You are on page 1of 180

AVRASYA - BiR VAKFI

ASAM YAYINLARI: 5
KAFKASYA ARASTIRMALARI DiZiSi: 1

BAKÜ - CEYHAN
KÜLTÜR HATii

Dr. Yaşar KALAFAT

ASAM
AVRASYA STRATEJiK ARAŞTIRMALAR MERKEZi YAYINLARI
ASAM
AVRASYA - BiR VAKFI
ASAM YAYINLARI: 5
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi: 1
AVRASYA STRATEJiK ARAŞTIRMALAR MERKEZi YAYINLARI
Ankara / 2000

BAKÜ - CEYHAN
KÜLTÜR HATii

Dr. Yaşar KALAFAT

ISBN 975-6693-03-7

isteme Adresi
Konrad Adenauer Caddesi No. 61
06550 Yıldız - Çankaya/ ANKARA
Tel: 0.312. 491 60 70 (Pbx)
Belgegeçer : 0.312. 491 60 99

E-posta:
asam@avsam.org
Web Sitesi: http://www.asam.org/

Kapak Tasanm ve Grafik Düzenleme


GRAFIKER
0.312. 417 63 93 -417 42 61

Baskı
GRAFIKER Ofset
0.312. 384 00 18

Aksi belirtilmedikçe, ASAM yayınlarından çıkan yayınlarda belirtilen görüşler,


ASAM'ın resmi görüşü niteliğini taşımamaktadır. Sadece yazarını bağlar.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

iÇiNDEKiLER

Sayfa No:

SUNUŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .V-VI

ÖNSÖZ . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . Vl l Vl l l
. -

YAZARIN ÖNSÖZÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . IX-X

GiRiŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1

METiN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2

Dede Korkut Jübilesinin Yankıları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2

Bakü Türk Şehitliğinin Açılışı . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . 16

Gürcistan Yolculuğu ve Keşali Köyü . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18

Azerbaycan Aydınının Kafkasya'ya Bakışı . . .. . . . . . . . . . . 32

Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk Halk Kültürü . . . . . . . . . . .95

SONUÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 40

DiZiN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 42

RESiMLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

SUNUŞ

20. yüzyılın son on yılı, Avrasya'daki yeniden yapılanma çerçevesinde bu


coğrafyayı ön plana çıkarmıştır. Türkiye, Avrasya coğrafyasının büyük bir
bölümüne ait olan soğuk savaş döneminde dünya hegemonyası için küresel
bir mücadele veren SSCB nin ve sosyalist dünya sisteminin yıkılışından
sonra ortaya çıkan bölgesel ve küresel gelişmelere ve yeni yapılanmalara
hazırlıksız yakalanmıştır.

Gelişmelerin ülkemizi merkeze koyduğu ve ortaya çıkan güç boşluğunun


Türkiye'yi bölgenin önderliğe doğru ittiği bu ortamda, bu hazırlıksızlığın, bilgi
eksikliğinin ağır sonuçlan ortaya çıkmıştır. Hala soğuk savaş dönemini
yaşayan ülkemiz açısından, Yeni Dünya Düzeni ve onun temel ekseni olan
artan ekonomik, sosyal, kültürel küreselleşme olgusuna her şeyden önce
entelektüel ve yapısal dönüşü gerçekleştirdiğimiz söylenemez.

21. y.y' a girerken en büyük eksiğimizin bilgi olduğuna inanan Avrasya -


Bir Vakfı, kurulduğu günden bu yana ülkemiz kamu oyunun dünya ve
özellikle de Avrasya coğrafyasındaki gelişmeler konusunda bilgilendirilmesi
amacıyla etkinlik/erde bulunmuş, yayınlar yapmıştır. Ülkemizin en önemli
uluslararası ilişkiler ve strateji dergisi "Avrasya Dosyası" ve Türkiye'de
alanının ilk ve tek örneği olan uluslararası ekonomi dergisi "Jeoekonomi"
bunların en önem/ileridir.

Bilginin en önemli güç olduğu günümüzde, dünya çapında 5.500


stratejik araştırma kurumu (think - thank); uluslar arası ilişkiler, iktisat,
güvenlik, çare, toplumsa/ sorunlar vb. alanlarda çalışıp bilgi üretmektedir.
Ne yazık ki bu tür konular sadece devletin sorumluluk alanında görüldüğü
gibi, ülkemizde tek gerçek bir stratejik araştırmalar kurumu olan ASAM'ı bu
temel eksikliği gidermek amacı ile kurulmuştur. Sekiz bölgesel ve dört
işlevsel araştırma çerçevesinde örgütlenen ASAM, 13 ayrı dizide stratejik
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

araştırmalann neticesi olan yayınlan toplumumuzun istifadesine sunmak­


tadır. Bu yayınlann entelektüel bir fırtına yaratacağını umuyoruz.

ilgili Türk kamuoyunu doğru ve gerçekçi bilgilerle donatmayı amaçlayan


Avrasya - Bir Vakfı ve ASAM, bu yayın dizisi ile çok önemli görev ve hizmeti
yerine getirmiş olmanın haklı gururu içindedir.

Şaban Gülbahar
Avrasya-Bir Vakfı Başkanı
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

ÖNSÖZ

Saha araştırma/an bilginin oluşturulmasında en önemli kaynaklardan


birisini teşkil etmekle beraber Türkiye'de ne yazık ki çok sık gerçekleştirilen
bir araştırma biçimi değildir. Hele Türkiye dışındaki coğrafyalarda Türk bilim
adamlannın saha araştırma/an yapmalarına nadiren rastlanır. Oysa, bir çok
konuda birinci elden saha araştırması yapmadan sağlıklı bilgi edinile­
meyeceği çok açık bir durumdur.

Sağlıklı bilgi olmadan analizlerin yapılması, sağlıklı stratejilerin geliştir­


ilmesi ve doğru politikaların uygulanması mümkün değildir. Diğer bir ifade
ile, doğru bir strateji - politika ikilisinin temel dayanağı yeterli bilgidir. Bilgiyi
değerlendirmeyi ise stratejik araştırma merkezleri önemli bir işlev üstlenirler.

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (ASAM) bilgi edinmede


başvurduğu önemli yollardan birisi de araştırmacılarını saha araştırması için
değişik coğrafya/ara yollayarak araştırmalar yaptırmasıdır.

ASAM, komşu coğrafyalarda bir süreden beri bir çok saha araştırması
gerçekleştirmiştir. Bu saha araştırma/an kapsamında ASAM Kafkasya
Araştırma/an Masası Başkanı Dr. Yaşar Kalafat'ı komşu coğrafyalardaki halk
inançlarını da araştırdığı ve Türk halk inançları ile karşılaştırdığı eserini sun­
maktan kıvanç duyanm.

Bu araştırmalar, ASAM yayınları çerçevesinde yayınlanacaktır. Kültürel


kimliği oluşturan başlıca unsurlardan birisi halk bilimidir. Halk inançlarının
halk bilimi içinde özel bir konumu vardır. Bu araştırma serisi, halen yapılmak­
ta olan ve gelecekte yapılacak olan araştırmalar ile Balkanlar, Kafkaslar,
Ortadoğu, Türkmenistan, Rusya ve Ukrayna'yı kapsayacak, dil tarih, sanat
gibi kültürel yapı taşlan, anılan coğrafyalann anlaşılması için temel teşkil
edecektir.
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

Dr. Yaşar Kalafat'a bu çalışması için teşekkür ediyor, okurlarımızın bu


çalışmayı ilgi ile okuyacağını umuyoruz.

Doç.Or. Ümit ÖZDAG


ASAM Başkanı
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

YAZARIN ÖNSÖZÜ

"Bakü - Ceyhan Kültür Hattı" isimli bu denememizde de, benzeri


çalışmalarımızdaki metodumuzu izledik. Katıldığımız toplantı/ar,
görüştüğümüz şahıslar, gittiğimiz ve gezdiğimiz tiyatro, müze türünden
kültür ortamlarındaki gözlem ve düşüncelerimizi aktarmaya çalıştık.

Azerbaycan'da daha önce bulunup tespitlerimizi aktarmıştık. Bu defa


yeni tespitlerimizle birlikte Gürcistan'dan aldığımız notları da ekledik.
Yaptığımız halk inancı tespitlerimiz daha ziyade Gürcistan'ın Barçalı Türk
bölgesine dair oldu. Bu bölgeden ise, halk kültürü içerikli evvelce yaptığımız
aktarmalar, literatürden ve uzmanlardan alınmıştı. Bu defa alandan ve bizzat
derleme imkanı bulduk, çok mutluyuz. Seyahat notlarımızı "Türk Devlet
Başkanları Toplantısı" izlenimleri itibariyle zenginleştirmeye çalıştık. Bu vesile
ile Bakü Türk Şehitliği açılışı münasebeti ile de tespitlerimiz oldu.
Uluslararası Dede Korkut Sempozyumu'nun bildirili katılımcısı olmam da bir
şanstı. Kitabımıza bu konuları da aldık. 7 8 Nisan 2000 tarihleri arasında
-

Dede Korkut'un 1300.yıl Kültür Şenlikleri sadece sempozyum yapılması ile


kalmamış, tiyatro, sinema, resim gibi etkinlikler de yapılmıştı. Bu vasatlardan
da notlar aldık, resimler çektik.

Seyahatimiz boyunca, bizi en fazla etkileyen Barçalı Türklüğü oldu.


Bir milletin, halk kültürünü yaşatarak milli varlığını nasıl sürdürebildiğini,
Gürcistan Türklüğü kadar sağlıklı yansıtabilen bir /aboratuar daha yoktur.

Bir Anadolu Türkü olarak üzerine düşen görevlerin yapılmasında geç


kaldığım için Keşeli'de mahçup oldum. Bana bir gözlem yapma fırsatını
veren Al/ah'ıma şükrediyorum.

Ermeni konusuna Türkiye'nin uzaydan baktığını, gelişmeleri 100 yıl


geriden takip ettiğini biliyordum. Bu seyahat münasebeti ile bu teşhisimde
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

yanılmadığımı, yerinde görme imkanı buldum. Kafkasya'ya yönelik bilgi


açlığımızın sadece Ermeni konusunda duyulan bir açlık olmadığını da
biliyordum. Kuzey ve Güney Kafkasya'nın iç ve dış siyasi ekonomik, sosyal,
kültürel gelişmeleri konusunda 1 O yıl öncesi itibariyle alınan birinci elden
enformasyonun bugün de zenginleşmediğini gördüm.

Kitabımın hazırlanmasında Azerbaycan ve Gürcistan'dan der/eye


bildiğim bilgilerin temini itibariyle bana imkan sağlayan resmi ve özel herkese
teşekkür ediyorum. Kitabımın basımını sağlayan ASAM Başkanlığına da
teşekkür ediyorum.

12 MAYIS 2000
Dr. Yaşar KALAFAT
ASAM KAFKASYA ARASTIRMALARI BASKANI
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTJ

GiRiŞ

Bu yazımız büyük ölçüde gözleme dayanan, Bakü - Borçalı - Tiflis


seyahatimiz münasebetiyle yaptığımız gözlemlere dayanmaktadır. Benzeri
diğer izlenim, yazılarımızda olduğu gibi seyahat notlarımızdan meydana
gelmiştir. Yazımızda verdiğimiz bilgiler, Türk aydınının gündeminde olan
Kafkasya konulu hususların yerinde, imkan nispetinde irdelenmesinden
oluşmuştur. Bunlar kısmen ewelce yap ıp yayımladığımız hususlar, yeni
tespitler ve zamanla tekamül ettirilebilecek hususlardır. Bölgeye dair
Türk iye'de tartış ı lan bahislerin yerinde yapılmış tesp itlerle tekamülü
mah iyetindeki konulardır.

Yaz ımızın bir bölümünü d avetlisi bulunduğumuz "Türk D illi Devletlerin


Başcılarının Zirve Görüşü" ve "Kitabı D ede Korkud'un 1300 yılına Hasr
Olunmuş Jübile" de yaptığımız tespitler oluşturmaktadır. Bu bölümde daha
ziyade; Türk devletleri Başkanlarının açıklamalarına, sempozyumda verilen
bildirilere, bu alanda izlenilen metot, üretilen literatür ve çalışma yapan
araştırmacılar ile onların uyguladıkları metotlara yer verdik. Tiyatro, resim ve
müzik alanında yapılan etkinlik leri anlattık. RF'nunun Putin dönemi ile
başlayan Yeni Kafkasya Politikası münasebeti ile RF bağımlısı çeşitli Kafkas
yönetimlerinin, RF'nu kapsamındaki diğer yerel yönetimlerin, Kafkasya
Bölgesinin Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi diğer devletlerin, Slav
soylu bağımsız devletlerin, lran gibi lslam ülkelerinin, batı aleminin konuya
nasıl baktıklarına, yaklaşım tarzlarını etkileyen olayları ve Türkiye'ye, bu
arada Bakü - Ceyhan Boru Hattına yansıyış biçimlerine dair farklı görüşlerin
neler oldukları hakkındaki tespitlerimizede yer verdik. Bu münasebetle;
Azerbaycan'da siyaset bilimci olan akademisyenler, köşe yazarları ,
politikacı .J e gazetelerin gözlemlerini vaktin elverd iği nispetle yansıtmaya
çalıştık.

Kafkasya da bulunmuş olma imkanından istifade ile Gürcistan'a geçtik .


Burada Borçalı ve Karaçöp bölgesinde sosyal hayata dair alanda
çalışmalarda bulunduk . Evvelce baş lattığımız, Gürcistan Türk halk
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

inançlarını daha da derinleştirdik. Türk halkın aralarındaki, Ermeniler ve


Gürcüler gibi diğer halklarla ve yönetimle olan ilişkilerine dair tespitler
yaptık. Halkın demokratik, kültürel ve ekonomik hayatına dair gözlemler­
imiz oldu. Azerbaycan'ın bölge ile bu konular itibariyle ilişkilerinin neler
olduğunu ve Türkiye olarak neler yapılabileceğini tespite çal ıştık. Temasa
geçtiğimiz Borçalı Gürcü Üniversitesi, Tiflis Türk Üniversitesi ve TI KA'dan
edindiğimiz intibaları aktarmaya çalıştık. Bu tür bilgi birikimlerinin Türkiye'ye
taşınmasının, Kafkasya'yı daha yakı ndan tanımak itibariyle yararlı
olabileceğinden h areketle tespitini yapabil diğimiz diğer ayrıntıya da
yazımızda yer verdik. Her zaman olduğu gibi tespitlerimizi çektiğimiz
resimler ve taşıdığımız yayınlarla dokümante etmeye çalıştık. T ürk
Şehitliğinin açılışı münasebetiyle yaptığımız tespitlerin yeni nesillerin fikri
kişilikleri itibariyle önemli olduklarına inanıyoruz.

METiN:

Dede Korkud Jubilesinin Yankılan:

Dede Korkud'un 1300 yıl Jübilesi münasebeti ile Azerbaycan hakikaten


büyük etkinlikler gösterdi. ifade edildiğine göre bu konuda 84 yeni eser
bastırılmıştır. Bir o kadar eserde bastırılmak üzere beklemektedir.
Bunlardan katılımcılara da hediye edilenler; Anar' ın "Dedem Korkut
Dünyası " , B.B Bartold'un "Dede Korkut"u, Sefereti Babayev'in "Nahçıvan'­
da Kitabı-Dede Korkud Toponimleri" , " Kitabı-Dede Korkud", l.M Ceferzade
" Kobustan Kayaüstü Resimleri" , " Kitabı-Dede Korkud Ensiklopediyası
1 i l " , "Kitabi Dede Çongud Aliliyi" , "Ustad Muhammed Hüseyin Şehriyar" ,
-

Hikmet Memmedzade'nin " Kitabı-Dede Korkud ve Soy Kö kümüzü n


Kaynakları " , " Kitabi Dede Korkud", Behlül Abdullala'nın "Kitabı-Dede
Korkud ve lslam Dini" , " Kitabı-Dede Korkud'un izahlı Lügatı " , Oruç Aliyev'in
Kitabı-Dede Korkud ve Azerbaycan Folkloru " , Rüstem Kamal'ın " Kitabı­
Dede Korkud Arhaik Ritual Semantikası", Kama! Abdullah'nın "Sir içinde
Destan ve Yahut Gizli Dede Korkud 2 " , Eli Sultanlı'nın " Kitabı-Dede
-

Kokud ve Kadim Yunan Destanları" Nizami Ceferov'un " Kitabı-Dede


Korkud'da lslam'a geçidin Politikası" ,Tefik Hacıyev'in "Dede Korkud:
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Dilimiz, Düşüncemiz" "Kitabı-Dede Korkud", E. Demirçizade "Kitabı- Dede


Korkud Destanlarını Dili", "Kitabı-Dede Korkud 1 300", Refik Turabhanoğlu
Sabah'ın " Dedem Korkud kimdir"i Şamil Camsidov'un " Kitabı-Dede
Korkud"u, Mehemmed iracoğlu'nun " Dede Korkud Şe'ri", " Kitabı-Dede
Korkud- Makaleler Toplusu ", Bekir Nabıyev-Yaskar Garayev'in "The Mırror
of National Noralıty"si: Ceferguku Rüstemov'un " Kobastan Azerbaycanın
Kedim Medeniyet Ocağı" Ramazan Kafarli'nin Mif ve Nağıl - Epik En'enede
Jonrlararası Elaga"sı gibi eserler hediye edildi. R. Kafarli bize ayrıca
sahasıyla ilgili 20 kadar yayına hazır makale verdi. Bunları Türkiye'de, Milli
Folklor, Milli Kültür, Türk Kültürü, Erciyes, Türk Dünyası Tarihi Dergisi gibi
dergilerde yayınlatmaya çal ışacağız. Böyle halk kültürü çalışmalarında
dayanışmaya katkımız olduğunu düşünüyoruz.

Dr. Zümrüd Kuluzade hoca hanım bize "Şark Felsefesi Problemleri


" 1 . 1 996" isimli dergiden bir adet vererek halk inançlarındaki felsefi yapıya
dair yazı talebinde bulundu. Türkiye'den S.H. Balay'ın, T. Dürali'nin,
M . Küyel'in, N ecati Ö mer'in de yayınlarının yer aldığı dergi için, Türk
felsefecilerinden yazı beklenilmektedir.

Eski dostumuz Mürsel Hekimov, yeni çalışmalar hazırlamış. Bize hediye


ettiği bu yayınlar arasında; "Azerbaycan Halk Destanları, Efsane - Esatır ve
Nağıl Deyimleri" , "Azerbaycan Aşık Şe'r Şekilleri ve Kaynakları ", " Milli
hükümetin Fedai ve Kızılbaş Halk Koşunlan", "Düşünce" isimli eserlerini
hediye etti.

Folklor muhtevalı çal ışmalardan; P . M . Eliyev'in "Azerbaycan


Nağıllarında M ifik Görüşler" , Agayaz Şükürov 'un " Dede Korkud
Mifolokiyası", Feride Leman Sonubar l lyas kızının "Folklor Fedaisi" isimli
eserlerini temin ettik. Dostumuz Hüseyin lsmailov "Azerbaycan Folklor
Ansiklopedisi 1-11" ciltlerini bize hediye etti. Anadolu tasavvufunu incelediğini
belirtti. Biz de O'na Hacı Bayram Veli ve Mevlana konularında Türkiye'den
kitap yollayacağız.

lran'dan Sempozyuma katılanlardan halk bilimc i H.M. Savalan, " Hebibi"


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

isimli eserini, Eli Şamil "Tanıdığım insanlar" isimli kitabını yadigar ettiler.
Yavuz Akpınar "Kardeş Edebiyat"ın 45 sayısını verdi. Burada, Hüseyin
Feyzullahi Vahit'in "Azerbaycan'da Yağış isteme Merasimi" isimli alanımıza
giren önemli bir yazı vardı. Ayrıca Eli Şamil'in kitaplığından aldığımız
iki Rusça arkeoloji kitabında, Azerbaycan'dan yap ılmış tespitlerdeki
Kap-Kaçak da Kabartma Koç- Koyun heykellerini gözledik.

Siyasi muhtevalı eserlerden Cemil Hecenli" Güney Azerbaycan Tehran­


Bakü - Moskova Arasında (1 939- 1 945) " , Arif Hekimoğlu "Siyasi Tebliğzatın
Esasları " , Fazıl Gazenferoğlu "Ölümden Sonra Diriliş" isimli eserlerini hediye
ettiler. F. Gazenferoğlu'na "Azerbaycan Gezi N otları"isimli yazımızı
göndereceğiz. Şamil Veliyev ise, " Fuzuyad Edebi Mektebi" isimli eserleri
armağan ettiler.

ASAM için temin ettiğimiz diğer kitap lar ise; " Ermenistan
Azerbaycanlılarının Tarihi Coğrafyası", Budag Budagov' un "Avrasya Türk
Toponomisi" B.E . Budakov, G.E. Gesullayev'in "Ermenistan da Azerbaycan
Menşeli Toponimlerin izahlı Lugatı'', Nebib Rekimoğlu'nun "Silinmez Adlar
Sağalmaz Yaralar" , B.E . Bugarov'un "Türk Uluslarının Yer Yaddası", N esip
Nesipli'nin "Azerbaycan'ın Geop olitikası ve Neft", E li Eliyev'in " Elince
Yaddası N ahçıvan 1 914-1992", Firudin Kilarbeyli'nin "Azer Allah' ının Tarihi",
Mehiman Süleymanov'un "Azerbaycan Ordusu (1 91 8-20)", "Kafkas lslam
Ordusu ve Azerbaycan" Musa Kasımov' un " Harici Devletler ve
Azerbaycan" , E liçin' in "Şahsiyet ve lstidad" Haydar Aliyev'in "Edebiyatın
Yüksek Barcu ve Amalı " , "Nahçıvan Statiska Güzgüsünde Tarihi istatistik
Mecmua", Rehim Eliyev ' in " Edebiyatımız Dilimiz Tarihimiz ", Cemil
Hesenli'nin "Sayuk Müharibenin Başlandığı Yer Güney Azerbaycan"dır.

Edebi eserler ise; Rehim Elimyev'in "Edebiyatımız , Dilimiz, Tarihimiz " ,


Hemid Araslı'nın "Azerbaycan Edebiyat Tarihi ve Problemleri", Turan
Hasanzade'nin "C . Memmedguluzade'nin Cenup Seferi ve Molla Nasreddin
Jumalı 'nın Tebris'de Neşri", Celil Memmedguluzade "f=elyotonlar 1906-
1 908", Elyar Ceferli - Helil Yusuflu' nun "Ged im ve Orta Asırlarda
Azerbaycan Edebiyatı", " Dirceliş XXI asr" temin ettik.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

"Deportasıya, Azerbaycanlıları n Ermenistan Arazisindeki Tarihi - Etnik


Topograflarından Deportasiyası ", İsa Mustafayeva'nın "Çenubi Azerbaycan
H anlıkları", "Azerbaycan T arihi " , B.I. H üseyinov "ikinci Dünya Muharebesi
Arifesinde Tür kiye Cumhuriyetinin Yakın ve Orta Şarkta Siyaseti" (1923-
1 939) Şahnezer Hüseyinov'un " Ehmedbey Agaoğlu'nun Dünya Görüşü",
Kemal Talipzade'nin "Azerbaycan'ın E lm ve Medeniyetten Hadimleri
Bibliografiyası"nı temin ettik. Borçalı'dan Osman Ahmetoğlu bize Baleh
Nacı'nın "Karapapağ Mehreli Bey" ve Surettin Memmedli'nin " Parçalanmış
Borçalı" isimli eserini armağan etti . Karap apakların Türk K urtuluş
Savaşındaki rolleri ve Mehreli Bey'in mücadelesine biz " Doğu ve
Güneydoğu Anadolu' da Kuvve-i Milliye Hareketleri" isimli kitabımızda geniş
yer vermiştik.

Cengiz Örün bey de bize "Gürcüce Türkçe Sözlük" isimli kitabı verdi.
"Kitabı-Dede Korkut ve Dünya Epos Eneneleri Mevzusunda Beynelhalk
Sempozyumu" üç bölüm halinde 7 Nisan 2000 tarihinde başlayıp 9.Nisan
2000 tarihinde bitti. Benzeri diğer sempozyumlarda olduğu gibi, bu
sempozyumda da bazı bildiriler verilemedi ve bazı ilave bildiri ler verildi.
T ür kiye' den Prof. Dr. Dursun Yıldırım'ın katılmı ş olması teori arayışında olan
uzmanlar itibariyle hakikaten bir şanstı. Biz, Azerbaycan - Türkiye Türk halk
kültürü çalışmalarına katkısı olacağı düşüncesinden hareketle, bazı bildiri
sahibi ve konulanna dair bilgi vermenin yararına inanıyoruz. Biz, 7 Nisan
günü ikinci bölme de "Anadolu Dedem Korkut Coğrafyasında Türk Uluları
ve Mesajları " başlıklı bir bildiri verdik.

Bekir Nebiyev'in "Manevi ve Ahlaki Servetler Hazinesi", Prof. Dr. 0 . F.


Sertkaya' nın "Kitabı-Dede Korkud'un Tekstoloji Problemleri" , Dr.
Mehemmedeli Ferzane'nin "Kitabı-Dede Korkud ve Cenubda Folklor
Ananesi" , Eli Eşger Şerdust'un "Kitabı-Dede K orkud' da Kuranı-Kerim ayet
ve surelerinin İnikası" , Prof. Dr. Sadık Tural'ın "Kitabı-Dede Korkud'da
Etnopsikoloji Sistemi ", Prof. Dr. Nizami Caferov'un "Kitabı-Dede Korkut'da
Oğuz Etnocoğrafyası", Prof . Dr. T evfik Hacıyev'in "Kitabı-Dede Korku d da '

Türk tayfa Demokratiyasının tezahürleri", Tevfik Melikli'nin "Kitabı-Dede


Korkud Eposu ve Türk Edebi Estetik Fikrinin Formlaşması " , Prof. Dr.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Elmeddin Elibeyzade'nin " Kitabı-Dede Korkud ve Sümer Medeniyyeti" ,


Muharrem Kasımlı'nın " Kitabı-Dede Korkud v e Ozan Seneti" , P rof. Dr.
Mürsel Hekimov'un " Kitabı-Dede Korkud ve Aşık Destanları" , Hüseyi n
lsmailov'un " Kitabı-Dede Korkud ve Göyçe Edebi Muhiti" , Kazanfer
Paşayev'in " Kitabı-Dede Korkud ve Irak-Türkmen Folkloru Süleyman
Eliyovlu' nun " Epos Etnosunun Yaddaşı Kimi Kitab ı-Dede Korkud ve Etnik
Kimlik Problemi", Prof. Dr. Nureddin Rızayev'in " Prototürk Ertadan Evvelki
İzleri Kitabı-Dede Korkud'daki Coğrafi Arazide", Seyfettin Rızasoy'un "Türk
Mitoloji Dünya Modelinin Berpasına Dair", Ahad Kurbonov'un " Kitabı-Dede
Korkud'da Türk Başkanlığı ve Onun Felsefi Gavram ı " , Gülnaz
Abdullazade'nin " Kitabı-Dede Korkud da Estetik İdeal" , Rukiye
Kanberkızı'nın " Kitabı-Dede Korkud'un Yaşandığı Ve Yazıya Alındığı Tarihi
Durum ve Muhit", Prof. Dr. Penale Helilov'un "Kitabı-Dede Korkud'da Oğuz
Kimliği Problemi" isimli bildiriler; içerik, alan ve mesaj itibariyle ilgi sahamıza
giriyorlardı.

Bunlardan Dostum O .F . Sertkaya " Cebe" kelimesine ve dair


karşılaştırmalı açıklamalar yaparlarken; Miğfer için de, cübbe için de "cebe"
kelimesinin farklı kullanış sebebi bildirisinde irdelediler. Bize göre cebe
kelimesi metinde "don" karşılığında kullanılmıştı. Kurt'un başta, miğferde
veya sırtta, kaftanda oluşu onun genel anlamda "don" karşılığında
kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Anılan şahıs, böylece o dona bürün­
müş olmaktadır. Nitekim Kırım Tatar Türklerinde, insan ismi olarak Kurtnezir
vardır. Bu Kurda Kurban, Kurdun Kurbanı demektir. Afganistan'da Hazara
Türklerinde Muhammednezir adı vardır. Bu da Muhammede Kurban veya
Muhammed Kurbanı demektedir. Kurdun kutsal olduğu dönemdeki bir ifade
biçimi İslamiyetle içeriğini yitirmeden sürmüştür. Yine Kırım'da Seyit Börü,
Seyit Kurtov ve Kurt Seyitov gibi insan isimleri vardır. "Seyit" bilindiği gibi
Hz. Muhammedin soyundan gelenlere verilen bir isimdir. Bu nedenlerle b ize
göre cebe, don karşılığı kullanılmış olmalı.

Türk Devlet Başkanları VI. Zirve ve Kitabı Dede Korkut'un 1300 yılı
Jübilesi 8 Nisan 2000 'de başladı. Türkiye'den Sayın Cumhurbaşkanı
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Süleyman Demirel, Azerbaycan'dan Sayın Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev,


Kazakistan'dan Sayın Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırkızistan'­
dan, Askar Akayev kat ıldılar . Özbekistan ve Türkmenistan t emsilci
düzeyinde katılmışlardı.

Türk Cumhurbaşkanlarından Nazarbayev ve Askarov Rusça konuştular.


Ancak Nazarbayev'in konuşması Avrupa'dan toplantıya katılan Türkler
tarafından daha fazla önemsendi. Konuşmasında, Dede Korkud anma
toplantıları münasebetiyle yapılan çalışmalarda Dede Korkud'dan hareketle;
eğitim, estetik, çağdaş değerlere katkı üzerinde durulması gerektiğini
belirtti.

Sayın Süleyman Demirel yaptıkları konuşmada; m üşterek


medeniyetimizin ulu mimarlar ından ulu Dede Korkud gününde sizler e
Anadolu'daki kardeşlerinizden selam getirdim . .. .. Birliğimiz herşeyden önce
kültür birliğidir. Arap ve Fars kültüründen kurtulma olayıdır. D ünya kültürüne
katkıda bulunma olayıdır. Dede Korkud hep imizin ortak atası, tüm Türk boy­
larının ortak atası Orta Asya - Kafkasya, Anadolu, Balkanlar Türk boylarının
kimlik belgesidir. Dede Korkud, Büyük Türk dünyası bu destanla onur
duyar . ...... kimse rahatsızlık duymasın Türk dünyası dostluk, bu kardeşlik
dayanışması için bir arayıştır. Sizler, bizler hepimiz aynı ulu çınarın dallarıyız,
köklerimiz birdir. Kültürlerimizi araştırarak, bularak bu gerçeği ortaya koya­
cağız. Boy verip yeşermek insanlığa hizmet bu yolla olur. Ortak değerlerim­
ize sahip çıkmada birleşmeliyiz. Yalnız geçmişi bilmek için değil gücümüzü
değerlendirebilmek itibariyle de araştırma yapılması gereklid ir.
Geçmişimizin araştınlmasını geleceğimizin inşaası için yapmalıyız. 1 300 yıl
yaşayabilmiş olmanın hikmetini iyi düşünmek gerekir. Bu ·mirası i ki binlerce
yıl yaşatmamız lazım. Öz benliğimizin kazanılması için destanlarımız ortak
hafızamız, ortak aklımızdırlar. Destanlarımız bizi; Azeri, Türkmen, Özbek,
Kırgız, Kazak olarak birleştiren faktörlerdir. Bundan daha iyi birleşme olur
mu? Biz ezelden geliyoruz. Ebede gidiyoruz. Yeni bir süreç başlıyor. Çok
önemli bir fırsat yakaladık. Kendimizi daha doğru değerlendireceğiz. Ortak
kültürümüzü yaşatacağız, dediler.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Demirel konuşmasında diplomatik bir dille Cumhurbaşkanı sev iyesinden


mesajlar veriyordu. Bu mesajlar O'nun "Türk"ü anlayışının yansıması idi.
Bu mesajlar sadece Türk olmayan lara değildi. Bu mesajlar aynı zamanda
herkese idi. Çerçev esi çizilen Türklük, anlatılması gereken şekilde
anlatılıyordu.

UNESCO temsilcisinin Rusça ve İngilizce verilen konuşması doğal


olarak milli olamazdı. O daha ziyade hümanist terminoloji ile yaptığı
konuşma da insanlığın ortak değerleri üzerinde duruyordu.

Türkmenistan adına Meclis başkanı olduğu ifade edilen bir diplomat


konuştu. Türkmen istan' da resmi lisan· olarak Rusça konuşmanın yasak­
lanmış olduğu ifade edilirken konuşmacı, konuşmasını Rusça yaptı.

Konuşmalar bitince yanımdaki Azerbaycan Türkü dostum içinde bulun­


duğumuz durumu izah eden çok veciz iki söz söyledi. "Daldan atılan daş
topuğa değer" " Ele geleni ere vererler"

Türk devletleri cumhurbaşkan larının katıldığı Dede Korkut Jübilesinde;


"130 yıl bundan önce Hz. Muhammed dönemine yakın Oğuz'un Bayat
boyundan çıkmış Korkut Ata namlı bilici, aksakal, müdrik kişinin kopuz çalıp
oğuz boylarına söz söyleyip, Oğuznameler düzerdi. Boy boylar destanlar
koşardı. Bu destan lardan birisi de Şöklü Melik Qazan Han 'ın av destanı" idi.
Bu destanın giriş bölümünde verilen kesitte; Hasan Memmedov, Besti
Caferova, i lhan Esgerov , Metlep Abdullayev , Zemfira Nerimanova, Ramiz
Melikov sahnelenen rolleri paylaşmışlardı . Eserin diğer bölümleri Türk Kültür
tarihinden alınmış kesitlerden oluşuyordu . Bu bölümleri; Azad Şükürov
(Genceli Nizami), Halide Şerifova (Mehseti Gencevi), Sadık lbrahimov
(Manas), Hacı lsmailov (Yunus Emre) , Elman Guliyev (Alişir Nevai), Nureddin
Guluyev (Şah lsrnail Hatai), Ramiz Novruzov (Fuzuli) , Mehriban Zeki (ilham
Perisi) , Eli Abbas Gedirov (Molla PenahVagiD, Perv iz Bağı rov (Malı
Dumgulu), Firengiz Mütellimova (Netevan) , Ali Nurzade (Abay Kunonbayev) ,
Sabir Memmedov (Mirze Elekber Sabır) , Meleyke Esedova (Şaire) , Sadık
Zerbeliyev (ritimci) , Aşık Peri Azer (Ferzalı Panayev) , canlandırdılar. Türk
dünyasından Kazakista n, Kırgızistan, Özbekistan, Anadolu v e
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Azerbaycan' dan seçilmiş şairlerle dönemleri sahneye yansıtılmıştır.


Bu esnada ilginç bir olay gelişti. Dağıfılan programda" ...... bu destan
Azerbaycan h alkının şah eseri, An a kitabı k imi tarihe düştü" ifadesi vardı. Bu
ifade bazı kimselerce "Azericilik" olarak yorum landı. Ancak Azerbaycan
Türklerinden birçok yetkili ağız tarafından bu destanı n Türk Halkının ortak
malı olduğu ifade edilmişti. Bu gerçeğin belirtilmesi, çıkarılmak istenilen
ihtilafı önledi.

7 Nisan 2000 de, Azerbaycan Medeniyyet Nazirli'yi Akademik Milli Dram


Teatri'nin sahneye koyduğu Nebi Hezri'nin, i ki perdelik epik eseri olan
"Surla Hatun"u izledik. Eserin rejisörlüğünü Vagif Esedov ve Esger Esgerov
yapmıştı. Adil Azay'ın ressam l ığını yaptığ ı esere Cavansi r Quliyev
bestekarlık yapmıştı . Bedii rehberliği ise Hesenağa Turabov yürütmüştü.
Eserde; Rafığ Ezimov, Senüber lsgenderova, Sabir Memmedov, Metanet
Atakişiyeva, Şelale Ş ahveledgızı, Fidan Ahundova, Nesme Aslangızı, Gonçe
A�abeyli, Vefa Zeynalova, Abbas Gehremanov, Mehri ban Hanlarova, Almaz
Amanova, Ejder Hemidov, Kazım Hesen Guliyev, Rövşen K erimduht
paylaşmıştı. Oyunu, Necif Hesenzade idare etti. Ayrıca; edebi hisse müdür­
lüğünü, ilhan Rehimli, Truppa müdürlüğünü Gurbet Gurbanov, Bedii
Müdürlüğünü Guliyev, Redaktörlüğünü Vefa Kazımova üstlenmiştir. Teknik
donanım görevlileri Kamil Şıhaliyev , Hüseyin Melikov, Rasime Memmedova,
Telman Yunusov , Yusif Memm edov , Cabbar Cabbarov, Ağakerim
Atakişioğlu, Eldar Memmedov, Aygün Mahmudova ve Arif M emmedov
üstlenmiştir.

"Türk Dilli Devletlerin Başçılarının VI. Zirve Görüşü" toplantısında


Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devlet başk anı ve ülke
temsilcilerinin Rusça konuşmaları büyük yankılara yol açtı. Bu konuda
görüşlerini açıklayan Abbas Abdullah Hacaloğlu geleceğe yönelik çok ciddi
tahliller yaptı.

Abbas Abdullah Hacaloğlu "Şiirler" isimli eserini de bize hediye etti.


"Kara" motifini bu derece iyi işleyen başka şiir görmedik . Tapmacal ı
Garagalpag Nağılı isimli b u şiirde:
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Bu, Garagalpag
Bu, Garagapapag
Bu, Garappag
Bu, Garabağ
Bu, Suhara
Bahıram
Galpaglara
Papaglara
Sulara
Dağlara
Bağlara
Hamısı gapgara
Gara, gara.gara...
B u gara ne demek?
Gara; böyük demek.
Böyük galpag,
Böyük papag,
Böyük bağ,
Böyük su,
Böyük dağ ...
Böyük, böyük, böyük ...
Böyüklük de bir yük.

Gara daha ne demek?


Gara hırslı demek, acıglı demek.
Hırslı adam,
Acıglı baş
Dumanlı dağ,
Saralıp solan bağ,
Delisu . . .
Ele bu?
Yoh.

Gara - yuhu,
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Gara - gorhu,
Gara - yara,
Gara - daş . . .
B i r de
Neçe neçe
Bakılı
Gazahlı
Nukuslu
Barçalı gara daş
Bir de eyni atadan anadan töreyen
Neçe neçe
Oğuz,
Gıpcag gardaş.

Türk D evlet leri liderleri top lantısında ev sahibi sıfatıyla ikinci


konuşmasını yapan Azerbaycan Devlet Başkanı sayın Haydar Aliyev " ... Biz
aynı köke, aynı tarihe, aynı kültüre sahip bir Atanın evlatlarıyız " diyordu. Biz
sayın H. Aliyev'in çok daha f� rklı mesaj lar veren konuşmalarına da şahit
olmuşt uk. Farklı mahiyetli konuşmalara değişen zaman mı sebeb oluyor
yoksa ortam mı? Bunu anlamak pek kolay değil. Ancak bize düşen bir yıl
. kadar ewel televizyonda izleyip yazımıza aldığımız tespitlerimizi şimdi de
yazımıza almaktı ve biz onu yaptık.

Bakü Kalesinde Şirvanşahlar Sarayı önünde halk sanatçılarının yaptığı


gösteri çok nefisti. Burada ilkin Dede Korkud'dan bazı bölümler özel dekor
ve kostümler içinde seslendirildi. Sonra müzik ve folklor sunuldu. Burada
Celbezerli Aşık Meşedi Nebiyev ve 80 yaşına rağmen bütün davetlilerin
ayakta alkışlayıp elini öptüğümüz Hanım Hacıyeva'yı dinledik.

Bakü'de D ede Korkut'un havası her tarafta estirirdi . Duvarlar afişlerle


süslendi. Azerbaycan'ın yazılı basını sempozyumu yakından izledi . Tv . ve
Rd. Kanalları çeşitli programlar yaptı. Dergi muhabirleri türkologlarla
röportaj yaptılar . Bu vesile ile Bakü'ye gelen bilim adamları, Bakü üniver­
sitelerinde toplantılara alındı. Bol miktarda kitap değiş tokuşu yap ıldı.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Sayın cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in davetli türkologlara Gülistan


sarayında verdiği akşam yemeği de nezihdi. Yemek masaları , türkologların
geldikleri ülkeler esas alınmayarak karışık düzenlenmişti. Ben Azerbaycan
kabinesinden bakanlar ve RF Türkologları ile birlikte idim. Gecede, çok
seviyeli Azerbaycan Türk musikisi de vardı. Bir hayli maytap atıldı.

Parklarda ve alanlarda çocuklar için eğlence düzenlenmişti .


M uharemlikle de birleşen halk evin de yaptıkları yiyecekleri ikram
ediyorlardı. Yer yer ateşler yakılmıştı. Şehirde bir eğlence - bayram havası
hakimdi. Özel giysili bayan süvariler gösteri yapıyorlardı . Köylerden eğlence
için deve getirilip bezenilmişti.

Bir çok özel yer gibi "Samet Vurgun Adına Azerbaycan Devlet Rus Dram
Teatrı " da özel ışıklandınlmıştı.

Hazar Gölü kenarında Türkiye'nin Azerbaycan Büyükelçiliği tarafından


verdilen 3 saat süreli öyle yemeği hakikaten şahane idi. ikramda adeta kuş
sütü eksikti. Büyük Elçimiz Ecvet Tezcan ve eşleri hanımefendi davetlilere
çok samimi bir ev sahipliği yaptılar. Prof. Dr. Dursun Yıldırım hocamız
burada Hazar'a sacı yaptılar. Büyükelçiliğimizde bu bayrama doğal olarak
katı ldılar.

Türkolog dostum Abbas Abdullah'nın ziyaretine gittik. Türk Devletleri


Cumhurbaşkanlarının zirve toplantısında, liderlerin Rusça konuşmaları ve
Türk konuşmacıların da "Türk" yerine "Türk Dilli halklar" tabiri kullanmış
olmaları yankılarını sürdürüyordu. Basın Abbas Abdullah'dan görüş
alıyordu. Bu vesile ile Rusça'da bay anlamına gelen Tavarişin başlangıçta
zengin anlamına geldiğini davarı olan , mal davar bakan anlamında Türkçe
ve Türkler için kullanılan bir kelime olduğunu öğrendim. Bu arada
Azerbaycan aydını Türkiye'nin Azerbaycan'da Rusça kitap basmasından
rahatsızlık duyuyor, izahları bize makul geldi.

Abbas Abdullah anlatıyor, "Bir Arap , Arap aleminden bahsederken (Arap


dilli) demiyor. (Arap devletleri) diyor. Neden biz Türk dilli devletler diyoruz,
anlamak mümkün değil. . . . . Dil insanlar arasında birbirilerin i anlamak için
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

vardır.... Devlet ihtiyacı, vatandaşın ihtiyacını karşılamak içindir .... Bir millet
Tür k ise, anlaşıp ihtiyaçlarını karşılanabilmesi için konuşulan dilin Türkçe
olması gerekir.... (Burada güzel bir tabir öğreniyorum.) "Alçak gönü llülük
alçaklığa varmamalı", "Azerbaycanlı benim kardeşim anlamında mıdır? Bu
anlamda kullanamazsın. Zira Gürcistan'da yaşayan Türk'e de Azerbaycanlı
kardeşim demek gerekir ki, o senin Gürcistan'daki Türk kardeşindir. "
Hakikaten Gürcistan'da Gürcistanlı olur. Gürcistan'daki Gürcü olmayan
kimse Gürcü değil ise o Gürcistanlı mesala Türk'dür.

Abbas Abdullah'ın ASAM'da bir seri konferans vermek üzere Ankara' da


olmasını ne kadar çok isterdim. Bize 27 Nisan 1 997 günlü Nokta dergisini
gösterdi. lstanbul'da Azerbaycan Konsolosu iken, Rusların Ermenilere
verdiği silahların dökümünü Nokta'ya vermişti.

Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar konuşmasında, bu günün


maneviyat Bayramı olduğunu, Türk destanı Dede Korkud'un Yunan
medeniyetinden eski olduğunu, Dede Korkut'un Türk halkları edebiyatının
temel ortak eseri olduğunu, Dede K orkut Akademisinin kurulması
gerektiğini, Dede Korkut'un manevi düşüncenin taşıyıcısı olduğunu belirtip
sözlerini " Dede Korkut'un ruhu yanınızda olsun" ifadesi ile bitirdi.

Azerbaycan'da gözleyebildiğimiz bir husus da, Haydar Aliyev ' in


Türkçü lü k itibariyle yerinin henüz iyi tespit edilemediğidir. Sayın H. Aliyev ' in
Türkçülüğe yakl aşımı zamana ve zemine göre çok değişiyor. Onun
Türkçülüğe yaklaşım tarzındaki farklılığa şartlar mı zorluyor. iç ve dış
siyasetin onun Türkçü yapılanmaya yaklaşımında etkisi nedir? Yapılan
eleştirileri tam olarak hak ediyor mu? Ben hiçbir liderin gölgesi veya
düşmanı olmadım. Ölçüm Türk kültür milliyetçiliğidir. H. Aliyev itibariyle
şunun farkındayım ki, o istemese Azerbaycan'da milli arayış ve şuurlaşma
bu denli yol alamaz. Rotasının değişik olduğunun farkındayım. Katılmadığım
yönleri de çoktur. Ancak yeterince anlaşılabildiğini de sanmıyorum.

Haydar Aliyev ikinci konuşmasında; bu bizim milli azatlık bayramımızdır.


Dede Korkud halklarımızın 1 300 yıllık malıdır. Türk dilli halkların halk
KAFKASYA ARAŞTIRMALARJ DiZiSi

kültürünün azametini gösterir. Türk Dilli Devlet Birliği dün yapıldı. Birlik halk­
larımız için zaruri idi. ... Milli, medeni, tarihi hisler imizi berk ediniz. Dede
Korkut bizim ulu babamızdır . Ulu ecdadımızdır . Dede K orkut halkı sulha
barışa davet eder. . . . .. Ermeniler toprağımızın % 20'sini işgal etti. 1 m ilyon-
dan fazla insanımız evsiz, yurtsuz kaldı. Biz meseleyi sulh yolu ile halletmeyi
seçtik. Dede Korkut prensiplerine bağlılığımızı bu vesile ile de açıklıyoruz.
Neticeler büyük Türk milletine çattırılacaktır.... Bu saraya Dede Korkut evlat­
larının kurmuş olduklar ı devletlerin Başkanları gelmiştir.

Türkiye'de uzun süre bulunmuş diplomat Türkolog dostum Abbas


Abdullah " Hakikat Limited Şirketi " , yayınlarindan " lngiliz Casusunun itirafları
ve lngilizlerin lslam Düşmanlığı " isimli M. Sıddık Gümüş tarafından
hazırlanmış bir eserin iç kapağını bize gösterdi. Kitap lstanbul' da 1 999
yılında basılmıştı. Kitap'da; "Bugün yeryüzündeki insanlar üç kısımdır."
denildikten sonra açıklamasının 3 . maddesinde 11Münafıklar Müslüman
olduklannı söylerler. imanları ve bazı ibadetleri Ehl-i Sünnete benze­
mez. Hakiki Müslüman değildirler.11 denilmekteydi. Bu satırları buraya
olayı açıklayabilmek için dahi olsa, aktarmaktan hicap duyuyorum. Bilindiği
gibi Azerbaycan Türkü islam'ın faklı iki mezhebini yaşamaktadır . isminde
"Casus" ifadesi geçen bir eserinin bu tür açıklamalara yer verdiğini
anlamak bize zor geldi. Bu tür tespitleri yaptıkça, polemiğe yol vermeksizin
teşhir etmenin yararına inanıyoruz.

Benzeri bir olayı da Rusça veya Kiri! harfli bir duvar takviminde yaşadım.
Kiril harflerinden kopmanın kolay olmayacağı açıktır. Bazı hallerde mesajı
Rus dili ile vermek zorunda kalınabilir. N itekim dilde , fikirde , işte birlik pren­
siplerinin dilde sağlanabilmesi için Anadolu Türkçesi, yerel Türk dili ve
Rusça'nın bir arada kullanılması doğal karşılanabilinir. Fakat Saatli Maarif
takvimi tarzında Rusça takvim basmayı anlamak pek kolay değil doğrusu.
Bu tür tespitleri tartışmak ilişkiyi daha iyi kılmak itibariyle zaruridir .

Tekrar sempozyuma dönelim. Sempozyuma lran lslam


Cumhuriyetinden "Kitabı Dede Korkut'ta Kuran-i Kerim Ayet ve Sureler inin
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

lnkası" isimli bildirisi ile katılan Dr. Eli Eser Zerdüşt, Deli Dumru l'un Allah'a
yakarışını besmele ile başlayarak okuyunca salonda hava değişti.

"Yucalardan Yucasan,
Kimse bilmez necesen.
Görklü Tenri,
Nece cahiller seni
Gökde arar,
Yerde ister .
Sen hud mümünler gönlün desen.
Daim turan cebbar tenri
Bagi kalan settar tenri
Menim canımı alur olsan, sen algıl!
Ezrayıle almağa goyma gıl"

Adeta herkes; Dedem duasını dinlemek istiyordu. Bazılarına göre


Tenrinin burada açıklanan "Görklü", "Daim", "Cebbar", "Baki", 11Settar11
gibi sıfatları destan lslamileştirildiği için sonradan katılmadır. Bize göre ise,
Türklüğün lslam'dan evvelki inanç istemlerindeki Tenri de tek Tanrı
anlayışının bir tezahürü idi. Ayrıca biz Deli Dumrul'un bir veli kişi olduğu
kanaatindeyiz. Nitekim Borçah yöresinde hak aşıklarına "halk delisi"
denilmektedir.

