Professional Documents
Culture Documents
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
Perihan Hazel ER
Danışman
Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ
Konya, 2012
iii
ÖNSÖZ
Tez jürimde yer alarak değerli fikirleriyle katkı sağlayan Sayın Yrd. Doç. Dr.
Mehmet MUCUK’a ve Sayın Yrd. Doç. Dr. M.Atilla ARICIOĞLU’na;
Perihan Hazel ER
Konya,2012
iv
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Numarası: 104226002001
Ana Bilim /
İktisat Ana Bilim Dalı
Bilim Dalı
Öğrencinin
ÖZET
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Numarası: 104226002001
Öğrencinin
Ana Bilim /
İktisat Ana Bilim Dalı
Bilim Dalı
Programı Tezli Yüksek Lisans
SUMMARY
Entrepreneurship is one of the most important factors that play a role in
economic development in today's globalized world. Entrepreneurship is an engine of
economic growth and development and a source of innovation and creativity.
Economically, the growing importance of entrepreneurship raises some questions
about what is the entrepreneur’s qualifications and it’s role in the economic theory.
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİK SAYFASI............................................................................................i
ÖNSÖZ .................................................................................................................. iii
ÖZET ..................................................................................................................... iv
ŞEKİLLER LİSTESİ:.................................................................................................... x
GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM...................................................................................................... 3
GİRİŞİMCİLİK .......................................................................................................... 3
1.1. GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİ .................................................................................. 3
1.1.1. Kavramsal Çerçeve ................................................................................................ 3
1.1.2.Girişimcinin Özellikleri .......................................................................................... 4
1.1.3.Girişimci ve Benzer Kavramlar .............................................................................. 5
1.2.GİRİŞİMCİLİK KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİMİ............................................ 6
1.2.1.Fizyokrat Düşünce ve Girişimcilik ......................................................................... 9
1.2.1.1.Richard Cantillon (1680-1734) ........................................................................ 9
1.2.1.2.François Quesnay (1694-1774) ...................................................................... 11
1.2.1.3.Robert Jacques Turgot (1727-1781)............................................................... 12
1.2.1.4.Nicolas Baudeau (1730-1792)........................................................................ 12
1.2.2.Klasik Düşüncede Girişimcilik ............................................................................. 13
1.2.2.1.Adam Smith(1723-1790) ............................................................................... 15
1.2.2.2.David Ricardo (1722-1823) ........................................................................... 16
1.2.2.3.John Baptiste Say(1767-1832) ....................................................................... 16
1.2.2.4.Jeremy Bentham (1748-1832)........................................................................ 18
1.2.2.5.John Stuart Mill (1806-1873)......................................................................... 19
1.2.3.Neoklasik Düşüncede Girişimcilik ....................................................................... 20
1.2.3.1.Alfred Marshall (1842-1924) ......................................................................... 20
1.2.3.2. Von Thünen (1783-1850).............................................................................. 21
1.2.3.3. Leon Walras (1834-1910) ............................................................................. 22
1.2.4.Avusturya İktisat Okulunda Girişimcilik .............................................................. 23
1.2.4.1.Carl Menger (1840-1921) .............................................................................. 24
1.2.4.2.Friedrich Wieser(1851-1926)......................................................................... 25
vii
TABLOLAR LİSTESİ:
Tablo-2.1.:Yenilik Örnekleri..................................................................................................35
ŞEKİLLER LİSTESİ:
Şekil-1.1.: Çağdaş Girişimciliğin Gelişim Süreci....................................................................7
1
GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
GİRİŞİMCİLİK
Akademik çevrede ise girişimcilik kavramı ile ilgili farklı tanımlamalar söz
konusudur. Gartner ve Carter’e (2003) göre girişimcilik; organizasyonel bir konu ve
daha çok organizasyon süreci iken, Hisrich ve Peters’e (2001) göre girişimcilik,
4
yeterli emek ve zaman ayırarak, mali, fiziksel ve sosyal riskleri göze alarak, parasal
ödüller elde ederek yeni bir değer yaratma sürecidir. Bridge vd. (1998) girişimciliği,
yeni bir işe başlamak, iş sahibi olmak ve işi büyütme olarak tanımlar. Shane ve
Jonathan (2003) girişimciliği, gelecekteki mal ve hizmetlerin keşfi, gelişimi ve
işletilmesi; Sahlman ve Stevenson (1991) mevcut kaynaklara bakılmaksızın
fırsatların peşinde olmak; Muzyka ve vd. ise birey ve toplum için değer yaratan,
ekonomik fırsatlara cevap verebilen, getirdiği yeniliklerle ekonomik sistemde
değişikliklere yol açan bir süreç olarak tanımlamaktadır (Akt: Onay ve Çavuşoğlu,
2010: 48).
1.1.2.Girişimcinin Özellikleri
• Hızlı düşünme
• Sorunları çözebilme
Yönetici, kârı ve riski başkalarına ait olmak üzere mal ve hizmet üretmek için
üretim araçlarını tedarik eden, işletmeyi girişimci adına çalıştıran kişidir. Yönetici ile
girişimci arasındaki fark ise çalışmalar sonucu ortaya çıkan riske yöneticinin
katlanmamasıdır (Yıldız, 2007: 5). Bir diğer fark ise, girişimcinin olası fırsatları
görebilme yeteneğidir.
6
18. yüzyılda sanayi devrimi iki temel unsurla hız kazanmıştır. Bunlardan biri
bilimsel bilgi, diğeri ise coğrafi keşifler ve ticaret sonucunda oluşan sermayedir.
Sanayi devriminin başlamasıyla da çağdaş girişimcilik ortaya çıkmıştır (Ercan ve
Gökdeniz, 2009: 62).
