aldanmakta mazurdur.
rektir. Halk daha almıştır: Kara Vasıf Bey kulak.lan ağır
büyü klerini büyük zanneder. Kendisi gibi yi­ işittiği için pek zor ifade veriyor. Reis, arkadaş­
O
yip içt iklerine, safa ettiklerine inanmaz. Gecele­ larının (Hüseyin Avni ve Salahadclın Beylerin)
ri, millet derdile sabahladıklarını zanneder. Bu kendisi hakkındaki ifadelerinden bahsediyor.
böyle olmasa devlet olmazdı. Kara Vasıf Bey, konuşmanın güçlüğü sebebile
Hüseyin Avni avukatlığa başlamıştı. Bir se­ reise dönerek, arkadaşlarının ifadelerini aynen
ne sonra Rauf Orbayın, Kazım Karabekirin kur­ kendi ifadesi gibi kabul edilmesini rica ediyor.
duğu Terakkiperver Partiye arkadaşları Kara Reis, hayatını arkadaşlarının ifadesine teslim
Vasıf ve Salahaddin Beylerle beraber girdi. eden bu itimada, bu dostluğa, bu samimiyete hay­
ümidleri vardı. İtina ile, evvelkine nisbeten so­ ret ediyor. Yoklamak istiyor, beyhude. Necip ve
ğukkanlılıkla çalışıyordu. Partinin idare he­ vatanperver adam, bu milletin yetiştirebildiği
yetinde siyasi olgunluğunu arttırıyordu. Bir se­ her siyasi değer, hem namus mertebesinde en
ne geçmeden Şarkta çıkan Şeyh Sait isyanı ba­ yükseklere ulaşmış olan merhum Kara Vasıf
hane edilerek Terakkiperver Parti hükfunetin sükCtnetle tekrar ediyor: •Onların cevaplarını
kararile kapatıldı. Hüseyin Avni bu kararın kendi itirafatım olarak kabul etmenizi tekrar
meşru ve haklı sayılarak sükut edilmesine mü­ rica ederim.•
teessirdi. Partinin kurucularını, vicdanında kor­ Hüseyin Avni ve arkadaşları Ankarada be­
kaklıkla itham ediyordu. Hatta, ertesi sene gö­ raet ettiler. Tekrar İstanbula dönen Hüseyin Av­
türüldüğü İstiklal mahkemesinde, bu hissin te­ ni, artık dokuz sene siyasete karışmayacaktır.
siri altında olarak, reis Kel Alinin •İşte Terak­ 1929 da evleniyor ve bir müddet siyasetten nis­
kiperver fırkanın içyüzü• sözüne karşı •Lanet beten uzak, aile hayatında kalınakla iktifa edi·
olsun! Lanet olsun!• diye cevap vermişti. yor, Fakat o siyasetten mutlak olarak bir gün
1926 yılında Cumhur Başkanına yapılan sui­ bile uzak yaşamamıştır, denilebilir. Onda siya­
kast davası vesilesile bütün Terakkiperver Par­ set humması, ateşten bir gömlek gibi idi. Ondan
ti erkanı ve bütün muhalifler Reşit Galiple ma­ uzak durması imkansızdı. Ancak bu dokuz ytl
hut üç Aliden müteşekkil İstiklal mahkemesine içinde bir teşebbüse ve bir teşkilat içine girme­
sevk edildiler. İzmirde kurulan mahkeme, suikast mişti. Lakin sevgisinden uzak kalmak için ken­
kararile ilgili olanları astıktan sonra diğer mu­ dini zorlayan fışığın, aşkile daha derinden kuşa­
halifleri Arıkaraya götürdü. Kaza ve kader, ta­ tılması gibi, vatan humması onu içinden sarıyor­
rihe açık alııile hesap vermiş ve pek çoğu bugün du. Memleket inkılap yapıyordu; şenlikler yapı­
dünyaya tertemiz gözlerini yummuş bulunan bir yordu ve gençlik her tarafta bağrıyordu. Her ta­
zümre namus ve hamiyet timsali vatanperv.er­ raftan saadet taşıyordu: Servet sahipleri artıyor,
leri, bir Kel Alinin fermanına mahkılm hale koy­ Ankara şehri büyük memurların kfışanelerile
muştu. Mahkeme reisi olan Ali, bu asıl mazlfun­ göklere doğru servetten ve saadetten bir kale
her birine idamdan büyük yara olan kaba gibi yükseliyordu. Bir muztarip, bir devlet kapı­
bir lisanla konuşuyordu. Bu nezzarülmezalim sını açıp da derdini anlatmak istese, muhteşem
reisinin katile, çapulcuya yakışan •sen• li hitap­ masaların arkasında koltuklara gömülü muzaf­
ları, vicdanları ayeti andıran bu kahraman­ fer başların azametle ve sefaletten hoşlanmayan
vicdanına saldırışları ibret olarak bir nes­ huşunetle kendine çevrilen nazarlarile karşılaşı­
le ok utulınaya değer. İnkılabım.ızın gerçek tarihi, yor, kendi sefil vücudile mes'ut masaların arasın­
bu fikir şehidlerinin kefenine sarılmış henüz daki uzun mesafeye bir de perişan bacaklarına
toprağın altında gömülü duruyor. Onu çıkaracak bakarak utanıyor ve geri dönüyordu. Muztarip­
olan neslin vicdanı elbette tirtir titreyecektir. lere ve açık alınla hak istiyenlere bütün kapılar
İstiklal mahkemesine •hamiyeti vataniye böyle kapatılmıştı. Muztariplerin, ayaklar altında ezi­
midir?» diye yukariya lıulı1s çakmak ve böy­ len vicdanların sesini duyurmaya imkan yoktu;
e şeni bir vazife yapmak için söylenen reis Gençlik kendi kulaklarını da sağır eden bir şid­
Aliye, Hüseyin Avni dimdik vekarı ve cessur detle; nefsinin seslerine ve gurura korkunç bir
sile: «Milliyet, vatanperverlik!» diye haykır­ şekilde kapılmış, alkışlıyor, alkışlıyordu. Ta­
tı. Öyle sanırım ki, onun arslan sesine ta Er­ hakküme aşık, kuvvete hayran olan bütün bir
lllrum da yatan İbrahim Hakkı Hazretlerinin cemaatin vicdanı, Hüseyin Avninin büyük dostu
dir ve tebrikleri de yetişmişti. Şair Mehmet Akilin şu beyitinde en mükemmel
Bu mahkeme, vaktile Birinct Meclisin bu üadesini bulınuş görünüyordu:

3
Bir muhalif hava yok, dinlediğin ayni sada: leri bile olmadığını, sonradan öğrendiğiınız hu
Zatı saminize millet de, hükfunet de feda. keyfiyeti, müthiş isabetile bir anda takdir etti.
Bu yetmedi, arkasından bir de riya salgını Üzülmedi ve bu adi tuzağa düşmedi. Vazi yeti
başgösterdi. Guya hakperest olan bir çokları, Başbakana, istida şeklindeki uzun bir mektupla
perdenin önünde alkışladıkları puta, perde ar­ bildirdi. Belediye Reisile birlikte intihap heyetı
kasında hakaret ediyorlardı. Cumhuriyetin yaz­ <.ızasının, seçimin tarafsızca yapılmasını teıni ne
dırdığı tarih kitaplarını muallim sınıfta hürmetle çalışmaları icap ederken, bizzat kendilerinin se.

okutuyor, odasında arkadaşlarına çekiştiriyordu. çimden önce reylerini bildirmek suretile bitaraf.
Hüseyin Avni artık duramazdı; Fisebilillah lığını bozduklarını yazdı ve hükı'.imetin bu gibı
cihad zamanı gelmişti. 1935 senesinde seçim­ ahvale mani olmasını istedi. o mektupta, şeka.
ler yapılıyordu. Erzurumdan namzedliğini koy­ vet karşısında taşıdığı ruh asaletini, sanki kendi­
du. Hüklımet telaşa düştü. Ankaradan uçakla bir sinin insanlık derccesıni anlatan bu imtihanı
heyet Erzuruma gönderildi. Kolorduya emir ve­ şöyle ifade ediyordu: 11Bu telgraflar lıöyl e hır
T rildi ve Belediye tarafından tertip edilen iki tel­ kısım ahaliye değil. Erzurum vilayet ve kazaları
graf, haberi olan ve olmıyan bir çok Erzurumlu­ ahalisinin yediden yetmişine kadar hepsine im­
nun imzasile Hüseyin Avniye gönderildi. Bu tel­ za ettirilse bile maneviyatım kat'iyyen sarsılınaz
grafların birisinde: «Burada sizi tanıyan ve size ve imza edenler hakkında nefsimde kat'iyyen bir
teveccüh ve itimat gösteren bir ferd bile yoktur. kin ve iğbirar hissi uyanmaz. Bilirim ki müda­
o Erzurumlular sizi vaktile kafi derecede tecrübe hale olmazsa değil yalnız Erzurumdan, mem.
etmiş ve yaptıkları intihapta ne kadar aldandık­ leketin her vilayetinden intihap kabiliyetim var­
h larını acı tecrübelerle anlamışlardır.ıı deniliyor­ dır. Vaktinden evvel aldığım bu gibi telgraflar
du. Hasankaleden gelen beş imzalı telgrafta ise, da bu iddianın sübutuna bir burhan kat'ı teşkil
uBiz Hasankalelilerin bu intihapta israf edecek eder.ıı
şt bir tek reyi dahi yokturıı sözleri bulunuyordu. Seçimde şüphesiz kazandırılmadı; böyle ola­
\ı: Erzurumun Belediye Reisi eski meb'us ve ken­ cağı da anlaşılmıştı. Ancak vatanperverlik duy­
D disinin samimi dostu Mustafa Durak ayrıca on gusunda bu derecelere yükselmiş olan insanı en
di altı belediye azasının imzasile başka bir tehdid fazla kahredici bir hadise onu çeviriyordu: Dost­
er telgrafı yollamıştı. O telgrafta da şu sözler var­ ları kendisinin yanına gelemez oldular. Korku·
a dı: «Saylav seçiminde Erzurumdan namzedlik yorlardı; hayatlarından, rahatlarından, ınemuri·
e koymanız bütün memleketçe hayretle karşılan­ yetlerinden, her şeyden korkuyorlardı. Bu kadar
yı dı... Memleketin sükfuı içinde bulunduğu şu sı­ namuslu adamın yanına gidilemezdi. Etrafında­
k ralarda sükı'.inetini ihlale teşebbüsünüz Erzu­ ki polis takibi şiddetlendiği için kendisine hür­
11 rumluları fena halde sinirlendirmiştir... Nam­ metle ve korkarak uzaktan selam gönderebilen­
Ul zedlik hususunda tek bir Erzurumlunun size bir ler en fazla cesur olanlardı. Etrafında vaktile
n ilham yaptığına asla kail değiliz. Şayet bilmedi­ hürmetle ve minnetle kaynaşan gençlik dağıl·
ir ğimiz ve tahmin de etmediğimiz bir veya bir kaç mıştı. Feyiz ve ilhamlarını ondan aldıklarını her
kimse varsa bu simaları tanımak için isimleri­ gün ve heyecanla söylemiş olan gençler, şimdi
nin bilakaydü şart bize bildirilmesi memleket profesör, müdür, meb'us, hülasa büyük adam
için de faydalı ve sizin için de bir merdlik olur.ı• olmuşlardı. Artık kendisini hatırlamıyorlardı.
ru Bu telgrafların kahpece denecek kadar iğ­ Bunların rahat ve huzur içinde gömülmüş bu·
K• renç edası, onlardaki demokrasi duygusundan lundukları devlet sandalyalarını kendilerine hak
sa mahrumiyet ve bir vatandaşın vicdan serbest­ sayan ve böylelikle büyük adam oldukları veh·
b liğine hayasızca saldırış, insanlık duygusunu mine kapılanları, Hüseyin Avninin sırf ahlaki o­
tı çiğneyen nankörlük ve en nihayet reyini ser­ lan ve siyasetle kurnazlık tanımıyan metodunu
bestçe kullanmak istiyen tek vatandaşa varın­ tenkide koyuldular. Ve kaleyi içinden aldıklarını
caya kadar millete saldıran tehdit, Hüseyin Av­ söylemeğe başladılar.
niyi çileden çıkartacak mıydı? Mürettep tel­ Hüseyin Avni, kendi zincirini boynuna ta·
grafların hedefi, Hüseyin Avniyi kışkırtmak ve karak düşman kalesine tesli� olan bu menfaat
Erzurumlulardan nefretle yüz çevirtmekti. Hal­ ve saadet dilencisi zümreden iğrendikçe iğrendı
buki o bir dakika sinirlerinin zebunu olarak ve ancak bunların kahrile ruh ve vücudunu
hiddete veya nefrete kapılmadı; bu telgrafların harap etti.
tazyik ile Erzurumlulara imzalatılmış oldukları­ Son namzedliği hadisesinden sonra tam on
nı bir çok imza sahiplerinin telgraflardan haber- sene Hüseyin Avni, tamamen münzevi yaşa dı.