Dede Korkut Sempozyumu sadece tarihten ortak bir sahife olarak Türk
halklarının birleşmesinde etkili olmakla kalmamış, adeta her Türk kesim
kendisini Dede Korkut atmosferine taşımıştır.

Aynı gün Bakü'de dostumuz Doç. Dr. Yunus Nesipli ile görüştük.
Kendisi ASAM Kafkasya Masası Gürcistan sektörünü bir dönem yönet­
miştir. Bize; Necef Guliyev'in "Vatan ve Halk Namına" Bakü 1 981 ,
Mehdihan Vekilov'un "Ömür Dedikleri Bir Kervan Yol" , Bakü .... , Merkezi
Asya ve Kafkas Dergisi 7. sayısı; V.0 . Klyuzevskiy'nin "9 ciltlik Külliyatı"
Bakü, 1 990; "Tıflis Üniversitesi" Bakü, 1 998, B.M. Dancik, "Yakın Doğu",
Moskova, 1 976, isimli eserlerini ASAM kitaplığı için hediye etti.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Bakü-Türk Şehitliğinin Açılışı:

8 N isan 2000 tarihlinde "Bakü Türk Şehitliği" açıldı. Biz, resmi açı lıştan
bir gün evvel şehitliği z iyaret etmiştik. Burası Anadolu ve Azerbaycan Türk
şehitlerinin Ermenilere karşı 16 Eylül 1 918 tarihinde Nuri P aşa (Killigil)
komutanlığında savaşta verd iği şehitlerin anısına d ikilmişti. Şehitlik
Azerbaycan'ın en büyük şehitliği olan Bakü Şehitler Hiyabanı 'nda Türkiye
ve Azerbaycan devletleri tarafından yapılmış. Anıt Mezar ve şehitlerin
mezarları ile isimlerini içeren plaketten oluşmuştu. Burada Anadolu
Tür klüğünü temsilen Anadolu'nun doğu ve güney doğusu dahil her
kesiminden memleket evladı vatan ve soydaşları için canlarını vennişlerdi.

28 Mayıs 1 91 8 tarihinde Bağımsız Azerbaycan Devleti kurulmuş.


Kafkasya'da otorite boşluğundan istifade eden Ermeniler, ülkeyi işgale v e
halkı katletmeye başlamışlardır. 4 Haziran 1 91 8 tarihinde Osmanlı impara­
torluğu ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında imzalanan destek anlaşması
ile Nuri Paşa komutanlığındaki lslam Kafkas Ordusu 28 Haziran 1 91 8' de
taarruza geçerek Göyçay ve Salyan muharebeleri ile 16 Eylül 1 91 8'de
Bakü'nün düşman işgalinden kurtuluşunu sağlamıştır. Savaş Şamahı,
Karabağ v e çevresinde devam etmiştir. Ermenilerin oluşturduğu Kızıl
Orduya karşı savaşan Anadolu Türk ordusu yaklaşık olarak 1 1 30 şehit
venniştir.

Açılışta, Anıt Mezarın sağ ve sol taraflarında Türkiye ve Azerbaycan


Cumhuriyetlerinin dörder bayrağı dalgalanırken karşı yönde yeni caminin
minareleri arasında her iki Türk devletinin bayrakları keza dalgalanıyordu.
Merasime her iki ülkenin Cumhurbaşkanları , askeri birlikler eşiğinde
katılarak günün önemini belirten konuşmalar yapıyorlardı.

Azerbaycan'da tespit ed ilen Türk Şehitlikleri, Bakü'nün Merdekan ve


Fatmayi Bölgelerinde ikişer; Novhanı v e Şamahı bölgelerinde birer v e
Göyçay kasabasında ü ç şehitlik olup, ayrıca 1 840-1 850 yıllarında Gence'de
şehit düşen 1 00-1 20 kahramanımız vardır.
BAKÜ- CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bakü Türk Şehitliğinde ay - yıldızlı abide taşta; "25 Mayıs 1 7 Kasım


-

1918 tarihleri arasında cereyan eden Kafkas Harekatında, Nuri Paşa


komutasındaki Türk Kafkas ordusu Gence, Gökçay, Aksu, Kürdemir ve
Şamahı istikametinde taarruzlanna devamla, 1 6 Eylül 1 91 8 tarihinde
Bakü'ye girerek Azerbaycan'ı; müteakiben devam eden muharebeler
sonucunda Karabağ ve Dağıstan'ı düşman işgalinden kurtarmıştır.

Bu harekatta Kahraman Mehmetçik, Azerbaycan'ın bağımsızlığı


uğrunda Azeri Kardeşleri ile omuz omuza savaşmış ve 1 1 30 şehit
vermiştir. Onlar Azerbaycan'ın her yerinde, birçok isimsiz mezarında,
ikinci vatanlarında yatmaktadırlar.

işte bu anıt, kardeşlik uğrunda canlarının seve seve feda edip


"Ayrılır mı gönül candan, Türkiye Azerbaycan'dan" "Düsturunu yürek­
lerimize perçinleyen o muhteşem askerlerin, şehit Mehmetçiklerin
Anısına dikilmiştir. Ruhları şad olsun. 15 Eylül 1999" denilmektedir.

Bakü Tür k şehitliği merasiminde; Bakü icra Hakimi Başı Rafael


Allahverdiev, Yarbay Ulvi 'den sonra T.C.'nin Sayın Cumhurbaşkanı S.
Demirel konuştular . Konuşmasında;

"Toprak uğrunda ölen varsa vatan, bayrakları bayrak yapan


üstündeki kandır.... en aziz şey candır, şehit canını vatan için verebilen
kimsedir ... Bizim şehitlerin yakınları bu şehitliği görünce, çocuklarının
bu kardeş ülkenin bağımsızlığı için şehit düştüklerinin unutulmadığını
hatırlayacaklar ... çekilen bayrak bir daha inmeyecektir.... " demiştir.

A.C'nin Sayın Cumhurbaşkanı H . Aliyev yaptığı konuşmada .. "Biz bir


millet iki devletiz. Bizim dinimiz şehitleri ulu kabul eder.
Peygamberimiz bir daha dünyaya gelsem şehit olmak için gelirim,
buyurmuşlar. Bu şehitliğin eski yeri mezarlıktı. Şehit mezarları yok
edilip SSCB döneminde burası park yapıldı. Buraya Azerbaycanlı
olmayan Kirov isimli bir şahsın heykeli yapılıp, parka da onun ismi
verilmişti. Son dönemde şehitlik yaptığımız bu mekanda Türk askeri ile
Azerbaycan kahramanları bir arada yaşıyorlar" demişti.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

1 920' 1erde Bakü Türk Hükümeti burada şehitler için bir anıt yapılması
için karar alır. Sonra araya SSCB dönemi girer. İngilizler 1 994-1 995'de
Azerbaycan yönetimine müracaat ederek burada askerlerinin öldüğünden
bahisle bir heykel yapmak isterler. Yönetim bu talebi olumlu cevaplamıştır.
Azerbaycan aydını lngilizlerin Ermenilere destek olduklarından hareketle
karara tepki gösterirler ve aydınlar muvaffak olurlar .

Bakü-Şamahi güzergahından Bakü çıkışına 1 2 km. mesafede bir Türk


şehitliği daha vard ır. Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi bu şehitliği sık sık ziyaret
etmektedir. ifade edildiğine göre rahmetli hocamız Prof. Dr. Ayhan
Songar'ın kızları olan Sefire hanımefendi de burad a bir hayır işlemiştir.
Bölgenin halkı, diğer şehitliklere olduğu gibi burasını da geleneklerine göre
ziyaret etmekte burada da adak adamaktadır.

Gürcistan Yolculuğu ve Keşali Köyü:

Tiflis yolculuğumuz Bakü'den başladı. Akşam treni ile yola düştük


(çıktık). Bakü-Ahstafa aras ın ı trenle kat ettik. Saat 2 1 .00'de trene bindik v e
sabahleyin 06.00'da Ahstafa'ya vardık. Sonra minibüsle Kazak'a gittik.
Samet Vurgun'un köyü Yukarı Salahlı'nın yanından geçtik. Yol arkadaşları
Seyfettin Altaylı ve Eli Şamil ile Samet Vurgun'un ruhuna fatiha hediye ettik.
Köyler temiz ve bakımlı idi. Hayv ancılık ve tarla ziraatı yapılıyordu. Her tür
meyvenin yetiştirildiği mümbit toprağı ve uygun iklimi vardı. Uzak'tan
"Göyezan Dağı" görünüyordu. Vurgun'un bu dağa yazdığı şiiri okuduk;

"Göylere baş çekir


Göyezan dağı
Akşam açık olur
Ayın gabağı"

Karayolunun her iki tarafı sağlı sollu kilometrelerce ağaçlandır ılmıştı. Bu


uygulamayı dağılmış Sovyet topraklarında çok sık görebiliyorsunuz . Bir ara
Anadolu'da da denenmişti. Bu kış çok çetin geçmiş, doğal gaz olmayınca
halk ağaçların bir kısmını keserek ısınmak zorunda kalmış.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Eğetinden geçmekte olduğumuz Avey Dajda yapılan arkeoloji


çalışmaları ile M.Ö . 4000'1i yıllara ait olduğu ifade edilen, lskitlere ait
buluntular tespit edilmiş. Artık seyahatimiz Gazah'tan başlayarak Kür çayı
boyunca devam edecek. Osmanlı dönemine ait köprü ve kervansarayı
resimledik. içinden geçtiğimiz köylerde h ayvanlar dışarıya çıkarılıyordu.
Rutin bir yaşam için söylenen "sabahtan giyiniyoruz akşamdan
soyunuyoruz" veya "sabah nahıra akşam ahıra" sözü burada da kullanılıyor.
Daş Salahlı köyünden geçiyoruz. 1 8. yüzyıl şairlerimizden Molla Veli Vidadi
de Yukarı Salahlı'lıdır. Ayrıca Adalet N esipov'da bu köydendir. Karayolunun
kuzeyindeki yolun adı Karayazı. Kuzey ve kara bana Türklükte renk ve yön
bağlantısını hatırlatıyor. içlerinden geçtiğimiz köylerin şahsi malı olan
bahçeleri bakımlı ve muntazam. Bütün evler çatılı ve çatılar saç kaplı. Hiçbir
evin üstü toprak dam değil. Ev duvar larına tezek yapıştırılmamış. Bölge,
Karapapak Türk bölgesi olarak biliniyor. Y olumuzun ilerisinde Hiram çayı
var. Kür nehri ile birleşecek. Kenarında Hiram Köprüsü ve Hiram köyü var.
Gürcistan sınırına girdikten sonra Borçalı bölgesi başladı. ilk köy Kosalı idi.
Sonra Alget çayı, Borçalı yolunun solunda 200 km mesafede Türkiye -
Ardahan'ın Posof ilçesi var. Borçalı Posof arası bölge Türk bölgesi idi.
Karayazı bölgesi de Türk bölgesi. Burada Gürcü yok. Karayazı ve Karaçöp
arası 80 km. Burası da Türk bölgesi. Gürcistan' da başka Türk bölgeleri de
var. Bu arada, Kepenekçi, llmerzel, Keçeli; Keçeli ile Türkiye- Kars- Çıldır
ar ası 1 50 km. Gideceğimiz köy için tekrar taşıt değiştirip taksiye biniyoruz.
Hava hayli soğuk. "Camış kıran soğukları" başlamış, 3-4 gün süreceği ifade
ediliyor.

Ev sahibimiz Derviş Osman'la sohbet ediyoruz. Anlatıyor, "Bizde Gaga


baba veya ağabey anlamında kullanılır". Gürcüden nadiren kız alırız.
Gürcüye kız vermeyiz. Sovyetler d öneminde şeh ir merkezlerinde
Ermenilerden kız alan Türkler olmuştu. Şimdi yoktur. Türk köyüne Ermeni
köyünden gelin getirilmez, o erkeyi köylü köyden kovar" .

Gaga kelimesi bana Posof yöresinde e ş anlamda kullanılan "dada"yı


hatırlattı. Borçalı bölgesinde dede anlamında dada kelimesinin kullanıldığını
gördüm. Ancak burada Dede ile Baba hiyerarşisi yer değiştirmiş.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Büyükbabaya değil babaya dede deniliyor. Dadaloğlunu hatırladım,


muhtemelen orijinali Dadaoğlu idi. Yani kardeş ağabey anlamına geliyordu.
Erzurum'daki dadaş kelimesinin anlamı da aynı mantıkla izah edilebilir.

Derviş Osman, anlatmaya devam ediyor. Cigirtgeni (ısırgan otu) bizde


derman sayılır. Sovyet döneminde her hanenin 1 -2 dönüm arazisi olurdu.
O dönemdeki hayet (ev in önündeki bahçe) herkesin kendi elinde kaldı. Köy
dışındaki arazileri Stalin'den evvel halk rahatlıkla kullanıyordu . Stalin ağır
vergiler koydu . Vergisini ödeyemeyenin elinden zirai arazi alındı. Kolhoz
ekmeye başladı.... Babam rahmetli komünizmi bir türlü benimseyemedi,
bana "siz komünistler yalancısınız, yalancısınız, yalancısınız,
talancısınız, talancısınız, talancısınız, ahırda da /sonunda dilencisiniz,
dilencisiniz, dilencisiniz" derdi, demektedir.

Köyde halkın morali çok yüksek. Kür suyundan köy hidroelektri kle
aydınlanıyor. Kür üzerinden kurulmuş santrallerden elektrik alınıyor.
Ekonomik hayatın zorluğu yeni kuşakların Bakü'ye göçmelerine neden
olmuş. Ancak aile reisleri milli konularda çok şuurlu. Hiç kimse köyünü
tamamen boşaltmayı düşünmüyor. Yeni kuşaklarla ebeveynler arasında
saygıya dayalı, sevgiye dayalı çok seviyeli bir anlayış ortamı var. Köylerin
içerisinde komşuluk duygusu çok yüksek. Komşu köyler içinde fevkalade
ahenk var. Köy halkı köye gelmiş yabancıya çok müşfik. Köyün
hanımlarında kaç - göç yok, aşırı bir tesettür de yok. Köylerde sosyal hayatı
planlayan aksakallar var. Derv iş Osman bunlardan birisi. Türk köylerinden
gitmek isteyen 1 000 ailenin göçünü iknacı ko nuşmaları ile engellemiş.
Keşali köyü ormanın ve Kür nehrinin kenarında halk ormanda ve nehrin
kenarında avlanıyor. Çöl horozu (Gir göl) ve sülün çok oluyor. Bir çok av
hikayesi dinledik.

Gürcü yönetimi bölgeye Gürcü yerleştirmek istemiş. Ayrıntılı planlar


yapılmış, yeni köy yerleri belirlenmiş ve Gürcüler için bedava evler yapılmış,
kendilerine arazi verilip maaş bağlanmış. Bir kısım evler Gürcü göçmenlerle
şenlendiri lmiş. Ancak yapılan mesela 500 ev den 50'si kullanılmaktadır.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcüler bölgeye uyum sağlayamamışlar . Bu tür yerleşim yerleri büyük


ölçüde boştur.

Bir iddiaya göre Gürcü yönetimi, bir dönem Kıpçak Türk bölgesine
Oğuz Türklerini iskan etmeyi deneyerek, Türk kavimleri arasında ihtilaf
çıkarılmasını amaçlamıştır. Ancak bu bilgiyi teyit edecek kaynağa rastla­
madık. Ayrıca Gürcistan Türk halkının Kıpçaklık, Oğuzluk gibi bir sorunu da
yoktur. . Onlar milliyetlerini Türk di nlerini İslam bilmektedirler.

Derv iş Osman dört gün bize hizmet eden eşine sesleniyor. "Ay öy
üyesi" (Ay ev sahibi) Evin sahibi, Evin hanımı sabah namazı ile kalkıyor,
kapıyı bacayı süpürüp hayvanlarla ilgilendikten sonra samavar kalıyor , çayın
suyunu salıyordu (semavire su koyup onu yakıyordu). Aydınımız Anadolu'da
da eşlere ".evin sahibi" şeklinde hitap edilmesinin iltifat olduğunu, bu tabirin
derinliklerinde eski inançlarının izleri olduğunu hala bilememiştir. Ev yiyesi
evin hatunu, hanımı anlamındadır. Türk halkı, bir yönetici devlet başkanına
" Han " , " Hanım" ve bir de eşine " Hanım " demiştir.

Borçalı Türk bölgesi aşık muhitidir. Kars yöresinin meşhur ozan lslam
Erdener bu köydendir. Çıldır - Kars'ın meşhur Aşık Şenliği halk aşığı Hasta
Hasan bu köyd endir . Köyde ism i , Pir Sultan Abdal olan insan var . Ayr ıca
insan ismi olarak "Ana Kız " muhtemelen çocuğu yaşamayan ailelerin bir
buluşudur . Ana Hanım isimli şairin şu dörtlüğü ilgimi çekti:

"Hayat hayat
Halların hayat hayat
Gezersen ömrün artar
Gezmesen hayat hayat"

Belki çok gezdiğimiz için bu dörtlük çok hoşumuza gitti. Seyahat edenin
felah bulacağı anlamındaki had isi andırıyor. Halk ozanlarında ele alınan
konular ya bir ayet, ya da hadis oluyorlar.

Çevrede, bilhassa dağ köylerinin mezarlıklarında bir dönem çok sayıda


koç koyun heykelli mezar taşı varmış. Gürcü yönetimi , ifade edildiğine göre
KAFKASYA ARAŞTJRMALARJ DiZiSi

bunları toplatmış. Muhtemelen yok olmamaları için müzelere alınmışlardır.


Başgeçit nahiyesinin Hamamlı köyünde hala koç heykelleri bulunmaktadır.

Barçalı yöresi Türklerinde, Kars'tan tanış olduğum "Ay Atam anam"


tabiri çok sık kullanılıyor. Bu kalıp bazen "Ay Atam" bazen de "Ay Anam "
şeklinde kullanılır. Esasen "A" veya "Ay" öneki kelimelerin başına gelir
mesela "Ay babam" "Ay oğul" gibi. Yakınlık ve sevgi ifadesidir. itibar
edilen kimsenin "ata" ve "ana" ile bir tutulması, atanın itibarlı kabul
edilmiş olma zihniyetinin bir ürünü olmalı. "Ata Kültü" ile izah edilebilir.
"A" veya "Ay" hitap şekline gelince kelimenin orjinali Ay ise, Aya gök
tengri inanç sistemi döneminde Onun kutsal kabul edilmesinden de olabilir.

Türkiye televizyon kanallan Azerbaycan ve Gürcistan'da büyük ölçüde


izlenebiliyor ve izleyici buluyor. Özellikle Azerbaycan'da Anadolu Türkçe'si
Azerbaycan Türkçe'si ile etkileşime girmiştir.

Gürcistan Türkleri Türk Tv. kanallarından özel programlar yapmalarını


bekliyorlar. Türk kanallarında kendilerini ve sorunlarını izlemek istiyorlar.
TRT Dış Haberler'in yayınları Gürcistan Türklerinde izlenilmektedir. Bize
sokulan bir Karapapa Türkü "Azerbaycan ve Türkiye'den TI R ' larla
Ermenistan'a gıda maddesi gidiyor. Türk hükümetinin bundan haberi var
mı? TRT dış yayınlara yazsak olur mu? Türkiye'nin Ermenistan'a gıda
satması bizi çok üzüyor" , demişti. Hakikaten bu tür duyumlar halkın
üzerinde moral bozucu olmaktadır.

Türkiye'nin radyo ve televizyon kanallarının l ran'da İran T ürkleri


tarafından çok ısrarlı takip edildiği bilhassa müzik kasetlerinin çok rağbet
gördüğünü öğrendik. Bir arkadaşımızın ifadesine göre, İran 'ın resmi ve özel
Tv. kanalları da Türkiye Türk musikisine yer veriyormuş.

TRT, haber programlarında ise, mahiyeti RF yanlı h aberler verilirken;


onların Rusya kaynaklı olduğunu zikretmeden vermesi Türk izleyiciler
üzerinde hayal kırıklığı yapmaktadır. STV ve TGRT 'nin yayınlarında ahlak
kurallarına daha fazla dikkat eden yayınlar oldukları kanaati hakimdir.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bu durum beğeniye yol açmaktadır. Gürcistan ve Azerbaycan'da beni


duygulandıran bir husus da Galatasaray futbol takımımızın gösterdiği
başarının bu yörenin Türklüğünde yarattığı gurur oldu. Halk büyük tezah ürat
göstermiş, Bakü'nün, büyük mitingler dahil son 1 O yıl içerisinde başka hiçbir
olayda bu denli coşku göstermediği, halkın televizyonların başından
ayrılmadıkları anlatıldı.

Rustavi, Gürcistan'ın Azerbaycan istikametinden gelinirken T iflis'den


önceki ilk büyük şehridir. Nüfusu 200-300. 000 iken enerji, hammadde,
piyasa ve işletme yokluğu kapanan zavotlar sonucu ölü bir şehir durumuna
düşmüş. Hala devam etmekte olan büyük göç dalgaları şehri bitirmiş.
işsiz ve aç halk binaları kap ı-pencere söküp talan ediyor. Yakın zamanlara
kadar Bakü ve Kazak v ilayetlerinin halkı bu şehrin nüfusunun % 50'sini
oluşturuyordu. Buraya Tiflis'in kap ısı gözü ile bakılıyor. Akkehle, Kavakhele,
Borçalı bölgesi, Soganlık gibi Türk yerleşim yerlerinin Türk halkının Rustavi
ve Bakü'de evleri vardı. Buralara, gençler vurmağa (rakı içmek, kadeh
tokuşturmak) gel irlerdi.

Tiflis Gürcistan'ın Gürcü şehri ama, aynı zamanda bir az da Türk şehri.
Bu şeh rin eski ticaret merkezlerinden birisi hala Türklerin yaşamakta
bulunduğu "Şeytan Pazarı" dır. Kür nehri burada Deli Kür ismini almış. T iflis
büyük ölçüde Amasya'yı andırıyor. Kür'ün bir yakası dik yamaçlı derin
kayalık vadiden oluşuyor. Kür' ün üzerindeki eski bir Osmanlı camisini yıkmış
taşlarından köprü yap mışlar. Gürcüler resim, mimari ve h eykelcilikleri ile
övünüyorlar ki, hakları da var. Şehirde çok kilise var. Gürcülerin çok dindar
olduğu söyleniyor. Esasen, alfabelerine dokundurmayan Gürcülerin mimari
ve dinlerine de dokundurmadıklarını görünce, SSCB döneminde ne olmuş
ise bizim Türklerimize olmuş.

Osman Osmanoğlu (Derv iş Osman) benim fazla duygulanmış olmandan


etkilenmiş olmalı. Bir bayatı okudu:
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

" Bende vur


Apar meni bende vur
Zülfünle kemende vur
E lli yara yar vurup
Esirgeme sen de vur"

Gürcü kızları çoğunlukla uzun boylu. Keza kısa boylu Gürcü kızları
minyon tipli oluyorlar. Bu tiplerin çoğunlukla gözleri yeşil ve yüz hatları çok
muntazam. Çok ağır, hanım Hanımefendi; alımlı kızları var.

Gürcistan'da T iflis Kalesine çıktık. Restore değil de kayaların kale


yamacındaki ev lerin üzerine düşmemesi için ted birler alınıyordu. Kalenin
eteğindeki XIV.y.y. ait Cuma Mescidini bütün yönleri ile resimledik. Gençler
öğle namazına giriyorlardı. Sayın Prof. Dr. Kırz ıoğlu, Tıflis'teki tarihi bir
camiyi resimlememizi bizden istemişti. Yanılmıyorsam resmi çekilmesi
istenilen cami , yıkılarak taşından köprü yapılan cami idi .

Kalenin eteğinde oymalı d ı ş kapı motifleri , yeraltı hamamı ve kaplıcaların


resmini çektik. Milliyeti konusunda Gürcülerle Türklerin ihtilaf halinde
oldukları ünlü ressam Pir Osman heykelinin resmini de çektik. Kalenin
eteğinde Gürcistan Türk Halk Artisti lbrahim lsfahanlı'nın maskının önünde
toplu resim çektirdik.

Gürcistan Büyükelçimizi, Tiflis'deki makamında, Gürcistan'da fırıncılık


yapan Batı Anadolu'dan bir hemşehrimiz, Derviş Osman, Eli Şamil, Seyfettin
Altaylı ile birlikte ziyaret ettik. Elçilik binası eskiden tiyatro binası imiş. Bu
binayı bizimle birlikte üç ülkenin büyükelçileri kullanıyor. Binaya girebilmek
için ilk polis kontrolü dış kapıda oluyor. Sonra polis kontrolünde pasaport
ve çanta araması kısmına geçiliyor. Daha sonra 3. veya 4. kattaki Türk
Büyükelçiliğinin kapısına refakatçi alarak giriliyor. Refakatçi misafirlerin
büyükelçilik binasına girişini sağlıyor. Bu binanın iç koridoruna açılan bir
odayı Atatürk Araştırma Merkezi'miz, Gürcistan bağlantılı olarak hizmete
açmış. Gürcistan'daki Türk ve Gürcülerin Atatürk'ü tanımak isterlerse, kitap
olabilmeleri için burası hazırlanmış.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TTI

Gürcistan Büyükelçimiz T.C.'nin Gürcistan'daki prestijinin çok düşük


olduğunu itibarımızın Ermenilerden dahi sonra geldiğini söylüyor ve
kendince sebepleri sıralıyor. Biz, Sayın Büyükelçimize Azerbaycan Folklor
Enstitüsü, Borçalı Yöresi Halk Ozanları Birliği ve ASAM olarak bir kültürel
etkinlik gösterebil eceğimizi teklif ediyoruz . Tiflis TIKA Başkanı Cengiz örün
bey görüşümüze prensip olarak katılıyor. Hangi ay yapılacağı, kaç kişinin
katılacağı, kaç kişinin nerelerden katılacağı takribi maliyeti üzerinde
duruluyor. Gelişmeler olurken ASAM'ın 2000 yılı itibariyle programının dolu
olduğu görülüyor. Türkiye'den Karadeniz Teknik Üniversitesi ile bazı
üniversitelerin TÖMER B aşkanlığı konuya sıcak bakıyorlar.

Tiflis'te Karadeniz Üniversitesine gittik. Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akdağ


ve hocaları ile tanıştık. Bize üniversiteyi gezdirdiler. Sınıfları kantini, bilgi
işlem merkezlerini konferans salonlarını gördük. Burada lsmail Özsoy'a
Hasan Kanbolat'dan selam götürmüştük. Kendisini yerinde ziyaret ettik.

Tiflis Karadeniz Ün iversitesi iki yeni fakülte daha açmak istiyor.


Bunlardan birisi uluslar arası ilişkiler olacak. Bize, ASAM, kendileri v e
Trabzon Karadeniz T eknik Ü niversitesi Tiflis'teki Gürcü üniversitelerinden
,

b irinin iştirakı ile bölge ü lkelerinin ilişkilerini güçlendirebilecek bir


sempozyum için işbirliğini teklif ettiler. Görüşlerine biz de katılarak teklifi
paylaştık. Ancak ASAM 'ın 2000 yılı programı dolu olunca Karadeniz Teknik
Üniversitesi bu dayanışmaya olumlu yaklaştı, ancak sonuç alamadık.

Gürcistan dönüşünde Akstafa'da Bakü trenine binmeden evvel Eli


Şamil, beni ve Seyfettin Altayh'yı Hüseyin Arifi n mezarına götürdü. Oğlu ile
birlikte yatıyorlar. Güneş batmadan, güne şer karışmadan yetişmek için
koşturduk. Fatiha okuyup rahmet diledik. O semtte Eli Şamil'in dostu
Firdovsi Hasanov'un evine gittik. Zaten Azerbaycan, Eli Şamil'in Gürcistan,
Derviş Osman'ın dostları ile dopdolu. Bu evde bize ikramda bul unuldu.
Sohbet ettik. F. Hasanov un hukukçu oğlu arabası ile biz i trene saatine
'

yetiştirdi.
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

Azerbaycan'da tren yolculuğu; sıvı (iki kişilik yataklı vagon), kupe


(yataklı) biz bunula gidip-geldik, plaskart ve nihayet umumi vagonlarla
yapılıyor. Türkiye Demiryollarının 50 yıl evvelki seviyesinde idiler.

Dönüşümde beni Bakü Tren istasyonunda Cafer Cabbarlı heykelinin


önünde Rauf ismailov karşıladı. Bir hayli zahmetimi çekti ve hava alanından
da o yolcu etti. Bakü'den Gürcistan'a giderken tren yolu güzergahımızda;
Bileceri, Karadağ, Elet, Hacıkabul, Lek, Uçar, Yevlağ, Göran, Zaralı, Gence,
Delimemmedli, Şamhor, Deliler, Alabaşlı, Tavuz, tren istasyonlarını geçip
Akstafa istasyonunda indik. Tabiat cennet gibi idi.

Derviş Osman bize Gürcistan' da Türk kültürel hayatının anlattı." . . . . .


Gürcistan Aşıkları H ubeyş Tiflisi'den b u yana (o dönemden günümüze
kadar) Tiflis Medeniyet Merkezi olmuşlar. Azerbaycan ve Türkiye'den bir
çok ziyalı (aydın) göçüp buraya gelmiştir. Bunlardan Mehemmed Ağa
Şahtahtılı, 1 9 yaşında iken Kuran-ı Kerimi Almanca'ya çevirmiştir. Tiflis'te
"Şarkı Rus" isimli gazeteyi çıkarmıştır. Erivan'dan seçilerek Duma'ya
katılmıştır. . .. Mirze Fethali Ahundov, Abbas Gulu Ağa Bakıhanlı, Celil
Memmed Guluzade, Mirze Şefi Vazi'nin Gabirleri Tiflis'tedir. . .. Tiflis
canişinlik (Eyalet Merkezi) idi. Canişin bölgeyi Rusya adına idare eden
demekti. ...

Tiflis çok sayıda şair ve yazar yetiştirmiştir. Bunlardan bazıları Abdullah


Şaik Talıpzade, Neriman Nerimanov, Ayvaz Barçalı, Abbas Abdullah
Hacaloğlu, lsa lsmailzade, Habir Hüseyinov, Vilayet Rüstemzade, Zelimhan
Yakup, Sabir Eliyev, bunların hepsi Borçalı'dan yetişmiştir. Gürcistan'dan
ise Alihan Binnetoğlu, Arif Mustafazade, Valih Hacıyev, Behram Mehti,
Tanyel Garibli, Surettin Memmedli yetişmiştir. Bunların arasında halen
hayatta olan Osman Ahmetoğlu veya Osman Osmanlı yakından tanıma
imkanı bulduk. Derviş Osman diye bilinen Osman Ahmetoğlu'nun evinin
salonundan Türk bayrağı asılıdır. Bizde onun bizi misafir eden eşi
hanımefendi ile resmini çektik. Şurası muhakkak ki, Derviş Osman olmasa
idi, biz ne Borçalı'da ne Tiflis'de o verimli temaslarımızı yapabilir ve ne de
hayal dolu olsa da tasarılarımız olamazdı . Emekli öğretmen olan Derviş
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Osman, Azerbaycan ve Gürcistan Resmi Uzvi-Gürcistan Aşıklar Birliğinin


sedri, Azerbaycan Aşıklar Birliğinin Sedr Muavini'dir. Dini hayatı tam
yaşayan, yobazlığa karşı, Türklük şuuru yüksek Nigariliğin saygın temsilci­
lerindendir. Bir hayli şiiri vardır. Aynı zamanda mahalli milletvekilidir.
Şevardnadze Borçalı'ya gelince halkı temsilen onunla görüşmüş ve
kendisine bir Türk sazı hediye etmiştir. Mert bir terekemedir. Çocuklarına
babasının koyduğu İsrafil, Cebrail gibi islami isimlere ilaveten o da beherine
Savalan gibi bir Türkçü ismi koymuştur.

Gürcistan'ın yetiştirdiği diğer Türk edip ve şairleri Medet Çoşkun,


Seyfettin Seyfelidir. Borçalı aydınları, Anadolu'da halk ozanı olarak bilinen
yeteneklere; söz şairi veya el şairi demektedirler. Bunların isimleri ise; Şair
Ağacan;

" Bölgeye Türkiye'den gelmiş, sonra Sibirya'ya sürülmüş, oradan


kemikleri gizli-saklı yöntemlerle tekrar Borçalı'ya getirilmiş SSCB
döneminde rejimin baskısından çekinildiği için kemikleri 8 yıl evin­
de bir sandıkta muhafıza edilme zorunda kalınınmış. Daha sonra
evin sahibi olan kız kardeşi ölünce, Şair Ağacan Borçalı'da tekrar
defn edilmesi sağlanmıştır. Bize göre Şair Ağacan ve benzerleri mil­
letimizin gerçek kahramanlandırlar. Bunların tespit edilerek gün
ışığına çıkarılması bizim borcumuzdur. Yeni nesillere vatan sevgisi
başka nasıl anlatılabilir? Türkün Anadolu'da, Azerbaycan'da,
Gürcistan'da aynı kaderi paylaştığını çocuklarımıza nasıl anlata bil­
iriz. Şair Ağacan gibiler hayatları ile destan yazmışlar, bizler o
destanları kaleme alamıyoruz."

Borçalı'nın diğer el şairleri; Tehteli Novruz, Fahralı Şair Nebi, Karaçöplü


Aşık Musa, Şair Medet, Yetim Mahmut, Cemile Borçalı, Eli Fahralı , Hınlı
Memmed, Aşık Emrah (95 yaşında ölen Emrah Dede, Türk Ozan Emrahlar
zincirine bir halka daha eklemiş İmkan bulup mezarının resmini çekmek
isterdim.) Aşık Hüseyin Saraçlı, Aşık Kemandar Efendi, Aşık Mehemmed
Sadaklı, Aşık Ahmet Sadaklı, Aşık Nurettin Kasımlı, Aşık Gülabi Hınhım
Memmedoğlu, Aşık Termeyhan, Aşık Heveskar, Aşık Sayat, Aşık Elşat, Aşık
KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi

Hıdır, Aşık Aslan, Aşık Alhan Karayazılı (90 yaşında ölen Ozan, Lenin'in
heykeline 1 O kurşun atıp, 1 O yıl hapis yatmıştı) Borçalı mahalı Aşıklar yurdu.
Sağ olsunlar, Bakü'de ilgili uzmanlar imkanları nispetinde bölge ile
ilgileniyorlar. Türkiye'deki ilgililerin yüzü ağ olsun! Bu vesile ile Erbil Kerkük
Türk Kültürü mühiti ile yakından ilgilenen Azerbaycan 'daki dava
arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Türklüğün beka meselesi bir kültür
meselesidir.Türk kültürüne başlangıçta Fars ve Arap kültürü musallat
edilmişti. Şimdi de Ermeni ve Türklükten koparılmak istenen Kürtlük
eklenildi. Türkün hasmı coğrafya tanımıyor ise, Türkler de siyasi sınırlan aşıp
kültür sınırları içerisinde mücadele alanları seçmelidirler. Halk ozanları ve el
şairleri kültür emperyalizminin bölemediği, inkar edemediği, dejenere
edemediği bir alandır. Türk dünyasında bu gerçeği en ewel anlayan Başkurt
Türkleri olmuş, halk-el ozanlarını okul müfredatına alman ın yollarını
araştırmışlardır. Borçalı Ozanları şuurlu bir gelenek geliştiriyorlar.
El aşıklarının ismini eli ile birlikte anıyorlar. Bu toponomi ile onomastiği
birleştirerek milli bekanın hizmetine sokmaktır.

1 890'1arın Borçalı kazası dört büyük nahiyeden oluşuyordu. 1 00 yıl


eweli itibariyle bunlar; Lori, Borçalı, Trialet ve Yekaterinin Felt nahiyesi idi.
Bunlardan Lori; şimdi Ermenilerin elindeki Tummonyan, Noyemberyan,
Stepanavan ve Tasır rayonlarından meydana gelmişti. 1 9 yy. da Borçalı;
Lüksemburg, Borçalı, Başgeçit, Türkoba Xl-Xlll yüzyıllar da Gürcülerden
Türklerin eline geçmiştir. Bu yöreye XIX yy. da Tatar-Türk bölgesi
deniyordu. Lori, 1 91 8-1 920'de Borçalı 'dan ayrılıp Ermenistan'ın eline geçti.
1 91 8 yılında Ahıska Türkleri Türkiye Cumhuriyetine müracaat ederek
Türkiye ile birleşmek istediğini açıkladı . 1 7 Aralık 1 91 8'de Ermeni-Gürcü
.

Savaşı oldu. 31 Aralık 1 91 8'de Ermeni ve Gürcü birliklerinin bulunduğu


yerler Ermeni-Gürcü sınırı oldu.

Borçalı'nın; Eğrikar dağı, Yırgançayı'ın üstündeki sıradağlar, Uludaş,


Saatli Kenti, Candar, Ağköprü, Opret, Hocormı, Bertazar, Sadaklı, Sadaklı
istasyonu, Tepe Dağı, Hankaya, Palutlu, Blaş Dağı, Celalaoğlu ihtilaflı arazi
olarak kabul edildi. Burası Türk bölgesi iken sonradan Ermenilerin eline
geçmiştir. Bu ihtilaflı bölgeyi Ermenilere SSC B vermiştir.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

1 4- 1 8 Kasım 1 944 de Stalin' in Türklerden boşaltıp Ermeni ve Gürcülerin


yerleştirildiği bölge; Aspinze, Ahırkelek, Ahıska, Bagdonofka, Adıgun isimli
5 ilçe idi.. Bu bölgenin güneyi ve güney batısı Türkiye Cumhuriyetinin
toprakları ile birleşik idi. Buranın batısında Acarya, Kuzeyinde Gürcistan,
doğusunda Errnenistan vardı.

Şubat-Mart 1 988'de ise SSCB nezaretinde Ermenistan'a ayrılmış


bölgedeki; Agbaba, Şüreyil, Calaoğlu, Dağılnazlı, Serdarap, Hamamlı,
Zengibasar, Verdibasar, Eşderek, Dereleyeş, Zengezur, Göyce, Devecik,
Karakoyunlu, Lori, Pempeh, Şemsettin bölgelerindeki Türk-Kürt Müslüman
yerli halk boşaltıldı. Bunların % 95'i Azerbaycan'a, % S'i de AF ve
Gürcistan'a gönderildi. Bari bunlar Gürcistan'da kalabilselerdi. Bulgaristan
Türklerinin Türkiye'ye şuursuzca kabulünde Türkiye'nin gösterdiği bize göre
isabetsiz politikayı, bu göç itibariyle de Azerbaycan gösterdi.

Bütün bu felaketleri daha sonra nüksedecek olan Karabağ olayları


izleyecektir. ilkin Dağlık Karabağ ve sonra Aran Karabağ Azerbaycan
Türklerinin elinden Ermenilerce gasp edilecektir.

Borçalı'ya bu adı, XN. yüzyılda buraya gelmiş Barçalı isimli bir Türkmen
taifesi veriyor. Buranın vilayet olması 1 604'de Şah Abbas zamanında
oluyor. 1 8. yüzyıldan evvel " Barçalı Mahalı " Gence Beylerbeyliğinin
terkibinde idi. Çok daha evvel M.S 200 yıllarında Barçalı ve Kazak çayları
boyunca Hazara'da, Kuman atlı göçebe kabilelerinin izleri tespit ediliyor.
Bölgedeki Türk varlığında esasen bir kesinti yok. 1 064'de Selçuklu Sultanı
Alparslan'ı burada görüyoruz. 1 886 yapılan ahali sayımına göre 33.770
nefer Borçalı'da Türk vardı. Bizim muradımız Barçalı tarihini anlatmak değil.
Ancak yazımıza aldığımız Borçalı'yı tarih, nüfus ve yönetim olarak tanıtmak
istedik. Daha geniş bilgi için "Şurettin Memmedli, Parçalanmış Barçalı.
1 9 1 8 Ermenistan-Gürcistan Muharebelerin Acı Rehberi, Bakü, 1 991 "
künyeli esere bakılabilir. Dostumuz Derviş Osman'ın kitaplığından temin
ettiğimiz bu eseri ASAM yayını olarak Anadolu Türk okuruna kazandırmak
istiyoruz.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Türk kolejinin Türkistan'da oldukça cazibesi var. Ancak .Borçalı bölgesi


Türkleri "bu okulları Gürcistan Türkleri hak ediyorlar, fakat bu okullar
maalesef Tiflis'te açıldı" demektedirler. Gürcistan yönetimi ise, "Türkiye' de
bir Gürcü hangi dille konuşur ve nereye gider, Türkçe konuşur ve camiye
gider değil mi? Gürcistan' da da Gürcüce konuşulur ve kilisiye gidilir. "
Şeklinde düşüncelerini açıklamaktadırlar.

Borçalı bölgesi Türklerinde büyük aile tipine de rastlanabilmektedir. Evli


Türk çocuğu ve torunları ile birlikte aynı evde yaşayan aileler var. Evlerin
büyük çoğunluğu iki katlı oluyor. Duvar çeper içerisine alınmış bahçelerde
meyve ve sebze bahçeleri hayvancılann barınak ve yem depoları var.
7 köyün bir muhtarı oluyor. Muhtarın bulunduğu köyde doktorluk da
bulunuyor. Muhtarın başlıca görevi vergi toplamak. Her köyün 8 yıl olan
okulları var. Devlete ait bir çok bina gibi okullar da bakımsız Tamamen
boşalmış harabeye dönmüş okullar gördük. Köylerden şehirlere, şehirlerden
yurtdışına yaygın bir göç var. Birkaç köy evinde 5-6 yüksek tahsilli kimseyi
görmek mümkün. Köylerin % 50-60'1 yüksek tahsillidir. Zirai hayatın her
türlü bedeni işlerini de bizzat bu insanlar yapıyorlar.

Borçalı'nın Kepenek ve Keşeli köyleri halkı da diğer Türk köyleri gibi


şakacı, güler yüzlü, Türkçe'yi bütün incelikleri ile kullanan, edep-adap, töre
bilen, çevre ile ilişkileri düzeyli, gözü tok, sabırlı, hamdlı, toleranslı, evleri
eşikleri üstleri başları temiz insanlar. Köyün doğal gaz şebekesi var, ancak
parasızlıktan atıl halde 6 okulları var. Bir kısmı yıkılmaya yüz tutmuş
hastahanelerinin durumu da aynı.

Derviş Osman'ın evinde ve misafir olarak alan çalışması için gittiğimiz


1 0-1 2 evde bize hep doğal, leziz, temiz, taze gıdalar ikram ettiler. Günlük
yumurta, günlük süt, ev yapımı reçel, pekmez, bal yedirdiler. Tabiattaki
otlardan çok iyi yaralanmasını biliyorlar. Buralarda; Pişikotu, Ebem gömeci,
kuş yemişi, kuş ekmeyi, çoban ekmeyi, türbek, gamgal, kuşkonmaz,
gıcırdiken (ısırgan) toplanıp çeşitli şekilde besin maddesi olarak tüketiliyor.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bu gün Gürcistan Cumhuriyeti'nin sınırları içerisinde bulunan Ahıska


bölgesinin Türkleri Stalin zamanında Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan,
Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan Rusya'nın muhtelif yerlerine hiçbir
makul sebep olmadan siyasi amaçlarla sürgün edilmiş, yerlerine Enıı e niler
iskan edilmiştir. Muhtelif vesilelerle değindiğimiz bu konu Kafkasya
Türklerinin ızdırabıdır. 1 989 yılında cereyan eden Kokant olaylarından sonra
Ahıska Türkleri yurtlarına dönmeye başlamıştır. Her ay 1 -2 aile de olsa
göçler devam etmektedir. Gürcistan'ın Avrupa Konseyi girmesi konusu
görüşülürken Ahıska Türklerinin yurtlarına dönmeleri kendilerine şart olarak
koşulmuştur. Ahıska Türklerinin yurtlarına dönmelerinin sağlanabilmesi için
Gürcistan'a 5 yıllık bir süre tanınmıştır. Enııe nilerin Güney ve Kuzey
Karabağ 'da gösterdikleri vahşet sonucu bir milyonu aşkın kaçkını
Azerbaycan yerine Borçalı Karaçöp ağırlıklı bölgeye iskan etmiş olsa idik,
bize göre daha isabetli olurdu.

Biz " Ulug Türkistan Notları" isimli kitapçığımızda Ahıska Türkleri


konusuna yerinde yaptığımız tespitlerden hareketle geniş yer verdik.
Ayrıca, Ahıska Türklerinin halk inançlarını oldukça muhtevalı bir
makalemizde ele aldık. Ahıska Türkleri konusu bize göre Azerbaycan ve
Türkiye'nin Kafkasya politikasının özünü teşkil etmelidir.

Azerbaycan Türklüğünden bazı aydınların Gürcistan Türklerini


Azerbaycan'ın dış politikası kapsamında görme gayreti var. Bu tutum
Borçalı aydınlarından bazı kimselerce uygun bulunmuyor. Gürcistan
Türklerinin çekiştirilmesini değil, problemlerinin çözümlenmesini istiyorlar.
Bize göre Gürcistan Türklerinin sorunları ile Azerbaycan, Türkiye ve bütün
Türk Dünyası ilgilenmeli. Ne kadar destek verilir ise o kadar iyi olur. Bölgeyi
değil, sorunları sahiplenmek durumundayız. ihtilaf değil, ittifak zamanıdır.
Yarış Türkiye veya Azerbaycan adına değil, Türklük adına yapılmalı.
Yükseltilecek bayrak Türklüğün bayrağıdır hasım tavrını Türk kesimlerinden
birine karşı değil, Türklüğe karşı koymaktadır.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Azerbaycan Aydınının Kafkasya'ya Bakışı:

Azerbaycan'ın bazı aydınlarında züğürt tesellisi denilebilecek bir haleti


ruhiye var. Bu hali Anadolu Türklerinde de görüyoruz. Yapılan
değerlendirmelerde; efendim Ermenilerde nüfus artışı azmış, Ermenilerde
göç varmış Ermeni bölgesi Türk kesimlerce coğrafi olarak sarılmış. Bize
göre gerçek çok farklıdır. Ermenilerin güney ve kuzey Karabağ'ı, yani dağlık
Karabağ ile Azerbaycan Cumhuriyetinin diğer topraklarını gaspetmiştir.
Stalinin Ahıska'dan sürdüğü Türklerin yerini fiilen işgal ederek Gürcistan'ın
içerisinde Ermenistan'a arka bahçe oluşturmuştur. Çıldır - Posof yöresine
coğrafi bağıntısı olan Ermenistan'daki Türk köylerini boşaltarak Türkiye' den
bağıntıyı kesmişlerdir. Böylece Azerbaycan ile Anadolu arasındaki
Gürcistan Türk bölgesini kaldırmışladır. Ermenilerin Gürcistan içerisinde
oluşturdukları Ermeni bölgesinde bugün 500 bin Ermeni yaşamaktadır.
Nisan ayı içerisindeki Gürcistan Devlet Başkanının bölgeyi ziyaretinde
başına Ermeniler tarafından yumurta atılmıştır. Bölgeye Gürcü Polisi
girememekte bölgede Gürcü parası geçmemektedir. Bölgenin idareci
valileri tamamen Ermenidir. İddiaya göre bölgeye batıdan dolar yardımı da
gelmektedir.

Diğer taraftan bir Ermeni gazetesi anket yaparak okuyucusuna;


Nahçıvan 'da yaşamak ister misin? Nahçıvan için nelere katlanırsın,
Nahçıvan senin için ne derece önemli gibi sorularla tahrik yapmakta kamu
oyu oluşturmaktadır.

Gürcistan da bulunduğum Türk köylerinde Ermenilerin 24 Nisan'ı


dünyaya "Ermeni Kırgın Günü olarak subut etmeleri" çok üzüntüye yol
açıyor. Neden gerçeği anlatamadığımıza hayıflanıyorlar. Bana;

"Türkiye Devletinin iki uydusu var. Televizyon kanallarınız


buralardan seyrediliyor. Türk aydınına ne oldu. Bu imkanlar başka
bir milletin elinde alsa bütün gerçekleri çıplaklığı ile anlatırlar. Türk
aksakallılarından yeni uşaklar (Kuşaklar) bunun vebalini sorarlar.
Türk aksakallıları Türk devletinin verdiği imkanları kullanamıyor"
diyorlardı.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcistan'da "Gürcistan Avrupa Konseyi'ne girdi, giriyor" diye yaygın


şaiyalar var. Başka bir yerden teyidi yapılamayan bu bilgilerin kaynağını da
bulamadık. İfade edildiğine göre AB'ne girecek olan Gürcistan'a insan hak­
ları konusunda daha duyarlı olması için baskı yapılmış ve Ahıska Türklerinin
yerlerine dönebilmelerini sağlamaları için de 5 yıllık bir süre verilmiştir. Bu
baskı Avrupa konseyinden gelmiş olabilir.

Ermenilerin Muhtar vilayet olan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ vilayeti­


ni istila etmelerinden daha sonra Aran Karabağ'ını istila ettiğini; böylece
Kelbeser, Laçin, Kubatlı, Zengezur, Fuzuli ve Ağdam'ı çevreleri ile birlikte
Rus desteğinde işgal ettikleri bilinmektedir. Bölgenin Ermeni halkı geçmişte
yapılan bir oylama da % 70 ile Ermenistan'dan yana tavrını koymuştu .
Bugün ise %30 Ermeni halk Ermenistan dan yana, % 70'i ise, Ermeni
yönetimine karşıdır. Türk aydını Ermenistan'daki gelişmeleri yetirince
yakından takip edememektedir. Ermenistan yönetimine talip dört Ermeni
mafyası arasındaki çelişki bölgedeki gelişmeler itibariyle fevkalade
önemlidir.