Kaynak: Salih Ercan, İsmail Gökdeniz, Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından
Kazakistan,2009,s.62
8
17. yüz yıl Girişimci, hükümetle yapılan sabit fiyatlı sözleşmelerin, kâr ya
da zarar riskini üstlenen kişidir.
1983 Gifford Pinchot İç girişimci, faaliyette olan bir örgüt içerisindeki çalışan
girişimcidir.
1985 Robert Hisrich Girişimci zaman ve gayret sarf ederek farklı değerler üreten,
çeşitli riskleri üstlenen ve sonunda maddi ya da manevi karşılık
alan kişidir.
Kaynak: Salih Ercan, İsmail Gökdeniz, Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından
Kazakistan,2009,s.66
oynar. Ancak Quesnay, Cantillon gibi girişimci teorisine çok büyük katkılarda
bulunmamıştır (Menuda ve Kean, 2002: 6).
Turgot’a göre, sermaye sahipliği girişimci olmanın özelliğidir ancak iki işlev
yine de farklıdır. Kimse girişimci olmaksızın kapitalist olabilir, ama kapitalist
olmaksızın girişimci olamaz (Hebert ve Link, 2006: 26-27). Diğer bir deyişle
Turgot’a göre ancak sermayeye sahip kapitalistler girişimci olabilir.
Cantillona’a göre girişimci basitçe belirsiz şartlar altında risk alan kişi iken
Turgot için girişimcinin aldığı riskler kendi sermaye stokunu doğurmaktadır. Bu
görüş, kurumsal olarak sermayenin nadir olduğu ve finansal piyasaların tam
işlemediği dönemde mantıklıdır (Formaini, 2001: 4).
1.2.2.1.Adam Smith(1723-1790)
• İleriyi görüp önceden tahmin edip planlar yapma yeteneğine sahip olduğu için
ileri görüşlü,
Cantillon’dan sonra girişimcilik kavramını geniş çapta ele alan bir diğer
iktisatçı John Baptiste Say’dir. Say’in çalışmasında girişimcilik büyük ölçüde, üretim
faktörlerini bir araya getirmekten sorumlu olan özel bir türün rolüne, yani onun
yönetimsel fonksiyonuna indirgenmiştir (Peneder, 2009: 80).
İlk adım bilimsel adımdır. Herhangi bir ürün üretilmeden önce, örneğin
bisiklet, onun doğası ve amacı hakkındaki kesin bilgi anlaşılmalıdır. Örneğin,
tekerleğin süreklilik kapasitesi olmalı, dairesel hareketler ve zincir ve dişliler üzerine
uygulanan güç tekerleği ileriye doğru itebilmeli, bunlar bilinmek zorundadır. İkinci
adım, girişimcilik, yararlı bir amaç için bu bilginin uygulanmasıdır (bisiklet için
örneğin mekanizmanın geliştirilmesi). Son adım ise üretken olan, el işçiliği ile
öğenin üretilmesidir (Hebert ve Link, 2006: 29).
18
• Zeka
• Kültürel bilgi
Buna karşılık başarılı bir girişimci bazı becerilere sahip olmalıdır. Bunların
başında, aynı anda çoğu şeyi kurgulayabilmek, istenildiğinde her şeyi hazır etmiş
olmak, dakik hareket etmek, bir şeyler yanlış olduğu zaman hemen değiştirebilmek
gibi genel beceriler ve özellikle iş dünyasında bir işte büyük başarı elde edebilmek
için zeka gelmektedir. İkincisi, başarılı bir girişimci ticaret bilgisi, ileriyi görebilme
gücü, fırsatları yakalayabilme ve riski üstlenebilme gibi özel yeteneklere de sahip
olmalıdır. Girişimcilerin arzı gerekli olan bu yeteneklerden dolayı sınırlıdır. Bu
yüzden denge, arz ve talep güçleri tarafından belirlendiği için girişimcinin arz fiyatı
yüksek olur. Diğer mesleklere göre daha fazla kazanç elde ederler (Praag, 1999: 318-
319).
İktisat tarihine katkı yaptığı kuruluş yeri teorisi ile bilinen Von Thünen The
Isolated State adlı kitabında girişimcinin kazancı ile kapitalistin kazancını ayırarak
kârın açıklamasını yapmıştır. Thünen’in girişimcilik kazançları, elde edilen kârdan,
Thünen, girişimciyi hem risk alıcı hem de yenilikçi olarak ele almıştır
(Sciascia ve De Vita, 2004: 5). Girişimcilik faaliyetinin tamamlayıcı bir
karakteristiği olarak, belirsizliği ve risk taşıma fonksiyonunu vurgulamıştır (Peneder,
2009: 81).
Thünen’e göre bir işle ilgili her riski üstlenen bir sigorta şirketi olmadığı için
riskin bir parçası daima girişimci tarafından üstlenilir. Thünen, girişimci ile yönetici
kavramlarını girişimcinin risk alması üzerinde durarak birbirinden ayırmıştır.
Girişimci, girdiği iş yüzünden merak ve huzursuzluk içinde bir iş felaketinden nasıl
kaçınabileceğini düşünerek günlerce uykusuz kalabilir buna karşılık yönetici, eğer
gün içinde çok çalışmış ve yorulmuşsa, görevini yerine getirdiği için huzur içinde
uyur. Thünen’e göre girişimci uykusuz geçirdiği gecelerde firma başarısızlığından
kaçınabilmek için planlar yapar ve çözümler bulur. Bu nedenle Thünen’e göre,
aslında iş dünyasındaki sıkıntılar girişimci yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur.
Thünen’in girişimci teorisinin gelişmesinde önemli bir adımı da, risk alma, yenilikçi
olma ve belirsizliğe katlanma gibi özellikleri girişimci teorisinde birleştirmesidir.