4
ke ndi içine kapandı. Sanki ideal bir vatanı ken­
di için de kurdu. Gece ve gündüz dii. şündü. Yenı
Babamın Hususiyetleri
bir niz am, yeni bir dünya, yeni bir hayat ve
ıneınleket planı araştırdı. Enerjisini kaybedecek Yazan: Mehmet N. ULAŞ
yerde sanki kendi içinde teksif etti. Yeni ve daha
büyük bir kuvvetle, vatan mücadelesine hazır­ Ta çocukluğumdan bugüne kadar geçen gü­
lık yapmaya koyuldu. Şahsi hayatını daima ayni zel günler tıpkı bir sinema şeriti gibi muhayyi­
fazilet ve feragatle düzenledi. Acı çekti; kimse­ lemden resmi geçit halinde uzanıyorlar. Bir
ye duyurmadı. Yokluk gördü; kimseden yardım evladın babası hakkında düşündüğü ilk şey onun
istemedi. Şifa bulmaz ıztırapları içinde bile kim­ nasıl bir insan olduğudur.
seyi rahı:ıtsız etmedi. Iztırabı içinde ben muzta­
Babam, müşfik sıfatını benliğinde fazlasiyle
ripim derneğe tenezzül etmeyecek, en yakınla­
toplamış ve çocuk psikolojisini tamamile anla­
rmdan bir bardak su istemiyecek kadar izzeti
mıştı. Hadiseleri olduğu gibi görüp, bir evladın
nefisli, insanlığın haklarına son derecede hür­
nasıl sevindirileceğini bilen, onu hiç bir şeyden
ınetkardı. Her dostunun, her tanıdığının yardı­
mahrum etmemek için kendisini feda etmeği
mına koşmayı şeref ve vazife sayan insanlık
dahi göze alan bir insan-ı kamildi. Bütün bu yük­
idea lcisi, ömründe bir defa başının ağrıdığını
sek vasıflarının kağıt üstüne layıkile aksi maate­
söyliyerek en yakınlarını bile rahatsız etmekten
essüf kabil olamıyor. Zira o, ulvi duygu ve his­
çekinmiştir. İnsanlara saygısı, insanlığa verdiği
lerin birleştiği kuvvetli bir beşer nümunesidir.
değer, hele bugünkü neslin anlayışının pek çok
Bütün çocukları sever, hepsinin gönlünü alır,
üstünde ve dışındadır., Büyük, küçük hiç bir
hepsini eğlendirirdi. Onun en büyük hususiyeti
misafirini ayağa kalkmadan karşılamazdı. Güler
l'ÜZÜ, tatlı bakışları hepimize dünyada cennetti.
rahpaşa hastanesinde yattı. Son zamanlarda si­
Ruh kuvvetlerimizin bir çoğunun kaynağı o idi.
nirleri de yorgundu. Buna rağmen mütemadiyen
Mnnevi hastalıklarımızın hepsinin devası o idi.
vatan davasile ruh ve asabını yıpratmaktan
Sanki varlığımızın bir kısmı o idi.
usanmıyordu.
Altı, yedi senedenberi kendisine hududsuz
bir meleklik, mestedici bir ruhaniyet gelmişti. Hastanede bu yolda geceli gündüzlü düşün­
Farkında olan ve olmıyan bir çoklarımızın ruh­ melerile Müessesan Meclisi toplatmak gayesile
larımızı idare eden mürşit olmuştu. Onu tapar­ siyasi bir cemiyetin kurulmasını tasarladı ve te­
casına seviyorduk. Ona Allahtan uzun ömür di­ ferruatına kadar projesini hazırlardı. Gözleri açı­
leyor, eğer bize acıyorsa, bizi öldürmek iste­ larak hastaneden çıktıktan sonra ayni gayeye ce­
mezse onu uzun yaşatmasını istiyorduk. miyetle değil, parti ile gidilebileceğini düşünme­
On senenin sonunda, bundan üç yıl önce ğe ve bu yolda çalışmalara başlamıştı. İşte bu
Nuri Demirağla birlikte Kalkınma Partisini kur­ esnada gözlerini hayata kapadı.
du. Demirağın, vaadlerine aldandı. Her şeye
... Onu gömdük. Onunla bir çok şeyleri
innnmamak vicdanının karı değildi. O partinin
gömdük ve bir büyük alem kazandık. Gömdüğü­
açılışında söylediği nutuk tarihidir. Demokrat-'
müz onun şahsiyeti, onun kuvveti, onun muaz­
!ara cesaret veren bir harekettir. Kalkınma Par­
zam huzuru, onun sesi, sözü, kalbi, onun bütün
tisine girişini taaccüble ve istihfafla karşılıyan­
muhitini yaşatan varlığı oldu. Kazandığımız, nes­
lar, daha şerefli ve şöhretli partilerin akıbetini
limize yüce bir miras olan azametli bir tarih,
bugün gördükten sonra Hüseyin Avninin bu in­
bir insanın değil, bir insanlığın tarihi, belki de
sanların hepsini tanıma hususundaki dirayetine
ilahi olan ve mutlaka ebedi kalacak olan bir
daha ne kadar zaman muhtaç olduğumuzu da
idrak etmiş olsalar gerektir büyük ruhtur.
u O darbeden sonra
Hüseyin Avni gene yıkılmadı. Yeni teşekküller, Onun tabutunu taşıyanlar belki de his­
yeni siyasi çalışma planlarile meşgul oluyordu. setmiştirler: Biz kalb_imize mi, vicdanımıza mı,
Eski ve yeni devirlerin bazı namus ehline nereye yükleyerek götüreceğimizi şaşırdığımız
mektuplar yazıyordu. Bunları vatan vazifesine o büyük tabuta yer yi.izünden, arzın toprağından
ağırıyordu. Son seçimlerde Erzurumlular ona bir takım gizli ve ç,ık uzun kollar yükseldi \'e
bağlılıklarını isbat ettiler. Allahın emaneti olan bu tabutu kucaklıyarak
Dört beş ay evvel rüiyeti pek azalmı� ·olan bizden aldı; insanlardan kurtardı ve �ahibine
özlerini ameliyat mak3adile bir buçuk ay Cer- teslim etti. Nurettin TOPÇU

5
muhatabına göre konuşabihnesi ve muhatabını Partiler karşısında
fazlasiyle tatmin etmesiydi.
Bir çocukla saatlerce konuşur, hikayeler an­
latırdı. En hırçın çocuklar karşısında yumuşar­
lar ve kucağından inmek istemezlerdi. Bilhassa
HÜSEYİN AVNi
tatlı sesiyle onlara şarkılar söylemesi tavazuu­
nun en güzel bir örneği değil midir? Her şeyi Yazan: L'ÜTFtl' BORNOVAU
müsamaha ile karşılaması onun büyüklüğünün
ikinci bir delilidir. Müşterek kanaatlere sahip, memleket mu.
Sıcak, neşeli ve kanaatkar bir aile ocağı ba­ kadderatı hakkında müşterek endişeler besleyen,
bamın yegane arzusuydu. Evlilik hayatında dai­ kanaatlerinin tahakkuku için ayni yolu takip
mi bir saadetin mevcudiyetini canıgönülden is­ eden insanların, medeni şekilde mücadele yap.
terdi. Kadını evine yaraşan ve yuvasının hizmet­ mak ve iradelerini memleketin büyük ekse riye.
lerini zevkle gören bir mukaddes varlık olarak tine kabul ettirmek maksadile giriştikleri faali.
telakki eder ve onun kıymetini daima zikrederdi. yete siyaset ve bu hareketlerini meşru kılmak
T
Zahiri süsten çekinir, insanların sadelikten için vücude getirdikleri resmi teşekküllere de
ayrılmamalarını isterdi. Olduğu gibi gözükmenin, siyasi parti ismi verilmekte ise de, memleketi­
insan için en iyi bir vasıf olduğunu ileri sürerdi. mizde bu manada çok partili bir siyasi hayat
Züppeliğe asla tahammülü yoktu. Cehaletini maalesef teessüs etmemiştir. Her şeyden evvel
kapamak için zahiri ve sathi bilgiçlere daiına is­ fikirlere ve şahıslara saygı, kendisi gibi düşün.
tihza ile bakar ve ilminden evvel bir insanın şah­ meyenlere müsamaha göstermesini bilen, hakkı
siyeti üzerinde dururdu. Çünkü kötü bir insanın, ve hakikati menfaatlerine üstün tutan, ekseriye­
ilmini aleti şer olarak kullanacağından emindi. tin iradesine itaati hazın edecek bir olgunluğa
Bab amın en şayanı takdir hususiyeti soğuk kan­ sahip olması lazım gelen bu insan topluluklannın
e
lılığıdır. Asla acele ve helecanı sevmezdi. En mü­ yarım asra yaklaşan faaliyetleri düşündüğümüz
şt
teheyyiç sahneler karşısında bile itidalini kay­ manada inkişaf etmemiş, bilakis rekabet hissinin
k
betmemek ne büyük bir şeydir. Bir gün bile doğurduğu müsahamasızlık ve hatta yüz kızartı.
n

di
benlik iddiasında bulunduğunu görmedim. Hiç cı bir merhametsizlik içinde tarih sahifelerine bir
bir sırrı ifşa etmezdi. Kanaat ve sırlarında bu ka­ leke teşkil etmiştir.
er
a
dar sıkı ağızlı insana ender tesadüf olunur. Her Memleketimiz bu hususta ilk esaslı tecrübe­
e kesi memnun etmek için ne mümkünse yapardı. ye 1908 inkılabile başlamış, başlangıçta hakiki
İnsan denilen mahlı1ku iyice anlamış ve onun ıs­ bir idealin ifadesi olan coşkun bir heyecan ancak
k lahını başlıca gaye olarak ele almıştı. Çalışmak
il
yegane zevkiydi. Hasta halinde bile ısrarları�za insana bu tatlı anların ebediyen devamını temen·
Hl rağmen işine koşardı. Komşunun işini kendi işiy­ ni ettirirdi. Her iyiliği fisebilillahtı. Şayet iyili·
un miş gioi ele alır, onunla beraber üzülür, onunla ğinin mukabili olarak bir şey görürse, asla huzur
ir beraber sevinirdi. Muhakemesini kullanmadan içinde kalmaz ve o cevabı fazlasiyle öderdi. En
laf etmenin, bir insanı rencide edecek şekilde ko­ çok nefret ettiği şey: Paraydı. Ben şahsen, babam
nuşmanın en büY.ük muarızıydı. Bu şekilde olan­ kadar cömert ve sahi bir insanın XX nci asır
ları tedip etmekten asla çekinmezdi. Musikiyi ve gibi, menfaat ve iğrenç hisler. asrında yaşabilece­
ru güzel sanatları çok severdi. Çok ender ağladığı ğini hiç zannetmem.
Kı halde, hazin bir musiki nağmesi ona derin göz İmanı kuvvetli olup hazin sesiyle saatlerce
sa yaşları döktürürdü. Hassasiyetin son derecesine Kur'an okur, evimizi sıcak ve mümin bir yuva
b erişmişti. Hiç bir müşkülpesentlik göstermez haline getirirdi. Kudret-i ilahinin en büyük 3.jı�
tı evinde ne bulursa hiç şikayet etmeden yer, bir ve hakiki bir mutasavvıfı gibiydi. Hatta çekti�
gün bu niye böyle diye sormazdı. Düşmanlarına çilelerle Fenafillah mertebesine ulaştığını söyle·
iyilikle mukabele eder, başkaları için ne müm­ mek bir hakikattir. En meşhur bir Stoicien kadar
künse yapardı. cefa ve işkenceye tahammülü onun ne kadar bil·
Nefsini düşünmemenin en açık bir nü­ yük adam olduğunun beliğ bir ifadesidir.
munesiydi. Her söze bir hikaye bulur, saatlerce Velhasıl, onun hususiyetleri saymakla bite·
yorulmadan konuşur, boş laf edilirse son derece­ cek gibi değildir. O, insan denilen mahlukun yük·
de kızardı. Hoş şakala,rı severdi. Onun sohbetle­ sek bir örneği, beşeriyetin en kuvvetli bir doı­
rine ayrı hususivet. ve.r.erı c;ay ve yemek ikramı, tuydu.