" Kafkasya'da sulhun sağlanabilmesi için; Azerbaycan,


Ermenistan arasındaki gerginliğin kaldırılması Gürcülerin kendi iç
direnişlerinin giderilmesi gerekir. Bunlardan sonra iktisadi, medeni
ve siyasi dayanışma başlayabilir. Geçmişte Dağıstan'la
Çeçe'nistan'da bu prosese giriyordu. RF'nda Çeçenistan
savaşından sonra dayanışma durdu. Özellikle basın alanında iyi bir
dayanışma vardı. Bu amaçla konferanslar düzenliyor, randıman da
alıyorduk. Beynelhak teşkilatları bizi anlıyor, ancak proseselere
yanaşmıyorlar. Beynelhak teşkilatları engellemelerden bekleneni
veremiyor. Balkan deneyimi bekleneni vermiyor. Balkan sorunu
ciddi çözüme kavuşmaz ise, Kafkasya da çözüm çok zor olur...
Kendini Muharremlik'de zincir ile, vuran lran Türkü bu oto
dinamizmden yola çıkarak Azerbaycan iç siyasetine dair
dinlediğimiz bir değerlendirmeye göre: Azerbaycan da en güçlü
muhalefet Musavat Partisidir. Musavat, Cephe'den kuvvetlidir.
Azerbaycanda Cephe (AHCP)'si kitleye hakimdir. Musavat ise,
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSİ

aydın kesimde güçlüdür. Ancak Musavat Partisi'nde aydınlar


sosyalistler grubu, liberaller grubu ve komünistler grubu olarak
ayrılmıştır. lran faktörü Azerbaycan aydını itibariyle ayrı bir husus­
tur. Biz çözümü AHC gibi demokratikleşme de bulunuyoruz.
Azerbaycan'da RF ve lran yanlısı kesimler de etkilidir. Biz Kafkas
Evi tasarısında ısrarlıyız. Bu görüşümüz Gürcistan'da taraftar bul­
maktadır. Ermenistan bu dayanışmayı bozdu. iktidardakiler bu
siyaseti önlediler. Kafkas Evi dayanışması Gürcistan kesimi dahil
Kafkasya'da Faaldir. Ermenistan henüz devreye girmedi. Basın
mensupları gidip gelmektedir. Azerbaycan ve Türkiye Türküne de
vuracak ..... RF lslam Türk halkı lran yanlı olanlar ve lran yanlı
olmayanlar olarak ele almakta ihtilafa sokmaya çalışmaktadır. .... .
Avrasyacılık fikri esasen RF'nun fikridir. Göstermelik bir
yaklaşımdır. Avrupa'dan destek almış olsa da ciddiye
alınmamalıdır. ......RF ve lran dinci kesimlere yardım verdi. T.C milli
güçlere destek vermedi... Güneyi ve kuzeyi ile Azerbaycan
Kafkasya'nın en büyük devletidir. Azerbaycan petrolden evvel de
vardı, petrolden sonra da· olacaktır. Petrol biter halk kalır."

Büyük bir kısmı lbrahim lbrahimli beye ait olan bu açıklamaları tema
tema tartışma imkanı bulamadık. Bu eksiklik diğer mülakatlarımızda da
oldu. Ancak yine de Türk okuru itibariyle paylaşılacak kesitler olduğu
kanaatindeyim.

Bir diplomat dostumun değerlendirmesine göre;

"T.C nin ambargo adına Ermenistan kapısını kapaması


nafiledir. S.Demirel'in beyanatları afakidir. T.C Ermenistan'a
resmen hava koridoru vermiştir. ABD ve Avrupa buraya istedikleri
malı sokuyorlar. T.C Ermenistan'a kara ve deniz yolunu da açıp
Ermenistan'dan Nahçıvan - Azerbaycan kapısının geçişini isteme­
lidir..... T.C'nin - Ermenistan'a kapı verirsem Azerbaycan darılır -
sözü de boştur. lran Ermenistan'ı besleyip mal satıyor. Azerbaycan
yönetimi lran'a tepki göstermiyor ki ..... Esasen Türkiye'den
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcistan'a giden otobüsler Ermenistan'a da yolcu taşımaktadır.


...... Bir iddiaya göre, görünürde Gürcistan olmakla beraber
Ermenistan'a Azerbaycan'dan yapılan petrol sevkiyatı H. Aliyev
adına yapılmaktadır Karabağ Ermenilerinin hiçbirisi Ermenistan'a
. •..

bağlanmış olmaktan memnun değillerdir. Hepsi gergindir, hepsi bu


gelişmeden pişmandırlar.... Gürcistan ve Karabağ Ermenileri ve
Ermenistan'a sonradan katılan Ermeniler diğer Ermenilere nazaran
daha refah içinde yaşamaktadırlar. Bunlara adeta bilinmeyen bir
yerlerden mali kaynak gelmektedir. Bunlara "Sınır Ermenileri"
deniliyor... Bazı çevrelere göre Gürcistan Ermenistan'ından yani
Ahıska bölgesi Ermenilerinden göç başlamıştır."

" ......... 1 920'1erde Lenin (Rusya milletlerin hapisanesidir)


diyordu. Azerbaycan'ın kurtuluşunu kutlarken Neriman
Nerimanov'a telgraf çekiyordu. Bağımsızlık haberleri yaygınlaşınca
bu defa Lenin, (ulusal bir dayanışma çevresi kuralım) dedi. Bu daha
ziyade, usulen oluşturulmuş bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerin
bağımsız bağlantılan görünümünde idi. Öyle bir intiba bırakılmıştı.
Gerçeğin çok farklı olduğunun anlaşılabilmesi için, o dönemin yeni
Rus Emperyalizminden kurtulabilmek için 70 yıl beklenilmesi gerek­
ti ..... bugün de RF'nun yaptığı aynı şeydir. SSCB dağılma döneminde
kaçınılmaz olan hareketleri karşısında fazla direnmedi. Sonra BDT
kuruldu...... ve nihayet başa dönüldü. Bağımsızlıklarını ilan etmiş
olan milletlerin hepsi teker teker RF'nun ekonomik ve siyasi boyun­
duru altına giriyorlar. Ermeni ile lran ve Gürcistan ile Türkiye sınır
güvenliği bu gün ikili anlaşmalarla RF tarafından sağlanıyor."

Çeçenistan yönetimi bir anlamda ihanet içerisindedir.


11 • • • • • • • • • • •

Uygulanılan politika Çeçenlerin topyekün mafhına yol açmıştır.


Bugün Çeçenistan'ın direnen güçleri arasında sadece samimi
Çeçenler mi var sanılıyor. Onların arasında Rus, Rus lngiliz yanlıları
ve komünist Çeçenler de var ... Kafkasya da imha edilmek üzere bir
halk seçilmeli idi. Çeçenler bu duruma birçok bakımdan uygun­
durlar ... Direniş temayülü olan diğer halklara bir ders verilmiş oldu.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZ/Si

Dudayev zafere koştuğu gün ölüme hak kazanmıştı ve öyle oldu ...
Elçibey ve SSCB'ne ve karşı bağımsızlık mücadeleleri veren lider­
lerinde sonu aynı oldu. Hatta slav olanların akıbeti de öyle olmuştur.
Bu hususun tahlili RF'nun politikasını ortaya koyabilmek için yeter­
lidir."

RF bölgede yeniden Emperyasını canlandırıyor.


11 • • • • • • • • • • • • •

Ruslann Kafkasya da bu güçleri var. Ancak RF nun ekonomik, feo­


dal sorunları var. Reformlarını realize etmesi lazım. RF ekonomik
krizini Çeçen savaşını araya sokarak kapatmak istiyor. Amacı
büyük devlet intibası bırakmaktı... Çeçenistan yarı bağımız iken
acele etti. Vahabilik ve Fundamantalizm intibası bırakınca ala­
bileceği yardımlardan ciddi şekilde yoksun kaldı... RF ise,
Dağıstan'da lslami devlet kurulmasını istemeyişini müdahalesine
vesile yaptı... RF'nu Ermenistan'ı kullanarak Azerbaycan ve
Gürcistan'ı da tehdit ediyor. RF Ermenistan faktöründen hareketle
Avrupa ve Amerika'da prestij anyor. Ermenistan RF tarafından kul­
lanıldığının farkındadır. ..lran ile RF arasındaki dayanışma adeta

gizli bir pakt şeklindedir. Rusya bu dayanışma da Ennenistan'ı da


yanına aldı... Bölge ülkelerinde ekonomik faktör siyasi faktörün
önüne geçmiştir ... Ekonomik girdiler halka inemiyor. Gürcistan'da
petrol boru hattı konusu bir sürpriz yapabilir... Türk ekonomisi
bölgede beklenileni vermedi... Trans Kafkas tasansının pek uygula­
ma şansı yok. Zıddıyetler, ihtilaf unsurları giderek artmıştır... lran'ın
tehdit unsuru olmaktan çıkarılması lran'ın iç sorunları ile
mümkündür. Güney Azerbaycan konusu önem kazanmaktadır.
Karabağ konusu ve Ermenistan'ın RF'ndan destek görmesi
itibariyle pek şanslı bir proje olarak görünmüyor... T.C nin ilgili Türk
Devletleri ile olan münasebeti şahıslar bazında olmuştur.
Cemiyetler bazında temas yeterince sağlanamamıştır. Bu da iplerin
çabuk kopmasına yol açtı."

Kafkasya'da çok dolaşan gazeteci bir dostumu sohbette gün­


deme getirdiği konuları da yazıma almak istiyorum. "Rusya
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT:

Federasyonu, Çeçenistan savaşı cephesine asker sevkedebilmek


için 1 yıl ewel Karabağ'dan askerini çekti"

"Azerbaycan yönetiminde üst seviyede bir grubun RF ile


Çeçenistan savaşından çıkarı vardır. Zira savaş devam ettikçe
satılan petrolün kayıtları kontrol edilebilmektedir."

"Afganistan'dan Çeçenistan'a para ve silahlı güç yardımı


olmuştur. RF nunu Çeçenler Kafkasya da oyalarken, Taliban kendi
üzerindeki Rus baskısından kurtulmuş olmaktadır."

"Karaçay - Çerkezki'nin Çerkez bölümü Karaçaylar'dan ayrılıp


Stavropalla birleşip, Stavropal içerisinde özerk statü istiyorlardı.
Ancak olmadı."

"Dünya Çerkez Kongresinin başkanı Karaçay - Çerkezki'deki


Abaza ve Çerkez halklarını birleştirmek niyetinde idi. Adık Hose
Teşkilatı Başkanı, Karaçay Çerkezki'nin milletvekili Boris Akbaşev
bu hareketin başında idi. Ancak muvaffak olamadı. Hareket
tutmadı. SSCB döneminde Karaçay - Çerkezki'de bütün devlet
organları Çerkezlerin elinde idi. 1944'de Karaçay'lar Sibirya'ya
sürülünce bütün güçler ortak Cumhuriyetin Kafkasya'da kalan
Çerkez kesimin eline geçmişti. Bu hal 1 990'a kadar böyle devam
etti. Çerkez - Karaçay ihtilafı son dönemde Suriye'den körüklendi."

" Sıtanıslav Muhammedoğlu Şemyenof, SSCB döneminde


Savunma Bakanlığı'nın üst düzey görevlisi olmuş, Genelkurmay
Başkanlığı yapmış, emekli bir general iken; son seçimlerde Karaçay
- Çerkezki'nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, Cumhuriyetin
Çerkezki bölümünde büyük korku yarattı. Bu şahsı Karaçay
milliyetçileri desteklediler. Seçim merkezi Cubudi idi. Burası aynı
zamanda Karaçay milliyetçilerinin karargahı idi. Çerkezler
görevden alınmaktan korkuyorlardı. Bu gelişmeler sonucu
Çerkezler (Cumhuriyetten ayrılırız, veya taleplerimizin karşılan-
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

masını istiyoruz) dediler. istekleri arasında; Başbakanın


Çerkezlerden olması vardı. Seçimlerde ise, Başbakanlığa bir Nagay
seçilmişti. Meclis başkanı bir Rusdu."
"S. Muhammedoğlu Semyerof, Çerkesski diye sonradan isim
verdirilmiş olan şehrin tarihi adı olan Botalpaşa adının almasını
istedi: Çerkezler bu öneriyi, kendi teklifleri taraftar bulması halinde
kabul edeceklerdi."

Ağustos 1 999 da Kabartay Balkar'da Balkar Milli Kongresi yapıldı.


Bu Kongrede {Çerkezler Karaçay'd1m ayrılırlar ise kararı desteklenir.
Biz de Kabartay'lardan ayrılıp Karaçaylarla birleşip Karaçay - Balkar
Cumhuriyetinin) kurarız, karan alındı. Eylül 1 999'da tüm gelişmelere karşı
tepki gösterildi. T arattarın talepleri hala devam ediyor, her an gündeme
gelebilir.

"Suriye'den Karaçay'a gelen Muhammed Buday (RF Karaçay


ve Çerkezlerden bilim adamı bulup bölge halklarının birbirine
düşürüyor. Meydanı boş bulan Rusya bölgede kendi politikasını
uyguluyor. Karaçay ve Çerkezlerin menfaati ihtilafa düşmek değil,
menfaatleri etrafında da Ruslarla karşı birlik olmaktadır) diyordu."

B u seyahatimizde ilk defa not alırken teknolojiye başvurup teyp


kullandık. Üç dostumla yaptığım sohbette cihazım mızıkçılık yaptı.
Kendilerinden özür diliyorum. Bütün tersliklere rağmen tespitimi
yapabildiğim bilgilerden memnunum. Temas kurmak istediğim her
arkadaşımla temasım mümkün olmadı. Görüşebildiklerim itibarı ile de,
doğrusu ortam yeterince müsait değildi. Esasen görüşme konularım
itibariyle ciddi bir hazırlık yapmamıştım . Eli Şamil beye, ulaşabileceğimiz
akademisyen, gazeteci ve siyaset adamı aydınların bölgesel olaylara dair
kanaatini öğrenmek istediğimi, söyledim. Tiflis'ten yorgun dönmüştük.
Cumartesi - Pazar ve Muharremlikti. Sağ olsun Eli Şamil önüme düştü,
yardımcı oldu. üzerinde durduğumuz konular Türk okurunun ilgi alanına
giren konulardı.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Arif Rehimov ile kalmakta olduğumuz otelde görüştük, verdiği bilgilerde;

Rusya'nın global politikada belirlemeğe çalıştığı iki çizgi


vardır. Bunlar, Avrasyacılık ve Atlantik Bloğudur. Kafkasların
geleceği de bu tercihin yapılmasına bağlıdır.Kafkasya'nın bir
Avrasya mekanı olmasından yola çıkarak burada Avrasyacılığı
yaymağa çalışıyorlar. Söz konusu Avrasya'da etkin güç Rusya'nın
kendisidir. Rusya Avrupa'dan da bazı güçlerin buraya katılmasıyla
razılaşmak zorundadır. Ama Avrasyacılık kuşkusuz bir örtüdür.Bu
örtünün arkasında Rusya'nın kendi çıkarları duruyor.

Ruslar Türk Slavyan birliği adıyla daha çok Türk cumhuriyet­


lerinde propaganda yapıyorlar. Türklerin Slavyanlarla geçmişten bir
yerde olması, aynı medeniyetten olmaları hatta Hıristiyanlığın
Ruslara Türkler tarafından kabul ettirilmiş olması yönünde geniş
propagandalar başlatılmıştır.

Şimdiye kadar gerçek Avrasyacılığın bir eserinin bile yayınlan­


masına izin verilmemiştir. Ne ünlü Sartinski'nin, ne Lev
Gumilyov'un, ne de başkalarının eserleri yayınlatılmamıştır. Ama
şimdi Avrasyacıların her birinin eserleri neredeyse her ay
yayınlanıyor. Komünist ideolojinin çöküşünü takiben oluşan
düşünsel boşluğu Avrasyacılık düşünceleriyle doldurmak istiyorlar.

Genel olarak baktığımızda Avrasyacılığa karşı Atlantik bloğu


karşı koyabilir. Atlantik bloğunun Kafkaslara gelmesi ise çok geç
kalıyor. Bu sebeple de şimdiki durumda Rusya'nın belli üstünlüğü
vardır.

- Gelişmeler sizce hangi yönde olacak?

Gelişmelerin geleceğini büyük ölçüde Çeçenistan'da,


Gürcistan'da ve Azerbaycan'da Rusya'ya direnmenin derecesi
belirleyecek. Eğer Rusya Çeçenistan meselesini çözerse
Gürcistan'a daha sonra ise, Azerbaycan'a girebilir. Bu
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

kaçınılmazdır. Dünya Çeçenistan'a sahip çıkmazsa, Atlantik bloku


Çeçenistan'a sahip çıkmazsa Rusya'nın Gürcistan'da tam
oluşmasına ve Azerbaycan hudutlarına yaklaşmasına ciddi biçimde
engel olmazsa, Kafkasların Rusya'nın nüfuz alanında kalması
olasıdır.

- Arif bey, sizce yanlış nerede yapıldı?

Dünya Çeçenistan'ı büyük oyun için küçük saydı ve kurban


verdi. Çeçenistan'ı Rusya'nın iç işi saydı. Oysaki, burada insan
hakları ihlalleri var. Burada bütün bir millet soykırıma uğruyor. Bu
hiçbir zaman hiçbir milletin iç işi olamaz. Bu dünyanın meselesidir.
Dünya bu işe dur demedi. Rusya da bundan yararlanarak
Kafkaslar'da kendi konumunu güçlendirmeğe çalışıyor.

- Azerbaycan Türkü itibariyle yapılması gereken ama yapılmayan şeyler


nelerdir?

Çok şey vardı.Her şeyden önce, Azerbaycan totaliter rejimden


çıkıp demokratik değerleri henüz benimsememiş. Değişik ideoloji
arayışlan geniş tartışmalara sebep oldu.

Azerbaycan'ın ister devlet ister millet çıkarlannı korumak için


milli güçler üzerinden hesap yapılmalıydı. Oysa milli güçlere
Türkiye'den çok az, olabildiğince az destek verildi. 1 993'ten bugüne
hiçbir destek yok. Buna karşılık Rusya'dan, lran'dan dinci, irticai
güçlere, eski sol güçlere çok ciddi destek veriliyor. Azerbaycan'da
ne demokratik güçlerin ne de milli demokratik güçlerin ciddi bir
desteği yok. Sanki, kaderin umuduna bırakılmışlar. Daha çok insan
hakları adı ile Batı devletleri bir şeyler yapmağa çalışır. Ama insan
hakları onlar için bir perdedir. Azerbaycan'da mevcut otoriter rejim­
le yaptıkları işbirliği hiçbir şekilde insan hakları kavramıyla bir araya
sığmaz. insan haklarının çiğneyen, demokrasiyi hiçe sayan dik­
tatörle yapılan işbirliği ister istemez olumsuz etkiler doğuracaktır.
H.Aliyevin yürüttüğü politika istikrarlı değil. Zaman zaman lranla
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

zaman zaman Rusya ile oynadı, zaman zaman Batıyla oynadı.


Herbiriyle ilişkisinde değişik yükümlülükler üslendi. Herbiriyle
ilişkide yalnız kendi çıkarını gözetdi. Kendi çıkarı için çalışan bu
insana bu kadar destek verilmesi ister istemez Azerbaycan'ı çok
olumsuz sonuçlara getirip çıkardı.

Arif Rahimov'un açıklamalarında iki farklı Avrasyacılık fikrinin olduğu


ortaya çıkıyordu. Sahnedeki batılı bazı Avrasyacılar, bu kavramı farklı siyasi
amaçlara alet ediyorlardı. Bu tezin gerçek ustaları maksatlı olarak ihmal
ediliyordu. O'na göre Rusya Çeçenistan'da başarılı olur ise Gürcistan ve
Azerbaycan da tehdit altında olabilecektir. Batı alemi Çeçenistan'ı gözden
çıkarmıştır. Azerbaycan'da lran ve Rusya politikaları doğrultusunda etkinlik
gösrerirken batı ve Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan'daki demokratik
milliyetçi kesime gerekli ilgiyi gösterememiştir.

Görüşlerini aldığımız dostların arasında Cemil Hasanlı bey de vardı.

" ...orada Hazreti Masume'nin anıtı var. Benim gittiğim gün bir
matem günü idi. Ziyarete gelenlerin, ağlayarak o günü ananların
içinde Türkçe mersiye duymak çok ilginçti. Duyar duymaz
yaklaştım ve Azerbaycan Türkçe'si olduğunu anladım. Bunlar
Azerbaycan'dan illegal yollarla çıkartılıp lran'ın değişik okullarında
okutulan gençlerdi. lranlılar acılarını sözle, sesle dile getirirken biz­
imkiler kendilerine zincir vuruyorlardı. Kanımca bu korkulu
gelişmedir. Bugün kendilerine zincir vuranlar, yarın o zincirleri
bizlere çok kolaylıkla vuracaklar. Eğer ortam oluşursa çok rahat bir
şekilde hiç bir şeyden çekinmeden onu bize vuracaklar.

lran'ın şanssızlığı bölgeye medeniyetle gelmemesindedir. lran


bölgeye dinle gelmek istiyor. Buna karşı ise toplumun karşı koyma
duygusu var. Azerbaycan yirminci yüzyılın başlarında irticaya karşı
büyük mücadele vermiştir. Azerbaycan aydınları fanatizmin
Azerbaycan Türkünün hayatından silinmesi için büyük işler yaptı.
Bugün o kendi ürününü veriyor. lran bu kadar büyük tebligata,
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

akçal desteğe, çeşitli özel hizmet birimlerine, sanayi ve ticaret


ilişkilerine rağmen istediklerini gerçekleştiremiyor. Bu da
Azerbaycan'ın kültür düzeyi, düşünce dünyası itibariyle lran'dan
yüksek düzeyde olduğunu gösterir. Bu sebeple de kökten dinciliği
Azerbaycan'a ihraç edemiyor.

Diğer taraftan lran için çok ciddi problemlerden birini Güney


Azerbaycan oluşturuyor. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin varlığı lran
için her zaman ciddi problemdir. Güney Azerbaycan problemi daha
yüzyılın başında, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti zamanında
bile günceldi. 1 91 9 'da yani cumhuriyet bir yaşında iken, daha yeni
devletken Güney Azerbaycan'ın tüm şehirlerinde ya konsolosu ya
konsolosluk ajansı ya da temsilcisi vardı. Ama bugün Güney
Azerbaycan'ın hiçbir şehrinde, Tebriz'de dahil Azerbaycan'ın
diplomatik temsilciliği yoktur. Ben arşivde çalışırken o dönem
konsoloslannın Güney Azerbaycan'da halk arasında ulusal uyanışın
belirginleştiğini ve bir Türk mefkuresi ve kuzeyde olan devletin
bunların öz devletleri olduğu yönünde fikirlerin oluşmağa
başladığını içeren yazılarını okudum. Bunun devamında Hiyabani
Harekatı oldu. Bundan önce ise Settarhan Harekatı olmuştu. Ama
Güney Kuzey Azerbaycan'ın birbirine en yakın olduğu zaman 1 945-
46 yıllarıdır. Bu birleşmenin bir adımı idi. Türkiye'de de Batıda da
bunu bir komünist işi olarak değerlendiriyorlar. Politika itibariyle
belki de doğru olan budur. Ama düşünün ki, 1 939'da Beyaz Rusya
birleşti, Ukrayna birleşti. Şimdi kim bunun farkındadır ki bunu
Sovyetler Birliği, Stalin birleştirmiş. Önemlisi odur ki, halk birleşmiş.
Bu sebeple de Güney Azerbaycan'daki gelişmeler elbette
Moskova'dan, özellikle Bakü'den yönetiliyordu. Ama Güney
Azerbaycan'ın içinde ulusal bağımsızlık eğilimleri çok güçlü idi.
Dönemin Azerbaycan Başkanı Mircefer Bağırov'un aralık ayının
son günü Pişeveri'ye bir mektubu var. "Hakimiyeti aldınız. Bundan
sonrası için ne düşünüyorsunuz: lran'ın içinde özerklik mi,
bağımsızlık mı?" deniliyordu. Yanıtı çok ilginçtir. " lran içinde
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA ITI

Azerbaycan'ın özerkliğinin geleceği yoktur. Belki bu gün lran


yöneticileri buna izin verecekler ama uygun ortam oluşur oluşmaz
Azerbaycan'ın özerkliğine son verecekler. Biz Azerbaycan'da milli
demokratik cumhuriyet oluşturulması gerekliliğini düşünüyoruz. Bu
cumhuriyet bir müddet bağımsız yaşadıktan sonra sonuç itibariyle
Kuzey Azerbaycan'la yani Sovyet Azerbaycan'ıyla birleşmelidir".
Aslında geleceğe bakış olarak doğru bir yaklaşım idi. Hiçbir impara­
torluk ebedi olmadığı gibi Sovyetler imparatorluğu da ebedi olmadı
ve dağıldı. 1 945'te o adım atılmış olsaydı bugün Azerbaycan birleşik
idi. 20. yy'da bu Azerbaycan'ın birleşmeğe en yakın şansı idi. Bu
şans maalesef kaybedildi. Bir komünist işi olsa dahi o adım
atılsaydı, Azerbaycan'ın birleşmesi gerçekleşseydi bu tarih için
müterekki, olumlu, adil bir adım olabilirdi.

- Kuzey - Güney Azerbaycan birleşseydi, zamanında komünist de


olsaydılar şimdi bugünkü Azerbaycan azad olanda Vahit Azerbaycan azad
olmuş olacaktı. Bu kadar basit. Teşekkür ederim.

Cemil Hasanlı'nın en çarpıcı tespiti lran'ın lslam anlayışı ve yansıtışının


Azerbaycan Türklüğüne siyasi bir normla sokulmak üzere olduğudur.
Hasanlı bunu bir tehdit olarak algılıyordu ki, bize göre bu tespit sağlıklı idi.
Bu tespit, uzun zamandan beri Türkiye de yaşamaktadır. işin garibi Türk
aydını lran lslamını bu yönü ile yorumlayamamıştır. Tespit bizim için çok
yeni değildi. Bu tahlili ewelce de yine Kuzey Azerbaycanda dinlemiştim.
Ben Hasanlı'nın vahit Azerbaycan fikrinin Sovyet döneminde kaçırılmış fırsat
boyutuna da katılıyorum.

Haydar Oğuz, Hürriyet Gazetesi yazarlarından, onun da görüşlerini aldık.

Bence lstanbul zirvesinden sonra Kafkas iki etki alanına girdi.


Güney Kafkas ABD ve Türkiye'nin, Kuzey Kafkas ise Rusya'nın
etkisindedir. Kafkasya'nın geleceği bakımından Türkiye'ye çok şey
düşüyor. Türkiye bu bölgede ağabeyi rolünü oynayacak durumda.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Zaten Türk siyaseti de ona indekslenmiş durumda. Ama Türkiye'nin


siyasetinde belirsizlikler var. Bazen batıya doğru can atmalar
var.Bazen doğuya doğru yönelmeler var.

Azerbaycan'ın Kafkasya'da rolü çok önemli. Azerbaycan


Kafkasya'nın en büyük devletidir. Ama bölgenin bütün devletleri ile
münakaşa ortamı var. Hem de din ayrılığı var. Kafkas devletlerinin
hepsi Hıristiyan, biz ise Müslüman'ız. Her şey yaptırabilirler.
Azerbaycan'ın içinde de din karışık. Şii var, Sünni var. lran'ın bura­
da etkisi güçlü olabilir. Bu anlamda Azerbaycan bir çok devletin
işine gelebilir. Her bir devlet kendi konumunu gösterebilecek
durumdadır. Şimdi Türkiye nasıl hareket edecekse, Azerbaycan'ın
kaderi de onunla bağlı. Türkiye burada etkili olabilecek mi? Şimdi­
lik Azerbaycan kamuoyu Türkiye'ye daha sıcak yaklaşıyor.
Çoğunlukla şii olmamıza bakmayarak Türkiye'ye daha yakın.

Türkiye Aliyev rejimini desteklemekle buradaki politikasında


yanlışlıklar yapıyor. Tabii ki,ekonomik çıkarlar da var. Ama bazı
şeyler var ki, ekonomik çıkarlardan daha önemli. Şimdi,
Azerbaycan petrolü yarın biter. Ama Azerbaycan halkı bitmez.
Azerbaycan jeopolitik açıdan çok önemli. Ekonomiden başka
şeyler hakkında düşünmek lazım. Kafkasya'nın kaderi Türkiye'nin
bölgede yürüttüğü siyasete bağlı. Ermenistan'la aramızdaki müna­
kaşalar bitmeden Kafkasya'da durumun iyileşmesi imkansız.
Ekonomik ilişkiler bakımından kanşık bir bölge.

- Putin'in gelecekteki politikası ne olabilir?

Rusya'ya Güney Kafkasya ile ilgili izin vermeyecekler. lstanbul


Zirvesi sonrasında gelişen olaylar onu gösteriyor. Ben bir tehlike
zannetmiyorum. Ama Türkiye'nin, ABD'nin bölgede yürüttüğü
siyasete bağlı. Şimdi Rusya'ya Kuzey Kafkasya'yı verdiler.
Çeçenlerin katliamı da onu gösteriyor. Dünya seyrediyor.Yeri
gelince Rusya'nın karşısına belli şeyler de koyuyorlar.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTJ

Haydar Oğuz, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin liderlerin


dostluğu veya geçici ekonomik çıkarlara değil her iki ülkenin Türk halkı
,

arasındaki soydaşlık sevgisine dayalı olması gerektiği kanaatindedir. Ona


göre batı, Çeçenistan'da verdiği ödünün rövanşını alacaktır .

Görüştüğümüz kimseler arasına bir de sendikacı aldık. Böylece


Azerbaycan Sendikalar Konfederasyonu Başkanı Kazım Timurlu beyle
tanışmak imkanı bulduk. Bir vesile ile yeni bir dost kazandık;

SSCB'nin çökmesi ile ve Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazan­


ması ile sendikacılıkta da önemli değişiklikler oldu. Biz kendimizi
dünya sendikal harekatının terkip hissesi olarak görüyoruz.
Kurultay toplandı ve Azerbaycan Sendikaları Konfederasyonu
kuruldu.

Bir takım çalışmalar var. Daha çok dünya sendikal harekatını


öğrenmeye çalışıyoruz. ABD'de sendikal harekat kendi en yüksek
zirvesine ulaşıp şimdi düşüş yaşarken Türkiye'de sendikal harekat
yükselir. Avrupa'da olgunlaşıp, bizde ise gelişememişti. Bu da eski
Sovyet dönemi ile ilgilidir. Bütün alanlarda olduğu gibi insanların
sendikal mücadele ile ilgili zihniyetlerinde değişiklik olmalıdır.
Ondan sonra yalnız gelişme bekliyoruz. Biz bu yıl Dünya Sendikalar
Konfederasyonuna üye olmak aşamasındayız. Aralık ayında
yapılan konferansta eski Sovyet cumhuriyetlerinden Moldova ve
Baltık yanı ülkeler üye oldu. Biz de mutlaka üye olacağız. Bir de ola­
bilsin ki, Gürcistan'ı üye kabul etsinler. Geçenlerde Dünya Sendika
Konfederasyonuna üye dokuz ülkenin sendika başkanları
Azerbaycan'a geldiler. Eskiden irtibatımız vardı, bu gelişlerinde
gelişmeleri değerlendirdiler. Eski SSCB'nin diğer ülkelerine oranla
bizde ilerleyiş olduğunu gördüler. Bu da bizde sendika
başkanlarının çoğunun genç olmasından kaynaklanıyor. Yeni
cemiyeti yeni zihniyetli olanlar kurabilir yalnız. Sendikal harekatın
başlıca gücü ekonomidir. Bizde ise bildiğiniz gibi bu konuda durum
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

iyi değil. Bu sebeple de sendikal hareket güçlü değil. Ama bunun


için temel var. Gelişeceğimize inanıyorum.

Her ayın sonunda sendika olarak ülkede asgari geçim düzeyi­


ni ölçüyoruz. Yani bir adamın yiyeceğine ne kadar para gerekir,
çalışan adamın yiyecek giderleri ne kadardır, bunu belirliyoruz ve
basın kuruluşlarına veriyoruz. Bugün çalışan her bir kişi ailesinin
asgari giderlerinin yalnız % 1 8'ni sağlayabilir. işsizlik en büyük
problemlerden biridir. Bizde 20-55 yaş arası insanlann bir milyon­
dan fazlası yurt dışındadır. Ailesi ise Azerbaycan'dadır. Bunlar da
özelleştirme ile bağlıdır. Özelleştirme çok ağrılı geçiyor.
Sendikalann ise özelleştirmelere müdahale edecek gücü yoktur.
Ayakkabı fabrikası alınmış ama adam çalıştırmak istemiyor.
Fabrikayı restoran olarak kullanmak istiyorlar. Sendikanın gücü
yoktur, ayrıcada yasayla da düzenlenmemiş ki adama baskı yapıp
çalıştırtasın. Veya 5-6 ay çalıştırmadı geri alasın.

Ama gelecekten umutluyum. Gelecek iyi olacak. Ekonomi dibe


vurdu, bundan sonra yükselmek zorundadır.

Jeopolitik Durum

Rusya'nın Kafkaslarda çıkarı vardı, var ve olacak. Her zaman


da olacaktır. Putin'in iktidara gelmesi ile de Kafkas'ta önceki gibi
iktidarını sağlaması mümkün değil. Bu güçsüz olmasından ileri
gelir. Bu sebeple de çok fazla zorlamayacak. Olabilsin ki, bize karşı
sert davransın. Bu da Rus askerinin olmadığı yegane cumhuriyet
olmamızdan ileri gelir. Yakın Doğu ile iktisadi ilişkiler Azerbaycan
üzerinden daha kolaydır. Diğer komşumuz lran'dır. Azerbaycan hep
Rus ve Fars devletlerinin baskısı altındaydı. inanır mısınız iktisadi
gelişmemizin de önünde bunlardır. Bunların ikisi de başlıca
engellerdendir. Rusya'daki iktidar değişikliğinin ciddi etkisi olmay­
acak. Çünkü Rusya'nın karşı karşıya olduğu çok ciddi problemler
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

var. Rusya'nın kendisi dağılma tehlikesi ile karşı karşıyadır,


muhtemelen de dağılacak.

- Kazım bey, Türkiye'ye dönen büyük işadamlarından bahsedilmektedir,


ne dersiniz?

Bu konuda bilgim var. Geçen yılkı kesin rakam 1 57'dir. 1 57'nin


tamamını ciddi işadamı saymıyorum. Bunun belki de 57'si ciddi
idi.1 00'ü küçük çaplı işadamları idi. Geldi iş yaptı bir miktar kazandı
geri döndü. Ama 57'ye üzülüyorum. Bizde yolsuzluk var ve bunu
kimse saklamıyor. Dünyada 3. veya 4. yerde olmamız lazım. Bizim
memurumuz rüşvet alır. Biz bunu saklamıyoruz. Bununla mücadele
etmeğe de kimsenin gücü yetmiyor. Ağrıtıcı, üzücü meseledir. Yerli
işadamlarını da "öldürüyorlar". Benzeri şekilde lngiliz'e de, ABD'liye
de imkan tanımıyorlar.

Azerbaycan 'da, başlangıç döneminde olmasına rağmen ciddi bir


sendikal hayat var. Azerbaycan demokrasisi için bu faaliyet olumlu
meyvelerini verecektir. .. Azerbaycan'ı Rus ve lran tehdidi altında gören
K.Timurlu'ya göre Rusya Federasyonu muhtemelen dağılacaktır.
Türkiye' nin büyük işadamlarının Azerbaycan'dan ciddi şekilde çekilmiş
olmalarını Azerbaycan sendikacıları da üzüntüyle karşılıyorlar.

lbrahim lbrahimli Müsavat Partisi'nin genç teorisyenlerindendir. Bize


vakit ayırmak için toplantıdan çıkarak bizimle görüştüler:

Müsavat Partisinin Kafkasya'daki durumla bağlı, Kafkaslarda


güvenliğin sağlanmasıyla ilgili, Kafkasya'da işbirliğiyle ilgili, ister
siyasi, ister iktisadi yakınlaşmalarla ilgili programında özel bir
bölüm var. Bu bölüm Kafkas Evinin oluşturulmasıyla ilgilidir. Aslına
bakılırsa bu fikir ilk olarak yüzyılın başlannda öne sürülmüştür.
Yüzyılın başlarında bu fikri Müsavat Partisinin Başkanı M.E.
Resulzade ileri sürüyor. Şimdi bunu varis olarak Müsavat Partisi
biraz daha genişlendirerek, bir kadar güncelleştirerek, bir kadar
sivilleştirerek, dünyadaki gelişmelere uygunlaştırarak proje haline
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

getirip. Aynı zamanda Azerbaycan'da Azerbaycan Halk Cephesinin


de Kafkasya'daki durumla bağlı kendine özgü görüşleri var.
Tabiatıyla onların görüşleriyle Müsavatın görüşleri tamamen
örtüşüyor. Yüzyılın başlannda öne sürülmüş Kafkas Evi fikrinin
genişlendirilmesi demokrasinin yerleşmesini isteyen partilerin gün­
demlerini oluşturan başlıca meselelerden biridir. Biz Kafkas böl­
gesinin önemini anlıyoruz. Milli demokratik güçleri rahatsız eden
meselelerden biri olaylara çifte standart uygulanmasıdır. AGIT de
BM de olaylara çifte standart uyguluyor. Kafkas'ta Kafkas Evinin
oluşumuna engel olan Rusya'dır. _Rusya'nın bu bölgede özel çıkar­
lan var. Rusya Ermenistan'ı bu meselede doğrudan doğruya kul­
lanır. Yüzyılın başlannda da Ermenistan Rusya için maşa idi ,şimdi
de aynı rolü oynuyor. Ermenistan'ı Rusya'nın nüfuz alanından çıkar­
mak için AGIT bazı hallerde manevra etmek zorunda kalır. Biz bunu
kabul ediyoruz. Sadece olarak çifte standart uygulanması buradaki
gelişmelere, Kafkas Evinin oluşturulmasına, Kafkas devletlerinin
bütünleşme sürecine bu veya diğer şekilde etkiliyor. Durumun bu
halde olmasında başlıca sebeplerden biri genel olarak Kafkas böl­
gesindeki bağımsız devletlerin devlet başkanlarının, aynı zamanda
onların iktidar takımlannın zihniyetiyle ilgilidir. Örneğin Gürcistan
bağımsızdır, Başkanı ise E.Şevardnadze'dir. Ama Şevardnadze
değişmez komünist zihniyetinin sahibidir. H .Aliyev'de aynı
düşüncenin sahibidir. Aynı zamanda Orta Asya'da da aynı düşünce
tarzına sahip olan takımlar iktidan eline almış durumda. Kafkas
Evinin oluşturulmasında olumsuz etkileri olan faktörlerdir bunlar.
Bugün artık Rusya'da durum değiştikçe,tabii ki gelişmeler
doğrudan doğruya buraya kendi etkisini gösterir. Çeçenistana'da
yaşananlar milli bağımsızlık mücadelesidir. Yüzyılın başlarından
başlamış Çeçen halkının milli bağımsızlık harekatını bastırmağa
çalışır. Değişik faktörlerin etkisi olabilir örneğin dinin etkisi ve
s.,ama bütün olarak alığımızda Çeçenistan halkı, milleti kendisinin
bağımsızlık mücadelesini yürütüyor. Tabii ki, bu da Rusya'nın işine
gelmiyor.Sovyetlerin dağılmasının ardından sıra Rusya'ya geldi.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TT/

Şimdi Rusya kendini modem,sivil gelişmelere uygun imparatorluğa


dönüştürme çabasındadır. Ama Sovyetlerin çöküşünün ardından
sıra Rusya'ya gelmiştir. Rusya içindeki halkların istekleri, arzuları
milli bağımsızlık harekatının bağımsızlığı ile ilgilidir.

lran faktörü de önemli rol oynuyor. Kafkas'ta çıkarlar


çatışıyor. Yani biz çatışan çıkarların odak noktasındayız ve bunu
açık olarak his ediyoruz.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, Kafkas Evi fikri


oldukça aktüel. ilk başlarda bu fikrin destekleyicileri milli
demokratik güçler idiyse {AHC, Müsavat v.s.) şimdi bu fikir toplum­
sallaşmaya başlamıştır. Ben Azerbaycan için söylüyorum.
Azerbaycan aydınlarını genelde bu fikir kapsıyor. Bu fikir
tartışılmış,toplumsal tartışmalara konu olmuş bir fikir olarak
taraftarları, onu kabul edenler çoktur. Şimdi burada Rusya eğilimli
güçler, lran eğilimli güçler de faaliyet gösteriyor. Ama biz bu
kanıdayız ki, bu fikir lokomotiftir. Yalnız şimdiki siyasi durum
değişir, biz bunu devlet politikası haline getirirsek o zaman bunun
gerçekleşmesini sağlayabiliriz. Şimdi bizim Gürcistan'dan haber­
lerimiz var. Onlar da bu fikri savunuyorlar. Bildiğiniz gibi yüzyılın
başlarında Azerbaycan bu konuda Gürcistan'la görüşmeler yaptı ve
anlaşma imzalaya bildi. Ama Ermenistan yüzyılın başında da
uzlaşmayı bozdu. Şimdi de bozuculuk etmeğe devam ediyor.
Kafkas Evi'nin oluşmasına, orada siyasi, iktisadi, kültürel bütün­
leşmenin sağlanmasına engel oluyor.

- Kafkas Evi'nin karakteristiğini söyler misiniz? Kuruluş amacı nedir?


Hangi organları var, hangi ihtiyacı karşılayacak?

Onlar bizde bahsettiğim programda var. Ben o alanın uzmanı


değilim.detaylı bilgi veremeyeceğim. Bizim yapmağa çalıştığımız
şey yüzyılın başlarında demokratik, milli güçler tarafından ortaya
atılmış bir fikri gelenekselleştirelim istiyoruz, varisliği kabul ederek
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

zamanında belirlenmiş, uzlaşılmış ilkeleri değişen gunun


koşullarına uygunlaştırmak istiyoruz. Eğer Kafkas Evi gerçekleşirse
tabii ki, biz onun detaylarına kadar gideceğiz, onun ilkeleri belir­
lenecektir. Ama şimdi bütün geçirilen konferanslara, Kafkasya'daki
bölgesel durumla ilgili olarak bizim temsilciler aydınlar veya
siyasiler katılıyorlar. Gürcistan'dan da katılımcılar oluyor. Bu konu­
larla ilgili ciddi tartışmalar yapılıyor. Onlar aslında bu konuyu -
Kafkas Evi - kabul ediyorlar. Burada kabul edilmeyecek hiçbir şey
yoktur. Sadece bütünleşmede zorluklar var. Ermenilerle bu konu
daha çok gazeteciler düzeyinde görüşülüyor. Onlardan bize bizden
onlara gazeteciler gelip gidiyor. Biliyoruz ki, Kafkasya'da mevcut
olan etnik anlaşmazlıklar - hem Gürcistan içinde, hem de
Azerbaycan'la Ermenistan arasında olan-çözülmedikçe bu fikrin
gerçekleşmesi zor olacak. Bu fikrin gerçekleşmesi için birkaç
aşamaya ihtiyaç var. Ermenistan - Azerbaycan arasında yaşanan
savaş çok önemlidir. Uluslararası kuruluşlar bunu çözüme
kavuşturmak için ciddi çaba sarf ediyorlar ama henüz çözülmüş bir
şey yok. Sonra Gürcistan içinde yaşanan etnik anlaşmazlıklar ciddi
şekilde Gürcüleri rahatsız ediyor. ilk aşamada bunlar kaldınlmalıdır.
Bu aşamadan sonra iktisadi bütünleşme, kültürel bütünleşme süre­
ci başlar. Sonda ise hem kültürel hem ekonomik hem de siyasi
ilkeleri belirlemek mümkün olur. Şimdilik bununla bağlı detaylar
bizde var ama anlaşmazlıklar Kafkas'ta olan devletlerin geniş otu­
rumlar düzenlemesine manidir. Çeçenistan'da savaş yokken bu
yönde gelişmeler vardı. Ama müdahaleden sonra bu gelişmeler
tamamen durdu. Eskiden bu yönde dergi çıkıyordu. Dergide ciddi
analitik yazılar yer alıyordu. Hem Çeçenistan'daki durum, hem
Dağıstan'daki, Gürcistan'daki durum, Azerbaycan - Ermenistan
arasında yaşanan savaş bu yönde işlerin yürütülmesine engeldir.
U luslar arası kuruluşlar bu veya diğer şekilde konferanslar
geçirmeğe, oturumlar düzenlemeğe çalışıyorlar. Kimi başarılar da
kazanıyorlar. Ama dediğim faktörler gelişmelerin dinamizmini
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

düşürüyor. Uluslar arası kuruluşlar kimi çabalarda bulunuyorlar.


Gerçi biz onları da anlayışla karşılıyoruz, bölgede Rusya'nın, lran'ın,
Batının çıkarlarını göz önünde bulundurmak zorundalar, aktif
yanaşma yok. Biraz daha aktif yaklaşırsak Balkanlardaki
gelişmelerin arkasından Kafkasya'daki durum uluslararası örgüt­
lerin gündemine alınabilir ve bunun çözümü ile ilgilenmeğe başlar­
lar. Bu yönde gelişmeler zayıf da olsa devam ediyor. Rusya'da
durumun değişmesine bağlı Rusya'daki gelişmeler, lran'daki durum
uluslararası kuruluşların aktif müdahalesinin dışında kalıyor. Ama,
daha aktif davranarak Balkanlardan sonra Kafkasya meselesi ulus­
lar arası örgütlerin gündemine getirilebilir. Meseleyle ilgili ciddi
şekilde çaba sarf edilmelidir.

- Çok teşekkür ederim

1. İ brahimli'nin izahına göre gazeteciler seviyesinde de olsa Ermeni


aydını Kafkas Evi çevresi ile diyalogunu sürdürmektedir. Daha ciddi
gelişmeler için Balkanlarda olduğu gibi bir örgütlenmenin üzerinde
durulmalıdır. Uluslar arası Kuruluşlann konuya müdahalesine Rusya ve
lran'ın sorunları mani teşkil etmektedir.

Kafkasya'ya Uluslararası Kuruluşlar muhakkak ilgi duyacaktır.


Bu konudaki engeller de bir şekilde aşılacaktır. Bu yapılanmanın ilk
temaslarının yapıldığını izleyebiliyoruz. Türkiye daha aktif olmalı ve
kadrolarını yetiştirmelidir.

1. l brahimli'nin bazı açıklamalarında biz kendi fikirlerimizi bulduk.


O Kafkasya problemlerinin çözümünü Kafkas Evi projesinde bulmaktadır.
Faal bir Kafkas Evi'ni bizzat görme imkanı bulamadık. Arkadaşım Hasan
Kanbolat Tiflis'tekini inceleme imkanı bulmuştu. Oradaki dostlarının adres­
lerini bize vermiş olmasına rağmen, biz Tiflis'te çok az kalınca onlarla
maalesef temasa geçemedik. i. l brahimli' nin kanaatine göre AG IT ve BM
olaylara çifte standart uygulamaktadır. l brahimli böyle düşünmekte haksız
da sayılmaz. Ona göre Çeçenistan'da Rusya bir milli bağımsızlık harekatını
KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi

bastırmaktadır. Zira dağılan SSCB süreci, dağılacak Rusya Federasyonu


dönemini getirecektir. Rusya bunun farkındadır.

Ramız Asker yaptığı açıklamalar ile bizi yeni ufuklara taşıdı

Türkiye'de Rus ordusunun çöktüğü yönünde yanlış bir


düşünce var. Türkiye rahatlamıştır. Bunu ben yanlış buluyorum.
Şimdi ordusu zaafa uğramıştır. Disiplin yoktur v.s. Ama stratejik
boruları ayaktadır, füzeleri ayaktadır. Nükleer başlıkları aynen
duruyor. Çıkarma (desant) birlikleri kuvvetlidir. Komandoları
kuvvetlidir. Yani Türkiye için her zaman tehdit o luşturacak
düzeydedir. Bir de onları Rus olarak da anlamak lazım. Birazda
kırgınlıklan var. Dünyaya küsmüşler. Eski imparatorluktan, süper
güçten daha aşağı bir düzeye inmişlerdi. Ruslar savaş türü bir
şeylerin çıkmasını istiyorlar. Bu durumda Rus milleti şahlanacaktır.
Her hangi bir anlaşmazlık olursa ve politikacılar da bilinçli olarak
durumu ona kanal ize ederlerse savaş çıkarırlar. işte bakın
Çeçenistan'ı gördünüz. Herkes Putin'i seviyor. Neden seviyor?
Çeçenleri kırıyor diye. Eski egemenliğini Çeçenistan üzerinde
kuruyor diye. Şimdi herkes milliyetçi, Rusya'da Ruslar milliyetçi
kesildi. M oskova Üniversitesini bitirmiş bir kişi olarak, hocalarını
gördüm, çocuklannı gördüm, akranlarını gördüm. Yaşlı genç hepsi
çok milliyetçi. Şimdi öyle bir şey yakalayıp da dünya bizi aşağıladı
falan oldu, filan oldu diye hıncını çıkarmak istiyor. Böyle bir şeye
çok hazırlar.

- Peki ,ekonomik olarak destekleye bilir mi ?