Thünen’e göre girişimcinin geliri riskin getirisi ve yaratıcılığın getirisinden
oluşmaktadır. Bu ikisinin toplamı ise toplam kârı vermektedir (Hebert ve Link, 2006:
592-593).Daha açık bir ifade ile; Thünen, girişimcilikle ilgili kârları, kâr
ödemelerinden sonraki artık gelir, işletme zararlarına karşı sigorta ve yönetim
ücretleri, yani sigorta edilemeyen, risk çaba ve yaratıcılığa yönelik bir getiri olarak
karakterize etmiştir (Peneder, 2009: 81).
faktörü olarak ele almaktadır. Girişimcinin rolü, arazi kiralayan toprak sahibinden,
kişisel yetenekleri ile çalışan işçiden ve sermayeyi borç veren kapitalistten farklıdır
(Hebert ve Link, 2006: 65).
Walras girişimcilik teorisine çok sayıda katkı yapmıştır. İlk olarak, kârı fiyat
ve ortalama maliyet arasındaki fark olarak tanımlayarak gerçek kârın sadece
ekonomik geçiş aşamasında ortaya çıktığını açıklamıştır. İkinci olarak, dinamik
teorisini geliştirmiş ve bunun sayesinde gerçek kâr ve zararlar girişimciler tarafından
oyuna dahil edilen rekabet güçlerince azaltılmıştır. Üçüncü olarak, kârı elde etme
belirsizliği ve kaybı üstlenme riskinden bahsetmiştir. Dördüncü olarak, rutin yönetim
fonksiyonları ile girişimcilik faaliyeti arasında ayrıma gitmiştir. Son olarak da,
Walras piyasa faaliyetinde kâr peşinde koşanlar ile sermaye malı hizmeti
sağlayıcıları arasında kesin bir ayrım yaparak girişimci tanımını kesinleştirmiştir.
(Walker,1986: 19). Bununla birlikte Walras gerçek dünyadaki girişimcilerin rolü
hakkındaki görüşlerini geliştirmesine rağmen onu kurumsal yaklaşımdaki genel
denge analizine ise dahil etmemiştir (Formaini, 2001: 6).
19. yüzyıl sonunda girişimcilik ile ilgili araştırmalarda önemli gelişmeler Carl
Menger, Ludwig von Mises, Friedrich Wieser, Friedrich August von Hayek, Israel
Kirzner gibi iktisatçılar tarafından gerçekleştirildi. Avusturya okulu girişimcilikle
ilgili neoklasik marjinalizmin bir varyasyonunu sergiler. Bu görünüm Avusturya
okulun metodolojik yöneliminden yani bireycilik, öznelcilik ve ekonomik gelişmede
tarihsel zamanın öneminden gelir (Ebner, 2005: 259).
24
Menger, girişimcilik faaliyetini dört boyutta ele alır (Ebner, 2005: 259):
1.2.4.2.Friedrich Wieser(1851-1926)
arzı arttırmaya teşvik eden fiyatlardaki değişimin girişimcilikle ilgili keşfidir. Fiyat
sinyallerine girişimcilikle ilgili aynı cevap verirlik, kaynakların rekabet eden
kullanımlar arasındaki tahsisinde sürekli bir ayarlamaya neden olur. Böylece Hayek,
birçok bağımsız ve büyük ölçüde dağılmış olan piyasa katılımcısının planlarını
dengeleyici bir ayarlamaları için öncülük eden girişimcilikle ilgili keşif süreci olarak
rekabetle ilgili anlayışı belirlemiştir (Peneder, 2009: 82-83).
Kirzner piyasayı bir süreç olarak kabul ederken, geleneksel teori tam
rekabetçi piyasa modelini benimsemiştir. Bu modele göre;
sonucunda pek çok kişi entellektüel gelişimini tamamlamak ve üst düzeyde eğitim
almak için Almanya’ya gönderilmiştir. Ancak 19. yy. sona ererken Amerikan
iktisatçıları Avrupa’nın etkisinden kurtulmaya başlamış ve daha bağımsız hale
gelmişlerdir (Hebert ve Link, 2006: 75).
dışında oldukları için kararlar, neoklasik iktisadın öngördüğü gibi rasyonel biçimde
alınamayacaktır (Tuncel, 2009: 11).
31
İKİNCİ BÖLÜM
YENİLİKÇİLİK
2.1.YENİLİKÇİLİK
2.1.1.Kavramsal Çerçeve
Yenilik hem teknolojide yeni gelişmeler hem de işleri daha iyi yapan yeni
metodlar ya da yollar sağlamaktır ve ürün değişimleriyle, süreç değişimleriyle, yeni
pazarlama ve yeni dağıtım şekilleriyle açıklanabilir (Porter, 1995: 45). Yenilikle
ilgili bir çok tanımlama yapılmaktadır.
Karagöz ve Albeni’ye (2003) göre yenilik, piyasaya yeni giriş yapan ürün ve
süreçlerdir ve yenilikler teknolojik değişim sonucu ortaya çıkmaktadırlar. Fisher
(2000) yeniliği, yeni düşünme biçimleri, şeyleri yapmanın yeni yollarını üretme,
üretileni deneme ve insanla ilgili ekonomik ve sosyal aktivitelerde kullanma ve
benimseme eylemlerinin olarak tanımlarken; Dosi (1988) yeni bir ürünü veya
yöntemi araştırmak, keşfetmek, denemek, geliştirmek ya da taklit etmek suretiyle
benimsemek ve ticarileştirmek olarak tanımlamaktadır. Akyos’a (2004) göre yenilik;
düşünce geliştirme, teknoloji geliştirme yeni veya geliştirilmiş ürün veya üretim
yöntemi veya ekipmanı üretme ve pazarlama faaliyetlerinin yönetimidir. Cumming’e
göre yenilik, bir ürün ya da sürecin başarılı ilk uygulaması iken Rogers farklı bir
tanımlama ile yeniliği, ekonomik aktörler tarafından yeni olarak algılanan fikirler,
uygulamalar veya nesneler şeklinde tanımlamaktadır (1983:11).