6
dokuz ay kadar asaletini muhafaza edebilmiş ve olsa, bu prensiplerinden hiç bir zaman dönme.
hemen sonra soysuzlaşarak bir kin ve rekabet miştir.

fırtın ası halinde namuslu insanları lekelemek, Bir nevi parti tecrübesi demek olan ikinci

bir ço k masum kanları akıtmak için savıta ya­ grup, memleket tarihi için hiç de §�ref üade et­

pılmı ştır. İttihad Terakki az zamanda bir zümre­ meyen entrikalarla bertaraf edildikten sonra, mu­

tahak kümü yaratmış, bazıları şahsen namuslu halefet ikinci bir hamle ile Terakki Perver fırka­

olan bu insanlar, siyasi ihtirasları uğruna komi­ yı kurmuştur. Bu ciddi muhalefet teşekkülünde,

tacılığı bir an'ane haline getirmiş ve memleketi Hüseyin Avni, Kara Vasıf ve Salahaddin Köse­
pençeleri altında inletmişlerdir. oğlu gibi ikinci grupun büyük şöhretleri ön safa
Bu devirde yetişip samimi heyecanlarla ve geçmiştir. İktidarın tapulu sahiplerinin ayakları­
Umitle bekleyen bir çok gençler, az zamanda ga­ nı yerden kesen ve millet hakemliğine müracaat­
yesini şaşıran bu faaliyetlere nefretle bakmış, tan ibaret olan bu mücadele, maskelenmesine
yaşadıkları acı tecrübeden kendi hareketlerine dahi lüzum kalmayan pervasız hareketlerle ve
istikamet veren acı dersler almışlardır. gayri medeni bir şekilde yok edilmiştir. Hemen
Talebeliği bu zamana rastlıyan Hüseyin Av­ akabinde de pek mahddut şahıslara ait İzmir sui­
ni de, ilk fırsatta samimiyetsiz hiç bir harekette kasdini büyük bir kütleye teşmil ederek terör
muvaffak olunamıyacağına kanaat getirmiş, in­ hareketlerine başlanmıştır.
sanların bazı faaliyetlerinde ahlaklı, bazılarında Bir çoklarının, bilhassa Hüseyin Avni ve

bu kayıttan tamamen uzak olmasına imkan gö­ arkadaşlarının münhasıran muhalü olmaktan
rememiş, ta o zamandan siyaseti ahlaksızlık te­ başka suçları bulunmadığı halde, uzun zaman
lakki edenlere karşı nefret duymağa başlamıştır. en gayri müsait şartlar içinde vicdanından başka
Netekim İttihad Terakkinin bu nevi faaliyetler kanun tanımadığını ütiharla söyleyen bir mah­
neticesinde yarattığı zümre istibdadı, hem mem­ keme önünde hayatları tehdit edilmiştir. Bil!ha­
leketi, hem de kendilerini felakete sürüklemişti. ra, vicdanlarına göre hayata kıyan ve bu mah­
İstiklal mücadelemizin ilk anları bu nevi fa­ kemelerde reislik yapan şahısların azametli suç­
al i yetlere müsait olmadığından tam bir birlik larla adalet önüne dahi çıkarıldığını gördük.
muhafaza edilmiş, ancak zamanla kendini göste­ Kurtulanların niçin kurtulduklırn, asılan­
ren tahakküm zihniyetı, menfaat düşünceleri lardan çoğunun niçin asıldıkları belli olmıyan bu
derhal aksülamel doğurmakta gecikmemiş ve he­ tethiş devrinden sonra, boğucu bir k�bus, bu
men Meclis içinde gruplar taazzuv etmişti. memleket hayatını feci bir karanlığa gömmüştür.
Adedce az, ancak takip ettiği haklı dava bakı­ Bu karanlığı yırtmak için çırpınan Hüseyin Av­
mından çok daha kuvvetli olan ikinci grup, en ni, kendisine uzanan tek yardım eli görmeden
büyük istinatgahını Hüseyin Avnide bulmuş, o 1945 senesine kadar çileli hayatına devam et­
hitabeti, samimiyeti, cesareti ve fazileti ile ıniştir.
meclisi kısa zamanda teshir etmişti. Hakiki de­ 1945 senesinde bazı siyasi kımıldamalar ve
mokrasinin tam üadesi olan ve Meclis zabıtlarını bu arada ikbal mevkilerinde yaşamış, saltanat,
memleket tarihine şeref verecek sahifelerle dol­ siıirmüş, fakat hesaplarını vermemiş, ayni zaman­
duran bu mücadele az zamanda yolunu değiştir­ da bugünün beğenilmiyen her hareketini tam bir
miş, hile ve desiselerle, cebir ve tazyikle fikir uşak ruhu ile desteklemiş olanların muhalefet
hürriyeti boğulmağa çalışılmıştır. Demokrasi şerefini kendilerine mal etmek istedikleri görül­
ed ebiyatında birer şaheser olan nutuklarla Mec­ müştür. Yirmi beş sene her nevi zulme hedef
lis önünde söz söyliyenler, fikir hürriyetini boğ- olmuş, fakat şahsivetinden fedakarlık yapmamış
e: mak için ayni günlerde Topal Osman gibi olan hakiki muhaliflere bir nevi tuzak kurmak
� bir şakinin ellerine iğrenç silahlar vermekte ge­ istiyen, menfaatleri ve putları müşterek olan,
e· cikmemiş, vicdanları ürperten cinayetler işlen­ söz de muhaliflerle muvafıkların sistemli hare­
aı miştir. ketleri resmen ortaya çıkınadan evvel, Hüseyin
Ü· Kanunun hakim olmasını memleket için en Avni ile sık sık konuşurduk. O, yurdumuzun bu­
hayı rlı yol bilen Hüseyin Avni, rakiplerine hiç günkü siyasi sefaletini o günden görebilen insan­
it- bir z aman ayni silahla mukabele etmemiş, haya- dı. Her devre ayak uyduran ve siyaset piyasa­
'k· tını istihkar ederek, bin bir tehlikeye atarak sında ikbal demirbaşlığı yapan insanlarla ideal
oı· medeni sekilde mücadeleden ayrılmamıştır. Ke- arkadaşlığı yapmanın miimkün olmadığına. basit
limelerinde ruhunu ve imanını aksettiren bu bü­ de olsa, mazide işlediği günc•hlara ait görülecek
yük kalp adamı, kendi feWcetleri pahasına da (Sonu 15 inci sayıda)

'1
Karakter Kahran1anı

Hüseyin Avni l Merhum


Hakkında
Cahid OKURER �
� �
Karakter; insanın duygu, düşünce ve hare-
ketlerinde değişmez bir istikameti ifade eder. Bu � Mecmuamız, Hüseyin Avni Ulası
ehemmi�·ette olduğunu takdir ede re

k,
istikamet belli prensiplerin emrindedir. Bütün
� ,;:.ıdece kendisini takdir edebilen bazı
hayatı boyunca prensip sahibi kalmış, prensiple­
rinden ayrılmamış insan karakter sahibidir. Böy- � � �
hususlarda düşiinclüklerini öğrerunek ·
�iyetini etrafile tanıtan şayanı dikkat

r
le bir insan için prensipleri hayatının temelleri­
dir: Bunun için, aç kalır, hapse girer, ölüme � � �
şinas vatandaşlara teşekk ürlerim izi öne

mahkum olur; fokat bütün maddi yoksulluk ve ) Anketin soruları şımlardır:

sıkıntılar içinde de, gene prensiplerine bağlı ve


uygun yaşar. Yani prensip sahibi insan için
)
) � � 1 - Merhum Hüseyin Avni Ulaş h

-
)
� �
Il Değeri, karakteri, şahsiyeti 1ı
madd� gaye değildir. Hayatın mana ve değerini

11
manevi kıymetler örgüsü teşkil eder.
� � �
III - Kendisine ait zikre değer hatıra

- Birinci Meclisteki siyasi rolü ne·



ıu
IV
XX. asır içinde yaşıyoruz. İnsanda kendini


b
maddeye zepun kılınak ::ırzusu, imansızlık pren­ V - Neden y irmi beş seııedenberi ıiı

t
sipsjzlik yüzünden başı boş kalmıştır. Prensipsiz
insanın duygu, düşünce ve hareketlerinde ne bir­ � ( VI - Ölümünün memleket için kayıb

\t lik, ne de ahenk ve istikrar vardır. Bugün müş­ <�����.......,.._
fik, yarin insafsız �alimdir. Bugün bir yoksulun


o
Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahrinin cevabı:
di hali üzünti.i verir; yarın yüreğinden kan damlı­
yan .bir memleket çocuğunun k.:ırşısında hiç acı


r
Sorgularınıza cevablarımı sıralıyorum:
duymaz. Bugün dünkü düşüncelerini tamamile
·
reddeder;, yarın büsbütün başka fikirler ileri sü- 1 - Merhum Hüseyin Avniyi 1919 - 1924


e

rer. Bugün camiye gider; yarın meyhanenin mü­ arasına dü�Pn Üniversite talebeliğimde tanıdım.
k davimi olur. Bugün milletin kurtarıcısı görünür,


İlk tanışmam, o zamanın her genci gibi B. M. 1\1.
ıt yarın milleti yüreğinden vuran ihmal ve ihanet­
de müstebitliğe karşı haykırmasile başladı. Sonra
ll lere göz yumar. Düşünceleri duygularına zıddır;


1!)24 te bu gıyabi ve bir taraflı tanıma tam ta­
11 hareketleri düşüncelerine uymaz. Bugün bir ar­
nışn...ya inkılap ette. Onu o sene Cerrahpaşada
ır kadaşını ölümden kurtarır; yarın ölümden kur­
bir arkadaş evinde gördüm ve konuştum. İlk si-
tardığı arkadaşına köle muamelesi yapar. Sinsi­
yasi idealist şahsiyet olarak tanıdığım adam Hü·
dir; açık blpli görünür. Hodgamdır; feragatin
sevin Avni olmustur. Maamafih ondan sonra do
lafını eder. Rahatından başka bir şey düşünme­ ) kimseyi
u �
di i halde durmadan fedakarlıktan dem vurur.
.
)�.......����...ı
tanımadım. Tanınacak ve tanışacak kıın-