Bu meselenin duygusal tarafı. Putin de bunu sömürüyor. Eski


çarlık Rusya yıkıldıktan sonra Lenin 1 91 4 sınırlarına döneceğiz dedi
ve genelde döndü de. Putin de öyle felsefe içerisindedir. Eski
Sovyet sınırlarına konmak, fiilen konma ve kendini bir daha eski
SSCB cumhuriyetlerini ayrılmayacak şekilde bağlama. Böyle bir
hava var. Türkiye'nin de soruna bu açıdan bakması lazım.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- Diğer Slavlar destek vermedi.

Beyaz Rusya ile neredeyse konfederasyona gidiyor. Ukrayna


bu işi biraz çekemiyor. Ukrayna'nın daha belli sorunları var. Rusya
ile enerji sorunu var. Birkaç milyar borcu var. Rusya arasıra bu para
için sıkıştırıyor. Kırım sorunu var. Rusya Kırımı 1 954'te Ukrayna'nın
egemenliğine terk etti. Şimdi bunu yanlış yaptığını söylüyor. Çünkü
Karadeniz'de Rus filosu kalmıyor. Filonun bölünmesi meselesinde
kimi pürüzler çıktı. Bir de Ukrayna'nın geleneksel milliyetçilik akımı
bu işe sıcak bakmıyor. Ama ben Beyaz Rusya ile değil Ukrayna ile
Rusya arasında Slavlıktan dolayı eğer büyük bir gerginlik yoksa bir
dayanışma olacağını sanmıyorum.

- Peki Rusya içindeki diğer federe cumhuriyetler 1 . Çeçen Savaşında


tepkigöstererek Çeçenistan'a destek verdiler.

Evet, Tataristan, hatta Bosna meselesinde bile tepki gösterdi.


Şaymiyev dedi ki, gönüllü falan topluyorsunuz, ama, Boşnaklar da
Müslüman. O zaman biz de Rusya Müslümanlan olarak karşı taraf
için mi gönüllü toplayalım. Tataristan sert çıktı. Biraz bakarsanız
yüzdeleri nüfus olarak çok düşük. Tatarların veya Başkurtların
kendi cumhuriyetleri içinde nüfus oranları düşük. Diğer
cumhuriyetlerin de Müslüman veya gayri-Müslim hıristiyan olmayan
yerel halklann yüzdeleri çok düşük. Bir bakıma zor.

- Putin Tataristan'a gitti, döndü. Federe devletle Merkezin yetkilerinin


tekrar bel irlenmesiyle ilgili Tataristan 'la yeniden anlaşma yapılması
gündemdedir.

Şimdi onlar, diyor ki, biz Merkeze az vergi vereceğiz.


Kendimize çok para lazım. Biz de kalkınmak istiyoruz. Bilmem her
şey perişandır, fabrika çalışmıyor, falan-filan. Rusya bu politik düz­
eye kalkmasın diye ekonomik şeyi de bastırıyor. Tamamdır
kardeşim, al Allah aşkına paranın bir kısmını kendine sakla, biraz da
ver. Şimdi bazı bölgelerin ekonomisi çökmüştür. Durum çok
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

kötüdür. Şudur, budur. Sosyal problemleri vardır. Rusya bu durum­


da ister-istemez parayı veriyor. Adamlar az direnince, Rusya parayı
vermek zorunda kalıyor. Çeçenistana da bu son kampanyaya kadar
her türlü parayı veriyordu. Emeklilik maaşını veriyor, memurların
maaşını veriyor, bir sürü para akıtıyordu. Önceki savaştan kalma
şeylerin onarımını da Rusya üstlendi: elektriktir, enerjidir, şudur,
budur. Hepsini Rusya veriyordu. Rusya vermek zorundaydı.

- Kafkas halkları da pek Çeçenlerden yana olmadı.

Aslın da doğrudan- doğruya bir miting yaparak tepki göster­


ilmedi. Ama, her kes kalben Çeçenlerle beraber. Kalp yakında, ama
adamlar resmiyette bir şey yapamıyorlar. Ne diye yapsınlar. Bu
olmuyor. Bir de bu göz dağını bize de verebilir ve her yerde böyle
şeyler var yani. Potansiyel ocaklar var. Körükler ise alevlendirir.
Bunu anladılar ve bir şey yapamadılar. Aslında Çeçenlerin yaptığı
son şey de avantüre idi. Provokasyon dışında bir şey değildi.
Kardeşim, Rusya sana demiş 5 sene daha moratoryum koy. Sen
ben bağımsızım de. Ama Rusya da 5 sene dokunmayacağız diye bir
şey yapılmıştı. Adam çıkmış Dağıstan'a saldırıyor. Vahabi şeyhleri
çıkmış ortaya. Tabii ki, Rusya bunları kabul edemez ve koz olarak
kullanır. Avrupa'ya baktı. Provokasyona hiç gerek yoktu.

- Kafkasya'nın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diyalektik adlı bilim var. inan istese de istemese de kurallar ve


kavramlar devam ediyor. Yani, Türkiye nasıl çadır aşiretinden
Osmanlı imparatorluğuna dönüşmüş üç kıtaya egemen olmuş daha
sonra zayıflamış küçülerek Türkiye Cumhuriyeti olmuşsa Rusya da
öyle kendi asıl sınırları içine dönmesi lazım. Böyle de olacak. Yani
bir az ileride Kuzey Kafkaslar da kopacak, belki Rusya'dan sonraki
Rusya'yı da beklememiz lazım. Ural cumhuriyeti olacak, Uzak Doğu
Cumhuriyeti olacak vs.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- Rusya Federasyonu birkaç Rus Cumhuriyetine bölünmesi Rusların


hayırına mı olur?

ilk önce hayırına olmaz. Siyasi birliği sağlayamaz. Üstüne


üstelik taşradaki yönetimler yerli silahlara en tehlikelisi nükleer
silahlara sahip olabilir. Bu kötü olacak bunun önlenmesi lazım. Bu
sebeple de ABD, Rusya'nın parçalanmasını istemiyor. Nükleer işini
bitirdikten sonra ,yani ejderhanın dişini çektikten sonra bu konuya
dönmek istiyor. Yerel paralar basılacak. Başka türlü olamaz. Ama
sonradan biraz kendini toplayıp - ulusçuluk falan - yeniden fed­
erasyon şeklinde birleşecekler.

- Ural, Altay, Sibirya bölgesinin de parçalanıp birleşmesi Rusya'nın


lehine mi olur?

Azerbaycan'ın üç - dört parçaya aynlması lehimize mi olur?


Tabii ki, hayır. Onlar da öyle düşünecekler. Yerel çok dar ekonomik
güç odakları bunu istemiş olabilirler. Örneğin Ural Cumhuriyeti
olalım gibi. Çok da iyi yaşayabilirler veya Uzak Doğu Cumhuriyeti
olalım ormanları işletelim satalım gibi. Olabilir. Ama ileride akıllan
başlarına gelince yeniden bir araya konfederasyon olarak gelecek­
ler. Çünkü bu kadar şeyi idare etmenin imkanı yok. SSCB döne­
minde katı merkeziyetçilik döneminde dahi idare edemediler.

- Şimdi Kafkasya'daki halkların sayısı çok. Hepsinin de dili farklı. Hiç biri
de kendi başına bir varlık gösteremiyor. i leriyi nasıl görüyorsunuz?

Onların cazibe merkezi Azerbaycan. Bir Sovyet potasında


yoğrulmuş topluluklar olarak hepsi Azerbaycan'a daha sıcak
bakıyor. lslam memleketi olarak Türkiye'den daha yakın görüyorlar.
Beraber yaşamış olmanın verdiği psikoloji var. Aynı okulu bitirmişiz.
Aynı okulda okumuşuz, aynı ekonomik sıkıntıları geçirmişiz gibi.
ileride Dağıstan ve Kuzey Kafkasya'nın Azerbaycan'la bir federasy­
onunun olması lazım. 1 920'de Dağıstan Sovyet Komünist Partisi,
Dağıstan ülke yönetimi resmi dil olarak Azerbaycan Türkçe'sini
KAFKASYA ARAŞTJRMALARJ DiZiSi

kabul etmiştir. Ruslar da bunu susarak kabul etmişler. Türk soylu


Nogaylar, Kumuklar, Karaçaylar, Balkarlar var. işte bunların da etk­
isiyle en doğal, cazibe merkezi Azerbaycan. Çünkü onların kendi
başlarına devlet kuracak şeyleri yok. Bir kere ekonomik güçleri yok.
insan gücü yok. Sonra da ne yapacaklar 3-5 köy bir devlet mi ola­
cak?

- Kafkasya demek sadece Kumuk, Nogay, Balkar değil ki. Osetin'i var,
Çerkez'i var, Lezgi'si var. Bunlar niçin Azerbaycan' la birleşsin? Neden kendi
dilinden vazgeçsin? Azerbaycan'ın yüksek teknolojisi yok bir şeyi yok.

Dillerinden vazgeçmesinler. Azerbaycan'ın ekonomik potan­


siyeli var. Petrolü var, doğal gazı var. Bu projeler gerçekleşirse
dolar akacak. Onlar da bunu değerlendirecekler. Rusların içinde
yaşayıp dilini geliştirir de Azerbaycan'da geliştiremeyecek mi?

- Kafkasya'nın hepsi Müslüman değil. Çok da azınlık var. Azerbaycan


Şii onlar Vahabi, Nakşibendi, artı din kardeşliği her zaman ve tamamen pek
de tutarlı olmayabiliyor.

Azerbaycan ve Kafkas toplumlarında mezhep anlayışı kabarık


değil. Engel oluşturmaz. Diğerlerine gelince, Müslüman olmayan­
lara, düşünmeleri lazım, bakmaları lazım. Azerbaycan'la bağlılıkları
daha iyi. 30 prenslik kuramazsın.

- Errnenistan bir faktör, Gürcistan bir faktör, Azerbaycan bir faktör.


Şimdi Rusya'yı bölgeden çıkaranlar Türkiye' nin yanında neden yer alsınlar?
Eğer biriyle yaşaması gerekirse zaten Rusya ile yaşıyor. Türkiye'nin
çok- çok, olağanüstü imkanları olmalı ki, bir şey vaat etmeli ki, Türkiye'yle
yaşamayı seçsin.

Kafkaslarda Türkiye' nin egemen olması m ü m kün değil.


Azerbaycan'a daha yakın.

- Olabilir. Ben Türkiye'nin egemen olmasının hesabını yapmıyorum.


Benim üzerinde durduğum gelecekte neler olabilir. Küçükler kendi başlarını
kurtaramıyorlar. Onların birleşmesinin bir yolunu bulmak lazım.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

17 - 18.yy'da Kınm Tatarları'nın aracılığı ile Osmanlı'nın etkisi


çok güçlü idi. Şimdi Kırım yoktur. Şimdi Türkiye bu etkisini
Azerbaycan aracılığı ile sağlayabilir.

Ramız Asker, Rus insanının ruh halinin çok iyi incelemektedir. Biz
Özbekistan ve Türkmenistan'da bu ülkelerin dili ile eğitim almak zorunda
kalan Rus çocukların ve ailelerinin psikolojisine şahit olmuştuk. Kahroluyor
çocuklarını okula göndermek istemiyorlardı. Daha sonra Kazakistan'da,
Kazak milliyetçilerinin Komünist Rusları nasıl Rus ırkçısı yaptığına şahit
olmuştuk. R. Asker bu psikolojinin Rus devlet yönetimine, silahlı kuvvetler­
ine yansıyışını ve diğer Slav halkları bu ruh halini etkileyişini ele alıyor. Aynı
zamanda bu gelişmenin Slav olmayan bilhassa Müslüman halka yansıyışı
üzerinde duruyor. Bütün bunların Anadolu Türk'ünün gündemine geldiğini
sanmıyorum.

R. Asker'in RF'nin yeniden yapılanmaya gideceği ve toparlanacağına


dair değerlendirmesi kendisi ile yaptığımız görüşmeden 1 5-20 gün sonra
gerçekleşmeye başladı. R. Asker, bu toparlanmanın Kafkasya'daki karşı
yapılanmasının Azerbaycan şemsiyesi altında olacağı kanaatindedir.
Kafkasya'nın geleceği için bu değerlendirmeyi yapan başka aydınları da
dinledik. Bu görüş yeni değildir. Olmaması için de bir sebep yoktur. Kuzey
Kafkasya' nın milli demokratik toparlanması sürecinde Türk soylu halkların
sosyal ve hukuki haklarının tanınması fikri de, bize göre hem çağdaş ve hem
de gerçekçi bir zihniyettir.

Sabit Bağırov hocamız sağ olsunlar bize istirahat gününde vakit ayırıp
bizi misafir ettiler. Petrol - doğalgaz konusunu dünya geneli itibariyle takip
edebilen bu uzman beyinden Türk okuru, bize göre daha fazla yararlan­
abilmeli.

Putin muhtemelen şimdi seçildikten sonra Rusya'mn eskiden


sahip olduklannın bir kısmına burada sağlamaya çalışacak. Elbette
tamamını sağlayamaz. Azerbaycan artık bağımsız devlettir. Ama
olabildiğince Azerbaycan'ı yeniden daha güçlü şekilde Rusya'ya
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

bağlamak isterler. Bakü - Ceyhan konusuna gelince, şimdi Rusya


Çeçenistan etrafından yeni hat hazırlıyor. Şu onda inşası bitmekte­
dir. Bu ay, yani Nisan ayı tüm işler bitecek. Rusya'nın bu hat üzre
birinci konsorsiyum tarafından çıkarılan petrolün büyük kısmının
oradan taşınması için Azerbaycan'a tepkilerinin artacağını bekliyo­
rum. Rusya ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki son anlaşmaya
göre 2002'de Rusya üzerinden taşınan petrolün hacmi beş milyon
tona çıkartılacak. Yani Çeçenistan etrafından geçen hat işe
başlarsa Rusya hükümeti çalışacak ki, yeni bir anlaşma imzalansın
ve Azerbaycan bu hatla yılda 1 5-1.7 milyon ton petrol taşınmasına
razılaşsın. Birinci konsorsiyumun yöneticileri buna evet derler.
Onlar zaten Bakü-Ceyhan'a sıcak bakmıyorlar. Azerbaycan
hükümeti biraz boş davranırsa, zayıf olursa o zaman Bakü-Ceyhan
projesi kapatılabilir. Yakın da iki üç ay içinde bu konuda çok ciddi
gelişmeler bekleniyor. Bu nedenle de Bakü • Ceyhan üzre tüm işleri
Azerbaycan da, Türkiye de, Amerika da öyle duruma getirmelidirler
ki, iş işten geçmiş olsun. iş işten geçmesin sonra Rusya'nın da tep­
kisi o kadar güçlü olmaz. Rusya da anlasın ki Bakü - Ceyhan'ı kap­
atmak artık mümkün değil. Bir örnek vereyim. Bir ay önce bizim
Cumhurbaşkanımız Tiflis'te oldu ve tarifeler konusunda taviz veren
kendi karannı açıkladı. Bu taviz Azerbaycan için ekonomik açıdan
ciddi bir etkidir. Ama Bakü - Ceyhan'ın önündeki engelleri yakın
zamanda kaldırmazsak Rusya tepkisine devam edecek ve biz bu
projeyi tamamen kapatmak zorunda kalabiliriz. Bu sebeple de bu
işleri hızla devam ettirmeliyiz. Ben Cumhurbaşkanının bu kararını
muhalefetteki arkadaşlarımdan farklı olarak destekledim ...

Putin'in iktidara gelmesiyle Rusya'nın Azerbaycan'a ve


Gürcistan'a baskıları artacak. Azerbaycan'da buna dayanabilen bir
hükümet olmalıdır. 1 993'ten sonra Rusya'nın çıkarları bir miktar
sağlandı. Bildiğiniz gibi Azerbaycan BDT'ye katıldı, birinci konsor­
siyumda Azerbaycan kendi payından %1 0'nu Rusya'nın Lukoyl
şirketine verdi. % 1 O küçük rakam değ i l . incelemeler % 1 ' i n
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATT/

arkasında yüz milyon dolar menfaat olduğunu gösterir. Bu durum­


da %10 yaklaşık bir milyar dolardır. Şimdide Rusya çalışacak ki,
Bakü - Ceyhan olmasın. Biz de gerek buna dayanak. Bakü - Ceyhan
konusunda yanlışlıklar çok oldu. Hem Azerbaycan tarafının hem de
Türkiye tarafının. Ben bunları açıkça söylemiştim. Maalesef,
Türkiye Dışişleri Bakanlığı bunlarla razılaşmıyordu. Örneğin Türkiye
Ukrayna ile bir anlaşma imzaladı. Türkiye üzerinden, Samsundan
tankerlerle Odessa şehrinin yakınındaki Yujnı terminaline oradan
ise yeni kurulan Yujnı - Brodı - Appis'den 30 km'lik boru hattıyla
Ukrayna'ya petrol taşınacak. Demek ki Akdeniz Türkiye üzerinden
Samsuna petrol taşıyacak. Oradan Ukrayna'ya petrol götürecek.
Anlaşılıyor ki, Karadeniz'de petrol piyasası var. Azerbaycan'a
söylüyoruz ki, Karadeniz'de petrol piyasası yok. Gel bunu Bakü­
Ceyhan'la Akdeniz'e çıkar. Kendiniz ise gidip Ukrayna ile ... Bunu
Azerbaycan da edebilir. Ukrayna'ya satabilir. Bir yandan Bakü -
Ceyhan üzerinde duruyor, diğer taraftan Ukrayna ile anlaşma imza­
lanıyor. Benzer şeyler çok oldu.

Bu aynı zamanda Rusya'nın eline koz vermektir. Bir taraftan


Türkiye Rusya'nın Karadeniz'den petrol taşımakla kirleteceğini iddi
ederken diğer taraftan aksini yapıyor.

Aynı şeyler doğal gaz konusunda da yapıldı. Türkiye'nin çıkar­


lannı anlamak mümkün. Şu anda Türkiye'nin Cezayir'le anlaşması
var, N ijerya ile var, Mısır'la var, lran'la var, Rusya'yla
var,Türkmenistan'la var, Azerbaycan'la var. Kardeşim bu kadar
gazı ne yapacaksınız? Kendi piyasasında gazın fiyatının düşük
olması için bu gereklidir. Ama bakın Türkmenistan'la Azerbaycan
arasında gaz konusunda kavga var.

Şu anda Türkiye Rusya'dan yılda 6 milyar metre küp gaz ithal


ediyor. Mavi akım boru kemeri de inşa edilse bu iki yılda 14 milyar
metre küp de oradan gelecek. 20 milyar metre küp.
Türkmenistan'dan 30 milyar metre küpü aldın. Varsayalım 10 mil-
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

yarını Avrupa'ya verdin. 20 milyarını hangi parayla ödeyeceksin.


Türkiye'nin bu kadar parası var mı? Bu büyüklükte tutuma imkanın
var mı? Azerbaycan gazı ne etsin? işte böyle gerçeklerimiz var.

- Türkiye'nin aldığı gazın ihtiyacının yalnız 2001 'den sonra karşılayacağı


söyleniyor. Diğer taraftan alternatifli olsun istiyorlar.

Alternatifli oluşunun fiyat konusunda avantajları var. Diğer


taraftan da biz Türk devletlerinin birbirine bağlı olmasını arzuluyor­
sak ilk önce Türkmenistan'la, Azerbaycan'la anlaşmalar yapılmalı.
Şimdi Hazar'ın Azerbaycan'a ait kısmında büyük gaz kaynağı
bulundu. Yalnız o kaynağı çalıştıracak şirket bunun ne kadarını
satabileceğini bilmelidir. Şimdi Azerbaycan'la Türkiye arasında
anlaşma imzalanmalıdır. Türkiye açıkça Azerbaycan'dan yılda şu
kadar gaz almaya hazırım demelidir. Çünkü dünyada gaz pazarı
anlayışı yok. Petrol piyasası var: New-York'ta, Londra'da,
Singapur'da, Türkiye'de vs. Gaz piyasası yok. Nereye boru çekilirse
piyasa orasıdır. Gazı çıkarmadan önce de boruyu çekmek lazım.

Yeni gaz yataklarını işletecek olan BP Amoco, önceden


müşterisinin olduğunu bilerek yalnız yatırım yapmağa başlar. Bu
sebeple de Türkiye 2003'ten itibaren (2002'nin sonuna o kaynaktan
gaz çıkartılabilinir) şu kadar Azerbaycan'dan gaz alacağım, deme­
lidir.

- Çok yararlı oldu. Teşekkürler. Rusya'da demokratikleşme bekliyor


musunuz?

Şu anda ben demokratikleşme beklemiyorum. Demokratikleş­


me ihtimali çok az. Rusya'nın çok büyük kaynakları var, çok büyük
imkanları var. Yalnız bakın, Rusya'nın yıllık bütçesi yirmi milyar
dolar. Yalnız New - York'un bütçesi kırk milyar dolar. iki defa
Rusya'nın bütçesinden fazla. Neden böyle olmuş? Çünkü hırsızlık
çok . Rusya'nın federal vergi sistemi öyle kurulmuş ki, merkeze az
gidiyor, yerlerde kalıyor. Bu nedenle de devlet bütçesi yirmi milyar
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TT/

dolar. Kocaman, süper devlet ama maliye bakımından merkezin


imkanları az. Şimdi Putin'in önündeki mesele bu. Eğer Rusya'nın
gelişmesini istiyorsa, eğer Rusya'nın yeniden kuvvetli devlete
çevrilmesini istiyorsa önce Moskova'da bütün siyasi kavgaları dur­
durmalıdır. Toparlanmış hakimiyeti ayakta tutmalıdır. Diğer taraftan
maliye bakımından hırsızlıklar yapılmaktadır. Vergilerin bölgeler
arasında paylaşılması vs. yani merkezin maliye bakımından
güçlendirilmesi için gerekli reformlar yürütülmelidir. Bu iki konuda
Putin başarılı olursa çok güçlenir.

- Çeçenistan olayında olduğu gibi başka gelişmeler olabilir mi?

Benzeri gelişme düşünmüyorum.

- Teşekkürler!

S. Bağırov'u dinlerken, Sabir'in bizim başımızın en büyük belasının yine


biz Türkler olduğumuzu anlatan ünlü şiirini hatırladım. Dilim varmıyor ama
milletçe zafiyetlerimiz, Türk coğrafyasının her kesiminde aynıdır. Biz Türkler
özellikle Azerbaycan ve Türkiye'de milli meselelerimizi üç ayrı binada
sürdürüyoruz. Bu binalardan birisinde özel adı ne olursa olsun Klasik
Türkçülük yapılıyor. Büyük ölçüde hamaset, estetik ve tarih içerikli bir icraat
olanı. i kinci oda da diplomatlar, bürokratlar, siyasiler var. Bunlar siyasi
iktidarın yönlendirmesi ile içerde ve dışarıda devleti yönetiyorlar. Üçüncü
binada ekmek parası peşinde koşan sade vatandaş var. Bunlar bavul
ticareti yapan gittikleri ülkede okullar açan kesim. Bunlar kuwetli Türk aile
tipinin eğitim ve ticaretteki tezahürüdür. Toplumu ayakta tutan da bu
kesimdir. Bu üç binanın duvarları ses geçirmez. Ancak kokusu felaketlere
yol açabilir. Bize göre çözüm Klasik Türkiyat'ın kapsamını genişletip,
içerisine milli iktisat, milli teknoloji gibi sorunların da çözümünü almakla
mümkündür. TÜDEV faaliyet alanının konularını, bu noktadan yola çıkarak
bel iriem işti.

Aydın Kerimov dostumuz ile günün konularına göz attık. Kendisinin


Tifüse giderken ve dönerken de misafiri olduk.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

-Kafkasya'nın geleceğini nasıl değerlendiriyor sunuz? Bu


değerlendirmeyi gerek Rus Kafkas halkaları itibariyle, gerek Putin sonrası
gelişmeler itibariyle, gerek ABD ve Batının Rusya ile olan ilişkisi itibariyle,
Çeçen harekatının demokratik boyutları ile Rusya Federasyonu' nun yeni
siyasi hareketleri ne olabilir? Rusya içindeki halkların bu gelişmeye tavrı ne
olabilir? Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyim?

Kuzey Kafkasya Rusya'nın terkibindedir. Dolayısıyla Kuzey


Kafkasya'yı değerlendirebilmek için Rusya'nın geleceği ile ilgili bir
bakış olmalıdır. Rusya bugün öyle bir aşamasına gelmiş ki, bir
devlet olarak yaşaması uzun müddet mümkün gözükmüyor. Yani
yaşaması uzun süre mümkün değil. ister Putin gelsin ister Stalin
dirilip gelsin hiçbir halde bunun karşısını almak mümkün değil. Tam
tersi etki tepki meselesi var. Putin'in bu halklara karşı
Kafkasya'daki siyasetinde sertlik arttıkça bu halklarında Putin
hükümetine ve Moskova'ya karşı mukavemeti ortaya çıkacak.
Bugün Rusya çok garip durumdadır. Rusya'da yirmi kadar Başkan
var, bir de baş Başkan var. Böyle bir şey nerede görülmüştür? Yani
bugün artık egemenliğini kaybetmenin son noktasını yaşıyordu ki,
Putin ve etrafı, Moskova yönetimi bütün Rusya'yı kaybedeceği
korkusu ile onları korkutmak için bu tür yollara baş vurdu. Çünkü
Kafkasların ardınca Volga boyunun, Yakın Doğunun, Uzak Doğunun
kopacağı tehlikesi var. Ruslann Çeçenlere baskısı ve diğer halklara
baskısı aynı zamanda tepkiyi de doğuracak. Belki ilk başlarda kork­
ma, çekilme gibi haller olacak, ama, yeni aşama için, barış aşaması
için hazırlık devri olacak. Diğer halkların mukavemetini şiddetlendi­
recek. Hamin halklar daha keskin daha radikal mücadele edecek­
ler. Diğer taraftan, Çeçenistan'a karşı Rusya'nın bu hareketi
Rusya'da yaşayan Rus olmayan halkları biraz tedbirli olmaya itti.
Onlar Rusya'nın kendilerine yönelik de benzeri saldırıda bulu­
nacağı, onları da Çeçenlerin gününe salabileceği tedirginliğine itti.
Bu ise çok ciddi psikolojik meseledir. Yani onlar artık Moskova'yı
kendi hükümetleri olarak görmüyorlar. Bugün lnguşlar da,
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Karaçaylar da diğer Kuzey Kafkasya halkları da aynı psikolojiyi


yaşıyorlar.

Çeçen meselesine gelindiğinde ise, biraz farklı düşünüyorum.


Çeçenlerin bir halk olarak, bir insan olarak mücadelesini destekliy­
orum. Mücadeleci ve kahraman halktır. Ama kahramanlık siyasette
başarılı olmak için yeterli değil. Çok kahraman var ki, canlarını kur­
ban vermelerine rağmen halklarına daha az fayda verdiler. Bu
bakımdan onların o cesareti, o fedakarlığı kendi milletlerine
hayırdan çok zarar verdi. Aşamalı olarak gelişebilirdiler. Auşev'in
lnguşetya'daki, Şaymiyev'in Tataristan'daki apardığı siyaset gibi
zamanla bağımsızlıklarına gidebilirdiler. Tam tersi Rusya bugün
Çeçen olayından diğer halklara karşı tehdit aracı olarak
yararlanıyor. Bu Çeçen halkının hem kendisine zarar verdi hem de
diğer halkların demokratik mücadelesinde korku yarattı. Birinci
savaş sonrası kendi kişisel çıkarının peşinde koşan gruplar oluştu.
Bunlar komşu halklar için tehlike kaynağına çevrildiler. Örneğin
Azerbaycan'dan giden tren durduruluyor, haraç alıyorlardı.
Dağıstan tehlike altındaydı. Her an Çeçenler saldıracak diye bin
korku vardı. Kuzey Kafkas'ın diğer halkları da öyle. Bu sebeple de
bu savaşta Çeçenleri faal şekilde desteklemediler. Kafkasların
geleceği meselesine gelince, bugün bizim hakkında en az
konuştuğumuz konulardan biridir. Oysa Türk halkları için, özellikle
bölgede yaşadığına göre Azerbaycan için çok önemli meseledir.
Kafkasya'da 80 kadar küçük millet, halk yaşıyor. Varsayalım Rusya
çekildi gitti. Rusya artık döneminin sonunu yaşıyor. Bu şekilde daha
fazla yaşayamaz. Tabii ki, çekip gidecek. Peki Kafkasların geleceği
ne olacak? Sadece Dağıstan'da 30'a kadar küçük millet, 5-10 kadar
da büyük millet ebedi savaş yaşayacak değiller. Bugün Dağıstan'da
Lezgiler, Avarlar, Darginler, Tabasaranlar vs. yaşıyor. Bu ülkede
genel iletişim dili ne olmalıdır. Lokomotif millet hangisi olacak. Bu
anlamda tüm Kafkas'ın hem tarihsel geleneklerine baktığımızda,
hem de bugün burada yaşayan milletlerin etnik terkibine bakarsak
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZİSi

Türkçe genel iletişim diline, Türkler ise aparıcı etnosa (yönlendirici


kesim) çevrilmelidir. Bu bizim az konuştuğumuz meseledir.

1 990-93 yılları arasında Azerbaycan'dan ayrılmak isteyen


Lezgiler vardı. Bunların çoğuyla yaptığımız görüşmelerde alınan
mesafeden sonra şimdi ters mekanizmanın çalıştığını görüyorum.
Eskiden Azerbaycan'dan ayrılıp Rusya içinde Lezgiler olarak bir
araya gelmeği planlıyordularsa, şimdi Rusya'dan ayrılıp
Azerbaycan içinde bir araya gelip özerk cumhuriyet kurmayı dile
getiriyorlar. Kafkasya'daki halklar arasındaki anlaşmazlığın ortadan
kaldırılması için dışardan bir gücün, örneğin hepsini içine alacak
federasyon şeklinde örgütlenmiş bir devlet oluşturulmalıdır. Orada
aparıcı etnos gibi herhangi bir milletin lokomotifliği kabul edilme­
lidir. Bu da çok önemli olan meselelerden biridir. Çünkü ne Kafkas
devletleri ne de dünya devletleri Rusya bölgeden gittiği taktirde
nelerin olacağını bilmiyor. Bugün Lezgiler güçlüdür Dağıstan'ı eze­
cek, Lezgiler güçlüdür Darginleri ezecek, D argin l er güçlüdür
Avarları, Avarlar güçlüdür... Aynca bu milletler kendileri de impara­
torluğun esaretinden kurtulmuş oldukları için milli kururu aşacak
şekilde yetişmemişler. Milliyet oluşma aşamasındadırlar. Bu sebe­
ple de bunlar birbirleriyle devamlı çatışma içerisindedirler.
Dolayısıyla Kafkas yüzyıllarca sürecek kan çanağına çevrilebilir.
Bunu önlemek için biz şimdiden orada aparıcı etnos meselesini çok
ciddi şekilde düşünmeliyiz.

- Bu toplumlar Rusya'ya karşı milli mücadele veriyor. Bu şu demektir,


ben Rusla yaşamak istemiyorum. Biz ona sen gel Türk'le yaşa diyoruz.
Biz ona Rus'un vermediği neyi vereceğiz ki, o Rusa karşı mücadele etsin,
sonra da gelip sizinle yaşayacağım desin?

Birincisi milletlerin bir araya toplanması için belli bağlar var.


Kafkas halkları ile bizi tarihi geleneklerimiz birleştirir. Biz onlarla bin
yıllarca beraber olmuşuz. Birbirimizi ezmemişiz.onların milli
haysiyetini taptamamışız, aşağılamamışız. ikincisi, 1 7- 1 8. yy'da
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

V.Hugo Türkçe'yi bilmekle Kafkas'ın tamamının dolaşılabileceğini


yazıyordu. Üçüncüsü, Rusya ile bizi birleştiren çok az şey var.
Burada din meselesi var, dil meselesi var, etnik kimlik meselesi var.
Bizim geleneklerimiz, giyim kuşamımız, hayat tarzımız daha
yakındır. Rusya bizim için iki şeyi ifade ediyor. Halklar hapishanesi­
ni ve Sovyet modelini. Biz şimdilik birinden kurtuluyoruz.
Sovyet'den çıkmağa çalıştık, sonra ikinci aşamada halklar hapis­
hanesinden çıkmak uğrunda mücadele devam etmektedir. Bu
çerçevede neler vereceğimiz meselesine gelince çoğu kökümüzde
var. Onlar kendileri alacaklar bunu. Bugün ben Kumuk'la görüşüp
sohbet ediyorsam, o beni özü olarak görüyor. Eskiden Gürcü knya­
zları (hanlıkları) ile, Gürcülerle Kafkas halklarının temasları çok
olmuştur. Bizim Karabağ hanının kızı, şaire Natavan'ın eşi Lezgi idi.
Milli özelliklerini koruyup saklayarak kaynayıp karışmışlardı. Hem
lslam dininin hem de ortak dilin etkisiyle, geleneklerin yakınlığıyla
bu halklar bir arada güvenli bir şekilde yaşayabiliyorlardı. Rusya'nın
aldığının ne olduğunu göz önünde tutalım ki biz onları almayalım.
Onlar nasılsalar öyle de yaşayacaklar. Biz onların hiçbir şeyini
almayalım ilkesi ile yaklaşıp yaşamalıyız. Rusya onların çok şeyini
alıyordu. En azından dilini aldı. Bugün örneğin Lezgi dilinde okul
yok. Ama, biz Lezgiye o hakkı verebiliriz. Lezgi kardeş buyur git
kendi okulunu kur, ders de okut, gazete de yayınla. Elçibey'in milli
azınlıkların hakları kararnamesi vardı. Bu Kararname etnik
azınlıkların kendi dillerinde gazete yayınlamaya ve radyoda pro­
gram yapmaya izin veriyordu. Bu mekanizma çalışıyordu. Bu da
Dağıstan'da yaşayan halkların Azerbaycan'a ilgisini bir hayli
artırmıştı. Buyurun, özerklik verelim, siyasi özerklik de verelim,
hatta federasyonda oluşturabiliriz, isterlerse Kuzey Kafkasya halk­
ları ile. Birlikte yapılsın, bunlar da müzakere olunabilir. Ben Türkçe
dediğimde bunu Azerbaycanlı oluşumdan ileri geldiği düşünülme­
sin. Tarihi gerçeklik bu yöndedir. Bugün Türkçe'nin, Türk insanının
burada apancı etnos gibi formalaşması gittikçe daha zaruri hal alı­
yor.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

- Bunun adı ne olmalı? Çeçenistan, lnguşetya, Osetya ve diğerleri var.


Bunların parlamentosu, Ü niversitesi vesair kurumları var. Ona gidip ne
deyeceğim? Onun beni dinlemesine sebep ne?

O faktör devlet olacak. Her biri kendi devletini devam ettirmek


için, etnik çatişmaların olmaması için belli bir aşamada, bir süre
geçtikten sonra AB benzeri bir birlik oluşturula bilinir: Kafkasya
Birliği. Tabii ki, bunlar daha müzakere edilmelidir. Benim veya bir
Lezgi'nin söylemesi ile olmuyor. Bunun birlikte müzakere edilmesi
gerekir. Kendimizi savunma açısı�dan bu gereklidir. Kendini koru­
ma güdüsü anlan böyle bir yapılanmaya gelmeğe zorlayacak. O
güdü onlann bir arenaya gelmeleri için zorlayacak. Bu ortam
Kafkas Evi anlayışı olabilir. Zamanla hangi etnos güçlü ise, hangi
devlet nüfuzlu ise, ekonomisi güçlü ise, kültürel bakımdan öne
çıkmış ise o aparıcı ebıos haline gelecek. Bu uzun süreli meseledir.
Müzakere etmeğe değer. Ama şimdilik Kafkas'ta başlıca mesele
Kafkas halklannın bir araya gelerek değişik adlar altında olabilir
(Kafkasya Evi, Kafkasya Halkları Konfederasyonu, Kafkas Halklan
Birliği), bir belge imzalasınlar ki, biz bölgedeki münakaşaları barış
yoluyla çözüme kavuşturmağa taraftanz. Zorla bu münakaşalar
çözülmeyecek.

- Ermenistan Karabağ'ı fiilen işgal etmiş durumda. Gürcistan içinde


Ermeni bölgesi etkinleşti. Diğer taraftan bir Nahçıvan - Azerbaycan
koridoruna bile tahammül etmiyorlar. Ermeni genişlemesini nasıl
değerlendiriyorsunuz.

Ben bu yakınlarda Tiflis'te bir konferansa katıldım. Bir de


sunuş yaptım. Sunuşumda da söyledim, Kafkaslardaki problemlerin
%50-%60'1 Rusya kaynaklıdır. Yani Ermenilerin buraya göçmesi,
gelmesi, yerleştirilmesi önceden kurulmuş plan esasında gidiyor.
Rusya bunlara burada her zaman destek verdi. Kafkaslardan Ruslar
çekilip giderse Ermeni sorunu olmayacak. Azerbaycan için Ermeni
sorunu olmayacak, Gürcistan için Ermeni sorunu olmayacak.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Benim sunuşumu takiben Polonyalı bir araştırmacı yaptığı sunuşta


Ermenilerin ne yapmak istediklerini anlamadığını söyledi. Dedi ki,
ben Ermenilerin ne düşündüklerini anlamıyorum. Bunlar bir taraftan
Gürcülerle uyuşmazlık içerisinde, diğer taraftan Azerbaycanlılarla
çatışma halinde, diğer taraftan Türkiye ile. lran'da da Türklerin
ulusal uyanışı başlamış durumda. Zamanla tamamen tecrit olu­
nacaklar. Neyi umut ediyorlar? Umut ettikleri bir tek Moskova var.
Moskova'da yavaş - yavaş çekilip gidecek. Bölgede kalmasına
imkan yok. Yani Moskova Çeçen savaşından sonra Kafkas'ta hiçbir
şekilde kalamaz. Ya tüm Çeçenlerin kökü kesilmelidir, ya da çekip
gitmelidir. Rus - Çeçen bir arada yaşayamaz. Tabii ki, sadece
Çeçen değil lnguş'ta öyle, Osetin'de öyle, diğerleri de öyle. Bu
anlamda Kafkas'tan Rusya gidince Ermeni meselesi çok asan
(güzel) çözülebilecek. Ermeniler, Ruslar buradan çekip gittikten
sonra ya gerek önceki gibi sudan duru olmalılar yada buradan
çekip gitmeliler.

- Teşekkür ederim. Ağzınıza sağlık.

A.Kerimov, RF'de idari yapılanmanın çok başlılık itibariyle sorunları


olduğu üzerinde dururken, RF'da yeni idari yapılanma geliştirildi.
Bu gelişme artan baş sayısının problemi artırma veya idareyi disipline etme
yönünde mi etkili olacak, bunu zaman gösterecektir. Baskı merkezi otoriteyi
güçlendirecek mi, tepki ile mi karşılanacak?

A. Kerimov, Kafkasya'da lokomotif gücün Azerbaycan olabileceği


kanaatini taşıyanlardandır. Bu konuda bir hayli fikir eksersisi de var.
Kendinden şahsen çok yararlandım. A. Kerimov'un Ermenilerin tahrik ve
desteklenmesinden vazgeçilmesi halinde Kafkasya'da huzurun sağlan­
abileceği tezindeki görüşüne biz de katılıyoruz. Ancak bu nasıl sağlanabilir?
Rusya Kafkasya'daki tarihi politikasını Ermeniler üzerine inşa etmiş iken,
Rusya'nın Kafkasya üzerindeki iddialarından vazgeçmesi nasıl sağlanabile­
cektir?
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

Enver Börüsoy, Kafkasya'da en fazla dolaşan, RF'nin diğer halkları ile


aydınlar seviyesinde temasları olan, ve uluslar arası ilişkileri yakından takip
edebilen bir gazeteci dostumuzdur. Onunla da görüştük.

Kuzey Kafkaslarda olan mesele Hazar ve Karadeniz


arasındaki bölgelerin Rusya'nın denetiminden çıkması problemidir.
Stavropol vilayetinin dört milyon iki yüz bin olan nüfusunun
%52'sini gayri - Ruslar oluşturmaktadır. Bunlar Kuzey Kafkas asıllı
milletlerdir. Krasnadar, Astrahan, Molguburat vilayetlerinde de
gayri - Rus nüfus artmaktadır. Gayri - Rus nüfusun buralara
yönelmesinin altında yatan sebep bu topraklann tarihten bu Kuzey
Kafkasya kökenli milletlerin olmasıdır. iki yüz seneden beridir ki
Ruslar, bu halklan dağlara doğru çekilmeye zorlamış ve düzlüklere
Ruslan yerleştirmişler. Rusların gelmesi ile Ruslaştırma siyaseti
gütmüşler. Ruslaştırma ile beraber Hıristiyanlaştırma da yapılmıştır.

Kuzey Kafkasya'nın tüm cumhuriyetlerinde, Dağıstan'da,


Adıge'de, Kabardin - Balkar'da, Karaçay - Çerkes'te, lnguşetiya'da,
Çeçenis-tan'da, Kuzey Osetya'da toplumun nüfusu hızla artmak­
tadır. Nüfusun hızlı artışında iki sebep var. Birincisi milletlerin milli
düşünceye sahip olması, diğeri ise lslam dininin güçlenmesidir.
lslam dininin güçlenmesi kendisini insanların alkolden
uzaklaşmasında yani sarhoşluk hallarının azalmasında, Rus
kültüründen uzaklaşmada yani etnik bilinçlerinin güçlenmesinde ve
nüfusun artmasında kendini gösteriyor. Bu paralel olarak kendi
cumhuriyetleri içinde ciddi sosyo - ekonomik problemlerle karşı
karşıdırlar. Bunun da iki sebebi var. Her şeyden önce Rusya
Federasyonunun merkezi bütçesinden bu cumhuriyetlere veya fed­
eral bakanlıkların bu cumhuriyetlerdeki teşkilatlarına ayrılan
ödeneklerin oldukça az olması, diğer taraftan ise eski SSCB'den
kalan bürokrasinin kurduğu rüşvet ve yolsuzluk düzenidir. Örneğin
Dağıstan'ın devlet bütçesinin en az %50'si Dağıstan Devlet
Şurasının Başkanı Ali Magemedov'un oğlu Ruslan'ın Moskova'daki
özel bankasındaki hesaba kendi harcamaları için yatırılıyor. Diğer
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

cumhuriyetlerde de benzeri gündem var. Bu halklar da yaşaya


bilmek için komşu bölgelere gitmek zorunda kalıyorlar.
Krasnadar'ın nüfusu üç milyondur. Bunun %48'ni Müslüman halklar
oluşturuyor. Stavropol ve Krasnadar gibi bölgelerde artık yüzlerle
Müslüman köyleri oluşmuştur. Rusya Federasyonu Göçmen ldare­
si'nin ve Rusya Federasyonu Milletlerle iş Bakanlığının verdiği bil­
giye göre sadece Stavropol Vilayetinde 1 991 -1999 arasında 1 27
camii inşa edilip. Bu sayı her sene gittikçe artmaktadır. Aynı durum
Krasnadar için de geçerlidir. Diğer taraftan Kafkasya halkları
arasında birlik ve bütünlük anlayışı yerleşmektedir. Eskiden Rusya
Federasyonu (RF) Gizli Servisi aşırı milliyetçilik işini gündeme
getirmekle Çerkeslerle Karaçaylar arasında, lnguşlarla Çeçenler
arasında, Dağıstan'daki Kumuklarla Avarlar arasında, Avarlarla
Lezgiler arasında, Lezgilerle Darginler arasında, Darginlerle Laklar
arasında bölücü siyaset uyguluyordu. Ama son zamanlarda RF
daha çok Kafkasya milleti adlandırmasını kullanıyor. RF'nin, özel­
likle Moskova'da ve diğer vilayetlerinde yaşayan Kafkasya
kökenlilerin özel olarak memurluktan, ekonomiden, bankacılıktan,
fabrikalardan dışlanması bunların kendi memleketlerine dönmesini
sağlıyor. Bunlar yüksek eğitim görmüş insanlardır. Geri gelenler
Kafkasya adlı ortak bir anlayışta bir araya gelmektedirler. Örneğin,
Adıge Cumhuriyetinde Adıgeler toplumun %22'ni oluşturuyor. % 78
diğer halklardır. Diğerlerin içinde en fazla Ruslar olup, yaklaşık
genel nüfusun %60'nı oluşturmaktadır. Ama tüm devlet düzeni,
polis, güvenlik,savunma işleri tamamen Adıgelerin elindedir. Son
Çeçen savaşında Adıge Cumhuriyeti Çeçenlere göçmen statüsü
verdi. Ama Çeçenistan'dan göçen Ruslara aynı hakkı tanımayarak,
açıkça "sizin kendi vatanınız var, topraklarınız var, kendi toprak­
larınıza gidin. Burası Kafkasyadır.11 dediler. Çeçenistan
Cumhurbaşkanı Aslan Meşedovun Adıge Cumhuriyeti özel temsil­
cisini Cumhurbaşkanlığında Milletlerle iş Bölüm Müdürü görevine
getirdiler. Adıge Cumhurbaşkanı Aslan Carimov kendi köyünde
Şamil Basayev'in özel temsilcisine üzerinde Çeçenistan'ın
KAFKASYA ARAŞTIRMALARJ DiZİSİ

bayrağının dalgalandığı üç katlı bir büro verdi. Rus basını da bu


sebeple Aslan Carimovu hedef alan yazılar yayınlamağa başladı.
Yüksek okullardan Rusları dışlamışlar. Artık öğretmenler, görevliler
adı gelir.

Kuzey Kafkasya konusunda Rusya'nın korktuğu nedir?


Karadeniz'in kuzeyi Ukrayna adıyla Rusun denetiminden çıkmış.
Karadeniz'in doğusunun bir kısmı Gürcistan adıyla Rusya'nın dene­
timinden çıkmış. Kalmış küçük toprak alanı: Novorosisk Adler,
Soçi. Soçi ve Adler liman işleri için verimli değil. Denizin altı tama­
men kayalıklardır. Küçük bir Novorosiysk kalıyor. Dünyaya açılması
için diğer yolu Kuzey denizidir ve Japon sınınndadır. Bu sebeple de
Karadeniz'i elinde tutmak için Çeçen Savaşını gündeme getirdi.
A.Mashadov bir buçuk yıl önce dünya devletlerine, dünya birlikler­
ine RF'nin savaş hazırlıkları yaptığı yönünde çağrıda bulunmuş. Bu
vilayetlerde asker sayısı şu kadar, silah sayısı şu kadar diye. Savaşı
başlatmak için de Vahabiliği kullandılar. Kendim tanık olduğum için
söylüyorum, Vahabiliğin iki kolu var. Biri lngiliz Vahabiliği, diğeri ise
Rus Vahabiliği. Rus Vahabiliği eskiden SSCB'de çalışan Arapların
oluşturduğu bir sistemdir. Neden? Bunlar kimlerdir? Eskiden
SSCB'de eğitim almış ve KGB'ye çalışan Araplardır. SSCB'nin
dağılmasıyla işsiz kalmışlar. Arap Vahabiliği adıyla Kafkaslara, Orta
Asya'ya, Volga boyuna, idil Boyuna getirip yerleştiriyorlar. 1 999
Ağustos ve Eylülünde Dağıstan'da Vahabiliği gündeme getirmekle
lslam anlayışının ikiye bölünmesi sağlandı. Biri Dağıstan'da
lslamiyet'e hizmet eden geleneksel, tarihsel lslam anlayışı, bir
diğeri ise yeni yapılanmakta olan Vahabilik. Vahabiliğe RF daha
fazla destek vermekle Dağıstan'la Çeçenistan arasında büyük bir
savaşı gündeme getirdi. Bunun arkasında ileride Çeçenistan'la
yapacağı savaşta Dağıstan halkının Çeçenistana destek vermeme­
si yatıyordu. 1994-96 savaşında Çeçen halkına en fazla desteği
Dağıstan halklan vennişti. ikinci savaşta ise artık Kuzey Kafkasya
halkları, özellikle Çerkesler, Karaçaylar, rahmetli Zviad
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Gamsahurdiya'nı destekleyen askeri birlikler, {eski Gürcistan


Başkam Zviad Gamsahurdiya'nm başkanhk döneminin özel bir alayı
var. Gamsahurdiyacılar olarak tanımlanıyorlar. Çok iyi savaşıyorlar),
sonra Volga boyu Tatarlar, Orta Asya'dan, özellikle Özbekler ve
Kazaklar (şu anda Rusya aleyhine en fazla savaşı bunlar veriyor)
destek verdiler. Ukrayna halkı ile Ruslar arasında tarihten gelen bir
tartışma var. Ukrayna'nın batısında Ukrayna Milliyetçi Gizli Ordusu
var. O ordunun da desteği var. Profesyonel askerlerden oluşan bir
ordudur. Hatta Ukrayna'nın başkenti Kiev'de, Lıvov ve Odessa
şehirlerinde halktan Çeçenistan'a destek verilmesi adına ajanslar,
araştırma merkezleri ve bir ay önce U krayna - Çeçenistan Birlik
Partisi kuruldu. idil - Ural tarafından da savaşanlar var. Hattab'la,
Şamil Basayev'le ve Ruslan Gilayev'le beraberdirler {savaşı bu üç
komutan yürütüyor).

- Moskova'nın merkezi idareyi güçlendirme gibi yeni bir politikası var


mı? Var ise o nası! yansıdı Rusya halklarına .