32
Yenilik kavram olarak hem bir yenilenme sürecini hem de bir sonucu anlatır.
AB ve OECD literatürüne göre, yenilik, süreç olarak,”bir fikri pazarlanabilir bir ürün
ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine, ya da yeni
bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi” ifade eder (OECD, 2005).
Buluş ise yeni geliştirilmiş ürünler, üretim süreçleri, sistemlerle ilgili bir
düşünce ürünüdür. Schumpeter buluş ve yenilik kavramlarını net bir şekilde ayırır.
Buluş belirli bir ihtiyacın sonucunda ortaya çıkmazken yenilikte ise bir ihtiyacın
varlığı kendisini gösterir. Buluş ekonomi açısından yatırıma elverişli bulunursa
yenilik haline gelir. Buluş eğer kullanılmıyor, hayata geçirilmiyorsa bir yenilik
oluşturamaz. Bir buluşun yenilik yaratabilmesi için mutlaka üretim faaliyetine
uygulanması gerekir. Ancak buluş yapma ve bunun yenilik haline gelmesinin
ekonomik ve sosyolojik açıdan farklı olgular göz önüne alındığında her buluş bir
yeniliği teşvik etmek zorunda değildir. Schumpeter’e göre buluş olarak
nitelendirilebilecek herhangi bir şey olmaksızın da yenilik olabilir. Girişimci bilinen
fakat henüz yaygınlaşmamış buluşlar arasında amacına uygun olanları seçer bunları
yeniliğe dönüştürür (Schumpeter, 2011; Gökten, 2006: 5-6).
Schumpeter’e göre başarılı yenilikler için akıl değil istek gerekir. Böylece
yenilik zekaya değil liderliğe bağlıdır ve buluşla karıştırılmamalıdır. Schumpeter
yenilik ve buluşun farklı yetenekler gerektirdiğini savunur. Girişimci kapitalist
33
2.1.3.Yenilik Türleri
2.1.3.1.Ürün Yeniliği
• Bilinen bir işlevi gören bir ürünün yepyeni bir şekle kavuşturulması,
2.1.3.2.Süreç Yeniliği
Yenilik kavramı, hem bir süreci (yenilenmeyi) hem de bir sonucu ifade
etmektedir. AB ve OECD literatürüne göre, yenilik, süreç olarak, "bir fikri
pazarlanabilir bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalât ya da dağıtım
yöntemine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi" ifade eder.
(TÜBİTAK, 1997). Bu yenilik, teknikler, teçhizat veya yazılımlarda önemli
değişiklikleri içermekte ve birim üretim ve teslimat maliyetlerini azaltmak, kaliteyi
arttırmak, yeni ürünler üretmek üzere yapılmaktadır (OECD, 2005: 53).
Yeniliklerin ürün ve süreç yeniliği olarak ayrılması her zaman kolay fark
edilemez. Zira maliyet düşürücü bir süreç bazen ürün yapısındaki bir değişiklikle de
beraber ortaya çıkabilir (Dolanay, 2009: 176). Başka bir örnek verecek olursak;
sermaye malı üreten sektörlerdeki bir ürün yeniliği, bu üretim aracını kullanan
işyerleri için süreç yeniliğidir. Ayrıca bir ürün (süreç) yeniliğinin uygulanması
tamamlayıcı bir süreç (ürün) yeniliği gerektirebilir. Bu zorluğa karşın ürün ve süreç
yeniliği ayrımının kullanılması gerekmektedir çünkü ürün ve süreç yeniliklerinin,
yenilik yapan işyerine etkisi farklıdır. Bir ürün yeniliği yeni bir piyasa yaratabilir
veya mevcut ürüne olan talebi arttırabilir. Süreç yeniliği ise yenilikleri işyerinin
üretim maliyetini düşürerek arzın artmasına yol açar ve böylece işyerinin maliyet
yapısını etkiler (Taymaz, 1997: 3).
2.1.3.3.Organizasyonel Yenilik
2.1.3.4.Pazarlama Yeniliği
Tablo-2.1.:Yenilik Örnekleri
2.1.4.1.Doğrusal Modeller
İkinci Dünya Savaşı’ndan beri genel kabul edilen yenilik modeli “doğrusal
model” dir. Bu modelde, herhangi bir kişi araştırır daha sonra araştırma geliştirmeye,
geliştirme üretime ve üretim de pazarlamaya doğru doğrusal bir süreç olarak devam
eder (Rosenberg ve Kline, 1986: 285).
Araştırma ↓
Geliştirme ↓
Üretim ↓
Pazarlama
• Etkileşimli model
Yeni bir teknoloji ile pazara giren firmalar daha fazla pazar payına sahip
olduklarından rakiplerinden bir adım önde olurlar bu yüzden de inovasyon
çalışmaları hızlanmıştır. Bu modelin diğer modellere göre farklılığı pazara sunulan
teknolojinin ne olduğunun önemli olmamasıdır. Çünkü pazar yeniliğe açık
39
olduğundan pazara sunulan her teknolojiyi çok hızlı bir şekilde tüketilmektedir
(Ergenecoşar, 2010: 19).
Kaynak: Karadal F.,Türk M., İşletmelerde teknoloji Yönetiminin Geleceği, Niğde Üniversitesi İİBF
Dergisi,C.1,S.1,2008, s.60
vermektedir. Buna göre müşterilerden gelen ürün talepleri neticesinde yeni ürün
kararları şekillenmektedir (Albeni ve Karagöz, 2003: 37).