ıı ��...,.,,,
K• Evet yirminci asırda yaşıyoruz. XX. asrın duyuyordu. Bunun için gerçek milliyetçi idi.
sa çocuğu, hay�ta atıldığı zaman etrafını bu örnek­ Bu zihniyete aykırı hiç bir düşüncesi, sözü ve
b lerle çevrili bulur. Etrafı duygusu düşüncesine; hareketi olmadı. Milleti kendisinden yardım bek­
tı sözü hareketleıine uymayan insanlarla doludur. lediği her an onun yanma koştu. Daima milletle
Madde zebunluğunun bataklığına batmamak için beraber kaldı. İçinden dışındc.:n hiç bir iğfale ka·
rn;a kendi kendisinden başka yardım edecek pılmadı. Vekil yapmak istediler; milleti namına
Jr;nıse yok gibidir. Bu itibarla belli prensiplere hescıp sormak için meb'usluğu tercih etti.
bağlı kalarak sabit bir karakter sahibi olabilen; Hürriyetperverdi. Kendisi ve milleti ic;in
ancak kendini çeviren bütün aleme tek başına hürriyeti bir hayati zaruret olarak görüyordu.
meydan okuyacak kahraman insandır. Bunun için milletinin İstiklal Savaşında nasıl
Hüseyin Avni bizim milletimizin böy1e bir ön safta yer aldıysa, istiklalini kazanan milleti­
kar�kter kahramanıdır. Bütün hayatı boyunca nin hürriyetini tehdit eden her hareket kar�ısın­
tlııygulan düşi.\nce]€'rirıe, di.i�.ineel'!<\·i hnt?k"tl - th gürl.CU; Birinci M.cli�in demokra�i b.hr�ııı.<·
rinc uygun olınuştur. Millcıtini stviyor, ı:ı:lu·;ıhırıı nı oldu. M!!dis içinde de hürriyet b�yl'•ğını �lin-
�w H..useyın
. A vnıye � 1
Avni Ulaş
. �

( Ey Erzurum un kahraman evhidı... Sırıtkan )


(
Anket (
Soysuzlara baş eğmeyen, alçalmayan insan,
Arslan gibi sen şanlı hamiyyet tepesinde.
)
)
( Kükrerdi bütün milletin avazı sesinde... )
bir
( Namus-Ü hamiyyet sava�ında kılavuzdun... )
enıleke t mukadderatını ilgilendirecek (
arkadaşları olan veya
Cepler dolu, aç gözlere baktıkca Yavuzdun )
tiyle mücadele ( Çörçöp gibi kalmı�tı çapullar eteğinde.. )
aş ağıdaki sualleri göndermiş ve bu (
ara

gınıız cevaplar arasında, merhumun şah·


Hep zehrü elem vardı hamiyyet peteğinde )
( Haksızlığa bir sel gibi coştukça co�ardın )
ıaktadır. Bu cevapları gönderen kadir- ( Her yoksulun imdadına fakrınla koşardın )
( Her çillcye, her nekbete merdane dayandın )
( Türk milletinin kalbini ruhunla kazandın. )
( Sansarlar olunca koca bir çiftliğe haklın, )
( Günden güne artmıştı çalıp ç ırpma, mezalim )
( Tırmanmadın ikbale, ganimetleri ittin (
( Millet diye, millet diye, millet diye gittin... (
( Azminle sebatın yüce bir dağ gibi dimdik... (
( Tabutuna hürmetle, huzurunda eğildik.. (
) Menzilde kumandan değil, ön safta çavustun, (
) Öksüz bırakıp milleti Allaha kavuştun (
) Tarihi hamiyyette makamın sı:>.madani (
) (

Şükran ile millet amıcaktu· seni Ami...

se mi yok? Benim mi tanış muhitim dar? Bunun


idrakini okuyucuya bırakmak daha yektir.

...,,_., � ......����
HÜSEYİN SİYRET

��

çoktur. Lakin bunları zikre ne hacet ... Tanıyan­


2 - Hüseyin Avni, karakterler tarihinin
lar onu bu hatıralarla daha fazla tanıyacak de­
müstesna kaydettiği tiplerden biridir. Meclisteki
ğillerdir. Tanımıyanlara ise bu hatıraların nakli
diklik ve yiğitlik, İzmir muhakemesindeki pek-
bir şey ifade etmez.
lik ve cesurluk, daha sonraları her şeye rağmen 4 - Ona bir gazeteci DAı�TON diyor.
iltica bekliyen bir kuvvete arka çevirişi, sefalet Doğru bir hüküm. Lakin Dantonluk sonradan
ve sıkıntı içinde geçen bir hayat, uzun bir müd- bir akıbet de beklemeli. Bizim inkılabın Dantonu

det «yaverli" bir yaşayışa tahammül ve bilhassa da, Robespierre'i de kendimize göre. Birinci Mıl­

gülme ... İşte bunlar sağlam bir karakterin baş- let Meclisinin zabıtlarını yok�ıyacak her siyasi
psikoloji mensubu, Hüseyin Avninin siyasi hut­
lıca vasıflarıdır.
beleri üzerinde çok tevakkuf edecektir.
3 - Kendisine ait zikre değer hatıralarım
5 - Yirmi beş sene içinde Hüseyin Avni

....����:.':f:�,.,._�.,,,
... ,,..., �......-..��...._...�....,.._�,.,,,.,,...
den bırakmadı: Millette fikri inkılabı uyandıra- Ozaman öldürülmedi. Fakat bundan sonra
lım, aksi takdirde yarın gene müstebit bir sulta- hayatın maddi yoksulluklarına pervasız katlan-
nın esiri olursunuz diyordu. makla kendisini öldürmek istiyen bütün fenalık-
Varlığını millet hayatına vermişti. Hayatının !arı ölüme ınahkum etti. Asla eğilmeyen, asla
manasını millet hizmetinde bulmuştu. Bunun sarsılmayan kahraman karakterinin önlinde bü-
ıçin ferdi huzur ve rnhatını düşünmüyordu. Bu- tün kötülükler yerlere serildi. Hayatının sonuna
nun için İstiklal Savaşından sonra da cesur ve kr>dar prensiplerinden asla inhiraf etmıycn şah-
kahraman kalabildi. Bunun için bir İstiklal mah- siyetile, karakter kahramanlığı ile bizlere örnek
kemesinin kararını şu sözlerle karşıladı: Bugüne oldu.
kadar namusumdan emindim. Fakat şimdi şüp- Bunun için; e\·vela kendi kendısile sonra
he ediyorum. Çünkü hepsi de benden günahsız millet davası yolundaki mücadelede, yalnız ve
ve namuslu olan arkadaşlarımı astınız. Bende ne a,·are kalan neslimıze, Hüse:;in A\"11.nin karak-
gihi nrıııw�uzluh ı;:ördiinüz ki b ıı ı:;el'efli ö!Um- t"t h<ıhl'<'nı:anlığı. c>P u:ı: ıı· umı \'1' gi.\v n

deıı beni esirgediniz. kaynağıdır


Karakter Kahramanı
�� Merhum Hu Avni Ulaş �
-Hüseyin A vnige-


Hiisegin Avni (
(
Ey Erzuruınun kahraman evladı . . Sırıtkan )
Hakkında ım ız Anket (
Soysuzlara baş eğmeyen, alçalmayan insan, )
)


Arslan gibi sen şanlı hamiyyet tepesinde.
Cahid OKURER
( )

Kükrerdi bütün milletin avazı sesinde. . .
( Namus-Ü hamiyyet savaşında kılavuzdun...
)
Karakter; insanın duygu, düşünce ve hare­ Mecmuamız, Hüseyin Avni Ulaşın ıleket mukadderatını ilgilendirecek bir
(

)

��
Cepler dolu, ac gözlere baktıkca Yavuzdun
ketlerinde değişmez bir istikameti ifade eder. Bu ehemmiyette olcluğunu takdir ederek, tiyle mücadele arkadaşları olan veya
( )

��
Çörçöp gibi kalmıştı çapullar eteğinde..
emrindedir. Bütün s::;dcce kendisini takdir edebilen bazı
istikamet belli prensiplerin tara aşağıdaki sualleri göndermiş ve bu
ğuııız cevaplar arasında, merhumun şah­
( Hep zehrü elem vardı hamiyyet peteğinde )
hayatı boyunca prensip sahibi kalmış, prensiple­ hususlarda düşündüklerini öğrenmek
(

·

rinden ayrılmamış insan karakter sahibidir. Böy­ siyetini etrafile tanıtan şayam dikkat ıakta dır. Bu cevapları gönderen kadir-
(
Haksızlığa bir sel gibi coştukça coşardın
)
)


Her yoksulun imdadına fakrınla koşardın
le bir insan için prensipleri hayatının temelleTi­ şinas vatandaşlara teşekkürlerimizi öne
(
� )

ı
Her çilleye, her nekbete merdane dayandın
dir: Bunun için, aç kalır, hapse girer, ölüme
( )

T Anketin soruları şunlardır:


Türk milletinin kalbini ruhunla kazandın.
mahkum oluı·; fakat bütün maddi yoksulluk ve
sıkıntılar içinde de, gene prensiplerine bağlı ve 1 - Merhum Hüseyin Avni Ulaş
( Sansarlar olunca koca bit- çiftliğe hakim, )
prensip sahibi insan için
orsunuz?
( Günden güne artmıştı çalıp çırpma, mezalim )
uygun. yaşar. Yani
( (
� �
madd� gaye değildir. Hayatın mana ve değerini
il - Değeri, karakteri, şahsiyeti ha · üyorsunuz? Tırmarunadın ikbale, garumetleri ittin
( (

l
Millet diye, millet diye, millet diye gittin . . .
manevi kıymetler örgüsü teşkil eder. 111 - Kendisine ait zikre değer hatıra
(
� �
Azminle sebatm yiice bir dağ gibi dimdik . . . (
� � IV - Birinci Meclisteki siyasi rolü ne · ( (


Tabutuna hürmetle, huzurunda eğildik..
XX. a ır icinde yaşıy ruz. İnsanda kendini


-
madcleye zepun kılmak arzusu, imansızlık pren­ V - Neden yirmi beş seııedenberi siy ) Menzilde kumandan değil, ön safta çavuştun, (
gözükmemişti?
) (


Öksüz bırakıp milleti Allaha ka\'uştun
sips�zlik yüzünden başı boş kalmıştır. Prensipsiz
( VI - Öfümüniin memleket için kayıb ) (


Tarihi hamiyyette makamın samadani
insanın duygu, düşünce ve hareketlerinde ne bir­
< ���.......,.,,. ,._,.... � ) (

� �
Şükran ile millet anacaktır seni Avru . . .
lik ne de ahenk ve istikrar vardır. Bugün müş­
fik '. yarın insafsız zalimdir. Bugün bir yoksulun
Fmdıkoğlu Ziyaeddin Fahrinin cevabı: se mi yok? Benim mi tanış muhitim dar? Bunun
HÜSEYİN SİYRET
hali üzüntü verir; yarın yüreğinden kan damlı­ ...,,.., � ����� - ��
' idrakini okuyucuya bırakmak daha yektir.
yan bir meı;nleket çocuğunun karşısında hiç acı
) Sorgularınıza cevablarımı sıralıyorum: çoktur. Lakin bunları zikre ne hacet. . . Tanıyan­


duymaz. dünkü düşüncelerini tamamile
Bugün 2 - Hüseyin Avni, karakterler tarihinin
·
reddeder: , yarın büsbütün başka fikirler ileri sü­ ) 1 - Merhum Hüseyin Avniyi 1919 - 1924 müstesna kaydettiği tiplerden biridir. Meclisteki
lar onu bu hatıralarla daha fazla tanıyacak de­
ğillerdir. Tanımıyanlara ise bu hatıraların nakli
rer. Bugün camiye gider; yarın meyhanenin mü­ arasına dü şen Üniversite talebeliğimde tanıdım. diklik ve yiğitlik, İzmir muhakemesindeki pek-
bir şey ifade etmez.
davimi olur. Bugün milletin kurtarıcısı görünür, lik ve cesurluk, daha sonraları her şeye rağmen
İlk tanışını>.m, o zamanın her genci gibi B. M. M.
varın milleti yüreğinden vuran ihmal ve ihanet­ ) 4 - Ona bir gazeteci DANTON diyor.
) de müstebltliğe karşı haykırmasile başladı. Sonra
\1 iltica bekliyen bir kuvvete arka çevirişi, sefalet
\\ İ
ere göz yumar. Düşünceleri duygularına zıddır;
1924 te bu gıyabi ve bir taraflı tanıma tam ta-
Doğru bir hüküm. Lakin Dantonluk sonradan

hareketleri düşüncelerine uymaz. Bugün bir ar­ ) ve sıkıntı içinde geçen bir hayat, uzun bir müd- bir akıbet de beklemeli. Bizim inkılabın Dantonu

) nı�m.
D ya inkılap ette. Onu o sene Cerrah�aşada
det «yaverli n bir yaşayışa tahammül ve bilhassa da, Robespierr e'i de kendimize göre. Birinci Mil­
i.r kadaşını ölümden kurtarır; yarın ölümden kur­
bir arkadaş evinde gördüm ve konuştum. Ilk si-
tardığı arkadaşına köle muamelesi yapar. Sinsi­ ) gülme . . . İşte bunlar sağlam bir karakterin baş- let Meclisinin zabıtlarını yok!ıyacak her siyasi

dir; açık bipli görünür. Hodgamdır; feragatin


) yasi idealist şahsiyet olarak tanıdığım
.
adam Hü-
lıca vasıflarıdır.
psikoloji mensubu, Hüseyin Avninin siyasi hut­

lafını eder. Rahatından başka bir şey düşünme­


) <;eyin Avni olmuştur. Maamafıh ondan sonra da beleri üzerinde çok tevakkuf edecektir.