Cumhuriyet ve vilayetlerin AF Anayasasına uygun birtakım


haklan var. Özel fabrikalar kurabilmek gibi, toprağın halka verilme­
si gibi, halktan yığılan vergilerin özel bankalar aracılığı ile diğer
faaliyetlere yöneltilmesi, diş ülkelerle ve yabancı işadamlanyla
doğrudan doğruya ilişki kurulması gibi. Putin iktidara gelince bu
haklarını ellerinden almak için bir proje hazırlayıp Federasyon
Şurasına sundu. Bu 1 999 Mayısında oldu. Federasyon Şurasında
Tatarstan'ın Cumhurbaşkanı Şaymiyev ve Başkurdstan'ın
Cumhurbaşkanı Murtaza Rahimov bu projeye karşı çıktılar. Daha
sonra Eylül ayında lnguşetiya'nın Cumhurbaşkanı Ruslan Auşev,
daha sonra Ekim ayında Kuzey Osetya'nın Cumhurbaşkanı
Aleksandr bu öneriye karşı olduğunu belirtti. 2000 Mart seçim­
lerinden sonra iki kez bu meseleni gündeme getirmiş. Vilayet ve
cumhuriyetlerin sahip olduktan hakların %50'sinin merkeze geri
verilmesini istiyor. Geçen hafta Altay Cumhuriyeti parlamentosu
yeni bir karar kabul etmiş. Bu karara göre federal kurum ve kuru-
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

luşlann Altay Cumhuriyetine herhangi düzeyde olursa olsun memur


atama yetkisi yoktur. ister savcı olsun ister hakim. Altay'da mevzu­
at Altay yetkili organlarının çıkardıkları tüzel metinlerden oluşur. AF
Devlet Cuması, Federasyon Şurası buna itiraz etti. Hakasya
Cumhuriyetinde de yeni bir fikir gelişmektedir. Bu yılın Eylül veya
Kasım ayında Hakas halkının yeni ulusal kongresi olacaktır.
Bu kongrede görüşülecek başlıca mesele Hakas halkının lslam
dinini resmi olarak kabul etmesidir. SSCB dağıldıktan sonra
Hakasya'ya Çin'den Budizm'in yaygınlaştırılması için önemli
baskılar var. Diğer taraftan RF Kiliseler idaresinin halkın Hıristiyan­
laştırılması için baskıları var. ·Bundan kurtulmak için lslam'a
geçmeğe karar verecekler. Bu konuda Kazakistan'ın dini yönetici­
leri, Tatarstan'ın dini yöneticileri, Başkurdistan'ın dini yöneticileri
aktif olarak çalışmaktadırlar. Tanrı nasip ederse ben de katılacağım
söz konusu toplantıya. Orada altı makalem yayınlandı. Dünya
Türklerinin %90'ı Müslümandır. Hepimiz Türk olmakla beraber aynı
dine hizmet ebneliyiz. Zaman değişir. Zamanın talepleri var. Bu
taleplerin gerçekleşmesine ihtiyaç var. Hiç kimse bize gün
ağlamayacak.

RF'nin diğer vilayetlerinde de durum pek iyi değil. Her vilayetin


valisi bir mafya demek. Her mafyanın liderinin sadece valilik değil
bölgede bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları (savcılık, polis,
banka, vergi dairesi, gümrük birimi ve s.), yargı birimleri de kon­
trolündedir. Bu mafyanın iki gücü var. Birincisi yasal devlet birim­
lerinin (memurların, polisin) gücü, diğeri ise rahatlıkla cinayet
yapacak güçlerdir. Bu sebeple de ister Moskova'dan olsun, ister
diğer cumhuriyetlerden olsun hiçbir şey yaptıramıyorlar. RF'nin
önemli petrol kaynakları var. Her yıl 135 milyon tondan fazla petrol
ihraç edilir. Özellikle Japon sınırına doğru olan bölgelerde, Beyaz
Rusya ve Ukrayna ile olan sınır bölgelerinde. Bu petrolün üzerinde
büyük bir çekişme var. Bu çekişmede cumhurbaşkanının, valilerin
özel paylan var. Eğer payını almazsa o petrolü ihraç etmeye kims-
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/

enin gücü yetmez. Putin Çeçenistan savaşını başlatmakla RF'ni ağır


şartlar altına sokmuştur. 27 Temmuz'dan (genellikle bunun tarihi
yanlışlıkla Eylül 1 999 olarak gösterilir) Çeçen savaşı ikinci kez
başlatıldığından bugüne kadar RF'nin savaş uçaklan bombalama
yapmak için BOOO'den fazla uçuş yapmışlar. Bir uçağın bir defa bu
amaçla sefer etmesinin maliyeti ABD'de 800.000 ABD dolarıdır.
Ama RF'de 300.000 ABD dolandır. 8000 defadan fazla uçuş yaptığını
düşündüğümüzde bunun Rusya için maliyeti 2.400.000.000. ABD
doları eder. Daha sonra, Çeçnistan'ın yüzölçümü 1 7000 km2'dir. Bu
alana BOOO 'den fazla bombalama yapmak üzere uçuş yapılıyor,
1 60.000 asker sürülüyor ve sınır boyunca 140.000 asker yerleştir­
iliyor ama bütün bunlara rağmen Rusya ciddi kayıplar veriyor.
Aslan Mashadov sivil halktan kaybı azaltmak için savaş başlar
başlamaz ülkeden çıkmalarını sağladı. Yalnız askerler kaldı. Çeçen
askeri ile Rus askeri yüz yüze geldi. Amaç dalga dalga dağlara çek­
ilerek Ruslara kayıplar verdirmekti. Çeçenlerin hedefi Ruslann can
ve mal kaybın artınnaktı.

- Ama Çeçenler de sıfıra iniyor. Ü lkede genç kalmadı

Halk bağımsızlığı için mücadele eder.

- Bağımsızlığı yaşayacak adam kalmadı ki!?

Savaşanlann %50'si Çeçenlere destek için gelmiş diğer mil­


letlerdir. Savaşın süresini uzatarak RF'nin parasal açıdan sıkıntıya
girmesi isteniyordu. Şimdi RF'nin bütçesi bomboş. Uluslar arası
kuruluşların Rusya'ya verilecek kredilerin durdurulması yönünde
kararları var. Putin son bir ay içinde kendi temsilcilerini barışma
isteği ile Çeçenistan'a gönderiyor. Banş görüşmeleri ile RF'nin
hedeflediği iki şey var. Birincisi zaman kazanmak ve dünya finans
kuruluşlarından kredi alabilmek. Diğeri ise Afganistan formülünü
uygulamak. 1979'dan 1 989'a kadar on yıl SSCB Afganistan'la savaş
yaptı. 1 989'dan sonra Afganistan'dan çıktıktan sonra Afganistan'da
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

on yıldan fazladır iç savaş sürüyor. işte Çeçen halkının içinde iki


siyasi akım vardır: Mashadov liderliğinde laik devlet kurmak iste­
yenler, Zelimhan Yandarbiyev'in lideri olduğu şeriatçı devlet
kurmak isteyenler. Z.Yandarbiyev Kafkasya Halkları Konfederasyo­
nu Partisinin başkanlığını yürütüyor. Fikir ayrılıklan olsa da Çeçen
halkı mücadelede birdir. Mücadele konusunda ayrılıklar yoktur.

- Çeçenistan'a Vahabiliğin girdiği iddiası ne derecede doğrudur?

Ruslar yaklaşık 500 yıldır Çeçen halkını Ruslaştıramamış. iki


günün içinde {tarih açısından . iki gündür) Araplar nasıl onları
Vahabileştirsin? Böyle bir şey yok sadece Vahabilerden alınan
maddi destekler var. Maddi desteğin arkasında petrolle ilgili oyun
var. Kafkaslarda uzun sürecek savaş Hazar denizi boyunca strate­
jik enerji kaynaklannı kullanımını engelleyecek. Kazakistan'ın
petrolü, Türkmenistan'ın petrolü, Azerbaycan'ın petrolü dünya
pazanna çıkamayacak ve böylece Arap petrolü işleyecek, para ede­
cek. Suudi Arabistan ve diğer zengin vahabi şeyhleri destek veriy­
or.

- Az. önce Vahabileri ikiye ayırdınız. KGB' nin elinde olan ve gerçek
Vahabiler diye, bu konuyu biraz açar mısınız?

Rusya lslam aleyhine faaliyetini güçlendirmek istediği zaman


bu Vahabi ajanları kendi lehine kullanır. Örneğin, Nadirşah
Haçalayev adında birisi var. Dağıstan'da kötü davranışlarda bulun­
du. Kendisi RF Müslümanlan Birliği Teşkilatı'nın lideri idi. Aynı
zamanda RF ona destek veriyordu ve Duma'nın üyesi idi.1996-97
yılları arasında Çeçenistan'a sığındı. Çeçenlerin içine bir lslam lid­
eri gibi gelmişti. Ama Çeçenlerin içinde olup bitenleri RF'ye
aktarıyormuş. Dağıstan'dakı savaşı başlatan oydu. Çeçenistan
halkıyla Dağıstan halklarının arasını açtı. Daha sonra Moskova'ya
kaçtı ve halen bugüne kimi saklanıyor.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- Çeçenlerin Dağıstan'a girdiği doğru değil mi?

Hayır. Orada savaşan Dağıstan lslam Ordusu Teşkilatıdır.


Peki, neden yapıyor? 33 aile Dağıstan'ı yönetiyor. RF orada hiçbir
şey yönetmiyor. Dağıstan'da 33 millet var. Her milletten biri RF
istihbaratına çalışıyor. Devlet göz yummuş bunlarda zenginleşmiş­
ler. Zenginleşmekle beraber durumları kendi milletinin yöneticisi
olmaya çevrilmiş. Halkın ise yaşam koşullan çok kötüdür. Bu
durumdaki halk ne yapmalıdır? lslam'a yöneliyor. lslam da farklı
dilleri konuşan halktan birleştiren ideoloji haline geliyor. Eskiden
komünizm vardı. Bugün komünist sistem yok. Ne yapılabilirse
yalnız lslam dini yapabilir.

- Orada gayri - rnüslimler de var.

Hayır, yoktur. Çok az var.

- Osetlerin bir kısmı ...

Osetler Dağıstan'a bağlı değiller. Kuzey Osetya'da toplam


nüfusun %30'u müslümandır. % 70'i Hiristiyan'dır. Ama nasıl
Hiristiyan'dır? Yalnız şehirlerde Hiristiyan'dır, köylerde ise halk
inançlarına dayanan inançlar taşıyorlar. Şaman inancı gibi. Kuzey
Osetya'nın başkenti Vladikavkaz şehrinde bir camii var. Kuzey
Kafkas'ın en güzel camicisidir. 1902'de Azerbaycanlı zenginlerden
Şemsi Esedullayev tarafından yaptırılmıştır. SSCB zamanında dahi
dokunmamışlar. Çok güzel mimari bir abidedir.

- Ermeniler Kafkasya'daki bu gelişmeye nasıl bakıyor?

Ermenilerin yaptıkları RF ile işbirliğinden yararlanmaktır.


Ermenistan'da durum çok ağırdır. Nisan'ın sonu M ayısın ortalarına
kadar Ermenistan'da iktidar değişikliği beklenir. Ermenistan Sosyal
Araştırma Merkezinin verdiği bilgidir. Son yıllar Ermenistan'dan
resmi olarak 900 bin yurttaş ülkesine bir daha dönmemek üzere
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

terk etmiştir. Özellikle gittikleri devletler sırasıyla Arjantin, Bolivya,


Nikaragua, Şili, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rusya
Federasyonu'dur. Yakın zaman içinde daha 500- 700 bin arasında
yurttaşın ülkesini terk edeceği bekleniyor. Diğer taraftan
Ermenistan'da birbiriyle mücadele eden dört güç merkezi var:
cumhurbaşkanlığı, buna karşı olan parlamento ve başbakanlık, eski
cumhurbaşkanı L.Terpetrosyan'ın sahip olduğu kuvvetler, askeri
birlikler ve Karabağ savaşına katılanlar. Bu dört güç birbiri ile
mücadele halindedir.

- Karabağ'daki Ermeniler ve Gürcistan'ın güneyindeki Ermenilerden göç


olmuyormuş, diğerlerinden oluyormuş? ne dersiniz.

Hayır, yanlış. Gürcistan'da 9 Nisan'da cumhurbaşkanlığı


seçimleri oldu. Gürcistan'da yaşayan Ermeniler hiçbir adaya oy ver­
mediler. Gürcüler Ermeniler aleyhinde düşünmeğe başlamışlar.
ister Gürcü muhalefeti ister Gürcü iktidarı, ister solcu olsun ister
sağcı ister merkezci olsun bu durumdan rahatsızlar. Ama
Azerbaycan Türkleri %100 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılıp oy
kullandılar. %80'i Eduard Şevardnadze'ye oy verdi. Seçim sonuçları
ile ilgilendim elde ettiğim bilgi budur.

- Ermeni bölgesine Gürcistan Cumhurbaşkanı dahi giremiyormuş?

Rusya - Gürcistan anlaşması gereğince bu yılın sonuna kadar


Gürcistan'da bulunan Rus askeri üsleri boşaltılacak. Bundan sonra
girebilecek.

- Gürcistan Ermenilerine dışardan çok para giriyormuş.

Evet dışardan para giriyor. Özellikle Acanstan'dan. Cavah


bölgesinde Rus askeri üssü var. Onlar Acarıstan'ın Başkanı
A.Abaşidze'ye istihbarat, silah, mafya, asker gibi değişik konular­
da destek veriyorlar. Abaşidze de onların ekonomik faaliyetine
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

olanak tanıyor. Böylece Ermeniler karlı çıkıyor. Ermeniler kara bor­


sada silah ticareti yapıyorlar.

- Avrupa' dan da gelen paralar varmış?

Zürih'te Dünya Kiliseleri Birliği var. Kafkasya ve Ortadoğu


bölüm başkanı Arikyan soyadlı Ermenidir. Onun oluşturduğu bir sıra
kuruluş var. Bu kuruluşlardan 38'i Azerbaycan'da halkı Hıristiyan­
laştırmak adına çalışıyor. Milliyetileri lsveç, lngiliz, Alman vs. ama
Hıristiyan. Para kazanmak isteyen bir Alman yurttaşı proje hazırla­
yarak Kiliseler Şurasına baş vuruyor. Onlar onayladıktan sonra para
veriyorlar. Eğer %50'si kişisel harcamalarına gidiyorsa da yeni pro­
jeler alabilmek için diğer %50'nin hesabını vermelidir.

- Ahıska Türkleri'nin yerine yerleştirilen Ermenilerden göçler başlamış.


Orayı boşaltıyorlarmış.

2000 sonuna kadar Gürcistan'dan RF askeri birlikleri


çıkmalıdır. Artık Vaziyana'dan çıkmış. Gürcistan'daki en büyük
askeri üs bu idi. Tiflis yakınlığındaki Vaziyana şehrindeydi. Cavah
bölgesinden de çıkmaya hazırlanıyorlar. Şunu söyleye bilirim ki,
Rus ordusu tamamen çıkarsa Gürcistan tamamen Türkleşecek.

- SSCB dağıldı, peşinden savaş yaşandı. Bunlar Rusya'da halkın ruh


haline nasıl yansıdı.? İzleyebildiğim kadarıyla birtakım problemler ortaya
çıkıyor.

200 bini subay olmak kaydıyla bir milyon SSCB askeri


Almanya'dan çıkarıldı. Geri gelen subay hiçbir şeyinin olmadığını
anladı. Devlet ev vereceğini söyledi. Ama bugüne kadar kimseye ev
verilmiş değil. Diğer bir konu RF'nin resmi bildirisinde yer alan
rakam var. 500 bin Rus kızı kapitalist devletlerinde (Türkiye'de,
Avrupa'da, Arap devletlerinde) çalışmak üzere bulunuyor. Kız mil­
letin doğar karnıdır. Rusya'da bu yoktur. Diğer taraftan Rusya
içişleri Bakanlığının yayınladığı bildiriye göre RF'de hapishane!-
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

erdeki insan sayısı beş milyondur. Bunlann %50'si alkolik ve alkol­


lü iken suç işlemiş kişilerdir. Bir diğer problem halkın ekonomik
durumunun çok kötü olmasıdır. Evlilik yapamıyorlar. En zengin
olanlan Moskova ve S.Peretsburg'ta oturuyorlar. Diğer vilayetlerde
halkın durumu çok kötüdür.

- Slav cumhuriyetleri Rusya ile gelecek ilişkilerini nasıl görüyorlar

Beyaz Rusya'nın Devlet Başkanı yalnız kendi geleceğini


garantilemek için zorunlu olarak Slav birliğine önem verir. Ama bir
şey daha var. Örneğin dünyada . dört lngiliz devleti var: lngiltere,
ABD, Yeni Zelanda, Avusturalya. Ama bunlar hiçbir zaman
dördümüz bir devlet olalım demiyorlar. Birbirlerine ister kültürel,
ister ekonomik destekleri var. Dünyanın yeni koşulları var.
Yugoslavya nasıl gelip RF ile bir devlet olabilir? Yalnız birlik ve
beraberlik içinde faaliyetleri olabilir. Ama bir devlet şeklinde
birleşmeleri ihtimali doğru değildir.

Ukrayna neden birleşmiyor? Ruslar O rtodoks kilisesine


bağlıdır. Ama Ukraynalıların %60'1 Katolik kilisesine bağlıdır.
Kiliseler arasında yıllardan beri süregelen tartışmalar vardır.

Kazakistan yönetimi Kazakistan'ın kuzeyinde Rus devleti kur­


mak isteyen parti başkanını hapis ettirdi. Sen devletin içinde
bölücülük yapıyorsun, senin tüm haklarını vermişim, Rusça oku­
lunuz var, Rusça tiyatronuz var, Rusça kitaplannız basılıyor, Rusça
gazeteleriniz yayınlanıyor, Rusça televizyonunuz var. Nursultan
Nazarbayev bunu yaptı. Ben Kazakistan'da Nazarbayev'e destek
olan, 1 991 'de bir makale yayınladım: Nursultan Nazarbayev
Gerçekten Kazakistan'ın Sultanıdır. RF alb vilayetin kendisine
bağlamasını istiyordu. Her bir vilayetin yüzölçümü bizim Kuzey
Azerbaycan'dan dört defa büyüktür. Nazarbayev'in bugün bir göre­
vi var; "Kazakistan'ın toprak bütünlüğünü korumak". Nazarbayev
bunu bin tür oyunla çok iyi yapıyor. Toprak bütünlüğünü korumak
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

adına kim karşısına çıkarsa hapis ediyor, terör ediyor, ne ederse


eder bunu engeller. Nazarbayeve Rus yanlısı diyorlar. Değil.
Kazakistan'ın petrollerini dünya pazarlanna çıkarmak için iki yolu
var. Rusya üzerinden ve Çin üzerinden. Bu durumdan kurtarmak
için zirve toplantısından bir gün önce Azerbaycan'a gelip H.Aliyev'le
anlaşma imzaladı. "Ben petrolümü Kafkaslardan geçirmek istiyo­
rum". On tane anlaşma imzalandı.

- Bu gelişmeler ışığında ABD'yi nasıl değerlendiriyorsunuz ?

ABD her zaman bize sevgi gösterse de arkasında hıyanet var.


ABD için önemli olan buradan parasını nasıl kazanacağıdır. Onun
için demokrasi mi var, diktatörlük mü var fark etmez. Solcu mu,
sağcı mı, dinci mi, merkezci mi oturmuş iktidarda onun için fark
ebnez. ABD'nin tek ilgili olduğu parasını nasıl kazanacağıdır.

- Peki lran'ı nasıl değerlendiriyorsunuz.

Bizim lran'a yönelik faaliyetimizde kendi milli stratejimizi


henüz belirlememişiz. Siyasal, kültürel, ekonomik, dinsel konularda
hedef-lerimizi belirlemeliyiz. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin hiçbir
konuda devlet stratejisi, enstitülerin, partilerin, siyasi güçlerin
hiçbirinin stratejik programı yoktur. Azerbaycan'ın temel problemi
budur. Önce bilimsel olarak öğrenmeli, öğrendiklerimizi,
yaptıklanmızı, araştırmalarımızı halkın düşüncesine getirmeli.
Buranın problemi budur.

- Kafkasya'daki gelişmeler Rus Kafkas ilişkileri l ran'a nasıl yansıyor?

lslam Devletleri Konferansı'nın bugün lideri lran'dır. lran


Moskova'ya Çeçenistan konusunda destek verdi. "Çeçenistan
Rusya'nın iç problemidir" dedi.

Açıklamalannda, Kafkasya'daki Ruslaştırma politikalarına, lslamiyet


adına yapılan siyasi faaliyetlere, Rusların halklar arası ihtilaf politikalarına,
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Kafkas halkları arası etnik dayanışmaya, etnik kimliklerin pekişmesine


yönelik girişimlere, Arap ve KGB Vahabiliğinin amaç ve mahiyetine,
U krayna, Rusya ihtilafına, RF'de oluşturulan yedi bölgeli yönetimin
geçmişine, Altay ve Hakasya bölgesindeki gelişmelere, Mafya ile RF
devletinin idari kademeleri arasmdaki ilişkilere, Çeçen savaşının RF'ye
maliyetine, Batı finans kaynaklarının RF'ye yaptıkları mali desteğe,
Çeçenistan'daki ileriye matuf gelişmelere, Arap Vahabiliğinin bölgedeki
ekonomik çıkarlarına, Çeçenistan'ın Dağıstan'a müdahalesinin iç yüzüne,
Komünist ideolojiden boşalan yerin lslam ideoloji tarafından doldurulmak
istenildiğine, Kuzey Kafkasya'daki dini dağılmaya, Ermenistan'da beklenen
yönetim değişikliği ve yaşanmakta olan göçe, Ermenistan devlet yönetimin­
deki ihtilaflı kesimlere, Gürcistan'daki " Gürcü-Ermeni " ihtilafına,
Gürcistan'dan çekilmekte olan Rus askeri birliklerine, Acara Ermeni
ilişkilerine, Rus aile yapısında çöküntü - sosyal ve ekonomik bunalıma, Slav
ittifakının gerçek yüzüne, Kuzey Kazakistan'da kurulmak istenilen Rus
devletine dair bilgi vermektedir.

Bu açıklamalardan bir kısmının üzerinde durmak istiyorum. Uluslar arası


kuruluşlar AF ve Putin'e maddi yardım yapmıyor mu? Kimler hangi amaçla
yapıyorlar? AB'nin yaptığı yardım, RF'nu ciddi bir muhatapla görmek
istiyor, şeklinde yansıtılıyor. Almanya'nın AB ile AF arasındaki dayanışmaya
özel bir tavrı ne zaman olacak, diye tartışılıyor. ABD'nin RF konusunda
ekonomik desteği olacak ise yeni bir Marşa! yardımı dönemi mi yaşanacak?
deniliyor. Neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye Cumhuriyeti'nin bu ihalede
taşeronluğu dahi yapamadığı ortaya çıkıyor. Bize göre, Türkiye Cumhuriyeti,
ABD'nin Kafkasya öncelikli yeni ihalelerine kendini hazırlamalıdır.

Diğer taraftan bölgedeki muhtemelen islam inisiyatifinde ise, R.F ve bu


arada Putin'in desteklendiğini de söylenilmektedir. Buna bağlı olarak abartılı
bir tehdidi varmış intibasının bırakılmasında da kasıt aranmaktadır.

RF hakikaten, Çeçenistan'da Afganistan formülünü mü uygulamıştır?


Sonuçları aynıyı andıran bu iki olayın planlanarak bu noktaya getirildiklerini
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

sanmıyoruz. Zira SSCB Afganistan'a, kendisi çekildikten sonra


Afganistan'da iç savaş başlasın diye girmemişti. RF'de Çeçenistan'ı
bitmeyen bir iç savaşa sokmakla hangi stratejik hedefine varmış olabilir ki?

Arap Vahabiliğinin lslam adına Kuzey Kafkasya'ya getirip Çeçenistan'da


bunalım yaratıp dünya petrol piyasasına hakimiyet itibariyle ekonomik
çıkarlar planlamış olabileceğine de fazla katılmak mümkün değildir. Zira Rus
-Çeçen savaşının sonucunu ve RF'deki yönetim değişikliğini, Vahabiliğin
Kafkasya'ya girmeye başladığı dönemde tahmin etmiş olması mümkün
değildi. Vahabi merkezlerin bu bölgedeki petrole dayalı ekonomik
çıkarlarının izahı yapılabilir. Ancak Çeçen Savaşının devamı ile bu çıkarların
izahı bize göre çok zordur.

Kuzey Osetya'daki %70'i bulan Hıristiyanlığın Şaman/Kam/Göktengri


inanç sisteminin üzerine inşa edilmiş olması tespiti bizim için çok önemlidir.
Hıristiyan misyonerliğinin kol gezdiği çağımızda, İslam'ı Vahabi olan
olmayan diye bölen Arapların kulakları çınlasın. Rejim ihraç etmek için yola
çıkan lran'ın da öyle. Ya Tokyo'ya cami yaptırmaya kalkan Türkiye
Cumhuriyeti'ne ne demeli. Halk inançları ile ilgilenen bir halk bilimci olarak
biz misyonumuzu oynamaya daima hazırız.

Gürcistan Ermenileri ve Gürcüleri ile Türkiye aydınının Azerbaycan


aydını ile dayanışmaya girerek derhal bir diyalog kurmalıdır. Aksi halde
bölgede yerleşmeye başlayan batı emperyalizmi Ruslardan boşalacak yeri
doldurunca biz Türklere yine slogan atmak kalacak.

E. Börüsoy'un Acaralar ile ilgili tespiti bizim için çok anlamlı olmuştur.
Hıristiyan Gürcüler, Hıristiyan Ermenilere rağmen Müslüman Türklerle
işbirliğini seçerken, Müslüman Acaralar, Hıristiyan Gürcülerle ihtilaf ve
Müslüman Türklerle ittifak halinde iken, Acara - Ermeni ittifakı iddiası bizim
için sürpriz olmuştur.

Türk Dünyasında özellikle Azerbaycan'da ciddi bir Hıristiyan misyoner


ligi vardır. Ancak bu faaliyetin arkasında Ermeni organizasyonlarının Ermeni
çıkarları için yer almış olmaları da çok önemli bir tespittir.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

"Rus ordularının G ürcistan' dan çıkmalarından sonra, Gürcistan'ın


tamamen Türkleşeceği" fikri ve rüyası benim şahsen şiarım değildir.
Rusların Türkleri Slavlaştırma girişimlerine tepki gösterirken Gürcülerin
Türkleşmelerini savunursam kendime saygım kalmaz. Neden Türkleşsinler
ki, bu kime ne kazandırır? Türklüğün buna ihtiyacı yoktur. Sayın E .
Börüsoy'un kastettiği, bir milletin asimilasyonu değil, bölge halklarının daha
demokratik katılımı ile hayata geçirilen bir yönetimdir. Ona biz de varız.

Türk halklarının inanç yapılarına fazla müdahale edilmesi, Türklüğü lslam


ortak paydasında toplama fikri ise çok iyi düşünülmesi, hesabının iyi
yapılması gereken bir meseledir.

Karapapak Türkleri arasında l ran'ın pek cazibesinin olmadığını


gözledim. " 1 992 yılında lran bölgeden 1 4.000 genç götürüp Kum da din
adamı olarak yetiştirmiş Gürcistan'ın en güçlü mallan lran'da yetiştirmiş.
Bölge din görevlisi ihtiyacını Bakü'deki ilahiyat Fakültesi ve Gürcistan'daki
medreselerde yetiştiriyor." Tarzındaki açıklamaları da pek anlayamadım.
Gürcistan'daki müslüman köyü 1 00 civarındadır. Belki Acaristan'da din
görevlilerini lran'dan temin ediyordur. Aynca Karapapaklar kendi
ifadelerine göre Sunni Müslümanlardır. Kum ise Şii din eğitim merkezi
olarak bilinir. Herşeye rağmen 1 4.000 rakam bize göre çok abartılıdır.

Aynca Türkiye' den cemaat faaliyetlerinin bir uzantısı olarak "dershane­


ler" açılmış. Tanıştığım bir genç bu okullarda ilk dini bilgileri almış, sonra
kendisine yüksek tahsil imkanı sağlanılmış. Bana bilgi veren gencin ifadele­
rine göre "medrese" çevresinin sağladığı muhit ve bu muhitin imkanları ile
istememiz halinde bütün Kafkasya'yı dolaşmak mümkündür.

Bu arada, kendi okullarında eğitim alabilen Türklere verilen imkanlar


tamamen Ermenilere de tanınmıştır. Buna göre Gürcistan da miktarları
700.000 olduğu ve bu miktardan 500.000'inin Ermenistan sınır bölgede
yaşadığı ifade edilen Ermeniler, Gürcistan da Ermeni kimliklerini geliştirmek
için her imkana sahiptirler.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Gürcistan'da Gülen Cemaatine yakın okullardaki Türk-l slam sentezci


yaklaşımı Gürcistan yönetimi hoş karşılamamış ve bir dizi tedbirlere yönel­
miştir. Ancak bu tedbirlere Gürcü Müslümanlardan tepki gelmiştir.
Öğrenciler Tiflis yönetimine karşı yürüyüş ve miting düzenlemişlerdir. Bunun
üzerine Tiflis geri adım atarak aldığı kararları yürürlükten kaldırmıştır. Hatta
bir adım daha atarak? cemaate yakın olan Karadeniz Ü niversitesi'nin halen
kullandığı binayı bir ermeni kurumundan alarak Karadeniz Ü niversitesi
yönetimine vermiştir. Söylentilere göre Ermenilerinde Fettullahçılardan okul
talebi vardır.

Gürcistan da etnik kesimlerin ne zaman, kimden yana tavır alacaklannı


önceden kestirmek pek kolay değildir. Abhazya - Gürcistan savaşında
Ermeniler Abhazlar'dan yana tavır koymuştur. Bunda pek de şaşılacak bir
taraf yoktur. Ermeniler Ahıska bölgesine, her an Ermenistan'a bağlanacak
bir yöre olarak bakmaktadırlar. Cavahat - Mesketya ve Ahıska olarak bilinen
bu bölge yakından muhtariyet talebinde bulunmak üzere hazırlanmaktadır.
Ermenilerin bu yöntemi artık çok rastlanır oldu. Dağlık Karabağı da aynı
yöntemle ele geçirdiler. ilkin muhtariyet, sonra Ermenistan'a bağlanma
yöntemi. Bu alışkanlığın bir tezahürün de de 2000'in 24 Nisan taşkınlıklarına
Ermeniler Doğu Anadolu dan toprak talebinin de eklediler.

Çeçen - Rus Savaşında Ermeniler Ruslara destek çıktılar. Bunda da


şaşılacak bir husus yok. Zira; Ermenistan'ın ilk oluşumunu sağlayan ilkin
Çarlık ve sonra da Sovyet Rusya değil mi? Stalin döneminde boşaltılan
Ahıska Türk eyaletine Ermenileri Ruslar iskan etmedi mi? SSCB dağıldıktan
sonra Ermenistan'ı destekleyerek Dağlık ve Aran Karabağ'ı Ermenilere kim
bağışladı! Ruslar değil mi!

Şimdi Ermenistan Rusya'yı da yanına alarak yeniden hazırlanıyor. Bu


tezgaha göre; Türkiye Cumhuriyeti sözde Soykırım için Ermenilerden özür
diler ise, Ermenistan Azerbaycan Cumhuriyeti Karabağ konusunu
görüşebilecekmiş.

Bu tezgah, iki kardeş Cumhuriyeti, birbirine düşürme uygulamasıdır. T.C


nin bu tür bir haksız itirafta bulunmaya zorlanması, Ermenilerin T.C'nden
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZiSi

ileride toprak talebinde bulunmasının ise, Azerbaycan Türkünün isnadı


yapılacaktır. A. Cumhuriyetine yapılan vaad başka bir şey değildir. Zira
görüşülmesi gündeme getirilen topraklardır. Azerbaycan'dan gasb
edilmiştir. ilahi kader Azerbaycan ve Anadolu Türkünü, ortak düşmana karşı
birleştirmiştir. ihtilaf nifakına karşı sıkı durulması gerektiği inancındayız.

Ermenilerin sergilediği zihniyeti biz Türkler İslam alemine, ne de Türk


dünyasına maalesef taşıtamadık. Ermeninin misyonu Hıristiyanlıkta değil.
Gürcistan'daki Ermeni bölgesinde, az da olsa Gürcülerde yaşatmakta ve
burada Hıristiyan Gürcülerin de doğal olarak kiliseleri bulunmaktadır. Bu
bölgedeki Gürcülerin hiçbir vatandaşlık hakları verilmemiş iken, Ermeniler
sırf Gürcüsüz bir Ermeni bölgesi oluşturmak için, Gürcülerin kiliselerini
olmadık hakaretler yapmaktadırlar. Hiçbir Ermeni toplumu, içerisinde
Ermeni olmayan toplumu yaşatmamıştır. Ermenilik itibariyle azınlık kabul
etmezler. Gregon'yan Türkleri bu zihniyetle asimile ettiler. Müslüman
Türkleri kaçkın durumuna sokarken, her inançtan Kürtleri de sürdüler.

Dostumuz Türkolog Abbas Abdullah Ermenilerin geçirmekte oldukları


psikolojik evrelere dair bilgi verirken, bize V.L.Velicko isimli Rus yazarın"
Kafkas" isimli eserinden bahsetti. 1 900-1 904 Bakü basılı olan Kitabın 1 48.
sahifesinden bize sohbetini yaptığımız konunun belgeleri alarak okudu.
Bu kitabı Türkiye Türk okuruna kazandırmak isterdik. Günümüzden 1 00 yıl
evvel Rus yazar şunları yazıyordu. " Ermeniler genellikle ticaretle
uğraşırlar. Hanların kamçısı karşısında titremiş, beylerin karşısında diz
çöküp sürünmüşlerdir. Belinde hançerli insan görünce renkleri uçardı.
Bunların en rahat yaşayıp hareket etme imkanı buldukları yerler
Müslüman ülke ve Müslüman yönetimlerdir. Yalnız, yanlış olarak
Ermeni ismi ile adlandırılan Karabağ ahalisi müstesna teşkil eder.
Albanya ve Ağbanya da yaşayan Gregoryan inancından olan dağlı Türk
soyundan gelen 3- 400 yıl önce isimleri Ermeni olmayan halk bundan
müstesnadır. Bunlara Haçperest Karabağlı'lar denilirdi. Bunlar çok
kere savaşçılıkları ile seçilmiştirler ve diğer haçlılar onlarla daima
ihtilaf ve savaş halinde olmuşlardır."
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

Türk Tarih kültürü son yıllarda din ve mezhep taassubunu bir hayli
yenmişti. Gregoryan Türklerin zamanla diğer Gregoryan halk arasında
eriyerek Ermeni milli kimliğini meydana getirdiği iyice anlaşılıp anlatılabilir
ise, Ennenilerin yayılmacı politikalannın izahı da kolaylaşacaktır.

Şuşa üniversitesi Rektörü filoloğ, şair Enver Ahmet Ermeni, psikolojisini


anlatırken "Ermeniler 15 20 yıl evvelki korkaklıklannı yendiler. Zira bu
-

nesil Ermenilerin babaları Türktür. .... Ermeni anası doğurgan değildir.


Zafer Türklüğündür.....Ermeniler Karadeniz'e doğru yol almak istiyor­
lar. Ceviz kurdunun hikayesine göre, cevizin içindeki kurt cevizin içini
yiyerek büyür, büyür cevizin içi bitip kurt büyürken cevizin kabuğu da
kalınlaşır. Kalın kabuğu kıramayan kurt ölüme mahkumdur."

Enver Ahmet Hoca bize bir şiirini okudu.

"Hara gaçırsan geyretsiz Oğul


Tökülen Ganlara heyretsiz Oğul
Arkada vetendi önde vetendi
A namerd, bu veten dünya ile tendi
Ağ saçlı ananın sütresi gandı
Yurdu viran galdı, evi talandı
Bu halgın taleyi ram etsin seni
Sene Türk deyirler, Ona Ermeni"

Bu şiiri E. Ahmet'den dinlerken, localar şeklindeki bir lokantada akşam


yemeği yiyorduk. Hemen önümüzde havuz, sunni şelale ve yüzmekte olan
ördekler vardı. Karşıdan lokanta salonundan müzik sesi geliyordu.
Otağımıza def ve tar çalan iki sanatçı geldi. Karabağ parçaları dinledik.

Bakü'de Azerbaycan Türk Milliyetçiliğinin şuurlu mensuplarından avukat


dostum Aydın Kerimoğlu ile kendisine ait olan Hukuk merkezinde görüştük.
Bizi Borçalı'ya giderken ve Tiflis'den dönerken uğurladı. Gürcistan
intibalarımızı tartıştık. Kendisi ile evvelce Nahçıvan, Nalçık, Dombey, Ankara
gibi değişik Türk illerinde bulunmuştuk.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Aydın Kerimov, "Kırım Kafkasya" isimli kitabımızı inceleyerek okumuş,


kitabımızda tesbiti yaptığı şu yanlışları kendisine teşekkür ederek
açıklıyorum. Dombay'da asambleye katılan Haydar, Başkurdıstan'ı değil
Tataristan' ı temsil ediyordu. Gagauz eli Moldovya kapsamındadır. Evvelce
de Makedonya'da bir türbenin ismini yanlış yazmış ve Özbekistan'dan
Alimcan ile ilgili verdiğim bilgi lerde, bazı Özbek Aydınları ile ters
düşmüştüm.

Aydın Kerimoğlu dostumuz, Azerbaycan'daki milli etnoloji ile ilgili bir


olan çalışması yapılması halinde yardımcı olabileceğini belirtip bize şu kısa
malümatları aktardı.

lngilay; bunların, Strabon'un eserinde ismini zikrettiği 26 halktan birisi


olabileceği üzerinde duruluyor. Dilleri Gürcüce'ye yakın olan bu topluluğun
dinleri lslamdır. Adet ve Ananeleri, Gürcü - Türk karışımıdır. Azerbaycan' ın;
Gah, Zakatale, ilçelerinde yaşamaktadırlar. Gürcistan'daki kendilerini
Gürcü, Azerbaycan'dakiler ise, Azerbaycan Türkü hissederler. Dillerini
zamanla yitirmiş Türkler olduklarını söylerler. Kimliklerini saklarlar. Gürcüler
bunları Gürcülüğe mal etmek istemelerine rağmen başarılı olamamışlardır.
Türklerle aralarında evlenmeler olabilmektedir.

Hapıtlı; dilleri kendilerine özeldir. Dilleri bilinen bölge dillerinden farlılık


gösterir. Azerbaycan'ın lsmailli ve Gebela bölgelerinde yaşarlar. Kendilerini
Türk hissetmelerine rağmen gizlerler. Miktarlarının 5.000 civarında olduğu
tahmin edilmektedir. Dinleri lslamiyet'tir. Gelenekleri Türk halkınkinden
farklı değildir. Bakü'den başka yerde Hapıtlı yoktur.

Hınalık; Hınalık bölgesinde yaşadıkları için bu ismi almışlardır.


Kendilerini Kelt diye bilirler. Dilleri özel olan bu halkın yurtlarına da yol
muhalefetinden 7-8 ay taşıt ulaşmamaktadır. Dilleri özel olup Dağıstan dil
grubuna mensuptur. Müslüman halktan ananeleri oldukça farklıdır. Başka
bir ülkede Kelt yoktur. Türklerle kız alıp verirler, miktarları 5.000 civarındadır.

Kınzlılar; Kafkasya'nın iki kentinde yaşamaktadırlar. İ bere Kafkas dil


grubuna giren bir lisanları vardır. Diğer Kafkas dilleri ile anlaşamazlar.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Müslüman soydaşları yoktur. Azerbaycan'da Guba şehrinde


yaşamaktadırlar.

Buduh; Miktarları 1 -2000 civanndadır. Müslümandırlar. Dilleri ! bere


Kafkas dil grubuna girer. Türklerle kız alıp verirler. Buduk'lardan başka
ülkelerde yaşayan kimse yoktur. Guba'da yaşamaktadırlar.

Üdin; Gregoryan, Hıristiyandırlar. Bir boyları da Gürcistan da yaşamak­


tadır. Ermenilerle ilgileri yoktur. Dilleri tamamen ayndır. Azerbaycan'da
Gebela'da yaşamaktadırlar. Gelenekleri Türklere pek fazla benzer.

Aydın Kerimov'un Azerbaycan'ın etnik yapısına dair verdiği bilgi


konusunda Eli Şamil, Ansiklopedi Merkezinin hazırladığı Çocuk
Ansiklopedisi'nde geniş bilgi verildiğini belirlemiştir.

Bu arada Kars'da aynı mahallede birlikte yaşadığımız Malakanların


domuz eti yemediklerini, rakı içmeyi Haram saydıklarını ben Aydın
Kerimov'dan öğrendim. Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'ın Malakanlar konulu
incelemesini iyi okuyamamış olmalıyım.

Azerbaycan gibi diğer Türk ellerimizde milli kimliği savunurken, birlikte


yaşanılan diğer hakların mevcudiyetlerinin de dikkate alınmaları, milli kimlik
belirlenme sürecinin yaşanılması gerekli olan aşamalarıdır. Bu gibi sebepler
itibariyle Genel Türk milli Kimliğinin inşaası döneminde dengeli bir
Azerbaycan Milliyetçiliği tabii karşılanabilir görüşündeyiz.

Bakü de bir şeyi daha üzüntü ile gözledim. Bütün firma, şirket ve ticari
işyerlerinin ismi lngilizce. Bu çirkinlik itibariyle Bakü, lstanbul'u ve Ankara'yı
aratmaz. Rus dilli tabelalar kalkmış yerlerini Türkçe dönem yaşanmadan
lngilizce'ye bırakmışlar. Bereket versin Azerbaycan basının meydanı boş
bırakmamış mücadelelerini sürdürüyor.

Azerbaycan'da Türkiye imajına gölge düşüren tespitlerimiz de old!J.


Teşhiste yanılıyor olabilirim. Azerbaycan d aki dostların bana sohbet
'

arasında yansıttılar ben de yazıma alıyorum. Bakü'de çok nefis bir mimari
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

doku var. Tarihi binalar, çok güzel heykeller ve meydanlar var. SSCB nin
hangi döneminde bilmiyorum, yapılmış çok çirkin binalar bu güzelliğin
içerisinde sıntıy<?r. Ancak bu binalar çirkin de olsalar, şehire yerleştirilir­
lerken şehrin genel havası göz önünde tutulmuş. Biz Reşit Bey Butov
küçesin (sokağı) deki Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Bankası'nı gördük.
Hakikaten bütün güzelliğine rağmen meydanı bölmüş. N erimanov
Meydanındaki Neriman Nerimanov'un heykelinin önünü kapatan apartman
binası da ne kadar modem olursa olsun oraya yakışmamış. Heykeli
görebilmek için artık yanına kadar gitmek gerekir. Fewareler Bağındaki ISR
Plaza ve Beynelhalk Bankası da lran'ıtı yapmış olduğu iş merkezinin yeri
kadar iyi seçilmemiş.

Gürcistan'da son üç yılda üzüm bağları büyük ölçüde elden çıkanlmış.


i laç q,uıunamadığı için bağlar ilaçlanamamış, şarap fabrikalannın bir kısmı
çalışmayınca üzümler para etmez olmuş. Bağ tesisleri bozulup araziye tarla
mahsulleri ve yem bitkileri ekilmeye başlanmış. Barçalı yöresinde bağ ziraatı
yerini yılda beş - altı defa biçilen yoncaya bırakmış.

Kepenekçi köyünde üçü de ağma olan üç kardeşin bulunduğu bir aile


ile tanıştık. Bunlar Dünya ve Gürcistan olaylannı yakından takip edebilen
edebiyat, siyaset ve sosyal olayları yakından izleyebilen, Mehmet Akif Ersoy
ve Necip Fazıl'dan şiirler okuyabilen gençler. Bunlardan Vasıf, çok
yetenekli Asıf, öğretmen üçüncü kardeş kız. Vasıf olan kardeş 95 kasetlik
bilgiyi ezbere bilmektedir. Kendisine hak aşığı anlamında Pir Delisi
denilmektedir.

Gürcistan'da halk eskiden mazotla ısınıyordu. RF yaşanılan siyasi


gerginlik mazotun fiyatını yükseltince şimdi halk odun ve tezekle ısınmak­
tadır. Kesilen ağacın yerine hemen yenisini dikmeyi ihmal etmiyorlar.

Barçalı Türklerinde "lstanbu l" , " İ zmir" , "Türkiye" gibi insan isimleri var.
Bunlar Türklüğe, Türkiye'ye duyulan sevginin, hasretin ve verilen değerin
ifadeleridir. Bu isimler daha ziyade 1 990 dan sonra verilmeye başlanmıştır.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAIT/

Türklerin üzerindeki baskı kalkıp, Türkiye'ye gidip gelmeler sıklaşınca ve


Türk Rd. Tv. Kanalları bölgede izlenebilir hale gelince bu tür gelişmeler
olmaya başlamıştır. Benden Türkiye ve Türk tarihi kitaplarının istenildiği
Borçalı'da, biz ismi lstanbul olan çember çeviren bir çocuğun resmini
çektik.

Gürcistan Türkleri arasında kesif bir mahalli enformasyon var. Nerede


bir Türk öldü, kim, ne zaman, nasıl öldü. Kim Azerbaycan'a gitti. Kim
Türkiye'den döndü gibi, hususlarda sözlü iletişim, mekanizması oldukça
güçlüdür.

Türkiye Tv. Kanalları Azerbaycan ve Gürcistan Türklüğü tarafından o


derece yakından takip ediliyor ki, RTÜ K'un hangi kanalı ne zaman kapattığı
ve neden kapattığı çok iyi biliniyor. Ahlak dışı yayınlar nedeniyle yapılan
kapatmaları ise bölgenin Türk seyircisi alkışlıyor.

Azerbaycan'dan Türk şirketlerinin çekilmesi Bakü'de günün


konularından birisi. Bu gelişmeyi muhalefet iç siyaset için kullanıyor.
Türkiye'yi suçlayan aydınlar da var. Bazı aydınlara göre ise, bu gelişme
doğaldır, zira 1 998 yılına kadar Azerbaycan'a petrol gelirlerine dayalı
lüzumundan fazla şirket girdi. Bu dönemde Ortadoğu ve onu takip eden
dönemde AF krizi patlak verdi. Azerbaycan'da çok sayıda petrol sondajı
boş çıktı. Nihayet bütün bunlar Azerbaycan'da krize ve bazı şirketlerin
geriye dönmelerine yol açtı.

Gürcistan'da en fazla hayıflandığım olay Mirze Fethali Ahundov'un


evinin resmini çekemeyişim oldu. Burasını bir ara müze yapacaklardı.
Duvarında bir kitabe ve M.F. Ahundov'un kabartma maskı vardı.

Tiflis'de kaçırdığımız fırsatlardan birisi de Tiflis Azerbaycan Medeniyet


Merkezi'ne uğrayamamamızdır. Yakınından geçtik ancak, vakit çok azdı.
Güzel olan herşeyi dinlemek, temin etmek, tespitlemek, dar zamanda kolay
olmuyor. TAM Merkezi' ndeki arkadaşlarla konuşmak, faaliyetlerini,
problemlerini ve Türkiye' den beklentilerini Türk okuruna aktarmak isterdim.
Şimdilik böyle bir merkez ve onun Türklük adına faaliyetlerinin olduğunu
aktarmış olayım.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Türkün yüreği her zaman ve her yerde " sevgi" dolu. Azerbaycan'da
genç bir arkadaşımla Rus - Çeçen savaşını konuşuyoruz. Türkçü dostum bu
konuda: "Çeçenlerin d ili başka da olsa, Çeçenlerin mağduriyetini
düşününce yüreyimin başı ağrıyor" diyordu.

Azerbaycan Türklüğünü görüşürken, düşünürken lran Türklüğünü;


Azerbaycan Türkü ve onun dışında kalan Türk kesim gibi düşünmek, bu
kesimi terminoloji de dahi olsa, farklı tanımlamak, bazı Azerbaycanlılara
göre ihanettir. Bir kısım yayınlar ve bu arada Kaşgailerden bazı aydınların,
Kaşgailiğin lran Türklüğü içerisinde farklı mütaala edilme girişimleri onay
bulmamaktadır. Bir dönem Güney Azerbaycan Türklüğüne lran Türklüğü
genelinde öncülük verilmesinin zarureti anlatılırken, daha fazla olgunlaşma,
subjektif ve objektif şartlar itibariyle belirli bir noktaya gelmiş oluşu ileri
sürülüyordu.

Bizim kanaatimize göre, Türkçü kültürel hareket yerel şartlardan bir


dönem için güç alabilir, ancak Türk kültürel bütünlüğünü, bölgecilik ve
yörecilik hastalığına karşı hassasiyetle korumamız gerekir.

Sayın Haydar Aliyev'in Azerbaycan'daki muhaliflerinin bir kısmı


maalesef çok duygusal davranıyorlar. Aydın, milli konularda güncel siyaset
ve politik ilişkileri uzun vadeli milli çıkarlarla karıştırmamalı. Konunun beni
ilgilendiren kısmı milli dayanışmaya etkisi itibariyle psikolojik tespitlerin
yapılmasıdır. Bakü'de birkaç aksakal dostum bana" Sayın Demirel havahıt
ki {kardeşim Haydar) değir, Azerbaycan'da Demirel ve Türkiye sempatisi
yitiriliyor." diyoyorlardı.