Kaynak: Karadal F.,Türk M., İşletmelerde teknoloji Yönetiminin Geleceği, Niğde Üniversitesi İİBF
Dergisi,C.1,S.1,2008, s.60
2.1.4.1.3.Etkileşimli Model
satış ile nihai olarak pazar aşamaları, yeni teknolojiler, yeni ihtiyaçlar gibi gelecekle
ilgili kestirimler göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmektedir (Karadal ve Türk,
2008: 60).
Kaynak: Karadal F.,Türk M., İşletmelerde teknoloji Yönetiminin Geleceği, Niğde Üniversitesi İİBF
Dergisi,C.1,S.1,2008, s.60
Daha öncede belirtildiği gibi geri bildirim yollarının yokluğu da dahil olmak
üzere doğrusal yenilik modelinde problemler söz konusudur. Yeniliği yaratmada
öğrenme sürecinin parçası olan eksiklikler ve hatalar geri bildirim ve denemelerde
çok önemlidir. Diğer bir problem de uygulamalı bilim olarak Ar-Ge görüşüdür.
Temel bilimsel araştırmalar her zaman yeniliklerin dizaynına yol açmaz. Tersine,
teknolojik yenilikler bilimle herhangi bir etkileşim olmaksızın bağımsızca devam
edebilir (Edquist ve Hommen, 1999: 64).
42
2.1.4.2.1.Entegre Model
yönetimine artan farkındalık, KOBİ’ler ile büyük firmalar ve küçük firmalar arasındaki
ağ ilişkilerinin sonucudur(Neely ve Hii, 1998: 15).
diğer kısmı ise dış dünya ile işbirliği şebekeleri yolu ile kompleks uzman işgücü
odaklarının işbirliği sistemlerinin varlığını gerektirmektedir. Dolayısıyla firmaların
yenilikçilikte başarılı olabilmeleri için potansiyel partner işletmelere ve kurumlara
sahip olmaları gerekmektedir (Albeni ve Karagöz, 2003: 38).
2.2.1.1.Adam Smith(1723-1790)
Adam Smith 1776 yılında “Ulusların Zenginliği” adlı kitabında her bir
bireyin çalıştığı alanda zamanla uzmanlaşmasını, bilimsel çalışmaların önemini ve
bunların zenginlik ve büyümeye olan katkısını değerlendirmiştir (Karagöz ve Albeni,
2003: 31).
Karl Marx, Adam Smith gibi yenilikten ilk bahseden iktisatçılardan biridir.
Karl Marx’a göre sermaye birikimi ve emeğin uzmanlaşması, teknik verimliliği ve
sermayenin getirisini arttırmaktadır (Karagöz ve Albeni, 2003: 31).
Evrimci kurama göre teknolojik yenilik sürecinin çok önemli bir özelliği, bu
sürecin belirsizlik içermesidir. Teknolojik yeniliğe yönelik yürütülen Ar-Ge
çalışmalarının sonuçları önceden tahmin edilemeyeceği için, Ar-Ge çalışmalarına
yapılan yatırımların başarılı olup olmayacağı da belirsizdir. Bu durum firmaların Ar-
Ge çalışmalarına yaptığı yatırımlar arasındaki farkı açıklamaktadır. Bu nedenle
evrimsel teori teknolojik değişim ve bilgiyi ekonomik sistemde neoklasik yaklaşım
gibi dışsal bir unsur olarak görmez (Ansal, 2004: 42).
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3.1.1.Hayatı
1925'te Bonn'da, Schumpeter maliye bilimleri profesörü olarak yedi yıl görev
yaptı. Hitler'in iktidara gelmesinden kısa bir süre önce ABD’ye ve Harvard
Üniversitesi’ne gitti. Harvard’da yetenekleri açık bir şekilde görüldü ve kendisine
uzun bir değerlendirme sonucu kabul ettiği profesörlük teklif edildi. Harward dönemi
sırasında Business Cycles (1939) ve Capitalism, Socialism ve Democracy (1942) adlı
kitaplarını yazdı (Landström, 2005: 33).
Kaynak:Kesting, Peter, The İnterpendence Between Economic Analysis and Methodology In The
Work of Joseph A. Schumpeter,2006, s.389
• 1909’a kadar olan ilk aşamada Schumpeter ilk kez iktisadi analizin
metedolojik temeline dayalı kendi anlayışını sergilemiştir.
ekonomik gelişmeyi yenilikçi girişimcilik etkisi aracılığı ile firmanın var olan
rutinlerindeki değişikliklerle açıklar. Girişimci yenilikler aracılığı ile ekonomik
sistemi, mevcut dengeden uzaklaştırır ve aşamalı olarak yeni bir denge oluşumunu
sağlar. Schumpeter’in teorisinde yeniliğin denge bozucu gücü dinamik iktisadi
sistemi anlamada teorik bir çerçeve sunar (Hagedoorn, 1996: 885).
Alman Tarihçi Okul, Walras gibi iktisadi sistemlerin statik ve genel denge
mantığına odaklanmak yerine dinamik ve evrimci doğasına odaklanmaktadır. Alman
Tarihçi Okula mensup olanlar değişim ve dinamizmin temeli olarak girişimcilik ve
yenilik konularına odaklanmış ve çalışmalarında tarihsel kanıt ve akıl yürütmeyi
kullanmışlardır (Wadhwani ve Jones, 2001: 6).
Alman tarihçi Okul’undan Gustav von Schmoller’in teoriyle tarihi birlikte ele
alması ve iktisadi gelişmeyi devrevi bir toplumsal-kültürel süreç olarak tanımlaması
Schumpeter’i derinden etkilemiştir. Schmoller, iktisadi ve kültürel değişimler
bağlamında önde gelen insan tipolojilerinin önemine işaret etmiştir. Schumpeter’in
girişimcisi de burjuva sınıfına dayanan dinamik kapitalizmin sürekliliğini sağlayan
taze kanı üretmekte, dejenere olmaya yüz tutan hücrelerinin yenilenmesini
sağlamaktadır (Kızılkaya, 2010: 12).