)�....
kimsey i tanımadım. Tanınacak ve tanışacak kiın- 3 -
Kendisine ait zikre değer hatıralarım 5 - Yirmi beş sene içinde Hüseyin Avni
digi halde durmadan fedakarlıktan dem vurur. .,..._,....,..,,� ������...,.,, �����:'lt.. � ._,...� ....,...,, ..�
. ....,.. ��.........�.... ... .,,..._ ��
E
vet yirminci asırda yaşıyoruz. XX. asrın duyuyordu. Bunun için gerçek milliyetçi idi. den bırakmadı: Millette fikri inkılabı uyandıra- Ozaman öldürülmedi. Fakat btından sonra
çocuğu, hay�ta atıldığı zaman etrafını bu örnek­ Bu zihniyete aykırı hiç bir düşüncesi, sözü ve lım , aksi takdirde yarın gene müstebit bir sulta- hayatın maddi yoksulluklarına pervasız katları-
lerle çevrili bulur. Etrafı duygusu düşüncesine; hareketi olmadı. Milleti kendisinden yardım bek­ nın esiri olursunuz diyordu. makla kendisini öldürmek istiyen bütün fenalık-
sözü hareketlerine uymayan insanlarla doludur. lediği her an onun yanına koştu. Daima milletle Varlığını millet hayatına vermişti. Hayatının lan ölüme mahkum etti. Asla eğilmeyen, asla
l\fadde zebunluğunun bataklığına batmamak için beraber kaldı. İçinden dışından hiç bir iğfale ka- manasını millet hizmetinde bulmuştu. Bunun sarsılmayan kahraman karakterinin önlinde bü-
oı1a kendi kendisinden başka yardım edecek pılmadı. Vekil yapmak istediler; milleti namın3 için ferdi huzur ve ro:ıhatını düşünmüyordu. Bu- tün kötülükler yerlere senidi Hayatının sonuna
kimse yok gibidir. Bu itibarla belli prensiplere hesap sormak için meb'usluğu tercih etti. nun için İstiklal Savaşından sonra da cesur ve kr!dar prensiplerinden asla inhiraf etmiycn şah-
bağlı kalaruk sabit bir karakter sahibi olabilen; Hürriyetperverdi. Kendisi ve milleti ıçın kahraman kalabildi. Bunun için bir İstiklal mah- siyetile, karakter kahramanlığı ile bizlere örnek
ancak kendini çeviren bütün aleme tek başına hürriyeti bir hayati zaruret olarak görüyordu. kemesinin kararını şu sözlerle karşıladı: Bugüne oldu.
meydan okuyacak kahraman insandır. Bunun için milletinin İstiklal Savaşında nasıl kadar namusumdan emindim. Fakat şimdi şüp- Bunun için; ev\•ela kendi kendisıle sonra
Uüseyin Avni bizim milletimizin böyle bir ön safta yer aldıysa, i5tiklalini kazanan milleti­ he ediyorum. Çünkü hepsi de benden günahsız millet davası yolundaki yalnız ve
müeJdelede,
karnkter kahramanıdır. Bütün hayatı boyunca nin hürriyetini tehdit eden her hareket kaqısın· ve namuslu olan arkadaşlarımı astınız. Bende ne avare kalan neslimıze, Hüseyin Avnının karak-
d uygı;ları diJşün eeleı-in@, dü�lneel�·i lıJrf!lr"tl - da gfü-1.di; Birinci M.cli�in demokra�i b.hr!'ına· eihi 11Ulll\1SSUZ1Uh görrlüni.iz ki btı !ierefli öJlim- t"r k;ıhı-rın:1 11[1 ı, 1\ ,uz ır Lİnıİt \C ÜV('I\
rine uygun olmuştur. Milletini sf!v iyor, ıztı rahını nı uldu. Medis içinde de hü rr iy e t bayrağım elin- den heni esirgediniz. kaynağıdır.
pek boş durmamıştır. Zaten politik mizaçta olan.­ rında medeni bir cesaretle nasıl ve ne derin has.
lar boş duramazlar da. Netekim terakkiperver sasiyetle mücadele ettiğine şahit oldum . Ateşin
tecrübesine girdiği gibi ilk fırsatta Milli Kalkın­ ve gür sesile tezini nasıl müdafaa ettiğini takip
ma tecrübesine de yabancı kalmadı. Ben onu her ettim. bu mücadelenin doğru ve yanlış , isabetli
görüşümde siyasi teşkilat kurma aşkile yanıp tu­ veya isabetsiz olduğunu düşünmeden memleket
tuşan bir alev halinde gördüm. Ekseriya yanın­ için çırpınan kalbinin hararet ve heyec anı ona

dan ayrılırken kendimi kuvvetli hissederdim, beni uzaktan bağlayan faktörlerden biri oldu. o
sonra geçen günler, onun aşıladığı politika ener­ metin, seciyeli, değerli, menfaat önünde eğilme.
jisini soğuturdu. O zaman bir daha onunla ko­ yen, şahsiyeti muhitinde hatta kendisini şahsan
nuşmak isterdim. Bu ihtirasta o, arkadaşı Süley­ tanımıyanları bile ilgilendiren, kendisin e celbe.
man Necati ile beraberdi, yalnız cinsleri biraz den güzide bir insandı. Birinci mecliste siya.li
başka. Bununla beraber 1919 - 1924 arasındaki rolü muhalif gurup tezini müdafaa etmekti . Mem
Hüseyin Avniyi bilhassa 1945 - 1948 arasındaki leket içinde realiteler önünde ancak eğilen, mem.
Hüseyin Avniden ayrı düşünmeli. leket istiklal ve varlığında, milletin refah ve sa.
l'
6 - Ölümü ile bir yiğit politikacı, idealist adeti davalarında ancak vicdanının icaplarına
bir siyasi hatip kaybettik. Eğer millet için mut­ katlanan mert bir insanın ölümü memleket için,
lak br fedakarlık, kelleyi koltuk altına alıp mü­ hele şu anda derin bir te'essür bırakacağında

cadele etmek haletiruhiyesile mücehhez bir genç­ şüphe yoktur. Onun hakkında zamanla hadisele­
1
lik terbiyesi için çalışırsak, ııUşakıı lıktan uzak rin teselsül ve akışlarıyla sarsılmay� kanaa.
o
bir udadaş>ı, bir ııefe» ruhu veren bir siyasi ter­ tim ve duygularım budur. Derin saygılarımın
biye cereyanı yaratırsak, Hüseyin Avninin bırak­ kabulünü reca ederim.
h
tığı boşluk belki dolabilir. Mim Kemal ÖKE

Adnan Adıvann cevabı: Merhumun, son senelerinde en yakın dost·


t
larından Asaf Muammer Beyden, bu şayanı dik·
\c 1 - Merhumu Birinci B. M. M. sinde ve
kat cevabı aldık.
n son Osmanlı Meclis-i Meb'usanında arkadaş ola­
(li rak tanıdım.
Kadirdan ıı Hareket» Mecmuasına:
r 2 - İlmi değeri hakkında bir şey söyle­
a mek ihtisasım dışındadır. Siyasi karakteri sağlam
e ve cesur idi. Muhalif meb'us olarak çok kuvvet­
İsteğinize cevap vermeği ııvicdan borcuı bil·
dim. İşte yazıyorum:
li idi. Tenkitleri cesurane ve hürriyet perverane
idi. ıı Hüseyin Avni Ulaş» hakkındaki bilgimi
3 - Birinci B. M. Meclisine riyaset ettiğim şöylece ikiye bölmek lazım:
sırada beni en çok yoran arkadaşlarımdan biri A - Erzurum, Sıvas harekatından, İstiklal
idi. Mahkemesinde sorguya çekildiği tarihe kadar,
4 - Siyasi rolü apaçık, fakat vatanperve­ gıyaben.
rane muhalefet idi. B - 1933 baharından, irtihali gününe kadar,
5 - İlk 15 senede siyasete girmesi fiilen şahsen ve yakinen.
mümkün değildi; son on sene de neden girmedi­ Birinci bölümü cevaptan müstağııi görüyo­
u ğini bilemem. rum. Sebebi: Cemiyetin akışına tabi olan mu·
K• 6 - Ölümile memleket medeni cesareti kadderatına kıymet, hüviyetine şeref verecek
s� olan namuslu, doğru sözlü bir vatandaş kaybet­ kadar şahsiyet ve şuuruna malik her vatandaş,
b miştir. o devreyi şüphesiz gereğince takip ve tetkik el·

miştir. Esasen bu vadide pek çok yazılar da ya·
J Mim Kemal Ökenin cevabı: zıldı. Kitap çıkaranlar oldu. Samed Ağaoğlunun
Merhum Hüseyin Avni Ulaş'ın hayat ve şah­ (Kuvvayi Milliye Ruhu) kitabı gibi.. Benim,
siyeti hakkında bildiklerimin yazılmasını isteyen umumi malfunata ilave edebileceğim bir fıkra
mektubunuzu aldım. Hüseyin Avni beyin hususi varsa o da geçmiş devrin en gözde, en sayılı şah·
hayatı hakkında sizin arzunuzu tatmin edebile­ siyetlerinden biri Vekili
olan esbak Bahriye
cek bilgim olmamakla beraber memleket namı­ merhum İhsan Yavuzun viddan ·nedametine da·
na ölümünden derin te'essür duyanlardan birisi­ yanan şu sözleridir:
yim. Kendisini İstiklal harbi esnasında muhalif
«- Bizim en büyük hatamız, Hüseyin Av·
gurup erkAnından biri olarak memleket davala- ninin kapatmağa çalışUğı kapıy1 açık tutmakta
10
).9ta1' edişimiz oldu. Bu yüzdendir ki, inkılabın ri çıkardılar, anahtarları aldılar, dolabları açtı­
ınev'ud meyvasını çürüttük! .. n [•] lar, çantaları, çekmeceleri ortaya yığdılar. Ne
var, ne yok didik didik ettiler. Tesbit eylediler.
.
• •