Bu tespitimize bağlı olarak üzerinde durulacak bir tespitte de bazı


Azerbaycan'lı Türkçü dostların bana " Ermenilerin Azerbaycan karşısında
başarılı olmaları Azerbaycarı'da Azerbaycan Türkünün 6-7 ihtilaflı gruba
ayrılmış olmaları etkili olmuştur", demişlerdi. Bir tarafta birlik ararken diğer
tarafta bazı takıntılarımızı aşmak zorundayız.

Eli Şamil ile Hüseyin lsmailov'un başkanlığını yaptığı Azerbaycan i limler


Akademisi Nizami Adına Edebiyat Enstitüsü Folklor ilmi - Medeni Merkezine
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

gittik. Azerbaycan Folklor Ansiklopedisi il. (Irak - Türkmen cildi) ve


Azerbaycan Folklor Ansiklopedisi 111 (Gence Folkloru)'u çıkarmışlardır. Sağ
olsunlar bana da hediye ettiler. Azerbaycan sosyal bilimcileri faaliyet
alanlarına lrak'ı da alıyorlar ve pek de iyi ediyorlar. lran'da Fars kültür
baskısı ve Irak' da Arap Kültür Emperyalizmine karşı Azerbaycan ve Türkiye
halk bilimcileri d ayanışma içinde olmak zorundadırlar.

Hüseyin lsmailov Folklor konulu güzel laflar etmeye başlıyor. " Biz
Göyceli'de sade toprağı yok (Sadece toprağı değil), toprağın üzerinde
kaybolduğu zaman tekrar elde edemeyeceğmiz tabakayı da kaybetmişiz" .
Başka halklarla birlikte yaşayan Türk halklan folklor türünden milli manevi
-

değerlerine daha çok sahip çıkıyorlar. Bu değerler elden çıkınca bizim


olmayı daha çok hak ediyorlar.

Antolojinin 111. Cildi'nin iç kapağında " Göyçe - Karakoyunlu" haritası var.


Enstitünün duvarında ise Ak Koyunlu - Kara Koyunlu Türk coğrafyasını
yansıtan güzel bir harita var. Dedem Korkut Türk coğrafyası adeta
Akkoyunlu - Karakoyunlu coğrafyasına tekabül ediyor. Ben Türkiyede Ak ve
Kara koyunlu devletlerinin her nedense ihmal edildiği kanaatindeydim. Bu
iki büyük Türk devletinin araştırılıp ihya edilmiş olması gerekirdi. Kürt
Türkleri bugün karşımıza ayrı bir milli kimlikle çıkarılamayacaktı. Dede
Korkut coğrafyası, 1 300 yılı münasebeti ile birçok yerde haritaya
dönüştürülmüştür. " Elm" dergisi de böyle bir harita yayımladı.

Hüseyin lsmailov, şimdiler de Anadolu Türk sofizmini inceliyor. Bizden


Fuat Köprülü'nün, Türk Mutasawıfları'nı ve Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş
Veli gibi Anadolu ulularına ait eserler istediler. Kendisi için Diyanet işleri
Başkanlığı yayınlarından bir set yaptık. Türk tasavvufunun giderek
araştırıcısı artmaya yüz tuttu.

Ennenilerin, Azerbaycan ve Anadolu ayrıcalığı gözetmeksizin hepsinin


aynı kefeye koyup muarız kabul etmiş Olması, her iki kesimden Türklerin
ortak düşmana karşı birleşmeleri itibariyle , şuurlaşmamıza katkıda
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

bulunmuştur. Bu noktada Anadolu ve Azerbaycan Türk mistisizminin ortak


tabanının bulunması, geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Folklor ve ilim M edeni Merkezinde H .lsmailov ile Borçalı için


tasarladığımız halk bilimci kültür şölenini konuşuyoruz. O da bize katılıyor.
Azerbaycan'dan ve Anadolu'dan katılacaklardan isim belirliyoruz. Kitabın
nerede nasıl basılabileceğine kadar konuşuyoruz.

l ran Türklüğünün demokratik haklarının oluşabilmesine yönelik


Azerbaycan'da oldukça yoğun gayret var. Ancak bu girişimler daha ziyade,
tarih, edebiyat, homaset ve biraz da dil alanın da. B u teşhisim sağlıklı değil
ise, ciddi girişimler herkesin görebileceği gibi açıktan yürütülemediği için
ben fazla planlı bir girişim gözleyemedim. Almanya gibi doğusu ve batısı ile
birleştiği yıl, işsizlik maaşı bağlayabilen ve aynı yıl kalkınmasını % 1 00
artırabilecek bir Azerbaycan göremedim. Halk Güney Azerbaycanlı esnafın
kuzey Azerbaycan'da yediği ticari kazığın, lran Türklerinin Ermeni - Azeri
savaşındaki tavrını etkilediğine dair olaylar anlatıyor.

Bununla beraber duygusal zeminde de olsa temaslar sürmektedir.


Dostumuz rahmetli Eli Kemali'nin lran'daki köyünde yapılan 40 yasına
1 2 Eylül 1 996 günü Azerbaycan'dan katılan Türkler cemaatının 3-4000'e
çıkmasının sağlanışı bir destandır. Bakü'den bugüne, Azerbaycan Yağcılar
Birliği, Azerbaycan ilimler Akademisi Nizami Edebiyat Enstitüsü, Karabağ
Halkına Yardım Komitesi, Azerbaycan Sendikalar Birliği, Azerbaycan
Ansiklopedisi Tertip Merkezi, Azerbaycan Halk Cephesi, Bakü Devlet
Ü niversitesi adına katılım olmuştu.

Dr. Visale lbrahim kızı, dünya tatlısı genç bir tıp doktorumuz, Türk Tıp
Tarihi üzerinde çalışıyor. Bakü ilimler Akademisi arşivinde konusunda
çalışmış, ihtisasını Türkiye'de yapmayı düşünüyor ve Rusça biliyor.
Türkiye'deki müracaatını yerine ulaştırdık. Lisans ve lisansüstü çalışmaları
Azerbaycan - Anadolu arasında ne kadar yoğunlaşır ise, o derece isabetli
olur kanaatindeyiz. Tanıdığımız Bakü'lü diğer Dr. kızımız Ruziye Habib kızı
Ramazanova idi. Eli Şamil'in bürosu açık üniversite gibi, orada sosyal
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

bilimci Vefa Salih ve Ruziye'yi tanıdım. ikisi de Azerbaycan'da Milli


Tehlikesizlik Bakanlığında çalışırken birisi kadrosuzluk sonucu aynlmak
zorunda kalmış. Her ikisi de mastır yapmışlar.

Dr. Visale l brahim kızı'da Anadolu Türk Tasawufuna merak salmış.


Bizden Mevlana ve Hacı Bektaş Veli'nin kitaplarını istedi. Temin edip
göndereceğiz. Bu maksat için Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi ile
temasa geçtik, yayınlarını temin ettik.

Aydın Kerimoğlu ile Türk Halkları Asamblesi'nin mevcut ve gelecekte


faaliyetlerini konuşuyoruz. Asamblenin ikinci başkanı olan dostumuz yeni
bir faaliyetin olmadığını, Dombay Liderler Toplantısında alınan karar
gereğince, Asamble Tüzüğüne Hukuki bir veche verip Asamble Başkanı Dr.
Ömer Hilmi'ye gönderdiğini söylüyor. Asamble münasebetiyle, lzmir'de
yapılan THA Olağan kurultayında okunan raporların neşredilip Türk okuruna
çattırılmamış oluşuna hala üzülüyorum. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı ·

Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan'a yazıp raporlann yayına hazırlanmasını


üstlenebileceğimi belirtim.

Azerbaycan da Azerbaycan - lsveç Kültür Demeği'nden Kasım Kadım ile


tanıştık. Kendisinden Çuveşistan'da Çuvaş - Azeri Kültür Demeği'nin ve
daha bunun gibi Azerbaycan Türklerinin kurdukları derneklerin olduğunu
sevinerek öğrendik. Biz Türkleri, Ermeni ve Kürt teröristler karşısında haksız
duruma düşüren amil, organize olmayışımız .ve bilgi iletişimi ağımızı
kuramayışımızdır. Bu konu TÜ DEV: toplantılarında çok kere gündeme
getirilmiş, kısmen mesafe alına bilmiştir. Bu çevreden Kasım Kadım'ının
ifadesine göre Çuvaş Türkleri Kuran-ı Kerimi Türkçe'ye çevirmişler, Ankara
Türk Ocaklarına göndermişler. Ödenek Yokluğundan basılmayan eseri
Çuvaş Azerbaycan Dostluk Cemiyeti Başkanı Agil Aliyev ve Yuhma Mikayil
Kalayeviç tercüme etmişlerdir.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Çuvaşistan Türk halk inançlarına göre, Çuvaşların ataları Dağıstan'ın


Gök - kuşağını yol olarak takip etmek suretiyle bugünkü Çuvaşistan'a
uçarak gelmişlerdi.

Azerbaycan'da bir "Terekeme" havasıdır gidiyor. Tv. Programlarında


Terekemeler konuşturuluyor, yaşamları inceleniyor. Buralarda Terekeme,
yarı göçebe hayvancılıkla uğraşan Türk karşılığınd.a kullanılıyor. Türkiye'de
Tereke ile Karapapağ eş anlamdadır.

Neden lüzum görülmüş bilmiyorum, sade vatandaşın kafasına birtakım


aydınlar bazı vesveseler sokmuşlar. Mesala Karapakla- Karakalpak aynıdır
veya ayrıdır. Karapapaglar sunnidir veya şiidir, gibi halkı ilgilendirmeyen
meseleler güncel hale getirilmek istenilmiş. Halk bu durumdan gerçek
anlamda rahatsız oluyor ve rahatsızlığını açıkça dile getirirken " biz
komşularla böyle konuları hiç düşünmedik ve tartışmadık, elhamdülillah
hamımız müslümanız hemi de Türküz. Bu nifakları şehirliler çıkarıyor"
demektedirler.

Azerbaycan aydının, bilhassa akademik çevrelerin gündeminde yoğun


bir "Şah lsmail" teması var. Mesala; "Şah lsmail döneminde devletin
28 hariciyecisi Ermeni imiş" "SSCB dağıldıktan sonra Bakü'de yapılan Şah
lsmail heykelinin sarık - taç kısmı büyük olmuş" "Haydar Aliyev talimat
vermiş 2001 yılında uluslar arası Şah lsmail sempozyumu ve büyük bir Şah
lsmail heykeli yapılacak, Şah lsmail ruhu Azerbaycan'da her eve,
hazırlanacak yayınlarla girecek" gibi. Şah lsmail dönemi Türk tarihi
aydınlatabilir ise, Fars kültür sömürüsüne böylece bir tampon oluşturulabilir
ise, Vahit Azerbaycan idealine katkısı olur ise, Azerbaycan Türklüğüne, Rus
ve Ermeni karşıtı ruh verilmesine katkıda bulunur ise kanaatimizde hayırlara
vesile olur. Ancak, Şah lsmail vesile edilerek 5-6 asır ewelinin hatası işlenir
ise, tarih bunu vebalini Azerbaycan ve Anadolu Türk aydınından sorar. Bu
konu dış güçlerin istismarı itibariyle fevkalade hassastır. Öyle sanıyorum ki
bu konu daha çok kere gündeme gelecektir. lran, Şah l smail'e "lran
coğrafyasının bir ürünüdür" diyerek sahip çıkar ise, umulan gelişmeler, ters
istikamette de olabilir.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Kars'dan torun karşıtı olarak bildiğimiz "Neve" kelimesi, Borçalı'da


torunu takip eden her yeni nesilde ayrı bir ad alıyor. Bunlar süresiyle
"Netice" "Kötüce" "Yadıca" "itice"dir. Aile kültüründeki terminoloji zengin­
liği itibariyle dikkatimizi çekti. Hayattaki bir şahıs için, o şahıs çok zayıflamış,
daimi suretle o hasta ise, işi bitmiş anlamında bazen şaka ile takılmak için"
Kırkı çıkmış" denilmektedir. Böylece o şahıs ölmüş ve ölümünün üzerinden
kırk gün geçmiş, denilmiş oluyor.

i nanca göre, herkesin bir taşı vardır. Bu taş ağırlaşıp kişinin başına
düşebilir. Bu ifade ile her şahıs da özel bir gücün, l<uwet'ın varlığı kabul
edilmiş olur. Bu inancın şiire yansımış örneğini yazdık:

" Bir yolun yolcusu olursan naşı (acemi)


Taptar (ayakla ezmek) tuz çöreği her addım başı
Yaman ağır olur kananın (anlıyanın) daşı
Günde bir Gammaz (ebleh) in başına düşer"

Gürcistan ve Azerbaycan'da Türk Kültürü Tesbitleri:

1 5 Nisan, Muharremlikteyiz. Bugün Bakü'de "Aşure günü" olarak da


biliniyor. Bugün şehir içi otolar ve metro bedavadır. Ankara'da Kurban ve
Ramazan Bayramları ve arife günlerinde otobüsler ücretsizdir.

Muharrem günü Eli Şamil dostumla birkaç camii dolaştık. Camilerin


hepsinde özel merasim yapılmıyordu. Bazı camilerde Muharremlik merasi­
mi kısa sürmüş caminin dışına taşmamıştı. Bazılarında ise caminin içi,
bahçesi, hatta camiye giden ara sokaklarda bile günün manevi havası
hakimdi. Sık sık, ehli beyt amblemi olarak edilen " alem " parmakları açık
madeni el, 2 metre kadar uzunlukta bir sopaya takılmış oluyor. Bu sopaya
çeşitli adak bezleri bağlanmaktadır. Biz bu sahneyi daha ziyade türbe
mezarlarından hatırlıyoruz. Bu merasimler gece yarılarına kadar devam
edebilmektedir.

" Kafkas Müslümanlar idaresi" binası önünde, zincirle dövülerek yas


yaşayan halkın durumunu konuşan bir grup Azerbaycanlının sohbetine
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

katıldık. Muharremliğin bu şekilde yaşatılmasının Azerbaycan 'a yeni


girdiğini, bu tarz zincirle yasın Azerbaycan'da yakın zamana kadar
olmadığını, hatta lran'da dahi, her yerde görülen bir uygulama olmadığını
anlatıyordu. Bu kuruluşun amblemi, kırmızı boya ile çizilmiş sekiz köşeli
yıldızın üzerinde yeşil Azerbaycan bayrağı ve ortasında ay ve beş köşeli
yıldız şeklinde idi.

Camilerin etraflanna uygun yerlere " Nezir Kutusu" yerleştirilmişti. Bunlar


bana lran ve Kırım'daki benzerlerini hatırlattı. Anadolu'daki "Camiye
Yardım" kutuları gibi.

Tiflis'de Kale caminin arka kapısında · siyah madeni zemin üzerine san
ile, eski harflerle ortaya Allah, sağına Muhammed, soluna Ali yazılmıştı. Kale
caminin ön kapısında ise, " aziz Müslümanlar Kerbala Şehitlerine tuttuğunuz
Azadarhğı Allah kabul elesin" yazısı vardı.

Azerbaycan'da Muharremlikte Hedik yapılıp ikram ediliyor. Eli Şamil'in


dostu Ali Penah Bayramlı'nın evine hedik yemeğe davet edildik. Ali bey,
kızları, oğlu ve orada tanıştığım Ganire Ateşin isimli Tv. Yapımcısı kızımız
çok sıcak insanlardı. Evin sahibi de çok zahmetimizi çekti. Bizi kapıda
karşılayan evin kızları " Hoş geldiniz hemeşe bize gelesen" diye içeriye buyur
ediyorlar.

G.Ateşin sormamız üzerine anlatıyor: " hedik buğday, lobiye, mercimek,


kargıdalı {Mısır), bakla, tuz kaynatılarak yapılır. Pişirilme işi bitince üzerine
kızdırılmış soğan konur. Daha sonrada üzerine fındık ve ceviz serpilir. Hedik,
Muharremliğin 1 0. günüde ve uşağların {çocukların) dişi çıkınca yapılır.
Aksakallar hedik yapılan da kurban bayram da bıçağa okurlar. Besmele
çekerek başlarlar". Hedik Yedi Komşuya dağıtılır. Hediğin ve komşuya sair
zamanlarda gönderilen yiyeceğin kabı hiçbir zaman geriye boş
gönderilmez. Hediği yiyen kimse "Allah kabul etsin" der.

Aşure'nin yapılması da şöyledir. "Mescite gidilir, nezir paylaşılır, camide


mersiye okunur. Karaçadra {çarşaf) evin küncünde (boş köşesinde)
yukandan yere kadar indirilir. O tayı (a tarafı) görünmez. Arkasına teşt konur.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

Bu teşt misten almalıdır. içerisinde misten fincan gülnaz (gülsuyu) olur.


Perdenin dalında (ortasında) üst kısmında imamların şekli ve göyle (daha
yukarıda) tesbihleri asılı olur. Güllap kabının yanında kara ipler olur. Herkes
ellerinde nezirleri ile gelir ve burada niyetlenirler. Sonra perdenin arkasına
geçerler. Nezirlerini (pul-para, çörek, un, şeker, teşte koyarlar) bunlar daha
sonra imkansızlara ( fakir-fukara) verilir. Burada Allah'a dua edilir. Mesela
Allah kömey ol (yardım eyle) Özün bacar bir enstitüye gireyim. Savaşlar
muharebeler kutulsun. (insanlar ölmesin) denir. Teştin yanında diz çökülür.
Yüzler tesbih ve resimlere çevrilir. Niyet edilir. Ölenlere rahmet okunur,
sonra güllap sağ el ile alınır ele dökülür. Sonra iki elle birden yüz sıvazlanır.
Bu esnada "Allahım meselli ala Muhammeden ve Ali M uhammed­
Bismillahirahmanirahim Eşhedü enna lailahe illallah ve eşhedü anna
Muhammeden resulluhllah eşhedü enne eminel mümininen aliyen
Veliyullah" denir, daha sonra " Hamınya eyle bize sonunda (her kese ver
sonunda bize de ver)" denilir. Ber, "Allah'a bizi yarattığı için hamd edilir,
ölmüşlerimize, imamlara, Resullah'a dua ederim. Her zaman M.Emin
Resulzade'nin ruhuna fatiha çevircem, (okurum) ayrıca Fethalı Han Hayıs'ın,
Nuri Paşa'nın ruhuna fatiha yollarım. Allah'dan kasıplara (fakirlere),
elsiz-ayaksızlara kömek (yardım) isterim. Kalbimde gezdirdiğim bir arzumu
niyet eyleyip oradaki kara saplardan {siyah ipliklerden) birini koluma
bağlarım. Sağ - solun dehli yoktur (sağ-sol fark etmez). Oraya başı bağlı ve
pak gidilmeli. Oraya diz üstü gidilir ve arka - arka diz üstü kayıtılır (geri
dönülür). Sonra 40 gün içinde arzumuza çatacak isek, o " kara" kolumuzdan
açılır düşer. O'nu pak bir yere ağacın dalına pak toprağa, gül ağacının
dibine asar veya gömeriz. Sonra hedikler yenir. Bu uygulama 7 gün sürer.
O teşt herkesin ailesinde olmaz. Hususi evlerde olur. O evde ihsan
yemekleri verilir. Bu uygulamaya 11Teştüstü11 denir. Ewelce niyetlenilerek
yapılır. Ocaklarda teşüstü yığılan pul (para) muhtaçlara verilir.

Aynca yağmurun yağması için Allah'a yalvarılır. Yere ağaç bastırılır."


iman herşeyi aparar" "iman her müşkülü halleder"

Nevruz'da yüz karalanar, (yüze kömür sürülür) elbiseler ters giydirilir.


Kızlar erkek paltan (elbisesij giyerler.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Halk inançlannda herşeyi ters yapan bir kara iyenin · varlığına inanır.
O'na "dur" dersen yürü. Elbiseler ters giyilerek ters giden işlerin düzelmesi
istenilmiş olunur. Yüzün karalanması bu iyeden korunmak içindir.

Hıdrellez' de tandıra yumurta konulur. Ayrıca bir kara diğeri kırmızı iki de
kalem konur. Eğer niyet olacak ise yumurtanın kırmızı kalemle çizilmiş
olacağına inanılır.

Bakü 'de Şem-i Gariban = gecesinde dövme merasimlerini izledik.


Bu uygulamaya 11Şahsey11 denilmektedir. Açık şekli Şah Hüseyin (Vah
Hüseyin) dir. Dövünürken "Şah şey-Vah şey" Hasan Hüseyin Ya Allah
denir. "

Barçalı Karapapağ Türklerinde cenaze evine taziyeye giden kimseye ev


sahibi kapı eşiğinin dışında karşılar. Baş sağlığına gelenler orada meftanın
ruhuna bir fatiha okuyup içeriye girerler.

Azerbaycan da gençlerin kısmetlerini tesbit itibariyle; Yenilen bir


elmanın 1 O tane tum / tohum / çekirdeği toplanır. Bunlar Ahır Çarşamba
günü niyetli tarafından yastığın altına konularak " kesmetim kimdir". diye
niyet edilir. O kimsenin rüyaya gireceğine inanılır.

Kadir geceleri, ihya geceleri sehere kadar uyak (uyanık ) kalınır. Sonuncu
ihya gecesinde mescidde Başta Kur'an saklama Merasimi yapılır. Kur'an
okunulur bu yerde Kur'an baş üstüne konur. Molla eşliğinde dua edilir.
Bu merasim 30 dakika kadar sürer. iyi kalpli insanın başındaki Kur'an bir
müddet deprenmez ..... Kadir gecesinde de niyet edilir. Niyet çıkacak ise
rüyada kişiye ayan olur. Böylece 3 kandil gecesi yatmadan namaz kılıp dua
edilir. Kadir gecesi de bu uygulama yapılmış olur.

Borçalı'da rüya yorumu (yu hu yazması) olarak bilinmektedir. Rüya da


elma görülmesi kız evladının olacağı anlamına geliyor.

Ahır Çarşamba günü, genç kızlar kaç yaşında evleneceklerini öğrenmek


için bazı uygulamalar yaparlar. Niyetli kız saçından bir kıl alır, buna
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

yüzüğünü bağlar içerisi su dolu bir bardağa sarkıtır. Bunu üç defa yapar.
Yüzük istikanın (bardağın) sağına soluna kaç defa değer ise, o yaşta
evleneceğine inanılır.

Borçalı'da gelinin eşikten girmeden ewel tabağı sındırması (kırması)


evdeki şer ve hatanın dağılması içindir. Geline su dağıtılır zira suyun aydınlık
olduğu inancı vardır.

Bakü çevresi Türk yemeklerinden tesbitini yapabildiklerimiz;

Küfte Bozbaş: koyun kıyması, çekilmiş soğan, havuç, düğü (pirinç), tuz,
ıssıot (biber), sarıkök, nane, reyhan kavrulur, karıştırılır. Bunlara yumurta
çalınır. Soğan yağda kavrulur. Ü zerine su dökülür. Küfte (köfte) !erin içine
tüzlü kokulu yumrular; kartof (patates) konulur.

Azeri Türkçesinde yemek karşılığı horek kelimesi kullanılıyor.


Horeklerimizden birisi de dovga'dır. Dovga; katığ (yoğurt), su karışımının
içine yumurta çalınarak yapılır. içerisine un, düğe (pirinç), kanştınlır. Tuz
atılıp göy et (kırmızı et), doğranır. ıspanak, kişniş, dağ kişnişi, süyüt, yazpuz
konur. Nohut aynca kaynatılarak eklenir. Dovganın türleri; etli dovga,
yazpuz dovgası, suyut dovgası'dır.

Diğer yemekler; Balık buğulaması, kelem ( lahana dolması), yaprak


dolması, arzuman köftesi (bunun yapılması için 3 kilo kıyma gerekir. içine
tam tavuk konur).

Borçalı Karapapağ Türklerinde, adak sahibi kimse, adağını pire veya


seyide getirince adağı alan kimse alıp kabullendikten sonra tekrar geriye
vererek "bunu filancaya ver onun durumu daha uygun fakirdir. inşallah Allah
adağını kabul etmiştir" diyerek adak sahibine yön verilir.

Borçalı, Türklerinde Pir ziyaretine giden kimse yol boyunda bildiği


ayetleri okur ve "Allah Allah Allah" diyerek gitmelidir. Bir köyden başka
köye Pir ziyaretine okuyarak giden şahıs yolun nasıl bittiğini fark etmez.
Pire gidilirken Allah adının ağızdan düşürülmemiş olması bize göre, Pir deki
hikmetin de Allah' dan kaynaklandığına inanmanın bir tezahürüdür.
KAFKASYA ARAŞT/RMALAR/ DiZiSi

Borçalı'da Pir Delisi tanımı ile halk aşığı kastediyor. Bunlara halk bir
niyet tutarak gelir. Birisi test yapmak için bunlara gelirken niyetinin değiştirir.
işte bunlar o şahısın zihniyetini sezgi yolu ile anlayabilirler, inancı vardır.
Bunlar kızgın peçin (ocağın) üzerine oturabilirler. Nesip Baba (Deli Nesip)
Borçalı'nın Keşeli köyünden olup bu tip bir kimse idi. Yine bu tipler kaynar
suyu başlarından dökmelerine rağmen yanmaz, haşlanmazlar, suyun
kaynar oluşundan etkilenmezler. Bunların mezarlarının bulunduğu yere sel
suları gelince yolunu değiştirir, sular mezara dokunmazlar. Bu inanç
Anadolu'da vardır. Sel sulanna yangın alevine, heyelan sonucu yuvarlanan
kayalara mani olabilen ulu mezarların varlığına inanılır.

Borçalı Türklerinden ölen kimse için 3, 7, 40, 52 sevgi devriyesi yapılır.


Duyulan acıyı anlatmak için ölünün yakınlarınca yüzlerinin yırtılması
(çırılması) uygulaması da vardır. Ü züntünün çok olduğunu anlatma
anlamında yüze toprak atma uygulanması yapılmaktadır. Yaslı yakınları
özel olarak Küllüye gider başlarına kül atarlar. Kuzeydoğu Anadolu da
"toprak başına, kül başına" tabiri vardır. Bu sen ölesin anlamındadır.
"Toprak benim başıma" diyen kederli anne " ölen ben olaydım, biçareyim"
demiş olur.

Borçalı cenaze evlerinde özel ağıtçı olmaz. Yaslı alile şık ve şuh elbise
giyinmez. Ölme olayı "rahmete gitmek" olarak tanımlanır. Yası olan aileye
el-aba şerik olur yaslı aile 40 gün traş olmaz. Bazeh de 3 günden sonra
yakınlan yaslı kimseyi traşa götürürler. Bu yörede dul kadın tekrar evlen­
mez. Dul kalmış kadının çocuğu yok ise, evlenebilir.

Meftanın mezanna bazı yörelerde bir şey konulmaz bazı yörelerde ise
"hatime kağıdı" konulur. Bu üzerinde hatim yazılmış bir kağıttır. Bazı
yörelerde ise kefene hatim yazıldığı olur. Meftanın yuyulduğu (yıkandığı)
yerde üç gün Şem (mum) yakılır.

Borçalı yöresi Türklerinde ölünün elbiseleri fakire verilir. Ancak, papahı


kemeri ve ayakkabısı verilmez. i lginç olan Anadolu'da meftanın
ayakkabıları kapının önüne konularak o evde cenaze olduğu anlatılmış
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

olunur. Ayakkabıları kapının önünden bir fakir alıp gider. Birkaç takım
ayakkabısı olan bir ölünün diğer papuçları mürdeşir'e (ölüyü yıkamaya)
verilir. Biz, halk inançlarında ayak - ayakkabı ile ilgili bir araştırma yapmıştık.
Ayakkabının saklandığına ilk defa rastlıyoruz. Papak, başlık, şapka ve
benzeri giysilerle ilgi derlemelerimizde de baş ve başlığın halk inançlarında
özel yerinin olduğunu tesbit ettik, ancak yukarıda ki tesbit bizim için yeni
oldu. (Ancak Anadolu ve Türkmenistan'da at satılırken gem satıcı vermeyip
kendinde saklar.)

Anadolu'daki ölen bir kimseye ait eşyaların zaman zaman sandıktan


veya bohçadan çıkarılıp onların başında ağıtla ağlama geleneği Borçalı
Türklerinde de var. Bu uygulama daha ziyade genç önlen civan delikanlılar
için, anneleri ve dul eşleri tarafından yapılır. Bu uygulamaya Borçalı
Türklerinde 11Patlar Dökmek11 denilmektedir.

Borçalı Türklerinde Toy evi (damatın evij gelin getirmeye gittiği yoldan
geri dönmez. Başka bir yoldan dönülür. Bu oğlan evinin yol değiştirmesi
olarak bilinir. Amaç " gelin yolunu yerini iyi bilsin yeni ocağında ağır olsun"
dur. Anadolu' da bazı kimseler cenazeyi kapıdan değil pencereden dışarıya
çıkarırlar. Cenazeyi mezarlığa götürürken sokaklarda dolaştırırlar. Cemaat
cenazeden dönerken başka bir yolu izler. Cenazeden dönen cemaat
muhakkak ellerini yıkar. inanca göre bunun yapılmasındaki amaç, ölünün
ruhu yerinde, kabirde kalsın, gözü evinde eşiğinde kalmasın, hortlama diye
tabir edilen olay yaşanmasın, ölünün ruhu geriye dönmek isterse evinin
yolunu bulamasın, ev halkının korkmasının önlenmesidir.

Keşeli -Borçalı'nın şirin bir köyü. Halkı Karapapağ Türklerinden.


Karapapağ deyince, hatırıma Karakalpakistan'da katıldığım Kırkkızlar
Folklor Sempozyumu geldi. Ben evvelce karakalpak ile Karapapağı aynı
Türk kesimin, farklı isimleri olduğunu sanıyordum. Arkadaşım Eli Şamil hala
aynı kanaatte. Ben yerinde gördüm ki, Karakalpaklar daha ziyarde Kazak­
Kırgız variyantlı Şimal Türkleri'nin dil özelliklerini taşırlarken Karapapağlar
Oğuz Türklüğünün bir tezahürüdür. Keşeli köyü Derviş Osman'ın Derviş
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Osman rahmetli Ahmet'in oğlu Ahmet'in babası tarihi bir şahsiyet olup
"Cındır Osman" lakablı bir kimse imiş. Kuvva-i Milliye'nin bölgedeki isimsiz
kahramanlarından. Cındır (eski ve yırtık elbise) giyer Paltarının (giysisinin)
altına sakladığı altınları Türkiye'ye taşırmış. Derviş Osman'ın oğulları;
Savalan - Cebrail, Kaşgar - Mikail, Altay - lsrafil. Bu çift isimlere gençlere
birinci simlerini başka bir vesile ile de belirteceğimiz üzere babası Osman
koymuş. Bunlar, Türk coğrafyasından dağ isimleri, ikinci isimleri ise dede
Ahmet koymuş. Bunlar malum dini karakterli isimler. Köyümüz Nakşibendi
köyü. Eli Şamil'e göre Karapapağlar'ın bir kısım Şii inançlı müslümanlardır.
Karapapağ'ın şii inançlı olanını ben ilk defa burada duydum. Derviş Osman,
Eli Şamil'e katılmıyor. Yavuz Akpınar da benim fikrim de, bu açıklamayı, halk
inançlarına dair bilgi vereceğim, Borçalı'nın bu yöresini tanıtabilmek için
yaptım.

Nakşi Ahmet Efendi, Bölge Sovyetleşince Türkiye'ye Amasya'ya


geçmiş. Aile geçmişte ve günümüzde lslamcı Türkçü hareketin içerisinde
yer almış.

Savalan hukuk tahsili yapmış, yakında Bakü'de branşında çalışacak.


Adaklı (Nişanlı) baba Osman köyden kopmaya hiç niyetli değil. Yemek
masasına oturuyoruz. Zevde (kök veya havuç) yiyen Osman'a Eli, "hart hart
yiyor" (iştahla yiyor) diyor. Burada ev sahibi misafiri için sofra açınca
beklerki, misafir ev sahibini yemek masasına buyur etsin. Ev sahibi misafir
tarafından yemeğe davet edilmez ise, küsebilir. Bize göre bu uygulamanın
mistik derinliği vardır. Ev sahibi bu uygulaması ile, ikramın evin sahibi artık
sensin. Sen rızkınla geldin. Sen kendini yabancı hissetme, benim sana
yaptığım bir lütuf değildir. Beni buyur etmekle ikramı yapan sen olursun,
demiş oluyor.

Soframızda yumurta da var. Derviş Osman açıklama yapıyor: "yumurta


dövüştürülerek yenilmez. Zira o yumurta bahis, kumar ürünü olur. Kumar
haramdır" diyor. Bu izah şeklinin ben Kars'dan ailemden de hatırlıyorum .
Derviş Osman esasen öyle taassup içinde yobaz bir kimse değil.
Konuşmasına ilave yapıyor. Özüm hay huy içinde deyirem (şaka yapıyorum)
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

her yemekten sonra çay içiyoruz. Burada Pekmeze doşab deniyor. Çok
nefis ve çeşitli doşablar tattık. Köyde her meyve yetişiyor.

Karapapağ'ların Terekeme kesimi göçer olup hayvancılıkla uğraşırlar.


Son dönemlerde tarla ziraatına başlamışlar. Eyrikar, Yassıkar, Ağlayan,
Oyderesi, Naldöken, Armutlu, Başgeçit, Terekeme Türklerinin yaylaları
olmuştur. Bunların bir kısmı maalesef, bugün Ermenilerin işgali altındadır.
Dostumuz ve ünlü Göç romanının yazarı Mevlüt Süleymanlı'nın köyü olan
Cüceyurt bunlardan biridir.

Eli Şamil, Kaşgar'ın dağ adı olduğunu açıkladıktan sonra, Savalan


Güney Azerbaycan'da Erdebil yakınlarında bir dağ adıdır. Burada bir
peygamberin, muhtemelen Yakup Peygamberin yaşadığı anlatılır. Güney
Azerbaycan'lı Hasan Mescitzade'nin "apardı Sular Savalan' ı" şiiri
buralarda çok okunur, diyor. Bölgede Türklük konusunda düşünsel bağda
şuurlaşma da daha ziyade edebiyat alanında, sözlü edebiyat yazı lı
edebiyata dönüşmüş edebi ürünler verilmiş ancak siyasi, iktisadi, askeri
alana henüz yansımamıştır. Uluslar arası boyuta taşınmamış.

1 000 haneli köyün hepsi Terekeme, Eli Şamil'e göre Terekemelerin bir
kısmı Kuma - Kıpçak, Derviş Osman'a göre ise böyle bir tesbit yapmak
imkansız. Kür çayı çevreye hayat vermiş ancak heyelan, toprak kayması çok
fazla. Meyvecilikle ilgili birçok hikaye, tekerleme, efsane anlatılıyor. Bölgede
erik, kayısı, ceviz, üzüm bahçe ve bağları var. En iyi üzüm "tebris üzümü"
çok sizin safralık olarak kullanılıyor. Kolhozlar dağılınca herhane 5-1 O
dönüm üzüm bağı almış. Hala üzüm bağı almak mümkün, bölge iskana,
Türk yerleşimine çok müsait. Rejim deyişince yüzlerce binlerce hane
boşalmış bağlar bahçeler yeni Türk sakinlerini bekliyor. Gürcü yönetiminin
bu bölgeye Gürcü iskanı için yaptığı evler, mahalleler, köyler halinde
bomboş. Ermenilerin Güney Gürcistan'ı Türkiye sınırına yakın köyleri
boşaltmaları üzerine Borçalı bölgesi halkı onlara köylerini açmış, maalesef,
RF'nun taziki ile bunlar da Azerbaycan'ın diğer kaçgınları gibi,
Azerbaycan' da iskan edilmiş Ahıska Türklerini yurtlarına dönme döneminde
Borçalı halkı tekrar heyecanlanmış, hala da beklentileri sürüyor ve yardıma
hazırlar.
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

Bölgedeki milli bilincin artmasında ve Türkiye sevgisinin yayılmasında


Fettullahçı yapılanmasının kurduğu okulların etkili olduğu gözleniyor.
Cemaatlerin Tiflis ve Batun'da iki okulları ve bir üniversiteleri var. Sosyal
hayata dair bilgi verirken, Derviş Osman: "Anbılotarya (Sağlık Ocağı) mız
var" . ilk ve orta okul bizde bir arada 70 civarında öğretmen 700 civarında
öğrencimiz okuyor. Camimiz yok, namaz evimiz var. Burada Kurban ve
Ramazan bayramlannda Kuran-ı Kerim okunur. Cami inşaatı konusunda
şimdi bir tertip içindeyiz" demektedir.

Aras Vadisi Türk düğünlerinden tanıdığımız " Bey Şah" Kür boyu
Türklerinde de yaşamaktadır. Bey şahı burada da dokuz dallı olmakta ve
her ağaçtan yapılabilmesine rağmen, daha ziyade çam ağacından yapılır.
Soyulan çam ağacından bazen dal sayısı 30' a kadar çıkabilir. Bey Şahını iki
kişi taşır. Bey Şahı sağdıcın evinde gece bezenir. Beyin adamları Şahı
korurlar. Şahın dalından gençler bir elma uğurlasa (çalsa, kaçırsa) bey o
elmayı satın alır. Sağdıç subay (bekar) olmalı. Bey sağdıçlık için evliyi
çağırmaz.

Bize göre sağdıcın bekar olması, kısır gecesi, kızlar gecesi gibi sadece
bekarlara hasredilen gece ve günlerin eski inançlardaki "kişi oğlu" kültü ile
yakın iygisi vardır. Zira Altay samanizm'de sadece evli kad ınların
katılabildiği toplantılar var. Bekarlar veya evlendikten sonraki kişi oğlunda
kuvvelerce bir değişme mi oluyor? Acaba bu nişanlı, evli, başı bağlı, başı
boş, sahiplenme, sahipsizlik kavramları ile mi ilgili?

Borçalı yöresi Türklerinde 11Honça11 uygulaması var. Buna göre bir


tepsinin içine kına ve kınanın üzerine mum konur. Bu tepside çeşitli tatlılar
da olur. Ayrıca ziynet (takı) Kızıl (altın) olur. Bu tepsi ağacın olmadığı yer de
Bey Şahı'nın yerini alır. Oğlan evinden kız evine gönderilir. Anadolu da
bunun büyük ölçüde benzeri "sini" olarak bilinir. Nişanlı kıza sini gelir.
Hatta Erzurum yöresinde oyunu vardır. " Deli kız Sinin Geliyor" diye karşılıklı
manilerin okunuşu ile oynanılan bir oyundur.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Borçalı yöresi Türklerinde düğün merasiminin son gecesinde "kına


bent" yapılır. Erkekler ayrı kadınlar ayrı yerde olurlar. Erkeğin eline yenge
kına yakar. Beyin (damadın) bir adamı kızın evinden bir koyun veya tavuk
getirir, dostlar davet edilir. Beyin yemek meclisinde büyükler olmaz.
Sofrada bey elini çöreğe (ekmeğe) uzatmadan kimse elini ekmeğe uzatmaz.
Uzatana çerme verilir. Çerme, verilen ceza cezalıya çok yemek yedirme
veya onu aç bırakma şeklinde olur.

Aras vadisinde "yetim" den sağdıç veya soldıç olmaz. Bu konu da


bizce çok önemlidir. Uluğ Türkistan'ın güneyinde yağmur duası için
hazırlanan çocuk bilhassa kız çocuk yetim olmalıdır. Buna "fakirek" denir.
Birçok yerde fala bakılma veya define aranmasında analı babalı olma veya
olmama kuralı aranır. Yetim kişi sahipsiz kişidir. Sahiplenilmeye uygun
kişidir. Halk inançlarında yetimin özel bir konumu var.

Türklerde kişioğlu adeta doğuştan beydir veya onun kişiliğindeki


kuvvede bir beylik vardır. Evlendiği zaman bu beylik unsuru açığa, gün
ışığına çıkar. O'nun yeni bir ocağı ateşlemesi onun beyliğinin başlamasıdır.
Yeni binalara çatı safhasında bayrak asılması, düğün bayrağı, bu anlamda
o beyin kendi ocağında egemenliğidir. Bunun için damat "Bey"dir. Bey,
beylik zenginlik ise, yetimden sağdıç veya saldıç olmayışı da doğaldır.

Kızın evine geldiği akşam gelin bey ile oynatılır. Gelinin başında kırmızı
sarp olur. Gelinin yüzünü kimse görmez. Gelinin elinden tutarak oğlanların
oynamaları uygun değildir. Bu gece bey kesinlikle gülmeyip kesinlikle ciddi
olmalıdır. Bey güldürülmeye çalışılır, gülen beye çerme verilir. Gülmenin
cermesini çeker. Eylencede erkekler kadın veya polis kılığına sokulur
bezenilir. Buna "keçebörd" denir. Bu gece oğlanın anası da oynatılır. Kız
evi bir yıl kızını evine gitmez kız da bir yıl atasının evine gitmez. Kız atası
kızının toyunda oynamaz.

Borçah Türk evlerinde "Yaşmak" olur. Gelin yaşmaklanır, kaynanası ve


kayın babasının yanında danışmaz (konuşmaz), yemez, içmez, onların adını
çekmez (söylemez). Erkek, atasının yanında uşağın adını çekmez. Yaşmak,
KAFKASYA ARAŞTIRMALAR/ DiZiSi

hömıet demektir. Gelin ile oğlanın anası arasında perde vardır. Gelin,
kaynanası kaynatası, kaynının dediğine cevap kaytamıaz (cevap vermez),
cevap ayıptır. Yaşmak olunca cevap verememiş olur.

Bu bilgileri aldığımız 53 yaşındaki Bakü'de yüksek tahsil yapmış Derviş


Osman (Ahmet oğlu Osman Osmanlı) gibi ikinci bilgi kaynağımız olan Enver
İ slamoğlu da ali tahsilli (yüksek tahsilli), 61 yaşında ve o da Keşeli
köyünden. O da bizi evinde kabul edip, bilgi verip, ikramda bulundu. Diğer
kaynaklar gibi onun da resmini çektik.

Borçalı'da gelin eşine ismi ile hitap etmez, kaynanası hitaben evde
konuşurken "oğlum" der. Eşi de ona "Aykız" veya babasının ismi ile
"Yusuf'un kızı" veya memleketinden hareketle "Ay Kars'lı" veya "Ay tembel"
der. Bu hitap şeklinde kesinlikle aşağılama horlama yoktur. Bu doğal ve
yaygın bir uygulamadır ve hiç yadırganmaz. Türk Dünyasının her kesiminde
bilhassa kutsal kesimde görülür. Anadolu'da bu uygulaya "Ses saklama"
denir. Uygulamanın inanç derinliklerinde incelik insanların seslerini
görünmeyenlerin zararından korumaktır. Kars'da güzel erkek çocukları
nazardan korumak için pasaklı, fırtıklı gibi çirkin isimler koyarlar. Bu
uygulama Barçalı yöresinde de var. Ayrı inancın başka bir tezahür biçimi
olmalı.

Enver l slamoğlu anlatıyor. Şah muhakkak gece gitmeli, hükmen Bey


Şah'ı gece götürülmeli Şah, sağdıcın evinde bezenir. Taşınırken tezeklere
gaz yağı dökülürek şamdan yapılır. Bey Şah ' ı sağlı- sollu olarak aydınlatılır.
Bu meşaleler şahın önünde kara zurna eşliğinde götürülür. Neden
buradaki zurna kara'dır. Neden kara zurna eşlik yapmaktadır. Zurnalar
tasnif edilirken neden bir kısmı "kara" dır. Bize öre düğün içerisinde
ince - derin bir sızı içeren mutluluktur. " Hem ağlanm, hem giderim"
Sözünde bu sır açıklanmamıştır. Evinden ayrılmak yeni bir dünyaya girmek
adete parlak bir karanlıktır.

Yörenin Karapapağlarında balaya adını babası koyar. Babasının babası


da koyabilir. Dedenin ismi toruna konularak, neslin yaşatı lması
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

amaçlanmıştır. Sovyetler döneminde Gürcistan' da Türkler, Orhon, Altay


gibi isimleri çocuklarına koyamazlardı, yasaktı. Çocuğa ad konulduğu gün
çocuk kız veya erkek olsun fark etmez, kurbanı kesilir. Kurbanlık hayvan,
çocuğa ad koyan verir. Çocuğun, kulağına 3 defa ezan okunur. Doğduğu
gün, ay ile veya dini içerikli bir isim koyulur. i kiz çocuklara Ömer-Osman
veya Hasan - Hüseyin adları koyulur. " Bazen de Köhne (eski) ad yaşasın
diye babasının dedesinin ismi de konulur.

Dişi çıkan çocuğa 11Hedik11 yapılır. Hedik; buğday, kargıdalı (mısır) ,


lobiya,kozlepesi (ceviz içi), maş, (küçük taneli fasülye) ile yapılır. Hedikten
konu komşuya pay verilir. Hedik gönderilmiş kap boş iade edilmez.

Çocuğun çıkıp düşen dişi "halvet yer" e atılır. Bu esnada "ay sıçan inci
dişimi sana verirem, balta dişin i bana ver" denir. Çocuğun ilk saçı 1 yaşında
kırkılır (traş ed il ir) , o saç terazide çekil ir (tartı lır) . Ağırlığınca delleye (be rbere)
pul (para) verilir. Çocuğun ilk traşı sağd an başlanarak yapılır.

Kadınların düşen, dökülen saçları uygun bir yer kazılarak yere bastırılır
(gömülür), veyahut böyle saçlar bir şeye bükülür (sarı l ı r) ve duvarın taşlığına
(oyuğuna) konulur. Saç ulu orta yerde taranmaz. Dökülen saçların (cadı
kün) (cadı yer) (cadı) gibi büyü yapanların eline geçip büyü yapmasından
çekinilir. Anlatılan bir hikayeye göre büyücü kadın büyü yapacağı kadının
saç kı l ı n ı aşık olan zattan ister. O da bulamayınca bir camuşun derisinden
büyücüye kıl getirir. Büyücü büyüsünü bu kıla yapınca hayvanın derisi
sürünerek aşık adamın eline g el i r.

Şer karışan vakittetırnağına cadı yazıp büyü yaparlar ki çok mahsurlu


görülür. Kesilen tırnakgündüz kesilmeli. " Gece tırnak kesenin kül başına"
denir. Tırnak yakılır, daha ziyade g ömü lür Tırnak kesildikten sonra el
.

muhakkak yuyulmalı (yıkanmalı) , el yıkanmaz ise, o elle tutulan yiyecek


içecek haramdır. O tırnağı kesen bıçakta haram kabul ed ilir.

Barçalı Türklerinde bebek day duracağı zaman; "day dur dayın gelsin,
çörnçede payın gelsin" denir. O esnada çocuğun dayısı çocuğa hediye
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSİ

verir. Bu uygulama doğu Anadolu'da da vard ır. Bebeğe ad verme gibi


uygulamalarda, baba tarafının söz hakkı daha fazla iken, çocuğun saç traşı
ve day durması gibi hallerde anne tarafının etkinliği görülmektedir. Esasen
bu gibi tespitler, irdelenilerek bazı önemli sosyolojik sonuçların çıkarılması
mümkündür.

Bey sağdıç olarak tayin edeceği kimseye önceden bir hediye verir.
Gelini kızın atası evine çağırınca, akrabaları da çağıdrıp yemek verir. Geline
(kızlarına) hediye alır. Buna " ayak açma" denir. Gelini damatın akrabaları
evine çağırıp ona hediye verir, onu yemeğe alırlar. Buna "toy görmesi"
denir.

Borçalı yöresi Türklerinde "kirve" çok önemlidir. Kirve kutsal kabul


edilir. Onun adeta dokunulmazlığı vardır. Kirvelik kurumu nesilden nesile
geçer. Kirvenin oğlu, onun oğlu o ailenin kirvesi sayılır. Ve kirve ile aynı
itibarı görürler. Kirve olacak kimseye elçi gider "razılık" alır. Sonra konaklık
(ziyafet) verir. " Kirvenin damının üstünden geçme, içeriye toprak elense
kıyamete kadar kirvenin sende hakkı kalır". Diye bin inanç vardır. Kirveden
kız alıp verilerek akrabalık yapılamaz. Kirvenin nesilden nesile geçen mirası
bölününce atadan gelen kirveler ararsında da bölünür. Bu hep devam eder.
O aile için başka kirve tutulmaz.

Bölge Türklerinde okçuluk (avcılık) çok gelişmiştir. Kara hava - su her


türlü avcılık yapılmaktadır. Bilhassa balıkçılık çok yaygındır. Köyden Enver
lslamoğlu ünlü bir avcıdır. Kür'ün en kıymetli balığı Göygavıt'dır. Göygavıt
kış ve sonbahar aylarında tutulan kılçıklı bir balıktır. En ağırı bir kilo gelir. Bu
balığın haşlaması ve soğutması güzel olur. 1 O litre suya bir kilo tuz konur.
Su kaynayınca içerisine 5 kilo balık dökülür. Temizlenmiş balıklar pişince
suyun yüzüne çıkarlar.

Bölgede, Anadolu'da olduğu gibi meral (maral) pek vurulmaz inancı


vardır. Maral avına gidenler onların çiftleşme zamanında nara atacaklarını
bildiği için nara sesini takip ederler. Marallar çiftleşme zamanı rakip erkek
maralla dövüşür ve bu düello %50 ölümle biter. Yenilenin sürüsü yenenin
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

sürüsüne katılır. Yenilen yalnızlığa terk edilir, o yıl artık aşk dövüşü olmaz.
Maral boynuzu nazara iyi gelir inancı burada da vardır.