Weberci girişimci sadece risk alan bir maceracı yada gezgin değil aynı
zamanda içsel dünyanın riyazetliğine dayalı Protestan değerlerde ifade bulan modern
meslek sahibinin rasyonel tutumunun temsilcisidir. Üstelik bireysel tiplerin
özellikleri konusunda Weber’in “yeni tarz girişimci”si gayretli bir çalışma etiği,
girişken bir tutum ve aynı zamanda müşterilerin ve çalışanların güvenini
kazanmasına yardım eden etik nitelikler taşıyan, yeniliğe karşı direnenlerin
üstesinden gelen sağlam bir karakter sergilemektedir. Bu girişimcilerin iş başarısı,
sadece onların faydacı olmayan ve zevk ve tüketimle ilgili neredeyse riyazetçi bir
tutum sergilemelerinden kaynaklanmamakta, üstelik mesleki ilgiye dayanan
motivasyona bağlı dinsel bir görev olarak görülmektedir. Weber, en azından kendi
faaliyet alanı ile ilgili bilgi yönetme bürokrasisinde üstün olan ekonomik ajan tipinin
kapitalist girişimci olduğunu iddia etmiştir (Ebner, 2005: 262-263).
Schumpeter de Weber gibi her ekonomik ve sosyal olayın bir amacı olduğuna
inanmış ve toplumun yenilikleri özümsemede zorlandığını savunmuştur. Bu noktada
yenilikçi girişimciler daha yüksek kârlar yapmaya başlayacak ve bu kârdan etkilenen
yeni işletmeler kurulacaktır. Böylelikle de kapitalizm dinamik bir yapıya
dönüşecektir (Michaelides ve Milios, 2009: 504).
Girişimci ve onun iktisadi gelişmedeki rolü ile ilgili belki de en çok anılan
isim J. Schumpeter’dir. Erken dönem iktisat teorisyenleri girişimciliği, kapitalist
ekonomilerde yapısal değişimin ve verimliliğin geliştirilmesinin kaynağı olarak
geliştirmemişlerdir. Bu teorik bakış Schumpeter’in 20.yy. çalışmalarında ortaya
çıkmıştır. Say’in girişimciliği üretim faktörlerinin birleştirilmesi olarak tanımlaması
üzerine Schumpeter girişimcilik işlevinin özünün basitçe kurulu işletmelerin bir
araya getirilmesi olamayacağını piyasalarda, arzda, ürünlerde, süreçlerde ve
organizasyonda yeni birleşimler yaratmak olduğunu vurgulamıştır (Jones ve
Wadhwani, 2006: 5).
bir güç yoktur. Böyle bir durumda Schumpeter için itici güç girişimcinin kendisidir
(Hebert ve Link: 2006: 594). Yani girişimci ekonomide yeni birleşimler
(kombinasyonlar) oluşturarak eskiyi ortadan kaldırır. Schumpeter’e göre iktisadi
gelişme kavramı beş durumla çevrilidir (Sciascia ve De Vita, 2004: 6):
• Hammadde ya da yarı işlenmiş mal temini için yeni bir kaynağın bulunması
Schumpeter’e göre girişimcilik ve yeniliğin her ikisi de (yeni bir ticari ürün
ya da hizmeti yaratmak için bir buluşu kullanma) ulusal ekonomilerin önemli
unsurlarıdır. Girişimcileri yaratıcı yıkım süreci olarak görür. Yenilik olmaksızın
girişimci olmaz, girişimcilik faaliyeti olmaksızın da kapitalist kazançları ve
kapitalizmin itici gücü de olmaz (Wingham, 2004: 5).
Bir tarafta maliyetli bir yıkım süreci diğer tarafta ekonomik ilerlemeyi
sağlayan yaratım süreci yaşanır. Maliyetli olan yıkım süreci doğal olarak firmalar
tarafından istenmez. Kendilerini korumaya ya da yıkıcı değişiklikleri engellemeye
çalışırlar. Bundan dolayı da, girişimci için piyasada yeni yenilikler yapmak kolay
değildir. Bu nedenle Schumpeter açısından girişimci, özel psikolojik niteliklere
sahiptir. Cesaret, liderlik, yaratıcılık gibi kişisel özellikler girişimciye üretim
güçlerinin yapısını değiştirmede yardımcı olur. Girişimci kâr elde ettikten belli bir
süre sonra iktisadi oluşum yeni yapısal değişikliklere uyum sağlar ve ekonomik
kalkınmanın daha yüksek bir konumunda kendini kurar. Bu sürecin yaratıcı bir
parçasıdır ve buna refah eşlik eder. Schumpeter girişimciliğin yaratıcı parçasının
ekonomik sistemin verimli tarafında değişikliklere neden olduğunu vurgular (Otohal:
20-21).
9 Yaratıcılık Kararlılık
Kaynak: Ebner,A., Schumpeterian Theory and the Sources of Economic Development: Endogenous,
Evolutionary or Entrepreneurial,2000,s.7
bir şeydir. Girişimci yaşadığı toplumdaki eğilime karşı durabilmek için yeterince
güçlü olmalıdır. Girişimci sahip olduğu bazı motive edici güçler sayesinde yenilik
yapmaya isteklidir. Böylece, yapılan yenilikler dengeyi statik durumundan daha
yüksek bir denge durumuna zorlar (Praag, 1999: 321).