B - Hüseyin Avni nikbet aleminde, ben Beynimden vurulmuşa döndüm. Babamın cese­
uzlette bulunduğumuz ıçın ancak 933 se­ di soğumadan. Yapılan bu dürüşt müdahaleyi
nesin de komşuluk vesilesile tanışabildik. İlk hem ölüye, hem mateme hürmetsizlik saydım.
görüşte sevdim. Yüzü, temiz; sesi, sıcak; sohbeti, alnım gazabla çatıldı. Hüseyin Avni gene kolum­
hoş ve faydalı bir insandı. Takdirimce verdiğim dan tuttu. Tenhaya çekti. Bir elini omuzuma at­
ilk hüküm şu olmuştu: tı. Dalga dalga hüzünlenen bir sesle:
- T A M M A N A S İ L E İ N S A N­ u- Anlıyorum gücüne gitti bu işler. Neyle­
LA Ş M 1 Ş B İ R A D A M . yelim ki, hak yolu, hukuk yolu budur. Bu mü­
.
.. barek yolu, his gibi, hatır gibi, ıztırap gibi
Dostluğumuz hamle hamle gelişiyordu. Bir çerçöple kapatamayız. Muti olmalısın . e
gece sabaha karşı babam öldü. Hüseyin Avniye dedi. O gün, bütün gün Hüseyin Avni hak­
haber gönderdim. Gün ışırken geldi. Ağlaşan kında kafamda dolaşan ikinci hüküm de şu ol­
çoluk çocuk arasında beni fazlaca perişan gör­ muştu:
müş. Kolumdan tenhaya çekti: - O K G İ B i D O ('.< R U A D A M.
u- Ölüm, Allahm emri. Makul kula te­ D O S T A D A M .
.
vekkül yaraşır. Metanetini muhafaza etmezsen, . .
şu . biçare kadınlar, büsbütün perişan olurlar. Aradan gene yıllar geçti. Hüseyin Avninin
ötesini düşünme. Lanm geleni ben yapanın ... küçük kardeşi • İhsan•ı karaciğer yarasından
dedi; şükranla yüzüne baktım. Gözleri bu­ Cerrahpaşa hastanesinde öldü. Topkapı mezar­
ğulu, rengi uçulttu. Kendisine zahmet vermek is­ lığına götürdük. Hüseyin Avni, tabutun arkasın­
temediğimi; ancak ana ayrı küçük bir kardeşim da sanki, tunçtan dökülmüş bir tevekkül şekli
bulunduğu için takip edilecek kanuni yolu öğ­ mücessemi gibi yürüyordu. Nazarlarımdan asla
rerunek istediğimi söyledim. Kirpik uçlarına ka­ uzaklaştırmadığını için görebildim: Bir iki kere
dar his dolu gözlerle yüzüme baktı: gözlerini gizlice silmişti. Fakat ıztırabından silik
u- Bu işler külfet değil, vazifedir. Müsterilı bir renk olsun kimseye göstermedi. Cenazeyi gö­
ol. Ben şimdi gider, hepsini yoluna koyarım. Sen meceğimiz sıra yanına sokuldum. Sordum:
mümkünse şu biçare kadınları teskine çalış.n -Merhuma lahid yapılmamış. Tabutla gömül­
dedi. Gitti. Çok geçmeden tekrar geldi. sün değil mi?
u- Her şey yolunda. .. - Hayır, dedi; tabutu hastaneye bırakırız.
dedi, cenazenin bulunduğu odaya girdi. Üç fakir bir vatanınaş işine yarar. Salt kefenle
beş dini sözle akrabayı dışarı çıkardı. Kapıyı ka­ toprağa yatırsınlar!
padı. Sofada kah oturdu, kah dolaştı. Arasıra Ürperdiğimi hi::,setti. Her mevcesinde kastı
beni lafa tuttu; oyaladı. Nihayet hakimden mü­ irşat beliren bir sesle:
başire kadar bir heyetin geldiğini haber verdiler. - Mezar, çürüyecek bir faniye malikane
Onları karşıladı: olamaz. Bu topraklara bizden sonra kim bilir
u- Şimdiye kadar size ben vekalet ettim. kaç milyar insan gömülecek. l{endimize yer has­
Buradan bir adım ayrılmadım. Vefat, bir kaç ruıa ne hakkımız var?! Tabiat bizim gibi inhi­
saat evvel vuku buldu. Oı·tada emri siyaneti sarcı değildir!
makamınıza düşen bir sabi var. Ne yapmak la­ dedi. O gün Hüseyin Avninin ardında düşü­
zunsa, vicdan huzurile yapabilirsiniz.,. ne düşüne yürürken kabulde muztar kaldığım
dedi. Kapıyı açtı. Odaya girdiler. Eşyayi göz­ üçüncü hüküm de şu olmuştu:
den geçirdiler. Cenazenin üstünden beyaz örtüyü P E Y G A M B E R L E Ş M İ Ş
çektiler, sıyırdılar. Parmaklarındaki yüzükle- A D A M !
.
..
[*] Merhum İhsan Bey, bu kanaatini, men­ Aradan gene bir çok yıllar geçti. Günün bi­
kı1biyatı devrinde yazmağa çalıştığı ( Hatırat) da rinde " Şeker• denilen meş'um hastalık Hüseyin
izah ediyordu. Elbet o esrar dolu hatırat, bir gün Avninin gözlerine perde çekti. Şu mecellei esrar
neşredilecektir. Okuruz. Ve bu nedamete benzer olan dünyada her bucağa, hatta bir çöpe bakar­
sayısız nedametlere, istiğfarlara rastlarız, sanı­ ken civelek bir ı�ıkla pırılda�an gözlerine dur­
yorum. iUnluk: mana!ızlık çöktü. Hekimlere ii)!terdik.

11
ve u se ı i en asit ır ınsan ı

yııparız mükemmelen görür .. �emuh, civanımert bir adamdı. İlikleri ne ka.

O şom perde katılaşıncaya kadar sevdiği her <lar da cumhuriyetçi idi. Fakat 11 Cumhu r iyet

şeye, hatta bir tek oğluna, bulanık bir cam ardın­ mefhumunu 11Latinıı ler gibi değil, çöldeki hür

dan baktı. Kimseye gamını, ıztırabını sezdirmedi. ruhlu Müslüman 11 Arabıı lar gibi anlıyor d u. Ya.

Bilakis tanıdık her derdliye derman sundu. Onu ni, hakkı muhafaza için halkın eli kılıç kabza.
bu halile, tıpkı, kasdihayır ile şekillenmiş, suyu sında. . . Hakkı tevzi edecek başkanın da gönlü

gümrah, tunç tusı sağlam bir zincirle mus­ Tanrı eşiğinde.. .


Tıpkı Hazreti Muhammed:

luğuna bağlı, gelip giden her susuzu reyyan Hazreti Ömer gibi.. Gözü kendi nefsinden en

eden sebile benzetirdim. Çok kere de serzenişte ücradaki yetime kadar siyanen seyyal ve
bulunurdum. Gülerdi. 11Dur sana bir hikaye an­ reyyan olmıyan; halkın kılıcından, Tanrının
latr·yım! ıı der; bir fıkra anlatırdı, gülüşürdük. gazabından pervası bulunmıyan her re i s,
- ister

Iztırap onun için sanki, bir eğlence, bir şaka ve­ Padişah, ister Reisi Cumhur olsun - onun naza.
silesiydi. Mesela, milletin bağrına hançer gibi sap­ rında sadece bir " müsibet n idi.
lanmış yolsuz bir işin veya kanup.un, insani şere­ Her ne hal ise, bu kış ortasında hekimler.
fimizle çarpışan haksız taraflarını derin bir ruh uPerde kalınlaştıu dediler. Cerrahpaşada y attı.
infialile anlatıp dururken gülünç bir hikaye söy­ Bünyesini alev gibi saran şom 11 Şeker n le haylı
leyiverirdi. Satıhbin olanlar, bu hali hiffet uğraşıldı. Günün birinde ameliyat masasına ya.
mizacına atfederler. Halbuki, Hüseyin Avni, iğ­ tırdılar. Su damlasından gocunan nazlı göze
renç bulduğu bir vak'ayı tam mahiyetine layık çelik neşter sapladılar. Bebeğini oydular, çıkart.
bir hicvin potasında eritip, özünü göstermek; tılar. Hastayı yatağa yatırdılar. Bir iki saat bey.
ıı
yahut muhatabının daha iyi anlayıp tiksine bilece­ huş kaldı. Ben yanında idim. Derin derin solu­
ği şekle sokmak isterdi. Netekim " Kalkınma Par­ yor, hafif hafif terliyordu. Uyuyor muyduı
b
tisin teşebbüsünde de merhumu hiffetle itham baygın mıydı? Muztarip veya rahat mıydı?
edenler olmuş, açılış törenindeki nutkunu beğen­ Belli değil.. Yalnız ter daneleri, solgun yanakla­
e
miyenler veya umduklarından zayıf görenler bu­ rında belirip hacımlaşarak yekdiğerini takiben
.t
lunmuştu. Bu kof veya mağşuş münekkitler, an­ sıra sıra yuvarlanıyorlar, yastık yüzünü ıslatı.
\<
n
layamamışlardı ki, Hüseyin Avninin maksadı, ne yorlardı. Bir ara kolunu bir yana savurdu. Ku.
parti gibi çürük bir mesnede yaslanmak; ne şata­ !ağına iğildim. Hafifçe seslendim:
Cl.i
fatlı, mürai sözlerle halkı avlamak değildi! Yirmi - Ne var biradeı·? Bir sıkıntın mı va r ?
r
be;5 senedir korku içinde büzülüp sinen, hakkın­ Dudaklarımın bile tanımadığı o ürkek ses­
a
dan, huku kundan vazgeçmiş görünen maşeri var­ ten beni tanıdı:
e
lığı sarsalayıp dalgalandırmak; davanın vecibele­ - Senmisin? dedi. Söylediklerimi yazdııı

ı-ini umumi efkara saçıp dağıtmaktı! Bunda da mı? Unutmayın ki, ölsem bile ruhum davanın
k
hiç şüphe yok, muvaffak oldu. 11Kalkınm a n Parti­ peşindedir. Milli şıarı inciten sedler, mutlaka yı­
11
sinin - Hakikatin tam özünü belirtelim! - bil­ kılmalı. İnsan olan, ancak hürriyetile, şerefile
\\
hassa Hüseyin Avninin hamlesinden sonradır ki, yaşar!
n

ır memleket bir nezbe çalkandı. Particiler, Par­ Hayretler içinde kaldım. Gözbebeği oyul·
tiler meydana çıkabildiler!.. Gene o beğenilmeyen muş kaç yiğit bana gösterebilirsiniz ki:
nutkun ortaya savurduğu mevzulardır ki, bu­ - Anam, ah anam.. Yandım anam..
günkü piyasa politikacılarının çimlenebildikleri Diye avaz avaz haykırmasın, her şeyden ü

u yegane bir nifnet oldu! Mesela, Cumhur Reisinin tün can acısı duymasın da bir vakitler selamını

K• partiler haricinde şeksizce, ivazsızca bitaraf bile almaktan çekinmiş, gocunmuş olanları an·

sa
kalması.. Anayasanın tetkiki .. Devlet masrafları­ sın, sayıklasın. Millet kaygusu ona hayatından
b nın tenzili.. Matbuat, İntihabat ve Polis Kanun­ da mı yakındı? !
tı larının tebdili . . Söz ve vicdan hürriyetlerinin ka­ O gün verdiğim son hüküm d e şu oldu:
yıdsız, şartsız temini vesaire. vesaire.. gibi. Bunlar, - F E V K A L B E Ş E R B İ R
hep o nutkun belirttiği gayeler idi! .. İ N S A N . .
Hüseyin Avniyi seven veya sevmiyenler Allah gani gani rahmet eylesin. Makamı
kat'iyetle bilmelidirler ki, o, bir politika 11celeb n i ; arş berrin olsun.
yani naciz b i r hamiyyeti, aciz b i r himmeti muhte­ *
* *
şem bir ikbal veya muazzam bir maaş mukabi­ Affedersiniz, öbür suallere artık cevap ya·
linde trampa eden çok bilmiş bir madrabaz de­ zamıyacağım. İçimdeki yangın tekrar tutu�tu,
ğildi. Olanca varlığını millete, vatana sebil eden Yalnız şunu söylemek isterim ki, bu satırları

12
Hüseyin Avninin mizacını, seviyesı­ Lm H;:ıl Pd•:rrl iııı . l\IutJ,k.., ht:ı, ec. nl n·
kuy up dn
onu

\'ata n ve mill e t sevgisini, iım:ın kuvvetini nefis dıcıcdıın.


ı,
Dirinci Mtcli;teki ,ıu
eragat ini, içtihada sadakat kudretini tespit ede­ S. 4 - _ ·, i � r.c. ıd ı ?

ııiven \·C irtihalinin bu millet için u kay ıb" çizgi­ C. 4 -- B i r i ı ci Bliy ük M lk ı • 1 , . ıı d ·''r
ı;i çizemiyen biri zuhur edrse ya o, bir insan i·.ılunu tdhıs bene . ııliıın!:ü ı d . ı:ı ı t cl O rul

r•lu değı ldir mutlaka ! . . Ya ben. .�Uıı, :c ıcsbı• ulıkbılı n,ş ı1ls :, ' ı ıı.r•t 'ı< 1
'
Baki hürmetler ve ınerhurn hakkınd<ı gü . ­ 1 • ir. .: ii.ı:ı, ı vazıfe husu0ur.<l s,• r ı .. E nır.r 1 Lır

ı.rdiğ iniz kadirdaıılığa teşekkürler ederim. ı •. hher bir i\1n l lrvk• ı t •§1:.l c. r. iı :, ııı :� ı

Asaf MUAMMER ba, lıba�ıııa bır la rıh ıılınuştur.