Borçalı yöresinin diğer balıklarından birisi de Kızıl Bal ıktır. 1 0 - 1 2 kilo


kadar olabilen bu balık kılçıksızdır. Az rastlanır, yağda, unda kızartılarak
hazırlanır. Şah mahi (Şamayi) 300 400 gramlık bir balıktır. Haşlama,
kızartma ve kurutması olur. Kılçıklıdır. Murza; kılçıklı bir balıktır. 400-500 gr
kadar olur. Kıza�ma ve soğutması yapılır. Akçalı (pullu balık) bu balığın
Anadolu da Kars yöresinde ki ismi Sazan'dır. Kelimenin aslı Rusca sozan
dan gelmekte olup, ifade edildiğine göre manası kamış, saz yiyen demektir.
Laho, diğer isim yayın balığıdır. Buna naha'da denir. Kars'daki isim
lokka dır Çanar ( bığlı balık) bıyıklı olan bu balığın 1 0 kiloya kadar çıkanları
' .

vardır. Turna balığı pulsuz dişli bir balıktır. 20-/25 kilo kadar olur.
Şimdilerde pek çıkmamaktadır. Çapak balığı, bir kilo kadar olur. Kılçıklı
yassı bir balıktır. Pulludur. Kurutulur ve kızartılarak tüketilir. Sudak, kılçıksız
bir balıktır.

Bölgede birçoğu av hayvanı olan bir kuş varlığı mevcuttur. Bunlar;


vırgavul 1 -1 ,5 kilo eti olur. Eti çok lezzetli ve tatlıdır. Yağda soğanla
kızartılarak hazırlanır. Pilav üstüne konur. Bu kuş Anadolu d a sülün olarak
_
bilinir. Keklik, bıldırcın, güvercin (müslüman Türk halk tarafından pek
vurulmaz. Gürcüler avlar ve etini yerler) ördek, gu kuşu Anadolu' da kuğu
kuşu olarak da bilinir, sultan tavuğu bataklık yerlerin su kuşlanndandır. Kara
batak, yaban kaz'ı kara kaz olarak da bilinir. ismindeki kara haşin vahşi
anlamına gelen karadan gelmektedir. Yörede ayrıca tavşan, gavan (yabani
domuz) oldukça yoğundur.

Karapapağ Türklerinde halk takvimi de oldukça gelişmiştir. Ü nlü bir


ifadeye göre "eser Gence biter yonca eser Tiflis eyler müflis" rüzgarın
Gence veya Tiflis yönünden esmesi halk tarafından denenmiş ve
manalandırılmıştır.

Tekrar aile hayatı ile ilgili inançlara geçelim. Gelin evin eşiğinden içeriye
girmeden ayağının kabağına (önüne) kurban kesilir. Eşikte ayağının altına
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

bir çini kap konulur. Ayağı ile sındırması istenir. Gelin ayağı ile bastığı bu
tabağı kırar. Gelin atasının evinden çıkınca ardı sıra su dökerler. Bahtı aydın
olsun şeker serperler, yeni ocağında şirin olsun diye.

Gelin ayağına kurban kesmek, tabak kırmak, arkasından su serpmek,


Anadolu'da da vardır. Kırılan tabakla çıkarılan sesin kötü ruhları, cinleri
korkutup kaçıracağına inanılır. Nitekim tahtaya vurulup şeytan kulağına
kurşun denilmesi de, aynı inancın tezahürüdür. Anadolu da evin kapısına bal
sürülerek, gelinin tatlı dilli olması dilenilmiş olunur.

Borçalı yöresi Türklerinde gelin arabadan düşende (inince) arabacılar


hürmet (bahşiş) isterler. Yolda çocuklar arabanın kabağını (önünü) keserler.
Görüşmek ister beyden veya görevlisinden elam (hediye) alırlar.

Gelin bezedilince (süslenince) başını yengesi hazırlar. Kemerini erkek


kardeşi takar. Bu esnada bir inek veya gebe verir. Gelinin sandığına bir
kasip balası (fakir çocuk) oturtulur. Onun kalkması içinde ona bir hediye
veya para verilir. Buna "kemer bağlamak" denilir.

"Kazan açması" oğlanın adamaları kızın evinden gelenlere yemek


veririler. Bu esnada "kazanın kapağı açılmıyor" denilir. Kapak açılsın diye
pul hediye verilir.

Mahsul alınca adağı olanlar nezir verip kurban keserler. Keşeli köyü
sunni olduğu için Muharremlik ayında Şii inançlı müslümanlarda olduğu gibi
çok özel uygulamalar olmaz. Ancak bu ayda Sunnilerde de toy düğün
eğlence yapılmaz.

Nevruz ayında nevruz pilavı, baca baca gibi uygulaması ve diğer


uygulamalar daha ziyade Şii inançlı Türkler arasında yapılır. Sunni köylerde
kurban bayramı daha coşkulu kutlanır. Kavut hazırlama ise hıdrellez de
yapılır.

Borçalı bölgesinde halkın saygı ile ziyaretinde bulunduğu birçok ulu


mezar vardır. Müslüman Türk halk bunların etrafında Türk dünyasının birçok
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

yerinde olduğu gibi, bir inanç geliştirmiştir. Tespitlerimizin arasına bu


konuları da aldık.

Hacı Mehmet Efendi, Kazak'da Aslanbeyli köyünde (ince Deresi) dir.


Buraya halk her zaman ve daha ziyade Cuma günleri ziyarete gelir. Burası
Nakşi Piri olarak bilinir. Burada kurban kesilir. Sadaka paylanır. Kabir taşı
öpülür. Türbenin yanında camii vardır. Burada gece kalındığı da olur. Seyit
Nigari 'nin burada gazelleri okunur. Meyhaneler geçilir. 11Nigari semahlan11
yaşanır. Türbenin onarımı yapılır. Burası devlet koruması altındadır.

Hacı Halil Ocağı, Kazak'da Oy Deresin'dedir. Burası maalesef, şimdi


Ermenilerin işgal ettikleri bölgenin kapsamında kalmıştır. Hacı Halil Baba'nın
mezarı bir dağın üzerindedir. Burada büyük bir Türk kabristanı vardır.
Yaylada ölen Türkler burada bastırılır (defnedilir). Burası Türkiye'ye 30 - 40
km mesafededir. Buranın toprağından alınarak, hasret ölenlerin kabrine
serpilir. Burası daha ziyade, Cuma günleri ziyaret edilir.

Pir Sultan Kazak'ta yaylıca kışlağının eteğindedir. Buraya Seyfettin


Altaylı, Derviş Osman ve Mahmut Hacı Halil ile birlikte gidip ziyaret ettik.
Pir Sultan Baba yedi kardeşten birisidir. "lslam davası Şehidi" olarak
bilinmektedir. Diğer kardeşleri Ağ Baba, Sarı Baba, Hacı Halil Baba, Abdal
Dede'dir. Buraya ziyarete gelen halk burada kurban keser. Dilek diler.
Sovyet döneminde türbe sürülüp düzlenmiştir. Bir dönem burada mezarlık
varmış. "Beni Pir Sultan Baba'nın ayağının altına defnedin" diyen bir zat
tarafından son dönemde temsili onarım görmüştür.

Yel dağı (yel ocağı) Kazak'ın Kepenekçi köyündedir. Ziyarete gelenler,


yolun ağzına nezir koyarlar. Ocağın yel hastalığına şifalı olduğuna inanılır.
Buradaki (adak taşı) nın altına para konulur. Bunları fakirler alırlar. Niyet
edenler bu parayı alıp niyetlerinde kullanırlar. Bu uygulama şekli özel inanç
gizleri saklar. Erbil'de niyetli anne "çocuğum olsun onun için konuşmadan
dileneceğim" şeklinde, Anadolu da çocuğu yaşamayan anne "kırk kapıdan
kırk yama toplayıp kundak bezi yapacağım " , diye Ankara da Hacı
Bayram' da adak şekerinden alan kimseler kendi adakları için şeker adarlar.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Şeyh Senan Dağı, Tiflis'dedir. Kutsal bir dağdır. Efsanesi meşhurdur.


Hıristiyan kızına aşık olan bir Dervişin Şeyhinden beddua alışı ve sonra
nadim olup Şeyh' inin affına uğrayışını anlatır. Biz bu menkıbeyi Erbil'de de
dinlemiş ve yayınlamıştık. Uzaktan gelip geçenler bu dağa "baş indirirler",
"onu selamlarlar". Sait - Nursi'nin hayatını anlatan eserde bu dağın da ismi
geçmektedir. Dağın efsanesinin Kadim Türklerle ilgili boyutu da vardır.
Türkiye'den gelen Nur Cemaati'nin şimdi burada bir medrese yaptırmakta
olduğu söylenmektedir.

Ulu kabirlerin uzaktan da olsa selamlandıklarını l ran ve Türkiye'den de


biliyoruz. Ulu dağlara mevsiminde ziyaret için gidildiği zaman bu dağlara
yalın ayak tırmanıldığı inancı Türkiye'de de vardır.

Borçalı'daki yağmur duası Kars yöresinde yapılan ile tamamen aynıdır;

"godu godu'yu gördünmü


godu godu'ya selam verdinmi
godu burdan geçende

kırmızı don giydinmi


yağ yağ yağmur"
Ayrıca; "gün baba gün çık
Kızıl atı bin çık
Keçel kızı burda koy
Saçlı kızı al çık"

Borçalı'da dolu yağdığı zaman durması için ezan çekilir (ezan okunur).

Doğum ve evlilikten sonra hayatın son safhası olan ölüm konusunda da


bazı tespitlerimiz oldu. Bu konuya da kaynaklar değiştikçe kısa açıklamalar
getirmek istiyoruz. Bölgedeki inanca göre ölecek kimse rüyasında bir kara
kuşun kendisini alıp götürdüğünü görür. Bu tespite göre ölüm meleği
karadır veya bazı kimseler için böyledir. "Ölüm teri" ölümden ewelki ter
olup bir çok kişi bu tere şahit olmuştur. " Dualı adam" ulu kişiden vergili
adam demektir. Bu tür rüyalar dualı adamlara anlatılıp onlardan yorum
istenir.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

Keşeli köyünde Türk mezarlıklanna gittik. Halk inançlarına dair maalesef,


bir tespit yapamadık. Bunlar müslüman Türk mezarlıkları idi. Türk
dünyasında Aşkabat gibi yerlerde müslüman ve Hıristiyan mezarlarını bir
arada gördük. M imari de etkilenme vardı. ifadeye göre "Şah Abbas11 bir
bina diktirmiş (yaptırmış) bir odası camii, diğer odası kilise imiş böylesi bir
yer de Gürcü kralı 4. Davut yaptırmış bu kralın annesi Kıpçak Türklerinden
imiş, onun döneminde müslümanlık korunmuş. Müslümanların yaşadıkları
yerlerde domuz beslenmesi yasaklanmış"

Barçalı yöresinde de çocuklara verilen isimlerle yaşamaları kız veya


erkek olmaları veya yeni kardeş istemediklerine dair mesajlar verilir. Mesela;
Tamam, Sesti, Yeter, Kifayet, Kız Tamam, Kız Yeter gibi isimler konulur.
Erkek isimlerinin başına çok kere " gül" gelir. Gül Mehmet, Gül Ali gibi.

Sıvanlar Türkiye sınırına yakın dağlık bölgelerin orman Gürcüleridir.


Gürcü yönetimim muhtelif meselelerle değindiğimiz gibi, Karayazı
bölgesinde yaptırdığı bedava evlere Sıvanları iskan etmek suretiyle,
Türklerin yerleşim yörelerinde Gürcü nüfusu oluşturmak istenilmiştir. Bu
münasebetle; Borçalı (Mameuli) ve onun kentlerinde (köylerinde) Bomisi
reyonunda, onun köylerinde ve Saraçlı kentinde, Dıvanisi (Baş Geçit) de
yüzlerce ev yaptırdılar. Maddi yardım, ev eşyası, zirai destek iki dönümlük
bedava toprak vergisiz yaşam vaad ettiler. Ancak yapılan evlerin %99'u boş
kaldı. Bu evlerin 25 yıl alınıp satılması yasaklanmıştır.

Gürcülerin bu projesini menfi etkileyen bir faktör de Türk aile yapısını


sağlamlığı idi. Türklerde erkekler 20-22, kızlar 1 8 yaşlarında evleniyorlardı.
Halen her ailenin asgari üç çocuğu olmaktadır. Özellikle Sovyet döneminde
bir Türk ailesinin 1 0- 1 2 çocuğu olabiliyordu. Ailesi felakete uğramış bir genç
daima ebeveynlerin yanında yer alabilmektedir. Müslüman Türklerde alkol
aileyi çürütememiştir. Halen Türklerde çok evlilik yapılmamaktadır.
Gürcülere kız verilmemekte, ancak Gürcülerden kız alınabilmektedir. Bu
arada ifade edildiğine göre Kafkasya da l nguşlar ve Türkmenlere çok eşli
evlilik hakkı verilmiştir. Eskiden sunni Türkler şii Türklere kız alıp vermezler
iken, şimdi bu tür evlilikler olmaktadır. Aynca eskiden Ermeni ve Ruslardan
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

nadiren kız alınırken şimdiler de hiç kız alınmamaktadır. "Haşa huzurdan


bugün bir Enneni bana selam verdi" denilmektedir.

Karapapağ'lar da aile reisi evereceği kızının kanaatinin sorar. Bu


konuda baba, anneyi araya sokar. Kız kaçırma yoluyla evlilik vardır. Kan
davası ise, çok nadir görülür. Berdel usulü evlenmeye Borçalı'da "al
değişik" veya "iki başlı kohum" deniyor. iki kız kardeşi alan iki erkek
kardeşe de çok sık rastlanılmamaktadır.

Mahmut Hacı Halil aynı zamanda bir halk bilimci. Ondan da yöredeki
halk kültürüne dair Mahmut topladık; Gürcistan da Türklerinde geline baba
evinden çıkarken "Ocak Taşı" verilir. Gelin yeni evinde " ağır" olsun bereketi
bol olsun diye. Makedonya Türklerinde yeni geline, ilk geldiği gün "ocak
Taşı " öptürülür. Bereketi celbetmesi için. Anadolu ve diğer bazı yörelerde
gelinin cebine taş konur. Yeni evinde ağır olması, aklı baba evinde kalmasın,
sık sık kaçıp eski evine gelmesin diye.

Borçalı'nın bazı Türk kesimlerinde gelin için kesilen kurbana molla


nezaret eder. Gelinin ayağının altında nelbeki (çay tabağı) kırılır. Gelinin
başına şirni (şeker) dökülür. Şirniye düğü (buğday) katılır. Gelin eşikten içeri
girince bir kapda kor halinde od (ateş) getirilir. Yanında demir şiş olur. Gelin
od'un etrafında 5 defa sağdan başlayarak üç defa dolaşır. Gelinin kucağına
körpe oğlan uşağı konur. Aynca gelinin çorabının içine baba evinden pul
(para) koyarlar. Bu parayı gelinin çorabını çıkaran alır. Gelinin atası evinde
beline 3 defa kırmızı lent (kurdele) bağlanıp açılır. Gelin sonra ere verilir.
Gelin, bey evine gelince bey tüfeng atar. Bey şahında muhakkak "alma"
olur. Bey'in beyliği "bey şahı" kızın evine gidince biter, arkadaşları da onu
dostça döverler. Bazı görevli arkadaşları da onu korurlar.

Bölgede ölüsü olan 40 gün yasin okutulur. 41 yasinden sonra bunlar


mevtanın ruhuna bağışlanır. Mevtanın ölümünün 51 . günü duası okunur.
Toplanmak gerekmez 52. gün "et kemikten ayrılır, mevta acı çekmesin" diye
duası yapılır. Cemaatin ardından ölümün atını kendiliğinden gabristan'a
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

gittiği görülmüştür. Cenaze kabire konulurken tabut üç defa yukan kaldırılıp


indirilir.

Gürcistan müslümanlarının, Türk bölgesinde Türk Tv. Kanalları


seyredilmeye başlamadan ewel, Türkiye' de dini hayata dair hiç malumatları
yokmuş, Türkiye 'de din adamları malların olabileceğini dahi düşünemiyor­
muş\ar. Geçmişte çok yoğun bir propaganda yapılmış.

Gürcistan'da müslüman halk Anadolu ve Azerbaycan'da olduğu gibi


rüyasında ölmüş bir yakınını görür ise, onun ruhu için hayır işler.

Gürcistan'ın Sadaklı yakınlarındaki Köhne (eski) kiliseye giden halk


burada kurban kesmektedir. Ansiklopedi Araştırma Merkezi başkanı
arkadaşımız, dostumuza göre, Türkçe konuşan şimdi müslüman olan yöre
halkı bir dönemin Hıristiyan Türklerindendi. Maalesef bölgeye gidip
araştırma yapamadık, ancak konuya dair bazı bilgiler edinebildik. Buraya
daha ziyade Şamnabad bölgesinin müslüman halkı gitmektedir. Türk olan
bu kimselerin hurafe ve cincilik gibi konularla bir ilişkisi yoktur. Bölge
aydınlannın teşhisine göre bunların bir kısmı geçmişte hıristiyan iken, şimdi
müslüman olmuşlardır. Zira Bünyatov'un "7-9. Asırlarda Azerbaycan Tarihi"
ve Doç. Dr. Feride Memmedova'nın "Albanlar" isimli eserinde bu konuda
geniş bilgi olduğu ifade edildi.

Halk, bölgedeki Hıristiyan Türklere veya Hıristiyan Türk iken müslüman


olanlara Rum Türkleri, Berzen veya Berzan demektedir. Kelimenin anlamı
Kam veya Şaman gibi bir şey. Berzan önceden bilen keşif sahibi ve Berzan
ise, yol gösteren anlamlarına geliyormuş. Bu toplum geçmişte Zalga'nın
köylerinde yaşıyorlardı. Yörenin %90 halkı bunlardan meydana gelmiştir.
llçe merkezinde geçmişte miktarları 7.000 iken halen 3.500 kalmıştır.
Bulundukları köyler; Başköy, Merdiven, Yeddi Kilise, Avranlı, Ağbulak,
reyonu, Tiflis'in merkezi, Marneol ilçesinde Titseli ve Sigora'dır. Türkçe
konuşurlar göçleri SSCB döneminden sonra başladı. Hala devam ediyor.
Göç Yunanistan'a yapılmaktadır. Yunanistan bunlara Rumca eğitim veren
okullar açtı. Ewelce eğitim dilleri Rusça idi. Göç edenlerin geriye
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

dönmelerini Gürcistan hükümeti bunlardan istedi. Evleri halen büyük ölçüde


boştur. i lk göçleri münferit de olsa 1 956 yılında olmuştur. Bunlardan
Azerbaycan'da da vardır. Ancak çok dağınıktırlar. Şu anda göç edemeyen­
ler %40 olup yaşlılarıdır. Ortaks Türkler Anadolu daki kaderlerini 1 00 yıl
sonra Kafkasya da yaşamaktadırlar.

Borçalı'nın Marnovi / Sarvan ilçesinin Candar, Kızılhaçlı, Sarvan,


Mamgeli, Mescidli, Görarhı, Tazekent, Hacılar, Yuvanalı, Alget, Amborofya,
Karakeçeli, Akkeçeli, İlmezli, Kepenekçi, Birinci Kösalı, ikinci Kösalı,
Boydor, Kürtler, Kaşmaganlı, Lejbeddin, Daştepe, Şülöyür, Araplı, Kuşçu,
Ağmemmedli, Kocagan, Tekel i, Hancagazlı, Kireçmeganlı, Kasımlı,
Beytarafcı, Baytallı, Ulaşlı, Yukarı Gullar, Aşağı Gullar, Kırhılı, Aşagı Saral,
yukarı Saral, Demye Görarhı, Ahıllele, Ahıl Mahmutlu, Mamayı, Mollaoğlu,
Sadaklı, lmir, Hallavar, lmizcala, Büyük Beyler, Küçük Beyler köyleri
tamamen Türk halktan oluşmuştur.

Güllübağ (fürk ve Ermeni) Zop, (fürk ve Ermeni) Opret, (fürkçe konuşan


ortodoks/ Rum) Hocomu (fürk ve Ermeni) halktan oluşmuştur. Borhosi
ilçesinin Aşağı Koşakilise, Yukarı Koşakilise, Molla Ahmetli, imiz Hasan,
Koçulu, Fahralı, Saraçlı, Balaboğanlı, Kölayır, Arhılı, Hasan Hocalı, Taşlı
gullar, Esmerler, Ceferli, Deller, Karadiken, Siskala, Arakel, Beyteker, Aşağı
Gülever, Yukarı Gülever, Zorgöyeç, Babakişiller, Sarımemmetli, Darvoz,
Abdallı, Bolus Kepenekçi, Sorollar, lnceoğlu halkı tamamen Türktür. Halkı
karışık olan köyler; Şemsöy (fürk- Ermeni) Çatak (fürk- Ermeni) dir.

Başgeçit ilçesinin; Seferli, Deller, Sukala, Dunus, Mahmutlu, Hamamlı,


Armutlu, Memişli, Memişliler, Kızılkilise, Şindiler, Azgeyliyen, Dagarhılı,
Kızılhacılı, Saca, Hüsöyünçay, Çopuralılaz, Yırgançay, Aşağı Karabulak,
Yukarı Karabulak, Lökcandar, Yavıklı, Şamdarlı, Gödekdağ, Sağatlı ,
Muganlı (Bu son iki köy Ermenine sınırına çok yakın oldukları için can
güvenliği sebebiyle maalesef boşaltılmıştır.) Aşağı Orzuman, Yukarı Orzuman,
Ormeşen tamamen Türk halkı köyleridir. Kırovisi (fürk ve Gürcü) dür.

Karayazı ilçesinin; Soğanlık, Karacalar, Ahtehle, Karatehle, Sorca,


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Muganlı, Birlik, Tazekent, Kösalı, Nazarlı, Aşağı Kenenekçi, (Ulu


kişili- Caferli) Candar, zenger, Ulyanafga, Karatepe köyleri Türk köyleridir.

Karaçöp Bölgesinde; Sagarevcov, Keşali, Tüller, Kazılar, Karabağlar,


Yarmuganlı, Düzeyram, Lebbeli köylerinin halkı tamamen Türktür.

Lagodehi İ lçesinin; Kabal, Uzuntolo, Genceli, Karacalar köyleri, Lelavi


ilçesinin; Karacalar köyü, Ağbulak ilçesinin Kösalar ve Şıhlı köyleri, Zalga
ilçesinin; Encıvan, Tecir, Culuhluve Tecis köyleri, Kabci ilçesinin; Muhran,
Tatuşağı, Ferma köyleri ve Musteha ilçesinin hepsinin muhtarları Türktür.
il ve ilçe amirleri ise Gürcüdür.

Gürcistan'daki Kürtlerin Ermenileşmesi konusu da oldukça ciddi bir


meseledir. Tiflis'te kent (köy) lerde Kürtler için özel Okul yok. Bunlar Gürcü
kültürü içinde Gürcü eğitimi alarak yetişiyor ve zamanla Gürcüleşiyorlar.
Ermenilerin Gürcüleşmeleri iddiası ise, tamamen farklı bir yapılanmadır.
Gürcistan'da Ermeniler mal-mülk sahibi olmada ve özel görevlerde prestijli
yerlere gelebilmek için, isimlerini bu tür maksatlarla değiştirip Gürcü ismi
olmaktadırlar. Bunlar gerçek Ermeni kimliğinden vazgeçmezler.

Gürcistan Kürtleri yezidi inançlıdırlar. Bunlar Ermeniler tarafından


toprakları Ermeniler sürülerek Gürcistan'a gönderilmiş Kürt - Türkleridirler.
Miktarları 40.50.000 kadardır.Ermeniler Ermeni olmayan ve Ermenileştire­
meyecekleri toplumları aralarında istememektedirler.

Ermenistan'da 2000 yılı itibariyle Yezidi ve müslüman Kürt Türkü miktarı


1 00.000 civarındadır. Ermeni yönetimi bu insanlar dağınık bir yerleşim şekli
sergilediklerinden kendilerini Ermenistan 'ın homojenliği itibariyle bir tehdit
unsuru olarak görmemektedir. Yezidi inançlı olan Kürt - Türklerinin kaderi iki
katlı hazindir. Bir taraftan dini baskı diğer taraftan ırkı baskı. Kürtçü -
Ermenici ittifakı yapanların yüzü ağ olsun! Gürcülerin eline geçmiş Türk
topraklarının zamanla nasıl Ermeniler lehine el değiştirdiğini göremeyen bazı
sözde teorisyenlere bu tespitlerimiz ithaf olunur. Ermenistan Kürtlerinde
müslüman olanların hepsi Azerbaycan'a göçe zorlandı. Erivan ve
Serdarabat'da müslüman Kürt kalmadı . Bazı toplumların hafızası zayıf
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

oluyor. Buruki (kardeşlik) aşiretini Erivan havalisinden katliamla süren


Ermenilere, Anadolu Türkü kardeşliğini göstermiş onların Van bölgesi
yöresine yerleştirmiş aşiret liderleri Kımyas Kartal'ı TBBM başkanı dahi
yapmıştı. Ne var ki, bu aşiretten yeni nesiller ASALA ile işbirliği yapabilen
PKK'ya destek verebilmiştir.

Azerbaycan'ın kucağını açtığı Kürt - Türkleri yeni yerleşim yerlerinde de


maalesef, bazı tahriklere kapılabilmekte iskanlarının toplu değil dağınık
olmasına, bir bölümü tepki göstermektedir. Gürcistan Kürtleri de dağınık
olmakla birlikte bir kısmı Tiflis'tedirler. Tiflis pazarının hamal esnafı tamamen
Kürtlerden meydana gelir. Ayrıca şehrin temizlik işlemlerini de bunlar
yürütüyorlar.

Gürcistan'daki Ermenilerin yoğun olduğu bölgeye Zovohet deniliyor.


Buradaki Ermeni taşkınlıklarına dair hergün bir haber alınmaktadır.
1 2- Nisan-2000 tarihinde kalmakta olduğumuz köyde bir haber çalkalandı.
" Ermeniler bayrak kaldırmışlar, muhtariyet istiyorlar" . Gürcistan' da ifade
edildiğine göre 300.000 Ermeni ve Gürcüler arasında akrabalık kurulmuş.
Bir çok Ermeni, nüfus kayıtlarına kendisini Gürcü olarak yazdırmış, Gürcü
Meclis Başkanı Jivanye'nin Ermeni asıllı olduğu iddia ediliyor. Bunları
dinlerken doğu Anadolu' da Kürt davası adına hareket ettiğini ileri süren gizli
Ermenileri hatırladım. Ermenilerin yoğun oldukları ilçelerde kasten yakılan
nüfus daireleri hatırıma geldi. Bu arada bulunduğumuz köyün öğretmeni
güzel bir haber getirdi. "5000 nefer Ahıska Türkü Gürcistan 'a dönmüş" her
çok azdan başlar.

Gürcistan Millet Meclisinde 4 Türk Milletvekili var ve bunların miktarı 5'e


çıkmak üzeredir. Bunlar: Mehemmed Mehemmedov (Kardabani) " Karayazi
bölgesi", Azer Sülyeymanov ve Zümrüt Kurbanof (Marlooni) " Barçalı
bölgesi", Remiz Bekirof (Bomisi bölgesi)'dir.

3. Dünya Olimpiyat Şampiyonasında Dünya Güreş Şampiyonu


Kemandar Mecidof Borçah'nın Hamamlı köyündedir. Budakov 3. ve 4.
Dünya Güreş Şampiyonasında 40 kızıl Madal (40 altın madalya) almıştır.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HA TTJ

SSCB dönemi pehlivanlarından 3. Dünya olimpiyatlarına katılan güreşçi


Reşit Pehlivan ve Kardeşi Cimşit Pehlivan Borçalı'nın Görarhı köyünden
olup Dünya şampiyonudurlar.

Salıdor Mursagulov, Alpenist olup Everest dağının tepesine Azerbaycan


bayrağını dikmiştir. Borçalı' nın Kızılhaç köyündendir.

Möhsin Senoni (Azerbaycan Halk sanatçısı) 1 947 yılına kadar Tiflis'de


Türk Devlet Tiyatrosu vardı. Burası evvelce 1 940'1ara kadar Türk Tiyatrosu
adını taşırken daha sonra Azerbaycan Tiyatrosu adını almıştır.

lbrahim Isfahanlı (Tiflis'te Türk Rejisördü, 1 998 yılında ismi Tiflis'de 1 00.
yılı münasebeti ile bir caddeye verildi}.

Tanrıyel Aliyev (Ressam, Karayazı Türklerindendir} Zahit Karaçöplü


(Ressamdır, Karaçöp Türklerindendir}.

Ömer Koçulu (Mimar}, Cimşit l brahimli (Heykeltıraş Nizami ve Köroğlu'­


nun heykellerini yapan sanatçı}dır.

Zahit Halilov (Azerbaycan ilimler Akademisinin SSCB dönemindeki


Prizidenti, Başkanı) Prof. Dr. Abdullah Şaik'in oğlu Kemal Talipzade, Prof.
Dr. Ferah Halilov, Prof. Dr. Şamil Kurbanov, Riyasiyatçı (Matematikçi} Latif
Veliyev, Feylezof Cemal Mustafayev, Prof. Dr.Hamlet !sahanlı (Hazer
Ü niversitesi Rektörü} dür.

2000 yılı itibariyle Tiflis'de 1 0 ve Bakü'de 1 0 olmak üzere 20 Gürcistanlı


Türk çocuğu tiyatro eğitimi görmektedir. Şevardnadze bu konuda talimat
vermiştir. Bu çocuklar geleceğin Gürcistan Türk Tiyatrosunun yeniden
nüvesini oluşturacaklar. Tiflis Türk Tiyatrosu 1 947 yılında kapatılmıştı. 1 998
yılında Devlet Bakanı'nın verdiği talimat ile derviş Osman'ın Müdürlüğünü
yapacağı kuruluş yeniden açılacaktır. Mamevuli'deki Devlet Tiyatrasi, Türk
Tiyatrosu olarak faaliyet gösterecektir. Marnovuli'deki bu Gürcü
Tiyatrosunda Derviş Osman halen bazı eserleri Türkçe sahneye koymak­
tadır. Gürcistan'da şehir aydınları kırsal kesimde çiftçilik yapmaktadırlar.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Valah Hacıyeli: Tifüs Üniversitesi Filoloji bölüm başkanı, Türk şair ve


yazar dır.

Borçalı'da Tiflis Devlet Ü niversitesinin her fakülte ve bölümünün bir


nüvesi vardır. Buranın başında Prof.Dr. Rektör Mahmut Hacıhalil'dir.
Gürcistan'daki diğer üniversitelerin de Türkçe bölümler vardır.

Gürcistan'da devlet sektöründe görev alabilmek için Gürcüce bilme


şartı vardır. Gürcistan' daki Türklerin nüfus kağıtlarında milliyet sütununa
"Azerbaycan " yazılmaktadır. Gürcistan Türkleri bu sütuna " Türk"
yazılmasını istiyorlardı. Bu uygulama başka bir ülkedeki Türkün nüfus
cüzdanının milliyet sütununa "Anadolu" yazmaya benziyor.

Gürcistan'daki Türklerin; iskan, siyasi teşvik, eğitim, meslek seçme,


seyahat, haberleşme gibi her türlü hakları verilmiştir. Parlamentoya hangi
etnik kesimden seçilmiş olması bir şey ifade etmez. Etnik kimliğin değil,
Gürcistan' ın milletvekilidir. Gürcistan siyasi hayatında halen eski bir
milletvekili olan ! sak Nevrozov, Petrol Nazırı (bakanı) nın 1 . muavinidir.
Siyasi seçimler döneminde Türkler %90 aralarında temas halindedirler.
Bu arada Gürcistan'ın sadece Gor bölgesi Türklerinin soy isimlerinde "ov"
ve "of" ekleri yoktur. Bu husus Türklere bir övünç kaynağı olmaktadır.
Gürcistan Türk milli kültürel bayramlarından birisi de "Türk Saz Bayramı"dır.
Bu bayram Gürcistan' ın her yıl bir Türk bölgesinde yapılır. Organizasyonun
sedri (başkanı) Derviş Osman'dır. Gürcistan da doğum günü yerine "ad
günü" yapılıyor. Aydınların bu günüde basında haklarında yazı yazılıyor.
Saz şairleri toplanıp kutlamaya renk katıyorlar.

Keçeli köyünü halk bilimi kaynaklarından birisi de Novat Mollakızı, köyün


eski bir ailesinden olan Novat ana 90 yaşında ve hiç okula gitmemiş. Bizi
evinde kabul etti ve sağ olsun sorularımıza cevap verdi.

Karapapağlar'da kız istemeye aç karnına gitmelidir. Ev sahibi konuklara


"açmısınız" der. Görücüler de "size bir teklifimiz var. Bize şirin bir söz
söylemezseniz, ikramınızı yemeyiz"derler.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

U şağı (çocuğu) gelini, atı, malı, davarı nazardan korumak için, molladan
nazar duası alınır. Dağdağan ağacı üç kulak {üçgen) biçiminde kesilir.
Çocuğun sağ çiyniye dikilir. Büyükler sağa "nasihat görürler (uygun
bulurlar) ayrıca göy (mavi) göz boncuğu, gelinin omuzuna yakasına dikilir.
Atın sinesine ve geriyanına dağdoğan'dan yapılmış üç kulak takılır.
Bu ağacın üstü şişle yandırılır (yakılır). Ev diktirende de evin anlına at nalı
çakılır.

"Nezar Kesen" için, malın nazardan korunması için nazar duası


okunarak 11tuz11 yakılır. Nazardan kurtulması istenilen hayvanın alnına
nazardan hemen sonra yumurta vurularak kırılır. Tuz Türk halk inançlarında
önemli bir motiftir. Sadece nazardan değil, dostlukta, berekette, yeminde
v.s de yeri vardır. Yumurtanın inanç alanındaki yeri de geniştir. Binalarda ve
beşiklere nazarlık yapılırken yumurta da nazarlığın içerisine konulur.
Anadolu' nun bazı yörelerinde gelin eve getirilince duvarına yumurta
vurularak kırılır.

Navat Ana ilginç bir dua yaptı. Bölge Türklüğünün Türkiye'ye Bakışı ve
Türkiye' den beklentileri itibariyle manidar bir dua idi. Navat ana sık sık bize
"Yaşlandım, hükümet aylığımı vermedi. Allah Türkiye'nin kömeyi
{yardımcısı, koruyucusu) olsun. Ayakta dursun. Buraların dayağı (dayandığı
güç) odur" dedi .

" Nevruz da, ahır çerşembe günü herkes evinde olmalı. Gırakda
(kenarda, dışarda} heç ne (hiçbirşey) olmamalı, kalmamalı, komşuda bir şey
bırakılmarnall, b orcunu, alacağını ödemelisin üç gün sonra evde yahşi
(güzel) sufre düzeltiriz (hazırlarız), kimin üzerinde ne iş var ise, evine gidilir.
O' na nevruzluk apanlar (götürülür). Hayır işe, taze (yeni) kız alıp vermeye,
elçiliye bu dönemde gidilir. Kurban ve Ramazan bayramlarında bayram
namazından sonra mezarlığa gidilir, ölüler ziyaret edilir."

Nevruz da "bıçak kesmeyen şeyler"den sütlaç pişirilir. Pilav ve sütlaç


bıçak işlemeyen yiyeceklerdir. Cevan uşaklar {genç çocuklar) kapı kapı
gezer birbirine pay verirler.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Karapapak' larda "Hal apardı" inanç vardır. Uşağ üstü olanda, uşağa
yatanda doğum vakti gelen arvatı hal basar. Korunmak için; sarımsak,
soğan arvadın anlına çekerler (koyarlar) yatağının etrafı dört tarafından
suresi okunarak dönülür. Demir döver ses ederler. Dövme işi sağdan
dönmeye başlanılarak yapılır. "Al arvadı" "Al karısı " inaneı bütün Türk
dünyasında yaygındır. Anadolu ve Uluğ Türkistan'da da sarımsak, soğan ve
demirin koruyucu gücünden yararlanılır. "Ses etme" uygulaması Kara iyiler
sesten rahatsız oldukları için kullanılır.

" Başına herrenmek" bir yalvarış, yakarış biçimidir. Başına dolayıp


(dolaştırıp) nezir-sadaka gibi şeyleri verme biçimidir. "Başına dönmek"
sana gelen gada-bela bana gelsin, demektir. Borçalı yöresi Türklerinin
ecelin vakti konusundaki inancı "Yukarı ki kişi bilir" şeklindedir. Yukarı ki
kişiden kastedilen Allah' dır. " Kimin vakti olsa o bilir" şeklinde ifade edilmek­
tedir.

Karapapak'lardaki yemin şekline dair evvelce tespitlerimiz olmuştu. Bu


defa onları teyit edip zenginleştirdik. Mesela, "o günün ışığı hakkı" "ayın
nuru hakkı" "ayın nuruna and olsun" denir. Ay kutsaldır. Gece eline ahtaba
(ıbrık) alıp su üstü gidende (tuvalete gidince) kişi aya karşı durmaz (aya
dönülmez) teze ay çıkanda Mehemmed peygamberin adına 3 defa selavat
getirilir, yüzüne çevrilir, dolanmamız namına (geçimimizin sağlanması için)
yağış istenir dua edilir.

Karapapak bedduaları onların dini nasıl anladıkları anlattıklarını takip


itibarıyla önemlidir. "Zülfükara rast gelesen" " Kuran sana ganim olsun"
"göze görünmez (Allah) sana kısmet versin baht vermesin " "sen de oğul
uşağlıların cergesine (katarına) garışma" "yer hakkı ", "göy hakkı " , " uldız
(yıldız) hakkı " , " toprak hakkı" , " toprağa and olsun" . Karapapak'larda dut ve
ceviz ağaçlan ocak sayılır. " Dut hakkı" " ceviz hakkı" " bereket hakkı" "ocak
hakkı " yemin şekilleridir. Biz birçok yerde melekler ve cinler için görülmeyen
tabiri kullandığı görmüş iken, inanç sisteminin en tepesindeki güç için
"görünmeyen" denilmesi bizim için ilginç olmuştur. Ayrıca yer ve gök
iyelerine and içilmesi ağacın eski inanç sisteminde bir kült oluşturan ocak
olarak algılanması da ilginçtir.
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/

Karapapakistan da Anadolu daki gibi bir çok Türk elinde olduğu gibi
ateşin su ile söndürülme, söndürülmesi doğru bulunmaz. Ölüsünü rüyada
gören kimse diğer Türk kesimlerinde olduğu gibi ruhuna kuran okutur.

Navat anadan yazımıza çeşni olmak üzere Karapapak Türklerinden


insan isimleri tespiti de yaptık. Bunlardan bazıları; Bastafa (Bağdısabah),
Elirıza, Valih, Fergiye, Saibe, Elyana, Navat (şiriniyet tatlılık), Aga, Hürzet,
Dursun, Vağıf, Terman, Arif, Gülnara,Tahir, Nizam, Yusuf.Kemal, Musa, lsa,
Halettin, Ayşe, Bayram, Gülsafa, Bahtısafa, Nenehanım, Mustafa, Bahtiyar,
Feridun, Şöhret, M inaraks, Fatma, Telli, Hasan, Hüseyin, Veli, Ali, Eset,
Nağı'dır.

Kara iyelerle ilgili tespitlerimiz arasında; adamın biri gece ıssız yolda atla
giderken yolda bir çepiş keçi yavrusu görüp atına alır. Çepiş'in ayakları
uzamaya ve yere değemeye yaklaşır. Adam korkak ve Çepiş'i yere atar,
kaçmaya başlar. Çepiş de onun ardından koşarak " ayağım yere değmeden
beni attan indirdin ayağım yere değse idi, bak ben sana neler yapardım" diye
bağırır. Bu iyenin tezahür biçimi çeşitli anlatım tarzları ile Anadolu da
yaşamaktadır.

Karapapak Türk halk inançlarındaki di�er bir kara iye de "hamzet"dir.


Bu cin hastalık verici bir güce sahiptir. inanca göre bazı kimseler bu cin
veya gücü ruhunda taşırlar. Böyle kimseler 40'ı çıkmamış çocuğun yanına
gitmezler. Çocuğun ailesi de hamzetli kişiyi çocuğunun yanına sokmazlar.
Hamzet o kişinin "can"ındadır. inancı vardır. Bu tür kimseyi mal davar
doğum yapınca da yakın koymazlar. Hamzetli kişi kasıtlı olarak fenalık
yapmak niyetiyle gelmişse ona mani olunamaz. Sefhen gelip amacı fenalık
olmayan hamzetli kişinin zararı dua ile önlenebilir.

Gayıptan bir ses gelebilir. Bu ses bazen insan uyurken onu çağırabilir.
Çağrılan kişi çağrıya itibar etmemeli dönüp bakmamalı kalkıp gitmemeli
sese riyayet eden adam zarar tapar (görür). Ayrıca sesin sahibi cin; keçi, at
vs. donunda görülebilir. Amacı hof (korku) yaratmaktır.

Bazı Karapapak duaları da şunlardır; "Allah yarayanın olsun, gelinin


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

hayırlı olsun, yaradana şükür" bir kimsenin yaşı öğrenilse o kişinin çabuk
öleceği inancı vardır. Hakikaten birçok yöre de kırsal yerde insanlar yaşlarını
saklarlar. Muhtemelen bu da bir nazardan korunma şeklindir. Ayrıca
çalışmak da olan bir kimseye kolay gelsin anlamında "yorulmayasan" denir.

Kaynaklarımızdan Esat Ağaoğlu, orta tahsilli 60 yaşlarında bir çiftçi idi.


Bize verdiği halk inançları ilginçti.

"Süt nazarı keser. Bunun için ananın nazarı balaya değmez. Adamın
özünün de özüne nazarı değer. Nazardan korunmak ve kurtulmak için en iyi
çare Kuran'daki ilgili suredir. Akşamları ruhlar öz evlerini ziyarete gelirler.
Onun için Kuran okunur. Cuma günü Kuran'ın okunmasının sebebi Kuran
Cuma günü gelmiştir. . . Gözü o ocakta olan ruhların ihsanına belirli günlerde
helva kavrulur."

Karapapak Türklerinde Atanın yeri çok itibarlıdır. "Atanın Goru hakkı "
"Atamın Goru hakkı" en büyük yemindir. isimlerin başına "ay" önekinin
gelmesi sadece şahıs isimlerinde " ay Eset.. .ay Eli" gibi deyi\ statü belirten
hallerde de kullanılır. Mesela "Ay hanım çay süz" çay doldur çay koy gibi.

Resime yönelmek haramdır. Namaz kılınca Kuran okuyunca resimler


ters çevrilir. Kıble yönünde resim varsa kaldırılır.

Gece aynaya bakılmaz günahtır. Rüyada kınk ayna görmek yahşi (iyi)
değildir. gelinin sandığına ayna konulur. Gelin beyin evine gidende kabağına
(önüne) ayna tutulur. Ayrıca gerdeğe girince de geline ayna tutulur.
Bu esnada kırmızı büyük bir çarşafın arkasında gelinin başı kırmızı ipek
tüllerle örtülür. Bu örtünün üzerinde kırmızı goncalar olur. Örtü erkeklerin
olduğu kısmı böler. Amaç yad erkeklerin (yabancıların) gelini görmemesidir.

Bilgi kaynaklarımızdan Bilare Abdurrahimoğul (Osmanov) 64 yaşında ev


hanımı 1 O yıllık bir okul hayatı olan bir kimsedir.

Dilara hanım kızlık soyadı münasebetiyle yaptığı açıklama da evlen­


meden ewel anlamında " bu bir hayta geçmezden ewel" tabirini kullandı.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Türk halk inançlarında evlilik, sünnet olma ve benzeri gibi haller hayatın
önemli dönemleri, alem değiştirme farklı hayata geçme gibi önemsenirler.

Karapapak'larda çocuk olsun diye dua edilir, mollaya dua yazdırılır.


" Hamsından baş duaya inanmaktır (en önemlisi duaya inanmaktır)" inancı
vardır. Çocuk dileğiyle ziyaretlere mesela Hacı Mahmut Efendi ye
götürülür. Buraya halk her türlü ihtiyacı için Cuma akşamı "adına" pazarte­
si günü ağzı oruç olarak gider. " Hacı Mahmut babamızın kabrini ziyaret
edince evvelce Allah'a bağlanır, tebarek Allah' dan bize Kömek olsun ... Hacı
Mahmut Allah'ın en yakın adamıdır. Bizim bu işimiz düzelsin ağzı oruç bir
kurban kesecem"denir. işimiz olsa da olmasa da madem buraya sığınmışız,
şeytan yol kapmasın diye kurbanımızı keseriz ..... oraya zil zibil dökülmez.
Kurban mübarekin üstüne kesilir. Aynı oyun (diğer ihtiyaçlar) komşular
tarafından karşılanır. Türbeden toprak alındığı olur. Ancak ayak altına
dökülür, çiğnenebilir diye büyüklerimiz toprak alınmasını onaylamazlar. Bu
toprağı şifa niyetine sulandırıp içen dertli olan yerine merhem niyetine
sürenler olur. Baba'ya inananın mezarına öldüğü zaman bu topraktan
atıldığı da olur. Türbenin etrafında herrenilir (dolaşılır). Tavvaf sayısı niyete
göre 3 veya 7 defa olabilir. Niyetlilerin büyük çoğunluğu (ahiret) leri için dua
ederler. Dünya işi için ondan talepte bulunmak ona baş ağrısı vermek olur,
inancı vardır. Türbedeki dağdağan ve nar ağacına "niyet bezi" bağlayan­
lar olur. Türbe Kazak bölgesindedir.

Veysel Karani, Aldaştaki bu türbeye Karapapak Türkleri her türlü


ihtiyaçları için giderler. Türbe ziyaretindeki uygulama tamamn aynıdır.
Yemen ellerindeki Veysel Karani'nin peygamber efendimizin ziyareti
münasebetiyle anlatılan 32 diş ve tesbihin 33 taneli oluşunun bu diş sayısı
ile ilgili oluşuna dair hikaye burada yatmakta Veysel Karani için de
anlatılmaktadır.

Seyit Nigari Hazretleri, Karapirim\i kentinde (köyünde) yatmaktadır.


Karapir'de Seyit Nigari'nin yanındadır. Ziyaretlerdeki uygulama ve inançlar
diğerleri ile tamamen aynıdır. Mir Hamza Bulağı, Seyit Nigari'nin mürididir.
Türbesi Cebrailli ilçesindedir. Buradaki suya adak yapılır. Türbenin suyunu
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

şifa ve hayır işlemiş olmak için içenler vardır. Çocuk olması için niyet
tutanlar kız ve erkek evlatları olunca niyetleri gereği "paltarlarını burada
yuyarlar" (giysilerini burada yıkarlar). Anadolu'daki Arap Baba, Karadonlu
Can Baba'dan sonra burada da Karapir'i görüyoruz.

Bu ziyaretlere çocuğu yaşamayanlar yaşamaları için, genç kızlar bahtları


açı lması için, ruhi hastalıkların tedavisi için gidilir. " i nandıktan sonra kişiye
bir dostan da sade insandan da çare gelebilir" inancı vardır.

Dilara ana'nın atası rahmetli i dris, Mir Nigari hazretlerinin mürididir. İ dris
Baba'nın istifini yaptığı çok güzel bir hat örneğini bize gösterdi. Biz de onu
resimledik. Seyit Nigari nin gazellerini· okuyan Dilara ana, " Meyhana da"
'

tertip ediyor. Bize gazellerinden bir parça okudu. Kaynaklarımızdan sadece


Dilara ana resminin çekilmesini uygun bulmadı.

Rüya tabirleri konusunda bize şu bilgileri verdi. Rüyada koyun görmek


konaklıktır, yahşidir. At murat arzuya çatmaktır (muradın olmasıdır), su
aydınlıktır. Kara pisdir (iyi değil anlamında). Ağ (ak, beyaz) kefen'dir,
ölümdür. Güzgün (ayna) aydınlık, hoş bahtlıktır. Para pul sestir, haberdir.
Yılan pistir (fenalıktır). Köpek (polis, söz horata'dır)

Dilara ana, üstünde durduğumuz konular için "hırda - huruç sözler" (boş
sözlerdir)" diyordu. lslam'la din ile ilgili bulmuyordu. Biz, Samsun ve
Amasya' da da Nigariyi Pir kabul eden kimselerle görüşmüştük .. Onlar da
bize gösterişi, alayışı onaylamadıklarını yapılacak işin hayır işleyip saklı
tutmak olduğunu söylemişlerdi.

Meyhane (semahhane) ye gitmek için boy abdesti alınır. Balaca gede


olgun yaşa gelmemiş erkek çocuk) Meyhane giremez. Bir meyhane
meclisinde 50-60 nefer (şahıs) olur. Meyhaneler akşam düzenlenir. Cuma
akşamları tercih edilir. Bunlar bir veya iki saat sürebilirler. Meyhanede çay
içilir, çörek yenilir. Sonra da yönetici kadın Nigari'den bir gazel okur.
Eskiden iki üç okuyan kimse olurdu. Cemaat sadece dinler. O okudukça
dinleyenler oynarlar. Okuyan oynamaz. Aşka gelen her mürid kendi kendine
oynar (here özüne oynayar). Dıngır-teneke kutu çalınır. Meyhane'nin özel bir
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

çalgısı yoktur. Meyhane Meclisleri hala devam etmektedir. Bu uygulama


Sovyet döneminde de yaşatılmıştır. Dilara ana köyde Kuran okutup bir hayli
genç yetiştirmiştir. Deriş Osman ve biraz da oğlu Savaran da bunların
arasındadır. Meyhane'yi Kiril harfli metinlerden okuyarak yapanlar da var.
Daha ziyade Kef'rali'deki Osmanlı Hurufatından Nigarnarneyi ve Nigarinin
Divanını takip ediyorlar. Ayrıca Aslanbeyli köyünde ve Kür nehrinin
üstündeki köylerde Meyhane uygulaması var. Dilara Ana ya göre Kuran'a
'

inanan meyhaneye katılır. Meyhane'nin hususi paltarı (özel giysisi) yoktur.