Cantillon gibi çoğu önceki düşünürler girişimcilik kârı ile risk arasındaki
bağlantıya vurgu yapmışlardır. Ancak Schumpeter bu düşünceyi de rededer. Riski
girişimci sıfatıyla girişimcinin değil; kapitalistin ya da malların sahibinin aldığını
tartışır. Alışılmadık bir istek ve enerjiye rağmen Schumpeter’in girişimcisi sermayesi
olmayan kişidir (Hebert ve Link, 2006: 102).
ilişkiyi ısrarla vurgular (Peneder, 2009: 83-84). Başarılı yeni birleşimler piyasa
dengesini bozar ve girişimcilik kârının da kaynağıdırlar.
Peki kârın temel doğası nedir? Schumpeter için girişimci kârları artıktır,
maliyet üzerinden bir gelir fazlasıdır. Fazla, ya girişimcinin mevcut kaynakların yeni
birleşimlerinin maliyetleri düşürmesi ile ya da değeri arttırması ile (yeni malların
üretimi yolu ile) ortaya çıkabilir. Fazlanın büyüklüğü ise girişimcinin verimliliği ile
ilgilidir (Hebert ve Link, 2006: 102). Schumpeter, girişimci kârını maliyeti aşan
fazlalık olarak tanımlamasına rağmen, daha açık bir şekilde kârı, girişimciye
yenilikçi faaliyeti karşılığında ödenen ücret olarak görmektedir (Wood, 2005: 35).
1
Mark 1, Schumpeter’in The Theory of Economic Development adlı kitabındaki “yaratıcı yıkım”
kavramının günümüzdeki adlandırılış şeklidir.
71
bitmeyen, sürekli olarak devam eden bir süreçtir. Ortaya çıkan yenilikler ve
teknolojik ilerlemeler, devamlı olarak yeni piyasaların ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Schumpeter, yaratıcı yıkım kavramı ile, eski değerlerin sürekli bir
şekilde yok edilip bunların yerine yenilerinin yaratıldığı, böylece ekonomik yapının
tamamen ve sürekli bir şekilde değiştiği bir süreci anlatmak istemektedir (İraz, 2005:
83).
2
Mark 2, Schumpeter’in Capitalism Socialism and Democracy adlı kitabındaki “yaratıcı birikim”
kavramının günümüzdeki adlandırılış şeklidir.
72
Mark 1 Mark 2
Kitap The Theory of Economic Capitalism Socialism and
Development(1934) Democracy(1942)
Endüstriyel • Rekabetçi • Oligopolistik ve
Karakteristikleri piyasalar monopolistik piyasalar
• Düşük giriş • Yüksek giriş engelleri
73
Kaynak: Hebert Robert F.,Link Albert N., Historical Perspectives on The Entrepreneur,2006,s.134-
135
Fizyokrat düşüncede Cantillon için girişimci malı belirli bir fiyattan alıp
belirsiz fiyata satmak için risk alan kişi iken; Klasik düşüncede Say için üretimin ve
dağıtımın ikisini birden düzenleyen; neoklasik düşüncede Marshall için mal arzı,
yenilik ve ilerlemeyi sağlayan; Avusturya tipi düşüncede Kirzner için fiyat teklifleri
sunan aracı; Amerikan düşüncede Knight için saf kârın alıcısı ve Schumpeter’de ise
girişimci yenilikçidir.
denge bozucudur ve daha yüksek bir denge için hareketi başlatır (Praag, 1999: 327).
Schumpeter piyasa dengesini başlangıç noktası varsayar. Girişimcinin yüksek
seviyede yoğun bilimsel Ar-Ge ile teknolojiye dayalı ürünler içeren girişimcilik
faaliyeti ile tanıştırarak piyasa yarattığı ve yıktığını ileri sürer (Winata, 2008: 31).
Kirzner’in girişimcisi ise asla gerçekleşmeyen denge durumuna doğru yönelme
eğilimindedir (Praag, 1999: 327). Schumpeter’in aksine düşük seviyede, özel teknik
yetenekler gerektirmeyen ancak ileriyi görebilme ve piyasa fırsatlarını ortaya
çıkarabilme yeteneğini içeren girişimcilik faaliyetini içerir. Dahası Kirzner’in
girişimcisi fiyat ayarlamaları ile piyasayı dengeye doğru yöneltir (Winata, 2008: 31).
Knight’ın girişimcisi ise dengeleyici güçtür.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Temel olarak üç tür iktisadi devreyi tasvir etmek için Schumpeter istatistik ve
tarih malzemesini kullanır. Bu ise Büyük Britanya, Almanya ve Birleşik Devletler
olmak üzere üç ülkede 1787-1938 arası dönem için yapılır. Schumpeter bu dönem
için büyük Kondratieff Devresi ve pek çok ufak devre bulmuştur (Dolanay, 2009:
173-174).
80
Refah 1787-1800
Durgunluk 1801-1813
Bunalım 1814-1827
canlanma 1828-1842
Refah 1843-1857
Durgunluk 1858-1869
Bunalım 1870-1884/5
canlanma 1886-1897
Neo-Merkantilist Kondratieff’in
safhaları
Refah 1898-1911
Durgunluk 1912-1924/5
Ekonomik yapı hareketsiz değildir. Yeni mallar üretmek ya da var olanları daha
ucuza imal etmek ilerlemenin başlıca itici gücüdür (Özgüler, 2006: 8-9).