Hl.i• ,yin Avni bilınünasd> /kdı ı ·ı . , •.

iliiseyin .'\vni Ulaşın tebelliir etmiş (ruhu ) Lr:k <.<<l·. ı a b ı r deH·ııı t.ırılıını y�zrr tı

tecessüm etmiş mcziyetleı:i Karabekir Paşa, Ş...rk cephe: k • ı ır nı


il_ · n , 'kcri ınu·:affakıye'lcril lı·�.-k � ı. l"i.inntt ve

S. 1 -- lVkrhum Hüseyin Avni Ulaş hak­ lıii:ınctlerinı celbdmış olrnakh t�rab z'hnı/etı
itıbarile tahakküme meyyal bulunduğ .md.ın or­
kında ne biliyo rsunu z ?
C. 1 - Hüseyin Avniyi son İstanbul Mec­ d u ınıntakası halkını, idari cepheye de ta .ülut.ı
(Felah Vatan) kıyam ettiğinden, iz'aç etmtğe başlamışt ı. Mus­
isinde tanımıştı m. Orada beraber
grup una devam ederdik. Hüseyin Avni hükfune­ tafa Kemal, Karabekir Paşaya mumaşat za­

murakabe vazifesile mükellef olduğunu ve bu ruretinde idi. Halkın daveti üzerme Hfüeyın
li
ı•azifenin sureti ifasını daha orada iken göster­ Avni, Erzurum meb'usu Celaleddin Arıf ile be­
eğe başlamıştı. Hatta bu sebeple bu zihniyetin raber Erzuruına gitmişlerdi Halk, C.elaleddin

· kişafına yardım ettiği için (murakabe olunma­ Arifi vilayete tayin ettirerek Karab 'ürin tazyı­

ak) hodbinliğin i göstermek istiyenler tarafın­ katını önlemek istiyordu. Mustafa Kemal.n mu­

ı-Oan bilahare Ankarada gfıya tezli! maksadile vafakat etmemesi üzerine, Hüscyın Avni ve Ce­

(Fellah Vatan) grupu diye yad olurunağa baş­ laleddin Arif Ankaraya dönmüşler ve vaziyeti

anmışt ı. İşte Hüseyin Avni bu suretle Ankara­ Niecliste açıklamağa başlamışlar. :Milli bir devre

da mimlen mişti . yaşıyoruz \'C yaşatıyoruz derken halkın böyle

Hatırımdad ır. İngilizler Meclisten i k i arka­ hoşnutsuzluğu celp edecek keyfi tahakküm­

daşımızı alıp götürmüşle rdi. O vakit, Hüseyin lere yer verilmemesini söylemeğe devam etmiş­

vni, İngilizler medeni m i llet olduklarını söylü­ lerdi. Bu münakaşalar arasında Mustafa Kemal,

rorlar. Milli gurur nedir iyi bilirler. Bu arka­ omdaki Müdafaai Hukuk Cemiyetinin kurulu­

daşlar Millet Meclisinden çıkarılıp götürülürle r­ şunda çektiği mi.işkülattan, ve Karabekırden

en hayırhahıyız dedikleri milletin izzeti­ gördüğü müzaharet ve hizmetlerden bahsederek

efsini ne derecede rencide ettiklerini düşünme- Karabekire karşı arzı muhabbet \'e hürmet ve­

eri lazımdı. Demişti. Hüseyin Avni ilk milli he­ cibesini unutarak bilakis şikayetlerde bulunul­

·ecanını bu suretle izhar etmişti. masını kadirnaşinaslıkla tarife kalkışması üzerine


S. 2 - Değeri, karakteri, şahsiyeti hakkın­ Hüseyin Avni kürsüye çıkarak,
a ne düşünüyorsunuz? Paşa Hazretleri, hizmetinizin büy üklüğünü
S. 2 - (Hüseyin Avni) nin değeri, Milli takdir ile iftihar ederim. Fakat siz de insaf ede­
ücadele senelerinde izhar ettiği ahlaki seciye- rek bu hususta emekleri geçenlerin hakların,
ile ölçülebilir. Bu ölçü ise her iz'anıı rirıyet buyurmahsınız. Siz Erauruma geldiğiniz
dir edebileceği derece ve mahiyetin üstünde­ zaman, l\lüdafaai Hukuk Cemiyeti kurulmuş ,.e

dir. O, birisine hitap ederken hoşa gidip gitmi­ \ azifeleri ifa edecek surette tenvire muvaffa­
·eceğini düşünmez. Bir sözü söylerken muhata- kıymet verilmelidir. demişti.
nın rütbe ve mr,nsabını gözünün önüne ge­ Tamamen tavazzu etmiş bir halde iken za.

tirmez. Kendısine çeki düzen verıneğe çalışanlara tıalilerini muhterem bir misafir olarak aramıza

acır ve tenkit ederdi. almış tık. Şiiphe yok Yiicudunuzla şereflendik,


S. 3 -- Kendisine ait zikre değer hatırala­ fikirlerinizden çok istifade ettik. l\laamafih ham­
ız var mıdır ? dolsun bu sebeple silik bir hale gelmiş olmadık.
C. 3 - Hüseyin Avni ile buluştuğum za­ Zatıalileri h iikı1metin bir memuru olarak
an muhaveremizi n esasını hep vatan ve mille­ Anadoluya ordu müfettişi sıfatile geldiğiniz za­

e ait meselelerin münakaşasile geçerdi, onu kız­ man memleketin Edirne, Kon) a. Diyarbakır. Er­
ırarak feveranlı sözler söylemesi için tahrik zurmn gibi yerlerinde bu mahiyette ;,\lüda­
erdi m. Hatta hakiki mevzu bulamazsam yok- faai Hukuk Cemiyetleri teşekkül ve halkı milli
vazifeleri ifa edecek surette tenvlre muvaffa­ ifa edebileceği bir devrin hulülünü beklemek İs­
kıyetle başlamış idiler. Milletin bu intibahına temiş olması. İnzivaya çekilmesine seb ep ol­
kıymet verilmelidir. demişti. ki muştur.
Her ferdin kalp ve dinıağında gayretle ve S. 6 - Ölümünün memleket için kayıp sa­
muhabbeti vataniye kaynaklarının alev saçmağa yılacak tarafı sizce nedir?
başladığı günleri aydınlattığı için bu izahat ile bu C. 6 - İkinci bir Hüseyin Avni gelinceye
noktalan örten dumanların silinmesini temin kadar geçecek zaman zarfında millete, vatana
edecek surette tarilıi tenvir etıniş olması yüzün­ hizmet edilebilecek fırsatın bulunamayacağıdır.
den, kıymetleri elbette çok büyüktür. Zaman Mehmet Nuri
geçtikçe bu kıymetlere daha fazla ehemmiyet ve­
rileceğine şüphe yoktur. Muhterem Profesör Kamıl Mirastan da şu
Hüseyin Avninin, Trabzon meb'usu Ali Şük­ cevabı aldık:
rünün ne suretle Topal Osman · Ağaya öldürtül­ Muhterem Beyefendi
düğünü izah eden nutku da hakikaten ahlaki ce­ Birinci Büyük Millet Meclisinde Erzurum
laletin en yüksek şeklini in'ikas ettirir. meb'usu olan rahmetli Hüseyin Avni Ulaş hak­
Bu nutuktan bahsederken ihtiva ettiği cüm­ kındaki hatıralarımı yazıp göndermekliğime dair
le ve tenkidatı söylemek ve açıklamak işte Hü­ mektubunuzu aldım. Merhumun vefatı günü
seyin Avninin cesareti medeniyesini ve hakikati hastalığım hasebile son hizmetinde bulunamadı­
,, izah edebilmekteki kudret ve seciyesini tebarüz ğıma ve bir kaç satır yazı ile teessürlerimi izhar
ettirir. Hakimiyeti Milliyenin henüz tesisine ça­ edemediğime acınmakta iken kıymetli mektubu­
lışıldığı günlerde bile Ali Şükrü gibilerin mes­ nuz bu arzumu telafiye güzel bir vesile olduğu
lek siyasisine tahammü l edilemediğini gösterir için teşekkür ederim.
ki sırf bu itibarla o gün için istikbal olan günle­ Merhum açık hitabeti, yüksek seciyesi itiba­
rin hulülünde dahi hatta cumhuriyetin ilanından rile Büyük Millet Meclisinin hiç şüphesiz en de­
sonra bile Hakimiyeti Milliye mefhumuna veri­ ğerli meb'uslarındandı. Temiz vicdanının, dürüst
len mahiyeti anlattığından bu devirlere ait ha­ duygularını terennüm eden bir milletvekili ol·
r disatı ve nazariyeleri münakaşa edeceklere cid­ duğu için Meclisin her iki grupunun da hünne­
den çok ehemmiyetli zeminler ve vesikalar ihzar tini kazanmıştı. Milli hatıralarla dolu olan Bil·
e etmiş olması itibarile kıymeti büyüktür. yük Meclisin zabıtlarında merhumun namını
Bu mevzua nihayet verirken açıklanması ebedileştiren bir çok menkıbeleri vardır.
vücup tahtında bulunan bir nokta daha vardır. Şair Akif merhum Mecliste Hasan Basri
11 Ali Şükrünün şahadetini istihbar eden Mecliste Çantay kadar pek çok sevdiğim bir arkadaşım da
u husule gelmiş galeyana karşı, sırf şahsı müte­ Hüseyin Avnidir, derdi. Bu iki dostunun mümey­
n casir gösterilerek tecziyesi lüzumundan bah­ yiz vasıflarını yadederek: Sarsılmaz doğrulukla­
solunup bu husustaki hakiki izlerin kaybe­ rını vehoş sohbet, açık yürekli bir seciyede ol­
dilmesine çalışılması düşünüldüğünde Topal duklarını söylerdi.
Osmanın derdesti için gönderilen askerle arasın­ Hüseyin Avni merhum Kandillide, ben de
da musademe yapılırken Topal Osmanın silahla­ Anadoluhisarında oturduğumuzdan vapurda bir­
u
rını Mustafa Kemalin ikametgfılıına çevirerek, leşerek tatlı sohbetler ederdik. Gene böyle bir
Kı itham edici bazı elfazı mütecavizane ile hakikati sohbet esnasında Mehmet Akiften bahsederek
58
ifşa edici sözler sarfetmiş olması, Hüseyin Avni­ Ankarada geçen bir hatırayı şöyle anlatmıştı:
b nin Millet kürsüsünde irat ettiği nutkun nereler­ İtilafçı bir zat nasılsa bir yolunu bulup Bü­
t•
den .mülhem olduğunu göstermekte olduğundan yük Millet Meclisine girmişti. Bir gün Mecliste
J ona tarihin verdiği ve vereceği kıymet pek yük­ hararetli bir eda ile söz söylerken Akif merhum
sek olacaktır. bana:
Bu izahat, Hüseyin Avninin Meclisteki ro­ - Bu adam itilafçı mı, yoksa hakikaten
lünün sırf milli ve kanuni bir devrin tesisine ça­ Kuvvayi Milliyeci mi? diye sordu.
lışmaktan ibaret olduğunu göstermektedir. Ben de şu hikayeyi anlattım:
S. 5 - Neden 25 senedenberi siyaset sah­ Acemin birisi horoz meraklısı imiş. Bir gün
nesinde gözükmemiştir? Tavukpazarına gitmiş. Bir gencin elinde güzel bir
C. 5 - Cumhuriyet mefhumuna verilecek horoz görmüş. Talip olup pazarlığını yapmış bi·
mana ve medlülün hakiki mahiyetile tebel­ tirmiş. Sonra gence:
lür etmiş addetmemesi ve vasfı hakikisile - Bu horoz sünni midir, yoksa şii mi? diye
taşıyacağı milletvekilliği vazif.elerini tamamile sormuş. Genç:

li
_ Bak bunu bilemem: Sabahları namaz 2 - Değeri ve onun yüksek karakten
düşmanlarınca da inkar edilememiştir. ve edi­
vakti öttüğüne bakılırsa sünnidir, pislik içinde
eşindiğin e bakılırsa şiidir! demiş. lemez.
Hüseyin Avni Beyin bu hikayesi üzerine 3 - Birinci devrede gösterdiği celadete
Ahlfin gülmekten kendini alamayıp dışarı çıktı­ herkes gibi İstiklal marşı şairi (Akif) de mef­
ğını, sonra Akifin o zatı her gördüğünde ken­ tundu. Bir gün bana kapalı bir zarf gösterdi.