Günlük kıyafetle katılabilinir. Saygılı olmak için kara ve yeşil giysiler seçilir.
Dilara ana kıyafet konusunu özetliyor. " Baş döş düzeltilir,bir arada uzun
geyinerik çünkü biz Fatirnai Zehrayız".

Erkeklerin Meyhanesi ayrı olur. Eski yazı olmayan metinlerden de


rneyhana okunur. Erkekler de yeşil ve kara giyerler. Bütün meyhane
oyunları bir tek türdür. Oynanan oyunun hızını gazelin türü tayin eder.
Meyhanenin şeriat bağlantısı yoruma göre değişmektedir.

Dilara ana bizden Osmanlı hurafetli Mevlüdi Şerifi, Kuran-ı Kerirn'den


seçme sureleri içeren küçük ve büyük boy kitaplar istiyor ve ilave ediyor.
"lran ve Arap çapından (baskısından) çetinlik çekiyorum. Türk Tabından eyi
okunur", diyor.

Görüşmemize dayanamayıp Derviş Osman katılıyor. Osman ilkin TRT


Dış haberlerin yayınını güney ve kuzey Azerbaycan'a farklı seslendirilme­
si gerektiğini belirttikten sonra;

" Dağların Atamdır


Düzlerin Anam
Lil parlı bulaklar
Gülyüzlü sonarn
Men senin eşginle
Alaşarn yananı
Adına vetemin yazanı
Borçalı " diyor ve hızını alamayıp,
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

"Gence bizim Tebris bizim kür bizim


Sevincimiz Şelaleden Gür bizim
inan Billah bugün sabah sur bizim
Gel menden müjdeni al anam atam

Ay Osman Tebris de titren bedeni


Kes kalbini o gövneden zedeni
Veteni milleti satan gedeni
Kılınç ol yarıya böl atam anamı" diye ilave ediyor.

Sonra devam ediyor; Meyhane konuşu dönemince cezbe'ye biz de


ceviz deniyor. Meyhana da baylı bayanlı ceviz/cezbe'ye girilebilir ancak
katılımcılar 60 yaşını aşmış olmalıdır. "Gezbeye Gelen" kafasını taşa duvara
vurabilir, birisi ona sahip çıkıp o'nu korumalıdır... Hacı Halil Baba Dağına
kızlar ilahiler okuyarak çıkarlar. Bu da bir tür cezbe halidir. Bu ilahilere son
dönemde Yunus Emre nin ilahileri de katılmıştır. Borçalı'ların ayrıca
'

" Karadonlu'nun Ağırı "diye bilinen bir oyun havaları vardır. lğdır'da nefesi,
şerri dokunan ve görünmeyen bir güce 11Karadonlu11 denilmektedir. Kara
iyelere tekrar dönmek istemiyoruz ancak, Borçalı ve Azerbaycan' da Ardoy
diye bilinen bir kara iye daha ziyade, abdestsiz, kimselere görünen Kuran
okunan yerlerde gözükmeyen şer bir kuvve vardır.

Naz Anadan da halk inançları bilgisi aldık. Naz Kazımova Kepenekçi


köyünde yaşayan 80 yaşında tahsilsiz bir ev hanımıdır. Verdiği bilgilere
göre:

Kırklama, hem anaya hem de balaya yapılır. Kırk kaşık su bir kovaya
"Allahım Meselli okunarak dökülür. Anne ve çocuğu bu su ile kırklanır. Su
başlarından dökülürken "Allahım Meselli Ala Muhammedi, Seni Kırklayanın
kırkından çık"denir. Kırklamayı koca avradlar yapar. ilkin anası sonra balası
kırklanır. Ayrıca 1 O. ve 20. günlerinde de çeyrek ve yarı kırkları yapılır.

Ayrıca kırmızı, sarı ve mavi üç taş muhtemelen akik taşı kırk içinde
hastalanan çocuğun suyuna konur. Bu su ile koca arvadlar çocuğu yuyarlar,
yuyarken "Allahım meselli Ala Muhammed" denilir.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Ana kırklanmadan çocuğuna süt verir. Kırklanacağı gün çocuğa süt


verilmez. Kırklandıktan sonra ana balasına döşünü (göysünü, memesini)
verir. İlkin sağ döşünden balasını emzirirler. Kırklama suyu pinhan yere
(el-ayak değmeyen yere ) dökülür.

Anayı Hal Aparmasından kurtarmak için, bir hayvan (inek, koyun gibi)
yüreyi suya atılır. Al Avradı onu yer. Ananın yüreğini salar. Ayrıca al
Anasından korunmak için tüfek de atılır. Bu uygulamada ki suya atılan
yürek, kara iye olan Al karısına verilen bir sacıdır. Böylece onun fenalık
yapmasından kurtulmuş olunur. i nanca göre Al Anasının mekanı su başları
ve değirmen arkıdır. Ayrıca tüfek atılarak çıkarılan ses, kara iyeleri kovmak
içindir. Al avradı gelmesin diye kabakca (önceden) bıçak, tüfenk, gaycı
(makas) Kur'an, kadının odasına konuluru. Doğum Hasant (iyi) olsun diye
anne adayına efsunlu su içilir. Doğum kolay olsun diye gelinin kulağı çekilir
ve ona sopa atılır.

Uşağı olmayan kadına maliki (derman) yapılır. Kabak ve bal pişirilir. Ana
adayının kamına belenir. O yakı iki gün orada kalır. Ayrıca Camış gübresi
pişirilir gelin ana belenir. i çi ağır kadın deriye çekilir. Bir başka uygulamada
da, peteklibal, darçın, gülümcan, zencefil, hil, nuheyl, ıstot( biber) 4 adet yel
cevizi el makinasın da çekilir. 1 kilo petekli bala karıştırılır. Gelin aç karnına
bir yemek kaşığı yer. Sonra çörek yiyebilir. Geline kartal (patates) pirinç
verilmez. Düzelir ise, beline yakı sarılır, kamına küpe yapılır, beli çekilir,
tekrar beli çekilir. 3 yumurtanın sarısına alçı karıştırılır. 1 metrelik bir bezle
yakı yapılır. Bu yakı 3 gün belde kalır.

Çocuğu sürekli ölen anne, meyve ağacının dibine gider, ve " ben hamı
zatımı sana verirem sende varını bana ver"der. Ü ç defa ağacın dibine "tu tu
tu" der. Bu uygulama bir defa yapılır. Sonra ayrıca ocaklara ziyarete gidilir.
Gezgincilere sadaka verilir. Bu uygulamada da görüldüğü üzere "Ağaç"
" meyve ağacı" ocak olarak algılanmıştır.

Karapapağlar da gelin "ellendirilir" bunun için gelinin başına bir şiş ve


ekmek dolandırılır. "Ayağın sayalı, başın devletli olsun, 7 oğlanla bir sofraya
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

el uzatsın" denir. Sonra gelin sağ taraftan perdenin arkasından gerdeye


girer.

Gelin, kaynana ve kaynatası ile bir müddet konuşmaz_. Bu bir hürmet


ifadesidir. Geline ve çocuğuna dua edilirken "Allah gelinini ve çocuğuna
başacan (başına deyin, başına kadar) versin hoşbaht eylesin, Allah hoşbaht
eylesin, oğullu kızlı olsun, hoşbaht yaşasın. Allah rızkını bol eyle özüne can
sağlığı ver" denir.

" Karapapaglarda Dili ağız eylemek" başsağlığı dilemek demektir. Örnek­


ler "ahırın hayır olsun, oğlun kızın sağ olsun " , "Allah seni yarı yolda
koymasın" denir. Yemin ederken de, "Allah hakkı " , "Allah adı hakkı" ,
"balaların başı için" " Kuran hakkı" denir.

Cuma akşamlan, dua edilir. "cümle aleme içinde de benim balalarıma


..... " denir. yemek yapılır. Bunları çoluk çocuk yer. " Bu gece ölüler geler,
onların bumuna yemek kokusu gitsin" inancı vardır.

Karapapağ'lar da yeriklemek veya aşermek karşılığı "ağzı tatsız1111ağzı


pis" tabirleri kullanılır. Bu durumda olan kadınlara yemeleri için her
arzuladıkları şey verilmeli. Bunların " nefsi körlenmeli" aksi takdirde pis (fena)
olur. Uşak (bebek) içerde (ana rahminde) hasta olur. Uşak içerden anayı
emdiği için, onun arzusu yerine getirilmemiş olur.

Karapapağ Türklerine göre; "Dünya Kızıl Öküzün üstünde durur. Yer ter­
penen de Öküz boynuzluyur" Zelzeleye kızıl öküzün boynuzunu oynatması
yol açıyor.

Göy kuşağı (Gök kuşağı) nın altından geçilmez, geçmek isteyeni o


vurur. Ölen şahsın canı ağzından çıkar, tamahkar adam geç ve zor can verir.
Ölen herkezin canı cennete gider. Narahat ölü (rahatsız ölü) hortlayabilir.
Hortlamasının önlemek için ruhu için helva çalınır. (kavrulur) kurban kesilir,
hayrat verilir. Evin dört tarafı efsunlanır. Ölecek kişiyi yakınları da ölecek­
lerini anlayabilecekleri tarzda rüyalan görürler. Mesela evinin bir tarafını
rüyada uçmuş olarak gören kadının eşi ölmüştür.
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Yemin edilirken diğer tesbitlerimiz de görüldüğü gibi suyun ve ayın hakkı


için yemin edilebildiği gibi "bu ağ (ak) yol hakkı" tarzındaki "ak" dikkat
çekicidir. Zira "karayol" gidişi olup dönüşü olmayan yas yoludur.

Ayrıca " Bu suyun akarı hakkı, antolsun bu suyun aydınlığına" tarzındaki


antlarla suyun akması ve durgun olması önem arzetmektedir. "Aktar su
pislik tutmaz" "Durgun su tekin değildir." "Suyun durgun akanı adamın yere
bakanı" "Su cennet didarın görmüştür. " Keza suyun aydınlığına ant
içilmesindeki aydınlık da önemlidir. Rüya da su görmek aydınlıktır. Yolcunun
ardından su serpmek, yolunun aydın olmasını sağlar, inancı vardır.

Karapapaklarda "gelinin sonu, (bebeğin rahimdeki eşi) temiz yere


bastırılır. Eğer dünyaya gelen çocuk kız ise" , "Allah bunun dalınca oğul ver,
kız verme" denilerek temiz toprağa gömülür. Göbeyin parçasını saklayanlar
da olur. Kişinin göbeyinin bastırıldığı (gömüldüğü) yerden zor ayrıldığına
inanılırı." Göbeyimi oraya mı bastırıplar (gömmüşler) oradan ayrılamırsan"
denir. Bu inanç ve söyleyiş Anadolu'da da vardır.

Karapapaklar da "tırnak tutulmaz (saklanmaz) yere bastırılır (gömülür)


saç da yere bastırılar. Saç yakılmaz. "yakanın ığbalı (ikbali) yanar" inancı
vardır. Sünnetin kesilmişi evin yukarısına, damına atılır.

Kına yakılınca " iki ay sonra vaht (vakit) kesirem { vaad ediyorum), iki ay
sonra bir de yahıram (tekrar yakacağım)" denir. Bu bir nevi adaktır.

Düğüne aranmaya bir kimse sitem ederken "Ağ sakallınızı kara


sakallınızı yığıp halvet oldunuz, Allah mübarek etsin" (genç yaşlı kendi
aranızda eylendiniz . . . . . . . .) der.

Erkek bilgi kaynaklarımızdan birisi de Karakişi idi. Lakabı Kıllıgözlü Kara


olan bu şahıs 5 yıl eğitim görmüş Keşeli'den rahmetli Halil'in oğlu 73
yaşında bir ağsakaldı.

Verdiği bilgilere göre; "Karapapak'larda eskiden evlenecek kız oğlanı,


o�lan da kızı görmezdi. Baba-ana gözaltıhyarlardı. (gözaltı yapıyorlardı),
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Büyüklerin sözünden çıkılmazdı. Şimdi evlilikte gençler karar veriyorlar.


1 8-22 yaşlarında evleniyorlar" , "Allah'ı aldatabilmem (Yalan söyleyemem)
kız istemeye gidince 2-3 ağsakal kişi bir toğlu - koç götürür - Allah'ın emri
peygamberin şeraatinle senin kızını . . . . . . . . oğluna diliyirem, der. Kız babası da
- o ki Allah yazıp kimse bozamaz, başına dönüm senin der. "

Holabel bir bereket, bolluk, işlerde kolaylık dilemek duasıdır.

" Holabel holabel


Kılıç keser
Hop dön dürer
Hanım bize yağlı gönderer
Holabel holabel
Elinde boyda gelin
Seni gördüm çayda gelin

Holabel holabel
Katan baştan gelir
Zincir kaşdan gelir
Holabel çekmeyenin
Bacısı oynaşdan gelir
Horabel horabel. "

Hacı adaylarını hacca gönderme konusunda, " El var hacıyı bizim gibi
tantana ile yola koyar. Hacdan gelende de O'nu ziyaret eder orada olanlar­
dan sohbet ederiz" denilmektedir.

Askerlik konusunda: " Kocak olan delikanlı askere geder. Geden de


büyüklerin elini öper. Sazla sözle cemaatla yola salınar, gelende de toy
yapılar. Askerliğe gitmeden ata mezarına zeyarete giden de olur". Konuyla
ilgili bir de menkibe anlatıldı. Dünya şampiyonu Canpolat babasından
nasihat alıyor. "Ölsen de kalsan da sırtın yere gelmeyecek ve bana hesap
vereceksin Canpolat, her şampiyonadan sonra atasının mezarına gidip ona
hesap verir. Bir şampiyonadan sonra atanın mezarını ziyarete gecikince,
atasını rüyasında görür. lntizaren hemen mezarlığa koşar. "
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Karapapağlar da yağmur yağmaz havalar kurak gider ise, yağmurun


yağması için kurban kesilir, godu - godu gezdirilir.

"Yenidoğmuş ay görülünce yönler aya çevrilir, şükür Allah ay tazedir,


der selavat getirir" .

"Köhne hesaba göre (eski zihniyete bakılır ise) dünya Kızıl Öküzün
üstündedir. Onu goven dişliyende kuyruğunu sallar boynuzunu oynatır, yer
sallanır, zelzele olur."

Urfu (ruhu) kimse göremez. Bir Allah bilir. Ruh ağızdan burundan çıkar,
çünkü nefes oradan alınır. Azrail başının üzerine keser can, ayağından
itibaren çıkmaya başlar. "

"Toya giden de ayn yoldan, toydan dönende ayrı yoldan gedilir.


Bey tutulmuş (bağlanmış) ise, mollaya gidilir. Beyin anası, nişan paltarından
cırar özü beyi baştan bağlıyar, gelinin gelende açar böylece başkaları
bağlayamaz. "

Karapapak'larda kız çıkmayan geline "üzü kara" geri gönderirler. Böyle


gelinin saçı kesilir. Yenge ve gelin reddedilir. Babasının evine gönderirken
eşeğe ters bindirilir.

Ay tutulunca kurtulması için Allah'a yalvarılır, kazanın dibi dövülerek


gürültü yapılır.

Ağabeyi ölen kardeş, yenge ile evlendirilir, (balaları var) denir. Gelinin ille
çocuğu oğlan olsun diye bir balaca oğlanı yatağa koyarlar, bu çocuğu
gelinin yengesi bir çift çorap verir.

Karapapaklarda eskiden kebin (nikah) gizli kesilirdi. Nikahsız (dini nikah


olmadan) gelinin yaptığı ekmek yiyilmez, verdiği su içilmezdi. (Nikahın gizli
kesilmesi muhtemelen yapılması ihtimali olan büyüye mani olmak içindir.
Burada nedense nikah için kıyma veya kesilme tabirleri kullanılır. Bizce
üzerinde durulmalı kelimenin batını anlamı irdelenmelidir. Nikahsız kadının
elinin değeceği şey haram sayılır. Zira o cünüp insan ile eş tutulur. Eşi ile
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

birleşmesi zina sayılır. Hatta cünüpten de onun durumu daha ötedir.


Kırklanması gerektiği inancı vardır.

"Ardoy deyirler bir şey var. Köhne vakitte bir Süleyman Ağa vardı. Şer
vaktı değiımene un götürür mezarlıktan geçende aklından ardoy geçir,
korkur. Şeyhoğlu Bayram bundan birini tutup, (geç gel) deyende tez
gelirmiş tez gel deyende tez gelirmiş. Buna hamur yoğurtturuyorlarmış,
kurtulmuyormuş (çok bereketli imiş bitip tükenmiyormuş) Kız - gelin yağışır
suya gedir. Hamısı özünü suya verir. Kızlara ben de (yıkanım) deyir, paltarını
çıkarırlar. Paltarında iğne variymiş, o'nu o iğne tuturmuş, iğne çıkanda suya
girir kayıp olur. "

Karapapağlarda hal karısından korumak için, Hal karısı tutmuş olan


kimsenin bir eşyası, korunması istenilen kadına götürülür. Kanaatimizce Hal
karısını tutan kadın Hal karısından bir kuvvet almış oluyor. Bu kuvvet
eşyalarına sirayet ediyor. Bu eşyaları yanında bulunduran ve korunmak
isteyen kadın Hal karısına karşı bu eşyayı referans veya karşı güç olarak
kullanabiliyor.

Karapapağ halk inançlarında insan kılığına giren iyelerin olduğuna da


inanılır. Bu iyeye "ruh" diyenler de vardır. Hüseyin Ağa Sarı dere mevkiinde
çayda, suyun kenarın da bir uşağı oynuyorken görüyor. Çocuğun elinden
tutunca insan evladı olmadığını anlayıp korkup kaçıyor.

Karapapağ Türklerinde üzerine Kar, Yağmur yağmış koyunun sırtına


süpürge vurulmaz. Bereketi kaçar. " bereketi olan yere süpürge çekilmez.
Ev süpürgesi ile koyunun sırtı şer karışan vakitten sonra süpürülmez. Avrat
ile kişi ayak-baş yatmaz (birinin başı diğerinin ayağına gelecek tarzda
yatmazlar). Arabaya süpürge konulmaz. İki er (erkek) ayak baş yatabilir.

Süpürge ile ilgili inançlar Anadolu'da da vardır. Akşamdan sonra ev


süpürülmez, süpürge insana dokunmamalı, iftiraya uğranılır. Böyle hallerde
süpürgeye tükürür gibi (tu tu tu) yapılır.

Gürcistan Türkleri okulda eğitimi Türkçe yapmaktadırlar. Okullarında


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

hafta da iki saat Gürcüce okunur. Gürcistan Türklerinde Gürcüce eğitim


SSCB döneminde de vardı. SSCB döneminde Rusça bütün okullarda
okutuluyordu. lngilizce, Fransızca, Almanca ise, seçmeli derslerdi. Bu
uygulama 1 955 yılından sonra konulmuş SSCB döneminden sonra da
Türkçe yüksek tahsil imkanı verilmiştir.

Gürcü televizyon kanallarında Türkçe yayın yoktur. Radyo yayınlarında


her gün 30 dakika Türkçe yayın yapılır. SSCB döneminde ilk defa Al Bayrak
sonra Şarkın Şafağı, Sovyet Gürcistan'ı, Gürcistan gibi aynı yayın değişik
isimlerle yayınlanmış Türk gazetesidir. Gürcistan gazetesinde Süleyman
Süleymanlı isimli bir Türk isim baş yazar olmuştur.

Seyahatimiz boyunca halk inançları içerikli bir hayli tanım ve tabir


tespiti yaptık. Bunlardan bazıları; balıkla (keçiboynuzu), günahımı götürürem
(itiraf ediyorum), yüzünü turşutmak (yüzünü ekşitmek, asmak, surat etmek),
gözünüze su verin (öğrenin), Allah rahmet eylesin mehite (meftaya Allah
rahmet etsin), başında karanlık olmak (başının sıkıntıda olması), üst tutmak
(yönelemek yüzünü çevirmek), Kıbrıs dalaşı (Kıbrıs savaşı), Allah iş rahatlığı
versin (işin kolaylığı gelsin), Allah her vakit seni kızıl kalemli etsin (daima iyi
ve güzel yazasın), dost seni görsün hoştbaht olsun, düşman seni görsün
bedbaht olsun, (mutlu ol dostun sevindir, düşmanın üzülsün), arayı katmak,
(maraza çıkarmak ihtilafa yol açmak), Kurbansız azatlık olmaz, şehit verme­
den istiklal kazanılmaz; kanı kararmak, asabı bozulmak, lab yahşi (çok
güzel), lele (lala, öğretmen eğiten bilgili büyük), gelbine deymek (namazlı
niyazlı kimsenin gıyabında yapılan fenalığı hissetmesi), abır vermek, bi abır
eylemek (hatasının çirkin hareketini yüzüne vurmak), yaşam binası (ev),
idare binası (işyeri),

Karapapağ Türkçesinden tesbitini yaptığım isimleri de aktarıyorum.


Kaşgo (işaretli alın, alnı gaşga, alnında işaret olan), kere (koyunun küçük
kulağı) küre veya çepne (koyunun orta kulağı), sine (gögüs, sin), döş
(meme), çiğin (omuz), dal (sırt arka) , . gıca (oyluk), kürek (sırt), omba (kalça),
el parmaklarının isimleri (başparmak, şehadet parmağı, orta parmak, adsız,
çeçele), emlik (yenilme çağı gelmiş kuzu), tohlu (altı aydan sonraki kurbanlık
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

olabilir kuzu), şişek (iki yaşında koyun), ögeç (üç yaşında koyun), buluka
(3-5 günlük buzağı), cönge (erkek dana), buruk (burulmuş sığır), gulun (yeni
doğmuş tay), daylak (biraz daha büyük tay), gulan (dişi tay), ürge (erkek tay),
aygır - madyon, kısrak (çiftleşmemiş madyan).

Adaklı nişanlı kız veya erkek, deyikli (sözlü kız veya erkek), göy (güvey),
küreken, (damat), günü (kuma), kayınnene (kaynananın anası), sözümün
canı (sözümün özü), hündür gaşank kızlar (uzun boylu poslu güzel kızlar),
subay (bekar), şad oldum (memnun oldum), Allah beni nazardan salamat
eylesin (Allah beni nazardan korusun), kanı kararmak (müthiş canı sıkılmak)

Özüm hay - huy içinde deyirem (şaka yapıyorum) Boğursak (ineyin


buzağıya geldiyi vakit) Beni Bağışla (bana müsaade et) dirseklenmek
(dirseğine dayanıp dinlemek), çay süzmek (bardağa çay koymak), gözün
kamı yok ki doysun (Aç gözlülük için söylenir), göyerti (yeşillik, sebze) üstü
bezek altı tezek ( dış görünüşü güzel ve fakat içi çok çirkin) ardı var (arkası
var, devam edecek).

Bakü'de Azerbaycan Türkçe' sin den kelimeleri not alırken Yavuz Bülent
Baküler hocamız., hocam Prof. Dr. F. Kırzıoğlu'nun Diyarbakır'dan tesbitini
yaptığı bir Kerkük hoyratı okudu, biz de onun ünlü Azerbaycan ses sanatçısı
Hanlarova ile bir resmini çektik;

"Dünya'ya yayah geldim


Yatmadım Oyah geldim
Ömür der yüz yıl geçti
Gönül der bayah geldim"

Azerbaycan Türkçe'sinden ilgimi çeken diğer kelimelere gelince; yükünü


yere koymak (doğurmak, bebeğini dünyaya getirmek), Anadolu da hamile
hanıma yüklü denildiğini biliyoruz, nemliyip (nemlenmiş), Türkçe Allah'ın
dilidir (Türkçe ilahi bir lisandır), tutu (ebe, doğum esnasında bebeği tutan
anlamında Anadolu da ben seni tuttum, elime doğdun denir), bir de günüz
heyır (tekrar günaydın), ne güzel gelip gelip çatmışığ bir yerde (ne güzel bir
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

araya gelip buluştuk), şükür yeri var (şükretmek lazım), uçuk sökük (kırık
dökük), cenap (hürmetli), malı karası (varlığı yokluğu, karanın yokluk
anlamında kullanılması bizim karar kelimesinde istenmeyende olsa bir
kuwenin olduğu izahımızı doğruluyor. Zira varlığı da yokluğu da veren güç
nihayet güçtür ve yokluğa da ham edilebilmelidir), ala yılan soksun (acaba
ata geyik, boz kurt , kırat gibi bir gargış türümü), kuru (fakir), kurubey (cıbılın
kabadayısı), birce (bir tanecik, biricik), soruşuram (soruyorum), onurluk
(plaket), maruza (bildiri), adını çekmek (ismini söylemek), dua (alkış), heyyif
(ne yazık), nezerde tutmak (dikkate almak), öğ (ana) öğsüz (anasız), garibe
(tuha�. karayara (amansız tedavisi çetin olan yara, diğer adı yaman hastalığı
veya çor hastalığı biz bu konuyu lstanbul Türkoloji kongresinde 2000 yılında
verdiğimiz bir bildiri de tartışmıştık), üreyi kuş pişirmek (kalbi pır pır etmek,
hasret çekmek), sufle çekmek (sofra açmak yemek ikramında bulunmak),
kulak asmak (dinlemek), muayyen etmek (belirlemek), here bir (her biri) göze
değmek (dikkati çekmek), inam (inanç), yuhu görmek (rüya görmek), erkek
eşşek sıpatı dolaşmaz (çocuğunu her yere götüren babalar için söylenilmiş
söz) ay ana gabrine kurban olam men derdim özümden gabah doğmusan
(annelerimizi onlar hayatta iken üzeriz öldükten sonra hepimiz her yerde
sızlanırız).

Enver Ahmet Hoca'nın Ağ göldeki o güzel gece de okuduğu o güzel


şiirin daha geniş şeklinde şair;

"Ağardı saçım kız fikirden den den


Ötüm yaşamaktan asammış asam
Ay ana kabrine kurban olum men
Derdimi özümden gabah dogmuşsan" bizim için okudu.

09 Nisan'da Türkiye'ye dönecek ekip Bakü'den ayrılınca dostum Yavuz


Akpınar ile kitap toplama derdine düştük. Satın aldık, Bilimler
Akademisinden ve yazarlarından hediye olarak aldık. Derken Aierbaycan
i limler Akademisi Nizami adına edebiyat Enstitüsünde Prof. Dr. Yaşar
Karayev'in başkanlığındaki toplantıya katıldık. Azerbaycan'da güzel bir
gelenek var. Sempozyumun resmi kapanış konuşmasından sonra belirli
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

akademisyenler 1 -2 sa atlik bir topla ntı yap ıp , daha öze dönük


değerlendirmeler yapıyor ve gelecekteki çalışmaların rotasını tayin ediyorlar.
Bu toplantıda da 30 kadar bilim a damı vardı. Dış a rıdan katılanlara k a na at­
leri soruluyor ve onlarda muhtelif sorulara cevap veriyorlardı.

Burada dinlediğim konuşmala rd a n uluslar ar ası Ş a h lsmail


Sempozyumunun yapılması için " başlasın" emrinin verildiğini öğrendim. Ne
mutlu o sempozyuma katılacak araştırmalara. Sonra lrina Melikof hoca
hanımı dinledik. Anadolu'da heteredoks diye bilinen k esimini kimlik
karakteri üzerinde duruyordu. Bir ark adaşım bana :"bu hocanın Anadolu' da
alevi kimliği fikrini ilk ortaya atan değil mi?" dedi. Moskova'dan Alla hoca
hanım arkaik diller, ile yanılmıyorsam Dede Korkut a rasında ilişki kura bilen
bir projeden bahsediyordu ... Y avuz beyle, Anar beye gidecektik fazla
oturamadan müsa a de aldık. Bu toplantıda lütfedip bana da konuşma
imkanı verildi. Çalışmalarından kısaca bahsettim.

Muhtelif v�silelerle yazımda yer vermeye çalıştığım Azerbaycan


fikriyatının ilmen oluşturulması çalışmalarını burada gördüm. M esele
irdelenirken konulardan birisi, "Sizin ülkenizde Azerbaycan konusunda yeni
çalışmalar var mı, hangi çalışmaları yapıldı? ... ...... Azerbaycan da çalışan
bilim adam var mı? Azerbaycan'ı derslerinizde işliyor musunuz? Siz sadece
Kuzey Azerbaycan'ımı öğretiyorsunuz . . ... Azerbaycan'ı çalışan gençlerimize
burs sağlayabilir misiniz? " . Burada hayretle k a rşılanacak bir ş ey yok.
Türkiye'den birisi de aynı soruları Türkiye için sorar. Hassasiyet bize göre
mahalli milliyetçiliğin genel Türk milliyetçiliğini gölgede bırakma masıdır. Zira
biz, Türk milliyetçiliğin genel Türk milliyetçiliğini gölge de bırakmamasıdır.
Zira biz biliyoruz ki , Türkiye Türklerini Türk dünyasına k a rşı ilgisiz bırakan­
lar, Türkiye Türkleri veya başka bir Türk kesimi değildi .

Azerbaycan üniversitesinden de davet almıştık. Buradaki toplantıda


Azerbaycan Yer Adları konusunda ilkin Tv. Konuşmasını, sonra bildirisini
dinlediğim Prof . Dr. Budak Budakoğlu'nu tanıdım. Ermeni iddi alarına
akademik cevaplar veren eserini temin etmiştik . D ede korkut sempozyumu
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HAITI

yer adları bilimi itibarıyla Ermeni ve Gürcü iddialarına cevap vermiş olmak
bakımından da önemli idi.

Azerbaycan Üniversitesindeki 25 30 bilim adamının katıldığı toplantıda


-

da güzel açıklamalar dinledik. Türk Dünyası ortak Üniversitesinin açılması,


Türk Dünyası araştırma merkezlerinin arasında koordinasyonunun sağlan­
ması, Türkiye'nin bu oluşuma destek sağlaması türünden fikirler üretildi.
Ayrıca Türk kültürüne hizmet vermiş Türkolog'ların eserlerinin yeniden
basılması heykellerinin yapılması istenildi.

Geçmişteki Türk yönetimlerinin gayri müslimlerin vergi ve askerlikten


muaf tutması sonucu Türk kesimlerin Hıristiyanlaşmalarının bu günümüze
tesirleri üzerinde duruldu. Bu yıl ikincisinin yapılması tartışılan Türk
meseleleri Sempozyumunda ortak Türk dilinin oluşturulması konusunun ele
alınması vurgulandı.

Toplantımızda tanıdıklarımdan Prof. Reşat Genç, Bahtiyar Vahabzade,


Doç. Dr. Yavuz Akpınar, Alla hocahanım, Dr. Cevat Heyet, Prof. Budak
Budakoğlu, Prof. Tevfik Melikof isimli uzmanlar katılmıştı. Burada fazla
kalamayıp Gürcistan'a gitmek üzere yola çıktık. Bakü'de Amerikan
Üniversitesi kurulmuş gitmeyi görmeyi çok istedik, olmadı vakit çok azdı.
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

SONUÇ

Konuya girerken de belirttiğimiz gibi bu çalışma fırsatların


değerlendirilmesi zihniyetinden hareketle yapılamaya çalışılan bir gözlem
aktarma işi idi. Ewela bu uygulamanın yararına inandığımı, ne kadar sık ve
ne kadar çok kimse tarafından bu tür çalışmalar yapılır ise, o kadar
faydasının artacağına emin olduğumu belirtmek istiyorum.

Azerbaycan'ın siyasi ve ideolojik fikir anlayışında yeni arayışların


olduğunu gözledim. Bu, tamamen yeni olmayan ve fakat yeni boyutlar
içeren tespit, Türkiye'yi ve doğal olarak Türk Dünyasının yakından
ilgilendirmektedir. Türk aydını bu gelişmenin fikri egzersizinin dışında
kal mamak zorundadır.

Gürcistan Türklüğü, potansiyeli, sorunları, ona yönelik muhtelif


politikalar ve Türkiye'den beklentileri itibariyle maalesef, Türk aydını
tarafından bilinmemektedir. Bu hal yapılması gereken işlemlerin ihmali
sonucunu doğururken fırsatların da kaçmasına yol açmaktadır. Olayın
sadece Kafkasya'daki bir bölüm Türk'le ilgilenmek olayı olmadığını,
Türkiye'nin Kafkasya politikasını tayin edecek asil unsurlardan birisi
olduğunu, Türk politika oluşturucusu ve ona yön veren aydının yeterince
anlamamış olduğunu gözledik.

Türkiye - Azerbaycan Türk aydını dayanışmasını büyük ölçüde Türkoloji


alanında sürdürmektedir. Aydınımız Türkoloji'yi hala dar anlamda yani Türk
tarihi Türk edebiyatı anlamında anlamaktadır. Bu kısır çemberi yarıp
Türkoloji'ye; Türk siyasi bilimi, Türk teori bilimi, Türk ekonomik hayatı, Türk
ideolojik bilgi birikiminin de eklenilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bürokratla
akademisyen arasındaki dayanışma protokol nezaketi sınırlarına
sıkışmışlıktan kurtarılmalıdır. Yapılan tarihi çalışmaların sonuçlan günümüze
taşınabilmeli, edebi çalışmalar sadece bir estetik olma noktasından çıkarılıp
düşünce ve sanat toplumunun sorunlarına yöneltilebilmelidir.
KAFKASYA ARAŞT/RMALARI DiZiSi

GENEL DiZiN

- A -

Aç karın: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 20
. . . . . . . . . . . . . .

Ad g.ünü: . . ... . . .. .. . . . .... . ..... . ...


. . . . . 1 20 . . . . . . . . . . . . . . . .

Ad verme: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08
.

Ağ (Ak): . .. . . .. .. .. . . ... .. . ....


. . . . . . 1 26, 1 31 . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ağıtçı: . . . . . ... . .
. . . . . . . ...
. . . .. .
. . 1 00
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ağzı Pis: . . . . . .. . .. . . . . .. . .
. . . .1 30 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.
Ağzı tatsız: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30
.

Aldeyişlik: . . . . . . . .. .
. . . .......
. . . . . 114 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Arap Baba: . .. . .
. . .. . ... .
. . . . .
. . ... .126 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ardoy: . . .
. .. . . . .
. . . .. . . . . . .. . .1 28 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Aş ermek: . . .. . . . . ...... .
. . . . . . . . . 1 30 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

At: . . . . . . . . . . . . . . .1 26 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

At nalı: . . . . . . . . . . . . . . .1 21 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ateş: . . . . . . . ..
. . . . . . . . .1 23 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ay: . . . ·. . .
. .. . . . . . . . 1 24, 1 33
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ay babam: . . . . . ... . .
. . . . . . .. ... . . . 22 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ayak Açma: . . . . . . . ... . . . . ... .. .. . . 1 08


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ayak-Baş Yatmaz: . . .. ..... . . . ... . . . . .1 34 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ayakkabı: . . . .. . . . . .. . . . . . ...
. . . . . . 1 00 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ayna: . . . . . . ... ..
. . .. .. . . . . ... . . .1 24 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

-B-
Baca-baca: .... . .... ........... ... .. .... .. ... .... . . . . . . . . .1 1 O
Baş indirmek: . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . .. ... . .. ... . . . . . . . 112 . . . . . .

Başına dönmek: . . .... ........... ... .. .... .. ... .... . . . . . . . . . 1 22


Başına Herrenmek: .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. ..;. .. ... .... . . . . . . . . . 1 22
Berzen, Berzan: . . .. . . .. . . . . . . . . . ... .. .... . . . . . . . . . . . . 1 22
. . . . . .
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bey şahı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 106, 1 1 4


Sıcak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
. . .

Buduh: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87
. . . .

-C-
Cad ı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
. . .

Cadı kün: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
. . .

Cadı yer: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
. . .

Can: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 23
. . .

Cezbe: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 28
. . .

Ceviz: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22, 1 28
Cünüp: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 33
. . .

-Ç-
Çam: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 04
. . .

Çenne: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 05
. . .

Çorab: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 4, 1 33

- D -

Dada: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 . . .

Dadaloğlu: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 . . .

Dadaş: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 . . .

Dağdoğan ağacı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121 ,1 25


Day Durmak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1 07 . .

Dede: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 . . .

Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22
. . .

Demir şiş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 114. . .

Dilara Ana: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 27
. . .

. Diş: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
. . .

Dualı Adam: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112. . .

Dul:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100. . .
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

-H·
Hacı Halil Ocağı: . . . . . . . 111 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hacı Mahmut Efendi: . . . 1 25 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hak Aşığı: . . . . . . .. . . . . 88 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hat apardı: . . . . .. . ...


. . . . ...
. . . 1 22, 1 23
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hamzet: . .
. . . . .
. . . . . . . . . 1 23 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hapıtlı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86
Haram: . . . . . . ... . . . .1 24, 1 33 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hatime Kağıdı: . . . . . 1 00 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hedik: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
Helva: . . . . . . . . . . . . 1 24, 1 30
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Helvet Yer: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
.

Hıdrellez: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 O
.

Hınalık: . . . . . . . . . . .
. . 86 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Honça: . . . . . . . . . . . . . . 1 04 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hortlama: . . . . . . . . . . 1 01
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

-G·
Gaga: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19.

Godu godu: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 33
Göy: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121
Göya Botu Gavut: . . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08
Göy kuşağı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30
Güzgün: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 26

·F·
Fakirek: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 05

·E·
Ekmek: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29
Elma: . . . . . . . . . . . . . . 98, 1 04, 1 1 4
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

11441
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

- i -

lki başlı kahum: . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ...


. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 114
İlahi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . 1 28
lngilay: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86 .

İslam Davası Şehidi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111

-K-
Kabirtaşı: . . . . . . . . . 111 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kara: . . . . .. . . . . . 1 06, 1 26, 1 33


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kırmızı: . . . . . . 10, 20, 1 1 2, 1 1 4, 1 24, 1 28


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kara Donlu Can Baba: . . . . . 1 26 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kara Pir: . . . . . . . . . . . 1 25 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kara Zurna: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 06
.

Kara yol: . . .. . . .. . .
. . . . . . 1 31 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kara kaz: . . . . .. .
. . . . ... . . . . 1 09, 1 1 2
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kavut Hazırlama: . . . . . . . . . 110 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kazan Açması: . . . . . . . . .... . .


. .11 O . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kebin (Nikah): . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 2,1 33


Keçebörd: . . .. . . . . . . .. . .
. . . . 1 05
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kemeri: . . . . . . . . . . . . . . . .. . 100 . . . . . ·. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kemer Bağlamak: .. .. .. . . . . 1 1O
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kirve: . . . . . . . . .. . . . . . . . . 108
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kişi oğlu: . . . . . . . . . 1 04 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kına bent: . . .. . . . . . 105 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kırık ayna: . . . .. . . .
. . 1 24 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kırızlılar: . . . . . . . . . .. 86 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kırmızı . . . .
. . . 1 05,1 1 2, 1 1 4,1 24, 1 28
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kırklama Suyu: . . . 1 29 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kızıl . . . . . . . . . . . 112 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Koyun: . . . . . . . . . . . . 1 26 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Köpek: . . . . . . . . . .. .
. . . . . . . . 1 26 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Kuran: . . . . . . . .. . . . . . 1 24 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kurban: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 4, 1 33
Kül: . . . . . . . . . . . . . 1 00
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

·M·
Malakan: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87
Maliki: . . . . . . . . . . . . . . 1 27
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Maral: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08
Maral Boynuzu: . . . . ... . . . . . . .. . . . . 1 09 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Mavi: . . . . . . . . . . . . . . 1 28
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Meyve ağacı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29
Mir Hamza Bulaği: . . .. . . . .. ... .. . . . 1 25
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

-N·
Nakşi Piri: . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . ... . . . . . . . .. . . . . . . . . . 111
. . . .

Nar ağacı: ............... .. .... ......... ............ ... . . . 1 25


Nazar duası: . . . . . . . . . . . . . . .. .... ......... ............ ... . . . 121
Nazar kesen: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
. . . . . . ... .. ... . . . . . . . .1 2 1
. .

Nesip Baba: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 00. . . .

Nevruz Pilavı: . . . '. . . . . . . . . . .. .... ......... ............ . . . . . .1 1 O


Nigari: .. . . . ..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 26
. . .

Nigari semahları: .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . 111 . . .

Niyet Bezi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . 1 25. ._. .

- 0 -

0cak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . 1 29
. . . .

Ocaktaşı: . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 114
. .

Od: . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .... . . . . . . . .. . ..
. . . . . . . . . . . . . . 1 14 . .

-ö-
Ôlüm Teri: . ...... . . . . . . . . . . .... . . . . . . . .... .. . . . . . . . . . .. . . .1 1 2
BAKÜ - CEYHAN KÜLTOR HATTI

.p.
Papah: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 00. .

Para, pul: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 26
. . .

Patlar Dökmek: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 01
. . .

Pir: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99. . .

Pir Delisi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88, 1 00


Pir Ocağı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111
. . .

· R ·

Rahmete Gitmek: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 00
. . .

Razılık: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 08
. . .

Ruh: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 24, 1 34
Rum Türkleri: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 15 . . .

· S ·

Saç: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 31 . . . . . .

Saçı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98 . . . . . . .

Sağ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 4, 1 2 1 , 1 29
Sarı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29 . . . . . .

Sarımsak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22 . . . . . .

Ses Etme: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22 . . . . . .

Seyit Nigari: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111 . . . . . .

Sini: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 04 . . . . . .

Sıvanlar: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 13 . . . . . .

Soğan: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22 . . . . . .

Sünnet: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 31 . . . . . .

Süpürge: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 34 . . . . . .

·Ş·
Şahsey: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98
Şem: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 00

1 1471
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Şeyh Nigarı Hazretleri: ............. . . .. .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 25


Seyh Senan Dağı: . . . ................................... . . . . .1 1 2
Şeytan: . . . . . . . .
. . . . ..........
. . .. .... .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 25
.

Şiş: . . . . .
. . . . . . . . . .. ........
. . . . . ........ . . . . . . . . . . . . . 1 2 1 , 1 29

-T-
Ters: ... . . ...... .... ..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ... . . 1 33 . .

Teştüstü: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 97
. . . .

Tırnak: . . . . . . . .
. . . .... . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . 1 07
. . . .

Toprak: . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 25
. . . . .

Toy Görmesi: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108


. . . . .

Traş: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100
. . . . .

Tu tu tu: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29, 134


Tuz: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121
. . . . .

Tüfenk: . . . . .. . .. ... .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 4, 1 29
. .

- U -

Urfu (ruh): . . . . . . . . . . . .. . ... .


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 33

-Ü-
Üdin: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87
Üç kulak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . .. .
. . . 121
. . . . . . . . . . . . . . . . .

-V-
Veysel Karani: . . . . . . ........ . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 25
. . . . . .

-Y-
Yalın Ayak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 112
. . . . .

Yaşmak: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
1 05. . .

Yer: . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 31
. . . . .

Yeriklemek: . . . . . . . .. . .
. . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30. .
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA TT/

Yeşil: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 27
. .

Yetim: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 105
. .

Yılan: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 26
. .

Yukarı: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115
. .

Yumurta: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 2 1 , 1 29
Yunus Emre: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 28
. .

- Z -

Zina: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 34
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

"Miffiyet tfavdsı şuursuz ve öfçüsüz


bir dava şekfinrfe müta(aa eaifoıemefüfir.
Mi{[iyet advası siyasi bir miicaaefe k.çnusu
ofoıaaan önce, şuur{ıı bir ii[kJi. mesefesiair.
'Türf:jye ıiışıntfa !(almış ofon 'Tür{(fer,
iff:jn fji[tür mesefeferiyfe ifgiferıme[iıfir{er.
'Jı{jtef:jm biz 'Türk{ük, davdsım
böyfe bir müsbet ö{çüıie efe afmış bu[unuyoruz. 11

jiff�TÜ!!('!(
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

"'.Bir /(g,re yüf(şefen 6ayraf( 'Bir aafıa inmez "


Muhammed Emin Resulzade

lncesened Müzesi - Bakü - Azerbaycan,


Nisan 2000
BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Naz KaZJmova, Keşali - Borçalı - Gürcistan, Nisan 2000

Kara kişi (Kıllı gözlü Kara) Hali/oğlu, Keşali - Borçalı - Gürcistan,


Nisan 2000
KAFKASYA ARAŞTIRMAJ-ARI DiZiSi

Navat Molla kızı, Keşali - Barçalı - Gürcistan, Nisan 2000

Derviş Osman Ahmetoğ/u, Keşali - Barçalı - Gürcistan, Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Bakü-Türk Şehitliğinin Açılışı, 9 Nisan 2000

Türk Şehitliği Bakü - Azerbaycan, 9 Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Dedem Korkut'dan bir sahne, Han Buyruk Verirken,


Şirvansahlar Sarayı Bakü Kalesi, 7 Nisan 2000

Dedem Korkut'dan bir sahne, Korkut A ta Han 'a nasihat ederken,


Şırvan Sah/ar Sarayı, Bakü Kalesi, 7 Nisan 2000
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Halk Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Dursun Yıldırım, 80 yaşındaki halk bülbülü Hanım
Hacıyeve Ana ile, Dede Korkut Açıkhava konserinde Baku Kalesi, 7 Nisan 2000

Emekli Öğretmen Derviş Osman Ahmet, Enver islamoğ/u ve eşi,


Keşali Köyü - Barçalı - Gürcistan, 2 Nisan 2000
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DİZ/Si

Kale Camii Minaresi, Tiflis - Gürcistan,


1 4 Nisan 2000

"Allah-Muhammed-Ali" yazılı cami kapısı, Kale Camii,


Tiflis - Gürcistan, 1 4 Nisan 2000
BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HA 7TI

Derviş Osman Ahmet, Seyfettin Altaylı, Dr. Yaşar Kalafat, Doç. Dr.
Mahmut Hacıha/il, Keşa/i - Barçalı - Gürcistan, 1 O Nisan 2000
. . t"

r/fi· 7
I
\•'
/

Keçali Köyünden bir sokak, Barçalı - Gürcistan, 1 O Nisan 2000


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

-- .

..

.
• _.;ı

Dede Korkut Haritası Vl-X. Asırlar Azerbaycan Folklor Araştırma/an


Merkezi Bakü, 1 O Nisan 2000

Pir Sultan Abdal Türbesi'nde S. Altaylı, D. Osma� Ahmet,


M. Hacıhalil, 1 1 Nisan 2000
BAKÜ CEYHAN KÜLTÜR HATTI
-

Hayvan figürlü Antika Halı,


ince Sanatlar Müzesi, Bakü - Azerbaycan

Maral Boynuzu, Eli Şamil'in evi, Bakü - Azerbaycan


KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Sine döven cemaat Muharrem Ayı,


2000 - Bakü - Azerbaycan

Kafkas Müslümanlar idaresi, Bakü - Azerbaycan, Nisan 2000


BAKÜ - CEYHAN KÜLTÜR HATTI

Muharremlikte konuğu olduğumuz Ali Pena! Bayram/J 'nın ailesi,


1 0 Nisan 2000 Bakü

Prof. Dr. Bahtiyar Vahapzade ve Prof. Dr. Dursun Yıldmm,


6. Dede Korkut Sempozyum Değerlendirmesinde 9 Nisan 2000
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZİSİ

Tiflis Kalesi Güney Cephesi - Tiflis - Gürcistan

Kür ırmağı, Keşali - Borçalı - Gürcistan


BAKÜ - CEYHAN KÜL TÜR HATTI

Kale Camii kapısı, Tiflis - Gürcistan


Nisan 2000

Dilaver Abdurrahmanoğlu 'nun babası tarafından 1900 '1erde


hazırlanmış bir istif
KAFKASYA ARAŞTIRMALARI DiZiSi

Muharremlik,
Büyük Cami
Bakü ­
Azerbaycan

Oymalı Kapı,
Kale eteği
Tiflis -
Gürcistan
Or. YAŞAR KALAFAT

Orta tahsilini 1 939 yılında dünyaya


geldiği Kars'ta, yüksek tahsilini
1 961 -1962 yıllarında mezun olduğu
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakülte­
si'nde yaptı. 1 986· 1 987 Güz Döne­
mınde Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölü­
münden fark dersleri vererek mezun
oldu. 1 989 yılında Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümünde Halk Edebiya­
tından ve Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Entitüsü Dinler Tarihinden
Mastır yaptı. 1 992 yılında Hacettepe
Ünıversitesi Atatürk ilkeleri ve inkılap
Tarihi Enstitüsü Atatürk ilkeleri ve in­
kılap Tarihi Ana Bilim Dalı'ndan Bilim
Doktoru ünvanını aldı.

Irak. lran, Türkmenistan, Afganistan,


Özbekistan. Karakalpakistan, Kırgı­
zistan, Kazakistan, Nahçıvan. Azer­
baycan. Gürcistan. Karaçay­
Çerkez. Kabartay-Balkar, Dağıstan,
Kırım, Çuvaşistan. Tataristan. Baş­
kurdistan. Makedonya, Bulgaristan.
Gagauzeli, Kıbrıs. Dağlık Altay gibi
Türk Bölgelerinde. Suudi Arabis­
tan'da bulundu, ve bu aralarda ala­
nında yaptığı çalışmaları sürdürmek­
tedir.

Başbakanlıktan emekli olan Yaşar


Kalafat halen ASAM'da Kafkasya
Araştırmaları Masası Başkanı ve
ASAM Yönetim Kurulu Üyesi olarak
çalışmaktadır.

You might also like