Kondratieff Dalgalar
Toplam Dalgalar
Juglars Dalgalar
1845 1869
1847 1851 1897
1843 1848
Kitchins Dalgalar
Kaynak: Özgüler, Verda C., Uzun Dönemli Dalgalanmalar Yenilikler ve Yeni Ekonomi,s.6
Kaynak:Yagi, K.,Schumpeter and The Concept of Social Evolution: Role of Innovation and
İnvention,2006,s.8
Schumpeter’e göre yenilik süreci riskli bir süreçtir. Yeni çıkan bir ürünün
piyasada kabul görmemesi ya da piyasaya çıkma sürecinin oldukça yüksek maliyet
gerektirmesi gibi riskler mevcuttur. Yenilikler, ancak bu riski göze alabilecek
girişimciler tarafından ekonomiye kazandırılabilecektir. Schumpeter’e göre girişimci;
ekonomik kalkınmayı ateşleyen bir güçtür. Girişimcinin asıl rolü; varolan malların
yeniden organize edilmesinin yanı sıra, yenilerinin de piyasaya sürülmesini ve adapte
edilmesini sağlamaktır. Girişimcilerin ortaya çıkarmış oldukları yeni mallar, yeni
piyasalar, yeni örgütler kapitalizmin motor gücünü oluşturmaktadır (Schumpeter,
2011).
Firmanın yenilik yaratmak için ihtiyaç duyduğu krediyi sağlamanın iki yolu
bulunmaktadır. Birinci yol, sermaye sahibinin yeniliği doğrudan kendisinin
karşılamasıdır ki bu tip sermayedara serüvenci sermayedar denilmektedir. İkinci yol
ise, firmanın gerekli kaynak için finans kurumlarına başvurmasıdır. Schumpeter,
yeniliğin yönetimini bu şekilde üstlenen ekonomik aktörlere girişimci adını
vermektedir. Belli bir meslek adamından çok bir görevi üstlenen kişi olan girişimci,
yenilikleri uygulamak, gerekli yatırımları yapmak ve bu yatırımlar sonucu ortaya
çıkan risklere katlanmak zorundadır (Aydoğmuş vd., 2009: 11).
• Piyasada yeni olan ürün hali hazırda var olan ürünlerin talebinden çalacaktır.
Başlangıçta yeni olan ürünün yerini hep daha gelişmiş olan başka bir ürün
alacaktır. Bu şekilde yaratıcı yıkım süreci işleyecektir (Aydoğmuş vd., 2009: 12).
Ağ dışsallıkları
yeterlilik Üretken
ilişkiler
Kaynak: Antonelli, Cristiano, From the Classical Legacies to the Economics of Complexity
,2009,s.613
Yenilik ve büyüme arasındaki ilişki ile ilgili olarak Klasik düşünce işbölümü
ve uzmanlaşma sonucunda büyüme sağlanacağını ileri sürmektedir. Klasikler talep
çekmeli modeli benimseyerek müşteri talepleri, zevkleri ve tercihlerinin yenilikçiliği
yönlendirdiğini savunmaktadır. Neoklasik düşünce yenilik ve büyüme arasındaki
ilişkiyi üretim fonksiyonu aracılığı ile açıklamaktadır. Üretim fonksiyonunda
girdilerin çıktıya dönüşümün nasıl sağlanacağı kullanılan "teknoloji" tarafından
belirlenir. Aynı malın aynı ölçekte daha az girdi kullanılarak üretiminin
gerçekleştirilmesi de teknolojik gelişme olarak görülmektedir. Evrimci yaklaşım da
neoklasik düşünce gibi girdilerin çıktıya dönüştürülmesinde teknolojiye önem verir.
Ancak farklı olarak teknolojik bilgi ve bilginin üretime nasıl uyarlandığını da ele alır.
Evrimci yaklaşım, böylelikle büyümede teknolojik yenilik ve öğrenme süreçlerinin
etkili olduğunu savunmaktadır. Schumpeter’de ise büyüme girişimcilerin yenilikleri
sonucu ortaya çıkan yaratıcı yıkım süreci sonucu gerçekleşmektedir.
SONUÇ
isteyen tüm insanları girişimci olarak kabul ederler. Böyle olunca da uzun bir süre
klasik iktisatçılar girişimciye ayrı bir rol biçememişlerdir.
Schumpeter Marx gibi tarihçi bir yol izleyerek, kapitalizmi tarihsel bir süreç olarak
incelemiştir. Kapitalizmin motorunu harekete geçiren ve hareket halinde tutan itici
güç yeni tüketim mallarından, yeni üretim ve taşımacılık yöntemlerinden,
girişimcinin sürekli yarattığı yeni pazarlardan ve yeni endüstriyel örgütlenme
biçimlerinden gelir.
KAYNAKÇA
Akyos, M. (2004). Firma Düzeyinde Yenilikçilik (Yenilik) ve Bilgi Yönetimi,
http://www.sistems.org/know_info_ozet.htm (E:02.08.2011).
(E: 05.09.2011).
Dosi, G. (1988). the Nature of Innovative Process, Technical Change and Economic
Theory, ed.by. g. Dosi et.al printer publishers.
Edquist, C. ve Hommen L. (1999). System of Innovation: Theory and Policy for The
Demand Side, Technology In Society 21, s.63-79.
Işık, N., Göktaş, D., Kılınç, E. C. (2011). İktisadi Büyümede Girişimciliğin Rolü,
Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi(6:1).
Kızılkaya, E. (2005). Shumpeterian Girişimcilik Fikrine Dair Bir Not, Akdeniz Ünv.
İİBF Dergisi , Sayı 10.
Michaelides P.G. ve Milios J.G., (2009). Joseph Schumpeter and the German
Historical School, Cambridge Journal of Economics 33, s.495-516.
Oğuz, F. (2005). Bilgi, Regülasyon ve Rekabet: Bir Piyasa Süreci Yaklaşımı, Doğuş
Üniversitesi Dergisi, 6(2), s.253-267.
Sungur, O. (2007). Bölgesel Ölçekte İnovasyon: NUTS2 TR61 Düzeyi KOBİ’leri İle
Yerel Paydaşlar Arasındaki Bilgi Dinamikleri ve Ağbağları Üzerine Bir İnceleme,
Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı,
Isparta.
112
114
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
ÖZGEÇMİŞ
Öğrenim Durumu