disine dönerek: Acemin horozu! dediğini anlattı. içinde bir kıt'a vardı ve üzerinde de •Bu zarf
Avni Beyin irtihalinden sonra evladlan ve aile­
Mektubunuzda suallerin birisinde: (25 sene­
si tarafından açılacaktır• ibaresi yazılı idi.
denberi siyaset sahasında neden
gözükmedi? )
Konuştuk:
diye soruyorsunuz. B u mühim sualin cevabını
- Üstad, zarfın kapalı olması, hu kıt'adan
: Bundan
merhumun kendi lisanından vereceğim Avni Beyin haberdar edilmemesi neden?
sekiz on sene kadar önce Ankarada bulunduğum
- Sözlerini ilhamı rabbani ile söyleyen
ıırada Hüseyin Avni merhum da Nafıada bir işi biı zatın kendinden haberdar olarak beşeriyete
için gelmişti. Merhumun yeğeni ve oğlumun aziz dönmesine kıyamadım!
arkadaşı Hayreddin Topçu, Hüseyin Avni, ile
- Ne olur kıt'ayı hen okuyayım.
beni bir akşam yemeğine davet etti. Yemekten - Sizden canımı esirgemem. Fakat hu kıt'a-
sonra pek samimi ve tatlı sohbet esnasında mer­
yı size de gösteremiyeceğim!
hum, o gün Ali Çetinkaya ile N afıada görü�tüğü­
Aradan yıllar geçti, (Avniye sordum:
nü anlattı ve Çetinkayanm: Hüseyin Avni Bey
- Ne oldu o zarf?
seni meh'us yapalım! teklifine karşı: Teşekkür
Dedi ki:
ederim, ne vakit serbest bir intihap yapılırsa ben
- Kasamda saklıyordum. Bir baskın ve a­
0 zaman meb'us olmak isterim; şimdi müsaade
rama esnasında aldılar, bir daha da vermediler!!
ediniz! dediğini hikaye etti.
4 - Birinci devrede Avni bir numaralı ha­
Ölümünün memleket için kayıp sayılacak tip ve vatanperver olarak tanınmıştı. O, kürsüye
başlıca iki ciheti vardır: 1) Fitreten demokrat çıkıp söylemeye başladığı zaman, velevkı mü­
ruhlu olması, 2) Herkese karşı hayrihavah temadiyen söğsün, kimse sesını ç ıkarmazdı. O
bulunmasıdır ki bunu da bir vak'a ile izah ede­ koca Meclis, onun gök gürültüsünü andıran se­
ceğim: si ve celadeti karşısında ancak hürmetle su-.
Merhum, muhalif bir vaziyette Meclisten sardı!
ayrıldıktan sonra onun yüksek şahsiyetinden 5 - Onu zamanın nankörlüğüne sormalı.
endişe edilerek Kandillideki evinin kapısına si­ 6 - Avni gibi müstesna ve ender fıtratla­
vil bir memur dikilmişti. Yaz mevsimi geçip kı­ rın kaybı memleket için çok elim bir talihsizlik­
ın soğuklar başlayınca bir gece el, ayak çekilip tir. Ne diyelim:
okaklar tenhalaştığı sırada merhum kapının • Felekte baht utansın hi nasih erbabı
önüne çıkarak sivil memura: himmetten•
- Yavrum! bu soğukta uzun gecelerde has­ Basri ÇANTAY
talanacaksın gel, şu odaya gir! diye kendisini
kapının ittisalinde bir odaya koymuş, mangal, Siyasal Bilgiler Okulu Profesörlerinden
çay takımı, bir miktar yiyecek vermiş. Adamca­ Kemal Fikret Arıktan şu mektubu aldık:
z dua edeı;ek rahat gecelemiş ve sabahın er-
en vaktinde çıkıp vazifsine başlamış. Hüseyin Merhum Hüseyin Avni bir büyük insan, bir
Avni merhumun bu şerefli misafirperverliği kış büyük kalbdi ki - benim gibi - kendisini bir
boyunca bu suretle devam etmiştir. defacık olsun görenleri bile fethetmiş, daha iyisi,
Merhumun yüksek hayatı namına verdiği­ yükseltmişti. Ümit ve örneğin ta kendisi idi. Za­
iz bu örnekler onun hür ve mütefekkir insan­ mana bile dayanılabileceğini kahramanca istiğ­
hk menkıbelerinden bir katradır. Cenabı hak nasile is bat etmişti. Yanında kaldığım kısa
abrini nur, makamını cennet eylesin! müddet içinde karşısında bulunduğum bir yanar
Profesör. Kamil Miras dağın ateşini, deruni kudretini ta içimde hisse­
diyordum. Sözleri bizim sözlerimize, yüzü etra­
1 - ( Hüseyin Avni Ulaş) , eşsiz bir iman fımızı saran insanların iğrenç birer maskeye ben­
kayn ağı idi. Vatanı ve milleti için daima çırpı­ zeyen yüzlerine benzemiyordu. Doğu Anadolu­
olgun, pervasız, çok samimi, inanmış ve nun yalçın sükfuıeti, tarif edilmez bir sevirnliliğı
andıncı bir adamdı. vardı. Onu görüp de eazibesine, ruhunun temiz-

15
iigme, parılda� an gülüşüne dayanabilecek bir E_;ZwWı 1 BELEDİYESİNİN
kalp tasavvur edemiyorum. Dİ:ü:'i:A'i' NAZARIN.1
Kendisine doyamadım, bekleyi;:>imiz sona er­ II-i�eyin Avni ile Erzurum kahraım :n bi.. y.

mek üznrc iken uçtu, gitti. Bu kad...r gen ç . b:ı d bybetti; Türklük h..i.Tiyetine l ir ku :,
nı 'l

l:<ıdar ümit dolu bir varlığın ölümüne inanın:>k \·eıdi . Erzuı· u ı .ı kongresini başaranhrın bas
lıiJ e mümkün olamıyoc. T..;nrının rahmetiıı2 m- ­ n ' İP • i ıvbclistcki hlin-ıyet ruhu:ıun n t1 ' f
bu ins�n k ndıne z:ıfer alkısbn '
uan daha layık kim vardır. r. 1 n ..ı • lL

Prof. I\:cınal Fikret ARIK l:C'/kC'i diktireı·tl• t.. : mc:di. Bütün i.imrÜLC ı

iddia \'e m�nf atleri n:ımerde teslim ecleıı ll<i


. :: ' n /cL·ü. •, ic<lanıxı: ·Lir 6Un bile en lwd.•ı ·

ERZURUMLULARDAN
d ,·ı�l.ı.•·a ies li • .1 ,
et:nedi. yi:lp · ;,•alnı 7. k o u du v ,

GELEN TELGRAF ıvı.Ele hepimizi. pek c;ok d"�thrı da d lıil ,.ı r

lrrkesi ı:;a�ırttı.
Hüseyin Avd U l a şın ölümü dolayısile Erzu­ Erz�ırum hcın:ıerili6ini her zama,ı nıillı ın.ı·

rum B elediyesinden İstanbuldaki ailesine gaze­ kaddesat arasında say<:,n Erzuruınun bu bu} uk
teler vasıtasile şu telgraf gönderilmiştir: evladını, temenni ediyoruz ki Erzurumlular g�­
«Yurd içinde samimi düşüncelere müs tenit lecek nesillere unuttunnasınlar. Taki çocukları­
değişmiyen k arakter Ye imanile, inkılabımızın mız büyük hemşerilerinin manevi huzurund1,
.ı tekamülü uğrunda her türlü gayret ve mücade­ namus, hamiyet ve fazilet dersini Allahtan bi"
11 leden geri durmayan ve Milli Mücadele boyunca ilham okrak vicdanlarında duysunlar. Biz bilı­
u yaptığı hizmetleri, bıraktığı temiz hatıralarile yoruz k i Erzurumun ve bütün Anadolunuıı <:' .
milletin kalbin?e yer alan değerli hemşerimiz cukları yakın bir istikbalde, maneviyetlerıne ha­
Hüseyin Avni Ulaşın ölüm haberinin çevremizde kim olacak büyük ruhlar ve o ruhları ak. tfüen
uyandırdığı derin teessürü, şehrimiz namına ai­ temiz çehreler aradıkları zaman ta yanlarında
lesi efradına arzetmeği bir vecibe sayar, bu hu­ Hüseyin Av ninin yüzünü ir<ıdelerinde onun ru­

susta gazetenizin tavassutunu rica ederim.» hunu bulacaklardır. Ruhu her zaman bize hi\hm
Erzurum Belediye Başkanı olacak olan Hüseyin Av ninirı hatıralarımızı can­

Kazını Y urdalan landıracak ve yeni nesillerde de yaşatmaya \'C·


r
sile olacak bir büstünün Erzuruında münasip bir
Bu telgrafa, merhumun İstanbulda bulunan ye:re, faraza 1919 da meb'us seçildiği zaman hal­
e ailesi namına aşağıdaki cevap gönderilmiştir: ka ilk hit<ıbesini verdiği Vilayet konağının k r­

şısmdaki Belediye bahçesine dikilmesi iç i ıı Er·


k zurum Belediyesinin hemen teşebbüse geçmc,inı
Erzurum Belediye Başkanlığına
temenni ve ümid ediyoruz. Ayni zamanda Erzu­
rumda mühim bir caddeyi onun ismile adbnclı, ·
Erzurumun vaktile başladığı hürriyet ve
n mak da pek yerinde bir teşebbüs olur. Büyük
istiklal davasını şerefle neticelendirenlerden
ır
milletler, büyüklerini kırbaçlarile değil, kalble­
Hüseyin Avni Ulaşı da toprağa verdik. Bu mü­
rile tanıyanlardır. Erzurumluların kad irşinaslık·
nasebetle Erzurumluların samimi hassasiyetine ve
!arına güveniyoruz. MEC!\f'JA.
Erzurum Belediye Reisinin taziyetlerine şükran

ve minnetle teşekkürü borç biliyorum. Merhu­
u H A R E I\: E T
-

mun bütün hayatınca merbut kaldığı ve iftihar
K• Aylık Fikir Ahlak - San'at Dergisi
ettiği Erzurum hemşeriliğinin, ölümünden sonra
sa Sahibi, yazı işlerini fiilen idare eden:


artık onu yabancı tezvirlerinden koruyacak bir
b NURETTİN TOPÇU
tı kale olacağını, vaktile olduğu gibi, idare makam­
İdare Müdürü: Lı'.ltfü BORNOVALI


j larının her hangi arzusuna Hüseyin Avninin ha­
İdare Evi: Ankara caddesi No. 5211
tırasından bir zerre feda edilmiyeceğini, matem­
Yıllık abone: 300, Altı aylık: 150 Krş.


zede hemşerilerinin belki göz yaşlarına katıla­
Abone için müracaat adresi:
cak bir acı halinde tevdi etmekten kendimi ala­
Lf.ıtfü Bornovalı


mıyorum. Bütün Erzurumlulara başsağlığı dile­
Sakaçeşme sokak No. 23. Çiçekpazarı
rim. Aciz ifade ve minnetlerimin bütün hemşeri­
İSTANBUL

�( �
lerime duyurulmasını rica ederim.
O
Hallin Ulaş
YENİÇAG MATBAASI
- İstanbul )
Yerebatan, No. 35
FİATI: KURUŞ.
25
<���....,._..,,,,� ���>

You might also like